Professional Documents
Culture Documents
İÇİNDEKİLER
1 Mayıs’ta mücadele alanlarına! . . . . . . 3
Kızıl Bayrak’tan
Kontrgerilladan hesap sormak için 1 1 Mayıs’ı önceleyen bu son sayımızda, gerek kendi
Mayıs’ta Taksim’e!. . . . . . . . . . . . . . . . . 4 cephemizden gerekse sınıf ve devrimci hareket
cephesinden yürütülen çalışmalara ilişkin son haberlere
“Taksim’i kazanmak zincirleri
de yer vermiş bulunuyoruz. Bu sayımızı takip eden son
kırmaktır!” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 4 güne ilişkin gelişmeler ise günlük kizilbayrak.net
Emperyalizme, şovenizme ve faşizme sitesinden izlenebilir. Aynı şekilde, 1 Mayıs günü
gerçekleştirilecek 1 Mayıs miting ve eylemlerinin
karşı 1 Mayıs’ta alanlara!. . . . . . . . . . . . 6 haberler ve fotoğrafları da eylemleri takip eden ilk
Cumhurbaşkanlığı kavgasında sona saatlerde, sitemizde yer alabilmelidir. Bu da, İstanbul
doğru... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 dışında çeşitli illerde yapılacak olan 1 Mayıs
mitinglerine katılacak, izleyecek olan çalışanlarımızın
Sermaye patronlarının dikensiz “Gül”ü! 8 haberleri hızla ulaştırması gerektiği anlamına geliyor.
Abdullah Gül tercihi “uygar Batı”nın İstanbul’da sınıfın ve devrimcilerin Taksim
kararlılığı, düzenle devrim, burjuvaziyle proletarya
gerçek yüzünü ortaya seriyor! . . . . . . . . 9
arasında bir irade savaşına dönüşmüş bulunuyor. Bu
İşçiler 1 Mayıs pikniğinde buluştu! . . . 10 savaş, kuşkusuz, sadece İstanbul mitingini, sadece
Coşkulu 1 Mayıs etkinliği . . . . . . . . . . 11 sınıfın ve devrimin İstanbul’daki güçlerini bağlamıyor.
Taksim kararlılığının ülke çapında yapılacak tüm
1 Mayıs faaliyetlerinden..... . . . . . . . . . 12 mitinglerde ortaya konabilmesi gerekiyor. Kanlı 1
Neden 1977 1 Mayıs’ının 30. yılında Mayıs Türkiye işçi sınıfına, onun hak ve özgürlük
Taksim? / Yüksel Akkaya. . . . . . . . . . . 13 mücadelesine karşı düzenlenmiş bir kontrgerilla
operasyonu olduğuna göre, hesabını sormak da Türkiye
Eğitim emekçilerinin eylemlerinden14-15 işçi sınıfına düşüyor. Başta İstanbul Taksim olmak
NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş üzere, tüm illerde yapılacak mitinglerle, işçi sınıfının
kararlılığı ve iradesi ortaya konabilmeli, düzenin
örgütü/3 / H. Fırat . . . . . . . . . . . . . . 16-18
saldırganlığını dizginleyebilecek bir mücadele düzeyi
Komünistler Gülsuyu’nda haykırdı: yakalanabilmelidir. Tüm sosyalistler, tüm devrimciler, olmaz. Bunu yapanları onlarla aynı kefeye yerleştirir,
“Şehitlerimize devrim sözümüz var!” . 19 örgütlü ve bilinçli işçiler kalan son birkaç günü bunu aynı muameleye layık hale getirir.
sağlayacak bir yoğun faaliyete ayırmalıdır. Sınıf devrimcileri olarak, yaklaşık 1 aydır gösterilen
Hatice Yürekli yoldaş mezarı başında ortak iradenin arkasında durmaktayız, sonuna kadar da
Gelinen noktada, ne talepleri geri çekmenin ve ne
anıldı... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20 de Taksim kararlılığını zayıflatmanın imkanı yoktur. duracağız. İstanbul’daki tüm güçlerimiz ve harekete
Artık sıra, getireceği her türlü sonucu göğüsleme geçirebildiğimiz tüm sınıf ilişkilerimizle birlikte,
İşçi-emekçi hareketinden... . . . . . . . . . 21
kararlılığıyla, bir aydır gösterilen iradenin arkasında Devrimci 1 Mayıs Platformu içinde Taksim yolunda
Tecrit duvarları Bağdat’ta! . . . . . . . . . . 22 durmaktır. Mücadeleye ileri doğru bir ivme olacağız. Diğer tüm illerde ise, pankart, döviz,
Siyonist rejimin savaş makinesi yine kazandıracağı açık olan ‘sınıfa güven verme’nin başka sloganlarımızla ‘77’nin hesabını soracağız.
bir yolu yoktur. Aksi bir tutum, devletin baskılarıyla Şimdiden tüm işçi ve emekçilerin, tüm
ölüm saçıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23
atılacak en küçük bir geri adım, sınıf kitlelerindeki devrimcilerin birlik, mücadele ve dayanışma gününü
Dünyadan... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 kırılmayı büyütecek, örgütlere olan güveni sarsacak ve kutlarız.
Irak merkezli Ortadoğu kaynıyor hareketi olduğundan daha geriye çekebilecektir. Açıktır Kahrolsun emperyalizm!
ki bu, Türk-İş’in bölücülüğünden daha hafif bir suç Yaşasın proleter enternasyonalizmi!
Abu Şehmuz Demir . . . . . . . . . . . . . . . 25
Yaşasın 1 Mayıs! . . . . . . . . . . . . . . . . . 26
Tümtis Genel Sekreteri Gürel Yılmaz’la 1
Mayıs üzerine konuştuk... . . . . . . . . . . 27
Bültenlerden.... . . . . . . . . . . . . . . . . 28-29
Eylem ve etkinliklerden... . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
Kızıl Bayrak
Çıktı!..
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
l e r d e . . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
v e b a y ii
Kitapçı
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
CMYK
Sayı:2007/16 27 Nisan 2007 Kapak Kızıl Bayrak 3
1 Mayıs faaliyetlerinden...
2007 1 Mayıs’ı yaklaşırken işçi ve emekçilere Görkemli, ama bir o kadar “trajik” 1977 1 Mayıs’ının
yönelik saldırılar hız kazanıyor. Emperyalist 30. yılı basit bir “otuz” yıl olarak algılanmamalıdır. Zira,
saldırganlık, özelleştirmeler, sosyal hakların ve böyle bir algı “yirminci”, “yirmi beşinci” yıllarda
işgüvencesinin gaspı vb. saldırılara, tırmandırılan neredeydiniz sorusunu da gerektirir. İşçi sınıfının, otuz yıl
şovenizme ve faşizme karşı tüm işçi ve öncesi ile karşılaştırıldığında bir yıkım ile karşı karşıya
emekçilerin 1 Mayıs’ta mücadele alanlarında olduğu görülmektedir. Sömürü oranının arttığı, çalışma
olması ayrı bir önem taşıyor. koşullarının ağırlaştırıldığı, çalışma sürelerinin ve
1 Mayıs’ı tarihsel anlamı ve güncel çağrısıyla temposunun artırıldığı, sınıf bilincini dumura uğratmak için
birlikte bir süreç olarak örgütlemek, emekten yeni emek ve üretim süreçlerinin acımasızca hayata
yana tüm güçlerin, ilerici, öncü emekçilerin geçirildiği bir otuz yıl sonrası, 1 Mayıs’ı bir kez daha çok
ertelenemez sorumluluğudur. 1 Mayıs birlik, anlamlı kılıyor.
mücadele ve dayanışmanın adıdır. Sınıf Reel ücretler üzerinden bakıldığında, işçi sınıfının 1976
mücadelesi tarihine kanla yazılmış bir mücadele yılındaki düzeyi hala yakalayamamış olması tesadüfi
günüdür. Uzlaşmaz iki karşıt sınıfın, işçi sınıfı ile olmasa gerek. Üstelik, 1977 yılı 1 Mayıs’ının da kana
burjuvazinin hesaplaştığı günün adıdır 1 Mayıs. bulanmış olması bu açıdan oldukça önemlidir. 1976 yılına
Bu nedenle de anlamına ve içeriğine yakışır bir kadar olan mücadelede reel ücretlerin yükselişi işçi sınıfına
tarzda örgütlenmeli ve kutlanmalıdır. ve örgütü olan DİSK’e güven vermiştir. 1976 yılı 1 Mayıs’ı
Yoğunlaşan saldırılar karşısında 2007 1 bu güvenin bir sonucudur. Kuşkusuz, 1977 yılı 1 Mayıs’ı
Mayıs’ında işçi ve emekçilerin örgütlü gücünün da. Emek ile sermaye arasındaki sınıf mücadelesinin
alana kitlesel bir tarzda yansıması önemli bir geldiği eşik, sermaye cephesini ürkütmüş, Türkiye sosyalist
yerde durmaktadır. Ancak kamu emekçileri hareketinin de gücünü hissettirmeye başlaması güçlü bir
cephesinden son birkaç yıldır gerçekleşen 1 kaygının nedeni olmuştur. Bu nedenle 1 Mayıs 1977 işçi
Mayıslar’a baktığımızda katılımın giderek sınıfı, sosyalistler ve devrimciler kadar sermaye cephesini
düştüğü görülmektedir. Kuşkusuz bu, KESK’in alsın, isteyen izin alsın” türü söylemlerle de ilgilendirmiş, onlar için de önemli olmuştur. Öyle
içinde debelendiği mevcut durumundan bağımsız karşılaşmaktadır. Bu tutum emekçilerin örgütlü olduğu için de 1977 yılını bir saldırı, açık savaş ilanı olarak
değildir. Hakları ve talepleri doğrultusunda kimliğini, sınıf bilincini köreltmekte, onları kabul eden sermaye cephesi için en uygun ortam 1 Mayıs
emekçileri örgütleyemeyen, harekete bireysel çözümlere yöneltmektedir. KESK’in bu idi. Sınıfın sınıfa karşı açık savaşı izleyen yıllarda ülke
geçiremeyen KESK, birkaç gün kala üye ve 1 Mayıs’ta saldırılara karşı 1 Mayıs’ta iş geneline yayılırken, MHP ve taşeronu MİSK’e de sermaye
temsilci toplantısı yaparak 1 Mayıs’ı “teknik” bir bırakarak alanlara çıkma çağrısı yapması için cephesinin kirli işlerini yapmak düşecekti. Taksim’de
güne indirgemektedir. Oysa 1 Mayıs bir günden basınç oluşturulmalı, bu çağrı tüm işyerlerine başlayan açık saldırı, işyeri işyeri, fabrika fabrika adeta
ibaret değildir. İşçi ve emekçilere genel olarak ulaştırılmalıdır. cephe savaşlarına dönecekti. İşte tüm bu nedenlerle 1977 1
örgütlenme ve mücadele etme çağrısıdır. Bu “Herkese iş, tüm çalışanlara işgüvencesi!”, Mayıs’ının 30. yılında Taksim’e çıkmak anlamlıdır.
