Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Hoş Sada -2: Fikir, Sanat, Edebiyat Dünyasından
Hoş Sada -2: Fikir, Sanat, Edebiyat Dünyasından
Hoş Sada -2: Fikir, Sanat, Edebiyat Dünyasından
Ebook341 pages1 hour

Hoş Sada -2: Fikir, Sanat, Edebiyat Dünyasından

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

İÇİNDEKİLER
Ramazan F. Güzel Kitapları -44
Fikir, Sanat, Edebiyat Erbabından
ÖNSÖZ
1. BÖLÜM: BİZDEN...
1- Baki ve Edirne
2- Fuzuli ve Ruhi
3- Nefi, Tahir Efendi ve Kelb
4- Nabi, Urfalı Hemşerisi ve Sultan
5- Molla Cami ve Bir Şair Rüyası
6- Harun Reşid ve Sanatçının İhsanı
7- Hovarda Şair ve Kanuni
8- Şair Çakeri, Bayezid ve Ak Sakallar
9- Namık Kemal ve Devlet Adamları
10- Ali Paşa ve Namık Kemal
11- Şair Eşref, Kâmil Paşa ve Eşek
12- Şair Eşref, Vali ve Yüzü
13- İncili Çavuş, Vezir ve İncir Ağacı
14- Şeyhülislam ve Şair İşreti
15- Vezir Ragıp, Şair Haşmet ve Borcu
16- Şair Haşmet, Sultan 3. Mustafa Huzurunda
17- Vezir Ragıp, Şair Haşmet ve Rüşvet
18- Vezir Ragıp, Şair Haşmet ile Türbe Ziyareti
19- Namık Kemal, Kayık ve Kamuoyu
20- Hilmi Yavuz ve İsmet İnönü
21- Hilmi Yavuz ve Solcu Oluşu
22- Mina Urgan ve Oburluğu
23- Hüseyin Rahmi Gürpınar ve İşlemeleri
24- Cahit Sıtkı ve Form Takıntısı Sırrı
25- İlhan Berk ve Ölen Ablasının Etkisi
26- Necip Fazıl Kısakürek ve Şairliğe Karar Verişi
27- Necip Fazıl Kısakürek ve Din
28- N. Fazıl’ın “Othello” İle Savunması
29- N. Fazıl’ın Lüks Gemi Örneği
30- Necip Fazıl, Arvasi ve “Paspas”
31- Oktay Rıfat Horozcu ve Son “Röportaj”ı
32- Orhan Kemal ve Yazılarına İlham Ailesi
33- Orhan Veli Kanık ve Kazalar
34- Özdemir Asaf ve “R”ler
35- Füruzan ve Soyisimsizliğinin Hikayesi
36- Muallim Naci ve İsminin Hikayesi
37- Behçet Necatigil ve Soyadının Hikayesi
38- Nazım Hikmet ve Cezaevi Müfettişi
39- Nazım Hikmet ve Son Pişmanlıkları
40- Sabahattin Ali ve Gökkuşağı
41- Rıfat Ilgaz ve 12 Eylül
42- Sait Faik Abasıyanık ve Yazma Tutkusu
43- Ümit Yaşar Oğuzcan ve Akıl Hastanesi
44- Kemal Tahir, Aziz Nesin ve Sıkıyönetim Dönemleri
45- Aziz Nesin ve Soyadının Hikayesi
46- Aziz Nesin ve Emniyet Sorgusu
47- Âşık Veysel ve Vasiyeti
48- Âşık Veysel ve Fikret Kızılok
49- Âşık Veysel ve İlk Eşine Yolluğu
50- Ömer Seyfettin, Türk Halkı ve İrfan
51- Süleyman Nazif ve Abdullah Cevdet
52- Abdullah Cevdet ve Shakespeare Çevirisi
53- Abdülhak Şinasi ve Nezaketi
54- Neyzen Tevfik ve Sitemi
55- Neyzen ve Memleketin Durumu
56- Şair Neyzen ve Politikacı Cevdet Kerim
57- Abdühak Hamid ve O Sokakta Bir Ev
58- Abdühak Hamid ve Ayakkabı Boyama
59- Abdühak Hamid ve Dünya İşleri
60- Abdühak Hamid ve İsminin Sonundaki T
61- Ressam Namık İsmail ve Şair Haşim
62- Şair Haşim, Yazar Şahabettin Süleyman ve Fikir
63- Süleyman Nazif ve Fransızcası
64- Sedat Simavi, Nazif ve Resimli Gazete
65- Nazif ve Mezar Duvarı
66- Ahmet Rasim, Atatürk ve Vekillik
67- Ahmet Rasim ve Çorbaya Şiir
68- Ahmet Rasim ve Bir Beste
69- Mehmet Akif ve İstiklal Marşı
70- Mehmet Akif, M. Cemal ve Söze Sadakat
71- Mehmet Akif ve İktidara Eyvallahsızlığı
72- Akif ve Ferid Kam
73- Akif ve Kalpak
74- Akif’in “Bülbül”ü
75- Akif ve Alman Kadın
76- Mehmet Akif ve Hazırcevaplığı
77- Mehmet Akif ve Devlet Adamları
78- Mehmet Akif ve Sürgüne Haber
79- Mehmet Akif ve M. Cemal’in En Güzel Beyti
80- M. Akif’i İhtiyarlatan Matbaa
81- Mehmet Akif, Öğrencileri ve “Tren Almak”
82- Mehmet Akif, Ali Şevki Hoca ve Vefa
83- M. Akif’in Doğruluğu
84- M. Akif ile Avrupalıların Dinleri ve İşleri
85- Şair Boztepe; Peygamber ile Şairin Demesi
86- Şair Boztepe; Bakan ile Gören
87- M. Cemal ve Ağaran Saçlar
88- Hüseyin Cahit ve Memleketin En Mühim Kelimeleri
89- Cahit Zarifoğlu ve Rilke
90- Cahit Zarifoğlu ve Eşi
91- Cemil Meriç ve Yalnızlığı
92- Enis Batur ve Nasıl Göründüğü
93- Halikarnas Balıkçısı ve Sığındığı Dergâh
94- Ruşen Eşref, Yahya Kemal ve Ülkeye Hizmet
95- Yahya Kemal ve Ülke Nüfusu
96- Yahya Kemal ve Ankara’nın Sevilen Yanı
97- Yahya Kemal, Eleştiri ve Küçük Şeyler
98- Ya

