You are on page 1of 296

(*) Lyova'nın çok temiz tutulmuş ve doldurulmuş olan matematik defterleri,

hocalarının verdiği notlar ve yazdığı yazılarla birlikte, 1937 yılında Meksika'da


açılan mukabil davada delil olarak kullanıldı. Defterler Arşiv'de muhafaza
edilmektedir. Lyova, Dr. Sohlen'e (Well) yazdığı tarihsiz bir mektupta kendisini
Berlin'e gitmeye zorlayan örgüt nedenlerini anlatıyor. (Alman vizesini alması yedi ya
da sekiz ay sürmüştü.)

180
sarsmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletlerinin durumunu öteki
kapitalist ülkeler karşısında güçlendirdiğini de söyledi. Fransız Troçki, hergün düzenli bir şekilde aldığı notlardan, Danimarka'ya
gazetecilerine de Sovyetler Birliğinin korunması gerekli kıldığı yaptığı gezinin bütün olaylarını günü gününe anlatabiliyor, ve
takdirde Stalin ile işbirliği yapmaktan hiçbir zaman kaçınmayacağını iddialarının doğruluğunu isbat edecek birçok görgü tanığı
açıkladı: "Politikada ne kişisel duyguların ne de öcalma isteğinin gösterebiliyordu.
yeri vardır. Politikada yalnız vcrimlililc, ve iş görmek bahis Kopenhag'la bulunduğu sırada geniş bir çevresi vardı.
konusudur", demişti. Kendisiyle birlikte gelen üç sekreterden başka Alman, Fransız,
Dört yıl sonra, Büyük Temizlik sırasında, Zinoviev ile Kamenev İtalyan ve daha başka uluslardan yirmi beş taraftarı, bu arada
ve daha başkaları yargılanırken, savcılık makamı Troçki ile sanıklara Molnier, Naville, Sneevliet ve Troçki'nin Fransız avukatı Gerard
karşı yaptığı suçlamaların büyük bir kısmını Troçki'nin 1932 Rosenthal de gelmişti. Hamburg'dan da bir öğrenci gurubu gelmiş,
Kasımında Kopenhag'taki faaliyetine dayayacak, Troçki'nin muhafızlığını yapıyordu. Ziyaretçilerden biri de Troçki'nin
muazzam bir komplo ağının iplerini o sırada çektiğini, taraftarlarına Almanya'da avukatlığını yapan, Liebk-necht'in arkadaşı, ünlü
Stalin, Voroşilov ve daha baş-ba Politbüro üyelerini öldürmelerini, Alman hukukçusu Oscar Cohn'du. Troçki bu kadar çok taraftarı
Rus işçi yığınlarını zehirlemelerini, ve kapitalizmi geri getirmek için arasında resmî olmayan "uluslararası bir kongre" toplama fırsatını ele
ülkenin ekonomik ve askerî gücünü yıkmalarını emrettiğini iddia geçirmişti; bu toplantılarda Almanya'daki durumu ve çeşitli
edecekti. Genel Savcı Vişinski'ye göre, Troçki Kopenhag'da Golz- gurupların çalışmalarını tartışmışlardı. Bu kadar küçük bir mezhep
man, Fritz Davıd ve Berman Yurin'i oğlunun yanında kabul etmiş ve taraftarlarının, daha çok gevezelik ve heyecan içinde geçen küçük
sanık yerinde Zinoviev ile Kamenev'in arkasında oturan bu üç toplantısında, en az olabilecek şey bir komplo hazırlamaktı.
adamın aracılığıyla emirlerini göndermişti. Bu suçlamalar ve Toplantıya katılan tek ingiliz şöyle anlatıyor: "Herkes durmadan
suçlamaların dayandığı "itirafları" burada teker teker reddetmek konuşuyordu; yalnız Troçki, hemen hemen bütün gün odasında
gerekmez. Bu suçlamaların doğru olduğunu yirmi yıl durmadan iddia çalışıyor, yazıyor ya da dikte ediyordu." (*). Beş yıl sonra, o sırada
eden Stalin'in adamları bile artık bu iddialarından vazgeçmişlerdir; Kopenhag'ta bulunanların hepsi—Nazi hapishanelerinde ya da
Troçki'nin anısını hâlâ unutmamış olan Kruşev, Sovyet Komünist toplama kamplarında bulunanlar hariç—Vişinski'nin Kopenhag'da
Partisinin 20'inci kongresinde bu suçlamaların nasıl düzenlendiğini bulunduğunu iddia ettiği kimselerden hiçbirinin orada bulunmadığına
ve "itiraf" ların nasıl alındığını anlatmıştır. Ama Troçki, bundan çok ya da böyle bir şeyin birçok muhafızların gözünden kaçması ihtimali
daha önce, mahkemeler devam ederken, savcılığın ortaya attığı olmadığına tanıklık edecektir. O sırada Rusya ile ilişkisi olup da
iddiaların ne kadar saçma ve çelişkilerle dolu olduğunu söylemişti. Troçki tarafından kabul edilen tek kişi Senin - Sobolevicius'dü.
Örneğin, Vişinski'nin Kopenhag'da Troçki tarafından bir karargâh Sobolevicius kendisinin bir Stalin ajanı olduğu iddialarını ya-
haline getirilmiş olduğunu söylediği Hotel Bristol 1932'de yoktu. lanlamak üzere gelmiş Troçki'nin yanında bir iki saat kal-
Troçki'nin gelmesinden yıllarca önce yıkılmıştı. Kopenhag'da faaliyet
gösterdiği iddia edilen Lyova o sırada Danimarka başkentinde (*) Bana bunları anlatan İngiliz Mr. Harry Wicks'dir. Troçki'nin yazılarını Rus
babasının yanında değildi. limanlarına giden İngiliz gemicileri kanalıyla S.S.C.B.ye göndermeye ça-l:?rı;akfı;
Troçki kendisine bu konuda bir yetki mektubu vermişti.
