You are on page 1of 195

Orhan Pamuk _ Kara Kitap BRNC KISIM BRNC BLM GALP RYA'YI LK GRDNDE Epigraf kullanmayn, nk vaznn iindeki

esrar ldrr! Adli Byle lecckse, ldr o zaman sen de esrar, esrar satan yalanc peygamberi ldr! Bahti Yatan bandan ucuna kadar uzanan mavi damal yorgann engebeleri, glgeli vadileri ve mavi yumuak tepeleriyle rtl tatl ve lk karanlkta Rya yzkoyun uzanm uyuyordu. Dardan k sabahnn ilk sesleri geliyordu: Tek tk geen arabalar ve eski otobsler, poaacyla ibirlii eden salepinin kaldrma konup kalkan gmleri ve dolmu durann denekisinin dd. Odada, lacivert perdelerin soldurduu kuruni bir k vard. Uyku mahmurluuyla Galip, karsnn mavi yorgandan dar uzanan bana bakt: Rya'nn enesi yastn kutyne gmlmt. Alnnn eiminde, o srada aklnn iinde olup biten harika eyleri insana korkuyla merak ettiren gerek d bir yan vard. "Hafza," diye yazmt bir ke yazsnda Cell, "bir bahedir." "Rya'nn baheleri, Rya'nn baheleri..." diye dnmt o zamanlar Galip, "dnme, dnme, kskanrsn!" Ama Galip karsnn alnna bakarak dnd. Uykunun huzuruna gmlm Rya'nn kaplar kapal bahesinin stleri, akasyalar, amal glleri ve gnei altnda gezinmek isterdi imdi. Orada karlaaca suratlardan utanla korkarak: Sen de mi buradaydn, merhaba! Bilip bekledii tatsz anlar kadar, beklemedii erkek glgelerini de merak ve acyla grerek: Afedersiniz kardeim, siz karmla nerede rastlam ya da tanmtnz? yl nce sizin evinizde, Aladdhrin dkknndan ald yabanc bir moda dergisinin iinde, birlikte gittiiniz ortaokul binasnda, elele tututuunuz sinemann giriinde... Hayr, belki de Rya'nn hafzas bu kadar kalabalk ve acmasz deildi; belki de hafzann karanlk bahesinin, gne den tek kesinde, imdi Rya'yla Galip bir sandal gezintisine kmlard. Rya'lar stanbul'a tandktan alt ay sonra, ikisi birlikte, Galip'le Rya kabakulak olmulard. O zamanlar, bazan Galip'in annesi bazan Rya'nn gzel annesi Suzan yenge, bazan ikisi birden Galiple R-ya'y ellerinden tutup, parke yollarda titreyen otobslerle Bebek'e ya da Tarabya'ya sandal gezintisine karrlard. O yllarda mikroplar nlyd, ilalar deil: Boaz'in temiz havasnn ocuklarn kabakulana iyi geleceine inanlrd. Sabahlar deniz durgun olurdu, sandal beyaz, ayn kayk hep dostane. Anneler ve yengeler sandaln kna otururlard, srt inip kalkan sandalcnn arkasna gizlenen Rya'yla Galip sandaln burnuna, yanyana. Sandaldan denize uzanan ve birbirine benzeyen ayaklarnn ve ince bileklerinin altndan ar ar deniz akard; yosunlar, yedi renkli mazot lekeleri, kk ve yar saydam akltalar ve stnde Cell'in yazs var m diye baktklar okunakl gazete paralar. Galip, Rya'yi ilk grdnde, kabakulak olmadan alt ay nce, yemek masasnn zerine yerletirilen tabureye oturmu, berbere salarn kestiriyordu. O zamanlar, uzun boylu Douglas bykl berber, haftann be gn eve gelir, Dedeyi tra ederdi. Bu, Arabn ve Aladdin'in dkknnn nnde kahve kuyruklarnn uzad, naylon oraplarn kaaklarca satld, stanbul'daki 56 model Chevrolet'lerin gittike oald, Galip'in ilkokula balad ve Milliyet gazetesinin ikinci sayfasnda haftada be kere Selim Kamaz adyla yazan Cell'in yazlarn dikkatle okuduu zamand, ama okuma yazmay rendii zaman deil; nk okuma yazmay iki yl nce Babaanne retmiti: Yemek masasnn kesine otururlard; Babaanne, en byk sihiri, harflerin birbirine nasl vurulacan hrltl sesiyle duyurduktan sonra, aznn kenarndan eksik etmedii Bafra sigarasnn dumann fler, dumandan torunun gzleri sulanr, alfabenin iindeki olaanst byklkteki at da mavileip canlanrd. Altnda at olduu yazan iri at, topal sucunun ve hrsz eskicinin arabalarnn kemikli atlarndan bykt. Galip o zamanlar bu salkl alfabe atnm zerine, resmin zerine dkld zaman onu canlandran sihirli eczadan dkmeyi dnyordu, ama sonralar, ilkokula ikinci snftan balamasna izin vermedikleri iin, bir de okulda, ayn atl alfabeyle okuma yazma renirken bu isteini sama bulacakt. 10 O zamanlar Dede, nar rengi ienin iindeki o sihirli sz verdii gibi sokaktan getirebilseydi, Galip svy Birinci I Sava'nn zeplinleri, toplan ve amurlu lleriyle dolu eski ve tozlu

'Illustration' mecmualarnn, Melih Amcann Paris'ten ve Fas'tan yollad kartpostallarn ve Vasf in Dnya gazetesinden resmini kestii yavrusunu emziren orangutann ve CelFin gazetelerden kestii tuhaf insan yzlerinin zerine dkmek isterdi. Ama artk Dede sokaa da kmyordu, berbere gitmek iin bile; btn gn evdeydi. Gene de, sokaa kp dkkna gittii gnlerdeki gibi giyinirdi: Pazarlar uzayan sakal gibi kuruni renkli, geni yakal, eski bir ngiliz ceketi, dklen pantolon, kol dmeleri ve Babann dedii gibi, kaytan bir memur gravat. Anne "gravat" demez, "kravat" derdi: Eskiden Annenin ailesi daha zengin olduu iin. Sonra, Anneyle Baba, Dededen her geen gn bir tanesi daha yklan boyas dklm eski ahap evlerden szeder gibi szederlerdi; biraz sonra dedeyi unutup sesleri birbirlerine doru ykselmeye balarsa Galip'e dnerlerdi: "k yukar git oyna sen haydi." "Asansrle mi kaym?" "Tek bana asansre binmesin!" "Tek bana asansre binme!" "Vasfla oynayaym m?" "Hayr, kzyor!" Aslnda kzmazd. Vasf sar ve dilsizdi, ama benim yerlerde srnrken 'gizli geit' oynadm ve yataklarn altndan geerek, maarann ucuna, apartman karanlnn dibine ular gibi ve dman siperlerine kazd bir tnelde kedi sessizliiyle ilerleyen bir asker gibi ulatm ve kendisiyle alay etmediimi anlard, ama sonra gelen Rya hari, tekiler bilmezdi bunu. Bazan Vasfla birlikte uzun uzun pencerelerden dar tramvay yoluna bakardk. Beton apartmann beton cumbasnn bir penceresi dnyann bir ucu olan Camiye, bir penceresi de teki ucu olan kz lisesine bakyordu; arada karakol, iri kestane aac, ke ve Aladdin'in vzr vzr ileyen dkkn vard. Dkkna girip kanlar seyrederken, gelip geen arabalar birbirimize gsterirken Vasf birden heyecanlanp ryasnda eytanla bouur gibi hrltl korkun bir ses karnca, ben bo bulunur korkardm. O zaman, az arkamzda, Babaanneyle karlkl iki baca gibi sigara tttrp radyoyu dinleyerek tek baca ksa koltuunda oturan Dede, "Vasf gene Galip'i korkuttu," derdi, kendisini dinlemeyen Babaanneye ve meraktan ok alkanlkla sorard: "Ka araba saydnz bakaym?" Ama Dodge, 11 Packard, DeSoto ve yeni Chevrolet'lerin saysna ilikin verdiim bilgileri dinlemezlerdi bile. Babaanneyle Dede, sabahtan akama kadar ak duran ve Trk kpeklerine benzemeyen bol tyl ve huzurlu bir kpek biblosunun zerinde uyuduu radyodaki alaturka ve alafranga mzii, haberleri ve banka, kolonya ve milli piyango reklamlarn dinlerlerken srekli konuurlard. ou zaman, hi dinmedii iin altklar bir di arsndan sz eder gibi ellerindeki sigaralardan ikayet ederlerdi, hl brakamadklar iin suu birbirlerine atarak, biri boulur gibi ksrmeye balarsa, teki, nce zafer ve neeyle, sonra endie ve fkeyle hakl olduunu iln ederek! Ama birazdan, birinden biri iyice sinirlenirdi: "Bir sigaram var zaten, ilime allahakma!" Sonra, gazeteden okuduu eyi eklerdi: "Sinirlere iyi geliyormu!" Belki o zaman, biraz susarlard, ama koridordaki duvar saatinin tiktaklarnn duyulduu bu sessizlikler ok srmezdi. Ellerine yeniden .aldklar gazeteleri hrdatrlarken ve leden sonra bezik oynarlarken konuurlard ve apartmandakiler akam yemeine ve birlikte radyo dinlemeye geldikleri zamanlar da ve gazetede Cell'in ke yazsn okuduktan sonra da: "Yazsnn altna kendi imzasn atmasna izin verselerdi," derdi Dede, "belki akln bana toplard." "Koca adam," diye i ekerdi Babaanne ve her zaman sorduu u soruyu ilk defa soruyormu gibi yznde ilen bir merak ifadesi, sorard: "Yazsnn altna kendi adn koymasna izin vermedikleri iin mi yle kt yazyor, yoksa yle kt yazd iin mi yazsnn altna kendi adn koymasna izin vermiyorlar?" "Hi olmazsa," derdi Dede, ikisinden birinin zaman zaman sarld teselliye sarlarak, "altna imzasn atmasna izin vermedikleri iin bizi rezil ettiini pek az kimse anlyor." "Kimse anlamyor," derdi o zaman Babaanne, Galip'in pek de iten olmadn anlayabilecei bir edayla. "O yazlarnda bizden szettiini kim sylyor ki?" O zaman, sonralar Cell'in her hafta okuyucularndan yzlerce mektup ald gnlerde, baz iddialara gre ha-ylgc kuruduu iin, baz iddialara gre ise kadnlardan ve politika yapmaktan vakit bulamad iin, baz iddialara greyse de, basit bir tembellikten birazck deitirip bu sefer kendi tantanal adyla yeniden yaymlayaca o yazlardan birine, daha nceden yzlerce kere tekrarlad bir cmleyi bkknlk ve belli belirsiz bir 12 sahtelik duygusuyla tekrarlayan ikinci snf tiyatro oyuncusu gibi deinerek, "Apartman yazsnda bizim apartmandan szettiini kim bilmiyor ki allahakma!" derdi Dede ve Babaanne de susard.

O zamanlar Dede, sonralar daha sk grecei o ryadan yeni yeni szetmeye balamt. Btn gn birbirlerine tekrarladklar hikyeler gibi, Dedenin zaman zaman gzleri parlayarak anlatt ryas maviydi; lacivert bir yamur ryada hi durmadan yad iin Dedenin salar ve sakallar srekli uzuyordu. Babaanne, ryann hikyesini sabrla dinledikten sonra, "Berber birazdan gelir," derdi, ama Dede berberden szedilirken sevinmezdi. "ok konuuyor, ok soruyor!" Mavi ryann ve berberin sznden sonra, Galip, Dedenin bir iki kere, zayflayan bir nefesle yle dediini de iitmiti: "Baka bir yerde, baka bir tane yaptracaktk. Uursuz* kt bu apartman." ok sonralar, kat kat sattklar ehrikalp Apartmanndan bir bakasna tandktan ve binaya, evredeki benzeri baka binalara olduu gibi, kk konfeksiyoncular, gizli gizli krtaj yapan kadn doktorlar ve sigortac yazhaneleri yerletikten sonra, Aladdin'in dkknnn nnden her geiinde Galip, apartmann irkin ve karanlk yzne bakarak Dede'nin bu sz neden sylemi olabileceini merak etmiti. nce Avrupa ve Afrika'dan, sonra da zmir'den stanbul'a ve apartmana dnmesi yllar alan Melih Amcay berberin her trata, meraktan ok az alkanlyla Dedeye sorduunu, (Efendim, byk olan Afrika'dan ne zaman dnyor?) ve Dedenin de, bu sorudan ve konudan holanmadn bildii iin Galip, Dedenin aklndaki uursuzluun en byk ve en tuhaf olunun eski kars ve ilk olunu bir gn brakarak yurtdna gidii ve yeni kars ve yeni kzyla (Rya) dn ile ilgili olduunu daha o zamanlardan sezerdi. Apartman yaptrmaya baladklarnda Melih Amca buraday-m daha, Cell'in Galip'e yllar sonra anlatt gibi, ekerci Hac Bekir'in dkkn ve lokumlaryla rekabet edemedii iin ve Baba-anne'nin kaynatt ayva, incir ve vine reellerini raflarna dizdikleri kavanozlarda satabileceklerini bildikleri iin, nce pastaneye, daha sonra lokantaya evirdikleri Sirkeci'deki ekerci dkknndan ve Karaky'deki 'Beyaz Eczane' den gelen babas ve kardeleriyle bulumak iin, o zamanlar daha otuzuna basmam olan Me13 lih Amca da, iinde avukatlktan ok kavga ettii ve eski dava dosyalarnn sayfalarna kurun kalemle gemi ve ssz ada resimleri izdii yazhanesinden akamstleri kp, Nianta' ndaki inaat yerine gelir, ceket ve kravatn karp, kollarn svayp paydos saatine doru geveyen inaat iilerini kztrmak iin ie giriir-mi. Avrupa usul ekercilii renmek, kestane ekerini paketleyecek yaldzl kt sipari etmek, Franszlarla birlikte renkli ve balonlu bir banyo sabunu imalthanesi amak ve Avrupa ve Amerika'da, o sralarda bir salgna yakalanm gibi ardarda ifls eden fabrikalarn makinelerini ve Hle Hala iin kuyruklu bir piyanoyu ucuza kapatmak ve sar Vasf iyi bir kulak ve beyin doktoruna gstermek iin birisinin Fransa ve Almanya'ya gitmesi gerektiini Melih Amca bu sralarda sylemeye balam. ki yl sonra, Vasf ile Melih Amca, daha sonralar Galip'in, Babaannenin kutularnn birinde gl suyu kokan fotorafn grd ve Cell'in sekiz yl sonra Vasf in gazete kesikleri iinde Karadeniz'de bir serseri mayna arparak battn okuduu bir Romen vapuruyla (Tristana) Marsilya'ya gittiklerinde, apartman bitmi, ama iine girilmemi-mi daha. Bir yl sonra, Vasf tek bana trenle Sirkeci'ye dndnde hl sar ve dilsizmi "tabii" (bu son kelimeyi, bu konu aldnda, Galip'in yllarca srrn ve nedenini zemedii bir vurguyla Hle Hala sylerdi,) ama kucanda elli yl sonra byk byk byk byk torunlaryla hl arkadalk edecei ve ilk zamanlar bandan hi ayrlamad, kimi zamanlar heyecandan nefesi tkanr gibi, kimi zamanlar da hznle gzlerinden yalar akarak seyredecei Japon balklaryla dolu sk skya tuttuu bir akvaryum varm. O sralarda, Cell ile annesi, sonralar bir Ermeniye satlan nc katta oturuyorlarm, ama Paris sokaklarndaki ticari aratrma gezilerine devam edebilsin diye, Melih Amcaya para yollamak gerektii iin, bir ara sandk odas olarak kullanlan ve daha sonralar yarm bir daireye evrilen o kk ve ierlek at katna kp yerlemiler ki, kendi daireleri kiraya verilsin. Melih Amcann Paris'ten yollad ekerleme ve pasta tarifleriyle sabun ve kolonya formlleri ve bunlar yiyen ve kullanan artist ve balerinlerin resimleriyle dolu mektuplarla, iinden naneli di macunu, kestane ekeri, likrl ikolata rnekleri ve oyuncak itfaiye ve gemici apkas kan paketler seyreklemeye baladnda annesi, Cell'i 14 alp baba evine dnmeyi tasarlyormu. Bu karara varp, Cell'le birlikte apartmandan kp, vakflarda kk bir memurluu olan babasyla annesinin Aksaray'daki ahap evine dnmeye karar verebilmesi iin, dnya sava kmas ve arkasndan, Melih Amcann Bingazi'den onlara

zerinde tuhaf bir cami minaresiyle uan grld bir kartpostal yollamas gerekmi. Arkasnda, memlekete dn yollarnn maynlandm yazan bu kahverengi beyaz kartpostaldan ve savatan ok sonra gittii Fas'tan, baka siyah beyaz kartpostallar da yollam. Bylece, Babaanneyle Dede, Melih Amcann Marake'te tant bir Trk kzyla evlendiini, gelinin Mu-hammed'in soyundan geldiini, yani bir seyyide olduunu, kadnn ok gzel olduunu, sonralar silah tccarlarnn ve casuslarn ayn bar kadnlarna vurulduu bir Amerikan filmine de mekn olan kolonyal otelin elle renklendirilmi resmi zerinde gzken bir karpostaldan renmiler. (ok sonralar, otelin ikinci kat balkonlarnda dalgalanan bayraklarn lkelerini kard yllardan da ok sonralar, bu kartpostala bir daha baktnda, Galip, bir an Cell'in 'Beyolu Haydutlar' hikyelerinde kulland slpla dnerek, Rya'nn 'ilk tohumunun atld' meknn, bu kremal pasta renkli otelin odalarndan biri olduuna karar vermiti.) Bu kartpostaldan alt ay sonra, zmir'den gelen kart ise, Melih Amcann yolladna inanamamlar bir trl; nk Trkiye'ye dnmez artk, diye dnyorlarm; yeni karsyla birlikte Hristiyan olduklar, Kenya'ya giden birtakm misyonere katlp, orada, aslanlarn boynuzlu geyikleri avlad bir vadide Hill ve Ha birletiren bir mezhebin kilisesini kurduklar yolunda dedikodular varm. Gelinin zmir'deki akrabalarn tanyan bir meraklnn getirdii haber ise, Melih Amcann sava srasnda Kuzey Afrika'da evirdii karanlk iler (silah ticareti, bir krala rvet, vs) sonunda milyoner olduu yolundaym, gzellii dillere destan karsnn nazna daya-namad iin, onu mehur etmeye birlikte Hollywood'a gidecek-lermi, gelinin resimleri imdiden Arap-Fransz dergilerinde ya-ymlanyormu vs. Oysa, Melih Amca, apartmanda haftalarca kat kat dolaan ve gerekliinden emin olmak iin kalplndan phelenilen paralar gibi, oras buras trnak ularyla kaznarak hrpalanan kartpostalda, vatan hasretine dayanamayp yataklara dtn, Trkiye'ye dnmeye bylece karar verdiklerini yazyormu. 15 "imdi" iyilermi, zmir'de incir ve ttn tccarl yapan kaynpederinin ilerini yeni ve modern bir mli anlayla ele alyormu. Ksa bir sre sonra, Arap sandan da kark bir yazyla yollad kart ise, belki de ileride btn aileyi sessiz bir savaa srkleyecek hisse sorunlar yznden, her katta baka trl yorumlanm, ama sonralar Galip'in de okuduu gibi, ok da fazla dolambal olmayan bir dille, yaknda stanbul'a dnmek istediini belirtiyormu Melih Amca, bir de, bir kz olduunu, ama adna karar veremediini. Rya'nn adn, Galip, likr takmlarnn sakland bfenin aynasnn kenarna, Babaannenin ilitirdii bu kartpostallardan birinde okumutu ilk. ri aynay ikinci bir ereve gibi saran ve zaman zaman Dedeyi fkelendiren bu kilise, kpr, deniz, kule, gemi, cami, l, piramit, otel, park ve hayvan grntleri arasna Rya'nn zmir'de ekilmi bebeklik ve ocukluk resimleri de ilitirilmiti. O zamanlar Galip, kendi yanda olduu sylenen amcasnn kz (yeni kelime ile kuzin) Rya'dan ok, Rya'nn iinde yatt cibinliin insan hayle aran korkutucu ve uykulu maaras ve siyah beyaz maaray eliyle aralayarak iindeki kzn gsterirken kameraya hznle bakan Seyyide Suzan yengesiyle ilgilenirdi. Rya'nn fotoraflar elden ele dolarken, apartmandaki erkekler kadar kadnlar da, bir an dalgn bir sessizlie gmen eyin bu gzellik olduunu daha sonralar anlamt. O zamanlar, daha ok, Melih Amcalarn stanbul'a ne zaman gelecekleri ve hangi katta kalacaklar konuulurdu. nk bir avukatla yeniden evlenen annesi, her doktorun baka bir adla adlandrd bir hastalktan gen yata lnce, Cell, Aksaray'daki rmcekli evde barnamaz olmu, babaannesinin de sraryla, yeniden apartmana dnm, at katma yerlemiti. Daha sonralar takma adla ilk ke yazlarn yazaca gazete iin futbol malarn izleyerek ike kokusu almaya alyor, Beyolu'nun arka sokaklanndaki bar, pavyon ve kerhane kabadaylarnn esrarengiz ve sanatkrane cinayetlerini ballandrarak anlatyor, kara karelerin saysnn ak kareleri her seferinde getii bulmacalar hazrlyor, gerektiinde, afyonlu arabn sarholuundan aylamad iin tefrikasn aksatan stadn yerine pehlivan tefrikasn srdryor, zaman zaman da 'Elyazsndan Kiiliinizi Okuyoruz', 'Ryalarnz Yorumluyoruz', 'Yznz, Kii16 liginiz', 'Bugnk Burcunuz' (akraba ve tandklarna ve bir iddiaya gre de, sevgililerine zel selmlar yollamaya ilk bu bur kesinde balamt) ve 'ster nan, ster nanma' kelerine yazyor ve artan vakitlerde de bedava girdii sinemalarda grd en son Amerikan filmlerini eletiriyor ve at katnda tek bana yaamaya devam ederse, bu alkanlkla gazetecilikten

kazand parayla evlenebilecei bile syleniyordu. Sonralar, bir sabah, tramvay yolunun yllanm parke talarnn anlamsz bir asfaltla rtlverdii-ni grd zaman, Galip, Dedenin uursuzluk dedii eyin, belki de, apartmandaki bu tuhaf skklkla, yersizlikle ya da buna yakn belirsiz ve korkutucu bir eyle ilgili olduunu da dnmt. Melih Amca, sanki yollad kartlarn ciddiye alnmamasna fkelendiini gstermek iin, gzel kars, gzel kz ve bavul ve sandklaryla bir akam stanbul'a dnp apatmana geliverince, tabii ki, Cell'in yaad atkatna yerlemiti. Okula ge kald o bahar sabahnda Galip, ryasnda okula ge kaldn grd. Kim olduunu karamad mavi sal gzel bir kzla, alfabenin son sayfalarnn okunaca okuldan uzaklaan bir belediye otobsndeydiler. Uyandnda, yalnz kendisinin okula deil, babasnn da ie ge kaldn anlad. zerine gnn bir saatlik gnei vuran ve rts mavi beyaz bir satran tahtasn andran kahvalt masasnda Anne ile Baba, apartman araln ele geiren farelerden ya da hizmeti Esma Hanmn hortlak ve cinlerinden szeder gibi, dn akam at katna yerleenlerden szediyor-lard. Galip, neden okula ge kaldn-ve ge kald iin gitmekten utandn dnmek istemedii gibi, atdakilerin kim olduunu da dnmek istemiyordu. Her eyin her zaman tekrarland Babaanneyle Dedenin katna kt, ama berber, pek de mutlu gzkmeyen Dedeyi tra ederken atdakileri soruyordu. Bfenin aynasna ilitirilmi kartpostallar dalmt, orada burada, yabanc ve tuhaf nesneler vard; sonralar tiryakisi olaca yeni bir koku da. Birden, iinde bir eziklik, korku ve zlem uyand: Kartpostallarn grd yar renkli lkeler nasld acaba? Fotoraflarn grd gzel yenge nasld? Byyp erkek olmak isterdi! Salarn kestireceini syleyince babaannesi pek sevindi, ama berber, gevezelerin ou gibi anlayszd; Galip'i Dedenin koltuuna deil, yemek masasnn stne koyduu tabureye oturttu. stelik, Dede17 den zp balad beyaz rt ok bykt, boynunu boacak gibi skt yetmiyormu gibi, bir kz etei gibi diz kapaklarnn altna kadar da uzanyordu. ok sonra, birbirlerini bu ilk grlerinden Galip'in hesabyla 19 yl, 19 ay, 19 gn sonra evlendikten de ok sonra, baz sabahlar Galip yannda uyuyan karsnn yasta gmlm ban grdnde, Rya'nn zerindeki yorgann mavisiyle, berberin Dededen karp kendisine takt rtnn mavisinin kendisine ayn huzursuzluu verdiini dnm, ama bu konuda karsna bir ey sylememiti; belki de Rya'nn byle belirsiz bir nedenle yorgan klflarm deitirmeyeceini bildii iin. Galip, gazetenin kapnn altndan atlm olacan dnerek ty gibi hafif olmaya alm dikkatli hareketlerle yataktan kalkt, ama ayaklar onu kapya deil helaya gtrd, sonra da mutfaa. aydanlk mutfakta deildi, oturma odasndaysa demlii bulabildi. Bakr kllk azna kadar sigara iz.maritleriyle dolu olduuna gre. Rya yeni bir polisiye roman okuyarak ya da okumayarak sabaha kadar oturmutu. aydanl helada buldu: Yeterli su basnc olmad iin scak su, 'ofben' dedikleri o korkutucu ara yerine, bir ikincisini hl almadklar aydanlkla stlyordu. Sevimeden nce, kimi zaman, Babaanneyle Dede gibi, Babayla Anne gibi uslu uslu ve sabrsz, su strlard. Ama, "Brak u sigaray"yla balayan kavgalarnn birinde nankrlkle sulanan Babaanne, Dedeye, bir sabah olsun yataktan ondan sonra kmadn sylemiti. Vasf seyrediyordu. Galip dinliyor, Babaannenin ne demek islediim dnyordu. Sonralar, Cell bu konuda da bireyler yazmt, ama Babaannenin demek istedii anlamda deil: "Yalnz gnei zerine dourmamak," diye yazmt "ve yalaktan kr karanlkta kalkmak deil, kadnlarn erkeklerden nce yataktan kmalar da bir kyl alkanldr." Babaanneyle Dedenin sabah yataktan kalk alkanlklarm da (yorgann zerindeki sigara klleri, di frasyla ayn bardakla duran takma diler, lm ilnlarna acele acele gz gezdiren alkn baklar) pek deitirmeden okuyucularna duyurduu bu yaznn sonu blmn okuduktan sonra, "Demek biz kylymz!" demiti Babaanne. "Kyl olmann ne demek olduunu anlasn diye sabahlar ona mercimek orbas iirmeliymiiz!" demiti Dede. Galip fincanlar alkalarken, temiz atal bak, tabak ararken ve pastrma kokan buzdolabndan plastik yiyeceklere benzeyen beyaz peynir ve zeytini karrken ve aydanlkla stt suyla tra olurken, Rya'y uyandracak bir grlt yapmay dnyordu, ama kmad o grlt. Demlenmemi ayn iip, bayat ekmek di-limleriyle kekikli zeytinleri masada yerken kapnn altndan alp tabann yanna uzatt mrekkep kokulu gazetenin uykulu kelimelerini okuyup

baka eyler dnd: Akam Cell'e ya da Konak Sinemasna gidebilirlerdi. Cell'in ke yazsna bir gz att, akam sinemadan dndkten sonra okumaya karar verdi, gz okumakta srar ettii iin yaznn bir cmlesini okuduktan sonra, gazeteyi masann zerinde ak brakp kalkt, paltosunu giydi, kacakt, ieri gitti. Elleri paltosunun ttn, bozukluk ve kullanlm biletlerle dolu ceplerinde, bir sre karsn dikkatle, saygyla, sessizce seyretti. Dnp, hafife kapsn ekerek evden kt. Yeni paspaslanm merdivenler slak toz ve kir kokuyordu. Darda Niantarbacalarnn kmr ve mazot dumanyla karartt souk ve amurlu bir hava vard. Azndan kan buhar bulutlarn soua fleye fleye, yerlere dklm p ynlarnn arasndan yryp dolmu durandaki uzun kuyrua girdi. Kar kaldrmda ceketini, yakalarm kaldrarak palto niyetine giyen bir ihtiyar, peynirliyi kymaldan ayrarak satcdan poaasn seiyordu. Galip, birden bir kou kuyruktan frlad, keyi dnp tezghn bir kap iinde kuran gazeteciye parasn verdi, ald Milliyet'i katlayp koltuunun altna sktrd. Bir keresinde, Cell'in alayc bir sesle, gekince bir kadn okuyucusunu taklit ettiini iitmiti: "Ah Cell Bey, ke yazlarnz o kadar ok seviyoruz ki, bazan ben ve Muharrem sabrszlktan gnde iki tane Milliyet alyoruz!" Taklitten sonra, hep birlikte Galip, Rya ve Cell glerlerdi. ok sonra, tp tp balayan pis bir yamurla iyice slandktan, bir iti kakla dolmua bindikten ve slak kuma ve, sigara kokan dolmuta bir sohbetin almayacan anladktan sonra, Galip, gazeteyi gerek bir tiryaki gibi, yalnzca ikinci sayfadaki ke yazsnn okunaca kkle getirinceye kadar zenle ve keyifle katlad, bir an pencereden dar dalgnlkla bakp Cell'in bugnk ke yazsn okumaya balad. 18 19 KNC BLM BOAZ'IN SULARI EKLD ZAMAN "Hibir ey hayat kadar artc olamaz. Yaz hari." bn Zerhani Boaz'n sularnn ekilmekte olduunu fark ettiniz mi? San' myorum. Bayram enliine km ocuklarn keyfi ve heyecanyla birbirimizi ldrdmz bugnlerde hangimiz bir ey okuyup dnyadan haberdar oluyor ki? Ke yazarlarmz bile, dirsekleti-imiz vapur iskelelerinde, kucak kucaa yuvarlandmz otobs sahanlklarnda, harflerin tir tir titredii dolmu koltuklarnda yarm yamalak okuyoruz. Ben haberi bir Fransz jeoloji dergisinde okudum. Karadeniz snyor, Akdeniz souyormu. Bu yzden esneyerek yaylan deniz sahanlklarnn dibindeki muazzam maaralara deniz sular boalmaya, ayn tektonik kprdanmalar sonucu da Cebelitark, anakkale ve stanbul boazlarnn taban yukar kmaya balam. Boaz kysnda konutuumuz son balklardan biri, eskiden demirlemek iin bir minare boyu zincir att sularda imdi teknesinin karaya oturduunu syleyerek sordu: Babakanmz bu konuyla ilgilenmiyor mu hi? Bilmiyorum. Bildiim giderek artan bir hzla ilerledii aklanan bu gelimenin yakn gelecekteki sonulardr. Besbelli, ksa bir zaman sonra, bir zamanlar 'Boaz' dediimiz o cennet yer, kara bir amurla sval kalyon lelerinin, parlak dilerini gsteren hayaletler gibi parlad bir zifiri batakla dnecek. Scak bir yaz sonunda ise, bu batakln, kk bir kasabay sulayan alakgnll bir derenin tabam gibi yer yer kuruyup amurlaacan, hatt binlerce geni borudan elleler gibi grl grl akan lmlarn sulad yamalarda otlarn ve papatyalarn yeereceini tahmin etmek zor deil. Kz Kulesi'nin bir tepenin stnde korkutucu gerek bir kule gibi ykselecei bu derin ve vahi vadide yeni bir hayat balayacak. Ellerinde ceza fileri oradan oraya koan belediye memurlar20 nm baklar arasnda, eskiden 'Boazii' denen bu boluun amurunda kurulmaya balayacak yeni mahallelerden szediyorum: Gecekondulardan, sala, bar, pavyon ve elence yerlerinden, atl : karncal lunaparklardan, kumarhanelerden, camilerden, dervi , tekkeleri ve Marksist fraksiyon yuvalarndan ve kapka plstik atlyeleriyle naylon orap imalthanelerinden... Bu kyametimsi , kargaann iinde irketi Hayriye'den kalma yan yatm gemi lele-riyle gazoz kapa ve deniz anas tarlalar grlecek. Sularn bir anda ekildii son gnde karaya oturmu Amerikan transatlantik-leriyle yosunlu on stunlar arasnda ak azlaryla tarih ncesinden kalma bilinmeyen tanrlara yalvaran Kelt ve Likyal iskeletleri olacak. Midyeyle kapl Bizans hazineleri, gm ve teneke atal baklar ve bin yllk arap flar ve gazoz ieleri ve sivri burunlu kadrga leleri arasnda ykselecek bu medeniyetin

antik ocak ve lambalarn yakacak enerjiyi uskuru bir batakla saplanm khne bir Romen petrol tankerinden alacan da hayl edebiliyorum. Ama asl hazrlkl olmamz gereken ey, btn stanbul'un koyu yeil lm elleleriyle suluyaca bu lanet ukurda, tarih ncesinin yeraltndan fokurdayan zehirli gazlar, kuruyan bataklklar, yunus, kalkan ve kl leleri, ve yeni cennetlerini kefeden fare ordular iersinde kacak yepyeni bir salgn hastaldr. Biliyorum ve uyaryorum: O gn, dikenlitellerle karantinaya alnacak bu hastalkl blgede olup biten felketler hepimizin iine ileyecek. Bir zamanlar, Boaz'n ipek sularn gm gibi ldatan mehtab seyrettiimiz balkonlardan gmlemedikleri iin alelacele yaklan llerden kan mavimsi dumann aydnln seyredeceiz artk. Boaz kylarndaki erguvan ve hanmellerinin bayltc serinliini koklayarak rak itiimiz masalarda ryen llerin genzimizi yakan o kfle kark kekre kokusunun tadn alacaz. Balklarn sra sra dizildii o rhtmlarda Boaz akntlarnn ve bahar kularnn huzur veren arklarn deil, bin yl sren genel aramalarn korkusuyla denize dklm eit eit kllar, hanerleri, paslanm pala ve tabanca ve tfekleri ele geirip lm korkusuyla birbirine girenlerin haykrlar duyulacak. Bir zamanlar deniz kysndaki kylerinde yaayan stanbullular, akam evlerine yorgun argn dnerlerken yosun kokusunu duymak iin otobs pencerelerini fayrap amayacaklar; tam tersi, rm l ve 21 amur kokusu szmasn diye alevlerle aydnlanan aadaki o korkun karanl seyrettikleri belediye otobslerinin pencere kenarlarna gazete ve kuma paralar sktracaklar. Baloncu ve kt helvaclarla birlikte toplatunz ky kahvelerinde, bundan sonra, donanma enliine deil, merakl ocuklarn kurcalayp kendileriyle birlikte havaya uurduklar maynlarn kan krmzs aydnlna bakacaz. Ekmek paralarn, frtnal denizin kumsallara getirip att Bizans mangrlar ve bo konserve kutularn toplamakla kazanan lodosular, bir zamanlar sel sularnn ky kylerindeki ahap evlerden kopartp Boaz'in derinliklerine yd kahve deirmenlerinden, kular yosun tutmu guguklu saatlerden ve midyelerin zrhyla kaplanm kara piyanolardan karacaklar artk. te o gnlerin birinde ben, dikenli teller iinden, bu yeni cehennemin iine kara bir Cadillac' bulmak iin bir geceyars szleceim. Kara Cadillac, bundan otuz yl nce ben, bir acemi muhabirken servenlerini izlediim ve patronu olduu bir batakhanenin giriindeki iki stanbul resmine hayran olduum bir Beyolu haydu-tunun ("gangster" demeye dilim varmyor) caka arabasyd. Arabann stanbul'da birer ei o zamanlarn demiryolu zengini Dade-len ile ttn kral Marufta vard. Son saatlerini bir hafta tefrika ederek hikye ettiimiz ve biz gazetecilerin efsaneletirdii haydu-tumuz bir geceyars polis tarafndan sktrlnca, sevgilisiyle, bir iddiaya gre esrar sarholuundan, bir iddiaya gre de bilerek atn uuruma sren ekiya gibi Aknt Burnu'ndan Cadillac'yla birlikte Boaz'n karanlk sularna umutu. Dalglarn deniz dibi akntsnda gnlerce arayp bulamadklar, gazetelerin ve okuyucularn da ksa bir sre sonra unuttuklar Cadillac' nerede bulacam ben imdiden kestirebiliyorum. Orada, eskiden 'Boaz' demlen yeni vadinin derinliklerinde, iine yengelerin yuva yaptklar yedi yzyllk ayakkab ve izme tekleri ve deve kemikleri ve bilinmeyen sevgiliye yazlm ak mektuplaryla dolu ielerin iaret ettii amurlu bir uurumun aalarnda, elmaslar, kpeler, gazoz kapaklar ve altn bileziklerin par-lad snger ve midye ormanlaryla kapl yamalarn gerisinde bir yerde, rm bir mavna leinin iine alelacele kurulmu eroin laboratuarnn ve kaak sucukularn kestikleri beygir ve eeklerin' kova kova kanyla suladklar istiridye ve deniz minareli kumluun 22 1 az tesinde olacak. Eskiden 'Sahil Yolu' denilen, imdiyse daha ok bir da yoluna benzeyen asfalttan geen arabalarn kornalarn dinleyerek indiim le kokulu bu karanln sessizliinde arabay ararken, ilerin-* de boulduklar uvallardaki iki bklm.durumlarn hl koruyan saray kumpaslarnn ve halarna ve asalarna sarl Ortodoks pa-: pazlannn bileklerine glle bal iskeletlerine rastlayacam. Tophane rhtmndan anakkale'ye asker gnderen Glcemal vapurunu torpillemek isterken, uskuru balk alarna, burnu da yosunlu kayalara arptktan sonra deniz dibine ken ngiliz denizaltsmn soba borusu gibi kullanlan periskobundan kan mavimsi dumanlar grnce, oksijensizlikten az ak kalm ngiliz iskeletlerinin temizlendii ve kadifeyle kapl albay koltuunda in porselenleriy-le akam ayn artk Liverpool tezghlarnda imal edilmi yeni yu-' valarna huzurla alan vatandalarmzn itiini

anlayacam. Karanln iinde, daha tede Kayzer Wilhelm'e bal bir zrhlnn pasl apas olacak; sedeflemi bir televizyon ekran bana gz krpacak. Yamalanm bir Ceneviz hazinesinin artklarn, az amurla tkanm ksa namlulu bir topu, yklp kaybolmu baz devlet ve kavimlerin midyeyle kapl tasvir ve putlaryla burun st duran pirin bir avizenin patlak ampullerini greceim. Gittike aalara inerek, amur ve kayalar iinde yrrken, zincirli kreklerinin banda sabrla oturup yldzlan gzleyen kle iskeletlerini seyredeceim. Yosun aalarndan sarkan gerdanlk. Gzlk ve emsiyelere dikkat etmeyeceim belki, ama inatla hl ayakta dikilen muhteem at iskeletlerine btn silah, zrh ve takm ve taklavatlaryla binen Hal valyelerine bir an dikkat ve korkuyla bakacam. zeri midyelerle kapl sembol ve silahlaryla Hal iskeletlerinin hemen yanbalarnda duran Kara Cadillac' beklediklerini o zaman korkuyla anlayacam. Nereden geldii anlalamayan fosforlu bir kla arada bir belli belirsiz aydnlanan Kara Cadillac'a ar ar, korkuyla, yan-bandaki Hal muhafzlarndan izin alr gibi saygyla yaklaacam. Cadillac'm kapsnn kulplarn zorlayacam ama, batan aa midye ve deniz kestaneleriyle kapl ara bana geit vermeyecek, skm ve yeilimsi pencereleri yerlerinden hi oynamayacak. O zaman, cebimden tkenmez kalemimi karp sapyla camlardan 23 birini kaplayan fstki yeil yosun tabakasn yava yava kazyacam. Geceyars, bu korkun ve byl karanlkta kibritimi yaknca arabann Hal zrhlar gibi hl parlayan gzelim direksiyonunun, nikelajl sayalarnn, ibre ve saatlerinin madeni nda haydutla sevgilisinin bilezikli ince kollaryla ve yzkl parmaklaryla birbirlerine sarlarak n koltukta pen iskeletlerini greceim. Yalnz i ie geen ene kemikleri deil, kafataslar da lmsz bir ple birbirine kaynam olacak. O zaman, kibritimi bir daha yakmadan gerisin geriye ehrin klarna dnerken, felket anlarnda lm karlamann en mutlu yolunun bu olduunu dnerek uzak bir sevgiliye acyla sesleneceim: Canm, gzelim, kederlim, felketler zaman gelip att, gel bana, nerede olursan ol, ister sigara dumanyla dolu bir yazhanede, ister amar kokan bir evin soanl mutfanda, ister dank mavi bir yatak odasnda, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana; yaklaan korkun felketi unutmak iin perdeleri ekili yar karanlk bir odann sessizliinde btn gcmzle birbirimize sarlarak lm beklemenin zaman geldi artk. 24 NC BLM RYA'YA SELM SYLE "Dedem bu toplulua aile adm veriyordu." Rilke Karsnn kendisini terkedecei gnn sabahnda, koltuunun y altnda az nce okuduu gazete, Galip, Babli yokuundaki yazhanesine kan han merdivenlerini trmanrken, yllar nce, R-ya'yla kabakulak olduklar zaman annelerinin onlar gtrd o sandal gezilerinin birinde, Boaz'm derinliklerine drd yeil tkenmez kalemi dnyordu. Ayn gnn gecesinde ise, Rya'-nn kendisini terkederken brakt mektubu incelerken, masann stnde duran ve mektubun yazld yeil tkenmezin, suya den tkenmezin bir ei olduunu hatrlayacakt. Suya den kalemi, Cell, yirmi drt yl nce Galip'e ok sevdiini grnce kullansn diye bir haftalna vermiti. Kaybolduunu renince de, sandaldan denize dt yeri sorup cevabn dinledikten sonra, "Kayp saylmaz!" demiti Cell. "Boaz'm neresine dtn biliyoruz nk." Galip, yazhanesine girerken ayrntlarn yeni okuduu "o felket gn"nde, Cell'in Kara Cadillac'in camndaki fstki yosunlan kazyaca tkenmezin cebinden karaca bir baka tkenmez olmasna at. nk, yllarn, yzyllarn tesinden gelen ayrntlarn bulumas -tpk ngrd o amurlu Boazii vadisinde Olempli Bizans paralaryla, Olimpos Gazozunun kapaklarnn bulumas gibi- Cell'in her frsatta yazlarnda keyifle kulland bir izlekti. Tabii, son grmelerinin birinde ileri srd gibi, hafzas iyice gerilememise, "Hafzann bahesi oraklamaya balaynca," demiti o son akamlarn birinde Cell, "insan elde kalan son aalarn ve gllerin zerine efkatle titrer. Kuruyup gitmesinler diye, sabahtan akama kadar onlar sulayp okuyorum: Hatrlyorum, hatrlyorum ki unutmayaym!" Melih Amca Paris'e gittikten ve Vasf kucanda akvaryumla geri dndkten bir yl sonra, Babayla Dedenin, Melih Amcann Babli'deki avukatlk yazhanesine gidip bir at arabasna ykledik-

25 leri eyalar ve dosyalar Nianta'na karp apartmann atkat-na yerletirdiklerini Galip, Cell'den dinlemiti. Daha sonralar, Melih Amca yeni ve gzel kars ve Rya'yla Magrip'ten dndkten, zmir'deki kaynpederiyle giritii kuru incir iini batrdktan ve ailenin ilerini de batrmasn diye ekerci ve eczac dkknlarna sokulmadktan sonra, yeniden avukatlk yapmaya karar verince, mterilerini etkiler diye bu eyalar yeni yazhanesine tatm. Yllar sonra, gemii alayla ve fkeyle and gecelerin birinde, Cell'in, Galip ile Rya'ya anlattna gre, bu i iin gelen ve buzdolab ve piyano tamak gibi ince ilerde uzmanlaan hamallardan biri, eyalar yirmi iki yl nce atkatma yerletiren ayn ha-malm; yllar onun yalnzca kafasn kabaklarm. Vasfn bir bardak su verip dikkatle seyrettii bu hamaldan yirmi bir yl sonra, Melih Amca, Galip'in babasna gre, mvekki-lerinin dmanlaryla deil, dpedz mvekkilleriyle boutuu iin;,Galip'in annesine gre elden ayaktan kesilip, bunayp kanunlar ve dava tutanaklarn ve itihat ciltlerini lokanta listeleri ve vapur tarifeleriyle kartrd iin; Rya'ya greyse, kzyla yeeni arasnda olacaklar, sevgili babas daha o zamandan kestirdii iin; avukatlk yazhanesini o gnlerde daha damad deil de, yalnzca yeeni olan Galip'e brakmaya raz olmu, yazhaneyle birlikte eski eyalar da Galip'e byle gemiti: Neden nl olduklar kadar, adlar da unutulmu baz Batl hukukularn plak bal portreleriyle, yarm yzyl ncesinin hukuk mektebinin hocalarnn fesli resimleri; davallar ve davaclar ve hkimleri oktan lm dava dosyalar; bir zamanlar, akamlar, zerinde Cell'in alt ve sabahlar annesinin elbise patronu kopye ettii yazhane ve bu yazhanenin kesinde bir iletiim aracndan ok, ar hantal ve uursuz bir sava arac gibi duran iri kara telefon. Telefonun arada bir kendi kendine alan zili, uyarmaktan ok korkuturdu; zift rengindeki ahizesi kk bir halter gibi ard, numaras evrilince Karaky-Kadky vapur iskelesinin eski turnikeleri gibi melodiyle gcrdanarak sylenir, kimi zaman evirenin istedii deil, kendi istedii yeri balard. Evin numarasn evirdikten hemen sonra, Rya telefonu anca Galip ard: "Uyandn m?" Rya'nn kendi hafzasnn kaplar kapal bahesinde deil de, herkesin bildik dnyasnda gezin26 meinden memnundu. Telefonun durduu masay, dank oday, Rya'nn duruunu gznn nne getiriyordu: "Masann zerine braktm gazeteyi okudun mu? Cell elenceli bir eyler yazm." "Okumadm," dedi Rya. "Saat ka?" "Ge yattn deil mi?" dedi Galip. "Kahvaltn kendin yapmsn," dedi Rya. "Seni uyandrmaya kyamadm," dedi Galip, "Ryanda ne gryordun?" "Ger ce ge saat koridorda bir karafatma grdm," dedi Rya. Karade-nizde grlen serseri bir maynn yerini gemicilere duyuran radyodaki sesin alkanlyla, ama telala da ekledi: "Mutfak kapsyla koridordaki kalorifer arasnda... Saat ikide... ri birey..." Bir sessizlik oldu. "Bir taksiye atlayp hemen geleyim mi?" dedi Galip. "Perdeler ekiliyken ev korkun oluyor," dedi Rya. "Akam sinemaya gidelim mi?" dedi Galip, "Konak'a. Dnte de Cell'e urarz." Rya esnedi. "Uykum var." "Uyu," dedi Galip. kisi de sustular. Galip, telefonu kapamadan nce, Rya'nn belli belirsiz bir daha esnediini duydu. Sonraki gnlerde, bu telefon konumasn defalarca yeniden, yeniden hatrlamak zorunda kaldnda, Galip, yalnz bu belirsiz esneyiin deil, konutuklar szlerin de ne kadarn iittiine ka-- rar veremez olacakt. Rya'nn sylediklerini, hep deitirerek ve kukuyla hatrlad iin "Sanki konutuum Rya deil de bir ba-kasyd," diye dnyor ve o bakasnn kendisini aldattm kuruyordu. Baka bir zaman da, Rya'nn sylediklerini iittii gibi sylediini, ama o telefon konumasndan sonra, Rya'nn deil, yava yava kendisinin bir bakas olduunu dnecekti. Yanl iittiini ya da hatrladn sand eyi yeni kiiliiyle yeniden kuruyordu. Kendi sesinin de, bir bakasnn sesi olarak dinlendii o gnlerde Galip, bir telefon hattnn iki ucundaki iki kiinin birbirleriyle konutuka kendilerinden bambaka iki kiiye dnebileceklerini ok iyi anlayacakt nk. lk balarda ise, daha basit bir akl yrtmeyle, her eyin eski telefon cihazndan kaynaklandn dnmt: Hantal ara btn gn alm, btn gn kullanlmt nk. Rya ile konutuktan sonra, Galip'i ilk, ev sahibiyle.mahkemelik olan bir kirac arad. Sonra, yanl bir numara. skender telefon edene kadar iki kere daha "yanl bir numara" arad. Bir kere de, "Cell Bey'in akrabas olduunuzu" bilen, onun telefon nu-

27 marasm soran biri. Siyasete bulam olunu hapisten kurtarmak isteyen bir baba ile hakime verilecek rvetin neden karardan nce verilmesi gerektiini soran bir demir tccarndan sonra arayan skender de Cell'e ulamak istiyordu. skender, Galip'in lise arkada olduu ve o yllardan beri hi grmedikleri iin, nce, geride kalm on be yldan hzla sz etti, Rya'yla evlendii iin onu kutlad, bir oklar gibi, "zaten sonunda byle olacan bildiini" syledi. imdi bir reklm irketinde yapmcyd. Cell'i, Trkiye zerine program yapan BBC tele-vizyonculanyla grtrmek istiyordu: "Trkiye'nin durumu zerine, Cell gibi her eye bulam otuz yllk bir ke yazaryla kamerann karsnda grmek istiyorlar!" skender televizyon takmnn politikaclar, i adamlar ve sendikaclarla grtklerini, ama en ilgin Cell'i bulduklar iin, mutlaka grmek istediklerini gereksiz ayrntlarla anlatyordu: "Merak etme!" dedi Galip, "ben onu sana hemen bulurum." Cell'e telefon etmek iin bir bahane bulduu iin sevinliydi. "Gazetedekiler iki gndr beni ekiyorlar galiba!" dedi skender. "Seni onun iin aradm. ki gndr Cell bir trl gazetede olmuyor. Bireyler dnyor galiba." Cell ba-zan -be gnlk sreler iin adresini ve telefonunu herkesten saklad, stanbul'un bilinmeyen bir yerindeki gizli evlerinden birine kendini kapatrd, ama Galip'in onu bulacandan kukusu yoktu hi; "Merak etme," dedi bir daha. "Ben onu sana hemen bulurum!" Akama kadar bulamad. Gn boyunca evine ve Milliyet gazetesine her telefon ediinde Galip, telefonu Cell anca sesini deitirip onunla bir bakasnn kimliiyle konumann hayllerini kurdu. (Hep birlikte, -Rya, Cell, Galip- oturup baz okuyucular ve hayranlar radyo tiyatrosundan kma seslerle taklit ettikleri akamlarda kard sesle Galip, "Bugnk yaznzn zel anlamn tabii ki kavradm kardeim!" diyecekti.) Ama, gazeteye her telefon ediinde ayn sekreter ayn cevab verdi: "Cell Bey daha gelmedi." Gn boyunca, telefonla bouurken,.Galip yalnzca bir kere sesiyle karsndakini artabilmenin tadn kard. Akamst ge saatlerdeydi, Cell'in yerini bilir diye telefon ettii Hle Hala onu akam yemeine ard. " Galip'le Rya da gelecek!" deyince Galip, halasnn, seslerini gene kartrp, kendi28 sini Cell sandn anlad. "Ne farkeder," dedi Hle Hala, yanln anladktan sonra, "hepiniz benim vefasz evlatlarmsnz, hepiniz aynsnz! Sana da telefon edecektim." Koltuklara sivri trnaklarn geiriyor diye kara kedisi Kmr azarlad sesle Galip'i arayp sormad iin azarladktan sonra akam yemeine gelirken Aladdin'in dkknna urayp Vasf in Japon balklan iin yem almasn syledi: Balklar, Avrupa yemden bakasn yemiyorlar-m, Aladdin de, tandktan bakasna vermiyormu. "Bugnk yazsn okudunuz mu?" diye sordu Galip. "Kimin?" dedi halas alkanlk olmu bir inatla, "Aladdin'in mi? Hayr; Milliyet'i, amcan bilmecelerini zsn, Vasf da maka-syla kesip oyalansn diye alyoruz; Cell'in yazsn okuyup da olumuzun ne hallere dtn grp dertlenelim diye deil." "Rya'y, o zaman, akam iin siz arayp arn!" dedi Galip. "Benim fazla vaktim olmayacak." "Unutma!'i dedi Hle Hala, Galip'e verdii grevi ve yemek saatini hatrlatarak. Sonra, bu akraba toplantlarnn deimeyen yemek listesi gibi deimeyen kadrosunu da, gnlerdir beklenen bir futbol mann biJinen oyuncularn dinleyicileri itahlandrmak iin ar ar okuyan radyo spikeri gibi sayd: "Annen, Suzan Yen-.. - gen, Melih Amcan, gelirse Cell ile tabii baban; Kmrle Vasf ve Hle Halan." Takmlar noktalamak iin att ksrkl kahkahay atmamt ama: "Senin iin puf brei yapacam," dedikten sonra telefonu kapatmt. Kapanr kapanmaz yeniden alan telefona bo bo bakarken , Galip, Hle Halann son anda bozulan evlilik tasarsn hatrlad, ama nedense, damat adaynn az nce aklna gelen tuhaf adn ha-, trlayamad. Akln tembellie altrmamak iin, "Dilimin ucundaki ad aklma gelene kadar telefonu amayacam!" diye dnd. Telefon yedi kere aldktan sonra sustu. Az sonra yeniden alma-1 ya baladnda Galip, Rya'lar stanbul'a gelmeden bir yl nce, tuhaf adl damat adaynn, amcas ve abisiyle Hle Halay istemek iin yapt o ziyareti dnyordu. Telefon bir daha sustu. Bir daha aldnda hava iyice kararmt, yazhanedeki eyalar be-lirsizlemiti. Galip ad hatrlayamyordu, ama adamn o gn giydii tuhaf ayakkablar korkuyla dnyordu. Adamn suratnda bir Halep ban vard. "Arap m bunlar?" demiti Dede. "Hle, bu 29

Arapla sahiden evlenmek mi istiyorsun? Seni nereden tanm?" Rastlantyla! Akam yediye doru Galip, boalan handan kmadan nce, adn deitirmek isteyen bir mvekkilinin dosyasna sokak lambalarnn nda bakarak tuhaf ad buldu. Nianta dolmuuna yrrken dnyann hibir bellee smayacak kadar geni olduunu dnd, bir saat sonra Nianta'nda apartmana doru yrrken de, insann anlam rastlantlardan kardn... Bir dairesinde Hle Halayla Vasf in Esma Hanmla birlikte, bir dairesinde Melih Amcann Suzan Yengeyle (daha nceleri de Rya'yla) birlikte oturduklar apartman, Nianta'nda bir arka sokaktayd. Karakolun kesinden, Aladdin'in dkknndan ve ana-caddeden sokak aada, be dakikalk bir uzaklkta olduu iin bakalar buraya "arka sokak" demezlerdi belki, ama bu iki dairede st ste yaayanlar iin, Nianta'nn merkezi, amurlu tarladan ve kuyulu bostandan Arnavut kaldrml yola ve daha sonra parke tal sokaa dnn uzaktan, fazla ilgi duymadan izledikleri bu sokak, ya da bundan daha ilgin bulmadklar teki sokaklar olamazd hi. Yalnzca corafi dnyalarnn deil, ruhsal dnyalarnn da simetrisini dzenleyerek akllarndaki merkezi kuran anacaddedeki ehrikalp Apartmannn dairelerini tek tek satmak zorunda kaldklar ve Hle Halann deyiiyle "btn Nian-ta'a hakim" o binadan kp, dknt kira dairelerine gireceklerini aka sezdikleri o gnlerde de, akllarndaki corafi simetrinin mutsuz ve cra bir kesindeki bu yknt apartmana ilk yerletikleri gnlerde de, belki de, biraz da balarna gelen felketi abartarak birbirlerini sulayabilmek gibi karlmamas gereken bir frsattan yararlanabilmek iin, dillerinden "arka sokak" szn eksik etmemilerdi hi. lmnden yl nce, ehrikalp Apartmanndan arka sokaktaki dairesine tand gn, Mehmet Sabit Bey (Dede) yeni dairesinde sokaa bakan pencereye gre yeni bir a, radyoyu tayan ar sehpaya gre ise eski (br evdeki gibi) ayla yerletirilmi tek baca ksa koltuuna oturduktan sonra, biraz da, o gn eyalarn ykledikleri at arabasnn bir deri bir kemik atndan ald ilhamla yle demiti: "Haydi bakalm, attan inip eee biniyoruz, hayrl olsun!" Sonra, zerine elii rgsyle uyuyan biblo kpein oktan yerletirildii radyoyu amt. On sekiz yl nceydi bu. Ama, ieki, kuru yemii ve Alad30 din'in dkkn dndaki btn dkknlarn kepenklerini indirdii akamn saat sekizinde, araba egzosu, kalorifer kurumu, kkrt ve linyit kokusu ve tozla rl pis bir havann iine belli belirsiz bir sulu kar yaarken, Galip apartmann eski klarn grdnde, her zamanki gibi bu binaya ve katlara ilikin anlarnn yalnzca on sekiz yllk olmad duygusuna kapld. Sokan genilii, apartmann ad (iinde ok fazla o ve u harfleri bulunan bu ad telaffuz etmekten hibiri holanmazd,) ya da yeri deildi nemli olan; sanki, zaman d bir gemiten beri apartman dairelerinde alt alta st ste oturuyorlard. Apartmann hep ayn kokan, (Ce-ll'in fkeyle karlanan bir yazsndaki zmlemeye gre, kokunun forml: Apartman aral kokusuyla slak ta, kf, kzarm . ya ve soan kokusunun karm) merdivenlerini karken Galip, az sonra, ieride bir bir grecei kk sahnelere ve grntlere, birok kereler yeniden okuduu bir kitabn sayfalarn alkanlk ve sabrszlkla eviren bir okuyucu gibi acele acele gz atyordu. Saat sekiz olduuna gre, Melih Amcay st kattan kendi eliyle indirdii gazeteleri az nce st katta okumam gibi ya da belki, "alt katta ayn haber st kattakinden baka bir anlama gelebilir," diye ya da "Vasf unlar makaslayp paralamaya balamadan nce son bir gz ataym," diye, Dedenin eski koltuuna oturmu yeniden okurken greceim. Amcamn hzla kprdanan ayann ucunda btn gn titreyerek sallanan talihsiz terliin hibir zaman durdurulamayacak bir sinir ve sabrszlkla bana ocukluumdaki gibi "canm sklyor, bir ey yapmal, canm sklyor, bir ey yap-/nah," diye acyla seslendiini dneceim. Hle Halann, puf breklerini kimse karmadan gnl rahatlyla kzartabilmek iin mutfaktan kovalad Esma Hanmn, aznda eski Yeni Harman sigarasnn yerini tutamayan filtresiz Bafrayla, sofray kurarken, sanki sorusunun cevabn bilmiyormu gibi ve kendi bilmedii cevab tekiler bilebilirlermi gibi, "Bu akam ka kiiyiz?" diye ortaya sorduunu iiteceim. Babaanneyle Dede gibi aralarna radyoyu ve karlarna annemle babam alarak oturan Suzan Yengeyle Melih Amcann, bu soru zerine bir sre sustuklarn, sonra, suzan Yengenin Esma Hanma dnp bir umutla, "Cell bu akam geliyor mu, Esma Hanm?" diye sorduunu ve Melih Amcann alkanlkla, "Akln bana toplayamayacak, toplayamayacak," de31

diini ve yeenini Melih Amcaya savunabilmenin ve aabeyinden daha sorumlu ve dengeli bir kk karde olabilmenin zevki ve gururu iin, Cell'in gazetedeki son yazlarndan birini okuduunu keyifle iln ettiini iiteceim. Sonra, yeenini aabeyine kar korumann zevkine, bir de, benim nmde bilgilik taslamann zevkini ekleyebilmek iin, babam, CelFin bu okuduu ve filanca yurt sorunumuzu ya da hayat meselesini konu alan yazs zerine, iitseydi herkesten nce Cell'in alay edecei birka vg sz ve yerinde bir de 'yapc' eletiri sz sylediini ve annemin de (Anne bari sen karma!) ban sallayarak, (nk o da Melih Amcann fkesine kar Cell'i "aslnda iyidir ama..." yaklamyla savunmay kendine grev bilir,) babama katlacan grnce, ben de kendimi tutamayacak ve Cell'in yazlarndan benim aldm tatlan ve kardm anlamlar hibir zaman karmadklarn ve karamayacaklarn bilmeme ramen, "Bugnk yazsn okudunuz mu?" diye bo yere soracam. O zaman, Melih Amca, belki de o srada, gazetenin Cell'in yazs basl sayfasn elinde ak tutmasna ramen, "Bugn gnlerden nedir?" ya da "Artk ona hergn m yazdryorlar? Okumadm!" dediini, babamn da "Babakana kar o kaba dili kullanmasn ama doru bulmuyorum!" ve annemin de, "Ama fikirlerine sayg duymasa da, bir yazarn kiiliine sayg duymalyd," diyerek Babakana m, babama m, Cell'e mi hak verdii belli olmayan mulak bir cmle sylediini ve o srada, bu belirsizlikten cesaret alan Suzan Yengenin, belki de, "-lmszlk ve dinsizlik ve ttn konusunda dndkleri Franszla-r hatrlatyor!" diyerek gene sigara ve ttn konusunu aacan iiteceim. Bylece, hl sofray ka kiilik kuracana karar verememi olmasna ramen, sofra rtsn, byk ve temiz bir araf yataa serer gibi, nce bir ucundan tutup, teki ucunu havaya atp, sonra teki ucun, ne gzel, yava yava dmesini aznda sigara seyreden Esma Hanmla Melih Amca arasndaki, "Sigaran, bak, astmm azdryor Esma Hanm!" "Azdryorsa, Melih Bey, nce kendin sigaray brak!" tartmasnn yeniden alevlendiini grnce odadan kacam. Mutfakta, hamur, erimi beyaz peynir ve kzarm ya kokan bir duman iinde, tek bana sihirli bir iksir retmek iin kazan kaynatan byc gibi, (salar yalanmasn diye ba rtldr) brek kzartan Hle Hala, karlnda benden 32 zel bir ilgi, sevgi ve belki bir pck alabilmek iin, rvet verir gibi, "Kimseye gsterme!" diyerek azma cayr cayr yanan breklerden birini abucak sktracak ve "Scak m?" diye soracak, ama ben gzlerimden ac yalan akarken "Scak!" bile diyemeyeceim. Oradan kp girdiim ve Dedeyle Babaannenin, eteklerinde bizim Rya ile Babaanneden resim, aritmetik ve okuma dersleri aldmz mavi yorgana sarlarak uykusuzluk gecelerini geirdikleri ve onlarn lmnden sonra Vasf m sevgili Japon balklaryla birlikte yerletii odada Vasfla Rya'y greceim. Birlikte balklara bakyor olacaklar ya da Vasf in gazete ve dergi kesikleri kolleksiyonuna. O zaman, ben de onlara katlacam ve her zamanki gibi, sanki Vasf in sar ve dilsiz olduu ortaya kmasn diye, biz Rya ile bir sre aramzda hibir ey konumayacaz ve daha sonra, tpk ocukluumuzda yaptmz gibi, aramzda gelitirdiimiz - el kol hareketlerinin diliyle, Vasf a, televizyonda en son grdmz eski filmlerden birinin bir sahnesini canlandracaz ve belki ikimiz de bu haftalarda byle canlandrlacak bir sahne grmediimiz iin Vasf her seferinde heyecanlandran 'Operadaki Hay-let'ten bir sahneyi, sanki yeni grmz gibi ayrntlaryla oynayacaz. Biraz sonra, herkesten daha anlayl olan Vasf bize yan dnd ya da sevgili balklarna yaklat iin Rya'yla birbirimize bakacaz ve ite o zaman, ben, bu sabahtan beri grmediim ve dn geceden beri yzyze konumadm sana, "Naslsn?" diye soracam, ve sen de, her zamanki gibi, "Hi, iyiyim!" diyeceksin ve ben, bir an durup, bu szn kasdediimi ve kasdedilmemi armlarn dikkatle dneceim ve dncemin boluunu gizlemek iin, bu sefer, belki, sanki bir gn yapacan sylediin polisiye evirisine hl balayamadn ve benim hibirini bir trl okuyamadm eski polisiye romanlarn sayfalarn evirerek pineklediini bilmiyormuum gibi, "Bugn ne yaptn?" diye soracam sana, "Rya, bugn ne yaptn?" Bir baka yazsnda ise Cell, arka sokaklardaki apartmanlarn merdivenlerinin ounun uyku, sarmsak, kf, kire, kmr ve kzarm ya koktuunu yazarak bu sefer baka bir forml ileri srmt. Kapnn zilini almadan nce Galip, "Bu akam kere telefon edenin o olup olmadn Rya'ya soracam!" diye dnd. 33 Kapy Hle Hala at ve sordu. "A, Rya nerede peki?" "Gelmedi mi?" dedi Galip. "Siz ona telefon etmemi miydiniz?"

"Ettim, ama telefonu kimse amad," dedi Hle Hala. "Ben de sen haber vermisindir, dedim." "Belki de yukarda babasndadr," dedi Galip. "Amcanlar oktan aa indiler," dedi Hle Hala. Bir an sustuiar. "Evdedir," dedi sonra Galip. "Ben bir kou eve gidip getireyim." "Telefonunuz cevap vermiyordu," dedi Hle Hala, ama Galip merdivenleri gerisin geri iniyordu. "Peki, ama abuk ol!" dedi Hle Hala. "Esma Hanm senin breklerini kzartyor." Sulu kar savuran souk rzgr, dokuz yllk paltosunun (Cell iin bir baka yaz konusu) eteklerini havalandrrken, Galip hzl hzl yrd. Anacaddeye kmaz da, karanlk arka sokak boyunca, kapal bakkallarn, hl alan gzlkl terzinin, kapc dairelerinin ve Coca-Cola ve naylon orap ilnlarnn soluk altnda ilerlerse, amcalarnn ve halalarnn oturduu apartmandan kendi apartmanlarna on iki dakikada varlabileceini eskiden hesaplamt. Hesab pek de yanl deilmi. Ayn sokaklardan ve ayn kaldrmlardan (ayn dizinin zerinde ayn kuma beklerken terzi ineye yeni iplik geiriyordu) yryerek geri dndnde, aradan yirmi alt dakika gemiti. Kapy aan Suzan Yengeye ve sonra hep birlikte sofraya otururlarken, tekilere de, Galip, Rya'nn tp hastalandn, ok fazla antibiyotik ald iin (ekmecelerde ne bulduysa yutmu!) sersemleyerek uyuyakaldn, telefonlarn bazlarn duymasna ramen, yorgunluktan kalkp amadn, uykulu ve itahsz olduunu ve hasta yatandan herkese selmlarn yolladn syledi. Szlerinin sofradakilerin ounda bir hayl (hasta yatanda yatan zavall Rya!) uyandracan bilmesine ramen, hemen u dilsel konunun alacan da tahmin etmiti: Eczanelerimizde satlan antibiyotiklerin, penisilinlerin, ksrk uruplar ve pastillerin, damar aan ya da ar kesen grip illarnn ve kadayfn kayma gibi, bunlarla birlikte yutulmas gereken vitaminlerin adlar, 34 aralarna bol bol sesli harf sokuturularak Trkeletirilmi telffuzlar ve kullan usulleriyle birlikte saylp dkld. Baka bir zaman olsayd, bu yaratc telffuz ve amatr tp leninden Galip, iyi J?ir iirin tadn kartabilirdi, ama aklnda, hasta yatanda ya-' tan Rya'nn grnts vard; ne kadar saf, ne kadar yapay olduuna sonralar da karar veremedii bir grnt. Hasta Rya'nn ayann yorgandan dar kmas ya da firketelerinin arafn iine dalmas sanki gerek grntlerdi de, szgelimi salarnn yasta yaylmas ya da baucundaki ila kutular, bardak, srahi ve kitaplardan oluan karklk baka bir yerden, Rya'nn taklit ettii bir filmden ya da Aladdin'den ald fstklar yer gibi yutarak okuduu kt evrilmi bir romandan- renilerek taklit edilmi grntlerdi. Galip, daha sonra sorulan 'efkat' sorularna ksa cevaplar verirken de, Rya'nn bu saf grntleriyle, re-- nilmi grntleri arasnda bir ayrm yapmaya en azndan, sonralar taklit etmeyi renmek istedii dedektif romanlarndaki dedektifler gibi zen gsterdi. Evet, imdi, (onlar hep birlikte sofraya otururken) Rya uyuyor olmalyd; hayr, a deildi, Suzan Yengenin zahmet edip, gidip orba yapmasna gerek yoktu; az sarmsak, antas da tabakhane kokan o doktoru da istememiti; evet diiye bu ay da gitmemiti; doru Rya son zamanlarda ok az sokaa kyor, hep evde drt duvar arasnda oturuyordu; hayr, bugn hi sokaa kmamt; siz onu sokakta m grdnz? Demek ki bir ara kmt, ama Galip'e sylememiti; hayr sylemiti; siz onu nerede grdnz? Dmeciye gitmi, manifaturacya, mor dme almaya, Caminin nnden geerek, tabii sylemiti, bu soukta, byle tm olmal; ksryordu da; sigara da iiyordu; bir paket; evet, surat bembeyazd; a, hayr, Galip kendi suratnn da ne kadar beyaz olduunu bilmiyordu; Rya ile bu salksz hayata ne zaman son vereceklerini de. Palto. Dme. aydanlk. Sonralar, bu aile soruturmasndan sonra, aklna niye bu kelimenin geldiine Galip' fazla kafa yormayacakt. Cell barok bir fkeyle kaleme alnm bir yazsnda, akln derinliklerindeki karanlk noktalarn bizlerde deil, daha ok, taklit etmeyi bir trl renemediimiz, anlalmaz Bat Dnyasnn tantanal roman ve film kahramanlarnda grldn yaz35 mt. (O sralarda, Elizabeth Taylor'un Montgomery Clift'in karanlk noktasna bir trl ulaamad 'Geen Yaz Birdenbire' filmini grmt Cell.) Daha nceleriyse, ksaltlm evirilerinden okuduu ve mstehcen ayrntlarla bezeli baz psikoloji kitaplarnn etkisiyle, sefil hayatmz dahil her eyi bu anlalmaz ve korkutucu karanlk noktalarla aklayan yazlar

yazdn, Galip, onun kendi hayatnn zel mze ve ktphanesini kurduunu rendiinde anlayacakt. Galip lf deitirmek iin, "Cell'in bugnk yazsn..." diye sze balayacakt; alkanlndan korkarak, birden aklna gelen teki eyi syledi: Hle Hala, ben Aladdin'in dkknna gitmeyi unuttum!". Esma Hanmn beii iinde turu'-cu bir bebek getirir gibi dikkatle getirdii kabak tatlsnn zerine, ekerci dkknndan yadigr havanla dvlm ceviz ii serpiyorlard. eyrek yzyl nce, kann ince sapyla, azna vurulduunda, bu havann an gibi nladn Galip'le Rya kefetmilerdi: m-n! "Zan-go gibi dn-dn kafa iirmeyin sununla!" Allahm, yutkunmak zor geliyor! Ceviz ii, "herkese yetecek kadar" deildi, Hle Hala, mor kse elden ele dolarken srasn ustalkla sona brakmt, (Canm ekmiyor), ama sonra, bo ksenin dibine de bir gz att. Birden, yalnz bu eksikliin deil, btn paraszlklarnn sorumlusu olarak grd eski bir ticari dmanlarna verip veritirdi: Karakola ikyet edecekmi onu. Oysa karakoldan hepsi koyu lacivert bir hayaletten korkar gibi korkarlard. Cell, bilinaltmzdaki karanlk noktann karakol olduunu yazd yazdan sonra, karakoldan gelen bir polisin getirdii bir yazyla savcla ifade vermeye arlmt. Telefon ald, Galip'in babas en ciddi tavryla at. Karakoldan telefon ediyorlar, diye dnd Galip. Babas telefonla konuurken eyalara da (bir teselli olarak duvar kd ehri-kalp Apartmanndakinin aynsyd: Sarmaklar arasnda yere dklen yeil dmeler) sofrada oturanlara da, (Melih Amca bir ksrk buhranna yakalanmt, sar Vasf da, sanki telefon konumasn dinliyordu, Galip'in annesinin salar en sonunda boyana boyana gzel Suzan Yengenin salaryla ayn renk olmutu) ayn bo baklarla bakt iin, Galip de, herkes gibi telefon konumasnn duyulan yarsn dinleyerek, duyulmayan yarsnda kimin konutuunu karmaya alt. 36 "Burada yok efendim, gelmedi efendim, siz kimsiniz?" diyordu babas. "Teekkr ederim... Ben amcasym ne yazk ki bu akam aramzda deil..." "Rya'y arayan biri," diye dnmt Galip. "Cell'i arayan biri," dedi babas telefonu kapadktan sonra. Memnundu: "Yal bir kadn, bir hayran, bir hanmefendi, gazetedeki yazsn ok sevmi, Cell'le konumak istiyormu, adresini, telefonunu sordu." "Hangi yazsn?" diye sordu Galip. "Biliyor musun.Hle," dedi babas, "ok tuhaf; kadncazn sesi senin sesine benziyordu ok!" "Sesimin yal bir kadnn sesine benzemesinden tabii bir ey olamaz!" dedi Hle Hala. Akcier rengindeki boynu kaz boynu gibi uzad birden: "Ama benim sesim katiyyen yle deildir!" "Nasl deildir?" "O hanmefendi dediin sabah da telefon etti," dedi Hle Hala. "Bir hanmefendiden ok, bir hanmefendi sesi karmaya alan bir cadalozun sesiydi onunikisi. Hatta kocam bir kadnn sesini karmaya alan bir erkein sesi sanki." Galip'in babas sordu: Yal hanmefendi bu telefonu nereden bulmutu? Hle bunu sormu muydu?.. "Hayr," dedi Hle Hala, "gerek duymadm. Pehlivan tefrikas yazar gibi kirli amarlarmz gazetesinde tefrika ettii gnden beri, artk Cell'in hibir eyine amayacam iin, belki de, diye dndm, belki de, bizimle alay ettii yazlarnn birinin sonuna, merakl okuyucular daha da elenebilsinler diye telefon numaramz da eklemitir. Zaten rahmetli annemle babamn onun yznden ne kadar zldklerini dndke artk anlyorum ki, Cell'de beni artacak tek ey, telefon numaramz elensinler diye okuyucularna vermesi deil, onca yldr bizden neden nefret ettiini renmek olurdu." "Komnist olduu iin nefret ediyor," dedi Melih Amca, ksrn yendii iin zaferle sigarasn yakarak. "O zamanlar ne ameleleri, ne de bu milleti kandrabilecekleri akllarna dank edince komnistler askerleri kandrarak Bolevik ihtillini Yenieri usul bir isyanla sahnelemek istiyorlard. O da, kan ve kin kokan ke yazlaryla bu hayle alet oldu." 37 "Hayr," dedi Hle Hala. "Bu kadar da deil." "Bana Rya syledi, biliyorum," dedi Melih Amca. Bir kahkaha att, ama ksrmedi. "Bu askeri darbeden sonra kurulacak Alaturka Bolevik Yenieri nizamnda hariciye vekili ya da Paris sefiri olacaksn diye verilen sze kand iin, evde kendi kendine Franszca almaya balam. Bu hi tutmayacak ihtill duas, genliinde it kopukla dp kail t iin bir yabanc dil bile re-nemeyen olumun hi olmazsa Franszcasna yarayacak diye bata sevinmedim bile deil. Ama ii aztnca Rya'nn onu grmesine izin vermedim."'

"Hibir zaman byle bir ey olmad ki, Melih!" dedi Suzan Yenge. "Rya ile Cell hep birbirlerini grdler, aradlar, deil vey karde, z karde gibi de sevdiler." "Oklu oldu, ama ben ge kalmtm," dedi Melih Amca. "Trk, milletini ve ordusunu kandramaynca kzkardeini kandrd. Rya byle anarist oldu. Galip olum onu o etecilerin arasndan, o fare yuvasndan ekip karmasayd Rya imdi evinde yata- . nda deil, kimbilir nerede olurdu?" Bir an, hep birlikte yatanda yatan zavall hasta Rya'yi hayl ettiklerini dndnde Galip, trnaklarna bakyordu ve Melih Amca, her iki ayda bir sayp dkt listeye yeni bir ey ekleyecek mi acaba, diye dnyordu. "Belki de o zaman, Rya hapiste olurdu, nk Cell kadar ihtiyatl da deildir," dedi Melih Amca ve listesinin heyecanna kaplarak ve "Allah korusun"lara aldrmadan sayd: "O zaman, Rya belki Celle birlikte o haydutlarn arasna karrd. Beyolu gangsterlerinin, eroin imalatlarnn, pavyon kabadaylarnn, kokain dkn Beyaz Ruslarn, rportaj bahanesiyle aralarna girdii btn o sefih takmn arasna karrd zavall Rya. irkin haz-larnn peinden ta stanbul'a gelen ngilizlerin, gre tefrikalarna ve greilere merakl homoseksellerin, hamam lemine katlan Amerikal karlarn, dolandrclarn, bir Avrupa lkesinde deil artistlik, orospuluk bile yapamayacak film yldzlarmzn, itaatsizlik ve zimmetten ordudan kovulma subaylarn, frengiden sesleri atlam erkeksi arkclarn, kendini sosyete kadn diye yutturan kenar mahalle dilberlerinin arasnda aramak zorunda kalrdk kzmz. Syle ona steropiramisin alsn." 38 "Efendim?" dedi Galip. "Gribe kar en iyi antibiyotiktir. Bekozim Fort ile birlikte. Alt saatte bir. Saat ka? Uyanm mdr?" Suzan Yenge, Rya'nn, herhalde, u anda uyuduunu syledi. Galip, hepsinin ayn anda dnd eyi, yatanda uyuyan Rya'y dnd. "Yok!" dedi Esma Hanm. Babaanneye ramen, Dededen kalma kt bir alkanlkla, yalnz sofra rts deil, yemekten sonra kenarlarna azlarn sildikleri lekeli bir peete olarak da kullanlan talihsiz sofra rtsn dikkatli hareketlerle topluyordu. "Yok, ben CelFime bu evde lf ettirmem. Cell'im byk adam oldu." Melih Amcaya gre, elli be yandaki olu da, ite tam bu dncede olduu iin yetmi be yandaki babasn aramyor, stanbul'da hangi apartman dairesinde kaldn kimseye sylemiyor, yalnz babas deil, aileden kimse, -her zaman onu ilk affeden Hle Halas bilekendine ulaamasn diye, numarasn herkesten saklad telefonlarn bir de fiten ekiyordu. Galip, Melih Amcann gzlerinde kederden deil, alkanlktan da olsa, birka sahte gzyann belireceini dnerek korktu. Ama bu deil, korktuu baka bir ey geldi bana: Melih Amca, gene eski bir alkanlkla, aralarndaki yirmi iki ya farkn grmezlikten gelerek, Cell gibi deil, asl Galip gibi bir olu olmasn hep istediini bir daha tekrarlad; Galip gibi akl banda, olgun, sakin... Yirmi iki yl nce, (demek ki Cell o zaman kendi yandayken) boyunun utan verici bir hzla att ve elinin kolunun daha utan verici sakarlklar yapt yllarda, bu sz ilk iitip gerekleebileceini hayl ettiinde Galip ilk anda, Anne ve Babayla yenen ve herkesin yemek masasn dik alarla evreleyen duvarlarn dndaki sonsuz bir noktaya bakt o renksiz ve yavan akam yemeklerinden (Anne: lenki zeytinyaldan kalm, vereyim mi? Galip: Nnnnh, istemem; Anne: Sen? Baba: Ben ne?") kurtulup Suzan Yenge, Melih Amca ve Rya'yla birlikte her akam yemek sofrasna oturabileceini kurmutu. Aklna gelen ve ban dndren baka eyler de vard sonra: Pazar sabahlan Rya'yla oynamak (Gizli Geit, Grmedim) iin yukar kata ktnda, arada bir de olsa, mavi geceliiyle grd gzel Suzan Yenge, annesi 39 oluyordu (daha iyi); avukatlk ve Afrika hikyelerine bayld Melih Amca, baba (daha iyi); ayn yata olduklarna gre Rya da, ikiz karde; (burada, akl korkutucu sonular irdelerken kararszlkla duralyordu). Sofra toplandnda, Galip, BBC den televizyoncularn Ce-ll'i aradklarn, ama bulamadklarn syledi; ama bu sz bekledii gibi Cell'in adreslerini ve telefon numaralarn herkesten saklad ve saylar hakknda eitli sylentilerin dolat stanbul'un drt bir kesindeki apartman dairelerinin yerleri ve nasl bulunabileceklerine ilikin dedikodular yeniden alevlendirmedi. Birisi sylemiti, kar yayordu: Bylece, sofradan kalkp, her zamanki

koltuklarna gmlmeden nce, ellerinin tersiyle araladklar perdelerin souk karanl arasndan, hafif kar tutmu arka sokaa baktlar. Sessiz, temiz kar. (Cell'in okuyucularyla "eski Ramazan akamlan" zlemini paylamaktan ok, alay etmek iin kulland bir sahnenin tekrar!) Galip kendi odasna ekilen Vasfh peinden gitti. Vasl byk yatan kenarna oturdu, Galip karsna. Vasf beyaz salarnda gezdirdii elini omuzlarna sarktt: Rya? Galip gsne bir yumruk att ve boulurcasna ksrr gibi yapt: ksrkl hasta! Sonra ellerini birletirerek yapt yasta ban bkerek yaslad: Yatyor. Vasl, yatann altndan, byk bir karton kulu kard: Elli ylda biriktirdii gazete ve dergi kesiklerinden bir seki, belki de en iyileri. Galip onun yanna oturdu. Sanki Vasf in br yannda da Rya oturuyormu gibi, sanki onun gsterdiklerine birlikte glyorlarm gibi, kutudan geliigzel ektikleri resimlere baktlar: Yirmi yl nce, tra kremi reklam iin yzn kpe bulam, sonra da., kornerden gelen topa kafayla vurduktan sonra beyin kanamasndan lm nl bir futbolcunun sabunlu glmseyii; askeri darbeden sonra Irak lideri Kasm'in kanl niformas iinde dinlenen ls; nl ili Meydan Cinayeti'nin temsili bir resmi (Aldatldn yirmi yl sonra, emekliliinde anlayan kskan albay, gnlerdir izini srd apkn gazeteciyi arabadaki gen karsyla birlikte kurunlayacaktr, derdi Rya, radyo tiyatrosu taklidi sesiyle); babakan Menderes kurbanlk deveyi balarken, arkada muhabir Cell, deveyle birlikte baka bir yere bakyor. Galip eve dnmek iin tam kalkacakt ki, Vasf in kutu40 dan el alkanlyla ektii Cell'in iki eski yazs gzne arpt: 'Aladdin'in Dkkn' ve 'Cellat ve Alayan Yz'. Uykusuz geecek gece iin okuma hazrl! Yazlar Vasftan dn almak iin ok fazla 'mim' yapmasna gerek kalmad. Esma Hanmn getirdii kahveyi de imemesini anlayla karladlar: Demek ki, "karm evde hasta" ifadesi fazlasyla yzne sinmiti. Ak kapnn eiin-deydi. Melih Amca bile, "Evet, gitsin, gitsin!" demiti; Hle Hala karl sokaktan dnen kedisi Kmre eilmiti; ierden bir daha seslendiler: "Gemi olsun de, gemi olsun de, Rya'ya selam syle, Rya'ya selam syle!" Galip dn yolunda, dkknnn kepengini indiren gzlkl terziyle karlat. Kenarlarndan kk buz paralan sarkan sokak lambasnn nda selamlatlar ve birlikte yrdler. "Ge kaldm," dedi terzi belki de ar kar sessizliini bozmak iin, "hanm evde bekliyor." "Souk," dedi Galip de ona. Ayaklarnn altnda ezilen kar dinleyerek, sokan kesindeki apartmana ve apartmann st kesindeki yatak odasnn soluk baucu lambasnn gzkene kadar birlikte yrdler. Kh kar yayordu, kh karanlk. Salonun klar da, Galip evden karken brakt gibi kapalyd, koridordakilerse ak. Galip eve girer girmez, ay iin ocaa su koydu, paltosunu, ceketini karp ast, yatak odasna girip soluk lambann nda slak oraplarn deitirdi. Sonra, yemek masasna oturup, Rya'nn kendisini terkederken yazp brakt mektubu bir daha okudu. Masann zerinde duran yeil tkenmezle yazlm mektup hatrladndan da ksaym: On dokuz kelime. 41 DRDNC BLM ALADDN'N DKKNI "Bir kusurum varsa, o da konu haneme kmaktr." Biron Paa Ben 'pitoreks' bir yazarm. Szlklere baktm ama, pek de zemedim bu kelimenin anlamn; ben yalnzca havasn seviyorum. Hep baka eyleri anlatmay dledim: Atl silahrleri, puslu bir sabah karanlk bir ovann iki ucunda birbirlerine saldrmak zere hazrlanan yz yl ncesinin ordularn, k geceleri meyhanelerde birbirlerine ak hikyeleri anlatan mutsuzlar, karanlk ehirlerin iinde bir esrarn peinde kaybolan klarn bitip tkenmeyen maceralarn anlatmay dledim hep, ama Allah bana baka trl hikyeler anlatmam gereken bu keyle siz okurlarm verdi yalnzca. Karlkl idare ediyoruz. Hafzamn bahesi kurumaya balamasayd belki hi de ikyeti olmayacaktm bu durumdan, ama elime kalemi her almda gzlerimin nnde gene benden bireyler bekleyen siz okurlarmn yzleri ve orak bir bahede hepsi bir bir benden kaanamla-rmm izleri canlanyor. Hatra yerine, onun yalnzca bir iziyle karlamak, sizi brakp gitmi ve hi dnmeyecek sevgilinin koltuun zerinde brakt izine gzyalaryla bakmaya benziyor. Aladdine konumaya byle karar verdim. Gazetede kendisinden szedeceimi, ama nce bir grme yapmak istediimi renince kara gzlerini aarak dedi ki: "Abi, imdi bu benim aleyhime mi olacak?"

Olmayacam anlattm. Nianta'ndaki dkknnn hayatmzda tuttuu yeri anlattm. Kk dkknnda satt binlerce, on binlerce eit maln hepimizin hafzalarnda nasl renk renk, koku koku capcanl kaldn anlattm. Evlerinde, yataklarnda hasta yatan ocuklarn kendilerine Aladdin'in dkknndan hediye, oyuncak (kurun asker) ya da kitap (Krmz Sal ocuk) ya da resimli roman (Kinova'nn dirildii on yedinci says) almaya giden annelerinin dnn nasl sabrszlkla beklediklerini anlattm. evrede42 ki okullarda, son zilin almasn bekleyen binlerce rencinin, hayalilerinde oktan aldrdklar o zilden sonra, o dkkna hayllerinde nasl girip iinden futbolcu (Galatasarayl Metin), grei (Hamit Kaplan) ya da film artisti resmi (Jerry Lewis) kan gofretlerden aldklarn anlattm. Akam Sanat Okulu'na gitmeden nce, trnaklarndaki soluk ojeyi karmak iin kk bir ie aseton alan kzlarn, yllar sonra, yavan bir evliliin yavan bir mutfanda ocuklar ve torunlar arasnda, mutsuzlukla ilk genlik aklarn hatrladklarnda, Aladdin'in dkkmn nasl uzak bir masal gibi hayl ettiklerini anlattm. oktan bizim eve gelmi karlkl oturmutuk. Aladdin'e dkknndan yllar nce aldm yeil bir tkenmez kalemle, kt evrilmi bir polisiye romann hikyesini anlattm: kinci hikyenin sonunda, kitab hediye ettiim ve ok sevdiim kahraman, hayatnn sonuna kadar o polisiye romanlar okumaktan baka hibir ey yapmamaya mahkm olmutu. Tarihimizi, btn Dou'nun tarihini deitirecek bir kumpas, bir hkmet darbesini planlayan yurtsever subaylarla gazetecilerin ikisinin, ilk tarihi toplantlarndan nce, Aladdin'in dkknnda nasl bulutuklarm anlattm. Bir akam vakti, bu tarihi buluma gerekleirken, tavana doru ykselen kitap ve kutu kuleleriyle kapl tezghnn arkasnda Aladdin'in hibir eyden habersiz, ertesi sabah iade edecei gazeteleri ve dergileri, parmaklarn tkrkleyerek, saydn anlattm. Vitrinine ve kapsnn nndeki kestane aacnn iri gvdesine sararak sergiledii dergilerde poz veren yerli ve yabanc plak kadnlarn, kaldrmlardan dalgn dalgn geen yalnz erkeklerin o gece grecekleri ryalarda, tpk Binbir Gece Masallarndaki o hi doymayan esir kzlar ve Padiah karlar gibi fing attklarn anlattm. Konu Binbir Gece Masallarndan ald iin, adm tayan hikyenin, aslnda binbir gecenin hibirinde anlatlmadn ama Antoine Galland tarafndan kitap iki yz elli yl nce Batda ilk yaymlanrken, sayfalarn arasna el abukluu marifet sktrlverdi-ini anlattm. Aslnda, hikyeyi Galland'a ehrazat'n deil, ama onun Harina dedii bir Hristiyann anlattn anlattm. Ama aslnda, Hanna'nn Yohanna Diyab adl Halepli bir alim olduunu ve hikyesinin bir Trk hikyesi olduunu, byk bir ihtimalle stanbul'da getiini ve bunun da iindeki kahve ayrntsndan anlald43 n anlattm. Ama aslnda, insann artk hibir zaman hikyenin asl hangisidir, hayatm asl hangisidir anlayamayacan anlattm. nk, aslnda, her eyi unuttuumu, her eyi unuttuumu, her eyi unuttuumu anlattm. nk aslnda yal, mutsuz, huysuz ve yalnz olduumu ve lmek istediimi anlattm. nk aslnda, Nianta Meydanndan akam trafiinin grlts ve radyodan insan kederle gzyalarna boan bir mzik geliyordu. nk aslnda, ben de btn mrm boyunca hikye anlattktan sonra, lmeden nce Aladdin'den unuttuum her eyin, dkkanndaki kolonya ielerinin, damga pullarnn, kibritlerin zerlerindeki resimlerin, naylon oraplarn, kartpostallarn, artist resimlerinin, seksoloji yllklarnn, firketelerin ve namaz kitaplarnn hikyelerini bir bir dinlemek istediimi anlattm. Hayli hikyeler iine dm btn gerek kiiler gibi, Al-addin'de dnyann snrlarn zorlayan gerek d bir yan ve kurallarn zorlayan yaln bir mantk vard. Basnn dkknna gsterdii ilgiden memnun olduunu aklad. Otuz yldr, gnde on drt saat vzr vzr ileyen kedeki dkknnda alyor, pazar leden sonralar, herkes radyodaki futbol man dinlerken, saat iki buuk ile drt buuk arasnda evinde uyuyordu. Asl adnn baka bir ey olduunu, ama bunu mterilerinin bilmediini anlatt. Yalnzca Hrriyet Gazetesi okuduunu anlatt. Dkknnda siyasi buluma olamayacan, nk tam karsmda Tevikiye Karakolunun bulunduunu ve siyasetle de ilgilenmediini anlatt. Dergileri tkrkleyerek sayd da doru deildi; dkknnn bir efsane ya da masal kesi olduu da. Bu tr yanlglardan ikyetiydi: Baz yoksul ihtiyarlar vitrinindeki oyuncak plastik saatleri gerek saat sanp ucuzluuna aarak heyecanla ieri dalyorlard. Salonda at yar alp oynayan ya da kendi elleriyle setikleri Milli Piyangodan gene bir ey kmaynca fkeye kaplan bazlar, bu oyunlar Aladdin iml ediyor sanp grlt karyorlard. Naylon orab kaan kadn d?.,

yedii yerli ikolatadan btn derisi pul pul dklen ocuun anas da, okuduu gazetenin siyasi grlerini beenmeyen okur da, imalaty deil yalnzca bir arac olan Aladdin'i suluyordu. inden kahve deil, kahverengi ayakkab boyas kan paketten Aladdin sorumlu deildi. uh sesli Emel Sayn'm ilk ar-* kndan sonra sarsla sarsla boalp akarak transistorlu radyoyu 44 kapkara bir svyla berbat eden yerli pilden Aladdin sorumlu deildi. Nereye gidersen git hep kuzeyi gstereceine, hep Tevikiye Karakolunu gsteren pusuladan Aladdin sorumlu deildi. inden hlyal ii kzn ak ve evlilik mektubu kan Bafra paketinden de Aladdin sorumlu deildi, ama paketi aan badanac ra mutlulukla etekleri zil alarak koa koa gelmi, elini perek Aladdin'den nikh ahidi olmasn istemi ve kzn adn ve adresini sormutu. Dkkn bir zamanlar stanbul'un "en iyi" denilen bir semtin-deydi, ama mterileri her zaman, her zaman artrd onu. Sra diye bir ey olduunu hl renememi kravatl beylere ayordu, rendii halde bekleyemeyenlere dayanamayp baryordu. Otobsn keden her gzknde -be kii, yamac Mool askeri heyecanyla, "bilet, bilet, aman abuk bilet" diye bararak dkkna dald, etraf datt iin otobs bileti satmaktan vazgemiti. Milli Piyango seerken kavgaya tutuan krk yllk kar-kocalar. bir paket sabun almak iin oluz eidini koklayan boyal kadnlar, ddk almadan nce btn bir kutuyu tek tek ttren emekli subaylar grmt, ama almt artk, aldrmyordu. En son says, on bir yl nce km bir fotoromann eski saylarndan biri yok diye sylenen ev kadnna, posta pulu almadan ence arkasn yalayarak zamknn tadna bakan iman beyefendiye ve krepondan yapma karanfili kokmuyor diye ertesi gn fkeyle geri getiren kasap karsna aldrmyordu arlk. Dileriyle trnaklaryla kurmutu bu dkkn. Yllarca eski Teksas ve Tommiksleri kendi eliyle ciltlemi, sabahlar btn ehir uyurken dkknn ap sprm, gazete ve dergileri kapya ve kestane aacna mandallam, en son yenilikleri vitrinine yerletirmi, istiyorlar diye, en tuhaf mallar (mknatsl aynas yaklatrlnca dnen oyuncak balerinleri, renkli ayakkab balarn, gzlerinde mavi ampuller yanan aldan kk Atatrk heykellerini, Hollanda deirmeni eklinde kalemtralar, Kiralk Ev ve Bismil-lahirrahmanirrahim levhalarn, iinden birden yze numaral ku resimleri kan am aromal ikletleri, yalnzca Kapalar'da satlan pembe tavla zarlarn, Tarzan ve Barbaros kartmalarn, futbol takmlarnn rengindeki kukuletalar - kendi de mavi renkte birini on yl giymiti-, bir ucu ayakkab ekecei br ucu gazoz 45 aaca olan demir aletleri) mterilerine sunabilmek iin yllarca btn stanbul'u kar kar, dkkn dkkn gezmi, en akla hayle smaz isteklerde bile, (Glsuyu kokulu o mavi mrekkeplerden var m sizde? Acaba ark syleyen yzklerden bulunur mu?) "yok" dememi; sorulduuna gre bir rnei vardr diye dnd iin, "Yarn getiririz!" deyip, defterine not alm, ertesi gn de, ehrin iinde bir esrar aramaya kan yolcu gibi, dkkn dkkn sorup, arayp bulmutu. nanlmayacak llerde satan fotoromanlarla ya da resimli kovboy hikayeleriyle ya da bo suratl yerli artist resimleriyle yorulmadan para kazand dnemler de olmutu; kahvenin, sigarann karaborsaya dp rahatnn kat kuyruklu, souk, yavan gnleri de. Dkknndan baktnda, kaldrmdan akan insanlarn hi de "yle, yle..." olduunu anlayamazdn, ama "bir... bir...-ne bileyim-" idi insanlar. Bir bakyordun, hepsi ayr bir havada gzken o kalabalk, hep birlikte bir mzikli sigara kutusu merakna kaplyor, derken Japonya'dan gelen kk parmam byklndeki dolmakalemleri kap kap kapyorlar, ertesi ay ise hepsini unutup tabanca biimindeki akmaklardan yle bir almaya balyorlard ki, Alad-din yetitiremiyordu. Sonra, bir plastik azlk modas balyor, btn millet itii sigarann iren ziftini sapk bir bilim adam zev-kiyle seyrederek alt ay saydam azlk kullanyor, derken, onu brakp sacs solcusu, dinsizi dindar Aladdin'den boy boy, renk renk tebih alp her yerde ekmeye balyor, bu frtna dinip Aladdin elinde kalan tebihleri iade edemeden, bir rya modas kyor, herkes ryalar yorumlayan kk kitap alabilmek iin kapda kuyruk oluyordu. Bir Amerikan filmi gelir, btn genler kara gzlk alrd, bir gazete haberi kar btn kadnlar dudak kremi, btn erkekler imamlara yakr takkelerden isterdi, ama ou zaman, istekler hi anlalmayan bir ekilde bir veba gibi yaylrd. Niye binlerce, on binlerce kii ayn anda rodyolarnm, kaloriferlerinin stne, arabalarnn arka camnn nne, odalarna, i masalarna, tezghlarna o tahta yelkenlileri yerletirmeye balamt? Anne ocuk, kadn erkek, ihtiyar gen herkesin

hep ayn resmi, gznden kocaman bir damla ya akan mahzun ve Avrupal suratl ocuk resmini anlalmaz bir istekle alp duvarlara, kaplara asmasn nasl anlamak gerekiyordu? Bu millet, bu insanlar 46 bir... bir... "tuhaf diye Aladdin'in bulamad kelimeyi ben yetitirdim, "anlalmaz" diye, "hatta korkutucu" diye, nk kelimeleri bulmak Aladdin'in deil benim isimdi. Bir sre karlkl sustuk. Daha sonra, yllardr srekli satt selloidden yaplm, balarn sallayan kk kazlar anlatrken, iinden vine likr ve bir vine kan ie biimindeki o eski ikolatalar anlatrken ya da uurtma iin en iyi ve en ucuz tay stanbul'da nerede bulabileceini anlatrken, Aladdin'in mterileriyle arasnda kendisinin de bulamayaca kelimelerle anlatlabilecek bir ba olduunu anladm; Babaannesiyle dkkna gelip o zilli emberlerden alan kk kz da, Fransz dergisini kapp, dkknn bir kesine ekilip sayfalar iindeki plak kadnla kala gz arasnda sevimeye teebbs eden sivilceli delikanly da seviyordu. Hollywood yldzlarnn inanlmaz hayatlarnn hikye edildii roman alp, gece evde okuyup, ertesi sabah "Bu bende varm!" diye iade etmek isteyen gzlkl banka memuresini de seviyordu, Kuran okuyan kz posterinin resimsiz bir gazeteye sarlmasn zellikle rica eden ihtiyar da. Ama gene de ihtiyatl bir sevgiydi bu: Moda dergilerinin iindeki patronlar harita gibi ap dkknn ortasnda kuma kesmeye kalkan ana kz, oyuncak tanklarn daha dkkndan kmadan nce savaa tututururken birbirleriyle derek kran ocuklar belki biraz anlyordu da, kalem eklinde el feneri, ya da kuru-kafal anahtarlk soran insanlarn kendisine hi bilmedii, hi anlayamad bir alemden sanki iaretler yollad duygusuna kaplyordu. Karl bir k gn dkknna gelip renci devleri iin kullanlan "K Manzarasn deil, srarla "Yaz Manzaras"n isteyen esrarengiz adam hangi esrarn belirlisini tayordu? Bir gece, lam dkkn kapamak zereyken ieri giren iki karanlk kii, hazr elbiseler giyen, kollarn aa yukar kaldran boy boy bebekleri, canl bebekleri tutan doktorlar gibi dikkat, efkat ve alkanlkla ellerine almlar, pembe yaratklarn gzlerini ap kapaylarn bylenmi gibi seyretmiler, bir ie rakyla birlikte bir bebei paketlettirip Aladdin'in tylerini rperten karanln iinde kaybolmulard. Buna benzer bir ok olaydan sonra, bana geldii gibi, imdilerde de Aladdin ryalarnda dkknnda kutular ve plastik torbalar iinde satt bebekleri gryor, geceleri dkknn kapadktan sonra, bebeklerin ar ar gzlerini ap kapadklarn, salar47 nn uzadn hayl ediyordu. Acaba bu neyin iareti diye soracakt belki de bana, ama fazla konutuunu, kendi dertleriyle dnyay fazla igal ettiini birden hissediveren vatandalarmzn kapld o aresiz ve hznl sessizlie kaptrmt kendini. Bu sefer, sessizliin uzun bir sre bozulmayacan bilerek karlkl sustuk. ok sonra, evden zr diler gibi bir havayla karken Alad-din, artk benim daha iyi bileceimi, artk benim istediim gibi yazacam syledi: Bir gn belki o bebeklerden ve ryalarmzdan sz aan iyi bir yaz yazabilirim, sevgili okurlarm. 48 BENC BLM OCUKLUK BU "insan terkederken bir sebep gsterir. Bunu syler. Karsndakine ce\-ap verme hakk tanr. yle durup dururken gidilmez. Yok ocukluk bu." Marcel Proust On dokuz kelimelik terk mektubunu Rya, Galip'in her zaman telefonun yanbanda durmasn istedii yeil tkenmez kalemle yazmt, kalemi ortalkta gremedii, sonraki aratrmalarnda evde de bulamad iin Galip, Rya'nm, mektubu kapdan kmadan son anda yazdna karar verdi: Mektubu yazdktan sonra Rya, kalemi belki lzm olur diye son anda el antasna atm olmalyd; nk krk yln tekinde, birisine zene bezene mektup yazmaya kalktnda (bu mektubu Rya hibir zaman bitirmez, bi-tirse zarfa koymaz, koysa postalamazd) severek kulland iman dolmakalemi her zamanki yerinde duruyordu: Yatak odasndaki ekmecenin iinde. Mektubun zerine yazld defter kdnn hangi defterden koparldn anlamak iin Galip, aralklarla uzun vakitler harcad. Gecenin eitli saatlerinde, Rya'nm, Cell'in d zerine, kendi gemiinin kk bir mzesini kurduu eski dolabn ekmeceleri iinden kard defterlerin sayfalarn mektubun kadyla karlatrd: Yumurtann dzinesinin alt kurutan hesapland ilkokul aritmetik defleri; din dersinde zorla tutulmu ve arka sayfalarna

skntyla gamal halar, a hocann karikatr izilmi dua defteri; kenarlarna etek modellerinin izildii ve baz uluslararas film yldzlarnn, yakkl yerli sporcularn, pop arkclarnn adlarnn yazld bir edebiyat defteri (Hsn- Ak imtihanda gelebilir). ok sonra, her seferinde ayn kolaylkla hayl krkl uyandran ekmece ilerinde, ayn armlara bombo el eden kutu diplerinde, yatak altlarnda ve hibir eyin deimediine Galip'i inandrmak ister gibi ayn kokuyla kokan Rya'-nn elbise ceplerinde yapt son bir aratrmadan ve sabah ezanndan az sonra, gz yeniden eski dolaba taklnca Galip geliigzel uzatt elinin altnda mektup kdnn kopartld defteri buldu. 49 Daha nceden kartrd ve sayfalarndaki resimlere ve yazlara (27 Mays askeri darbesini ordumuz, iktidar ormanlarmz tahrip ettii iin yapmt; hidrann kesiti Babaannenin bfesinde duran mavi vazoya benziyordu,) dikkat etmedii defterin ortalarnda bir sayfa, acmasz bir tella yrtlmt. Bu acmasz teltan ve btn gece toplad teki kk ayrntlar gibi, birbirlerinin zerine domino talar gibi ylan armlardan ve kk bulgulardan baka hibir sonucu olmayan bir ayrnt... arm: Yllar nce, ortaokuldayken, Rya'yla ayn snfta ayr sralarda oturduklar zaman elence ve sabrla katlandklar gudubet Tarih hocas, "Kt kalem karn!" diyerek birdenbire hazrlksz yakalad snfn imtihan korkusuyla brnd sessizlikte, defterlerden tella yrtlan sayfalarn hrtsn iitmeye dayanamazd hi: "Defterlerinizi yrtmayn!" diye barrd crlak sesiyle, "dosya kd isterim! Bu milletin defterini yrtan, maln tahrip eden Trk deildir, soysuzdur, sfr vereceim!" Verirdi de. Kk bir bulgu: Anlalmaz aralklarla alan buzdolab motorunun arszca bozduu geceyars sessizliinde, kimbilir kanc kere kartrd elbise dolabnn dibinde, Rya'nn giderken yanna almad nefti renkli topuklu ayakkablarnn arasnda, Galip, eviri bir polisiye roman grd. Evin iinde yzlercesi olduu iin ilgilenmeyecekti, ama dolap diplerinde, ekmece kelerinde bulup dokunduu her eyi kartrmaya bir gecede alan eli, zerinde iri gzl, kk hain bir baykuun grld bu kara kitabn sayfalarn kendiliinden evirince, iinde iyi kda basl bir dergiden kesilmi bir resim buldu: plak ve yakkl bir erkek. Galip bir igdyle erkein bykln kendisininkiyle karlatrd sakin 'erkeklik organna' bakarken, "Aladdin'den ald bir yabanc dergiden kesmitir!" diye dnd. arm: Rya, Galip'in polisiye romanlara katlanamad iin elini srmediini bilirdi. ngilizlerin en ngiliz, imanlarn tam iman, sulu ve kurbanlar da dahil olmak zere geri kalan btn zne ve nesnelerin de, ya birer ipucuna benzedii ya da yazar onlara zorla ipucu taklidi yaptrd iin, kendilerine benzeye-medikleri bu yapay dnyada Galip vakit geiremezdi bir trl. (Vakit geiriyorum ite! derdi Rya, polisiye romanla birlikte, Aladdin'in dkknndan ald fndk fst yutarken). Galip bir 50 keresinde, Rya'ya, yazarn da katilin kim olduunu bilmedii bir polisiye romann yazlrsa okunabileceini sylemiti. Bylece, nesneler ve kahramanlar her eyin farknda olan yazarn zoruyla ipular ve sahte ipular kisvesine brnmeden, hi olmazsa, polisiye yazarnn hayllerini deil, hayatta olduklar eyleri taklit ederek kitapta durabilirlerdi. Galip'ten daha iyi bir roman okuyucusu olan Rya, byle bir romanda ayrnt bolluuna nasl bir snr getirileceini sormutu. nk ayrntlar bu romanlarda hep bir amaca iaret ederlermi. Ayrntlar: Rya evden kmadan nce, zerinde iri bir karafatmayla kk hamambcei resminin tketicileri korkuttuu bcek ilacn, helaya, mutfaa ve koridora bol bol skmt. (Hl kokuyordu). 'Elektrikli ofben' dedikleri eyi su stmak iin evirmiti, (belki dalgnlkla, nk perembe apartmanda scak su gndr), Milliyet gazetesini biraz okumu, (buruturmu) bilmecesini de, sonra yanna ald kurun kalemle biraz zmt: Trbe, ara, kamer, zor; taksim, ramiz, esrar, dinle. Kahvalt etmiti (ay, beyaz peynir, ekmek);'bulaklar ykamamt. Yatak odasnda iki, salonda drt sigara imiti. Yanna yalnzca klk elbiselerinin bazlarn, cildini bozduunu syledii makyaj malzemesinin bir ksmn, terliklerini, en son okuduu romanlar, uur getireceine inand ve ekmecesinin kulpuna takt bo anahtarl, tek taks inci gerdanl, arkas aynal sa frasn alm ve salar rengindeki paltosunu giymiti. Btn bunlar, hibir zaman kmadklar bir seyahatte lzm olur diye babasndan ald orta boy eski bavula (Melih Amcann Magrib'ten getirdii) koymu olmalyd. Dolaplarn ounu kapam (kapaklarn tekmeleyerek), ekmecelerini itmi,

ortalktaki vr zvr eyasn yerlerine koymu, terk mektubunu da, hibir kararszlk geirmeden bir kerede yazmt: p tenekesi ve kllklerde yrtp atlm bir msvette yoktu. Belki terk mektubu da denemezdi buna. Rya geri dneceini belirtmedii gibi, dnmeyeceini de belirtmemiti. Galip'ten deil de evden ayrlyordu sanki. Galip'c ise, okur okumaz kabul ettii kelimelik bir su ortakl neriyordu: "Annemleri idare edersin!" Evden ayrl nedenini aka Galip'in stne ykmad iin hem sevindiriciydi bu su ortakl, hem de, ne olursa olsun, Rya ile bir ortaklkt. Bu ortakln karlnda, Rya'nn Ga51 lip'e verdii sz de kelimelikti: "Sana haber veririm." Ama btn-gece vermedi. Btn gece, su ve kalorifer borular eitli inlemeler, gurlamalar ve i ekmelerle ttler. Kar aralklarla yad. Bozac geti gitti, bir daha gelmedi. Rya'nn yeil imzasyla Galip saatlerce baktlar. Evin iindeki nesneler ve glgeler yeni kiiliklere brnd-ler; ev baka bir ev oldu. "Demek ki, yldr tavandan sarkan lamba rmcee benziyormu!" demek geliyordu Galip'in iinden. Uyumak istedi, belki de iyi bir rya greceine inand iin, ama uyuyamad. Btn gece, dzenli aralklarla, nceki btn aratrmalar silbatan edip (Elbise dolabnn dibindeki kutuya bakm myd; bakmt; galiba bakmt; galiba bakmamt; hayr bakmamt ve imdi her eye yeniden bakmalyd,) yeni aratrmalara girdi. Bu umutsuz aratrmalarn ortasnda bir yerde, elinde Rya'nn eski bir kemerinin anlarla kaynaan tokasn ya da oktan kaybolmu bir kara gzln bo klfn tutarken birden yapt iin umutsuzca amasz olduunu anladnda (ne kadar inanlmazd o kitaptan kma dedektifler, ne kadar iyimserdi o dedektifin kulana ipularn fsldayan yazar!) elinde o an her ne tutuyorsa onu, bir mzenin envanterini karan dikkatli aratrmac gibi, ilk ald yere, titizlikle brakyor, bir uykudagezerin dsel admlaryla bacaklar onu kendiliinden mutfaa gtryor, buzdolabn ap, iinden hibir ey almadan bir kartrdktan sonra, salondaki sevgili koltuuna gidip az sonra gene ayn arama trenine balamak zere oturuyordu. . yllk evlilikleri boyunca, karsnda sabrsz ve sinirli oturan Rya'nn bacaklarn sallayarak, salarn ekitirerek, arada bir derinden derine i ekerek ve hrsla ve zevkle sayfalarm evirerek polisiye romanlar okuyuunu seyrettii bu koltukta, terkedil-dii gece tek bana otururken, Galip'in aklnda hep ayn grnt vard. Lise yllarnda, st dudann stnde Galip'ten nce tyler kan ve Galip'ten nce sigara imeye balayan sivilceli olanlarla, masalarnda pervasz hamambceklerinin dalgn dalgn gezindii muhallebicilere ve pastahanelere Rya'nn gidiine tank olduunda ya da bundan yl sonra, bir cumartesi leden sonra, onlarn katna kt zaman (Sizde mavi etiket var m diye gelmitim!) annesinin dknt tuvalet masasnda, aynann banda boyanrken 52 Rya'nn sabrszca bacaklarn salladn ve saatine baktn grdnde ya da gene bundan yl sonra, bu sefer hi gremedii solgun ve yorgun Rya'nn, evresindekilerce ok mert ve fedakar bulunan ve daha o zamandan 'Emein afa' dergisinde kendi imzasyla ilk siyasi 'tahlilleri' yaymlanan gen bir siyasiyle, yalnzca siyasi olmayan bir evlilik yaptn rendiinde iinde ykselen deersizlik, yenilgi ve yalnzlk duygusunun grntleri (Yzm asimetrik, elim sakar, ar siliim, sesim g kar!) deildi, hayr, Galip'in aklndaki. Yalnzca, hayatn bir parasn, bir frsat ya da bir elenceyi kardnn resmi vard Galip'in btn gece gzlerinin nnde: Kar yaarken Aladdin'in dkknnn beyaz kaldrma vuran . Rya'lar en st kata tandktan bir buuk yl sonra, yani ilkokul nc snftayken, bir cuma akamyd; hava kararrken Nianta Meydanndan k akamnn araba ve tramvay grltleri gelirken, o gnlerde birlikte kefedip kurallarn saptadklar 'Sessiz Geit' ve 'Ben Grmedim' oyunlarn kartrarak kefettikleri yeni bir oyunu oynamaya balamlard: 'Yok Oldum!' kisinden biri, apartmandaki amcalarn, babaannelerin dairelerinden birine girip bir keye saklanp 'yok oluyor', teki de onu bulana kadar aryordu. Olduka basit oyun, karanlk odalarda k yakmay yasaklad ve hibir sreyle kstl olmad iin, taraflarn sabrna ve hayl gcne sesleniyordu. Yok olma sras kendisine geldiinde, Galip, iki gn nce bir yaratclk annda, dikkatini eken Babaannenin yatak odasndaki dolabn stne (nce koltuun koluna, sonra dikkatle arkalna basarak) kp gizlenmi, Rya'nn kendisini burada hibir zaman bulamayacandan emin, karanlkta onun haylini kurmutu. Haylinde kendisini arayan Rya'nn yerine kendini koymutu ki, yokluunun aclarn Rya nasl hissediyor daha iyi bir anlayabilsin! Rya alamakl olmalyd; Rya yalnzlktan sklm olmalyd; aa katta, karanlk bir arka odada gizlendii yerden kmas iin Galip'e gzyalaryla Rya yalvaryor

olmalyd! ok sonra, ocukluun sonsuzluu kadar uzun sren bir bekleyiten sonra, Galip, sabrszlkla ve asl kendisinin sabrszla yenildiini dnmeden birden dolabn stnden inip gzlerini soluk lambalarn na altrp, bu sefer kendisi, apartmanda Rya'y aramaya balamt. Btn katlara inip ktktan 53 sonra, tuhaf ve hayletimsi bir duyguyla ve bir yenilgi havasyla Babaanneye sorduunda, "Aa stn ban toz iinde senin!" demiti karsnda oturan Babaanne. "Neredeydin? Seni aradlar!" Dede de: "Cell geldi," diye eklemiti. "Rya ile Cell Aladdin'in dkknna gittiler!" Hemen pencereye komutu Galip, souk, lacivert, karanlk pencereye: Kar yayordu darda; insan dar aran ar ve ackl bir kar. Uzaktan gzken Aladdin'in dkknnn iinden, oyuncaklar, resimli dergiler, toplar, yo-yolar, renkli ieler ve tanklar arasndan, darya Rya'nn teni renginde bir k szyor, kaldrmlardaki tutmu karn beyazlnda belli belirsiz yansyordu. Uzun sren gece boyunca, Galip, bu yirmi drt yllk grnty her hatrlaynda, yirmi drt yl nce kapld sabrszl, kay-nayarak birdenbire taan bir tencere-stn tatszlyla iinde hissetti: Kard hayat parac neredeydi? Evliliklerinin ilk gnlerinde, yllar nceki ortak hayatlarnn efsanelerini ve ocukluklarnn anlarn daha da canl tutmak heyecanyla, Hle Halann dairesinden alp kendi yeni mutluluk yuvasnn duvarna heves ve gayretkelikle ast sarkal duvar saatinin, yllarca Babaanneyle Dedenin koridorunda sonsuzluk vaktini bekleyen sonsuz ve alayc tik-laklarn ieriden iitiyordu imdi. yllk evlilik hayatlar boyunca, belirsiz bir yerdeki bilinmeyen bir hayatn nee ve elencesini karmaktan ikyeti gzken hep Rya olmutu, Galip deil. Galip sabahlar ie gider, akamlan dolmularda, otobslerde karanlk yzl, kimliksiz dn kalabal iersinde sahipsiz dirsekler ve bacaklarla bouarak eve dnerdi. Gn boyunca, her seferinde Rya'nn dudak bkt bahaneler bulup yazhaneden eve bir iki kere telefon eder, akam evin scaklna dndnde kllklerdeki sigaralarn saysndan ve cinsinden, eyalarn, nesnelerin duruundan ve eve girmi bir yenisinden, yznn teninden Rya'nn o gn ne yaptn pek de fazla yanlmadan, aa yukar, karrd. Ya an bir mutluluk annda (bir istisna) ya da ar bir kuku annda, dn akam yapmay kurduu gibi, Batl filmlerindeki kocalar taklit ederek, karsna o gn evde ne yaptn, ne yaptn, aka soracak olsa, Batl ya da Doulu hibir filmde aka anlatlmayan belirsiz ve kaygan bir blgeye girmenin huzursuzluunu duyarlard ikisi de. statistiklerin ve brokratik smfla54 malarn 'ev kadn' diye adlandrd o anonim kiinin, (Galip'in Rya'ya hibir zaman benzetemedii o deterjanl ve ocuklu kadnn) hayatnda byle gizli, esrarl ve kaygan bir blge olduunu Galip, evlendikten sonra kefetmiti. Tpk Rya'nn hafzasnn derinliklerindeki anlalmaz blgeler gibi, bu gizli, kaygan blgenin esrarl bitkiler ve korkutucu ieklerle kaynaan bahesinin kendisine btnyle kapal olduunu bilirdi Galip. Btn sabun ve deterjan reklmlarnn, fotoromanlarn, yabanc dergilerden evrilmi en son haberlerin ve ou radyo programlarnn ve gazetelerin renkli eklerinin ortak konusu ve hedefiydi bu yasak blge, ama onlardan ok daha tede, onlardan ok daha esrarengiz ve gizliydi de. Bazan, szgelii, koridordaki kaloriferin zerindeki bakr sahann yanna kt makasnn neden ve nasl konmu olabileceini belirsiz bir ilhamla dndnde ya da Rya'nn hl sk sk grtn bildii, ama yllardr kendisinin grmedii bir kadna bir pazar gezintisinde birlikte rastgel-diklerinde, Galip, kendisine yasak olan o kaygan ve ipeksi blgeyle ilgili bir ipucuna, o yasak blgeden kma esrarl bir belirtiye rastlam gibi bir an arr ve yaraltna itilmi yaygn bir tarikatn artk kendini gizleyemeyen esraryla yzyze gelmi gibi duraklard. Korkutucu olan ey, tpk yasaklanm bir tarikatn srlar gibi, esrarn 'ev kadn' denen o kimliksiz kiilerin hepsine bulamas, ama onlarn byle bir srlar, gizli trenleri, paylatklar bir sular, sevinleri ve tarihleri yokmu gibi davranmalar, stelik de bunu, bir ey gizleme isteiyle deil, btn itenlikleriyle yapmalaryd. Hadm edilmi harem aalarnn kilit stne kilit vurarak sakladklar o sr gibi, hem ekici hem de iticiydi bu blge: Varl herkes tarafndan bilindii iin, bir kbus gibi dehet verici deildi belki, ama hibir zaman tarif edilip adlandrlmad iin esrarl ve yzyllardr kuaktan kuaa gemesine ramen, hibir zaman bir gurur, gven ve zafer kayna olamad iin de bu esrar acklyd. Bir ailenin btn yelerini yzyllarca izleyen bir uursuzluk gibi bir tr lanet olduunu dnrd bazan Galip bu blgenin, ama evlenerek,

ocuk sahibi olarak ya da anlalmaz nedenle birdenbire almay brakarak birok kadnn kendi isteiyle bu esrarl lanete dndne tank olduu iin de, tarikat srrnn bir ekimi olduunu da anlard; yle ki, bu lanetten kurtulmak, baka . ' 55 birisi olmak kararyla, nice emeklerle bir i bulup almaya balayan kadnlarn bazlarnda geride braktklar o gizli trenlere, sihirli anlara hibir zaman anlayamayaca ipeksi ya da karanlk blgelere dnme isteinin belirtilerini grdn sanrd. Bazan, yapt samasapan bir akaya ya da kelime oyununa Rya, kendisini artacak kadar gldnde ya da sincap rengindeki salarnn karanlk ormannda beceriksiz ellerinin gezinmesini ayn neeyle karladnda, yani, btn resimli dergilerle onlardan renilmi trenlerin, btn gemile gelecein dland kar koca arasndaki ryams yaknlk anlarnn birinde, birden Galip'in iinden karsna o esrarl blgeye ilikin bir soru sormak gelir, btn amarlarn, bulaklarn, polisiye romanlarn ve gezintilerin dnda, (ocuklarnn olmayacan doktor sylemi, bir ite almaya Rya pek fazla istek gstermemiti) bugn evde, asl "o" saatte, ne yaptn sormak isterdi; ama sorudan sonra, aralarnda alacak uzaklk o kadar korkutucu ve sorunun hedefledii bilgi aralarndaki ortak dilin kelimelerine o kadar yabancyd ki, hibir ey soramaz, yalnzca kollarnda tuttuu Rya'ya, bir an bo, bombo bakard. "Gene bo bakyorsun!" derdi Rya. "Yzn kt gibi beyaz!" derdi Rya, annesinin daha ta ocukluunda Galip'e syledii cmleleri neeyle tekrarlayarak. Sabah ezanndan sonra, salondaki koltuunda Galip ksa bir sre uyuklad. Ryasnda bir akvaryumun tkenmez kalem yeili svsnda Japon balklar ar ar salmrken Rya, Galip ve Vasf bir yanllktan sz ediyorlar, daha sonra, sar ve dilsiz olann Vasf deil, Galip olduu anlalyordu, ama ok da kederlenmiyorlard: Nasl olsa. yaknda her ey yoluna girecekti. Uyandktan sonra Galip, masaya oturdu ve aa yukar on dokuz-yirmi saat nce, Rya'nn yaptn tahmin ettii gibi, masann zerinde bo kt arad. Elinin altnda -tpk Rya gibikt bulamaynca, -Rya'nn terk mektubunun arkasna btn gece tek tek dnd kiilerden ve meknlardan oluan bir listeyi yazmaya balad. Yazdka uzayan ve uzadka yazdran ve Galip'te polisiye roman kahramanlarn taklit ettii duygusu uyandran sinir bozucu bir listeydi bu. Rya'nn eski sevgilileri, lisedeki 'matrak' kz arkadalar, arada bir adn and dostlar, eski 'siyasi' yaknlar ve Galip'in Rya'y buluncaya kadar hibir ey farkettirmemeye 56 karar verdii ortak arkadalarnn adlar kendilerini oluturan sesli sessiz harflerin yuvarlaklar, inileri, klar, yzleri ve gittike daha anlaml, ift anlaml gzken biimleri iinden, acemi dedektif Galip'e neeyle el sallayp, haince gz krpp, sahte ipular yol-luyorlard. ri tenekeleri kamyonun kenarlarna vura vura boaltan pler getikten sonra, Galip listeyi daha fazla uzatmamak iin, yeil tkenmez kalemiyle birlikte bugn giyecei ceketinin i cebine sktrd. Ortalk bir kar mavisiyle aydnlanrken, evdeki btn lambalar sndrd. Merakl kapc pirenlenmesin diye, p tenekesini, iini son bir kere daha gzden geirdikten sonra, dar kard. ay demledi, makinesine yeni bir jilet takp tra oldu, temiz, ama tlenmemi amar ve gmlek giydi, btn gece kartrd eve ekidzen verdi. Giyinirken, kapcnn kapnn altndan att ve ayn ierken okuduu Milliyet'teki yazsnda Cell, yllar nce, karanlk kenar mahallelerde, bir geceyars karlat bir 'gz'-den szediyordu. Galip, yllar nce bir kere daha yaymlanan yazy okumutu, ama gene ayn 'gz'n dehetini hissetti zerinde. Telefon ayn anda almaya balad. "Ryadr!" diye dnd Galip; ahizeye yetiene kadar akam Rya'yla birlikte gidecekleri sinemay bile dnmt: Konak. Ahizedeki umut krc sese, Suzan Yengeye cevap verirken, hi duraklamad: Evet, Rya'nn atei dmt, btn gece de ok iyi uyumu, Galip'e sabah anlatt bir rya bile grmt. Tabii annesiyle konumak isterdi; bir dakika! "Rya!" diye seslendi Galip koridora doru, "Rya, annen telefonda!" Rya'nn esneyerek yataktan kalktn, tembel tembel gerinerek terliklerini arandn gzlerinin nne getirdi; sonra, hemen aklnn sinemasna baka bir bobin takt: Merakl koca Galip, karsn telefona armak iin koridordan ieri gidiyor ve onu yatakta tekrar ml ml uyurken buluyor. Bu ikinci filmi daha iyi canlandrabilmek, Suzan Yengeye inandrc bir atmosfer sunabilmek iin, koridorda aa yukar yryerek 'efekt' bile yapt. Telefona dnd. "Uyumu Suzan Yenge, gzleri ateten apak iindeydi, suratn ykayp yatana girip gene uyumu!" "Bol bol portakal suyu

isin!" dedi Suzan Yenge, en iyi ve en ucuz skmalk kan portakalnn Nianta'nda nerede bulunabileceini dikkatle anlatarak. "Akam belki Konak 57 Sinemasna gideceiz!" dedi Galip gven duygusuyla. "tmesin gene!" dedi Suzan Yenge, sonra belki de her eye fazla kartn dnerek, konuyu bir an bambaka yere evirdi: "Biliyor musun, sesin gerekten telefonda Cell'inkine ok benziyor. Yoksa sen de mi ttn? Dikkat et Rya'dan mikrop kapma!" Telefonlar karlkl ayn sayg, sevgi ve sessizlikle, sanki Rya'y uyandrmak kadar, ahizeleri incitmekten ekinerek yavaa kapadlar. Telefonu kapadktan hemen sonra Cell'in eski yazsn yeniden okumaya baladnda, az nce brnd kiilikle yazdaki 'gz'n baklar ve dncelerinin dumanlar arasnda, Galip, birden karar veriverdi: "Rya, tabii ki, eski kocasna dnmtr!" Bu apak gerei, btn gece baka hayllerle bulandrarak grememesine at. Ayn kararllkla telefona gidip Cell'i arad. Btn bu akl karkln ve sonucunu ona anlatp yle demek iin: "imdi ben onlar aramaya kyorum. Eski kocasyla birlikte Rya'y bulduumda -ki bu ok vakit almaz- onu eve dnmeye ikna edemem diye korkuyorum. Rya'y en iyi sen kandrmay bilirsin. Eve dnmesi, ("bana" diyecekti, ama kelime kmamt azndan,) eve dnmesi iin ona ne diyeyim?" "Sakin ol nce!" diyecekti Cell itenlikle. "Rya ne zaman gitti? Sakin ol! Biraz birlikte dnelim. Bana, gazeteye gel." Ama Cell evinde de, gazetede de yoktu henz. Evden karken Galip telefonu ak brakmay dledi, ama brakmad. "aldrdm, aldrdm megul kt!" derse Suzan Yenge, "Rya telefonu iyi kapamam," derim, "bilirsiniz, dalgndr, her eyi unutur." i 58 ALTINCI BLM BED USTA'NIN EVLTLARI "...zaman d havay titreten i ekmeler." Dante Stunlarmz her kesimden, her snftan, her cinsten insanmzn sorunlarna pervaszca atmzdan beri okuyucularmzdan ilgin mektuplar alyoruz. Kendi gereklerinin en sonunda dile gelebildiini gren baz okuyucularmz, bazan bunlar yazacak sabr bile gsteremiyorlar da, koarak matbaamza gelip, bize kana kana hikyelerini anlatyorlar. Bazlar da, anlattklar inanlmayacak vakalardan, korkun ayrntlardan kukuya dtmz grdklerinde, hikyelerini ve kendi hayatlarn kantlamak iin bizi alma masamzdan alp, toplumumuzun imdiye kadar hi yazlmam, ilgilenilmemi amurlu ve esrarl karanlklarna ekiyorlar. Trkiye'de mankenciliin yeraltna itilmi korkun tarihinden ite byle haberdar olduk. Korkuluk gibi gbre ve ky kokan 'folklorik' bir ayrnt bir yana, 'mankencilik' denen zenaatten toplumumuz yzyllardr haberdar bile deildi. Bu ie ilk girien usta, mankenciliimizin piri, Ab-dlhamit'in emri ve zamann ehzadesi Osman Cellettin Efendi'nin ilgisiyle alan Bahriye Mzesine gereken mankenleri hazrlayan Bedii Usta olmutur. Mankenciliimizin gizli tarihini yapan da Bedii Ustadr. yz yl nce Akdeniz'de talyan ve spanyol gemilerine kk sktren levendlerimizin ve civan yiitlerimizin palabyklar ve btn hametleriyle, bu ilk mzeye yerletirildiini ve saltanat kayklar ve kadrgalar arasnda dikildiini gren mzenin ilk ziyaretileri, tanklarn anlattna gre, hayretler iinde kalmlar. Bedii Usta, bu ilk harikalarnda malzeme olarak aa, al, balmumu, ceylan, deve ve koyun derisi ve insan sa ve sakal kullanm. Byk bir sanatkrane baaryla gerekletirilen bu mucizevi yaratklarla karlatnda zamann dar grl eyhlislam fkeye kaplm: Allann yaratklarn bu kadar mkemmel taklit etmek, Allahla bir eit boy lmek olarak grldnden 59 mankenler mzeden kaldrlm, kadrgalar arama korkuluklar yerletirilmi. Bitmemi batllama tarihimizde rneklerini binlerce kere grdmz bu yasaklk zihniyeti, Bedii Usta'nn iinde bir anda alevlenen 'zenaat ateini' sndrmemi. Bir yandan evinde yeni mankenler yaparken, bir yandan da "evltlarm" dedii eserlerini yeniden mzeye sokabilmek ya da ayr yerde sergileyebilmek iin yetkililerle anlamaya alm. Baarszla uraynca yneticilere ve devlete ksm, ama yeni zenaatna deil. Evinin kk bir atlye haline getirdii bodrum katnda manken retimine devam etmi. Sonralar, hem mahalledeki komularn "byclk, sapklk ve zndklk" sulamalarndan saknmak, hem de gittike kalabalklaan "evltlaryla" alakgnll bir Mslman evine sa-mad iin, eski stanbul'dan Galata'ya, Frenk yakasnda bir eve tanm.

