You are on page 1of 6

Kültür

Resul KESENCELİ

ASYA’NIN
KUBBELERİ
46 Şubat 2009
A sya’nın kubbeleri deyince ilk
önce aklımıza turkuaz çini-
li Buhara şehri geliyor. Öz-
bekistan sınırları içinde bulunan tarihi şehir,
Zerefşan Irmağının aşağı havzasındaki büyük va-
hada yer alır. Denizden yüksekliği 220 metredir.
Savaşından sonra putperest olan Karahıtayların
idaresine geçti. Bundan sonra Buhara’da Sadr
ünvanlı hükümdarların nüfuzu devam etti. Ha-
rezmşah Alaeddin Muhammed Tekiş bin İlars-
lan 1182’de Buhara’ya bir sefer düzenledi. 1207
senesinde Karahıtaylar Devletine son vererek
Kara ikliminin tesirinde olup kışlar soğuk, yaz- Buhara’yı hâkimiyeti altına aldı. Harezmşahlar
lar ise çok sıcak geçer. Eskiden beri idari bir böl- döneminde Buhara mamur hale getirildi. Şeh-
ge olan Buhara’nın merkezi Numicker (Bumic- rin çeşitli yerlerine medreseler, kütüphaneler ve
kes) idi. Horasan Valisi Said bin Osman bin Affan camiler yapıldı, şehrin kalesi tamir ettirildi. Ha-
Buhara’yı İslâm hâkimiyetine aldı. Ancak bura- rezmşahların otoritesi bir müddet daha devam
daki İslâm hâkimiyeti devamlı olamadı. Şehir za- etti. Moğol hükümdarı Cengiz Han 1220 sene-
man zaman Müslümanların kontrolünden çıktı. sinde Buhara’yı kuşattı. Üç gün müddetle yaptığı
Emevilerin Horasan valisi Kuteybe bin Müslim şiddetli hücumlar neticesinde kaleyi almak müm-
706-709 yılları arasında düzenlediği seferler ne- kün olmadı. Bu sırada kale savunmasını lüzum-
ticesinde Buhara’yı tamamen fethetti. Kuteybe suz sayan vali ve bazı komutanlar hücuma karar
bin Müslim burada İslâmiyetin yayılması için ge- verdiler. Kuşatmanın üçüncü günü ani bir taar-
celi gündüzlü çalıştı. Birçok mescid yaptırdı. 712 ruzla Moğol çemberini yarıp çıktılar. Fakat Cey-
senesinde kale içinde bulunan puthanenin yerine hun Nehri kıyısına varmadan Moğol süvarileri
büyük bir cami yaptırdı. Tuğşade Bey Buhara Va- tarafından imha edildiler. Ertesi gün şehrin et-
lisi tayin edildi. rafındaki sahra güneş ışıkları altında kan ile dol-
muş büyük bir gölü andırıyordu. Bu durum karşı-
Arslan Han devrinde Buhara en sakin ve hu- sında Buhara ahalisi aman dilemek üzere Cengiz
zurlu dönemlerini yaşadı. Bu hükümdar, Cuma Hana Kadı Bedrüddin’i elçi gönderdi. Yapılan
Camiini ve iki yeni saray inşa ettirdi. Buhara, görüşmeler sonucunda halka dokunulmayaca-
İslâm orduları tarafından fethedildikten sonra ilk ğı vadiyle Moğol ordusu 1220 senesi Şubat ayı-
defa 9 Eylül 1141 tarihinde meydana gelen Katvan nın on birinde Buhara’ya girdi. Bir kısım Türk-