226
227
rnış, Troçki ise kendisini bir ajan olarak değil, siyasî bir muhalif olarak memnun olacağını, "bir gökdelenin tepesinden" ufka bakmanın "kim bilir ne
karşılamıştı; yazışmalarında, Sobolevicius, Sta-lin'iıı sanayi alanındaki kadar güzel olduğunu" söylemişti. "Size soruyorum, büyük Amerikan
başarılarını ve kolektifleştirmenin geniş etkilerini Troçki'nin küçümsediğini kitaplıklarının birinde iki ya da üç ay çalışabilmeyi düşünmem acaba ütopik
söylemiş ve Troç-ki'yi, kısmen haklı olarak, eleştirmişti. Sonraki bir rüya mı olur? Danimarka Hükümetinin verdiği büyük örneğe, bence
yazışmalarından anlaşıldığına göre Kopenhag'daki görüşmeleri aradaki öteki devletler göz kapamamalıdırlar." Bununla birlikte Danimarka
görüş ayrılıklarının biraz kapatılmasıyla sonuçlanmıştı. Bu-nunla birlikte, Hükümetinin verdiği "örnek" de pek parlak değildi: kısa bir süre için bile
Sobolevicius Moskova yargılamaları sırasında tanık değildi. Anlaşıldığına Danimarka'da kalmasını hükümet kabul etmemişti. Osear Cohn'un yakın
göre de mahkemeye hiçbir yardımda bulunmadı, çünkü bunu yapmış dostu Sosyalist Başbakan Stauning'e yapılan müracaat hiçbir sonuç
olsaydı Troçki'nin Kopenhag'daki çevresi hakkında Vişinski'nin vermemişti; Troç'-ki'nin karısı ile birlikte Kopenhag'da tedavi görmek üzere
anlattığından daha gerçekçi şeyler açıklamış olurdu. vizesinin onbeş gün daha. uzatılması için şahsen yaptığı müracaat da boşa
Troçki'nin Danimarka'da bulunduğu günler olaysız geçmiş ç ı k m ı ş t ı . İsveç vizesi almak için yaptığı müracaat reddedilmişti. Bu
sayılabilirdi. Konferanstan sonra kendisini çağırmış olan ufak bir reddin, o sırada İsveç Elçisi bulunan İşçi Muhalefet inin eski lideri
Danimarka öğrenci gurubu karşısında konuştu. Ev sahibi bu garip olayı Aleksandra Kollantay'ın itirazları üzere yapıldığı iddia ediliyordu.
kaydetmiş bulunuyor: Zina'nın durumu gün geçtikçe kötüleştiği için hergün karşılaştığı
Troçki ile beş ya da altı kişi evimde bulunduğu sırada bir arkadaşım. Zino- düşmanlıklar daha da üzücü oluyordu. Troçki, kızının son mektubu olduğu
viev'in öldüğünü söyledi. Troçki ayağa kalktı, çok heyecanlıydı... "Zinoviev'e karşı sanılan şu korkunç suçlayıcı yazıyı belki ele Kopenhag gezisinde almıştı:
savaştım..." dedi. "Bazı sorunlarda onunla birliktim. Hatalarını biliyorum, ama şu "Siz... çok sabırsızsınız ve bazan da düşünmeden alelacele harekete
anda bunları düşünecek değilim, onun yalnızca bütün hayatı boyunca işçi sınıfı geçiyorsunuz. Karmaşık, ama aynı zamanda içgüdüsü kadar ilkel bir şey
hareketi için çalışmış olduğunu söyliyeceğim..." Troçki ölen hasmının ve savaş
biliyor musunuz—yâni hafife alınmaması gereken bir şey...? İçgüdüsü
arkadaşının anılarını parlak cümlelerle anlattı... bu güze! konuşmayı bu küçük
gurubun içinde dinlemek çok heyecanlı bir sahne oldu. (*) kördür diye kim söylemiş...? Doğru değil bu söz. içgüdüsünün karanlıkta
bile gören keskin gözleri var... zamanı ve mekânı da aşabilir—içgüdüsünün
Troçki'nin dışında hiçbir kimse, ne dostları ve ne de sekreterleri, Troçki'nin
Kopenhag'da ne kadar büyük bir üzüntü ve sıkıntı içinde olduğunu kuşakların anısı olması ve yaşamın başladığı yerden başlaması boşuna değil.
bilmiyordu. Danimarka'da yalnız bir tek konferans vermek ve sonra yeniden Her çeşit amaçlara yön verebilir. Ama en korkuncu bu içgüdünün en çok
Büyükada'ya dönmek için, bir sürü şeyleri düşünerek, düşmanca gürültüler şaşmaz ve acımasız bir şekilde kendi yolunda-kileri vurmuş olması." Zina,
arasında bütün Avrupa'yı boydan boya geçmek Troçki için bir hayli yorucu içgüdülerini yaratan "uyarmalar", "kuşkulu hayaller" ve "korkunç derecede
olmuştu. Dönüşü önliyemediğine göre, hiç olmazsa geciktirmek için keskinleştiril-miş bir duygusallık" tan söz ediyor ve şöyle diyordu: "Buna
boşboşuna birtakım çarelere başvuruyordu. Amerikalı gazetecilerle yaptığı benzeyen bir şeyin bir ara beni sardığını size söylersem sizi korkutmuş
konuşmada, "dünya panoramasını bir süre New York'tan seyredebilseydi" olmıyayım; ama korkunç bir çılgınlıkla kendimi
çok (*) The Case of Leon Trotsky, s. 147. Zinoviyev'in öldüğü söylentisi ertesi gün
tezkip edildi. 229

228
liğine gelmenize izin vermekle kalmamış, aynı zamanda , ilk işçi devletinin li-
tleğii... aynı zamanda, beni süren ve Sovyet yurttaşlığından atan hükümet de dahil olmak üzere,
bugünkü Sovyetler Birliğinin de bütün sorumluluğunu üstüme alıyorum, (Ama) Siz., siz sözde
demokrasi adına kapitalizmi savunmaktasınız. Peki, nerede öyle ise bu demokrasi? Herhalde
Anvers limanında değil.