Ziyaretimin beni de gtrd Kuledibi'ndeki bu tuhaf evde, titiz almalarna inan ve tutkuyla devam ederken, oluna da kendi kendine rendii mesleini retmi. Yirmi yl sren bir almadan sonra, Cumhuriyetimizin ilk yllarndaki o heyecanl Batclk dalgas iinde, beyefendiler balarndaki fesleri karp Panama apkalar giyerlerken ve hanmefendiler araflarn atp ayaklarna topuklu iskarpinler geirirlerken, Beyolu caddesindeki o nl giyim kuam dkknlar vitrinlerine manken yerletirmeye balamlar. Yurt dndan getirtilen o ilk mankenleri grnce, Bedii Usta yllardr bekledii zafer gnnn geldiini dnerek yeraltndaki atlyesinden caddeye frlam. Ama 'Beyolu' denen bu gsterili alveri ve elence caddesinde lmne kadar kendisini yeniden yeraltndaki hayatn karanlna ilecek yeni bir hayl krklyla karlam. Gtrd rnekleri gren, atlyesine, mahzenine gelen btn o 'bonmare' sahipleri, lakm elbise, etek, kostm, orap, palto, apka satan btn o hazr giyimciler ve vitrinciler tek tek geri evirmiler onu. Yapt mankenler ve elbiselerin modellerinin retildii Batl lkelerin insanlarna deil, bizim insanlarmza ben-ziyorlarm. "Mteri," demi dkknclardan biri, "sokakta her gn onbinlercesini grd o bykl, arpk bacakl, kara kuru vatandalardan birinin srtndaki paltoyu deil, uzak ve bilinmeyen 60 bir diyardan gelen yeni ve 'gzel' bir insann giydii ceketi srtna geirmek ister ki, bu ceketle birlikte kendi de deitiine, baka biri olabildiine inanabilsin." Bu ilerde pimi bir vitrinci, Bedii Usta'nn eserlerini hayranlkla karladktan sonra, ne yazk ki ekmek paras iin vitrinlerine bu "gerek Trkleri, bu gerek vatandalar" koyamayacan aklam: Trkler artk "Trk" deil, baka bir ey olmak istiyorlarm nk. Bu yzden klk kyafet devrimini icat etmiler, sakallarn tra etmiler, dillerini ve harflerim deitirmiler. Daha veciz konumay seven bir dkkn sahibi, mterilerinin bir elbiseyi deil, aslnda bir hayli satn aldklarn aklam. O elbiseyi giyen "tekiler" gibi olabilme hayaliymi asl satn almak istedikleri. Bedii Usta bu yeni hayle uygun decek mankenler yapmay denememi bile. Avrupa'dan ithal edilen ve tuhaf durular ve di macunu glmseyileri srekli deien o mankenlerle rekabet edemeyeceinin farkndaym. Bylece kendi atlyesinin karanlnda brakt kendi gerek hayllerine dnm. lmne kadarki on be ylda bu yerli ve korkun hayllerin ete kemie brnd ve hepsi birer sanat aheseri olan yz elliden fazla yeni manken yapm. Gazetemize kadar gelip beni babasnn yeraltndaki atlyesine gtren olu, bana bu mankenleri tek tek gsteriyor ve bizleri "bizler" yapan "zmzn" bu tuhaf ve tozlu eserlerin iine gmldn sylyordu. Kule dibindeki amurlu bir yokutan, arpk merdivenli berbat bir kaldrmdan geerek indiimiz souk ve karanlk bir evin bodrumundaydk. Drt bir yanmz kpr kpr kprdanmaya alan, sanki bireyler yaparak yaamak isteyen mankenlerin o dondurulmu yaamyla dopdoluydu. Yar karanlk mahzende, glgeler iinde birbirlerine ve bize bakan yzlerce anlaml gz ve yz vard. Bazlar oturmutu, bazlar bireyler anlatyor, bir ksm yiyor, bir ksm glyor, bir ksm dua ediyor, bir ksm ise bana o anda dayanlmaz gelen bir 'varolula' dardaki hayata sanki meydan okuyordu. Her ey apak ortadayd: bu mankenlerde, deil Beyolu ve Mahmutpaa'nn vitrinlerinde, Galata kprs'nn kalabalnda bile hissedemeyeceimiz bir canllk vard. Bu kpr kpr, nefes nefese manken kalabalnn teninden k gibi hayat f-kryordu. Bylenmitim. Yanbamdaki mankenlerden birine 61 korkuyla, tutkuyla yaklatm, ondaki canllktan yararlanmak, bu gerekliin, bu dnyann srrn elde etmek iin uzanarak, bu nesneye (yal bir amca, kendi vatanda dertlerine gmlmt) ulamak istediimi, ona dokunduumu hatrlyorum. Sert ten, oda gibi korkun ve souktu. "Her eyden nce, babam bizi biz yapan hareketlere dikkat etmemiz gerektiini sylerdi!" diye gururla aklad mankencinin olu. Babasyla birlikte, uzun ve yorucu alma saatlerinden sonra Kuledibi'nin karanlklarndan yeryzne karlar, Taksim'deki pezevenkler kahvesinin manzara gren masalarndan birine otu-. rup aylarn smarlarlar ve meydandaki kalabaln 'jestlerini'gz-lemlerlermi. Babas o yllarda, bir milletin 'hayat tarzn,' tarihini, teknolojisini, kltrn, sanat ve edebiyatn deitirebileceini anlarm, ama jestlerini deitirebileceine asla ihtimal vermezmi. Bunlar anlatrken, olu, bana sigarasn yakan bir ofrn

duruundaki ayrntlar aklyor, bir Beyolu kabadaysnn kollarnn nasl ve neden yana ak durduunu ve yenge gibi yan yan yrdn belirtiyor, hepimiz gibi azn kocaman kocaman aarak glen bir leblebici rann enesine dikkatimi ekiyordu. Elinde file, caddede tek bana yryen kadnn nne bakndaki o dehetin anlamn da anlatt, vatandalarmzn ehirlerimizde yrrken neden hep yere ve krlarda yrrken neden hep ge baktklarn da... Kendilerini harekete geirecek sonsuzluk saatinin dolmasn bekleyen btn o mankenlerin jestlerine, durularna, durula-rndaki 'bizden'olan o eye kimbilir ka kere dnp yeniden, yeniden dikkatimi ekti. stelik, bu harika yaratklarn, pekl gzel elbiseler giyip sergileyebilecek yetenekte olduunu da kavryordunuz. Ama gene de, bu mankenlerde, bu zavall yaratklarda, insan dardaki aydnlk hayata iten bir ey vard. Nasl sylesem, sanki bir eit dehet, korkun, ac, karanlk bir yan! "Sonralar, babam artk gnlk hareketleri de gzlemez oldu," deyince olu, bu korkun eyi sezdiimi dnmtm. Benim "jest" diye anlatmaya altm o hareketlerin, burun silmekten kahkaha atmaya, yan bakmaktan yrmeye, el skmaktan ie amaya kadar uzanan btn o gnlk hareketlerin de deitiini, safln kaybettiini baba oul yava yava fark etmeye balamlar. Pezevenkler kahve62 sinden kalabalklar seyrederken, nceleri, kendileri ve benzerlerinden baka taklit edecek bir ey gremeyen sokaktaki insann kimi taklit ettiini, kimi rnek alarak deitiini karamamlar bir trl. "nsanlarmzn en nemli hazinesi" dedikleri jestleri, gnlk hayatta yaptklar kk vcut hareketleri, sanki gizli ve grlmez bir 'efin' komutuyla ar ar ve tutarl olarak deiiyor, yok oluyor, yerlerine nereden rnek alnd bilinmeyen birtakm yeni hareketler geiyormu. Sonralar, baba bir dizi ocuk mankeni zerinde alrken anlamlar her eyi: "O lanet olas filmler yznden!" diye bard olu. Batdan kutu kutu getirilen, sinemalarda saatlerce oynatlan o lanet olas filmler yznden sokaktaki insanmzn jestleri safln kaybetmeye balam. Ak seik iarkedilemeyen bir hzla, insanlarmz kendi hareketlerini bir yana brakp, baka insanlarn hareketlerini benimsemeye, taklit etmeye balamlar. Babasnn, bu yeni, yapmackl hareketlere, bu anlalmaz jestlere duyduu fkenin haklln gstermek iin oulun sayp dkt ayrntlarla lf uzatmak istemiyorum: Filmlerden renilmi btn o kahkahalarn, pencere amaktan kap arpmaya, ay fincan tutmaktan, ceket giymeye kadar varan btn o renilmi ve yersiz jestlerin, ba sallaylarn, kibar ksrklerin, fke anlarnn, gz krpmalarn, yumruk atmalarn, fldr fldr oynayan o kalarn, o gzlerin, bizim kaba ocuksuluumuzu ldren o kibarlklarn ya da sertliklerin hepsini bir bir anlatt. Babas, safln kaybetmi bu melez hareketleri grmek bile istemiyormu artk. Bu yeni ve dzmece hareketlerden etkilenip kendi "evltlarnn" safln bozmaktan korktuu iin atlyesinden dar kmamaya karar vermi: Evinin mahzenine kapanrken, "bilinmesi gereken anlamn ve esrarn zn" zaten oktandr tandn iln etmi. Bedii Usta'nn hayatnn son on be ylnda yapt eserlere bakarken bu belirsiz zn ne demek olduunu kendi gerek kimliini yllar sonra renen bir 'vahi ocuun' dehetiyle sezdim: Bana bakan, benim hayatma doru ilerleyen, beni temsil eden bu amca, teyze, arkada, akraba, tamdk, bakkal, ii mankenleri arasnda benim benzerlerim vard, hatta kendim de vardm o yenik umuzsuz karanlk iinde. Birou kuruni bir tozla kapl bu vatanda mankenleri (aralarnda Beyolu gangsterleri de vard, diki di63 ken kzlar da, nl zengin Cevdet Bey de vard, ansiklopedist Sela-hattin Bey de, itfaiyeciler de vard, benzersiz cceler de, ihtiyar dilenciler de, gebe kadnlar da) soluk lambalarn abartt korkun glgeleriyle birlikte bana kaybettikleri saflklar yznden ac eken tanrlar, bir bakasnn yerinde olamadklar iin kendilerini yiyip bitiren ilekeleri, birbirleriyle sevierek yatamadklar iin birbirlerini ldren mutsuzlar hatrlatyordu. Onlar da, benim gibi, bizler gibi, ilerine rastlantyla dtkleri belirsiz bir varoluun anlamn cennette kalm kadar uzak bir gemite bir gn sanki kefetmiler, ama sonra unutmulard bu sihirli anlam. Unuttuumuz bu hatra iin ac ekiyorduk; belimiz bklmt, ama gene de kendimiz olmakta direniyorduk. Jestlerimize, bizi biz yapan eylere, burnumuzu siliimize, bamz kaymza, ayamz atmza ve baklarmza sinen mutsuzluk ve yenilgi duygusu, aslnda, kendimiz olmakta direnmenin bir cezasyd da. Bedii Usta'y anlatan olu, "Babam vitrinlere bir gn kendi mankenlerini koyacaklarna her zaman inand!" derken, "Babam insanmzn bir gn

bakalarn taklit etmeyecek kadar mutlu olabileceinden umudu kesmedi hi!" derken, ben, bu manken kalabalnn da benimle birlikte, bir an nce bu kapal ve kfl mahzenden yeryzne kp gne altnda bakalarna bakarak, bakalarn taklit ederek, bir bakas olmaya alarak bizim gibi mutlulukla yaamaya can attklarn dnyordum. Bu istek, sonra rendim, hi gereklememi de deil! Tuhaflklarla ilgi ekmeye merakl bir dkkn sahibi, belki de ucuza dreceini bildiinden, bir iki 'mal' alm atlyeden. Ama durular ve jestleriyle vitrinlerin te tarafndaki mterilere, kaldrmdan akp geen kalabala o kadar benziyormu ki. alp sergiledii mankenler, o kadar alelade ve p kadar sahici ve o kadar "biz-den"miler ki, kimse ilgilenmemi onlarla. Bunun zerine, pinti dkknc testeresiyle para para etmi onlar; jestleri anlamlandran btnlk kaybolunca, kollar, bacaklar, ayaklar kk dkknn kk vitrininde, Beyolu kalabalna emsiye, eldiven, izme, ayakkab sergilemek iin yllarca kullanlm. 64 YEDNC BLM KAF DAININ HARFLER "Bir ismin bir anlam m olmal?" Lewis Carroll Uykusuz geen geceden sonra, sokaa admn attnda Galip, karn sandndan da ok yadn, Nianta'nn tekdze kuruni rengini rten beyazn yadrgatc aydnlndan anlad. Kald-rmlardaki kalabalk, apartman saaklarndan sarkan yar saydam sivri buzlardan haberli deil gibiydi. Galip, Nianta Meydanndaki Bankas'na girip ("s Bankas" derdi Rya meydandaki tozu, duman, araba egzoslarn ve bacalardan fkran kirli mavi sisi her hatrlaynda) Rya'mn son on gnde ortak hesaplarndan nemli bir para ekmediini, banka binasnda kaloriferlerin yan-madm ve yzlerini korkutucu bir ekilde boyam memure kzlardan birine, Milli Piyango ekiliinde kk bir ikramiye kt iin herkesin sevinli olduunu rendi. Vitrinleri buulu ieki dkknlarnn, ayc raklarnn girdii pasajlarn, Rya'yla birlikte gittikleri ili Terakki Lisesinin nnden ve dallarndan buzlar sarkan hayletimsi kestane aalarnn altndan yryerek Alad-din'in dkknna girdi. Banda, dokuz yl nce bir yazsnda Ce-ll'in szn ettii mavi kakuleta, Aladdin burnunu siliyordu. "Aladdin, gemi olsun, hasta msn?" "ttm." Galip, Ry'nm eski kocasnn bir zamanlar yazd, taraftar ya da dman olduu sol siyas dergilerden, adlarn tek tek dikkatle telffuz ederek, birer tane istedi. Aladdin yznde ocuksu, korkulu, kukulu, ama hibir zaman da dmanca olamayacak bir ifade, bu dergileri yalnzca niversite rencilerinin okuduunu syledi. "Sen ne yapacaksn?" "Ben bilmecelerini zeceim!" dedi Galip. akadan anladn gsteren bir kahkaha attktan sonra: "Bunlarda da hi bilmece olmaz be abi!" dedi Aladdin, bir bilmece tiryakisinin kederiyle. "u ikisi yeni kt, ister misin?" 65 "Peki," dedi Galip. plak kadn dergisi alan bir ihtiyar gibi fsldad sonra: "Hepsini bir gazeteye sarversene!" Eminn otobsndeyken kucandaki paketin tuhaf bir ekilde arlatn hissetti, ayn tuhaflkla baka bir duyguya, bir gzn kendisini gzetledii duygusuna da kapld. Otobsn iindeki kalabalktan birinin gz deildi ama bu, nk dalgal bir denizde sallanan atanada sallanr gibi dalgalanan yolcular karl sokaklara ve kalabalklara bakyorlard, dalgnlkla. Galip, Aladdin'in siyas dergileri eski bir Milliyet gazetesine sardn, katlanm gazetenin kesindeki fotorafndan Cell'in kendisine baktn o zaman farketti. Yadrgatc olan ey, yllardr her sabah grd bu fotoraftan Cell'in kendisine bugn bambaka bir bakla bakmasyd. "Seni biliyorum ve hep gzetliyorum!" diyen bir bakla , bakyordu Cell. Galip, ruhunu okuyan bu 'gz'n zerine parman koydu, ama varln, uzun otobs yolculuu boyunca sanki parmann altnda da hep hissetti. Yazhaneye varr varmaz Cell'i arad, ama yoktu. Paket kdn dikkatle bir keye kaldrarak sol dergileri karp dikkatle okumaya balad. Dergiler, Galip'e, uzun zamandr unuttuu bir heyecan, gerilim ve beklenti duygusunu ve umudunu kestii ve ne zaman kestiini de bilmedii bir kurtulu, zafer ve kyamet gnnn anlarn hatrlatt nce. Sonra, arada Rya'nn terk mektubunun arkasna adlarn yazd eski arkadalarna telefonlar ettii uzunca bir sreden sonra, kayp anlar Galip'e, cami duvarlar ve kahve baheleri arasndaki yazlk sinemalarda ocukluunda grd filmler kadar ekici ve inanlmaz gzkt. O siyah beyaz

Ye-ilam filmlerini seyrettii zaman, hikyelerin kuruluundaki isyan ettirici bir nedensellik eksiklii yznden Galip, ya olaylar bsbtn anlayamadn sanr ya da zengin ve acmasz babalar, iyiler iyisi yoksullar, ahlar, uaklar, dilenciler ve kuyruklu arabalarla kurulmu ve yle niyet edilmedii halde masala dnm bir dnyaya buyur edildiini pheyle dnr, (Ayn plaka numaral De Soto'yu nceki filmde de grdn sylerdi Rya,) ve inanlmaz dnyaya dudak bkerken ve gzya dken yan sandalyedeki seyirciye aarken, evet evet, ite tam bu srada - dikkat - birdenbire, hi anlayamad bir hokus pokus sonucu, kendisini de perdedeki ackl ve solgun iyilerin, aclar iindeki kararl ve fedakr kahra1 manlarn kederlerini gzyalaryla paylarken bulurdu. Rya'y eski kocasyla birlikte bulduunda kk sol fraksiyonlarn bu masalms siyah beyaz siyasi dnyasndan biraz daha haberli olmak istedii iin Galip, btn politik dergileri biriktiren eski bir arkadana telefon etti. "Hl dergi biriktiriyorsun, deil mi?" dedi Galip gvenle. "Ba dertte bir mvekkilimi savunabilmek iin senin arivinde biraz alabilir miyim?" "Tabii," dedi Saim her zamanki iyi niyetiyle ve 'arivi' iin aranmaktan memnun. Galip'i akam saat sek*iz buukta bekliyordu. Galip hava kararana kadar yazhanede alt. Birka kere Cell'i arad, bulamad. Cell Bey'in ya "henz" gelmediini, ya da "imdi" ktn syleyen sekreterle her konumasndan sonra, Melih Amcadan kalma raflarn zerine koyduu gazete parasndan Cell'in 'gz'nn kendisini gzetledii duygusuna kapld. Kapalar'daki kk bir dkknn hissedarlar arasnda kan kavgann hikyesini, birbirlerinin szn kesen ar iman bir ana ouldan dinlerken (anann antas ila kutularyla doluydu) ve emeklilik yl yanl hesapland iin devleti dava elmek isteyen kara gzlkl bir trafik polisine, tmarhanede geirdii iki yln yrrlkteki yasalara gre hizmetten saylamayacan anlatmaya a^ hrken de Cell'in varln odann iinde hissetti. Rya'nn arkadalarn tek tek arad. Her telefonda yeni ve deiik bahaneler buluyordu. Lise arkada Macide'ye bir dava iin arayaca Gl'n telefonunu sordu. Macide'nin sevmedii gzel isimli Gl'n ise, Glbahe Hastahanesinde nc ve drdnc ocuklarn nceki gn dourduunu, Hsn ve Ak ad verilen sevimli ikizleri hastahaneye koarsa saat ile be arasnda bebek odasnn penceresinden grebileceini zengin evin kibar hizmetisinden rendi. Figen, Rya'dan dn ald 'Ne Yapmah'y (ernievski'ninki) ve Raymond Chandler'leri geri getirecekti ve Rya'ya gemi olsun diyordu. Behiye'nin ise hayr. Galip yanl-yordu Emniyet Mdrl Narkotik ube'de alan bir amcas ve evet, Galip yamlmyordu, sesinde de, Rya'dan haberli olduuna ilikin hibir belirti yoktu. Semih'in ard ey ise, Galip'in yeraltndaki bu tekstil imalthanesinden nasl haberli olduuydu: 66 67 Evet, orada birtakm mhendis ve teknisyenle birlikte, ilk Trk fermuarn gerekletirmek iin hummal bir almaya girmilerdi, ama hayr, gazetelere geen en son makara kaaklndan haberli olmad iin Galip'e hukuki bilgi veremiyor, yalnzca R-ya'ya en iten (Galip'in inand) selmlarn yolluyordu. Sesini deitirerek, baka kiiliklere brnerek aradklarnda da Galip, Rya'nn izine rastlayamad. ngiltere'den krk yl-ncesinin Tp Ansiklopedilerini getirerek kap kap pazarlayan Sleyman, kendisini acele telefona aran okul md/ne, bir yanllk olduunu, deil ortaokula giden Rya adnda bir kz, ocuu bile olmadn sylerken btnyle itendi. Ayn ekilde, babasnn mavnasyla Karadeniz'den kmr getiren lyas, Rya Sinemasnda, iine ryalarn yazd rya defterini unutmu olamayacan, nk aylardr ne sinemaya gittiini, ne de byle bir defteri olduunu sylerken de ve asansr ithalts Asm da, Rya apartma-" nndaki aksaklktan sorumlu olamayacaklarn, nk ayn adl soka ve apartman ilk duyduunu anlatrken de, 'rya' kelimesini hibir tela ve sululuk duygusuna kaplmadan, itenliin btn saflyla kullanmlard. Sabahlar vey babasnn Kimya laboratu-vannda fare zehiri reten ve geceleri lmn simyasndan sze-den iirler yazan Tark ise, Hukuk Fakltesi rencilerinin iirle-rindeki rya ve ryann esrar temalar zerine bir konuma yapmak istemelerini sevinle karlad ve onlar, bu akam Taksim'de-ki eski pezevenkler kahvesinin nnde bekleyeceini syledi. Kemal ve Blent ise, Anadolu gezisindeydiler: Biri Singer Diki Makinelerinin karaca bir yllk iin, elli yl nce Atatrk'le gazeteciler ve alklar arasnda bir

vals yaptktan sonra hemen pedall makinesine oturup Bat usul bir pantolonu tkr tkr diken zmirli bir terzi kadnn anlar peinden gitmiti. teki, Avrupallarn 'Noel Baba' dedikleri bin yllk amcann uyluk kemiinden yontulmu sihirli tavla zarlarn satabilmek iin ky ky, kahve kahve btn Dou Anadoluyu karyla dolayordu. Listesinde teki adlar, telefonun karl ve yamurlu gnlerde daha da younlaan yanllklar ve belirsizlikler dumannda kaybettii gibi, Galip, siyasi dergilerin akama kadar okuduu sayfalar iinde, fraksiyon deitirenlerin, itiraf edenlerin, ikence edilen ve ldrlenlerin, hapse mahkm olanlarn, kim vurduya gidenlerin 68 1 ve cenazesi kalkanlarn, yazsna cevap verilenlerin, gnderme yaplanlarn ve mektubu yaynlananlarn, karikatr izen ve iir yazan ve yaz ileri kadrolarnda alanlarn adlar ve takma adlar arasnda Rya'nn eski kocasnn ad ya da takma adna rastlayamad. Hava kararrken oturduu koltuunda kederli, hareketsiz kalakald. Pencerenin nnde merakl bir karga yan yan kendisine bakyordu; caddeden cuma akam kalabalnn grlts geliyordu. Galip ar ar mutlu ve ekici bir uykunun iine gmld. ok sonra uyandnda oda karanlkt ama, pencerenin nndeki kargann gzn Cell'in gazeteden bakan 'gz' gibi zerinde hissetti. Karanlkta ar ar ekmeceleri kapad, elyordamyla bulduu paltosunu giydi, yazhaneden kt. Karanlk han koridorlarnn btn lambalar snmt. ay ocann ra kenefleri ykyordu. Karla kapl Galata Kprsnden geerken souu hissetti: Boaz ynnden sert bir rzgr esiyordu. Karaky'de, mermer masal bir muhallebicide, birbirlerini yanstan aynalara yan dnerek ehriyeli tavuk orbas iti, sahanda yumurta yedi. Muhallebicinin aynasz tek duvarnda Pan American takvimlerinden ve kartpostallardan ilhamla yaplm dalk bir manzara resmi vard: am aalar arasndan, aynams bir gln arkasnda gzken ve doruklar beyaza boyanm da, resmin ilhamn veren Kartpostal Alpleri'nden ok, Galip'le Rya'nn ocukluklarnda sk sk gittikleri Kaf Da'na benziyordu. Tnelden Bcyolu'na karken Galip, vagonda hi tanmad bir ihtiyarla yirmi yl nceki nl Tnel kazas zerine tartmaya tututu: Vagonlar onlar eken halat koptuu iin mi raydan frlayp duvarlar, cam ereveyi krp geerek gemi azya alm mutlu aygrlarn neesiyle Karaky Meydanna girmilerdi, yoksa makinist sarho olduu iin mi? Sarho makinist kimliksiz ihtiyarn Trabzonlu hemehrisiymi. Cihangir sokaklarnda kimsecikler yoktu. Bodrum katnda bir kahvehanede toplaan ofrlerin ve kapclarn seyrettii televizyon programn Galip'e kapy nee ve aceleyle aan Saim'le kars da seyrediyorlarm. 'Geride Braktklarmz' adl programda, Osmanllarn "bir zamanlar Balkanlar'da yaptrdklar ve imdi Yugoslavlarm, Arnavut69 larn, Yunanllarn ellerine den eski camilerden emelerden ve kervansaraylardan alamakl bir dille szediliyordu. Galip, futbol man seyre gelen komu ocuu gibi oturtulduu, yaylan oktan arm rokoko taklidi bir koltuktan televizyondaki ackl cami grntlerine bakarken, Saim'le kars onu oktan unutmu gibiydiler. Resimleri hl manav dkknlarna aslan rahmetli ve Olimpiyat madalyal bir greiye benziyordu Saim; kars da, tombul ve sevimli bir fareye. Odada toz rengi eski bir masa, toz rengi bir lamba vard; duvarda yaldzl ereve iinde Saim'den ok karsna (ad Remziye miydi diye dnyordu Galip yorgunlukla,) benzeyen bir dedenin resmi aslyd: Sigorta takvimi, banka kll, likr takmlar, vazolu, gm ekerlik ve kahve fincanl bfe ve iki duvar toz ve kt ve dergi, dergi ve dergilerle kaplayan ve Galip'in bu eve geli nedeni olan 'ktphane-ariv'. Alayc niversite arkadalar arasnda, on yl nce bile "devrimimizin arivi" diye bilinen bu ktphaneyi Saim, kendisinden baklenmeyecek bir itiraf annda dedii gibi, "kararszlk" yznden kurmutu. O zamanki deyile, "iki snf arasnda" deil, ama siyasi fraksiyonlar arasnda seim yapmaktan korkan birinin kararszlyd bu. O yllarda Saim, btn siyasi toplantlara, 'forumlara' katlr, niversiteler ve kantinler arasnda koturur, herkesi dinler, 'her gr, her siyaseti' takip eder, ok fazla sormaktan ekindii iin de, teksir edilmi bildiriler, propaganda brorleri, el ilanlar da dahil olmak zere her eit sol yayn bir yolunu bulup (Afcder-sin, tasfiyecilerin Teknik niversitede dn dattklar bildiri var m sende?) edinir ve deli gibi okurdu. Vakti her eyi okumaya yetmedii ve hl bir 'siyasal izgi' konusunda karar veremedii bir ara, okuyamadklarn biriktirmeye balam olmalyd.

Daha sonraki yllarda, okumak ve bir karara varmak nemini yitirmi, gittike dallanp budaklanarak genileyen bu 'belge' rman bo yere akmadan bir yerde toplayacak bir baraj kurmak (bu benzetme inaat mhendisi olan Saim'in kendisinindi) tek ama olmu, Saim de, hayatnn geri kalan ksmn bu amaca cmerte vermiti. Televizyon program bittikten, alet kapatldktan, hl hatr sorulduktan sonraki sessizlikte, kar koca soran gzlerle baktklar iin Galip hemen hikyesine girdi: Savunmasn zerine ald bir 70 niversite rencisi, ilemedii bir siyasi cinayetten sulanyordu. Hayr, ortada bir l yok deildi; beceriksiz gencin beceriksizce dzenledii bir banka soygununun sonunda, bankayla kendilerini bekleyen alnt taksi arasnda koan tell genlerden biri, yoldan geen alveri kalabal iindeki kck bir nineye arpm. arpmann iddetiyle yere den kadncaz ban kaldrma vurunca hemen olay yerinde oluvermi. ("Bak ite!" dedi Saim'in kars.) Olay srasnda, yalnzca, 'iyi aileden' gelen sessiz bir ocuk, tabancasyla yakalanm. Fazlasyla hayranlk ve sayg duyduu teki arkadalarnn adlarn polisten tabii ki saklamak istemi, daha artcs ikenceye ramen bunu baarm da; ama daha kts, Galip'in sonradan yapt aratrmalara gre, sorumlusu olmad ninenin lmn sessizliiyle de stlenmek durumunda kalm. Nineye arparak lmne yol aan Mehmet Ylmaz adl arkeoloji rencisi ise, olaydan hafta sonra, mraniye arkalarndaki yeni bir gecekondu semtinde, bir fabrika duvarna ifreli yazlar yazarken kimlii belirsiz kiilerin yaylm ateiyle ldrlm. yi aileden gelen ocuun gerek suluyu aklamas beklenirmi bu du-'rumda; ama polis, len Mehmet Ylmaz'in gerek Mehmet Ylmaz olduuna inanmad gibi, soygunu dzenleyen rgtn ileri gelenleri de, hi beklenmedik bir ekilde, Mehmet Ylmaz'm aralarnda yaadn, hatta, yaymladklar dergide yazlarna eski kararllyla devam ettiini ileri srmler. "imdi" ierdeki ocuktan ok, zengin ve iyi niyetli babasnn isteiyle bu davaya bakan Galip, 1) Mehmet Ylmaz'in eski Mehmet Ylmaz olmadn kantlamak iin makalelerine bakmak istiyordu. 2) len Mehmet Ymaz'n yerine onun imzasyla kimin yazdn takma adlardan karmak istiyordu. 3) Saim'in ve karsnn anladklar gibi, bu tuhaf durum Rya'nn eski kocasnn da bir zamanlar yneticisi olduu rgte dzenlendii iin, bu siyasi fraksiyonun son alt aylk tarihine bir gz atmak istiyordu. 4) llerin yerine yaz yazan hayalet yazarlarn ve takma adlarn ve kayp kiilerin esrarna iyice girmek niyetindeydi. Saim'i de heyecanlandran arat-rmaya hemen baladlar. lk iki saatte, Galip'in adn kard (Rukiye) kadnn getirdii aylar ier, kek dilimlerini attrrken, yalnzca makale yazarlarnn adlarna ve takma adlarna baktlar. Daha sonra, bunu itiraflarn, 71 llerin, dergi alanlarnn takma adlaryla genilettiler: Ksa bir sre iersinde lm ilnlar, tehditler, itiraflar, bombalar, dizgi yanllar, iirler ve sloganlarla kurulmu ve daha yaanrken unutulmaya balanm yar gizli bir dnyann sihiriyle balar dnmt. Takma ad olduunu gizlemeyen takma adlar buldular, bu takma adlardan retilmi baka adlar, bu baka adlarn blnmesinden remi baka adlar buldular. Akrostileri, kusursuz olmayan harf oyunlarn ve ne kadarna niyet edilmi, ne kadarnn rastlant olduunu karamadklar yar saydam ifreleri zdler. Saim'le Galip'in oturduu masann bir ucuna da Rukiye oturmutu. Haksz yere cinayetle sulanan bir delikanly kurtarmak iin ya da kayp bir kadnn izini aramak iin yaplan bir aratrmadan ok, odada, ylba akam radyo dinlerken tombala ya da 'Salonda At Yar' oynayanlarn o biraz sabrsz ve biraz da alkanlk olmu hzn vard. Ak perdelerin arasndan darda attrmaya balayan kar gzkyordu. Tpk, yeni ve parlak bir renciyi kefettikten sonra, baarlarla olgunlamasna tank olau sabrl bir retmenin heyecanyla, takma adlarn servenlerini, dergiler arasndaki zigzaglarn, inilerini ve klarn gururla izledikten sonra, birinden birinin tutuklandm, ikenceye yatrldn, mahkm olduunu, kaybolduunu ya da dergilerin birinde ilk fotorafn grdklerinde, kimlii belirsiz kiilerin kurunlaryla ldrlm olduunu rendikleri zaman, aratrmalarnn heyecanndan onlar uzaklatran bir hznle bir sre susuyorlar, sonra, yeni bir kelime oyunu, yeni bir rastlant ya da tuhaflkla karlatklarnda yeniden yazlarn hayatna dnyorlard. Saim'e gre, dergilerde okuduklar adlarn ve kahramanlarn bir ou hayli olduu gibi, bu adlarn dzenledikleri kimi gsteriler, toplantlar, gizli genel kurullar, yeralt parti kongreleri, banka soygunlar da hi gereklememiti. Ar bir rnek olarak Dou Anadoluda, Erzincan ile Kemah arasndaki Kk eruh kasabasndaki yirmi yl nceki bir halk isyannn hikyesini

okudu: Dergilerin birinin ayrntl bir ekilde tarihini verdii bu isyan srasnda geici bir hkmet kurulmu, zerinde gvercin resmi bulunan pembe bir pul baslm, bana bir vazo den kaymakam lm, 72 batan aa iir yaymlayan bir gnlk gazete km, gz doktorlar ve eczaneler alara bedava gzlk datm, ilkokulun sobas iin gerekli odun bulunmu ve kasabay uygarla balayacak bir kpr tam yaplrken, Atatrk hkmet kuvvetleri yetimiler ve kasaba camiinin toprak zeminini rten ayak kokulu kilimleri inekler yiyip bitirmeden nce, olaya el koyup, isyanclar meydandaki nar aalarnda sallandrmlard. Oysa Saim'in, harflerin ve haritalarn iindeki esrar iaret ederek gsterdii gibi, eruh diye bir kasaba hi olmad gibi, bu kasabann tarihinde bir efsane kuu gibi ykselen isyann mirass olduunu iddia eden adlar da takmayd. Bu takma adlarn redifli, kafiyeli iirine gmldkleri bir ara, Mehmet Ylmaz'a ilikin bir ipucuna rastladlarsa da, (Galip'in anlatt tarihte mraniye'de ilenen bir siyasi cinayetten szediliyordu,) kopuk kopuk eski yerli filmleri seyreder gibi okuduklar birok hikye ve haberde olduu gibi, olaylarn sonucunu derginin ondan sonraki saylarnda hi bulamadlar. Bu ara, Galip masadan kalkt, eve, Rya'ya telefon etti ve belki gece ge saatlere kadar Saim'dc alacan, beklememesini, uyumasn syledi efkatli bir sesle. Telefon odann br uundayd. Saim'le- kars da Rya'ya selm sylediler: Tabii ki, Rya da onlara Takma adlar bulma, deifre etme ve harflerinden bir yenisini yaratma oyununa iyice daldklar bir sra, Saim'in kars rtle-bilecek btn alanlar kt, gazete, dergi ve bildiri ynlaryla kaplanm odada iki erkei yalnz brakp yatt. Saat geceyarsn oktan gemiti; stanbul'un zerinde byl bir kar sessizlii vard. Sigara duman kokan niversite kantinlerinde, yamurlu grev adrlarnda ve cra tren istasyonlarnda datlm ve hepsi ayn soluk baskl teksir makinesiyle oaltld iin yanyana getirilmi ilgi ekici bir kolleksiyonun, ("ok eksik, ok yetersiz!" demiti Sa-im her zamanki alakgnlllyle,) dizgi ve iml hatalarndan Galip tad alrken, Saim bir kolleksiyoncu gururuyla ona "ok nadir" dedii bir paray ierideki bir odadan getirip gsterdi: "An-ti-bn-Zerhani ya da Tasavvuf Yolcusunun Yere Basan Ayaklan." Galip, ciltli kitabn daktiloda oaltlm sayfalarn dikkatle eviriyordu. "Orta boy bir Trkiye haritasnda ad gzkmeyen bir Kayseri kasabasndan bir arkada!" dedi Saim. "Kk bir tekke 73 nin eyhi olan babasndan ocukluunda din ve tasavvuf eitimi alm. Yllar sonra ise, Lenin'in Hegel okurken yapt eyi taklit ederek on nc yzyl Arap mutasavvfu bn Zerhani'nin 'Kayp Esrarn Hikmetleri' adl kitabn okurken, sayfa kenarlarna 'materyalist' notlar alm. Bu notlar gereksiz ve uzun parantezlerle destekleyerek temize ekmi. Sonra, kendi notlarna, sanki bir bakasnn esrar anlalamayan, anlam zlemeyen dncele-riymi gibi, uzunca bir aklama, bir tr erh yazm. Btn bunlar da, gene baka birilerinin yazlanym gibi, kendi yazd bir 'yaynlayann nsz'yle bir araya getirerek daktilo etmi. Basma da, otuz sayfada, kendi dini ve devrimci hayat hikyesinin efsanelerini eklemi. Bu efsanelerde ilgin olan ey ise, Batllarn 'pantheism' dedikleri tasavvuf felsefesi ile, yazarn eyh babasna tepkiyle gelitirdii bir tr 'felsefi eyaclk' arasndaki kuvvetli ilikiyi, yazarn bir akamzeri kasaba mezarlnda gezinirken nasl kefettiini anlatmas. Yllar nce, koyunlarn otlad ve hayaletlerin uyukla-d mezarlkta grd bir kargay, yirmi yl sonra -biliyorsun Trk kargalar iki yz yldan fazla yaar- bu sefer biraz daha iri serviler arasnda grnce anlam 'yksek dnce' denen o uucu, kanatl ve arsz hayvann ba ya da ayaklar ne olursa olsun gvdesinin ve kanatlarnn hep, hep ayn kaldn. Ciltli kapakta grlen ayn kargay kendi resmetmi. lmszlk isteyen her Trk'n, hem kendi kendisinin Johnson'u, hem BoswelPi, hem Goethe'si, hem de Eckermann' olmak zorunda kalacan kantlyor bu kitap. Alt kopya daktilo edilmi. Sanmam ki, Milli stihba- rat Tekilt'nn arivinde bundan bir tane olsun." Odada, iki erkei, kapa kargal kitabn yazarna, bir tara kasabasnda evi ile babadan kalma kk bir nalbur dkkn arasnda geen bir hayata, bu kederli, silik, sessiz hayatn hayl gcne balayan bir nc kiinin hayaleti vard sanki. "Btn harflerin, btn kelimelerin, btn o kurtulu hayllerinin ve ikence ve rezalet anlarnn ve bu hayllerin ve anlarn sevinci ve kederiyle kaleme alnm, btn yazlarn anlatt tek bir hikye var!" demek geliyordu Galip'in iinden. Sanki Saim, bu hikyeyi yllardr denizden a eken bir balknn

sabryla toplad kt, gazete, dergi koleksiyonu iersinde bir yerde yakalamt, yakaladn da biliyordu, ama istifleyip dzenledii malzeme iersinde onu btn 74 plaklyla ele geiremedii gibi hikyeye anahtar olacak kelimeyi de kaybetmiti. Mehmet Ylmaz'n adna drt yl ncesinin bir dergisinde rastgeldiklerinde, Galip bunun bir rastlant olduunu syleyip, evine dnmeyi dnyordu, ama Saim, dergilerinde -dergilerim diyordu artk- hibir eyin rastlant olamayacan syleyerek durdurdu onu. Ondan sonraki iki saat iinde, insanst bir aba harcayarak, bir dergiden brne srayarak, gzlerini projektngibi aarak, Mehmet Ylmaz'n nce Ahmet Ylmaz'a evrildiini kefetti; kapanda bir kuyunun gzkt ve tavuklar ve kyllerle kaynaan bir dergide Ahmet Ylmaz, Mete akmaz olmutu. Metin akmaz ve Ferit akmaz'in da ayn kii olduunu kefetmekte zorlanmad Saim; bu arada imza da kuramsal yazlardan vazgeip dn salonlarndaki anma trenlerinde saz ve sigara duman eliinde sylenen trklerin gftekr olmutu. Ama burada da fazla durmamt: Bir dnem, kendi -dndaki herkesin polis olduunu kantlayan bir imzaya dnm, daha sonra da, ngiliz akademisyenlerinin sapklklarn deifre eden hrsl ve asabi matematiksel bir iktisatya. Ama bu karanlk ve mutsuz kalplar da onun fazla sabredebilecei yerler deildi. Saim, parmaklarnn ucuna basarak gittii yatak odasndan getirdii bir baka dergi kollesiyonunun. yl iki ay nceki saysnda, eliyle koymu gibi buluverdi kahramann: Ad, Ali Harikalke olmutu bu sefer ve gelecek gzel gnlerde krallara ve kralielere hi gerek kalmayaca iin satran kurallarnn da deieceini, Ali adl ocuklarn iyi beslendikleri iin boy pos atacaklarn ve mutluluun neesiyle duvarlara Trk usul bada kurup oturan ve yzlerinde ad yazlan yumurtalarn bilmeceler zeceini anlatyordu. br sayda Ali Harikalke'--nin bu yaznn evirmeni olduunu anladlar. Asl yazar Arnavut bir matematik profesryd. Ama, Galip'i asl artan ey, Arnavut profesrn hayat hikyesinin yannda, Rya'nn eski kocasnn hibir takma adn arkasna gizlenmeyen prl prl imzasna rastgel-mek oldu. "Hibir ey hayat kadar artc olamaz!" dedi gururla Saim, bu aknlk ve sessizlik annda. "Yaz hari." Yeniden parmaklarnn ucuna basarak ieri gitti ve tepeleme dergiyle dolu iki byk Sana kutusu getirdi: "Arnavutlukla ilikisi 75 olan bir fraksiyonun dergileri bunlar. Yllarm vererek zdm tuhaf bir esrar aradn eyle ilgili grdm, iin sana anlatacam." Yeniden ay demledi, hikyesi iin gerekli grd baz dergileri kutudan, baz kitaplar raflardan indirip masann zerine koydu. "Alt yl nceydi," diye anlatmaya balad, "bir cumartesi leden sonra, Arnavutluk Emek Partisi ve nderi Enver Hoca'nn yolundan gidenlerin kard dergilerden (birbirlerine amanszca dman olan bu dergiler taneydi o zaman) birinin, Halkn Eme-i'nin en son saysn ilgimi ekecek bir ey var m diye kartrrken bir fotoraf ve yaz arpt gzme: rgte en son katlmalar dolaysyla yaplan bir trenden szediliyordu. Hayr, her trl ko-' mnist faaliyetin yasak olduu lkemizde Marksist bir rgte iirler okuyarak, sazlar alarak katlanlardan szedilmesi deildi dikkatimi eken; ayakta kalmak iin bydklerini duyurmak zorunda kalan btn kk sol rgtlerin dergileri, tehlikeyi gze alarak, her saylarnda buna benzer yazlar yaymlyorlard. Dikkatimi eken ey, Enver Hoca ve Mao posterlerini, iir syleyenleri ve kutsal bir i yapar gibi tutkuyla sigara ien kalabal gsteren siyah beyaz fotorafn altnda, salondaki 'on iki' stuna dikkat ekilmesi oldu nce. Daha da tuhaf, rportajda yazld gibi, rgte katlan takma adlarn hep Hasan, Hseyin, Ali gibi Alevi adlarndan ve daha sonra kefedeceim gibi, Bektai Babalarnn adlarndan seilmesiydi. Bektailiin Arnavutluk'ta bir zamanlar ne kadar gl olduunu bilmeseydim, belki bu inanlmaz esrar ruhum bile duymazd, ama olaylarn ve yazlarn zerine gittim; drt yl hi durmadan, Bektailik, Yenieri Ordusu, Hurufilik ve Arnavutluk Komnizmi zerine kitaplar okudum ve yz elli yllk bir tarihi kumpas zdm." "Sen de biliyorsun tabii!" diyerek yedi yz yllk Bektailik tarihini, ta Hac Bekta Veli'den balayarak anlatmaya koyuldu Sa-im. Tarikatn alevi, tasavvufi ve amanistik kayna': i armdan, Osmanl Devletinin kurulu ve ykseliiyle olan ilikisinden ve temelini tekil ettii merkezi Yenieri Ordusunun devrim ve isyan geleneklerinden szetti. Her Yenieri askerinin bir Bektai olduu dnlrse, tarikatn hep gizli tutulan esrarnn stanbul tarihine

76 damgasn nasl vurduu anlalrd hemen. Bektailerin stanbul'dan ilk srlmeleri de Yenieriler yzndendi: Batnn yeni askeri yntemlerini benimseyemeyen isyanc ordunun klalar, Padiah II. Mahmut emriyle 1826'da topa tutulurken Yenierilerin ruhsal birliini salayan tekkeler kapatlm, Bektai Babalar da stanbul'dan srlmt. Yeraltna bu birinci initen yirmi yl sonra, Bektailer tekrar stanbul'a dnmtler; ama bu sefer Nakibendi tarikatnn kisve-siyle. Atatrk'n, Cumhuriyet'ten sonra btn tarikat faaliyetlerini yasaklayaca zamana kadar, seksen yl boyunca, Bektailer d dnyaya kendilerini Naki olarak gstermiler, ama kendi aralarnda srlarn daha derine gmerek, Bektai olarak yaamlard. Galip, masann zerindeki bir ngiliz Seyahatnamesinin sayfalarndaki bir Bektai ayininin gereklikten ok seyyah ressamn hayllerini yanstan gravrne bakyor, on iki stunu sayyordu tek tek. "Bektailerin nc gelileri," dedi Saim, "Cumhuriyetten elli yl sonra oldu: Bu sefer Nakibendilik tarikatyla deil, Marksizm Leninizmin kisvesiyle..." Bir sessizlikten sonra dergilerden, , brorlerden, kitaplardan, kesip saklad yazlardan, fotoraf ve gravrlerden rnekler vererek heyecanla sayp dkt; tarikatta da, siyasi rgtte de yaplan, yazlan, yaanan her ey birbirinin tpatp aynyd: Kabul trenlerinin btn ayrntlar; kabulden nceki ile ve nefse eziyet dnemleri; bu dnemde gen heveslinin ektii aclar; tarikatn ya da rgtn gemite kalm ehit, aziz ve llerine gsterilen sayg ve bunun ifade yollan; yol kelimesine verilen kutsal anlam; kelimeleri ve szleri ne olursa birlik ve beraberlik ruhu iin tekrar; zikir; ayn yolu paylaan ariflerin birbirlerini byklarndan, sakallarndan, hatta baklarndan tanmalar; ayinlerde alnan sazlar ve sylenen iirlerin vezin ve kafiyeleri vs. vs. "Hepsinden nemlisi, eer btn bunlar birer rastlantysa," dedi Saim, "btn bunlar Tanrnn bana yazyla yapt souk bir akay-sa eer, gene de Bektailerin Hurufilerden devraldklar harf ve kelime oyunlarnn rgt dergilerinde de hibir pheye yer brakmayacak ekilde tekrarlandn grmemek iin kr olmam gerekirdi." Uzak mahallelerden gelen beki ddklerinden baka hibir eyin duyulmad bir sessizlikte, Saim, kefettii harf oyunlar77 m, ikinci anlamlar birbirleriyle karlatrarak Galip'e dua okur gibi ar ar okumaya balad. ok sonra Galip'in, uykuyla uyanklk arasnda, Rya'nm hayalleriyle, gemi mutlu gnlerin anlar arasnda gidip geldii bir saatte Saim, "konunun z ve en arpc yan!" dedii eye girdi. Hayr, bu siyasi rgte katlan genler Bektai olduklarn bilmiyorlard; hayr, btn bu iin orta kademe parti yneticileriyle Arnavutluk'taki baz Bektai eyhleri arasnda yaplm gizli bir anlamayla dzenlendiinden byk bir ounluun, belki de -be kiiden baka hi kimsenin haberi yoktu; hayr, rgte katlarak gnlk alkanlklarn, hayatlarn tepeden trnaa deitiren btn o iyi niyetli fedakr genlerin, trenler, ayinler, birlikte yenen yemekler, yryler srasnda ekilen fotoraflarnn Arnavutluk'taki baz Bektai Babalar tarafndan tarikatlarnn bir uzants olarak deerlendirildii akllarnn kesinden bile gemiyordu. "nce bunun korkun bir kumpas, inanlmaz bir sr olduunu, bu genlerin irkin bir ekilde aldatldklarm dnmtm saflkla," dedi Saim. "yle ki, srf bu heyecanla, on be yldr ilk defa bir buluumu btn ayrntlaryla kantlayan bir yazy kaleme alp yaymlatmay dndm, ama hemen de kararmdan caydm." Boaz'-dan geen karanlk bir tankerin yaan karn iinden gelen iniltisini, ehrin btn pencerelerini hafif hafif titreterek geiini dinlerken ekledi: "nk, yaadmz hayatn bir bakasnn d olduunu kantlamann hibir eyi deitirmeyeceini biliyordum artk." Ku umaz kervan gemez bir Dou Anadolu dana yerleerek iki yz yl kendilerini Kaf Da'na gtrecek yolculuun hazrln yapan Zeriban airetinin hikyesini anlatt sonra Saim. Hibir zaman kmayacaklar Kaf Da'na bu yolculuk dncesinin, yz yirmi yl nceki bir rya kitabndan alnm olmas ya da bu gerei kuaktan kuaa sr gibi tayan eyhlerinin zaten Kaf Da'na hi gitmemek iin Osmanlyla anlam olmas neyi deitirirdi ki? Kk Anadolu kasabalarndaki sinemalar pazar leden sonralar dolduran erlere, seyrettikleri tarihi filmdeki yiit Trk savasna zehirli arab iirmeye alan perdedeki fitneci ve tarihi papazn, gerek hayatta slama bal alakgnll bir oyuncu olduunu anlatmak, bu insanlarn tek elenceleri olan f78

kelerinin tadn karmaktan baka bir sonu verir miydi? Sabaha doru, Galip, oturduu divann zerinde uyuklarken, Saim, byk bir ihtimalle, Arnavutluk'ta, yzyl bandan kalma beyaz bir ko-lonyal otelin, ryalar hatrlatan bo salonunda, baz parti ileri gelenleriyle buluan yal Bektai eyhlerinin kendilerine gsterilen Trk genlerinin fotoraflarna gzyalaryla bakarken, trenlerde tarikat srlarndan deil, cokulu Marksist Leninist zmlemelerden szedildiini de bilmediklerini syledi. Yzyllardr aradklar altn, hibir zaman bulamayacaklarn bilememeleri de simyaclarn mutsuzluu deil, varlk nedeniydi nk. Modern illzyonist, istedii kadar seyircisine yapt iin bir hilesi olduunu sylesin, onu heyecanla izleyen seyirci, bir an olsun, bir hileyle deil, bir byyle karlatn sanabildii iin mutlu oluyordu. Bir ok gen, hayatlarnn bir dneminde iittikleri bir szn, bir hikye--. nin, birlikte okuduklar bir kitabn etkisiyle ak oluyorlar, ayn heyecanla sevgilileriyle evleniyorlar ve hayatlarnn geri kalann da aklarnn arkasnda yatan bu yanlsamay hibir zaman anlamadan, mutlulukla yayorlard. Kars sabah kahvalts iin masann zerindeki dergileri toplar, sofray kurarken, Saim, kapnn altndan atlm gnn gazetelerini okurken, yazlarn, btn yazlarn hayattan deil, srf yaz olduklar iin, en sonunda, birer dten sz atklarn bilmenin de, hibir eyi deitirmeyeceini syledi. SEKIZINCT BOLUM SLAHRLER "Ona dmanlarn sordum. Savd. Sayd. Sayd." Yalya Kemal'le Sohbetler Cenazesi yirmi yl nce korktuu ve olu/iki yl nce yazd gibi oldu tam: skdar'daki kk ve zel bir dknler evinden biri hademe br kou, arkada iki kii, ke yazarlnn en parlak yllarnda elinden tuttuu imdi emekli bir gazeteci, lnn hayat ve eserinden habersiz iki akn akraba, banda tll ve padiah sorgucu benzeri bir ineli apkayla tuhaf bir kokona, imam efendi, ben ve-tabutun iindeki ceset yazarla birlikle hepimiz dokuz kiiydik. Tabutun mezara indirilii dnk kar frtnasnn lam ortasna rastgeldii iin.imam dua fasln hzl hzl geti; zerine abuk abuk toprak attk. Sonra, nasl oldu bilmem, bir anda hepimiz daldk. Kskl duranda benden baka tramvay bekleyen yoktu. Bu yakaya geince Beyolu'na ktm, Elhamra'da Edward G. Robinson'un bir filmi, Tenceredeki Kadn' oynuyordu, girdim, bayla bayla seyrettim. Edward G. Robinson'u hep severim! Filmde baarsz bir memur, baarsz bir amatr ressamd, ama akn etkileyebilmek iin klk ve kiilik deitirerek bir milyarder ss veriyordu kendine. Meer sevgilisi Joan Bennett de onu aldatyormu. Aldatld, zld, kahroldu; biz de kederle seyrettik. Rahmetliyle ilk tantmda (bu ikinci paragrafa da birincisi gibi onun yazlarnda sk sk tekrarlad bu kelimelerle balayaym,) ilk tantmda o yetmiinde bir ke yazaryd, ben ise otuzumda. Bir ahbabm grmeye Bakrky'e gidecektim. Sirkeci'de banliy trenine binmek zereydim ki, bir de ne greyim! Peron kenarndaki lokantann masalarnn birinde, onunla birlikte ocukluk ve ilk genliimin br iki efsane ke yazar, nlerinde rak bardaklar, oturuyorlar. artc olan edebi hayllerimin Kal" Da-'nda yaayan yetmi ksur yandaki bu ihtiyara, Sirkeci tren istasyonunun lml kalabal ve hrgr iinde rastgelmek deil, btn yaz hayatlar boyunca birbirlerine nefretle hakaret etmi 80 . " bu kalemoru, yirmi yl sonra gene Baba Duma'nn meyhanesinde toplanp ien silahrler gibi ayn masada rak ierken grmekti. padiah, bir halife ve cumhurbakan eskittikleri yarm yzyllk yaz hayatlar boyunca, kavgac kalemor, zaman zaman doru da olan baka birok sulamayla birlikte, birbirlerini dinsizlik, jntrklk, frenklik, milliyetilik, masonluk, Kema-listlik, cumhuriyetilik, vatan hainlii, padiahlk, batclk, tarikatlk, edebi hrszlk yapmak, Nazilik, Yahudilik, Araplk, Ermenilik, homoseksellik, dneklik, eriatlk, komnistlik, Amerikanclk ve en son olarak da gnn moda konusu egzistansiyalist-likle sulamlard. (O ara biri 'en byk egzistansiyalist'in bn Arabi olduunu, Batdakilerin yedi yz yl sonra, yalnzca ondan alp rpp taklit ettiklerini yazmt.) Bir sre dikkatle, kalemoru seyrettikten sonra, iimden gelen drtye uyarak masalarna gidip kendimi onlara tanttm, ne de eit oranda olmasna dikkat ederek hayranlk szleri syledim. Okuyucularm anlasnlar isterim: Heyecanlydm, tutkuluydum, gentim, yaratcydm, parlaktm, baarlydm ve kendimi beenmekle gvenmek, ar iyi niyetle kurnazlk arasnda gidip gelen bir kararszlkla da bocalyordum. iei burnunda bir ke yazar heyecanyla yaamama ramen, o gn onlardan daha ok okunduumdan, daha ok okuyucu mektubu aldmdan, tabii ki, daha iyi yazdmdan ve en azndan ilk ikisinin onlar tarafndan da acyla

bilindiinden itenlikle emin olmasaydm mesleimin bu byk ustasna yaklamaya bile cesaret edemezdim. Bu yzden bana burun kvrdklarnda bunu bir zafer iareti olarak grdm sevinle. Gen ve baarl bir ke yazar deil de, hayranlk szleri syleyen sradan bir okur olsaydm, tabii ki, bana ok daha iyi davranacaklard. nce masalarna oturtmadlar, bekledim; oturtunca garson gibi mutfaa yolladlar, gittim; haftalk bir dergiyi grmek istediler, gazeteciye kotum getirdim; birinin portakaln soydum, brnn yere drd peetesini ondan nce davranp aldm ve sorular zerine tam istedikleri gibi, ezile bzle, efendim, ne yazk ki Franszca bilmediimi, ama akamlar elimde szlk, 'Fleurs de Mal'i skmeye altm syledim. Cehaletim zaferimi daha da ekilmez yapmt, ama ok fazla ezilip bzldm iin sularm hafifliyordu. 81 Yllar sonra, gen gazetecilerin yannda kendim de ayn eyi yaptmda, benimle hi ilgilenmez gzkp kendi aralarnda syleirlerken, stadn, aslnda, beni etkilemek istediklerini daha iyi anlayacaktm.,Sessiz ve saygl onlar dinliyordum: O gnlerde gazete manetlerinden inmeyen bir Alman atom bilimcisi hangi gerekelerle slam dinini kabul etmek zorunda kalmt? Trk ke yazarlnn piri Ahmet Mithat Elendi, kalem kavgasnda kendisini yenen Lastik Sait Beyi bir gece karanlk bir sokakta sktrp dvdnde ondan tututuklar polemii brakmas iin sz alm myd? Bergson bir mistik miydi, yoksa bir materyalist mi? Dnyann iine esrarla gizlenmi bir 'ikinci lem' olduunun kanl neydi? Kurann yirmi altnc suresinin son ayetlerinde inanmadklar ve yapmadklar eyleri inanp yaparm gibi syledikleri iin azat": knan airler kimlerdi? Ayn balamda. Andre (ide gerekten bir homoseksel iniydi, yoksa bu konunun ilgi ekeceini bildii iin. tpk Arap airi Ebu Novvaz gibi kadnlara dkn olduu halde kendini teki trl m gsteriyordu? Jules Verne. 'nat Kahraman' adl romannn al panmralnda, Tophane Meydan ve I.Mahmut (emesini anlatrken Melling'in bir gravrnden yararland iin mi yanl yapmt, yoksa tasviri Lamartine'in 'Voyage en Orient'ndan olduu gibi yrtt iin mi? Eekle seviirken len kadnn hikyesini Mevlana "Mesnevi'sinin beinci cildine kssas iin mi almt, hissesi iin mi? Bu soruyu kibarca, dikkatlice tartrlarken gzlen bana da kayd, beyaz kalar bana soru iaretler yollad iin. ben de dncemi syledim: Hikye oraya, btn hikyeler gibi kendisi iin konmu, ama hissenin tul perdesiyle rtlmek istenmiti. Dn cenazesine giliim sordu: "Olum siz yazlarnz ahlk iin mi kaleme alyorsunuz, elencesi iin mi?" Her konuda kesin bir dncem olduunu kantlamak iin, aklma gelen ilk cevaba sarldm: "Elencesi iinelendim." dedim. Holanmadlar, "(iensiniz. mesleinizin basndasnz," dediler. "Size biraz nasihat edelim!" Hemen hevesle yelimden frladm. "Elendim, tlerinizi yazmak isterdim!" dedim ve heyecanla bir kou kasaya gidip lokanta sahibinden bir deste kt aklm. Bu uzun pazar sohbetinde, bir yznde lokantann ad basl bu ktlarn teki yzne onlardan aldm mineli bir dolmakalemin yeil mrekkebiylc yazdm ke yazarlS2 zerine tleri siz okurlarmla paylamak istiyorum. Biliyorum, bugn de oktan unutulmu sladlarn adlarn sabrszlkla merak eden birka okurum vardr; yaznn burasna kadar adlarn gizlemeyi baardm bu kalemorun adlarn -en azndan- kulaklarna fsldamam bekliyorlardr onlar, ama bunu yapmayacam. de mezarlarnda huzurla uyusunlar diye deil, bu bilgiyi hak eden okurla, hak etmeyeni birbirinden ayrmak iin. Bu amala, l ke yazarlarnn her birini bir Osmanl padiahnn iirlerinde kulland mahlasla anacam. Mahlaslarn hangi padiahlarn olduunu karabilenler, bu air padiahlarn adlaryla ustalarmn adlar arasnda bir koutluk olduunu dnrlerse, bu hi de nemli olmayan muammay zebilirler belki. Ama asl muamma, stadlann oynad gurur satrancnn t hamleleriyle kurulmu esrarnda gizlidir. Bu esrarn gzelliini hl anlayamadm iin, tpk satran grand masterlerinin anlayamadklar hamlelerini dergilerin satran kelerinde yorumlayan talihsiz yeteneksizler gibi. ben de ustalarmn tlerinin arasna naizane yorumlarm ve acizane dncelerimi parantezler iinde yerletirdim. A: Adli. O k gn zerinde ngiliz kumandan (bizde pahal her kumaa ngiliz dendii iin byle yazyorum.) krem renm bir kostm, koyu bir kravat vard. Uzun boylu, bakml .ve taral beyaz, bykl. Bastonu var. Paras olmayan bir ngiliz centilmeni grnmnde ama, para olmadan bir centilmen olmak mmkn mdr bilmiyorum.

B: Baht. Kravat gevemi ve yz gibi arplm. Lekeli, ti 1 -sz eski bir ceket var zerinde. inde yelei ve yelein cebindeki saatinin kstei gzkyor. iman, pasakl. Akla, "tek dostum!" dedii ve bu tek tarafl dostlua ihanet edip kalp sektesinden onu ldrecek sigaralardan biri var hep elinde. C: Cemali. Ksa boylu, asabi. Temiz ve intizaml olma gayreti emekli retmen kyafetini gizleyemiyor. Posta datclarnn solmu ceketleri, pantolonlar ve alt kaln lastikli Siimerbank ayakkablar. Kaln gzlkl, ileri miyop, 'saldrgan' denebilecek bir irkinlii var. te ustalarmn tleri ve benim ackl yorumlarm: l.C: Yalnzca okuma keyfi iin yazmak ke yazarm ak denizde pusu83 las/, brakr. 2.B: Ama ke yazar ne E/.erp'lur ne de Mevlna. Hisse hep kssadan kar, kssa hisseden deil. 3.C: Okuyucunun zeksna gre deil, kendi zekna gre yaz. 4.A: Pusula hikyedir. (l.C'ye aikr gnderme) 5..C: Tarihimi/in ve mezarlklarmzn esrarna girmeden ne bi/den s/etmek mmkndr ne de Do-u'dan. 6.B: Dou-Bat konusunda anahtar Sakall Arifin u sznde gizlidir: "Dou'ya giden sessiz gemide Batya bakan ah siz talihsizler!' (Sakall Arif, gerek bir kiiyi taklitle B'nin yaratt bir ke kahramanyd.) 7.A-BC: Kendine atasz, deyim, fkra, latife, msra, zdeyi gldesteleri edin. 8.C: Konunu setikten sonra yazn talandracak uygun zdeyii aramazsn, zdeyii ser tikten sonra bu tacn altna gidecek uygun konuyu ararsn. M.A: lk cmleni bulmadan yaz masasna oturma. 10.C: Samimi bir inancn olsun. 1 l.A: Samimi bir inancn yoksa da. okuyucunun samimi bir inancn olduuna inanc olsun. 12.E: Okuyucu elediin panayra gitmek isleyen bir ocuktur. 13.C: Okuyucu. Mham-med'e kfredeni affetmez, Allah da fel eder. (11."in. kendisine bir satama olduunu sezdii iin. A'nn Muhammed'in evlilik ve i hayatna ilikin bir yazyla aznn kenarndaki belli belirsiz felce telmih yapyor.) 14.A: Cceleri sev, okuyucu da sever. (13.C'yc C'nin ksa boyuna imayla cevap.) 1.5.B: skdar'daki esrarengiz cceler evi, mesela, iyi bir konudur. O.C: Gre de iyi bir konudur, ama sporu iin yapldnda ve yazldnda. (15.'in kendisine satama olduunu sanp gre merak ve tefrikacl yznden B'nin olancl sylentisine gnderme yapyor.) 17.A: Okuyucu geim sknts iinde, zek ya on iki olan. evli. drt ocuklu bir aile babasdr. 18.C: Okuyucu kedi gibi nankrdr. 19. B: Akll bir hayvan olan kedi nankr deildir; yalnzca kpekleri seven yazarlara gvenilmeyeceim bilir. 20.A: Kediyle kpekle deil, memleket meseleleriyle ilgilen. 21.B: Konsolosluklarn adreslerini ren. (kinci Dnya Sava srasnda C'nin Alman. A'nn da ngiliz konsolosluunca beslendiine ilikin sylentiye telmih.) 22.B: Polemie gir. ama karndakinin cann yakabilecek-sen. 23.A: Polemie gir. ama patronu yanna ekebileceksen. 24.C: Polemie gir, ama paltonu yanna alabileceksen (B'nin Kurtulu Sava'na katlmayp igal stanbul'unda kalmasn aklayan nl "Ankara'nn kna dayanamam!" szne telmih) 25.B: Oku84 yucu mektuplarn cevaplandr; mektup yazan yoksa kendi kendine yazp cevaplandr. 26.C: Pirimiz stadmz chrazattr; unutma, onun gibi sen de, 'hayat' denen olaylarn arasna be on sayfalk hikyeler sktryorsun yalnzca. 27.B: Az oku, ama severek oku, ok ama skntyla okuyandan daha okumu gzkrsn. 28.B: Girgin ol, adam tan ki, hatran olsun da, adam lnce arka-. sndan yaz yazarsn.29.A: lm yazsn rahmetle balayp, lye hakaretle bitirme. 30.A-B-C: !ju cmlelerden saknabildiince sakn: a) Rahmetli daha nceki gn sad, b) Bizim meslek nankrdr, yazlarm/ ertesi gn unutulur, c) Dn akam radyoda li-lanca program dinlediniz mi? d) Yllar nasl da geiyor! e) Rahmetli sa olayd acaba bu rezalete ne derdi? f) Bunu Avrupa'da byle yapmyorlar, g) Ekmek ulan sene nce u kadard, h) Sonra bu olay bana unu da hatrlatt. 31.C: 'Sonra' kelimesi zaten sanat bilmeyen acemi yazarlar iindir. 32.B: Bir ke yazsnda sanat olan ne varsa ke yazs deildir, ke yazs ne varsa sanal deildir. 33.C: Sanat hevesini iirin rzna gemeyle sndrenin aklna iltifat etme. (B'nin airliine ine) 34.C: Kolay yaz. kolay okunursun. 35.C: Zor yaz, kolay okunursun. 30.B: Zor yazarsan lser olursun. (Burada, birinin tekine syledii ilk tatl szden sonra hep birlikte gldler, gltler.) 38.B: Bir an nce ihtiyarla. 39.C: htiyarla ki, iyi bir sonbahar yazs ya/abilesin! (Gene birbirlerine sevgiyle glmsediler) 4().A: U byk lema, labii ki, lm, ak ve mziktir. 4l.A: Ama ak nedir bu konuda karar vermi olmak gerekir. 42.B: Ak ara. (Okuyucularma btn bu tler arasna uzun sessizlikler, durgunluklar, suskunluklar girdiini hatrlataym.) 43.C: Ak sakla, nk sen yazarsn! 44. B: Ak aramaktr. 45.C: Saklan ki bir srrn olduuna hkmetsinler. 46.A: Bir srrn olduunu sezdir ki. kadnlar seni sevsinler. 47.C:

Her kadn bir aynadr. (Burada yeni ie ald iin bana da rak ikram elliler) 48.B: Bizleri iyi hatrla. (Hatrlayacan, tabii, elendim, dedim ve dikkatli okuyucularmn anlayaca gibi birok yazm onlar ve hikyelerini hatrlayarak yazdm) 49.A: Sokaa k, yzlere bak. ite sana bir konu. 50.C: Tarihi srlarn olduunu sezdir; ama ne yazk ki onlar yazamyorsun. (Bu noktada C bir hikye anlatt; baka bir yazmda nakledeceim sevgilisine "ben senim" diyen akn hikyesi ve ben ilk defa, yarm asrdr birbirlerine haka85 ret eden bu yazar sevgiyle ayn masaya oturtan srrn varln hissettim.) 51.A: Btn dnyann bize dman olduunu da unutma. 52. B: Bu millet paalarn, ocukluunu, annelerini ok sever, sen de sev. 53.A: Epigraf kullanmayn nk yaznn iindeki esrar ldrr. 54.B: Byle lecekse, ldr o zaman sen de esrar, esrar satan yalanc peygamberi ldr. 55.C: Epigraf kullanacaksan ne yazarlar, ne kahramanlar bize benzeyen Bat'nn kitaplarndan alma, okumadn kitaplardan hi alma, nk Deccal'in yapt ite tam budur. 56.A: Unutma, sen hem eytansn hem melek, hem Deccal'sin hem de O. nk okurlar btnyle kt ve btnyle iyi birinden sklrlar hep. 57.B: Ama okur, Deccal'in kendisine O gibi gzktn anladnda, kurtarc sandnn Deccal olduunu, kandrldn dehetle fart elliinde, seni bir karanlk sokakta vallahi vuruverir! 58.A: Evet, onun iin esrar sakla: sakn salma meslek srrn. 59.C: Srrn aktr unutma. Aktr anahtar kelime. 60. B: Hayr, anahtar kelime yzmzde yazar. Bak ve dinle. 61.A: Aktr, aktr, aktr, ak!.. 62.B: ntihalden de korkma; nk bizim kt kanaat okumamzn ve yazmamzn btn srr, btn srrmz lasavvufi aynamzda gizlidir. Mcvlana'-nn Ressamlar Yarmas hikyesini bilir misin? O da hikyeyi bakalarndan almtr, ama kendisi... (Bilirim, efendim, demitim.) 63.C: Bir gn yalandnda, insan kendisi olabilir mi diye sorduunda, bu esrar anlayp anlamadn da soracaksn kendine, unutma! (Unutmadm) 64.B: Eski otobsleri, alakalem yazlm kitaplar, sabredenleri ve anlayanlar kadar anlayamayanlar da unutma! stasyonun bir yerinden, belki de lokantann iinden, aktan, aclardan, hayatn boluundan dem vuran bir ark duyuluyordu; bu noktada beni unuttular ve kendilerinin birer yal ve bykl eh-razat olduunu hatrlayarak birbirlerine dostlukla, kardelikle, kederle hikyeler anlatmaya baladlar. te bazlar: Hayatnn tek tutkusu Muhammed'in yedi kat gkte yapt gezintiyi yazmak olan, ama yllar sonra, Dantc'nin bunun benzerini yaptn renince kederlenen ballsz ke yazarnn gln ye ackl hikyesi; ocukluunda bostanlarda kzkardeiyle birlikte karga kovalayan lgn ve sapk padiahn hikyesi; kars kanca dlerini kaybeden yazarn hikyesi; kendini hem Albertine hem de Proust sanmaya balayan okurun hikyesi; kyafet deitirerek Falih Sultan Mehmet olan ke yazarnn hikyesi, vs. vs. S( DOKUZUNCU BLM BRS BEN TAKP EDYOR "Gh kar yayordu, gh karanlk." eyh Galip Arivci arkada Saim'in evinden ktktan sonra, sabah, Cihangir'in eski sokaklarndan, basamakl dar kaldrmlarndan Ka-raky'e inerken grd eski bir koltuu, Galip, uursuz bir kbustan geri kalan tek bir ayrnty hatrlar gibi, btn o gn boyunca yeniden yeniden hatrlayacakt. Bir zamanlar, CelPin stanbul'daki afyon ve esrar trafiinin izlerini srmek iin gezindii Tophane arkalarndaki dik yokularn birinde, duvar ktlarnn, muamba kaplamaclarnn, kartonpiyercilerin ve marangoz dkknlarnn birinin kapal kepenglerinin nne braklmt koltuk. Kollarnn ve ayaklarnn cils dklm, oturulacak yerinin derisi yara gibi yrtlm ve bu derinin iinden, karn yarlm bir svari atnn dklen barsaklar gibi, pasl yaylar umutsuzca dar fkrmt. Galip, Karaky'e vardnda, koltuu grd yokuun tenha-lyla, meydann boluunun (saat sekizi gemesine ramen) herkesin iaretlerini okuduu bir felketle ilikili olduunu dnmek zereydi. Sanki yaklamakta olan bu felket yznden, sefere kmas gereken vapurlar birbirlerine balanm, iskeleler tenhala-m, Galata kprs zerindeki seyyar satclar, ipak fotoraflar, yank suratl dilenciler de, son gnlerini dinlenerek geirmeye karar vermilerdi. Kprnn korkuluklarna yaslanarak bulank suya bakarken, bir zamanlar kprnn bu kesinde biriken ocuklarn Hristiyan turistlerin Halic'e att paralar dalp kardklarn hatrlad Galip nce, sonra, Boaz'n sularnn ekilecei gn anlatt yazsnda yllar sonra, kendilerinden bambaka eyleri iaret edecek bu paralardan CelPin neden szetmediini merak etti.

Handaki yazhanesine kp, masasnda Cell'in yeni ke yazsn okumaya balad. Cell'in yazs yeni deildi aslnda, yllarca nce bir kere daha yaymlanmt. Bu, Cell'in uzun zamandr ga87 zeteye yeni yaz gndermediinin ak bir iareti olduu gibi, baka bir eyin gizli bir iareti de olabilirdi. Yaznn ortasndaki, "kendiniz olmakta glk ekiyor musunuz?" sorusu da, CelPin yazsnn bu soruyu soran berber kahraman da, belki yaznn iindeki niyet edilmi gibi gzken anlamlara deil, yaz dndaki dnyaya yerlemi baka gizli anlamlara iaret ediyorlard. Bir zamanlar, Cell'in bu konuda kendisine bireyler anlattn hatrlyordu Galip: "insanlarn ou," demiti Cell, "nesnelerin esas zelliklerini, srf bu zellikler burunlarnn dibinde olduu iin farketmiyorlar da, kenarda kede kalan, byle olduu iin dikkatlerini eken ikincil zellikleri grp tanyorlar. Bu yzden yazlarmda, onlara gstermek istediim eyleri apak gstermiyor, yazmn bir kesine sktrr gibi yapyorum. Anlam sakladm bu ke ok gizli sakl bir ke deil tabii, benimkisi ocuk kandrr gibi bir saklarnaca, ama orada bulduklar eye ocuk gibi hemen inanverdikleri iin byle yapyorum. Ve en kts, yaznn geri kalan byk ksmna yerleen, burunlarnn dibindeki o apak anlamla, birazck sabr ve zeka isteyen gizli ve rastlantsal anlamlar da farkedilmeden gazete bir kenara atlveriyor" Galip, gazeteyi bir kenara atverip iinden gelen bir drtye uyarak CelPi grmeye Milliyet Gazetesine gitti. Hafta sonlarnda, tenhayken Cell'in gazeteye daha ok indiini bildii iin onu odasnda tek bana bulacan kestiriyordu. Yokuu karken Ce-ll'e yalnzca Rya'nn hafif hasta olduunu sylemeyi kuruyordu. Kars kendisini terketttii iin aresiz kalan bir mterisinin hikyesini anlatacakt sonra ona. Ne derdi acaba Cell byle bir hikye iin? leri yolunda, drst, alkan, akl banda, ll, iyi bir vatandamzn ok sevdii kars btn tarihimize ve geleneklerimize aykr olarak birdenbire kocasn terkediyordu. Neyin iareti olabilirdi byle bir ey? Hangi gizli sakl anlamn gstergesi? Hangi kyametin alameti? Galip'in hikye edecei ayrntlar dikkatle dinledikten sonra Cell anlatrd; Cell anlattka dnya anlamlanr, burnumuzun ta dibindeki 'gizli' gerekler daha nce bildiimiz, ama bildiimizi bilmediimiz zengin bir hikyenin artc paralar haline dnr, bylece, hayat da, daha bir katlanlabilir olurdu. ran Konsolosluunun bahesindeki slak aalarn parlayan dallarna bakarken Galip, kendi dnyasnda deil, Cell'in 1 anlatt dnyada yaamak istediini dnd. Cell'i odasnda gremedi. Masasnn zeri derli topluydu, kllk botu, ay fincan yoktu. Galip bu odaya her giriinde oturduu mor koltua geip bekledi. Az sonra ieri odalarn birinden Cell'in kahkahasn duyacakm gibi bir inan vard iinde. Bu inancn kaybettiinde ok ey hatrlamt. Sonralar, R-ya'ya ak olacak bir snf arkadayla birlikte, radyodan naklen yaynlanacak bir bilgi yarmasnn davetiyesini almak bahanesiyle, evden habersiz, gazeteye ilk gidilerini. (Dn yolunda, "Matbaay da gezdirirdi, ama vakti yoktu," demiti Galip utanarak. "Masann zerindeki kadn resimlerini grdn m?" demiti okul arkada) Rya'yla birlikte gazeteye ilk gelilerinde CelPin onlara matbaay gezdirdiini, ("Siz de mi gazeteci olmak istiyorsunuz kk hanm?" diye sormutu yal makinist Rya'ya ve Rya ayn soruyu Galip'e sormutu dn yolunda) ve bu oday kendisinin hayl edemedii harika hikyelerin ve hayatlarn kurguland ktlar ve dlerle dolu bir Binbir Gece odas olarak dlediini... Bu ktlarn ve hikyelerin yenilerini bulmak, unutmak, unutmak iin aceleyle CelPin masasn kartrmaya balad zaman, Galip'in bulduklar: Almam okuyucu mektuplar, kalemler, gazete kesikleri (kskan bir kocann yllar sonra iledii cinayetin yeil bir tkenmezle iaretlenmi haberi), yabanc dergilerden kesilmi surat resimleri, portreler, CelPin elyazsyla kt paralarna yazlm baz notlar (Unutma: ehzadenin hikyesi), bo mrekkep ieleri, kibritler, irkin bir kravat, amanizm, Hurufilik ve hafza gelitirmek zerine ilkel halk kitaplar, bir ie uyku hap, damar aan ilalar, dmeler, durmu bir kol saati, makas, alm bir okuyucu mektubundan kan fotoraflar (Birinde CelPle salar dklm bir subay vard; bir kr kahvesinde iki yal grei ve sevimli bir kangal kpekle birlikte kameraya bakyorlard), boyal kalemler, taraklar, sigara azlklar ve renk renk tkenmezler... zerinde, 'Kullanlanlar' ve 'Yedekler' yazan iki dosyay, masann zerindeki sumenin iinde buldu. 'Kullanlanlar' dosyasnda CelPin son alt gnde gazetede yaymlanm yazlarnn

daktilola-ryla, yaymlanmam bir pazar yazs vard. Pazar yazs, yarnki gazetede yaymlanaca iin imdiden dizilip, resimlenip dosyaya 88 89 geri dnm olmalyd. 'Yedekler' dosyasnda yalnzca yaz bulabildi. Yazlarn de yllarca nce yaymlanmt. Byk bir ihtimalle, pazartesi yaymlanacak drdnc bir yaz, u anda gazetenin alt katlarnda dizgicinin masasnda durduuna gre, dosyadaki yedekler gazeteye perembeye kadar yetecekti. Cell'in, hi kimseye haber vermeden bir yolculua ya da tatile kt anlamna gelebilir miydi bu? Ama stanbul dna hi kmazd Cell. Galip, Cell'i sormak iin yaz ilerinin geni odasna girdi, ayaklar onu gekince iki kiinin sohbet ettii bir masaya gtrd. Biri, herkesin bildii takma adyla 'Neati', yllarca nce Cell'le iddetli bir kalem kavgasna giren fkeli bir ihtiyard. imdi ayn gazetede CelPinkinden daha nemsiz ve daha az okunan bir kede fkeli bir ahlklkla hatra yazlar yazyordu. "Cell Bey gnlerdir yok!" dedi tpk yazsnn kesindeki fotorafnda grlen buldog kpei gibi ask bir suratla. "Siz onun nesi oluyorsunuz?" kinci gazeteci, Cell Beyi neden aradn sorduu zaman, Galip, onun kim olduunu belleinin kark dosyalar iinde bulmak zereydi. Magazin sayfasnn kara gzlkl, kl yutmaz Sherlock Holmes'iydi bu adam: Osmanl hanmefendisi edasyla nazlanan nice film yldzmzn u kadar yl nce Beyolu'nun hangi arka sokandaki lks madamn evinde altm bilirdi; Fransa'nn tara kasabalarnda cambazlk yaparken stanbul'a Arjantinli aristokrat diye getirilen 'vedet antz'n aslnda Cezayir'li Mslman olduunu bilirdi. "Demek arkabassnz," dedi magazin yazar. "Ben, rahmetli annesinden baka Cell Bey'in hibir yakn yoktur diye bilirim." "Oo," dedi polemiki ihtiyar yazar. "O akrabalar olmasa Cell Efendi bugn olduu yerde olur muydu hi! Elinden tutan bir enitesi vard mesel. Ona yaz yazmay reten, sonra ihanet ettii bu dindar adamdr. Kumkap'daki bir eski sabun fabrikasnda gizli ayinlerini srdren bir Naki tekkesine mensuptu bu enite. Birtakm zincirlerin, zeytin preslerinin, mumlarn, kalplarn da kullanld ayinlerden sonra, bu tekkeciler hakknda Milli stihbarat Tekilatna her hafta oturup kendisi bir ihbar raporu yazard. Askerlere ihbar ettii tarikat mridlerinin, aslnda devlete zararl 90 eyler yapmadn kantlamak isterdi bu adam. hbar raporlarn, yazya merakl kaynbirader okusun, rensin, edebiyat zevki alsn diye, Cell'e gsterirdi. Cell'in sonralar esen bir rzgrla dncelerini bu sefer de sola doru deitirdii yllarda acmaszca kulland bu raporlarn slubu da Attar'dan, Ebu Horasani'den, bn Arabi'den, Bottfolio evirilerinden dorudan alnm tebihler ve kinayelerle dokunmutu. Sonralar, Cell'in tebihlerinde -hep ayn beylik bululara dayanr ya onlar- bizi gemi kltrmze balayan yenilik kprleri bulanlar, bu pastiche'lerin mucidinin bir bakas olduunu nereden bilecekler? Cell'in varln unutturmak istedii on parmanda on marifet enite tam bir hezarfen-di de: Berberlere kolaylk aynal bir makas iml etmiti; nice ocuumuzun geleceini karartan o.vahim hatalara frsat brakmayacak bir snnet arac gelitirmiti; yal ip yerine zincir, sandalye yerine de kaygan bir zemin kullanld iin ac ektirmeyen bir daraac icat etmiti. Sevgili ablasyla enitesinin efkatine ihtiya duyduu yllarda, Cell de bu bulular 'ster nan ster nanma' kesinde cokuyla tantrd." "Kusura bakma, ama tam tersi!" diye kar kt ona magazin yazar. 'ster nan ster nanma' kesini hazrlad yllarda tamamen yalnzd Cell Bey. Size bir bakasndan iittiim deil, bizzat tank olduum bir sahneyi anlataym." Sonralar baarya ulaacak iyi huylu genlerin yoksulluk ve yalnzlk yllarnn anlatld Yeilam filmlerinden kma bir sahneydi bu. Bir ylba gecesine doru, yoksul mahallesindeki yoksul evlerinde, iei burnunda gazeteci gen Cell, annesine ailenin zengin kanadnn Nianta' ndaki evine ylba elencesi iin arl olduunu syler. Orada, amcalarnn, halalarnn neeli kzlar ve azgn oullaryla grltl ve elenceli bir gece geirecek, sonra kimbilir, ehrin iinde baka hangi elencelere koacaktr. Olunun mutluluunu hayl etmekten mutlu terzi annenin ise, ona bir mjdesi vardr: Rahmetli babasnn eski ceketini bu gece iin gizlice kltp onarmtr. Cell, zerine tam oturan ceketi giyerken (annenin

gzlerinden ya getiren sahne: "Tam babana benze-din!") mutlu anne, olunun gazeteci arkadann da bu etencele-re arl olduunu iiterek rahatlar. Hikyemizin tan bu gazete1 ci, Cell'le birlikte akam ahap evin souk ve karanlk merdiven91 lerinden amurlu sokaa ktnda, ne zengin akrabalarn, ne baka kimsenin yoksul CelPi ylba elencesine ardn renir. stelik, mum nda terzilik ede ede krleen annenin ameliyat masraflarn karlamak iin Cell'in gazetede gece nbetine kalmas gerekmektedir. Hikyeyi izleyen sessizlikten sonra, Galip'in baz ayrntlarn Cell'in hayatna uymad yolundaki szlerine aldrmadlar pek. Evet, tabii, baz akrabalarn ya da baz tarihlerin uzakl konusunda yanlm olabilirlerdi; Cell Bey'in babas yaadna gre, (E-min misiniz efendim bundan?) babayla dedeyi, ya da ablayla halay birbirine kartrm olabilirlerdi, ama bu yanlglar da yle pek fazla bytmeye niyetleri yoktu anlalan. Galip'i masalarna oturttuktan, bir sigara ikram ettikten ve cevabn dinlemedikleri bir soru sorduktan sonra (Siz onun tam neyi oluyorum demitiniz?) hayli bir satran tahtasna yerletirdikleri talar anlarnn torbasndan bir bir karmaya koyuldular. Ailesinin bitip tkenmeyen sevgisinin iine o kadar gmlmt ki Cell, belediye dertlerinden baka yazabilecek btn konularn yasakland o umutsuzluk gnlerinde, her penceresinden baka bir hlamur aacnn grld o byk konaktaki ocukluk gnlerini yle bir hatrlayvermesi, ne okuyucularn ne sansrclerin anlayabildii bir yazy hemen dktrmesine yeterdi. Hayr gazetecilik dnda insanlarla ilikisi o kadar snrlyd ki Cell'in, kalabalk bir toplantya gitmek zorunda kald zamanlarda yannda jestlerinden szlerine, kyafetinden yediklerine kadar hep eyini taklit edebilecei gvenilir bir arkada bulunsun isterdi hep. Hi de yle deil; grevi, bulmacalarla kadn kesinin 'Nasi-hatlar'm hazrlamak olan gen bir gazetecilik heveslisinin, ylda, yalnz lkesinin deil, Balkanlar ve Orta Dou'nun en ok okunan kesine yerleip gnl rahatlyla saa sola iftira etmeye balamas onu hak etmedii bir sevgiyle koruyan gl hsm ve akrabalarnn desteinden baka ne ile aklanabilirdi? Bat Uygarlnn temel talarndan olan 'doum gn' treni, bu insancl adet bizde de yerlesin diye, ileri grl bir devlet bymzn sekiz yandaki olunun doum gnnde, zerinde sekiz adet mum yanan kremal ve ilekli bir pasta yaptrp, ocu92 un arkadalarn, piyano tngrdatan levanten bir kokonay ve gazetecileri arp dzenledii iyi niyetli 'doum gn partisi'ni, Cell'in ke yazsnda, acmasz ve anlaysz bir alayclkla yerin dibine batrmasnn nedeni, sanld gibi, ideolojik, politik ya da estetik deil, Cell'in hayatnda hibir zaman byle bir baba sevgisini, hatta herhangi bir sevgiyi grmediini acyla farketmesiydi. imdi, hibir kede bulunamamas, brakt adreslerin ve telefon numaralarnn yanl ya da uydurma kmas, sevgilerine karlk veremedii yakn akrabalarna, uzak akrabalarna -btn insanlara- duyduu tuhaf ve anlalmaz bir nefret yzndendi. (Galip, Cell'i nerede bulabileceini sormutu.) Hayr, ehrin ulalmaz bir kesine saklanp kendi kendisini btn insanlktan srgn etmesinin nedeni, tabii ki, bambakayd: Doduundan beri bann evresini bir uursuzluk hlesi gibi saran o amansz yalnzlk duygusundan, insanlara sokulamama hastalndan kurtulamayacan anlamt artk; hastala kendini bra-kveren aresiz hasta gibi, kimbilir hangi cra odada, kaamayaca umutsuz bir yalnzln kollarna kendini tevekklle brakmt. Galip, bu cra odann semtinden, "Avrupal" bir televizyon takmnn Cell Bey'i aradndan szediyordu... "Zaten, Cell Bey'in iine yaknda son verilecek!" diye pole-miki ke yazar Neati szn kesti. "On gndr yeni yaz yolla-myor. Yedek diye braktklarnn daktiloda temize ekilmi yirmi yllk yazlar olduunun herkes farknda!" Galip'in bekledii ve istedii gibi magazin yazan bu szlere kar kt: Yazlar her zamakinden daha byk bir ilgiyle okunuyordu, telefonlar srekli alyor, postadan Cell Bey'e her gn en azndan yirmi mektup kyordu. "Evet," dedi polemiki yazar, "orospulardan, pezevenklerden, terristlerden, hedonistlerden, uyuturucu tccarlaryla vd eski gangsterlerden ald teklif mektuplar onlar." "Gizli gizli ap okuyor musun?" dedi magazin yazar. "Senin gibi!" dedi polemiki yazar.

kisi de, al hamlelerinden memnun satranlar gibi, sandalyelerinde yle bir doruldular. Polemiki yazar ceketinin derin cebinden kk bir kutu kard. Az sonra yok edecei bir nesneyi seyircisine gsteren hokkabaz titizliiyle, kutuyu Galip'e gs93 terdi. "Akrabam dediiniz Cell Beyle artk bizim tek ortak noktamz bu grdnz mide ilacdr. Midedeki asit salglanmasn hemen keser. Bir tane almaz msnz?" Galip nereden balayp nereye uzandn kestiremedii, ama katlmak istedii bu oyuna girmek iin, beyaz haplardan bir tane alp yuttu. "Oyunumuzu sevdiniz mi?" dedi ihtiyar ke yazar, glmseyerek. "Kurallarn kartmaya alyorum," dedi Galip kukuyla. "Yazlarm okur musunuz benim?" "Okurum." "Gazeteyi elinize alnca, nce beni mi, okursunuz Cell'i mi?" "Cell bey akrabam olur." "Yalnzca bu yzden mi onu ilk okuyorsunuz?" dedi ihtiyar yazar. "Akrabalk gzel bir yazdan daha kuvvetli bir ba mdr?" "CelPin yazlar da gzeldir!" dedi Galip. "Herkes yazabilir onlar, anlamyor musunuz?" dedi ihtiyar ke yazar. "stelik ke yazs denemeyecek kadar da uzundur bir ou. Hikye zentileri. Sanat sslemeleri. Bo laflar. Birka beylik hilesi var, o kadar. Hatralardan, hep baldan tatl ho eyler gibi szedilecek. kide bir paradoks yakalanacak. Divari airlerinin 'tecahl- ariP dedii bilmezlikten gelme oyununa bavurulacak. Olmam eyler olmu gibi, olmu eyler olmam gibi anlatlacak. Btn bunlar skmezse yaznn boluu hayranlarnn gzellik sand o tumturakl cmlelerle gizlenecek. Onun kadar herkesin bir hayat, anlar, gemii var. Herkes onun kadar oyun oynayabilir. Siz de. Bir hikye anlatn bana!" "Nasl bir hikye?" "Aklnza ne geliyorsa: Bir hikye."' "ok sevdii gzel kars kam birgn bir adamn," dedi Galip. "O da onu aramaya balam. ehrin neresine gitse karsnn izine rastlyormu, ama kendisine deil..." "Evet?" "Bu kadar." "Hayr, hayr, daha devam olmal!" dedi ihtiyar ke yazar. "ehirde bulduu izlerde ne okuyor bu adam? Kars gerekten g94 zel mi? Kime kam?" "ehirde bulduu izlerde kendi gemiini okuyormu bu adam. Gzel karsyla kendi gemiinin izlerini. Kime katn da bilmiyormu ya da bilmek istemiyormu, nk gittii her yerde karsyla kendi gemiinin izlerine rastladka, karsnn kat adamn ya da yerin, kendi gemiinde bir yerde olmas gerektiini dnyormu." "Konu gzel," dedi ihtiyar ke yazar. "Poe'nun dedii gibi, len ya da kaybolan gzel kadn! Ama bir hikayeci daha kararl olmal. Kararszlklarn gsteren yazara okuyucu gvenmez nk. CelPin hileleriyle biz bitirelim hikyeyi... Hatralar: ehir adamn tatl anlaryla kaynasn. slp: Ssl szlerin iine gmlen bu anlardaki ipular bolua iaret etsin. Tecahl- arif: Adam karsnn kat kiiyi bilemiyormu gibi yapsn. Paradoks: Bylece, adamn karsnn kat kii adamn kendisiymi. Nasl? Gryorsunuz ya, siz de yazabilirsiniz o yazlar. Herkes yazabilir." "Ama yalnzca Cell yazyor," dedi (Salip. . "Tamam! Bundan byle siz de yazarsnz!" dedi ihtiyar yazar, konuyu kapatan bir havayla. "Onu aryorsanz yazlarna bakn," dedi magazin yazar. "Yazlarnn iinde bir yerdedir o. Yazlar saa sola yollanm haberlerle doludur, zel kk haberlerle. Anlyor musunuz?" Cevap olarak, Galip, ocukluklarnda CelPin, kendisine, yazlarndaki paragraflarn ilk ve son kelimeleriyle kurduu cmleleri gsterdiini syledi. Sansr ve basn savcsn atlatmak iin dzenledii h^arf oyunlarn, cmlelerin ilk ve son heceleriyle yapt zincirleri, btn byk harflerin oluturduu cmleleri, "halamz" kzdracak kelime oyunlarn gsterdiini syledi. Magazin yazar sordu: "Halanz evde kalm bir kadn myd?" "Hi evlenmemitir," dedi Galip. Cell Bey'in bir kat meselesi yznden babasyla kavgal olduu doru muydu?

Galip, bunun', "ok eski" bir mesele olduunu syledi. Avukat olan bir amcasnn dava tutanaklarn, itihatlar ve kanunlar, lokanta listeleri ve vapur tarifeleriyle kartrd doru muydu? Galip'e gre, tekiler gibi, her ey gibi, bu da bir hikye ola95 bilirdi. "Anlyor musun, delikanl," dedi yal yazar ho olmayan bir sesle, "bunlar ona Cell Bey anlatmamtr. Bu mnlar, hafiyelie ve Hurufilie merakl arkadamz, Cell Bey'in yazlar iinden, Cell'in onlar gizledii harflerin iinden ineyle kuyu kazar gibi, her birini tek tek kendisi bulup karmtr." Magazin yazar bu oyunlarn belki bir anlam olduunu, belki esrardan sesler getirdiini, esrarla derin ilikisi yznden, Cell Bey'i, belki teki yazarlardan daha yukar ykselttiini syledi; ama u gerek de ona hatrlatlmalyd: "Burnu byyen gazetecinin cenazesi ya ianeyle kaldrlr, ya belediyeyle..." "Belki de, Allah korusun, lmtr," dedi ihtiyar gazeteci. "O-yunumuzu sevmiyor musunuz?" "Hafzasn kaybettii de, hikye mi, gerek mi?" dedi magazin yazar. "Hem hikye, hem gerek!" dedi Galip. "ehrin iindeki adreslerini gizli tuttuu o evler?" "Onlar da yle." "Belki de o evlerin birinde tek bana bunalarak can ekiiyor-dur," dedi ke yazar. "Biliyor musunuz, kendisi bu tr tahmin oyunlarna da baylr." "yle olsayd, yanma kendine yakn hissettii birini arrd," dedi magazin yazar. "Yoktur yle biri," dedi ihtiyar ke yazar. "Kimseye yaknlk hissetmemitir o." "Delikanl bu grte deildir herhalde," dedi magazin yazar. "Bize daha adnz bile sylemediniz." Galip syledi. "Syleyin, o zaman, Galip Bey," dedi magazin ya'zar, "Cell Beyin, kimbilir hangi buhranla kapand bir evde, en azndan, edebi srlarn ve vasiyetini verecek kadar kendini yakn hissettii birileri vardr, deil mi? O kadar yalnz biri deildir nk." Galip dnd. "O kadar yalnz biri deildir," dedi sonra endieyle. "Kimi arrd yanna?" diye sordu magazin yazar. "Sizi 9" m? 96 "Kzkardeini," dedi Galip, hi dnmeden. "Kendisinden yirmi ya kk bir vey kzkardei vardr, onu. arrd." Sonra dnd. Karn yrtlarak pasl yaylar dar frlam koltuu hatrlad sonra. Daha da dnyordu. "Belki de artk, oyunumuzun mantn anlamaya balams-nzdr," dedi ihtiyar ke yazar. "Sonular karp tadna da var-yorsunuzdur artk. O yzden ekinmeden syleyeceim: Btn Hurufilerin sonu ktdr zaten. Esterabadl Fazlallah, ki Hurufiliin kurucusudur, bir kpek gibi ldrlm, ayaklarna ip balanarak cesedi ar pazar srndrlmtiir. Alt yz yl nce, onun da, Cell Bey gibi, ie rya yorumuyla baladn biliyor muydunuz? Mesleini bir gazetede deil, ehir dndaki maarasnda icra ediyordu..." "Bu tr benzetmelerle bir insan ne kadar anlalabilir, bir hayatn srlarna ne kadar nfuz edilebilir ki?" dedi magazin yazar. "Otuz yl geiyor, Amerikallardan taklit 'yldz' dediimiz o zavall artistlerimizin olmayan srlarna girmeye alyorum. rendim artk: nsanlarn ift yaratldn syleyenler yanlyorlar. Kimse kimseye benzemez. Her fkara kzmzn fkaral kendine gredir. Bizim her yldzmz, gkte bir tane, yapayalnz, benzersiz bir fakir yldzcktr." ' "Holywood'daki asl hari," dedi ihtiyar ke yazar. "Cell Bey'in taklidi olduu asllarndan szetmi miydim size? Az nce saydklarmdan baka, Dante'den, Dostoyevski'den, Mevlna'dan, eyh Galip'ten de hep bireyler yrtmtr." "Her hayat banzersizdir!" dedi magazin yazar. "Her hikye baka bir ei olmad iin hikyedir. Her yazar, tek bana fakir bir yazardr." "Katlmyorum!" dedi ihtiyar ke yazar. "Pek sevildii sylenen o 'Boaz'in Sular ekildii Zaman' yazsn ele alalm. Kyamet almetlerinin, Mehdi'nin zuhurundan nceki ykm gnlerinin anlatld binlerce yllk kitaplardan, Kuran'dan, kyamet surelerinden, bni

Haldun'dan, Ebu Horasani'den yrtme deil mi o? stne bir de baya bir gangster hikyesi eklemi. Hibir sanat deeri yok. Dar bir kesim tarafndan heyecanla karlanmasnn, isterik kadnlarn o gn yzlerce kere telefon etmesinin sebebi, yazda anlatlan samalklar deil tabii. Harflerin iine sizin bizim deil, ellerinde formlleri olan mridlerin anlayabildii gizli me97 sajlar var. Memleketin drt bir yanna dalm, yars orospu, yars olanc olan bu mridler, bu mesajlar emir telkki ettikleri iin, sabah akam gazeteye telefon ediyorlar ki, bu samalklar yazyor diye eyhleri Cell Efendiyi kap nne koyuvermeyelim. Zaten gazetenin nnde onu bekleyen bir iki kii vardr her zaman. Sizin de, Galip Bey, onlardan biri olmadnz nasl anlayacaz?" "Galip Beyi sevdik!" dedi magazin yazar. "Onda kendi genliimizden bireyler grdk. Ona bu kadar sr verecek kadar kanmz kaynad. te buradan anlayacaz. Bir zamanlarn nl yldz Samiye Samim hanmefendinin, huzur evindeki son gnlerinde bana dedii gibi: Kskanlk denen illet... Ne oldu delikanl kalkyor mu/ "Galip Bey olum, madem gidiyorsun, u soruma cevap ver:" dedi ihtiyar ke yazar. "ngiliz televizyoncular niye Cell'le konumak istiyorlar da benimle deil?" "Sizden daha iyi yazd iin," dedi Galip. Masadan kalkm merdivenlerin ald sessiz koridora kyordu. htiyar yazarn neesinden hibir ey kaybetmeyen gl bir sesle arkasndan bardn duydu: " Yutturduum hapn mide ilac olduuna sahiden inandn m?" Galip sokaa inince evreye dikkatle bakt. Kar kaldrmda, bir zamanlar imam hatip liseli genleri, dine kfrediyor diye, Ce-ll'in yazsyla birlikte btn sayfay yaktklar kede, bir portakal-cyla kabak kafal bir adam bo bo dikiliyorlard. Cell'i bekleyen kimse yoktu grnrde. Karya geip bir portakal ald. Portakal soyup yerken birisi tarafndan takip edildii duygusuna kapld. Ca-alolu Meydanndan yazhanesine doru dnyordu, bu duyguya niye o anda kapldn kartamad: Yokutan ar ar inerken, kitap dkknlarnn vitrinlerine bakarken, duygunun neden bu kadar gerek olduunu da kartamad. Ensesinin arkasnda varln belli belirsiz sezdiren bir 'gz' vard sanki, o kadar. nnden her geiinde yavalad kitap vitrinlerinin birinde bir baka ift gzle karlanca ne kadar sevdiini o an anlad bir yaknn grm gibi heyecanland. Rya'nn yutar gibi okuduu polisiye romanlarn bir ounu basan yayneviydi buras. Kitaplarn stnde sk sk grd hain bayku, kk dkknn kk vitrininden gelip geen cumartesi kalabalna ve Galip'e sa98 brla bakyordu. Galip dkkna girip Rya'nn okumadn sand eski ciltlerden tane ve bu hafta kt ilan edilen 'Kadn Ak ve Viski'yi alp paketletti. st raflara aslm irice bir kartonun zerinde yle yazyordu: "Trkiye'de Hibir Seri 126'ya Ulaamad. Polisiyelerimizin Numaras Kalitelerinin Garantisidir." Dkknda yaynevinin 'Edebi Ak Romanlar' ve 'Bayku Mizah Romanlar Serisi'nden baka kitaplar da satld iin Hurufilik zerine bir kitap sordu. Kapnn nne yerletirdii koltuktan, hem soluk yzl bir delikanlnn banda durduu tezgh, hem de amurlu kaldrmdan geen kalabal seyredebilen irice bir ihtiyar bekledii cevab verdi: "Bizde yoktur. Hasis smail'in dkknna sor!" Sonra ekledi: "Kendisi de Hurufi olan ehzade Osman elalettin Efendi'nin Franszcadan evirdii polisiyelerin msvetteleri gemiti bir zamanlar elime. Nasl ldrldn bilir misiniz?" Dar knca Galip her iki kaldrma da bakt, ama dikkatini ekecek bir ey gremedi: Paltosu bol kk ocuuyla birlikte bir sandviinin vitrinine bakan bartl bir kadn, ayn yeil oraplar giyen iki renci kz ve kar kaldrma gemek iin bekle-- yen kahverengi paltolu bir ihtiyar. Ama yazhanesine doru yrmeye balar balamaz, enseninde ayn 'gz'n bakn hissetti. Daha nce hi takip edilmemi, daha nce takip edildii duygusuna da hi kaplmam olduu iin, Galip'in bu konudaki bilgisi, grd filmlerle ve Rya'nn okuduu polisiye romanlarn sahneleriyle snrlyd. ok az polisiye roman okumasna ramen Galip bu romanlar hakknda sk sk atp tutard: lk ve son blmn birbirinin tpatp ayn olduu bir roman kurulabilmeliydi; gerek sonu hikyenin iine gizlendii iin grnen bir 'son'u olmayan bir hikye yazlmalyd; krler arasnda geen bir roman dlenme-liydi vs. Rya'nn dudak bkt bu tasarlar kurarken Galip bel-ki bir gn baka bir kii olabileceini hayl ederdi.

Han kapsna bitiik bir girintiye yerleen kesik bacakl dilencinin iki gznn ikisinin de kr olduunu sannca Galip, iine iyice girdii kbusun Rya'nn yokluu kadar, uykusuzlukla da ilgili olduuna karar verdi. Odasna girince masasna oturacana pencereyi ap aa bakt: Kaldmmlardaki btn hareketi ksa bir sre gzetledi. Masasna oturduunda, telefon yerine eli kendiliin99 den kt dosyasna uzand. Temiz bir kt kard. ok fazla dnmeden zerine yazd: "Rya'nn bulunabilecei yerler. Eski kocasnn evi. Amcam-'"rn evi. Banu'nun evi. Politik bir ev. Yar politik bir ev. inde iirden szedilen bir ev. inde her eyden szedilen bir ev. Nianta'nda baka bir ev. Herhangi bir ev. Bir ev." Yazarak iyi dnemediine karar vererek kalemi brakt. Kalemi yeniden eline alnca "Eski kocasnn evi" hari her eyi karalad, ve yle yazd: "Rya ile Cell'in bulunabilecei yerler. Rya ile Cell, Cell'in bir evinde. Rya ile Cell bir otel odasnda. Rya ile Cell sinemaya gidiyorlar. Rya ile Cell? Rya ile Cell?" Ktlara yazdka kendini haylini kurduu polisiye romanlarn kahramanlarna benzetiyor, bylece, Rya'y, olmak istedii yeni insan ve yeni bir dnyay hatrlatan bir kapnn eiine yaklatn hissediyordu. Bu kapdan grlen dnya, takip edilme duygusunun huzurla karland bir dnyayd. Takip edildiine inanyorsa insan, en azndan, masasna oturup, kaybolan baka bir kiiyi bulmasna yarayacak ipularn alt alta yazabilecek biri olabileceine de inanabilmeliydi. Dedektif romanlarnn kahramanlarna benzeyen o kii olmadn biliyordu Galip, ama o kiiye benzediine, 'onun gibi' olabildiine inanmak, evresindeki eyalarn ve hikyelerin basksn biraz olsun hafifletiyordu. ok sonra, salar ' alacak bir simetriyle ortadan ikiye ayrlarak taranm garson ocuk lokantadan smarlad yemei getirdiinde, Galip, bo ktlar ipulanyla doldura doldura kendi dnyasn, polisiye romanlarn dnyasna o kadar yaklatrmt ki, kirli tepsinin zerindeki dnerli pilavla havu salatas ona her zaman yedii eyler gibi deil, nne ilk defa konan bambaka yiyecekler olarak gzktYemein ortasnda alan telefonu, bekledii bir telefonu cevaplandracak biri gibi amt: Yanl numara. Yemeini bitirdikten, tepsiyi kaldrdktan sonra ayn rahatlkla Nianta'ndaki evi arad. Telefonu uzun uzun aldrrken yorgun dnd evde yatandan kalkan Rya'y hayl ediyordu ama telefonu kimse amaynca armad. Hle Halasnn numarasn evirdi. Rya'mn hastalna, gnlerdir almayan telefonlarna meraktan evlerine kadar gelen teyzenin kapdan dnne ilikin sorularna halas daha da bakalarn eklemesin diye Galip bir nefes100 te anlatt: Telefonlar bozulduu iin haber verememilerdi; Rya'nn hastal daha o geceden gemiti, turp gibiydi imdi, hibir eyi yoktu, zerinde mor paltosu az ilerideki 56 Chevrolet taksinin iinde hayatndan memnun Galip'i bekliyordu; birlikle zmir'e gidiyorlard, ar hasta olan eski bir arkadalarn grmeye; vapur birazdan kalkacakt, Galip yol zerindeki bir bakkaldan telefon ediyordu; bu kalabalkta telefonunu kullandran bakkala teekkr ediyordu; allahsmarladk Hala, llahsmarladk! Hle Hala gene de sordu ama: Kapy iyi ekmiler miydi, Rya yeil yn kazan alm myd? Saim telefon ettiinde Galip, insann ayak basmad bir kentin haritasna baka baka ne kadar deiebileceini merak ediyordu. Saim, sabah Galip gittikten sonra arivinde aratrmalarna devam etmi, yararl olabilecek baz ipular bulmutu: Ninenin lmnden sorumlu Mehmet Ylmaz, evet, hl sa olabilirmi, ama bir ara sandklar gibi Ahmet Kaar ya da Haldun Kara adlaryla deil, takma ad kokmayan Muammer Ergener adyla ehirde bir hayalet gibi geziniyormu. Btnyle 'kart gr' savunan bir dergide bu ada rastlaynca armam Saim; ard ey ayn dergide Salih Glba imzasyla Cell'in iki ke yazsn sert biimde eletiren kiinin de ayn slubu kullanmas ve ayn iml halalarn yapmasym. Bu adn ve soyadn, Rya'nn ilk kocasnn ad ve soyadyla kafiyeli olduu ve ayn sessiz harflerle kurulduunu dndkten sonra 'Emein Saati' adl kk bir eitim dergisinin eski saylarnda, bu defa onu yaz ileri mdr olarak grnce Saim derginin ehir dndaki ynetim yerinin adresini Galip iin alm: 'Gntepe Mahallesi, Refet Bey Sok., No 13. Sinanpaa Bakrky.' Telefonu kapadktan sonra Gntepe mahallesinin haritasn ehir Rehberinde bulunca Galip hayrete dt, ama kendisini tepeden trnaa deitirmesini istedii aknlk deildi bu. Mahalle on iki yl nce ilk evlendiinde Rya'nn iiler arasnda 'alma' yapmak iin kocasyla yerletii kk gecekondunun zerinde kurulduu kra tepeyi btnyle kaplyordu. Haritadan anlaldna gre, imdi her biri bir Kurtulu Sava kahramannn adn ta-iyan

sokaklarla blnmt tepe. Bir kenarda kk bir parkn yeiliyle, bir caminin minaresi, ortada Atatrk heykelinin kk drtgeniyle iaretlenmi bir alan vard. Galip'in haylini en son ku101 raca lkeydi buras. Yeniden gazeteye telefon edip Cell Beyin "henz" gelmediini rendikten sonra Galip, skender'i arad. Ona, CelPi bulduunu, ngiliz televizyoncularn kendisiyle grme yapmak istediklerini sylediini, CelFin de bu fikre pek fazla kar kmadn, ama u ara megul olduunu anlatrken telefona ok da uzakta olmayan bir kz ocuunun aladn iitiyordu. skender, ngilizlerin stanbul'da en azndan alt gn daha kalacaklarn syledi. Cell hakknda ok vg iitmilerdi, bekleyeceklerinden emindi; Galip isterse onlar Pera Palas'tan kendi arayabilirdi. Yemek tepsisini kaps nne brakp handan ktktan sonra, Galip yokuu inerken gn renginde imdiye kadar hi hissetmedii bir solukluk sezdi. Sanki kl rengi bir kar yaacak, bu da cumartesi kalabalnca olaan karlanacakt. Belki de buna almak iin, herkes amurlu kaldrmlara, nne bakarak yryordu. Kolunun altndaki polisiye romanlarn kendisine huzur verdiini anlad. Sanki, bu tr romanlar uzak ve sihirli lkelerde yazld ve yabanc dil reten liselerde baladklar eitimlerine devam etmedikleri iin piman olan mutsuz ev kadnlar tarafndan 'dilimize' evrildikleri iin herkes her zamanki hayatna devam edebiliyor, Lan girilerinde akmak dolduran soluk giysili satclar, rengi atm eski elbiseleri hatrlatan kambur adamlar ve dolmu durann sessiz yolcular da her zamanki hayatlarnn iinde soluk alp Verebiliyorlard. Eminn'nde bindii otobsten Harbiye'de indiinde Galip, Konak Sinemasnn nndeki kalabal grd. Cumartesi leden sonra 2.45 matinesinin kalabalyd. Yirmi be yl nce, Rya ve baka baz okul arkadalaryla birlikte Galip de bu 'matine' iin ayn pardesl, sivilceli renci kalabal iinde, imdiki gibi talala kaplanm merdivenleri iner, kk lambalarla aydnlatlm 'gelecek hafta'nn resimlerine bakar, Rya'nn kimlerle konutuunu sessiz bir sabrla gzlerdi. Bir nceki 'seans' bir trl bitmezdi o zaman, kaplar almaz, Rya'yla yan yana oturacaklar ve klarn snecei an bir trl gelmezdi. 2.45'e bilet olduunu renince,, Galip bir zgrlk duygusuna kapld. Sinem un r, ii, az nce boalan kalabaln nefesiyle scak ve havaszd. klar snp reklmlar balaynca Galip uyuyakalacan anlad. 102 Uyanr uyanmaz koltuunda doruldu. Gzel, ok gzel bir kadn vard perdede, gzel olduu kadar dertliydi de. Sonra geni ve sakin bir rmak grd, sonra bir iftlik evi, yeillikler iinde bir Amerikan iftlii. Sonra, dertli gzel kz Galip'in daha nce hibir filmde grmedii orta yal bir adamla konumaya balad. Konutuklar kadar ar ve sakin hareketlerinden ve yzlerinden hayatlarnn dertlerle dolu olduunu anlyordu Galip. Anlamaktan te, biliyordu. Hayat dertlerle doluydu, aclarla, biri bitince br gelen, brne alrken bir yenisi bastran ve yzlerimizi birbirine benzeten derin aclarla. Birdenbire de gelseler, bu aclarn oktan beri yolda olduunu biliyorduk biz, onlara kendimizi hazrlamtk, ama gene de dert, bir kbus gibi zerimize knce bir tr yalnzla kaplyorduk; baka insanlarla paylatmz sandmz zaman mutlu olacamz umutsuz ve vazgeilmez bir yalnzlk. Galip bir an kendi derdiyle perdedeki kadnn derdinin bir olduunu hissetti; ya da dert yoktu da ortak bir dnya vard: ok fazla bireyler beklenilmeyen, ama hibir zaman da kslmeyen, anlam ve anlamszl snrl, insan alakgnllle aran yerli yerinde bir dnya. Olaylar ilerledike, kadn bir kuyudan su ekerken, eski bir Ford kamyonetle yolculuk ederken, kucana ald kk bir ocuu konua konua yatana yatrrken Galip kendini seyreder gibi onu yakn hissediyordu kendine. inde ona sarlma istei uyandran ey, kadnn gzellii, doall ya da o kendiliinden hali deil, kadnla ayn dnyada yaadna duyduu derin inant: Ona sarlabilirse bu inanc ince ve kumral kadn da paylaacakt. Galip'e filmi tek bana seyrediyormu, grdklerini kendinden baka kimse grmyormu gibi geliyordu. Biraz sonra, ortasndan geni bir asfalt yol geen scak kentte bir kavga knca ve hareketli hzl, kuvvetli ve 'kiilikli' bir erkek olaylar srklemeye balaynca, Galip, kadnla paylat ortakln biteceini hissetti. Alt yazlar kelime kelime gzne giriyordu, azna kadar dolu sinemadaki insan kprtsn hissediyordu. Yerinden kalkt, erken ken karanlkta, ar ar yaan karn altnda eve dnd.

ok sonra, damal mavi yorgann zerinde yatarken, uykuyla uyanklk arasnda Rya'ya ald polisiye romanlar sinemada unuttuunu anlad. 103 ONUNCU BLM GZ "Hayatnn o de\>ir faaliyetinde yazd yazlarnn miktar yevmiye be sahifeden aa dmemitir." Abdurrahman eref Bu anlatacam vaka bir k gecesi bamdan geti. Karamsar bir zamammd: Gazeteciliin ilk ve zor yllarn atlatmtm, ama biraz olsun tutunabilmek iin yaptklarm meslee giriteki o heyecanm oktan kurutmutu. Souk k gecelerinde, "Sonunda ayakta kalabildim!" derken kendime, iimin boalm olduunu da bilirdim. O k, btn hayatm boyunca beni takip edecek bir uykusuzluk hastalna da yakalandm iin, hafta ilerinde, baz gnler gece sekreteriyle birlikte ge saatlere kadar gazetede kalr, sabahlar gnlk kargaa ve kalabalk iinde yazamayacam baz yazlar hazrlardm. O zamanlar, Avrupa gazete ve dergilerinde de pek moda olan 'ster nan ster nanma' kesi bu gece aljmala-r iin biilmi kaftand. Daha nceden orasndan burasndan kesilerek delik deik edilmi Avrupa gazetelerinin birini aar, 'ster nanma' kesindeki resimleri bir sre dikkatle inceler, (herhangi bir yabanc dili renmeyi gereksiz, hatta hayl gcm iin zararl bulmuumdur hep) ve resmin ilham ettiklerini bir tr sanat cokusuyla hemen kaleme alrdm. O k gecesi, bir Fransz Gazetesinde (Illustration) grdm tuhaf suratl bir ucubenin (gznn biri aadayd, biri yukarda) resmine bir an baktktan sonra 'tepegz'ler zerine bir rpda bir-eyler iziktirmitim: Dede Korkut'ta gen kzlar korkutan, Ho-meros'un destannda Siklop adl hain yaratklara dnen, Buha-ri'nin Peygamberler Tarihi' nde Deccal'in ta kendisi olan,- Binbir Gece Masallar'nda vezirlerin haremine giren, Dante'nin Cennet'inde bana pek tandk gelen sevgili Beatrice'i ile bulumadan nce, zerinde mor bir elbiseyle yle bir gzkveren, Mevlna Celalettin'in Mesnevi'sinde kervanlarn yolunu kesen ve pek sevdiim Vathek'te de bir zenci kadn klna brnen bu gzpek ya104 ratn gemiini zetledikten sonra, alnn tam ortasnda karanlk bir kuyu gibi duran bu tuhaf ve tek gzn neye benzediini, neden bizleri irkilttiini, ondan neden korkmanz ve saknmanz gerektiini yazm, bir heyecan dalgasyla kalemimin ucuna geliveren iki hikyecii de, ksa 'monografime' ekleyivermitim: Hali kysndaki yoksul mahallelerden birinde yaayan ve geceleri amurlu, mazotlu o bulank suya girerek kimbilir nereye gittii sylenen Tepegz'le onunla bulutuu, ya da onun kendisi olduu sylenen ve geceyarlan bandan kalpan karnca Pera'nn lks kerhanelerinde nice kz korkudan bayltan kibar -'Lord' diyorlarm onaTepegz. Bu tr konulara baylan ressama yazy ksa bir notla (Byk izme ltfen!) braktktan sonra, geceyarsm biraz gee gazeteden km, souk ve bo evime hemen dnmek istemediim iin, eski stanbul sokaklarnda yrmeye karar vermitim. Kendimden, her zamanki gibi memnun deildim, ama yazmdan ve hikyemden memnundum. Bu kk yaz zaferimi uzun bir yryle hayl edersem, belki hi gemeyen bir hastalk gibi zerime sinen mutsuzluk duygusundan biraz olsun kurtulurum sanyordum. Birbirlerini dzensiz erilerle kesen ve gittike darlaarak ka-ranlklaan ara sokaklarda yrdm. Cumbalar eilerek birbirine yaklam karanlk evlerin kr karanlk pencereleri arasnda kendi ayak seslerimi dinleyerek yrdm. Kpek etelerinin, uykulu bekilerle esrarkelerin ve hayaletlerin bile artk adm atmaktan ekindii o btnyle unutulmu sokaklarda yrdm. Bir yerlerden bir gzn beni seyrettii duygusuna kapldmda nce pek telalanmadm. Az nce izitirdiim yazyla ilgili bir yanlsama duygusu olmal bu, diyordum, nk sandm gibi ne dar sokaa sarkan arpk cumbann yan penceresinde, ne de bo arsadaki karanln iinde beni gzetleyen bir gz vard. Beni gzetlediini sezdiim ey, belli belirsiz bir hayldi, nem vermek istemedim. Ama beki ddklerinden ve uzak mahallelerde uluyarak birbirlerine saldran kpek srlerinden baka, hibir eyin ii-tilmedii uzun sessizliklerde bu gzetlenme duygusu ar ar ykselerek yle bir younlat ki, bir sre sonra, yokmu gibi davranarak bu boucu baskdan kurtulamayacam anladm. Her eyi gren ve her yerde beni bulan bir gz, artk hi sak105

lanmadan gzetliyordu beni! Hayr, uydurduum hikyelerin kahramanlaryla hibir ilgisi yoktu; onlar gibi korkutucu, irkin ya da gln deildi; yabanc ve souk da deildi; hatt, evet, tandk bir eydi: Gz beni tanyordu, ben de onu. Uzun zamandr birbirimizden haberliydik, ama birbirimizin bu kadar aka farkna varmamz iin, o geceyars hissettiim o zel duygu, yrmekte olduum o zel sokak ve o sokaktaki grntnn iddeti gerekmiti. stanbul'u iyi tanmayan okuyucularma bir ey ifade etmeyecei iin, Hali srtlarndaki bu sokan adn vermeyeceim. Bamdan geen bu metafizik deneyden otuz yl sonra, bir ounun hl yerlerinde durduunu grdm karanlk ve ahap evlerden, . cumba glgelerinden, n arpk dallarn kestii soluk bir sokak lambasndan oluan parke kapl bir sokak dnn, yeter! Kaldrmlar kirli ve dard. Kk bir mahalle camiinin duvar, hi sonu gelmeyecek bir karanla doru uzanyordu. Sokan, duvarn -perspektifin- uzand karanlk noktada, bu sama (baka ne diyebilirdim ki?) gz de beni bekliyordu. Artk anlalmtr sanyorum: yle kt bir ey iin, ne bileyim, beni korkutmak, bomak, baklamak, ldrmek iin deil; sonralar dndm gibi, daha ok bir ryay hatrlatan bu 'metafizik deney'e bir an nce gireyim diye, bana yardm etmek iin bekliyordu 'gz' beni. t yoktu. lk anda, btn bu deneyin, gazetecilik mesleinin benden alp gtrdkleriyle, iimin boluuyla ilgili bir ey olduunu hemen sezdim. nsan en gerek kbuslar yorgunken grr! Ama kbus deildi, daha kesin, berrak ve neredeyse matematiksel bir duyguydu. "imin bombo olduunu biliyorum." Byle dnmtm. Durup cami duvarna yaslannca da yle: "imin bombo olduunu biliyor!" Ne dndm biliyordu, imdiye kadar neler yaptm biliyordu, ama bunlar bile nemli deildi, nk baka bir eye, hem de ok ak olan baka bir eye iaret ediyordu 'gz'. Ben onu yaratmtm, o da beni! Bu dnce, kimi zaman insanm kaleminin ucuna geliveren sama bir kelime gibi, aklmn ucundan bir an geip gidecek sandm, ama kald orada. Bylece ben de dncenin at kapdan, -tarladaki delikten bolua den o ngiliz tavan gibi- yeni bir leme girdim. Balangta, bu 'gz' ben yaratmtm. Tabii ki, beni grsn ye gzlesin diye. Onun bak iinden kmak istemiyordum. Ken106 dimi bu bakn altnda, bu baktan oluturmutum ve bu baktan honuttum. Her an gzlendiimin bilincinde olduum iin varoluyordum nk. Sanki bu gz beni grmese ben de varolmayacaktm. Bu yle ak bir gerekti ki, onu kendimin yarattn da unutup beni var eden bu gze kran duyuyordum. Onun buyruklarna uymak istiyordum! Bylece daha ho bir 'varoluun' iine girecektim, ama zordu bunu yapmak, te yandan ac veren bir ey deildi bu zorluk, hayatn biimiydi, doal karlanmas gereken rahat bir eydi. Bu yzden cami duvarna yaslanrken iine dtm dnce alemi, bir kbus gibi deil, 'ster nan ster nanma' kesinde tuhaflklarm zetlediim o varolmayan ressamlarn yapt resimler gibi anlar ve tandk grntlerle rlm bir tr mutluluktu. Bu mutluluk bahesinin orta yerinde kendimi grdm, cami duvarna geceyars yaslanm, kendi dncemi seyrediyordum. Dncemin ya da haylin, yanlsama aleminin -ne derseniz deyin- ortasnda grdm eyin benim bir benzerim deil, kendim olduunu da hemen anladm. O zaman bakmn, az nce grdm o 'gz'n bak olduunu hissettim. Demek ki imdi ben, az nceki 'gz' olmutum ve kendimi dardan seyrediyordum. Ama tuhaf ve yabanc bir duygu deildi bu, korkun bir ey hi deildi. Kendimi dardan grr grmez hatrlam ve anlamtm zaten kendimi dardan grmeyi alkanlk edindiimi. Yllardr, kendimi dardan grrken kendime ekidzen veriyordum. Kendimi dardan grrken, "Evet, her ey yerli yerinde," diyordum; kendimi dardan grrken, "Yeterince benzemiyo-rum," diyordum, "benzemek istediim eye yeterince benzemiyo-rum." Ya da "Benziyorum, ama daha gayret etmeliyim," diyordum yllardr ve sonradan yeniden kendimi dardan grerek, "Evet, benzemek istediim eye benzedim sonunda!" diyordum mutlulukla, "evet benzedim ve ben O oldum!" Kimdi bu 'O'? Harikalar alemindeki gezimin bu noktasnda, benzemek istediim bu 'O'nun bana neden grndn anladm nce. Uzun gece yry srasnda O'na benzemek istemediim, o sra hibir eyi taklit etmediim iin. Yanl anlalmasn, insann taklit etmeden, bir bakas olmak istemeden yaayabileceini sanmyorum, ama o akam yorgunluktan iimin boluundan ben107

deki istek o kadar dmt ki, yllardr buyruklarna uyduum O'nunla ilk defa 'eit' olmutuk. O'ndan korkmadma, O'nun beni ard hayl alemine ekinmeden giriime bakarak da anlayabilirdiniz bu 'grece' eitlii. O'nun bak altndaydm, ama o gzel k akamnda zgrdm de. Kendi iradem ve zaferimle deil de, yorgunluk ve yenilgimle elde ettiim bir duygu da olsa, bu zgrlk ve eitlik duygusu, O'nunla aramda senli benli bir yaknln kapsn amt. (Bu samimiyet slbumdan da anlalyordur.) Bylece yllardr ilk olarak, O bana srlarn ayor, ben de O'nu anlyordum. Evet, kendi kendime konuuyordum tabii, ama btn bu tr konumalar kendi iimize gmdmz ikinci, sonra nc kiiyle fsldaarak ahbaplk etmekten baka nedir ki? Dikkatli okurlarm kelimeler arasndaki yer deitirmelerden oktan anlamlardr zaten, ama ben gene de yazaym: 'O', tabii ki, 'gz'd. Olmak istediim kiiydi gz. Ben nce 'gz' deil, O'nu yaratmtm, olmak istediim kiiyi. Olmak istediim 'O' da kendinden bana uzanan o korkun, boucu bak salvermiti zerime. zgrlm kstlayan 'gz', her eyimi grp yarglayan o insafsz bak, zerimden hi ayrlmayan lanet olas bir gne gibi tepemde aslp kalmt. Szlerime kanp ikyet ettiimi sanmayn sakn. 'Gz'n bana sunduu prl prl manzaradan honuttum. Bu geometrik ve tertemiz manzarada, (ho yan da buydu ya zaten) kendimi dardan seyrederken O'nu kendimin yarattn hemen anlamtm, ama nasl yarattm ancak belli belirsiz sezinleyebiliyordum. Baz ipular, O'nu kendi hayat malzemem ve anlarmdan kardm gsteriyordu. Taklit etmek istediim O'nda ocukluumda okuduum baz resimli roman kahramanlarna, baz yabanc dergilerde resimlerini grdm dnr 'yazar'larm, ve bu kasntl kiilerin ktphanelerinin, alma masalarnn ya da 'derin ve anlaml' dncelerini gelitirdikleri kutsal meknlarn nnde fotoraflara verdikleri pozlarn etkisi vard. Tabii ki onlar gibi olmak istemitim, ama ne kadar? Bu metafizik corafyada O'nu kendi gemiimin hangi ayrntlarndan yaptma ilikin baka baz umut. krc ipular da grdm: Annemin hayranlkla szn ettii alkan ve zengin bir komu, Batllaarak kendini memleketini kurtarmaya adam bir paann glgesi, batan sona 108 . be kere okunmu bir kitaptaki kahramann hayli, bizleri sessizli-iyle cezalandran bir retmen, annesine babasna "siz" diyen ve her gn baka bir temiz orap giyecek kadar zengin bir snf arkada, ehzadeba ve Beyolu sinemalarnda gsterilmi yabanc filmlerin akll, baarl ve hazrcevap kahramanlar, onlarn iki bardaklarn tutular, kadnlarn, gzel kadnlarn karsnda yle rahat, yle akac, gerektiinde kararl olabilmeleri, nl yazarlar, filozoflar, alimler, kaifler ve mucitlerin ansiklopediler ve kitap nszlerinde okuduum hayat hikyeleri, baz askerler, gece uyu-yamad iin btn ehri sel felketinden koruyan hikye kahramanlar... Btn bu kiiler geceyarsn ok gee, cami duvarna yaslanrken iine girdiim harikalar leminde, bir haritann orasndan burasndan bana el eden tandk meknla* gibi bana bir bir gzktler. Yllardr iinde yaad soka mahalleyi mrnde ilk defa harita zerinde gren birisi nasl arrsa, ayn ocuksu heyecanla ardm nce. Sonra, haritaya ilk defa bakan ayn kii, hatrlanmas btn bir mr alacak binalarn, sokaklarn, parklarn, evlerin kendi anlaryla ykl btn o yerlerin nasl birer kk izgiyle, noktayla iaretlenip geitirildiklerini, koca haritay kaplayan teki izgi ve iaretlerin yannda ne kadar kk, nemsiz ve anlamsz olduunu grp nasl hayal krklna kaplrsa, yle bir tatszln tadn aldm. Btn bu anlar ve anlam kiilerle kurmutum ben O'nu. O'nun tepeme salverdii ve imdi benim bakma dnen 'gz'n baknda, tek tek grerek hatrladm btn bu kalabalktan yaplm bir kolajn, bir ucubenin ruhu vard. Bu bakn iinden imdi, kendimi ve btn hayatm gryordum. Bu bakla gzetlenmekten ve bu sayede kendime ekidzen vermekten memnun, O'nu taklit ederek, O'na taklitle ulamaya alarak, bir gn O olacama, en azndan O'nun gibi olabileceime inanarak yaayp gidiyorum. Hayr, bu umutla birlikte deil, bu umut, bir bakas, O olma umudu iin yayordum. Okuyucularm bu 'metafizik deney'in bir eit uyan, 'gereklere gzleri a' trnden retici bir vaka olduunu da dnmesinler. Cami duvarna yaslanrken iine girdiim harikalar leminde her ey, su ve gnahtan, haz ve cezadan arnm prl prl bir geometriyle parlyordu. Bir keresinde, bir ryamda ayn sokan ve ayn perspektifin uzand 109

ve ayn gece laciverdiyle kapl gkte asl parlak dolunayn ar ar parlak bir saat kadranna dntn grmtm. Grdm manzara, ite o ryadaki gibi ak, berrak ve simetrikti. nsann iinden doya doya seyretmek ve apak gzken elenceli eitlemeleri bir bir iaret edip saymak geliyordu. Bunu yapmadm da deil: zerinde ta oynayan laciver-dimsi bir mermerin zerindeki talarn duruu hakknda yorum yapar gibi, "Cami duvarna yaslanan ben, O olmak istiyor," diyordum kendi kendime. Kskand 'O'na ulamak istiyor bu adam. 'O' ise kendisini taklit eden 'ben'in uydurduu bir ey olduunu bilmezlikten geliyor. Bunun iin zaten 'gz'n baknda o gven var. 'O'cami duvarna yaslanan adam kendine ulasn diye 'gz' yarattn da unutmu gibi, ama bu belli belirsiz gerein farknda duvara yaslanan adam. Bir hamle yapp eer, 'O'na ular da, 'O'olursa, o zaman, 'gz' hem amazda ya da tam anlamyla bolukta kalacak, hem de ... vs. vs. Kendimi dardan seyrederken dnyordum bunlar. Sonra, dardan seyrettiim 'ben', cami duvar boyunca, duvar bitince birbirlerini tekrarlayan cumbal ahap evler, bo arsalar, emeler, kepengleri indirilmi dkknlar ve mezarlk boyunca kendi evine ve yatana doru yrmeye balad. Kalabalk bir caddede yzlere ve insan lekelerine baka baka yrrken bir dkkn vitrininde ya da bir dizi mankenin arkasndaki geni aynada kendimizi grr de, nasl bir an arrsak, kendimi dardan seyrederken de srekli ayn hayrete kaplyordum. Ama tpk bir ryadaki gibi dardan seyrettiim bu kiinin 'ben, kendim' olmasnda pek alacak bir yan olmadn da biliyordum. alacak ey, o kiiye duyduum inanlmayacak kadar yumuak, tatl, sevgi dolu o yaknlkt. Ne kadar krlgan, ne kadar ackl, ne kadar zavall, ne kadar aresiz ve kederli olduunu seziyordum: Bir tek o kiinin gzkt gibi olmadm biliyor, bir baba, hatta bir tanr gibi bu dokunakl ocuu, bu kulu, bu zavall ve iyi yarat korumak, kanatlarmn altna almak istiyordum. O ise uzun uzun yrdkten sonra (Ne dnyordu, niye kederliydi, niye o kadar yorgun ve ylgn?) anacaddeye kt. Arada bir lambas yanmayan muhallebicilerin, bakkallarn vitrinlerine bakyordu dalgnlkla. Ellerini ceplerine sokmutu. Daha sonra ba da nne 110 dt. ehzadeba'ndan Unkapam'na kadar yanndan tek tk geen aralarn, bo taksilerin hibiriyle ilgilenmeyerek yrd. Belki paras da yoktu. Unkapan kprsnden geerken bir an Halic'e bakt, kprnn altndan geecek bir rmorkrn ince uzun bacas, karanlkta zor seilen bir tayfann ektii iple indiriliyordu. ihane yokuunu karken yoldan inen bir sarhola bir iki kelime konutu, stikll Caddesinin iyi aydnlatlm vitrinleriyle biri hari ilgilenmedi: Bir gm dkknnn vitrinini uzun uzun seyretti. Ne vard aklnda? Endieyle titreyerek, sevgiyle seyrederek merak ediyordum. Taksim'de bir bfeden sigara ve kibrit ald, hznl vatandalarmzda sk sk grdmz o ar hareketlerle paketi at, sigarasn yakt: Ah, azndan kan o ince ve ackl duman! Her eyi biliyordum, her eyi tanyordum, her eyi yaam grp geirmitim, ama ilk defa bir hayatla bir insanla karlam gibi korkuyla endieleniyordum. "Dikkat et, ocuk!" demek geliyordu iimden; her soka geiinde, her admn atnda izlediim bu kiinin bana bir ktlk gelmedi diye krediyor, olabilecek bir felketin izlerini sokakta, karanlk apartman cephelerinde, lambalar snm pencerelerde gryordum. kr, bana bir ey gelmeden Nianta'ndaki bir apartmann (ehrikalp'ti ad) kapsndan ieri girdi! at katndaki dairesine girdiinde anlamak ve are bulmak istediim dertleriyle birlikte uyur sanyordum. Hayr, bir koltua oturup sigara ierek gazete kartrd bir sre. Sonra eski eyalarnn, krk dkk masasnn, soluk perdelerin, ktlarnn, kitaplarnn arasnda aa yukar yrd. Birden masasna oturdu, gcrdayan sandalyesinin stnde kprdand ve kapt bir dolmakalemle bo bir kdn zerine bireyler yazmak iin eildi. Hemen yanbandaydm; karmakark masasnn zerindey-dim sanki. ok yakndan seyrediyordum onu: ocuksu bir dikkatle, sevdii bir filmi seyreden birinin huzurlu keyfiyle, ama ie dnm baklarla yazyordu. Sevgili olunun kendisi iin yazd ilk mektubun kaleme almn bir baba gururla nasl seyrederse, onu yle seyrediyordum. Cmlelerin sonuna doru dudaklarnn kenarlarn hafife bzyor, kelimelerle birlikte gz de kdn zerin111 de titreyerek ilerliyordu. Bir sayfay doldurmak zere olduunu grnce yazdklarn okudum ve derin bir acyla irkildim.

