You are on page 1of 32

SayÝ: 2007/25 29 Haziran 2007 50 YKr

Sivas katliamõnõn 14. yõldšnŸmŸnde katliamcõ

Ne seim, ne meclis, devletten hesap soralõm!


Katliamlarõn hesabõnõ sormak iin

ne AmerikancÝ-ÜMFÕci birleßik, kitlesel devrimci


mŸcadeleyi
yŸkseltelim!
kokußmuß dŸzen
partileri!..
AKP seim bildirgesi...
Durmak yok,
saldõrõya devam!

Kamuda satõß sšzleßmesi


imzalandõ!

Üstanbul baÛõmsõz sosyalist milletvekili


adaylarõyla konußtuk...
ÒMŸcadeleden baßka yol,
devrimden ve sosyalizmden
baßka šzŸm yok!Ó

‚šzŸm iߍilerin ve Bir ift gŸvercin havalandõ...


Yaßadõm diyebilmek iin

emekilerin devrimci
šlmeyi bilmek gerekir!

www.kizilbayrak.net

mŸcadelesinde!
2  Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak’tan... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

İÇİNDEKİLER
Sivas katliamının 14. yıldönümünde
Kızıl Bayrak’tan
katliamcı devletten hesap soralım! Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun
Katliamların hesabını sormak için desteklediği ve sınıfın devrimci programı ekseninde
birleşik, kitlesel devrimci mücadeleyi seçim çalışması yürüten bağımsız sosyalist milletvekili
yükseltelim!.... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 adaylarının çalışması güçlenerek devam ediyor.
Sivas katliamının hesabı sorulacak! . . . . 4 Seçime girilen 5 kentte ve ayrıca her seçim
Düzen pisliklerini ortalığa saçmaya bölgesinde büro açılışları büyük ölçüde tamamlandı.
devam ediyor!. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 Önümüzdeki günlerde büro açılışlarına birkaç yeni yer
eklenecek. Böylece büro açılışları ve büroların seçim
CHP’nin bozuk “pusula”sı işçi ve
merkezi olarak kullanılması için güçlü bir zemin
emekçilere yol gösteremez! . . . . . . . . . . 6 yaratıldı. Kuşkusuz seçim faaliyeti büroların dar
AKP seçim bildirgesi... sınırlarına hapsedilemez. Nitekim tüm seçim faaliyeti
Durmak yok, saldırıya devam!. . . . . . . . 7 iç ve dış hedefleri doğrultusunda geliştirilerek
Düzen bekçileri yeni silah alımları için sürdürülüyor. Büro açılışları seçim çalışmasında
Pentagon kapısında... Gerici rejim savaş önemli bir aşamaydı ve bu aşama geride bırakıldı.
aygıtını tahkim ediyor!... . . . . . . . . . . . . 8 Şimdi önümüzde seçim bürolarının yarattığı imkanları
Tırmandırılan polis terörüne karşı kalıcı mevzilere çevirmek için etkin bir çaba harcamak
gerekiyor.
mücadeleyi yükseltelim! . . . . . . . . . . . . 9
Önümüzde seçim çalışması için sınırlı bir zaman
Kamuda satış sözleşmesi imzalandı! . . 10 var. Bu sınırlı zamana çok şey sığdırmak gibi bir
Mamak İşçi Kültür Evleri’nin düzenlediği zorunlulukta var. Gün geçtikçe temposu artan ve
etkinliğe 700 işçi ve emekçi katıldı….. 11 yoğunlaşan bir çalışmayla karşı karşıyayız. Kuşkusuz
BDSP’nin sosyalist milletvekili adayları sınırlı imkanlarla bir seçim çalışması yürütebilmek
işçi ve emekçilerle buluştu...... . . . . 12-15 oldukça zor. Ancak bu çalışmanın asıl başarısı da bu
İstanbul bağımsız sosyalist milletvekili alanda ortaya çıkacaktır. Var olan zorlukları ve
adaylarıyla konuştuk... “Mücadeleden imkansızlıkları aşarak etkin, yaygın, yaratıcı ve
inisiyatifli bir çaba ortaya koyabilmek ve buradan
başka yol, devrimden ve sosyalizmden
kalıcı ve somut kazanımlarla süreci geride bırakmak.
başka çözüm yok!” (Orta sayfa). . . 16-17 Şunu şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu
BDSP’nin seçim faaliyetlerinden.... 18-19 açıdan asgari bir başarı sağlanmış bulunuyor. Ancak
“Ulusalcılık” edebiyatı yapanlar işçi ve açık ki, bu kadarı yeterli değil. Başarıyı daha geniş bir
emekçileri kandırıyorlar... alanda sağlamanın yolu, geçmiş çalışmayı her yönüyle
“Milli şirket” OYAK yabancı sermayeye aşan çaptaki bir faaliyeti örgütlemekten geçiyor. Şimdi Eksen Yayıncılık üç yeni kitabını okurlarına sunuyor.
satılıyor!. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20 böyle bir sürecin içindeyiz. Sınıf ve emekçi kitlelere Bu kitaplardan ilki “Emperyalizm, Siyonizm ve
Çiğli Organize Sanayi işçilerine yönelen devrimci bir kitle çalışması ve seferberliği, bu Ortadoğu” başlığını taşıyor. Kitabın yazarı Abu Şehmez
çok yönlü faaliyetin asıl doğrultusu olacaktır. Demir. Diğer iki kitap ise seçimler üzerine iki kitap
çağrımızdır…
Bu çalışmada sınırsız bir yaratıcılık, imkanları en olarak hazırlandı. Birinci kitap “Seçimler ve Sol
İşten atılan Esen Plastik işçileriyle Hareket” başlığını taşıyor. İkinci kitap ise, “Tasfiyeci
verimli bir tarzda kullanmak, zengin araç ve yöntemleri
dayanışmayı yükseltelim!. . . . . . . . . . . 21 birarada ve çok yönlü olarak kullanabilmek, gelişmeler sürecin son aşaması: Parlamentarizm” başlıklı. Bu
İşçi ve emekçi eylemlerinden. . . . . . . . 22 ve olaylara anlık ve gündelik bir müdahale tarzı içine kitaplarla ilgili daha geniş bir tanıtımı önümüzdeki
Petrol-İş Başkanlar Kurulu: hızla girebilmek, güçleri belirlenmiş hedefler sayımızdan itibaren okurlarımıza sunacağız.
“İMF programını reddetmeyen parti ve doğrultusunda etkin bir biçimde konumlandırabilmek ve Okurlarımızın bu üç kitaba gerekli ilgiyi
adaya oy yok”. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 asıl önemlisi tüm bunlar üzerinde yükselen kazanımları göstereceklerini umuyoruz.
Gaziosmanpaşa seçim çalışması zerine… kalıcılaştırabilmek. Okurlarımız bu kitapları Eksen Yayıncılık ve
*** kitapçılardan temin edebilirler.
Her açıdan daha güçlü bir bölge faaliyeti
için! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24-25
Hamburg’ta devrimin ve komünizmin
büyük şairi anıldı! . . . . . . . . . . . . . . . 26 “Savaş denilen lanetli kavram Ortadoğu halklarının
Bir çift güvercin havalandı... . . . . . . . . 27 kaderi değildir ve olamaz. Onun yaratıcıları, bölgenin
İlmeği tutan ellerle şenlik yapmak!.. . . 28 gerici devletleri, uluslararası emperyalist merkezler ve
Binali Soydan’a özgürlük!. . . . . . . . . . 29 şoven rejimlerin izlediği siyasettir. Çünkü bölge gerici
Basından... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 devletleri, ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu'daki
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31 saldırganlık ve savaş politikalarına karşı çıkmak bir
Sosyalizm İçin yana, tam tersine, kendi geleceklerini güvenceye
alabilmek için, iktidar güçlerini ve tüm enerjilerini
Kızıl Bayrak
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
kendi halklarına karşı kullanıyor, onları baskı altında
tutarak susturmaya çalışıyorlar.
Öte yandan, emperyalizmin ürünü “Yeşil Kuşak”
Sayı: 2007/25  29 Haziran 2007
siyasal İslam projesi, kapitalizmin geleceği için
Fiyatı: 50 Ykr

Çıktı!..
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ bölgenin ilerici, sosyalist, komünist güçlerine karşı
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. yarım asırdır kullanılıyor. Emperyalistlerin ve
Yayın türü: Süreli Yaygın bölgenin işbirlikçi gerici rejimlerinin koltukları
altında sürdürülen bu gerici siyasetin Ortadoğu
a p ç ı v e
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd. halklarını birleştirmesi, bölgede huzurun ve barışın Kit
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
gerçekleşmesi mümkün değildir. Bölge halklarını
e r d e . . .
bayiil
e-mail: kb1@tnn.net ancak, bu gerici rejimlere, dini fanatizme ve işgalci
emperyalist güçlere karşı Acem, Arap, Türk, Kürt ve
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com diğer emekçi halkların birlikte kuracakları sosyalist
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım: toplum düzeni gerçek ve kalıcı barışa kavuşturabilir.”
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30

CMYK
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Kapak Kızıl Bayrak  3

Sivas katliamının 14. yıldönümünde katliamcı devletten hesap soralım!

Katliamların hesabını sormak için birleşik,


kitlesel devrimci mücadeleyi yükseltelim!
35 canın, 35 insanın diri diri emekçilerin uyanmasından, düzenin yıkılmasından
yakıldığı katliam günler öncesinden korkuyor. İşçi ve emekçilerin ayağa kalkmasını
planlanmıştı. 2 Temmuz 1993’te Sivas engellemek, kafalardaki korku duvarlarını büyütmek
Madımak Oteli’nde sahneye konuldu. için her türlü kirli yöntemi devreye sokuyor.
Oteli saran devlet güdümlü dinci ve Katliamlar düzenliyor. Kontrgerilla aygıtını daha iyi
faşist katillerin kuşatması tam 8 saat tahkim etmek için çabalıyor. Katliamcı kontrgerilla
sürdü. Sermaye devleti bunca insanın çeteleri hala iş başındalar. Operasyonlar gizli-açık bir
katledilmesine seyirci kaldı. tarzda kesintisiz sürüyor. İstanbul-Ümraniye’de bir
Herşey bir yana, seyirci kalması gecekonduda ortaya çıkan kontrgerillaya ait
gerçeği bile devletin bu katliamın cephanelik bu gerçeğin yeni bir kanıtıdır sadece. Son
sorumlusu olduğunun en açık kanıtıdır. birkaç yıldır yoğunlaşan bombalamalar,
Dahası, katliam sonrası ortalığa saçılan provakasyonlar, dahası Washington damgalı darbe ve
bilgi ve belgeler, karartılmaya çalışılan savaş senaryoları, kontrgerillanın tahkim edildiğinin
gerçekleri aydınlatır niteliktedir. göstergeleridir.
Örneğin, TBMM Sivas Olaylarını Burjuvazi, sınıfsal iktidarına yönelmeye başlayan
Araştırma Komisyonu’nun raporuna tehditlere karşı din olgusuna yeniden sarılarak, tıpkı
göre, katliam öncesinde dağıtılan kendisinden önceki mülk sahibi egemen sınıflar gibi
“Müslümanlar” imzalı bildiri, Sivas kadar açtı. dini, kitleleri düzene bağlamanın bir aracı olarak
Emniyet Müdürlüğü’nün faksından çıkmıştı. Katliamdan sonra görülen Sivas davası, devletin kullanacaktır. Burjuvazi, kurulu düzeninin temellerini
Katliam için saatler öncesinden harekete geçen aklanması, düzenin temel ihtiyacı olan kitle desteğinin sarsacak ya da tümüyle ortadan kaldırabilecek
dinsel gerici ve faşist güruhun önünü kesmek yerine, alınması temelinde şekillendirildi. Sivas katliamı “laik devrimci yükseliş dönemlerinde, diğer yöntemlerin
etrafında güvenlik şeridi oluşturanlar, sermayenin devleti yıkmayı amaçlayan bir eylem” olarak yanısıra dinsel gericiliği bizzat kendi eliyle
kolluk güçleriydi. Sivas’ta 8 saat boyunca katliamı tanımlanarak, katliamın sorumlusu olan devlet katliam palazlandırır. Sermaye düzeni ve devletini yıkmak için
izlemekle yetinen, katliam haberi ülkenin her tarafına mağduru olarak gösterilmeye çalışıldı. Sivas ayağa kalkmış emekçi kitleleri mezhep ayrımları,
ulaştığında Sultanahmet’te katliamı protesto etmek davasında verilen cezalar ile sermaye devleti, dinsel farklılıklar gibi yapay ayrımlar ekseninde
isteyen kitleyi yürütmeyen, en küçük eylemleri sorumlusu olduğu katliamın faturasını çapulcu bölmeyi hedefler. Çürümüş kapitalizm koşullarında,
şiddetle bastıran aynı kolluk güçleriydi. sürüsüne keserek katliamcı yüzünü gizlemeye çalıştı. burjuvazi ve onun adına ülkeyi yönetenlerin “laiklik”
Katliamcıların sayıları her geçen saat daha da Kitlelerin, “ordunun destekçisi” ve “Cumhuriyetin iddiaları kaba bir ikiyüzlülükten ibarettir. Bunun
artarken, Sivas Tugay Komutanı asker takviyesi bekçisi” konumuna çekilmesi için yoğun çaba örnekleri döne döne yaşanmıştır ve yaşanmaya devam
istenmesine olumsuz yanıt verdi. Madımak Oteli sarfedildi. Alevi işçi ve emekçilerin özelde Sivas etmektedir. Sivas katliamı sonrasında ortaya çıkan
yakılmadan kısa bir süre önce “içeride asker var mı? katliamına, genelde ise devlete yönelik birikmiş gerçekler, Osmanlı dönemi politikalarının tartışma
İçeride polis var mı?” diyerek, katliam öncesinde son öfkesi, “laik-antilaik” ikilemi üzerinden düzen götürmez bir mirasçısı olan sermaye devletinin dinsel
kontrolleri yapanlar, Sivas’ta görev yapan polis ve kanallarına akıtılmak istendi. gericiliğin arkasına gizlenerek oynadığı rolü bir kez
asker yöneticileriydi. Aynı yöndeki çaba bugün de hız kesmeden daha gözler önüne sermiştir. Bu hiç de AKP
Katiller sürüsü oteli taşladığı esnada polis sürüyor. Ordu merkezli burjuva kamp, şeriat tehdidini dönemiyle sınırlı bir olgu değildir.
telsizinde gerçekleşen, o günlerde basına da yansıyan öne sürerek, üniformasız askerleri eliyle “laiklik” Yarattığı yapay ayrımlarla işçi sınıfının birliğinin
şu diyalog gerçeğe yeterince ışık tutuyor. Polis mitingleri üzerinden kitleleri yedeklemeye çalışıyor. önüne hep engeller dikmeye çalışan sermaye sınıfının
telsizinden bir anons: “- Taş atıyorlar, ne yapalım?” Oysa onun “laiklik” söylemi, devlet ve siyasal yaşam ideolojik saldırısı, sadece emekçi kitleler üzerinde
Cevap veriliyor: “- Anlaşıldı. Müdahale etmeyin.” üzerindeki ağırlığını korumak için kıyasıya yürüttüğü, değil, tasfiyeci basınç nedeniyle sınıf mücadelesi
Sermaye devletinin politikasının özü özeti, işte bu iki bugün askeri bir darbe olasılığını da içinde barındıran deneyimlerinden doğru sonuçlar çıkaramayan
sözcüktedir: “Müdahale etmeyin!“ düzen içi dalaşmada bir bahaneden ibarettir. devrimci hareket üzerinde de etkisini fazlasıyla
Katliamcılarla kolluk güçlerinin karşı karşıya Sömürücü egemen sınıfların tarihi, Alevi işçi ve hissettiriyor. Sivas katliamıyla beraber devrimci
gelmemesini, “halk ve güvenlik güçleri karşı karşıya emekçilere yönelik kanlı katliamlarla doludur. Bu hareket saflarında görülen “Alevicilik” bu zaafların
getirilmedi“ diyerek sevinçle karşılayan, dönemin ülkede binlerce gizli operasyon yapıldı. Çorum, dışavurumlarından biridir. Kuşkusuz ki, sermaye
İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu’ydu. Ortada Maraş, Sivas, Gazi katliamlarında yüzlerce emekçi iktidarı ayakta kaldıkça, din afyonunu kullanmaya,
yakılarak öldürülen 35 cansız beden varken, büyük bir hayatını kaybetti. Sivas, Alevi işçi ve emekçilerine işçi ve emekçilerin dinsel duygularını sömürmeye
utanmazlıkla “halktan kimseye bir şey olmadı, yönelik bu katliamlar zincirinin özel bir halkasıdır devam edecektir. Alevicilik yapanlar, Sünnilik gibi
meseleyi büyütmeyin” diyen, katliamcıların sırtını sadece. 12 Eylül askeri faşist darbesine zemin Aleviliğin de dinsel gericiliğin daha etkin bir aracı
sıvazlayan ise, 12 Eylül öncesi “bana milliyetçiler hazırlamanın birer aracı olarak CİA, MİT, kontr- olarak kullanılması noktasında “eşitlik” istiyorlar. Bu
adam öldürüyor dedirtemezsiniz” sözüyle ünlü, gerilla tarafından planlanarak gerçekleştirilen Çorum yaklaşım Alevi işçi ve emekçilerinin değil, Alevi
dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. ve Maraş katliamları da, çeşitli milliyetlerden ve burjuvalarının politik tutumunun ifadesidir. Alevi
Madımak Oteli’ndeki aydınların yardım mezheplerden işçi ve emekçilerin devrimci burjuvazisi, Alevi inancının dinsel gericiliğin bir aracı
çığlıklarına “devlete güvenin“ diyerek yanıt veren, mücadelesini, toplumu Alevi-Sünni yapay ayrımı olarak kullanılması için çabalıyor. Bu yolla, Alevi işçi
insanlar yakılırken koltuğunda pişkince oturan temelinde kışkırtıp bölerek engellemenin, ilerici, ve emekçileri daha güçlü bağlarla düzene bağlamak
dönemin Başbakan yardımcısı ve SHP Genel Başkanı devrimci politik kesimlere gözdağı vermenin bir istiyor.
Erdal İnönü’ydü. Aynı siyasal geleneğin bugünkü imkanı olarak kullanıldı. Böylece sermaye devleti Bütün kanlı katliamların kaynağı olan ve barbarlık
devamı olan ordu şakşakçısı düzen solu, büyük bir kendi varlık temellerine yönelmekte olan tehlikeyi içinde çöküşe doğru yol alan sermaye düzeni ve
ikiyüzlülükle “laiklik” demagojisi üzerinden Alevi savuşturmayı hedeflemişti. devletini yıkmayı hedefleyen bir mücadele
emekçilerini yanına çekmeye çalışıyor. Bütün bu katliamlar serisinde katillerin korunması yükseltilmedikçe, sosyalizmin önünü açacak bir
Katillere “gazanız mübarek olsun” diyerek açık için gereken herşey yapıldı. Şemdinli örneğinde proleter devrim yoluna girilmedikçe, bu kanlı
destek veren, dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel olduğu gibi, “iyi çocuklar“ denilerek sahiplenildi. katliamların önüne geçilemez. Bunun için genelde
Karamollaoğlu’ydu. Devlet, kontr-gerilla hukukunu devreye sokarak ya tüm katliamların, özelde Sivas katliamının hesabını
Burjuva medya, bir yandan katliamı “tahrikçi Aziz beslemelerini hiç yargılatmadı, ya da göstermelik sormanın biricik yolu, işçi ve emekçilerin birleşik,
Nesin” kontra haberleriyle gündeme taşırken, öte yargılamalar sonucunda küçük cezalarla kitlesel, devrimci ve militan mücadelesini
yandan katledilen aydınları “suçlu” ilan eden kurtulmalarını sağladı. yükseltmekten geçiyor. Yaşananların bize sunduğu en
değerlendirmelere sayfalarını ve ekranlarını sonuna Sermaye sınıfı, sömürdüğü ve baskı altında tutuğu temel ders budur.
4  Kızıl Bayrak Sivas’ın katili sermaye devleti! Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Sivas katliamının hesabı sorulacak!


