You are on page 1of 109

ESMAHAN AYKOL 1970, Edirne doumlu. Bornova Anadolu Lisesi'ni ve stanbul niversitesi Hukuk Fakltesi'ni bitirdi.

renciyken Sokak dergisinde gazetecilie balad. Gne, Nokta ve Radikal kide alt. Berlin Humboldt niversitesi'nde hukuk yksek lisans yapt, imdi ayn niversitede doktora yapyor. stanbul ve Berlin'de yayor.

ESMAHAN AYKOL

Kitap Dkkn
lk Kati Hirel Polisiyesi
Trke Edebiyat 19 Kitap Dkkn Esmahan Aykol Kapak tasarm: Mithat nar 2001, Esmahan Aykol 2001; bu kitabn Trke yayn haklan Everest Yaynlar'na aittir. Birinci Basm: Kasm 2001 nc Basm: Temmuz 2003 ISBN: 975-316-967-1 Bask ve Cilt: Melisa Matbaaclk EVEREST YAYINLARI ataleme Sokak No: 52/2 Caalolu/ISTANBUL Tel: 0 212 513 34 20-21 Fax: 0 212 512 33 76 Genel Datm: Alfa, Tel: 0 212 511 53 03 Fax: 0 212 519 33 00 e-posta: everest@alfakitap.com www.everestyayinlari.com Everest, Alfa Yaynlar'nn tescilli markasdr.

'ye...

KTAPI DKKNI

BR

Dkknn evresinde deli gibi dnyorum. Park yeri yok. Sabah sabah bu yarm saatlik park yeri arama turu iyice sinirimi bozuyor. Ty diker gibi! urada cinnet geirsem n'olacak? Bakkal, ayc yardma m koacak? Ayrca, kosalar n'olacak? Cinnet minnet geirmemeye alyorum o yzden. Tam bu srada, ben cinnet hususunda kendimi ikna etmeye alrken, adamn biri de arabasnn kapsn ayor. Hey gzel Allahm! Ne diyorlar, kul skmaynca hzr yetimezmi. Juan Antonio, yani Fofo'cuum, iki haftadr deliler gibi k. Tam anlamyla deliler gibi. Fofo'nun ile'ye gittii hafta sonu tanmlar. Aslnda, daha nce tanmamalar da, stanbul'da deil de, ile'de tanmalar da inanlmaz. Neyse ite, tanp, k oldular. Alfonso spanyol Kltr Merkezi'nde ders veriyor. Fofo mu? Fofo, gya bana dkkndaki ilerde yardm ediyor. Aslnda iki hafta ncesine kadar gerekten de yardm ediyordu, hakszlk etmeyeyim. imdi ise yzn gren cennetlik. Evde karlayoruz tabii, stn deitirmeye geldiinde, ama ite o kadar. ki haftadr aramzda toplam yirmi dakikalk bir diyalog gemedi desem yeridir. Fofo k bir kelebek olduundan beri dkkn her gn ben ayorum. Bu, her sabah erken kalkyorum, dolaysyla her gece kendimi pestil gibi yataa atyorum demek. Ksacas, gece hayat, arkadalarla bulumalar falan kalmad. Bu aralar Lale'yle bile doru dzgn gremedim. Neyse ki iimi seviyorum. Aslnda on saat dkkna aklp kalmam gerekmediinde daha ok seviyordum. "Polisiye roman okumay seven birinin polisiye roman satmay da sevmesinden daha doal ne olabilir?" diyordu Fofo. Dorusu ben de aynen byle dnmtm dkkn aarken. Akln yolu birdir. Sevgili dkknm sayesinde stanbul'da yaayan veya yolu stanbul'dan ve Kuledibi'nden geen her polisiye okurunu tanyorum. sene nce, dkkn yeni atm gnlerde ilk mterilerimden biri Mick Jagger olmutu. Gzlerime inanamadm nce. ok heyecanlandm. Geri imza falan istemedim. Kendimi zor tuttum ama birlikte fotoraf ektirmeyi de nermedim. Hatta tandm bile belli etmedim. Lale benimle ok dalga gemiti: "Alman kabzln tutuyor bazen," diye. Almanlm deil de samalm tutuyor bence. Sk durun, Mick Jagger'i tandm belli etmeme nedenimi syleyeceim: kadn ciddiyetiyle badamaz diye... Dkkn yeni atmda kendimi Gler Sabanc sanyordum. Neyse ki bu ruh halim fazla uzun srmedi. Zaten gnde on saat ar ii olarak alnca, insan kendini olsa olsa gndeliki Havva Hanm gibi hissedebiliyor. Gene de eskisine gre ok rahatm: Hem ii baya rendim, hem de pek maddi sorunum kalmad. Aslnda Fofo'yla konumay dnyorum, bu aptal k hali devam edecekse v dkkana dnmeyi dnmyorsa, yerine birini alacam. Bizim Fofo'da orta snf ev kadn kafas vardr. Dedikodu denmez buna, yzne kar da sylyorum. Hani, srtn dayayacak bir erkek bulur bulmaz ii gc brakan kadnlar vardr ya... Gnn birinde boandklarnda da ne yapacaklarn arrlar. Bu Fofo'nun ilk vakas deil. Biz yaklak iki yl nce tantmzda o memleketi Granada'da bir Trk'e k olup, peinden stanbul'a gelmiti. Oradaki iini gcn brakm, srt antasn kapp uaa atlam. Sevgilisi, Ali, kravat takan bir avukatt. Dncesi bile insann tylerini diken diken ediyor. Bizim Fofo'yla byle birinin ilikisi ne kadar srebilirdi

ki zaten? Hep diyorum, gene iyi dayand, bir yla yakn o adamla birlikte oldu. Adam, Fofo'yla sevgili olduklarn arkadalarndan saklyordu. Hatta Fofo'yu arkadalarndan saklyordu. Fofo da her nedense onun kravatl arkadalaryla tanmaya can atyordu. Adamn brosuna basknlar yapyordu. Aldatlyor muyum diye deil, belki bir arkadan grr, tanrm diye. Lale'yle ikimiz sinirden kudurmak zereydik. zellikle ilikinin son zamanlar tam bir felaketti. Fofo srekli evde oturup Trk televizyon kanallarn seyrediyordu. Geri, faydas oldu, Trkeyi skt. imdi, "Selam ocuklar, bugn bomba gibiyim," "Kendinize dikkat edin," gibi abuk sabuk televizyon Trkesiyle konuuyor, ama olsun, televizyon seyreden herkes onu anlyor. Bu Ali belasn atlattktan sonra hayatmz dzene girmiti aslnda. Fofo benim eve tanp dkknda almaya balad. Fofo'cuum, hayatn karsnda kk bir ocuk. Bakalm, imdi bu adamla neler yaayacak? ki haftadr iim iimi yiyor. Ben henz sevgilisiyle tanmadm. Ksack grmelerimizde Fofo'yu sorguya ektim, ama ne de olsa o imdi k bir erkek, lafna gven olmaz. Belli etmemeye alyor ama Lale de kaygl. Bana, "Sen de amma Trkletin, hem de tam olan anas bir Trk oldun," diyor. Bence ne dediini bilmiyor. Hem de kendisi ok farklym gibi. Aslnda ikimiz de Fofo'yu iyi tandmz iin, kendini nasl kapp koyverdiini bildiimiz iin kayglyz. Kaygdan da te... Bu ara sinirlerim bozuk. te bu yzden park yeri bulamamaya falan tahammlm yok. Hani nce dkkn aarsn, havalandrrsn, bir iki fincan kahve iersin ve ondan sonra hayata balarsn, deil mi? Hayr efendim. Daha anahtar kilide sokarken telefon almaya balyor. Acele etmekten nefret ederim; acele acele kapy ayorum, telefonun stne uuyorum. Almanca konuan en akrak bir kadn sesi. Sabah sabah. Bu kadar da fazla dorusu. Bu saatte neeli bir kadn ekilecek ey deil. "Telefonunu annenden buldum, anneni de Berlin telefon rehberinden..." diyor. "Evet," diyorum. "Kimsiniz?" Aaa! Bu Petra! niversite yllarndan arkadam. Grmeyeli bir mr oldu, en azndan on be-on alt yl. Geri ben Petra'y takip edebildim, basndan, urdan burdan. Petra, benim ayn zamanda en nl arkadam. Dnya sinemas iin olmasa da Alman sinemasnda bir star. Zaten bugne kadar Almanlar Marlene Dietrich dnda dnya apnda star m yetitirdiler? O da Alman'dan ok Amerikalyd ya, neyse. Ne diyordum? Petra bizim okulun tiyatro blmndeydi. Mezun olduktan sonra, ben srt antam yklenip kendime yeni bir ehir aramaya ktm, derken birbirimizi aramaz olduk. Hep yle olur ya. Ben henz Berlin'deyken Petra televizyonlarda grnmeye balamt. Alman televizyonlarnn hl en iyi yapm olan Tatortlardan birinde bile rol kapmt. Grmediimiz on ksur yl iinde, Almanya'da olduum zamanlarda onun oynad bir film gsterimdeyse hi karmadm, hatta stanbul Film Festivali'ne gelen bir Alman filmine bile srf o oynuyor diye gitmitim. Filmlerini izledim, dergilerde kan rportajlarn atlamadan okudum, ama hani, insanlarn hret olan arkadalarna kar gelitirdikleri bir aalk duygusu vardr ya, hep, "Sokakta karlasak beni tanmaz," diye dnrsnz. Veya ne bileyim, "Telefon etsem, sekreteri grtrmez," diye... te Petra'ya kar byle hislerle doluydum. Aslnda makul bir nedeni yoktu bu hislerimin: Sonuta, hi sokakta karlamamtk, ona telefon falan da etmi deildim. Ksacas, burnu Kafda'nda bir hret olup olmadn bilmiyordum. imdi ise, tam romanlardaki gibi, "hattn br ucunda" Petra vard. Ve beni aradna gre, ya burnu Kafda'nda deildi, ya da artk hret deildi. hretini kaybetmi, Alman devletinin mehur sosyal yardmyla yaayan, Sosyal Hizmetler Dairesi'ndeki memurlarn itip kakt, devletin

verdii kuruu nce bu dairede alan memurlarn burnundan getirdii bir zavallyd. Bu sosyal yardm hikyesi canna tak etmi, bir k yolu bulmaya alyordu. Beni de, ya bor, ya da i istemek iin aryordu. Bor verebileceim biraz param vard; arkadalarm bu konularda beni genellikle Alman devletinden daha olumlu bulurlar. Eer i istiyorsa da, Fofo'yla hemen bugn konuabilirdim. Yani, iki durumda da "hattn br ucundaki ses" doru hattn uundayd. "zini kaybettim," diyordu. "yle ok ulamaya altm ki sana, ne zaman eskilerden birini grsem, hep seni sordum. Dn bir filmin galasnda Alex'le karlatm. Berlin'de yayormu, kameramanlk yapyormu. Seni birka yaz nce Berlin'de grdn, annende kaldn syledi. Anneni arayp sormak aklma ite o zaman geldi. Bugne kadar bunu akl edememem ne byk aptallk. Peki, sen niye hi aramadn?" Kem km ettim, sama sapan. "hret olduun iin seni aramadm," diyecek halim yoktu ya. Ayrca, birbirinin izini srecek iki kanka olduumuzu da sanmyordum ki, bu da ayr bir mesele. "Almanya'ya geliyor musun?" diye sordu. Bu aralar gitmeye niyetim yoktu, gene de, "Bilmem," dedim; belki srf Petra'y grmek iin giderim diye. Hl hret olmasna ramen, kendini beenmi olmamasna sevinmitim. in ucunda Almanya'ya gitmek bile olsa, yeniden grlmeyi hak ediyordu. Telefonu kapadktan sonra, en azndan on dakika gzlerimi dikip, masann stnde kara kuyruklu bir ylan gibi duran telefonu seyrettim. Bayldm iin deil, ne faydal bir alet diye de deil, yle aknlktan. Petra geliyordu! stanbul'da geen Trk-Alman ortak yapm bir filmde barol oynayacak, bir aydan fazla kalacakt: Ne bor, ne i, ne de filmin ekimleri sresince benim evimde kalmak istiyordu. Sadece, benimle yeniden grmek, iki eski arkada gibi dedikodu yapmak, hangi krk giderici kremin gz alt torbalarn da yok ettiine dair tyolar vermek veya ne bileyim mutfak lavabosundaki kire lekelerini lavabonun emayesine zarar vermeden karan ve kendi buluu olan yntemi bana da retmek istiyordu. Yani herhangi iki kadn arkadan yapt eyleri yapmak istiyordu: hret deilmi gibi. Kendimi toparlayp, ge de olsa gne balamak iin kahve yapmaya karar verdim. Dkknda mutfak gibi kullandmz bir ke var. Fofo da ben de yle ok ay kahve iiyoruz ki, kedeki hann aycsndan getirtmeye kalksak, herhalde elimizde avucumuzdakini aylara veririz. Bu mutfak bozuntusu yeri akl edene kadar da bizim ayc Recai'nin 5,8'lik ilk depremde yerle bir olacak bir gecekondu gkdelen daha dikmesine vesile olmuuzdur zaten. Aslnda ayclara baylyorum, hele hele o insanlk dman ay-kahve otomatlaryla kyaslaynca... Bir kere ayc sizin adnz, kahveyi ekerli mi ekersiz mi itiinizi, ne zaman ay ne zaman kahve itiinizi biliyor. aycnz bizim Recai gibiyse, ne zaman sevgilinizden ayrldnz, ne zaman bartnz, bir nceki gece saat kaa kadar darda olduunuzu ya da geceyi evde televizyonun karsnda m geirdiinizi, ksacas bilmesi gerekenden fazlasn da biliyordur. llegal rgt faaliyeti iinde deilseniz, ayclardan rahatsz olmanza gerek yok gene de. nk stanbul'da yle sk ve salam rlm bir dedikodu a var ki, zaten sizinle ilgili bu tr bilgileri herkes biliyor. 0 yzden bir kii eksik, bir kii fazla, fark etmez. Tabii, stanbul gibi koskoca bir ehirde dedikodular her dem taze tutmak da kolay deil. Bu yzden, sokakta, ite, sevgilisiyle gittii yemekte, hatta tiyatroda ve sinemada bile Trkler srekli cep telefonuyla konuuyor. Benim asl merak ettiim Graham Bell'in Trk asll olup olmad, deilse de bu kadar bayldklar bu aletin icadn Trklerin nasl olup da baka bir millete kaptrd. Akam gene pestil gibi eve dndm. Byle gnlerden nefret ediyorum. Bir yandan mteriler, bir yandan durmadan alan telefon, gelen giden... Tam bir hengme. Dkknn kapsn kilitlerken, anahtar evirecek gcm kalmamt, stne, bir de ie arabayla gitmenin cezasn ekmitim. stanbul'da araba insann bana sadece dert oluyor, hayat kolaylatrd

falan yok. Bir kere yollar ok dar, eski ehir tabii, hele benim dkknn olduu semt; Kuledibi, Cenevizlilerden beri var. Bir de, herkes her dakika sokakta mdr ne, gerekten de on milyon insandan hibirinin gece gndz evine girmediini dnyorum bazen. Sokaklar srekli insan kaynyor, araba kaynyor. On milyon nfus, dile kolay. Bir lke kadar. Sonuta stanbul'da park yeri bulmak da, arabayla milim milim hedefe doru ilerlemek de sinir bozucu. Ama tembelim ya, evle dkknn arasn yrsem de yarm saat srecek, arabayla gitsem de; ben arabayla gidiyorum. Gn boyu ilerin younluundan Petra'nn aramasna sevinmeye bile frsat bulamamtm. Eve girer girmez normal bir stanbullu gibi telefona sarlp Lale'yi aradm. Petra'y biliyordu: Festivalde oynayan filme birlikte gitmitik. Bir iki kez de Alman dergilerinde yaymlanan syleileri tercme etmeyi teklif etmitim, beni dinlemeyi reddetmiti. Bazen byle sinir bozucu olur ite Lale. Ama ne yapaym, en yakn arkadam. Lale'den sonra Fofo'yu aramak istiyordum, telefon numarasn bilmediim iin arayamadm. Biraz oturdum, on be dakikada sigara itim, sonra tekrar Lale'yi aradm. Telefonu meguld. Dua girip ktm zaman gesin diye, tekrar denedim, hl meguld. Atlayp evine mi gitsem diye dndm, endim. Redial'a bastm, gene meguld. Her zaman elimin altnda duran pek de yz vermediim eski manitam aradm teselli bulmak iin. Bilin bakalm. Evet, onun telefonu da meguld. Sinirden alamakl bir halde uykuya dalmm. Ryamda Graham Bell'in kafasn telefon ahizesiyle ezmeye alyordum. Madam Curie, "Bu bir cinayet! Bu bir cinayet!" diye baryordu. Ter iinde uyandm. Ertesi gn, haftann en mutlu gnlerinden ilki olan cumartesiydi, ikinci mutlu gn ise pazard ve o da yarnd. Akl banda ve gnl para kazanma hrsyla dolu birok memleket evlad haftann bu ilk mutlu gnnde de ilerinin banda oluyorlard. Ben bu kategorilerden ikisine de girmiyordum, Cumartesi gnleri, eer Fofo depresyonda deilse ve temizlik yapmak iin gitmezse, kapdaki "kapal" levhasnda belirtildii gibi dkkn da kapal oluyordu. Ben cumartesileri, komum ve sevgili arkadam Ylmaz'la birlikte bizim mahallenin kesindeki kahvede, yoldan gelip geenleri avlamak zere pusuya yatarm. Ylmaz, 50 yalarnda, kel, iman ve ksa boylu ve reklamc. Feci bir tip yani. Herkesi tanr, her dedikoduyu bilir ve btn bildiklerini bana, benim hakkmda bildiklerini de dier insanlara anlatr... Bu konudaki grlerimi daha nce belirtmitim; bir eksik bir fazla, benim iin fark etmez, o yzden de benim kankalarmdan biridir Ylmaz. te Ylmaz'la ben, cumartesi sabahlar pastaneden brek rekleri ve bakkaldan gazeteleri alp kahveye kuruluruz. Saat on sularnda. Btn Cihangir sosyetesi nmzden geer, bazlar amza dp masamza oturur, bazlar uyank davranr, el sallayp geer gider. Dedikodudan sklnca Ylmaz'la birlikte sinemaya gideriz, gsterimde olan iyi bir film yoksa da evlere... Bizim iblm uyarnca gazeteleri Ylmaz alr, pastane mamullerini de ben. Esasen ben hafta aras hi gazete okumadmdan, cumartesi sabahlar bu adan da bir deiiklik olur benim iin: Deiiklik denen eyin illa da ho olmas gerekmez ya. dettendir, Ylmaz her seferinde benden erken, daha dorusu dakik olarak ay bahesine gelir, dakik olmadm, stelik Alman olduum halde beni aalama frsatn da hi karmaz. Ben de Trklerin, kategorik olarak btn Almanlar dakik ve alkan souk nevaleler sandn, Ylmaz'n da istisnai bir Trk olmadn syleyerek onu aalarm. Tahmin edeceiniz zere, herkes gibi olduunu sylemek Ylmaz'a yaplabilecek en byk hakarettir. Yeri gelmiken, Trklerin Almanlarla ilgili tuhaf nyarglarndan sz etmeden geemeyeceim: rnein glen, neeli bir Alman grnce Trkler aknlktan baylacak gibi

oluyorlar. Ben gldmde ise bu topluma artk iyice entegre olduumu dnp, ho karlyorlar. Almanya'da yaadm yllarda da, arada bir de olsa gldme ve buna ramen dlanmadma u ana kadar kimseyi inandramadm. Hatta, glen bir Alman olduum iin Almanya'da barnamadm ve bu yzden stanbul'a yerletiimi dnen tandklarm bile var. Admn Kati olmas da Trkler iin deiik bir Alman olduumun iareti. nanmayacaksnz ama Almanya'da sadece iki isim olduunu, btn erkeklerin Hans, btn kadnlarn Helga adn tadn dnen Trklerle gerekten tantm. Bu samaln nereden kaynakland hakknda ise hibir fikrim yok. On be dakika gecikmeli olarak ay bahesine geldiimde Ylmaz, dakiklik ve Almanlkla ilgili bir espri patlatmayarak beni artt. Bu ara byle ilerle uraamayacak kadar meguld muhtemelen: Ylmaz'n alt reklam irketi de Trkiye'deki pek ok irket gibi byk bir mali krizdeymi ve iten adam karlmaya balanaca syleniyormu. ten karlrsa, Fofo'dan boalmas muhtemel olan ie onu almay teklif ettim. Yzme dalga geer gibi bakt. Ne yani, imdi de ayda 10 bin dolar maa veremiyorum diye mi aalanacam? Petra, gelmesi kesinletiinde, yani Trk Kltr Bakanl ile prodktrlerin yrtt brokratik yazmalar sonu verdiinde beni gene arayacan sylemiti. Bylece bir iki haftam da Petra'nn geleceini bildiren telefonu bekleyerek geti. Bu arada bo durmuyordum tabii: Fofo'yu yakaladm bir anda kesin bir ifadeyle, eer dkkna dnmeyecekse yerine birini almak istediimi syledim. Deliler gibi alarak cebi olmayan bir kefenle vaktinden nce mezara girmeye niyetim yoktu. Geri sokaklar polisiye romanlar satan bir kitapda almak isteyen insanlarla dolup tanyordu ama herhalde eninde sonunda birini bulurdum. Fofo, bana ak ve net bir cevap vermek yerine laf aznda geveleyip durdu. Sonunda, ne iimin bana dneceim, ne de dnmeyeceim dedi. Artk sinirlerim bozulmaya balamt. Kestirip attm: " aylna geici birini alyorum yleyse. Sen de bu arada hayatta ne yapmak istediine karar verirsin. mrnn bundan sonrasn da birtakm erkeklerin peinde dolanarak m geireceksin, yoksa kendi ayaklarnn zerinde durmay m reneceksin?!" Bu anlam ve nem ykl konumann ardndan kapy arpp ktm. Ne sylediklerimin, ne de dan dun kaplan arpp ekip gitmemin Fofo'nun umurunda olduunu sanmyorum. O, Alfonso'su ile dopdoluydu. Ama ne olursa olsun, benim de korumam gereken bir gururum var. Birka gn sonra Beyolu'nda byk bir kitap dkkn olan arkadam Candan'a gittim, benim dkkna uygun birini bulmasn istedim. Candan bu ilerde mthitir; ne zaman bir ey istesem tam aradm bulup karr. Gene yle oldu. Cep telefonundan drt be yeri arad; bir saat sonra karmda sempatik bir kz oturuyordu: Pelin. Pelin, stanbul niversitesi'nde renciymi, ngiliz dili ve edebiyat okuyormu. zmirliymi, niversiteye gitmek ve ailesinden uzakta rahat bir nefes almak iin stanbul'a gelmi, yedi senedir buradaym, hem alp hem de okuyormu, o yzden okulu uzam. "Benim iin sakncas yok," dedim. Hatta bu, onun adna olumlu bir puand. "Gereinden fazla alkan insanlardan nefret ederim," diye de ekledim. Pelin, "Alman olmanza ramen mi?" diye sordu. blm yaptk. Adil deil ama gene de iblm. Haftada gn dkkn Pelin aacak, bylece ben de 12'lere kadar uyuyabileceim. Daha nce de kitapda alt iin, ie hemen uyum salad, ayc Recai'nin konudan herkesten nce haberdar olmamaktan kaynaklanan sitem dolu baklar altnda gidip gelmeye balad.

Fofo benim arkadam, o yzden bunu sylemek houma gitmiyor, ama Pelin, Fofo'dan en az be kat daha iyi alyor: Srann onda olduu gnlerde dkkn tam zamannda ayor, depresyonda olmad zamanlarda da kitaplarn tozunu alyor, ortal temizliyor, masamzn stne iekler koyuyor, taze aymz, kahvemiz hep oluyor, Almanlklarm anlayla karlyor... Aslnda tek bir kusuru var, o da polisiye sevmemesi. Zaman iinde bunu da birlikte aacamz dnyorum, o yzden ok dert etmiyorum. Pelin, polisiyeleri sevmese de kitaplar ve kitapda almay seviyor, ama daha iyi para getiren bir ite almak istediini de ima etti birka kez. yi aile ocuu Trkler parayla ilgili taleplerini dorudan sylemezler insana, ancak 'ima ederler'. "Bakalm, zaman ne gsterecek?" dedim bir keresinde ben de bir eyler ima ederek. ay sonra da Fofo dnmezse, Pelin'i dkknda tutmak iin arabam satmay dnyordum bu imal konuma srasnda. Neyse ki, sevgili arkadam Lale beni finansman sorunundan kurtard; Pelin'le tanr tanmaz kza benim dedikodumu yapmaya balad: Hayatmn ilk yedi ve son 13, demek ki toplam 20 yln, yani neredeyse yarsn stanbul'da geirmeme ramen hl o korkun Alman kyllnn ruhumda yaratt tahribattan kurtulamadm, tipik bir Alman pintisi olduumu, evimde hibir zaman gereksiz bir ampul yakmadm, hatta elektrik sarfiyat olmasn diye eve halojen lamba taktrmadm, utanmasam dier Almanlar gibi benim de gecelerimi mum nda geireceimi anlatt. Bir kez balad m susmay bilmedii iin de uzun uzun aleyhime att tuttu. Yok, param gitmesin diye taksiye binmezmiim; yok, evime gelen misafirlere kuru bir ay ikram edermiim; bir keresinde, lokantann birinde, herkesin kendi hesabn demesini teklif etmiim falan filan... Bu arada sylemeden geemeyeceim, Trkler, herkesin kendi hesabn demesine "Alman usul" diyorlar ve bu laf her sylediklerinde nce yan gzle bana, sonra da birbirlerine bakp byk altndan glyorlar: Sanki Alman usul hesap demeyi ben icat etmiim gibi. Neyse, Lale benim hakkmda iini dkt, ben de o ekilmez Almanlar savunmak zorunda kalmamak iin azm ap tek kelime etmedim. Ve tabii bu da, beklendii gibi benim lehime bir puan oldu. imdi Pelin, Trklerin ezdii bir gmen olduumu dnp, bana daha ok sempati duyuyor. Artk benim verdiim parann katn veren birini bulsa bile beni brakp gitmek istemeyeceinden eminim..

K
Petra'dan ikinci telefon geldiinde mays sonuydu. Bu arada stanbul'un dnya harikas, gz ap kapayana kadar geip gidiveren bahar da yaza dnmt bile. Oysa Petra'nn stanbul baharn grmesini isterdim: Muhteem Osmanl saraylarnn bahelerinde, yapraa durmu asrlk nar aalarnn glgesinde ay imesini, mimoza kokan sokaklardan geip, Bizans sarnlarnda nemden titremesini, ezan okunurken kilisenin birinde mum yakmasn, Atmeydan'n, Sultan Ahmet emesi'ni seyrederek sabah iyiyle nemlenmi imenlerin zerinde lk bahar gneiyle maymasn, Hac Halil Lokantas'nda zeytinyal enginar yemesini... "Filmin izinleri ancak alnabildi," diyordu Petra. Trk brokrasisi de, aynen Alman brokrasisi gibi, hantal ve bol ktl ilemesiyle mehurdu, bu yzden izinlerin gecikmesine hi armadm. Nisan sonunda ekimlerine balanmas planlanan filme ancak haziran banda balanabilecekti. "Bahar kardnz," dedim iimden. Telefonda onu havaalannda karlayacam syledim. Kalaca otel evime yaknd, grmemiz hi sorun olmayacakt. Stop-over havaalan olarak Atina'yla rekabet etmek iin yakn zaman nce bytlen Atatrk Havaalan'nda hayatmn en gemek bilmeyen saatlerinden birini, sigara dumanndan gz gz grmeyen bir kafede arkamda braktm. nsanlar sevdiklerini uurlamaya ve karlamaya geldiklerinde heyecanl olduklar iin iilen sigara miktarnn da arttn dnenlere, sigara tttrmek iin Trklerin herhangi bir bahaneye ihtiya duymadn derhal ifade edeyim. Bu nedenle, kafedeki duman bulutu, benim gzlerimi yakp kavursa ve nefes almam neredeyse imknsz klsa da son derece normaldi. aresiz, sigara ien ezici ounlua ben de katldm. Birazdan Petra'y greceim iin heyecanl mydm? Onu zlemi miydim? Yzn gzmn nnde canlandrmaya, geen yllarn zerindeki etkisini tahmin etmeye altm. Neler yaamt, ben neler yaamtm? Yersiz ve zamansz bir hayat muhasebesine girmekten kendimi daha fazla alkoyamadm bir anda, Petra'nn da iinde olduu uan piste indii havaalan hoparlrlerinden duyuruldu. Petra'y havaalannda karlama giriimim benim amdan anlamsz bir rpntan teye gidemedi: Ortalk, stanbul'a film ekmeye gelen ekibi grntlemeye alan gazetecilerle doluydu. ok uzun srmedi, Petra'y o kalabalktan karmak iin birtakm grevliler harekete geti. Neyse ki o bu arada el sallayarak ve zplayarak ilgisini ekmeye altm fark etmiti, bara ara almalarn, bana yol vermelerini syledi adamlara. Etrafmzda etten bir duvarla birka saniye yanyana geldik ve birileri ikimizi birden k kapsna doru itelemeye balad. Ben, eski arkadamn iyi kt bir yldz olduunu hesaba katmamtm, ekip de Petrann stanbul'da benim gibi salak bir arkada olduunu hesaba katmam olsa gerek ki, onlar bir limuzin bekliyordu. Limo orada dururken, "Sen bu canavarlara diren, ben arabay alp geliyorum," diyemedim, zaten benim 82 model Peugeotnun o heybetli limo'nun yannda durmas bile bal bana ackl bir grnt oluturacakt. Sonunda, adamlar Petra'y arabann iine tkarken, ben onu otelde bulacam haykrdm. Petra, tamam dercesine el sallad, ofr gaza bast ve hzla uzaklatlar. Beni havaalanndan otele gtrecek sahil yolunda, bir yanmda Marmara'ya almaya hazrlanan Boaz, dier yanmda hepsi birbirinden irkin ve yksek konutlarla bezeli alt-orta snf semtler, bir cuma gn trafii iin makul, hatta tam gaz bile denebilecek bir hzda

giderken, stanbul'a geldiimden beri belki de ilk kez tm ruhsuzlua, harap etme abalarna direnen bu lgn gzellik ruhuma ilemedi: Aklm Petra'dayd. Ksack bir and. Petrann yzndeki ifade... Yrei boalm gibi, yaam tayamam, krlm gibi... nsann yz hatlarna sinen hznler vardr; mimiklere yapp kalan, fotoraflara yansmayan... Hibir kremin, estetik ameliyatn gideremedii... te yle kopkoyu, karanlk, devasz bir hzn... Sarayburnu'nda trafikte sktmda, gne batmak iin Haliin zerinde yol almaya balamt. Pelin'i arayp, dkkn kapatp gitmesini, beni beklememesini sylemem gerekliydi. Birazdan dnerim diye kmtm, aradan saatler gemiti. Cuma akamst trafiini hesaba katmamtm. Anadan doma bir stanbullunun ne yapp edip asla dmeyecei bu trafik kaosunun iinde debeleniyordum. Dkkna urarsam Petra'nn oteline gecikecektim, dkkna uramazsam Pelin bou bouna beni bekleyip duracakt. te, cep telefonunun lazm olduu, ne lazm, elzem olduu bir and. Arabay bir yere park edip telefon kulbesi arayabilirdim ama burada park yeri bulsam bile, telefon kulbesi bulacam pheliydi. Cinnet beni ele geirmek zereyken, neyse ki tamamen ele geirmeden, aklma dahiyane bir fikir geldi: Yan arabada ofr mahallinde oturan aile babas grnl adama seslendim: "Beyefendi, cep telefonunuz var m acaba?" Adamcaz soruma ard tabii. Bugnlerde ilkokul rencilerinin bile cep telefonu vard da, onun mu olmayacakt? "ok acil bir telefon etmem lazm, trafiin bu kadar skacan tahmin etmemitim. Telefonunuzu kullanabilir miyim?" Cep telefonunu kapamay beceremediim iin ak olarak geri verirken, telefon cretini demeyi teklif ettim: "Rica ederim hanmefendi," dedi komu arabann ofr. Ve beni ne kadar ok aypladn gstermek iin alt dudan srp, ban yana eerek, ellerini havaya kaldrd: "Laf olmaz." Petra'nn oteline gerek bir kurban olarak; kan ter iinde bir et ynna dnm bedenimle, gaza, frene ve debriyaja basmaktan tutulmu iki bacamla, sknt datmak iin itiim sigaralardan kirli sar bir renk alm suratmla, en ktmser tahminimden bile daha ge vardm. Onlar herhalde benden epey nce varm olmalydlar: Koskoca limo'nun da trafikten nasibini almas gln olurdu, deil mi? Petra'nn odasn arayp haber vermesini rica ettiimde resepsiyondaki ocuun yzn kaplayan hrmetle kark hayranlk dolu ifadeye bata anlam verememekle birlikte, bu ifadenin, "Ben arkadaym," dememle kaybolmasndan, ocuun beni bata o "zengin hretler"den biri sandn anladm. Hem de bu halime ramen! Petra, harika manzaras olan bir sitte kalyordu, neredeyse benim evimden bile bykt. Bu kez bir kavuma sahnesi yaand aramzda: Abartlacak bir yan yoktu gene de. Yllardr grmeyen iki Alman nasl kavuursa, yle bir kavumayd; bir Schlndorff filminden aklnzda kald gibi hayal edin: En iyi Schlndorff yanstr Alman kavumalarn. rnein, son gidiimde Berlin'de izlediim filmi Die Stille nach dem Schuss'ta byle bir sahne vard: ki Kzl Ordu Fraksiyonu militan, dava arkada iki kadn, ki birlikte Filistin'e gidiyorlar, hapisten adam karyorlar, polis ldryorlar... Birlikte hayatn tehlikeye atm olmak iki ruhsuz arasnda bile yaknlk dourmaz m? Yok, bunlar arasnda dourmuyor. Her neyse, bu iki kadn militan, yllar sonra Dou Almanya'da tesadfen karlayorlar. te, orada bir kavuma vuku buluyor ki, tam bir Alman kavumas, tam Petra'yla benim kavumam: El sklp, yanaklar birbirine dediriliyor, adeta zoraki. O kadar! Ne bir sarlma, ne kollarn arasna alp skma, ne de karlkl srt svazlama... Gryorsunuz, milletler hakkndaki

klielerden en mustarip insanlardan biri olmama ramen, ben bile Almanlar hakkndaki klielerin bir ksmnn gerei yansttn ifade etmek zorunda kalyorum bazen. Asl konumuza geri dnersek; Petra, havaalanna gelmememi sylemediine piman olmutu, ama geliinin byle byk bir izdiham yaratacan tahmin edememiti. Bu yzden defalarca zr diledi benden. kimiz de sokaklarda srtemeyecek kadar perian dmtk. Oda servisinden yemek isteyip, darya kmaya bo vermemizi nerdi Petra. Ne yalan syleyeyim, canma minnetti. Yllar sonra birlikte geirdiimiz ilk bir, bir buuk saatte hayatmza dair ok az ey konusak bile, havaalannda onu ilk grdm andan beri peimi brakmayan o karamsar dnceler kafamdan silinmedi. Petra eskisinden ok daha kapal bir insan olmutu. Evet, hibir zaman benim kankam olmamt, ama hibir zaman da kendimi ona bu kadar uzak hissetmemitim. Eski arkadalarla yllar sonra gerekleen bulumalarda genellikle kprlerin altndan ok sularn aktn, yollarmzn bir daha kesimemek zere ayrldn fark ederdim, ancak bu kez bambaka bir ey vard: Adn koyamadm bu gerilimin nedeninin ve boyutunun basit bir "yllar sonra karlaan iki arkada gerginlii" olmadn hissediyordum. Bir eyler yitmiti. Ben deil, ilikimiz deil, Petra bir eyler yitirmiti. Bende izlerini arad ey, yitirdikleri miydi? Onu kanepede yorgunluktan szmak zereyken braktm. Kafama bir sr dnce mt. "Kazan gibi" diyor Trkler, ite tam yle, tam kazan gibi olmutu kafam. Arabam otelin otoparkndan aldm. Ortaky cuma akam aknna uramt bile. Gene de, trafikte bama gelecekleri gze alp, kentin Asya yakasna beni geirecek kprye doru saptm: Lale'ye gidiyordum. Bu cuma gecesi tek bama kukumav kuu gibi oturmaya eve gidecek halim yoktu ya. Ertesi sabah Lale'nin alma odasndaki misafir yata ilevini de gren kanepenin stnde gzm anca ilk i olarak Ylmaz' aradm; mutat cumartesi sabah randevusuna gelemeyeceimi haber verdim, ardndan da Petra'y... oktan uyanm, kahvaltsn bile etmiti. Birazdan o gnk programn reneceini, renir renmez de beni arayacan syledi. Kuzguncuk'taki evin bahesinde, bo kahvalt tabaklar eliinde kahvelerimizi iiyorduk telefon aldnda. Petra'yd. Bugn akam yemeinden nce gremeyeceimizi sylemek iin aramt. Zaten plann ok gerisindelermi, ynetmen zaman kaybetmek istemiyormu; hemen almaya balanacakm. Canm sklmt dorusu; Petra'ya hissettirmedim. Ayrca onun suu deildi ki. Hibir ey hi kimsenin suu deildi, ama ben bu gzelim cumartesi gn ne yapacaktm? Lale de en az benim kadar, hatta benden daha umutsuz bir vakayd. stelik, bugn onun ie gitmedii tek gnd. Kafa kafaya verip neler yaplabileceini dndmz yarm saatin sonunda gnmz gzellik salonunda geirmeye karar verdik. Ne de olsa gzelliinize yatrm yaparak geirdiiniz bir gnn sonunda asla zararl kmazsnz. Hele de manita araynda olan orta yal bir kadnsanz. Akamst eve dndmde kelimenin tam anlamyla tatl bir yorgunluk iindeydim ve harika grnyordum. stanbul'un en sevdiim yanlarndan biri de bu bakml olma hikyesi: Burada gndelik hayatn bir paras, hatta dpedz alkanlk olarak berbere, gzellik enstitlerine gidiliyor. Almanya'da ise hemen herkes, daha dorusu, annem ve arkadalar dnda herkes, san kendi keser, kendi boyar; manikr, pedikr, cilt bakm yaptrmaksa sz konusu bile deildir. Sokaklar, zorunlu kalmadka yzne bakmay istemeyeceiniz insanlarla doludur bu yzden. Mnih farkldr, orada gz estetiini okayacak birilerine rastlanr ama hele de Berlin'de bu paozlar ordusu yznden insann can sokaa kmak istemez. Metroda, sokakta, urda burda karlatm tipler, beni bezdirir.

Aslnda Berlin'de en k gezenler yine Trkler, ama hepsi deil, ikinci nc kuak trbanl Trk kzlar. Bu trbanl kzlar yle k oluyor ki aklnz durur. Tabii, k derken, Jil Sander'n son kreasyonunu giymiyorlar, kendi modalarn yaratyor ve ona sonuna kadar sadk kalyorlar: Epa apartman topuklar, siyah naylon kumatan ucuz grnl, ama modern kesimli pantolonlar, yapay deri pardsler... O senenin moda renginde trbanlar, trbann iindeki renklerle uyumlu uzun ceketler... Berlin'deki birinci kuak trbanllarnsa, kzlaryla alakas yok. ki kuak arasndaki farkn en iyi hissedildii grup bence trbanllar. ocukken, birinci kuak trbanllara "penguenler" adn takmtk. Onlar da hepsi ayn tornadan ama bu sefer zevksiz bir tornadan km gibi, robadan bzgl gri pardsl, iman, ksa boylu ve iki yana doru yalpalaya yalpalaya tpk penguen gibi yryen kadnlar. Trban ortak paydasnda, kzlaryla ayr dnyalarn insanlar. Petra'nn sabah vadettii akam yemeine de kamayacan rendiimde saat 8 olmutu: Bu akam mutlaka film ekibiyle birlikte geirmesi gerekiyordu. Telefonda biraz lafladk. Skntlyd. Benimle olmay yz kere tercih edecei besbelliydi. zlmtm dorusu. Hatta bir ara, onun iin endielendiimi, ok yorgun ve isteksiz grndn sylemek istedim, gene de enemi tuttum. nsanlarn aklna byle eyler sokmak iyi deildir. Sizin boboazlkla ettiiniz laflar karnzdaki ciddiye alrsa, hayat kararabilir. Cumartesi akam programm da gme gidince nasl bir buhrana dtm tahmin edebilirsiniz. Durum sabahkinden bile daha umutsuz grnyordu: Manikrl trnaklarm, fnl salarm ve bakml cildimle evde oturacak halim yoktu. Lale, biricik izin gnnn akamnda ldrseler sokaa adm atmaz. Bu yzden onu aramaya teebbs dahi etmedim; cep telefonundan Arzu'yu buldum. Arzu'nun hep bir program vardr, bu akam da istisna deildi. Aralarnda benim de tandm insanlar olan arkadalaryla saat 10'da Kakts'te buluacan syledi. Gecenin kalan ksmnda ne yapacaklarna orada karar vereceklerdi. Birka saat sonra grmek zere telefonu kapadk. Kakts Kahvesi, stanbul'un nemli meknlarndan biridir. Bana sorarsanz en byk zellii btn mterilerin birbirini tanmasdr. Mdavimler hep ayn trden insanlar; gazeteciler, yazarlar, reklamclar... Son zamanlarda kk bir yuppie grubu da taklmaya balamt ama sanrm pskrtldler, bir sredir onlara rastlamyorum. Kapdan kmak zereydim, antredeki boy aynasnda son bir kez sam ve makyajm kontrol ediyordum ki, telefon ald: Petra. Bu akam ekibi atlatabilmi, eer ben hl istiyorsam, grebilecektik. Bu arada baka bir plan yaptm sylemeye iim elvermedi: "Yarm saat sonra gelip seni alrm," dedim. Cep telefonundan yeniden Arzu'yu bulmak ve randevuya gelemeyeceimi sylemek sorun deildi: Arzu byle eyleri kafaya takmaz. Aklllk ettim bu kez, arabay almadm. Diinizi skp taksi ofrlerine katlanabilirseniz, taksiye binmek hem otopark paras vermekten ucuza geliyor, hem de ikiden mahrum kalmyorsunuz. Trafik polisleri kadn srclere daha toleransl davranyorlar, ama ne olursa olsun, bir sredir stanbul'un gece hayatna alkol kontrolleri hkim oldu. Gerekten de yarm saat sonra oteldeydim. Resepsiyonun yanndaki dahili telefondan Petra'y aradm, lobide oturup aa inmesini beklerken de gecikmi bir akam yemei iin onu nereye gtrebileceimi dndm: yi bir Trk meyhanesine mi gitmeli, yoksa Boaz'daki lks veya yar lks balk lokantalarndan birine mi, dorusu karar veremedim. On be dakika sonra Petra asansrden indiinde zaten lks, yar lks, hatta drtte bir lks bir lokantann kapsndan ieri adm bile atamayacamz beli! oldu. Hk demi orta snf bir Alman turistin burnundan dmt: Ayanda beyaz spor oraplarnn stne giydii ortopedik terlikler, stnde sevimsiz bir ort ve stanbul standartlarnda ancak toz bezi olabilecek bir tirt vard. Hangimizin film yldz olduunu sorsanz yandaki bir ocuk bile beni gsterirdi. Demek bu yzden, diye iimden geirdim, Petra Vogel ad otel resepsiyonunda dn yapt etkiyi yapmamt. Yolda geirdiim yarm saat neyse de, en

azndan lobide beklediim on be dakikada ne yaptn dorusu merak ettim. Almanlar, hele de Berlinliler kadar kaba olmadm iin gene enemi tuttum. Hzl dnmem, hzl karar vermem gerekiyordu. Beyaz orapla ortopedik terlik giyen eski bir arkadam vard, evet. Yllar sonra karlamtk ve birbirimize hl, en azndan, sempati duyuyorduk, evet. Ama byle bir arkadam olduunu bu gzel gecede btn stanbul'a ilan etmek istiyor muydum? Hayr! Petra'ya doru koar admlarla ilerledim, kt asansre onu gerisin geri tktm. "Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Dars da ok kalabalk... stanbul trafii, cumartesi gecesi..." Nefes almak iin durdum. "Senin balkonunda oturup, geen geceki gibi oda servisinden bir eyler getirtelim diyorum, ne dersin?" "Emin misin dar kmak istemediinden?" diye sordu Petra, stme bama bakp, sylediklerimin tek kelimesine bile inanmyormu gibi. "Kesinlikle," dedim. Petra'nn sitinin bir gecelik creti muhtemelen benim evimin alt aylk kiras kadardr ama otel dediiniz her kuruu sonuna kadar hak ediyor. Bir otel odas insana mutluluk verebilir mi? Buras veriyor ite. Petra'y ieri srkleyip, kapy kapadmda iimi tarifsiz bir mutluluk dalgas sarmt. Oda servisini aradk, arap ve peynir smarladk, balkona yerletik. Otelin mehur caz barndan siyah sesli arklar duyuluyordu. Hayatmdan ikayeti deildim. Petra da keyifliydi. enem ald, eski aklarm, yaadklarm anlatmaya baladm. nce ben anlattm. Sonra da o. Petra'nn anlattklarna daha fazla dayanamayacam, bir tek szck daha duymak istemediimi dndmde gne oktan domutu. Arkadamn gemiindeki aclara kar diren gelitirmek iin birbiri ardna diktiim ikilerden adamakll sarhotum. Otelden ktk. Dolmabahe'ye kadar hi konumadan yrdk. Sabah serinlii beni yeniden hayata balamaya yetmese de, kendimi daha iyi hissetmeye balamtm. Dolma-bahe Saray'nn yanndaki ayakst kahvesinde baka sarholarla birlikte itiimiz katran gibi bir sabah ay, o aresizliin, gemiin o boz bulank kbuslarnn stne, kara bir bulut gibi kt, kt... Eve dnp, uzun sre duun altnda kaldktan sonra uyumak iin yatakta dnmeye baladmda neredeyse len olmutu. Kendimle ba baa kalr kalmaz Petra'nn anlattklar yeniden tm arlyla stme ullanmt. ylesine gerek, ylesine rktcyd ki yaadklar, deta bendeki bir eyler de deimi, ruhumun temiz kalan bir noktas kirlenmiti. Ne kirlenmesi, yreim matkapla oyulmu gibiydi. nsanlarn bireysel trajedilerinde, bakalarn da derinden sarsacak, yaama inancn yitirtecek aclarn olabildiini daha kk bir ocukken renmitim aslnda. Hibir trajedinin bizim sandmz gibi onu bizzat yaayana ait olmadn da... Gene de... Uykum, hem defalarca alan telefonla, hem de sk sk grdm kbuslarla blnd durdu. Sonunda yataktan kalkmaya karar verdiimde, kendimi yataa girdiimden daha yorgun hissediyordum. Petra'nn anlattklarn kafamda evirip evirdike, her ey bir nceki geceden bile daha kt gelmeye balamt. Evde yalnz bama bir akamst ve^bir gece geirmeye tahamml edebileceimi hi sanmyordum. Acdan her topak oluumda yaptm gibi arabaya atlayp Lale'ye doru yola ktm. Sabah gzm atmda saat, Lale'nin oktan sevgili iine gitmek zere yola km olaca kadar ge, ama deil normal insanlarn, memurlarn bile bacaklarn yataklarnn dna uzatmayacaklar kadar da erkendi. Pelin'i evinden arayp uyandrdm, dkkna leden sonra geleceimi syledim. Biraz kafam toplamak istiyordum; sokaklarda aylaklk edersem veya bir komedi filmine gidersem dzelirim diye dnyordum. Sonunda ikisini de yapamayacam hissettim. Petra'y grmeliydim. Film setinde bir kede oturmak bile bana

iyi gelecekti. imdeki bu skntdan, bu kbustan kurtulmann tek yolu Petra'yla birlikte olmak, onun yaama nasl meydan okuduunu izlemekti: Dnebildiim en iyi zm buydu. Kalbimin olduu yerde alan kocaman bir delikten duygularm akp gitmiti sanki. Alamak istiyordum, alayamyordum. Lale'yle konumak istiyordum, oysa dn gece azm ap tek kelime edememi, btn gece bolua bakarm gibi televizyon ekranna bakp durmutum. Lale'nin akl ettii uyku ilalar sayesinde iki saat uyumutum, ama hepsi o kadar. imdi, sabahn krnde, elimde kahve fincanyla bahede oturuyor, nmde uzanan bitmek bilmez saatlerden oluan bir gn nasl geirebileceimi dnyordum. Sekize doru Petra'y aramaya karar verdim. Naslsa bugn de ekimi vardr, oktan uyanmtr diye dnyordum. stelik ekimi olmasa bile Petra lenlere kadar uyuyacak bir kadn deildi. Disiplin ve baar birok insan iin ba baa giden iki kavramdr. Benim gibi tiplerse, ikisinden de nasiplerini alamadan hayatn bulank sularnda gezinip dururlar. Petra'nn odasnda telefonu Trke konuan bir erkek at. Sabah sekizde Petra'nn odasnda telefonu Trke konuan bir erkek ayordu. Allahm, insanlar ne kadar ikiyzl oluyor, diye dndm. Daha evvelki gece, yaadklarndan sonra kimseyle ilikiye giremediini, bu anlamda sakatlandn sylyordu. imdi ise, stanbul'a gelmesinin zerinden sadece gn gemiti ve odasnda -muhtemelen kara yaz- bir Trk erkei telefonlar ayordu. Bir an telefonu herifin yzne kapamay, Petra'y da yaad btn felaketlerle birlikte hayatmdan karmay dndm. Gene de bu kadar sert tepkiler gstermek iin yam fazlaca gekindi. "Petra'yla grebilir miyim?" dedim. "Hanmefendi, stanbul'dan m aryorsunuz?" dedi, ar bir Karadeniz ivesiyle konuan adam. "Sana ne?" dememek iin kendimi zor tuttum. Trk erkekleri haddini bilmiyor diye ben kibarlm bozacak deildim. "Neden soruyorsunuz, beyefendi?" "Ben Ortaky Karakolu'ndan polis memuru Alaattin. Burada bir cinayet soruturmas iin bulunuyoruz. Eer..." Cinayet... Cinayet... Bugne kadar sadece romanlarda karlatm o tuhaf kelime, ilk kez gerek hayatn iinde telaffuz ediliyordu. "Ci.. ci.. Cinayet?? Kim? Yani Petra m?" dedim glkle. Alaattin bozuntusu laf geveliyordu, yok bilgi veremezlermi, yok yetkisini aarm, u bu. "Bakn, Komiser Bey, ben Petra Vogel'in arkadaym. Sizden renmek istediim de bir devlet srr deil, sadece arkadam Petra'nn iyi olup olmad." Polis memuru Alaattin'e "Komiser" diye hitap etmek iyi fikirdi, kabul edin: Hemen yelkenleri suya indirdi. "Petra Hanm iyi, efendim." "Teekkr ederim, Komiser Bey," dedim bir kez daha, bu kez dl olsun diye. Petra iyiydi. Yani ldrlen Petra deildi. Gene de, "cinayet soruturmas" iin Petra'nn sitine dalndna gre, cinayetin Petra'yla bir ilgisi vard; bu da herhalde film ekibinden birinin ldrlmesi demekti. Baka ne olabilirdi ki? Hemen giyinip otele gitmeye karar verdim. nk: Bir, Petra'nn bana ihtiyac olabilirdi. Polis memurlarna Komiser, Komiserlere Bakomiser, Bakomiserlere Sayn Emniyet Mdrm diye hitap edilmesi gerektiini ve bu hayali rtbelerin Emniyet'te bir sr kapy atn kefetmi nadir insanlardan biriydim. Bu bilgimi kullanmann zaman gelmiti.

ki, ortada bir cinayet vard. Ben, ocukluumdan beri cinayet romanlar okurdum, hatta son yldr cinayet romanlar satyordum: Artk sadece sradan bir okur deildim. Teorik bilgilerimi toplum yararna sunmann zaman gelmiti. Evden kp arabama atladm. Bir iki aydr bama gelenler pimi tavuun bana gelmemiti. nce, canm arkadam Fofo sevgili bulmu, arkasna bir kez olsun bakmadan hayatmdan kp gitmiti: Fofo'yu zlyordum. Sonra, normal koullarda gayet sevindirici bir haber almtm: Yllardr grmediim en nl arkadam Petra stanbul'a geliyordu. Gelmiti gelmesine de, ilk doru dzgn grmemizde dnyann en kalpsiz insannn bile dnyasn karartacak kadar ackl bir hayat hikyesi anlatmt. imdi ise, Ortaky Karakolu'nda grevli polisler Petra'nn sitine dolmutu. Petra'nn benden daha ok daha kt durumda olduunu kendi kendime tekrar edip sakinlemeye altm. stelik, dertlerimin gitgide bymesi sonucu, kronolojik olarak n srada yer alan her felaketi, aradan ok gemeden tatl bir rya gibi anmsamaya balyordum ki, bu da olup bitenlerin iyi yanyd. Bu durumda, nmzdeki gnlerde beni nelerin bekleyebileceini dnmek bile istemediimi tahmin edersiniz. stanbul'un sabah trafiinde Boaz Kprs'n gemeye ve ehrin Avrupa yakasna ulamaya alrken, grmediimiz zaman zarfnda Petra'nn bana gelenleri dndm.