47
menler teslim olmayı kabul etmeyerek iç kaleye rulan Astırhanlar (Estarhanlar) ve Mangıthanlar
çekildiler. Verdiği sözde durmayan Cengiz, şeh- döneminde de devam ettirdi. Astırhanlar hanlık-
rin yağmalanmasını ve ateşe verilmesini emretti. ları, Ruslar tarafından işgal edilince, reislerinden
Binaların çoğu ahşap olduğu için birkaç gün için- Yar Muhammed ile oğlu Can, Buhara’ya sığındı-
de Cuma Mescidi ile tuğladan yapılmış bazı bina- lar. İskender’in kızı ile evli olan Can’ın oğlu Baki
ların dışında şehrin tamamı yandı. İç kaleye çe- Muhammed, on altıncı yüzyılın sonlarında Cano-
kilen Türkmenler şehri kahramanca savundular. ğulları sülalesini kurdu. Abdülaziz devri, Buhara
Her saldırılarında Moğollara büyük kayıplar ver- Hanlığının son parlak devri oldu. Daha sonrala-
dirdiler. Kum tanesi gibi kalabalık olan Moğol sü- rı zayıflayan Buhara Hanlığı, 1740 yılında Nadir
rüsü karşısında iç kale de fazla dayanamadı. Şah tarafından yıkıldı.

Buhara, yanıp yıkılmış, kale ve surları yerle Orta Asya, özellikle Özbekistan dünya kül-
bir edilmiş, halkı darmadağın olmuş ve bir enkaz türünün eski ocaklarından birisidir. Burada
yığını haline gelmişti. Bu hadiseleri, Horasan’a IX-X.yüzyıllarında sanat ve ticaret gelişmiş-
kaçan bir Buharalı kısaca; “Moğollar yıktılar, tir. Şehirler genişleyip, köşklerin yanı sıra tica-
yaktılar, öldürdüler ve gittiler.” diyerek veciz bir ret tezgâhları, kervansaraylar kurulmuştur. Mi-
şekilde dile getirmiştir. Cengiz’in yerine geçen marlığın güzel başarıları ve örnekleri, özellikle
Ögeday, Buhara’yı tekrar mamur hale getirdi. Bu mescit ve medreselerin yapımındagörülmekte-
devirde Buhara’da meydana gelen en önemli olay dir. O dönemlerde ülkeye gelen sanatçılar ve
Şah-ı Behaeddin Nakşibend tarafından kurulan ilim adamlarının şehirleri tanımlarken esas bi-
Nakşibendiyye tarikatının ortaya çıkmasıdır. Bu- nalar olarak mescit ve medreseleri dile getirme-
hara ve civarında insanlara İslâmiyetin emir ve si bundandır. Mescit binaları yanında minare,
yasaklarını anlatan Şah-ı Nakşibend Behaeddin hücre, âlim ve evliyaların türbeleri çok muhte-
Buhari’nin talebelerinden Hace Muhammed Pa- şemdir.
risa, Buhara’da çok etkili oldu. Bu devirde yeti-
şen Uluğ Bey de Buhara şehrinin merkezinde bir IX. yüzyıla kadar çamur ve pişmemiş tuğla-
medrese yaptırdı. 1500 senesinde Buhara’yı bu dan yapılan binalar yerine yüksek kaliteli evle-
sefer Özbekler ele geçirdi. Özbeklerden Muham- re olan talep arttı. Şehir kurma çalışmalarında
med Şeybek, Şeybaniler Hanedanına Buhara’yı binaların görkemliliği ve ömrünü uzatmaya ya-
payitaht yaptı. Buhara, Şeybanilerden Ubeydul- rayan pişmiş tuğla kullanılmaya başladı. Halk
lah bin Mahmud ile Abdullah bin İskender Han arasında şimdiye kadar Müslüman tuğla adıyla
zamanında, siyasî ve manevî hayatın merkezi du- tanınan bu inşaat malzemesi sarı çamurdan ha-
rumuna geldi. Şehir bu durumunu bölgede ku- zırlanarak özel kaplarda pişiriliyordu.Yeni mi-