Tanmak iin can attm kendi ruhunun szlerini deil, benim u okuduunuz cmlelerimi yazmt yalnzca. Bu onun dnyas deil, benim dnyam, onun kelimeleri deil, imdi her birinin acele acele zerinden getiiniz (biraz yava ltfen) benim kelime-lerimdi. Kar koymak, ona, kendi kelimelerini yazmasn sylemek istedim, ama tpk bir ryadaki gibi onu seyretmekten baka bir ey gelmiyordu elimden: Cmleler, kelimeler herbiri bana biraz daha ac vererek birbirlerini izlediler. Yeni bir paragrafn banda bir an durdu bir sre. Bana bakt, sanki beni grd, sanki gz gze geldik. Hani eski kitaplarda, dergilerde ilham perisiyle yazarn tatl tatl sohbet ettikleri sahneler vardr; akac ressamlar yaznn kenarna kalemi boyundaki sevimli kk ilham pericii ile dalgn yazarn birbirlerine glmseyen resimlerini izerler. te yle glmsedik birbirimize. Bu anlayl baktan sonra her eyin aydnlanacan tabii ki iyimserlikle bekledim. Gerei anlayacak ve o, ok merak ettiim kendi dnyasnn hikyelerini yazacak, ben de keyifle onun kendisi olabilmesinin kantlarn okuyacaktm. Hayr, hi de olmad byle bir ey. Bir an bana yeniden mutlulukla glmsedikten sonra, sanki aydnlanmas gereken ey aydnlanm, sanki bir dama problemini zm gibi heyecanla duraklad ve benim dnyamda her eyi anlalmaz bir karanlkta brakan son kelimeleri de yazd. 112 ON BRNC BLM HAFIZAMIZI SNEMADA KAYBETTK "Sinema ocuun yalnz gzn deil, akln da bozar." Ulunay Galip, uyanr uyanmaz karn yeniden yadn anlad. Belki de bunu uykusunda farketmiti; nk ehrin grltsn rtvc-ren kar sessizliini, uyanr uyanmaz hatrlad ama pencereden dar bakarken unuttuu ryasnda da duymutu. Hava kararal ok oluyordu. Galip ofbenin bir trl stamad suyla ykandktan sonra giyindi. Bir kt kalem alp masaya oturdu, ipular zerinde bir sre alt. Tra olduktan ok sonra, Rya'nn kendisine yaktrd ve bir ei de Cell'de olan balk srt ceketiyle kaln kaba paltosunu giyip sokaa kt. Kar dinmi, park edilmi arabalarn zerinde, kaldrmlarda drt parmak birikmiti. Cumartesi akam ellerinde paketlerle alveriten dnenler, yeni yeni almaya baladklar bir gezegenin yumuak yzeyine basar gibi dikkatle yryorlard. Nianta Meydanna geldiinde, anacaddenin ak olmasna sevindi. Geceleri bir bakkaln giriine yerleen gazetecinin tezghndan, plak kadn ve rezalet dergileri arasndan ertesi gnn Milliyet'ini ald. Kar kaldrmdaki lokantaya girip yoldan geenlerin gremeyecei bir keye yerleti, domates orbasyla zgara kfte smarlad. Yemeini beklerken, gazeteyi masann zerine yerletirip Cell'in pazar yazsn dikkatle okudu. Yllarca nce yazlm yazy, bir de bu sabah gazetede okuduu iin Cell'in hafza zerine kurduu baz cmlelerini tek tek hatrlyordu. Kahvesini ierken, yazya baz iaretler koydu. Lokantadan ktktan sonra kendisini Bakrky'e, Sinan Paa'ya gtrecek bir taksi buldu. . Uzun yolculuk srasnda Galip, stanbul'u deil bambaka bir ehri grd duygusuna kapld. Gmsy yokuunun Dolma-bahe'ye ulat yerde, belediye otobs birbirine bindirmi, evrelerini bir kalabalk sarmt. Dolmu ve otobs duraklar 113 bombotu. ehrin zerine kar, bir tr eziklik duygusu gibi inmi, lambalar daha solmu, geceleri ehri ehir yapan hareket durmu, kaplar kapal, kaldrmlar bo bir ortaa gecesi geri gelmiti. Cami kubbelerinin, ardiyelerin, gecekondularn zerinde kar, beyaz deil, maviydi. Aksaray civarnda mor dudakl, mavi suratl orospular, surlarn nnde tahta merdivenle kayan genleri, garajlarn knda yolcular korkulu gzlerle bakan otobsleri denetleyen polis arabalarnn mavi lmbalarn grdler. htiyar ofr, Halic'in donduu uzak ve inanlmaz bir ka ilikin uzak ve inanlmaz bir hikye anlatt: Galip 59 model Plymouth'un i nda Cell'in pazar yazsn rakamlar, iaretler, harflerle doldurdu, ama hibir sonuca ulaamad. ofr daha fazla gidemeyeceini syledii iin Sinan Paa'da arabadan inip yrd. Gntepe Mahallesi anacaddeye hatrladndan da yaknm. ki katl, gecekondudan bozma perdeleri ekili beton evler ve vitrin klar sndrlm dkknlar arasndaki yol, hafif bir yokuu ktktan sonra, birdenbire kk bir alana ulat. Sabah ehir Rehben'nde kk dikdrtgenini grd Atatrk bst (heykel deil) ortadayd. Haritadan hatrladklarna gvenerek duvarlarna siyasal sloganlar yazlm byke caminin yanndaki sokaktan girdi.

Kimilerinin soba borular pencerelerinin ortasndan kan, kimilerinin balkonlar hafife ne eilmi bu evler iinde Rya'y dnmek bile istemiyordu, ama on yl nce buraya gene bir geceya-ns geldiinde, dnmek bile istemedii eyi, evin ak pencerelerine sessizce yaklanca grm, ve hemen geri dnmt: O scak Austos akamnda, Rya, zerinde basmadan kolsuz bir elbise, st kt ymlaryla dolu bir masann banda, arada bir sann bir llesiyle dndre dndre oynayarak alyor, srt Galip'e dnk olan kocas ayn kartryor, balarnn hemen stndeki plak ampuln evresinde, az sqnra lecek bir pervane, gittike dzensizleen son dairelerini iziyordu. Karyla kocann aralarnda bir tabak incir ve sivrisinekler iin bir spray vard. Galip ay fincannn iindeki kan ngrtsn, yaknlardaki allar iindeki cr-crbceklerinin tn ok iyi hatrlyordu, ama yars karla kapl bir elektrik direine aslm 'Refet Bey Soka' levhasn grnce, iinde evin yerletii keye ilikin hibir ey uyanmad. 114 Bir ucunda ocuklarn kartopu oynad, teki ucunda bir lambann irice bir sinema afindeki, gzleri karalanarak kr edilmi zelliksiz bir kadn aydnlatt soka boydan boya iki kere yrd. Btn evler iki katl olduu, ve hibirinin kap numaras olmad iin, ilk yrynde gnl rahatlyla tanmazlktan geldii pencereyi, on yl nce tutmaktan ekindii kap kulpunu, o s-vasz ve yavan duvarlar ikinci sefer istemeye istemeye hatrlad. Yukar bir kat klmt. Baheye bir duvar yaplmt. Topran yerini beton almt. Alt kat kapkaranlkt. Ayr bir girii olan ikinci katn ekili perdeleri arasndan szan televizyonun mavimsi yla, duvardan sokaa bir namlu gibi uzanan soba borusunun ucundan tten kkrt sars linyit dumanlan, geceyars kapy alacak tanr misafirine burada scak bir a, scak bir ocak ve televizyona alk alk bakan scak insanlar bulacan mjdeliyordu. Galip, karla kapl merdivenleri ihtiyatla karken, bitiik evin bahesinden bir kpek uursuz uursuz havlad. "Rya'yla ok fazla konumayacam!" diyordu kendi kendine Galip, ama bunu kendi kendine mi, hayalindeki eski kocaya m dediinden emin deildi pek. Ondan, 'terk mektubu'nda aklamad sebepleri aklamasn rica edecek, sonra, bir an nce eve gelip btn eyalarn kitaplarn, sigaralarn, orap teklerini, bo il kutularn, firketelerini, miyop gzlklerinin klflarn, yars srlm ikolatalar, -tokalarn, ocukluktan kalma tahta vakvaklan alp gitmesini isteyecekti. "Seni hatrlatan her ey beni dayanamayacam kadar zyor." Tabii bunu, o herifin nnde sylemeyecei iin. en iyisi, hemen Rya'y 'akl banda insanlar' gibi oturup konuacaklar bir yere gitmeye ikna etmekti. Bir kere o yere gidilince ve bataki 'a-kl' sz konusu olunca, Rya'y baka eylere de ikna etmek pekla mmknd, ama erkek kahveleri dnda gidilecek o yeri bu mahallede nasl bulacakt? Kapnn zilini oktan almt. nce bir ocuun (Anne kap!), sonra ayn aikr geree dikkati eken ve kars, yirmi be yllk sevgilisi, otuz yllk arkadayla uzaktan yakndan hibir benzerlii olamayacak bir kadnn sesini duyunca Galip, Rya'y burada bulacan dnmekle ne kadar aptallk ettiini anlad. Bir an kap svmay dnd, ama kap ald. Galip grr grmez 'eski koca'y tand, ama o Galip'i deil. Orta yalarda, orta boydayd; haylini kurduu gibiydi ve 115 bir daha kurmayaca biri gibiydi de. Galip gzlerini dardaki tehlikeli dnyann karanlna altrmaya alan eski kocaya, kendisini hatrlayabilmesi iin yeterli zaman tanrken, nce yeni karnn, sonra bir ocuun, sonra ikinci ocuun merakl balan ieriden teker teker uzand: 'Kim baba?" Baba, sorunun beklenmedik yantn bulmu, bir anlk aknlk geiriyordu; Galip bunun eve girmeden buradan kaabilmek iin tek frsat olduuna karar vererek bir solukla anlatt: Geceyars rahatsz ettii iin ok zr diliyordu, ok skk bir durumdayd; baka bir zaman dostluk iin (hatta Rya'yla), gelecei bu eve, imdi ok acil bir sorun iin, bir kii, belki de bir ad hakknda bilgi almak iin gelmiti. Savunmasn stne ald bir niversite rencisi, ilemedii bir cinayetten sulanyordu. Hayr, ortada bir l yok deildi, ama takma adla bir hayalet gibi ehirde gezdii sylenen asl katil, bir zamanlar... Hikyesini bitirebildiinde Galip ieri alnm, kard ayakkablarn yerine ayaklarna kk gelen birer terlik verilmi, ayn demlendii sylenerek eline bir fincan kahve tututurulmutu. Galip konuyu toparlamak iin, sz konusu kiinin adn, (bir rastlantya yer vermemek iin yepyeni bir ad icat etmiti) bir kere daha tekrar ettikten sonra, Rya'nn eski kocas anlatmaya balad. O anlattka, Galip hikyelerin zerine uyku gibi keceini, evden kmasnn gittike

zorlaacan hissediyordu. Bir ara dinlemekle Rya'ya ilikin bireyler, hi olmazsa baz ipular renebileceini dnerek kendisini avutmaya altn hatrlayacakt daha sonra, ama bu, lmcl bir ameliyat ncesi baylmakta olan bir hastann kendini avutmasna benziyordu daha ok. saat sonra, hibir zaman almayacan sand sokak kapsna yaklaabildiinde, eski kocann, hibir engel tanmadan akan sel sular gibi alayan hikyelerinden unlar renmiti: ok ey bildiimizi sanyor, ama hibir ey bilmiyorduk. Dou Avrupa ve Amerika'daki Yahudilerin ounun Kafkaslar ve Volga arasnda bin yl nce hkm sren Yahudi Hazar Devleti ahalisinden geldiini biliyorduk mesel. Hazarlarn aslnda Yahudilie geen Trkler olduunu da biliyorduk. Ama bilmediimiz ey, Yahudilerin Trk olmas kadar, Trklerin de Yahudi olduuydu. Karde olan bu iki kavmin, yirmi yzyl boyunca, g116 lerle, birbirlerine kavuamadan, ama hep birbirlerine teet geerek, gizli bir mziin ritmiyle birbirleriyle dans eder gibi, birbirlerine mahkm umutsuz ikizler gibi dalgalanmalarn izlemek ne kadar, ne kadar ilginti. Harita ieriden gelince Galip bir tr masal gibi iine girdii o dalgnlktan birden uyanp ayaa kalkm, scakta geveyen gvdesini hareket ettirmi ve masann zerine yaylan masal gezegeninde yeil renkli bir tkenmezle iaretlenmi oklara hayretle bakmt. Tarihin simetrilerle konutuu tartmasz bir gerek olduuna gre, imdi biz mutluluumuz kadar uzun srecek bir mutsuzlua hazrlanmalydk vs. nce Boazlarda bir devlet kurulacakt. Bu sefer bin yl nce yapld gibi, yeni lkeye yeni insanlar yerletirmeyeceklerdi ama; yalnzca eski insanlar, kendilerine hizmet edebilecek 'yeni insan' yapacaklard. Bu amala, hafzalarmz zeceklerini, bizi gemisiz, tarihsiz, zaman d zavalllara evireceklerini tahmin etmek iin bni Haldun okumaya bile gerek yoktu. Hafzalarmz tahrip etmek iiri, Beyolu'nun arka sokaklarndaki, Boaz tepelerindeki karanlk misyoner okullarnda, Trk ocuklarna eflatun renkli baz (rengin adna dikkat edin demiti kocasn dikkatle dinleyen anne) svlar iirildii biliniyordu. Sonralar, bu pervasz yntem Batnn 'insancl kanat' tarafndan kimyasal sakncalarndan dolay fazla tehlikeli bulunmu, daha lml, ama uzun vadeli zm olan 'sinema-mzik' yntemine bavurulmutu. konlardan km o gzel kadn yzleriyle, kilise orglarnn gl simetrik mziiyle, ilhileri hatrlatan o grnt tekrarlary-la, gz alc, prl prl iki, silah, uak ve giyecek manzaralaryla, sinema ynteminin misyonerlerin Latin Amerika ve Afrika'da denedii yntemlerden ok daha kktenci ve sonu alc olduundan kuku yoktu. (Galip daha nceden de kurulduu anlalan bu uzun cmlelerin baka kimler tarafndan dinlenildiini merak etti: Mahalle komular? ortaklan? Kimliksiz dolmu yolcular? Kaynvalide?) stanbul'da ilk sinemalarn ehzadeba'nda, Beyolu'nda faaliyete balad gnlerde yzlerce kii dpedz kr olmutu. Sinema salonlarnda kendilerine yaplan korkun eyi sezerek isyan edenlerin umutsuz lklar polisler ve deli doktorlar tarafndan susturulmutu. Ayn iten tepkiyi bugn gsteren ocuk117 lan, yeni grntlerle krlemi gzlerine yalnzca birer sigorta gzl takmakla yattrabiliyorlard artk. Ama bu kadar kolay avutulmayacak olanlar kyordu her zaman. ki mahalle uzakta, on alt yanda bir delikanly, bir geceyans reklm afilerine umutsuzca kurun skarken grm, hemen anlamt. Bir bakas, elinde benzin tenekeleri, sinema giriinde yakalandnda kendisini tartaklayanlardan gzlerini geri istemiti; evet eski grntleri grebilen gzlerini... Malatyal bir oban ocuunun, bir haftada sinemalara ahtrldm, sonra evine dn yolunu, btn bildiklerini ve btn hafzasn kaybettiini gazeteler yazmt, acaba Galip okumu muydu? Beyaz perdenin stnde grdkleri sokaklar, giysileri, kadnlar istedikleri iin artk eski hayatlarna geri dnemeyip sersefil olanlarn hikyelerini anlatmaya gnler yetmezdi. Kendilerini sinemada grdkleri o kiilerin yerine koyanlar ise saylamayacak kadar ok olduu iin onlara 'hasta' ya da 'sulu' denmiyordu, hatta yeni efendilerimiz onlar ilerine ortak ediyorlard. Hepimiz kr olmutuk, hepimiz, hepimiz... Rya'nn eski kocas, ev sahibi imdi soruyordu: stanbul'un kyle sinemalarn ykselii arasndaki koutluu bu devletin hibir grevlisi gerekten grmemi miydi? Soruyordu: lkemizde sinemalarla kerhanelerin hep ayn sokaklarda almas bir rastlant myd? Soruyordu: Sinemalar neden o kadar, o kadar karanlk, hep kapkaranlkt?

Burada, bu evde, on yl nce Rya Hanm ile btn itenlik-leriyle inandklar bir dava iin takma adlarla, sahte kimliklerle yaamaya almlard, (Galip trnaklarna bakyordu arada bir). Hi gitmedikleri bir lkeden gelen ve hi gitmedikleri bir lkenin diliyle yazlm bildirileri, o uzak lkelerin diline benzetmeye alarak 'dilimize' eviriyorlar, hi grmedikleri insanlardan rendikleri siyasi kehanetleri, bu yeni dille yazp hi gremeyecekleri insanlara duyurmak iin daktilo ve teksir ediyorlard. Aslnda yalnzca bir bakas olmak istiyorlard tabii. Yeni tandklar birinin, takma adlarn ciddiye aldn rendiklerinde ne kadar da sevinirlerdi! Bazan ikisinden biri, pil fabrikasndaki saatlerin yorgunluunu, yazlacak yazlar, zarflanacak bildirileri unutur, elindeki yeni kimlie dakikalarca bakar, bakard. Genlik heyecan ve iyim-serliiyle "Deitim!" demekten, "Artk bambaka biriyim!" de118 mekten yle holanrlard ki, birbirlerine bu sz syletecek frsatlar yaratrlard. Yeni kimlikleri sayesinde dnyada imdiye kadar okuyamadklar anlamlar okuyorlard: Dnya batan sona okunabilecek yepyeni bir ansiklopediydi; okuduka ansiklopedi de deiirdi, onlar da; yle ki, batan sona okuyup bitirdikten sonra, geri dnp ansiklopedi-dnyay birinci ciltten yeniden okumaya balar, sayfalarn arasnda, kancs olduunu unuttuklar yeni kimliklerinin sarholuuyla kendilerinden geerlerdi. (Ev sahibi teki szleri gibi ilk defa kullanmad bu ansiklopedi benzetmesinin sayfalar arasnda kaybolmuken, Galip, bfenin bir gznde saklanan ve bir gazetenin fasikl fasikl datt Bilgi Hazinesi'nin ciltlerini grd.) Oysa imdi, yllar sonra bu dngnn 'onlar' tarafndan dzenlenmi bir tr avuntu olduunu anlamt: Bir bakas olduktan sonra, bir daha bir bakas, bir daha bir daha bakas ola ola, ilk kimliimizin mutluluuna geri dnebileceimizi sanmak bo bir iyimserlikti. Yolun ortasnda bir yerde, artk anlamlandrama-dklar iaretler, mektuplar, bildiriler, resimler, suratlar, tabancalar arasnda kar-koca yollarn kaybettiklerini anlamlard. O zaman, bu ev kra bir tepenin zerinde, tek banayd. Bir akam, Rya,.kk antasna birka eya tktrp daha gvenli bulduu eski evine, ailesinin yanna dnmt. Baklar, Galip'e, bazan eski bir ocuk dergisindeki 'Hnzr Tavan' hatrlatan ve kelimelerinin iddetine kapldka oturduu koltuktan kalkp aa yukar yryen ve Galip"e uykulu bir badnmesi veren ev sahibi, 'onlarn' oyunlarn boa karmak iin her eyin bana, ta balangca dnmemiz gerektiine byle karar vermiti ite. Galip Bey gryordu: Evi tam bir 'kk burjuvann' ya da 'orta snftan birinin' ya da 'geleneksel vatandamzn' eviydi. zerine iekli basmadan klflar geirilmi eski koltuklar, sentetik kumatan perdeleri, kenarlar kelebekli emaye tabaklan, iinde bayram misafirlerine karlan ekerlikli, hibir zaman kullanlmayan likr takmlarnn sakland irkin bir 'bfe'leri ve rengi solmu, pestil gibi bir hallar vard. Karsnn Rya gibi okumu, yle aman aman bir kadn olmadn da biliyordu: Annesi gibiydi, sadeydi, basitti, kendi halindeydi, (Kadn, Galip'in srrn zemedii bir anlamla nce ona, sonra kocasna glmsedi) amcasnn kzyd. ocuklar da kendi gibiydiler. Sa olsayd, hi de119 imeseydi, kendi babasnn kuraca hayatt bu. Bu hayat bilinle seip, bilinle yaayarak iki bin yllk bir kumpas boa karyor, bir bakas olmay reddediyor, kendi 'z' kimliinde direniyordu. Galip Beyin odada rastlantsal olarak grd her ey de bu amaca gre dzenlenmiti. Duvar saati, bu tr bir eve byle tkr-dayan bir duvar saati gerektii iin zellikle seilmiti. Byle evlerde, bu saatlerde hep ak durduu iin, televizyon bir sokak lambas gibi srekli ak braklm, zerindeki el ii rg, bu tr ailelerin televizyonlarnn zerinde bu tr rtler durduu iin serilmiti. Masann zerindeki danklk, kuponlar kesildikten sonra atl athverilmi eski gazeteler, hediyelik ikolata kutusundan bozma diki kutusunun kenarndaki reel damlas, hatta, dorudan kendisinin yapmad eyler, kula andran kulpunu ocuklarn krd bir fincan, korkutucu sobann yannda kurutulan amarlar, her ey, inceden dnlm bir tasarnn sonucuydu. Bazan, karsyla, ocuklaryla konutuklar eyleri, masalarda sandalyelerde oturu ekillerini, bir an durup, film seyreder gibi seyreder, szlerinin, hareketlerinin, tam byle ailelerdeki gibi olduunu far-kederek keyiflenirdi. Mutluluk, insann bilinle, istedii hayat ya-amasysa, mutluydu da. stelik, bu mutluluk araclyla, iki bin yllk bir tarihi kumpas da boa kard iin daha da mutlu oluyordu. Bu sz bir kapan cmlesi olarak grmek isteyen Galip, onca ay kahveye ramen zerinde bir baygnlk hissi, karn yeniden baladn syleyerek, kalkp kapya doru sendeleyerek yrd. Ev sahibi, Galip'le duvara asl paltosu arasna girerek devam etti: Btn bu kn

balad stanbul'a geri dnyor diye Galip Bey iin zlyordu. stanbul bir mihenk tayd: Deil orada, i yaamak, oraya adm atmak bile bir teslimiyet, bir yenilgiydi. Kor- i kun ehir, ilk balarda yalnzca karanlk sinemalarda grdmz o rm grntlerle kaynayordu imdi. Umutsuz kalabalklar, eski arabalar, ar ar suya gmlen kprler, teneke ynlar, delik deik asfalt, anlalmaz iri iri harfler, okunmayan afiler, anlamsz yrtk panolar, boyalar akm duvar yazlar, ie ve sigara resimleri, ezansz minareler, ta ynlar, toz, amur vs. vs. Bu kntden beklenebilecek hibir ey yoktu. Yeni bir dirili 120 bir gn gerekleecekse eer -ki ev sahibi kendisi gibi btn hayatlaryla direnen bakalarnn varlndan da emindi- bunun buralarda, kendi z cevherimizi hl koruduu iin "beton gecekondu" diye kmsenen bu mahallelerde balayacandan emindi. Byle bir mahallenin kurucusu, yol acs olmakla iftihar ediyor, Galip'i buraya, bu hayata davet ediyordu, hem de imdi. Bu gece burada kalabilirdi, hi olmazsa tartrlard... Galip paltosunu giymi, sessiz anne ve dalgn ocuklarla veda-lam, kapy am kyordu. Ev sahibi, dardaki kara bir an dikkatle baktktan sonra, syleyi ekli Galip'in de houna giden bir kelimeyi heceledi: "Be-yaz". Yalnzca beyazlar giyen bir eyh tanmt, ama onu tandktan sonra bembeyaz bir rya grmt. Bembeyaz ryada, bembeyaz bir Cadillac'in arka koltuunda Mu-hammed ile birlikteydiler. nde surat gzkmeyen ofr ve beyaz elbiseler iinde Muhammed'in iki torunu kk Hasan ile Hseyin vard. Beyaz Cadillac afiler, reklmlar, sinemalar, kerhanelerle dolu Beyolu'ndan geerken torunlar arkaya, dedelerine dnp, yzlerini ekitiyorlard. Galip karla kapl merdivenleri inecekti, ev sahibi devam etti: Hayr ryalara da, yine de gereinden fazla nem vermiyordu. Yalnzca baz kutsal iaretleri okumay renmiti o kadar. rendiklerinden Galip Bey de, Rya da yararlansn isterdi. Bakalar yararlanyordu nk: yl nce, politik hayatnn en hareretli gnlerinde, takma adla yaymlad baz politik zmlemelerini, "dnya tahlillerini" imdi kelimesi kelimesine Babakan'n azndan duymak zevk oluyordu. Tabii, "adamlarn" lkede kan en kk dergiyi bile izleyen, gereinde yukar ileten geni bir istihbarat rgtleri vard. Geenlerde Cell Salik'in bir yazsna gz ilimi, onun da ayn kanallardan ayn yazlara ulatn anlamt, ama umutsuz bir vakayd o: Bitmi bir davann, yanl bir zmn satld kede bo yere aryordu. Bu iki vakada ise, ilgin olan bazlarnn bitmi, tkenmi diye artk kapsn bile almadklar bir inanlnn dncelerinin, hangi yollardan geerek, babakanlarca ve nl ke yazarlarnca kullanlmasryd. Kimsenin okumad o fraksiyon dergisindeki yazdan baz ifadeleri, hatta baz cmleleri bu iki muhteremin olduu 121 gibi nasl aldklarn tek tek kelimeleriyle kantlamay, bu pervasz fikir hrszln basna aklamay dnmt bir ara, ama artlar henz byle bir baskn iin elverili deildi. Daha sabrla beklemek gerektiini, kapsnn bir gn bu insanlarca da alnacan da ad gibi biliyordu. Galip Bey'in, hi de inandrc olmayan bir takma ad bahanesiyle, karl bir gece bu uzak semte kadar gelmesi de bunun iaretiydi: Bu iaretleri iyi okuduunu Galip Bey'in bilmesini istiyor ve Galip en sonunda karl sokaa indiinde ona son sorularn sessizce soruyordu: Galip Bey, tarihimizi bu yeni grle okuyabilir miydi? Yollar kartrmadan anacaddeye kadar tek bana yryemezse ev sahibi yannda gelebilir miydi? Ayn yoldan Galip yeniden ne zaman ziyarete gelebilirdi? Peki, Rya'ya ok selm syleyebilir miydi? 122 ON KNC BLM P "bnii Rd'n anti-mnemonicler va da hafzay zayflatan eyler snflandrmasna gazete dergi okumak da uygun bir ekilde eklenebilirse..." Coleridge Tam bir hafta nce, birisi sana selm syledi. "Tabii ki sylerim selmn," dedim, ama arabaya binene kadar da unutmuum. Selm deil, selm syleyen adam. zlyor da deilim hani buna. Bana kalrsa, akll bir koca, karsna selm syleyen btn erkeklerin selmn unutmaldr. nk ne olur ne olmaz. Hele karnz ev kadnysa: ar pazarda grd bakkalla akkaln ve akraba evresinin dnda, ev kadn denen talihsiz kii zaten o bktrc kocasndan baka erkek de grmez hayatnda. O zaman, biri ona selm sylerse dnr o

ince kiiyi,, buna vakti de olur. Gerekten de incedir ya bu kiiler. Eskiden byle bir gelenek mi vard Al-lahakna? nce kiiler olsa olsa kimliksiz, belirsiz bir hareme sayg yollard o gzel eski zamanlarda. Eski tramvaylar daha iyiydi. Evlenmediimi, hi evlenmediimi, gazeteci olduum iin hi evlenemeyeceimi bilen okurlarm ilk cmleden balayarak bir artmaca verdiimi anlamlardr. Kimdi bu seslendiim "sen"? Ho-kus-pokus! Yal ke yazarnz yava yava kaybettii hafzasndan szedecek; benimle birlikte bahemin solan gllerini koklamaya buyurun siz de gelin, anlarsnz. Ama fazla sokulmayn, iki adm tede durun bakalm, da ok da aman aman bir ey olmayan yaz numaramz, hilelerimiz anlalmadan rahat rahat yapalm. yle bir otuz yl nce, gazeteciliimin ilk yllarnda Beyolu muhabiriyken kap kap dolar haber yakalamaya alrdm. Pavyonlarda, esrar tccarlar, Beyolu gangsterleri arasnda yeni bir cinayet, intiharla biten bir ak hikyesi var m diye bakar, otel otel gezer, stanbul'a nl bir yabanc geldi mi, ya da nl bir yabanc diye okurlarna sunabileceim ilgi ekici bir Batl ehrimize urad m diye, ayda bir, bir iki buukluk toka ettiim ktiplerden T2'; kayt defterlerini alr okurdum. O zamanlar dnya imdiki gibi nllerle dolup tamyordu; hibiri gelmezdi stanbul'a. Kendi lkelerinde hi tannmadklar halde, gazetemde nl diye tanttklarm da, gazetedeki resimlerini grdklerinde, sonucu hep vefaszlk olan bir aknla kaplmlardr. Aralarnda biri, onun iin gazetemde ngrdm an ve hrete yllar sonra gerekten lkesinde ulat da: nl kadn modacs filanca dn ehrimizdeydi, diye ben haberi getikten yirmi yl sonra, gerekten nl bir Fransz -ve egzistansiyalist- modacs oldu, ama bana bir teekkr yok; Batl nankrd. Vasfsz nller ve yerli gangsterlerle (imdi bunlara Mafya deniyor) uratm o gnlerin birinde, ilgin bir haber olabilecek ihtiyar bir eczacyla tantm. Bu adam, benim imdi ektiim uykusuzluk ve hafza kayb hastalklarnn ikisine de yakalanmt. Bu iki hastaln yan yana gelmesindeki korkun yan, biriyle (uykusuzluk sonucu fazla zaman) tekini (hafza eksikleri) kapatacanz sanrken, tam tersi olmasdr bunun: Uykusuzluk gecelerinde, tpk benim gibi, anlar ihtiyardan yle bir kayormu ki, bir trl gemeyen zamann ve gecenin ortasnda, kimliksiz, kiiliksiz, kokusuz, renksiz bir dnyada, o zamanlar yabanc dergilerden eviri yazlarda sz ok edilen "Ay'n teki yznde" yapayalnz olduunu sanyormu adam. htiyar, hastaln benim gibi yaz yazarak tedavi edeceine, eczanesinin laboraluvarnda bir ila icat etmiti. Benimle birlikte, bir de, bir akam gazetesinden esrarke bir muhabirin katld iki kiilik (eczacyla birlikte ediyorduk) basn toplantsnda, kamuoyuna tantt pembe renkli svsn iesinden bir bardaa gsterile doldurup doldurup itikten sonra, gerekten yllardr arad uykusuna kavumutu da. Uykusu kadar hafzasnn cennet anlarna da kavutu mu, ihtiyar eczac hi uyanmad iin, bir Trk, en sonunda bir ey icat etti heyecanna kaplan kamuoyu bunu hi renemedi. Karanlk bir gn, sanrm iki gn sonra, gittiimiz cenazesinde, hatrlamak istedii eyin ne olduunu dnmtm hep. Hl da dnrm: Hafzamzn, biz yalandka fazla yk tamak istemeyen huysuz bir yk hayvan gibi att arlklar en sevmedii vkler midir, en arlan m, yoksa en kolay denler mi? 124 stanbul'un en gzel kelerindeki kk odalarda tl perdeler arasndan szlen gne nn gvdelerimize nasl vurduunu ben unuttum. Giedeki soluk Rum kzna k olarak deliren bilet karaborsacsnn, hangi sinemann kapsnda altn unuttum. Gazeteniz iin ryalarnz yorumlarken, benimle ayn ryalar gren sevgili okuyucularmn adlarn ve onlara mektupla yolladm esrar oktan unuttum. Yllar sonra, ke yazarnz, o kayp zamana yeniden bakarken, geceyars uykusuzluk iinde tutunacak bir dal ararken, aklna stanbul sokaklarnda geirdii korkun bir gn geliyor: Bir keresinde btn gvdemi, btn ruhumu sonuna kadar kaplayan bir pme isteine kaplmtm. Eski sinemalarn birinde, bir cumartesi leden sonra, belki sinemadan da eski bir Amerikan dedektif filmini (Kzl Fener) seyrederken pek de uzun olmayan bir pme sahnesi grmtm. Siyah beyaz filmlerdeki teki pme sahnelerinden fark olmayan ve bizim sansrcler tarafndan drt saniyeden fazlas kesilmi sradan bir pme sahnesiydi, ama nasl oldu bilmiyorum, bir kadnla ayn ekilde, dudaklarn onun dudaklarna bastrarak, evet, btn gcmle bastrarak pme istei yle bir ekilde ykseldi ki iimde, mutsuzluktan

tkanacak gibi oldum. Yirmi drt yandaydm, ama daha kimseyle dudaktan pmemitim. Hayr, kerhanelerde kadnlarla yatmam deildim hi, ama o kadnlar hi pmedikleri gibi, ben de istemezdim onlarn dudaklarn pmeyiCaddeye ktmda film bitmemiti; ehrin bir yerinde bir yerde, benimle pmek isteyen bir kadn beni bekliyormu gibi bir sabrszlk ve tel vard zerimde. Tnele kadar koturur gibi yrdm, sonra gerisin geri hzla Galatasaray'a dndm ve umutsuzca, karanlkta bir ey aranr gibi, bir yzn ansn, bir glmseyii, bir kadn haylini karmaya altm hatrlyorum. pebileceim hibir tandk, hibir akraba yoktu; bir sevgili bulabilme umudu hi yoktu; sevgilim olabilecek bir kimseyi tanmyordum ki hi! Sanki kalabalk ehir bombo gibiydi. Ama, gene de, Taksim'e gelir gelmez, bir otobse binmi buldum kendimi. Ana tarafmdan uzak bir akraba ailesi, babam bizi terkettii yllarda bize ilgi gstermiti; benden iki ya kk ve o 125 zamanlar birka kere dokuz ta oynadm bir kzlar vard. Bir saat sonra, ta Fndkzade'deki evlerine varp kaplarn aldmda, pmeyi hayl ettiim kzn oktan evlendiini hatrladm. Bugn ikisi de rahmetli olan anneyle baba beni ieri buyur ettiler. Biraz armlar, yllar sonra neden geldiimi anlayamamlard. undan bundan konuarak (gazeteci olmam bile ilgilerini ekmiyordu: Dedikoduculuk gibi aalk bir meslekti bu onlar iin), radyodaki futbol man dinleyerek ay itik, simit yedik. Akam yemeine de kalmam bekliyorlard iyi niyetle, ama birden bireyler mrldanarak kendimi dar attm. Dar ktmda, souk havay hissettiimde, pme istei btn iddetiyle iimde alev alev yanyordu hl: Sanki tenim buz gibi, ama etim ve kanm alevler iinde olduu iin, derin, dayanlmaz bir huzursuzluk duyuyordum. Eminn'nden vapura binip Kadky'e getim. Mahallesindeki pken bir kzn (yani evlenmeden nce pen bir kzn) maceralarn anlatan bir lise arkadam vard. Fenerbahe'ye onun evine yrrken, o kz olmasa bile, arkadam onun gibi bakalarn bilir, diye dnyordum. Arkadamn bir zamanlar oturduu yerde, karanlk ahap konaklar ve servi aalarnn evresinde drt dndm, ama evini bulamadm. Bugn oktan hepsi yklm o ahap yaplar arasnda yrrken baz aydnlk pencerelere bakyor ve evlenmeden nce pen kzn orada oturduunu hayl ediyordum. "te, benimle pecek kz orada!" diye dnyordum bir pencereye bakarak. Aramzda ok bir uzaklk yoktu, bir bahe duvar, kap, ahap merdivenler, ama ulaamyordum ona; pemiyordum; herkesin bildii o esrarl, tuhaf, inanlmaz ve rya kadar yabanc ve sihirli ey, o korkutucu ve ekici ey o an ne kadar yakn ve ne kadar da uzakt! Yeniden Avrupa yakasna dnerken, vapurda grdm kadnlardan birini zorla ya da bir an bir yanllk olmu gibi yaparak psem ne olur diye dndm hatrlyorum, ama ince eleyip sk dokuyacak gibi olmadm halde, evremde yle bir yz- gre-miyordum. Hayatmn baka dnemlerinde de stanbul kalabalklar iersinde soluk alp verirken umutsuzluk ve acyla ehrin bo, bombo olduu duygusuna kapldm zamanlar olmutur, ama hibir zaman bu duyguyu o gnk gibi iddetle hissetmemitim. zeri nemle kapl kaldrmlarda uzun uzun yrdm. Bu bo, bombo ehire istediini elde etmek iin, baka bir zaman, an ve hretle gelecektim elbette. O anda ise, ke yazarnzn annesiyle oturduu evine gidip, zavall Rastignac' Trke evirisinden anlatan Balzac'tan baka hibir tesellisi yoktu. Ama kitaplar, o zamanlar, kendi keyfim iin deil, tam bir Trk gibi, ilerde bana yarar olacak eyler diye grev duygusuyla okurdum. lerde yarar olacak ey ise imdiyi hi mi hi kurtarmaz! Bylece, odama kapandktan az sonra, sabrszlk iinde dar ktm. Banyonun aynasna baktm, insann hi olmazsa kendisini pebilecei-ni dndm, aynaya bakarken filmdeki oyuncular gzmn nne getirdiimi hatrlyorum. Zaten o oyuncularn dudaklar hi gitmiyorlard gzmn nnden (Joan Bennett, Dan Duryca). Ama kendimi bile deil, en fazla aynay pecektim; dar ktm. Annem, masaya oturmu, kimbilir hangi uzak akrabann zengin akrabasndan ald patronlar ve ifon kuma kesikleri arasnda, bir dn iin gece elbisesi yetitiriyordu. Ona bireyler anlatmaya baladm. lerde yapacam eyleri, baarlarm, hayllerimi artran hikyeler ve hayller olmalyd bunlar, ama annem kendini vererek beni dinlemiyordu. Anladm ki, ne anlatrsam anlataym, nemli deildi; nemli olan bir cumartesi akam evde annemle oturup yrenlik etmemdi. Bir fke duymaya baladm. Salar o akam nedense bakml ve taralyd, dudaklarna belli belirsiz bir boya srmt; kiremit krmzs

rengini hl hatrladm bir dudak boyas. Annemin dudaklarna, sk sk benimkine benzetilen azna bakarken kalakalmm. "Tuhaf tuhaf ne bakyorsun yle bana?" dedi korkuyla. Uzun bir sessizlik oldu. Anneme doru yrdm, ama iki adm sonra da durdum; bacaklarm titriyordu. Daha fazla yaklamadan, btn gcmle barmaya balamm. Ne sylediimi ak seik hatrlayamyorum imdi; ama hemen, aramzda sk sk kan o korkun kavgalardan biri balamt. Komular bizi dinliyor korkusu bir anda ikimizin de yreinden kmt. nsann karsndakine her eyi syleyiverdii o fke ve zgrlk anlarndan biriydi: Byle durumlarda bir fincan krlr ya da soba devrilivere-cekmi gibi olur. Zorlukla kendimi evden dar attmda, ifon kumalarn, 126 127 makaralarn ve ithal toplu inelerin (ilk Trk toplu inesi 1976'da Atl firmasnca retilmitir) arasnda annem alyordu. Geceyars-na kadar ehrin sokaklarnda dolatm durdum. Sleymaniye Ca-miinin avlusuna girdim, Atatrk Kprsnden getim, Beyolu'na ktm. Sanki ben, ben deildim; sanki bir eit fke ve intikam ruhu beni izliyordu; sanki olmam gereken kii peimdeydi. Beyolu'nda bir muhallebiciye oturmutum; srf kalabalk iersinde olmak iin; ama cumartesi akamnn o sonsuzluk saatini doldurmaya alan benim gibi biriyle gz gze gelirim diye kimseye de bakmyordum: Benim gibi olanlar, birbirlerini hemen tanr ve kmserler nk. Az sonra, bir kar-koca bana yaklatlar. Adam bireyler anlatmaya balad. Anlarmn arasndaki bu beyaz sal hayalet kimdi? Fenerbahe'deki evini bir trl bulamadm eski arkadam. Evlenmi, Devlet Demir Yollar'nda alyormu, salar imdiden beyazlam, o yllar da ok iyi hatrlyormu. Yllar sonra rastladnz eski bir arkadanz, yanndaki kars ya da ahbabna, kendi gemiini ilgin gsterebilmek iin, sizi ok ilgin buluyormu, ortak ne anlarnz, ne srlarnz varm gibi yaparak sizi artr ya, o da yle yapt bana, ama ben armadm. Yalnzca hayli anlar daha da ilgin klan o role, benim onun gemite brakt sefil ve ackl hayata hl devam ettiim oyununa girmedim. ekersiz, su muhallebimi kaklarken, oktan evlendiimi, ok iyi para kazandm, senin beni evde beklediini, Chevrolet arabam Taksim'e brakp, senin nazn zerine buraya sana tavukgs almaya geldiimi, Nianta'nda oturduumuzu, onlar arabamla yolum zerinde bir yere brakabileceimi itiraf ettim: Teekkr etti, hl Fenerbahe'de oturuyormu nk. Merakl olduu iin nce ekine ekine, sonra, senin "iyi bir aileden" olduunu renince de, iyi ailelere olan yaknln karsna kantlamak iin soruturdu: Frsat karmadm ve seni hatrlamas gerektiini syledim. Memnuniyetle hatrlad. Sana derin sayglarn yollad. Elimde tavukgs paketi muhallebiciden karken nce onu, sonra filmlerden renilmi kibar Batl havasyla karsn da ptm. Ne tuhaf okurlarsnz siz, ne tuhaf lke buras. 128 ON NC BLM BAK, KM GELD "ok eskiden rast/aacaktk." Trkn oray Rya'nn eski kocasnn evinden ktktan sonra indii anacad-' dede, Galip kendini alacak hibir ara bulamad. Arada bir durdurulmaz bir kararllkla geen ehirler aras otobsleri hzlarn bile kesmiyorlard. Bakrky tren istasyonuna kadar yrmeye karar verdi. Bakkallarn vitrin niyetine kullandklar o dknt buzdolaplarn hatrlatan tren istasyonuna varana kadar, kara bata ka yrrken, saysz kereler haylinde Rya ile bulumu, her zamanki gnlk hayatlarna dnmler, Rya'nn ok basit ve anlalr olduu anlalan 'terk' nedeni neredeyse unutulmu, ama hayllerinde yeniden balayan gnlk hayatta, eski kocayla karlamasn Rya'ya anlatamamt bir trl. Yarm saat sonra kalkan trende bir ihtiyar, Galip'e, krk yl nce gene ayn soukluktaki bir k gecesi yaad bir hikyeyi anlatt. Savan bize de bulamasn bekledikleri yokluk yllarnda, Trakya'da bir kyde blyle zor bir k geirmiti ihtiyar. Bir sabah gizli bir emir alnca, btn blk atlarna binip kyden ayrlmlar, btn bir gn sren uzun bir yolculuktan sonra stanbul'a yaklamlar, ama ehre girmemilerdi: Hali tepelerinde geceyi beklemilerdi nce. ehirde hayat iyice durunca karanlk sokaklara inmiler, karartlm lambalarn soluk altnda, buzlu parke talarnn zerinde atlarn sessizce srp Stlce'deki salhaneye hayvanlar teslim etmilerdi. htiyarn anlatt kanl kesim sahnelerini, atlarn bir bir devriliini

yaylar, dar frlam koltuk gibi, i organlar dar sarkan, barsaklar kanl talara yaylveren hayvanlarn aknln, kasaplarn fkesini, srasn bekleyen atlarn yzndeki hznl bakla, adi admla ehirden sulu gibi kan askerlerin yzlerindeki ifadenin nasl birbirine benzediini dinlerken Galip, trenin grlts iersinde kelimeleri, heceleri zorlukla seiyordu. 129 Sirkeci'de, istasyonun nnde hibir ara yoktu. Galip bir an, hana yryp geceyi yazhanesinde geirmeyi dnd, ama U dn yapan bir taksinin kendisini almak iin duracan sezdi. Ama araba kaldrma ok daha nce yananca, siyah beyaz filmlerden kma, eli antal, siyah beyaz bir adam kapsn ap ieri girdi. Yolcusunu aldktan sonra, ofr Galip'in nnde de durdu, "beyefendiyle" birlikte onu Galatasaray'a brakabileceini syledi. Galip taksiye bindi. Galatasaray'da taksiden indiinde siyah beyaz filmlerden kma adamla hibir ey konumad iin pimand. Karaky Kprsne bal ve lambalar yanan bo Boaz vapurlarna bakarken Galip, adama yle diyebileceini dnmt: "Beyefendi, bir keresinde yllar nce, gene byle karl bir gecede..." Sanki anlatmaya balasayd, balad rahatlkla hikyesinin sonunu getirebilir, adam da onu bekledii ilgiyle dinleyebilirdi. Atlas Sinemasnn az ilerisindeki bir kadn ayakkabcsnn vitrinine (Rya'nn ayaklan otuz yedi numaradr) bakarken, kk ince bir adam Galip'e yaklat. Elinde kap kap dolaan havagaz tahsildarlarnn tad deri taklidi plastik antalardan vard. "Yldzlar sever misin?" diye sordu. Ceketini boynuna kadar dmeleyerek palto niyetine giymiti. Galip, bulutsuz gecelerde, Taksim Meydanna teleskopunu kurup merakllara yz liraya yldzlar seyrettiren adamn bir meslektana rastladn dnyordu ki, adam antasndan bir 'albm' kard. Galip adamn kendi eliyle evirdji sayfalarda baz nl film yldzlarmzn iyi kda baslm inanlmaz fotoraflarn grd. Hayr tabii, fotoraflar nl yldzlarn deil, onlarn kyafetlerini giyen, taklarn takan ve en nemlisi, pozlarn, durularn, sigara iilerini, dudaklarnn yuvarlakln ya da pecek gibi ileri uzann taklit eden benzerlerinin fotoraflaryd. Her yldzn sayfasna, gazete manetlerinden kesilmi arpc adyla, magazin dergilerinden alnm renkli bir fotoraf yaptrlm, evresine, yldzn benzerinin aslna benzemeye alt eitli 'ekici' pozlar eklenmiti. Fotoraflarla ilgilendiini grnce, antal ince adam, Galip'i Yeni Melek Sinemasna kan dar ve bo sokaa ekip kendi eliyle kartrsn diye albm uzatt. Tavanndan ince ipliklerle sark130 . ' " tlm kesik kollar, bacaklar, eldivenler, emsiyeler, antalar, oraplar sergilenen tuhaf bir vitrinin nda Galip, dans ederken ingene elbiseleri sonsuza kadar alan, yorgun yorgun bir sigara yakan Trkn oray'lan; muz soyan, apknca kameraya bakan, pervasz bir kahkaha atan Mjde Ar'lar; gznde gzlk, kard sutyenini diken, bulak ykarken ne eilen ve sonra dertli mahzun alayan Hlya Koyiit'leri dikkatle inceledi. Ayn dikkatle, kendisini inceleyen albm sahibi, yasak kitap okuyan rencisini yakalayan retmenin kararllyla albm birden Galip'in elinden bir hamlede ekip antasna tktrd. "Gtreyim mi seni onlara?" "Neredeler?" "Sen efendi adama benziyorsun, gel bakalm." Ara sokaklardan geerlerken, Galip srarl sorular zerine bir seim yapmak iin, Trkn oray'dan holandn syledi. "Kendisidir!" dedi antal adam, sr verir gibi. "O da sevinecek, senden ok holanacak." Beyolu Karakolunun yannda, zerinde 'Dostlar' yazan eski bir ta evin toz ve kuma kokan ilk katna girdiler. Yar karanlk odada, diki makineleri ya da kuma yoktu, ama- nedense Galip'in iinden "Dostlar Terzihanesi" demek geldi. Yksek ve beyaz bir kapdan girdikleri l l ikinci oda, Galip'e pezevenge para vermesi gerektiini hatrlatt. "Trkn!" dedi adam, paray cebine koyarken. "Trkn, bak zzet geldi seni aryor." Kt oynayan iki kadn glerek dnp Galip'e baktlar. Eski ve dknt bir tiyatro sahnesini hatrlatan odada, borusu iyi ekmeyen sobal meknlara zg o uykulu havaszlk, uykulu bir parfm kokusu ve yorucu bir 'yerli-pop' mziinin grlts vard. Bir divanda ne bir yldza, ne de Rya'ya benzeyen bir kadn, Rya'nn polisiye roman okurken ald durula (bir baca divann arkalnn stnde) uzanm bir mizah dergisini kartryordu. Mjde Ar'n Mjde Ar olduu, gmleinin gsndeki Mjde Ar yazsndan anlalyordu. Garson klnda yal bir adam, televizyonda, stanbul'un fethinin dnya tarihi iindeki nemini tart-an ak oturumcular karsnda uyuyakalmt.

Galip, salar permal ye blucinli gen bir kadn, adn unut131 tuu bir Amerikan yldzna benzetebildi, ama bu benzerlie niyet edildiinden emin deil pek. teki kapdan giren bir adam, Mjde Ar' a yaklap, yaadklar eylere gazete manetlerinde okuyunca inananlar gibi, gmleinin zerindeki yazl adn ilk hecesini yutarak sarho ciddiyetiyle uzun uzun okudu. Leopar elbiseli kadnn Trkn oray olmas gerektiini Galip, kendisine yaklamasndan ve yryndeki belli belirsiz bir ahenkten anlad. Belki de en ok o benziyordu aslna: Upuzun sar salarnn hepsini sa omuzunun stnde toplamt. "Bir sigara iebilir miyim?" dedi hoa glmseyerek. Dudaklarna filtresiz bir sigara yerletirdi. "Yakar msnz?" Galip akmayla sigaray yaknca, kadnn bann evresinde inanlmaz younlukta bir duman olutu. Mziin grltsnn ii-tilmedii o tuhaf sessizlikte, sisler iinden beliren bir azizenin ba gibi, iri kirpikli gzleri ve ba dumann iinden knca, Galip hayatnda ilk defa, Rya'dan baka bir kadnla yatabileceim dnd. Kendisine "zzet Bey" diyen memur klkl bir adama paray verdi. Yukar kata, dikkatlice denmi bir odaya ktklar zaman, kadn elindeki bitmemi sigaray bir Akbank kllne bastrp paketinden bir yenisini kard. "Bir sigara iebilir miyim?" dedi sonra ayn ses ve edayla. Sigaray ayn pozla dudaklarnn kenarna yerletirmi ayn marur bakla hoa glmsyordu. "Yakar msnz?" Ban gene ayn ekilde, gslerini gsterecek bir biimde, ho bir hareketle hayli bir akmaa doru ediini farkettiinde Galip, bu sigara yakma jestinin ve kadnn szlerinin, Trkn oray'n bir filminden ktn, kendisinin de ayn filmdeki ba erkek oyuncu zzet Gnay olmas gerektiini anlad. Sigaray yaknca, kadnn ba evresinde gene ayn inanlmaz younluktaki duman birikti ve iri kirpikli iri kara gzler, bu sisin iinde ar ar belirdiler. Ancak stdyoda karlabilecek bu kadar duman azyla nasl karabiliyordu? "Niye susuyorsun?" dedi kadn glmseyerek. "Susmuyorum," dedi Galip. "Anasnn gz gibi gzkyorsun, ama saf msn yoksa?" dedi kadn yapmackl bir merak ve fkeyle. Ayn cmleyi ayn jestlerle bir daha syledi. plak omuzlarma kadar sarkan iri kpeleri 132 vard. Srt kalaya kadar ak leopar elbiseyi, pavyon kadnn oynayan Trkn oray'n, yirmi yl nce zzet Gnay'la barol paylat 'Vesikal Yarim' filminde giydiini yuvarlak komodin aynasnn kenarlarna ilitirilmi 'lobi' fotoraflarndan anladnda, Galip, kadmn azndan Trkn oray'n ayn filmde syledii baka szleri de iitmiti: (Mahzun ve mark bir ocuk gibi boynunu bkerek, enesinin altnda birletirdii ellerini birden aarak): "Uyunmaz ki imdi; iince de canm elenmek ister." (Komu ocuu iin meraklanan iyi teyze havasyla): "zzet, gel bende kal kpr kapanncaya kadar!" (Birdenbire coarak): "Ksmet senin-leymi, bugneymi!" (Hanmefendi gibi): "Tantmza memnun oldum, tantmza memnun oldum, tantmza memnun oldum..." Galip kapnn yanndaki sandalyeye gemi, kadn da filmdeki aslma olduka benzeyen yuvarlak komodinin taburesine oturmu, boyal uzun sar salarn taryordu. Aynann kenarnda bu sahnenin de fotoraf vard. Kadnn srt aslndan gzeldi. Bir an aynada grd Galip'e bakt. "ok eskiden rastlaacaktk..." "ok eskiden de rastlatk," dedi Galip, kadnn aynadaki yzne bakarak. "Okuldayken ayn sralarda oturmazdk, ama scak bahar gnlerinde snfta uzun tartmalardan sonra pencere aldnda, hemen arkasndaki kara tahtann karasndan aynalaan camn iinde yansyan yzn imdiki gibi seyrederdim." "Hmm... ok eskiden rastlaacaktk." "ok eskiden rastlatk," dedi Galip. "lk rastlatmzda bacaklarn o kadar ince, o kadar narin gzkmt ki bana, onlarn krlvereceinden korkmutun. Tenin sanki ocukken daha sertti de, bydke, ortaokuldan sonra renklenerek inanlmaz bir incelikle yumuad. Evin iinde oynamaktan kudurduumuz scak yaz gnlerinde, bizi bir plaja gtrmlerse eer, dn yolunda, ellerimizde Tarabya'dan aldmz dondurmalarla yrrken, sivri trnaklarmzla kollarmza, zerindeki tuzu kazyarak harfler yazardk. nce kollarnn zerindeki kk tyleri

severdim. Gne yan-yla pembeleen bacaklarn severdim. Bamn zerindeki raftan bir ey almak iin uzandnda yzne dklveren salarn sever133 dim.'.." "ok eskiden rastlaacaktk." "Annenden alp giydiin askl mayonun srtnda brakt ask izlerini, sinirlendiin zaman salarn dalgn dalgn ekitirmeni, filtresiz sigara ierken ortanca ve ba parmaklarnla dilinin ucundaki ttn parasn yakalayn, film seyrederken azn an, kitap okurken elinin altndaki bir tabakta bulduun leblebileri ve fndklar farknda olmadan yeyiini, anahtarlarn kaybediini, miyopluunu kabul etmediin gzlerini ksn severdim. Gzlerini ksp uzaktaki bir noktaya bakarken baka bir yere gittiini, baka birey dndn anlaynca seni endieyle severdim. Aklnn iindekilerin bildiim kadarn ve daha ok da bilmediim kadarn korkuyla korkuyla severdim, Allahm!" Galip, Trkn oray'm aynadaki yznde belli belirsiz bir endie grerek sustu. Kadn komodinin yanbandaki yataa uzand. "Hadi gel," dedi. "Hibir ey iin demez, hibir ey iin, anlyor musun?" Ama Galip kararszlkla oturuyordu. "Trkn oray'-n sevmiyor musun yoksa?" diye ekledi kadn, Galip'in gerek mi, oyun mu olduunu tam karamad bir kskanlkla. "Seviyorum." "Gzlerimi krptrm da severdin deil mi?" "Severdim." "Fstk gibi Maallah'da plaj merdivenlerinden iniimi, 'Vesikal Yarim'de sigara yakm, 'Bomba Gibi Kz'da azlkla sigara iiimi severdin deil mi?" "Severdim." "Hadi canm, gel o zaman." "Daha konualm." "Ne?" Galip dnyordu. "Adn ne senin, ne i yaparsn?" "Avukatm." "Bir avukatm vard," dedi kadn. "Btn param ald, ama kocamn elinden stme yapt arabay alamad. Araba benimdi, anladn m benim, imdi bir orospunun elinde: tfaiye krmzs renginde 56 Chevrolet. Bana arabam geri getiremiyorsa ben avukattan ne anladm? Kocamn elinden bana arabam alabilir misin?" 134 "Alrm," dedi Galip. "Alr msn?" dedi kadn umutla. "Ahrsn. Alrsn, ben de seninle evlenirim. Beni bu hayattan kurtarrsn. Yani film hayatndan. Artistlikten bktm. Bu geri zekl millet artiste sanat deil, orospu diye bakyor. Artist deilim ben, sanatym, anlyor musun?" "Tabii..." "Evlenir misin benimle?" dedi kadn neeyle. "Evlenirsen arabamla gezeriz. Evlenir misin? Ama beni sevmen gerek." "Evlenirim." ' "Ha^r hayr sen sor bana... Evlenir misin diye sor." "Trkn, benimle evlenir misin?" "yle deil! ten, hissederek sor, filmlerdeki gibi! nce ayaa kalk, bu soruyu hi kimse otururken sormaz." Galip, stikll Marn syleyecekmi gibi ayaa kalkt: "Trkn! Benimle, benimle, evlenir misin?" "Ama ben bakire deilim," dedi kadn. "Bamdan bir kaza geti benim." "Ata binerken mi, trabzandan kayarken mi?" "Hayr, t yaparken. Glyorsun, ama ben daha dn duydum Padiahmzn senin boynunun vurulmasn emrettiini. Evli misin?" "Evliyim." "Evliler de hep beni bulur zaten!" dedi kadn, 'Vesikal Yarim' filminden kma bir havayla. "Ama nemli deil. nemli olan Devlet Demir Yollar. Sence bu yl hangi takm ampiyon olacak? Sence bu gidiat nereye? Sence askerler ne zaman bu anariye dur diyecek? Biliyor musun, salarn kestirsen daha iyi olur." "Kiiliimle ilgili eyler syleme," dedi Galip.

"Ayptr." "Ama ne dedim imdi ben?" dedi kadn yapmack bir aknlkla, gzlerini kocaman kocaman ap Trkn oray gibi krptrarak. "Benimle evlenirsen arabam kurtarr msn, dedim. Hayr, arabam kurtarrsan benimle evlenir misin, dedim. Plakasn vereyim: 34 CG 19 Mays 1919. Samsun'dan yola kt btn Anadolu'yu kurtard. 56 Chevrolet." "Bana Chevrolet'yi anlat!" dedi Galip. "yi ama, birazdan kapya vururlar. Vizita bitiyor." 135 "Trkesi ziyaret." "Efendim?" "Para nemli deil," dedi Galip. "Bence de," dedi kadn. "56 Chevrolet'im trnaklarmn krm-zsyd, aynen bu renkte. Biri krlm deil mi? Belki Chevrolet'im de bir yere arpmtr. Kocam olacak o rezil, o orospuya hediye etmeden nce buraya hergn arabamla gelirdim. Ama imdi yalnzca yollarda gryorum onu, yani arabay. Bazan Taksim Meydann dnerken gryorum, iinde baka bir ofr oluyor, bazan Karaky iskelesinde yolcu beklerken, gene baka bir ofr. Kan arabaya dkn, her gn boyatyor. Bir gn bakyorum Chev- . rolet'im kestane rengi olmu, ertesi gn bu sefer nikelajlar, lambalar taklm ve stl kahve renginde. Ertesi gn ieklerle bezenmi, nne bebek oturtulmu pembe bir gelin arabas, derken, bir hafta sonra bir bakyorum, karalara boyanm, iinde de alt tane kara bykl polis, olmu mu sana bir polis arabas? zerinde 'polis' bile yazyor, yanlmak mmkn deil. Tabii, her seferinde plaka numaralar da deitiriliyor ki, anlamayaym." "Tabii." "Tabii," dedi kadn. "Polisler de, ofrler de karnn krklar, ama benim boynuzlu kocam dnyay m gryor? Bir gn beni yle terketti gitti. Seni hi yle brakp gittiler mi? Bugn ayn ka?" "On ikisi." "Vakit nasl geiyor. Sen de beni bak hl konuturuyorsun. Yoksa zel bir ey mi istiyorsun. Syle, seni sevdim, kibar adamsn, ne olacak. ok paran var m imdi yannda, gerekten zengin misin? Yoksa zzet gibi bir manav m? Hayr, bir avukat. Bana bir bilmece sor bakalm avukat bey... Peki, ben sana soraym: Padiahla Boaz Kprs arasnda ne fark vardr?" "Bilmiyorum." "Atatrkle, Muhammed arasnda?" "Bilmiyorum." j "ok kolay teslim oluyorsun!" dedi kadn. Kendini seyrettiL komodin aynasndan kalkp, Galip'in kulana cevaplar kkrdayaf rak fsldad. Sonra kollarn Galip'in boynuna dolad. "Evlenej lim," diye mrldand. "Kaf D'na gidelim. Birbirimizin olalm! 136 Baka birer insan olalm. Al beni, al beni, al beni." Ayn oyun havas iinde ptler. Rya'y hatrlatan bir ey var myd bu kadnda? Yoktu, ama Galip hayatndan da memnundu. Yataa devrildiklerinde kadn Rya'y hatrlatan bir ey yapt, ama tam Rya gibi de yapmamt bunu. Rya dilini aznn iine sokunca, her seferinde, karsnn bir anda, bambaka biri olduunu dnerek kayglanrd Galip. Trkn oray'n taklidi ise Rya'nnkinden daha byk ve daha ar dilini, Galip'in aznn iine bir eit zafer duygusuyla, ama tatllkla ve aka yapar gibi sokunca, kollarnn arasndaki kadnn deil, Galip, kendisinin bambaka biri olduunu hissetti ve ok da heyecanland. Kadnn bir oyun duygusuyla iteklemesiyle, yerli filmlerdeki o hi gereki olmayan pme sahnelerinde olduu gibi, alt alta st ste, nce biri alta, sonra br ste karak, dnerek, byk yatan bir ucundan br ucuna yuvarlandlar. "Bam dndryorsun!" dedi kadn orada olmayan bir hayli taklit ederek ve ba gerekten dnm gibi yaparak. Galip yatan bu ucundan aynada kendilerini grebildiklerini anlaynca, bu tatl yuvarlanma sahnesine neden gerek duyulduunu anlad. Kadn kendini ve Galip'i soyarken, aynadaki grnty seyrediyordu zevkle. Daha sonra, ikisi birlikte, sanki bir nc kiiyi seyreder gibi ve jimnastik yarmasnda zorunlu hareketleri yapan yarmacy deerlendiren jri yeleri gibi, belki onlardan biraz daha neeyle, kadnn hnerlerini aynada gzlerini do-yura doyura tek tek seyrettiler. Daha sonra, Galip'in aynaya baka-mad bir an, "kimiz bir baka biri olduk," dedi kadn, yatan sessiz yaylaryla yaylanrken. "Kimim ben, kimim ben, kimim ben?" diye sordu, ama Galip iitmek isteyecei cevab vermedi ona: Kendini koyuvermiti. Kadnn, "ki kere iki drt," dediini, "Dinle, dinle,

dinle!" diye mrldandn, ve belli belirsiz bir padiahtan, zavall ehzadesinden, bir masal syler gibi, bir ryay anlatr gibi misli gemi zaman kullanarak szettiini iitti. "Ben sensem, sen de ben," dedi daha sonra giyinirlerken kadn, "ne kar bundan, sen ben olmusun ben de sen!" Kurnaz bir bakla glmsyordu. "Trkn oray'n sevdin mi?" "Sevdim." "Kurtar o zaman beni bu hayattan, kurtar beni, kar beni buradan, al beni, baka bir yere gidelim, kaalm, evlenelim, yeni 137 bir hayata balayalm." Hangi oyunun, hangi filmin parasyd bu? Galip kararsz kald. Belki de, kadnn istedii de buydu. Galip'e evli olduuna inanmadn syledi; evli erkekleri iyi tanrm nk. Evlenirlerse, 56 Chevrolet'yi Galip kurtarmay baarrsa, birlikte Boaz gezintisine kacaklar, Emirgn'da kt helvas alacaklar, Tarabya'da denize bakacaklar, Bykdere'de yemek yiyeceklerdi. "Bykdere'yi sevmem," dedi Galip. "O zaman bouna bekliyorsun O'nu." dedi kadn. "Hibir zaman gelmeyecek O." "Acelem yok!" "Benim var," dedi kadn inatlkla. "Gelince O'nu tanyamamaktan korkuyorum. O'nu herkesten sonra grmekten korkuyorum. Sona kalmaktan korkuyorum." "O kim?" diye sordu Galip. Kadn esrarl bir ekilde glmsedi. "Sen hi film seyretmiyor musun, oyunun kurallarn bilmiyor musun? Byle eyleri azndan karanlar bu memlekette sa koyarlar m? Ben yaamak istiyorum." Esrarengiz bir ekilde yok olan, byk bir ihtimalle ldrlp cesedi Boaz'a atlan bir arkadann hikyesini anlatrken, birisi kapy vurmaya balad. Kadn sustu. Galip odadan karken kadn arkasndan fsldad: "Hepimiz O'nu bekliyoruz, hepimiz, hepimiz O'nu bekliyoruz." ON DRDNC BLM HEPMZ ONU BEKLYORUZ "Esrarl eyleri dehetli smerim." Dostoyevski Hepimiz O'nu bekliyoruz. Hepimiz yzyllardr O'nu bekliyoruz. Bazlarmz, Galata kprs zerindeki kalabalktan bunalp Halic'in kuruni mavi sularna kederle bakarken; bazlarmz, Sur-dibi'ndeki iki gz oday bir trl stmayan sobaya odun atarken; bazlarmz, Cihangir'in arka sokandaki Rum apartmannn o hi bitmeyen merdivenlerini karken; bazlarmz cra bir Anadolu kasabasnda, meyhanede arkadalarla buluma saati gelsin diye, stanbul gazetesindeki bulmacay zerken; bazlarmz da, o gazetede sz edilen ve resmi baslan uaklara binmeyi, aydnlk salonlara girmeyi, gzel gvdelere sarlabilmeyi hayl ederken, O'nu bekliyoruz. Ellerimizde yz kere okunmu gazetelerden katlanm kese ktlar, en ucuz plastikle yapld iin, iindeki elmalar da sentetik bir kokuyla kokutan plastik torbalar, avu ilerimizde ve parmaklarmzda morumsu izler brakan pazar fileleri, amurlu kaldrmlarda hznle yrrken de O'nu bekliyoruz. Cumartesi akamlar ieleri ve camlan kran erkeklerle, dnya gzeli kadnlarn doyum olmaz maceralarn seyrettiimiz sinemalardan, yalnzlk duygusunu arttran orospularla yattmz kerhanelerin sokandan, kk saplantlarmz var diye acmasz arkadalarmzn bizimle alay ettii meyhanelerden ve grltc ocuklar bir trl uyuyamad iin radyolarndaki tiyatroyu bile tadn kararak dinleyemediimiz komu evinden dnerken, hepimiz O'nu bekliyoruz. Bazlarmz O'nun arsz ocuklarn sapanlaryla sokak lambalarn krdklar arka mahallelerin karanlk kelerinde ilk grneceini sylyor, bazlar da Milli Piyango, Spor Toto, plak kadnl dergi, oyuncak, ttn, prezervatif ve her trl vr zvr satan gnahkrlarn dkknlarnn nnde. Nerede, ama nerede ilk grnrse grnsn, ister kk ocuklarn gnde on iki saat kyma yourduu kfteci dkknlarnda, ister binlerce gzn tek 138 139 bir istein bakyla yanarak tek bir gze dnt sinemalarda, ister melek kadar gnahsz obanlarn mezarlklardaki servilerin bysne kapld yeil tepelerde ilk ortaya ksn, O'nu ilk gren talihlinin hemen tanyacan ve sonsuzluk kadar uzun ve bir gz krpma kadar ksa sren bekleyiin sona erip, kurtulu vaktinin geldiinin hemen anlalacan sylyor herkes.

Kuran bu konuda yalnzca harfleri okumasn bilenler iin ak ('El sra' Suresinin 97. ayeti, 'EzZmer' Suresinin Allah'n Kuran' "birbirine benzer ve ift inzal" ettiini syleyen 23. ayeti vs.) Kuran'n misinden yz elli yl sonra yazan Kudsl Mutah-har bn Tahir'in 'Balang ve Tarih' adl kitabna greyse, bu konudaki tek kant, Muhammed'in "ad, grn ya da ii benimkini tutan birinin yol gsterecei" yolundaki szleri ya da bu ve benzeri hadislere kaynaklk eden br tanklarn ahitlikleri. Bundan gene yz elli yl sonra, iilerin Samarra'daki Hakim-l Vakt Trbesinin yer altndaki mahzeninde, O'nun zuhur etmesinin trenlerle beklendiini bn Batuta'nn 'Seyahatname'sinde ksaca deindiini biliyoruz. Otuz yl sonra ise, Firuz ah'in ktibine yazdrdna gre, Delhi'nin sar ve tozlu sokaklarnda, O'nu ifa edecei harflerin esraryla birlikte bekleyen binlerce mutsuz varm. Yine ayn yllarda, bni Haldun'un O'nun ortaya kyla ilgili hadisleri ar ii kaynaklarndan ayklayarak tek tek ele ald 'Mukaddime'sinde, bir baka noktann yeniden zerinde durulduunu biliyoruz: O'nunla birlikte Deccal'in, Seylan'n ya da frenklerin anlay ve diliyle sylersek Anti-Christ'in grlecei ve o kyamet ve kurtulu gnnde O'nun Deccal'i ldrecei. artc olan ey ise, cra bir Anadolu kasabasndaki evinde kurduu bir hayli bana yazan deerli okurum Mehmet Ylmaz'-dan, ondan yedi yz yl nce, bu hayli kurup 'Ankay Mugrib'inde yazan bn Arabi'ye, bizden bin yz on bir yl nce, O'nun kurtardklarn peine takp stanbul'u Hristyanlardan feth edeceini ryasnda gren filozof El Kindi'den, ok sonralar gerekleen bu ryann bir arka sokanda, Beyolu'ndaki bir manifaturac dkknnda makaralar, dmeler ve naylon oraplar arasnda, O'nun dn kuran tezghtar kza kadar, herkesin byk kurtarcy dlerken ve beklerken O'nun yzn bir trl hayl edememesi. 140 Oysa Deccal'i ok iyi hayl edebiliyoruz: Buhari'nin 'Enbiya'sna gre, Deccal tek gzl ve kzl saldr, 'Hacc'ma gre, yznn zerinde kim olduu yazldr; Tayalisi'ye gre kaln boyunlu olan Deccal, ondan bin yl sonra, stanbul'da hayl kuran Hoca Nizamettin Efendi'nin 'Tevhid'ine gre ise krmz gzl ve kemiklidir. Benim ilk gazetecilik yllarmda Anadolu'da ok okunan Karagz gazetesindeyse, bir Trk cengverinin servenlerinin anlatld izgi romanda, Deccal, ylk ve arpk azl izilirdi. Henz fethedilmemi Konstantinopolis'in dilberleriyle sevien cengveri-mizin, inanlmaz hileleriyle boutuu (bazlarn ressama ben nerirdim) Deccal, geni alnh, iri burunlu ve bykszd. Deccal'in hayl gcmz bu kadar hareketlendirmesine karlk, hfcpimizin bekledii kurtarcy, O'nu btn renkleriyle canlandrabilen tek yazarmz Doktor Ferit Kemal'in eseri 'Le Grand Pacha'y Franszca yazp, ancak 187O'te Paris'te yaymlayabilmesini bazlarmz edebiyatmz iin bir kayp olarak gryorlar. O'nu btn gerekliiyle tasvir eden bu tek eseri, 'Le Grand Pacha'y Franszca yazld iin Trk edebiyatnn bir paras olarak grmemek ne kadar yanlsa, 'adrvan' ya da 'Byk Dou' gibi Doucu dergilerde, bazlarnn bir eziklik duygusuyla, Rus romancs Dostoyevski'nin 'Karamazov Kardeler'indeki Byk En-gizitr paracnn bu kk risaleden yrtldn ileri srmeleri de o kadar ackldr. Dou'dan Bat'ya, ya da Bat'dan Do-u'ya yrtlm eserler efsanesi, bana hep u dncemi hatrlatr: Dnya dediimiz ryalar lemi, bir uykudagezerin aknl iinde kapsndan girverdiimiz bir evse eer, edebiyatlar da, almak istediimiz bu evin odalarna aslm duvar saatlerine benzerler. imdi: 1. Bu dler evinin odalarndaki tkrth saatlerin birinin doru ya da yanl olduunu sylemek samadr. 2. Odalardaki saatlerden birinin brnden- be saat ileri olduunu sylemek de samadr, nk ayn saatin yedi saat geri olduu sonucu da ayn mantkla karlabilir. 3. Saatlerden biri dokuzu otuz be geceyi gsterdikten her hangi bir sre sonra, evdeki baka bir saatin dokuzu otuz be ge-eyi gstermesinden, ikinci saatin birincisini taklit ettiini sonucunu karmak da samadr. 141 Says iki yz aan mutasavvfane kitap yazan bn Arabi, bn Rd'n Kurtuba'daki cenazesinde bulunmadan bir yl nce Fas'tayd ve Kuran'in yukarda szn ettiim (dizgici imdi stunun stndeysek "yukarda" deil "aada" yaz!) 'El sra Suresi'nde anlatlan, Muhammed'in bir gece Kuds'e gtrlp oradan merdivenle (Arapas Mira) ge kmas,

Cenneti, Cehennemi iyi bir seyretmesi hikyesinden (ryasndan) ilhamla bir kitap yazyordu. imdi, bn Arabi'nin rehberi eliinde gn yedi katn nasl dolatn, oralarda grdklerini, rastlad Peygamberlerle neler syletiklerini anlatna ya da bu kitab tam 35 yanda (1198) yazna bakp, Nizam adl bu ryalardan kma kzn doru, Beatri-ce'in yanl; ya da bn Arabi'ni doru, Dante'nin yanl; ya da 'Ki-tab al sra ile Makam al Asra'nn doru, 'Divina Commedia'nn yanl olduuna hkmetmek, demin szn ettiim birinci cins samala rnektir. Endlsl filozof bn Tufeyl'in ssz adaya den bir ocuun doay, nesneleri kendisine emziren bir geyii, denizi, lm, gkleri ve 'ilahi gerekleri' tanyarak, orada tek bana yllarca yaayn ta on birinci yzylda kaleme almasna bakp, Hayy bn Yak-zan'n Robinson Cruzoe'dan alt yz yl ileri olduuna karar vermek; ya da ikincisinin eyalar ve aralar daha ayrntyla anlatmasna bakp bn Tufeyl'in Daniel De Foe'dan alt yzyl geri olduunu sylemek de ikinci cins samala rnektir. nc Mustafa devri eyhlislmlarndan Hac Veliyydin Efendi, 1761 yl Mart aynda, bir cuma akam evine gelip yaz odasndaki muhteem dolab gren geveze bir dostunun, "Hoca Efendi, dolabn da akln kadar karkm!" yolundaki saygsz ve mnasebetsiz sz zerine, ani bir ilhama kaplp, hem aklnda, hem de ceviz dolabnda her eyin yerli yerinde olduunu, ikisini birbirine benzeterek kantlayan uzun bir mesnevi yazmaya balam. Bu eserde, iki kapakl, drt gzl ve on iki ekmeceli Ermeni ii o ahane dolapta olduu gibi, aklmzn iinde de, saatleri, mekn, saylar, ktlar ve bugn 'nedensellik', 'varlk', 'zorunluluk' dediimiz nice vr zvr saklayan on iki gz olduunu Alman Filozof Kant'in saf akln on iki kategorisini sralad o nl eserini yaymlayndan yirmi yl nce gstermesine bakp, Almann onu taklit ettii sonucunu karmak da nc cins samala 142 rnektir. Doktor Ferit Kemal, hepimizin bekledii byk kurtarcy, O'nu btn canllyla resmederken, yz yl sonra soydalarnn kendisine bu trden samalklarla yaklaacan bilseydi amazd; nk btn hayat kendisini bir ryann sessizliine brakan bir ilgisizlik ve unutulu halesiyle evriliydi zaten. Bugn, onun hibir fotorafta gremediimiz yzn, bir ryadagezerin hayletimsi yz gibi dleyebiliyorum ancak: Bir esrarketi. Kendisi gibi, Paris'teki birok hastasn afyonke ettiini Abdurrahman erefin 'Yeni Osmanl'lar ve Hrriyet' adl kltc almasndan kartyoruz. 1866'da, -evet, Dostoyevski'nin ikinci Avrupa yolculuundan bir yl nce- belli belirsiz bir isyan ve hrriyet duygusu yznden Paris'e gitmi, Avrupa'da yaymlanan Hrriyet ve Muhbir gazetelerinde bir iki makalesi km, ama Jntrkler sarayla uzlap tek tek stanbul'a dnerlerken, o Paris'te kalm. Baka bir iz yok. Kitabnn nsznde Baudelaire'in 'Paradis Artifici-els'inden szettiine gre, benim ok sevdiim De Quincey'den haberliydi belki; belki de, afyonla deneylere de girmiti; ama O'nu anlatt sayfalarda bu deneylerin deil, tam tersi, bugn bizim ihtiyacmz olan kuvvetli bir mantn izleri grlyor. Bu yazy, bu mant tartmak, silahl kuvvetlerimizin yurtsever subaylarna 'Le Grand Pacha'daki kar durulmaz dnceleri tantmak iin yazyorum. Ama bu mant anlamak iin, nce kitabn havasna girmek gerekiyor. Mavi ciltli, 1861'de Paris'de yaymc Poulet-Malassis tarafndan kalnca bir saman kda baslm bir kitap dnn. Yalnzca doksan alt sayfa. Bir Fransz ressama (De Tennielle) izdirilmi, o zamann stanbul'undan ok, bugnn ta binal, kaldrml, parke kapl stanbul sokaklarna benzeyen, o zamanki ta hcrelerden ve ilkel ikence aletlerinden ok, bugnk beton fare deliklerini ve askl, manyetolu ikence aletlerini hatrlatan evrelerin, eyalarn ve glgelerin resimlerini dnn. Kitap, bir geceyars, stanbul'un arka sokaklarndan birini tasvirle alyor. Bekilerin kaldrmlar den bastonlarndan ve uzak mahallelerde birbirleriyle bouan kpek etelerinin ulumalarndan baka hibir ses yok. Ahap evlerin kafeslerle kapl pencerelerinden hibir k szmyor. Bir soba borusundan kan belli 143 belirsiz bir duman, damlarn, kubbelerin stne inmi incecik sise karyor. Bu derin sessizlik iinde, bo kaldrmlarda yryen ayak sesleri duyuluyor. Herkes bir mjde gibi duyuyor bu tuhaf, yeni, beklenmedik ayak seslerini; hrka zerine hrka giyip souk yataklarna girmeye hazrlananlar da, kat kat yorganlar altmda rya grenler de.

Ertesi gn ise, gecenin kasvetinden uzak gneli bir enliktir. Herkes O'nu tanm, herkes O'nun O olduunu anlam, herkes karamsarlk zamanlarnda hi bitmeyeceini sand aclarla ykl sonsuzluk saatinin dolduunu kavramtr. Bu bayram havas iinde dnen atlkarncalar, baran eski dmanlar, elma ekeri ve macun yiyen ocuklar, birlikte akalaan kadnlar ve erkekler, alp oynayanlar arasndadr O. Gzel gnlere gtrecei, zaferden zafere koturaca mutsuzlar arasnda yryen stn bir Kurtarc'dan ok, kardeleri arasnda yryen bir aabeydir O. Ama, bir kukunun glgesi de vardr yznde; bir dncenin, bir sezginin. te o zaman, sokaklarda byle dnceli yrrken O, Grand Pacha'mn adamlar O'nu yakalayp ehrin ta kemerli souk zindanlarndan birine tkarlar. Geceyars, elinde bir kandil Grand Pacha O'nu hcresinde ziyarete gelir, btn gece konuur. Kimdi Grand Pacha? Buna yazar gibi, ben de, okuyucunun kendi zgrlyle karar vermesini istediim iin, bu ok kendine zg kiinin adn bile bsbtn Trkeye eviremiyorum. Paa olmasna bakp bir byk devlet adam, bir byk asker ya da byk rtbeli herhangi bir asker olduunu dnebiliriz. Szlerindeki mantn doruluuna bakp, ayn zamanda bir filozof ya da bizde ok grlen ve kendinden ok devleti, milleti dnen kiilerde hissettiimiz bir tr bilgelie erimi yce bir kii olduunu da dnebiliriz. Btn gece o zindan hcresinde Grand Pacha anlatacak, O dinleyecektir. te Grand Pacha'nn O'nu susturan ve ikna eden mant ve szleri: -1. Herkes gibi ben de hemen senin O olduunu anladm (diye szlerine balar Grand Pacha). Bunu anlamam iin yzlerce, binlerce yldr yapld gibi, harflerin, rakkamlarn srlarna, gkteki ya da Kuran' daki belirtilere, senin hakknda yazlm kehanetlere bavurmama gerek kalmad hi. Kalabaln yzndeki sevinci ve zafer heyecann grnce anladm senin O olduunu. imdi, 144 aclar ve kederi unutturman, kaybettikleri umudu vermeni, onlar zaferden zafere koturman bekliyorlar senden, ama sen bunlar verebilecek misin onlara? Yzyllarca nce Muhammed mutsuzlara umut verebilmiti, nk klcyla zaferden zafere koturmutu onlar. Oysa, bugn imanmz ne olursa olsun, slmn dmanlarnn silhlar bizimkilerden ok daha gl. Hibir askeri baar imkn yok! Kendilerini 'O' diye tantan dzmece Mehdi'lerin Hindistan'da, Afrika'da ngilizlere, Franszlara bir sre kk sktrmelerinden sonra, ezilip yok olmalarndan, daha byk ykmlara yol amalarndan da belli deil mi bu? (Bu sayfalardan, yalnzca slmn deil, Dou'nun Bat nnde byk apl bir zafer kazanmasnn da artk bir hayl olduunu gsteren askeri, iktisadi karlatrmalar var: Grand Pacha, Bat'nn zenginlik dzeyiyle Dou'nun sefaletini gereki bir siyasetinin yapaca gibi drste karlatryor ve O, bir arlatan deil, gerekten O olduu iin, izilen bu i karartc resmi sessizce ve hznle onaylyor.) 2. Ama bu iler acs sefalet, mutsuzlara bir zafer umudu verilemeyecei anlamna gelmez tabii (diye devam ediyor Grand Pacha szlerine, vakit geceyarsn ok gemiken). Yalnzca 'd' dmanlarmza kar sava aamayz. Ama ya ierdekiler? Btn sefaletin, aclarmzn kayna iimizdeki gnahkrlar, tefeciler, kan iiciler, zalimler ya da yle olduklar halde sureti haktan gzkenler olmasn sakn? Mutsuz kardelerine bir zaferin ve mutluluun umudunu yalnzca iimizdeki dmana kar aacan savala verebileceini sen de gryorsun deil mi? O zaman, bu savan kahraman askerlerle, gazilerle deil, muhbirlerle, celltlarla, polisle, ikencecilerle birlikte verilecek bir sava olduunu da gryorsun demektir. Umutsuzlara sefaletin sorumlusu olan bir sulu gstermeli ki, onun bann ezilmesiyle cennetin yeryzne ineceine inanabilsinler. Bizim son yz yldr yaptmz da yalnzca budur. Kardelerimize umut verebilmek iin aralarndaki sulular gsteriyoruz onlara. Onlar da, ekmek kadar umut da istedikleri iin inanyorlar. Sulularn aralarnda en zeki ve en drst olanlar, her eyin bu mantkla yapldn grdkleri iin, cezalar infaz edilmeden nce, varsa eer, kk sularn bire on katp anlatyorlar ki, mutsuz kardeleri hi olmazsa biraz daha umutlanabilsinler. Bazlarn af bile ediyoruz, aramza katlp sulu avna k145 yorlar. Kuran gibi, umut da, yalnz vicdani hayatmz deil, bizim dnyevi hayatmz da ayakta tutuyor: Umudu ve zgrl, ekmei beklediimiz yerden bekleriz nk. 3. Senden beklenilen btn bu g ileri baarabilecek kadar kararl, kalabalklar iinden sulular gzn krpmadan ekip karabilecek kadar adil ve pek istemeden de olsa, onlar ikenceden geirebilecek kadar, btn bu ilerin stesinden gelebilecek kadar gl olduunu

biliyorum: nk O'sun sen. Ama bu umutla ne kadar oyalayabileceksin bu kalabalklar? Bir sre sonra, ilerin dzelrhediini grecekler. Ellerindeki ekmek bymedii iin senden aldklar umut da tkenmeye balayacak. O zaman, kitaba ve her iki dnyaya olan inanlarn kaybetmeye balayacaklar gene; kendilerini, bir gn nce yaadklar derin karamsarla, ahlkszla, ruhsal sefalete kaptracaklar. En kts, senden phelenmeye, senden nefret etmeye balayacaklar. Muhbirler senin celltlarna ve alkan ikencecilerine seve seve teslim ettikleri sulular iin vicdan azab duymaya balayacaklar; polisler ve gardiyanlar yaptklar ikencelerin anlamszlndan yle bir yorulacaklar ki, ne en son yntemler oyalayacak onlar, ne de senin onlara vermeye altn umut; daraaalarndan salkm salkm zmler gibi sallandrhveren talihsizlerin bou bouna kurban edildiine karar verecekler. O kyamet gnnde, artk ne sana, ne senin onlara anlattn hikyelere inanacaklarn gryorsundur. Ama daha ktsn de gryorsundur: Hep birlikte inanacaklar bir hikye kalmaynca, hepsi tek tek kendi hikyesine inanmaya balayacak, herkesin kendi hikyesi olacak, herkes kendi hikyesini anlatmak isteyecek. Kalabalk ehirlerin kirli sokaklarnda, bir trl ekidzen verilemeyen amurlu meydanlarnda, milyonlarca sefil, balarnn evresinde bir mutsuzluk halesi tar gibi tadklar kendi hikayeleriyle uykudagezerler gibi hznle gezinecekler. O zaman onlarn gznde sen O deil, Deccal olacaksn artk, Deccal de sen! Bu sefer senin deil Deccal'in. O'nun hikyelerine inanmak isteyecekler. Zaferle geri dnen ben ya da benim gibi biri olacak Deccal. O da bu mutsuzlara senin yllardan beri onlar kandrdn, umut deil, onlara yalan aladn, aslnda O deil Deccal olduunu syleyecek. Belki buna da gerek kalmayacak, ya Deccal'in kendisi ya da yllardr senin kendisini kandrdna karar vermi 146 bir mutsuz, bir geceyars, karanlk bir sokakta tabancasnn kurunlarn senm bir zamanlar kurun ilemez sanlan lml gvdene boaltverecek. Bylece, yllarca onlara umut verdiin ve yllarca onlar kand.rd.,n iin, artk alp sevmeye baladn amurlu sokaklarn, krl kaldrmlarn birinde, bir gece ln bulacaklar 147 ON BENC BLM KARLI GECENN AK HKYELER "siz gsz adamlarla masal, hikye arayanlar" Mevlna Sirkeci'den Galatasaray'a gelirken takside yanma oturduu siyah beyaz filmlerden km adam yeniden grdnde, Galip, Trkn oray benzerinin odasndan yeni ayrlmt. Beyolu Karakolunun nndeydi, nereye gideceine karar veremiyordu, mavi yanp snen bir polis arabas keyi dnp kaldrma yananca bir an duraklad. Arabann aceleyle alan arka kapsndan ite kaka karlan adam hemen tand: ki polisin arasndayd, zerindeki o siyah beyaz filmlere yakr hava kaybolmu, gecenin lacivert ve sulu renklerine uygun bir canllk gelmiti yzne. Dudann kenarnda, karakolun cephesini her trl baskna kar l l aydnlatan lambalarn parlak nn yansd koyu krmz bir kan izi vard, ama silmiyordu. Takside sk skya sarld i adam antas polislerin birinin elindeydi, suunu kabul etmilerin tevekklyle nne bakarak yryordu, ama hayatndan da fazlasyla memnun gibiydi. Karakolun d merdivenlerinin nnde Galip'i grnce, bir an, tuhaf ve korkutucu bir keyifle bakt: "yi akamlar beyefendi!" "yi akamlar!" dedi Galip kararszlkla. "Kim o?" diye sordu polislerden biri Galip'i iaret ederek. Adam iterek karakoldan ieri soktuklar iin, Galip konumann devamn iitemedi. Anacaddeye ktnda, saat biri geiyordu; karla kapl kaldrmlarda hl gelip geenler vard. "ngiliz Konsolosluu'nun bahesine paralel sokaklardan birinde," diye dnyordu Galip, "yalnz Anadolu'dan para yemeye gelen hacaalarn deil, okumu yazmlarn da gittii sabaha kadar ak bir yer varm!" Bu bilgileri, byle yerlerden alayc bir dil kullanyormu gibi yaparak sz eden sanat dergilerinden Rya edinirdi. Tokatlyan Oteli' nin eski binasnn nnde, Galip, sken148 der'le karlat. Nefesinden bol bol rak itii anlalyordu: C'den gelen televizyoncu takmm Pera Palas'tan alm, "bir bin bir gece stanbul'u yaptrmak" iin onlar gezdirmi, (p tenekelerini kartran kpekler, esrar ve hal tccarlar, gbekli gbek danszleri, pavyon kabadaylar vs.), arka sokaklarn birinde de bir pavyona gtrm. Eli antah tuhaf bir adam anlalmayan bir kelime yznden kavga karm orada, onlarla deil, bakalaryla, polisler gelip, adam yaka paa gtrmler, bir bakas da pencereden trmanp kam, bu

kargaadan sonra da masalarna evreden gelen bakalar da oturmu ve bylece, isterse imdi Ga-lip'in de katlabilecei elenceli bir gece balam. Galip filtresiz sigara arayan skenderle Beyolu'nda aa yukar yrdkten sonra, kapsmda 'Gece Kulb' yazan pavyona gitti. Galip'i nee, ilgisizlik ve grltyle karladlar. ngiliz gazete-. iler arasndaki gzel bir kadn, hikyesini anlatyordu. Fasl heyeti susmu, numarasna balayan hokkabaz, kutularn iinden kutular, o kutularn iinden baka kutular karyordu. Yardmcs kzn bacaklar arpkt, gbeinin biraz altnda 'sezaryen' ameliyatnn diki izleri vard. Galip kadnn herhangi bir ocuu deil, yalnzca elindeki uykulu tavan dourabileceini dnd. Zati Sun-gur'dan yrtme 'kaybolan radyo' numarasndan sonra, kutulardan gene kutular kmaya balaynca pavyonda ilgi dald. Masann teki ucunda oturan ngiliz kadnn anlattklarn skender Trkeye eviriyordu. Galip bam kard hikyenin anlamn kadnn anlaml yznden okuyabileceine iyimserlikle inanarak dinledi. Hikyenin geri kalan ksmndan, bir kadnn (hikyeyi anlatan kadnn kendisi diye dnd Galip) kendisini dokuz yandan beri tanyan ve seven bir erkei apak bir geree, bir dalgcn getirdii bir Bizans parasnn zerindeki belirli bir anlama inandrmak istedii, ama kadna duyduu sevgiden baka bir ey gremeyen erkein gzlerinin, birlikte tank olduklar bu sihi-re kapand, yalnzca, aknn heyecanyla iirler yazabildii anlalyordu. "Bylece dalgcn denizin dibinde bulduu Bizans paras yznden, amca ocuklar en sonunda evlenebilmiler.Ama parann zerinde grd yzn bysne inanan kadnn hayat btnyle deiirken, erkek hi bir ey anlayamam," dedi kadnn dediklerini Trke syleyen skender. Bu yzden, kadn mrnn so149 nuna kadar tek basma kulede yaam. (Galip kadnn erkei ter-kettiini dnd.) Hikyenin sonunun geldii anlalnca uzun masada oturanlarn takndklar d 'insani duygular'a saygl 'insancl' sessizlik Galip'e sama gzkt. Gzel bir kadn, budala bir erkei terketti diye herkesin kendisi gibi sevinmesini istemiyordu belki, ama 'gzel kadnn' gzellii yannda, yarsn dinledii hikyenin trajik (byle gsterili kelimeleri izleyen o yapmackl ve budalaca sessizlie brnmlerdi nk) ve ackl sonu glnt. Hikyesini bitirdiinde Galip anlatc kadnn gzel deil yalnzca canayakm olduuna karar vermek istedi. Bundan sonraki hikyeye balayan uzun boylu adamn, adn urada burada daha nceleri iittii bir yazar olduunu Galip, skender'in sznden anlad. Gzlkl adam anlatacaklarnn gene bir yazara ilikin olduunu syleyerek dinleyicilerini bu yazarn kimliini kendisininkiyle kartrmamalar iin uyard. Yazar bunu, biraz utanan, biraz da sofradakilerle yaknlk kurmak ister bir tavrla sylerken, tuhaf bir ekilde glmsedii iin, Galip yazarn niyeti konusunda kararsz kalmt. Yazarn anlattna gre, uzun yllar, kendi evinde, kendi bana, hi kimseye gstermedii, gsterse de kimsenin yaymlamayaca romanlar, hikyeler yazm bu adam. Saplantyla bal olduu iine (o zamanlar i de deilmi) kendini o kadar vermi ki, yalnzlk yazar iin bir tr alkanhk olmu: nsanlar sevmedii ya da hayatlarna itirazlar olduu iin deil, kapal kap ardndaki yaz masasndan bir trl ayrlamad iin insan iine kamyormu. Masasnn banda yapayalnz yasaya yasaya, yazarn 'toplumsal hayat' alkanlklar yle krelmi ki, krk yln tekinde, insan arasna ktnda, kalabalk iine girdiinde arp bir keye ekilir, masasnn basma dnecei saatleri beklermi. Masasnn banda hergn on drt saatten fazla zaman geirdikten sonra, sabaha doru gnn ilk ezan sesleri ehrin minarelerinde ve tepelerinde birbiri arkasndan duyulurken, yazar yatana girer, onca ylda bir kere, o da rastlantyla grebildii sevgilisini dlermi, ama bu kadn, herkesin szn ettii cinsten bir 'ak'la ya da 'cinsellik' duygusuyla deil, yalnzca yalnzln tersi olabilecek dsel bir yoldalk zlemiyle hayl edermi. 'Ak' yalnzca kitaplardan anlayabildiini, cinsellik konusun15 da ise fazla heyecanl olmadn syleyen yazar, dledii bu olaanst gzel kadnla, yllar sonra evlenmi de. Tpk o sralarda yaymlanan kitaplar gibi, hayatnda fazla bir deiiklik yapmam bu evlilik. Gene gnde on drt saati yalnz bana masasnda oturarak geiriyormu yazar, gene hikyelerindeki cmleleri sabrla, ar ar yeniden kuruyor, yeni hikyeler iin ayrntlar dlerken saatlerce masasnn zerindeki bo ktlara bakyormu. Hayatndaki tek deiiklik, sabaha doru girdii yatanda, sessizce uyuyan gzel ve sessiz karsnn grd

ryalarla, kendisinin sabah ezann dinlerken alkanlkla kurduu dler arasnda hissettii koutlukmu. Karsnn yannda uzanp hayl kurarken artk yazara kendi dleriyle karsnnkiler arasnda bir iliki var gibi geliyormu. Tpk nefes alp verilerinde farknda olmadan kurulan ve alakgnll bir mziin ini klarn hatrlatan ahenk gibi. Yazar . yeni hayatndan memnunmu, uzun yalnzlk yllarndan sonra, baka birisinin yannda uyumak ona zor gelmiyormu, gzel kadnn nefesini dinleyerek hayl kurmaktan, ryalarnn birbirine kartna inanmaktan holanyormu. Bir k gn kars, zerinde fazla durulabilecek bir bahane gstermeden kendisini terkedince, yazar iin zor gnler balam. Sabah ezann dinleyerek yatt yatanda eskisi gibi d kuram-yormu bir trl. Evliliinden nce ve evlilii srasnda kolaylkla kurup huzuruyla uyuduu hayller, istedii 'inandrclk' ya da 'parlaklk' dzeyine bir trl kamyormu. stedii gibi yazamad bir romandaki gibi, sanki dlerinde srr ortaya kmayan, yazar korkulu kmaz sokaklara srkleyen bir yetersizlik, bir kararszlk varm. Karsnn kendisini terk ettii ilk gnlerde yazarn r-yalarndaki bu dklk yle bir hale gelmi ki, her zaman sabah ezanlaryla uyuyabilen yazar, ilk kularn aalarda tmesinden, martlarn geceleri hep birlikte toplatklar ehrin damlarn terk etmesinden, p kamyonuyla ilk belediye otobsnn gemesinden ok sonra bile, uyuyamyormu. Daha da kts, dlerindeki ve uykusundaki bu eksikliin yazarn yazd sayfalarda da kendisini gstermesiymi. Yirmi kere yeniden yazsa da, en basit cmleye bile istedii canll veremediini gryormu yazar. Btn dnyasn saran bu buhrandan kabilmek iin yazar ok emek vermi, kendini yeni bir sk dzene sokmu, eski dle151 rinin ahengini bulabilmek iin onlar tek tek hatrlamaya zorlam kendini. Haftalar sonra, gene sabah ezanlaryla huzurla uyuduu bir uykunun hemen arkasndan, uykuda yrr gibi kalkp bana oturduu yaz masasnda istedii canllk ve gzellikte cmleler yazmaya balaynca buhrandan ktn anlam, bunu baarabilmek iin, farknda olmadan kefettii tuhaf bir hileye bavurduunu da. Karsnn terkettii kii, istedii dleri kuramad iin yazar, nce kendi eski halini dlyormu, yatam kimseyle paylamayan, haylleri hibir gzel kadnn ryalaryla karmayan kendi eski halini. Gemite brakt o kiilii kararllkla ve o kadar younlukla dlyormu ki, sonunda haylini kurduu o kiinin yerine geiyor ve bylece onun hayllerini kurmaya balayarak huzurla uyuyabiliyormu. Ksa bir sre sonra .da bu ikili hayata ahtf iin. hayl kurmak ya da yazabilmek amacyla kendisirfi zorlamasna bile gerek kalmam. Ayn sigaralarla kll doldurarak, ayn fincanla kahveler ierek bir bakas olup yazyor, ayn yatakta, ayn saatlerde, kendi gemiinin hayaletine brnerek huzurla uyuyai biliyormu. Bir gn kars, gene zerinde fazla durulabilecek bir bahane gstermeden kendisine (eve demimi kadn) geri dndnde yazar iin gene alamad zor bir dnem balam. lk terkedildii gnlerde dlerinde bagsteren belirsizlik yeniden btn hayatna sinmi nk. Uraa uraa uyuduu uykularndan kbuslarla uyanyor, eski kimliiyle de, yeni kimliiyle de bir huzur bulamadan, ikisi arasnda evinin yolunu arm bir sarho gibi bou bouna dolanyormu. Bu uykusuzluk sabahlarnn birinde, yatandan kalkp, elinde yastk, yaz masasyla ktlarnn durduu kalorifer ve toz kokan odaya gitmi yazar, oradaki kk divana bzerek uzannca, hemen derin bir uykuya dalm. O sabahtan sonra, sessiz ve esrarl karsnn yannda, onun anlalmaz ryalaryla deil, hep orada, yaz masasyla ktlarnn yanbanda uyumu yazar. Uyanr uyanmaz, uykuyla uyanklk arasnda, yaz masasna oturup dlerinin devam gibi gzken hikyelerine huzurla devam edebiliyormu, ama imdi korktuu baka bir derdi varm. Kars kendisini terk etmeden nce, birbirlerinin yerine geen, birbirlerinin benzeri iki adam zerine, sonralar okuyucular152 nn 'tarihi' dedii bir kitap yazmm. Huzurla uyuyabilmek, yazabilmek iin, eski kiiliinin hayaletine brndnde yazar, bu hikyeyi yazan kii oluyor, kendi geleceini de, bu hayaletin geleceini de yaayamad iin ayn heyecanla eski 'benzerler hikyesini' yeniden yazarken buluyormu kendini! Her eyin her eyi taklit ettii, btn hikyelerin ve insanlarn kendilerinden baka eylerin taklidi ve asl olduu ve btn hikyelerin baka hikyelere ald bu dnya, yazara bir sre sonra, o kadar gerek gzkmee balam ki, bu kadar

'aikr' bir gerekle yazlan hikyelere kimsenin kanmayacam dnerek, kendisinin yazmaktan, okuyucularnn inanmaktan holanaca gerekd bir dnyaya girmeye karar vermi. Bu amala, gzel ve esrarl kars yatanda sessizce uyurken, yazar, geceyarlar ehrin karanlk sokaklarnda, lambalar krk arka mahallelerinde, Bizans'tan kalma yeralt dehlizlerinde, esrarke ve gariban kahvelerinde, meyhane ve pavyonlarnda geziniyormu. imdiye kadar grdkleri, ona 'ehrimizdeki' hayatn hayl edilmi bir dnya kadar gerek olduunu retmi: Bu, lemin bir kitap olduunu, tabii ki, doruluyormu. Bu hayat okumaktan, ehrin ona her an sunduu yeni sayfalar iinde rastlad yzlere, iaretlere, hikyelere baka baka her gn saatlerce yryp ke ke srtmekten o kadar holamyormu ki, yatanda uyuyan gzel karsna ve yarda brakt hikyesine hi geri dnememekten korkuyormu imdi. Aktan ok yalnzln, hikyenin kendisinden ok, hikye anlatmann zerinde durduu iin, yazarn hikyesi sessizlikle karland. Galip, herkesin bir 'nedensiz terkedilme' hatras olduu iin, yazarn karsnn onu neden terkettiinin zellikle merak edildiini dnd. Bundan sonraki hikyeye balayan konsomatris kadn, anlatacaklarnn gerek olduunu birka kere tekrarlayp "turist arkadalarmzn" da, bu nemli noktadan haberli klndklarndan zellikle emin olmak istedi: nk hikyesinin yalnz Trkiye'ye deil, btn dnyaya ibret olmasn istiyordu. Yakn tarihte, gene bu pavyonda balyordu hikye. ki amca ocuu, yllar sonra, ayn pavyonda karlap ocukluk aklarnn yeniden alevlendirmiler. Kadn konsomatris, erkek de kabaday (yani pezevenk, dedi kadn 'turistlere' dnerek,) olduu iin byle durumlarda beklenilecei 153 gibi aralarnda erkein kz vurmasna yol aacak bir 'namus' durumu da yokmu. O zamanlar pavyon da memleket gibi st limanm, genler birbirlerini sokaklarda kurunlamaz, perler, bayramlarda birbirlerine bomba deil, ekerli paket yollarlarm. Kzla olan da mutluymular. Kzn babas aniden ld iin, ayn evde yaar, ama ayr yataklarda yatarlar, drt gzle evlenecekleri gn beklerlermi. O gn geldiinde, kadn yannda btn Beyolu'nun konsomatrisleri, boyanp sslenir, kokular srnrken, erkek dn tra olduktan sonra kt anacaddede gzeller gzeli bir kadnn ana yakalanm. Bir anda akln bandan alan kadn, onu Pera Palas'daki odasna gtrdkten, doya doya da sevitikten sonra srrn aklam: ran ah'yla ngiliz Kraliesi'nin piiymi bu bahtsz kadn. Kendisini bir zevk gecesinden sonra yzst brakan annesiyle babasndan intikam alacak bir byk plann paras olarak Trkiye'ye gelmi. Kabadaymzdan bir yars Milli Emni-yet'te bir yars Gizli Polis Tekilt'nda olan bir haritay elde etmesini istiyormu. Tutkunun alevleriyle yanan delikanl izin isteyip dnn yaplaca pavyona komu; davetliler dalmm, ama kz bir kede alarm. nce onu avutmu, sonra bir "milli dava"mn peine dtn sylemi. Nikhlarn ertelemiler, btn pavyon kadnlarna, gbek danszlerine, randevuculara, Sulukuleli ingenelere haber salp stanbul batakhanelerine den polisleri tek tek elden geirtmiler. Sonunda, iki parasn da elde edip haritay birletirdiklerinde, kz, amcaolunun stanbul'un btn alkan kadnlar gibi, kendisine de oyun oynadm, ran ahyla ngiliz Kraliesinin kzna ak olduunu anlam. Sol gsne saklad haritayla birlikte, en dk kadnlarla, en ahlaksz erkeklerin gittii Kuledi-bindeki bir kerhanenin bir odasna kendini kederle srgn edip gizlenmi. Amcaolu, cadaloz prensesin emriyle stanbul'u kar kar aramaa balam. Aradka ama, aratan deil, aradn, herhangi bir kadn deil, ak, prensesi deil, ocukluunun amca kzm sevdiini anlam. En sonunda bulduu Kuledibindeki kerhanede, bir dikiz aynasndan seyrettii ocukluk aknn, papyon kravat takan bir zengine kar "safln korumak" iin ne numaralar yapt154 n grnce, kapy krp kz kurtarm. Kabadaynn yrei yanarak (yan plak sevgilisinin kaval aln) seyrettii delie uydurduu gznn stnde acdan koskoca bir et beni km, bir daha da kaybolmam. Aklarnn ayn nianndan kzn da sol memesinin altnda varm. Polisle birlikte Pera Palas' basp cadaloz kadn yakaladklarnda ise, erkek yutan prensesin ekmecelerinden tek tek kandrp siyasi kolleksiyonuna katt onbinerce masum delikanlnn eitli pozlarda ekilmi rlplak resimleri km. Ayrca, bu geni politik yelpazenin yannda, televizyonda anaristlerle birlikte sergilenen kitaplardan yzlercesi, orak ekili bildirilerle son

ibne padiahn vasiyeti ve zerine Bizans Ha ilenmi Trkiye'yi blme planlar da varm. Polis, memlekete anariyi, tpk frengi bels gibi, bu kadnn soktuunu ok iyi biliyormu bilmesine, ama kadmn fotoraflar arasnda nice polisimizin de eli oplu, anadan doma resmi kt iin, olay gazetelere gemeden rtbas edilmi. Yalnzca, amca ocuklarnn dn haberinin bir fotorafla birlikte yaymlanmasna izin verilmi. Bir kesinden hikayecimizin bizzat kendisinin de, zerinde yakas tilki krknden k paltosu ve u anda da takt inci kpeleriyle gzkt bu fotorafl gazete kesiini konsomatris antasndan kard ve masada elden ele dolatrlmasn syledi. Daha sonra, hikyesinin baz pheler, hatta yer yer glmsemelerle karlandn gren kadn, fkelenerek, anlattklarnn gerek olduunu syleyip ieri seslendi: Prensesin kurbanlaryla birlikte nice edepsiz fotorafn eken fotoraf da buradayd. Pavyon kadm masaya yaklaan kuruni sal fotorafya, "misafirlerimizin" iyi bir ak hikyesi karlnda hem fotoraf ektireceklerini, hem de bolca bahi brakacaklarn syleyince yal fotoraf bir hikyeye balad: Bundan en azndan otuz yl nce, kk stdyosuna urayan bir uak, fotorafy ili'de tramvay yolu zerindeki evlerden birine arm. Zengin elenceleri iin daha uygun onca meslekta varken 'pavyon fotorafs' diye bilinen kendisinin neden arandn merak ederek gittii bu evde, fotorafmz karlayan gen, gzel ve dul bir kadn, ona bir 'i' teklifi yapm: Yklce bir para karlnda, her gece Beyolu pavyonlarnda ektii yzlerce fotorafn birer kopyasn sabah kendisine brakmasn neriyormu 155 fotorafya. Fotoraf, biraz da meraktan kabul ettii bu iin arkasnda bir 'ak hikyesi' olduunu sezerek, kumral sal, ehla gzl kadnn elinden geldiince yakndan izlemeye karar vermi. lk iki yln sonunda, kadnn daha nceden tand ya da resmini grd belirli bir erkei aramadn anlam, nk kadnn her sabah elden geirdii yzlerce fotorafn iinden arada bir seip baka pozlarn, bytlm fotoraflarn istedii erkeklerin yzleri de, yalar da birbirini hi tutmuyormu. Daha sonraki yllarda, biraz ibirliinin verdii yaknlk, biraz da srdaln verdii gvenle, kadn, fotorafya almaya balam: "Bu bo suratllarn, bu anlamsz bakllarn, bu ifadesiz yzlerin fotoraflarm bou bouna bana getirme!" diyormu. "Hibir anlam, hibir harf gremiyorum onlarda!" Belli belirsiz bir anlam okuyabildii (bu kelimeyi srarla kullanyormu kadn,) bir suratn br fotoraflar ise, her seferinde kadn hayl krklna srkler, o zaman hep unu sylermi: "Hznllerin, mahzunlarn gittii pavyonlar ve meyhanelerde btn bulacamz bu kadarsa, o i yerlerinde, o dkkn tezghlarnda, o memur masalarnda ne kadar, ne kadar bo bakyorlardr allahm?" kisini de umutlandracak bir-iki 'vaka'ya da hi rastlamam deillermi ama: Bir keresinde, sonradan kuyumcu olduunu rendikleri ihtiyar bir adamn kr kr yznde, zerinde uzun uzun durduu bir anlam okumu kadn, ama ok eski ve ok dur-gunmu bu anlam. Alnnn krklar ve gz altlarndaki harf zenginlii, hep kendini tekrar eden ve bugne hi k tutmayan kapal bir anlamn son nakaratlarym yalnzca. Yaadklar gne iaret eden, gerilimli harflerle kpr kpr bir surata yl sonra rastladklar sra, muhasebeci olduunu rendikleri bu adamn fotoraflarm bytp frtnal suratyla heyecanlandklar gnlerin birinde, karanlk bir sabah, kadn, fotorafya bu muhasebecinin gazetelerde kan koskoca bir fotorafn gstermi: "Zimmetine Yirmi Milyon Geirdi." Sululuun, kural diiliin heyecan bitince, geveyen muhasebecinin, bykl polisler arasndan okuyuculara huzurla bakan yz, knalar srlm kurbanlk bir koyununki kadar bomu artk. Tabii ki sofrada oturanlar, asl akn fotorafyla kadm ara156 sndaki ak olduunu aralarnda fsldaarak, ka gz iaretleriyle anlaarak oktan karar vermilerdi, ama 'ak hikyesi'nin sonunda, bambaka bir kahraman vard: Serin bir yaz sabah, elindeki kalabalk bir pavyon masasnn fotorafnda, anlamsz suratlar arasnda prl prl parldayan o inanlmaz yz grd an, kadn, on bir yldr srdrd aratrmalarnn hi de boa gitmediine hemen karar vermi. Ayn gece, gene pavyonda grld iin bu harika ve gen yzn, rahatlkla ekilip bytlen fotoraflarnda ok yaln, ok sade, ok ak bir anlam okunuyormu: Ak imi bu anlam. Sonralar, Karagmrk'te kk bir dkknda saat tamircilii yaptn rendikleri otuz yandaki bu adamn, temiz ve ak suratnda kelimenin 'yeni' harfi o kadar kolay okunuyormu ki, kadn bu harflerin hibirini gremeyen

fotorafya kr olduunu sylemi fkeyle. Ondan sonraki gnleri de, grcye kacak bir gelin gibi titreyerek, yenilgiye mahkm olduunu daha batan bilen bir k gibi peinen aclar ekerek ve kk bir umut grd zamanlarda da, gerekleebilecek btn mutluluk ihtimllerini kl krk yaran bir titizlikle hayl ederek geirmi. Bir haftada, saatinin eitli bahane ve hilelerle ekilmi yzlerce fotoraf kadnn salonunun her kesine aslm. Fotorafnn daha yakndan, daha ayrntl fotoraflar ektii bir akamdan sonra, inanlmaz yzl saat tamircisinin pavyondan aya kesilince, kadn deliler gibi olmu. Fotorafy saatinin peinden Karagmrk'e yollam, ama dkknnda da, mahallelinin gsterdii evinde de yokmu adam. Bir hafta sonra, yeniden gittiinde dkkn, 'devren satlk'm, ev de boaltlm. Bundan sonra, fotorafnn artk yalnzca 'ak iin' getirdii fotoraflarla kadn ilgilenmez olmu, saatinin dnda en ilgin yzlere bile gznn ucuyla olsun bakmyormu. Erken gelen o rzgrl sonbahar sabahlarnn birinde, elinde kadn ilgilendirebilecek ilgin bir 'para', kapsn ald zaman, apartmann her zaman merakl kapcs, hanmefendinin adresi belli olmayan bir baka yere tandn zevkle sylediinde, fotoraf kederle hikyesinin bittiini sanm: Artk gemii dnerek kuraca kendi hikyesi balyormu belki de. Ama hikyenin asl sonunu, yllar sonra, dalgn dalgn okuduu bir gazetenin manetinden karm: 'Suratna Kezzap Att!' 157 r Kezzap atan kskan karnn ne ad, ne surat, ne de ya ili'deki hammefendininkini tutuyormu; suratna kezzap atlan koca da saat tamircisi deil, haberin k yeri olan bir Orta Anadolu kasabasnda Cumhuriyet Savcsym. Dahas, gazetedeki ayrntlarn hibiri yllardr haylini kurduu kadnla, gzel saatinin zelliklerini tutmuyormu, ama daha 'kezzap' kelimesini grr grmez fotorafmz bu iftin 'onlar' olduunu sezmi; onlarn yllardr birlikte olduunu, kendisini kullanarak birlikte katklarn, kendisi gibi kimbilir hangi mutsuz erkei aradan karmak iin bu oyuna bavurduklarn anlam. O gn ald baka bir rezalet gazetesinde saatinin tamamen eriyerek anlamdan ve harflerden btn btn kurtulan mutlu yzn grnce ne kadar hakl olduunu da anlam. Fotoraf zellikle yabanc gazetecilere bakarak anlatt hikyesinin takdir ve ilgiyle karlandn grnce zaferini talandracak son bir ayrnty askeri bir sr verir gibi aklad: Ayn rezalet gazetesi, surat erimi ayn yz, Ortadou'da yllardr srp giden bir savam son kurbann resmi olarak (yllar sonra bir kere daha) bastktan sonra, altna u anlaml cmleyi yazm: "Ak iin imi diyorlar yleyse her ey" Masadakiler neeyle, hep birlikte fotorafya poz verdiler. Aralarnda Galip'in uzaktan tand bir iki gazeteci ve reklamc, gznn srd kabak kafal bir adam, sofraya ucundan katlm birka yabana da vard. Sofrada, bir geceliine bir han, ya da fazla nemli olmayan bir kazay paylaan insanlar arasndaki o rastlantsal dostluk ve merak duygusu olumutu. Pavyon iyice boalp sessizlemi, sahne klar da oktan snmt. Galip pavyonu Trkn oray'n pavyon kadnn oynad 'Vesikal Yarim'in ekildii yere benzetince, bunu yanna ard yal garsona sordu. Belki de, o srada herkesin kendisine dnmesinden, belki de, kulak misafiri olduu teki hikyelerin heyecanyla yal garson da, ksa bir hikye anlatt: Hayr, o filme deil, ama burada bu pavyonda ekilen ve Rya sinemasnda gsterildii hafta, kendisinin de on drt kere kendisini seyrettii eski bir filme ilikindi hikyesi. Prodktrle birlikte, filmde oynayan gzel kadn da ondan bir iki sahnede gzkmesini isteyince garson memnuniyetle kabul etmi. ki ay sonra sey158 rettii filmde gzken surat ve elleri garsonun kendi surat ve el-leriymi, ama baka bir sahnedeki srt, omuzlar ve ensesi kendisinin deilmi ve filmi her seyrediinde bu garsonu hem korkutuyor, hem de tuhaf bir zevkle rperyormu. Dahas azndan bir bakasnn, stelik baka filmlerde de sk sk iitecei bir bakasnn sesinin kmasna alamyormu bir trl. Filmi seyreden ya-knlarysa bu tyler rpertici, akl kartrc ryams yer deitirmelerle onun kadar ilgilenmemiler, ne film hilesi denen eyi, ne de asl nemli gerei, bir kk hileyle insann bir bakasn kendisi, kendisini de bir bakas olarak gsterebileceini anlamlar. Garson, ift film gsterdikleri yaz haftalarnda Beyolu sinemalar kendisinin bir an gzkt o filmi oynatrlar diye yllarca bou bouna beklemi. Filmi bir daha grebilseymi, kendi

genli-iyle karlat iin deil, yaknlarnn anlamad, ama bu sekin sofradakilerin anlayaca teki 'malm' nedenden yepyeni bir hayata balayabileceine inamyormu. Yal garsonun arkasndan teki 'malm neden'in ne olduu konusunda sofrada uzun uzun konuuldu. ouna gre tabii ki, ak idi bu neden; garson kendine ya da kendinde grd dnyaya, ya da 'sinema sanat'na kt. Pavyon kadn ise, garsonun, btn eski greiler gibi 'ibne' olduunu syleyerek konuyu balad: rlplak soyunup aynada kendine ktlk yaparken, mutfakta gen komileri sktrrken yakalanmt. Galip'in gznn srd kabak kafal ihtiyar, pavyon kadnn ata sporumuzu yapan greiler hakkndaki bu "temelsiz nyargsna kar kp bir zamanlar zellikle Trakya'da ok yakndan takip ettii bu mstesna insanlarn rnek aile hayatlarna ilikin gzlemlerini saymaya balad. skender de ayn srada ihtiyarn kim olduunu Galip'e anlatt: ngiliz gazetecilerin gnlk programlarn yapp iki ayan bir pabuca sokmaya alt o tell gnlerde skender, Cell'i ararken -evci, belki de Galip'e telefon ettii o gnn akamnda- Pera Palas'in lobisinde karlam bu kabak ihtiyarla. Adam ona Cell Beyle tantn, kendisinin de kiisel bir iin onu aradn syleyerek aratrmalarna katlm. Sonraki gnlerde urada burada karsna karak, yalnzca Cell'i bulmak iin deil, baka baz ufak tefek ilerden de geni evresi sayesinde -emekli askerdi- ona ve ngiliz gazetecilere yardm etmi.. 159 at pat ngizcesiyle bir iki kelime sylemekten pek holanyor-mu. Besbelli, bo vakitlerinde yararl eyler yapmak isteyen, dostlua merakl ve stanbul'u da iyi tanyan bir emekliymi. htiyar Trakyal greilerden sonra, asl hikyenin sras geldiini syleyerek kendi hikyesini anlatt: Hikyeden ok bir soruydu aslnda bu: Gn ortasnda gne tutulduu iin kendiliinden kye dnen koyun srsn ala kapatp evine dnen ihtiyar bir oban, ok sevdii karsn yatanda yla yakalyor, bir an kararszlk geirdikten sonra, eline geirdii bakla ikisini de ldryordu. Teslim olduktan sonra, kad nnde kendisi savunurken karsn ve sevgilisini deil, kendi yatanda grd, hi tanmad bir kadnla n ldrdn sylerken, obann ileri srd mantk ok yalnd: Yllardr akla birlikte yaad, inand, tand 'kadnn', bunu 'kendisi'ne yapmasna imkn olmadna gre, 'kendisi'de, yataktaki "kadn" da aslnda baka biriydiler. oban bu artc deiime, gnein de verdii olaanst iarete gvenerek hemen inanmt. Bir anda brnd ve hatrlad o baka kiiliin suunun cezasn ekmeye elbette hazrd oban, ama yatanda ldrd kadnla erkein de, evine girip kendi yatann nimetlerinden hayaszca istifade etmi iki hrsz olarak grlmesini istiyordu. Cezasn, ne olursa olsun, ektikten sonra, gnein tutulduu gnden beri gremedii karsn aramaya yollara decek, onu bulduktan sonra da, kaybettii kendi kiiliini, belki de karsnn yardmyla aramaya balayacakt. Kad, obana ne ceza vermiti acaba? Emekli albayn sorusuna masadakilerin verdii cevaplar dinlerken Galip, bu hikyeyi ve soruyu bir baka yerde okuduunu, ya da dinlediini dnyordu, ama o yerin neresi olduunu hatrlayamyordu bir trl. Fotorafnn banyodan getirip masadakilere datt fotoraflardan birine baknca, hikyeyi ve kabak kafal adam nereden hatrladn karacan sand bir an; o an sanki kendisi de adama aslnda kim olduunu syleyeverecek ve bir anda tpk fotorafnn hikyesindeki suratlar gibi, anlam zor okunan yzlerden birinin de esrar zlecekti. Galip, sras gelince, kadnn oban affetmesi gerektiini sylerken, emekli askerin yzndeki anlamn srrn zdn hissetti: Sanki hikyesini anlatmaya baladnda bir kiiydi emekli asker, hikyesini bitirdiinde 160 bir baka kii. Hikyeyi anlatrken ona ne olmutu, hikyesini anlatrken onu deitiren ey neydi? Anlatma sras kendisine gelince, Galip, yllar nce, bir baka ke yazarndan dinlediini syleyerek yal ve yalnz bir gazetecinin ak hikyesini anlatmaya balad. Btn hayatn Babli gazetelerine, dergilere eviriler yaparak, en son filmler ve oyunlar zerine yazlar yazarak geirmimi bu adam. Kadnlardan ok, kadnlarn elbiselerine ve taklarna ilgi duyduu iin hi evlenmemi* Beyolu'nun bir arka sokandaki iki odal kk dairesinde, kendinden de yal ve yalnz gzken tekir kedisiyle birlikte yapayalnz yaarm. Olaysz geen hayatnda tek sarsnt, Marcel Pro-ust'un gemi zamann peine dt o okumakla bitmeyecek kitabn mrnn sonuna doru okumaya balamasym.