80'li yllarn balarnda niversiteyi bitirdiimizde ben dnyay dolap serserilik yapmaya karar vermitim. Ge kalm bir iek ocuk gibi yaayacaktm. Petra ise, kariyerinde hzl admlarla ilerliyordu. Ben daha Berlin'i terk etmeden Petra Vogel ad sinema televizyon dnyasnda duyulmaya balamt bile. Geri henz Almanya'da bile gerek bir hret deildi, ama mstakbel bir hret olduunun hepimiz farkndaydk. likimizin kopmas da ite o zamanlara rastlyor. Petra'yla grmesek bile, ortak arkadalarmz araclyla bir sre daha birbirimizin haberlerini aldk. Bu ortak arkadalardan onun hakknda rendiim son ey, sosyalist renci liderlerinden Wolfram von Haagen ile birlikte yaamaya baladyd. Wolfram hem parlak bir tp rencisi, hem etkileyici konumalar yapan bir hatip, hem de ok yakkl bir erkekti. Tandm kzlarn yars ona kt. Petra'nn onunla birlikte olduunu duyduumda kulaklarma inanamamtm. Petra benim arkadamd, evet, ama dorusu Wolfram gibi birinin Petra'da ne bulduunu pek anlayamamtm. Kskanlmdan falan deil, sadece gerek buydu. Petra'yla Wolfram taban tabana zt iki kiilikti. Petra, kalbinin derinlerinde evinin kadn olmak isteyen bir tipti. Hrslyd, ama kariyeri iin yapt her eyi, deta onu bu hayattan ekip kurtarmasn bekledii erkeini bulana kadar yapmas gerekenler gibi yapyordu; gerek bir tutkuyla deil. Hl da Petra hakknda yle dnyorum, ok yetenekli olmasna ramen sradan bir oyuncu olarak kalmasnn temelinde bu tutku yoksunluu yatyor bence. Wolfram' ise birka kez niversitedeki ak oturumlarda dinlemitim. Petra'nn tam aksine, her eyden tutku yaratabilecek biriydi. Devrimi ve sosyalizmi yle bir anlatyordu ki, en azl sacy bile ikna edebilir, en ruhsuz insan bile heyecanlandrabilirdi. Ben Berlin'den ayrlmadan nce ikisinin birlikte yaamaya baladklarn duymu, ksa bir sre sonra srt antamla yeni ufuklara doru yola kmtm. Petra, anlattna gre, Wolfram'la gnden gne ktye giden bir iliki yayormu o sralar. Wolframn zengin ve aristokrat ailesiyle aras ktym. Aile, isyankr ve solcu oullarna zrnk koklatmyormu. Evi geindirme iini Petra stlenmi. Wolfram, elinde tp diplomasyla ne yapacana karar veremiyor, protesto mitinglerinden siyasi toplantlara kouyormu. Petra ocuk istemeye balam. 80'li yllarn ortalarnda Almanya'da evlilik demode olmutu. Bir ilikiyi "resmiletirmenin" tek yolu ocuk yapmakt. Sonuta, gerekten de ocuk, ayrlmaya bile direnen, kalc bir ba oluturuyordu. Wolfram ocuk istemediini, hayatta yapmak istedii bir sr baka ey olduunu sylyormu srarla. Bir yandan da Petra'nn kararllndan rkmeye balam belli ki, bir k yolu bulmak amacyla Almanya dnda bir i aramaya balam.... Wolfram Afrika'nn eitli blgelerinde stma aratrmas yapan bir grup doktorun arasna katldnda Petra iki aylk hamileymi. Wolfram ocuu aldrmas iin ok srar etmi; Petra Nuh demi, peygamber dememi: ocuu tek bana yetitireceini, Wolfram'dan hibir beklentisi olmadn sylemi. Bu, aralarnda geen son konuma olmu, ay sonra da Wolframn Afrika'ya doru yola ktn renmi Petra. Be aylk hamile Petra, Wolframn gidiiyle birlikte mthi bir aresizlie ve ikileme dm: Ta bandan beri ocuu kendisi iin deil, ilikisini kurtarmak iin istiyormu. Wolframn ocuk falan umurunda olmadna gre... likileri doacak ocua ramen bittiine gre... Wolframn hayatn zehir edemediine gre... Bu oyunu kaybettiine gre... Petra, bu ocuu dourup da ne yapacam diye dnmeye balam. En kasap doktorlara gitmi krtaj olmak iin, kimse yanamam be aylk bir ocuu almaya. Sonunda kaderine

raz olmu Petra: Hem ocuu dourmaya, hem de Wolframn kendisini terk ettiini kabullenmeye. Karn gnden gne byyen bir oyuncu olarak i bulma ans olmam Petra'nn. Geim derdi iyiden iyiye ba gsterince de, pilisini prtsn toplayp, annesinin evine yollanm. Annesi Ren nehri kysndaki kck bir kyn yaknlarnda, evredeki herkesten kopuk, tek bana bir evde yayormu. Petra ocuu dourana kadar orada kalm, hatta dourduktan sonra kendini toparlayana kadar bir mddet daha. Annesi stlenmi torununun bakmn, yle anlamlar. Petra her ay onlara para yollayacakm. Artk bir olu varm Petra'nn, varlndan hemen hi kimsenin haberdar olmad. evresindekilere ocuu aldrdn sylemi, belki de Wolframn gidiini gururuna yediremediinden. Annesinin yaad kyde de ocuun Petra'nn olduunu saklamlar, bu kez ahlaki nedenlerle: Petra gibi bekr bir kadnn babasz ocuk dourmas byk ehirlerde "modernlik" olarak alglansa da, Hollanda snrna yakn bir Alman mezrasnda hl "ahlakszln dik ls" imi nk. Kimse gerei renmemi, Petra'nn Kore'de yaayan evli ablasnn ocuu olarak tannm kyde kk Peter. Hatta, ocua bile gerei sylememiler, Petray teyzesi olarak bilmi. Gzel bir ocukmu Peter. Gzel ve yal insanlarla byyen btn ocuklar gibi biraz mahzun. Petra, ylda bir iki kez kye olunu grmeye gidiyormu balarda. Bir kez de birlikte tatile kmlar alt yl boyunca. Wolfram ise Afrika'ya yerlemi, stma aratrmas alannda hzla ad duyulmu. Bir kez Berlin'de karlamlar, ocua ne olduunu sormam bile. "Belki," diyor Petra, "aldrdm sylediim insanlardan biri bunu ona iletmiti. Gene de sormasn bekledim, o sormaynca ben de hi o konuyu amadm." Petra, hret basamaklarn hzla trmanyormu, kimseye ayracak vakti yokmu, oluna da. Gittike daha az grmeye balam olunu. Telefonla konuuyorlarm. Annesi, ocuun ok iine kapank olduunu, okulda hi arkada olmadn, kendi yaad mnzevi hayatn kk bir ocua uygun olmadn sylyormu durmadan. Petra ise annesinin kaygyla aktardklarn telefonu kapatr kapatmaz unutuyormu; gene de bir sonraki aya daha fazla para yollamay ihmal etmiyormu. Ne okula balad gn, ne de altnc doum gnnde olunu grmeye gitmi Petra, ilerinin younluundan. Peter'in altnc doum gnnden birka hafta sonra bir akamst annesi aram, olann o gn leden sonra okuldan dnmediini sylemi. Bu kez Petra ekimlerini, randevularn iptal edip kye gitmi. Peter, yalnz bir ocuk. Hi arkada yok. Snfn en kt rencisi, hep sorun karan ocuk. O gn ders k dier ocuklar onu bir adamla konuurken gryorlar. Peter, hi olmad kadar mutlu grnyor. Kkr kkr glyor. Adamn elinden tutuyor, dnp dnp dier ocuklara bakyor. Adam, uzun boylu, sarn, kot pantolonlu. ocuklar, adamn grn hakknda daha detayl bilgi veremiyorlar. Ky barnn sahibi, bu tarife benzer bir adam son haftalarda birka kez grdn sylyor. Ne kimseyle konumu adam, ne de dikkat ekecek bir davranta bulunmu. Kck kyde dikkat ekmeyen bir yabanc. Anneannesi, Peter'in doum gnnde kucanda kocaman bir oyuncak ayyla eve geldiini sylyor. Ayy kendisine kimin verdiini sylememi, "ama," diyormu yal kadn, "doum gnnden sonra deimiti, eve gelince devlerini yapyor, odasn topluyor ve eskisinden daha mutlu grnyordu." retmenleri de son zamanlarda Peter'in deitiini sylyorlar. "Daha ilgiliydi bir iki haftadr. Hepimiz umutlanmtk," diyorlar. Bir tane bile arkada yok Peter'in, kimseyle paylat bir srr da yok. Okuldaki ocuklar o adamn kim olabileceini, Peter'in niye onunla konutuunu, neden mutlu grndn, neden elini tuttuunu, adam ne zamandr tandn bilmiyorlar. Peter'in anlarn, bandan

geenleri yazd bir defteri yok, daha doru dzgn yaz yazmay bilmiyor. izdii resimler var: Polisle birlikte alan bir ocuk psikiyatr resimlerden ipucu bulmaya alyor, bu da sonu vermiyor. Peter'in fotoraf evre kylere, irili ufakl ehirlere datlyor. Karlmasndan sonra Peter'i gren olmam. Resimleri haber bltenlerinde, polis imdat programlarnda yaynlanyor, grenlerin, yerini bilenlerin polise bilgi vermesi isteniyor. binin zerinde ihbar telefonu geliyor. Hibir sonu kmyor. Petra bir zel detektif tutuyor, o da en ufak bir ipucu bulamyor. Karlmasndan iki ay sonra Belika'da, Brksel yaknlarndaki turistik bir ky evreleyen ormanda ikence izleriyle dolu bedeni bulunuyor Peter'in. Tecavz edilmi minik bedeni. Failler bulunamyor, en ufak bir ipucu bulunamyor.

DRT

Boaz'n en lks ve pahal otelinin n polis ve gazeteci otosu kaynyordu. Mterilerinden birinin ldrlmesi en azndan yakn gelecekte otelin ilerini iyi ynde etkilemezdi herhalde. Gene de otel sahiplerinin, her kimlerse, acnacak hale deceklerini pek sanmyordum. Otelin ii de her halinden sivil polis olduu belli adamlarla doluydu. Kurbann kimliini iyiden iyiye merak etmeye balamtm dorusu. Resepsiyondan Petra'nn nerede olabileceini renmeye altm, yant olarak gazetecilerle grmediini syledi resepsiyondaki kadn. "Allahm, aklma mukayyet ol," diye fsldadm. "Ben arkadaym, ltfen her neredeyse arayp arkada Kati'nin lobide olduunu syler misiniz?" Cmlemi bitirmemi beklemeden, kadn arkasn dnp gitmiti bile. Gzme daha insani grnl bir resepsiyoncu kestirdim, bu kez de ona Petra Vogel'in arkada olduumu ve kendisiyle grmek istediimi syledim. Bugn herkes solundan kalkmt belli ki. Bu adam da, "Petra Hanm rahatsz edilmek istemiyor efendim," diye tutturdu. En azndan bir haber verebileceklerini sylemem hibir ie yaramad. Yenilgiyi kolayca kabullenen bir tip deilimdir. Otelin kafesinde hem bir eyler yiyip imeye, hem de bir taktik gelitirmeye karar verdim. Gazeteciler de kafede pinekleyerek, benim gibi taarruza gemek iin uygun zaman kolluyorlard. Dierlerinden ayr bir masada oturan, zel kanallarn birinin haberlerinden tandm cevval grnl, salar sarya boyal kadnn yanna yaklatm. Zekmn bana sunduu olanaklar sonuna kadar kullanmaya kararlydm. Kadna, kendisini televizyondan tandm, ok beendiimi ve bir ey rica edip edemeyeceimi sordum. Abartl iltifatlarmdan pek etkilenmie benzemiyordu. Buna ramen, "Tabii, buyurun," dedi. "Ben Petra Vogel'in arkadaym, kendisiyle grmek istiyorum ama odasn deitirmiler, yeni oda numarasn da resepsiyondan renemiyorum, belki siz..." Kadn, ben konuurken arabuk elindeki not defterine gz att, bir yandan da kendi kendine, "Petra Vogel...Petra Vogel," diye mrldanyordu. "Oda numarasn defterime yazmamm. Bekleyin, ben grevli arkadalardan renip size syleyeyim," dedi ve bunu der demez ortadan kayboldu. "Grevli arkadalar" diyerek kimi kastettiini anlamamtm, kadnn geri dneceini de sanmyordum zaten: i bandan akn olsa gerekti. Amme hizmeti yapacak ve kendisine hayran ss veren birini honut edecek durumda deildi. Bu yzden, kadnn iki dakika sonra elinde bir listeyle geri dndn grdmde gzlerim yerinden frlayacak gibi oldu. "Daha nce The Topkapi sitinde kalan barol oyuncusunu aryorsunuz, deil mi?" dedi. "Evet," dedim heyecanla. "724 nolu odaya aktarmlar." kranla kadna baktm. "Bir soru daha sorabilir miyim size?" Bayla onaylad. "Kim ldrld acaba?" "Bilmiyor musunuz?" Dalgn dalgn bana bakt, bu kadar iinin arasnda neden benimle uratna kendisi de anlam veremiyormu gibiydi.

"Arkadanzn baroln oynad filmin ynetmeni," dedi. Petra'nn baroln oynad filmin ynetmeni! Ad neydi? Neydi? Hafzam zorlamann anlam yoktu. Adamn adn hi renmemitim ki, hatrlayabileyim. Havaalanndan Petra'y almaya gittiimde yzn grm olmalydm geri. O insan kalabalnn iinde hangisinin ynetmen, hangisinin k olduu hakknda ise hibir fikrim yoktu. Sada solda bu film ve ynetmeni hakknda bir eyler okuduumu da sanmyordum. Petra adamla ilgili ne sylemiti acaba? Birden, Petra'yla film hakknda hi konumadmz fark ettim. Deil ynetmenin ismini, filmin konusunu, Petra'nn roln bile bilmiyordum. Muhtemelen sarn gazeteci kadn bu konularda da benden daha ok bilgiliydi. Resepsiyonun yanndaki telefondan 724 nolu oday aradm. Uzun uzun ald, almad. Bu giriimim de baarszlkla sonulanmt. Eve veya dkkna gidebilirdim, ama merakma yenilmitim bir kere. Kafeye dndm, gazetecilerin konumalarn duyabileceim bir masaya oturdum. Arada bir kalkp dahili telefondan 724 numaray evirerek, beklemeye baladm. Neyi beklediimi kendim de bilmiyordum, ama bu bekleyiin "Petra'nn bana ihtiyac olursa," gibi masum bir gerekesi olmadndan emindim. Yan masadaki muhabirlerin konumalarna kulak kabartarak istediim bilgilere ulaamayacamn farkna vardmda, sohbetlerini bldm iin zr dileyerek, ldrlen ahsn ismini sordum. lerinden en tombul ve en cana yakn olan atlp, "Neden renmek istiyorsunuz?" dedi. "Acaba nl biri mi diye merak ettim," dedim. "Otel polis ve gazeteci kaynyor da." "nl falan deilmi aslnda," dedi cana yakn ocuk. "Ad Kurt Mllermi. Ben hi duymamtm," dedi, Steven Spielberg' bile duymad zerine bahse girebileceim baka bir adam. "Hmm," dedim. Kendi kendime, "Kurt Mller," diye tekrarladm. Ne sradan bir isimdi. Bir l iin bile. Bilgi vermeye de almaya da hevesli grnen tombik, sandalyesini benim oturduum masaya doru yaklatrd. Parmayla masann zerindeki sigara paketini iaret ediyordu. Paketi ona uzatrken, "Kim bu Kurt Mller?" diye sordum. " gn nce film ekmek iin bir ekip gelmiti Almanya'dan, gazetelerde okumusunuzdur," dedi bir yandan sigarasn yakarken. "ldrlen adam filmin ynetmeniydi. Bu sabah saat 5 sularnda odasnda l bulunmu... Nasl ldn biz de bilmiyoruz. Polis henz hibir konuda aklama yapmad. Tek bildiimiz, cinayet phesinin olduu." Btn gn bu otel kafesinde oturarak geiremeyeceime karar verdiimde vakit leyi oktan gemiti. , Hi olmazsa dkkna gidip Pelin'i azat edebilir, bylece bugnn en anlaml iini yapm olurdum. Son bir kez daha resepsiyonun yanndaki dahili telefondan Petra'nn odas olduu sylenen numaray evirdim. Alp almamas artk umurumda deildi; almad da zaten. Sinirden kudurmam bekleyen okurlar ok yanlyor. Aksine, sknet iindeydim. Kaderime raz olmutum. Hayatta bundan daha huzur verici bir durum olabilir mi? Polisiye romanlar satan amatr bir detektif olma ans kapm alm, almasn beklemeden ekip gitmiti. Sradan hayatma devam edecektim, benim iin en hayrls buydu. Son gnlerde yaad sarsntlar yorgun kalbime yeter de artard. Katilin cinayet silah ve kanl elleriyle gelip masama oturmasn beklerken itiim kahveler de bana verilmi yeterli bir cezayd ve bu detektiflik hevesimden derhal vazgeiyordum.

Ancak, kapm alp sonra da dnp gittiini sandm detektif olma ans nedense peimi brakmayacakt. stanbul trafii ve park yeri bulma tela artk sizce de malum. Gene de ikisine de bu kadar byk bir tevekklle gs gerdiim grlm ey deildi. Dkkna gidene dek ne yar belime kadar camdan sarkp ndeki arabann ofrne kfrettim, ne de krmz kta geen yayalarla dalatm. Diyorum ya, kaderine raz olmu bir insann huzuru sarmt drt bir yanm. Elimde ift kaarl tostumla dkkndan ieri girdiimde, gnn iyi srpriziyle karlatm: Petra, hep benim oturduum, sallanan sandalyede oturuyordu. Beni grr grmez ayaa frlad, "Neredeydin?" diye yar histerik bir lk att. "Sen neredeydin?" demedim; belli ki epeydir burada beni bekliyordu. Dkkn aramay nasl olup da akl etmediime kendim de ardm dorusu. "Neler oluyor?" dedim kaarl tostumu kemirirken. Film ekibi dn gece hep birlikte yemee gitmi. Petra, fazla kalmadan, yatmak zere odasna km. Sonradan rendiine gre dierleri de ge saatlere kadar oturmam, gece yarsna doru dalmlar: Bugn planda ak hava ekimleri olduundan sabah erken kalklmas gerekiyormu, 4.30'da lobide buluulacakm. Ynetmen dnda btn ekip kararlatrlan saatte lobideymi. Biraz beklemiler ynetmeni; uyanamam, ge kalmtr diye. Be dakika sonra odasn aramlar, telefon almaynca biraz daha beklemiler. Ynetmen olmadan ekimlere balanmayacandan, beklemekten baka areleri de yokmu zaten. 5.15'e doru, yani epeyce bekledikten ve durmadan telefon ettikten sonra ilerinden biri odasna girmeyi nermi: "Dn gece ikiyi ok karmt. Szdysa, telefonu duymuyordur," demi. Herkes mantkl bulmu bunu. Adamn kp gibi itii sr deilmi. Resepsiyondakiler, mteri ierideyken kimseye kapy aamayacaklarn sylemiler. Bunun zerine otelin gece mdryle konuulmu. Sonunda, otel grevlilerinden biriyle, ynetmenin ekipteki en yakn arkada olan kostmcnn odaya girmesi zerinde anlalm. Kostmcnn gitmesiyle, ah al moru mor dnmesi bir olmu. "Kurt'u ldrmler," diye bas bas baryormu. Nasl ldrldn Petra bilmiyordu, sormamt. Merak bile etmemesine sinir olmutum dorusu. Kendi kendime akl yrtmeye baladm. Cesede sadece bir gz atacak kadar odada kalan kostmcnn bile "ldrmler," dediine baklrsa, ak seik bir cinayet olmalyd. Romanlardan edindiim tecrbelere dayanarak, bu kadar aleni cinayetlerin tabancayla ilenenler olduunu syleyebilirim. te yandan, iin iinde tabanca bile olsa, sradan bir kostmcnn aklna cinayetten nce intihar ihtimali gelmeliydi. Kostmc neden "intihar etmi" veya "lm" dememi olabilirdi? Bu soruya birden fazla yant buldum: 1- Ynetmeni kostmc ldrmt. 2- Katil intihar ss vermeye bile zahmet etmemiti. 3- Kostmc, polisiye romanlar okuyan bir kostmcyd, bu yzden insanlarn eceliyle de lebildiine veya intihar edebildiine olan inanc sarslmt. 4- Diyelim ki ynetmen tabancayla ldrld, kurun yaras insann kendi kendine ate ederek aamayaca bir yerindeydi ve kostmc bir bakta bunu fark etmiti. Bunun iin kostmcnn cinayet romanlar okuyan bir kostmcden daha fazla zellie sahip olmas gerekliydi. Bugnlerde, emekli adli tp doktorlarnn veya cinayet masas polislerinin kostmclk yapp yapmadklar konusunda ise fikrim yoktu. 5- Cinayet silah ortada yoktu ve emekli cinayet masas polisi olan kostmc bir bakta ortalkta silah olmadn da fark etmiti. Bu ihtimalleri gzden geirdikten sonra, oturduum yerde akl yrtme metoduyla bir sonuca ulaamayacama karar verdim.

Ak syleyeyim, polislerden holanmam. Polislere kar olan duygularmn basit bir "holanmama"nn tesinde olduunu iddia edecek olanlar da kabilir. Ben, bu konuda derin tahlillere girmek yerine, sadece polis grnce yolumu deitirdiimi sylemekle yetineceim. Annemin kklmden beri kulama kpe olmas maksadyla syledii szlerden, u yama dek aklmdan silinmeyeni de "polisten dost olmaz" vecizesidir. Esasen, annemle aramzda gr birlii olan tek konunun da bu polis konusu olduunu sylemekte yarar var. Annemle benim iin polisler milliyetlerst yaratklardr: ngiliz, Trk, Meksika, Alman polisi arasnda bizce hibir fark yoktur; hepsinden ayn derecede holanmayz. Fakat 30 saniye nce dkknn kapsndan giren polis niformas iindeki ilah, annemle aramdaki son gr birliine, bizi birbirimize balayan bu son baa ihanet etmeme neden olabilirdi. Gz dnm halimi gizlemeye alarak ve polis otosunun dkknn nnde durmasyla birlikte vitrinin nnde biten Recai'yi grmezlikten gelerek, "Evet, Memur Bey, bir sorun mu var," dedim, tamamen egosunu sarsmak maksadyla, yoksa adamn en azndan komiser olduuna bire yz bahse girebilirdim. "Cinayet Masas'ndan geliyorum efendim, Komiser Batuhan. Size birka sorum olacakt, zamannz varsa," dedi. imdi, Trkiye ve Trkler hakknda biraz bilgisi olan okurlara Komiser'in bu cmlesi zaten tuhaf gelecektir, dierleri iinse birka aklama yapmay elzem buluyorum. Her eyden nce "Batuhan" bir komiser ad deildir. Komiserlerin isimleri dier normal Trkler gibi Ahmet, Ali, Mehmet, hadi bilemedin Orhan olur. Batuhan, pop arkcs isimlerinden biridir ve bir aile, ocuuna Batuhan ismini koymusa, kesinlikle onu byynce komiser olmas iin dourmamtr. Muhtemelen Komiser Batuhan'n annesi o korkun gnn, yani olunun Polis Koleji'ne adm att gnn ardndan kendini konken partilerine vermi, babas ise eroinman olmutur. Anlalan apak bir aile trajedisiyle kar karyaydk ve bu cani adam ailesinin bana gelenlerin tek sorumlusu kendisi deilmi gibi karmda kibar kibar glmsyordu. Bana sorarsanz bir komiserin bu kadar kibar olmas hem tuhaf, hem de gereksizdi. Bu sabah telefonda konutuum, ismini artk hatrlamadm ama kesinlikle normal bir isme sahip olan Ortaky Polis Karakolu'nda grevli polis memuru da bana "hanmefendi" diye hitap ettiine gre, rahatlkla u sonuca varabilirim: Sk dur Avrupa Birlii, Trkiye ye lke olmay kafasna koymutur, bu ynde kararl admlarla ilerlemektedir. Bundan byle Trk polisi de insan haklarna saygl bir polistir. "Bana m soru soracaktnz?" dedim, Petra'y bamla iaret ederek ekledim, "Herhalde arkadam Petra'y aryorsunuz." Petra, hl benim sallanan sandalyemde oturuyor ve dnya umurunda deilmi gibi sallanp duruyordu. Komiser Batuhan'n yzndeki aknlkla kark bayram ocuu ifadesine baklrsa, ben syleyene kadar Petra'y fark etmemiti. Bozuntuya vermemeye alt gene de. Cebinden kard bloknota bir gz atp, "Arkadanz Petra... Petra Vogel' aryorum, evet," dedi. Bu kez baparmamla Petra'y iaret ettim. Recai hl vitrinin nnde durup ieride olan biteni izliyordu. Hi olmazsa oradan uzaklasn diye kapy aralayp ay syledim. Komiser Batuhan elbette ngilizce biliyordu. Baka bir polisin herhangi bir yabanc dilde tek kelime ettiini duysam aknlktan kk dilimi yutarm, fakat Batuhan'n ngilizce bilmesine hi armadm. Ona da bu yakrd, deil mi? Bizim Petra'nn ngilizcesi eskiden ok ktyd, hl da yleymi. Aslnda Petra'nn dile kar yetenei yoktur, Almancas bile ktdr. Petra ile Komiser Batuhan'n ortak bir dilleri olmadna gre, benim ikisinin konumalarna kulak kabartmaktan te bir ilevim olacakt.

Petra on dakika nce bana anlattklarnn neredeyse szck szce aynn Batuhan'a tekrarlad: Ne bir cmle eksik, ne bir cmle fazla. O szn bitirene kadar Komiser Batuhan hi azn amad, arada bir ksa notlar almakla yetindi: "Dn gece odasna dndkten sonra olaan d bir ses duymu mu acaba, sorar msnz?" dedi Petra'nn son cmlesinin ardndan. Bana sylyordu bunlar, ama konuurken gzlerini Petra'ya dikmiti. Kendimi tutamadm. Hep merakmn esiriyimdir. "Ne tr bir sesi kastediyorsunuz, silah sesi mi?" deyiverdim. "Silah sesi mi? Onu da nerden kardnz?" imdi, yzn bana dnmt. "Bilmem... Yani... Mller nasl ldrlm?" "Ah, tabii. O anlamda. Hayr, hayr, silahla ldrlmemi." Alayla gld. Gldnde inci gibi dileri grnmt. Kafam adamn kendisine deil, sylediklerine vermeye altm glkle. "Aslnda yaratc denebilir," diye devam etti. "Banyo yaparken. Kvette ykanrken, alr durumdaki sa kurutma makinesi kvetin iine atlm..." Biraz duraklad, bu kez deminki gibi dilerini gsterecek ekilde deil, hafife glmseyerek ekledi: "Bol kpkl bir cinayet." imden tekrarladm: Bol kpkl bir cinayet! Peki, yaratclk bunun neresindeydi? Kpkl olmasnda m? Komiser Batuhan, imdi gzlerimin iine bakarak, sabrszlkla, "Sorar msnz, Petra Hanm dn gece anormal bir ses duymu mu? Herhangi bir ey grm m? Ona nemsiz gibi gelen her bilgi iimize yarayabilir. Ltfen evirir misiniz?" dedi. Sylediklerini evirdim. "Hayr," dedi Petra, kesin bir ifadeyle. "Hibir ey duymadm da, grmedim de. Yasta bam koyar koymaz uyumuum. ok yorgundum." Petra'nn sylediklerini not etti. "Petra Hanm'n yeminli bir evirmen eliinde tekrar ifadesini almamz gerekecek." Sanrm bana kabalk ettiini dnd iin aceleyle ekledi, "Dosyaya koymak iin resmi bir eviriye ihtiyacm var." Sonra Petra'ya bakarak konumaya devam etti: "Petra Hanm yarn merkeze gelip beni bulursa... leden sonra mesela saat 5'te?" Batuhan'n son sylediklerini de Petra'ya evirdim. Bir polis benden "merkez"e gitmemi isteseydi tepkimin ne olacan dnmek bile istemiyordum, Petra ise sakin sakin sallanmaya devam ediyordu. Yarn leden sonra saat 5'te Batuhan Bey'in odasnda olacan da ayn sakinlikle syledi. "Bir de Petra Hanm'n stanbul'dan hemen ayrlma niyeti var m acaba, sorar msnz? Film ekibindeki dier arkadalar kalp filmi bitireceklerini sylyorlar, ama Petra Hanm'n farkl bir plan varsa renmek isterim." Bunu da Almancaya evirdim. "Hayr, geri dnmyorum. Filmi bitireceiz. Mller'le ya da Mller'siz," dedi Petra kesin bir ifadeyle. Komiser Batuhan bu sylenenleri de not ettikten sonra, yerinden kalkp Petra'yla tokalat. Elini bana uzatmadan, daha sonra dkkna tekrar urayp urayamayacan sordu. "Neden?" diye sordum lk atar gibi. "Bu olayn benimle bir ilgisi yok. Sadece Petra'y tanyorum, o kadar." "Size cinayetle ilgili soru sormak iin urayacam sylemedim ki. Polisiyeler hakknda ene almak istiyordum. Ben de iyi bir polisiye okuruyumdur." Rahatlamtm, ne yalan syleyeyim. Yzm buruturur gibi glmsedim: "Ben de size bir ey sormak istiyorum aslnda. Bana nasl ulatnz?"

"Bizim iimiz bu, efendim. Cinayetle uzaktan yakndan ilgisi olabilecek herkesten bir ey renebiliriz diye dnrz." "Evet, ama bu benim sorumun yant deil," dedim. Bir an ciddi bir ifadeyle yzm inceledi. "Film ekibinden Petra Hanm'n stanbul'da kitaplk yapan bir arkada olduunu sylediler. Sizin dkkn bulmak zor olmad." stanbul'un tek kitaps benmiim gibi konumutu ama zerinde durmadm. Bu konuda srarc olmak anlamszd. Enerjimi daha sonras iin sakla-malydm. Batuhan gittikten sonra Petra'ya gece bende kalmasn nerdim. stemedi. Ben de fazla srar etmedim dorusu. Kendi bilir. Bir taksiye atlayp oteline dnd.

BE
Ertesi sabah kendimi bile aknla drerek saat 9'da uyandm. Heyecan bana yaryor. Gazetelerle birlikte mahallenin kesindeki kahveye kurulduumda saat 10'a geliyordu ve scaklk 30 dereceye ulamt. Btn Trk gazeteleri haberi birinci sayfadan vermiti. Son satrna kadar her eyi okudum. Cinayet hakknda dn Petra ve Batuhan'dan rendiklerimin dnda yeni bir ey yoktu. Ynetmenin biyografisi hakknda bilgi ise gazetelerin sadece birinde vard: Kurt Mller 1952 Bielefeld doumluydu, imdiye kadar yapt filmlerin hibiri baarya ulamamt. Bu gazetede Mller'in iki filminin ismi de verilmiti: Yamurdan Sonraki Gece ve Ebedi Akn zinde. Her iki filmin de varlndan bile haberdar deildim. Haremde 1001 Gece adl bu filmin "ses getirecek" bir proje olduu hususunda tm gazetelerin muhabirleri hemfikirdi. Filmin senaryosu nl talyan yazar Giacomo Donetti'nin sat rekorlar kran ayn adl kitabndan uyarlanmt. Bir Alman firmasyla ortak prodksiyonu stlenen Mumcular Film'in genel mdr Yusuf Selam dn yapt yazl aklamada, "Sanata ve sanatya uzanan hain ellerin krlacan" sylemiti. Bana kalrsa, fazla iddial bir cmleydi ya, neyse. Yusuf Selam, bu elim hadiseye ramen en ksa zamanda yeniden ekimlere balanacan ve filmin baarya ulamas iin hibir fedakrlktan kanlmayacan da aklamalarna eklemiti. Btn bunlar okuduktan sonra aklma taklmasn engelleyemediini nokta uydu: Bu film Donetti gibi gnmzn ok satan yazarlarndan birinin romanndan uyarlanyorsa, neden Mller gibi ikinci snf bir ynetmenin eline teslim ediliyordu? Scaklk hzla 40 dereceye doru ilerliyordu. Gne tepemin stnde ikence aleti gibi parlarken klimal dkknma doru ukurcuma'nn yokulu sokaklarndan neredeyse utum ve internet denilen, insanlk tarihinin tekerlekten sonraki en byk icadnn bana getim. Cinayet haberi Alman gazetelerinin hemen hepsinde ayn balkla verilmiti: Boaz'da Cinayet. stanbul hakknda, ister belgesel film, isterse roman olsun, hepsinin bir kesine "Boaz" szcnn sktrlmas dettendi zaten. Westdeutsche Zeitungve Tagesblatt des Ostens 'taki haberler dierlerinden biraz daha tatmin ediciydi ama Kurt Mller hakknda doru dzgn bilgi bu iki gazetede de yoktu. Kimdi bu Kurt Mller? En sevgili internet arama motoruma "Kurt Mller" yazp ansm bir de orada denedim. Btn internette Kurt ve Mller szcklerini ieren 1634 web sayfas bulunduunu grnce yeni bir umutsuzluk dalgas iimi kaplad. Her drt Alman'dan birinin ya isminin Kurt, ya da soyadnn Mller olduu gerei gz -nnde tutulduunda, bu durum hi de artc deildi. Sklana kadar, 1634 adet web sayfasnn yaklak 100 tanesini tek tek atm. ok az benim aradm Kurt Mller'le ilgiliydi, onlar da hep film ve cinayet hakknda bugnk gazetelerde kan haberlere ait sayfalard. Tam bilgisayarm yumruklamak zereyken aklma Bielefeld'de yaayan emekli doktor arkadam Sandra geldi. Sandra, bu adamn kendisi tanmyorsa bile, mutlaka tanyan birini bulurdu. Hemen telefona sarldm. Komiser Batuhan' dkknn vitrininden ieriyi gzetlerken yakaladmda akamst yemei olarak Trabzon pidesi yemi, hamurlar hazmetmek iin yeil ay stne yeil ay iiyordum. Pelin iten erken kp sinemaya gitmiti. Batuhan bu kez sivil giysiler iindeydi. imdi, sivil deyince k olduu sanlmasn: Gri kuma pantolon ve beyaz ksa kollu gmleiyle niformal haline rahmet okutuyordu. Fakat ak syleyeyim, adam uval da giyse yakkl. Elimle "ieri gelin" iareti yaptm. Teklifimi ikiletmedi.

Kapdan girer girmez, "Yeil ay alr msnz? Yeni yaptm," dedim. "Zahmet etmeyin," dedi. Trkede bu "ok iyi olur" demekti. Mutfaktan fincan getirmeye giderken sordum: "Bir ilerleme var m soruturmada?" "Milim milim. Henz film ekibindeki herkesle konuamadk. evirmen araclyla ifade almak uzun sryor. Aslnda, ifadelerden ilgin bir ey daha kacan sanmyorum. Herkes aa be yukar ayn eyi sylyor." "Peki, kurbann kimlii?" Mutfaktan sesleniyordum. "Kurban? Biliyorsunuz..." Duraklad. imdi, elimde fincanla mutfa dkkndan ayran izgili perdenin nnde duruyordum. "Kim neden ldrsn ki bu adamcaz? Anladm kadaryla kendi halinde biri." "Kendi halinde denebilir mi, bilmiyorum. Ynetmen olarak haklsnz, kendi halinde, hatta vasatn altnda bir sinemac. Fakat asl iinin bu olduundan da pheleniliyor." Bir sessizlik oldu. Kelimenin tam anlamyla kalbim hop etmiti. Doru iz zerinde miydim yani? Cinayete kurban gitmesinin altnda yatan srrn Mller'in hayatnda ve ilikilerinde olduunu dnmekte haklydm demek. "Tabii bunlar... Ulu orta konuulacak eyler deil," dedi. Bunu sylerken neyi kastettiini o anda olmasa da birazdan anlayacaktm. "Kark bir vaka anladm kadaryla," dedim, azndan laf almak iin nasl bir yntem izlemeli diye dnrken. "Evet, olduka kark." "Ynetmen uyuturucu iine mi bulamt?" dedim damdan der gibi. O anda aklma gelen bu ihtimal deta kendi kendine dudaklarmdan frlamt. Normalde byle boboaz deilimdir. Batuhan irkildi: "Bunu da nereden karyorsunuz?" "nsann ilk aklna gelen bu tr bir ey oluyor." Yzme bir an hayranlkla bakp, akl sra ustaca konuyu deitirdi ve kendisinin ne kadar iyi bir polisiye okuru olduunu anlatmaya balad. Polisiye bilgisi gerekten fena saylmazd da, Raymond Chandler' ne kadar severek okuduu umurumda bile deildi. Yarm saate yakn bu zevzeklie katlandktan sonra, hi olmazsa mutfaa kaabilmek iin, "Ben yeniden ay yapaym," dedim. Saatine bakp, kafasn kaldrmadan, "ay iin saat biraz ge oldu," dedi. Kafasn saatinden kaldrdnda da yzme bakmad. Zorlukla duyulan bir sesle, "Ben sizi yemee davet etsem? Hem daha rahat konuuruz," dedi. Almanca yant verdim, "Sie sind schneller als die Polizei erlaubt." Kibar kibar, "Pardon, Almanca bilmiyorum," dedi. Ben o kadar kibar deilimdir, "ok hzlsnz," diye sylediimi Trkeye evirdim. Esasen o gelmeden mideye indirdiim Trabzon pidesi bir beton paras gibi hazmedilmeden yerinde duruyordu ama Batuhann yemek davetini reddetmenin de lemi yoktu: karlarm sz konusuydu. Cinayet hakknda bir eyler renmek iin dn sabahtan beri rpnp duruyordum ve daha bir arpa boyu yol katedememitim. Tek are Batuhan'n tmesini salamakt. yi bir yemek, arap... Mahcuplukla arszlk aras bir srtla bluzumun ak yakasna kaamak baklar atan adamn polis olduu aklma gelince, dncelerimi "rak" diye dzelttim: Kebap ve rak Batuhan' blbller gibi aktabilirdi. Haddinden fazla hevesli grnmeden, hatta ltufta bulunur gibi bir edayla yemek davetini kabul ettim. Kabul ettiimi bildiren cmlenin hemen ardndan da, "Ama," diye ekledim, "gideceimiz yeri ben seeceim. Tamam m?". Size itiraf etmemde saknca yok; Batuhan'n, benim arkadalarmn mdavimi olduu Beyolu civarndaki meyhanelerden birine veya Polis Evi denen sadece polislerin gittii bir

"meslek lokali"ne gitmeyi nermesinden korkuyordum. Yoksa mekn seimi konusunu erkeklere brakmay; gidilen yer kt ktnda da bilumum mimik ve jestler eliinde hakaret etme frsatn karmamay her kadn gibi ben de bilirim. Gidilebilecek muhitleri birer birer hzla aklmdan geirdikten sonra, Yeilky'deki kebaplardan birine gitmemizin uygun olacana karar verdim. Yeilky, stanbul'un Avrupa yakasnda olmakla birlikte benim yaam merkezim Beyolu-Cihangir-Kulebidi geninden olduka uzakta bir semtti. Esasen, sadece benim yaam merkezime deil, hemen her yere uzakt. Bu uzakl kafalarnda canlandrmalar iin stanbul'u bilmeyen okurlarma u ipucunu verebilirim: Geen gn Petra'y karlamaya gittiim Atatrk Havaalan Yeilky'dedir. Bununla birlikte Yeilky, Marmara denizi kysnda, stanbul'un yeilliine ve bahe iinde evlerine rastlanan son semtlerden de biridir. Bu zellikleri gz nnde bulundurarak, blgede konut fiyatlarnn bir zamanlar el yaktn sylemeye gerek yok. Bir zamanlar diyorum, nk Marmara depremi ncesine kadar durum byleydi. Bu blgede zeminin depreme kar ok dayanksz olduunun tespit edilmesiyle birlikte, Yeilky ve civarndaki evlerinden tanabilecek durumda olan herkes tand. imdi Yeilky eski aaal gnlerin ansn yaatmaya alan kebaplardan ve ekonomik olanaklar tanma masraflarn kaldrmayacak dullarla emeklilerden mteekkil bir semt. Dkkndan kp, Batuhan'n nden koup kapsn at krmz Renault'ya doru yrrken, bu otomobil seiminin de bir polis, peki tamam, bir cinayet masas komiseri iin fazlaca "renkli" olduunu dndm. Kuledibi'nden Yeilky'e uzanan yol boyunca hemen hi konumadk. Ben, araba kullanmamann avantajndan yararlanarak, son drt gn dndm. Daha drt gn nce bu yolu katetmitim: Aklmda bambaka dncelerle. Yllardan beri civarna uramadm, yllar nce de hangi maksatla uradm hatrlamadm Yeilkyl kebap Sakara krler olsun yerinde duruyordu ve akt. erisi ucu buca grnmeyen bir hangar gibiydi.. Tepeden sallanan floresan lambalarnn altnda elma yanakl kebap mdavimleri bile beti benzi atk skandinavlara dnmt. Trkler, benim anlamak iin kafa yormadm bir nedenle meknlar floresanla aydnlatmay pek seviyorlar. Ne parlak beyaz bir k yayan bu lambalar, ne de kebaplarn daimi mterileri olan tombul ve orta snftan Trkleri hi kafaya takmadm. Havalandrma aletleri -bu yaz scanda kebap yiyen o tuhaf insanlar ve beni serinletmek iin- son hz alyordu ve u anda buray beenmem, hatta buraya baylmam iin bu kadar yeterliydi. Gzlerden uzak bir masaya doru neredeyse koar adm ilerledim. Bir iki meze, patlcanl kebap ve rak sipari ettik. Ne bol yal etten mamul kebaplara, ne de anason ve zm karm rakya dknlm vardr. Dorusunu isterseniz, raky sadece koklamak bile midemi altst etmeye yeter. O yzden btn gece boyunca rak kadehini azma gtrp, iiyormu gibi yapmakla yetindim. Kebap eitlerini, polisiye romanlar, polislik mesleinin zorluklarn ve hatta Trk siyasetinin amazlarn yeterince konutuumuzu dnrken, rak kadehini bir kez daha azma gtrdm, duyduum tiksintiden bouklam bir sesle, "Sizce Mller'i kim ldrm olabilir?" diye sordum. yle, damdan der gibi. "Kafamda bir isim yok. Daha dorusu katil udur diyecek kadar ipucu yok elimizde," dedi Batuhan. Hi armamt konunun tarafmdan birdenbire deitirilmesine. "Bugn dkknda Mller'in asl iinin film ynetmenlii olmadndan phelendiinizi sylemitiniz ya..." Baladm cmlenin sonunu nasl getireceime bir an karar veremedim. Batuhan' rktmek istemiyordum. te yandan da, bir soruyu dolayl olarak nasl sorabileceimi bilmiyordum. Trkem sandm kadar parlak deil galiba diye dndm. Ya

da? Ya da, bu bir karakter meselesiydi. Ben hayatm boyunca direkt bir insan olmutum. Batuhan'n azndan laf almak istiyorum diye birdenbire deiecek halim yoktu ya. Zaten bu laf dndrp dolatrma oyunu da kabak tad vermeye balamt. "Batuhan Bey," dedim, popomu sandalyenin stnde kaydrp, bedenimi sola doru dndrdm, sa dirseimi masann zerine, elimi de enemin altna koydum. Etkileyici olduunu dndm bu ke yazar kadn pozisyonunda tam karmda oturan adamn gzlerinin iine bakyordum. "Siz de bir polisiye okurusunuz, o yzden beni anlayacanz dnyorum. Biliyorsunuz, polisiye okurlar hep yreklerinin derinlerinde detektif olmay istemi insanlardr..." "Veya kanl bir katil," dedi Batuhan. "Katil bir polisiye okuru hi duymadm dorusu," dedim. Hemen ardndan glmseyerek ekledim, "pheliler listenizde ben de mi varm yoksa?... Polisiye okuduum iin..." "Okumaktan da te, sattnz iin..." dedi ve kendi esprisine gld. "Harika! Cinayeti polisiye satan kitap kadn iliyor. Peki ama neden?" "Maktul, kitap kadnn yakn arkadan terk etmek ve iten kovmak zere olduu iin." "Nasl yani?" dedim. Galiba, sadede gelmitik. "rendiimize gre, arkadanz Petra, Mller'le ak yayormu. Film ekibindeki hemen herkes bu ilikinin farkndaym. Anlalan stanbul'a geldikten sonra Mller'le Petra kavga ediyorlar, Mller de barol bir Trk oyuncuya, Ayla zdal'a vermeye karar veriyor. Ksacas, Mller ldrldnde Petray her iki anlamda da kapnn nne koymak zereymi." Bu artlar altnda soukkanl ke yazar kadn pozisyonunda oturmaya devam etmeme imkn kalmamt. Akamst, "Film ekibindekilerin ifadelerinden ilgin bir ey daha kacan zannetmiyorum," dediinde Batuhan'n neyi kastettiini imdi anlyordum: fadelerden yeterince ilgin bir ey kmt ite. Masann stnde duran paketten bir sigara alp, onun uzatt akmakla yaktm. Sigaramn dumann havaya flerken ciddi bir suratla ve boynumu hafife saa doru yatrp kmser bir ifadeyle yzne baktm ve buz gibi bir sesle yle dedim: "Sizce bu syledikleriniz normal bir insann cinayet ilemesi iin yeterli nedenler mi? Dikkatinizi ekerim, sz konusu olan soukkanl bir katil deil, sizin gibi, benim gibi biri. Hatta bizden daha ok kaybedecek eyi olan biri: nl bir aktris." Petra'nn ne kadar nl olduu konusu tartlmaya deerdi, ama imdi ncelikli meselemiz bu deildi. "Bence sylediklerim cinayet ilemek iin hi de fena nedenler deil. Bir anda hem sevgilisiz, hem de isiz kalacak olmak nl biri iin de nemsiz bir ey deil." Bol buzlu raksndan iri bir yudum alp azn alkalad. Hi ho bir grnt deildi. "Ayrca, ben cinayeti Petra Hanm'n ilediini sylemiyorum. Bunu ispatlayacak yeterli delil yok zaten elimizde. Biliyorsunuz, sululuu ispatlanana kadar bizim gzmzde herkes susuzdur." Telaffuz ettii bu son cmlenin hametinden gururlanarak bir yudum rak daha iti. Byle giderse ksa srede sarho olacakt. "Diyelim ki, Kurt Mller'in arkadanz kovmaya niyeti vard. Bakn bu byledir demiyorum, bir ihtimal zerine konuuyoruz, nk resmen bir giriimde bulunmam olabilir. Bu noktay henz aratryoruz." O da bir sigara yakt. "Bu ihtimalde, Mller'in szleme feshedildikten sonra ldrlmesi, aslnda parasal adan Petra Hanm'n iine daha fazla yarard." Parmaklarn para sayar gibi birbirine srterek sylemiti bunlar. Getiimiz ubat ayndaki son ekonomik krizden sonra Trkler para ilerini daha bir ciddiye almaya balamt bana sorarsanz. Soru sormama frsat vermeden makineli tfek gibi konumaya devam etti.

