You are on page 1of 219

,

EGOiST DEV
Her.ogle vakti, okul c;IkI~mda,c;ocuklar oyun oynamak ic;in devin bahc;esine giderlerdi. Burasl, yumu~aC1kyemye~il c;imleri olan, kocaman giizel bir bahc;eydi. Cimenligin arasmda saga sola serpi~tirilmi~ ~ahane c;ic;ekler,bi.rer yI1dlZgibi dururdu. Bu bahc;ede aynca, ilkbaharda giilpembe ve inci beyazhgmda goncalar ac;an, sonbaharda da bol nieyve veren on iki tane ~eftali agaci vardl. Ku~lar, bu agac;lann dallanna konarak, saatlerce oylesine tatl} ~arkIlar soylerlerdi ki, c;ocuklar dayanamaylp oyunlarlm sIk sIk brrakIr, bu muhte~em miizigi dinlerlerdi. Soma da birbirlerine, "Buradane kadar da mutluyuz!" diyerek bahtiyarhklanm dile getirirlerdi. Ancak giiniin birinde dev evine dondii. Yakm dostu olan Cornwall'l1nsanobur Et Canavan'na ziyarete gitmi~.ve yedi yll boyunca yanmda misafir kalml~tl. Bu yedi Yllm sominda, muhabbet edecekleri ne kadar konu varsa, c;oktan konu~up bitirmi~lerdi bile, zira her ikisinin de kiiltiirel malzemesi oldukc;a spmhydl. Boylece, egoist dev, yava~ yava~ kendi yuvasmmyolunu tuttu. Satosuna geldigi zaman, c;ocuklarl kocaman bahc;esinde oynarken buldu. GiimbUr giimbiir sesiyle, "Burada ne i~iniz var bakaYlm?" diye giirlediginde, c;ocuklar kotkudan C;ilyavrusu gibi dagI1d'uar. Sanki bir magaramn derinliklerinden yankIlamyordusesi. Baglrmaya devam etti dev: "Benim bahc;em, bana aittir! Bu c;im1ere ancak ben basabilir, bu agac;lara ancak ben dokunabilirim. Bunu bilmeyen yoktur.Buna asIa izin vermem!" Daha soma dev, bahc;enin etrafma saglam oldugu kadar yiiksek olan bir duvar in~a ettirdi ve iizerine ~u uyan levhasml astI: "BU ARAZiYE iZiNSiZ GiRMEK KESiNLiKLE YASAKTIR!!" Bu beyefendi adl uzerinde gen;;ek anlamda tam egoist bir devdi. o giinden soma masum yavrucaklann oynayabilecekleri bir yerlerikalmadl tabii ki. Zavalhclklar, ~ehrin ana caddelerinde oyun oynamay! denediler ama hem yollar at arabalanyla.doluydu, hem de ta~lar

ayaklarml pek aCltIyordu. Oyun oynadIktan soma da toz toprak ie;inde kahyorlardl. Bu yiizden artIk oyun oynamaktan vazgee;mi~ti zavalhclklar. Her giin okuldane;Ikar e;1kmazegoist devin yiiksek bahe;e duvannm dl~mda dolamp duruyorlardl. Cocuklar artIk hie; oyun oynayamadIklan ie;in, sadece bahe;e duvanmn soguk yiiziine baklp, ardlOdaki yem~eyil yumu~aclk e;irnleri alan giizel bahe;e hakklnda konu~makla yetiniyorlardl. Hepsi birden ie;e;ekip, "Eskiden ne giizel oyunlar oynaml~tIk orada, degil mi? Ne kadar mutluyduk ozamanlar!" diyerek agla~lyorlardl. Cocuklann giinleri bOyle gee;iyordu i~te. Ve soma, bir giin bahar mevsimi geldi. Her yer ho~ kokulu e;ic;eklerle ve minik ku~larla doluverdi. Giine~, panltl1arlyla sevine;ve mutluluk sae;lyordu. Bir tek egoist devin bahe;esinde, inamlmaz bir ~ekilde, halen lrui mevsimi hiimm siiriiyordu. Onun bahe;esinde hie;e;ocuk olmadlgl ie;in,ku~lar oraya kadar gidip ~arkl soyleme zahmetine girmiyorlardl. Bahe;esindeki e;ie;eklere gelince, onlar da bu yl1 ae;maytllnutmu~lardl. Bir ara, e;ok giizelbir e;ie;ek ba~lOl otlarm arasmdan ~oyle bir uzatIverdi; fakat uyan levhasml ,goriince, e;ocuklar namlOa oylesine derin biriiziintii duydu ki, ba~lm hemen otlarm arasma e;ekerek, uykusuna devam etti. Bahe;ede tiim bu olanlara sevinen, sadece ~iddetli soguk ve kai 01duo "Bahar mevsimi bu bahe;eye ugramayt unutmu~!" diye bagrrdl1ar. "ArtIk bu yl1burada ya~ayabiliriz!" Boylece kar, giizelim e;imenleri kocaman beyaz ortiisiiyle 6rterken, don tiim agae;lann dallarml giimii~i beyaz bir renge boyadl. Soma ikisi birlikte Kuzey riizgarlOl kendisiyle ya~amaya davet ettiler. Kuzey riizgan da menmuniyetle bu daveti kac bul etti. Gelir gelmez durmakslZm bahe;ede uguldamaya koyuldu. Gii~Iii nefesiyle ~atonun bacalarmdan a~a~ durmakslZlO iifuriiyordu. Kuzey riizgan, yeni mekamndan ziyadesiyle menmun kahm~tl. "Burasl ne harika bir yerm.j~meger!" diyerek sevine; ie;erisindeiifleyip duruyordu. "Dostumuz dolunun da mutlaka te~rifini rica etmeliyiz!" Boylece dolu da yanlarma geldi. Hergiin iie;saat boyunca, aralIkslZolarak ~atonun iizerine tanelerini yagdmyordu. Satonun arduvazlar1010hemen tiimiinii klnm~ oldugu.ie;in, artIk Slrf tepelerde gezinmek ilk giinlerde oldugu kadar zevk vermiyordu doluya. Boylece bahe;enin iizerinde gezinmeye ba~lad1. Buyeni ortam c;okho~una gitmi~ti dogrusuo Bahe;enin giizel e;imenleri iizerine kahn ortiisiinii e;ek1ni~karlO iize"

rine iri tanelerini yagdmyor, her tanenin yere diiserken <;Ikardigi tok sese de baYlhyordu. Hlzh ve sert yagmaktan zevkalan dolu, griler i<;erisindeydi. Nefesi de buz gibiydi. Egoist dev, penceresinden buz gibi soguk ve karlar altmda kalmiS bah<;esine bakarak, Kendi kendine saylenip duruyordu: "ilkbaharm neden bu Kadar geciktigini bir tiirlii anlayabilinis degilim dogrusu ... Umanm -havalar yakm zamanda ISImr!" Ancak bah<;esine ne ilk bahar geldi,Jle de yaz. Soma sonbahar, tiim yareye altm rengini bahsetti, fakat sadece devin bah<;esinde sannm giizelim tonlan yoktu. Sonbahar, devin bah<;esine ugramaYI~1ll1ll nedenini sayle a<;IkladI: "0 bah<;e, muhitine ugramlmayacak Kadar egoist birinindir ..." Ve boylece devin bah<;esinde kIS mevsimi siirekli hiikiim siirdii. Kuzey riizgan, dolu ve kar, biiyiik bah<;enin aga<;lan araslllda durmadan dans ettiler. Bir sabah vakti, dev yeni uyanmI~ yataglllda yatarken, hasret kaldigi sevgi dolubir miizigin sesi geldi kulagma. Bu ses oylesine tathydi ki, bir an i<;inKrallIk Korosu'nun satosunun yakInlanndan ge<;mekte oldugunu diisiindii. Oysa bu sadece minicik bir keten ku~uydu, devin penceresinin aniinde ~arkIlar1ll1sayliiyordu. (:ok uzun bir zamandan beri bah<;esinde kuS sesi duymayan egoist deve minik keten ku~unun ~akImalan, diinyamn en muhtesem miizigi gibi geliyordu. Dolu, devin bah<;esinde dans etmeyi blrakt!. Kuzey riizgan nefesini tuttu ve kusun sarkIs1ll1duydugu aralIk pencereden harika bahar kokusu geldidevin burnuna. Dev sevin<;i<;erisinde yatagllldanfirladl. "Galiba, J;lihayet geldi ilkbaharl" dedi biiyiik bir mutlulukla. Hemen pencereye kosup biiyiik bah<;esine baktI. Gordiigu manzara inamlmazdl dogrusu. Harika bir sey olmustu: Duvardaki minik bir delikten siiriinerek <;ocuklar bah<;eye girmis, aga<;lara tIrmaiiarak 'dallarllllll iistiine oturmuslard!. Kocaman bah<;esindeki her agaclll iistiinde bir<;ocuk yard!. Aga<;lar, <;ocuklara kavustuklan i<;inaylesine mutlu olmuslardl ki, katmer katmer <;i<;ek a<;lpsiislemi~lerdi kendilerini. Dallarllll da sevkatli Kollar gibi iyice gaklere dogru uzatpns, <;ocuklannlll baslannlll iistiindedans edercesine neseyle bir sagabir sola hareket ettiriyorlard!. Ku~-

lar aga<;lann iizerinde ne~e i<;indeoradan oraya u<;uyor, keyifle clVllda~lyorlarch. Ci<;ekler, <;ocuklann don~iinii kutlama..1< i<;inyeIru}eyil<;imlerrn arasmdan kafalanm uzatlllli}, rengarenk giizelim yapraklarmm i<;inden giiliiciikler dagluyorlardl. Bah<;enin goriiniimii tek kelimeyle harikaydl! Fakat bu muhte~em bah<;enin ufak bir ko~esinde kI~ mevsimi halen hiikmiinii siirdiirmekteydi. Burada agacm altmda ufaclk bir <;ocuk ba~lm oniine egmi~, dolu gozlerle <;aresizliki<;erisinde iizerinde durdugu kara bakIybrdu. Yavrucak 0 kadar kii<;iik ve<;elimsizdi ki, agacm dallarma uzanamlyordu bir tiirlii. Belki bir dala tutunabilecegi umuduyla, havaya zlphyor ama bir tiirlii ya~alayaIlllyordu dah .. Sonunda iiziintiisiinden aglamaya ba~ladl. Zavalh agacm her taran kar ile kaphydl, iizerine dolu yagtyor; kuzey riizgan da onu kIskacma alml~, govdesine iifuriiyor ve dallanmn arasmda ugulduyordu. Aga<;kii<;iik<;ocuga elinden geldigince yardlm etmeye <;ah~lYordu. Qna destek olmak i<;in,"Haydi trrman bakahm! Haydi yavrum, goreJim seni!" diyerek giicii yettigince dallanm a~aglya dogru sarkIuyordu. Fakat yavrucak bunu yapamayacak kadar kii<;iikve <;elimsizdi. Dev bu manzarlYl gordiigiinde, yiiregi burkuldu. "Ben ne kadar egoist mi~im megerl" diye haykrrdl. "Simdi ilkbahann neden buraya gelmek istemedigini anhyorum! Simdi hemen bah<;eye inip zavalh <;0cugufl agaca <;1kmasmayardlm edecegim, soma da bir an evvel duvan ylkacaglm. Ve bundan bOyle, bah<;em tiim <;ocuklar i<;inebediyyen oynayabilecekleri bir yer olarak kalacak. "Dev, yaptIklarmdan dolayt oylesine pi~mandl kit Boylece hemen ~atosunun kaplsma dogru siiziildii, sessizce kaptyl a<;hve biiyiik bah<;esine adlm attl. Cocuklar devi goriir gormez, oyle bir deh~ete kaplldllar ki, kendilerini can havliyle bah<;enin dl~ma zor attllar. Cocuklann bah<;eyi terk etmesiyle, bah<;edeki hava hemen tekrar kI~mevsimi.lle dondii. Bah<;ede tek bir <;ocuk kalml~h: Kii<;iik <;elimsiz yavrucagm gozleri oylesine ya~larla dblmu~tu ki, etrafml se<;emedigi i<;indevin geldigini bile fark edememi~ti; bit yiizden obiir <;ocuklar gibi ka<;amaIlll~tl da. Dev, sessizce <;ocuga yakla~lp, ~evkatle onu incitmeden avucuna aldl ve gayet dikkatli bir ~ekilde agacm gii<;lii dallanndan birinin iizerine brraktl. Aga<; hemen--o anda <;i<;ek a<;maya ba~ladl, ku~laru<;arak geldiler, agacm dallanna konarak ~arkIlar soylemeye ba~ladilar. Kii<;iik<;ocukincecik kollanm a<;arak, devin boynuna sarildl ve yiiziinii optii.

Devin onlara artIk kIzmayacagml anlayan <;ocuklar, ko~a ko~a . bah<;eye geldiler. <;ocuklarm sevin<; <;@Iklanyla birlikte, ilkbahar da tekrar dondii devin biiyiik bah<;esine. "Bu bah<;e bundan boyle sizindir minik <;ocuklanm benim" diye soz verdidev. Sonrakocaman balyozunu ahp, duvan ylktl. Kasaba ahalisi ogleye dogru pazara giderken, devin, <;ocuklarla birlikte -bu giinekadar gordiikleri en muhte~em bah<;ede- oynadlglm gordiiler. <;ocuklar gUn boyunca bu muhte~em bah<;ede oynadlkan sonra, ak~am oldugunda devin yamna giderek ona teker teker iyi a~amlar dilediler. Dev, "Peki ama agaca tlrmanmasma yardlill ettigim 0 kii<;iikdostunuz nerede?" diye sordu. Gozii kii<;iik <;ocuguanyordu, <;iinkiitiim <;ocuklar arasmda erl<;ok onu sevmi~ti; 0 yavrucaktl yiiziine opiiciik konduran. . ."-..
--= "--

<;ocuklar hep bir aglZdan, "Onunnerede oldugunu bilmiyoruz. Arkada~lilllZ gitti" dediler. Dev, "Arkada~mlZl bulup ona hemen yatm buraya gelmesini mutlaka soylemelisiniz" dedi. Ne var ki <;ocuklar kii<;iikarkada~lannm nerede oturdugunu bilmiyorlardl, zira onunla ilk defa bugiin kar~rla~ml~lardl. Dev bunu duyunca ok iizUldii. Her ogleden soma, okuldan <;lkar<;rkmaz,<;ocuklar ko~a ko~a devin ~atosuna geliyorlqrdl artIk. Saatlerce bu muhte~em bah<;ede onunla oynuyorlardl. Fakat devin <;oksevdigi 0 kii<;iik<;ocukbir daha hi<;goriinmedi. Dev biitiin <;ocuklara <;okiyi davranryor, hepsini pek seviyorduo Amao kft<;iik<;elimsiz <;ocugun, nevin kalbindeki yeri aynydl. <;0cuklarla bah<;esinde oynarken, sIk sIk 0 kii<;iik<;ocuga olan 6zleminidile getiriyordu. Tekrar tekrar, "Onu bir daha gorebilmeyi oyle <;okistiyorum ki" diyordu. Yillar ge<;ti.Dev artIk iyice ya~lanrm~ ve elden ayaktan dii~mii~tii. ArtIk giizel bah<;esine inip <;ocuklarla oyun oynamlyordu. Bu yiizden penceresinin 6niindeki kocaman koltuguna oturarak, uzaktan onlarm oyunlarml izliyor ve mutlu oluyordu. Onlarm ne~esi ve bah<;esinin giizelligi, deve, mutluluk ve huzur veriyordu. "Bah<;emde pek <;okgiizel <;i<;egim var" diyordu, kedi kendine. "Ama tiim bu giizel <;i<;eklerarasmda en giizel olam, <;ocuklarlill..."

Bir kI sabahl, iistiinii giyinirken penceresinden dlan baktI. ArtIk eskisigibi kIlardan nefret etmiyordu, <;iinkiiilkbahann bu mevsimde sadece uyudugunu ve <;i<;eklerindinlenmeye <;ekildigini biliyordu. Bah<;esine bakarken birden gordiigune inanamadI. Riiya gordiigiinii diiiinerek, gozleiini ovuturdu. Soma tekrar baktIgmda, aym manzarayl gordii. Bu ger<;ekten olaganiistii giizellikte bir eydi! Bah<;enin en iicra koesinde, her tarafl bembeyaz <;i<;eklerledolu bir aga<;gordii. Altm dallarmdan giimiii meyveler sarkIyordu, agacm altmda da aylesine <;oksevdigi, 0 kii~iiciik <;ocuk duruyordu. Biiyiik bir sevin<;le merdivenlerden aagl inip bah<;eye <;IktI.HIzh gitmeye gayret ediyordu, zira kii<;iik<;ocugu oyle ozlerniti ki! Cimlerin iizerinden hIzla yiiriiyerek kii<;iikdostuna uIatI. Ama iyice yaklatIgmda, yiizii ofkeden kIpkIrmlZl kesildi ve oyle dedi: "Seni yaralayan kim, soyle banal Bunu sana yapmaya kim ciiret etti?" Cocugun bileklerinde iki tane biiyiik <;ivininyol a<;tlglderin yaralar vardI. Aym ekilde, <;ocugun ayak bilekleri de aym derin izleri tal" yordu. Dev, "Seni bOyle yaralayan kim?" diyerek kiikredi. "Bunu bana soyle ki, gidip onu dev kIhcnnla par<;alara ayrrayIm!" Kii<;iik<;ocuk,"Yok hayIr" dedi. "Bu gordiigiin, sevginin yara nianeleridir." Dev, "Sen kimsin?" diye bagrrdI. TUrn benligini garip bir his kapladl; <;ocugun aniinde dizleri iizerine <;oktii. Kii<;iikbir ~cuk devin gozlerinin i<;inebakarak <;oksevimli bir giiliiciikle, "Bir zamanlar, senin bah<;ende oynamama izin vermitinlf dedi. Bugiin de sen benim bah<;eme gelmelisin. Benirn giizel bah<;eme; yani Cennete." Ve 0 giin ogleyin ~euklar koa koa bah<;eye geldiklerinde, yah - devi her tarafl katmer katmer beyaz <;i<;ekler a<;mlagacm aItmda boylu boyunca yatlyor buldular. Dev, 6lmiitii. .

Sa<;;ma-sakalma 1m dii~miis, aniinde iri gabegi, ba~mda saygl uyandlran bir dazlagl olan, X postanesi memurlanndan Bay Yefim Zahan<;;Fendrikov, kan-ter i<;;inde,ellerini sinirli sinirli ovu~turarak: - Cografya agretmeni Galkin1 bana diipediiz kin besliyor, dedi. Evet, smavda bana ge<;;ernotu venneyecek! Bunu adlm gibi biliyorum! Aslmda bana kIzmasl bir hi<;; iiziinden ... Nedeni de ~u: Ge<;;enlerde tay ahiitlii bir mektup gandennek mere postaneye gelrnisti. Elinde zarfla kalabahgl' yararak yamma yaklastI, herkesten once onun mektubunu almaml istedi. alur mu ayk ~ey, camm? akumu~, killtiirlii bir adam; diizene uyup beklemesi gerekmez mi? Kendini sert bir bi<;;imdeuyardIm: "Saym baylm, srramZI bekleyin!" dedim. Utancmdan kIpkrrmlZl kesildi, 0 giinden beri aramlZ bozuk. aglum Yegoruska'ya l'den baska not verrniyor, benim hakkrmda da kentte olur-olmaz laflar yayIyor. Bir giin Kuhtin'in meyhanesinin aniinden ge<;;iyordum, 0 da i<;;erdebilardo oynuyonnuS. Beni gariincepencereden asagl sarktI, elinde bilardo sopas1Jla, sarhos sarho~; - Baylar, bakIn damgah pul gidiyor! diye bagrrmaz fill? Lise giri~inde Fep.drikov'la birlikte dikilerken onun verdigi sigarayI geri <;evinneyip yakan lise Rus<;;aagretmeni Pivomiodov2 posta memurunu yatI~tIrmaya <;;ahSlyordu: - a kad1u da degil! Bizde sudan nedenkrle kimsenin hakkml yemezler. Heyecanlanmaym, smaVIverip ge<;;ernot ahrsmlZ. Ama FendrikQv'un yatI~masl uzun siinnedi. a srrada ye]ken bezinden pantolon iistiine frag giyIni~, kase sakalh cografyaagretmeni Galkin girdi okuldan i<;;eri. endrikov'u gariince dik dik baktI ve ge<;;ip F gitti.Bunun ardmdan miifetti~in okula gelmekte oldugu haberi yayIfdl. Fendrikov'un her yeri buz kesti: ilk kez smava giren ya da yargI1a1 Kargagil. 2 Bira-balcl.

nanlann yakllldan tamdlgl bir tirkiintiiyle miifettisin gelmesini beklemeye koyuldu. Derken, okulun personel miidiir yardImC1SlHamov1 kosa kosa d1san <;lkt1,Onun ardllldan, baSlllda uzun papaz hotozu, gogsiinde ha<;lyla din dersi hocasl Zmiyejalov2 miifettisi karSllmak iizere dlsan <;lktI. Onun arkasllldan da okulun tiim ogretmenleri... Devlet okullan miifettisi Ahahov3 giir bir sesle herkesi selaInladl, havadaki toz-topraktan dolaYI hosnutsuzlugunu dile getirdikten soma ogretmenlerin oniinde okula girdi. Onun gelisinin iizerinden bes dakika ge<;meden Slllav baslad1, En basta papazlll iki oglu koy ogretmenligi i<;inSlllava girdi. Bunlardan biri smaVl kazandl, oteki kazanamad1, Kazanamayan; cebinden <;IkardlglklrmlZl bir mendile sUmkiirdiikten soma orada biraz oyalandl, soma sUkliim piikliim <;ekip gitti. Ardmdan goniillii askerlik i<;in basvuran iki ortaokul mezunu Slllava alllldIlar. Onlann<;Ikl~IYla Fendrikov'a srra geldi. Miifettis, Fendrikov'a sordu: - Gorev yeriniz neresidir? Fendrikovellerinin titremesi belli olmaslll diye arkasmda saklaylp "hazlrol"a ge<;erek; -Beyefendi, bendeniz kentimizin postanesinde <;ahSIYorum,dedi. Yirmi YIl hizmetim vardlr, efendim. Simdi de 1O~barem derecesine yiikselmek amacIYla yeterlik belgesi almaya <;ahSlyomm. Haddime diismeden yeterlik SlllaVlna geldim. ~Peki ... Simdi size biryazl yazdlracaglZ. Pivorniodov ayaga kalktI, kulaklan YIrtan giir sesiyle yazl dikte ettirmeye baslad1, Yazlda, ozellikle, soylendigi gibi yazI1mayan sozciikler se<;ilmi~ti.Ancak biitiin sinsi sasIrtmacllara karSlll Fendrikov diktede basarIll oldu. Gelecegin 10. barem derecesinden devlet memum, tiim dikkatini harflerin giizel goziikmesi i<;inharcamasllla karSlll gene de fazla dilbilgisi yarIlISlyapmadi: Yaptlgl yanhslardan biri miifettisin giiliimsemesine neden olduysa da genelde biiyiik yanh~ saYIlmazdl boyle seyler.
1 Ktistahoglu. 2 Yllandi. (<;:.N.) 3 Ah<,:I. (<;:. N.)

- Dikte smavrm ba~anyla verdiniz, dedi mufetti~. Bu sozlerden yiireklenenFendrikov yan gozle dumam Galken'i siizdukten soma: - Milletti~ hazretleri, dedi. tzin verirseniz belirteyirn ki, geometriye Davrdov'un kitabmdan, bize yaz aylan dinlenceye gelen Troits-Sergiyev ruhban okulu ogrencisi yegenim Arsonofi ile birlikte hazrrlandIll. Diizlem, geometri ve tasan geometriye ayn ayn <;ah~trk. - Smav programmda tasan geometri bulunmuyur. - Nasrl olmaz? Tam bir ay bo~una mr <;ah~tIm~imdi. Tuh! - Simdi geometriyi brrakalIll da obur bilirnlere ge<;elim. Postane memuru olarak sizi en <;ok yakmdan ilgilendiren bilim cografyadrr. Cografyayr seversiniz,. samyorum. Smav ayrrtmanlan bu sozler uzerine saygryla giilumsediler. Cografyanm postane <;alI~anlarmryakmdan ilgilendiren birbilim oldugunu kabul etmeyen Fendrikov (<;unku bOyle bir ~eyi ne kitaplar yazryordu, ne de PTT yonergelerinde vardr) gene de saygryla, "Severim, efendim." . diyerek kar$rlrk verdi, ama sinirli sinirli oksiirmekten kendini alamadr, sorulacak soruyu korku i<;inde beklemeye ba~ladl. Can du~mam Galkin iskemlesinin arkasma yaslandr, biraz agrrdan alarak ilk soruyu patlattI: - Soyleyin, bakaYIll. Turk Devleti'nin 1 yonetim bi<;iminedir? ...Sey... Bunu bilmeyecek ne var! Bir Turk devletidir orasl. - Hrmm! .. Turk devletiymi~ ... Bu yamt dogru degil ... Me~rutiyettir yonetim bi<;imi. Simdi bana Ganj nehrinin kollanm saym. - Bu dersi Smirnov'un kitabmdan <;alI~tIysamda pek anlayamadrm. Bildigim kadanyla Ganj, Hindistan'dadrr... Sey ... okyanusa dokulur. - Ben onu sormuyorum. Ganj'm kollarllll soyleyin siz bana. Demek, bilmiyorsunuz? Oyleyse Arasnehrinin ge<;tigi ulkeleri soyleyin. Bunu da mr bilmiyorsunuz? Tuhaf, dogrusu ... Jitomir kenti hangi ilimizde bulunuyor? - DagrtIll bOlgesi 18. nokta kodu 12l. Bunlan soylerken Fendrikov'un almnda ter tomurcuklan belirdi, gozlerini krrpr~tIrarak oyle bir yutkundu ki, adamcagrzdilini yuttu samrsmlZ.

- Beyefendi, size ~urada <;ocuklanmm iizerine yemin ederim ki, yinni yl1bk bir hizmetim vardrr. isterseniz din hocamlZ saygldeger pedere sorun Ama ~imdi i<;ine dii~tiigiim ~u durum ... Nasl1 soylesem bilmemki Cmiir boyu duacmlz olurum ... - 13rrakabm cografyayl. Aritmetikten nelere <;ab~tmlZ? - Aritmetige de yeterince hazrrlanamadlm. Aziz peder bilirler ya ... Yapmaym, omiir boyu duacmlZ olaymI ... Pokrov yortusundan beri smava hazlrlanmaktaYlm ... ama gordiigiiniiz gibi ... Kafa i~i i<;inya~lanml~ obnabJ1m. Gene de yardlmlZml esirgemeyin, oliinceye dek dua ederim size ... Fendrikov'un kirpiklerinden gozya~lan siiziildii. - Onurla, diiriist<;e hizmet ettim devlete ... Her yl1 orucumu tutanm ... Aziz peder tamdlgnndlr i~te... Beyefendi hazretleri, liitfunuzu esirgemeyin benden ... - Yani smava hamhkll degil misiniz? - Hazrrhkll obnaz mlymI? Ama heyecandan hepsi akllmdan <;lktl. Yaklllda altml~nnl dolduracagnn, beyefendicigim, buya~ta bilimle ugra~mak bizim harcnnlZ ml? Bir iyilikte bulunun i~te... Papaz Zmiyejalov; - Sapkasmlll kokartlm bile lsmarlaml~! diyerek giildii. Miifetti~; - Peki, <;lkm!dedi. Yanm saat soma aJ1rtmanlar ile Fendrikov bir ~eyler i<;mek i<;in Kuhtin'in meyhanesinde birlikteydiler. Fendrikov'un cakasmdan yamna vanlnuyordu. Yiizii sevin<;ten pml pmldl, gozleri mutluluktan 1~11dlyordu. ikidebir ensesini ka~lmasllldan zihnini bir dii~iincenin kurca~ . ladl!?;Ibelliydi. Sonunda dayanamaYlp; - Cok yazIk, degil mi? dedi. Ashnda benim yaptlglm, aptalhgm daniskasl! - NeY1lli~o? diye sordu Privomiodov .. - Madem smav sorulan arasmda yoktu da ne diye tasan geometriye <;ah~tlmdurdum? Koca bir ay bo~a gitti! YazIk, degil mi?

TarudIklanmdan biri bana ~u hildyeyi anlattl bir giin: "Moskova'da ogrenciyken, "malum kadmlar"dan biriyle, anlarsm ya, kom~uluk etmek zorunda kalrrustlill. Tereza admda bir Polonyahydl. iriyan, komiir kiifesinden ~lkml~ gibi kara bir kadmdl. Birbirine biti~ik ka~lan, baltayla yontulmu~~asma kaba saba bir suratl vardl. Karanllk gozlerinin hayvanca panltlsmdan kahn ve giir sesinden, kiilhani tavlrlanndan, satlcI kadInlara benzer iri govdesinden iirkerdim ... Ben tavanarasmda oturuyordum. Gnun kapIsI da tam benimkinin kar~lsmdaydl. Kadmm evde oldugunu bildigim zamanlar kaplml hi~ a~mazdlill. Ger~i evde bulundugu yoktu pek. Arada bir merdivenlerde ya da avluda kar~lla~tlglmlZda, yiiziime bakarak, bana yrrtlCIve arSlZca gelen bir tavrrla giiliimserdi. <;ok kez fitil gibi sarho~, sa~l ba~l dannadagm goriirdfun onu. Bu slrada gozler kayar, yiiziine her zamankinden daha ~irkin bir giiliimseme yaYlhr: - iyisiniz in~allah bay ogrenciJ derdi. Arkasmdan da igrentimi biisbiitiin arttrran aptalca kahkahalar atardl. Bu gibi kar~I1a~malardan ve selfunla~malardan kurtulmanm tek~aresi evden aynlmaktl. Fakat penceresi geni~ bir manzarayl kucaklayan ~ip~irin bir odam vardl. SokaglmlZ da ~ok sessizdi.:. S1klyordum di~irni. Bir sabah yataglilla uzanrm~, iiriiversiteye gitmemek i~in birtakIm bahaneler oulmaya ~ah~arak yatarken, birdenbire kapmm a~l1dlgmlve igren~ Tereza'nm kahn sesiyle: - iyisiniz in~allah bay ogrenciL.diye seslendigini i~ittim. . Kadmm sIklltlli yiiziinde yalvaran bir anlatlm vardl. .. Tuhaf, ah~I1madIkbir ~eydi bu. - Ne istiyorsunuz? dedim. - Sey.,. efendim ... Sizden bir dilegim var da ... ArtIk ne kadar zah" metse ... Yattlglm yerden: "Numara yaplYor!" diye diiyiindiim. "SlkI dur Yegor! Seni yoldan ~Ikannak niyetinde bu canavar." .

Kadm yalvaran bir sesle, ezilebiiziile sozlerini tamamladl: - Sey... Memlekete bir mektup yazdlrmak istiyordum da ... i<;imden: "Hay Allah 'kahretsin! <;atttk!" diye dii~iindiim, kalkIp masamn ba~ma ge<;fim,birkaglt <;ekip: - Suraya ge<;in,oturun ve soyleyin ... dedim. Tereza i<;erigirdi, sandalyenin bir kIytsllla ili~ti, su<;lusu<;luyiiziime bakmaya ba~ladl. - Evet... Mektup kime yazllacak? - Va~ova yolu iizerindeki Sventsyan kentinde Boleslav Ka~put'a. - Peki ... Soyleyin bakahm ... - Sevgili Boles'im ... Cammm i<;i...Benim biricik sevgilim ... Meryem AnamlZ seni korusun! Altlll yiireklim ... MahzUn kumruna, Tereza'nani<;in <;oktandlr mektup yazmtyorsun? .. Az kalslll bastyordum kahkahayl. Bir metre yetmi~ be~ santim boyunda, yumrugu bir batman aglrhglllda, ornrii boyunca baca temizleyip bir kez olsun yIkanmaml~ gibi kapkara surath bir mahzun kumru!" Giilmemi gi.i<;liikletutarak: .* - Kim bu Bolenz? diye sordum. Kadlll, Boles, adllli bozarak soylememden incinmi~<;esine: - Boles ni~anhmdrr, bay ogrenci... dedi. ' - Ni~anhmz rrn? .. - Beyefendi ni<;in~a~lrdIlar? Bir gen<;luzlll ni~anllsl olamaz rrn?.. Sevsinler gen<; kIzll.. Biisblimn ~a~lrrrn~tlmya, bozuntuya vermemeye <;ah~arak: - Yoo ... diye kar~lhk verdim. Ni<;in oimaslll? Her ~ey olabilir. .. <;oktan beri mi ni~anhslll1Z? - Alb yIldrr... VaycamnaL. Neyse ... Boylece mektubu yazdlk bitirdik. Hem de oyle ate~li bir a~k mektubu oldu ki, bani yazdrram Tereza degil de ondan az daha ufak bir ba~kasl olsaydl bu Boles'in yerinde olmak isterdim dogmsu. Tereza ba~llli egerek:

- Oldu ... dedi. YardlmmlZ i<;insize <;ok tesekkiir ederim bay ogrend! Acaba ben de size bir hizmette bulumibilir miyirn? - Hayrr, eksik olmaym! - Hani, bir YlrtlgmlZ, sokiigiiniiz varsa ... Bu kadm klhgma girmiS fil eskisi, iyiden iyiye tepemi attrrmaya baslaffilstl. Sert bir tavlrla, onun herhangi bir hizmetille gereksinmem olmadlgml bildirdim. (:oop gitti. Aradan iki haftage<;ti ... Bir aksamiistii lshk <;alarak pencereden dlsan baklyor, ne yapabilecegimi diisiiniiyordum. Hava bozuk oldugu i<;illbir yere gitmek istemiyordum. Camm soohyordu. Bir ara kendimi elestirmeye koyuldum. Bu da olduk<;a SOOCl istir ya, baska bir sey bir yapmak gelmiyordu i<;imden. Bu srrada kapl a<;l1dl.-(:ok siikiir-. Bir gelen vaL .. - Bay ogrencillin acele bir isleri var mlYdl acaba?. Hay Allah!.. Tereza'ymlS!.. - HaylL.. Ne istiyorsunuz? - Beyefendiden bir mektup daha yazmalanm dileyecektim de ... - PekiUiL. Boles'e mi yille? - HaYlr, bu kez mektup ondan gelecek. - Ne-e?. - Dh, ne sersemim?. BaglslaYln... ben ... yani ... demek istedim ki ... Kadm arkadaslanffiln birinden ... Yal)i... kadm degil de bir erkekten demek istiyorum. .. Kendisi yazmlyOL.. Fakat bir nisanllsl vaL.. Adl da benimki gibi, Tereza ... iste sizden bu oteki Tereza'ya mektup yazmanlZl dileyecektim de ... Yiizii-'allak bullak olmu~tu. KarSlmda sallamp duruyor, titreyen ellerini ogusturuyordu ... isi anlamaya baslamlstlm ... - Bana bakln bayan! Bu ne Boles iSi, ne de Tereza. Yalan soyliiyorsunuz! BoS yete ugrasmaY1ll; sizinle ahbaphga niyetim yok. .. AnladmlZ ffil? Kadm birdenbire tuhafbir korkuya kapl1dl. YiizU klpkrrmlZl oldu, sendeledi, bir s~yler soylemek istercesine dudaklan klplrdadl. Fakat agzmdan tek sozciik <;Ikmadl. isill nereye varacagml bekliyor,beni yoldan <;lkarmak istedigini sanmakla da bir par<;a yanl1dlglmlsezinliyordum. Anlamadlglm baska bir seyler vardl galiba.

Tereza neden soma: - Bay ogrenei ... diye som ba~laml~sa da anSlzm elini sallayarak sert bir hareketle geri dondii, C;IkIpgitti. lc;imde kotii bir duyguyla oyIeee kalakalml~tIm. Somakaplsml~iddet1e c;aiptIglll1 i~ittim ... KlZml~tI besbelli ... Bir siire dii~iindiim; gidip onu geri c;agrrmaya, ne isterse yazmaya karar verdim. Odasma girdigimde, dirseklerini masaya dayaml~, ba~ml ellerinin arasma alml~ oturuyordu . ... Bu hikayeyi anlatIrken burasma geldigimde hep bir tuhaf olurum nedense ... Ne aptalhk! Neyse ... . - Bana bakIll, dedim ... Kadm yerinden flrladl, gozleri parlayarak iistiime yiiriidii, ellerini omuwma koydu ve fIsI1tIyla,daha dogrusu hlrI1tIyla: - Ne olacak? dedi. Ha, ne olacak? Evet, tam bildiginiz gibi! Boles Moles yok ... Tereza da yok! Ama size ne bundan? Kaglt iizerindekalemi oynatlVermek c;ok mu zorunuzagidiyor? Ha? Ah sizler! Mahallebi c;oeuklan! Evet!.. Ne Boles var, ne de Tereza! YalnlZ ben vanm! Ne C;lkarbundan? Ha? Ne c;!kar?.. Bu kar~I1arha serseme c;evirmi~tibeni. - Durun hele, dedim. Ne demek istiyorsunuz? Boles diye biri yok muyani? - Evet yok! Nec;!kar bundan?. - Ya Tereza, 0 da ml yok? - Tereza da yok! Tereza ben'im! Hic;bir ~ey anlamailll~tlill. Gozlerimi falta~l gibi ac;ml~,kadmm yiimne bakIyor; hangimizin delirdigini anlamaya c;ah~IYordum. Tereza yeniden masaya dogru gitti, bir ~eyler arandl, soma yamma geldi ve ineinmi~ bir sesle: - Boles'e yazmak size bu kadar giic;geldiyse, aIm mektubunuzu! dedi ... Aim!.. Ben ba~kalatfrlada yazdrrabilirim ... Bir de baktlill, Boles'e yazdl~m mektubu tutuyordu elinde ... Yay eamna! .. - Bana bakIn Tereza! dedim. Ne demek oluyor biitiin bunlar? Nic;inba~ka mektuplar yazdrrasllllZ? Gondermiyorsunuz ki anlan ... - Kime gondereeekmi~im? - Kime olaeak. .. Boles'e!

- Ania Boles diye biri yok kiL Sa~lp kalml~tlm!Ne halin varsa gor deyip aynlmaktan ba~ka <;are kalmaml$tl. Fakat kadm durumu a<;1kladl.tncinmi~ bir sesle: - Ne<;1kar? diye soze ba~ladl. Yoksa yok! (Ve sanki onun ni<;in01madlgma akl1 erdiremiyormu~ gibi ellerini iki yana a<;tl.)Ama ben 01masllll istiyorum ... Ben de herkes gibi insan degil miyim?. Evet... biliyorum biliyorum ama ... ona mektup yazmamm kimseye bir zaran yokki . - Meder~iniz, kimden soz ediyorsunuz? - Boles'ten ... - Rani Boles yoktu?. - Ah, Meryem Ana! .. Yoksa yok, ne <;1kar bundan?. Yok, ama varffil~gibi geliyor. .. ana mektup yazlyorum ve boylece var oluyor. .. a da bana Tereza'ya k~l1ik veriyor. .. Sonra ben yeniden yazworum ... Anlaml~tlm ... a an ne kadar iiziildiigiimii, utandlglffil anlatamam ... Bir insan ya~lyordu ii<;adlffi otemde ... Sevgiye, yakmhga gereksinimi olan vebunu hi<;kimsede bulamayan bir insan, sonunda kendi kifasmm i<;inde kendine bir sevgili yaratml~tl... - Boles'e yazdlgmlZ mektubu ba~kalarma okutup dinliyorum ... 0 zaman Boles varrm~ gibi geliyor bana ... Simdi de Boles'ten Tereza'ya ... . yani bana ... bir mektup yazmalllZl diliyorum sizden ... anu ba~kalarma okutup dinledigimde Boles'in varhgma biisbiitiin inanacaglffi. Ya~amak benim i<;indaha kolayla~acak ... ... t~te bOyleyken boyle!.. Akhrna geldik<;e bir tuhaf olurumL a giinden sonra diizenli olarak haftada iki kez Tereza'nm Boles'e mektuplarllll, Boles'in de yarutlarml yazmaya ba~ladlffi. Yamtlan ozene bezene kaleme alrrdlm ... Tereza bunlan dinlerken 0 kocaman sesiyle avaz avaz aglardl. .. Ve diizmece Boles'in mektuplanyla ona gozya~l doktiirmemin kar~111gmda<;oraplanrm, gomleklerimi yamar, sokiiklerimi dikerdi. Bu mektup hikayesinden ii<;ay sonra bir nedenden hapse attllar onu. Simdi 6lmii~tiir belki de ..." Dostum sigarasmm kiiliinii iifledi, dalgm bir tavrrla gokyiiziine bakarak sozlerini tamamladl: "t~te boyle ... lnsan aCIYltattlk<;a sevecenligi daha <;okarar. .. Ama kohnemi~ erdemlerimizin duvarlan arasma slkl~an, birbirimize tepeden bakan bizler bunu anlayamworuz. C;ok ahmak<;a, <;okaCl sonu<;lar

doguruyor bu anlaytsslZhk. Diyoruz ki, diiskiin insanlar!" Ne demektir bl,l?. Onlar da bizler gibi aym kemikten, aym kandan, aym etten ve sinirden yapllmlslardrr. Her seyden once insandlrlar... YiizyIllardlr isitip dururuz bu "diiskiin insanlar" soziinii. Ne sa<;ma sey! Asli diiskiinler bizleriz! Hem de adamakIlh diiskiin!.. Kendini begenmisligin, mutsllZ insaniara tepeden bakmamn u<;urumuna diismiisiiz ... 0 insanlar ki tek eksikleri bizden daha az kumaz olmalan ve kendilerine iyi insan siisii vermeyi daha az becerebilmeleridir..; Neyse ... Brrakahm bunlan ... Bu sozler 0 kadar <;oksoylendi ki, insan bir daha tekrarfamaya utamyor! .."

Milat yortusu ... Kar, ~ok... Bulutlu, soguk giinler .. ArabacI1ar luzII gidiyor. .. Askeri mlZlka saat ikiden beri belediye bah~esindeki "kayak"ta oynak, giizelhavalar ~ahyor. Kentin u~ kilometre otesinde eski bir ~am korusu. Bir lise ogreneisi; bir sporeu kIz; uzun boylu,sisman, zengin bir gen~; bir ortaokulogrencisi; bir de gozlUklu, ~ok miyop, ~ok beeeriksiz ve ~k almgan universite ogrencisi gen~ kIz... Tiimunun ayaklannda birer uzun tsve~ kaya~ile sag elkrinde m;lan-tekerlekli birer inee, UZUll degnek, karh kIrlardan ge~ip gUle eglenee ormana gidiyorlardl. t~lerinde yalmz universite ogreneisi gen~ kIz konusmuyor, hepsinden daha aeemiee yiiruyordu.Dordu de kayaga gidecekmis glbi inee kent giysileri i~inde ... Yalmz bu gen~ kIz ger~ek bir kayak kIhgl i~inde,beyaz kazakye orme sapka giymis. Koru gittik~e yaKlaStyor, giizellesiyor, koeamanla~lYor, karanyor, yesillesiyordu ... Solgun, seffaf, yuvarlak bir ay bile ~lkmlstI ... Sagda, ta uzakta yesile ~alan tertemiz bir gune~, altmgibi pml plrI1 yanan karh ovaya hemen hemen dokunmak uzere ... Dniversiteli gen~ K1zhepsinin onunden gidiyordu. Ara Slra ayaga kaYlYor, gozlUgunu dusuruyordu. Ormamn direkli ~amlan arasmdan ge~en genis, karh; yola ilk 0 girdi. Dar kayak giysisi kal~asl ile gogsunu daha dolgun gosteriyordu. Esmer, genis burunlu, eanh bir gen~ kIz olan askeri okul 6greneisi, ondan bir adlm bile geri kalilllyordu. Sakalastyor, egleniyor, nukteler savuruyordu dunnadan. KIz ise yolda gii~ bela yiirumeye ~allSlyordu. Arna gene de ~oeugun sululuklarma amnda azarla)rIClkarsillklar vermekten de geri kahmyordu. Gene dearalarmda bir seyler oldugu anlasI11yordu. Aksam olmus, koruda ayaz baslamlstI. Yuksek g6k, yolun ustiinde soguyor, moranyordu. tlerde, ta uzaktaki alanm arkasmda kalan bazl aga~lann, 6zellikle yiiksek aga~larm tepesinde bir kIzlllIk vardrr. Kism bu hafif havaSlm koruda soluyan bir insanm kendisini hep mut-

luluga yaklalYormu~ gibi gen ve diri hissetmesi ne ho~ bir ~ey! Askeri lise agrencisi kIzm ardmdan aynlnllyordu nedense. Nedense atekilerden daha parlak bir mutluluk umuyordu. Olaganiistii giizel rengi, ince cildi, illi aristokrat yanaklan ve zenginligi, gen adama atekilerden hepsinden daha agrrba~h bir hava veriyordu. Alanda mola venni~, yiiksek sesle konu~uyorlardl. Erkekler keyifle sigaralanm iiyorlardl. Tiimiiniin de yiizleri heyecanh, gazleri parlakti ve kirpiklerinde hafif bir krragl vardl. - Simdi nereye? - Tabii a~agldaki dereye!.. - Bakm, ocuklar, ba~ka kayakI1arL - Kim onlar? Sakm ilyalar olmasm? Ah, bu giizel bir rastlantIL Alandan her yane yiiksek, kemerli yollar alhyordu. Dereye giden yoldan bunlara dogru iki ki~i, biri kadm, bir erkek, yakl~lyordu. Ama insanda tatslZhk duygusu uyandlran bir kadm kahkahasl i~itiliyordu. Sporcu kIz lise agrencisine: - Kim onlar? diye sordu ... Siz benden daha iyi gariiyorsunuz. - Miisamere arkada~lanlllZ; matmazel Zalesskaya ile Patyomkin. '- Ben onlarla kar~I1a~mak istemiyorum. Zalesskaya'dan hi ho~lanmam. Biz ba~ka yere gidelim. Sonra ocuklarla baYlrda bulu~uruz. - Hay hay! Han1lll1ar, beyler, ~imdilik AllahmsmarladIk. Biraz sonra dere ba~mda bulu~uruz. Askeri okul agrencisi hayretle gazlerini atI: -Hayrola? Bu da nereden IktI? Liseli kIz giilerek: - Ee ne yapahm, anla~ma zamam geldi artIk, dedi ... Aurevoir, efendiler. ArtIk istediginiz kadar bizi kIskanabilirsiniz. Lise agrencisi ileelele vererek sagdaki yola dogm segirtmeye ba~ladilar. Kalanlar alaycl s6zlerle onlan ugurladIlar. Liselinin kalbi hlZla arplyordu; iinkii gen kIzm yallllZ kadrrIlara ozgii 0 sakin, fakat pervaslZhgl insanl hayrete dii~iiren bir ~akacIIIkla ciddi sayledigini anlamI~tI. Aralarmda saylenmesi gereken s6zlerin tiimiinii bu bayram giinlerinde gazleri ile saylediklerini ve bu s6zsiiz olarak saylenen ~eyleri gef(;ekle~tirmek iin de yalnlZ uygun bir zamam beklediklerini zaten ikisi de biliyordu. t~te 0 zaman, ~imdi anSlZm

geInmti. Fakat gen<;kIz hi<;konusmadan yiiriiyordu. Onun bu sessizligi liselinin heyecamm, kuskulanm giderek arttl~lyordu. Acaba yamhyormuydu? Hem aralarmda sanki hi<;iliSki yokmuS gibi konusmuyor, sogukkanlIhkla kaya gibi yiiriimeye devam ediyordu. Liseli de heyecanmdan ya susuyor, ya da hi<;gereksiz seyler sayliiyordu. - SoldaI! gidelim mi? Bu yandakar daha <;ok. - Yok, tesekkiir ederim. Burasl daha iyi... Viicutlarml hafif<;e one egmis, sessiz sessiz kaYIyorlardl. Cevrede, pembemsi <;amgavdeleri arasmda kalan karlar yaklaSIYor, <;amlar sIk. laSIYorve daha <;okkarlarla artilliiyordu ... Aksamm renkleri, gittik<;e yaklasan mehtaph bir geceye brrakIyordu yerini yavas yavas. . Sonunda gen<;klzm, kIzaran yiiziinii liseliden yana <;evirdi.Hafif<;egiiliimsedi: - Of, galiba yoruldum! Sahi, nereye gidiyoruz bOyle? Sakm yolumuzu kaybetmeyelim?. Heyecandan liselinin kalbi daha hlZla <;arpmaya basladl. Fakat becerebildigi kadar olagan bir sesle konusmaya <;ahsarak yamtladl: - AzICIk yolumuz kaldl, dedi ... Biraz sonra karSlllllZa gene alanla kanepe <;Ikacak... AmmsayamadllllZ ml? Bir par<;a yavas ... Duron, Sayle bir <;izgiizleyelim. Hah, iste boyle: bir, bir ... bir, bir.. .. Alana <;IkIpda karlara gamiilii kanepenin yanma geldikleri zaman liseli, gen<;kIzm elini brraktl. Ancak elini brraktIktansonradrr ki onu tutmamn ne biiyiikbir mutluluk oldugunu ve bir kadm vUcudunun biitiin giizelliklerinin bu elde toplandlgllu duyumsadl. Liseli, kanepenin <;evresindeki karlan ayaklan ile bastIrdl; iistiindekilerini kayaklanyla yastIk gibi kesti; kuru kar dQkiintiilerini de mendili ile temizledi. Gen<; kIz ofurdu. Bir siire mutlulukla gazlerini kapadl. . - Oh, ne giizel[ Bu ne sessizlik boyle? Ne kuslan bunlar? SiSkin kursakll, kmmzl gaguslii sakayIk kuslan ardl<; aga<;larmda u<;usuyorlardl. - Sakaytk. - Ne giizel kuslar!.. Liseli cebinden kii<;iikbir tabanca <;Ikard!:

- lster misiniz size bir tanesini vuraylm? Gen<; kIz, kararslZ bir gJlii~le: . - Haytr, istemem, dedi. Semiz bir ~akaytk oniara yakIn bir dala kondu. - G6riiyorsunuz ya, kendiliginden 6Iiime ko~uyor. Vuracaglm. - Yok, yok, oimaz. - Korkuyor musunuz? - HaYlr. YaImz istemiyorum ... Gen<; kIZ kollarlll1 aglr agrr sallayarak ~akaytgl iirkiitmek istedi; oysaki ku~ daha yakma kondu. AnSlZill krrba<;~akrrt1silll andlran bir siIah sesi i~itiidi. Gen<; kIZ korkusundan g6zIerini kapa)'lp kulaklanm tlkaml~tl. Sakaytk yoktu ortada. Herhaide kur~un bo~una gitmi~ti. Ba~lanm kaIdrrillca <;arnlann araSlllda haIe1i bir ay g6rdiller. <:;:evresinde,galiba tabanca sesinden iirkmii~, giimii~ gibi bir <;akIrfml fini d6niiyorduo Soma <;ahiann araSllll iyice aradliar. Bir ~akaYlk, kann iizerinde kii<;iik, zavaIh bir ylgllldl artlk. Serilmi~ yatlyordu. Lise1i: - Olur ~ey degil, yahu! diyerek ku~a dogru ko~tu. Hem de taban-

~~!

Gen<; kIZ heniiz viicudu sogumaml~ ~akaytka bakarak: - AClmadllllZ ml buna? diye sordu. Onun dudaklanna, boynuna sanlI kiirkiine, karlara giimiilii kii<;iiciik ayaklarllla baktlk<;a, heyecanclan lise1inin di~leri birbirine vuruyor-' duo Zorlama bir giiIiimseyi~le: - AsIa, dedi. BakIn, e1iniz kanlanml~ ... Gen<; kIZ'~akaytgl kanepenin iizerine brraktl ve bekliyormu~, soruyormu~ gibi bir bak1~lag6zlerini Iiselinin g6zIerine dikti. - Verin elinizi karla temizIeyeyim ... Onu temizlerken liselinin kaibi dayamimaz bir 6pme ve lSlrma istegi ile duracak, tlkanacak gibi oluyord~. Ak~ama daha epeyce vardl. Ay, <;amlarill araslllda aynaIa~ml~, zirvelerin g6Igesinde kalan kariar kiil rengi bagIaml~tl.Aydlllhk yerlerde e1maslar pmIda~1Yordu. Gittik<;e artlyordu ayaz. Gen<; kIZ anS1Z111 kalktI:

- Ha sahi, biz ne diye burada oyalamp duruyoruz? Arkada~lanmlZl bulahm. Haydi, <;abuk gidelim!.. Ve telmir el ele vererek kayaklanm hlZla siiriiklediler. On, on be~ dakika ge<;ti... Gen<;kIZ: - Durun! dedi. Galiba biz biisbiitiin ba~ka bir yere gidiyoruz! BurasI-neresi? Bir alan daha ... - Yok camm, dosdogru gidiyoruz. Gormiiyor musunuz?~. Bakm, alandan a~agl yoku~ a~agl bir yol iniyor. l~te oradan dereye <;IkIhyor. Yalmz biz farkmda olmadan hep sola gitmi~iz ... Gen<; kIz durdu. Sa~km ~a~km <;evresine bakInd!. Alan sessiz, ka1m bir kar tabakasl ile ortiiliiydii. Ay, tepelerinde geceymi~ gibi parhyor, <;amlann arasmdaki golgeler koyula~arak daha belirginle~iyordu. Alamn bir tarafmda karYI~nlan i<;inegomiilii siyah bir kuliibenin karh, tombul dammda beyaz ve mavi plrlantalar oyna~lYordu. alii bir sessizlik. . Gem<; kIZ artIk yapmacIk olmayan bir korku ile yava~<;asordu: - Ayy, siz beni nereye getirdiniz? Haydi, geri donelim. Fakat liseli garip gozlerle bakt! kIZa. Kolundan tutarak ileri <;ekmeye ba~ladI. - Haydi, gelin ~u kuliibeye bakahm ... Ne olur, bir dakikacIk ...Gen<; kIZ once birka<; adlm yiiriidii. Ama kuliibenin ol1iinde kesinlikle ayak diredi. Elini onun elinden kurtard!. Liseli kayagml flrlat!p att!. Sert karl.ann iistiine basa basa a<;lkkapmm oaiine geldi ve ba~ml egerek karanhgm i<;inde-kayboldu. Biraz soma kuliibeden bagmyordu: - Ah, ne giizel! Hi<;olmazsa pencereden bakm! Siz bu kadar korkakmlsmlZ? - HaYIr, istemiyorum, 0 kadar. Hu, nerede kaldinlZ? Haydi gidelim, ge<;kaldIk. - Buradan mehtap oyle giizel goriiniiyor ki ... Masallardaki gibi!.. Gen<; kIZ: - Eger gelmezsen ben yalnlZ gidecegim, diyerek karlarl glcrrdata gtCIrdata pencereye yakla~t!: - Hu, neredesiniz? Ve anslZln gozleri korkun<;, biiyiileyici, tannsal giizelliklerle ye~il

klVllcml1ar sa<;an ve g6kyiiziinii batan baa yararak diien bir YlldlZla kamalp kanrdl... Bagrra bagrra, kendini kuliibenin i<;ine atlverdi kIZ-

ca~ ...
Yanm saat soma, gene mehtapla ytkanan alana <;Ikt:I1ar. Kendilerini <;agrran seslerin yiiksekligidereye ulaana kadar hi<;bir s6zciik konumadan yiiriidiiler ...

Kamaval salIsmm ogle somaSl kanmm Lugano'ya gitmesi gerekiyordu. Beni de kendisiyle gelmek ie;in iknaya e;ah~tl; biraz maskeli kIyafetleri izler, belli yoldan gee;ecek bir kamaval alay!m da seyredebiliriz,dedi. Ama benim gonllim istemedi gitmeyi; haftalardlr eklem agnlanndan goz ae;affilyordum, yan fele;li durumdaydlm, paltomu giyip arabaya binecek olmaml dii~iinmek bile ie;imde bir isteksizlik uyandlfmaya yetiyordu. Ama biraz soma yine de bir cesaret geldi iizerime, peki dedim. Arabayabinip a~agl indik, kanm beni iskelede blrakIp arabay! park edecegi bir yer aramaya gitti. ~e;lmlZ bayan Koto'yla giie;siiz ama varlIgl hissedilebilen giine~ l~lgmda, yogun ama sakin bir trafik akI~mm ortasmda beklemeye kOYllldum. Lugano normal giinlerde bile hayli ~en ve sevirnli bir kent; bugiin ise tiim sokaklar ve meydanlar co~kulu ve ~uh bir edayla insana giiliiyor, rengarenk giysiler giiliiyor, yiizler giiliiyor, pazar meydanmdaki insan ve maskelerden gee;ilmeyen pencereleriyle evler giiliiyordu, hatta kentin giiriiltiisii bile giiliiyordu bugiin. Giiriiltiiden, ~amatadan, dalga dalga yiikselen kahkaha ve hay- . km~lardan, pare;a pare;a miizikten, bir hoparloriin komik kiikreyi~inden, iizerlerine oglanlar tarafindan avue; avue; konfeti atllan kIZlann e;lghklanndan ve ~akayla bagrrmalarmdan olu~maktaydl; oglanlann asIl amaCl elden geldigince biiyiik bir yigm kaglt pare;ac;lgml kIzlann zorla agmarmdan ie;eri tIkmaktl. Dart bir yanda kaldmmlar renk renk kajp.t pare;acIklanyla ortiilmii~tii; revakll yollarda insanlar adeta kum ya da yosun iizerindeyiiriir gibi konfetiler iizerinde yiiriiyordu. Cok gee;meden kanm doniip geldi, Piazza Riforma'nm bir ko~esine gidip dikildik. Goriiniirde meydan, .eglencelerin odak noktasml olu~turuyor, gerek meydan, gerek yaya kaldmmlan insanla dolup ta~l~ yordu;iistelik rengarenk giysilerle bagmp e;aglran bu insan topluluklan arasmda siirekli gezinip dola~an e;iftler yada gruplar goriiliiyordu, karnaval giysisiyle oradan oraya gidip gelen bir alay e;ocuk da cabaslYdl. Meydamn kar~l tarafma bir sahne kurulmu~tu, bir hoparloriin

oniinde pek <;okki~i haril hanl hiinerlerini sergiliyordu: Biri sunuculuk yaplYor, gitarla ezgiler soyliiyordu; tlknaz bir palya<;o vardl ve daha ba~kalan aynca. Sahnede konu~ulanlar dinlensin, dinlenrnesin, anl~Ilsm, anla~I1masm, palya<;o yine herkesin <;okiyi bildigi <;iviyi,herkesin <;ok iyi bildigi 0 ba~m iizerine <;akar <;akmaz giilmeyen kalmtyordu. Oyuncularla halk birbirine omuz veriyor, sahne ile seyirciler kar~lhkh birbirini isteklendirip ~evklendiriyorlardI. Bir sevecenlik, bir yiireklendirme, bir ~akala~ma hevesi, bir giilme arzusu sahneyle seyirciler arasmda mekik dokuyordu. Bu arada bir delikanh sunucu tarafmdan seyircilere tamtlldl; gen<;ten biri, hatm sayilir yeteneklerle donatllml~ .amator bir sanat<;l; hayvan seslerine ve diger giiriiltiilere ustaca oykiinerek bizleri hayran blraktl. Daha once ~art ko~mu~tum, en <;okbir <;eyrek saat kentte kalacaktlk. N e var ki, rahat yanm saati buldu kalmaffilZ, seyrettik, dinledik, ho~umuza gitti her ~ey. Bir kez insanlar arasmda, bir kentte, hele bayram havasma biiriinmii~se kent, vakit ge<;irmek hi<;ah~llmadIk bir ~eydir benim i<;in,yan korkutucu, yan mest edici bir ~ey. Ben haftalar ve aylarca atolyemde ve bah<;emde tek ba~lffia ya~ar giderim, binde bir kendimi toparlaytp koye kadar iner ya da malikilnemizin smlrma kadar uzanrrlffi. Oysa ~imdi <;evrem kalabahkla sanlrm~tl, giiliip eylenen bir kentin ortasmdaydlm, giilenlerle giiliiyor, zengin bir <;e~itlilikve siirprizlerle insamn kar~lsma <;lkan hayli degi~ik yiizleri zevkle seyrediyordum; bir kez daha pek <;okki~iden biri olmu~tum, bu ki~iler arasmda yerim, onlarla giiliiyor, onlarla aghyordum. Ku~kusuz uzun siirmeyecek, ii~iiyen ve agnyan ayaklarlffi, yorulan ve slZlayan bacaklarlffi bu kadarl yeter deyip eve donmek isteyecekti; <;okge<;meden goriip i~itmelerin kii<;iikve tath esrikligi, 0 pek dikkate deger, pek giizel, pek ilgin<;Ve sevimli yiizleri seyretmeler, 0 pek <;oksesi, konu~an, giilen, bagrran, pervaslZ, babacan, savsak ya da tiz insan sesini dinlemeler beni yorgun ve bitkin dii~iirecekti,o zengin goz ve kulak ~olenine ne~eyle kendimi adamaml bir halsizlik izleyecek ve bundan bOyle ba~a <;lkamayacaglm izlenimlerin saldmsl kar~lsmda ba~ donrilesine benzer bir korku iizerime <;ullanacaktl. Thomas Mann'm, babaSI Briest'in "Biliyorum, biliyorum" sozlerini ahntllahyacagl an gelecekti bOylece. Bilmem ama biraz dii~iinrnek zahmetine katlamldl ml, bu fazlalIktan diinyamn bu bolluk ve bereketinden Maya'mn bu 1~III~Ilaldatlcl oyunundan duyu-

Ian korku yalmzca ya~hlIktan kaynaklanmryordu. Aynca bunun nedeIIi. psikologlann diliyle soylemek istersek, ic;edoniik bir ki~inin c;evre ~mda kendini kamtlamaktan c;ekinmesi de degildi sadece. EI albndan duyulan bu korku ve yorgunlugun daha degi~ik adeta daha akla yakm kimi nedenleri de yard!. Piazza Riforma'daki 0 yanm saatlik siirede ne zaman yamba~rma dikilen kom~ulanma baksam, bana oyle geldi ki, adeta suda bahk gibiydi hepsi; tembel, yorgun, memnun, her tiirlii yiikiimlilliikten uzak. Her seferinde yine bana oyle geldi ki, yamb~rmdakilerirr gozleri arkasmda bir film ~eridi, bir beyin, bir depo, bir ar~iv yokmu~c;asllla imgeleri,kulaklannlll arkaslllda ise bir plak ya da bir teyp yokmu~c;asllla sesleri algrlamaktaydrlar; oyle bir plak ya da teyp ki her saniye me~gul olsun, toplayrp dev~irsin, kayda gec;irsin, yalmz zevk duyrnakla kalmayrp ondan daha c;ok saklamaya, zamam geldi mi buyur edip geri vermeye kendini hiikiimlii hissetsirr, son derece titiz bir dikkate kendini yiikiimlii gorsiin. Krsacasr, kalabahk ic;irrdeyirre de halktan biri degil, sorumluluktan uzak bir seyirci ve dinleyici degil, elirrde eskiz defteriyle bir ressam olarak bulunuyordum, yogun bir dikkatle kendini i~ine adallll~ c;ah~kan biriydim; C;iinkiibizim, biz sanatc;rlarlll giizelliklerirr tadlllr c;rkarma, ~enlikleri kutlama yontemimizdi bu; c;ah~m:alardan, yiikiimlilliiklerden olu~an bir yontem, ama yine de zevkli bir yontemdi; yeter ki giiciimiiz el versirr, yeter ki algrladrgrmrz imgelerle eskiz defteri araslllda harrl harrl gidip gelmelere gozlerimiz -dayanabilsin, yeter ki beynimizdeki ar~iv gerekenuzam ve esneklige sahip olabilsin. Bendep bOyle bir ~ey yapmam istense ya da ben bOyle bir ~eyi yapmaya kalksam, biitiin bu zOlJuklan yamba~rmdakilere ac;rklayamazdrm. Belki bana giiliip ~oyle derlerdi: "Caro uomo! Meslegirrizden bOyle yaklllmayrnrz! Sizin i~iniz ne~eli ~eyleri gozlemleyip gerektiginde bunlan frrc;ayla dile getirmektir. Bu arada kendirrize di~ini tImagllla takarak c;ah~anbiri, bizlere ise tatillerirrirr tadrm c;rkaran, alIk alrk etrafl seyreden rniskin kimseler goziiyle bakabilirsirriz. Ama bizler gerc;ektel,l.tatil yapIYoruz, Sayrn Kom~u. Sizin gibi meslegimizirr geregini yerine getirmek degil, tatilimizirr zevkirri c;rkarmak ic;irrburadayrz. Ama bizim meslek sizinkisi gibi sevimli degil Senyor! Bizim i~ibizim gibi bir tek giin atolyelerimizde, magazalarrmrzda, fabrikalarrmrzda ve biirolanmrzdayapmanrz gerekse c;oksiirmez hapl yutarsllllZ." Kom~uin diipediiz hakh, ama elden ne gelir, ben de kendimirr haklr olduguma irranr-

yorum. Ne var ki, kendi dogrulanmlzl birbirimize klZlP ic;erlemeden soylemeliyiz, dost<;a ve biraz latifeyle kan~Ik. Herkes kendini biraz haklI <;lkarmak istiyor yalmzea; kar~lsmdakini' ineitmek gibi bir niyeti

yole
Aneak, bu tur du~uneelerin kafada belirmesi, bu tur soyle~ilerin ve kendini hakh <;lkarmalarm hayal edilmesi ba~h ba~ma bir fiyaskonun ve yorgunlugun ba~langI<;lydl; \;okge<;meden eve donulup ihmal edilmi~ ogle dinleneesinin aClsmm <;Ikanlmasl gerekeeekti. Tannm, yanm saatlik suredeki 0 sevirnli gori.inti.ilerden ne kadar all ar~ive aktanhp kurtanlabilmi~ti! Ka<;yi.izgori.inti.i,belli de gOri.inti.ilerinen <;arplellan, gorduklerinin tadlm <;Ikaran, olup bitenleri ahk alIk seyreden ki~iler gozi.iyle baktIglill kom~ulanm gibi benirn yeteneksiz gozlerimin ve kulaklanmm onunden de geride bir iz blrakmadan kayIp gitmi~ti. Ama binleree gori.intuden bir tanesini yine de yakalayabilmi~tim ve ~imdi dostlar i<;inbu gori.intuyi.i eskiz defterine ge<;ireeegim. Bayram havasma buri.inmu~ meydanda bulundugum hemen butun zaman yakImmda biri dikiliyordu; pek sessiz biri, yarlill saatlik sure i<;inde agzmdan tek soz <;Iktlgmli~itmemi~, birara ~oyle bir kIplrdandlglm bile gormemi~tim. Rengarenk kalabahgm ve kImll kImI1ya~amm ortasmda ilgin<;bir yalmzlIk ve dalgmhk ic;indeydi; tIpkI bir resim gibi sakin ve buyi.ileyiei, dikilmi~ duruyordu. Bir <;oeuk,ki.i<;uk oglan, bibir lemedin yedi ya~mda; masum yi.izi.iyle,binlereesi arasmda benim i<;in en sevirnli bir yi.izle ~irin ve ku<;uk bir yaratIk. Uzerinde bir karnaval kostumu vardl; siyah bir urba giyIlli~, ba~ma siyah bir silindir ~apka. oturtmu~, kollanndan birini ufak bir merdivenin basamaklan i<;inden ge<;irmi~,yanma baca temizleyieilerin kullandlgl birflr<;ayI almayI da unutmailll~tl. Baea temizleyicisi kIyafeti ozenile bezenile, ho~a gideeek gibi hazlflanml~, tath ki.i<;uk yi.izisle ve daha ba~ka bir boyayla biraz siyaha boyanml~tl. Ama oglamn kendisi buti.in bunlardan habersizdi adeta. Butun 0 eri~kinPiyerolann, Cinlilerin, haydutlann, Meksikahlarm ve Biegermeier'lerin, hele sahnede <;all~anlann tersine karnaval kosti.imune buri.indugunun, bir baea temizleyieisi klllgma girdiginin, bunun da hayli ozgi.in ve sevimli bir kIlIk olup kendisine pek yar~tlglmn ~uneaeIk bilineinde degildi. Hayrr, ufak tefek ve sessiz, oldugu yerde dikiliyordu; kahverengi ki.i<;ukiskarpinler i<;indeki ufaelk ayaklannm uzerinde, omzunda eilah kalabahkla sanlml~, bazen farkIna var-

makslZlll oradan oraya itilerek dikilmi~ duruyor, yanaklan siyaha boyarum~ piiriissiiz yiiziiyle, hiilyah, biiyiilenmi~, a~lk mavi gozleriyle kar~daki bir evin pencerisine bakIyordu. Ba~lmlZm iistiinde biradam yiiksekliginde pencerede ne~eli bir ~ocuk kalabahgl se~ilmekteydi; kendisinden biraz biiyiik ~ocuklar giiliiyor, bagmyor, iti~ip kakI~ryorlardl, hepsi de rengarenk karnaval kostiimleri i~indeydi; zaman zaman avu~Janndaki ve ellerindeki kesekagltlanndan iizerimize bir konfeti yagmum dokiiliiyordu. Oglanm gozleri saf, dalgmve mutlu bir hayranhkla ~a~km ~a~kInpencereye bakIyordu biiyiilenmi~, doymak bilmez, baktlgl yerden kopanhp almmaz. tstek yoktu bu bakI~ta, hIrs yoktu, yalnlZca ~a~kInhk dolu bir teslimiyet, ~iikran dalu bir hayranlIk, 0 kadar. Bu ~cukruhunu bOyle bir harekete siiriikleyen, bakmanm ve biiyiilenmi~ligin yalnlZsl mutlulugunu ona ya~atan ~eyin ne oldugunu bir tiirlii kestiremedim. Belki. penceredekilerin kostiimlerindeki renk ciimbii~iiydiibu, belki kIZyiizlerindeki giizelligin ilk kez algrlalll~l, belki de tek b~ma ve karde~siz birinin pencere gerisinde dikilen sevimli ~ocuklann hep birarada clvllda~masllla kulak veri~iydi; ama belki de ~ocuk bakI~lanlllhayranhk ve biiyiilenrni~likle donatan ~ey, penceredekilerin ellerinden zaman zaman usulcacIk, ~lgll ~lgil a~aglya dokiilen, ba~lanilllZm ve giysilerimizin iizerinde inee, ta~ ve zemin iizerinde ise kahn bir ortii olu~turan renk yagmuruydu. Ben de tIpkI 0 oglan gibiydim. Nasil ki 0 kendisine, ne karnaval kostiimiiniin ozellikleri ve ama~larma ne de kalabahga, ne palya~o tiyatrosuna, ne dalga dalga fialkm i~inden bir nablZ gibiatan kalIkaha ve alkI~lann yiikselmesine ili~ bir ~ey fm-ketmiyor, yalnrzca penceredeki manzaraya 'bakIp duruyorsa, benim de bakI~lanm ve gonliim, etrafmda pervane gibi donen pek ~O1<:goriintii ortasmda kendini bir tek goriintiiye bagIl ve adarum~ hissediyordu; siyah silindir ~apka ve siyah kostiim arasmda yer alan ~ocuk yiiziine ve yiiziin sahibi oglanm masumluguna, oglanm giizele kar~l duyarhglyla bilin~siz mutluluguna bagh ve adarum~.