Yal gazeteci, kitab o kadar ok sevmi ki, bir sre nne gelen herkese ondan szetmi, ama deil kendisi gibi ne emekler vererek o ciltleri Franszca okuyup sevecek birini bulmak, heyecann bile paylaacak kimseye bile rastlayamam. Bunun zerine iine kapanm ve kimbilir ka kere okuduu ciltlerdeki hikyeleri, sahneleri bir bir kendine anlatmaya balam. Gn boyunca ne zaman bir skntyla karlasa, duygusuz, incelikten yoksun, hrsl ve bylelerinin hep olduu gibi 'kltrsz' kiilerin kabalklarna ve acmaszlklarna ne zaman katlanmak zorunda kalsa, "Zaten, imdi burada deilim ben!" diye dnyormu. "imdi ben, evimde, yatak odamdaym ve ierdeki odada uyuyan ya da uyanmakta olan Albertine'imin ne yaptn dlyorum ya da uyandktan sonra Albertine'in evin iinde gezinirken kard o yumuak, o tatl ayak seslerini dinliyorum keyifle, sevinle!" Sokaklarda, mutsuzlukla yrrken, tpk Proust'un romanndaki anlatcnn yapt gibi, evinde kendisini bekleyen gen ve gzel bir kadn olduunu, bir zamanlar tanmay bile mutluluk sayaca Albertine adl bu kadnn kendisini beklediini ve beklerken de Albertine'in neler yaptn hayl ediyormu. Sobas bir trl iyi yanmayan iki odal kendi evine dndndeyse, ihtiyar gazeteci, Albertine'in Pro-ust'u terkettii teki ciltteki sayfalan kederle hatrlar, bo evin hznn iinde hisseder, bir zamanlar burada Albertine ile glerek konutuklar eyleri, onun kendisini ancak zili aldktan sonra zyaret etmesini, sabah kahvaltlarn, kendi bitip tkenmeyen ks161 kanlk nbetlerini, birlikte kacaklar Venedik yolculuunun hayllerini tek tek, sanki kendisi hem Proust hem de kapatmas Albertine imi gibi, gzlerinden hzn ve mutluluk yalar akana kadar hatrlarm. Tekir kedisiyle evinde geirdii pazar sabahlar, kaba saba hikyeler yaymlayan gazeteye fkelendiinde, merakl komularn, anlaysz uzak akrabalarm ve sivri dilli terbiyesiz ocuklarn syledikleri o alayc szleri hatrladnda, kendi eski ekmecesinin gznde bir yzk bulmu gibi yapar, bunun hizmetisi Franoise'n gl aacndan masann ekmecesinde bulduu ve Albertine'in unuttuu yzk olduunu dnr, sonra hayli hizmetiye dnerek: "Hayr, Franoise," dermi tekir kedinin iitebilecei kadar yksek sesle konuarak, "Albertine bunu unutmad, yz ona geri yollamamz da bouna olur, nk nasl olsa pek yakn zamanda eve dnecek Albertine." Kimse Albertine'i tanmad, kimse Proust'u bilmedii iin bu kadar sefil ve ackl bizim lkemiz, diye dnrd ihtiyar gazeteci. Bir gn Proust'u ve Albertine'i anlayacak birileri bu lkede ktnda, evet belki o zaman sokaklardaki bykl ve yoksul insanlar daha iyi bir hayat yaamaya balayacaklar, belki o zaman, ilk kskanlk annda birbirlerini baklayacaklarna, Proust gibi sevgililerinin haylini gzlerinin nnde nasl canlandrdklar zerine hayllere dalacaklard. Okumu yazm kabul edildikleri iin gazetelerde altrlan btn o yazarlar, evirmenler de Proust okumadklar, Albertine'i tanmadklar ihtiyar gazetecinin Proust'u okuduunu bilmedikleri, onun Proust ve Albertine'nin bizzat kendisi olduunu anlamadklar iin bu kadar kt ve anlayszdlar. Ama hikyede alacak yan, yal ve yalnz gazetecinin kendini bir roman kahraman ya da yazar sanmas deilmi; nk kimsenin okumad bir Bat eserini akla seven her Trk, bir sre sonra, kitab yalnzca, ok severek okuduuna deil, onu yazdna da itenlikle inanmaya balarm. Daha sonra bu kii, evresindeki insanlar, yalnz bu kitab okumadklar iin deil, kendisinin yazd gibi bir kitap yazamadklar iin de kmsermi. te bu yzden, artc olan ey ihtiyar gazetecinin yllarca kendini Pro-ust ya da Albertine sanmas deil, yllarca herkesten saklad bu srrm bir gn gen bir ke yazarna amasym. 162 Belki de ihtiyar gazeteci, bu gen ke yazarna ok zel bir sevgi duyduu iin ona alabilmi, nk Proust ve Albertine'i andran bir gzellik varm bu delikanl ke yazarnda: Badem bykl, salam ve klasik yapl, gzel kalal, uzun kirpikli ve Proust ve Albertine gibi de esmer ve ksaca boyluymu; teninin bir Pakistanly hatrlatan yumuack ipeksi derisi prl prl parlarm. Ama benzerlik de bu kadarm ite: Avrupa edebiyat zevki Paul de Kock ve Pitigrilli'den te gemeyen gen ve gzel ke yazar, ihtiyar gazetecinin srlarnn ve aknn hikyesini dinleyince, nce kahkahalarla glm, sonra da bu ilgin hikyeyi bir ke yazsnda yazacan sylemi. Yapt hatay anlayan ihtiyar gazeteci, her eyi unutmas iin gen ve gzel meslektana yalvarm, ama hl glen teki, oral olmam bile. htiyar gazeteci evine dndnde, bir anda, btn - dnyasnn ykldn anlam: Bo ^inde artk ne Proust'un kskanlklarm

dnebiliyormu, ne de Albertine ile geirdikleri gzel zamanlan, ne de Albertine'nin nereye gittiini. stanbul'da yalnzca ve yalnzca kendisinin bildii, yaad o olaanst ve byl ak, hayatnn tek gurur kayna olan ve kimsenin kirletemedii o yce ak, pek yaknda yzbinlerce anlaysz okura kabaca anlatlacak, yllardr tapnd Albertine'in sanki rzna geilecekmi. htiyar gazeteci, en son babakann hrszlklaryla, en son radyo programlarnn kusurlarndan baka hibir ey okuyamayan budala okurlarn, daha sonra p tenekesinin altna koyacaklar ya da zerinde balk ayklayacaklar kt paralar zerinde, Albertine'in adnn, o ok sevdii, lrcesine kskand, kendisini terke-dince mutsuzluktan ykld ve Balbec'te ilk grd zaman bisiklete biniini hi mi hi unutamad sevgili Albertine'in gzel adn greceini dndke yalnzca lmek istiyormu. Bu yzden, son bir cesaret ve kararllkla, badem bykl ipek < tenli gen ke yazarna telefon etmi ve ona bu ifa bulmaz ve zel ak, bu insanlk durumunu, aresiz ve snrsz kskanln "yalnzca ve yalnzca" kendisinin anlayacan syleyerek, Proust'-tan ve Albertine'den hibir ke yazsnda, hibir zaman szetme-sini yalvararak istemi. Bir cesaretle de eklemi: "Hem siz zaten Marcel Proust'un o eserini okumadnz bile!" "Kimin, hangi eserini?" diye sormu, "niye?" diye sormu konuyu ve ihtiyar gazeteci163 nin akn oktan unutmu olan gen ke yazar. htiyar, her eyi gene anlatm ve gen ve acmasz ke yazan gene ayn kahkahayla glp, evet, evet, ite bu hikyeyi yazmas gerektiini sylemi sevinle. Hatta belki de ihtiyarn konunun yazlmasn istediini dnd iin de. Yazm da. Bir hikyeye benzeyen o ke yazsnda ihtiyar ke yazar u dinlediiniz hikyedeki gibi anlatlyormu: Tuhaf bir Bat romannn kahramanna k olan ve kendisini hem yazar hem kahraman sanan stanbullu, yalnz ve ackl bir ihtiyar olarak. Hikyedeki ihtiyar gazetecinin de, gerek ihtiyar gazeteci gibi bir tekir kedisi varm. Ke yazsndaki ihtiyar gazeteci de, bir ke yazsnda anlatlan hikyede kendisiyle alay edildiini grnce sarshyormu. O anlatlan hikyenin iindeki hikyede de ihtiyar gazeteci, Proust'un ve Albertine'in adlarm gazetede grnce lmek istiyormu. Hikyenin iindeki hikyenin iindeki, hikyenin iindeki yalnz gazeteciler, Proust'lar ve Albertine'ler ihtiyar yazarn hayatnn son mutsuz gecelerinin kbuslarmda dipsizlik ve sonsuzluk kuyularndan birer birer ortaya kmlar. Geceyarlarmda kbuslarla uyandnda, ihtiyar gazetecinin, kimse bilmedii iin hayalleriyle mutlu olabilecei bir ak da yokmu artk. Acmasz ke yazsnn yaymlanmasndan gn sonra, bir sabah kaps krlarak aldnda, bir trl yanmayan sobann borusundan szan dumanla ihtiyar gazetecinin uykusunda sessizce ld anlalm. Tekir kedisi iki gndr am, ama gene de efendisini yemeye cesaret edememi. Btn tek hikyeler gibi, Galip'in anlatt hikyede de onca hznne ramen dinleyicileri birbirlerine balayarak neelen-dirmiti. Aralarnda yabanc gazetecilerin de olduu birka kii masalardan kalkp gzkmeyen bir radyonun mziiyle konsomatrislerle birlikte pavyon boalana kadar oynadlar, elendiler, gldler. 164 ON ALTINCI BLM KENDM OLMALIYIM "Neeli va da hznl ya da dalgn ya da dnceli ya da kibar olmak istiyorsan, bu durumlar tek tek btn a'vrmt-lanyla ovnaman gerekivordu valnzca." Patricia Highsrtith Yirmi alt yl nce, bir k gecesi bamdan geen bir metafizik deneyi, yllar sonra hatrlayarak bir ke yazmda, bu stunlarda ksaca anlatmtm. Bundan on bir ya da on iki yl nce, iyi kartamyorum, (Ne yazk ki hafzamn iyice zayflad bugnlerde bu gibi durumlarda bavurduum 'gizli arivim' elimin altnda deil!) yazdm bu uzunca yazdan sonra, okuyucularmdan bir yn mektup aldm. Her zaman olduu gibi, bekledikleri, altklar trden bir yaz yazmadm iin fkelenen (Niye her zamanki gibi yurt sorunlarndan szetmiyordum, niye her zamanki gibi yamurlu stanbul sokaklarnn hznn anlatmyordum?) okuyucularm arasnda, baka 'ok nemli bir konuda' benimle ayn grte olduunu 'sezen' bir okuyucumun mektubu da vard. Ksa bir sre sonra beni ziyaret edecek, ve ortak anlama noktalarmz olarak grd baz 'zel' ve 'derin' konularda bana sorular soracakt. Berber olduunu yazan (bu da tuhaft) bu okuyucumun mektubunu unutmak zereydim ki, bir leden sonra kendisi gerekten kageldi. Sayfalarn balanma vaktiydi, yar kalm yazlar

bitirip aaya yollamak zereydik, hi vaktim yoktu. stelik, berberin, dertlerini uzun uzun anlatacan, bu biip tkenmez dertlere stunlarmda niye yeterince yer veremeyeceimi sorarak beni sktracan da dnyordum. Bamdan savmak iin baka bir zaman gelmesini syledim. Geleceini nceden yazdn hatrlatt bana, zaten 'baka bir zamana' da vakti olmadn syledi; hemen cevaplandrabileceim iki soru soracakm, ayak st bile cevap verebilirmiim. Berberin konuya dorudan doruya girmesinden holandm iin sorular hemen sormasn syledim. "Kendiniz olmakta glk ekiyor musunuz?" Tuhaf bir eyin, bir elencenin, sonradan hep birlikte glne165 cek bir akann yaklatn sezdikleri iin masann bana kk bir kalabalk toplanmt: Aabeylik ettiim gen gazeteciler, akalaryla herkesi gldren iman ve grltc bir futbol yazar..: Bylece, soruya cevap olarak, byle durumlarda benden beklenilen o 'zeki' akalardan birini yaptm. BerberJ)u akay istedii bir cevap gibi dikkatle dinledikten sonra ikinci sorusunu sordu. "nsann yalnzca kendisi olabilmesinin bir yolu var mdr acaba?" Kendi merakn doyurmak iin deil de, szcln ettii bir bakasnn istei zerine araclk eder gibi sormutu bu sefer. Besbelli, soruyu daha nceden hazrlayp ezberlemiti. lk akamn etkisi hl havadayd, glmeleri iiten bakalar da gelmiti, byle bir durumda 'insann kendisi olabilmesi' zerine ontolojik bir nutuk atmak yerine, heyecanla beklenen ve ta gedie oturtacak ikinci akay patlatmaktan daha doal ne olabilir? stelik, bu ikinci akayla, birinci akann etkisi de artyor, her ey yokluumda da anlatlacak k bir hikye haline dnyordu. Bugn de hatrlamadm bu ikinci akadan sonra, berber: "Zaten anlamtm!" deyip gitti. Milletimiz ift anlaml szlere ancak ikinci anlamda bir tr hakaret ya da aalama olduu srece ilgi gsterdii iin berberin alnganlyla ilgilenmedim bile. Hatta diyebilirim ki, bir genel helada ke yazarnz tanyp, pantolonunu ilikleyen adama, hayatn anlamn ya da Allaha inanp inanmadn soran heyecanl okuyucular kmser gibi kmsedim de onu. Fakat aradan zaman getike... Bu yarm kalm cmleden sonra, kstahlmdan piman olduumu, berberin sorusunun ne kadar yerinde olduunu hep dndm, hatta bir gece ryamda onu grp sululuk duygular ve kbuslarla uyandm yazaca1 m sanan okuyucularm, anlalan beni hl tanmamlar. Berberi, bir kere hari,, hi dnmedim bile, O dndm "bir kerede" de, dncem berberin kendisinden yola kmyordu. Onu tanmadan, yllar nce dndm bir dncenin devamyd aklma gelen. Hatta ilk bata buna dnce bile denemezdi; ocukluumdan beri zaman zaman aklma taklan bir nakarat, birden kulaklarmn dibinde, hayr, aklmn, ruhumun derinliklerinde bir yerde yemden tekrara balamt: "Kendim olmalym, kendim ol166 malym, kendim olmalym..." Kalabalk iinde, akrabalar ve i 'arkadalar' arasnda geirdiim bir gnden1 sonra, geceyars yatama girmeden nce evimin br odasndaki eski koltua oturmu, ayaklarm sehpaya uzatm, sigara ierek tavana bakyordum. Btn gn grdm insanlarn bitip tkenmeyen szleri, grltleri, istekleri sanki birleip bir tek ses olmu da kulamn dibinde tatsz ve yorucu bir ba ars gibi, dahas sinsi bir di ars gibi nlyordu. 'Dnce' demekten ekindiim bu eski 'nakarat' da bu nlamaya kar, -nasl desem- sanki bir tr 'kar ses' olarak balad nce. Kalabaln bitip tkenmeyen grltsnden beni kurtarmak iin, kendi i sesime, kendi mutluluk ve huzuruma, hatta kokuma gmleyim diye bana k yolunu hatrlatyordu. "Kendin olmalsn, kendin olmalsn, kendin olmalsn!" Geceyars btn kalabalktan ve onlarn, (cuma vaazn veren imamn, retmenlerin, halamn, babamn, amcamn, politikaclarn, hepsinin) 'hayat' diyerek iine iyice gmlmemi, gmlmemizi istedikleri o iren kargaann amurundan uzakta oturmaktan ne kadar memnun olduumu o zaman sezdim! Onlarn tatsz ve yavan masallarnn deil de, kendi hayllerimin bahesinde gezinmekten yle memnundum ki, koltuktan sehpaya doru uzanan ince bacaklarma, zavall ayaklarma bile' sevgiyle bakyor, dumann tavana flediim sigaray azma gtrp getiren beceriksiz ve irkin elimi bile hogryle szyordum. Krk yln tekinde kendim olabilmitim! Krk yln tekinde kendim olabildiim iin, sonunda kendimi sevebilmitim! te, bu mutluluk annda 'nakarat' da renk deitirdi. Cami duvar boyunca yrrken her tata ayn kelimeyi tekrarlayan mahallenin budalas gibi ya da trenin

penceresinden bir bir bir telgraf direklerini sayan ihtiyar yolcu gibi, nakarat ayn kelimeleri tekrarlayacana, yalnz beni deil, hiddeti ve sabrszlyla iinde oturduum o benim eski ve zavall oday da kaplayarak btn 'gereklii' saran bir tr iddet haline dnt. ine dtm bu iddetle artk bu sefer 'nakarat' deil, mutlu bir fkeyle ben kendim tekrarlyordum: Kendim olmalym, diye tekrarlyordum, onlara hi aldrmadan onlarn seslerine, kokularna, isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldrmadan kendim olmalym ben, kendim olmalym, diye 167 tekrarlyordum, sehpann zerinde memnun duran ayaklanma ve tavana doru flediim sigara dumanna bakarak; nk kendim olamazsam onlarn olmam istedikleri biri oluyorum ve onlarn olmam istedikleri o insana hi katlanamyorum ve onlarn olmam istedikleri o dayanlmaz kii olacama hibir ey olmayaym ya da hi olmayaym daha iyi, diye dnyordum, nk genliimde amcamlarn ve halamlarn evine gidince "Ne yazk ki gazetecilik yapyor, ama ok alyor ve byle alrsa inallah bir gn baarl olacak," diye baktklar kii oluyordum ve o kii olmaktan kurtulmak iin yllarca altktan sonra bu sefer, bir katnda yeni karsyla babamn da oturduu o apartmana ben, koca adam, gidince, "ok alt ve yllar sonra biraz olsun baarl oldu," diye grdkleri kii oluyordum ve daha kts, ben de kendimi baka trl gremediim iin, bu hi sevemediim kiilik etimin zerine irkin bir deri gibi yapyor ve biraz sonra, onlarla birlikteyken ben kendimin deil bu kiinin szlerini sylerken yakalyordum kendimi ve akam eve dndmde olmak istemediim bu kiinin szlerini nasl sylediimi kendime ikence etmek iin bir bir hatrlyor ve "bu haftaki uzun yazmda bu konuya deindim", "en son Pazar yazmda bu meseleyi ele aldm", "yarnki yazmda unu da sylyorum", "Bu Sal, uzun yazda unu da deiyorum" gibi baya szleri, mutsuzluktan boulacak gibi oluncaya kadar tekrarlyordum ki, en sonunda biraz kendim olabileyim. Btn hayatm bu tr kt hatralarla doluydu. Ayaklarm uzatarak oturduum koltukta kendim olabilmenin tadn daha da karabilmek iin kendim olamadm zamanlar bir bir hatrladm. Askerliimin ilk gnnde silh 'arkadalarm' benim yle biri olduuma karar verdiler diye, btn askerliimi 'en zor durumda aka yapmaktan vazgemeyen biri' olarak geirdiimi hatrladm. Vakit geirmekten ok serin bir karanlkta yalnz bama oturmak iin gittiim kt filmlerin 'be dakika aralarnda sigara ien isiz gsz kalabaln baklarndan beni 'ok anlaml iler yapmaya aday deerli bir gen' olarak grdklerine karar verdiim iin 'ok anlaml, hatta ulvi dncelere boulmu bir dalgn' gibi davrandm hatrladm. Bir askeri darbenin hazrlk planlarna ve iktidar ele geireceimiz gnlerin hayllerine gmldmz sra168 larda, askeri darbe bir gecikir de, milletimin ektii skntlar daha da uzar korkusuyla, geceleri uyuyamayacak kadar milletini seven biriymiim gibi davrandm hatrladm. Kimselere gzkmeden gizlice gittiim randevuevlerinde, orospular ylelerine daha iyi davranyorlar diye, yakn gemite bamdan korkun ve umutsuz bir ak maceras gemi bir umutsuz gibi yaptm hatrladm. Kaldrm deitirecek vaktim yoksa, polis karakollarnn nnden iyi uslu bir vatanda gibi gzkmeye alarak getiimi hatrladm. Srf, ylba gecesi denilen o korkun geceyi tek bama geirecek cesaretim olmad iin gittiim babaannelerimin evinde, herkese katlmak iin tombala oynarken ok eleniyormu gibi yaptm hatrladm. Houma giden kadnlarn yannda kendim gibi olmayp da onlarn houna bylesi gider diye, kimine evlilikten, hayat mcadelesinden baka bir ey dnmeyen biri gibi, kimine memleketin kurtuluundan baka hibir eye vakit ayrmamaya kararl biri gibi, kimine de lkemizdeki yaygn duyarszlktan ve anlayszlktan bkm duygulu biri gibi hatta baya bir deyile 'gizli air' gibi gzkmeye altm hatrladm. Sonra, (evet, en sonunda) iki ayda bir gittiim berberimde asl kendim olamadm, taklit ettiim btn bu kiilerin toplam olan kendimi taklit ettiimi hatrladm. Oysa kendimi koyvermeye giderdim ben bu berbere. (Yazmn bandakinden baka bir berber tabii!) Ama berberle birlikte kesilecek salara, bu salar tayan kafaya, omuzlara, gvdeye, ay-'nann iine, bakmaya baladmz zaman, hemen anlardm bu kol-. tukta oturan ve aynann iinde seyrettiimiz kiinin 'ben' deil de, bir bakas olduunu. Berberin "nden ne

kadar alacaz?" derken elinde tuttuu bu kafa, bu kafay tayan boyun, omuzlar ve gvde benim deil de, ke yazar Cell Beyindi. Benimse hi ilgim bile yoktu bu adamla. O kadar ak seik bir gerekti ki bu, berber de farkedecek sanrdm, ama o hi oral olmazd. stelik, ben deil de, 'ke yazar' olduumu daha fazla hissettirmek ister gibi, bir ke yazarna sorulacak sorulan sorard bana: "Harp ksa imdi biz Yunanllar yener miyiz?", "Babakann karsnn orospu olduu doru mu?", "Pahall manavlar m karyor?" gibi. Nereden geldiini bir trl karamadm anlalmaz bir g, bu sorulara benim kendimin cevap vermeme izin vermez, benim yeri169 me, aynada benim de tuhaf bir aknlkla seyrettiim ke yazar, her zamanki ukal havasyla bireyler mrldanrd: "Bar iyi eydir!", "Adam asmakla fiyatlarn dmeyeceini bilmek lazm!" gibi. Her eyi bildiini sanan, bilmedii zaman da bilmediini bilen, kendi eksiklik ve fazlalklarna hogryle bakmay da ukalca renmi bu ke yazarndan nefret ediyordum! Her sorusuyla beni daha ok "ke yazar Cell Bey" yapan berberden de nefret ederdim! Bana tuhaf sorular sormaya gazeteye gelen berberi de ite kt anlarmn bu noktasnda hatrladm. O noktada, gecenin ge saatlerinde, beni ben yapan kendi koltuumda, ayaklarm sehpaya uzatarak oturmu, kulaklarmn dibinde bana kt anlarm hatrlatan o eski nakaratn yeni fkesini dinlerken, "Evet, berber efendi!" diyordum kendi kendime, "insann kendisi olmasna bir trl izin vermezler, insan brakmazlar kendisi olsun diye, hibir zaman brakmazlar." Ama nakaratn vezni ve fkesiyle sylediim bu szler, beni yalnzca iine girmek istediim huzura daha da fazla gmyordu. O zaman btn bu hikyede, berberin ziyaretinde ve baka bir berber araclyla tazelenen ansnda, baka yazlarmda da anlattm ve ancak pek sadk okurlarmn farkedecei bir dzen, bir anjam, hatta nasl desem 'esrarl bir simetri' olduuna hkmettim. Geleceime dnk bir iaretti bu: Uzun bir gnn, hatta akamn ardndan insann yalnz bana kalp, kendi koltuuna oturup kendisi olabilmesi, yllar sren uzun ve maceral bir yolculuktan sonra yolcunun kendi evine dnmesine benziyor. 170 ON YEDNC BLM BEN TANIDINIZ MI? 'Yine imdi o zamanlara don irca-i nazar ettike karanlkta yryen bir izdiham sezinler gibi oluyorum." .. Hikye anlatanlar pavyondan knca hemen dalmam, hafif hafif attran karn altnda ne olduunu kestiremedikleri yeni bir elenceyi bekliyor, bir yangna ya da bir cinayete tank olduktan sonra, bir ikincisi de patlak verir diye olay yerinde aklanlar gibi, birbirlerinin yzne bakyorlard. Kafasna kocaman bir ftr apkay oktan geirmi kabak adam, "yle herkese ak bir yer deil, skender Bey," dedi. "Bu kalabal kaldramazlar. Yalnzca ngilizleri gtrmek istiyorum. Memleketimizin bu yanndan da ibret alsnlar." Galip'e dnd. "Siz de gelebilirsiniz tabii..." tekiler gibi atlatamadklar iin, son anda onlara katlan iki kiiyi, antikaclk yapan bir kadnla, fra bykl orta yal bir mimar da aralarna alarak Tepebama doru yrdler. Amerikan Konsolosluunun nnden geerlerken, "Cell Beyin Nianta ve ili'deki evlerine gittiniz mi?" diye sordu ftr apkal adam. "Ne iin?" dedi Galip, adamn pek de anlaml bulmad yzne yakndan bakarak. "skender Bey, sizin Cell Salik'in yeeni olduunuzu syledi. Onu aramyor musunuz? ngilizlere memleketimizin meselelerini anlatmas iyi olmaz myd? Bakn, dnya da artk bize ilgi gsteriyor," "Tabii," dedi Galip. "Sizde adresleri var myd?" diye sordu ftr apkal adam. "Yok," dedi Galip, "kimseye vermez." "O evlere kadnlarla kapand doru mu?" "Hayr," dedi Galip. "Kusura bakmayn," dedi adam. "Dedikodu ite. Neler sylemiyorlar ki! nsanlarn az torba deil ki bzesi-niz. Hele Cell Bey gibi gerekten bir efsaneyseniz! Kendisini tanrm." "yle mi?" "yle. Bir keresinde beni Nianta'ndaki evlerinden birine armt." "Neredeydi?" diye sordu Galip. "oktan ykld imdi oras. O iki katl, ta evde bana, bir akamst yalnzlktan ikyet ettiydi. stediim zaman kendisini aramam sylemiti." "Ama kendisi istiyor yalnz olmay," dedi Galip. "Onu iyi tanmyorsunuz belki," dedi adam. "imden gelen bir ses benden yar171 dim beklediini sylyor bana. Adresini hi mi bilmiyorsunuz?" "Hi," dedi Galip. "Ama herkesin onda kendinden bir para bulmas bouna deildir." "Mstesna bir kiilik!" dedi ftr apkal adam durumu zetleyerek. Bylece Cell'in son yazlarndan sz etmeye baladlar.

Tnel'e kan sokaklarn birinde, kenar mahallerde iitilecek cinsten bir beki dd duyulunca hepsi dnp dar sokan mor bir neon lambann aydnlatt karl kaldrmlarna baktlar: Galata Kulesine alan sokaklardan birine girdiklerinde, Galip'e, yolun iki tarafndaki yaplarn st katlar, ar ar kapanan bir sinema perdesi gibi, birbirlerine yaklayorlarm gibi geldi. Kule'nin tepesinde, ertesi gn yaacak kar iaret eden krmz lambalar yanyordu. Saat gecenin ikisiydi, yaknlarda bir yerde bir dkknn ke-pengi grltyle indirildi. Kulenin evresinde dolandktan sonra, Galip'in daha nce hi grmedii ara sokaklardan birine girip, buz tutmu karanlk kaldrmlarda yrdler. Ftr apkal adam, iki katl kk bir evin eski kapsn vurdu. ok sonra, ikinci katta bir lamba yand, alan bir pencereden mavimsi bir ba uzand. "Kapy a, benim," dedi ftr apkal adam. "ngiliz misafirlerimiz var." Dnp mahcup, utanga, ngilizlere glmsedi sonra. zerinde, 'Merih Manken Atlyesi' yazan kapy, soluk yzl, otuz yalarnda, trasz biri at. Yz uykuluydu. Bacaklarnda kara bir pantolon, zerinde mavi ubuklu bir pijama gmlei vard. Misafirlerinin her birinin elini gizli bir davann kardeleriy-mi gibi esrarengiz bir bakla tek tek sktktan sonra, kutular, kalplar, tenekeler ve eitli vcut paralaryla dolu ve boya kokan l l bir odaya ald onlar. Bir keden kard brorleri datrken, tekdze bir sesle anlatmaya balad. "Messesemiz, Balkanlar ve Orta Dou'nun en eski manken-cilik kuruluudur. Yz yllk tarihimizden soma, bugn vardmz aama, ayn zamanda, sanayileme ve modernleme konusunda Trkiye'nin de nerelere ulatnn bir gstergesidir. Bugn artk, yalnz kollarn, bacaklarn, kalalarn, yzde yz kendi lkemizde yaplmas deil..." "Cebbar Bey," dedi kabak kafal adam skntyla, "arkadalarmz buray deil, sizin rehberliinizde aa katlar, yer altn, mut172 suzlar, tarihimizi, bizi biz yapan eyi grmeye geldiler." Rehber, fkeli bir hareketle dmeyi evirince geni odadaki yzlerce kol, bacak, kafa, gvde, bir anda sessiz bir karanln iinde kalrken, bir merdivene alan kk bir sahanl aydnlatan plak bir ampul yand. Hep birlikte demir merdivenleri iniyorlard, aadan bir nem kokusu gelince, Galip bir an duraklad. Cebbar Bey, artc bir rahatlkla Galip'e yaklat. "Aradn burada bulacaksn, korkma!" dedi ok bilmi bir havayla. "Beni O yollad, yanl yollarda dolanman, kaybolman hi istemiyor." Bakalarna da sylyor muydu bu anlam belirsiz szleri? Merdivenlerden ilk odaya indiklerinde grdkleri mankenleri, "Babamn ilk eserleri," diye tantt rehber. Ondan sonraki odada baz osmanl denizcilerinin, korsanlarn, ktiplerin, bir yer sofrasnn evresinde bada kurarak oturan kyllerin plak bir ampuln nda grdkleri mankenlerine bakarken, rehber gene belirsiz bireyler mrldand. Bir baka odadaki amarc bir kadnn, kafas koparlm zndn, elinde i aletleriyle bir celladn mankenlerini grdklerinde, Galip ilk defa rehberin szlerini anlayabildi. "Yz yl nce, bu ilk odalarda grdnz ilk eserlerini yarattnda, dedemin aklnda herkesin aklnda olmas gereken u basit dnceden fazlas yoktu: Dkkn vitrinlerinde sergilenen mankenler bizim insanlarmz rnek alnarak yaplmal, diye dnmt dedem. Ama iki yz yldr tezghlanan uluslararas ve tarihi bir kumpasn mutsuz kurbanlar onu engellediler." Merdivenlerden indike, birbirlerine basamaklarla alan kaplardan getike, tavanndan sular damlayan ve iinde bir elektrik kordonuyla ona bal plak ampullerin bir amar ipi gibi doland odalarda yzlerce manken grdler. Otuz yllk genel kurmay bakanl srasnda milletinin hep dmanlarla ibirlii etmesinden korktuu iin, lkenin btn kprlerini havaya uurmay, Ruslara iaret olmasn diye minarelerini ykmay ve dmann eline geerse yolunu kaybedecei bir labirente dnsn diye stanbul'u boaltp bir hayalet ehir ilan etmeyi dnen Mareal Fevzi akmak'in, birbirleriyle evlene evlene, ana, baba, kz, dede, amca hepsi birbirlerinin tpatp ayns olan Konyal kyllerin, kap kap dolaarak, farknda olmadan, bizi 173 biz yapan btn o eski eyalar toplayan eskicilerin mankenlerini grdler. Ne kendileri, ne baka biri olabildikleri iin oynadklar filmlerde kendileri olamayan film kahramanlarn ya da dpedz kendilerini en iyi canlandrabilen nl Trk artistlerinin ve oyuncularnn ve Bat'nm bilim ve sanatn Dou'ya tamak iin btn mrlerini eviri ve 'adaptasyona' veren ackl aknlarn ve stanbul'un kargack burgack sokaklarndan, Berlin'deki hlamurlu, Paris'deki

gibi yldz biiminde ve kprl bulvarlar aabilmek iin, btn mrnce haritalar zerinde elde byte alan ve btn mrnce akamlar emekli Paalarmzn Batllar gibi tasmalarla gezdirecei kpeklerini strabilecekleri modern kaldrmlar dledikten sonra, hayllerinin hibirini gerekletiremeden lp mezar kaybolan hayalperestlerin ve ikencede yeni uluslararas deerlere deil, milli ve geleneksel yntemlere bal kalmak istedikleri iin erken emekli edilen istihbarat grevlilerinin ve omuzlarnda srk, mahalle aralarnda boza, palamut bal, ve yourt satan seyyar satclarn mankenlerini grdler. Rehberin, "Dedemin balad, babamn gelitirdii ve benim de devraldm bir dizi," diyerek tantt "Kahve Manzaralar" arasnda, balar omuzlarnn arasnda kaybolan isizleri, dama ya da tavla oynarken yaadklar yzyl ve kendi kimliklerini mutlulukla unutabilen talihlileri, ellerinde ay bardaklarn tutarken ve ucuz sigaralar ierken kaybettikleri varolu nedenini hatrlamaya alr gibi sonsuzdaki bir noktaya bakan, kendi i dncelerine ekilen ya da oraya da ekilemedikleri iin oyun ktlarn, zarlar ya da birbirlerini hrpalayan vatandalar grdler. "Dedem lm deindeyken karsmdaki uluslararas glerin ne kadar byk olduunu sezmiti artk," diye anlatyordu rehber. "Milletimizin kendisi olabilmesini istemeyen tarihi gler, bizi en kymetli hazinemiz olan gnlk hayatmzn hareketlerinden, jestlerimizden mahrum brakmak istedikleri iin, dedemi Beyolu'ndan, dkknlardan, stikll Caddesinden, vitrinlerden kovdular. Babam, lm deindeki dedemle birlikte gelecek olarak bir tek yeraltnn evet yeraltnm, kendisine brakldn anladnda, stanbul'un btn tarihi boyunca, her zaman bir yeralt ehri olduunu daha bilmiyordu. Bunu nce hayattan, sonra da mankenlerini yerletirecek yeni odalar atka amurun iinde, karlat 174 dehlizlerden rendi." Yeraltndaki bu dehlizlere ulaan merdivenleri inerlerken, artk oda bile denemeyecek amurlu maaralardan, sahanlklardan geerlerken, yzlerce umutsuzun mankenini grdler. plak ampullerin altndaki mankenler, kimi zaman Galip'e, unutulmu bir otobs duranda hibir zaman gelmeyecek bir otobs beklerken zerleri yzyllarn toz ve amuruyla kaplanan sabrl vatan-' dalan, kimi zaman, stanbul sokaklarnda yrrken duyduu bir yanlsamay, btn mutsuzlarn birbirleriyle karde olduu duygusunu hatrlatyordu. Ellerinde torbalar, tombalaclar grd. Alayc ve asabi niversite rencilerini grd. Fstk dkknlarnn raklarn, ku severleri ve define arayanlar grd. Bat bilim ve sanatnn Dou'dan yrtldn kantlamak iin Dante okuyanlar ve minare denen eylerin bir baka dnyaya verilmi iaret olduunu kantlamak iin harita izenlerin ve yksek gerilim hattna arparak, hep birlikte mavi elektrikli bir aknla kaplp, iki yzyl ncesinin gnlk olaylarn hatrlamaya balayan imam hatip liseli rencilerin mankenlerini grd. amurla kapl odalarda sralanan mankenlerin sahtekrlar, kendileri olamayanlar, gnahkrlar, bakalarnn yerine geenler gibi takmlara ayrldn grd. Mutsuz evlileri, huzursuz lleri, mezarndan kan ehitleri grd. Yzlerine, alnlarna harfler yazlm esrarengiz kiileri, bu harflerin srlarn ortaya atm bilgeleri ve bu bilgelerin halifeliini yapan gnmz nllerini bile grd. Bir kede, amzn nl Trk yazar-izer, sanatlar arasnda, Cell'i zerinde yirmi yl nce giydii yamurlukla gsteren bir manken de vard. Rehber, bir zamanlar babasnn ok umutlar-besledii bu yazarn ondan ald harflerin esrarn kt amalarla kullandn, kendini ucuz zaferler iin sattn syledi geerken. Yirmi yl nce, Cell'in rehberin babas ve dedesi zerine yazd bir yaz erevelettirilmi ve idam hkm gibi mankeninin boynuna aslmt. Bir ok dkkncnn yapt gibi, belediyeden izin alnmad iin kaak kazlan amurlu odalarn duvarlarndan szan nemi ve geniz yakan kf kokusunu cierlerinde hissederken Galip, rehberin babasnn karlat saysz ihanetlerden sonra, nasl btn umutlarn Anadolu yolculuklarnda toplad harflerin esrarna verdiini ve nasl bu esrar mankenlerinin, mutsuzlarnn 175 L yzlerine kazrken, ayn gnlerde, stanbul'u stanbul yapan yeralt dehlizlerinin bir bir kendisine aldn anlatyordu. Galip, Cell'in iman, kocaman gvdeli, yumuak bakl, kk elli mankeninin karsnda uzunca bir sre hi kprdamadan kald. "Senin yznden kendim olamadm hi!" demek geldi iinden, "senin yznden beni sen yapan btn o hikyelere inandm." Cell'in mankenini, babasnn iyi ekilmi bir fotorafn yllar sonra ilgiyle inceleyen oul gibi, dikktle uzun uzun seyretti. zerindeki pantolon kumann uzak bir

akrabann Sirkeci'deki dkknndan indirimle alndn, yamurluu kendisini ngiliz polisiye romanlarnn kahramanlarna benzettii iin Cell'in ok sevdiini, ceket ceplerinin kenarlarndaki skklerin ellerini bastrarak sk sk ceplerin iine soktuu iin aldn, alt dudan ve adem elmasnn zerindeki jilet kesiklerini son yllarda gremediini, ceketinin cebindeki dolma kalemi Cell'in bugn hl kullandm hatrlad. Onu seviyordu ve ondan korkuyordu: Cell'in yerinde olmak istiyordu ve Cell'den kayordu: Onu aryordu ve unutmak istiyordu. Sanki hayatnn deifre edemedii anlamn, Cell'in bildii, ama kendisinde gizledii bir srr, dnyann iindeki ikinci lemin esrarn, akayla balayarak bir kbusa dnm bir oyunun k kapsn ondan renebilmek iin, Cell'in ceketini, yakasna yapr gibi tuttu. Uzaktan, rehberin artk alkanlk kadar heyecan da tayan sesi duyuluyordu. "Babam, harfler araclyla yzlerine, artk sokaklarmzda, evlerimizde, toplumumuzun hibir yerinde grlemeyecek anlamlar yerletirdii mankenlerini yle bir hzla yaratyordu ki, onlar iin yeraltnda atmz odalarda yeterince yer bulamyorduk. Bu yzden, bizi tarihin yeraltna balayan dehlizleri tam ayn sralarda bulmamz bir rastlantyla aklanamaz. Artk tarihimizin yeraltnda hkm sreceini, yeraltndaki hayatn yer stndeki kntnn sonuna bir iaret olduunu, ular birer birer evimize alan dehlizlerin, iskeletlerle kaynaan yeralt yollarnn, ancak bizim yarattmz gerek vatanda yzleriyle hayat ve anlam bulacak tarihi frsatlar olduunu babam ok iyi gryordu." Galip yakasn braknca, Cell'in mankeni, kurun bir asker gibi ayaklarnn stnde saa sola ar ar salland. Galip bu tuhaf, dehet verici ve gln grnty bir daha hi unutmayaca176 ' n dnerek bir iki adm geriledi, bir sigara yakt. teki ziyaretilerle birlikte "birgn iskeletler kadar mankenlerle de kpr kpr kaynaacak" yeralt ehrinin azna inmek gelmiyordu hi iinden. Bylece, rehber, 'misafirlerine', Halic'in te yakasnda, bundan bin yz alt yl nce, Attil'nn saldrsndan korkan Bizans-llarca alp, bir ucu ta bu yakaya ulam dehlizin azn gsterirken ve bu azdan elde bir lamba ieri girerseniz, greceiniz iskeletlerin ve bu iskeletlerin bekilik ettii ve bundan alt yz yetmi be yl nce, Latin istilaclarndan saklanm hazinelerin ve rmcek alarndan gzkmeyen masalarla sandalyelerin hikyesini fkeyle anlatrken rehber, Galip bu grntlerin ve hikyelerin iaret ettii bir bilmeceyi ok eskiden Cell'in yazlarnn birinde okuduunu dnyordu. Rehber, babasnn, yeralt dnyasna inii, mutlak bir kn zorunlu bir alameti olarak grdn anlatrken, Bizantion da, Buzos da, Nova Roma da, Romani de, Tsarg-rad da, Miklagard da, Kostantinopolis de, Cospoli de, stin-Polin de yeraltna doru kanlmaz bir zorunluluk sonucu kazlan her dehlizden, her derin tnelden sonra yer stnde inanlmaz alt st olularn gerekletiini, yeralt uygarlnn kendisini oraya iten yeryznden intikamn her seferinde aldn fkeyle anlatrken rehber, Galip, bir yazsnda Cell'in, apartman katlarndan yeralt uygarlklarnn bir uzants gibi szettiini hatrlyordu. Rehber, hikyesinin fkesiyle, yeraltnm alameti olduu o muazzam ykma, kar konulamayacak o kyamete katlmak iin, babasnn btn dehlizleri, sanlar, iskeletler ve rmceklerle kapl hazinelerle kaynaan btn yeralt yollarn mankenleriyle doldurmak istediini anlatrken, bu muazzam ykm leninin hayalleriyle babasnn hayatna yeni bir anlam verdiini anlatrken ve kendisinin de, yzlerini harflerin esraryla doldurduu eserleriyle bu yolda ilerlediini heyecanla anlatrken rehber, Galip rehberin her sabah herkesten nce bir Milliyet alp, Cell'in yazsn hrsla, kskanlkla, nefretle ve ayn fkeyle okuduuna inanmak zereydi. Rehber, Abbasi kuatmasndan korkuya kaplp yeraltna inen Bizansllarla, Hal istilasndan kaan Yahudilerin birbirlerine sarlarak lmszleen iskeletlerini seyretmeye tahamml olanlarn, tavanlarndan altn gerdanlklarla bileziklerin sarkt bu inananlmaz dehlize girebileceklerini sylerken, Galip, rehberin Cell'in en son yazlar177 L n dikktle okuduunu anlamt. Rehber, Bizansllar, bundan yedi yz yl nce ehirdeki alt bini akn talyan katlederken kaan Cenevizlilerin, Amalfililerin, Pisallarn iskeletleriyle, bir Azak gemisiyle ehre giren vebadan kurtulanlarn alt yz yllk iskeletlerinin, ta Avarlarn muhasaras srasnda yeraltna indirilmi masalarda, birbirlerine yaslanarak, oturup kyamet saatini sabrla beklediklerini anlatrken, Galip, Cell'deki sabrn kendisinde de olduunu dnyordu. Rehber, Bizans' yamalayan Osmanllardan kamak iin, Ayasofya'dan Aya

rini'ye uzanan, oradan Pantokra-tor'a alan ve daha sonra iine slamad iin, bir ucu ta bu yakaya varan dehlizlere, iki yz yl sonra IV. Murat'n kahve ve ttn ve afyon yasandan kamak iin kendilerini atanlarn, zerlerine kar gibi inmi ipeksi bir toz tabakas iinde, ellerinde kahve deirmenleri, cezveleri, nargileleri, ubuklar, ttn ve afyon keseleri ve fincanlaryla, bir gn kendilerine kurtulu yolunu gsterecek mankenleri beklediklerini anlatrken, Galip, ayn ipeksi toz tabakasnn bir gn Cell'in iskeletini de rteceini dnyordu. Rehber, Bizans'dan kovulan Yahudilerin snd dehlizlere, yedi yz yl sonra, saray kumpasnda baarszla uradktan sonra, yeraltna inmek zorunda kalan III. Ahmet'in ehzadesinin ve ondan yz yl sonra, sevgilisiyle haremden kaan Grc kznn iskeletlerinden baka, bugn sahte para basan matbaaclar ellerinde slak banknotlar, renk kontrol yaparken ya da bodrum katndaki kk tiyatroda soyunma odas olmad iin, bir kat aa inen Mslman Lady Macbeth'i aynal masasnda, kaak kasaplardan ald bir f dolusu manda kanyla ellerini, dnyada hibir sahnede grlmemi zgn bir krmzya boyarken ya da ihracat heyecanna kaplm gen kimyagerlerimizi pasl Bulgar gemileriyle Amerika'ya sevk edecekleri nefis eroini damttklar camdan fanuslarn banda grebileceimizi sylerken rehber, Galip btn bunlar Cell'in yazlar kadar yznden de okuyabileceini dnyordu. ok sonra, rehber 'misafirlerine' btn dehlizleri ve btn mankenleri gsterdikten ve babasnn ve kendisinin en byk d olduunu syledii eyi, scak bir yaz gn, yukarda btn stanbul ar bir le scann iinde sinekler, pler ve toz bulutlar iersinde uyuklarken, aada, yeraltnm souk, nemli ve karanlk dehlizlerinde sabrl iskeletlerle, bizim insanlarmzn hayatiye178 tiyle kpr kpr yaayan mankenlerin, hepbirlikte bir len, byk bir elence, yaam ve lm kutsayan ve zamann ve tarihin ve yasalarn ve yasaklarn tesine geen bir enlik dzenleyeceklerini anlattktan ve bu enlikte mutlulukla dans eden iskeletlerle mankenlerin krlan arap kaseleriyle fincanlarn, mziin ve sessizliin ve iftleme takrtlarnn dehetini ve cokusunu, misafirler korkuyla dledikten ve rehberin hikyelerini bile anlatma gereini duymad yzlerce 'vatanda' mankeninin yzndeki acy grdkten sonra, dn yolunda, Galip dinledii btn hikyelerin, grd btn yzlerin arln zerinde hissediyordu. Bacakla-rndaki halsizlik, ne ktklar yokuun dikliindendi, ne de uzun gnn yorgunluundan. nnden hi durmadan getikleri nemli odalarda plak ampullerin aydnlatt kaygan basamaklarda karsna kan kardelerinin yzlerindeki yorgunluu kendi gvdesinde hissediyordu. Bkk boyunlar, erilmi beller, kamburlam srtlar, arplm bacaklar btn o vatanda dertleri ve hikyeleri kendi gvdesinin uzantlaryd. Btn yzlerin kendi yz, btn umutsuzluklarn kendi umutsuzluu olduunu hissettii iin, kendisine kpr kpr yaklaan o mankenlere hi bakmamak, onlarla gz gze gelmemek istiyordu, ama kendi ikizinden uzaklaamayan biri gibi, gzlerini alamyordu da onlardan. Bir ara Galip, tpk ilk genliinde Cell'in yazlarn okurken yapt gibi, grd dnyann arkasnda, zerse etkisinden syrlabilecei basit bir sr olduuna kendini inandrmak istedi; reetesi bulunursa inam zgr-letirecek bir esrar; ama tpk Cell'in yazlarn okurken hissettii gibi, bu dnyann iine o kadar fazla gmlm buldu ki kendini, esrar zmek iin kendini her zorlaynda, hafzasn kaybetmi biri gibi, aresizleip ocuklatn hissetti: Mankenlerin iaret ettii dnyann ne anlama geldiini bilmiyordu, burada bu yabanc insanlarla ne ii olduunu bilmiyordu, harflerin ve suratlarn anlamn ve kendi varoluunun srrn da bilmiyordu. stelik, yeryzne yaklatka, yukarlara ktka, derindeki srlardan daha da uzaklat iin, burada grp rendiklerini de unutmaya baladn seziyordu. Yukar odalarm birinde, rehberin zerinde durmad bir dizi 'sradan vatanda' mankeni grnce, onlarla ayn yazgy paylatm, ayn eyleri dndn hissetti: Bir zamanlar, hepbirlikte, anlaml bir hayat yaamlard, ama bilinmeyen bir ne179 denden, bu anlam, tipti hafzalar gibi kaybetmilerdi imdi. Bu anlam yeniden bulmaya her kalklarnda, hafzalarn rmcekli dehlizlerine her girilerinde kaybolduklar iin, akllarnn kr karanlk sokaklarnda dn yolunu bulamadklar iin, hafzalarnn dipsiz kuyusuna dm yeni hayatn anahtarn hibir zaman bulamadklar iin evlerini, yurtlarn, gemilerini, tarihlerini kaybedenlerin o aresiz aclarna kaplyorlard. Bu evden uzakta kalma, yolunu kaybetme acs yle iddetli, yle dayanlmazd ki, artk kayp anlam, ya da esrar, hatrlamaya bile kalkmadan yalnzca sabretmek, sessizce, sonsuzluk zamannn dolmasn

tevekklle beklemek en iyisiydi. Ama Galip, yeryzne yaklatka, bu boucu bekleyie katlanamayacan, aradn bulamadan huzur bulamayacan da seziyordu. Gemiini, belleini hayllerini kaybetmi biri olmaktansa, bir bakasnn kt bir taklidi olmak daha iyi deil miydi? Demir merdivenlerin eiine geldiinde, kendini Cell'in yerine koyarak btn mankenleri, onlar yaratan dnceyi kmsemek istedi: Sama bir dncenin saplantyla tekrarndan ibaretti her ey; kt bir karikatrd; souk bir akayd; hibir btnl olmayan sefil bir budalalkt! te, kendi kendisinin karikatr olan rehber sanki bu dnceyi kantlamak iin, babasnn 's-lmda resim yasa' denen eye inanmadn, 'dnce' denen eyin kendisinin zaten suretten baka bir ey olmadn, burada da bir suretler dizisi grdklerini anlatyordu. te, ilk girdikleri odaya vardklarnda, rehber bu 'muazzam tasavvurun'ayakta kalabilmesi iin manken piyasasna da i yapmalar gerektiini aklyor, misafirlerinden yeil yardm sandna gnllerinden kopan bir eyi atmalarn rica ediyordu. Galip, yeil sanda bin lira attktan sonra, antikac kadnla gz gze geldi. "Beni tandnz m?" dedi kadn. Yznde ryalardan kma bak ve ocuksu ve oyuncu bir ifade vard. "Anneannemin hikyelerinin hepsi doruymu." Gzleri yar karanlkta kedi gz gibi parlyordu. "Efendim?" dedi Galip utanla. "Hatrlayamadn," dedi kadn. "Orta okuldayken ayn snftaydk. Belks." "Belks," dedi Galip, bir an btn snfta Rya'dan baka hi180 bir kz gznn nne getiremediini farkederek. "Arabam var," dedi kadn. "Ben de Nianta'nda oturuyorum. Seni brakabilirim." Temiz havaya kan kalabalk ar ar dald. ngiliz gazeteciler Pera Palas'a gittiler, ftr apkal adam kartvizitini Galip'e verdi, CelPe selam syledi ve Cihangir'in arka sokaklarna dald. skender bir taksiye bindi, fra bykl mimar da Belks ve Ga-lip'le yryordu. Atlas Sinemasn getiklerinde, bir ara, sokan giriindeki satcdan tabakta pilav alp yediler. Taksim'e doru bir saatinin buz tutmu vitrininde gzken saatlere, sihirli oyuncaklara bakar gibi baktlar. Galip gecenin bulank laciverdiyle ayn renkteki yrtk bir film afiine ve oktan ldrlm eski bir babakann bir fotoraf dkknnn vitrinindeki resmine bakarken, mimar onlar Sleymaniye Camiine gtrmeyi nerdi: "Manken Cehennemi" dedii yerdekinden daha da ilgin bir ey gsterecekti onlara; drt yz yllk cami ar ar yerinden oynuyormu! Belks'in, Talimhane'de bir arka sokakta brakt arabasna binip, sessizce yola koyuldular. ki katl, karanlk korkun evlerin arasndan geerlerken "korkun, korkun!" demek geldi Galip'in iinden. Hafif hafif kar yayor, btn ehir uyuyordu. Uzun bir yolculuktan sonra, camiye geldiklerinde mimar hikyesini anlatmt: Restorasyon ve tamiratnda alt iin caminin yeralt dehlizlerini biliyor, birka kuru karlnda btn kaplar amaya hazr imam tanyordu. Arabann motoru susunca Galip dar kmayacan, onlar bekleyeceini syledi. "Arabada donarsn!" dedi Belks. Galip, kadnn kendisiyle sizli bizli konumadna dikkt etti nce, sonra gzelliine ramen zerindeki ar paltosu ve o anda bana sard bartsyle, uzak bir teyzeye benzediine. Bayram ziyaretlerine gittikleri o uzak teyzenin kard badem ezmeleri o kadar ekerli olurdu ki, srarla tutulan bir ikincisini yemeden nce su imesi gerekirdi Galip'in. Rya niye gelmezdi bu bayram ziyaretlerine? "Gelmek istemiyorum!" dedi Galip kararl bir sesle. "Niye ama?" dedi kadn. "Sonra minareye de karz." Mimara dnd. "Minareye kabilir miyiz?" Bir an bir sessizlik oldu. ok da uzak olmayan bir yerde bir 181 kpek havlad, Galip kar altndaki ehrin uultusunu duydu. "Benim kalbim merdivenlere dayanmaz," dedi mimar, "Siz karsnz" Minareye kma dncesi houna gittii iin Galip arabadan indi. plak ampullerin karla kapl aalan aydnlatt birinci avluyu geip caminin i avlusuna girdiler. Ta ktlesi burada birden, olduundan kk gzknce, cami, srlarn gizleyemeyen tandk bir yapya dnt. Mermeri kaplayan buzlam kar tabakas, yabanc saat reklmlanndaki ay yzeyi gibi karanlk ve ukur ukurdu.

Revakn bir ke yapt yerde mimar, madeni bir kapya takl asma kilidi igzarlkla kurcalamaya balad. Bir yandan da, zerinde kurulduu tepe ve kendi arlyla birlikte caminin yzyllardr, her yl be on santim Halic'e kaydn, aslnda, imdiye kadar ok daha hzla su kysna inmesi gerektiini, ama temeller arasnda dolaan ve srr hl anlalamayan "bu ta duvarlarn", bugn hl tekniini aamadmz "bu lam tertibatnn", bu kadar ince dnlp dengelenmi "su terazisinin" bundan drt yz yl nce hesaplanm "dehlizler manzumesinin" caminin hareketini yavalattn anlatyordu. Kilitle birlikte kap karanlk bir dehlize aldnda Galip kadnn parlayan gzlerinde hayata bal bir merak grd. yle olaanst bir gzellii yoktu belki Belks'm, ama insan onun ne yapacan merak ediyordu. "Batllar bu srr zemediler!" dedi mimar bir sarho gibi ve bir sarho gibi dehlize girdi. Galip darda kald. Kenarlar buz tutmu stunlarn glgeleri iinden imam ka-geldiinde Qalip dehlizden gelen sesleri dinliyordu. mam sabahn bu saatinde uyandrlmaktan ikyeti grnmyordu hi. Dehlizden gelen seslere o da kulak verdikten sonra, sordu: "Kadn turist midir?" "Hayr," dedi Galip, sakaln imam olduundan yal gs- terdiini farkederek. "Sen de hoca msn?" dedi imam. "Hocaym." "Fikret Bey gibi profesrsn!" "Evet." "Caminin yerinden oynad doru mu?" "Doru, Onun iin geldik." "Allah sizden raz olsun!" dedi imam. Kukulu bir hali vard. "Kadnn yannda ocuu var myd?" "Yok," dedi Galip. "erde, derinde saklanan bir ocuk var." "Yzyllardr kayyormu cami," dedi Galip gvensizlikle. "Onu biliyorum," dedi imam, "oraya girmek de yasaktr, ama bir turist kar ocuuyla girdi ieri, grdm. Sonra tek bana 182 kt. ocuk ieride kald." "Polise syleseydin," dedi Galip. "Gerek yok," dedi imam, "nk sonra ocuun da, karnn da resmi gazetelerde kt: Habe kralnn torunuymu ocuk. Onu oradan karsnlar artk." "ocuun suratnda ne vard?" dedi Galip. "Bak, gryor musun," dedi imam kukuyla, "sen de biliyorsun. ocuun gznn iine bakamyordun." "Ne yazyordu suratnda?" diye sordu Galip srarla. "Suratnda ok ey yazyordu," dedi imam kendine olan gvenini yitirerek. "Sen surat okumay bilir misin?" dedi Galip. mam sustu. "Kaybettii bir yz yeniden bulabilmek iin insann yzn anlam peinden komas yeterli midir?" dedi Galip. "Artk orasn sen daha iyi bilirsin," dedi imam kaygyla. "Cami ak m?" dedi Galip. "Kapsn yeni atm," dedi imam. "Birazdan sabah namaz iin gelirler. Git." Caminin ii botu. Neon lambalar, bir denizin yzeyi gibi uzanan mor hallardan ok, plak duvarlar aydnlatyordu. Ga-lip'in orapl ayaklan buz kesti. Kubbeye, stunlara, bann stndeki muazzam ta ktlesine etkilenmek isteyerek bakt; ama iinde kendi etkilenme isteinden baka bir ey uyanmad: Bir bekleyi duygusu, belli belirsiz bir ne olacak merak... Tpk rld talar gibi, caminin kendi varl kendine yeten, kapal, koskocaman bir nesne olduunu hissetti. Mekn ne bir yere aryordu insan, ne de baka bir yere gnderiyordu. Hibir ey, hibir eyin iareti olmad gibi, her ey her eyin iareti de olabilirdi. Bir an mavi bir k grr gibi oldu, sonra gvercin kanadna benzeyen bir eyin acele vurularn duydu, ama hemen sonra her ey yeni bir anlam bekleyen o eski sessiz durgunluuna dnd. O zaman eyann, talarn olmas gerekenden 'plak' olduunu dnd: Eyalar kendisini "bize bir anlam ver!" diyerek aryorlard sanki. Az sonra, fsldaarak yryen iki ihtiyar ar ar yaklap mihrabn hemen nne knce Galip nesnelerin arsn da duymaz oldu. Belki de bu yzden, minareye karken Galip'in iinde, bana yeni bir ey geleceine ilikin bir beklenti yoktu hi. Mimar, Belks Hanm'n beklemeden yukar ktn syleyince, Galip hzla merdivenleri kmaya balamt, ama ok gemeden, yreinin vurularn akaklarnda hissedince duraklad. Bacaklar ve kalalarnda bir ar balaynca oturdu. Basamaklar aydnlatan plak 183 ampullerden her birini geince oturuyor, sonra gene kyordu. Yukarlarda bir yerde, kadnn ayak seslerini duyunca hzland, ama ok sonra, ancak erefeye kt vakit yetiebildi ona. Kadnla birlikte, sessizce, hibir ey konumadan uzun uzun karanlk iindeki stanbul'u, ehrin belli belirsiz klarn, attran kar seyrettiler. Galip karanln yava yava aralandn farkettiinde, ehrin kendisi, uzak bir yldzn k almayan yz gibi daha uzun bir sre gecenin iinde kalacakm gibi grnyordu. Daha sonra, souktan titrerken, baca dumanlarna, cami duvarlarna, beton ynlarna vuran n ehrin dndan deil, iinden szdn dnd. Tpk, daha oluumunu tamamlamakta olan bir gezegenin y-. zeyi gibi, zeri beton, ta, kiremit, ahap ve pleksiglas ve kubbeyle kapl inili

kl ehir paracklar, sanki ar ar aralanacaklar ve karanln iinden esrarl yeraltnn alev rengi aydnl sza-cakt, ama bu belirsizlik saati de ok srmedi. Tek tek duvarlar, bacalar, damlar arasndan sigara ve banka reklmlarnn iri harfleri gzkmeye balaynca hemen yan balarndaki hoparlrden sabah ezann okuyan imamn madeni sesini duydular. Merdivenleri inerken Belks, Rya'y sordu. Galip karsnn evde kendisini beklediini syledi; ona bugn tane polisiye roman almt; Rya geceleri polisiye roman okumay severdi. Belks yeniden Rya'y sorduunda kadnn kiiliksiz Murat'-, na binmiler, fra bykl mimar her zaman geni, her zaman tenha Cihangir Caddesine brakmlar, Taksim'e kyorlard. Galip Rya'mn bir ite almadn, polisiye romanlar okuduunu, arada bir okuduu romanlardan birini de ar ar evirdiini syledi. Taksim Meydannda dnerken kadn, Galip'e Rya'mn bu evirileri nasl yaptn sordu. Galip "yava yava" yaptn syledi: Galip sabahlan yazhanesine gidiyor, Rya da kahvalt ettikleri masay toplayp oraya yerleiyordu, ama Rya'y o masada alrken bir kere grmedii gibi hayl de edemiyordu. Baka bir soru zerine Galip, bir uykudagezerin dalgnlyla, baz sabahlar, Rya yatandan kalkmadan nce evden ktn syledi. Haftada bir kere ortak teyzelerine, halalarna akam yemeine gittiklerini syledi, bazan, akamlar Konak Sinemasna gittiklerini syledi. "Biliyorum," dedi Belks. "Sizi sinemada grrdm. Sen haya184 tndan memnun, lobideki resimlere bakarken, kolundan efkatle tuttuun karn balkona kan kapya kalabalkla birlikte gtrrken o, duvarlardaki afilerde ve kalabaln iinde kendisine baka bir dnyann kaplarn aacak bir yz arard. Senden ok uzakta bir yerde, yzlerin gizli anlamn okuduunu anlardm." Galip sustu. "Be dakikalk arada, sen hayatndan memnun iyi uslu bir koca gibi karn sevindirecek hindistan cevizli ikolatay ya da buzlu pengueni almak iin tahta kutusunun altna parayla vuran satcya el ederken ve ceplerinde bozuk para ararken, ben, sinemann soluk klar altnda perdedeki hal sprgesi ya da portakal skaca reklmna mutsuzlukla bakan karnn o reklmlarda bile kendisini baka bir lkeye gtrecek sihirli bir bildirinin izlerini aradn sezerdim." Galip susuyordu. "Geceyarsna doru insanlar, birbirlerinden ok, birbirlerinin pardes ve paltolarna yaslanarak Konak Sinemasndan karlarken, ben, sizin de kolkola girip nnze baka baka evinize yrdnz grrdm." "En sonunda," dedi Galip, belli belirsiz bir fkeyle, "bir kere sinemada grmsn bizi." "Bir deil, on iki kere sinemada, altm kereden fazla sokakta, kere lokantada, alt kere dkknlarda grdm sizi. Eve dndmde, tpk ocukluumda yaptm gibi, yanndaki kzn Rya deil, ben olduumu dnrdm." Bir sessizlik oldu. "Ortaokuldayken," diye devam etti kadn, az nce szn ettii Konak Sinemasnn nnden arabasn srerken, "teneffslerde, salarn slatarak arka ceplerinden kardklar tarakla tarayan ve anahtarlklarn pantolonlarmdaki kemer halkalarna asan olanlarn hikyelerine o glerken, ben, senin srann zerindeki kitaptan ban kaldrmadan, gzucuyla seyrettiinin Rya deil ben olduumu dnrdm. K sabahlar, yannda sen olduun iin yolun ak olup olmadna bakmadan kardan karya geerken grdm o neeli kzn Rya deil, kendim olduunu dnrdm. Baz Cumartesi leden sonralar, yannzda sizleri glmseten bir amca, Taksim dolmularna doru yrdnz 185 grdmde, seninle birlikte Beyolu'na benim de gtrldm hayal ederdim ben." "Ne kadar srd bu oyun?" dedi Galip, arabann radyosunu aarken. "Oyun deildi," dedi kadn, sokan nnden hi yavalamadan geerken ekledi. "Sizin sokaa sapmyorum." "Mzii hatrladm," dedi Galip, kendi evinin sokana uzak bir kentin kartpostalna bakar gibi bakarken. "Bunu Trini Lopez sylerdi." Sokakta ve apartmanda Rya'nn eve dndne ilikin hibir belirti yoktu. Galip elleriyle bir ey yapmak isteyince radyonun istasyon dmesini evirdi. Terbiyeli ve efkatli bir erkek sesi ahr-larmzdaki tarla farelerinden korunmak iin alnacak nlemlerden szediyordu. "Hi evlenmedin mi?" diye sordu Galip, araba Nianta'nn arka sokaklarna girerken.

"Dulum," dedi Belks. "Kocam ld." "Seni okuldan hi hatrlamyorum," dedi Galip, nedensiz bir acmaszlkla. "Sana benzeyen baka bir yz geliyor aklma. ok sevimli, utanga bir Yahudi kzyd, Meri Tavai; babas Vog oraplarnn sahibiydi, ylbalarnda baz olanlar hatt hocalar, ondan, zerinde orap giyen kzlarn grnd Vog takvimlerinden isterler, o da utana skla getirirdi." "Nihat'la evliliimizin ilk yllarnda mutluyduk," diye anlatt kadn bir sessizlikten sonra. "nceydi, sessizdi, ok da sigara ierdi. Pazarlar gazeteleri kartrr, radyodan futbol man dinler, o sralarda eline geirdii bir flt almaya alrd. ok az ierdi, ama ou zaman en ackl sarholardan hznlyd yz. Bir ara utana skla bandaki arlarndan szetti. Meer yllardr beyninin bir kesinde kocaman bir uru sabrla bytyormu. nat ve sessiz ocuklar vardr hani, avularn skp iine bir ey saklarlar da, ne kadar urasan ap vermezler: Onlar gibi beynindeki uru inatla korudu, en sonunda avucunu ap iindeki boncuu size verirken nasl bir an glmser o veletler, beyin ameliyatna girerken yle memnun glmsedi bana, orada sessizce ld." Hle Halalarn evinden pek de uzak olmayan bir yerde, Ga-lip'in ok fazla gemedii, ama varln kendi soka gibi bildii bir kede, d grn ve kaps ehrikalp Apartmanna artc derecede benzeyen bir apartmana girdiler. "lmyle benden bir tr intikam aldn biliyordum," diye devam etti kadn eski asansrdeyken. "Benim Rya'nn bir taklidi olduum kadar, kendisinin de, senin bir taklidin olmas gerektiini anlamt. nk konya fazla kardm baz akamlar, kendimi tutamayp ona, Rya'dan ve senden uzun uzun sz de ederdim." Bir sessizlikten sonra eve girip, kendi evindekine benzer eyalar arasna oturunca Galip, zr diler gibi, "Nihat' bizim snftan hatrlyorum," dedi kaygyla. "Sana benzer miydi sence?" Galip hafzasnn derinliklerinden bir-iki sahneyi zorlanarak bulup kard: Galip'le Nihat derse katlamayacaklarn bildiren veli imzal 'mazeret ktlarn' ellerinde tutarken jimnastik hocas tarafndan lapaclkla sulanyorlar; Galip'le Nihat, scak bir bahar gn le kokulu renci kenefinin musluklarna azlarn dayayarak su iiyorlar: imand, beceriksizdi, ard, yavat, pek parlak da deildi. Galip btn iyiniyetine ramen iyi hatrlayamad benzerine yaknlk duyamad. "Evet," dedi Galip. "Nihat bana benzerdi biraz." "Hi benzemezdi," dedi Belks. Gzleri, Galip'in ona ilk dikkt ettii zamandaki gibi tehlikeli bir kla parlad bir an. "Hi benzemediini biliyorum. Ama ayn snftaydk. Bana senin R-ya'ya baktn gibi baktrabilmitim onu. le teneffslerinde, ben Rya ve teki olanlarla birlikte Sti Muhallebicisi'nde sigara ierken, onun kaldrmdan, aralarnda benim de olduumu bildii ierdeki neeli kalabala kaygyla bir gzattn grrdm. Akamn erken bastrd ackl sonbahar akamlarnda, zerine apartmanlarn soluk klar vuran plak aalara baktmda, onun da bu aalara bakarak senin Rya'y dndn gibi, beni dneceini bilirdim." Kahvalt sofrasna oturduklarnda ak perdeler arasndan odaya parlak bir gne vuruyordu. "nsann kendisi olmasnn ne kadar zor olduunu bilirim," dedi Belks, uzun zamandr hep ayn hikyeyi dnenler gibi birdenbire konuya girerek. "Ama, bunu otuz yamdan sonra anladm. Ondan nce, sorun bana yalnzca bir bakas gibi olabilme 186 187 ya da basit bir kskanlk gibi gzkyordu. Geceyanlan srtst uzandm yatamda uyuyamadan tavandaki glgeleri seyrederken o bakasnn yerinde o kadar ok olmak isterdim ki, derimin iinden, eldiveninden kan bir el gibi syrlp kabileceime, sonra srf bu isteimin iddetiyle o bakasnn derisine brnerek yeni bir hayata balyabileceime inanrdm. Bazan, bu teki insan dnmekten, kendi hayatm onun hayat gibi yaayamam aktan o kadar ac ekerdim ki, bir sinema koltuunda otururken ya da kalabalk bir pazar yerinde kendi dnyalarna gmlm insanlar seyrederken gzlerimden yalar fkrrd." Kadn, kzarmaktan sertlemi ince ekmek diliminin zerinde yasz ban ya srermi gibi dalgn dalgn gezdiriyordu. "nsann niye kendi hayatn deil de, baka birinin hayatn yaamak istediini onca yldan sonra da karamyorum," diye devam etti. "Hatta, niye u ya da bu insann deil de, Rya'nn

yerinde olmak istediimi de ok aka syleyemem. Syleyebileceim ey, uzun yllar boyunca bunun gizli tutulmas gereken bir hastalk olduuna inandmdr. Hastalmdan, bu hastala yakalanan ruhumdan, bu hastal tamaya mahkm gvdemden utanyordum. Hayatmn olmas gereken 'asl hayat'm bir taklidi olduunu, btn taklitler gibi utanlmas gereken, ackl, zavall bir ey olduunu dnyordum. O zamanlar, bu mutsuzluktan kurtulabilmek iin elimden yalnzca 'aslm' daha ok taklit etmekten baka bir ey gelmezdi. Bir ara, okul, mahalle ya da evre deitirmeyi kurdum, ama sizlerden uzaklamann, yalnzca sizleri daha ok dnmekten baka sonu vermeyeceini de biliyordum. Yamurlu bir sonbahar gn, leden sonra, hibir ey yapmak gelmeyince iimden, camlara vuran damlacklara bakarak saatlerce bir koltukta otururdum. Sizleri dnrdm; Rya ile Galip'i. Elimdeki ipularna bakarak Rya ile Galip'in o anda ne yaptn dnrdm, yle ki, bir-iki saat sonra karanlk odadaki koltukta oturan kiinin ben deil Rya olduuna inanasm gelir, bu korkun dnceden mthi zevk de alrdm. Kadn arada bir mutfaktan ay ya da kzarm ekmek getirirken uzak bir tandk hakknda ho bir hikye anlatr gibi rahata glmseyebildii iin, Galip anlatlanlar huzursuzluk duymadan dinliyordu. 188 1 "Kocam lnceye kadar srd bu hastalk. Hl da sryor belki, ama artk bir hastalk gibi yaamyorum onu. nsann kendisi olabilmesinin bir yolu olmadna kocamn lmnden sonraki yalnzlk ve pimanlk gnlerinden sonra karar verdim. O gnlerde ayn hastaln bir baka eidi olan youn bir pimanlk duygusuyla, yllardr Nihat'la yaadm eyleri, gene ayn ekilde, ama bu sefer yalnzca kendim olarak yaayabilmek isteiyle yanp tutuuyordum. Pimanln da, hayatmn geri kalann berbat edeceini fark ettiim bir geceyars, u garip dnce geti aklmdan: Bylece hayatmn ilk yarsn bir bakas olmak istediim iin kendim olamadan, ikinci yarsn da kendim olamadm yllar iin piman olduum iin bir bakas olarak geirecektim. O kadar gln geldi ki bu dnce bana, gemiim ve geleceim olarak grdm dehet ve mutsuzluk bir anda herkesle paylatm ve zerinde pek fazla durmak istemediim bir yazgya dnverdi. Hi kimsenin kendisi olamayacan bir daha hi unutulmayacak kesin bir bilgi gibi renmitim artk. Bir otobs duranda kuyruk olmu kalabalk iinde kendi dertlerine gmlm olarak grdm ihtiyarn, hl yllar nce yerinde olmak istedii baz 'gerek' kiilerin hayaletlerini iinde canl tuttuunu bilirdim. Bir k sabah parka ocuunu gnelendirmeye karm o gl salkl anann, ocuunu parka karan bir baka anann suretinin kurban olduunu bilirdim. Sinemalardan dalgn dalgn kan kederlilerin, kalabalk caddelerde, grltl kahvehanelerde kpr kpr kprdanan mutsuzlarn, yerine gemek istedikleri asllarnn hayletleriyle sabah akam huzursuz edildiklerini bilirdim." Kahvalt sofrasnda sigaralarn iiyorlard. Kadn anlattka, Galip odann gittike artan scaklyla birlikte, kar konulmaz bir uykunun, insann ancak bir ryada farkna varabilecei bir susuzluk duygusu gibi ar ar btn gvdesini sardn hissetti. Kaloriferin yanbandaki bir divanda "biraz kestirmek" iin izin istediinde Belks ona "btn bunlarla ilikili" grd ehzadenin Hikyesini anlatmaya balad. Evet, bir zamanlar, hayatn en nemli sorununun insann kendisi olabilmesi ya da olamamas olduunu kefetmi bir ehzade yaamt, ama Galip hikyenin renklerini gznn nne canlandrmaya balaynca nce bir baka kiiye, sonra uyuyakalan bir kiiye dntn hissederek uyudu. 189 ON SEKZNC BLM APARTMAN KARANLII "... bu eski konan manzaras, bende, bir insan yz etkisi brakrd." Nathaniel Hawthorne Yllar sonra, bir akamst o binay grmeye gittim. le saatlerinde ellerinde antalar, pasakl ve kravatl lise rencilerinin ititii ve akamlan ilerinden dnen kocalarn ve bir elenceden kan ev kadnlarnn yrd kaldrmlardan, o her zaman kalabalk sokaktan daha nceleri sk, pek sk gemitim, ama hibir zaman o binay, bir zamanlar benim iin ok ey ifade etmi o apartman yllar sonra yeniden grmek iin deil. Bir k akamyd. Hava erkenden kararm, bacalardan kan duman dar caddeye sisli bir gece gibi inmiti. Binann yalnzca iki katnda k yanyordu: Ge saatlere kadar alan iki i yerinde yanan soluk, ruhsuz lambalar. Apartman cephesinin geri kalan kapkaranlkt. Karanlk

dairelerin karanlk perdeleri ekilmiti; pencereler bir krn gzleri gibi bo ve korkutucuydu. Gemile kyaslandnda grdpm souk, tatsz ve sevimsiz bir grntyd. Bir zamanlar burada kalabalk bir ailenin, i ie, kucak kucaa, grlt patrt iinde yaadn bile dnemiyordu insan. Binaya genlik gnahlarnn bir cezas gibi sinen bu ykm ve kntden zevk aldm. Bu gnahlardan hibir zaman payma den mutluluu alamadm iin bu duyguya kapldm, ykmdan bir intikam tad aldm biliyordum, ama aklmda baka bir ey vard o srada: "Sonralar apartman aralna dnen o kuyunun saklad esrar ne oldu acaba, iindekilerle birlikte kuyu ne oldu?" Apartmann hemen yanbandaki kuyuyu dndm, bir zamanlar yalnzca bende deil, apartman katlarn dolduran gzel ocuklarda, kzlarda, yetikinlerde geceleri korkulu bir rperti uyandran o dipsiz kuyuyu. Bir masal kuyusu gibi iinde yarasalar, zehirli ylanlar, akrepler, fareler kaynard. eyh Galip'in Hsn- Ak'nda anlatt ve Mevlna'nn Mesnevi'sinde hikye ettii kuyunun oras olduunu bilirdim. Bazan iine sarktlan kovalarn ipi kesilirdi, bazan dipsizliin dibinde bir zebell olduunu sylerler190 di, apartman iriliinde bir zenci! ocuklar siz yaklamayn, derlerdi. Bir keresinde kemerinden balanarak kuyudan ieri sarktlan kapc, karanlk bir zamann sonsuzluunda yapt yerekimsiz yolculuktan cierlerini sonsuza kadar karartan bir sigara ziftiyle ve gzlerinde yalarla geri dnmt. Kuyu banda bekilik eden zehirli l cadsnn, kapcnn ay yzl kars klna girdiini de bilirdim; kuyunun apartmanda yaayanlarn hafzalarnn derinliklerinde yatan bir srla yakndan ilgili olduunu da. lerindeki srdan, sonsuza kadar gemite kalamayacak bir gnahtan korkar gibi korkarlard. Sonunda* utanlarnn stn toprakla rten aresiz hayvanlar gibi, iindeki yaratklar, anlar ve esrarla birlikte kuyuyu unuttular. Bir sabah, anlamsz insan yzleriyle kaynaan gece rengi bir kbustan uyandmda, kuyunun stnn rtldn grdm. O zaman, ayn kbusumsu duyguyla, kuyu denen yerde, imdi tersine evrilmi bir kuyunun ykseldiini korkuyla anladm. . Esrar ve lm pencerelerimize getiren bu yeni yerden yeni kelimelerle sz ediyorlard artk: Apartman aral, apartman karanl... Aslnda, apartmanda yaayanlarn tiksinti ve mutsuzlukla 'aralk' ya da 'karanlk' (dier stanbullularn dedii gibi aydnlk deil) demeye baladklar yeni yer, kuyudan nce apartman aral da deildi, karanlk da, nk apartman ilk yapldnda iki yannda bo arsalar vard, sonralar btn soka kirli bir duvar gibi kaplayan irkin apartmanlardan biri deil. Yandaki bo arsa, bir gn bir inaatya satlnca, apartmann camiye ve tramvay yoluna, kz lisesine, Aladdin'in dkknna ve bitiikteki kuyuya bakan mutfak pencereleri, ince uzun ve ierlek koridorun pencereleri ve her katta baka amalarla kullanlan kk odann (sandk odas, hizmeti odas, ocuun odas, fakir misafirin odas, t odas, uzak akraba teyzenin odas) pencereleri yanda bitiik nizam yaplan yksek apartmann metre uzaktaki yeni pencerelerine bakmaya balad. Bylece, pislikten renksizlemi beton duvarlar ve birbirlerine kendilerini ve alt katlar yanstan pencereler arasnda kuyu iinin sonsuzluunu hatrlatan ksz, kprtsz ar bir hava olutu. Kendi neesiz, ar eski kokusunu ksa zamanda oluturan bu boluu gvercinler hemen kefettiler. nsan elinin erimedii ve 191 zamanla erimekten ekindii pencere nlerine, kendiliinden knlan denizliklere, beton kntlarna, yamur oluklarnn dirseklerine bitip tkenmeyen pisliklerini yarak kokularna, huzurlarna ve srekli artan nfuslarna uygun keler yaptlar. Yalnzca meteorolojik felaketlerin deil, baka baz belirsiz ktlklerin de habercisi saylan kstah martlar da ara sra katlrd onlara, geceya-rlarmda yolunu ararak dipsiz karanlk kuyunun kr pencerelerine arpan kara kargalar da... Bask tavanl ve havasz kapc dairesinin dar bir hcre giriini andran kk demir kapsndan (bir zindan kaps gibi de gcrdard) eilerek geilen karanln zemininde, bazan bu kanatl yaratklarn fareler tarafndan didik didik edilmi leleri bulunurdu. Gbre bile demlemeyecek bir pislikle kapl bu iren zeminde baka eyler de bulunurdu: Yamur oluklarndan st katlara kai farelerin alp aa attklar gvercin yumurtalarnn kabuklan, iekli masa rtlerinin ve uykulu yatak araflarnn iinden nefti bolua dm talihsiz atallar ve baklar, orap tekleri, toz bezleri, sigara izmaritleri, cam, ampul ve ayna krklar, pasl somya yaylar, plastik kirpikli gzlerini umutsuzluk ve inatla hl

ap kapayan kolsuz pembe bebekler, kk paralara ayrlarak dikkatle yrtlm baz pheli dergi ve gazete sayfalan, patlak toplar, kirli ocuk donlar, paralanm korkutucu fotoraflar... Arada bir, kapc, bir ucundan tiksintiyle tuttuu bu nesnelerden birini kimlii tehis edilecek bir sulu gibi kat kat dolatrrd, ama apartmanda yaayanlar teki dnyann amurundan beklenmedik bir gnde kaplarna geri dnen bu pheli nesneleri sahip-lenmezlerdi: "Bizim deil," derlerdi. "Oraya m dm?" Oras, kamak isteyip de kaamadklar, unutmak isteyip de unutamadklar bir korku gibiydi; bulac ve irkin bir hastalktan szeder gibi szederlerdi oradan: Apartman aral dikkt edilmezse boluun yuttuu bu zavall eyalarn talihsizliiyle kazayla iine kendilerinin de debilecei bir irkefti; ilerine sinsice sokulmu bir ktlk yuvasyd. Besbelli, durup durup hastalanan ocuklar gazetelerde hakknda ok yazlan o mikroplar buradan alyorlard; erken yata szn ettikleri hortlak ve lm korkusunu da. Evi kimi zaman bu korkular gibi saran tuhaf kokular da pencere aralklarndan ieri buradan giriyordu; talihsizlik ve uursuzlu192 un da buradan szd hayl edilebilirdi. stlerine boluun lacivert ve ar duman gibi ken felket bulutlar da (iflslar, borlanmalar, evden kaan babalar, aile ii aklar, boanmalar, ihanetler, kskanlklar, lmler) apartmandakilerin aklnda karanln tarihiyle yakndan ilikiliydi: Unutmak istedikleri iin hafzalarnda sayfalar birbirine karan kitaplar gibi. Ama kr ki, byle kitaplarn yasak sayfalarn kartrp hazineler bulan birileri kan her zaman: Elektrik masraf olmasn diye lambas yaklmayan koridorun karanlnda rperen ocuklar (Ah ocuklar!) sk skya ekilmi perdelerin arasna girip alnlarn apartman aralnn karanlk pencerelerine merakla dayarlard; Dedenin katnda herkes iin yemek piirdii zamanlar, hizmeti kz, yemei sofraya koyduunu .flit kattakilere (yan apartmandakilere de) bara bara duyurmak iin aral kullanr, en st kata srgn edilmi anayla oul bu yemeklere arlmadklar zamanlar, alt katlarda dnen dolaplar, pien yemekleri izlemek iin ak tuttuklar mutfak pencerelerinden arada bir gzatarlard; bir sar ve dilsiz, kimi geceler yal annesine yakalanana kadar karanln pencerelerinden bakard; yamurlu gnlerde kk odasnda su oluklaryla birlikte dertlenen hizmeti kz da oraya bakarak hayl kurard, daha sonraki yllarda ken bir ailenin tutunamayaca- katlara zaferle geri dnecek olan bir delikanl da. Grdkleri hazinelere biz de geliigzel bir gzatalm: Sesleri iitilmeyen kzlarn ve kadnlarn buulanm mutfak camlarnda soluklaan grntleri; lo bir odada namaz klan hayletimsi bir glgenin ar ar dorulup kalkan srt; yorgan almam bir yatan zerinde, resimli bir derginin yannda dinlenen yal bir kadn baca (ok beklerseniz, bir elin derginin sayfalarn evireceini, baca tembel tembel kayacan da grrsnz); bir gn apartmandakilerin stn rttkleri o esrar kefetmek iin dipsiz kuyunun yanbana zaferle geri dnmeye karar vermi bir delikanlnn souk pencere camlarna dayanm aln. (Ayn delikanl kar camda yansyan kendi grntsn seyrederken bazan alt kar katn penceresinde kendi gibi hayle dalan sihirli gzellikteki vey annesini grrd.) Bu grntlerin karanlkta sinmi gvercin balar ve gvdeleriyle erevelendiini, evrenin koyu lacivert olduunu, kprdanan perdelerin, bir an yanp snen lambalarn ve aydn193 hk odalarn daha sonra ayn grntlere ve pencerelere dnecek mutsuz ve sulu hafzalarda parlak turuncu bir iz braktn ekleyelim: Az yayoruz, az gryoruz, az biliyoruz; bari hayl edelim. yi pazarlar, sevgili okuyucular. 194 ON DOKUZUNCU BOLUM EHR ARETLER "Bu saba/ uyandmda ayn kii mivdim ben? Ayn kii deilsem soraym o zaman: Kimim Attahakna ben?" Lewis Carroll Galip uyandnda karsnda bambaka bir kadn buldu. Bel-ks elbisesini deitirmi, zerine Galip'e yabanc bir yerde yabanc bir kadnla olduunu hatrlatan nefti bir etek giymiti. Yz ve salar da bambakayd. Salarn, 'Pekin'de 55 Gn' filminde Ava Gardner'in yapt gibi arkada toplam, dudaklarn da filmin Supertechnirama krmzsyla boyamt. Galip kadnn bu yeni yzne bakarken, birden, insanlarn uzun zamandr kendisini aldattklarn dnd.

Az sonra, Galip kadnn titizlikle bir askya asp dolaba kaldrd paltosunun cebinden gazeteyi karm, ayn titizlikle toplanm kahvalt masasna yaymt. Cell'in ke yazsn yeniden okurken, yaznn kenarna daha nceden ald notlar, altn izdii kelime ve heceler Galip'e sama gzkt. Yaznn iindeki srr zecek harflerin, iaretledikleri olmad o kadar ak bir gerekti ki, bir an Galip'e bu sr yokmu gibi geldi: Sanki okuduu cmleler, ayn anda, hem kendilerini hem de baka eyleri gsteriyordu. yle ki, belleini kaybettii iin inanlmaz kefini insanla du-yuramayan kahramana ilikin Cell'in Pazar yazsndaki her cmle, Galip'e herkesin anlad ve bildii baka bir insanlk durumuna ilikin baka bir hikyenin cmleleri gibi gzkt. Bu o kadar ak, gerekti ki, baz harfleri, heceleri, kelimeleri seip yazp yeniden dzenlemeye gerek bile yoktu hi. Yaznn iindeki o 'gzkmeyen', 'gizli' anlam karmak iin yaplmas gereken ey, yazy yalnzca bu inanla okumakt. Gz bir kelimeden tekine srarken, Rya'yla Cell'in gizlendii kenin yeri ve anlam kadar, Galip, hayatn ve ehrin btn srlarn okuyacana inanyordu, ama bam yazdan her kaldrnda, karsnda Belks'n yeni yzn her grnde bu iyimserliini kaybediyordu. yimserliini kaybetmemek iin bir sre yalnzca yazy yeniden yeniden okumay de195 nedi, ama kolaylkla okuyup bulacana inand o gizli anlam ak seik karamad. Hayatn ve dnyann esrarna ilikin bir bilgiye yaklatn mutlulukla hissediyor, ama bu srr, arad eyi ak seik dnp hecelemek istedii zaman, gznn nnde odann bir kesinden kendisini seyreden kadnn yz beliriyor-du. Bir sre sonra, srra sezgi ve inanla deil, aklla yaklaabileceine karar vererek, kalemle yaznn kenarna yeni notlar almaya, bambaka hece ve kelimeleri iaretlemeye balad. Kendini iine vermiti ki Belks masaya yaklat. "Cell Salik'in yazs," dedi. "Amcan olduunu biliyordum. Yer altndaki mankeni, biliyor musun dn akam bana neden o kadar korkun gzkt?" "Biliyorum," dedi Galip. "Ama amcam deil, amcamn olu" "Manken ona o kadar benzedii iin," dedi Belks. "Size rastlarm diye Nianta'na ktm zamanlarda size deil, ayn kyafetle ona rastlardm." "Yllar nceki yamurluu o onun," dedi Galip. "Eskiden ok giyerdi" "Hl giyip Nianta'nda hayalet gibi geziniyor" dedi Belks. "Kenarna aldn notlar nedir yle?" "Yazyla ilgili deil," dedi Galip gazeteyi katlarken. "Kaybolan bir kutup kifine ilikin. Kaybolduu iin onun yerine bir bakas daha kayboluyor. kinci kaybolan kiinin esrarm derinletirdi-i birinci kaybolan ise, baka bir adla, unutulmu bir ehirde yaamaya devam ediyormu, ama ldrlm bir gn. ldrlen takma adl bu kiinin..." Galip hikyesini bitirdiinde yeniden anlatmak zorunda kalacan anlad. Yeniden anlatrken, kendisini bu hikyeyi yeniden yeniden anlatmak zorunda brakan btn insanlara derin bir fke duyuyordu. "Herkes artk kendisi gibi olsun ve kimsenin de hikye anlatmasma gerek kalmasn!" demek geliyordu iinden. Hikyeyi ikinci defa anlatrken masadan kalkm, katlad gazeteyi tekrar eski paltosunun cebine koyuyordu. "Gidiyor musun?" dedi Belks ekine ekine. "Hikyemi bitirmedim," dedi Galip fkeyle. Hikyesini bitirirken Galip'e kadnn suratmda bir maske varm gibi geliyordu. Supertechnirama krmzsyla az boyanm o maskeyi kadmn suratndan ekerse altndan kacak yzn stnde btn anlam ak seik okunacakt, ama bu anlamn ne olmas gerektiini kestiremiyordu. Sanki ocukluunda canskntsna grtlana kadar gmld zamanlarda yapt gibi, kendi kendine "Ne in Varz?" oyunu oynuyordu. Oyunu oynarken de, ocukluunda yapt gibi baka bir eyle megul olup hikyesini anlatabiliyordu. Bir ara, CelFin de hem hikye anlatt, hem de ayn anda baka eyler dnebildii iin kadnlarn ilgisini o kadar ok ektiini dnd, ama Belks kendisine Cell'den bir hikye dinleyen bir kadn gibi deil, yzndeki anlam saklayamayan biri gibi bakyordu imdi. "Rya hi merak etmez mi seni?" dedi Belks. "Etmez," dedi Galip. "Ka gece geceyarlar eve dndm. Kayp siyasiler, takma adla bor senedi dzenleyen sahtekrlar yznden; kiray demeden yok olan esrarengiz kiraclar, sahte kimlikle ikinci evliliini yapan mutsuzlar yznden ka kere sabahlara kadar ben de kayboldum." "Ama vakit leyi geti," dedi Belks. "Seni evde bekleyen Rya ben olsam, bir an nce telefon etmeni isterdim." "Telefon etmek istemiyorum."

"Seni bekleyen ben olsaydm meraktan yataa derdim," diye devam ediyordu Belks. "Gzm pencerede, kulam telefonda olurdu. Benim mutsuzluumu ve merakm bile bile aramadn dnerek daha da mutsuz olurdum. Hadi, telefon et ona. Burada olduunu syle, benim yanmda olduunu syle." Kadn ahizeyi bir oyuncak gibi yanna getirince, Galip eve telefon etti. Kimse cevap vermedi. "Kimse yok." "Nerededir?" dedi kadn meraktan ok bir oyun duygusuyla. "Bilmiyorum," dedi Galip. Paltosunun cebinden gazeteyi kard, yeniden masaya dnp Cell'in yazsn okumaya balad. Yazy yeniden yeniden o kadar uzun bir sre okudu ki, kelimeler anlamlarn kaybedip yalnzca harflerden yaplm baz ekillere dntler. Daha sonra, Galip, bu yazy kendisinin de yazabileceini, Cell gibi yaz yazabileceini dnd. ok gemeden, dolaptan paltosunu karp giydi, gazeteyi dikktle katlayp, ke yazsn yrtp cebine koydu. 196 197 "Gidiyor musun?" dedi Belks. "Gitme." ok sonra bulabildii bir taksinin pencerelerinden bu tamdk arka sokaa son defa bakarken Galip, gitmemesi iin srar eden Belks'n suratn unutamamaktan korkuyordu; kadn aklnda baka bir yzle, baka bir hikyeyle yer etsin istiyordu. Rya'nm okuduu polisiye romanlardaki gibi ofre, "Filanca caddeye ek!" demek gelmiti iinden, ama yalnzca Galata kprsne gideceini syledi. Yryerek kpry geerken pazar kalabalnn iinde yllardr arad ve aradnn imdi farkna vard bir srr hemen z-verecekmi duygusuna kapld. Bir ryada olduu gibi derinden derine bu beklentinin bir yanlsama olduunu seziyor, ama gene de birbirleriyle elien bu iki gerek Galip'i hi de rahatsz etmeden kafasnn iinde kprdanyordu. ar iznine km erler, balk avlayanlar, vapura yetimek iin acele acele yryen ocuklu aileler gryordu. Hepsi Galip'in zmekte olduu bu srrn iinde yayorlard, ama farkmda deillerdi. Az sonra, Galip bu srr znce kucanda ocuuyla bir pazar ziyaretine giden u babayla lastik ayakkabl olu, otobsn iindeki bartl ana kz, hayatlarn yllardr derinden derine belirleyen bu gerein farkna varacaklard. Kprnn zerinde, Marmara tarafndaki kaldrmdayd, insanlarn zerine zerine yrmeye balad: Suratlarndaki o kaybolup gitmi, yllanm, tkenmi ifade, sanki bylece, bir an aydnlanyordu. zerlerine zerlerine gelen kiinin kim olduuna yle bir bakarlarken, Galip de onlarn gzlerinin, yzlerinin iine bakyor ve srr orada okuyordu sanki. ounun paltolar ceketleri eskiydi, eski ve soluk. Yrrlerken bastklar kaldrm kadar btn dnyay da olaan karlyorlard, ama iyice yerlemi deildiler bu dnyaya. Dalgndlar, ama biraz kkrtlnca belleklerinin derinliklerinden kendilerini gemite kalm derin bir anlama balayan bir merak, bir an suratlarnn maskelemi ifadesi iinde beliriyordu. "Onlar huzursuz etmek isterdim!" diye dml Galip. "Onlara ehzadenin hikyesini anlatabilmek isterdim!" Aklna gelen bu hikye yepyeniydi imdi, hikyeyi yaadn, hatrladn hissediyordu. Kprden geenlerin ounun ellerinde plastik torbalar var198 di. lerinden kesekatlar, maden ya da plastik paracklar, gazeteler, paketler fkran torbalara ilk defa gryormu gibi bakarken zerlerindeki yazlar dikktle okudu: Bir anda torbalarn zerindeki kelimelerin, harflerin 'teki gerei', 'asl gerei' gsterecek iaretler olduunu hissettii iin umutland. Ama yanndan geen her yzn anlamnn da bir anlk bir parlaklktan sonra sn-vermesi gibi, plastik torbalarn zerindeki kelimeler ve heceler de bir an yeni bir anlamla dktan sonra teker teker kayboluyorlar-d. Galip gene de uzun bir sre onlar okudu: "Muhallebicisi... Ataky... Trksan... Yemileri... saatidir... Saraylar..." Balk tutan bir ihtiyarn torbasnda harf deil, yalnzca bir leylek resmi grnce kelimeler kadar torbalarn zerindeki resimlerin de okunabileceini dnd. Bir torbada dnyaya umutla bakan neeli bir anne babayla biri kz biri erkek iki ocuun yzlerini grd, bir baka torbada iki balk vard, ayakkab resimleri, Trkiye haritalar, bina siluetleri, sigara paketleri, kara kediler, horozlar, at nallar, minareler, baklavalar, aalar grd torbalarn zerinde. Besbelli, hepsi bir esrarn iaretleriydiler, ama hangi esrarn? Yeni Caminin nnde gvercinler iin ku yemi satan yal kadnn yanndaki torbada bir bayku resmi grd. Bu baykuun Rya'nn okuduu polisiye romanlarn zerindeki baykuun kendisi ya da kurnazca gizlenen bir kardei olduunu anladnda, Ga-Kp, her eyi gizli gizli dzenleyen bir 'el'in varln ak seik

hissetti. te, ortaya karlmas, deifre edilmesi gereken bu 'el'in oyunlaryd, o gizli anlamd, ama kendisi hari kimse metelik vermiyordu bu anlama. stelik grtlaklarna kadar bu anlama, kaybettikleri bir srra gmlm olmalarna ramen! Galip, baykuu yakndan inceleyebilmek iin cadya benzeyen kadndan bir tabak dolusu dar alp gvercinlere att. Bir anda yemin evresinde grleyerek kapanan bir emsiye gibi kara ve irkin gvercin yn toplat. Plastik torbann zerindeki bayku, Rya'nn okuduu polisiye kitaplardaki baykuun ta kendisiydi! Galip kk kzlarnn kulara yem atmasn gurur ve mutlulukla seyreden bir anneyle babaya, bu baykuun, bu ak gerein, br iaretlerin, herhangi bir iaretin, hibir eyin farkna varmadklar iin fke duydu. lerinde bir kuku krnts, belli belirsiz bir sezgi bile yoktu. Unutmulard. Kendisini evde beklerken Rya'nn 199 okuduunu kurduu polisiye romann kahramannn kendisi olduunu dledi. zlmesi gereken dm, kendisiyle, her eyi o ok gizli anlama iaret edecek bir ekilde ustalkla dzenleyip gene de kendisi sakl kalmay baaran o gizli el arasndayd. Plastik torbalarn zerlerindeki kelimeler, harfler, resimler kadar, onlarn anlattklar, resmettikleri eylerin de birer iaret olduuna karar vermesi iin Sleymaniye Camiinin yaknndayken, bu caminin kk boncuklarla yaplm ereveli bir resmini tayan bir rak grmesi yetti. Resmin crtlak renkleri camiden daha gerekti. Yalnz yazlar, suratlar, resimler deil btn nesneler gizli 'el'in oynad oyunun talarydlar. Bunu anlar anlamaz, karmakark sokaklarnda yrd Zindan Kap mahallesinin adnn da kimsenin farkedemedii zel bir anlam olduuna karar verdi: Bir bulmacann sonuna varan sabrl oyuncu gibi her eyin artk kolayca yerli yerine yerlemek zere olduunu hissediyordu. Mahallenin derme atma dkknlarnda, eri br kaldrmlarnda grd bahe makaslarnn, yldzl tornavidalarn, park edilmez iaretlerinin, sala tenekelerinin, ucuz lokanta duvarndaki takvimlerin, zerine pleksigias harfler aslm bir Bizans kemerinin, kapal kepenglere takl ar kilitlerin de bu gizli anlamn iaretleri olduunu seziyordu. sterse, tpk insan yzlerini okur gibi bu nesneleri, iaretleri okuyabileceini hissediyordu. Bylece kerpetenin 'dikktin', bir kavanozdaki zeytinlerin 'sabrn', bir araba lastii ilanndaki mutlu ofrn de 'hedefe yaklamann' iaretleri olduunu anlayarak sabr ve dikkatle hedefine yaklatna karar verdi. Ama evresi, sklmesi ok daha etin iaretlerle doluydu: Telefon kablolar, bir snneti ilan, trafik iaretleri, amar sabunu paketleri, kulpsuz krekler, okunamayan siyasal sloganlar, buz paralan, elektrik numaralar, iaret oklar, yazsz kt paralar... Belki az sonra anlalacak gibiydi, ama karmakarkt, yorucuydu, grltlyd her ey. Oysa Rya'nn okuduu polisiye romanlarn kahramanlar, yazarlarnn onlara sunduu snrl saydaki ipucuyla evrilmi rahat ve huzurlu bir dnyada yayorlard. Gene de ama Ahi elebi Camii anlalabilir bir hikyenin iareti, bir teselli oldu: Yllar nce Cell, bir ryada kendisini bu kk camide Muhammet ve baz evliyalarla birlikte grdn yazmt. Ryasn yordurmak iin gittii Kasmpaa'daki bir yorum200 cu, ona, hayatnn sonuna kadar yaz yazacan sylemiti. O kadar ok yazp hayl kuracakt ki, hi evinden kmasa bile mrnn sonunda btn hayatn uzun bir yolculuk olarak hatrlayacakt. Galip, bu yaznn nl bir Evliya elebi parasnn uyarlamas olduunu ok sonra anlamt. Halin nnden geerken, "Bylece," diye dnd Galip, "birinci okuyuumda bir anlama, ikinci okuyuumda bambaka bir anlama geliyordu hikye". nc drdnc okuyularda da Cell'in ke yazsnn daha baka anlamlar olacandan kukusu yoktu hi: Cell'in bu hikyeleri her seferinde baka bir eye iaret de etseler tpk ocuk dergilerindeki bulmacalar gibi, Galip'e birbirine alan kaplardan gee gee bir hedefe yaklat duygusunu veriyorlard. Galip, meyve sebze halinin karmakark sokaklarnda dalgn dalgn yrrken bir an nce Cell'in btn yazlarn yeniden okuyabilecei bir yerde olmak istedi. Halden ktnda bir eskici grd: Bo bir kaldrma geni. bir araf sermi, zerine sebze halinin inanlmaz uultusu ve kokusundan hibir sonuca ulaamadan aknlkla kan Galip'i byleyen bir dizi nesne sermiti: iki tane boru dirsei, eski plklar, bir ift kara ayakkab, bir lamba altl, krk bir kerpeten, kara bir telefon, iki tane somya yay, sedef bir sigara azl, durmu bir duvar saati, beyaz Rus banknotlar, pirin bir musluk, srt oklu bir Yunan tanrasn -Diana?- canlandran bir biblo, bo bir ereve, eski bir radyo, iki kap tokma, bir ekerlik.

Hepsini tek tek kelimeleri telffuz ederek adlandrd, hepsini dikktle seyretti Galip. Nesneleri byleyici klan eyin aslnda kendileri deil sergileni ekilleri olduunu hissetti. Her sokak eskicisinin sergisinde grlebilecek bu eyalar ihtiyar eskici, arafn zerine byk bir dama tahtasna yerletirir gibi drderden drt sraya dizmiti. Snrl saydaki kareli dama tahtasndaki talar gibi, eyalarn aralarnda ll bir uzaklk vard, birbirlerine deiniyorlard, ama durularndaki bu kesinlik ve basitlik, rastlantsal deil sanki niyet edilmi bir eydi. yle ki, Galip'in aklna hemen yabanc dil reten kitaplarn kelime testi sayfas geldi: O sayfalarda da byle yan yana dizilmi on alt eyann resmini grr sonra rendii yeni dilin kelimeleriyle bu eyalar adlandrrd. Ayn heyecanla: "Boru, plak, telefon, ayakkab, kerpeten..." de201 mek geliyordu Galip'in iinden. Ama korkutucu olan ey, nesnelerin bir de baka bir anlama iaret ettiklerini Galip'in ak seik hissetmesiydi. Pirin muslua bakarken, bunun 'szlk egzersizi'nde olduu gibi, bir pirin musluu gsterdiini sanyor, ama sonra, musluun baka bir eye daha da iaret ettiini heyecanla seziyordu. arafn zerindeki kara telefon, yabanc dil kitabnn sayfasndaki telefon resmi gibi telefon kavramna, fie taklp kadran evrilirse bizi baka kiilerin sesine ulatracak o bilinen araca iaret ettii kadar, Galip'in heyecanla tylerini rperten bir baka anlam da gsteriyordu. kinci anlamlarn esrarl dnyasna nasl girebilir, esrar nasl kefedebilirdi? Bu lemin eiinde olduunu mutlulukla hissediyor, ama ieri giren adm atamyordu bir trl. Rya'nm okuduu polisiye romanlarn sonunda dm zld zaman, rtlerin altndaki ikinci lem aydnlanr, ama ayn anda bu sefer birinci dnya ilgisizliin karanlna brnrd. Geceyars az Alad-din'in dkknndan ald leblebilerle doluyken Rya, "Katil hakarete urad iin intikam alan emekli albaym!" dediinde, Galip, ngiliz uaklar, akmaklar, yemek masalar, porselen fincanlar ve tabancalarla kaynaan kitabn btn ayrntlarn karsnn unuttuunu, yalnzca bu eyalarn ve kiilerin iaret ettii yeni ve gizli bir anlamn dnyasn aklnda tutacan anlard. Ama, kt evrilmi o kitaplarn sonunda, dedektifle birlikte Rya'y da yeni bir dnyaya sokan eyalar, imdi Galip'e yalnzca bu yeni dnyann umudunu vermekle yetiniyorlard. Galip bu srra ulaabilmek iin esrarl nesneleri arafn zerine dizen eskicinin suratna dikktle bakt, sanki anlam ihtiyarn yznde okuyacakt. "Telefon ka para?" "Alc msn?" dedi eskici, bir pazarln kapsn amak iin dikktle. Bu beklenmedik kimlik sorusu Galip'e artc geldi. "te onlar da beni baka eylerin iareti olarak gryorlar!" diye dnd bir an. Ama iine girmek istediini dnya bu dnya deil, Cell'in yllarn vererek kurduu baka bir dnyayd. Yllarca ke yazlarnda nesneleri bir bir adlandrarak, hikyeler anlatarak Cell'in, iine gizlendii bu dnyann duvarlarn rdn ve anahtarn gizlediini hissetti. Eskicinin pazarlk heyecanyla bir an parlayan 202 yz gene eski durgunluuna dnmt. "Bu neye yarar?" dedi Galip, kk ve basit lamba altln gstererek. "Masa aya," dedi eskici, "ama perde kornilerinin ucuna da takyorlar. Kap kulpu da olur." Atatrk kprsne ktnda, "Artk yalnzca yzlere bakacam," diye dnd Galip. Kprden gelip geen her yzn bir an parlayan ifadesi eviri resimli romanlarn byyen soru iaretleri gibi, bir an aklnn iinde geniliyor, sonra, kaybolan yzle birlikte, soru da, arkasnda kk bir iz brakarak yokoluyordu. Bir ara kprden gzken ehir manzarasyla yzlerin aklnda biriktirdii anlam arasnda bir iliki kurar gibi olduysa da, yanltcyd bu. ehrin eskiliini, talihsizliini, yitip gitmi ihtiamn, hznn ve ack-lln vatandalarnn yznde de grmek mmknd belki, ama bu zel olarak dzenlenmi bir srrn deil, paylalan bir yenilginin, bir tarihin ve su ortaklnn belirtisiydi. Rmorkrlerin arkalarnda braktklar kpkl suda Halic'in souk ve kuruni mavisi korkutucu bir kahverengiye dnyordu. Tnel arkalarnda bir ara sokaktaki bir kahveye girdiinde Galip yetmi yeni surat grmt. Bir masaya oturdu, grdklerinden memnundu. raktan ayn istedikten sonra alkanlkla paltosunun cebinden gazeteyi karp Cell'in yazsn yeniden yeniden okumaya balad. Kelimeler, cmleler ve harfler hi de yeni deillerdi artk, ama Galip onlar okurken daha nce aklna hi gelmemi baz dncelerinin dorulandn hissediyordu: Bu dnceler Cell'in yazsndan kmyordu, kendi dnceleriydiler, ama Cell'in yazs tuhaf bir ekilde onlar ieriyordu. Kendi dnceleriyle Cell'in dnceleri arasndaki bu koutluu hissettii

zaman, Galip, ocukluunda yerinde olmak istedii bir kiiyi iyice taklit edebildiine karar verdii zamanlardaki gibi, bir i huzuru duydu. Masann zerinde, koni eklinde kvrlm bir kt paras vard. Yanndaki ay ekirdei kabuklarndan, bir seyyar satcnn Galip'ten nce masada oturanlara bu koninin iinde ayekirdei satt anlalyordu. Galip kdn bir okul defterinden kopartlm olduunu kenarlarndan anlad. teki tarafndaki zenli bir ocuk yazsn okudu: "6 Kasm 1972. nite 12. dev: Evimiz, 203 bahemiz. Evimizin bahesinde drt tane aa var. Bunlar 2 tane kavak aac, bir tane byk st bir tane kk st aac. Bahemizin duvarlarn babam talardan ve telle rd. Ev insanlar kn souktan, yazn scaktan koruyan barnaktr. Ev bizi ktlklerden korur. Evimizin 1 kaps, 6 penceresi, 2 bacas var." Yaznn altnda kurukalemle boyal resimde Galip bahe iindeki evi, aalar grd. Kiremitler nce tek tek izilmi, sonra sabrszlkla krmzya karalanmt. Galip resimdeki kap, pencere, aa ve baca saysnn yazdakileri doruladn grnce iindeki huzurun bydn hissetti. Bu huzurla, kdn bo yzn evirip hzl hzl yazmaya balad. izgiler arasna yazd kelimelerin, tpk ocuun yazd kelimeler gibi gerekten varolan baz olgulara iaret ettiinden bir kukusu yoktu hi. Sanki, uzun yllardr dilini ve kelimelerini kaybetmiti de, bu,dev sayfas yznden onlar yeniden buluyordu. Kk harflerle yazd ipularn alt alta dizerek sayfann dibine geldiinde, "Her ey bu kadar basitmi!" diye dnd Galip. "Cell'in benim gibi dndnden emin olmam iin, daha ok yz grmem gerek!" diye dnd. Kahvedekilerin yzlerini seyrederek ayn itikten sonra souk sokaa yeniden kt. Galatasaray Lisesinin arkasndaki sokaklarn birinde, kendi kendine konuarak yryen bartl yal bir kadn grd. Bir bakkaln yar ak kepenginin altndan eilerek kan kz ocuunun yznden, btn hayatlarn birbirine benzediini okudu. Buzda kayan lastik ayakkablarna baka baka yryen soluk elbiseli gen kzn yznde teln ne olduunu bildii yazlyd. Galip yeniden bir kahveye girip oturduktan sonra, cebinden ev devini karp. Cell'in ke yazsn okur gibi hzl hzl okumaya balad. Yazlarn okuya okuya Cell'in hafzasn edinirse Cell'in nerede olduunu bulabileceini ok iyi biliyordu artk. Demek ki, bu hafzay edinmek iin nce Cell'in btn yazlarnn sakland yeri bulmas gerekiyordu. Yeniden yeniden okuduu ev devinden Galip bu mzenin bir 'ev' olmas gerektiini oktan anlamt: "Bizi ktlklerden koruyacak bir yer." Ev devini okuduka nesneleri pervaszca adlandrabilen bir ocuun safln yle duydu ki iinde, Rya ile Cell'in kendisini bekledikleri bu 204 yerin neresi olduunu hemen syleyivereceini sand. Kahve masasnda otururken bu heyecana her kaplnda, ev devinin arkasna yeni ipular yazmaktan fazlas da elinden gelmiyordu. Yeniden sokaa ktnda Galip bu ipularnn bazlarn elemi, bazlarn ne karmt: ehir dnda olamazlard, nk Cell stanbul'dan baka bir yerde yaayamazd. Anadolu yakasnda olamazd, nk orasnn yeterince 'tarihi' olmadn sylerdi. Rya ile Cell birlikte bir arkadalarnn evine de snamazlard, nk yoktu byle arkadalar. Rya da bir arkadann evinde olamazd, nk yle bir yere Cell' le gidemezdi. Otel odalarnda, anlardan yoksun olduklar ve karde de olsalar biri kadn biri erkek iki kii phe ekecei iin kalamazlard. Bundan sonraki kahveye oturduunda, en azndan ynnn doru olduundan emindi. Beyolu'nun arkalarndan Taksim'e doru yryordu. Nianta'na, ili'ye, kendi gemiinin ta kalbine doru. Cell'in, bir yazsnda stanbul sokaklarndaki atlardan uzun uzun szettiini hatrlad. Duvara aslm bir resimde Cell'in hakknda uzun uzun konutuu rahmetli bir greiyi grd. Resim siyah beyazd, eski Hayat dergilerinin bir ok manavn, berberin ve terzinin duvarlarn renklendiren orta sayfasndan kartlp erevelenmiti. Ellerini beline koyarak alakgnlllkle glmseyen Olimpiyat madalyal greinin fotoraftaki ifadesine bakarken, Galip, adamn bir trafik kazasnda ldn hatrlad. Bylece, on yedi yl nceki bu trafik kazasyla greinin yzndeki alakgnll anlatm, daha nceleri sk sk olduu gibi aklnda st ste oturup birleti ve Galip ister istemez bu trafik kazasnn bir iaret olduunu dnd. Olgular ve hayalleri birbirleriyle birletirip bambaka hikyelerin iaretleri yapacak bu trden rastlant anlarna gerek vard demek ki. Kahveden kp arka sokaklarn birinden Taksim'e

doru yrrken "szgelimi," diye dnd Galip, "Hasmn Galip Sokann dar kaldrmna yanam u arabann ihtiyar ve yorgun atna bakarken, babaannemin bana okuma yazma rettii gnlerde Alfabe'de grdm o iri atn ansna bavurmak gereini duyuyorum. Altnda 'At' olduu yazl o iri alfabe at ise, bana o yllarda Tevikiye Caddesindeki apartmann en st katnda tek bana oturan Cell ve Cell'in kendine anlarna uygun olarak dedii o 205 apartman katn hatrlatyor. Daha sonra ise, bu katm Cell'in benim hayatmda tuttuu yerin bir iareti olabileceini de dnyorum." Ama Cell o kat boaltal yllar olmutu. Galip iaretleri yanl da yorumlayabileceini dnerek duraklad. Sezgilerinin kendisini yanltabileceine inanmaya balarsa ehirde kaybolacandan kukusu yoktu hi: Hikyelerdi kendisini ayakta tutan, bir krn elyordamyla bulup tand nesneler gibi sezgileriyle bulup kad- hikyeler. gndr ehirde yzeylere burnunu srte srte dolarken iaretlerden bir hikye kurabildii iin ayakta kalabilmiti. evresindeki dnyann ve insanlarn da hikyeler yznden ayakta durabildiinden hi kukusu yoktu. Yeni bir kahveye girip oturduunda Galip ayn iyimserlikle 'kendi durumunu' gzden geirebildi. pularn sralayan kelimeler, kdn arkasndaki ev devinin kelimeleri gibi basit ve anlalr gzkt. Kahvenin uzak bir kesindeki siyah beyaz televizyon, karl bir sahada futbol oynayanlar gsteriyordu. Oyun sahasnn kmrle izilmi izgileriyle, amura bulanm futbol topu siyaht. plak masalarn zerinde kt oynayanlar dnda herkes bu kara futbol topuna bakyordu. Galip kahveden ktnda arad srrn bu siyah beyaz futbol ma gibi yaln olduunu dnd. Yaplmas gereken ey grntlere ve yzlere baka baka admlarnn kendisini gtrecei yere yrmekti. stanbul kahveyle doluydu; her iki yz metrede bir kahveye girerek insan btn ehri batan aa yryebilirdi. Taksim yaknlarnda birdenbire kendini boalan bir sinemann kalabal iinde buldu. Dalgn dalgn nlerine bakarak, elleri ceplerinde ya da kolkola yryerek merdivenlerden sokaa kan insanlarn yzleri yle bir anlamla yklyd ki, Galip iinde yaad kendi kbusmsu hikyesinin bile nemli olmadn dnd. Sinemadan kan^ kalabaln yznde bir hikyeye grtlaklarna kadar gmlebildikleri iin kendi mutsuzluklarn unutan insanlarn huzuru vard. Hem burada, bu sefil sokaktaydlar, hem de orada, iinde olmay hemen isteyiverdikleri o hikyenin iinde. ok daha nceden yenilgi ve aclarla boaltlm bellekleri, imdi, btn hzn ve hatray yattran derin bir hikyeyle doldurulmutu: "Baka biri olduklarna inanabiliyorlar!" diye dnd Galip 206 zlemle. Kalabaln az nce seyrettii o filmi grp, o hikyenin iinde kaybolup bir bakas olabilmek istedi bir an. Sokaklara dalan insanlarn sradan dkkn vitrinlerine baka baka bildik tamdk eyalarn o bezdirici dnyasna geri dndklerini gryordu. "Kendilerini koyuveriyorlar!" diye dnd Galip. Oysa, bir bakas olabilmek iin, insan btn gcn kullanmalyd. Taksim Meydanna ktnda Galip, iinde bu amala btn iradesini harekete geirebilecek bir kararllk hissetti. "Ben bir bakasym!" dedi kendi kendine. Ho bir duyguydu bu, yalnz ayaklarnn altndaki buzlu kaldrmlarn, Coca-Cola ve konserve ilanlaryla evrili btn meydann deil, kendi kiiliinin de tepeden trnaa deitiini hissettiriyordu. Kararllkla bu cmleyi tek-rarlaya tekrarlaya btn dnyann deitiine de inanabilirdi insan, ama o kadar ileri gitmeye gerek de yoktu: "Ben bir bakasym," dedi Galip kendi kendine. Adlandrmak istemedii bu baka kiinin anlar ve kederiyle ykl bir mziin, iinde yeni bir hayat gibi ykseldiini keyifle hissetti. Btn hayatnn corafyasn belirleyen temel merkezlerden biri, Taksim Meydan, iri hindiler gibi dolanan otobsleri ve dalgn stakozlar gibi ar ar hareket eden troleybsleri ve her zaman karanlkta kalmaya kararl belirsiz k-eleriyle bu mziin iinde ar ar deiti ve Galip'in ilk defa adm att fakir dm umutsuz bir lkenin allanp pullanm 'modern' bir meydanna dnt. Karlarla kapl Cumhuriyet Heykeli de, hibir yere kmayan o geni Yunan merdivenleri ve Galip'in on yl nce cayr cayr yann zevkle seyrettii 'Opera' binas da, bylece, iareti olmak istedikleri hayli lkenin gerek paralar haline dntler. Galip, otobs duraklarnn nndeki telal kalabaln iinde, itierek tatlara binen insanlarn arasnda ne esrarl bir yz grebildi, ne de rtler arkasndaki ikinci dnyann iareti olabilecek plastik bir torba.

Bylece, insanlarn yzlerini okumak iin kahvelere girme gerei de duymadan, dorudan Harbiye zerinden Nianta'na yrd. ok sonra, arad yeri bulduuna inandnda, o yol boyunca brnd kiilii hatrlamaya altnda kararsz kalacakt. "Daha o srada kendimi Cell olduuma btnyle inandramamtm!" diye dnecekti o zaman, Cell'in btn gemiini aydnlatan eski yazlar, defterler ve gazete kesikleri arasndayken. "Daha 207 o srada, kendimi bsbtn arkada brakamamtm." Ua geciktii iin, grmeyi haylinden bile geirmedii bir ehirde yarm bir gn geiren bir yolcu gibi bakmt grdklerine: Atatrk heykeli lkenin gemiinde nemli bir asker olduuna, amurlu ve ltl sinema nlerindeki kalabalklar pazar leden sonralar can sklan insanlarn baka lkelerin dleriyle oyalandna, ellerinde baklar dkkn vitrinlerinden kaldrmlara bakan sandvii ve breki tezghtarlar ackl hayal ve hatralarn kllenmekte olduuna, bulvarn ortasndaki plak ve karanlk aalar da akamst daha da koyulaarak ken milli bir hzne iaret ediyordu. "Ne yaplr bu ehirde, bu caddede, bu saatte Allahm?" diye mrldan-mt Galip, ama bu seslenii, Cell'in kesip saklad eski bir yazsndan aldm da biliyordu. Nianta'na geldiinde hava kararmt. K akamlan trafik tkandnda aralarn egzoslaryla, apartman bacalarndan kan dumanlarn biriktirdii koku dar kaldrmlara sinmiti. Galip tuhaf bir ekilde bu mahalleye zg bulduu bu geniz yakan kokuyu huzurla iine ekti. Nianta'nn kesindeyken, bir baka kii olma istei yle bir kuvvetle iinde ykseldi ki, on binlerce defa grd apartman cephelerini, dkkn vitrinlerini, banka panolarn ve neondan harfleri bambaka ve yepyeni eyler olarak grebildiini sand. Yllardr yaad mahalleyi bambaka bir yer yapan hafiflik ve serven duygusu, sanki bir daha hi terketmeyecekmi gibi Galip'in iine iledi. Karya geip evine doru yryeceine, saa Tevikiye Caddesine sapt. Btn gvdesini kaplayan bu duygudan o kadar honuttu ve brnd kiiliin kendine sunduu imknlar o kadar ekiciydi ki, Galip uzun yllar ayn drt duvar arasnda yaadktan sonra hastaneden taburcu edilen bir hasta gibi gzlerini yeni grntlerle doyuruyordu. "Yllarca nnden getiim muhallebicinin vitrini iyi aydnlatlm bir kuyumcu vitrinine benziyormu meer!" demek geliyordu iinden. "Cadde darack, kaldrmlar da eri brym meer!" ocukluunda kendi gvdesini ve ruhunu arkada brakarak yepyeni birisi olan bu ikinci kiiyi dardan gzlerdi de, "imdi Osmanl Bankasnn nnden geiyor," diye dnd Galip ocukluunda brnd yeni bir kiilii izler gibi, "imdi yllarca annesi, 208 babas, dedesiyle oturduu, ehrikalp apartmannn nnden ban bile evirmeden geiyor. imdi ineci kadnn olunun kasada oturduu eczanenin nnde duraklayp vitrinine bakyor. imdi, Karakol'un nnden hi korkmadan geiyor, imdi Singer diki makinelerinin arasndaki mankenlere eski dostlara bakar gibi sevgiyle bakyor. imdi, kesin amal, kararl kiiler gibi bir esrarn, yllarca inceden inceye uralarak hazrlanm bir kumpasn kalbine doru yryor..." Kar kaldrma geip ayn yolu bir kere daha gerisin geri yrdkten sonra, gene karya geip tek tk hlamur aalarnn ve reklm panolaryla balkonlarn altndan camiye kadar yrd. Sonra, ayn kaldrmlarda bir de teki yne doru yrd. Her seferinde caddenin biraz daha aasndan ve yukarsndan dnerek, 'aratrma alann' geniletiyor, her seferinde, eski mutsuz kiilii yznden farkedemedii baz ayrntlar dikkatle gzleyip belleinin bir kesine yazyordu: Aladdin'in dkknnn vitrinine yl-, m eski gazeteler, oyuncak tabancalar, ve naylon orap paketleri arasnda sustal bir ak vard, Tevikiye Caddesini gstermesi gereken 'mecburi istikamet!' iareti ehrikalp Apartmann gsteriyordu, alak cami duvarnn stne braklm kuru ekmekler soua ramen kflenmiti, kz lisesinin kapsnn kenarna yazlm siyasal sloganlarn baz kelimeleri ift anlamlyd, ak kalm bir dersanesinin duvarndaki fotoraftan Atatrk, tozlu pencere camlarnn arasndan gene ayn yere, ehrikalp Apartmanna bakyordu, tuhaf bir el iekinin vitrinindeki gllerin goncalarna engelli ineler geirmiti. Yeni alm bir deri elbisecisinin vitrinindeki gsterili mankenler de ehrikalp Apartmanna, bir zamanlar Cell'in, daha sonraki zamanlar annesi ve babasyla Rya'nn yaad o en st kata doru bakyorlard. Galip de mankenlerle birlikte apartmann en st katna uzun uzun bakt. Kendini, tpk o mankenler gibi, baka lkelerde d-lenmi hayllerin ve hi okumad ama Rya'dan dinledii eviri polisiye romanlarn klyutmaz kahramanlarnn bir taklidi gibi hissettii zaman Cell ile Rya'nn orada, mankenlerin baklaryla iaret ettikleri en st katta olabilecekleri

dncesi Galip'e mantkl gzkt. Apartmann nnden kaar gibi ekilip Camiye doru yrd. 209 Ama bunu yapmak iin btn gcn kullanmas gerekmiti. Bacaklar sanki ehrikalp Apartmanndan uzaklamak istemiyor, bir an nce binadan ieri-girip, bildik tandk merdivenlerden koa koa en st kata kp ierideki o yere, o karanlk ve korkulu noktaya yetitirip ona bir ey gstermek istiyorlard. Bu grnty dnmek istemedi Galip. Btn gcn kullanarak evden uzaklatka kaldrmlarn, dkknlarn, reklm panolarndaki harflerin, trafik levhalarnn yllardr iaret ettikleri o eski anlamlarna geri dndklerini hissetti. Orada olduklarn anlar anlamaz felket duygusuna ve korkuya sonuna kadar gmlmt. Alad-din'in dkknnn kesine geldiinde karakola yaklat iin mi, yoksa kedeki 'mecburi istikamet' iaretinin artk ehrikalp Apartmann gstermediini farkettii iin mi iindeki korkunun daha da ykseldiini kartamad. yle bir yorgunluk ve akl karkl hissediyordu ki, birazck olsun dnebilmek iin bir yere oturmas gerekiyordu. Tevikiye-Eminn dolmu durann kesindeki eski bfeye oturdu, brek ve ay istedi. Kendi gemiine, kaybetmekte olduu hafzasna bu kadar ba' olan Cell'in ocukluk ve genlik yllarnda oturduu apartman dairesini yeniden kiralamasndan ya da satn almasndan doal ne olabilirdi? Bylece bir zamanlar kendisini oradan uzaklatranlar, imdi paraszlk yznden arka sokaklarn birindeki tozlu bir apartmanda rrken, kendisi kovulduu yere zaferle geri dnm oluyordu. Bu zaferi, Rya dnda btn aileden saklamasn ve anacaddede yaamasna ramen izini kimseye belli etmemesini de Galip tam CelPe gre buldu. Ondan sonraki dakikalarda Galip, dikkatini bfeye yeni giren bir aileye verdi: Pazar akamst sinemadan ktktan sonra akam yemeini bir bfede geitiren anne, baba, kz ve erkek ocuk. Anneyle baba Galip'in yandaydlar. Baba paltosunun cebinden kard gazetesine dalyordu arada bir; anne ocuklarn alevlenen kavgalarn kagz iaretleriyle denetliyor, sonra kk antasyla masa arasnda srekli gidip gelen eli, apkasndan tuhaf nesneler karan bir sihirbazn hz ve becerikliliiyle br ne eitli eyalar yetitiriyordu: Olann akan burnuna bir mendil, babann ak avucuna krmz bir hap, kzn salarna toka, Cell'in yazsn okuyan babann sigarasna akmak, olann burnuna gene 210 ayn mendil vs. Galip breini yiyip ayn bitirdiinde babann da ortaokul ve liseden snf arkada olduunu hatrlamt. Kapdan karken iinden gelen bir drtye uyarak bunu babaya sylerken adamn boynunda ve sa yananda korkutucu bir yank izi grd ve annenin de Rya'yla hep birlikte gittikleri ili Terakki Lisesinin ayn snfnn aaron ve becerikli rencisi olduunu hatrlad. Bykler konuurken ocuklarn frsat bilip kozlarn paylatklar hatrlama ve hatr sorma sreci boyunca tabii ki, benzer teki evliliin simetrisini tamamlayan Rya da sevgiyle anld. Galip ocuklar olmadn, Rya'nn imdi evde polisiye roman okuyarak kendisini beklediini, akam birlikte Konak Sinemasna gideceklerini, kendisinin bilet almaktan dndn ve bugn yolda bir baka snf ar-' kadayla, Belks'la da karlatn syledi: Belks, hani u kumral, orta boylu Belks. Yavan kar koca, hi kukuya yer brakmayan yavan bir kesinlikle belirttiler: "Bizim snfta Belks diye biri yoktu!" Arada bir eski okul yllklarnn ciltli kapaklarn ayorlar, zel hatra ve hikayeleriyle birlikte herkesi tek tek anyorlarm; bu yzden ok emin-lermi. Galip bfeden soua kar kmaz hzl hzl Nianta Meydanna doru yrd. Rya ile CelPin pazar akam 7.15'te Konak Sinemasna gideceklerine karar verdii iin koa koa sinemaya gitti; ama kaldrmlarda da sinemann giriinde de yoktular. Onlar beklerken dn leden sonra sinemada seyrettii kadnn fotorafn grd ve iinde yeniden o kadnn yerinde olma istei ykseldi. Dkknlara baka baka, kaldrmlardan geen insanlarn yzlerini okuya okuya dnp dolap tekrar ehrikalp Apartmannn karsna geldiinde ok vakit gemiti. Her akam saat sekizde, btn pencerelere vuran o mavimsi televizyon ehrikalp Apartman dnda caddenin btn yaplarnda prldyordu, talip apartmann karanlk dairelerine dikktle bakarken, en st katn balkon demirlerine balanm koyu lacivert bir bez parasn grd. Otuz yl nce, burada btn aile hep birlikte otururlarken, ayn balkona aslan ayn renkteki lacivert bir bez, sakaya verilmi bir iaret anlamna gelirdi. At arabasna ykledii inko tenekelerde

211 su datan adam, bu mavi bezden hangi katlarda ime suyunun bittiini anlar, ona gre yukar su karrd. Galip de bezin bir iaret olduuna karar verdi, nasl okunaca konusunda aklnda deiik dnceler belirdi: Kendisine Cell ile Rya'nn burada olduunu gsteren bir iaret olabilirdi. Ce-ll'in kendi gemiinin baz ayrntlarna zlemle geri dndnn bir baka belirtisi de. Sekiz buua doru kaldrmda dikildii yerden kendi evine dnd. Bir zamanlar, hem de ok eski zamanlarda da deildi o zamanlar, Rya ile birlikte ellerinde gazete ve kitaplarla oturup sigara itikleri o eski salonun lambalar ve klar, kaybolmu bir cennetin gazetelere dm fotoraflar gibi dayanlmayacak kadar anlarla dolu ve dayanlmayacak kadar acklyd. Rya'nn eve dndne ya da uradna ilikin hibir iz ve belirti yoktu ortalkta: Yuvaya dnen yorgun kocay hznle selmlayan ayn kokular ve glgeler. Galip, sessiz eyalar lambalarn hznl klar altnda brakp karanlk koridordan karanlk yatak odasna gitti. Paltosunu karp elyordamyla bulduu yatana kendini srtst att. Salon lambalarnn, koridordan szlen sokak lambalarnn klar odann tavannda ince yzl eytani glgelere dnmt. Galip yataktan kalktktan ok sonra ne yapacan kesinlikle biliyordu. Gazeteden televizyon programn okudu, evredeki sinemalarn hi deimeyen saatlerini ve filmlerin adlarn rendi; Cell'in yazsna son bir kere daha gz att; buzdolabn ap rmenin ilk belirtileri arasndan birka zeytinle beyaz peynir karp kuru ekmekle karnn doyurdu. Rya'nn dolabndan bulduu irice bir zarfa geliigzel gazete paralan sktrd, zerine CelPin adn yazp yanna ald. On'u eyrek gee evden km, ehrikalp Apartmannn karsnda, bu sefer biraz daha tede, beklemeye balamt. ok gemeden apartmann merdiven klar yand ve binann krk yllk kapcs smail, aznn kenarnda sigara, ierden kard p tenekelerini iri kestane aacnn yanndaki byk bidona boaltmaya balad. Galip karya geti. "smail efendi, merhaba. Bu zarf Cell'e brakmaya geldim." "Aa, Galip!" dedi adam eski rencisini yllar sonra tanyan lise mdr gibi, sevinle ve kukuyla. "Ama Cell burada yok." 212 "Biliyorum, biliyorum burada ama, ben de kimseye sylemiyorum," dedi Galip kararl admlarla apartmandan ieri girerken. "Sakn baka kimseye de syleme. Bu zarf, aaya smail Efendiye brak, dedi bana!" Galip, krk yldr aym havagaz ve kzarm ya kokusuyla kokan merdivenlerden inip kapc dairesine girdi. smail'in kars Kamer, gene ayn koltukta oturmu, zerinde bir zamanlar radyo duran sehpann zerindeki televizyona bakyordu. "Kamer, bak kim geldi," dedi Galip. "Aa," dedi kadn. Ayaa kalkt, ptler. "Bizi unuttunuz." "Unutur muyuz?" "Hepiniz kapnn nnden geiyorsunuz, ama bir uramyor-sunuz!" "Bunu Cell'e getirdim!" dedi Galip zarf gsterek. "smail mi syledi?" "Hayr, Cell kendi syledi," dedi Galip. "Ben biliyorum burada olduunu, ama sakn kimseye sylemeyin." "Biz ne yapalm, sylemiyoruz." dedi kadn. "Bizi yle bir ten-bihledi ki." "Biliyorum," dedi Galip. "Yukardalar m imdi?" "Hi bilmiyoruz. Geceyarlan biz uyurken giriyor, uyurken kyor. Kendini deil sesini duyuyoruz. pn alyoruz, gazetesini brakyoruz. Bazan o gazeteler orada, kapnn altnda gnlerce birikiyor." "Ben yukar kmayacam," dedi Galip. Zarf brakacak bir yer arar gibi kapc dairesini inceledi: zeri ayn damal mavi muamba kapl yemek masas, kaldrmdan geenlerin bacaklarn ve amurlu araba tekerleklerini rten ayn soluk perdeler; diki kutusu, t, ekerlik, havagaz oca, isli kalorifer... Kaloriferin zerindeki rafn kenarna akl ivide, her zamanki yerinde, Galip anahtar grd. Kadn, kolluuna oturmutu. "Sana ay yapaym," dedi. "Otur u yatan kenarna." Bir gz televizyondayd. "Rya hanm ne yapyor? ocuunuz niye yok hl?"