nedenle kamu emekçilerinin, özellikle bir yıllık “Parasız eğitim ve sağlık hakkı!”, “Tüm Peki, Taksim’e çıkılacak mı? 1 Mayıs Taksim’de
mücadele deneyimi, birikimi ve enerjisinin açığa çalışanlar için grevli ve toplusözleşmeli sendika kutlanacak mı? Bu soruların yanıtı DİSK’in kararlılığı ya
çıktığı, alanlarda kendisini gösterdiği bir gün hakkı! Sınırsız grev ve genel grev hakkı!”, “Tüm da kararsızlığı ile yakından ilgilidir. DİSK, bu 1 Mayıs’ı
olmalıdır. Öncü, ilerici kamu emekçileri çalışanlar için genel sigorta!”, “Sınırsız söz, kendisi ve işçi sınıfı için de bir kırılma, dönüm noktası
KESK’in uzlaşmacı mücadele anlayışının bir basın, örgütlenme, gösteri ve toplanma olarak algılayıp, ısrarlı olursa 1 Mayıs’ı Taksim’de
sonucu olan 1 Mayıslar’ı baştan savma tutumuna özgürlüğü!”, “Açık-gizli tüm faşist-militarist kutlamak için hiçbir engelin anlamı olmaz. Önemli olan,
izin vermemelidir. 1 Mayıs’ın talepleriyle birlikte örgütlenmeler dağıtılsın!”, “Emperyalistlerle kararlı bir duruş ve 1 Mayıs kutlama programının şimdiden
bir süreç olarak örgütlenmesi için harekete açık-gizli tüm antlaşmalar iptal edilsin!”, ilanıdır (Ne yazık ki, bu yazının yazıldığı Çarşamba
geçmelidir. İşyerlerinde kamu emekçilerine “NATO, AB, İMF, DB vb. emperyalist akşamına kadar belirsizlik sürmekte, açıklanmış bir
yönelik saldırılara karşı neden 1 Mayıs’ta kuruluşlarla tüm ilişkiler kesilsin!”, “Toplumsal program bulunmamaktadır).
alanlarda olunması gerektiği anlatılmalı, sosyal hayatın tüm alanlarında kadın-erkek eşitliği!”, 2007 yılının Taksim’deki 1 Mayıs, otuz yıl öncesi ile
hakların ve işgüvencesinin gaspına, kamu “Eşit işe eşit ücret!” vb. taleplerin yanısıra “1 bir hesaplaşma olmalıdır.
hizmetlerinin tasfiyesine, esnek istihdama, Mayıs resmi tatil ilan edilsin!”, “Taksim’de 1 Otuz yıl önce 1977 1 Mayıs’ı ile işçi sınıfına, DİSK’e
özelleştirmelere, emperyalist savaşa ve işgale, Mayıs yasağına son!”, “‘77 1 Mayıs katliamcıları müdahale edilmiş, meşruiyeti sorgulanır hale getirilmek ve
şovenizme, faşizme karşı kamu emekçileri hem yargılansın!” talepleri de işyerlerine taşınmalı, işçi sınıfı etkisizleştirilmek istenmiştir. Öyleyse 2007 yılı
mücadeleye hem de 1 Mayıs alanlarına mücadelenin konusu edilmelidir. Taksim 1 Mayıs’ı bunun rövanşı olmalıdır.
çağrılmalıdır. Zira 2007 1 Mayıs’ı tarihe “kanlı 1 Mayıs” 1 Mayıslar aynı zamanda işçi hareketinin tarihi olup,
1 Mayıs’a bu şekilde hazırlanılması hem olarak geçen ‘77 katliamının yıldönümüdür. Bu mücadelenin uğraklarını, düzeyini bize gösterir. Bu nedenle
kamu emekçileri hareketinin yaşadığı tıkanıklığı yıl Taksim Meydanı devletle bir irade savaşına otuz yıl sonra işçi sınıfı bir kez daha mücadelede uğrağın
aşmanın hem de KESK’i harekete geçirmenin dönüşmüş durumdadır. ‘77 1 Mayıs katliamının emekçilerden yana dönüşmekte olduğunu göstermelidir.
zeminini yaratacaktır. Öncü, devrimci kamu sorumluları Çorum, Maraş, Sivas’ı gerçekleştiren 1 Mayıslar işçi sınıfının kendi hayatına sahip
emekçileri işyerlerinde ve şubelerinde 1 Mayıs devlettir. Taksim’de 1 Mayıs kutlaması özelde çıkmasının en sembolik günlerinden, mücadele
gündemli toplantıların erkenden yapılmasını İstanbul üzerinden yürütülse de, özünde devrim eşiklerinden biri olup, kapitalist hayata karşı konulan
zorlamalı, bildiri, afiş, bülten vb. materyallerle 1 güçlerinin düzenle hesaplaşma zeminidir. Bu sembolleşmiş günlerdendir. Bu nedenle 30. yılda Taksim
Mayıs’ın taleplerini işyerindeki emekçilere nedenle Taksim’e ilişkin talepler tüm alanlarda önemlidir.
anlatmalıdır. Şubelerde yapılacak 1 Mayıs yükseltilmelidir. İstanbul’daki kamu emekçileri 1 Mayıslar’ın tarihi toplumsal muhalefet ve
etkinlikleriyle emekçiler alanlara çağrılmalıdır. ise devrimci, ilerici güçlerle birlikte birleşik, mücadelenin de tarihidir. Bugün Türkiye’nin içinde
KESK’in kamu emekçilerinin örgütlülük kitlesel, devrimci 1 Mayıs’ın Taksim’de bulunduğu durum sosyalist harekete duyulan ihtiyacı
bilincini ve 1 Mayıs’a katılımı zayıflatan kutlanması yönlü çabaları güçlendirmelidir. göstermektedir. Bu nedenle Taksim’deki 1 Mayıs, bu
tutumlarına karşı da hem politik hem de pratik Kamu emekçileri hareketini ileri taşımak 1 davete icabettir de. Öyle olduğu için de Taksim’deki 1
olarak mücadele edilmelidir. Bu tutum kendisini Mayıs’ta gösterilecek enerji ve çabaya bağlı Mayıs sosyalist, devrimci hareket ile işçi sınıfının
daha çok iş bırakarak 1 Mayıs alanlarına çağrı olacaktır. Bu görev ve sorumluluk tüm devrimci, buluştuğu, sermaye cephesine meydan okuyacağı, güven
yapma noktasında göstermektedir. 1 Mayıs’tan ilerici kamu emekçilerinin omuzlarındadır. tazeleyeceği bir 1 Mayıs’tır.
birkaç gün önce yapılan üye toplantılarında (Kamu Emekçileri Bülteni’nin Nisan 30. yılın 1 Mayıs’ının bir ölü toprağını üzerimizden
emekçiler “isteyen iş bıraksın, isteyen sevk/rapor sayısından alınmıştır...) atmanın vesilesi olması dileği ile Taksim’e!..
Eğitim emekçilerinin eylemlerinden...
14 Kızıl Bayrak Eylemler Sayı:2007/16 27 Nisan 2007
İzmir Bursa
İzmir’de kitlesel ve coşkulu ücretime dokunma!”, “IMF politikalarına evet diyen kitlesel ve coşkulu eylemine yaklaşık 2 bin emekçi
eylem
cumhurbaşkanı istemiyoruz!”, “Demokratik, laik, katıldı. “Sözleşmeli, ücretli, taşeron çalıştırma değil,
bilimsel eğitimden yana cumhurbaşkanı işgüvencesi istiyoruz!” ve Eğitim-Sen Bursa Şubesi
Eğitim emekçileri İzmir’de de ek ders saatlerini istiyoruz!”, “Emekçiler sandıkta hesap pankartlarının açıldığı eylemde “Ek ders ücretime
düzenleyen mevzuatta değişiklik yapılmasını kitlesel soracak!”, “Gerici-ırkçı kadrolaşmaya son!” dövizleri dokunma!”, “Irkçı gerici kadrolaşmaya hayır!”
eylemlerle protesto etti. İzmir merkez ve ilçelerde taşındı, sloganlar atıldı. dövizleri taşındı.
yapılan eylemlere katılım yüksek olurken, eğitim Saat 12:45’de Alaattin Dinçer tarafından basın AKP İl Binası önünde yapılan basın açıklamasında
emekçileri sevk alarak derslere girmediler. açıklaması gerçekleştirildi. Eylem emekçilerin coşkulu eğitimdeki ırkçı-gerici kadrolaşmaya karşı, eğitim
İzmir Konak’ta gerçekleştirilen eyleme yaklaşık 2 slogan ve alkışlarıyla son buldu. emekçilerinin kazanılmış haklarına dönük saldırılara
bin kamu emekçisi katıldı. Saat 11:00’de Konak YKM Kızıl Bayrak/Ankara karşı Eğitim-Sen olarak mücadeleye devam edileceği
önünde toplanmaya başlayan eğitim emekçileri vurgusu yapıldı.
buradan Büyükşehir Belediyesi önüne doğru yürüyüşe
geçti.
Adana Eğitim-Sen’den coşkulu Eylemde “Ek ders hakkımız gaspedilemez!”,
“Irkçı-gerici kadrolaşmaya hayır!”, “Öğretmen
Eylemde, “Bakan Çelik elini ek ders eylem düşmanı Bakan Çelik istifa!”, “Yaşasın örgütlü
ücretlerimizden çek!” ve “Çelik elini cebimizden Adana Eğitim-Sen saat 11.30’da sendika şubesi mücadelemiz!” sloganları atıldı.
çek!” pankartları taşındı ve meydanda oturma eylemi önünde toplandı. Emekçileri yolun bir kısmını trafiğe Kızıl Bayrak/Bursa
gerçekleştirildi. Emekçiler Büyükşehir Belediyesi kapatarak, çarşı merkezinden AKP İl Binası’na doğru
önüne geldiğinde burada açıklama yapıldı. Kürseden
ajitatif konuşmalar yapıldı.
yürüyüşe geçtiler. Yol boyunca ek ders ücretlerinin Kocaeli’de sevk eylemi
gaspı ve bir gecede yapılan atamalarla kadroların AKP
Karşıyaka’dan gelen Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Yeni Ek Ders Yönetmeliği ve yeni Atama
yandaşlarınca doldurulmasına karşı sloganlar atıldı.
üyesi emekçiler engellendikleri için gecikmeli olarak Yönetmeliği’ne karşı gerçekleştirilen sevk ve alan
Kitle “Gerici faşist kadrolara hayır!”, “Çelik elini
eyleme katıldılar. Eylemde “İnsanca bir yaşam eylemine Kocaeli’de eğitim emekçileri kitlesel katılım
cebimizden çek!”, “Ek ders hakkımız söke söke
istiyoruz!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Gün gösterdi. Kocaeli’deki okulların büyük çoğunluğu
alırız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”
gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!”, fiilen kapandı. Katılımın yüksek olmasında Türk
sloganlarıyla AKP önüne geldi. Burada eğitim
“Gerici-faşist eğitime son!”, “Kurtuluş yok tek başına, Eğitim-Sen ve Eğitim-Sen’in eylemlerinin aynı gün
emekçileri, adına hazırlanan basın metnini Eğitim-Sen
ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Ek ders ücretine gerçekleşmesinin önemli bir payı oldu. Ancak esas
Adana Şube başkanı Güven Boğa okudu. Basın
uzanan eller kırılsın!”, “İşte sendika işte KESK!”, etken eylemin yakıcı bir soruna karşı olmasıydı.
metninin okunmasının ardından oturma eylemi
“Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları atıldı. Sevk eyleminin yanı sıra iki ayrı alan eylemi
yapıldı. Bu sırada bir kamu emekçisinin okuduğu şiir
Eylemde Sosyalist Kamu Emekçileri Bülteni ile gerçekleşti. Türk Eğitim-Sen saat 11:30’da Yürüyüş
coşkulu sloganlarla yanıtlandı.