12 Eylül askeri “gazanız mübarek olsun” diyerek başladığı
faşist darbesinden önce, konuşmasının ardından iyice kendinden geçen kitle,
Alevi işçi ve emekçiler otelin önündeki araçları ters çevirerek ateşe verdi.
Maraş ve Çorum Otelin kırılan camlarından perdeler tutuşturularak otel
katliamlarına maruz de ateşe verildi.
kaldılar. Bu katliamlar Yakılan otelin içindeki insanlar can
sermayenin faşist devleti çekişmekteyken, devletin üst düzey bürokratları
tarafından organize ibretlik açıklamalarda bulunuyorlardı. Alevi kesimin
edildi. Dinsel oylarına yaslanarak parlamentoda kendisine yer bulan
gericilikten beslenenler ve koalisyon ortağı olan SHP’nin Genel Başkanı Erdal
ve faşist katiller ise İnönü, “güvenlik güçlerimizin özverisiyle
icracı olarak kullanıldı. vatandaşlarımızın daha fazla zarar görmesi
Sermayenin faşist engellenmiştir” diyecek kadar alçalabildi. Asıl hedefi
devleti devrimci kitle ise olayların sermayenin faşist devletinin kontrolü
mücadelesinin dışında geliştiğini ispatlamaktı.
yaratacağı tehlikeleri Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
çok iyi biliyordu. Bu “halkla polisi karşı karşıya getirmeyin” sözleri,
bilinçle 12 Eylül öncesi oteli ateşe veren katliamcılara cesaret veriyordu.
yapılan bu katliamlar, Katillere cesaret verme yarışında dönemin Başbakanı
Alevi-Sünni ayrımını Tansu Çiller de üzerine düşeni yaptı. O da “otelin
körükleyen, emeğin etrafını saran vatandaşlarımıza hiçbir şey
birleşik mücadelesini olmamıştır” diyerek katliamcıların sırtını sıvazlamayı
zayıflatma, işçi ve emekçileri yapay ayrımlar altında kente getirilen militanlar, bölgeden ihmal etmedi. ANAP lideri M. Yılmaz, “bu, bir futbol
temelinde bölme noktasında önemli rol oynadı. uzaklaştırılan kolluk güçleri ile birlikte katliamın ön maçında bile çıkabilecek bir olaydır” sözleriyle
2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleştirilen hazırlıkları tamamlandı. katliamcıları alkışlayanlar kervanına katıldı.
katliamda, Madımak Oteli’nde bulunan 35 can Katliam sonrası mahkemem tutanaklarında
yakılarak katledildi. Sivas katliamının üzerinden çok Katliamcılar sahneye çıktılar! yakılanlar tahrikçi olarak tanımlandı. Otelin etrafını
fazla zaman geçmeden, katliama ilişkin gerçekler saran kitle ise dini duygularının aşağılanması
ortalığa saçıldı. Sermayenin faşist devletinin dinsel Katliamcılar Cuma günü düğmeye bastılar. Sivas nedeniyle galeyana gelen insanlar olarak gösterildi.
gericiliğin arkasına gizlenerek oynadığı rol tüm katliamının geçtiği aşamalar, benzer şekilde Maraş ve Otelin önüne önceden vardığı halde itfaiye olaya
açıklığı ile ortaya çıktı. Çorum’da da tezgahlanmıştır. Senaryo hep aynıdır. herhangi bir müdahalede bulunmadı. Otelin penceresi
Olayların öncesinde fısıltı gazetesi çalıştırılır. Gerçek önündeki insanlara doğru merdiveni uzandığında ise
Şenlik ön hazırlıkları dışı söylentiler ayyuka çıkar. 37 kişi yaşamını yitirmişti. Tahrikçisi olarak gösterilen
Maraş’ta sinemaya giden topluluğun üzerine Aziz Nesin merdivenden indirilirken, itfaiyeciler
Hızır Paşa tarafından katledilen Pir Sultan Abdal’ı bomba atarak insanları kışkırtmışlardı. Bu kışkırtma tarafından tartaklandı. Üstelik bu görüntüler sermaye
anmak üzere, 1989’dan itibaren Sivas Banaz zemininde Maraş’ta yaşayan muhalif, devrimci medyasında yayınlandı.
Köyü’nde çeşitli kültürel etkinlikler düzenleniyordu. insanlara yönelik büyük bir katliam gerçekleştirilmişti. Katliam haberi ülkenin her tarafına ulaştığında
1993’te ise etkinliklerin Kültür Bakanlığı desteği ile Sermayenin faşist devleti katliamı Alevi-Sünni Sultanahmet’te katliamı protesto etmek isteyen kitleye
Sivas’ta bir kültür merkezinde yapılmasına karar çatışması olarak göstererek katliamdaki rolü hunharca saldıran kolluk güçleri, Sivas’ta 8 saat
verildi. Çok sayıda sanatçı, aydın ve yazar etkinliklere gizlemişti. Bombayı atan kişiyse, sonradan MHP’den boyunca süren katliamı elleri böğründe izlemekle
davet edildi. milletvekili seçilecek, İnsan Hakları Komisyonu yetindiler. Otelde yangının başlamasından kısa bir süre
Bu hazırlıklar sürerken, etkinlikleri kana üyeliği de yapacak olan Ökkeş Kenger’di! önce içeriye giren birkaç polis, konukların dışında
bulayacak güruh da başka katliam hazırlıklarını herhangi bir güvenlik görevlisinin olup olmadığını
yoğunlaştırıyordu. “Müslümanlar” imzasıyla Katliam gerçekleştiriliyor sordular. “Hayır” yanıtını alınca ellerini kollarını
dağıtılan bildirilerde etkinliklere katılacak olanların sallayarak dışarı çıktılar.
“Müslümanların kutsal değerlerine hakaret 2 Temmuz’da katliam için artık herşey hazırdı.
ettikleri” ilan edildi. Halk “Müslümanlığın gereğini Cuma namazının ardından Paşa ve Meydan Katliamın zamanlaması
yerine getirmeye” çağrıldı. Bu katliama açık davetiye Camileri’nden çıkan 500 kişilik bir kitle, Atatürk
çıkaran bildiri konusunda sermaye devletinin kolluk Caddesi’nden vilayet binasına yürümeye başladı. Sivas katliamı sürecinde işçi-emekçiler ve Kürt
güçleri üç maymunu oynadı. Vilayet alanında bekleşen kalabalığın sayısı kısa bir halkı açısından hareketli günler yaşanıyordu. Kürt
süre sonra 5 bine ulaşmıştı. Buradan İstasyon ulusal mücadelesi yükselişe geçmişti. Sayıları yarım
Katliamcıların Sivas’ı kana bulmak Caddesi’ne yönelen kalabalık, etkinliklerin yapılacağı milyon işçinin toplu sözleşme görüşmeleri tıkanma
için yaptığı hazırlıklar kültür merkezinin önüne gelerek, bir gün önce noktasına gelmişti. Kamu emekçileri grevli-toplu
etkinlikler çerçevesinde buraya dikilen Ozanlar sözleşmeli sendika hakkı için yaptığı eylemlerle her
Anıtı’nı ve binayı tahrip etti. Grup daha sonra gün sokaktaydı.
Etkinliklerin tarihi yaklaştıkça provokasyon
Madımak Oteli’ne doğru yöneldi. Kısa zamanda İşçi sınıfı ve kamu emekçilerinin eylemlerinin
hazırlıkları da yoğunlaştı. Başında Refah Partili Temel
sayıları katlanmıştı. birleşme ihtimali sermaye devletinin uykularını
Karamollaoğlu’nun bulunduğu Sivas Belediyesi,
Otelin çevresinin sarıldığını ve taşlandıklarını kaçırıyordu. Üstelik sermaye adına hükümetlik yapan
etkinliklere denk düşen bir tarihte “Hicret Koşusu”
gören aydınlar, otelin merdivenlerine sığınarak SHP-DYP koalisyonu iyice yıpranmış, güçten
düzenleme kararı aldı. Koşu için “sporcu” adı altında
dönemin başbakan yardımcısı, “sosyal demokrat” düşmüştü. Sivas katliamı sonrasında köylerde
çevre illerden gelen katiller sürüsü okulların ve gerici
SHP’nin lideri Erdal İnönü de dahil olmak üzere katliamlar ve boşaltmalar yoğunlaştırıldı. Katliamda
vakıfların yurtlarına dolduruldu. Yerel gazetelerde
ulaşabildikleri tüm üst makamlardan yardım talep aktif rol alan gerici örgütlerin, Kürt hareketine karşı
katliamı körükleyen yazılar kesintisiz olarak
ettiler. Ancak yardım çığlıkları, “yardım geliyor” devlet eliyle yaratıldıkları hiç kimse için sır değildi.
yayınlandı. Sivas’a gelen misafirlerin ve aydınların
yalanlarıyla geçiştirildi. SHP’li Kültür Bakanı Fikri Genelde tüm katliamların özelde Sivas
konakladığı Madımak Oteli’nin önüne, caddede yol
Sağlar bir gün öncesinde etkinliklere katılmaktan son katliamının hesabını sormanın, katliamcıların
çalışmaları yapılacağı gerekçesiyle, Sivas belediyesi
anda başka bir işi çıktığı gerekçesiyle vazgeçtiğini yargılanmasını sağlamanın tek yolu işçi sınıfı ve
tarafından birkaç kamyon dolusu taş boşaltıldı.
bildirmişti. emekçilerin devrimci mücadelesidir. Bunu için işçi ve
Sermayenin faşist devleti güvenlik önlemlerini
Dışarıda kalabalıklaşan kitle yol kenarında hazır emekçilerin aydınlatılması ve Sivas katliamı
artırmak şöyle dursun, kentin kolluk güçlerinin büyük
halde bulunan taşları otele yağdırmaya başladı. vesilesiyle eylemli bir sürece yöneltilmesi özelde
bir bölümünü başka ilçelere göndermişti. Bildiriler,
Olayları yatıştırmak için valilik etkinlikleri iptal komünistlerin, genelde ise tüm devrimci ve ilerici
fısıltılar, yol kenarına yığılı hazır taşlar, sporcu adı
ettiğini açıklasa da, Sivas Belediye Başkanı’nın ortak sorumluluğudur.
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Çürümüş düzenden hesap soralım! Kızıl Bayrak  5

Düzen pisliklerini ortalığa saçmaya


devam ediyor!
Geçtiğimiz günlerde Ümraniye’de bir eve yapılan uzantısı bir örgütlenmedir bu. Her ne kadar resmi bir Susurluk ve Şemdinli’den sonra bugünkü operasyonlar
polis operasyonuyla emekli bir rütbeli asker, ilişki olmasa da, devlet yönetimi ve politikasının vesilesiyle de görüldüğü üzere hala da sürdürmektedir.
cephaneliğiyle birlikte gözaltına alınmıştı. Bu emekli ilkeleri ve hedeflerinin yazılı olduğu belgenin bu Ortaya çıkan yeni örgütlenme de her bakımdan tipik
asker son dönemin “kitle refleksi” eylemlerinin ellerde bulunmasının başka bir izahı yoktur. Demek ki, bir NATO örgütlenmesidir.
organizatörlerinden Kuvay-i Milliye Derneği’nin bu kağıt üzerinde emekli, ancak fiiliyatta iş başında Bundan dolayıdır ki, bir kısmı her ne kadar deşifre
yöneticilerindendi. Sonradan deşifre edilen olan askerler ellerine verilmiş “fiili anayasa” ve yine olup açığa çıksa da, haklarında açılan davalar
bağlantılarıyla birlikte Danıştay saldırısının bir takım gizli genelgelerle yönetilmekte, görevlerini “devletin güvenliği” adına mahkeme kararlarıyla
zanlılarından emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ile icra etmektedirler. gizlenmektedir. Susurluk ve Şemdinli’den sonra
birlikte kirli savaşın “kıdemli” askerlerinin de olduğu Aslında, genel hatlarıyla ortaya çıkmış bulunan bu değişik nedenlerle tasfiye edilmek zorunda kalınan bu
birkaç kişi daha gözaltına alındı. Polisin gözaltına örgütlenmenin yapılanma tarzı ve şekline tür kontr-gerilla mensuplarına uygulanan prosedür
aldığı bu yeni isimlerle birlikte operasyonun kapsamı bakıldığında, bunun klasik bir NATO patentli kontr- bellidir. Bunlar şu veya bu nedenle açığa çıktıkları
daha da genişletildi. Bursa’da, Ankara’da ve en son gerilla örgütlenmesi olduğu görülmektedir. NATO’nun ölçüde hapse atılsalar da, kısa sürede kendilerine
olarak da Eskişehir’de yeni baskınlar yapıldı. Her kendisine üye ülkelerde ‘50’li yıllardan itibaren kahraman muamelesi yapılarak dışarı salınmaktadırlar.
baskında yeni bir rütbeli emekli asker ile yeni “komünizm tehlikesi”ne karşı kurduğu bu örgütler, Susurluk sürecinde bu yoldan geçen Sedat Bucaklar,
cephanelikler gün yüzüne çıktı. Şimdilik ortaya bombalama, sabotaj, suikast ve olası bir devrime karşı Mehmet Ağarlar, Korkut Ekenler, özel harekatçılar
çıkarılan bu cephaneliklere bakılırsa, emekli askerlerin iç savaşı yürütmek üzere görevlendirilmekteydiler. vb.’nin durumu malumdur. Şimdilerde Mehmet Ağar
omurgasını oluşturduğu bu örgüt, ülke sathına Panama vb. Amerikan uydusu devletlerin düzen siyasetinin etkili bir partisinin başındadır.
yayılacak bir iç savaşın gereklerine uygun bir topraklarında kurulu kamplarda eğitilen kişiler, daha Bucak bu partinin milletvekili adayıdır. Diğerleri de
yapılanma içerisindedir. Bununla birlikte, son sonra ülkelerine gönderilmekteydiler. Bu yolu yine ellerini kollarını sallaya salaya dolaşmakta,
dönemlerde yoğunlaşan bombalama ve saldırıların izleyerek oluşturulan örgütlenmeler, daha sonra bir devletlerine çeşitli kademelerde hizmete devam
arkasında son derece bilinçli ve planlı hareket eden bu kısmı aydınlatıldığı üzere büyük halk kırımlarında rol etmektedirler.
askeri yapılanmanın durduğu da böylelikle almış, darbeler düzenlemiş ve genellikle bulundukları Şemdinli’de durum çok daha alenidir. Şemdinli
kanıtlanmış olmaktadır. ülkeleri kan gölüne dönüştürmüşlerdir. 12 Eylül halkı tarafından görev halinde yakalanan kontr-gerilla
Elbette bu silahlı kontr-gerilla örgütlenmesi darbesi de zaten bu yoldan gidilerek örgütlenmişti. şebekesinin elemanı astsubaylar anında, bugünün
kendinden menkul bir yapılanma değildir. Bunun Çatlılar, Kırcılar vb. tüm bu faşist güçler, daha sonra Genelkurmay Başkanı Büyükkanıt tarafından
böyle olduğu, neredeyse istisnasız her basılan evde deşifre edildikleri üzere, NATO patentli doğrudan sahiplenmişlerdi. Bu sahiplenme daha sonra
devletin “gizli ama fiili anayasası” olan “Milli Genelkurmay’ın “Özel Harp Dairesi”nin da sürdürülmüş ve mahkeme aşamasında iddianameyi
Güvenlik Siyaset Belgesi”nin çıkmasından bellidir. kumandasında hareket etmişlerdir. Her ne kadar bazı hazırlayan savcı görevinden uzaklaştırılmıştı. Dahası
Belli ki, devletin yönetici çekirdeği olan Genelkurmay unsurları açığa çıkmış ve tasfiye edilmişse de bu bugün bir taraftan polis sözkonusu operasyonları
tarafından idare edilen kontr-gerilla örgütlenmesinin kontr-gerilla örgütlenmesi varlığını sürdürmüş, yaparken, diğer taraftan Şemdinli davasına bakan
mahkeme heyeti hakkında tutuklu askerlere ceza
vermekte direnmesi üzerine soruşturma açılmıştır.
Açıktır ki, bu durum bugün gerçekleşmekte olan
Şemdinli hakimlerine soruşturma! operasyonların göstermelik olduğunu kanıtlamaktadır.
Yargıtay’ın “Dosya askeri Zira amaç kontr-gerilla örgütlenmesini tasfiye etmek
mahkemeye gönderilsin” kararına değil, iç çatışmalarında birbirlerine karşı üstünlük
rağmen Şemdinli davasını askeri kurmak, rakibini yıpratmaktır. Daha önce Küre ve
mahkemeye göndermeyen Van 3. Atabeyler operasyonunda olduğu gibi, ordu ve AKP
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı arasındaki mücadelede AKP tarafından kontrol edilen
İlhan Kaya ve üye Eşref Aksu polis örgütüne dayanılarak yapılmış hamlelerdir
hakkında soruşturma açıldı. bunlar. Nitekim bu operasyonların AKP-ordu
Hatırlanacağı üzere, Yargıtay, mücadelesinde, ordunun “kitlesel refleks” çağrısı
Şemdinli sanıkları astsubaylar Ali çıkarması ardından, AKP’nin durumu dengelemek için
Kaya ve Özcan İldeniz hakkındaki başlattığı karşı çıkış sonrasına denk gelmesi raslantı
hapis kararını “eksik soruşturma” değildir. AKP’nin bu çıkışının ardından ardı ardına
gerekçesiyle bozmuş ve dosyanın gelen hükümet-genelkurmay zirvelerinde her ne kadar
askeri mahkemeye gönderilmesine birlik mesajları verilmekte ise de, belli ki mücadele
hükmetmişti. Ancak, Van 3. Ağır alttaki kurumlar ve güçler aracılığıyla
Ceza Mahkemesi bu karara sürdürülmektedir. Üsteki birlik görüntüsü düzenin
direnerek, dosyayı askeri bekası adına, egemen sınıfların zorlamasıyla
mahkemeye göndermedi. Sanık yaratılmıştır. Altta ise kavga tüm kapsamıyla devam
astsubayların tahliye talebini ise etmektedir.
reddetti. İki hakim hakkında alınan soruşturma Tüm kirli işleri ayyuka çıktığı çıktığı halde bu
Sanıklar ve avukatları Adalet Bakanlığı kararının bir dizi anlamı mevcuttur. En önemlisi, çürümüş düzenin ayakta kalabilmesinin gerisinde işçi
müfettişlerine suç duyurusunda bulundular. Adalet ordunun konumunu ve rolünü tüm çıplaklığıyla ve emekçilerin suskunluğu vardır. Oysa tüm bu
Bakanlığı müfettişleri hakimler hakkında “davayı ortaya koymasıdır. “Kuvvetler ayrılığı”, “hukukun pislikleriyle düzen, işçi ve emekçilerin köleliği üzerine
kişiselleştirmek, tarafsız olmamak” suçlamasıyla üstünlüğü”, “yargının bağımsızlığı” gibi tüm kuruludur. İşçi ve emekçiler açığa çıkmış tüm bu
soruşturma başlattı. yaftalar bir yana bırakılarak bu karar verilmiştir. pisliklere karşın düzeni tehdit edecek ve üzerinden
Öte yandan Hakkâri Valiliği Şemdinli Böylece ordunun, düzenin yönetici çekirdeği atacak bir hareketlilik içerisine giremediği sürece,
davasına ilişkin olarak 29 Haziran günü yapılacak olduğu gerçeğinin altı bir kez daha çizilmiştir. Van pisliğin kendisine de bulaşması kaçınılmaz olacaktır.
olan keşfin ertelenmesini talep etti. Mahkemeye Savcısı Sarıkaya’nın başına gelenlerin bir benzeri Ne yazık ki bu çürümüş düzen, bağımsız çıkarları
bir yazı yazan Valilik, “güvenlik açısından kuşku ile karşı karşıyayız. Öte yandan bu karar genelde uğruna mücadele etmek yerine kendisine boyun eğen
yaşadıklarını, bu nedenle talep edilen helikopterin Kürt halkına ve özelde Şemdinli halkına karşı bir bu toplumu da çürütmektedir. Çürümemek için,
tahsis edilemeyeceğini, keşfin ertelenmesini” meydan okuma anlamına geliyor. Bu, Kürt halkına düzene karşı mücadele cephesinde saf tutmak dışında
istedi. Fakat Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise yönelik inkar ve imha politikasının yeni bir bir yol yoktur. İşçi ve emekçiler daha geç olmadan bu
keşfin kesin olarak yapılması yönünde karar aldı. yansımasıdır. yolu tutmalıdırlar.
6  Kızıl Bayrak Hepsi Amerikancı, hepsi İMF’ci! Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