Kadnn artk bsbtn bakt-televizyon ekrannda, uzaktan da olsa Rya'y andran gen bir kz beliriverdi: Rengi anlalamayan salar dankt, teni beyaz; baklar taknlm bir ocuksu213 hkla durgunlamt. Dudaklarm mutlulukla boyuyordu. "Gzel kadn," dedi Galip, sessizce. "Rya hanm daha gzeldir," dedi Kamer hanm, ayn sessizlikle. Saygyla, bir eit korkulu hayranlkla birlikte baktlar. Galip anahtar ividen becerikli bir hareketli kard, cebine, ipularryla dolu ev devinin yanna brakt. Kadn grmemiti. "Zarf nereye koyaym?" "Ver bana!" dedi kadn. Galip, smail Efendinin bo p tenekelerini brakmak iin apartmana girdiini, sokak kapsna bakan kk pencereden grd. Asansr lambalar soluklatrarak, televizyondaki grnty bir an bozarak alnca kadnla vedalat. Merdivenleri kp sokak kapsna sesli sesli yrd. Kapy at ve ierde kalp grltyle kapad. Sessizce, geriye merdivene doru yryp, denetleme-yedii bir heyecanla parmaklarnn ucuna basa basa iki kat kt. kinci kat ile nc katn arasnda basamaklara oturup, bo tenekeleri st katlara brakan smail Efendinin aa inmesini bekledi. Merdivenleri aydnlatan lambalar bir anda snd. "Otomatik!" diye mrldand Galip ocukluunun bu sihirli ve uzak lkeleri artran kelimesini dnerek. Lambalar yeniden yand. Kapcnn bindii asansr aaya inerken Galip merdivenleri ar ar kmaya balad. Bir zamanlar babas ve annesiyle oturduu katn kapsnda bir avukatn pirin levhas vard. Babaanneyle Dedenin katnn kapsnda bir jinekologun levhasyla bo bir p tenekesi grd. Cell'in kapsnn zerinde ne bir iaret, ne de ad vard. Galip havagaz makbuzunu getiren alkan bir tahsildarn el alkanlyla kapnn zilini ald. Zili ikinci kere alarken merdivenlerin snd. Kapnn altndan k szmyordu hi. Zili nc ve drdnc kere alarken eli cebinin dipsiz kuyusunda anahtar aryor, anahtar bulduu zaman da eli zili srekli alyordu: "eride bir odaya gizleniyorlar!" diye dnd, "Salonda karlkl iki koltua oturmu sessizce bekliyorlar!" Anahtar nce kilidin deliine uyduramad, yanl anahtar, diyecekti, ama tpk her eyi birbirine kartran bir bellein, bir parlaklk anmda, kendi budalaln ve dnyann karmakark dzenini kefedivermesi gibi, anahtar kili214 din iine insan artan tuhaf bir simetri ve mutluluk duygusuyla oturdu. nce, kapnn karanhk bir daireye aldn farketti Galip, hemen sonra da, karanlk dairenin iinde bir telefonun almaya baladn. 215 KNC KISIM 217 BRNC BLM HAYALET EV "Bo bir e\> kadar hznl hissetti kendini." Flaubert Telefon kap aldktan drt saniye sonra almaya balamt, ama Galip tpk gangster filmlerindeki o acmasz alarm zilleri gibi, zille kap arasnda mekanik bir iliki olduunu dnerek telland. Zil nc kere alarken, telefona yetimeye alan tell Cell'in evin karanl iinde kendisine arpacan hayl ediyordu; drdnc kere alarken evde kimse olmadna karar verdi, beinci alta da olduuna; nk telefonu ancak evin bo olmadna inanan biri bu kadar uzun aldrr diye dnmt. Altnc alta, Galip, en son onbe yl nce girdii hayletimsi dairenin topografyasn hayl ederek, el yordamyla elektrik dmelerini aryordu, bir eyaya arpnca ard: Kr karanlkta baka eyalara da arpa devire telefona doru kotu. Bir trl eline gemeyen ahizeyi en sonunda bulduunda, gvdesi de kendiliinden bir koltuk bulmu, oturmutu. "Alo?""Demek sonunda geldiniz!" dedi hi tanmad bir ses. "Evet." "Cell Bey, ka gndr sizi aryorum. Gecenin bu saatinde rahatsz ettiim iin zr dilerim. Sizi bir an nce grmem gerek." "Sesinizi karamadm."

"Yllar nce, bir kere bir Cumhuriyet Bayram balosunda karlamtk. Ben size kendimi tantmtm Cell Bey, ama byk bir ihtimalle bunu hatrlayamayacaksnz imdi. Daha sonraki yllarda, imdi unuttuum takma adlarla size iki mektup yazmtm: Biri Sultan Abdlhamit'in lm arkasndaki srr aydnlatabilecek bir iddiayd. bryse niversite rencilerinin sandk cinayeti diye bilinen bir kumpasyla ilgiliydi. in iinde, sonradan yoklara karan bir ajan olduunu ben size sezdirmi, siz de derin zeknzla meseleyi aratrp anlam, ke yazlarnzla stne gitmitiniz. 219 "Evet." "imdi nmde bir baka dosya var." "Gazeteye brakn." "Uzun zamandr gazeteye gitmediinizi biliyorum. stelik bu cil konuda gazetedekilere de ne kadar gvenebilirim bilmiyorum." "yi o zaman, kapcya brakn." "Adresinizi bilmiyorum. PTT'nin istihbarat servisi numaray verince adresi vermiyor. Bu tdlcfonu baka bir adla kaydettirmi olmalsnz. Rehberde Cell Salik adna hibir numara yok. Cel-lettin Rumi var, takma ad olmal." "Telefonumu veren adresimi vermedi mi size?" "Vermedi." "Kimden aldnz telefonumu?" "Ortak bir dostumuzdan. Bunu da sizi grnce anlatmak isterim. Gnlerdir sizi aryorum. Akla gelebilecek btn yollar denedim. Ailenizi aradm. Sizi ok seven halanzla grtm. Eski yazlarnzdan sevdiinizi bildiim stanbul'un baz kelerine, Kurtulu sokaklarna, Cihangir'e, Konak Sinemasna, size rastlarm diye gittim. Bu arada Pera Palas'taki bir ngiliz televizyon takmnn sizinle grmek istediini, onlarn da benim gibi sizi aradklarn rendim. Biliyor muydunuz?" "Dosyann konusu nedir?" "Telefonda aklamak istemiyorum. Adresinizi verin, saat ge deil, hemen gelirim. Nianta'nda deil mi?" "Evet", dedi Galip soukkanllkla, "Ama bu konular beni ilgilendirmiyor artk." "Nasl?" "Yazlarm dikkatle okusaydm bu eit konularla artk ilgilenmediimi anlardn." "Hayr hayr, tam sizin ilgilenip yazacanz bir konu bu. ngiliz televizyonculara da aklarsnz. Adresini syle." "Kusura bakma," dedi Galip kendisini de artan bir neeyle. "Edebiyat heveslileriyle grmyorum artk." Telefonu huzurla kapad. Karanln iinde kendiliinden uza-nverince eli yanbandaki masa lambasnn anahtarn bulup evirdi. Turuncumsu soluk bir kla oda aydnlannca kapld a220 knlk ve korkuyu Galip daha sonralar "serap" diye anacakt. Oda, tpatp, yirmi be yl nce Cell bekr bir gazeteciyken burada oturduu zamanki gibiydi. Btn eyalarn, perdelerin, lambalarn yeri, renkleri, glgeleri ve kokular yirmi be yl nce olduunun tpksyd. Sanki baz yeni eyalar, Galip'e oyun etmek, yaad eyrek yzyl yaamadna onu inandrmak iin baz eski eyalarn taklidini yapyorlard. Ama Galip biraz daha dikkatle baknca eyann bir oyun oynamadn, ocukluundan bu gne yaad zamann bir anda bir sihirle eriyip yokolduuna karar verecek gibi hissediyordu kendini. Tehlikeli karanln iinden birdenbire kveren eyalar yeni deildi. Onlara yenilik duygusunu veren by, Galip'in kendi anlaryla birlikte eskidiklerini, paralandklarn, belki de yok olduklarn sand bu nesnelerin, en son grd ve unuttuu halleriyle yllar sonra yeniden karsna k-vermeleriydi. Sanki eski masalar, soluk perdeler, kirli kllkler, yorgun koltuklar Galip'in hayat ve anlarnn onlara buyurduu hikyelere ve talihe boyun ememiler, bir gnden sonra (Melih Amcalarn zmir'den gelip apartmana yerletikleri gn) kendileri iin dlenmi kadere bakaldrp, kendi zel dnyalarn gerekletirmenin yolunu aramlard. Galip, her eyin krk yl nce Cell burada annesiyle otururken, yirmi be yl nce yeni bir gazeteci olarak bu evde yaarken dzenlendii gibi dzenlendiini bir kere daha korkuyla anlad.

Ayaklar aslan ayana benzeyen ayn ceviz masann, ayn fstki perdeyle kapl pencereden uzakl, ayn Smerbank kumandan rtyle kapl (ayn azgn tazlar, mor bir yaprak ormannda, zavall ceylanlar yirmi be yl sonra, hl ayn heyecanla kovalyorlard), koltuun arkalndaki ayn y-biryantin-sa lekesinin insan glgesine benzeyen biimi, tozlu vitrindeki bakr taban iinden hep ayn dnyay seyreden, ngiliz filmlerinden kma seter kpein sabr, kalorifer zerindeki bozuk saatlerin, fincanlarn ve trnak makasnn duruu, Galip'in onlar bu turuncu k iinde bir daha hatrlamamak zere brakt gibiydi. "Baz eyleri yalnzca hatrlamayz, baz eyleri ise hatrlamadmz bile hatrlamayz, "Onlar yeniden bulmal!" diye yazmt Cell son yazlarnn birinde. Galip, Rya'lar buraya tandktan ve Cell bu apartman dairesinden uzaklatrldktan sonra, bu eyalarn yava yava yer de221 I I itirdiini, eskidiini, yenilendiini ve sonra hafzalarda hibir iz brakmayacak bir bilinmezlie doru ekip gittiklerini de hatrlyordu. Telefon yeniden alnca, stnde hl paltoyla oturduu 'eski' koltuktan uzanp hi de yabanc olmayan ahizeyi aarken, bunu yaptn bile hi dnmeden Cell'in sesini taklit edebileceinden emindi. Telefondaki gene ayn sesti. Galip'in ricas zerine, kendini Cell Beye bu sefer anlaryla deil adyla tantt: Mahir kinci. Kelimeler Galip'te hibir kiiliin ve yzn armn yapmad. "Askeri darbe yapacaklar. Ordu iinde kk bir rgt. Dinci bir rgt, bir yeni tarikat. Mehdiye inanyorlar. Vaktin geldiine inanyorlar. Hem de senin yazlarndan yola karak." "Benim byle samalklarla hi alveriim olmad." "Oldu Cell Bey, oldu. imdi yazdn gibi, hafzan kaybettiin ya da reddettiin iin hatrlamyor, hatrlamak da istemiyorsun. Eski yazlarna gz at, bir oku onlar, hatrlayacaksn." "Hatrlamayacam." "Hatrlayacaksn. nk tandm kadaryla sen byle bir askeri darbenin haberini alnca koltuunda rahat oturabilecek biri de deilsin." "Evet deilim. Hatta, ben bende deilim artk." "Hemen yanna geleceim. Sana gemiini, kaybettiin anlarn hatrlatacam. Sonunda sen de bana hak verip meseleye drt elle sarlacaksn." "Sarlmak da isterdim, ama gremeyeceim seni." "Ben greceim:" "Adresimi bulabilirsen. Hi kmyorum sokaa." "Bak: stanbul telefon rehberinde yz onbin abonenin numaras var. lk rakkam tahmin ettiim iin, hzla, saatte be bin numaray gzden geirebileceimi biliyorum. En ge be gnde adresini ve pek merak ettiim takma adn bulacam demektir bu." "Bouna zahmet!" dedi Galip kendinden emin gzkmeye alarak. "Bu numara rehberde yoktur:" "Takma adlara baylrsn. Yllardr seni okuyorum, takma adlara, kk sahtekrlklara, bir bakasnn yerine geme numaralarna baylrsn. Numaran rehberden karmak iin dileke verece222 ine bir takma ad keyifle uydurmusundur sen. Sevdiin baz takma adlar, baz tahminlerimi imdiden yokladm bile." "Nedir onlar?" Adam sayp dkt. Galip telefonu kapayp fiten ektikten sonra, bir bir tekrarlad bu adlarn belleinde hibir iz ve arm brakmadan silineceini anlad. Paltosunun cebinden kard kda adlar alt alta yazd. Cell'in yazlarn kendisinden daha yakndan izleyip, daha iyi hatrlayan bir baka okuyucunun varl Galip'e bir an o kadar tuhaf ve artc geldi ki, gvdesi sanki gerekliini yitirdi. Bu dikkatli okuyucuya, itici de olsa, bir kardelik duygusuyla balanabileceini de sezdi. Onunla karlkl oturup Cell'in eski yazlarndan szedebilseydi, imdi oturduu koltuk ve gerek d oda daha derin bir anlam kazanacakt. Daha Rya'lar buraya gelmeden nce, alt yandayken, Babaannenin katndan bir kaamak Anneyle Baba pek istemezlerdi- bekr Cell'in katna kt zamanlar, pazar leden sonralar radyodaki ma hep birlikte dinlerlerken, (Vasf da iitir gibi ban sallard), nazl stadn yarda brakt pehlivan tefrikasnn devamn yazan Cell'in, aznda sigara, daktiloyu hzla nasl

kullandn hayranlkla seyrederken, Galip bu koltukta otururdu. Daha Cell bu daireden uzaklatrlmadan nce, Melih Amcalarla birlikte hep birlikte ayn katta otururlarken, souk k akamlar, Melih Amcann Afrika hikyelerini dinlemekten ok, Suzan Yengeyi ve onun kadar inanlmaz olduunu yeni yeni kefettii gzel Rya'y seyretmek iin anne ve babann izniyle yukar kata ktnda, Melih Amcann hikayeleriyle ka gz iaretleriyle dalga geen Cell'in karsnda, Galip, bu koltukta otururdu. Daha sonraki aylarda, Cell birdenbire ortalktan yok olduu ve Melih Amcayla Babann az kavgalar Babaanneyi hep alatt gnlerde, onlar Babaannenin katnda mal, mlk, hisse ve kat kavgalar yaparlarken, birisi, "ocuklar yukar yollayn," dedii iin burada, bu sessiz eyalar arasnda yalnz kaldklarnda, Rya bacaklarn bu koltuun kenarndan aa sarktarak oturur, Galip onu saygyla seyrederdi. Yirmi be yl nceydi. Galip uzun bir sre koltukta sessizce otururdu. Cell'in kendi ocukluk ve genliinin anlar iin yeniden yaratt bu hayalet dairenin teki odalarnda, Rya ile Cell'in imdi nerede gizlendi223 ine ilikin bilgi edinmek iin dikkatli bir aratrmaya giriti. ki saat sonra kayp karsnn izini arayan zoraki dedektiften ok, tiryakisi olduu bir konuda alan ilk mzeyi heyecan, sevgi, hayranlk ve saygyla gezen bir merakl gibi hayalet evin oda ve koridorlarnda gezindikten, merakla dolaplarn kartrdktan sonra ilk aratrmalarndan kard sonular: Karanlkta telefona koarken devirdii sehpann zerinde duran iki fincana baklrsa, Cell eve bakalarn da getiriyordu. Ama narin fincanlar krldklar iin diplerindeki incecik telve tabakasn tadarak (Rya kahvesini her zaman ok ekerli ierdi), bir sonu karmak mmkn olmamt. Kapnn altndan atla atla biriken Milliyet gazetelerinin en eskisinin tarihine gre, Cell, R-ya'nn kaybolduu gn bu daireye gelmiti. Ayn gnk gazetenin 'Boaz'in Sular ekildii Zaman' balkl yazsndaki dizgi yanllar yeil bir tkenmez kalemle ve CelFin her zamanki fkeli yazsyla dzeltilmi olarak eski Remington daktilonun yanna konmutu. Yatak odasndaki, sokak kapsnn yanbandaki dolaplarn iinde Cell'in bir yolculua ktn, evden uzun bir sre iin ayrldn ya da ayrlmadn gsteren bir iz yoktu hi. Mavi ubuklu asker pijamasndan amuru taze ayakkabsna, bu mevsim sk sk giydii koyu lcivert paltosundan klk yelek ve saysz i amarna (eski yazlarnn birinde Cell, ocukluk ve genliini skntyla geirdikten sonra, orta yata zengin olan erkeklerin bir ounun kullanamayacaklar kadar don ve atlet satn alma hastalna yakalandklarn yazmt), ve amar torbasndaki kirli oraplara kadar, ev, iten her an dnp her zamanki gnlk hayatna hemen balayabilecek birinin evi gibiydi. Eski evin dekorunun ne lde taklit edildiini, yatak araf ya da havlu gibi ayrntlardan karmak gt belki, ama ieri odalarn dzeninde de, besbelli, oturma odasnda uygulanan 'hayalet ev' ilkesine bal kalnmt. Bylece, Rya'nn ocukluunun odasndan geriye ayn ocuksu mavi duvarlarla, bir zamanlar Cell'in annesinin zerini diki malzemeleriyle, Nianta ve ilili hanmefendilerin bir model ya da fotorafla birlikte braktklar Avrupa kumalarla ve elbise patronlaryla doldurduu yatan taklidinin iskeleti kalmt. Kokular, bu kolayca anlalyordu, gemii tekrar etmek iin baz kelerde eski arm ykleriyle birlikte birikmi224 ' ' lerse eer, evrede her seferinde onlar tamamlayan grsel bir malzeme olduu iin byleydi. Galip, kokularn ancak onlar evreleyen nesnelerle varolabildiim, bir zamanlar Rya'nn yata olan o gzelim divana yaklat zaman koklad eski Puro sabunlarnn kokusuyla, Melih Amcann kulland, artk hi satlmayan Yorgi Tomatis marka kolonya kokusunun karmndan anlamt. Aslnda odada, ne bir zamanlar Rya'ya zmir'den yollanan ye Beyolu'ndan ve Alaaddin'in dkknndan alman renkli kitaplarn, bebeklerin, firketelerin, ekerlerin, kalemlerin ve boyama kitaplarnn yerletirildii ekmece, ne de Rya'nn yatann evresinde ayn kokular kartacak sabunlar, Pe-Re-Ja markasnn taklidi kolonya ieleri ve naneli ikletler vard. Cell'in bu eve ne kadar girip ktn ya da burada ne kadar yaadn da hayalet dekordan karmak gt. Oraya buraya geli- igzel konmu gibi gzken eski kllklerdeki Yeni Harman ve Gelincik izmaritlerinin saysnn, mutfak dolaplarmdaki tabaklarn temizliinin ya da yllar nce bu markann aleyhine yazd bir yazdaki fkeyle boynundan insafszca sklp kapa ak braklm pana tpnn azndaki di macununun tazeliinin de. hastalkl bir titizlikle dzenlenmi bu mzenin srekli denetlenen demirba bir paras olduunu insan dnebilirdi. nsan, daha da ileri gide-

" rek, lamba karpuzlarnn diplerindeki tozlarn, bu tozlardan szlerek soluk duvarlara vuran glgelerin ve bu glgelerin yirmi be . yl nce iki stanbullu ocuun hayllerinde Afrika ormanlarn, Orta Asya llerini ve halalarndan ve babaannelerinden dinleyecekleri cad ve eytan hikyelerindeki sansarlarla kurtlarn hayaletlerini ve soluk lekelerini hatrlatacak biimlerinin bile bu mzedeki esiz yeniden yaratmlarn bir paras olduunu da dnebilirdi. (Galip yutkunmakta zorluk ekerken dnmt.) Bu yzden, iyice kapanmam balkon kaplarnn kenarnda kuruyan su birikintilerinden, duvar kenarlarnda ipek gibi kvrlan kuruni toz topaklarndan, eski kaloriferin scandan iyice gevemi parke paralarnn zerlerine basan ilk ayan arlyla kardklar gevrek gcrtdan bu evde ne kadar yaanldm karmak da mmkn deildi. Mutfak kapsnn karsnda asl duran ve bir einin eski zenginlerden Cevdet Beyin evinde tkrdayp saat balarn ayn neeli gonguyla duyurduunu Hale Halann sk sk gururla tekrarlad 225 gsterili duvar saati de, tpk lkenin eitli yerlerindeki ayn hastalkl ballkla dzenlenmi Atatrk mzelerinde olduu gibi lm saatini gstersin diye durdurulmutu sanki, ama gsterdii dokuz buuu be gee'nin hangi dokuz oluzbe'in ve lmn iareti ve saati olabilecei Galip'in aklna gelmedi. Gemiin hortlaks yk, evde yer kalmad iin bir eskiciye satlan ve adamn at arabasyla birlikte sallana sallana kimbilir hangi uzak diyarlara unutulmaya giden zavall eyalarn hzn ve intikam duygusuyla zerine binip, onu iyice sersemlettikten ok sonra, Galip evde 'yeni' olarak grd tek eyay, helayla mutfak arasndaki uzun duvar boydan boya kaplayan karaaatan yaplma o caml dolab ve iindeki ktlar kartrmak iin koridora dnd. ok da uzun srmeyen bir aratrmadan sonra, gene ayn hastalkl titizlikle dzenlenmi raflarda unlar buldu: Gen muhabir Cell zamanndan kalma gazete haberlerinin ve rportajlarnn kesikleri; Cell aleyhine ve lehine yazlm btn yazlarn kesikleri, Cell'in takma adlarla yaymlad btn ke yazlar ve fkralar; Cell'in kendi adyla yaymlad btn ke yazlar; Cell'in kaleme alp hazrlad btn 'ster nan ster nanma', 'Ryalarnz Yorumluyoruz', 'Tarihte Bugn', 'nanlmaz Vakalar', 'mzanz Okuyoruz', 'Yznz, Kiiliiniz', 'Bilmece Bulmaca' ve benzeri kelerin kesikleri; Cell'le yaplm btn rportajlarn kesikleri; eitli nedenlerle yaymlanmam ke yazlarnn msvetteleri; zel notlan; yllar boyunca gazetelerden ayrp saklad onbinlerce gazete kesii ve fotoraf; ryalarn, hayllerini, unutulmamas gereken ayrntlar not ettii defterler; kuru yemi, kestane ekeri ve ayakkab kutular iinde saklanm binlerce okuyucu mektubu; Cell'in takma adla tamamn ya da yarsn yazd tefrika romanlarn kesikleri; Cell'in yazd yzlerce mektubun kopyalar; yzlerce tuhaf dergi, risale, kitap, bror ve okul ve askerlik yll; gazete ve dergilerden kesilmi kutular dolusu insan resmi; pornografik resimler; tuhaf hayvan ve bcek resimleri; Hurufilik ve harf ilimi zerine iki byk kutu dolusu yaz ve yayn; zerlerine iaretler, harfler, simgeler izilmi eski otobs, futbol ma, sinema bileti koanlar; albme yaptrlm ve yaptrlmam fotoraflar; gazetecilik derneklerinden alnm baar dlleri; dolamdan kalkm Trk ve arlk Rusyas 226 . paralar; telefon ve adres defterleri. adres defterini bulur bulmaz Galip oturma odasndaki koltua dnp sayfalarn tek tek okudu. Krk dakika sren bir aratrmadan sonra defterdeki kiilerin Cell'in hayatnda bin dokuz yz elliler ile altmlarn sonunda yer aldklarna, ou byk bir ihtimalle yklm evlerinin adresleriyle deitirilmi telefon numaralarnda Rya ile CelPi bulamayacana karar verdi. Caml dolabn raflarndaki vr zvrn iinde yapt ksa bir incelemeden sonra Mahir kinci'nin yolladn syledii sandk cinayetine ilikin mektubu ve bu konudaki ke yazlarn bulmak iin yetmili yllarn banda Cell'in ald mektuplar ve yazd ke yazlarn okumaya balad. Gazetelere 'sandk cinayeti' diye geen politik cinayetle , Galip, olaylara karanlarn bazlarn lise yllarndan tand iin ilgilenmiti. Cell ise, her eyin bir baka eyin taklidi olduunu syledii lkemizde, ayn fraksiyon evresinde toplanm yaratc genlerin farkna varmadan bir Dostoyevski romanna (Ecinniler) btn ayrntlarna titizlikle bal kalarak taklit ettikleri iin. Galip o dnemde yazlm okuyucu mektuplarn kartrrken Cell'in bu konudan szettii bir-iki akam hatrlyordu. Unutulmas gereken ve unutulan gnesiz, souk, tatsz gnlerdi onlar: Rya, Galip'in sayg duymakla kmsemek arasnda bocaladka adn unuttuu o 'iyi

ocuk'la evliydi; Galip sonralar her seferinde kendisini piman ettiren merakna yenilip dedikodulara kulak kabartt, aratrmalar yapt zamanlarda, gen evlilerin aile mutluluu ya da mutsuzluuna ilikin ayrntlardan ok, son siyasi haberleri renebiliyordu... Bir k gecesi Vasf huzurla Japon balklarn (krmz wakinler, aile ii evliliklerle saak kuyruklar bozulmu watonailer) yemlerken ve Hale Hala arada bir televizyona bir bak atarak Milliyet'teki bulmacay zerken, Babaanne ierdeki souk odasnn souk tavanna bakarak oluvermiti. Cenazeye soluk bir palto ve daha soluk bir bartsyle tek bana gelen Rya (bylesi daha iyi demiti kasaba kkenli damadndan aka nefret eden Melih Amca, bylece, Galip'in gizli dncelerini de seslendirerek) hemen ortadan kaybolmutu. Cenazeden sonra, apartman katlarnda bulutuklar gecelerin birinde Cell, bu sandk cinayeti konusunda bir bilgisi olup olmadn Galip'e sormu, asl 227 merak ettii eyi renememiti: Galip'in tandm syledii bu siyasi genlerden herhangi biri Rus yazarnn o kitabn okumu muydu acaba?" "nk btn cinayetler", demiti ayn gece Cell, "btn kitaplar gibi birer taklittir. Bu yzden kendi admla kitap yaymlamam." Ertesi gece, gene l evinde toplandklarnda, ge bir saatte, ikisi babaayken, "Ama gene de en kt cinayetlerde bile, en kt kitaplarda bulunmayan zgn bir yan vardr!" diye devam etmiti Cell. Galip'in daha sonraki yllarda tank olduka bir yolculuk tad alaca bir akl yrtmeyle Cell dncelerini derinletiren basamaklar tek tek iniyordu. "Btnyle taklit olan, demek ki, cinayetler deil kitaplardr. En bayldmz ey olan taklidin taklidiyle ilgili olduklar iin kitaplar anlatan cinayetlerle, cinayetleri anlatan kitaplar hepimizdeki ortak bir noktaya seslenir; nk insan, lobutu, kurbannn kafasna ancak kendisini bir bakasnn yerine koyabilirse indirebilir. (Kimse kendini katil olarak grmeye dayanamaz nk.) Yaratclk, ounlukla fkenin, her eyi unutturan o fkenin iindedir, ama fke bizi ancak daha nce bakalarndan rendiimiz yntemler araclyla harekete geirebilir: Baklar, tabancalar, zehirler, edebiyat teknikleri, roman biimleri, iir vezinleri vs. 'Kendimde deildim hakim bey!' diyen 'Halk katili', bilinen u gerei ifade eder: Cinayet btn ayrntlar ve trenleriyle, bakalarndan, yani efsanelerden, hikyelerden, anlardan, gazetelerden, ksaca, edebiyattan renilen bir itir. En saf cinayet bile, mesel kskanlk yznden yanllkla ilenmi bir cinayet bile, farkna varlmadan yaplm bir taklittir, edebiyat taklit. Bu konuda bir yaz yazaym m, ne dersin?" Yazmamt. Geceyarsndan ok sonra, Galip dolaptan kard eski ke yazlarn okurken salon lambalar bir tiyatro perdesini aydnlatan lambalar gibi ar ar soldular nce, sonra buzdolabnn motoru dik ve amurlu bir yokuta vites deitiren eski ve ykl bir kamyonun hznl yorgunluuyla inledi ve her yer kapkaranlk oldu. Elektrik kesilmelerine alk btn stanbullular gibi Galip "imdi gelir" umuduyla kucanda gazete kesikleriyle dolu dosyalar, koltukta uzun bir sre kprdamadan oturdu. Apartmann yllardr unuttuu kendi i seslerini, kaloriferlerdeki tkrty, duvarlarn sessizliini, parkelerin geriniini, musluklardaki ve su borularnda228 ki iniltiyi, yerini unuttuu bir saatin bouk tiktaklarn, apartman aralndan gelen rpertici uultuyu dinledi. Karanlkta elyorda-myla'Cell'in odasna girdiinde ok vakit gemiti. Elbiselerini karrken, CelPin pijamalarn giyerken dn gece pavyonda rastlad ackl yazarn tarihi hikyesinde bir kahramann tekinin karanlk sessiz ve bo yatana uzanverdii geldi aklna. Yataa girdi, ama hemen uyuyamad. 229 KNC BLM UYUYAMIYOR MUSUNUZ? "Rinalarmz bir ikinci havam:" Gerard de Nerval Yatanza girdiniz. Tandnz eyalar arasnda kendi kokunuz ve anlarnzla dolu araflar, battaniyeler arasna yerletiniz, banz yastnzn tandk yumuakln buldu, yania dndnz, bacaklarnz karnnza ekerken boynunuzu one ediniz, yastn serin yz yananz serinletti: Birazdan, birazdan uyuyacak, karanln iinde hepsini, hepsini unutacaksnz. Hepsini unutacaksnz: Sizden stn olanlarn acmasz gcn, sylenmi o dncesizce szleri, budalalklar, yetitiremedii-niz ileri, anlayszl, ihaneti, hakszl, aldrszl. sizi sulayanlar ve sulayacak olanlar, paraszlnz, hzla geen zaman, hi gemeyen zaman, kavuamadklarnz, yalnzlnz, utancnz, yenilgilerinizi, zavalllnz, ackl halinizi,

felketleri, felketlerin hepsini, hepsini birazdan unutacaksnz. Unutacanz iin memnunsunuz. Bekliyorsunuz. Sizinle birlikte evrenizdeki eyalar karanln ya da yar karanln iindeki o alelade ve tamdk dolaplar, ekmeceler, kaloriferler, masalar, sehpalar, sandalyeler, kapal perdeler, karp attnz elbiseler, sigara paketiniz, ceketinizin cebindeki kibritle el antanz, saatiniz; onlar da bekliyorlar. Bekerken tandk sesler duyuyorsunuz; mahalleden geen bir otomobilin bildik parke talarnn ve yol kenarndaki su birikintilerinin zerinden geiini, yaknlarda bir yerde kapanan bir sokak kapsn, eski buzdolabnn motorunu, ok uzakta havlayan kpekleri, taa deniz kysndan gelen sis ddn, muhallebicinin anszn kapanan kepengini. Uyku ve rya armlaryla, mutlu unutu-un yeni dnyasna alan anlarla dolu bu sesler, her eyin yolunda gittiine, birazdan onlar da evrenizdeki eyalar ve sevgili yatanzla birlikte unutup baka bir leme gideceinizi size hatrlatyor. Hazrsnz. 230 . \ Hazrsnz; sanki vcudunuzdan, sevgili bacaklarnz ve kalalarnzdan, hatta daha yakndaki kollarnz ve ellerinizden de uzaklatnz. Hazrsnz ve hazr olduunuz iin o kadar memnunsunuz ki, gvdenizin bu yakn uzantlarnn bile artk yardmna gerek duymuyor, gzleriniz kapanrken yaknda onlar da unutacanz biliyorsunuz. - Kapanm gzlerinizin altnda, yumuack bir kas hareketiyle gzbebeklerinizin ktan iyice uzaklatn biliyorsunuz. Sanki tandk kokular ve seslerin armlaryla her eyin yolunda gittiini bilen gzbebekleriniz, imdi odadaki belli belirsiz deil, gittike geveyerek huzura giren aklnzn iindeki bir n havai fiekler gibi aan renklerini gsteriyor size: Mavi lekeler, mavi yldrmlar, mor dumanlar, mor kubbeler gryorsunuz; titreyen lacivert renk dalgalarn, eflatun renkli alayanlarn glgelerini, yanarda azndan akan erguvani lavlarn salmn, sessizce parlayan yldzlarn Prusya mavisini gryorsunuz. Renkler ve biimler birbirlerini sessizce tekrarlayarak, bir kaybolup yine ortaya karak, yava yava deierek, unutulmu ve hi olmam baz sahneleri, baz anlar gsteriyorlar size, aklnzn iindeki renkleri seyrediyorsunuz. Ama uyuyamyorsunuz da. Bu gerei itiraf etmek iin ok erken deil mi daha? Huzurla uyuduunuz zamanlarda dndnz eyleri aklnza getirin: Hayr, bugn ne yaptnz ve yarn ne yapacanz deil, iinden geerek sizi uykunun unutuuna kavuturan o tatl anlar dnn: te herkes sizin dnnz beklerken en sonunda geri geliyorsunuz ve ok seviniyorlar; hayr hi gelmiyorsunuz geri, antanzda en sevdiiniz eyler, karl telgraf direkleri arasndan giden bir trendesiniz; aklnza gelen o gzel szleri, zekice cevaplar verince hepsi hatalarn anlyor, susuyor ve size gizli de olsa bir hayranlk duyuyorlar; sevdiiniz gzel gvdeye sarlyorsunuz, o gvde de size; unutamadnz baheye dnp dallardan olgun kirazlar toplu-yorsunuz; yaz geliyor, k geliyor, bahar geliyor; sabah geliyor, mavi bir sabah, gzel bir sabah, gneli bir sabah, yolunda, mutlu bir sabah... Ama hayr, uyuyamyorsunuz. O zaman benim gibi yapn: Kolunuzu bacanz onlar hi huzursuz etmeden usulca kprdatarak yatanzda hafife dnn, ba231 A nz yastn teki ucunu bulsun, yananz yastn serin bir kesini. Sonra, yedi yz yl nce Bizans'tan Mool Hakan Hlg'ye gelin olarak yollanan Prenses Mariya Palaeologina'y dnn. Sizin yaadnz bu ehirden, Konstantinopolis'ten ta ran'a Hl-g'yle evlenmeye yollanm, daha oraya varmadan Hlg lnce, yerine tahta geen olu Abaka ile evlenmi, ran'daki Mool saraynda on be yl yaam, kocas ldrlnce sizin de stnde huzurla uyumak istediiniz bu tepelere geri dnmt. Prenses Mariya'yi iinizde iyice hissedene kadar onun yola kndaki hzn dnn, geri dnndeki, dnte yaptrp iine kapand Hali kysndaki kilisede geen gnlerini dnn. Handan Sultan'in ccelerim dnn. I. Sultan Ahmet'in annesi ok sevdii bu dostlarn mutlu edebilmek iin onlara skdar'da bir cceler evi yaptrm, yllarca burada yaayan bu dostlar daha sonra gene Sultandan aldklar bir destekle kendilerini bilinmeyen bir lkeye, haritada bile yerini bulamadklar bir cennete gtrecek bir kalyon yapp, suya indirip stanbul'dan uzaklamlard. Yolculuk sabah dostlarndan ayrlan Handan Sultan'm kederiyle, ona kalyondan mendil sallayan ccelerin

hznn, sanki siz de birazdan stanbul'dan, ok sevdiklerinizden ayrlyormusunuz gibi dnn. Bunlar da uyutmazsa beni, sevgili okurlarm, ben ssz bir ge-ceyars, ssz bir istasyonun peronunda aa yukar yryerek bir trl gelmeyen bir treni bekleyen tedirgin adam dnrm; adamn nereye gideceine karar verdiimde ben o adam olmuumdur. Yedi yzyl nce, stanbul'u igal eden Greklerin ehre girmelerini salayacak Silivrikap'daki geitte yeraltnda alanlar dnrm. Nesnelerin ikinci anlamlarn kefeden adamn akn-- ln hayl ederim. Dnyann iinde alan ikinci dnyay dler, her eyin ikinci anlam bana ar ar alrken bu yeni dnyada yeni anlamlar arasnda nasl sarho olacam kurarm. Hafzasn kaybeden adamn mutlu aknln dnrm. Hi tanmadm bir hayalet ehire brakldm dnrm; bir zamanlar milyonlarca insann yaad mahalleler, caddeler, camiler, kprler, gemiler her ey, her ey bombotur ve ben o hayletimsi bo alanlarda yrdke gzyalaryla kendi gemiimi ve kendi ehrimi hatrlyor, ar ar kendi mahalleme, kendi evime, iinde uyumaya altm yatama doru yryorumdur. Rosette ta zerindeki hi232 yeroglif zmek iin gece yatandan kalkp, uykudagezenlerin dalgnlyla kendi belleimin karanlk dehlizlerinde dolaan, kmaz sokaklara girip tkenmi anlarla karlaan Francois Cham-pollion olduumu dnrm. ki yasam denetlemek iin bir gece saraynda kyafet deitiren IV. Murat olduumu dnr, klk deitirmi muhafzlarmla birlikteyken kimsenin bana zarar veremeyeceinin gizli gveniyle camilerde, hl ak tek tk dkknlarda, gizli geitlerdeki miskinhanelerde pinekleyen kullarmn hayatn sevgiyle seyretmeye koyulurum. Sonra, geceyans, kap kap dolaarak on dokuzuncu yzylda en son Yenieri isyanlarndan birine hazrlk olsun diye, esnafa gizli bir ifrenin ilk ve son hecelerini fsldayan bir yorganc ra olmuumdur. Ya da yasaklanm bir tarikatn uykuya dalm meczuplarn yllar sren suskunluk ve uykudan uyandran medreseli bir haberciyimdir. Hl uyuyamamsam sevgili okurlarm, anlarnn izini srerek kaybettii sevgilisinin suretini arayan mutsuz k olur, ehrin her kapsn aar, afyon iilen her odada, hikye anlatlan her mecliste, ark sylenen her evde kendi gemiimin ve sevgilimin izlerini ararm. Bu uzun yolculuklarm srasnda hafzam ve hayl gcm ve oradan oraya srklenen benim hayllerim yorgun dp pes etmemise hl, en sonunda, uykuyla uyanklk arasndaki o mutlu belirsizlik anlarnn birinde nme kan ilk tandk mekna, uzak bir dostun evine ya da yakn bir akrabann bo kalm konana girer, belleimin unutulmu kelerini yoklar gibi kaplar aa aa bulduum odalarn sonuncusuna girer, mumu sndrr yataa yatp, uzak, yabanc ve tuhaf nesneler arasnda uyurum. 233 NC BLM EMS TEBRZ'Y KM LDRD? "Ne kadar saman arayacam seni ev ev, kap kap? Ne kadar zaman keden keye, sokak sokak?" Mevlna Galip uzun sren derin bir uykudan sabah huzurla uyandnda, tavandan sarkan altm yllk lamba, sararm bir kt rengiyle yanyordu. zerinde Cell'in pijamas, Galip evdeki ak lambalar sndrd, kapnn altndan atlm Milliyet'i alp Cell'in alma masasna oturup okudu: Bugnk ke yazsnda cumartesi leden sonra gazeteye gittiinde okuduu yanl grnce ('kendiniz olmakta'y, 'kendimiz olmakta' olarak yazmlard), eli kendiliinden ekmeceye uzanp yeil bir tkenmez kalem buldu ve yazy dzeltmeye balad. Yazy bitirdiinde Cell'in de her sabah zerinde bu mavi ubuklu pijamayla bu masaya oturup ayn kalemle dzeltmeler yaparken sigara itii aklna geldi. inde her eyin yolunda gittiine ilikin bir inan vard. Uykusunu aldktan sonra zorlu bir gne gvenle balayacak biri gibi iyimserlikle kahvaltsn yaparken kendisiyle dopdoluydu ve sanki baka biri olmasna gerek de yoktu. Kahvesini hazrladktan sonra, koridordaki dolaptan kard ke yazlar, mektuplar ve gazete kesikleriyle dolu baz kutular alma masasnn zerine yerletirdi. Btn dikkatini vererek inanla nndeki ktlar okursa arad eyi en sonunda bulacandan kukusu yoktu hi. Cell'in Galata Kprsnn dubalar iinde yaayan kimsesiz ocuklarn vahi hayatna, yetimhanelerdeki kekeme ve canavar mdrlere, Galata Kulesinden suya atlar gibi ge

atlayan kanatl hezarfenlerin uu yarmasna, olancln tarihine ve gnmzde bu iin ticaretini yapanlara ilikin ke yazlarn okurkerr Galip, yazlara gsterilmesi gereken sabr ve dikkati kendinde buldu. stanbul'a ilk gelen T modeli Ford'un ofrln yapan Beiktal makineci rann anlarn, stanbul'da neden her mahallede 234 mzikli saat kuleleri dikilmesi gerektiini, Binbir Gece Masalla-r'ndaki harem kadnlaryla kle zencilerin bulutuu sahnelerin Msr'da yasaklanmasnn tarihi anlamn, eski atl tramvaylara hareket halinde binebilmenin yararlarn ve papaanlarn neden stanbul'dan kap kargalarn geldiini ve bu yzden kar yalarnn baladn aklayan hikyeyi de Galip ayn iyi niyet ve gvenle okudu. Okuduka, bu yazlar ilk okuduu gnleri hatrlyor, arada bir kt parasna notlar alyor, bazan bir cmleyi, bir paragraf ya da baz kelimeleri yeniden okuyor, bitirdii ke yazsn kutuya geri koyarken sevgiyle bir yenisini ekip kartyordu. . Gne odann iine deil yalnz pencerelerin kenarlarna vuruyordu. Perdeler almt. Kar apartmann atsndan sarkan buzlarn ucundan, pislik ve karla dolmu oluklarn kenarndan sular damlyordu. Kiremit krmzs ve kirli kar rengi bir damn geniyle, karanlk dileri arasndan linyit dumanlar kan uzun bir bacann dikdrtgeni arasndan mavi ve parlak bir gk gzkyordu. Galip okumaktan yorulan gzlerini bu genle drtgen arasna diktiinde, mavilii hzl uularyla kesen kargalar gryor, ban nndeki kda evirdiinde Cell'in de yazlarn kaleme alrken yorulduunda ayn yere bakp ayn kargalarn uuunu seyrettiini anlyordu. ok sonra, gne artk kar apartmann perdeleri ekili karanlk pencerelerine vururken Galip'in iyimserlii dalmaya balad. Eyalar, kelimeler, anlam, her ey hl yerli yerindeydi belki, ama onlar birlikte tutan daha derin bir gerekliin ekip gittiini Galip okuduka acyla hissediyordu. Cell'in Mehdiler, sahte peygamberler, dzmece padiahlar zerine yazdklarn okuyordu, Mevlna ve emsi Tebrizi ilikisi zerine, emsi Tebrizi'den sonra 'bu byk airin' yaknlat kuyumcu Selhaddin ve onun lmnden sonra da yerini tutan elebi Hsamettin zerine Cell'in yazdklarn okuyordu. inde biriken tatszlk duygusundan kmak iin 'ster nan ster nanma' kesine yazdklarn okuyor, Sultan brahim'in bavezirine bir beyit yazarak hakaret ettii iin bir eee balanarak btn stanbul'da dolatrlan air Figani'nin ve kzkardelerinin her biriyle evlenerek istemeden her birinin lmn hazrlayan eyh Eflki'nin hikayesiyle oyalanamiyordu. te235 ki kutudan kard mektuplar okurken, Cell'le ne kadar ok ve ne kadar deiik insanlarn ilgilendiini, tpk ocukluundaki gibi hayretle gryor, ama para isteyenlerin, birbirlerini sulayanlarn, polemie girdii teki ke yazarlarnn karlarnn orospu olduunu aklayanlarn, gizli tarikatlarn kumpaslaryla, blge tekel alm mdrlerinin yedii rvetleri ihbar edenlerin, aklarn ve nefretlerini iln edenlerin mektuplar Galip'in iinde biriken gvensizlik duygusunu beslemekten baka bir ie yaramyordu. Her eyin, masaya otururken aklndaki Cell imgesinin yava yava deimesiyle ilgili olduunu biliyordu. Sabah eyalar ve nesneler anlalr bir dnyann uzantlaryken, Cell de, yllardr yazlarn okuduu, bilinmeyen yanlarn 'bilinmeyen yan' olarak uzaktan anlayp benimsedii biriydi. leden sonra, alt kattaki jinekologun muayenehanesine asansrn durmadan hasta ve gebe kadn tamaya balad saatlerde Galip aklndaki bu Cell imgesinin tuhaf bir ekilde daha 'eksik' bir imgeye dntn anladnda, oturduu masann, evresindekLeyalarn ve odann btnyle deitiini hissetti., Eyalar artk srlar kolay kolay zlemeyecek bir dnyann hi de dost gzkmeyen tehlikeli iaretleriydiler. Bu deiimin Cell'in Mevlna zerine yazdklaryla yakndan balantl olduunu anlad iin, Galip konunun zerine gitmeye karar verdi. Ksa srede CelPin Mevlna zerine yazd ke yazlarnn hepsini ortaya kard ve hzla okumaya balad. Cell'i gelmi gemi en etkili mutasavvf aire balayan ey, ne on nc yzylda Konya'da Farsa yazlm iirlerdi, ne de ortaokul ahlk derslerinde retilen erdemlere rnek olsun diye bu iirlerden seilen beylik msralar. Bir yn sradan yazarn kitabnn ilk sayfasn ssleyen 'seme' inciler kadar, turistlerin ve kartpostal irketlerinin vazgeemedikleri plak ayakl ve eteklikli Mevlevi ayinleri de Cell'in ilgisini ekmemiti hi. Yedi yzyl boyunca, hakknda on binlerce cilt erh yazlan Mevlna ve lmnden sonra yaylan tarikat, Cell'i, bir ke yazarnn kullanp yararlanmas gereken bir ilgi oda olarak heyecanlandrmt yalnzca.

Mevlna'da Cell'i en ok ilgilendiren ey, hayatnn baz dnemlerinde baz erkeklerle kurduu 'cinsel ve mistik' yaknlklarla bunlarn hikyelerine de yansyan esrar ve sonularyd. Konya'da babasndan devrald eyhlik makamnda oturur236 ken yalnz mridlerinin deil, btn ehrin hayranlkla sevdii Mevlna, krk be yalarndayken ne bilgisi, ne deerleri, ne de hayata bak kendisininkine benzeyen, emsi Tebrizi adl ehir ehir gezen bir derviin etkisi altna girmiti. Cell'e gre hi de anlalamayacak bir davrant bu. Yedi yzyl boyunca yorumcularn bu ilikiyi 'anlalr' hale sokmak iin yazdklar 'aklamalar' da bunun bir kantyd. ems'in kaybolmasndan ya da ldrlmesinden sonra Mevlna br mridlerinin isyanna ramen, bu sefer iyice bilgisiz, zelliksiz bir kuyumcuyu kendine halife tayin etmiti. CelPe gre, herkesin kantlamaya alt gibi Tebrizli ems'in 'ok kuvvetli bir sufiyane cezbeye' sahip olmasnn deil, Mevlna'nn kendi ruhsal ve cinsel durumunun belirtilerini gsteren bir baka iaretti bu seim. Nitekim, bu ikinci halifenin lmnden sonra Mevlna'nn, kendine 'hemdem' olarak setii nc halife, ikincisini aratmayacak kadar zelliksiz ve parlaklktan yoksundu. Cell'e gre, yzyllardr yapld gibi, 'anlalmaz' gzken bu ilikiyi 'anlalr' klmak iin eitli kulplar takmak, 'halifelerin' her birine tayamayacaklar gerekd erdemler yaktrmak, hele bazlarnn yaptklar gibi, onlarn Muhammed'in, Ali'nin soyundan geldiklerini kantlayacak sahte ecereler dzmek, Mevlna ile ilgili ok nemli bir zellii gzden karmakt. Cell, Mevlna'nn eserine de yansdn syledii bu zellii Konya'da her yl dzenlenen anma gnne rastlayan bir pazar yazsnda anlatmt. ocukluunda, dinle ilgili btn yazlar gibi skc bulduu ve ya-ymlann yalnzca o yl karlan Mevlna pullar dizisi (on be kuruluklar pembeydi, otuzluklar mavi ve az bulunan altm kuruluklar yeil) yznden hatrlad bu yazy yirmi iki yl sonra yeniden okurken Galip evresindeki eyalarn deitiini bir daha hissetti. Cell'e gre, yorumcularn kitaplarnn ba kelerine oturttuklar ve binlerce kere anlattklar gibi Mevlna'nn gezgin dervi emsi Tebrizi'yi Konya'da grr grmez onu etkiledii ve ondan etkilendii bir gerekti. Ama, sanld gibi, emsi Tebrizi'nin ortaya bir soru atmasyla balayan o nl 'diyalog'dan sonra Mevlna bu adamn bir bilge olduunu hemen anlad iin deildi bu. Aralarnda geen konuma, en yavan tasavvuf kitaplarnda bile 237 binlerce rnei grlen sradan bir 'alakgnlllk meseli'ne dayanyordu. Denildii kadar bir bilge kiiyse eer Mevlna, bu kadar sradan bir 'mesel'den etkilenmez, olsa olsa etkilenmi gibi yapard. O da yle yapm, ems'de derin bir kiilikle, etkileyici bir ruhla karlam gibi davranmt. Cell'e gre krk be yalarndaki Mevlna'nn o yamurlu gn gerekten byle bir 'ruh' ile karlamaya, kendi suretini yznde grecei birisine ihtiyac vard nk. Bylece, ems'le karlar karlamaz kendisini arad kiinin bu olduuna inandrm, ems'i de gerek yce kiiliin kendisi olduuna inandrmas da tabii, hi de zor olmamt. 23 Ekim 1244'teki bu karlamadan hemen sonra, bir medrese hcresine kapanmlar, alt ay oradan hi kmamlard. Bir medrese hcresinde alt ay ne yaptklar, ne konutuklar sorusunu, Mevlevilerin ok az deindikleri bu ik' soruyu, Cell dindar okurlarn daha fazla fkelendirmemek iin yazsnda dikkatle bir kurcaladktan sonra, asl konusuna geiyordu. Mevlna btn hayat boyunca kendisini harekete geirecek, kendisini alevlendirecek bir ' teki'ni, kendi yzn ve ruhunu yanstacak bir aynay aramt. Hcrede yaptklar ve konutuklar eyler, bu yzden, tpk Mevlna'nn eserleri gibi, birden fazla kiinin klna brnm tek bir kiinin ya da tek kii klna girmi birden fazla kiinin ileri, szleri ve sesleriydi. evresindeki budala (ve vazgeemedii) mridlerinin hayranlna ve on nc yzylda bir Anadolu kentindeki boucu havaya dayanabilmesi iin nk, airin her zaman dolabnda saklad tebdil-i kyafet aralar gibi, yannda tuttuu, srasnda kiiliine brnerek ferahlayabilecei baka kimliklere ihtiyac vard. Cell, bu derin istei kendi baka yazlarndan dn ald bir imgeyle pekitirmiti: "Tpk, budala bir lkede, dalkavuklar, zalimler ve fakirler arasnda hkm srmeye dayanamayan bir padiahn geceleri giyip sokaklarda gezerek rahatlayabilmek iin dolabnda saklad kyl elbiseleri gibi." Galip'in bekledii gibi, dinine bal okurlarn lm tehditleriyle ve Cumhuriyeti lik okurlarn da tebrik mektuplaryla karlanan bu ke yazsndan bir ay sonra, Cell, gazete patronunun bir daha dnmemesini rica ettii bu konuyu bir daha amt.

'238 Yeni yazda Cell btn Mevlevilerin bildii baz temel olgularn zerinden geiyordu nce: Mevlna'nn ne id belirsiz bir dervie bu kadar yaknlk gstermesini kskanan br mridler, ems'i sktrp lmle tehdit etmiler. Bunun zerine karl bir k gn 15 ubat 1246'da (Dizgi hatalaryla dolu lise kitaplarn hatrlatan Cell'in bu kesin tarih tutkusunu Galip ok seviyordu) ems Konya'da kaybolmutu. Sevgilisinin ve brnebilecei ikinci kiiliin yok olmasna dayanamayan Mevlna, bir mektuptan ems'in am'da olduunu anlaynca "akn" (Cell bu kelimeyi okuyucularn daha da phelendirmek iin, trnak iinde kullanyordu hep.) geri getirtmi, onu evlatlk kzlarndan biriyle de hemen evlendirtmiti. Ancak, bundan sonra ems'in evresindeki kskanlk emberi yeniden daralmaya balayacak, ok gemeden 1247 yl aralk aynn beinci perembe gn, aralarnda Mevlna'nn olu Alaaddin de olan bir kalabalk tarafndan ems pusuya drlp baklanarak ldrlecek, ayn gece pis ve souk bir yamur yaarken cesedi Mevlna'nn evinin bitiiindeki bir kuyuya atlacakt. Yaznn ems'in cesedinin atld bu kuyuyu anlatan bundan sonraki satrlarnda Galip kendisine hi de yabanc gelmeyen bir eyler buldu. Cell'in kuyu, kuyuya atlan ceset, cesetin yalnzl ve hzn zerine yazdklar Galip'e yalnzca korkutucu ve tuhaf gelmekle kalmad, cesedin atld yedi yzyllk kuyuyu bizzat kendi gzyle grd, talar, Horasan svay setii duygusuna kapld. Yazy birka kere okuduktan sonra, bir igdyle setii baka yazlara gz gezdirirken, ayn tarihlerde Cell'in bir apartman araln anlat ke yazsnda kuyuyu tasvir ederken kulland baz cmleleri olduu gibi kullandn ve iki yazda da ayn slubu baaryla koruduunu kefetti. Daha sonra, Cell'in Hurufilik zerine yazdklarnn iine girdikten sonra okusayd hi aldrmayaca bu kk oyuna nem vererek Galip masasnn zerine yd yazlar bir de bu gzle okumaya balad. te o zaman Galip, Cell'in yazlarn okuduka evresindeki eyalarn neden deitiini, neden btn masalar, perdeleri, lambalar, kllkleri, sandalyeleri, kaloriferin zerindeki makas, vr zvr birbirine balayan o derin anlamn ve iyimserliin ekip gittiini anlad. 239 Cell, Mevlna'dan kendinden szeder gibi szediyor, kelimeler, cmleler arasnda ilk bakta gze arpmayan sihirli bir yer deitirmeden yararlanarak, kendini Mevina'nn yerine koyuyordu. Galip, Cell'in kendinden szettii baz yazlarda ve Mevlna'dan szcttii 'tarihi' yazlarnda ayn cmleleri, paragraflar, bunlardan te, kederle rd ayn slubu kullandn bir kere daha grnce, bu yer deitirmeden emin oldu. Bu tuhaf oyunu korkutucu yapan ey, Cell'in zel defterlerinde, yaymlanmam yaz msvettelerinde, tarih sohbetlerinde, eyh Galip zerine yazd denemelerinde, rya yorumlarnda, stanbul hatralarnda ve birok ke yazsnda kaleme aldklaryla desteklenmesiydi. Kendisini hep bir baka kii olarak gren krallarn, bir baka birisi olabilmek iin saraylarn yakan in mparatorlarnn, geceleri kyafet deitirip halk arasna karmay artk bir hastalk haline getirip, gnlerce saraydan ve devlet ilerinden uzak kalan padiahlarn hikyelerini 'ster nan ster nanma' kesinde Cell yzlerce kere anlatmt. Yar kalm an benzeri hikyecikleri yazd bir defterde Cell'in kendini sradan ve sade bir yaz gn iinde srasyla Leibniz, nl zengin Cevdet Bey, Muhammed, gazete patronu, Anatole France, baarl bir ah, vaaz veren nl bir imam, Robinson Crusoe, Balzac ve zerleri utanla izilmi alt kii daha olarak grdn okudu Galip. Mevina'nn pullar ve afilerde grlen resimlerinin karikatrlerine bakt; zerinde Mevlna Cell yazan bir sandukann beceriksizce izilmi resmine rastlad. Yaymlanmam bir ke yazs ise u cmleyle balyordu: "Mevina'nn en byk eseri denen Mesnevi batan sona bir alntdr!" Bu cmlenin arkasndan akademik yorumcularn saygszlk korkusu ve gerek kaygs arasnda gidip gelen bir slupla gsterdikleri benzerliklere abartlarak iaret edilmiti. Mesnevi'deki falanca hikye 'Kelile ve Dimne'den alnm, filanca hikye Attar'm 'Mantk-ut Tayr'ndan yrtlm, beriki anekdot olduu gibi 'Leyla ve Mecnun'dan kaldrlm, tekisi 'Menkb- Evliya'dan arlmt. Galip hikyeleri yrtlen bu kaynaklarn uzayan listesi iinde 'Kssas- Enbiya'y, 'Binbir Gece Masallar'm ve bn Zer-hani'yi de grd. Bu listenin sonuna Cell bakalarndan hikye yrtmek zerine Mevina'nn dncelerini eklemiti. Galip hava kararrken iinde daha da koyulaan karamsarlkla birlikte bu 240

dnceleri yalnzca Mevina'nn dnceleri gibi deil, ayn zamanda kendisini Mevina'nn yerine koyan Cell'in dnceleri gibi okudu. Cell'e gre kendileri olmaya uzun sre katlanamayan, ancak bir bakasnn kiiliine brndkleri zaman huzur bulan btn insanlar gibi Mevlna da, bir hikyeye baladnda ancak bir bakasnn anlattklarm syleyebiliyordu. Zaten bir bakas olmak iin yanp tutuan btn mutsuzlar iin hikye anlatmak, kendi skc gvdeleri ve ruhlarndan kurtulabilmeleri iin kefedilen bir hileydi. Bir hikye anlatabilmek iin bir hikye anlatmak istiyordu. Tpk Binbir Gece Masallar gibi, bir hikye bitmeden bir ikincisi balayan, o ikincisi bitmeden ncsne geilen, bitmeyen hikyelerin, tpk tketilemeyen, ama ksa bir srede bklan insan kiilikleri gibi hep arkada brakld, tuhaf ve dzensiz bir 'kom-pozisyon'du Mesnevi. Galip, Mesnevi ciltlerini kartrrken mstehcen hikyelerin yanlarnn izildiini, baz sayfalarn fkeli bir yeil kalemle soru iaretlerine, nlemlere, karalamaya varan dzeltmelere boulduunu grd. Mrekkep ve pislik iindeki bu sayfalarda anlatlan hikyeleri aceleyle okuduktan sonra, ocukluunda, genliinde zgn ke yazs diye okuduu birok hikyeyi Cell'in 'Mesnevi'den alarak amz stanbul'una uyarladn anlad. Galip, Cell'in nazire sanat zerine, tek gerek hnerin bu olduunu syleyerek saatlerce konutuu geceleri hatrlad: Rya, yolda aldklar pastalar attrrken, Cell birok ke yazsn, belki de hepsini bakalarnn yardmyla yazdn syler, nemli olann yeni bir ey 'yaratmak' deil, daha nceden, binlerce zek tarafndan binlerce ylda yaratlm olan harikalar bir kesinden, bir ucundan deitirerek yepyeni bir ey syleyebilmek olduunu ekler, btn ke yazlarn bakalarndan aldn ileri srerdi. Galip'in sinirlerini bozarak odadaki eyalarn, masann zerindeki ktlarn gerekliine olan iyimser inancn iyice kaybettiren ey, yllarca Cell'indir diye belledii baz hikyelerin bir bakasnn olduunu renmesi deil, ama bu gerein iaret ettii baka baz ihtimaller oldu. Tpk yirmi be yl nceki halini taklit eden bu ev ve bu oda gibi, stanbul'un bir baka yerinde, gene ayn ekilde denmi 241 baka bir ev ve oda olabilecei geldi aklna. O odada, ayn masada oturup hikye anlatan Cell'le onu neeyle dinleyen Rya yoksa eer, ayn masada oturan ve eski ke yazlar koleksiyonunu okuya okuya kaybettii karsnn izini bulabileceini sanan Galip benzeri bir bahtsz vard. Tpk nesnelerin, resimlerin, plastik torbalarn zerlerindeki simgelerin kendilerinden baka eylerin iaretleri olmas ve tpk Cell'in her yazsnn her okunuta baka anlama iaret etmesi gibi, kendi hayatnn da her dndnde baka bir anlam olduu ve birbirini tren vagonlar gibi amanszca izleyen bu anlamlar arasnda kaybolabilccci de geldi aklna. Darda hava kararm, odann iinde rmceklerle kapl, ksz mah-zenlerdeki kf ve lm kokusunu hatrlatan o elle dokunulabilir lo k birikmiti. Galip, istemeden iine drld bu teki dnya kbusundan, bu hayletimsi lemden dar kabilmek iin yorgun gzlerle okumaya devam etmekten baka yolu olmadn anlayp masann zerindeki lambay yakt. Yarda brakt yerden, ems'in cesedinin iine atld rm-cekli kuyuya dnd bylece. Hikyenin devamnda air, 'dostunun, sevgilisinin' kaybndan kendinden gemi bir haldeydi. ems'in ldrldne, cesedinin kuyuya atldna bir trl inanmyor, dahas, kendisine burnu dibindeki kuyuyu gstermek isteyenlere fkeleniyor, 'sevgilisini' baka yerlerde aramak iin bahaneler uyduruyordu: Bundan nceki kayboluunda yapt gibi ems, am'a gitmi olamaz myd? Mevlna ite byle am'a gitmi, ehrin sokaklarnda sevgilisini byle aramaya balamt. ehirdeki her sokaa, her odaya girmi, her meyhaneye, her keye, her tan altna bakm, sevgilisinin eski dostlarn, ortak tandklarn, sevdii meknlar, camileri, tekkeleri, her yeri bir bir yoklam, yle ki, bir sre sonra aramak bulmaktan daha nemli bir i olup kmt. Ke yazsnn bu noktasnda, okuyucu, arananla arayann birbirleriyle yer deitirdii, bulmann deil hedefe doru yrmenin, kayp sevgilinin deil bahanesi olduu akn ne kt mistik ve panteist bir lemin afyon dumanlar, gl sular ve yarasalar arasnda buluyordu kendini. airin byk ehrin sokaklarnda bandan geen eitli maceralarn, tarikat yolcusunun gereklie kavumak, kemle ermek iin amas gereken mertebelere denk dt ksaca gsteriliyordu: Sevgili242

nin katnn anlald aknlk sahnesiyle onun peine dme, 'nef-i isbat' aamasna uygun dyorsa, sevgilinin eski dostlarnn ve dmanlarnn grld ve ayak bast kelerin ve can yakan anlarla kaynaan eski eyalarnn incelendii sahneler 'ile'-nin eitli aamalarna denk dyordu. Kerhane sahnesi, sevgi iinde erimekse Hallac- Mansur'un lmnden sonra evinde bulunan ifreli mektuplar misali takma adlar, edebi tuzaklar ve kelime oyunlaryla bezeli yazlarn cennet ve cehneminde kaybolmak Attar'n da iaret ettii esrar vadisinde kaybolmak demek oluyordu. Geceyars meyhanede her biri bir baka 'ak hikyesi' anlatan hikayeciler, Attar'n Mantk-l Tayr'mdan kmaysa, ehrin esrarla kaynaan sokaklar, dkknlar, pencereleri arasnda yrye yrye sarho olan airin Kaf Da'nda arad eyin kendisi olduunu anlamas da gene ayn kitaptan alnm bir fena-i mutlak (mutlak iinde erime) rnei oluyordu vs. Cell'in uzun ke yazs br mutasavflarn arayanla aranann birlii zerine gsterili ve aruzlu msralaryla sslenmi, am'da aylar sren aratrmalarndan yorgun den Mevlna'nn u nl msra da iir evirisinden nefret eden Cell'in dzyazsy-la eklenmiti: "Madem ki ben o'yum!" demi ehrin esrarnda kaybolduu gnlerin birinde air, "Niye artk aryorum ki yleyse?" Ke yazsnn bu doruk noktasn Cell btn Mevlevilerin gururla tekrarlad u edebi gerekle bitiriyordu: Bu aamadan sonra, Mevlna, o ara dktrd iirlerini, kendi adn deil, 'Divan- emsi Tebrizi' adn vererek toplamt. Tpk ocukluundaki gibi, bu ke yazsnn Galip'i daha ok ilgilendiren yan arama ve aratrmalarn polisiye kurgu ksm oldu. Cell burada, tasavvuf hikayeleriyle gnln ald dindar okuyucularn yeniden fkelendiren, lik ve cumhuriyeti okuyucularn ise keyiflendiren u sonuca ulayordu: "ems'i ldrten ve kuyuya atlmasn isteyen tabii ki Mevlna'nn kendisidir!" Cell savn Beyolu ve adliye muhabirlii yapt bin dokuz yz ellilerde yakndan tand Trk polis ve savcsnn sk sk kulland bir yntemle kantlamt. Sevgilinin ldrlmesiyle bundan en ok yarar salayan kimsenin Mevlna olduunu, bu sayede sradan bir hoca olmaktan en byk tasavvuf airi mertebesine ktn, sulamaya alm bir kasaba savcsnn slubuyla hatrlattktan sonra, o za243 man bu cinayeti herkesten ok onun istemi olacan belirtiyordu. stemekle yaptrtmak arasndaki hristiyan romanlarna zg ince hukuki kpry de, sululuk duygusunun belirtileri ve acemi katillerin bilinen numaralar olan lme inanmamak, deli divane olmak, gidip de kuyudaki cesede bakamamak gibi tuhaflklarla geiyor, hemen sonra Galip'i derin umutsuzluun iine iyice gmen teki konuyu ayordu: Cinayetten sonra sulunun am sokaklarnda aylar sren aratrmalar, btn ehri batan aa defalarca taramas, o zaman, neyin iareti olabilirdi acaba? Galip, Cell'in bu konuya ke yazsnda gzktnden ok daha fazla bir zaman verdiini defterlerin iindeki baz notlardan ve eski futbol ma (Trkiye:3-Macaristan:l) ve sinema biletlerini (Tenceredeki Kadn', 'Eve Dn') saklad bir kutuda bulduu am haritasndan anlad. Haritada Mevlna'nn am'da yapt aratrmalar yeil bir tkenmez kalemle iaretlenmiti. ldrldn ok iyi bildii ems'i aramadna gre, Mevlna ehirde baka bir ey yapyor olmalyd, ama neydi o ey? airin ehirde urad her "ke iaretlenmi, ayak bast mahallelerin, hanlarn, kervansaraylarn, meyhanelerin adlar haritann arka tarafna yazlmt. Alt alta sralanan bu adlarn uzayp giden listedeki harflerinden, hecelerinden Cell bir anlam karmaya alm, gizli bir simetriyi aramt. Hava karardktan ok sonra Galip, Binbir Gece Masallar'n-daki polisiye hikyelere ('Civa Ali', 'Akll Hrsz' vs.) ilikin bir ke yazsn yaymlad tarihlerde, Cell'in eline geen vr zvr saklad bir kutuda bir Kahire haritasyla, stanbul Belediyesinin 1934 tarihli ehir Rehberi'ni de buldu. Bekledii gibi Binbir Gece Masallar'ndaki hikyeler Kahire haritasna yeil bir tkenmez kalemin izdii oklarla iaretlenmiti. ehir Rehberi'nin baz sayfalarndaki haritalarda ise ayn kalemle olmasa bile, ayn yeille izil-mibaz oklar grd. Karmakark haritalar ierisinde, yeil oklarn servenlerini izlerken stanbul'da bir hafta sren kendi gezintilerinin haritasn da grr gibi oldu. Bunun bir yanlsama olduuna kendini inandrmak iin, yeil okun kendisinin ayak basmad hanlara, girmedii camilere, kmad yokulara uradn hatrlatt kendine, ama kendisi de bitiikteki hanlara uram, yakndaki camilere girmi, ayn tepelere kan yokular trmanmt: B244

tn stanbul, haritadan nasl gsterilirse gsterilsin, ayn yolculua km insanlarla kaynayordu demek ki! Bylece am, Kahire ve stanbul haritalarn yllar nce Cell'in Edgar Allen Poe'dan esinlenerek yazd bir ke yazsnda ngrd gibi yan yana getirdi. Bunu yapabilmek iin Belediye ehir Rehberi'nin ciltli sayfalarn, banyodan ald ve Cell'in sakallar zerinde gezindii tel tel kantlaryla belli olan bir jiletle yrtmas gerekmiti. haritay yan yana getirince byklkleri de birbirini tutmayan bu izgi ve iaret paracklaryla ne yapacan kestiremedi nce. Sonra, tpk ocukluklarnda Rya ile bir dergiden bir resim kopye ederken yaptklar gibi, onlar oturma odasnn caml kapsna st ste bastrp arkalarndan vuran lambann nda seyretti. Daha sonra Cell'in annesinin, bir zamanlar ayn masann zerine yayd elbise patronlarna bakar gibi, haritalar masaya yayp bir bilmeceyi tamamlayacak paralar olarak grmeye alt: st ste oturan haritalar iinde belli belirsiz seebildii tek ey iyice yalanm bir ihtiyarn kr kr ve rastlantsal yz oldu. Bu yze o kadar uzun bir sre bakt ki, onu uzun bir zamandr tand duygusuna kapld. Tanklk duygusu ve gecenin sessizlii Galip'e huzur verdi. Bu huzur sanki daha nceden yaanm, tasarlanm, bir bakas iin de ngrlm gven verici bir duyguydu. Galip itenlikle Cell'in kendisini ynlendirdiini dnd. Yzlerin anlamndan szettii bir yn yazs vard Cell'in, ama Galip'in aklna, Cell'in yabanc kadn artistlerin yzlerine bakarken duyduu bir 'i huzuruna' ilikin baz cmleleri geliyordu. Cell'in genliinde kaleme ald sinema yazlarn kutu-* dan karmaya byle karar verdi. Eski sinema yazlarnda Cell, baz Amerikan yldzlarnn yzlerinden, mermer ve saydam heykellerden, bir gezegenin grnmeyen ipeksi tarafnn yzeyinden, uzak lkelerin ryalar hatrlatan hafif masallarndan szeder gibi ac ve zlemle szediyor-du. Galip bu satrlar okurken, Cell'le aralarndaki ortak sevgi noktasnn Rya'dan ve hikyelerden ok, belli belirsiz duyulan ho bir mzii hatrlatan bu zlemin ahengi olduunu hissetti: Haritada, yzlerde, kelimelerde Cell'le birlikte bulduu eyi seviyor ve ondan korkuyordu da. Sinema yazlarnn iine bu mzii bul245 mak iin daha fazla girmek isterdi, a'ma ekindi, duraklad: Cell nl Trk oyuncularnn yzlerinden hi de ayn slupla szetmi-yordu: Trk oyuncularnn yzleri CelPe ifresiyle birlikte anlamlar da unutulup kaybolmu yarm asrlk sava telgraflarn hatrlatyordu. Sabah kahvaltsn ederken, yaz masasna yerleirken btn gvdesini saran iyimserliin imdi neden ekip gittiini de artk ok iyi biliyordu: Sekiz saatlik bir okuma sonunda kafasndaki Cell imgesi btnyle deimi, bylece sanki kendisi de baka birisi olmutu. Sabah iyimserlikle dnyaya inanrken, sabrla alarak bu dnyann kendisinden saklad temel bir srr zvereceini saflkla dnrken, iinde baka biri olma zlemi yoktu hi. Ama imdi, dnyann srlar kendinden uzaklatka ve tandn sand bu odadaki eyalarla yazlar bilinmedik bir dnyann anlalmaz nesnelerine ve kimliini karamad yzlerin haritalarna dntke Galip btn dnyay bu umutsuz ve skc bakla gren kiiden kurtulmak, bir bakas olmak istiyordu. Cell'in Mev-lna ve Mevlevilikle ilikisini aklayabilecek son ipucunun peinden gitmek iin baz anlarndan szettii ke yazlarn okumaya baladnda, ehirde akam yemei vakti gelmi, pencerelerden Tevikiye Caddesine televizyonlarn mavi klar vurmaya balamt. Cell Mevlevilie, yalnzca okuyucularnn anlalmaz bir ballk duygusuyla bu konuya dalacaklarn bildii iin deil, vey babas bir Mevlevi olduu iin de ilgi duymutu. Annesinin Avrupa'dan ve Kuzey Afrika'dan bir trl geri dnmeyen Melih-Amcadan ayrlmak zorunda kaldktan sonra, diki dikerek olunu ve kendisini geindiremedii iin evlendii bu adamn Yavuz Sultan'in arka sokaklarnda, Bizans'dan kalma bir sarncn yanban-daki bir Mevlevihaneye devam ettiini Galip, Cell'in laik bir fke ve Voltaire'ce bir mizahla tasvir ettii gizli bir ayine giden "hm hm kambur bir avukat"in varlndan anlad. Bu vey babayla ayn at altnda yaad gnlerde para kazanmak iin Cell'in sinemalarda yer gstericilii yaptn, karanlk ve kalabalk salonlarda kan kavgalarda sk sk dayak atp dayak yediini, film aralarnda gazoz sattn, gazoz satn arttrmak iin rekiyle anlap reklere tuz ve biber koydurttuunu okurken Galip, kendini 246 1

yer gstericinin, kavgac seyircilerin, rekinin ve en sonunda, iyi bir okur gibi Cell'in de yerine koydu. Bylece Cell'in ehzadeba'ndaki sinemadaki iinden ayrldktan sonra yanna girdii ciltinin tutkal ve kt kokan dkknnda geen gnlerini anlatan an yazsn okurken gzne arpan bir cmle, Galip'e bir an kendi durumuna ilikin ok nceden dnlm bir ngr olarak gzkt. Anlarnda kendilerine ackl ve vnlecek bir gemi icat eden btn yazarlarn kulland sradan cmlelerden biriydi bu: "Elime ne geerse okurdum," diye yazmt Cell ve Cell hakknda eline ne geerse okuyan Galip, Cell'in cilti dkkanndaki gnlerinden deil, kendisinden szetti-, ini anlamt. Geceyars sokaa kana kadar Galip bu cmleyi her aklna getiriinde onu Cell'in o anda kendisinin ne yaptn bildiinin bir kant olarak grd. Bylece bir haftalk abasn kendisinin Cell ve Rya'nn izleri peinden gittii bir aratrma olarak deil, Cell'in (ve belki de Rya'nn) kendisi iin kurduklar bir oyunun paras olarak grd. Bu dnce Cell'in insanlar kk tuzaklar, belirsizlikler ve yazlarla, uzaktan usulca ynetme isteine de denk dt iin, Galip, bu yaayan mzedeki aratrmalarnn artk kendisinin deil, Cell'in zgrlnn belirtileri olduunu dnyordu. Yalnzca bu boucu duyguya ve okumaktan aryan gzlerinin acsna dayanamad iin deil, mutfakta yiyecek bir ey bulamad iin de bir an nce evden kmak istiyordu. Kapnn yanndaki dolaptan Cell'in koyu lacivert paltosunu karp giydi ki, kapc smail ile kars Kamer hl uyumamlarsa uykulu gzlerle kapdan kn grecekleri bacaklar ve paltoyu Cell'in sansnlar. Lambalar,yakmadan merdivenleri indi, kapc dairesinin sokak kapsna bakan alak penceresinden hibir k szmadn grd. Anahtar olmad iin sokak kapsn btnyle ekmedi. Kaldrma admn atarken rperdi bir an: Uzun zamandr dn-memeye alt telefondaki kiinin karanln bir kesinden kp geleceini dledi. Hi de yabanc olmayacan sezdii bu adamn elinde yeni bir askeri darbenin hazrlklarn kantlayacak dosyann deil, daha korkun ve daha lmcl bir eyin olabileceini de hayl etti, ama sokakta kimsecikler yoktu. Sokaklarda y247 rrken telefondaki bu sesin kendisini izlediini kurdu. Hayr, kendisini kendinden baka kimsenin yerine koymuyordu. "Her eyi olduu gibi gryorum," diye dnd karakolun nnden geerken. Ellerinde makineli tfekler, karakolun nnde nbet tutan polisler ona uykulu ve pheli baktlar. Galip duvarlarda grd afilerin, neon lambalar czrdayan reklm panolarnn ve siyasal sloganlarn zerlerindeki harfleri okumamak iin nne baka baka yrd. Nianta'ndaki btn lokantalar ve bfeler kapalyd. ok sonra, hl eriyen kar sularnn yamur oluklarnda kederli sesler kararak akt kaldrmlardan, at kestanesi, servi ve nar aalarnn altndan kendi ayak seslerini ve mahalle kahvelerinden gelen grlty dinleyerek uzun uzun yrdkten ve Kara-ky'deki bir muhallebicide de karnn tka basa tavuk, orba ve ekmek kadayfyla doldurduktan sonra, bir manavdan meyve, bir bfeden ekmek peynir alp ehrikalp Apartmanna dnd. 248 DRDNC BLM HKYE ANLATAMAYANLARIN HKYES '"Evet! (dedi keyiflenen okuyucu) ite bu zekice, ite bu deha; ite bunu anlyor re hayran oluyorum buna. Tan ayn eyi ben de yzlerce kere dnmtm.'' Baka deyile, bu adan bana kendi zekm hatrlatt ve bu yzden ona hayranlk duyuyorum." Coleridge Hayr, biz farkna bile varmadan btn hayatmzn iine gmld esrar deifre eden en nemli yazm am, Kahire ve stanbul haritalar arasndaki inanlmaz benzerlikleri ortaya koyduum on alt yl drt ay nceki incelemem deildir. (steyenler Darb-el Mstakim, bizim Kapalar ve Halili Hannn ehrin iinde birer mim gibi duruu ve bu mimlerin hangi yz hatrlattn o yazmdan renebilirler.) Hayr, bir zamanlar gene ayn cinsten bir heyecanla kaleme sarlarak anlattm, zavall eyh Mahmut'un, tarikatnn srlarn bir Frenk casusuna lmszlk karlnda satp, sonra piman olmasnn iki yz yirmi yllk hikyesi de deildir en 'en anlaml' hikyem. (eyhin, kendi yerine geerek, kendi lmszln yklenecek bir fedai bulabilmek iin, sava meydanlarnda kanlar iinde can ekien cengverleri nasl kandrmaya altn renmek isteyenler, o yazmdan okuyabilirler.)

Bir zamanlar szn ettiim Beyolu haydutlarnn, hafzasn kaybeden airlerin, sihirbazlarn, ift kimlikli arkc kadnlarn, iflah olmaz klarn hikyelerini hatrladka, bugn en nemli grdm konuyu hep atladm, ska getiimi ya da tuhaf bir tutuklukla konunun evresinde dolatm anlyorum. Ama yalnz ben deilim ki bunu yapan! Otuz yldr yazyorum, yazdm kadar olmasa bile, ona yakn zaman okumaya verdim; ne Dou'dan ne Bat'dan bir yazarn imdi anlatacam geree dikkat ektiini grdm hi. imdi, u yazacaklarm okuduka, anlattm yzleri bir bir 249 gznzn nne getirin ltfen. (Zaten okumak yazarn harflerle anlatt eyleri akln sessiz sinemasnda bir bir resimlendirmekten baka nedir ki?) Aklnzn beyaz perdesinde Dou Anadolu ehirlerinin birinde bir attar dkkn canlandrn. Havann erkenden karard souk k leden sonrasnda, arda pek bir hareket olmad iin, dkknn raa brakan kar berber, emekli bir ihtiyar, berberin kk kardei ve oraya alveriten ok, ahbaplk iin gelen mahalleden bir mteri, attarn dkknnda sobann evresinde toplanmlar, gevezelik ediyorlar. Askerlik anlarn anlatyorlar, gazeteler kartrlyor, dedikodu ediliyor, arada bir gllyor da; ama en az anlatt, kendini en az dinletebildii iin, huzursuz olan biri var aralarnda: Berberin kardei. Onun da tekiler gibi anlatacak hikyeleri, akalar var aklnda; ama o kadar istemesine ramen, anlatmay, hikye etmeyi, parlak olabilmeyi bilmiyor. Btn leden sonra, bir kere olsun bir hikye anlatmaya kalktnda brleri, farkna bile varmadan, onun szn kesiyorlar. imdi, sz kesildii, hikyesi yarda kald zaman berberin kardeinin yznn ald ifadeyi gznzn nne getirin ltfen. Batllam, ama pek de yle zenginleememi stanbullu bir doktor ailesinin evinde yaplan bir nian trenini dnn ltfen: Evi btnyle igal eden konuklardan bir ksm, nianlanan kzn odasnda, zerine paltolar ylm yatan evresinde bir ara, geliigzel toplanyorlar. Gzel ve sevimli bir gen kzla ona ilgi duyan iki erkek de var aralarnda: Biri yle pek yakkl ya da fazla akll da deil, ama girgin ve geveze. Bu yzden, odadaki amcalarla birlikte gzel kz da onun hikyelerini dinliyor, ona dikkat ediyor. Geveze delikanldan daha akll ve duyarl, ama kendisini din-letebilmeyi bilmeyen teki delikanlnn yzn dnn imdi ltfen. imdi de, ikier yl arayla, de evlenmi ve en kklerinin evliliinden iki ay sonra, annelerinin evinde toplanm kz-karde dnn ltfen. inde kocaman bir duvar saatinin tiktakla-nnn iitildii ve kafesinde sabrsz bir kanaryann tkrdad orta halli bir tccar ailesinin evinde, k leden sonrasnn kuruni nda ay ierlerken, her zaman neeli her zaman konukan en kk kzkarde, iki aylk evlilik deneyimini yle bir anlatyor, kimi durumlar, gln olaylar yle bir hikye ediyor ki, bu durumlar 250 yllardr yaamasna ramen, en byk ve en gzel abla, belki kendi hayatnda, belki kendi kocasnda bir eksiklik olduunu dnyor hznle. imdi de, bu hznl yz gzlerinizin nne getirin ltfen! Dndnz m? Hepsi tuhaf bir ekilde birbirlerine benzemiyor mu bu yzlerin? Bu kiileri tpk derinden derine birbirlerine balayan o grnmez ba gibi, yzlerini de birbirine benzeten bir ey yok mu sizce? Sessizlerin, anlatmay bilmeyenlerin, kendini dinletemeyenlerin, nemli gzkmeyenlerin, dilsizlerin, o iyi cevab hep olaydan sonra evde dnenlerin, insanlarn hikyelerini merak etmedii o kiilerin yzleri dierlerinden daha anlaml, daha dolu deil mi? Sanki anlatamadklar hikyelerin harfleriyle kaynayor bu yzler, sanki sessizliin, ezikliin, hatta yenilginin iaretleri var onlarda. Kendi yznz de dnmtnz deil mi bu yzlerin iinde? Ne kadar kalabalz hepimiz, ne kadar acklyz hepimiz; ne kadar aresisiz oumuz! Ama sizleri gene kandrmak istemem: Ben sizlerden biri deilim. Eline kt kalem alp bir eyler dktrebilen, bu dktrdklerini de bakalarna iyi kt okutabilen kii, biraz olsun kurtulmu saylr bu hastalktan. te bunun iin, belki de bu en nemli insanlk durumundan hakkyla sz edebilen bir yazara rastgelme-" dim hi. Artk elime kalemi her almda yalnzca bir tek konu olduunu anlyorum: Yzlerimizin gizli iirine, baklarmzn korkun esrarna girmeye alacam artk, hazrlann. 251 BENC BLM YZLERDEK BLMECELER "Genellikle yzlerdir farkettneden geti&mtiz." Lewis Carroll Sal sabah Galip zeri ke yazlaryla kapl masaya oturduunda bir nceki sabahki kadar iyimser deildi. Bir gnlk almadan sonra aklndaki Cell imgesi hi istemedii bir ekilde

deimi, sanki bu yzden de aratrmalarnn hedefi belirsizlemi-ti. Ke yazlarn, koridordaki dolaptan kard notlarn okuyarak Cell ile Rya'nn gizlendii yere ilikin baz varsaymlar kurmaktan baka bir aresi olmad iin masada oturup okurken, bir felaket karsnda yaplabilecek tek eyi yapabilmenin gnl rahatln hissediyordu. stelik, ocukluundan beri anlaryla mutlu olduu bu odada oturup Cell'in yazlarn okumak, Sirkeci'deki tozlu yazhanede ev sahibinin saldrlarndan korunmak isteyen kiraclarn szlemeleriyle, birbirlerini kazklayan demir ve hal tccarlarnn dosyalarn okumaktan iyiydi. Bir felaket sonucu da olsa, daha ilgi ekici bir grevle daha iyi bir alma masasna verilmi bir memurun heyecan vard iinde. Sabahn ikinci kahvesini ierken bu heyecanla elindeki btn ipularn yemden gzden geirdi. Kapnn altndan atlan Milliyet gazetesindeki 'zrler ve Alaylar' balkl ke yazsnn yllarca nce bir kere daha yaymlandn hatrladna gre, Cell pazar gn gazeteye yeni yaz vermemiti. Bu, gazetede yaymlanan eski yazlarn altmcsyd. Yedekler dosyasnda da yalnzca bir gnlk yaz kalmt. Otuz alt saat iinde Cell gazeteye yeni yaz yetitir-mezse perembeden balayarak kesi bo kalacak anlamna geliyordu bu. Otuz be yldr her sabah gne Cell'in yazsyla balad, Cell br ke yazarlar gibi hastalk ya da izin bahanesiyle kesini bir kere olsun terketmedii iin Galip gazetenin ikinci sayfasnda alabilecek bu boluu her dnnde yaklamakta olan bir felketin dehetini hissediyordu. Boaz'in sularnn ekilecei gn hatrlatyordu bu felket. 252 Ulaabilecei btn ipularna ak olmak iin apartman dairesine girdii akam fiten ektii telefonu gene fiine takt. Telefonda kendini Mahir kinci olarak tantan o sesle konutuklarn gzden geirdi. Adamn 'sandk cinayeti' ve askeri darbe zerine syledikleri Galip'e, Cell'in baz eski ke yazlarn hatrlatt. Onlar kutulardan kard, dikkatle okudu ve Cell'in Mehdiler zerine baz yaz ve paragraflarn hatrlad. eitli yazlarnn iine serpitirilen bu paracklarn tarihlerini ve izlerini bulmak o kadar ok vaktini ald ki, masaya oturduunda btn bir gn alm kadar yorgundu. Altml yllarn banda Cell ke yazlarnda bir askeri darbenin kkrtcln yaparken, Mevlna yazlarnn gerekelerinden birini hatrlam olmalyd: Bir dnceyi geni bir okur ynna kabul ettirmek isteyen bir ke yazar, okuyucularnn belleklerinde, her biri Karadeniz'in dibinde yzyllardr yatan kayp kalyon leleri gibi uyuyan o rk dnce ve an tortularn canlandrp yzdrmeyi bilmelidir! Bu amala Cell'in tarihi kaynaklardan derledii hikyeleri okurken, Galip kendi belleinin tortularnn da harekete gemesini iyi bir okur gibi bekledi, ama yalnzca hayl gc canland. On ikinci imamn bir gn Kapahar sokaklarnda hileli terazi kullanan kuyumculara dehet saacan okurken, Silhtar Tari-hi'nde hikye edilen ve babas tarafndan Mehdi iln edilen eyh olunun nasl Krt obanlaryla, demirci ustalarn peinden srkleyip kalelere saldrdn okurken ve ryasnda Muhammed'i Beyolu'nun irkefle kapl parke talarnn zerinden geen st ak beyaz bir Cadillac'n arka koltuunda grdkten sonra, orospular, ingeneleri, yankesicileri, garibanlar, yurtsuzlar, sigarac ocuklar, ayakkab boyaclarn byk gangsterlerle pezevenklere kar ayaklandrmak zere kendini Mehdi iln eden bulak rann hikyesini okurken Galip okuduklarnn renklerini kendi hayatnn ve hayllerinin kiremit krmzs ve afak turuncusu renkleri olarak gznn nnde grd. Hayl gc kadar belleini harekete geiren hikyelere de rastlad: ehzadeliinden ve padiahlndan sonra kendini peygamber de iln eden dzmece Avc Mehmet'in hikyesini okurken Cell'in kendi yerine ke yazlarn yazabilecek bir 'Sahte Cell' yetitirebilmek iin yaplmas gereken253 leri tartt (Benim hafzam edinebilecek biri demiti merakla), bir akam Rya'nn her zamanki uykulu ve iyimser bakyla g-lmsediini hatrlad. Ayn anda Galip lmcl bir tuzaa alan tehlikeli bir oyuna srklendiini hissederek korkmutu. Telefon defterinin iindeki ad ve adresleri tek tek telefon reh-berindeki ad ve adreslerle karlatrarak yeniden okudu. phesini eken birka numaray arad: Biri Lleli'deki bir plastik atlye-siydi; bulak leenleri, kovalar, amar sepetleri yapyorlard; kalp rnei verilirse her renkte, her nesneden yzlercesini bir hafta iinde teslim edebilirlerdi. kinci telefonu bir ocuk at, evde babas, annesi ve ninesiyle oturduklarn syledi, baba evde yoktu, anne telefonu kukuyla eline almadan nce ad anlmayan byk aabey sze karp

tanmadklar kimselere adlarn vermediklerini syledi. "Kimsiniz, kimsiniz?" dedi dikkatli ve korkulu anne, "Yanl numara." Galip, Cell'in otobs ve sinema biletlerinin zerine yazdklarn okumaya baladnda vakit leyi bulmutu. Dikkatli bir elya-zsyla Cell, baz filmler hakknda dncelerini, bazlarnn da oyuncularnn adlarn yazmt. Galip bu oyuncu adlarnn altlan izili olanlarndan bir anlam karmaya alt. Otobs biletlerinin zerinde de baz adlar ve kelimeler vard: Bir biletin zerine Ltin harflerinden oluan bir yz resmi izilmiti. (On be kuruluk bir bilet olduuna gre altml yllarn banda kesilmi olmalyd) Biletin zerindeki harfleri, baz eski sinema eletirilerini, ilk rportajlardan bazlarn, (nl Amerikan artisti Mary Marlove dn ehrimizdeydi!) bitirilmemi bulmaca taslaklarn, geliigzel setii baz okuyucu mektuplarn ve Cell'in zerine yaz yazmay planlad baz Beyolu cinayetlerine ilikin gazete kesiklerini okudu. Yalnzca kesici mutfak letlerinin kullanlmas, ilenme saatlerinin geceyars olmas ve katilin, maktuln ya da ikisinin de ar sarho olmas bakmndan deil, sert erkek duyarllna ve "karanlk ilere girenlerin sonu budur!" ahlaklna yaslanan bir slupla anlatldklar iin de cinayetlerin ou birbirlerini taklit eder gibiydiler. 'stanbul'un Mstesna Keleri'ni (Cihangir, Taksim, Lleli, Kurtulu) anlatan baz gazete kesiklerinden Cell, bu cinayetleri yeniden anlatt baz ke yazlarnda yararlanmt. Ayn kutudan kan 'Tarihimizde lkler' diye balayan bir dizi yazdan Ga254 lip, Ltin harfleriyle Trkiye'de ilk kitab Maarif Ktphanesi sahibi Kasm Bey'in 1928 ylnda yaymladn hatrlad. Ayn adamn kard Saatli Maarif Takvimlerinin her gn kopartlan yapraklarnn zerinde, Rya'nn sevdii yemek listelerinden, Atatrk'n, slm byklerinin ve Benjamin Franklin ve Bottfolio gibi yabanc nllerin zdeyilerinden ve ho akalardan baka namaz saatlerini gsteren kadran resimleri olurdu. Galip saklanm baz takvim yapraklarnn zerinde bu akrepli yelkovanl kadranlar uzun bykl ya da uzun burunlu yuvarlak insan yzlerine eviren Cell'in kalem rtularn grnce yeni bir ipucu bulduuna kendini inandrarak temiz bir kda not ald. le yemei olarak ekmek, beyaz peynir ve elma yerken ald notun kdn zerinde duruuna tuhaf bir ilgiyle bakt. 'Altn Bcek,' 'Yedinci Harf adl eviri polisiye romanlarn zetlerinin yazld ve Majino Hatt ve Alman casuslarna ilikin kitaplardan derlenmi ifrelerin ve anahtarlarn kaydedildii bir defterin son sayfalar zerinde titreye titreyc ilerleyen bir tkenmez kalemin yeil izini grd. Kahire, am ve stanbul haritalarnn zerinde ilerleyen yeil kalemlerin izine benziyordu belki bu izler, belki bir yze, bazan da ieklere, bazan ovada kvrlan incecik bir nehrin kvrmlarna. lk drt sayfann asimetrik ve anlamsz erilerinden sonra, Galip izgilerin srrn beinci sayfada zd. Bo sayfann orta yerine bir karnca braklm, tell hayvann beyaz sayfada izledii kararsz yol hemen arkasndan gelen tkenmez kalemle iaretlenmiti. Beinci sayfann orta yerinde, yorgun karncann kararsz daireler izdii noktada defterin zerine kapanmasyla sabitleen kurumu ls vard. Galip, hibir sonuca ulaamad iin cezalandrlan mutsuz karncann lsnn ka yllk olduunu, bu tuhaf deneyin Cell'in Mevlna yazlaryla bir ilikisi olup olmadn anlamak iin aratrd. Mesnevi'nin drdnc cildinde Mevlna, msveddelerin zerinde yryen karncann hikyesini anlatmt: Hayvan nce Arap harflerinde nergisler ve zambaklar gryor, sonra kelime bahesini kalemin yarattn, sonra kalemi elin hareket ettirdiini, sonra eli akln hareket ettirdiini "Ve sonra", diye de eklemiti bir yazsnda Cell, "o akl da baka bir akln hareket ettirdiini," farkediyordu. Mutasavvf airin hayalleriyle Cell'in ryalar bylece bir kere daha birbirine 255 karmt. Galip, defterin tutulduu tarihle yazlar arasnda anlaml bir iliki kuracakt belki, ama defterin son sayfalarnda yal-n?xa baz eski stanbul yangnlarnn yerleri, tarihleri ve yaktklar ahap konak says yazlmt. Cell'in yzyl banda kap kap dolap kitap satan bir sahaf rann evirdii dolaplara ilikin bir yazsn okudu: Her gn vapurla stanbul'un bir baka semtindeki zengin konaklarna giden sahaf ra, bohasndaki kitaplar harem kadnlarna, evden kamayan ihtiyarlara, ii bandan akn memurlara, hlyal ocuklara pazarlkla salyordu. Asl mterileri ise, Abdlhamit'in hafiyeleri araclyla denetledii yasa yznden, bakanlk binasndan ve konaklarndan baka hibir yere kamayan nazr paalard. Sahaf rann, nazr paalara satt kitaplarn kelimeleri iine sktrd mesajlar, bu mesajlar zmek iin gerekli Hurufi srlarn paalara ("okuyucularna" diye yazmt Cell) sezdire sezdire nasl rettiini okurken

Galip, yava yava ve istedii gibi bir baka birisi olduunu dnd. Bu Hurufi srlarnn ocukken Cell'in bir cumartesi leyin Rya'ya hediye getirdii ve uzak denizlerde geen basitletirilmi bir Amerikan romannn sonundaki iaretler ve harflerin srr gibi ocuksu bir sr olduunu anladnda insann okuya okuya baka biri olabileceini iyice biliyordu. Telefon bu srada ald, aldran tabii ki gene ayn kiiydi. "Telefonunu fie takmana sevindim Cell Bey!" diye balad Galip'e orta yan zerinde birini hatrlatan sesiyle. "Her an en korkun gelimelerin beklendii bugnlerde senin gibi birinin btn ehirden, btn lkeden kopabileceini dnmek bile istemiyordum." "Rehberin kanc sayfasna geldin?" "ok alyorum ama sandmdan yava gidiyor. Saatlerce rakam okuyunca insan hi dnmedii eyleri dnyor. Rakamlarn iinde sihirli formller, simetrik dzenler, tekrarlar, kalplar, ekiller grmeye baladm. Hzm dryor bunlar." "Yzler de mi?" "Evet, ama senin o yzlerin baz rakam dzenlemelerinden sonra kyor. Her zaman da konumuyor rakamlar, bazan susuyorlar. Bazan drtlerin bana bir peyler fsldadn hissediyorum, ardarda gelmeye balyorlar. kier ikier derken, simetrik bir e256 kilde hane deitiriyorlar; bir bakyorsun on alt olmular. Derken ~ onlarn boalttklar yere yediler giriyor, onlar da ayn dzenin melodilerini fsldyorlar. Btn bunlarn sama rastlantlar olduunu dnmek istiyorum, ama 140 22 40'ta oturan Timur Yldrmo-lu sana da 1402'deki Ankara savan, barbar Timur'un, zaferden sonra Yldrm'n karsn kendi haremine kattn hatrlatmaz myd? Bizim btn tarihimizle, btn stanbul'la kpr kpr kaynayor rehber! Bunlar greceim diye rehberin sayfalarn eviremiyor, sana yetiemiyorum, oysa en byk kumpas ancak senin durdurabileceini de biliyorum. Onu harekete geiren oku senin yayn gerdii iin bu askeri darbeyi ancak sen durdurabilirsin Cell Bey!" "Neden?" "Geen konumamzda bo yere Mehdiye inandklarn, O'nu beklediklerini sylemedim. Bir avu askerler, ama yllar nceki baz yazlarn okumular. nanarak okumular hem de, benim gibi. 1961'in ilk aylarnda yazdn baz yazlar hatrla, 'Byk Engizi-tr'e yazdn nazireye, Milli Piyango biletlerinin zerinde grdn aile resimlerindeki mutlulua (Anne rg ryor, baba gazete okuyor -belki de senin yazn- oul yerde ders alyor, kediyle nine sobann banda uyukluyor. Herkes bu kadar mutluysa, benim ailem gibiyse btn aileler, neden piyango biletleri o kadar satlyor?) bu mutlulua neden inanamadrn anlattn o ukal yaznn sonu blmne ve baz sinema yazlarna yeniden bak! Yerli filmlerle o sralarda neden o kadar alay ettin? O kadar insann iyi kt zevkle seyrettii ve bizim 'duygularmz' dile getiren o filmleri seyrederken sen neden yalnzca evre dzenlemesini, yatak balarndaki komodinlerin zerinde duran kolonya ielerini, alnmayan rmcekli piyanolarn zerine dizilmi fotoraflar, aynalarn kenarna ilitirilmi kartpostallar, aile radyolarnn zerinde uyuyan kpek biblolarn grdn?" "Bilmiyorum." "Ah, biliyorsun! Bunlar sefaletimizin ve yklmzn iaretleri olarak gstermek iin. Apartman aralklarna atlan sefil nesnelerden, hep birlikte ayn apartmann ayr dairelerinde oturan ailelerden ve byle yaptklar iin evlenen amca ocuklarndan, ypranmasn diye kaplanan koltuklarn klflarndan da ayn ekilde szet257 tin: durdurulmaz bir ykmn, iine gmldmz sradanln ackl iaretleri olarak gsterdin bunlar. Sonra ama, szm ona tarihi yazlarda, kurtuluun her zaman mmkn olabileceini sezdiriyordun; en kt gnde bile, sefaletin iinden bizi kartacak birisi belirebilirdi. Daha nce, belki de yzyllarca nce yaam olan bir kurtarcnn yeniden dn, bir baka biri olarak dirilii olacakt o kii, Mevlna Celleddin ya da eyh Galip ya da bir ke yazan olarak be yzyl sonra bu sefer stanbul'a geri geliyor! Sen bunlardan szederken, kenar mahallelerde eme balarnda su bekleyen kadnlarn hznnden ve eski tramvaylarn koltuk arkalarndaki ahaba kaznm ackl ak lklarndan szederken sen, yazdklarna inanan gen subaylar vard. nandklar bir Mehdi'nin yeniden geliiyle btn bu hznn ve sefaletin biteceini ve bir anda her eyin dzene konacan dnyorlard. Onlar inandrdn! Onlar tandn! Onlar iin yazdn!" "Ne istiyorsun peki imdi sen?"

"Seni bir greyim, yeter." "Sebebi ne? Dosya mosya yok aslnda, deil mi?" "Seni bir greyim, hepsini anlatacam:" "Adn da takma!" dedi Galip. "Seni grmek istiyorum!" dedi ses, "Seni seviyorum!" diyen bir seslendirme sanatsnn hem yapmackl, hem de tuhaf bir ekilde ackl ve inandrc olan sesiyle. "Seni grmek istiyorum. Grnce anlayacaksn neden grmek istediimi. Kimse benim kadar tanyamaz seni, kimse. Geceleri kendi elinle piirdiin aylar, kahveleri, kaloriferin zerinde kuruttuun Maltepe sigaralarn ierek sabahlara kadar hayl kurduunu biliyorum. Yazlarn daktiloyla yazp yeil tkenmez kalemle dzelttiini ve kendinden ve hayatndan memnun olmadn biliyorum. Sabahlara kadar odalarda aa yukar yrdn gecelerde hep bir bakasnn yerinde olmak istediini, ama yerinde olmak istediin bu bakasnn kimlii konusunda bir trl karar veremediini de biliyorum." "ok yazdm bunlar" dedi Galip. "Baban sevmediini ve yeni karsyla Afrika'dan dndkten sonra stn at katndan seni attn da biliyorum. Annenin yanna dndn yllarda ektiin skntlar da biliyorum, ah kardeim benim! Yoksul bir Beyolu muhabiriyken ilgi ekmek iin 258 olmam cinayetler icat ettin! Hi ekilmemi Amerikan filmlerinin varolmayan yldzlaryla Pera Palas'ta grmeler yaptn! Bir Trk afyonkeinin itiraflarn yazabilmek iin afyon ektin! Takma adla yaymladn bir gre tefrikasn bitirebilmek iin ktn Anadolu yolculuunda dayak yedin! Kendi hayatn 'ster nan, ster nanma' kesinde gzyalaryla anlattn, kimse anlamad bile! Ellerinin terlediini, iki kere trafik kazas geirdiini, hayatnda daha su geirmeyen ayakkab bulup giyemediini, yalnzlktan korktuun halde hep yalnz kaldn da biliyorum. Minarelere kmaktan, pornografik yaynlardan, Alaaddin'in dkknnda eelenmekten, vey kzkardeinle ahbaplk etmekten holanrsn. Benden baka kim bilebilir bunlar?" "Pek ok kii," dedi Galip. "Hepsi yazlarmdan renilebilir nk. Beni gerekten neden grmek istediini syleyecek misin?" "Askeri darbe!" "Telefonu kapyorum..." "Yemin ediyorum!" dedi ses tel ve umutsuzlukla. "Bir grsem seni her eyi anlatacam." Galip telefonu fiten ekti. Dn ilk grdnde aklna taklan bir yll koridordaki dolaptan alp, akamlan yorgun argn buraya dnd zaman CelPin oturduu koltua oturdu. 1947 ylnn iyi ciltlenmi Harb Okulu Yll'yd bu: Atatrk'n, Cumhurbakannn, Genelkurmay Bakannn, btn ordu kumandanlarnn, Harbiye kumandan ve hocalarnn resimleri ve vecizeleri dnda cildin geri kalan btn rencilerin zenle ekilmi fotoraflaryla doluydu. Aralarna pelr kd konmu safyalar evirirken Galip telefon konumasndan sonra neden bu ylla bakmak istediini tam bilmiyor, btn yzlerin, btn baklarn, tpk kafalarndaki apkalar ve yakalarndaki demirler gibi birbirine alacak kadar benzediini dnyordu. Bir an, sahaflarn, dkkn nlerinde dknt ve ucuz kitaplar sergiledikleri tozlu kutulardan bulduu ve sayfalarndaki gm mangr rneklerini ve zerlerindeki figrleri ancak uzmanlarn birbirinden ayrabilecei eski bir nmismatik dergisini kartnyormu gibi hissetti kendini. Sokaklarda yrrken, vapur salonlarnda otururken duyduu bir mziin iinde ykseldiini farketti: Yzlere bakmaktan holanyordu. 259 Sayfalan evirirken kmasn haftalarca bekledii bir resimli ocuk dergisinin matbaa mrekkebi ve kt kokai yeni saysn kartrrken duyduu eyi hatrlyordu. Tabii, her ey kitaplarda yazd gibi birbiriyle ilgiliydi. Fotoraflarda sokaklarda yrrken grd yzlerin o bir an parlayan ifadelerini grmeye balad: Gzlerini yzler kadar anlamla da doyuruyordu sanki. Altml yllarn banda tezghlanan ve baarszlkla sonulanan askeri darbeleri tasarlayanlarn ou - kendilerini tehlikeye at-mayp gen darbecilere uzaktan gz krpan paalarn dnda- bu yllkta resimleri yaymlanan gen subaylar arasndan km olmalyd. Ylln sayfalarna, bazan da bu sayfalarn zerine kapanan pelr ktlarn zerine CelPin yazp izitirdiklerinde askeri darbelerle ilgili bir ey yoktu ama. Baz yzlerin zerine tpk bir ocuun yapaca gibi byklar ve sakallar izilmiti, baz yzlerin elmack kemikleri ya da byklar hafife karalanarak glgelendiril-miti. Bazlarnn aln izgileri, zerinde anlamsz

Ltin harflerin okunduu alnyazlarna dntrlm, bazlarnn gzalt torbalar O ve C harflerini tamamlayan dzgn yuvarlaklara evrilmi, bazlarna yldzlar, boynuzlar, gzlkler taklmt. Gen subaylarn ene kemikleri, aln kemikleri, burun kemikleri iaretlenmi, kimi yzlerin zerine genilik ve uzunluk, burun ve dudak, aln ve ene oranlarn aratran izgiler izilmiti. Baz fotoraflarn altnda ise, baka sayfalardaki fotoraflara gndermeler vard. Birok subay adaynn yzne sivilceler, et benleri, lekeler, Halep banlar, morluklar ve yank izleri eklenmiti. zerine hibir izgi ve harf ilitirilemeyecek kadar parlak ve temiz olan bir yzn yanna u cmle yazlmt: "Rtulanm fotoraflar ruhlar ldryor!" Galip dolabn ayn kesinden kard baka baz yllklar da kartrrken ayn cmleyle karlat: Mhendislik Mektebi rencilerinin, Tp Fakltesi profesrlerinin, elli ylnda meclise giren milletvekillerinin, Sivas-Kayseri tren hattnda grev alan mhendis ve yneticilerin, Bursa'y Gzelletirme Derneinin ve Kore Savana zmir Alsancak'tan gnll yazlanlarn fotoraflarnda da Cell'in ayn izgilerini ve karalamalarn grd. Yzlerin ou ortadan izilen dik bir izgiyle ikiye blnm, bylece iki yarm yzdeki harfler daha belirgin klnmak istenmiti. Galip bazan sayfalar hzl hzl eviriyor, bazan bir fotorafa uzun uzun bak260 yordu: Sanki glkle hatrlad bir any unutuun sonsuz uurumuna dmeden nce son anda kurtarr gibi, sanki karanlkta gtrld karanlk bir evin adresini sonradan karmaya alr gibi. Baz suratlar ilk anda gsterdikleri eylerden fazlasn daha sonra vermiyorlard; bazlarysa durgun ve sakin yzeyleri iinden hi beklenmedik bir anda bir hikyeye balyorlard. Baz renkleri hatrlyordu Galip o zaman, yllar nce seyrettii bir yabanc filmde yle bir gzken garson kzn hznl bakn; dinlemek istedii, ama her seferinde kard bir mziin radyodan son kere almn hatrlyordu. Hava kararrken Galip koridordaki dolaptan bulabildii btn yllklar, btn albmleri, gazete ve dergilerden kesilmi resimleri, uradan buradan toplanm fotoraflarla dolu btn kutular alma odasna getirmi sarho gibi kartryordu. Fotoraflarnn nerede, nasl, ne zaman ekildii hi belli olmayan yzler gryordu; gen kzlar, ftr apkal beyefendiler, bartl kadnlar, temiz suratl delikanllar, yitip gitmi umutsuzlar. Fotoraflar nerede, nasl ekildii anlalan mutsuz suratlar gryordu: Bakanlarn ve koruma polislerinin hogrl baklar arasnda Babakana dileke veren muhtarlarn endieyle seyreden iki vatandamz; Beikta'ta Dereboyu'nda kan yangndan dengini ve ocuunu kurtarabilen anne; Msrl Abdlvahap'n Elhamra'da oynayan filmine bilet almak iin kuyrukta bekleyen kadnlar; zerinde esrarla yakalanan nl gbek dansz ve film yldz Beyolu Karakolunda polisler arasnda; zimmetine para geirdii anlaldktan sonra yzndeki ifade birdenbire boalan muhasebeci. Kutulardan geliigzel ektii bu resimler kendi varolu ve saklan nedenlerini kendileri aklyordular sanki: "Bir fotoraftan, bir insann yz ifadesinin sakland bir belgeden daha anlaml, daha doyurucu, daha merakl ne olabilir ki?" diye dnd Galip. Rtularla, beylik fotoraf hileleriyle anlam ve ifadesinin derinlii sakatlanm en 'bo' yzlerin bile arkasnda anlar ve korkularla ykl bir hikye, gizlenmi bir sr, kelimelerle anlatlamayaca iin gzlere, kalara, baklara vurmu bir keder olduunu tuhaf bir hznle hissediyordu. Milli Piyangodan en byk ikramiyeyi kazanan bir yorganc rann mutlu ve akn yzne bakarken, karsn baklayan sigorta memurunun ve nc seilerek 261 bizi Avrupa'da 'en iyi ekilde temsil eden' gzellik kraliemizin fotoraflarna bakarken Galip'in gzlerinden yalar akacakt. Baz yzlerde Cell'in yazlarnda okuduu bir kederin izlerini grerek o yazlarn bu fotoraflara baklarak yazldna karar verdi: Fabrika ardiyelerine bakan yoksul evlerinin bahelerine asl amarlarn anlatld bir yaz 57 kg. amatr boks ampiyonumuzun yzne bakarak yazlm olmalyd; eri br Galata sokaklarnn aslnda yalnz yabanclar iin eri br olduunu anlatan yaz, Atatrk'le yattn gururla ima eden yz on bir yandaki ses sanatmzn mor beyaz yznden yola klarak kaleme alnmt; Mekke'den dnerken trafik kazasna urayan hac otobsn-deki takkeli ve l hac yzleri, Galip'e eski stanbul harita ve gravrleri zerine bir yazy hatrlatt. Bu yazda Cell baz haritalarn zerinde hazinelerin, baz Frenk gravrlerinde ise padiahmza suikast yapmak zere stanbul'a gelmi baz lgn dmanlarmzn iaretlendiini yazmt. Galip, CelPin stanbul'un bir kesindeki gizli apartman katnda haftalarca kimseyi grmeden oturduu gnlerin birinde kaleme ald bu

yazyla, zerleri yeil kalemin izgileriyle iaretlenmi haritalar arasnda bir iliki olduunu dnd. stanbul haritas zerindeki semtleri hecelemeye balad. Her kelime gnlk hayat iinde yllar boyunca binlerce defa kullanld iin o kadar anyla yklyd ki tpk 'su' ya da 'ey'kelimeleri gibi Galip'e artk hibir ey hatrlatmyordu. Hayatnda daha az yer tutan semt adlan ise, yksek sesle tekrarlandklarnda hemen bir ey artryordu. Galip, Cell'in stanbul'un baz semtlerini anlatt bir dizi yazsn hatrlad. Dolaptan kard bu yazlar 'stanbul'un Gizli Kalm Keleri' ortak baln tayordu, ama Galip onlar okuduka stanbul'un gizli kelerinden ok Cell'in kk hikyecilikleriyle dolu olduunu grd. Baka zaman glmseyerek karlaaca bu hayl krkl birden o kadar cann skt ki, fkeyle Cell'in btn yaz hayat boyunca yalnz okuyucularn deil bilinle kendisini de aldattn dnd. Fatih-Harbi-ye tramvayndaki kk kavgann, Feriky'deki evinden bakkala yollanp bir daha hi geri dnmeyen bir ocuun ve Tophane'deki bir saati dkkanndaki tkrtl mziin anlatld bu yazlar okurken Galip kendi kendine, "Artk aldanmayacam," diye mrldan262 di. Az sonra Cell'in, Harbiye'de, Feriky'de ya da Tophane'deki bir evde saklanabilecei aklna ister istemez gelince, bir anda fkesini, kendisini bir tuzaa eken CelPe deil, Cell'in yazlarnda ipular gren aklna yneltti. Bylece srekli elence arayan bir ocuktan nefret eder gibi hikyesiz yaayamayan aklndan nefret etti. Bir anda, dnyada iaretlerin, ipularnn, ikinci ve nc anlamlarn, gizlerin, srlarn yeri olmadna karar verdi: Btn iaretler anlamak ve bulmak isteyen kendi aklnn ve hayllerinin kuruntularyd. Her eyann yalnzca o eya olarak varolduu bir dnyada huzurla yaayabilme istei ykseldi iinde; o zaman ne yazlar, ne harfler, ne yzler, ne sokak lambalar, ne Cell'in masas, ne Melih Amcadan kalma u dolap, ne de Rya'nn parmak izlerini, tayan bu makasla tkenmez kalem kendi dndaki bir srrn pheli bir iareti olacakt. Yeil tkenmez kalemin yalnzca bir yeil tkenmez kalem olaca ve kendisinin de baka birisi olmak istemeyecei bu leme nasl girebilirdi acaba? Seyrettii filmdeki uzak ve yabanc lkede yaadn hayl eden ocuk gibi Galip, bu lemde yaadna kendini inandrmak isteyerek masann zerindeki haritalara bakt: Bir an bir ihtiyar adamn aln krklklarla dolu yzn grr gibi oldu, sonra hepsi birbirine karan padiah yzleri gznn nnde belirdi, bu grnty tandk birinin yz, belki de bir ehzadenin yz izledi, ama seene kadar o da kayboldu. Daha sonra Cell'in otuz ylda biriktirdii yz fotoraflarna, iinde yaamak istedii o yeni lemin grntleriymi gibi bakabileceini dnerek koltua oturdu. Kutulardan geliigzel ektii fotoraflardaki yzlere zerlerinde bir sr ya da iaret grmemeye alarak bakmaya alt. Bylece her surat tpk nfus ya da ikametgh katlarndaki fotoraflar gibi, yalnzca burun, gzler, az ile kapl fiziksel bir nesnenin tarifi olarak gzkmeye balad. Arada bir, elindeki sigorta karnesinde grd derin anlaml ve gzel bir kadn yzndeki acya dalan biri gibi, bir an kederlendiinde kendini toplayarak hemen baka bir resme, kendinden baka hibir acy ve hikyeyi gstermeyen baka bir yze bakyordu. Yzlerin hikyelerine de kendini kaptrmamak iin fotoraflarn altndaki yazlar ve Cell'in resimlerin kenarlarna ve zerlerine yazd harfleri okumuyordu hi. Uzun bir sre, fotoraflara baktktan, 263 onlar yalnzca insan yzlerinin haritalar olarak grebilmek iin kendini zorladktan sonra, Nianta Meydannda akam trafii birikirken gzlerinden yeniden, yeniden yalar akmaya baladnda Cell'in otuz ylda biriktirdii fotoraflarn yalnzca kk bir ksmn elden geirebilmiti. 264 ALTINCI BLM CELLT VE ALAYAN YZ "Alama, alama, ah ltfen a/ama." Halit Ziya Gzyalar iindeki bir erkek niye tellandrr bizi? Alayan, bir kadn, gnlk hayatmzn sra d, ama duygulu ve ackl bir paras olarak grebilir, itenlik ve sevgiyle benimseriz onu. Alayan bir erkek ise bir aresizlik duygusuyla doldurur iimizi. Tpk dnyann sonuna gelir gibi ya yaplabilecek eylerin sonuna gelmitir bu adam -bir sevdiinin lmnde olduu gibiya da dnyasnda bizimkiyle uyumayan bir yan vardr; huzursuz edici, hatta dehet verici bir yan. Yz dediimiz ve tandmz sandmz haritada hi tanmadmz bir lkeye rastgelmenin aknln ve dehetini hepimiz biliriz. Bu konuda, Naima'nn 'Tarih'inin VI.

cildinde ve Mehmet Halife'nin 'Tarihi Glmani'sinde anlatlan bir hikyeye, Edirneli Kadri'nin 'Celltlar Tarihi'nde de rastgeldim. ok deil, yzyl nce bir bahar gecesi, dnemin en naml cellt Kara mer, atyla Erzurum Kalesine yaklayordu. On iki gn nce padiah karar ve Bostancba'nn grevlendirilmesiyle eline tututurulan bir fermanla Erzurum Kalesine hkmeden Abdi Paa'y idam etmeye yollanmt. O mevsimde sradan bir yolcunun bir ayda alaca stanbul-Erzurum yolunu on iki gnde ald iin memnundu; bahar gecesinin serinlii iinde yorgunluunu unutmutu, ama gene de grev ncesi hissetmedii bir durgunluk vard zerinde: Sanki iini hakkyla ve yzakyla yapmasn engelleyecek bir lanetin glgesini ya da bir kararszln kukusunu hissediyordu. i zordu zor olmasna: Hi tanmad ve grmedii bir Pa-a'nn adamlaryla dolu konana tek bana girecek, ferman verecek, kendi sarslmaz varl ve gveniyle Paa'ya ve evresine padiahn kararna kar kmann boluunu hissettirecek, kk bir ihtimal ama, Paa bu boluu hissetmekte gecikirse, hi vakit geirmeden ve evresindekiler sua niyet etmeden onu hemen ld265 recekti. Bu ite ylesine deneyimliydi ki, hissettii kararszlk bu yzden olamazd hi: Otuz yllk meslek hayatnda yirmiye yakn ehzade, iki sadrazam, alt vezir, yirmi paa, hrl hrsz, sulu susuz, kadn, erkek, ocuk, ihtiyar, hristiyan, mslman alt yzn zerinde kiiyi idam etmi, raklndan balayarak bugne kadar binlerce kiiyi ikenceden geirmiti. Bahar sabah, cellt ehre girmeden nce bir su kysnda atndan indi ve kularn neeli cvltlar arasnda abdest ald, namaz kld. lerinin yolunda gitmesini Allahtan dilemek, dua etmek pek seyrek yapt bir iti. Ama her seferinde olduu gibi Tanr bu alkan kulunun duasn kabul etti. Bylece her ey yolunda gitti. Kuanda yal kemendiyle ve usturayla kazl kafasnda kzl keeden klahyla cellt grr grmez tanyan Paa, bana gelecekleri hemen anlad, ama kurald denebilecek hibir zorluk karmad. Belki de suunu bildii iin kaderine kendini oktan hazrlamt. nce, ferman, en azndan on kere ve her seferinde ayn dikkatle okudu. (Kurallara bal olanlarda grlen bir zellik.) Okuduu ferman gsterili bir edayla pp bana koydu. (Hl evresinde etki brakmay dnebilenlerde grlen ve Kara mer'in budalaca bulduu bir tepki.) Kuran okumak, namaz klmak istediini syledi. (Vakit kazanmak isteyenlerde ve gerekten inananlarda grlen bir istek.) Namazn kldktan sonra, zerindeki kymetli talan, taklar, yzkleri celltna kalmasn diye, "Beni hatrlarsnz," diyerek evresindeki adamlarna datt. (Dnyaya sk sk bal olanlar ve celltna kin duyabilecek kadar yzeysel olanlarda grlen bir tepki.) Ve bu tepkilerin bir ya da birkan deil, ama hepsini gsterenlerin ou gibi, boynuna kement geirilmeden nce, kfrler ederek boumaya da kalkt. Ama enesinin kenarna sk bir yumruk yedikten sonra kt ve lm beklemeye balad. Alyordu. Alamak da byle durumlarda kurbanlarn gsterdii sradan tepkilerden biriydi, ama Paa'nn alayan yznde yle bir ey grd ki cellt, otuz yllk meslek hayatnda ilk defa bir kararszlk geirdi. Bylece, hi yapmad bir eyi yapt: Bomadan nce kurbannn yzne bir kuma rtt. Baka meslekdalarmda grd zaman eletirdii bir davrant bu; nk iini duraksamadan ve 266 kusursuz yapabilmek iin bir celltn kurbannn gzlerine sonuna kadar bakabilmesi gerektiine inanrd. ldne emin olduktan sonra, hi vakit kaybetmeden lnn ban gvdesinden 'ifre' denilen zel usturayla ayrd ve yannda getirdii ii balla dolu kldan bir torbann iine sca scana daldrd. Grevini baaryla yaptn kantlayabilmesi iin, stanbul'da onu tehis edeceklere kurbannn kellesini hi bozulmadan gtrmeliydi nk. i balla dolu kldan torbaya dikkatlice yerletirirken, Paa'nn yzndeki o alayan bak, o anlalmaz ve dehet verici ifadeyi bir daha, hayretle grd ve mrnn pek de uzak olmayan sonuna kadar hi unutamad. Hemen atna binip ehirden kt. Kurbannn gvdesi gzyalaryla ve i bayltacak kadar ackl bir cenaze treniyle gmlrken, cellt atnn terkisindeki kelleyle, olay yerinden en azndan iki gnlk uzaklkta olmay isterdi hep. Bylece, birbuuk gn sren srekli bir yolculuktan sonra,

Kemah kalesine vard. Kervansarayda karnn doyurdu, torbasyla hcresine ekildi ve uzun bir uykuya yatt. Yarm gn sren deliksiz bir uykudan uyanrken, ryasnda ocukluunun Edirne'sinde gryordu kendini: Annesinin, kaynata kaynata yalnz btn evi ve baheyi deil, btn mahalleyi mayho bir incir kokusuyla kokutarak yapt incir reeliyle dolu, koskoca bir kavanoza yaklat zaman, incir diye grd o kk yeil yuvarlaklarn alayan bir kellenin gzleri olduunu anlyordu nce; sonra yasak bir ey yapmaktan ok alayan yzdeki o anlalmaz dehete tank olmann sululuk duygusuyla kavanozun kapan ayor ve iinden alayan yetikin bir erkein hkrklar gelmeye balaynca, elini kolunu balayan bir aresizlikle donuyordu. Ertesi gece, bir baka kervansarayda bir baka yataktaki uykusunun orta yerinde kendini ilk genliinin akamstlerinden birinde buldu: Hava kararmadan az nce, Edirne'nin iinde, ara sokaklarn birindeydi. Kim olduunu karamad iin bir arkadann uyars zerine, gn bir ucunda batan gnei, br ucunda ykselen soluk dolunayn beyaz yzn gryordu. Daha sonra, gne battka ve hava karardka ayn yusyuvarlak yz aydnlanarak belirginleiyor ve ok da gemeden l l parlayan bu yzn bir insan yz, alayan bir yz olduu anhlyordu. Hayr, Edirne 267 sokaklarn baka bir kentin, huzursuzluk verici, anlalmaz sokaklarna dntren ey, ayn yznn alayan bir yze dnmesin-deki ackl yan deil, anlalmaz yand. Ertesi sabah, cellt uykusunun orta yerinde kefettii bu gerein kendi anlaryla uyutuunu dnd. Meslek hayat boyunca, binlerce erkein alayan yzn grmt, ama o yzlerin hibiri bir acmaszlk, korku ya da sululuk duygusuna srkleme-miti onu. Sanlann tersine, kurbanlar iin zlr kederlenirdi, ama bu duygu bir adalet, bir zorunluluk, bir geri dnlmezlik mantyla dengelenirdi hemen. Kafalarn kestii, boduu, boyunlarn krd kurbanlarnn kendilerini lme gtren nedenler zinciri konusunda celltlarndan her zaman daha bilgili olduklarn bilirdi nk. Gzyalaryla rpnarak, smkler iinde yalvara-rak, hkrarak, katlarak lme giden bir erkein grntsnde dayanlmayacak, katlanlamayacak h,ibir ey yoktu..damlklardan tarihe, efsanelere geecek gsterili tavrlar, cesur szler bekleyen baz budalalar gibi, cellt ne kmserdi alayan erkekleri, ne de hayatn rastlantsal ve geri dnlmez acmaszln hi mi hi anlayamam baka eit budalalarn yaptklar gibi, elini kolunu balayan bir acma duygusuna kaplrd onlar karsnda. Ryalarnda elini kolunu balayan ey neydi peki? Gneli ve prl prl bir sabah, atnn terkisinde kldan torba, kayalarla kapl derin uurumlar arasndan geerken, cellt, elini kolunu balayan tutukluun Erzurum'a girmeden nce duyduu kararszlkla, ruhunda glgesini hissettii belli belirsiz o lanet duygusuyla ilgili olduunu dnd: Bomadan nce bir aba parasn kurbannn yzne rtmeye kendini zorlayan bir esrar grmt kurbannn unutulmas gereken yznde. Uzun gn boyunca cellt, artc biimleri olan sarp kayalklar (tencere gvdeli bir yelkenli, ba yerine bir incir yerlemi bir aslan) her zamankinden daha yabanc ve daha artc am ve kayn aalan ve buz gibi derelerin kylarndaki tuhaf, ne tuhaf, akltalan arasndan atn srerken, terkisinde tad yzn ifadesini bir daha hi dnmedi. Daha artc olan dnyayd artk; yeniden kefettii, ilk defa farkettii yeni bir dnya. Btn aalarn uykusuz gecelerde hatralarnn arasnda kprdanan karanlk glgelere benzediini yeni farkediyordu. Yee268 ren yamalarda koyun srlerini otlatan gnahsz obanlarn omuzlarnn stnde balarn, bir bakasnn eyasn tar gibi tadklarn ilk defa seziyordu. Da eteklerinde kurulmu on evlik kk kylerin, cami kaplarnda sra sra dizilen bo ayakkablar hatrlattn ilk defa anlyordu. Yarm gn sonra aralarndan geecei Batdaki mor dalarn ve onlarn tam stndeki, minyatrlerden kma bulutlarn, dnyamn plak, rlplak bir yer olduuna iaret ettiini yeni gryordu. Btn bitkilerin, nesnelerin, rkek hayvanlarn hatralar kadar eski, aresizlik kadar yaln ve kbuslar kadar korkutucu bir lemin iaretleri olduunu imdi kavryordu. Batya doru ilerledike ve uzayan glgeler anlam deitirdike, cellt, atlayan bir mlekten szan kan gibi, evresine esrarn zemedii iaretlerin, belirtilerin szdn hissetti. Karardk kerken girdii kervansarayda, karnn doyurdu, ama torbayla bir hcreye kapanp uyuyamayacan anlad. Uykusunun orta yerinde, patlayan bir yaradan akacak irin gibi, ar

ar yaylacak korkulu ryaya; bu ryada her gece, bir baka annn kyafetlerine brnerek alayacak o aresiz yze katlanamayacan biliyordu. Kervansaray kalabal iindeki insan yzlerine hayretle bakarak bir sre dinlendi ve yoluna devam etti. Gece souk ve sessizdi; rzgar yoktu, tek dal kprdamyordu ve yorgun at da kendi yolunu kendi buluyordu. Uzun bir sre hibir ey grmeden ve eski mutlu gnlerinde olduu gibi, kafasm tedirgin edici hibir soruyla kurcalamadan yoluna devam etti: Daha sonralar, karanlk yznden diye dnecekti. nk bulutlar arasndan ay belirince aalar, glgeler, kayalar ar ar zlmez bir esrarn iaretlerine dntler. Korkutucu olan ne mezarlklar-daki ackl talard, ne yapayalnz serviler, ne de ssz gecedeki kurt ulumalar. Dnyay korkulacak kadar artc yapan ey, sanki bir hikye anlatmaya kalkmasyd onun. Dnya, cellta sanki bir ey sylemek istiyor, bir anlam iaret ediyor, ama bir ryadaki gibi bu sz dumanl bir belirsizlik iinde kayboluyordu. Sabaha doru cellt kulaklarnn dibinde hkrk seslerini iitmeye balad. Gn aarrken, hkrk seslerinin, yeni kan rzgrn dallarda oynad bir oyun olduunu dnd, daha sonra, yorgunluk ve uykusuzluun sonucu olduuna hkmetti. leye doru terkisinde269 ki torbadan gelen hkrk sesleri yle belirginleti ki, tpk, bir ge-ceyars iyi kapanmam bir pencerenin sinir bozucu gcrtsn kesmek iin scak yatandan kan biri gibi, atndan indi, torbay terkiye balayan ipleri gere gere iyice sktrd. Ama daha sonra, acmaszca yaan yamurun altnda yalnzca hkrklar duymak deil, alayan yzn gzyalarn da hissedecekti teninin zerinde. Gne yeniden atnda dnyann esrarnn alayan yzn ifadesindeki bir srla ilikili olduunu anlad. Sanki eskiden, o pek bildik ve tandk gelen anlalabilir dnyay, yzlerin zerindeki sradan bir anlam, sradan bir ifade ayakta tutuyordu da, tpk tlsml bir kasenin, angrdayarak krlmasndan, sihirli ve billur bir srahinin atlamasndan sonra, her eyin altst olmas gibi, alayan yzn zerinde o tuhaf ifadenin belirmesinden sonra, lemin anlam da, cellt korkulu bir yalnzla brakarak kaybolmutu. zerindeki slak elbiseleri gnete kururken, her eyin eski dzenine dnebilmesi iin, torbadaki ban yznde bir maske gibi tad ifadeyi deitirmesi gerektiini anlad. te yandan, meslek ahlk, kestikten sonra sca scana bal dolu torbaya bastrd ba stanbul'a hi bozmadan, olduu gibi getirmesini de ona buyuru-yordu. At stnde uykusuz geen ve torbadan gelen bitip tkenmeyen hkrklarn sinir bozucu bir mzie dnt ldrtc bir gecenin sabahnda, cellt dnyay o kadar deimi buldu ki, kendisinin kendisi olduuna inanmakta zorluk ekti. nar ve am aalar, amurlu yollar, kendisini grenlerin dehetle katklar ky emeleri, hi tanmad, bilmedii bir dnyadan kmaydlar. le vakti varln daha nce bilmedii bir kasabada hayvani bir igdyle attrd yiyecekleri de tanmakta glk ekti. Kasaba dnda, atn dinlendirmek iin bir aacn altna uzandnda, bir zamanlar gkyz sand eyin hi bilmedii, hi grmedii tuhaf ve mavi bir kubbe olduunu anlad. Gne batarken atna binip yoluna devam etti, ama daha alt gnlk yol vard nnde. Torbadaki hkrklar dindirmezse, alayan yzn ifadesini deitirmezse, dnyasn o eski bildik dnyaya dntrecek o sihirli ilemi yapmazsa stanbul'a hi varamayacan anlamt artk. Hava karardktan sonra, havlayan kpeklerini iittii bir kyn kysnda bir kuyuya rastlaynca, atndan indi. Atnn terkisin270 den kl torbay indirdi, azn zd ve salarndan dikkatle tuttuu kelleyi baln iinden kard. Kuyudan ektii kova kova sularla, yeni domu bir bebei ykar gibi, kafay zenle ykad. Bir kuma parasyla salarnn iinden kulaklarnn deliklerine varncaya kadar kuruladktan sonra, dolunayn nda yzne bakt: Alyordu; hi bozulmamt, ayn dayanlmaz, unutulmaz, aresizlik ifadesi vard zerinde. Kafay kuyunun kenarna brakt, atnn terkisinden meslek aletlerini, iki zel ba, kenarlar kt demir ikence ubuklarn alp dnd. nce, baklarla aznn kenarlarn, deriyi ve kemii kanrtarak ar ar dzeltmeye giriti. Uzun bir abadan sonra dudaklar iyice paralam, ama az belli belirsiz ve ylk da olsa glmsetmeyi baarmt. Sonra, daha ince bir ie giriip acyla kaslm gzleri amaya balad. ok uzun ve yorucu bir abadan sonra glmseyii btn yze yayabildiinde, yorulmu gevemiti artk. Gene de, bomadan nce Abdi Paa'nn

enesinin kenarna indirdii yumruun mor izini derinin stnde grnce sevindi. Her eyi yoluna koyabilmenin ocuksu sevinciyle koarak aletlerini atnn terkisine yerletirdi. Geri dndnde brakt yerde ba yoktu. lk anda, glmseyen ban bir oyunu olarak grd bunu. Kafann kuyuya dtn anlaynca, hi kararszlk geirmeden, en yakn eve kotu, kapy vurarak ierdekileri uyandrd. htiyar bir babayla, gen bir oulun emirlerine korkuyla uymalar iin, karlarnda cellt grmeleri yetti. Sabaha kadar, birlikte, pek de derin olmayan kuyunun dibinden kelleyi karmaya altlar. Gn rken, boma ipiyle belinden kuyuya sarkttklar oul, salarndan tuttuu kelleyle ve dehetle bara bara yeryzne dnd. Kafa para para olmutu, ama alamyordu artk. Cellt huzurla kafay kurulad, bal dolu torbaya bastrd ve ellerine birka kuru tututurduu babayla olunun kynden mutlulukla Batya uzaklat. Gne doarken, kular aan bahar aalan arasnda cvldarken, cellt dnyann yeniden o eski ve bildik dnya olduunu, gkyz kadar geni bir sevin ve yaama heyecanyla anlad. Torbann iinden hkrk sesleri duyulmuyordu artk. le olmadan, amla kapl tepelerin arasndaki bir gln kysnda atndan indi ve gnlerdir bekledii derin ve deliksiz uykuya mutlulukla yatt. 271 Uyumadan nce, uzand yerden sevinle kalkm, gl kysna yrm ve suyun aynasnda kendi yzn seyredip dnyann yerli yerinde olduunu bir kere daha anlamt. Be gn sonra, stanbul'da, Abdi Paa'y iyi tanyan tanklar, kl torbadan karlan kellenin onun kellesi olmadn sylerlerken ve yzn glmseyen ifadesinin hi de Paa'y hatrlatmadn anlatrlarken, cellt gln aynasnda huzurla seyrettii kendi mutlu yzn hatrlayacakt. Abdi Paa'dan ald bir rvet karlnda bir baka birinin, szgelimi, katlettii gnahsz bir obann kellesini torbaya koyup getirdii, sahtekrl anlalmasn diye de, yz hrpalayarak bozduu yolundaki sulamalar da hibir ie yaramayacan bildii iin cevaplamad. nk kendi kellesini gvdesinden ayracak celltn kapdan girdiini grmt bile. Abdi Paa yerine gnahsz bir obann kafasnn kesildii sylentisi ise ok abuk yayld; yle abuk ki, Erzurum'a yollanan ikinci cellt, konana kurulan Abdi Paa karlad ve hemen idam ettirdi onu. Bylece, bazlarnn yzndeki harflere bakarak dzmece olduunu syledii Abdi Paa'nn yirmi yl sren ve alt-bin beyz kelleye mal olan isyan hareketi balam oldu. 272 YEDNC BLM HARFLERN ESRARI VE ESRARIN KAYBI "Binlerce, bin/erce sr bilinecek O gizli viiz gsterince kendini." Attar ehirde akam yemei vakti geldiinde, Nianta Meydannda trafik alp kedeki polisin fkeli dd dindiinde, Galip o kadar uzun bir sredir fotoraflara bakyordu ki, vatanda yzlerinin iinde uyandrabilecei btn hzn, keder ve ac tkenmiti artk; gzlerinden ya akmyordu. Yzlerin iinde uyandrabilecei nee, sevin ve heyecan da tkenmiti; sanki hayattan bir ey de beklemiyordu. Fotoraflara bakarken btn belleini, umutlarn ve geleceini yitirmi birinin kaytszln duyuyordu: Aklnn bir kesinde kprdanarak, yava yava byyerek btn gvdesini saracaa benzeyen bir sessizlik vard. Mutfaktan getirdii peynirle, ekmei yerken, bayat ayn ierken bile, zerleri ekmek krntlaryla kaplanan resimlere bakt. ehirdeki kararl ve inanlmaz hareket dinmi, gecenin sesleri balamt. Buzdolabnn motorunu, sokan ta br ucunda indirilen bir dkkn kepengini, Alaad-n'in oradan gelen bir kahkahay duyabiliyordu artk. Bazan, kaldrmlarda hzl hzl ilerleyen bir topuklu ayakkabnn sesine dikkat ediyor, bazan bir fotoraftaki surata bir dehet ve korku ifadesiyle, kendisini de yoran bir hayretle bakarken sessizlii de unutuyordu. Harflerin srlar ile yzlerin anlam arasndaki ilikiyi ite bu srada dnmeye balad: Cell'in yz fotoraflar zerine izitir-diklerinin anlamn zmekten ok, Rya'nn okuduu polisiye romanlarn kahramanlarn taklit etme isteiyle. "Polis romanlarnn, eyalar iinde srekli ipular grebilen kahramanlar gibi olabilmek iin," diye dnyordu Galip yorgunlukla, "nsann evresindeki nesnelerin kendisinden bir sr sakladklarna inanvermesi yeter." Cell'in Hurufilikle ilgili kitaplar, risaleleri, gazete ve dergi kesiklerini ve binlerce resimle fotoraf saklad kutuyu kori273

dordaki dolaptan karp almaya balad. Arap harflerinden yaplm yzler grd, gzler vav'lar ve ayn'lardan, kalar zcierden ve riardan, burunlar eliflerden yaplm, Cell de eski alfabeyi renen iyi niyetli bir rencinin titizliiyle harfleri teker teker iaretlemiti. Ta basks bir kitabn sayfalarnda vav'lardan ve cim'lerden yaplm alayan gzler grd, cim'in noktas sayfann dibine damlayan gzyayd. Eski ve r-tusuz bir siyah beyaz fotorafta kalardan, gzlerden, burun ve dudaklardan ayn harflerin kolaylkla okunabildiini grd; fotorafn altna bir Bektai eyhinin adn Cell okunakl harflerle yazmt. Harflerden yaplm 'Ah miner ak!' levhalar grd, frtnalarda alkalanan kadrgalar, gkten gz, bak ve dehet olarak inen yldrmlar, aalarn dallarna karm ehreler, her biri ayr bir harf olan sakallar grd. Gzleri oyularak fotoraftan karlm soluk yzler grd, dudaklarnn kenarna bulam gnah izleri harflerle iaretlenmi masumlar grd, korkun geleceklerinin hikyesi alnlarndaki krklar arasna sktrlm gnahkrlar grd. Beyaz idam gmleklerinin ve boyunlarna asl hkm zabtlarnn zerinden ayaklarnn ulaamad topraa bakan aslm haydutlarn ve babakanlarn dalgn ifadesini grd; nl bir sinema artistinin boyal gzlerinden orospuluunu okuyanlarn yollad soluk renkli resimleri ve kendilerini padiahlara, paalara, Rudolph Valentino ile Mussolini'ye benzetenlerin benzerlerinin ve kendi fotoraflarnn zerine iaretledikleri harfleri grd. Ce-ll'in yazd bir yazda, Allah'n son iareti olan 'h' harfinin zel yer ve anlamlarn gstererek okuyucularna yollad teblii deifre edenlerin, 'sabah', 'yz', 'gne' kelimeleriyle bir ay, bir hafta, bir yl boyunca izdii simetrileri aklayanlarn, harflerle uramann puta tapmaktan fark olmadn kantlamak iin yazlm uzun okuyucu mektuplarnda, Cell'in kefettii gizli harf oyunlarnn iaretlerini grd. Hurufiliin kurucusu Esterabadl Fazlallah'n minyatrlerden kopya edilerek zerine Arap ve Latin harfleri eklenmi resimlerini, Alaaddin'in dkknnda satlan gofretlerden ve ayakkab lastii sertliindeki boyal iklet paketlerinden kan futbolcularn ve sinema oyuncularnn resimlerinin zerine yazlm kelimeleri ve harfleri, okuyucularnn Cell'e yolladklar katil, gnahkr ve eyh fotoraflarn grd. zerleri harflerle kay274 naan yzlerce, binlerce, onbinlerce 'vatanda' resmi grd: Son altm ylda Anadolu'nun her yerinden, tozla kapl kk kentlerden, yazlan gneten topran atlad, klar kar yznden drt ay boyunca a kurtlardan baka kimsenin urayamad cra kasabalardan, mayna basan erkeklerin yarsnn topal gezdii Suriye snrndaki kaak kylerinden ve krk yldr yollarnn yaplmasn bekleyen da kylerinden, byk ehirlerdeki bar ve pavyonlardan, maaralara yerlemi salhanelerden, sigara ve esrar kaaklarnn kahveleriyle, ssz demiryolu istasyonlarnn 'mdriyet' odalarndan, sr celeplerinin geceledikleri otel salonlaryla, Sou-koluk'daki kerhanelerden, Cell'e yollanm binlerce vatanda resmi grd. Devlet dairelerinin, vilayet binalarnn, arzuhalci masalarnn yanbana kurulmu ayakl ve nazar boncuklu ipak makineleriyle kara bir arafn altna giren fotorafnn bir simyac ya da falc gibi eczal camlar, kara kapaklar, pompalar ve krklerle uraarak altrd eski Leicaiarla ekilmi binlerce fotoraf grd. Objektife bakarken vatandalarn belli belirsiz bir lm korkusu ve lmszlk isteiyle rpertici bir zaman duygusuna kapldn hissetmek g deildi. Galip, bu derin istein yzlerde ve haritalarda iaretlerini tand ykm ve lm ve yenilgi ve mulsz-lukla ilgili olduunu hemen gryordu. Sanki mutluluk yllarn izleyen byk yenilgiden sonra, patlayan bir yanardan sat kller ve toz, gemiin zerini olanca kalnlyla rtmt de, anlarn bu gizli ve kaybolmu esrarl anlamn ortaya karabilmek iin onlarn yzlere bulam iaretlerini Galip'in okuyup zmesi gerekiyordu. Baz fotoraflarn Cell'in ellili yllarn banda bilmeceler, film eletirileri ve 'ster nan ster nanma' kesiyle birlikte sorumluluunu zerine ald 'Yznz Kiiliiniz' kesine yolland, arkalarna yazlm bilgilerden anlalyordu; bazlarnn daha sonraki yllarda Cell'in ke yazlarnda yapt bir arya uymak iin (Okurlarmzn fotoraflarn grmek ve bazlarn da bu kede yaymlamak istiyoruz!) ve bazlarnn da, kutulardan kard ktlar, mektuplar ve fotoraf arkalarndaki yazlardan, Galip'in okuduka ieriini tam olarak skemedii baz mektuplara cevap olarak yolland anlalyordu. Uzak bir gemiteki bir any hatrlar ya da ufukta belli belirsiz gzken uzak bir kara paras 275 ' zerinde bir an akp parlayan bir yldrmn yeilimsi na bakar gibi, kameraya bakmlard; karanlk bir bataklkta ar ar batmakta olan kendi geleceklerini alkn gzlerle seyreder gibi,

kaybettikleri belleklerinin bir daha hi geri gelmeyeceinden kukusu olmayan unutkanlar gibi: Galip, bu yz ifadelerindeki sessizliin aklnn bir kesinde bydn hissederken, Cell'in yllardr btn bu resimleri, kesikleri, yzleri, baklar neden harflerle doldurmu olabileceini apak seziyor, ama bu nedeni kendi hayatn Cell'in ve Rya'nn hayatna balayan baa, bu hayalet evden kn ve kendi geleceinin hikyesinin bir anahtar olarak kullanmak istedii zaman, tpk fotoraflarda grd suratlar gibi, bir an durgunlayor, olaylar birbirine balamas gereken akl, yalnzca harflerle yzler arasna skm bir anlamn sisleri iinde kayboluyordu. Yzlerce okuyaca ve yava yava iine girecei dehete ite byle byle yaklamaya balad. Tabasks kitaplardan, iml hatalaryla dolu risalelerden Hurufiliin kurucusu ve peygamberi Fazlallah'n hayatn okudu. Horasan'da, Hazer Denizi yaknlarndaki Esterabad'da 1339'da domutu. On sekiz yandayken kendini tasavvufa vermi, hacca gitmi, eyh Hasan adl birinin mridi olmutu. Azerbaycan'da, ran'da ehir ehir gezerek grgsn nasl artrdn, Tebriz'deki, irvan'daki, Baku'deki eyhlerle neler konutuklarn okurken Galip, kendi hayatna da, bu tr tabasks kitaplarn dedii gibi 'yeniden balamak' iin iinde kar konulmaz bir istek duydu. Fazlallah'n kendi geleceine ve lmne ilikin sonradan gerekleen ngrleri, Galip'e balamak istedii yeni hayat yaayacak herhangi birinin bandan geecek sradan olaylar gibi gzkt. Fazlallah ilk rya yorumlaryla nlenmiti. Bir keresinde, ryasnda iki hdhd kuunu, kendisini ve Sleyman Peygamberi grm, kular aatan bakarken aacn altnda uyuyan Fazlallah ile Sleyman Peygamber'in ryalar birbirine karm, bylece, aataki iki ku da tek bir hdhd kuu olmutu. Bir baka seferinde, ryasnda ekildii maarada kendisini ziyarete gelecek bir dervii gryor, sonradan, gerekten kendisini ziyaret eden o dervi de. Fazlallah'a ryasnda onu grdn sylyordu: Maarada bir kitabn sayfalarn birlikte evirdiklerinde harflerin iinde kendi yzlerini, birbirlerine dnp baktklarnda ise yzlerinin iinde kitap276 taki harfleri gryorlard. Fazlallah'a gre ses, varlk ile yokluk arasndaki ayrm izgi-siydi. Gayb leminden maddi leme geip, elle dokunulabilir olan her eyin kartaca bir ses vard nk: 'En sessiz' nesneleri bile birbirine arpmak bunu anlamaya yeterdi. Sesin en gelimi ekli ise tabii ki 'sz'd, 'kelm' denen yce eydi, 'kelime' denen sihirdi ve o da harflerden oluuyordu. Varln z, anlam ve Allahn yeryznde grn demek olan harfleri ise insan yznde apak semek mmknd. Yzlerimizde doutan gelen iki ka, drt kirpik ve bir de sa izgisinden oluan yedi hat vard. Bu iaretlere, sonradan, ergenlikle birlikte, 'ge aan' burun izgisi de eklendiinde, harfler on drt ediyor, bu hatlarn hayli varl ile ondan daha iirsel olan gerek grnts de iki olarak hesaba katlnca, Muhammed'in konutuu, Kuran'n dile geldii yirmi sekiz harfin hi de rastlant olmad anlalyordu. Fazlallah'n konutuu ve nl kitab 'Cavidanname'yi yazd Farsa'daki otuz iki harfe varmak iin salar ve ene altndaki hatt daha bir dikkatle inceleyip, ikiye ayrp, iki ayr harf olarak grmek gerektiini okuduunda Galip kutulardan bulup kard baz fotoraflardaki yzlerin ve salarn niye bin dokuzyz otuzlarn Amerikan filmlerinde briyantinli oyuncularn yapt gibi ortadan ikiye ayrldn anlad. Her ey ok basit gzkyordu ve Galip bir anda bu ocuksu yalnlktan holanarak bir kere daha Cell'i harf oyunlarna eken eyin ne olduunu anladn hissetti. Tpk CelPin hikyesini yazd 'O' gibi, Fazlallah kendini bir kurtarc, bir peygamber, museviler'in bekledii Mesih, hristi-yanlar'n gkten iniine hazrlandklar ve Muhammed'in mjdeledii Mehdi olarak ilan etmi, sfahan'da kendisine inanan yedi kiiyi evresine topladktan sonra, dinini yaymaya balamt. Galip, Fazlallah'n ehir ehir gezerek dnyann anlamn ilk bakta teslim eden bir yer olmadn, srlarla kaynatn, bu srlara ulaabilmek iin harflerin esrarn bilmek gerektiini vaaz ettiini okurken bir i huzuru duydu: Bekledii ve hep istedii gibi, kendi dnyasnn da srlarla kaynat kolaylkla kantlanmt sanki. Galip duyduu i huzurunun, bu kantn basitliiyle ilgili olduunu da seziyordu: Dnyann srlarla kaynaan bir yer olduu doruysa, masann zerinde grd kahve fincannn, klln, kitap aaca277 nn ve*hatta aacan yannda dalgn bir yenge gibi dinlenen kendi elinin de iaret ettii ve bir paras olduu gizli dnyann varl gerekti. Rya bu dnyadayd. Galip bu dnyann eiindeydi. Az sonra, harflerin srryla ieri girecekti.