BDSP’nin 1 Mayıs’a çağrı bildirileri dağıtıldı. yolunun başında toplanarak İnsan Hakları Parkı’na bir
Yaklaşık 600 eğitim emekçisinin katıldığı eylem 1
Kızıl Bayrak/İzmir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca Ek Ders
Mayıs’ta tüm işçi ve emekçilerin alanlara
Yönetmeliği’ne karşı sloganlar atıldı. Eğitim-Sen’in
çağrılmasıyla sona erdi.
Ankara Eğitim-Sen’den sevk
önünden geçerken Eğitim-Sen’li emekçilerin
Kızıl Bayrak/Adana
alkışladığı kitle alkışlara “Ne mutlu Türk’üm diyene!”
eylemi Bursa Eğitim-Sen: “Yaşasın
sloganıyla yanıt verdi. Türk Eğitim-Sen eylemine
yaklaşık olarak 300 kişi katıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan
yönetici atama yönetmeliği ve ek ders ödemeleri örgütlü mücadelemiz!” Eğitim-Sen ise saat 13:00’te aynı yerde toplanarak
yine İnsan Hakları Parkı’na bir yürüyüş gerçekleştirdi.
genelgelerini protesto etmek için eğitim emekçileri Eğitim-Sen Bursa Şubesi Milli Eğitim Yürüyüş boyunca “Ek ders genelgesi geri çekilsin!”,
alanlara çıktı. Bakanlığı’nın ek ders ücreti ve okul yöneticisi “Kadrolaşma değil demokratik yönetim!”, “Zafer
Ankara’da sevk alan eğitim emekçileri saat atamalarını içeren yeni genelgelerini protesto etti. direnen emekçinin olacak!”, “Direne direne
11.00’den itibaren Milli Eğitim Bakanlığı önünde Sevk alarak saat 12:00’de Heykel-Ünlü Cadde’de kazanacağız!”, “İMF defol bu memleket bizim!”,
toplanmaya başladı. Yaklaşık bin emekçi slogan ve toplanan kamu emekçileri buradan Fomara’daki AKP “Parasız eğitim parasız sağlık!”, “Savaşa değil eğitime
dövizlerle eğitimdeki uygulamaları protesto etti. İl binasına yürüyüş gerçekleştirdiler. bütçe!” sloganları atıldı. Eğitim-Sen’in eylemine
Eylemde “Yönetici atama yönetmeliği geri KESK’e bağlı sendikaların üyelerinin yanısıra yaklaşık bin eğitim emekçisi katıldı.
çekilsin!”, “Okullarda korsan yönetici atamalara birçok kurumun da destek verdiği son yılların en
son!”, “Emekçi düşmanı hükümet istifa!”, “Ek ders
Sayı:2007/16 27 Nisan 2007 Eylemler Kızıl Bayrak 15
Menemen’de eğitimcilerin
eylemi
İzmir Menemen’de eğitim emekçileri saat
İstanbul’da binlerce eğitim emekçisi yürüdü
11:30’da Eğitim-Sen önünden Menemen
hükümet konağına sloganlarla yürüdü. Burada
yapılan açıklamada MEB’in ek ders
ücretlerinden elini çekmesi istendi.
1 Mayıs çağrısıyla son bulan açıklamada
“Ek ders hakkımız gaspedilemez!”, “Eşit işe
eşit ücret!”, “Yaşasın demokrasi
mücadelemiz!”, “Yaşasın örgütlü
mücadelemiz!”, “Hüseyin Çelik elini
cebimizden çek!”, “Yaşasın Eğitim-Sen!”,
“Yaşasın KESK!” sloganları atıldı.
Eyleme 150 eğitim emekçisi katıldı.
Kızıl Bayrak/Menemen
Kırşehir’de eğitimcilerin
vizite eylemi
Eğitim emekçileri viziteye çıkarak Ahi
Meydanı’nda bir basın açıklaması yaptılar.
Eyleme yaklaşık 40 kişi katıldı. Açıklamayı 25 Nisan’da Türkiye’nin birçok ilinde eğitim boyunca sermayenin eğitim alanına dönük
Eğitim-Sen Şube Başkanı Ömer Kutlu yaptı. emekçileri ek ders ücretlerinin gaspına ve eğitim politikalarını teşhir eden sloganlar attılar.
Eylemde “Yönetici atama yönetmeliği geri alanında AKP hükümetinin gerici kadrolaşma Yürüyüş güzergahı boyunca çevre
çekilsin!”, “Okullarda korsan yönetici politikalarına karşı sevk eylemi gerçekleştirdiler. apartmanlardan alkışlarla destek alan Eğitim-Sen
atamalara son!”, “Emekçi düşmanı hükümet İstanbul’da ise eğitim emekçileri İstanbul İl kortejinde coşku eylem bitimine kadar devam etti.
istifa!”, “Ek ders ücretime dokunma!” Müdürlüğü’ne yürüdüler. KESK Genel Başkanı ve Yürüyüşün ardından binlerce eğitim emekçisinin
sloganları atıldı. Eğitim-Sen İstanbul Şube başkanlarının en önde Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanmasıyla
Kızıl Bayrak/Kırşehir yer aldığı yürüyüşte “Öğretmen düşmanı bakan açıklama başladı.
istifa!” sloganı öne çıkarılarak Milli Eğitim Bakanı İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan
Tokat Eğitim-Sen’den sevk Hüseyin Çelik’in istifası istendi. açıklamalarda ilk sözü İstanbul 2 No’lu Şube
eylemi
Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri İstanbul’da Başkanı Hasan Toprak aldı. Basın açıklamasını
merkezi eylem yaparak saat 13.00’te Sultanahmet Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri adına Dönem
Eğitim-Sen Tokat Şubesi tarafından saat Meydanı’nda toplandılar. Alanda şube Sözcüsü Nizamettin Aktepe okudu.
12.00’de Valilik önünde yapılan basın pankartlarıyla yerlerini alan eğitim emekçileri, KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul ise
açıklamasına 40’ı aşkın emekçi katıldı. alana slogan ve flamalarıyla geldiler. Eğitim-Sen konuşmasına, KESK yöneticilerine verilen
Katılımın az olmasının temel nedeni Tokat şubeleri içinden 2 No’lu (Kadıköy) ve 5 No’lu cezaları protesto ederek başladı. Emekçiler
genelinde yapılan deneme sınavı idi. Basın (Kartal) şubeleri coşkulu sloganları ve etkin konuşmayı “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganıyla
açıklaması oturma eylemi şeklinde katılımlarıyla yürüyüşte yerlerini aldılar. karşıladı. Tombul, “okullardan gelerek ek ders
gerçekleştirildi. Yürüyüşe geçen emekçilerin önü hakkımıza sahip çıktık. Önümüzde 1 Mayıs var.
Coşkulu geçen eylemde “Hükümet şaşırma Sultanahmet’te polis barikatıyla kesildi. Emekçiler AKP’nin neoliberal, ırkçı, şoven politikalarına
ek dersimi aşırma!”, “Susma sustukça sıra sana polisin kurduğu barikatı “Öğretmene değil çetelere karşı taleplerimizi 1 Mayıs’a taşımalıyız” diyerek
gelecek!” sloganları atıldı. barikat!” sloganıyla protesto ettiler. Polisle yapılan herkesi 1 Mayıs günü Taksim Meydanı’nda
Basın açıklamasına Türk Eğitim-Sen üyesi pazarlık sonucu barikat kaldırılarak yürüyüş olmaya çağırdı.
bir grup destek verdi. Türk-Eğitim-Sen’in saat Cağaloğlu’ndaki İstanbul İl Milli Eğitim Binlerce eğitim emekçisinin katıldığı yürüyüşe
12.30’da yaptığı açıklamaya da Eğitim-Sen Müdürlüğü’ne doğru başladı. “Ek ders ücretime başından itibaren büyük bir coşku hakimdi. Eylem
kitlesi katılarak destek verdi. dokunma!” yazılı dövizler ve coşkulu sloganlar saat 14:45’te sona erdi.
Sosyalist Kamu Emekçileri/Tokat eşliğinde yürüyen eğitim emekçileri yürüyüş Kızıl Bayrak/İstanbul
aş ve iç savaş örgütü/3
H. Fırat
Ukrayna’da halen bir zorlanma var, ama süreç de NATO’su, ya da aynı anlama gelmek üzere
ilerliyor. Acele etmiyor NATO şefleri ama hedefte NATO’nun Ortadoğu kanadı ya da ayağı işlevini
Ukrayna ve Gürcistan’ı almak var kesinlikle. Sırada gören. Ortadoğu halklarının direnişi CENTO’yu boşa
Azerbeycan da var; Azeri işbirlikçiler buna dünden çıkardı kuşkusuz, o da SEATO gibi tarih olalı çok
hevesli, üyelik için başvurmuş da bulunuyorlar. oldu. Ünlü Bağdat Paktı olarak kurulmuştu, Bağdat
Rusya’nın sert muhalefetine yatıştırıcı bir çare düşünce CENTO’ya dönüştü, İran Devrimi’nin
bulunabilirse onun da önü açılacak. Halen fiili ardından ise tümden tarih oldu. Dikkate değer bir
işbirliği Gürcistan’ın yanısıra bu ülkeyle de hayli durum; SEATO da Vietnam Devrimi’nin ardından
ilerlemiş durumda. Böylece Rusya tam bir tarihe karışmıştı.
kuşatmanın içine alınmaya çalışılıyor ve Rusya da Demek istiyorum ki, bugün NATO’nun resmen
bunu bütün açıklığıyla görüyor, biliyor ve karşı dünyanın dört bir tarafına küresel olarak üyeler
önlemler geliştiriyor. bakımından da yayılmasının sanıldığı kadar bir haber
Ama mesele bundan da ibaret değil, daha bir de değeri yok. ABD emperyalizmi zaten küresel çapta
Kuzey Afrika yayı var. Fas’tan ve Moritanya’dan kendi emperyalist blokunu savaş sonrası dönemden
başlıyor, Cezayir, Tunus, Mısır, Ürdün ve elbette ki itibaren çeşitli biçimler içinde örgütlemiş
İsrail’e kadar uzanıyor. Bu ülkelerle de “Akdeniz durumdaydı. Japonya ve Güney Kore’de devasa özel
Diyaloğu” adı altında kurumlaşmış ilişkiler askeri varlığı ile, SEATO’yla Güneydoğu Asya’nın
geliştirmeye yönelik bir perspektif ve fiili hazırlık göbeğinde... Bağdat Paktı ve CENTO ile
var. Ortadoğu’da. Ek olarak Mısır, Suudi Arabistan,
NATO başından itibaren İsrail’in, yani siyonizmin Ürdün ve elbetteki siyonist İsrail ile yine
hizmetinde bir örgüt. Tersinden de İsrail, fiilen Ortadoğu’nun bağrında. Türkiye’den sözetmeye ise
emperyalist NATO ittifakının Ortadoğu’daki kolu ve gerek yok; bir yandan NATO’nun Güneydoğu kanat
vurucu gücü durumunda. Burada resmi üyeliğin bir bekçisi, öte yandan Bağdat Paktı ve ardından
önemi yok, bir gereği de yok, zira bu yarardan çok CENTO üyesi ve elbette başta İsrail olmak üzere
büyük zararlar getirebilecek bir sonuç olur, bölgedeki tüm Amerikancı rejimlerle en sıkı fıkı
emperyalist ittifak payına. Bütün bir Batı ilişkilerin değişmez aktörü.
emperyalizmi, artı bütün bir NATO aygıtı, zaten her Bütün bunlarda, NATO’yu dünya ölçüsünde bir
zaman İsrail’in hizmetinde ve elbette ki İsrail de örgütü dönüştürmede bir bakıma bir yenilik yok.