CHP’nin bozuk “pusula”sı işçi ve


emekçilere yol gösteremez!
Düzen siyasetinde eskiden göstermelik de yılda ikiye katlandığı düşünülecek olursa, İMF’nin asıl
olsa “sağ partiler” vardı. Bunların karşısında olarak bu borçların geri ödenmesini güvenceye almak
gene göstermelik olarak “sol partiler” vardı. için uygulanmasında ısrar ettiği temel ekonomik
Faşist partiler ile dinci partiler tabloyu politikalarla çelişiyor. Faiz dışı fazla oranıyla
tamamlarlardı. Bugün olduğu gibi gene hepsi oynamak İMF’nin kabul edebileceği bir şey değil.
sermayeye hizmet ederlerdi ama seçim Faiz dışı fazlayı istediğim gibi ayarlayacağım diyen
zamanlarında kullandıkları söylemler, ortaya bir hükümetin öncelikle İMF politikalarını reddetmesi
attıkları vaatler birbirinden farklı olurdu. gerekiyor ki CHP’nin de böyle bir niyeti olmadığı
Birinin vaat olarak ortaya attığını diğeri asla biliniyor. Yani “sıfır açlık” söylemi bir demagojiden
sahiplenmez, buna kendince başka bir vaatle ibaret.
yanıt vermeye çalışırdı. Kaldı ki açlık ve yoksulluğu, bütçeden para
Ancak özellikle son 10-15 yıldır düzen aktararak, yoksullara sadaka gibi para dağıtarak
partileri arasında bir fark kalmadığı, artık çözmek de mümkün değil. Açlık ve yoksulluğun
herkes tarafından kabul gören bir durum. ortadan kaldırılması için işsizliği hızla aşağı çekmeye
Kapitalist düzenin yapısal sorunları daha dönük adımlar atılması, genel ücretler düzeyinin
fazlasına müsaade etmediği için, hükümete yükseltilmesi, ücretliler üzerindeki vergi yükünün
gelen bütün düzen partileri neredeyse standart ciddi ölçüde azaltılması, eğitim ve sağlık gibi
hale gelmiş İMF-TÜSİAD programlarını odaklar”dan beslenen “terör tehdidi”ne ve buna karşı harcamaların devlet tarafından karşılanır hale gelmesi
uygulamak zorunda kalıyorlar. Yani hükümetlerin mücadeleye indirgenmiştir. Bir “devlet partisi” olarak gibi bir dizi ekonomik ve sosyal politikanın
programları uzunca bir zamandır İMF-TÜSİAD CHP’nin “pusula”sı şu ya da bu kapsamda tanımlanan uygulamaya sokulması gerekiyor. Bütün bunları
ikilisinde ifadesini bulan emperyalistler ve sermaye bir “Kürt sorunu”na işaret etmemektedir. Kavrayış bu gerçek anlamı ve kapsamıyla hayata geçirmek ise
tarafından oluşturuluyor. olunca da “terör tehdidi”ne karşı mücadelenin mevcut yağma ve talan düzeninin yıkılmasına, bir
Başka zamanlarda bu durumdan pek şikayetçi kapsamı da Kürt halkına sınırsız düşmanlıktan, daha avuç kan emicinin çıkarlarına dayalı sistemin yerle bir
olmayan düzen partileri, asıl sıkıntıyı seçim fazla baskı ve terör yoluyla Kürt halkının özgürlük edilmesine bağlı. Dolayısıyla tıpkı “sıfır açlık” sloganı
zamanlarında farklı vaatler formüle etme konusunda istemlerinin boğulmasına çalışmaktan öteye gibi CHP’nin diğer vaatleri de içi boş yalanlar
yaşıyorlar. 2003 yılında yapılan seçimlerde Cem gitmemektedir. olmanın ötesine geçmiyor.
Uzan’ın genel başkanlığını yaptığı Genç Parti, iktidara Aynı şey “kentlerdeki güvenlik sorunu” için de CHP’nin seçim bildirgesindeki yalanlardan biri de
gelme olasılığı bulunmadığı, yani sırtında yumurta geçerlidir. CHP’nin “pusula”sı kentlerdeki güvenlik sağlık sigortası konusunda. Bilindiği gibi CHP, AKP
küfesi olmadığı için, uçuk kaçık olsa da kulağa hoş sorununu bir polis şefi kafasıyla algılamaktadır. hükümetinin sağlık ve sosyal güvenlikte yıkım
gelen vaatler formüle ederek dikkat çekmişti. Aldığı Durum böyle olunca da “güvenlik sorunu”nu ortadan yasalarını meclisten geçirirken göstermelik bir
hatırı sayılır oyun gerisinde bu vaatlerin de bir payı kaldırmaya dönük ekonomik ve sosyal önlemlerden muhalefet sergilemişti. Şimdi ise özünde AKP’nin
bulunmaktaydı. ziyade, suç işleyenlerin nasıl tespit edileceği, nasıl sağlıkta yıkım politikalarından hiç de farklı olmayan
O zaman Genç Parti ile dalga geçen diğer düzen yakalanacağı gibi konulara kafa yormaktadır. bir “Ulusal Sağlık Sigortası” vaadiyle emekçilerin
partileri, şimdi kendilerinin diğerlerinden farklı Sonuç olarak “Cumhuriyetin çağdaş karşısına çıkıyor. CHP’nin “Ulusal Sağlık Sigortası”
olduğunu ispatlayabilmek için Cem Uzan’ın taktiğine kazanımlarının” ve özellikle de laikliğin korunması, sağlık hizmetlerine AKP’nin “Genel Sağlık
başvurarak benzer talepler formüle etmeye soyunmuş “terör tehdidi”ne karşı mücadele ve kentlerdeki Sigortası”ndan hiç de farklı bir düzenleme getirmiyor.
bulunuyorlar. Yeniden hükümeti kuracağına kesin güvenlik sorunu gibi meselelere yaklaşımları, Sadece düzenlemenin başına şimdilerde pek moda
gözüyle bakılan AKP dışında diğer düzen partilerinin CHP’nin hazırlayıp açıkladığı “pusula”nın darbe olduğu için olsa gerek “Ulusal” sıfatı eklenmiş oluyor.
vaatlerinde neredeyse yok yok. heveslisi generallere ve işkenceci polis şeflerine ait Bu bakımdan Tayyip Erdoğan’ın “biz yaparken
Kısacası AKP dışındaki tüm düzen partileri, işçi ve olduğu, onların kafasıyla düşünülüp onların eliyle eleştiriyordunuz, şimdi aynı şeyi kendiniz
emekçilerin sorunlarının istismarına dayalı, hiçbir yazıldığı görülmektedir. CHP, darbecilerin, programınıza aldınız” demesi hiç de karşılıksız bir
temel politika değişikliğini öngörmeyen, bu çerçevede işkencecilerin pusulasını eline alarak işçi ve suçlama değil.
de gerçekte hiçbir kalıcı çözüm içermeyen vaatlerle emekçilere yol göstermeye kalkışmaktadır. CHP’nin hacimli “pusula”sında yer alan yalan ve
seçime girmeye hazırlanıyorlar. Elbette CHP’nin seçim bildirgesi bunlardan ibaret demagojilerin tamamını ele almak gereksiz. Çünkü
CHP’nin vaatlerinin ve hükümet olduğu takdirde değil. Darbe şakşakçılığı yapmanın ve Kürt halkına yaklaşım belli, niyet belli, amaç belli. Bugüne kadar
uygulayacağı politikaların anlatıldığı “pusula”sı karşı düşmanlık bayrağını sallamanın seçimlerde işçi kölelik yasasına, sosyal yıkım yasalarına,
bundan birkaç gün önce Deniz Baykal tarafından ve emekçilerden oy toplamak için yeterli özelleştirmelere karşı çıkmayan, İMF ve TÜSİAD’ın
resmen açıklandı. Aylardır yaşanan düzen içi gerici olmayacağını bildiği için, yaşanan ekonomik ve sosyal dayattığı politikalara göre kendini şekillendiren
çatışmada generallerin sözcülüğünü ve “laik sorunların istismarına dönük bir dizi talep de formüle CHP’nin işçi ve emekçilere verebileceği hiçbir şey
Cumhuriyet”in koruyuculuğunu kendine iş edinen etmiş bulunuyor. Buna göre CHP, 10 yıllık zorunlu yoktur. Şayet kazara iktidara gelirse, CHP
CHP’nin seçim bildirgesinde de önceliği “terör temel eğitime geçileceği, ÖSS’nin kaldırılacağı, hükümetinin yapacakları, şimdi aynı çöplükte
tehdidi” ve “laikliğin korunması” konusunda yargıda siyasallaşmanın önleneceği, sanatçıların, eşindikleri DSP’lilerin kendi hükümetleri döneminde
yapılacakların aldığı görülüyor. muhtarların ve yoksulların sigorta primlerinin devletçe yaptıklarından hiç de farklı olmayacaktır,
Hükümeti “terör tehdidi” karşısında ikircikli ödeneceği, yoksul ailelere nakit para yardımı olamayacaktır. Bu nedenle işçi ve emekçiler bu postal
kalmakla, siyasal kararlılık göstermemekle suçlayan yapılacağı, ulusal sağlık sigortası kurulacağı, tarımsal yalayıcıların seçimler arifesinde yükselteceği
CHP’nin bu konularda yaptığı tespitlerin ve önerdiği desteklerin iki katına çıkartılacağı, kadınlara yönelik yalanlara asla itibar etmemelidir.
çözüm politikalarının, Genelkurmay Başkanı şiddetle mücadele edileceği, dokunulmazlıkların Patronlar kendi çıkarları konusunda son derece
Büyükanıt’ın son bir ay içerisinde yaptığı kaldırılacağı türünden vaatlerle işçi ve emekçilerden gerçekçi davranıyorlar. Öyle ki, “vatan kurtaran aslan”
konuşmalarla büyük benzerlikler taşıdığı dikkati oy isteyecek. CHP’nin seçimlerdeki beylik pozlarında caka satan postal yalayıcılarına itibar
çekiyor. “Terör” ve “güvenlik” konularında söylenen sloganlarından birisi ise “sıfır açlık” olacak. etmeyip AKP’yi yeniden iktidara getirmek için çaba
şeylerin hemen hepsinin generallerin konuşmalarından Sıralanan vaatlere bakıp da “sıfır açlık”ın nasıl sarf ediyorlar. O halde işçi ve emekçiler de kendi sınıf
kopya edildiğini söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. sağlanacağını anlamak ise mümkün değil. CHP’nin çıkarları doğrultusunda davranmalıdırlar. Hepsi de
Artık resmen de görüldüğü üzere CHP’nin belgelerinde bunun devlet bütçesindeki “faiz dışı sermayenin hizmetinde olan düzen partilerinin
“pusulası”nda “Kürt Sorunu” diye bir şey yoktur. fazla”nın açlık ve yoksullukla ilgili projelere yalanlarına kanmamalı, kendilerini kandırmaya
Tıpkı Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde olduğu gibi harcanacağı belirtilmiş olsa da bu iddianın karşılık çalışanlardan da devrimci mücadeleyi yükselterek
CHP’nin “pusula”sında da tüm mesele “dış bulması neredeyse imkansız. Çünkü dış borçların dört hesap sormalıdırlar.
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Hepsi Amerikancı, hepsi İMF’ci! Kızıl Bayrak  7

AKP seçim bildirgesi...

Durmak yok, saldırıya devam!