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateNov 9, 2023
ISBN9798215083215
Hoş Sada -2: Fikir, Sanat, Edebiyat Dünyasından
Author

Ramazan F. Güzel

Hukukçu-Yazar-Şair:1972 Konya doğumlu yazar;- İlkokulu Konya’da, orta ve liseyi Eskişehir’de,- Üniversiteyi A.Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu,- Yüksek lisans eğitimini de M.Ü. İletişim Fakültesi’nde İletişim Hukuku üzerine yaptı.15 yıllık serbest avukatlık döneminde eşzamanlı olarak yazın ve medya dünyasında ürünler ortaya koydu.Bir dönem ceza hâkimliği yapan yazar, 2015 yılından beridir İsveç’te yaşıyor. Orada resim ve yazılarıyla edebiyat, sanat ve insan hakları alanında etkinliklerde bulunmakta...- Yazarın Yayınevimiz Nordic Publishing House’ta yayınlanmış eserler listesi:https://www.smashwords.com/profile/view/RamazanFG- Düzenli programlar yaptığı güncel Youtube kanalı:https://www.youtube.com/c/tvFOCUS- Yazarın kişisel YouTube kanalı:http://YouTube.com/@rfgKanal***OM FÖRFATTARERamazan F. Güzel född (1972) och uppvuxen i Turkiet.Har arbetat många år som juridisk rådgivare, advokat och domare.Güzel som också jobbat som journalist i olika mediekoncerner har masterexamen inom kommunikation och medier.Han har skrivit böcker inom juridik, politik och islamisk historia.Bor numera i Sverige och ägnar sig åt konst och mänskliga rättigheter.