onların. Aradaki işbirliği her açıdan ve tam, yani Ama bütün bu güncel çabaların yine de dikkate değer
yüzde yüz boyutlarda. Fakat şimdilerde “Akdeniz bir özel boyutu var. NATO’yu bu kadar büyütüp
Diyaloğu” adı altında daha açık ve kurumlaşmış genişletmek gelinen yerde emperyalist çıkar ve
ilişkilerin de yolu hazırlanıyor. Buna Kuzey Afrika amaçlara çok da uygun mudur, bu da tartışmalı bir
yayındaki tüm işbirlikçi Arap ülkeler ve Ürdün de nokta. NATO’nu tehdit ve şantaj, saldırı ve savaş
dahil edilerek. kapasitesi artıyor böylece, buna kuşku yok. Ama aynı
Bitmedi, daha bunun bir de uzak Asya’sı ve ölçüde bağdaştırılması gelinen yerde giderek daha da
e iç savaş örgütüdür, onun en temel Avusturalya’sı var. Japonya, Güney Kore, zorlaşan iç çelişkileri de büyüyor. NATO çok
Avusturalya ve Yeni Zelanda, bu çerçevede ayrıca çelişkili bir bünye, sürekli olarak bunun yarattığı
n yanısıra o, aynı zamanda, batılı müttefik ilan edilmiş durumdalar. Bunların NATO’ya sıkıntılarla boğuşuyor. Son Riga Zirvesi üzerinden
lemenin, çelişkileri kontrol altında alınması sorunu da tartışılıyor. Böylece karşımıza
kıtalar arası bir örgüt, beş kıtaya yayılmış haliyle bir
bir kez daha yansıdı bu. Riga’da 46 maddelik
kapsamlı bir siyasal yönerge benimsemiş
racıdır, özellikle de örgütün patronu NATO örgütlenmesi çıkıyor. Demek oluyor ki bulunuyorlar ama, bu kaç yıllık pazarlıkların ürünü
emperyalist ittifak örgütü sadece müdahale alanını olarak kotarılmış bir belge, bu da ayrı bir sorun.
ikinci temel özelliğidir. NATO’nun bu iki küreselleştirmekle kalmıyor, ittifakların bileşimini de Kaldı ki buna rağmen bizzat belgenin kendisi
ruz. Şimdi de özellikle gelinen yerde
paralel olarak küreselleştiriyor. Bu da bir başka yeni yaşanmakta olan çelişkileri de bir biçimde
durum. dışavuruyor. ABD dayatması konulanları, ötekilerin
işlevi üzerinde durmamız gerekiyor. Ama yine de bu yenilikleri fazla abartmamız koydukları kayıtlarla sınırlıyor.
gerekmiyor. Zira gerçekte burada esasa ilişkin bir Avrupalı emperyalistlerin halen çok çelişkili bir
yenilik yok. Güç fiili planda geçmişten bugüne aynı pozisyonu var, bunun üzerinde daha önce de durdum.
Hırvatistan, Arnavutluk ve Makedonya sıradakiler, güç aslında, sadece bunlara daha resmi biçimler Hem ABD ile zamansız olarak karşı karşıya gelmek
2008 yılında üye olarak alınacaklar ve buna veriyor. Avusturalya ve Yeni Zelanda, Güney Kore ve istemiyorlar, zira birçok bakımdan henüz ona
bugünden kesin gözüyle bakılıyor. Ardından sırada Japonya, her zaman Batı emperyalizminin ittifakının bağımlılar, belli bakımlardan ona halen muhtaçlar da.
Balkanlar’ın geriye kalan son 3 ülkesi, Sırbistan, bir parçası ve tam olarak hizmetindeydiler. Kaldı ki Askeri bakımdan hala ABD karşısında kıyaslanamaz
Karadağ ve Bosna-Hersek var, onlar da alınacaktır, dünyada NATO bir tane de değildi o zamanlar. ölçüde zayıf durumdalar. Bu açıdan ona hem
alınmamaları için ortada bir neden bulunmuyor. Güney Doğu Asya’da SEATO vardı ve bir tür Güney bağımlılar ve hem de kafa tutmak olanağından henüz
Öte yandan Ukrayna ile Gürcistan var. ABD’nin Doğu Asya NATO’su olarak biliniyor, böyle kabul yoksunlar. Öte yandan Avrupa’nın emperyalist
tam denetimindeki Gürcistan zaten başvurmuş ediliyordu. Nitekim üye bileşimi de bunu tanıklık tekelleri bir bölümüyle Amerikan tekelleri ile çok
bulunuyor. NATO’nun kendisine kalsa Ukrayna’yı da ediyordu. Örgütün coğrafyası Güney Doğu Asya idi içiçe geçmiş bulunuyorlar, bu çerçevede çıkarları
ittifak bünyesine hemen alacak, nitekim bu ama üyeleri arasında başta ABD olmak üzere ortak ve bu çelişkileri sınırlayıcı bir rol oynuyor.
doğrultuda belirgin bir yönelim de var. Fakat bir İngiltere ve Fransa gibi batılı en büyük emperyalist Başta Ortadoğu olmak üzere enerji ihtiyaçlarını
yandan Rusya’nın sert muhalefeti, öte yandan devletler yer alıyordu. Filipinler, Tayland ve sağladıkları bölgeler, halen ABD’nin denetimi altında
Ukrayna’ın bir bölümünün karşıtlığı, bu süreci Pakistan’ın yanısıra şimdi yeni NATO adayları ve ABD’nin Irak’ı işgali, aynı şekilde bugün İran’ı
sancılı hale getirmiş durumda. Sonuçta NATO, arasında isimleri geçen Avusturalya ve Yeni Zelanda hedef haline getirmesi, aynı zamanda bu denetimi ve
NATO üzerinden de daha çok ABD emperyalizmi, bu örgütün, bu örgüt üzerinden de gerçekte dolayısıyla müttefiklerinin kendisine bağımlılığını
Rusya’yı işte böyle çemberin içine almış bulunuyor. NATO’nun üyesi idiler. daha da güçlendirmek hesabına dayanıyor. Bu hayati
Bir de bir zamanların CENTO’su vardı, Ortadoğu önemde denetimin dışına da çıkabilmiş değiller
CMYK
18 Kızıl Bayrak NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü/3 Sayı:2007/16 27 Nisan 2007
halen. Petrolün muslukları hala Amerikan müdahaleler de yapılabilir türünden açıklamalar yaptı kadar Amerikancı, iliklerine kadar NATO’cu bir ülke
emperyalizminin elinde. Bütün bunlardan dolayı ve kuşkusuz bu açıklamada hedef İran’dı. Oysa Türkiye egemen sınıfı ve yönetimiyle. Kürt
Avrupalı emperyalistler ABD ile zamansız bir öncesinde ve şimdilerde İran bunalımını yatıştırmaya sorunundan dolayı Amerika’ya karşı zaman zaman
çatışmadan kaçınıyorlar. Ama kuşkusuz Amerikan çalışanlar arasında bu aynı Fransa var. Bu biribirine çatlak sesler çıkaran bazı emekli Türk generalleri bile
vesayetine bu kadar çok tabi olmayı da istemiyorlar, zıt gibi görünen tutumların gerisinde ince hesaplar ve tam olarak NATO’cu.
gelinen yerde bu onları gitgide daha da zorluyor. Bu buna dayalı pazarlıklar var kuşkusuz. Yani NATO bizi, Türkiye’nin emekçilerini ve
vesayetten gitgide kurtulmanın yollarını arıyorlar, AB emperyalistler kendi sefil çıkarları peşinde, hepsi devrimcilerini, çok yakından ve en dolaysız bir
güçlendikçe bu ihtiyaç daha da belirginleşiyor. Ama kendine göre, kendi çıkar ve hesaplarına göre biçimde ilgilendiriyor. NATO bünyesinde çeşitli
tersinden de ABD, onları hem bizzat AB içinden ve oynuyor. İşin bu yönü fazlasıyla açık. Bütün bunlar türden sorunlar çıksa bile, Almanya, Fransa ya da
hem de NATO genişlemesi yoluyla adım adım izliyor NATO’nun sorunlu, içinde farklı çıkar ve hesapların Belçika ile çeşitli türden sorunlar yaşansa bile, bunun
ve denetimi kaybetmemeye çalışıyor. Bütün bunlar da çatıştığı bir ittifak örgütü olduğunu gösteriyor ve Türkiye’nin tutumuna ya da NATO’nun Türkiye’deki
ilişkilerde ve elbetteki en başta NATO bünyesinde onun bu özelliği gitgide daha belirgin hale geliyor. icraatlarına, ya da Türk devletinin ve ordusunun
sorunlar ve gerilimler olarak kendini dışavuruyor. Çünkü ‘89 çöküşünden beri NATO’yu birarada tutan NATO üzerinden uluslararası hizmetlerine bir etkisi
Nasıl AB çelişkili bir yapıysa, orada çıkarlar bağlar aşınıyor, yer yer çözülme belirtileri kendini olmuyor, görünür bir gelecekte olmaz da. Türkiye’nin
çatışıyor ve birlik oluşumunu bir biçimde gösteriyor. işbirlikçi burjuvazisi, başta ordu olmak üzere onun
zorlayabiliyorsa, benzer bir durum, belli bakımlardan Ama NATO’nun Türkiye ile ilişkileri ve temel yönetici kurumları, denebilir ki NATO’nun en
daha belirgin biçimde, NATO’da da var. Büyüyen bir Türkiye’deki icraatı çelişkisiz ve sorunsuz, başından sadık destekçileri. 27 Mayıs darbecilerinin bile ilk işi,
NATO sulanan bir NATO demektir aynı zamanda, beri ve halen. Türkiyeli devrimciler olarak işin bu NATO’ya ve CENTO’ya bağlılıklarını bildirmek
asıl olarak sözümü buraya bağlamak istiyordum. Yani kısmını, sorunun bu yanını çok iyi bilmek ve olmuştur. Türkiye’nin egemen ve yönetici sınıflarının
emperyalistlerin çıkarları böyle bir ittifak örgütü gözetmek durumundayız. NATO Türkiye’de sorunsuz uluslararası ilişkiler planında tam bir “milli
bünyesinde bir araya geldikleri için öyle çok kolay da bir varlığa ve icraata sahip. Üsleriyle bölge halklarına mutabakat” içinde oldukları konuların başında,
bağdaşmıyor, tam tersine, ilişkiler daha karmaşık bir karşı, kontrgerillasıyla Türkiye’nin ilerici-devrimci ABD’ye bağlılığın yanısıra NATO’ya bağlılık var.
hal alıyor, çıkarları bağdaştırmak, çelişkileri kontrol güçlerine karşı. 50 yıldır ve hala da bu böyle. Önüne Türkiye’nin devrimcileri olarak NATO’yu ele alırken
altında tutmak giderek daha güç hale geliyor. Batılı gelene efelenen Türk generallerinin iğne ucu kadar bu gerçeği gözönünde bulundurmak durumundayız.
emperyalistlerin bir kesimi, bunu özellikle Almanya tek kelime söyleyemediklerini tek örgüt NATO ve tek Türkiye’nin emekçileri ve devrimcileri olarak, 12
ve Fransa şahsında görüyoruz, Rusya’yla, Çin’le bu devlet ABD’dir, bunu önemle akıl tutmak Mart ve 12 Eylül faşist darbelerinin ABD’nin yanısıra
kadar hesapsızca karşı karşıya gelmek istemiyorlar, durumundayız. Bu ikiliye bir de siyonist İsrail’i NATO ürünü oldukları unutmamalıyız. İkincisinin
çıkarlarını onlarla bağdaştırmak istiyorlar, örneğin. eklemek gerekir. Yakın zamanda, o ünlü 2 Ekim Brüksel’deki karargahta kutlamalara konu edildiğini
Alman başbakanları yılda iki kez Çin’i ziyaret konuşmasında, yeni Genelkurmay Başkanı oraya bize Amerikancı yazarlar bildiriyor. Türkiye’de ‘60’lı
ediyorlar, bu elbette boşuna değil. Çünkü çok büyük buraya uluorta attı tutu. Herkese diyecek bir şeyler yıllardan itibaren büyük bir güç ve yaygınlık kazanan
yatırımları ve buna dayalı çıkarları var orada. Kaldı buldu, AB’yi doğrudan isim vererek kendince özgürlük, bağımsızlık ve devrim mücadelesini boğan
ki Amerikan emperyalizminin tekelci hegemonyası haşladı. Ama ABD ve NATO hakkında tek bir negatif karşı-devrimci bir uluslararası örgütle yüzyüzeyiz,
karşısında bir parça soluklanmak ve manevra alanı söz söylemedi, söyleyemez de. Çünkü, Türkiye’nin NATO şahsında. 1960’lı yılların devrimcileri bunu
bulmak için, Rusya ve Çin ile bu ilişkileri ayrıca bir yakın tarihini özetleyen ünlü ifadede dendiği gibi, zamanında gördüler ve NATO’ya karşı etkili
imkan olarak değerlendiriyorlar. Aynı ülkeler “askerinin donuna kadar ABD’ye bağlı” bir örgütün kampanyalar yürüttüler.