Diğer partiler gibi hükümetteki AKP de seçim ile işçi ve emekçiler üzerindeki baskı ve terör kesintisiz
bildirgesini açıkladı. Son 4-5 yıldır tek başına biçimde sürmüştür. Temel hak ve özgürlükler bir çok
hükümette olan, bu nedenle de işçi ve emekçilere dönük kez cop ve dipçik darbeleri altında ezilmiştir.
saldırı programlarının siyasal sorumluluğunu taşıyan bir Katliamlar, sokak eylemlerine ve protesto gösterilerine
parti olarak AKP’nin neler söyleyeceği aslında aşağı dönük azgınca saldırılar, örgütlenme hakkının, basın
yukarı belliydi. Daha ziyade bunları nasıl söyleyeceği; özgürlüğünün en kaba biçimlerde ayaklar altına
her biri sömürü ve yıkımı arttırmaktan başka bir sonuç alınması, linç girişimleri, kontrgerilla operasyonlarının
üretmeyen, hepsi de İMF-TÜSİAD planlarında yer alan yaygınlaşması, yargıya dönük açık politik müdahaleler
saldırı politikalarının emekçileri aldatmak üzere AKP vb vb. Bir solukta sayılamayacak denli fazla anti
tarafından nasıl parlatılacağı, parıltılı ambalajlara demokratik uygulama ve hak gaspları, üstelik son
sarılacağı merak konusuydu. derece sistematik olarak, AKP iktidarı döneminde de
Merak edilen bir diğer şey ise son zamanlarda düzen devam etmiştir. Yapılan onca düzenlemenin ne Kürt
siyasetinde yaşanan gerici dalaşmayla bağlantılı halkına, ne de işçi ve emekçilere kayda değer bir
konuların (Kürt sorunu, rejim ve laiklik tartışmaları, faydası olmamış, onlar her türlü hak talebinde 12 Eylül
ordu ile yaşanan gerilim vb.) AKP’nin seçim Bildirgeyi kamuoyuna açıklayan Başbakan Tayyip hukukuyla, 12 Eylül’ün baskı ve sindirme politikalarıyla
bildirgesine nasıl yansıyacağıydı. Erdoğan, konuyla ilgili vaatlerini “Cumhuriyetimizin karşı karşıya kalmışlardır. Hem zaten yakın zaman önce
Tam da tahmin edildiği gibi, AKP ekonomik ve 100’üncü yılına yaklaşırken ülke sivil bir uzlaşma çıkartılan ve polise daha geniş yetkiler veren yasa ile 1
sosyal konularda mevcut saldırı politikalarına aynen Anayasasını hak etmektedir diye düşündük ve bu Mayıs’ta İstanbul Taksim’de yaşananlar AKP’nin nasıl
devam edileceğini seçim bildirgesiyle de ilan etti. Kişi konuda çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde bir demokrasi istediğini hiçbir tartışmaya yer
başına gelirin 2013 yılında 10 bin doları aşacağı, gerekçelendirdi. Tayyip Erdoğan’ın sözlerinden uzun bir bırakmayacak kadar açık bir biçimde göstermektedir.
enflasyonun “tek haneye” ineceği, işsizliğin “daha da” alıntı yaparak müjdesi verilen bu “sivil anayasa”nın AKP’nin “daha fazla demokrasi” söylemini seçim
düşürüleceği, ihracatın 200 milyar doları aştığı, turizm nasıl bir şey olacağı konusunda fikir edinmeye bildirgesinin başına koymasının elbette bir anlamı
gelirlerinin ise 40 milyara yaklaştığı bir pembe tablonun çalışalım. vardır. AKP generallerde yaşadığı gerici didişmede AB
çizildiği AKP bildirgesinde bu hedeflere nasıl “Partimiz, yeni anayasanın devlet, toplum, birey emperyalizminin ve TÜSİAD’ın desteğini yitirmemek,
ulaşılacağı madde madde anlatılmış. arasındaki ilişkileri hak, özgürlük ve sorumluluk böylece darbe sopasından korunabilmek umuduyla bir
Cilalarından arındırarak kabaca özetlemek gerekirse temelinde düzenleyen bir toplumsal sözleşme kez daha demokrasi havarisi kesilmiştir. Dolayısıyla
AKP, yeniden hükümeti kuracak olursa, sosyal yıkım niteliğinde olmasından yanadır. Yeni anayasa, onun istediği AB’nin ve TÜSİAD’ın istediği sınırlarda
saldırısına kaldığı yerden devam edeceğini; enerji Cumhuriyetimizin değiştirilemez temel nitelikleri olan bir “demokrasi”dir. Ve buna da generaller karşısında
özelleştirmelerinin tamamlanacağını; “yatırım ve demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerini daha kendi konumunu koruyabilmek için ihtiyaç
istihdamın desteklenmesi” adı altında işverenlere da pekiştirmeli, bireylerin haklarını en etkili şekilde duymaktadır.
sağlanan vergi kolaylıklarının, teşviklerin arttırılacağını, korumalı, temel hak ve özgürlükleri İnsan Hakları AKP’nin seçim bildirgesinin generallerle yaşanan
bölgelere göre teşvik sistemine geçileceğini; Halk Evrensel Beyannamesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları gerici dalaşmada kendi konumunu güçlendirmek temel
Bankası başta olmak üzere kamu bankalarının Sözleşmesi’nin getirdiği standartlarda güvence altına amacıyla hazırlandığını gösteren tek şey sözü edilen
özelleştirileceğini ilan ediyor. almalıdır.” demokrasi vurgusu değildir. Bunun dışında AKP seçim
Bu kadar değil elbette. AKP seçim bildirgesinde “Yeni anayasa kısa, öz ve açık olmalı; yasama, bildirgesinde özellikle de “Cumhuriyetin temel
İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken (ve sermayedarların yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkiler, parlamenter nitelikleri”, “laiklik” ve “terörle mücadele” gibi
ağzının suyunu akıttığı bilinen) yüklü miktardaki sistemin kuvvetler ayrılığı esasına göre açık ve net konularda generallerle benzer bir dilin tutturulmaya
paranın “yatırımlara yönlendirmek” türünden olarak anlatılmalı, bu çerçevede cumhurbaşkanının çalışılması; örneğin dönüp dolaşıp laikliğin öneminden
bahanelerle sermayenin yağmasına açılacağını, teşvik konumu ve yetkileri yeniden tanımlanmalıdır. Bunu söz edilmesi, fakat buna karşılık AKP’nin geçmiş
olarak patronlara saçılacağı; “işsizlere iş” bahanesiyle söylerken bu yetkilerin daha da azaltılmasını ifade dönemde iktidar oluşunda belli bir payı olan “türbana
birer köle pazarı olarak işleyecek özel istihdam ediyoruz ve bu yetkilerin azaltıldığı bir parlamenter özgürlük” türünden taleplerin 119 sayfalık bildirgeye
bürolarının yaygınlaştırılacağı gibi başlıklar da sistemi hedef olarak alıyoruz. Temsili demokrasiden alınmamış olması anlamlıdır. Yani generallerle yaşanan
sıralanıyor. katılımcı demokrasiye geçiş sağlanmalıdır. Yeni dalaşmanın sonucunda belli sınırlarda bir hizaya gelme
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu sayılanlarda anayasa, en büyük toplumsal uzlaşmayla durumu söz konusudur.
herhangi bir yenilik yok. Bu maddelerin pek çoğu hazırlanmalıdır.”
“Sıfır tolerans anlayışı çerçevesinde işkence, kayıp,
AKP’nin 4,5 yıllık icraatı sırasında gündeme gelen Durmak yok, saldırıya devam!
şeyler. Üstelik çok daha kapsamlı olarak İMF niyet göz altında ölüm,faili meçhul cinayet gibi demokratik
mektuplarında ya da TÜSİAD’ın sık sık yayınladığı hukuk devletinde kabul edilemez insan hakları ihlalleri
AKP’nin seçim bildirgesi “Güven ve İstikrar İçinde
raporlarda, TİSK’in açıklamalarında bu söylenenleri üzerine, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada
Durmak Yok Yola Devam” alt başlığını taşıyor. “Güven
bulmak mümkün. büyük bir kararlılıkla gidilecektir”
ve istikrar”ın ne anlamda kullanıldığı ve kimler için
Kısacası AKP’nin seçim bildirgesinin ekonomik ve Merak edip bakanlar, AKP’nin vaat ettiği “sivil
istenildiği artık bilinmektedir. “Güven ve istikrar” düzen
sosyal konularla ilgili bölümleri, bugüne kadar süren anayasa”sının burada sayılıp dökülen pek çok
partilerinin ve sermaye örgütlerinin dilinde “sömürü ve
saldırı politikalarının daha da yoğun biçimde niteliğinin, zaman zaman TÜSİAD tarafından gündeme
yağma için ortamın uygun olması” anlamına
sürdürüleceğinin ilanından ve İMF-TÜSİAD getirilen “demokratikleşme paketleri”nde ya da AB’nin
gelmektedir. Sermayenin yeni bir AKP hükümetinden
programlarının kapsamlı bir özetinden ibaret. İşçi ve o ünlü “ilerleme raporları”nda dile getirilen şeyler
beklediği budur. AKP de sermayeye istedikleri şeyi
emekçilere ise yalanlara kanmak, sömürü ve yıkıma olduğunu fark edeceklerdir. Bu bakımdan AKP’nin
vereceğini ilan etmektedir. Meselenin özü ve özeti
katlanmak düşüyor. söylediği yeni bir şey değildir ve bu türden bir anayasa
bundan ibarettir. İşçi ve emekçiler için ise AKP seçim
değiştirme girişiminden bir “sivil anayasa”nın veya
bildirgesinin başlığı, “Durmak yok, saldırıya devam”
demokratik özgürlüklerin ezilenler ve emekçiler
“Daha fazla demokrasi” ya da “Yeni anlamına gelmektedir. Muhtemel bir AKP hükümeti
açısından genişlemesi gibi bir sonuç çıkması mümkün
Anayasa” değildir. AKP’nin geçmiş dönem icraatı ne demek
hem seçimler dolayısıyla ertelediği saldırıları hem de
İMF ve TÜSİAD’ın talep ettiği yeni saldırı politikalarını
istediğimizi açık biçimde anlatmaktadır. Bilindiği gibi
Açıklanan AKP seçim bildirgesi ekonomik ve sosyal yeni dönemde hayata geçirmeye kararlıdır. İşçi ve
AKP hükümeti iktidarda olduğu dönem boyunca AB’ye
konulardaki maddelerden ziyade en baştaki “Yeni emekçiler AKP’nin seçim yalanlarına bu bilinçle
uyum” kapsamında “demokratik hak ve özgürlükleri
Anayasa” vaadi nedeniyle tartışma gündemine girdi. bakmalıdır. Hem geçmiş dönemde hayata geçirilen
genişletmek iddiasıyla pek çok yasal düzenleme
Zira bildirgede seçimlerden sonra “kapsamlı” bir saldırıların hesabını sormak, hem de yeni dönem
yapmıştır. Buna sınırlı kimi anayasa değişiklikleri de
anayasa değişikliği yapılacağı sözü verilmekteydi. saldırılarının önünü kesmek için bu sermaye partisinin
dahildir.
Gazeteler bildirgeyi AKP’nin daha çok demokrasi vaat yalanlarına prim vermemeli, seçimlerde sınıf tavrını
Fakat bir yandan bu yasal düzenlemeler üzerinden
ettiğini müjdeleyen manşetlerle duyurdular. kuşanmalı, seçimler sonrasında da devrimci sınıf
demokrasi nutukları atılırken bir yandan da Kürt halkı
mücadelesinin bayrağını yükseltmelidir.
8  Kızıl Bayrak Düzen cephesi... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Düzen bekçileri yeni silah alımları için Pentagon kapısında...

Gerici rejim savaş aygıtını tahkim ediyor!


Amerikan silah tekellerinin “yağlı müşteri”lerinden biri
olan Türk devleti, silah alımına doymuyor. Yalnızca Aralık
2006’dan günümüze kadar geçen altı aylık sürede “Terör”e karşı sessiz ve etkisiz bir yürüyüş!
milyarlarca doların ABD silah tekellerinin kasalarına
akmasını sağlayacak silah ihaleleri bağlanmış durumda.
Savaş uçakları, saldırı helikopterleri, füzeler, bunlara ait
destek malzemeleri ve yedek parçalar satın alan Türk
ordusu, bunlarla birlikte personel eğitimi, bakım ve lojistik
hizmeti veren Amerikalı uzmanları da bünyesine katıyor.
Silah alımı ihalelerine yeni eklenen halkanın bedeli ise
159 milyon dolar olarak açıklandı. ABD Savunma Bakanlığı
Pentagon tarafından yapılan açıklamada, savaş gemilerine
karşı kullanılan gelişmiş Harpoon füzelerinden 51 adedinin
Türk Deniz Kuvvetleri’ne satılması için kongreye izin
bildiriminde bulunulduğu belirtildi. Pentagon’a bağlı
Savunma Güvenliği İşbirliği Dairesi’nden (DSCA) yapılan
yazılı açıklamada, satışın, Türk Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı’nın elindeki Harpoon envanterini genişleteceği
ve savaş gemilerine karşı yeteneğini ilerleteceği savunuldu.
DSCA açıklamasında, 51 adet Block II tip taktik
Harpoon füzesinin yanısıra ilgili konteynerler, destek
malzemeleri, yedek parçalar, personel eğitimi, bakım ve
lojistik hizmetlerinin de Türkiye’ye sağlanacağı belirtildi.
İki hafta içinde Kongre’den itiraz gelmezse, füzelerin
satış izni kesinleşecek. Silah satışları söz konusu olduğunda,
Pentagon kongre ile önceden danışmalarda bulunduğu için, 23 Haziran günü Cumhuriyet mitinglerini tırmandırma ve şoven histeriyi yükseltme
herhangi bir itiraz gelmesi beklenmiyor tertipleyen bileşenlerce bu kez teröre karşı çabasının doruk noktasına ulaştığı bir kesittir
51 adet Harpoon füzesi alımı için geri sayımın başladığı sessiz yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş yalnızca. Gelinen yerde bütün haber
günlerde Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Kara boyunca Kürt halkını hedef alan şoven bültenlerinde ilk sırada yer bulan şehit
Kuvvetleri Komutanlığı için “özel maksatlı taktik tekerlekli sloganların atılmasının yanı sıra “ordu millet haberleri, öve öve bitirilemeyen “ölü ele
zırhlı araç projesi” ile ilgili çalışmaları başlattı. elele” denerek inkar ve imha politikalarının geçirmeler”, Kuzey Irak hayalleri, Ahmet Kaya
Belirtildiğine göre, alınacak zırhlı araçlar aynı zamanda ileri gönüllü işbirlikçisi olunacağı ilan edildi. t shirtlerini hedef alan bir toplumsal düşmanlık
teknoloji ile donatılmış sensör, destek ve radar araçları ile Genelkurmay’ın internet üzerinden atmosferi sermaye düzeninin yine halklar arası
takviye edilecek. yayınladığı ilk muhtıra sonrası başlayan kin ve düşmanlığı körüklemek üzere maya
Projeyle, toplam 336 adet taktik tekerlekli, mayınlara Cumhuriyet mitingleri furyasının temel vurgu çalma girişiminin örneklerdir.
duyarlı ve yüksek seviye korumalı zırhlı araç, NATO noktası laiklikti. Bu muhtıra baştan aşağı
standartlarında üretilecek. Bu savaş araçlarının da, SSM’nin ülkedeki irticai faaliyetlerden örnekler sıralıyor Şovenizm mayası tutmadı!
açacağı uluslararası ihale ile satın alınacağı ifade edildi. ve vatandaşların irtica yanlılarının karşısına net
Silahlanma hamlesinin bir diğer halkasında ise 52 adet bir tutumla çıkmasını istiyordu. 23 Haziran’da 5 ilde gerçekleştirilen “teröre
genel maksat ve 10 adet ağır nakliye helikopteri alınması Genelkurmay’ın adeta bir eylem çağrısı olarak karşı sessiz yürüyüş” mitingleri gösterdi ki,
var. Ayrıca Jandarma Genel Komutanlığı için de 12 keşif ve kaleme alınmış bu muhtırası üzerine, ulusalcı çalınan şovenizm mayası henüz tutmamıştır.
gözetleme helikopterinin alınması da gündemde. cenah arkasına medya desteğini de alarak İstanbul’da sayısı 2000’leri ancak bulan
Silahlanma histerisine giren düzen bekçileri, “sınır ötesi harekete geçti ve sonuçta bir TSK mitingler marjinalleşmiş ve savaş çığırtkanlığı
operasyon” için sınıra askeri yığınak yaparken, Kürt halkına güzellemesine dönüşen mitingler dizisi ile karşı ile ordu şakşakçılığı arasına sıkışmış bir takım
karşı yürüttüğü savaşı da giderek tırmandırıyor. Güney karşıya kalındı. dar çevrelerin, sivil toplum örgütü maskesi
Kürdistan’a olası bir saldırı için Washington’dan vize almak Miting kürsülerinde ordu, cumhuriyetin ardında siyaset yapan orducuların hazin
zorunda olan militarist güçlerin, içe dönük “savaş hali” ilanı yegane koruyucu gücü ilan edilirken, Nur Serter başarısızlığı ile sonuçlanmıştır. Genelkurmay’ın
konusunda böyle bir dertleri yok. Nitekim bazı Kürt illerinin gibileri kürsüde ordunun önünde saygıyla yine muhtıra biçiminde ilettiği ‘teröre kitlesel
çevresinde “güvenlik bölgesi” oluşturmak adı altında “yasak eğildiğini dile getirerek adeta secdeye vardı. refleks verin’ çağrısı sadık hizmetkarlarınca
bölge”ler ilan edilmiş bulunuyor. Mitingte, Büyükanıt’ın bir gün önce ettiği karşılanmaya çalışılmış, ancak bu kez, hem de
Öte yandan ordu şefleri, hükümet temsilcileri, bürokrasi “sözde değil özde laiklik” sözü de çoktan medya eliye son süreçte yaratılan dramatik
ve istihbaratın üst düzey temsilcilerinin katıldığı son pankartlara konulmuştu. atmosfere karşın yanıt üretmemiştir. İşin özü, 23
“güvenlik zirvesi”nde, yeni tahkimatlar için savaş aygıtına Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde Haziran’da Çağlayan’da toplanan gruplar yalnız
ek kaynaklar ayrılması konusunda anlaşma sağlandığı başlayan ve erken seçimle sonuçlanan sürecin kalmış ve marjinalleşmişler, sessiz yürüyüş bir
bildirildi. İktidar uğruna aralarında çatışan “laik/dinci” iki startı böyle verildi. AKP’yi hedefe koyan sürü şoven sloganın atıldığı ama gerçekten
gerici kutup, savaş aygıtının tahkim edilmesi konusunda muhtıranın sonundaki “ne mutlu Türküm sessiz ve etkisiz bir miting olarak kayıtlara
tam bir mutabakat içinde hareket ediyor. Tayyip ve diyene!” klişesi ise toplumsal yaşama halkların geçmiştir.
müritleri, TSK’nin “tüm ihtiyaçları”nın karşılanacağını ilan kardeşliği bilincinin katli olarak geri Son günlerde şehit cenazeleri üzerinden
etmiş bulunuyor. Generallerle anlaşan AKP hükümetinin döndürülmeye çalışıldı. siyaset yürüten, ölüleri üzerinden toplumda
Milli Savunma Bakanlığı’na ek ödenek çıkartması Daha sonraki süreçte muhtıraların arkası düşmanlık yaratmanın hesaplarını güdenler,
bekleniyor. kesilmedi. Genelkurmay AKP ile süregelen koca bir gerçeği artık daha açık görmüşlerdir
Eğitime, sağlığa ayrılan bütçeyi kısan, milyonlarca çatışmasını asker yanlısı sözde sivil toplum sanırız. Hrant Dink katledildiğinde 200 bin kişi
işçinin talim yaptığı asgari ücreti açlık sınırının altında örgütlerine devrederek, savaş borazanını kaldığı halkların kardeşliği diyerek sokağa dökülürken,
tutan, kamu emekçilerine gülünç ücret artışları yapan İMF- yerden çalmaya devam etti. çok daha fazlası da aynı kardeşlik özlemini
TÜSİAD hükümeti, sıra silahlanma ve savaş aygıtının Bugün yeniden alevlenmiş haliyle içinden içinden defalarca tekrarlayarak evde, okulda,
tahkimatına geldiğinde kesenin ağzını sonuna kadar açıyor. geçtiğimiz bu süreç, Mersin’deki bayrak işyerinde kaldı. Yani bu coğrafyada hala
Emekçileri yıkıma, militarist kurumu tahkime yarayan provakasyonu ile başlayan, Diyarbakır olayları, askerlerin karşısında hazırolda durmayan, bu
rejimin bu tercihleri şaşırtıcı değil. Çünkü biliyoruz ki, Şemdinli, Hrant Dink’in katledilmesi ve coğrafyanın kardeşlik bilincine sahip çıkan
kapitalizm bir şiddet, barbarlık ve yıkım düzenidir. toplumsal linçlerle süren, devlet terörünü çıkan milyonlar var!
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Devlet terörüne son! Kızıl Bayrak  9