- Efendim, tiitun tabakaSllll ortada unutmaya gelmiyor, insafslZ herif, tutlinun ne kadar sa<;akyeri varsa icti, tozian bana kaldl. (ok otIak<;lgordum ama boyiesine hic rastlgelmedimdi. Bizirn rahmetii iIhami de Otlak<;lidi ama hi<;olmazsa bir inceligi vardl, adaml eglendirirdi. Kar~llllZa oturdu mu gozleri ile tlitun paketini arar, sokuIur, tabakaYI cebime koyanm sozlerini ~a~lflr, cebimden<;1kanp masamn ustune blrabnm, sevinir. Saatlerce gozleriyIe tabakamn arkasllldan ko~ar, sonra bir firsatllll du~urUp bir cigara yakmca keyiflenir, gUIer, soyIer, dinIeyenleri de eglendirirdi. En cok ho~landlgl da frrsatllli du~urUp cIgaraYI kendi eIiyIealmaslllda idi. Siz ona paketinizi uzatrrsamz allr ama, kendi eIiyIe aIdlgl cigaradan duydugu haram tadull duymazdl. Bu otlakC1yacamm kurban, karda~lffi! Bu herif oyiesi degil ki. Dun artlk dayanamadlffi, soyledim: - Ama Mahmut Efendi, dedim, bu kadar da oimaz. iciyorsun, neyse i<;.Ama hi<;olmazsa tozunu da katlk et! 0, ah~ml~ aIdrrmlyor. Yan gozle bana baktl: - Bir cigara sardlffi diye mi soyIiiyorsun? dedi. - Hangi bir clgara birader, de dim, bak gene bir tutam sa<;aktutun kalmadl. Bana yalnlZ tozian kahyor. KaYltslZca, - Senin tlitunlin de i<;imlibir ~ey degil ya! dedi, bunu nasil i<;iyorsun? Kacak i<;sen ondan daha iyi! K1Zdlm. - A birader, dedim, iyiye kotuye baktlglmlZ yok, sen benden <;ok iciyorsun. Fena ise nicin iciyorsun? - Ne yapaYlffi, dedi, daha iyisi olsa onu i<;erim... - Neden yok, dedirn, tiitlincu diikkfinlan dolu! Yiizume dik dik baktl: - Ben, dedi, bu zlkklma para vermem. Mundar ~ey... Mekruh. KaIbp uste de para verecegim! i~im yoktu cia...

- <;ok iyi buyuruyorsun, dedim, ama biz para veriyoruz! - Ben de onu soyliiyoruin ya, dedi, para verdin verecek, bari iyisiDe"7. Bunun bOylesini i~ecek olduktan soma hi~ kmesen daha iyi! - Sell, ded.im, krrk ya~mdan soma benim huyurnu mu degi~tireceksin? KavrtsIZCa omuzlanm kaldlrdl: . - BeDim neme gerek, dedi, ben kimsenin keyfine kan~mam. Sen bana k"amIYorsun da ben de soyliiyorum. - Camrn, dedim, sellin kuruyaslca huyunun bana ziyam olmasa beD de krrk yll soylemem. Ziyamn bana dokunuyor. - Benim sana ne ziyamm dokunuyor? diye sordu. Bu sozleri hep bir Clgara i~in mi soyliiyorsun?Ziyan olmu~ da diinya batml~ ... Ben i~meseydim de sen i~eydin, daha ml kar edecektin? Bari ba~kalarmm yamnda soyleme, seni aYlplarIar. Tepem attI: - Neden aYIphyorlarml~? diye sordum. - Neden olacak, dedi, bir clgarahk tiitiin i~in bu kadar lakrrdl ediyorsun. - Camm birader, dedim, hangi bir clgara, hangi be~ Clgara? - Hangi on Clgara olsun, dedi, yinni clgara, otuz clgara olsun ... Daha diyecegm yok ya! Yok tiitiiniin sa~ak yerini i~mi~im, sana t02:U kahDl~... Bunlarl soylemek aYIp.ToZll kaldl ise bir paket aI, sa~ak tiitiin i~. Bunun kemali altIDI~para! - Bunu ben alacaglilla, sen alsan ne oIm, dedim, ~unu neden almak bize dii~iiyor da, kmek size? - Ben adet etmeIni~im, dedik ya! Boyle zehire para vermem, dedi. Sen Met etIni~sin, ben i~em de allyorsun, i~mesem de. Benim i~in tiitiin almlyorsun ya. Benim i~in ahyorsan bir daha alma. Hem bir Clgara i~in adama boyle kahve ortasmda bu kadar soz soylemek aYIPdegil Ini? Bu sana yakI~rr ml? - CIldrracagIm, dedim, sen altml~ para verip bir paket tiitiin almaz, herkesin tabakasmdan ge~inirsin, bu aYIPdegil; ben tiitiinii katIk et, sa~agmdan bana da kalsm, dedim, bu aYIPoyle mi? - Bana neden aYlp oluyormu~? dedi, hlrslZhk etmiyorum ya, zorIa da alIDIyorum, tiitiiniin sa~agl dururken tozunu i~ecek kadar ahmak de@lim ...

- Biz tutiimln tozunu i"ip ahmak mlQluyoruz? dedim. Dogrusu "ok da kIzd1lll. Onun da clgaradan sararmI~ parmaklan titremeye ba~ladl, ama sozunu kesmedi: - Sen, dedi, demindenberi bana 0 kadar soz soyledin, ben sesimi "Ikardlm ml? Tutunun sa"agl dururken tozunu i"mek ahmaklIktIr dedimse ni"in kIzlyorsun? Kahvede olanlara bakarak, - Yalan ml soyluyorum, efendiler, dedi. Bana bir clgaraverdi diye bu kadar soz soylenir mi, bu nerede gorillmu~ ~ey? Kar~l peykede oturan Miralay Esat Bey bana i~aret etti. Kendimi topladlffi: - Sen, dedim, birader bir daha benim yan1llla gelme, benimle de konu~ma. Bir gUn ofke ile kafana bir ~ey vururum, ba~1llla bela olursun, anladlll ml? iste bu kadar! i~ buraya vannca Esat Bey cebinden tabakas1ll1 "Ikardl: - Mahmut Efendi, dedi, gel sen buraya, bak ben sana br tutun vereyim, nasil begenirsin ... Tabakayt gorunce kalktI, kar~IYagitti. Bana da, - Benim kabadaylhgun yok, dedi, kimseye de bir fenalIk etmedim, gene de etmem. Butiin su"um nedir: bir clgara Sarml~1lll!Sanki tufan olmu~ ... Bir yandan soylendi, bir yandan da Esat Beyin tabakaslllda ne var ne yok i"ti. Ben artIk cevap vermedim. Ancak Mahmut Efendi bana danldl, ben de ondan kurtuldum sanmayllllZ. Ertesi sabah, erkend~n, "ocuk haber verdi ki bir efendi gelm~, beni gormek istiyorinu~. A:}agl odaya in dim. BaktIm, Mahmut Efendi. Beni gorunce C1ediki, - Birader, dun sizin hatmlllZl kIrdllll. Sonradan ben de pi~man 01dum. Sizden ozur dilemeye geldim. Kusura bakmaylll, insanlIk hali ... insan bazen bo~ bulu]1uyot ... Siz olsanlZ ne yaparslll1Z? Oztir dileyen bir adam ..Ka1kIp evinize kadar da gelirse ... Benim yUztim tutmaz. "Buyurun" dedik. Kahve de pi~irttik. Oniine bir dolu kase tiitiin de koyduk. Karda~lm, emin olu~ kalem vaktine kadar kasenin dibindeyallllZ tozlar kaldl, clgara tablasl da agzllla kadar doldu!

Ar1:Ik dayamlmaz olup, kasllllda bir ak~am iistii, odamdaki dar hah iizerinden tIpkI bir manejdeymi~im gibi segirttikten soma, l~lklan ~ sokagm gariiniimiinden iirkerek daniip, odanm dip ka~esindeki aynanm derinliklerinde yeniden bir hedef ele ge~irerek, hi~ bir ~eyin cevap vermedigi ve hi~ bir ~eyinbir ~lglIk giiciinii kendisinden alamadl~, yani kar~lsmda bir engel olmaksIZln yiikselen ve sustugu zaman bile sona ermek bilmeyen ~lghgl i~itmek i~in, yalmz ve yalmz bunun i~in bir ~lghk koyverince, duvarda bir kapi a~Ildl;pek acele; acele gerekiyordu ~iinkii, a~aglda, yolda duran arabanm atlarl bile, sava~ta gemi azlya ahm~ atlar gibi gmlaklanm savunmaSlZ blrakarak ~aha kalkmI~tl. Heniiz lambasl yakIlmarru~ zifiri karanlIk koridordan kii~iik bir hayalet.gibi bir frrladl i~eri ve hafif~e oynayan bir taban tahtasl iizerinde parmak u~lanna basarak bo~lukta dikildi. Odada lo~ l~Ikta hemen gazleri kama~lp, yiiziinii ~ar~abuk ellerine gamecek oldu; ama birden bakI~lan pencereye ili~erek yatI~tI; caddedeki fenerlerin yukan saldl~ bugulirr pencerenin aniine kadar yiikseliyor, soma karanlIk albnda serilip kahyordu. <;ocuk sag dirsegiyle a~Ik kapmm aniinde duvara yaslanrru~, kendini dimdik tutuyor, al~andan gelen esinti ayak bileklerini, boynunu ve ~akaklarIDl yalaytp ge~iyordu. KIsa bir siire kendisini siiziip: "Giinaydm!" dedim ve kar~lsmda yan 9plak dikihnek istemedigimden sobanm korkulugu iizerine atIl.IIlli} ceketime uzandllll. Heyecannnm i~imden ~IkIp gitmesi kin biraz ac;.Ik tuttum agzllll1. Yiiregimde bir dfke kabartyor, kirpiklerim titriyordo; losacasl, bir bu konuk eksikti sanki; ancak bu konugu da beklemistim.
VcUa

(:ocuk, hiUil duvarm aniinde, aym yerde duruyordu; sag elini dubastmm~tI; yanaklanpancar gibiydi; parmak u~larlyla duvann piitiir pUtiir beyaz badanaslm ezmeye bir tiirlii doyamtyordu. "Sahi, bana Dllgehnek istediniz? Bir yanll~IIk olmasm da? <;iinkii bu koca evde ya-

mlmak oyle kolay ki! Adllm bilmek istersiniz sanmm; ii<;iincii katta oturuyorum. Bu durumda, ziyaret etmek istediginiz ben miyim acabaT' . "Sakin olun, sakin olunl" dedi <;ocukomuzlan iizerinden. "Ortada bir yanll~ilk yok." . "0 zaman yakla~m da kap1Y1 kapayaytm." "Kaplyt az once kapadlm. Zahmet etmeyin. Hele bir siikUnet bulun siz." "Zahmet sow mii olur. Ancak bir ytWn insan oturur bu koridorda, hepsi de taM tamdIk kimselerdir; <;ogubu saatte i~ten doner; odalann birinde bir konu~ma i~ittiler mi, kaplyt a<;lpne oluyor diye bakmak hakkma sahip olduklarml samrlar. Giindiizki i~lerini bu saatte geride brraknll~lardlr; dolaylSlyla ge<;ici a~am oZgiirliiklerinde kimseye ba~ egmezler. Zaten sizin de bilmediginiz bir ~ey degil bu. Si'mdi miisaade edin de kap1Y1 kapayaytm." "Ne diyorsunuz siz Allaha~kma? Neniz var? Biitiin ev dolsun isterse odaya. Bakm, bir daha soyleyeyim: Kaplyl kapadlill. Kaplyt yalmzsiz mi kapayabilirsiniz sanki? Hem de anahtarla kilitledim." "0 zaman mesele yok. Hani benim de istedigim bundan fazlasl degil. Anahtarla hi<;kilitlemeseniz olurdu. Eh, ~imdi burada bulundugunuza gore rahat etmeye bakm. Benim konugumsunuz. Tamamen giivenebilirsiniz bana. Cekinmeyin sere serpe oturun. Sizi ne burada kalmaya, ne gitmeye zorlayacak degilim; bunu ille soylemeni mi gerekiyor size bilmem? Beni bu kadar az ll11tamyorsunuz?" "Hayrr! Soylemeniz gerekmez. Hatta hi<; soylemeseniz olurdu. Ben bir <;ocugum; ne diye beiIim l<;inkendinizi bu kadar zahmete sokuyorsunuz?" , "Pek de zahmet sayIlmaz. Orasl oyle, bir <;ocuksunuz. Ama hi<;de pek kii<;iiksayI1mazsmli. Enikonu biiyiimii~ bir haliniz var. Eger bir kIz iseniz, diipediiz kaplyl kilitleyip benirnle bir odaya kapanmamz dogru olmaz hani?" "Bu konuda hi<;tasalanmaytn. Ancak ~u kadanm soyleyeyim ki, sizi <;okiyi tammam benim pek i~ime yaramaz; sadece bir yalan uydurup bana soylemek i<;inkendinizi zorlamaktan kurtarrr sizi. Ama bakIyorum yine de iltifatlarda bulunuyorsunuz. Blrakm boyle davranmayt,

size sOyIiiyorum, blrakm! Soma sizi her yerde ve her vakit tamyacak bdar biliyor degilim; hele bu zifiri karanhkta. Buraya bir lamba taktIrsamz ;ok iyi olurdu. Arna haylr! TakIlmasa daha iyi. Ancak, bem tehdit ettiginizi de unutmayacaglm." "NasIl? Sizi tehdit mi ettim? Arnan efendim, neden soma buraya gelmeniz beni sevindirdi ki! Neden soma diyorum e;unkii epey gee; 01do artJk. Ne diye bu kadar gee; geldiginizi anlamtyorum. Sevincimden belki abuk sabuk konu~tugumu isterseniz tekrar tekrar itiraf edeyim. Evet, neyle tehdit ettim diyorsamz, hepsiyle tehdit etmi~ olaylm sizi. Yeter ki, patrrtl etmeyin, tamam illI! Ancak, nasIl boyle bir samya da kapIldImz bilmem? NasIl krrabildiniz beni? Ne diye burada blilundugunuz kIsa sureyi olanca guciinuzle bana zehir etmek istiyorsunuz? Yabanci biri bana sizden e;ok daha nazik davramrdl." "tnanmm; bu soylediginiz bir kehanet sayllmaz benim kin. Ne var ti, yabanCl birinin size gosterecegi nezaket benim daha mizaclmda var. Bonn kendiniz de biliyorsunuz; oyleyse bu mahzunluk da ne oluyor? SOyIeyin bir komedi oynamak istiyorum diye, hemen odadane;IkIp gideyim." ''Ya? Demek bunu da bana s6yleyebiliyorsunuz? Biraz fazla atakbakIyorum. Nihayet benim odamda bulundugunuzu unutmaym. PannaklannIZl deli gibi duvara sur1up duruyorsunuz. Benim odam, beDim duvanm. Hem s6ylediginiz yalmz kUstahca degil, beri yandan giiliinc; ~ey. Diyorsunuz ki, mizacllllZ sizi benimle bu tarzda konu~maya zorluyor. S.ahi mi? Mizacllliz illl zorlu)'Or buna? Pek de nazik bir mizaCllllZVarmI~ dogrusu! Ne var ki, sizin mizacllllZ benim mizacrmdlr; dolaYJStyla,ben size doste;a davramyorsam, sizin de bana ba~ka turlu davranmamamz gerekir." "Bu sizinkisi doste;a davranmak illl yani?" "lleride nasIl davranacagulll biliyor musunuz?" "Hie; bir ~ey bildigim yok." AnslZlllkomodine dogru yUrUyUp iizerindeki mumu yaktlm. 0 zamanlar ne gaz lambasI, ne elektrik vardl odamda. Soma bir sure masa b~lllda oturdum. Derken bundan da bIkarak pardosumu giydim, kanape iizerinden ~apkami ahp mumu sondurdum. DI~aTi e;Ikarken ayagnn bir koltugum bacagllla takIldI.
SIlllZ

Merdivenden benimle aym katta oturan bir kiraclya rasladlill. lki basamagr isgal etmis bacaklan fuerinde dinlenerek: "Gene mi sokaga <;ooyorsunuz, sizi <;apkm sizi?" diye sordu. "Ne yapaYlm?" dedim. "Odama bir hayalet geldi." "Corbada kIl buImuf} gibi hoslanmamlS bir edayla soyliiyorsunuz bunu." "Siz saka ediyorsunuz ama, unutmaym, hayalet hayalettir." "Cokdogru! Peki, ya hayaletlere inanan biridegilsem?" "Sanki ben inamyor muyum? Ama inanmasam ne <;Ikar?" "Pek basit: bir hayalet ger<;ekten sizi ziyarete geldi mi, korkmazSInlZ." "Evet ama, bu ikinci derecede bir korku nihayet. AsIl korku, bOyle bir goriintiiniin nedeninden duyulan korkudur. Bu korku da kahCldlr. lste ben de adeta bu korkuyu i<;irnde taSlyorum." 0 anda sinirimden biitiin ceplerimi kanstmnaya baslamlstIm. "Ama siz goriintiiniin kendisindenkorkmadlgmlZa gore, rahat rahat nedenini arastrrabilirdiniz." "AnlaSllan hayaletlerle konusmamlSsllllZ hi<;.Insan asIa a<;Ikse<;ik bir bilgi edinemez bunlardan. Kern kiim edip durur, varhklan konusunda bizden daha <;okkusku i<;inde bulunurlar; bu da, onlarm <;elirnsizligi diisiiniiliirse, saSllacak sey degildir." "Ama isittigime gore, yiyecekle beslenip biiyiitiiliiyorlanms hayaletler." "Bilginize diyecek yok dogrusu. Oyledir, ama bmiu yapacak nerede?" "Neden olmasm? DiSi bir hayaletse omegin?" dedi komsum ve SI<;raYlp iist basamaga <;IktI. bir "Dogrusu!" diye cevapladlm. "Ama hayaletin diSi oImasl bile, boyle bir seyin iistesinden gelinebilecegini gostermez." Kendirni toparlailllstlill. Komsum 0 anda pek yukarlarda bulunuyor ve beni gorebiImek i<;in sahanlIktaki bir korkulugun fuerinden sarkmaslgerekiyordu. "Ancak bakm!" diye seslendirn arkasmdan. "Yukan <;Ikar da benim hayaleti allp giderseniz, aramlZda hersey biter, hem de oliinceye kadar."

Sermet Bey dondu, arkasmdaki bekviye, - iste bir boS koSk daha! dedi. Kuviik bir vam ormanmm onunde beyaz, sIk bir bina, mermerdenmis gibi goz kamastrracak derecede parlIyordu. Tarhlanm yabani otlar bfuiimuS. Bahvesinin demir kapIsmda biiyiik bir "KiralIktrr" levhasl aSlhydl. Bekvi basml sallade - Gev efendim, gev!.. OraSI size gelmez. - Nivin camm? - Demin gosterdigim evi tutunuz. Kuvuk ama vok ugurludur, kim oturursa senesinde erkek vocugu dunyaya gelir. - On iki kiSi nasll slganz bes odayat Buraya bakahm, buraya ... Tam bize gore ... Bekvi tekrar kati bir isaretle, - Buraya oturamazsmlZ efendim ... dedi. Sermet Bey, goziinu koskten alamlyordu. Her tarafmda balkonlan vardl. Temellerinin iizerine yaslanmlS samlacaktl. Kuluvkayatan beyaz bir Nemse tavugu gibi yayvandl. Yirmi senedir, VOlukvocuga kavusahdan bire hep boyle bir yuva tahayyill ederdi. Asabi bir istical ile, - Nivin oturamaytz? diye sordu. -Efendim, bu koskteperi vardlr. - Ne perisi? - Bayagl perit Gece vIkar. Evdekilere rahat vermez. Sermet Bey, goziiyle gordugiine, kUlagtyla isittigine inananlardan degildi. Eliyle slkI slk:1yatutup hissetmeyince bir seyin varhgma hukmetmezdi. Gozle kulak ona birer yalan kovuguydu. Yalanlar hep bize bu dart kapldan girerdi. Fakat el... fakat lamise, hiv dolma yutmazdl. Butun hurafeler, batIl itikatlar dimaglilllZa hucum ivin gozle kulaga kosardl. Giildu: - Perinin bize zaran dokunmazt dedi. Bekvi bir kiifiir isitmis gibi SermetBeyin yiizune baktl. - Her giren evvela boyle sayler, ama bir ayoturamaz.

- Senin nene lazrm. Haydi buraslill gezelim. - Anahtan sahibindedir. - Salubi kim? - Salubi Had Niyazi Efendi. lte Uyandaki kokte oturan ... - Haydi anahtan alahm. - Peki, ama ... DOndiiler. Slk aga~lar arasmdan yalmz iist katmlll ~atIsl goriinen bmuzt ~l boyah bir eski eve dogru yiiriiyorlardl. - thtiyar bek~i yolda beyaz kokiin tarihini kIsaca anlattl. On senedir burayagirenler bir aydan ziyade oturamaillllardl. Evvela peri goriiniiyor, sonra biiyiik talar atIyor, nihayet geIip carnIan kInyor, i~erdekilere geceleri hi~ rahat venniyordu. KiraCllardan ikisinin yiiregine ~, ii~iiniin evlatlan ~arpl1illl, birisinin kansl korkudan altI ayllk ~nu diiiirmiitii.Golgelerinde koyurliar otlayan ~i~ekli badem ~annm altllldan gec;tiler. KrrnUZl kokiin yeil kapIsml ~aldrlar. Haa Niyazi Efendi eski bir evkaf memuruydu. Hiirriyet'te tazminat alarak daireden e;ekilmi, ev ahp satmakla gee;inmeye balamltI. Fakat ~ok dogru adamdl. Senede belki yiiz ev sattIgl halde kendi periIi kokiinii harie;ten gelip Hanya'dan Konya'dan haberi olmayan enayi bir muteriye sokmuyor: "Allahtan korkarrm, neme lazrm!" diyordu. Kokiiniin perili oldugunu hie; saklamazdl. Kaplyr kendi ae;tl. Sermet Bey evi gezmek istedigini soyledi. - Pekala, buyurun! dedi. Onlerine diitii. Bahe;eden ge~tiler. HaCI Niyazi Efendi sokakta san aba cubbesinin cebinden pirine; bir anahtar e;lkardl. Bahe;e kapIsIill a~tI. SermeCBeye, . - Bu anahtarlar kokii de ae;ar... dedi. Yiiriidiiler, bahe;e hakikaten biraz vahiydi. BakmrslZllktan, ayak basmaml bir dere i~ine donmiitii. Kokiin arkaSllldaki kiie;iik e;am ormanlarlllda da vahi bir siikfm vardl. Beke;i koke girmedi.Kaplda kaldr. Sermet Bey, ev sahibiyle gezdi. Tezyinata hie;diyecek yoktu. Alt kat biitiin mermerdi. Samle;, banyo, kuyu, kiimes, ahlr... Hepsi tamamdl. - KiraSI ne kadar? - Cok istemiyorum. Yiiz seksen lira. Ama iie;seneligini pein istenDl.

- Nie;in?

- BakmlZ beyim, ni<;in: Dii~manlanm, k6~k kiraC1slZkalsm diye peri filan laf1 <;lkarm1~lar.Birisi girdi mi, herkes fisebillilah peri propagandasma ba~lar. Nihayet kiracllar i~ittikleri yalalll, g6rdiik salllyorlar. Mesela kl~ ortas1 k6~kii ba~lma b1raklp savu~uyorlar. Daha fenas1, <;1kanlar da propagandacllara kat1hyor. iki sene daha bOyle giderse mahm1 ne satabilecegim, ne de kirac1 bulacagnn. Sermet Bey sordu: - K6~kiiniiz ne kadar bo~ kald1? - Vakla ~imdiye kadar hemen hi<;.. Fakat giren, kom~ularm latina . kap1hr. Cok durmaz, Drker, ka~ar. - Ben iirkmem. - in~allah. - Fakat ii<;senelik pe~in, bu biraz ag1r... - Ne yapaynn beyim. Can1m yandl. isterseniz ... Sermet Bey k6~kii <;okbegenmi~ti. Hem kiras1 da ucuzdu. Simdi ii~ odah kuliibelerin seneligine yiiz elli lira istiyorlardl. Hemen 0 giin kontratt yaptllar. D<;senelikkira olan be~ yiiz kirk lira pe~in verilecekti. HaC1 Niyazi Efendi'nin evinden <;lktlk:tansoma Sermet Bey bek<;iye <;lkard1,bah~i~ diye bir yirmi be~lik kag1t verdi. Bek<;i, - ParanlZa yaz1k oldu efendi, dedi, ii<;sene degil, ii<;ay oturamazsmlZ. - G6riirsiin. - G6riiriiz. Hac1 Efendi her girenden bOyleii<; seneligini pe~in ahr, ama hi<;birisibir yaz kalamaz. Verdikleri para da yanar.

Sermet Bey bir hafta soma kalaballk ailesiyle k6~ke ta~mdl. Halis bir zevk ehliydi. Her gece <;algl<;aganak, yemek, i<;mek, keyif, sefa glfla giderdi. Daima akrabalarmdan kadm, erkek, d6rt be~ misafiri bulunurdu. Sermet Bey Tiirkiyeliydi. Fakat Avrupalllarm "Giindiiz cefa, gece sefa" diisturunu kabul etmi~ti. Cocuklarl mektebe giderlerdi. KlZlanlll biiyiik ticarethanelere katip diye yerle~tirmi~ti. KarlSI kIZ mekteplerinde piyano dersi verirdi. Evde <;ah~mayan yailllZ yetmi~ be~lik annesiydi. 0 da mutfaga, hizmet<;ilere tilan bakardl. Yemegi gece yan. sma yaklnyerler, yemekten soma hi<;oturmazlar, hemen yatarlardI.

ADdan on be~ gUn ge<;medi. Bir gece a~agl kattan hir <;lghk koptu. ~ Artemisya, avazl <;lktlgikadar haykrrarak yukan ko~tu. Arkada. Qllll1annaraslllda beyaz bir ~eyin gezindigini haber verdi. - GOziiniize ayle gariinmii~tiir! dedi. GOren diger hizmet<;ilere de kanrnadllar. <;olku <;ocuk, hepsi arb odamn balkonuna <;lktllar.Artemisya'nm pannaglyla gasterdigi bey.rz. bayaleti gardiller. Aga<;larlll altlllda duruyor, sanki ka~ke baklyordo.. Sennet Bey gazlerini ugu~turdu: - Yay anasllll! dedi, telkinin kuvvetine bak! KanSI, kIzlan, <;ocuklan korkudan sapsan kesildiler. Biiyiik kIzI, - Ne telkini beybaba! i~te kar~lilllZda, ganniiyor musun? dedi. - Gariiyorum. - Ey, 0 halde telkin ne demek? - Buraya girdik gireli peri masahndan ba~ka bir ~ey iittik mi? Her gelen bir ~ey sayledi. Simdi biz bu tesirle bOyle hepimiz birden, olmayan bir ~eyi gariiyoruz. - Bu miimkiin degil. - Nasll degil? Sennet Bey, hokkabaz Kazanav'iin nasll biitiin bir tiyatro halkma ceplerindeki saati yanh~ gasterdigini filan anlattl. "Gaziimiiz kulaglDllZdan giren yalanlan gariir," dedi, "fakat elimizi bu gardiigumiiz~ye siinneyiz. Hemen kaybolur." Soma kalktl. Kansllllll menetmesini fi" Ian dinlemedi. Elini gariinen hayale siirmek i<;inbah<;eye frrladl. <;amlara dogru gitti. Fakat hayal ka<;tl. Kayboldu. 0 gece evin'i<;inde Sermet Beyden ba~ka kimse uyuyamadl. ... Artlk her gece bu hayali gariiyorlardl. Sennet Bey, elini siinneye <;oonca hayal ka<;tyordu. Biraz ah~lr gibi oldular. Fakat bir gece hepsi uyurken miithi~ bir sarsllltl ka~kii yerinden oynattl. Balkonlara ko~tular. Bir ~ey garemediler. Sabahleyin yemek odasllllll dibindekocaman bir ta~ buldular. Sennet Beye annesi, "Bizi bu ka~kten <;lkannazsan sana hakklml helal etmem!" demeye ba~ladl. Be~ yiiz krrk liraya iki ay otunnak ... Bu Sennet Beyini~ine gelecek ~ey degildi. Ama gece a~ln biiyiik ta~lar ev halkma uyku uyutmuyor,hepsini heyecan i<;inde ble I3hyordu. Sennet Bey, her defaslllda hayalin iizerine gidiyor, bir tiirIii e1ini siiremiyordu. Ta~lann ba~ladlg1lll duyan kom~ular, "Daha <;lkmazsaulZ camlanmzl da krrar" diyorlardl. Sennet Bey kontratlll, "<;F

karken butun tamirat mustecire aittir" maddesini hatrrlayarak daha ziyade cam sIk:Ihyor, bu earn klrma devresinin hululunden evvel bir ~ey yapmaYl du~unuyordu. Yava~ yava~ kendi itikadl da bozulmaya ba~ladl. Nihayet (:lkmaya karar verdiler. Fakat ba~ka bir ev bulamlyorlardl. K6~ke dair daha bin turlu hikayeler i~itmeye ba~ladilar. S6zde burasl eskiden kabristanml~. Mutfagm oldugu yerde be~ yliz senelik bir evliya yatIyormu~ ... Sermet Bey, atIlan ta~lara, klnlan carnlara ragmen hala periye inanmlyordu. Bu peri daima (:amhgm i(:ine ka(:lyor, orada srr oluyordu. EI surmek idn kendisine yeti~mek miimkiin degildi. Sermet Bey, birgiin (:arnlIgm i(:ine saklamp birdenbire perinin kar~lsma (:IkmaYl,yahut arkasmdan yava~(:a gidip elinri siiriivermeyi dii~iindu. Evdekilerin hi(:biri buna raZl olmadl: "Seni hemen oracIkta (:arpar!" diyorlardl. Fakat Sermet Bey, bunalan g6nliine ragmen, periye ecirmiye fiIan bir tiirlii inanamlyordu. Ertesi ak~am koruya gitti. Biiylik bir (:amm alt dallanndan birine bindi. Bekledi, bekledi.Gece yansl oldu. K6~ktekiler de meraktan uyuyannyorlardI. Zavallilarm balkonlarda gezindiklerini g6riiyordu. Birdenbire yliregi hop etti. Rayal s6kiin etmi~ti. Eliyle dokununca g61ge gibi u(:up silinecegini katiyyen bildigi halde yine Sermet Beyin dizlerititremeye ba~ladl. kinden, "Ben korkmuyorum, fakat viicudum korkuyor!" dedi. Yava~(:a a~agl atladl. Rayalin arkasmdan yliriidii. Seklinin hatlan pek sarih g6ziikiiyordu. Yakla~tIglm hayalet hi(: duymadl. Yava~(:a elini uzattl. Beyaz cisme dokundu. Rayal birdenbire fena halde iirktii. Ama kaybolmadl. D6ndii, Sermet Beyi g6riince alabildigine ka(:mayaba~ladl. Sermet Bey, dokununca kaybolmadlgl i(:in bu hayalin peri filan olmadlgml hemen anlanll~tl. Pe~ini blrakmadI. Kovaladlo <;arnlIgm sonundaki. al(:ak duvara dayah bir tahfaya trrmanrrken yakaladl. Gayet kuvvetliydi. Rayal, mukabele imkam olmadlgnu anlaymca (:rrpmmaktan Vazge(:ti. Sermet Bey, - Ben sana elalemle alay etmesini g6steririm, diye zavalh hayali srrtladl. K6~ke dogru siiriikledi. Baglrdr: - Lamba getirin, suratlm g6relim. K6~k halkI bah(:e kaplsma inmi~ti. - insanml~ kerata! Ben diinyada ecinni filan yoktur, demez rniyim?

Haya1 bir tiirIii beyaz ~arsafl basmdan blrakmak istemiyordu. Ser Bey zaria ~kti. Sakah blytgma kansnns Haci Niyazi Efendi'yi goIinre ~ITduar. Bi~are, yiiziinii gostennemek i~in elleriyle ortiiyordu. Adasmdaki Sam kumasmdan gecelik entarisi ytrtumlStl. Sennet Bey bir kahkaha artl. KIzlar, ~cuklar, hizmet~iler ahklastllar. Biiyiik hamm, - Ni9il iimmet-i Muhammad'i korkutup deli ediyorsun a efendi?.

dedi.
SennetBey, - Onun sebebini ben bilirim! cevabml verdi. Soma biiyiik klZlna hokka kalenJ1e, yazlhanedeki kontrat kagldlm ~abucak getirmesini soyledi. HaCI Niyazi Efendi donmus gibi, soru- . Ian seylerehi~ cevap vermiyor, hep yiiziinii karanhklara ~eviriyordu. Kontrat kagldlyla hokka kalem gelince, Sennet Bey, - Haydi bakalllli, al eline kalemi!... Yiiregine indirdiklerinin, diisiirttiigiin ~ocuklarm cezasllu gonnek istemiyorsan soyledigimi yaz. lmzayt bas! dedi. HaC! Niyazi Efendi mihaniki bir hareketle kalemi kaptl. Sennet Beyin kelime kelime soylediklerini tereddiit etmeden yazdI: "Kiraclm Sennet Beyden koskiin altl senelik kirasl olan bin seksen lirayt pesinen aldllli." - Hah, soyle!.. _ lmzasllll attl. _ Bt'lyaz ortiisiine bu sefer yarllli hiiriinmiis oldugu halde, her-gece SIToldugu tarafa girti .. SenneLBeyin iki senedir koskte oturabildigine herkes hayretle kaldl. Komsulan HaCI Niyazi Efendiye, - Galiba enin evin ecinnileri, baska eve go~ ettiler. Yeni kiracm hi~ 9lkacaga benzemiyor! dedik~e, evvela saranyor, soma klZanyor, SU cevabl homurdamyordu: - Ne abdest, ne oru~, ne namaz, ne niyaz ... karlli erkekli, ~luklu ~uklu hepsi aksamdan sabaha kadar sarhos! Ayol onlara ecinni degil, seytan bile goriinemez!

Irmaktan su ta~lyan c;ocuklar dag yolunda ihtiyar bir adamm yattlgml haber verdiler. Bir boz e~ek de, ba~lbo~, oralarda dola~1Yordu. Hiismen hoca "Vanp baka11m" dedi. Ak~am yakllld1. iki derenin birle~tigi bu batak, c;ukur, sltma11araziye c;eltiklerden kalkan kokulu, agrr bir duman yaYlhyor; govdeleri yanlml~, yanlfll~, be~ on ya~11,canslZ sogiit arkasmda giine~; bulamk bir l~lk uzatarak arklann durgun sulanm yer yer parlatlyordu. Bu aydlllilk parc;alar, kiil rerlkli rutubetli ova ortaslllda bulutlu bir gogun yarlk1arlna benziyor; yava~ yava~ bulamyor, soniiyor, ortiiliiyordu. Dc; koylii, engebeli, uc;urumlu bir patikadan aglfaglr biribiri arkasllldan c;1klyorlardl; ic;lerinden biri sakaglll at gibi, kotii kotii oksiiriiyordu. Once boz e~egi gordiiler. Fundalarlll ortasmda, tozlu, toprakll bir yer bulmu~, galiba birc;ok tepinmi~, yatml~, oynarm~, ~imdi, batan giine~i kayltslZca seyrediyordu. Hoca "Hadi nerdesin yoleu!" diye seslendi. Otede, arkaSlm kuru bir ahlata dayaml~, ihtiyar, giic;siizbir adam, slk slk soluyor, gelenlere donuk gozleriyle baklyor, elleriyle gogsiinii gostererek i~aretler ediyorduo "Nen var, ne oldu dayt?" sorulanna sesten c;ok nefese, soluga benzeyen iifiiriiklii bir hmltl ile anla~llalfllyan kar~lllk1ar veriyordu. Koyliiler, oliiyor sanarak, c;omelmi~ler, bekle~iyorlardl. Fakat, hasta iyile~iyor, canlamyordu. Abani sankh, mor ciibbeli, dii~kiin k1llk11bir ihtiyardl. Sert, kIr bir sakallll orttiigu yiiziiniin meydanda duran klsml, slcak ovalann giine~iyle kavrulmu~, buru~ukluklar, klvrlmlar iC;ind~kallfll~tl. Sarlek; ~i~kapaklanmn altlllda beyaza, yakln ac;lk mavi, ufaclk gozleri vardl ki insana bir c;ocuk bakl~iyle dirndik baklyordu. Yava~ yava~ bu yiize bir renk, bu gozlere bir parlakllk geliyordu. Aym durumda, S1ftlahlata dayanml~; 61giin sesiyle bir ~eyler soyliiyor, galiba uzaklardan- geldigini, uzaklara gidecegini anlatlyordu. Hiismen Hocamn "Odaya g6tiiriin, yatslll" teklifi iizerine yardlm edip, e~ege bindirdiler. iki taraftan tutarak dii~mesine meydan vermiyorlar, ta~lar topraklar kayd1rarak, bin zorlukla iniyorlardl.

Giine~ gitmi~, arkalanndaki sular parlamaz olmu~tu. Etrafl kapatan dik, sivri daglar; duman ve bulut sanlI kocamanba~lanm birbirine dayayarak<;oktan uykuya vanll1~lardl. Kay, kayalann kat kat g61gelerine gamiilii, ne penceresinde bir I~Ik ne yoIlannda bir ses, karanlIkta bekliyordu. Gelenlerin giiriiltiisii iizerine kapllardan tek tiik yiizler uzandl. Ahrrlarda inekler bagiirdii. Hiismen ba~nyor; "Neredesiniz be, hele ~, konuk geldi!" diye haber veriyordu. Sirndi ellerindeki yanar <;lralarla her taraftan beyaz bez donlu bir<;ok insan <;1klyor,duman ve I~Iktan bir <;evre kinde, karanlIk ka~elere aydmlIklar dagltarak, giibre YlgmIannda menevi~ler ko~turarak ~a~km ~a~km konuk odasma geliyorlardl. Burasl, en yakIn kasabaya iki giin uzakta, Anadolu'nun <;lplak, yolsuz, y1kJkbir kayii idi. Bir vilfiyetten atekirte ge<;en arabaslZ yolcuJar, bazan, havalar <;okkurak gidip KIZumnakge<;it verirse, ~oseyi blJ3bdar ve kestirmeden bu kaye ugnyarak iki giinliik yol kazanlrlardl. senede bu vesile ile be~ on ki~i; be~ on dii~kiin, bOyle dokunakll bir saatte yorgun argm gelir, kapllan vururdu. 0 zaman muhtar Hiismen kayliilerden ikram kirnin srraSI ise ona haber ganderir, kendisi de, ocagmda, yaz k1~,sanmemecesine <;lrakiitiikleri alevlenen konuk odasma yolcuyu yerle~tirirdi. Kay, diinya durumunu bu gelip ge<;ici, cahil in" sanlarm getirdikleri yalan yanlI~ haberlerle agrenirdi. Hasta rahat1anu~tl. "Gagiis, diyordu. Bayleiki de bir tutar." Kayliilerden biri ocagm <;engeline bir bak:ra<; asnu~tl. ()ralarm alevi vunnu~, i<;indeki bir sabun kapiigu gibi renk renk kabanyordu. indiler; ihtiyara bir tas verdiler. Ofiire iifiire zevkle i<;iyordu. Siit heniiz bitmi~ti ki, inat<;l bir m<;k1nk tuttu.Biitiin viicudunu sarsIYor, 0; her sarsmtlda bir "Elhamdiilillilh" diyordu. Kayliiler, tam kar~lsIria bagda~ kunnu~lar, konu~maya frrsat arayarak sablrslZcabekliyorlardl; gen<;ler kapl aniinde, ayakta dizihni~ler, uyku isteyen gazleri kii<;iihnii~,bu sessiz, hastalIkll konukdan bir ~ey anlamlyorlardl. . HwkIrIk kesihniyor, tersine sIk1a~IYor,sertle~iyordu ... Basta bir aralIk elleriyle "Gelin yakla~m!" diye i~aret etti. Hiismen ande abiir ihtiyarlar arkada etraflmaldI1ar. Gen<;ler merak i<;inde, fakat yakla~maya cesaret edemeyerek kaplda duruyorlardl; herhalde yolcu zorlukla bir i~ anlatlyordu. Belki de vasiyet ediyordu. Hiismen'ln ikide birde

"*

"Merak etme, gonHinu ferah tut, biz bakanz" dedigini duyuyorlardl. Birden ihtiyarlar yere mindere egildiler. Soma sessiz kaldJ1ar. Husmen "Hakka kavustu!" diye mmldandl. Oeakta kUtUklerden biri <;arplldl, keskin bir aydmhkta olunun yiizunu parlattI, sondu. Dlsarda bir inek uzun uzun bogumyordu. Yolcu, son istegini anlatmaya vakit bulmustu. Kemerinde dizili sekiz altmiyle altmdaki e~egi Mekke'ye vakfediyordu. Mezarhktandonen koylUler,ellerindeki kalan bu liralarla merkebi ne yapaeaklanm, bu emri yerine nasll getireeeklerini kestiremiyorlar, asmamn altmda birleSip soylesiyorlardI.Sonunda, bir kez kazaya vanp kadtya damsmaya karar verdiler. Hafta i<;inde Husmen esegi yanma ahp yola <;Ikaeaktl. Hayvan bit onem kazanmlstI; onune bol yem dokUluyor, rmsrr saplan Ylglhyordu. Bu, dinsel bit odev gibi slZlltIslZ,saygtyla, saati saatine yaplhyordu. Koyluler sIk sIk hatIrlatIyorlar; "Boz esek suya gotiimldu mu, arpasl dokUldu mu?" diye birbirinden soruyorlardl. Bir sabah, Husmen Hoeayt alaea karanhkta hep birden degirmenin online kadargotiirduler; selametlediler. Boz e$ek, hoeanm merkebine bagh kuyrugunu oynatarak rahat, yiiksuz arkada gidiyor; yeni dogan Slrma telli bir glines, palanmm soluk ke<;esini kadife gibi parlatIyordu. Bu, ne uzun, ne can SOOCl yoldu. Durgun sulardan flSkmmS pibir rin<;basaklariyle arklar boyunea giden kamlslann yeSilligi yama<;lar ardmda gorunmez olunea kurak diiz bir toprak, iki glin hi<;bir koye, hi<;bir degirmene, hatta iki elllZ sogudun golgeledigi bir su basma bile ugramadan, lSSlZ,kavruk, sump gidiyordu. Soma dik kayah bir yokuS, korkun<; bir bogaz aSlhyor, tepesine yaklastIk<;a serin bir mzgarla beraber hoS bir manzaraya bashyordu. KIsa, bir kili<;srrtI gibi parltyan inee bir dere, ayvahklar, elma1Ik1ar ortasmda yemyesil, sulak ve bereketli, goze gliluyordu; telgraf direklerinin srralandlgl beyaz, diizglin bir sose kIvnla kIvnla ,donerek daglara tmnamyordu. Husmen,. handa ge<;irdigi geeenin sabahl, erkenden hukfunete yollandl. Minimini kasabamn balkonlu, kuleli gazinoya benzeyen koeaman bir konaglvardl. Ama tamamlanamarmstl. Slvanamlyan kerpi<; duvar-

. .JCryer a<;I1rm~, kumrulara yuva olmu~tu. Dst kat, penceresiz, Slvatabta ortiilerle bekliyordu. Kenarda battal bir kire<; ocagl, biraz iilf:sinde i~<;ilerin<;ah~tlglzamandan kalma bir sundurma, bugiin de o,Ie, oylece duruyordu. Bina <;oktan yIkmtIlaSllli~tl. Ceketsiz, kalpakslZ bir jandarma <;avu~une istedigini sordu. Hoca ta b~tan, rrmaktan su ta~lyan <;ocuklann gelip nasil haber verdiklelinden tutturarak anlatIyordu. Hikayesi daha yanYl bulmadan kar~lsmdaki uzakla~llli~, derede yiizen ordeklere ekmek atIyor, ko~ede <;ardago. altmda nargilesini h6piirteden bir sarIklIya "Ne 0, hacl efendi sabah keyfi mi!" diye sesleniyordu. Kadl'mn izinle lstanbul'a gittigini ogrenen Hiismen, bir defa da kaymakama i~ini anlatmak istedi. Kunduralarml kaplda <;Ikanp, parmaklanm meydanda brrakan yIrtIk <;oraph ayaklariyle, <;ekine <;ekine, ellen karnmda yiiriidii, hikayeye ba~ladl. _ Kaymakam, arkasmda <;ivididalgalanml~ bir keten ceket, blY~lk~"-lanboyah, di~siz, hnnhlm bir adamdl.l~in tamamml dinlemek dayam51 g6stermeden "<;agmn <;avu~u!"diyeseslendi. Be~ giindiir, Hiismen Hoca oniine gelen adama derdini anlatarak, kasabada.dola~IYordu. Jandarma <;avu~une merkebi ahyor, ne de -kendisini brrakIyordu. Sonunda durumuna aClyan biri <;lktI:"Gitsin de iki hafta sonra gelir, i~ikadIYa brrakahm!" dedi, kandlrdl. Aslmda buranm kadlsl iinl.iiydii, "Kabak Kadl" derlerdi. Her i~i yoluna kor, her kardiigumii <;azerdi. Arkasma turuncu bir ma~lah giyerek, kIrmlZl ~emsiyesiyle <;ar~ldanbir ge<;i~i,kocaman govdesini tutarak olmolmaz ~eylere bir giilii~ii vaml ki, halk bayI1lrdl. Aym )(.ollardan, aym durumda boz e~ek terkiye bagh dandiiler. Hiismen Hocamn ve iyi beslenmesi gereken e~egin bogazma orada, katIgm ve arpanm pahah oldugu kazada hayli masraf edilmi~ti. Meclis kuran kayliiler bunu: "Kutsal yere bagh, bakmak borcumuz!" diye <;ok garmediler. Hiismen de yorgunlugundan slZlanmIYor, halk ugruna <;ah~mak ona yol sIkmtilarnn unutturuyordu. Ama, ikinci seferin haftasmda, genemerkep arkasmda danmege mecbur oldu. Kadl heniiz gelmemi~ti; jandarma <;avu~uhocaya <;Ik1~llli~. "Hadiik herif, acelen ne!" demi~ti. Kayliiler, vakfedilmi~ bir hayvanm i~e kullamhp kullamlmayacagmda ku~ku duyuyor, boz e~ege ili~miyorlardl.
SK.

U<;uneu yolculugun donusu, gene oyle, esek arkada oldu. Uzaktan, keskin gozliyle biri boz esegin geri geldigini gormuS, koye yaYIlllSh. Halk Simdi sasrrnllS, merakla bekliyordu. Husmen daha inmeden, kayglslZ bir sesle: "Ne ettik be, sahit gotureeektik" <:liye solukta olabir Y1anlath. "Sahi, nasll dusunmemislerdi? Zarar yak, merkebi kadl kabul edeeek, belgesini duzenleyeeekti ya, haftaya u<;kisi giderler, gerekirse yemin de ederlerdi ..." Boz esek, arasrra yaphgl yUksliz seyahatlara karSI onune dokUlen bol yemden yiye yiye semiriyor, suya gotiirlilurken kanelklann lizerine kosuyor, hlr<;mla~lyordu. Boyle iki bu<;uk ay ge<;misti. Artlk son' sefer haZlflandl. Degirmenin onunde yolcu edilirken yeni dogan gunes bu ku<;uk toplulugun kaldrrdl~ tozlan parlahyor, yaldlZh bir bulut i<;indeyokusu hrmanan koyliiler geride kalanlara sanki ylikseliyor, goklere kalk1yor gibi gorliniiyordu. Boz esek bir daha donmedi. Kay halk1, yapilan belgelere, basI1an miihiirlere bakarak merkebin ikramlar gore gore, yavas yavas yliksliz ve soontIslZ tft Hieaz'a kadar gideeegine, orada zelIlZem taSlYaeagma inallIlllslardl. Hatta Hiismen, bir geee ruyasmda esegin palanmi yeSil bir kadifeyle kaph gormuS, inanel peklesmisti. Aslmda, hepsi, gorevlerini yapmaktan dogan bir sevin<;le slk slk esegrn sozlinu ediyorlar, kanelklara saidirdigmi unutmus gorlinerek ahlrda, kendi kendine kahnea, iki tarafa basmi sallaYIp Tannya dua ettigini anlahyorl&r, birbirlerini kandmyorlardl.

Fakat olaym yI1mda, kasabaya pirineini satmaya giden Husmen Hoea aptallasmiS gibi donmustu: pazar yerinin tam kalaballk zamanmda uzaktan bir "Savulundegmesin!" bagmSI duyulmus, halk ikiye aynl~ miS ve Kabak KadI, altmda boz esek arkasmda bilinen turuneu maslfth * , iri govdesini sarsan bir hIZla yoresine selftmlar dagltarak ge<;ip gitmisti.

Yayh kapIYl ae;lp iie;geni~ basamajp. inerek sokaga e;lkarken, ihti0 ak~am, hayatmda ilk olarak, ilkyazm tadml e;Ikaramayacak kadar ya~lanrru~ oldugunuhissetti. tlkyaz -lIIk, eanh, yorulmak bilmez ilkyaz- gelmi~ti; altm rengi l~lklanna biiriinmii~ duruyor, onu bekliyordu; herkesin oniinde hie;e;ekinmeden ona ko~up beyaz sakalmda ezmeye, koluna girip kar~I1ayabileeek gibi degildi, hayrr; bir gene; gibi ne~elenemez, co~amaz, ilkyaza ayak uyduramazdl. Yorgundu, batmak mere olan giine~ haIil l~lk sae;tljp.halde, ii~iiyordu; her yam uyu~turm~tu sanki.Derken, birdenbire, bu eo~kurI1uga, bu pml plrI1 hareletlilige daha fazla dayanamayacagllll, ie;inin bo~aldlgml, kalbmin Sl1IbgIm hissetti; ~a~kma dOnmii~tii. Orada kIplrdamadan durup bas tonunu sallayarak onu, ilkyazl kovrnak, "C;ekil ba~lmdan!" demek istedi. Soma, gene oyle birdenbire, yolda rastladlgl kimselere, bildiklere, arkada~lara, tamdIklara, diikkilneI1ara, postaeI1ara, arabaeI1ara, her zaman yaptljp. gibi -~apkasmm kenanna bastonunu dokundurarak- selam vermenm, ne kadar yorueu bir i~ oldugnnu dii~iindii. Hele bu selamlan verrirken takImlmasl gereken taVlrlar, "Senm gibi daha kae; ki~il1m hakkIndan gelirim ben," der gibi bakI~lar-ihtiyar Mr. Neave, oyle ~eylerle ugra~aeak halde degildi 0 akam. Dizlerini yukan kaldrra kaldlra aglr agrr yiiriiyordu; sanki hava su gibi .aglrla~rm~, katlla~ml~tl da, adameaglZ ilerlerken zorluk e;ekiyordu. Eve donen kaiabahk pek aee. leeiydi; tramvaylann e;rrIla)'l~mda,kiie;iik arabalann c;Ikardljp.seslerde, biiyiik, yayh arabalann gee;ip gidi~inde, her ~eyde, her ~eyde, bir oluruna brrakIlml~IIk, korkusuz bir umursamazlIk vardl; sadece dii~lerde goriilebileeek bir umursamazIIk ... YazIhanede gene oyle her zamanki gibi bir giin gee;mi~ti. Degi~ik bir i~, ilgi e;ekeeek bir ~ey olmaml~tl. Harold, ogle yemeginden saat dorde dogru donmii~tii. Neredeydi? Ne yaprm~t1?Bunlan babasma soyleyemezdi. thtiyar Mr. Neave kapmm oniindeki arahktamii~terile- . rmden birmi ugurlarken, Harold biitiin ~Ikllgl, soguklugu, kibarhgl ile, kadrrIlarm pek begendigi 0 yanm gillii~ii ile, salmasahna gelmi~ti.

yar Mr. Neave,

Ah,. Harold <;okyakI~lkhydl, gereginden fazla yakI~lkhydl; biitun kotUluk de bundan <;lkIyordu ya! Hi<;bir insanm oyle gozlere, oyle kirpiklere, oyle dudaklara sahip olmaya hakkI yoktu; tehlikeli bir ~eydi bu. Annesinin, kIz karde~lerinin, hizmet<;ilerin onu gen<;bir Tann yerine koyduklarml soylemek, hi<;de a~m gitmek olmaz; Harold'a taplyorlardl; ne yapsa ne ho~ gOrliyorlardl; ta on u<;ya~mdan beri, annesinin para <;antaSlll1<;ahp i<;indeki paralan aldlgl, <;antayr da a~<;mmyatak odasma sakladlgl glinden beri, kendisini ho~ gormek isteyenlere pek <;ok ftrsat venni~,bol bol su<; i~lemi~ti. ihtiyar Mr. Neave bastonunu kaldmmm kenanna sert<;e vurdu. Harold'un bu hale gehnesine sadece ailesi neden olmadl, diye du~undu; herkes~1lllartffil~tI onn; ~oyle bir bakIp gUlumsemesi yetiyordu, onunde hepsi yerlere kapamyorlardl. Yaszlhanede de. aym gelenegi devam ettirmek istemesine ~a~mamak gerekti. Ah, ah! Olacak ~ey mi? Hi<;bir i~ -ba~anlml~, kurulmu~, iyi para getiren bir i~ bile olsa- boyle oyunagelmezdi. Bir insan, ya kendini butunuyle bir i~e verirdi, ya da hepsi, her ~ey, butUn 0 kurulu dlizen, gozlerinin onunde par<;alamp giderdi ... Charlotte da, kIzlar da, herkes, i~ini biitun butUn Harold'a devretmesini, kendini yormamasml, evinde oturup keyfine bakmasmlsoyluyorlardl. Keyfine bakmak! ihtiyar Mr. Neave hUkUmet binalanmn onunde biiylik palmiyelerin altmda durdu, yorulmu~tu. Keyfine bakmak! Ak~am rlizgan, karanlIk yapraklarda hl~rrdlYor, ince sesler <;lkanyordu. Evde oturacak, sabahtan ~ama kadar eIlerini kenetleyip ba~parmaklanm dondurecek, butlin hayatml harcayarak kurdugu i~in, Harold'un guzel parmaklanmn arasmdan kayr~ml, <;ozUlu~unu, yok olu~unu du~unecekti; Harold ise hep oyle gUllimseyecekti! ... "Niye boyle mantIkslZlIk ediyorsunuz, baba? Sizin yazlhaneye gitmenize, hi<;ama hi<;gerek yok. Herkes yorgunlugunuzun ylizunlizden okundugunu soyluyor; ne diyecegimizi, ne cevap verecegimizi ~a~myoruz. i~te koca eviniz, bah<;eniz. Onlarla oyalamr gidersiniz, hem -hemhayatmlZda da bir degi~iklik olur. Ya da bir hobi bulun kendinize, bir ~eye merak sarm." Derken dunku bebek, Lola, bilgi<;bilgi<;,<;m<;moten sesiyle atIhrdl: "Her insanm bir hobisi olmahdlr. Yoksa hayata katlamlmaz." Evet, evet! Harcourt Caddesine <;Ikan yoku~u yorgon argm trrmanmaya ba~ladlgl slrada yliwndeki aCl bir gUlumseme dola~tl. Mr.

Neave hobilere dalsaydl, acaba Lola, klzkarde~leri, Charlotte nerede olurlardl ~imdi, pek merak ediyordu? Hobiler kentteki evin, deniz klYJSmdakiyalmm, atlarm, golf oyunlanmn, miizik odasmda duran,hammlarm dans etsinler diye, altml~ ingiliz lirasma almml~ olan gramofonun paraslm odeyemezlerdi. Hani bunlan karlsma, klzlanna <;ok gorduguriden degil. HaYlr, hepsi de bi<;imli,birbirinden giizel klzlardl; Charlotte da herkesin ilgisini <;eken, canh bir kadmdl; elbette boyle bir hayat siireceklerdi ..Ge<;ekten de kentte orilarmki kadar unlu ba~ka bir evyoktu; ba~ka hi<;bir aile onlar kadar eglenemezdi.Jhtiyar, Mr. Neave ka<; kere sigara odasmdaki masanm iizerinden sigara kutusunu uzatlrken, kanslill, klzlanm, hatta kendisini averileri dirilerni~ti. "Sizidealbir ailesiniz, sir, ideal bir aile. Kitaplarda okudugumuz, sahnede gordugumiiz aileler gibi." "Blrakallill ~imdi burilan, dostum," diye cevap verirdi ihtiyar Mr. Neave. "Su sigaralardan bir tane alsamz; begeneceksiniz samyorum. Eger bah<;ede i<;mek isterseniz, klzlar <;imenliktedirler." i~te bunun i<;inbir turlu evlenemiyordu klzlar, herkes ayle diyorduo Kimi isteseler evlenebilirlerdi. Ama evde <;okegleniyorlardl. Hep bir arada, 0 kadar mutluydular ki, klzlarla Charlotte. Ah, ah! Evet, evet! Belki de oyle ... Suslu Harcourt Caddesi boyunca yiiriimu~, ko~edeki eve, kendi evlerine gelmi~ti. Araba kaplsl ardma kadar a<;lktl;yerde taze tekerlek izleri vardl. Soma beyaz boyah, buyiik evle kar~l1a~tl;pencereleri a<;lk, till perdeleri dl~an u<;uyor, pencerelerin onune srralanml~ mavi SakSIlarda sumbuller. Araba yolunun iki yanmda -butun kente un sa1mI~ olan- ortancalar <;i<;ekleniyor;geni~ yapraklarm arasmda, pembemsi, mavimsi <;i<;ek kumeleri 1~111~11. ihtiyar Mr. Neave ~oyle bir baktl; bu ev, bu <;i<;ekler,hatta yerdeki bu taze terkerlek izleri, "Burada gen<;ler var. Burada klzlar var..." diyordu sariki. Hol her zamariki gibi me~e sandIklann ustune atllml~paltolar, pardosiiler, ~emsiyeler, eldivenlerle, kararillk, slklClydl. Muzik odasmdan hIzh, yiiksek, sabrrslZ bir piyano sesi geliyordu. Arallk duran salon " kaplsmdan da, i<;erdekilerin sesleri slZIYordu. ',"Dondurma da var mlydl?" diye sordu Charlotte. Oturdugu salmcakh sandalyenin glClrtlSIduyuldu. . 'Dondurma!" diye bagrrdl Ethel. "Ah, annecigim, oyle dondurma

gormemisinizdir. Sadece iki <;eit.Hele biri kotii bir diikki'm dondurmaSl, <;ilekli;soma bir kaglt koymular tabaga, tirit gibi." "Yemeklerin hepsi korkun<;tu zaten," diye flsl1dadl Marion. "Hem dondurma zamam da gelmedi daha," dedi Charlotte yava"Niye, insan yedikten soma ..." diye baladl Ethel. "Ah, dogru, orasloyle, sevgilim," dedi Charlotte. Birden miizik odasllllll kaplsl a<;lldl,Lola dlan flrladl. Ihtiyar Mr. Neave'i goriincegeri sl<;radl, nerdeyse bir <;lghkatacaktl. "Cammbabaclglm! Ne kadar korktum! Daha yeni mi geliyorsunuz? Charles yok mu? Pardosiiniizii <;lkarmanlZa yardlffi etseydi." Piyano <;almaktan yanaklan al al olmutu, gozleri pml pmld1, sa<;Ian almna diimiitii. Karanllk bir yerden koarak ge<;mide korkmu gibi soluk solugaydl. Ihtiyar Mr. Neave, en kii<;iik klZllla baktl, baktl; onu daha once hi<;gormemiti sanki, oyle bir duygu canlandl i<;inde. Demek Lola buydu; bu muydu? Ama, 0, babasllli unutmu goriiniiyordu; babasl i<;indurmuyordu orada. Bumburuuk mendilinin ucunu dileriyle tutup <;ekti.Tam 0 slrada, telefon <;aldl.A-ah! Lola hl<;krrlkgibi bir ses<;lkardl, babas1llln yanllldan hlZla ge<;ip gitti. Telefon odasllllll kapasl giiriiltiiyle kapandl; 0 anda Charlotte baglrdl: "Sen misin, babamlz?" "Gene yorulmusun," dedi Charlotte, sallllcakli sandalyesini durdurup kocasllla, slcak, giizel yanaglm uzattl. Parlak sa<;hEthel bumunu adamlll sakalllla soktu; Marion'un dudaklan sevgili babasllllll kulaklannda gezindi. "Yiiriiyerek mi geldin, babaffilZ?" diye sordu Charlotte. "Evet, yiiriiyerek geldim," dedi ihtiyar Mr. Neave; salonun biiyiik koltuklanndan birine <;oktii. "Niye bir arabaya binmediniz?" dedi Ethel. "Bu satte yollarda yiizlerce araba vardlr." "Sevgili Ethel," diye bagrrdl Marion, "eger babamlZ kendini yormak istiyorsa, ona kan).llaya hakklilllZ olamaz samyorum." "(ocuklar, <;ocuklar?" diye onlan yumuatlnaya <;ahtlCharlotte. Ama Marion susmadl. "Ha)'lr, anne, babann siz bozuyorsunuz, hi<;dogru degil bu. Daha sert davranmallsllllZ. (ok yaramazlatl artlk." Yiiksek, serf sesiyle, parlak kahkahalanndan birini attl, aynada sa<;llli

dizdtti Tuhaf! Kii<;iikliigiinde yumusak, <;ekingen bir sesi yard!, hatta kb:Ierdi; ama simdi, soyledigi ne olursa olsun -sadece,"Su re<;eli uza. 1DJSlll1Zaba!" bile dese- sesi sahnede konusuyormus gibi <;m<;m b OIiiyordu. "Harold senden once mi <;lktIyazIhaneden, sevgilim?" diye sordu Omrlotte, gene sallanmaya basladl. "Bilmiyorum," dedi ihtiyar Mr. Neave. "Bilmiyorum. Saat dortten sonra gormedim onu." "Demisti ki ..." diye basladl Charlotte. Gazetelerden birinin sayfalanm <;evirmekte alan Ethel tam OSIrnda kosup annesinin yamna oturdu. "iste, bakm," diye bagrrdl. "Soyledigim buydu, anne. Kumas san, sunlar da giimiis rengi. Begenmediniz mi?" "Ver bakaytm, sevgilim," dedi Charlotte. Uzamp baga gozliigiinii aIdI, taktI, kii<;iik,tombul parmaklanyla hafif<;evurup sayfayt diizlestir_ di, dudaklarUll biizdii. AgzUlln i<;indeyuvarlayarak yavas<;a, "C;okhoS!" dedi; gozliiguniin iizerinden, Ethel'e baktI. "Ama etegi begenmedim." "Etegi mi!" diye bagrrdl Ethel acIkll bir sesle. "AslI etek giizel." "Verin, anne, ben de bakaYlffi." Marion gazeteyi Charlotte'un elinden kaptl. "Bence annem haklI," diye bagrrdl. "Fazla agrrllk veriyor etek." ihtiyar Mr. Neave unutulmustu, genis koltuga gomiilmiisuytIkluyor, onlann konusmasim bir diisteYlllis gibi duyuyordu. ilerisi gerisi .yoktu bunun, iyice yorulmustu, bitkindi, k;edini tutamIyordu artlk. Bu gece Charlotte ile kIzlar bile fazla geliyBrdu ona. Hepsi de fazla ... fazla ... Uyuklayan beyni baska bir sey bulamadl-fazla zengindiler onun i<;in.Uzaklarda bir yerde hepsinin, her seyin arkasmda, 6tesinde, ufak tefek, bir deri bir kemik, yaslamms, <;6kmiiSbir adam g6riiniiyordu, sonu gelmeyen merdiven basamaklanm tIrmanan bir adam. Kimdi o? , "Bu gece giyinmeyecegim." diye homurdandl. "Ne dediniz, babacIgIm?" "HIm, ne, ne?" ihtiyar Mr. Neave s1<;rayarakuyandI, onlara baktI. "Bu gece giyinmeyecegim," diye tekrar etti. "Ama, baba, Lucile gelecek, Hennry Davenport, soma Mrs. Teddie Walker gelecek." "Onlann arasmda artlk biisbiitiin smtIr bu kIhk."

"Kendini iyi hissetmiyor musun, sevgilim?" "Yorulaeak degilsiniz ki ... Charles neci?" "Ama eger eamn hi<,; stemiyorsa ..." Charlotte duraladl. i "Peki! Peki!" thtiyar Mr. Neave yerinden kalktI; durmadan trrmanan 0 ufak adamm arkasma takIhp giysi odasma giden basamaklan <,;Iktl... Odada gen<,;Charles onu beklekInekteydi. Dikkatle, sanki <,;ok onemli bir ii;i aplyormui;i gibi, sleak sukabmm<,;evresine bir havlu sany yordu. Gen<,;Charles'i pek severdi; kIrmlZl yiizlii bir <,;oeukolarak, sobalara, i;iominelere baksm diye eve ahndigi giinden beri, en sevdigi adamIydl. thtiyar Mr. Neave peneerenin yanmdaki kamIi;idivana yaslamp ayaklanm uzattI, her aki;iamki kii<,;iik i;iakasimyaptl; "Giydir bakahm i;iu adamI, Charles!" Charles kai;ilanm <,;atIpuzun uzun soluyarak adamm boyun bagmdaki igneyi <,;Ikarmaki<,;in one dogru egildi. Ah, ah! Evet, evet! A<,;Ikpeneerenin yamnda oturmak ne kadar hOi;itu,<,;ok, ,;ok < hOi;i-giizel,tath bir aki;iam.Ai;iagidaki tenis kortunda otIan bi<,;iyorlardl; trrpamn <,;Ikardigiyumui;iak sesi duyuyordu. YakInda klZlar tenis partilerine bai;ilarlardl gene. Bunu diii;iiiniirken Marion'un sesinin <,;mladigimduyar gibi oldu: "Bu giizel, dogrusu ... Ah, bu kadar olur ... Ah, bu <,;okgiizel, ger<,;ekten giizel." Soma tara<,;adan Charlotte'un sesi: "Harold nerede?" Soma Ethel: "Burada degil, anne." Soma Charlott'un agzmm i<,;indeyuvarlanan kelimeler: "Demii;iti ki. .." ihtiyar Mr. Neave i<,;ini ,;ekti,ayaga kalktI, bir elini sakahnm altI< na koyarak gen<,;Charles'dan taragi aldl, beyazsakahm dikkatle taradl. Charles ona katlanmIi;i bir mendil, saatini, miihiirlerini, gozliik kIhfml verdi. "Oldu, tamam, yavrum." Kapi kapandl, 0 gene divana uzandl, yalnlZdl... Yai;ilanillli;i, ,;6kmiii;i, < ufak tefek adam,bu kez li;ilkll,gosterii;ili bir yemek odasma giden, sonsuz basamaklan inmekteydi. Ne baeaklardl oular! Oriimeek baeaklan gibi-sIksa, kupkuru. "Siz ideal bir ailesiniz, sir, ideal bir aile." Ama bu dogruysa, niye Charlotte ya da klZlar durdurmuyorlardl onu? Niye 0 bOyle yalnlZdl, durmadan basamaklan <,;lkIp iniyordu? Harold neredeydi? Ah, Harold'dan bir i;iey beklemenin yaran yoktu. Durmadan, durmadan ai;iagliniyordu yai;ih,ufak tefek oriimeek; soma, ih-

",'" Mr. Neave, onun yemek odasmdan ge9ip tara9aya 9Ikbgllll, ka~bah~den, araba kaplsmdan, yazlhaneye dogrugittigini gariin~fIiiYiik bir korkuya kaplldl. Durdurun onu, durdurun onu, kimse JI* DIU durduracak! ihtiyar Mr. Neave sl9rayarak uyandl. Giysi odasl ;branhktl; penceredeki l~Ik gekilmi~ti. Ne kadar uyumu~tu? Dinledi, biiyiik, havadar, karanlIk evde, uzak ftsIltIlar, uzak sesler dola~lyordu. Beki de, diye ge9ti aklmdan, uzun bir zamandlr uyuyorum. Unutul;:~ Biitiin bunlann onunla ne ilgisi vardl -bu ev, Charlotte, kIzlar, bDarold- onlar iizerine ne biliyordu? Hepsi de ona yabanclyd1lar. HayaUan bekledigini elde edemerni~ti. Charlotte kansl degildi. Kansl! ... KaranlIk bir kapl anii; bir ~eyler sezmi~ gibi, iizgiin iizgiin, aCl 3Cl sarkan 9arlafelek 9igekleriyle yan artiilii, Kii9uk, llIk kollarboynuna dolanilll$. Bir yiiz, minicik, soluk bir yiiz, ona dogru uzamyor, sonra bir ses: "Ho~9a kal, hayatun." Hayatun! ''HO$9a kal, hayabm!" Hangisi saylemi~ti bunu? Niye hO~9a kal derni~lerdi? Korkun9 bir hata i~lenrni~ti. 0 kIzkanstyd1, 0 ufak tefek, solgun kIz; ondan atesi, butiin hayab bir du~ gibi ge9mi~ti. Soma kapl a9Ild1, gen9 Charles, arkasmdan vuran l~1klann ortasmda durdu, kollarllll iki yanma sallandrrarak, gen9 bir asker gibi, bagrrdl: "Yemek hazlr, sir!" "Geliyorum, geliyorum," dedi ihtiyar Mr. Neave.