"Eer Mller birka gn sonra ldrlm olsayd, arkadanzla imzalanm olan szleme film irketi tarafndan iptal edilecek, szlemeye konulmu art uyarnca da Petra Hanm ykl bir tazminata hak kazanm olacakt." Durdu. Srtarak bana bakt, "Nereden baksanz Petra Hanm'a yazk oldu," dedi. "Polis ite," diye dndm. "Yakkl da olsa, polisiye de okusa bir bayal var." "pheli listenizdeki tek isim Petra m?" diye sordum. Hi de inandrc olmayan bir sesle, "Hayr, hayr," dedi. "Baka kim var yleyse?" Omuz silkti, aznda bir eyler geveledi. "Bu bir ak cinayeti mi yani?" dedim. "Cinayetin ilenmesinin altnda yatan neden ak, para ya da intikam olabilir, ama sulularla mcadelede bizi asl ilgilendiren su ilemeye neden ynelindii deil, ncelikli olarak, suu kimin ilediidir. Nedenleri, suun hafifletici ve arlatrc unsurlarn tespit etmeyi hukuk adamlarna brakrz" dedi. Syledii byk laflarn zerimdeki etkisini lmek ister gibi bana bakyordu. Rakdan gzleri kanlanmt. Bu haliyle onu eskisi kadar yakkl bulmadm fark ettiim anda durumun ciddiyetini de kavradm: Arkadam Petra'nn katil olduunu dnen bir polisle, varlndan sadece havaalanna gitmek iin yararlandm uzak bir semtte kebap yiyip, rak imekteydim. Ertesi sabah uyandmda hava henz snmaya balamamt. Bakkala seslenip siparilerimi syledim. ki gndr btn gazeteleri almam bakkal ra Hamdi'nin dikkatini ekmiti. Siparileri camdan sarkttm sepete yerletirirken srtarak sordu, "Hayrola Kati abla? Dnyada olup bitenleri yakn takibe mi aldn?" Buyurun, sabah sabah gereksiz bir samimiyet gsterisi. Gene de sanrm Trklerin bu hallerine almaya balyorum ki glp getim. Cinayet haberinin cinayet ksm gazeteciler asndan daha ikinci gnden demode olmutu: nl yldz Ayla zdaln tenis oynarken poposunun gzkt fotoraf iek bozuu suratl Mller'in vesikalk portresinden daha cazip grnmt belli ki. Satn aldm btn gazeteler Ayla zdal'n dn menajeriyle birlikte yapt basn toplantsndaki aklamalarna genie yer veriyordu: zdal, zgn bir ifadeyle Trkiye'ye kslp kalm byk bir yetenek olduunu, Trk sinemasn yurtdnda temsil etmek istediini, bunun iin gereken tm zelliklere sahip olduunu, yakalad frsat son dakikada sapk bir katil yznden kardn anlatmt. Menajeri ise, kadndan grece daha derli toplu laflar etmiti: Evet, ynetmeni ldrldkten sonra bu filmin akbeti belli deildi ama Ayla Trk sinemasnn en byk deeriydi ve mutlaka yeni teklifler alacak, lkesini yurtdnda en iyi ekilde temsil edecekti. Gazeteler, ayrntsyla verdikleri Ayla zdal'n basn toplants haberinin ardndan, son satrlarda da Mller'in katilinin henz yakalanamadn, bununla birlikte, stanbul polisinin katili yakalamasnn an meselesi olduunun altn izdiini yazyorlard. Derhal Petra'y aradm. Sanrm bu kez onu uyandrmtm. "Trk gazeteleri senin kovulmak zere olduun haberleriyle dolu bugn," dedim, gnaydn yerine. Kendisini bir numaral pheli yapan havadisleri abuk sabuk kaynaklardan rendiim iin Petra'ya sinirliydim, gene de gerekten Mller'in sevgilisi olup olmadn yz yze gelince sormay akl edemeyecek kadar sinirden gzm dnmemiti. "Kovulmak zere mi? Bu da nereden kt?" dedi. Bana sorarsanz henz uyku sersemliini zerinden atamamt. "Gazetelerde yazyor," dedim. Bir an ikimiz de dierinin bir ey sylemesini bekleyerek sustuk. Bu haberi gazetelerde okumadan nce de bildiimi Petra'ya sylemeyi aklmdan bile geirmiyordum. Trklerin dedii gibi; ne kadar ekmek, o kadar kfte.

"Kovulacak mymm?" dedi. Bu sylediine inanmad uykulu sesinin tnsndan bile belliydi. "Evet, kovulacakmsn," dedim, onunla uyku sersemi deilken konumann daha akl kr olduunu dnrken. "stersen bir saat sonra otelin lobisinde bulualm, darda bir yerde kahvalt ederiz, Trk gazetelerindeki haberleri de sana tercme ederim," dedim. Hemen ardndan Lale'yi aradm. Lale, Trkiye'nin en byk gazetesi Gnebakan 'in yayn ynetmeni, dolaysyla da, bilumum polis ve magazin muhabirinin elindeki bilgilere ulaabilecek ve beni ulatrabilecek kadn ve bilindii gibi en yakn arkadamdr: Gnebakan'da iki gndr kan haberleri yazan muhabirlerin bugn benimle bulumasn salayacana sz verdi. Sekreteri on dakika sonra beni arayp, buluma yerini ve saatini bildirecekti. Sekreterden gelecek telefonu beklerken gardrobun karsnda dikilip ne giyeceime karar vermeye alarak zaman geirdim. Aslna bakarsanz bu tamamen anlamsz bir abayd. Ne giyersem giyeyim, nasl olsa evden kar kmaz ter iinde kalacaktm. Sonuta, yzde yz pamuklu, ak yakal beyaz bir tirt ve mor keten pantolonumu giyip tuvalet masasnn bana getim. Sa gzme mavi far srerken telefon ald. Arayan, Lale'nin sekreteriydi: ki muhabir saat 4'de Kuledibi'ndeki kahvede beni bekleyeceklerdi. Lale'nin ne kadar mthi olduu nasl da hemen belli oluyor. O kadar iinin arasnda bile bana en uygun randevu yerinin neresi olacan dnebiliyor kadn: Kimseyi durup dururken koskoca Gnebakan 'in yayn ynetmeni yapmazlar. Sol gzme de far srp sokaa frladm. Arabay alp almamak konusunda tereddt bile etmedim bu kez; yoldan geen ilk taksiye el salladm. Ekonomik kriz yznden taksiye binenler azaldndan, taksi ofrleri kendilerine eki dzen vermilerdi bana kalrsa. Son drt gn iinde st ste iki kez, bir stanbul taksisinden kavga etmeden indim. Olacak i deildi. Petra'yla randevuma erken gelmitim. Otelin evresinde kk bir sabah yry yaptm. Caz barda temizlikiler harl harl bir nceki gecenin sigara izmaritlerini ve bo iki ielerini topluyorlard. Yere oturdum, enemi ellerimin arasna alp Boaz'n yllardr doyamadm gzelliine bu kez bo gzlerle bakp zamann gemesini beklerken, dn gece konuulanlar dndm: Batuhan, cinayeti Petra'nn ilediinden pheleniyordu. Houma gitsin gitmesin, durum buydu. Gene de bu phe, Mller'in gerek iinin film ynetmek olmadna dair Batuhann dkknda azndan kardklarna anlam kazandrmyordu. Otelin lobiye alan ana kapsndan girdiimde, beni bekleyen Petra'y grdm. Ortaky sahilindeki ay bahelerine uzanan iki yan aal ve bol egzoz gazl yolu filme ve ynetmene dair tek kelime etmeden, Alman sinemasnn durumu hakknda laflayarak yrdk. Sokak satclarndan simit, Ortaky Meydan'na yakn bir bakkaldan da eski kaar alp, ay bahelerinin denize en yakn olanna oturduk. Ortaky ilgin bir semt: stanbul'un en belirgin zellii olan snflar aras uurumlar elbette burada da varln koruyor ama her nedense insana batmyor: rnein, bizim oturduumuz ay bahesi Belediye'ye ait, ucuzcu bir yer; bu ay bahesinin arkasndan caddeye doru uzanan metruk haldeki Esma Sultan Saray'nda ise sosyete dnleri yaplyor, zel ofrl son model arabalar kapnn nnde kuyruklar oluturuyor. stanbul'da jet sosyete ile halkn yan yana meknlarda elendii ve yaad bir sr semtten biri Ortaky. Garson yanmzdan uzaklar uzaklamaz Petra dn neler yaptn anlatmaya balad: Geldiinden beri ilk kez stanbul'u gezmeye frsat bulmu ve her normal turist gibi Sultan Ahmed'e gitmiti. Sevgili arkadam, bu ehir turunu yapana kadar stanbul'un gzelliklerinin otel odasnn penceresinden grnen Boaz manzarasndan ibaret olduunu sanyordu herhalde ki, akn bir heyecanla dnk tarihi yarmada gezisinde ziyaret ettii Topkap Saray'nn, Ayasofya'nn, Yerebatan Sarnc'nn ve Sultan Ahmed Camii'nin ne kadar

muhteem olduunu anlatmaya balad. Bu kez kabalk etmeyi gze alp szn kestim: mrnn son 13 -ve ilk 7- yln stanbul'da geirmi, evinde sk sk turist arlayan biri olarak, ayn hikyeleri duymaktan, ayn cokulu-hayran yzleri grmekten sk sk iime fenalk gelirdi. Ayrca, u anda Ayla zdal ve Petra arasndaki barol mcadelesini ve MllerPetra akn konumay tercih ediyordum. "Sen kovulmak zere olduunu biliyor muydun?" diyerek ilk hamleyi yaptm. "Hayr, ilk kez bu sabah senden duydum. Anlamyorum. Hi anlam veremiyorum," dedi. Kaba bir hareketle antasn kartrp bir paket sigara kard. "Gazetelerde ne yazyor?" Petra'nn merakndan nce u anda kendi merakm tatmin etmeliydim. Otelden buraya kadar yol boyunca zaten sama sapan Alman filmleri zerine lak lak etmek zorunda kalmtm. "Sen Ayla zdal' tanyor musun?" diye sordum. Bir yandan da kadnn fotorafnn olduu gazetelerden birini Petra'nn nne doru itmitim. Gazeteyi yzne doru yaklatrp fotoraf iyice inceledi: "Bu kadn m? Hayr, canm. Tanmyorum." Ayn kaba hareketle antasn kartrp akmak kard. "Emin misin?" "Eminim. Kesinlikle eminim," dedi. Sigarasn yakarken, bu kez bouk bir sesle, "Gazetelerde ne yazyor?" diye sordu. "Gazeteler eski ynetmeniniz Mller'in senin roln bu kadna vermek istediini yazyor. Daha dorusu, kadn dn bir basn toplants yapm; ldrlmeseydi barol Mller'in kendisine vereceini iddia etmi." "Aslnda ilgin. Bu kadn durup dururken neden byle bir ey sylesin diye dnyorsun, deil mi?" "Evet," dedim. "Aynen yle dnyorum." Tam Ayla zdal olayna ilgisinin uyanmaya baladn dnmeye balamtm ki, "Cep telefonunu bir versene," dedi Petra. Arkadalarm benim pek ok adan haddinden fazla asimile olduumu dnyorlar, fakat Petra gibi Trkiye'ye geleli daha bir hafta dolmadan Trklere bu kadar ayak uyduran birini de ilk kez gryordum. "imdi telefonla konumann sras m?" dedim gzlerimi devire devire. "Sen benim gerekten kovulup kovulmayacam renmek istemiyor musun? Ben de Trk prodktr arayp soracam. Bugnk btn gazetelerde benim kovulacama dair haberler varsa, kovulacak olduumu bana da syleyebilirler." Cep telefonunun insanlk yararna da kullanlabileceini dndm ender anlardan biriydi, ancak o ann keyfini karamadm. Hatta, ay ve simitlerimizi bitirmek iin bile sabredemeden, Petra'y en yakn telefona, yani oteline doru srkledim. Ortaky Meydan'ndaki kulbelerin birinden telefon edecek halimiz yoktu elbette. Petra'nn Mller'le yaad ilikiyi bildiimi sylemeyi ise sona saklyordum. Ne de olsa, asl vurucu darbem oydu. Trk prodktre ulamak hi de kolay olmad. Petra nce bro telefonu olarak kendisine verilen numaradan karsna kan biriyle, benim yardmma ihtiya duymadan konutu: Anlalan Almanca bilen biriydi. Prodktrn tatilde olduunu ve kimseyle grmek istemediini, bu yzden cep telefonunun numarasn veremeyeceini sylemiti karsndaki ahs. Asabi bir ifadeyle telefonu kapatp, Almanya'daki film irketinin numarasn evirdi. Sekreterden prodktrn ev telefonunu almas en azndan bir be dakika srmt: Ben Ayla zdal' falan unutmu, telefon faturasnn derdine dmtm: Ekonomik kriz sonras yaplan

telefon zamlarnn ardndan gelecek faturay dnmek bile istemiyordum. Onun fatura ve kriz umurunda bile deildi tabii: Otel cretini ve btn masraflar kendilerine ulamaya alt adamlar dyordu ne de olsa. Petra, sekreterden ald numaray evirdi. Anladm kadaryla, telefonu aan ahs prodktrn ta kendisiydi. Adamn azn amasna frsat vermeden, Petra bugnk Trk gazetelerinde yeralan haberleri imek hzyla zetledi. Onu yllardr grmediimi biliyorsunuz; hibir zaman en yakn arkadam olmadn da. Fakat ak syleyeyim, u anda telefonda konuan kadnn karsndaki adama fke kusmaya hazrlandn anlamak iin ne onu ok iyi tanmaya, ne de benim gibi bir insan sarraf olmaya gerek vard. Petra'nn gitgide ykselen sesinden korunacak bir ke aradm: Kaabileceim bir tek banyo vard. imdi yeri geldiine gre lks bir sitte deil, lks bir otel odasnda olduumuzu da belirteyim: On be-yirmi metrekarelik, zevkle denmi bir oda. Telefon grmesi bitip de Petra kapy tklattnda banyoda ne kadar kozmetik varsa hepsinin kullanma talimatlarn okumu, bileimlerine gemeye hazrlanyordum. Bana aktardna gre, Alman prodktr Bay Franz kovulma haberlerinin kesinlikle doru olamayacan sylemi, bu dedikodularn kaynan ve nedenini aratrp birazdan Petra'y arayacana da sz vermiti. Dorusunu isterseniz Petra'nn birdenbire bu kadar sinirlenmesi bana tuhaf gelmiti: Bu kovulma hikyesini dert etmedii izlenimine kaplmtm oysa. "Ne oldu?" diye sordum. "ay bahesinde konuurken kovulacan umurunda bile deildi, imdi niye zvanadan ktn?" Sehpa olamayacak kadar byk ve masa olamayacak kadar da kk bir nesnenin zerinden ald zarf burnumun ucuna doru sallad. "Anahtar alrken resepsiyondan verdiler, grmedin mi?" Hatta daha fazlasn, resepsiyondan verilen bu zarfn iinden kan kd asansrde okurken sinirden dudaklarn yediini de grm, ama her eye burnunu sokan halimden kendi iime bile fenalk geldiinden, bu hususun karanlkta kalmasnda bir saknca grmemitim. Uzun uzun bunlar anlatmak yerine, "Dikkat ettim. Ne yazyor?" dedim. "Prodksiyon irketinden yollamlar, Bay Franz'n bundan da haberi yok. Bu Trk prodktrn ne iler evirdiini bir anlasam... Bu odann cretini artk demeyeceklermi. Cinayetten hemen sonra, sitin cretinin ok yksek olduunu sylemilerdi, imdi de bu odann-ki yksek geliyormu. Onlarn belirledii daha ucuz bir otele kmam istiyorlar. stanbul'da kal sresi uzad iin masraflarda art olmu, bu fiyat grubunda bir otelin cretini karlamalar mmkn deilmi..." "Harika!" diye dndm. Biraz nceki telefon grmelerinin faturasn da o mu deyecekti bu durumda? Petra'ya benim evime tanmasn nermek aklmdan geer gemez bunun iyi bir fikir olduundan pheye dtm: Bu aralar evde Fofo dnda biriyle kalmaya katlanp kazanamayacamdan emin deildim: En iyisi ona bizim mahalledeki manzaral oteli tavsiye etmekti. Alman prodktrden gelecek telefonu beklerken, bundan sonraki harcamalarn film irketi tarafndan karlanmayacan bile bile, oda servisine ay smarladk. Petra'ya Mller'le ilikisinin boyutunu sormak iin bundan uygun frsat bulamazdm. Telefon aldnda saat 4'teki randevuma yetimek istiyorsam, birazdan yola kmam gerektiini dnmeye balamtm.

Arayan Trk prodktrd. Adamn tatile bo verip telefonun bana oturduuna baklrsa, Petra'nn Almanya grmesi verimli gemiti. Petra, "One moment," deyip ahizeyi bana uzatt. "Anlaamyoruz. Almanca bilmiyor. ngilizce konuuyor ama, biliyorsun ben... Sen konu, bana anlatrsn konutuklarnz." Adama kendimi tanttm. Berlin'deki garsonlar gibi ilk cmleden itibaren senli benli konumaya balamt. "Sen tercme mi edeceksin?" diye sordu. "Evet, ben tercme edeceim. Petra, bugn gazetelerde kan haberler hakknda sizin bir bilginiz olup olmadn renmek istiyor." "imdi bizim Alman ortaa da anlattm. Ayla, kendinden sz ettirmek iin... bu sanatlar byle sansasyon olsun diye yapyorlar yani. Petra Hanm da bilir... stanbul'da yokuz diye cesaret bulmutur Ayla. Asl astar yok bu haberlerin..." Lafn kestim. "Yani Ayla zdal'la sizin irketin bir balants m var, anlamyorum ne demek istediinizi." "Bacm, Ayla, eskiden bizim hanm olurdu. Petra Hanm kusura bakmasn, bu yanll telafi ederiz." "Yani eski einiz, iin iinde sizin irketiniz olduundan byle bir sylenti kard. yle mi?" diye yineledim adamn sylediklerini, durumu iyice kavramak iin. "yle, yle. nemli bir ey deil. Panik yapacak bir durum yok." Alt dudam bzp Petra'ya baktm. Galiba bu bir Trk mimiiydi, ne anlatmak istediimi anlamad. "Bir de Petra'ya bugn bir mektup gelmi sizin film irketinden, otelden kmas iin, burann cretini demeyeceklermi artk." "Yok yahu kmasn. stanbul'a dnnce hallederiz. Sen bizim cebin numarasn da yaz oraya, bir problemi olursa Petra Hanm'n, bizi arasn," dedi. Telefonu kapadktan sonra asabi bir kahkaha attm. Ayla zdal dnden beri cinayet masas komiserleri dahil, bir sr insan bou bouna komplo teorileriyle uratrm, hi kimsenin aklna kadnn byle bir eyi uydurmu olabilecei gelmemiti. Telefonda konutuklarmz Petra'ya aktardm: Otel cretinin deneceini duyunca iyice sakinlemiti. Huzurla glmseyerek, "Ayla zdal'n hikyelerinin altndan buna yakn bir ey kacan tahmin ediyordum," dedi. "Tahmin ediyor muydun?" "Tabii. Bu tr numaralar dnyann her yerinde var, ben de yirmi yldr sinema piyasasndaym. Bir kere kadnn ya o kadar gen ki bu role uygun olamaz. En iyi makyajc bile bir kadn 30 ya yalandramaz." Bu ya meselesini daha nce fark etmediim iin kendime kzarak, "Gerekten de haddinden fazla gen," diye mrldandm. "Kurt benim rolm alacana dair kadna bir umut verip, kendi oyununu oynamtr." Ban geriye doru atp salarn savurarak, aznn yarsyla alay eder gibi glmsedi: "Hem Kurt kim, beni kovmak kim?" Ynetmenlerin ve artist olmak isteyenlerin yaptklar numaralar hakknda daha fazla bilgi alacak zamanm yoktu: Saat 3.30 olmutu. Kuledibi'nde dkknmn tam karsndaki kahveye on be dakika gecikmeyle girdiimde, iki muhabir masann zerine koyduklar fotoraf makineleri eliinde ay ve sigara iiyordu. Ayla zdal'n ex'i olan prodktrle konutuktan sonra bu randevuya ayaklarm sryerek gelmitim. Muhabirlerden reneceim pek bir ey kalmamt ama Lale'yi kzdrmay da gze alamamtm dorusu: Ne de olsa, iki muhabirini birka saatliine bana tahsis etmiti.

50'li yalarda olduunu tahmin ettiim polis muhabiri, sigarann birini yakp dierini sndren, nikotin karas dili, kel ve bir deri bir kemik denecek kadar zayf bir adamd. Magazin muhabiri olansa insanda okuldan kat izlenimi yaratacak kadar genti. Tuhaf bir ikiliydiler ksacas. "Bu Ayla zdal neyin nesi?" diye sordum ocua, mutat tanma faslnn ardndan. "Tanmyor musunuz?" dedi, sanki Claudia Cardinale'den bahsediyormuuz gibi deta beni ayplayarak. "Ayla, 2000 Trkiye gzeli seildikten sonra tm dikkatleri zerine toplayp mankenlie balad. ay nce bir kaset kard, satlar pek iyi gitmiyor. Yeni sezonda yaymlanmaya balayacak dizilerin birinde rol alaca syleniyor. Bu filmin ynetmeninin ldrlmesi byk ansszlk oldu onun iin, uluslararas bir prodksiyonda oynasa kaderi deiebilirdi. Yazk oldu, yazk." Bizim muhabirin Ayla'nn hayran olduu hissine kaplmtm. "Mesut Mumcu'yla ilikisi olduu syleniyor, doru mu?" dedim. Mesut Mumcu, dakikasnda senli benli olan Trk prodktrn adyd. "yle bir sylenti var, birka kez de ikisini birlikte gece hayatna taklrken grntledi bizim arkadalar, ama Ayla, 'biz sadece arkadaz,' diyor. Aksi ispatlanana kadar arkada olduklarna inanmak lazm bence. Bu piyasada iler karmaktr. Herkes hakknda dedikodu kar. Siz neden sordunuz?" "Mesut Bey, Ayla zdal'dan bahsederken, 'Benim hanm,' diyor da, ben evli olduklarn sanmtm." Muhabir benim bu sylediklerimi pek komik bulmutu, srtarak, "Bu lemde ilikiler... Bir yabanc iin anlalmas zor," dedi. Almanlarn uzayl olduunu sanyordu belli ki. Hayallerini ykmadm. "Mesut Bey yatp kalktm kadn dememek iin, 'Benim hanm,' demitir," dedi, sonra da aptal aptal srtarak suratma bakp ekledi: "Anlatabildim mi?" "Yani bunlar aslnda evli deiller ama adam kibarlktan 'benim hanm' m diyor?" diye sordum. Yoksa ben gerekten uzayl mydm? "Bilmiyorum, belki imam nikh kymlardr. Gene de uzun sreli, seviyeli bir birliktelik olduunu sanmam. Dediim gibi, biz haberciler asndan aralarnda bir iliki olduu bile kesinlik kazanm deil." "Sanrm daha ok dedikodu program izlemeliyim," dedim glerek. "Bu lemin bir tarz vardr," dedi bilmi magazinci. "Biz, topluma mal olmu insanlarn hayatlar hakknda bilgi veriyoruz, dedikodu yapmyoruz," diyerek szlerini noktalad. Polis muhabiri bayla ocuun bu sylediklerini onaylad. Bir tr mesleki dayanma olsa gerekti. "Gazetelerde cinayetle ilgili haber yoktu bugn. Bir gelime olmad m?" dedim. Tahmin edeceiniz gibi bu soruyu polis muhabirine yneltmitim. "Polis sr vermiyor. Sanrsam cinayet olaynn ardnda baka bir eylerden pheleniyorlar. Mesut Mumcu son afla cezaevinden kanlardandr..." Magazin muhabiri atld, kendi uzmanlk alanna giren konuda yeni aklna gelen birka bilgi daha fkrtt, sa olsun. "Mesut, Sedef Armen'in de eski sevgilisidir. Bir ara evlilik hazrlklarna balamlard. Hatta Sedef gelinliini bile diktirmi, evinin kadn olmaya hazrlanyordu, sonra vazgeti evlenmekten. Fatih abime dert yanm, adam evlendikten sonra almama msaade etmeyecek, ben bunca senedir bu piyasada bir yere gelmek iin urayorum, imdi her eyi bir kalemde silip atamam, demi. Fatih abi yazmad bunlar, Sedefle aralarndaki zel bir konumay basna aksettirmek meslek ahlakna smaz diye. Fakat sonradan Kemal Gngr kesinde yazd." "Bir dakika," diye szn kestim, "Bu Fatih Abi'yle Kemal Gngr de kim?"

Sanrm benim gerek bir uzayl olduuma tamamen ikna olmutu. Esasen, ben de buna inanmak zereydim. "Fatih abi bizim servisin efidir. Sanat camiasn yakndan tanr. Kemal Gngr de haftalk Kadnn Resmi gazetesinin yayn ynetmeni olur." "Sanat camias dediiniz kimler?" "Sanatlar ite." Skc olmaya baladmn farkndaydm, ama Trk-ceme ve zehir gibi zekma ramen magazin jargonuna ok yabancydm. "Yani arkclar, Trkiye gzelleri falan m?" diye sordum. Kafasn abartl bir ekilde "evet" anlamnda sallad. "Peki, Mesut Mumcu cezaevine neden girmiti?" Magazin muhabirine oranla, hi olmazsa, yan getirdii bir olgunlua sahip olan polis muhabiri, kibar olduunu pek syleyemeyeceim birtakm sesler kararak ayndan bir yudum ald sorumu yantlamadan nce. "Birka sutan birden yatyordu: Zorla alkoyma, gaspa azmettirme, adam ldrmeye azmettirme. Af kmasayd ii zordu. imdi nereden baksan yedi aydr darda. etesi dalmak zereydi o ierideyken, knca eski adamlarn toplad, hatta ileri bytmeye balad. Bu film iine de yeni girdi. lk filmi olacakt." "Mesut Mumcu'nun uyuturucuya bulaml da var mdr?" Aranzdan, Mller cinayetinin ardnda bir uyuturucu pislii olduunu dnmekte haksz olduumu iddia edecek kimsenin kacan sanmyorum. Uluslararas film prodksiyonu numaralar, kendi apnda nl bir kadn oyuncunun creti, en iyi otellerde konaklama masraflar... Byk bir uyuturucu volisinden baka hibir ey iin sabkal bir mafyac bu kadar masrafa ve zahmete girmezdi. Hele hele normal koullarda Giacomo Donetti'nin yazd bir senaryonun Kurt Mller gibi ne id belirsiz birine asla teslim edilmeyeceini gz nnde tutarsak, bu ite bir bit yenii olduu iyice kesinlik kazanyordu. "Mesut direkman olarak uyuturucu ii yapmaz. rgtn uyuturucu ayan kardei Aksut yrtr. Bunlar Gneydou'nun en byk ailelerindendir. Yedi kardetiler. Amcalar da var tabii de, asl bunlarn babas aileyi byten adamdr. Mesut ve Aksut'un abileri Maksut milletvekilidir. ki dnemdir Meclis'te. Kz kardeleri Yakut, i kadndr. Mumcular Turizm, duymusunuzdur, otelleri, tatil kyleri vardr. Yakut'un kocas Alman'dr, snnet olup Mslman oldu. Sanrsam drt be sene oluyor, milli damatlarmzdandr kendisi. Trkiye'ye tatile geldiinde Yakut'la tanmlar, ilk grte k olmu damat. Yakut adam ok koturdu peinden. ok da gzel kadndr. Simsiyah gzl, boylu poslu, beyaz tenli." Bir an durdu, magazinci ocukla bana bakt, "Dnya ahret bacmzdr. Darda okumutur kendisi." Magazin muhabiri neyse de, yal bal polis muhabirinin derya deniz magazin bilgisine amamak elde deildi dorusu. Lafn kestim. "Dier karde? Bu aileden ev kadn, retmen gibi normal mesleklerden insanlar kmad m?" "Kardelerin biri rahmetli zal'n prenslerindendi. Tvbe, adn bile unutmuum. Neydi yahu?" Magazin muhabirine soruyordu. Akl almaz bir grltyle ayn kartran magazin muhabiri, bilmiyorum anlamnda suratn buruturdu. Drt ocuuna Mesut, Aksut, Maksut ve Yakut isimlerini koyan bir ana babann beinci ocuuna koyaca isimden ne umulurdu? Tam, "smi nemli deil," diyecekken, kafamda bir k yand: Bu trden haberlere, magazin haberlerinden daha fazla ilgi duymasam da, benim bile atlayamayacam bir sansasyon olmutu Turgut Mumcu'nun yurtdna ka. "Turgut deil miydi ad," dedim. Eliyle kafasna vurdu. "Hah, Turgut'tu tabii. Rahmetliyle adatlar. Hayali ihracat, naylon fatura, vergi kaakl, u bu sutan aranrken Amerika'ya kat. Herhalde Miami'de gnn gn ediyordur."

"Bu gibi adamlarn ls bizim dirimizi satn alr," diye yorumda bulundu magazin muhabiri. "ki karde kald. Onlar da tanyor musunuz?" Cumartesi gnleri dnda da gazete okumann fena olmayacan dnmeye balamtm. "ki karde." Ban sallad. "Onlarn yks ackldr. Sen de bilirsin Cumali," gene magazin muhabirine hitap ediyordu. "Tabii, tabii," dedi ismi Cumali olan magazin muhabiri. Bu ackl yky bilmediine kalbm basardm. "En kk iki karde; Dursun ve Yeter. Yalar ok yaknd. Dursun birka ya daha bykt sanrsam. Abileri, ablalar stanbul'a gelince airetin banda Dursun kalmt. Ya kkt, ama babasna en ok benzeyen oydu. Politikaya atlmay da dnyordu galiba, blgede byk.bir korucu a kurmutu." Bir an durdu, sonra bana "korucu"nun ne olduunu anlatmaya balad, "Terristlere kar savamas iin kyllere silah klah vermiti yani..." "Biliyorum, biliyorum, birtakm aalar devlet destekli halk milisleri kurmulard," dedim. Gazete okumuyorum dediysem, korucular bilmeyecek kadar da olaylarla arama mesafe koyamyordum. "Dursun'un kardei Yeter de Diyarbakr'da niversiteye balamt. Daha birinci snftayken terristlere kart, Bekaa'ya gittii duyuldu. Aile iin byk bir darbe oldu tabii. nce, kardeimizi kardlar dediler ama herkes biliyordu kzn kendi rzasyla gittiini." "Siz bu aileyi bu kadar yakndan tesadfen mi tanyorsunuz?" "Ben de ayn blgedenim, Gneydou ocuuyum. Hemehrim olurlar. Civar kylerden birindenim," dedi. Bir sigara daha yakt. "Yeter ldrld m?" dedim. yk ackl olduuna gre, aklma daha ackl bir son gelmemiti. Ban sallad ar ar, "Diyarbakr krsalnda bir atmada ar yaral ele geirildi, birka gn sonra da ld. Ailesi cenazesini almaya gitmedi. Annesi, kznn terrist olduuna zlrken, bir de lm haberi gelince bir ay iinde o da rahmetlik oldu." "Dursun? Dursun'a ne oldu?" "Dursun da bu olaylardan sonra iyice gzn karartt, adamlaryla dalarda terrist avna kyordu. Delirdi diyorlard. ok gemedi, bir terrist kurununa hedef oldu." Bir an hepimiz sustuk. "Siz ynetmenin ldrlmesi olayyla ilgileniyordunuz, deil mi? Bu hikyeye nereden geldik yahu?" dedi Gneydoulu polis muhabiri. "Mesut Mumcu'nun uyuturucu balantsndan geldik," dedim. "Ha, evet. Dedim ya, ailede uyuturucu ilerine Aksut bakyor." "Bu herkesin bildii bir ey midir?" diye sordum. "Nasl herkesin bildii?" dedi polis muhabiri. Anlalan iki muhabir de ileri sz konusu olunca ok alngand. "yle demek istemedim, burada ulu orta konuuyoruz ya, ondan." "Sr deil tabii. Gazeteye yazmyoruz ama biliyoruz kimin hangi ile uratn." "Polis bu cinayet soruturmasn ok gizli yrtyor demitiniz, sizce neden? Yani olaanst bir durum mu var?" Hemen yant vermedi. Plastik akman baparma ile iaret parma arasnda evirdi, ban nne emiti. Bolar toplamaya gelen garsona ay daha syledi. "Bizim ef, Lale Hanm'n bir arkada ynetmen cinayeti haberini yapan muhabirle konumak istiyormu deyince ben de bunu dndm: Bu cinayeti her gn ilenen dier cinayetlerden... Nasl denir, ayrt eden mi?" "Farkl klan," dedim. Ban parmaklarnn arasnda evirdii akmaktan kaldrp bana bakt: "Trkeyi nerede rendin sen?"

"stanbul'da dodum, yedi yana kadar da burada yaadm. 13 seneden beri gene stanbul'da yayorum." "sminiz yabanc olunca..." Bana sen diye mi, siz diye mi hitap edeceine bir trl karar veremiyordu besbelli. "Bu cinayeti dierlerinden farkl klan..." dedim, yeniden asl konumuza geri dnmek iin. "Yani sen neden bu konunun stne dyorsun mesela. Cinayet masas da bir tuhaf, yemin olsun. Her zaman iin bize bilgi verirlerdi, imdi cinayetin nasl ilendii hakknda bile doru dzgn aklama yok: Adam kvetteyken sa kurutma makinesini biri suya atm. Bu kadar." "Ama sizin poliste bilgi alabileceiniz kimseler vardr." "imdi problem de o zaten. Bizim ef 4'te burada olmam syleyince, ben de bilgi alaym diye bizim hemehrilerden birini aradm. Polis olur kendisi. Ona sordum, bildii var m diye, yazmak iin deil, dedim. Fakat, anlalan bu soruturma stte dnyor. Polis memurlarnn bile dnyadan haberi yok. Tuhaf yani. Bu kadar gizli tutacak ne var? Benim hemehri, 'Bask var,' dedi. ldrlen adam Alman olduu iin Almanlar kendi ekiplerinin de soruturmaya katlmasn istiyorlarm. Bir de pheli ahslar da Alman, yani bu filmcilerden biri adam ldrm olabilir, ama bunlar memleketlerine dnmeye kalkarlarsa, tutamazlarm. Olay hemen aydnlanmal yani. Veya en azndan salam deliller bulunmas lazm." "Hmm," diye mrldandm. i bu kadar ciddiye alyorlarsa, Batuhan'n benimle kebaplarda fink atmas byk bir fedakrlk saylrd. Bin bir srarla ay paralarn demeyi baarp, dkkna gitmek zere kalktm. Polis muhabiri elimi skarken kendisine ulaan her bilgiden beni haberdar edeceini syledi. Sigara paketinin zerine adm ve dkknn telefon numarasn yazd: Gzne girmitim. Muhabirlerle bulutuum kahve dkkna iki dakika uzaklktayd. eri girdiimde Pelin bilgisayarn bana oturmu, harl harl alyordu. "Selam," dedim. "Selam," dedi neeyle. "alyorsun ha?" "Dkknn btn kaytlar karmakark oldu. Mal geliyor, mal satlyor, ek veriliyor, nakit alnyor ve hibir kayt tutulmuyor. Bari kaytlar da geici bir sre iin ben tutaym dedim." "Geici bir sre"yi zellikle vurgulamt. Anlamamazlktan geldim. "Arayan soran var m?" "Dnya kadar ve dnyann drt bir kesinden." Ayaa kalkp antasn omzuna ast. "kyorum yleyse. Yarn da dkkn ben aarm. Zamann olursa kaytlara bir gz at. Arayanlarn listesi masann stnde." Hoa kal dememe bile frsat vermeden ortadan kayboldu. Gn boyu aralksz alan klima kk dkknn havasn iyice arlatrmt. eri dolacak yap yap sca gze alp kapy atm. Avustralyal arkadam Cindy bile aramt bugn ne hikmetse, ama listeye gz atar atmaz ilgimi eken isim Sandra'nnki oldu: Kurt Mller'in hemehrisi, Bielefeld'li, emekli doktor Sandra. Hemen telefonun bana oturdum. Drdnc altan sonra kendimi telesekretere not brakmaya hazrlamak iin derin derin nefes almaya balamken, Sandra'nn bant kayd olmayan sesini duyunca bir an ardm, o aknlkla ancak, "Sandra," diyebildim. Sadece emeklilerde rastlanabilen dinlenme yorgunu bir sesle, "Kati! Mesajm bu kadar abuk aldn demek," dedi.

Ne kadar abuk olduu konusunda benim hibir fikrim yoktu dorusu. Trkiye-Almanya telefon grmesi cretini aklmn cra bir kesine hapsetmeye alarak sordum, "Bir eyler renebildin mi?" "Hem de neler neler. Bu ii baya sevdim canm, yaplacak baka bir detektiflik ii daha olursa bana haber ver. Kendimi Jessica Fletcher gibi hissediyorum." Aman ne iyi, emekli arkadalarmn hayatna heyecan katlmasna vesile oluyordum. "Peki, ne rendin?" "Mller, biliyorsun ok yaygn bir soyaddr. Bu yzden, telefon rehberiyle bir yere varamam diye dndm, olumun bizim yerel gazete Bielefeld Post'ta alan arkada Reinhard' aradm. Bu cinayete kurban gitmese kimsenin Mller'in varlndan haberdar olaca yok; adam Wim Wenders deil ki. Alo!! Alo, Kati!" "Buradaym, dinliyorum seni," dedim. "Aa, hat kesildi sandm. Balant bir tuhaf zaten, sesim yank yapyor. Bu telefonlar zelletikten sonra kalite iyice dt. Neyse, Reinhard da Mller'in ailesini aram zaten, rportaj yapmak iin. Adamn annesinin kald huzurevinin adresini verdi. Fakat kadn ok yalym, doru dzgn konuamyormu. Bunam herhalde. Bir de abisi varm Mller'in, Dsseldorf'ta yayormu, Reinhard'la grmeyi kabul etmemi. ime dodu sanki, 'Ne i yapyor?' diye sordum. Ne i yapsa beenirsin: Cerrah deil miymi? Hem de benim kardeimin bahekim olduu hastanede. nsan tesadfler sadece filmlerde olur sanyor." Bir soluk alp, kocaman bir kahkaha att. Galiba gerekten de emeklilik hayatnn en heyecanl iki gnn yaamt Sandra. "Hemen kardeim Detlev'i aradm. Sesimi duyunca o da ard. yle az gryoruz ki, hele annem ldkten sonra. Karsyla sen tanmadn. Bu nc kars, Detlev'ten 25 ya daha gen. Olacak ey deil..." "Sandra!" "Aaa, evet, evet. Ne diyordum? Hah, Detlev'i aradm bana randevu alsn diye Bay Mller'den. Normal bir hasta randevusu gibi. Kardeime sylemedim tabii cinayet meselesini. Adamn uzmanlk alann da bilmiyorum, bir hastalk uydurdum. Detlev tutturmaz m daha iyi bir cerrah arkadam var, hem de damar hastalklar uzman, sana ondan randevu alaym diye. Detlev'in cerrah arkada da Trkm. Sen seversin Trkleri. Adn syledi ama unuttum. Aa, bak senin iin reneyim istersen, sen hl..." Almanya'daki yallarn yalnzlk gerekten de enesine vuruyordu. Anlam ykl bir sesle tekrar, "Sandra!" dedim. "Tamam, tamam. Detlev bana bu sabah 10 iin randevu ald. Arabayla gittim Dsseldorf a. Yakn, biliyorsun. Doktor Mller pek gen bir adam, en fazla 35 yanda. Beni kapda karlad, Detlev sayesinde tabii. nce meslekta olduumuzu syledim, biraz yaknlk olsun diye, sonra da senden bahsettim. Bir anlam veremedi ocukcaz, ama azmdan stanbul laf kar kmaz yz tuhaflat. Aslnda hasta olmadm, senin beni aradn ve kardei hakknda aratrma yapmam istediini, onun iin kendisinden bu randevuyu aldm syledim ben de laf fazla uzatmadan. Baktm, tedirgin oldu, hemen anladm tabii, Detlev'le ilgisi olduunu tedirginliinin. Gen adam, dedim, ikimizin dndaki herkes iin bu bir hastann doktor muayenehanesinde geirdii yarm saattir. tesi kimseyi ilgilendirmez. Rahatlad o zaman." "Peki, ne rendin Sandra?" "Sen de insan konuturmuyorsun." Bir mola verdi. O kadar ok gereksiz laf etmiti ki, anlattklarndan kendi kafas da allak bullak olmutu. "Ne mi rendim? Doktor Mller aabeyiyle uzun zamandr grmediini syledi. Aralarnda hemen hi balant yokmu. Annesinin huzurevi cretini falan hep bizim doktor karlarm, aabeyi serserinin biriymi. 'Ne iler yapt imdiye kadar?' diye sordum, sama sapan filmler ektiini syledi. En son on iki yl nce grmler, aabeyi bir mddet bunun

evinde kalmak istemi. Bizim doktorun tahmin ettiine gre, ba ciddi beladaym, 'Yoksa neden benim renci evimde kalmak istesin, cebinde hep iyi paras olurdu,' dedi. Evinde kalmasna msaade etmemi. Aabeyinin ldrldne dair gazete haberini grene kadar da bir daha hi haber almam. Huzurevine annesini ziyarete bile gitmezmi adam. 'smimizin yan yana anlmasn istemiyorum,' dedi Doktor Mller." "Bu kadar m?" dedim. Dorusu d krklna uramtm. "Bu kadar," dedi Sandra. "Yakn bir arkada falan yok muymu, bilgi alnabilecek baka birileri, sormadn m?" "Sor dediin her eyi sordum. Bunu da sordum. Doktor Mller'in bildii biri yokmu. 'Bielefeld'de renciyken arkadalar kimlerdi?' dedim. En yakn ocukluk arkada Gnter Basile'ymi." "Hl Bielefeld'de mi bu adam? Tanyor musun?" "Tanyor musun ne demek? Btn Almanya tanyor onu. Sen hl hi gazete okumuyor musun?" Bu soruyu duymazlktan geldim. "Kimmi bu Basile?" "Liberal Demokratlar'n ikinci adam..." "Ve eski savunma bakan. Hatrladm," dedim. "Evet, bir nceki hkmette. Ama baarl politikacnn, oktan unuttuu ocukluk arkada Mller'in ansn yd etmek zere seninle ya da benimle buluacan pek sanmyorum." "Hmm," dedim. Sandra'dan i kmamt. Yryerek eve dnp kiiliimi yanstan pembe penye ortumu ve bizim mahalleye sal gnleri kurulan pazardan aldm Donald Duck'l ihra fazlas tirtm giydikten sonra kltr mantarl omlet yapmaya baladm: Bu scakta yumurta yiyerek bilumum ktlklere davetiye kardmn farkndaydm, ama salkl beslenmekle uraacak halim yoktu. Ayrca, hzla kabaran telefon faturalarma ve dkknmn ihmal edilen kayt defterlerine ramen, bu detektiflik iinde pek aama kaydedemediim iin kendi kendimi cezalandrmam gerekiyordu. Kanepenin zerinde tabamdaki omleti ve en az bir hafta ncesinden kalm salata yapraklarn didiklerken kap ald. Saate baktm: 8.25'ti. Kapda kimin olduunu grmek iin camdan aa sarktm; kimse yoktu. Mahallenin ocuklar zile basp kamlard herhalde. Tam kanepeye oturmak zereyken kap ikinci kez ald. Bu kez cama gitmeden direkt kapya ynelip, akl banda bir yalnz yaayan kadn olarak, "Kim o?" diye seslendim. Bana, "Batuhan," diye yant veren ses o anda ruhuma en sevgili Trovatore tenorumun sesinden bile daha iyi geldi, ne yalan syleyeyim. Kapy atmda karmda grdm Komiser Batuhan'n bu akam nasl giyindiini tarif etmemem siz sevgili okurlar iin herhangi bir kayp tekil edecek olmasa da, bu hususta kendime engel olamyorum: Batuhan, dar ve zararsz grnl bir blucinin stne, sol gsnde yeil timsah amblemi olan, yakal, bordo bir tirt, ayana da bordo renkli espadriller giymiti. Bence, sadece bordo renkte olanlarn deil, bilumum espadrillerin retimi kanunla veya bir Bakanlar Kurulu marifeti olan kanun hkmnde kararnameyle yasaklanmalyd. Vatana millete hizmette bakanlk mertebesine ykselmi insanlarn da espadril taraftar olacaklar dnlemez, elbette ki. Grnmn tamamlayan bir de evrak antas vard Batuhan'n elinde. Hi olmazsa anta bordo deildi. "Ev telefonunu bilmiyordum, arayamadm. Neyse ki, dn gece seni eve brakrken sandm kadar sarho deilmiim, yolu buldum. Yalnz msn?"

"Berlin Filarmoni bendeydi, imdi gittiler," dedim. Der demez de esprimin ktlnden kendim bile dehete dtm. Batuhan, ya daha ktlerine alkt, ya da bana yaranmak iin, gld. Berlin Filarmoni'nin ne olduunu anlamam olmas gibi bir nc ihtimal daha aklma geldi, ama bunu kendime bile telaffuz etmedim. "eri gelsene," dediimde hl kapnn nnde dikiliyordu. Tabaa konduu anda dahi itah ac grnmemesine ramen gitgige daha da zavall bir grnm alan omletle salatay kanepenin zerinden uzaklatrmak iin Batuhan'dan nce salona daldm. Dn geceki yemein ve rak iesinin sonlarna doru Batuhan, birbirimize sen diye hitap etmeyi nererek, yemek davetinin ardndan ikinci hzl giriimde bulunmutu. Gene de, senli benli olmamz, benim kebap yemediim zamanlarda kendimi nasl ve nerede beslediimi renmesini gerektirmiyordu. Taba ayamla kanepenin altna doru iyice iterken, kapnn nnden sonra simde de antrede dikilen Batuhan'a seslendim, "Oturmayacak msn?" Salonun kapsnda durup at evrak antasndan iki ie arap kard. "Umarm onlar da Bordeaux deildir," diye tyleri diken diken eden bir espri daha yapmak geti iimden. Kendime hkim oldum. "arap getirmitim, ieriz deil mi?" "eriz," dedim. Ben mutfaa tirbuon almaya giderken peimden geldi. "Bir ilerleme var m soruturmada?" diye sordum. Soruma yant vermedi. Mutfak kapsnn yannda duran sandalyeye oturmu, arabn mantaryla boumam seyrediyordu. Sonunda, "stersen ben aaym," dedi. ieyi ve tirbuonu ona uzattm, arap kadehlerini karp mutfak tezghnn stne koydum. "Hzl ilerlemiyor," dedi bkkn bir sesle. arap iesinin mantardan ayrlmasn kastetmedii her halinden belliydi. "stmzde ok bask var. Bunaldm yahu." Krk yllk arkadayla konuur gibi sylemiti. Elimle enemi tutup, dnceli dnceli onu seyrettim; elindeki ieyle meguld, yzmdeki ifadeyi grmedi. "Neden bu kadar bask? Bu bir cinayet soruturmas, sen de cinayet masas komiserisin. Her gn bu trden soruturmalar yapyorsun." Omuz silkti. "Yaa, bir cinayet soruturmas sonuta, ama ldrlen adam da, pheliler de yabanc devlet vatanda. Alman polisi de soruturmaya katlmak istiyor. Onlar ie kartrmadan olay bir an nce aydnlatmamz iin tepeden bask yapyorlar. imdilik Almanlara izin kmad, ama yarn ne olaca belli olmaz," dedi bkknlkla. "Cinayet hakkndaki teorilerim..." diye balad cmlenin sonunu getirmeden de oturduu sandalyeden kalkp, yanndan ayrmad evrak antasn ve arap iesini kucana ald, "Salona gidelim mi?" diye sordu. "Bu cinayet meselesini konuacak myz?" dedim kanepede, sol elimde arap kadehi, sa elimde sigarayla otururken. Bu kedi fare oyunu iimi skyordu. "Evet, konuacaz. Sana soracam birka ey var." "Benim olayla ilgim yok. Bana soru sormay da nereden karyorsun?" "Olayla ilgin olduu iin deil, kafama taklan bir konuda soru soracam sana," dedi. Yeni kartvizitim gzmn nnde canland: Kati Hirel Kitap-Detektif Cinayet masas danman

"Bana cinayetin nasl ilendiine dair detaylar anlatrsan senin sorularn yantlarm," dedim. Sylediklerimin antaj koktuunun farkndaydm ama insann hedefine ulamak iin kulland yntemler her zaman masumane olmayabiliyor, siz de biliyorsunuzdur. Batuhan, herkesten ok beni artan bir aklkla, hi nazlanmadan anlatmaya balad. "Ceset suyun iinde olduu iin cinayetin ilenme saati tam olarak tespit edilemiyor. O gece hep birlikte yenen yemein ardndan, 11.40 sularnda, film ekibinden sona kalan be kii, aralarnda Mller de var, ayn asansre biniyorlar. Mller'in, ynetmen yardmcs Bayan Bauer'in ve prodksiyon asistan Bay Gust'un odalar otelin drdnc katnda. Bu asansrden birlikte iniyorlar. Gust, Mller'in ok sarho olduunu grd iin, onu odasna, daha dorusu sitine kadar gtrmeyi teklif ediyor. Bu katta bulunan iki sit, otelin manzaral olan Boaz tarafnda, caddeye bakan tarafta ise odalar var. Mller teklifi reddedince, Bauer ile Gust odalarnn olduu cadde ynne, Mller de dier ikisinin aksi istikamete yneliyor: Asansrn kapsnda ayrlyorlar yani. Mller'i sa olarak son gren bu ikisi; ifadelerine gre de geceyi birlikte, Bayan Bauer'in odasnda geiriyorlar." arabndan bir yudum almak iin durdu. "Bauer'le Gust'un arasnda nceden de bir iliki var mym, yoksa ilk kez o gece mi..." "lk kez o gece yemekte aralarnda bir yaknlk olduunu sylediler. Adam evli zaten. Geceyi, alkoln de etkisiyle, birlikte geiriyorlar." "Odalar yan yana olan iki kii arasnda iliki olmas bana fazlaca tesadf gibi geliyor. Ekiptekilerin kalacaklar odalar kim, neye gre belirlemi?" "Oda rezervasyonu, ekip daha stanbul'a gelmeden yaplm: On bir tane tek kiilik oda, iki de sit ayrtmlar. Ama kimin hangi numarada kalaca nceden belli deilmi. Resepsiyonda herkese rastgele birer oda verilmi. Sitler... Zaten iki sit rezervasyonu yaptrmlar, otel de sitlerden yan yana olan ikisini ekibe ayrm; yani Mller'le, arkadan bayan Vogel'e. Odalara gelince, on bir odadan yan yana olan ikisinin Bauer'le Gust'a dmesi..." Kafasn kad. "Tesadf tabii." "ok byk bir tesadf, Batuhan," dedim, kinayeye gark olmu bir sesle. Bu tavrm dndmn aksine Batuhan'n erkeklik gururunu incitmedii gibi, evrak antasndan kareli bir not defteri karp, ertesi gn yaplacak ilerinin arasna bu konunun aydnlatlmasn da ekledi. "Yani Mller, 11.40'ta asansrden inip odasna yrrken canl olarak grlm son olarak." "Evet, sabah 5.20'de de cesedi bulundu." "Kvette ldrld doru, deil mi?" "Trk polisi olarak aka yapacak insanlara m benziyoruz sence?" Hi glecek halim yoktu dorusunu isterseniz. "Arada alt saatten az bir zaman var: ldrlmeseydi, o gne be saatlik uykuyla balayacakt. Ayn durumda ben olsam kvet sefas yapacama kendimi yataa atardm. Adamn sarho olduunu syleyen bu ikisinden baka... Neydi isimleri?" "Bauer ve Gust. Adamn sarho olduunu kimsenin sylemesine gerek yok, kannda yksek oranda alkol bulunduu otopsi raporunda belli." Dnceli dnceli, "Hmm," dedim. Mller elektrik arpmas sonucu benim sandm gibi bir miktar kmre dnmemiti demek ki: Otopsi yaplabilecek bir cesedi vard. "Bana sarho birinin doruca yataa gitmek yerine, banyoya girmesi tuhaf geliyor." "Elinde viski bardayla girmesi daha da tuhaf," dedi. "Viski barda m varm elinde?" Durakladm. "Elinde mi? Ne demek elinde, kvetin iinde yani." "Hayr, elinde. Sk skya yapmt bardana." "Nasl?" Cesedin kmr olmamasndan sonra bir de bu kmt.