Tırmandırılan polis terörüne karşı


mücadeleyi yükseltelim!
Kanunlarını tümüyle rafa kaldıran gerçekleştirilebilmesi için, polisin etkinliği
sermaye düzeni tıpkı hamisi ABD gibi artırılmalıdır”. Caydırıcı polis tanımlamasının en güzel
özgürlüğü ve demokrasiyi namlunun ucunda örneğini TC’nin kolluk güçleri hemen uygulama ile
aramaya devam ediyor. Gerçi 24 yaşında göstermiş oldular. Polisin seçtiği hedefler ise yine bu
soygun zanlısı Mustafa Kükçe’nin 15 yasa kapsamında “önleme aramasının” tanımlandığı
Haziran’da başına gelenler düşünüldüğünde, bölümde son derece açık ve net olarak ortaya
yargısız infaz herhangi TC’nin bir vatandaşı koyuluyor:
için iyi sayılabilecek bir ölüm şekli olarak bile “Önleme araması aşağıdaki yerlerde yapılabilir:
görülebilir. Mustafa Kükçe, Çekmeköy’de bir a. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
gecekonduda yaşayan bir Alevi’ydi ve şoförlük Kanunu kapsamına giren toplantı ve gösteri
yapıyordu. Kükçe, savcılıktaki ifadesine göre, yürüyüşlerinin yapıldığı yerde veya yakın çevresinde.
14 Haziran’da üç arkadaşıyla bir inşaattan b. Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu kurumu
“jantlarıyla” birlikte üç lastik almış, ardından niteliğindeki meslek kuruluşları veya sendikaların genel
polis tarafından takip edilerek yakalanmıştı. Kükçe, darp izi yoktu ama çok kötü görünüyordu. Köpek ölüsü kurul toplantılarının yapıldığı yerin yakın çevresinde.
Sarıgazi’de yakalanıp önce Dudullu, sonrasında da gibi sürüdüler.” c. Halkın topluca bulunduğu ve toplanabileceği
Acarlar Karakolu’na götürüldü. Bu arada damadıyla Cezaevine gönderildiği ilk gün hayatını kaybeden yerlerde.
karakolda görüşen Ali Alver, Kükçe’nin durumunun iyi Mustafa Kükçe’nin cenazesini almaya morga giden ç. Öğretim ve eğitim özgürlüğünün sağlanması için
olduğunu söylüyordu. ailesi vücudunda birçok işkence izi olduğunu anlatıyor. her derecede öğretim ve eğitim kurumlarının ve 20.
Gazi Alver’e göre Kükçe, bir gün sonra saat 11.00 Mustafa Kükçe 15 Haziran günü, yani polis yasasının maddesinin ikinci fıkrasının (A) bendindeki koşula
sularında karakoldan çıkarıldı: “Elleri kelepçeliydi ama yürürlüğe girmesinden bir gün sonra katledildi. Sessiz uygun olarak girilecek yüksek öğretim kurumlarının
sapasağlam yürüyordu. ‘Beni dövmediler’ dedi.” sedasız yürürlüğe giren yasa kısa sürede sonuçlarını içinde, bunların yakın çevreleri ile giriş ve çıkışlarında.
Kükçe’nin kayınvalidesi Emine Alver’e göre, “biri üretmeye başlamış oldu. Polisi yasal işkence ve yargısız d. Umuma veya umuma açık yerlerde…”
kilolu, biri kısa boylu iki sivil polis arasında” infaz yapabilir hale getiren bu yeni düzenlemeler ile Sıralama açık eylemler, sendikalar, demokratik
karakoldan çıkarılıp Çakmak Karakolu’na götürüldü. birlikte zaten kırıntı halinde kalmış hukukun bile polisin kurumlar ve olmazsa olmaz üniversiteler… Ancak sona
Daha sonra karakolun önüne gelen akrabalarının ve Ali emrine verilmiş olduğu açıkça kanıtlanmış oldu. doğru, aşağı yukarı her yerde manasına gelen umuma
Yılmaz’ın Mustafa’yı görme isteği hakaretlerle AB standartlarında bir yasa çıkartmış olmakla açık yerler başlığı geliyor. Yani polis umumi tuvalet
karşılandı. Polis, Kükçe’nin yakınlarına ‘Pis övünen milletvekilleri yasayı zaten şöyle dahil her yerde arama yapabilecek. Böylece suça karşı
Çingeneler’, ‘Pis Aleviler’ diyerek yumruklarla saldırdı. tanımlıyorlardı: “Polisin yerine getirdiği görev güçlü bir koruma yaratılmış olacak. Peki, insanları bir
Aile, Kükçe’nin 19.00’da savcılığa çıkarılacağını itibariyle suç önleme ve adli görevlerinin bir bütün numaralı emekçi halk düşmanı polisten kim koruyacak!
öğrenince Ümraniye Adliyesi önünde toplandı. olduğu ve birbirini tamamladığı görülmektedir. Bu Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun ne
Adliyenin önünde bulunan Ali Yılmaz’ın anlatımına nedenle Avrupa ve diğer gelişmiş dünya ülkelerindeki olduğu konusunda son bir ayda yaşananlar yeterli bilinç
göre Kükçe, dört resmi polisin kolları arasında savcılığa uygulamalar paralelinde, ülkemizde de hedeflenen açıklığı yaratmaktadır. Ölçüsüz polis terörü 2007 1
çıkarıldı: “Elleri kelepçeliydi. Yürüyemiyordu. Yüzünde etkin, hızlı ve caydırıcı ceza adalet sisteminin Mayıs’ına damgasını vururken, polis bu sefer sadece
eylemci kitleyi değil herkesi hedef haline getirdi.
Devlet, kapsamını genişlettiği bu terör dalgası ile
İstanbul’u büyük bir cezaevi haline getirmiş, tüm
Bir kontrgerilla cephaneliği de Eskişehir’den! toplumu hedef seçen bir “güvenlik” anlayışını
uygulamaya koymuştur. Sadece Beyoğlu ve Taksim
İstanbul Ümraniye’deki bir gecekonduda 2 adet MKE yapımı olmayan el bombası, gaz
civarında kısa zamanda yaşananlar bunun açık kanıtıdır.
yapılan aramada ele geçirilen bombalarla ilgili bombası, sis bombaları, 210’ar gramlık 12 TNT
22 Mayıs: Taksici Engin Topal ve Topal’ı döven
olarak başlatılan soruşturma kapsamında düzeneği, 6 adet yarımşar kiloluk TNT kalıbı, 1
polislere itiraz eden Ali Bakça, tahta cop, yumruk ve
mühimmat dolu yeni bir ev daha ortaya çıkarıldı. adet 1.5 kilogramlık TNT kalıbı, 1 kilogramlık
tekmelerle dövüldü.
İstanbul ve Bursa’daki evlerden sonra, tahrip kalıbı, naylon torbada ateşleme mühimmatı,
26 Mayıs: Ferhat Yalçınkaya, Galatasaray
Eskişehir’de de bir evde patlayıcılar, bombalar, 1 adet patlayıcılı imha kiti, normal tipte kapsül,
Meydanı’nda çıkan bir tartışma sonrasında kimliği
tüfekler, tahrip kalıpları ve infilak fitilleri ele infilak kapsülleri, patlayıcı düzenekleri
olmadığı ve üzerinden bıçak çıktığı gerekçesiyle alınıp
geçirildi. Bu evde kalan emekli Yüzbaşı Muzaffer hazırlamada kullanılan saniyeli fitiller ile infilak
tahta coplarla dövüldü, yüzüne sprey sıkılıp
Tekin’le bağlantısı saptanan emekli Binbaşı Fikret (patlamalı) fitilleri.
Yedikule’ye atıldı.
Emek gözaltına alındı. Böylece Cumhuriyet Öte yandan İHD’nin eski Başkanı Akın Birdal
5 Haziran: Transeksüel Esmeray, evine gitmek
gazetesine atılan bombaların benzerlerinin ele suikastının kilit ismi Semih Tufan Gülaltay’ın
üzere Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü önünden geçerken
geçirildiği ve kontrgerilla elemanı emekli Yüzbaşı yolu, adı Danıştay saldırısı olayına karışan ve
“Buradan geçmek yasak” diyen iki polis tarafından
Tekin ile arkadaşlarının tutuklandığı Ümraniye Ümraniye’de ele geçirilen bombalar yüzünden
dövüldü.
soruşturması Bursa’dan sonra Eskişehir’e uzandı. tutuklanan Muzaffer Tekin ile kesişti. Semih Tufan
8 Haziran: Cumhuriyet Caddesi’nde trafik
Muzaffer Tekin, ele geçirilen dökümanların Gülaltay ve Muzaffer Tekin sık sık bir araya
kontrolü sırasında gözaltına alınıp Taksim Polis
başında yer alan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni gelerek birtakım planlar yaptığı, ikili arasındaki
Merkezi’ne götürülen işadamı Sezai Yakar, burada
(MGSB) Fikret Emek adlı emekli bir binbaşıdan gizli ilişki, Gülaltay hakkında hazırlanan
dövüldü. Yakar’ın burnu ve eli kırıldı.
aldığını söyledi. Tekin’le bağlantılı olduğu soruşturma evrakında ve bu operasyon
“Terörle mücadele”nin dünya çapında
anlaşılan Fikret Emek’in Ankara’daki evi ile çerçevesinde yapılan telefon dinlemelerinde ortaya
tırmandırılıyor olmasına yaslanan TC burjuvazisi de
Eskişehir’deki 2 ayrı adrese baskın düzenlendi. çıktı.
tıpkı diğer terörle mücadele edenler gibi geçtiği yeri
Eskişehir’de bir eve yapılan polis baskınında yeni Bu gelişmeler, kontrgerilla örgütlenmesinin
kanla boyamaya devam ediyor. Kendilerine güvenleri o
bir kontrgerilla cephaneliğine ulaşıldı. Evde hangi boyutlara ulaştığını tüm açıklığı ile göz
kadar tam ki, seçim öncesi TC tarihinin en faşist
yapılan aramada şunlar bulundu: önüne seriyor. Yaşananlar, sermaye devletinin nasıl
yasalarından birini çıkartmakta bir sakınca görmüyorlar,
11 kilogram C–3 tipi plastik patlayıcı, 1 adet çeteleştiğini, kendi halkına karşı bir cinayet
tersine övünüyorlar. Bu yasayı çıkartanlar şimdi
kanas tipi dürbünlü tüfek, 1 adet kalaşnikof şebekesine dönüştüğünü, kontra çetelerini hep el
işçilerin ve emekçilerin karşısına oy istemek için
otomatik tüfek, 1 adet av tüfeği, M–16 mermileri, altında tuttuğunu, ciddi bir toplumsal muhalefetle
çıkıyorlar. Bu yüzsüzlüğe, bu orta oyununa emekçilerin
10 adet Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu karşılaşmadığı koşullarda kirli savaşı sürdüreceğini
vereceği cevap, kendi adaylarını, bağımsız devrimci
(MKE) yapımı savunma ve taarruz tipi el bombası, gösteriyor.
sosyalist adayları desteklemek olabilir ancak.
10  Kızıl Bayrak Kahrolsun sendika ağaları! Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Kamuda satış sözleşmesi imzalandı!


Hükümet ile Türk-İş arasında süren
ve göstermelik nedenlerle uzatıldığı
bilinen toplu sözleşme görüşmelerinde
anlaşma sağlandı. Bir süredir AKP
hükümetinin bu işi seçimlerden önce
23 Temmuz
bitirmek niyetinde olduğu, Türk-İş
yönetiminin de bu fikre sıcak baktığı ve
işi yokuşa sürmeme konusunda dikkatli
sonrası…
olduğu biliniyordu. Tabandaki işçilerden Yüksel Akkaya
yükselen seslerin artmasıyla birlikte
hükümet ve Türk-İş yönetimi artık bu Herkesin gözünü diktiği 22
oyunu daha fazla sürdürmenin doğru Temmuz’dan daha da önemi olanı 23
olmayacağı konusunda hem fikir oldular Temmuz ve sonrası…
ve sözleşmede anlaşmaya ulaşıldığını 22 Temmuz nihayetinde bir “bahsin”
açıkladılar. sonuçlarının tescil edildiği gün olacak.
Yapılan açıklamaya göre; 2007 yılı Emekçiler açısından bakıldığında değişen
için kamuda çalışan işçilere, 900 tek şey ise yeni yıkım yasalarının hızla
YTL’nin altında ücret alanlara 50 YTL Meclis’ten geçirilerek sefalete bir adım
iyileştirme artı 140 YTL seyyanen zam daha yaklaştırılmaları olacak.
yapılırken, 900 YTL ve bin 400 YTL Dünya Bankası yayınladığı raporlarda
konularla ilgili idari maddelerde herhangi bir değişikliğin
arasında ücret alanlara 140 YTL seyyanen zam yapıldı. yeni seçimden galip çıkarak hükümet
söz konusu olmadığını da ifade etti.
Bin 400 YTL’nin üzerinde ücret alanlara ise yüzde 10 kuranlara şunu önermektedir: Halk seçim
Açıklanan ücret zamlarının kamu işçisinin
oranında zam yapıldı. 2008 yılı için ise, ilk 6 ay için “zaferi” nedeniyle ilk altı ayda yapılanlara
taleplerinin altında kaldığı, hükümetin teklifine çok yakın
yüzde 3 zam artı enflasyon farkı, ikinci 6 ay için de yine büyük bir direniş göstermez, bu nedenle en
bir noktada anlaşma sağlandığı görülmektedir. Gene de
yüzde 3 artı enflasyon farkı oranında zam yapılmasına radikal yasalar ilk altı aya içinde
hükümetin aslında vermeyi planladığı rakamda çok ısrar
karar verildi. çıkarılmalıdır. Demek ki, “seçim toto”
etmediği, seçimler nedeniyle biraz daha esnek davrandığı
Anlaşma sağlanmasının ardından gerçekleştirilen bittikten sonra Tüsiap-c’nin (Türkiye
anlaşılmaktadır. Gene yapılan açıklama, esnekliğin
imza töreni öncesinde Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin Sanayici İş Adamları Partisi-Cephesi) yeni
sözleşmeye girmesi ve bazı hak gaspları konusunda
ve Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ortak bir açıklama hükümetinin yapacağı ilk iş sosyal
hükümetin çok da ısrarcı olmadığını göstermektedir.
yaptı. Bakan Şahin, 2008 yılında birinci ve ikinci 6 aylar güvenlikte emekçiler, kır ve kent yoksulları
Kamu işçileri hükümetin bu tutumunun kendilerini
için yüzde 3 zam artı enflasyon farkı ödeneceğini ifade aleyhine düzenlemeler yapmak, kamu
kandırmaya dönük bir manevra olduğunu görmeli ve
etti. Sosyal yardımlarda da aynı oranlarda zam verileceği, emekçilerinin çalışma koşullarını yeniden
bunu da seçimlerde ortaya koymalıdırlar. Petrol-İş
anlaşmadan doğan ücret farklarının ise 4 ay içerisinde düzenleyerek esnek bir çalışma yaşamı
Başkanlar Kurulu’nun son açıklamasında yer alan
ödeneceği bildirildi. oluşturmak, seçim baskısı nedeniyle
“Petrol-İş üyeleri İMF politikalarını uygulayacağını
Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ise her satış yapılamayan özelleştirmeleri hızla
beyan eden veya açıkça bu programı reddetmeyen hiçbir
sözleşmesinden sonra duymaya alıştığımız sözleri yapmak… Sonuç, yeni bir yıkım hamlesi
partiye ve adaya oy vermeyecek, oyunu sınıfsal çıkarları
söyledi. Kılıç, basın açıklamasında yaptığı konuşmada karşısında daha da yoksullaşmak, sefaletle
doğrultusunda kullanacaktır” sözü tüm kamu işçilerinin
“İstediğimiz noktaya geldiğini düşünmesek bile Türkiye biraz daha yakıcı bir şekilde karşılaşmak.
tutumu olarak sahiplenilmeli, AKP iktidarından ve İMF-
ortalamasının üzerinde bir sözleşme olduğunu Her yeni milletvekilinin bir eski
TÜSİAD güdümlü tüm düzen partilerinden hesap
düşünüyoruz” dedi. Sözleşmede kıdem tazminatı gibi dönemin milletvekilini aratması kuralı bu
sorulmalıdır.
seçimde de değişmeyecek gibi. Eskiden hiç
değilse Konfederasyon başkanları ile bazı
“Kürt ulusuna özgürlük!” “büyük” sendikaların başkanlarına vekillik
teklif edilirdi. Bu seçimlerde bunun da
Geçtiğimiz Cumartesi günü BDSP’nin de içerisinde yeraldığı devrimci yapıların “Kışkırtmalara, linçlere, yaşanmamış olması sendikalar o kadar
provokasyonlara, katliamlara son! Kürt ulusuna özgürlük!” şiarıyla gerçekleştirdiği eyleme polis saldırmıştı. 23 etkisiz hale gelmiş olduğunu
Haziran günü Taksim Tramvay Durağı’nda aynı gündemle ilgili eylem yapıldı. Saat 13.00’te başlayan ve EHP, göstermektedir. Muhtemelen Türkiye
HÖC, Partizan, DHP, TÖP, SDP, ESP, Devrimci Hareket, ÖMP, HKM tarafından örgütlenen eylemde, tarihinin en halktan kopuk, en emekçi
“Kışkırtmalara, linçlere, provokasyonlara, katliamlara son! Yaşasın Kürt ve Türk halklarının birleşik mücadelesi!” düşmanı Meclisi seçilmiş olacak.
pankartı açıldı. Tüsiap-c’nin çok memnun kalacağı bu
Bileşenler adına okunan basın açıklamasında, şovenizmi kışkırtan, linçlere, provokasyonlara zemin hazırlayan, Meclisi seçme sürecinde emekçilere düşen
katliamları meşrulaştıran politikalara ve Kürt halkına yönelik operasyonlara derhal son verilmesi talebi dile çok şey bulunmaktadır. Birincisi, bu seçim
getirildi. oyununun neden hep sermaye lehine
“Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Biji biratiya gelan!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Gözaltılar, tutuklamalar, işlediğini anlamak ve anlatmak; ikincisi
baskılar bizi yıldıramaz!”, “Kışkırtmalara son!”, “Linçlere son!”, “Provokasyonlara son!” sloganlarının atıldığı seçim sonrasında yaşanacakları dünün
eylemde “Biji biratiya gelan!”, “Kahrolsun MGK, MİT, CİA, kontrgerilla!”, “Gözaltılar, baskılar bizi yıldıramaz!” deneyimleri üzerinden açıkça sergilemek bu
dövizleri taşındı. Eylem, geçen hafta polisin saldırma gerekçesi olarak gösterdiği “Kürt ulusuna özgürlük!” seçim sürecinin en temel faaliyetleri olmak
sloganının atılmasıyla son buldu. zorundadır. Bu iki temel politika üzerinden
Kızıl Bayrak/İstanbul emekçileri, kır ve kent yoksullarını daha
aktif politik özneler haline getirmek, uzun
“Kışkırtmalara, linçlere, provokasyonlara son! soluklu mücadelenin direngen militanlarına
dönüştürmek daha kolay olacaktır.
22 Haziran günü öğle saatlerinde Yüksel Caddesi’nde biraraya gelen ilerici, devrimci kurumlar, son dönemde 22 Temmuz sürecini böyle
Genelkurmay Başkanı tarafından yapılan açıklamayı protesto etmek, katliamlara, linçlere, provokasyonlara son değerlendirmek devrimci ve sosyalistler
demek için biraraya geldiler. Okunan basın açıklamasında Genelkurmay’ın “kitlesel refleks” çağrısının linçlere, için kapitalizme, emperyalizme karşı
provokasyonlara, katliamlara zemin hazırladığı, 23-24 Haziran’da yapılacak olan “sessiz miting”lerin halkların verilecek mücadelede değerlendirilmiş bir
çıkarına değil, halkları birbirine kışkırtmaya hizmet ettiği vurgulandı. Açıklama Kürt halkına yönelik operasyon araçtan başka bir anlam taşımayacaktır. Bu
girişimlerine, “sözde vatandaş” dışlamalarına ve “terör” demagojisiyle şovenizmi kışkırtan, katliamlara zemin nedenle seçimi Tüsiap-c’nin hangi
hazırlayan politikalara son verilmesi talebiyle son buldu. partisinin kazanacağını tartışmaktan çok,
Alınteri, BDSP, ÇHD Ankara Şube, EHP, ESP, HÖC, Kaldıraç, Partizan’ın düzenlediği eyleme 40 kişi katıldı. Tüsiap-c karşısında emekçilerin ne yapması
Kızıl Bayrak/Ankara gerektiğini tartışmak gerekmektedir.
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Sivas’ın katili sermaye devleti! Kızıl Bayrak  11