Faytononu Buenos Aires'in ktlzeybatr kesirnindeki 0 sokakta, dart bin dart numaranm aniinde brraktr. Daha saat sabahm dokuzu 01mamr~tr; adam, iizerleri toz1u <;mar aga<;lanm, her birinin a1tmdaki dartka~e toprak par<;asrm, kii<;iikba1kon1u saygm ev1eri, aym srradaki eczaneyi, boya ve na1buriye diikkanmm donuk renkli tabela1anm onay1arcasma gazden ge<;irdi. Uzun, penceresiz bir hastane duvan sokagm kar~r yamndaki yaya ka1dmmma srrtmr verrni~ti; daha a~agrdaki limon1uklardan giine~ r~rklarr yansryordu. Adam (~u anda riiyada gariilen ~eyler gibi geli~igiize1, rarstlansal ve belli bir srradan yoksun olan) biitiin bu ~eylerin zaman i<;inde, eger Tann isterse, degi~mez, gerekli ve tamdrk olacagmr dii~iindii. Eczanenin vitrininde porselenden harflerle 'Breslauer' yazrhydr; Yahudiler italyanlann yerini ahyordu, onlar da Kreollerin yerini a1mr~lardr. Baylesi daha iyiydi; adam kendirrkmdan insan1arla bir arada olmak istemiyordu. Arabacr ona bavulunu indirmekte yardrm etti; dalgm ya da yorgun gariinii~lii bir kadm, neden soma kaplyr a<;tr.Arabaci oturdugu yerden adama demir paralardan birini, Melo'daki otelde ge<;irdigio geceden beri cebinde duran yirmi centavoluk Uruguay parasrm geri verdi. Adam ona kirk centavoluk bir para uzatb ve, "Kendimi herkese unutturacak bi<;imde davranmahydlill. iki yanh~lrk yaptrm: Yabancr bir para kullandlm ve bu yanlr~tan kaygr duydugumu belli ettirn," diye dii~iindii. Kadlill izleyerek giri~teki hole ve avluyu ge<;ti.Neyse ki ona aynIan oda ikinci bir avluya a<;rhyordu. Yatak, sanatkar bir ustanm elinde, benzeri gariilmemi~ dal ve sarm~rk bi<;imlerine sokulmu~ demirdendi; bunun dr~mda <;amtahtasmdan yiiksek bir e1bise dolabl, yatagm ba~ucunda bir komodin, kltap1arla do1u yere TakIn bir raf, birbirinin e~i olmayan iki sandalye, aynca 1avabosu, siirahisi, sabun tablasl ve caml isli ~~esiyle, bir ylkanma yeri de bu1unuyordu. Duvarlan, Buenos Aires ilinin bir haritasly1a bir ha<;siis1iiyordu; kIzIl renkli duvarkagldlmn iizerinde kuyruklarml a<;ml~kocaman ta:vusku~u desenleri vardr. Oda-

_1d.:.kaplSl avluya a<;lhyordu. Bavulu odaya yerle~tirmek i<;insandal-

)dcrio diizenini degi~tirmek gerekti. Kiracl hi<;bir~eye ses <;lkarmIyorlIB; bdm ad1lll sordugunda "Villari" dedi - gizli bir meydan okuma 01ya da ger<;ekte hissetmedigi bir utancl azaltzlll diye degil, bu ad rahatslZ ettigi,aklllla ba~ka bir ad getirmesi mumkun olmadlgl K;in. Yok, du~mamnlll adllli benimsemenin kurnazca bir hile oldugu JObmdaki yazlllsal kuruntunun <;ekiciligine kapl1ml~ tilan degildi ... Bay Villari, onceleri evden dl~an <;1kmadl;birka<; hafta ge<;ince, ziin batarken klsa bir sure <;1kmaYl ah~kanhk haline getirdi. Bir gece u<; bina otedeki sinemaya gitti. Herzaman en arka slrada oturdu; bir keresinde film bitmeden az once kalktl. Yeraltl dunyasIyla ilgili trajik oykiilerdi seyrettikleri; bu oykUlerde hi<;ku~kusuz yanh~lar vardl; bu oykiilerde hi<;ku~kusuz onceki ya~amllllll par<;aSlolan gorunruler de var m; Sanatla ger<;ekligin orru~ebilecegi du~uncesine yabanci oldugu i<;in, Villari bunlara aldlfl~ etmedi. Direnmedi, filmlerden.ho~lanmaya <;ahtl; bunlann gosterilme nedenlerini anlamak istiyordu. Roman menkhlarllllll tersine, kendini hi<;birzaman sanat eserlerindeki ki~ilerden biri olarak gi:istermemi~ti. Postadan, degil mektup, reklam bro~uru bile almazdl. Gene de belirsiz bir umutla her gun gazetedeki sutunlardan birini okumayl surdururdu. Ogleden sonralan san9alyelerden birini kapllllll yanma <;1kaill, olanca ciddiyetiyle matesini" hazlrlar, gozlerini biti~ikteki <;okkath yapllllll asmalarla ortUlu duvarlarma dikerek i<;erdi. Yillar suren yalnlZhk ona bellekte butun gunlerin birbirine e~ olmaya yiiztuttugunu, ate yandan hapisanede ya cia hastanede bile beklenmedik olaylar getirmeyen, minicik beklenmedikliklerden arulU yan saydam bir ag 01mayan bir gUn bulunmadlgllliogretmi~ti. Oteki tutsakllklarda gUnlerini vesaatleri saymanlll <;ekiciligine kaptlfffil~tl kendini, ama bu tutsakhk ba~kaydl, <;unku sonu yoktu - meger ki biT sabah gazete Alejandro Villari'nin Olum haberini getirsin. Villari'nin r:;oktan almu:} olmaSl da mumkiindii, 0 zaman bu ya~am bir ruyaydI. Bu olaslhkonu tedirgin ediyordu, <;unkii bunun kendisi i<;inbir rahatlama ml yoksa ~ansslZl1k rm olacagllla hi<;birzaman karar verememi~ti; sonunda, kendi kendine boyle bir olaslhglll sa<;ma oldugunu soyleyerek aklllldan sildi. Geride
0IlU

* Mate:

BiT i~ki tiirti.

kalan -zamanm akI~llldan c;ok, donii~ii olmayan bir iki olay yiiziinden geride kalan- 0 giinlerde birc;ok ~eyi oniine gec;ilmez bir tutkuyla istemi~ti; erkeklerin nefretiyle kimi kadmlannsevgisini harekete gec;iren bu giic;liiirade, artIk ne ~unu ne de bunu istiyordu; yalmzca direnmek, son bulmak istiyordu. Matenin ve kara tUtiiniin tadl, avluyu kaplayan gOlgelerin durmadan ilerleyen c;izgisi- bunlar yeterli kI~kIrtlcIlardl. Evde, artIk ya~lanrm~ bir kurt kopegi vardl. Villari onunla dost 01duo Onunla ispanyolca, italyanca, c;ocuklugunun yerel agzmdan aklmda kalan bir iki sozciikle konu~uyordu. Villari amslZ ve beklentisiz, ~imdiki zamanda ya~amaya c;ah~tl; anIlar onun ic;in beklentilerden de onemsizdi. Pek de farkIna varmadan, gec;mi~inzamanm asIl dokusu 01dugunu anladl; zamanlll hep gec;mi~e donii~mesi de bu yiizdendi. BIk.kmhgl bir giin doygunluk gibi geldi ona; boyle anlarda ~u kopekten daha anla~Ilmaz degildi. Bir gece damagllldaki incecik bir SlZl,ta ic;ine kadar i~leyerek tir tir titretti, sersemletti onu. Bu korkunc; mucize birkac; dakika sonra ve ~afaga kar~l yenilendi. Ertesi giin bir fayton c;aglrdl.Once mahallesindeki di~c;iyegitti Villari. Orada di~ini c;ektirdi. Di~ic;ekilirken ba~kalarllldan .daha korkak ya da yiirekli davranmadl. Bir ba~ka gece sinemadan donerken, arkadan itildigini hissetti. Tepesi atarak, ofkeyle, ama aym zamanda da .gizli bir rahatlamayla kiistah herife dondii. Kaba bir kiifur savurdu; oteki ~a~kInhkla kekele" yerek oziir diledi. Adam UZUllboylu, genc;, koyu renk sac;hydl, yamnda Alman'a benzeyen bir kadlll vardl; 0 gece, Villari kendi kendine onlan tammadlgllll tekrarlaYlp durdu. Gene de yeniden sokaga c;Ikmcaya kadar dort ya da be~ giin.gec;ti. Raftaki kitaplarlll araslllda, Andreoli'nin eski dipnotlanyla dolu, bir Btihi Komedya vardl. Meraktan c;ok gorevduygusunun kI~kIrtmastyla, Villari bu biiyiik eseri okumaya giri~ti. ~am yemeginden once bir canto, sonrada satIiatlamadan dipnotlarllll okurdu. Cehennemdeki cezalan akIldll ya da alfl bulmadl. Dante'nin onu Ogolino'nun sonsuza dek Ruggieri'nin ensesini kemirdigi son cehennem dongiisiine yargIlayacaglm da diiiinmedi. KJzll renkli duvarkagldllllll iizerindeki tavuskulan nice inatC;lkabuslan dolduracak gibi goriiniiyorlardl, ama Bay Villari hic;bir zaman silme canh kulardan oriilmii korkunc; bir c;ardak gonnediriiyaslllda.

.5afak vakti, ufak tefek degi~iklikler dl~mda hep aYlllkalan bir riiya g6riirdii. 1ki adam ve Villari ellerinde tabancalarla odaya girerler ya da
sinemadan <;Ikarken ona saldmrlar yada ii<;iibirden onu iten yabanci olur <;Ikarlarya da avluda yash yiizlerle onu beklerler, ama talllmazlIktan gelirlerdi. Riiyallln sonunda, yatagmm ba~ucundaki komodinin <;ekmecesinden tabancasllll ahr (0 <;ekmecede gen;ekten bir tabanca bulunuyordu) adamlara ate~ ederdi. Silclhm giiriiltiisii onu uyandmr, ama her defasmda riiya g6rmii~ olurdu. Saldm sonrm bir riiyada tekrarlalllr, gene sonrm birriiyada onlan yeniden 6ldiirmek zorunda kahrdl. Giine~siz bir Temmuz sabahl, tammadlgr ki~ilerin varhgl (kaplyr a~tIk1annda <;lkangiiriiltii degil) uyandrrdI onu. Odanm g6lgeleri i<;inde upuzun g6riinen, bu g6lgelerle garip bi<;imde sinekle~en, (0 korku dalu riiyalarda her zaman daha a<;Ikse<;ikg6rmii~tii onlan) tetikte,klpIrtISlZve sabrrh, g6zleri sanki silahlarllllnyiikiiyle agrrla~arakkapanilll~ gibi inik duran AlejandroVillari'yle yanmdaki yabanci onu sonunda yakalamI~lardI. Eliyle bir i~aret yaparak beklemelerini s6yledi, sanki yeniden uyuyacakmI~ gibiyiiziinii duvara d6ndii. Bunu kendini katillerine acmdrrmak kin mi yapilll~tl?Yoksa korkun<; bir olayr zihninde ya~atarak sonsuza kadar beklemektense ana katlanmanm daha kolay olacagllll dii~iindiigiinden mi? Yoksa -belli de en akla yakmI buydu - katiller ~imdiye kadar bir<;ok kere aYlllyerde, aYlll saatte olduklan gibi yalnlZca bir riiya olsunlar diye mi? Silahm giirilltiisii varhgrlll ortadan kaldrrdlgmda bu biiyii ediminin tam ortasmdaydI i~te.

"Peki," dedi adam. "Ne oldu?" "Ha)'lr," dedi kIz, "anlatamam." "Yani anlatmak istemiyorsun." "Anlatamam," dedi kIz. "Anlatamam diyorum." "Yani anlatmak istemiyorsun." "Peki," dedi kIz. "Nasll istersen oyle dii~iin." "Nasll istersem oyle dii~iinmiiyorum. Ke~ke dii~iinebilsem." "Dii~iiniiyorsun ne Zamandlr," dedi kIz. Erkendi; kahvede barmen ile ko~edeki bir masada oturan bu iki mii~teriden ba~ka kimse yoktu. Yaz sonuydu; ikisi de iyice yanml~lardl; Paris'e yeni geldikleri belliydi. KIzm iistiinde ince bir tweedgiysi vardl; piiriizsiiz derisi kahverengiydi, kIrmIZlmsl bir kahverengi; kIsa kesilnri~sarl sae;larmm alnmdan arkaya dogru gidi~i pekgiizeldi. Adam ona baktl. "Oldiirecegim 0 kanyl," dedi. "Ne olur, yapma," dedi kIz. Elleri e;ok giizeldi; adam onlarabakIyordu. KiiC;iik,ince, kahverengi, bie;im1ieller. "Oldiirecegim. Yenrin ederim ki Oldiirecegim." "Onu oldiirmek bir ~ey kazandlrmaz sana." "Ba~ka bir ~eyebulu~amaz mlydm? B~ka bir ~eye sokamaz IlllYdm burnunu?" "Oldu bir kere," dedi kIz. "Ne yapacaksm ~imdi sen?" "Soyledim ya." "HaYlr, dogrusunu soyle." "Bilmiyorum," dedi adam. KIz ona baktl, elini uzattl. "Zavalh, sevgili Phil," dedi. Adam onun ellerine baktl, ama kendi elini uzatamadl. "Ha)'lr, istemem," dedi. "Ozgiin oldugumu soylememin hie;yararl yok mu?" "Hayrr." "Ya da-duygulanml soylesem?"

SOyleme daha iyi." Seni e;ok seviyorum." "Evet, bu da g6steriyor." "(:ok iizgiiniim," dedi kIz, "anlamIYorsun." "Anhyorum. Biitiin k6tiiliik de onda ya. Anhyorum." "Anhyorsun," dedi kIz. "Anlamim daha da k6tii oluyor, elbette." "Elbette," dedi adam; kIza bakIyordu. "Her zaman anlayacaglm. Gece giindiiz anlayacagnn. Hele gecekrLAnlayacaglm. Sen hie;merak etme." "<;ok iizgiiniim," dedi kIz. "Bir erkek olsaydl - " "B6yle konusma. Bit erkek olamazdl. Sen de biliyorsun bunu. Bana giivenmiyor musun?" "!ste bu giiliine;," dedi adam. "Sana giivenmek. Bu gere;ekten giiliine;." "<;ok iizgiiniim," dedi kIz. "Baska bit sey s6yleyecek degilim. Ama birbitimizi anladlglmlZ halde, anlarmyormus gibi. davranmamlZda bit yararyok." "Yok," dedi adam. "Bence de ayIe." "Beni istersen, gene danerim sana." "HaYlr. !stemiyorum seni." Sonra, bit zaman, hie;bit sey s6yIemediIer. "Seni sevdigime inanmlyorsun, degil mi?" diye sordu kIz. "Sae;ma sapan konusmayahm," dedi adam. "Gere;ekten inanmlyor musun seni ~evdigime?" "Niye kamtlamlyorsun?" "Eskiden bOyle degildin sen. Simdiye kadar hie;bit seyi kamtlamaml istememistin benden. HoS bit sey degil bu." "<;ok tuhafbir kIzsm." "Sen hie; tuhaf degilsin. iyi bit insansm; seni boyle brrakIp gitmek ic;ime dokunuyor-" "Ama gitmek zorundasm, tabii." .."Evet," dedi kIz. "Gitmek zorundaynn, sen de biliyorsun bunu." Adam bit sey demedi, kIz ona baktI, gene elini uzattl. Barmen tezgahm obiir ucundaydl. YiizU de, ceketi de bembeyazdl. Bu ikisini tamrdl, birbitine uygun, gene; bit e;ift olduklanm diisiiniirdii. Bitbitine

uygun olan bin;ok gen<; <;iftin aynldlklanm, buna karsIlIk, birbirine o. kadar uygun olmayan bir<;ok <;iftinde birlestiklerini gormiistii. Ama, 0 anda, bunu degil, bir atI diisiiniiyordu. Yanm saat soma, caddenin karSlyamna birini gondererek atm kazamp kazanmadlgllll ogrenebilirdi. "Bana azlClk daha iyi davransan, gitmeme izin versen, olmaz ml?" diye sordu kIZ. "Ne yapacaglml samyorsun?" Kapldan iki kisi girdi, tezgaha dogru yiiriidiiler. "Evet, efendirn," dedi barmen; ne istediklerini sorup ogrendi. "Beni baglslamayacak mlsm? Ogrendigin zaman da?" diye sordu "Hayrr." "Bunca zamandlr birlikte katlandlglffilZ, yaptIglmlZ seyler, birbirimize karSl azlcIk daha anlaytsh olmamlZa yol a<;maz ml dersin?" "AhlakslZhk oyle korkun<; goriiniislii bir drtvdir ki," dedi gen<; adam; sesi zehir gibiydi; "bilmem ne de olsa, bilmem ne de, gene goriiniir. Soma siz, bir sey, bir sey, soma onu kabul ederiz." Sozciikleri ha/tIrlamlyordu. "HatIrhyamadlm," dedi. "AhlakslZlIk demeyelirn," dedi kIZ. "Hi<;hos degil bu sozciik." "Anormallik," dedi adam. Miisterilerden biri barmene donerek, "James," dedi, "pek iyi gordiim seni." "Siz de iyisiniz bakIyorum," dedi barmen. "Koca James," dedi obiir miisteri. "SismanlamIssm, James." "Korkun<;," dedi barmen, "oyle kilo ahyorum ki." "Hepsi su olmasm, azIcIk da konyak koy i<;ine,James," dedi birinci miisteri. "Yok, efendim," dedi barmen. "Giiveninbana." Tezgahm basmdakiiki miisteri masadaki ikimiisteriye baktIlar; soma gene barmene dondiiler. Qna karSl oturuyorlardl zaten~ "Boyle sozciikler kullanmasan daha iyi alur," dedi kIZ. "Bu gibi sozciikler kullanmana hi<;gerek yok." "Ya ne diyeyim istiyorsun?" "Hi<;bir sey deme. 1lle bir ad takmak gerekmez ya!" "Adl bu ama." "Haytr," dedi kIZ. "Bizim yaplmlZda her tiirlii sey vardlr. Bilirsin

bu sozii.lkide bir soylerdin birzamanlar." "Tekrarlamana gerek yok." "\Xinkii hepsini a<;Jk:hyor." "Peki," dedi adam. "Peki." "Sence ba~tan a~agl sa<;ma bu i~. Biliyorum. Ba~tan a~agl sa<;ma. Ama geri gelecegim. S6yledim sana, geri gelecegimi. Uzun siirmeyecek, gelecegim." "HayIr, gelmezsin." "Gelecegim." "Hayrr, gelmezsin. Bana gelmezsin." "Goriirsiin." "Evet," dedi adam. "Bu daha da beter. Belki de gelirsin." "Elbette gelecegim." "Haydi git, oyleyse." "Sahi mi?" lnanamlyordu adama, gene de sevinmi~ti. "Haydi git," dedi adam; sesi tuhaf <;lkIl1l~tl. KlZa bakmaktaydl, dudaklanna, yanaklanndaki kemiklerin bi<;imine, gozlerine, sa<;lanmn alnmda, kulaklanmn kIYlsmda, boynunda kIvn11~ma. "Saka ediyorsun! Ah, ne kadar iyisin," dedi kIz. "Ne kadar iyisin banakar~l." "Geri d6niince hepsini <inlatrrsm." Adamm sesi gene pek tuhaftl. Kendi bile tammlyordu sesini. KJz <;abuk bir hareketle ona baktl. Ka, ranm vermi~ oldugu belliydi adamm. "Gitmemi istiyor musun?" diyesordu kIz; pek ciddiydi. "Evet," dedi adam; 0 da pek ciddiydi. "Hemen ~imdi." Sesi daha da degi~mi~ti; agzmm i<;iknpkuruydu. "Simdi," dedi. K1Zayaga kalktl, kaplya dogru hlZ11 hlZ11 yiiriidii. Arkasma d6niip bakmadl. Adam onun gidiini izliyordu. Degi~mi~ti, kIza gitmesini saylemeden 6nceki adam degildi. Masadan kalktl, tezgaha dogru yiiriidii. "Ben bamba~ka bir insamm artIk, James," dedi barmene. "Bu g6rdiiglln biisbiitiin baka bir insan." "Evet, efendim?" dedi James. "AhlakslZIIk~"dedi yanIk yiiZlii gen<; adam, "<;oktuhaf bir ~eydir, James." Kapldan dlan baktl. K1Z caddeden a~agrdogru gidlyordu. Kapmm canunda kendini g6rdii; gen;ekten bamba~ka bir insandl bu g6r.diigll. Tezgahm ba~mda otman obiir iki mii~teri yana dogru kayIp ona

yer a<;tIlar. "HakhsmlZ, efendim," dedi James. Obur iki miisteriye azlcIk daha yer a<;tI1arana, rahat atursun diye. Gen<; adam tezgahm arkasmdaki aynada kendine baktI. "Soyledim sana bambaska bir insan aldugumu, James," dedi. Aynaya baktIk<;a bu soziinun dagrulugunu daha iyianhyordu. "(ok iyi gordfun sizi," dedi James. "Giizel bir yaz ge<;irmis olacakSllllZ."

Bizansen'deydim. Bir giin odama girdim. Bakt1ll1 ki hizmet(:i kirli mavi gamlegLtll baglanus, toz almakla mesgul. Beni gariince gidip, savas hakklllda Almancadan daha yeni terciime edilmis olan bir kitabl masamn iizerinden ahp, "Bu kitabl okumak i(:in bana adiin(: vermeniz miimkiin mii?" dedi. Hayretle ona sordum: - Ne isinize yarar? Bu kitap roman degil. Cevap verdi: - Biliyomm. Ama ben de savasa katilnustIm. BoS'lara esir diistiim. Almanlarlll katii davramslan hakklllda dogru ya da yalan (:ok sey okudugum i(:in ilgirni (:ekti. Agzllldan laf almak istedim. Fakat biitiin FranslZlar gibi Almanlara binbir kiifiir savuracagllll zannediyordum. Onasordum: - Acaba Boslar (FranslZlarlll Almanlarl asagIlayICIdiliyle) size (:ok . nlU katii davrandl? Esirliginizi anlatmamz miimkiin mii? Bu som onun kalp yarasllll desti ve bana sayle anlattI: - Ben iki yll Almanya'da esir kald1ll1.Asker Olall (:ok olmuyordu. Nancy sehrinin yakmlarlllda savas tutustu. Bizim baliik yaklaSIk ii(:yiiz kiSiydi. Almanlar bizi sarm. BaS1ll1lZ111 iizerinden yayhm atesi a(:tIlar. Biz de (:aresiz oldugumuz i(:in direnemedik. HepimiZ tiifeklerimizi atIp, ellerimizi yukarl kaldrrd1k. Birka(: Alinan ileri (:ktI. Onlardan biri FranslZca "Siz sanshsllllZ. Ciinkii sizin i(:in savas bitti. Biz de sizin yerinizde olmaYI (:ok isterdik" dedi. Soma ceplerinIizi aradilar. N e kadar SilahlilllZ varsa aidilar ve bizi gruplara ayIrarak muhafIzla birlikte yolladilar. AramlZdaki birka(: yarallyl hastaneye g6nderdiler. iki giin siiren yolculuktan soma beni ve baska bir FranslZl sevimsiz Rus esirlerininoda muhaflZl yaptIlar. Ama bu is 0 kadar pisti ve yere 0 kadar tUkiiriiyorlardl ki, ben birka(: giinden fazla orada kalamadlm. isirni degistirmelerini rica ettim. Onlar da kabul ettiler. Soma beni Kaln sehri yakmlarlllda bir k6ye zirai isleri(:in ganderdiler. ArkadaS1ll1 da benimIe beraberdi. Sabah erkenden saat alMa kalklyor, ahlra gidiyor, atlan

kasagIllyor, oradan patates tarlalarma gidiyorduk. iSimiz, zirai islere bakrnakb. Orada ben ve arkadaSlm firar sevdasllla kaplldlk. iki gtin iki gece yayan, kestirmeden, 0 yandan bu yandan yiiriiyor, Hollanda iizerinden Fransa'ya gitmek istiyorduk. Daha ~ok geceleri yol alIyorduk. Ne yazlk ki Almancayt da bilmiyorduk. Kulaglill agrr oldugu i~irl birka~ kelitneden baska Almanca i:igrenemedim. Ama arkadaSllll benden daha iyi ogrenmisti. Ancak sonuilda yakalandlk. Yerimizi degistirdiler. Bizi Almanya'nlll giineyine gonderdiler. - Peki kulaglmzl bUkmediler mi? - Hi~. Yalmz, bunu tekrarlarsak ozgtirliigumiizii elirnizden alacaklanm ve bize daha zor isler vereceklerirli soyleyerek korkuttular. Fakat isimiz, onceki gibi ziraat ve ~iftlikti. Ostelik yerirniz daha iyi 01duo Klzlarla oynasryorduk. Yani ormanda ~ahsbglmlZ gtinler, arasrra muhaflZ gi:iriiniiyor ve hkbir esire ka~mak i~irl goz a~trrmryordu. Fakat geceleri habersizce ka~lyorduk. Hatta arkadaSlm bir kad1ll1hamile blraktl. Goguslerirnize numara dikildigi i~irl, gece olunca iizerirle beyaz mendil dikiyorduk. Her gece saat sekizde tarladan ~IkIyorduk. Demiryolu istasyonununyakIm kIZlarla gi:iriisme yerimizdi.Giiliin~ olam, biz onlann dilini bilmiyorduk. Benim kIZ sanSllldl. Onu ~ok sevdirn. Hi~bir zaman unutmadlm. Sonunda durumu farkettiler ve bizi sikayet ettiler. Biz de bir iki gece gitmedik. Soma bulusma yerirnizi degistirdik ... - Almanlar size ne i:il~iide kotii davramyorlardI? - Hi~. Biz isimizi yapbglmlZdan, onlar da bizden memnundular ve isimize kanSllllyorlardI. F.akat iki ii~ defa kagltlarlilllZl ulastrrmadl1ar. - Hangi kagltlannlZl? - Esirler i~in kaglt miibadelesi yapllIyordu. Alman esirlerin yakInlarma yazdIklan kagltlarl FranslZlar alIyor, Almanlar da FranslZ esirlerin kagrtlanm aralannda paylaSlyorladl. - Sebebi neydi? - FranslZlar, dediklerine gore, Fransa'da esir diisen Alman subaylanm Cezayir'e gondermisler, onlara gti~ isler yaptrrm1slar ve "Alman esirlerine kotii davranmlslar. Ama Almanlann yenildiklerirli isittigim ve Fransa'ya donmemiz kesirllestigi vakit, arkadaslarla 0 kadar dayamstlk ki! Kim bize laf soylemeye ciiret edebilirdi? Bizi Fransa'ya gotiiren demiryolunda Wilhem'irl resmini domuz vUcuduyla birlikte duvara ~izmis ve altllla "Kahrolsun Almanya" yazm1stlk. Derniryolunu ka-

[Plltt:!~:Az daha kavga l;IkacaktI. .. .. Yanm saat esirligini anlattIktan SOllIa:bir ah l;ekerek: "Hayatllllln en giizel giinleri, Almanya'da esir oldugum giinlerdi" dedi ve siipiirge.yi marak dlarl l;IktI.

Paris, 11 Nisan 1930


(<;eviren: Mehmet Konar)

Bir tiirlii tadma doyamlyorum. Bilmem neden, hepsini inceden inceye canlandlrabiliyorum goziimde. lkide bir akluna geliyor. Durup dururken, hem de gittik<;e, daha iyi hatlrhyorum; hatrrladIk<;a da garip, lhk bir ~eyler oluyor i<;inide; tadma doyailllyorum. Sabah <;okerkendi. Dogudaki daglar koyu maviydiler, arkalanndan onlan ufka kIpkIrmlzl <;izen giine~in l~lklan yiikseliyordu. Yiikselip b~lfmn iistiine dogru geldik<;e soguyan, bozla~an, donukla~an bu l~lklar, batlya yakm bir yerde geceye kan~lYor, eriyip gidiyordu. Soguktu, pek bir aClvermiyordu ama, ellerimi ovu~turup ceplerime sokmu~, kamburumu <;lkarml~, ayaklanml vuruyordum. Vadinin i<;inde, benim bulundugum yerde, toprak sabahm boz rengine boyanml~tl. Bir dag yolu boyunca yiiriiyordum. llerde, yolumun. iistiinde, topraktanbiraz daha a<;Ikboz renkte bir <;adlrgordiim. Cadmn yanmdaki eski, pash bir sac sobarun <;atlaklanndan alevlerin turuncu panltllarl slZlyor, sobamn dar, kIsa borusundan fl~kIran duman daglhp yok olmadan once, UZUllbir zaman yiikseliyordu. Sobanm yanmda gen<;bir kadm vardl, ger<;ek bir kadm. Solmu~ pamuklu bir eteklikle, gene pamuklu bir gomlek giym~ti. Yakla~mca, kIvrIk koluyla tuttugu, soguktan korumak i<;inde ba~ml gomlegin i<;ine sokmu~ oldugu bir bebege meme verdigini gordiim. Ana ate~ikan~tlnyor, daha <;okhava gitmesi i<;insobanm pash kapaklanni arahyor, iistiiildeki deligini a<;lyor, durmadan hareket ediyordu. Bu i~ler olurken bebek habire meme emmekteydi, am~ anasmm i~ine, hlZh, hafif, ahenkli hareketlerle <;ah~masma engel olmuyordu. KadImn her halinden i~ini bildigi belliydi. Turuncu alevler sobamn <;atlaklarindan SlZlyor, <;adrrm iistiine vurarak l~1l1~11 oyna~lyordu. ' Artlk yakla~ml~tlm, kIZaran domuz pastlfillasl ile pi~en ekmek kokularml duyuyordum, bildigim kokularm en giizelleri ... Doguda giin l~lgl hlZla yiikseliyordu. Sobaya yakla~lp ellerimi uzattlm, slcagm vur-

maslyla hiitiin vUcudum iirperdi. 0 slrada <;adlraralandl, once gen<;bir adam, arkasrndan da ya~h bir adam <;Iktl.Mavi <;adlrbezinden dikilmi~, yeni giysiler giymi~lerdi. Ceketlerinde pirin<; diigmeler parhyordu. Yiizleri sert hathydl; birbirine benziyorlardl. Gencinin siyah, giir bir sakah vardl, ya~hnrn sakalrna ak dii~mii~ro. Kafalan, yiizleri Is1aktI, sa<;larrnda, sert sakaHarmda su damlalan duruyor, yanaklan parhyordu. Sessiz sessiz durup doguda yiikselen 1~lklara baktl1ar, birlikte esnediler, daglan ufka <;izen <;izgiboyunca uzanan kmllizlhgt izlediler. Doniince beni gordiiler. Ya~h adam, "Merhaba," dedL Yiiziinde ne dostluk, ne de dii~manhk goriiliiyordu. "Merhaba, efendim," dedim. Gen<; adam da, "Merhaba," dedi. Yiizlerindeki su yava~ yava~ kururp.aktaydl. Sobaya yakla~lp ellerini ISItIlar. t Kadm i~ine devam ediyordu, yiizii ba~ka yana doniiktii,ama gozlerini i~inden aYlrIDlyordu. Oniine dii~mesin diye bir iple bagladlgt sa<;Ian arkasmda sarkIyor, <;ah~rrken iki y~ma saHanlyordu. Koca,man bir sandlgm ii~tiine teneke ma~rapalarla tabaklar yerle~tirdi, bl<;aklar, <;ataHar dizdi. K1zarml~ domuz pastmnaslm bol yagtn i<;inden kep<;eyle. ahp biiyiik bir teneke tabaga koydu; pastrrma kIvnhp clZlrdayarak bii. ziildii. Frrmrn pash tabagml a<;lpkIZarIDl~biiyiik dilimlerle dolu dart ko~e bir tava <;Ikardl. SICak hamurun kokusu yayIlmc;i adamlann ikisi de derin derin kokladllar. Gen<; adam yava~<;a,"Tannm," dedi. Ya~h adam bana dondii. "KahValtl ettin mi?" "HaYlr." "Haydi, oyleyse bizimle birlikte ye." Bu iyi bir haberdi. Sandlgrn yamna gidip yere <;oktiik. Gen<; adam sordu: "Pamuk mu topluyorsun?" "HaYlr." "Biz on iki giindiir <;ah~IYoruz." Kamn sobanm yanmdan soze karltI: "),enigiysi bile aldIlar.", Adamlar <;adrr bezinden yapllnu~ yeni i<;igiysilerine baklp giiliimsediler. Kadm pastrrma tabagt ile ekmek dilimlerini, bir kase et su-

yunu, bir tas kahveyi sandlgm iistiine koyup kendi de bir uca <;oktii.Bebegin ba~l gomlegin altmdaydl, hala meme emiyordu. Emerken <;lkan sesleri duyuyordum. TabaklanmlZl doldurduk, ekmekierimizin iistiine sal<;a siirdiik, kahvelerimize ~eker koyduk. Ya~h adam agzlll1 iyice doldurdu, <;ignedi, <.;ignedi,yuttu. "Tannm, <.;ok giizel," dedi. Agzml geiledoldurdu. Gen<; adam, "On iki giindiir iyi yiyoruz," dedi. Hepimiz hlZla, <;llgmcayedik, tabaklanmlZl tekrar doldurduk, midelerimizi iyice doyurup lsmana kadar bu boylece siirdii. SICak, aCI kahvebogaznnlZl yaktl. Son damla kahveyi telvesiyle birlikte topraga dokiip ma~rapalanmlZl bir daha dofdurduk. Giine~in l~mlan kmnlZnnSI bir renge biiriinmii~tii, sarlkihavaYI daha <;oksogutmu~ gibiydiler. Adamlar doguya dondiller, yiizleri dogmak mere olan giine~ten gelen renklerle aydmlandl, bir an ya~h adamm gozlerinde dagm arkasmda yiikselenl~lgm panltlianm gordiim. Soma ikisi de ma~rapalarmdaki kahve telvelerini topraga dokUp ayaga kalktliar. Ya~h adam, "Gidelim arttk," dedi. Genci bana dondii. "Pamuk toplamak istersen, belki sana da biri~ .bulabiliriz. " "Hayrr. Gitmem gerek. Kahvaltl i<.;in sagolun." Ya~h adam sen bilirsingibilerden, elini saIladl. "Pekala. Tam~tlglffilZa sevindik." Birlikte uzakla~tl1ar. DogudagokyUzU l~lktan alevlenm~. gibiydi. Ben de dag yolunu tutarak uzakla~tlm. . Hepsi bu kadar. Bu kar~lla~manm ni<;in ho~uma gittigini biisbiiron anlamlyor degilim. Ama orada ba~ka bir ~ey de vardl, bana her hatlrlaYI~nnda 0 lilktadl veren, biiyilk gilzellik dedigimiz ~ey.

Sam Billings'i kasabanm veznedarllgma aday gastermek, ilk olarak George Williams'm aklma gelmi~ti. Yllhk toplantIda bu dii~iincesini al;Ikladlgt zaman, biiyiik bir alk1~la kar~llandl ve Androscoggin kasabasmm tariliinde gariilmemi~ bir ~ey oldu, sel;im oy birligiyle sona erdi. Toplantl bittiginde herkes kendi kendine nil;in ~imdiye kadar kimsenin Sam Billings'i dii~iinmemi~ oldugun sormaktayill. Dogmsu, Sam. Billings'in kasabamn veznedarl sel;ilmesi hepsini sevindirmi~ti. tyi bir i~ adamlydl, namusluydu. Dstelik, Androscoggin Galiiniin dogu klytsmdaki yazhk otel de bnundu, kendisi i~letiyordu, verdigi vergi kasabanm biitiin gelirinin a~agi yukan onda biriy~i, mevsimi gelince, yanmda seksen doksan ki~i l;all~tInyordu. Sel;im bittikten ,csoma, Sam Billings gibi diiriist, emin bir ins an varken, yirmi yl1dan l;ok bir zamandlf, bunca paranm niye dolandmcl1ann, i~ bilmezlerin eline blrak1hm~ oldugunu dii~iinmeye ba~ladl. Son veznedar MIa bin sekiz yiiz dolara yakm bir paranm hesabml vermemi~ti, ondan anceki de defterleri ayle karmakari~ik etmi~ti ki, hesaplan tutturmak il;in, aynca bir muhasebeci getirtmek zorunda kalll1l~lar ve bu, kasabaya tam iki 5ityUz lli dolara patlall1l~tl. e Clyde Ballard, sel;menlerden biri, toplantldan soma George'u bir kenara l;ekip bazl ~eyler sordu. Clyde ktlsabadaki magazalardan birinin sahibiydi. "13ugUngerl;ek bir hizmette bulundun," dedi George'a. "Sam Billings tambu i~in adall1l. Nerden geldi aklma?" "0 kadar da olmasm ll1l artIk," dedi George. "Yan~a l;ikarana kadar gizledigim atlardan biriydi Sam Billings. Yeni bir aday aranacak ~giinler gelsin de, bak, nasll bir tane daha bulup l;lkannm." "George, nedersin, bir sel;men olarak diiriist hareket etmi~ sayIhr ll1lYlillben ~imdi?" diye sardu Clyde. Gerl;ekten kuruntuluydu. . "Dur bakahm. Daha.bir ~ey sayleyemem. Hemen karar vermek .olmaz. Sayle iistiinden gel;ebilecek gibi biryol yapabilecekler mi, hele bir bekleyelim. BUgiinlerde yeni bir otomobil alacaglm da, bizim orasl ile kasaba arasnida giizel yollar yapllsm istiyorum dogrusu."
o

Ii.

Clyde anlaY1~hanlaYI~h kafasmi salladl. George Williams'm son giinIerde bu yol i~ine pek onem verdigini, kendi yolunu bir an once yaptlrmak ie;in ona buna ba~vurdugunu duyrnu~tu. George'un elini SIkIp aynldl. Eyliiliin ilk haftaslyla birlikte otelin mevsimi de sona erdi, mii~terilerin e;ogu Boston'a, New York'a dondiiler. Sam Billings hafta sonlanndagolf oynamaya gelenleri dii~iinerek oteli ekimin birine kadar ae;1ktuttu. Ekimde ise kapl1ara, pancerelere tahtalar c;aktmp her yam slkl soo orttii, yazln yorgunlugunu e;1karmak ie;in~oyle iyice bir dinlenmeye haZlflandl. Kazandigmi hesaplamasl iki iie; hafta siirdii, ternrnuz ile agustos epeyce para yapmI~tl. o sonbahar, yirmi be~ otuz ylldir ilk olarak, kasabanm paraSl iizerine ileri geri sozler edilmemi~ti. Sam Billings namuslu bir insandI, iyi bir i~ adamtydI, herkes defteri giinii giiniine tutuguna emindi. Alman paralara kar~l11k hemen makbuz veriliyor, biitiin faturalar toot toor odeniyordu. Yeni veznedardan ~ikayet etmenin yeri yoktu. Ocak aY1mnilk haftasl ie;inde iie;giinyagan ilk kqra gelene kadar da kimse agzmI ae;lpveznedar ie;inkotii bir ~ey soylemedi. Sonra bir geceie;inde biitiin kasabaya Sam Billings'in Florida'ya gittigi haberi yayIhverdi. George'Williams haberi aldigi giin, ogleden sonra, hemen kasabamn yolunu tuttu. Telefonda istemeyerek iki ki~inin konu~masim dinlemi~. Sam Billings'in Florida'ya gittigini ogrennri~ti, yoksa birinin gelip ona haber vermesine kadar gene bir hafta gee;erdi. Atlm kasabaya siirdii, dogru Clyde Ballard'mmagaz~sma gitti. ie;eri girdiginde Sam Billings'ten soz ediliyordu. George kahn paltosunu bir yana attl, bir iskenlle e;ekip ayaklanm lSltmak ie;in sobanm kar~lsma oturdu. "Duydun mu olam, George?" diye sordu Clyde. "Duydum ya! Yeryiiziinde bu Sam Billings'ten daha kotii bir ins an olamaz. Ona yanrn dolanmi ernniyet etmektense, yakanm daha iyi." Sobanm obiir yamndaki a9amlardan biri: "Duyduguma gore sen Sam'l destekleyenlerin ba~mda geliyormu~sun," dedi. "ins an kendi adaYl ie;inboyle soyler mi?" . . Clyde elle,rini lSltrnaya sobanm ba~ma gelmi~ti, bir yaprak sigaraSlmyaktl. Otekilere goz klrparak, "George," dedi, "Sam Billings ie;inya-

n~a sokana kadar gizledigim atlardan biri derni~tin bana. Simdi anhyorum ne demek istedigini, herif at hrrslZlyml~," Hepsi kahkahalar atIp George'un dizlerini vurdular. Soma susarak, ne yamt verecek diye beklediler. "Sam'm namuslu bir adam olduguna yemin edebilirdim," dedi George ciddi bir tavlrla. "Bu kadar degi~ecegini, kasabanm parasllll cebine indirip Florida'ya ka<;acagml aklnn ahnazdl. Gelecek se<;imde kasabanm parasllli benim kara okiiziin boynuna baglamaYI one siirecegim. ArtIk iki ayagmm iistiinde duran hi<;birhayvana giivenemem." "Daha hepsini duymadm, George," dedi Clyde. "Bak, daha neler var. Dayanabilecek rnisin acaba bunlan dinlemeye?" George ayaga kalktI: "Ba~ka ne yapml~?" "Jenny Russell'i de gotiirmii~. Biliyorsun, Jenny Russell, Arthur Russell'in en biiyiik mI. Bir yanda 0, bir yanda kasabamnparasl, egleniyordur dogmsu Florida'da. Ben de az eglenmedim gen<;Iigimde, ama bu Sam Billings, herif biliyor para yemesini." George yerine oturdu. Piposunu doldurup bir kibrit <;aktl. "Demek bir de kadm gotiirmii~ ha? Zaten hep bOyledir, birisi eline kendinin ohnayan ii<;be~ kuru~ ge<;irmesin. Su iki ~ey bir arada yiiriiyor: c;almml~ para, bir de kadm." "Hem de karmm iyisini se<;mi~herif," dedi bir ba~kasl. "Jenny Russell gibisi kolay bulunmaz. Onunla da eglenemezse artIk, <;ekilsin ~""bir IyIya, gen<;lere yol versin." k George kibritin alevinipiposuna dogm <;ekti.Jenny Russell'e goz koymu~ oldugu giinleri dii~iindii. "Bu sabah duyduguma gore, Sam sigorta parasllll ahnak i<;in,ote- . Ii yakacaknn~," dedi Clyde tezgahm arkasmdan. "Eger oyle bir ~ey yaparsa, yollan tamir edebilmemiz, okullan a<;Iktutabihnemiz <;okzorla~acak, vergilerde epeyce bir yiikselme olacak demektir." Birka<; saniye kimse agzml a<;madl. George 'obanm <;evresindeki~}ere baktI birer birer. Verginin yiiksehnesi haberi herkesi kor1qItmu~-

tu.
.. Clyde sobanm yanma gelip dlirdu, ellerini ISlttI. "Kanm diin gece telefonda duymu~ ..." Susup adamlara baktl. Hepsi ileri dogru uzanml, Clyde'm ne soyleyecegini dinIiyorlardl. "Duyduguna gore, Sam. Billings yazm oteline gelen 0 zengin New

York'lulardan birisini oldurmu~. Parasl-i~indir herhalde. Bir kere ba~lam ml, duramaz insan." . "Hep soylerim ya," dedi George nefretle. "Bu Sam Billings, Androscoggin kasabaslllill gordugu hIrslzlann en ah;agtdrr. Onu son gordugumde, kendi kendime: Bu herif kasabanm parasilll, kendi parasllla kan~tmnadannasI1 idare edecek? diye du~unmu~tiim. Dogruym~ du~uncem. Sam Billings'i hemen yakalatmah, ya~amilllll sonuna kadar hapislerde suriindunneliyiz." "Usta hrrSlZbunlar," dedi Clyde. 'Kolay kolay ele gee;mezler. Sam Billingsgibi adamlar her ~eyin puf noktasllll bilir. Belki de ~imdi bizim halimize gUluyordur kls klS. Hepsi boyledir bunlann." "Sam Billings gibileri yakalamayt bilir hUkUmet," dedi George. Arkasma du~erlerse oyle bir yakalarlar ki ... Ama bu i~e onem vereceklerini sanmIyorum. Biz, kendimiz tIkmahyIZ onu kodese." Sobanm e;evresindekiler George'a hak verdiler. Sam'l bir ele gee;irseler, ~oyle uzun zaman ie;erde kalmasl ic;in ellerinden geleni yapacaklardl. . Birkae; gUn soma, George ba~ka bir see;mene rastladl, Sam Billings'i sordu. George'un plam Sam'l Florida polisine yakalatmaktl, sonra Sheriff bir adam gonderip getirtir, yargI1anmasl Androscoggin'de yapllirdl. Obur see;men ise Arthur Russell'i kandmp hukumete yollamak yanhslydl. 0 zaman Sam'l k1Zkae;mnak sue;uyla yakalar getirirler, kasaba da hie; para harcamadan onu ele gee;irmi~ olurdu. George planda falan degildi, kim ne dese akll yatlyordu, istedigi Sam Billings'in bir an once getirilip yargllanmaslyill. K1~ill ortasma dogru bir ba~kasl, George'u e;evirip Sam'm Jenny Russell'i Cuba'ya gotiirdugunu soyledi. Bu haber yaytldlktan soma bu,tun kasabada Sam'l savunan tek bir adam kahnadl. Kasabamn paraSlm ahp kae;illl~tl,Donup dola~lp soylenen buydu. George bir gUn Clyde'm magazasmda, "Su Billings'in i~ine hie;akhm enniyor," dedi. "0 kadar para yaptl otelde, gene de doyamadl da, kasabanm paras1ll1 ahp gitti. Ben Arthur Russell'in yerinde olsam, hie; durmaz, hUkiimete ba~vururum. Jenny benim klZlill olsaydl, Sam Billings de onu ahp boyle Florida'ya, yada ba~ka bir yere gitseydi, oyle bir yakalatlrdlm ki oriu, ne oldugunu ~a~mrdl." "Kasabanm parasml Sam'a emanet etmekle e;okbUyiik hata ettik,"

dedi Clyde. "On yIl surer bu parayr yerine koymak bizim i~in. Bin dolar vardI yanmda en asagl."ana oy veren budalalardan biri de sendin," dedi George. "Se~menlerin bu kadar aruslZca hareket etrnis olmalan inanIllr sey degil." "Eger yanIlmlyorsam," dedi Clyde, "sen koydundu onun adayhglGeorge magazadan ~Iktl, atlm <;ozdu. Clyde Ballard'a hi~ yamt vermeden evin yolunu tuttu. KIsm sonuna kadar Sam'dan haber gelmedi. Hemen odenmesi gereken faturalar yoktu; dogrusli, paralann Sam'm elinde olmasmm daha bir kotUlugu dokunmarmstl kasabaya. Baharm ilk giinlerinde, haziranda baslayan otel mevsirni i~in hazrrhklara girisilmesi gereken glinlerde, Sam'm geri dondugu haberi yayIldI. Sam Billings bir sabah erkenden kasabaya gelip marangozlar, is~er tutmus deniyordu. Her yIl bu glinlerde otel tamir edilirdi . . Jenny Russell de geri donmustU, aym gun 0 da duyuldu . " pazartesi sabahI, oteli yeni mevsime hazrrlayan yirrni ~ilik bir is9i toplulugunun ~ahsmaya basladlgl goruldu. Pencerelerdeki, kapllardaki tahtalar sokUluyor, otelin oniindeki kIylda dayeni bir kayIkhane yaplhyordu.Kasabada ne kadar issiz varsa hemen otele kostular, herkes Sam Billings'in hem iyi paraverdigini, hem de gununde' Odedigini bilirdi. ~.. Sam, her sabah oldugu gibi, gene isine dort elle sanlmIstl. KIsm soylenenleri kimse a~madl ona, Clyda Ballard'm, George Williams'm, kasahadakilerin hepsinin, butUn kIS boyunca kendisi i~in neler soylediklerini hi~biF zaman ogrenmedi. George kasabaya gidip Sam'm geri dondugunii duyunca, solugu dogru Clyde'm magazasmda.aldl. Tezgahm ustiine oturup, "Ne dersin, kasabanm parasl ernin ellerde galiba," dedi. "Sam Billings donup geldi, Jenny Russell de buradayrms:" . "Dun gece telefonda duyduguma gore Sam ge~en sonbahar Florida'da bUyUkbir otel satm alrms," dedi Clyde. "Jenny Russell'i de oradaki islerine baksm diye gotUrmus. iyiotelcidir dogrusu Jenny. Sam t ondan iyisini bulamayacagml biliyordu herhalde. Buradaki oteli de ne kadar temiz tutar kIZ, degil mi?" "Elbette, Jenny ~ahskan kIZdlr," dedi George. "Ondan iyisini ne-

reden bulacak Sam. Bir zamanlar, ben de Jenny Russell'i tutsam da, evime baksa diye dii~iiniirdiim, hatta evlenrheyi bile kurardlm. Bir oteIi onungibi ~evirecekinsan azdrr yeryiiziinde. Hep soylerim ya, Sam Billings tam bir i~ adarm, birinci slmf bir otelde ne tiir insanlann <;ah~tmlmasl gerektigini biliyor." "Kasabanm paraSl i<;iniiziilenler sa<;mahk ediyorlar," dedi Clyde; "Sam Billingsnamuslu adamdrr." "Elbette, namusludur. Yeryiiziinde Sam Billings'ten daha namuslu bir insan yoktur. Ben kendimi bildim bileli tamnm Sam'l. Kasabamn parasl onun elinde olduk<;a slrtnmz yere gelmez, kendime bile giiveninem ben onagiivendigim kadar. Sam Billings namuslu adamdrr, Clyde."

Bitmek bilmeyen bir bekleyi~in ardmdan artIk umut kesileeekken, Giovanni evine dondii. Saat daha ikiyi vurmaml~tI, anaSl masayl topluyordu, kapah bir mart giiniiydii, kuzgunlar u<;u~uyorlardl. Birden e~ikte belirdi, anaSl "Oglum!" diye baglrdl, ko~up kucakladl onu. Kii<;iik karde~leri Anna ile Pietro da sevin<; <;lghklan atmaya koyuldular. Aylar ayt bekledikleri, sabaha kar~l gordiikleri tath dii~lerde sIk slk beliren an gelmi~ti, mutlitluk getireeekti. Tek sozciik bile soylemedi o,gozya~larml tutmak i<;inbiiyiik <;aba hafClyordu <;iinkii. A~r kIhemm bir iskernlenin ustiine kOytnu~tu hemen, ba~mda h31a kiirk beresi yard!. "Dur da bakaytm sana," diyordu gozya~lan i<;indeki anaSl, biraz geriye giderek, "dur da bakaylm ne kadar yakI~lk11sm.Ama rengin soluk sellin." Ger<;ekten de biraz solgundu, tiikenmi~ gibiydi. Beresini <;IkarttI, odanm ortasmadogru ilerledi, oturdu. Oyle yorgundu ki sanki giiliimsemek i<;in bile <;aba harclyordu . tpelerinini <;Ikartsana oglum," dedi anaSl, olaganiistii bir ~eye bakar gibi bakIyordu ona, <;ekinerek; nasll da i,.-. boy atnu~tI, yakt~lk1I,onurlu olmu~tu (biraz fazla solgundu, ama olsundu). "Pelerinini <;Ikart,bana ver, <;oksleak degil mi?" 0, i<;giidiisel olarak pelerine sanhp sert bir savunma hareketi yaptl, belkide iistiinden <;ekip ahrlar, diye korktnu~tu. "Yo,blrak beni," diye kaeamak bir yamt verdi, "boyle daha iyi, nasI1olsa birazdan gideeegim ..." "Gidecek misin? tki yI1 soma dondiin, hemen gitmek mi istiyorsun?" dedi kadm iizgiin bir bi<;imde, bunea sevinein ardmdanhemen analarm hie dinmeyen iiziintiisiiniin yeniden ba~ladlgml gormii~tii. "Hemen mi gideeeksin? Bir~eyler yemeyeeek misin?" "Yemek yedim, ana," diye yamt verdi oglu, yumu~ak bir giiliimsemeyle, bir yandan da<;evreye bakIyor, sevdigi yan golgelerin tadml <;1kartmaya <;a~lyordu. "Bir a~<;ldamola verdik, birka<; kilometre ote- . de ..."
CCc

"Demek, yalmz gelmedin? Kim Vardl yanmda? Sizin alaydan biri mi? Mena'nm oglu mu yoksa? "Yo, degil, yolda rastladlglffi biri. Dl~anda,beni bekliyor ~imdi." "Dl~anda rru bekliyor? Niye i<;erigetirmedin? Sokagm ortayerinde mi blraktm? Pencereye gitti, sebze bah<;esinin tahta pamakllklannm otesinde, sokakta aglr aglr, a~agl yukan gidip gelen bir karartl se<;ti;tepeden tlrnaga bir pelerine biiriinmii~tii, kaptara bir izlenim uyandmyordu. Bunun iizerine, anla~l1maz bir bi<;imde kadmm i<;inde,biiyiik sevin<;kasrrgas1llln orta yerinde gizemli,keskin bir aCl dogdu. "Getirmedigim daha iyi oldu," diye keskin bir yamt verdi oglu. "Slkl11rdl,oyle biri." "Peki bir bardak ~arap? Bir bardak ~arap gotiirebiliriz degil mi?" "Gotiirmemek daha iyi ana. Garip biri, bakarsm mar." "Kim peki niye birlikte oldun onunla? Ne istiyor senden?" "Aslmda tammlyorum onu," dedi aglr aglr, olduk<;a ciddi bir bi<;imde. "Yolculuk slrasmda kar~l1a~tlffi.Benimle geldi, hepsi bu." Sanki ba~ka bir konuya ge<;mek istiyordu, sanki utarnyordu bu konudan. Ona kar~l ~1kmamak idn, anaSl hemen komiyu degi~tirdi, ama sevimli yiiziinde onceki l~lk sonmeye ba~laml~tl. "Dinle" dedi "dondiigunii ogrenince Marietta kimbilir ne yapacak? Kimbilir sevin<;ten nasl1 havalara u<;acak? Ona ml gitmek istiyordun?" Oglu giiliimsedi yallllzca, mutlu olmak isteyen, ama gizli bir engel nedeniyle olamayan birinin goriinii~ii vard1 yiiziinde hep. Anasl anlayarruyordu, niye oturuyordu oyle, niye gerilerde kalan aynh~ goniinde oldugu gibi hiiziinliiydii sanki? Artlk donmii~tii, oniinde yepyenibirya~am, sayilamayacak kadar <;oktasaslZ giin, birlikte nice giizel ak~am, daglann otesinde, gelecek yillann sonsuzlugunda yitip giden, tiikenmez birgelecek vardl. Ufukta ate~ panltl1anmn belirip de onun da orada oldugunun kanll kahntl1ar arasmda, gogsii par<;alanml~, klplrdamadan yerde yattlgmm dii~iiniilebilecegi tasah geceler bitmi~ti arllk. Sonunda donmii~tii, daha biiyiimii~, daha yakl~lk1l olarak,ne sevinecekti Marietta. Yaklnda bahar ba~hyordu, kilisede evleneceklerdi bir pazar sabalu, <;ansesleri ve <;i<;ekler arasmda. Ama niye solgun, dalgm dUlllyordu, giilmiiyordu da, niye <;arpl~malan anlatrruyordu? Peki

pelerin? Ev.b6yle SlCak oldugu halde niye srrtllldan <;IkartIlliyordu? Yoksa alttaki iiniforrna yrrtI1ml, <;amura bulammtl da ondan mlydl? Ama anasmdan, ne vardl anasmdan utanacak? AcI1ar sona erdi derken, hemen yeni bir tasa <;IkmltIortaya. Kadlmn biraz bir yana egihni sevimli yiizii, kayglyla bakIyordu ona, karl <;lkmamaya, biitiin isteklerini hemen anlamaya dikkat kesilmi~ti. Yoksa. hasta Illiydl? Ya da yalmzca hlrpalanml, gii<;siizmiidiimutii? Niye konumuyordu, niye anasma baklllyordu bile? Ger<;ekten de oglu baklllyordu ona, dahasl, sanki bir eyden <;ekiniyorrnu gibi, goz goze gelmekten ka<;lillyordu. Bu arada iki kii<;iik kardei hi<;konumadan, tuhaf bir akInlIkla ona bakIyorlardl. "Giovanni," diye mrrI1dandlsonunda kadm, kendini tutamayarak . artIk. "BuradasmartIk! 'BuradasmartIk! Dur sana kahve yapaynn imdin Mutfaga seyirtti. Gio~anni kendisinden <;okdaha kii<;iikiki kardeiyle birlikte kaldl. Sokakta karI1asalar birbirlerini tamyamazlardl, iki yIlda oyle degimilerdi ki. Simdi sessizce birbiderine bakIyorlardl, soyleyecek soz bulaIlliyorlardI, ama arada sanki unutmadIklatl eski bir at).lama uyannca ii<;iibirden giiliimsiiyordu. iteanalan. donmiit~,itedumam tiiten kahveyle birlikte kocaman bir dilimkek getirmiti:Fincambir.dikite boalttl, keki zorlukla <;ignedi. "Niye? Sevmiyor musun artIk? Bir zamanlar baythrdm!" diye " sorrnak istedi anaSl, ama keyfini ka<;lrmamak i<;insustu. "Giovanni," dedi'bununyerine, "odam gormek istemez misin? Yeni bir karyola var, biliyor musun? Duvarlan badana ettirdim, lamb a da yeni, gel de gOr... ama pelerini <;Ikartmayacak .lmsm artIk?. gormiiyor musun, ne slcak?" Asker yamt vermedi,ama iskemleden kalktp yan odaya gitti. Davramlannda biiyiik bir yavahk vardI, sanki yirmi yamda degildi. Ana. Sl ouden kOup, giine$likleri a<;tl (ama sevin<;ten yoksun, kiil rengi bir lIk girdiyahnzca). "C;:okgiizel!" dedi delikanh CI1lZ cokuyla, eige vanp yeni ebir yalan, pml prrIl perdeleri, bembeyaz duvarlan goriince, her ey yepyeni, tertemizdi. Anasl, yatagm yine yeni, prrI1 prrI1 ortiisiinii diizeltmek i<;inegildiginde, gozlerini onun<;elimsiz omuzlanna <;evirdi, anlatllamaz' bir hiiziinle doluydu bakIl, kimse goremezdi bu hiiznii. C;:iinkii

Anna ile Pietro arkasmda duruyorlardl, yiizleri lSlllSrI, biiyiik bir mutluluk, yenilik beklentisi i<;indeydiler. Ama hi<;birsey olmadl. "<;ok giizel! Eline saghk ana," diye yineledi delikanh, bu kadarla kaldl. Oziicii bir konusmayl sonu<;landlrmak isteyen biri gibi, gozlerini kayglyla oynatryordu. Ama ozellikle de, belirgin bir tasayla, pencereden, gerisinde birinin aglragrr gidip geldigi yeSil tahta parmakllga bakryordu. "Sevindin mi, Giovanni? Sevindin mi?" diye sordu anasl, onu mutlu gormenin sabrrsrzhglyla. "Evet, <;ok giizel," diye yamt verdi oglu (amaniye inat ediyor, pelerini <;rkartmlyordu?) <;ok biiyiik bir <;aba harcayarak giiliimsemeyi siirdiirdii. "Giovanni!" diye yakrrdl kadm. "Neyin var? Neyin var Giovanni? Birseyler gizliyorsun benden, niye'soylemekistemiyorsun? 0, dudaglm lSlrdl, bogazma bir sey trkanmlS gibiydi. "Ana," dedi az soma, donuk bir sesle, "ana gitmek zorundayun Simdi." "Gitmek zorunda mlsm? Ama hemen doneceksin degil mi? Marietta'ya gidiyorsun degil mi? Dogru soyle, Marietta'ya nu gidiyorsun?" aClyIduyumsamaya baslasa da, saka yapmaya <;ahSlyordu. "Bilmiyorum ana," diye yamt verdi 0, aym boguk, buruk sesle; bu arada kaplya dogru gitmis, kiirk beresini alnustr bile "bilmiyorum, ama Simdi gitmek zorundayrm, 0 adam bekliyor beni." "Soma doneceksin degil mi? Donecek misin? iki saate kadar donersin degil mi? Giulio amcanla yengene de haber salacaglm, diisiin ne sevinecekler onlar da, yemekten biraz once gelmeye <;allS ..." "Ana," diye yineledi oglu, baska bir sey dememesini, susamaslm, aClYIarfrrmamaslm ister gibiydi. "Gitmek zorundayun simdi, 0 adam bekliyor, yeterinden fazla sablrh davrandI." Soma yiiregeisleyenbir bakrsla baktr ona. Kaplya yaklastr, hilla sevin<;likii<;iikkardesleri sokuldular yanma. Pietro, abisinin ne giymiS oldugunu gormeki<;in pelerinin etegini kaldrrdl. "Pietro! Pietro! dur ne yaplyorsun? Brrak Pietro" diye bagrrdl anaSI, Giovanni'ninofkelenmesinden <;ekinerek. "Yapma!" diye bagrrdl asker de, <;ocugun. davramSllll goriince. Ama artrk is isten ge<;misti. Gok mavisi <;uhanmiki yam, bir anllgllla aralanmlstl. "Giovanni, gUzelim benim, ne yaptllar boyle sana?" diye kekeledi

ana, yiiziinii elleri araSllla alarak. "Giovanni kan bu!" "Gitmem gere ana," diye kekeledi 0 ikinci kez, umutsuz bir kararbhkla. "Yeterince beklettim onu. Ho~<;a kal Anna, ho~ka kal Pietro, Tannya emanet 01 ana." Kapldaydl artlk. Riizgar siiriikliiyormu~ gibi <;lktl.Sebzebah<;esini neredeyse ko~arakge<;ti, parmakllk kaplsllll a<;tl,kill rengi gokyiiziiniin altlllda, iki at dortnala flrladl, ama koye dogru degil, haylr, c;ayulann arasilldan kuzeye, daglaradogru. Dortnala gidiyor, gidiyorlardl. Bunun iizerine kadlll anladl, yiireginde, hic;bir ~eyin, yiizyillar boyunca bile dolduramayacagl kocaman bir bo~luk ac;I1dl.Pelerinin oykiisiinii, oglunun hiizniinii, ozellikle de sokakta bir a~agl, bir yukan dola: ~an gizernli ki~inin kim oldugunu, yeterinden fazla sabrrla davranan 0 ugursuz ki~inin kirnligini anladl.Gioval1ni'yi (sonsuzhiga dek birlikte gotiirmeden once)anaslyla helaua~slll diye eski evine getirecek, par. maklIgmardlllda dakikalarca ayakta, tozlann arasillda ac;bir dilenci gibi bekleyecek kadar bagl~laYlcl, sabrrh davranml~tl 0, diinyanm efendi-

si.

Vapurun alt kamaraslllda, havamn en giizel zamamnda; martuann suyun iistiinde keyifle m;tugu, uzaklann titredigi, riizgarlarlll uykuda ~oeuk nefesiyle estigi giinlerde kimseler olmaz. 0, en a$agwa iner, ceketini kanapelere atar, pantolonunun arka eebinden on bir bu~uklugunu ~Ikanp kanapeye brralm, kibriti itina ile paketin iistiine kor ve dii~iiniirdii. Diinyanlll i~ine kurdugu k6~kleri, apartmanlan, gazinolan, kadmlan ve kI~ giinlerini, ~oksevdigi ~oeuklan, kuslarl, kannealan, yaz geeelerini besteleyen kurbagalan, oltanlll ueuna takIlml~ giine~bahgl-

nl.
Alt kamaraya inen merdivende ~irndilik kimseler yok. Bintz sonra bir veyahut iki ki~i merdiveni yanya kadar inip birinei mevkiin d6~emesine ellerini dayayarak, a~aglya, donuk, keten bezlerinin 6rtiildiigii kanepelere bakaeaklar, tekrar yukanya, sleak yaz giiniinii tereihe gideeekler. Yahut da b~ka biri sakin ve sessiz, yorgun, arleta muztarip geleeek, ayakkaplarllli ~Ikaracak ve boylu boyunea bir tarafa uzanacak. Riizgar ve denizin sathl, alt kamaramn kine menek$e I~Iklanyla girer; beyaz tavanda bir vantilat6r g6lgesi halinde d6niip giderler. Sinekler burnuna, a~Ik kollanna, garip bir hazla a~l1Im~ve sulanml~ agzma girer, kanar; ellerini oynatmaya arzusu olmadlgl i~inyiizii~ niin ve burnunun adale hareketleriyle muan kovarm. Sinekleri dii~iiniirdii. Sinekler saniyede ii~ yiiz elli defa kanatlanm ~rrparlar, diye akumu~tu.a da saniyede ii~ yiiz elli defa hayatI sevmeye, birini ok$amaya; saniyede ii~ yiiz elli defa balll ~eye konmak i~in ~all~mIYOrmuydu? .. Birdenbire alt kamaraya inen merdivende bir adam peyda oldu. Altnu~ yaslannda vardl. Matru~tu. Elinde birtakIm paketler vardl. Fevkalade yorgun g6ziikiiyordu, fakat yorgun g6ziikenlerin 0 sanve milztarip c;ehresi kendisinde yoktu. Yorgun, fakat miitebessirn vememnunduo G6zleri tavandaki deniz, giine~, ve deniz a1emi g6lgelerinde dii~ii-

nen adamm ta kar~lsrna gelip oturdu. Derin bir of! c;ekti. Fakat bu of, hayat yiikiinu kaldlramayan insanlarrn ofundan ziyada, bu SlCakyaz giinunde istanbul denilen bu harikulade ~ehrin pis ve giizel sokaklarmda ucuz ~eyler araYIP da yorulmu~ insanlarrn sesiydi. Bir adah yorgunluk ofu!.. - Yorgunluk efendi oglum! Yorgunluk!.. Ya~ altml~ be~. Ne yaparsm? Yoruluveriyoruz artIk; eskisi gibi degil... - Buhavada yorulmayacak adam ancak c;ocuk olabilir beybabaclglill. - Hararet otuzu asml~. Bilmem, gazete oyle yazlyor. - Besbelli. Ku~ uc;maz bu havada. - Ama bu sinekler hi<;yorulmuyorlar. - Bir yerde okudumdu efendim, saniyede uc;yiiz elli defa kanatlar1lll <;rrparlarmI~. Boceklerin adale kuvveti bir harika imi~ beybaba. Bir gramhk bilmem ne bOcegi iki yiiz gram aglrhgmda birdemir cetveli <;enesiyle tiltar kaldmrml~ ... - Dogrudur. Kanncalan gormez miyiz. Neleri kaldmnazlar? Kendilerinde ne agrr yiikleri ... 0 ne kuvvettir? Bir muddet sustular. - Nerede ikamet buyuruluyor? - Burgaz'da efendint - Fena ada degildir. - Manzara itibariyle evet, efendim. - Hakkllllz var. Bilirim. Konu~acak adam bulmak zordur. RumcaSlda pek bolmu~ derler. Bir vakitler m(lhdum bendeniz bir yazlIk oturmu~tu. Bir ay ~ehre inmarni~ biraz kilo almaya c;ah9ml~tI.Geldigi zaman 0 sessiz, agzlIlJ bWak a<;maz okadar <;okkonu~uyordu ki bizimle ... "Nu bu hal Nurettin?" derdik. "Bir aydlr Tiirk<;e konu~madlm beybabaclglm," derdi, "ne.yapaYlill?" Genci uyku bastmyor. ihtiyar son memuriyetinden Canakkale'den Ankara'ya athyordu. Bu aradatekaut maa~l almak i<;inbugiin indigini, oteberi i<;inbiitiin c;ar~lYI ezdigini soyled!. Gen<; adam zamag ill, hadiseleri, vakalan ve ihtiyann giiniinii bir film ve my a havaslyla dinlemekten ziy:ade seyre dalrm~tl. Vapurun bir iskeleye yana~tlglill, tavandaki l~Iklarm bir sabun kopugu C;ltIrtlslylasondiigunii ve alt kama" ranm birdenbire karanp serinledigini duymadl.

lhtiyar, "Allahmsmarladlk.!" dedi, silindi gitti. Yatan ve yaliuz kalan adama oglu Nuiettin'i, kIzl Kevser'i, <;anakkale'deki siper muharebesini, madalyayI,Ankara'daki memuriyetini, Mahmutpa~a'yl ve damatlarlm blrakml~tl. Yatan adam Kmahada'da ak~am giine~inin i<;indeyanan kuleli bir ev goruyordu. Yoku~un altmda ihtiyar adam gozukUr gozukmez ku<;Uk <;ocuklar ko~u~uyorlardl. Elindeki paketlerin birinin i<;inde<;ukulatalar vardl.Otekinde bir siyah gozluk. Nurettin'e hediye;gene aym paketin i<;inde ne var bilin bakaylm? - A. .. Mayo ... Ay negiizel, ne cici ~ey bu! Terliklerlni giyiyor. Sarm<;tan su <;ekilmi~tir. Ayaklanm y1klyor. Bogai;'m ~lklanmgoren pencerede ihtiyar adam, altml~ senelik omrunu altml~ be~ saniyeye indiren bir my a i<;indekendisini yemege <;aglrmalanm bekliyor. Hediyeler unutulmu~tur. Yalmzllk. ve ihtiyarhk bir gemi hlrslyla me<;hul yola duzU1mu~tUr. - Efendibaba, efendi baba -diye sesleniyorlar-, haydi yemegeL Efendi baba, a<;lk. encereden u<;up gitmi~tir... p

Kamyon, ZincirIi Han'm dar ve basIk kaplsmdan, yan duvarlara siirtiiniip slvalan dakerek ve iizerine bagIanml' sepetlere <;uvallan dart tarafa flrIatarak IkIna sIkIna <;lktI.SofOr bir eliyle direksiyona yaplml, dart metre geniIigindeki sokagm karl tarafmdaki berber diikkfuIlanna girmeden sola manevra yapabilmeye ugralyor, 6teki eliyle de agzma peynirlipide tIkIyordu. Toz, <;amur, benzin, makine yagl tabakalarmm altmda elbisesinin ve yiiziinun rengi pek belli olmayan ofor yamal?;Iarka tarafta durmu, iki yana koarak of6re: "iIeri!.. Geri!.. Yana!.." diye iaretler veriyor, bir taraftan da sogan ekmek tIkImyordu. Kamyon, i<;indeki yirmi iki miiterisiyle beraber sokaga <;IkIpbiraz ilerledikten soma durdu. Uzaktan dogm koup gelen bir <;ocukIa, otomobilde heybesini bacakIarrnrn arasma alrnl degirmi sakaIh birisi fiskos edip konumaya baladilar. Arasrra duyulan "Bugday, veresiye defteri, inik, sekiz metre kara dirni ..." gibi sazlerden, izmir'e giden manifaturacmm ogluna diikkan idaresi ve k6yliilerle veresiye muamelesinin ekli hakkmda son talimatI verdigi ,anlaI1tyordu. ikide birde sabrrslZhkIa arkasma d6niip bakan ofOre bir baml <;evirip: "Dur azlcIk ... patlamadm a!.." diyor; soma gazIerinimiiterilerde de gezdirerek s6ziiniin yaIillZ ofore degiI, baka sabrrslZlanan varsa onlara da dokunur oldugunu anlatmak istiyordu. Bu slrada, slrtmda eski bir heybe ile <;okgen<;bir k6ylii otomobiIe yakIatI; tereddiit eder gibi bir miiddet of6re baktIktan soma: "izrnir'e rni?" diye sordu. "Oraya! .." "Beni de ahr rmsmlZ?" "Yeryok!" Delikanh hemen arkaslll1 dondii, uzaIdamaya baladl. Fakat oforun penceresine dayanarak ona birtakIm eyler havale eden esmer, uzun boylu, srrrm gibi inceImi boyunbagh birisi arkasmdan baglrdI: "Gel buraya! Hey ... DelikanIl!.." .