Amerikan emperyaliziminin NATO’yu kendi çıkar ve başında duruyor. Biz ‘70’li yılların devrimcileri politik olarak
ihtiyaçlarına göre biçimlendirip kullanmasından da Geçen yıl Milli Güvenlik Siyaset Belgesi değilse bile pratik olarak bu tutumun gerisine düştük,
rahatsızlıklar duyuyorlar kuşkusuz. güncellendiğinde, gene böyle bir konferansta, faşizme karşı mücadele adına, onun gerisindeki en
Durumu ve gelişmeleri bilelim, ama bunun üzerinde uzun uzadıya durmuştum. Türk devletinin dolaysız uluslararası güçlere yönelik mücadeleyi geri
sonuçlarını çok da abartmayalım. NATO karar altına gizli ama gerçek anayasası demek olan bu belgenin plana ittik. Oysa onlar dolaysız varlıklarını bize, 12
alsa da almasa da, Amerikan emperyalizmi NATO içi yeni güncellenmiş biçimi kapsamında, Balkanlar’da, Eylül faşist darbesini bizzat planlayıp örgütleyerek ve
ve dışı müttefikleri ile birlikte müdahale edebileceği Ortadoğu’da, Kafkasya’da ve iç Asya’da ABD ile başarısını da kutlayarak gösterdiler.
yerlere zaten müdahale ediyor. Bu noktada savaş ve birlikte hareket etmek, en temel dış politika konsepti NATO Türkiye’nin iç sınıflar mücadelesinde
saldırganlıkta ABD emperyalizmi NATO’yu da olarak yeniden benimsemişti. Aynı şekilde dolaysız ve dolayısıyla tartışmasız olarak bir taraf,
aşıyor. Bu, NATO’yu, NATO eliyle yapılan NATO’nun yeni misyonuna etkin bir biçimde geçmişte olduğu gibi bugün de. Türkiye’de geleceğin
müdahaleleri küçümsememiz anlamına gelmiyor katılmak hükmüne yer verilmişti. Sözkonusu muhtemel devrimi NATO ile hesaplaşmadan zaten bir
kuşkusuz. Durumu ve gelişmeleri bilelim, ama ciddi belgede, “NATO’daki rolümüzü korumalıyız. zafer elde edemez. Devrimin zaferi salt iç düzen
çelişkiler ve sorunlar yaşandığını, bunun da NATO’nun farklılaşan siyasetinde yerimiz olmalı” bekçileriyle değil, fakat aynı zamanda Amerikan ve
zayıflatıcı etkisiyle emperyalistlerin her konuda fikir deniliyor. “NATO’nun farklılaşan siyaseti” dünya NATO kuvvetleriyle hesaplaşmayı, bunların
ve dolayısıyla davranış birliği içinde olamadıklarını polisi ve jandarmalığıdır, bunun üzerinde yeterince üstesinden gelmeyi gerektirecek. NATO’nun ünlü 5.
da gözönünde tutalım. İşte Afganistan’daki durum. durdum. Ve Türk burjuvazisinin zirvedeki maddesi zaten bu anlama geliyordu, şimdi üye
Bu ülkedeki gelişmeler NATO için bir prestij temsilcileri, bunun içinde yerimiz olmalı diyorlar. Bu ülkelerin iç sınıf mücadelesine yönelik olarak bu çok
meselesi halini geldiği halde ittifak üyesi birçok ülke daha somut olarak ne anlama mı geliyor? Bosna’ya, daha açık ve somut bir içeriğe kavuşturulmuş
ek kuvvet göndermeye yanaşmıyor. Taliban’a Kosova’ya ve Afganistan’a bakarsanız bunun ne durumda. “Terörizme karşı mücadele” konsepti
yenilmek, rezaletin dizboyu olması anlamına gelir, anlama geldiğini görürsünüz. Türk ordusu NATO bunların başında geliyor ve bu gerçekte her ülkedeki
büyük bir prestij kaybı olur bu NATO payına. Bunu üzerinden buralarda işgalci bir güç olarak bulunuyor sosyal mücadeleye dolaysız olarak müdahele anlamı
biliyor, üzerine kara kara düşünüyorlar; ama buna halen ve Amerikan emperyalizminin çıkarlarına taşıyor. Bilindiği gibi emperyalist sistemin ve
rağmen Riga’dan net ve bağlayıcı bir çözüm hizmet ediyor. işbirlikçi düzenin yöneticileri, sistemi ve düzeni
çıkaramadılar bu konuda. Fransa ve Almanya, tüm Türkiye uluslararası politikada NATO politikaları tehdit eden her sosyal-siyasal mücadeleyi “terörizm”
ısrarlara rağmen güneye, yani Taliban’la sıcak ile hiçbir zaman sorun yaşamadı. Yugoslavya olarak niteliyorlar. NATO ise “terörizme karşı
çatışma bölgesine gitmeyeceklerini dile getirdiler. savaşına tereddütsüz olarak ve etkin biçimde katıldı. mücadele”yi kendi, yeni misyonunun, yani dünya
Alman başbakanı Merkel, Bush yönetimi ile Türkiye’deki üsler bu savaşta kullanılacaktı, buna jandarmalığının en baş dayanağı haline getirmiş
ilişkilerini her bakımdan düzeltmek gayretinde olan yönelik hazırlıklar tamamdı, savaş bitince buna gerek bulunuyor. Son Riga Zirvesi’nin yeni belgesi buna
biri, ama o bile bu konuda ayak sürüdü Riga kalmadı. Afganistan’dan sözettim; Türkiye’nin daha açık ve kesin bir biçim veriyor. Dolayısıyla,
Zirvesi’nde. işbirlikçileri bu ülkede, üstelik eski bir sosyal- Türkiye’de rejim için tehlike oluşturabilecek, onu
Bu durum, ABD’nin NATO’daki denetiminin demokrat parti lideri şahsında siyasal komiserlik tehdit edebilecek her türlü sosyal-siyasal gelişme,
epeyce bir erezyona uğradığını da gösteriyor. görevi üstlendiler, bir dönem askeri komutanlık NATO’nun “tehdit” algılaması kapsamına girecek ve
Afganistan konusunda dayatamacı olamadı, tüm yaptılar ve halen yaklaşık üç bin kişilik bir kuvvetle onun için dolaysız bir müdahale nedeni olacak.
uğraşlarına rağmen sonuç çıkaramadı. Yarın ordalar. Şimdi kendilerinden yeni kuvvet isteniyor ve Türkiyeli devrimciler olarak bunu da ayrıca akılda
çıkarabilir, ama karşılığında belli tavizler vererek muhtemelen verecekler. tutmalıyız. NATO’yu ve NATO’nun Türkiye ile
olabilir bu ancak, durduk yerde değil. Ancak bugün Türkiye Amerikan emperyalizmine ünlü ifade ile ilişkilerini bütün bunları ışığında düşünmeli, ele
ayak sürüyenlerin bazı önemli çıkarları tatmin göbekten bağlı, onun karşısında manevra imkanı almalı ve değerlendirmeliyiz. Amerikan
edildiği bir durumda olabilir bu. Örneğin Almanya ve olmayan, onunla çelişebildiği tek sorun denebilir ki emperyalizmine karşı mücadeleyi, işçiler ve
özellikle Fransa’nın istenen türden bir desteği buna Kürt sorunundan ibaret olan, onu da mümkün emekçiler arasında buna yönelik olarak sürdürmekte
bağlı. Bilindiği gibi Fransa, geçen yıl bizzat Chirac’ın mertebe Amerika ile yumuşak bir pazarlığa olduğumuz çalışmayı, dolaysız olarak NATO’ya karşı
ağzından, gerektiğinde bazı ülkelere karşı nükleer bağlamaya çalışan bir ülke konumunda. İliklerine mücadeleyle de birleştirmeliyiz.
Sayı:2007/16 27 Nisan 2007 Devrimciler ölmez devrim davası yenilmez! Kızıl Bayrak 19
Metro Grosmarketlerde TİS “Ek dersime dokunma!” ayrıcalık haline getirildiği ifade edildi. Sermayenin
imzalandı
daha fazla kâr için kamusal alanları ticarileştirdiği,
Eğitim-Sen İstanbul 3 No’lu Şube, 21 Nisan’da
insani değerler yerine “piyasa işletmeciliği”
Mecidiyeköy Metro çıkışı önünde ek ders genelgesi ve
Metro Grosmarketleri ile Sosyal-İş Sendikası anlayışının yerleştirildiği vurgulandı.
gerici kadrolaşmaya karşı basın açıklaması ve oturma
arasında yapılan toplu iş sözleşmesi 20 Nisan’da Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı’nın
eylemi gerçekleştirdi. Saat 14.00’te başlayan
sonuçlandı. Toplu iş sözleşmesi Murat Başesgioğlu ve okuduğu basın açıklamasının ardından açıklamaya
açıklamada “Ek ders ücretime dokunma!” dövizleri
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin de katıldığı destek veren Türk Eğitim-Sen Başkanı da kısa bir
açan eğitim emekçileri sloganlarla eğitim alanında
bir törenle imzalandı. konuşma yaptı.
kadrolaşan AKP hükümetini protesto ettiler.