Mamak İşçi Kültür Evleri’nin düzenlediği etkinliğe 700 işçi ve emekçi katıldı…

Sivas katliamının 14. yıldönümünde


“Yine türküler söylüyoruz, yine semahlar dönüyoruz!”
2 Temmuz Sivas katliamının 14. olmaya ve katillerden hesap sormaya çağırıldı.
yıldönümünü anma çerçevesinde, katliamın Ardından PSAKD Ankara Şube Semah Ekibi sahnede
faili olan sermaye devletini ve onun yerini aldı. Semah ekibinin başarılı gösterisi yoğun
temsilcileri olan sermaye partilerini teşhir alkış aldı.
eden bir ön çalışma ile yoğun faaliyet “Bedel ödeyerek, geleceğe meşale olarak,
yürütüyoruz. Anmaya çağrı amacıyla 3 bin doğrunun ve haklının yolunda yanmak kayıp değil bir
davetiyeyi emekçilerle birebir konuşarak onurdur, Pir Sultan’ın köpekleri bile haram konan
dağıttık. Bölgemizde geçtiğimiz yıl yerel sofradan yemezken, bugün sömürünün karşısında
mitingle birleştirilen 1 Temmuz’da susmaktır asıl kayıp” sözleriyle Mamak İKE Tiyatro
yapacağımız anma etkinliğini bölgedeki Topluluğu sahneye davet edildi. Topluluk “Karanlığa
devrimci ve ilerici kurumlarla birlikte meşale olanlar” isimli oyunu sahnelediler. Aydınların
örgütlerken, gündeme ilişkin çalışmamızı diri diri yakıldığı bir ülkede karanlığın sembolü olan
yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. 2 Temmuz faşizme karşı mücadeleyi sahneleyen oyun kitle
günü mezar başında yapacağımız anma tarafından beğeni ile izlendi. Mamak İşçi Kültür
etkinliğinin çalışmasını yapıyoruz. Evleri Müzik Topluluğu’nun söylediği halk ezgilerinin
2 Temmuz gündemi üzerinden ve Pir Sultan türkülerinin ardından Mamak İşçi Kültür
yürüttüğümüz çalışmamızın bir parçası olarak Evleri Sokak Tiyatrosu Topluluğu seçim gündemini
“Yine türküler söylüyoruz, yine semahlar işleyen, düzeni teşhir eden “Hükümet paketi” isimli
canımızın hesabını soracak kavgayı sürdürdüğümüzü,
dönüyoruz!” seslenişi ile güçlü bir çalışma yürüttük. oyunu sahneledi. Oyun ilgiyle izlendi.
türkülerimizin hala dilden dile dolaştığını,
Mamak İşçi Kültür Evleri olarak 24 Haziran Pazar Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu Ankara 1.
semahlarımızın döndüğünü, dilimizin susmadığını,
günü “Pir Sultan’dan Madımak’a asan da yakan da Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili Adayı Evrim
gönlümüzün kararmadığını göstermek için geldik”
devlettir!” şiarıyla anma etkinliği düzenledik. Tek Erdoğdu konuşma yapması için kürsüye çağrıldı.
sözleriyle yüzlerce emekçi saygı duruşuna davet
Mezar Hacı Bektaş-i Veli Parkı’nda düzenlediğimiz Evrim Erdoğdu coşkulu konuşmasında, Mamak İşçi
edildi. Büyük bir öfke ve coşkuyla okunan “Biz
etkinlik saat 20.00’de başladı. Kültür Evleri çalışanı olarak yıllardır Mamak’ta
kazanacağız!” şiirinin ardından programa geçildi.
Tek Mezar Parkı’nı gündeme ilişkin düzenin çürümüş kültürüne karşı mücadele ettiklerini
Önce Mamak İşçi Kültür Evleri adına bir
pankartlarımızla donattık. Sahnenin arkasına “Sivas’ta ve bunu Mamaklı işçi ve emekçilerle birarada
konuşma yapıldı. Konuşmada; “Pir Sultan Abdal, on
Pir Sultan’dan Madımak’a asan da yakan da yaptıklarını ifade etti. Devrimin ve sosyalizmin tek
yıllar öncesinde sömürüye, zulme ve haksızlığa karşı
devlettir!/Mamak İşçi Kültür Evleri”, parkın girişine kurtuluş yolu olduğunu vurgulayan konuşmasını
‘bozuk düzende sağlam çark olmaz, bu düzeni baştan
“Katliamların hesabını işçi-emekçiler soracak!”, alana seçimlere bağladı. Başta CHP olmak üzere tüm
aşağı değiştirmeli’ diyerek bedeli ne olursa olsun
İşçi Kültür Evleri ile “Düzen partilerine verilecek sermaye partilerinin İMF’ci, ABD’ci, katliamcı,
zulmün üzerine yiğitçe yürümüştür. Bu uğurda ‘dönen
oyumuz yok! Sorulacak hesabımız var!”, “Bağımsız soyguncu, rantçı ve sömürü düzeninin koruyucusu
dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyerek, direnişin ve
sosyalist aday Evrim Erdoğdu’yu destekliyoruz!”, olduklarını vurguladı. Daha iyi bir yaşam için tek
başkaldırının adı olmuştur. Dolayısıyla Pir Sultan ismi
“Ortadoğu halkları yalnız değildir!”, “Emperyalist kurtuluş yolunun açlığa, yoksulluğa, işsizliğe,
hala egemenlerin yüreğine korku salmaktadır. İşte tam
kültüre ve savaşa geçit vermeyeceğiz!” şiarlı katliamlara karşı mücadele etmek olduğunu, meclisin
14 yıl önce Pir Sultan’ı anmaya ve davasını
pankartlar astık. ve seçimin büyük bir oyun olduğunu ifade etti.
yaşatmaya giden insanlarımızı vahşice katletmeleri bu
Anma programı açılış konuşması ve saygı duruşu Emekçiler, 2 Temmuz katliamının yıldönümünde diri
korkunun bir göstergesidir. Bugün de sermaye sınıfı
ile başladı. Sunumda Sivas’ta katledilen Metin Altıok, diri yakılan insanlarımızın mezarları başında
kanlı iktidarını sürdürebilmek için Pir Sultanlar’ı hala
Behçet Aysan ile Nazım Hikmet’in şiirlerine ve ezgili “Katillerden hesabı soracağız!” sözü vermek için
katletmeye devam ediyor...” denildi. 2 Temmuz’un da
mısralarına yer verildi. Etkinlik “14 yıl geçmesine BDSP’nin anmasına davet edildi. Konuşma kitle
planlı bir devlet katliamı olduğunun altı çizildi. Pir
rağmen dinmeyen acımızı, katillere olan hıncımızı dile tarafından coşkuyla alkışlandı. Konuşma sırasında
Sultan’ın sözleriyle Mamaklı işçi ve emekçiler birlik
getirmeye geldik” sözleriyle başladı. “Bugün 35 “Kahrolsun sermaye iktidarı!”, “Yaşasın devrim ve
sosyalizm!” sloganları atıldı.
Mamak İşçi Kültür Evleri’nin Sivas katliamıyla
BDSP: “Devrimci seçim faaliyetimiz engellenemez!” ilgili hazırladığı sinevizyon gösteriminin ardından
Kürt halkına yönelik saldırıları, 1000 operasyonları
22 Temmuz erken genel seçimlerine 5 ilde Gaziosmanpaşa Merkez’de ve Anadolu görüntüleyen, Taksim 1 Mayıs, Maraş, Bahçelievler,
bağımsız devrimci sosyalist adaylarla giren Yakası’nda Kartal/Karlıktepe’de devletin Sivas, Gazi katliamlarını ve mahkeme süreçlerini
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, 26 Haziran faaliyete yönelik saldırısı ifade edildi. anlatan “Gayri Muayyen” belgeseli ilgiyle izlendi.
günü Kartal Meydanı’nda yaptığı eylemle Kartal Açıklama devrimci seçim faaliyetinin Sermaye devletinin katliamcı kimliğini teşhir eden
Karlıktepe ve Gaziosmanpaşa Merkez’deki engellenemeyeceğinin ilan edilmesi ve temel belgeselin ardından “Katliamların sorumlusu olanları
seçim büro açılışlarına yönelik polis hak ve özgürlükler için mücadele çağrısıyla son unutmayın!” çağrısı yapıldı. Etkinlik “Kahrolsun
engellemesini protesto etti. buldu. Ardından Tersane İşçileri Birliği Derneği sermaye iktidarı!”, “Katil devlet hesap verecek!”
Saat 12.00’de Kartal Meydanı’nda başlayan Başkanı Zeynel Nihadioğlu ve İstanbul 1. Bölge sloganlarıyla sona erdi.
eylemde “Sınırsız, söz, basın, gösteri ve Bağımsız Sosyalist Milletvekili Adayı N. Şafak Saat 20.00’de başlayan, 22.30’da biten anma
örgülenme özgürlüğü!/ BDSP” imzalı pankart Özdoğan birer konuşma yaptılar. etkinliği sırasında sık sık Mamak’ta devrimciler
açıldı. Açıklamada AKP’sinden CHP’sine işçi ve “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Söz, tarafından organize edilen 1 Temmuz mitingine ve
emekçilere karşı saldırıda birleşmiş düzen eylem, örgütlenme hakkımız engellenemez!”, BDSP’nin yapacağı 2 Temmuz mezarlık anmasına
partilerinin TÜSİAD’ın, İMF’nin, hizmetinde “Baskılar bizi yıldıramaz!”, Çözüm devrimde çağrı yapıldı.
olduğu söylenerek, seçim sürecinde düzen kurtuluş sosyalizmde!”, “Kurtuluş yok tek Başarılı geçen anma etkinliği sırasında Kızıl
partilerine tüm imkanlar sunulurken işçi ve başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “ İşçilerin Bayrak satışı yapıldı. BDSP’nin seçim bildirgesi
emekçilere bu sistemin gerçekliğini anlatan, birliği sermayeyi yenecek!” sloganlarının dağıtıldı, 2 Temmuz’la ilgili İşçi Kültür Evleri
sermaye düzeninden hesap sormaya çağıran sınıf atıldığı eylemde “Yaşasın devrim ve çağrıları dağıtıldı. Emekçilerle birebir sohbetler edildi.
devrimcilerinin seçim faaliyetinin engellenmek sosyalizm!”, “Çözün ne seçimde ne meclise, 700’ü aşkın emekçinin katıldığı anma hedeflerine
istendiği belirtildi. İşçi ve emekçilere gerçek çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmde!” uygun bir çerçevede ve devrimci bir atmosferde
çözümün devrimde ve sosyalizmde olduğunu dövizleri taşındı. Açıklamaya Alınteri ve gerçekleşti.
anlatmak için BDSP’nin seçimlere bağımsız Partizan da destek verdi.
sosyalist adaylarla katıldığı vurgulandı. Kızıl Bayrak/Kartal Mamak İşçi Kültür Evleri
12  Kızıl Bayrak Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

BDSP’nin sosyalist milletvekili adayları


BDSP’nin seçim çalışmalarından...

işçi ve emekçilerle buluştu...


Kartal Samandıra

İstanbul: etkinliği başladı. İlk konuşmayı BDSP temsilcisi yaptı.


Önce yaşanan siyasal süreçler üzerinden bir
Etkinlik yerel güçlerden oluşan şiir grubunun
hazırladığı şiir dinletisiyle devam etti. Ardından soru-
Kartal’da devrim ve sosyalizm değerlendirme yaptı. Siyasal gündemin gerçek cevap bölümüne geçildi. Oldukça canlı geçen bu
çağrısı yükseldi! belirleyicisinin MGK-TÜSİAD olduğunu ve erken
genel seçime nasıl bir atmosferde girildiğini anlattı.
bölümde birçok emekçi söz aldı.
Etkinlik Grup Fırtına’nın seçim bürosunun önünde
BDSP 1. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili Türkiye’nin genel ekonomik ve siyasal atmosferine seslendirdiği devrimci marşlar ve çekilen halaylarla
Adayı N. Şafak Özdoğan’ın Kartal/Karlıktepe seçim değindi ve BDSP’nin seçimlere neden girdiğini ifade sona erdi.
bürosunu 24 Haziran günü coşkulu bir etkinlikle açtık. etti. Faşistlerin ve dinci gericilerin ağırlıkta olduğu
Etkinliği kolluk güçlerinin tüm baskı ve Etkinlik N. Şafak Özdoğan’ın konuşmasıyla devam Sultanbeyli’nin merkezinde böyle bir etkinliğin
provokasyonlarına rağmen başarıyla gerçekleştirdik. etti. Özdoğan, İMF’ci, Amerikancı, işbirlikçi düzen gerçekleştirilmesi oldukça anlamlıydı.
Açılışa güçlü bir ön çalışmayla hazırlandık. partilerinin tüm yüzsüzlükleriyle işçi ve emekçilerden Sultanbeyli BDSP
Bölgedeki 6 fabrika çıkışına dağıtım, 10 kahvehanede oy istediklerini, ancak işçi ve emekçilerin bu oyuna
ajitasyon konuşmaları ile çağrı yaptık. Ozalit afişleri
mahalle geneline, dolmuş güzergahına ve Kartal
gelmemesi gerektiğini belirtti. İşçi ve emekçileri
mücadeleye çağırdı.
Samandıra seçim bürosu açıldı!
merkeze yaptık. Bölgedeki ilerici kurumlara afişlerimizi Soru-cevap bölümünün ardından açılış coşkusu Samandıra Akpınar Mahallesi’ndeki seçim
astık. Ev toplantıları gerçekleştirdik. Grup Fırtına’nın söylediği devrimci türkü ve marşlar büromuz, 23 Haziran günü gençlerin ve kadınların
Ön çalışma süreci anlamlı deneyimler bıraktı. eşliğinde çekilen halaylarla daha da arttı. Bu sırada ağırlıkta olduğu bir etkinlikle açıldı. Açılış etkinliğine
Mahallede güçlü bir kitle çalışması ördük. Mahallede çevrede biriken halk da yavaş yavaş toparlanmaya ve çağrı davetiyelerimiz ile seçim bildirgeleri mahalleli
büromuzun düzenli açılmaya başladığı günden itibaren polis ablukasına rağmen etkinliği izlemeye geldi. emekçilere ulaştırıldı. Ev ziyaretleri ile yapılan çağrılar
ziyaretler başladı. Seçime dair bakışımızı oldukça geniş Etkinlik işçi sınıfının devrim ve sosyalizm mücadelesini dışında, kahvelerde dağıtımlar gerçekleştirildi. Açılışın
bir kitleye taşımış olduk. Açılışa çağrı amacıyla 1800 yükseltme ve BDSP’nin seçim çalışmalarına destek bir gün öncesinde seçim bürosunun önünde kurulan
BDSP seçim bildirgesi, 1500 el ilanı, 30 ozalit ve 50 çağrısıyla son buldu. Program bittikten sonra seçim pazarda yaygın dağıtım yapılarak açılışa çağrı yapıldı.
afiş kullandık. bürosunun önünde emekçilerle sohbetler Açılış günü mahalleye devrimci marşlardan oluşan
Açılış öncesinde resmi ve sivil polisler seçim gerçekleştirdik. müzik yayını yapıldı. Büroya “Kahrolsun sermaye
büromuzun karşısına yığınak yaparak etkinliğimizi taciz Kartal BDSP iktidarı! Yaşasın sosyalist işçi emekçi iktidarı!”, “Düzen
etmek istediler. Ablukayı kaldırmalarını söyledik. partilerine verilecek oyumuz yok, sorulacak hesabımız
Ablukayı kaldırmamaları üzerine toplu dağıtıma var!” pankartları asıldı.
çıkarak emekçileri bir kez daha etkinliğe çağırdık, Sultanbeyli’de açılış coşkusu Etkinlikte ilk sözü BDSP temsilcisi aldı. Bölgede bir
çabalarının boş olduğunu dosta-düşmana gösterdik. Sultanbeyli seçim büromuz 24 Haziran günü yılı aşkın bir zamandır çalışma yürütüldüğünü, işçi ve
Kolluk güçleri Tersane İşçileri Birliği’nin düzen gerçekleştirdiğimiz etkinlikle açıldı. Ön çalışmasında el emekçilerin her türlü sorunu karşısında mahalle
partilerini teşhir eden pankartları, sloganları ve coşkulu ilanları ve afişlerle büromuzun açılışını Sultanbeyli emekçilerinin, gençlerinin yanında olunduğunu ve bu
yürüyüşleriyle etkinliğe gelmek istemelerini emekçilerine duyurduk. süre boyunca devrimci propagandanın yükseltildiğini
engellemek istedi. Tüm bu baskı ve tacizlere tok bir Saat 14:00’te başlayan etkinlik BDSP temsilcisinin vurguladı. Burjuva partilerin 4-5 yılda bir gelerek oy
yanıt vererek etkinliğe başladık. konuşmasıyla devam etti. Konuşmada nasıl bir avcılığı yaptıklarını, komünistlerin ise kesintisiz bir
Tersane işçileri “Bizleri iş cinayetlerinde atmosferde seçimlere gidildiği anlatıldı. Komünistlerin şekilde yürüttükleri siyasal çalışmaların bir adımı olarak
katledenlere, bizleri sigortasız çalışmaya mahkum seçimlere yaklaşımı ifade edildi. seçim sürecinde de emekçilere gerçek çözümü
edenlere verilecek oyumuz yok, sorulacak hesabımız Daha sonra bağımsız sosyalist milletvekili adayı N. anlatmaya devam edeceklerini ifade etti.
var!/Tersane İşçileri Birliği” imzalı pankartla Şafak Özdoğan konuştu. Özdoğan, seçimlerin hiçbir Ardından söz alan N. Şafak Özdoğan, ülkedeki
etkinliğimize katıldılar. Polisin engelleme çabasına çözüm getirmeyeceğini, ancak mücadele edildiği siyasal gelişmelere işaret etti. AKP-ordu arasındaki
“Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganıyla karşılık verildi. oranda haklarımızı kazanabileceğimizi anlattı. İşçi ve gerilimin ne anlama geldiğini ve BDSP olarak
İşçiler yürüyüş boyunca “Yaşasın sosyalist işçi-emekçi emekçilerin gerçek kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu seçimlere nasıl yaklaştıklarını anlattı. Burjuva
iktidarı!”, “Kahrolsun düzen partileri!”, “Kahrolsun ve çözümün mücadeleden geçtiğini ifade etti. Son partilerine oy vermenin sömürüyü katmerleştireceğini,
sermaye iktidarı!”, “Tersaneler cehennem, işçiler köle olarak seçimleri siyasal faaliyetimiz içerisinde bir araç üzerimizdeki baskıları artıracağını, Kürt halkına
kalmayacak!” sloganlarını öfke ve coşkuyla haykırdılar. olarak kullandığımızı anlatarak etkinliğe katılanları düşmanlığın tırmandırılması anlamına geleceğini
Tersane işçilerinin seçim bürosuna gelmesiyle açılış BDSP’nin çalışmalarına destek vermeye çağırdı. belirtti.
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 BDSP’nin seçim çalışmalarından... Kızıl Bayrak  13

Gazi
Seçimlerde bağımsız devrimci adaylara oy verme
çağrısı yaparak bunun politik anlamını vurguladı.
Konuşmasında son olarak “neden sosyalizmi istiyoruz”
diyerek, sosyalizmin programını kısaca özetledi.
Soru-cevap bölümünde mahallede yaşanan
çeteleşme, yozlaşma sorununa yaklaşım, boykot sorunu,
Kürt halkının özgürlüğünün nasıl sağlanacağı, meclise
girildiği koşullardaki tutum vb. sorular ekseninde canlı
tartışmalar yaşandı.
Grup Göç’ün devrimci marş ve türküleriyle süren
etkinlik çekilen halaylarla son buldu.
BDSP/Samandıra

Gazi Mahallesi seçim bürosu


başarılı bir etkinlikle açıldı!
Yaklaşık 1.5 hafta önce başlayan Gazi Mahallesi
seçim çalışmalarımız, 24 Haziran günü
gerçekleştirdiğimiz açılış etkinliği ile ilk hedefini başarı
ile gerçekleştirdi. Çalışmamız iki temel hedefe
kilitlenmişti. Birincisi, BDSP seçim platformunun
yaygın bir tanıtımını yapmaktı. Bu çerçevede BDSP’nin
seçim bildirgelerini ve afişlerini bölgemizde yaygın bir
biçimde kullandık. Seçim bildirgemizi evlere birebir
insanlarla konuşarak dağıtmaya çalıştık. İşçi ve