Buna rağmen, Anvers sularından "en ufak bir karamsarlığa


kapılmaksızın" ayrılıyordu. Gemiyi kordon altına alan polislerin
derlerini öldürmeye teşebbüs edenlerin avukatlığını yapmak üzere mahkemede arkasında, "kömür tozları içinde, azimli ve sert yüzlü Elaman
bulunmanıza da itiraz etmemişti. Basınımızda yayınladığımız savunma talebi- işçilerini", bu işçilerin "oradaki durumu nasıl seyrettiklerini, ve
nizde ikide birde demokrasi prensiplerine başvurmaktaydınız.hakkınızdı bu. herkesi nasıl ölçtüklerini", kendilerinden olanı nasıl tanıdıklarını,
4. Aralık 1932'deise ben ve arkadaşlarım Anvers limanında transit olarak dur- d polislere nasıl alayla baktıklarını, güvertedeki tehlikeli yolculara nasıl
uk. Bu ülkede proleter diktatörlüğünü savunmak ya da, bildiğim kadar, Ba-
gülümsediklerini, "iri parmaklarını kasketlerine götürerek"
kanlardan birini öldürmekiçin herhangi bir teşebbüse girişmiş olan herhangi
tutuklu bir komünistin ya da grevcinin avukatlığını yapmak niyetinde değilim.
güvertedekileri nasıl selâmladıklarını "gördü". Gemi sis içinde
Buna rağmen gemimizin limanda durduğu yer kordon altına alınmış bulunuyor. Scheldt'den geçtiği sırada, ekonomik buhran yüzünden limandaki
Her iki yanımızda, sağımızda ve solumuzda, polis motörleri alarm durumunda. vinçler durmuştu; rıhtımdan bilinmeyen birtakım veda çığlıkları
Güvertemizden demokrat polis ajanlarının geçit resmini seyrediyoruz... Çok geliyordu". "Bu yazıma Anvers ile Flüssingen arasında son verirken,
güzel bir manzara. Burada gemicilerden ve lostromolardan çok aynasız var - Belçika işçilerine kardeşçe selâmlarımı yollarım."
fazla birşey söylemek için bu bayağı kelimeleri kullandığımdan özür dilerini.
Gemimiz geçici bir hapisaneye ve limanın bu kısmı da hapisane avlusuna döndü.
Troçki ile Natalya 6 Aralıkta Paris'te Gare du Nord'a indi;
yeniden büyük bir polis kordonu altına alındılar; polis Troçki ile
Bu kabul şeklinin ve üzücü olayın "militan işcilerle ko- Natalya'yı yolculardan ayırdı. Lyova orada onları bekliyordu;
münistlere genellikle yapılan işlemlerin yanında hiç bir şey" ol- Herriot, Natalya'nın isteğini kabul etmişti. Marsilya'da İstanbul'a
duğunu elbetteki biliyordu; 1922'de Vanderwelde'nin Bolşe-vizm ve gidecek bir gemiyi dokuz gün beklemesine izin verildiği Troçki'ye
demokrasi üzerine çektiği nutuklara geç de olsa yalnız cevap sınırda bildirilmişti. Troçki geminin geç gelmesinden yararlanacaktı.
verebilmiş olmak için gerçekleri belirtmek zorunda kalmıştı: Molinier, Marsilya yakınlarında bir pansiyon kiralamış, Troçki de
Belçika'yı demokrasiler arasında saymakta yanılmadığımdan eminim. Giriştiğiniz savaş
(1914—8 savaşı) demokrasi içindi, öyle değil mi? Savaşın so-nımdanbcri Belçika'nın başında
dostlarından buraya gelmelerini ve burada birkaç gün geçirmelerini
Bakan ve Başbakan olarak bulundunuz. Bu ül-kede demokrasiyi gerçekleştirmek için bundan rica etmişti. Ama Marsilya'ya varır varmaz polis bir gün bile ka-
daha iyi fırsat olabilir miydi?. . Ama neden demokrasiniz eski Prusya polis devleti kadar pis lamıyacağını bildirdi ve o gece limandan ayrılacak olan bir İtalyan
kokuyor? Bir Bol-şevik'in rastlantıyla s ı n ı r l a r ı n a yaklaştığı zaman s i n i r buhranları geçiren şilebine hemen binmesini emretti. Troçki bu emri protesto ederek
bir demokrasinin sınıf savaşım zararsız b i r ha l e getireceğine ve k a p i t a l i z m i barışçı gemiye bindi; ama gemide yolcu servisi bulunmadığını, yolculuğun
yollarla sosyalizme götüreceğine k i m i n a n ı r ? onbeş gün süreceğini anlayınca bir tuzağa düşürülmekten korkarak,
Evet, Troçki G.P.U. konusundaki gerçekleri ve Sovyetler hemen yeniden rıhtıma döndü. Gece yarısıydı. Polis kendisini gemiye
Birliğindeki kovuşturmaları çok iyi biliyordu. Ama Sovyet Hükümeti göndermeye çalıştı, ama başaramadı. Troçki ve yanındakiler soğuk
hiç olmazsa demokrasinin erdemlerinden söz etmemekteydi; proleter ve rüzgârlı
diktatörlüğünü uyguladığını açıkça söylüyordu; bunun da tek ölçüsü
kapitalizmden sosyalizme geçişi sağlamış olup olmadığı idi.