Sözleşme imza töreninde konuşan DİSK Genel BDSP, ESP, Halkevleri, DPG, ÖDP, SDP,
Basın açıklamasını Eğitim-Sen 3 No’lu Şube
Başkanı Süleyman Çelebi, Cumhurbaşkanlığı EMEP’in destek verdiği açıklamaya yaklaşık 80 kişi
Başkanı Dursun Yıldız okudu. Yıldız, AKP
seçiminde uzlaşmanın esas alınması gerektiğini, katıldı. Açıklamada “İnsanca yaşam demokratik
hükümetinin bugüne kadar eğitim alanında yaptığı
bugün yaratılan gerginliğin yersiz olduğunu belirtti. Türkiye!”, “Emekçiler elele mücadeleye!”, “Parasız
saldırılara değinerek 600 bin eğitim emekçisinin ders
Çelebi, iş güvenliği, kaçak işçi çalıştırılması eğitim, parasız sağlık!”, “Gün gelecek devran dönecek
ve ek ders hakkını elinden alan genelgenin haksız bir
sıkıntılarının devam ettiğini, çalışma koşullarının AKP halka hesap verecek!”, “Bakan elini cebimizden
uygulama olduğunu söyledi. Atama Yönetmeliği’ndeki
ağırlaştırıldığını, bunun da kayıt dışı ekonominin çek!”, “Kahrolsun IMF işbirlikçi AKP!” sloganları
değişikliklerle eğitimde gerici kadrolaşmanın önünün
büyümesine neden olduğunu ifade etti. 110 yıl önce 1 atıldı.
açılmak, atanacak yöneticileri belirleme görevinin bu
Mayıs’ın doğuş koşullarının Türkiye’de halen Kızıl Bayrak/Eskişehir
genelgeyle okul ve milli eğitim müdürlerine
geçerliğini koruduğunu belirterek, “8 saatlik iş
verileceğini ifade etti.
koşulların oluşturulması için mücadele edilmişti.
Bugün Türkiye’de halen 12-16 saat çalışmak zorunda
“Ek ders hakkımız gaspedilemez!”, “1 Mayıs’ta BES emekçilerinden eylem
Taksim’deyiz!”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!” İzmir’de maliye emekçilerinin maaş aldıkları
olanlar var. Ve bu çalışmanın büyük bölümü mesai
sloganlarının atıldığı açıklamanın ardından eğitim bankalarla yapılan sözleşmeden doğan “banka
dahilinde değil.” dedi. Türkiye’de işçilerin
emekçileri yarım saatlik oturma eylemi promosyonları”nın maliye emekçilerine ödenmemesi
sendikalarda örgütlenmesi yönünde engellerin halen
gerçekleştirdiler. Açıklamaya yaklaşık olarak 50 üzerine BES bir eylem gerçekleştirildi.
sürdüğünü belirtti.
eğitim emekçisi katıldı. 20 Nisan günü Konak eski Sümerbank önünde
TİS töreninin ardından Çelebi, KESK ve TMMOB
Kızıl Bayrak/İstanbul yapılan eyleme yaklaşık 200 maliye emekçisi katıldı.
ile 30 yıl önce yarım kalan 1 Mayıs kutlamaları için
Taksim Meydanı’nda olacaklarını ifade etti ve Yapılan açıklamada “banka promosyonları ile ilgili
kutlamalara ilişkin şunları söyledi: “Taksim Ek ders genelgesi iptal edilsin! başlattığımız mücadele, hak sahiplerine paranın
Meydanı’nda yılbaşı kutlamaları yapılıyor, konserler ödenmesine kadar sürecektir” denildi.
Eskişehir Eğitim-Sen Şubesi 21 Nisan günü
veriliyor ve bunların hiçbirine izin alınmıyor. Bizde Eylemde maliye emekçileri tarafından “Promosyon
gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla “Ek Ders,
Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerden doğan hakkımız, söke söke alırız!”, “Baskılar bizi
Yönetici Atama Yönetmeliği ve Genelgesi iptal
haklarımızı kullanarak Taksim’de 1 Mayıs’ı yıldıramaz!”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”,
edilsin!” talebiyle bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
kutlayacağız. Gerginlik yaratan Vali’nin kendisidir. “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı.
KESK Şubeler Platformu’nun bulunduğu Kızılay İş
Hakkımızda suç duyurusunda bulunmuş. Valinin Kızıl Bayrak/İzmir
Merkezi önünde toplanan eğitim emekçileri buradan
görevi ‘Meydana sokmam, suç duyurusunda Hamam Yolu Yapı Kredi önünde bir basın açıklaması
bulunurum’ demek değil, alanın güvenliğini gerçekleştirdiler. Haberİş Bursa’da işçilerle
sağlamaktır. Basın açıklamasında eğitim ve sağlık hakkı başta
olmak üzere sosyal güvenlik hakkının giderek bir
toplandı
Haber-İş Sendikası Bursa’da gerçekleştirdiği
Başkanlar Kurulu toplantısının ardından işçilerle bir
Endonezya’da bakır grevi 2.380 otobüslük bir ağa sahip. Polonya’ya kaydırılması ile tehdit ediliyor.
Mağrib’ten Şatt ül-Arap coğrafyasına kadar olan meydanlarda pazarlamaya çalışıyorlar. ABD ve “ben olmadan hiçbir güvenlik sağlanamaz” mesajını
geniş Ortadoğu coğrafyası adeta yangın içinde. Bu müttefiklerinin Afganistan’da ve Irak’ta sürdürdüğü hem dünyaya hem de bölgeye dayatıyor. Irak
geniş coğrafya üzerinde egemenliğini pekiştirmeye vahşi işgal ve işgalin yarattığı ortam bu gericiliği güç üzerinden bölgeye yönelik strateji ve taktikler, plan ve
çalışan uluslararası emperyalist güçler ve bölge katıyor. Bu ortamdan yararlanan bölge devletleri projeler geliştirmeye çalışıyor. Irak’ın “yeniden
devletleri, bölge halklarını birbirlerine karşı kışkırtan içeriye dönük gerici yasaların ve uygulamaların yanı yapılandırılacağını” iddia eden ABD ve müttefiklerinin
gerici politikaları ileri sürerek, halklar arasına sıra gericiliğin şemsiyesi altında toplumları bölen ırkçı bu ülkeyi yapılandırmaları bir yana, bugüne kadar
kardeşlik yerine düşmanlık tohumları ekiyorlar. ve milliyetçi siyaseti geliştiriyorlar. hiçbir yayılmacı imparatorluk bu ülkeyi ABD ve
Bunların hepsinin de kaygı ve korkuları emperyalist- Başta Irak olmak üzere, bölgenin birçok yerinde müttefik işgalci güçleri kadar tarumar etmediler. ABD
kapitalist sistemin geleceğine yöneliktir. Bu korku mezhepler arası itilaflarla fay hatlarının altının ve müttefiklerinin Irak’tan geri çekilmelerine yönelik
onları savaşlara ve işgallere sürüklüyor. Mazlum kazınmasının yanı sıra, etnik temelde toplumlar uluorta ve anlamsız tartışmalar gereksiz yere
halkları hem baskı altına almaya, hem de böl-parçala arasına nifak tohumları ekilmeye çalışılıyor. ABD ve gündemleri meşgul etmekten başka bir şeyi ifade
ve yönet siyasetiyle birbirine kırdırmaya çalışıyorlar. müttefiklerinin işgalden bu yana, sosyal çöküntü etmiyor. Birincisi ABD salt boyunu göstermek için
Bu zulüm politikası Doğu halkları üzerinde çok yönlü altında olan ve işsizliğin diz boyu olduğu Irak’ta Irak’ı işgal etmedi. İkincisi, Irak’tan geri çekilmek
olarak devam ediyor. Doğu’nun toprakları üzerinde ailesini geçindirmek için çabalayan insanlara yönelik diye bir derdi yok. Tam tersine, Robert Gates’in de
devam eden emperyalist işgal ve savaşların yanı sıra, estirdiği terör eylemleri Irak’ı harabeye çevirdi. ikide bir tekrarladığı gibi, Irak politikaları uzun evrimli
birçok bölge devleti de kendine ait olmayan toprakları Parlamento ve devlet dairelerinin bulunduğu ve tüm olup, askeri olarak geri çekilme ancak geride
gücü yettikçe ya işgal ediyor ya da işgale hazırlanıyor. noktaların kontrol edildiği en güvenlikli yerlerden biri kendilerine dayanakların oluşturulduğu koşullarda
Hal böyle olunca, işgalci ve ırkçı devletler bölgedeki olan El-Hazra ve “Yeşil bölgeye” kadar giren terör olabilir. Nitekim, Beyaz Saray’da devam eden,
boşluklardan yararlanarak, mazlum halklara yönelik eylemleri, bu eylemlerin ardında kim veya kimlerin Demokratların Irak’tan askerleri geri çekme
gerici siyasetin hayat bulabilmesi için bölgenin hassas bulunduğu, ve aynı gün tarihi Dicle köprüsünün tartışmalarına yönelik olarak Dick Cheney, Bush’un
konumu üzerinde yazı tura oynamayı sürdürüyorlar. havaya uçurulması akılları kurcalıyor. Irak politikalarını savunarak hasımlarına “Geri
ABD’nin Ortadoğu’yu egemenlik altına alma Irak’ın işgalinin yıldönümünde ve son birkaç ay çekilme takviminin ABD’nin yenilgisi anlamına
çabaları ekseninde Irak işgali ve işgalin yolaçtığı vahşi içinde Bağdat pazarlarında geçimini sağlamak ve geldiğini” söylüyor, kamuoyunda tartışılan “Geri
süreç en vahim şekliyle devam ediyor. ABD’nin günlük zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için bulunan çekilme takviminin belirlenmesini” reddediyordu.
Ortadoğu’daki stratejik ortaklarından biri olan insanlara yönelik patlatılan bombalı intihar saldırısı Aslında Demokratlar Ortadoğu konusunda
İsrail’in, Filistin topraklarında günlük olarak son ayların en kanlı vahşetlerinden biriydi. Irak’ta Bush’tan farklı bir politikaya sahip değiller. Onlar
sürdürdüğü işgal, terör ve zulüm hareketi hiç savaştan bu yana günlük olarak ortalama yüzü aşkın sadece dünyada ve Ortadoğu’da rezil rüsva olmuş olan
dinmeksizin sürüyor. Yanısıra, Lübnan’da geçen yaz insanın hayatını kaybettiği serseri saldırılardan biri Amerika’nın imajını nasıl düzeltiriz kaygısı içindeler.