48 Şubat 2009
mari üslupta inşa edilen en ender ve eski anıt dana gelmiştir. Ülkenin güzelliklerinden biri
şüphesiz ki Buhara’da ki İsmail Samani Tür- de turistlerin zevkle seyrettikleri Buhara’daki
besidir (IX-X. yüzyıllar). Türbe doğru dörtgen Mescid-i Kelan camisidir. Cami XII. yüzyılda
şeklinde pişmiş tuğladan yapılmış, duvarları bina edilmiş olup XVI. yüzyılda yeniden inşa
üzerine kubbe kurulmuştur. Son beş asır süre- edilerek bugünkü durumuna getirilmiştir. XII.
since Maveraunnehir’de aynen bu üslup kulla- yüzyıla ait mimari külliyenin bugün sadece
nılmıştır. Bina projesinin mükemmel bir şekilde 1127 yılında yaptırılan ve yüksekliği 76 metre
planlanması ona bin yıl korunma imkânını sağ- olan Minare-i Kelan (Yüksek minare) kalmış-
lamıştır. Binada her şey uygun, kabartma tuğla- tır. Minarenin duvar yapısı gerçek sanat ese-
lar o kadar maharetle kurulmuş ki sonuçta bina ri örneğidir. Minare-i Kelan’dan okunan ezan
cazip bir biçim almıştır. İsmail Samani türbe- sesi bütün Buhara’ya duyulurdu. Minarenin et-
sinin Özbekistan Cumhuriyeti topraklarındaki rafı genişçe bahçe ve üstü kubbeyle kapatılmış-
tarihî anıtlar arasında Unesco’nun bütün dün- tır. Burada namaz kılmışlardır. Öyle ki okunan
ya medeniyeti mirası listesine dâhil etmesi bo- ezanlar tüm step bozkırlarında duyulmuş gö-
şuna değildir. nülleri mutmain kılmıştır.

XI-XII. yüzyıllarda pişmiş tuğladan binalar


yapma mahareti yüksek seviyeye ulaştı. Bina-
ları genelde sekizgenli olarak ön tarafı yukarıya
kaldırılmış ve haşmetli kubbelerle kapatma ge-
lenek haline geldi. Tuğlaları kâh kabartma, kâh
oyuk, kâh dik, kâh düz şekilde sırayla koyma
usulleri ortak olmasına rağmen her şehir ve vi-
layette kendine özgü usuller gelişti.

Büyük İpek Yolu üzerinde yerleşmiş olan


Buhara’nın şu andaki durumuna bakarak da bu-
ranın eski mimarlığının seviyesi hakkında iz-
lenim elde edilebilir. Örneğin, XII. yüzyıla ait
Mağaki Attari mescidinin güzellikte eşsiz bir
parçası muhafaza edilmiştir. Binanın yapımın-
da mevcut olan tüm süsleme usulleri, bu cümle-
den olmak üzere küçücük tuğlaları nakışlı ola-
rak koyma, çiçek nakışlı çanaktan faydalanma
ve oyma işleri ve alçı usullerinden genişçe ya-
rarlanılmıştır. Ustaların mahareti ve süsleme
sanatı uygunlaşarak kendine özgü eserler mey-