Diktatörlüğün kendine göre yöntemleri ve mantığı vardır ve oldukça serttir. Bu
diktatörlüğü kuran devrimciler... arada sırada bu mantığın kurban olurlar... Bununla b i r l i k t e ,
s ı n ı f düşmanlarının karşısında, yalnız Ekim İhtilali'nin
232
233
Senin'e; zaman kazanmasını ve sorunları yeni baştan düşünmesini yok oluveriyor." Ne olursa olsun, bütün bu olaylardan sonra,
salık veriyordu. Akıllı ve çalışkan bir taraftarını kaybedeceği için Haralambos'a dönmüş olmak, Marmara kitabını onunla birlikte
üzülmekteydi; ama ayrılığın önüne geçilemedi ve Senin az sonra okumak ve oturup kendi kitabını yazmak hiç de kötü bir şey değil.
Troçki'nin ufkundan kayboldu. Bu tatlı ara birdenbire ve acı bir şekilde sona erdi. 5 Ocak
Bu haftalar içinde Troçki, eskiden olduğu gibi, yine 1933'de Lyova, Zina'nın intihar ettiğini telgrafla bildirdi. Zina,
"üzüntülerini ve rahatsız edici düşüncelerini" balığa çıkmakla çocuğunun sonunda yanına gelmesinden bir hafta sonra intihar
unutmaya ve yatıştırmaya çalıştı. Büyükada'dan ayrılmazdan az önce etmişti. Anlaşılan, çocuğun varlığı sinirlerini yatıştırmak şöyle
bir balıkçı havası içinde yazmış olduğu güncesinde, balığa birlikte dursun, büsbütün bozmuştu. Zina'nın bıraktığı yazılar arasında
çıktığı sevimli balıkçı tiplerini, özellikle sık sık sandalına bindiği, Almanca şöyle bir not var: "Korkunç hastalığımın yeniden
okuma yazma bilmeyen Haralambos adındaki Rumu, uzun uzadıya başlıyacağını anlıyorum. Bu durumda kendime güvenemem; hele
anlatmaktadır. Genç Rum "iliklerine kadar balıkçı" dır; ataları da, çocuğuma bakacağımı hiç sanmıyorum. Buraya hiç bir suretle
bildiği kadar, hep balıkçıdırlar. "Bütün dünyası Büyükada'nın dört gelmemeliydi. Çok hassas ve sinirli. Frau B.'den de (ev sahibi) çok
kilometre ilersi-ne gitmez. Ama bu dünyanın ne olduğunu" bilir, ve korkuyor. Frau K. da (adresi aşağıda) kalıyor. Bir tek kelime
bu dünyada yaşamını dolduracak kadar eğlence bulmaktadır ( "hiç Almanca bilmiyor. Kardeşime telefon etmeliyim." Sinir nöbetleri
bir zaman öğrenemiyeceği matematiğe ve şiire benzer bir şey"), daha sık ve daha kuvvetle gelmektedir; çocuğuna bile bir hayrı
"Marmara'nın güzel kitabını bir artist gibi okumaktadır", ve eski dokunamıyacağını anlamıştır; savaşacak gücü yoktur; ve bütün bun-
devrimcinin aklını uzak anılardan Adaya çekmektedir. Birbirleriyle laryetmiyormuş gibi, Alman polisi de Almanya'dan çıkmasını
işaretieşerek konuşmaktadırlar, ve tek heceli birkaç Türkçe, Rumca istemektedir. General Schleicher hükümetinin son günleridir: Hiter'in
ya da Rusça kelime söylemektedirler. Denizin derinliklerinde neler Başbakanlığı ay sonundan önce ilân edilecektir. Berlin sokaklarında
olup bittiğini, havaya bakarak rüzgârın nasıl eseceğini, ağların nasıl çizmeler her zamankinden daha çok gürültü çıkarmakta, sokaklar
atılacağını — düz mü, döne döne mi ya da yarım daire şeklinde mi sarhoşların kaba şarkılarıyla çınlamaktadır; Die Strassen frei für die
—, ıstakoz yakalamak için sepetlerin içine ne kadar ağırlık braunen Batallionen (Sokaklar hücum taburları için serbest) adındaki
konacağını, ağların çevrede dolaşan yunus balıklarına karşı nasıl yaban ve korkunç şarkı bütün öteki şarkıları boğuyor. Nazizmin
korunacağını Troçki'ye anlatmak için bu işaretler ve bu kadarcık "korkunç tankı" Alman işçisinin üzerine doğru yürüyor. Ailesinden
kelime yetmektedir. Sürekli Devrim kuramının yazarı böylece ayrı düşen, yurdunun kapıları suratına kapanan, Almanya'dan da
"binlerce yıldır değişmeyen çetrefil ve ilkel bir sanatı" büyük bir kovulan, başka bir yere sığınamıyacak kadar da hasta olan Zina
hevesle ve alçakgönüllülükle öğrenmektedir. Bir taşı uzağa Horst Wessel Lied'i işite işite kapısını kilitlemiş, odasına kapanmış,
fırlattığında Haralambos'un kendisine "kötü kötü baktığını" görür. havagazı musluklarını açmıştı. Her yeri o kadar sımsıkı kapatmıştı ki
"Bir bakıma kibarlığından ve bir bakıma da sosyal bir disiplinden kendisini kurtarmak için yapılan teşebbüsler sonuç vermemiş, hemde
ötürü, genel olarak, taşları çok kötü fırlatmadığımı da kabul doktoru da ölüm
etmektedir. Ama yaptığım işi onunkiyle karşılaştırmaya yetmiyor
bu ve gururum hemen 237

236