Koylii dondii. Esmer, uzun boylu adam ofore: , "Ne diye yer yoknlU, arkada bir yere si!umltIr!.." dedi. Bu adam kamyonun sahibi idi. Sofor yiiziinii bumturarak indio Delikanhdan yanm lira pein aldl. Soma, arabamn arka kapaglm geveterek egri bir ekle koyan ve iizerine e;ullanm seren oteki koyliileri slkItInp, yeni gelene bir yer ae;tl. Zaten dizleri iizerine e;omelerekancak slglabilen yolcular hem; "ohnaz, buraya ne slgar!"diye soyleniyorlar,hem de her setre pantollunun emrine itaate ah1kbir taVlrla birbirlerini iterek yer ae;lyorlardl. Gene; koylii bir kIylya e;6meldi, heybesini altma aldl ve kamyon, hlzla bir sarslldIktan soma yiiriidii. Sof6riin yamnda oturan siyah elbiseli, giimii e;ere;eveli gozliik takml, yahca, siinepe tavlrh bir adam -Beyehir taraflarma dava toplamaya giden bir avukat,- balm arkaya e;evirerek! "Ugurlar olsun ciimleriize!" diye bagrrdl. ie;erdekiler hepsi birden aym sozii tekrarladl1ar. Konya'dan e;Ik1p Beyehir'e giden yolun balanglcmdaki dikyokuu trrmanmaya balaymca, herkes yanmdaki ile veya e;aprazlama ta obiir bataki biriyle lata koyuldu,birkae; kii yalmz clgara ie;ip dumamm savumyordu. Birbiri arkasma dizili tahta srralarda oturmaytp yanm lira eksigine en arkada yere e;omelen ve kamyonun iddetle sarsl1an bu kIsmmda ikide birde, balamak iizere alan uykulanndan firlatIlan koyliiler, cigara da ic;meyerek, bo gozlerle bak1lyorlardI.

Somadan gelen gene; koylii ilk defa otomobile biniYordu. Benzi sapsanydl. Bunun yansl ahmadlgl bir eyde hlZh hlZh g6tiiriilmenin verdigi heyecan ve korkudan, yansl da baka bir eyden geliyordu. Konya'ya bir saat otedem bir koyden olan bu delikanh otomobile binmiti, izmir'e gidecekti. Araba izmir'e gelince ofor yolculan selametlemeden ewel nedense yol parasmm iistiinii toplamak adetindeydi. Bunu gene; koylii de biliyordu, fakat ne yazlk ki oforiin bu istegini yerine getirecek vaziyette degildi. Yanmda be parasl bile yoktu. Mahsuller para etmeyince, vergiler 6dem;nez hale gelince, evde tuz, gaz tiikenip yerine yenisi konmaymca ogul babasml bir kenara e;ekmi: "Baba, ben gidip ehirlerde e;ahaylm. Bak, koyiin yansl gitti, iz-

mir'de<;ok i~varrm~. Fabrikalarda adamma gore yanm lira yevmiye bile veriyorlarrm~. K1~m burada kahp yiik olacag1ll1a, gidip ekmegimi arar1ll1, harman zamanmda gene gelir, tarlada <;all~mm.." demi~ti. ihtiyar babasl akh ermedigi ve fakirlikten soz soyleyemez, fikir ortaya atamaz hale geldigi i<;inpeki dedi. Ve on sekiz ya~mdaki delikanh, bundan ewel izmir'e gidip g~lenlere akIl dam~maya gitti. izmir'e gitmek i<;in ewelil Konya'dan otobiise binmek lazlmdl. Bey~ehir, Karaaga<;, Odemi~ iiZerinden iki ii<;giinde vanhyordu. Yol parasl be~ lira idi. izmir'e varmca hem~erileri bulup otesini onlardan ogrenmek laz1ll1dl. Delikanh bunun iizerine yol parasl tedarikine <;lktI.Fakat evindeki eski bir <;ifteye bir liradan fazla veren bulunmadl. Be~ lira gibi miihlmbir parajI koyde bir araya getirebilmek, bir hafta ugra~tlgl halde, mfunkiin olmadl. Ne yapacagml ~a~lrrm~birhalde iken bakkalm ogluna rastladl. Bu <;ocukbir zamanlar babasmm yanmdan ka<;lp~ofor muavinligi yaplll1~tI. Kendisine akIl ogretti: "Dlen, sen deli misin? Otomobile de para ml verilirmi~? .." dedi ve ona, ~of6re yar1ll1lirayl pe~in verdikten sonra bir daha be~ para vermemesini, izmir'e yakla~tIklan zaman usulca arkadan atlayarak tiiymesini ve izmir'e yayan girmesini soyledi. Yalmz ~unu da ililve etti: "Amanm tetik aI, tzmir'e girmeden otomobili durdurup yol parasml toplarlar. Sen daha ewel atlamazsanyandIgm giindiir. Soforler seni yatmp suyunu <;lkarana kadar doverler, iistelik de don gomlekten gayri ne varsa ahrlar ..." i~te bu on sekiz ya~mdaki koyliidelikanhsl, cebindeki ellikuru~u pe~in verdikten sonra, boylece on paraslZ otomobile binmi~, izmir'e amelelige gidiyordu. Yolculugun ikinci giinii ~amma dogru gen<;koylii oldugu yerde rahat oturmamaya. ba~ladl. Yola <;lkalldan beri a<;tI.Koyden beraber aldlgl azlclk yufkaYI dahabiner binmez yemi~ti. Yanlba~mda kuru ve siyah bir ekmegi aglr agrr geveleyen koyliilere yutkunarak. bakIyor, sanki ba~l doniiyormu~ gibi gozlerini kapayarak kafasml kamyonun sarsIlan tahtalanna daYIyordu. Sonra birdenbire irkiliyor; yerinden azlclk dogrularak one, ofore babyor, tekrar SIkI~tIglyere biiziiliiyordu. i<;inde, otomobil ilerledik<;e biiyiiyen bir korku ona arasrra a<;hgllll unutturuyor, yahut a<;hklakan~lk onu sersemletiyordu. izmir'e yakla~-

bklanm yolculann konu~malanndan anlaml~b. Fakat ne kadar yakla~blar? Atlayaeak, ka'taeak zaman geldi mi? Eger daha 'tok varsa bu Allah'm daglarmda geee yansl yolu bulae~k, buralarda nasll geeeleyeeek? Ya eandarmalann eline dii~erse?. Ya ~ofOr parayt vermeden atlaylp ka~lgml karakola haber verirse?. 0 zaman eandarmalar kel1disini dovmezler miydi? Aeaba eandarmalann dayagl ml daha k6tii idi, ~of6riin dayagl ml? Belki otomobildeki mii~terilerden biri merhametli 't1kar da bunu dovdiirmezdi. Fakat bu kadar adamm i'tinde rezil olmak vardl. Dstelik gomlekle kalacaktl. Bu klhkta lzmir'e nasl1 girer, hem~erilerini nasl1 arardl? Atlamaktan ba~ka 'tare yoktu ... Fakat atlamayt nasl1 beeereeekti? Kamyon, arkasmda ablml~ bir pamuk gibi bir toz ytgml blrakarak ko~uyor, dar doneme'tlerde, i'tindekileri bir yandan bir yana flrlatarak, klvnntl1ar yaplyordu. Bir'tok defa gordiigii halde hi't i'tine binmedigi bu aeayip ~ey,'tlkardlgl giiriiltii ve insam sersem edenhlZlyla, eigerlere ve beyne dolan sleak benzin kokusu ile birdenbire korkun't bir klilk alan bu makine ona anla~llmaz bir iirkeklik veriyordu. Buara toz, giiriilfu ve siirat karga~ahgl i'tinde dumanlanan kafasmdan, bozuk bir riiya ~eridi gibi, koyti, kendisine anlatl1an tzmir'in hayalinde yarattlgl vuzuhsuz ~ekil1eri ~oforiin benzin kokulu, Bey~ehir'de inen g6zliiklii avukatm siyah eeketinden firlayan SISka ensesi ge'tiyordu. Araslra otomobil herhangi bir sebeple yav~alar gibi olunea delikanh yiizlinde zaptedemedigi bir deh~et ifadesiyle yerinden firhyor, "aeaba duraeak nu? Para toplamaya ml ba~layaeak?" diyor; arab a tekrar hlZlamnea derin bir nefes alarak yerine 'tekiliyor ve atlamak i'tin kati karanm veriyordu. Fakat nasl1 atlayaeak? Bu kamyon, bu gitgide goziinde biiyiiyen, biitiin hislerine, all~amadlgl ve eziei tesirler yapan korku makinesi kendisinibir klska't gibi yakalaml~tl. Buradan kurtulmaslna lmkan oimadlgllll samyordu. Gozleri alev alev olmu~, dort tarafina baklmyor, etrafmdaki koyliilerin, 6n slralannda oturan efendilerin hep kendisine bakbklarml, biraz kumldasa yakasma yapl~aeaklarml zannediyordu. Alnmdan yanaklarma clogru terler aklyor ve ~akaklarmdaki ayva tiiylerini lslatlyordu. Otomobil birdenbire yilVa~ladl. Yolun sol tarafi sarp bir kesme idi ve sag tarafta, iki minare boyunda biryar, esner gibi agzlill a'tml~b. Yol birdenbire darla~1Yordu. Motoriin hafifleyen giiriiltiisii arasmda a~agl-

dan dogru gelen bir su ~lflltlSl duyuluyordu. Heniiz ta~ bile do~enmemi~ olan.~osenin bu lGsnima <;okIneve kayma tehlikesi bulundugui<;in yolcular burada yayan yiiriir ve otomobiller yava~ yava~ ilerlerdi. Bunun i<;inotomobili tamamen durdurmadan ~of6r ba~1ll1arkaya <;evirdi
ve:

"Haydi beyler!" dedi. Birdenbire arka tarafta bir herakat oldu:. delikanh, gozleri donmii~, korkudan titreyerek kendini dl~anya, yolun iistiine frrlattl. Fakat daha durmamI~ olan otomobilden bu tersine atlaYl~ona muvazenesini kaybertirdi; oldugu yerde birka<; kere dondiikten soma a~agl bo~a gittive eliyle <;ahlara tutunmaya <;ah~arak, kafasl sivri ta~lara <;arpa <;arpa ve arkasmdan aClbir hl~lrtlile akan topraklar ve ufak ta~larla birlikte, yardan a~aglya, ~iIndi ~lflltlSl daha <;okduyulan dereye yuvarlandl.

Gen<;ligimden bu yana, hi<;uyumayanlann hi<;ya~lanmayacaklanna ili~kin k~kular aklum kurcalardl. Belki de zaman sadece amI arIa su yiiziine <;Ikabiliyordu, kendi kendimle kar~l1~tlglmda bile ~a~mp durakslyordum,sabahlan uyamr gibi uyandlglmda biliyordum ki, bir ba~ka gun, bir ba~ka ya~am, bir ba~ka kar~l1a~ma daha u<;up gitmi~ti. Ba~kalanmn varhgl ya~amaktan ve zamandan ka<;mak i<;irl ir fJ.rsattlve bu b frrsatl6ylesine bUyiik bira<;hkla anyordum ki, gecenirl ilerleyen saatlerirlde bile huzur bulaffilyordum. Geceleri karanhkta, bu duygunun varhgl beni sarmahyor, ve sanki dirlleyicirn varmw<;asma konu$maya zorluyordu beni ve kendi kendimle iyi anl~lYordum, <;unku gUndiizler ve yanda kesilmi~ s6zcukler ba~kalarlyla surdurdugum s6yle~ilerirl ertesi gun de surecegi gUvencesini ve dinginligi veriyordu bana;. ben de bu arada yalmzhgum besliyordum. Ger<;ekten de 0 yillarda zaman, sadece uyursam ya da ge<;mi~idu~unursemsu yiizune <;ooyordu. Bu ikisi zaten bir tek ~ey ediyordu, <;unku bu du~uncelerden slyrllmamla -uyan~ mamla- birlikte yUz yiize geidigirn l~Ikve de ~irndiki an bende aym urpertiyi yaratlyordu. Dunyaya yeniden d6nmek benim i<;inher sefer bir yenilik oluyordu. Az uyuyan ki~iler olan ya~ll1ann, uyanIk ge<;irdikleri saatleri, hele hele 0 seher zamam saatlerini, ge<;mi~eyolculuk yaparakge<;irdiklerine bir turlu irlanaffilyordum. UyanIk olmak, du~unmek, ya~amak, l~lgl beklemek ve huzursuzlanmak anlanuna gelir. Ya~h ve zamanm akl~ma ah~Ik insanlar olabilirler, ama onlann katlla~ffil~ duygulannm ve kahnIa~ffil~kanlann ya~amm darbesirle ve <;aIkantlsma daha fazla gereksirlme duyuyor olmahdrr. Bu ya~am yiizlerden ve nesnelerden olu~mu~tu; gUriiltUler, sesler onun bir par<;aslYdl;ya~am bitip llikenmek bilmeyen bir kar~lla~ma, ge<;mek bilmeyen bir devinimdi. Buna susanml~bile 01sa, uysalhga ge<;i~ kendirri amlara terk etmek nasll bir ~eydianlayave ffi1Yordum. Bu, zamam ve 6lumu hissetmek anlamma geliyor olmahydl.

Bana gelince, en uzak amlar bile bem yeni bulular gibi yakahyorlardl. Oylesine canlI amlardl ki bunlar bem yeniden imdiki ana talyorlardl. En ilginl; olay -ki slk slk yalyordum bunu- bir davraml, bir rengi, bir sesi daha once de -kimbilir ne zaman- gordugiimu, iittigimi, ama bunun c;evremdeki nesnelerden degil benim kendi bilincimden kaynaklandlgml aYlrt ediyordum. Bu kuku, yeryiiziine k6k sald@nu duyumsatan bu kesir1lik karlslnda dingin bir heyecan duyuyordum, amabu duygular dogasl geregig6zlerim ve bedenim karlsmda smlrh bile olsa, u kac;amaklIgi ic;erisinde bile bem insani bir karuama gibi sarsabilirdi. Her zaman beklenmedik olan bu uyamlarda gerc;ekten de bir bakasmm, bir arkadam ya da heniiz belli olmasa da yaklllda arkadallll olacak birinin.vathgr hissediliyordu ve suskun bir bic;imde yamnuzda yiiriiyor ve bize bakryordu. Soylenmedik sozler birkiivetin ic;indeki suyun dibinde goriinen bir nesne gibi amn dibinde g6zden yok oluyorlardl ve 0 uzak, yakalanamaz g6riintiiye degebilmek ic;in eli uzatmak cesaretini g6stermek yeterliydi. Bu, 6zellikle havarun bize kadim belirliliklerini getiren 0 beklenmedik veserin iirpertileriyle dolu oldugu mevsim degiinI1erinde yaaruyordu. Bu gec;mi, bu iirpertiler bana 6rnriimiiuzatrYOl:l1:lugibigeliyordu; sanki arun krsahgl ve uc;uculugu altmda zaten banaait alan, benim anunsamam gereken bir hazine yiiklenmi gibi bir duyguya kaplhyordum. Bu nedenle bazr nisan ya da ekim gecelerinde uzun uzun konuup dinlendikten soma eve ya~ltun bir dostla d6nerken vedalamaYl geciktirmenin keyfi hiC;bireyde yoktu bence. Susuyorduk ya da degi. ik eylerden konuuyorduk; curz lrklar, yankrlar, uzaktan gelen sesler havanm ic;inde kaylp gidiyordu. Catuarlll sivri k6eleri, hatta bazen bir agaclll dallan arasmda Ylldrzlar goz krrplyordu. Tuhaf bir oyunull parc;aslymIc;asmaay doguyordu: Evler ya da nehrin otesindeki tepelerin iistiinde g6lgeler diiiiriiyor, lIgl agac;lann dallanna c;arplp krruiYor, gokyiiziinden talyordu. Arkadalm susuyor, duruyordu; ben buna benzerbaka gecelere ait kokularm, duyularunlll, tenimin iizerinden akrp gec;tigini duytimsuyordum. Akamlardan bir akam ay, tepenin doruk noktasmda doguyordu. Uzaklardaki minik agac;lar kapkara; ay, dolgun ve kocamandl. Dur-

duk. Ben, "Her y:tl, eyIiilde ay aymdIr, ama bunu hie; ammsayamam. Aym renginin san oidugunu sen ammsIyor muydun," dedim. Arkada~lill, aya bakIyor ve dii~iiniiyordu. Bana gere;ekten ayI hie; b6yIegormem~im gibi geliyordu, ama gene deagzlillda, ayia birlikte kadim, e;OCUkSll eylere veda etmenin tadlm duydugum ie;in ~oyle bir dedim: "Bu tam bagbozumu ayI. <;:ocukken Uziim salk1mIanm aym yaptlgl ve olgunIatlrdlgml dii~iiniirdiim." - Bilmiyorum, dedi arkada~Im. Benim ie;inhep aymdlr. Drperti beni terk etmi~ti ve ay, 0 bagbozumu Iezzeti ile biz ikimize, tamdlglill yeniden buldugum bu iki yaratlga bak1yordu. Ve bu yaratlgm, bu ki~inin, gene; oidugum iC;ingee;mi~ini onemsemiyordum, ona dogru yiiriiyebilir, anunia her zaman var olmu~ alan ve asIa ya~Ianrnayan 0 tath yaz kokuIari arasmda konu~abilir ve tepeye, agae;lann oraya dek tlrmanabilirdim. Arkada~lill susuyordu ve ben imdiden yarm, giinein altmda, gecenin de canh oldugunu kesinkes bilmenin hazzlm ta1}'acaglml dii~iiniiyordum. Boylece 0 giinler de kendi yenilikleriyle, ama tekdiize, serin giinler olarak gee;ip gidiyorlardl. Onlann bu gosterili yigitliklerini giiniin birinde duragan bir anI olarak gorecegimi heniiz bilemiyordum.

Simdi Neveserdiyorum ama, onu ilk defa, Feneryolu'na ta~mdlglmlZ bir bahar, uzun Kalaml~ iskelesine yana~ml~, yolculanm beklerken gordiigiim giin, bum una arap harfleriyle yazllml~ ismini - nev ile eser biraz biti~ik mi neydi? - Nevasir diye okumu~tum. Okuyabilirdim de; ben 0 zamanlar kac; ya~mdaydlm, boyle bir cariye, bir halaylli:, sanki bir Cerkes ismini ta~lyan 0 kac; ya~mdaydl? Yenikoy'deki eni~temin Ciftehavuzlar'da oturan teyzesinin, Yenikoy'e her misafir geli~iride ilk "nasllslmz?", "iyisiniz in~allah"lardan soma, sanki bu sozlerin deVan11imi~c;esine, "Kalaml~'la ml geldiniz?" ciimlesiyle sordugu ve benim heniiz gormedigim ic;inhayalile~tirdigim Kalaml~ demek burasl, bu, Bogazic;i'ne benzemeyen kIyIlar, ic;inde bahklarm oraya buraya gidip geldikleri goriinen berrak denizi, meger ne de uzun iskelesiyle ~u koyve "Kalaml~'la ml?" derken herhalde "tahtmda miistetir" olarak soylenen vapur da, bu, Bogazic;i vapurlanna benzemeyen, uskurlu degil de yandan c;arkll vapurdu. o giin, Neveser'in her iki narin teknesirIin parlak.slyah, kar~lffidaki davlumbazmm giine~le pml pml bembeyaz boyasl, salonun, yan kamarasmm iki yana intizamla aynlml~ eflatun rengi, piiskiillii perdeleri, guvertesinin yeni gerilmi~ ak reknesi, al bayragl, her yeri, her ~eyi, tamirdp yeni c;Iktlgml belli ediyordu. Kanarya sanSl bacasl, gokyiiziiniin temiz maviligini, kI$m biitiin yagmurlan, karlanyla Ylkamp annml~ ~u bahar giiniinii kirletmemek isterrni~ gibi, -bir giizellik kar~lsmda biz nasIl susarsak? dumamm ttituyordu. Bembeyaz davlumbazm iistiine yelpaze ~eklinde ac;Ilml~ delikler, muntazam ~ualariyle oraya oyulmu~ bir dogan giine~ resmiydi de sanki. Siirrne iskeleden gec;erken, 0 deliklerden daha iyi gordiigum krrmlZl siiliigen boyah c;arkI, kayIkhanelerdeki gibi serin ve ye~il bir lo~luk: ic;inde; hareketsiz, bekliyordu. Girdigirn orta salonim tavamnda, yaldlZh siislerinde, piiskiillii perdelerinde, gec;ml~ bir devri hatrrlatan oeski zaman zarafeti vardI. Yeni vapurlannki gibi c;ifter Cifter kar~lhkll degil de biitiin

salonu gepe<;evre dolanan, aynca ortada dabir kISlm bulunan, iizerlerine tertemiz kIhf ge9irilmi~ kerevetimsi oturma yerlerinin en diptekine iyice g6miilerek oturdugum zaman, 90k iyi hatlrhyorum, ayaklanm yere degmemi~ti. 0, ~imdiki vapurlar gibi, iskelelere ate~ ahrcasma yana$lp kalkmlyor, hareket saatinden daha ewel gelip i9indekileri lstanbul'a indirmek hizmetini gordiigu ~u sahile serpi~tirilmi~ ko~klerden 9lkacak yolcularml, 0 giin i~ bahanesiyle veya havaJl giizel goriip ~ehre inmeye niyetlenmi~ olanlan sanki ewelden bilip bir bir bekliyor, kimseyi ko~turmuyor, kimseye vapur ka9rrtll1lyordu. 0, ~imdiki gibi, etrafa tela~ veren zilsesleriyle degil, yolculann arkasl kesildikten soma, iskele memurunun diidiigunii ottiirmesi, 91macmm siirme iskeleyl geri ahp halatl geri vermesi, kaptan kopriisii iizerinekondurulmu~ 0 bir 9itf kameriyenin birinden tath bir 9mgrrak sesi halinde gelecek emirle nilIayet 9arklann sulara ~oyle bir dahp l;1kmasl, yemye~il sulara bir daha dahp 91kmaslyla, her ~ey kendi marifetlerini gostermek istermi~, 9arklar sulara oyle dahp 9lkmak, diimen oyle eda ile kIvnlmak ve 0 ince burun sedef rengi kopiigunii hilsl1 etmek istenni~ gibi, harekete ge9iyor, artlk vazifelerini bitirmi~, diidiigunii ottiiriip cebine koYlllu~ iskele memurunun, siirme iskelesini yine geri alml~ 91macmm selametleyici bak1~lan altmda iskeleden ayrl11yor, Moda'ya dogm oyle sessiz siiziiliiyordu. Moda'dan binen lngilizleri de aldlktan soma, kflh bir sisIi sabah i9indeki, kflh tek bulutsuz, 9ividi bir gok altmda lstanbul'u bir an ewel gozoniine vermek ister gibi, aga91an sanki denizi seyretmek iizere egilmi~ Moda burnunu doniiyor, tenha bir sayfiye iskelesinden, yan YIkIksurlatl halfl ayakta bir tarih ~ehri kar~lsma 900veriyordu. Ak~am dondiigiimiiz zamansa, 0 burnun biitiin giin denizi seyretmekten bIkmall1l~, denize daha da doyamaml~ buldugumuz aga91an altmda ~imdi dola~anlar, utler, dadllanyla 90cuklar oluyor, onlar bizi,biz onlarl seyrediyorduk. Bense Neveser'le lstanbul'a her inip donii~iimde onun her yerinin, her ko~esinin zevkine ayrl ayn vanyordum. Bir sabah, beyaz yagh boya tavalllnda giine~ vurmu~ bir deniz pawasllll titrer, iirperir buldugum alt salonunu brrakamlYor, orada, 90cuklugumun yah tavanlanlll anarak, ye~il sularla ylkanan lomboz canIlarmda bir akvaryum hayalederek hep tenha bir serinlikte seyahat ediyor, bir ba~ka sabah,

orta salonun mustatillesmis, perdeli bir penceresi 6niinde, -uskursuz pupanuz denizde hie:; arsllltlslZ siiziiliirken.- agrrbaslI yolcuIarlll konuss malanna kulak misafiri oluyor, e:;oguzaman, hep yeni yIkanm1S, hep temiz, yine temiz tentelerin g61geledigi gUverteye e:;ooyor, bayrak diregihe en yakm slralardan baslaYlp <;arklarlllpembeyaz k6piik ettigi sularlll, iki yammdan,o k6piik flsI1tI1anyla kansIk akISllll dinliyor, orta slralarda, bu sefer <;arklann denize dallp <;ooslan, makinenin muttarit gliriiltiisiiyle birlikte, istesem, bana bir ninni oluyor, daha u<;ta, birinci mevki giivertenin, denizin iistiine <;Ikanbir balkon halinde nihayetlendigi kIsrmn en 6n srraslllda ise, artIk, incecik bumumuzun denize degivermesiyle sularlllikiye b61iiniisiiniin doyum olmaz seyrine dahyorum. Ve biitiin Neveser, sulapn yalmz bir kIsrmm, burundan baslaytp ortasina, oradan diimene, arkaslllda blraktlgl diimen suyuna Kadar bir durn mavi dalga bir beyaz k6pUk ciimbiisiihaline getirip ama yalnlZ kendinin begenip <;izdigibir huduttan dlsarl <;1kmayarak, fazla , fazla 0 hudut ruSllla k6piik damlalan serpip 6teleri diimdiiz, krrl$IksIi blrakarak Marmara'da yol ahyor, Miihiirdar'lll k6skleri, koca Haydar~ pasa Gan, derken Selimiye KIslasl, Harem, Salacak slrtlarl, bayrak direginin alemi prrIl prrI1,beyaz KIzkulesi 6niinden ge<;iyordu. Bir sahah Moda bumunud6niince eski asinalanm Hamidiye'yi, Mecidiye'yi, Berk'i Satvet, Peyk-i Sevket ile beraber, Cumhuriyet'in ilamndan sonra tekrar tamir edilmis, Haydarpa~a 6nlerine demirlemi~ buluyordull1. Ben, <;ocuklIIk hatrralanma kansmlS 0 kruvaz6rlerin _ Birinci Diinya Harbi slralarmda, Karadeniz'deki bir akin d6nii~ii Dolmabah<;e Sarayt 6niinden ge<;erlerken, zamamn padi~ahlill kara yaglZ bordalarnidan-birden fi~krrlVermi~salvolarla selamlayt~latlill diisiiniirken, hepsi denizmerakhsl tngilizlerin kalkIp donanmayl yakmdan seyredenler, aralarlllda tngilizce konu~anlar oIuyordu. Bir sabah Moda . bumunu d6niince, tstanbullimanma dostluk ziyaretleri yapmaya yeni yeni baslarm~ yabancl harp gemilerinden biriylekarsI1aSIyorduk. Bir sabah orta salonun aynalarlllda her zamankiyiiziim, baSlillda bir mektep kasketiyle g6riiniiyor, sapka kanunu <;1kmlS oluyordu. AyIar ge<;iyor, bir giin vapurumun bumuna adml -artIk her tiirlii yanh~ okumayI 6nleyerekten- latin harfleriyle yaziltyor ve yeni NEVESER yine eski nisan sabahlanna benzer bir nisan sabahI, yine eski haziran 6glelerini andrrrr bir haziran 6g1esi, yine eski eyliil aksamlarllldan farkslZ durgun

bir eyli.il ak~aml beni Kalaffi1~'tan K6pri.i'ye, K6pri.i'den Kalaml~'a g6ti.iri.ip getirmekle yine eskisi gibi 'devam ediyordu. Neveser, kah sevin<;libir imtihan d6ni.i~i.imi.in vapuru olmu~, Saraybumu'nu dolamp sanki dahil ~evkle Marrnara'ya a<;lhyor, Neveser kah mektep tatili gi.inlerimin beni, yeni <;1kml~ kitabl Bablali'den veya senesi tamamlamp bir eilde verilmi~ bir meemua koleksiyonunun mi.ieellitten -aeaba gi.izel eiltlenmi~ mi? CiIt istedigim gibi olmu~ mu?- almak i<;inistanbul'a indiren vapur oluyordu. KI~m onun gi.ivertesinin tentesini kaldmyorlar, "bu lodosta aeaba Kalaffi1~'a vapur i~ler mi?" di~e ~i.iphe ile K6pri.i'ye indigim bir ak~ami.istii kaptan Neveser'ini hareket ettiriyor, ben gi.ivertede paItoma sanlffi1~, ~imdi tente kalktl!i;I i<;in 0 kadar iyi g6ri.inen baeasmdan, bulutlu g6kyi.izi.ineartIk sahverrneye <;ekinmedigi dumanlarm bogum bogum fl~kIn~ml soma gi.ir bir sa<;demeti halinde uzaylp ri.izgarla daglh~ml seyrediyordum. Dzerirle Meum eden dalgalan her yeni~inde vapurumuz baeasml gururla kaldmyordu. B6yle lodos frrtmalannda Kalaml~ iskelesinin ueuna degil de yanma yan~lyorduk. (:lmaelffilZ kolumuza girerek iskeleye, ~u "sahil-i selamet"e ayak basmaffilZa yanhm ediyordu. Poytaz flrtmalarmda bu sefer karadan esen ri.izgann ~iddetiyle sularm, iskelenin bir babasma takabildigimiz halatl koparttlgl oluyordu. FlrtmaslZ, yagl~slZ, ama yine de soguk kI~ gi.inlerinde Moda'dan binen ingilizler salona girmiyor, gi.ivertede sert adlmlarla bir a~agl bir yukan dola~lyorlar, a~agl salondaki bizlerden ya~hlar, tepelerirlde bu gidip gelen toktoklardan sirlirlenerek lahavle <;ekiyorlardl. Derken bir gi.in tesadi.ifen elime ge<;enbir eski deniz salnamesinde vapurumuzun gen<;lik resmine, istanbul' a ilk geldigi zamanlarda denizi hep 0 ineeeik bumuyla ~imdikinden <;ok fazla -<;ocukken yaptl!i;Im gemi resirnlermm burunlanna mi.ibalaga ile kabarttlglffi sular gibi- ta isminin hizalanna kadar kopi.iklendirip dalgalar i.izerinde adeta bir futana gibi sekerken<;ekilm~ bir fotografma rasthyor, kenarlan dilimli 0 zamanki tentenesiyle meger onun bir zamanlar ne ~irirl, ne aear ~ey oldugunu daha iyi anhyordum. Zaten ismirlden de bellidegil miydi? 0, bir zamanlar sahiden "nev", sahiden yeni olmaml~ mlydl? 0 fotografm <;ekildigi gi.inden beri gi.inler, aylar,.ytllar ge<;mi~tibesbelli! Daha gi.inler, aylar, ytllar ge<;iyor, Neveser'in benim tamyabildigim karde~lerinden "Fenerbah<;e", "Haydarpa~a" <;i.iri.ige <;Ikanhyor,

Neveser yine ~ah~lYor, Marrnara'da bayragllll yine dalgalandmyordu. Ozamanlar ba~ka vapurlarm da giivertelerini orten tenteler kadml. maya ba~lamp ~imdiki tahta tavanlar yeni yeni yaplhyor, gittik~ artan yolculara kI~lll salonlar yetmediginden, bacalarm etrafl kapatIhp eski giiverteler cigara dumamna boguluyor ama, Neveser'e kimse ili~miyor, Neveser, Marrnara'mn riizgfmyla yine tentesini c;rrpllldmyordu. Neveser'in kaptam, biletc;isi, tayfalan, yolculan degi~iyor, her ak~am oniinden gec;tigimiz Moda burnunda gezinen c;iftler, dadilanyia dola~an c;ocuklar, yine eski sevgililer, yine eski dadI1ar, eski c;ocuklar olarak kahyorlar rmydl, bilmem. Onlan hep uzaktan seyrettigim ic;in bir rol degi~iminin farklllda olamlyordum ama, Kalaml~ iskelesinde goriiyordum ki, yolcularl kar~I1amaya gelenler degi~iyor, daha diinkii sevgili bir ~amiistii bir c;ocuk arabaslyla c;Ikageliyor, diinkii c;ocuklar delikanlI1a~lyor, koyun gediklisi sandalcilar her yaz biraz daha ihtiyarlaml~ oluyor, 0 koyda yeni yeni yapilan koklere yeni yeni evsahipleri, kiracllar,yeni yeni evliler yerle~iyor, eksiklerini nedensegec; fark ettigimiz eksilenlerden c;ok yeniler geliyor, Neveser artlk talebelik giinlerimin vapuru olmaktan c;1krm~,beni artIk i~ime gotiiriip getiriyor, Neveser artIk eksilenlerin araSllla kan~ml~ anneannemin "vapurda ii~iirsiin" diye elime zorIa verdigi, kolumda bir pardosii ile bindigim vapur olmaktan ~1krm~artIk tasarruf maksadlyla ikinci mevki bileti alarak bindigim, ama bu sefer de ikinci mevki yolculanna mahsus, burundaki 0 giivertesinin zevkini c;Ikardlgrm, halden anlm- vapur oluyor, ~ehrin Anadolu yakaslyla ili~igim kesildikten sonra,slcak yaz giinleri, bogucu cigara dumanlan ic;indeki m.asarmn ba~lllda Neveser artIk iskelelere halatatI~llll, bir glcirtlylayana~l~llll, iskele siiriilii~iinii, iskele ahm~lm hayalen ya~adlgrm, ~u daireden, ~u i~ten, ~u zalim insanlardan kurtulup kendimi ic;ine atabilsem, iyi oluverecegimi sandlgrm, ~u telefona sarI11p:"Neveserbu ~am saat kac;ta, hangi iskeleden kalkacak?" diye sormak istedlgim, hasretini c;ektigim, hayaliyle avundugum vapur oluyordu, Neveser nihayet srradan bir tatil giinii kavu~up binebildigimde beni artIk bir hatlralar sahiline, tamir edilmi~, c;rmaClSI degi~mi~,.d da c;ok ihtiyarlamI~ olacagr ic;in daha dogrusu degi~tirihni~ bir Kalaml~ iskelesine blrakIp uzakla~an vapur oluyordu. . Neveser artIk giiniin ~ogu zamanlllilimanda bir ~amandlraya bagh gec;irip sabah a~am ~oyle birer sefer yapabiliyor, bazen biitiin bir kI~

Hali<;'te kahp yazlan daha fazla vapura ihtiya<; goriildugunden olacak, tekrarvazifeye ba~hyor, ba~ka vapurlann arkalarmda lUks mevkiler aynldlgl halde 0 yine btitun ust kat birinci, alt kat ikinci mevki olarak eski guverteleriylekahyor, hatta ilk ve sonbaharlar 0 gUvertelerdeki kanepeler bir kenara ust uste Yl~hp Adalar'a ytik seferleri bile yaptlgl oluyordu. Bir yandan Avrupa'ya vapur lsmarlamyor, Avrupa'dan yeni vapurlar geliyor, yeni vapurlara yeni yeni isimler yeriliyor, ama 0 yine Neveser olarak i~liyordu. Son defa Hollanda'dan gelen vapurlardan birine de onun karde~lerinden biI:inin, "Haydarp~a"smm ismini verdiler. Neveser butun eski yolda~lanna, her ras.tlaY1~ta vererek buyaz da Marmara'nm riizyol garlanyla guvertelerinin tentelerini <;lrpmdlrdl, bayragllll dalgalandlrdl. Bu yaz da Neveser'e, olecegini anladlglllllZ sevgili bir hasta ile, son gorii~lerimizin biri oldugunu bile bile konu~malanmlZ gibi, bu yaz da bir iki kere olsun, i~ donu~u binebildim. artIk Koprii'den isteksiz isteksiz ayrlhyor, Sarayburnu'nu dolandlkan soma, HaYlrslZ Adalar'm arkasmdan dogru yakla~an ak~am i<;inde artIk kaybohnak, artIk tath bir sonla yok oluvennek ister gibi, once Mannara'ya burnunu <;eviriyor,- fakat kaptan onu yine Moda'sma yana~tlf1yor, 6 artlk iskelelere ''b1raklll da ~uracIkta biraz daha dinleneyim" demek ister gibi yaslalllyor, yana~tIgl iskelelerden gU<;bela, sanki diirtiilmekle ayrulYor, Neveser oylesine yorgun argm <;ah~lyordu. Bu yaz da ka<;kere, ba~ka vapurlardan, Neveser'in artIk bir yana yatml~, yana yattlgl taraflll davlumbazlarmm yelpazemsi deliklerinden sular ta~lrarak, burnunun ucundaki kopuk iyiden iyiye azahnl~, sefer ettigini i<;imburkularak seyrettim. Bindigim vapurlar onu <;abucak yakaladllar, birka<; dakika yan yana seyrettigimiz slrada yoiculardan onun eskiligi ile alay edenler, bu kadar yeni vapur geldikten soma artIk seferden almmasl ltizumuna i~aret edenler oldu. Neveser bize mahsun mahsun bakarak yol verdi. artIk mizah mecmualanna karikatur mevzuu olmaya ba~laml~tl bile. Onun resmini, ilk gen<;lik fotograflanna hi<;benzemeyen bir resmini yaplyorlar, Agn Dagl'nda Nuh'un gemisini aramaya gelmiil Amerikahlar, onu istanbullimamnda gorup Nuh'un gemisini bulduk, diye seviniyorlardl. artIk gUlUn<;le~mi~ti. na artIk "patpat-l bahri" a diyorlardl. Gazetelerde hakklllda roportajlar <;1klyor,Neveser hmltlh sesler <;Ikararak hala <;ah~lyor!" diye yazlyorlardl. Bazen de ~ehir

haberleri siitununda ~oylebir havadisini verdikleri oluyordu: "Diin ak~, Anadolu postasllliyapmakta olan, Denizyollanmn emektar Neveser vapurunun makinesi, KalaIDl~a~Iklannda anza yaptlgIndan, yolcular ba~kavapurla Koprii'ye getirilrni~lerdir." Bir ak~am BostanCliskelesinden ~ehre vapurla donmek istedim. Tarifeye gore vapurun 0 dakikalarda iskelede olmasl lazlluken goriiniirde bir ~eyler yoktu. Memura sordum: "Allah bilir, beyim," dedi, "Neveser donecek, zaten yanm saate yakm bir gecikme ile gitti. Siz yine tramvaya binin." Oradaki yolcular soylene soylene, tramvaya segirttiler, ben bile Neveser'i beklemedim. 0 artIk tarife saatlerini kan~tlran bir vapur olmu~tu. Neveser, tarifede yazill saatlerini dalgm, bunak bir ihtiyar gibi kan~trrdlgI 0 seferleri yapmaktan besbelli affolunacak artIKr..BIT-ak~ . ~am en ~k yorgun, insaniafdan en ~olaenailk goriip Neveser'i en ~ok oZledigimbir ak~am onu yine Koprii'ye yan~mI~, bu son seferlerinin birinde beni son bir defa, bu degi~mi~,bu hepsi yabancI yolculan arasmda gormek istenni~ gibi bekler bulacaglill. Eminonii'nden dogm ko~a ko~a bacasmm hizasma gelecegim, 0 bana bakacak, onunla son defa goz goze gelecegiz, merdivenlerden ko~a ko~a inip, siirme iskelesini ~mca i~irahatlar gibiolacak. Benim onu unutmadIglill gibi, 0 da beni unutmaIDl~ vapura, ~ocuklugumun, gen~ligimin, Feneryolu'ndaki oturdugumuz zamanlarm, ii~iiyiipsoguk almamdan 0 kadar korkan anneannemin sag oldugu giinlerin, ba~ka devirlerin, ba~ka iilemlerin vapuru Neveser'e son defa binecegim. Onu elbette eski kaptam kaldrrmayacak, elbette i~inde, ili:erlerinde dola~an tngilizlerin ayak seslerinden sinirlenip liihavle ~eken eski yolculim olmayacak ama, alt salonu bana yine bir akvaryumu dii~iindiirecek,orta salonunda yine eski ko~emi, orada ayaklarIm yere degmeden oturdugum zamam bulacagIm, Salonunun aynalarmda sa~lan aganru~. yiiziim, mektep kasketli yiiziime bakacak. Yukan giiverteye ~IkIp, yandan ~arklarmm, degi~memi~Marmara'daki degi~memi~pat patlanm dinleyecegim, giivertenin balkon gibi suya egilen on kIsmma koup orada oturanlara: "Miisaade eder misiniz?"diyecegim,orada be~ dakika oturup oturmadan aklIma alt, ikinci mevki giivertesi gelecek, yammdakilerin "niye geldi, niye gidiyor?" diyen bakI~lan altmda a~agIya . ko~acagIm, orada bagda~ kurup oturanlar, yanlannQaki_bi!_to!"b(l~l_

yere indirip ''bUyur" edecekler.Burnunu yine ikiye boldiigu sular iki yanmdan yine akacak, tentesinin riizgfula ~rrpilll~lm son defa dinlemi~, bir giin Neveser'e muhakkak son defa binmi~ olacagnn. Tarifede yazlh saatlerini sorsak, bunak bir ihtiyar gibi kar1~trrmaya ba~layan, tarifelerin intizamnn bozan Neveser bir gUn muhakkak bu seferleri yapmaktan men olunacak. Bir giin vapurum belki de yeni bir tamir, makinelerinde son defa vuku buhnu~ bir aflZaIllll---birkere daha giderilmesi i~in girdigini iimit edecegi Hali~'e, bir daha ~tkmamak mere girmi~ olaca.k. Gazeteler, bu sefer, ~ehir habederi siitunlarmda "emektar Neveser"in ~iiriige ~tkanld1gnn bildirirlerken 0, kendinden ewel oraya girmi~lerin, bir zamanlarm hafif kruvazorii Mecidiye'nin ~imdi bacalarmm agZl bagIanml~, bir zamanlar bir beyaz sarayda ofur--an sakalh-biI:pad~ah1selamlayan toplan sokiihnii~, su kesimi yosun tutmu~, MIa yattlgl 0 sulara, bir zamanlar Atlantik'i a~m~, iki bacali, dort direkli Giilcemal'in bacaslZ, bayrakslZ, tek direksiz yillaca yatlp nihayet b~ka bir milletin bayragilll ta~lyan, bir romorkorciik yedeginde, ba~ke birdiyara sokiihnek mere gotiiriihnesiyle bo kalan yere demirleyecek. Belki gazetelerin ilari siitunlarmda, <;iiriik olarak satiliga c;tkanhnl~ vapuriar meyamnda birka~ kere daha ismi gec;ecek, ona belki mii~teri ~tkacak, belki ~Ikmayacak. Ne olursa olsun, 0, arttk koprillerin gerisinde, otelerine ge~mesine izin verihneyen, hatta istese de ~amayacagl besbelli bu ~elik kameriyenin arkasmda, arttk boyalan dokiilmeye b~lailll~ 0 C;iftkameriyenin birinden makinelere hareketemri verecek bir "c;m ~m"l bo~. yere bekleyerek, arttk eski 8.1O'larm, 1830'larm manaSl oncac;oktan kaybohnu~, ama yine kah durgun bir yaz sabahma biiriinmii~ uzun Kalailll~ iskelesini, kah pembe bulutlu bir ak~am kindeki Suadiye iskelesini, ka~ yl1vakit vakit pat patlanyla akislendirdigi biitiin 0 klyl1an anmadan edemeyerek, ~imdi salonunun yalnlZ, hic;degi~mez bulamk sular goren kiiflii aynaIarmda kalabilmi~ eski hayalleri her gUn biraz daha birbirierine kan~tlfarak, her gUn i~e yarar birba~ka uzvu, bir giin cigerleri sokiiliircesine ta kinden bir makineparc;asl, bir gUn direkc;igi bir b~ka giin bir frrtma ile devrilip kaza c;tkarmasl ihtimaline k~l bacasl almlP gotiiriilerek, burnunda 0 eski zaman ad1m yazan harfler kendiliklerinden birer birer kopup artlk adl haflZalardan silindigi gibi, burnundan da biisbiitiin _ silinenekadar, yaziarm giine~i, kl~larm yagmurlarl, karian alttnda bek-

leyecek. Bir zamanlann gen<;,din<;,acar Neveser'i, bir zamanlar dilimIi tentesi 6ylesine bir sevin<;le <;rrpmdmhgilla, burnuyla yanp k6piiklendirdigi sulan ta admm hizalanna kadar <;lkarttIgilla bir eski deniz salnamesindeki fotograft ~ahadet eden vapur, orada, insanlann yattlgt biiyiik bir mezarhga baka baka, insanlann kaderine benzeyen bir kaderle <;iiriiyiipgidecek.

Dokuz <;ocuk babasl Turgut Sen, kii~ bir memurdur. Krrklm bitirmek iizeredir. Sa<;lan dokiilmii~, avurtlan birbirine ge<;mi~tir, aIm da k1n~Ik1ar i<;inde... Bereketli bir tarlaya benzeyen kansl, Allah'tan korktugu i<;in<;ocukdii~iirmez. Eltisi ondan bahsederken "Aptal!" der. giin nereden estiyse esti, hi<;urnmadIgt yerden eline bir on lira ge<;ti.Eline on lira ge<;ince, almnm kat kat krr~Ik1an a<;ddI.Soma defterleri, kalemleri kaldmp, daireden flrladl Kurukoprii'deki koltuk meyhanelerinden birine tlflllandl, ~arap istedi. Saraphane tenhaydl. Boynunda yedi delikli mavi boncuguyla radyo, Beyrut'tan bir yalelIiyi, slZmak iizere bir sarho~ gibi, mmldamyor,

duo
Turgut Sen, oniine siiriilen bardagt bir nefeste dikti, bo~u siirdii. D<;iincii bardak yatun olmu~tu ki, ~araphaneye kIsa boylu, uzun par, .desiilii bir adam girdi. Zeytin ye~ili gozleriyle i<;eriyi lahzada kola<;an edip, tam~ birini aradl. Sivri <;enesi,kumaz bakl~lanyla, bir tilkiyi hatlrlatlyordu. Turgut Sen'le gozg6ze geldiler. Turgut ~en: , Buyurmaz lillsmlZ? Demi~ bulundu. Bu davette te~rifata aykrrl taraf bulacak kadar enayi olmayan tilki yapm adam, derhal"Hay hay ..." dedi bir iskemle <;ekti,tlflllandl. Merhabadan soma, Turgut Sen:. , Siz, dedi, goziim lsmyor, yanilimyotsam ... - Ben de ... diye bumunu ka~ldl. - Aym mahallede oturuyoruz galiba ... .' Ni<;inolmasm?

Bardaklar doldu, toku~turuldu, ~refe kalktl, birer hamlede dikildi, tekrardoldu, tekrar bo~aldl, doldu bo~aldl.. Bu arada Turgut Sen, tilki yapdl adama:

- Memursunuz galiba? diye sordu. - Eh ... oyle sayilinz ... - Ozel idarede falan Ill1? - Yok carum .. Buldum iki enayi, sebze komisyonculugu yaplY0ruz, gee;iniyoruz, senin anlayacagm ... Ortaklardan biri mirasyedi, oteki doktor. Malum a, doktorlar aynca i~yapamazlar. .. Ben, maske ... Biner lira koydular, saga sola sebze sevkediyoruz ... Bir finldaktrr d6niiyor ama, nasl1 diye sorma, e;iinkii hie; farkmda degilim ... AraIll1Zda senet menet de yok zati ... Allah enayilerin yoklugunu vermesin ... Doktor cenaplan, bir yerde birisine nasihat gee;mi~... Demi~ ki, goziinii ae;, para kazan, demi~. Bak bana, demi~, buldum aptalm birini e;a1l~tmyorum, hesabma sehz:e sevkettiriyorum. <;akarsm ya,. bu hesape;a aptal ben oluyorum ama, kimin aptal oldugu daha belli degil ... Bu sozler pek ho~una giden Turgut Sen claya geldi * ' bardagml "enayilerin" ~erefine kaldrrdl. Dereden, tepeden konu~uluyordu. Bu srrada Turgut Sen, dokuz c;ocugunu, onuncu c;ocuguna gebe, bir den bir kemik kansIll1, camlanndan iic;iikmk Odasllll, annesini, inmeli babasllll hatrrlaIll1~tl. - Arkad~, diye berikinin elini tuttu, bUgiin tam on giindiir benirn evirnde tencere kaynaIlllYor, c;oluk c;ocugumun midesine bir zrrmk SlCakyemek girmedi! Aglamaya ba~lad1. 0 aglamaya b~laymca tilki bak1~h adamm da yiiregi kabardl, 0 da kendi evini, ba~ka bir menl1eketteki kansllll, c;ocuklanm, annesini, biri dul, oteki hizmete;ilik yapan k1z karde~lerini hatrrlaIll1~tl. 0 da ba~ladl agIamaya. Kafa k.afaya verip, bir miiddet agl~tl1ar. Soma biitiin bunlara Allah babamn ne dedigini muhakeme ettiler.ie;inden e;1kamaymca, tilki b~h adam (irade-i ciiz'iyyenin balik mi, mallluk mu oldugunu) ortaya attl. Uzun uzun c;eki~tiler, s6yle~tiler. Daha soma iki~er bardak daha ie;tiler ve kalktl1ar. ikisi de aym zamanda .hesap istem~ti. Sarape;l ~arapla lsmarlallIll1~ hesap pusulasllll uzatmca ikisi birden atl1dl: - Miisaade et! - Olmaz ... - Vallahi olmaz ...

- Kaabil degil. Sizin gIbi yiiksek ruhlu, asil bir arkada~a ... - Bililis, sizin yammzda ben ... - Mab<;up ediyorsunuz .. - AsJ1 siz beni mab<;up ediyorsunuz .. - Hayrr siz beni ... -111m ...

Hesabl Turgut Sen adedi: Yirmi bardak ~arap, yirmi be~er kuru~tan be~ lira. Saraphaneden <;IkacaklardI. Turgut Sen yol verdi: -Buyurun! Tilki yapili adam: - Hayrr, diye geriledi, siz buyurun! - Rica ederim, siz... - lstirham ederim siz... - Yalvarmm size ... Beni sayglslZIIga te~ etmeyin! - Bu takdirde, siz beni te~ etmi~ olmuyor musunuz? - Ne miinasebet efendim, ne miinasebet... - Allab askma... Saraphane kabkahadan krriliyordu. - Rica ederim, istirham ederim! - Allab a~kma ... Tilki yapili adam kJZdI: - Allab'tab babsedip durma ... Benimonunla aram a<;Ik,bilmiyor musun? - Ha~a siimme hfisa... - Ha~a nu? Siimme ha~a nu? Beni kafirlikle mi ittiham ediyorsun yoksa? - Fakat, bu, giinab ... GiinahI kebairden ... - Ne giinaIu? Ne giinahI kebairi.? Sen tbrabim HakkI Efendi hazretlerinin Marifetname'sini okudun mu? Sure-i Bakare'yi ezbere okuyabilir misin? - Karde~im, rica ederim, rica ederim sayrn karde~im, keselim bu bahisleri ... <;ok rica ve istirham ederim ... - Camm kesmezsek n'olur? Farzet ki kesmiyoruz?

- Beni tehdit ediyor gibi bir tavrr takmdllllZ? - Farzet ki tehdit ediyorum! - Edemezsiniz! - Ediyorum il}te! - Edemezsiniz, dedim, edemezsiniz. Bitti! - Ulan degil tehdit, sanahakaret bile ederim ... - Edemezsiniz monl}~r, edemezsiniz ... - Ediyorum il}te... - Hani? . -ll}te ... - Bu takdirde mon l}er,Tiirk Ceza Kanunu'nun .. mon l}er... - G6rmeyebilirsin ... Ama ben ... - Bu takdirde man l}er,TiirkCeza Kanunu'nun ... - Evet! Ka~mClmaddesi?. Turgut Sen, tam olmul}tu. G6zleri kapahydl, b~l g6gsiine diil}~. miil}... Tilki yapIlI adam onu kravatmdan tutup sarstI: - Sana s6yliiyorum, cevap ver!

- Ama bak.. Senin bu siikfrtundan miithil} manalar ~Ikabilir ... Cevap ver.. Heeey ... Cevap versene ulan! Bu siikfrtun, ademi tenezziilden mi geliyor, Yoksa ikrardan lID? Ha? S6yle ... Yani S'enl}imdidemek . isteyebilirsin ki, ben senin gibi bel} paralIk insan s6ziine cevap vermemo Sen benims6zlerime cevap vermey~cek adam lIDsrn? - Oyle mi? Cevap versene be! Ben bel}paralIk adam ~YJffi yani? ....... ??? -Ha? ....... ??? - S6yle, bir tek kelime s6yle, kelimei vamde! ....... ??? Tilki yapIlI adam, l}arapanedekilere d6ndii: - Arkadal}lar! ManzaraYI g6zlerinizle g6riiyor, kulaklarllllZla il}itiyorsunuz .. Bu adam bana bal gibi hakaret, ham benisu~ il}lemeye tel}Vik,tahrik ediyor. Evet, tahrik ediyor .. Qinkii benim sinirlendigim

hareketi yapmakla psikolojimle oynuyor. Ben f;iimdibu zatl na f;ierifin kellei-bi iz'anma bir sandalye ge<;irsem... Efendim? Mahkeme bana bir tek gUn ceza verebilir mi, veremez mi? Turgut Sen'e dondii: - Soyle! Bu f;iartlar altmda mahkeme bana ceza verebilir mi, veremezmi? ThrgutSen: - Edemezsinizmon f;ier.. diye nunldandl. Gozleri haIa kapah, baf;il . gogsiine inikti. Tilki yapIh adam bir kahkaha attl: - Ohoooo... Deseneki sen daha koydugum yerde otluyorsun birader ... Soma,. arkalarma giilmeden kmlan bir kalabahk takarak f;iarapaneden <;Iktilar. Turgut Sen, bakkala ugradl. iki paket Bogazi<;i sigarasl aldl. Birini tilki yapIh adama takdim etlnek istedi. Beriki nedense mahcup oldu, kibarca reddetti. Fakat Turgut Sen~ sigara paketini arkadaf;imm cebine sokmaya muvaffak oldu ve calli yiirekten bir "Oooh!" <;ekti. Turgut Sen'in talebelik zamanmdan kalma fena bir huyu yard!: KafaYI <;ektimi, dalardl mahalle aralarma, evlerin pencere1erine sokulur, i<;eriyi gozetlerdi. Bu yiizden kovalanmlf;i, yakaiallilllf;i, dayaklar yemif;i,kiifiirler if;iitmif;iti. Simdi kafaYI bulunca hastalIk gene niiksetti. Tilki yapIh adamdan ayrIhp, mahalle aralarma dalmak i<;in oniine ge<;ilmez bir istek duymaya baf;iladl. KOf;iebaf;imda durdu: - ArtIk bana miisaade monf;ier... Sizinle tanlf;imaktan dolaYI bilemezsiniz nasil bir gurur i<;indeyim... Beriki: - Yooo ... dedi, f;iimdi sizi arkadaf;ilanmm yanma gotiirecegim ... Ben neyim ki .. Olliarla tallif;imca asil miitehassis olacaksilllZ ... Onlar 6yle bilgili, kibar, bilhassa ... -Seref duyardlill ... Lakin bilseniz benim fakirhaneyi ... <;Ocuklar... - Kaabil degil. Mutlaka gidecegiz ... Ciinkii onlar... . - Rica ederim ... - Hemen bef;idakika, altl degil .. Goreceksiniz .. - Allahaf;ikma, blrakm yakaml.. Ya]mml yutacaksmlZ, fazla

aslliyorsunuz, yakam yrrtJ1acak!.. -illili gidecegiz ... - Gitmek istemiyorum kardeim ... Su yakarru brrakm rica ederim! - Gidecegiz, yiirii ... - Birader brrak u yakarnl be! - Nil;in gitmek istemiyorsunuz? - Fazla,sarhoum, balill agnyor ... - Hayrr sarho degilsin, bam da agrlilllYor.. Numara yaplyorsun! Alayci bir kalabalIk gene etraflanru alnntI. - Serefsizim ki, numara degil! .. - Be dakika oturur kalkarsm, fazla degil! - Birader, arkadalanruzm yanma gitmeye mecbur muyum ben? - Bana bak, fazla lsrar etme. Senin bu lsrarmdan da hakaret l;Ikar! - Benkimseye hakaret etmiyorum, etmek niyetinde de degilim. Brrak yakailll! - Bal gibi hakaret ediyorsun .. Bana ve muhterem arkadalanma ... - Kat'iyyen.; Blrak yakarru .. Kat'iyyen hakaret... Brrak yakarru be! - Sen benim asil, kibar, di.iriist, nazik ve bilgili arkadalaruna hakaret edemezsin! - Brrak yakarru. Ben kimseye hakaret. .. - Edemezsin ulan ... Seni onlara hakaret etmekten menediyorum ... Senin gibi iki paralIk adamlar, onlan pis agzma alamaz! - Tam l;attIk be yahu... Karde"im mesele l;Ikarma, brrak U yakarru ... Ben ne sana, ne de kibar, asil, duriist, bilgili arkadalarmIZa hakaret etmem, etmedim etmeyi deduunmem ... Blrakm u yakarru liltfen ... - Ettin ve etmeyi de dUiinebilirsin. Senin gibi adamlar her zaman duunebilirler... . - Duunmem bile ... - Duiinursun . - Duunmem . - Duuniirsun Ian! Onlarm yanma gitmek istememekle demek istiyorsun ki, senin arkadalarm, yanlarma gidilmeye degmez, adi, bilgisiz, cigeri be para etmez insanlar! Benim arkadalarlillm cigeri be para etmez rni ulan! - Haa kardeim, haa ... Boyle bir kelftm l;Iktl illl agzlmdan?

- ()kamaz ki ... - CIkamaz tabiL - Elbette <;Ikamaz... - Muhakkak ki ... Lakin, <;okrica ve istirham ederim u yakaml ... - Degil sellin agzmdan, sellin Vali'nin de agzmdan <;Ikamaz! - Buna ne iiphe? Fakat ... Su yakamI brrakmak lutfunda bulunsanlZ ve beni bu hususta mazur gorseniz ... - Hangi hususta? - Asil, kibar, nazik, centihnen, bilgili arkadalarmlZm yanma gitmek hususunda ... - Ben husus musus bilmem. Ben seni bu gece arkadalarImIll yanma mutlaka g6tUrecegim. Ciinkii, istiyorum ki ... - Yakaml brrak. Gitmek isteIniyorum ... - ben istiyorum ki... - ben ... - DinIe .. Ben istiyorum ki, sellin gibi cigeri iki para etmez, haal oglu haa1l ahp gotiireyim de, arkadalarlillln sozlerinden hisse kapsm ... Amma sen ... - Teekkiir ederim ... Hisse kapml kadar oldum. Siz bana onlar hakkmda fikir veriyorsunuz. Su yakamI Iutfen ... - Ben onlarm yanmda hi<;bir ey iflj.de etmem, fIkir de veremem ... Fakat sen, aym zamarida miithi bir yalanClsm da!.. - Ni<;in? - Demin, arapanede konuurken attlgm yalarilan yuttum mu sanlyorsun? - Estagfurullah ... Ne gibi? - Dokuz <;ocugum var dedin ... - Evet, efendim, var ... - Yalan! - Hoppalaaa ... Ka<;<;ocugumun oldugunu da ml bihniyorum ben? - Biliyorsun, fakat yalan soyliiyorsun. Bana hakaret etIni ohnak i<;in,mahsustan ... - Katiyyen. Ne hakaret, ne birey. Benim tamI tanuna dok:uz <;ocugum var. Ne eksik, ne fazla ... - Hayrr, senin dok:uz <;ocugun yok! - Ka<;ya?

- Sekiz ... - Vallahi, billahi, tillflhi, sillflhi dokuz <;ocuk! - Sekiz ... " Evime sag gitmeyim ki, dokuz ... - Sekiiiz ... -Dokuz birader. .. Dinle, bak: Hayriye bir, Zeliha iki, Huriye ii<; ... - Saymana yUzum yok. Sekiz <;ocugun var senin ... Bu srrada Turgut Sen, yakasIDl nasIlsa kurtanp cadde boyunca ka<;maya ba~ladI. Oteki de arkasmdan. Parkeleri bozuk tenha caddede <;amurlara bata <;Ika,arada diz verip kalkarak ko~arlarken, arkalarmdaki kalabalIk kalIkabalarla giiliiyor, ehey <;ahyorlardI. KaranlIk bir sokaga saplp kayboldular.

Kentin karan1Ik kenar mahallelerinde paldlr kiildiir yiiriiyordu adam. Goge kar~l yIkIk evler duruyordu. Ay yoktu ve kaldmm bu vakitsiz adrmlardan iirkmii~ gibiydi. Derken eski bir tahta <;it buldu adam. <;iiriimii~ tahtalardan biri iniltiyle kopana dek <;itetekmeler savurdu. Gevrek ve tatlI bir koku sa<;I1dletrafa. Kentin kenar mahallelerinde paldlr kiildiir yiiriiyiip geri dondii adam. Gokte yI1dlZyoktu. Kaplyl a<;mca (agiadl sanki kapl a<;I1rrken),kansmm soluk mavi bakI~lanyia kar~I1a~tI.Yorgun bir yiizden geliyordu bakI~lar. Kansl soluduk<;a soluklan ak ak sarkIp kahyordu odallln i<;inde. l~te oyiesine soguktu. Adam kemikli dizini biikUp krrdl tahtayt. Tahta inledi. Gevrek ve tatlI bir koku saldl dort bir yana. Adam tahtadan bir par<;a alIp bumuna tuttu. Neredeyse pasta gibi kokuyordu miibarek; usulca giildii. SakIn, diye seslendi kansmm gozleri, sakm giihne, <;ocuk uyuyor. Adam, tatlI ve gevrek tahta par<;aIarml kii<;iiksa<;sobaya attt. Birdentutu~tu, panidadl tahtalarve bir avu<;slcaklIk l~Ik sa<;tIodanm i<;ine. I~Ik minik toparlak bir yiiz iizerine dii~tii pml pml ve bir an oylece kaldl. Yiiz heniiz bir saatlikti, ama bir yiizdeki her ~ey vardl kendisinde: Kulaklar, buron, aglZ ve gozIer. Gozler iriydi besbelli. Yumuktular ya, gene de belli oluyordu bu. Ama aglZ a<;IktIve hava usul usul girip <;IkIyordu aralIktan. Burun ve kulaklar kIrmlZlydl. Ya~lyor, diye ge<;irdi i<;inden kadm. Ve kii<;iikyiiz uyuyordu. Yulaf ezmesi de var daha, dedi adam. Evet, diye yallltladl kadm, iyi ki var. D~iiyorum. Adam, tath ve yumu~ak tahtadan bir par<;a daha aId!. <;ocugu oIdu, ii~iiyecek elbet, diye dii~iindii. Ama kanSl ii~iidiigii i<;inyumruklarml suratma indirecegi bir kimse bilmiyordu. Sobanm kapagml a<;mca, yine bir tutam l~Ik uyuyan yiiz iizerine dii~tii. Bak, dedi kadm usulcacIk. Ernii~lerin yiiziindeki nura benziyor, goriiyor musun? Ermi~lerin yiiziindeki nur, diye dii~iindii adam. Ama yumruklanlll suratma indirecegi bir kimse bilmiyordu. Derken birileri belirdi kaplda. Pencereden l~lgl gordiik de, ~oyle bir on dakika oturahm, dedik.

Ama bir l;oeuk var evde, diye yallltladl adam. 0 vakit adamlar bir ey demediler, ama yine de girdiler odaya. Burunlanndan bugu piiskiirtiiyorlar, ayaklanlll havadan havadan atlyorlardl. Hil; ses etmeyiz, diye flsl1dadilar ve ayaklanlll havadan havadan atarak yiiriidiiler. Derken odallln llgl vurdu iizerlerine. Dl; kiiydiler. Eski iinifonnalar giymilerdi. Birinin elinde bir karton kutu vardl, birinin elinde bir torba. Ve iil;iineiisiiniin elleri yoktu. Dondular da, dedi ve elsiz kollarlll1 yukan kaldrrdl. Soma paltosunun eebini adamdan yana l;evirdi. TiitUn vardl cepte ve inee kaglt. Sigara saraeak oldular. Ama kadm, sakm ha, dedi, l;oeuk. zaman adamlarm dordii birden kapmm oniine l;1kt1.Sigaralan dort nokta gibiydi geeede. Birinin sarillp sannalallilll tombul ayaklarl vardl. TDfbasmdan bir tahta parl;asll;lkardl. Bir eek, dedi, oyaytm diye yedi ay ugratrm. <:;oeuk il;in. Boyle deyip adama verdi eegi. Ayaklanmza ne oldu, diye sordu a,dam. Odem, dedi eegi oyan, al;hktan. Peki onun, iil;iineii arkadam nesi var, diye sordu adam bunun iizerine ve karanlIkta elini eegin iizerinde gezdirdi. Dl;iineiileri iinifonnasmm altmda titriyordu. Oh, bir ey yok, diye flsl1dadl. Sinir sadeee. Bu kadar l;ok korkulara ugrarsa insan. Derken sigaralanm ayaklanyla sondiiriip il;eri girdiler. Ayaklarlll1 havadan havadan atarak yaklatllar ve uyuyan l;oeugun yiiziine baktllar. Titremelisi iki san bonbon l;Ikardl kutudan ve kadm il;in, dedi. Dl; kara adamml;ocugun iizerineegildigini goriince, fincan gibi al;l1dl kadmm soluk mavi gozleri. Korkmutu: Ama birden ayaklarml kadlmn gogsiine dayadl l;oeuk ve oyiesine gUl;lii bir ~lglIk attl ki, iil; kara adam tabanlarlll1 kaldmp usulcaelk kaplya segirtti. Kaplda bir kez daha balanyla selam verip gecenin koynuna indiler. Adam arkalanndan baktl. Ne acaip enni bunlar, diye seslendi kansma. Soma gidip orttU kaplyl. Amma da gUzel enni bunlar, diye homurdandl ve yulaf ezmesine iliti gozleri. Ama bir yiiz yoktu ki, tutup yumruklarlll1 indirsin. <:;ocuk bagrrdl, diye nsildadl kadm. Var gUciiyle baglrdl. Onun iizerine gittiler. Bak ne kadar hareketli, dedi kadm gururla. Derken yiiz, agzml al;lp bagrrmaya koyuldu., Aghyor mu, diye sordu adam.