Read more from Ramazan F. Güzel

Related to Hoş Sada -2

Related ebooks

Related categories

Reviews for Hoş Sada -2

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Hoş Sada -2 - Ramazan F. Güzel

    ÖNSÖZ

    "Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal

    Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş"

    (Sesini bu dünyaya Hz. Davut gibi sal Ey Bâkî!

    Bu gök kubbede sonsuza kadar kalıcı olan yalnızca bıraktığın bir hoş sada imiş.)

    1526 yılında İstanbul'da doğan, asıl ismi Mahmud Abdülbâki olan ve dahi Osmanlı imparatorluğunun çeşitli bölgelerinde kadılık ve kazaskerlik görevinde bulunmuş ve adalete meftun olan Bâki, görevi devam ederken yazdığı şiirlerle de Türk edebiyatına damgasını vurmuş büyüklerden…

    Kendisinin birçok eseri, şiirleri var ama en çok akılda kalanı işte kendi adının da geçtiği ve böylelikle aleme hoş bir sada bıraktığı bu dizeler…

    Tarihe, insanlık alemine yön vermiş, iz bırakmış insanlar da genellikle kıvrak zekalarıyla, hazır cevaplarıyla, anılarıyla bizlere hoş sadalar emanet etmişlerdir.

    Bu kitap serisinde de bunları derlemeye ve sizlere sunmaya çalıştım. Uzun yıllardır gördüğüm, beğendiğim nükteleri, hazır cevapları, hoş anıları, ibretlik yaşanmışlıkları bir kenara biriktirmekteydim. Kiminde güldüm, kiminde durdum düşündüm… Bu hislerimi başkaları da tecrübe edebilsin diye de kitaplaştırmaya çalıştım.

    Üç cilt halindeki bu kitabımın ilki siyaset ve devlet adamlarından nükte ve anılardan derleme bir Hoş Sadalar seçkisi idi.

    Bu ikinci kitabımızda ise iz bırakmış fikir, kültür, sanat dünyasından insanların Sadalarının yankıları var. (Üçüncü kitap ise Gönül Sultanlarından derlemeler olacak inşallah)

    Buyurun, keyifli okumalar.

    08.11.2023

    Ramazan F. GÜZEL

    1. BÖLÜM: BİZDEN…

    1- BAKİ ve EDİRNE

    Divan edebiyatının en büyük şairlerinden olan Bakî, Edirne’yi bir ziyareti sırasında; Emrî, Mecdî gibi tanınmış Edirneli şairlerle de görüşüp konuşmuş. Bu esnada yerli şairler Edirne’yi o kadar övmüşler ki Bâkî’ye, bu övgülerden gına gelmiş.

    Bununla da yetinmeyip, Bâkî’nin Edirne hakkındaki kanaatini öğrenmek istemişler. İçinden kızgın olan Bakî, bu vesileyle Edirneli şairlere hadlerini bildirivermiş:

    — Gerçekten şehriniz çok güzel, cennet gibi bir yer. Ama ne yazık ki içinde Âdem (adam) yok.

    Kanuni Sultan Süleyman bir gün şair Baki’ye kızar. Şairin fenalığını ve Bursa’ya sürüldüğünü belirtmek için manzum olarak şu fermanı yazar:

    "Baki bed, Bursa’ya red

    Nef-i ebed, azmi bülend"

    O da cevap olarak der ki:

    "Nola kim, nefiebed azmi bülend oldunsa ey Baki

    Bilesin ki cihan mülkü değil Süleyman’a baki

    Şaha azminde ispatı tehevvür eyledin amma

    Buna çark-ı felek derler ne sen baki, ne ben baki"

    Bu şiirden etkilenen padişah, Baki’yi hemen affeder ve tekrar İstanbul’a çağırır.

    2- FUZULİ ve RUHİ

    Bir gün Fuzuli ile devrin divan şairlerinden Bağdatlı Ruhi birlikte yürümektedirler. Yol üzerinde yere yatmış, kir pas içinde bir köpek görürler.