ra geç cevap verdiğinden ötürü özür dilerken, o günlerde sıtmadan nu çeşitli Alman arşivlerinden ve güncelerinden bugün artık
yattığını ve yan "işitmez halde" olduğunu bildiriyor. (*) öğrenmiş bulunuyoruz. Bir ay sonra, yâni 5 Mart'ta, Nazilerin Karl
Liebknecht Salonu baskınından ve Reichstag yangınından sonra,
Troçki, Alman işçi hareketinin Nazizme karşı hiçbir direnme
korkunç bir Nazi terörü altında yapılan seçimde, Katolik muhalefetin
göstermiyerek, ilk saldırı karşısında rezil bir şekilde yere serilecek
kadar kendisini koruma gücünden yoksun olduğuna sonuna kadar bir Hitler aleyhine verdiği 6 milyon oydan başka, sosyalistlerle
türlü inanmadı. Hitler'in bir iç savaşı göze almadan kazanmasına komünistler 12 milyon oy kazana-bilmişlerdi. Hitler ile ortakları
imkân olmadığını hemen hemen üç yıl durmadan iddia etmişti. Şimdi arasında birçok kavgalar, çekişmeler, karşılıklı güvensizlikler
ise imkânsız şey olmuştu: Sosyalistlerle komünistler muazzam olduğunu ve milyonlarca sosyalist ile komünist harekete geçseydi
kaynaklarını seferber etmeye vakit bulamadan Hitler 30 Ocak koalisyonu yıkmış olacaklarını bugün artık çok iyi biliyoruz. Troçki,
1933'de Başbakan olmuştu. Troçki bir hafta sonra şöyle yazıyordu: işçi sınıfının '"bir savunma savaşı vermediğini, ancak geri çekil-
"Hitler'in iktidara geçmesi işçi sınıfına indirilmiş korkunç bir diğini, ve geri çekilişin yarın paniğe dönüşeceğini" daha 6 Şubat'ta
darbedir. Ama bu son, tamir edilmeyecek bir yenilgi değildir. söylüyor ve yazısını, daha çok acele bir şekilde, şu ağır parça ile
İlerlediği sırada kökü kazınamayan düşman şimdi birçok komuta bitiriyordu:
P a r t i n i n kararlarındaki t a ri hse l önemi daha açık olarak belirtmek ama-
mevzilerini ele geçirmiş bulunuyor.Büyük bir fırsat ele geçirmiş
cıyla... bugünlerde ve haftalarda bence, sorunu... bütün keskinliği ve uzlaşmazlığı ile
bulunuyor, ama savaşına henüz başlamamıştır." O sırada bile daha Komünistlerin önüne getirmek gerek: partinin birleşik bir cephe ku-rulmasını ve
zaman vardır, çünkü Hitler bütün iktidarı ele geçirmiş değildir; Hitler y a r ı n b i r e r Sovyetler h a l i n i alacak olan mahallî savunma komitelerinin
iktidarı Hu-genberg ve Deutschnazionale ile bölüşmek zorunda örgütlenmesini sürekli olarak reddetmesi, faşizme teslim olmaktan, part i n i n ve
kalmıştır. Hitler'in başında bulunduğu koalisyon hükümeti kararsızdı Komünist Enternasyonal'in tasfiyesine kadar gidecek tarihsel bir cinayetten başka bir
ve çelişkilerle doluydu. Hitler henüz ortaklarını etkisiz kılmış ve şey değildir. Böyle bir felâket olursa işçi sınıfı Dördüncü Enternasyonal'e doğru
devletin bütün kaynaklarını eline geçirmiş değildi. Sıra oraya gitmek zorunda kalacaktır ve bunu ancak yığın yığın cesedin üzerinden geçerek ve
yıllar boyunca dayanılmaz acılar ve felâketlerle savaşarak yapabilecektir.
gelmeden Hitler yenilgiye uğratılabilirdi. Sosyalistlerle komünistler
hâlâ karşı - saldırıya geçebilirlerdi, ama ne yazık ki çok geç Alman işçi hareketinin büyük kitle örgütleri, partileri ve
kalınmıştı: "Bahiskonusu olan şey Alman işçi sınıfının hayatıdır. sendikaları, birçok gazeteleri, kültür kurumlan ve spor örgütleri bu
Komünist Enternasyonalin hayatıdır... Sovyet Cumhuriyetinin yazı basında çıkmadan daha önce yerle bir edilmiş bulunuyordu.
hayatıdır!" Büyük yenilgi Troçki ailesinin alınyazısını da hemen etkiledi.
Hitler'in kurduğu ilk hükümetin ne kadar zayıf olduğu- Bulletin Berlin'de yasaklandı ve Lyova saklanarak sınırdan kaçmak
(*) Troçki'nin Franz Pfemfert'e yazdığı 5 Şubat 1933 tarihli mektup. O sırada zorunda kaldı. Troçki 24 Mart'ta Pfemfert'-lere şöyle yazıyor
Büyükada'da bulunan Pierre Frank'a göre, Troçki odasından günlerce çıkmadı; (evlerini Naziler yıkmışlardı): "L.L. (yâni Lyova)yı düşünüyoruz
Natalya da yanındaydı; ama Natalya arada sırada odadan çıkıyordu. Troçki sonunda boyuna. Alman dostlarımız onun faşistlerin eline düştüğü takdirde
odadan çıktığı zaman sekreterleri o günler içinde saçlarını n ne kadar ağarmış sağ çıkmayacağını söylüyorlar. Ben de aynı fikirdeyim. Ama dün
olduğunu gördüler. kendisinden bir telg-

240 241 Troçki: F 16


min gangster terörü işlemeye başlamadan önce Stalinciliğin
bürokratik terörü bunların iradelerini felce uğratmış, bulunuyor."