Yo, giiluyor sarunm, diye yamtladI kadrn. Neredeyse pasta gibi, dedi adam ve elindeki tahta par~sllll kokladl. Pasta gibi. Pek tath. Bugiin Noel zaten, dedi kadrn. Evet, Noel, diye homurdandl adam ve sobadan bir tutam I~Ik uyuyan minik:yiiziin iizerine du~tu 1~lll~Il. .

Tepedeki lazgm giine~, g6lgesini ayaklanmn dibine, koyu bir yuvarlak halinde dii~iiriiyor, her bastIk<;a ayaklan bileklerine kadar, yolun lazgm tozlarl i<;ine gomiiliiyordu. Dstb~l toz i<;inde kalml~, boynundan, yiiziinden siiziilen terler tozla karl~lp <;amur olmu~tu. Ba~llla bagladlgl mendilin bir ucunu di~leri araSllla alml~ <;igniyor, eliyle de bir iki yanma i~aretler yaplYor, kendi kendine konu~uyordu. One dogru yumulm~, tozlarl dort bir yanma fi~k1rtarak hlZla yiiriirken birden durdu. Agzmdaki mendil ucunu hlfSla lSlrdl. Tiikiirecek oldu, agzl kurumu~, dili damagllla yapl~llll~tl. "Ben," dedi, "gosteririm ona. Ben hlrslZhk yapacak adam mlYlm be? l~in ucunda 6liim var." Daha hlZlh yiiriimeye ba~ladl. Ayaklarml yakan tOZUflfiukmda bile degildi. Soma, nedense, yoldan <;lk1ptarlalara saptI. Ekin saplarl ayaklarmlll altlllda <;atrrdlYordu. Uzakta giiriiltiiyle bir harman makinesi <;ah~lyor, rrgatlarm kiifurleri duyuluyordu. Harman makinesinin farkmda olmadan, oniinden ge<;ip gitti. Gozleri k1Sl1llll~,kii<;iiciik yiizii biraz daha kii<;iiliip kaiarnu~tl. Almnlll k1n~IklIklanm da <;amur doldurmu$tu. Yiiriidiigii toprak yarl1nu~, yarIklar oriimcek agl gibi dal dal her tarafayayl1nu~tI.Ayagllllll biri biryarlga,girip burkuldu. Miithi~ aClch. . ACldan oldugu. yere <;okiiverdi..Toprak, etini klzglll demir gibi dagladi. Slcaglll aClSl.. Topragm aclSl... Birden hopladl ... Bir zaman ~a~k1n . baklndl. Soma yerden bir tutam kuru ekin sapl ahp <;ignemeye ba~ladl. Cignedik<;e sapagzlm kurutuyor, buruyordu. Agzllldakini tiikiirdii. Soma bir tutam daha alm. Bir de yorulmu~tu ki ... Sallamyor, yamna yoniine yalpa vuruyorZmk diye durdu. Afalladl. Ne oluyor, nereye gidiyordu? Hemencecik hatrrladl: "Namussuz, al<;ak," dedikinle, "sana yaparsamyapanm. Bil ki, ulan, bu i~in l1cundaoliim var. Ben hlrslZhk yapacak adam llllYlm? Bunca yl1 CukurovadaYIm, namusumla <;ah~tIm."

Soma, gene daldl. Giines tepesini kaynatIyordu. kadar, karSlki yoldan ge~enler, tarlalarm ortasmda, giinesin almnda, diimdiiz, pmltIh bir haslr gibi alabildigine uzanilllS ovada biraz 6ne dogru egi1mis adailll kIplrdamadan dururken g6rdiiler. Adamm g6zIeri kapah ... Bir cevizagacmm altmda ii~ yasmda, diS. leri bembeyaz, giilen, emekleyen bir ~ocuk. .. Cocuk nese ile anasmm boynuna atIhr. Cocuk ter kindedir ... Yiiziinden g6ziinden terler siiziiliir. Cocugun g6mlegi ym1lmlS, ~ocuk agIar ... Nedense hep aglar. Sonra gen~ kadm tarladan d6ner. Dudaklan yanlilllS .. fhtiyar ana, ak sa~h ... Belini tuta tuta, bir seyler sayler... Kurumus elleri ananm ... Kurumu~ eller. .. Eller, Cukurovamn bill bir pmltlya d6nen slcagmm i~illden uzamr. Var giiciiyle dislerilli slktI. "Namussuz .. Sana g6steririm .. Ben lurslZhk yapmlSlm ha!Gece yansl Muharrem Aganm pamugunu ~alilllSlm 6yle mi? Beni attmr illlsm isten?" Garbi yeli efil efil esmeye basladl. G6Igesi, doguya dogm bir adam boyuuzamlstI. Ta giineyde, Akdeniziniistiinden par~a par~a ak bulutlar yiikseliyordu. Biraz kImI1dadl. Soma Bir adlm atlp durdu. Soma hIZia yiiriimeye ba~Iadl. Tarlalardantozlu yola saptI ... Oniinden biri gidiyordu. G6zlerini kISlP baktl. Karanilk da yava~ yavas ~6ktiigu i~ill; anden gideni bir tiirlii farkedemiyordu. Adrmlanm a~l. Onden gidene yetiSip, "Hi~t Ian!.." dedi. Oteki d6ndii. Beriki sevindi: "Ali Ian .. sen misin?" Ali durdu. "Bu i~i yapmadm, Hiiseyin," dedi. Hiiseyin: "Ben,"dedi, elcinin inadma yaptIm 0 iSi." dedi. Ali: "Senin arkandan bir attI tuttu ... Demedigini komadl. HlrslZ, dedi. Namussuz, dedi. Irgat milletinin serefmi bu adamlardlr bes parallk eden, dedi. Ne bileyim ben ... dedi ogiu dedi. Sen bu i~i yaplp rezil oimamahydm." Hiiseyin: "Savdii mii?" dedi. Ali: "BlTak benim yakaml.. Ben bilmem orasml .." "NasI1 bilmezsin?."

o giin, ikindiye

"Bilmem .." "Sovmedi mi?" "Bilmem." "Daha ne dedi?" "Bilmem ..." "Ben onun kanSlyla yattlm, dedi. Oyle mi?" "Bilmem amma, 0 <;oknamussuz adam." "Yani yattlill, dedi!" "0 <;oknamussuz bir adam." "Demek yiiz ki~inin i<;iiloe bOyle dedi?" "Al<;aglllbiridir 0." ''Yay anaSllll, aVradllll. BOyle ha." Ali: "Biitiin Cukurovada ondan namussuz adam bulunmaz. BId degil, lrgat celladl. Agalann iti, lfgatlarmdii~malll ... Sellin bir <;uvalpamugu onca lrgadlll kinde Agaya gosterip seni rezil kepaze etmeseydi olmaz mlydl? Herkese yapar kotiiliik, birhaklayan <;1kmadl.Yapamaz bunu oniinde gorse erkek adam. Bir de ..." Hiiseyin, Alinin kolundan tutup durdurdu. Kan <;anagma donmii~ gozlerini delercesinegozlerinin i<;ine dikti. "De lan," dedi, ''kanstylayattlm dedi mi?" Ali omuz silkti: "Bilmem ..." Hiiseyinin elinde birden han<;er parladl. "De lan," dedi. "De Ian!" Ali dudakbiiktii: "Bu han<;eri bana <;ekecegine .." Hiiseyin Aliyi hrn<;la itip gerisin geri dondii. Ko~uyordu. Tarlalardan, ~ahhklardange<;iyor, solugu kesilip duruyor, sonr-a tekrar ko~uyordu. Bacaklan kan i<;inde kalml~tl ... Arada bir ayrn iistiinii bir bulut par<;asl kapatlyor, her bulut ge~ li~te Hiiseyinin yiiregi hop ediyordu. Hiiseyin, agzl a~a~ bir kara <;ahnrn karanhgllla yatml~, elindeki han<;erini s1klyor, tirtir titriyor, olanca giiciiyle geriniyordu. Ay batldaki daglara dogm indi.Hiiseyinin gozii kar~l karanhk daglarda, gokteki kocaman ayda. Ay, bir tiirIii b~tmak bil~iyor.

Biraz ileride, harman yerindeki rrgatlar ~oktandrr uyumular. Irgatlarm otesinde, harman yerinin sagmda, elcinin cibinligi de riizgarda usul usul sallamyor. Ay, daglarm tepesine oturdu kaldl. Hiiseyin, han~rin kabzasllll yakalaml ... U~cak gibi ... Ay iniyor.. Derken ay batIverdL Hiiseyinde bir tela, bir titreme ... Hiiseyin siiriine siiriine cibinlige dogru gidiyor. Soluk bile ahlll_yO[.____ ____

Usulcana cibinligin yamna yattl. Cibinligm~mdeki,rahat rahat horluyor. Soma sayillIyor. Hiiseyin, cibinligin karanhgma boylu boyunca uzanml. Oteki horlaYIP yatakta doniiyor. .. Hiiseyinin han~eri tutan elinde, bileginde bir SlZl... Bilek diiecekmi gibi ... Yiireginin sesi giiriiltii. Hiiseyin giiriiltiiden iirktii. Az ileride klllllldamayan bir golge... Hiiseyin hInnla han~ri topraga ~akIp, fuladl. Diie kalka, koye dogru kouyordu.

Benim sa<;Ianm yumuak. Hawa'mn sa<;Ian ke<;egibi. Annem ustura. ile iki defa kazlttI sa<;Iarml uzasm diye,ama uzamad1, klsa kaidl. Bumu da oyle bi<;imsiz kit Yamyassl. Tlpkl okul kitablmlzdaki maymunun bumuna benziyor bumu. Hi<; sevmiyorum onu. Pis, hrrSlZ. Annem, bugiin onu birtemiz dovdii. Tabii dover. Misafir odailllZdaki giizelim habWlZl kesmi. Deli mi ne? Annem: "KlZ niye kestin hahyl?" dedi. 0: "Ku var haIllllll i<;inde," dedi "Beyaz ku. Onu <;1kartacaktlm." Gordiin ite kuu. Bir "Tobe tobe ana" bellemi, onu sOyler. Bari bir ie yanisa. Ne olacak gormemi kit Sen onu brrak, oteyi kantlrsm, beriyi karltIrsm sade. Miskin. Dstiine biT de agrr. Sekiz Saatte bir buIalgm i<;inden <;Ikamaz. Sonra da doymak bilmez. tyi valla" h1. Ge<;en giin de lie oidu. Annem misafirlige gitmiti de. Evde yaInlZ bununla. Bizim komu imamm ogiu Recep evimizin 6niinden ge<;ti. Dondii gene ge<;ti. Ondan sonra da oturdu karl kaIdmma, arkl soylemeye baIad1. NasIl da bagmyor pis. Bu da oturuyordu sedirde. Bir flrIadl durup dururken yammdan. Korktum. Soma merak ettim, ne oidu buna diye. Gidip baktnn arkasmdan. Mutfaga girmi, pencereyi a<;Till l salhyor utanmaz. Anneme soyleyecegim ama. Gorilr giie niinii o. Lekeli entarimi sakladlgIm yerden <;Ikanp anneme gostermesini biliyor ama. Ne yapaYlm. Dut Iekesi ite. <;Jkmad1. 0 kadar ugratnn. tmallah bama bir beia gelir de kurtuluruz. Allahnn unu oIdiir! NasIl<;Iktl dedigim. Oh oisun! Kiitiik gibi iti bacagl. Geceleyin asmadan iiziim koparmaya <;Jkml,diimii, dogru idare Iambasmm iistiine. Camklnklan ayagIna girmi hep. Aptal. Babam da <;okmerhametli. KalktI bu <;irkin kIZl tstanbul'a gotiirdii. Yalmz kaidIk. Annem gizii gizii agIad1. Bir aydrr rahatlZ. Keke hi<;gehnese bu Hawa.

Geldi ama. tyi olmu~. Annem diin dedi ki: "On ba~ sogan koysam bu kIzrn oniine yiyebilir mi acaba?" "Koyalrm anne, bakalrm yiyebilecek mi?" dedim. Koyduk. Vallahi bitirdi hepsini! Sa~tIk kaldIk. Gozlerinden zml zml y~ akIyordu da gene yiyordu. Soma annem: "KIz sigara da i<;er misin?" dedi. "t<;erim," dedi. "AI il; ~unu haydi." Meger sigaranrn i~ine tuz koymaml~ nu annem! Cltrr ~ltrr sesler ~Ikmaya ba~layrnca korkusundan sigarayt attp oyle bir ka~tl. Katl1dIk giilmekten. Siit~ii Hacl bunun i~in bwak <;ekIni~giiya Recep'e. Bir de bu <;Iktt. Ge~en giin annemin yanrnda da soylemez mil Oyle kIzdl annem. "KIz nasl1 soz 0 oyle," dedi. "Duymayrm bir daha bak. Yoksa oldiirurum seni." Annem oyle dedi, ama 0 gene bana: "Valla bl~ak <;ektikIz," diyor. Annem bir yere gittik mi onu eve kilitler. Yoksa alrr ba~uu gider. Bir giin az daha oliiyordu. Annem <;ama~lrllga kilitlemi~ti de. MaltlZda komiir varml~. AkIlSlZ pencereyi a~lversene. NeIer <;ektim. Sarrmsakh yogurt yedirdik. t~im bulamyor. Altllla etmi~ti. Fatmamm diyor ki: "Bu kIz kedi canll, gebermez." Hakh. Domuz gibi yiyor. Ama ne versen. tki tanecik misafrr ~ekerini anneme soylemeden aldrm diye, on degnek yedim avcuma. Onun yiiziinden. Nereden de gormii~ fesat. . Annem de tuhaf ama. Ba~lm dlzlerirne koyuyor, oyle yattyor. Bazen de dizime daha ~k bastmyor gibi geliyor bana. Dizim ~ok agnyor, -ama ~ekemiyorum. Yiiziime oyle tuhaf tuhaf bakIyor ki! Soma bir giin kapldan dinledim. Babam anneme: "A~ agzuu tiikiirecegim," diyordu.Annem de: "A! bey olm mu oyle ~ey," diyordu. Sonra babam kalrn kalln giildii: "Denedim seni be!" dedi. "Sen agzuu a~ bakahm bir kere tiikiirecek miyim?" Sa~trm kaldrm. Neden boyle konu~tular? Ka~ kere anneme sorayrm dedim, sonra vazge~tim. Kapldan dinledigirni anlarlar diye. Zaten.annemden odiim kopar. Vururken sesini ~Ikarmayacaksm. Hele baglf. Ben bagmnlyorum, ama aghyorum. a deli hi<; aglamaz. AVazl <;Iktl~ kadarbagrrrr sade. Babam ka<;kere: "Bu kIz adam olmayacak, gonderiverelim koyiine gitsin," dedi. Gitse de kurtulsak ya. Annem: "Aclyorum kIza," dedi. "Kimsesi yok. Hem kuvvetli. t~ime yanyor. Nasl1 olsa lazlm biri." Bari 0 kadar iyilik ediyoruz, 0 da uslu uslu otursa ya. Bir de tutturmu~ kamlm ag-

nyor diye. AgZI fena kokuyor ki! Soma ikide bir, solucan bulup beni korkutuyor. Bu yiizden i~tahim kesildi. Anneme de soyleyemedim. Soylesem 0 da siirahimizi benim krrillglffil soyleyecek anneme. Halbuki mestan krrdl s1C;rarken.0 kIrmadl ama ben oyle dedim anneme. Ne yapaYlffi ucunda sopa var soma! Havva ii<;giindiir hasta. Evin i<;ile~ gibi kokuyor. Ne yaptlksa kar etmedi. Alttan iistten gidiyor. Kimi siirgiin dedi, kimi humma. Doktor da adrni unuttum bir ~ey dedi. Allah korusun hepimiz oliirmii~iiz. Soma degil, dedi. Bereket ben okula gidiyorum. Kokudan durulniuyoryoksa. Neyse onu komiirliigiin yanrndaki odaya koydular. Babam evi badana ettirdi. Annem de giinliik yaktl. Benim odamrn duvarlan ye~il. Ben bazen ~aglya inip penceresinden onun odasma bakIyorum. <;rrprnip duruyor. Kazlk kadar kIz ufalivenni~. Ne oldu buna? Ama 0 olmez ki. Gene iyile~ir. Baca~m keseceklenni~ tstanbul'da. Ke~ke kesselerdi. Otururdu bir ko~ede hi<;olmazsa. Hep pis bogazhgi yiiziinden ba~llla bU belalar geliyor. Simdi pi~man olmu~ ama ka<;para eder. . Amlem slk1~trrnn~ da soylemi~. <;opli.ige attlglffilZ yag tenekesinin dibini slY1rml~,yemi~ de ondan boyle olmu~. Kom~ular pash tenekeden zehirlendi diyorlar. Annem: "Bir de okutsak nn acaba" diyor. Annem bugiin aghyordu. Zavalh annem. Beni <;ok dover ama, onu <;okseverim. Ka<;bayram kendi giizel elbiselerini bozdu da bana dikti. "Niye aghyorsun?" dedim. "Havva olecek galiba kIzlm," dedi. "Ona aghyorum:' Birden benim de i<;imdoldu. Ben de agIamaya ba~ladim. "Havva olecek ha! Olmesin anne!" "Belli olmaz kIzlm. Her ~ey Allahtan. Hadi git aglama." Annem oyle dedi, ama ben agiadim. Son- . ra a~a~ inip odasrnlll penceresinden baktlffi. tki tarafrna <;arpImp,duruyordu. "Allahim ne olursun 6lmesin," dedim.'Allahlffi oldiirme onu! Ogene <;rrpllllp duruyordu. Birden kamrrna bir agn girdi. Bagrraylm dedim, sesim <;1kmadl.Ortallk da karanyor. Oldugum yerde kalakaldIm oyle. Neyseki kopegimiz geldi yanima. Kuyrugunu sallayarak. Kafasim o~adlffi kopegimizin. Soma onunla merdiven ba~llla kadar geldik. Kannnnn agnsl ge<;ti. . Az soma, annem, babam,doktor geldiler. Ben de kapl arahgllldan baktlffi. Doktor, Havva'mn koluna igne yaptl. Havva bagrrmadl. U<;ii de durup beklediler. Babam <;enesindeki sivilceyle oynuyordu.

Sonra annem babamm yiiziine bak1l. Babam egilip doktorun kulagma bir ~ey soyledi. Dbktor ba~llll salladl. Sonra Hawa'IllI"i gozleri a<;;:tldl. Annem Hawa'nm yanma gitti, yatagma diz <;;6ktii."KJzrm Hava iyi misin evladIm?" dedi. "Bak iyile~tin artIk. Canm bir ~ey istiyor mu? Ne pi~ireyim sana?" Hawa b~tan bir ~ey demedi. Sonra goziinii iri iri a<;;t1:"Baklava," dedi. Sonra da oldii.

B<ibaCIglIll<;aplugu gaster bana, dedi <;ocuk. Baba ogul anayolda yan yana yiiriiyorlardl; ana yoktu artIk, ana ge<;miten giizel bir amydl, 0 kadar. - BabacI~m bana saz vermitin, dedi <;ocukyeniden <;oplugu gasterecektin bana. Sag yanlarmda her tiirdiin kIsa bitki ve krr <;i<;eklerininarasmdan a<;I1ml toprak bir yol,oteye dogm uzamyordu;atenin daha daotesine deniz olanca geniligiyle yerlemiti. Buffin <;evre <;amlarla,fundahklarla, otlarla kaphydl; <;opkamyonlanmn gide gele a<;tI~ toprak yol, buraya yab<inclydl aslmda, yerini arrml, apllp kalrru gibiydi: Bir wcude sonradan takIlrru protez bir kol ya da bacakl - Peki, dedi adam, gidip garelim <;aplugu. Bunu soylerken, ogluna neden .hi<;birzaman "hayrr" ya da "olmaz imdi" diyemedigini duundu, topraga verilmi anneyi ammsa.dl, eini! Toprak yolda ilerledik<;e, slcagl iyiden iyiye agrrlatrran bir <;op kokusu, denizden gelmesi gereken serin havayl hi<;e sayarak gittik<;e kuvvetleniyor, baba ogulun yolunu gariinmez bir ag gibi kuatIyordu. Bu konudaki ekimi yemek artIklanmn, fare lelerinin, bozulmu sutlerin, dipleri yagh, giinete kalrru konserve kutulanmn, <;iiriimu domateslerin, ezik pathcanlann, cIlklalll1 kabaklann, kokumu midyelerin havayt dolduran havayt bogan, havaYI <;okerten, <;evreyi tehdit eden etkinligi eBe tutulacak gibiydi. <::apluge yaklaI1dIk<;a,gittik<;e gerileyen Akdeniz kokenli bitkilerin guzel kokularl ile yanl kazanaca~ belli olan <;opkokularmm <;elikisi kendini daha bir kanlthyor, <;apler illkesinin bayragl u durgun havada bile dalgalamyordu: Dalga dalga geliyordu kokularl.

Baba ogul, ~6p denizine inen ~op u~urumunun b~ma kadar ilerleyip, durdular. Yukandan asagIya neredeyse dimdik inen bu garip, bu korku ve tiksinti uyandrran diinyaYJ-gozden ge~irdiler. Cocuk iyice sokuldu babasmm yanma, babasim yambasrnda dUYJ-llak istedi, tutunacak bir yer aradl, babasmm bacagIfia tutundu. Caple diinyasl, yeryiiziinde bir oliiler diinyasIydI aslmda: Eskiden bir deger taSlmlS, ama artIk ise yaramaz ne varsa burada toplanilllS, ortada kalilllS cenazelerinin kaldmlmasllli bekliyor gibiydiler. Son sozlerini soylerken agIzlan a~Ik kalilllS tabam aynk partal kunduralar, eskiden onurla nice baSI giinesten korumus, Simdi yamn yumru, ezik biizUk, kiSiligini yitirmis, utan~ i~inde sapkalar, eskiden pml'pml ~arap kadehlerine sarap sunmu~, ~imdi kulplan kInk, agIzlan dokiik, devrilipkalmlS siirahiler, eskiden bardIk illl ~ise mi olduklan anlasl1amayan cam par~alan, giinlerce eksilen, Ylpranan, yoksullasan, ~imdi sadece saplan kalillls siipiirgeler, eskiden kim bilir hangi giizel kadlnrn elinde bir incelik simgesi gibi yer alilllS, Simdi bir kenara atl1illls, yiiziine bakI1maz pmIk bir semsiye: Denize dogm inen bir ~opler mahserinden goriintiiler. .. Baba ogul bu OlUler diinyasllli gozden ge~irip de geriye donecekleri sirada, ~ocuk, babasim pantolonundan ~ekeleyip obiir eliyle ~opliikte bir yeri gosterdi.

Baba, ~ocugun gosterdigi yana <;evirdi bakIslanm merakla, ama , merakmi ayakta tutacak bir sey goremedi. - Ne var? - Surada bir sey kImlldadl, kIilllldayan bir sey var orada. - Nerede oglum? Ne var orada kIilllldayan? - Semsiyeyle kunduranm yakmmda baba ... iste ... San bir kedi var orada, bir kedi, iste kImI1dtyor. Adam gozlerini kIsarak daha bir dikkatli bakti ~ocugun gosterdigi yere; ger~ekten, mahserin tam ortalarrnda bir yerde, a~aglya dogm doone inen ~op u~urumunun ufaClk bir sahanlIk yaptlgi yerde kii~ii-

ciik bir kedi vardl. <;ocuk, kedilere sesiendigi gibi sesienince, kedi duydugu sesten etkilenip ba~llliyukanya dogru <;evirdi,sesin geldigi yone dikti ba~Ianm, yaivaran gozlerle baktl, oyle bakarken miyavIadl: "Dardaynn, kurtarm beni!" -Baba, kediyi kurtar, babacI~m kurtar 0 kediyi! - Oraya nasI1 ineriz yavrum? Kedinin durdugu yer <;oka~agl- Neden inmi~ oraya? - Yiyecek bir ~ey bulmak i<;inherhaIde, boyundan biiyiik bir ie kalkrm~. - BabaslZ kalml~ bir kedi,baba! YapayalnlZ birkedi!

di. , - Babasl oisaydl yalnIZ kaImazdl 0 kedi, kurtar kediyi babacIglill. . Adam yitirdigi e~inian:unsadI 'yeniden, ogIuna hi<;bir'zaman "haYlr"ya da "olmaz imdi" diyemedigun dii~iindii. - BabacIglm, n'olursun. Adam ileriye dogru bir adlm attI, durdu, dii~iindii, vazge<;ecek gibi oIdu, yeniden toparlandl, yeniden baktI u<;urumdan a~agl, dapdaraclk yerde kalnu~ kediyi yeniden gordii, giiliimsedi, kedice sesIendigi kedi doniip yukanya baktI, gozgoze geidiler, kedi miyavIade "DardaYlID,kurtann beni!" Adam kararml verince, doniip ogiuna giiIiimsedi. - Onu ahp sana getirecegim. - BabacIglm ... asIan babam! diye bagrrdl c;ocuk kendini tutamaYlp. Baba, iizerinde durdugu diizIiikten c;opmah~erinin u<;urumuna dogru ilk adlIDllliattl dikkat kesilerek, ayaglyia yeri yokIayarak' <;ocuk korkuyia solugunu tuttu, i<;ini<;inde sevindi kedi kurtulacak diye. Baba bir iki engebeyi a~tI a~aglya dogru, ama kedi heniiz

uzakta, derinlik iizerindeydi. Kediye dogru yeni bir adrm deneyen adam, bir an, ayaguuna1tllldaki diinyanm kayar gibi oldugunu, ayagllllll altllldan bir seylerin eksildigini, iizerine bastl~ saglam sandlgl diinya pawasllllll c;oktiigiiniiayaguu bO$lukta brraktlgtm algI1adlgllldais isten gec;misti.Ondan somaSI hIzla gelisti, adam, one dogru kapakiandlgllll, kollanmn bir ise yaramadlgllll, c;evresindeki c;op mahserinin tersyiiz oldugunu, yuvarlana 'yUvarlana asagilara dogru indigini, aClyandizlerinin, dirseklerinin, ellerinin SlZlSllll eb raberinde taSlyarak, kedillin yamndan gec;ip denize dogru indigini g6rdii, arkasmdan yiikselen C;lghgl uydu. d BabaSllldan ses alamayan c;ocugun ikinci \aghgl c;6puc;urumunun dorugundan dort bir yana yayildI. Once uc;uruma dogru atI1mak istedi c;ocuk, soma korkuyla geriledi, soma korkuyla geriye dondii, toprak yolda ters yiiziine kosmaya basladI. Oyle, gerilere dogru, babaslyla geldikleri yoldan Simdi tek baSllla geriye dogru "babacIglm, babacIgrm .." diye bagrrarak kosarken, toprak yolun her iki yamndaki c;amlar, bodur meseler, kocayemis fidanlari, bilinmez kIr c;ic;ekleri,otlar bitkiler hayretle bakakaldilar toprak yolda' aglayarak, babasllll c;agrrarak kosan c;ocuga. Simdiye deksu yoldap aglayarakgec;en bir c;ocukgonnediklerinidiisiindiiler, ic;lerinebir burukluk c;okiip oturdu. Gozyaslan yanaklanndan siiziilen c;ocuk, toprak yoldan anayola c;Iktl,asagilara, yerlesim merkezine dogru kosmap siirdiirerek uzaklastl, anayolun egri yapan yerinde, yalnlZ basina gozden yitti, yok oldu, yalnlZ agac;larm, bitkilerin duydugu sesi kaldl ileride: "Babaml kurtann, babaml kuntann!" Bu oykii boyle bitlnemeli, bOyle bitmesine izin verniemeli bapr! Baba, ugradlgl kazayl atiatslll, vUcudunda slynklar, yaralar berelerle bir siire sonra donebilsin evine, oguI babasllla, baba ogluna kavussun: Kavusacaklardrr. Kiic;iikkediye gelince, kediler becerikli hayvanlardrr, beceriyIe donanm1S kiiC;iikkedi, dort bir yanllldan kusatllmlS gibi goriindiigii O'SIkmtI11erden kurtulmanlll yolunu bulabilsin: Bulacaktrr. y

Koro: Olmii~ nesnelerin mezandrr bir ~opliik o ~opliikten yiikselen en ince bir ses bile oykiiye konu olur, cana gelir mezarhk.

Geldiler. Gittiler... Telefonlar <;aldl.Mektuplar ... Hiiziinlii sesler, el sIlanalar, selam vermeler, hatta gozya~lan ... Omuzlara vurmalar. Yoldan ge<;enler tarndl, uzaktan acrr gibi baktl. Kimi de giilerek, oh olsun dercesine. Kimi kii<;iimsedi, kimi hayranlIk duydu. Bir yaplll1ll beklenmedik bir anda <;okii~iigibi. Ya da ta tepeden dii~ii~. Ki~i birden sezemez, anlayamaz. Ters anlaInlar verir. Oyleydi 0 da. Erkenden yollara dii~mek. Kom~ular gormeden. Her zamanki duraktan binmemek otobiise. Sabah trenini bilerek ka<;rrmak. En iyisi bir dolmu~. 0 da ileriki duraktan. Yiiriimek belki de. i~eri ne denli uzak olsa da. Bir byl boyunca. Pardosiiniin yakalan kalkIk. Bir de sigara parmaklarmda, sondii sonecek. Karagozliikler gozlerinde. Hi<;birini yapamadl. Yapmak istemedi. Niye yapsm? Sokaga <;Iksa, i~erine gitse ne olacak? 0 ki~ileri daha once de gordii. Yillardrr. Bir kapldan girecek. Selamlar, hatIr sormalar, 'ge<;mi~olsun'lar, ba~lm sallayacak, elleri sIkacak, odasllla <;1kIpmasaSlll1ll b~llla ge<;ince, kagltlan, dergileri bir yana itip giiniin gazetelerine goz atacak. Bir bir okuyacak irili ufaklI ba~hklan. Hangi yllda oldugunu unutacak. Bin dokuz yiiz seksen'lerde mi? Yoksa <;okmu gerilerde? Zaman dedikleri nedir ki!.. Bir aldatmaca! Ge<;mi~yillann koleksiyonlanrn kan~trrsa kendini 0 giinletde bulmayacak ml? Daha dogmsu, 0 ge<;mi~giinleri, i<;inde ya~adl~ giiniin ger<;ekleriyle birle~tirmeyecek mi? nedir degi~en? Olenler olmii~, doganlar olmu~, y~lar ilerlemi~, bir iki ku~ak daha yeti~mi~, kimilerinin yiizii buru~mu~, di~ler dokiilmii~, gii<;ler azalml~, sesler degi~mi~. Geri kalan ne varsa aym ama! Bir ~iiri arnmsadl. UmulmadIk dizeler biryerlerden <;Iklpgeliverirler beklenmeyen konuklar gibi. "Aym siyah giire~, aym siyah - Aym susaYl~, aym ko~u~, ayrn - Oh, hep aym ~ey, ayrn ~ey - Aym, aym, aym, aym, aym, aym" deyi~i gibi Dranas'lll ... Degi~mezlik bIktIm ki~iyi. Tekdiize bir <;izgide ya~amak. Tiiketmek zamarn ayrn dogrultuda, aym yolda. Soma bir giin kopmasl bu boncuk dizisinin, darmadagm olma-

Sl, her bir tanenin baska yere yayll1Sl,yitisi ... KiSi, biitiinliigiinii korumall. Kafasllllll egemenliginde, yiiregini dizginleyerek. Blrakmamak atomlanru; oraya buraya u~usmaSlm anlemek. Bir yanlll bir yore, abiiriiniin baska yane gitmemesi ... Simdi yalruz ... Bir evde, bir odada, bir pencere aniinde. Tutukluluk nedir? Yalruzhk mldrr? Bilmedigi bir duygu bu. Kapatlhmshktan hep korktu, hep ka~llld1. Karabasana benzer diisler gariirdii ~ocuklugunda, hatta ilk gen~liginde. Alrr, hep bir yerlere sokarlar, sokmaya ~ahSlflar. lstemem, oralara slgmam ben, diye direnirdi. Hep a dar kap!. BaSI girer kollan Slgmaz, bacaklan ise hi~. Yine ayle bir kapl var aniinde. Zorla girmesi gereken. he kaka sokacaklan bir yer. Ne zaman i~in? Belirli bir siire, ama uzunca bir siire yine de. Gidip baktl 0 yerlere. Uzaktan. Ya da bir taSltla anunden ge~erek. Silivri'de, <;anakkale'de, lstanbul'un degisik yarelerinde. lnsanlar tlklun tlk11mdl oralarda. Kapllarda beklesenlervard1. Ne beklerler, ne isterler? Kadlnlar, ~ocuklar, yaSh adamlar. Kimi zaman bir araba gelir, i~inden insanlar ~1kar, kucaklaslrlar, aglaSlrlar; bir polis ya da jandarma tutar gatiiriir i~eri. Koca bir avludan ge~erek. Mavi giysili bir kapldan, bes on basamak merdivenden ~1karak. Bir kahve vardl. Her zaman kalabahktl, dumanllydl. Ben de bu kapldan girecegim, bu avluyu ge~ecegim derdi, a merdivenden ~1kacaglill, 0 biiyiik kapllllll aniindeki mavi giysili insanlar iistiimu baSlilll arayacak, soma da dar bir yere kapatacaklar. Bir ~ay getirdiler, kopkoyu, ac1. Bir tane daha. Onundeki sogumustu. Bir gun bir yaSh adam sordu, 'i~erde bir yakmmIz ml var?.' l~erde pek ~k yakIm yard!. Her kapatlhms kiSi, yakIruydl. kendisinden, onlardan biriydi. Bugiin degil" se yann, belli bir sure sonra ... Durur durur, soma ka~ardl oradan. Uzaklasmak, ka~mak nuydl, kurtulmak mtydl? Aldatmaktl kendini. Danup dolaSlp oraya gelecekti. Eninde sonunda. Kamurliige kapatnuslardl bir kez. KaranlIktl. tki kaplsl vardl, 00si de kilitliydi. Sokaktan ge~en satlcilann, ath arabalarlll seslerini duyuyordu. CezahydI. Nedeni, okuldan ka~mastyd1. On kapldan girip arka kapldan ~lkIp gelmisti. Once sinemalarlll aniinde dolasnustl, son. ra da eve, bah~eye, kedilerinin yaruna danmiiStii. Baba, ~ok kIzmlstl. Bu ~ocugu kalaycl ~Iragl yapmah, demisti. Sokak sokak gezerdi kalay-

cIlar, eski e~ya alIcIlan Yahudiler gibi. tkinci ka<;l~llldakomiirliige kapattllar. Fareler dola~lyordu. Sabaha kadar orda kalacaktl. Kar~l koymazdl. Bagtrmazdl, aglamazdl. Yalvarmak ise hi<;bir zaman. Bilirdi yan1I~ yaptlglm, ama soylemezdi. Gitti, oturdu odunlarrn iistiinde. Dii~iindii, kendini dinledi. Kii<;iiktii, ama gelecegi dii~leyebiliyordu. Zaman diye bir kavramI taillilll~tl. Ge<;en hep ge<;en bir ~ey. Riizgar gibi ... Bu riizgara direnecek kimse yoktu. Ne ana baba ne arkada~, ne de kendisi. Bir <;ltrrdlduydu, fareler mi, akrep mi, oriimcek mi? Kaplya ko~tu, vurdu vurdu, a<;anyoktu. Gozleri karanlIgt delInek istiyordu. Sabaha kadar burda kalmak. Aglasa illl, bagrrsa illl, yalvarsa ml? Susacaktl, katlanacaktl. Beklenmedik bir and~ iki kapl birden a<;Ildl.Ayilln1Iga ko~tu. Bah<;eye, dut agacllllll altllla. Kedisini kucagma aldl, ok~amaya ba~ladl. Baba ana oradaydl, onlara bakmadl, sustu, hep sustu. Oyle olacak yine. Susacak, katlanacak. Girecek 0 dar yere. Sabahlar geceler boyu diren<;le bekleyecek. Bir ceza illl bu da? inanamIyor. Boyle bir ceza olamaz. Kimse ona bu cezayI veremez. Ben istiyorum oraya girmeyi, diyor i<;inde bir ses. insanlar var, acIlar var, sen de insansan 0 acIlann birazrnl sen duy ... Kahveci, "Ben de orda yattlm" dedi birden. Televizyonda bir konu~ma ba~lamI~. Sarkdar bitmi~. Kahve bo~alml~. Bir 0, bir de ak sakalh kahveci. "Birini vurdum" dedi. Borcu varml~, vermemi~, aynca eglenmi~ onunla. insanll~a eglendi, diyordu kahveci. insanllkla eglenmek. Ne demekse? Benim de insanlIgnnla eglendiler. Ben bir ~ey yapmadlm oysa. Belki de yaptlm. Kime gore? "Gittim, paraml ver dedim. Giildii. Eglendi." insanoglunun katlanamadlgl bir ~ey var, insan olu~unu onemsememek. Aulattl, anlattl durdu. Uzaktaydlill oysa. i<;erdeydim. Daracik bir yerde yiiriiyiip duruyordum. Be~ altl adlill bir yana, be~ altl ote yana ... Bir yoldaydl kendine geldiginde. Biri yakla~tl elini siktl. "Ge<;rni~ olsun" dedi. Bir el bir pencereden sallandl. Uzaktan bir ses, "Olur boyle ~eyler" diye bagrrdl. Sustu, hep sustu. Komiirliikteki <;ocuk gibiydi. iki kaplsl kapatI1ml~. Fareler, kertenkeleler, akrepler, oriimcekler ortasmda. Yine de giizel bir yalmzliktl bu. Bugiine dek tatmadlgt, bilmedigi.

Arturo Massolari i~~iydi,sabah altlda sona eren gece vardiyasmda ~ah~1Yordu. donmek i~in giizel havalardabisikletle, yagl~hayEve larda vekI~m da ttamvayla uzun bir yol giderdi. Eve altl kIrk be~leyedi arasmda, yani kansl Elide'nin ~alar saatinin ~almasmdan bazan az once, bazan da az soma vanrdI. . iki giiriiltii: ~alar saatin sesiyle,kapldan giren ayaklann sesi ~ogu kez Elide'nin zihninde birle~ir, uykusunun, yiiziiyastlga gontiilu, daha birka~ saniye tadml ~Ikart1naya~ah~tl!tItIkIz sabah uykusununderinliklerinde yakalardl onu. Soma birden yataktan fular, sa~lan gozlerinin oniinde kor gibi kollanm sabahhga geWiverirdi. Mutfakta, i~egoturdiigii ~antadan bo~ kaplan ~Ikartlp sefertaslm, termosu muslugun i~ine koymakta olan Arturo'nun ka~lsma boyle ~Ikardl.Arturo ocagl yakmI~,kahveyikoymU olurdu. Arturo ona bakar bakInaz, Elide'nin i~inden.bir elini sal;larinagatfumek, gOzleriniiyice a~ak gelirdi, eve donen kocasmm kendisini hep bOyledagnnk, yarl uykuiu gormesinden sanki biraz utamrdl. Birlikte uyuduklanndaboyle olmazdI, sabah ikisi birlikte uyku rnahmurlu!tImu atmaya ~h~rr, aym durumda olur.lardl. Bazan da ~alar saatin ~almasmdan bir dakika once elinde kahve fmcanI, Arturo odaya girip onu uyandrrrrdI, bu durumda her ~eydaha dogal olurdu, uykudan stynlma tath bir tembellige bfuiiniirdii, gerinmek i~in kalkan ~lplak kollar en sonunda onunboynuna dolamrlardI. SarIlrrlardIbirbirlerine. Arturo'nun iistiinde su ge~irmez montu olurdu, buna degince havamn nasil oldugunu anlardl kadm: nenili ya da soguk olu~una gore ya!tInur mu yaglyordu, sis mi vardI, kar nu yagIyordu anlardI. Ama yine de sorardlona: "Hava nasIl?" 0 ise her zamanki gibi.yan alaycI,anlatmaya koyulurdu, sondan ba~layarak kar~lla~tlglaksilikleri slralardI, bisikletle geli~ini,fabrikadan ~Iktl!tIndahavanm, bir a~am once fabrikaya gidi~teki havadan degi~ik oldugunu, i~leilgili sorunlan, i~yerindekidedikodularl anlatlp dururdu.

o saatte ev yeteri kadar lSltIlmaml~ olurdu hep, ama Elide soyunur, biraz urpererek banyoda yIkamrdl. Arkasmdan Arturo gider, daha teHl~slZsoyunur, 0 da yIkamrdl agrr agrr, i~erinin kirini pas1ll1atardl ustiinden. tkisi de yan <;lplak, biraz u~uyerek aym lavabonun b~lllda dururlar, arada iti~ir, birbirlerinin elinden sabunu, di~ macununu kaparlar, bir yandan da birbirlerine soyleyeceklerini soylemeyi sfudumrlerdi, soma yakmla~ma zamam gelirdi, kimi kez slrayla sIrtlanm ovalamaya yardlm ederlerken, araya o~amalar girer, birbirlerine sanlrrlardl. Ama birden Elide, "Saat ka<;olmu~," der, ko~up acele ayakta jarc tiyerini takar, eketligini giyerken, tir<;aYlsa<;lannda a~a~ya yukarIya dola~tmr, dudaklan arasmda tokalar, yUziinu komodinin aynasma yapl~tITlfdl. Arturo pe~inden gelirdi, bir sigara yakmI~ olurdu, ayakta durur, sigaraslm i<;erek ona bakardl, her seferinde de hi<;bir ~ey yapamadan orada durmanm SIkmtlS1ll1y~adlgl gomlUrdu. Elide hazrrdl artIk, paltosun1.l koridorda giyerdi, opu~urlerdi, kaplYI a<;maslyla merdivenlerden a~agIYa indiginin duyulmasl bir olurdu. . Arturo tek ba~ma kabrdl. Elide'nin topuklannm basamaklardaki sesini dinlerdi, artIk duyulmaz olunca da, hlZb adrrnlarm avludan, dI~ kapldan ge<;ip kaldmmdan tramvay duragma gidi~ini zihninden izlemeyi surdumrdu. TramvaYJUglCIrtIS1ll1, durmasml, her yolcu bini~inde basama~ <;Ikarttlgl sesi iyice duyardl. "Tamam bindi," diye du~unfu, her giinkU gibi onu fabrikaya gotiiren 'on bir' numaramn kadInlI erkekli i~<;ikalabalIgl arasma slkI~mI~ karlsIDI gomrdu. SigaraYI sondumr, pencerenin abajurlarlm kapatrrdl, karanhkolurdu, yataga girerdi. Yatak Elide'ninkalktI~da brraktIgI gibi olurdu, ama onun, Arturo'nun tarafI neredeyse bozulmamI~, sanki yerii yapI1ml~ gibi olurduo Arturo once kendi tarafma iyice uzanrr, ama soma bir baca~I oteye, kansmm slcakhgmm kaldlgl yere uzatrrdl, soma obur aya~ da uzatrrdl oraya, boylece yava~ yava~ Elide'nin tarafma, haW. kanslnlll bedeninin bi<;imini koruyan 0 liIk <;okiintuye ge<;er, yUkUnu onun yastIgllla, kokusuna gomer, uykuya dalardl. AID?amElide dondugunde, Arturo bir sfuedir odalarda dol~IYor olurdu, ocagI yakar, pi~mesi i<;inbir ~ey koyardI, Yata~ diizeltmek, biraz ortalI~ supurmek, yIkanacak kirlileri banyoya goturmek gibi kimi i~leri, yemekten onceki bir iki saat i<;inde 0 yapardl. Elide hi<;birini be-

genmez<ii,ama dogmsunu soylemek gerekirse bu nedenle daha fazla ~aba gostermezdi 0; onun yaptl~ bir tiir bekleme tOreniydi,evin duvarlan arasmda kalsa da, m~anda l~Iklaryamnca, kadmlann ak~amlan ah~er~ yaptlklan mahallelerin 0 saatle bagda~mayan kalabahgllla kan~arak dtikkanIara ugrarnakta olan kansllll, bir tiir kar~l1amaydl. Sonunda merdivende ayak sesini duyardl, sabahkine benzemezdi, daha agrr olurdu, ~iinkii giin boyunca ~ah~manmyorgunlugu i~indeki Elide, eli kolu paket yiiklii tlrmamrdl merdiveni. Arturo sahanllga ~Ikar, elinden paketleri ahr, konu~arak i~eri girerlerdi. 0 paketleri a~arken, kadlll paltosunu ~Ikartmadan kendini mutfaktaki bir iskemlenin iistiine atardl. Soma, "Haydibakahm i~ba~llla,"deyip yerinden kalkar,paltosunu ~Ikartrr, ev entarisini giyerdi. Yemegi hazrrlamaya koyulurlardI: ikisi i~inak~amyemegini, geceyarlsllldan soma bir paydosu i~in erkegin gotiirecegi kahvaltl1lgl,kadllllll ertesi giin fabrikaya gotiirecegi oyle yemegini, ertesi sabah erkek kalkt1~nda ham oImasI gerekenleri. Kadm biraz i~goriir, biraz hasrr iskemlede oturur, erkege ne yapmaSl gerektigini soylerdi. Erkek 0 saatte dinlenmi~ olurdu, dart doner, hatta her i~iyapmakisterdi,ama hep biraz dalgm, akll ba~ka yerde olurdu. Bu srralarda, iaman zaman ~atl~malanna, agtzlanndan c;irkin bir sozciigun ~Ikmaslllaramak kalrrdl, ~iinkiikamn erkegin yaptlgl i~e daha bagIl, daha yakm, daha destek olmaslm isterdi. Onun ise, kadmlll donmii~ oImasllllll ilk co~kusu ge~tikten soma akll evin dl~lna kayar, gidecegi, acele etmesi gerektigi dti.~iincesinetakdrrdl. Masa hazrrlandIktan, her ~ey, bir daha ka1kIlmayacakbi~imde yerine koyulduktan soma, ikisini de; bu kadar az bir arada olabilmenin yIkmu kaplar, el ele tutu~mak istegi, ka~Ik1arlaglZlanna gotiirmelerini neredeyse engellerdi. Ama daha kahvenin hepsi bitmeden erkek, her ~eyinyerli yerinde olup olmadlgma bakmak i~inbisikletin arkasmda olurdu. Kucakla~lrdl.Arturo anca 0 zaman anlardl sanki, kansllllll nasl1yumu~ak, lhk oldugunu. Ama bisikletin borusunu omuzuna yiiklenip dikkatle merdivenlerden inmeye ba~lardl.

Elide bula~lgl yJk.ar, evi tepeden trrnaga gozden ge9irip kocasmrn yaptIgl i~kre ba~lill sallayarak bakardl. Simdi 0, az saYIda lambamn bulundugu karanlIk sokaklarda yol alIyordu, belki de havagazl deposunu ge9mi~ti bile. Elide yataga girer, l~lWsondiiriirdu. Kendi taranmi uzamrdl, bir ayaWfil kocasillill yerinedogru uzatrrm onun slcakllgilll dUYJllaki9in, ama her seferinde kendisinin yatmakta oldugu yerin dahaslcak oldugunu fark ederdi, Arturo'nun da ourada yatml~ oldugunu anlardl vebuyftk bir sevecenlik kaplardl i9ini.

Bir de baktlm m;suz bucakslZ bir ~aymn orta yerindeydim. Bir an i~in diinyada yesilden baska renk kalmamlS sandlm. GokyUzii bile yesile ~alar bir u~uk renkteydi. Hafiften hafiften yesilimsi bir riizgar esiyordu. Agrrbash, giivenli ve sifa verici bir riizgar. Taaaa karSlda koyu ~yeSil bir koruluk yard!. Genis bir soluk alarak "Oh!.. Cok siikiir Allahun, ya Rabbim" dedim. 0 anda, Allah bana 0 kadar yakmdl ki ... 0 da benimlt< birlikte yiiriiyiise ~lknllS samyordum ... Gozlerim sulandl, bumumu hlZla ~ektim ve Rumelili dedecigimin ~obanml ammsadlm: ~ok giiZel peynir helvasl yapan bir garip ~oban varmlS, gelen ge~en, helvasmdan kIsmetlenirmis. Arna bazl zamanlar helva oyle giizel olurmus ki, ~obancaglZ ellerini gokyiiziine a~ar "Te be Allahlll1" dermis. "Gelmezsin ki sana bu peynir helvacIgmdan yidireyim." Dedemin kIr Sakalll, inee yiiziinii diisiindiim. Simdi burada olsa, ~ayrrm ortasmda dikilir, bana "Abe uglan diyilsin ki tebu ~ayrrda sennen bir giires tutaydim" derdi. Off! Allahnn of! dedim.Burnumacl aCIslZladl. Gozlerimi slk slk a~lp kapayarak aglamaIDl ge~istirdim ve tslambey Tepesi'ne dogru bir kosu tutturdum. Geyregime agn girinceye kadar kosturn kostum ... Soma, kendimi soluk soluga, yiiziikoyun, ~imenlerin iizerine attlll1. Yiiregim Wt Wt ~arplyor, kulaklarlll1 ugulduyor, toprak ve ~aY1r~en kokusu baSlml dondiiriiyordu. Kent ta uzaklarda kalmlStl. Allah'm koca ~aY1rmda tek baSlll1aydlm ve kuslar bile ~ok yiikseklerden ge~iyordu. Azlclk dinlenince srrtiistii donerek, kollarlml basmun &ltmda kavusturdum ve gokyiiziinii seyretlneye basladlll1. "A~lk yeSil mi, u~uk mavi mi? A~lk ye~il mi, u~uk mavi mi?" Sonunda "Arnan ne bileyim ben" deyip isin i~inden ~Jktlll1. KarSldaki koruluga hi~ gitlniSligim yoktu ama akllll1dan, onun ilerisinde bir dere vardu diye uydurdum. Derenin kenarmda bir sal. kIm sogut, salklm sogudiin altmda parmakllgtsallanan bir tahta koprii. Bu kadar yeSilin yarnnda derenin suyu da yeSildir. Birden uzaklardan bir lsllk sesi geldi. Ben de 0 yana donerek ya-

nagnm koluma dayadl1ll. "Hadi bu da sevgilimin lshii;t olsun" dedim. t~imden sa~lan daglmk bir kumral adam ge~ti. KaygISlZve sakaci bir hali vardl. Gelip yanl1lla uzansa, ben de ~imenleri kopanp yumne serpsem diye diisiindiim. Her ne kadar, usumun, 0 ~k bilmis, aii;trbash yam, "Kuzum, piyasa romanlanndaki kIZlar gibi bu ozencikler de ne oluyor Allahaskma?" diyordu ama boS verip burnumu klVmverdim. Biraz soma lshk sesi daha yakmlardimgelmeye basladl. Tepeden asagl iki asker iniyordu. tcime bir korku doldu. Hemen ayaga kalktl1ll, ~antmm omzuma asarak l;atkmbir suratla tIrmanmaya basladl1ll. Hem de diisiiniiyordum: "Eger Simdi dururlar, soz falan atmaya kalkarlarsa, dogruca yanlarma gider 'Agalar ben yolu saSlrdlm, buralan pek tenha, arkamdan biraz goz kulak oluverin' derim. Bir yandan da 'Allahl1ll, Allahlm, Allahlm' diye c;arpmtl1ll1bastIrmaya "9ahSlYordum. Askerler ge~ip gittiler. Hem de doniip bakmadI1ar bile. Hemen yalancIktan ~attIglm suratnm diizelterek bu kez de ben, bir lshk tutturdum. Tepeye vannca, birden biitiin ... semti gozlerimin oniine yayIhverdi. Genis genis soluklar alarak bir zaman durup seyrettim. <;atI1annkiremitleri, aga~larm yeSili arasmda iivez rengi goriiniiyor deniz uzaklarda, ufukta bir ~izgiymiS gibi parhyordu. Agrr. aglr baylr asagl inmeye basladlm. KendiInle lise yI1larmdaki ~ocuksulugu buluyor; 0 eski giinletdeki konusmalarlmlZl ammslyordum. 0 zaman burdan g~em ornegin soyle derdim: "Merhaba ... a deniz bey kardesim. Zatiftlinizi bu- . giin Fenerbah~'de ziyaret edip size seref veremedigimden dolayI ~k iizgiiniim. Pardon mon ami. Bekle moi Demain matin. Parsque mon coeur sana hayrandrr." Bah~elerin arasmda bir horoz ottii. tleriden ~cuk sesleri, giiliisme1er geldi. Araba yoluna ~Ikarak, ~ant~llm ~aHaya saHaya 'Ranicigimin' evine yollandlm. Bir kadmm boynuna sanlmak, onu kucaga ahp, fml fml dondiirerek baglrtmak, ona sevdiklerinden selaInlar gotiirmek, soma ~ardaktaki kanepenin iizerine yan gelerek: "Rftnicigim ben mutlaka sigara bOregi isterim. Salatalan ben kopannm, sen bir pathcan kIZart baska bir sey istemem" diye nazlanmak; onun "Yavruin istedigin bOrek 01sun, simdi yapanm" diyen dingin sesini duymak ... 0 zamanlar oyle bir goniil rahathgl duyanm ki dudaklarl1ll titter. Kendime "KIZ, derim.

Yani sen de zlrlamak i<;inbahane anyorsun ya ..." Bu, her seferinde aymdrr. Ben kanepenin iizerine uzanmm, tahtalar kemiklerimi aCltlr. Rfma Teyze ivedilenir, bir mutbaga girer, bir bah<;eye <;1kar.Bir kosu yukan frrlar. Kasla goz araSI q1altlZ nar gibi yanar. Biraz soma mutbaktan mis gibi kIZarrms borek kokusu gelmeye baslar. Bana: -Sanki gokten- bir bardak kaynar <;aygelir. yanmda ille bir dilim limonu vardrr. Diinyada limon kalmasa bile Ranicim bana yaratlr. Bu arada <;ardaktan mutbaga baglra bagrra konusuruz. Ben "Ranicigim, .." derim. hemen "Yavrum ..." diye seslenir. Ben anlatmm: "Annem dedi ki, bana sardunya daldurmayt unutmaslll kafas1ll1 kIranm, dedi. Bir de feslegen istiyor. 0, verdigin kiipeli 0 kadar giizel a<;tl ki ... Balkona koyduk, orasl iyi giines ahyor. Ama simdi, 0 arka arsa var ya, oraya apartman yaplhyor, giinesi kesecek. .." Mutbagm penceresi bah<;eye a<;l1dlgllldan, onun gidip geliSini seyreder, artlkannemin de onun da ihtiyarladlklar1ll1 diis~niiriim. Ese dosta deggin birylglll eglenceli haberim vardrr. Ben anlatmm Rana Teyze gen<;liginden kalan berrak kahk:ahasl ile giiler. Ardada bir yag s1l;rar. "Ay hlllzrr, aman ne fena sl<;nyor, ates harh geldi" der. Bir yandan sarrmsak dover, bir yandan bana cevap yetistirir. : Ben jl;im~ siJ:lcliresjn~ire 9JlYllllJi?erim. Bah<;enin yansl ekilidir. Bakar bakar, bir taze sova:tililri kesin olaraktanmm. Bir yanda kiimes vardlr. Telorgiiniin altlllda dolasan tavuklan seyreder, "Bizim oralgrda hi<;tavuk yok. Kentten biraz uzaklalllca hemen bir dlsarhk havasl baslaytveriyor; sabah aksam yusuf<;uklar otiiyor, riizgarbir baska tiirIii esiyor. Ci<;ekler, <;aytr<;imen, tavuk mavuk... Hele civcivler, ah sekerim, saman <;okgiizel" diye diisiiniiriim. Ranicim arada bir seslenir: - Nezih ... Hani sizin arka taraftaki avukatlll ailesi kurtuldu mu? Ben alay ederim: - Bizimarka taraftaki avukatlll ailesi kurtuldu. - Nesi oldu? - Ya ogIu, ya kIZl. - Hmzrr.Alay etme. Allasen nesi oldu? - Ne bilirim be Rfmicim. Benim derdim baSIDldan askIn. Dogurdu dedilerama aklIDlda kalmadl. - Pek tath tazecik, benim pek hosuma gidiyor. - KIZ, benim yammda oyleler soyleyemezsin! Rana Teyze gii-

liiverir: - A. .. evladlm, senin yerini kimseler tutamaz. Oh! BeDim yerimi kimseler tutamaz. Yan gelirim kanepenin iistiine. ArtIk 0 sor;lr, ben soylerim. lkide bir alay eder giildiiriiriim. l<;imhi<;biryerde bulamadlglill rahatIIgl bulur. Bir de radyoyu a<;arlZ ... Ranicim, "Ab hep ayru i}arkIlan soyliiyorlar, pek hOi}uma gidiyor" der ve tutar benim hi<;sevmedigim, avaz avaz bagrran bir kadllla hayran olui}unu anlatlr. Ben yerimden flrlar, mai}aYIkapar "KIZ,annemle sen beni oldiireeeksiniz. Kadllldana gibi bagmyor be ..." diye iistUne kOi}anm. Onun elinde <;atal,beDim elimde mai}a, mutbagm i<;inidort doner ve <;ocuklar gibi giiliii}iiriiz. Yine <;ardaktaydlm, Rana Thyze yine sigara bQregi kIZartlyordu. Yanaglml mermer masaya dayaillli} diii}iiniiyordum. Bir giin ... Bir kIi} giiniiydii. Hava kapah ve slkrntIhydt. Adaya giden bir vapurda dalglll dalglll oturuyordum. Herkes kendi diinyasllldaydi zaten. Kimi denizi seyrediyor, kirni wnesi avueunda diii}iiniiyor ve hi<;kimse konui}muyordu. Bir ara,hafiften bir ut sesi duyuldu ve kahn bir erkek sesi, eski bir i}arkIylsoylemeye bai}ladl. "Kimseyeetmem i}ikayet,aglanm ben halime; "Adam utu giizel<;alrmyordu, belli de giizel <;aIIyordu.Sesi etkili ya da degildi ... Ama ben Rana Teyzenin sesini duyuyordum. Onun <;oksevdigi bir i}arkIydl bu. l<;ime bir hiiziin yayIldl; eski giinleri, <;0euklugumu, annemin, Rana Teyzenin gen<;liklerini anlillsadlill. KmmZl kurdeleli mlZrabl sanki goziimiin oniinde duruyordu. Albiimde bir resrni vardt. lnee uzun bir gen<;kadlll. Omuzlara dokii1miii}giir sa<;lar, simsiyah iki goz. Omzunda bir testi tutuyor, hafIf<;e giiliimsiiyordu. Goeuklugumda duyduklarlilll bir araya getirerek onun gen<;ligini bulur <;IkarrrdIm. Bu giinahkar bir kadllldt. Kabahati sevgisindeydi. 0, ipek feraeelere, tai}lItaraklara, elma broi}lara bayilirdI. Yeni <;IkantUrn i}arkIlan ogrenip utu ile <;allyor,sevdall sesi, bahriyelileri <;ileden <;Ikanyordu. Herkesi sevmek, herkese armaganlar almak, arabalara kurulmak, egIeneelere gitmek onun i<;indi. Bir iki kadeh kinee yanaklan pembelei}ir, gozleri hafIf<;esiiziiliir, tutar bir "ab" <;eker, bir i}arkIsoylerdi. "Sevdayt muhabbet bai}lillagor neler a<;tl."Boyleee, kimini kumral blyIklI, diye, kimini uzun boylu, kimini <;apkrn,kimini i<;lidiye sevdi; omrii sevdalarla ge<;ti. Ama 0, her zaman bir kii<;iikkIZkadar masumdu. KUi}larl,civciv-

leri, kedileri, kiie;iik kopek yavrulanm; denizi; aCIbiber tur~usunu;eski ya1Ilan; e;ocuklan, gene; ilItiyar herkesi; kiie;iiciik apartman dairelerini de hep ayrn sevgiyle severdi. tki kez evlenip ayn1mI~tI. Simdi "Ru ...cum" dedigi bir kocasl yard!. Eski bWkm komiserlerden emekli Ahmet Bey. Raria Teyze krrk sekiz ya~ma kar~m MIa sevdah, MIa e;ocuk, MIa masumdu. Bir giilii~ii, bir ~a~I~I,elini yanagma dayaYIP bir uyuyu~uvardl ki ... lnsanm hemen gidip, "Uyuyu~a bakm ayol" diye opecegi gelirdi. Benim 0 edah, lstanbulIu biiyiikannem ona: "Ranicim ... Benim sultan Imam" derdi. Bir giin de 0 rahmetli, Rumelili dedecigim: ''Ta be kIzamm" demi~ti. "Senin namis dedigin, bu ue;kUrun ucunda degil be" ve gogsiine vurarak, "Te burasl temiz olsun, te buraSI. Kulak asma sen gerine." Kulak asan kim zaten. a benim kiie;iikliigumiin'Rani'sidir. Adam utu ister iyi e;alsm, ister kotii, ama ben Rana Teyzenin 0 ie;Ii sesini duyuyorum. "Kimseye etmem ~ikayet,agIanm ben haIime." Bu eski alaturka ~arkI1arda c;ocuklugumuzdan, annelerimizin gene;liginden kalma bir ~eyler var ki insam kUvvetle e;ekiyor. Ama bu kadar soylu duygulanma kar~I, ya 0 ie;imdeki e;okbilmi~! Adam parsa topluyordu. Alkolik bir e;algICI.Rerkes para veriyordu. Qiinkii herkes bir on dakika b~ diinyalaragidip gelmi~, eski giinler ~tI. Rele ben, hele ben! Adama para vereceklerin ba~mda gelmeliydim. Ama bu ilkel bir davr~tI. Ro~ bir davranI~ degildi. Adam ge'e;tigitti. le;imin bir yam ka~llll kaldmp, dudaklarmI biizerek bu davrarn~Illll onayhyor, obiir yani doviiniiyordu. "Ab ne tutsaklIk! Toplum moplum diye yiiregiill oldiiriiyorsun. KIz, bu kadarcIk ozgiir olamayacak llllsm? Rerif sana neler anImSatti. KIz para vermeyi istedigin halde niye vermiyorsun? KIz hani 0 biiyiik laflarm? .. Rani? Yay sana ... Yay sana ... DalmI~ ka1mI~Im, Ranicigim, mutbak penceresinden sesleniyorduo "Yavrum! a ne dah$ oyle, Ranicin kUrban olsun sana ..." Gozlerim yine doluverdi. le;imden, "Ab Ranicim, ah! dedim. Ab bu diinya ..." Rava kararmaya ba~lann~tI. Rana Teyze soruyordu "Nezih, hani yeni bir ~arkI var. Dur bakim nasI1dI? AklImda tutannyorum ki. Rani M ... soyliiyor. Ab hmzrr kan pek giizel soyliiyor." Ben "Bilmem ki Ranicim" diyorum. "Ben 0 ~arkI1an hie; bilmem." AklImdan Cavide'nin e;atI1mI~ka~lan gee;iyor. "Ben bu~arkI1ara hie; dayanannyorum. ValIahi"

diyor, "nasll dinliyorsunuz ~a~lyorum. Bu tek seslilik, bu aWar, oflar beni oldiiriiyor. Ne demek yahu ... Hani benirn sevineirni, benim kederirni, benirn ya~amum anlatan, bana benzeyen bir miizik. Ornegin halk motifleri ve ..." Kendi kendime: "A...man be Cavide" diyorum. "0 ba~ka, bu ba~ka. Ya~amlmlza kan~ml~ olan bu ~arkIlan yadslyamazsm. Kar~lmda boyle bilgi<;bilgi<;konu~m'a. Sirndi oyle efldmn var ki ... seninle <;eneyan~tlramam ..." Mutbaktan havan sesi gelmeye ba~hyor. ~am esintisi <;ooyor. Tavuklar gldakltyor ve uzaklarda bir horoz otiiyor. Ben dii~iiniiyorum: birazdan baym zorla <;oom~,sohik soluga kalrm~ olan Ahmet Bey geleeektir. Bir eebinde kirk dokuzluk, bir eebinde Rana Teyzeye nane ~ekeri ve elinde bir demet <;i<;ek. eni goriinee sevineeek. "VayefenB dim, yay efendim" diyeeektir. "Ho~ geldiniz efendirn. NasIlsmlZ bakahm? Valde, peder nasillar? Oh oh efendim, sagolsunlar efendim. E ... hamm neler yaptm bakalrm bize?" zaman artIk benim de kalkmam gerekir. Sofray! hamlamaya ba~lanm. Rana Teyzenin etekleri zil <;alar. Ahmet Bey rakI ~i~esinin dibine 0 etli avu<;lan ile ~ap ~ap vurarak, tlpay! fulatlr. Bert rakI kokusunu bir giizel i<;ime <;eker, yanlma, <;imenlerin iistiine dii~en tlpay! ahr, AhmetBey gonneden yalarlm. 'Ranicim' goriir giiler. Cardagm ortasmdaki elektrik yandl mlydI, artIk bir an, bah<;enin mavirntrak sisine, havuzun kenanndaki <;i<;eklere,yusuf<;uk1arm sesme karl~lp giderinsan. Sofrada Ahmet Bey bize merakll zablta olaylan anlatu. l<;tik<;e yiizii kIpkIrmlZl olur, ne~elenirve tutup bir eski ~arkI da 0 sayler. "Giil yagml eller siiriiniir <;atlasa biilbiil..." 'Ranicim' yataglml sofanm ortasma serer ve peneereleri soo soo orter. 0 gittikkten soma ben glcudatmamaya <;all~arak hepsini a<;ar ve yattlglm yerden y!ldlZlan seyretmenin tadlm <;lkannm. Ama dii~iiniirken dii~iiniirken i<;ime bir gariplik basar, "Ah ..." derirn. "Hepsi ihtiyarhyorlar artIk. Birer birer olecekler. Bu koea diinyada yapayalnlZ kalacaglZ. Ah annecigim, ah annecigim olmesek ne iyi..." ve aglaya aglaya uyuyakahrrm.

Pansuman ve yemek arabalarmlll, tekerlekli sedyelerin, <;ekilen karyolalarm, glcrrdayan kaptlann, koridorun bir ucundan oteki ucuna bagnsan hastabaktctlann, hastaneye ek yaplmm giiriiltiileri ansizlll durdu. Asansorler bulunduklan noktada asili kaldl. D1sarda a<;tkbrra-' ktlmlS bir cm kapI altmdan odaya iifurdiigu soguk bahar riizgan uguldamaz oldu. Hastane hademesinin giiliisii oldugu yerde, oldugu gibi dondu. Dniversite hastanesi avlusundakiogrencilerin hep bir aglZdan hayktnslan da sessizlik perdesi ardlllda kaldl. Kendi i<;iningiiriiltiisii en son dindi. Kardesinin nabzl avcunday-

Simdi orada bir damann ses vermesini bekliyor. Zaman birimininen ktsa siire<;i<;inde hi<;giiriiltiisiiz bir atlsm ses biiyiitecinden ge<;erek avcunda kendini duyurmasllll bekliyor. Bu agma an'l degilse ne? Bir agma zamarn. Sessizlik simdi durdugu yerde, bu boslukta aSIh kalamaz. Sessizlik de agar, yeni bir seye doniisiir, sessizlik sesini er ge<; duyurur. Uzun yaz gecelerinin boguntulu dinginliginde biiyiidiigunii duyuran bir tohumun sesi gelir, sessizligin kapIsllll vurur, onu uyam. Yasamaya perdelerini indirmiS, kapllarma dayak vurmus biitiin evleri diirtiikler, karartIlrrus sokaklan, viran baglan, tiirkiisiiz, kahkahaslZ bah<;eleri diriltir, carnIan zorlar.Sesziligin dogurdugu ilk ses er ge<; solugunu iifuriir, bir damarm hi<;vurmanus, bir suyun hi<; akmlyormuS gibi durmaslll1 engeller, ona yem bir ktplrdanmayt taSlr. Bu ktplrdanma hemen nerdeyse isitilir.

o geceler oyleydi. Korku salt daglan degil, kapllan, pencereleri, yiirekleri de beklerdi. IsIklar karartlhr, sesler ktsI1lr, <;ocuklar yiiksek sesle giilmesinler diye azarlanlrdl. Parmaklar siirekli iki dudak iistiin-

de, g6zler aglZlara g6tiiriilen lokmalan saymakta. 1nsanlar 6lmeden 6lmii~ gibi yaparlarsa kara ku~un kanadl onlara degmeden gee;ebilir diye umarlardl. Olgiin bir l~Ikta karde~inin s6kiilen g6mlegini dikiyordu. Babasl yine sedire uzarup orada kaybolmu~, annesi sIk sJk ie;e;ekerek e;orapIan yamlY0r. Bu evde hep ayru saatlerde hep ayru ~eyler oluyor. AnslZln dl~andan, bahe;eden karde~inin sesini i~itti: "Ko~, e;abuk ko~! Su karpuza bak!" 19neyi eline batrrdl. Bunda bile hemen hemen bir seriiven, bir ya~ama tadl var. 19neyi eline batrrmaslyla istemeden agzmdan fulayan "Ayy!" sesi bile sessizligin boynuna takIlml~ bir e;rngrrak gibi e;ekici, sevindirici. 0 igne eline batmanu~tl ki. Bu "Ayy" sesi her tiir giiriiltiiden, her tiir ya~ama sevincinden korunmu~ odanm can damarrna batml~tl. lrkilen sessizlik gibi g6mlegi de odada brrakIp dl~an ko~tu. Kapl e~iginde birden yIldIZlarla dolu g6kyiiziinii g6rdii. Ba~llli kaldmp yukarl bakmayI tiimden unutmu~ muydu, yotsa bu l~Ikh g6kyiizii epey 6ncelerden bu yana ilk kez kente, bahe;eye, onlara b6yl~i yakm IDl gelmi~ti? Durgun gecede yI1dIZlarrn e;ltrrdadl~ru duydu. Ta~lar birbiJ;ine siirtiilerek klVllclmlanlyor, u'stiiste kibritler e;akIltyor:karanIIk sokak- . lara, dar caddelere, karartI1IDl~ pencerelere l~Iklar yaW-yordu. Erki::k karde~inin birkarpuz k6kiiniin b~rnda, yiiziikoyun yattl~ yerden hi~ kIplrdamakslZm kendisini e;agrrdI~ unuttu. E~ikte, ancak doganin onlara sundugu aydmhga, salt g6kyiiziinde rastlan.ablIen lunapark l~Iklarma, oradaki uzak sevince bakIp kaldl. Y I1dIZlarla dikilrriesi gerekli g6mlek arasmda bir yerde durdu.le;i yosun tutmu~ havuzdan bir kurbaga SIc;radl.J{arde~inin kendisini e;a~nru~ oldugunu 0 zaman anrmslyqr. Yine de kurbaganrn ne yana sle;radlgrnl g6rmeye e;a1l~lyor;yIldlZlann otlan yeierince aydrnlatlp aydlnlatmadlgrnl bilmek istiyordu. 0 srra karde~inin sesini yaruba~rnda duyuyor. KIrgm, kiiskiin bir ses: "Ka~:Irdrn." "Neyi?" "Karpuzun biiyiime sesini i~te!.." "Otlara bakIyordum. Daha dogrusu g6kyiizii ..." "Gee;en ay diktigimiz karpuzunyanrna hie; ugraIDlyorsun.'l

Krrgmhktan ote, belli bir hm;lllhkla konu~uyor ~imdi: "Driinii fllldIk biiyiikliigunde olmu~. Yann ceviz kadar olacak. Soma portakal kadar ... Biiyiidiigunii duyuruyor. Durmadan nasIl biiyiidiigunii gozle se~emezsin, ama sesiyle duyabilirsin.Bu bah~ede due yabilirsin. Sense nasIl biiyiidiigiiniihi~ dinlemiyorsun. Hep i~erdesin..." Dokuz ya~larllldabir oglan, bir gomlegin ille dikilmesi onanlmaSlgerektigine de inanmayabilir. OliimeboguImu~ sessizligibagrrtmak i~in bir ignenin gerekli olduguna inanmayabilir. Gokyiiziiniin, yanan maytaplanyla 0 giine dek ya~amlanna girmi~tek bayram yeri olduguna da inanmayabilir. Bu nedenle hemen hemen omuz silkiyor. t~eri giriyor. Annesine karpuzdan hi~ sozetmiyor. Bir daha kimseye, kIzkardeine bile s6zetmiyor biiyiiyen karpuzun sesinden. Her gece topraga yiiziikoyun yatIyor, bu karanlIk diinyamn ortaslllda bir kendisi, bir de karpuz yavrusu varrm~casllla,arkasl geride kalanher ~eye d6niik, soluk almadan bir biiyiimenin sesini dinliyor. Koyu sessizligin dogurmaslm bekliyor sanki. Babalan sabah giderken onun, bir ~i~eninagzllla konmu~ peygamberdevesine bakIp durdugunu g6rmii~tii.Ak~am d6niince de yine karpuz kokiiniinba~llla yiiziikoyunyatml~ buldu. 'Sen ne zaman bir i~e yarayacakslll?' Soze, sese dokmii~ oImasl gerekmez. Her zaman hep bunu soyliiyordu babalan. Her zaman. Duru~u, bakI~l,yiiriiyii~iiyle.Soma da soyunup d6kiiniip pijainalanm giymek, odasllldaki sedire uzamp orda kaybolmak iizere i~eri giriyordu.