Bunun iin dikkatle biraz daha okumas gerekiyordu. Fazlal-lah'm hayatn ve lmn, yeniden okudu. Kendi lmn ryasnda grdn ve lmne bir rya grr gibi gittiini anlad. Allaha deil, harflere, insanlara ve putlara tapyor, kendini Mehdi ilan ediyor ve Kuran'n gerek ve grnen anlamna deil gizli ve grnmez anlam dedii kendi hayllerine iman ediyor diye zndklkla sulanm, yakalanm, yarglanm ve aslmt. Fazlallah'n ve yaknlarnn ldrlmesinden sonra ran'da tutunmakta zorlanan Huruflerin Anadolu'ya geii, Fazlallah'n halifelerinden air Ncsim sayesinde olmutu. Fazlallah'n kitaplaryla Hurufilie ilikin elyazmalarn sonralar Hurufler arasnda efsanevi bir nitelik kazanacak yeil bir sanda ykleyen air, Anadolu'yu ehir ehir gezerek, rmceklerin uyuklad cra medreselerde, kertenkelelerin kaynat miskin tekkelerinde yeni yandalar bulmu, yetitirdii halifelerine yalnz Kuran'n deil, dnyann da srlarla kaynatn gstermek iin, ok sevdii satran oyunundan karlm kelime ve harf oyunlarna bavurmutu. ki ms-rada, sevgilisinin yzndeki hatt ve beni harfle noktaya, bu harfle noktasn deniz dibindeki sngerle inciye, kendisini bu inci peinde len dalgca, lme istekle dalan bu dalgc Tanrya koan a ve bylece, daireyi tamamlayarak, Tanry da sevgilisine benzeten air Nesimi, Halep'te tutuklanm, uzun uzun yarglanm, derisi yzlerek ldrlm, ls aslarak ehirde tehir edildikten sonra, yedi paraya ayrlan cesedi ibret olsun diye kendine taraftar bulduu ve iirlerinin ezberlendii yedi ayr ehire gmlmt. Nesimi'nin etkisiyle Bektailer arasnda Osmanolu lkesinde hzla yaylan Hurufilik, stanbul'un fethinden on be yl sonra, Fatih Sultan Mehmet'i de heyecanlandrmt. Padiahn elinde Fazlallah'n risaleleri, dnyann esrarndan, harflerin sorduu sorulardan ve yeni yerletii sarayndan seyrettii Bizans'n srlarndan szettiini, elleriyle bir bir iaret ettii her bacann, her kubbenin, her aacn yer altndaki baka bir lemin esrarna nasl 278 ' anahtar olabileceini aratrdn evresindeki ulema renince, bir kumpas dzenleyip Sultana yaknlaabilen Hurufileri diri diri yaktrmlard. II. Dnya Savann banda, Erzurum yaknlarnda, Horasan'daki bir matbaada gizlice basld elyazsyla son sayfasna eklenmi bir nottan anlalan (ya da yle anlalsn istenen) bir kk kitapta, Galip, Fatih'in olu II. Beyazt'a yaplan baarsz suikasttan sonra, boynu vurulan ve yaklan Hurufileri yanarken gsteren bir resim grd. Baka bir sayfada, Kanuni Sleyman'n srgn enirine boyun emedii iin yaklan Hurufiler de ayn ocuksu izgilerle ve ayn dehet ifadesiyle resmedilmilerdi. Dalgalanarak gvdeleri saran alevlerin iinde ayn 'Allah' kelimesinin ayn elifleri ve lam'lar gzkyor, daha da tuhaf, Arap harfleriyle cayr cayr yanan gvdelerin gzlerinden Latin alfabesinin O'lar U-lar ve C'lerle bezenmi gzyalar fkryordu. Galip, 1928'deki 'Alfabe Devrimi', Arap harflerinden Latin harflerine gei zerine ilk Hurufi yorumuna bu resimde rastlad, ama akl daha o sralarda zlmesi gereken srrn formlnde olduu iin grdn anlamlandramadan kutudan bulduklarn okumaya devam etti. Allah'n asl niteliinin bir 'gizli ha/ine', bir 'kanz-i mahfi', bir esrar olduuna ilikin sayfalarca yaz okudu. Btn sorun bu esrara ulaabilmenin yolunu bulmakt. Btn sorun bu esrarn dnyada yansdn anlamakt. Btn sorun esrarn,her yerde, her eyde, her nesnede, her insanda grldn kavramakt. Dnya bir ipular deniziydi; her damlasnda arkasndaki esrara varacak bir tuz tad vard. Galip yorgun ve kzarm gzlerle okuduka bu denizin srlarna gireceini biliyordu. Belirtileri her yerde ve her eyde olduu iin, esrar da her yerde ve her eydeydi. Tpk iirlerdeki sevgilinin yz, inciler, gller, arap kadehleri, blbller, srma salar, geceler ve alevler gibi, Galip okuduka, evresindeki nesnelerin de hem kendilerinin, hem de yava yava yaklat bu esrarn birer iareti olduklarn ok iyi gryordu. zerine lambann soluk vuran perdenin, Rya'nn anlaryla kaynaan eski koltuklarn, duvarlardaki glgelerin, korkutucu telefon ahizesinin bu kadar anlam ve hikyeyle ykl olmas Galip'e ocukluunda bazan hissettii gibi, farkna varmadan bir oyuna girdii duygusunu verdi: Herkesin bir baka 279 kiiyi, her eyin bir baka eyi taklit ettii bu korkutucu oyundan,, tpk ocukluundaki gibi bir bakas olabilirse kabileceine inand iin belli belirsiz bir gvensizlik duyarak ilerlemeye devam etti. "Korkuyorsan, lambay yakaym," derdi Galip birlikte karanlkta oynadklar zamanlar Rya'nn da ayn korkuya kapldn anladnda. "Yakma," derdi oyunu ve korkuyu seven cesur Rya. Galip okudu.

17. yzyln banda baz Hurufiler, Anadolu'yu allak bullak eden Celli isyanlar srasnda paalardan, kadlardan, haydutlardan, imamlardan kaan kyllerin boalttklar cra kylere yerlemilerdi. Galip bu Hurufi kylerindeki mutlu ve anlaml hayat anlatan uzunca bir iirin dizelerini skmeye alrken, Rya'yla geirdii kendi ocukluk gnlerinin mutluluk anlarn yeniden hatrlad. O eski ve uzak ve mutlu zamanlarda anlamla hareket birdi. O cennet alarda evlerimize doldurduumuz eyalarla o eyalara ilikin hayllerimiz hep birdi. O mutluluk yllarnda elimize aldmz aletlerin ve eyalarn, hanerlerin ve kalemlerin yalnzca gvdelerimizin deil, ruhlarmzn da bir uzants olduunu herkes bilirdi. O zamanlar airler aa deyince herkes tastamam bir aac haylinde canlandrabilir, iirin iindeki kelimenin ve aacn, hayatn ve bahenin iindeki eyi ve aac iaret edebilmesi iin uzun uzun hner gsterip yapraklar ve dallar saymaya gerek olmadn herkes bilirdi. Kelimelerle anlattklar eylerin birbirine ok yakn olduunu o zamanlar herkes o kadar bilirdi ki, dalar arasndaki o hayalet kye sis indii sabahlarda, kelimelerle aplattklar eyler birbirine karrd. O sisli sabahlarda uykularndan uyananlar ryalarla gereklii, iirlerle hayat ve adlarla insanlar da birbirlerinden ayramazlard. O zamanlar hikyelerle hayatlar O kadar gerekti ki, kimsenin aklna, hangisi hayatn asl, hangisi hikyenin asl diye sormak gelmezdi. Ryalar yaanr, hayatlar yorumlanrd. O zamanlar, her ey gibi insanlarn yzleri de o kadar anlamlyd ki, okuma yazma bilmeyenler ve alfay meyve, a'y apka ve elifi mertek sananlar bile, yzlerimizin zerlerindeki apak anlamn harflerini kendiliinden okumaya balarlard. Galip, o uzak ve mutlu zamanlardaki insanlarn daha zaman bile tanmadklar gnleri anlatmak iin, airin tasvir ettii aka280 mstlerinde ufuktaki portakal renkli gnein nasl hi kprdamadn ve cam ve kl rengindeki hareketsiz denizin zerinde esmeyen bir rzgarla yelkenlerini iiren kalyonlarn, yol almalarna ramen, nasl hi yer deitirmediklerini okurken, bu denizin kysnda hibir zaman kaybolmayacak birer serap gibi ykselen bembeyaz camilerle onlardan da beyaz minarelerle karlatnda, 17. yzyldan da gnmze kadar gizli kalm Hurufi hayl ve hayatnn stanbul'u da kucakladn anlad. erefeli beyaz minare-. ler arasnda ufka doru kanat rpan leyleklerin, ankalann, albatroslarn ve simurglarn gkte asl kalm gibi yzyllarca stanbul'un kubbeleri stnde nasl salndklarn ve hibiri birbirini dik kesmeyen ve nasl kesecei de hi belli olmayan stanbul so-kaklarndaki her gezintinin sonsuzlua yaplm bir bayram yolculuu gibi elenceli ve badndrc olduunu ve bu gezintilerden sonra, yolcunun sokaklarda izdii erileri haritann zerinde parma ile izlediinde grd resimlerden kendi yznn zerindeki harflerin ve hayatnn esrarn nasl hemen kavrayverdiini ve scak ve mehtapl yaz gecelerinde kuyulara sarktlan kovalar, buz gibi su kadar esrarn ve yldzlarn iaretleriyle de geri dndnde, herkesin nasl sabahlara kadar iaretlerin anlamndan ve anlamn iaretlerinden dem vuran iirler sylediini Galip okurken, hem su katlmam Hurufiliin altn ann bir zamanlar stanbul'da da yaandn, hem de Rya'yla kendi mutluluk yllarnn oktan geride kaldn anlamt. Ama ksa srm olmalyd bu mutlu ve altn a. nk esrarn apak olduu altn adan hemen sonra, srlarn daha da kartn, tpk hayalet kylerdeki Hurufiler gibi, bazlarnn anlam iyice gizlemek iin kandan, yumurtadan, boktan ve kldan yaptklar iksirlerden medet umduklarn, bazlarnn ise stanbul'un gizli kelerindeki evlerinden gizlerini gmmek iin dehlizler kazdn okudu Galip. Dehlizcilcr kadar talihli olamayan bazlarnn, Yenieri isyanna katldklar iin yakalanp asldklar aalarda, boyunlarndaki yal ilmiin kravat gibi sktrmasyla bzlen yzlerinde harflerin biimsizletiini ve geceyarlar kenar mahallelcrdeki tekkelere ellerinde sazlar Hurufi srlarn fsldamaya giden klarn tam bir anlayszlk duvar ile karlatklarn da okudu. Btn bu belirtiler cra ve hayalet kyler kadar, stanbul'un da gizli kelerinde, esrarl sokakla281 nnda yaanan o altn an byk bir mutsuzlukla kesintiye urad- -n doruluyordu. Kenarlarn farelerin kemirdii ve baz kelerinde camgbei ve gzta rengindeki kfieklerinin ho bir kt ve nem kokusuyla at eski iir kitabnn son sayfasna gelince, Galip, bu konudaki daha geni bilginin baka bir risalede ele alndn belirten bir nota rastlad. Risalenin son sayfalarna eklenmi yaymevi ve basmevi adresleri ve dizgi ve bask tarihleri ile yekahenk iirin son msralar arasna Horasanl dizgicinin kk puntolarla strd uzunca

ve dk bir cmleye gre, gene Erzurum yaknlarndaki Horasan'da ayn dizinin yedinci kitab olarak yaymlanan 'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb' adl bu eser, F.M.nc tarafndan kaleme alnm ve stanbullu gazeteci Selim Kamaz; in vglerine de mazhar olmutu. Galip, kelime ve harf haylleri ve Rya'nn dleriyle dumanlanan bir uykusuzluk ve yorgunlukla Cell'in gazetecilie ilk balad yllar hatrlad. O gnlerde, CelPin harf ve kelime oyunlary-. la ilikisi 'Bugnk Falnz: ve 'ster nan, ster nanma' kelerinde edost-akrabaya ve sevgililerine zel selmlar yollamaktan ileri gitmiyordu. Kt, dergi ve gazete tomarlar ierisinde risaleyi hrsla arad. Ortal iyice altst ettikten sonra, biraz da umutsuzlukla bakt kutulardan birinde, altml yllarn banda Cell'in kesip saklad eitli gazete kesikleri, yaymlanmam polemik yazlar ve baz tuhaf fotoraflar arasnda kitab bulduunda, saat ge-ceyarsn oktan gemi, ehrin sokaklarnda, skynetim dnemlerinde gece sokaa kma yasa ilan edildii zaman duyulan o umut krc ve rpertici sessizlik balamt. 'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb', yaymland ya da yaymlanmak zere olduu ilan edilen bu eit birok 'eser' gibi, yllar sonra ve baka bir ehirde yaymlanabilmiti ancak: 1962'de, Galip'in o zamanlar bir matbaas olduuna at Grdes'de, iki yz yirmi sayfalk bir kitap olarak. Sararm kapakta kt klie ve mrekkeple baslm karanlk bir resim vard: ki yanna kestane aalar dizili bir yol, sonsuzluun kaybolan perspektifine gidiyordu. Kestane aalarnn her birinin arkasnda ise harfler vard, tyler rpertici korkun harfler. lk bakta kitap, o yllarda 'idealist' subaylarca sk sk yaz282 lan "ki Yz Yldr Batya Neden Yetiemiyoruz?", "Acaba Nasl Kalknrz" trnden kitaplardan birine benziyordu. Yazarn kendi parasyla cra bir Anadolu kasabasnda bastrlan o kitaplardaki ithaflardan biri de vard banda: "Harb Okulu rencisi! Bu lkeyi kurtaracak olan sensin!" Ama, sayfalan evirmeye balaynca Galip, bambaka bir 'eser' karsnda olduunu anlad. Koltuktan kalkt, CelTin masasna geti ve dirseklerini kitabn iki yanna koyup dikkatle okumaya balad. 'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb' ilk ikisinin bal kitabn adnda buluan ana ksmdan oluuyordu. Birinci blm, 'Esrar- Huruf, Hurufiliin kurucusu Fazlallah'n hayat hikayesiyle alyordu. Hikyeye F.M.nc laik bir boyut eklemi, Fazlal-lah'n mutasavvf ya da mistik ynnden ok, aklc, felsefeci, matematiki ve dilbilimci kiiliini ne karmt. Fazlallah bir peygamber, bir mehdi, bir ehit, bir aziz, bir evliya olduu kadar ve belki de bunlardan daha ok, ince dnen bir filozof, bir dehayd; ama 'bize zg' bir kiiydi. Bu yzden Batl Oryantalistlerin yapt gibi, Fazlallah'n dncelerini Pantheism, Plotinusculuk, Pitagoras ya da Kabala etkisiyle aklamaya kalkmak, btn mr boyunca kar olduu Bat dncesiyle Fazlallah' vurmaktan baka bir ey deildi. Fazlallah su katlmam bir Douluydu. F.M.nc'ye gre, Dou ve Bat, dnyann iki yarsn paylayorlard: yi ile kt, ak ile kara, eytan ile melek gibi btnyle birbirinin tersi, reddi, kartydlar. Bu iki lemin, hayalperestlerin sand gibi, birbirleriyle uzlap bar iinde yaamalarna imkan yoktu hi. ki lemden biri, her zaman stn gelmi, her zaman iki dnyadan biri efendi, teki kle olmak zorunda kalmt. Bu bitip tkenmeyen ikizler savana rnek olsun diye, skender'in bir kl darbesiyle dm ("yani ifreyi" diyordu yazar) zd Gordium'dan (Krdm'den) Hal Seferlerine, Harun Reit'in Charlmagne'a yollad sihirli saatin zerindeki ift anlaml harf ve rakamlardan AnnibaPin Alpleri geiine, Endls'teki islm zaferinden, (Kurtuba Camiinin stun says zerine btn bir sayfa ayrlmt), kendisi de bir Hurufi olan Fatih Mehmet'in Bizans' ve stanbul'u ele geiriine, Hazer Devleti'nin knden Osmanllar'm nce Doppio (Beyaz Kale), sonra Venedik nnde yenilgiye uramasna' kadar zel bir anlamla ykl bir dizi tarihsel 283 olay gzden geirilmiti. F.M.nc'ye gre btn bu tarihsel gerekler, daha nceden Fazlallah'n eserlerinde st rtl olarak ifade ettii nemli bir noktaya iaret ediyordu. Dou'nun ve Bat'nn birbirlerine stn geldikleri dnemler rastlantsal deil, mantksald. Bu lemlerden hangisi "o tarihsel dnemde" dnyay iinde srlar kaynaan, ift anlaml, esrarl bir yer olarak grmeyi baarrsa o lem tekini yenip eziyordu. Dnyay, basit, tek anlaml, esrar olmayan bir yer olarak grenler ise yenilgiye, bunun kanlmaz sonucu olan klelie mahkmdular.

kinci blm, F.M.nc, esrarn kaybnn ayrntl bir tartmasna ayrmt. ster antik Yunan felsefesindeki 'idea'y, ister Neo Platoncu hristiyanln Tanrsn, ister Hint Nirvanasn, ister Attar'n Simurg kuunu, ister Mevlna'nn 'sevgilisi'sini, ister Hu-rufilerin 'Gizli Hazine'sini, ister Kant'in 'noumena'sm, ister bir dedektif romanndaki sulu kiiyi anlatsn, esrar her seferinde dnyann iine gizlenmi bir 'merkez' anlamna geliyordu. Demek ki, diyordu F.M.nc, bir uygarln 'esrar' dncesini kaybetmesinden, dncesinin 'merkez'den yoksunlaarak dzenini kaybetmesini anlamak gerekiyor. Galip, sonraki sayfalarda Mevlna'nn, 'sevgilisi' emsi Tebri-zi'yi neden ldrmek zorunda kaldna, bu lmle 'tesis ettii' esrar korumak iin neden am'a gittiine, bu ehirdeki gezintilerinin ve aratrmalarnn 'esrar' dncesini ayakta tutmaya neden yetmediine ve Mevlna'nn am'daki yryleri srasnda dncesinin kaybolmakta olan 'merkezini' bulmak iin urad kelere ilikin anlamn zemedii satrlar okudu. Sulusu bulunama-yarak bir cinayet ilemenin ya da ortalktan srra kadem basar gibi kaybolmann kayp esrar yeniden kurmak iin iyi bir yntem olduunu sylyordu yazar. Daha sonra F.M.nc, Hurufilerin en nemli konusu olan 'harflerle yzler' ilikisine girmiti. Fazlallah'n 'Cavidanname'sin-de yapt gibi, gizlenen Tanrnn insan suratnda grldn belirtmi, uzun uzun insan yzndeki hatlar incelemi, bu hatlarn Arap harfleriyle ilikisini kurmutu. Nesimi, Rafii, Misali, Badatl Ruhi ve Gl Baba gibi Huruf airlerinin dizelerinin uzun uzun tartld ocuksu sayfalardan sonra, bir mantk kuruluyordu: 284 Mutluluk ve zafer alarnda, tpk iinde yaanlan dnya gibi, hepimizin yz de anlamlyd. Bu anlam dnyann iinde esrar ve yzlerimizde harfler gren Hurufilere borluyduk. Hurufiliin kay-boluuyla, demek ki, dnyamzdaki esrar kadar, yzlerimizdeki harfler de kaybolmutu. Botu artk yzlerimiz, zerlerinden eskisi gibi bir ey okumaya olanak yoktu onlarn; kalarmz, gzlerimiz, burunlarmz, baklarmz ifadelerimiz, bo yzlerimiz anlamszd. Masadan kalkp aynada kendi yzne bakmak geliyordu Galip'in iinden, ama dikkatle okudu. Trk, Arap ve Hint film yldzlarnn yzlerinde grlen ve Ay'n grnmeyen yzn dndrten tuhaf topografya kadar, fotoraf sanatnn insanlara yneldike korkutucu ve karanlk sonular vermesi de yzlerimizdeki bu bolukla ilgiliydi. stanbul'un, am'n ya da Kahire'nin sokaklarn dolduran insanlarn, geceyarlar mutsuzluktan inleyen hayaletler gibi birbirlerine benzemesi ve atk kal erkeklerin hep ayn byklar brakmas ve hep ayn bartsn takan kadnlarn amurlu kaldrmlarda yrrlerken hep ayn ekilde nlerine bakmalar bu boluk yzndendi. Demek ki, yaplmas gereken ey yzlerimizin zerindeki bu boluu yeniden anlamlandracak, yzlerimizin zerinde Latin harflerini grecek yeni bir dizge kurmakt. Kitabn ikinci blm, bu iin 'Kef- Esrar' adl nc blmde yaplacan mjdeleyerek bitiyordu. Galip kelimeleri iki anlamda kullanan ve onlarla ocuksu bir saflkla oynayan F.M.nc'y sevmiti. Cell'i hatrlatan bir yan vard onda. 285 SEKZNC BLM UZUN SREN BR SATRAN OYUNU "Hann Reit, zaman zaman tebdil ederek Badat' gezer ve halknn kendisi ve idaresi hakknda ne dndn renmek istermi. te bu akam da yine..." Binbir Gece Masallar Yakn tarihimizde, 'Demokrasiye Gei' diye bilinen dnemlerden birinin karanlk' noktalarna k tutan bir mektup, adnn aklanmasn istemeyen bir okurumun, hakl olarak aklanmasn istemedii rastlantlar, zorunluluklar ve ihanetlerle deli bir yoldan eline gemi. O zamanki diktatrmzn yurt dndaki oullarndan ya da kzlarndan birine yazd anlalan mektubu, slubuna -Paa slubuna- hi dokunmadan kemde yaymlyorum: Cumhuriyetimizin kurucusunun ld oda bile o kadar scak ve boucuydu ki, alt hafta nce o austos gecesinde, yalnz Atatrk'n ld dokuzu be geceyi gsteren ve rahmetli annemi artt iin sizleri hep gldren ayakl altn saatin deil, Dol-mabahe Sarayndaki btn saatlerin, stanbul'daki btn saatlerin durduunu, korkun scaktan hareketin, dncenin, zamann kaskat kesildiini sanyordu insan. Boaz'a bakan ve her zaman perdeleri dalgalanan pencerelerde tek bir kprt yoktu; yar karanlkta rhtm boyunca dizilen nbetiler, sanki benim emrim yznden deil, zaman durduu iin mankenler gibi hareketsiz kesilmilerdi.

Yllardr yapmak isteyip de kararn veremediim eye girimenin zaman olduunu hissederek dolabmdaki kyl elbiselerini giydim. Sarayn artk hi kullanlmayan Harem Kapsndan dar szlrken kendimi cesaretlendirmek iin, benden nce, son be-yz ylda, bu yan kapdan, stanbul'un teki saraylarnn Topka-p'nn, Beylerbeyi'nin, Yldz'in arka kaplarndan karak zledikleri ehir hayatnn karanlklar iinde kaybolan nice padiahn sa-salim geri dndklerini hatrlattm kendime. stanbul ne kadar deimi! Zrhl Chevrolet'in pencereleri yalnz kurun deil, ehrimin, sevgili ehrimin gerek hayatn da 286 geirmezlermi meer. Saray duvarndan ayrldktan sonra, Kara-ky'e doru yrrken bir satcdan helva aldm kendime, ekeri fazlaca yaklmt. Ak kahvelerde tavla, kt oynayan, radyo dinleyen erkeklerle konutum. Muhallebici dkknlarnda mteri bekleyen orospular, lokanta vitrinlerindeki kebaplar iaret ederek dilenen ocuklar grdm. Yats namazndan kan kalabalklara karmak iin cami avlularna girdim, arka mahallelerdeki baheli aile ayhanelerinde oturup herkesle birlikle ay itim, ekirdek yedim. ri parke talaryla kapl ara sokaklarn birinde, komu misafirliinden dnen bir gen anayla baba grdm: Bartl kadn, uyuklayan olunu omuzunda tayan kocasnn koluna nasl bir ballkla yaslanmt bir bilsen. Gzlerim yaland. Hayr, vatandalarmn mutluluu ya da mutsuzluu iin kederlenmiyordum: Bu zgrlk ve hayl gecemde bile, vatandalarmn krk dkk, ama gerek hayatlarna tank olmak, bende gerein dna dtm duygusunu, ryalardan kma kederi ve korkuyu yeniden alevlendirmiti. stanbul'a bakarak bu hayl ve korkudan kurtulnaya altm. Pastahane vitrinlerine bakarken, gece-son seferlerinden dnen gzel bacal ehir Hatlar vapurlarndan inen kalabalklar seyrederken gzlerim gene, gene sulanyordu. Sokaa kma yasamn balayaca saat yaklayordu. Dn yolumda suyun serinliini hissederim diyeT Eminn'nde bir kaykya yanatm, elli kuru verip beni gezdire gezdire, kar kyya bir yere, Karaky'e ya da Kabata'a brakmasn syledim. "Sen akln ekmek peynirle mi yedin be adam!" dedi bana. "Bakan Paamzn her gece bu saatlerde motoruyla gezdiini, denizde kimi grrse yakalayp zindana attrdn bilmiyor musun?" zerine benim resimlerimi bastklar iin dmanlarmn ne dedikodular kardklarn ok iyi bildiim o pembe banknotlardan bir deste karp karanlkta uzattm. "Sandalnla alrsak bana bu Bakan Paa'nn motorunu gsterir misin?". "u aputun altna gir ve sakn kprdama!" dedi paray kapt eliyle sandalnn baaltnda-ki bir keyi iaret ederken. "Allah bizi korusun!" Kreklerini ekti. Ne yne gittik karanlk denizde, Boaz'a m, Halic'e mi; yoksa Marmara'ya m, bilemiyordum. Durgun deniz, karanlk ehir kadar sessizdi. Yattm yerden suyun zerindeki belli belirsiz, 287 ipince bir sisin kokusunu duyuyordum. Uzaktan yaklaan Vnoto-run grltsn iitince, "Geliyor ite!" diye fsldad kayk. "Her gece gelir!" Sandalmz midyeyle kapl liman dubalarnn arkasna saklandnda, bir projektrn evresini sorgular gibi, saa sola dnen, ehrin, sahilin, denizin, camilerin zerinde acmaszca gezinen k huzmesinden gzlerimi alamadm. Ar ar yaklaan iri beyaz teknenin kendisini grdm sonra; kpetesinde, srtlarnda cankurtaran yelekleri ve silhlar bir dizi nbeti vard; daha yukarda kaptan kk ve bir kalabalk ve onlarn zerindeki bir ykseltide sahte Bakan Paa tek bana! Yar karanlkta, glgenin iinde olduu iin ilerleyen teknede onu zar zor seiyordum, ama karanln ve incecik sisin iinden, benim gibi giyindiini grebilmitim. Sandalcdan onu takip etmesini istedim, ama bouna: Sokaa kma yasann balamak zere olduunu, cann sokakta bulmadn syleyip beni Kabata'a brakt. Tenha sokaklardan sessizce saraymza dndm. Gece onu dndm, benzerimi, sahte paay, ama kim olduunu ya da denizin ortasnda ne yaptn deil; onun araclyla kendimi dnebildiim iin onu dndm. Onu daha iyi izleyebilmek iin, sabah, skynetim komutanlarndan, gece sokaa kma yasann bir saat ileriye atlmasn istedim: Radyolardan benim bir konumamla birlikte hemen duyurdular. e bir yumuama havas vermek iin tutuklularn bir ksmnn salverilmesini de emrettim, braktlar. stanbul ertesi gece daha neeli miydi? Hayr! Bu, halkmn bitip tkenmez hznnn yzeysel muhaliflerimin iddia ettikleri gibi, siyasi baskdan deil, daha derin, daha vazgeilmez

kaynaktan beslendiini kantlar. Ertesi gece, sigara iiyorlar, ekirdek ve dondurma yiyorlar ve kahve gene ayn dalgnlk ve hznle kahve radyolarndan benim yasak saatlerini azaltan konumam dinliyorlard; ama ne kadar da gerektiler! Onlar arasndayken bir trl uyanamad iin gerek insanlar arama dnemeyen bir uykuda-gezerin aclarn hissediyordum. Eminn'nde kayky, nedense, beni bekler buldum. Hemen denize aldk. Rzgarl dalgal bir geceydi bu sefer: Sanki Bakan Paa, bir iaretten tedirgin olmu gibi gecikerek bizi bekletti. Kabata aklarnda, bu sefer baka bir dubann ardndan nce gemisini ve son288 ra Bakan Paa'nn kendisini seyrederken, onun gzel olduunu dndm; -eer bu iki kelime yan yana gelirse- gzel ve gerek: Mmkn mdr bu? Kaptan kulesinde toplanm kalabaln zerinden stanbul'a, insanlara ve sanki tarihe evirmiti gzlerinin projektrlerini. Ne gryordu? Sandalcnn cebine bir deste pembe banknot sktrdm, kreklere asld. Dalgalarla alkalana, sallana Kasmpaa'da, tersane yaknlarnda onlara yetitik ve ancak uzaktan seyredebildik: Aralarnda benim Chevrolet'in de olduu siyah ve lacivert arabalara binip bir anda Galata'nn karanlklarna doru kayboldular. Kayk ge kaldmzdan, yaklaan yasak saatinden szediyordu. Dalgal denizde uzun uzun sallandktan sonra, karaya ayak bastmda hissettiim 'gerekdlk' duygusunun bir denge sorunu olduunu sandm nce; ama deildi. nk iyice ge kaldmz iin boalan sokaklarda, kendi yasamla tenhalaan caddelerde yrrken ayn gerekdna dme duygusuna yle bir kapldm ki, gzlerimin nnde ancak ryalarmda grebileceimi sandm bir grnt belirdi. Fndkl'dan Dolmabahe'ye doru uzanan yolda, kpek srlerinden baka kimsecikler yoktu: Yirmi adm temde, arabasn acele acele iterken dnp dnp bana bakan bir msrc hari. Baklarndan benden korktuunu, benden katn anlyordum ve hemen korkmas gereken eyin yol boyunca sra sra dizili iri kestane aalarnn arkasnda gizli olduunu sylemek istiyordum ona; ama bir ryadaki gibi syleyemiyordum bunu; ve bir ryadaki gibi, sylemek istediim eyi syleyemediim iin, korkuyor ya da korktuum iin syleyemiyordum. Korktuum ey de, ben hzlandka ve ben hzlandm diye msrc hzlandka, yanmzdan ar ar akan aalarn arkasndayd; ama bunun ne olduunu bilmiyordum ve daha kts bu korkun grntnn bir rya olmadn da biliyordum. .Ertesi sabah, ayn korkularn bir daha tekrarlanmasn istemediim iin, gece sokaa kma saatinin iyice ileriye alnmasn ve tutuklularn bir ksmnn daha salverilmesini istedim. Bu konuda bir aklama bile yapmadm; radyodan eski konumalarmn birini yaymladlar. Bu sefer de ehrin sokaklarnda ayn grntleri greceimi, hibir eyin hibir zaman deimeyeceini hayattan renmi ihti289 yarlarn deneyimiyle biliyordum ve yanlmadm: Baz baheli yaz sinemalar gsteri saatlerini ileriye almlard; o kadar. Pamuk helva yapan satclarn boyadan pembelemi elleri de ayn renkti, rehberleriyle de olsa, gece sokaa kmaya cesaret edebilen Batl turistlerin beyaz yzleri de. Eski yerinde kaykm beni bekler buldum. Hatta ayn eyi sahte Paa iin de syleyebilirim. Suya aldktan az sonra onunla karlatk. Hava ilk geceki gibi durgundu, ama o belli belirsiz sis yoktu. Denizin karanlk aynasnda minareleri, ehrin klarn grebildiim kadar, gene ayn yerde, kaptan kknn stndeki ykseltide, Paa'y da grebiliyordum; Gerekti. stelik o aydnlk gecede her gerek kiinin yapaca gibi o da bizi grmt. Kaymz, onun peinden Kasmpaa iskelesine sokuldu. Usulca karaya atlamtm ki, askerden ok pavyon kabadaysna benzeyen adamlar zerime atlp kollarmdan yakaladlar: Ne iim vard burada, bu saatte? Sokaa kma yasann balamasna daha vakit olduunu sylyordum telala; Sirkeci'de otelde kalan zavall bir kylydm ben, kyme dnmeden nce son gece bir sandal gezintisine kmtm. Paa'nn yasandan haberim yoktu... Ama korkak sandalc her eyi anlatt, adamlar da bize yaklaan Bakan Paalarna. 'Sivil' kyafetler iinde de olsa, Paa daha ok bana benziyordu, ben de, daha ok bir kylye. Bizleri bir daha dinledikten sonra emretti: Sandalc gidebilirdi, ben onunla gelecektim.

Limandan karken zrhl Chevrolet'nin arka koltuunda ben ve Bakan Paa yalnzdk. Ses geirmez bir camla -benim Chevrolet'mde olmayan bir ayrnt- ayrlm n koltukta oturan ve araba kadar sessiz ve farkedilmez ofrn varl yalnzlmz azaltmyor, artryordu. "kimiz de yllardr bugn bekliyorduk!" dedi Paa benimkine hi benzemediini sandm bir sesle. "Ben, beklediimi bilerek, sen beklediini bilmeden bekliyorduk. Ama ikimiz de bilmiyorduk byle karlaacamz." Yar tutkulu, yar yorgun bir sesle, en sonunda hikyesini anlatabilmenin heyecanndan ok, onu en sonunda bitirebilmenin huzuruyla anlatyordu. Harbiye'de ayn snftaymz. Ayn hocalardan birlikte ayn dersleri almz. Ayn souk k gecelerinde birlik290 te gece eitimine kar, ayn scak yaz gnlerinde ta klamzn musluklarna suyun gelmesini birlikte bekler, izin gnlerinde, ok sevdiimiz stanbul'a birlikte gezmeye karmz. O zaman anlam her eyin imdi olduu gibi gelieceini; tam imdi olduu gibi olmasa da. O zaman, matematik dersinden en iyi notu almak, at taliminde hedefi on ikiden vurmak, arkadalarmza kendimizi daha ok sevdirmek ve en iyi sicille snf birincisi olmak iin biz ikimiz giz bir mcadele verirken anlam benim ondan daha baarl olacam ve rahmetli annenin durmu saatlerine bakarken araca sarayda benim oturacam. Bunun gerekten bir 'gizli' mcadele olmas gerektiini hatrlattm ona; nk Harbiye yllarnda ne herhangi bir snf arkadamla bir yarma iinde olduumu -sizlere de sk sk tlediim gibi- ne de kendisini bir arkada olarak hatrlayabildiimi syledim. Hi armad. 'Gizli' mcadelemizi ' de farketmeyecek kadar benim kendime gvendiimi, kendi sn-fmdaki ya da teki snflardaki rencilerden, temenlerden, hatta yzbalardan daha o zamandan, ok ok ileride olduumu bildii iin, o bu mcadeleden ekilmi zaten; benim arkamda silik bir taklit, baarnn ikinci snf bir glgesi olmak istemiyormu nk: 'Gerek' olmak istiyormu; bir glge deil. O bunlar anlatrken, ben benimkine pek de benzemediini yava yava anladm Chevrolet'nin pencerelerinden stanbul'un tenhalaan sokaklarn seyrediyor ve arada bir gzlerimi iki koltuk arasnda ayn durumda kprdamadan duran bacaklarmza ve dizlerimize eviriyordum. Rastlantnn hesaplarnda hibir yeri olmadn syledi, daha sonra. Yoksul milletimizin, krk yl sonra bir diktatre daha boyun eeceini ve stanbul'u ona teslim edeceini ve bu diktatrn bizim yalarmzda bir asker olacan o zaman tahmin etmek iin khin olmaya gerek yokmu: Bu askerin "ben" olacam sonucunu karmak iin de. Bylece, daha Harbiye'deyken, basit bir akl yrtmeyle btn gelecei gzlerinin nnde belirmi: Ya benim Bakan Paa olacam, gelecein hayletimsi stanbul'unda herkes gibi gereklikle siliklik arasnda, imdiki zamann kahredicili-iyle gemi ve gelecein haylleri arasnda gidip gelen yar hayletimsi bir glge olacakm ya da hi olmazsa, gerek olabilmenin 291 I yeni bir yolunu aramaya verecekmi btn hayatm. Bu yolu bulmak iin, ordudan atlacak kadar byk, ama hapse dmeyecek kadar kk bir su ilediini, Harbiye komutannn kyafetine girerek gece nbetileri tefti ederken yakalanmay baardn anlattnda, bu silik renciyi ilk defa hatrladm. Okuldan atldktan sonra, hemen ticarete girmi. "Bizim lkede zengin olmann en kolay ey olduunu herkes bilir!" dedi gururla. Buna karn bu kadar ok yoksulumuzun olmasnn nedeni ise, insanlarmza btn hayatlar boyunca zengin olmann deil, yoksul olmanm re-tilmesiymi. Bir sessizlikten sonra ekledi: Gerek olmay, ona bylece, ben retmiim! "Sen!" dedi kelimenin zerinde durarak, "Yllarca bekledikten sonra, benden daha da az gerek olduunu bu'akam aknlkla grdm sen! Zavall kyl!" Uzun, ok uzun bir sessizlik oldu. Yaverimin gerek bir Kayseri kyls kyafeti diye vnerek dzd elbiseler iinde, gln olmaktan ok, gerek d olduumu, hi de istemediim bir biimde, bir ryann paras haline getirildiimi hissediyordum. Ayn sessizlikte, bu ryann arabann pencerelerinden ar ekilmi bir film gibi akan karanlk stanbul grntleriyle kurulduunu da anladm: Bo sokaklar, kaldrmlar, kimsesiz alanlar: Yasak saatim gene gelmi, ehir sanki boalmt. Marur snf arkadamn bana gsterdii eyin, benim yarattm bu rya ehirden baka bir ey olmadm da biliyordum artk: ri servi aalarnn altnda klerek bsbtn kaybolmu ahap evlerin arasndan, mezarlklarla iice geerek ryalar lkesinin eiine gelmi kenar mahallelerden getik. Birbirleriyle bouan kpek srlerine terkedilmi parke kaph yokulardan indik, sokak lambalarnn aydnlatmaktan ok, karatt sert yokulardan ktk.

Ryalardan baka bir yerde gremeyeceimi sandm kr emeli, ykk duvarl, krk bacal hayalet sokaklardan geerken, karanln iinde masal devleri gibi uyuklayan camileri tuhaf bir korkuyla seyrederken, yalnz saraymda deil, btn stanbul'da zamann durduuna beni inandran, havuzlar kurumu, heykelleri unutulmu ve saatleri durmu meydanlardan geerken, taklidimin nerek anlatt ticari baarlarn da, iinde bulunduumuz duruma uygun diye anlatt hikyeleri de (Karsn yla yakalayan ihtiyar obann hikayesiyle Harun Resifin Binbir Gece'nin bi292 rinde kaybolduu hikaye) dinlemiyordum. Benim ve senin soyadn tayan cadde, sabaha doru, br btn caddeler, sokaklar ve alanlar gibi, gereklikten ok bir ryann uzantsyd. Mevlna'nn "resim yarmas hikyesi" dedii bir ryay anlatyordu ki, sabaha doru bu kendini beenmi adamn brakldn aklayan bildiriyi, sana orada, Batl dostlarmzn perde arkasn sorduklar o bildiriyi kaleme alp radyolardan yaynlattm. Uykusuz geceden sonra, yatamda uyumaya alrken gece bo alanlarn dolacan, durmu saatlerin kprdayacan, ekirdek yenen kahvelerde, kprlerde, sinema kaplarnda hayaletlerden ve ryalardan daha gerek bir hayat balayacan hayl ettim. Hayllerim ne kadar gerekleti de stanbul benim gerek olabileceim bir haritaya dnt, bilemem, ama zgrln, her zamanki gibi, ryalardan ok, dmanlarma ilham verdiini yaverlerimden anlyorum. Gene ayhanelerde, otel odalarnda, kpr altlarnda toplamp aleyhimize dmenler evirmeye balamlar; imdiden frsatlar geceyarlar saray duvarlarn anlam zlemeyen ifreli yazlarla dolduruyorlarm; ama nemli deil bunlar: Artk padiahlarn kyafet deitirip halk arasna kart dnemler ok geride, yalnzca kitaplarda kald. Geenlerde bu kitaplarn birinde, Hammer'in 'Osmanl Tari-hi'nde, Yavuz Sultan Selim'in ehzadeliinde Tebriz'e gidip kyafet deitirdiini okudum. Gayet gzel satran oynad iin hreti yaylm, satran merakls ah smail tarafndan dervi kyafe-tindeki bu gen saraya oyuna arlm. Uzun sren bir oyundan sonra Yavuz onu yenmi. Kendisini yenen adamn bir dervi deil, aldran seferinde Tebriz'i elinden alacak Osmanl mparatoru Yavuz Sultan Selim olduunu ah smail yllar sonra anladnda, oynadklar oyunun hamlelerini hatrlam mdr, diye dndm. Marur taklidim, oyunumuzun btn hamlelerini hatrlyordur. Ayrca, 'King and Pawn' adl satran dergisinin abonesi bitmi olmal, yollamyorlar artk; sefarete senin hesabna para yolluyorum ki yenile. 293 DOKUZUNCU BLM KEF-L ESRAR "Yznn metnini erhider okunan fasi-u bb" Niyazi-i Msri 'Esrar- Huruf ve Esrarn Kayb'nm nc blmn okumaya balamadan nce Galip kendine koyu bir kahve hazrlad. Uykusunu aar diye helaya gidip souk suyla yzn ykad, ama kendini tuttu ve aynada yzne bakmad hi. Kahve fincamyla Cell'in alma masasna otururken, uzun zamandr zm bekleyen bir matematik problemim zmeye hazrlanan bir lise rencisi gibi hevesliydi. F.M.nc'ye gre, btn Dou'yu kurtaracak bir Mehdi'-nin zuhurunun Anadolu'dan, Trk toprandan beklendii gnlerde, Trke'nin 1928'den sonra dile geldii yirmi dokuz Latin harfinin insan yzndeki hatlarla temellendirilmesi, kaybolan esrarn yeniden kefi iin atlacak ilk admd. Bylece, unutulmu Huruf risalelerinden, Bektai nefeslerinden, Anadolu halk resimlerinden, su katlmam Huruf kylerindeki hayletimsi kalntlardan, tekke duvarlarna, paa konaklarna izilmi figrlerden, binlerce hat levhasndan yola karak Arapa ve Farsa'dan Trke'ye geileri srasnda baz seslerin hangi 'deerlere' uradn rnekleriyle gstermi, sonra bu harfleri tek tek baz kiilerin fotoraflarnda insan korkutan bir kesinlikle bulup iaretlemiti. Yazarn yzlerindeki kesin ve apak anlam okuyabilmek iin zerlerinde Latin harflerini grmeye bile gerek olmadn belirttii bu kiilerin resimlerine bakarken Galip, Cell'in dolabndan kard fotoraflara bakarken hissettii rpertiyi duydu. Altlarnda Fazlallah, iki halifesi, 'minyatrden kopye edilmi Mevlna portresi', 'O-limpiyat madalyal greimiz Hamit Kaplan' olduu yazl kt klieli fotoraflarla kapl sayfalan evirdikten sonra Cell'in 1950'lerin sonunda ekilmi bir fotorafyla yz yze gelince korktu. brlerine yapld gibi, bu fotorafn zerine de, nasl yerle294

tirilip izildikleri oklarla gsterilen baz harfler iaretlenmiti. Ce-ll'in otuzbe yalarnda ekilmi bu fotorafnda, F.M.nc, burunda U harfini, gzlerin kenarnda Z harflerini ve yzn btnnde yan yatm bir H harfini grmt. Galip hzla evirdii birka sayfadan sonra bu diziye Huruf eyhlerinin, nl imamlarn lp teki dnyada bir gezindikten sonra geri dnenlerin, Greta Garbo, Humphrey Bogart, Edward G.Robinson ve Bette Davis gibi 'yzleri derin anlaml' Amerikan yldzlarnn, nl celltlarn ve Cell'in genliinde maceralarn anlatt baz Beyolu haydutlarnn resim ve fotoraflarnn eklendiini grd. Yzlerin zerinde iaretleyerek temellendirdii her harfin iki anlam olduunu sylyordu yazar daha sonra: Yazdaki dz anlamla, yzden retilen gizli anlam. Her harfin bir kavrama iaret eden gizli bir anlam olduunu kabul ettiimize gre, diye akl yrtyordu daha sonra F.M.nc, bu harflerden yaplm her kelimenin bir ikinci ve gizli anlam olmas da arttr. Ayn ekilde cmlelerin, paragraflarn, ksaca btn yazlarn ikinci ve gizli anlamlan vard. Ama bu anlamlarn da en sonunda gene baka cmlelerle, kelimelerle, yani harflerle yazld dnlrse, ikinci anlamdan ncnn, bir sonrakinden daha sonrakinin 'yorumla' kefedilecei snrsz bir gizli anlamlar dizisi ortaya kyordu. Biri tekine, teki brne alarak bir ehri saran saysz sokaklarn ana benzetilebilirdi bu: Her biri baka bir yze benzeyen haritalara. Demek ki esrar kendi bildi-ince ve elindeki cetvelle zmeye girien okurun, haritann sokaklarnda yrdke esrar kefeden, ama esrar kefettike daha da yaylan ve yayldka da esrarn kendi yrd sokaklarda, setii yollarda, kt yokularda, kendi yolculuk ve hayatnda bulan yolcudan hibir fark yoktu. te, beklenilen Kurtarc, 'O' ya da Mehdi, okuyucularn, mutsuzlarn, hikye merakllarnn esrarn derinliklerine gmldke kaybolduklar bu noktada 'zuhur' edecekti. Hayatn ve yaznn ortasnda, haritalarla yzlerin kesitii noktada, ehrin ve iaretlerin iinde Mehdi'den gereken iareti alan yolcu (tpk tasavvuf yolcusu gibi) elindeki harf anahtarlar ve ifrelerle yolunu bulmaya balayacakt. Tpk sokaklardaki, caddelerdeki iaret levhalaryla yolunu bulan yolcu gibi, diyordu F.M.nc, ocuksu bir sevinle. Demek ki, sorun Mehdi'nin koyaca isaret295 leri hayatn ve yaznn iinde grebilme sorunuydu. F.M.nc'ye gre bu sorunu zmek iin bizim bugnden kendimizi onun yerine koymamz, onun nasl hareket edeceini ngrmemiz gerekiyordu: Yani, bir satran oyuncusu gibi gelecek hamleleri tahmin etmeliydik. Bu tahmini birlikte yapmak istediini syledii okuyucusundan, her zaman her durumda geni bir okuyucu kitlesine seslenebilecek bir kiiyi gzlerinin nnde canlandrmalarn rica ediyordu. "Szgelimi," diyordu hemen arkasndan, "bir ke yazarn dnelim." Her gn vapurlarda, otobslerde, dolmularda, kahve kelerinde ve berber dkknlarnda, yurdun drt bir yannda yzbinlerce kii tarafndan okunan bir ke yazar, Mchdi'nin yol gsterici gizli iaretlerini yayabilecek kiiye iyi bir rnekti. Esrar bilmeyenler iin bu ke yazarnn yazlarnn yalnzca tek bir anlam olacakt. Grnen dz anlam. Meh-di'yi bekleyenler, ifrelerden, formllerden haberli olanlar ise, harflerin ikinci anlamlarndan yola karak gizli anlam da okuyabileceklerdi. Szgelimi, Mehdi, "Kendimi dardan seyrederken dnyordum bunlar..." diye bir cmle koyarsa yazsnn iine, sradan okurlar bunun grnen anlamnn tuhaflm dnrken, harflerin esrarndan haberli olanlar, bu cmlenin bekledikleri zel tebli olduunu hemen anlayacaklar ve ellerindeki ifrelerle kendilerini yeni, yepyeni bir hayata ve yolculua karacak servene atlacaklard. nc blm bal, 'Kef-l Esrarla, demek ki, yalnzca, kaybolarak Dou'yu Bat nnde klelie iten esrar dncesinin yeniden kefedilmesi deil, Mehdi'nin yazlar iine gizledii bu cmlelerin bulunmas da anlatlyordu. F.M.nc, daha sonra Edgar Allen Poe'nun 'Gizli Yazlar zerine Bir ki Sz' adl makalesinde nerilen ifre formllerini tartarak gzden geirmi, bunlardan sras deitirilmi alfabe ynteminin, Hallac- Mansur'un ifreli mektuplarnda kulland ve Mehdi'nin yazlarnda kullanaca ynteme en yakn dtn belirtmi ve birdenbire kitabn son satrlarnda u nemli sonucu ilan etmiti: Btn ifrelerin, btn formllerin balang noktas, her yolcunun kendi yznde okuyaca harflerdi. Yola kmak isteyen, yeni lemi kurmak isteyen herkes, yzndeki harfleri grmeliydi nce. Okuyucunun elinde tuttuu bu alakgnll kitap, harf296

lerin her kiinin yznde nasl bulunacana bir rehberdi. Esrara ulaacak ifrelere ve formllere ise yalnzca bir giri yaplmt. Bunlar yazlarn iine yerletirmek, tabii ki yaknda bir gne gibi ykselecek Mehdi'nin ii olacakt. Galip, 'gne' kelimesiyle Mevlna'nn ldrlen sevgilisi ems'in adnn da iaret edildiini anlad zaman, bitirdii kitab elinden atm, aynaya bakmak iin helaya yryordu. Belli belirsiz aklnda ldayan dnce, imdi ak seik bir korkuya dnmt: "Yzmdeki anlam Cell oktan okumutur!" ocukluunda, ilk genliinde bir su iledii, bir baka birisi olduu, bir esrara bulatna inand zaman hissettii ve her eyin olup bittiine ve olup bitenlerin artk dzeltilemeyeceine ilikin bir felket duygusu vard iinde. "Artk baka birisi oldum ben!" diye dnd Galip, hem oyun oynayan bir ocuk gibi, hem de geri dn olmayan bir yola km biri gibi dnmt bunu. Saat oniki geiyordu; apartmanda, ehirde ancak bu saatlerde duyulabilen o byleyici sessizlik vard; sessizlikten ok bir sessizlik duygusu, nk belki yaknlardaki bir kazan dairesinden, belki de ta uzaktaki byk bir geminin jeneratrnden gelen belli belirsiz bir vnlamay kulaklarnn iinde bir sz gibi iitebiliyordu. Vaktin oktan geldiine karar vermiti, ama gene de harekete gemeden nce kendini biraz daha tuttu. gndr unutmaya alt dnce geldi aklna: Yeni bir yazsn yollamamsa eer, yarndan balayarak CelPin gazetedeki kesi bo kalacakt. Yllardr bir kere olsun yazsz kalmam o keyi bo olarak dnmek istemedi: Sanki yeni bir yaz kmazsa, Rya ile Cell, ehrin iinde gizli bir yerde aralarnda glp konuarak Galip'i artk beklemeyeccklerdi. Dolabn iinden geliigzel ektii eski ke yazlarndan birini okurken "Ben de yazabilirim bunu!" diye dnd. Elinde bir reete varl artk: Hayr, gn nce, gazetede, yal ke yazarnn verdii reete deildi bu, baka bir eydi: "Btn yazlarn, her eyini biliyorum, okudum, okudum." Son kelimeyi neredeyse yksek sesle mnldanmt. Dolaptan geliigzel ektii baka bir ke yazsn okuyordu. Ama okumak da denemezdi buna; kelimeleri iinden seslendirerek yaznn zerinden geiyordu, ama akl bazan kelimelerin, harflerin karmaya alt ikinci anlamlarna taklyor, ounlukla da oku297 duka CelPe daha ok yaklatn hissediyordu. nk bir bakasnn belleini ar ar edinmekten baka neydi ki okumak? Aynann karsna geip yznn zerindeki harfleri okumak iin hazrd artk. Helaya girip aynada yzne bakt. Ondan sonra her ey ok abuk oldu. ok sonra, aylar sonra gene bu evde, otuz yl ncesini kar koyulmaz bir tutarllk ve sessizlikle taklit eden eyalar arasnda masaya yaz yazmak iin her oturuunda Galip, aynaya bakt o n sk sk hatrlayacak ve aklna hep ayn kelime gelecekti: Dehet. Oysa bir oyun heyecanyla aynaya bakt ilk anda bu kelimenin artrabilecei korkuyu hissetmemiti. Bir boluk duygusu vard iinde ilk anda, bir unutkanlk, bir tepkisizlik. nk, ilk anda, plak ampuln nda aynada grd yzne gazetelerde gre gre alt babakanlarn ve sinema oyuncularnn yzlerine bakar gibi bakmt. Bir srr, gnlerdir peinden kotuu gizli bir oyunu zer gibi deil, giye giye alt eski bir paltoyu ya da sradan bir k sabahn benimser gibi bakmt kendi yzne; bir kader duygusuyla sahiplendii eski bir emsiyeye grmeden bakar gibi. "O zamanlar kendimle birlikte yaamaya o kadar alktm ki yzm farketmiyordum," diye dnecekti ok daha sonra. Ama ok srmemiti bu kaytszlk. Aynada grd yzne gnlerdir bakt fotoraf ve resimlerdeki yzlere bakar gibi bakabildii zaman, hemen harflerin glgelerini semeye balamt nk. Tuhafln hissettii ilk ey, kendi yzne st yazl bir kt parasna bakar gibi bakabilmesiydi, yzn baka yzlere ve gzlere iaretler sunan bir levha gibi grebilmesiydi, ama ilk anda bunun zerinde de fazla durmamt, nk gzlerinin kalarnn arasnda bir kesinlikle beliren harfleri iyice seebiliyordu artk. ok gemeden harfler, Galip'e onlar daha nceden neden farkedeme-diini dndrtecek kadar belirginlemitiler. Grdnn, fotoraflardaki yzlere iaretlenmi harflere fazlaca bakmaktan kaynaklanan bir yanlsama, bir gz alkanl, inanla oynanan yanlsama oyununun bir paras olduunu da dnmemi deildi, ama gzn aynadan kardktan sonra, aynaya yeniden her baknda, brakt yerde harfleri gryordu: ocuk dergilerindeki bir bakta aacn dallar, bir bakta dallarn arasna gizlenmi hrsz olan o bilmece figrleri gibi bir gzkp bir kaybolmuyordu harfler; 298 1

orada Galip'in her sabah dalgn dalgn tra ettii yzn topografyas iinde, gzlerin, kalarn, btn Hurufilerin zerine srarla 'e-lif i yerletirdikleri burnun ve 'yz emberi' denilen yuvarlak yzeyin iindeydiler. Sanki artk zor olan, harfleri okuyabilmek deil de okuyamamakt. Bunu yapmaya da almt Galip, yznn zerindeki bu sinir bozucu maskeden kurtulabilmek iin, Hurufi resim ve edebiyatn gnlerdir elden geirirken ve dikkatle okurken, aklnn bir kesinde her zaman ihtiyatla hazr ettii o kmseyici dnceyi yardma arm, harfler ve yzlerle ilgili her eyi gln, zorlama ve ocuksu bulan pheciliini harekete geirmek istemiti, ama yznn hatlar ve kvrmlar artk o kadar ak seik bir ekilde baz harflere iaret ediyordu ki, aynann karsndan ekilememiti. Sonralar 'dehet' diyecei duyguya bu srada kapld. Ama her ey o kadar abuk olmu, yznn zerindeki harfleri ve harflerin iaret ettii kelimeyi o kadar abuk grmt ki, sonralar yz, zerinde iaretler duran bir maskeye dnt iin mi, yoksa bu harflerin iaret ettii anlamn korkunluundan m, dehete kapldn ak seik karamayacakt. Harfler Galip'in yllardr bilip de unutmak istedii, hatrlayp da hatrlamadn sand, renip de bilmedii bir gerei, sonralar kaleme almak istedii zaman, bambaka kelimelerle hatrlayabilecei bir esrar gsteriyordu. Ama onlar hibir pheye yer brakmayacak bir kesinlikte yznde okur okumaz, her eyin basit ve anlalr olduunu da dnmt; grd eyi bildiini, armamas gerektiini dnd gibi. Belki de, sonralar 'dehet' diyecei ey bu basit ve ak gerein artclyd; akln olaanst bir ldamayla masann zerindeki ince belli bir ay fincann inanlmayacak bir nesne gibi alglayabildii zamanlarda gzn ayn fincan eskiden olduu gibi grebilmesindeki rktc yan gibi. Yznn zerindeki harflerin iaret ettii eyin bir yanlsama deil, gerek olduuna karar verince Galip, aynann karsndan ekilip koridora kt. Sonralar 'dehet' diyecei eyin suratnn bir maskeye, bir bakasnn yzne, bir iaret levhasna dnmesinden ok, bu levhann gsterdii eyle ilgili olduunu sezmiti artk. nk en sonunda gzel oyunun kurallarna gre herkesin yznde vard bu harfler. O kadar emindi ki bundan, bir avuntu ola299 rak bile grebilirdi bunu, ama koridordaki dolabn raflarna bakarken, iinde yle derin bir ac ykseldi, Rya'y ve Cell'i yle bir zledi ki, ayakta durmakta glk ekti. Sanki gvdesi ve ruhu kendisini ilemedii gnah laryla brakp gidiyordu; sanki btn belleinde yalnzca yenilgi ve ykmn srr vard, sanki herkesin unutmak isteyip mutlulukla unuttuu bir tarihin ve esrarn btn keder ve ans kendi belleine ve omuzlarna kalmt. Daha sonralar, aynaya baktktan sonra be dakika iinde -nk ok abuk olmutu her ey- neler yaptn her hatrlamak isteyiinde, koridordaki dolapla apartman aralna bakan pencereler arasnda geirdii o dakikay hatrlayacakt: 'Dehet'in iine girdikten sonra, nefes almakta glk ekerken, karanlkta brakt aynadan uzaklamak isterken, alnndan souk ter damlacklar birikirken. Bir an yeniden aynann karsna geip bir yarann zerini kaplayan kabuu kazr gibi yznn zerindeki o ince maskeyi ekip karabileceini hayl etti, altndan kacak yzn zerindeki harfleri, tpk o alelade sokaklarda, sradan duvar ilanlarnda, plastik torbalarda grp de okumad harfler ve iaretler gibi okumayacan sanyordu. Acy unutmak iin, dolaptan ekip kard bir yazy okumay denedi, ama artk biliyordu her eyi, Cell'in yazd her eyi kendi yazm gibi biliyordu. Sonralar sk sk yapaca gibi, kr olduunu ya da gzbebeklerinin yerini mermerden deliklerin, aznn yerini bir frn aznn, burnunun yerini paslanm cvata deliklerinin aldn hayl etti. Yzn her dnnde gzlerinin nnde beliren harfleri Cell'in grdn, bir gn kendisinin de greceini bildiini btn bu oyuna birlikte girdiklerini anlyordu, ama bunlar o ilk dakikada ak seik dnp dnmediinden sonralar o kadar emin de olamayacakt. Alamak isteyip alayamyormu, nefes almakta glk ekiyormu gibiydi; boazndan denetleyemedii bir ac inleyii kt; eli kendiliinden pencerenin kulpuna uzand; oraya bakmak istiyordu, apartman aralna, 'karanlk' denen o yere, bir zamanlar kuyunun olduu yere. Kim olduunu bilemedii birisini taklit ettiini hissetti, bir ocuk gibi. Pencereyi am, gvdesini karanla uzatm, dirsckleriyle pervaza yaslanrken yzn apartman aralnn o dipsiz kuyusuna uzatmt: Pis bir koku geliyordu oradan, yarm yzyl gekin bir 300 zamandan beri biriken gvercin pisliklerinin, atlm teberinin, apartman kirinin, ehir dumanlarnn, amurun, ziftin, umutsuzluun kokusu. Unutmak istedikleri eyleri buraya

atarlard. Boluun geri dnlmez karanlna, apartmanda bir zamanlar yaayanlarn hafzalarnda artk tortusu bile kalmam o anlarn iine, Cell'in yllarca sabrla rd ve eski iirin kuyu ve esrar ve korku motifleriyle bezedii bu karanln iine atlamak geliyordu iinden, ama bir sarho gibi hatrlamaya alarak yalnzca karanla bakt. Rya'yla bu apartmanda geirdikleri ocukluk yllarnn anlar bu kokuyla yakndan ilgiliydi, bir zamanlar kendisi olan o saf ocuk da, iyi niyetli delikanl, karsyla mutlu olan koca, esrarn kenarnda yaayan sade vatanda da bu kokudan yaplmt. Cell ve Rya ile birlikte olma istei, iinde yle bir ykseldi ki, barmak geti iinden; sanki gvdesinin yars bir ryada olaca gibi gsterile gsterile kendisinden koparlp uzak ve karanlk bir yere gtrlyordu da, ancak sesini soluunu ykseltip barrsa bu tuzaktan kabilirdi. Ama yalnzca souk k gecesinin ve karn nemli souunu yznde hissederek dipsiz karanla bakt. Yzn karanln kr kuyusuna doru tuttuka iinde gnlerdir tek bana gezdirdii acnn paylaldn, korkutucu olann anlaldn, daha sonralar yenilginin, sefaletin ve ykmn srr diyecei eyin ok nceden, tpk Cell'in btn ayrntlaryla hazrlayp bu tuzaa ektii kendi hayat gibi aa ktn hissediyordu. Orada, karanla bakan pencereden yar beline kadar sarkp, aaya bir zamanlar dipsiz kuyunun olduu yere uzun uzun bakt. Yznde, boynunda, alnnda sert souu iyice hissettikten ok sonra ieri ekildi, pencereyi kapatt. Ondan sonras ak, anlalr ve aydnlkt. Ondan sonra, gn yana kadar yaptklarn ok daha sonra hatrladnda, yapt her eyi mantkl, gerekli ve yerinde bulacak ve onlar yaparken duyduu aklk ve kesinlikle de hatrlayacakt. Oturma odasna geip koltuklardan birine kendini brakp dinlendi. Cell'in masasnn zerine ekidzen verdi, ktlar, gazete kesiklerini, fotoraflar bir bir kutularna, kutular da dolaptaki yerlerine geri koydu. Yalnz iki gndr bu evde kendi dattklarn deil, daha nceden Cell'in de pasakllkla oraya buraya att teberiyi toplad, dolu kllkleri boaltt, bardaklar fincanlar ykad, pencereleri hafife 301 ap evi havalandrd. Yzn ykad, kendine bir koyu kahve daha hazrlad ve boaltp temizledii alma masasnn zerine Ce-ll'in eski ve ar Remington daktilosunu yerletirip oturdu. Cell'in yllardr kulland dosya ktlar ekmecedeydi, karp makineye bir tane takt ve hemen yazmaya balad. ki saate yakn bir sre masadan hi kalkmadan yazd. Her eyin yerli yerine oturduunu hissederek, temiz ve bo kdn verdii bir heyecanla yazyordu. Daktilonun eski ve tandk bir mzii hatrlatarak hareket eden tularn vurduka, yazdklarn ok daha nceden bildiini ve dndn anlyordu. Arada bir yavalamas, gerekli bir kelimeyi yerletirebilmek iin bir an dnmesi gerekiyordu belki, ama Cell'in dedii gibi, "zorlanmadan" ve cmlelerin ve dncelerin akna kendini brakarak yazyordu. lk yazya, "Aynaya baktm ve yzm okudum," szleriyle balad. kinciye "Ryamda en sonunda yllardr olmak istediim kii olduumu grdm," diyerek ncye eski Beyolu hikyelerinden sz aarak. Bu yazlar ilkinden de kolayca ve daha da derin bir ac ve umutla yazd. Yazlarn Cell'in kesine tam istedii ve bekledii gibi yerleeceinden emindi. Ortaokul ve lise yllarnda okul defterlerinin son sayfalarnda binlerce kere taklit ettii Cell'in imzasyla yazy imzalad. Gn dktan sonra, kenarlarna vurulan tenekelerin grlt-syle p kamyonu geerken Galip F.M.nc'nn kitabndaki Cell'in resmini inceledi. teki sayfalardaki silik ve soluk fotoraflardan birinin altnda kim olduu yazlmamt, kitabn yazarnn o olduunu dnd. F.M.nc'nn, eserinin basma koyduu hayat hikyesini dikkatle okudu; 1962'deki baarsz askeri darbe giriimine bulatnda ka yanda olabileceini hesaplad. Grevle Anadolu'ya ilk gittii zaman, demek ki temen rtbesindeyken, Hamit Kaplan'n genlik grelerini izleyebildiine gre, Cell'in yalarmda olmalyd. Galip, Harb Okulu yllklarndan 1944, 45 ve 46 yllar mezunlarn tekrar tarad. 'Kef-l Esrar'daki kimlii belirsiz yzn genlii olabilecek birka yzle karlat, ama kitaptaki fotorafta en belirgin zellik, kabak kafa, genlerin fotoraflarnda subay kasketiyle rtlmt. Saat sekiz buukta Galip, zerinde paltosu, ceketinin i cebinde katlanm yaz, ie giden aceleci bir aile babas gibi hzla 302 ehrikalp Apartmannn kapsndan kp kar kaldrma geti. Kimse grmemiti ya da gren arkasndan seslenmemiti. Hava ak, gk k maviiydi; kaldrmlar kar, buz ve amurla kaplyd. ocukluunda her sabah dedeyi tra etmeye gelen ve daha sonraki yllarda da

Cell'le birlikte gittikleri Vens berberinin pasajna girip en utaki dkkna, anahtarcya, Cell'in dairesinin anahtarn brakt. Kedeki gazeteciden Milliyet ald. Baz sabahlar Cell'in kahvalt ettii Sti Muhallebicisine girip kendine sahanda yumurta, kaymak, bal ve ay smarlad. Kahvaltsn ederken, Cell'in ke yazsn okurken, Rya'nn okuduu dedektif romanlarnn kahramanlarnn da, birok ipucu iine anlaml bir hikye yer-letirebildikleri zaman, kendilerini imdi kendisinin hissettii gibi hissetmeleri gerektiini dnd. imdi esrar zecek anlaml bir anahtar bulduktan sonra, bu anahtarla yeni kaplar aacak dedektif gibi hissediyordu kendini. Cell'in gazetedeki yazs cumartesi gn Galip'in yedekler dosyasnda grd son yazyd ve btn o yazlar gibi eskiden de yaymlanmt, ama Galip harflerin ikinci anlamn zmeye girimedi bile. Kahvaltsn ettikten sonra, dolmu kuyruunda beklerken bir zamanlar olduu kii ve o kiinin yakn zamana kadar yaad hayat geldi aklna: Sabahlar dolmuta gazete okurdu, akam eve dnecei saati dnrd, evde, yatakta uyuyan karsn hayal ederdi. Gzlerinin kenarlarnda yalar birikti. Dolmu Dolmabahe Saraynn nnden geerken, "Dnyann tepeden trnaa deitiine inanvermesi iin insann," diye dnd Galip, "kendisinin bir baka biri olduunu anlayvermesi demek ki, yetiyormu." Dolmuun pencerelerinden seyrettii eskiden bildii stanbul deil, esrarn yeni anlad ve sonralar zerine yazaca baka bir stanbul'du. Gazetede, yaz ileri mdr, 'servis efleri' ile toplantdayd. Galip, kapsn tklatp biraz bekledikten sonra Cell'in odasna girdi. eride, masann zerinde, eyalarla Galip'in son geliinden beri hibir deiiklik olmamt. Cell'in masasna oturup acele acele ekmecelerini kartrd. Eski al kokteyli davetiyeleri, sol ve sa eitli siyasal fraksiyonlardan yollanm bildiriler, geen geliinde grd gazete kesikleri, dmeler, kravat, kol saati, bo mrekkep ieleri, illar ve geen geliinde dikkat etmedii kara 303 gzlkler... Kara gzlkleri gzne takp Cell'in odasndan kt. Yaz ilerinin geni odasna girdiinde polemiki ihtiyar yazar Necati'yi masasnda alrken grd. Hemen yanbanda, geen geliinde magazin yazarnn oturduu sandalye botu. Galip oraya geip oturdu. Bir sre sonra, "Hatrladnz m beni?" diye sordu ihtiyar adama. "Hatrladm! Siz de benim hafza bahemde bir ieksiniz," dedi Neati ban okuduundan kaldrmadan. "Hafza bir bahedir, kimin szdr bu?" "Cell Salik'in." "Hayr Bottfolio'nun," dedi ihtiyar ke yazar ban kaldrrken, "bn Zerhani'nin o klasik evirisinden. Cell Salik ondan her zamanki gibi yrtmtr. Sizin onun kara gzlklerini yrttnz gibi." "Gzlkler benim," dedi Galip. "Demek ki insanlar gibi gzlkler de ift yaratlyor. Verin bakaym unu bana." Galip gzlkleri karp verdi. htiyar bir an inceledikten sonra kara gzlkleri dikkatle gzne taknca Cell'in yazlarnda szn ettii 1950'lerin efsane haydutlarndan birine, Cadillac' ile kaybolan gazino, kerhane ve pavyon patronuna benzedi. Esrarengiz bir glle Galip'e dnd. "Tevekkeli, arada bir dnyaya bir bakasnn gzlerinden bakabilmeyi bilmek gerek, demiler. Asl o zaman dnyann ve insanlarn esrarn kavramaya balarm insan. Anladnz m, kimin sz bu?" "F.M.nc'nn," dedi Galip. "Hi ilgisi yok. O yalnzca budalann tekidir," dedi ihtiyar. "Bir zavall, gariban takmndan... Kimden iittin sen onun adn?" "Cell bana bu adn uzun yllar kulland takma adlardan biri olduunu sylemiti." "Demek insan iyice bunaynca, yalnzca kendi gemiini ve yazlarn inkr etmekle kalmyor, bakalarn da kendisiymi gibi hatrlyor. Ama sanmam ki bizim akgz Cell Efendimiz bu kadar bunasn. Bir hesab vardr, bile bile yalan sylemitir. F.M.nc, kanyla canyla gerekten yaam biridir. Yirmi be yl nce gazetemize bir sanak halinde okuyucu mektubu yollayan bir su304 bayd. Mektuplarn bir-ikisi ayp olmasn diye okuyucu stununda yaymlannca, sanki kadrolu yazar gibi her gn fiyakayla gazeteye gelip gitmeye balad. Derken, aya birden kesildi, yirmi yl ortalkta gzkmedi. Bir hafta nce gene prl prl kabak kafasyla s- kn etti, gazeteye

kadar beni grmeye gelmi, yazlarma hayran-m. Acklyd, almetlerin belirdiini anlatyordu." "Hangi almetler?" "Haydi, bilirsin bilirsin. Cell yoksa anlatmyor mu hi? Hani vakit tamam, almetler belirdi, haydi sokaa numaralar: Kyamet, ihtill, Dou'nun kurtuluu filan?" "nceki gn Cell'le bu konuda sizin kulanz nlattk." "Gizlendii yer neresiymi?" "Unuttum." "erde yaz ilerinde toplandlar," dedi ihtiyar ke yazar. "Yeni yaz vermiyor diye artk kap nne koyacaklar senin Cell amcan. Syle ona, onun kesinde, ikinci sayfada yazmay bana nerecekler, ama reddedeceim." "nceki gn, 196O'l yllarn banda birlikte bulatnz o askeri darbeyi anlatrken, Cell de sizden hep sevgiyle szetti." "Yalan. Darbeye ihanet ettii iin benden de, hepimizden de nefret eder o," dedi ihtiyar ke yazar. Hi yadrgamad kara gzlkleriyle artk eski Beyolu gangsterlerinden ok bir 'stad'a benzemiti. "Darbeyi satt. Tabii sana bunlar byle anlatmam, her eyi kendisinin dzenlediini sylemitir, ama her zamanki gibi senin Cell amcan, olaylara yalnzca baarya herkes inanmaya balaynca katld. Ondan nce, Anadolunun drt bir yanna dalan o okuyucu alar kurulurken, piramitler, minareler, mason sembolleri, tepegzler, esrarengiz pergeller, kertenkele resimleri, Seluklu kubbeleri, iaretli Beyaz Rus banknotlar, kurt kafalar elden ele dolarken, Cell yalnzca artist resmi biriktiren ocuklar gibi okuyucularnn resimlerini biriktiriyordu. Bir gn mankenler evi hikyesini icat etti, baka bir gn karanlk gecelerde kendisini dar sokaklarda izleyen bir 'gz'den szetmeye balad. Anladk ki o da aramza katlmak istiyor, raz olduk. Stunlarn davaya aar diyorduk, askerlerin bazlarn da belki o srkler diyorduk. Ama ne srklemek! O sralarda etrafta bir sr meczup, anaforcu, senin F.M.nc cinsinden adam vard; ilk i, hemen 305 onlar kafakola ald. Sonra ifrelerinden, formllerinden, harf oyunlarndan yararland karanlk bir baka takmla iliki kurdu. Her birini yeni bir zafer olarak grd bu ilikilerinden sonra, bizlere gelir, ihtill gnnden sonra oturaca koltuk konusunda pazarlk ederdi. Pazarlk gcn artrmak iin, o sralar baz tarikat kalntlaryla, Mehdi'yi bekleyenlerle ya da Fransa'da, Portekiz'de pinekleyen Osmanl ehzadelerinden haber aldklarn syleyenlerle grtn ileri srd; hayli kiilerden sonralar bize gsterecei mektuplar aldn, evinde kendisini ziyarete gelen paa ya da eyh torunlarnn kendisine srlarla dolu elyazmalar ve vasiyetler braktklarn, geceyarlar tuhaf kiilerin gazeteye kendisini grmeye geldiklerini iddia etti. Hepsini kendi uydurmutu bu kiilerin. Ayn gnlerde, daha doru drst bir Franszcas olmayan bu adam, ihtillden sonra dileri bakan olaca sylentisini de yayd iin, bu balonlardan birini sndreyim dedim. O sralarda yazlarnda efsanevi bir karanlk adamn vasiyeti dedii birtakm hikyelerden szediyor, tarihimizle ilgili bilinmeyen bir gerei aa vuracak bir kumpasn peygamberler, Mehdiler ve kyamet lakrdlaryla dolu zrvalarn kaleme alyordu. Oturdum bn Zer-hani'yi ve Bottfolio'yu da iin iine katarak kemde gerekleri gsteren bir yaz yazdm. Korkakm! Hemen bizden koptu ve teki gruplara katld. Gen subaylarla daha sk ilikisi olan yeni dostlarna, benim hayli dediim kiilerin yaadklarn kantlamak iin, geceleri kyafet deitirip, kahramanlarnn klna girdiini anlatrlar. Beyolu'nda bir gece bir sinemann kapsnda Mehdi ya da Fatih Sultan Mehmet olarak gzkm, filmin balamasn bekleyen akn kalabala, btn milletin klk deitirerek baka hayatlarn iine girmesi gerektiini vaaz ediyormu: Amerikan filmleri de yerli filmler kadar umutsuzmu; onlar artk taklit etme ansmz bile yokmu. Sinemadaki kalabal Yeilam Sokandaki yapmclar aleyhine kkrtmak, peinden srklemek istemi. Y.lm/ yazlarnda sk sk szn ettii kenar mahallelerdeki dkm .hap evlerde, stanbul'un amurlu sokaklarnda oturan 'sefil kuvtk burjuvalar' deil, btn Trk milleti, imdi olduu gibi o sral.tKa da bir 'Kurtarc' bekliyordu. Askeri darbe olursa ekmein k u/layacana, gnahkarlar ikenceden geirilirse cennetin kaplarnn alacana her zamanki itenlik ve umutla inanyor306 I lard. Ama onun herkesi kendine balama merak yznden, agzllnden, darbeci takmlar birbirine dt, askeri darbe yatt, yola kan tanklar gece radyoevine deil, gerisin geri klalarna gittiler. Sonu: Grdn gibi hl srnyoruz, Avrupallardan utandmz iin de,

arada bir oy veriyoruz ki, yabanc gazeteciler gelince artk onlara benzediimizi gnl rahatlyla syleyebile-lim. Bu demek deildir ki umutsuzuz ve hibir kurtulu yolu yok. Var bir kurtulu yolu. ngiliz televizyoncular Cell Efendiyle, deil benimle konumak isteselerdi, onlara Dou'nun, daha onbin-lerce yl mutlulukla nasl Dou kalabileceinin srrn anlatrdm. Galip Bey olum, amcann olu Cell Bey sakat ve ackl bir insandr: Bizim kendimiz olabilmemiz iin onun yapt gibi gardroplar-mzda peruklar, takma sakallar ve tarihi giysiler, tuhaf kyafetler saklamamza gerek yoktur hi. I. Mahmut her akam tebdil-i kyafet ederdi, ama ne giyerdi bilir misin? Padiah sarnn yerine bir fes, bir de baston; o kadar! yle Cell gibi her gece saatlerce makyaj yapmaya, farfaral tuhaf elbiseler ya da yrtk prtk dilenci esvaplar edinmeye gerek yok hi. Bizim dnyamz bir btn dnyadr, paralanm bir dnya deil. Bu lemin iinde baka bir lem daha vardr, ama Batllarn dnyasnda olduu gibi grntlerin, dekorlarn arkasndaki gizli sakl bir dnya deildir ki bu, rtleri kaldrnca arkasndaki gerei zaferle grelim. Bizim alakgnll lemimiz her yerdedir,, bir merkezi yoktur, haritalarda bulunmaz. Ama esrarmz da budur ite bizim; nk bunu kavramak ok, ama ok zordur. ile gerektirir. Kendisinin esrarn arad btn lem ve btn lemin de esrar arayan kendisi olduunu bilen ka babayiidimiz var ki, soruyorum? Bu kemle erdii zaman ancak insan bir bakasnn yerine gemeyi, tebdil-i kyafeti hakeder. Cell amcanla paylatm tek bir duygu vardr: Ben de onun gibi, ne kendileri ne bir baka biri olabilen bizim o zavall film yldzlarmza acrm. stelik bu yldzlarda kendilerini gren milletimize daha da ok acrm. Kurtulabilirdi bu millet, hatta btn Dou, ama senin Cell amcan, amcann olu, onu kendi hrslar iin satt. imdi kendi eserinden korkarak, dolaplarda gizledii tuhaf kyafetleriyle birlikte btn bir milletten kayor. Niye sak-lanyormu?.." "Biliyorsunuz," dedi Galip, "her gn sokaklarda on onbe 307 siyasi cinayet ileniyor." "Siyasi deil, ruhani cinayet onlar. stelik sahte tarikatlar, sahte marksistler ve sahte faistler birbirine girdiyse Cell'e ne bunlardan. Kimse ilgilenmiyor bile artk onunla. Saklanarak lm kendi aryor ki, biz de onun vurulacak kadar nemli biri olduuna inanalm. Demokrat Parti dneminde imdi rahmetli olan iyi, uslu ve korkak bir yazarmz vard; ilgi ekebilmek iin takma adla her gn basn savcsna kendini ihbar eden mektup yazard ki hakknda bir dava alsn da dikkatleri eksin. Bu yetmiyormu gibi ihbar mektuplarn da bizlerin yazdn iddia ederdi. Anlyor musun? Cell Efendi de lkesiyle tek ba olan gemiini de haf-zasyla birlikte kaybetti artk. Yeni yaz yazamamas bir rastlant deildir." "Beni buraya o yollad," dedi Galip. Ceketinin cebinden yazlar kard. "Yeni ke yazlarn gazeteye brakmam istedi benden." "Ver bakaym." htiyar ke yazar gznden kara gzlklerini karmadan yazy okurken Galip masann zerinde ak duran cildin Cha-teaubriant'm 'Mezar tesinden Anlar'nm eski yaz bir evirisi olduunu grd. Yaz ilerinin alan kapsndan kan uzun boylu birini, ihtiyar yazar iaret edip ard. "Cell Efendinin yeni yazlar," dedi ona. "Gene ayn hner merak, gene ayn..." "Aaya yollayalm, hemen dizdirsinler," dedi uzun boylu adam. "Biz de eski yazlarndan birini koyalm diyorduk." "Yeni yazlarn bir sre ben getireceim," dedi Galip. "Niye ortalkta yok?" dedi uzun boylu adam. "Bugnlerde arayan ok nk." "Geceleri ikisi birlikte tebdil-i kyafet ediyormu," dedi ihtiyar yazar, Galip'i burnuyla gstererek. Uzun boylu adam glmseyerek uzaklanca Galip'e dnd. "Hayletli arka sokaklara gidiyorsunuz deil mi, kirli ilere, tuhaf gizlerin, hortlaklarn, yz yirmi yllk llerin peinden ykk minareli camilere, viranelere, bo evlere, terkedilmi tekkelere, kalpazanlarla eroincilerin arasna, tuhaf kyafetlerle, maskelerle, bu gzlklerle? Grmeyeli sen de ok deimisin nk Galip Bey olum. Yzn solmu, gzlerin 308 ukura kam, baka biri olmusun. stanbul geceleri bitmez... Gnahlarnn vicdan azabndan uyku uyuyamayan bir hayalet... Efendim?" "Gzl alaym, gideyim efendim ben." 309

ONUNCU BLM KAHRAMANI BENMM "slpda ahsiyyet: Yaz yazmak, mutlaka yazlm yazlan takld etmekle balar. Bu tabii bir hldir. ocuklar da bakalarm takld ile sze balamazlar m?" Tahir-l Mevlevi Aynaya baktm ve yzm okudum. Ayna sessiz bir denizdi, yzm de denizin yeil mrekkebiyle yazl soluk bir kt. "Canm, yzn kt gibi beyaz!" derdi annen, senin gzel annen, yani benim yengem, ben eskiden o kadar bo baktmda. Bo bakardm, nk yzmde yazl olandan bilmeden korkardm; bo bakardm, nk seni braktm yerde bulamamaktan korkardm. Seni braktm yerde, eski masalar, yorgun sandalyeler, soluk lambalar, gazeteler, perdeler, sigaralar arasnda. Klar akam karanlk gibi erken gelirdi. Hava karard m, kaplar kapand m, lambalar yand m ben senin bizim kapnn arkasnda oturduun keyi dnrdm: Kkken ayr katlarda, bykken ayn kapnn arkasnda. Okuyucu, ey okuyucu, ayn damn ve bacamn altndaki akraba kzdan bahsettiimi anlayan okuyucu: Bunu okurken kendini benim yerime koy da iaretlerime dikkat et; nk kendimden bahsettiimde biliyorum senden szettiimi ve senin hikyeni anlattmda sen de biliyorsun kendi anlarm dile getirdiimi. Aynaya baktm ve yzm okudum. Yzm ryamda ifrelerini zdm Rosetta tayd. Yzm kavuu dm bir mezar tayd. Yzm okuyucunun kendine bakt deriden bir aynayd; gzeneklerinden birlikte nefes alrdk: kimiz, sen ve ben; sigaralarmzn duman, senin yutar gibi okuduun romanlarla dolu oturma odasn doldururken; sndrlm mutfakta buzdolabnn motoru hznle alrken; masann zerindeki lambamn bir kitap kapa rengindeki kartonundan tenin renginde bir k benim sulu parmaklanma ve senin Uzun bacaklarna derken. Okuduun kitaptaki becerikli ve kederli kahraman bendim; mermer talar, iri stunlar ve karanlk kayalar arasndan rehbe310 rimle birlikte yeraltndaki kpr kpr hayatn mahkumlarna koan ve yldzlarla kapl yedi kat gn merdivenlerinden kan yolcu bendim; uurumu aan kprnn teki ucundaki sevgilisine, "Ben senim!" diye seslenen ve yazar onu kayrd iin sigara klln-deki zehir izlerini zen kl yutmaz dedektif bendim... Sen sabrsz, sessizce sayfay evirirdin. Ak iin cinayetler iledim, atmla Frat Nehrini getim, piramitlere gmldm, kardinalleri ldrdm: "Canm, ne anlatyor o kitap yle?" Sen evli barkl ev kadn, ben akam o eve dnm kocaydm: "Hi." En son otobs, en bo otobs btn boluuyla evin nnden geerken koltuklarmz karlkl titrerdi. Sen elinde kapa kartondan kitap, ben elimde okuyamadm gazete, sorardm: "Kahraman ben olsam beni sever miydin?" "Samalama!" Gecenin acmasz sessizlii diye yazard okuduun kitaplar, sessizliin acmaszl nedir bilirdim. Annesi haklym diye dndm; nk yzm hep beyaz kald: zerinde be harf. ri alfabe atnn zerinde at yazard, daim zerinde De. ki D bir dede. ki B bir baba. Franszca papa. Anne, amca, yenge akraba. Ne evresinde bir ylan varm, ne de Kaf adnda bir da. Virgllerle koardm, noktalarla duraklar, nlemlerde aardm! Ne kadar artcyd kitaplarda, haritalarda dnya! Tommiks adl ranger Nevada'da yaard. 'Teksas'n kahraman elik Bilek ite burada, Boston'da, Karaolan klcyla Orta Asya'da. Binbir surat, Konyak, Rodi, Yarasa. Alaaddin, ah Ala-addin, Teksas'n yz yirmi beincisi kt m? Durun, derdi elimizden dergileri kapp okuyan Babaanne, durun! O pis derginin says kmamsa, ben size bir hikye anlataym. Aznda sigara anlatrd. Biz ikimiz, senle ben, Kaf Da'na kar, aatan elmay koparr, fasulye srndan aaya iner, bacalardan girer, iz srerdik. Bizden sonra en iyi izi Sherlock Holmes srerdi, sonra Pekos BilFin arkada Beyaz Ty, sonra da nce Memet'in dman Topal Ali. Okuyucu, ey okuyucu, sen de izliyor musun harflerimi? nk bilmiyormuum, hi haberim yokmu, ama yzm bir hari-taym. Sonra, diye sorardn sen, Babaannenin karsndaki sandalyeden, sonra Babaanne, yere demeyen bacaklarn sallarken, sonra? Sonra, ok sonra, yllar sonra, ben senin akam iten dnen yorgun kocan olduumda, antamdan Alaaddin'den yeni aldm 311 dergiyi kardmda, <ucn o dergiyi kapp ayn sandalyeye oturduunda, bacaklarn -Allahm!gene ayn kararllkla sallardn: Ben ayn bo bakla bakar, kendi kendime korkuyla sorardm: Ne var aklnda? Akln bana yasak o gizli bahesindeki gizli esrar ne? Senin omuzunun

zerinden, uzun salarnn dkld yerden, renkli resimli dergiden, bacaklarn sallatan srr, aklnn bahesindeki o esrar zmeye alrdm: New York'ta gkdelenler, Paris'te atlan fiekler, yakkl devrimciler, kararl milyonerler. (Sayfay evir.) Yzme havuzlu uaklar, pembe kravatl sper-star-lar, evrensel dehalar ve en yeni bildiriler. (Sayfay evir.) Hollywood'da gen yldzlar, bakaldran arkclar, uluslararas prensler ve prensesler. (Sayfay evir.) Yerli bir haber: ki airle eletirmen, okumann faydalar zerine syletiler. Ben esrar hl zememi olurdum, ama sen, daha bir ok sayfadan ve saatten ve gece ge vakit a kpek srleri kapnn nnden getikten sonra, bilmeceyi bitirmi olurdun. Smerlerde salk tanras: Bo; talya'da bir ova: Po; bir cetvel tr: Te; bir nota: Re; aadan yukarya akan rmak: Alfabe; harflerin ovasnda olmayan da: Kaf; sihirli kelime: Dinle; akln tiyatrosu: Rya; yanda resmi grlen yakkl kahraman: Sen hep bilirsin, ben hi karamam. Gecenin sessizliinde, ban dergiden kaldrdnda, yznn yars aydnlkta, yans karanlk ayna, sorardn, ama anlayamazdm, bana m, bilmecenin ortasndaki yakkl ve nl kahramana m: "Acaba salarm m kessem?" Bir an, ben, .gene bo, bombo bakardm ey okuyucu! Hibir zaman inandiramadim seni kahramansz bir dnyaya neden inandma. Hibir zaman inandiramadim seni o kahramanlar uyduran zavall yazarlarn neden kahraman olmadklarna. Hibir zaman inandiramadim seni o dergilerde resimleri kanlarn bizden baka bir soydan olduuna. Hibir zaman inandiramadim seni sradan bir hayata raz olman gerektiine. Hibir zaman inandiramadim seni, o sradan havatta benim de bir yerim olmas gerektiine. 312 ON BRNC BLM KARDEM BENM Isak Dinesen Gznde kara gzlklerle Milliyet binasndan ktktan sonra Galip yazhanesine doru deil, Kapahar'ya doru yrd. Turistik eya satan dkknlar arasndan ilerlerken, Nuruosmaniye Camii'nin avlusundan geerken uykusuzluunu birdenbire yle hissetti ki, btn stanbul ona bambaka bir ehir olarak gzkt. Kapalar'da yrrken grd deri antalar, lletandan pipolar ve kahve deirmenleri, insanlarn iinde binlerce yldr yasaya yasaya kendilerine benzettikleri bir ehrin nesnelerini deil, milyonlarca kiinin geici olarak srgn edildii anlalmaz bir lkenin korkutucu iaretlerini artryordu. "Tuhaf olan ey," diye dnd Galip, Kapalar'nn darmadank sokaklarnda kaybolurken, "yzmdeki harfleri okuduktan sonra artk bsbtn kendim olacama iyimserlikle inanabilmem." Terlikiler Sokana girdiinde deien eyin ehir deil, kendisi olduuna inanmak zereydi, ama yzndeki harfleri okuduktan sonra ehrin esrarn anladna yle karar vermiti ki, bu doru olamazd. Bir halc dkknnn vitrinine bakarken, iinden gelen bir drtyle, sergilenen hallar daha nceden grdn, kendi amurlu ayakkablar ve eski terlikleriyle yllarca onlara bastn, kap nnde kahvesini ierek pheyle kendisine bakan dikkatli dkkncy iyi tandn, dkknn kk ktlklar ve kk kazklanmalarla dolu tarihini ve toz kokan hikyesini, kendi hayat gibi bildiini dnd. Ayn eyi, kuyumcu, antikac ve ayakkabc vitrinlerine bakarken de dnd. Aceleyle iki sokak daha deitirdikten sonra, bakr ibriklerden kefeli terazilere kadar Kapalar'da satlan btn eyay bildiini, mteri bekleyen btn tezghtarlar, sokaklarda yryen btn insanlar tandn da 313 dnd. Btn stanbul tandkt; ehrin Galip'ten gizli hibir esrar yoktu. Bu duygunun verdii huzurla sokaklarda ryada gezinir gibi yrd. Vitrinlerde grd vrzvr, sokaklarda karlat yzler mrnde ilk defa Galip'e hem ryalarndaki gibi artc, hem de hep birlikte grltyle yenen bir aile yemeindeki gibi tandk ve huzur verici geldi. Il l kuyumcu vitrinlerinin nnden geerken, bu huzurun, yznn zerinde dehetle okuduu harflerin iaret ettii srla ilgili olduu aklna geliyordu, ama harfleri okuduktan sonra, gemiinde brakt o ackl ve talihsiz kiiyi dnmek istemiyordu hi. Dnyay esrarl yapan bir ey varsa, o da, insann kendi iinde barndrd, ikiz kardei gibi birlikte yaad bir ikinci kiinin varlyd. siz tezghtarlarn kap nnde pinekledii Kavaflar Sokan getikten sonra kk bir dkknn giriinde sergilenen parlak renkli stanbul kartpostallarnda Galip ehir manzaralarn grnce iindeki o kiiyi oktan arkada braktna karar verdi: Kartpostallar o kadar tandk, o kadar bayat ve basmakalp stanbul grntleriyle doluydu ki, Galata Kprsne yanaan ehir Hatlar vapurlarnn, Topkap Saraynn bacalarnn, Kz Kulesinin,

Boaz Kprsnn tandk ve baya grntlerine bakarken ehrin kendinden gizli hibir esrar olamazm gibi geldi Galip'e. Ama, cam yeili vitrinleri birbirini yanstan Be-desten'in dar sokaklarna girer girmez bu duygu kayboldu. "Birisi beni takip ediyor," diye dnd korkuyla. evrede dikkatini ekebilecek pheli birisi yoktu, ama ar ar yaklaan durdurulmaz bir felket gibi duygu Galip'i hemen sard. Hzla yrd. Kalpaklar Caddesine varnca saa sapt, cadde boyunca yryp ardan kt. Sahaflar arsndan hizan hi kesmeden geecekti, ama Elif Kitabevinin nndeyken dkknn yllardr olaan karlad ad Galip'e, birden bir iaret olarak gzkt. artc olan ey, Hurufilere gre btn harflerin ve bylece btn lemin iinden kt Arap alfabesinin ve Allah'n adnn ilk harfi 'elifin dkknn ad olmas deil, kitap dkknnn stne elifin, tpk F. M. nc'nn ngrd gibi, Latin harfleriyle yazlmasyd. Bunu bir iaret deil, sradan bir olgu gibi grmek isterken, Galip'in gz eyh Muammer Efendi'nin dkknna takld. Bir zamanlar kenar mahallelerdeki ackl ve yoksul dul314 larla ackl ve milyarder Amerikallarn dadand Zamani eyhinin kitap dkknnn kapal olmas, eyh efendinin soukta evden kmak istemedii ya da ld gibi sradan bir gerein deil, Galip'e ehrin iinde hl gizlenen bir esrarn iareti olarak gzkt. "Hl gryorsam ehrin iinde bu iaretleri," diye dnd, eski kitaplarn kap nlerine braktklar yn yn eviri polisiye romanlar ve Kuran erhleri arasndan yrrken, "yzmdeki harflerin bana rettii eyi renememiim demektir." Ama bu deildi neden: zlendiini aklna her getiriinde, admlar kendiliinden hzlanyor, ehir de bildik tandk iaretler ve nesnelerle kaynaan huzurlu bir keden, bilinmeyen tehlikeler ve gizlerle kaynaan korkulu bir leme dnyordu. Galip, hzl, daha hzl yrrse ancak peindeki glgeyi arkada brakabileceini, huzursuzluk veren esrar duygusunu unutabileceini anlad. Beyazt Meydanndan hzla adrclar Caddesine girdi, oradan, adn sevdii iin Semaver Sokaa sapt, ona paralel Nargile-ci Sokaktan aa Halic'e doru indi ve Havanc Sokaktan dnp yeniden yoku yukar kt. Plastik atlyeleri, aevleri, bakrc dkknlar, anahtarclar grd. "Demek ki yeni hayatma balarken ilk nce bu dkknlarla karlaacakmm," diye dnd bir ocuk saflyla. Kovalar, leenler, boncuklar, parlak elbise pullan, polis ve asker kyafetleri satan dkknlar grd. Bir hedef olarak ald Beyazt Kulesine doru yrd bir ara, gerisin geri dnd, kamyonlar, portakal satclar, at arabalar, eski buzdolaplar, hamal arabalar, p ynlar ve niversitenin duvarlarna yazlm siyasal sloganlar arasndan Sleymaniye Camiine kadar kt. Caminin avlusuna girdi, servi aalarnn altndan yryp ayakkablar amur iinde kalnca medrese tarafndan sokaa kt, birbirlerine yaslanan boyasz ahap evler arasndan yrd. Yknt halindeki evlerin birinci kat pencerelerinden dar kan soba borularnn kr namlular gibi ya da paslanm periskoplar gibi ya da korkun top azlan gibi sokaa uzand geliyordu aklna, ama hibir eyi baka bir ey ile ilikilendirmemek iin 'gibi' kelimesini aklna bile getirmek istemiyordu. Delikanl Sokaktan kmak iin sapt Cce emesi Sokann da adnn aklna takldn, bir iaret olabileceini dnmeye balaynca, parke kapl sokaklarn, iaretlerin tuzaklaryla kaynat315 gna karar vererek asfalta, ehzadeba Caddesine kt. Simitiler, ay ien minibs ofrleri ve ellerinde lahmacunlar, sinema kapsnda afilere bakan niversite rencileri grd: film birden. Filmlerin ikisi Bruce Lee'nin oynad karate filmiydi, ncsnn yrtk afilerinde ve soluk resimlerinde Seluklu ubeyi Cneyt Arkn, Bizansl erkekleri dvyor, kadnlarla yatyordu. Film oyuncularnn lobi fotoraflarndaki turuncu yzlerine daha fazla bakarsa sanki kr olacakm gibi korkup uzaklat. ehzade Camiinin yanndan geerken aklna taklan ehzadenin hikyesini dnmemeye alt. Ama hl esrarl iaretlerle kaynayordu evresi: Kenarlar paslanm trafik iaretleriyle, arpk urpuk duvar yazlaryla, kirli lokantalarn ve otellerin pleksiglas panolaryla, 'Arabesk' denen arkclarn ve deterjan irketlerinin afileriy-le. Byk bir g harcayp iaretlere akln takmamay basarsa bile, Bozdoan Kemeri boyunca yrrken, kklnde grd tarihi filmlerden kma kzl sakall Bizans papazlarn hayl ediyor ya da Vefa Bozacsnn yanndan geerken, yllar nce bir bayram akam, itii likrlerle sarho olan Melih Amcann tuttuu taksilerle btn aileyi buraya boza imeye getirdiini hatrlyor ve bu hayller de hemen gemiinde kalm bir esrarn iaretlen oluyordu. Atatrk Bulvarn koarak geerken, hzl, daha da hzl yrrse ehrin kendisine sunduu iaretleri, resimleri ve harfleri grmek istedii gibi, bir esrarn paras olarak deil, olduklar

gibi greceine bir kere daha karar verdi. Hzla Tezghlar Sokana girdi, Keserciler Sokana geti ve uzun bir sre sokak adlarna bakmadan yrd. Ahap evler arasna bitiik nizam yaplm, balkon demirleri paslanm dknt apartmanlar, uzun burunlu 1950 model kamyonlar, ocuklarn oynad araba tekerlekleri, erilmi elektrik direkleri, kazlp braklm kaldrmlar, p tenekelerini kartran kediler, pencerelerde sigara ien bartl ihtiyar kadnlar, seyyar yourtular^ lmclar, yorganclar grd. Halclar Caddesinden Vatan Caddesine doru inerken birden sola dnd, iki kere kaldrm deitirdi ve bir bakkalda ayran ierken 'takip edilme' dncesini Rya'nn okuduu polisiye romanlardan rendiini dnd, ama aklndan ehrin iindeki anlalmaz esrar karamad gibi bu dnceyi de kolayca kara316 T mayacan biliyordu. ifte Kumrular Sokana sapt, ilk sapakta yeniden sola dnd, Okumu Adam Sokandayken koar adm yrmeye balad. Krmz trafik klar yanarken, minibsler arasndan koar adm Fevzi Paa caddesini geti. Sonra girdii sokan Aslanhane Soka olduunu levhadan anlaynca, bir an dehete kapld: Drt gn nce Galata Kprs evresinde yrrken varln hissettii o gizli el, kendisi iin stanbul'un iine iaretler yerletiriyorsa hl, varln bildii esrar daha ok uzakta olmaly-". di. Kalabalk ardan, istavritler, vanoslar, kalkanlar satan balk dkknlarnn nnden geerek btn sokaklarn ald Fatih Camii avlusuna girdi. Geni avluda kimsecikler yoktu: Tek bana karda bir karga gibi yryen kara sakall, kara paltolu bir adamdan baka. Kk mezarlk da botu. Fatih Trbesinin kaps kilitliydi; pencerelerden ieriye bakarken Galip, ehrin uultusunu dinledi. ardan gelen satclarn grlts, araba kornalar, uzak bir ilkokulun bahesinden gelen ocuk sesleri, eki sesleri, motor sesleri, avludaki aalara dolumu serelerin, kargalarn barlar, geen minibslerin, motosikletlerin grlts, yaknlarda alan ve kapanan pencerelerin, kaplarn, inaatlarn, evlerin, sokaklarn, aalarn, parklarn, denizin, vapurlarn, mahallelerin, btn ehrin uultusu. Galip'in tozlu camlar arasndan sandukasn seyrederken yerinde olmak istedii adam, Fatih Mehmet, Galip'in doumundan be yz yl nce fethettii bu ehrin esrarn, eline geen Hurufi risalelerinin yardmyla sezmi, her kapnn, her bacann, her sokan, her kprnn, her kemerin, her nar aacnn kendisinden baka bir eyin iareti olduu bir lemi ar ar zmeye girimiti. "Hurufi risaleleri ve Hurufiler bir kumpas sonucu yaklmasa-lard eer," diye dnd Galip, Hattat zzet Sokandan Zeyrek'e doru yrrken, "ve ehrin esrarna eriebilseydi padiah, fethettii Bizans sokaklarnda yrrken, ykk duvarlara, yzyllk nar aalarna, tozlu sokaklara, bo arsalara benim gibi bakarken acaba neyi anlard?" Cibali ttn depolarnn eski ve korkutucu binalarna vardnda Galip, yzndeki harfleri okuduundan beri bildii cevab kendi kendine verdi: "lk defa grd ehri daha nceden binlerce kere gezmi gibi bilip tandn." Ama art317 c olan ey de buydu ite: Hl yeni fethedilmi bir ehir gibiydi stanbul. amurlu sokaklarn, krk dkk kaldrmlarn, ykk duvarlarn, kuruni ve ackl aalarn, khne arabalarn, onlardan daha khne otobslerin, birbirlerine benzeyen btn o hznl yzlerin, bir deri bir kemik kpeklerin hibirini daha nceden grd, bildii duygusuna kaplamyordu Galip. Varlndan emin olamad peindeki o kiiden kurtulamayacan anladktan sonra, Hali kysnda imalthaneler, bo sanayi tenekeleri, le tatilinde kfte ekmek yiyen, amurda futbol oynayan tulumlu iiler ve harap Bizans kemerleri arasndan yrrken, ehri bildik tandk grntlerle kaynaan huzurlu bir yer olarak grme istei o kadar iinde ykseldi ki, tpk ocukluunda yapt gibi, kendini bir bakas olarak, Fatih Sultan Mehmet olarak grmeye alt. Uzun bir sre, kendisine ne lgnca, ne de gln gelen bu ocuksu haylle yrdkten sonra, Cell'in yllarca nce fethin yldnm yznden kaleme ald ke yazsnda Konstan-tin'den gnmze bin alt yz elli ylda stanbul'da hkm sren yz yirmi drt hkmdar iinde, Fatih'in geceyarlar tebdil-i kyafet etme gerei duymayan tek padiah olduunu yazdn hatrlad. "Okuyucularmzn bazlarnn ok iyi bildii nedenlerden," diye yazmt Cell, Galip'in parke yollarda titreyen Sirkeci-Eyp otobsnde kalabalkla birlikte sallanrken hatrlad makalede. Unkapam'nda bindii Taksim otobsnde ise Galip peindeki kiinin kendisiyle birlikte, bu kadar ksa bir srede otobs deitirebilmesine at: Bak daha da yaknnda, ensesinde hissediyordu. Taksim'de bir kere daha otobs deitirdikten sonra

yannda oturan ihtiyar ile konuursa, bir baka kiiye dnebilecei, belki de bylece peindeki glgeden kurtulabilecei aklna geldi. "Bu kar daha yaacak m acaba?" dedi Galip pencereden dar bakarak. "Kimbilir?" dedi ihtiyar, belki daha da diyecekti, ama Galip onun szn kesti. "Bu kar neyin iareti?" dedi Galip. "Bu kar neyin habercisi? Ulu Mevlna'nn anahtar hikyesini bilir misiniz? Dn gece ryamda aynsn grmek nasiboldu. Her yer bembeyazd, kar beyaz, bu karn beyaz. Birden gsmn zerinde souk, buz gibi souk, keskin bir aryla uyandm. Kalbimin zerinde bir kar topu 318 var sandm, buz topu sandm, billur bir top sandm, deilmi: Kalbimin zerinde air Mevlna'nn elmas anahtar varm. Elime aldm, yatamdan kalktm, odamn kapsn onunla aaym dedim, at; ama baka bir odadaydm ve ierde yatanda uyuyan, bana benzeyen, ama ben olmayan biri vard. O odann kapsn uyuyan adamn kalbinin zerindeki anahtarla ap, yerine elimdekini brakp baka bir odaya girdim: O oda da yle; bana benzeyen, ama benden gzel suretler, yrekleri yerinde anahtarlar... teki oda da, teki odaya alan beriki oda da yle. stelik baktm, odalarda benden bakalar da var; benim gibi glgeler, benim gibi uyku-dagezer hayaletler, ellerinde anahtarlar. Her odada bir yatak, her yatakta benim gibi rya gren bir adam! Anladm ki cennetteki ardaym. Burada ne al var ne de sat, ne para var ne de pul; yalnzca suretler ve suratlar var. Hangisini beenirsen o surete giriyor, o surat yzne maske gibi geiriyor yeni hayatna balyorsun, ama benim aradm suret, biliyorum, binbir odann en sonuncusunda, ki elime geirdiim en son anahtar kapsn amyor. O zaman anlyorum ki gsmn zerinde kar soukluuyla grdm o ilk anahtarla aabilirmiim o kapy, ama o anahtar artk nerededir, kimin elindedir, terkettiim yatak ve oda binbir odadan hangisidir bilemiyorum ve bylece kahredici bir pimanlkla, gzyalaryla, teki umutsuzlarla birlikte kapdan kapya, odadan odaya anahtarn birini brakp birini alarak, uyuyan suretlerin her birine aarak anlyorum ki ben, sonsuza kadar..." "Bak," dedi ihtiyar, "bak!" Galip, kara gzlklerinin arkasndan ihtiyarn parmann iaret ettii yere bakarak sustu. Radyoevinin hemen nnde bjr l vard kaldrmda, evresinde barp aran bir iki kii ve aceleyle toplanan merakllar. Trafik sknca kalabalk otobsn koltuklarnda oturanlar ve tutunma demirlerine aslanlar pencerelere doru uzanarak kanlar iindeki ly korkuyla, dehetle, sbssizce seyrettiler. Trafik alnca sessizlik uzun sre bozulmad. Galip, Konak Sinemasnn karsnda otobsten indi, Nianta'nn kesindeki Ankara Pazarndan lakerda, tarama, dil, muz ve elma ald ve hzla ehrikalp Apartmanna doru yrd. Bir bakas olmak istemeyecek kadar bir bakas gibi hissediyordu kendini. nce kapc 319 dairesine indi: Kamer Hanmla kapc smail kk torunlaryla birlikte mavi muambayla rtl yemek masasnda Galip'e yzyllar ncesi gibi gelecek kadar uzak bir aile mutluluu havas iinde, kymal patates yiyorlard. "Afiyet olsun," dedi Galip. Bir sessizlikten sonra ekledi: "Ce-ll'e zarf brakmamsnz." "Kapsn aldk aldk, evde yoktu," dedi kapcnn kars. "Yukarda imdi," dedi Galip. "Nerede zarf?" "Cell yukarda m?" dedi smail Efendi. "kyorsan u elektrik faturasn da brakver." Sofradan kalkm, televizyonun zerindeki faturalar miyop gzlerine bir bir yaklatryordu. Galip, cebinden kard anahtar bir anda kaloriferin zerindeki rafn kenarna akl bo iviye ast. Grmemilerdi. Zarfla faturay aldktan sonra kt. "Cell merak etmesin, kimseye sylemiyorum!" diye seslendi Kamer Hanm, pheli bir neeyle. Galip, yllardr ilk defa ehrikalp Apartmannn eski asansrne binmenin tadn kard, makine ya ve ahap cils kokuyordu hl ve hl harekete geerken lumbagolu bir ihtiyar gibi inliyordu. Rya ile bakp boy ltkleri ayna yerli yerindeydi, ama Galip harflerin dehetine yeniden kaplmaktan korktuu iin kendi yzne bakmad. Apartman dairesine girdikten sonra paltosunu ve ceketini karp aabilmiti ki, telefon ald. Telefonu amadan nce, her eye hazr olmak iin koa koa helaya gitti ve aynaya be saniye istekle, cesaretle, kararllkla bakt: Hayr, rastlant deildi, harfler yerli yerindeydi, her ey, btn lem ve esrar. "Biliyorum," diye dnd Galip telefonu aarken, "biliyorum." Telefon edenin askeri darbenin mjdesini yeren o ses olduunu da telefonu amadan biliyordu.