    Ruhi, Fuzuli’ ye takılmak için:

    Ey Fuzuli! Şu köpeğe bak ne kadar fuzuli der. Fuzuli altta kalır mı, yapıştırır cevabı:

    Vur tekmeyi, çıksın ruhi…

    Asıl adı Mehmet (Mehemmed) bin Süleyman olan şair; Kerbela’da, Irak’ta doğmuş olup Yedi Ulular" olarak bilinen şairler arasındadır. Leyla ve Mecnun mesnevisi en meşhur eserlerindendir.

    Fuzuli kelimesi; gereksiz, lüzumsuz anlamına da gelmektedir…

    3- NEFİ, TAHİR EFENDİ ve KELB

    Divan edebiyatının en şiddetli hicivlerini yazmış ve bu uğurda kellesini bile vermiş olan Nefî’ye zamanının önde gelen şahsiyetlerinden Tâhir Efendi kelb (köpek) demiş. Bunu duyan Nefî şu dörtlüğü yazmış:

    "Bana kelb demiş Tâhir Efendi

    İltifatı bu sözde zahirdir.

    Mâliki mezhebim benim zira

    İtikadımca kelb Tâbir’dir."

    (Tahir Efendi bana köpek demekle açıkça nezaket göstermiştir. Çünkü ben Maliki mezhebindenim, benim mezhebime göre de köpek temizdir.)

    4- NABİ, URFALI HEMŞERİSİ ve SULTAN

    Ünlü divan şairi Nâbî (1642-1712) aslen Urfalıdır. İstanbul’da tahsil terbiye görüp iyi bir şair olduğunu duyurmasından sonra, Urfa’dan bir tanıdığı İstanbul’a kendisini ziyarete gelmiş.

    Urfalı bu vatandaş, Nâbî’nin saraya gidip geldiğini, padişahın dostluğunu kazandığını görünce kendisini de bir defa saraya götürmesini, padişahı göstermesini istemiş.

    Nâbî, hemşerisini, söz ve davranışlarına dikkat etmesi, kendisini mahcup etmemesi konusunda uyararak götürmeyi kabul etmiş.

    Saraya gidip huzura alındıklarında, padişah, Nâbî ile birlikte misafirine de itibar göstermiş. Bu arada kendilerine lokum ikram ettirmiş. Nâbî’nin hemşerisi lokumu alıp cebine koymuş. Ayrılırken de lokum bulaşığı elleriyle padişahın elini tutup öpmüş. Nâbî, hemşerisinin tutumundan son derece mahcup olmuş. Bu olay üzerine şu beyti söylemiş:

    "Nâbî’yi Nâbî yapan hüsn-i nazar,

    Urfa’nın köylüsünde nezaket ne gezer!"

    Hüsn-i nazar: Kibarlık, nezaket.

    5- MOLLA CAMİ ve BİR ŞAİR RÜYASI

    Kendini şair zanneden biri, Molla Cami'ye gelip:

    Dün gece Hızır (a.s.) rüyamda ağzının tükürüğünden bir parça benim ağzıma verdi, demiş.

    Bu sözüyle kendisinin çok büyük bir şair olduğunu anlatmak isteyen kişiye, Molla Cami şöyle demiş:

    Hayır! Öyle değil, aslında Hızır (a.s.) senin yüzüne tükürmek istemiş; ama o esnada senin ağzın açık olduğu için tükürük yüzüne geleceğine ağzına girmiş...

    6- HARUN REŞİD ve SANATÇININ İHSANI

    Bir gün Halife Harun Reşid'in huzurunda devrin musikişinaslarından olan İbrahim Musuli Efendi yeni bestelediği bir güfteyi okur.

    Okunan bu güfte halifenin çok hoşuna gittiği için:

    Çok güzel, der. Allah sana ihsan etsin."

    Bunun üzerine İbrahim Musulî Efendi, şöyle der:

    Allah'ın bize ihsanı sizin vasıtanızladır efendim."

    Bu söz halifenin çok hoşuna gider ve üzerine düşeni yerine getirir.