Kü ç ü k ç e k m e c e
emekçilerden olumlu tepkiler aldık.
İkinci hedefimiz ise açılış etkinliğinin yaygın bir
duyurusunu yapmaktı. Bu konuda oldukça başarılı
olduğumuz söylenebilir. Yaklaşık 600 yerel afiş ve 4 bin
civarında el ilanı ile işçi ve emekçileri seçim tanıtım
toplantımıza çağırdık. Günlük toplantılar
gerçekleştirerek çalışmanın hedefleri, kitle çalışmasının
yöntemi ve araçları, araçların her özgün faaliyette nasıl
kullanılacağına ilişkin tartışmalar yürüttük.
Açılış için etkili bir görsel hazırlık ve propaganda
çalışması yaptık. “Düzen partilerine verilen her oy
kardeş halkların katledilmesi demektir, çözüm
devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” şiarlı pankartı ve
BDSP flamalarını seçim bürosunun bulunduğu ana
caddenin girişlerine astık. Yine oldukça büyük
hazırladığımız ozalitleri Gazi Mahallesi girişine ve
merkezi yerlerine astık.
Afişlerimizle süslediğimiz seçim arabamız eşliğinde
yaklaşık 20 kişi mahallenin ana caddelerinde ve
kahvelerde ajitasyon konuşmaları yaparak
bildirgelerimizin ve açılış davetiyelerimizin dağıtımını
gerçekleştirdik.
Etkinliğimiz etkinlik programının sunumu ile
başladı. Ardından BDSP’nin seçimler için hazırladığı etkinliğimizin olduğu gün açılış faaliyetimizi yürüten gerçekleştiği meydanda yaklaşık 25 kişinin katıldığı bir
sinevizyon gösterimi yapıldı. BDSP temsilcisi düzenin yoldaşlarımıza saldırdılar. basın açıklaması gerçekleştirildi. Sloganlarla
krizini ve seçimlerin nasıl bir siyasal atmosferde GOP Meydan’da gerçekleştirilen bildiri dağıtımı yoldaşlarımızın alındığı yere giderek açılış
gerçekleştiğini anlattı. Ardından BDSP İstanbul 2. bölge sırasında yoldaşlarımızı önce sözlü olarak taciz eden etkinliğimize çağrı yapan açıklamamızı gerçekleştirdik.
bağımsız sosyalist adayı Fatma Ünsal bir konuşma sivil ve resmi polisler, faaliyetteki ısrarımız karşısında “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya
yaptı. Adayımız konuşmasında seçimler sürecinde kimlik kontrolü gerekçesi ile bu kez fiili saldırıya hiçbirimiz!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Amerikancı
temel hedefimizin sınıf ve kitle hareketini güçlendirmek dönüştürdüler. Kimlik kontrolü gerekçesi ile başlayan düzen partilerine oy yok!” sloganları ile eylemimizi
olduğunu vurgulayarak, tüm işçi ve emekçileri tartışmalar çevredeki faşist ve gerici güçlerin de coşkulu bir biçimde bitirdik. BDSP bildirgeleri ve açılış
alanlarda, fabrikalarda mücadeleyi büyütmeye çağırdı. kışkırtmaları ile yoldaşlarımıza yönelik açık bir davetiyelerinin dağıtımını yapılarak eylemi bitirdik.
Ardından soru-cevap kısmına geçildi. İlk sorular saldırıya dönüştü. Yoldaşlarımızı araçlara sokmaya Eylemin ardından seçim büromuza geçerek açılış
seçimlerde boykot tutumu üzerineydi. Sorulan tüm çalışan polis, başarılı olamayınca çevrede biriken etkinliğimizi başlattık. 23 Haziran’da gerçekleşen
sorular alındıktan sonra BDSP temsilcimiz soruları faşistlerle birlikte yoldaşlarımıza saldırmaya başladılar. açılışta GOP BDSP’den bir yoldaşımız etkinlik
yanıtladı. Ardından diğer bağımsız adaylara ve politik Buna sloganlarla yanıt veren yoldaşlarımızdan 2’si programının kısa bir sunumunu yaptı ve sözü sosyalist
platformuna değinen kısa bir konuşma yapıldı. zorla araçlara bindirilerek Karayolları Polis Merkezi’ne aday Fatma Ünsal’a bıraktı. Fatma Ünsal, yaptığı
Büronun önünde çekilen halaylarla etkinliğimizi götürüldü. Polisler, amirlerinden gelen “bırakın” emri konuşmada, erken seçim kararının düzenin nasıl bir
sonlandırdık. Yeni olan bir faaliyet alanında 40’ı aşkın üzerine yoldaşlarımızı yolda bıraktı. GOP merkezde sıkışma içine girdiğini gösterdiğini, bu süreçte tüm
işçi ve emekçinin katıldığı başarılı bir etkinlik ve ön bugüne kadar yapılmayan devrimci bir faaliyetten düzen partilerinin programlarının tekleştiğini anlattı.
çalışma gerçekleştirmiş olduk. kaygılanan devletin kolluk güçleri linç girişiminde Parlamenter hayalleri ve meclisi teşhiri ederek şunları
Gaziosmanpaşa BDSP bulundu (polis saldırısı sırasında çevrede bulunan söyledi: “Meclise üç-beş kişi yollamak sorunlarımıza
faşistler “bunlar bölücü, PKK’li diye bağırdılar”) ancak çözüm oluşturamaz, 1971’de Şili’de solcu-ilerici olmak

Gaziosmanpaşa seçim bürosu


başarılı olamadı. Yoldaşlarımızın gözaltı sırasında işçi iddiasında bir hareket hükümet oldu. Yoksulların,
ve emekçilerin haklarını savunan sloganlar atması ve emekçilerin sesi bu hareket, düzenin kurumlarını
coşkulu bir eylem ve etkinlikle açıldı! Gaziosmanpaşalı emekçilerin tutumumuzu dağıtmadığı için Şili açısından kanlı bir darbe ile
desteklemeleri bu linç girişimini boşa çıkardı. bastırıldı. Bunları engellemenin tek yolu işçi ve
Gaziosmanpaşa merkezde yaklaşık bir haftadır
Devletin kolluk güçlerinin provokasyon girişimine emekçilerin fiili mücadelesidir. Biz parlamentoda ancak
devam eden kitle çalışması ve propaganda
karşın faaliyetimizin meşruluğunu savunmak, bu saldırı sizin taleplerinizi ve mücadelenizi haykırabiliriz, asıl
faaliyetlerimiz sermaye devletinin kolluk güçlerini
ve linç girişimini Gaziosmapaşalı emekçilere teşhir olan sizlerin işçi ve emekçilerin mücadelesidir.”
rahatsız etti. Açılış etkinliğimizi provoke etmek için
etmek için, saldırıdan 2 saat sonra saldırının Ardından söz alan GOP BDSP’den bir yoldaşımız
14  Kızıl Bayrak BDSP’nin seçim çalışmalarından... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Ankara Mamak
Gaziosmanpaşa’da tüm baskı ve zora rağmen yürütülen
çalışmanın önemine vurgu yaptı ve etkinliğe katılan
herkesi işçi ve emekçilerin devrimci sesine ses
katmaya çağırdı.
Soru-cevap kısmında boykot politikası ve diğer
bağımsız adaylara dair yaklaşımlarımızı öğrenmeye
çalışan sorular yöneltildi. Adayımızın verdiği yanıtların
ardından BDSP tarafından seçimler için hazırlanan
sinevizyon ilgiyle izlendi.
Etkinlik sırasında seçim büromuzun çevresinde
yoğun bir polis ablukası olmasına karşın 40’ın üzerinde
emekçi ve gencin katıldığı etkinlik oldukça başarılı ve
coşkulu geçti.
Gaziosmanpaşa BDSP

Küçükçekmece’de emekçilerle
buluştuk!
Seçim bildirgelerimizin dağıtımıyla süren seçim
faaliyetimiz, 23 Haziran günü İnönü Mahallesi’nde
seçim büromuzun açılışıyla birlikte yeni bir ivme
kazandı. Seçim bildirgemizi, 22 Haziran gün temel
taleplerimizin yazılı olduğu önlüklerimizi giyerek,
ajitasyon konuşmaları eşliğinde İnönü Mahallesi’nde

Gaziosmanpaşa Merkez
dağıttık. Ayrıca birçok kahve ve dernekte de
konuşmalar eşliğinde bildirgelerimizi emekçilere
ulaştırdık. Yanı sıra Emekçinin Gündemi’nin satışını da
fabrika önlerinde yaptık.
Seçim bürosumuzun açılış etkinliğini 23 Haziran
günü saat 19.30’da gerçekleştirdik.
Etkinlik BDSP temsilcisinin konuşmasıyla başladı.
Ardından İstanbul 3. bölge bağımsız milletvekili adayı
Hüseyin Temiz bir konuşma yaptı. Düzenin ve düzen
kurumlarının işçi ve emekçilere hiçbir gelecek
sunamadığını, işçi ve emekçilerin kurtuluşunun sınıfın
devrimci programının altında örgütlü mücadeleden
geçtiğini ifade etti. Bu toplumda karşıt iki sınıfın
varolduğunu, işçi ve emekçilerin kendi sınıf çıkarları
için fabrikalarda, atölyelerde, sanayi sitelerinde ve
semtlerde örgütlenerek yaşanacak bir dünya için
mücadele etmeleri gerektiğini vurguladı. Son olarak
tüm katılanları birleşik-örgütlü mücadeleye çağırdı.
Hüseyin Temiz’in konuşması coşkuyla alkışlandı.
Ardından Sanovel İlaç Sanayi işçilerinin direnişine
ziyaret ve destek çağrısı yapıldı. Kısa bir şiir
dinletisinin ardından müzik dinletisi ve halaylarla
etkinlik sona erdi.
Açılışa 70 işçi ve emekçi katıldı.
Küçükçekmece BDSP
türkü ve marşlarıyla devam eden etkinlik 2 Temmuz düzene karşı mücadele ederek sorulabileceğini dile

Ankara:
anma etkinliklerine çağrı ile son buldu. getirdi. “Bizler, sizlere meclise girerek bir şeyleri
Mamak BDSP değiştirme vaadinde bulunmuyoruz, bizler sizleri
yalanlarla kandırmıyoruz, bizler doğruları söylüyoruz.
Mücadele çağrısı Mamak’ta Dikmen’de açılış etkinliği Yoksulluktan, açlıktan, emperyalizme bağımlılıktan
yükseldi! BDSP Dikmen seçim bürosunun açılış etkinliği 24
kurtulmanın tek yolu devrim ve sosyalizm
mücadelesini yükseltmekten ve bu düzenin
BDSP Ankara 1. bölge bağımsız sosyalist Haziran günü başarıyla gerçekleştirildi.
yıkılmasından geçmektedir” dedi.
milletvekili adayı Evrim Erdoğdu’nun Mamak seçim On gün boyunca kapı kapı gezerek, işçi ve
Mamak İşçi Kültür Evleri Müzik Topluluğu
bürosu açılış etkinliği 24 Haziran günü coşkulu bir emekçilerle birebir sohbet ederek Dikmen’in dört bir
söylediği türküler ve çekilen halaylarla etkinlik devam
şekilde gerçekleşti. Etkinlik BDSP adına yapılan tarafına astığımız afişlerle, seçim büromuzun açılış
etti. Müzik dinletisinin ardından yapılan kapanış
konuşmayla başladı. etkinliğinin duyurusunu yaptık. Etkinlik BDSP’nin
konuşmasıyla, işçi ve emekçiler düzene karşı
Daha sonra Mamak İşçi Kültür Evleri Tiyatro seçim politikasını anlatan kısa bir konuşmayla başladı.
mücadeleye, düzen partilerine oy vermemeye ve hesap
Topluluğu’nun sermaye düzeninin iç yüzünü teşhir 22 Temmuz günü tablo ne olursa olsun, yoksulluğun
sormaya çağrıldı.
eden “Hükümet paketi” isimli oyunu sahnelendi. Oyun azalmayacağı, ABD ve AB’ye bağımlılığın artacağı, bu
beğeniyle izlendi. Ardından Evrim Erdoğdu kürsüye düzenin işçi ve emekçilerin çıkarlarını değil Dikmen BDSP

İzmir:
çağrıldı. Erdoğdu konuşmasında, yıllardır Mamak’ta parababalarının, emperyalistlerin çıkarlarını
işçi sınıfının devrimci mücadelesini yürüten savunduğu, düzen partilerinin programlarının aynı
komünistler olarak seçimler vesilesiyle bir mevzi daha olduğu söylendi. Milyonlarca işçi ve emekçiyi sefalete,
açtıklarını ifade etti. Seçimlerin bir oyun ve işçi- açlığa, işsizliğe mahkum etmek için oy istedikleri ifade Buca’da açılış etkinliği
emekçiler için aldatmaca olduğunu, meclisin ve edildi. Seçim çalışmamız 24 Haziran günü Buca
seçimin çözüm olmadığını, kurtuluşun mücadele Konuşmanın ardından Mamak İşçi Kültür Evleri Kuruçeşme’de seçim büromuzun açılışıyla ivme
olduğunu vurguladı. Sivas katliamının 14. Sokak Tiyatrosu Topluluğu “Hükümet paketi” adlı kazanmış oldu.
yıldönümünde katliamcı sermaye düzeninden ve oyunu sergiledi. BDSP Ankara 1. bölge bağımsız Yaklaşık iki hafta öncesinde başladığımız hazırlık
sermaye partilerinden hesap sormaya çağırdı. Konuşma sosyalist milletvekili adayı Evrim Erdoğdu bir çalışması boyunca el ilanı dağıttık, gazete satışı
“Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganıyla sona erdi. konuşma yaptı. Konuşmasında düzen partilerine karşı gerçekleştirdik ve afiş çalışması yaptık. Faaliyet
Mamak İşçi Kültür Evleri Müzik Topluluğu’nun taraf olunması gerektiğini, sermayenin çıkarlarını yürütürken işçi ve emekçilerle birebir sohbetler
savunan partilerden hesap sorulması ve bu hesabın
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 BDSP’nin seçim çalışmalarından... Kızıl Bayrak  15

İzmir Yamanlar

A d a na M e y d a n M a h a l l e s i

gerçekleştirdik. Çalışmamız yaklaşık bir ay boyunca Yamanlar’da coşkulu açılış afişlerimizi astık.
yoğunlaşarak sürecek. Etkinliğimiz BDSP adına yapılan konuşma ile
Yamanlar’da başlattığımız devrimci seçim
Açılış etkinliğimiz akşam saat 19:00’da müzik ve başladı. Ardından bağımsız sosyalist milletvekili
faaliyetimizi 23 Haziran günü saat 19.00’da yaptığımız
halaylarla başladı. Açılış konuşması ve devrim şehitleri adayımız Serpil Yıldız konuştu.
açılış etkinliği ile bir adım daha ileriye taşıdık.
anısına saygı duruşuyla devam etti. Daha sonra Yıldız, konuşmasında sermaye devletini ve
Büromuzun açılış etkinliğinin duyurusu için
bağımsız sosyalist milletvekili adayımız Sinan Yürekli parlamentoyu teşhir etti. Birbirinden hiçbir farkı
çıkardığımız afişlerimizi ve el ilanlarımızı yaygın bir
ile BDSP adına birer konuşma yapıldı. olmayan düzen partilerinin söylemlerine değil
biçimde kullandık. Ayrıca gazetemiz Kızıl Bayrak’ı
BDSP temsilcisi, seçimlere yaklaşımlarını anlattı ve icraatlarına bakmak gerektiğini, hepsinin de işçi ve
Yamanlar emekçilerine ulaştırdık ve büromuzun açılış
seçim oyununu bozmak için işçi ve emekçileri emekçi düşmanı olduğunu belirtti. Reformistler
etkinliğinin duyurusunu yaptık.
mücadeleye çağırdı. Daha sonra sözü 1. bölgeden tarafından yayılan parlementerist hayallerin iç yüzüne
Etkinliğimiz devrimci seçim faaliyetlerimizin
bağımsız sosyalist milletvekili adayı Sinan Yürekli değindi ve reformist politik platformu teşhir etti.
değerlendirilmesi ile başladı. Düzenin seçim oyunuyla
aldı. Yürekli, sermaye iktidarının saldırılarını Konuşmasının son bölümünde ise, işçi sınıfının
işçi ve emekçilerde kafa karışıklığı yarattığı
sürdürmek için güven tazelemeye ihtiyaç duyduğunu, bağımsız adaylarının neden seçimlere katıldığını
vurgulandı. Açılış konuşmasının ardından BDSP
bunun için de seçimlere gittiğini söyledi. “AKP anlattı, devrim ve sosyalizm bayrağını yükseltme
temsilcisi söz alarak, işçi ve emekçilerin mahkum
hükümetinden kalan saldırıları hayata geçirmek için çağrısıyla konuşmasını bitirdi.
edildikleri kölece yaşam koşullarına değindi. Seçim
canla başla çalışmaya aday olan düzen partilerine Konuşmanın ardından söyleşi yapıldı. Müzik
döneminde bu koşulları “iyileştirmek” adı altında
verecek oyumuz yok, soracak hesabımız var” dedi. dinletisi sunuldu. Oldukça coşkulu geçen etkinliğimize
söylenen boş laflar bir yana gerçekte düzen partilerinin
İlgiyle dinlenen konuşmaların ardından “Ya yaklaşık 40 kişi katıldı.
işçi ve emekçilere sefaletten başta bir şey
barbarlık ya sosyalizm” isimli sinevizyon gösterildi. Meydan Mahallesi Seçim Komisyonu
veremeyeceğini vurguladı. BDSP olarak seçim
Müzik dinletisiyle son bulan etkinliğimize 50 kişi
döneminin politize ettiği atmosferde düzenin oyununa
katıldı.
Buca BDSP
müdahale etmenin önemine değindi. Şakirpaşa seçim bürosu coşkulu
Ardından İzmir 2. bölge bağımsız sosyalist
milletvekili adayımız Ahmet Subaşı konuştu. “Bugün,
bir etkinlikle açıldı!
Menemen: Emekçiler düzenden devrimci düşüncelerimiz ve pratiğimiz nedeniyle Seçim kampanyamızın önemli bir aracı olan seçim
büromuzu, işçi sınıfının bağımsız devrimci çizgisini
hesap sormaya çağrıldı
burjuvazi tarafından bize yönelen yoketme politikasını
anlıyoruz. Çünkü biz yaşanılacak, özgür ve sömürüsüz kitlelere anlatma imkanı bulduğumuz coşkulu bir
Menemen seçim bürosunun açılış etkinliğine güçlü sosyalist bir Türkiye’nin mücadelesini vermekteyiz. etkinlikle açtık. Büromuzun açılışıyla seçim
bir şekilde hazırlandık. 2 bin davetiyeyi duraklarda, Onlarsa saltanatlarını sürdürmenin telaşı kampanyamız yeni bir mevzi kazanmış oldu.
emekçi semtlerinde ve Menemen ilçe pazarında yaygın içerisindeler” diyen Subaşı işçi ve emekçileri Açılış şenliğimizin ön hazırlık sürecine yoğun
bir şekilde dağıttık. Ayrıca işçi servislerinin devrimden yana saf tutmaya çağırdı. olarak hazırlandık.
güzergahlarına 100’ü aşkın afişimizi astık. Kızıl Konuşmaların ardından karşılıklı sohbete geçildi. 23 Haziran günü öğlen saatlerinde kitlesel olarak
Bayrak gazetesini etkin bir şekilde kullandık. Kapı Canlı geçen sohbetin ardından Yamanlar’da seçim mahalleler arasında dolaşarak ve tek tek kapıları
kapı dolaşarak yaptığımız satışlarda emekçilerle birebir faaliyeti yürüten yoldaşlarımızın hazırlamış olduğu şiir çalarak davetiye dağıtımı gerçekleştirdik ve açılış
sohbet ettik. dinletisi gerçekleştirildi. Oldukça beğeni toplayan şiir şenliğimizin çağrısını yaptık. Seçim büromuzun
24 Haziran’da gerçekleşen etkinlik açılış konuşması dinletisini Grup Kavel’in söylediği devrimci marş ve içerisini ve etrafını pankartlarımızı, bayraklarımızı
ile başladı. Ardından BDSP temsilcisi söz aldı. türküler izledi. Açılış etkinliğine Çiğli Organize işçileri asarak görsel olarak düzenledik.
Konuşmada seçimlere katılan sermaye partileri teşhir çelenk gönderdi. Saat 18.00’de başlayan etkinliğimiz BDSP adına
edildi. Reformistlerin seçimlere ilişkin tutumu ile Yamanlar BDSP yapılan konuşma ile başladı. Konuşmada, sistemin
komünistlerin devrimci seçim taktiği arasındaki fark yaşadığı bunalımlara ve ortaya çıkan yönetememe