"Alo." "Bu sefer adn ne olsun?" dedi Galip. "Takma adlar o kadar oald ki, kartryorum artk." "Akllca bir balang," dedi ses. Galip'in ondan beklemedii bir gven vard zerinde. "Sen koy Cell Bey adm." "Mehmet." "Fatih Mehmet gibi mi?" 320 "Evet." "yi. Ben Mehmet. Telefon defterinde adn bulamadm. Adresini ver de geleyim." "Niye vereyim sana herkesten gizli tuttuum adresimi?" "Yaklaan kanl bir askeri darbenin kantlarn nl gazeteciye yetitirmek isteyen iyi niyetli ve sradan bir vatandam ben de ondan." "Sradan vatanda olamayacak kadar ok ey biliyorsun hak-. kfnda," dedi Galip. "Alt yl nce Kars tren istasyonunda bir vatandaa rastladm," dedi Mehmet adl ses, "sradan bir vatandaa. Alveri iin Erzurum'a giden bir attard. Yolculuk boyunca hep senden szettik. Kendi adnla yaymladn ilk yazna Mevlna'nm Mesnevi'si-/ ne balad Farsa kelimenin 'birev'in Trkesiyle 'dinle' kelime-';; siyle balamandaki anlam biliyordu. Bin dokuz yz elli alt temmuzunda yazdn bir yazda, hayat tefrika romanlara, tam bir yl sonra ise bu sefer tefrika romanlar hayata benzetmendeki gizli simetriyi ve yararcl da biliyordu, nk o bir ylda, stad bir ya-. zarn patrona kzp yarda brakt gre tefrikasn takma adla bitirdiini de slubundan anlamt. Ayn yllarda, sokakta grdnz gzel kadnlara Avrupallar gibi sevgiyle, glmseyerek bakn, nefretle, kalarnz atarak deil, diye baladn bir yazda, bu erkek baklarndan mutsuz olan kadna rnek diye, sevgi, hayranlk ve efkatle anlattn o gzel hanmn vey annen olduunu da biliyordu, bundan alt yl sonra, tozlu stanbul'da bir apartmanda yaayan byk ailelerle bir akvaryumda yaayan talihsiz Japon balklarn alayla karlatrdn yazda szkonusu balklarn sar ve dilsiz amcann balklar, ailenin de kendi ailen olduunu da. Hayatnda deil stanbul'a gitmek, Erzurum'un batsna ayak basmam bu adam, senin adn vermediin btn akrabalarn, Nianta'ndaki oturduun evleri, sokaklar, kedeki karakolu, karsndaki Alaaddin'in dkknn, Tevikiye Camiinin havuzlu avlusunu, son baheleri, Sti Muhallebicisini, kaldrmlardaki kestane ve hlamur aalarn, Kars Kalesi eteklerindeki, iinde tpk Alaaddin'in dkkn gibi kokudan, ayakkab bana, ttnden ine iplie her trl vrzvr satt kendi kk dkknnn iini bilir gibi biliyordu. Bir milli radyo amzn bile daha kurulamad yllar321 da, Istanbul Radyosundaki pana Dimacunu Onbir Soru Bilgi Ya-rmas'yla alay ettiin bir yazdan yalnzca hafta sonra, seni susturmak iin, yarmada bin iki yz liralk soruda seni sorduklarn da biliyordu, senden bekledii gibi bu kk rveti kabul etmeyip, ilk yaznda okuyucularna Amerikan dimacunlarn kullanmamalarn, evde kendi temiz elleriyle yapacaklar naneli sabunla dilerini ovmalarn tlediini de. O yazda verdiin uydurma formlle, iyi niyetli attarmzn, sonralar bir bir dklecek dilerini yllarca parmaklaryla ovduunu tabii sen bilmezsin. Biz ise tren yolculuumuzun geri kalan ksmnda atlar ile, 'Konu: Ke Yazarmz Cell Salik!' balkl bir bilgi yarmas bile dzenledik. En byk korkusu Erzurum istasyonunu karmak olan bu adam yenerken zorlandm. Azndaki eksik dileri yaptracak paras olmayan, senin yazlarndan baka hayatta tek elencesi bahesindeki kafeslerde besledii eit eit kular sevmek ve ku hikyeleri anlatmak olan, erkenden km, evet sradan bir vatandad. Anladn m Cell Bey, sradan vatanda da -sakn gene kmsemeye kalkma onlar - sradan vatanda da biliyor seni. Ama ben sradan vatandatan da daha iyi biliyorum. Bu yzden akama kadar konuacaz!" "kinci dimacunu yazmdan drt ay sonra, bir yazmda," diye balad Galip, "konuya bir kere daha deindim. Nasl?" "Akam uykudan nce, gzel kk kzlarn ve olanlarn evdeki babalara, daylara, halalara, teyzelere, amcalara, vey aabeylere bir bir 'Allah rahatlk versin pc' verirken, gzel azlarndan kan naneli dimacunu kokusundan szetmitin. En hafif deyile gzel bir yaz deildi." "Japon balklarndan szettiim baka rnekler?" "Alt yl nce lm ve sessizlii istediin bir yaznda, ondan bir ay sonra bu sefer dzeni ve uyumu aradn sylediin bir yaznda balklar hatrladn. Akvaryumla evlerimizdeki

televizyonlar sk sk karlatrdn. Aile iinde evlene evlene Wakinlerin bana gelen felketler hakknda Ansiklopedi Britannica'dan yrtlm bilgiler verdin. Kim evirdi senin iin, kzkardein mi, yeenin mi?" "Karakol?" "Laciverti, daya, karanl, nfus kdn, vatanda olma 322 aknln, pasl su borularn, kara ayakkablar, yldzsz geceleri, ask suratlar, metafizik bir hareketsizlik duygusunu, talihsizlii, Trk olduunu, damlarn aktn ve tabii lm hatrlatyordu sana." "Btn bunlar attar da biliyor muydu?" "Fazlasn." "Attarn sana sorduklar?" "Hayatnda hi tramvay grmemi ve byk bir ihtimalle grmeyecek olan bu adam, bana ilk olarak, stanbul'daki atl tramvaylarla atszlar arasndaki koku farkn sordu. Ona at ve ter kokusu dnda asl deiikliin baka yerde bulunduunu syledim: Motor, ya ve elektrik kokusu. Bana elektriin stanbul'da kokup kokmadn sordu. Bunu yazmamtn, ama o yazndan bu sonucu karmt. Bana matbaadan km gazete kokusunun tarifini sordu. Bin dokuz yz elli sekiz kindaki yazna gre cevap: Kinin, mahzen, kkrt ve arap kokusunun karm: Yani badndrc bir ey. Kars'a gnde gelen gazete yolda bu kokuyu kaybediyor-mu. Attarn en zor sorusu ise leylk kokuuydu. Bu iee herhangi bir dikkat gsterdiini hatrlayamyordum. Ballanm anlar hatrlayan bir ihtiyar gibi gzleri glmseyerek anlatan attara gre, yirmi be ylda kere gzetmisin bu iein kokusundan: Bir kere, tek bana yaayan ve tahta kmay beklerken evresini dehete boan tuhaf ehzadenin hikyesini anlatrken sevgilisinin leylk koktuunu yazmsn. ki kere de, bunda bir tekrar var, byk bir ihtimalle yakn akrabalarnn birinin kz ocuundan ilhamla, sonbaharn o gneli ve hznl ilk gnlerinden birinde, yaz tatilinden sonra tl temiz bir nlkle ve salarnda prl prl bir kurdelayla ilkokuluna yeniden balayan kk bir kzn, bir yl salarnn, teki yl ise bann leylk koktuunu yazmsn. Bu gerek hayatn tekrar myd, yoksa kendi kendinden alan bir yazarn tekrar m?" Galip bir sre sessiz kald. "Hatrlamyorum,", dedi, sonra bir ryadan uyanr gibi, "ehzade yazsn da dndm biliyorum, ama yazdm hatrlamyorum." "Attar hatrlyordu. Koku duygusundan baka mekn duygusu da iyiydi. Senin yazlarndan yola karak stanbul'u bir kokular maheri olarak hayl etmekten baka, ehrin, gezindiin, sevdi323 misinden ve tepegzlerden ilhamla kaleme aldn bir makalede sululuk duygusunun seni yllardr acmaszca izleyen 'gz'n anlatrken bu grme organnn 'alnn tam ortasnda karanlk bir kuyu gibi' durduunu yazman bir rastlant deil, bir zorunluluktu." Galip'in beyaz bir yakayla, ypranm bir ceketle ve hayletim-si bir yzle hayl ettii bu ses, btn bu cmleleri bir bellek cokusuyla akldan m kuruyordu, yoksa bir yerden mi okuyordu? Galip dnd. Ses de, Galip'in sessizliini bir iaret gibi grp bir zafer kahkahas att. Sonra ehrin kimbilir hangi tepelerinin altndan ve Bizans paralar ve Osmanl kafataslaryla kaynaan hangi yeralt yollarndan geen ve pasl direkler ve nar ve kestane aalan arasna amar ipleri gibi gerilmi ve svas dklm eski apartmanlarn yan duvarlarna kara sarmaklar gibi sarlm bir telefon telinin iki ucunu, tpk ayn annenin gbek ban paylar gibi, paylamann verdii kardelik duygusuyla sr verir gibi fsldad: Cell'i ok seviyordu, Cell'i ok sayyordu, Cell'i ok tanyordu; CelPin de kukusu yoktu artk deil mi bunlardan?" "Bilmem," dedi Galip. "O zaman, bu kara telefonlar karalm aradan," dedi ses. nk bu telefonlarn arada bir kendi kendine alan zili, uyarmaktan ok korkuturdu; nk zift rengindeki ahizeleri kk bir halter gibi ard, nk numaralan evrilince Karaky-Kadky vapur iskelesinin eski turnikeleri gibi melodiyle gcrdanarak sylenirdi, nk kimi zaman evirenin istedii deil, kendi istedii yeri balardv "Anladn m Cell Bey? Ver adresini hemen geleyim." Galip harika rencisinin harikalarndan kararsz kalan retmen gibi, nce duraklad, sonra, her cevapta kendi belleinin bahesinde aan ieklere, her soruda bellek bahesinin snrszlna ve yava yava iine girdii tuzaa aarak sordu: "Naylon oraplar?" ""1958'de yazdn bir yazda, iki yl nce, yani ke yazlarn kendi adnla deil, uydurduun baz talihsiz adlarla yaymlamak zorunda olduun gnlerde, almaktan ve yalnzlktan

bunaldn scak bir yaz gnnde, mutsuzluunu unutmak ve le gneinden kamak iin girdiin bir Beyolu sinemasndaki (Rya) iki filmden birincisinin ortasndan balayarak seyrederken, Chicago gangsterlerinin ackl Beyolu dublaj alarmca Trkeletirilmi 326 kahkahalar ve makineli tfek takrtlar ve ie ve cam angrtlar arasnda, yakndan gelen bir sesin seni irkilttiini yazmtn: Az tende bir kadn uzun trnaklaryla naylon orabnn stnden bacaklarn kayordu. Birinci film bitip klar yannca, iki sra nnde birbirleriyle arkadaa konuan gzel ve k bir anneyle, onbir yandaki akll uslu olunu grdn. Uzun uzun onlarn dostluklarn, birbirlerini nasl dikkatle dinleyip konutuklarn seyrettin. ki yl sonra, yazacan ke yazsnda, ikinci filmi seyrederken kulann hoparlrden fkran kl akrtlar ve deniz frtnalarnda deil, yaz geceleri stanbul'un sivrisineklerine yem olan bacaklarn zerinde gezinen uzun trnakl ve huzursuz elin kard vzltda, aklnn da perdedeki korsanlarn kumpaslarnda deil, anne oul arasndaki dostlukta olduunu anlatacaktn. Bu yazdan oniki yl sonra yazdn bir yazda anlattn gibi, naylon arapl yaznn ya-ymlanindan hemen sonra, gazetenin patronu seni azarlamt: Evli ve ocuklu kadnlarda cinsellik bulmann tehlikeli, ok tehlikeli bir davran olduunu, Trk okurunun bunu kaldramayacan, yaayan bir ke yazar olmak istiyorsan evli kadnlara ve slubuna dikkat etmen gerektiini bilmiyor muydun?" "slp? Ksa cevap ltfen." "slp senin iin hayatt. slp senin iin sesti. slp senin dncelerindi. slp iinde yaattn asl kiiliindi, ama bir deil, iki deil, t bu kiilikler..." "Bunlar?" "Benim basit kiiliim dediin birinci sesin: Herkese gsterdiin, herkesle birlikte aile yemeklerinde sofraya oturttuun ve herkesle birlikte yemekten sonra sigara dumanlar arasnda dedikodu yaptrttn ses. Gnlk hayata ilikin ayrntlar bu kiiye borlusun. kincisi, olmak istediin kiiydi: Bu dnyada huzur bulamayan, bir baka dnyada yaayan ve bir baka dnyann sihirine bulanm hayranlk verici kiilerden yrttn bir maske. nce bir taklidi, sonra kendisi olmak istediin bu 'kahraman'la fsldayarak syleme alkanln olmasayd, bu kahramann, kulana fsldad kelime oyunlarn, bilmeceleri, alaylar, inelemeleri kendi aklna taklan nakaratlar syleyen bunaklar gibi tekrarlama alkanln olmasayd, gnlk hayata dayanamayp birok mutsuz gibi bir keye ekilerek lm bekleyeceini yazmtn bir kere ve gzya.. . 327 laryla okumutum. ncs ise 'objektif slp, sbjektif slp' dediin bu iki kiiliin ulaamayaca lemlere gtrrd seni ve tabii ki beni: Karanlk kiilik; kara slup! Taklitle, maskeyle yetinemeyecek kadar mutsuz olduun gecelerde yazdklarm ben daha iyi bilirim, ama yaptklarn sen daha iyi bilirsin, kardeim benim. Birbirimizi anlayacaz, birbirimizi bulacaz, birlikte tebdil-i kyafet edeceiz, bana adresini ver." "Adres?" "ehirler adreslerden, adresler harflerden, harfler yzlerden oluur. 12 Ekim 1963 pazartesi, stanbul'un eh sevdiim kelerinden biri diye Kurtulu'u anlatyordun; eski adyla Tatavla; Ermeni mahallesi. Severek okumutum." "Okumak?" "Bir keresinde, tarih vermek gerekirse ubat 1962'de memleketi sefaletten kurtaracak bir askeri darbe iin hazrlk yaptn o asabi gnlerinin birinde, bir k akam, Beyolu'nun karanlk sokaklarnn birinde, gbek danszleriyle hokkabazlarn i tuttuu bir pavyondan bir bakasna kimbilir hangi tuhaf ama iin tanan yaldzl ereveli byk bir aynann souktan ya da baka bir nedenden nce atlayp, sonra gzlerinin nnde tuzla buz olduunu grm ve cam aynaya eviren eczaya Trkede 'sr'denmesinin bir rastlant olamayacan o an anlamtn. Bu ilham ann bir ke yazsnda anlattktan sonra demitin ki: Okumak aynann iine bakmaktr; aynann arkasndaki 'srr' bilenler teki tarafa geerler, harflerin srrndan haberdar olmayanlar ise bu dnya iinde kendi yzlerinin yavanlndan baka bir ey bulamazlar." "Neydi bu sr?" "Bu srrn ne olduunu senden baka bir tek ben biliyorum. Telefonda anlatlamayacak bir ey olduunu sen de biliyorsun. Adresini ver." "Neydi bu sr?" "Bu srr elde etmek iin bir okurun sana btn mrn vermesini gerektiini dnyor musun? Ben bunu sana verdim. Bu srr sezinleyebilmek iin kendi adnla yazmadn yllarda

dktrdklerini, bakalarnn yerine kaleme aldn tefrikalar, bilmeceleri, portreleri, politik ve duygusal rportajlarn, sobalar yanmayan devlet ktphanelerinde zerimde palto, kafamda apka ve 328 t! i elimde yn eldivenlerle titreyerek otururken senin yazdndan phelendiim her eyi okudum. Otuz ksur yl boyunca, hi sektirmeden gnde ortalama sekiz ksur sayfa kardna gre, yz-bin sayfa ya da yz otuz sayfalk yz cilt kitap eder. Yalnz bunun iin bu millet senin heykelini dikmelidir." "Senin de; okuduun iin," dedi Galip. "Heykel?" "Anadolu yolculuklarmn birinde, adn unuttuum kk bir kasabada, ehir meydanndaki parkta otobsmn kalk saatini beklerken yanma genten biri oturdu, konumaya baladk. nce Atatrk'n bu ackl kasabada yaplacak tek eyin oray terketmek olduunu iaret eder gibi parmayla otobs garajn gsteren heykelinden szettik. Sonra, benim sz oraya getirmemle, senin lkemizdeki saylar onbini aan Atatrk heykeli zerine yazdn bir yazdan szettik. Bir maher gecesinde, gkyznn karanl imekler ve yldrmlarla yrtlrken ve yer yerinden oynarken btn, o korkun Atatrk heykellerinin canlanacaklarm yazmtn. Yazdna gre, heykellerin kimileri gvercin pislikleriyle kapl Batl kyafetleriyle, kimileri mareal niformalar ve madalyonlany-la, kimileri aha kalkm iri organl korkun aygrlaryla, kimileri de silindir apkalar ve hayletimsi pelerinleriyle ar ar yerlerinden kprdanacaklar, yllardr evrelerinde tozlu eski otobslerin, at arabalarnn ve sineklerin drt dnd ve elbiseleri ter kokan askerlerle naftalin kokan kz lisesi rencilerinin toplanp stikll Mar okuduu kurumu iekler ve elenklerle kapl kaidelerinden inip karanla karacaklard. Maher gecesinde, yer sarslr, gk yarlrken, evlerinin kapal pencereleri arkasndan dardaki uultuyu dinleyecek zavall vatandalarmzn, kenar mahallelerin kaldrmlarndak bu tuntan, bronzdan ve mermerden izme ve nal seslerine nasl bir korkuyla kulak kesileceklerini anlattn yazy, yanmda oturan bu tutkulu delikanl da zamannda okumu ve o kadar comutu ki, hemen sana sabrszlkla o maher gnnn ne zaman geleceini soran bir mektup yazmt. Bylece syledii doruysa, ona ksa bir cevap yollayp vesikalk bir fotorafn istemi, fotoraf aldktan sonra da ona 'o gnn geldiinin almeti olacak' bir srr vermitin. Hayr, delikanlya verdiin sr, 'o sr'de-ildi; nk havuzu kurumu, imleri yolunmu parkta yllar sren bir bekleyiten sonra hayl krklna urayan delikanl, kii329 sel olmas gereken senin srrn bana aklamt. Ona baz harflerin ikinci anlamlarn yazm ve yazlarnn birinde, bir gn karlaaca bir cmleyi de iaret olarak grmesini istemisin. O cmleyi okuyunca ifreli ke yazsn zecek ve delikanlmz harekete geecekti." "Cmle neydi?" "'Btn hayatm bu tr kt hatralarla doluydu.' Cmle buydu ite. Bunu o mu icat etmiti, sen mi ona yazmtn karamyorum, ama rastlant u ki, hafzann gerilediinden hatta tamamen silindiinden szettiin u gnlerde o cmleyi, tpk baka cmleler gibi bugnlerde yeniden yaymlanan eski bir yaznda okudum. Adresini ver, bunun ne anlama geldiini sana hemen anlataym." "Baka cmleler?" "Adresini ver! Adresini ver, nk baka cmleleri de, baka hikyeleri de merak etmediini biliyorum artk. Hibir eyi merak etmeyecek kadar bu lkeden umudu kestin. Nefretle saklandn o fare yuvasnda arkadaszlktan, yoldaszlktan, yalnzlktan vidalarn gevemek zere. Adresini ver, sana senden aldklar imzal fotoraflar deitoku eden mam Hatip Lisesi rencileriyle, gen olanlara merakl gre hakemlerini sahaflarn hangi kesinde bulabileceini syleyeyim. Adresini ver, sana haremindeki karlan Batl orospu klna sokturup stanbul'un gizli bir kesinde onlarla buluan on sekiz Osmanl padiahnn bu iin zerindeyken yaplm gsavrlerini gstereyim. Bolca elbise ve tak gerektiren bu hastala Paris'in lks terzihanelerinde ve kerhanelerinde 'Trk illeti' dendiini biliyor muydun? Tebdil-i kyafet ederek stanbul'un karanlk bir sokanda iftleen II. Mahmut'u gsteren bir gravrde padiahmzn plak bacaklar zerinde Napoleon'un Msr Seferinde giydii izmelerle ve en sevdii kars Bezmilem Valide Sultan'in -ki hikyesini ok sevdiin ehzademizin babaannesi

ve bir Osmanl gemisinin isim anas olur- pervaszca takt yakut ve elmasdan bir hala resmedildiini biliyor muydun?" "Ha?" dedi Galip bir eit neeyle ve karsn kendisini terk edeli beri, alt gn drt saattir ilk defa hayattan tat aldn hissederek. "Han bir biim olarak hill'in tersi, reddi ve 'negatifi'olduunu kantlamak iin erken Msr geometrisinden, Arap cebirin330 den ve Sryani Neo Platonculuundan dem vurduun satrlarnn yer ald 18 Ocak 1958 tarihli yaznn hemen altnda, 'sinema ve sahnenin puro ineyen sert adam' olarak ok sevdiim Edward G. Robinson'un New Yorku elbise desinatrlerinden Jane Adler ile evlendii haberi ve yeni evlileri bir han glgesinde gsteren bir fotorafn yaymlanmas, biliyorum, bir rastlant deildi. Adresini ver. Bu yazdan hemen bir hafta sonra ise, ocuklarmzn ha korkusu ve hill heyecanyla eitilmelerinin yetikinlik yllarnda onlar Hollywood'un byl yzlerini deifre edememek gibi bir tutuklua ve ay yzl btn kadnlar da anne ya da teyze sanmak gibi bir cinsel kararszla srklediini ileri srm ve dncem kantlamak iin parasz yatl devlet okullarnda tarih derslerinde, Hal Seferlerinin okutulduu gnlerin gecelerinde yatakhanelere yaplacak basknlarda yataklarn slatan yzlerce renci bulunacan yazmtn. Bunlar bir ey deil, adresini ver, sana ktphanelerde yazlarn okumak iin eelenirken karlatm tara gazetelerinde grdm ha hikyelerinin hepsini getireyim. Boynundaki yal ip kopunca lm lkesinden geri dnen idamlk mahkm Cehennem'e yapt ksa yolculuk srasnda karlat halar anlatyor, Erciyes Postas, Kayseri 1962; ha biimindeki o malm harf yerine (.) yi kullanmamzn milli .rk .erbiyesine daha uygun olacan bayazarmz Cumhurbakanmza bugn, .elgrafla bildirmitir. Yeil Konya, Konya 1951 ve adresini verirsen sana hemen yetitireceim daha niceleri... Yazlarnda malzeme olarak kullanrsn demiyorum, nk hayata malzeme olarak bakan ke yazarlarndan nefret ettiini biliyorum. imdi kutular iinde nmde duran malzemeyi hemen getiririm; birlikte okur, birlikte gler, birlikte alarz. Hadi adresini ver bana, sana babalarndan ne kadar nefret ettiklerini konsomatrislerden baka kimseye anlatamadklar iin kekemelikleri bir tek pavyonlarda alan skenderunlu erkeklerin ehir gazetelerinde tefrika edilen hikyelerini getireyim; adresini ver, okumas yazmas olmad ve deil Farsa, doru drst Trke konuamad halde ruhlar ikiz karde olduu iin mer Hayyam'n bilinmeyen iirlerini okuyan garsonun ak ve lm kehnetlerini getireyim sana, adresini ver; belleini kaybedeceini anlaynca btn bildiklerini btn hayat ve hatratn sahibi olduu gazetenin son sayfasnda lm gecesine kadaf tefri331 ka eden Bayburtlu gazeteci ve mrettibin ryalarn getireyim: Son ryada anlatlan geni bahenin solan glleri, dklen yapraklar ve kuruyan kuyusu arasnda kendi hikyeni bulacan da biliyorum, kardeim benim. Hafzan kurumaktan kurtarmak iin kan sulandran illar aldn, beynine kan gitsin diye her gn saatlerce yatp ayaklarm duvara dayayarak o kr ve nankr kuyudan anlarn bir bir nasl ektiini de biliyorum. Divannn veya yatann kenarndan sarkan kafan kpkrmz kesilmiken, '16 Mart 1957'de' diye kendini zorlayarak hatrlyorsun, '16 Mart 1957'de gazetedeki arkadalarla hep birlikte Vilyet kftecisinde karnmz doyururken onlara kskanln insana taktrabilecei maskelerden sz etmitim!'Ve sonra biliyorum yeniden zorlanarak 'Evet, evet' diyorsun '1962 ylnn maysnda Kurtulu'un arka sokaklarmdaki bir evde inanlmaz bir le sevimesinin ardndan uyandmda, yanmda plak yatan kadna derisinin zerindeki iri benlerin vey annemin benlerine benzediini sylemitim,' diyorsun, ama hemen sonra da 'insafsz' diye yazacan o pheye kaplyorsun, bunu ona m sylemitin, yoksa bir trl tam kapanmayan pencerelerinin arasndan Beikta arsnn o bitip tkenmeyen uultusu duyulan o ta evdeki beyaz tenli kadna m, yoksa srf seni o kadar ok sevdii iin kocasnn ve ocuklarnn yanna ge dnmeyi gze alarak Cihangir Parknn plak aalarna bakan tek odal evden kp taa Beyolu'ndan, daha sonralar bir yaznda yazacan gibi, o srada neden marka bir sraria tutturduunu bile hatrlayamadn bir akma sana almaya giden buulu gzl kadna m? Adresini ver, sana nikotin ve kt anlarla tkanm beyin damarlarn pn ii aarak bizi kaybettiimiz cennetin gnlk hayatna bir anda geri gtren en son Avrupa ilc Mnemonics'i getireyim. Eflatun renkli svdan her sabah ayna tarifesinde yazd gibi iki deil, yirmi damla damlatmaya baladktan sonra, sonsuzlua kadar unuttuun ve unuttuunu da unuttuun birok ann tpk eski

dolaplarn-ardndan birdenbire kveren ocukluunun boyal kalemlerini, taraklarn ve eflatun renkli bilyalarn bulur gibi hatrlayacaksn. Adresini verirsen, hepimizin yznde bir harita gzktn ve bu haritalarn iinde yaadmz ehrin vazgeemediimiz kelerinin iaretleriyle kaynatn anlatan yazm ve bu yazy neden yazdn hatrlayacaksn. Adresini verirsen, Mevl332 na'nn nl ressamlar yarmas hikyesini neden kende anlatmak zorunda kaldn hatrlayacaksn. Adresini verirsen, hibir zaman umutsuz bir yalnzlk olamayacan, nk en yalnz zamanlarmzda bile bizlere hayllerimizdeki kadnlarn elik ettiini, stelik bu haylleri kurduumuzu her zaman igdyle sezen o kadnlarn da bizi bekleyeceklerini, arayacaklarn ve hatta kimilerinin bulacaklarn yazdn o anlalmaz ke yazsn da neden yazdn hatrlayacaksn. Adresini ver, sana hatrlayamayacaklan-n da hatrlataym; kardeim benim; yaadn ve dlediin btn Cennet ve Cehennemi imdi ar ar kaybediyorsun. Adresini ver, hemen yetiip hafzan unutuun dipsiz kuyusuna bsbtn gmlmeden seni kurtaraym. Her eyini biliyorum, btn yazlarn okudum: O lem yeniden kurmak ve btn lkenin zerinde gndzleri yrtc kartallar gibi, geceleri kurnaz hayaletler gibi gezinen o sihirli yazlarn yeniden yazabilmen iin benden baka kimseyi bulamazsn. Yanna gelince Anadolu'nun en cra kylerinin kahvehanelerinde gen ocuklarn yreklerine ateler dren, dabalarndaki ilkokul retmenleriyle rencilerinin gzlerinden sicim sicim yalar aktan, kk kasabalarn arka sokaklarmdaki evlerinde fotoroman okuyarak lm bekleyen gen annelerde yaama heyecan uyandran o byl yazlarna yemden balayacaksn. Adresini ver: Birlikte sabahlara kadar konuacaz ve kaybettiin gemiin gibi, bu lkeye, bu insanlara sevgini de yeniden bulacaksn. Posta arabasnn ancak on be gnde bir urad karl da kasabalarndan sana mektuplar yazan umutsuzlar dn, nianlsndan ayrlmadan, hacca gitmeden, seimlerde oyunu kullanmadan nce sana mektup yazp akl soran aknlar dn, corafya dersinde snfn en arkasndaki srada seni okuyan mutsuz rencileri, bir keye atlm masalarnda emeklilik gnn beklerken yazna gz atan ackl tahrirat memurlarn, senin yazlarn da olmasa akamlar kahvede radyo programlarndan baka konuacak hibir hibir konu bulamayacak talihsizleri dn. Glge-liksiz otobs duraklarnda, kirli ve hznl sinemalarn bekleme salonlarnda, cra tren istasyonlarnda seni okuyanlar dn. Hepsi bir mucize bekliyorlar senden, hepsi! Onlara istedikleri mu-cizeleri vermek zorundasn. Adresini ver, iki kii daha iyi yaparz bunu. Onlara kurtulu gnnn yaklatn yaz, onlara ellerinde 333 plastik bidonlar mahalle emelerinin nnde kuyruk olup suyun akmasn bekledikleri gnlerin yaknda sona ereceini yaz; evlerinden kaan liseli kzlarn Galata kerhanelerine dmeyip film yldz olabileceklerini yaz, pek yaknda gerekleecek bir mucizeden sonra Milli Piyango biletlerinde bo olmayacan yaz, sarho kocalarn akam eve dndklerinde karlarn dvmeyeceklerini, o mucize gnnden sonra banliy trenlerine bo vagonlar ekleneceini, bir gn btn ehir meydanlarnda Avrupa'dakiler gibi bandolarn alacan yaz; bir gn herkesin mehur ve kahraman olacan ve bir gn, yaknlarda bir gn, herkesin anas dahil istedii her kadnla yatmaktan baka, yatt kadn -sihirli bir ekilde-meleksi bir bakire ve kzkarde olarak grmeye devam edebileceini yaz. Onlara yzyllardr bizi sefalete srkleyen tarihi bir esrar zen gizli belgelerin en sonunda ele geirildiini yaz; btn Anadolu'yu a gibi saran bir inananlar rgtnn harekete gemek zere olduunu, bizi b sefil hayata mahkm eden uluslararas bir kumpas dzenleyen ibnelerin, papazlarn, bankaclarn ve orospularn ve onlarn yerli ibirlikilerinin kimler olduunun anlaldn yaz. Onlara dmanlarn gster ki, mutsuzluk ve sefalet^ leri iin sulayabilecek birilerini bulmann rahatln hissedebilsinler; onlara bu dmanlardan kurtulmak iin neler yapabileceklerini sezdir ki, mutsuzluk ve fkeden tirtir titredikleri saatlerde, bir gn, byk bir i, bir byk i yapabileceklerini dleyebilsinler; onlara hayatlarmdaki btn sefaletin sorumlusunun bu iren dmanlar olduunu iyice anlat ki, kendi gnahlarm bakalarna yk-leyebilmenin i huzurunu duyabilsinler. Kardeim benim, btn haylleri, ok daha zor hikyeleri, en inanlmaz mucizeleri gerekletirebilecek bir kalemin olduunu biliyorum. Btn bu ryalar belleinin o dipsiz kuyusundan ekip karacan harika kelimelerle ve inanlmaz anlarnla kuracaksn. Karsl attarmz yllarca inanla senin ocukluunun getii sokaklarn hikyelerini okuya-bilmise eer, satr aralarndaki bu ryalar sezebildii iindir bu; ona ryalarn geri ver. Bir zamanlar bu lkedeki talihsiz insanlarn srtlarnda rpermeler uyandran, tylerini diken diken eden, hafzalarn

allak bullak kartran ve onlara atlkarncah, salncakl eski bayram gnlerini hatrlatr gibi gelecek gzel gnleri sezdiren yazlar yazmtn. Bana adresini ver, yeniden yazacaksn onla334 r. Bu lanet lkede senin gibilerinin elinden yazmaktan baka ne gelir ki? Yapabilecein baka bir ey olmad iin, yalnzca aresizlikten yazdn biliyorum. Ah, yllardr senin o aresizlik anlarn az m dndm: Manav dkknlarna aslan Paa ve meyve resimlerine bakar ilenirdin; arka mahallelerdeki kirli kahvelerde nemden hamurlam iskambillerle altmalt oynayan sert bakl ve ackl erkek kardelerini grr dertlenirdin. Sabahn kr karanlnda ucuz alveri etmek iin Et ve Balk Kurumunun nndeki kuyrua yryen anayla oulu grdmde, Anadolu yolculuklarmda trenim sabahlar amele pazarlarnn kurulduu kk alanlarn yanndan getiinde, pazar leden sonralar, aasz ve yeilliksiz amurlu parklarda karlar ve ocuklaryla oturup sigara ierek sonsuz sknt vaktinin dolmasn bekleyen babalara gzm takldnda, onlar hakknda senin ne dneceini dnrdm. Bu grdm manzaralar sen grseydin, akam kk odana dndnde, bu ackl ve unutulmu lkeye tam denk den eski alma masana oturduunda, mrekkebi datan beyaz ktlarna onlarn masallarn yazacan bilirdim. Bann ktlarn zerine eildiini dnrdm, geceyars umutsuzluk ve kederle yaz masasndan kalkp buzdolabn atn ve bir kere yazdn gibi, ak buzdolabnn iine doru hibir ey semeden, hibir ey grmeden, hibir ey almadan yalnzca dalgnlkla baktn, sonra bir uy-kudagezer gibi evinin odalarnda, masann evresinde dalgn dalgn gezindiini dnrdm. Ah kardeim, yalnzdn, acklydn, hznlydn. Seni ne ok severdim! Yazlarn okurken yllarca seni, hep seni dndm. Ne olur, adresini ver bana, hi olmazsa bir cevap ver. Sana Yalova vapurunda karlatm Harbiye rencilerinin yzlerine yapm iri ve l rmceklere benzeyen harfleri nasl grdm ve vapurun kirli helasnda salam yapl rencilerle yalnz kalnca onlarn nasl da gzel ve ocuksu bir tela kapldn anlatrm. Ceplerinde senden ald cevap mektuplarn tayan kr piyangocunun, bir kadeh rakdan sonra onlar meyhane masalarnda bakalarna nasl okuttuunu ve kelimeler arasndan senin ona rettiin esrar her seferinde sofradakilere nasl bir gururla iaret ettiini ve her sabah Milliyet Gazetesini bu esrar tamamlayacak cmleyi bulmak iin oluna nasl okuttuunu anlatrm sana. Mektuplarn zerinde Tevikiye Postahanesinin 335 damgas vard. Alo, dinliyor musun? Hi olmazsa bir cevap ver, orada olduunu syle. Allah'm! Nefes aln duyuyorum, senin nefes aln. Dinle: Daha nceden zene bezene hazrladm cmlelerdir, bunlar dikkatle dinle: Eski Boaz vapurlarnn hznl dumanlar salveren ince bacalarnn sana neden o kadar narin ve krlgan gzktn anlatrken sen, beni seni anladm. Kadnlarn kadnlarla, erkeklerin erkeklerle dans ettii tara dnlerinde birdenbire neden nefes alamaz olduunu yazdnda, seni anladm. Kenar mahallelerde, mezarlklarla iice gemi dknt ahap evlerin arasndan yrrken iini saran skntnn, geceyars odana dndnde neden gzyalarna dntn yazarken seni anladm. Kk ocuklarn, kaplarnda okunmu Teksas-Tom-miks satt eski sinemalarda oynayan Herkll, Samsonlu, Roma Tarihli filmlerin bir yerinde, kle gzeli rolndeki nc snf bir Amerikan artistinin ince ve uzun bacaklaryla kederli yz perdede belirince, bizim erkeklerimizle kpr kpr kaynaan salondaki sessizliin seni kahrettiini, lmek istediini yazdnda da seni anladm. Nasl? Sen beni anlyor musun? Cevap ver namussuz! Her yazarn btn mr boyunca bir kere olsun karlarsa kendisini mutlu hissedecei o inanlmaz okuyucuyum ben! Adresini ver, sana hayrann olan kz lisesi rencilerinin fotoraflarn getireyim. Yz yirmi yedi tane: Bazlarnn adresleri var, bazlarnn ise anket defterlerine yazlm hayranlk szleri. Otuz tanesi gzlkl, on biri di teli takyor, altsnn boynu kuu gibi uzun, yirmi drt tanesi de sevdiin gibi at kuyruu sal. Hepsi seni seviyorlar, baylyorlar sana. Yemin ediyorum. Adresini ver, altml yllarn banda bir ke yaznda konuur gibi yazarken "Dn akam radyoyu dinlediniz mi? Ben 'Sevenler ve Sevilenler' saatini dinlerken hep bir ey dndm," dediinde dnlen o eyin kendilerini olduuna btn kalpleriyle inanan kadnlarn listesini getireyim sana. Tara ehirleri, memur evleri, subay karlar ve tutkulu ve asabi renciler kadar, sosyete evrelerinde de hayranlarnn olduunu biliyor muydun? Adresini verirsen yalnz o ackl sosyete balolarnda deil, kendi gerek zel hayatlarnda tebdil-i kyafet eden kadnlarmzn o kyafetlerle fotoraflarn da getirebilirim. Bizde zel hayat olmadn, hatta eviri romanlarda ve yabanc dergilerden yrtlm magazin haberlerinde rastladmz 'zel hayat'

336 sznn anlamn bile kavrayamadmz yazmtn bir kere hakl olarak, ama yksek topuklu izmelerle ve eytan maskeleriyle ekilmi bu fotoraflar grnce... Ah haydi, adresini ver bana, yalvaryorum: Sana yirmi yl boyunca biriktirdiim o inanlmaz vatanda yzleri koleksiyonumu da getiririm hemen: Birbirlerinin yzlerine kezzap atan kskan sevgililerin olaydan hemen sonra ekilmi fotoraflar var, suratlarnda Arap harflerini boyayarak gizli ayin yaparken yakalanan akn mrtecilerin sakall ve sakalsz fotoraflar, yzleri napalmle yannca harflerden boalan Krt isyanclarnn ve tara kasabalarnda sessizce aslan rz dmanlarnn infaz dosyalarndan ne rvetler vererek kartabildiim idam fotoraflar var. Yal ip boynu krarken karikatrlerindekinin tersine, dil dar kmyor hi. Yalnzca yzde harfler daha ak seik okunuyor. Eski yazlarnn birinde eski infazlar ve celltlar neden tercih ettiini yazarken hangi gizli isteini dile getirdiini de biliyorum imdi. ifrelere, kelime oyunlarna, gizli yazlara ne kadar merakl olduunu bildiim kadar, kayp esrar yeniden kurmak iin geceyarlar hangi kyafetlere brnerek aramza kartn da biliyorum. vey kz kardeinle buluup onunla sabahlara kadar her eyle alay edebilmek iin, en saf, bizi biz yapacak en katksz hikyeyi, syleyivermek iin, avukat kocasna ne oyunlar ettiinizi de biliyorum. Avukatlarla alay eden yazlarna cevap veren fkeli kadn okurlarna aslnda onlardan szetmediini sylerken ne kadar hakl olduunu da. Adresini ver artk. Ryalarnda fing atan kpeklerin, kafataslarnn, atlarn ve cadlarn neleri iaret ettiklerini de bir bir biliyorum; taksi ofrlerinin dikiz aynalarnn kesine yaptrdklar kk kadn, tabanca, kurukafa, futbolcu, bayrak, iek resimlerinin sana hangi ak yazlarn yazdrdn da. Onlar bandan savmak iin ackl hayranlarnn ellerine tututurduun anahtar cmlelerin bir ksmn da biliyorum, bu cmlelerin yazld defterlerle, tarihi kyafetlerini neden hi yanndan ayrmadn da..." ok sonra, telefonu sessizce kapayp fiten ektikten sonra Cell'in defterleri, eski kyafetleri, dolaplar ve yazlar arasnda kendi anlarn arayan bir uykudagazer gibi bir aratrma yaptktan sonra, pijamalarn giyip yatt Cell'in yatanda, Nianta Meydanndan gelen akam grltlerini dinleyerek uzun ve derin 337 bir uykuya dalarken Galip, uykunun en gzel yannn insann olduu kiiyle bir gn yerine geeceine inanmak istedii kii arasndaki gzyaartc uzakln unutulmas kadar, duyduklaryla hi duymadklarn, grdkleriyle hi grmediklerini ve bildikleriyle hi bilmediklerini huzurla birbirine kartrabilmesi olduunu bir kere daha anlad. 338 ON KNC BLM AYNAYA GRD HKYE "ir yerde olup ikisi clis Ayiieye girdi aks-ii akis" eyh Galip Ryamda, en sonunda yllardr olmak istediim kii olduumu grdm. 'Rya' denen hayatn tam orta yerinde, amurlu ehrin apartman orman iinde, karanlk sokaklarla daha karanlk suratlar arasnda bir yerde. Mutsuzluun yorgunluuyla uyurken seninle karlatm. Bir baka kiinin yerine geemesem bile, senin beni sevebileceini anlyormuum; kendi vesikalk fotorafma bakarken duyduum tevekklle kendimi olduum gibi kabullenmem gerektiini anlyormuum; bir baka kiinin yerinde olmak iin rpnmann boluunu anlyormuum: Belki bir ryada, belki bir hikyede. Biz yrdke karanlk sokaklar ve zerimize zerimize sarkan korkun evler alyor; biz yrdke kaldrmlar ve dkknlar anlamlanyormu. Ka yl nceydi, seninle ben, hayatta sk sk karlaacamz u sihirli oyunu aknlkla ilk kefettiimizde? Bir bayram arifesinde, annelerimiz bizi bir elbisecinin ocuk blmne gtrdnde (o mutlu, gzel zamanlarda 'reyon'larmz kadn ve erkek diye birbirlerinden ayrlmamt daha), en skc din dersinden de daha skc dkknn yar karanlk bir kesinde kar karya duran iki boy aynasnn arasna rastlantyla girdiimizde, grntlerimizin klerek, klerek bi nirlerinin iine girerek nasl oaldklarn grmtk. Bundan iki yl sonra, Hayvan Dostlar Kulbne resimlerini yollayan tandklarla alay ederek ve 'Byk Mucitler' kesini de sessizlikle okuduumuz ocuk Haftas'nn son saysnn kapanda, elimizde tuttuumuz dergiyi okuyan bir kzn resmedildiini farkedince, o kzn elinde lulluu

dergiye dikkatle bakm ve resimlerin iice geerek oaldn anlamtk: Bizim tuttuumuz derginin kapandaki kzn tuttuu derginin kapandaki kzn tut339 tuu derginin kapandaki kzn tuttuu derginin kapandaki kz da giderek klen ayn krmz sal kzla ayn ocuk Haftas'y-m. Tpk, daha da boy attmz ve birbirimizden uzaklatmz yllarda, piyasaya kan ve bizim katta yenmedii iin yalnzca pazar sabahlan sizin kahvalt masanzda grdm zeytin ezmesi kavanozunda olduu gibi. Radyoda: "Oo, bakyorum havyar yiyorsun!" "Hayr, Ender Zeytin Ezmesi." diye reklam yaplan kavanozun zerindeki ktta, anneli babal, erkek ve kz ocuklu kusursuz ve mutlu bir ailenin kahvalt sofras resmedilmiti. Benim sana gstermemle, resmedilen o kahvalt masasnn zerinde de ayn kavanozun durduunu ve ikinci bir kavanoz olduunu ve zeytin ezmesi kavanozlarnn ve mutlu ailelerin gz onlar farkedemeye-ne kadar kldklerini grdnde, u anlatacam masaln ban biliyorduk ikimiz, ama sonunu deil. Kzla olan akrabaymlar. Ayn apartmanda bymler, ayn merdivenleri karlar, ayn aslan ekerleriyle lokumlar attrr-larm. Derslerini birlikte alr, ayn hastalklara birlikte yakalanr, birbirlerini korkutmak iin birlikte saklamrlarm. Ayn yatay-mlar. Birlikte gittikleri okul da aynym, sinemalar da, dinledikleri radyo programlar da birmi, plklar da, okuduklar 'ocuk Haftas' dergileri de, kitaplar da, kartrdklar dolaplarla iinden fesler, ipek rtleri ve izmeler kan sandklar da. Bir gn, hikyelerine bayldklar yetikin amca olunun apartmana yapt ziyaretlerin birinde, elinde grdkleri bir kitab kapp okumaya balamlar. Kzla olann eski kelimelerine, tumturakl deyilerine, Farsa deyilerine nce alayla gldkleri, sklp kenara atp sonra belki iinde bir ikence sahnesi, plak bir vcut ya da bir denizalt resmi vardr diye merakla sayfalarn evirip en sonunda okumaya baladklar kitap pek de uzunmu. Ama balarnda bir yerde, kitabn kahramanlar arasnda geen yle bir ak sahnesi varm ki olan, kahramann yerinde olmak istemi. Ak o kadar gzel anlatlm ki, olan kitaptaki gibi k olabilmek istemi. Bylece, daha sonra kitapta anlatlacan hayl edecei ak belirtilerini (yemek yerken sabrszlk, kzn yanna gitmek iin bahaneler icat etmek, susam olmaya ramen bir bardak suyu iememek) kendisinin de 340 gstermeye baladn farkettiinde, olan birer ucundan tutarak kitabn sayfalarna birlikte baktklar o sihirli anda kza k olduunu anlam. Birer ucundan tutarak okuduklar kitapta anlatlan hikye neymi peki? ok eski zamanlarda geen hikyede ayn airette domu bir kzla olann hikyesi anlatlyormu. Bir l kysnda yaayan kzla olan, Hsn ile Ak, ayn gece domular, ayn hocadan ders almlar, ayn havuzun kenarnda gezinmiler ve birbirlerine k olmular. Yllar sonra, olan kz istettiinde kabile bykleri olandan Kalpler lkesi'ne gidip oradaki kimya'y getirmesini art komular. Yola kan olan, ne dertlerle karlam: Bir kuyuya dp boyal cadnn esiri olmu, bir baka kuyuda grd binlerce suretten ve surattan sarho olmu, sevgilisine benziyor diye in padiahnn kzna kaplm, kuyulardan km, kalelere hapsolmu, takip edilmi, takip etmi, kla boumu, yollar alm, izler, iaretler peinden gitmi, harflerin srrna gmlm ve hikyeler anlatm, hikyeler dinlemi. Sonunda, klk deitirip hep onun peinden gelen ve dertlerden kurtaran Shan ona demi ki: "Sen sevgilinsin, sevgilin de sen; hl anlamadn m?" O zaman hatrlam olan ayn hocadan ders aldklar gnlerde birlikte bir kitab okurlarken kza nasl k olduunu. Birlikte okuduklar o kitapta ise Hrrem ah adl bir padiah ile k olduu Cavid adl gzel bir delikanlnn hikyesi anlatlyormu, ama zavall akn padiahtan nce tabii ki, sen anladn o hikyede de klarn birbirlerine baka bir ak hikyesini, nc ak hikyesini okurlarken k olacam. O ak hikyesindeki klar da bir kitabn iinde bir ak hikyesini okuduklarnda birbirlerine k oluyorlar, o kitaptaki klar da baka bir ak hikyesi okurlarken birbirlerine vuruluyorlarm. Belleklerimizin baheleri gibi bu ak hikyelerinin birbirlerine nasl aldn ve btn kaplar birbirine alarak balanan sonsuz bir hikyeler dizisi oluturduunu, ben elbiseci dkknna gitmemizden, ocuk Haftas okumamzdan ve zeytin ezmesi kavanozuna bakmamzdan yllar sonra kefettiimde, sen evimizden kam, ben de kendimi hikyelere ve kendi hikyeme vermitim. Kimi Arabistan llerinde am'da, kimi Asya steplerinde Horasan'da, kimi Alpler'in eteklerinde Verona'da, kimi de Dicle ky341

smda Badat'ta geen bu ak hikyelerinin hepsi acklyd, hepsi hznlyd, hepsi dokunaklyd. Daha da dokunakls, btn hikyelerin kolayca aklda kalmas ve insann kendisini en saf, en ileke, en mutsuz kahraman yerine ayn kolaylkla koyabilmesiydi. Nasl sonulanacan hl karamadm bizim hikyemizi de bir gn birisi, belki de ben, kaleme alrsam, benim o ak hikyelerini okurken yaptm gibi, okuyucu kendini hemen kahramanlardan birinin yerine koyabilir mi, ya da hikyemiz akllarda kalabilir mi, bilmiyorum, ama byle kitaplarda kahramanlar ve hikyeleri birbirinden ayran ve benzersiz klan u trden paralar hep olduu iin ben de bir hazrlk yapm olaym dedim: Birlikte gittiimiz bir misafirlikte, ar hayas sigara dumanla-ryla mavilemi bir odada, senden adm tede oturan bir anlatcnn hikyesini dikkatle dinlerken, geceyars o 'ben burada deilim' ifadesi ar ar yznde belirdiinde seni severdim; tembellikle geen bir haftadan sonra, gmleklerinin, yeil kazaklarnn ve bir trl atmaya kyamadn eski geceliklerinin arasnda bir kemeri istemeye istemeye ararken, ak kapsndan ierisi gzken dolaptaki inanlmaz karkl farkettiinde yznde beliren ylgnlk ifadesini severdim; bir heves ressam olmaya karar verdiin ocukluk gnlerinde, Dedeyle birlikte masaya oturup aa izmeyi renmeye koyulduunda, Dedenin konu dna kan taklmalarna fkelenmeden gldnde seni severdim; dolmuun kapsn ucu darda kalan mor paltonun zerine kapadnda ve imdi elinde tuttuun be lirann, imdi yere dp kaldrm kenarndaki zgaraya doru kusursuz bir yay izerek ne gzel yuvarlandn grdnde yznde beliren oyuncu aknl severdim; severdim seni, prl prl bir nisan gn kk balkonumuza kp sabah astn mendilin hl kurumadn, demek ki gnein seni aldattn anladnda ve hemen sonra, arka arsadan gelen ocuk cvltlarna hznle kulak kabarttnda seni severdim; birlikte gittiimiz bir filmi bir nc kiiye hikye ederken belleinin ve hatrladklarnn benimkinden ne kadar farkl olduunu korkuyla anladmda seni severdim; severdim seni; aile ii izdivalar ve akrabalar arasndaki evlilikler zerine bol resimli bir gazetede makale dktren profesrn incilerini bir keye ekilip bana sezdirmeden okuduunu grdmde ve ne okuduunu deil, ama okurken yalnz342 ca st dudann Tolstoy kahramanlar gibi hafife ne ktn grdmde seni severdim; asansr aynasnda kendine bir bakasna bakar gibi bakn ve nedense bu baktan sonra hatrladn eyi tella antann iinde arayn severdim; biri yan yatm ince bir yelkenli, teki kambur bir kedi gibi yanyana durarak saatlerce seni bekleyen topuklu ayakkablarnn iine aceleyle giriini ve saatler sonra, eve dndnde ayakkablar gene ayn amurlu ve asimetrik yalnzla terketmeden nce kalalarnn, bacaklarnn ve ayaklarnn kendi kendilerine yaptklar hnerli hareketleri sey-retrneyi severdim; sigara klln tepeleme dolduran izmaritlere ve kara balarn umutsuzca bkm yank kibritlere bakarken kederli dncelerin kimbilir nereye gittiinde seni severdim; severdim seni her zaman yrdmz sokaklarda, bir an, sanki gne o sabah batdan domu gibi yepyeni bir k ve yepyeni bir keyle karlatmzda, sokaklar deil, seni severdim; birden kan lodosla karlarn eridii ve stanbul'un zerindeki kir bulutlarnn temizlendii k gnnde, antenlerin, minarelerin ve adalarn arkasndan bana gsterdiin Uluda' deil, ban omuzlarnn iine ekerek rperen seni severdim; inko tenekelerle ykl ar arabay eken sucunun yorgun ve yal atna kederle baktnda severdim seni; dilencilere para vermeyin, onlar aslnda ok zengin diyenlerle alay ettiinde ve herkes labirentimsi merdivenlerden kvrlarak sinemadan yeryzne ar ar karken, bir kestirme bulup bizi btn kalabalktan nce kaldrma kardn zamandaki mutlu gln grdmde seni severdim; Saatli Maarif Takviminden bizi birlikte lme yaklatran bir yapra daha kopardktan sonra, en altta gnn yemei olarak nerilen etli nohut, pilav, turu ve kark kompostoyu, yaklatmz lmn bir iaretini okur gibi arbal ve hznl bir sesle okuman ve Kartal marka anu-vez tpnn nce rondelay kartp, sonra kapa sonuna kadar eyirip alacan bana sabrla rettikten sonra, retici Msy Trellidis'in sayglaryla, demeni severdim; k sabahlar yznn renginin ehrin zerindeki soluk beyaz gn renginde olduunu grdmde, ocukluumuzda, caddenin rmandan akan arabalar arasndan, bir kaldrmdan teki kaldrma bir kou lgn ve neeli geiini seyrettiim zamanki gibi, seni endieyle severdim; severdim seni, cami avlusunda, musalla tanda yatan tabuta ko343

nan kargaya dikkatle ve glmseyerek baktnda, radyo tiyatrosu taklidi sesinle annenle babann kavgalarn oynadnda seni severdim; ellerimin arasna dikkatle ban alp gzlerinde hayatmzn gittii yeri korkuyla grdmde seni severdim; vazonun yannda, neden orada braktn anlayamadm yzn gnler sonra gene orada grdmde seni severdim; efsane kularnn ar ar uup havalann andran uzun bir sevimenin sonunda, arbal enlie kendi akalarn ve yaratclnla en sonunda senin de katldn anladmda seni severdim; dikine deil yanlamasna kestiin elmann iindeki kusursuz yldz bana gsterdiinde seni severdim; le vakti, yaz masamn zerinde oraya kadar nasl geldiini anlayamadm bir tel sam grdmde ve birlikte ktmz bir yolculukta, tk tk belediye otobsnn tutunma demirlerine sarlan br eller arasnda yan yana duran ellerimizin birbirine ne kadar az benzediini kederle grdmde, seni kendi gvdemi tanr gibi, beni terkeden ruhumu arar gibi, bir baka kii olduumu ac ve sevinle anlar gibi severdim, severdim seni; nereye gittiini bilmediimiz bir trene bakarken yznde beliren esrarl ifadeyi ve bu kederli baknn tpatp aynsn, bir akamst srlerle kargalarn lklar atarak lgn gibi uutuu bir saatte, elektrikler birden kesildiinde evimizin karanl ile darsnn aydnl yava yava yer deitirirken gene esrarl ve hznl yznde ben grdmde kapldm o aresizlik ac ve kskanlkla severdim seni. i 344 ON NC BLM BR AKIL HASTASI DEL, YALNIZCA SADIK BR OKURUNUM "Zarma mira! edindim zatm" Sleyman elebi aramba akam iki gnlk bir uykusuzluktan sonra yatt uykudan Galip perembe sabahna doru uyand, ama tam uyanmak da denemezdi buna. Olup bitenleri ve aklndan geenleri, ok sonralar, yeniden bir bir anlamaya alt gnlerde hatrlayaca gibi, yataktan kalkt sabahn drd ile sabah ezann dinleyip yeniden uykuya yatt yedisi arasndaki srede, Cell'in yazlarnda sk sk szn ettii "uykuyla uyanklk arasndaki efsane lkenin harikalar" arasndayd. Uzun bir uykusuzluk ve bitkinlikten sonra, yattklar derin uykunun orta yerinde uyananlarn, kendi yataklarndan baka yataklarda kalkan talihsiz ve yorgunlarn ou gibi, iinde uyand yatan, odann, evin nerede olduunu, buraya nasl geldiini hatrlamakta glk ekmi ama hafzasnn bu byleyici aknlndan dar kmak iin de kendini ok da fazla zorlamamt. Bylece Galip, uykuya yatmadan nce onu brakt yerde, alma masasnn hemen yannda, Cell'in tebdil-i kyafet aralarn koyduu kutuyu grnce hibir aknlk geirmeden iindeki tandk nesneleri bir bir dar kard: Melon bir apka, padiah kavuklar, kaftanlar, bastonlar, izmeler, lekeli ipek gmlekler, boy boy, renk renk takma sakallar, peruklar, cep saatleri, bo gzlk ereveleri, serpular, fesler, ipek kuaklar, kamalar, Yenieri taklar, bileklikler ve tarihi film eken Trk sinemaclarna kyafet ve tehizat salayan Beyolu'ndaki nl Erol Beyin dkknndan alnabilecek baka bir yn vr zvr. Hafzasnn kuytu bir kesine itilmi uzak bir any hatrlar gibi Cell'in bu kyafetleri giyerek geceleri Beyolu'nda geziini gzlerinin nnde canlandrmaya alt sonra. Ama tpk, az nce grd ryann hl aklnn iinde kprdanan mavimsi damlar, alakgnll sokaklar ve hayletim345 si kiileri gibi, tebdil sahneleri de, Galip'e "uykuyla uyanklk arasndaki lkenin" efsanelerinden biri olarak gzkt; ne esrarl, ne gerek, ne anlalabilir, ne de bsbtn anlalmaz harikalar olarak. Ryasnda, hem am, hem stanbul, hem de Kars Kalesinin eteklerinde yer alan bir mahallede bir adres aryor, aradn da, magazin gazetelerinin bilmecelerindeki kolay kelimeler gibi hi zorlanmadan buluveriyordu. Aklnda hl bu rya olduu iin Galip alma masasnn zerinde ii adreslerle dolu defteri grnce bir rastlant duygusuna kaplarak, becerikli ve gizli bir elin iaretleriyle ya da kendini ocuk gibi gizleyen oyuncu bir Tanr'nn izleriyle karlam gibi sevindi. Bu dnyada yaamaktan memnun, glmseyerek defterdeki adresleri ve karlarndaki cmleleri okudu. Kimbilir ka tane hevesli ve hayran, Anadolunun ve stanbul'un drt bir yannda Cell'in yazlarnda bu cmlelerle karlaacaklar gn bekliyorlard; belki de bazlar karlamlard bile. Uykunun ve ryalarn dumanlar arasndan Galip hatrlamaya alt: Daha nce, Cell'in yazlarnda rastgelmi miydi bu cmlelere, onlar yllarca nce okumu muydu? Baz cmleleri

okuduunu hatrlamasa bile, Ce-ll'in azndan defalarca iittiini biliyordu: "Harika olan harika yapan ey, onun sradanl ve sradan olan sradan yapan ey, onun harikaldr" gibi. Baz cmleleri Cell'den okuduunu ve iittiini karamasa bile, baka bir yerde dikkat ettiini hatrlyordu: ki ocuun, Hsn ile Ak'm okul yllarn anlatan eyh Galip'in iki yzyl nce yazlm u dizesi gibi: "Sr ahdr, ona ihtimam et." Bazlarn ise, ne Cell'den, ne de baka bir yerden iitip okuduunu hatrlyordu, ama hem Cell'in yazlarnda, hem de baka bir yerde okumu gibi de bir yaknlk hissediyordu onlara. Beikta Serencebey'de oturan Fahrettin Dalkran'a bir gn iaret olacak u cmle gibi: "Biroklarnn retmenlerini kan iinde kalncaya kadar dvmeyi ya da daha basiti, babalarn keyifle ldrmeyi dledikleri o zgrlk ve kyamet gnnde, yllarca merakla bulumay bekledii kayp ikiz kardeinin kendisine yalnzca lm olarak gzkeceini hayl edebilecek kadar saduyu sahibi biri olduu iin, beyefendi, uzun zamandr ortalktan ekilmi, yerini 346 kimselerin bilmedii evinden ban dar karmaz olmutu hi." Beyefendi kimdi? Gn mak zereyken Galip, bir igdyle telefonu yeniden fie takt, ykand, buzdolabnda bulabildikleriyle karnn doyurdu ve sabah ezanndan az sonra Cell'in yatana girip yatt. Uyumadan az nce, uykuyla uyanklk arasndaki lkede, hayllerden ok dlere daha yakn bir blgede Rya ile birlikte ocukluklarnda Boaz'da bir sandal gezintisine kmlard. Sandalda ne teyzeler vard, ne anneler, ne de kayk: Rya'yla yapayalnz olmak Galip'e bir gvensizlik veriyordu. Uyandnda telefon alyordu. Galip telefona yetiene kadar arayann Rya deil, her zaman arayan ses olacana karar vermiti. Bir kadn sesi duyunca duraklad. "Cell? Cell sen misin?" Pek de gen olmayan, tandk hi olmayan bir kadn sesiydi. "Evet." "Canm, canm, neredesin, nerelerdesin, gnlerdir seni, seni aryorum, aryorum, ah." Son hece uzayarak hkra, hkrklara ve bir alamaya dnt. "Sesinizi karamadm," dedi Galip. "Sesinizi," dedi kadn, Galip'in sesini taklit ederek. "Sesinizi. Bana, sesinizi, diyor. Ben sesiniz olmuum." Bir sessizlikten sonra, kartlarna gvenen bir oyuncunun gveniyle ve yar srda, yar marur bir havayla aklad: "Ben Emine'yim." Kelime Galip'te hibir arm yapmad. "Evet." "Evet? Baka bir diyecein yok mu?" "Yllar sonra..." diye mrldand Galip. "Canm, yllar sonra, yllar sonra nihayet. Gazetede yazn okurken bana seslendiini grnce nasl oldum biliyor musun? Yirmi yldr bugn bekliyordum. Yirmi yldr beklediim o cmleyi okuyunca ne oldum biliyor musun? Btn dnyaya barmak, seslenmek istedim btn dnyaya. lgn gibi oldum, kendimi zor tuttum, aladm. Biliyorsun, ihtill iine kart diye Mehmet'i emekli ettiler. Ama her sabah sokaa kyor, bir ileri vardr hep. Hemen arkasndan sokaa frladm. Koarak Kurtulu'a gittim, bi347 zim ara sokamza, ama hibir ey yoktu, hibir ey yoktu. Her ey deimi, her ey yklm, hibir ey yerinde kalmam. Evimiz yerinde yoktu. Sokan ortasnda alamaya baladm. Acyp bir bardak su verdiler. Hemen eve dndm, bavulumu yaptm, Mehmet eve dnmeden katm. Canm, Cellciim, syle imdi seni nasl bulacam. Yedi gndr yollarda, otel odalarnda, utancm gizleyemediim uzak akrabalarn evlerinde snt gibi kalyorum. Ka kere gazeteye telefon ettim, "Bilmiyoruz," dediler. Akrabalarn aradm, onlar da yle. Bu telefona ettim, cevap veren yok. Birka kk eyadan baka hibir ey almadm yanma, almak da istemiyorum. Mehmet deli gibi beni aryormu. Ona hibir eyi aklamadm ksa bir mektup braktm. Evi neden terket-tiimi bilmiyor. Kimse bilmiyor, kimseye sylemedim; hayatmn tek gururu olan sirrrm, akm, akmz kimseye amadm canm benim. imdi ne olacak? Korkuyorum. Artk yalnzm! Sorumluluklarm kalmad artk. Tombul tavann akam yemeine gitmek iin, evine kocasna yetimek iin dnyor diye zlmeyeceksin artk. ocuklarm bydler, biri Almanya'da, br asker.'Btn hayatm, btn vaktimi, her eyimi sana vereceim. tlerini yapacam, yaz masam, ah o yazlarn toplayacam; yastk klflarn deitireceim; o eyasz, dolapsz buluma yerinden baka hibir yerde gremedim seni; asl evini, eyalarm, kitaplarn o kadar merak ediyorum ki. Neredesin canm? Nasl bulacam seni? Yaznda adresini neden ifrelemedin? Adresini ver. Sen de dndn, yllarca

hep sen de dndn deil mi? Yeniden, o tek odal ta evimizde, leden sonra, gne hlamur yapraklarnn arasndan yzlerimize, ay bardaklarmza, birbirlerini tanyan ellerimize vururken biz yapayalnz olacaz. Ama Cell, o ev yok artk; yklm, yok olmu, ne o Ermeniler, ne o eski dkknlar... Bunu bilmiyor muydun? Oraya gidip alamam, alamam m istedin? Niye yazna bunu koymadn? Her eyi yazabilen sen, bunu da yazabilirdin. Konu artk benimle, yirmi yl sonra, konu! Utandn zaman gene ellerin terliyor mu, uyurken yznde o ocuksu bak beliriyor mu gene? Syle... 'Canm' de bana... Nasl greceim seni?" "Hanmefendi," dedi Galip dikkatle, "hanmefendi, her eyi unuttum. Bir yanllk olmu, gnlerdir gazeteye yaz vermiyorum. 348 Onlar da otuz yl nceki yazlarm yeniden basyorlar. Anladnz m?" "Hayr." "Yazlarmda size, kimseye bir iaret ya da cmle filan yollamak istemedim ben. Yaz yazmyorum artk. Gazetedekiler de es-*ki yazlarm yeniden yaymlyorlar. Otuz yl nceki bir yazmda varm demek ki o cmle." "Yalan!" diye bard kadn. "Yalan! Beni seviyorsun. Beni ok sevdin. Yazlarnda hep beni anlattn. stanbul'un en gzel kelerini anlatrken benimle sevitiin evin sokan anlattn, bizim Kurtulu'umuzu, bizim kk kemizi anlattn, sradan bir garsoniyeri deil. Baheden grdklerin bizim hlamur aalarmzd. Mevlna'nn ay yzl gzeli derken, edebiyat yapmyor, senin ay yzln anlatyordun, beni... Kiraz dudaklarmdan da szettin, hill kalarmdan da, bunlar sana ben ilham ettim. Amerikallar Ay'a gittiklerinde Ay yzeyindeki karaltlar diye yazdn eyin benim yanamdaki benler olduunu biliyordum. Canm, bir daha sakn inkr etiie. 'Karanlk kuyularn korkutucu dipsizlii' de benim kara gzlerimdi, teekkr ederim, alamtm. 'O apartmana geri dndm!' dediin yer de tabii ki Bizim iki katl evimizdi, ama yasak ve gizli akmz kimse anlamasn diye, oray Nianta'nda alt katl, asansrl bir apartman gibi anlatmak zorunda kaldn; biliyorum. nk biz, orada, Kurtulu'ta, o evde seninle on sekiz yl nce bulutuk. Tam be kere. Ne olur inkr etme, beni sevdiini biliyorum." "Hanmefendi, sizin de dediiniz gibi, her ey ok eskidendi..." dedi Galip. "Artk hibir ey hatrlamyorum, her eyi bir bir unutuyorum." "Canm, Cell, Cellciim, bu sen olamazsn. nanamyorum. Seni orada zorla tutanlar, zorla konuturanlar ni var? Yalnz msn? Bir tek doruyu syle, beni yllardr sevdiini syle, yeter. On sekiz yl bekledim, bir o kadar daha beklerim. Bana bir kerecik, bir kerecik beni sevdiini syle. Peki, hi olmazsa beni o zaman sevdiini syle, o zaman sevmitim de, telefonu sonsuza kadar kapayacam." "Sevmitim." "Canm de bana..." 349 "Canm..." "Ah hayr, yle deil, iten syle!" "Hanmefendi, ltfen! Gemi gemite kalsn. Ben de yalandm, belki siz de gen deilsiniz artk. Ben hayllerinizdeki insan hi deilim. Rica ediyorum, bu yaymclk hatasn, dikkatsizliin bize yapt bu souk akay bir an nce unutalm." "Allahm? Ben ne olacam peki?" "Evinize, kocanza dnersiniz. Sizi seviyorsa affeder. Bir hikye uydurursunuz, sizi seviyorsa hemen inanr. Kocanz, sizi seven sadk kocanz krmadan bir an nce evinize dnn." "On sekiz yl sonra seni bir kere daha greyim." "Ben on sekiz yl nceki o adam deilim hanmefendi." "Hayr, o adamsn. Yazlarn okuyorum. Her eyini biliyorum. Seni ne ok, ne ok dndm. Syle bana: O kurtulu gn uzak deil, deil mi? O kurtarc kim? Ben de onu bekliyorum. 'O' sensin. Biliyorum. Daha pek ok kii biliyor. Btn esrar sende. Beyaz atn zerinde deil, beyaz Cadillac'la geleceksin. Herkes bu ryay gryor. Cell'iim, seni ne ok sevdim. Bir kere olsun, hi olmazsa, uzaktan greyim: Bir parkta, Maka Parknda sana uzaktan bir kere olsun bakabileyim. Saat bete Maka Parkna gel." . . "Hanmefendi, telefonu zr dileyerek kapatacam. Ondan nce, dnyadan elini eteini ekmi yal bir adam olarak ve hibir zaman lyk olmadm sevginize snarak sizden bir

ey rica edeceim. Ltfen bana syleyin, telefonumu nereden buldunuz? Benim adreslerimden hibiri var m sizde? Benim iin ok nemli bunlar." "Sylersem seni bir kere olsun grmeme izin verecek misin?" Bir sessizlik oldu. "Vereceim", dedi Galip. Bir sessizlik daha oldu. "Once adresini sen ver ama," dedi kadn kurnazca. "Bunca yldan sonra gvenmiyorum sana akas." Galip dnd. Telefonun br ucundan bir kadnn -hatta iki kadnn diye dnmt- yorgun bir buharl lokomotif gibi sinirli sinirli nefes al duyuluyor, daha arkadaki bir radyodan belli belirsiz bir mzik geliyordu; radyo programlarnda 'Trk halk m350 zii' diye ilan edilen ve Galip'e aktan, terkediliten ve acdan ok, Babaanneyle Dedenin son yllarn ve son sigaralarn hatrlatan bir mzik. Galip, uzak bir kesinde iri ve eski bir radyo duran oday, o odann teki ucunda elinde telefon, ypranm bir koltukta oturan gz yal tknefes bir kadn hayl etmeye alt, ama gzlerinin nnde Babaanneyle Dedenin bir zamanlar oturup sigara itikleri iki kat aadaki o oda canland: Rya ile orada 'ben grmedim'oynarlardi. Bir sessizlikten sonra, "Adreslerin..." diye sze balamt ki Galip, kadn btn gcyle bard: "Hayr, hayr syleme! O da dinliyor. O da burada. Zorla konuturuyor beni. Cell, canm syleme adresini, seni bulup ldrecek. Ah, oh, ah!" Son inlemelerle birlikte kulana iyice bastrd ahizeden Galip, tuhaf, 'korkun, madeni grltler iitti, anlalmaz tkrtlar; bir iti kak hayl etti. Derken, byk bir patrt duyuldu: Ya bir tabanca patlam ya da ekitirilen ahize yere dmt. Hemen sonra bir sessizlik balad, ama tam bir sessizlik de deildi; Galip uzakta hl alan radyoda Behiye Aksoy'un 'apkn, apkn, seni apkn'larn ve radyo kadar uzak bir kede alayan kadnn hkrklarn iitti. imdi kimin eline gemise ahize, yakndan onun soluk alverileri duyuluyordu, ama bir ey sylemiyordu o kii. Bu ses dzeni ok uzun srd. Radyoda yeni bir ark balad, nefes al veriler, kadnn tekdzeleen hkrlar hi deimiyordu. "Alo!" dedi Galip sinirleri iyice bozulunca. "Alo! alo?" "Benim, ben," dedi en sonunda bir erkek sesi; gnlerdir dinledii sesti, her zamanki ses. Olgunlukla, soukkanllkla, neredeyse Galip'i yattrr, tatsz bir konuyu kapatr gibi konumutu. "Emine dn bana her eyi itiraf etli. Onu bulup eve getirdim. Cell Efendi, ireniyorum senden, senin canna okuyacam!" Uzun ok uzun zamandr, sren bir oyunun hi kimseyi honut etmeyen tatsz sonucunu aklayan bir hakem gibi, tarafsz bir sesle ekledi: "Seni ldreceim!" Bir sessizlik oldu. "Bir de beni dinlesen," dedi Galip meslek alkanlyla. "Yaz yanllkla yaymland. Eski bir yazmd." "Brak bunlar, brak," dedi Mehmet. Soyad neydi? "Demin 351 de dinledim, ok da dinledim bu hikyeleri. Bunun iin ldrmeyeceim seni; bunun iin ayrca lm hak etsen de. Seni ne iin ldreceim biliyor musun?" Ama Cell'den -ya da Galip'ten bir cevap almak iin sormuyordu, cevab oktan'hazrlam olmalyd. Galip alkanlkla dinledi: "Bu miskin lkeyi adam edecek askeri harekta ihanet ettiin iin deil, senin yznden rezil olan o yurtseverlik iine girien o gzpek subaylarla, srm srm srndrlen o mert insanlarla sonralar alay ettiin, stelik yazlarnla kkrttn bu maceraya, onlar kelle koltukta girerken ve sayg ve hayranlkla sana kaplarn ve darbe plnlarn aarlarken sen oturduun koltukta rezil ve sinsi hayllere daldn iin, hatta gvenlerini kazanarak evlerine girdiin bu alakgnll yurtsever insanlarn arasnda hayllerini sinsice uygulayabildiin iin de deil, ksa keseceim - hepimizin bir ihtill -heyecanna kapld o gnlerde bir bunalm geiren zavall karm kandrdn iin de deil, hayr; hepimizi, btn bir lkeyi kandrdn iin, rezil hayllerini, samasapan kuruntularn, pervasz yalanlarn sevimli aklabanlklar, dokunakl incelikler ve oturakl szler klna sokup he-. pimize, btn bir millete ve en bata da yllarca ve yllarca bana yutturabildiin iin ldreceim seni. Benim gzlerim ald artk. Bakalarnn da gzleri alsn artk. Hikyesini alayla dinlediin o attar var ya, senin bir glle unutacan bu adamn-da intikamm alacam. Senin izine rastlamak iin btn ehri kar kar gezdiim

bu bir haftada yaplmas gereken tek eyin bu olduunu anladm. Bu milletin de, benim de btn rendiklerimizi unutmamz gerekiyor nk. Btn yazarlarmz cenazelerini izleyen ilk sonbahardan sonra unutuun dipsiz kuyusundaki sonsuz uykularna terkettiimiz de sen yazmtn." "Hepsine btn kalbimle katlyorum," dedi Galip. "yice boalan hafzamda kalm son krntlardan da kurtulmak iin yazdm u son birka yazdan sonra bu yaz iinden elimi eteimi btn btn ekeceimi de sana sylemi miydim? Bu vesileyle, bugnk yazm nasl bulduunu sorsam?" "Namussuz herif, sorumluluk nedir bilir misin sen, ballk nedir, drstlk nedir, fedakrlk nedir bilir misin? Okuyucularnla alay etmek ya da kandrlm bir zavallya elenceli bir iaret vermekten baka bir ey hatrlatyor mu bu kelimeler sana? Kar352 delik nedir bilir misin sen?" CelPi savunmaktan ok, bu son soruyu sevdii iin "bilirim!" diyecekti Galip, ama telefonun ucundaki Mehmet -hangi Mehmet'ti bu Muhammed- kendini gayretkelikle youn ve iler acs bir svg saanana vermiti imdi. "Sus, yeter artk!" dedi, daha sonra, kfrleri tkendiinde. Bunu, odann bir kesinde hl alayan karsna sylediini Galip sonraki sessizlikte anlad. Kadnn bir ey aklayan sesini ve radyonun kapatldn iitti. "Onun amcamn kz olduunu bildiin iin aile ii aklar kmseyen ukala yazlar yazdn," diye devam etti Mehmet olduunu syleyen ses. "Bu lkenin evlatlarnn yarsnn teyzelerinin oullaryla, br yarsnn da amcalarnn kzlaryla evlendiklerini bildiin halde, akraba evlilikleriyle pervaszca alay eden rezil yazlar kaleme aldn. Hayr, Cell Efendi, ben hayatta baka bir kz tanma frsat bulamadm iin deil, akrabalarm dnda btn kadnlardan korktuum iin deil, annemin, teyzelerim ve halalarmn ve onlarn kzlar dnda baka herhangi bir kadnn beni itenlikle sevebileceine, hatta bana sabrla tahamml edebileceine inanamadm iin deil, onu sevdiim iin evlendim bu kadnla. Sen ocukluundan beri birlikte oynadn bir kz sevmek nedir, hi dnebilir misin? Sen, yalnzca bir kadn, hayatn boyunca tek bir kadn sevmek nedir, dnebilir misin? imdi senin iin alayan bu kadn ben elli yl sevdim. Onu ocukluumdan beri seviyorum, anlyor musun, hl seviyorum. Sen hi sevmek nedir bilir misin? Kendi gvdeni ryanda grr gibi, seni tamamlayan birine zlemle bakmak nedir, bilir misin? Ak nedir, bilir misin sen? Bu kelimeler, masallarna kanmaya oktan hazr o geri zekl okuyucularn iin yaplacak el abukluu marifet rezil bir yaz numaras iin malzeme olmaktan baka bir ey olabildi mi senin iin hi? Sana acyorum, seni kmsyorum, senin iin zlyorum. Btn hayatn boyunca lflarla oynamaktan, kelimeleri evirip evirmekten baka bir ey yapabildin mi? Cevap ver!" "Sevgili dostum," dedi Galip, "bu benim mesleimdi." "Mesleiymi!" diye bard telefonun br ucundaki ses. "Aldattn, kandrdn, alaktn hepimizi! O kadar inanrdm ki sana, btn hayatmn bir sefaletler resmi geidi, bir budalalklar ve al353 danlar dizisi, bir kbuslar cehennemi ve zavalllklar^ kklkler ve bayalklarla kurulmu bir sradanlklar aheseri olduunu bana acmaszca kantlayan tantanal bir yazn okuduktan sonra da hak verirdim sana. stelik alaldm, kmsendiimi dneceime, byle yce dncelere ve keskin kaleme sahip birisiyle tanm, grm, hatta bir zamanlar ayn askeri darbenin deni-. ze indirildii anda batan gemisinde birlikte bulunmu olmaktan gurur da duyardm. Namussuz herif, o kadar hayrandm ki sana, hayatmdaki btn sefaletin sorurrilusu olarak korkaklm, yalnz benim deil, btn milletin korkakln gsterdiinde, neden korkak olduumu ne iin, hangi yanlmdan dolay korkakla altm acyla dnr, bugn benden ok daha korkak olduunu bildiim seni ise, bir cesaret ant olarak grrdm. yle tapardm ki sana, artk bizlerle hi mi hi ilgilenmediin iin herkesinkinden hibir fark olmayan sradan genlik anlarn, ya da ocukluunun bir ksmn geirdiin eski bir apartmann kavrulmu soan kokan karanlk merdivenlerini, hatta hayletli ve cadl ryalarm ve sa-masapan metafizik tecrbelerini anlattn yazlarn, iindeki gizli sakl kerametleri kefetmek iin yzlerce kere okur, karma okutur, akam onunla bu yaz zerinde saatlerce konutuktan ^sonra, inanlacak tek eyin, orada iaret edilen gizli anlam olduunu dnr ve hibir anlam olmayan o gizli anlam da anladma inandrrdm kendimi." "Hibir zaman bu tr hayranlklara frsat vermek istemedim," diye sze girmiti Galip.

"Yalan! Btn yaz hayaln boyunca benim gibilerini avlamaya altn. Onlara cevaplar yazdn, fotoraflarn istedin, el yazlarm inceledin, srlar, cmleler, sihirli kelimeler verir gibi yaptn..." "Hepsi ihtill ii iindi. Kyamet gn iin, Mehdi'nin gelii, kurtulu saati iin hepsi..." "Ya sonra? Ya bu iten vazgetikten sonra?" "Eh bu sayede o okurlar da bir eye inanabiliyorlard en sonunda." "Sana inanyorlard ve sen de buna pek baylyordun... Dinle, o kadar hayrandm ki ben de sana, parlak bir yazn okuduumda oturduum koltukta tepinirdim, gzlerimden yalar fkrrd, yerimde duramaz, odada, sokaklarda aa yukar yrr, seni dlerdim. Bu da bir ey deil, o kadar ok haylini kurar, o kadar ok dnrdm ki seni, bir noktadan sonra, sanki ikimiz arasndaki kiilik izgisi hayllerimin sisleri ye dumanlar arasnda kaybolurdu. Hayr, hibir zaman o yazlar kendimin yazdn sanacak kadar kendimden gemezdim. Unutma ki bir akl hastas deil, yalnzca sadk bir okurunum ben. Ama, senin yazdn o parlak cmlelerin, o ince bulularn ve dncelerin yaratlmasnda, tuhaf bir ekilde, ilk anda kanitlanamayacak kadar karmak bir yolla, sanki benim de bir paym varm gibi gelirdi bana. Sanki ben olmasaydm, sen o harikalar yumurtlayamavacaktn. Hayr, yanl anlama; yllarca benden yrttn, bir kere olsun iznimi alma gereini bile duymadan ardn o dncelerimden szetmiyorum. Hurufiliin bana ilham ettiklerinden de, yaymlayabilmek iin ne skntlar ektiim kitabmn son ksmndaki keiflerimden de szetmiyorum hi. Onlar zaten senindi. Anlatmak istediim, yalnzca ayn eyi birlikte dnm olmak duygusudur; senin baarnda sanki benim bir paym olduu duygusu. Anlyor musun?" "Anlyorum," dedi Galip, "buna benzer bir ey yazmtm da.." "Evet, hem de aksi bir rastlantyla yeniden yaymlanan o malm yaznda, ama anlamyorsun; anlasaydn nk hemen bana katlrdn. Bunun iin ldreceim seni, ite bunun iin! Hibir zaman anlamadn halde, anlam gibi gzktn iin, hibir zaman hibirimizin yannda olmadn halde, gece ryalarmza girecek kadar ruhlarmza kstaha sokulmay baardn iin. O parlak yazlarda bir paym olduunu kendime inandrabilmek iin, yllar boyunca her yazn yutar gibi okuduktan sonra, anlattna benzer bir dnceyi seninle dostluk ettiimiz o mutlu yllarda birlikte dnm ya da konumu olduumuzu, olabileceimizi hatrlamaya alrdm. O kadar ok dnrdm ki bunu, o kadar ok hayl ederdim ki seni, bir hayrannla tantmda senin hakknda sylenen inanlmaz vgler sanki benim iin syleniyormu gibi gelirdi bana; sanki ben de senin kadar nlydm. Senin esrarengiz ve gizli hayatn hakknda karlan dedikodular, sanki benim de sradan biri olmadm, en azndan sendeki o tanrsal sihrin bir ksmnn bana da bulatn kantlard; sanki ben de senin kadar bir efsane idim. Heyecana kaplrdm; baka biri olurdum se355 nin yznden. lk yllarda, ehir Hatlar vapurunda, ellerinde gazete iki vatandan senden sz ettiklerini iittiimde, "Ben Cell Salik'i tanyorum, hatta ok yakndan!" diye btn gcmle barmak, onlarn aknlk ve hayranlklarndan zevk almak, seninle ortak srlarmzdan szetmek gelirdi iimden. Daha sonraki yllarda, bu istek daha da iddetlendi, iki kiinin bir yerde senden szettik-lerini, seni okuduklarn grmeyeyim, hemen, "Beyler, Cell Sa-lik'e ok yaknsnz, hatta hatta ben Cell Salik'im!" demek isterdim. Bu dnce bana o kadar badndrc, o kadar sarsc gelirdi ki, syleyeceimi her dnmde kalbim kt kt atmaya balar, alnmda ter damlacklar birikir, o aknlarn yznde greceim hayranl dndke zevkten baylr gibi olurdum. Bu cmleyi bara bara, zafer ve mutlulukla hibir zaman sylemememin nedeni, onu sama ya da abartl bulmam deil, aklmdan geirmemin bana yetmesiydi. Anlyor musun?" "Anlyorum." "Yazlarn, kendimi senin gibi zeki hissederek zaferle okurdum. Yalnzca seni deil, beni de alklyorlard, emindim bundan. Biz ikimiz birlikteydik nk, biz, o kalabalklardan ok daha baka bir yerdeydik. Seni ok iyi anlyordum. Ben de senin gibi sinemalara, futbol malarna, fuarlara, panayrlara giden o kalabalklardan artk nefret ediyordum. Hibir zaman adam olmayacaklarn, her zaman ayn budalalklar edeceklerini, ayn masallara kanacaklarn,, en masum gzktkleri o iler acs, gz yaartc fukaralk ve zavalllk anlarnda bile yalnzca kurban deil, ayn zamanda sulu ya da en azndan su orta olduklarn dnyordun/Kurtarc diye bekledikleri sahtekrlarndan da, en son babakanlarnn en son

budalalklarndan da, askeri darbelerinden de, demokrasilerinden de, ikencelerinden de, sinemalarndan da bkmtn artk. Bunun iin' seviyordum seni. Yllarca, her yazndan sonra heyecanla dndm gibi, "te bunun iin Cell Salik'i seviyorum," diyordum ve her seferinde yepyeni bir heyecana kaplarak, gzlerimden yalar akarak seviyordum. Dn blbl gibi a-kyarak eski yazlarn nasl bir bir hatrladm sana kantladmda, byle bir okurun olabileceini tahmin edebiliyor muydun?" "Belki, biraz..." "Dinle o zaman... Kendi ackl hayatmn cra bir noktasnda, 356 bu rezil dnyamzn yavan ve sradan anlarnn birinde, parmam yontulmam bir hayvann kapad dolmu kapsna skt zaman, emekli maama kk bir ek salamak iin gerekli ktlar hazrlarken be para etmez bir herifin ukallklarna sabretmek zorunda kaldmda, yani sefaletimin tam orta yerinde, birden, bir cankurtaran simitine sarlr gibi u dnceye sarlrdm hemen: "Cell Salik ne yapard bu durumda? O ne derdi? Onun gibi davranyor muyum acaba?" Son yirmi ylda bu son soru bende bir hastalk oldu. Bir akraba dnnde, havay bozmamak iin herkesle birlikte halay ekerken ya da vakit ldrmek iin gittiim mahalle kahvesinde kt oyununda altmaltda kazanp neeli kahkahalar atarken, birden gene dnrdm: "Hi Cell Salik byle yapar myd?" Btn akamm rezil etmeye yeterdi bu, btn hayatm. Btn hayatm, Cell Salik imdi ne yapard, Cell Salik imdi ne yapyordur, Cell Salik imdi ne dnyordur, diye sormakla geirdim. Ama yalnzca byle olmakla kalsayd gene iyiydi. Fazladan, kafama bir de u soru taklrd: "Cell Salik benim hakkmda ne dnyordur acaba?" Yllar yl, senin bir kere olsun beni hatrlamayacana, dnmeyeceine, aklndan bile geirmeyeceine karar verecek kadar mantm ilettiimde soru u ekle dnerdi: "Cell Salik beni bu halimde grse benim hakkmda ne dnrd acaba?" Sabah kahvaltsndan sonra, zerimde hl pijamalar, sigara iiime tank olsayd Cell Salik ne derdi? Vapurda yanndaki ksa etekli ve evli bayan rahatsz eden serseriye nasl ktm iitseydi Cell Salik ne dnrd? Btn yazlarn kesip ONKA marka klasrlerde sakladm bilseydi acaba Cell Salik ne hissederdi? Onun hakkndaki dncelerimi, hayat hakkndaki btn dncelerimi renseydi acaba Cell Salik ne derdi?" "Aziz okuyucum ve dostum," dedi Galip, "syle bana, niye yllar yl bir kere olsun beni aramadn?" "Hi dnmedim mi sanyorsun? Korkuyordum. Yanl anlama, yannda klmekten, byle durumlarda olaca gibi kendimi tutamayp dalkavukluk etmekten, en sradan szlerini bile byk kerametler gibi hayranlkla karlamaktan ya da yle yapmam isteyeceini sanarak, senin hi de istemediin yanl bir yerde kahkahalar atmaktan korkmuyorum. Tek tek binlerce defa hayl ettiim bu sahnelerin tesindeydim ben." 357 "O sahnelerin akla getireceinden de zekisin," dedi Galip, efkatle. "Seninle karlatktan, imdi sylediim cinsten hayranlk ve dalkavukluk szlerini btn itenliimle syledikten sonra, senin de benim de baka syleyecek, anlatacak hibir ey bulamayacamzdan korkuyordum." "Ama grdn gibi, hi de yle olmad," dedi Galip. "Tatl tatl ne gzel kaynatyoruz, bak." Bir sessizlik oldu. "Seni ldreceim," dedi ses. "Seni ldreceim! Senin yznden hibir zaman kendim olamadm." "Hibir zaman kendisi olamaz insan." "ok yazmtn bunu, ama benim gibi hissedemezsin sen bunu, bu gerei benim kadar anlam olamazsn... 'Esrar' dediin ey, bunu anlamadan anlamand, anlamadan bu gerei yazman. nk insan bu gerei kendi olamadan kefedemez. Kefederse de kendisi olamam demektir. kisi ayn anda doru olamaz. Paradoksu anlyor musun?" "Ben hem kendimim, hem de bir bakas," dedi Galip. "Hayr, btn yreinle inanarak sylemiyorsun," dedi telefonun br ucundaki adam. "Bu yzden leceksin ite. Yazlarnda yaptn gibi, inandryorsun, ama kendin inanmyorsun ve kendin inanmadn iin inandrmay baaryorsun. Ama inandrabildikle-rin, senin inanmadan inandrabildiini anlaynca korkuya kaphyor-lar." "Korku?"

"Esrar dediin o eyden, anlamyor musun, o belirsizlikten, yaz denen sahtekarln oyunundan, harflerin karanlk yzlerinden korkuyorum. Yllarca, yazlarn okurken, hem orada, okuduum yerde, koltuumda ya da masamn banda, hem de bambaka bir yerde, hikyeleri anlatan yazarn yannda bir yerde olduumu duyardm. nanmayanlarca inandrldn sezmek nedir biliyor musun sen? Seni inandranlarn aslnda inanamadklarm bilmek? Senin yznden kendim olamadm iin ikyet etmiyorum. Fakir ve ackl hayatm zenginleti, kendi bktrc yavanlmn karanlndan kp sen oldum bylece, ama 'sen' dediim sihirli eyden de emin deildim hi. Bilmiyorum, ama bilmeden biliyordum. Bil358 mek denebilir mi buna? Otuz yllk karm yemek masasna ksack bir mektup brakp hibir ey aklamadan kayplara kartnda nereye gittiini biliyormuum; ama bunu bildiimi bilmiyormu-um. Bilmediim iin, ehir kazan ben kepe gezerken, seni deil onu aryordum. Ama onu ararken, gene farknda olmadan seni de aryordum, nk sokak sokak stanbul'un esrarn zmeye alrken, daha ilk gnden aklmda u korkun dnce de vard: "A-caba durup dururken karmn beni terk ettiini renseydi Cell Salik ne derdi bu ie?" Bu durumun 'tam Cell Salik'lik bir durum' olduuna karar vermitim. Her eyi sana anlatmak istiyor-, dum. Bu konunun yllardr arayp da bulamadm, tam seninle konuulacak konu olduunu dnyordum. Bu heyecana o kadar kapldm ki, yllardr ilk defa seni aramaya cesaret ettim, ama bulamyordum, yoktun, hibir yerde yoktun. Biliyordum, ama bilmiyordum. Yllar boyunca, belki bir gn ararm diye edindiim telefon numaralarn vard. Onlar aradm, yoktun. Akrabalarn aradm, seni pek seven halan, sana tutkuyla bal vey anneni, -sana olan ilgisini emleyemeyen baban, amcan, hepsi pek ilgililer seninle, ama sen yoktun. Milliyet Gazetesine gittim, orada da yoktun. Gazetede seni arayan bakalar da vard, seni ngiliz televizyoncularla grtrmek isteyen amcann olu, kzkardeinin kocas Calip. Bir igdyle onun peine takldm. Bu hlyal ocuk, bu uykudagezer Cell'in yerini bilir diye dnyordum. O biliyordur, stelik bildiini de biliyordur diyordum kendime. stanbul'un iinde bir glge gibi onu takip ettim. O nde, ben biraz uzakta, arkasnda, sokaklardan getik, ta hanlara, eski dkknlara, camdan pasajlara, kirli sinemalara girdik, Kapalar'y kar kar gezdik, kaldrmsz kenar mahallelere gittik, kprlerden getik, karanlk kelere, stanbul'un bilinmeyen mahallelerine daldk, tozun, amurun, pisliin iine girdik. Hibir yere varmyorduk>e gene gidiyorduk. Btn stanbul'u tanyormu gibi yryorduk ve hibir yeri tanmyorduk. Onu kaybettim, yeniden buldum, gene kaybettim; gene buldum, sonra gene kaybettim, sonunda o beni sala bir pavyonda buldu. Orada, bir masann evresinde oturan kalabalk, hepimiz bir hikye anlattk. Hikye anlatmay severim ben, ama dinleyici bulamam. Bu sefer dinliyorlard. Anlattm hikyenin ortasnda, dinleyicilerimin merakl, sabrsz baklar, yzmden hi359 kyenin sonunu okumaya alrken, byle durumlarda hep olduu gibi, hikyemin sonunun yzmden anlalmasndan ben korkarken ve hikye ile bu dncelerin arasnda gidip gelirken karmn sana katn anladm. "Cell'e katn biliyormuum," diye dndm. Biliyormuum, ama bildiimi bilmiyormuum. Aradm ey bu ruh durumu olmalyd. Kendi ruhuma alan bir kapdan ieri, yeni bir leme en sonunda girmeyi baarmtm. Yllar sonra, ilk defa istediim gibi hem bir bakas hem de kendim olmay baarabilmitim. Bir yandan, "Bu hikyeyi bir ke yazarnda okumutum," diye bir yalan atmak geliyordu iimden, bir yandan da, yllardr peinden kotuum bir huzura en sonunda gm-lebildiimi hissediyordum. stanbul'u sokak sokak gezerken, karmakark kaldrmlarda, amurlu dkkn nlerinde yrrken, vatanda yzlerindeki kederi seyrederken, seni nerede bulabilirim diye eski yazlarn okurken, dehetle sezdiin bir duyguya benziyordu bu lanet olas huzur. Ama hikyemi bitirmi ve karmn nereye gittiini anlamtm artk. Daha nce,.hikye anlatan garsonun, fotorafnn, uzun boylu yazarn hikyesini dinlerken de az nce anladm eyin korkun sonucunu grmtm. Btn hayatm boyunca aldatlmtm, btn hayatm boyunca kandrlmtm! Alla-hm, Allahm! Bu kelimeler sana bir ey ifade ediyor mu?" "Ediyor." , "Dinle o zaman. Yllardr 'esrar' diye bizleri peinden koturduun gerein u olduuna karar vardim; senin de bilmeden bil- J diin, anlamadan yazdn gibi: Kimse kendisi olamaz bu lkede! Yenikler ve ezikler lkesinde varolmak bir bakas olmaktr. Bir bakasym, o halde varm! Peki, yerinde olmak iin can attm o bir bakas da sakn bir bakas olmasn? Aldatldm, kandrldm dediim ey budur. nk kendisine kr krne tapan birinin karsn

elinden almazd benim inandm ve okuduum kii. O gece-yars, o pavyonda, masann evresinde oturup hikye anlatan '; orospulara, garsonlara, fotoraflara, aldatlm kocalara bararak demek isterdim ki: "Ey yenikler! Ey ezikler! Ey lanetliler! Ey unutulmular! Ey nemsizler! Korkmayn, kimse kendisi deildir, kimse! Yerinde olmak istediiniz krallar, mutlular, padiahlar, nller, yldzlar, zenginler de yle. Onlardan kurtulun! O zaman size sr diye verdikleri hikyeyi onlarn yokluuyla siz bulmu ola360 caksnz. ldrn onlar! Kendi srrnz kendiniz kurun, kendi esrarnz kendiniz bulun! Anlyor musun? Hayvani bir fke ve intikam duygusuyla deil, aldatlan kocalarn ou gibi, beni iine ektiin yeni dnyaya girmek istemediim iin ldreceim seni ben. Btn stanbul, btn harfler, yazlarna yerletirdiin o iaretler ve yzler de gerek esrarna kavuacak o zaman. 'Cell Salik Vuruldu!' diye yazacak gazeteler: 'Esrarengiz Cinayet'. Hibir zaman zlemeyecek 'Anlalmaz Cinayet.' Belki dnyamzn hi olmayan anlam iyice kaybolacak, szn ettiin kyamet gnne, Mehdi'nin geliine yakm bir kargaa olacak stanbul'da, ama benim iin, biroklar iin kaybolan esrarn kefi de bu olacak. nk bu iin arkasndaki srr kimse zemeyecek. Senin yardmnla bastrabildiim alakgnll kitabmda szn ettiim ve senin de pek iyi anladn esrarn kefinden, yeniden kefinden baka ne olabilirdi ki bu?" "Hi de yle olmaz," dedi Galip. "Sen istediin kadar esrarl bir cinayet ile, onlar, o mutlular ve ezikler, budalalar ve unutulmular hemen elele verip bu ite bir esrar olmadn kantlayan bir hikye uydururlar. Uydurduklar hzla inanacaklar bu hikye benim lmm sradan bir kumpasn renksiz bir paras ekline sokar hemen. Daha cenazem kaldrlmadan, herkes bunun milli btnlmz tehlikeye sokan bir kumpasn ya da yllardr sren bir ak ve kskanlk macerasnn sonucu olduuna karar verir hemen. Meer katil esrar kaaklaryla askeri darbecilerin bir aletiymi der herkes; meer cinayet Nakibendi tarikatyla, rgtlenmi ak lellallarnca ilettirilmi, meer son padiahn torunlaryla bayramz yakanlar dzenlemi bu kirli ii, meer demokrasimize ve Cumhuriyetimize kastedenlerle en son Hal seferini hazrlayanlar da bu numarann iindeymiler!" "stanbul'un ortasnda, p ynlarnn zerzavat artklarnn, kpek leleriyle Milli Piyango biletleri arasnda, amurlu bir kaldrmda, esrarengiz bir ekilde bulunan nl bir ke yazarnn cesedi... Derinlerde bir yerde, gemiimizde, hatralarmzn tortusu iinde, kelimelerin ve cmlelerin arasnda, unutuluun kysndaki bir esrarn hl aramzda tebdil gezdii bu esrar bulmamz gerektii, bu miskinlere bundan baka nasl anlatlabilir?" "Otuz yllk yaz deneyimimle sylyorum," dedi Galip, "hi361 bir ey hatrlamazlar, hibir ey. stelik beni bulup bu ii yadan kl eker gibi becerebilecein de kesin deil pek. Olsa olsa, pisi pisine yanl bir yerimden yaralarsn beni. Sonra, sen karakolda sk bir dayak yerken -ikenceden hi szetmeyeyim- ben, senin hi de istemediin bir biimde, bir kahraman olur, gemi olsun ziyaretine gelen Babakan'm budalalklarna sabretmek zorunda kalrm. Emin ol, hi demez! Dnyann arkasnda eriemeyecekleri bir sr olduuna inanmak istemiyorlar artk." "Btn hayalmn bir aldan, souk bir aka olmadn kim kantlayacak bana?" "Ben!" dedi Galip. "Dinle..." "Birev? Hayr, istemiyorum..." "nan bana, ben de senin kadar inanmtm." "nanaym!" diye istekle bard Mehmet. "Kendi hayatmn anlamn kurtarmak iin inanaym, ama hayatlarnn kayp anlamn ellerine tututurduun ifrelerle hecelemeye alan yorganc raklar ne olacak? Almanya'dan hi dnmeyecek ve onlar da hibir zaman oraya armayacak nianllarn beklerken, senin onlara vaad ettiin cennet gnlerinde kullanacaklar mobilyalar, portakal skma makinelerini, balk bal lambalar ve dantelli araflan ancak yazlarn sayesinde hayl edebilen hlyal bakireler ne olacak? Cennette yerleecekleri tapulu apartman dairelerinin planlarn senin yazlarnda rendikleri bir yntemle kendi yzlerinde grmeyi baaran emekli otobs biletileri ve bu sefil lkeyi, hepimizi kurtaracak Mehdi'nin Arnavut kaldrml sokaklarda grnecei gnn ebced yntemiyle hesabn senin yazlarndan aldklar ilhamla yapabilen kadastro memurlaryla havagaz tahsildarlar ve simitilerle eskiciler ve dilenciler -gryorsun senin kelimelerinden kurtulamyorum hi- ve bizim Karsl anarmzla, aradklar efsanevi kuun kendileri olduunu senin sayende anlayacak okurlarn, ackl okurlarn ne olacak?"

"Unut" dedi Galip, telefondaki sesin alkanlkla listeyi uzatmasndan korkarak. "Unut onlar, unut hepsini, dnme onlar. Tebdil gezen son Osmanl padiahlarn dn. Trelerine bal olduklar iin belki hl saklad bir paras, altn ya da bir srr vardr diye ldrmeden nce kurbanlarna ikence eden Beyolu haydutlarnn geleneksel yntemlerini dn, iki bin beyz ber- 362 ber dkknnn duvarlarna 'Hayat', 'Ses', 'Pazar', 'Posta', '7 Gn', 'Yelpaze', 'Peri', 'Rev', 'Hafta' gibi dergilerden kesilerek aslm cami, dansz, kpr, Trkiye gzeli ve futbolcu resimlerinin siyah beyaz orijinallerinin zerine frayla renk sren gazetedeki rtuularn g neden hep Prusya mavisine ve amurlu topraklarmz niye hep ngiliz imeni yeiline boyadklarn dn. Dar. karanlk ve korkutucu apartman merdivenlerimizdeki binbir eit koku kaynan ve kokulardan oluan onbinlerce eit karm tasvir edebilecek yzbinlerce kelimeyi bulabilmek iin kartrlmas gerekecek Trke szlkleri dn." "Ah, namussuz yazar seni!" "ngiltere'den Trkler'in ilk satnald buharl geminin adnn Swift olmasndaki esrar dn. Kahve falna merakl olduu iin mr boyunca itii binlerce fincan kahvenin telvesini ve telvenin zerine ald fincanlarn resimlerini yapan ve faln sylediklerini de resimlerin kenarlarna gzel yazsyla yazarak yz sayfalk elyazmas bir eser brakan solak hattatn simetri ve dzen tutkusunu dn." "Ama bu sefer kandramayacaksn beni." "ki bin be yz ylda ehrimizin bahelerine kazlm yz binlerce kuyu, apartman temeli yaplmak zere ta ve betonla doldu-rulunca, ilerindeki akreplerin, kurbaalarn, ekirgelerin boy boy, il il Likya, Frigya, Roma, Bizans, Osmanl altnlarnn, yakutlarn, elmaslarn, halarn, tasvirlerin, yasak ikonlarn ve kitap ve risalelerin, define planlarnn ve faili mehul cinayetlere kurban gidenlerin talihsiz kafataslarnn..." . "Gene emsi Tebrizi'nin kuyuya atlan cesedi ha?" "...zerlerinde tayacaklar betonu, demirleri, apartman dairelerini, kaplar, yal kapclar, aralan kirli trnak gibi kararm parkeleri, dertli analar, fkeli babalan, kaps kapanmaz dolaplar, kzkardeleri, vey kzkardeleri..." "emsi Tebrizi sen mi oluyorsun? Deccal sen misin? Mehdi?" "...vey kzkardele evli amcaolunu, hidrolik asansr, asansrdeki aynay..." "Evet, evet yazmtn btn bunlar." "...ocuklarn kefedip oynad gizli keleri, eyizlik yatak 363 rtlerini, dedenin dedesinin am valisiyken inli bir tacirden ald ve hl kimsenin kyamad ipek kuma..:" "Bana olta atyorsun deil mi?" "...hayatmzn btn esrarn dn. Eski celltlarn idamdan sonra, kurbanlarnn ibret tanda sergilenecek kellelerini gvdeden ayrdklar keskin usturaya 'ifre' demelerinin srrn dn. Satran talarn bir byk Trk ailesine gre yeniden adlandran emekli albayn ah 'ana', veziri 'baba', fili 'amca', at 'teyze' ve piyonlar 'ocuklar' diye deil, 'akallar' diye adlandrmasndaki bilgelii dn." "Biliyor musun, bizlere ihanet ettikten sonra, onca ylda bir kere grdm seni, galiba, tuhaf bir Hurufi Fatih Sultan Mehmet kyafeti iinde..." "Alelade bir akam, evinde masaya oturup saatlerce Divan iirinden muammalar, gazeteden bilmeceler zen adamn sonsuz huzurunu dn. Masann zerindeki lambann aydnlatt ktlarn ve harflerin dnda odadaki her eyin, kllklerin, perdelerin, saatlerin, zamann, hatralarn, aclarn, kederin, aldatlmann, fkenin, yenilginin, ah yenilgilerimizin karanlkta kalacam dn. Harflerin soldan saa ve yukardan aaya iaret ettikleri esrarl bolukta duyacan yerekimsizlik tadnn ancak kyafet deitirmenin o doyum olmaz tuzaklaryla karlatrlabileceini dn." "Bak dostum," dedi telefonun br ucundaki ses, Galip'i artan ibilir bir havayla, "btn tuzaklar, btn oyunlar, btn harfleri ve ikizlerini unutalm imdi; hepsini getik, hepsini atk. Evet, sana tuzak kurmutum, ama skmedi. Biliyorsun ya, aka gene syleyeyim. Telefon defterinde adn olmad gibi, ne bir askeri darbe vard, ne de bir dosya! Seni seviyoruz, hep seni dnyoruz, ikimiz de hayranz, sahiden hayranz sana. Btn hayatmz seninle geti, daha da geecek. imdi, unutulmas gereken her eyi unutalm. Akam Emine'yle sana gelelim. Hibir ey olmam gibi yaparz, hibir ey olmam gibi konuuruz.

imdi anlattn gibi, gene saatlerce anlatrsn. Ne olur, evet de! nan bize, ne istersen yaparm, ne istersen getiririm!" Galip, uzun bir sre dnd. "Benim sendeki telefonlarm, adreslerimi ver!" dedi sonra. "Vereyim hemen, ama unutamam onlar." 364 "Ver sen." Adam defteri getirmeye gittiinde telefonu kars ald. "nan ona," dedi fsldayan bir sesle. "Bu sefer gerekten piman, samimi. Seni ok seviyor. Bir delilik yapacakt, oktan cayd. Ne yaparsa bana yapar artk; sana bir ey yapmaz, korkaktr, ben kefilim. Her eyi yoluna koyduu iin Allahma krediyorum. Akam senin o ok sevdiin mavi damal etekliimi giyeceim. Canm sen ne istiyorsan, o da, ben de, ikimiz de, yapacaz; ne isti-': yorsan! Sana unu da syleyeyim: Senin gibi olabilmek iin o, : hem senin gibi Hurufi Fatih Sultan Mehmet kyafetlerini, hem de sizin btn ailenizin yznde grd harflerden..." Kocasnn ayak sesleri yaklanca sustu. Telefonu koca alnca, Galip, Cell'in br telefonlarn ve adreslerini, her birini defalarca tekrar ettirerek yanbamdaki raftan kard bir kitabn ('Kiilikler' La Bruyere) en son sayfasna dikkatle yazd. Daha nce tasarlad gibi, fikrini deitirdiini, onlarla grmek istemediini, srarc hayranlarnn hibiri ile kaybedecek daha fazla vakti olmadn syleyecekti sonra onlara. Ama son anda cayd. Aklnda baka bir dnce vard. ok sonralar, o gece olup bitenleri doru-yanl yeniden hatrladnda, "Galiba bir meraka kaplmtm," diye dnecekti. "Kar kocay uzaktan da olsa bir kere olsun grmek merakna. CelFle Rya'y bu telefon numaralan ve adreslerle bulduumda, onlara yalnzca bu inanlmaz hikyeyi, telefon konumalarn deil, kar kocann nasl gzktklerini, nasl yrdklerini, ne giydiklerini de anlatabilmek istiyordum belki de." "Evimin adresini vermeyeceim," dedi. "Ama baka bir yerde buluabiliriz. Akam saat dokuzda, Nianta'nda, Alaaddin'in dkknnn nnde mesel." Bu kadar bile kar kocay o kadar mutlu etti ki, Galip telefonun br ucundaki teekkr havasndan huzursuz oldu. Akam gelirlerken yanlarnda bademli bir kek mi getirsinler isterdi Cell Bey, yoksa mr Pastanesinden petit fourlar m, yoksa uzun uzun oturup konuacaklarna gre, fndk, fstk ve byk bir ie konyak m? Yorgun koca: "Fotoraf koleksiyonumu da getireceim, yz resimlerimi de, liseli kzlarn fotoraflarn da!" diye barp tuhaf ve korkutucu 365 bir kahkaha atnca, Galip, ak bir konyak iesinin kar koca arasnda uzun bir sredir durduunu anlad. Buluma yer ve saatini istekle tekrarlayarak telefonlar kapadlar. 366 ON DRDNC BLM ESRARLI RESMLER "Esrarm Mesne\'i'clen aldm" eyh Galip 1952 yaznm banda, tam bir tarih vermek gerekirse, hazirann ilk cumartesisinde, yalnz stanbul'un ya da Trkiye'nin deil, Balkanlar ve Orta Dou'nun en byk batakhanesi, Beyolu'nd kerhaneler sokandan, ngiliz Konsolosluu'na kan dar sokaklarn birinde ald. Bu mutlu tarih, ayn zamanda alt aydr sren iddial bir resim yarmasnn da sonulanmasna denk dyordu. Daha sonraki yllarda, Cadillac' ile Boaz'n sularnda kaybolarak iyice efsaneleecek olan zamann en nl Beyolu haydutu, iletmesinin giriindeki geni hole stanbul resimleri yaptrmak istemiti nk. Hayr, nl haydut bu resimleri slm'n yasaklamalar yznden pek geri kaldmz bu sanat (resmi diyorum, orospuluu deil) desteklemek iin deil, zevk sarayna stanbul'un ve Anadolu'nun drt bir yanndan gelecek sekin mterilerine mzik, esrar, iki ve kzlar kadar stanbul'un gzelliklerini sunabilmek iin yaptrmt. Ellerinde aler ve gnyeler, Batl kbik ressamlar taklit edip kyl kzlarmz baklava ekline sokan akademili ressamlar, yalnzca bankalardan sipari kabul ettikleri iin haydutu-muzu geri evirince, o da tara konaklarnn tavanlarn, yazlk sinemalarn duvarlarn, panayrlarda ylan yutanlarn adrlarn ve at arabalaryla kamyonlar enlendiren ressamlara, tabelaclara, boyaclara haber salmt. Aylar sonra ortaya kan iki zenaatkrn ikisi de, gerek sanatlar gibi, birbirlerinden daha iyi olduklarn iddia edince, haydutumuz bankalardan ald bir ilhamla ortaya yklce bir para

koyarak iki iddiac ressam arasnda 'En Gzel stanbul Resim Yarmas'm am, saraynn giriindeki karlkl iki duvar hrsl zenaatklara vermiti. Birbirlerini kukuyla karlayan ressamlar, daha ilk gnden duvarlarnn arasna kaln bir perde gerdirmilerdi. Yz seksen 367 gn sonra, zevk saraynn al gecesinde fitilli kzl kadifeyle kapl yaldzl koltuklar, Grdes hallar, gm amdanlar, kristal vazolar, Atatrk fotoraflar, porselen takmlar, sedef kakmal sehpalarla dolu giri holnde ayn yamal perde hl duruyordu. Batakhanenin ad, resmi kaytlarda Klasik Trk Sanatlarn Yaatma Kulb olarak getii iin, aralarnda valinin de resmen bulunduu sekin kalabaln iindeki patron, uval bezinden perdeyi ekince, konuklar bir duvarda 'ahane' bir stanbul resmi, teki duvarda, o resmi, gm amdanlarn nda, olduundan daha da parlak, daha da gzel, daha da ekici gsteren bir ayna grdler. Tabii ki dl aynay koyan ressama gitti. Ama yllar boyunca batakhaneye den mterilerin ou duvarlardaki inanlmaz grntlerle yle bir byleniyorlard ki, her iki eserden de ayr ayr tatlar alarak, bu aldklar tatlarn esrarn anlamak iin duvarlar arasnda aa yukar gidip gelerek eserleri saatlerce seyrediyorlard da. Birinci duvardaki sefil ve hznl sokak kpei, karsndaki aynada, hem hznl hem kurnaz bir kpee dnyor, tekrar birinci duvardaki resme dnldkte, bu sefer, aslnda, orada da kurnazln resmedildii, stelik kpekte insan kukulandran bir hareket de olduu seziliyor, derken aynaya dnp yeniden bakldnda, hareketin anlamn sezdirecek baka baz tuhaf kprtlar ve belirtiler grlyor, ama bu sefer de iyice akl karan seyirci, bir kou yeniden birinci duvara dnp asl resme bakmamak iin kendini g tutuyordu. Bir seferinde, hznl kpein gezindii sokan ald meydandaki kr emenin, aynada akr akr aktn grmt yal ve evhaml bir mteri. Evde musluklar ak braktn hatrlayan unutkan bir ihtiyarn telayla tekrar resme dndnde, emenin kuru olduunu anlam, yeniden aynaya dnp sularn daha da gr aktna tank olduktan sonra, buluunu 'zevk kadnlaryla' paylamak istemi, ama resmin ve aynann bitip tkenmeyen oyunlarn oktan kanksam konsomatrislerin ilgisizliiyle karlanca, kendi kapal hayatna, anlalamamakla gemi mrnn yalnzlna ekilmiti aresizlikle. Oysa sarayda alan kadnlar, konuya bsbtn ilgisiz olma dklar gibi, i skntsyla birbirlerine ayn masallar anlatarak pi368 . nekledikleri karl k gecelerinde, resmin ve karsndaki aynann ; sihirli oyunlarn misafirlerinin kiilii konusunda elenceli bir mi-' henk ta olarak kullanrlard: Resimle aynadaki grnt arasndaki esrarl uyumazlklar hi farkedemeyen aceleci, duyarsz, telal mterileri vard: Bunlar ya srekli kendi dertlerini anlatrlar ya > da birini dierinden ayramadklar konsomatrislerden tek bir eyi, btn erkeklerin istedii o eyi bir an nce elde etmeyi beklerlerdi yalnzca. Aynayla resmin oynamasn iyice farkedip, bunu '..; nemsemeyenler vard; felein emberinden gemi, hibir eyi umursamayan ve korkulmas gereken pervaszlard bunlar. Ya da aresiz bir simetri hastalna yakalanm gibi, aynayla resim ara- sndaki tutarszln bir an nce dzeltilmesini ocuk gibi tutturarak, huzursuzluklaryla konsomatrislerin, garsonlarn, kabadaylarn ensesinde boza piirenler vard. Bunlar, eli sk, hesapl kiilerdi; ne ierken dnyay unutabilirlerdi, ne de seviirken; her eyi bir dzene sokma saplantlar onlar baarsz bir dost ve baarsz bir k yapard yalnzca. Saray sakinlerinin aynann ve resimlerin cilvelerine altklar bir zamanda, parasnn gcnden ok koruyucu kanatlarnn efkatiyle pavyonu sk sk ereflendiren Beyolu komiseri, birinci duvarda karanlk bir sokakta eli tabancayla resmedilmi kabak kafal karanlk kiiyle, aynada gz gze geldiinde onun yllardr zmle-nememi nl 'ili Meydan Cinayeti'nin katilinin ta kendisi olduunu anlam, duvara aynay yerletiren sanatnn esrar bildiini ileri srp, kimlii konusunda soruturmaya girimiti. Kaldrmlardan akan kirli sularn kebalarndaki zgaralara bile ulaamadan buharlat scak bir yaz gnnn yap yap gecesinde, babasnn Mercedes'ini parkedilmez levhasnn nne brakan bir aaolu, aynada grd stanbul'un bir kenar mahallesindeki hal dokuyan iyi ev kznn, yllardr arayp da bulamad gizli sevgilisi olduuna hkmetmi, ama resmin kendisine dndnde, orada babasnn kylerinin birinde yaayan mutsuz ve renksiz kzlardan biriyle karlamt yalnzca.

Daha sonraki yllarda, Cadillac'n atn srer gibi Boazn akntsna srerek dnyann iindeki dier dnyay kefedecek patron iin ise, btn bu tatl akalar, ho rastlantlar ve dnyann iindeki esrar, ne resmin, ne de aynann birer oyunuydu; esrardan 369 ve rakdan kafalar bulan mteriler mutsuzluun ve hznn bulutlarna ktklar bir ara, kafalarnn iindeki eski ve mutlu bir dnyay kefediyorlar, bu kayp cennetin esrarn bulmann ocuksu sevinci iinde, hayallerindeki muammalar gzlerinin nndeki suretlerle kartryorlard. Bu salam gerekiliine ramen, nl hay-dutun, pazar sabahlan, yorgun anneleri kendilerini sinemaya gtrsn diye bekleyen pavyon kadnlarnn ocuklaryla birlikte, tpk gazetelerin pazar ekindeki bilmeceyi zer gibi, 'ki Resim Arasndaki Yedi Fark Bulalm' oyununa neeyle katld da grlmt. Ama farklar, anlamlar, artc deiiklikler yedi deil, sonsuzdu. nk birinci duvardaki stanbul resmi, her ne kadar teknik adan at arabas ya da panayr resimlerini hatrlatyorsa da, ruh asndan glgeli karanlk ve rpertici gravrleri, konunun ele aln bakmndan da zengin bir freski artryordu. Bu freskin zerindeki iri bir ku, aynada efsanevi bir ku gibi ar ar kanat rpyor, eski ahap konaklarn boyasz cepheleri, aynada korkun yzlere dnyor, bayram yerleri, atlkarncalar aynada kprdanp renkleniyor, btn o eski tramvaylar, at arabalar, minareler, kprler, katiller, muhallebiciler, parklar, ky kahveleri, ehir hatlar vapurlar, yazlar, sandklar bambaka bir lemin iaretleri olup kyorlard. Ressamn tatl bir akayla, kr bir dilencinin eline tututurduu bir kara kitap, aynada ikiye ayrlm, iki anlaml, iki hikyeli bir kitaba dnyor, birinci duvara dnldnde kitabn batan sona tek bir kitap olduu, esrarnn da iinde kaybolduu anlalyordu. Panayrlardaki eski eserlerinin anlaryla ressamn, birinci duvara krmz dudakl, baygn bakl, iri kirpikli resmini izdii sinema yldzmz, aynada btn bir milletin yoksul dm iri gsl anasna dnyor, ilk duvara dnen bulutlu baklar, anann ana deil, yllardr yatlan evli kar olduunu dehet ve zevkle farkediyordu. Ama sarayn ziyaretilerini asl dehete dren ey, ressamn eserinin her yerine kpr kpr yerletirdii o bitip tkenmeyecek gibi oalan insanlarn, kprleri dolduran korkun kalabalklarn aynadaki yzlerinde beliren yeni anlamlar, tuhaf iaretler, bilinmeyen dnyalard. Resme bakldnda, dertli, kederli, sade bir vatanda olarak ya da hayatndan memnun alkan ve ftr apkal 370 bir kii olarak grlen birinin yznn, aslnda aynada gzkt gibi bir haritann, bir esrarn ya da kaybolmu bir hikyenin izleriyle kaynatn sezmek, kadife koltuklar arasnda gidip gelen ve bir ileri bir geri yrrken kendi grntsnn de aynann iine yerletiini anlayan kafas bulutlu saray ziyaretisinde, kendisinin de pek az sekin kiinin bildii bir srrn farkna varm biri olduu haylini uyandrrd. Konsomatrislerin paa gibi davrandklar bu kiilerin, resmin ve aynann arkasndaki srr zene kadar rahat durmadklar, esrara, muammaya bir zm yaktrana kadar nice yolculuklar, servenleri, kavgalar gze aldklar herkese bilinirdi. Yllar sonra, pavyon patronunun Boaz sularnn bilinmezlii iinde kaybolmasndan da yllar sonra, gzden den pavyona gelen Beyolu komiserinin de, bu huzursuz kiilerden biri olduunu, yal konsomatrisler kederli yznden hemen anladlar. Eski ve nl 'ili Meydan Cinayeti'nin srrn zmek iin yeniden aynaya bakmak istiyormu bu adam. Ama bir hafta nce, kadn ya da para meselesinden ok, isizlik ve i skntsndan kan bir kabaday kavgasnda iri aynann kavgaclarn zerine an-grdayarak, para para inip krldn sylemiler ona. Bylece, emekliliin eiindeki komiser, cam krklar arasnda, ne faili bilinmeyen cinayeti, ne de aynann arkasndaki srr anlayabilmi. 371 ON BENC BLM hikAyec deil, hikye "Benim yaz yntemim, beni kim dinliyor diye meraklanmaktan' ok,' yksek sesle dnmeye ve kendi keyiflerimi izleme\c davanr. De Quineey Telefondaki ses Aladdin'in dkknnn nndeki bulumann kararlatrlmasndan az nce Galip'e Cell'in yedi telefon numarasn yazdrmt. Galip, Cell ile Rya'y bu telefonlardan

birinde bulacandan o kadar emindi ki, gzlerinin nnde, Rya ve Cell'i yeniden grebilecei sokaklar, apartman daireleri ve kap eikleri canlanyordu. Onlar grr grmez, Cell ile Rya'nn anlatacaklar gizlenme nedenlerini ilk cmlesinden balayarak btnyle mantkl ve hakl bulacan biliyordu. Cell ve Rya'nn yle diyeceklerinden de emindi: "Galip, biz de seni ok aradk, ama evde de, yazhanede de yoktun. Nerelerdeydin?" Galip saatlerdir oturduu koltuktan kalkt, Cell'in pijamalarn kard, ykand, tra oldu, giyindi. Aynada yzne bakarken zerinde aka seebildii harfler ne esrarengiz bir kumpasn ya da delice bir oyunun uzants, ne de kendi, kimlii konusunda kukular uyandrabilecek bir grsel yanlsama olarak gzkt. Bir eini Silvana Mangano'nun kulland pembe Lux sabunu ya da aynann nndeki eski tra ba gibi, harfler de gerek bir dnyann parasydlar. Kapnn altndan atlm Milliyet gazetesinde, Cell'in kesinde yaymlanan kendi cmlelerini, bir bakasnn cmleleriymi gibi okudu. Cell'in resminin altnda yaymlandna gre Cell'in cmleleri olmalyd bunlar. te yandan, Galip bu kelimeleri kendisinin yazdn da biliyordu. Bu durum ona elikili deil, tam tersine, anlalabilir dnyann bir uzants olarak gzkt. Elindeki adreslerin birindeki bir evde Cell'in kendi kesinde yaymlanan bir bakasnn yazsn okuyuunu hayl etti, ama Cell'in bu durumu bir saldr ya da sahtekrlk olarak grmeyeceini tahmin edebiliyordu. Byk bir ihtimalle, yaznn kendi eski bir yazs ol372 madiini bile karamayacakt. Ekmek, tarama, dil ve muzla karnn doyurduktan sonra, gerek dnya ile olan balarn daha da salamlatrmak iin yarda brakt ilerini yoluna koymak istedi. Birlikte baz siyasi davalara baktklar bir avukat arkadan arad, cil bir yolculuk yznden gnlerdir stanbul dnda olduunu syledikten sonra, bir davada ilerin her zamanki gibi ar gittiini, bir baka siyasi davada ise kararn aklandn ve mvekkillerinin gizli komnist rgt kuranlara yataklk etmekten altar yla mahkm olduklarn rendi. Az nce okuduu gazetede, bu habere, kejdisiyle hibir ilikisini kuramadan bir gz attn hatrlaynca fkelendi. Kime, hangi gerekeyle duyduunu ak seik karamad bir fkeydi bu. Yaplacak en doal ey buymu gibi kendi evine telefon etti. "Rya karsa," diye dnd, "ona da ben bir oyun oynayaym." Sesini deitirip Galip'i arayan biri olduunu syleyecekti, ama telefon almad. skender'i arad. Ona Cell'i bulmak zere olduunu anlatacak, ngiliz televizyoncularnn daha ne kadar stanbul'da olacaklarn soracakt. "Bu son geceleri," dedi skender. "Yarn sabah erkenden Londra'ya gidiyorlar." Galip, Cell'i bulmak zere olduunu anlatt. Cell de, nemli baz konularda aklama yapmak iin ngiliz televizyoncularla grmek istediini sylemiti; bu grmeye o da ok nem veriyordu. "O zaman, ben' bu akam iin onlar kesin ayarlayaym," dedi skender. "Onlar da ok istiyorlar nk." Galip, "imdilik burada," olduunu syleyerek ahizenin zerinden okuduu telefon numarasn skender'e verdi. Hle Halann numarasn evirdi, sesini deitirip kalnlatra-rak, Cell Beyi bugnk yazsndan dolay kutlamak isteyen sadk bir okuru ve hayran olduunu aklad. Dnyordu: Rya'dan ve kendisinden haber alamadklar iin karakola gitmiler miydi? Yoksa hl zmir'den dnmelerini mi bekliyorlard? Ya da Rya onlara urayp her eyi anlatm myd? Btn bu arada, Cell'-den hi ses km myd? Hle Halann, Cell Beyin burada olmadn, gazeteden aranmasn syleyen arbal szleri, bu sorulara bir aklk getirecek gibi deildi hi. Saat ikiyi yirmi gee, Galip, 'Kiilikler'in son sayfasndaki yedi telefon numarasn bir bir aramaya balad. 373 Bu yedi numarada hi tanmad ailelerin ve herkesin tand geveze ocuklarn, kaba ve crlak sesli amcalarn, kebap dkknlarnn, telefonlarnn eski sahiplerini hi mi hi merak etmemi ukal emlkilerin, krk yldr ayn telefonun sahibi olduunu syleyen hanmefendi bir terzinin ve akam eve ge dnen yeni evlilerin oturduunu anladnda saat sekiz olmutu. Telefonlarla bouurken bir ara karaaatan dolabn alt raflarnda, daha nceden kartrp ilgilenmedii eski kartpostallarla dolu bir kutunun dibinde on tane fotoraf bulmutu. Bir Boaz gezintisinde, Emirgn'daki nl nar aacnn altndaki kahvede, kravatl ceketli Melih Amca, genliinde Rya'ya benzeyen gzel Suzan Yenge ve Cell'in peine takt tuhaf bir arkada deilse, Emirgn Camiinin imam olabilecek biriyle birlikte, on bir yandaki Rya, Cell'in elinde olduu anlalan fotoraf makinesine merakla bakyor... zerinde ilkokul ikiden e getii yaz giydii askl elbise, Rya, Vasf ile birlikte, Hle Halann iki aylk kedisi Kmr'e

akvaryumdaki balklar gsterirken, Esma Hanm, bir yandan aznda sigara olduu iin gzlerini ksarak onlara glyor, te yandan da, gr asna girip girmediinden emin olamad fotoraf makinesinden korunmak iin eliyle bartsn dzeltiyor... lk evliliin birinci ylnda, annesini, amcalarn, halalarn pek arayp sormayan devrimci ve bakmsz Rya, bfr k gn, eker Bayramnda hep birlikte yenen le yemeine tek bana da olsa anszn yetiip karnn iyice doyurduktan sonra, zerine ken yorgunlukla uzand Babaannenin yatanda, tpk yedi gn on bir saat nce Galip'in onu en son grd durumda, bacaklarn karnna ekmi ve ban diklemesine yasta gmm olarak ml ml uyuyor... ehrikalp Apartmannn kapsnn nnde poz vermek iin dizilmi btn aile ve kapc smail'le Kamer Hanm, fotoraf makinesine bakarlarken, salar ,, kurdelal Rya, Cell'in kucandan, bugn oktan lm olmas ,| gereken kaldrmdaki bir sokak kpeini seyrediyor... Suzan Yen- . ge, Esma Hanm ve Rya, kz lisesinden ta Aladdin'in dkknna kadar Tevikiye Caddesinin iki kaldrm boyunca dizilmi kalabalkla birlikte, fotorafta arabasnn burnu kadar, kendisi de gzkmeyen De Gaulle'un geiini seyrediyorlar... Annesinin zeri pudralklar, Krem Pertev tpleri, gl suyu ve kolonya ieleri, 374 pompal parfmler, trpler ve sa tokalaryla kapl tuvalet masasna oturan Rya, aynann kanatlarn ap ksa sal ban arasna sokunca , be, dokuz, on yedi ve otuz tane Rya oluyor... Fotorafnn ekildiini bilmeyen on be yandaki Rya, yannda bir kse leblebi, zerinde basmadan kolsuz bir elbise, ak pencereden zerine gne vuran bir gazeteye eilmi, yznde Galip'e her zaman darda brakldn korkuyla sezdiren bir ifadeyle, bir yandan salarn ekitiriyor, bir yandan da silgisini srd kalemle bilmece zyor... Galip'in ona son doum gnnde ald Hitit Gneini boynuna taktna gre, en ok be ay nce, Galip'in saatlerdir iinde gezindii odada, Galip'in az nce konutuu telefonun yanbanda, Galip'in imdi oturduu koltukta oturan Rya, mutlu bir kahkaha atyor... Yolculuklarda iyice alevlenen anne-ba-ba kavgalar yznden kederlenen Rya, Galip'in nerede olduunu karamad bir kr lokantasnda, surat asyor... Liseyi bitirdii yl gittii Kilyos Plajnda, arkasnda kpkl deniz, yannda, kendisinin olmayan, ama kendisininmi gibi gzel kolunu selesine dayad bir bisiklet, zerinde apandist ameliyatnn diki izlerini, bu izlerle gbek ukuru arasndaki mercimek byklndeki iki ikiz beni ve ipek teni zerinde kaburgalarnn belli belirsiz glgesini akta brakan bir bikini, elinde fotoraf bulank kt iin deil, Galip 'in gzyalarndan baln okuyamad bir dergi, Rya, neeli olmak istiyor, ama esrarn fotoraflara bakan kocasnn hibir zaman anlayamad bir keder ve hznle glmsyor. Galip, gzyalaryla esrarn iindeydi imdi. Sanki bildii, ama bildiini bilmedii bir yerdeydi; daha nceden okuduu, ama okuduunu unuttuu iin heyecann hissettii bir kitabn sayfalar arasnda gibi. Hem duyduu felket ve yokluk duygusunu daha nceden hissetmi olduunu, hem de bu acnn insann hayatta bir kere hissedebilecei kadar gl olduunu biliyordu. Hem iinde hissettii aldatlm, yanlsamann ve kaybn acsn baka kimsenin bana gelmeyecek kadar kendine zg buluyor, hem de bunun bir bakasnn bir satran oyununu tasarlar gibi nceden hazrlad bir tuzan sonucu olduunu seziyordu. Rya'nn fotoraflarna damlayan gzyalarn silmiyor, burnundan nefes almakta zorlanyor, yerinden hi kprdamadan- koltukta oturuyordu. Dardan Nianta Meydanndan cuma akam375 nm sesleri geliyordu: Dolu otobslerin yorgun motorlarndan, trafik sktnda kornalar krlemesine alnan arabalardan, kedeki sinirli polisin ddnden, pasaj girilerinde plak ve kaset satan dkknlarn hoparlrlerinden ve kaldrmlar dolduran kalabalktan gelen sesler, yalnz pencereleri deil, odadaki eyalar da arada bir belli belirsiz trdatyordu. Odann iindeki bu trtlara dikkat kesildiinde Galip, mobilyalarn ve eyalarn herkesin paylat gnn ve evrenin dnda kendi zel bir dnyalar ve zamanlar olduunu hatrlad. "Aldatlmak aldatlmaktr," dedi kendi kendine. Bu sz o kadar ok tekrarlad ki, kelimeler anlamdan ve acdan arndlar da hibir eyi iaret etmeyen seslere ve harflere dntler. Hayl kurdu: Burada, bu odada deil de, cuma akam kendi evlerinde Rya ile birlikteymiler, bir yerde karn doyurduktan sonra Konak Sinemasna gideceklermi. Dnte gazetelerin meyhane basklarn alrlar, evde gazetelere ve ellerindeki kitaplara gmlrlerdi. Dledii baka bir hikyede ise birisi, hayalet yzl birisi, yle diyordu: "Ben yllardr senin kim olduunu biliyorum, ama sen beni tanmyorsun bile." Bunu syleyen hayletimsi adamn kim

olduunu hatrladnda,, onun yllarca kendisini gzetlediini anlyordu. Sonra adamn Galip'i deil, Rya'y gzetledii anlalyordu. Bir zamanlar bir iki kere Rya ile Cell'i gizlice gzetlemi ve hi beklemedii bir ekilde korkmutu. "Sanki lmm de, benden sonra hayatn nasl srdn uzaktan acyla g-zetliyormuum. CelPin masasna oturup bu cmleyle balayan bir ke yazsn hemen yazd ve Cell'in imzasyla imzalad. Birisinin kendisini gzetlediinden emindi; birisi deilse bile, en azndan bir gzn. Nianta Meydannda duyulan grltnn yerini yava yava bitiikteki yaplardan gelen bir televizyon uultusu alyordu. ki yanndaki duvarlar arasndan sekiz haberlerinin sinyal mziini iitince Galip btn stanbul'un yemek masalar evresinde toplandn ve alt milyon kiinin televizyona bakmakta olduunu anlad. inden otuzbir ekmek geldi. Daha sonra, hayl ettii o gzn srekli varlndan huzursuzluk duydu. Kendisi, yalnzca kendisi olabilmek iin yle iddetli bir istek duydu ki, odadaki eyay krp dkmek, kendini bu duruma drenleri ldrmek geldi iinden. 376 Telefonu fiinden ekip pencereden atmay dlyordu ki, ara ald. skender'di, ngiliz televizyoncularla grmt, ok heyecanlanmlard, bu akam Pera Palas'ta, otel odasnda ekim yapmak iin Cell'i bekliyorlard. Galip, Cell'i bulmu muydu? "Evet, evet, evet!" dedi Galip, kendi fkesine kendi de aarak. "Cell hazr. ok nemli baz aklamalar yapacak. Saat onda Pera Palas'ta olacaz." Telefonu kapadktan sonra, korkuyla mutluluk, huzurla tel, intikam duygusuyla kardelik sevinci arasnda gidip gelen bir heyecana kaptrd kendini. Defterler, ktlar,,eski yazlar,,gazete kesikleri arasnda acele acele bireyler arad, ama ne aradn kendi de bilmiyordu. Yzndeki harflerin varln kantlayacak bir belirti? Ama harfler de, anlamlan da baka bir kant gerektirmeyecek kadar aktlar. Anlataca hikyeleri semesine yarayacak bir mantk? Ama kendi fkesinden ve heyecanndan baka hibir eye inanacak gibi deildi. Esrarn gzelliini gsterecek bir rnek? Bunun iin anlatmas, yalnzca hikyelerine inanarak anlatmas gerektiini biliyordu. Dolaplar kartrd, adres defterlerini hzla okudu, 'anahtar cmleler'i heceledi, haritalara bakt, aceleyle birini brakp brn alarak yz fotoraflarn seyretti. Kyafet deitirme kutusunu kartryordu ki, dokuza kala, bile bile ge kalmann kahredici pimanlk duygusuyla koarak evden kt. Saat dokuzu iki gee, Aladdin'in dkknnn karsnda, teki kaldrmda, bir apartmann giri kapsnn karanlna girmiti, ama kar kaldrmda kabak kafal hikayeci ya da onun kars olabilecek kimse yoktu. Verdikleri telefon numaralar yanl kt iin bir fke duyuyordu onlara: Kim kimi aldatyordu, kim kime oyun ediyordu? Tk tk dolu vitrinden Aladdin'in iyi aydnlatlm dkknnn ancak bir ksm grlebiliyordu. Tavandan iplerle sarkan oyuncak tfekler, file iinde lastik toplar, orangutan ve Franke-tayn maskeleri, salon oyunu kutular, rak ve likr ieleri, vitrine mandallanm renkli magazin ve spor dergileri, kutular iindeki bebekler arasndan Galip, arada bir Aladdin'in eilip kalkan gvdesini ve ban farkediyordu: ade iin sard gazeteleri sayyordu. Dkknda baka kimse yoktu. Gn boyu tezghta alan Al377 addin'in kars, evde, mutfakta kocasnn dnn bekliyor olmalyd imdi. Dkkna biri girdi, Aladdin de tezghn arkasna geti, hemen arkasndan Galip'in yreini oynatan yal bir kar koca girdi ieri. lk giren tuhaf kyafetli adamn ardndan yal kar koca, ellerinde iri bir ie, dar kp kolkola girdiler, ama Galip hemen anlad onlar olamayacan; kendi dnyalarna fazlasyla gmlmlerdi nk. Daha sonra ieri giren yakas krkl paltolu beyefendi ile Aladdin konumaya baladlar. Galip elinde olmadan ne konutuklarn hayl etti. Kaldrmn ne Nianta Meydan tarafnda, ne cami ynnde, ne de Ihlamur'dan gelen sokakta dikkati eken biri vard imdi: Dalgn insanlar, hzl hzl yryen paltosuz tezghtarlar, gecenin kuruni lciverdinde fazlasyla kaybolmu yalnzlar. Bir an btn sokak ve kaldrmlar tenhalat, kar kaldrmda, vitrininde di: ki makinesi sergilenen dkknn reklm panosunun czrdayan neon lambasn iittiini sand Galip. Karakolun nnde elinde makineli tfekle nbet tutan polisten baka kimsecikler yoktu. Alad-din'in, gvdesine don lastikleri ve mandallarla renkli dergiler ast kestane aacnn karanlk ve plak dallarna bakarken bir .korku duydu. Gzetlendii, orada olduunun bilindii, tehlikede olduu duygusu. Bir grlt oldu; Ihlamur ynnden gelen 54 model bir Dodge araba ile Nianta'na doru kan Skoda marka eski bir belediye otobs kede az daha arpacaklard. Galip sk bir fren yapp duran otobsn

iindeki yolcularn toparlandklarn, dorulup yolun te tarafna baktklarn grd. Aracn soluk i klar altnda, kendinden en fazla bir metre tede, olayla ilgilenmeyen yorgun bir yzle gz gze geldi: Altm yalarnda, bitkin bir adam; gzleri bir tuhaft, acyla, kederle ykl. Daha nce bir yerde rastlam myd ona? Emekli bir avukat ya da lm bekleyen bir retmen? kisi de belki benzeri eyler dnerek, ehir hayatnn kendilerine tand bu rastlant anndan yararlanarak pervaszca birbirlerini seyrettiler. Otobs birden gazlaynca, belki de birbirlerini bir daha hi grmemek zere kaybettiler. Mor eg-zos dumannn iinde Galip, bu arada kar kaldrmda bir hareket balam olduunu farketti: Aladdin'in dkknnn nnde birbirlerinin sigaralarn yakarak dikilen iki gen grd; cuma akam sinemaya gitmeden nce, nc arkadalarn bekleyen iki 378 niversite rencisi. Aladdin'in dkknnda bir kalabalk vard, dergilere bakan kiiyle bir beki. Keye kala gz arasnda itekledii arabasyla koskoca bykl bir portakala gelmiti, ama uzun bir sredir oradayd da Galip mi farketmemiti? Aa kaldrmdan, cami tarafndan elinde paketleriyle bir ift yaklayordu, ama gen babann kucanda bir de ocuk grd Galip. Ayn anda, hemen bitiiindeki kk pastahanenin yal sahibesi Rum madam, dkknn i klarn sndrd, eski paltosuna sarnarak sokaa kt. Galip'e kibarca glmseyip ke-pengi bir kancayla tutup grltyle indirdi. Bir anda; kaldrmlar da, Aladdin'in dkkn da boalmt. Kz lisesi ynnden, yukar mahallenin kendini nl bir futbolcu sanan delisi, zerinde sar lcivert niformas, bir bebek arabasn ar ar iterek geldi geti; Pangalt'daki nci Sinemasnn giriinde, tekerlekleri Galip'in houna giden bir mzikle dnen bu bebek arabasnn iinde gazete satard. ok da kuvvetli olmayan bir rzgar esti. Galip d. Saat dokuzu yirmi geiyordu. " kiinin daha gemesini bekleyeceim,"'diye dnd. Dkknnn iindeki Aladdin'i de, karakolun nnde olmas gereken polisi de gremiyordu imdi. Kar apartmanlarn birinin darack balkonunun kaps ald, Galip yanan bir sigarann kzl n grd, sonra adam sigaray atp ieri girdi. Kaldrmlarda, reklam panolarnn, neon lambalarnn madenimsi n yanstan belli belirsiz bir slaklk vard; kt paralan, pler, sigara izmaritleri, plastik torbalar... Galip bir an btn ocukluundan beri yaad ve deiimini btn ayrntlaryla gzledii soka, mahalleyi, tatsz gecenin karanlk lciverdi iinde bacalar gzken uzaktaki apartmanlar bir ocuk kitabnda resimleri yaymlanan dinozorlar kadar kendine yabanc ve uzak buldu. Daha sonra, ocukluunda olmak istedii, gznden 'x' nlar fkran adam gibi hissetti kendini: Dnyann iindeki gizli anlam gryordu. Halcnn, lokantann, pastahanenin reklam panolarndaki harfler, vitrinler-deki pastalar, ayrekleri, diki makineleri ve gazeteler, aslnda hep bu ikinci anlama iaret ediyorlard da, uykudagezerler gibi kaldrmlarda gezinen talihsizler bir zamanlar esrarn bildikleri bu lemin anlarn unuttuklar iin ellerinde kalan birinci anlamla kt kanaat yayorlard; ak, kardelii, kahramanl unutup filmlerde bu konulara ilikin grdkleriyle idare edenler gibi. Teviki379 ye Meydanna yryp taksiye bindi. Taksi, Aladdin'in dkknnn nnden geerken Galip, kabak kafal adamn da, tpk kendisinin yapt gibi, bir kede gizlendiini, Cell'i beklediini hayl etti. Bunu hayl mi ediyordu, yoksa diki makinelerinin sergilendii vitrinin yannda, makinelerle diki diken donuk mankenlerin, neon lambalaryla aydnlanan byl ve korkutucu gvdelerin arasnda tuhaf kyafetli, korkutucu bir glge mi grmt; sanki bir an karamad. Nianta Meydanna geldiinde taksiyi durdurup Milliyet gazetesinin akam kan meyhane basksn ald. Kendi yazsn, CelPin yazsn okur gibi, bir aknlk, oyun ve merak duygusuyla okurken, bir yandan da kendi kesinde kendi resminin ve adnn altnda bir bakasnn yazsn okuyan CelPi hayl ediyordu, ama onun tepkisinin ne olacan tam kestiremiyordu bir trl. inde, ona da, R-ya'ya da bir fke ykseldi; "Daha da greceksiniz!" demek istedi, ama aklndaki ey tam bir intikam myd, dl myd, karam-yordu. stelik, aklnn bir kesinde onlarla Pera Palas'ta karlamak gibi bir hayl de vard. Taksi, Tarlaba'nn arpk urpuk sokaklarndan, karanlk otellerin ve azna kadar erkeklerle dolu plak duvarl sefil kahvelerin nnden geerken btn stanbul'un bir ey beklediini hissetti Galip. Daha sonra, yolda grd arabalarn, otobslerin, kamyonlarn eskiliine, bunu ilk defa fark ediyormu gibi at.