Karde~i: "t~e yaramak sinmek, sindirilmek ya da geri kalan zamanda tiimiiyle silinmekse ben bir i~eyaramak isterniyorum," dedi bir giin. Ylllar soma. Call~mak-belki de ya~amak-iizere biiyiikkente gidecegi sabahlll gecesinde, usulca kIzkarde~ine sokulmu~,bOyledemi~ti. BabaIan sedirinde bir yandan bir yana doniiyordu 0 srra. Anneleri tur~uluk salatalan bwakllyordu. Bl~aglll diizgiin arahklarla hlyara saplam~llldaki ses ortahgl kaphyor, odamn ah~Ilml~suskunlugunu tedirgin ediyor~u.

(Tekdiize her hareketten, tekdiize her sesten; bir aldiiren, bir zorba; aliimiin ta kendisi anlarru <;Ilmn 0 sesten ne denli usamlmlS olursa olsun, Simdi avcundaki nablZda buna yaklll bir seyi, diizgiin arahklarla bir atISlll sesini duymak istiyor. Ancak bir tohumda ya da bir nablZda bu tekduzelik dirimin sesi olabilir. Saatin boS tiktaklamslannda degil, pervanenin soluk ampule kanat <;arplSlllda degil, merdivenlerin siipiiriiliisiinde, odunun kesilisinde, sobanlll kanstrrIlISlllda degil. Salatahklann bI<;aklamSlllda da degil. Tekdiizeligin ardugu bu tiir bir dinginlik giiven sarslcIYdl. Giiven saglanmasllla onca azenilmis, onca yorulunmus bu evde tekdiizelik korkutucuydu. ~I1masl gerekli bir alum gibiydi.) Kardesinin biiyiik kentteki ilk yIlI sonu. Aralarmda artIk salt bir otobiis carru bulunan ilk karsilasma. BakIslardaki sevin<;caml kolayca aSlp ge<;iyor, 0 carru kolayca delip birbirine ulaSlyor. <;ok seviniyor 01maktan utanrrus bir sevin<;ti bu. Daha sonra bir kahvede uzun siire oturdular. Gece yap1hms 0 otobiis yolculugu, 0 utanga<; sevin<;, hiiziinle baharatlanmlS bir coskunun baslanglcllla ulandl. <;Ok erken bir saat. Her yam aym renge boyayan kapahbir gakyUzii. KaraYI denizden aYIran birka<; ton koyuluktaki beton yiikseltiler dizisi. Yalmz denizin degil,insanlann da iistiine abananbeton yUkseltiler dizisi. Kahvenin yanlbaSlllda bir vin<;bosamp iniyor, yiiklenip yukan kalkIYordu. BI<;aglllhlyara saplamSllldan <;lkan sesin yiiksek betonlara uyumlamSI gibi bir ses <;lkanyordu. Ama bu da, her fm artarak bir yandan gelip bir noktada diigiimlenen kamyonlarlll, otobuslerin, arabalarlll koma sesleri, egzost patlamalan da, simdi kahve i<;tikleri masaya sessiz bir film gariiniimiiyle yansIYor. Bulustuklanndan bu yana her seye giilmiislerdi. AhsIlmlSI bozmaktan, tekdiizelige bayrak a<;maktan gelen bir cosku. Sorgusuz, suaJ.siz, a<;Ik1amaslZbir bulusmamn getirdigi cosku. Ne biri atekine isini, savasmak zorunda kaldlgl alanlan soruyor, ne ateki buna, evin koyu sessizligini nasil YIftlp <;Iktlgllll. Buna izin yoktu oysa. 1zin. Beklenirse hi<;gelmeyecek, hi<; ahnamayacak olano 1ki yam iyice korunmus, iki yanllla sIkI duvarlar <;ekihnis diiz bir <;izginin yan <;lkmalara nasll izni olabilir ki? 0 zaman bu <;izgiyikoruyan duvarlardan bir gedik a<;abilirsin. 0 gedikten dlsan ikinci bir <;izgi<;ekebilirsin, baska bir kola aYIrabilirsin. TlPkJ.bir karpuz siirgiinii g!bi.

Sesini duyuran bir tohum ... Karde~inin co~kusu da bir bulu~mamn getirdigi sevincin otesinde bir co~kuydu. Bu yeni <;izginin her yamm a<;1k tutarak siirekli beslemeye ozen gosteriyordu. Onlan kahveye getiren siiriiciiyii de: "Sabahm koriinde orada yolcu bekliyor, soma da bizlerden sadece yirmi lira istiyorsunuz. Oysa yiiz lira, bin lira istemelisiniz baYIm ve sevinmelisiniz," dedi. Bir co~kuyu beslemek, <;ogaltmak, yeni a<;Jlan gedikten uzanan yolu sonsuza dek a<;1ktutmak i<;in olanaklanm sonuna kadar zorlamak istemi~ti ama, cebinden de yiiz lira <;Ikmaml~tI. tkisi de tam zamamnda atlaYIP yakalamasalar bu dii~sel, srr<;adan co~ku yeredii~ecek, tuzla buz olacaktl. Taksi siiriiciisii karde~ine alayla giiliimsemi~ olabilir, kendisiyle alay edilip edilmedigini dii~iinmii$ de oiabilir. Ama karde~i: "Niyetim iyiydi," dedi kahvede. "ana giizel bir giin ba~Ianglcl sunmak istemi~tim. Oysa ben yanh~tlm; giizel giin ba~Iang1<;Ianmn art1k salt parayia sunulabilir bir ~ey oimasl yanh~." Ofkeyi beslemek aClYIyenmek i<;ingiiIdii: "Umahm da <;abuk unutsun bu sabahI." Acmm ucu sivri. Degdigi yeri o)'lllakta eli <;abuk. K1zkarde~i de bunu engellemek i<;in: "Ben unutmamasml istiyorum," dedi <;abucak. -Giine ~u ya da bu ~ekilde yeni bir davram~ gormekle ba~Iamak dii~iindiiriir ki~iyi... Yani ~u ya da bu ~ekiide yeni bir davram~ gormekle ba~lamak dii~iindiiriir ki~iyi... Yani yeni bir ~eyi dii~iindiiriir demek istiyorum.- Ah, biz mi <;1kartt1ksava~Ian, biz mi, biz mi unutturduk <;ocukhira <;ocuk oidukIarml ve gen<;lere gen<;olmadan once ya~IanmaYI; biz mi, biz mi unutturduk analara babalara konu~maYI, giiImeyi, biz mi anIatt1k onlara para, para, para, paraslZ hi<;sin sen diye? Gozlerdeki l~lgl sondiiren biz miyiz? Gen<;lige adlill atanlar ya da ta i<;inde olanlar ml? En <;okon dokuzundaydl karde~i. Fazla degil. Kim biitiin bu ya~amaslZhklan, katlhklan, pislikleri, bu sessizlikleri bunca iiretebilir on dokuz yll i<;inde? Kahveden <;lkIpince bir kar altmda uzun siire yiiriidiiler. Biiyiik kentin hlZl,insanlann onlann ne co~kusuna, ne aClsma katJlmakslzm

akJpgidii)leri, bunun boyle, tIpatIp bOyle algIlami)l. Yeni bir dunyada yeni gedikler a~mak i~in ~aba harcamaya gebe bir giin. Oncelikle igneyi eline batrrdlgl gecenin i~inde attlan "Ayy!" ~lgItgmm bile onentli bir devinim oldugu duygusu silinmeliydi. Bu silindi. Simdi a~am. Kardei)inin y~adlgl odaya bir i)ii)ei)arap gotiirduler. Sii)eyi, cOi)kusuna bir Wren saygtsl katarak a~lyordu kardei)i. A~arken: "Sana yeni i)iirlerimi okuyaytm," demii)ti. Siir mi yazlyorsun? diye sormadl. Hep i)iir yazlyordu ona kahrsa. Aynca torenin havasml bozgunluga, geri ~ekilmeye, itmemek de gerekiyordu. . Yemege oturulmadan once birer yanm bardak i~~ti. A~lk fesrenginde duru bir parlamayla ~alkalamyordu bardaklardaki i)arap. Aglr, ktvamh da goriinuyordu. Onceden oyle kararlai)trrtlmasma kari)m, i)iirlerin okunmasl i~in yemek somaSl beklenmedi. Kardei)i iyice konui)ur gibi okuyor. Tek tek goguslenrnii) sevgisizliklerden, bir ~olde anSlZln bir dikenin ucunda a~lV{~reti terengi ~ia ~eklerden, 0 ~i~eklerin agulu kokusundan atilatIyor. Orselenmenin giizelliginden sozediyor. Hi~z ummadlgl bir srrada degil, pekala umdugu bir srrada ktzkardei)inin agIadlglm gordu. Onun da kirpikleri ~rrp1ll1yordu. . "lnsatilan sevindirmek, otilan biraz giilumsetInek, onlarm kaygtIt yai)antlanm ta i~ten, yiirekten patlayan. goriii)lere donui)tiirmek isterdim," diyor. "Ama ~i~eklerimiz bir demet humtiken ..." Sonunu ge~ tirmemii)ti. Sanu belli. Hiiziin yerini ta i~ten patlayan bir giilui)e brraksm diye hiiznun butiin basamaklanmtek tek ~tkmak gerekecek. Surekli ~tlalacak. Sevin~ yedegimizde. Yedekte tai)man bir i)eyibir a~am i~in de olsa onlerine koymak, onu bu sofraya oturtmak ~abaslyla giiluyor. ."Babam yine sedire ktvnhp uyuyor mu a~antlan?" "Bildigin gibi." "Annem de slk stk i~ ~ekiyor ve ~orap yarmyor?"

"Oyle ..."

"Annem yine de bir sestir! Kendisi kadar bir ses ..." "Annenllzi severiz." "Babama takI1nllyor musun, bu <;tirtik elmalan nerden aldm diye?" "Tek ba~lllayken olmuyor. Anneler gibi olUlluyor tek ba~lllayken ..." Susmu~lardl. Yagmurun ya da sulu bir karm egn pencerelerdeki tIprrtIsl duyuluyordu. "Satm aldl~ d6ktinttilerle alay ettigimi saruyordu bab~m ..." "Ya neydi?" . "Yok," demi~ti karde~i, "babama salt y~adlglilllZl duyabilecegimiz ba~ka bir yolbulamamanrn beceriksizliginden sata~lyordum. Onun soluk soluga ucuzluk pazarlarrndan, byt k6~eden bulup bulu~turup eve ta~ld1klanna ya da buna benzer bir ylgrn ~eye. Beni sevmiyor degil mi? Seni de sevmiyor. Ben onu seviyorum ama ... HakkIru yemek zorunda kaldlglilllZ biri kadar ... Sata~lyordum. Sen de sata~lyordun. NabzlllllZrn attlgllll duyabilmek i<;inba~ka hi<;bir ~ey gelmiyordu akllllllZa ..." Bir nabzrn attl~lll duyabilmek i<;in ba~larup kavgaya, bnciliga d6nti~en, ardrndan da daha agrr bir sessizligi getiren 0 takIlmalardan, acrnaSl ~akalardan; bu zorlamah patIrtdardan da nicedir ve sanki bir fulda bo~alll1l~tI babaevi. Bir hastanedeen bUytik sessizligin anSlZrn ba~laytvermesi gibi.

(Simdi, -yillar soma-, karde~inin nabZllll avcunda tutuyor. Oradan bir sesin, tokmagl yedik<;e gtimbUrdeyen davul gibi ortallga yayllarak herkesi, her ~eyi, en ba~ta da karde~ini, onu, ta kendisini ayaga kaldrrmasllll bekliyor. Mavi tulumlu kU<;tikbir oglan <;ocugunun sokak aralannda gtimbtirdettigi oyuncak bir davulun sesi de olabilir bu.) Duragan, yan 61ti bir kU<;tikkentin sokaklannda olagantistti bir ~eyler yaratmak. Oralara bir ses, bir canhhk ta~lm<ik.BUlla <;ah~mallin bilincinde olamazdl heniiz. Be~-altl ya~larlllda, ytiksek sesli istekleri

bulunmayan, ken dine yettigini dii~iindiiren bir<;ocuk. Dogduklan kentte agn-, sicak bir giin yine. Yine hi<;bir ktpITtI yok. lnsanlar golgelere <;ekilmi~,serin duvarlann i<;inesaklanmt~ birer eski ~arap kUpii. Co~kusuz, ~iirsiz bir kU<;iikkentin esintisiz bir ogle iistiinde bazen olgiin bir esneme, belki bir <;ocuk agIamasl, bir usul yer sarsmtlsIyla iirpennek belki, burada bazi insanlann ya~amakta oldugunu bildiriyor. Bu insanlar anSlZm bir davulun sokak aralannda giim giim <;almaya ba~ladigmi duyuyorlar. Ba~ka bir diinyadan bu kentin sokaklanna olaganiistii bir ~eyler inip gelmi~ler samyorlar. Pencere, kapi onlerine, duvar diplerine <;tktpduruyorlar. Davulun sesi her i'mbiraz dapa <;tlgmvuru~lanyla yanktlamyor. Bu sese aym <;tlgtnltkta -bir ba~kaldmYI <;agn~tlran- hayktn~lar ekleniyor. "Duyduk duymadtk demeyin! Duyduk duymadtk demeyin!.." Kim bu? Neyi duyacaglZ? Neyiduymadtk demeyecegiz? Olgiin, enez seslerinde boyle bir tela~la, korkuyla soruyorlar insanlar birbirlerine. Neden soma davulu <;alanm bir <;ocukoldugunuanltyorlar. Onun ge<;tigi her sokaktaki, her araltktaki bir an'ltk devingenlik,clflvulu <;alanm bir <;ocuk oldugunun anla~tlmaslyia soniiyor, sorpiiyor: ' Olaganiistii hi<;bir ~ey yok demek? Ba~ka diinyalardan gelen bir ~ey yok. Oh, yok. Yok. Hepsi eski yerlerine, g61geliklere, minderlerine doniiyorlar. Se.dirlerine. Bu insanlar az once olaganiistii bir ~eyler olmasim hi<;beklememi~ler gibi, ~imdi olaganiistii bir ~ey oimadigi i<;inseviniyorlar. Yine durgun, duragan, <;ocuklann varhgmi unutturan, onlarm kendilerini duyunnalanna yetmeyen uzun giinler ya~andl. Aga<; diplerinde, serin avlularda ta~ gibi oturuldu. Hep oturuldu. Hep oturulduo <;:ocuk da yaz sonunadogru biitiin cainlan ta~a tuttu. Ktzkarde~i bunu gonnii~tii. Karde~inin eri~ebildigi biitiin carnIan nastl ta~ladlglm gormu~, hi<;gonnemi~ gibi yapml~, carnIan onun elinden kurtannaml~tl. Kurtannadtk<;a cmnlankendisinin ta~ladigim bile sanml~tl. BabaSI <;ocugu ta~a tuttugu catnlarm dibinde dovdii. Ona catnlan neden ta~a tuttugunu sordu. "Ben carnIan ta~lamadIm," demiti 0 da. "Ben carnIan ta~larnadIm!"

Soma, <;oksoma, biiyiik kentteki 0 kii<;iikodadai}arap i<;erlerken lazkardei}i hi<;zorlanmakslZm aylrdediyor. Kardei}i i}iirini okuyordu. 'Camlarda 6liimii tai}a tutmak', diyordu. 'Oldiireni tai}lamak eamlarda/Canalan sessizligi." .

Camlarda 6liimii tai}lamli}bir elin i}imdi kendi eli i<;inde dUfUi}Una bakIyor. Bu elin bileginde bir damann atmadlgma artIk kimseler inandrramaz onu. Bu damar ses veriyor. Bu ses, bir ueu raymdan <;1kIp sarkan lekelerle dolu soluk mavi perdeyi, tavanda globu diii}miii} <;lplak ampulii, globtan artakalan d6kiik slValan, yiizii kirli, ai}mmli} oksijen tiipiinii, kapagt 6rtiilmeyen <;elik bai}ueu masaSlDl, hastayt giinlerdir iistiinde tai}tyan soguk demir karyolaYl; sessizligi,sessizligi, her i}eyisiliyor. Sessizlik gittik<;e dahauzak i}imdi. 0 damarm atli}lise yakIn ..Her andaha yakm. Daha da yaklai}aeak. Bir agtna an'mda bu .denli yakIn olan, bundan soma l;ok daha yakm olaeak. Kardei}inin bilegini blraktl. YalnlZ onu.

Kalekale, baktl babaSI evde yok, anas! ekmegm ba~mda; koyunIan agIla kativerip ko~tu .. <;iktl direksiyonun ba~ma. Boncuklan sallamyordu kamyonun. Dikiz aynasllllll yamnda babasmlll bir belgeye yapI~Ik resmi vardI, mika i~inde. Ama neyle a<;acaktI kontagI? Evirdi <;evirdi. Bilmiyordu anahtarslZ <;al~tlrmaYI. Belki evde babasmm deri ceketinin cebindeydi anahtar. Kamyon evin oniinde durduguna gore ... Babasl fasulye sulamaya gitmi~ti. Elmah deresine ... "Gel gel, ekmegini ye!" diye bagrrdl anasI. "Baban gelir birazdan. Yorgun argm suya gitti. Gitmese Sira ge<;ecek. Gel, yag siireyim anam ..." Yag almak i<;inambarm iistiindeki takI tuku ka!1~tlflyordu anasI. FIrsat bu flfSattI. Hemen atlidl Kalekale. Deri ceketin cebinden-destesiyle avu<;ladl anahtarlan. Ahp beline soktu hemen. Tahta ka~I~ yagla doldurmu~ geldi anasI. Biitiin beze'yi kabaca a<;tI.Tepertti sacm iistiinde. Yag siirdii. Ala pi~ik indirdi. Attl oteki yufkatann iistiine. "AcikmI~smdlf, gel yeyiver!" dedi. Yagh ekmegi sogutmadan aidl Kalekale. Dii~iirmedi.Agzi avurdu yamyordu yerken. Ya~ geldi gozlerinden.AldrrmadI. Oyle istekliydi ki! Koyiini<;indell korulara siirecekti dogni. Sonrabi<;ilmi~ tarlalann arasllldan yukarlara <;IkacaktI. Baymdirh Halil Dogan gibi bitirim bir ~of6r olmaYI kuruyordu. Babasl gibi dikkatli sabirh falan siirmeyecekti, u<;uracaktll "SakIn sen ~ofor olma! <;oban 01 oglum!" diye ogutliiyordu akIlh babasI. <;oban falan da olmayacaktI. Elindeki yagh ekmegi yan edince yiiriidii. . "Dur! Dur bir daha yapaYJffi, nere gidiyorsun?" DUYIUadi anaSImn sesini. TIp tlp tlp indi merdivenleri. <;ikti direksiyonun ba~llla. Uydurdu anahtan. C:evirdi hemen. Fazla harlamadl motor. Biliyordu hangisi debriyaj, hangisi fren, hangisi gaz ... Vites- .. ler geri, ileri, bir, iki, ii<;,dort... KalkI~I yaptl hemen. Ka~la goz araSlllda biiktii direksiyonu. Koy i<;ine <;Iktl<;abuk. "KIZlaaaar, nerdesipiz .

ulan emlik kuzular? Nerelerdesiniz kimseyi oegenmeyen laf<;l kanlar?" Komaya da bash ayak altmdaki <;ocuklar kal(1~sm. Kor llyas'm eviyle KadlOglu Mustafa'mn evlerinin oniinden yel gibi ge<;ti.Korulara indi bir solukta. Bu kadar hlZla koskoca bir kamyonu siirebilen <;0cuk nil(in <;oban olup ziyan olsun? Koskoca kamyona, kamyonun gogsiindeki koskoca motora asIan gibi egemen olabilen bir <;ocuk <;oban olur da koyun davar rm glider hi<;?Arap Giilliigii'niin i<;indekamn kIZ vardl. Anason tarlalarmda, goverti aralarmda kadm kIZ vard!... Bash komaya, bash komaya, diiiiiiiiiiiit diit, inletti <;llliattl ortahgl. Ve dondii GOl(ffien tarlasllllll yanllldan. Daha fazla gidip ne yapsm? Elbet isterdi, ami! babasrmn fasulye su1adlgl yere, Elmall deresine yakla~lyordu. i~itirdi diit diitleri, ko~ar gelirdi bakasm. YIllann ~oforii. isterse dagIann ardmdan duysun, tamrdl kendi oz kamyonunun . sesini. UstalIkladondii Kalekale. Clplak e~egin slrtmda gibi kalkIp iniyordu giderken. Co~kunlukla siiriiyordu. Korulann arasmdan, leylek sereninin dibindenge<;ip koy i<;inegirdi. Birden sap yiiklii bir kagm geliverdi kar~lsmdan. Kudl direksiyonu hemen. Carpmamak i<;in krnnasl gerekiyordu. Aula hlZl<;ok yiiksekti. Anasl da merdiven b~lna <;Ikrm~bagmyordu: "Buyaptlgmde~fl.'lll~l~~~t::t::,t::t::?" Her nastlsa, belki deseifkih:lI,heikidefrellcbasacaglll1 diye gaza bash, ~im~ek gIbi ileri atIldI kamyon. Bir anda Kiirii~ Halil ibrahim'in kerpi<; eve girmesiyle gozden silinmesi bir oldu. Kerpi<; evin duvan yagmurdan ya~tan a~mml~h epey, ama ana duvardl, yIllann a~mdlfffiasma epey daha dayanudl. Aula boyle ~ahin bir kamyon, tamgaz gelir toslarsa nasIl dayanslD? A<;lhverdi <;ift kanath kocakapi gibi. Kamyon daldl duvardan i<;eri. Yanya inmi~ samanhktan ge<;ti, danahktan <;Ikh,avlunun ta dibine, oturduklan odanm oniine gelip dlirdu. Gel(tigi yerlerde duvar, direk buakmadl dikili. Civileri bile soktii. kath kan~hrdl Ortall,gI.Ne farlan kaldl, ne carnIan. Ne boyasl, ne.boncugo, dikiz aynasl, kilometresi, yakIt gostergesi falan yamuldu, yiliktl adamakIlh. Bereket motor kendiliginden durdu. Kalekale'nin durdurulmasl olanakslZm. Kiirii~ Haliltbrahim'in karlsl, once deprem oluyor sandI. Sonra, "Heralrni di.inyamn sonu geldi, koy yIkIhyor!.." diye dii~iindii. Sonra kulak<;l Salim'in kamyonuburunun dibine kadar gelmi$ goriince di.i-

Siip bayl1ayazdl. Direksiyonda Kalekale'yi gorunce de onii aydmlandl. Topladl kendini. "Vaaay esse gin dolii! Babandan habersiz asrrdm degil mi kamyonu? Ylktm evimi, yurtsuz yuvaslz koydun <;oluk <;ocugumu ... Vaaay Kalekale gibi adl batasl!.." Soma baktl boynu bilegi <;izik stynk i<;inde, aIm avurdu kan, hem de beti benzi u<;up gitmis, arpa samam gibi san bir yiizle titreyip durur; aCldl. FrrladlgI gibi sol kapagm kulpundan tuttu, a<;tl, <;ekip <;lkardl vocugu. "Gel yavru, gel yamma, gel de dik dur! Dik dur, hemen yIkllma bakaytm!.." dedi. Giinde dura dura 1l1mlStllrblgul suyu. <;:arpa <;arpa elini yiiziinii ylkadl Kalekale'nin. Seleden bir giysi bulup sildi yiiziinii. Soma bir tas su i<;irdi. "Bir yamna bir sey olmasm aman yengem! <;:okyaramazsm ama korkusuzsun. Ne severim seni Su koyiin i<;inde! 0<; tane kazlk gibi oglum var, klZlm olsa verirdim, birer odun ogullarllll. Babandan habersiz aSlrdm degil mi? Evde yok muydu? Suya nIl gitmisti? .." <;:It <;1kmlyordu Kalekale'nin agzmdan. Derin bir mahcuplukla online bak1yor, susuyordu. Ne yapacagml, nereye sinecegini bilemiyordu. Keser keser, etini itlere.dogrardl babasl. Evininekmekteknesiydi bu kamyon.Kim bilir ka<;yiizliik, ka<;binlik zarar a<;llmIstl. Par<;anerede, usta nerede, nerede oto onanmclsl, boyaclsl, dogrultmacl'? Koyiin i<;ianaclk babaclk giinii oldu birden. "Kocca kamyon eve girdi yahu! .." "Bodoslamadan sokuldu yahu! .." "<;:okyaman sofarmiis nemelazll1m?" "Olacak oglan ee'sinden belli alur dememisler mi?" "Mkolsun velete canllll, valla askolsun!.." tkiser ii<;er, kosan geldi; agzma kadar doldu KiiruS Halil tbrahim'in evin Onii. Ylk1ga dokiige baktyorlar, kamyonun vevresinde fir fIr doniip, "Eee! Ge<;mis olsun bakahm sofar aga!" diye Kalekale'nin basma <;6kiiyorlardl. Harran giirran olmustu avlunun i<;i. "Ylglsmaytn milleeet!" dedi KiiruS kansl. "SamataslZ ml kaldlydlmz? Kursunu gormiiS, smavdan ge<;mis sofarler bilem yaplyorlar kaza! MaClr Kerim yapmadl ml? Kalender tsmail yapmadl ml? Kulak<;l Salim kendi yapmadl ml? Kesin bakahm giiliismeyi! Hemi de dagllm basmdan, vocuk kendine gelsin ..." . Toplananlar birer ikiser daglhyordu,Kalekale'nin anaSl Melek

Giildane <;I1apge1di doviinerek: "Tiiiiiiiih tiih!.. Nerelere gideyim, kimlere gideyim ?. Kala goziin arasmda ahp ka<;tm, koca kamyonu, ay oglum! Goziine goziikecekler mi vardl ay go<;um? Baban gelince keser beni, ahr ayagmm altnia <;igner, mars eder koyiin i<;inde;.neden yaptm bunu ayaslan1m? .." "Sus Giildane! Olanlar olmadan diyecektin bunlan, olanlar 01madan agIayacaktm yeil yeil! Sus, olmula olmiie <;are yok. Dagdsm U millet, al gotiir slpam, sakla bir yere. Babasl gelince, ofkenin agmyla vurmasm. Ofkesi dagilir gibi olunca <;ekinkamyonu evimin oniinden. Kiirii Halil tbrahim de beni keser: 'Neden bakmadm, neden ytktrrdm?' Kerpi<; mi kestireceksiniz, ta ml krrdlracaksmlZ, devrilmi direklerimi dogruItmak i<;in Gok<;eyaka'dan usta illl getireceksiniz? Thmizletip paklahpbir an once onann evimi! Haydi bakahm. Haydi milleeeet, dagilm siz de; dagllm dedim, duymadmlZ ml? .." Millet dagddl birer ikier. Ellerini birbirlerine vura vura gidiyorlard!. "Ger<;ekten usta of6rmii haa! Tam gobegine getirmi duvarm, basml gaza, bu yandan girip ote yandan <;lkIvermi! Kiirii kanslm goriince de selama durmu ..." diye diye gittiler. Kalekale yeniden direksiyona oturup <;ahhracak oldu kamyonu, buakmachlar. Melek Giildane aIdl oglunu gitti. Once eve vardl, yeniden ytkad1 e1ini yiiziinii. Sltma tutmu gibi titriyordu ogIu ..Oldiiriicii bir pimanhgm i<;indeydi. Sap yiiklii kagmyt goriince saga alsa, ge<;ip gidesiye kadar beklese ne varch? Babasl imdi pkar gelirdi. Ahrdl ele, girerdi yola, yer misin, yemez misin, biraz daha ister misin? .. Bostamn bama ka<;sa, akam orada ml yatsaydl acaba? Yoksa teyzesigile mi gitseydi, gomiilse miydi <;uvallann arasma. "Dur dur titreme! Teyzengile gotiireyim seni!.." Bereket anaSl ikence etmiyordu, neden aldm, neden vurdun? Melek Giildane, kolundan tuttu oglunu, Dede<;e'nin damm ardmdan kardeigile gotiirdii. Evde Zekiye gelin vardl. Otekiler oraga gitmiler. Hasta <;ocuguyla ugratyordu ?:ekiye. Ona anlath Giildane: "Eniten gelirse keser! Sizde saklansm k61enizolaytm! Kamyonu ahp gezmeye <;1kml akIlhm! Kiiriigil'in eve toslailll. Herifin evinin ytk1ldlgma illl yanarsm,kamyonun k1rdlp dokiildiigiine mi, yoksam bir ofke ile Kulak<;l SaIim'in yapacaklanna illl? 'Sen neredeydin? Sen eyek <;obam mtydm? Neden bakmadm, neden elge1 olmadm?' diye az

uz davmez beni. Bari bunu davmesin. Saklaym aman Zekiye ..." BirakIp gitti. Kocasmm gelmesini, gelip kendisini davmesini bekledi. Yiyecegi dayaklan adl gibi bildigi il;in selede sepette, eski beki ne varsa l;Ikanp giydi. Bari daha fazla aCItmaslll odunlan ... Kulak~I Salim, Ga~men tarlasmm yanma gelince duydu olam. Ko~tu hemen. Kansilli davecekti kansilli. Elbet onundu biitiin su~. Save saya yiiriidii. Ni~in bakJ.namI~ sipasllla? Ni~ engel olmann~? Nil;in dur oglum, otur upuslu dememi~? EI kadar l;<)Cugukendi haline birakIrsan duvardaki tiifegi kapar adam vurmaya gider. Nil;in dikkat etmemi~?. Arap Giilliigu'ne geldi. "Ne kabahati var ama karmm?" dedi birden. "Biitiin SUl;0 Kalekale olacak al~akta! Kim bilir nasil garmez yanma getirip aidl anahtan? Aldigi gibi flrladlkapldan! <;IktI direksiyona, bastI gaza, bastI gaza! Biitiin su~ 0 sipanmdrr, bilirim ben ..." Kay i~ine geldi. Kiirii~gil'in yIkIlan evi, avlunun dibinde siit dakmii~ kedi gibi duran kamyonu gardii, yiiz kat arttl afkesi. <;IktI direksiyona, kontagi al;Ip l;ah~tIraYIm dedi, iki tis, bir fiS edip kaidl kamyon. Nasil gatiirecekti kasabaya, nereden bulup getirecekti oto elektrik<;isini, onanmclSlm? Kal;a gelecekti adam! Borl;lan bitmemi~ti daha! "Aaaah ah!.." dedi, baktl yere, gage, <;evreye. Ko~tu evine dogru. Ko~arken soruyordu: "Neredeee? Nerde 0 l;akalm enigi? Nerede bir gasteriverin!.. " KIlblyIk'm Cafer: "Ben biliyoyum Salim DaYll1!.." dedi. "SayledaYlm Cafer, at da sana, avrat da ..." "Giildane teyzem ahp baslclgile gatiiydiiiiii ..." l~itti Melek Giildane. "Naha gaziin kar olsun Sidikli Cafer!.." dedi. "Bir giin sen de benim elimegel;ersin, 0 zaman ben senin pekmezini al,atmazsam ..." Kulakl;l Salim ko~tu. Dii~iindii, bel de yoktu omzunda. Acaba nereye koymu~tu? Ta~ aldl yerden. AttI ta~lan: "Nereye gidiyorsun Salim!" diye sordu kendine. "Dii~man ml kar~llldaki? Dii~mandan da beter. Dii~man olsa yapmaz bu kadar. Sopa bul bir tane. Terbiye et daliinii giizelce. Terbiye amaclyla dav giizelce. Korkut gaziinii. Korkut bir daha yapmasill. Kamyonla oynamak l;elik l;omak oynamak degildir ..."

Ekizgil'in agudan bir karaaga<; dah soktii. BastI ayaglyla, krrdl ucunu. Budagml yapragl temizledi. Ko~tu. Zekiye gelin koy i<;inebabyordu ne var ne yok, babyor dikiliyor~ du tahta sekide. Goriiverdi Kulak<;l eni~tesinin yI1dmm gibi geldigini. Hemen indi, giibre deliginden a~lrdl Kalekale'yi. Tortop edip attl taze giibrenin iistiine: "Ka<;,.baban geliyor, soylemi~ siitsiiziin biri!.." dedi. Yumu~ak giibrenin iistiinde birka<; takla atIp kalktI Kalaekale. Ka<;maya ba~ladl. Zekiye'yi deligin 6niinde gordii Salim. "Ka<;rrdmoglam Zekiye!" dedi. "Ka<;rrdm ama yanh~ yaptm! Demek koca kamyonu alsm, gotiirsiin, elin koca evini yIksm, koskocaman anaslyla yengesi de ~lmartsllllar serseriyi! ;.-Merin ..." "Ofkenin esiri ohna Salim eni~te! Ofken ge<;sin, oturt oniine, ogutle. Dovmekle de olur deme. Bir yanIm sakat edersin <;ocugun..." "Sus sus! Bana ak1l verecegine, ~imdiden kendi slpam terbiye et! . Bugiin yarm kocan Aziz Efe de bir kamyon allr belki!" dedi, <;aiptl <;Iktl kocak~P1Yl. Koy i<;ine ko~tu. "Nere, neregitti bu slpa?" diyerekko~uyordu. Ha.ClOsman'lll tomnu Numan <;IktIbu sefer: "Ekizgil'in agl1a, koyunlann araSllla sindi ..." dedi. Kulak<;l Salim ko~tu; Numan da yanl srra ko~tu: "Burada, i~te Salim dayt! koyunlann arasmda!.." Bu sefer baglrmadan ko~tu Kulak<;l Salim. Sine sine vardl. Atmaca gibi atl1acak, omuzlarmdan basacaktI. Soma dovecekti kana kana, dinlene dinlene. Citten atlasa goriirdii, duyardl oglu. Kapldaki ~ahyt kaldlrdl usulca. Yanllll~ pi~mi~ti koyun giibresi harh giine~in altlllda. Giibrelerin iistiinde, koyunlann arasmdaydl Kalekale. Koyunlar silkindiler. Canlan 6tmeye ba~ladl be~inin onunun. Usulca ba~llll kaldmp baktI Kalekale. Evet, babasl geliyordu. Orada, tam kapmm oldugu yerdeydi. Dii~iindii, nereye frrlaslll, nereye dalsm? Dii~iindii bir anda: "Babam kocaman adam, basamaz koyunlarlll iistiine, ben baslp ge<;eyim. Olecek degiller ya! lsterse olsiinler. Ben olecegime ..." Sim~ek gibi frrladl. Once babasml iistiine <;eker gibi yaptI. Soma yon degi~tirdi. Citten kapldan atladI ko~tu koy i<;ine.

Kulak91 Salim agl1m i9inde bir 0 yana, bir bu yana yalpalaytp duruyordu. Dii~iip kalkIyordu. Ugra~a ugra~a 9Iktl koyunlarm arasmdan. D6rt yamna bakIndl. "Nerede 0 slpa, nereye gitti? S6yleyin bana, g6sterin bana, nereye gitti?." Numan olacak oradaydl hala. G6revli gibi haphazrr duruyordu: "Caminin avlusuna girdi Salim daYlll!"" K6yiin tam ortasmdaydl cami. Birden zmk etti, durakladl Kulak91Salim: "Ah it, ah it!.." dedi. "NasI1 da bildin sinecek yeri! Ama yakalarrrn! Caminin avlusundaysan da yakalarrrn seni! Ama i9ine girmi~sen ba~ka!t9ine girmeden yakalamak isterim seni..." Kalktl, vat hlZlyla ko~tu. Aptes musluklarmm ba~ma 9Iknn~ bekliyordu. Kalekale: "Her yeri arar babam, burayt aramaz, arayamaz!i. samyordu. Kulak91 Salim girdi caminin avlu kaplsmdan. BakU saga, baktl sola. Aptes musluklanmn ba~mda g6rdii oglunu. "KIstrrdrrn ~imdi!" diye sevindi. Giiliip smtacak oldu hatta.~~slt~sldegildi. Artan bir 6fkeyle atIldI musluklara dogru. Flrlaytp mdiIGleRale; Birkttrnazhk dii~iindii saniyenin i9inde. Babasmm iistiinedogm ko~tu hemen. Attl kendini koskoca adamm ayaklanna. Adam dii~tii. 0 zaman toparlamp kalktl Kalekale ..Bu oyunu biliyordti iki yIldrr. Kendinden gU91iilerle d6vii~iirken ka91yor ka91Yor, sorna birden d6nerekayaklarma atillp dii~iiriiyordu onlarl. Gene 6yle yaptl. Babasl hala yatlyordu yerde. Dii~iindii: "Eve ka9Sam yakalar. Ba~ka eve ka9Sam kerevze 9ok. .." Birden buldu: "Caminin i9ine saklanaylm! Cami en uygun yer!.." Ne(len uygun, biliyordu Kalekale. Yedi yIldrr kiistii babasl Molla Mehmet Hoca'yla. En uygun yer camiydi. Babasl toparlanmadan kalkI; ko~tu,daldl igeriye. Usul usul yiiriidii habalarm, kilimlerin iistiinden. KadInlann mevliit dinledigi, teravi kIldIgl yere 91kmadl, 96ktii duvann dibine. Y6nii de kIbleye degil, kaplya dogmydu. Belki unutmu~ falan olur da girer gelirdi babasl, girer gelirse g6rebilmek i9in. Yok ama gelmezdi, Molla Mehmet Hoca'yla ban~madan camiye girmezdi. Agrr yemini vardl. "Kalekale, heeey Kalekale!"" Clk dl~an!.. Bak 91k diyorum. Clk d6vmeyecegim. D6vsem de az d6vecegim. Belki sadece bumunu kanatacaglm birazclk. Yemin ettim, onun i9in bumunu biraz kanatlp bl-

rakacagun. Boylesi daha karh senin i<;in.CIkmazsan <;okdoverim sonra. Haydi pk bakayilll. Biliyorsun kavgahylZ Molla Mehmet olacakla! Yedi yJ.ldlr kiisiiz biliyorsun ... Yedi yIldrr girmedigim yere bugiin sokma beni, <;lk<;abuk..." . Kulak<;l Salim, bir yandan krrIlIP dokiilen kamyonun zaranm dii~iindii, bir yandan da, "Clk oglum Kalekale! .." diye bagrrdl. Kiirii~gil'in yIkIlan evini ta~ml kerpicini, i~<;isini,Kiirii~'iin <;ahmlm dii~iindii. "Bak Kalekale, bana bu kotiiliigii yapma babam, yedi yll soma sokma beni camiye! Clk bak, bir vurup burnunu kanataylm tamam olsun, <;lk!Yeminim yerini bulsun, haydi ogIum!.." dedi. Kapmm e~iginde duruyor, bir adilll atarmyordu i<;eri. Kalekale de babasmm andlm bildiginden <;Ikmlyordu. Baktl etti, yalvanp yakardl Salim, daha fazla yalvarmayt da dogru bulmadl, <;arptI ellerini birbirine: "Yedi yJ.ldrr girmedim, ~imdi hi<; girmem ulan! Mettim ulan!.." dedi, yiiriidii evine dogru. Elini yiiziinii ylkaytp kamyonun ba~ma gitti. Koy i<;inden ge<;erken bir daha baglrdl: "Kalekaleee! Affettim babam, affettim, <;lk artIk! Clk sinip durma!.." dedi. Ama ne olur ne olmaz, hina bekliyordu Kalekale. Adamlar namaza geleceklerdi akam. a zamana kadar bekleyecekti. Kulak<;l Salim epey ugra~tl, kamyonu gene <;ah~tIramadl. Kiirii~ Halilibrahim'le konu~tu: "Zararm ziyanm her ka<;liraysa kabuliim arkada~, yeter ki giiriiltii etme! Gok<;ekaya'dan iki usta bulur gelirim. Eskisinden daha saglamyaparlar ylkIlan yerlerini..." Kiirii~'iin kansma soyledi: "Olmu~ bir yo!! Cocuki~te! Mal degil ki gotiiriip satasm. Boyle boyle terbiye olacak, ne yapacaksm?" , Doniip camininoniine geldi. Ak~am ezam okunmadan <;lksaydl da eve gitseydileL Mars olmasaydIlar koy halkIna. "Clk babam <;lk, adam gibi gidelim evimiZe ..." Kalekale: . "Doversin, <;okdoversin! <;Okkanatrrsm burnumu!.." diye seslendi i<;erden. "HaYlr, ondan da vazge<;tim! a bir kii<;iik yemindi. Adak iile~tirip bozacagilll kii<;iik yeminimi. Ama Molla Mehmet. olacakla nasIl kiisiim biliyorsun. Biiyiik yeminimi bozamam. Clk babam ..."

"Biryemin daha et d6vmeyecegine!.." "D<;ten dokuza ~art olsun d6vmeyecegim! Clk! Bak,olacagurnz kadar mars olduk, daha fazla ohhayahm, <;lkhaydi. .." Karanhk basarken <;lktIKalekale. Baba ogul el ele tutu~up yiiriidiiler k6yiin i<;inden. "Sap kagmsma <;arpmamak i<;inlmdlm direksiyonu baba!" dedi. "Vallahi dosdogru gidiyordum ..." ml.la kendinde su<;yok gibi konu~uyordu. Cok kIzdl Kulak<;l Salim: "E~~ekligin geregi yok, hatarn kabul et. Yeminim var d6vemiyorum, yoksa kan~mam bak!.." dedi.

.. NE DE BiR MARTI
U~UYORDU GOKTE
Dutucu, dingin bir sabah, aClbalangIc;. Ufuk, her sabah izlemeye ahIk oldugumuz uzakhklardaki 0 alh pullu gelinlik yatagillda glinei bekliyor. Kanh glinei. Birlemenin aClSlylallga bogulacak olan karanlIk yataglilln glineini, Uysuz bucakslZ deniz, top; top sislerle pan;;alanarak kU<;ucuk dag gallerinin sessiz, durgun havasilla burlinmu uyukluyor. BUylik yolcu gemisi, <;urlimu yapraklann, canslZ yosun1<inn, saman <;apleiinin yeilimsi, alu suyunu hllrtIyla yararak ilerliyor. Az soma gune dbgdu. Sisler par<;alanmadan, 6ylece, denizin orasilldan burasilldan, soolk ehirlerin ustundeki glineli ama donuk kI g6gunde aSlhp kalan yogun dumanlar gibi, aglr aglr yUkseldi. De. niz ve yava yava u<;suzlalp kU<;UkdalgacIklarla kabardl. AzgllllatI sonra da. tte 0 zaman, geminin daha da hlzlanmasl beklenirken, birdenbire yavalaytp yol kestigi ayrrdedildi. Yolculann bir balugu daha yataklanndan kalkmamllardI. Uyuyorlardl. Uyanml olanlarsa hemen gliverteye koutular. Guverteye <;lkan, san ampullerle aydllllatI1ml0 dar koridorlardan, soguk labirentlerden iti~e kakIa ge<;ilirken herkes birbirinin yliwne kukuyla, sorgulu bakIyordu. Kimsenih bir ey bildigi yoktu. Ger<;ek aydlllhk, glinein aydlllhglydl. Dogrudan dogruya lSltIp lltan yallllZ oydu. Guvertedeydi gune. Gunee kouyorlardl dar koridorlann soguk labirentlerinden. Gunee. Olumse alum. Hi<; degilse azgm denizle, mavi gakle, giinele, sonsuzlukla ve kan kokusuna uuecek a<;martilaria savaI1arak, pen<;eleilerek 61unecekti. Bu az ve yalancl IIkll dar koridorlarlll soguk labirentlerinde .slkIlP kalarak havaslZhktan bogulmak, savaamadan <;lrpmmaslZ 61mekse ne korkun<;tu. Guvertede i anlaI1dl. Gemi bir teWikeye ugraml degildi. Denizde bir sandal nu nebulunmutu. Sararnu ylizler kanlandl. A<;hglill duymaya baladl yolcular. Kulaklarml kahvaltI kampanasma dikti

hepsi. Ama yelkenli sow edilip de, biitiin gozler gerniden aynlan kurtarma sandalImn yaklatlgI, yelkenleri inik bir eski zaman teknesine iliince i degiti. Bir 0 yelkenli bir de bu i<;inde bulunduklan biiyiik yolcu gemisi, yalanslZ giine, yiizyl1lanndegimeyen, U<;SllZ, azgmdenizi ve hep 0 aym gokyiizii -nice kanh inleyilerle barut dumanlanm, nice kIh<; akIrtl1anyla zafer ugultulanm, boru seslerini, boa giden yalvanlan, taplllmalan ve kurbanlann baglrtl1anm gizleyen gokyiiziiiirpermeyle kanIk bir akmlIkla, yeniden sararttl yiizleri. Bu oyle olur olmaz bir olay degildi. Hele yelkenlide bir adam bulunup yakalanarak gemiye getirildiginde biisbiitiin ortaya <;Iktlbu. AdamI gorunce, yolculann <;ogu,.giineli giiverteden geri geri <;ekilip, dar koridorlarlll soguk labirentlerine a<;l1ankapl1ann oniinde biriktiler. Bazl1an SOgukkanlI davramp fotograf makinelerine saruarak resim <;ekmeye koyuldular. yan <;Iplak olan adam, hemen hemen, bir orangutan maymunu kadar kl1hydI. YallllZ gozlerinden ins an oldugu <;Ikarl1abilirdi. Yolcularlll gozlerirdeki korkunun, akInlIglll, kukunun tlpkIpanltIsI onun gozlerine de . <;oreklemniti. Yolculara, tlpkI tIpkISllla onla.rlll baktI~gibi baklyordu tutsak. Gemiciler gii<;tutuyordu adaml. tplerle sooca bagIam1Ia.rdl. Adamlll oldugu anlaIlan, orak bi<;iminde, ta bir balta vardI gemici'lerden birinin elinde. FIa.lann IIglllda gozleri kamatIk<;a, acayip, anlal1maz sesler <;Ikanyordu. Flalarlll her yamp soniiiinde, artan bir kIZgInlIkla, iplerini zorluyor, kendisini tutan gernicileri itekliyordu. Nasl1 olduysa, birdenbire, kollanm iplerden kurtanp, baltaslllI kala goz araslllda, gernicinin elinden kaptlgI gibi, yabansl <;Ighklar atarak <;evresindekilere saldrrdI. Biitiin yolcularla gemiciler, tam bir kargaahk i<;inde, dar koridorlann soguk labirentlerinden ge<;erek, kendilerini gii<;liiklekamara.Ianna atIp kitlendiler. Fotograf <;ekenler, heyecandan, korku ve akInlIktan makinelerini adalilln ayaklan dibine ya da iistiine, koruyucu bir sila.hlill<;asllla,ta atar gibi, frrlatIp atmllardI. Bilin<;sizce yapIlan bu davralll ie de yaralilltl. Makinelerden korkarak gerilemiti adam. Durmutu. Ama gemiciler de, yolcular da kargaalIk araslllda, bunu goremernilerdi. Giiverte bir anda boa.ImI, gemi tam bir oliim sesizligine gomiilmiitii. Adam once fotograf makinelerini baltasIyla param par<;a etti. Sonra kaptan kokiine <;oop, diimen simidini, kii<;iik bir <;ocuk lilla-

nkllgt ile, bir siire saga sola l;evirerek oyalandl. Derken, birdenbire, iki balta darbesiyle i~lemez hale koydu simidi. Oradan telsiz odasma gitti. Telsizcigiil;kurtardl kendini baltadan. En soma da makine da'iresine inerek, onu goriir gormez korkuyla bir ko~eyesinen ya da apar topar merdivenleri tlrmanan adamlara aldm~ bile etmeden, baltaslm, sIkagal;h,gel;itvennez bir ormandaymt~l;asma,kolunun biitiin giiciiyIe, dev makinelere, aman vermez bir kasrrgamn korkunl;lugiyle,salladl salladl. Giiverteye l;Ikttgmdater il;indeydi.Kamaralann bulundu~ yere ugramadan, giiverteden denize blrakttkendini. Yolcularla gerniciler, lumbozlardan, adamm yelkenliye yiizii~iinu, deniz dipleriyle goklerin derinliklerinde, ya da her iki ul;suzlu~n herhangi bir yerinde siiren eski l;aglan gosteren sihirli bir diirbiiniin cammdan gozliiyonnu~l;asma,yan ~~kmbk, yan korku il;inde seyrettiler. Az soma eski zaman yelkenlisi, yoku~ ~agt kaYlyormu~l;asma, l;abucak gozden silindi. Hil; obnaml~ gibi. Giiverte bir anda ana-baba giiniine donmii~tii. Telsize ko~anlar, makinedairesine inip l;tkanlar, onu bunu buyuranlar, ogutveren bilgil;ler, oradan oraya bo~una ko~u~anlar... Biitiin bu karm~a, ~a~kmkalabahgtn bu yan bilinl;sizdone~i en !;Okyanm saat siirdii. Yanm saat.soma, ne telsizi ne de makineleri onannanm imkfun obnadt~ anl~tldl. Gerni, bir eski zaman hayvammn le~igibi, kalakabn~tl denizin ortasmda. o zaman derin bir sessizlikdol~tt kalabahgl. Olii tek bir govdeydi kalababk. :Denizdurgundu,giine~ tam tepedeydi. Sularda yanslytp gozleri kama~ttrarak ktzdmyordu giiverteyi, giivertedeki l;okba~b, kurtlanmaya ham cesedi.ll;il;e iki olii gibiydikalababkla gemi. Gittikl;e agrrla~anhavada, ne kiil;iiciikbir sinegin VlZlltlSl vardl ~imdi,ne de yolunu ~a~mm~bir martI, ya da herhangi bir ku~ ul;uyordu gokte.

Dl~anya baktI Sara. Gece, on ~amdan daha aydmhktI. Aya, giine~ vurdugunda hep oyle olurdu bozkuda gece ve geceler. AnslZln pencerenin az otesindeki lekeyi gordii. Kocasmm oldiirdiigu adamm kamydl bu. Karanhglll siipiiriildiigu gecede, sanki kanatIIml~ gibiydi toprak. "Ah!" dedi Sara, yiiregine. "Ah!" CIhzdl ama, umutlanacagI gii<;ler. ThnnSl, sIrtml dondiirmii~tii diinden beri kendisine. Can aIml~tI kocasl <;iinkii, earn yaradandan tez. Kocaslll1ll giinahma ortakla~an ba~llll, pencerenin demirlerine dayadl Sara. Gozleri, kanh topraga baghych gene. Once bir golge gibi dikeldi kan. Soma, golgenin i<;i,can doldu sanki. Koeasl belli belirsiz <;Ikageldi ardmdan. Eli tabancah, akll kindar ... Bir ~eyler konu~tu1ar kom~usu adamla, tez ve ate~li. Ate~ a<;tlkocasl. Bozkrrm tepesinde, yiiriiyen lamba gibiydi ay. Gelip ge<;tidarnlann iizerinden. Yel esti bu sua. Once, cam sondiirdii. CanslZ golge, yeniden serildi yere. Sara, krrmlZllamm~ topraklayalnlZ ba~llla kahnca, "Ah!" dedi, yeni ba~tan, "kom~u adamm kam bu." Yiirek, korkuyla tIka~basa dolunca, pencereyi kapattI Sara. Bir siire akIlSlZba~l. Deli gibi dolandl odamn i<;inde. Yerde yatan <;ocuklanna <;arptI. Dii~tiigunde kIZllllll ayaklarl ucundaydI. Kara bir aglt tutturdu; bozkIra hi<;aYI~lgI ugramamI~<;asma. "Desene aney," dedi Genzua. "BenkurbanIIk kuzu oImu~um." E~iklikte oturuYOrIardl. Sabah, nerdeyse koyden tarIaIara t~lllacaktI. Sara, kIzmlll sa<;lannda el gezdirdi. "Karda~ml vursalar, daha ml iyi yavrum?" dedi. "Ama 0 kii<;iik," dedi Genzua. "El kadar u~aga silah atIhr mlYml~?" "Bebekler kurban oldugum. ObaIl, kan aIacagIm unutmaz." "Cileli ba~lm," dedi Genzua, on ii<;eyeni ula~an sesiyle. "Ben de

ufagnn. Heder etmen beni. Ba1jka miimkiinii yok mudur?" "Ya da toprak ister oliievi," dedi Sara. "Baban mapusta olmasa, toprak yere girsin." . Genzua, goz dii~iirdii, yukardan a~ag1Ya.Oniiardl, bo~luga geldi anSlZm. Soluk aldl, soluk verdi. "Carum igneli be~ik olduktan soma;" dedi. "ister alm, ister satm." Sara dudak lSlrdI. Sevgi ye1jertti. "Anan," dedi. "Soyumuza kalkan olan camna kurban olsun. Di kalk esvablll yenilensin." Genzua biiziildii. "Kamm bugiin mii bagl~lanacak?" "He," dedi Sara. "Oliievi akltl1rnaml1j kana razl. Ve sabrrslZ." Genzua, on ii9liik bedenini ayaga kaldlrdl. Boy atacaktl daha yll" larca. tligi kemigi dolacak, babaocagmda mutlu ya da mutsuz giinler ya~ayacaktl. Boyle dii1jiinmii~tii az oncesine kadar. Arna, babasllllll aklttlgl kana kar~lhk, kendi kam bagl~lanlllca, bu kadamk kalacagllla, omiir yolunun dar ve karanhk olduguna akll yiiriittii. Anasllla sanhp aglayamadI. Unutmu1jtu belki, hakkI olan aglamaYl da. Sara, kIZmm elinden tuttu. Hafif beden, agrrdl 1jimdi. B19agl goriince meliyen, huysuzla1jan kurban gibi direndi Genzua. ''Yarm sal bem aney," dedi. "Bu ak1}arn,bir yam,ma sen, obiir yamma karda~lm yatslll." "Goziiniin yagllla kurban," dedi Sara, umutsuz bir sesle. "Oliievi kanml sogutmak istemez. Hemin de boklarlru balta kesmez boylesi goode. Bugiin isterler seni. Dedikleri olmah." Odaya girdiler. Yiikliikten yorganlan, d01jekleri indirdi Sara. A9mak istedigi, Genzua'nm ceviz sandlglydl. Ye1jildi rengi. Kenarlan gember kaplI. .. "Soyun," dedi Sara. Genzua kapagl a9l1ml~sanmga baktl. Nenesinden kalma, anasmdan armagan, igne oynatmaya ba1jlayah beri; kendi eliyle i1jl(fdigitektiik geyizlerine goniil tazeledi. "Ya bunlar?" diye sordu Genzua. Halep ibri1jirniyle i~lenmi1jyastlk ortiisiinii gosterirken. "Hepsi burada kalacak," dedi Sara. "Diiguniin Cllmayacakt+.ya.!-" Genzua, anaSllllll bacaklanna sanldI. Aglamak baldan tath geldi.

"Kime varaca~m aney?" dedi sonunda. "Diigunsiiz, derneksiz." Sara, bir tutanu kmaIanml~ lazmm sa<;Ianna yiiziinii gomdii. Ona da agIamak giiImekten ho~ geidi. "Ne bilem Genzuam," dedi. "Ya ogullanmn biri ahr seni, ya da ba~kasma satarlar. Elleri dardayml~ da." Giine~ tepeye <;1kt1k<;a goIgeIer ufahyor,serin yerler azahyordu. Evierde kaianiar <;ogunlukla elden ayaktan dii~mii~ ihtiyarlardl. Sara, sokak kaplslill a<;tl. Kimsecikler yoktu dl~anda. OIiieviyIe kar~l kar~lyaydl1ar. Derinden aglt sesieri geliyordu. Y~h bir kadmdl agIarken, giizel sozlerin tiimiinii oIdiiriilmii~ ogIuna adayan ... Genzua, anasmm ardma sinmi~ti. Az soma gidecekti, duvarlanna bile a~t sinmi~ti bu eve. "Korkma," dedi Sara. "Allah biiyiiktiir. Biz usulde kusur ~tlniyeIim de ..." "He," dedi Genzua. "Simdi daha iyi anla~am, oIiievine, ak geIinlik yerine kara <;ar~aflagitmenin ~art oidugunu. Vi~..." Sustu Genzua. Aklma karde~i gelrni~ti anSlZm. Ana-laz a<;1kkapmm agzmda durdular uzun bir siire. "Ya karda~lm," dedi Genzua sonunda. "Onu nasl1 gormeli? Bugiin davara gitmeseyqi ya." "KIsmette varsa, giiniin birinde goriirsiin," dedi Sara. Umut, dagdan biiyiik geldi Genzua'ya. "He," dedi. "Karda~lmm gozlerinden operim. Babama da haber sal, lazm ellerinden oper gitti de ..." Ana-laz bir daha birbirlerini hi<; gqrmeyecekmi~ gIbi sanIdl1ar. lkibeden bire dii~tii. COziiIdiiklerinde, Sara egilip bir ta~ aidl yerden. OIiievinin kaplsma dogm ni~anladl ta~l. Ama atmadl, atamadl. Dondiilazma. "Bak yavrum," dedi. "Seni rrak bir yere satariarsa , dama <;lkasan. Ta~ at penceremize. Yiiziinii, gitmeden gormekister camm." "He," dedi Genzua, anasma aClml~bir sesle. "Soz olsun goriinmeden gitmem, lraklara." Inceden bir yel esti gene. Toziar havalamp ~uraya buraya gitmeye koyuldu. OIiievindeki aglt da gokyiiziine dogru, kara yddlZlar gibi akIpgagl1dl. . Sara kaIdrrdlgl ta~l, oIiievinin kaplsma attl bu srra. A<;dmadl ama.

Sara birka<; kez daha ta~ladI kaplyl. Oliievinde agtt durdusonra. KapI yav~ yav~ a<;IldI.Goriiniirde kimse yoktu.Sanki biiyiilii bir a<;~tl bu. Genzua ktprrdandI. On ii<;liik bedenini, yalaridtk<;a kii<;iilen ama bebele~meden olen nenesinin. <;ar~afi ortiiyordu. Babl:lOcagtila, daha pek <;ok adim hakkIm bagt~layarak, Oliievine dogru yiiriimeye b~ladl.

Cocugun kirpikli l;Ocukgozleri vardI. Yemek yedigi iskemleniniistiinden inip kediye gitti. Kedi sobamn yamnda kedil~ip duruyordu ... Birinei Diinya Sava~mdayap~ dolap, odada ~k yer tutuyor. Kapaklarmm cilalan ~mnn~. Dolabm d1.J11llllu uygunsuz. Oturmahk:lar ko~eli. Mutlu kiiflii eskimi~ c,;ay bardaklan sar~ pembeleriyle oradalar. Sen git, diyorlar, sen gittikc,;e yiiziin giizelle~iyor.. Yalruz bu odada 0 dolap yapayalruz olnlasa buradan gitmek, ytkannn~ ~rr kokan serin ~ama c,;Ikmak kolay_ Duygularumzdan, sevgimiz4en utanrr olduk. Sevgisizligisavunmayt akh yUeeltmeksandIk. Pembe suskun c,;ay fincanlankinldl. Yerlerine, bitkisel yaglarla yapI1an~am kahvaltdan geldi.'Eri~ tadmdaki bu yaglan begenmemek nedemek oluyor? Bu dolabl onu tamyan anlayacak birine onartm de.dimsize, eskiligi tekligi kusur degil erdemdir, 0 herifi nereden buldunuz b~eyleri kanp SlV~ iistiine tahtasmm iyiden boynunu biikm~ buyoksul dolabm. o kadm oyle biriydi ki, herkesin yamnda soyleyebilecegimizkelimelerle konu~ulurdu kendisiyle. 0 yine de bunlan salt kendisine . . soylenmi~sayardI. NasI1 da soylu bir aileden geliyordu: "1928'de Ankara'dayken,
Cumhuriyet balolannda, saten giysili hanunlarla,caketatayh ~okdans ederekten, BiiyUk Ata'dan soz etmek isterim. .." beylet; en

Ankara deyince, floreSanlIpastanelerle onemsenmeye hazrr kiic,;iik gazete muhabirleri, b~mu~ yapma c,;ic,;ekler nedense bir yagve mur.
"Onu tanulmrz ml?" ''Ah nasd tanunam. ~ni gen~ laz oluyordum. Gipur dantel yakah robum, Paris esanslarun vardl... D~dikleri gibi insan gozii.ne bakamzyor. Muthis canun. Bir gUn baga giderken annem ile landosunda' onugor-

mUs. Atatiirk, dOTUbir lasraktaym7!j.MiimkUn degil gozlerine bakmak. .. Ha ne diyordum, Hariciyeden birinin ne a:jktt adammki 0 zarafe4 0 ya:jamayz bilmesi, (;i{;ekgondermedeki isabeti... Aaaaa yani ayla kabul etmedigimizi nereden (;zkanyorsunuz... Sizi de kJrarlar.Zaman her :jeyiyzp~ ratlr.Bizim kU:jak,neyin ne denli siirdiiriilecegini (;ok iyi biliyordu... Ama siz 6yle misiniz? Birgaripdirenme, zorlamadzrgidiyor. .. HaAnkara ozamanlar bu monden halini kazanmam7!jt1, ama yiiksek memurlarla fist subaylar ve de kanlan Tiirkiye'deki ilk monden ya:jamanm en giizel orneklerini veriyorlardl.
0 budunu gittik(;e koyu/a:jan anal@, zebercetleri, a siz zebercetleri seviyorsunuz. Babamm erkekliginin metresleri, Franz Lehafm operetleri, benim gratenli balzklanm, kolalanm, kristojlgiimUs talamlahm, kocalanm Erkek-kadm ili:jkisinde, kadmlar yetinmeyi bilmeiidir. HO:jgormeyi de, ne de olsa erkektirler." .

Yaben. Iblamurlar Altmda romanmz yeni bitirmi:jtim. Annemin

Ne de olsa kadmsIlllZ, dedim. Bir diyecegim daha var, ama size iletmek olanakslZ. Bizle bazl ~eyler giderek zorl~lyor. En derin hiiziinlere kolayca ah~tIk. Bizimle olmak sizinle olmaktan zor. 0 zaman, anlaYI~sIZlIgunzbizi keskinle~tiriyor. Sizin yeni ~eyler getirmeye yiireginiz yetmiyor; bizim bozulmu~ olanlara. .. Mutlulugunuzu tanunla~ mak i<;inkocaman bir kalabah!tJ. gereksiniyorsunuz. Bana, gen<;liginizde sizin de ya~adl~ soylediler. Sonradanedindiginiz OliikabuklaI1111i yokmu~. GiizelinI bir ka~sIlllZ iist~lik. (Sizi de kJrdzlarmz?) AnneIni amnlSlYorum. Onnn, Makbule thsan, Sahver Fethi adh arkad~lanyla <;e~ resIninin yolnk iizgiin k~lan sizde yok, ama olsa yadsmmazdI. Sanh ~erefli kurallanrnza sanhnadan once, kendi ~IlllZdakileri de seviyordnnuz samnm. (:ok yorgunlnk demeyelinI, Hiiziindiir olsa olsa, palya<;o giysileriyle gelen aidatici hiiziin. (:ocuklara ozgii kesinlikle, ~arkIslm siirdiiriiyor kii<;ijkkIZ.

"Damdan dUsen bir kurbaga kuyrugunu titretti. Onu goren jandarma aldzonugotiirdii mezannm ta:jzna:ju ciimleyi kazdzrm damdan dii:jen bir kurbaga kuyrugunu. .."
Brrak ~u sIkmh ~arkIlarmI bebem de, giizelinI de sevdigim. Bugiinkii odeviIniz. Hayvanlan niye severiz? Niye severiz anne?

OnlarYaamlilllZa katIlrrlar, sesleri, soma nasil anlatayrm ... Ben soyleyeyim canrm, inekler siit verir, koyunlar et verir, kaplillIZI bekler k6pekler, ya kediler; kedileri sevmek gerekmez insanlar kapam icat ertiler. .. Ama ben kardan adallll da seviyorum anne, onun faydasl ne ki? Sana katIlan, sana d6nii~en havuc; burunluyu, tiim beraberindekileri sevmen yaamam giizellemeye hazrrlIktrr. o dolabI sa~lar. ArtIk konu~mayahm onu, sizleri brrakmak girtikc;e kolayla~IYor. Cocukken di~lerimizi ceviz yapraklanyla ovardIk. Yapragm aCI giizel tadl agzrmlZda yayilirdI. Ceviz agac;lan, gOlgeli,olgun, erdemliydiler. Sanki, onlarm atalan Erenk6y'lerde eski saraylarda, dizim dizim sahmrlardl. Masallarda cevizleri unutmak olmazdI. Ben zamanlar bu 6fk:eyi ve yoksullugumu bilmiyordum. ParaslZ YatIh smavrna girerken, Tann'ya dua ediyordum.

''Ne sandmlZ, 0 zaman Tann vardl. Onunlaaramrza dunya girmemiJti ...Jlkokulu bitirmiJtim. Ellerimde zafiyet bezeleri....Sma)Tt lcazanmalo/dun.Hir;yolu yoktu baska okumamm." . . :
Kazanmana bu kadar sevinme, dedi babalI~m. Kalman paralarti ben 6deyecegim. yI1ya~~h oldu, giine~ solmu~, uzakla~tI. Ben okula gitmiyordum. Tann da pek ortalarda yoktu giindiizleri. Geceleri geliyordu, 61iimii istiyordum Tanndan. Oliince, babah~, donup kahyordu. Ama ben her ~eyi g6riiyordum Oliince. Durn, mutlu bir 61iimdii bu. Yapilan haksIZhga daha iyi bir k~IlIk bularmyordum. Oz sizlerin dl~mda, ama bic;imlerinizi yenileyin.lmlerinizi, cunlaflillZI, trmlaflillZl. Sizi bir giin agIarken g6rmii~tiim. Ne kadar sevilesi gelmi~tiniz bana. Yillarla, siz tiim mii yiteceksiniz ne? Anne okulda bana dediler ki! Ben de olmaz dedim. o Cevahir var ya evlerinde iiC;tabaklan VarmI~, sekiz ki~~ler.