Troçki şu sonuca varıyordu: Stalincilik "4 Ağustos" una
varmıştı, yâni, tıpkı Birinci Dünya Savaşının patlama-
ra bu umut yok oldu. Komintern'in Yürütme Kurulu, Hitler za- layacak ve komünist muhalefet de böylece yeni bir güç kazan-
ferinden sonra yaptığı ilk toplantıda bu zaferin bir önemi olmadığını rnış olacaktı. (*)
açıkladı. Alman partisinin başından sonuna kadar kusursuz bir strateji Sağlam bir davranış değildi bu elbette; nitekim Troçki de bu yeni
ve taktik izlediğini söyledi; ve herhangi bir Komünist partisinin bu girişiminin mantıksal sonucuna az sonra vardı. Almanya'da yeni bir
konuda tartışma açmasını yasakladı. Hiçbir parti bu yasağa karşı partinin kurulmasını, ama yeni bir Enternasyonal kurmaktan
koymak cesaretini gösteremedi. Bu durum Troçki'yi o kadar sarstı ki kaçınılmasını savunmak tutarsızlıktı; aynı şekilde yeni
"faşizm fırtınasının bile uyandıramadığı bir örgüt... ölmüştür ve bir Enternasyonal'in Sovyetler Birliği içinde çalışmaktan kaçınması da bir
daha dirilemez," dedi. Temmuz ayında, Almanya'da yeni bir tutarsızlıktı. Bundan ötürü Troçki 1933 Ekim'inde Muhalefetin
Komünist partisi kurmanın yeterli olmadığını, yeni bir Sovyetler Birliği'nde de yeni bir parti haline gelmesi gerektiği
Enternasyonal'in temelini atmanın zamanı geldiğini söyledi. sonucuna vardı. Bu kararı ancak altı aylık bir zaman içinde alabilmişti.
Böyle bir karara varabilmesi için on yıldanberi yılmadan savunduğu
Yeni Enternasyonal'in çalışma alanına Sovyetler Birliğinin de görüşleri yeniden gözden geçirmek zorunda kalmıştı. Siyasî partinin
girip girmeyeceğini o sırada bile henüz kararlaştırmış değildi; yâni iktidar tekelin! elinde bulundurması gerektiği fikrinden vazgeçmişti.
Sovyetler Birliğindeki taraftarları eski partinin bir hizbi olarak mı Yeni partikurulursa, Stalinci hükümetin anayasa yolundan değiş-
kalacaklardı, yoksa kendilerine göre ayrı bir parti mi kuracaklardı? tirilmesi ve ıslah edilmesi için değil, bu hükümetin devrimci yoldan
Troçki birkaç ay onlara böyle bir davranıştan kesinlikle kaçınmalarını değiştirilmesine çalışacaktı. O zaman Sovyetler Birliğini hala bir işçi
söyledi ve Dördüncü Enternasyonal'in Sovyetler Birliğinin devleti mi sayacaktı? Ya da Sovyetler Birliğindeki o günkü rejim karşı
sınırlarında durması üzerinde direndi. Ona göre Bolşevik iktidar - devrimin Termidorcu ya da Bona-partçı bir çeşidi miydi? Ve
tekeli, Stalin tarafından kötüye kullanılmış olsa bile, devrimin Muhalefet Sovyetler Birliği'ni kayıtsız şartsız savunulması görüşünde
yaşaması için en birinci şarttı. Muhalefet, ancak rejimin ıslahı - direnecek miydi, direnmi-yecek miydi?
umudunu yitirdiği zaman ayrı bir parti kurmaya hak kazanabilir ve Troçki'ye göre son yılların tecrübelerinden sonra, Stalin'i
Stalinciliğe karşı devrimci bir kavgaya girişebilirdi; şimdi bunu Partinin ya da Sovyetlerin bir Kongresinde düşürülebileceğini
yapması doğru değildi. Yeni bir Enternasyonal, Sovyetler Birliği düşünmek çocukluktu. "Bugünkü egemen kliğin normal anayasa
içinde çalışmaktan pek âlâ kaçınabilirdi, çünkü işçi hareketinin "kilit yollarından düşürülmesi olanağını sağlayacak bütün yollar kapatılmış
noktası" artık Sovyetler Birliği olmaktan çıkmıştı; Muhalefetin, hiç bulunuyor. Bürokrasi, iktidarı, proleter öncüsüne ancak sor ile
olmazsa yakın bir gelecekte, orada çalışmasını geliştirme olanağı verebilir." Ama bu öncü dağınıktı, ezilmişti; iktidarı ele almak için
yoktu. Yeni Enternasyonal öteki ülkelerde esaslı bir güç olabilirse, yakın bir gelecekte kavgaya girişecek du-
ondan sonra S.S.C.B.'deki güçler dizisi de değişebilirdi. Her şeyden (*) Pierre Frank'ın anlattığına göre, Troçki bu nokta üzerinde düşündüğü aylar
önce, Batıda devrim gelişirse, yâni Sta-lin'in liderliği altında ve haftalar içinde odasında ses çıkarmadan, sinirli sinirli her gün dolaşır,
gerçekleştirilmeyecek bir ilerleme olursa, Sovyetler Birliği'ndeki düşünürmüş. "Yüzü ter içindeydi; çok düşündüğü ve kararsızlıklar içinde olduğu
her şeyinden belliydi.''
Stalincilik kalesinin gücü de zayıf-
245
244
da... ulusun ekonomik ve kültürel gelişmesini de sağlamakta çıkarı
vardır; millî gelir ne kadar yüksek olursa bürokrasinin imtiyazlarını
gerçekleştirecek para da o kadar bol olur. öte-yandan, işçi sınıfı
yığınlarının ekonomi ve kültür alanlarında ilerlemesi, yâni Sovyet
Devletinin sosyal temelinde böyle bir gelişmenin sağlanmış olması,
bürokrasi egemenliğinin dayandığı temeli de yıkacaktır". Böylece,
Stalinciliğin, Sovyetler Birli-ği'ni sanayileştirmekle ve eğitimi halk
yığınlarına yaymakla, üzerinde büyüdüğü ve beslendiği toprağı, yani
ilkel yoksulluk, cahillik ve barbarlık toprağını, yokedebileceğini
Troçki, Stalin döneminin kapanmasından yirmi yıl önce görmüştü.
(*)
S.S.C.B.'deki tek parti sistemini savunmaktan vazgeçen Troçki
yine eski uyarmasını yapıyor. "Sovyetler Birliğindeki mevcut
bürokratik denge bozulursa bunun karşı - devrimci güçlerin yararına
olacağının hemen hemen kesin" bulunduğunu tekrarlıyordu.