Pera Palas'n girii scak ve aydnlkt. Sadaki geni salonda skender, eski divanlarn birine oturmu, baz turistlerle birlikte bir kalabal seyrediyordu: Otelin 19. yzyl sonu atmosferinden yararlanarak tarihi bir film eken yerli filmcileri. yi aydnlatlm salonda bir elence, dostluk ve nee duygusu vard. "Cell yok, gelemedi," diye anlatmaya balad Galip, skender'e. "ok nemli bir ii kt. Bu esrarl i yznden de gizleniyor. Gene ayn esrar yznden, kendi yerine benim konumam istedi. Anlatmam gereken hikyeyi btn ayrntlaryla biliyorum. Onun yerine ben konuacam." "Adamlar raz olur mu buna, bilmem!" "Onlara benim Cell Salik olduumu sylersin," dedi Galip, kendisini de artan bir fkeyle. "Neden?" 380 "nk nemli olan hikyedir, hikayeci deil. Anlatacak bir hikyemiz var imdi." "Seni tanyor onlar," dedi skender. "O gece o pavyonda sen bir hikye bile anlattn." "Tanyorlar?" dedi Galip, otururken. "Kelimeyi yanl kullanyorsun. Beni grdler, o kadar. stelik, bugn bir baka biriyim. O gn grdkleri o kiiyi de tanmyorlar, bugn grecekleri beni de. Btn Trklerin birbirlerine benzediklerini de mutlaka dnyorlardr." "O gn grdkleri adamn sen deil, baka biri olduunu sylesek de," dedi skender, "hi olmazsa, Cell Salik diye daha yal birini bekledikleri kesindir." "Ne biliyorlar Cell hakknda?" dedi Galip. "Biri onlara, u nl ke yazaryla da konuun, Trkiye programnz iin iyi olur, demitir. Onlar da adn bir kda yazmlardr. Ama yan ya da suratnn nasl olduunu sormamlardr herhalde." Ayn anda, tarihi film evrilen keden bir kahkaha geldi Oturduklar divandan dnp baktlar. "Neye glyorlar?" dedi Galip. "Anlamadm," dedi skender, ama anlam gibi glmsyor--du. "Hibirimiz kendimiz deiliz," dedi Galip, bir sr verir gibi fsldayarak. "Hibirimiz kendimiz olamayz. Herkesin seni bir bakas olarak grebileceinden hi kukun yok mu senin? Kendin olduundan o kadar emin misin sen? Eminsen, kendin olduuna emin olduun o kiinin kim olduundan emin misin? Ne istiyor bu adamlar? Aradklar kii, akam yemeinden sonra televizyona bakan ngiliz seyircilerin, dertleriyle dertlenecekleri, hznyle h-zunlenecekleri ve hikyelerinden etkilenecekleri bir yabanc deil mi? Tam bu duruma uygun bir hikyem var benim! Kimsenin yzm grmesine de gerek yok. ekimi, yzm karanlkta brakarak yapsnlar. Baskc hkmetten, siyasal cinayetlerden ve askeri darbecilerden korkan esrarengiz ve nl Trk gazeteci - en ilgin konu, mslman olduumu da unutma- kimliinin saklanmasn isteyerek BBC'nin sorularn cevaplad. Bu daha da iyi deil mi?" "yi," dedi skender. "Ben yukar telefon edeyim, bekliyorlar-dr." 381 Galip, geni salonun br ucundaki film almasn izledi. zerinde madalyalar, kuaklar ve nianlaryla prl prl yeni bir niforma, fesli ve sakall bir Osmanl Paas, sevgili babasn dinleyen itaatkr kzyla konuuyordu, ama yz ona deil, garsonlarn ve bellboylarn saygl bir sessizlikle izledikleri alan kameraya dnkt. "Hibir yardm yok, hibir gcmz yok, hibir umut yok, hibir ey yok ve herkes, herkes, btn dnya Trke dman!" diyordu Paa. "Allah bilir devlet bu kaleyi de gzden karmak zorunda kald..." "Ama babacm, bakn, bizim daha hl..." diye kz sze balayarak elindeki bir kitab babasndan ok seyirciye gsteriyordu, ama bunun ne olduunu Galip szlerden karamad. Kuran olmadn anlad iin daha da merak ettii kitabn adn ayn sahnenin yeni bir tekrarnda da anlayamad. Daha sonra, eski asansrle yukar kp skender'in kendisini gtrd 212 numaral odaya girdiinde, ok iyi bildii bir ad unuttuu zaman hissettii bir eksiklik duygusu vard iinde. Beyolu'ndaki pavyonda grd ngiliz gazeteci de odadaydlar. Erkekler, ellerinde rak bardaklar, kameray ve klandrma aralarn hazrlyorlard. Kadn, okuduu bir dergiden ban kaldrd. "nl gazetecimiz, ke yazarmz Cell Salik, bizzat karnzda!" dedi skender, Galip'in iyi bir renci gibi annda Trkesini dnd ve yadrgad bir ngilizceyle. "ok memnun oldum!" dedi kadnla teki iki erkek, bir resimli romann ikizleri gibi ayn anda. "Fakat biz daha nce karlamam mydk?" dedi kadn sonra.

"Fakat biz daha nce karlamam mydk, diyor," dedi skender, Galip'e. "Nerede?" dedi Galip, skender'e. skender de kadna, Galip'in "Nerede?" diye sorduunu syledi. . "O kulpte," dedi kadn. "Yllardr hi kulplere gitmedim, gitmem de," dedi Galip inanla. "Hatta hayatmda hi kulbe gittiimi de sanmyorum. Bu tr sosyal faaliyetleri, o eitten kalabalk yerleri, eserlerimi 382 kaleme almam iin gereken yalnzlma ve ruh salma aykr bulurum. Yaz hayatmn korkun boyutlara varan iddeti, dnsel hayatmn inanlmaz younluu ve daha da inanlmaz boyutlara varan siyasi cinayetler ve basklar, beni zaten bu tr hayattan alkor her zaman. te yandan, yalnz stanbul'un drt bir yannda deil, btn lkemde kendilerini Cell Salik olarak gren, kendilerini Cell Salik olarak tantan ve bunu ok hakl ve yerinde bir istekle yapan vatandalarm olduunu da bilmiyor deilim. Hatta, kyafet deitirerek ehirde gezindiim geceler, kenar mahalleler-deki sefalet yuvalarnda, karanlk, anlalmaz hayatmzn iinde, esrarn merkezinde bunlarn bazlaryla ben de korkuyla karlam, bana dehet verecek kadar 'ben' olabilen bu mutsuzlarla dostluk bile kurmuumdur. ok byk lkedir stanbul, anlalmaz bir lke." skender evirmeye balaynca Galip, ak pencereden Halic'i ve eski stanbul'un soluk klarm seyretti: Yavuz Sultan Selim Camiini de turistik bir ekilde aydnlatmak istemilerdi galiba, ama byle durumlarda olduu gibi, lambalarn bir ksm alnd iin, cami korku verici ve tuhaf bir ta ktlesine, tek dili bir ihtiyarn karanlk azna dnmt. skender'in evirisi bitince, ka-dn, mizah ve oyun duygusu eksik olmayan bir kibarlkla yanld iin zr diledi, Bay Salik'i o gece orada bir hikye anlatan uzun boylu, gzlkl romancyla kartrdn syledi, ama ne ikna olmua benziyordu, ne de sylediine inandna. Bu tuhaf durumu ve Galip'i, ilgin bir Trk zellii gibi benimsemeye karar vermiti galiba; baka kltrle karlaan hogrl okumularn taknd o "anlamyorum, ama sayg duyuyorum," havasna brnmt. Ktlarn hileli olduunu grmesine ramen, oyunu bozmayan bu anlayl ve oyuncu kadna sevgi duygu Galip. Rya'ya benzemiyor muydu biraz? Arkasna konan lambalar, hemen yanna yerletirilen kamera ve mikrofon ve kara elektrik kordonlar ile modern bir infaz sandalyesine benzeyen koltua oturduunda Galip'in huzursuz olduunu grdler. Adamlardan biri, Galip'in eline bir bardak tututurup raky ve suyu isteine gre kibarca ve glmseyerek doldurdu. Kadn, ayn oyun duygusuyla -hep glmsyorlard zaten-kayt letine aceleyle bir kaset takt ve gstericiye kala gz arasn383 da pornografik bir kaset takan biri gibi apknca dmeye basnca, kk ve tanabilir bir ekranda bu sekiz gn iinde kaydettikleri Trkiye grntleri belirdi. Pornografik bir film seyreder gibi, belli belirsiz bir mizah duygusuyla," ama bsbtn de ilgisiz ka-lamadan, sessizce seyrediyorlard: Krk kollarm ve ters dnm bacaklarn sergileyen neeli ve akrobatik bir dilenci; ateli bir siyasal miting ve mitingten sonra deme veren ateli bir nder; tavla oynayan iki yal vatanda; meyhane ve pavyon grntleri; vitri-niyle gururlanan bir halc; develeriyle yoku kan bir airet; puf puf duman salarak ilerleyen buharl tren; gecekondu mahallelerinde kameraya el sallayan ocuklar, manavn portakallarna bakan arafl kadnlar; siyasal bir cinayetin gazete ktlaryla rtlm kurban ve artklar; at arabasyla kuyruklu bir piyano tayan ihtiyar bir hamal. "Tanyorum ben bu hamal," dedi Galip birden. "Bizi, yirmi yl nce ehrikalp Apartmanndan arka sokaa tayan hamal bu!" Hepsi, bir oyun ve elence duygusuyla ve bir ciddiyetle, piyanoyla ykl arabasn eski bir apartmann n bahesine sokarken kameraya ayn oyun ve elence duygusuyla ve ciddiyetle glmseyen ihtiyar hamala bakyordu. "ehzadenin piyanosu geri geldi," dedi Galip. Bunu sylerken, kimin sesini yakaladm, kim olduunu karamyordu sanki, ama her eyin yolunda gittiinden emindi. "Bir zamanlar o apartmann olduu yerdeki av kasrnda bir ehzade yaard. O ehzadenin hikyesini anlatacam!" ok ksa bir zaman iinde her eyi hazrladlar. skender, nl ke yazarnn nemli, ok nemli tarihi bir deme vermek zere burada bulunduunu tekrarlad. Kadn bunu, son Osmanl padiahlarn, gizli Trkiye Komnist Partisini, Atatrk'n bilinmeyen ve esrarengiz

mirasn, Trkiye'deki slamc hareketi ve siyasal cinayetlerle bir askeri darbe ihtimalini kapsayan geni bir ereve iine ibilirlikle yerletirip dinleyicilerine heyecanla sundu. "Bir zamanlar, iinde bulunduumuz ehirde, hayatn en nemli sorununun insann kendisi olabilmesi ya da olamamas olduunu kefetmi bir ehzade yaamt," diye balad Galip, hikyesine. Hikyeyi anlatrken ehzadenin fkesini yle bir1 hissediyor 384 . . du ki iinde, kendisini baka biri gibi gryordu. Kimdi bu kii? ehzadenin ocukluunu anlatrken, brnd bu yeni kiiliin, bir zamanlar olduu Galip adl ocuk olduunu hissetti. ehzade-' nin kitaplarla nasl boutuunu anlatrken, kendini ehzadenin boutuu bu kitaplarn yazarlar gibi grd. ehzadenin, kasrnda geirdii yalnzlk gnlerini anlatrken, kendini ehzadenin hikyelerinin kahramanlar gibi grd. ehzadenin ktibine dncelerini nasl yazdrdn anlatrken, bu dncelerin iindeki kiiydi sanki. ehzadenin hikyelerini Cell'in hikyelerini anlatr gibi anlatrken, kendini Cell'in anlatt bir hikyenin kahraman gibi hissetti. ehzadenin son aylarn anlatrken, "Cell de bunu byle anlatrd," diye dnyor, bunu anlayamadklar iin otel odasn-dakilere fke duyuyordu. yle bir fkeyle anlatyordu ki, ngilizler Trke anlar gibi dinliyorlard onu. ehzadenin son gnlerini anlatp bitirdiinde hi duraklamadan ayn hikyeye yeniden balad: "Bir zamanlar iinde bulunduumuz ehirde, hayatn en nemli sorununun insann kendisi olabilmesi ya da olamamas olduunu kefetmi bir ehzade yaamt," dedi gene ayn inanla. Drt saat sonra, ehrikalp Apartmanna dndnde, bu cmleyi ilk syleyiiyle ikinci syleyii arasndaki fark dndnde, Cell'in ilk syleyite sa olduunu, ikinci syleyite ise Tevikiye Karakolunun hemen karsnda Aladdin'in dkknnn az tesinde l olarak yattn ve cesedinin zerine gazetelerin rtlmekte olduunu dnecekti. Hikyeyi ikinci kere anlatrken, birincisinde dikkat etmedii yerleri vurgulam, nc kere anlatrken ise, hikyeyi her yeni anlatnda yeni bir insan olabileceini aka anlamt. "ehzade gibi, ben de kendim olabilmek iin anlatyorum," demek gelmiti iinden. Kendisini, kendisi olarak hissetmesine izin vermeyenlere fke duyarak, ehrin ve hayatn iine girdii esrarn ancak byle, hikye anlatarak zleceine inanarak, hikyenin sonundaki lm ve beyazlk duygusunu iinde hissederek nc anlatn bitirdiinde bir sessizlik oldu. ngiliz gazeteciler ve skender, sk bir gsteriden sonra usta bir oyuncuyu alklayan seyircilerin itenliiyle abuk abuk Galip'i alkladlar. 385 ON ALTINCI BLM EHZADENN HKYES "Bundan evvelki tramvaylar ne kadar iyiydi!" Ahmet Rasim Bir zamanlar, iinde bulunduumuz ehirde, hayatn en nemli sorununun insannn kendisi olabilmesi ya da olamamas olduunu kefetmi bir ehzade yaamt. Kendi kefi btn hayatyd, btn hayat da kendi kefi. Ksa hayatnn bu ksa ifadesini ehzadenin kendisi yazdrmt; hayatnn sonuna doru, kefinin hikyesini kaleme aldrmak iin bir ktip tuttuu zaman. ehzade sylyor, Ktip yazyordu. O zamanlar, -yz yl nce- ehrimiz, sokaklarnda milyonlarca isizin akn tavuklar gibi gezindii, yokularndan plerin, kpr altlarndan lmlarn akt, bacalarndan zift renginde kara dumanlarn fkrd ve otobs duraklarnda bekleyenlerin acmaszca dirsekletii bir yer deildi daha. O zamanlar, atl tramvaylar o kadar yava giderdi ki, hareket ederken inip binebilirdiniz, Boaz vapurlar o kadar ar yol alrd ki, baz yolcular bir iskelede iner, hlamur, kestane ve nar aalarnn altndan gle konua teki iskeleye kadar yrr, iskele kahvesinde bir ay itikten sonra, ancak yetien ayn vapura binip yollarna devam ederlerdi. O zamanlar, ceviz ve kestane aalar kesilip zerlerine snnetilerin ve terzilerin el ilanlar yaptraca elektrik direklerine dntrlmemiti daha. ehrin bittii yerde, plkler ve zerleri elektrik ve telgraf direkleriyle kapl kel tepeler deil, kederli ve acmasz padiahlarn avland aalklar, yeillikler ve korular balard. Daha sonra ehri saran lm borularnn, parke tal yollarn ve apartman binalarnn yok edecei bu yeil tepelerin birindeki av kasrnda, ehzade, yirmi iki yl ay yaamt. Yazdrmak, ehzade iin, kendisi olabilmenin bir yoluydu. Maun bir masada oturan Ktibine yazdrrken ancak kendisi olabildiine inanrd ehzade. Gn boyunca kulaklarnn iinde iittii bakalarnn seslerinin, kasrnn odalarnda aa yukar yrrken aklna taklan bakalarnn hikyelerinin yksek duvarlarla ev386

rili bahesinde gezinirken bir trl etkisinden kurtulamad bakalarnn dncelerinin hakkndan ancak Ktibine yazdrrken gelebilirdi. "nsann kendisi olabilmesi iin, iinde yalnzca kendi sesini, kendi hikyelerini, kendi dncesini bulabilmesi gerekir!" derdi ehzade ve Ktip yazard. Ama, yazdrrken ehzadenin iinde yalnzca kendi sesini duyduu anlamna da gelmezdi bu. Tam tersi, bir hikye anlatmaya ' balad zaman, bir bakasnn hikyesini dndn; tam kendi dncesini gelitirecei srada, bir bakasnn syledii baka bir dnceye takldn; tam kendi fkesine kaplmken, bir bakasnn fkesini de iinde duyduunu bilirdi ehzade. Ama insann, iinde duyduu bu seslere kar sesler karak, hikyelere kar baka hikyeler uydurarak, ehzadenin deyiiyle, "bakalarnn hrltlanyla boua boua," ancak kendi sesini yakalayabileceini de bilirdi. Yazdrmann, bu kavgann kendi lehine sonulanaca bir sava alan olduunu dnrd. ehzade, bu sava alannda, dncelerle, hikyelerle, kelimelerle bouurken, kasrnn odalarnda aa yukar dolar, bir merdivenden yukar karken syledii cmleyi, kan merdivenin !;. balad yere inen teki merdivenden inerken deitirir, sonra ye-; niden, ilk merdivenden yukar karken ya da Ktibin masasnn tam karsndaki divanna oturmuken ya da uzanmken yazdrd cmleyi Ktibine tekrarlattrrd. "Oku bakalm," derdi ehzade ve Ktip, efendisinin yazdrd son cmleleri tekdze bir sesle okurdu: "ehzade Osman Cellettin Efendi, bu topraklarda, bu lanetlenmi topraklarda, insann kendisinin olabilmesinin en nemli sorun olduunu, bu sorun gereince zlmedike, hepimizin ykntya, yenilgiye, klelie mahkm olduumuzu bilirdi. Kendisi olabilmenin bir yolunu bulamam btn kavimler klelie, btn soylar soysuzlua, btn milletler yoklua, hilie, hilie mahkmdur derdi, Osman Cellettin Efendi." "Hilie, iki deil kere yazlacak!" derdi ehzade, merdivenlerden aa inerken ya da yukar karken ya da ktibin masasnn evresinde dnerken. Bunu yle bir sesle ve tavrla sylerdi ki, daha syler sylemez ocukluunda, ilk genliinde kendisine Franszca reten Fransz Fransuva Efendinin 'dikte' dersinde ta387 1 knd tavrlar, att fkeli admlan, hatta kard retici sesi taklit ettiine inanr ve bir anda btn 'zihinsel faaliyetini durduran', 'hayl gcnn btn renklerini solduran' bir buhrana kaplrd. Bu buhranlara alk olan Ktip, yllarn verdii deneyle kalemini elinden brakr, yzne bir maske takar gibi geirdii donuk, anlamsz ve bo bir ifadeyle 'kendim olamyorum' nbetinin ve fkesinin bitmesini beklerdi. ehzade Osman Cellettin Efendinin ocukluk ve genlik yllarnn anlar elikiliydi. Ktip, Osmanl Hanedannn stanbul'daki saraylarnda, kasrlarnda ve konaklarnda geen elenceli, neeli ve hareketli bir ocukluun ve genliin mutluluk sahnelerini bir zamanlar ok sk yazdn hatrlyordu, ama onlar eski defterlerde kalmt artk. "Annem Nurucihan Kadn Efendi, en sevdii kars ve gzdesi olduu iin, babam Sultan Abdlmecit Han, otuz ocuu iinde en ok beni severdi," diye aklamt yllar nce bir seferinde ehzade ve: "Otuz ocuu iinde babam Sultan Abdlmecit Han en ok beni sevdii iin, ikinci kars annem Nurucihan Kadn Efendi, hareminin gzdesiydi," demiti bir baka seferinde gene yllar nce bu mutluluk sahnelerini yazdrrken. Dolmabahe Saraynn harem dairesinin kaplarn aa kapa-ya, merdivenlerinden ikier ikier atlaya atlaya kendisini kovalayan aabeyi Reat'tan kaarken kk ehzadenin kapy suratna kapad zenci harem aasnn bayldn yazmt Ktip. On drt yandaki ablas Mnire Sultann, krk be yandaki dangalak bir paaya verildii gnn gecesinde, sevimli kk kardeini kucana alp alayarak, yalnzca ondan, ondan uzak decei iin zldn sylediini ve ehzadenin beyaz yakasnn ablann gzyalaryla srlsklam olduunu yazmt Ktip. Krm Harbi yznden stanbul'a gelen ngiliz ve Franszlar erefine verilen bir elencede annesinin izniyle on bir yandaki bir ngiliz kzyla dansetmek-ten baka iinde imendiferlerin, penguenlerin ve korsanlarn resmedildii bir kitabn sayfalarna ehzadenin gene ayn kzla birlikte uzun uzun baktn yazmt Ktip. Babaannesi Bezmilen Sultann adnn bir gemiye verilmesi yznden yaplan trende, ehzadenin tam iki okka gll ve fstkl lokumu yiyerek kazand iddiadan sonra, aptal aabeyinin ensesine aplak vurduunu yazmt Ktip. Aabeyleri ve ablalaryla hep birlikte saray arabasyla git388

tikleri bir Beyolu maazasnda onca mendil, kolonya iesi, yelpaze, eldiven, emsiye ve apka dururken, tiyatro oyunlarnda kullanrz, diye ala ala, tezghtar ocuun zerindeki nl kartp satn aldklar sarayda iitilince cezalandrldklarn yazmt Ktip. ehzadenin ocukluk ve ilk genliinde, her eyi, doktorlar, ngiliz Sefirini, pencerenin nnden geen gemileri, sadrazamlar, gcrdayan kaplarn ve harem aalarnn crlak seslerini, babasn, at arabalarn, yamurun pencerelere vuruunu, kitaplarda okuduklarn, babasnn cenazesi arkasndan alayanlar, dalgalar ve piyano hocas talyan Guateli Paay taklit ettiini yazmt Ktip ve ehzade daha sonraki yllarda her anlatnda ayn ayrntlarla, ama fke ve nefret szleriyle hatrlayaca bu anlarn hep, pastalar, ekerler, aynalar, mzik kutular ve bol bol oyuncak ve bol bol kitap ve yediden yetmie dzinelerle kadn ve kz tarafndan kendisine verilen pcklerle, pcklerle birlikte dnlmesi gerektiini sylemiti. Daha sonra, bir ktip tutup kendi gemii ve dncelerini yazdrd zamanlarda, bu mutluluk yllar iin, "ocukluumun mutluluk yllar ok uzun srd," diyecekti ehzade. "ocukluumun budala mutluluu o kadar uzun srd ki, tam yirmi dokuz yana kadar budala ve mutlu bir ocuk olarak yaadm. Tahta oturtaca bir ehzadeye yirmi dokuz yana kadar budala ve mutlu bir ocuk hayat srdrtebilen bir imparatorluk, tabii ki yklmaya dalmaya, yok olmaya mahkmdur." Yirmi dokuz yana kadar ehzade taht nbetinde beinci olan her ehzadenin yapaca kadar elenmi, kadnlarla sevimi, kitaplar okumu, mlk ve eya edinmi, mzik ve resimle yzeysel olarak ilgilenip daha da yzeysel olarak askerlie merak sarm, evlenmi, ikisi erkek ocuk sahibi olmu ve herkes gibi dostlar ve dmanlar edinmiti. Daha sonra, "Btn bu ykten, bu eyalardan ve kadnlardan, dostlardan ve budala dncelerimden kurtulmak iin yirmi dokuz yama gelmem gerekiyormu demek," diye yazdracakt ehzade. Yirmi dokuz yandayken hi beklenmedik baz tarihi gelimeler sonucu bir anda taht nbetinde sras beincilikten, ncle kvermiti. Ama, ehzadeye gre, olaylarn "hi beklenmedik," olduunu budalalar sylerdi hep; nk dnceleri ve iradesi kadar ruhu da rm olan amcas Sultan Abdlaziz'in hasta olup lmesinden 389 ve onun yerine geen byk aabeyinin de ksa bir sre sonra delirmesi zerine tahttan indirilmesinden doal bir gelime dnlemezdi. Bunu yazdrdktan sonra, kasrnn merdivenlerini karken, tahta oturan aabeyi Abdlhamit'in de, en byk aabeyi kadar deli olduunu sylerdi ehzade ve teki kanattan merdivenleri inerken de taht sras kendisinden nce olan ve bir baka konakta kendisi gibi tahta oturmay bekleyen teki ehzadenin de, br aabeylerinden daha da deli olduunu, belki de bininci kere yazdrr ve Ktip bu tehlikeli szleri, bininci kere yazdktan sonra, ehzadenin aabeylerinin neden delirdiklerine, neden delirmek zorunda olduklarna, Osmanl ehzadelerinin neden delirmekten baka bir ey yapamayacaklarna ilikin aklamalar yazard sabrla. nk btn hayat boyunca bir imparatorluun tahtna oturmay bekleyerek yaayan herhangi biri delirmeye mahkmdu zaten; nk ayn dlerle bekleyen aabeylerinin delirdiini gren herhangi biri, zaten delirmek-delirmemek amazna skaca iin delirmek zorundayd ; nk insan delirmek istedii iin deil, delirmek istemedii ve bunu sorun ettii iin delirirdi; nk atalarnn, byk bykbabalarnn tahta oturur oturmaz br kardelerini nasl bodurarak ldrdn, btn o bekleyi yllarnda bir kerecik olsun dnen her ehzade, delirmeden yaayamazd artk; nk dedelerinden nc Mehmet'in, Padiah olur olmaz, aralarnda meme ocuklar da olan on dokuz kardeini tek tek nasl idam ettirdiini herhangi bir tarih kitabndan okuyan ve tahtna oturaca devletin tarihini bilmek zorunda olduu iin, kardelerini bir bir ldren padiahlarn hikyelerini okumak zorunda olan her ehzade delirmeye mahkmdu; nk sonu zehirlenmek, boulmak, intihar kisvesi verilerek ldrlmek olan dayanlmaz bekleyiin bir yerinde, delirmek "ben yartan ekiliyorum," anlamna gelecei iin, lm bekler gibi taht bekleyen btn ehzadelerin en kolay ka yolu ve en derin ve en gizli istekleriydi de; nk kendisini denetleyen Padiahn muhbirlerinden ve bu muhbir an delerek ehzadeye ulaan aalk politikaclarn kumpaslarndan ve tuzaklarndan ve btn o dayanlmaz taht hayllerinden kurtulabilmek iin iyi bir frsatt delirmek; nk tahtna oturmay dledii imparatorluun haritasna bir gz atan her ehzade, yakn bir zamanda sorumluluunu zerine alaca ve ken390 di, evet, yalnzca kendi buyruklaryla ynetecei memleketlerin ne kadar geni, ne kadar snrsz, ne kadar usuz bucaksz olduunu her kavraynda deliliin eiine gelmek

zorundayd ve bu snrszlk duygusunu hissetmeyen her ehzade de bir gn btn sorumluluunu yklenecei imparatorluun bykln kavrayamad iin zaten deli saylmalyd. Sayp dkt bu delirme nedenlerinin tam bu noktasnda "Ben," derdi ehzade Osman Cellettin Efendi, "Osmanl mparatorluu"nu yneten btn o budalalardan, lgnlardan, ahmaklardan daha akl banda biriysem bugn, bunun nedeni de ite bu lgnca snrszlk duygusudur! Bir gn omuzlarma alacam sorumluluun snrszln dnmek, teki iradesizler, gszler, zavalllar gibi beni delirtmedi, hayr; tam tersine, bu duyguyu dikkatle dnmek beni kendime getirdi; bu duyguyu dikkatle, btn iradem ve kararllmla denetimim altna aldm iin ben hayatn en nemli sorununun insann kendisi olabilmesi ya da olamamas olduunu kefettim." Taht nbetinde beincilikten ncle kar kmaz kendini okumaya vermiti. Bir gn tahta gemeyi bir mucize olarak grmeyen her ehzadenin kendisini yetitirmesi gerektiini dnyor, bunun da okumakla baarlacana iyimserlikle inanyordu. Hrsla okuduu, sayfalarn yutar gibi evirdii her kitaptan ileriye dnk 'yararl dnceler' kard, bu dnceleri ksa bir zaman iinde gelecein mutlu Osmanl Devletinde gerekletirmenin hayllerini tutkuyla kurduu ve delirmemek iin sarld bu hayllere inanabilmek, eski budala ve ocuksu hayatn hatrlatan her eyden bir an nce kurtulmak istedii iin, karsn, ocuklarn, eski eyalarn ve alkanlklarm Boaz kysndaki yalsnda brakarak, iinde yirmi iki yl ay yaayaca kk bir av kasrna tanmt. Yz yl sonra, parkeyle kapl tramvay yollaryla, eitli Bat sluplarnn taklidiyle yaplm korkutucu ve karanlk apartmanlarla, kz ve erkek liseleri, bir karakol ve bir cami ve elbiseci, ieki, halc ve kuru temizlemeci dkknlaryla dolacak bir tepedeydi av kasr. ehzadenin kendini dardaki hayatn budalalklarndan korumak iin ve Padiahn da bu tehlikeli kardei daha sk gzaltnda tutabilmek iin rdrd duvarlarn arkasndan bir yzyl sonra, dallarna kara telefon kablolar sarlacak ve gvdesine plak kadn resimli dergiler mandallanacak iri kestane ve 391 nar aalan gzkrd. Yzyl sonra bile, tepeyi terketmeyecek lgn karga srlerinin lklarndan baka kasrda duyulan tek ses, rzgarn denize doru estii gnlerde, kar tepelerdeki klalardan gelen talim ve mzik grltsyd. ehzade, kasrda geirdii ilk alt yln, hayatnn en mutlu dnemi olduunu defalarca yazdrmt. "nk o dnem yalnzca okumutum," derdi ehzade. "nk yalnzca okuduklarmn haylini kurmutum. nk o alt ylda yalnzca okuduum yazarlarn dnceleri ve sesleriyle yaamtm." Ve eklerdi: "Ama kendim de hi olamamtm, o alt yl boyunca." ehzade, bu alt mutlu yl ac ve zlemle her hatrlaynda, "Ben, ben deildim ve belki bu yzden de mutluydum, ama bir Padiahn grevi mutlu olmak deil kendisi olabilmektir!" diye yazdrr, sonra ktibinin defterlere belki binlerce kere yazd teki cmleyi de sylerdi. "Yalnzca Padiahlarn deil, herkesin grevidir kendisi olmak, herkesin." "Hayatmn en byk kefi ve amac," dedii bu gerei, ehzade, o alt yln sonuna doru bir gece ak seik hissettiini yazdrmt: "O mutlu gecelerimde sk sk yaptm gibi, gene haylimde Osmanl tahtna oturmu, bir devlet sorununu zmek iin hayalimdeki bir budalay fkeyle azarlyordum. Voltaire'in de dedii gibi, diye azarlamm ki, hayalimdeki bu budalay, birden iine dtm durumu hissederek dondum. Haylimde otuz beinci padiah olarak Osmanl tahtna oturur olarak grdm kii, ben deildim de, sanki Voltaire idi, ben deildim de, sanki Voltaire'i taklit eden biriydi bu kii. Milyonlarca ve milyonlarca kulun hayatna hkmedecek, haritada usuz bucaksz ve snrsz gzken memleketleri ynetecek padiahn kendisi deil de bir bakas olmasnn dehetini ilk o anda farkettim." Daha sonraki fke buhranlarnda, ehzade, bu gerei ilk far-kettii an'a ilikin baka baz hikyeler de anlatmt, ama ktip, keif annn hep ayn sezgi evresinde toplandn biliyordu. Milyonlarca kiinin hayatna hkmedecek bir padiahn aklnda bakalarnn cmlelerinin gezinmesi doru muydu? Bir gn dnyann en byk imparatorluklarndan birini ynetecek bir ehzadenin yalnzca, yalnzca kendi iradesiyle hareket etmesi gerekmez miydi? Kafasnda bakalarnn dncelirini hi bitmeyen karabasan392 lar gibi gezdiren kii bir padiah m saylmalyd yoksa bir glge mi? "Bir glge deil, gerek bir padiah bir bakas deil, kendim olmam gerektiini anladktan sonra; yalnz o alt yl boyunca deil, btn hayatm boyunca okuduum kitaplardan kurtulmam gerektiine karar verdim," derdi ehzade, hayatnn bundan sonraki on yln hikye

etmeye baladnda. "Bir bakas deil, yalnzca kendim olabilmek iin, btn o kitaplardan, btn o yazarlardan, btn o hikyelerden, btn o seslerden kurtulmak zorundaydm. Bu on ylm ald." Bylece, ehzade, ktibine, kendisini etkileyen kitaplardan nasl kurtulduunu tek tek yazdrmaya balard. ehzadenin, kas-rndaki btn Voltaire ciltlerini yaktn, nk bu yazar okuduka, bu yazar hatrladka kendisinden daha zeki, hazrcevap, dinsiz ve akac bir Fransz olduunu, ama kendisi olamadn yazard Ktip. Schopenhauer ciltlerinin kasrdan uzaklatrldklarn, nk bu ciltler yznden ehzadenin kendini iradesi zerine saatlerce, gnlerce dnen biriyle zdeletirdiini ve en sonunda zdeletii bu ktmser kiinin bir gn Osmanl tahtna oturacak ehzade deil, Alman filozofun ta kendisi olduunu yazard Ktip. Her biri ne masraflar edilerek getirtilen Rousseau ciltleri de, ehzadeyi, kendini sust yakalamaya alan bir vahi kiiye dntrd iin paralanarak kasrdan uzaklatrlmt. "Btn o Fransz dnrlerini, Deltour'u, De Passet'yi, dnyann aklla anlalabilir bir yer olduunu hikye eden Morelli'yi ve bunun tam tersini yazan Brichot'yu da yaktrdm, nk onlar okuduka kendimi olmam gerektii gibi, gelecein bir padiah olarak deil, kendinden nceki dnrlerin sama gzlemlerini rtmeye alan alayc, polemiki bir profesr olarak gryordum," derdi ehzade. Binbir Gece Masallarn yaktrmt, nk bu kitap yznden kendini zdeletirdii tebdil gezen padiahlar, ehzadenin olmas gereken padiahlar deildi artk. 'Macbeth'i yaktrmt, nk onu her okuyuunda taht iin elini kana bulamaya hazr bir korkak ve iradesiz olarak gryordu kendini ve daha kts o kii olmaktan utanacana, iirsel bir gurur da duyuyordu bundan. Mev-lna'nm 'Mesnevi'sini kasrdan uzaklatrmt, nk bu darmad-mk kitabn hikyeleri arasnda her dalnda, dank hikyele393 rin hayatn z olduuna iyimserlikle inanan bir abdalla zdeletiriyordu kendini. "eyh Galip'i, onu okuduka kendimi hznl bir k olarak grdm iin yaktm," diye aklard ehzade. "Bott-folio'yu ise onu okuduka kendimi Doulu olmak isteyen bir Batl olarak grdm iin ve bn Zerhani'yi ise, onu okuduka kendimi Batl olmak isteyen bir Doulu olarak grdm iin yaktrdm, nk ne Doulu, ne Batl, ne tutkulu, ne deli, ne macerac, ne de kitaplardan km herhangi biri olarak grmek istiyordum kendimi." Bu szlerden sonra, Ktibin alt yl boyunca, nice deftere saysz kereler tekrarlaya tekrarlaya yazd o nakarat tutkuyla tekrarlard ehzade: "Yalnzca kendim olmak istiyordum, yalnzca kendim olmak istiyordum, kendim olmak istiyordum yalnzca." Ama kolay bir i olmadn biliyordu bunun. Bir dizi kitaptan kurtulduktan ve bu kitaplarn yllarca anlatmaya devam ettii hikyelerin sesini en sonunda iitmez olduktan sonra, aklnn iindeki sessizlik o kadar dayanlmaz gelirdi ki ehzadeye, istemeye istemeye adamlarndan birini yeni kitaplar almaya ehire yollard. Paketlerinden karr karmaz yutar gibi okuduu bu kitaplarn yazarlaryla alay ederdi nce; sonra kitaplar fkeyle ve trenle yakar, ama seslerini iinde hl duymaya devam ettii ve yazarlarn ister istemez taklit ettii iin, onlardan ancak baka kitaplar okursa kurtulacana karar vererek, iviyi ancak ivinin skeceini acyla hissederek, adamn gene onu drt gzle bekleyen Beyolu'nda-ki yabanc kitaplara, Babli'ye yollard. "ehzade Osman Cel-lettin Efendi, kendisi olabilmeye karar verdikten sonra, kitaplarla tam n yl savamtr," diye yazmt bir gn Ktip ve ehzade, "'savamtr' deil, 'boumutur' yaz!" diye dzeltmiti. ehzade Osman Cellettin Efendi, on yl kitaplarla, kitaplarn iinde duyurduu seslerle boutuktan sonra, ancak kendi hikyelerini, kendi sesini o kitaplarn sesine kar ykselterek kendisi olabileceini anlam ve kendine bir ktip tutmutu. "Bu on yl iinde, yalnz kitaplarla, hikyelerle deil, kendisini kendisi olmaktan alkoyduunu anlad her eyle boumutur ehzade Osman Cellettin Efendi," diye merdivenlerin tepesinden bararak eklerdi ehzade ve Ktip binlerce kere tekrarlanmasna ramen, binbirinci kere de, tpk birinci kere sylendii inan ve heyecanla dile getirilen bu cmleyi ve ayn kararllkla onu izleyen 394 teki cmleleri dikkatle yazard. ehzadenin bu on yl boyunca yalnz kitaplarla deil, kitaplar kadar kendisini etkileyen evresindeki eyalarla da boutuunu yazmt Ktip. nk btn o mobilyalar, masalar, koltuklar, sehpalar, insana gerekli gereksiz huzursuzluk ya da huzur vererek onu konu dna karyordu; nk btn o kllkler ve amdanlara baklar takld

iin kendisini kendisi yapacak dnceyi younlatramyordu ehzade; nk duvarlardaki yalboyalar, sehpalardaki vazolar ve divanlarn zerindeki* pufpuf yastklar ehzadeyi hi istemedii ruh hallerine ekiyordu; nk btn o saatler, kseler, kalemler ve eski sandalyeler ehzadeyi kendisi olmaktan alkoyan armlar ve anlarla yklyd. Ktip, ehzadenin kimini krarak, kimini yakarak, kimini de atarak gznn nnden uzaklatrd eyalardan baka, bu on yl boyunca, kendisini hep bir baka biri yapan anlarla da boutuunu yazmt. "Gemiimde kalm, kk, nemsiz basit bir ayrnty, yllar sonra, beni ldrmek isteyen acmasz bir katil gibi, anlalmaz bir intikam yllarca kovalam bir lgn gibi, birden dncelerimin ve hayllerimin orta yerinde bulmak aklm bamdan alyor,1.' derdi ehzade. nk Osmanl tahtna oturduktan sonra milyonlarca, milyonlarca zavallnn hayatm dnmesi gereken bir kiinin, dncesinin orta yerinde birdenbire ocukluunda yedii bir kse ilei ya da be para etmez bir harem aasnn samasapan bir szn bulmas dehet verici bir eydi. Kendisi olmas, yalnzca kendi dnceleriyle, kendi iradesi ve kararllnn sonularyla dopdolu olmas gereken bir padiah, hayr, yalnzca padiah deil, herkes, kendisini kendisi olmaktan alkoyan anlarn geliigzel ve keyfi mziine kar koymalyd. "ehzade Osman Cellettin Efendi, dncelerinin ve kendi iradesinin safln bozan anlaryla boumak iin kasrndaki btn koku kaynaklarn kurutmu, tand btn eyalar ve elbiseleri yok etmi, mzik denen uyuturucu sanatla ve hi almad beyaz piyanosuyla iliki-'sini kesmi ve kasrnn btn odalarn beyaza boyatmt," diye yazmt bir keresinde Ktip. "Ama hepsinden beteri, btn anlardan, eyalardan ve kitaplardan daha ekilmez olan insanlardr," diye eklerdi ehzade, hl atmad bir divann zerine uzanp Ktibine yazdrdklarn okuttuktan sonra. eit eittiler: Olmadk vakitlerde, en istenme395 dik zamanlarda kaplardan bacalardan girerler, iren dedikodular, be para etmez sylentiler tarlard. yilik etmek isterlerken yalnzca insann huzurunu karrlard. Sevgileri, rahatlatc olmaktan ok boucuydu. Bir dnceleri olduunu kantlamak iin konuurlard. lgin bir kii olduklarna sizi inandrabilmek iin hikyeler anlatrlard. Sizi sevdiklerini gstermek iin huzurunuzu karrlard. Bunlar da nemli deildi belki, ama kendisi olmak iin can atan, yalnzca kendi dnceleriyle babaa kalmak isteyen ehzade, bu budalalarn, bu gereksiz, tutkusuz, sradan dedikoducularn her ziyaretinden sonra, uzun bir sre kendisi olamadn hissederdi. "ehzade Osman Cellettin Efendi, bir insann kendisi olmasna en byk engelin evresindeki teki insanlar olduunu dnrd," diye yazmt bir seferinde Ktip. "nsanlarn en byk zevkinin, teki insanlar kendilerine benzetmek," olduunu yazmt bir baka seferinde Ktip. ehzadenin en byk korkusunun, ileride, tahta'oturduu gn, bu insanlarla iliki kurma zorunluluu olduunu da yazmt. "Ackl ve sefil ve zavall olanlara acd iin etkilenir insan," derdi ehzade. "Sradan ve zelliksiz olanlardan, biz de sonunda onlarla birlikte sradan ve zelliksiz olmaya baladmz iin etkileniriz," derdi ehzade. Bir kiilikleri olanlardan, saygy hak edenlerden de, farknda olmadan onlar taklit etmeye baladmz iin etkileniriz ve en tehlikelileri de aslnda bu sonunculardr," derdi ehzade. "Ama hepsini, hepsini evremden uzaklatrdm yaz! Btn bu mcadeleyi, yalnz kendim iin deil, yalnz kendim olabilmek iin deil, milyonlarca insann kurtuluu iin verdiimi de yaz!" nk, hi kimseden etkilenmemek iin verdii o 'inanlmaz varlk yokluk sava'nn on altnc ylnda, alt eyalarla, sevdii kokularla, etkilendii kitaplarla boutuu gecelerin birinde, pencerelerinin 'Batllam' pancurlar arasndan geni baheyi kaplayan kar ve ayn seyrettii bir akam, ehzade, vermekte olduu savan aslnda kendi sava deil, yklmakta olan Osmanl Devletine kaderleri balanm milyonlarca talihsizin sava olduunu anlamt. Ktibinin, ehzadenin hayatnn son alt ylnda, belki de onbinlerce defa defterlere yazd gibi, "kendileri olamayan btn kavimler, bir tekini taklit eden btn uygarlklar, bakalarnn hikayeleriyle mutlu olabilen btn milletler" yklmaya, yok 396 olmaya, unutulmaya mahkmdular nk. Bylece, kasrna ekilip tahta oturmay bekledii yllarn on altncsnda, iinde duyduu hikyelere kar ancak ve ancak kendi hikyelerinin sesini ykselterek savaacan anlad gnlerde, kendine bir ktip tutmak zere olduu sralarda ehzade, on alt yldr kiisel ve ruhsal bir deney olarak yaad mcadelenin, aslnda "tarihsel bir lm kalm mcadelesi", "ancak binlerce ylda bir grlen bir kabuk dei-tirme-

deitirmeme kavgasnn son aamas", "yzyllar sonra, tarihilerin hakl olarak bir dnm noktas olarak deerlendirecekleri bir geliimin en nemli tarihsel dura" olduunu anlad. Karla kapl bahenin zerinde, sonsuzluk zamannn geniliini ve korkutuculuunu hatrlatarak ayn parlad geceden bir sre sonra, kendine tuttuu yal, sadk ve sabrl bir ktibi her sabah divannn karsnda maun bir masaya oturtup ona kendi hikyesini, kendi kefini anlatmaya balad gnlerde ehzade, hikyesin-deki bu "son derece nemli tarihsel boyutu" aslnda yllar yllar nce de kefetmi olduunu da hatrlayacakt: stanbul sokaklarnn, her geen gn, varolmayan bir yabanc lkenin hayli ehrini taklit ederek deitiini, kasrna kapanmadan nce kendi gzleriyle grmemi miydi? Bu sokaklar dolduran talihsizlerin ve mutsuzlarn kendi klk ve kyafetlerini Batl gezginlerden grdklerine bakarak, ellerine geirdikleri yabanc fotoraflar inceleyerek deitirdiklerini bilmiyor muydu? Geceleri, kenar mahallelerdeki kahvelerinde sobann evresinde toplanan hznllerin, birbirlerine babadan kalma kendi masallarn anlatacaklarna, ikinci snf ke yazarlarnn kahramanlarnn adlarn mslmanlatrarak 'Si-lhrler'den ve Monte Kristo'dan apartp yazdklar sprntleri gazetelerden birbirlerine okuduklarn kendisi de iitmemi miydi? Dahas, kendisi de, bir zamanlar, vakti daha kolay geiriyor diye, bu rezillikleri kitap halinde yaymlayan Ermeni kitaplara ayan altrmam myd? Kasrna kapanacak kararllk ve iradeyi gstermeden nce, btn bu mutsuzlar, ackllar ve talihsizlerle birlikte srklendii sradanlm iinde, ehzade de, kendi yznn eski esrarl anlamnn, tpk bu mutsuzlarn bana geldii gibi, yava yava kaybolduunu aynaya her baknda hissetmez miydi? "Evet, hissederdi," diye yazard Ktip, bu sorularn her birinden sonra, ehzadenin byle yazlmasn istediini bildii iin. "E397 vet, ehzade yznn de deitiini hissederdi." Ktiple almaya baladklarnn -yaptklar ie 'almak'-derdi ehzade - ikinci yl dolmadan, ehzade, ocukluunda taklit ettii cins cins vapurlarn kard seslerden, yedii lokumlara, krk yedi yllk hayatnda grd btn kbuslardan okuduu btn kitaplara, en sevdii elbiselerinden en sevmediklerine, geirdii hastalklardan bildii hayvan trlerine ilikin her eyi ktibine yazdrm ve sk sk tekrarlad deyile: "Her cmlesini, Ker kelimesini kefettii byk gerein nda deerlendirerek," yapmt bunu. Her sabah Ktip maun masasnda, ehzade de bu masann karsndaki divanda ya da evresindeki yry alannda ya da bu yry alanndan yukar kata ykselen ya da yukar kattan aaya inen merdivenlerde yerini aldnda, ikisi de ehzade'nin yazdracak yeni bir hikyesi olmadn bilirlerdi belki. Ama ikisinin de aradklar bu sessizlikti. nk, "Ancak, anlatacak hibir eyi kalmadnda insan kendisi olmaya iyice yaklam demektir," derdi ehzade. "Ancak, insan anlatt eylerin tkendiine, btn hatralarn, kitaplarn, hikyelerin ve hafzann sustuuna ilikin o derin sessizlii iinde duyduktan sonradr ki, kendi ruhunun derinliklerinden, kendi benliinin sonsuz ve karanlk lbirentlerinden kendisini kendisi yapacak kendi gerek sesinin ykseliine tank olabilir." Dipsiz bir masal kuyusunun iinden, derinden bir yerden bu sesin ar ar ykseliini bekledikleri gnlerin birinde, ehzade o zamana kadar "en tehlikeli konu" diyerek pek az deindii kadnlar ve ak konusuna girdi. Alt aya yakn bir sre eski aklarn, ak saylamayacak ilikilerini, bir ikisi hari hepsini acyarak ve hznle hatrlad harem kadnlaryla olan "yaknlamalarn," ve karsn anlatt. Bu tr yaknlamalarda korkun olan yan, ehzadeye gre, siz farkna bile varmadan, pek de fazla zellii olmayan sradan bir kadnn bile, insann dncelerinin byk bir ksmn igal edebilmesiydi. lk genlik yllarnda, evlilii srasnda, karsn ve ocuklarn Boaz kysndaki yalda brakp kasrna yerletii ilk zamanlarda, yani ta otuz be yama kadar, "yalnz kendisi olmak", "hibir eyden etkilenmemek" gibi bir kefi ve amac olmad iin, ehzade bu duruma pek de aldrmazd. Hatta, "bu takliti ve 398 sefil toplum", bir kadnn, bir olann ya da bir Tanrnn akyla her eyi unutabilmenin, "akn iinde yok olup gitmenin" vnlecek, gurur duyulacak bir ey olduunu herkes gibi kendisine de rettii iin, o zamanlar sokaklardaki kalabalklarn yapt gibi, "-k olmak"tan gurur da duyard ehzade.

Kasra kapandktan ve alt yl hi durmadan okuduktan sonra, hayatn en nemli sorununun insann kendisi olmas ya da olmamas olduunu kefedince, ehzade kadnlar karsnda ihtiyatl olmas gerektiine karar vermiti hemen. Kadnlar olmadan kendirf-de bir eksiklik duyduu doruydu. Ama yaklaaca her kadnn, dncelerinin safln bozaca, kaynan yalnzca kendisinden almak istedii hayllerinin orta yerine ar ar yerleecei de doruydu. Bir ara, mmkn olduu kadar ok kadnla yaknlaarak, ak denen zehirin panzehirini kanna yerletirebileceini dnm, ama srf aka almak, akn sarholuunu kanksamak gibi faydac bir anlayla yaklat iin, bu kadnlara pek ilgi duyamamt. Daha sonra, tand kadnlar iinde "en zelliksiz, en renksiz, en susuz ve en zararsz" olduunu yazdrd Leyla Hanm, bu zellikleri yznden ona k olamayacana inand iin, grmeye balamt en ok. "ehzade Osman Cellettin Efendi, ona k olamayacana inand iin korkusuzca Leyla Hanma yreini aabilmiti," diye yazmt Ktip bir gece; nk geceleri de alyorlard artk. "Ama korkusuzca yreimi aabildiim tek kadn olduu iin de hemen ona k oldum," diye eklemiti ehzade. "Hayatmn en korkun dnemlerinden biriydi." ehzade ile Leyla Hanmn kasrda buluup kavga ettikleri gnleri yazmt Ktip: Paa babasnn konandan at arabas ve adamlaryla, yarm gnlk bir yolculuktan sonra Leyla Hanm kasra gelir, kendileri iin kurulmu ve benzerlerini Fransz romanlarnda okuduklar bir sofrada, romanlardaki ince roman kahramanlar gibi iirden ve mzikten szederek yemek yerler ve yemekten hemen sonra, dn vakti geldii iin, yar ak kaplarn arkasndan kendilerini dinleyen ahlar, uaklar, arabaclar kayglandran bir kavgaya tutuurlard. "Kavgalarmzn belirli bir nedeni yoktu," diye bir keresinde aklamt ehzade. "Yalnzca, onun yznden kendim olamadm iin, onun yznden dncelerim safln kaybettii iin, onun yznden benliimin derinliklerinden 399 gelen o sesi artk iitemez olduum iin ona fke duyuyordum. Benim suum olup olmadn hibir zaman anlayamadm ve anlayamayacam bir yanllk sonucu lmesine kadar bu byle srp gitti." Leyla Hanmn lmnden sonra, zldn ve zgrletii-ni yazdrmt ehzade. Her zaman sessiz, her zaman saygl, her zaman sz dinler Ktip, alt yllk yaz hayat boyunca hi yapmad bir eyi yaparak bu lm ve ak konusunu birka kere daha ap kurcalamay denemise de, ehzade konuya yalnz kendi istedii biimde, kendi istedii zamanlarda geri dnmt. Szgelimi, lmnden on alt ay nce bir gece, ehzade eer kendisi olmay baaramazsa, kasrda on be yldr verdii mcadelenin sonunda baarszla urarsa eer, stanbul'un sokaklarnn da artk "kendisi olamayan" talihsiz bir ehrin sokaklarna dneceini anlatrken ve baka ehirlerin alanlarn, parklarn, kaldrmlarn taklit eden bu alanlarda, parklarda, sokaklarda yryen talihsizlerin de, hibir zaman kendileri olamayacaklarn anlatrken ve yllarca ve yllarca, kasrnn bahesinden dar bir kere olsun adm atmamasna ramen, sevgili stanbul'unun sokaklarn nasl bir bir tandn, her kaldrm, her sokak lambasn, her dkkn sanki her gn onlarn nnden geiyormu gibi nasl hayllerinde capcanl yaattn anlatrken, bir geceyars, her zamanki fkeli sesini brakp ksk ve hznl bir havayla, Leyla Hanmn her gn arabasyla kasra geldii gnlerde, vaktinin ounu at arabasnn ehrin sokaklarnda ilerleyiini hayl ederek geirdiini yazdrmt. "ehzade Osman Cellettin Efendi, kendisi olmak iin savat bu gnlerde gnn yarsn biri al, br kara, iki atl arabann Kurueme'den kasrmza gelirken hangi sokaklardan getiini, hangi yokulardan ktn hayl ederek geirir, her zamanki yemeklerinden ve kavgalarndan sonra da, gz yal Leyla Hanm paa babasnn konana geri gtren arabann, ou zaman ayn yollardan ve yokulardan geerek yapt dn yolculuunu da gnn br yarsnda hayl ederdi," diye yazmt Ktip, her zamanki dikkatli ve titiz elyazsyla. Bir baka seferinde, lmnden yalnzca yz gn nce, iinde o gnlerde yeniden duymaya balad bakalarnn seslerini, bakalarnn hikyelerini bastrabilmek iin, btn hayat boyunca 400 farknda olarak ya da olmadan iinde ikinci bir ruhu tar gibi tad kiilikleri tek tek fkeyle sayarken, ehzade, her akam baka bir kyafete brnmek zorunda kalan mutsuz bir padiahn, elbise giyer gibi brnd bu kiiliklerden en ok, salar leylak kokan kadna k

olan kiilii sevdiini yazdrmt sessizce. ehzadenin kendisine yazdrd her satr, her cmleyi sonradan yeniden ve yeniden titizlikle okuduu iin ve alt yl boyunca yava yava ehzadenin btn hafzasn ve btn gemiini btn ayrntlaryla bildii, sahiplendii ve edindii iin, Ktip, ba leylak kokan kadnn Leyla Hanm olduunu, nk ehzadenin bir baka seferinde, ba leylak kokulu bir kadn yznden kendisi olamayan ve hibir zaman kendi sululuunu anlayamayaca bir kazadan y^ da yanllktan sonra kadn lnce de bu sefer leylak kokusunu hi unutamad iin> kendisi olamayan bir n hikyesini yazdrdn hatrlamt. Ktiple ehzadenin birlikte son aylar, ehzadenin hastalk ncesi bir cokuyla dedii gibi, "youn bir alma, youn bir umut ve youn bir inanla" gemiti. ehzadenin btn gn yazdrd, yazdrdka ve kendi hikyelerini anlattka kendisini kendisi yapan o sesi iinde daha da gle duyduu gnlerdi bunlar. Gece ge saatlere kadar alrlar, ne kadar ge olursa olsun Ktip bahede bal duran arabasna binerek evine dner, sabah erkenden geri gelip maun masasnda yerini alrd. Kendileri olamadklar iin yklp giden krallklarn, baka kavimleri taklit ettikleri iin yok olan kavimlerin, kendi hayatlarn yaayamadklar iin uzak ve bilinmeyen diyarlarda unutulan halklarn hikyelerini anlatrd ehzade. lliryallar, gl kiiliiyle yalnzca kendileri olmay kendilerine retecek bir kral iki yzyl bulamadklar iin tarih sahnesinden ekilmilerdi. Babil'in k, sanld gibi Kral Nemrut'un Tanrya meydan okumas yznden deil, kule yaptrmaya btn gcn verirken, kendisini kendisi yapacak kaynaklar kurutmasmdand. Gebe Lapitya kavmi, yerleik bir dzene geip tam bir devlet kurmak zereyken, ticaret yapt Aytipalilerin bysne kaplarak kendini btnyle taklide vermi ve yok olmutu. Sasanilerin ykl Bizansllarn, Araplarn ve Yahudilerin bysne kaplan son hkmdar Kavaz, Arda-ir ve Yazdigird'in, Tebari'nin de 'Tarih'inde yazd gibi, btn 401 mrleri boyunca tek bir gn kendileri olamamalar yzndendi. Bakenti Sardes'te, Susa etkisiyle yaplan ilk tapnaktan yalnzca elli yl sonra, koca Lidya yklm ve tarihin tiyatrosundan ekilip gitmiti. Byk bir Asya mparatorluu kurmak zereyken, btn halk salgn bir hastala yakalanm gibi, Sarmatyallarn kyafetlerini giymeye, taklarn takmaya, iirlerini sylemeye balaynca, yalnz hatralarn kaybettikleri iin deil, kendilerini kendileri yapan esrar da unuttuklar iin, Seherler bugn tarihilerin bile hatrlayamad bir soydu. "Medesliler, Pafkiyonyallar, Keltler," diye yazdrrd ehzade, ve Ktip, "kendileri olamadklar iin yklp gittiler," diye eklerdi efendisinden nce. "Skintiyallar, Kalmuklar, Misyahlar," derdi ehzade ve, "kendileri olamadklar iin yklp gittiler," diye eklerdi Ktip. Gece ge vakit, kan ter iinde, almalarn ve lm ve ykl hikyelerini bitirdiklerinde, darda, yaz gecesinin sessizlii iinde bir crcrbceinin kararl sesini du-yarlad. ehzade, bahedeki nilferli ve kurbaal havuza kzl kestane yapraklarnn dkld rzgarl bir sonbahar gn tp yataa dtnde, bunu ikisi de fazla nemsememiti. O sralarda ehzade, eer bir gn kendisi olamazsa, eer bir gn kendisi olabilmenin gcyle Osmanl tahtna oturamazsa, stanbul'un soysuz-laacak sokaklarnda yaayacak aknlarn bandan geecekleri hikye ediyor, "kendi hayatlarna bakalarnn gzleriyle bakacaklarn, kendi hikyeleri yerine bakalarnn masallarn dinleyeceklerini, kendi yzleri yerine bakalarnn yzleriyle byleneceklerini," anlatyordu. Bahedeki aalardan toplanm hlamurlar kaynatarak itiler ve gece ge saate kadar altlar. Ertesi gn Ktip divanda ateler iinde uzanan efendisinin zerine rtmek iin yukar kata bir yorgan daha almaya ktnda, yllar boyunca btn masalar, sandalyeleri paralanm, btn kaplar sklm, btn eyalar yok edilmi kasrn bo, bombo olduunu tuhaf bir bylenmeyle farketti. Kasrn bo odalarnda, duvarlarnda, merdivenlerde ryalardan kma bir beyazlk vard. Bo bir odada, ehzadenin ocukluundan kalma, yllardr hi alnmam, btnyle unutulduu iin atlmam ve stanbul'da baka bir ei bulunmayan Steinway beyaz bir piyano vard. Btn anlarn solduunu, bellein donduunu ve btn seslerin, kokula402 rn, eyalarrn, ekilerek zamann durduunu insana hissettiren beyazl, kasrn pencerelerinden ieri, baka bir gezegene dklr gibi dklen bembeyaz kta da grd Ktip. Kucanda beyaz ve kokusuz bir yorgan, merdivenlerden inerken ehzadenin zerinde uzand divann, yllardr zerinde alt kendi maun masasnn, beyaz ktlarnn, pencerelerin, kk ocuklarn oynad oyuncak evlerdeki gibi krlgan, narin ve gerekd

olduunu hissetti. Yorgan zerine rterken iki gndr tra olmayan efendisinin sakallarnn beyazladn grd. Baucunda yarm bardak suyla, beyaz haplar vard. "Dn gece ryamda, uzak bir lkedeki gr ve karanlk ormann iinde beni bekleyen annemi grdm," diye yazdrd ehzade, uzand divandan. "ri ve kzl bir srahiden su dklyordu, ama boza gibi ar ar," diye yazdrd ehzade. "O zaman btn hayatm boyunca kendim olmakta srar ettiim iin, dayandm anlyordum," diye yazdrd ehzade. "ehzade Osman Cellettin Efendi btn hayatn, kendi sesini ve hikyelerini duyabilmek iin iindeki sessizlii beklemekle geirmitir," diye yazd Ktip. "Sessizlii beklemek iin," diye tekrarlad ehzade. "stanbul'da saatler durmasn," diye yazdrd ehzade. "Ryamda grdm saatlere baktmda," dedi ehzade, "hep bakalarnn hikyelerini anlattn sanyordu," diye devam etti Ktip. Bir sessizlik oldu. "Yalnzca kendileri olabildikleri iin ssz llerdeki talar, insan aya dememi dalarn arasndaki kayalklar, hi kimsenin grmedii vadilerdeki aalan kskanyorum," diye g ve istekle yazdrd ehzade. "Ryamda, hatralarmn bahesinde gezinirken," diye balad bir an. "Hibir ey," diye ekledi sonra. "Hibir ey," diye dikkatle yazd Ktip. Uzun, ok uzun bir sessizlik oldu. Daha sonra, Ktip masasndan kalkt, ehzadenin uzand divana yaklat, dikkatle efendisine bakp masasna sessizce geri dnd. "ehzade Osman Cellettin Efendi, bu cmlesini yazdrdktan sonra 7 aban 1321 perembe gn, saat sabah eyrek gee, Tevikiye srtlarndaki av kasrnda vefat etmitir," diye yazd sonra. Ayn el-yazsyla Ktip, yirmi yl sonra ise yle yazd: "ehzade Osman Cellettin Efendinin mrnn yetmedii tahta, yedi yl sonra, kklnde ensesine aplak vurduu aabeyi Mehmet Reat Efen403 di gemi ve onun zamamnda Byk Harbe giren Osmanl Devleti yklmtr." Defteri, Cell Salik'e, Ktibin bir akrabas getirmi, bu yaz, ke yazarmzn lmnden sonra ktlar arasmda bulunmutur. 404 ON YEDNC BLM AMA, BUNLARI YAZAN BEN "Siz okuyanlar, hl yaayanlar arasndasmz Ama bunlar yazan ben oktan yolumu alm olacam Glgeler lkesinin ilerinde." E.A. Poe "Evet, evet, ben benim!" diye dnd Galip, ehzadenin hikyesini bitirdiinde. "Evet, benim ben!" Hikyeyi anlatt iin kendisi olabildiinden o kadar emindi ve en sonunda kendi olabilmekten de o kadar honuttu ki, bir an nce ehrikalp Apartmanna gidip CelPin masasma oturup yeni ke yazlarn yazmak istiyordu. Otelden kp bindii takside ofr bir hikye anlatmaya balad. nsann ancak hikye anlatarak kendisi olabileceini anlad iin Galip ofrn anlattklarn hogryle dinliyordu. Yz yl nce, scak bir yaz gn, Haydarpaa stasyonunu yapan Alman ve Trk mhendisler hesaplarn serdikleri masalarnn banda alrlarken, az tede avlanan bir dalg, denizin dibinde bir para bulmu. Parann zerine bir kadn yz nakedil-mimi. Tuhaf bir yzm bu, byleyici bir yz. Dalg, yzn zemedii esrarm, belki harflerden karrlar diye, bulduu eyi kara emsiyeler altnda alan Trk mhendislerden birine gstermi, Gen mhendis, Bizans parasnn zerindeki yazdan deil, ama Bizans imparatoriesinin yzndeki byleyici anlatmadan yle bir etkilenmi ki, dalgc da artan bir hayrete, hatta bir korkuya kaplm. mparatorienin yznde, yalnzca, mhendisin ktlarna yazd Arap ve Latin harfleriyle ilikili bir ey deil, ayn zamanda, yllardr evlenmeyi kurduu kendi amca kznn sevgili yzn hatrlatan bir yan da varm nk. Bu kz, tam bu ara bir bakasyla da evlendirilmek zereymi. "Evet, Tevikiye Karakolu tarafnda yol kapal," dedi ofr, Galip'in sorusu zerine. "Gene birisini vurmular." Galip taksiden inip Emlak Caddesini Tevikiye Caddesine balayan dar ve ksa sokaa girdi. Sokan caddeyle birletii yer405 de parketmi polis aralarnn yanp snen mavi klar soluk ve ackl bir neon rengiyle slak asfaltta yansyordu. Aladdin'in klar hl yanan dkknnn nndeki kk meydanda, Galip'in mr boyunca hi tank olmad ve ancak ryalarmda yadrgamayaca sihirli bir sessizlik vard. Trafik kesilmiti. Aalar kprdamyordu. Hi rzgr yoktu. Kk alanda yapay renkler ve seslerle kurulu bir tiyatro sahnesinin havas vard. Vitrindeki Singer diki makineleri arasndaki

mankenler, polislerin ve grevlilerin arasna girecek gibiydiler. "Evet, ben de benim!" demek geldi Galip'in iinden. Merakllar ve polisler arasnda bir fotorafnn fla gm mavisiyle parla-ynca, ryalardan kma bir any hatrlar gibi, kaybettii yirmi yllk bir anahtar bulur gibi, grmek istemedii bir yz tanr gibi Galip farketti: Singer makineleri sergilenen vitrininin iki adm tesinde, kaldrmda, beyaz bir leke yatyordu. Tek bir kii: Cell. zeri gazetelerle rtlmt. Rya nerede? Galip yaklat. Btn gvdeyi basl kttan bir yorgan gibi saran gazetelerin akta brakt ba, amurlu kirli kaldrma bir yasta yaslanr gibi yaslanmt. Gzleri akt, ama bir d gryormu gibi dalgn, kendi dncelerinde kaybolmu gibi yorgun bir ifade vard yzde; yldzlan seyrediyormu gibi huzurlu da; hem dinleniyorum, hem hatrlyorum der gibi. Rya neredeydi? Bir oyun duygusuna kapld Galip, bir aka duygusuna, bir pimanlk duygusuna. Kan izi yok. Cesedin Cell'in cesedi olduunu daha grmeden nasl anlamt? Biliyor musunuz, demek istedi, ben her eyi bildiimi bilmiyormuum. Bir kuyu vard aklnda, aklmda, aklmzda; bir dme, mor bir dme: Dolabn arkasmdan kan paralar, gazoz kapaklan, dmeler. Yldzlar seyrediyoruz, dallarn arasndaki yldzlan. Yorganm iyi rtn de meyeyim, havasndayd ceset. Yorgann iyi rtn de mesin. Galip d. "Ben, benim!" Ortalarndan ikiye alarak serilmi gazete sayfalarnn 'Milliyet' ve 'Tercman'dan olduunu anlad. Yedi renkli mazot lekeleri. CelPin yazs var m diye baktklar gazete paralar: me. Souktur. Kaps ak bir polis minibsndeki bir telsizden madeni bir sesin, bakomiseri aradn iitti. Efendim, Rya nerede, nerede, nerede? Kedeki trafik lambalarnn bou bouna yanp snen 406 klar: Yeil. Krmz. Daha sonra, bir daha: Yeil. Krmz. Pas-tahaneci madamn vitrininde de. Yeil, krmz. Hatrlyorum, hatrlyorum, hatrlyorum, diyordu Cell. Aladdin'in dkknnn kepenkleri inmiti, ama i klar akt. Bu bir upucu olabilir mi? Komiser bey, demek istedi Galip, ilk Trk polisiye romann yazyorum, baknz bu da ilk ipucu: Iklar ak kalm. Yerde sigara izmaritleri, kt paralan, pler. Galip gen bir polisi gzne kestirdi, yaklap sormaya balad. Olay dokuz buukla on arasnda olmutu. Katilin kim olduu bilinmiyordu. Adamcaz hemen vurulup dmt. Evet, nl bir gazeteciydi. Hayr, yannda kimse yoktu. lnn neden burada tutulduunu bu polis de bilmiyordu. Hayr, sigara imiyordu. Evet, polislik zor meslekti. Hayr, vurulan adamn yanmda baka kimse yoktu, memur emindi bundan; beyefendi bunu niye soruyordu? Beyefendi ne i yapyordu? Beyefendi gece bu saatte burada ne aryordu? Beyefendi kimliini gsterebilir miydi? Kimlii incelenirken Galip, altnda Cell'in cesedi yatan gazeteden yorgana bakt. Mankenli vitrinin neon lambalarnn gazetelerin zerine hafif pembe bir kla vurduu uzaktan daha iyi farke-diliyordu. Dnd: Memur bey, rahmetli bu tr kk ayrntlara dikkat ederdi. Fotoraftaki de ben'im, benim yzmdeki yz de. Al bakalm. Rica ederim. Ben gideyim. Karm evde beni bekliyor da. Her eyi tereyadan kl eker gibi hallettim galiba. ehrikalp Apartmannn nnden hi durmadan ve Nianta Meydanndan da koar adm getikten sonra, evinin sokana girmiti ki, yllardr ilk defa, bir sokak kpei, amur renkli soysuz bir hayvan, saldracakm gibi havlayarak Galip'e hrlad. Neyin iareti? Kaldrm deitirdi. Salonun klar yanyor muydu? Nasl dikkat etmemiti buna? Asansrde dnyordu. Evde kimse yoktu. Rya'nn eve bir an gelip gittiine ilikin bir iz de yoktu hibir yerde. Dokunduu eyalar, kap kulplar, uraya buraya atlvermi makaslar, kaklar, bir zamanlar Rya'nn sigarasn bastrd kllkler, bir zamanlar birlikte oturup yemek yedikleri yemek masas, bir zamanlar karlkl oturduklar bo ve ackl koltuklar, evdeki her ey dayanlmayacak kadar zc, dayanlmayacak kadar hznlyd. Koar adm kendini dar att. Sokaklarda uzun uzun yrd. Nianta'n ili'ye balayan 407 ve ocukluklarn Site Sinemasna giderken Rya ile birlikte hzl hzl heyecanla yrdkleri kaldrmlarda p tenekelerini kartran kpeklerden baka hibir hareket yoktu. Bu kpekler zerine ka yaz yazmtn? Ben ka yaz yazacam? Uzun bir yryten sonra caminin arka sokandan dolanarak Tevikiye Meydanndan dnd ve bekledii gibi admlar kendisini krk be dakika nce CelPin cesedinin yatt keye doru gtrd. Ama kede kimsecikler yoktu. Cesetle birlikte polis arabalar, gazeteciler, kalabalk, hepsi ekip gitmilerdi. Galip, diki

makineleri sergilenen vitrinin nnde mankenlerin arasndan dar vuran neon lambasnn nda, Cell'in cesedinin uzand kaldrmda da hibir iz grmedi. ly rten gazeteler titizlikle toplanm olmalyd. Karakolun nnde bir polis, her zamanki gece nbetini tutuyordu. ehrikalp Apartmanna girdiinde, hi alk olmad bir yorgunluk hissetti. Gemii kararllkla taklit eden Cell'in dairesi, Galip'e, yllar sren servenlerden ve savalardan sonra bir askerin dnd evi kadar gz yaartc, artc ve tandk gzkt. Ne kadar da uzak kalmt bu gemiten! Oysa buradan kal alt saat bile olmamt. Gemi zaman uyku kadar ekiciydi. Susuz bir ocuk gibi, sulu bir ocuk gibi lambalarn aydnlatt ke yazlarn, fotoraflar, esrar, Rya'y, arad eyleri ryalarnda greceini dnerek, ryalarnda su ilemeyeceini, su ileyeceini dnerek CelPin yatana yatp uyudu. Uyandnda yle dnd: "Cumartesi sabah." Oysa cumartesi lesiydi. Yazhaneye, mahkemeye gidilmeyecek bir gn. Ayaklarna terliklerini geirmeden yryp kapnn altndan atlan Milliyet'i ald: 'Cell Salik ldrld.' Haberi manet stnden vermilerdi. Cesedin, zerine gazeteler, rtlmeden nce ekilmi bir fotorafn yaymlamlard. Btn sayfay olaya ayrmlard. Babakandan ve teki ilgililer ve nllerden hemen demeler almlard. Galip'in 'Eve Dn' ifreli yazsn 'son yazs' diyerek bir ereve iine koymulard. Cell'in, son zamanlarda ekilmi ho bir fotorafn basmlard. nllere gre kurunlar demokrasiye, dnce zgrlne, bara ve bunun gibi her frsatta hatrlanan ' birok iyi eye sklmt. Katili yakalamak iin nlemler alnmt. Kt ve gazete kesikleriyle kaynaan masaya oturmu sigara iiyordu. Uzun sre pijamalarla masada oturup sigara iti. Kapnn zili aldnda bir saattir hep ayn sigaray itii duygusuna kapld. Kamer Hanmm. Elinde anahtar, anszn alan kapda grd Galip'e bir hortlaa bakar gibi bakt nce, sonra ieri girip telefonun yanndaki koltua kendini zorlukla atp alamaya balad. Herkes, Galip de ld sanm. Herkes onlar gnlerdir merak ediyormu. Sabah gazetelerde haberi okur okumaz Hle Halalara gitmek iin koa koa evden km. Aladdin'in dkknnn nnden geerken ierde bir kalabalk grm. O zaman anlam sabah dkknda Rya Hanmn lsnn bulunduunu. Aladdin sabah dkknn anca Rya'nn bebekler arasnda uyuyan cesediyle karlamm. Okuyucu, ey okuyucu, batan beri anlatcyla kahramanlar, ke yazlaryla, olaylarn anlatld sayfalar pek de baarl ola-madan da olsa, titizlikle birbirinden ayrmaya altm kitabmn bu noktasnda, yani senin de belki farkettiin onca iyi niyetli abadan sonra, izin ver de u satrlar dizgiciye yollamadan nce bir kere olsun araya gireyim. Hani kimi kitaplarda sayfalar vardr, yazarn hneri yznden deil de, 'sanki kendiliinden' kurulmu hikyenin 'sanki kendiliinden' ak yznden iimize yle bir ilerler ki, bir trl unutamayz onlar. O sayfalar, aklmzda, kalbimizde -ne derseniz deyin ite- meslek erbab yazarn kalemiyle harikalar yaratt sayfalar olarak deil, kendi hayatmzdaki kimi cennet saatleri gibi, kimi cehennem saatleri gibi, her ikisi gibi ve daha ok her ikisi dnda, yllarca hatrlayacamz dokunakl, iler acs ve gz yaartc bir an gibi iimizde kalr. te, sonradan grme bir ke yazar deil de, meslek erbab, hner sahibi bir yazar olsaydm, imdi 'Rya ile Galip' adl eserimin akll ve duyarl okuyucularma yllarca elik edecek o sayfalarndan birinde olduumuzu gvenle dnrdm. Ama yeteneklerim ve yazdklarm konusunda gereki olduum iin, bu gven yok bende. Bu yzden, hikyemin bu sayfalarnda okuyucuyu kendi anlaryla babaa brakabilmek isterdim. Bunun iin de yaplacak en iyi ey, dizgiciye bu sayfalar kara bir mrekkeple boyamasn nermek olacaktr. Hakkyla yazamayacam eyleri siz hayl gcnzle kurun diye. Hikyemin kaldm yerinde iine girdiim kara dn rengini vermek, ondan sonraki gnlerde bir uykudagezer gibi olaylarn iinde gezinirken aklmn iindeki sessizlii size hep hatrlatmak iin. Bun408 409 dan sonraki sayfalar, kara sayfalar, bir uykudagezerin hatrladklar olarak grn artk. Kamer Hanm, Aladdin'in dkknndan, koa koa Hle Halalara gitmi. Orada herkes alyor, Galip'i de ld sanyorlar-m. Kamer Hanm, onlara en sonunda CelPin srrn vermi: Cell'in yllardr, Galip'le Rya'nn ise bir haftadr burada, ehrikalp Apartmannn en st katndaki dairede saklandklarn sylemi.. Herkes Rya ile birlikte Galip'i de ld sanm gene. Daha sonra, Kamer Hanm buraya, ehrikalp Apartmanna dndnde, smail Efendi, ona, "k git, yukar bir bak!" demi. Anahtar alp yukar kt zaman, kapy amadan hemen nce tuhaf

bir korkuya kaplm Kamer Hanm, sonra bir inanca, Galip'in yaad inancna. Galip'in sk sk grd fstki yeilden bir etek ve kirli bir nlk vard zerinde. Daha sonra, zerinde mor ieklerin at ayn fstki yeil kumatan bir elbiseyi Hle Halann da giydiini, evine gittiinde Galip grd. Bu bir rastlant myd, yoksa dnyann da hafza baheleri gibi sihirli olduunu hatrlatan otuz be yl nceden kalma bir zorunluluk mu? Annesine, babasna, Melih Amcaya, Suzan Yengeye, kendisini gzyalaryla dinleyen herkese, be gn nce Rya ile zmir'den dndklerini, bu be gn boyunca kimi zaman geceleri de olmak zere, vakitlerinin byk bir ounluunu Ce-ll'le birlikte ehrikalp Apartmannda geirdiklerini anlatt Galip: Cell en st kat yllar nce satn alm, bunu herkesten saklamt. Kendisini,tehdit eden birilerinden saklanyordu. leden sonra, ge saatlerde Galip, ayn aklamay, ifadesini almak isteyen MT grevlilerine ve savcya da verirken, telefondaki sesten de uzun uzun szetti. Ama, 'her eyi biliriz biz' havasyla kendisini dinleyen bu iki kiiyi kendi hikyesine ekemedi. Ryalarndan kamayan ve o ryalara kimseyi ekemeyen birinin aresizliini hissetti. Aklnda uzun, derin bir sessizlik vard. Akama doru bir ara kendini Vasf in odasnda buldu. Belki de, evin, iinde alanlmayan tek odas olduu iin orada gemi zamanda kalm mutlu bir aile hayatnn bozulmam izlerini grd: Aile iinde 'evlene evlene' soysuzlam Japon balklan, akvaryum iinde huzurla salmyorlard. Hle Halann kedisi Kmr, halnn kenarna uzanm, dalgn dalgn Vasf szyordu. Vasf ya410 tanm kenarna oturmu elindeki koca bir kt ynn inceliyordu. Ktlar, babakandan sade okuyucuya, yzlerce kiinin gnderdii basal telgraflaryd. Vasf in yznde, yatan gene ayn kesine Rya ile Galip'in arasna oturup, birlikte eski gazete kesiklerine baktklar zaman beliren o hayret ve oyun ifadesini grd Galip. Hle Halann ve daha eskiden Babaannenin onlar iin hazrlad akam yemeinden nce, burada bulutuklar zamanlarda grd o soluk, gsz k vard odada: Dk voltajl elektrikle plak ampuln, soluk ve eski eyalarla duvar ktlarnn amaz ve kesin bir bileimle oluturduklar bu uykulu k Galip'e, Rya ile birlikte olduklar zamanlara ilikin o hzn, hi gemeyecek bir hastalk gibi zerine sinenkederi hatrlatt. Bu hzn ve keder iyi bir hatrayd imdi. Galip, Vasf oturduu yerden kaldrd. Elektrikleri sndrd. Uyumadan nce alamak isteyen bir ocuk gibi boalan yataa elbiseleriyle uzand ve on iki saat uyudu. Ertesi gn Tevikiye Camiinden kaldrlan cenazede, yaz ileri mdryle babaa kaldnda Galip, Cell'in daha yaymlanmam kutular dolusu yazs olduunu, son haftalarda gazeteye pek az yeni yaz yollamasna ramen durmadan altn, eski tasarlarm gerekletirdiini, yarm kalm baz yazlarn tamamladn, daha nceden hi ele almad konularda bir oyun havasyla ok yeni eyler kaleme aldn anlatt. Yaz ileri mdr, tabii ki bu yazlar Cell'in kesinde yaymlamak istediini syledi. Galip'in, Cell'in kesinde yllarca srecek yazarlk hayat iin yol bylece alm oldu. Kalabalk, Tevikiye Camiinden kp cenaze arabasnn bekledii Nianta Meydanna doru ilerlerken, Galip, dkknnn kapsndan dalgn dalgn bakan Aladdin'i grd. Elinde bir gazete parasna sarmak zere olduu kk bir bebek vard. Galip, Milliyet Gazetesine CelFin yeni yazlarn gtrd gnn gecesinde, Rya'y ilk kez dlerinde bu bebekle birlikte grmeye balad: Cell'in yazlarn braktktan, aralarnda yal ke yazar Neati de olmak zere, dostlarnn ve dmanlarnn znt szlerini ve cinayet zerine dncelerini dinledikten sonra Cell'in odasna ekilmi, masann zerinde duran son be gnn gazetelerini okumaya balamt. Eilimlerine gre, ke ya411 zarlarnn, cinayetin sorumluluunu Ermenilerin, Trk mafyasnn (Beyolu haydutlar diye dzeltmek isterdi Galip, yeil bir tkenmezle), komnistlerin, sigara kaaklarnn, Rumlarn, slamclarn, lkclerin, Ruslarn, Nakibendilerin zerine att yazlarn ve gz yal, ar vgl am paracklarnn ve tarihimizdeki benzeri cinayetlerin anlatld stunlarn arasnda gen bir gazetecinin, cinayetin nasl ilendiine ilikin aratrma yazs dikkatini ekti. Cenazeyle ayn gnde Cumhuriyet gazetesinde yaymlanm yaz, ksayd, akt, ama belagattan ok da uzak bir slupla yazlmam olduu iin, kahramanlar adlaryla deil, byk harfle balayan sfatlaryla anlmt:

nl Ke Yazaryla kzkardei, cuma akam saat yedide, ke yazarnn Nianta'ndaki evinden kmlar, Konak Sinemasna gitmilerdi. 'Eve Dn' adl film saat dokuzu yirmi be gecece bitmi, Ke Yazaryla, gen bir avukatla evli kzkardei (burada Galip, hayatnda ilk defa, bir parantezin iinde de olsa, bir gazetede kendi adna rastgeldi), sinemadan kalabalkla birlikte kmlard. On gndr stanbul'u etkisi altna alan kar dinmiti, ama hava souktu. Valikona Caddesini getikten sonra, Emlak Caddesine girmiler, oradan Tevikiye Caddesine kmlard. Tam karakolun nndelerken, saat dokuz otuz bete, lm onlar bulmutu. Emekli ordu mensuplarnda bulunan eski bir Krkkale tabancas kullanan katil, kurunlar byk bir ihtimalle Ke Yazarna nianlam, ama iki kardein zerine skmt. Belki silh tutukluk yapt iin, sklan yalnzca be kurundan Ke Yazarna, biri kzkardeine biri de Tevikiye Camii duvarna isabet etmiti. Kurunlardan biri kalbine girdii iin, Ke Yazar hemen olay yerinde dp lmt. Bir baka kurun, ceketinin sol cebindeki mrekkepli kalemi paralam (bu rastlantsal simgeye btn gazeteler heyecanla sarlmlard) bylece Ke Yazarnn beyaz gmlei kandan ok yeil mrekkebe bulanmt. Kzkardei ise sol cierinden ar yaral olarak yrm ve olay yerine kar karakol kadar yakn olan bir ttnc-gazeteci dkknna girmiti. evrede 'Aladdin'in dkkn' olarak bilmen bu dkkna kzkardein ar ar yryerek yaklap nasl girdiini, aacm kkn kendini siper eden Aladdin'in onu nasl gremediini, gazeteci, nemli bir sahnenin filmini geri sardrp yeniden yeniden seyreden bir de412 dektif gibi yeniden yeniden yazmt. Bu ar gsterimde lacivert klar altnda oynanan bir bale sahnesinin havas vard. Kzkar-de, dkkna ar ar giriyor, keye oyuncak bebekler arasna devrilip dyordu. Sonra, birden film hzlanyor, samalayordu: Kapamakta olduu dkknnn nndeki kestane aacna ast gazeteleri indiren dkknc, silh seslerinden tela kaplm, dkknna giren kzkardei farketmedii iin de, kepengi hemen indirerek olay yerinden apar topar kaarak evine komutu. evrede 'Aladdin'in dkkn' diye bilinen ttncnn lambalarnn sabaha kadar yanmasna ramen, ierde canekien gen kz, evrede incelemeler yapan polis de, baka herhangi bir kimse de farketmemiti. Ayn ekilde, kar kaldrmdaki nbeti polisin deil mdahale etmek, vurulan bir ikinci kii olduunu fark bile edememesi ilgililerce tuhaf karlanmt. Katil bilinmeyen bir yne kamt. Sabah ilgililere bavuran bir vatanda, gece, olaydan az nce, Aladdin'in dkknndan bir Milli Piyango bileti aldktan sonra, olay yerine yakn bir yerde zerinde tuhaf bir pelerin ve tarihi filmlere yakr tuhaf bir kyafetle ("Sanki Fatih Sultan Mehmet," demiti), korkun grnl karanlk bir glgeyi grdn, hatta gazetelerden olay renmeden nce, bunu karsna ve karsnn kzkardeine heyecanla anlattn bildirmiti. Gen gazeteci, sabah, ls bebekler arasnda bulunan gen kz gibi bu ipucunun da ilgisizliin ya da beceriksizliin kurban olmamasn dileyerek yazsn bitirmiti. O gece, Galip, ryasnda Rya'y, Aladdin'in dkknnda satlan bebekler arasnda grd. lmemiti. Karanln iinde br bebeklerle birlikte hafif hafif nefes alp vererek Galip'i bekliyor, ona gz krpyordu, ama Galip dkkna ge kalmt, gidemiyordu bir trl oraya; yalnzca, uzaktan, ehrikalp Apartmannn penceresinden, Aladdin'in dkknndan karl kaldrma vuran vitrin klarn gzyalaryla seyredebiliyordu. ubat banda gneli bir sabah, babas Galip'e ili tapu dairesine miras ileri yznden Melih Amcann yapt bavuruya cevap geldiini, Cell'in Nianta'nn arka sokaklarnda bir yerde, bir baka dairesi olduunun anlaldn syledi. Melih Amcayla Galip'in yanlarna kambur bir ilingiri alarak gittikleri apartman dairesi, Nianta'nn arkalarnda, Galip'in her 413 giriinde bir zamanlar zenginlerin niye bu kadar sefil yerlerde oturduunu ya da bu kadar sefil yerlerde oturan kiilere o zamanlar neden zengin dendiini dnd parketa kapl, ukur ukur kaldrml dar sokaklarn birinde, isten ve dumandan cepheleri kararm, boyalar onulmaz bir hastann derisi gibi yer yer dklm o drt katl binalarn birinde, en st kattayd. zerinde hibir ey yazmayan kapnn yorgun kilidini ilingir hi zorlanmadan ap gitti. Arkada, iinde birer yatak olan darack iki yatak odas vard. nde, sokaa bakan pencereden gne alan ve ortasnda kocaman bir yemek masas olan kk bir salon grdler; iki yannda birer koltuk duran masann zerinde en son cinayetleri anlatan gazete kesikleri, fotoraflar,

sinema ve spor dergileri, Galip'in ocukluundan kalma 'Teksas', 'Tommiks' gibi resimli romanlarn yeni basmlar, polisiye romanlar, kt ve gazete ynlar duruyordu. Geni bir bakr kll tepeleme dolduran fstk kabuklan R-.ya'nm bu masada oturduunu hi kukuya yer brakmayacak ekilde Galip'e kantlyordu. Cell'in odas olmas gereken yerde hafza ilc Mnemonics paketleri, damar aan illar ve aspirin ve kibrit kutular grd Galip. Rya' nn odasnda, bir sandalyenin zerinde grdkleriyse karsnn evden giderken yanna pek de fazla bir ey almadn hatrlatt: Makyaj malzemesinin bir ksm, terlikleri, uur getireceine inand bo anahtarl ve arkas aynal sa fras. Bo ve duvarlar plak odadaki Thonet sandalyenin zerinde duran bu nesnelere yle bir bakt ki Galip, bir anda bir yanlsamann bysnden syrlp eyalarn kendisine iaret ettii br anlam, dnyann iine gizlendii o unutulmu esrar kavrayverdiini hissetti. "Buraya birbirlerine hikye anlatmaya gelmilerdi," diye dnd, merdivenleri kt iin hl nefes nefese olan Melih Amcann yanna dndnde. Masann ucundaki dosya ktlarnn duru ekli, Ce-ll'in anlatt hikyeleri Rya'nn yazmaya baladn ve bu bir hafta boyunca, CelFin hep, imdi Melih Amcann oturduu soldaki koltukta, onu dinleyen Rya'nn da bo olannda oturduunu gsteriyordu. Daha sonra Milliyet'teki yazlarnda yararlanaca CelFin hikyelerini Galip ceketinin cebine sokup, Melih Amcann pek de srar etmeden bekledii aklamay yapt. 414 Cell, uzun bir zaman nce nl ngiliz hekim Dr. Cole Rid-ge'in varln kefettii, ama ilcn bulamad korkun bir hafza hastalna yakalanmt. Hastaln herkesten gizlemek iin bu dairelere saklanyor, Rya ile Galip'ten srekli yardm istiyordu. Bu yzden, baz geceler Galip, baz geceler Rya burada kalr, gemiini bulsun ve yeniden kursun diye Cell'in hikyelerini dinler, hatta yazarlard da. Darda kar yaarken Cell onlara saatlerce bitip tkenmeyen hikyelerini anlatrd. Melih Amca her eyi ok iyi anlam gibi, uzun bir sre sustu. Sonra alad. Bir sigara yakt. Hafif bir nefes darl sknts ekti. Cell'in hep yanl fikirlere kapldn syledi. ehrikalp Apartmanndan atld, babas yeniden evlenince annesiyle kendisine kt davranld diye btn aileden intikam almak gibi tuhaf bir tutkuya kaptrmt kendini. Oysa babas, onu da en azndan Rya kadar sevmiti. imdi hibir evlad yoktu artk.-Hayr; tek evlad Galip'ti imdi. Gzyalar. Sessizlik. Yabanc bir evin i sesleri. Galip, Melih Amcaya, bir an nce kedeki bakkaldan raksn alp eve dnmesini sylemek istedi. Onun yerine, bir daha dnmeyecei ve sorular kendileri sormak isteyen okurlarn atlarlarsa (bir paragraf) iyi edecekleri u soruyu sordu kendine: Hangi hikyeler, hangi anlar, hangi masallar hafza bahesinde aan hangi ieklerdi ki onlar, tadna, kokusuna, keyfine iyice varabilmek iin Cell'le Rya, Galip'i darda brakma zorunluluunu duymulard? Galip, hikye anlatmay bilmedii iin mj? Onlar kadar renkli ve neeli olmad iin mi? Baz hikyeleri hi anlayamad iin mi? Ar hayranlyla neelerini kard iin mi? Bulac bir hastalk gibi evresine yayd iflah olmaz hznden katklar iin mi? Rya'nn eski ve tozlu kaloriferin damlayan musluu altna, evde yapt gibi plastik bir yourt ksesi koyduunu grd Galip. Rya'nn dayanlmaz anlarna katlanamad, btn eyalar korkun bir hznn alaryla neredeyse yerlerinde kprdad iin, Galip, yaz sonuna doru bir zamanlar Rya'yla oturduklar kira dairesini boaltp ehrikalp Apartmanndaki Cell'in dairesine yerleti. Tpk, Rya'nn cesedine hi bakamad gibi, babasnn tek tek saa sola datt, kimilerini satt eyalar da gr415 mek istememiti hi. Ryalarnda iyimserlikle inand gibi, R-ya'nn ilk evliliinden kp geldii gibi bir gn bir yerlerden gene kp geleceine ve birlikte okurlarken yarda kalm bir kitaba devam eder gibi hayatlarna devam edebileceklerine ilikin hibir hayl de gremiyordu artk. Scak yaz gnleri hi bitmeyecekmi gibi uzamt. Yaz sonunda bir askeri darbe oldu. Politika denen irkefin amuruna batmam ihtiyatl yurtseverlerden kurulu yeni hkmet gemite kalm siyasal cinayetlerin sulularn tek tek bulacan aklad. Bunun zerine, sansr yznden yazacak siyasi haber bulamayan gazeteler, lmnn birinci yldnmnde, daha 'Cell Salik Cinayeti'riin bile zlemediini kibar ve uslu bir dilde hatrlattlar. Bir gazete, nedense Cell'in yazdi Milliyet deil de bir

bakas, katilin bulunmasna yardmc olacak ihbarcya yklce bir para dl vereceini aklad. Bu parayla bir kamyon, kk bir un deirmeni ya da mr boyu salam bir aylk gelir getirecek bir bakkal dkkn satn alnabilirdi. 'Cell Salik Cinayeti'nin arkasndaki esrar aydnlatacak hareket ve heyecan ite byle balad. Tara ehirlerindeki skynetim komutanlar da lmszlk konusunda ellerine geen bu son frsat karmamak iin kollarn svayp ie drt elle sarlmlard. slubumdan olup bitenleri gene benim anlatmaya baladm anlamsnzdr. O gnlerde yeniden yapraklanan kestane aalaryla birlikte ben de kederli bir kiiden yava yava fkeli bir kiiye doru evriliyordum. Dnmekte olduum o fkeli kiinin ise, tara muhabirlerinin 'soruturma gizli tutuluyor' kaydyla stanbul'a getikleri haberlere fazla kulak ast yoktu. Bir hafta, daha nceden, btn bir otobs dolusu futbolcu ve taraftar, giriindeki uurumun diplerinde ezilip ld iin adn iittii dalk bir kasabada katilin yakalandn okuyor, br hafta ise sulu, kendisine bu ii yapmas iin uval dolusu para veren komu bir memleketin ufuklarna bir ky kasabasndan zlem ve grev duygusuyla bakarken yakalanyordu. Bu ilk haberler, ihbarcla bile cesaret edemeyen vatandalar yreklendirdii, br meslektalarnn baarlarna imrenen skynetim komutanlarn da alkanla tevik ettii iin yaz balarnda bir 'katil yakaland' furyasdr balad. Emniyet grevlileri, 'bilgime bavurmak', 'suluyu tehis ettir416 mek' iin beni, ite o sralarda, geceyarlar alp ehrin iindeki merkeze gtrmeye baladlar. Gece sokaa kma yasayla birlikte, saat on ikiden sabaha kadar elektrik jeneratr belediyenin paras yetmedii iin durdurulan ve bylece kaak kasaplarn ihtiyar atlar hmla katlettii bir infaz havas ve sessiz ve korkutucu bir karanln hkm srd, dinine ve mezarlklarna bal o kk ve cra kasabalarda olduu gibi, btn lkenin hayat da bakla ortadan kesilivermi gibi ak ve kara olarak ikiye blnmt. Geceyarsndan biraz sonra, en son ke yazsn Cell'e yarar bir ilham ve yaratclkla kaleme aldm alma masasnn dumanlan iinden ar ar kalkp ehrikalp Apartmannn kapsna, bombo kaldrma iner, beni alp yksek duvarlarla evrili bir atoya benzeyen, Beikta srtla-rndaki MT binasna gtrecek polis arabasn beklerdim. ehir ne kadar bo, hareketsiz ve karanlksa, ato da o kadar civcivli, hareketli ve kr kr aydnlk olurdu. Baklar hlyal, gzlerinin alt mosmor, sa ba darmadank, uykusuz kalm delikanllarn fotoraflarn gsterirlerdi. Kiminin gzleri, yllarca nce babasyla birlikte eve gelip kpe su doldururken ierdeki eyalar baklarnn projektrleriyle hafzasna hemen kaydeden sakann kara gzl olunu hatrlatrd, kimi birlikte gittiimiz sinemalardan birinin 'be dakika ara'snda, Rya buzlu penguenini tadn kara kara yerken, yanndaki amcasnn oluna hi mi hi aldr etmeden, ona yaklaan,sivilceli, pervasz 'bir arkadan aabeysinin arkada'n; kimi evle okul arasndaki ok iyi bilinen corafyann tarihinde kalm eski bir manifaturac dkknnn yar ak kapsndan dalan okul kalabalna uykulu gzlerle bakan yatmz bir tezghtan hatrlatrd; kimi de - en korkunlar da bunlard ite- hi kimseyi hatrlatmaz, hibir eyi artrmazd. Emniyet mdrlklerinin boyasz, kirli ve kimbilir nelerle lekelenmi duvarlar nnde fotorafya poz vermek zorunda braklan bu bo ve bo olduu kadar korkutucu yzlere bakarken anlarmn sisleri iinde, belli belirsiz bir glgeyi, kendini ne btnyle ele veren, ne de bsbtn belirsiz kalan bir ifadeyi tam seer ya da tam seemez gibi olduumda, yani durakladmda, bamda dikilen klyutmaz hafiyeler beni cesaretlendirir, fotoraftaki hayaletimsi ifadenin kiilii konusunda kkrtc bilgiler 417 verirlerdi: Sivas'ta, bir lkc kahvesinde ihbar zerine yakalanmt bu delikanl, daha nceden drt cinayeti vard, byklar daha tam kararmam tekisinin Enver Hocac bir dergide Cell'i boy hedefi gsteren uzun bir yazs tefrika edilmiti; ceketinin dmeleri kopuk olan Malatya'dan stanbul'a yollanyordu, bir retmendi, ama on be yl nce CelPin Mevlna zerine yazd bir yazs zerine, bu ulu din byne kfr etti diye, Cell'in katledilmesi gerektiini dokuz yandaki rencilerine srarla anlatmt; orta yal, aile babas grnml rkek kii bir sarhotu, Beyolu meyhanelerinin birinde lkemizdeki btn mikroplarn temizlenmesi gerektii zerine uzun bir nutuk atm, yan masada oturan ve gazetenin verecei dle akl taklm bir baka vatanda da bu mikroplar arasnda Cell'in adnn da anldn syleyerek Beyolu Komiserliine ihbar etmiti onu. Galip Bey tanyor muydu bu mahmur suratl sarhou, ryalarda kaybolup gitmi bu bezginleri, fkelileri, mutsuzlar tanyor

muydu; resimleri bir bir nne konan u hlyal ve sulu yzlerden herhangi birini son zamanlarda ya da son yllarda Cell'in yannda grm myd Galip Bey? Yaz ortalarnda, yeni kan be bin liralklarn zerinde Mevlna'nn resmedildiini grdm gnlerde gazetelerde 'Fatih Mehmet nc' adl emekli bir albayn lm ilann da okudum. Ayn scak temmuz gnlerinde zorunlu gece ziyaretleri daha sklamaya, nme konan fotoraflar daha oalmaya balad. Bana gsterilen fotoraflarda, Cell'in alakgnll koleksiyonunda grdklerimden daha hznl, daha kederli, daha korkun ve daha inanlmaz yzler grdm: Bisiklet tamircileri, arkeoloji rencileri, overlokular, benzinci pompaclar, bakkal raklar, Yeil-am figranlar, kahvehane sahipleri, dini risale yazarlar, otobs biletileri, park bekileri, pavyon kabadaylar, gen muhasebeciler, ansiklopedi satclar... Hepsi ikenceden geirilmi, az ya da ok dvlp hrpalanmt, hepsi belleklerinin derinliklerinde yatan ama yattn unuttuklar, unuttuklar iin de hi aramadklar o kaybolmu esrar, o gizli bilgiyi unutmak, dipsiz bir kuyudan bir daha hi geri dnmeyecek ekilde unutarak kaybetmek ister gibi, yzlerindeki kederi ve korkuyu rten bir 'ben burada deilim' ifadesiyle, bir 'zaten ben bir baka kiiyim' ifadesiyle fotoraf maki418 nesine bakmlard. Artk bana (ve okuyucularma) oktan sonulanm gzken eski bir oyunda hangi tan yerine konmu olduuna, hi de farkna varmadan, ok nceden ngrlm hangi hamleleri yaptma yeniden dnmek istemediim iin, fotoraflardaki yzlerde grdm harflerden szetmeyecektim hi. Ama atodaki ('kale'demem daha m yerinde olurdu acaba?) bitip tkenmeyen gecelerin birinde, bana gsterilen btn yzleri ayn kararllkla geri evirdiimde, sonralar kurmay albay olduunu reneceim bir MT grevlisi, "Harfleri," diye sordu bana, "harfleri de gremiyor musunuz hi?" Profesyonel bir olgunlukla ekledi: "nsann bu lkede kendisi olmasnn ne kadar zor olduunu biz de biliyoruz. Ama siz de bize biraz yardm etseniz." Bir gece, Anadoludaki tarikat kalntlarnda, Mehdi inancnn nasl hl srdn, istihbarat almalarnn sonularn deil de, kendi karanlk ve tatsz ocukluk anlarm anlatr gibi dillendiren tombul bir yarbayn karsamalarm dinlemitim: Gizli Anadolu yolculuklarnda Cell, bu 'irticai kalntlar'la iliki kurmaya alm, Konya'nn kenar mahallelerindeki bir araba tamircisinde ya da Sivas'ta bir yorgancnn evinde birtakm uykudagezerlerle bulumay baarm, kyamet gnnn iaretlerini yazlarna koyacan, ama beklemeleri gerektiini sylemiti onlara. Tepegzlerden, sular ekilmi Boaz'dan, klk deitiren paalardan, padiahlardan szettii yazlar ite bu iaretlerle kaynayordu. > Bu iaretleri en sonunda zebildiim aklayan alkan memurlardan biri, Cell'in 'p' balkl yazsnn paragraf balarndaki harflerle kurulacak akrostilerin muammay zeceini btn ciddiyetiyle sylediinde, "biliyordum," demek gelirdi iimden. Humeyni'nin kendi mcadele ve hayatn anlatt kitabnn adnn 'Kef l Esrar' olmasndaki anlam ve adamn Bursa' da srgn yllarnda ehrin karanlk sokaklarnda ekilmi fotoraflarn bana gsterdiklerinde de neyi iaret etmek istediklerini gayet iyi anlayarak, "biliyorum," demek isterdim. Ben de, onlar gibi, Cell'in Mevlna yazlarnn arkasndaki kayp kiiyi ve kayp esrar biliyordum. Cell'in kayp bir esrar 'tesis etmek' iin, onlarn deyiiyle 'vidalar gevedii' ya da hafzasn kaybettii iin kendini ldrte-cek birini aradn gle elene sylediklerinde ya da Cell'in kara419 aatan dolabnn derinliklerinde bulduum fotoraflardaki t> kayp ifadeli, hznl, kederli kiilerden birine ok benzeyen bir yzle nme konmu fotoraflardan birinde karlatmda da gene, "biliyordum," demek gelirdi iimden. Boaz sularnn ekilmesi zerine yazd yazda ard sevgililerinin, bir pme hayaliyle yazd yazda seslendii hayli karsnn, uyku ncesi dleri iersinde karlat kahramanlarn da kim olduklarn bildiimi sylemek isterdim. Cell'inv yazlarnn birinde szn ettii, sinema giesindeki soluk yzl Rum kzma vurularak deliren bilet karaborsacsnn, aslnda kendilerine bal bir sivil polis olduunu alayla hatrlattklarnda ve gecenin ge saatlerinde, aramzdaki sihirli ayna yznden, biz onu grebildiimiz, ama o bizi gremedii iin daha da huzursuzlaan sann dayaktan, ikenceden ve uykusuzluktan btnln, srlarn ve anlamn kaybetmi yzne uzun uzun baktktan sonra, onu da tanyamadm syleyince ben, aslnda, Cell'in yzler ve haritalar zerine yazdklarnn 'sradan bir numara' olduunu, bu ucuz yntemle kendisinden bir sr, bir emanet,

bir ortaklk iareti bekleyen okurlarn aldatp mutlu ettiini bana akladklarnda, sylediklerine inanmamama ramen gene "biliyordum," demek gelirdi iimden. Belki de, bildiimi ya da bilmediimi onlar da biliyorlard da, bir an nce ilerini bitirmek istedikleri, yalnz benim deil, btn gazete okurlarnn, btn vatandalarn, akllarnn bir kesinde kprdanan kukuyu byyp filizlenmeden kurutmak istedikleri" iin, hayatlarmzn kara zifti ve boz tortusuyla rtlm esrar, Cell'in kayp ve kara esrarn bizler kefetmeden nce ldrmek istiyorlard. Bazan, hikyenin yeterince uzadna inanan kl yutmaz haf-" yelerden biri? ilk defa karlatm kararl bir paa, ya da aylar nce tantm sska bir savc, btn ipularnn, ayrntlarn bilinmeyen anlamn bir sihirbaz kolaylyla oman okurlar iin tek tek zen o hi de inandrc olmayan dedektif gibi, drtba mamur bir hikye anlatmaya giriirdi. Rya'mn okuduu romanlarn son sayfalarn hatrlatan bu sahne geliirken, tpk bir okul 'tartmas'nda jri yelii yapan retmenler gibi, parlak rencinin incilerini sabr ve gururla dinleyen teki grevliler, nlerindeki Devlet Malzeme Ofisi balkl ktlara notlar alrlard: Katil, toplun; 4420 muzu 'destabilize' etmek isteyen d glerin yollad bir piyondu; srlarnn alay konusu edildiini gren Bektai-Nakibendiler ve aruz vezniyle akrostili iirler yazan baz airlerle modern ozanlar, yani gnll Hurufiler, bizi kargaaya, bir eit kyamete doru iten bu kumpasta farknda olmadan d glerin temsilciliini stlenmilerdi. Hayr, hibir politik yan yoktu bu cinayetin: ldrlen gazetecinin, yllardr modas gemi bir hayayla, kimsenin okuyamayaca bir uzunluk ve slupla kendi kafasna taklan politika d samalklar kaleme aldn hatrlamak yeterdi bunu anlamak iin. Katil, kendisi hakknda Cell'in yazd abartl efsaneleri alay sanan nl bir Beyolu haydutunun ya kendisi ya da onun tuttuu kiralk bir silhordu. Srf an olsun diye cinayeti stlenerek kendi kendilerini ihbar eden niversite rencilerinin itiraflarnn ikenceyle geri aldrtld ya da camiden getirilen gnahszlarn itirafa zorland gecelerin birinde, ocukluunu bir MT paa-syla 'eski stanbul'un ayn arka bahelerinde ve cumbal sokaklarnda geirmi takma dili bir Divan Edebiyat profesr, Hurufilik ve eski kelime oyun ve sanatlar zerine yapt ve akalarla kesilen skc bir aklamadan sonra, benim gnlszce anlattm hikyemi de dinlemi ve kenar mahalle falclar gibi kurum kurum kurumlanarak olaylarn eyh Galip'in, 'Hsn- Ak'ma da pek zorlanmadan pekl oturtulabileceini bile sylemiti. dl heyecanyla, gazetelere ve emniyet tekilatna yazlan ihbar mektuplar o srada atodaki iki kiilik bir kurul tarafndan inceleniyordu: Profesrn, iki yz yl nceki iir sorunlarna dikkat eken edebi buluunu dikkate almadlar. Katilin ihbar edilen bir berber olduuna o sralarda karar verdiler. Altm yalarnda, ince ve kck adam bana gsterdikten ve gene tehis edemediimi anladktan sonra atodaki lgn lm, hayat, esrar ve iktidar enliklerine beni bir daha armadlar hi. Suunu nce inkr eden, sonra itiraf eden, sonra gene inkr ve gene itiraf eden berberin hikyesini gazeteler bir hafta sonra ayrntlaryla yaymladlar. Cell Salik, yllar nce ilk olarak 'Kendim Olmalym' balkl bir yazsnda szetmiti bu adamdan: O yazda, ve sonraki baka yazlarnda berberin Gazeteye gelip kendisine, Dou ile ilgili, bizimle ve varoluumuzla ilgili derin bir esrar aydnlatacak sorular sorduunu, kendisinin de bu sorulara birer a421 kayla karlk verdiini yazmt. Berber, birer hakaret olarak kabul ettii ve bakalarnn da tank olduu bu akalarn nce bir yazda hatrlatldn, birka kere yeniden ele alndn fkeyle grmt. Yirmi yl sonra ise ilk yaznn gene ayn balkla yeniden yaymlanarak, kendisine ayn hakaretin yeniden edildiini gren berber, evresindeki baz odaklarnkkrtmasyla ke yazarndan intikam almaya karar vermiti. Polislerden ve gazetelerden rendii dille, iini 'bireysel terrizm' olarak niteleyen berberin, varln inkr ettii kkrtc odaklarn kimler olduu ise hi anlalamad. Gazetelerde adamn anlamdan ve zerindeki harflerden arnm yorgun ve hrpalanm yznn fotoraflarnn yaymlanmasnn zerinden ok gemeden, ibret olsun diye hzlandrlm bir davann ibret olsun diye hemen onaylanan karan gerei, bir sabah, stanbul'un sokaklarnda yalnzca skynetim yasana aldrmayan kederli kpek srlerinin gezindii bir saatte, berberi astlar. O gnlerde bir yandan Kaf Da hakknda hatrlayabildiim ve bulabildiim hikyeler zerinde alyor, bir yandan da 'olaylar' aydnlatmak iin avukatlk yazhanemde beni ziyaret edenlerin kuramlarm bir uyku sonras mahmurluuyla dinliyor, kimseye de pek yardm edemiyordum.

Yazlarndan CelPin Deccal olduunu karan ve kendisi bu sonucu karyorsa katilin de kardn ve bylece CelPi ldrerek kendisini Mehdi'nin, yani O'nun yerine koyduunu uzun uzun anlatp, cellt hikayeleriyle kaynaan gazete kesiklerindeki harfleri gsteren tutkulu imam hatip lisesi rencisini de byle dinledim, Cell'e tarihi kyafetler dikip sattn anlatan Nianta'ndaki terziyi de. Terzinin, Rya'nn kayplara kart karl gece, dkknnda alrken grdm terzi olduunu bile yllar nce grd bir filmi hayl meyl hatrlayan biri gibi zorlukla hatrladm. Ayn tepkiyi, MT arivinin zenginlikleri hakknda bilgilenmek ve gerek Mehmet Ylmaz'n en sonunda yakalanp susuz rencinin sahverildiini bana mjdelemek isteyen Sa-im'e de gsterdim. Saim, cinayet nedeni olarak gsterilen yaznn balna dikkati ekerek 'Kendim Olmalym' sz zerine akl yrtrken, ben kendim olmaktan o kadar uzaklamtm ki, bu kara kitaptan da, Galip'ten de uzaklayordum sanki. Bir dnem kendimi yalnzca avukatla ve davalarma ver422 dim. Bir dnem ise, ilerimi gevettim, eski arkadalarm aradm, yeni tantm kiilerle lokantalara, meyhanelere gittim. Bazan stanbul'un zerindeki bulutlarn inanlmayacak bir sarya ya da kl rengine dndn farkediyor, bazan da ehrin zerindeki gn o her zamanki bildik tandk gk olduuna inandrmaya alyordum kendimi. Geceyarlar, CelPin o haftaki yazlarndan ikisini n, tpk verimli dnemlerinde CelPin yapt gibi bir rpda rahat rahat yazdktan sonra, masadan kalkar, telefonun yanndaki koltua oturup bacaklarm sehpaya uzatr ve evremdeki eyalarn ar ar baka bir dnyann, baka bir lemin eyalarna ve iaretlerine dnmesini beklerdim. O zaman hafzamn derinliklerindeki bir yerden, bir annn bir glge gibi kprdandn, hafza bahesinin bir baka baheye alan, oradan bir ikinci, nc bahelere alan kaplarndan geerek glgenin ilerlediini ve bu tandk bildik sre boyunca sanki kendi kiiliimin kaplarnn da alp kapanarak, kendimin de o glgeyle bulaacak, o glgeyle mutlu olabilecek bir baka kiiye doru deitiimi hisseder, sonra o baka kiinin sesiyle konumak zereyken yakalardm kendimi. Rya'nn anlaryla hazrlksz bir zarnanda karlamamak iin hayatm, pek de sk olmasa da, bir denetim altnda tutuyor, beklenmedik bir zaman ya da yerde zerime kmesinden korktuum hznden dikkatle kamyordum. Haftada iki kere akamlar Hle Halalara gittiimde, yemekten sonra, Vasf ile birlikte Japon balklarna yem verir, ama onunla birlikte yatann kenarna oturup gsterecei gazete kesiklerine bakmazdm hi. (Gene de, CelPin resmi yerine Edward G. Robinson'unkinin basld gazetenin kesiiyle byle karlatm ve ikisinin ok uzak akrabalar gibi az da olsa birbirlerine benzediklerini byle kefettim.) Vakit ge olduunda sanki hasta yatanda yatan Rya beni evde bek-liyormu gibi daha da gecikmeden eve dnmemi babam ya da Su-zan Yenge bana sylediinde, "Evet," derdim onlara, "sokaa kma saati balamadan bir an nce ben gideyim." Ama Aladdin'in dkknnn nnden geen ve bizim Rya ile her zaman yrdmz sokaklardan deil, eski evimize de, ehrikalp Apartmanna da yolu bsbtn uzatan arka sokaklardan yrr, Cell ile Rya'nn Konak Sinemasndan ktktan son423 ra yrdkleri sokaklara girmemek iin yolumu gene deitirir, bylece, stanbul'un tuhaf ve karanlk ara sokaklar, lambalar, harfleri, bilmediim duvarlar, kr gzl korkun yzl apartmanlar, ekilmi karanlk perdeleri, cami avlular arasnda bulurdum kendimi. Btn bu karanlk ve l iaretler arasnda yrmek beni ylesine baka biri yapard ki, sokaa kma yasann balamasndan az sonra ehrikalp Apartmannn kaldrmna vardmda, en st katn balkon demirlerine hl asl duran bez parasn grdmde, bunu Rya'nn beni evde beklediinin bir iareti olarak okurdum kolaylkla. Bo ve karanlk sokaklarda yrdkten sonra Rya'nn benim iin ast iareti balkon demirinde grnce, evliliimizin nc ylnda, karl bir geceyars, yllardr ahbaplk eden anlayl iki dost gibi birbirimizi inelemeden ve sohbeti Rya'nn ilgisizliinin dipsiz kuyusuna hi drmeden ve birden aramzda bir ruh gibi beliriveren o derin sessizliin yaklatn da hi hissetmeden uzun uzun konutuklarmz hatrlardm. Benim konuyu amamla, Rya'nn da kendi hayl gcnden ald bir tatla yetmi yanda birlikte geireceimiz bir gn hayl etmitik. Yetmi yandayken, bir k gn, birlikte Beyolu'na kacaktk. Biriktirdiimiz paralarla kendimize karlkl birer hediye alacaktk: Bir kazak ya da bir ift eldiven. zerimizde, sevip altmz ve bizim kokumuzla kokan eski ve ar paltolarmz olacakt. Bir ey aramadan,

konua konua ve bo bo vitrinlere bakacaktk. Nefretle kfr ederek, her eyin deimesinden yaknacak, eski elbiselerin, eski vitrinlerin ve eski insanlarn daha iyi ve gzel olduundan dem vuracaktk. Bunlar yaparken, gelecekten bir ey bekleyemeyeceek kadar ihtiyar olduumuz iin byle davrandmz bilecektik; ama gene de byle davranacaktk. Nasl tartld-na, nasl paketlendiine dikkatle bakarak bir kilo kestane ekeri alacaktk. Sonra Beyolu'nun arka sokaklarmda bir yerde, daha nceden hi grmediimiz bir eski kitap bulacak ve aknlk ve sevinle birbirimizi kutlayacaktk. eride, Rya'nn hi okumad ya da okuduunu unuttuu ucuz polisiye romanlar olacakt. Biz romanlar seip eelenirken, kitap ynlar arasnda gezen yal bir kedi hrldayacak, anlayl kitap kadn da bize glmseyecek-ti. Ellerimizde ucuza aldmz iin bizi sevindiren kitap paketleri, 424 Rya'nn en azndan iki aylk polisiye roman ihtiyacn karlamann sevinciyle oradan kp girdiimiz muhallebicide aylarmz ierken, aramzda kk bir kavga kacakt. Yetmi yama geldiimiz iin, bizim gibi btn insanlarn basma geldii gibi, yetmi yama gelip btn hayatmz boa geirdiimizi bildiimiz iin kavga edecektik. Eve dnnce paketleri aacak, elbiselerimizi hi ekinmeden karacak ve kaslar zayflam beyaz ve yal gvdelerimizle bol kestane ekerli ve uruplu uzun bir sevimeye verecektik kendimizi. Yal ve yorgun gvdelerimizin soluk rengi, altm yedi yl nce ilk tantmz zamanlardaki ocuk tenlerimizin yar saydam krem aklnda olacakt. Hayl gc her zaman benimkinden parlak olan Rya, lgn sevimenin ortasnda durup sigara iip alayacamz da sylemiti. Konuyu ben amtm, nk yetmi yanda artk baka hayatlar zlemeyecek bir hale geldiinde Rya'nm beni seveceini biliyordum. stanbul ise, okuyucularmn farkettii gibi, ayn sefaletiyle yaayacakt. Bazan Cell'in eski kutular iinde ya da yazhanemdeki eyalarn arasmda ya da Hle Halann evinde, bir odada, tuhaf bir ekilde gzmden kat iin atlmam eski bir eyasma rastlyorum hl. lk tantmzda zerinde grdm iekli elbisenin mor dmesi; bin dokuz yz altml yllarda Avrupa dergilerindeki becerikli ve salkl kadnlarn yzlerinde grnmeye balayan ve ayn yllarda Rya'nm alt ay takp sonra att st kenarlar ekik 'modern' gzlkler; birini salarna iki eliyle yerletirirken brn dudaklarnn kenarnda tuttuu kk, kara firketeler; yllarca kayp diye hznlendii ve iine diki ineleriyle ipliklerini koyduu tahta vakvan kuyruktan kapa; Melih Amcamn avukatlk dosyalar arasmda kalm ve bir ansiklopediden kopya edilerek hazrlanm Kaf Da'nda yaayan efsanevi Simurg kuuna ve onu arayanlarn servenlerine ilikin edebiyat devi; Suzan Yengenin sa frasna takl kalm sa telleri; bana yazlp verilmi bir sipari listesi (lakerda, 'Beyaz Perde' dergisi, akmak iin gaz, fndkl Bonibon ikolatas); Dedeyle birlikte yaplm bir aa resmi; alfabedeki at; on dokuz yl nce kiralk bir bisiklete binerken ayaklarnda grdm yeil oraplarn teki. Bu nesnelerden birini Nianta sokaklarndaki, apartman nlerindeki p tenekelerinden birine usulca, saygyla, titizlikle bra425 kp kamadan nce, onlar birka gn, bazan birka hafta, hatta -peki peki- bir iki ay kirli ceplerimde tar, onlardan acyla uzaklatktan sonra bile, tpk apartman karanlndan geri dnen eyalar gibi, bir gn anlaryla birlikte bu hzn eyalarnn da bana tek tek geri geleceklerini dlerdim. Bugn Rya'dan bana kalanlar ise yalnzca yazlar; bu kara, kapkara, karanlk sayfalar. Bazan bu sayfalardaki hikyelerden birini, szgelimi celltn hikyesini ya da Rya ile Galip adl masal Cell'in azndan ilk duyduumuz karl k gecesini hatrladmda, insann kendisi olabilmesinin tek yolunun bir bakas olmas ya da bir bakasnn hikyelerinde kaybolmas yolundaki bir baka hikyeyi hatrlyor, kara bir kitapta yanyana getirmek istediim bu hikyeler de bana, tpk bizim birbirlerine alan ak hikyelerimiz ve belleklerimiz gibi, bir nc, bir drdnc masal, stanbul'un sokaklarnda kaybolunca baka biri olan n hikayesiyle, yzndeki kayp anlam ve esrar arayan adamn hikyesini heyecanla hatrlatyor ve bylece eski, ok eski, ok ok eski hikyeleri yeniden kaleme almaktan, ibaret yeni iime daha bir evkle sarlp kara kitabmn sonuna geliyorum. O sonda, Galip gazeteye yetitirmesi gereken ve aslnda kimsenin de artk pek aldr etmedii Cell'in son yazsn yazyor. Sonra, sabaha doru acyla Rya'y hatrlyor ve masadan kalkp uyanmakta olan ehrin karanlna bakyor. Rya'y hatrlyor ve masamdan kalkp ehrin karanlna bakyorum. Rya'y hatrlyor

ve stanbul'un karanlna bakyoruz ve geceyarlar, uykuyla uyanklk arasnda mavi- damal yorgann zerinde Rya'nn izine rastladm sandm zaman kapldm keder ve heyecana kaplyoruz. nk hibir ey hayat kadar artc olamaz. Yaz hari. Yaz hari. Evet tabii, tek teselli yaz hari. 1985-1989

You might also like