    7- HOVARDA ŞAİR ve KANUNİ

    Kanunî Sultan Süleyman bir gün şehri gezerken birçok şair gibi sevgilisine her şiirinde ayrı beldeleri hibe eden bir şairi son derece pejmürde bir kılıkla görünce hafifçe gülümser ve ona şöyle der:

    "Eee, sevgilinin bir benine Semerkant ile Buhara’yı verecek kadar hovardalık edenin sonu işte budur…

    Ben bir beldeyi alıncaya kadar bin bir zorluk çekiyorum. Sen ise her mısraında beşini onunu kolayca harcıyorsun."

    8- ŞAİR ÇAKERİ, BAYEZİD ve AK SAKALLAR

    Şairliği ile de meşhur olan Çâkeri, Sultan Bayezid'in sancak beylerinden biridir. Çâkeri, geçirdiği bir hastalık nedeniyle sakalı ak olmuştu. O da bu duruma üzülüp sakalını boyarmış. Günün birinde Sultan Bayezid böyle yapmasının sebebini öğrenmek için sorduğunda Çâkeri, şöyle yapmış açıklamasını:

    Devletli Padişahım, muhakkak ki ben yaşımı biliyorum; ama sakalım yalan söylüyor. Bu yüzden ben de sakalıma kara çalmakla ondan intikam alıyorum.

    9- NAMIK KEMAL ve DEVLET ADAMLARI

    Namık Kemal, hayatı boyunca sadece dokuz ay okul yüzü görmüş. Okula devam ederken dedesi Abdüllatif Paşa’nın konağında kalır. Konağının hemen yakınındaki Valide Mektebi’nin, bilge ve şiir yazan öğretmeni Şakir Efendi görgüsü, bilgisi ve şaşırtıcı belleğiyle dikkatini çeken Kemal’e özel bir ilgi gösterir. Kemal de öğretmenine bağlanır, derslere sarılır. 

    Bir gün, bir tören dolayısıyla, Padişah Abdülmecid’in okulu ziyaret edeceği öğrenilir. Şakir Efendi elinde, içinde 70 beyitlik bir kasidenin yazılı olduğu bir defterle, Kemal’e:

    Oğlum, sana şimdi uzun bir kaside okuyacağım, dikkatle dinle. Sonra bunu ezberlemen için sana vereceğim, ezberleyecek ve padişah okula geldiğinde huzurunda okuyacaksın, der. 

    70 beyitlik kasideyi ağır ağır okuyarak tamamlayan Şakir Efendi, elindeki defteri Kemal’e uzatarak:

    Al bakalım, adamakıllı ezberle, der. Kemal kendisine uzatılan defteri almak yerine:

    Hacet yok hoca efendi, siz söylerken ben ezberledim, isterseniz okuyayım, der. Hoca efendinin hayret dolu bakışları arasında kasideyi baştan sona okur, sonra da:

    Ezberimde ama padişahın karşısında okuyamam, der. Hoca Efendi, şaşkınlıkla:

    Neden oğlum? diye sorunca, cevabı şöyle olur:

    Çünkü kalabalık ve padişah karşısında sıkılırım, utanırım.

    Gözlerini Kemal’in gözlerine diken Şakir Efendi, son derece inandırıcı bir sesle:

    Ne, utanıyor musun? Oğlum, onların hepsi mezar taşı, mezar taşı… Hiç mezar taşlarından utanılır mı?"

    Hocasına çok inanan Kemal’in kendine güveni gelir ve gerçekten de Sultan Abdülmecid’in önünde 70 beyitlik kasideyi hiç takılmadan okur.

    Bu anısını sık sık anlatan Namık Kemal, sözlerini şöyle tamamlar:

    Sonra da... Bütün ömrümde gördüğüm padişahlara, vezirlere filan bir mezar taşından fazla önem vermedim.

    10- ALİ PAŞA ve NAMIK KEMAL

    Fuat Paşa gibi, devrin en tanınmış devlet adamlarından biri de Âli Paşa (Mehmet Emin Âli

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1