"Ani ve heyecan iinde olan lmlerde, zellikle ellerde ve n kolda geveme olmaz, kaslp kalrlar. Sava meydanlarnda ekilen fotoraflarda elindeki bayraa yapm halde lenler grmedin mi hi? Bayrak uruna, elinde bayrakla lenler yani..." Batuhan'n son cmlesine dair hibir yorum getirmeden, yzm buruturarak, "Kvetin iinde, elindeki viski bardana yapp... Zavall adam," dedim. Birden kafamda bir k yand. "ntihar phesi de adamn elindeki viski barda yznden ortadan kalkyor, demek," dedim. Bunu sylerken, cesedi ilk gren kostmcnn tepkisini dnyordum. Batuhan stne alnd, "Cesedin bulunduu pozisyonda intihar phesi aklmzdan bile gemedi," dedi. "Peki, kurtulmay denemi mi?" "Byle bir lmden kurtulma ihtimali yok gibi bir ey. Gene kaslar yznden. Eller ve n kol kaslp kalyor dedim ya, vcudun dier kaslarnda da istem d kaslmalar oluyor. Kendini suyun dna atabilmesi, ok, ok imknsz." "Peki, ceset ne durumdayd?" "Nasl ne durumdayd?" "Ben, elektrik arpnca insanlar kmr olur sanyordum, ama senin sylediklerinden anladma gre yle deilmi." "Evet, normal bir elektrik arpmasnda ceset kmrleiyor." "Yani parman prize sokarsan..." Sylediimi duymazlktan gelerek devam etti: "Suyun iinde... su iyi bir iletken olduu iin... lm kalbin durmas yoluyla gereklemi." Bence bu hususu o da ok iyi bilmiyordu. "Hmm," dedim gene. Aslnda, cesedin durumundan ok kafam kurcalayan, sa kurutma makinesinin durumuydu: "Bir ey daha soracam." "Sor tabii." "Kurutma makinesi hakknda. Otellerdeki kurutma makineleri, genellikle dmesi basl tutulmaynca almayacak ekilde yaplr, bir gvenlik nlemi olarak. Neyse, genelleme yapmayaym, en azndan bu oteldekilerin alma sistemi yle. Makineyi parma stndeyken mi suyun iine sokmu katil?" Beni takdir eder gibi ban sallad. "Odalardaki kurutma makinelerini mi inceledin?" "Petra'nn odasndakine baktm. Hepsi ayn sistemle alyordur diye dnyorum." Bu sabah Petra'nn banyosunda sadece krk giderici kremlerin kullanma talimatlarn ve bileimlerini okuyarak vakit geirmemi-tim. "Doru dnyorsun," dedi. "Btn odalardakiler yle, Mller'inki de yleydi. almasn salamak iin dmeyi basl tutmalsn. Ama katil otelin sa kurutma makinesini kullanmam ki." "Yaa!" dedim. "Yaklak drt yl nce Philips'in retimden kaldrd ucuz, basit bir model. Firma bu makinelerin retimini Tayvan'da yapm. Milyonlarca retmi, dnyann drt bir yanna milyonlarca satm... Ayn model, Trkiye'de de, Almanya'da da sata sunulmu maalesef. Makinenin izini srerek bir yere ulamamza imkn yok." "Ve kordonu uzun olan bir model..." dedim. Yzme yle tuhaf bakmt ki, neden byle bir ey sylediimi aklama ihtiyac hissettim: "Biliyorsun, Petra da sitte kalyordu. O sitin sadece banyosu bile neredeyse benim salonumun geniliindeydi." Ben bunu sylerken Batuhan ne kadar geni olduunu lmek istermi gibi gzlerini salonda gezdirdi. Teorimi aklamaya devam ettim:

"Geri banyodaki prizin nerede olduunu bilmiyorum, ama her priz gibi, bu priz de lavabonun yanndadr diye dnrsek, prizle kvet arasnda bir hayli mesafe vardr." Srekli "priz" demekten yorulmutum. Sylediklerimin mantkl olup olmadm tarttm, "Sitler ayn byklkteyse tabii," diye ekledim. "Ayn byklkte," dedi ban sallayarak. "yi dnyorsun gerekten de. Ama bunu dnen yalnz sen deilsin, katil de senin gibi iyi dnen biri; uzatma kablolarn yannda getirmi. kier metrelik adet kablo... ki tanesini birbirine eklemi, birini kullanmam." "Katil, karsnda durup kablolarn u uca eklerken Mller de kvetin iinde viski mi iiyormu yani. Ahh, ok sama bir ey bu!" "Kablolar banyoda eklememi herhalde. Herhalde Mller kvetteyken, salonda hazrlam. Kullanlmayan kabloyu da salondaki masann stnde bulduk." "Hmm," dedim. "Ve kablolarda parmak izi yoktu." "Yoktu," dedi iini ekerek. Laboratuvar incelemesinin sonulan gelene kadar o da olacan ummutu belli ki. "Otel odalarnda parmak izi aramak anlamsz bir ey, normalde de arama zahmetine girmeyiz zaten, ama bu kez viski iesinin stne, prize, kablolara baktk. Katil eldiven takm demek istiyorum, ama gln bir ey. Maktul ortalkta eldivenle dolaan birinden phelenirdi herhalde. Gene de, uzatma kablolarnda bir tek parmak izi yok." "Belki maktul'n phelenmeye zaman olmad," dedim. "Dk bir ihtimal. Sessizce kapy aacak, ieri girip, Mller banyodayken salonda kablolar birbirine ekleyecek... Hem Mller'in kvette olacan katil nereden bilebilir ki, kurutma makinesiyle cinayet ilemek iin odaya girsin? Kapda zorlama izi olmamas da ayr bir mesele." "Cinayet silahnn kurutma makinesi olmas ileri kartryor, deil mi? Mller de herkes gibi tabancayla ldrlm olsa bunlar hi dnmeyecektik," dedim. Ksa bir sessizlik oldu. Sigaramn dumanndan halkalar yapp havaya fledim. Bu durumdayken yzmn komik grndnn farkndaydm ama siz de takdir edersiniz ki bu tr eyleri kafaya takacak ya oktan gemitim. "Petra olmasa bile, katilin bir kadn olduunu dnyorum," dedi gz ucuyla komik suratma bakarak. "Dnyaya btn ktlkleri kadnlar getirdii iin, deil mi?" dedim. Katilin Petra olduu konusunda dn gecekine oranla tereddtl olduu dikkatimi ekmiti elbette. Batuhan boynunu bkp bana bakt. Grdm en mazlum polis tablosuydu. "Neden byle dndm syleyeyim: Benim aklma en ok taklan konu, yannda birisi varken Mller'in rlplak kvete girmi olmas. Odasnda bir erkek olsa, soyunup kvete girmezdi, deil mi?" Duraklad. Benim deil, kendi kafasnda beliren sorunun yantn verdi. "Tamam, ecinsel olabilir diyeceksin, ama kesinlikle eminiz olmadndan: Film ekibinde adamn en yakn arkadalarndan biri de var. Onun ifadelerinden..." Bu syledii kendine de tatmin edici gelmemiti, ama stne gitmedim. "Ben, odada Mller'le ilikisi olan bir kadnn olduunu dnyorum," diye heyecanla devam etti anlatmaya. "O gece bir kadnla cinsel ilikide bulunmam olabilir, bulunulduuna dair bir iz yok; yatak bozulmam, ne bileyim, ortalkta kullanlm prezervatif bulmadk... Ama dediim gibi, bir erkek, baka bir erkein yannda plak halde..." "Trk erkeklerinin birbirlerine penislerini gsterip cetvelle boy ls aldklarn duymutum, yalan myd yani bu?" diye sordum szn keserek. "Burada kk erkek ocuklardan sz etmiyoruz," dedi, kk erkek ocuklar gnn birinde byyp yetikin erkekler olmuyorlarm gibi.

Hayatnn ilk 7 ve son 13 yln stanbul'da geiren biri olmasam bu sylediklerinin ardnda yatan mant benim de anlamama imkn yoktu, dorusunu isterseniz. Batuhan, erkeklerin erkek hamamnda petamalla, kadnlarn kadn hamamnda klotla dolat ve hatta ykand bir toplumun rnyd. Mller ise, dnyada -birka kuzey lkesi dnda- ei benzeri olmayan kadn-erkek kark plak, rlplak saunalarn, zgr Beden Kltr plajlarnn ve yzme havuzlarnn lkesi Almanya'dan geliyordu. Mller'i tanmyordum, ama penisini erkek arkadalarna sadece kkken gstermediini tahmin edebiliyordum. "Sylediin Trkler asndan geerli olabilir, ama Almanya'da plaklkla ilgili byle bir tabu yok. Yani insanlar sadece seks yapmak iin veya seks yaptklar insanlarn yannda soyunmuyorlar. Kapy postacya plak asan, postacnn ilk aklna gelen, 'Bu kadn, bu herif bana vermek istiyor,' olmaz. Mahalle aralarndaki halk yzme havuzlarnda bile isteyenlerin rlplak gnelendii blmler vardr. Bu kltrel bir farkllk." Az ak kalmt. "Ciddi misin? Ecinsel olmayan kazk kadar bir adam baka bir erkein yannda anadan ryan soyunup banyoya girer mi?" diye sordu azn glkle kapattktan sonra. "Evet, girer, hi phen olmasn." Yzme umutsuzlukla bakt. Cinayeti Petra'nn ya da baka bir kadnn ilediini dndrten ipucu bu kadar eften pften bir eyse, Batuhan ve arkadalarnn ii gerekten zordu bence. "Petra'nn roln ona vereceklerini Ayla zdal dn basn toplants yapp aklam," dedim, dn gece bana verdii bilgilerin hi de zel eyler olmadn kafasna kakmak iin. Dudaklarn bzd. "Ayla'nn sylediklerinin doruluundan dn geceki kadar emin deilim. Bugn kadnn ifadesini aldk, bana kalrsa apak yalan sylyor. Mller'le bu Ayla denen kadn arasnda bir eyler gemi olabilir, ya da kendi reklamn yapmak iin bu yola bavurdu." Gene bir sessizlik oldu. kimiz de dnceye dalmtk. "Merak ettiim bir ey daha var, onu da soraym oldu olacak," dedim, en sevimli halimle. "Sor bakalm." "Katil sa kurutma makinesini kvete attnda elektrikler kesilmemi mi? Yani, sigortalar atmaz m byle bir durumda?" "Atar ve atm da nitekim." "Katil yannda el feneri mi getirmi? Koridorda yolunu nasl bulmu?" "Odalarn sigortalar birbirinden ayr. Mller'in sitinin sigortas atm, doru. Ama bunun bir anlam yok. Katil kapdan kt anda koridordaki klar yanyormu. El feneri getirdiyse bile, ancak oda kapsna kadar kullanmtr. Btn katn veya toptan btn otelin sigortalar atsayd, cinayet de daha erken fark edilebilirdi zaten." "Peki, Petra'yla Mller arasnda bir iliki olduunu sana kim syledi?" "Kim sylemedi diye sor. Film ekibindeki hemen herkesin bundan haberi varm, ifadeleri alnrken de ilk syledikleri bu oldu. Bir tek ekipten bir kadn byle bir ey olamayacan syledi, o kadar. Onun dnda herkes emindi." "Petra'ya sordun mu aralarnda bir iliki olup olmadn?" "Dn merkeze geldiinde sordum. 'Kesinlikle bir ey yoktu,' dedi." Petra, bugn leden sonra benim sorumu da byle yantlamt: "Samalama. Kesinlikle bir ey yoktu." Batuhan anlatmaya devam etti. "Ekiptekiler ise byk ve frtnal bir ak gibi anlatyorlar. Petra'nn bu kadar kesin bir ifadeyle inkr etmesi de garip aslnda." Elini salarnn arasndan geirdi. "Bir tek somut delil yok ki elimizde. Gene de, sabah erken kalkaca bir gece o saatten sonra Mller kime kapy aard, kimin uruna uykusuz kalrd diye dnnce..." "Ancak sevgilisi iin," diye ben tamamladm onun balad cmleyi.

Bir sre tek kelime etmeden oturduk. Konutuklarmz dnrken, birden aklma gelen fikirle, parmaklarm klattm. "Buldum," dedim. "Kurutma makinesine takt uzatma kablolarm inceledin mi? Kablolar nereden alnm?" "Bravo! Bunu bile atlamadn," dedi yar alay, yar takdirle. Hangisinin daha ar bastn zemedim. "Eee!?" dedim bir yant beklentisi iinde. "Kablolar Trkiye'de retilenlerden daha kaliteli. Yani Trk mal deil, ama bu kalitede kabloyu burada da birok dkknda bulmak mmkn." "Kablolar da bizi bir yere gtrmyor, ha." Kafasn iki yana sallad. "arap iesinin dibi grnd," dedi. "Ben br ieyi de aaym." "stersen dar kalm. Benim karnm a. Bambi Bfe'de kaarl tost yeriz. Bu saatte..." Saate baktm, "Saat 10'u 10 geiyor. Uyuyana kadar tostlar hazmedecek vaktimiz var." "Olur." "O zaman ben giyineyim," dedim, 160 metrekarelik evin iinde yatak odasna doru yolculua ktm. Gardrobun kapan aarken, uzun zamandr ilk kez bu gece scaktan hi rahatsz olmadm fark ettim. Geceleri hava serinledii iin deil, keke hava hi olmazsa geceleri serinliyor olsayd. Kafam cinayetle o kadar meguld ki, hava durumuyla uraacak halim kalmamt. Fofo bile son iki gndr aklmdan kmt. Bunu fark edince yreim cz etti. Ben hi Fofocuumu gerekten unutabilir miydim? Fofo'ya kzgnlm ve sevgim yreimde arprken, o anda, kendime bir iyilik yapmak, yumurtayla besleyerek zarar vermeye altm bedenimden bir tr af dilemek istedim: k bir eyler giyecektim. Peki, k giyinmekteki tek gayemin kendimi dllendirmek olmadn da itiraf edeyim. Her iekten bal almaya koma yorgunu eski apkn yeili, ok dar ve ok yrtmal eteimle, nden dmeli ekru bluzumu giydim. klm, ayamn stn iri bir metal halkayla ssleyen topuksuz sandaletlerim ve ah damarmn stne srdm bir damla parfm tamamlyordu. Salarm, dnyann en nadide mcevherlerinden, en usta ellerde yaplm bir ta gibi bam sslyordu: Aynaya yansyan grntmden tatmin olmutum. Batuhan da yle. Ayakta kaarl tost yemek iin en uygun kln bu olmadnn siz okurlar kadar ben de farkndaydm ama umurumda bile deildi. Tostlarmz yedikten sonra, alt sosyetenin sabahn ilk klarna kadar bangr bangr Trk mzikleri eliinde gbek dansyla hem kalalarn hem de kollarn hareket ettirdii Boaz manzaral bir kulbe gittik. Aradan ok gemeden kafam grltden atlayacak, gzlerim Boaz'n gzelliini gremeyecek hale geldiinde kalkmay nerdim. Batuhan beni eve brakmakta srarlyd: Arabas da benim evimin yaknlarnda duruyormu. Apartman kapsnn nne geldiimizde, nezaketen yukar kahve imeye gelmesini nerdim. "Zaten gelmeliyim, dar karken antam senin evinde braktm," dedi pikin pikin. 0 korkun evrak antasnn eksikliini hi hissetmemitim, ne tost yerken, ne de sonrasnda. O yzden, antann kanepemin stnde duruyor olmas fikri beni nce artt, sonra da fkelendirdi: Dnmzde ben onu yukar davet etme-sem de kmak iin bir bahanesi olsun diye brakmt antasn evimde: Tipik ark kurnazl. Bir an, "Senin gelmene gerek yok, ben antan alveri sepetiyle aa sarktrm," demeyi dndm. Gene de, bu kabal hak edecek kadar... Evet, o kadar da kt bir ey yapmamt. Birlikte yukar ktk.

Eteimi esnetip bacan bacaklarmn arasna doru itmeye alyordu. Etek ok dard. Vcudumu kendine yaptrp kalam okamaya baladnda hi istemediim bir ehvet hrlts kt boazmdan. "Utan verici... Bir polisle seks yapmak utan verici!" diye dndm. stelik, kendimi annesine ihanet eden bir evlat gibi hissediyordum: Biz, hayatta sadece polis nefreti sz konusu olduunda tek yrek olmu ana-kz... Bilincim ve annem birka dakika, hayr o kadar uzun olamaz, birka saniye sonra beni terk etti; imdi, pantolonun iinden, sol bacamn kalamla birletii yere dayanm duran, iime girmesini deliler gibi istediim sertlik, eteimi syran kocaman, esmer bir el ve bluzumun stnden gsm okayan baka bir esmer el kald. "Yatak odasna gidelim mi?" diye fsldadm. "Ne gerek var?" dedi. "Gel," dedim onun polis fantezilerini umursamadan. Yant vermedi, ama gelmedi de. Bluzumun ipek iplikle ilenmi dmelerinin arkasndaki metallerin birer birer yere, koridorun ta zeminine derken kardklar sesi duydum, sutyenimi nasl aacan merak ettim: Alkn bir beceriklilikle mi, acemi bir heyecanla m? Sutyenimi amad. Sutyeni yanlara doru esnetip gslerimi dar kard, bluzumun kollarn ve sutyen asklarn dirseklerimin stne doru kaydrd. Kollarm rahat hareket ettiremiyordum, hareket ettirecek halim de kalmamt aslnda, btn enerjim uup gitmiti, "ehvet uyuukluu," diye dndm, klitorisim acyordu, ellesin, esmer elini bacaklarmn arasna, tam canmn acd yere koysun istedim, eteim, uzun ve dar eteim, elinin bacaklarmn arasna, benim istediim yere girmesini engelliyordu. Srtm souk beyaz duvara dayal, dirseklerimin stnde bluzumun kollar ve sutyenin gya elastiki, ama kollarm ve beni rahat brakacak kadar esnek olmayan asklar... Hareket edemediim iin, onu hi ynlendiremediim iin, pantolonunun fermuarn aamadm, elini benim istediim yere doru itemediim iin ya da kendi dar ve uzun eteimi karamadm iin, yleyse ehvet uyuukluundan ve daha nemlisi onun stm-deki kontrolnden bir an nce kurtulmam gerektii iin, bir kez daha, "Yataa gidelim," dedim. "!" dedi. Bir fermuarn zlrken kard sesi duydum, bam omzuna dayayp aaya doru baktm. Pantolonu bacaklarna yapp kalmt, beyaz penye klotunu tek eliyle indirdi. Ak balkon kapsndan koridora szan baka evlerin klarnn aydnlnda esmer ve sert penisini grdm, iime girmesini istedim deli gibi. Eteimi yukar doru ekti, belimde toplad, kalamdan tutup, srtm duvara dayalyken, havaya kaldrd beni, bez bir bebekmiim gibi rahatlkla. Bacaklarm onun kalalarna yapk, iki akrobat gibi, ya da biri Giyom Tel, dieri bann stnde elmay tamaktan baka bir ilevi olmayan aptal bir uak gibi, hareket ettiremediim kollarm, bacaklarm ve duvarla onun penisi arasna skp kalm bedenimle, benden gl olduu iin stmde salad stnl daha fazla srdrmesine ehvetten uyumu her ne kadar organm varsa hepsine ramen izin veremeyeceime dair bir fke, anlamsz bir direni ruhu o anda beni ele geirdi. "stemiyorum," diye neredeyse bardm. "Ne?" dedi. Salarm alnmn stnden geriye doru efkatle itti. "Duydun, istemiyorum. Beni yere indir," dedim. Bir tek kelime daha etmedi. Beni yere indirdi, bacaklarna yapm duran klotunu ve pantolonunu giydi hi sesini karmadan. "Ne oldu?" demedi, "Neden?" diye sormad. Eteimi eke eke aa indirdim, el yordamyla bluzumun dmelerini ararken iliklemek iin, yerinde olmadklarn fark ettim. Kalbim gene hzl hzl atmaya balad, bir an ncenin ans klitorisime saplanp, oradan da yukarlara, beynime doru komaya balad. Srtm ona

dnp yatak odasna girdim. Tavandan sallanan ampuln gzlerim kamatrd, gardrobun ekmecesinden elime geen ilk tirt giydim. "Kahve ier misin?" dedim yatak odasndan mutfaa doru yrrken yzne bakmadan. Hl koridorda, biraz nce fermuarn ektii noktada kprdamadan duruyordu. Saatine bakt: "Saat 1'e geliyor," diye mrldand. "Yani?" dedim. "Kahve deil de bir bira isem daha iyi olacak." Yere diz kp mutfak dolaplarnn en cra kelerinde bira ararken, "Polisler alkoll araba kullanan bir polis yakalaynca ne olur," diye sordum. "Polisler, komiser yakalaynca," diye dzeltti. "Kusura bakmayn amirim, tanyamadk derler." "Ciddi olamazsn," dedim. "Ciddiyim tabii. Sen hi alkoll araba kullanmaktan ehliyeti iptal edilmi bir komiser tandn m?" "Tanmadm, ama ben bu konuda kstas saylmam, tandm tek komiser sensin zaten," dedim diz ktm yerden dorulmaya alrken. "Evde bira yok. arap var istersen." "Evinde bira olmayan bir Alman, teknik adamsz futbol takmna benzer," dedi. Ne diyor acaba diye dnmeye gerek yoktu, polis esprilerinden birini yapmt. Biraz nceki gerginliin ilikimize yansmayacan o zaman anladm, neden istemediimi sormayacan da.

ALTI
Bamn sa tarafn esir alan iddetli bir migren kriziyle uyandm: Normalde saati kurmu olsam bile uyanamayacam kadar erken bir vakitti. Kendimi dua attm. Omuzlarma scak suyla masaj yaptm. Elimde byk bir fincan dolusu koyu Trk kahvesiyle balkona oturdum dutan knca. Kafeinin migrene iyi geldii ynndeki kanmn sarslmas zerine, sabrla, saatin 8 olup da bakkaln almasn beklemeye baladm. Evde kahvaltda yiyebileceim hibir ey yoktu ve a karnna migren ilacm almak istemiyordum. Bakkal dkknnn kapsna frndan kan sarmtrak ekmeklerle dolu kasalar ve gazete ynlarn brakan kamyonetler birbirinin ardndan uzaklatnda, rak Hamdi toz kalkmasn diye nce plastik bir kovadan yerlere avu avu su atp, tozlar amura dntrm, sonra da hoyrat bir al sprgesiyle yerleri sprmeye balamt. Sprge mi daha hoyratt, Hamdi'nin yerleri spr biimi mi, karar vermek iin, migrene direnip camda bir mddet durdum ve onlar seyrettim. Sonunda bu sorunun bir yant olmadna karar verdim. Barmayla, fsldama aras bir ses tonuyla, "Haamdi-ii! Hamdiiii!" diye seslendim. Kafasn kaldrnca gz gze geldik: "Ooo, Kati abla! Erkencisin bu sabah. Gene btn gazeteleri mi vereyim abla?" Yantm beklemeden gazete tomarlarm balayan naylon ipi kesmek iin bak almaya kotu dkkna. Geri geldiinde, "Hamdiii!" diye seslendim gene: "Sepetin iinde liste var. Ekmek falan da lazm." "Tamam abla, derhal." Normalin en az yirmi kilo altndaki bedenini anlamsz bir eviklikle camdan sallandrdm sepete yneltti. Dirseimi pencerenin pervazna dayayp Hamdi'nin listede yazlanlar getirmesini beklemeye baladm. ki dakika sonra yeniden dkknn kapsnda bitti: "Ablaa, Sultan Bac reelinin brtlenlisi kalmam. Ayva ve ahududu var. Hangisini vereyim?" Grtlan skyorlarm gibi baryordu. Mahalle halknn uyur durumda kalmay becerebilenlerinin hatrna, elimle "Dur, sus," gibi bir iaret yapp, sarkttm sepeti yukar ekip bakkala gitmek iin terliklerimi giydim. Fofo gittiinden beri evde ettiim en gzel kahvaltnn ardndan, migren ilacm aldm. Yatak odasnn perdelerini ekip, kendini hissettirmeye balayan scaa ve yuvarladm koca bir fincan kahveye ramen, belki yarm saat uyuyabilirim umuduyla yeniden, sabah saat 6'da ktm yataa girdim. Uyandmda gne tepedeydi ve migren illetinden gerekten de kurtulmutum. ay suyunun kaynamasn beklerken mutfaktaki sandalyeye oturup, gazetelerin ilk sayfalarna gz atmaya baladm: ubat aynda patlak veren ekonomik krizin etkileri hl sryordu. lkenin eitli yerlerinde hayat pahallna isyan yryleri yaplm, Yozgat'n ilesi Elmada'da halk, kendisini aklselime davet eden iki milletvekilini tartaklam, milletvekillerinden biri Yozgat Devlet Hastanesi'ne kaldrlmt. Siyasi skandallar ve yolsuzluklarla sallanmayan Trk hkmetlerini drecek g, hayat pahallnn kemie dayad baklardr umarm, diye mrldandm. Lale'nin yayn ynetmeni olduu gazetenin nc sayfasnda grdm bir fotorafla gzlerim fal ta gibi aldnda, mutfaktan balkona tanm, ay sefas yapyordum: Fofo'nun eski sevgilisi kravatl avukatn resmiydi bu. Pislik herifin yannda benim standartlarmda son derece cazip bir adam ve evrelerinde de hatr saylr miktarda polis vard. "eteci prodktr sevgilisiyle lem yapt evde yakaland" balyla verilen haberin devamn okumaya balamadan, kendisiyle lem yaplan sevgilinin bizim kravatl avukat olmasn can yrekten diledim.

"stanbul'un ve Boaz'n en grkemli otellerinden At the Bosphorus'ta getiimiz pazartesi sabaha kar ilenen Alman film ynetmeni cinayetinde yeni phe. Benzerine ancak filmlerde rastlanan bir yntemle ilenen Alman film ynetmeni Kurt Mller cinayeti soruturmasnda ifadesi alnmak zere nl mafya lideri Mesut Mumcu, dn akamst saatlerinde sevgilisi A.K. (16) ile birlikte gnlerdir gzlerden uzakta lem yapt Fethiye'nin Kavakdibi mevkii yaknlarndaki muhteem saray yavrusu evinde ele geirildi. Daha nce Amerikan eski bakanlarndan stanbul hayran Clinton'n da kars ve kzyla birlikte kald At the Bosphorus otelinin Dolmabahe adl sitinde banyo yapt srada kvetin iine alr durumdaki elektrikli sa kurutma makinesi atlmas suretiyle yaratlan elektrik akmndan kurtulamayarak len Alman film ynetmeninin ekimleri iin Trkiye'de bulunduu Haremde 1001 Gece adl filmin prodktr Mesut Mumcu gnlerdir soruturmayla ilgili olarak ifadesi alnmak zere polis tarafndan aranyordu. Mesut Mumcu, daha nce su ilemek iin ete kurmak suundan yarglanm, delil yetersizliinden beraat etmiti. Mumcu, adam ldrmeye azmettirmek, zorla alkoymak ve cana kast gibi sulardan cezaevinde yatm, Af Kanunu'yla cezas ertelendikten sonra Mumcular Film adl firmay kurup, film prodksiyonu iine girmiti. Mumcu, ifadesi alnmak zere stanbul'a gtrlmek zere polis aracna bindirilirken, avukatnn da orada hazr bulunmas dikkatleri ekti." Anlamsal btnl olmayan cmlelerden oluan bu metinden bir sonuca varmak kolay olmasa da, Fofo'nun eski sevgilisi Avukat Ali Vardar, anlalan Mesut Mumcu'nun yeni sevgilisi deil, avukatyd. Eer yle ise, Ali Vardar'n zavall bir pislik olarak geirmekte olduu mrnde karsna bir ie yarama ans kmt: mvekkili hakknda bildiklerini bana anlatmak. Eski telefon defterimde bulduum Ali Vardar'n numarasn evirirken heyecanlydm: Ne tr bir plan izleyeceime henz karar vermemitim. Her yl yaplan en seksi Trk kadn anketlerinde dereceye girmekten gayet memnun olaca hissini yayan bir ses tonuyla telefonu aan kadna Ali Bey'le grmek istediimi syledim. "Yanl aradn canm, buras brosu deil, evi. Brodan ara," deyip telefonu yzme kapatt. Ayn numaray tekrar evirdim. "Hanmefendi, ben smail Yurdakul'un sekreteriyim, sizde Ali Bey'in bro telefonu varsa verebilir misiniz?" diye sordum. Sekreterliini yaptm smail Yurdakul'un kim olduunun, mhim biri olup olmadnn nemi yoktu. Bu trden sprntler kendilerine "hanmefendi" diye hitap eden birinin, zellikle de bir sekreterin varl karsnda kzgn tavaya dm bir para tereyana dnerlerdi. Tutarsa, Ali denen adamn bro telefonunu bulmak iin en kestirme yol buydu. "smail Yurdakul mu?" Bir an, "O da kim?" ya da hi olmazsa "Demin kendin grmek istiyordun," diyeceini sandm. Gene de kadnn zeksn abartmaya gerek yoktu; bu trden ackl bir sahne yaanmad aramzda. "2937347 Ali'nin brosu," deyip telefonu gene yzme kapatt. Kadnn numaray ezbere bildiine baklrsa Ali, cinsel tercihlerini deitirmi, kendi klasna ve mvekkil evresine uygun birini de bulmutu. Bro numarasn evirdiimde karma kan nispeten derli toplu bir sesten Ali Bey'in darda olduunu, saat 6'dan nce dnmeyeceini, o saatten sonra tekrar aramam gerektiini rendim.

ukurcuma'nn darack sokaklarndan yllarn alkanlyla ciddi bir hayati tehlike atlatmadan geip dkkna giderken aklmda ne Kurt Mller cinayeti, ne de Batuhan vard. La Sonnambula'nn 34 yanda len bestecisi Bellini'yi dnyordum. Dnyordum derken, adamn nasl grnd, nasl bir insan olduu hakknda en ufak bir fikrim yoktu, sadece keke 34 yanda lmeseydi diye dnyordum: Trk siyaseti, yaamasnda hibir hayr olmayan bir sr insanla doluyken, neden onlardan biri deil de Bellini lyordu stelik? Sonunda, gazete okumann beni olumsuz etkilediine karar verdim. Btn o yolsuzluk haberleri, arsz suratl siyasetiler ve szde iadamlar kiiliimin kt yanlarn aa karyordu. Dkknn klimal serinliinde yalnz bama bilumum aylar iip mteri beklerken de Bellini ve Trk siyasetileri peimi brakmad: zamansz bir saplant halinde. Batuhan' bu kez ayc Recai'den nce ben grdm. Saat 3' biraz geiyordu. Maalesef, gene sivil giyinmiti. Vitrindeki kitaplara bir gz atp, ieri girdi. "Merhaba," dedi. Mesafeli, dalgn, sanki aramzda hibir ey yaanmam gibi, tokalamak iin elini uzatt. Yava yava Batuhan'n bir ruh hastas olduunu dnmeye balamtm: Hani, dn gece olup bitenleri anlay ve olgunlukla kabullenmiti? "Merhaba," dedim tokalamak iin uzattm elime bakp bir manikrcye gitme zamanmn geldiini dnerek. Ne kadar nankrd bu insan bedeni denen ey. Bellini'yi. trnaklarm ve Trk siyasetilerini dnmeyi biraz erteleyerek, dncelerimi Batuhan'a younlatrmaya altm. "Bugn gene sivil giyinmisin," dedim laf olsun diye. "Ben hep sivil giyiniyorum." "Nasl hep? lk grtmzde niformalydn." "O gn merkezde resmi bir toplant vard, onun iin yle giyinmitim, yoksa sivil gezerim." "Hmm," dedim, laf olsun diye sylediim bir szden kaynaklanan diyalogu daha da uzatmamak iin. "Mesut Mumcu'yu gzaltna almsnz." "Almlar." "Bu soruturmaya sen bakmyor musun?" "Bunun adi bir cinayet olmas halinde ben bakyorum. Aksi halde organize sularla mcadele. imdilik birbirimize gol atyoruz. Tahmin edebilecein gibi ben malubum." eri girdii ankine oranla, daha normaldi imdi tavrlar. Bir sandalye ekip oturdu. Tam bir ey sylemek iin azm amken alan cep telefonuyla susturuldum. Batuhan konumak iin sokaa kt. "Mesut Mumcu'yu brakmlar. O kadar tantana, gazeteciler ordusu... Fos kt," dedi yeniden ieri girer girmez. "Ne umuyorlard ki?" "Mller'i Mesut Mumcu'nun ldrttn, gzaltna alnr alnmaz da bunu itiraf edeceini umuyorlard. Umut fakirin ekmei demiler. Yllarn Mesut'u bunlara pabu brakr m? Elimizde herifi iki gece ieride tutacak delil bile yok, zaten, 'Ben ldrttm,' dese ne olacak? Hangi savc bu davann altna yatar?" Bu laf ilk kez duyuyordum, hemen argo daarcma ekledim. "Oysa sen bunun bir ak cinayeti olduunu ve katilin kadn olduunu dnyorsun." "Katil kadn olmasa bile..." Dn akamki konumamzdan sonra bu yargsndan da eskisi kadar emin deildi. Yz morla krmz aras bir renge brnmt. fkelenince azndan kanlar tartmaktan, szcklerini "bir bayann yannda kullanlrlk" standardna gre semekten vazgeti.

"Hangi tetiki kurbann sa kurutma makinesiyle ldrmeyi akl eder sylesene! Hadi, akl etmeyi de brak, byle bir eyle kim urar? Yok, uzatma kablolarn yannda getirecek, yok, sa kurutma makinesi bulacak... Hangi denyo yapar lan bunu? eker tabancay, arjr boaltr pezevengin cierine, bitti gitti. Dner evine, girer dalgasnn koynuna." O gnn ilk sigarasn yaktm. Syleyi biimi neyse de, syledikleri mantklyd. "Kimseye laf anlatamyorum. Mller genliinde tor-baclktan ieri girmi diye herifler sanyor ki, eskiden kk apta i eviriyordu, imdi sapyla gtrecek, hem de Mumcu kardelerle ortak i yapacak. Beyazlan film ekibindekilerin cebine doldurup mu tattracak ibneler?..." Krmz suratna ek olarak bir de gzleri prtlemiti. Sinirli insanlarn yzme fkrtt tkrklerden de, ortama yayd, nasl diyorlar, negatif elektrikten de hi holanmam. "Bo ver bunlar," dedim. "Bir ey ielim." "elim! elim tabii. Rak var m?" "Kola mola demek istemitim." "O zaman kola ielim gzelim." Buzdolabndan kola iesini karrken, arkamda durduunu hissettim. Bir eliyle salarm yana doru itip ensemi perken, br eliyle ortumun kemerini zyordu. Eli klotumun iine girdi, bir anda bileinden tesi grnmez hale geldi, biraz sonra elini oradan kard, yzm ve bedenimi kendine doru evirdi, bir yandan gzlerini ksarak gzlerime bakarken, bir yandan da pantolonunun fermuarn zd, esmer, koyu esmer, ikin damarlar yznden mor gibi grnen penisini karnma dayad, o bir silahm, beni silahyla tehdit ediyormu, silahn ateleyince barsaklarm dar frlayacakm gibi. Kola iesi hl elimdeydi. Gerek dnyayla; her an kapdan ieri girebilecek bir polisiye meraklsyla, yolunu arm ve evredeki en yol tarifi sorulacak dkkn olarak benimkini gzne kestirmi bir turistle, iten erken km, bu scakta sokaklarda dolamaktan yorulmu bir arkadala aramdaki ba koparmama izin vermeyen dnyal bir nesne olarak pet kola iesi elimdeydi hl. O yzden, ieyi elimden ekip almaya alnca vermedim. Orada, mutfa dkkndan ayran turuncu, yeil, mavi izgili perdenin arkasnda, ortum ve klotum yerde, ayaklarmn stnde, iini altna karm bir ocuk gibi, kabahatli bir ocuun birazdan yiyecei azarn iddetine dayanmak iin sk sk oyuncak kamyonetine sarlp beklemesi gibi, ben de kola ieme sarlp durdum. Penisi, rengi kla birlikte deien bir taftayd; imdi mor deil, arap rengiydi. Ban iki yana sallayp, bir sorudan ok, bir olguyu tespit edermiesine, "Beni istemiyorsun," dedi. Krk yllk evliliin ardndan sylenmi bir cmleydi bu; kadnn kocasna syleyecei, ardndan da, hemen yanndaki etajerin stnde duran viski bardandan bir yudum alp, "Baka biri mi var?" diyecei, adam, "Hayr yok," deyince de, "Biliyorum, baka bir kadn var. Sarn, benden ok daha gen. Onunla grdm seni," diyecei, uzun zamandr kollad frsat o anda, yatak odasnda kars viskileri birbiri ardna yuvarlarken yakaladna kanaat getiren kocann, sonunda, derin bir nefes alp, "Evet, baka biri var. Onu seviyorum," diyecei, kadn, sa ba darmadan halde bir viski daha koyarken perdenin kapanaca, izleyici kadnlarn balarn fkeyle kocalarna evirecei, izleyici kocalarn, ok gen ve ok sarn bir sevgili hayaliyle evlerine, yataklarndaki bildik desenli, buruuk araflara doru yollanaca. Tekrar, "Beni istemiyorsun," dedi. Bu kez daha mesafeli, bana deil, kendisine daha mesafeli, kendini benim gzmle grmeye alyormu da, neden onu istemediimi kefetmeye alyormu gibi, bu "istememe" hali gerekse, buna derhal bir zm bulabilecekmi gibi.

Gsme skca bastrdm ieyi mutfakta tezgh niyetine duran portatif masann stne koydum. "Seni istemiyorum demek, fazla iddial olur," dedim, ben deil de ermi bir kii konuuyordu sanki. Vcudunun dier yerlerinden aslnda daha beyaz, hatta pembe-beyaz olduunu bu tuhaf cmleyi sylerken fark ettiim penisini ieri iterken, "ddial ne demek?" diye sordu. Yerde, ayaklarmn stnde duran ortuma ve ortun stnde duran klotuma baktk ikimiz birden. Onun gzleri bacaklarma, sorduu sorunun yant dizkapaklarmda yazlym gibi, dizkapaklarma dikildi sonra. Kck mutfakta yanma gelmesi iin bir tek adm, hatta yarm adm atmas yeterliydi. Mahrem bir efkatle; bir erkein ancak ok sevdii sevgilisine gsterebilecei bir efkatle beni giydirdi. O deil de baka biri olsayd, ya da o polis olmasayd, ya da hayatmn en krlmaz nyargs polislere ynelik olmasayd ne hissederdim bilmiyorum, ama o anda, sadece, mideme gl bir yumruk yemi gibi oldum. Batuhan kapdan kp yoku aa Karaky'e yrmeye baladnda, o gn Ali Vardar'la grmeden de olduka tatsz geirdiime karar vermitim. Bu karan yaklak her on dakikada bir deitirip, sonunda saat 6'da adamn brosunda olacak ekilde dkkndan ktm. Birka kez Fofo'yla nnde bulutuum Asmalmescit Soka'ndaki binann kaps kapalyd. Zillerde Ali Vardar adn arayp bulamaynca, yanl geldiimi dnp, dier binalara da baktm; bu isimde biri yoktu. Tekrar ilk binaya dnp, stnde avukat yazan zillerden birine bastm. Duofondan konutuum bir adam, Ali Var-dar'n brosunu iki ay nce buradan tadn, yeni adresinin kapcda olmas gerektiini, yoksa yneticinin zilini almam syledi. Ali Vardar'n harika bir manzaras olduunu daha kapy alarken tahmin ettiim Gmsuyu'ndaki yeni brosunda sekreter masasnn karsndaki koltua ker gibi oturduumda saat 6.35'ti. Sekreter, Ali Bey'in randevusuz kimseyle grmediini sylemi, ben srar edince, 'kendisine bir soru sormak zere' bronun iinde kaybolmutu. ki elini Mslman usul dua eder gibi havada aa aa ve al desenli kravatn savura savura gelirken, "Kati, bu ne srpriz!" diye sahte bir lk att Ali Vardar. "Beni grmek senin iin olsa olsa kt srpriz olur Ali," dedim. Duymazlktan geldi. Bu erkekler byledir ite, huzurlarn karacak eyleri duymazlar. Ali, elini iki krek kemiimin arasna yerletirip, duruma hkim ahs olarak srtmdan ite ite beni alma odasna ynlendirdi. Odaya girer girmez de, "Ne iersin?" diye sordu. Bu soru karsnda ilk kez bu sevimsiz adama ynelik bir sempati kprts oldu iimde. "Sert bir ey. Viskin var m?" "Var tabii. Buzlu?" "kisi de varsa, hem buzlu, hem sodal," dedim. Bu scakta canma kastm yoktu. Ali, viski getirmek iin odadan karken, telefonunu kullanp kullanamayacam sordum. Dkkndan kmadan Lale'yi aram, sekretere telefon balamamasn syledii bir toplantda olduunu renmitim. Artk toplantsnn bitmi olacan umuyordum. Lale'nin sesini duyduumda, iimi byk bir sevin kaplad. Akam en ge 9'da onun evinde olacam, bir konuda mutlaka ona akl danmak istediimi syledim: Bu konumann ardndan cilt bakmndan kmasna rahatlamtn. Ali elinde iki bardakla dnd: Biri, neredeyse azna kadar viski-soda-buz karmyla doluydu, dieri ise turuncumsu bir svyla. Meraklym ya, ne itiini sormadan edemedim.

"Campari portakal. Geen yaz talya'dayken altm. Denemek ister misin?" Masasnn stnde duran barda bana doru itti. "Sa ol, daha nce de imiliim var," dedim. Bu trn yeni "altklar" her eyi Montgolfier kardeler edasyla evrelerindekilere tantma huyuna baylyordum dorusu. "Yeni imajna da uygun bir iki, ne yalan syleyeyim," dedim. "Benimle ikiler zerine konumaya gelmedin herhalde," dedi misilleme olarak. "Bu sabah gazetelerde resmini grdm de ondan geldim." "Resim mi? Ne resmi?" Numara yapmyordu. "Mesut Mumcu'yla birlikte ekilmi, Fethiye yaknlarnda, bilmem ne mevkiinde." "Resmim mi km? ok i vard, gazetelere hi bakamadm. Kza syleyeyim de gazeteleri alsn." Telefona sarld, dahili hattan sekreterini arad. "Gazetedeki resmimle, senin buraya gelmen arasnda gene de balant kuramadm," dedi telefonu kapadktan sonra. "Mesut Mumcu'nun da adnn kart cinayetle ilgileniyorum." "Cinayetle ilgileniyorum da ne demek?" "stanbul'a ekmeye geldikleri Haremde 1001 Gece filminin barol oyuncusu Petra Vogel, benim arkadamdr." "Ondan m pheleniyorlar imdi de?" Sorusunu clz bir argmanla geitirdim. "Hayr. Sadece, olaylara ister istemez tank olunca benim merakm uyand. Bu cinayet hakknda bilgi edinmek istiyorum." "Grecein insan ben deilim." "Yapma Ali. Senden istediim bildiklerini anlatman o kadar." "Bildiim tek ey Mesut Mumcu'nun olayla ilgisi olmad." "Ben de ilgisi olduunu sylemedim ki zaten. Hangi mafya patronu adamlarna kvetin iine sa kurutma makinesi atarak birini ldrmelerini emreder veya hangi kiralk katilin hayal gc bu kadar genitir? Ben de Mesut Mumcu'dan phelenmiyorum. Benim phelendiim, Mumcu'nun bu kadar para harcamaya niyetlendii bir projeyi Mller gibi, nasl desem..." Rahmetli hakknda uygun bir sfat aradm, "yeteneksiz"de karar kldm. "... yeteneksiz birine teslim etmesi. Senaryoyu yzylmzn en iyi yazarlarndan biri yazyor, filmin ynetmeni ise Mller. Sence de bu olayda bir tuhaflk yok mu?" "Kim yazm ki senaryoyu?" "Giacomo Donetti." "Yaa," dedi. Donetti'nin kim olduu hakknda, geen yazki talya tatiline ramen, bir fikri olmadna emindim. Bilgi yarmas elemelerinde de deildik zaten. "Bence bu Don-eti hikyesi bir tesadftr." Koskoca Donetti'nin ismini yle bir telaffuz etmiti ki, glmemek iin dudaklarm srmak zorunda kaldm. "Mesut'un nl senaryo yazarlar falan bulabileceini sanmam." Durdu. "Bu prodksiyon firmasn damat Yusuf iin kurdu. Belki onun bulduu biridir. Veya Alman ortaklarnn ayarlad biridir, ama sana kesenkes syleyeyim, Mesut'la ilgisi yoktur." "yi de, senin mvekkilin bu ie epey bir para yatryor. Neden Mller'le arur etsin parasn? Herhalde aratrp soruturmutur: Kim bu Mller, kim bu Donetti, kim bu Petra Vogel? Sonuta adam, u ya da bu ekilde bir iadam; para kazanmak isteyen biri." Ali, kendi kendine, "adam... adam..." diye mrldand. Bir mafya patronuna iadam diyen ilk insanmm gibi hissettirmiti bana kendimi. Niyetim ne Trkenin imknlarn ne de bir Trk avukatn havsalasn zorlamak deildi oysaki. "adam da denebilir tabii," dedi sonunda. Gene dayanamadm.