Faydah hayvanlan bi kere daha sayahm. Atlan <;ok seviyorum, bana biiyiiyiince at alrr ll1lsm? Otomobil doldu her yan. Atlan sevmeyelimmi? Atlan unutabilir miyiz ki sevmeyelim. Ozgiirliik, riizgar dolu atlan, onlann ilkyaz <;imenlerini. Kediyi kotii ah~tlfdlll, nesine yetmez yemek suyuria batmlnu~ ekmek. Demek bu kedi giderek direniyor, hayince bakI~larla zayIflamaYJ. se<;ti. Baghhgt su gotiiriir. Sobanm yanllla sinip slllamakta kendini. Kapanlar <;Iktlgmdan bu yana, kedilerle al~e~im hi<;de uygar birine yakI~acak gibi degil. 0 kor, hmlZ, sokak kedilerine ayncahk tammah diyorum. Sanmm, kedi soyunun en anshlan onlar. Kapanlan kedi gibi gorerie dek benden uygar ~i yapI1amaz. Babahgmnn da bunda <;okpaYJ.vardrr ..Yadslyamam. Eskilerde az birpara kar$iligmda, tek kath ev planlan <;iziyordu. Benim slllIfta kalmam olasiligt babahglll1l iirkiitmii$tii samnm. Devlete ka~l saygI1l tutumu olan Qir adamdl. "Ben naftadayken, " diye anlattlgtnda, devlet gorevlisi olmamn kendisini ne denli gonendirdigi <;Ikardl ortaya. Ger<;i, giderek yoksull~ll1l~tl, bunda kendinde anyordu kusuru, devlet~inde hep gen<;kalacakIm~<;asllla aynlmak ne demekti! lnsanlar y~lamyorlar, hatta ihtiyarhyorlardt. 'TekaUdijle' az da olsa gene bir fjeysaydud1. Belli bir yoksullugun parasma hazrrlanany~ama kolaydl. Simdi kii<;iikesnafa ev begendirmek <;abaslfie denli ~agI1atl<;IYdl. 0 ki, koskoca bir 'nafm' miihendisiydi. Ustelik SISkabir livey kIZ kin ~m sorumluluklara katlanmak. Sizi anladIk iivey babaclgtm. ' Kii<;iikkIzm yatma zamam geldi. Atlan <;ok az tamyor, ama adamakillI tntkun onlara, demek ki, atlan <;okiyi tamyor. Ben <;ocukken (ne zaman r;ocuk olmUf;tum!) goriinmeyen adam olup pasta yemek isterdim. Ne kItmI~ tutkulanm. Gidiyor musunuz? Giile giile. KaPIYJ.iyice kapaym. Sizden ~iidiim ...

Elim yiiziim kanlar i<;inde bah<;e kaplSllll a<;lp~hga girdigimde annem salata yaptyordu. Gevrek, iistiine tuz dokilliince sulanan, blyrrt1h bir bu;ak sesi i<;indeyemye~il bir lnyar kokusunun t~hgt doldurdugunu bildim. keriye, annemin yanma girmedim. Kmk camh kapllllll hemen dibindeki kesmet~m iistUne <;6ktiim. Yiiziim goziim yap~ kanla Slcaktl, ~i~ti,sanctltydt. Kan i<;indeydim ve aylardan nisandl. Tek goziimle gorebildigim bir ~am giin~i, koyul~ leylaklarm hemen otesinde yitti yitecekti. inadina agIanuyordum. Kubi'lerin bah<;esindeydik. Ceplerimtlka basa erikle doluydu.O yosunlu havuzun yamii'daki biiyiik erik agacllllll tecpesinqe biiyiikacl erikleri dii~iirmeye <;a1I~an Kubi'yi gozliiyordum. Ifubi, kiiregi,q~~a savurduk<;a; yemye~il yem bitmi~ pml pml yapraklarm arasmdan par" <;apar<;a bir giim~lgt, uzandtgun yerde yiiziime goziime dokillii~iiyorduo Altrmdaki lslak otlarm yum~ak serinligi terli etime sokulduk<;a, bir tath uykudan uyamr gibi Kubi'yi goriiyor, Kubi'yi seviyordum: BiitUn oyunlardabem hep yenen, daha ablasl gibi yiizii sivilcelenmen:ri,. san sa<;hbir Kubi'ydi. Havuza d~iince kU<;iiksan sesler <;ikaran y~il eriklerin, ara srra yiiziime sl<;rattIgt kU<;iiciiksu damlactklarma bile aldirmIyor, biraz da, eriklerden birtanesinin, anslZlll yiiziimiin m<;ummadlgun bir yerine pat diye d~mesini bekliyordum. Kubi'nin saVurdugu kurek, iistiime kmk yapraklar dii~iiriiyordu. Yapraklar do~e done iistiime konuyordu. Ama yiiziime, bekledim, tek erik bile d~medi. ~amiistii, ta$hkta, hanlmellerinin altmda, babam, leylaklara kar~l 0 her ~ yoksul, avuntulu rakIsllll i<;erken, tabagma, ceplerimden <;tkanp bir avu<;y~il erik koyac~ d~iindiim. S~rracaktl babam. Belki de ak <;i<;eklerdendaha yem soyunan eriklerin bu kadar tez, goz a<;lp kapaymcaya boylesine biiyiiyiiverdigine ~~acaktl: AlIp bir tane atacaktl agzma. Yiiziinii nasI1 olsa e~itecekti. Ama giilecek

miydi, bilemem. Gillmesini ne kadar isterdim. Giiliince bumunun kocaman olacagml dii~iindiim. Ama hi<;giilmezdi ki babam. Her zaman tertemiz, ama yakalarl, kolaglZlan a~Jlllk, bildim bileli smmdan <;Ikarmadlgl sarkIk ceketinin altlllda, yuvarlak kalm gozliiklerinin otesindeki etli gozleriyle, km~Ik, asIk <;izgiliyiiziiyle, kendi ~ammda, kendi karanhgmda siirekli dii~iinen, kim bilir neler dii~iinen, yapayalmih~yla sanki oviinen, dunnadan sigaralar i<;enbir garip adamdI babam. a yoksullugu, savruklugu i<;indeneden bana her ~am 0 bi<;imsiz,kabanp ~i~mi~ ayakkabIlarrm parlattrrdI~ hi<; anlayamadun. Babam, taba~ndaki peynir diliminin yanma brrakhgun bir avu<;ye~il erigi kiitiir kiitiir yerken, ben gidip karpl oniindeki soluk aydmhkta onun her ~amki bi<;imsiz ayakkabilanm parlatacaktun. Her a~am babamm ayakkabIlarrm ben parlatrrdun. Her a~am i<;erdi 0 da. Gazete ka~dlna sanh bir tab ~i~esini koltugunun altllla sIkI~tInr, ancak sabahlan yiiziinii sabunlarken gorebildigim kanll, etli gozlerini, <;irkingozlerini, kalm camh gozliilderinin ardIna saklar, ta~ gibi sesler <;Ikaran, eskimesin diye altlarl kabarah 0 bi<;imsiz agrr ayakkabilanyla bah<;e kaplsmda goriiniiverirdi. daha gelmeden annem sofraYI kurardI. KI~sa tur~ular <;Ikarrr,yazsa salatalar yapardl. Suda bekletilmi~, olanca tuzu giderilmi~ bir dilim beyaz peynirhep 0 kii<;iik porselen beyaz tabaglll ortasmda ohrrdu. Bir keresinde ta~, hi<;sevmemi~tim otuzsuz peyniri. Ama babam oyle severdi. Babam, ayakkabilanm <;Ikarrr,eskimi~, kuruyup egrilmi~ terliklerini ayaklarma ge<;irir, masanm b~rna ge<;er, bacak bacak iistiine atar, rakI ~i~esini iki baca~ arasma ba~~agl SIkI~tmr, biiyiik mendilini kat kat edip ~i~enin dibineozenle yerle~tirir, elinin ayaslyla vura vura ~i~enin mantarnn<;IkarrrdI. Babamm her ru~unda, 0 dolu ~i~ehl<;kmr gIbi bir ses <;IkarrrdI. Kotii bir ~eyler olacakIm~ gibi korkardnn, beklerdim. Ama korkuktugum Olmazdl. Niye bilmem ama, hi<;konu$mazdl babam. a i<;erken, ben gider boya kutusunu, Dr<;aYI,oeski kadife par<;asrm alrr, kapmin oniindeki soluk aydInhkta onun ayakkabilanm boyar, parlatrrdlill. Hi<;konu~mazdIk. Gariptir ama biz evde hi<;konu~mazdIk. Giilmezdik de. Neden bOyleydik, bilmiyorum. Belki de sevmezdi babam bizi. kendisini de sevmezdi, bilirdim bunu. Babam hi<;bir ~eyi sevrnezdi. Ama erikleri sevsin istedim 0 ~am; ~a:skmhkla da olsa bir ke-

w-

reeik oIsun giilsiin istedim . . Bir biiyiik karaltmm anslZlnbirdenbire biiyiidiigunii, kIprrdamaya, bir sey anIamaya vakit kalmadan sol ka~lIll1ll iistiinde patladlgIru biliyorum.Kiirekti dii~en yiiziime, Kubi'nin savururken elindenkawdIgl .0 biiyiikbah<;lvan kiiregi; saplydl <;arpan yiiziime. Demir kIsilll gelseydi ne olurdu biImiyorum, ama yiiziime gotiirdiigum ellerimin S1eak giir bir kana buIandlgI akhmda. Kubi'nin aga<;tan atlaytp sapsan bir yiizIe kanayan yiiziime baka baka sessizee agIad1gt da akhmda. Neden agIamadrm orada, Kubi'nin, slZlamp yalvarmalarma neden kayttSlZkaldIm, neden aldIrmadrm, neden kalan giiciimle Im<;Ipgittim oradan, biImiyorum. Annem kink eamh kaplyt aralaytp kii<;iiktabta masayt tashga <;1kard1gInda giines daha yeni batm1stI. Giines, leyIakIarm hemen otesinde batilllStI. Gomlegim kan i<;indeydi ve aylardan nisandl. KoroImayacagllIll, kan bulaSlgt tek goziimii aralaytp bakmca anIailllstrm. Ah, kor oImayt nasil da istemistim orada. Gidip yiiziimiin kanIarm1 silebilirdim, ama silmemistim iste.KasUlllIl iistiinde biryerimdi patlayan; bunu biiyiiyen, zonklayan S1eak etimden biliyordum;aJlJ,1,l.siIInemistim kanIan, gidip ytkamamIstrm. Beni oyIece, 0 korkum; dum .. munda gorsiinIer diye gomlegime de buIastlrmlstrm kanlan. Annem once gormedi beni. Gormedi diye neredeyse hmcmdan bagtra bagtra aglayacaktrm. Kocasmdan, babam oIacak 0 asIk yiizlii bIkkIn adamdan baskasllll gordiigu yoktuki.Ne varsa hep onayd1. Yillar boyu 0 sonu gelmez rakI masalamn hazrrlamaktan bir giin 01sun vazge<;memisti. Ka<; kez gelip ge<;ti yanrmdan. Sonunda i<;erinin 1SlgIruyaktI; leylaklar yeniden moranp aydmlandl lsIkta. l<;inde suda 1sIatIhp tuzu alllllms bir dilim beyaz peynir olan kii<;ijkporselen tabakla gelirken birden gordii beni ..SaskInIIk dolu bir sesle adImI sesledi. Sustum. Ko~tu geldi yamma. Deli gibi oldu. Sevdim onu orada, nasil sevdim nasil. Peynir tabagtmsaskInca yere bIrakIverdi. Kolumdan tutup kaldIrdl, kucaklaytp i<;erigotiirdii, yatIrdI, sularla pamuklariasildi ytkadl yiiziimii. Sordu durdu. Agladrm sonunda. 0 kadar sordu ki, sonunda kavga ettigimi soyledim. "Kubilay'Ia m!?" dedi. "Yok," dedim.

Soylemedim Kubi'mn yiiziime kiirek dii~iirdiigiinii. Bir biiyiik san bezle sardl ba~mll annem; saImadan once de bir ko~u gidip Aliy'annn Teyzelerden allp getirdigi renkli aCIpamuklan bash ka~mun iistiine. Oldiim de ses etmedim. Tentiirdiyotlu pamugu her basl~mda, solgun, biraz da Y1pranmI~bir anne yiiziiyle uzun uwn iifliiyordu yanan yerime. iyot kokulannm aeI1~trrdI~ kiic,;iikodada iistiimdekileri degi~tirdi. Dstiine bulamac,; pekmez siirdiigii bir dilimekmegi getirip tutu~turdu elime. 0 bayIldl~ bulamac,;hekmege agzIml bile siirmedim, koydum bir yana. Bir ~ey demedi annem. Soma da gotiiriip yatagIma yatrrdl, Dstiimii orterken, onu en c,;okannem yapan yumu~ak, keder yiiklii dudaklanyla egilip optii sac,;lanmdan. Annemdi, ne giizel annemdi; uyumak bile istemedim. Neler dii~iindiim orada, bilmiyorum ... Camae,;1kti. Leylaklann, hannnellerinin kokusuna kan~an, lslatI1mI~ bir ta~hktaki rab masasllll siisleyen turfanda lliyar kokusu, annemin lhk, agIatan dudaklanyla optiigii yerde ba~layan sae,;lanma, 0 alabildigine keder yiiklii nisan sonu ~amllll bir lSlak bez gibi getirip ortiiyordu. Zonklayan yerimin aClSllllbile duymuyordum. Babamm oksiiriigiiydii. BekledigimdLBogulur gibi oldum. Soluk bile almadIm. Annemin d~da ona. bir~eyler anlattlgnu duyduni. Beni anlahyor olmalIydI. Babamm ayakkabIlanm bu ~am parlatamayaeaktun. Ama sabaha ilk bu i~i yapardIm .. Az soma kapmm ae,;I1acagnu,babamm kaplda goriineeegini, belki de annem gibi, ama ilk olarak yannna gelip bem sae,;lanmdan opeeegini bekledim. Hie,;giilmeyendi, hie,;konu~mayandl, babamdl; bunea yIldrr babamdI, ama bu kez, giilmese de, konu~masa da, gelip yaralI . goziime, Sarll b~Ima, biraz babam olan gozleriyle bakabilirdi, egilip opebilirdi de, annem gibi; mye olmasmdI. Birden ta~hktaki kesmeta~m iistiine c,;Okiipkaldlgnu 0 en kanh durumumu ozledim. Babamm bem 0 durumumda gonnii~ oimasllll istedim. OlmazdI ki artile Olsun varsmdI, annem anlatrrdI ona, belki anlatllll~tl bile. Birden babanun kahkahaslyla titredim, dondum, ta~ kesildim. Sanmm ilk olarak giiliiyordu babam. Uzunuwn giildii. Ba- .

bam rmydl bu adam? Bu giilen 0 muydu? 0 hie;giilmeyen, asIk yiizlii, bIkkm adam rmydl bu gii1en? Yiiregimde, tam ~riramda bir ~ey 'e;lt'etti. Kulaklanrm tIkadrm . .Giiliince, sandlgrm gibi, bUffirmUll biiyiidiigunii, kocaman oldugunu biitiin e;irkinligi ie;inde dii~iindum durdum. . YannayakkabuannI parlatmamak ie;inyataktan inadma gee; kalkacakttm. Kalktlgrmda 0 ;oktan ~ine gi~ olacaktl. . ge<;ebabam odama gelmedi, bem gormedi.

Duvard.a saat agrr agrr dokuzu vurdu. Yani sabaha karo1 iil;. 0 es~, anl~J1maz, bastonlu romen saytlan karanllga <;izildi. Dar ta~ avluda bir I;ift takunya sabaha karol duygusunu siirdiirmeye l;ah~lyorduo Bu uyanJ1maIDl~bir d~e, a~lgmm dokiildiigll beyaz t~lara~pan uykulu iki kiiregin, acl1ar ve hamambocekleri ile dolu bir kilerden oksiiriiklii sakallann titre~tigi bir odaya ta~lytp durdugu 0 yorgun kadllll yani annemihatrrlamamayaimkiln var llll? Ayt~lgt odada, sanki her ~eyindl~mda, soyut, mutlu bir kesiti aydlnlatiyordu. Dstiinde uyku cinlerinin Ul;u~tugu mermer denizligi, kmruzJ. hallyt, Yunus amcamla Biibiikbabannn kedi yavrulan gibi loprrdamp duran beyaz yiizlerini. I~lktaytkannn~, rahat, parlak yiizlerdi bunlar. Gen;ekte ise kocaman, sessiz odalarda dolu bu biiyiik evde, hil;biri otekine benzemeyen dort insamn, bir oliim saatiniIikOrku ve tedirginligi dolu havasllll soluduklan, Oliim ku~lannm sIk sIk usulca yiireklerihedokundugunu duyduklan bu gomiilnlii~ evrende bOylerahat gOriiniimlere yer yoktu. Bunul;Oktanberi biliyordum. Altmuzda I;iiriiyen direkleri,bir giin hepimizin eski t~lar, ha1l1ar ve ayna krrIklan ile birlikte nenl1i bodruma dolu~acagunm biliyordum. Bekliyordum. Belki de birlikte bekliyorduk. Bunu bazI ~eylerden anladlm. Annemin diin biiyiikbabama "Artlk yetmez mi?" dedigini duydum. ''Yann ~uyu da kuracagnn. Repsi 0 kadar. Benimki bir saatlik i~. B~kalanna soylemeyin. Sadece ~u nann altma gomiin beni. Dagtn b~mda ii~iiriim. Dstelik kalbim de var!" Oliim Yunus amcanun il;ini oyuyorm~. Oyle soylftyOr. Bunu uzun ve sIkmtill bir bo~luk havasma. dii~tiigll ~amiistii saatlerinde belirsizce gostermeye l;a11~tl.Onceleri hil; anlamadlm. Sa~rrdlm biraz da. Simdi anbyorum. Ratta il;imdeki biitiin 0 bo~luk kuyulannm anlam kazandlgrm, bir varhga donii~tiigiinii duyar gibi oluyorum. Biiyiikbabam, yani Yunus'un babasl oliimii dii~iinmez goriiniiyor. Ama olecek. Birkal; giine kadar hepimiz.oliince buevden I;OOP

gitmeyi dii~iiniiyorum. Saat dokuz bu~uk. DI~arda ayaz art~ olmah. Pencereye soguk zambaklar ~iziliyor.Ay kayboldu. Ahrrda at ki~nemeye b~ladI. Biiyiikbabam uyandl. Sakah bir oksiiriikle sarsIldl. Soma sarsmtI Yunus amcama ge~ti. ikisi aym anda dogruIdular. Biiyiikbabam sozde beni uyandrrmamaya ~ah~arak: "Yunus yavrum, ~ul&inbaYI ak!" diye fIsIldadI. y Yunus amcam MIa oksiiriiyordu. Uzun donunu ~kerek kalktl. Tam lamba diigmesine uzamrken gozlerimi kapadlill. A~tlgnnda 0 tuhaf smrr ge~ilmi,sabah b~lamI~tI. . i~te oliimii gomdiik. Sanki hi~ olmayaca~ gibi. Biiyiikbabam tiitiin sanyor. Yerdeki kmruzl kilim her giin siipiiriilmekten prrIl prrIl. Duvarda, sedirlerin iistiinde, uzun boynuzlu geyikler, postalli giile~ ~banlar, krr ~i~ekleriile dolu kii~iikhahlar. Avluda takunyalar uykulu seferleri brrakIp lslak bir sabah canhllguJa ba~ladIlar. Sofrada ~ydanhguJ lshklan akIyor. At yeniden ~nedi. "Kalk OguI!'~ dedi Biiyiikbabam. "Atm yernini ver.OgIauUytJY9r daha!" . Yunus amcam oksiiriiyordu. "HastaYIill," diye fIsIldadI,"uyanmca versin." Beni gosteriyor olmalIydI.Gozlerimi daha sIkIkapadlm. Biiyiikbabam ofkelendi: "Daha adam olamaclm!"dedi kIzgmhktan titreyen bir sesle. "Her sabah bu tatsIz1I~~Ikarrrsm.ArtIk sakallann agardl." Obiirii hafIf~e inliyordu: "HastaYIilldedim. Her tarafim ~gnyor. Kalkar halim yok." KaPI sert~ a~IldI. Gozlerimi araladlill. Kediydi. Mandala asI1I olarak kaplylabirlikte i~ri girdi. Arkasmdan annem. elinde kahve tepsisi. Yiizii I~Ikta daha soluk goriiniiyor. ~lannlll iistiine sessiz l;izgiler (,:izilmi. Bana baktl. Uyumadl~lID anladI. Ama ses ~Ikannadl. Kahveleri verdi. SIkIlganbir sesle: "Tur~uyukunnaya b~ladlill," dedi. "OgIeye kalmaz biter." Oliimii sabaha ragmen siirdiirebiliyordu. Bunu yeryiiziinde sadece 0 yapabiliyordu. Buna ~lktl. ArtIk sonunageldigini biliyordu. Kii~k bir ~eydaha. Annemin sol elinin kiil;iikpanna~ yoktu. Simdi-

ye kadar buparmagI hie; dii~iinmemi~tim. Hep abiir dart parmakla bazI i~leri nasil becerdigini seyret~tim. Simdi be~inci parmagIil farkIna vanyorum. Bu, bazl ~eyleri de~tirecek mi? Yunus amcam derin bir of e;ekti. Annem sessizcec;Iknn~tl. Ceki~me yeniden b~ladl. Biiyiikbabam uzun deneyler sonunda kazandlgI 0 olaganiistii inatC;IDgIayle ustahkh kulla..qrrru ki amcam olsun, annem oIsun kimse onun kar~lsmda ne yapacagIm bilemezdi. Takkesini arkaya iter, iiC;beyaz telin bu1~tIgI kmmzl almru ka~rr, kiraz agIzhgIru, sakahnm ie;inde kaybolmu~ di~siz agzma gatiirerek gazlerini bir noktaya dikerdi. HayatImda padi~ahtan onun kadar az korkan birini daha garmedim, Eski bir derebeyi idi. 0 giinlerden kalma kirli bir tiitiin ke..: sesini herkese gasterirdi. "Kalk Yunus!" dedi yeniden. Yunus amcaml tedirgin etmek istiyordu. Ya~h, hasta Yunus ne cevap verecegini bileniezdi. AtI severdi. Ama .yillardrr il;ine biriktirdigf biitiin 0 soylu dii~iinceleri ve yalruz kendisinin olan kapah havalara azgii acl1an da severdi. Ne desin hasta Yunus. 0 da artlk smrrda ya~adlgImm biliyordu. Birden co~tu; gaz~ leri ya~ ic;inde, l;Ocuklar gibi burnunu c;ekerek: "Olsiin isterse," diye bagrrdl. "Biricik aturuz alsiin. Soma da derisini yiizsiinler. Le~ini de kopeklere atsnllar. Kargalar da yesin. Kurtlar da yesin." Kedi kapmm dl~rru ttrmahyordu. sesi ayazda ince keskin. Yunus ~amcanu koriiklemek ister gibiydi. Biiyiikbabam inSafSlZ,kirli gozlerle baklyordu. Cenesi agzmm ic;inde kaybolmu~. "Ba~lilll alrr giderim," diye devam etti Yunus amcam. "Neresi olursa olsun c;eker giderim. Soma da daha fazla hastalanrrrru, oliiriinl, sen de kurtulursun." Hlzla giyindi. Babasmm ~akm bakI~lan oniinde kaplyt vurdu, e;lktI. Avludaki muslukta yiiziiniiytkadl.Soma sokak kaplsrru c;ekti gitti. Takunyanm gezintisi bir an durup yeniden ba~laru. Annem tela~la odaya girdi. ''Nereye gitti?" diye sordu. Biiyiikbabam cevap vermedi. Sadece beni diirtiikledi. Sert bir yUzle "Bastonunu unuttu kalk yeti~tir ardmdan" dedi. Bastonu ald1ni. Giyinip frrladlill. Annem il;i peynirli iki dilim ekmek tutu~turdu. Ahrrda at ~amiistii olen ya$h bir e~kiya gibi homurdarup duruyordu. Sokaga c;lktlill. Prrll pml bir soguk. Sokak karanhk. AyagIffiayu-

muak bir ey takIldI. Egildim. Bir ku oliisii. ArtIk yaayanuyorlar diye diiiindiim. Oliince e;ok hafiflemi olan kuu kOIDunun duvann.dan ie;eri attun. Al<;ak:tavanh, dar kepenklerIe ortiilii diikkiinlann ve Ermeni yaplsl sessiz evlerin arasmdan luzla yiiriidiim. Amcarm bulaca~m yeri biliyordum. Deliklerine ufak niyet talanmn yapItmldl~ "uzun duvar"rn <;evresini dolandrm. Tepesi kInk, giiliine;, emsiyell bir Ininare. Onun yambarnda mescit yI1antlSI. Eski bir e;rnar, karanlIkta, yaprakslZ dallanm. <;agaltIyordu. YIkrntIya girdim. Orada yI1antIilln ie;inde nasilsa saglam kalml kiie;iik bir odada amcami buldum. ls1i bir tavan. Yerde yalmzca eski bir haslr. Duvarlardadolaplar, kitaplar ve eski zaman <;a1gJ1an. oedeyamah bir lurkanrn altrnda kmmzI sakalK h bir diinya kae;krnI yatlyordu. Sakallannda uyku cinleri oynalyordu belki de riizgar- Yunus aIncam kalm,eski bir kitap okuyordu -Hep onu okurdu. Bir <;algrnrn anlattl~ oykiiler- mum ll~da, mmldanarak. Bastonu bir koeye koydum. Onu seyretmeye koyuldum. Biraz soma tuhaf bIT oyun baladl. Bu, sessizlikten ve karanlIktan umulmayan bir sonuc;tu. Yunus amcam kitabl mmldanarak okuyor, kendi ie;ine katlarnyordu. Bir ka~t par<;asl, ya da ie;i<;e ge<;en karton borular gibi katlamyor, kapanlyordu. Once bu bana korkunc; bir felaket gibi geldi. Ba~amak ie;inkendiIni giie;tuttum. Soma birden kavradIrn. Amcarn yogunIalYor, e;evresinde 6liime benzer bir bolugu <;agaltlyordu. 0 srrada onun kimsenin anlamadI~ eyleri anladlgnn ve gorniildiigiinii duyar gibiydim. Bir ka~t gibi sonsuza dogm katlamyor; bedeni, gozleri gitlik<;e kiie;iiliiyordu. Sayfalan iistiiste kapanan, bir daha hie; ae;Ilmayacak bir kitaba benziyordu. Mum eridi. Sonuna kadar yandl. Bir siire akrn, oylece kaldrm orada. Neden soma kendime gelip silkindigirnde kapl~an sabah aydln1I~ usulca girmeye baladl~m gordiim. Soguktan dOlllDUgibiydim. Kalktrm. KaranlIkta hilla see;ilemeyen kiirsiiniin ve kitabrn oldugu yere gittim. Egildim. Orada amcarmn kiiskiin bakllarla dOlllDUg6zlerini, artlk hie;titremeyen beyaz sakalrnl, yorgun bir tavrrla klvrIlIDIhareketsiz govdesini gordiim. Kolundan saygIyla tutup kaldrrmak istedim, -sanki hilla yalyormu gibi.- Bir kuoliisii gibi hafif, ama dolgundu. Yeniden rahat klvnh$rna baktlrn. Baston elimdeydi. Korku ie;inde kaldrm. Diinya kac;1ruuuyuyordu. Kmrnzl sakalrna nerdeyse giine vuracaktl. Amcam i<;imizden

en erkenci olamydI. Sonraannem mi? D~an<;Iktnn. Mescit avlusu ytkIk, sessiz. Ya1lilzca bir horoz. (:1nann \;lplak dallan altmda, nasdsa unutu1m~ biiyiik bir ayna gibi duran havuzun sulanna egiln:lli}~.Altm tiiylerini titretiyordu. Bu soluk, ytkIk, kederli havaya hi\; uymayan bir canhhkta ottU. Sabah yntIldI.

CELLAT FUCHS KENT HALKINA NASIL KARI$TI?


Kentin ortasmdan kIvnla lavnla kentin dl~mdaki sulara varan rrmak celladm evinin orda ikiye aynhyordu. Kentle ve rrmakla kesin bir smm vardl celladm evinin. Kentin bittigi yerdi bu ev. Kentin olabilecek en rrak noktasl. 1400 yilrndan bu yana' kent cellatlIgrm bab~dan ogula devreden Fuchs ailesi. Onlar kentin i<;inde oturmazlardl. Yasaktl bu. Kentin insanlan arasma ~malan da. Evlerininoniinden rrmagm bir koluakardl. Celladm bah<;esine girebilmek i<;inrrmagm iistiindeki ozel kQpriiden ge<;mek gerekirdi. Kentin goziipek <;Dcuklan bazen bu kopriiye kadar sokulurlar, soma celladm bl<;ag.boyunlarina degm~cesine kente kadar soluk almadan ko~arlardl. Orta<;agdan 1900'lere kadar ka<;<;Dcukbilir pu korkuyu. Yabancl cellat ~aIl.;m rraktan seyretmenin ne olduguTIu bilir. Fuchslar lazI1sa<;bydI1ar.Orta<;agdan beri. K1ZIlsa<;IIlIk ~eytan ~areti sayIlrrdl. Hem ~eytanla, bir cellatla ili~kili <;Dcuklar. Kinlselerle konu~mazlardl. Kinlse onlara ceyap vermezdi. BUliu gerektirecek bir durum olamazdl. Ailenin kadmIan kent pazarmagidemezdi. Kimse onlara bir ~ey satmazdl. Yemek ihtiya<;lanm belediye kar~I1ardl. Her giin bir at arabasl gelir, bir ~eyler brraIar giderdi. Arabacl nevaleyi koprii dibine bIram, dortriala uzakla~lf(h ortadan. Kente vardlgmda dogru birahaneye ko~ar, korlarn<; ev halla iistiine kendinin de inandlg. hikflyeler uydururdu. Kent kadnIlan haftalIk <;aylarrnda yiizleri mararak onlan konu~urlardl. Ailenin lazilsa<;1IlIg.,aIattIklankanrn belirtisiydi. Bu kent, orta<;agdan bu yana idam seyretmeye bayIlrrdl. <::Oluk<;Dcukgiile egIene, frndIk fIstIk yiyerek idanIlan seyrederdi.tdam edilene hakaretler savururlar, ba~l kesilirken alla~larlardl. <::ocuklar giinlerce idamcIlIk oynardl arkadan, Koklii bir egIentiydi bu. Ama soma, b~ kesildikten soma, kesilen ba~a ozel bir sevgi duyulur, bu hakslZlIg. ~leyen cellat lanetlenirdi. Cellat butiin bu hakslZ OliinIlerin tek su<;lusuydu. Bu ne~eli olumlerin. Kentin cadI1armm, kiliseye, tannya kar~l ge~lerin, kralm sav~lann-

dan ka<;anlann, prense vergi odemeyenlerin, rrz diismam papazlann basml, bazen prenslerine ayaklanan halkm baSlill, bazen halkIn dilegiyle prenslerinin baSlill hep bu aile kesti. 0 hemhiikiim siirenlerin, hem baskaldrranlann celladlydl. Hiikiim siirenlerin vebaskaldrranlann somut haksIZhgtydl. Kesilen her bas i<;inbir aglt yakIldl. Bu agttta cellat diismanca amldl. Ta orta<;agdan bu yana. Yagmurlardan soma, kent surunun ordan celladm evinin oniinden kente varan rrmak klZll akardl. Kent halkIo zaman bilirdi ki cellat yeni bir idama karar verdi. idamlar belli mahkemelerden soma olurdu goriiniiste, amaonce ceIlat seytandan isaret alrr almaz, idam edilecek zavalliya su<; isletirdi. Dogaiistii gii<;leriyle.KlZlIsa<;lanyla. Joseph Fuchs uyandigmda basI <;okagnyordu. Atalarmdan kalan saraplan, mahzendeki saraplan yanlamlstl diin gece. Orta<;agdan bu yana ailenin imal ettigi saraplan. insanlarla goriismek uzun bjr hayat demektir. Fuchs ailesi zamanlanm, bu <;ok uzun zamanlarlill degerlendirmeyi ogremnislerdi. Sarap yaparlardl. Kilim dokurlardl. Orgii orerlerdi. Gitar <;alar1<irdl.Siir yazar, sarkI soylerlerdi, dort sesli. Tavuk yetistirirlerdi. Her giiz evlerini onamlardl. Her giiz pancurlan boyarlar, darm aktamlar, evlerine yeni ek duvarlar orerler, kapI1ar yontarlar, marangozluk yaparlar, yaptIklanesyalan cilalarlardl. Aralannda duvarlara resim yapanlar da ~tI. Gozlerini goge kaldITilllS,kukuletah bashklar giymis, lazI1sa<;hlidamlann resimleri; Meyva resimleri. tsa'lar, Meryem analar, ha<;lar, kuzular, <;aytrlar, <;obanlar, <;i<;ek a<;mISseftali aga<;lan. Aileden biri, idam edilen ihtilalcilerden birinin resmini yapillIStl arkadan. Celladm soyunu ~tkilemis tek idamm resmini. ince boyunlu, .kIvrrcIk uzun sa<;hbir oglan <;ocukyiizii. Mavi gozler. Kuru, inat<;l, olecegini bilen, sonu bilen gozler. Joseph Fuchs biitiin gecekadehini 0 resme kaldrrdl durdu. Orta<;agdan atalanndan miras kalan bI<;agt mahzene kaldlrmIStl. Orta.<;agdan bUgiine uzanan bir damar kopmustu. Damardan oluk oluk kan akmIstl. Biitiin 0 oliilerin kam, Joseph Fuchs onlan unutmak i<;insarap i<;misti. ArtIk OZgiirdii. ArtIk uzanan boyunlan kesmek zorunda olmamak. ArtIk 01diinnemek hakkIna sahip olmak. Bu artlk lazIlsa<;h olmatnak gibi bir seydi. Joseph Fuchs kopriiyii ge<;ti. Surun dibinden yiiriiyerek kente .vardl. Oniine gelene giinaydmdiyordu. Bir sarkI soyler gibi, tutkusu-

nu haykmr, ~krm a~lga vurur gibi. Giinaydm bay postacl. Giinaydm bay gazeteci. Giinaydm bay polis. Giinaydm bay <;Op~ii. Kimse se1annill ahmyordu. Ah~IT1ar. ir adamm artIk oldiirmemesine ~mak, 61B diirmesine ah~maktan belki daha zor. Be1ediyeninmerdivenlerinden ~Iktl..Giinaydrn bay boyacl.Biitiin giinaydrnlan merdivenlerin, hollerin gri boyasl iistiinde yap~tI kaldI. Kir1ekah~Ik. Odacl duvar1ann kirini siliyordu bezle. Fuchs'un giinaydInlarrnIda sildi. Kirli bezikovaya sIktl. Giinaydrnlar bogu1du kovada. Fuchsbirahaneye girdi. Kediler ka~1~ttlar:KaQl~masa1ardI, vuraCaktltelqneyi. Belediyedeki memurun kI~maatamadJ.~ tekmeyi. Be1ediyede~ah~IYordum. rta~gdan bu yana allem belediyede memurO duoSimdi, biliyorsunuz kanun demince, belediyede ba~ka bir goreve atanmak.istiyorum. Memur bakm~tI yiiziine. Hep pencereden bakmI~tI.Bir eliyle boynunu tutarak. SOlITa, nltyorum, de~ti. Topa 1antIdabunlar hep gorii~iildii.Fuchs dii~iiniiyordu.B~ka bir goreve, kent i~indeba~ka bir eve. Ogullanmn 6biir ~uklar1a futbo1oyriamaSl. Haftada iki kez pazara gitmek: Memur yiiziine~bakm~tI, bir eliy1eboynunu ovarak. Saygilikonu~ill~tu. Anhyorumbunlan,yazJ.h: dilek~en komisyonda gorii~iildii. biliyorsunuz halkIn hizmetindedir be1ediye.Bir celladm -ba~~layrn- hizmetinden halkInho~lanniayaca~ anlatniak gii~ de olsa anlayaca~ Umanz. Bu bakimdan size emekli m~l bagIanmasma, sumn yanrndaki evde oturmakta. devam '. etInenize... Ama evi istemiyordu, en <;okevi. Kentin meydanmda oturmak, parklarda oturmak, sinemalara gitInek istiyordll.'.KalabalIk bir i~yerinde c;ah$makistiyordu. Bir giin bir gene1evegitmek. o giin biitiin giin gazetede gordiigu ilanlann pe~inde ko~tu. Kediler, kadnilar ve <;ocuklar;ka~tIlar, kapIlan ~tIlar, agIadIlar. Pencere1er ortiildii, te1efonlarcevap vermedi. Perde1er kapandI' ziller ~~ madI' Fuchs meyhaneye vardI~da be~yiizyJ.llJ.k idann bir giinde ger~kle~tirmi~ gibiydi..Bira ve gol~ lSmar1adI.Hancimnkansl sert sert baktl. GUIa~l ediye verdim. Ve soma ba~ka bir ~eyisteyip istemedigi-' k ni sormadI. Fuchs tezgahrn oraya gidip bo~bir bardaga bira do1durdu; igti, do1durdu i. HanCl kadm, mfu;teriler bir ey demediler. Ona bakmadIlar. BitInesini, idannri bitInesini, gitInesini beklediler oy1e, . idam bitti souunda. Dl~an ~IkQ.. Irmak boyunca yiiriidii. Irmak boyim.ca mii~terileriy1esevi~en orospular paralarrnI bile almadan ka~tIlar~-

Mii:}teriler sovdiiler; Gece kapilanm orttii. Ay saklandl. Bulutlar ar.kalanm dondii; Karanbk b<;I:}an orospulan, soven mii:}terilerisaklaill. Onu almadl. Karanhk bpilanm kapaill Fuchs varmadan. Ko:}maya ba:}ladl. Yeniden oynamasl <;ocuklarm,kadmlarm giiliimsemesi, yeniden llllrlamasl kedilerin, kapilann yeniden a<;I1masI,birahanedekilerin yeniden sarho:} oImasI, :}arkI soylemesi, orospularm mii:}terilerinin memnun etmesi, tek su<;hmun Cellat olabilmesi i<;in.Bueski, .bu orta<;agdan kalma, bu a:}agilik ve 0 kadar giizel 0 kadar vazge<;ilmez rahathk i<;in.Kentten ka<;maya ba:}ladl. KararuIgm <;oziilnlesi, aym goriiImesi i<;in,anslZlll mna~ buldu oniinde. Irmak a<;tIkapIlarlll1 ama. KaraillIk sularui derinlikleri Fuchs'u i<;eri aldl: -Orada, 0 <;okhIzh ge<;en son anda Fuchs, artlk oldiirmemenin zor oldugunu aruadl. ArtIk oldiirmemekten vazge<;ti. Orta<;agdan bu yana bildigi tek :}eyibrrakmaktan. Teksu<;lu olmamaktan. 0 son anda, elinde.atalarmdan kalma kilt<;, kentin biitiin memurlanmn, komisyon iiyelerinin, karilanlllll, metreslerinin, <;ocuklaflll1ll kafasl11l kesti durdu, kesti durdu. Karanbk kapilm a<;tI.Ay goriindii. KIp1QzJl akIyordu mnak. Ay baktI mnaga. Fuchs'un SU<;llnunkentin kamyla karde:}<;eaktIglll1, Fuchs'un su<;unun kentin kamna kan:}tIgmI gordii. .

Baht;e kapIsrnl duydugumda yataktaydlm. Dikkatle kulak kabarttrm. B~ka bir ~ey i~itmedim. Fakat kaPlYI duydum. Cliffi uyandrrmaya t;ah~tIm. Slzml~tl. Bunun iizerine kalkIp pencereye gittim. Sehri t;evreleyen dagIarrn iistiine kocaman bir ay inmi~ti. Beyaz, yarah bereliydi. Canrna yandlgrnun, herhangi bir budalasl bunun bir yiiz oldugunu dii~leyebilirdi. Yeterince I~Ik vardl, bu yiizden baht;edeki her ~eyi gorebiliyordum - baht;e sandalyelerini, sogiit agaCllll, direkler arasrna gerili t;ama~rr ipini, petunyalarr, t;iti, ardrna kadarat;Ik duran baht;e kapIsull. Fakat goriiniirde kimse yoktu. OrtalIkta korkutucugolgeler dola~Illlyordu. Her ~ey aYI~lgma bulaIll11l~tI,en kiit;iik ~eyi bile gorebiliyordum. Omegin, t;ama~rr ipindeki mandallan. AYIgorii~ alanrmdan t;Ikarmak it;ip ellerimi cama dayadrm. Biraz daha baktIm. Dinledim. Soma yataga geri dondiim. Fakat uyuyaIlllyordum. Yatakta dondiim durdum. At;Ik duran baht;e kapIsllll dii~iindiim. Cesaretimi smar gibi bir hali vardl. Cliffin soluk allP veri~ini dinlemek korkunt;tu. Agn iyice at;I1mI~, kollarrnl gogsii iistiinde kavu~turm~tu. Yatagm hem kendine ait kIsmrna hem de benimkinin biiyiik bOliimiine yayI1nn~tl. Onu diirttiim, diirttiim. Ama 0 sadece inledi. Bir siire daha kIIlllltlSlZyattrm ama sonunda bunun fayda etmeyecegine karar verdim. KalkIp terliklerimi giydim. Mutfaga gittim ve t;ay yaplp mutfak masaSllllll b~rna oturdum. Cliffin filtresiz sigaralanndan bir tane it;tim. Get; olmu~tu. Saate bakmak istemiyordum. (aynm it;tipI ve bir sigara daha yaktII1l. Bir siire soma dl~an t;IkIp baht;e kapIsllll kapamaya karar verdim. Sabahhgrnu giydim. Ay her ~eyi aydrnlatIyordu - evleri, agat;lan, direkleri ve elektrik tellerini, biitiin diinyaYI. Verandadan aynlmadan once arka baht;eyi dikkatle siizdiim. Birden t;Ikan hafif bir esinti sabahhgrnnn oniinii kapattrrdl bana.

Bizim evi Sam Lawton'un yerinden ayuan r;itlerde bit tIlmtl 01duo Dikkatlice baktun. Sam kollanyla kendi r;itine yaslannn~ duruyordu, yaslanabilecegi iki r;it yard! r;iinkii. Yumrugunu agzma g6tiirdii ve kuru kuru. oksiirdii. "iyi ~amlar Nancy," dedi Sam Lawton. "Beni korkuttun Sam," dedim. "Ben bahr;e kapunm af,;J.1d!~m duydumda." "Hir;bit ~ey duymadIm," dedi. "Hir;bir ~ey de g6rmedim. Belki giizgar yapllli~tu." Bit ~ey f,;igniyordu. Ar;tk bahr;e kapIsma b$l ve omuz silkti. A~l~ altmda sar;lan giimii~sii bit renk ahll1~tl ve b~llUn iistiinde ibik gibi ka1kmI~tl. Uzun bumunu, kocaman, hiiziinliiyiiziindeki r;izgileri g6rebiliyordum. "Ayakta ne i~in var Sam?" dedimve r;ite bitaz daha yakl~tun. "Bit ~ey g6rmek ister misin?" dedi. "Geliyorum,"dedim. DI$an r;tktun ve kaldInm boyunca yiiriidiim. Gecelik ve sabahltkla sokakta yiiriimek tuhafimagitmi~ti. Bunn, yani sokaklarda bn kJ.1tkta dol~tI~ daha soma hatulainaya f,;a1I~mahyundiye dii~iindiim. Sam ka~lda, evinin kIytsmda duruyordu, pijama par;alan koyu san ve beyazayakkabJ.1anrun bit hayli iistiinde kahyordu. Bit elinde fener, 6tekisinde ise bit teneke tutuyordn. Sam ile Cliff bIT zamanlar arkad~tJ.1ar. Soma bit gece iyice ir;tiler. Kiirurle$tiler. Sam bit r;itr;ekti; bununiizerine Cliff de bit r;it r;ek-

ti.
Bunlar kIsa bit zaman zarfmda Sam'in Milly'yi kaybedi~inden, tekrar evlenip baba oln~undan, soma oldu. Oliinceye kadar Milly hep iyi arkada~un olarak kaldl. Oldiigunde sadece kIrk be~ ya$mdaydl. Kalp yetmezligi.Ecel onu tam garaj yoluna girdigi zaman yakalaml~'tI. Araba r;ah~maya devam e~ garajm arkasmdan f,;tktrn~tI. "Suraya bak," dedi Sam, pijama dizlerini yukan r;ekip, r;6melerek. ll}lgIyere dogru tuttu. Baktun ve bit parr;a toprak iistiinde kIvn1nn~ duran solucammsl ~eyler g6rdiim.

"Siimiiklii bOeekler" dedi. "Uzerlerine biraz~undan sIktlIU," dedi. Ajax tenekesine benzer bir tenekeyi havaya kaldrrarak "istilael bunlar," dedi ve agzmda her ne varsa c;ignemeye ba~ladI. Ba~llll bir yana <;evirdi ve muhtemelentiitiin olan ~eyitiikUrdii. "Bunlarla ba~a c;Ikabilmek iC;inbunu c;ignemem gerekiyor." I~l~ iC;isiimiiklii boeeklerle dolu kavanoza tuttu. "Once yemi buraya brrakIyorum ve sonra her fIrsatta bu ilaGla buraya geliyorum. PiC;kurulan her taran s~lar. YaptIklan tam bir einayet. Suraya bak," dedi. Ayaga kalktI. Kolumdan tutup beni gill fidelerinin oldugu yere gotiirdii. Yapraklardaki minik deliklerigosterdi. "Siimiiklii boeekler," dedi. "Gece nereye baksan onlar. Yemi blrakIyorum ve ardmdan gelip yakahyorum onlan," dedi. "Korkunc; bir icat, bu siimiiklii bOeekler, Bu kavanozda biriktiriyorum." Fenerini gill fidelerinin altma tuttu. Yukandan bir uC;akgec;ti. Koltuklanna kemerle bagIanllll~, kimi okuyan, kimi ~a~ yere bakan insanlan dii~ledim. "Sam," dedim, "seninkiler nasI1?" "iyiler," dedi ve omuz silkti. Cignedigi her ne ise onu c;ignedi."Oifford nasI1?" dedi. "Her zamanki gibi," dedim. Sam "Birrada siimiiklii bOeek peinde ko~arken bazen sizin tarafa bakIyorum. Cliffle ben tekrar arkad~ ()lsak diye gec;iriyorumic;imden" dedi ve derin bir soluk aldI. "Surada bir tane var. Goriiyor musun? Tam l~l~ tuttugum yerde," dedi. I~l~ gill fidelerinin altmdaki topraga yoneltti. "Bak ~imdi," dedi Sam. KollaTIllll gogiislerimin altmda kavu~turup l~l~ tuttugu yere dogru egildim. YaratIk kIprrdamaktanvazge<;ti ve b~llll bir 0 yana bir bu yana c;evirdi. Ardmdan Sam siimiiklii bOcegin iistiine toz tenekesiyle egildi, tozu serpti. "Siimiiklii yaratIklar," dedi. Siimiiklii bOcek bir 0 yana bir buyana kIvnlIyordu. Sonraiyice kIvrIldI ve diizeldi. Sam eline oyullcak bir kiirek aldl ve siimiiklii bOcegi kUrege ahp kavanozun i<;ine attI. . "BrraktIm, anlIycir musun," dedi Sam. "Meeburdum. Bir an oyle oldu ki ~agrsllll yukardan ayrrt edemezhale geldim. Ho~, evde bulunduruyoruz MIa, ama onunla goriileeek pekbir i~im kalmadl artIk."

B~nnla onayladnn. Bana baktl ve bakmaya devam etti. "Geri donsem, iyi olacak,1I dedim. "Elbette," dedi. "YaptIgun :?eyiyapmaya devam edeyim, i:?imibitirdikten soma ben de yatarun." "tyi geceler, Sam" dedim. "Dinle." (;ignemeyi kesti. Alt duda~ altmdatutugu :?eyidiliyle itti. "Cliffe ona selam soyledigimi soyle." "Soyledigini soylerim, Sam."Sam elinde giimu:?sii sa<;mda sanki ibigi bir daha hi<;kalkmayac~ gibi bastrrarak gezdirdive soma elini salladl.

Kahn bir mu~amba, eski kahn bir yagmurluk nasn terler yagmurda, nasn bugular <;Ikam, i<;indeki yiin renkleri, nasn birbirine kamrr da alacah, hiiziinlii bir ~ey olur. i:~te tamtamrna oyle aghyordu. Hamn merdivenlerine ili~mi~, bir eliyle trrabzam tutuyor, obiir elinde kmmzl bir naylon torba var. SIkI sIkI yap~llll~, SEVDiK yaZIyor torbarnn iistiinde, bir de, arkalanndaki silik <;izihni~,magazadan hep birlikte giyinip yeni <;Ikanbir ana-baba-<;;ocuk resmi var. KaPlCl, bir saattir gozliiyor kadll1. iri yan bir kadm. Gozleri menevi~li; zaten gozleri olmasa, erkek dersin. Elleri yasSl, nasrrh. Srrtl kahn, boynu kiit, gogus kafesi geili~; ama meme, bel arama. Kal<;alan 01sa, hi<;degilse"~i~man kan" diyeceksitJ., 0 da yok. Cuval gibi bir govde; biri getirip basamaklara atllll~. pazen entarisinirl altma bir pantolon ge<;irmi~. Pabu<;lan sivri topuklu, u<;lan yenik, eski. Cok <;ok aghyor, hi<;kesintisiz;i'agladIk<;a arttyor istegi. Bunlara llll aghyor? Bir derdi mi var? Cengiz Bey'j aradlgnia gore? Cengiz Bey'le ne i~i olur bunun? Adam hesap uzmanl. Kibaradam. AgIamaktan, etli dudaklanrnn <;izgisisilindi. Boyanmaktan, silinmektenrengi ka<;llll~boz bir leke oldu agzl. Daha tuhafI, kendi kendine konu~uyor boyuna, soyleniyor. Hem soruyor, hem kar~JlI~ kendi yapl~tmyor hemen. - Geldin de ne oldu? diye sordu kendi kendine. Bulamadm i~te. - Olsun, beklerim, diye yamtladl ofkeyle. - Aklm tam degil senin kIzlm. Herkessoyliiyor ya. Kalk Sanyer'denYe~ilkoy'e git, oradan Gaziosmanp~a'ya, soma gel Karakoy'de bekle duro Herif ne diyecek gece? - Olsun, bir dayak daha yerim. Yoo niye yiyeyim? Donmem eve, anamda kaldlill derim. - inamr llll? Seni kimselerin banndrrmayaca~ bilir. Ondan degil mi tafrasl? "Dveyablana git, ben seni gelir almm pazara" diyor. Gidiyorsun. Ne oluyor? 0 ~am d1~arda i~leri vanm~, doniiyorsun kos kos eve. En kii<;iikbir ~ey olsa, baslYor dayagt.

- Annemin eli ayagl tutmuyor, yerIeri sildim, evini temizledim, derim. Hem ba~ka ~eylerde soyliiyorherif araSlra. GUzelsozler edip gonliimii alrmyor mu? "Allah var bak, temiz kadmsm, idarelisin. Degdi seni meyhane ko~elerinden kurtarmama, kIz1nasahip <;lkmama ... iyi bakIyorsun bana, Allah var. Bankaya senin adma hesap a<;trrdlill. Unutma, ben oldiikten soma kimseler gozetmez senin hakkIm..." Bunlan demiyor mu? Giiliip kI~lmabir ~aplak atrmyor mu? Soyle, seviyormu~gibi sanki? '- Neden sevsin elin herifi seni? Sevilecek neyin var? Kim sevdi seni ~imdiyekadar? On ii~ ya~mda recide ~ah~lrkena~amlan pe~inden aynlmayan Hasan lll1?Temizligegittigin doktor mu? - Hasan'l ben sevdim. Cocukluk. onukatmayahm araya. Doktordan korktugum i~in hayrr diyemedim. Eve donmek istemiyordum, gerisi ne olursa olsun. Hem ~ocugu da aldrrttl; her ~ey,hk olmalll1~gibi oldu. KIzlll1yorumartIk doktora. Kimseye kIzlll1yorum,beni kurtarmasmlar artIk, yeter. Brrakslnlar, yerime ah~aymi.Yediremiyorum. - Herife de kIzma oyleyse. Neye hrr~In1a~lyorsa, yapma. Ne diyor? "Elin de agrr kIzlillsenin, kafangibi. Sinir brrakInazsm sen adamda. Bir saatte bir mendil kaynatlrsm, temiz olur ama bir saat siirer. Soylekar~lIlla ge~ip bir kadeh,bir~ey atmazsm." . - Ne yapaJlill ama? Unuttum i9l1eyi.Soma ~lsma otursam ne olacak?Herif sabahtan ba~hyor vermuta. Vermut yoksalikor. MobilyacI1arhep boyleymi~.Ak~am geldiginde bir~eyi gorecek hali mi kahyor? Doniiyor Im;llli,uyuyuveriyor. Mezeler hazlrlasam ufak ufak, kIzartma, amerikan salatasl, kii<;iik kofte falan belki, ama herifin istedigi bir tas ~orba. - Daha iyiya, kolay,ugra~ma istemez. - Ah~m~lill. Degi~tiremiyorumkeudimi. - Alamanya'ya nasI1all~acaksmpeki? KIzmlll evine? - orasl son yerim benim. (Bak, senden baska ldmsem yok abla.) KIzlill~a~nyor beni. "Gel arnte,"diyor, "gel de torununa bak. Blrak 0 sarho~u; son giinlerin rahat ge~sin burada." Gelmem mi kIzlill? Gel~ mem mi yavrum? Sen beni ~a~slll da gelmem rni? AztC1k di~ini. sIk Bana giiven sen. Ne yaplp yaplp gelirim. Kre~lere verme ~cugunu; Zaten kocan Ahnan; verme. Ben bilmem rni anaslZbiiyiimenin zoriugunu? Dediler ki bana, anam ben bir ra~llldayken bir herife ka~~.

Babam, srrf bana baksm diye 0 cadtyla evlenmi~. Ama olmadl i~te, c;ah$tIrdIlar, okutmadIlar beni. - Senin aklm yanm klZlm, ondan okutmadilar, okuyamazsm ki. - Belli dogrudurabla. Yediremiyorum kendime. Anamm ka<;I~Im, bem birakI~rm da yediremiyorum aynen. Bir ana, el kadar kIzrm sevmesin ... Yavrum bekle, Cengiz Beyi~i bir diizeltsin, gelecegim yanma. - Sen kIzi birak ~imdi,benimle, ablanla konu~. Bugiin neden gittin anam g6rmeye, bunca yI1soma? - Daha kIZImm mektubunu almca dii~mii~tii ana!ll akhma. Belli o da: c;agmyordur beni, dedim. Gitmeden bir helalla~ahm dedim. - Ne oldu peki? - Kalktnn once Ye~ilkoy'e gittim abla. Anamm 0 ka~tIgi adamdan olan ~cugu Ye~ilkoy'de havaalanmda ~ah~Iyormu~. Adresi ondan alayim dedim. Yiiregim giimgiim atIyor. Atladnn minibiise, karde~imin oraya gidiyorum. Karde~im sayIhr ne olsa, ana bir. . Adam iyi ka~Iladi beni hak~asi. Benden iki y~ kadar kii~iik, yani elli civarmda. 0 okuyabilmi~. Memurmu~.Annemizin adresini verdi, Gaziosmanpa~a'dayrm~ ev.Sokagm adrm yazdI, ko~edeki bakkah bile ~izdi ki bulabileyim, ~a~Irmayaynn. Yolda, bir tathCldan anama baklava aldnn. Alamanya'ya gidiyorumya. lhtiyar bir kadm a~tI kapIYI. - Kimsin? dedi. - Miizeyyen anacigun, dediin, atIldnn kollarma. O. da Sanldl bana,.gozleri doldu. - Neden geldin? dedi birden. Korkmu~ gibiydi. - Hii~, dedim, Alamanya'ya gidiyorum. KIZImm yanma. Oralar da burasl gibi pahah)'Il1l. Bebegine bakacagun. - Evlendi demek kIzm! dedi i~ini ~kerek. Zaman nasIl ge~iyor. Gitti, terlik getirip ayaguna uzattI; demek gece kalabilecegim burada. Cengiz Bey'i yann g6riiriim artIk. - Buyur, dedi, buyur i~ri Miizeyyen. - Bir Almanla evlendi. Bizim lokantada tanI~IDl~lardI, dedim. - AdInekIzInm?

- Miibeccel anaClgurt,dediID.Senin adrm verdikti. - Sag 01kIzun, dedi. Adresimi nereden buldun peki? - Fikret Bey verdi, dedim. - Bu Fikret de bir tuhaf oldu. iki ya~b kadmneler kon~ur, onlan konu~tuk i~te. "-Hadi gille gille, dedi soma. Yolun uzun.Don~iinde belki gorii~iiriizyine.

~. eki Hammefendi, ama b~tan anlatsarnz, dedim. P - ~tmyorum, degil mi Cengiz Bey? Akbm yanmdrr zaten. - Yoo, siz anlatm, rahat~a ~oyle. - Efendim temizlige gittigimdoktorun ~~tlftl handa bir <;aYCI vardI, geceleri kii~iikbir meyhane ~letirmi~. Beni hizmet<;iliktenkurtarmak: istedi adamcaftlz, iyiyemek yaptiftlmIduymu~ doktordan, daha dogrusu doktorbey soylemi~kendileri. -0bey de sizin, kendisinin yamnda ~ah~marnzlistemi~anladlftlma gore. Meze hazrriamanIZIfalan. - Evet efendim. Meze hazrrbyordum. - Yani lokantaya ortak:gibi bir durumunuz yoktu. - Yok efendim, kimse ortak:olamazdIki, hep birlikte yeyip ~iyorduk, garson vardI bir tane, bogaz tokluguna <;~lyordu ..Mii~teriler bon; takIp gidiyorlardI da yine ses ~Ikanmyorduk. - Soma obeyle evlenmi~sinizgahba. - Evet efendim. Bir de kIzmuz oldu, Miibeccel. Simdi Almanya'da. - Peki kocamz nerede? Yani nereden bulabiliriz? - Bir ~am gelmedi efendim, soma hi~gelmedi. KaYIplarakan~ti. Ben yeniden evlendim. Bir mobilyacIyla. - Peki Miizeyyen Hamm, siz 0 ara hi~ imza verdinjz mi? Hatirlamaya ~m liitfen. Lokantamn sahibi olarak:? - Kocam kaybolunca hesaplar benden arandl tabii. Belki vermi~imdir.

- Beyanname verilmemi~, vergi odenme~. Almanya'ya gitniek i~in ba~vurdugunuzda ~Ikrru~ortaya bunlar. Elli bin liraya yakm vergi borcunuz var, oy1e goriiniiyor. Odemeden ~IkamazSllllZ yurt <lli}ma. - Ama neyle odeyecegim? Hi~bir ~eyim yok ki benim. Sorsunlar. Aglamaya ba~lann~tl yine: - Sizin i~in fakirbabasl dediler Cengiz Bey, bir yol yok mu? - Ankara'ya gidecegiz, dedi Cengiz. Daru~acagrz dostlara, sorup soru~tUracagu;. Siz de geleceksiniz benimle. - Gazanfer'e bilet alayun bu ~am i~in. iki ki~ilik. - Beyefendi biliyor mu? Yani gideceginizi? Simdiki e~iniz? - izin verdi efendim. Gown arkada kalmasm, dedi. - Siz izin verdigine inamyor musunuz? Soma bir ~ey ~Ikmasm? - Yoo ~Ikmaz, ev onun; ge~ geliyor zaten bir aydan beri. c Oyleyse gidelim hemen. Adnan'l, Yusufu, eski arkad~lan bulahm. Belki de Bakanlar Kurulu'ndan karar ~Ikartlnz. Sunu unutmaym yalruz Hammefendi. Bu, biraz da benim ~im oldu. Yalruz sizin adlmza ugra~nnyorum yani. Yol. paralanm bOlii~iiriiz. Soma odersiniz bana. KazandlglIlliZda. Almanya'dan yollarsllllZ. - Her ay yollanm, her ay he isterseniz yollanm. (iinkii aklnn yanmdlr benim Cengiz Bey karde~im. Her ay yollamazsam unuturum. - Ben eve bir telefon edeyim, dedi Cengiz. Haber vereyim. - Bir ~ey soracaktun Cengiz Bey karde~im. Sey... aYIP olacak ama. Bezmi~im ben anladllllZ nn?Devlet beni koyvennezse d~an, torunuma bakamayacaksam, bir vesika versin bari diyecektim. Uzun siirer, 0 kadar paraYI hi~ toplayamam bu y~ta, ama belki bir kISillllll, hani bagI~latacak kadanm ..

istanbul'un Sirinevler semtini oldum olasl hi<;sevmem. lbrahim'i de ilk kez burada gordiim. VeliZ almrru~ otomobilin motoruna bakryordu. Din<;ti, sa<;lan siyahtl, konu~kan bir hall yoktu. Zaten onu ni~andan soma da herkes ovdii. - Agrr ba~h bir bey, dediler. - Ama kadm, kadm kimseyi konu~turmuyor ve trkryor her sozii lbrahim'in agzma. <;Oeuk otomobilin <;evresinde <;imenler iizerinde zlphyor. - Babamm otomobili, baba baba. lbrahim motorun b~mda uzun siire <;ah~tl. o sleakyaz giinii ben ni<;inSirinevler'e gitmeye kalkmr~tlill.lbrahim'i mi gormek istemi~tim. Yoksa yapaeak hi<;bir ~imyoktu da gidenlerin pe~lerine mi takrl.~trm,

Cumartesiydi. Yanmda birazolsun ger<;ek<;iolmayr ba~arabildigim siimden 0 giin de uzak kalmamak i<;indibu gidi~im. lbrahim'in elinde bir baston vardr. Boyu UZaml~biraz zayrflamr~tr. Tutmayan bacagrm siiriikleyerek evin i<;inde dola~abiliyordu. Sa<;lan bir yaz onceki kadar siyah degildi. o sessiz adam yitmi~. Korku i<;inde, Korku i<;inde, - Ho bO bO, diyeagIamaya ba~ladl bizi goriinee. - Sus sus, dedisiim. - Oglum yamna aldlraeak seni. - Beni beni, bu bastonla doviiyor kadm, dedi ibrahim. - Aaa doviiyormu~um, yrkryorum seni, bakryorum sana nankor, nankor.

- Doviiyor, istemiyor, gidiyorlar, geziyorlar. - C;oktan bo~ancbk, dedi kadm. - C;ocugun i~in sen geldin gidemedin ki . Ooohh talamlarmlZ da var dolaplar, tuvalet masalan, koltuklar, halilar, her ~eyler var, bunlan, bu evi kim yaptl, kimin parasl diye soruyor siim evi gezerek: . - Benaldlill ama ~imdi hi~bir ~eysiz atIhyorum, demeye ~ali~lyordu ibrahim. - Ho ho, ho ... Aglayarak kesik kesik. <.;okge~medi l;ocugun ~lglJ.klan doldurdu biitiin evi. On bir ya~lannda vardl. - Babasma llll agllyordu? - Oglunuzgelecek, dedi gene sUm. Oylece brrakt!k onlan bastonlar kafasma insin diye brraktIk. Belki de son giizel giinleriydi ~cugu yanmdaydl, kavga da etse kadm yanmdaydl. Onlann ibrahim'e hi<;mi hi~ bagllhklan yoktu. Giizel bir yol kenannda ev. iki katm iizerinde bir de ~atI kat! var. Bahl;ie i~inde. Merdivenler ~Ik1hpda ihtiyarlar baklill yurduna girildiginde bu goriiniimle tiim baglantl kopuyor. Sinekleri siim kovalaru. Oda pisti, camlar, yerler her ko~e pisti, iki karyoladan ba~ka hi~bir e~a yoktu. ibrahim'in yam ba~mda bir de kiik dolap iizerinde kurumu~ duran yiyecekler, sigara Yatagm iistiinde, sagmda ve solunda ibrahim'in, birer oturak du'?qyor, iki oturak arasmda yatlyor ibrahim ~~afI pislikten karafllll~, pijamasl da. C;okmii~tii yiizii, sa~lan bembeyaz olmu~, sakallan uzamltl. Ayaklarl incecikti, trrnaklan karga gagasl gibi uzallll~tI. ikiyIlda b9ylesine ~okecegini dii~iinmemi~tim, tamyamadlill onu. . - H6 ho bO ... diye aglamaya ba~ladl. -.Sus aglarsan gideriz, diye azarlaru siim onu. - He he he ... diye aglarcasma giildii ... Aslmda onun yam b~ma birka~ lirahk yiyecek koyuverip SlVl~arak ka~lyorduk.

Bu duvar ko~esinde yatan. ~lSmda bir giin boyu olen hastanm eesedi duran. ArkasIDl donemeyen, oliiyii gormemek ie;in. Ve duvarda yalruz pislik goren ve durmamaeasmayiyecekleri kan~tIrarak bir ~eyler yapmak isteyen, ve siirekli olarak y~anum goziiniin oniinden gec;iren ib:t:ahim'di. .. Kokunun ie;inde kokuyu duyamaz hale gelen. Bir kat daha e;IktIk. - <;ati kau belli de sevimlidir diye gec;iriyordu aklmdan. Siim onden gidiyordu . .Baktlm, dogrueacamlan ae;u ve hepimiz gerisin geriye bir anda kae;tlk odadan yatagm ba~ma yiyeeekleri auverip. Kiie;iieiik bir izbeydi hic;bir ~ey goriinmiiyordu eamdan. ibrahim tek ba~maYdl. . Bulundugu kau kokuttugu ie;inyukan atl1ml~tl. Kar~lSmda yatakslZ bir demir karyola duruyordu. Dzerinde bir eeset bile yoktu. Burada yalruz pis duvarlar,b(icekler, sinekler, ISltmayan radyatorler ve agrr bir koku vardl. Ae;lk earn kenarmda ondan uzaktaoturduk.

~u.
Dzerinde inee bir pike ortiiliiydii. - Ho hO hO... diye hOnkiirdii. - Her an giivereinler ue;u~uyor ve geceleri hie; uyuyannyorum, bu nasll siirecek, bOyle nasll dayanacagnn on be~ yu daha, fareler iizerimden swnyorlar, geceleri onlan kuynlklarmdan yakahyorum~ - Uyduruyor, dedisiim sessizee. Ama bir insan gece kuyrugundan fare yakahyorsa, elbette yakahyor demektir. Gozleri yusyuvarlak olmu~, flldrr flldrr doniiyorlardi. SigarasIDl yakmak ie;inyanma bile yanamadlk. - Ho ho hO... derken yiiiii uzuyor, dlidaklan titriyor. - He he he, ill ill hI... derken dudaklan yana kaYlyordu. 0 aghyor anlauyor anlauyor aglar gibi giiliiyordu ...