Sovyetler Birliğinin kayıtsız şartsız savunması fikrine bağlı olduğunu
bir daha açıklamaktaydı: "... yeni Enternasyonal... Sovyet Devletini
ıslah etmeye kalkışmadan önce, onu korumak görevini üzerine
almalıdır. Sovyetler Birliği'nin artık bir işçi devleti olmadığı
bahanesiyle bu bağlılıktan ayrılmak isteyen herhangi bir siyasî
guruplaşma emperyalizmin pasif bir aracı olmak tehlikesiyle karşı
karşıyadır..." Yeni Enternasyonal'e bağlı olanlar, diyordu, "bir ölüm
kalım savaşında" S.S.C.B.'yi korumak için "son barikata kadar
dövüş-melidirler."
Ekonomik yapısı bakımından Sovyetler Birliğinin bir işçi
devleti olarak kaldığında o kadar direndiği halde, Sovyetlerin
uluslararası devrimin bir etkeni olarak sönmüş bir volkandan fazla bir
şey ifade etmediği görüşündeydi: "Birinci Dünya Sa-
(*) Troçki şu sonuca varıyordu: "Şurası belli ki mutlu tarihsel varyantta bü-
rokrasi sosyalist devletin tek aracı — zavallı ve pahalı bir aracı — olacaktır." Ama
bu "mutlu varyantın" gerçekleşmesini kesin saymıyordu.

247
her yanındaki komünist partileri Komintern'in kendisini haklı
vasinin başında olduğu gibi, Ekim ihtilâlindenberi de daha açıkça göstermek için ortaya attığı nedenler ve kutlamaiarı dilsiz bir sessizlik
olmak üzere, Bolşevik partisi dünya devrimci savaşında önder rolünü içinde kabul ediyordu. Bütün bu partilerde en ufak bir akıl
oynamıştır. Ama bu önderlik rolü artık bitmiş bulunuyor." Yalnızca uluslararası dayanışma, sorumluluk kalmamış mıydı? Troçki
bir "Parti müsveddesi" olan iktidardaki Bolşevizm değildi, aynı durmadan soruyordu bunu. Eğer kalmamışsa demek ki bile bile ve
zamanda, Bolşevik Muhalefet de, içinde bulunduğu zor koşullar göz göre göre ihanet etmişlerdi; 1933'de ise Komintern sırf
yüzünden, "uluslararası bir önderlik yapamıyacak" durumdaydı. sorumsuzluğu ve körlüğü yüzünden Hitler'in zaferini kolaylaştırmıştı.
"Devrimin ağırlık merkezi kesin olarak Batıya kaymıştır, burada Ama 1933 felâketi başka bakımlardan 1914 felâketinden daha da
hemen yeni bir parti kurmak olanakları çok daha fazladır." Dördüncü kötüydü. Birinci Dünya Savaşı'nda devrimci Marksizm az sonra
Enternasyonal fikrini ortaya atarken Troçki yeni devrim darbenin etkisinden kurtulmuştu: Zimmerwald, Kienthal ve Rus
hareketlerinin Sovyetler Birliği'nden değil Batı'dan geleceğine Devrimi Marksizmin "sosyal em-peryalisl" sapıklığına güçlü bir
inanıyordu. cevap olmuştu. Komünist hareketin içinden ise 1933 felâketinin
Troçki'nin, Üçüncü Enternasyonal'e olan bağlılığından ne kadar büyüklüğünü karşılayacak bir protesto gelmemişti. Komintern'in
büyük bir kararsızlık sonunda vazgeçtiğini gördük. Bu kararsızlığının izlediği politika Alman işçi sınıfının seksen yıllık kavga sonunda elde
nedenleri o kadar karışık değildi, çünkü o sırada atmakta olduğu ettiği şeyleri kaybetmesine sebep olmakla ve yeni bir dünya savaşı
adıma itirazlarını bizzat kendisi kaç kere söylemişti. Bütün dünya tehlikesini kesinleştirmekle kalmamıştı; aynı zamanda, bütün olup
işçileri Üçüncü Enternasyonali devrimci savaşlarında bir kılavuz bitenler hareketin bütünüyle garip bir umursamazlık ve gevşeklik
sayıyorlar, demişti; Üçüncü Enternasyonal onlara göre, Birinci ve içinde geçmişti. Büyük komünist yığınlarının siyasî vicdanına ve
İkinci Enternasyonal'in meşru halefi ve Rus Devriminin sembolü îdi; anlayışlarına ne oldu, diye soruyordu.
Sovyetler Birliği bir işçi devleti olarak kaldıkça ve Komintern de Troçki, reformculuk ile Stalinciliğin işçilerin kafalarını ve
Sovyetlerle birlik oldukça, sınıf bilincine erişmiş seçkin işçiler iradelerini yokettiği sonucuna vardı sonunda. O kadar açıkça
Komintern'e bağlı kalmakta haklıydılar. Troçki bu düşünce tarzının ve okadar bağırarak yaptığı uyarmaları olaylar doğruladığı
geçerliğini yitirmiş olup olmadığından emin değildi henüz. Sonra, Ü- halde bu uyarmaların cevapsız kalması bu sonucun doğru oldu-
çüncü Enternasyonal'de oynadığı rolden ötürü bu kurumla ilişkisini ğunu gösteriyordu. Uyarmalarının ne kadar karşılıksız kaldığı-
kesin olarak kestiğini açıklaması da kolay olmazdı. Büyük ve önemli onun kadar iyi bilen yoktu; 1932 başlarında Sobolevicius'e
bir hareketin kurucularından birinin bu hareketin değersiz olduğunu yazdığı bir mektupta Troçkist Muhalefetin Almanya'da "on
söyliyecek gücü kendisinde bulması pek görülmüş şey değildi. yeni işçi bile toplayamadığını söylüyordu (birkaç aydın ile
Üçüncü Enternasyonal'e arkasını dönmesi 1914'de İkinci göçmen kazanmıştı sadece). Birinci Dünya Savaşında ise, gizli
Enternasyonal'i tanımamasından çok daha zordu. Komintern'in Spartaküs hareketine birkaç bin Alman, işçisi katılmış, Rosa
Almanya'daki şaşılacak yenilgisi onu böyle bir karara götürmüştü. Luxemburg ile Karl Liebknecht'in hapisane hücrelerinden.