"Sen bu adamn bir 'iadam' sfatn bile hak etmediini dnyorsan, savunmasn neden stlendin Allah akna?" dedim. "adam olmayabilir, ama herkes savunulmay hak eder," dedi hi duraksamadan. Hukuk fakltelerinde dirsek rtenler dnda kimsenin anlam veremedii bu cmleyi syledii iyi olmutu: Bu konuda ikinci bir soru sormakla uramadm. "Benim sylemek istediim: Adam, iadam olsun olmasn, para kazanmak peinde deil mi? Yani herkes gibi." "Anlyorum ne demek istediini. Bu filmden para kazanmak istiyorsa, neden Mller gibi biriyle alyor diyorsun. Peki, Mller'in filmlerinin para kazandrmadn nereden biliyorsun? Belki adamn yapt filmler ok para kazandryor?" Ali gibi birinin bile annda yakalayaca bir mantk hatas yaptm kabul etmeliyim. Bu sinema iinde para kazanan film yapmakla iyi film yapmak arasnda doru orant yoktu; esasen, her eyde olduu gibi. "Haklsn. Peki, Donetti'nin kitabnn film haklarn almalarna ne diyeceksin? En azndan o noktada bir tutarszlk var." "Herhalde onun da bir aklamas vardr, ama dediim gibi bu konular konuacan kii ben deilim." Uzlamac bir insanmsm gibi, gene "Haklsn," dedim, hemen ardndan ikinci grup sorularma getim. "Polis, mvekkilini neden gzaltna ald ve neden brakt, en azndan bu konuyu seninle konuabilirim, deil mi?" "Gzaltna ald ve brakt m? Brakldn nereden karyorsun?" Bardamdan az nce aldm yudumu yemek boruma zorlukla yolladm. Mumcu'nun brakldn ben "nereden karabilirdim" gerekten de? "Braklmtr diye dndm, gerekten brakld m yani?" Yalan sylerken gene tk dememitim. "Brakld, bugn akamst, birka saat nce." Ali hibir eyden phelenmemiti; zaten, cep telefonlu polislerle fingirdediimi tahmin edecek kadar fantezi dnyas gelikin bir adam olsa, avukat olur muydu? "Neden braktlar?" "eride tutamadlar da ondan." Kendi avukatlk becerisini kastediyordu, Mesut Mumcu'nun masum olduunu deil. "O zaman gzaltna niye aldlar?" "Gzda vermek iin. Korkacak, eli ayana dolaacak ve itiraf edecek sanyorlar. Sen bile dnyorsun Mesut'un sa kurutma makinesiyle kimseyi ldrtmeyeceini, polis bunu dnmekten ciz mi? Nereden baksan samalk." "Gzaltna alndnda sen neden yanndaydn?" "Beni armt. stanbul'daki evine, brosuna gitmiler, buraya da gelirler nasl olsa diye dnm. Ne var bunda? Adamn sulu olduu anlamna m geliyor yani?" "Yoo, ylesine sordum. Neden celalleniyorsun?" "Celallendiim falan yok." Bu anlamsz sohbeti buzlu viskiye ve oturduum yerden iime sindire sindire seyrettiim Topkap Saray, Haydarpaa ve hatta ksmen Adalar manzarasna ramen daha fazla srdrmeye niyetim yoktu. Ne demi Trklerin atalar? Nerede trak, orada brak. Bu ne demekse? stanbullu taksi ofrlerinin ve benim "birinci kpr" olarak adlandrdmz Boazii Kprs'n Fofo'nun hediyesi Jarabe de Palo'nun La Flaca albmn dinleyerek geerken, dncelerimi, hi olmazsa birka saatliine cinayetten ve Batuhan'dan uzak tutmaya karar

verdim: zlemini ektiim doru dzgn bir yemek, rnein zeytinyal taze fasulye yiyecek ve Lale'yle ene alacaktm. Evden ieri adm attmda, ortal buram buram saran kokudan, doru dzgn yemek hayalimin bu gece de gereklemeyeceini anladm: Lale, ortalama bir talyan' fcceten gtrecek bir Trk icad olan sarmsakl yourtlu makarna yapmak zere kollar svamt. "Erken geleceimi nasl tahmin ettin?" "Etmedim ki. Senin yemeini ayracaktm. Alktan lyorum." "Yemee dar karz diye dnmtm," dedim alamakl bir sesle. zel olarak bu gece iin aldn tahmin ettiim, suyun iinde, dans etmesi iin krbalanan kleler gibi, ackl ve ruhsuz bir halde oynayan renkli makarnalarn asla pe atmayacan bile bile. "Samalama, o kadar uratm. Hem de renkli makarna aldm," dedi rpma teliyle yourdu kartrrken. Evin kk bahesini karanlk bir glgeyle kaplayan ceviz aacnn altndaki masada makarnalarmz yerken ikimiz de dncelere dalmtk. Uzun sren sessizliklere katlanamadn iyi bildiim arkadam Lale: "Nasl olmu?" dedi, makarnay kastederek, "Kt olmu," demeyeceime dair bir gvenle. "Tuzu biraz fazla olmu," dedim. "Boa harcadm btn tuzlar br dnyada kirpiklerimle toplayacakmm," dedi, sylediini gerekten umursadn dndrtecek kadar ciddi bir suratla. "O da nereden kt?" "Yeni rendim. Temizlie gelen Havva Hanm syledi. Tuz kutsal bir ey." "Bu makarnaya fazladan koyduun tuzlan kirpiklerinle toplaman en az be yl srer. Keke, yemee dar kalm dediimde kabul etseydin," dedim. "Samalama. Yani, o kadar da tuzlu deil," dedi glerek. "Hem tuz neden kutsal olsun ki?" "Bilmem. Havva Hanm da nedenini bilmiyordu." Gene bir sessizlik oldu. "Belki Lut'un karsyla ilgilidir," dedim, azm karnm doyurmak iin tktrdm makarnalarla doluyken. "Lut'un karsyla ne alakas var?" "Sodom ve Gomorra'daki felaketten ailece kaarlarken, kadn geriye dnp baknca, tuz direi olmutu. Lut ve iki kz sz dinleyip arkalarna bakmadlar ve koskoca kavimden bir tek sa kurtuldu ya," dedim. "Ben, Lut'un kars ta olmutu diye hatrlyorum." "Hayr, tuz direi olduundan eminim." Tevrat efsaneleri konusunda herkesle ak atabileceimi en iyi Lale bilirdi, o yzden bu tartmay uzatmayacan dndm. Tahminlerimin aksine, konumaya devam etti. "Tuz veya ta, her ne olduysa, Sodom ve Gomorra'da yanp kl olan mallarn son bir kez grmek istemesi yznden oldu. Maln mlkn kaybetmeye dayanamad iin kente son bir kez bakt, deil mi? Bence..." "Yoo, mallan iin baktn da nereden kardn?" "Tabii, yanan mallarna bakt son bir kez, yoksa neden arkasna baksn?" "Al ite, kadnlara dair korkun ve seksist bir... bir..." Her sinirlendiimde olduu gibi alengirli Trke kelimeler aklmdan uup gitmiti. En uygun szc aramaktan vazgeip devam ettim: "Kadnlar srekli mal mlk peindeler ya, paragzler ya, yanan mallara da kadnlar zlr tabii. Geriye dnp onlar bakar, onlar tuz direi olur. Halbuki Lut'un mallar falan umurunda deildir, erkek olduu iin parayla, pulla, mal ihtirasyla ilgisi yoktur. Dimdik ba hep ileri doru bakar Lut'un. Zaten, o gece maarada da kzlar onu sarho edip, babalarndan hamile

kalrlar. O kadar sarhotur ki Lut, kzlaryla yattn bilmez, ama ereksiyon olamayacak kadar da sarho deildir." Bas bas barmaya balamtm. Kzlarn babalarn sarho edip, kavimlerini srdrmek iin srayla babalaryla yattklarna dair hikye, Sodom ve Gomorra felaketlerinin ikinci ksmyd. "Sakin olur musun ltfen," dedi Lale. "Ne olacak kadnlar paragz olsa? Lut'un kars, yanan malna mlkne dnp baksa ne olacak?" "Kadn ok sevdii ehrine bir kez daha dnp bakmak istese ne olacak? Arada fark yok mu sence Lale? Paragz, mal hrsyla dolu bir kadnla, yaad ehrin yokularn ve dzlklerini, evini ve bahesini, kapsnn nndeki hanmeli aacn seven bir kadn arasnda hi fark yok mu?" "Var tabii de, ne fark eder o ya da bu nedenle Lut'un karsnn arkasna bakmas? Yani, imdi bunu mu tartacaz?" "Lut'un karsyla ilgisi yok bunun," dedim. "Kadnlarn biyolojik zelliklerinden biriymi gibi syleniyor kadnlar aleyhine olan bir sr ey. Sanki kadnlarn det grmesi ya da ocuk dourmasndan bahsediliyormu gibi: Kadnlar mala mlke dkn olur. Bilimsel bir tespit deta." "Tuz..." "Tuz muz deyip durma. Kadnlara kar nyarglar var, klieler var. Sen benden daha iyi bilirsin, kendin diyordun, 'Yorucu olmuyor mu, koca bir gazetenin yayn ynetmenlii,' diyorlarm sana, erkek olsan ne kadar yorulduun umurlarnda olacak m? Ben sana syleyeyim, hayr, olmayacak. Senin yorulman neden bu kadar umurlarnda acaba? Hemcinslerinin byk ounluu gibi sen de evde oturup ocuunu bytrsen, yorulmazsn, deil mi? Kadnlar, kadnlar iin belirlenmi hafif ileri yapmaldr, deil mi?" Tam anlamyla zvanadan kmtm. Lale'yle ilgili verdiim rnein tarttmz konuyla ilgisi olduundan phem vard, ama u anda mantksal balantl argmanlar ileri srecek durumda deildim. "Senin sinirlerin bozulmu canm," dedi Lale. kadnlarna zg soukkanlln korumay baarm, benimle az dalana girmemiti. Bu yzden kendisiyle gurur duymas gerektiini dndm: Ben ve benim gibi fanileri o ve onun gibilerden ayran zellik de buydu ite. Lale, tabaklar toplayp ieri girdi. Bahede tek bama biraz pinekledikten sonra, ben de peinden mutfaa gittim. "Ne oldu bugn?" diye sordu. Kirli tabaklar makineye yerletiriyordu. "Azmn iinde ka tane di olduunu bilmeden, gkteki yldzlar saymaya kalkyorum, ne olacak?" dedim. "Ne gzel laf, Almancadan m evirdin?" dedi. Lale, Trkemin iyi olduunu bir trl kabullenemez, srekli yanllarm yakalamaya alrd. "Bilmem, babam sylerdi. Mesele haddini bilmemek yani." "Ne ilgisi var ekerim haddini bilmemekle? Hobi olarak detektiflik yapmaya baladn. Byk bir iddian m var? Yok. Bu cinayeti aydnlatamasan ne olacak ki?" "Ne hobisi? Haftada iki gn er saatten batik kursuna balamm gibi konuuyorsun. Bir insan ld, hl ortalarda gezinen bir katil var. Sen de buna hobi diyorsun." "Kt bir kelime semi olabilirim. Demek istediim, bu senin iin deil. Polis misin sen? Kendi halinde kitaplk yapan bir kadnsn." "stersen bu konuyu brakalm. Beni rahatlatmak istediinin farkndaym, ama inan hi faydas olmuyor. Ayrca, sorunum 'hobimle ilgili deil." "Neyle ilgili o zaman? evreni seksist erkekler mi sard?" Biraz nceki tartmada sylediklerimin gecenin ilerleyen saatlerinde srekli bama kaklacandan, daha nceki tecrbelerime dayanarak, bir an bile pheye dmemitim zaten.

"Demin sylediklerimin doru olduunu sen de biliyorsun. Her ey kadnlar aleyhine arptrlyor." Mutfak tezghnn stnde duran sigaralardan bir tane yakarken, "Her ey olmasa da bir sr ey," diye ekledim. "stersen sana bizim gazetede bir ke yazarl vereyim. Nasl olsa Trken yeterince kt; dier ke yazarlarnn arasnda yabanclk ekmezsin. stelik gvursun da.", "Trkem niye ktym?" dedim sinir iinde. "arptrlyor deil, arptlyor denir," dedi okuma yazmay herkesten nce sken alkan kz ocuu edasyla. "Sen benim Trke konutuum kadar Almanca... Hadi Almancay brak, zor bir dildir. Herhangi bir dili benim Trke konutuum kadar konu, seni alnndan peceim." "Benimle itimeye mi geldin, Kati? Eer gerekten bunun iin geldiysen, hi iyi bir zaman semedin, kavga edemeyecek kadar yorgunum, ayrca benim bildiim ngilizce de bana yetiyor." En iyi arkadamla sidik yartrmak gerekten de nereden kmt imdi? "Tamam, tamam, haklsn," dedim. Hemen ardndan da iyi niyetimin bir gstergesi olarak kahve yapmay nerdim. "Akam yemeinden sonra kahve itiim yalar geride kald. Ben ak bir ay ierim. Demlemene gerek yok, poet aylar var orada," dedi. Kahve Lale'nin uykusunu karyorsa, Lale'den be ya daha yal olmam itibariyle ben komaya girmeliydim: Kendime nane ay yaptm. Evin orta katndaki salonda otururup aylarmz ierken Lale'ye Batuhan'la aramzda geenlerden sz ettim. "Adamla yatmak istiyorsan, yat tabii. Polislerle yatlmaz diye bir ahlak kural m var Almanya'da?" dedi. Lale, sinirlerimin stnde ustaca dans etmeye devam ediyordu. "Almanya'yla ne ilgisi var? Ben o kadar polis dmanymm ki, kendim bile farknda deildim. Yani bu derece olduunun." "Haa! Demek nyarglara ve klielere o yzden bu kadar karsn." Yemekte sylediklerimi bama kakmaya bkp usanmadan devam ediyordu, ben pes edip o ana kadar sylediklerim ve bundan sonra syleyeceklerim iin zr dileyene kadar da bu konuyu eeleyip duracakt. "Biraz ara veremez miyiz?" dedim. "Anlamaya alyorum neden bas bas bardn." "Anlalacak bir ey yok. Sinirlerim bozuktu. Sen kendin de syledin." "Batuhan yznden mi bozuktu sinirlerin?" "Ne yapacam bilmediim iin bozuktu. Normal koullarda birlikte olmak isteyeceim bir adamla, o adam polis olduu iin..." "Bunu niye bu kadar sorun yaptn anlamyorum: Birlikte olmak istiyor musun, istemiyor musun? Normal koullarn, anormal koullarn bununla ne ilgisi var?" "Peki ama bu adamla birlikte olmay neden istemeyeyim? Ortalk yakkl, ho, polisiye okuru erkek mi kaynyor?" "imdi de ayama kadar gelen ksmeti karmayaym tribine mi girdin?" Birden gzlerini ksp, kafasn iki yana sallayarak, byk bir kif edasyla, "imdi anladm. Sen, benden icazet almak istiyorsun bu adamla birlikte olmak iin. Ben 'Aman ne iyi adam,' dersem, iin rahatlayacak," dedi. "im rahatlayacak tabii, ama daha nce de senin onaylamadn adamlarla birlikte oldum." "Yo, bu kez farkl. Sadece senin nyarglarn deil kafan kurcalayan. evrendeki insanlar da dnyorsun. Fofo ne der? Pelin ne der? ayc Recai ne dnr? Sen gerek bir Trk oldun! Sapna kadar Trk oldun sen!" Bu szde kefi Lale'yi ok elendirmiti. Kahkahalar atarak devam etti monologuna:

"Konu komu ne der, ha? Eve girip karken gren olsa, polis niformasyla... Ne dnr herkes. Peki, o zaman sana syleyeyim ne dneceklerini: Kati imdi de bir polis bulmu diye dnrler. Bu yzden kimsenin seninle ilikisini keseceini sanmam, canm. Hem adam trafik polisi deil, cinayet masas polisi." "Komiseri," diye dzelttim. "Ayrca niforma da giymiyor." Aslnda niformal hali sivil halinden daha kt ya, neyse. "Hem, trafik polisi olsa ne olacak?" "Ya, ite gazete okumay reddetmenin sonulan. Trkiye'yi sarsan kamuoyu aratrmasnn sonularn bilmiyorsun: Bir aratrmada halkn en rveti meslek grubu olarak nitelendirdii kesim, trafik polisleri kt." "Her beinci kiinin trafik polisine rvet verdii saptanmt," diye ben tamamladm Lale'nin lafn. Gazete okumasam bile her eyi biliyordum ve bunu gstermek iin hibir frsat karmazdm. Lale gene katla katla, dalga geer gibi glmeye balamt. Onu umursamadan syleyeceklerimi tamamladm: "Bu aratrmann Trkiye'yi sarstn falan hatrlamyorum, fakat Laleciim." Lale, imdi de kahkahalar arasnda, anneannesinin her karlamamzda yapt gibi, "Ay, sen ok yaa e mi!" diye lklar atyordu. "Ne oluyor? Bana da sylesen de birlikte glsek," dedim. "Ne demek 'her beinci kii'? Doruyu syle, bu sefer de Almancadan evirdin, deil mi? Nereden buluyorsun byle eyleri? 'Her beinci kii'ymi. Doruyu syle, evirdin mi evirmedin mi bunu?" "Ne denir ki?" dediim anda, Trke nasl dendii aklma gelmiti: Her be kiiden biri. "Evet, evirdim. Ne olacak? Trkler de bir sr eyi ngilizceden eviriyor. 'Kendine iyi bak,' diye bir laf m vard Trkede? Ben de ngilizceden deil, Almancadan eviriyorum. Ayrca senin bu baretmen, bapsikiyatr, babilgin ve ba Trk Dil Kurumu Bakan tavrlarndan da skldm," dedim. Benimle her konuda dalga geilebilirdi, ama Trkem konusunda asla! Aa kata inip antam ve arabamn anahtarlarn ararken, Lale st dkm kedi gibi peimden geldi. Son pimanlk fayda etmiyor, krlan kalpler iki tatl szle onarlmyor. Tam apartman kapsnn nnde bo bir park yeri buldum. lene kadar uyuduum iin olsa gerek, en ufak bir yorgunluk hissetmiyordum, ama kendi sarmsak kokumdan ve Lale'yle didimekten serseme dnmtm: Eve girip bol bol su imek ve dilerimi fralayp lk bir du almaktan baka isteim yoktu. Bir tuhaflk olduunu aslnda daha evin kapsn aarken anladm: Kapy hep iki kere kilitlerdim, el alkanl, oysa bu gece kilitli deildi, anahtar kilidin iinde yumuaka dnd ve kap ald. "Sabah evden karken kilitlemeyi unuttum demek lanet migren yznden," diye dndm, stnde durmadm. Antrede sandaletlerimi karp, buz gibi tan zerinde yalnayak yryerek mutfaa gittim, koca bir bardak ime suyu doldurdum kendime. stanbul musluk sularnda bir kz bile ldrecek kadar bakteri ve mikrop kaynadndan, biz stanbullular, ime suyumuzu ieyle satn almaya mecburuz. Suyu bakkaldan eve tamann zorluundan yaknmaya hakkm yok, bu ii bakkaln ra yapyor, ama elimi muslua dayayp su imeyi zlyorum dorusu. Evin n tarafndaki salona hi girmeden, Fofo'yla benim yatak odalarmzn, banyonun ve benim alma odamn olduu arka tarafa doru yneldim, banyodaki aynann karsnda soyunup dua girdim.

En sevdiim pembe ortumu ve Donald Duck'l tirtm bu sabah kirli sepetine attm iin pimanlk duyarak, iekli bir elbise giydim, salarmdan damlayan sular emsin diye de omzuma bir havlu attm. Ve televizyon izlemek iin salona girdim. Salona gireceime, dorudan yatama girip gzlerimi kapayp birka koyun saydktan sonra uyumaya balasaydm, adamcaz belki de beni uyandrmak yerine ekip gidecek ve bu karlama da hi yaanmam olacakt. Fakat salona girmitim bir kere. Antreden vuran n yaratt lolukta grmedim koltukta oturan adam: nsan ou zaman sadece greceini tahmin ettii eyleri gryor: Kanepeyle koltuun arasnda duran sehpann zerindeki lambay yaktktan sonra ise, tahmin etsem de etmesem de, onu grmekten baka arem kalmamt: Burnumun dibindeydi. "Gzlerimi kapasam kaybolur mu acaba?" gibi, romanlardan frlam bir dnceye kaplmadm desem yalan olur: Mesut Mumcu'nun evimin salonunda beni bekliyor olmas da en az bu roman dncesi kadar samayd zaten. Benim her zaman oturduum koltukta oturuyordu ve bu sabah gazetede grdm fotoraftakinden ok daha etkileyiciydi: Hem etkileyici, hem de kt. Trklerin Parliament mavisi dedii renkte keten bir takm, eflatun gmlek ve siyah mokasenler giymiti. Simsiyah, ksa kesilmi salar, kaln, byk dudaklar ve gce, gl olmaya, evresinde korku dolu bir sayg yaratmaya alkn, kendine gvenli bir hali vard. Bundan on yl ncesine kadar bu trde, egosu ve varlyla odalar dolduran erkeklerde derin ve kar konulmaz bir cazibe bulduumu itiraf edeyim. Son yllarda ise, gz evresindeki krklarn artmasyla, akln geliimi arasnda doru orant m vardr, nedir, erkeklerimde baka trl zellikler aramaya balamtm. Bu zellikleri yeri geldike siz sevgili okurlar da fark edeceksiniz. Korkudan alamaya balamamamn etkisiyle olsa gerek, Mesut Mumcu, zahmet edip ayaa kalkt, eliyle kanepeyi gsterip, "Otursana," dedi. Kendi evimde bana misafirperverlik gsterilmesine pek alk deilimdir, o aknlkla samaladm, "Erken gelen koltuu kapyor bu gece," dedim. Samdan damlayan sular almas iin koyduum havluyu omzumdan ekip kanepenin koluna serdim, kedi yalam gibi duran salarma ramen karizmay hi olmazsa bir nebze kurtarabilmek iin. Mesut, imdi en kibar halimle iyi aile ocuklarna zg olmadn syleyeceim bir tavrla, omuzlarmdan balayp sutyensiz gslerimde uzun uzun taklarak, ayak parmaklarmn bordo ojeli trnaklarna kadar beni dikkatle szd. Sonunda, grntden memnun olduunu belirtircesine ban yana doru edi; onay verdi. Geenlerde bir yazda, Mslman leminde evlerin dokunulmazl olan bir tr kutsal meknlar olduunu, rnein ran'da, devrim muhafzlarnn ancak ieride birinin boazlandndan emin olduklarnda bir eve baskn yaptklarn okumutum: Bu yzden herkes evinde gnl huzuruyla iki iebiliyor ve zina yapabiliyordu. Mesut Mumcu'nun ise Mslman alemindeki kutsal ev kltrnden haberi yoktu belli ki. Muhtemelen, boa harcad tuzlar kirpikleriyle toplayacann da farknda deildi. "Kapy nasl atnz?" diye sordum. "ocuklar atlar," dedi. Byle ufak tefek ilerle uraacak bir adam olmad, o bunu sylemeden de hissediliyordu zaten. Kapnn nndeki park yerini de bana Mumcu'nun ocuklarnn ayrp ayrmadn merak etmitim dorusu. "Kl tablas bulamadk," dedi. Kl tablas bulunamad iin sigara iilmemesinin bana bir ltuf olduu besbelliydi. Yoksa, sigara iip izmaritleri de Hereke halmn stnde sndrebilirlerdi. Fakat imdi sorunum halmdan ok, evin iindeki ikinci kiinin varlyd. Salonun karanlkta kalan dier

yarsnda mevzilenmi biri daha vard demek ki. Sknetimi her eye ramen korumaya kararlydm: "Mutfakta, lavabonun yannda sigara tablas var," dedim sesimi, salonun dier yarsndan da duyulacak ekilde ykselterek. Kimse yerinden kprdamad. Durum yeterince asap bozucuydu. Daha da asap bozucu hale getirmemeye karar verdim: "Ben viski ieceim, siz de ister misiniz?" dedim, gene bara bara konumutum. Mesut Mumcu, "Buzlu olsun," dedi. Dieri sesini karmamt. ki bardak buzlu, bir bardak da buzlu-sodal viski ve kl tablasyla mutfaktan dndmde, Mesut Mumcu koltuuma iyice yerlemi, bacak bacak stne atmt. br adam veya kadn, her kimse, hl ortalarda yoktu. "Dn telefondaki sendin, deil mi?" dedi. "Evet," dedim. Petra'nn odasndan yaptmz grmeyi kastediyordu. "Bugn Ali'yle grmsn." Foto'nun eski sevgilisini kastediyordu. "Yaa," dedim. "Dn airetten bir ocukla da grmsn." "Kim? Kiminle grmm?" Bu kez gerekten anlamamtm. "Bizim airetten. Bak imdi. smi neydi yahu? Gazetede alyor." Dn bulutuum polis muhabirini kastediyordu. "imdi anladm kim olduunu. Evet grtm." dedim. Bak sen, ismimi ve telefonumu sigara paketine yazan hemehrinin yaptklarna... Viskisini imeye balamadan nce, kadehi tuttuu elini burnunun hizasnda havaya kaldrd, "En kt gnmz byle olsun," dedi. "Benimki olmasn," dedim. Kapnn nnde bulduum park yerini saymazsak, bugn pek de iyi eyler yaam saylmazdm ne de olsa. Dier ahsa viskisini almasn sylesem mi, diye dndm, sesimi karmadm, can istiyorsa kendi gelirdi. Hassas insan Mesut Mumcu alnmt. "Yakksz oldu byle evine girmemiz. Bizim memleketimizde misafirsin sen, sana kar ayp ettik. Mahcubuz sana kar. Ama gndz gelip kapn alamayz, dkknna kitap almaya gelemeyiz. Herkes gler. Senin iin de iyi olmaz, yanl anlama. Bylesi en dorusuydu." Mantkl olabilirdi syledii. Polislerden sonra bir de mafya patronlaryla sada solda fink atmam iyi olmayabilirdi. Sonuta, beni beklerken hatra defterlerimi okuduklarn da sanmyordum: sraf olmasn diye klar bile yakmadan, karanlkta sessizce oturmulard alt taraf. "Diyelim beni grmek iin en uygun yol buydu, peki ama beni grmeniz neden gerekiyordu?" diye sordum, tehlikeye alk sert kadn halimden dn vermeden. "Sen bu ii neden kartryorsun?" "Hangi ii?" "Bu cinayet iini." "Katili bulmak iin kartryorum." "Katili bulmak polisin ii. Bu lem sana gre deil. Serseri bir kuruna hedef olursun, hi arzu edilmeyen eyler olabilir. Yanl anlama yani. Bak, karlkl kadeh tokuturmuluumuz var. Bizden sana bir yanl hareket olmaz. Elhamdlillah, bizde kadna el kalkmaz, ama bu lemin sa solu da belli olmaz." "Cinayetin altnda bu lemden birileri mi var, yani? Yoksa sizinle bir hesaplama m Mller'in ldrlmesi?" Sylediklerinden aldm cesaretle sorulan ard ardna fkrtyordum. "Kim olduunu, neden olduunu biz de bilmiyoruz? Bizim dmanlarmz olabilir, ekmeimize ta koymak isteyen birileri olabilir. Bu lemde dmanlk oktur. eriden kmamz istemeyen oktu, imdi de tekrar ieri girmemizi isteyen oktur. Herkes olabilir.

Katili bulana kadar bize rahat yz yok," dedi. Sinirlenmiti. Sa elini cebine atp kehribar bir tespih kard. "Polis katili bulana kadar demek istiyorsunuz herhalde," dedim biraz nce bana sylediine atfen. Anlamad, ya da zerinde durmad. Alkn parmaklarla tespihi evirmeye devam etti. "Biz de aryoruz katili. Her kimse katil, adam bize iyilik olsun diye ldrmedii kesin. Bak, polisin aklna ilk kim geliyor? Biz geliyoruz. Kendi para koyduumuz filmin ynetmenini neden ldrtelim diye dnen var m? Hyar myz biz, adam Almanya'dan buraya getirtip, sonra ldrelim. Elimiz mi ksald bizim? Ne sanyorlar bunlar bizi? stediimiz adam Almanya'dayken ldrtemeyecek miyiz?" Bu da bir bak ayd tabii. "Siz bu film iine neden girdiniz?" diye sordum, ldrmek, ldrtmek gibi gereinden fazla sklkta telaffuz edilen laflar kafaya takmayarak. Peki, drst olaym, "kafaya takmamaya alarak." "Kardeim Yakut'un kocas istedi bu ie girmemizi. ocua i sahas olsun dedik biz de." Gnlerdir dillerden dmeyen damat Yusuf meselesine gelmitik. Ama ondan nce halletmem gereken baka bir mesele vard. "'Biz' dediiniz kim?" diye sordum. Saklamba oynayarak elenen brknn salonun kesinden kvermesine kendimi hazrlamtm. "Biz mi?" "Yani oul konutunuz da, 'ocua i sahas olsun dedik biz de,' dediniz. 'Biz' dediiniz kim?" Gzlerimi karanla dikmitim. Oysa Mesut elini gsne doru sallayp, "Biz ite," dedi. "Haa!" dedim. Kendinden sz ederken oul konuuyordu. Bana "sen", kendineyse "biz" diyordu. Feodal beyle kyls arasna mesafe koymak iin iyi bir yntemdi. teki Mesut iin hazrladm viskinin yansn kendi bardama, yarsn da sehpann stne dktm, koca bir yudum alp, konumaya devam etmesi iin kaldmz yeri hatrlattm. "Yakut'un kocas iin bu ie girdim, diyordun." Kulak trmalayan iki kiilik egosunu bir de sizli bizli anlamsz kibarlmla parlatmann alemi yoktu. Bundan byle o da benim iin bir ikinci tekil ahs insanyd. "Yakut'un kocas!?.." Adamn ismini anmsamaya alyormu da, anmsayamyormu gibi bir an kalarn att, duraklad. "Hah! Yusuf! Yusuf! Yakut'un kocas Mslman oldu, Yusuf ismini ald. Aslnda Almandr." Alman deyince, aklna benim de Alman olduum gelmiti, tepeden trnaa beni szd tekrar. "Bak, sen de Almansn ama ne gzel Trke konuuyorsun," dedi. Mesut'un yava yava sempatimi kazanmaya baladn itiraf edeyim. "Bizim Yusuf bir trl renemedi. Geri evde Yakut'la Almanca konuuyorlarm, 'Kzm, brak da adam Trke rensin,' diyoruz. Yok. Bizim kzn Almancas, Franszcas da iyidir, ha. Abimiz Maksut saolsun, ileri grl adamdr. 'Bu kz okutacam,' dedi. Fena m oldu?" "Kzlarn okumas daha nemli," dedim. Berberimin 16 yandaki ra, ne zaman sama fn ektirmeye gitsem bunu sylerdi. alp kz kardeini okuttuu iin kendisiyle hakl olarak gurur duyuyordu. "Tabii daha nemli," diye beni onaylad. "Erkek adam ta tar, gene ekmeini kazanr, kz ocuk ne yapsn? Orospu mu olacak, affedersin?"

Berberimin rann, "Kzlarn okumas daha nemli abla," derken, asl olarak neyi kastettiini seneler sonra, imdi anlamtm. Bu Trklerin ve Krtlerin ne tuhaf dnceleri vard. "Bizde mal mlk var, kardeimizi kimseye muhta etmeyiz, ama Allah'n ii belli olmaz. Ne oldum demeyeceksin, ne olacam diyeceksin," dedi. "Yusuf..." dedim tekrar asl konumuza dnmek iin. Bu kadar mahalle kahvesi felsefesi yeterdi. Sanki o konu kapanm gibi hayret ederek, "Yusuf mu?" dedi. nsanlarla on dakika ayn konu zerinde konumann imkn yok muydu? Kald yeri hatrlaynca devam etti. "Yusuf'un Almanya'da ii gc varm. Buraya gelince... Dili de renemedi ocuk, ne yapsn? Yakut'un yannda almasn biz istemedik, erkek adam karsnn yannda almaz. Olmaz yle ey. Biz Almanlarla i yapalm bari dedik. Yusuf'a uygun bir i olmal tabii. ocuk piyano falan alyor, biliyor musun? Sanata merak var. Bu prodksiyon iini de o teklif etti, bizim de aklmza yatt. Byle olaylar olacan bilsek." Ban bkknlkla sallad. "Bela insann ummad yerden kyor." "Senin dikkatini ekti mi bilmem ama, bu ite bir tuhaflk var," dedim. "Senaryoyu kitabndan uyarladnz yazar ok nl biri. Kitaplar hep en ok satanlar listele-rindedir. Filme ekmeye niyetlendiiniz kitab da olay olmutu, otuzdan fazla dile evrildi, ok okundu. Halbuki ynetmeniniz... yani eski ynetmeniniz Kurt Mller, tapon bir sinemac, doru dzgn tek bir filmi yok, hep piyasa ii eyler yapm. Batan beri aklm kurcalyor: Neden Kurt Mller seildi ynetmen olarak?" "yleymi, fevkalade nlym. Ali syledi, bizim avukat. Bak, sen de biliyorsun demek. Bu akam konutuk Ali'yle. Yusuf'a sorduk, nedir bu i, diye. Biz ilgilenmedik o zaman; anlamay falan hep Yusuf yapt, Almanya'ya gitti geldi. fevkalade ok, zaman yok bizde. Her eye yetiemeyiz ya. Yusuf'a braktk bu mevzuu. Hi karmadk." "Peki, ne dedi Yusuf? Neden bu senaryoya bu ynetmen?" "Biz de bu ie o talyan adam yznden girmiiz zaten. Alman prodksiyon irketi, filmi satn alm, Trkiye'den ortak aryormu." "Kitabn film haklarn m satn alm yani?" diye sordum. "Evet, evet. yle bir ey ite. Yusuf da bu i iyi bir balang olur bizim irket iin diye dnm, daha bu ynetmen falan yokmu ortada. Biz tam bilmiyoruz konuyu, sen Yusuf'la konu en iyisi," dedi. Sonra, kafasn "ne diyoruz biz" dercesine, sol omzuna eip saa doru evirdi: "Yahu, buraya neden geldiimizi unuttuk." nsanlarn, zellikle de erkeklerin benimle konuurken enelerinin aldn, anlatmamalar gereken bir sr eyi anlattklarn, gereinden fazla konutuklarn, kendilerinden getiklerini daha nce de fark etmitim. Geri bu aralar kendimi bile amtm: Salonuma adm atan her erkek blbl kesiliyor, ttke tyordu. "Yusuf'u, katilin kim olduunu falan bo ver, bu iler sana gre deil. Sen kendi iine bak. Bir yaramazlk olmasn, sonra biz de zlrz," dedi kalarn atarak. Ayaa kalkp elini uzatt. "Viski iin teekkr ederiz. Seni rahatsz ettiimiz iin de kusura bakma. Bir ihtiyacn olursa, ekinme, her zaman ara." Elime cebinden kard kartvizini tututurdu. Mafya babalarnn katvizitleri olduunu bilmiyordum dorusu. "Bizim cebi de yaz oraya," dedi. "Bu zel numaram. ki arkadata vardr sadece." Ceketinin i cebinden bir Mont Blanc kard, siyah ve iman olanlarndan, bana uzatt. Mesut Mumcu gitmek zere kapya doru yrrken, "Yusuf'la bulumak istiyorum," dedim. Bana dnp tek kan havaya kaldrd.

"Bulu tabii de, Yakut bu ie ne der, bilemem?" imdi antrede kar karya duruyorduk, lambann tm yzn aydnlatyordu. apkn gzlerle beni szd, ciddiyetine halel getirmeden aznn yarsyla gld kendi esprisine. Sarmsak kokumu duymasn diye ondan biraz uzaklaarak ve elimle azm kapatarak, "Ben ciddiyim," dedim. Omuz silkti. "Biz de," dedi. "Sabah bizim yalya gel, orada konualm. Sen Yusuf'u grrsn, biz de seni." Merdivenlere doru ynelmiti bile. Arkasndan fsldadm. "Saat kata? Sizin yal nerede? Nasl bulacam?" "ocuklar gnderip seni aldrrz. Panik yok. Panik yapma gzelim," dedi son olarak ve merdivenlerde kayboldu. Mesut Mumcu gittikten sonra yatmaya teebbs bile etmedim, nasl olsa uyuyamayacaktm. Bardan iinde buzlarn erimesini seyrederek bir bardak daha viski yuvarladm. Katili bulamasam da, son bir hafta iinde edindiim, polislerden ve mafiosolardan mteekkil hayran kitlesi sayesinde, zamanm bouna geiriyor saylmazdm. Yalnz yaayan Cihangir kadnlarn ayaklarna sr-tnerek karlayan kediler yerine, salonumda eve dnm bekleyen mafya babalan vard: Durumum pek ok yalnz yaayan kadndan bu adan kesinlikle daha iyiydi: Tercih ans bulunan hangi kadn, bir kediyi bir erkee tercih ederdi? Tabii, gerek anlamda bir tercih ansndan szediyorum; tysz, sarn ekolojist bir Alman erkeiyle bir kedi arasnda yaplacak bir seimden deil. Pembe renkli uyku hapna ramen ancak hava aarrken uykuya dalabildim. Zil sesiyle uyandrldm. Tek gzm aralayp, ba ucumda duran saate baktm: 10.50'yi gsteriyordu. Parmak her kimin parmaysa, zilimin zerine yapmt deta; aralksz bastryordu. Btn irademi biraraya getirip vcudumu yataktan kaldrdm, kapya doru srkledim ve aada kimin olduunu grmek iin salonun camndan sarktm. Tanmadm bir adamd. "Kimi aryorsunuz?" diye seslendim. "Kati Hanm'," dedi. "Benim," dedim. "Mesut Bey yollad, sizi almam iin. Kendisi bekliyor," dedi. "Harika," diye dndm. Gya sabah erken kalkp hazrlanacaktm. Gene alar saati kapatp uyumaya devam etmitim. "Biraz bekler misiniz? Hemen geliyorum," diye seslendim, vakit geirmeden yatak odama doru komaya baladm. Evin iinde koarak hareket etmek epey zaman kazandryor. Ne de olsa Almanya standartlarnda drt daire kacak genilikte bir evim var. Ne giyeceime karar vermem 10 dakika srd. Makyaj yapmam da en azndan bir o kadar. Sonunda hazrlanp aa indiimde, adamn beklemekten usanp gittiini dnyordum ki, yanlmm. ofr, Mesut'un evresindeki kadnlar berber kapsnda beklerken, sk bir dayankllk testinden gemi olmalyd; sokan ortasnda geirdii 20 dakika onu hi sarsma benzemiyordu. Cssesine ve sa yanann ortasndan balayp, kann altnda biten faaya hi yakmayan bir nezaketle, kapnn nnde duran son model Jaguar'n arka kapsn ap, beni ieri buyur etti. Otomobilin iinde, pahal olduu kard sesin yksekliinden anlalan bir alette bangr bangr oynak bir trk alyordu: Dn dn gene dn, Sonu yok mu bu gidiin? Hop de bakim,

Hop de bakim, kahveni faln bakim, Aktan yana dertten yana Nelerin var tek tek okiim. Motoru altrmadan, sesini duyurmak iin "Mzik rahatsz eder mi abla?" diye bard. "Biraz kssanz iyi olur," diye bardm karlk olarak. Bir daha konumadk. Heybetli d kapnn nnde duran korumalar geip, Yeniky'deki yalnn bahesinde durduumuzda, ofrn inip kapm amasn beklemeden kendimi dar attm. Yalnn merdivenlerinde beyaz mini etekli ve beyaz gmlekli, yani hizmeti giysili bir kadn duruyordu. Arabadan indiimi grnce, yrmekten ok, bir ku gibi sekerek bana doru geldi, neredeyse anlalmayacak kadar youn aksanl bir Trkeyle, "Hogeldiniz Kati Hanm, Mesut Bey sizi bekliyor," dedi. Rusya'dan ya da Balkanlarn bir kesinden almak iin stanbul'a geldii aksan dnda her halinden belliydi. Sadece aksan, bir Slav'n Trkesinden ok... Neyi andrdn karamadm. "Nerede Mesut Bey?" "Buyurun," dedi, eliyle merdivenlerin yukarsndaki kapy iaret ederek. Kadnn peinden mermer merdivenleri trmanrken, alc gzyle evreme baktm: Bahenin her kesinde bir adam nbet tutuyordu, kapdaki gvenlik kulbesi de cabas. Komu yallardan birinde oturan eski babakan Tansu iller'in bu kadar sk korunup korunmadn merak ettim dorusu. Kapdan girer girmez kadn sa elini kaldrp, "Buradan efendim ltfen," dedi. Bence, yol gstermek iin gereken be on Trke szc ezberlemiti: Herhangi bir dilde cmle kurabilen birinin byle tuhaf bir aksan olamazd. Mesut'la neyse de, adamlaryla hangi dilde anlat konusunda kafam kurcalayan sorular yreime gmerek, peinden yrmeye devam ettim. Byklyle gurur duyduum evimin, yannda gecekondu mutfa gibi kald salona girdiimizde, kendimi tutamayp, "Uffff," diye bir ses kardm. "Olaanst, deil mi?" dedi kadn. Be on szck ezberleyen birinin szck haznesine "olaanst"y eklemesi ilginti dorusu. "Gerekten olaanst, burada cennette yayorsunuz siz. Boaz' seyrettike, mrnz uzuyordur. Ka yldr buradaysanz, mrnze o kadar mr katlmtr," dedim elimden geldiince hzla. Btn bu anlamsz eyleri syleme nedenim, kadnn beni anlayp anlamayacan kontrol etmekti. "ki yldr buradaym efendim," dedi. Beni anlamt. "Yani burada iki yl, ama daha nce de Trkiye'deydiniz, deil mi?" dedim. Demin sylediklerimi iki ylda rendii Trkeyle anlam olamazd. "Hayr, hayr. Bulgaristan'dan geldim ve burada ie baladm." "Peki, Trkeyi nerede rendiniz," diye sordum hayret ve haset iinde. "alan dier arkadalarla Trke konuuyoruz, zaman iinde renir insan," dedi, bir dili kulaktan dolma renmek dnyann en normal eyiymi gibi. "Trke zor ama gerekten de," diye de ekleme ltfunda bulundu. imdi, kadnn syledii iki szckte bile kulam trmalayann gerekten de Slav aksan olmadn, Trkeyi kendisine reten Krtlerin aksanyla konutuunu fark etmitim. Hakkrili arkadam Mithat, en aksanl Trke konuanlarn Diyarbakr gibi, Trklerin de youn olarak yaad ehirlerden gelen Krtler olduunu sylemiti. Trkeyi ocukken

sokakta renen Diyarbakrl Krtlerin aksine, Trk nfusun devlet memurlarndan ibaret olduu blgelerde yaayan ve Trkeyi okulda renen Hakkrili Krtler aksansz Trke konuuyordu. Kzn Trkesinin Bavyera Almancasna ta kartacak olmasna baklrsa da, evdeki Krtlerin ou Diyarbakr ve yresinden geliyordu. "Siz oturun, ben Mesut Bey'e haber vereyim," dedi kadn. Verandada bekleyip bekleyemeyeceimi sordum, yandan beklenmeyen bir enerjiyle sekerek uzaklamadan nce. Mesut beyaz bir bornozla, "Aman efendim, ne eref," diye bararak geldiinde bir sigara yakm, kar kyy seyre dalmtm. El sktk. "stmze bir ey alalm, hemen geliyoruz. Uyanr uyanmaz havuza atlarz mutlaka, yaz k, hava nasl olursa olsun. Tabii, delikte deilsek." Yksek sesle kahkahalar att. Ben de kahkahalarna elik ettim: Bu lemde insann hangi nedenle bana bir ey gelecei belli olmaz. "Kahvalt yaptn m?" Bam hayr anlamnda iki yana salladm. "Gzel, birlikte yaparz imdi. Syleyelim, hazrlasnlar. Fakat buraya gne gelecek, yan tarafta alalm kahvaltmz." Peinden ayrlmayan iki adama emirler yadrarak uzaklat. Grnen o ki, Mesut'la hayat ritmimiz aynyd: lene doru uyanyorduk ikimiz de. Bu dnce aklmdan geer gemez, oturduum yerde sradm. Dkkn? Dkkna ne olmutu? Pelin'i aramay unutmutum. Ar demir sandalyeyi zorlukla itip, salona girmek iin bir hamle yaptm srada, nereden ktn anlamadm iri yar, sarn bir adam yolumu kesti. "Buyurun efendim." "Ben... telefon etmek istiyorum... istiyordum," dedim aknlk iinde. Gz hapsinde tutulduumu fark etmemitim. "Siz buyurun oturun, ben telefonu getiriyorum efendim," dedi. Gerisingeri dnp oturdum. Son derece k, zevkli denmi bir yal, hizmetiler ve antikalarla bu yarmalar tuhaf bir tezat oluturuyordu. Tamam, Mesut'un kendisi de bal bana bir tezatlar adamyd, ama gene de bu kadar fazlayd. Beni gzetlemesi iin Mesut'tan emir alp almadn merak ettim yarmann. Bu lemde insanlarn kendi inisiyatifleriyle hareket ettiini pek sanmyordum. Direkt Mesut'tan olmasa bile, bir yetkiliden emir almt beni gzetlemek iin. Ne sanyorlard? Gm atal baklar m yrtecektim? Sarn yarma, elinde telsiz bir telefonla hazr ol vaziyetinde bamda dikildiinde, gitmesiyle dnmesi bir oldu denecek kadar az bir zaman gemiti aradan. "Siz gidebilirsiniz," dedim. "Siz grn," dedi. Yarma tepemde dikilirken, Pelin'i aradm. Avustralya'daki arkadam Cindy'yi arayp uzun uzun konumak da iimden gemedi deil; intikam olsun diye. Ne diye tepemde dikiliyordu ki bu adam? Mesut, bej rengi ham keten pantolon ve fuya-bej izgili bir gmlekle salonun verandaya alan kapsnda grndnde tepemde.ki yarmadan kurtulacam iin rahat bir soluk aldm. ok deil, 24 saat nce biri Mesut'u karmda grnce rahatlayacam sylese, "Amma da utun," derdim. te, hayat srprizlerle doluydu. "Buyur, yan tarafa geelim," dedi. Bir elini belime koymu, beni ynlendiriyordu. "Yusuf da gelecek, haber verdirdik. stediin her eyi sorarsn," dedi. Bunu, kadnlarn sadece krk manto trnden taleplerini deil, her istediklerini ikiletmeden karlamaya alm bir erkek edasyla sylemi, sylerken de elini belimden biraz daha aalara kaydrmt. "Ama nce kendini tehlikeye atmayacana sz ver," diye ekledi. Mutlulukla, "Sz," dedim. "Kendimi tehlikeye atmayacam." Ne de olsa annem bile salmla bu kadar yakndan ilgili deildi.

Yusuf geldiinde, srtlar bize dnk, gzleriyle srekli ufukta bir noktaya bakyormu izlenimi veren drt adet koruma eliinde kahvaltmz bitirmi, kolal beyaz peetelere azmz siliyorduk. Uzakdoulular gibi eilerek ikimizi de selamlad, Mesut'a ngilizce nasl olduunu sordu. Cevaben, eliyle bo ver gibi bir hareket yapt Mesut, sonra da beni gstererek, "ok sevgili Bayan Kati..." dedi ngilizce. Bu Trklerle ve Krtlerle, yani Trkiye'de yaayanlarla, iler byle hzl geliirdi ite: nsann, kanc dakikadan itibaren 'ok sevgili' olacan kestirmesi zordu. "...sana film hakknda birka soru sormak istiyor." Bunu sylerken ayaa kalkmt. Elini boynumda ve srtmda yle bir gezdirip, peinden ayrlmayan drt adamla birlikte ortadan kayboldu. Yusuf'la ikimiz bo ve yar bo tabaklarla dolu kahvalt masasnn banda birbirimizi sessizce szerek oturduk bir mddet. "Siz de Alnansnz, ha? ok Alman var Trkiye'de yaayan. Alanya'ya yerleen emekliler falan... 50 bin kiiden fazlaymz toplam. Mallorca kadar deil tabii, ama gene de ok." Azna bir para beyaz peynir att. "Bizim filmle neden ilgileniyorsunuz?" diye sordu peyniri yutmay beklemeden. nsanlar ocukken azlar dolu olduunda konumamay renmiyorlar myd Allah akna? Ne kt bir grntyd o. "Filmle deil, cinayetle ilgileniyorum," dedim. "yleyse, cinayetle neden ilgileniyorsunuz? Sormamda bir saknca yoktur herhalde." Her karlatm insan bana bunu soruyordu ve ben hl kendi kendimi ikna etmeme yarayacak bir yant bile bulamamtm. Daha ncekilere benzer bir samal tekrarladm. "Benim arkadam Petra Vogel de bir ekilde kart cinayete. Yani kart denemez, ama insan etkileniyor. Hepimiz katilin bir an nce bulunmasn istiyoruz tabii." "Ya, baksanza abimin bana gelenlere. Durup dururken. Benim yznden." Bu adamn tek sorunu Trke renememesi deildi galiba. "Siz bu film iine neden girdiniz?" "Houma gittii iin. Eninde sonunda bir ey yapmam gerekiyordu zaten. Emekliye ayrlmak iin erken bir yataym." "Onu sormuyorum. Neden bu film zellikle?" "Alman ortamz, Phoenix Film Prodksiyon, yaymlandktan ksa bir sre sonra Donetti'nin kitabnn film haklarn satn alm. Prodksiyon irketinin iyi gnlerinde. Ben bir arkadam araclyla kendileriyle temasa getiimde irketin mali durumu ktlemiti. Onlar iin kurtarc, bizim iin de piyasaya salam bir adm attracak bir projeydi bu. Bizde bu filmi ekecek kadar para vard, onlarda da iyi bir prodksiyon ortaya karacak kadar tecrbe. yi bir kombinasyon, deil mi?" "Batan beri kafam kurcalayan konu, neden bu kadar umut baladnz... Hele hele sizin iin bir debut, ortanz iin de can simidi ise... Neden Kurt Mller gibi bir adam?" "Kurt Mller'in ad batan ortada yoktu. Dediim gibi kitap vard, senarist vard, senaryo vard. Ortamz Bay Franz, baoyuncunun Bayan Vogel olmasnda srar etti. Ben bu role daha uygun birini dnebilirdim, ama..." Szn tamamlamad. "Kimi? Trkn oray' m dnrdnz?" dedim alayla. "Neden olmasn? Kitab okumutunuz, deil mi?" Elini havaya kaldrp, bolua doru sallad. Demin tepemden ayrlmayan sarn yarma birden yanmzda bitti. "Kafe," dedi Yusuf. Sarn yarma kayboldu. Alaattin'in cininin sevimsiziyle kar karyaydk deta. "Kitab okumadm, ama konusunu biliyorum. Venedik'ten getirilen, Osmanl saraynda hanm sultanla kadar ykselen bir kadn klenin yks... Kitapta kadnn orta yata olduu dnem n plana kyor, yanlmyorsam," dedim.

"Yanlmyorsunuz. Bakn, orta yal hanm sultan sizin aklnza da Trkan oray' getirdi." "Aslnda, orta yaldan ok, 'gekin' hanm sultan demek daha doru olur Trkn oray iin," dedim. Trk sinemasnn 'sultan' lakapl, slak gzl ve titrek dudakl starna kesinlikle hibir itirazm yoktu, ama ac da olsa dorular sylemek bir Alman olarak benim grevlerim arasndayd. "Veya, Trkn oray deilse bile, Glsen Bubikolu." Kadncazn adn baya kt telaffuz etmiti ya, anlalan Trk sinemasnn kadn starlar konusunda iyiydi. "Ama Petra Vogel ve hanm sultanlk..." Yzn buruturarak devam etti. "Kitab okumadysanz bilmezsiniz. Sz konusu olan Handan Sultan, III. Mehmed'in hasekisi, I. Ahmed'in annesi. Handan Sultan'n milliyeti pek ok tarihiye gre mehul, ama Donetti, III. Mehmed'in annesi Safiye Sultan gibi onun da Venedikli olduunu iddia ediyor. Eser, byk lde Handan'la Safiye'nin atmalarn, saraydaki entrikalar konu alyor. I. Ahmed 14 yanda bir ehzadeyken padiah koltuuna oturunca, Handan saraydaki kontrol ele geiriyor, ok gemeden Safiye Sultan', harem kadrosunun hemen tamamyla birlikte Eski Saray'a gndertiyor. Fakat kendisi iyi gnlerinin semeresini alacak kadar ok yaamyor, olu tahta ktktan iki yl sonra lyor. Ackl bir hayat var Handan'n. III. Mehmed, tahta geer gemez 19 ehzadeyi birden bodurtan serinkanl bir katil, ama gelmi gemi padiahlarn en iyi eitim almlarndan. Bir yandan Safiye Sultan gibi bir kadna, bir yandan III. Mehmed gibi bir padiaha kar ayakta kalma mcadelesi veriyor Handan, seyirci tam muvaffak olduunu dnrken de lyor." Seyirci laf kulam trmalamt, Yusuf bu film iine iyice kaptrmt kendini grnen o ki. stelik konuya da hkimdi. Heyecanla anlatmaya devam etti. "Evet, Handan Sultan doulu bir kadn deil, ama sarayn entrikalarna... Biliyorsunuz, Bizans entrikas denir. Osmanl saraynn da Bizans entrikalarn aynen aldn dnr tarihiler. Yani bu dnyaya ayak uydurabilecek kadar da... Nasl diyeyim Bizansl, Romal, Akdenizli... Ne derseniz deyin. Bir Alman deil akas. Bir Alman'n canlandrabilecei, iine girebilecei bir dnya deil." Kendi deneyimlerinden bu sonuca ulam gibi bir ifadeyle sylemiti bunlar. "Bu yzden Bayan Vogel batan beri aklma yatmad benim. Bay Franz srar etti." "Bir dakika, Franz kimdi?" diye sordum. "Ortamz. Phoenix Prodksiyon'un patronu." "Pardon. O kadar ok isim geiyor ki aklmda tutmakta zorlanyorum." "Doulu bir kadn oyuncu, yani bir Trk... Aslnda Trkler douludan ok Akdenizli ya bana kalrsa... Her neyse, bir Trk bu rol iin gereinden fazla doal olurmu. Oysa bizim Handan Sultan aslen Venedikli olduu iin, gerek bir doulu gibi davranmamalym. Anlatabiliyor muyum?" "Mantkl olabilir," dedim. "Filmdeki kadn kendi doal ortamnda gibi davranmamalysa... Kitab okumadm ama, bu sylenen aklma yatyor." Gene de Petra'y bir hanm sultan olarak hayal etmek, bir sabah uyandmda gz evremdeki krklklarn kaybolacan hayal etmekten bile daha zordu. Hizmeti niformal bir kz elinde iki fincan Trk kahvesi ve birer bardak suyla gelmiti. Kahveleri masaya koyarken, "Nasl itiim sorulmad," dedim. Ne byk kepazelikti! "Orta ekerli istediinizi sylediler efendim. Hemen yenisini yaptrrm." "Yeniden yaptrn yleyse. Sade iiyorum. Hi ekersiz," dedim doal ortamndaki bir hanm sultan gibi. Hizmeti kz kahveyle birlikte ks ks uzaklamt. "Siz ka yldr Trkiye'desiniz?" diye sordu Yusuf. "Epey oluyor. 13 yl kadar." "Trke sorununu halletmisiniz."