49
Tirmiz şehri yakınındaki Carkorgan minare- ze kadar kendi cazibesi ve güzelliğini koruyan
si (1108 ) de kendine özgü üsluba sahiptir. Yu- abideler ulaşmıştır. Buhara ve Semerkant’taki
karı kısmı Kur’an-ı Kerim ayetleriyle süslenmiş Uluğbey medreseleri, Şah-ı Zinde külliyesine
olup, yazılar sanki bir kuşak halindedir. On altı giren mimari inşaatlar, Şehrisebzdeki Kökgüm-
sütun minarenin temelini oluşturmaktadır. Mi- baz mescidi bunların içindedir. XVI. yüzyıl-
narenin en yüksek kısmı bozulmuş, ancak ko- da gelişmiş şehirlerden biri de Taşkent’tir. Bu
runan kısmının parçaları da bu abidenin ilk ca- dönemde XV. yüzyılın ikinci yarısında kurul-
zibesi hususunda tasavvur verebilir. Orta Asya maya başlayan Şeyh Havendi Tahur ve Yunus-
mimari sanatında Amir Timur ve Timuriler dö- han türbelerinin yapımı tamamlandı. Barakhan
nemi ayrı, özel bir dönemi oluşturmaktadır. medresesi ve Şeyh Ebu Bekir Muhammed Kef-
XIV. yüzyılın son yıllarında merkezleşmiş sal- fali Şaşi Türbesi inşa edildi. XVI. yüzyıl mi-
tanat kuran Amir Timur Semerkant’ı kendisine marisinde geçmiş dönemlerin geleneklerinden
başkent olarak seçti ve şehri yeryüzünün cev- geniş anlamda istifade edilmiştir. 1514 yılında
herine dönüştürmeye çalıştı. Bibi Hanım mesci- Buhara’da kurulan Mescid-i Kelan’ın yüksek
di, Şah-ı Zinde Külliyesi, Gür-i Amir türbeleri seviye ve maharetle süslenmesi fikrimizi kanıt-
külliyesi Amir Timur’un devleti yönettiği döne- lar. XVIII. yüzyılın sonlarında yeniden yapılan
me ait en tanınmış ve görkemli abidelerdendir. ve genişletilen Cuma mescidi dört taraftan tuğ-
Şah-ı Zinde külliyesindeki en eski abideler Pey- ladan örülmüş duvarlarla çevrili olup, 227 sü-
gamberimizin (s.a.v) amcazadelerine ait Kusam tunun kaldırdığı eyvandan ibarettir. Uzmanla-
b. Abbas ve Hace Ahmet türbeleri olup sırlan- rın tespitine göre, 24 sütun X-XII. yüzyıllara ait
mış seramik parçalarla kaplıdır, güzellikte eşsiz olup, Hive’ye özgü ağaç oymacılığı gelenek-
ön kısımdan içeri girilir. Şehrisebzde yapılan lerine göre yapılmıştır. Allakulihan medresesi,
heybetli Aksaray ve Semerkant’ta o dönem için (1835) döneminin Hive’deki eğitim ocakların-
en büyük cami kabul edilen Bibi Hanım Camisi dan biri olmuştur. Medresenin ön kısmı, giriş
benzersiz inşaatlardandır. Maalesef,
bu iki güzelim binaların günümüze
kadar sadece bazı parçaları korun-
muştur.

Timurîlerin damgasını bastığı ve


Orta Asya’nın sanat değerini göste-
ren XV. yüzyıldan bizim dönemimi-

50 Şubat 2009
ve bahçeyi çevreleyen duvarların bazı kısım-
ları Hive mimarlık geleneklerini kendinde bu-
lundurmaktadır. Bağımsızlık yıllarında İslâm
kültürüyle ilgili dünyaca ün yapmış mimarî
anıtlarımızdan Buhara’daki Mescidi Kelan ve
Minarei Kelan, medreseler, Hace Bahauddin
ziyaret yeri, Semerkanttaki Registan meyda-
nı, Şahı Zinde külliyesi, Gür-i Amir, Taşkent-
teki Kökeldaş medresesi, Zengiata ziyaret yeri
gibi birçok abideler tamamen tamir edilmiş,
Kermene şehrindeki Kasım Şeyh Azizan tür-
besi, Semerkant’taki İmam el-Buhari külliye-
si, İmam el-Maturudi mezarlığı, Margilan’daki
Burhaniddin el-Marginani anıtı ve başka ziyaret
yerleri yeniden inşa edilmiştir. Gerçekten hari-
ka sanat eserleriyle dolu olan bu yerler mutla-
ka görülmeli, tarihin derinliklerindeki izler an-
lamaya çalışılmalıdır.

51

You might also like