Neydi? Yine s1krntJ1arnn baslyordu beni? Bir ~ey anyordum. Ama ne? Bilmiyorum. Bir biiyiik ve ugultunun i<;inde... Ta~ltlann giiriiltiisiinii bastmyordu insanlann sesleri. insanlann ayak sesleri ... Ko~muyor, tepinmiyorlardl ama ayaklanrun sesleri ve dev giiriiltiisu bir ugultu ortahkta. Yoksakulaklanm nn ugulduyordu? Bilmiyorum. Bildigim, bir kalabahgm i<;indeydim ve bir ~ey anyordum. Ne aradl~ bilmeden, biraz ~~kmcana ... Hani aptalca bile sayJ1abilecek bi<;imde bir araYI~tIbu. Ve bir yJ1gmhktl i<;imde kIllllldanan. AraYI~m bo~a <;~lyla gelen bir yJ1gmhktl belki. Bellti de gecenin -caddenin butiin aydmlatJ1~h~ yamnda gecenin- bana ah~nn~ armagam ... Bunca insamn arasmda, IssIZhkta yolmiu yitirmi~ biriyim sanki. Yalrnz ve yJ1gm... Yine de aramaYI ve bulmak umudunu blrakInayan. biri. istiyordum, soraylm birilerine: "Bana soyler misiniz, ben ne anyorum? a nedir ve nerededir o?" Sorannyordum. Gozlerine bakIyorum insanlann, belki bir ilgilenen <;ikar diye. Belki biri duralar da, atllrr, soranm diye bekliyordum. Oysa bir dalga uydurmu~tu herkes. Kadmlar, erkekler, gen<;kIzlar, delikanhlar, y~hlar, l;Ocuklar ve kucaklarda ve anakammda bebekler ve kediler ve kopekler. .. Bir de sinekler, sinekler... Geliyorlar. Bitmiyor, geliyorlar, geliyorlar;.. Ugultu ve katlanJ1maz yiizleriyle. Her biri bir buldozer. Ya da gelen du~man tanklan sanki. Geliyorlar. Ostiime iistUme ... SakImyorum. SakInmasam ezecekler beni sanki. SakImyorum. Yok, oyle degil. Evet, bir ~ey anyordum. Ve bilmiyordum ne aradl~llll. Sanki bilsem bile kendime soylemek isteme~ gibiydim. Ve bulallllyordum aradlgum ve ne aradlgum. Canun sIkIhyordu, biraz terlemi~ olacagnn. Ve insanlara sormakla aradlglllll bulur muyum sandun, nedir?. Sordum. Bir degil, be~ degil, sordum. Kimse aldIrmadl. DUYJlladllar sanki. Yollanm kestim, "afedersiniz" dedim ... DuymuYorlardl. Ve beni gormezle~ gibi iizerime yiiriiyorlardl. Bir buldo-

zer ya da du~man tankIydllarsanki. SaklllmaSam ezeceklerdi, uzerime geliyorlardl. Korktum. Altlma edecek gibi oldum. Ve ka~tlm bir kIytclga. (Kimsenin yana~madlgl ~6p varilinin ardllla.) Saklandlm, sindim. Geceyi, umutsuzlugu ve korkuyu taSlyan yiiregimden soluyarak. .. Kediyi g6rdum soma. Ayaklanmlll dibindeydi, giiluyordu. Bana ml? Kedileri severdim ama bunu hi~ sevmedim. Ve durmakslZlll oynayan aiayci kuyrugunu ... Klzdlm. Kendime ve en ~ok da korkakllglma ... Ne olursa olacaktl. Durduracaktlm insanlardan birini. Ve soracaktIm aradlgmu. Dimdik durdum. Geldiler. (Kar~lmdaki si~manca biriydi ve bUyiik~e bir pastlrma dilimine ~evirebilirdi beni kolayhkla.) Korktum yine. Samnm altlma da ettim biraz.Ama ka~madlm. G6zlerimi kapadlIll, -Yok, kapamadlm gozlerimi... KapamaYI du~undum ama bir korkakllk saydlm bunu ... bekledim. Ve 0, bir buharh silindir gibi geldi. Ve ge~ti. Ayagl tokezler gibi olmu~tu, dondu, baktl. Goremedi beni sanki. Ve ayagmm neye takIldlgml anlayamadan, ~ekti gitti. Hi~ camm aClmaml~tl. Sanki sigara dumam gibi bir ~eydim ben. YlkIlmadan ve sarsllmadanhi~, 6yIe, dipdiri duruyordum ortada. Gelen ge~en ~arpIyordu artIk. Neye ~arpt1klanm anlamak i~in donupbaklyor, ama gorrll1i~?rlardlbelli. Ve ben,<;ignenipge~iliyordum da, hi~ camm aClmlyorau. . . Sa~tlm kaldlm bu i~e. Ve kafamm tahtalanndan birinde bir glClfdama. insanlar bana dokunduklanm duyuyor ama beni goremiyor, sesimi i~itemiyorlardl ha? Merih'ten inmis bir ustun yaratlk olarak bildim kendimi. Sevindim. Ve onlardan birka~ basamak yukardayml~~asma, insanlara tepeden bakar oldum. Ne yalan soylemeli, pa~a $ekeri gibi tathydl hani ... i~lerinden birini ~elmeledim guzelce. Yolun uzerine boyunu isaretledi. Samnm burnunu kan~tlrmasma kIzml~tlm. Belki de yanmdakini kIskanml~lmdlf. Pantolonlu, uzun sa<;hkIzI, kimbilir ... Birden tuttum kIzm orasml. Kasl1dl kaidi. KlZardl biraz da. Bir daha, bir daha ... Renkten renge girdi ve sararmakta karar kIldi. Sevmedim bu iSi. Sanki dokunma duyum yoktu benim. Goriiyordum,biliyordurri ne yaptlgtml ama avcum kanncalanmryor, ellerimden yiiregime bir tutku SIZI1damasl yaYllmlyordu hi~ de. iki elimi birden kullandlm bu kez. KlZ, ellerimi, bileklerimi tutuyor, kurtulmak ic;in itiyordu gogsiimden ama ortahkta var olmayan beni goremiyordu. "Bana bir seyler oluyor. .." di-

yerek ylglldl yarundakinin kollarma. Diledigimce olmaml~tl yine. Ben, bOyle Merih'ten gelme biri olmadan once, degil bunlan yapmak, dii~iinmekle bile deli olur l;Ikar biriydim. De, dokunma duyumun bu yoksullugu camml slktl biraz. Erkek bir taksi durdurdu. Kiz biner gibi ytglldl arabaya. Ve adam tam egilmi~biniyor, bir tekme arkadan ... Once ba~ml arabarun giri~ine l;arptl, soma doniip yumrugunu, yanIillda -biraz giilerekten- olayt seyreden genl;ten birinin suratma ... Genl; adamm, gi.ilen yiiziiniin aSllmastyla, arka tarafmlll yere degmesi bir anda oldu. Araba yiiriidii ve yerdekinin ana avrat sovgiileri de bo~a gitti. <;i.inkii 0 sovgiiler arabaya yeti~emediler bile. Beni sevindiren Merihli goriinmezligimin yamnda, ellerimin bu Merihli duygusuzlugu, kafaml kurcaladl bir siire. Yine de, l;ocuk bahl;esinin eglencelerine doyamayan bir afacanlIk vardl iizerimde. NeIer" yapmadlm ki ... Tuttum, birinin srrtllla bindim. Adam agrrhgunl omuzlanndan atmayt ba~aramaymca, omuzlarmdaki agrrhgl, ya~hhgm yorgunluguna verdi belki. Ama sal;larml, kulaklarllli l;eki~tirdikl;e, samnm once cinleri, soma oliimii dii~iindii ... Ve bayIldl. ArtIk,kurumundan yamna yana~llmaz ~u kalabahgl tedirgin etmekti biiron i~im. Kadlllm birinin ~apkaslm kaptun ba~mdan.Sapkayt oyle bo~lukta durnr gori.ince irkildi, -yine de onun yere dii~mesini onlemekten ba~ka ~ey dii~iinemezcesine ~apkaslm seven biri olmah- birden atl1dl ~apkaya. Hemen ~apkayt yukan kaldmp, bir ~lme uzattun ayaklanna dogru. Biraz ~a~km l;lghkll ve ~i~manca uzandl yere. Kocasl, once gozliiklerinin iizerinden kansmlll bu tombul uzantlsllla bir baktl, soma yardnn etmeye ka1kl~mca, onun iistiinde buldu kendini. Ve kadmllll;lghklanna bir de adamlll baglrtllan kan~tl. (:aldlm ~apkalarllll ba~larma ve kim geldiyse ooiime, tekmeledim. Kadlnlarlll tiz sesleri ile erkeklerin kalm sovgiileri birlikte yiikseldi. Ve birbirlerinden bilerek benim tekmeleri kapl~tllar. Afiyetle yiyi~tiler. Giizelim glysileri ytrtIldI, baknnh yiizleri, nazik bedenleri morardl, birazcIk da kanlan aktl. Cocuklarsa once korktular, biraz agla~tllar ya, sinemadaytlll~lar gibi zevklendiler yine de, Ve blrmp kalabahgl, yfuiidiim. Cok i~ yapml~tlm, dogrusu yorulmu~tum birazca. Merihli biri olsam iyiydi. Ama Merihli biri degildim. Ve bu kalabalik, bu beni iteleyen isan seli. .. Samrnn bir ~eyler bekliyordum on-

lardan. Ylkmtldan ve eziklikten ba~ka ~ey vermeyeceklerini bile bile, ~u kurumu~ yufka ekmegi yiiregim, onlann bakl~lanndan ve sozlerinden kmlmaya hazlr olarak, yine deumutlanmalan blrakamayan bir huyIa, bekliyordu. Biliyorum, gozlerimden a<;lk se<;ik okunurdu yalruzhk ve araml~. Ve insanlann bem yok saymalanm gormek, onlardan umudu kesmeyip siirdiirmek aranmalan ... Biiyiik yanh~lri:lbu olsa gerek. Ve onlar hie; bilmediler. le;lerinden biriyle bir ba~ka ya~amalara heveslendigimi ... Hi<;bilmediler. Ya da domuzuna bilmezlikten geldiler hep. Bakl~lanmm araYl~l alay konusuydu. Ve gozlerimin yalmzhgl olsa oisa bir aClma getirirdi bana. Biitiin bilmelere kar~m, bulacaglml belirten bir ize de rastlamadan, blrakamadlill umutlan ve aramalan. Off!'.lnsanlarve ya~ltlID klZlar, kIZlar... Cozemedim ben bu diigumii. Cozemedim. Ve kesip atmaya da dim varmadl hie;.Kimbilir, a~agl1anmalara ve alay edihnelere ah~lr, umutlan da blraklnm belki bir giin. Umutsuzluga ve bu diigiimii ie;inde ta~lmaya ah~mak. .. lnsanlann ie;ime uzattIgl aClmalara iyilik diye dort elle sanlmak ... Ve gere;egin katIhglm, kendini aldatmalann mayho~lugunda eritmek.;. ArtIk yaklnmalarlID bitmi~ olacaktlr umarlID. Bir yan sokaga saptIrn. Ayaklanmdl beni buraya siiriikleyen. Ya dacaddemn 0 yalancl aydlnlatI1ml~hgllldan ve insanlarm bencil kalabahgmdan kurtuhnak kin attlID kendimi buraya. Bir karanllk sokaktI. DaracIk ve korkulu ... Barlarm, klnruz111,ye~illi, morlul~Ik yazl1anm ve kapr onlerine aSlh soyunuk kadm resimleri yamnda bekle~en, aSlk yiizlii erkeklerini ge<;tim, yiiriidiim. Ve birden gordiim: Sokak, bir <;lkmaz sokaktI. Korktum ve baglramadlID. Bu sokak, ben girince <;Ikmaz oldu sanki. Sanki ~u boz renkli yaplJI, ben sokagl doniince diktiler hemen. Kae;mak istiyordum. Ve doniip bakamlyordum geriye. Son umut geri donmekti. Geri donmek ve sokagm giri~inde bir ba~ka boz renk-. Ii yaplYl yiikselivermi~ gormekten korkuyordum. Korkuyordum ve yenilgiy~ doymayan bir inatla siirdiiriiyordum aranmayl. Biliyorum, sokagm iki ucunu kapatarak zorluyorlardl bem. Su barlara gireyim diye, aradlglmlo e;lplak resimli kadInlar arasmda bulmaya umutlanaylm diye zorluyorlardlo Kandlramayacaklardl ama ... Aradlglmm kolay ele gee;mezligini ve onun tutulmazhglm iyice kavnyordum~imdi. Ve canlID sIklhyordu. I~Ik yazllan yamp soniiyor, yamp soniiyor aldatmaya <;all~lyorlardl bem. Ve ben diretiyordum girmemekte. Paramn yalan-

clhglyla kendini biraz oyalamak degildi ki benim aradlglm. Seydi benim aradlglm ... Benim aradlgim ~eydi... Unuttum sanki aradlgrrm. Ya da bilmek istemiyordum. Ve bir ku~ku i<;imde... Bir ku~ku. Birden sokagm e;lkmazla~masl ve geriye donemezlik. Bu sokaktan kurtulussuzlugun ku~kusu. Kae;mak istiyordum. Bu sokaktan, bu sokagm aldatlcl l~1klanndan kae;mak ... Ama d6nemiyordum geriye. Sokagm giri~hli de kapanmi~ gormekten korkuyordum. En sona saklamahydrrn bu umuduoVe ayaklanm barlann karanllk l~1kllmerdivenlerini inmek ie;in atlhrken, kendimi ve en e;ok cla ayaklanml giie;lUkle tutuyordum. Uyduruyor muyum? Kimse benizorlamlyordu samnm. Ve en sona sakladlg.tID,barlardan birine ginnekti, sokaktan e;ekip gitmek degil. Ve sokak bastyordu iistiime, gittike;e daralan ve kararan aglrhglyla. Ve goriiyordum. Goriiyordu gozlerim sokagl tlkayan boz renkli yapmm iizerime ilerledigini. Sa~km ve inate;l ayaklarrrn geri gitmeyi unut1nu~lardl sanki. Sonra bir beyaz tiilbent gibi, bir tath koku gibi yakla~tl ~ey. 0 bilmedigim ~ey... Yana~tl, doladl e;evremi. Bogacaktl. Bogacaktl beni. Ve . hie; terlememi~tim boylesine. 0, duman gibi, dii~man gibi ~ey gittike;e ku~atlyordu. Bagmyordum. Bagmyor muydum? Sesim l;1kmadi hie;. Hie; duymadlm sesimi. Ya sesim lkmlyordu, ya ben duymuyordum. Dizlerimin e;oziilmesini seziyordum oysa. Geldi. Geldi ve bir kotii bekar odasmm dort duvan gibi e;evreledi beni. Biraz da benle alay ederm~ gibicesine sanki. Ko~tum. Ko~tum dort bir yana. Atl1drrn, yumrukladlm. Clkmak, kae;mak istiyordum. Blrakmlyordu beni. Yumruklanm actyordu ve bir e;aresizlik gelip yerle~iyordu yiiregime. Biitiin sokagl goriiyordum ~imdi. Sokagm giri~ yerini ve caddeden gee;en insanIan. Ama blrakmlyordu. Blrakmlyordu kae;aytm, e;lkayrrn ~u sokaktan. Ve e;aresizligimi ogrenmi~ yenilginligimle usandlm onu a~maya e;abalamaktan, oturdum yere. Oturdum ve bir siire kara kara dii~iindiim~u cam gibi bilinmez ~eyden e;lkmanm yolunu. Bir e;lkar yol yoktu bu kavanozdan kurtulmak i<;in.Korktum, klzdlm ve slklldlm. Vesonra bir umut lSlttl yiiregi!l1i. Belki daglhp gitmi~ti. Bir umuttu. Ve umutlarm bo~unahgml bilereR; e;okc;asevinmemeye zorladrrn kendimi. Kalktlm yava~ yava~. Bir iki adlm yiiriidiim ve pannaglml -iirkek- uzattrrn ileriye. Uzandl, uzandl v;ekaldl pannaglm. Oradaydl. Gitmemi~ti.Blfakmayacaktl beni. On}eyemedigim bir erken sevinmenin ylkmtlSl clZladl ie;imde. Oturup yerime, beklemekten ba~ka yapacak ~ey yoktu. Don-

dum geriyle ve onu gordiim. Beni seyrediyordu. Korsan kIhkh bir manken ya da bir maskeli balo kac;kmlydl. Donmu~, kaskatl bir soguklukla bakIyordu bana. 0 carn gibi engeli nasll a~ml~, nasll gelmi~ri yamma?. Durgun ve biraz da aslkyiiziinde bir kIplrtl ... Goz kIrplyor. Ve parmaglyla orayl, 0, yolu tlkayan boz renkli yaplYl i~aret ediyordu. Korkuyorum bu pek tekin birine benzemeyen adamdan.Soma parmagI yakla~ diyor bana. Drkek yakla~lyorum. Goziiniin kara ortiisiinu c;ekiyor. BakIyorum. Adamm kor gozii sanki bir televizyon. Onu, 0 boz renkli yapmm iC;inigoriiyorum orada. Her odada sanmSI, az aydmhk l~lklar yamyor... Ve yataklar ustunde kadmlar ve erkekler... Soma kara ortusunii ortiiyor goziiniin veparmagl oray! i~aret ediyor hep. Durup dump goz kIrplyor kararslZhglma. Beni yiirek1endirmi~ gibi,en c;ok da zorlarml~c;asma ... Yuriiyor ayaklanm. !~te, 0 cam gibi engel kallam~ ortahktan. KaC;lp gitmem gerekmez mi ~u sokaktan? Bir ~ey dii~unemiyorum. Ayaklanm yiiriiyor. Emredercesine parmagml uzattlgl yone <;Yogruyiiriiyorayaklanm. Bir iki eski tllermerden basamak. .. Ve kirlenmi~ ve bir eski ye~ile boyah demir kapl. .. Tek C;ltve l~lk vermeyen alii gibi bir ~ey boz renkli yapt .. Biraz seriiven kokulu, biraz iirkuntUlii ... BaslYorum ziIe, parmaglm gomiiliiyor ic;eri. Kaptrgitti parmaglml. Beni de kapacak. Parmaklanm ve bilegim yava~ yava~ ve aClmaSlZ, ic;erden c;ekiliyor sanki. Gomiiliiyor kapl ziline agn aglr. Kurtaramlyorum. Elimi, kolumu ... Ve gittikc;e daha bir c;abuk unutuyorumkendimi kurtarmaya c;abalamayl. Yava~tan yava~tan gomiiliiyorum. Gomiiliiyorum. Erir gibi ... ()kt1ll1. Kaplyl yava~tan c;ektim ve c;lktlm dI~an. Gecenin ilerlemi~ karanhgl yiiregimi ~oyle bir yokladl ve az c;okbir doygunluk gorerek orda,o, SlZlltlhserinligini ic;ime birakmadan gec;ti, gitti. Parayla da olsa bir kadmla yatml~tlm az once. Yiiregim ve gerilip gev~emi~ kaslanm dinlenir gibiydiler ~imdi. Yiiriidiim karanlIgm boyuyla sokagl. Barlann l~lk yazllan altmdan ve C;lplak kadInlarm c;erc;evelenmi~ resimleri oniinden gec;erek, yiiriidiim. Caddedeyim. 0, sinemalann birden dagI1ml~ kalabahgl yak artlk. Deminki umutlanmalar, aram~ ve .. arananm bulunmazhgmdan gelen klZgmhk da yok. Adnnlanm uslanml~ gibi. Oyle, yiiziimden kolayca okunan hmclmla, 0 insan kalabah-

gl i<;inde yalpalayan biri degilim ~imdi. Ozendigim ama dogru dUriist bilmedigim bir ya~amanm ki~ileridir onlar. Bana aldlfillayan ve beni yok sayan taVlrlanyla ... Bir kadlnla para kar~I1lgmda yanm yamalak doymu~ ve ger<;eklere az <;ok bo~ vermi~ yiiregim pek sIZIldamlyor ~imdi. Kii<;iik doygunluklara ve avunmalara aII~arak ve aldanmalara tiryaki bilerek kendiIni, umursamazhkla yiiriiyorum. lnsanlardan bir ~ey beklememeyi ogreniyorum. Ve ba~kasllli dii~iinmek istemeyen bencilligi sindiriyorum yiiregime; Bana kendini veren, insanlann alaylara konu ettigi <;irkinligime katlanan kadml dii~iinmek isterdim oysa. tnsanlarlll bana yapmadIklanm ben niye onlara yapacaktnn? Niye bir ba~kasllli dii~iinerek yoracakhm kendimi? Ve ki~ioglu kendirni iizmeye deger miydi? "Degmez" dedim, yiiriidiim hlZh hIZh. Ve diigiim, <;oziilmese bile gev~emi~ti biraz. Rahat sayllabilirdim ~imdi.

Ah kimselerin vakti yak durup ince seyleri anlamaya GultenAkm

"Kavga ettik" dedi laz eve girince. Piif! Evmi bu da yani. "Sala.z <;igneme" dedi lazkarde~ine, ~akuqukur sesler alabildigine. Ana aglr kokulu bir ~eyler pi~iriyordu i<;erde, mangah yakml~lardl bile. "Babam donmedi mi daha?" dedi. Baba kaplyr a<;tIaYlll anda. "Aldllllz ml haftahgl?" dedi. Aldlk ya, sana ne, ben lrgat gibi <;ah~lyorum biitiin giin. Ama Baba dinlemezdi boyle sozleri. YapI~tlflrdl tokadl. Bir giin gidecek laz, Kaynak<;l'yla evlendigi gibi gidecek. Karde~lerini gormeye gelir belki de ara sua. Bayramlarda anasmm eline be~ on kuru~, ya da birka<; metre pazen. Baba da babayd1 ensonunda, bir giin boyun atlaSl ahnabilirdi ona da. Mangah ovmah, perdeleri yenilemeli. Amakime? Baba <;ah~madan, didinmeden koca haftahgm iistiine oturduktan soma ... Her ak~am boyle rala. sofralan kurulur, zengin evlerinde yok boylesi. Patates koftesinden, pirzolasma vanncaya ... "Yagh bu et" derdi Baba, daha iyisini sen kazamp al. KIzkarde~i MIa salaz <;igniyordu, obiirii -erkek olam- eli~i odevini yap1yordu. Pazartesiye yeti~ecek kartondan bir ev. "Bizim ev" diye dii~iindii la.z. Kaynak<;l'mn evi. Mavi camh koca gozliiklerini hemen sofadaki eski ve elden dii~me biifeye koyacaklar, sabah yamna almayr unutmasm diye. Ama kavga etmi~lerdi i~te. ... Tren yolunda yiiriiyorlardl. Ev ev dola~m1~lar, keseleriile uygun bir ~eybulamam1~lardl. Ter i<;indekalm1~lard1 merdivenleri ine <;1ka, <;irkin yiizler gore gore. Tren yolu la.vnmlar <;izerek, gitgide uzak bir noktada kii<;iiliiyor, yitiyordu. Belki oralarda eYler, giizel ve balkonlu evler vard1 onlan bekleyen. "Ama biz burada, bu sokaklarda ya-

~IYoruz"demi~ti kIz, "olmazsa ben de 9ah~rrlIll." <;:ah~masllllistemiyordu, "sen evinin kadllll, kaynak<;:llllll sevgilisisin." Bir kayriak91, bir adam. Ab! anlasaydl, hie; ohnazsa bir iki yll. Yeter ki bu yalruzhklardan, bu bezginlikten kurtulsun. -Sen sustun once. Agzmlll iki yanmda yumu~amaz <;:izgiler,elimi biraktlll. Elim birden kapisl a<;:lk kafesbir ten ka<;:lpatmacalara yem olan saka ku~u oldu. Elimden iirktiim. Susmasaydlll hie; olmazsa, hi<;: hnazsa elimi blrakmasaydm. Trenin sesini o i~itmi~tik; sen bir yana, ben bir yana gitmi~tik. AramlZdan dev gibi tren, upuzun, bitmez tiikenmez bir tren ge<;:mi~ti. agon pencerelerinV den insanlar bakIyorlardl, sa<;:lanu<;:u~anmutlu gene; kIZlar. Arada Sl-. rada tekerleklere baklyordum, giiriiltiiliigiiriiltiilii doniiyorlardl. Ayaklanm goriiriim umuduyla baklyordum."Neden yemiyorsun?" diyor Ana. Sofra hep suskun yemek yeyi~lerle siirer. Bir yerlerden bir radyo sesi i~itilir, bir erkek tiirkii okur yamk yamk. "Oniine yag doktiin" dedi kIzkarde~ine. Aldrran kim, mnm bir ~ey olacak bu kIZ. Daha bu ya~ta erkek e;OCuklarllllnyanllldan aynlmlyor. Giile oynaya anasmlll arkada~lanm, 0 budalaca dedikodulan bir dinleyi~i var... Kulaklanm a<;:aa<;:a.-Bizim i<;:in neler diyorlar de kim bilir. Kaynake;l'yla az. fingirdemedi 0 kIZ. 0 gee; saat kolkola gezmeIer, sinemalara gitmeler... Ama anam gelince susar kanlar. Ba~ka birini bulup <;:eki~tirirler-"Nereye gittiniz?" dedi anasl. "Hi<;:" edi kIZ, d omuz silktiisteksiz. -Sanki dinleyecek. Yag alaYlm un alayrm, tuz alaYlm; yeter ona. Babamlll da rakIsl konsun oniine. Otesi umurlannda degil? Cumartesileri yemek gotiirmez fabrikaya. Bir oldu mu srraya girer, haftahgllli ahr. Soma u<;:arcaSlllaotobiise ko~ulur. Deri kokusu, o iistlere sinmi~ pis deri kokusu birden geride kahr. i~e;ikIZlar ae;arlar da ae;arlar 9tobiis pencerelerini. Bir gUzcumartesisidir, ie;eriye sokaklann, lslak parklann kalabahklann havasl dolar. "Seninki" derler Krz'a. Onunki gen<;:tir,giizeldir, iyidir. Sirkeci'de indigi gibi kar~lslllda bulur; tra~ olmu~, sa<;:lm taraml~, boyunbagl takml~ igreti. Dii~leri vardlr kendilerine gore, -0 siislii piislii kadmlarne anlasmlar bir kii<;:iik evin bunahmlm siirdiiren i~<;:i Izlan, ne bilsinler rakI sofralarmda k umutsuz ge<;:enhafta sonlarlm.Giilhane ParkI onlar i<;:indirayakiistii bir ~eyler yerler. Fabrikada ogle tatilinde glrtlaktan ge<;:mekbilmeyen yoksul dolmalardan yegdir ayakiistii yemek. -Seni gotiiriiriim bir giin oraya. Karton evini bitir he-

Ie. Orada arslan da var, tilkiler klZl1 tiiylii. Giivercinleri goreceksin birden, sakm ~a~lfma; ak ak, ban~ ban~ giivercinler. Koca kuyruklu sincaplar.- Hayvanat bahc;esi c;ocuklar lc;indir, maymunlara muz verir zenginler, onlar muzu kendileri yemiyorlar. Ayaga kalktl KIz, "dersini c;ah sen" dedi kardeine, "boyanm ben 0 evi." Kendi eviydi, tek kath, kiie;iiciik bir yeillik oniinde, "bir de agae; yapacaglm sana kartondan" dedi. "Neden kavga ettiniz?" dedi Ana, imdi amIDsaIDI gibi. Mangalm bamda uyukluyordu Baba. "Gotiir unu yatlr" dedi KIZ. "Bu evi gee;indirmekten btktlm" dedi; aglamak, baglrmak istedi "Bugiiile dek biriktirseydim kazandtklanml, bir koede iiC;kuru par.am olsaydl." "Ben e;ahlrlill, sen biriktir" dedi Ana dargm dargm. Hep bOyle olurduo KIyamazdl Ana'sma, cben gencim, ben giie;liiyiim; 0 yah ve yorgun.- AgacI kartona e;izerken kendince bir arkt tutturdu, "banlrlZ nasll olsa" diye diiiindii. DaHan yeile boyadl, begenmedi, bir kahverengi aram slcaClk. "Ne giizel oldu" dedi kardei. "Sevdin mi?" dedi. Kesiverdi agacI, evin oniine yerletirdi. KlZ elinde dergiler, artist fotograflanna baktyordu. "Senin dersin yok mu?" dedi. "Yok abla" dedi obiirii. Nasll da beceriyordu yalan soylemeyi. Gene kahr bu yll smtfta. Kaynak~l birdenhayvanatbahe;esinde gezinmeye baladl. Arslam seyrettiler demir parmakltklarm oniiirdedurup. KIz korktu, Kaynake;l'ya yanatl. "Bir de miize var" dedi KaynakC;l, "yukanda." -Sen susmayacaktm, ne dedigimi bilmiyordum, bagmp susuturacaktm beni. Sana giinei getirmeye hazlrdlm. Sana memleketinin en al<;akgoniillii e;ic;eklerini toplar getirirdim. Sen koyliiydiin, koye;ocuguydun; seni koylii oldugun ie;insever, sana koy c;ocugu oldugun ie;intaparmm. Biz kentliydik, biz biiyiik kentin enkiie;iik sokagmda dogmu, en biiyiik yoksuHugu tatmltlk.- "Ayeler buzdolabl alacaklarml" dedi durup dururken Ana. "Bana ne" dedi Ktz. iC;iic;ine slgamaz olmustu Ktz'm, bu el kadar odada yasamak giiC;tii.Hava yoktu hie;. Pencereleri ae;mak bosunaydl, sevdiginin olmadlgl yerde hava yoktu. Bogulabilirdi insan... Tilkiler kiie;iik bir hiicredeydiler, gelip gidene merakll merakll baklyorlardl. Bir kedi gelmisti yanlanna. Biraz kirli bir tombiS sarman, sevip okamlstl kIZ. Mml mml sesler e;lkarmlstl. "Sevgiye ihtiyacI var" demistiKaynake;l. Giilmiistii, KIZ'1 biraz daha kendine e;ekmiti. 0 Slfa bir yeI esse aralanndan gee;emezdi. Soma yanlanna

iki koylu gelmi~ti, "gel pisipisi" demi~ti biri. lnsanlara hasret kedi mml mml yanlanna gitmi~ti. Kaplp atml~lardl tilkilerin onune, "n'aplyorsun sen]' demi~ti KIz, kediyi kaplp kucak1ann~tl. GUlerlerken koylUler, donup kalml~lardl. Birden hayvanat bah<;esi <;irkin,b~kImSlZ bir yer olmu~tu mrn goziinde. <;amurlu yalaklarda gezinen mutsuz kugular a<;dola~an ordekler, u~uyen bayku~lar. .. Muze tepedeydi, aga<;hkll bir yoldan yanhyordu muzeye. Ve aga<;lar soyunup doklinup bir kI~a hazrrlamyorlardl. -Oldum olasl sevmem guzu, hiizun verir bana yaprak dokUmu. Sen isteseydin bagl~lardm beni. Seni sevdigim i<;in oyle soyledigimi biliyordun. Orada, 0 mermer ta~ yIglm arasmda beni bOyle yapayalmz, boyle kaygI1ara du~mu~ blrakmak erkeklige slgar mlydl?- Muzeye buyiik bir kapldan giriliyordu, i<;erisoguk ve karanhk<;aydl. Koca koca mermer yontular, gomutler, mumyalar vardl alt katta. ArtIk konu~muyorlardl. Hi<; konu~muyorlardl. KIz koluna giriyordu Kaynak<;l'nrn. Kolunu indiri " .. indiriveriyordu Kaynak<;l. l<;iSlra bir~eyler aghyordu Klz'm. "Ama bir evimiz dlsun istedim" dedi KIz sonunda. Bir evleri olsun. l~<;ilerin derdiev degil miydi, yiyecek degil miydi; kuma~, ekmek parasl, eglence paraSl, ~u bu 0 degil miydi? - Bir kaynak<;tydm, ne vardl macak? Sana isteseydin yiiregimi verirdim. Sa<;lanmdan bir kere omp yiiregimi armagan ederdim. Ruzgar boylum, al dudakllm isteseydin dogmaml~ <;ocuklann hepsini senin i<;indogururdum, senden dogururdum. Oysa Erkek susmu~tu. Susmu~tun. Kor olasl aCllara gomup beni ...- "Ay~e evleniyor" dedi anaSl oturdugu yerden, <;ocuklarm <;oraplanm yamlyordu. Guvey zenginmi~, toprak tabaklar alml~ Ay~e'ye. Ay~e Yalova'ya gidecekmi~ balayma. Bu kadm hep boyle ba~kalarrnm mutluluguyla oviinurdu. Kendi mml, kendi <;aresizini gormuyor muydu kapl gibi. Ay~e'den de, otekilerden de ... SakIz sesleri gene kaplann~tl ortahgl, bir <;arkIn donu~u gibi. Gozya~l ~i~elerine bakml~tl KIz. "Konu~mazsam aglanm" demi~ti Erkek'e. 0 gene ta~ gibi durmu~tu. Vaktiyle insanlar bu gozya~l ~i~elerinde sakllyorlardl acI1anm. Vitrini kInp bir ~i~eyi almak, aglamak aglamak istemi~ti KIz; soma 0 ebemku~agl pmltllarla kaph ~i~eyi Erkek'in eline tutu~tUrmak... -Sen bizirn evi, beninl <;ocuklugumu, 0 <;irkinmahalleyi du~unmu~ muydun hi<;?Sabah ak~am i<;en bit baban oldugunu aklma getirmi~ miydin? Seni sevdigim i<;in"koylu

<;ocugusun, kediyi tilkilerinoniine atan ayllardan farkIn ne!" demi~tim. insan sevdigi tabagl kIrarml~.- Tren yolunda yiirumulerdi, "hadi" demiti KIz, muzeye gitmek istemiti. Hep susmutu Kaynak<;l; muzede konu~acak, u dev gibi yontulan, Ukarabasan gibi gomutleri anlatacak sanmltI. Su sa<;lan MIa duran bin yIlhk, iki bin yllhk olii. Su gozyal ieleri dizi dizi. -Tren yolunda kIzmltIm ite, bagllayabilirdin, kIzml "para ml kazandlglm samyorsun sen"demitim. Onurluydun, insandm. Ama evlenelim, bir oda da olsa, ayn bir yerde oturahm dilemitim. Sen susmasaydm sana sineksaraylan yapardlm en renkli haslrlardan, en saglam ipliklerden heybeler orerdim.Otobuste de konumamltI Erkek, KIz elini uzatmaml~tI aynhrken. Fakat ite imdi boguluyordu; sevgi hUkum surdugu yiiregine amanslZ bir sava a<;mltI. Yerinde duramaz olmutu. "Al odevini" demiti kardeine, "gerisini yann tamamlanm." Kaprya komutu, yagmurlugunu slftma ge<;irdigi gibi... "Ben gidiyorum" demiti anasma. "Gecenin bu saatinde" demiti Ana. AldmnamltI KlZ, <;lkmltI sokaklara. Sonuk l~Iklar vardl sokak aralannda, ylkIk eYler, <;irkin gomut talan orda burda. "NereyekIz?" demiti karl evden bir komu; yamt vermemiti,yamt vermyyecekti artIk kimselere.Sevdigine gidiyordu ite, anlanuyorlar 1lllydl?

<;ok sonra aralanmltI kapl. Yah bir adam a<;1llltI apryl, konuk tuk<;a i<;ki kokuyordu agzl. -Sen de mi oglunun paraslm yiyorsun moruk?- "Daha gelmedi eve" demiti. "Girip bekleyebilir miyim?" demiti KIz. "NasIl istersen" demiti yah adam. KIz girmiti keriye. "Kim geldi?"demiti i<;erden <;atlak bir ses. Dudaklan mosmor boyah bir kadm gormutu. Bir kafeste bir ku otmu~tu, uzaktan bir tren dudugu iitilmiti. KIz boynunu bUkUp susmutu. Girmi~, oturmutu. -Gdmedin. <;:okge<;oldu. 0 yah kadm kalkIp gitti, ahcl gozlerIe baktI bana giderken. Baban yatacaktI, "ne zaman gitti o?" dedim. "Ogleyin bir ara ugradl" dedi. "Ogleyin ugrayamaz" dedim, "benimleydi" dedim. "Demek sen 0 kIZsm, sana bir mektup blraktI, gidip getireyim" dedi. Sallana sallana list kata <;Iktl.Titrek ellerle yazmlsm belli. "Seni doyuracak paraYl kazanmcaya kadar gidiyorum, beni bek-

lemeyebilirsin de" diye yazmlsslll. Sen yazml~sm, senin biraz daglIllk yazill. Baban bana baklyordu, sevinmis gibiydi. "Gelecekmis; benim yataga gir, beni bekle diyor" dedim. Yatagrm sordum, hoslaLLmadi baban. "Yanhs okumadlll ya" dedi. "Siz de okuyun" dedit"'1l,okumasl yazmasl olmadlgllli biliyordum. Kagldl aldI "oyle yazmlS sahiden de" dedi. Senin yataglll 0 <;ok boyah kadllllll oturdugu divandl ve senin kokun bile yoktu 0 divanda. Kom kom yasemin kokuyordu. Baban <;lkh odadan. Kilitledim kaply!, sokaktan gelen sesleri dinledim. Ben deri is<;isiklZ, deri deri kokan<;amaSlrlanmla kaldrm; sepin yastlglllda neden soma senin ter kokunu duydum. Sellin insan kokunu. Sanldrm ona. Masada kirli tabaklar ve<;atlak bardaklar yard!. Riizgar boylum, sen bana toprak takImlar degil, bir oda bile alamazdlll. Sen zengin degildin, sen insandm, sen silme namustun. KalkIp 0 kirli tabaklan ylkadlm. Kulaglm sokak kapIsmdaydl,a<;I1masllll bekliyordum, senin gelmeni bekliyordum. Yalmzdlm, cumartesi tek sevin<; giiniimdii, k6tii ge<;emezdi dost yiireklim, sensiz olamazdlm.Giin ISIrken yash adam kaplya vurmustu lnzh, "a<;kaplyI" demisti, "gidip <;isimi edecegim." KIz kalkIp giyinmis, kaplyl a<;llllS,adam iserken<;ekip gitmisti.

"Anne," derdim, "teyze ne demek?" "Teyze, annenin kIz karde~idir," derdi annem. "Peki, ~imdi teyzem,-senin kIz karde~in mi?" "Of!" diye kar~lhk verirdi bu kez annem. "Ne kadar <;oksoruyorsun! Yoruyorsun beni ..." YattIw yerden ba~llli <;evirir, penceredendl~anya, bah<;edeki mavi <;amm dallanna arada bir konuveren sen;elere bakardl oyle. Ser<;eler tirkek,tedirgin ve tezcanhydllar. Dallara konarlar, stirekli <;evreyi kollarlar, soma anSlZln u<;arlardl... Annemse hep yorgundu, yataktan <;Ik1namacasllla yatlyordu. 0, uzun boylu, beyaz pardostilti doktor, yatlp dinlenmesini soylemi~ti. Btittin gUn pirin<; karyolada yatar, ara Slra slrtllla yastIklan destek yaplp otururdu yatakta. Abim sabahlan okula gidiyor, oglenden soma da babamlll yanillaugrapp ak:amabitliktedontiyorlardl eve ... Babamla abim gittikten soma ko~u kadmlar geliyoflardl bazen; annemin ila<;larllli veriyorlardl. Kimi gUnler de teyzem gelirdi bize. Uzak<;a bir yerlerden gelirdi. Ben, en <;ok onun gelmesine sevinirdim. Birlikte sokaga <;lkardIk onunla, kaymakll bisktivi ahrdl bana, bakkaldan. Tek tek, kendi eliy1e yedirirdi. Annem, tek ba~lma blrakmazdl sokaga. Kaybolursun, seni ka<;Irlrlar, derdi hep ... Teyzem, annemin hasta odaslllda kalmaml istemezdi. Odap havalandmr, ortahglll tozunu ahr, bir su bardagllla yerle~tirdigi gUlleri getirip ba~ucuna koyardl. . Teyzem, gUlleri kendi evlerinin bah<;esindenkesip getirirdi. Teyzemin babasl, Edip dede, <;i<;eklerivegazete okumaYI severdi. Teyzem, beni kendilerine g6tiirdugti zamanlarda gortirdiim onu; Ak~amIan yemekten soma bir ko~eye -kendi 6zel minderinin iizerine, <;ekilir, saatlerce gazete okurdu. 0 gazetesini owrken herkes usulcaGIk konu~urdu, rahatslZ etmemek i<;in. 0 ise, hi<; kimseyle, hi<;bir ~ey konu~mazdl. Yuvarlak, giimii~ <;er<;eveligozliigii burnunun iistiinden

kayar, arada birparmaglyla diizeltirdi bir yandan okurken ... Gecenin sessizligi, Edip dedenin suskunlugu camml slkar, ama teyzemle birlikte olmamn sevinciyle katlamrdlm bu havaya. Bu slrada teyzem de yukan <;oop banyonun sobaSlm yakardl. Ninemse varla yok arasmda, ya bir ~eyler diker, yama yapar, yada orgii orerdi. Edip dede divanda, kabank minderde oturur, 0 da hemen ayakucunda daha kii<;iik bir minderin iizerinde her an kalkacakml~ gibi dururdu ... Duvardaki eski saatin <;It <;ltlan durmadan i~itilir, her on be~ dakikada bir de gong vururdu ... Boyle boyle dakikalar, saatler ge<;er, bu zaman zarfmda birinin elleri surekli i~ler, oteki elindeki gazeteye daha bir gomiiliirdii... BaZI ak~amlarda da ninem, 0 bUyiik evin odalanndan birine girip sandIk sepetler arasmda adetakaybolurdu. Teyzem banyo suyunu ISltIr, <;inko bir kovada lhtlr, soma da kalayh, biiyiik bir legenin i<;indeyIkardl beni. Buhar ve sabun kokusu doldururdu banyo odasmm i<;ini. Sabun kopiikleri legenden ta~ardl. Soyunmak istemezdim once; nazlamr mlydlm, yoksa .utamr ml, bilemiyorum ... Teyzem boyun egerdi nazlanmalanma: "Bak, ka<; zamamn kiri . var iizerinde," derdi. Sabun kopiigunden balonlar yaplp iifter, giilun<; olaylar anlatIrdl beni kandlrmak i<;in Banyonun slcaglyla ikimiz de ... terlerdik. Kiilotumu <;lkarmasma direniyordum daha <;ok... 0, yine tath dillerle beni kandlrmaya ugra~lrdI: "Kirli <;ocuk olursan, zavalh annen, uziintiisunden iyile~emez!" Aunem gozpmarlanndaki ya~larla, yattIgl yerden bize. bakIyor olurdu sanki: "SakIn teyzeni uzme! Ne soylerse uslu uslu yap!" derdi her seferinde. Soma eklerdi: "Ab, bah<;eye <;lksa toza topraga bulamyor; sokaga salsam aklmi onda kahyor ... Biitiin giin bu hasta odasmda hapis kalmasma da gonlum razl olmuyor. Camm karde~im, sen de olmasan, tenine su degmeyecek. .. Biiyiik oglan babaswla birlikte, 0 kendini kurtanyor; ama bu kii<;iik, aralarda ziyam zebil oluy-

or..."
Teyzem, annemi avuturdu bu kez: Dziilmeye degecekbir konu degildi bu. <;ocuk dedigin, kendi halinde biiyiirdii biraz da. Onemli "olan, kendisinin bir an once iyile~ip ayaga kalkmaswdl. Bunun i<;in camm slkmamahydl. Kaldl ki <;ocuk, -yani ben- ortalarda, sahipsiz kal-

ml~ da degildi! Evimizin i<;indebir iyilik melegi gibi dola~an teyzem, ya annemin ricalanm yerine getirir, ya da gerekli gordiigii i~lere kendiliginden el atardl. Birikmi~ bula~1klar, <;ama~lr,iitii derken vakit ak~aml bulur; bu kez birlikte, el ele, kendi evlerinin yolunu tutardlk. tlkin <;ar~lya kadar yiiriirdiik oyle. <;ar~ldan otobiis duragma gelir, pek slk<;age<;meyen belediye otobiisiinii beklerdik. Bu siire i<;inde slkilmayaytm diye, her nazlml <;eker, ne istersem ahrdl teyzem. Dogrusu ya, bunca aglrlanmak, ~lmartIlmak <;ocuk gonliimii mutlu kl1ardl. NaZlml <;ektigi i<;inona daha bir baglamrdlm sanki ... Otobiis yolculugumuz uzun siirerdi; beni kucagma oturtur, yol boyunca kulaglma ~arla.l~r soylerdi. Gittigimiz yer neresiydi, bilmiyordum; ama otobiisten soma da olduk<;a dik bir yoku~<;Ikar, adeta sakll bir semte ula~lfdlk. Bitbirine yaslanml~, irili Ufakll, ah~ap evlerin slralandl~ bit mahalleydi geldigimiz yet. Evlerin bitaz otesinde bakImslZ bir kii<;iikmezarlIkvardl ki, burah <;ocuklann oyun bah<;esi gibiydi. YIkIk dokiik, yosunJu, eskiyazilan belli belirsiz olmu~ mezar ta~lan arasmda ko~~turan <;ocuklara glptayla bakardlm; ama teyzem onlarla oynamama izirl vermezdi. Eski, kararml~ bit ah~ap evdi teyzemlerirlki. Evin onti kii<;iikve diizgiin ta~larla do~eliydi. tki kath evirl sokak kapIsmdan, serin ve yarl karanlIk sofasma ge<;ilir, 0 sofadan da, yine ah~ap bit kapldan arka taraftaki kuyulu bah<;eye girilirdi. Evin dl~ goriinii~iindeki yoksulluga inat, bir cennet ko~esi gibiydi bah<;e. Rengarenk <;i<;ek tarhlanyla, giil fidanlanyla siislii olan bu avu<;i<;ikadar yerde bir dolu da meyve agaci vardl: Dut, erik, ceviz, kiraz ... Bunlan yeti~tirmeye Edip dede merakhydl. Giindiizleri aktar diikkamnda<;ah~an, geceleri kor I~Ikta gazetesini okuyan 0 ak sa<;h, ak sakalh adam ne zaman fusat bulur da bah<;e i~leriyle ugra~lfdl, bilemiyorum. Kaplyt ninem a<;ardl. Edip dede heniiz gelmemi~ olur, yine de ninem tela~h bir sesle sormadan edemezdi: "Nerde kaldmlZ? Baban neredeyse gelir. Yiiregim agzlmda ..." Tuhaf, sessiz, gizenili, elma kurusu giil, lavanta kan~lml ho~ kokularm sindigi kendine ozgii bir haVaSIvardl teyzemlerin evinirl ... Vlu bir ki~illirl yatIrmm iistiinde oturuyorlardl sa11ki; adrr11lar yava~, davram~lar aglr, konu~malar al<;acIktandl. Bazl odalara girilmez, bazl

e~yalara -sanki kutsal emanetlermi~ gibi!- dokunulmazdl. Opal lambalar, porselen kapl ve dolap dugmeleri, <;inisoba, pirin<; mangal, kristal avizeler, bin bir desenli ve kok boyah hahlar, bu sade gorunu~lu insanlann ge<;mi~teki zenginliklerinin belirtileri miydi, yoksa baka bir anlam ml vardl; 0 ya~larda anlamam olanakslZdl elbet... Bunca degerIi e~ya arasmda, sozunu tuketmi~ ve neredeyse ya~amaYl bir ah~kanhga d6nu~turmu~ ya~h iki insan arasmda, teyzem de ister istemez suskunluga surukleniyordu. Onlarla birlikte, ya~ama sevincini koreltiyorau ku~kusuz. 0 <;aglannda ka<; ya~mdaydl teyzem, bilmiyorum, ama bana <;okbUyUkmu~ gibi gorunurdu. Banyonun slcagryla yanaklan al al olur, lslanmaslll diye topladlgl eteklerinden bembeyaz bacaklan adeta ta~ardl. Onu uzmemek i<;in kUlotumu <;lkarmasma izin verirdim sonunda. Butunbedenimi kokulusabun k6puguyle, incitmeden ovardl. Elleriillle 6numu kapatacak olsam, "Gerek yok," derdi. "Ben, senin teyzenim. YammlZda yabanCl yok. A<;lk dursun ki, her yerini ovaYlm." Slcak k6puklere bulanml~ parmaklanyla ova ova Ylkardl pipimi. Bir tuhaf olurdum. Ne kadar kahrdIk banyoda,belli degil... <;Iktl~ffilZda,ninemle Edip dede yatml~ olurlardl.. Teyzem, ozenle havlulara sarardl beni Yeni <;ama~lrlar giydirip kendi yatagma yatmrdl. Onunla yatmak benim de ho~uma giderdi elbet. Herrien uyumayaYlm diye karanfilli, tar<;mh akide ~ekeri verirdi agzrma. Eglenceli masallar anlatlrdl. Sordugum en sa<;ma sorulara bile sabrrla kar~lhk verirdi. "Benim uykum yok, sen de uyuma; uyursan camm sIkIlrr," dercli. D~uineyeyim diye de.slkIca sanlIrdl. Elini bacaklarrmlll arasl11a sokar, pipimi yoklar, kollanmn arasmda sIkardl bedenimi. Banyonun verdigi rahathk ve teyzemin teninden ge<;en slcaklIkla gev~er, urman bir suya dalarcasma uykuya ge<;erdim 6ylecene. Gun i<;inde aym yakmlIgl g6stermezdi oysa, teyzem. Pe~i Slfa odadan odaya girip <;lkardrm. Ozellikfe ninemin yamnda birlikte bah<;eye <;lktlglmlz zamanlarda aramlZdaki gorunmez ve beni deli eden buzlar erirdi. Ortahkta kimseler yokken, yine aym SlCak, tath dilli ve arkacla~ teyzemi bulurdum kar~lmda. Bah<;edeki kuyudan uzak duraylm diye de elimi blrakmazdl hi<;. Bir de, Edip dedenin6zenle yeti~tirdigi gullere, <;i<;ekleredokunmamam konusunda sIkI SID 6gutlerdi beni.

Teyzemin bir de arkadal vardl kendi yaltl. Hemen bitiik evde otururlardl; adl Emel'di. Onunla ya baheede, gozden uzak bir koede buluur, konuurlar, ya da iist kattaki bir odaya kapamrlardl. Her baheeye <;lkIlmlZda,nereden goriirse goriir, solugu yammlZda ahrdl Emel. Nedense hep birileri kendilerini duyaCElkmlkayglsl i<;inde fiskosla konuup gtiliiiirlerdi aralannda. Bir oglandan soz ederdi Emel. Arkadalydl. Birlikte <;lkIyorlardl, ama hep sorunlan vardl a oglanla. Uzak bir semtte, bekar yalyordu. Vapur iskelesinde buluup onun evine gidiyorlardl. Teyzemle Emel'in konumalanndan duydugum sozciikleri birbirine ekleyerek kafamda anlam vermeye <;ahlrdlm. Yer yer seslerini iyice alealtrrlar, kopuk kopuk duyabilirdim eiinkii konumalanm. "Babam duysa beni keser!" derdi teyzem. "0 kadar dlan <;lkanm, beni hie izleyen olmadl! HaYlr. .. Gelemem. Annem asIa izin vermez." Teyzemin yiizii, banyodaki gibi kIzanrdl. Siyah giir saelan, kIrmlzl yanaklarmlll iistiine diierdi. Benden eok, Emel ablayla boyle uzun uzunkonumasllla ieerlerdim. Agae dahnda giinelenen kediye, yerdeki ekmek kInntlslm kaplansereelere, bir bocek oliisiinii siiriikleyen kannca katanna bakIp oyalamrdlm, onlar konuurlarken. Emel.ablanm bireli, siirek1iag~lplkapatlrdl konuma siraslllda ... . .Bir keresjnde yine bOyle bOceklerle kulara daln11ken, teyzemin, benden soz ettigini duydum: "Keke biraz daha biiyiik olsaydl! Kollanmmarasmda incinecek diye korkuyorum. Hi<;hir eyin farklllda degil daha ... Elime ahp okuyorum, sertleiyor. Amakibrit eopii kadar bir ey! Ah biraz biiyiik olsayd1..." Gene, giizel ve ateli bir kadmm koynunda yalnlZca uyumanm, eocuksu bir safhkla uyumanlll ne deuli biiyiik bir hakSlZhk oldllgunu bi1emeyecegim O1<;iide kii<;iiktiim ite; ne yapaYlm! Soma annem iyilcti... Ka<; zaman somaydl, bilmiyorum, ayaga kalktl, evimizin i1erine yetiir oldu. Annemin iyilemesiyle birlikte sanki yeniden hayata dondii ai1emiz. Her ey olaganlatl ve giin1er giinleri kovaladl. Annem iyileince de, teyzemin ayagl kesildi bizden. HaYlr, yine geliyordu ama, uzun zaman arahklanyla ... Annem, her geliinde elini optiiriiyordu teyzemin: "Sende vok emegi var. Kotii giinlerimizde az <;ekmedi ka4nm!" Gotiiriip gotiiriip yIkamasa bitten olmiitiin imdiye ..." Teyzem, a biiyiiklere ozgii hogoriive sevcenlikle beni kucak-

hyor, opiiyor, ama her nedense aramlZda bir samimiyet <;izgisikoymayI uygun goriiyordu. Aradan ge<;en zaman ml bizi birbirimize yabanclla~tlrml~tl bunca? Bir de, -bunu soma soma anlayacaktlm!benimle goz goze gelmekten korkuyor gibiydi. Yiiziine bakarken, uzun kirpikleriyle belli belirsiz ortiiyordu gozlerini; bakl~lanndaki anlaml golgede brrakmayI yegliyordu. Tlpkl gen<;ligini, isteklerini, dogal giidiilerini, cinselligini, di~iligini, klsacasl capcanh varhgml golgelerde gizlemeye yegledigi gibi ... Gnun boylesine yabanCl, resm~ beni unutmu~ halleri; belki de ilk biiyiik dii~ klnkllglmdl! Bir kadm tarafmdan unutulmanm, <;ocuk yiiregimdeki ilk aClSl... Adlm koyamadlglm bir klrgmhk i<;indeydim teyzeme kar~l. Beraberce, koyun koyuna uyudugumuz geceleri ammsadlk<;a, ~imdiki uzakhgmm nedenini <;oziimleyelniyordum. Ne var ki, teyzemle ilgili asl1 dii~ klnkllglml e;ok daha soma ya~ayacaktlm ... Y 11lar somaydl, evet... Bir giin anneme, teyzemi neden hie; aramadlglmlzl; onun, niye bizden ayagml e;ektigini sordum ... Aldlglffi kar~l11kla, neredeyse kalbimin bir an duracagml sandlm! Meger., annemin boyle bir k1z karde~i yokmu~ ... Eskiden, daha ben dogmadan, aym mahallede otururlarml~ ... Yaklnhklan oradan geliyormu~ ... "Birbirimizi unuttuk belki, ama insanhgml asIa unutamam!" diyordu annem. "Hasta gtinlerimdeki yardImlannr, ancak bir karde~, karde~ine yapardl!" . Gnu hala zaman zaman ammsanm ... Benim ie;in 0, bacaklanmn siitbeyaz rengi eteklerinden ta~an, tedli yanaklanm al basan, bakl~lan: bugulu; ate~ini, geleneklerin kiiliine gomen garip bir teyzeydi i~te!

o ak~am onu yemege c;aglrma)'lunutmu~lar. ilk kez. Karanhk inerken oyunun en tath saati. Her ak~am 0 vakitler yiireginde kayak yapraklanllln plrpm. "Biraz daha, biraz daha! o zamanlar Yenimahalle'nin evleri agac;lar arasmda, iki kath. 1950'lerin Ankara's!. Naylon juponlarla plastik mandallar Tuslog'dan Hergele Meydalll'na inmemi~ler daha. Cocuklar, babalar eve donmeden c;agnhr, el ayak ylkalllp sofraya oyle oturulur.
Agabeyim ablam neden goriinmediler ikindiden bu yana? AmIeme niye limon kolonyasl ko~turdu kom~u Nuriyalllm Teyze? Hava karannea kIz karde~im kendiliginden girdi, ama ben girmem eve. Ayaglmm burnuyla topa, top duvara, ayaglmla topa, top duvara .... Be~inci duraktan doldurulmu~ fileIeriyle babalar teker teker evlere. Nereye kadar kayboldu biitiin arkada~lanm? Ne kimse bir ~eysoylemi~ona, ne de 0 bir ~eysormu~ kimseye. Karanhk koyula~ana kadar duvarla oylece top oynaml~ tek ba~ma. Cok sonralan dii~iinmii~,Peki ya c;okozlersem babaml, nasll goriiriim onu diye. On iic;ya~mdayken kirk sekiz ya~ 6liinebilecek kadar c;ok, Olumbilinemeyecek kadar uzak Aym Yillarda bizim evimiz Kocatepe'de. Koca bir eami kiimbetinin Ankara'ya abanmasma c;okvar daha. Kocatepe yemye~il,c;aprazlmlzda Hindistan, hemen altumzda bahc;emizekom~u Bulgaristan sefaretleri. Bahc;edekoea bir ta~havuz, c;evresindemor ve beyaz zambaklar. Konu~maya sefaretle bizim aramlzdakl bir dizi kavaga bakarak ba~laml~tIm.Dizinin en sonundaki clhz kavagl okula gidene kadar "en kiic;iikBulgar"sanml~lm. Benim 0 Yillardakitek derdim uzun san sac;hBulgar kIzmm in-

cecik beli. Gerisi iyilik giizellik, el bebek gUl bebek. Yaz oldu mu aksamiistleri KlZllay'da piyasa. KlZllay Parla'nm atkestaneleri altmda <;ekirdek, Pek-Pak Pastanesi'nde ayakh madeni kaplarda <;ikolatall d6ndiirme. Sade istemem, visne de koymasmlar. KlS oldu mu, aman iisiimesin. Ev sobab, biiyiigunii onceden haber ver. Tuvalete benden once Alaeddin gaz sobasl girer. Soma "baba, bittii ..." Haber verirdin, gaz sobasl taSlrdlm tuvalete. Sen <;aglrana kadar kapl oniinde, elimde kosesine <;i<;ek islenmis taharet bezinle nobette. Cabuk yeti~elim ki agnmasm bacaklann. Nasl1 klylp da vurdular tabanlarma? Yenimahalle'deki evin ardmda sebze bah<;esi. ts doniisii <;ilingir sofrasl fasulyelerle mlslrlara naZlr. Bir fasulye, bir mlslf, ki tutunsun biri obUriine. Dort kardes babayla birlikte tepsinin <;evresinde. Lokma verilirse ahrlarml, el uzatmak slgmazm1S adaba. Ablama tek zeytin, agabeyime bir lokma peynir, klzkardesime <;eyrek salatabk, sucugu bana denkgetirirdi her seferinde. Daha onceleri, Saksl Sokak'taki evde bah<;e yoktu, babam bazen Esenpark'a gotiiriirdii bizi.Kendine bir dubIe, dordiimiize birer gazoz. Fasl1 dinlerdik batangiinese karsl. Esenpark da yok artIk. Yerinde, Altmdag belediyesi i<;inbir lenduha, kale giriSini tlkamakta. Hacettepe'nin iizerinden, ki ilk yaradlr eski Ankara'yl kanatan, Kocatepe Camii'yle baklSlp dururlar, iki su<; ortagl gibi. Onlann Saksl Sokak'taki evinden bize kalan, ot minderlerin iizerindeki islemeli ortiilerdir, simdi yatak odama perde. Bir de yiiksiik rakl kadehiyle batan giinese karSl dinlenen fasl1. Ve hala babasmm elidir sucuga her uzanan, bilirim. Benim babam sigara, i<;ki koymazdl agzma, agabeyi tzmir'deki hab magazasml batmm~ i<;kive kumar yiizlinden, oyle derlerdi. tmrenirdim rakl i<;enbabalara, <;ocukluk iste. Son gece egilip optUm, "k ki kokuyor agzm, hem yine <;oksigara i<;missin,"dedi. K1zdlm i<;imden,

MIa yaSIyordu. 0 gece annem beklemis baSInl sabaha kadar. KarSldaki kebap<;mm durmadan yamp sonen neonlan, yansl yeni yeseren akasyalarla perdeli: ...bap<;lsl, ...bap<;lsl, ...bap<;lsl... Bak ecel teri de geldi iste, hos<;a kal. Tamam! Ertesi gece dislerimi flr<;aladlm, ne i<;ki,ne sigara. Egilip opsem, sevinse ... Ama nerde? Kendirrti bildim bileli her YII haziram beklerdi ..Haziram gordii mil 0 ylll giivencede bilirdi. Goremeyecegi ilk haziram diisiiniince gazliigunii <;lkanp, dorde kathiitiilii beyaz mendiliyle gazlerini silerdi. Agiayailbaba istemez, gozyasml zaten pek bilmez, terslenirdik. Ege sivesiyle iSi sakaya vurup bizi giildiiriirdii: "Kendi oliimiiniize aglaman evladlm!" Darde kath 0 beyaz mendil <;ocuklugumun aynlmaz par<;asl. Dsenir mendil bile taSlmazdlm, yasamm tiim yiikleri gibi mendil de baba1llln gorevi. "Bir iyiligin var, ne zaman burnum aksa mendilin hazrr," bes yasmlln sonralan siit;iip giden esprisi. Ceyrekaslr sonra aym espriyibire ikilik karanhk bir hiicrede avw;; i<;ikadar kaglda kargaclk burgaclk kara.layaCaglm. Tepemde bir polis memuru, babamm bana ulastrrabildigi ilk torbada bir kilo elma, bir kilo portakal, uzunyiin <;orap, bir de kazak, bahk<;l yakah. Bademciklerimi diisiinmiis belli. Sogugu aym yerlerden almz baba-kIz, kulaklanmlz ve bogazlmlz netameli. Gyle berbattl ki yazl, bu benim kIzlmm degil diye bagmp <;agrrdlm kaplda. Hi<; akllma gelmedi seni hlrpalamlS olabilecekleri. Hep derlerdi ama inanmazdlm. Ben bu devlet i<;in hakimlik, savClllk yaptrm! Belki hlrslzlan filan d6viiyorlardlr karakollarda. Ben bile iki tokat. atmlstIm, dogru, iIlfaz savclslyken ozel iznimle <;lkIpfirar eden bir mahkfuna. Hala i<;imyanar, kimbilir ne derdi vardl koyiinde. Ama sana ... tnanamlyorum be hayatlm! Onsuz ge<;ecek ilk haziran arifesindeki 0 ilk nisangecesi hi<;aglamadrm. Yalmzca gozlerim doldu, domatesli pirin<;<;orbasml goriince, aym sahanda ISltmlstlk bir gece once, istahlm yok, deyip yememis-

ti. Soma, 0 durdu yammda, sabaha kadar elimi tuttu. Hem babam, hem oglumdu. Ke~ke gorebilseydim babam ... Resimlerine bakIyorum, soma sana... Babamn mektubusun sen de, benim gibi. o geee, senin elini tutarken, otuz yll oneesine gittim. Ayaglmla topa, top duvara, ayagnnla topa, top duvara ... Gok soralan, agladlglmda doludizgin, ka<; haziran ge<;mi~ti aradan onsuz? Cemal Siireya'mn oliimiinii haber aldlglm giin, ~iirlerimi kan~tInyorum ki... Hi<;gormemi~tim i<;lerindenbirini: "Sizin hi<;babamz oldii mii?" Demek babam sagken okumu~um bu ~iirleri:
Ylkadllar aldzlar gatiirduler Babamdan ummazdlm bunu kar aldum

Ben aghyorum siiilliiktiikiiriik, elimi uzatml~l1llsanki dorde kath beyaz bir mendil umarak. Elimi tuttu yine, ama nerden bilsin mendili? 0 zaman <;oktiii<;imebir kez daha, demekbundan bOylemendil ta~lllaeak. . Nefret ederdim her tiir torenden. Ne dugiin, ne eenaze. Babamlll eenazesine gitmi~timelbet, aYlpolmaslll diye. Bir eenazeye daha gittim durup durduk yerde, Cemal Siireya'mnkine. Topu topu iki eenazeye gittim hayatl1lldazaten, iistelik herhalde m<;benzemezlerdi birbirlerine. Cema! Siireya'ya gore, "Ankara Ankara. Ey iyi kalpli iivey ana!" Oysa babam, Atatiirk'iin ba~kentidir diye goniil vermi~ti Ankara'ya. Son demine kadar terk etmedi, sanki 0 Ankara'da kalsa irtiea geri adlm ataeak. Koeatepe Camii'nde bir kadir geeesi. Yollara park edip gitmi~ler, dogum doktoruna yol a<;mayan dii~man bakI~h <;ember sakalhlar. "Mevlit dogumdan ulvi!" Onuneu yll ma~llli liseli heyeeamyla soylerdi hala, biraz da seksenlerin sakal tipi nedeniyle rill kiistii hayata? Atatiirk'iin ba~kenti i<;inkahroldu en <;ok,yine de toz kondurmadl devletin ge<;mi~ine.lnanmaz goriindii devlet eliyle atI1an falakaya, verilen elektrige. Goriintiiniin gerisini ortaya dokebilen,

Elektrik verdiler bana, hepsini birer birer duydum hayatlm. Doktor degil bunlar, katil... Bir seyim yoktu benim, iki aspirin bir miishil i<;sem iyilesirdim. Dstelik bir sey de bilmiyorum. Neden hala sorup duruyorlar, niye elektrik veriyorlar MIa, belkemigimde bir agn, iizerime abamyorlar... C:ogunu yeni ammslyorum bunlann, yazarken ancak. Vathi koyiindeyiz. Vathi, koyiin eski, Rumca adl. Ne zaman Turankoy etmisler tabelalan? 12 Mart somaSI ml, yoksa 12 Eyliil mii. Belki <;okdaha eski. Su anda oylesine huzurlu, sanki yIkImlar ve darbeler gormemis ve gormeyecek gibi. C:ardaklarda sogan baglayan kIzlar, kadmlar. Sohbetlerdiigiinler iizerine. "Gitmedi benim adam muhtann diigiiniine. Kimse .gelmeyecek bizimkine." C:marlann altl kIrmlzl sogan YIgmlan. Denizde eyliil giinesi, karSlda Marmara Adasl. "Girsene denize, su <;okgiizel. Soma yazarsm, sanki acelesi var." Ne yazdlglml.bilmiyor. Bilse, gelir mi babamla babasmm kaglt iizerindeki sohbetlerini dinlemeye? Kalemimi blrakIp denize yiiriiyorum. Yiiriiyorum, yiiriiyorum ... Daldmyorum baSlml. Suyun bir kans altmda a<;lyorum gozlerirni. Giines kirpiklerimde binbir par<;a. Giines neden bin par<;aya bOliiniir, bilir misin? . Kaplyorum, yeniden a<;lyorum gozlerimi. Kapkaranhk! A<;lyorum sandlm da a<;madlm diye korkup dokunuyorum goz kapaklanma ... Gozlerim a<;lk, kor mii oldum yoksa? Flrlaylp <;lkanyorum kafaml sudan. YambaSlmda bir sandal, sandalclyl goriiyorum once. Kor olmamlSlm demek, seviniyorum.Ama ortahk ger<;ekten karanhk gece. Ammslyorum, sandala biniyorduk, mehtap sefaSI yapmaya. Kii<;iik bir sandal, ann em, babam, kardesim ve sandalcl yerlestiler. Babam biraz tedirgin, sevmez denizi, yiizme de bilmez. Biz lsrar ederiz gir diye, direnir. ilkokuldayken denize gotiirmiislyr, izmir'de inciraltl Plajl'na. Bir arkadaSI bogulmuS, <;lkanp sudan uzatmlslar upuzun. Kendi girmiyor, bizim girisimizi de huzursuz izliyor. C:ok yalvarmasak raZI olmazdl sandala binmeye, hele boyle gece vakti ... Peki

ama ben niye denizdeyim? Zihnim niye kansIk? Gundiiz de kan~lk bir seyler olmustu bugun. Gunduzii ammsamaya <;ahSlYorum.Oglen yemek yiyorduk, iskeleye bakan meydanda. Kofte ve <;oban salata. iskender Beyler motorIa plajdan dondiiler. Kansmm baeagl sakat, yazIk. Babam evham yaptl tamstlklanndan bu yana. Arnan evladlm dikkat edin! Banyodaayagml yIkarken olmus. Goriinmez kaza, Allah korusun! Baeagml kaldlrmlS lavaboda y1kamaya, indirirken kaylVermis. Yer lslabms herhalde, olaeagl var iste. Ka<; kere al<;lya alm1slar, yeniden kIrmlslar. Allah doktorlann eline dusurmesin! Hekime, hakime muhta<; etmesin derler, ben i<;indeyim, bilirim ... Onee iskender Bey tlrmamyor iskeleye. Elini uzatlyor, kansml <;ekeeek. Gueii yetmiyor, kadm geriye kaYlY0r. Ayak tlrnaklan pedikiirlu, koyu brmlZl eila, uzun tlrnak. ToparIayamlyor kendini, tlrnagl takihyor iskeleye. Biz tabii sonradan goruyoruz yerinden sokiil~ miis kanh tlrnagl. Kofte ile salata yer ve gazoz i<;erken iskeledeki kargasayla yerimizden flrhyoruz. Gunun konusu oldu iskender Bey'in hammmm sokiilen tlrnagl. Kaptamn pansiyonunda ve iskeleye bakan Yakamoz Restoran'da herkes bunu konustu. Gazeteler gelene kadar. Derken gazeteler geldi ve bomba patladl: Marilyn Monroe intihar etmis. Ben aglamadlm ama lskender Beylerin ktzl agladl. "BazI1an Sleak Sever"i yeni gormiis, <;ok sevmis. Hem de i<;ini <;eke <;eke agladl. Annesinin tlrnagma bile aglamam1stl, ben sastlm. Bir yandan sokiilen ayak tlrnagl, bir yandan Marilyn Monroe ... Denize de gidemedik. Motor bulup Erdek'e yolladlk iskender Beyleri. Adamn arka yamna yiiriiduk aksamustu. Mlslr tarlalanmn oraya. Kazanda mlSlr kaynatlyorlardl, aldlk. Babamm elinde hrrka torbasl. O~iirsek giyelim diye dordumuzun hlrkalan. Ogleden sonra denize giremedik ya, kardesimin suratl aSlk. KarSldan iki <;oeuk geliyor, babam kardesime diyor ki, "Bak simdi, nasI1korkutaeaglm onlan ..." Kosmaya ba~hyor birden, bir elinde hlrka torbasl, oburiinde mlSlfl. Hem kosuyor <;oeuklann uzerine, hem

mar~ soyliiyor: "Giizel izmit Anadolu, Kalbim senin ic;inyara dolu ..." NasIl kaC;lYor ;ocuklar,hem kaC;lyor,hem yine de ara SIra arc kalanna bakIyorlar. Biiyiik olan kiic;iigiiniic;eki~tiriyorbir yandan: "Yiirii Ian!" . Karde~im giiliiyor kahkahalarla. Keyfi yerine geliyor, ak~am ic;in pazarhk yapIYor: "Ama gece sandal a binecegiz, tamam ml?" c;iinkii diin gece binememi~tik, babam korktugu ic;in. Sandala biniyorduk. Geceydi. Ben biniyordum en son. Ama niye suyun ic;indeyim? Sandalcmm sesini ammsIYorum: "iskeleyi kendine c;ek,kendine c;ekiskeleyi!" "Eyvah, dii~ecek," diyor annem. Yakalamaya c;ah~lYor. yaklanm sandalda, ellerim iskelede, gittikA c;eaC;lhyorsandal. Suya bakIyorum, su karanhk. Biiyiiyor su, yakmla~lYor.Dii~iiyorum. Suyun altmda aC;lyorum gozlerimi. Kapkaranhk. Flrlaylp C;lkanyorum kafaml sudan. Yamba~lmda bir sandal. SandalclYl goriiyorum once. Soma babaml. Adlml haykmyor, sandalm ic;inde ayaga kalkIyor ve suya athyor. Ama yiizme bilmezki babam; .. c;ekip beni sudanC;lkanyor. Su topu topu gogsiine geliyor babamm, ama bilmiyordu atlarken. Ya derin olsaydl. inciraltI'ndaki arkada~l gibi... Elbiseme bakiyorum, beyaz iistiine grupgrup renkli toplar ve basketbol potalan. Renkleri akml~ toplann, klrmlzl, mavi, ye~il,yol yol. Yazlk, yeni dikmi~ti annem bu elbiseyi. Kuma~ml ben begenmi~tim, poplin. Biraz da pahahydl, Menek~e magazasmdan. Bulvar Pasajl'ndan C;lkmcahep ~a~ltlr anneni, Menek~e Biiyiik Sinema yoniinde mi kahr, yoksa sol tarafta, Trakya Sarkiiteri'nin orda ml. Sudan C;lkIyorum ... Arkama bakIyorum, babaml da C;lkardIlarml iskeleye diye. Babam yok. Dstelik giindiiz. Hem burasl Marmara Adasl bile degil. Babam yok, babam nerde? Bir adam, ak sac;lan asIan yelesi, 45-50 araSl, tam babam ya~larda. Ama benzemiyor babama. Bir kadma sesleniyor, suya gir.

mesi ic;in. Kadm sahilde tek ba~ll;la qturmu~, bir ~eyler yaZlYor. G6zliigiinii C;lkanyor,kaglt bir mendille kuruluyor g6z1erini. Bana birini ammsatIyor, c;ok iyi tamdlglm birini ... Bumunu silerken bana bakIyor, gozleri sanki babam.

You might also like