"reniliyor zaman iinde," dedim bu hususu hi nemsemiyormuum gibi. Beni kskanlkla szne baklrsa, Trke hususunda o da benim kadar hassast. Derhal asl konumuza dnd. "Bay Franz srar etti Petra Vogel ismi zerinde. Bu roln altndan kalkacak tek oyuncu oymu. Ben de profesyonel deilim, ilk film olacakt bu." Ban yumruk yapt eline dayad. "lk, ama sonuncu deil," dedim. "Hem baka bir ynetmen bulup, ekimlere devam edeceksiniz herhalde. Yoksa, ekimlere balayacaksnz demek daha m doru olur?" Zavall adamcaza Mslman olmak iin bu yanda snnet olduunu duyduum andakinden bile daha fazla acmaya balamtm. "Planladmzn ok stnde para harcadk daha imdiden. zinler ge alnd; ekimler Topkap Saray'nda, harem dairesinde falan yaplaca iin zel izin almalydk. Tahminimizden ok daha uzun srd... Dekorlar, kostmler... ok pahalya kyor. Sadece otel cretleri bile byk bir kalem. Filmde alanlarn bir ksmn Almanya'dan getiriyoruz, dnn, k bile buradan deil. Sonra, uluslararas yarmalara katlacaktk, bu cinayet yznden film yetimiyor..." Barol oyuncusunun burnunun ucunda sivilce km gibi sylemiti bu son cmleyi. Kendi derdim bana yetiyordu. Sabrsz bir hareketle szn kestim. "Benim soruma dnersek; tamam, Petra'nn barol almas zerinde Bay Franz srar etti ama Kurt Mller'le bunun ne ilgisi var?" Bu kez kulaktan dolma Diyarbakr Trkesi renen Bulgar hizmeti kadn getirmiti kahvemi. Glmseyerek teekkr ettim. "Bay Franz'n bana anlattna gre Bayan Vogel nermi Mller'i. Birlikte rahat alacaklarn sylemi. Bir tr art komutur belki de. Bay Franz da Mller'e itiraz etmedi nk ynetmen yardmcs Bayan Bauer gen, ok yetenekli biri. Bence ynetmen o olmalyd, ama dediim gibi, gen ve tecrbesiz. Bu apta bir prodksiyon ona emanet edilemez diye dnld." Paray Yusuf salyordu ama dd alan Franz't anlalan. "Mller daha nce ne tr filmler yapm?" "Ah, sradan eyler. Fantastik filmler, ak filmleri falan. ok kt deil, ama zellii olan bir filmi de yok. Bende yapt filmlerin listesi var, kasetleri de, veririm size. Az para talep etti, bu art bir puan oldu. Birinci snf, pahal, ismi duyulmu bir ynetmen yerine, dier elemanlar birinci snf setik. ok iyi bir kadro kurduk. Mesela, Boazii niversitesinden Osmanl tarihi uzman Prof. Serdar Parlar bize danmanlk yapyor. Bayan Bauer prl prl bir yetenek... Yani bir anlamda Mller'e baarsz olma ans tanmadk." "Yanl m biliyorum, normalde filmler ynetmenin adyla anlmaz m?" "Tabii, o anlamda Mller de hayatnn en byk ansn yakalamt, ama dediim gibi, ynetmenin deitirecei fazla bir ey yoktu. Senaryo belli, kadro belli. Eisenstein'i getirseniz de yaplacak i belli. Mller de bu ii kotaracak kadar tecrbeliydi. Adam o kadar kt deil... yani... deildi." "Sonu olarak, benim anladm, Mller hayatnn en akl banda projesine Petra sayesinde adm att." "Evet." "Hep tersi olmaz m? Ynetmen birlikte alaca star semez mi normalde? Fassbinder, filmlerinde hep Hanna Schygulla'y oynatr rnein." "Yeterince nlyse, star da ynetmeni seer. Kimin kimi seeceine dair bir kural yok. Bay Franz, Bayan Vogel'in ynetmenin glgesinde kalmak istemediini dnd. Bu film piyasasnda ilikiler, insanlar ok karmak. Kimin ne tr bir hesab olduunu anlamak zor." "Siz neden bu ie girdiniz?"

"Syledim ya, bir ey yapmam gerekiyordu, ben de film prodksiyonu iini kendime uygun buldum. Aile, hangi ii yaparsam yapaym bana bir balang sermayesi verecekti." Kalarn atp bana bakt. "Neden? Sizce tuhaf bir i mi prodktrlk?" "Hayr, hayr, onu demek istemiyorum. Neden bu film? Baka bir fimle de balayabilirdiniz." "Ticari olarak akllca bir projeydi. Yani, hl yle." Tamamen umudunu kaybetmediini belli eden bir sesle devam etti. "Bir kere Trkiye'de gie ansmz ok yksek, biliyorsunuz hanm sultanlara falan ok ilgi var bu aralar. En ok satan kitaplar listesinde hep tarihi romanlar var. Sonra bu tarihi roman, Donetti'nin kitab, btn dnyada bestseller oldu, roman okuyan insanlarn hi olmazsa nasl olmu diye filme gideceklerini dndm. Bir de stanbul modas var. stanbul, hi olmad kadar popler son zamanlarda. Arka arkaya btn nl artistlerin stanbul kaama yapmas tesadf m sanyorsunuz?" "Sizin aklnz ticarete yatyor galiba." "Ben mali danmandm Almanya'da. Burada mesleimi yapmyorum, ama finansmandan, kr edecek projelerden anlarm. Parann kokusunu alrm yani." Mali danmanln Almanya'da saygn addedilen mesleklerden biri olduu dnlrse, Yusuf'un, mafya damad prodksiyon yamaklna d gerekten acklyd. Ama btn gnm onun gz yaartan hikyelerini dinleyerek geirmeye niyetim yoktu. "Pardon, tuvalete gitmeliyim," dedim. Ben yerimde dorulur dorulmaz sarn yarmann ortaya kmas artk hi kimse iin bir srpriz deildi. "Emredin efendim," dedi. Ya gitgide evremde daha ok sayg yaratmaya balamtm, ya da yarma demin beni adam yerine koymayp, kahveyi nasl itiimi sormad iin hizmeti kzdan iyi bir fra yemiti. kinci ihtimal bana daha elle tutulur geldi. "Tuvalet," dedim. Ksa ve z olarak. Yarma, eilip, sa kolunu ne doru uzatt: "Bu taraftan, efendim." Bu evdeki herkesin jestleri ve kulland szckler hk demi, birbirinin burnundan dmt. Tuvaletin kapsna kadar gtrd beni. ktmda da ceketinin koluyla antredeki aynalardan birini ovalayarak beni bekliyordu. Yarmayla ben geri dndmzde Yusuf trnaklarn kemirerek Boaz' seyretmeye dalmt. "ok kt oldu bu ey," dedi kendi kendine konuuyormu gibi. "Her eye yeni batan balamak gerekecek, arada bir sr de para gitti. Henz kaybmz hesaplamadm ama... Havaya gitti paralar. Gitmeye de devam ediyor." "Filmi bitirebilirsiniz hl..." dedim. Bozuk plak gibi durmadan ayn eyleri tekrarladm hissine kaplmtm. "Avanslar dattk, otel paralan dedik... Phoenix'in bu iin altndan kalkmas zor. Durumlar zaten parlak deildi. Bir de katil zanls olduk. Ben deil de, abim." "Havaya giden bu kadarck parayla Mumcular'n batacan sanmam," dedim. Eilip, sandalyenin yannda duran kk turuncu antam aldm. Ayakta duruyordum, yarma da yanmda bekliyordu. Ayp ettiimi bile bile, "Bu adam niye srekli tepemizde dikiliyor?" diye sordum Yusuf'a. "Bir isteimiz olursa diye. Misafirperverlik anlay." Omuz silkti. "13 yldr burada yaadnz halde bilmemeniz tuhaf." Bu topran gelenek grenekleri hakknda bana ders vermi olmaktan memnundu. "Farkl evrelere taklyoruz," dedim. Alay ettiimi anlamamt. "Burada sosyal snflar arasndaki farkllklar ok belirgin. Biz Almanlar daha birbirimize benzeriz, deil mi? Ben de aryorum bu duruma," dedi.

"Yaa," dedim ona sonuna kadar hak verdiimi belli etmek iin, bir yandan bam aa yukar sallarken. Bu esnada hl ayakta duruyordum. "Ben gidiyorum," dedim. "Mesut Bey'e haber verir misiniz?" Bunlar yarmaya hitaben, Trke sylemitim. "Bir dakika oturun," dedi yarma ve dizlerini kra kra koarak ieri dald. Tabaklarn arasndan akmamla sigaram alp antama attm, Yusuf'a elimi uzattm. Yusuf tela iinde frlad. Demin yarmayla aramzda geen konumay anlamamt elbette. "Gidiyor musunuz? Abim gelmeden gidemezsiniz," diye endieyle haykrd. "Bekleyeceim abinizin gelmesini, merak etmeyin," dedim. O srada ensemde Mesut'un soluunu hissettim. "Yo, byle gitmek olmaz, bir yemek yeriz," diye fsldyordu kulama. Ona doru dndm. imdi, birbirimize deecek kadar yakndk. "Daha yeni kahvalt ettik, Mesut Bey. Yemee de sonra karz. Benim de halletmem gereken ilerim var," dedim, deta nemli bir i kadnymm gibi. "O zaman bu akam 8'de seni evinden aldrtrz," dedi. Adamlarna Krte bir eyler syledi ve ben itiraz etmeye frsat bulamadan yukar katn merdivenlerine doru hzl hzl yrmeye balad. "Bir bu eksikti," diye dndm.

YED
Akam 7'de manikrl trnaklarm ve fnl salarmla yataa oturup gardrobumdaki giysileri seyretmeye baladmda, Mesut'la yemee kacam dnmek bile midemi bulandrmaya balamt. Bu sabah kahvalt ederken hi olmazsa kendimce iyi bir gerekem vard: Yusuf'la konumak iin oradaydm. Oysa imdi bir mafyacyla dpedz ba baa yemee kyordum. Hem de yapacak ok daha iyi ilerim varken; rnein Petra'yla buluup, Mller'i nereden tandn, neden bu filmi onun ynetmesini nerdiini sorabilecekken. leden sonra dkkna dndmde internetten Phoenix Film'in telefonunu bulmutum. Kendimi stanbul cinayet masas komiseri Leyla Batuhan olarak tantp konumutum Bay Franz'la: Bu telefon grmesini kimsenin aratrmaya zahmet edeceini sanmyordum, ama bir ilgilenen olursa da bana ulamalar zor, hatta imknszd. te, polisiye okuru olmann bir faydas daha: Franz', Galatasaray'daki postaneden aramay akl etmitim. Konuma boyunca adamn phesini eken tek ey de, "Almanca'y bir Alman kadar iyi konumam" olmutu: O kadar da olacak. Bay Franz, Yusuf'un sylediklerini dorulamt; Mller'i neren Petra'yd. Bu ikisinin daha nce bir filmde birlikte alp almadklarn ise bilmiyordu, hayr, altklarn sanmyordu ama, Mller'le Petra'nn tanmasnda phelenilecek ne vard ki? Ne de olsa dnya kkt, film piyasas ise dnyadan bile daha kkt. Bay Franz'n katil olduunu sanmyordum: Bu cinayetten en ok zarar grenlerden biri oydu, dier ikisi ise Mesut'la Yusuf'tu. Mesut'un etesinin bu filmi kullanarak yurtdna eroin karmak istedii ve bir anlamazlk yznden Mller'i ldrdkleri hususundaki, bata bana son derece mantkl grnen fikrimin, grld gibi, elle tutulur yan kalmamt. Bu durumda taktik deitirip, Mller'in lmnden kazan salayanlarn zerinde durmam gerektiinin far-kndaydm, ama u ana kadar bu cinayetten kazan salayan kimse... Birden aklma gelen dncenin etkisiyle srtm dikletirdim. Mller'in lmnden kazan salayan biri vard: Ynetmen yardmcs Bayan Bauer. Bay Franz, filmi tamamlamak iin en uygun adayn Bayan Bauer olacan ima etmemi miydi bugn? "Yeterli elemanmz var, yeni bir ynetmenle anlamadan da bitirebiliriz filmi," demiti. "Yeterli eleman derken kimi kastediyorsunuz?" diye sormutum. "Yetenekli bir ynetmen yardmcmz var, Bayan Bauer. Bu ii o stlenebilir." Bu, cinayetten kar salayan tek kiinin Bayan Bauer olduu anlamna gelmiyordu tabii, ama gene de kadn bu sayede terfi etmiti. Bu durumda, pheliler listemden Bayan Bauer de elenene kadar cinayet zmeyi detektiflere brakp, huzur iinde eski tekdze hayatma dnemezdim. Mller'e bu ynetmenlik iini ayarlayan kiinin Petra olmas da midemi bulandrmalyd belki, ama bu ihtimal her aklmdan getiinde, Petra'nn, rol olamayacak kadar itenlikle, "Kesinlikle aramzda bir ey yoktu," dediini anmsamama engel olamyordum. Gerekten Petra Mller'Ie bir iliki yayor olabilir miydi? Belki adam onu aldatmt, ya da kavga etmilerdi ve... Basit bir ak cinayeti! Aldatld iin Petra'nn cinayet ileyeceini dnmek bile istemiyordum. Bir kavga sonucu Mller'i ldrm olmas ihtimalini ise gz nnde bulundurmaya gerek yoktu: Planlanarak ilenmi bir cinayetti bu, bir anlk fke sonucu deil. Kimse "ya kavga edersek" diye dnp, sevgilisinin odasna giderken yannda tane uzatma kablosu ve drt yl nce retimi durdurulmu bir sa kurutma makinesi gtrmezdi. Trnak etlerimi koparmak iin elimi azma gtrdmde, yerlerinde yeller estiini fark ettim. Bugn manikr yaptrmtm, imdi de bu gece iin giyecek bir ey semeliydim. Gzlerimi tekrar gardroba diktim. Giyinip ayna karsnda son bir kez kendime baktmda saat 8.10'du ve kapm hl almamt. Durum apakt: Mesut randevuyu unutmutu. Duyduum andan itibaren

sinirlerimi bozan bu akam Mesut'la yemee gitme fikri, ekildiimi dnmeye balamamla birlikte hayatmn biricik maksad haline dnmt. 8.20'ye kadar sigara iip, trafik yznden geciktiine kendimi inandrmaya alarak avundum. 8.22'de asabm avutulamayacak kadar bozulmutu. 8.23'te terliklerimi giyip, antam elime almtm. 8.24'te kapy kilitleyip sokaa ktm. Yalnz bama gidebileceim her yer iin fazla ktm, o yzden Kakts Kahvesi'ne gittim, barda oturup Margarita itim. Drt tane. Dnld kadar uzun srmyor drt Margarita imek. 9.50'de gene evdeydim. lk i telefonun bana kotum. Telesekreterde mesaj olduunu mjdeleyen krmz lambann yanp sndn grnce, iimi bir sevin dalgas kaplad. Belki de kadnlk gururum kurtulmutu. "Neue Infos" dmesine bastm. Annemin beni ziyarete gelilerinden birinde ta Almanyalardan getirdii aletten kan mekanik bir kadn sesi, "Sie haben vier neue Nachrichten," dedi. Evden kmamdan hemen sonra gelen ilk mesaj Petra'dand. ki gndr grmediimizi, neden onu aramadm soruyordu. 8.42'de gelen ikinci mesaj, st katta oturan ev sahibimdendi. Bu ayn kirasn hl yatrmadm sylyordu. Acelesi yoktu, ama merak etmiti, kiray hi geciktirmezdim, bir eyim mi vard? 9.35'te arayan her kimse, konumadan kapamt. 10.01'de de Gttingen'de yaayan abim aramt. Bugn annemin tansiyonu ykselmi, sokakta fenalamt. Hastaneye kaldrmlard. Doktorlarn sylediine gre endielenecek bir ey yoktu. Sandalyeye ker gibi oturdum. Bir bu eksikti. Ben burada mafiosolar tarafndan ekildiime sinirlenirken, annem hastanelerde srnyordu. Umutsuzca abimin numarasn evirdim, belki yengem Berlin'e, annemin yanma gitmeyip evde kalmtr, ondan ayrntlar renirim, diye. Telefon be kez aldktan sonra, ben tam kapamaya hazrlanrken ald. Abim: "Hirschel," dedi. "Ne yapyorsun orada?" dedim. "Kati!" dedi sevinli bir sesle. "Bahedeydik, ge duydum telefonu." "Berlin'e gitmedin mi? Yoksa annem sizin yannzda m?" dedim. "Yoo, Berlin'de annemi, Urban Hastanesi'ne yatrmlar. Ben neden Berlin'de olaym?" Galiba sarhotu. "Annem hastanede olduu iin," dedim. "Ha!... Yo! Ciddi bir ey deil. Sa bacann stne dm, ayak bilei krlm. Yallarda en ufak bir dmede bile krk kk olurmu. Onun dnda da tansiyon. Biliyorsun, senelerdir yksek tansiyonu var zaten. Biz de bahede zgara yaptk Ute'yle." Ute, yengemdi. "Ben yarn Berlin'e gideceim," dedim. "Neden?" Ne biim bir soruydu? "Annemi grmek iin," dedim. "Delirdin mi sen?" dedi hayret iinde. "Ben kalkp buradan gitmiyorum." "Ben gideceim ama," dedim. Kesin kararm o anda vermitim. "Sen oralarda yaaya yaaya... Bizde byle bir det yoktur, en ufak bir hastalkta insanlar birbirinin bana toplanmaz. Senelerdir o gney lkesinde yaamaktan, sen de onlar gibi heyecanl oldun." "Yarn Berlin'e gidiyorum Schalom, gelirsen seninle de orada grrz," dedim. Bu tavrlarm onu oldum olas sinirlendirmitir. "yi, git o zaman," dedi. Birbirimize hoa kal demeden telefonu kapattk.

En k giysilerimi yreim titremeden yerlere frlatp, makyajm temizlemeden yataa girdim. Sabah uyanr uyanmaz iime yapan skntnn nedenini hemen anmsayamadm. ok gemeden, nce annem aklma geldi, ondan sonra da bir trl iinden klamayan Mller vakas. Mller'i aklmdan uzaklatrp yataktan frladm: Berlin'e uak bileti bulmak iin ne kadar erken harekete geersem o kadar iyiydi. Kafamn sol tarafndan hafif hafif yaylan bir ar kendini hissettiriyordu. Birazdan dzeleceimi yksek sesle tekrar ederek telefonun bana kotum, seyahat acentemi aradm. "Bu ara uaklarda yer bulmak imknsz, Kati Hanm," dedi seyahat acentesindeki adam ben lafm bitirir bitirmez. "Mutlaka gitmeliyim, bugn olmazsa en ge yarn." "Biliyorsunuz, hem yurtdndaki gurbetilerimiz, hem de turistler akn akn geliyor bu mevsimde. Gelmeleri ne demek? Ayn zamanda dnyorlar da demek. Yer bulacamz hi sanmyorum, gene de tekrar bir check edip size dneyim." Lale benim Trkemle uraacana, bu adamlar azarlasayd ya. "Peki, siz bir check edip bana dnn o zaman. Ben evdeyim," dedim. "artrlarda yer bulma ansmz hi yok, haberiniz olsun, tarifeli seferlere bakacam." "Bakn, bakn. Aktarmal seferlere de bakn hatta. Mutlaka gitmeliyim," dedim kesin bir ifadeyle. Telefonu kapar kapamaz banyoya kotum. Lavabonun zerinde duran aynaya bakan suratm, dnya gzeli seildiini renen bir Venezuelalnnkine benziyordu: Srdm btn rimeller ve bilumum boyalar yanaklarma akmt. Dua daldm. Btn evi inleten telefon sesini ancak suyu kapadmda duydum: Seyahat acentesinden aryor olmalydlar. Bir havluya sarnp, kayp dmemek iin btn dikkatimi ayaklarmda toplayarak telefona kotum: Ylmaz'd. "Unuttun mu, bugn cumartesi," dedi, benim "Alo," bile dememe frsat vermeden. "Ylmaaz! Korkun eyler oldu. Neredesin? Bana gel-sene, kahvalt ederiz, hem..." Lafm azma tkp, "Caminin yanndaki kahvedeyim, nerede olacaktm? Be dakikaya geliyorum," dedi. Ayaklarmz balkon demirlerine uzatp, Ylmaz'n deyiiyle keyif aylarmz imeye baladmzda, son on gnde bama gelenleri anlatmay bitirmitim: Her eyi deil tabii, gerektii kadarn. O srada telefon ald. Basmdaki belalardan kurtulduumda, telefonun ulamad bir da kyne gitmek istiyordum iddetle. yle bir yer kaldysa. Bu kez seyahat acentesinden aryorlard: Yarn 13.45'teki Trk Hava Yollar uanda yer vard. stiyor muydum? "Evet, elbette," dedim. "Ne zaman dneceksiniz?" "Bir hafta, on gn sonra herhalde. Daha az olabilir, ama on gnden ok olmaz." "ki haftalk bilet keseceim yleyse. Bir haftalk bilet daha ucuz geri... u anda THY, Lufthansa'dan pahal uuyor. 15 gnlk gidi dn bileti 450 dolar. Haberiniz olsun. Bu fiyatlarla mteri bulamyorlar tabii. Bouna THY zelletirilsin demiyor herkes. Bunlarn zarar hepimizin zarar. Eskiden ii bileti vard, imdi onu da kaldrdlar. Geri size ii bileti zaten alamyorduk, deien bir ey olmad sizin anzdan." "Para nemli deil, annem hasta, mutlaka gitmeliyim," dedim. "Hay Allah, gemi olsun Kati Hanm. Nesi varm?" Bu Trkler byleydi ite, gerekli gereksiz, her derde ortak olmaya alrlard.

"Ben de bilmiyorum daha, hastaneye kaldrmlar, telefonla ulaamadm, gidince reneceim," dedim laf fazla uzatmamak iin. "Kaa kadar aksnz, gelip bileti alaym," diye de ekledim. "Gelmenize gerek yok, yarn havaalanna gidince alrsnz bileti. Zaten zntnz var, buraya kadar zahmet etmeyin. Ben havaalanndaki THY brosuna braktrrm biletinizi." "Para, paray nasl vereceim?" "Dnnce hallederiz, laf m olur efendim." "Olmaz, ben sizin hesabnza havale ederim. 450 dolarn Trk liras olarak ne kadar yaptn syleyin." "Cumartesi bankalar kapal, Kati Hanm." "nternetten yollayacam," dedim. Acentemin bana olan hrmeti, internet bankacl yaptm renmesiyle bir kat daha artmt. Tp Fakltesi'nde nc snfta okuyan kznn da nasl bir internet canavar olduunu anlattktan sonra, hesap numarasn verdi. Yarn len uuyordum. Tekrar balkona dndmde Ylmaz' gazetelerine gmlm buldum: "Senin Mumcu'yu gene gzaltna almlar," dedi beni grnce. "Cinayetle ilgili olarak deil ama bu kez," diye de ekledi. "Neden yleyse," yerine, "Ne zaman?" diye sordum. "Dn akamst. Mumcu Nakliyat'a bir ihbar zerine yaplan basknda iki adet ruhsatsz silah ele geirmiler. Geceyi nezarette geirmi. Bu sefer Mesut'un olay bitti. artl salverildiine gre, tekrar delie dner herhalde," dedi. Umursamadm belli eden bir ifadeyle, "Bilmem, olabilir," dedim. Hemen ardndan da, kendime mutfaa kama frsat yaratmak iin, "Kahve ielim mi?" diye sordum. Ylmaz, saatine bakt. "emem. Saat 1'de ajansta olmalym. Bugne toplant koyduk. Deli gibi alyoruz." "ten karlan oldu mu?" diye sordum. Son grmemizde iten tekrar adam karmaya balayacaklarn sylemiti. Bu soru zerine sinirle sylenerek kapya doru yrmeye balad. Peinden gittim. "imdilik kimseyi karmadlar, ama Demokles'in klc gibi tepemizde. yice tad kat bu iin. Birikmi paralarm borsada batrmasaydm, Ege'de bir kye yerlemitim oktan. Bu yatan sonra ekilecek dert deil." Bana iyi yolculuklar diledi, yanaklarmdan pt ve aceleyle merdivenleri inmeye balad. Kendime byk bir fincan Trk kahvesi yapp alma masamn bana oturdum. nce internete girip, ev sahibinin hesabna kiray, seyahat acentesinin hesabna da uak bileti cretini havale ettim. Hazr internete girmiken, gazetelerde Mesut hakknda yazlanlar okumay da denedim, ama sayfalar o kadar yava alyordu ki ksa srede vazgetim. Bakkala gidip gazete almak daha mantklyd. nternetten ktktan sonra Petra'y aradm. Odasnda yoktu, not braktm. Baka kimleri aramam gerektiini dnrken telefon ald. "Hl kzgn msn bana?" diye sordu Lale. "Hayr, kzgn deilim," dedim ksaca. Bir rpda annemin bana gelenleri anlattm. "Yarn gidiyorsun ha, kata uak?" "13.45." "Seni havaalanna gtreyim mi, ister misin? Ben de oradan gazeteye giderim." "leden sonra 2'de ie mi gideceksin yani?" Pazarlar dahil her sabah en ge 8'de iinin banda olurdu. stelik haftada sadece bir gn, cumartesileri izin yapyordu. "Evet," dedi. "Ne oldu?" diye sordum endieyle. En yakn arkadann annesinin hastanede olmas yeterli neden deildi Lale'nin ie ge gitmesi iin. Mutlaka baka bir eyler daha olmutu.

"Bir ey olmad. Veya belki de olmutur. Son drt ayda ekonomik kriz bahanesiyle iten kardm insanlarn bedduas tutmu olabilir. Skldm bu ilerden, Kati. ok bunaldm. Keke New York'tan hi dnmeseydim." "Bu tarafa gel istersen, birlikte bir yerlere gidelim," dedim. Daha nce keke New York'tan dnmeseydim dediini hi duymamtm. Can gerekten burnundayd anlalan. "Gelemem, alma odam toplayacam. Her ey st ste duruyor. Biraz dzene ihtiyacm var. Kafam bu kadar karkken, hi olmazsa evrem derli toplu olsun istiyorum. Sen gel bana." Yalnz kalmak istediini anladm. Lale'nin tek ocuk olmas kaynakl tuhaflklarna almtm. "Yolculuk iin hazrlk yapacam, Petra'y da grmek istiyorum, gelmem imknsz," dedim. "Yarn havaalanna gitmek iin biraz erken bulualm o zaman, konumaya frsatmz olsun." Ahizeyi yerine koyar koymaz, daha elimi zerinden ekmeden telefon yeniden ald: Bu kez arayan Petra'yd. "Havuzdaydm. Beni aramsn. Ne gzel hava, gneli, scak. Byle bir tatile ihtiyacm varm," dedi. Neredeyse Mller'in ldrlmesine sevindiini syleyecekti. "Ne yapyorsun bugn?" diye sordum. "Gndz zel bir ey yapmyorum, akama ekipteki arkadalarla yemee kacaz." Annemin hastaneye kaldrldn, Berlin'e gideceimi syledim Petra'ya da. Ve tm kurnazlmla ekledim, "Bu akam ekiple birlikte gidilen yemee ben de gelirim, orada grrz. imdi zamanm yok, eyalarm hazrlamalym." "Bilmem ki, gelmen tuhaf olmaz m?" dedi. "Birinin evine mi davetlisiniz?" "Yo, tipik bir Trk lokantasna gidilecek." "yleyse neden tuhaf olsun? Lokantalar kamuya ak yerlerdir, herkes gelebilir," dedim. Saat 7'de, Petra dnda ekipten herkesin kald Tarlaba'ndaki Noel Baba otelinde buluulacakt. "Sen bana gel istersen, buradan birlikte gideriz. Otelin olduu semt benim evime ok yakn," dedim ve eline kt kalem almasn syledim. Tek tek sylediim harfleri yazmak iin yarm saat uratktan sonra, "Bu adres neden bu kadar uzun?" diye sordu bkknlk iinde. "nk sadece adres deil, tarif de var sana yazdrdm ktta. Bunu ofre vereceksin." "Tarife ne gerek vard, adresi yazdrsan yeterdi," dedi burnuna kadar Alman saflna gmlm bir halde. "Sen stanbullu taksi ofrlerini ne sanyorsun? Kedeki caminin, karakolun ya da hastanenin adn sylemeden, sadece sokak adyla bir metre bile gidemezsin stanbul'da. Taksi ofrleri kendi oturduklar mahallenin adn bilmezler," dedim. "Gln olma," dedi. "Bu akamst bana gelirken bir dene istersen, ofre sadece Tavukumaz Sokak de, seni herhangi bir yere gtrebilecek mi, bak bakalm," dedim. "Yalnz dikkat et, Boaz Kprs'n geip Asya yakasna gitmeyesin, geriye dnmen uzun srer." "Eskiden de byleydin sen, bak bu huyun deimemi. Abartmaya baylrsn." "Tamam dene gr, ben mi abartyorum taksi ofrlerini, yoksa onlar kendileri mi abartl tipler," dedim. Bu iddiay kaybetmeyeceimden emindim. Azimle, "Deneyeceim," dedi. Bu akamki yemek sayesinde Berlin'e gitmek iin yola kmadan hem listemdeki biricik pheliyle grecektim, hem de ekibin geri kalann grm olacaktm: Kendimi on ya, hatta on be ya genlemi gibi hissediyordum.

Telefonun bandan kalkmadan son olarak Pelin'i aradm. Yokluumda btn ileri onun stlenmesi gerekecekti. "Sen dert etme, ben hallederim. nemli olan annenin salna kavumas," dedi Pelin. Berlin'den ne istediini sordum. Bu bir Trk detiydi: Bir yere giderken mutlaka arkadalara ne istedikleri sorulur, arkadalar da aslnda Free Shop'tan parfm istiyor olsalar bile, "Sen sa salim git, sa salim gel yeter," derlerdi. Pelin de aynen byle dedi. Kahvalt masasn toplayp, bulaklar makineye yerletirdikten sonra, bavulumu hazrlamak iin yatak odasna girdim. Tam askl tirtlerimi ve ortlarm dolduracakken durdum. Berlin'de havann nasl olduu ve olaca hakknda hibir fikrim yoktu, ama buras gibi scak olmama olasl ok yksekti. nternetten nmzdeki gnlerin hava tahminlerine bakmak zere, tekrar alma odama geri dndm. Tahmin ettiim gibi Berlin'de hava berbatt ve berbat kalmaya devam edecekti. Ayn sonuna doru gneli bir iki gn vard aslnda, ama iler yolunda giderse ben o zaman Berlin'de olmayacaktm. Tirt ve ortlardan vazgeip, krmz montumu, sweat shirtlerimi ve kadife pantolonlarm gardrobun cra kelerinden kardm. Berlin'de stanbul'daki gibi k dolamaya da gelmezdi, metrolarda insana tmarhane kakn muamelesi yaparlard. ri kozmetik antam da bavula tktktan sonra yol hazrlm bitmiti. Petra'nn gelmesine ise, telefonda ona yazdrdm yol tarifini ofre verirse iki saat, vermezse en azndan drt saat vard. Gazeteleri almak iin dar ktm. Mesut'un eitli arkclarla ekilmi fotoraflar gazetelerin magazinle kark felaket haberlerine ayrlm nc sayfalarn sslyordu. Fotoraflarn altndaki haberlerde ise Ylmaz'n bana zetlediinden daha fazla bilgi yoktu. Bir an Lale'nin gazetesinde alan muhabiri aramay dndm. Bu konumay da frsat bulur bulmaz Mesut'a yetitirecei ihtimali aklma gelince, hemen bu fikirden vazgetim. Birilerine telefon etme ihtiyac iini yakp kavuran bir stanbullu olarak, Batuhan'n cep numarasn evirdim. Sesimi duyduuna hi de sevinmi gibi bir hali yoktu. Buz gibi bir sesle, "Merhaba," dedi. "Naslsn?" "alyorum, ok iim var." "O zaman seni rahatsz etmeyeyim." "yi olur." Telefonu kapadm. Tepkisine armamtm. Reddedilen erkeklerin davran biimleri hakknda yeterince tecrbe ve hatta teori sahibi olacak yataydm: Reddedilen erkekle reddedilen kadn arasndaki en byk fark, erkeklerin hi vakit geirmeden gerek yzlerini gstermeleriydi. Kadnlarsa, gerek yzlerini gstermeden nce daha temkinli davranrlard: Belki de adam onu reddetmemiti, her ey bir yanl anlalmadan ibaretti... Bu farklla bal olarak kadnlarda intikam aamas, kesin olarak nitelenebilecek drdnc retten sonra, erkeklerde ise en ufak przde balyordu. Gene tecrbelerime dayanarak, insann kendisini hi umursamayan birinden intikam alamayacan renmitim. Sizi seven birinden intikam almaksa kolaydr, en azndan intihar edebilirsiniz. Batuhan' ele alrsak, intihar ederek beni perian edemeyeceine gre, benden intikam almak iin ne yapabilirdi?

1- Gece olmadk saatlerde telefon edip beni uyandrdktan sonra, konumadan telefonu kapatabilirdi. 2- Dkknmn nne bir fare ls ve "Pis gvur, lkemizden defol," yazl bir not koyabilirdi. Bu notlan daha sonraki aamalarda taa sarp camdan ieri atabilirdi. 3- Mller cinayetini benim ilediimi iddia edip, beni gzaltna aldrabilirdi. 4- Arabama, evime ya da dkknma bir torba eroin saklar ve beni polise ihbar ederdi. Bu drd arasnda en, hatta tek gereki grneni birinci ihtimaldi ve halihazrda, en az alt farkl tarzda sessiz telefon almakta olduum iin, bunlarn arasna yeni bir tanenin eklenmesinin hayatm karartmas sz konusu deildi. Aralarnda snf, ya ve cinsiyet fark olmakszn btn Trklerin sessiz telefonla intikam alma alkanl ve herkesin kendine has bir tarz vard: Kimisi telefon alr almaz, "Alo" demenizi bile beklemeden kapatr, kimisi ise, "Alo" diye barmaktan grtlanz paralanana kadar beklerdi. Bir de ara kategoriler vard; mzik dinletenler, slkla ark alanlar, orgazm oluyormu gibi sesler karanlar... Trkiye'de yaamaya niyeti olanlarn Trklerin tuhaf alkanlklarna da almas gerekiyordu. Ben almtm: Szacak kadar sarho deilsem, ya da kafam bir cinayeti zmekle megul deilse, gece yatmadan telefonun fiini ekiyordum. Kendime yeil ay yapmak iin mutfakta suyun kaynamasn beklerken telefon ald. alma odama kotum. Bu arada, bu kadar sklkla kendisinden sz edildiine gre, evdeki tek telefonun alma odamda olduunu da belirteyim. "Kati Hanm var m?" dedi arkadam Mithat'n Krt aksanlar teorisine gre her halinden Diyarbakrl olduu anlalan tanmadm bir erkek sesi. "Benim." "Bacm kusura bakma, rahatsz ettim, Mesut Bey tarafndan aryorum." "Evet," "Kendisinin sana verilmi sz varm da... Acil bir ii kt, yerine getiremedi. Sana haber vermemi istedi. Frsat bulunca kendisi de arayacak." "Teekkr ederim," dedim. Mesut, gzaltna alndna dair haberleri grmeyeceimi mi sanyordu yani? Mutfaa giderken kendi kendime tekrarladm: "Acil bir ii kmm." Mesut kadar rahatlkla adam ldrtmekten konuabilen birinin darda dolamasnn kimseye yarar dokunaca yoktu. Bir an nce ieri girmesi en azndan birka kiinin hayatn kurtarm saylrd. Ayrca, hapse ikimiz yemee kmadan girmi olmas da benim amdan sevindiriciydi. imdi de kapnn zili almaya balamt. Kaynayan ay suyunu ocan zerinden alrken telatan elimi yaktm. Acele etmekten nefret ederim! Buharla halanan sa elimin kk parman emerek salonun camna kotum. Aada, kapnn nnde Petra duruyordu. Erken gelmiti. Huzurla bir ay imeme bile frsat yoktu. Sylene sylene kap otomatiine bastm. Nefes nefese yukar kan Petra'y seyrettim, kk parmam tkrkle slatmaya devam ederken. "Bu gece buralarda olacaz diye, gndz de Taksim ve civarn dolaaym dedim, ok yoruldum. Grlecek ne ok ey varm. Senin dkknna kadar yrdm. Bugnlk bu kadar ehir turu yeter." "Gel ieri," dedim tekrar mutfaa dnmeden nce. Az nce fokur fokur kaynayan su, yeil ay yaplacak kadar soumutu. Cam bir demlie ay yapraklarn ve suyu* doldurdum, tepsinin zerine bir fincan daha koydum. Balkona doru yrrken, salondan Petra'nn hayranlk dolu sesi duyuluyordu. "Ne kadar bykm evin. Sokanz da ne gzel..." "Balkona gelsene, bara ara konumayalm," dedim. Hem evin en serin yeri balkondu. Sabah Ylmaz'n oturduu sandalyeye Petra oturdu, ben de karsna.

"stanbul yorucu bir ehir, insan kalabalktan bunalyor. Burada yaamak nasl olur diye dndm de bugn..." dedi Petra. Lafnn sonunu getirmeden, bir pot krm da onu dzeltmek istiyormu gibi ekledi, "Ama srekli burada yaaynca insan herhalde kalabala da alr." "Srekli stanbul'da yaaynca kalabala almasan bile, dert ettiin eyler deiiyor," dedim. "Nasl yani?" "Trk siyasetileri, ekonomik kriz, yolsuzluklar, banka hortumlamalar..." Bunlar byk bir fkeyle sylemitim. Petra hayret iinde yzme bakakald. Normal ses tonuyla konumaya halim kalmad iin fsldar gibi devam ettim: "Sabahtan beri buradan kamaya alan arkadalarm yattryorum. Siyasi amazlar, ekonominin gidiat herkesin canna tak etti." Beklenmedik ekilde patlayan fkem beni de akna dndrmt. "Ben de bu kez sandmdan fazla etkileniyorum galiba," dedim. Trkiye'nin sorunlarna Trkler kadar duyarl olmadm dnrdm oysa, yaanan her yeni krizde. Ben stanbulluyum, derdim kendi kendime, Trkiyeli deil. Lale'yle, Ylmaz'la, Pelin'le ve dier arkadalarmla aramdaki fark, aidiyet duygularmzn iddeti deil, boyutuydu. Bir keresinde Lale'ye, "Siz Trkiye'nin bir paras olan stanbul'u seviyorsunuz," demitim. "Oysa ben sadece stanbul'u seviyorum. Ama sizi anlyorum. Benim stanbul'da olduu iin Cihangir'i sevmem gibi bir ey... Cihangir Bonn'da bir semt olsayd, ben Cihangir'i sevmezdim." Benim stanbul akmn Trkiye'yle ilgisi yoktu: stanbul mutfan, stanbul trklerini, stanbul Trkesini, stanbul'un Cihangir semtini seviyordum. Petra, daldm fark etmemi, konumaya devam ediyordu. "Almanca kan Trk gazetesini aldm dn, Trkiye'nin durumu umutsuz grnyor, deil mi?" "Bo ver," dedim. "On yldr burada yayorum, durumun umutlu grndne hi ahit olmadm." Buharla halanan parmam bir kez daha tkrkle slatp, rengi iyice koyulamaya balayan ay bardaklara doldurdum. "Kurt Mller'le senin aranda gerekten bir iliki yoktu, deil mi?" dedim Petra'nn ayn uzatrken. "Tekrar neden soruyorsun bunu? Daha nce syledim ya olmadn?" "Mller'i bu i iin senin nerdiini sylyorlar da..." "Kim sylyor?" Bu bilgiyi nereden edindiime mi, yoksa kendisi hakknda nasl byle yalanlar uydurulduuna m armt? "Mumcular Prodksiyon'dan birileri," dedim. Bay Franz' ta Almanyalardan aradm renmesini nedense istemiyordum. Ucunda minik bir han asl olduu boynundaki zinciri parmana dolayarak, dalgn dalgn bana bakt. "Benim odamdan telefonda konutuun adam m?" "Hayr, onun yannda alan biri. Bir Alman. Yusuf." "Josef?" "Mslman bir Alman, ismi Yusuf." "Ah! Anladm kimi kastettiini. Tanyorum. smi Yossoff muymu o adamn? Peki, ne syledi sana?" "Mller'i senin bulduunu syledi." "Doru, ben buldum Kurt'u. Eee, ne olmu ben bul-duysam?" "Yani siz nceden tanyordunuz." "Tanyorduk. Ben ok insan tanyorum, Kati. Her tandmla ilikiye de girmiyorum. Yaklak bir sene nce prodktr bana senaryoyu yollad. Yllardr ilk kez bir senaryoda

kendimi buldum. Artk gen saylmam." Bunu syledikten sonra bluzunu ap belinde toplanan yalar parmaklarnn arasna kstrp kk bir gsteri yapt. "Yalandka tek ypranan duygular deil, vcut da bozuluyor. Bu yata senin kadar gen gsterseydim sorun yoktu, ama maalesef ben yam gsteriyorum, hatta yamdan da fazlasn. Sarnlar daha abuk ypranyor derler ya, demek ki doruymu. Bu yata bana her hafta bir barol teklifi geldiini sanmyorsundur herhalde. Elbette bu filmin ekilmesi iin elimden geleni yaptm. Onlarn tecrbeli, ama fazla para istemeyecek bir ynetmene ihtiyalar vard, benim de yle bir tandm. kisini bir araya getirdim." kna edici eyler sylyordu. Gen olmann ve gen kalmann zellikle kadnlar asndan kaytsz artsz yceltildii bu devirde, hangi ii yaparsak yapalm, en byk sermayemiz sellitsiz bacaklar ve krksz bir cilt deil miydi? Bir film yldz bu durumdan hepimizden ok etkileniyor olmalyd. "Yani Mller'le ilikin olduu iin bu ie onu nerme-din." "Daha ka kere syleyeceim, Kurt'la ilikim yoktu. Belki o beni beeniyordu, belki bunu sada solda da sylemitir ama," masann zerinden bana doru uzanp gzlerimin iine bakt. "Aramzda bir iliki yoktu. Zaten tipim de deil." Kulam trmalamt son syledii. On be yandaki kzlarn syleyecei trden bir laft. "Ne demek tipim deil?" "Baarsz, hatta yeteneksiz..." Szn kesmesem, daha bir eyler ekleyecekti. "Baarsz ve yeteneksizse, bu filme neden onu nerdin? Bu adam madem kt bir sinemac, karmak istemediin bu filmi onun ekmesini nasl istersin?" "Gayet basit bir nedenle: Ynetmenin glgesinde kalmayacaktm, filmde ne kan benim ismim olacakt. Prodktrler iinse..." Kameralara poz veren bir star gibi gld. "Onlar da tam Kurt gibi tecrbeli ama ucuza altrabilecekleri birini aryorlard." Yusuf'la yaptmz sohbet srasnda o da hemen hemen ayn eyleri sylemiti. Film dnyas benim aklmn alabileceinden daha tuhaf bir yerdi anlalan. Akamki yemek iin ekiple bulumak zere evden kana kadar filmden ve Kurt Mller'den bir daha sz etmedik. Petra'yla Tarlaba'ndaki Noel Baba Oteli'nin lobisine girdiimizde, at kuyruu yaptm salarm ve makyajsz yzmle, romanlarda bu haldeki kadnlar tarif edilirken sylendii gibi, ok gen gsteriyordum. Niyetim gen gstermek falan deildi aslnda, bavula yerletirdiim makyaj antasn karmaya enmitim. Petra'y ve beni grnce, lobide bara ara Almanca konuan grupta bir sessizlik oldu. Petra, "Arkadam Kati Hirel," dedi. Gruptakilerden beyaza yakn sarlktaki salar dnda kayda deer bir zellii olmayan bir adam, oturduu yerden kalkmadan elini uzatt, "Merhaba, ben Gust." Dierleri ellerini uzatmadan adlarn sylediler ve ok gemeden bana olan ilgilerini kaybedip, kendi aralarnda bangr bangr konumay srdrdler. ki kadn dnda tamam erkek toplam dokuz kiiydiler ve kendini takdim eden iki kadndan birinin ad Bauer deildi. "Nereye gidilecek?" diye sordum Bay Gust'a. Onun yaylarak oturduu iki kiilik lobi kanepesinin ucuna ilimitim. "Bu gece rehberimiz var: stanbul'da yaayan gazeteci bir arkadam." Arkadann mesleiyle gurur duyduu belliydi. "Otto iki yldr burda. Gideceimiz yeri de o seti. Biraz nce Annette ile birlikte eczane aramaya gittiler." Saatine bakt. "Birazdan dnerler." "Annette kim?" dedim, soyadnn Bauer olmasn umarak.

"Annette Bauer, filmin ynetmen yardmcs." Aceleyle dzeltti, "yani, bugnden itibaren, filmin ynetmeni." Demek, Bayan Bauer artk resmen bu filmin ynetmeniydi ve ben kendisiyle birazdan tanacaktm. "Gazeteci arkadanz nereye alyor? Belki tanyorumdur, ben de stanbul'da yayorum." "Otto, Westdeutsche Zeitung'a yazyor," dedi. Bir gazeteciden deil, deta Amerika devlet bakanndan sz ediyordu. Sylediimi yeni fark etmi gibi dikkatle beni szerek ekledi: "stanbul'da yayorum mu dediniz?" "Evet." "Siz de mi gazetecisiniz?" "Kitap dkknm var. Polisiye satyorum," dedim. "Kitap satmak iin buraya m geldiniz?" "Yo, zaten burada yayordum, birka i deitirdikten sonra kitaplk yapmaya karar verdim." "lgin," dedi. "ok ilgin." "Kitaplk mesleini mi kastediyorsunuz?" "Hayr, mecbur olmadnz halde burada yaamanz kastediyorum. nsan haklar sorunu olan bir lkede nasl yaanr, anlamyorum. Banza bir ey geleceinden korkmuyor musunuz? Hem, hrszlk ve yankesicilik olaylarnda da byk bir art olmu ekonomik krizden sonra. Otto, antalarmza, paramza dikkat etmemizi syledi mesela. stanbul'da antas alnmayan insan kalmam." "Almanya'da da hemen her gn drt-be yabanc saldrya uruyor, dazlaklar sokak ortasnda adam ldryor, ama o lkede hl yabanclar yayor," dedim fkeyle. Gst, sylediklerime yant vermek yerine, ban br tarafa evirmiti. Bir an profilini inceleyip, biraz nce sylediklerimi yumuatmaya karar verdim. Ne de olsa u anda bu adamla aram bozmam pek lehime saylmazd. "stanbul'u seviyorum," dedim. Gene sesini karmad, ama imdi bam benim olduum tarafa dndrmt. Konuyu deitirmek iin, "Filmin ekimlerine ne zaman balanacak?" diye sordum. "zc olay hepimizi ok sarst tabii," dedi. Yznde en ufak bir sarsnt belirtisi olmadna yemin edebilirdim. Yksek sesli sohbetlerini aralksz srdren film ekibinin dier yeleri de aralarndan birka gn nce ceset km kiilere benzemiyordu ya, o da ayr mesele. "Sarsmtr tabii," dedim. Herhangi bir siyasetiyle yar edebilecek kadar formdaydm bugn. "Bu mola bize iyi geldi. Oyuncu arkadalar ehrin havasna girdiler, teknik elemanlar, kk rollerde oynayacak oyuncular da toparladk, birbirimizi tandk..." Lafn burasnda srtarak ekledi, "Bugn alnan karara gre filmi Bayan Bauer ekecek." Kadndan sz edince, hl dnmediini fark etmiti. tekilere dnd, "Nerede kald bunlar Tanr akna?" dedi iaret parmayla kolundaki saati gsterip. nnde bo bira iesi duran pembe suratl bir Alman srtarak, "Bizim ynetmenlerin banda kara bulutlar m geziyor, nedir?" dedi. Bu espriye grubun btn yeleri kahkahalarla gldler. Petra, oturduu koltuktan yan gzle beni szd iin, yzmdeki kmser ifadeyi derhal sempatik ifadelerimden biriyle deitirip, ben de gldm. "Nereye gidileceini bilseniz, onlara bir not brakp biz giderdik," dedim Gust'a. Bu sevimsiz otel lobisinden kurtulmaya can atyordum.