Yalnız 1914 ile 1933'ün birbirine benzemediğini kabul etti. 1914'de Şimdi ise yani Hitler'in zafer kazanmasından sonra, dünyanın
İkinci Enternasyonal liderleri emperyalist savaşı desteklemekle gönderdikleri "4 Ağustos" protestosuna cevap vermişlerdi.
kendilerine gösterilen güvene
259
248
açıklamadığından, bilinçaltına hiç girmediğinden yakınırlar. ihtilâl liderinin kendi portresiyle uğraşması karşısında hayal-
Gerçekten de Troçki'nin kitabında hiçbir "iç diyalog" yoktur; kırıklığına uğramış kimselerdi. "İşte kendine tapan Troçki kendi
hayallerinin ya da komplekslerinin üzerinde hiç durmamıştır; ve kendini şişiriyor" diyorlardı. Komünistler Troçki'nin önlerine serdiği
cinsel hayatı konusunda bağnazca bir tutumla ağzını açıp bir kelime zengin tarih malzemesini, ihtilâl konusundaki görüşlerini ve birçok
etmemiştir. Ama eninde sonunda bu kitap siyasi bir hayat hikâyesidir, ders alabilecekleri Bolşevizm yorumunu bu yüzden bir yana
her bakımdan politiktir. Bununla birlikte yazarın çocukluk hayatını bıraktılar. Buna karşılık kitap burjuva dünyasında geniş bir okuyucu
anlatırken o zamanki yaşantılarını, "olayları" oyuncaklar vb.yi bütün kitlesi buldu; herkes kitabın edebiyat gücüne hayran kaldı, ama kitap
ayrıntılarına kadar vermesi ve böylece psikanaliz için gereken asıl amacına hiç, ya da pek az erişebildi.
anahtarları sağlaması yazarın psikanalizin rasyonel özüne ne kadar Rus ihtilâli Tarihi, gerek çap, gerek güç ve gerekse ihtilâl
önem verdiğini gösterir (Hayat hikâyesine şöyle başlar: "Kimi zaman konusunda Troçki'nin fikirlerini tam anlamıyla açıklaması
hatta annemin memesini nasıl emdiğimi bile hatırladığımı sanırım.") bakımından onun en büyük eseridir. Dünya edebiyatında bir ihtilali,
Bir yerde de Freud'cü iç-gözlem konusunda dikkatli olunmasını salık başlıca önderlerinden biri tarafından açıklayan tek eserdir.
verir: "Anılar... tarafsız ve çıkarsız değildir" der önsözünde. "Bireyin Troçki, kitapta "Rusya'daki Gelişmenin Özellikleri" başaklı ilk
kontrol altında bulundurduğu hayatının içgüdülerine aykırı düşen yazısıyla bizi hemen 1917 sahnesine sokar ve olayları derin, tarihsel
hikâyelerini, anılar sık sık baskı altına ya da karanlık bir köşeye bir prespektif içinde ele alır; ve okuyucu Troç-ki'nini daha 1906
gönderirler... Bununla birlikte, bu bir psi-kanaüktik eleştiri konusudur, yılında açıkladığı Sürekli Devrim kuramının zengin ve olgun bir
ve bazan iyi ve öğretici olduğu kadar, çoğunlukla da acayip ve ifadesini burada bulur (*). Rusya yirminci yüzyıla Orta Çağ düzenini
gelişigüzeldir." Troçki psikana-iist metodun tehlikeli noktalarını sarsmadan, ya da bir reformasyon-dan ve burjuva devriminden
bilecek kadar bu konuyu derin olarak ve severek incelemişti; bu geçmeden girmiştir; ama köhne varlığının içinde modern burjuva
bakımdan kendi bilinçaltının "acayip ve gelişigüzel" tahminlerini uygarlığının elemanları da vardır. Batının ekonomik ve askerî baskısı
ortaya çıkaracak ne vakti vardı ne de sabrı. Bunun yerine bize, altında ilerlemeye zorlanmaktadır, ama Avrupa'daki ilerlemenin
kendisinin tutarlı bilincini ve insan sıcaklığını gösteren mükemmel bir geçirdiği bütün "klasik" aşamaları geçemiyecektir. "Yabanlar oklarını
portresini çizmekle yetinmiştir. ve yaylarını hemen atıp silâh kullanmaya başladılar, ama her iki silâh
Politik bir eser olarak Hayatım ilk amacına hemen ulaşamamış arasında geçen yolu yürümeden..." Modern Rusya burjuva
bir eserdir, kitabın ilk amacı komünistleri etkilemek olduğu halde önderliğinde kendi reformasyonunu ya da burjuva devrimini
onların üzerinde hiçbir etki yapmamıştır. Ortalama parti üyeleri için yapamazdı. Geri kalmışlığı Avrupa'nın erişmiş olduğu noktaya
kitabın okunması bir küfür sayılmıştır: bu yüzden okumamışlardır. politik bakımdan hemen erişmesini ve bu noktadan ileri gitmesini,
yâni sosyalist devrime geçmesini engelliyordu. Güçsüz ve kararsız
Birkaçı kızmış ya da cephe almış-tır. Bunların bazıları Stalin'e
burjuvazisi, yarı-derebey istibdadını başından ata-
tapmaya bağlı olan insanlardı; bu kitap da Stalincilerin Troçki'de
kişisel ihtiras olduğu konusunda ortaya attıkları iddiaları (*) Bak: Troçki, Silahlı Sosyalist, Bölüm VI.
doğruluyordu; bazıları da bir
277

276

You might also like