başlattığı, 34 gün süren savaştan bu yana, bu ülkeye olan bu saldırıda 140 insan öldü ve 150 kişi de Nitekim, ABD’nin Irak’taki yeni komutanı General
yönelik saldırı planları ve stratejisinin süreç içinde yaralandı. Irak’ın geneline hakim olan terör ve kaos David Petreus ile Demokrat Parti lideri Harry Reid’in
hayat bulması için fay hatlarının altını oyuyor. ortamına ilişkin olarak, bölgedeki görev yapan El- “Biz artık Irak’ta işgalci gücüz” ve “savaş sadece
Lübnan’da ise, İsrail’in ve ABD’nin planlarına karşı Cezire muhabiri; El-Jezira, El-Basra, El-Samara ve askeri yollardan kazanılamaz” söylemi, ABD’nin
çıkan muhalefetin Sinyore hükümetine karşı çadır Bağdat olarak çizdiği Irak’ın bu dört köşesinde hayatın namusunun kurtarılması yönünde dünyaya ve bölgeye
eylemi devam ediyor. tümüyle harap olduğunu söylüyor, Irak’taki vahşetin mesajlar verilmesini amaçlıyor. Çünkü ABD’nin
Buna bir de Türkiye’nin, Misak i-milli siyaseti ne denli vahim olduğunu vurguluyordu. özellikle Ortadoğu’ya yönelik geliştirdiği stratejik
çerçevesinde gerici, ırkçı ve şoven politikalar Iraklıların geleceğinin belirsizliği devam ettiği gibi, planları, herkesin de bildiği gibi kısa vadeli olmayıp,
ekseninde içerde ve dışarda Kürt halkına karşı işgalci güçler tarafından bu kez de Irak halkları uzun vadeli bir stratejidir. ABD’nin Pentagon’da
sürdürdüğü histerik kampanya ile Irak Kürdistan’ına arasına, Filistin’de siyonist İsrail rejiminin hayata küresel stratejik planlarının ideologlarından olan
yönelik sınır ötesi saldırı hazırlıklarını ekleyelim. geçirdiği grotesk duvar benzeri bir beton duvar Thomas P.M. Barnett şunları söylüyor: “Ortadoğu
Böylece, Ortadoğu halklarına hiçbir zaman dost örülüyor. Filistin’de olduğu gibi, ırkçı ve gerici slogan, merkeze (küreselleşme dünyasına) katılana kadar biz
olmayan ve bölgeye hep düşmanca yaklaşan Türkiye figür vb. ile Irak halkları arasındaki ilişkiler tahrip asla Ortadoğu’yu bırakmayacağız… Biz dünyanın her
ateşin üzerine körükle giderek, kendini yangının ediliyor. Bu yolla, dini ve etnik ayrılıkların daha da tarafında savaş açmaya hazırız ancak bizim
içerisine atmış olacaktır. Bu da kendisine hayır ü- derinleşmesi hedefleniyor. odaklandığımız asıl yer boşluk bölgeleridir… Amerika
alamet değil, şer getirecektir. Dahası, devletin resmi Hiçbir güvencesi olmayan Iraklılar arasına Güney Batı Asya’da diğer adıyla Orta Asya’da ve İran
ideolojisi çerçevesinde kendi dışındaki etnik ve ulusal örülmeye çalışılan duvarla halk açlıkla terbiye edilerek körfezinde savaşa hazırdır çünkü, bu bölgeden akan
varlıkları kültürel bir zenginlik olarak görmek yerine teslim alınmaya çalışılmaktadır. Bir nevi beri yaka, enerji küresel bağlantının korunması bakımından
onu reddeden politikalara çanak tutan Türk devleti karşı yaka olarak adlandırılacak olan Bağdat’ta bu önemlidir…” (Aktaran Haluk Gerger, ABD, Ortadoğu-
bölge halklarına yönelik gericiliği kışkırtıyor. Türk veya o yakada oturanlar ileriki süreçte ya sınırlı Türkiye, s.528). Bu alıntıya uygun olarak, ABD’nin
Genelkurmayının başı Yaşar Büyükanıt, “Kuzey Irak’a müsaade ile karşıya geçecekler ya da tamamen işlerini Savunma Bakanı Robert Gates, bu makama geldiği ilk
bir operasyon yapılmalı” diyor ve “Olayın iki boyutu kaybedeceklerdir. Sonuç, halihazırda varolan yüksek günlerde yaptığı Körfez ziyaretinde “uzun süre bu
var; biri askeri, diğeri siyasi, askeri olarak baktığınızda işsizlik oranının daha da artması olacaktır. Bu yeni bölgede (Ortadoğu’da)” kalacaklarını söyleyerek
bir operasyon yapılmalı” sözleriyle saldırgan ve duvar yöntemi, Iraklıları siyasi ve ekonomik açıdan Pentagon’un bu stratejisini doğrulamış oluyor. Yani,
yayılmacı politikaya gönderme yaparak, Türkiye’nin teslim almanın bir diğer şeklidir. ABD’nin geri çekilme veya defolup kendi isteğiyle
şoven politikasının izahatını yapıyor. Ülkede devam eden terör saldırılarının diğer bir bölgeden gitme diye bir planı ortada bulunmuyor.
Hal böyle olunca da, bölge çapında devam eden amacı da, Irak’taki siyasi ortamın (hali hazırda kısmı Tersine, derinlemesine bir süreci ısıtıyor ve kaynatıyor.
emperyalist-kapitalist böl-parçala siyasetine uygun olarak varolan) bir mezhepler arası çatışmalar haline Sonuç olarak, ABD Savunma bakanı Robert Gates
olarak Irak üzerinden tüm bölge halklarını içte dönüştürülmesidir. Irak’taki bu karmaşa havasının ile Condoleezza Rice’de sık sık gerçekleştirdiği
birbirine karşı kışkırtma ve kırdırma siyaseti hayata bölgenin geneline yayılmasının zemini Ortadoğu ziyaretleriyle ABD stratejisi bölgede hayata
geçiriliyor, toplumlar dinsel gericilik ve ırkçılık yoklanmaktadır. Irak’taki bu güvensizliği serserice geçirilmeye çalışılıyor. “Bağdat’ın Yeni Güvenlik
temelinde kışkırtılarak birbirine düşman edilmeye körükleyenlerin başında işgalci güçlerin yanı sıra çoğu Planı” adı altında Robert Gates tarafından “Yasa ve
çalışılıyor. Emperyalist-kapitalist merkezler son El-Kaide’ye bağlı ölüm mangaları, devrik Saddam Asayiş” kodlu plan uygulanmaya çalışılıyor. Bu ve
dönemlerde dini gericilik ve milliyetçiliği bilinçli bir rejiminin Baas kalıntıları ve işgalci güçlerin elinin benzeri planların hayata geçirilmesi için Ortadoğu
biçimde geliştirerek toplumlar arası dayanışma ve altındaki işbirlikçi gruplar ve çeşitli devletlerin ısıtılıyor ve dört başlı bölgeye yönelik tehditler çok
barışı engellemeye çalışıyor, gericiliğe sarılarak, istihbarat örgütleri gelmektedir. Bu güçlerin saldırıları yönlü devam ediyor. Yani ABD Ortadoğu’da, kendisi
mezhepler ve ırklar arası savaşı körüklüyorlar. Aynı Irak sınırlarıyla sınırlı değildir, birçok ülkede iç için Irak merkezli sağlam kaleler oluşturmak ve İsrail
merkezler kendilerine yönelik dünya çapında gelişen kargaşa çıkarılmaya çalışılmaktadır. lehine dengeleri güçlendirmek için işgali daha da
sosyal mücadeleleri bastırma stratejisi olarak son Kısacası ABD, Irak’ı bir kaos içinde tutmayı derinleştirme hesapları içerisinde.
yıllarda dini ve ırkçı siyaseti tüccar mantığıyla amaçlıyor. Irak’ta bir güvensizlik ortamı yaratarak 23 Nisan 2007
26 Kızıl Bayrak Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği! Sayı:2007/16 27 Nisan 2007
Yaşasın 1 Mayıs!
Sık sık tekrarlayarak vurguladığımız gibi,
Kürdistan sorunu, özünde bir emekçiler sorunudur.
Bu gerçeklik her tarihsel ve güncel olayda
doğrulanmaktadır. Bundan dolayı bu gerçekliğin
özünü, ideolojik ve politik gereklerini, anlamını her
fırsatta açıklamakta büyük yarar var… Bunu tekrara
düşme pahasına yapmak gerekiyor. Kürdistan ulusal
sorununun gerçek anlamda çözümü bu gerçekliği
kavramaktan geçiyor… Bu gerçeklik Kuzey
Kürdistan’da çok daha yakıcı bir düzeydedir.
Kürdistan halkının ezici çoğunluğu emekçi, yoksul,
işsiz konumundadır…
Kürdistan halkı üzerindeki sömürgeci egemenlik
ve son yıllarda daha da yoğunlaştırılarak yürütülen
özel savaş uygulamaları, sadece Kürt halkının ulusal
kimliğini ve ulusal haklarını ortadan kaldırmıyor;
aynı zamanda, onu, sömürü, sefalet, açlık, hastalık,
barınaksızlık gibi derin toplumsal sorunların içine
sürüklüyor ve yaşamı tam anlamıyla çekilmez hale
getiriyor. Sadece yerinden yurdundan edilenlerin
mahkûm edildikleri sefalet görüntüleri bu
sözlerimizin tartışmasız kanıtlarıdır.
Bu kadar ağır toplumsal sömürü, işsizlik, açlık, Kürdistan ulusal sorunu ile emek, emekçiler sorunu arasındaki doğrudan ilişkiyi
barınaksızlık ve geleceksizlik sorunlarını yaşayan kavrayan, bunu politik bir program ve stratejiye bağlayan emekçi eksenli bir politik
milyonların toplumsal sorunlara, taleplere ve her
düzeydeki mücadelelere ilgisiz kalması düşünülemez.
hareket gelişmediği sürece anılan kısır döngü devam edecek. Yani, emekçiler,
Bu bağlamda toplumsal mücadeleler tarihinde önemli mücadele edecek, değer üretecek, bedel ödeyecek, ama bunun ürünleri başkaları
bir yer tutan, emekçilerin bugünkü mücadelelerinde tarafından, bu düzenle kimi kırıntılar pahasına uzlaşmanın peşinde olan egemen
önemli bir yere sahip işçilerin, emekçilerin
“mücadele, birlik ve dayanışma günü” 1 Mayıs’a sınıf eksenli hareketler tarafından gasp edilmeye devam edecektir.
kayıtsız kalması düşünülemez. Böyle bir tutum,
özünde kendisine, kendi sorunlarına ve mücadele harcıyor. Enerjinin boşa akıtılmasından başka politik hareketi ile hem özel savaşa, ırkçı şoven harekete,
değerlerine kayıtsız kalmak anlamına gelir. Bu, salt bir etki, politik bir sonuç da ortaya çıkmıyor. Bu aynı hem de Kürdistan ulusal kurtuluşunu düzene bağlama
toplumsal yaşam sorunlarına değil, aynı zamanda zamanda kısır bir döngüye de dönüşmüş çabalarına karşı çok önemli bir barikat örülmüş
ulusal kimlik ve ulusal kurtuluş sorunlarına da durumdadır… TC, inkâr ve imha siyasetinde ısrar olacaktır… Hem güncel tehlike ve tehditlere karşı
kayıtsız kalmak anlamına gelir. ediyor, Güney Kürdistan’ı ortadan kaldırmanın güncel görevlerin başarısı için, hem de stratejik
Bunca çabaya, ödenen bedele, uğranılan kayba hesaplarını ve fiili hazırlıklarını yapıyor. Kuzeyde ise hedeflere doğru sağlıklı ve başarılı bir yürüyüş için bu
rağmen ulusal ve toplumsal kurtuluş yolunda neden dört bir koldan saldırıyor, bu konuda hiçbir ölçü, sınır anlayışın gelişmesi ve günlük yaşamda karşılığını
ciddi bir mevzi kazanılmadı, neden harekete geçirilen ve yasa tanımıyor… Yine halk, bu baskılarla birlikte bulması çok önemlidir.
toplumsal güce denk politik etki yaratan bir hareket açlık, yoksulluk, işsizlik gibi ağır toplumsal sorunlar Kürdistan’da ulusal kurtuluşun başarısı sınıf ve
geliştirilemedi sorularının yanıtı çok önemli… altında soluksuz kalıyor… Peki, bunlara karşı bir emek eksenli bir mücadeleden geçer. Bu, tek başına
Kürdistan halkının, emekçilerin bu soruların doğru program, bir strateji, bunların günlük uygulanması, yetmez; bunun bir devamı olarak, doğası gereği
yanıtlarını vermeden ulusal ve toplumsal kurtuluş somut ihtiyaçları yansıtan günlük mücadele taktikleri kendisini dar ulusal sınırlara hapsetmek istemeyen
mücadelelerinde ciddi, kalıcı başarılar elde etmeleri var mı? Yok! emek eksenli ulusal kurtuluş hareketi, Türkiye
mümkün olmaz. Yine mücadele edecekler, yine ağır Var olan ise gerçekten düşünceleriyle, emekçileriyle, diğer emek eksenli hareketlerle ortak
bedeller ödeyecekler, ama kendileri için değil, mesajlarıyla, kurduğu iktidar sitemiyle günlük olarak amaç ve hedeflerde buluşmak durumundadır.
başkaları için, başkalarının iktidarı için bunu yapmış halkımızın bilincini, ruhunu ve yüreğini zehirleyen Başarının sırrı buradadır. Son on yılların pratiği de
olacaklardır. “Bir adamın” sağlık sorunlarını gündemde tutmak, kanıtlamıştır ki Kürdistan ulusal sorunu, en başta
Kürdistan ulusal sorunu ile emek, emekçiler halkımızın dinamizmini bu doğrultuda tüketmektir… emekçilerin sorunudur. Emekçiler dışındaki sınıfların
sorunu arasındaki doğrudan ilişkiyi kavrayan, bunu Bu tüketimin dışında politik bir etki yaratmaları ise sorunu, ortaya çıkan devrimci potansiyeli kimi
politik bir program ve stratejiye bağlayan emekçi mümkün olmuyor. Mümkün olmuyor çünkü yaptırım kırıntılar karşılığında düzene ve devlete peşkeş
eksenli bir politik hareket gelişmediği sürece anılan gücü olmayan, bir politikaya bağlanmamış hareketler, çekmek ve tasfiye etmekten başka bir şey değildir.
kısır döngü devam edecek. Yani, emekçiler, mücadele ancak alay konusu olabilir, politik etki konusu değil… Kısaca vurguladığımız gibi, Kürdistan emekçileri
edecek, değer üretecek, bedel ödeyecek, ama bunun Türkiye’de şovenizm, ırkçılık daha açık ve kendi sorunlarına, kendi değerlerine kayıtsız kalamaz.