"Nereye gideceimizi biliyorum tabii," dedi Gust. Ayaa kalkp pantolon ceplerini kartrmaya balad. Elini cebinden kardnda buruuk bir kt tutuyordu. stnde yazan okudu. "Hassir Restaurant." Petra, dierlerine bir aklama yapma gerei duymutu: "Kati stanbul'da yayor. ehri ok iyi bilir." Gruptaki iki kadndan biri, "Ah ne anslsnz," dedi bana glmseyerek. "Grdm en gzel ehir stanbul." "Sen Frankfurt'tan baka ehir grm mydn?" dedi aralarndan biri. Bu kez hepsi birden bu yeni espriye gldler. "Biz kalm yleyse," dedim. "Zaten gideceimiz yer otele ok yakn." Gust'un gazeteci arkada ehri kysndan kesinden bilen herkesin turist arkadalarn srkledii Tarlaba'ndaki Hasr' semiti "tipik" Trk lokantas, daha dorusu meyhanesi olarak. "Hesab deyelim," dedi pembe suratn yannda oturan baka bir pembe surat ve garsonun ilgisini ekmek iin sesini eskisinden daha ok ykseltip barmaya balad. Lobide oturan herkes histeri krizine yakalanm gibi, "Hallo! Halloo" diyen bu adama bakyordu. Garson, byk bir felaket olduu inancyla nefes nefese koarak geldiinde, lobinin dier sakinleri de ben de rahat bir nefes aldk. "Hesap," dedi ikinci pembe surat Almanca olarak. "Ayr ayr." "Hesab m istiyorsunuz efendim," dedi garson ngilizce. "Almanca bilmiyor musun?" dedi adam gene Almanca. Garsonun Almancas bu soruyu anlamaya yetmiti, "Nein," dedi. Artk mdahale etmemin uygun olacan dndm. "Hesab istiyorlar, ayr ayr deyecekler," dedim Trke olarak. Garson, anlaabildii birini bulduu iin sevinle bana dnd. "Hesaplarna yazalm efendim, hepsi otel mterisi," dedi. Garsonun nerisini onlara tercme ettim. "Olmaz," dedi Gust. "Arkadam syledi, kazk atarlarm bize. imdi deyeceiz." "stemiyorlar, imdi deyeceklermi," dedim. Garsona Gust'un syledii her eyi evirmeme gerek yoktu. "Peki," dedi garson. Gust'un hesabn syledi. "ki biras vard beyefendinin. Be milyon lira." "ki bira be milyon," dedim Gust'a. Gust gene ayaa kalkt, ceplerini kartrp buruuk bir on mark kard, garsona uzatt. Garson paraya bakt, "Mark almyoruz efendim," dedi. "Mark almyorlarm," dedim Gust'a. "Trk liras yok mu?" "Yok," dedi Gust. Hl paray uzatan kolunu indirmemiti. "Resepsiyonda mark bozuyorlar ama." "Olabilir, ama hesab markla deyemezmisiniz." "Sama!" dedi Gust. "Resepsiyonda bu paray bozdursun yleyse." Pembe suratlarn biri Gust'a destek verdi: "Evet. Paray resepsiyonda bozdursun yleyse." Gust bir kpee kemik gsterir gibi, hl elindeki on mark havada sallyordu. Ben o paray nce ilerinden hangisinin burnuna sokacam dnrken, garson, endieli bir ifadeyle olduu yerde kprdamadan duruyordu. Birden nerden ktn anlamadm sakall bir adam bitti yanmzda. "Hesab markla m demek istiyorsunuz?" dedi Almanca. Gust, tercmansz derdini anlatabilmekten duyduu sevinle herkesten nce atld: "Evet."

"Buras Trkiye," dedi sakall adam. "Hesaplar burada Trk lirasyla denir." "Ama resepsiyonda mark bozuyorlar," dedi Gust, biricik argmanna sk sk sarlarak ve ses tonu itibariyle yava yava ezilmeye balayarak. "Ben Almanya'da Trk lirasyla hesap demeye alyor muyum?" dedi her halinden daha nceden Almanlar tarafndan Almanlara kar iyice bilendii belli olan sakall adam. Grup yeleri birbirlerine kaamak baklar frlattlar. "Ama..." diye yeni bir deneme yapmaya alt Gust. "Amas yok. Burada hesaplar Trk lirasyla deniyor." Tam gidecekken dnd. "Bir de o kadar yksek sesle konumayn. Rahatsz oluyoruz." Yanmzdan ayrldktan sonra arkasndan baktm, aprazmzdaki koltuklardan birine oturup gazetesine gmlmt. Demin stanbul'u sevdiini syleyen kadn, garsona be milyonluk bir banknot uzatt. "Bir kahve," dedi ngilizce. Garson bir yandan kendisine uzatlan paray alrken, Almanca cereyan eden tartmay anlamad iin merakla bana sordu, "Ne oldu efendim?" "Bo verin," dedim. "Hesab Trk lirasyla deyecekler." Bayan Bauer ve Otto iin resepsiyona not brakp otelden ayrldk. Hasr meyhanesi yryerek on dakika uzaklktayd. "Gittiimiz her yerde kendi kk dnyamz yaatmaya alyoruz, deil mi?" dedi, demin stanbul'u sevdiini syleyen kadn, ekipteki arkadalarndan ustalkla syrlp yanmda yrmeye baladnda. Glmseyerek, "Hesab markla demek gibi mi?" dedim. "Evet, mesela. Bira imek, sosis yemek de yle. Almanlar hakkndaki banal nyarglarn hepsinin doru olduunu grmek beni rktyor. Mallorca'ya hi gittiniz mi bilmiyorum, kk bir Alman eyaleti kuruldu orada. Bir an bile baka bir lkede olduunu dnmyor insan. Hava daha scak tabii, bir de srekli gne var. Ama ite o kadar." "Siz yurtdnda m yaadnz?" dedim. Tecrbelerime gre, kendi halk hakknda eletirel olabilmek ancak yurtdnda yaam insanlara zg bir zellikti, hele de karnzdaki bir Almansa. Kafasn hzla bana dndrd, glerek, "Anlalyor, deil mi?" dedi. "Bir Msrlyla evliydim, dilerinde alyordu, epey yer gezdik, boannca kendi mesleime geri dndm. Bu film ilk byk iim saylr." Ban iki yana sallayarak srdrd: "Gryorsunuz, pek ansl saylmam. Bamza neler geldi." Canma minnetti, ben tek bir sz sylemeden konu istediim noktaya gelmiti. "Cinayeti mi kastediyorsunuz?" dedim. Bir soru deildi. "Gruptakilerin pek zlyormu gibi bir halleri yok bana sorarsanz." "Kimse Mller'i iyi tanmyor. Bir tek..." Balad cmlenin sonunu getirip getirmemeye karar veremeyerek duraklad. stanbul belediyelerinin dnya ehircilik tarihine geecek icraat olan iki kar geniliindeki kaldrmda dmemek iin olaanst bir dikkat gstererek yrmeye devam etti. Bir an olsun gzlerini ayaklarndan ayrp bana bakmamt. "Petra m?" dedim. Dikkatle yzme bakarak, "Ah, siz de biliyorsunuz," dedi. "Mller'e bu ii Petra'nn ayarlamasn kastediyorsanz, evet, ben de duydum. Ama ikisinin arasnda bir iliki olduu mee..." Bana omuz atp yanmdan geip giden adamn arkasndan barmamak iin kendimi zorlukla zapt ettim. "Petra aralarnda bir iliki olmadn sylyor," diye devam ettim, be dakika nce tantm bu kadnla eski bir arkadamn dedikodusunu yapmaya. Kendi adma gurur verici bir durum saylmazd. Kadnn dikkati gene ayaklarna ynelmiti. "Bence de aralarnda bir iliki yoktu," dedi.

Bu ilginti ite. "Neden?" diye sordum, yzn grmek iin ne doru eilerek. zin isteyip koluma tutundu, tekilerin duymamas iin azn kulama yaklatrd ve ksk bir sesle konumaya devam etti. Grubun en arkasnda kalmtk, aslnda bizi duyabilecek kimse yoktu evremizde. "Mller'e nasl davrandn grdm. Berlin'de, havaalannda Mller onu belinden tutmutu, yznde belirgin bir tiksinti ifadesiyle adamn elini itti ve hemen yanndan uzaklat. stanbul'a geldikten sonra da bir kez kahvaltda ikisini yan yana grdm. Ben... Fazla abartmak istemiyorum, ama ben byle eyleri hissederim. Bir erkekle potansiyel de olsa ilikisi olan bir kadn ona byle davranmaz. Aralarnda bir ey olmadndan eminim." Dudaklarn bzp devam etti. "Hibir zaman da olmayacakt bence." "Ama gene de ortada Petra'yla ldrlen adam arasnda iliki olmadn gsteren somut bir ey yok," dedim. "Oh, somut bir ey mi?" Yere edii ban kaldrp, daha ne olacak der gibi bana bakt. Grubun doal lideri Bay Gust, en nden bize sesleniyordu, bararak daha Hasr'a ulamadmz syledim. "Peki, sizce bu cinayeti kim ilemi olabilir?" diye sordum kadna. Bu konuda da bir fikri olduundan emindim: "Bence ekiptekilerden biri deil. Dardan biri. Belki o gece bir fahie armt." Durdu, iini ekti. "Biliyor musunuz, tam fahielerle yatacak bir adama benziyordu. Kadnn parasn dememitir, kadn da sinirlenip, czzz..." Bunu sylerken sa kolunu kaldrd, bir nesneyi yere atyormu gibi havada parmaklarn at. "Ekiptekilerden biri niye olmasn?" dedim. "Niye olmasn?" diye tekrarlad. "Ekiptekiler iin bir sr ey sylenebilir. Ama hibiri katil olacak yaradlta deil," dedi sonunda. "Bir nsezi..." "Evet, bir nsezi." Durdu. "Benim nsezilerimi hafife almayn." Gldm. "Petra'yla Mller arasnda iliki olduu basit bir dedikodu mu yani?" dedim. Bu konu durmadan kafam kurcalyordu. "Bence evet." "Bu dedikoduyu kim karm olabilir sizce?" "Kimin kardn bilmiyorum ama ekipteki herkesi ikna etmeyi baard." Gene kolumu tuttu. "Baksanza, siz bile ikna olmusunuz." Hnzrca gld. Ho bir kadnd aslnda, ama benden en ok drt-be ya byk olmasna ramen giyim kuam ve tavrlaryla imdiden yal kadn havasna girmiti. Kendimi dedikodunun bysnden kurtarp evreme baknca, Hasr' getiimizi fark ettim. stanbullu mdavimlerin "karakolun yanndaki Hasr" olarak bildii meyhane, kafalarn toslamamas iin dikkat edilerek merdivenlerin inildii bir Tarlaba bodrumundayd. Akam rzgrnn serinlettii Boaz meyhanelerini, balklarn brakp bu sokak aras bodrumunda ne aradm soranlara mteriler szlemi gibi hep ayn yant verirlerdi: Hasr'n mezeleri gzeldir. ef garson kapdaki kalabalk turist grubunu grr grmez, bir el hareketiyle, nedendir bilinmez, hepsi birbirinden ksa boylu komilere masalar birletirmelerini emretti. Sonunda oturmay baardmzda, hi de istemediim bir yere, iki pembe suratn tam ortasna dmtm. Karmdaki sandalye ise botu. Oraya birazdan Bayan Bauer'in oturacan umduum iin yerime itiraz etmemitim. Okurlar arasnda saylmadn Alman gazetesinin Trkiye muhabiri Otto ve Bayan Bauer kapda grndklerinde biz mezelerimizi sylemi, hatta tabaklar yarlamtk. ki

yanmda oturan pembe suratlar, daha nce otelde itikleri biralarn da etkisiyle olsa gerek, sarho olmaya bile balamlard. Bayan Bauer umduum gibi benim karmdaki bo sandalyeye deil, masann br bandaki Gust'un yanma oturmay tercih etmi ve uzaktan duyabildiim kadaryla, oturur oturmaz neden ge kaldklar konusunda hesap vermeye balamt: nsezisi gelikin olmayan biri bile bu ikisinin arasnda bir iliki olduunu anlard. aresizlikten, tam karmda oturan Otto'yla konuma giriiminde bulundum. "Bay Gust syledi, siz de stanbul'da yayormusunuz," dedim. "stanbul'da alyorum demek daha doru olur," dedi. stanbul'un yaanacak bir yer olmadn m ifade ediyordu? "Memnun deil misiniz buradan?" "Hayr, hi deilim. Nasl memnun olaym ki?" dedi. "Ben memnunum," dedim. Aka beni kmseyen bir kahkaha att. "Siz stanbul'da yaamyorsunuz da ondan. Turistler iin bence de son derece cazip bir ehir. Bir kere yemekler harika." "Ben turist deilim, on yldr stanbul'da yayorum," dedim. Tek kan havaya kaldrp bana bakt. "On yl m?" Bam salladm. "Bir on yl daha da yaamay dnyorum." Benimle tartmaya pek istekli grnmyordu, tabandaki zeytinyal atom fasulyelere verdi btn dikkatini, garson ne ieceini sorana kadar da ban kaldrmad. Garsona ngilizce, "Beyaz arap istiyorum," dediini duyduumda, beklediim frsatn yzme gldn anladm. "Dilini bilmeyince bir lkeyi anlamak da, o lke hakknda yaz yazmak da zor olmal," diye atladm.. Ne olursa olsun, onunla dalga gemek iki yanmdaki pembe suratlarla ene almaktan daha elenceliydi. "Gittiimiz her lkenin dilini renemeyiz," dedi. "Rotasyonla birka ylda bir oradan oraya gidiyoruz. Hangi birinin dilini renelim?" "Ama dili bilmeyince gazeteleri de okuyamazsnz, bir kahvede oturup insanlarla da konuamazsnz." "evirmenle alyorum," dedi beni bandan savmak iin gsterdii son bir abayla. "Trke bilseniz stanbul'u da severdiniz." Bunu romantik bir sesle sylemitim. Ardndan ayn romantik sesle ekledim, "stanbullu bir airin dedii gibi, stanbul'u sevmeyen ak bilemez..." Sonra, birden ciddiletim. "Cinayetle ilgili haberleri siz mi yazdnz?" Adam hzla birinden tekine atladm konular ve haletiruhiyelerim arasnda balant kurmaya alyordu aknlkla. "Biz tanmadk, deil mi?" dedi sonunda. Aramzda duran sardalya tabann stnden elimi uzattm, "Adnzn Otto olduunu Bay Gust'tan renmitim. Ben Kati Hirel," dedim. "Otto Frisch," dedi. Koca parmaklarnn arasnda elimi birka kez yukardan aa doru sallad. "Bana Otto de," dedi. "Sen de bana Kati," dedim. O srada masadaki btn balarn bana doru dnm olduunu fark ettim: Garson, elinde kt kalem, ana yemek sipariini almak iin bekliyordu. Otto'ya elimle bir iaret yapp, soluma dndm. "Balk m yiyelim?" dedi stanbul'u seven kadn oturduu yerden beni grmek iin kafasn ne doru uzatarak. "Bence evet," dedim, garsonla mevsim balklan zerine sohbet etmeye balamadan nce. ipura yenmesine karar verdiimde, tekiler hl t karmadan beni izliyordu: "Almancasn bilmediim bir balk syledim," dedim.

"Gelince grrz ne olduunu" dedi stanbul'u seven kadn ve arkasna yasland. Otto elini gmleinin nndeki cebin stne koyup, "Bende szlk var, bakalm," dedi. Gmlek cebinden Steuerwald'in bin sayfalk Trke-Almanca szln karacak hali yoktu ya, sar plastik ciltli kk bir Langenscheidt kard, havada sallad: "Bouna bakma, orada yoktur," dedim. natla, "Nasl yazldn syle," dedi. Harfleri tek tek sylemeye baladm. "Gerekten yok," dedi, uzunca bir sre umutla aradktan sonra. Bu arada bir sre sessiz kalan pembe suratlar da azlarndan tkrkler saarak yeniden birbirleriyle konumaya balamlard. Sa yanmda oturana, "Benimle yer deitirir misiniz?" diye sordum. Bylece, ekibin geri kalanndan bir sandalye boyu daha uzaklam, ama iki pembe suratn bira kokulu nefeslerinden de kurtulmu oluyordum. Bir kez daha, "Cinayet haberini sen mi yazdn?" dedim Otto'ya. "Evet. Neden soruyorsun?" "Yazdklarn okudum yleyse," dedim. "Pek bir ey yoktu ki yazdklarmda. Artk bu konuda yeni bir haber yazacam kadar gelime olacan da pek sanmyorum," dedi. "Neden?" dedim. Bu konudan umudunu kesmeyen bir tek ben mi vardm yani? "Hibir delil yok. zlmesi olanaksz bir cinayet. Bugn bu cinayeti soruturan komiserle bir rportaj yaptm, yarnki gazetede yaynlanacak. 'Elimizde hi ipucu yok,' diyor adam. Dosyay rafa kaldrmaya hazrlanyorlar. Bu gidile bir iki gn sonra da kaldracaklar." "Kiminle grtn?" "Tanr msn?" dedi, azna att tepeleme dolu bir atal sardalyay yutmaya alrken. "Cinayet masasndan birilerini tanyorum." Kk szln durduu gmlek cebinden bu kez de bir bloknot karp, sayfalarn evirmeye balad: "Batuhan nal adamn ad. Tanyor musun?" "Hayr," dedim sakin sakin. "Bu cinayeti zemeyeceklerini mi sylyor yani?" "yle sylemiyor tabii. Adamn sylediklerinden benim kardm sonu bu. in garibi, Alman polislerinin soruturmaya katlma talebini de srarla reddediyorlar. Cinayeti zemeyeceklerini dnyorlarsa, neden yardm almyorlar, anlamyorum." "Hi ipucu yok demedin mi biraz nce?" "Evet." "pucu yoksa Alman polisi ne yapabilir ki?" "Mesele de bu ya zaten, Alman polisi olsa ipucu bulurdu." Yerleri yumruklayarak glmemek iin kendimi zor tuttum. "Alman polisinin bu kadar becerikli olduunu dn-' men ne sevimli," dedim. "Benim bildiim, rehine alanlar yakalamak iin rehineleri ldrmesiyle mehurdur Alman polisi." Bloknotunu gerisingeri cebine tktrrken, kafasn fkeyle iki yana sallad Otto. Benim anti-Alman polisi tavrm kesinlikle onaylamad her halinden belliydi. "Sence katil kim?" dedim. "Bu tr speklasyonlardan hi holanmam," dedi ask bir suratla. "Bir tahmin," dedim. "Hi loto oynamaz msn?" Son sylediimden iyice rahatsz olmutu, bu kez cevap bile vermedi. Yalamadan yuttuu roka garnitrl ipuralar da bana duyduu kzgnl geirmeye yetmedi. Kendimi bile artan bir sessizlikle balm yerken, yan yana eklenmi bu masann bir ucunda o, bir ucunda ben oturduumuz srece Bayan Bauer'le ene alamayacam kafama

iyice dank etmiti. Herkesin tabanda kalan son krntlar da syrmasn bekleyip, yaknlardaki bir kafede bir eyler imeyi nerdim. Ekibin byk ounluu o gn iin yeterince yorulduklarn syleyip, otele geri dnmek istediler. Petra da geceye devam etmeye hevesli olmayanlar arasndayd. sminin Bayan Wolff olduunu sonunda rendiim stanbul'u seven kadn, Bay Gust, Bayan Bauer, Otto ve ben, Beyolu'nun ara sokaklarndan Kakts Kahvesi'ne doru yrmeye baladk. Yolda yrrken iyi bir rehber gibi bilgi veriyordum: Aslnda Kakts'te yer bulacamz pheliydi, gene de bir ansmz deneyecek, olmazsa, Beyolu'nu epeevre kuatan, resmi rakamlara gre alt bin civarndaki kafe veya bardan birine girecektik. Ruhsatsz alanlar da eklendiinde bunlarn says on binden fazlayd. O gn Berlin'e bilet bulmamdan sonra bama gelen ikinci iyi ey oldu ve Kakts'te henz boalan bir masaya doru kalabal yararak ilerledik. Barmen Vahit Bey'le selamlamam Bayan Wolff'un gznden kamamt. Oturur oturmaz, "Burada tannyorsunuz anlalan," dedi. Alakgnlllkle glmsedim. Bayan Bauer, kpkrmz uzun salarn arkaya doru toplayp, ensesinin stnde sallayarak, "Siz Petra'nn kitaplk yapan arkadasnz, deil mi?" dedi. "stanbul'a geldiimiz gn havaalannda grmtm sizi." "Hafzanz baya gl," dedim. O kalabaln iinde beni fark etmesi, hatta sonradan tanmas takdir edilecek bir durumdu. Bayan Wolff, koluma dokunarak, "Birbirimize sen diye hitap etsek. Bu resmiyet benim hi houma gitmiyor," dedi. "Bence de iyi olur," dedim. Dierleri de balaryla onayladlar. Konuyu cinayete getiren Bayan Wolff oldu. Lafn almasn frsat bilen Otto, biraz nce yemekte bana anlattklarn masadakilere de tekrarlarken, Bayan Bauer'in yznde bir rahatlama ifadesi aradm. Kadn, ya son derece soukkanl bir katildi, ya da batan beri bir trl tutturamadm btn tahminlerim gibi, bu tahminimde de yanlyordum: Yznde tek bir kas oynamamt. Bir kez de ok taktiiyle ansm denemeye karar verdim. "Bu cinayetten kar salayan bir tek sen varsn aslnda," dedim Bauer'e, Otto susar susmaz. Drd de akn suratlarla balarn yldrm hzyla bana evirince, durumu toparlamam gerektiini hissettim. "aka yapmtm," dedim. "Kltrel bir farkllk... Yanl anladnz." Bayan Wolff bir kahkaha att. "Bu cinayetin Annette'ye yarar dokunduu pek sylenemez dorusu, durup dururken fazladan bir sr sorumluluk yklendi," dedi. "Neden iine yaramasn? Sonuta terfi etti," dedim sanki kadn orada yokmu gibi. "Olay basite indirgemiyor musun?" dedi Otto. "Evet, hatta ok basite," dedi Gust. "Olayn kendisi basit zaten," dedim. "Cinayet basit bir eydir. Namus, para, ak, intikam, seks gibi bir motivasyonla adam ldrmekten sz ediyoruz burada, neden karmak olsun ki?" "Katilin motivasyonu bu saydklarnn dnda bir ey de olabilir," dedi Otto. Akl sra beni keye sktryordu. "Bu sylediklerime bir tane daha ekle," dedim. Dnd. O dnrken benim aklma cinayetlerin siyasi nedenlerle de ilenebilecei gelmiti ama sesimi karmadm. "u anda aklma baka bir neden gelmiyor," dedi. "Ama motivasyonu her ne ise, ipucu brakmadan cinayet ilemi bir katil var karmzda." Sa iaret parmam havada salladm.

"Trk polisine gre, pucu brakmadan cinayet ilemi bir katil'. Sen kendin byle dememi miydin?" Bayan Wolff n n ten bir kahkaha att. "Mis Marple olsa bu cinayeti zer miydi diyorsun yani?" dedi. Otto neyi kastettiimi anlamt. Dudaklarn bzd. "Dnyorum da," dedi Bayan Bauer, "sen haklsn. Bu cinayetten kazan elde eden tek kii benim." "Samalama Annette," dedi Gust. Sonra, yalan sylemediinden emin olmam iin dorudan gzlerimin iine bakarak, "Biz cinayetin ilendii gece birlikteydik. Annette hi yanmdan ayrlmad," dedi. Benim iin yeni bir bilgi deildi, gene de bunu bir kez de herkesin iinde, bizzat bu ikilinin azndan duymak iin epey uram, hatta bir gecemi feda etmi saylrdm. Gust, masadakilere durumu aklamas gerektiini dnm olsa gerekti, "Karmdan boanacam. Annette'le birbirimizi seviyoruz," dedi. Bayan Wolff, anlayl bir ifadeyle glmsedi. imdi Gust, sk sk Bauer'in elini tutuyordu. Gz ucuyla bana bakt. "Kurt'un ldrld gece sabahn ilk klarna kadar hi uyumadan..." Lafnn devamn getirmeden, Bauer'in kzl salarn eliyle itip, kadnn kulak memesine kk bir pck kondurdu. "Btn gece birlikteydik, Annette su imek iin bile yanmdan ayrlmad." "zgnm Miss Marple," dedi Bayan Bauer kadehini burnumun ucuna kadar yaklatrarak.

SEKZ
Lale'nin dayanamayp gazeteye gittiini, dolaysyla beni havaalanna gtremeyeceini bildiren telefonuyla uyandm. Bu durumda sabah sabah bir taksi ofrne katlanacak olmama ramen Lale'nin her zamanki gibi erkenden kalkp ie gitmi olmasna sevinmitim. Fazla oyalanmadan hazrlandm, balkon kaplarn kilitledim, pencereleri kapayp kapamadm defalarca kontrol ettim ve yaklak on gn boyunca evde olmayacam bildirmek iin st katta oturan ev sahibimi aradm. Evden ktmda saat 11'e geliyordu. Aslnda, uan kalkndan iki saat nce havaalannda olunmas gerektiine inanan pimpirikli bir yolcu deilimdir. Bu sabah erken kmamn tek nedeni de, hl varlndan tam olarak emin olamadm biletimin bir an nce peine dmekti. ofr havaalanna gitmek istediimi duyunca, "yolu tarif eder misin abla?" demedi, yol boyunca barta barta arabesk dinlemedi, bozukluu olmadm bahane edip parann stne el koymaya da almad. THY giesinde de her ey yolunda gitti. smimi syledikten dakika sonra biletimi elimde tutuyordum. Ksacas, ansl gnmdeydim. Gmrksz sat maazalarnda alveri yapmadan saa sola baknarak oyalanp, birazdan kalkaca anons edilen uaa binmek iin 11 numaral kapya doru yrmeye baladm. Uak kalabalkt. eri girer girmez ar bir hava yzm yalad. stanbul'da bu kadar klksz insan bir arada grebildiim tek yer havaalanndaki Berlin uaklaryd. Daha Berlin'e inmeden kltr oku balamt ite. Bitmek tkenmek bilmeyen torbalaryla uvallarn yerletirmek iin itien gurbetiler yznden glkle yerime ulatm, sama sapan bir sohbete balamak iin kurban arad frl frl dnen gzlerinden okunan iman ve trbanl yal bir kadnn yanna oturdum ve kafam derhal antamdan kardm kitaba gmdm. Yanmda oturan kadnn benimle konumak iin yapt giriimi, Berlin yolculuklarnda hep yaptm gibi, Trke bilmeyen Alman turist taklidi yaparak pskrteceim vakit geldiinde elimdeki romann daha ilk cmlesini bile bitirmemitim. "Berlin'de mi oturuyorsun kzm?" dedi yal kadn bartsnn yanann stne gelen ucunu ie doru kvrrken. "leh sprecte leider kein Trkisch," dedim glmseyerek. "Ach, so!" dedi kadn, ban br yannda oturan ortlu Alman turiste evirdi, medet umar gibi. En ufak bir vicdan azab duymadan kitabma geri dndm. lk cmleyi bitirmitim ki, bu kez de hosteslerden biri tepemde bitti. Bana hitap ediyordu. Almanca, "zr dilerim, acaba yer deitirmenizde bir saknca var m?" dedi. "Neden? Yanl m oturmuum?" diye sordum uu kartm bulmak iin koltuk cebini kartrrken. "Hayr, hayr, doru yerde oturuyorsunuz," dedi boya kpne dme benzeyen hostes kz. "yleyse?" dedim. "nde iki kadn yolcunun yanna bir erkek vermiler. Kadnlar, biz bir erkekle yan yana oturamayz diyorlar. Uakta da bo yer yok. Sizden o beyle yer deitirmenizi rica ediyorum." Yanmdaki kadn iaret ederek, "Benden deil, ondan rica etseniz," dedim. "Herkesi sevindirmi olursunuz." Hostes, skntyla yanmdaki kadna dnd, bu kez ayn eyleri ona Trke anlatmaya balad. Trbanl kadn hostesin ricasn ikiletmedi. Zorlukla, ama Trke bilmeyen yol

arkadalarndan kurtulmaktan duyduu apak sevinle yerinden kalkp, n tarafa doru yrrken, ben de yanmdaki koltua oturacak cinsi sap grmek iin yerimde doruldum. Biraz nce uaa sokmay her naslsa becerdikleri uvallarn koridorda itiip kakarak yerletirmeye alan herkes yerine oturmutu. Ayakta yeni yerine doru badi badi ilerleyen trbanl ve hosteslerle konuan kr sal, uzun boylu bir adamdan baka kimse yoktu. Adam iyice incelemek iin olduum yerde iyice doruldum. Analar neler douruyordu! "Bu adam olamaz," diye dndm. Hangi akl banda kadn bu adamla deil yan yana, kucak kucaa oturmak istemezdi ki? Tanr'nn biz kadnlara bir ltf olan o ahane yaratk, hosteslere teekkr edip, yanmdaki bo koltua doru ilerlemeye balad. "Umutlanma," dedim kendi kendime. "Olsa olsa tuvalete gidiyordur." Adam, koltuumun yannda dikilip, Almanca, "Sizi rahatsz edeceim," dedi. Oturduum yerden kalkp, gemesi iin yol verdim. kimiz de yerletikten sonra, yan gzle kemerini takmasn ve antasndan kard kaln bir kitapla gazeteleri koltuk cebine yerletirmesini seyrettim. Konumaya nasl gireceim konusunda kararszdm. Uak havalanana kadar ne kadar parlak ve ne kadar ho olduumu annda belli edecek bir giri cmlesi aradm. Sonunda, "Gnebakan'a bir gz atabilir miyim?" dedim, elindeki gazete tomarn iaret ederek. Dnceye dalmt, irkildi. Ban bana doru evirdi. "Maalesef Gnebakan almadm. Ama birazdan hostesler gazete datrlar." Cam kenarnda oturan adam ne doru eilerek beni szd. Demin trbanl kadna "Trke bilmiyorum," dediimi duymu muydu? Umurumda bile deildi. "Berlin'de mi yayorsunuz?" dedim, trbanl kadn aklma gelince ondan aldm ilhamla. "Yo, stanbul'da yayorum." Pek konukan biri deildi anlalan. Krmzya kenetlenen bir boa gibi, bir eyi kafaya koydum mu, her ne pahasna olursa olsun sonuna kadar giderim. Gene yle oldu. "Ben de stanbul'da yayorum," dedim. Ban aadan yukarya doru sallad. "Demin oturduunuz yerde sorun kt galiba," dedim. "Olup bitenin farkndasnz," dedi. "Hostes sizinle yer deitirip deitiremeyeceimi bana da sordu," dedim. "lk kez byle bir ey bama geliyor," dedi. Hl okta gibiydi. "Normalde business class'ta. seyahat ederim. Bu kez gideceim ok ge belli oldu, yer bulamadm, mecbur oldum. Uaa girince karlatm manzara da yeterince rktcyd zaten, ama bir de bu olay..." nanamyormu gibi kafasn sallad. "Bu ekilde, hostesin arlp, biz bu adamla yan yana oturmayz denmesi. deta bana ynelik kiisel bir ey varm gibi..." "Yok canm," dedim. "Bana tuhaf gelmedi aslnda. ehirleraras otobslerde bayan yan yok mudur, uakta neden olmasn?" Gld. "Siz epey uzun zamandr Trkiye'de yayorsunuz galiba." "Yeterince uzun," dedim. "Kadnlarn yan yana oturmasna itirazm yok, ama..." Olup biteni fazlasyla ciddiye alyordu. Szn kestim, "Bence hi kafaya takmayn," dedim. "Eminim sizinle yan yana oturmak iin can atan bir sr kadn vardr," diye de eklememek iin kendimi zor tuttum. Uak Berlin zerinde alalmaya baladnda, ahbapl ilerletmitik. Uluslararas ticaret davalarna bakan bir avukatt ve dolayl sorularma verdii yantlardan anladm kadaryla bekrd, hatta sevgilisi dahi yoktu. Avukat olmasn bile anlayla karlamak mmknd de, bu haliyle nasl bekr kalabildiine bir trl akl erdiremiyordum. Lale'nin stanbul'daki btn cazip erkeklerin ya evli, ya da ecinsel olduu ynndeki senelerdir aksi ispatlanamayan tezi,

bir aksilik olmazsa bu kez fos kmak zereydi. Selim'in, yani saatlik uak yolculuunda alt taraf yan yana iki koltukta oturduum bu adamn, hadi evli olmad neyse de, ecinsel olmadndan nasl bu kadar emin olabildiimi sorduunuzu duyar gibiyim. Sam solumu inceleyen gzlerinden sz etsem, ya da Bayan Wolff'un dn gece dedii gibi, "Benim nsezilerime gvenin" desem, yeterli olur mu? nsezilerimin cinayet zmlemek konusunda pek de gvenilir olmadn dnecek, daha da ileri gidip ifade edecek okurlar kabilir, onlara da u kadarn syleyeyim: Herkesin bir uzmanlk alan vardr, benim uzmanlk alanm da, imdilik, katil yakalamak deil. Selim, bir zamanlar Dou Berlin snrlar iinde kalan, kenti ikiye blen duvar ykldktan sonra da, aktlan oluk oluk paralarla yuppie elence merkezine dntrlen Gendarmenmarkt'taki Hilton Oteli'nde kalacakt. Kentin d mahallelerinin tesine irkin bir tepsi gibi yaylan Tegel Havaalan'nn nnde kuyrukta bekleyen taksilere yrrken, "nce seni brakaym, ben oradan otele geerim," dedi. "Ben dorudan hastaneye gideceim," dedim. "Bavulun ne olacak?" ocukluumdan beri az eyayla seyahat etmeyi renemediim iin, nereye gidersem gideyim, bavullarmn sorun yaratmasna da almtm. "Hastaneye gtreceim," dedim. Srann en nnde duran taksinin yanna gelmitik. Taksi ofr bizi grnce bagaj amak iin kotu. Selim, "Sen nerede kalacaksn?" dedi. "Annemin evinde kalacam, ama anahtar almam lazm, bir an nce anneme bakan doktorla da konumak istiyorum. Yani nce hastaneye gitmem art," dedim. Taksi ofr kala gz arasnda eyalar bagaja doldurup, direksiyonun bana gemiti. "nce Urban Hastanesi'ne, oradan devam edeceksiniz," dedim. "Ben senin bavulunu da otelime gtreyim, iin bitince gelip alrsn," dedi Selim. Boazma bir ey taklm gibi ksrdm. "Uzak m hastaneyle otel?" "Yo," dedim. Benim yamda ve sevgilisi olmayan her kadn, zaman iinde erkeklerin davranlarndan sonu karmay renir. Selim'in son be dakika iinde arka arkaya yapt iki tekliften kardm sonu; benimle, en az benim onunla ilgilendiim kadar ilgilenmekte olduuydu. Erkekler, kadnlarn aksine hibir eyi salt iyilik adna yapmazlar, mutlaka kendilerince bir planlar vardr. Bu durumda, iki ihtimal vard: Selim, ya beni gzne kestirdii iin bavulumu ve beni oradan oraya tayordu, ya da, iyi bilmedii bir ehirde yalnz kalmamak iin bana yapmt. Olumsuz dncelerimi imdilik bastrp, durumun tadn karmaya karar verdim: Zaten kendi kendimi flrt sorunlaryla yiyip bitiremeyecek kadar hastanede yatan anneme konsantre olmutum. "Yallarda krklar ge iyileiyormu," dedi annem. Her grmemizde deta daha da klen mor damarl ellerini beyaz hastane nevresiminin stne, yan yana koymutu. "Manikr zamann gelmi," dedim, sol eline dokunarak, konu deisin diye. Neredeyse bir saattir srekli hastalklardan ve hastaneden konuuyorduk. "Peh," dedi. Kendini berbere gidecek kadar iyi hissetmediinden beri, yani son drt yldr, her on be gnde bir kadn eve gelip manikr yapyor, ayda bir kez de salarn boyuyordu. "imdi manikrcyle uraacak halim yok," dedi, ama baklarn ellerinden alamyordu. Hemen yarn hastaneye bir manikrc getirmeye karar verdim. "Burada yle bir ey istemiyorum," dedi dncelerimi okumu gibi. "Sakn!" diye de ekledi.

"lla bir ey yapmak istiyorsan, yarn bana doru dzgn bir kahve getir. Bulak suyu gibi bir ey veriyorlar. Bu zel salk sigortasna yllardr neden bu kadar para veriyorum, iyi bir kahve bile iemeyeceksem? Tek bama bir odada kalyorum, ite o kadar. Neyse, buna da krler olsun. ki kiilik bir odada yanmda bir Trk'le kalsam buradan lm karrdnz. Buras hastane mi, mesire yeri mi belli deil. Bunlarn bir tanesi hastaneye yatyor, yz kii ziyarete geliyorlar. Hem..." Yatanda hafife doruldu, arkasndaki yastklar dzeltmemi iaret etti. "Almanca da bilmiyorlar. Hastabakc Trk'e, 'Trkiye'deki Trkler sizden daha iyi Almanca konuuyorlar,' dedim, hi kl kprdamad. Peh. Entegrasyonmu. Bak, imdi de bizim paramzla entegrasyon kurslar aacaklar Trkler iin. Bayan Hirschel vergileri desin." Elini kalbinin stne koydu. Ba ucundaki etajeri iaret etti. "u gazeteyi versene bana." Sayfalar hrdatarak evirip, gazeteyi yzme doru sallad. "Bak, kendin de oku." "Ben knca gazete alrm anne. Doktorunla konuup gideceim. Sen de dinlenmelisin. Sonra tansiyonun kyor." "Evet, tansiyonum kyor. Sinirlenmemem lazm," dedi. Yzndeki kahverengi lekelerin arasnda kaybolan gamzeleri ptm. "Gidiyorum," dedim. "nce u Trk hastabakcy ar bana." "Bana syle ne istiyorsan." "Hayr, hastabakcy ar." Hastabakc kapdan girerken, ben ktm. Hastanenin nnde bekleyen taksilerden birine binmeyip, kafam toplamak iin biraz yrdm. Nbeti doktor, istediim zaman annemi hastaneden karabileceimi sylemiti. Btn mesele, evde bakmn salayabilmekti. "Size tavsiye edebileceim ok iyi huzurevleri de var," demiti doktor. Bunun iin nce annemi huzurevinde kalmaya ikna etmeliydim ki, bu bana olas grnmyordu. Hzla yrmeye devam ettim. Kendi kendime konuarak, anneme mantkl gelebilecek cmleler bulmaya alyordum. "Orada daha iyi baklrsn anne," diyordum rnein. "Hem de bir sr arkadan olur." "Byk ehirlerde yaamak yallar iin zor." "stediin yerde bir huzurevi buluruz. Mallorca'da bile Almanlarn kald bir yer varm. alanlar da Almanm hatta. Ya da Karaorman'da..." Selim'in kald otelin nne geldiimde hava hl alacakaranlkt. Dner kapdan ieri girdim. Resepsiyondaki kzlardan en sevimli grnenine glmseyerek yaklatm. Azm aana kadar Selim'in soyadn bilmediimin farknda deildim. "Buyurun," dedi resepsiyonist kz, hl kapatamadm azma bakarak. "Otelinizde kalan biriyle grecektim, ama soyadn bilmiyorum," dedim. "Bir Trk, bugn akamst geldi. smi Selim." Skntdan ate basmt. "Aslnda mterilerimizin oda numaralarn sylememiz yasak, ama..." evresine baknd. "Bir seferlik istisna yapaym." Gld. "smi nasl yazlyor?" Tek tek harfleri syledim. Kz nndeki bilgisayara gzlerini dikti, bir sre sesi kmad. Klavyenin zerinde hzla hareket eden parmaklarnn kard tkrtlar duyuyordum. "Buldum, ztrk," dedi tkrtlar kesilince. "Herhalde bu bir Trk soyad, deil mi?" Glerek bamla onayladm. "Oda numaras 532. Buradan telefon edebilirsiniz." nnde duran telefonu tulayp, ahizeyi bana uzatt. "Hemen aaya geliyorum, kp bir eyler yiyelim," dedi Selim sesimi duyar duymaz. Aslnda yemek yemekten ok, bir du almaya ve televizyonun karsna uzanp uyduruk bir film izlemeye istekliydim ya, bavulumu srkleye srkleye annemin evine gitme fikri de

hi iimi amyordu. Lobide asansr grebileceim bir koltua oturdum, beklemeye baladm. Selim, ok deil, iki dakika sonra asansrden indi. Mideme kramp sokacak kadar yakklyd. Bana doru yrrken bedenini inceledim; yanmda durduunda da, yzn inceledim. Hl koltukta oturuyordum. Eilip elimi tuttu, beni ayaa kaldrd. Boyu benden ok uzun deildi. Gzlerinin iine bakyordum... Ton ton yeilin, kahverengi harelerle bulutuu gzlerine. Elimi avcunun iinde tuttu, beni kendine ekti, yanan yanama bastrd. Przsz ve tra losyonsuzdu yana. nsan kokusunu, erkek kokusunu iime ektim. "Bo ver yemei, gel yukar kalm" diye fsldamak istedim kulana, kendimi tuttum. "Nereye gideceiz yemee?" diye sordum. "yi bir kebap varm yaknlarda," dedi. Surat ciddiydi. Srekli bira ien Almanlarla, srekli kebap yiyen Trklerden nefret ettiimi o anda anladm. "Yoksa, bavulunu alp annenin evine mi gitmek istiyorsun?" dedi. imdi, muzip bir ifadeyle bana bakyordu. "Avukatlar espri yapmaz sanyordum," dedim. "nyargl olmak iyi deildir," dedi. Bir kahkaha attm. Resepsiyondaki kz, ban kaldrp bana bakt ta uzaktan. Hl el ele lobinin ortasnda ayakta duruyorduk. Elimi ektim, koltuun stnde duran antam aldm. O, bana kapy amak iin nden yrrken poposunu inceledim. Hi fena deildi. Hele de yana gre. Bir mddet konumadan yrdk. Alman "katedralinin nne gelince, yeniden, "Nereye gideceiz?" diye sordum. "urada," dedi eliyle ileride bir yeri gsterip, "Borchardt diye bir yer var, parlak bir lokanta deil, bana yemeklerinden daha ilgin gelen de stanbul standartlarnda ucuz denebilecek bir lokantada Alman bakanlarla yan yana yemek yemek. Geen geliimde yanmzdaki masada bir bakan oturuyordu. Korumas bile yoktu kadnn." Uzanp san okamak geldi iimden. Bu iyi Trkler o Trk siyasetilerini hak ediyorlar myd, Allah akna? Borchardt, tam bir pazar akam olacan dndm gibi sakindi. Gene de, devaml mterilerinden birkann o saatten sonra da olsa gelebileceini dndklerinden olsa gerek, bizi kapya yakn masalardan birine oturttular. Selim, oturur oturmaz peetesini kucana yayd: "Aslnda yemekten nce bir ey imek isterdim ama ok am. Sen istersen bir aperitif al," dedi. "Yo, ben de arap ierim." Garson, mnleri masaya atp kamt. "Bu servis rezaleti de akl alr gibi deil. Almanya'dan baka hibir yerde byle adamlar garson yapmazlar," dedi garsonun arkasndan bakarken. "Bu lokantann garsonlar profesyoneldir herhalde, ama kafelerde alanlar hep niversite rencileri de servis ondan kt," dedim. "yi de, kimin alt mteriyi ilgilendirmez ki. ster renci, isterlerse duvarc ustas altrsnlar, ben iyi hizmet almak istiyorum." "Haklsn," dedim. kimiz de nitzel syledik. Ve krmz arap. Siparileri Almanca verdi. Hem de gayet iyi bir Almancayla. "Almancay nerede rendin?" dedim, garson yanmzdan uzaklar uzaklamaz. "svire'de okudum," dedi. "Ne okudun?"

"Hukuk tabii." "Tabii," dedim. "Sen avukatlar pek sevmiyorsun," dedi. "Sevmiyorum denemez aslnda," dedim. "Ne de olsa babam da hukukuydu." "Sen ocukken ailenin Trkiye'de yaadn sylemitin deil mi? Babann ii yznden miydi?" "Pek i saylmazd. Savatan, daha dorusu Alman faizminden kamlar annemle. Babam Yahudi'ydi. Hukuk profesryd. 1965'e kadar stanbul'da yaadk, sonra Almanya'ya dndk. Babama kalsa dnmezdi ya, annem ok istedi. Abim de, ben de stanbul doumluyuz." "Peki, sen stanbul'a ne zaman dndn?" "88'de. Uzun hikye benim stanbul'a yerlemeye karar vermem. Bir haftalna arkadam ziyaret etmeye gitmitim, 13 yldr oradaym." "Peki, oturma izni, alma izni falan sorun olmad m?" "Ah, bu hukukular! Ne tuhaf eyleri merak ediyorsun," dedim. Omuz silkti. "Babam, 1950'lerde Trk vatandalna gemi. O dnemde Trkiye'ye snanlardan, Trk vatandalna geen birka kiiden biriydi, lene kadar da vatandaln korudu. Babalar ya da anneler Trk vatanda olunca, ocuklar da oluyor biliyorsun." Kafasn sallad dnceli dnceli. Yz allak bul-lakt. "Ne oldu?" dedim. "Savan anlar ne kadar taze diye dndm." "Sadece 50 yl... Tabii taze. Toplama kamplarndan sa kurtulanlar yayor hl, dnsene. Ben de bazen inanamyorum yakn tarihimizde bu kadar derin bir acnn yaandna." "Evet," dedi. "Evet. Gerek olamayacak kadar..." Bir sfat bulamad. O srada garson servis tabann hemen tamamn kaplayan koca bir nitzeli nme koymutu. lk lokmadan, byklne ramen nitzeli zorlanmadan bitirebileceim sonucunu kardm. "Sen kendini nasl hissediyorsun?" "Ne demek kendimi nasl hissediyorum?" "Hangi kltre daha yaknsn?" "Ben stanbulluyum," dedim. "Dnyada kendimi ait hissettiim tek yer stanbul. Belki de kendimi ait hissetmemde saknca olmayan tek yer stanbul olduu iin stanbulluyum... nsan bir noktadan sonra, yaadklarndan hangisinin kendi seimi, hangisinin kendisine dayatlanlar olduunu ayrt edemiyor. Kap gibi Trk pasaportum var bak, ama ben Trkiye'de bir Alman'm. yi Trke konuan bir Alman. Alman pasaportuma ve Katolik anneme ramen, Almanya'da yaarken de Yahudi'ydim." Yemekten sonra otele dndmzde, resepsiyondaki kz hl onu braktmz yerde oturuyordu. Karlkl glmsedik. "Yukar gelir misin, yoksa bavulunu aaya m getireyim?" diye sordu Selim. "Getirirsen ben hi kmayaym," dedim. "Yorgunluktan lyorum." Hzl hzl asansre doru yrrken, "Hemen dnerim," diye seslendi. Zaman geirmek iin lobideki dkknlarn vitrinlerine baktm. Ne tuhaf eyler satyorlard. "Hadi," diye kulama fsldadnda hafife irkildim. Elinde bavulum, tam arkamda duruyordu. Bavulu almak iin uzandm. "Seni gtreyim," dedi. "Daha neler?" dedim. "Seni evine gtreceim," dedi stne basa basa ve kapya doru yrd. Arkasndan kotum.

"Gln olma, uradan taksiye binip gideceim," dedim. "Sen Alman'sn," dedi kkr kkr glerek. "Ucuz olsun diye metroyla gitmeye kalkarsn imdi. Gzmle grmeden eve taksiyle gittiine inanmam." Gemem iin kapy aarken, hl glyordu. Taksi annemin evinin nnde durana kadar, ofre adresi sylemek dnda bir daha konumadk. "Yarn akamst seni otelden arayaym m?" diye sordum inmeden nce. "Yarn programm ok youn, kata otelde olacam bilmiyorum," dedi. Bozulduum belli olmasn diye bam br tarafa evirdim ve kapy ap kendimi dar attm. O da peimden indi. Yzmn sinirden kpkrmz olduuna emindim. Yere bakyordum. Elimi, daha dorusu parmaklarmn ucunu tuttu, kk bir ocua mevsimlerin neden deitiini anlatr gibi, "Telefonlamamza gerek yok, yarn akam saat 8'de bulualm," dedi. "Benim ok sevdiim bir Tayland lokantas var, Dou'da, Prenzlauer Allee'de, orada yemek yiyelim." Sa eliyle tuttuu elimi brakmadan, sol elini ceketinin ceplerine pt pt vurup, kt kalem arad. "Bende var," dedim. antamdan kk ajandam kardm. Defteri taksinin stne koyup adresi yazd. "Ezbere mi biliyorsun?" "En sevdiim lokanta, nasl bilmem?" Defterimi tekrar antama attm, yanam uzattm. "Bir dakika, bavulunu yukar karaym," dedi. "yice abarttn artk," dedim. Camdan kafasn ieri uzatp, kprdamadan yerinde oturan ofrden bagaj amasn rica etti.

DOKUZ
Sabah gzm atmda kendimi dnyann en mutlu kadn hissetmediimi fark edip ardm. Yalanmann sevmediim yanlarndan biri de, grev bilincimin her geen gn daha da artmas: Sorumluluklarm unutup, aka meke younlamam engelliyor bu durum. Dua girdiimde de aklmda Selim deil, annem vard: 43 yandaki bir kadn iin iler acs bir hal. Bacaklarmdan hl sular szlrken abim Schalom'u aradm. Telefonu Ute at, yengem. "Berlin'de misin?" diye sordu. "Evet," dedim. "Annemi hastaneden karp, baklaca uygun bir yer bulmamz gerek." "Schalom'u araym, bekle," dedi. Telefonu kapar kapamaz giyinip, kahvalt etmek iin dar ktm, kanal boyunca sralanan kafelerin kaplarna astklar mnleri okuyarak yrdm. Annemin evi, bu semte ve Trklere mesafeli Almanlarn "kk stanbul" dedii Trk mahallesi Kreuzberg'dedir. Hayatnda bir adet stanbul kartpostal grm biri bile bu sefil muhite kk stanbul demez ya, o da ayr mesele. Eskiden, "yanndan Berlin duvar geen semt" olduu iin, ii snfndan Almanlar dahi Kreuzberg'e yerlemek istemezdi. Bu yzden, kentin duvarl zamanlarnda kiralar alabildiine dkt. 1965'ten itibaren "Gastar-beiter" olarak gelen Trkler de, ucuz olduu iin Kreuzberg'e yerlemiti zaten. nce iiler, sonralar, benim rencilik yllarmda da solcu Almanlar... Trkler dndaki "misafir iiler", geldikleri lkelerdeki ekonomik koullarn dzelmesiyle, yava yava Almanya'y terk ederken, o yllarda gelenler arasndan bir tek Trkler, evlenerek ve bol bol ocuk dourarak Kreuzberg'de yaamaya devam ettiler. Gmenlerin varlna anlam verebildiim bu semtte annemle babamn neden yaadklar sorusunun yant ise, u yama kadar zemediim bir muammadr. stanbul'dan dndmzde babamn burada yaamak istediini tahmin ediyorum ama o ldkten sonra dahi annem evden tanmam, Trklere fkelenerek burada yaamaya devam etmiti. Trke konuarak evresinde aknlk yaratmay sever annem. Gene de, bunca yl, haftada bir iki kez Kreuzberg'deki Trk marketlerinin birinde, trbanl bir kasiyer kzn, "Aaa teyze, Trkeyi nereden biliyorsun?" dediini duymak iin bu semtte yaadn dnmek sama deil mi? stelik, kzlarn kendisine "teyze" demesine de sinirlenir, ald zeytinleri kafalarna atmamak iin kendini zor tuttuunu sylerdi. Bazen, annemin Kreuzberg'den tanmamasnn su sevgisiyle ilgili olduunu dnyorum. Mnihli olmasna ramen, ocukluu Hamburg'da geen annem, Trier'li babamn aksine hep denizle kucak kucaa yaam bir kadndr. Fazlasyla Mslman bulup, hibir zaman sevmedii stanbul'da sava bittikten sonra da yllarca kalmay kabul etmesi de bu su sevgisiyle ilgiliydi, sanrm. Berlin'de gzn grebilecei yegne su, evredeki glleri saymazsanz, dolanarak ehri saran su kanallar ve Spree nehridir, annem de kanal kysndaki evini sever, Kreuzberg'i deilse bile. Baz sabahlar evden ktnda, kanaln Boaz gibi koktuunu sylemiti geen geliimde. "stanbul'u zlyorsun galiba," dediimde, sinirlenmiti. Berlin'e ziyaret maksatl gelilerimin birinde kefettiim, stanbul'da hafif metro denen "yerin stnden geen metro" manzaral kafeye gitmeye karar verdiimde, Paul-LinckeUfer'deki kafelerin kaplarna astklar mnleri okumu; orada, darda, kararsz durduumu gren bir garsonun koarak yanma gelmesini, "buyurun efendim, tr tr simit var, bal kaymak var, sele zeytini var," demesini bo yere beklemitim. Kanal arkama alp, Manteuffel Caddesi'ne dndm. Hem manzarasn, hem de kahvaltlarn sevdiim Cafe Morgenland bu caddenin, Trkler'in Glizar dedii Grlitzer metro istasyonuna ald yerde, tam ke bandayd.

Mndeki talyan salaml kahvaltlarda aklm kalarak, ama deli dana krizi nedeniyle onlar es geerek, sadece peynirden oluan bir kahvalt syledim. Kahvaltnn gelmesini beklerken antamdan bloknotumu kardm, annemi huzurevine gitmeye ikna etmek iin dnden beri aklmda biriktirdiim argmanlar alt alta yazdm; karlarna da onun huzurevine gitmemek iin kullanabileceklerini. O gn leden sonra elimde kahve dolu bir termosla hastanedeki odaya girdiimde, kendimi dersine iyi alm bir renci gibi hissediyordum. Prenzlauer Allee'deki Tayland lokantasnn nnde kuyrukta beklerken bir sigara yaktm, dumann sevinle havaya fledim. Huzurevi laf azmdan kar kmaz annem, "Ben de uzun zamandr bunu dnyorum," demiti. "Zaten Berlin'de pek arkadam kalmad; lmeyenler de huzurevlerine tandlar." Kendini ikna etmeye alr gibi eklemiti: "Benim iin de en iyisi bu olacak." armtm. Nedense, hibir yalnn, hele de annem gibi bir kadnn huzurevine gitmek istemediine inanrm, belki de ondan. Belki deil, elbette ondan. Abim haklyd. Ben baz konularda, neyse ki her konuda deil, Trkler gibi dnmeye balamtm: Bir insann huzurevine yatmasnn byk bir felaket olduuna inanyordum. Oysa Almanya'da huzurevleri gndelik hayatn bir parasyd, her keseye gre bir yer de bulunuyordu. Hastaneden knca, annemin, hayatnda ilk kez "normal" bir kadn gibi davranmasn kutlamak iin yakndaki bir kafede iki kadeh kpkl arap imi, ardndan da, Oranien Caddesi'ndeki en sevdiim kitapya gitmitim. Bu akam iin hazrlanmaya balayana kadar evde ayaklarm uzatp biraz kitap bile okumutum. imdi ise, Selim'le randevulatmz lokantann nnde, sokaklara taan mteri kuyruunda beklemekteydim. "Dalmsn," dedi bir ses. Selim. Koca bir evrak antas vard elinde, stnde de bej ketenden bir takm elbise. Kravatn gevetmiti. Cvlts kendi kulaklarma bile yabanc gelen bir sesle, "selam," dedim. Bayla beni selamlad ve tam arkasnda duran takm elbiseli bir adam gsterdi. "Sizi tantraym. Jean... Kati..." Soyadlarmz sylememiti. Adamla el sktk. "Franszca biliyor musun?" diye sordu bana. "Pek iyi deil," dedim. "Almanca konualm," dedi Jean'a bakarak. Sra bize gelmiti; mutfaa yakn drt kiilik bir masaya oturduk. Selim mny incelerken, hakkmdaki en nemli bilgiyi verdi arkadana. "Kati avukatlardan pek holanmyor. Aslnda babas da hukukuymu ama..." Cmlesini heyecanla tamamlad, "Sahi, babann ad neydi? Belki de tanyoruzdur." "Abraham Hirschel," dedim. Jean atld. Kulaklarna inanamyormu gibi, "Ceza hukukusu Abraham Hirschel senin baban m?" diye haykrd. "Evet," dedim. Babamn adn duyanlarn tepkisine alm, hatta aknlklarndan zevk almay bile renmitim. "Bir ceza hukuku dehasyd baban." "yle derler," dedim gururlanarak. "Sen de ceza avukatsn anlalan?" Ban sallad. "Sen," dedim karmda oturan Selim'e, "tanmyor musun babam?" "Tanyorum, daha dorusu ismini biliyorum, Trk hukukuna olan katklarn... Ama ceza bana o kadar uzak bir alan ki..." "Selim anonim irketlerde genel kurul toplantlar yapyor," dedi Jean, Selim'in lafn azna tkp, alayla. Taylandl garson elinde bir bloknotla masann yannda dikilmiti.

"Ben bira ieceim, size de arap imemenizi tavsiye ederim," dedi Selim. Jean'la ikimiz de bira syledik. "Burann yemekleri ok iyidir ama gryorsunuz ite," lokantann iini gsterdi. "arap iilecek bir yer deil. Tam halk lokantas," dedi fsldayarak. "Sen bana bir yemek tavsiye et," dedim. "Balk seversen 79 numara ok iyidir. Kurutulmu balk. Tayland sebzeleriyle piiriyorlar. Ama ac yiyemiyorsan baka bir ey syle." "Ac severim," dedim. "Ben 79'u istiyorum." Selimle Jean, buharda pimi kerevizli alabalk smarladlar. Yemeklerden nce mutlaka ellerini ykadn syleyerek kalkan Jean'n ardndan, Selim masann stnden bana doru uzand. "Kusura bakma," dedi. "Seninle ba baa kalmay tercih ederdim, ama Jean'n yarn Brksel'e dnmesi gerekiyor, sadece bu gece iki laf etmeye vakti vard. Mecbur kaldm onu da getirmeye." "Sorun deil," dedim anlayl, grm geirmi bir kadn gibi. Selim baparmayla elimi hafif hafif okayarak, bu tavrmdan dolay sessizce beni kutlad. Jean temiz elleriyle ceketini karp, sandalyesinin arkasna asarken, "stanbul'da yaayan birinin Berlin lokantalarn senden daha iyi bilmesi tuhaf deil mi?" dedi. Anlalan Selim ona benim hakkmda pek bir ey anlatmamt. "Ben de stanbul'da yaayan biriyim," dedim. "Baban son olarak Berlin'deydi diye hatrlyorum." "Evet, ama ben geri dndm stanbul'a." Tek kan havaya kaldrd. "Memnun musun?" "ok. 13 yl oldu." Dnceli dnceli ban sallad. "Ah!" dedi aklna bir ey gelmi gibi parmaklarn klatp. "Gelirken takside Selim'e sordum, bilmiyordu. stanbullu olduuna gre belki de sen bilirsin. Bu cinayet olay... Gazetede okudum..." Kalbim kt kt atmaya balamt. Szn kestim. "Hangi cinayet?" stemsizce azmdan dkld, "Mller cinayeti mi?" "Bak," dedi Selim'e dnp. "Gazete okuyanlar biliyor." "Kati'nin ilgi alanna giriyor bu konular," dedi Selim. "lgi alan da ne demek?" "Kati cinayet romanlar satyor. stanbul'un cinayet romanlar satan tek kitaps." Araya girip, "Sen ne soracaktn demin?" dedim Jean'a. "Ne oldu, diye soracaktm. Katil bulundu mu?" "Bulunmad, galiba da bulunamayacak. Dnk Westdeutsche Zeitung'da. bu olaya bakan komiserle yaplm bir rportaj vard. Anladm kadaryla polisin elinde tek bir ipucu yok. zlmeden kapanp gidecek cinayetlerden biri daha." Bunu sylerken, ilk detektiflik giriimimin baarszlkla sonulanmasnn beni iten ie ne kadar zdn fark etmitim. "Alman polisinin soruturmaya katlmak istememesi ilgin," dedi Jean sigarasn yakarken. "stemediklerini nereden karyorsun?" "steseler katlrlard." "Bildiim kadaryla talepleri reddedildi." Sylediimden iyice emin olmak iin tekrarlad. "Soruturmaya katlmak istediler ve talepleri ret mi edildi? Bu ilgin ite, emin misin?" "Neden ilgin olsun?" Dnceli dnceli kulan kad. "ldrlen kiinin vatanda olduu lkenin polisi, cinayetin ilendii lkedeki soruturmaya katlmak isterse, bu talep genellikle reddedilmez de

ondan. Hele hele Trkiye ve Almanya gibi adli ilikilerin youn olduu lkeler arasnda... Niye reddettiler acaba?" Son cmleyi kendi kendine konuur gibi sylemiti. Selim bir kahkaha att. "Uzun uzun dnmeye hi gerek yok sevgili arkadam. Trkleri biraz tanan, bunun hayret edilecek bir ey olmadn bilirdin." "Nasl yani?" dedi Jean. Hl kulan kayordu. Selim dudaklarn bzerek, "Milli hkimiyet diye bir ey duymadnz m?" dedi. aret parmayla beni gsterdi, "sen bilirsin bizim nasl milli hkimiyeti olduumuzu." "Syleyeceklerini benim de anlayacam ekilde sylesen," dedi Jean. Alakgnlllk gsteriyordu. "Trk polisi kendi egemenlik alan iinde baka bir lke polisinin yardmyla cinayet zmez. O cinayet zlmeden kalr, ama elin polisinden yardm alnmaz. Trk devleti iilerine kimseyi kartrmaz. Hele hele polisin iine devlet bile karamaz." Gzlerimi devire devire, "yi de," dedim. "Polis, 'delil yok' diyor. Demek ki parmak izi yok, tank ifadesi yok, kan yok, cinayet mahallinde bulunan kopuk bir dme yok, sa teli yok. Daha da nemlisi, adam ldrmek iin kimsenin motifi yok. Byle bir cinayeti nasl aydnlatacaklar, bana syler misiniz? Trk polisinin bulamad delili Alman polisi mi bulacak?" "Neden olmasn," dedi Jean omuz silkerek. "Neden olsun?" dedim. "Alman polisinin ne kadar beceriksiz olduunu bilmiyormu gibi konuuyorsun. Bir bankada alan iki kzn rehine alnd soygun teebbsn hatrlamyor musun? Rehinelerden birini polis ldrmt, soyguncular deil." "Haklsn, rehine olaylarnda beceriksizler, ama cinayet zme konusunda Alman polisi iyidir. Bir de teknoloji meselesi var tabii: Almanlarn elindeki aletler daha iyi, bu kadar basit." "te bu harika bir nyarg," dedim. "Cinayet zmenin teknolojiyle hi ilgisi yok. Kafayla zlr cinayet." Sesimi ykselterek, bir ilkokul retmeni edasyla konumaya devam ettim. "Polisin sulu yakalama becerisi o lkenin kii bana den milli geliriyle orantl deildir. Bakn, salk da yle. Herkes sanyor ki, Trkiye fakir diye, salk hizmetleri de ktdr, ama rnein tehis konusunda Trk doktorlar Alman doktorlarndan kat kat daha iyi." "yi de, sen de Almanlarn en kt olduu alan rnek olarak veriyorsun. Almanya'da salk hizmetlerinin dkld bir sr deil. Doktorlar da tehis koyma hususunda zellikle ktler, evet. Ama cinayet aydnlatmak baka bir ey. Hatta..." Jean, kulan kayp dnd, "Rakamlar tam olarak hatrlamyorum, ama istatistiksel olarak da Alman polisinin zd cinayetlerin oran ok yksektir." "Her neyse," dedim. Bu iyi polis-kt polis tartmas bana gre bir konu saylmazd. "Bu cinayet seni neden ilgilendiriyor?" Gzlerini bamn stnde bir noktaya dikerek, dalgn dalgn, "ki yldr Mller'i sank sandalyesine oturtmaya alyordum," dedi. rkildim. Mller'in hayatndaki sr, u basit dekorlu Tayland lokantasnda tarafmdan renilmeyi mi bekliyordu yani? "Neden?" diye sordum, sknetimi korumaya alarak. Koca bir tas dolusu pilav masaya brakan garsonun uzaklamasn bekledi Jean. "Bilmem, hatrlar msn?" dedi. "Seksenlerin sonunda Bat Avrupa'y sarsan bir ocuk cinayetleri zinciri vard. ocuk katliam demek daha doru olur aslnda. Yalar drt ile dokuz arasnda deien on iki ocuun cesedi bulunmutu pe pee. Karlan ocuklara nce tecavz ediliyorlar, sonra da onlar ldryorlard..." lk atar gibi, "Dur," dedim. Azm kapatp, tuvalete kotum. ocukluumdan beri ilk kez, midem kendini barsaklarm kullanmadan boaltmaya karar vermiti.

"Bu," diye dndm, kafam klozetin iindeyken, "Petrann olu Peter'in bana gelenler yznden... O zaman kusmak isteyip de kusamadm iin." Kahvaltda yediim peynirleri oktan hazmetmitim, kahvaltdan sonra da hastanede annemle birlikte itiim kahve ve sonrasndaki iki kadeh kpkl arap dnda hibir ey girmemiti mideme: En pahal kremlerle bakm yaptm dizlerim bu ucuz lokantann fayans deli tuvaletinin zemininde, kafam klozetin iinde uzun uzun kalmam gerektirecek kadar ok tknmam olduuma seviniyordum imdi. im bitince klozetin kapan kapatp, stne oturdum. D dnyay gslemeye kendimi hazr hissedene kadar, belki be dakika ylece bekledim. Tuvaletten kp, lavabonun stnde asl duran aynaya baktmda grdm surat tek kelimeyle korkuntu: Sanki alamm gibi. Neyse ki makyajm akmamt. Yzm ykayamadm iin muslukta slattm bir kt havluyu yanaklarma srdm. stnde lazmla oturmu bir kz ocuu resmi bulunan kapy kapadmda, yandaki sigara otomatna dayanm beni bekleyen Selim'le burun buruna geldim. Endieyle yzm inceledi, "Ne oldu?" "len yediim bir ey dokundu galiba," dedim bam yere eerek. Yalan sylemekten deil, yzm incelemesinden rahatsz olmutum. Hzla masaya doru yrdm, Selim'in zarafetle ektii sandalyeye lk gibi oturdum. Azm sulanarak smarladm 79 numaral balk nmde duruyordu. Buram buram yaylan egzotik kokulara dayanamadm hissettim. Taba kendimden mmkn olduunca uzak bir yere ittim. "Ben bunu yiyemeyeceim," dedim Selim'e, zr diler gibi. "Bana yasemin ay syler misin?" "yi misin?" dedi Jean. Glmsemeye alarak, "ok altm son zamanlarda," dedim. Yalan saylmazd. "Sen neden Mller'in peinde olduunu anlatyordun." "Bu tatsz konular brakp, mesela Trk siyaseti konusak," diye mdahale etti Selim. Bir yandan da, sigara paketine uzanan elimi tutuyordu. "imdi ime istersen," dedi efkatle. Aynaya gerek olmadan yzmdeki ifadenin korkun olduunu tahmin ettim: Selim, hemen geri adm atmt. "Tamam, istiyorsan i. Senin iyiliin iin sylemitim." Jean'n, flrt eden insanlarn iktidar savalarna tank olmaktan memnuniyet duymad belliydi. Mller konusuna dnmeye benden daha ok can atyordu. Selim'in sigaram yakn seyrederken konumaya balad. "Karlan ocuklarn akbetini aydnlatmak konusunda polis baarsz oldu. Yedi ay iinde arka arkaya 12 ocuk karld, karlmalarndan bir sre sonra da cesetleri bulundu. Birka ipucuna ulald halde, olaylar aydnlanmad." "ocuklar nereliydi? Yani, hangi lkede oldu bu olaylar?" diye sordum, alacam yanttan korkarak. "lk ocuk Bat Almanya'da karld, cesedi Brksel'le Brugge arasnda ormanlk bir arazide bulundu. Sonraki iki ocuk Belika'dand. Hollanda ve Fransa'dan da ocuklar karld, iki hafta sonra da cesetleri bulundu. Cesetlerin bulunduu yerler de farklyd: Kimi zaman otobann kenarnda, kimi zaman ormann iinde... Basit bir sapn ii olamayacak kadar profesyoneldi her ey; hem ocuklarn karlmas, hem de gtrldkleri yer konusunda uzun bir sre hibir ipucu bulunamad. Bir karma olaynda tank ifadelerine dayanlarak zanlnn ekli belirleniyor, bir sonraki olaydaki zanl ekaliyle alakas olmuyordu. Bir tek sapkla deil, bir eteyle kar karya olunduu belliydi." "Biraz nce birka ipucu bulundu demitin." "Evet. Bir ihbar zerine, karlan ocuklarn gtrld ev bulundu." Tabanda kefettii pembe renkli tuhaf bir sebzeyi azna atarken konumaya devam etti. "Ev bulundu ama sonuca gtrecek bir ipucuna ulalamad. Aslnda..."

"Ee?" dedim. "Bu sayede ocuklarn porno film ekmekte kullanld tespit edildi. Evin bodrum katnda donanml bir stdyo bulundu." "Parmak izi, kan izi..." "Hayr, polis eve girmeden iyi bir temizlik yaplmt. Bu da artc tabii, neden evi yakmadlar, diye soruyor insan mesela, Ama, olaylardaki tek tuhaf nokta bu deil, hayatmda grdm en karmak, en iinden klmaz olay." "ki yl nce ne oldu?" dedim. "Nasl iki yl nce? Ha, iki yldr Mller'in peindeyim, dediim iin... Paris'te seks filmleri satan bir videocuda, ihbar zerine ocuk pornolar ele geirildi. Genellikle Uzakdou'da, Rusya'da falan ekilmi filmler. Bu filmler arasndan biri polisin dikkatini ekti." Szn kestim. "Polis hl aryor muydu o 12 ocuun katillerini?" "Dosya kapanmamt tabii. Ama bu kasetin dikkat ekme nedeni yllar nceki olaylar, o ocuklarn porno filmlerde kullanld phesi deil, bulunan filmin teknolojik zellikleri ve mekn kalitesiydi." Yzm tiksintiyle buruturdum. Jean, "haklsn," dedi. Selim tek kelime etmeden oturuyordu. "ren, ama byle. ocuk pornolarnnn ekiminde kullanlan teknik normalde ok zayf olurmu. Bu tr filmleri tek bir sapk, amatr bir kamerayla ektiinden herhalde. Bu filmde ise, k, kamera falan normalin ok stnde kaliteliymi. te, polisin dikkatini eken de bu oluyor." "Bu konuyu kapasak," dedi Selim. "Bir dakika," dedim. "Fazla detaya girmeden anlatamaz msn?" "Ben de bu pislikleri anlatmaya baylmyorum," dedi Jean. "Sonunda ne oldu, yani Mller'e nasl ulatnz?" "Clichy'deki pornocuda bulunan kasetteki ocuun, 1990'da Rotterdam'daki bir yetitirme yurdundan karlan ve sonra dierleri gibi ldrlen Wim olduu tespit edilince, porno satcsnn bu kaseti nasl elde ettii aratrld. 'Uzatma' dediniz diye ksa kesiyorum, sonunda, Mller'in de bu eteye dahil olduu ve hatta filmleri onun ektii bilgisine ulald. Daha dorusu, baka bir sutan yakalanan eski bir sabkal, sorgusu srasnda, kendisinin de ocuk karma iinde kullanldn itiraf edip, ete hakknda bildiklerini anlatarak ceza indiriminden yararlanmak istedi. Bu adamn, ldrlmeden nce verdii ifadede de Mller'in ad geiyordu." "ldrlmeden nce mi?" "Mahkeme nnde ifade vermesinden nce, hapishanenin duunda adamn cesedi bulundu." "Bu kadar gl mym bu ete?" dedim. imdi de midem armaya balamt. "Hu," dedi. "Bence ok byk bir i bu." "Yani, Mller'i de ete mi ldrtt sence?" "Kesinlikle. fade vermesini engellemek iin." "Ama, cinayetin ileni biimi... Bir tuhaflk yok mu?" Kendi dncelerinin stnden ne kadar srayabileceini merak ediyordum. Jean, gene kulan kad. "Sa kurutma makinesiyle ilenmesi mi cinayetin?" Bam salladm. "Evet, mesela. Hangi katil byle bir cinayet iler? ok amatrce. pucu brakmam, o anlamda profesyonel; ama etenin tuttuu bir katil..." "Tabancayla ldrrd," diye szm tamamlad. Bir an durup, sylediklerimi tartt. "Hem pis, hem karmak bir i diyorum ya," dedi skntyla.

"Sen ocuklardan birinin ailesinin avukat msn?" "Ha, bak o da nemli bir nokta. ete, kard ocuklar semi, hibir eyi tesadfe brakmam. 12 ocuktan be tanesi yetitirme yurdunda kalan, ana babasz ocuklar. Dierleri de yoksul ailelerin, mltecilerin ocuklar. Bu iin stne gitmeye ne maddi imknlar, ne de sosyal konumlar elvermeyecek aileler." "Seni kim tuttu yleyse," dedim. "Belika'ya iltica eden Kamerunlu bir ailenin vekiliyim ben. ocuklara kar ilenen sular konusunda uzman olduumu bilen iltica avukat bir arkadam, aileye benimle konumalarn nermi. Biraz inceleyince, davay karlksz stlendim. 10 yldr olduumuz yerde sayyoruz. Tam zleceine dair bir umut oluyor..." Skntyla i geirdi. "Gryorsunuz ite..." Yzm bira bardann arkasna saklayarak, "Bat Almanya'dan karlan bir ocuktan sz etmitin," dedim. "Karlan ilk ocuk," diye akladm. "O da yetitirme yurdunda m kalyordu?" Olaylar bir kez daha yayor gibiydi. Neden zellikle o ocukla ilgilendiimi sormad. Ban ellerinin arasna ald. "Hayr. ocuk, yal anneannesinin yannda bymt. Annesi ve babas Seoul'de yayordu. Kadn Alman, kocas Koreliydi. ocuu karlan aileler iinde kaderlerine raz olmak zorunda kalmayacak bir tek onlar vard ama bu ift de ocukla ve akbetiyle ok ilgisizdi. Gene de, olay aydnlatmak iin bir detektif tuttular sanrm. Bir sonuca ulalamad tabii. ocuk ldrldnde alt yedi yalarndayd." "smini hatrlyor musun?" dedim. "Peter," dedi zntyle, bir hkrk gibi. Ne demek 'hatrlyor musun?' Teker teker btn ocuklarn isimlerini biliyorum." Bir sigara daha yaktm. "Bu olay... Ren kysnda bir kyde mi yayordu ocuk?" "Ky denirse oraya, evet. Tuhaf bir ad vard. Bir dakika..." Eliyle, konuup, dncelerini blmememiz iin bir iaret yapt. "Pfaffenheck!" dedi. "Evet, evet, Pfaffenheck'ti. Annenin ad da Gudrun Kim. Korelilerin yarsndan fazlasnn soyadnn 'Kim' olduunu bu dosya zerinde alrken rendim." "Yani, ocuk yar Uzakdoulu, yar Alman'd," dedim. "Evet," dedi. "Fiziksel olarak Uzakdouluya falan benzemiyordu bana kalrsa." Bir yandan omuz silkti, bir yandan da kulan kad. "nsanlarn evlilik hayatlarnda neler olduu beni ilgilendirmez." "Peter'in annesinin ad Gudrun'du demek," dedim. Aklmdan geenleri yksek sesle sylemitim. "imdi ne olacak?" diye sordum Jean'a. "Bir ey olmayacak," dedi. "Mller ldrlene kadar cinayetlerin zlebileceine dair bir umudum vard. Bu adam buzdann grnen parasyd. Poliste ifade verdiini sylediim, cezaevinde ldrlen adamn anlattna gre, balantlar Mller kuruyormu. Demek ki, etenin dier yelerini de tanyordu Mller." zntyle dudaklarn bzd, "bunca yllk uramz boa gitti." "Yani olay kapand m?" "Sadece Mller'in konumas bize aama katettirebilirdi. Bu sayede baka isimlere ulama ihtimali vard. Artk yaplacak bir ey yok. Gryorsun, Mller cinayeti hakknda gazetelerde kan haberleri bile takip etmiyorum. Bu i bitti benim iin." Son cmleyi sylerken gene kulan kamt. "Mller'in ldrldne neredeyse zleceim," dedi. Bu olaylarn artk geride kaldna inanmak istiyor gibi, elini bann gerisine doru sallad. "Evet," dedi Selim'in omzuna vurarak. "yi bir eyler konualm."

Yemein geri kalan ksmnda direkt bana yneltilen sorular yantlamak dnda hi azm amadm. Selim'in beni eve brakmak iin srar etmesine de gerek kalmad bu kez: Her trden iktidar gsterisi iin yeterince yorgun ve dnceliydim. Taksi annemin evinin nnde durduunda, Selim'in neden "Yarn 7'de kalkmam gerek," dediini de aklm Petra ve Peter'de olduu iin anlamadm. "Saati kurup kalkarsn," dedim. "Yani, yukar gelmeyeyim, diyorum," dedi. "lk gecemiz zel olsun. Hi olmazsa ertesi sabah birlikte kahvalt edebilelim." Onun normallii miydi beni de normal halime dndren, bilmiyorum. "Bo ver," dedim. "Bu gece iyi olursa, birlikte kahvalt edecek daha ok sabahmz var demektir." Ertesi sabah Selim gerekten de saat 7'de kalkt. Ben, yatan iinde dnp durdum. Kafamda onlarca cmle hazrladm, hibirini beenmedim. Ne syleyecektim Petra'ya? Pek bir ey de sylemedim zaten. Ya da, o ksack konumada her eyi syledim.: "Mller'i kimin ldrdn biliyorum artk." "O zaman beni deil, polisi ara." "Polisi aramak istemiyorum." "Neden?" "Bence sen yeterince ac ektin. Bir de hapse girmeni istemiyorum. Sadece, seni anladm bilmeni istiyorum." Telefonu, yatan ba ucundaki yerine braktm. Bavuldan, yanmda getirdiim en gzel giysiyi kardm. Annemi ziyarete gidiyordum ne de olsa.

ON
gn sonra ben annemi huzurevine yerletirmeye Mallorca'ya uarken, Selim de, ilerini toparlamak iin stanbul'a dnd. Birlikte Fas'a gitmek zere yeniden Berlin'de bulutuumuzda, annemle geen bir Mallorca haftasnn ardndan, gerekten iyi bir tatile ihtiya duyacak haldeydim. nsan k olunca, yorgunluunu abuk atyor. Prl prl ilkbahar sabahnda, yeni domu gibiydim. Bol koruyucu faktrl kremlere ramen tatil boyunca fazla gnete kalmadm; vaktinden nce krmaya niyetim yok. Gene de, bikini izlerime baklrsa, epey bronzlamm. stanbul'dan toplam hafta uzak kaldktan sonra, dndmde, Pelin dkkna iyice snmt. Kendi dkknm iin bile vazgeilmez olmadm kantlarcasna, iler yokluumda da tkr tkr yrmt. Lale, Gnebakan'dan istifa etmedi ama ykl bir kdem tazminat ile kovuldu. Bir sre Kba'ya gitmeyi dnyor, dnnde de, artk gazetecilik yapmayacakm. Ne yapacan Allah bilir. Ylmaz'n alt reklam irketinde iten karlanlar oldu. Ylmaz, kovulmamay baaran "vazgeilmezler" arasnda yer ald. Maan drdklerini duydum, ama o renk vermiyor. stanbul borsas ykselme trendine girmi; geen Cumartesi Firuzaa'daki kahvede aylar o smarlad. Fofo mu? Hl k. Yokluumda gelip eyalarn toplam, ondaki anahtar da ev sahibine brakm. Kaba insan. Bunu da sineye ektim. Dnnce telesekreterde Batuhan'dan mesaj buldum. Selim, "Kim bu adam," diyecek diye dm patlad. Bu Trk erkeklerinin sa solu belli olmaz da. Petra'y bir daha aramadm. O da beni aramad. Selim Fas'tan dnmzden birka gn sonra, film ekibinin hl stanbul'da olduuna dair bir haberi kahvaltda yksek sesle okudu. Yeni manitam sk bir gazete okuru. Mesut'un uzun bir sre daha hapiste yatacan tahmin ediyorum. ktnda da nasl olsa beni unutmu olur. Gene de, randevusuna gelemedii iin arattrp zr dilemesi k bir davrant, deil mi?

TIRTILLAR VE BAKA BRKA EY DAHA


Selim gndr Adana'da. gezisinde. flas bayran eken irketler mi istersiniz, batan bankalar m: Sekreteri, yzn benden daha ok gryor. Kriz dnemlerinde avukatlarn ileri artarm; borcunu deyemeyenler, hrszlar, rvet alanlar, yankesiciler ve boananlar artt iin. Selim'in yokluundan ikyeti olduum sanlmasn: Hem ksa sren ayrlklar ilikilere yarar, hem de ben, ne yalan syleyeyim, sevgili yokluunda kendimi oyalamay iyi bilirim. Oysa bu kez, az nce ucuzluktan aldm prl prl rugandan fiyonklu turuncu terlikler dahi yzmde en ufak bir tebessm yaratmad, yaratmyor: Bir sknt duvar yreimin etrafnda... Koca bir trtl beynimin iinde, ktr ktr kemirmede. Byle hafakanlar basacak ne var derseniz; bir anlamda, bu soruya verecek tatmin edici bir yantm yok: yi bir iim, varlndan memnun olduum bir sevgilim, dertlerime ve sevinlerime ortak olan arkadalarm var. Orta yallnn balarndaki bir kadn hayattan baka ne ister? Peki tamam, biraz daha az krk, biraz daha az sellit belki. Ama sonbahar gzelliine brnmeye balam bu ehr-i stanbul'da krklarna ve sellitlerine baka baka dertlenecek bir kadn deilim. ....yani, kim ne derse desin o kadar da deilim. imdi niye byle bir ey syledim? Bu hususta benden bir aklama beklediinizin farkndaym. Bunun, yakn zamanlara kadar hayatmn bakiisi olan Juan Antonio Perez-Dominguez ya da ksaca Fofo denilen kimse ile ilgisi var. Sanrm, on gn nceye dnp olaylar batan anlatmalym. Biliyorsunuz bu yaz ba ya da k sonu, o kadar ksa srd ki o zaman dilimine ilkbahar demeye dilim varmyor, Fofo k olup kayplara karmt. Geen sal gnne kadar da kendisinden haber alnamad. te o gn, o meum sal gn saat 5 sularnda, dkknda bir maher kalabal, kriz mriz dinlemiyor Trkler, polisiye alyor yani, bir de baktm kapda bizim Fofo dikilmekte. Nasl sevindiimi tahmin edersiniz. Fofo, sevgilisi Alfonso'nun Bykada'daki evine yerlemi, stanbul'a pek inmiyormu, beni grmeye de bu yzden gelememi. Bilmeyenler iin syleyeyim, Bykada Akdeniz'de sanlmasn, urackta, burnumuzun dibinde, stanbul'a deniz otobsyle bilemedin yarm saatlik mesafede. Bana sorarsanz, yolculuk isterse 10 dakika srsn, ben deniz otobs denen o klostrofobik nesnelere binmem, Marmara rzgr eliinde aym yudumlayarak vapurun gvertesinde otururum, ki bu ayr bir mesele. Fofo'yu bir kez yakalamken brakmadm elbette. Hemen Selim'i aradm, akam iin rezervasyon yaptrmasn rica ettim; hep birlikte yemee gideceiz. Selim'in stanbul'un en sefil muhitlerinde; Eminn gibi yerlerde kebaplara gitmeye bayldn bildiim iin de zellikle, doru dzgn bir lokantaya gitmek istediimi syledim. Bu arada Eminn'ne sadece sefil demek byk bir hakszlk olur, onu da belirteyim. Esasen stanbul'un en grkemli meydan burada olup, stanbul belediyelerinin ve Trk ehircilik anlaynn kurbandr ve memlekete merkez otobs dura olarak hizmet vermektedir, ki bu da ayr bir mesele. Saat 8'de Alfonso ve Selim'le Elmada'daki Japon Lokantas'nda bulumak zere randevulatk. Ben, dkkndan bir an nce kp eve gitmek, du alp, yemek iin stm deitirmek istiyorum... Sorarm size, bu son derece normal bir talep deil mi?

Fofo ise eve gitmemem, dkknn karsndaki ay bahesinde oturup laflamamz iin srar etmeye balad. Ne srar etmesi, tutturdu; giderek zvanadan kt ve sonunda ii bana hakaret etmeye kadar vardrd. Hem de ne hakaretler... Yemee de ie geldiim klkla gidiverirmiim, ne varm bunda? Benim bu orta snf hallerim canna tak etmi zaten. klmdan, sarkan gdmdan ve kuruyan cildimden daha nemli eyler olduunun farknda deil miymiim? Dnya kiz Kuleler'e yaplan terr saldrsn konuuyormu, her an byk bir sava patlayabilirmi, oysa ben hl nelerle urayormuum! Ne kadar skc olduumu biliyor muymuum? Benimle akl banda iki laf etmeye olanak yok muymu? Tahmin edeceiniz gibi, Fofo bu son sorusunun yantn ksa srede rendi, o akam yemee klmad, Alfonso ile de tanlmad. Hayr, bir kar suratmn Fofo'yla ettiimiz kavgayla ilgisi yok. Beynimi kemiren trtln da. Kimseyi benimle arkadalk etmeye zorlayamam, bu yatan sonra deiemem, kaba, krc ve nefret dolu insanlarla da uraamam. Hafakanlarmn Selim'in her frsatta iddia ettii gibi yaklaan muayyen gnmle de ilgisi yok. Benim sevgilimin de dahil olduu, kadnlarda zemedikleri eyleri "muayyen gn teorisi" ile aklayan enternasyonal bir erkek grubu vardr ki, ben bu tr erkekleri severim esasen... Her neyse, u trtl meselesine geri dnersek... ocukluumdan beri, holanmadm konulara girmemek iin laf dndrp dolatrma huyundaymdr. nsanlarn deimediinin canl bir kantym deta, deil mi efendim? Peki, son bir kez daha: Her neyse, u trtl meselesine geri dnersek... in dorusu u ki ben bu trtln varlk nedenini ifade etmekte zorlanyorum. ... (ksa bir sessizlik) Belki de benimkine benzer trtllar bir ksmnzn kafasnda da gezinmektedir, ki eer hal bu ise, beni oktan anlamsnzdr. Dierlerinin de... Laf dndrp dolatrp iinizi skmayaym, zamannz almayaym, syleyeceimi syleyeyim. Konu undan ibaret: Petra'nn mkemmel cinayeti planlamas da, bu cinayeti ilediini hi itiraz etmeden kabullenmesi de beni rahatsz ediyor, bu rahatszlk koca bir trtla dnyor, beynimi kemir kemir kemiriyor. (Bir ksm sevgili okura not: Trtl benzetmesini beenmeyenler, alternatif nerilerini katihirsel@web.de adresine elektronik posta atarak bana bildirsinler. Bizzat dkkna gelinerek yaplan neriler deerlendirmeye alnmayacaktr; bilginize sunulur.) Ertesi sabah dkkndan ieri girdiimde, hayatta bir hedefi olan insanlarn kararl ve yorgun ifadesi vard yzmde. Son zamanlardaki pek ok gece gibi dn geceyi de uykusuz geirmitim, ama bu kez mutluydum. Derhal telefona sarldm, beni Jean'a ulatrabilecek kadn olan Muazzez Hanm' aradm. Muazzez Hanm Selim'in sekreteridir. Be dakika sonra hattn br ucunda Jean vard. "Elbette hatrlyorum seni," dedi kendimi tantma giriimimi yarda keserek. "Ben... eyi sormak iin aradm... Belki sana sama gelebilir ama..." "Doruyu syleyeyim mi?" Neyin dorusunu? "Syle," dedim. "Hibir ey bana senin gibi bir kadnn Selim'le birlikte olmas kadar sama gelemez." ksrerek boazm temizledim.

"ocuk cinayetlerini konumutuk ya o gece yemekte... Anladm kadaryla sende btn ocuklara ve ailelerine ilikin bilgi vard." "Hmmm." "O bilgileri bana fakslayabilir misin diyecektim." Tuhaf bir istekte bulunduumun farkndaydm. "Neden bu dosya ile bu kadar ilgilendiini ben sormayacam. Nedenini syleyip sylememek sana kalm," dedi ciddi bir sesle. "Eer istediim bilgileri bana vermeni engellemeyecekse, sylememeyi tercih ederim,' dedim. tiraf edeyim: Bu kadar karmak bir cmleyi bunca seneden sonra dahi Trke kurmaya kalksam zorlanrdm. Bir an sessizlik oldu. Soluumu tutmu bekliyordum. "Peki, vereyim dosyay. Ama," dedi. "Eee," dedim. "Ama fakslamak uzun i. Bizim dosyalar bilgisayarda kaytldr. Elektronik posta adresin varsa oraya yollataym." Yukarda siz sevgili okurlarm iin yazdm adresi Jean'a da verdim. ok deil, on dakika sonra internete girdiimde, ksmen Franszca, ksmen Almanca ve ksmen de hi anlamadm dillerde polis ve mahkeme tutanaklar ve baz tutanaklarn evirileriyle birlikte toplam 183 sayfalk bir dosya, posta kutumda beni bekliyordu... Bunca sayfann ve bilginin arasndan istediklerimi ayklamak da bana kalyordu. O kadarna da katlanacaktm. Dkkn ve mterileri Pelin'e teslim edip evin yolunu tuttum. Almanca tutanaklar okuyarak, Franszcalar zmeye, Hollandaca olanlara ise anlam vermeye alarak notlar aldm. Karlp ldrlen sekizinci ocukla ilgili evraklar bitirdiimde hava oktan kararm, hatta bir grup insan uykuya bile dalmt. Okuduklarm yreimi actyordu, karnm at, btn gn masa banda oturmaktan srtm aryordu, ikinci sigara paketini yarlamtm ve trtldan kurtulmam salayacak tek bir bilgiye dahi ulaamamtm. Oysa orada, o 183 sayfann iinde bir yerde, yani elimin altnda olmalyd aradm ey. Dokuzuncu ocua getim. Dokuzuncu ocuk, Bat Almanya'dan, Krefeld'deki bir mlteci kampndan karlmt. ocuun doum tarihi... Karldnda be yanda bile deildi. Be bile deildi. imi bir rperti sard. imdiye kadarki ocuklarn en k buydu. Elimi alnma bastrdm. Hl migrenimin tutmu olmamas bir mucizeydi. Bir sigara daha yaktm. Okumaya devam ettim. ocuun doum yeri: Sofya. Yaknlar... Anne. Bir tek annesinin ismi vard. Baba adna ayrlan hane botu. Anne: Mitka Marinova. Kadnn Alman makamlarna yapt iltica bavurusu reddedilmi, lkesine gnderilmesine bir hafta kala ocuu karlmt. Annenin adresi... j.k. ilinden, bl.54 (vila?) et.3 1342 Sofya, Bulgaristan tel... (++359 2) 292 44 76 Bambi Bfe'de kaarl tost yemek iin dar ktm. Sabah uyandmda bedensel ve ruhsal bir harabeydim. rendiim detaylar gece boyunca uykumda beni kvrandrmt. Diimi fraladktan sonra bile azmdaki pas tad

gitmedi. Bugn cumartesiydi. Oysa ben ne Ylmaz'a, ne de en akrak dedikodulara katlanabilecek durumda deildim. Arayp, gelemeyeceimi syledim. Yeniden bilgisayarda beni bekleyen dosyann bana oturmadan cesaretimi toplamak iin kahve yapmak zere mutfaa gittim. te, kafamda beliren k da, aydanla gzlerimi dikerek kahve suyunun kaynamasn beklediim o anda yand. ay ncesine, scan gvercinleri bile terlettii bir Haziran gnne kaymt dncelerim. Yeniky'deki yalnn merdivenlerini kyordum. Kapdan girdiimde ar antikalarn nemli kokusunun kart bir serinlik karlyordu beni. Salona geiyordum. Verandada oturmak istiyordum, bu tk tk eyalarla dolu byk vitrinde deil. Verandaya kmadan... Yalnz deildim. Beyaz giysili hizmeti vard yanmda. Trkeyi nasl rendiini anlatyordu. "Bulgaristan'dan geldim, burda ie baladm," diyordu. "Bulgaristan'dan geldim," diyordu. Bulgaristan'dan. alma odama gittim telefon etmek iin. Kendimi sama bir ey yapyormu gibi hissetmeme engel olamyordum. Saduyulu okurlar da benim bu hissimi paylaacaktr. Dn akam not aldm numaray evirdim. 00359 22924476 Klik diye bir ses duyuldu. Bekledim. Kalbim mideme yapm, orada srdryordu atmay. Sabrszlkla beklemeye devam ettim. Numara dmedi. Tekrar ara tuuna bastm. Mutfakta, kahve suyunun fokur fokur kaynadn dndm. Numara gene dmedi. Bu kez tekrar ara tuuna basmadm, numaray evirdim. Kahvemi iip yle mi arasaydm acaba? Biraz bekledim. Romanlardaki gibi, tam telefonu kapamaya niyetlendiim anda, titrek zil sesini duydum. alyordu. Telefon alrsa ne diyecektim ve hangi dilde diyecektim? Telefon ald. "Gnaydn," dedim ngilizce. Bulgarca bir yant geldi kardan. ngilizce, "ngilizce biliyor musunuz?" diye sordum. Hemen ardndan da, "Deutsch?" diye ekledim. Kadn Bulgarca bir eyler syledi gene. "Mitka Marinova," dedim bu kez, bildiim dilleri sralamak yerine. Kadn, Bulgarca bir eyler sylemeye devam etti. Sanki sorunumuz ortak bir dilimiz olmamas deil de, birbirimizi duyamamamzm gibi, yksek sesle "Mitka," dedim bir kez daha. Kardan hibir yant gelmedi. Masann stnde sigara paketimi aradm gzlerimle. "Alo! Mitka'y m aradnz, kimsiniz?" dedi bir erkek sesi. Almanca. "Biz Mitka'yla Almanya'da tanmtk. Krefeld'de. Ben arkadaym," dedim. "Mitka Sofya'da deil. Trkiye'de alyor," dedi. Derin bir nefes aldm. "Onu arayabileceim bir numara var m sizde?" diye sordum. "Biz iyi arkadatk. Uzun zamandr kendisinden haber alamadm. Belki benden sz etmitir size. Adm Tina. Ganalym." Gana'da Tina adnda kadnlar olup olmadn sormayn, hibir fikrim yok. Telefondaki adamn da bu konuda fikri olmadndan emindim. "Bir numara var," dedi. Ve syledi. Hemen aramadm. Birka kahve ve sigara iecek kadar zaman tandm kendime.

"Sana Adana yaram," dedim. Glmseyerek saate bakt. "Ge kalacaz, kalm m?" dedi. Beni Yeniky'deki kahvenin nnde brakp, almak iin broya gitti Selim. Kahvenin derme atma kapsndan girer girmez, kar kedeki masada oturan iki kadn grdm. Beyaz giysili hizmeti, bugn san merserize bir kazak giymiti. Salar ise onu ilk grdm o haziran gnndeki gibi arkadan topluydu. Bu mesafeden bile seilebilecek kadar koyu renkli bir ruj srmt. Masaya doru yaklarken, Mitka'nn yanndaki kadn inceledim: ri burunlu, iri dudakl, iri gzl bir kadnd. Gzlerini saymazsak, bence grnndeki en kayda deer ayrnt, leopar desenli bluzuydu. Ellerini hzla kollarnda gezdirmesine baklrsa o da bu ipekli kolsuz bluzlarn mevsiminin getiinin farkna varmt ya... Masann yannda ayakta durdum. kisinin de benimle el skma zahmetine girmek istemedii belliydi. "Merhaba," deyip oturdum. antamdan sigarayla akmak karrken beni szdklerinin farkndaydm. Trnaklarmdaki ojeyi, antay sapndan tutup, tahta sandalyenin koluna asm, samn modelini, biraz nce aceleyle srdm farn rengini... "Siz kahvalt ettiniz mi?" diye sordum. Yant vermediler. "Biz tanmadk," dedim leopar bluzlu kadna. "Biliyorum kim olduunuzu," dedi. "Ben sizin kim olduunuzu bilmiyorum ama," dedim. Elini kaldrp bir bilinmeyene doru sallad. Kapnn yannda ayakta duran bir adam koarak yanmza geldi. "Buyur abla." "Bana bir kazak bul Necmi, dm," dedi. "Derhal abla," dedi Necmi. Gzlerimi ksp kadna baktm. "Siz Yakut'sunuz," dedim. imdi heyecanlanmtm ite. "Mitka'yla niye bulumak istediniz?" Bu soruyu sorarken ses tonu ylesine dmancayd ki, itiraz etmem gerektiini dndm. "Hayr," dedim bam iki yana sallayarak. "Ben sizin dmannz deilim." Glmseyerek Mitka'ya baktm. "Konumak istedim." Ne beceriksizlikti! Hemen geri adm atmtm. Oysa, sevimlilik yapmann sras deildi. Garsona sade bir kahve syledim. "Petra'yla konutuunu biliyorum," dedi Yakut. "Petra sana bir beden byk gelmiti ama Mitka'y diine uygun buldun, deil mi? Bu iin iinde sadece ikisi yok, ben de varm, haberin olsun, ayan ona gre denk al!" Esmer, kemikli eliyle masaya vurdu. Masann stnde duran su iesi Uluda gazozlarnn eantiyonu rtye iindeki sular saa saa yere dt. Sandalyesini biraz geriye itti Yakut. "Bize antaj yaplmaz!" dedi dilerinin arasndan. "Kimseye antaj yapmaya niyetim yok." "Olmamas senin lehine olur." evreme baktm. Kahve, pazar gezmesine km ocuklu aileler ve genlerle doluydu. "O smsk avukat dostuna gveniyorsan..." Selim'e "smsk" demesi miydi beni rmdan karan? Yoksa, srtm birilerine yaslamaya ihtiyacm olduunu dnmesi miydi?

Aniden ne doru uzanp, sa elimle leoparl bluzunun yakasna yaptm, onu kendime doru ektim. Elim masann stne, biraz nce suyu dkt rtye deiyordu, enesi de elime. "Smsk sensin," dedim yzn iyice yzme yaklatrarak. "Rezaletin lsn da sen deil ben karrm." Sol elimle salarn kavradm. imdi yakasn brakm, yzn masaya yaptrmtm. Mitka ayaa frlam, baryordu. Bize doru koarak yaklaan ayak seslerini duyduumda, yzn masaya serte vurup, salarn braktm. Sandalyesine ker gibi oturduunda acyla burnunu tutuyordu ama, kanayan burnu deil, dudayd. "Abla!" dedi siyah takm elbiseli bir adam. Necmi deildi. Gzlerini dikip bana bakt, emrin gelmesini bekledi. "Bir ey yok," dedi Yakut. "Sen git." "Dur!" diye seslendi adamn arkasndan. "Mitka'y eve gtr." Onlarn ardndan eliyle azn kapatarak kalkt, lavaboya gitti. Bir sigara yaktm. Yakut dndnde kahvem gelmiti. "Nasl grnyorum?' dedi otururken. Yant vermedim. "Nasl grnyorum?" dedi tekrar. "Deminkinden daha iyi," dedim. "Bir kazak bulamadlar bana," dedi. "Kalkalm," dedim. Mteriler konumay brakm, yan gzle bizi seyrediyordu. Yolun kar tarafnda birlikte taksi beklerken, "lk kez bama byle bir ey geliyor," dedi. "Bir de Almanlara korkak derler." "Biraz abarttm," dedim. "Bu kadar gzel olmasaydn seni affedemeyebilirdim gene de," dedi. "Aman," dedim. "Bu konuya hi girmeyelim. Gzelliin nemsiz olduuna kendimi inandrmaya balamam gereken yaa geldim." "Ooo, dur bakalm daha," dedi Yakut.

Bir ilk kitap yazma ve yaymlatma srecinin eitli nesnel ve znel zorluklarla dolu olduunu sylemeliyim. Bu srecin herhangi bir aamasnda dostluklar ya da eletirileriyle beni destekleyen arkadalarma teekkr etmek istiyorum: Rstem Batum, Arzu alan, Otto Diedrichs, Turul Erylmaz, Neslihan Kurt, Fatih zgven, Canan Parlar ve Yldrm Trker. Adli Tp Uzman Sayn Prof. Dr. Hamit Hanc'ya da bana zaman ayrp, pek de elenceli olmayan konulardaki sorularm yantlad iin teekkr ederim.

You might also like