ürünleri başkaları tarafından, bu düzenle kimi toplumsal dokuya sindirilerek geliştiriliyor. Özel 1 Mayıs onun da mücadele, birlik ve dayanışma
kırıntılar pahasına uzlaşmanın peşinde olan egemen savaş aygıtının eliyle yapıldığı da çok açık… Kürt günüdür. Bu mücadele gününde sınıf kardeşleriyle 1
sınıf eksenli hareketler tarafından gasp edilmeye emekçiler bu ciddi tehlikeye seyirci kalabilirler mi? Mayıs alanlarında, bulunduğu her alanda devrimci
devam edecektir. Bu, herşeyden önce Türkiye emekçilerinin işidir gücünü ortaya koyacağından kuşku duymamak
Kürdistan sorununun özü, toplumsal kurtuluş, deyip kayıtsız kalabilirler mi? Hayır! Anılan ırkçı, gerekir.
emek ve emekçiler sorunudur. Evet, ama ideolojik ve özünde Kürt, Ermeni, Rum düşmanı, aslında Kürdistan emekçilerini, Amed’de, İstanbul’da,
politik çizgisiyle politik bir emek hareketi ortada kendisinden olmayan her şeye düşman bu hareketi Van’da, Adana’da ve daha birçok alanda mücadele
yok… Emek eksenli olduğunu iddia edenler ise önlemede, daraltmada, sınırlandırmada Kürt bayraklarıyla alanlara, sınıf kardeşleriyle birlik,
düzene kabul edilmek için herşeylerini vermeye hazır, emekçilerine önemli bir görev düşüyor. Bunun en mücadele ve dayanışma sloganlarını atmaya
toplumsal ve yurtsever güçleri bu hedefe bağlayan, etkili yolu şudur: çağırıyoruz…
özünde ulusal sorunları olmayan egemenler ve orta Türkiye’de Türk ve diğer halklardan emekçilerle Bijî 1 Gulan!
sınıf hareketinden başka bir şey değiller. ortak sınıf hareketinde, bunun en somut ve güncel Yaşasın mücadele, birlik ve dayanışma günü 1
Aslında Kürt halkı mücadele ediyor, her fırsatta platformu olarak 1 Mayıs etkinliklerinde birlikte Mayıs!
taşıdığı potansiyel gücü ve enerjiyi açığa vuruyor. olmak; bu anlayışı ve mücadele pratiğini içselleştirip 24 Nisan 2007
Ancak ona öncülük eden İmralı Partisi bu güç ve güncel yaşamda uygulamak! İşte bütün mesele bu SOSYALİST-ŞOREŞGER
enerjiyi boşa akıtıyor, içi boş hedefler doğrultusunda noktada düğümlenmektedir! Ortak sınıf ve emek Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
Sayı:2007/16 27 Nisan 2007 Röportaj Kızıl Bayrak 27
Malatya katliamı
protestoları... DHP’den Ermeni soykırımını protesto...
ESP Malatya cinayetini “Soykırım insanlık suçudur!”
protesto etti Demokratik Haklar Platformu, Ermeni Soykırımı’nın
başladığı tarih olarak kabul edilen 24 Nisan günü,
ESP 20 Nisan günü
İstanbul ve Adana’da gerçekleştirdiği basın açıklamaları
Galatasaray Postanesi önünde
ile soykırımı protesto etti ve “halkların kardeşliği”
yaptığı eylemle Malatya’da
çağrısında bulundu.
yaşanan saldırıyı protesto etti.
Taksim Tramvay Durağı’nda “Soykırım insanlık
“Türk, Kürt, Ermeni, Alevi, Sünni,
suçudur! Yaşasın ulusların tam hak eşitliği!/DHP”
Hristiyan, Faşizme karşı
pankartı açıldı. Yapılan açıklamada, resmi tarihin
mücadeleye/ESP” pankartının
yorumlarını kabul etmedikleri, egemenlerin gerici
açıldığı eylemde “Türk, Kürt,
anlayışının bilimsel olmadığı vurgulandı. Açıklamanın
Ermeni, Yaşasın halkların
ardından, “Kürt, Türk, Ermeni, yaşasın halkların
kardeşliği!” ve “Faşizme karşı
kardeşliği!”, “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar
omuz omuza!” sloganları atıldı.
kazanacak!” sloganları atıldı.
Yapılan açıklamada bu cinayetin
gerçek sorumlularının Hrant Dink açıldı. “Kahrolsun Ermeni soykırımı!”, “Türk, Kürt,
ve Rahip Santaro cinayetlerini “Türk, Kürt, Ermeni, yaşasın Ermeni, yaşasın halkların kardeşliği!”, “Faşizme karşı
örtbas etmek isteyen, katilleri halkların kardeşliği!” omuz omuza!” sloganlarının atıldığı basın açıklaması,
kahramanlaştıran devlet olduğu basın metninin okunmasının ardından sona erdi.
Adana’da İnönü Parkı’nda yapılan eylemde “Türk,
söylendi. Kızıl Bayrak/Adana
Kürt, Ermeni, yaşasın halkların kardeşliği!” pankartı
Kızıl Bayrak/İstanbul
Bursa’da katliam
DTP saldırıları protesto etti
DTP, 20 Nisan’da yaptığı eylemlerle, DTP ve Gündem gazetesine yönelik saldırı ve baskıları protesto etti.
protestosu DTP İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen eylemler Taksim Galatasaray Postanesi önünde yapılan basın
Malatya katliamı 19 Nisan açıklaması ile başladı. DTP bayraklarının taşındığı eylemde, basın metnini DTP İstanbul İl Başkanı Doğan Erbaş okudu.
akşamı sendikalar, dernekler ve siyasi Erbaş sözlerine Malatya’da gerçekleştirilen vahşi cinayeti kınayarak başladı ve ardından PKK’nin ilan ettiği ateşkes süreci
çevreler tarafından Heykel-AVP ve devletin bu sürece nasıl yaklaştığı değerlendirildi. Ateşkesin saldırılarla yanıtlandığı ve Hrant Dink cinayetine varan bir
Tiyatro önünde yapılan bir eylemle süreç yaşandığı vurgulandı. Erbaş, sözlerini Abdullah Öcalan’ın zehirlenme iddiaları ve İmralı’ya bağımsız heyet
protesto edildi. Yapılan açıklamada gönderilmesi talebiyle sürdürdü.
katliam lanetlenirken İçişleri DTP’ye ve Gündem Gazetesi’ne yönelik baskılara dikkat çeken Erbaş, tutuklanan 6 il başkanı ile birlikte tutuklu DTP’li
Bakanı’nın istifa etmesi talep edildi. sayısının 400’ü bulduğunu ve 56 DTP’li Belediye Başkanı hakkında 10 ila 15 yıl arasında değişen ceza talebiyle davalar
Açıklamada; dün Kahramanmaraş, açıldığını belirtti. Basın açıklamasının okunması ile eylem sona erdi ve ardından Galatasaray Postanesi’nden tutuklu
Çorum, Sivas, Susurluk ve DTP’lilere dayanışma kartı gönderildi.
Şemdinli’de yaşananlar ile Rahip Galatasaray Postanesi önünde gerçekleştirilen eylemin ardından DTP’liler Gündem Gazetesi’ne destek amacıyla İstiklal
Santora, Hrant Dink ve Malatya Caddesi’nde bir sessiz yürüyüş gerçekleştirdiler. Yürüyüş sırasında ağızlarına siyah bantlar takan eylemcilerin önü polis
katliamlarının biribirinden bağımsız barikatı tarafından kesildi. Polis, bu şekilde yürümenin 2911 sayılı kanuna muhalefet etmek anlamına geldiği söylenerek
olmadığı ifade edildi. “Hepimiz yürüyüşe izin verilmeyeceği açıkladı. Polisin bu keyfi tutumuna karşı yapılan görüşmelerin ardından siyah bantlar
Kürdüz, Ermeniyiz, Hristiyanız!”, çıkarılarak yüründü. Polis barikatı kaldırsa da, kitlenin önünden ve arkasından kalabalık bir tarzda yürüyerek eylemi ve
“Faşizme karşı omuz omuza!” kitleyi terörize etmeye çalıştı.
sloganlarının atıldığı eyleme Gündem Gazetesi’nin önüne gelindiğinde, gazeteye yönelik baskıları protesto etmek amacıyla ağızlara siyah bantlar
yaklaşık 80 kişi katıldı. takıldı ve 10 dakikalık bir oturma eylemi gerçekleştirildi. Eylem, DTPlilerin Gündem Gazetesi’ni ziyareti ile son buldu.
Kızıl Bayrak/Bursa Kızıl Bayrak/İstanbul
Mücadele “1 Mayıs’ta Taksim’deyiz!”
Barış, Demokrasi, Özgürlük Platformu katledilmesi, Malatya katliamı, Nokta‘nın yayının
bileşenleri, 25 Nisan günü İnsan Hakları Derneği durdurulması, 400’e yakın DTP’linin tutuklanması
Postası İstanbul Şubesi’nde yaptıkları açıklamayla “1 ve Gündem gazetesinin kapatılmasına da
Mayıs’ta Taksim’de olacakları”nı deklare ettiler. değinildi.1 Mayıs’ta emek, barış, demokrasi
Platform adına ortak açıklamayı DTP İstanbul İl önündeki engellerin aşılması için birliğin gücüne
Başkanı Doğan Erbaş okudu. ihtiyaç duyulduğunun belirtildiği açıklamada, Türk-
Yapılan açıklamada, dünyada ve Türkiye’de İş’e ve Hak-İş’e bağlı sendikalara da Taksim’e
yaşanan neoliberal dönüşümlere ve emperyalist gelme çağrısı yapıldı.
saldırganlığa değinildi ve bu dönemde “İşçilerin Açıklama, Platform bileşenlerinden SDP, DTP,
birliği ve halkların kardeşliğini güçlendirecek bir işçi ESP, TÖP, 78’liler Girişimi, Antikapitalist, İşçi
bayramı kutlamasına duyulan ihtiyaç açıktır Mücadelesi ve SODAP adına gerçekleştirildi.
Barış Anneleri’ne
denildi”. Açıklamada ayrıca Hrant Dink’in Kızıl Bayrak/İstanbul
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
CMYK