Adana:
anlatıldı. Komünistlerin neden seçimlere katıldığı ifade krizinin bir sonucu olarak alınan erken seçim kararının
edildi. Parlamentonun işçi ve emekçiler için çözüm arka planına değinildi. Devrimci sınıf çizgisi ve bu
olmadığı, gerçek kurtuluşun devrimde ve sosyalizmde
olduğu vurguladı. Daha sonra bağımsız sosyalist
Meydan Mahallesi: “Çözüm çizginin seçimlere bakışı anlatıldı. Oldukça etkili ve
tok bir şekilde yapılan konuşmanın ardından Serpil
milletvekili adayı Ahmet Subaşı söz aldı. Subaşı devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” Yıldız söz aldı.
emekçileri, düzenin sahte kutuplaşmalarında değil, Adana Meydan Mahallesi’ndeki seçim büromuzun Yıldız konuşmasında sermaye devletini ve
sınıfın bağımsız devrimci programı etrafında açılış etkinliğini 24 Haziran’da gerçekleştirdik. parlamentoyu teşhir etti. Emekçileri devrim ve
kenetlenmeye çağırdı. Gelecek hükümetin Açılıştan önce büro açılışını yaygın bir faaliyete konu sosyalizm mücadelesini yükseltmeye çağırdı.
çözümsüzlük getireceğini, sorunların artarak devam ettik. Ardından etkinliğe katılan emekçilerle seçimler
edeceğini söyledi. Bağımsız devrimci milletvekili Açılış günü mahallede ajitasyon konuşmalarıyla üzerine tartışmalar yapıldı, çeşitli konulardaki sorular
adaylarının meclise girmesi halinde, orayı da devrimin işçi ve emekçileri açılışa davet ettik. Ayrıca seçim yanıtlandı. Devrimci marş ve türkülerle etkinlik sona
kürsüsü olarak kullanacaklarını vurguladı. Soru-cevap büromuzun içerisini ve etrafını düzenledik. Dışarıya erdi.
bölümüyle devam eden etkinlikte şiirler okundu, Kavel “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!/BDSP” imzalı Etkinliğe 50 işçi ve emekçi katıldı.
Müzik Grubu sahne aldı. pankartımızı ve çeşitli şiarların bulunduğu flama ve Şakirpaşa Mahallesi Seçim Komisyonu
Menemen BDSP
16  Kızıl Bayrak  Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

İstanbul bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk..


BDSP’nin İstanbul bağımsız, sosyalis

“Mücadeleden başk
sosyalizmden baş
N .Ş af a k
- Kendinizi tanıtır mısınız? düşünüyorum. Siyasal gelişimim elbette artık büyük
N. Şafak Özdoğan (İstanbul 1. bölge bağımsız oranda mücadele içinde şekilleniyordu. Fakat, sınıfın
sosyalist milletvekili adayı): İnsanlığı, doğayı, farklı sektörlerindeki farklı kesimlerin yapısını, Özdo ğa n
emeğimizi kısaca geleceğimizi yokeden, emperyalist eğilimlerini, sorunlarını vb. tanımanın, bir sınıf
savaşlar, sosyal yıkım, toplumsal çürüme üreten, devrimcisi için bulunmaz bir deneyim ve birikim
eşitsizlik, baskı ve zor üzerine kurulu emperyalist- yarattığını rahatlıkla söyleyebilirim.
kapitalist sisteme tepki duyan bir emekçiyim. Bu Bu işten uzaklaştırmaların sonuncusunda -‘90’da
tepkinin doğal bir sonucu olarak da örgütlü bir her ne kadar bir darbe olmadı gibi görünüyorsa da,
devrimciyim. Devrimci saflarda örgütlenmenin bir periyot şaşmasın diye ben yine darbe yemiştim- Kızıl
zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Çünkü benzer Bayrak gazetesinde çalışmaya başladım. O tanıtım
durumda olan, yani bu sisteme öfke ve tepki duyan, yazısındaki ‘yazarlık’ becerisi de böyle kazanıldı.
değişmesini isteyen ancak mücadeleye katılmayan, Yoksa, bir eğitimcinin yazı yazabilmesi o kadar kolay
örgütlülükten geri duran her işçinin ve emekçinin değil. Büyük çoğunluğuyla yarı-cahil bir kesimdir (düzen partilerini kastediyorum) utanmadan
mutlaka örgütlenmesi gerektiğine inanıyorum. Eğer bu eğitim camiası. O cahilliğin yarısını kendi çabalarıyla emekçilerin karşısına çıkıp oy istiyorlar. Emekçi
sistemden ve bu sistemin sonuçlarından atabilenler -TÖS, TÖB-DER ve bugün Eğitim-Sen’de halkların karşısına çıkan bu sermaye uşaklarının
hoşnutsuzsanız, mutsuzluklarınız katlanarak artıyorsa, mücadele yürütenler- sayesindedir ki, eğitimciler, arkasındaki gerçek güç odaklarını göstermek,
her sabah güne lanet ederek başlıyorsanız, tepkiniz toplumda halen ve bir nebze ‘aydın’ muamelesi emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı emekçileri
gün geçtikçe artıyorsa, onu değiştirme iddiasına da görmektedir. mücadeleye çağırmak için seçimlere katılıyoruz.
sahip olmalısınız. Bu da ancak örgütlü bir Yani, okuma-yazma öğreten biri olarak, okumayı Çünkü emekçiler bu düzenin görünür yüzü olan
mücadeleyle mümkündür. Çünkü sömürücü sistem değilse bile yazmayı Kızıl Bayrak’ta öğrendim. sermaye partilerinin hepsine lanet okusa da başka bir
size başka bir seçenek sunamaz. Aslında, bugünkü beni ortaya çıkaran ne varsa hepsini seçenekleri olduğunu düşünmüyorlar. Ama var. İşte
Yoksa duyduğunuz tepki, eğer devrimci bana kazandıran mücadele olmuştur. Dolayısıyla, bu biz bu devrimci seçeneği işçi ve emekçilere anlatmak,
mücadeleden uzak durursanız, gerisin geri yine sizi yanıtın son sözü, beni daha fazla tanımak isteyen onlara bunu göstermek için seçimlere katılıyoruz.
vurur. Bir süre sonra ya duyarsızlaşırsınız, ya yayınlarımızı daha dikkatli okusun diyebilirim. Ben İnsanca yaşamak için, geleceğimizi kazanmak
güvensizleşirseniz, ya yılgınlaşırsınız, ya da işte O’yum. Devrimci sınıf mücadelesinin binlerce sıra için, temel hak ve özgürlüklerimiz için bu düzeni
çürürsünüz. Bu sisteme alışmanız, onu kabul etmeniz neferinden biriyim. En büyük övünç kaynağım bu yıkmak, yerine gerçek özgürlük ve eşitliği getirecek
mümkün değildir. İnsanı yok sayan, geleceğinizi ‘sıradanlık’tır. Aynı zamanda (ve her devrimci gibi) olan sosyalizmi kurmak gerekiyor. Seçim sürecine
çalan, sizi köleleştiren, kâr üzerine kurulu bu sisteme tek hayat güvencem de sıradaki yerimdir. müdahale toplam siyasal sınıf çalışmamızın bir
işçi ve emekçilerin alışması mümkün değildir. Bu Hüseyin Temiz (İstanbul 3. Bölge bağımsız parçası. Biz de seçimler vesilesiyle bir kez daha
koşullarda kendi seçeneğinizi ve alternatifinizi sosyalist milletvekili adayı): İstanbul ili 3. seçim mücadele çağrısı yapmak, işçi ve emekçileri devrimin
yaratmaktan başka bir çözümünüz yoktur. Emekçilerin bölgesinden bağımsız sosyalist milletvekili adayıyım. ve sosyalizmin bayrağı altına çağırmak için seçimlere
bir tek alternatifi vardır. O da devrimci mücadelenin Aynı zamanda Küçükçekmece İşçi Platformu katılıyoruz.
kendisidir. temsilcisiyim. Şu anda enerji sektöründe Fatma Ünsal: İşçi sınıfı ve emekçi kitlelere
Fatma Ünsal (İstanbul 2. bölge bağımsız çalışmaktayım. Yaşamımım büyük kısmı işçilikle iktidar yolunu göstermek için, diyebiliriz. Bugünkü
sosyalist milletvekili adayı): Tanıtım yazımda geçti. Sömürüyle, baskıyla, yoksullukla çok erken koşullarda bu, seçim sloganımızda da ifade ettiğimiz
‘emekli öğretmen’ ve ‘Kızıl Bayrak yazarı’ sıfatları yaşta tanıştım. Adına kapitalizm denilen bu sistemin gibi, seçimde, mecliste çözüm bulamayacaklarını,
yer aldı. Bu, bence oldukça eksik bir tanıtımdı. Bu yıkılması gerektiğini, bu gerçekleşmeden işçi ve gerçek çözümün devrimde, kurtuluşunsa sosyalizmde
nedenle röportaja tanıtım sorusuyla başlamak isabetli emekçilerin en basit sorunlarının dahi kalıcı bir olduğunu anlatmak anlamına geliyor. Bir devrimci
oldu. Böylece eksikleri tamamlayabiliriz. çözüme kavuşmayacağını çok erken yaşta gördüm, olarak bu, elbette, hayatım boyunca yaptığım bir şey.
Eksik kalan kısmın başlarında, tarım işçiliğiyle öğrendim. O zamandan bu yana devrimci mücadelenin Yani sınıf kitlelerine gerçek kurtuluşun yolunu
geçen çocukluk ve gençlik yılları var. Bu benim için içindeyim. göstermek. Ancak kabul edilmelidir ki, bunun çok
önemli, çünkü temelin, bir çocuk için ne kadar zor - Neden bağımsız milletvekili adayı oldunuz, çeşitli yolu ve aracı var. Bunların bir kısmı da
olacağı bile tahmin edilemeyecek o tarım işçiliği neyi hedefliyorsunuz? dönemsel olarak öne çıkabilir. Seçim süreçleri de,
döneminde atıldığını düşünüyorum. Sonrasında, yani N. Şafak Özdoğan: Seçimlere Bağımsız sadece düzen cephesine değil, eğer yararlanmayı
öğretmenlik yaptığım yıllarda bozulamayacak kadar Devrimci Sınıf Platformu’nun adayı olarak bilirlerse, devrim cephesine de önemli olanaklar
sağlam bir temel oldu. Öğretmenlik bozuldu, hem de katılıyorum. BDSP’nin ortaya koyduğu sınıfın sunmaktadır.
birkaç kez. Ancak benim sınıf kimliğim bozulmadı. devrimci programı etrafında işçi ve emekçileri Düzen partileri ve kurumları açısından seçim
Ancak kendiliğinden ve o ham haliyle kalarak değil. mücadeleye çağırmak, devrimin ve sosyalizmin süreçleri, hükümetten, parlamentodan, düzen
Devrimci düşüncelerle karşılaştığımda daha tarım bayrağını yükseltmek için seçimlere giriyoruz. partilerinden umudunu kesmiş işçi ve emekçi kitleleri
işçiliği sona ermemişti. İlk Marks’la tanıştım. Dünyayı değiştirme iddiasına daha geniş işçi ve yeniden düzene bağlama imkanı anlamına gelirken;
Komünist Manifesto ile... Ve, işte bu, dedim, bu bizi emekçileri kazanmak gerekiyor. Bunun için de işçi ve devrimci hareket açısındansa, tam tersinden, düzenden
anlatıyor. Kurtuluşumuz budur. Sonraki bütün seyri emekçilere bu sistemin gerçek yüzünü anlatmak kesilen umutları devrime bağlama imkanı anlamına
anlatmaya gerek yok. Çünkü 50 yaşımı geçtim ve bir gerekiyor. Açıkçası seçimlere bu düzeni teşhir etmek, gelir.
röportaj sınırlarına sığmayacak bir hayat anlamına işçi ve emekçilere gerçekleri anlatmak için katılıyoruz. Genel olarak bilindiği ve yaşadığımız günlerde
geliyor bu yıllar. Sonuca geliyorum. Bu ilk tanışma Yani devrimci mücadeleyi büyütmek, işçi ve de izlenebileceği gibi, seçim süreci boyunca işçi sınıfı
sayesinde bir kez ‘bağımsızlık’ kazandıktan sonra, emekçileri sınıf çıkarları etrafında örgütlülüğe ve emekçi kitleler düzen cephesinin ağır bir yalan ve
bugün bulunduğum yeri tanımak fazla zor olmadı. çağırmak için katılıyoruz. demagoji bombardımanına maruz bırakılıyor. Düzen
Buna ek olarak, 10 yıllık periyodlarda bir Bugün milyonlarca işçi ve emekçi en ağır partileri -aynı programda aynılaşmaları tespitimiz baki
biçimde işten uzaklaşmam yahut uzaklaştırılmam koşullarda köle gibi çalışıyor, insanlık dışı koşullarda kalmak üzere- halk avcılığının binbir aracını buluyor,
nedeniyle, farklı işkollarında çalışarak geçimimi yaşama savaşı veriyor. Sefaletimiz her geçen gün yaratıyor. Tutamayacakları vaadlerle kitleleri
sağlamanın da bana büyük yararı olduğunu artıyor. Bu tablonun sorumlusu olan sermaye uşakları kandırmaya, bu yalan vaadlerinin peşinden düzene
CMYK
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007  Kızıl Bayrak  17

..
st milletvekili adaylarıyla konuştuk...

ka yol, devrimden ve
şka çözüm yok!”
F atma Hü sey in
Bizim temel sorunumuz budur. Bizim seçim gerektiriyor. Dolayısıyla, seçim öncesi kullandığımız
çalışmamız bir örgütlenme, mücadele etme, ayağa araçların yanı sıra, sürece özgü araçlar da devreye
Üns al Te m i z kalkma çağrısıdır. Alacağımız oyları ise devrim ve sokuluyor. Yine, seçim öncesi çalışma yaptığımız
sosyalizm mücadelesine verilmiş aktif bir destek fabrika bölgelerine ve emekçi semtlerine, bu kez
olarak algılıyor ve bu sınırda önemsiyoruz. seçim araçlarıyla gidiyoruz. Ortaya çıkan yeni
Biz işçileri sendikalarda örgütlemek, işyerlerinde imkanlarla çalışma alanımızı genişletiyoruz. Bu yoğun
komiteler kurmak, kapitalistlerin zulmüne karşı onları çalışma sayesinde çevremizi eğitiyor, sınıf
fiili mücadeleye çekmek hedefli bir çalışma mücadelesine yeni kadrolar yetiştirmeye çalışıyoruz.
örgütlüyoruz. Zira sadece seçim aldatmacasını değil, 2. bölge oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Ne
burjuvazinin tüm saldırgan politikalarını boşa yazık ki biz bu geniş alanın oldukça dar bir kısmında
çıkarabilecek örgütlü bir mücadele geliştirebilmek yoğunlaşabiliyoruz. Seçim bürosunun biri
bizim temel kaygımızdır. Saldırıları boşa çıkarmak Gaziosmanpaşa merkezde, diğeri Gazi Mahallesi’nde.
bağlamaya çalışıyorlar. Onlar için oy toplamak da çok ancak bağımsız devrimci ve birleşik bir sınıf hareketi Bir de Karayolları Mahallesi’ndeki mevcut
önemli olmakla birlikte, kitleleri düzene bağlamak ile başarılabilir. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. kurumumuzu seçimler vesilesiyle kullanıyoruz. Bu
gibi daha temel ‘vatani’ bir görevle de yükümlü Seçimlerden bu mücadeleyi geliştirmek için alanlarda da, genel sınıfsal sorunların yanı sıra,
bulunuyorlar. Bunun için de yarışıyorlar. faydalanacağız. düzenin gençliği uyuşturucuyla buluşturma saldırısı
Biz, durumdan görev çıkaran devrimcileriz. Bu - Nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz? yaşanıyor. Önceki süreçte bu konuda ciddi bir çalışma
kritik günlerde sınıf kitlelerini kaderlerine terk N. Şafak Özdoğan: Çalışmalarımızı çok yönlü içindeydik. Seçim çalışmalarında da bu, başlıca
edemeyiz. Burjuvazi, sadece siyasi partileriyle değil, planladık. Seçimler vesilesiyle bugüne kadar propaganda konularımızdan birini oluşturuyor.
ordusundan medyasına tüm kurum ve kuruluşlarıyla ulaşamadığımız işçi havzalarına, emekçi semtlerine Seçim bürolarımızı, düzen partilerinden kopya
saldırıya geçmişken, siyasi olan başta olmak üzere tüm ulaşmayı hedefliyoruz. Geniş emekçi kitlelere bir etkinlikle değil, seçimler konulu tartışma
sınıf örgütlerinin buna karşı koyması, ama savunma seslenmek, onları devrimden ve sosyalizmden yana toplantılarıyla açtık. Etkinliği müzikle, halayla ve
değil, bir karşı saldırı cephesi oluşturması gerekir. taraf olmaya çağırmak için yaygın bir propaganda- benzeri de renklendirdik kuşkusuz ama, merkezini bu
Ben, sınıfın bağımsız sosyalist adayı olarak bu ajitasyon çalışması planladık. Kitle toplantıları ve tartışma toplantıları oluşturdu. Bir de sinevizyon
cephenin ön sıralarında görev almış olmaktan gurur etkinlikleri çalışmamızın esas ayağını oluşturuyor. gösterimi yaptık. Şimdi gerek seçim bürolarında
duyuyorum. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun Anadolu Yakasında bugüne kadar 4 seçim bürosu gerekse de ev ve işyerlerinde, daha doğrusu imkanını
bu seçim savaşında önemli başarılara imza açtık. Buna 2 tane daha eklemeyi düşünüyoruz. Biri 1 bulabildiğimiz her yerde, böyle toplantıları
atacağından da eminim. Temmuz’da açılıyor. Seçim bürolarımızı, mevcut planlıyoruz. Dönem boyunca, ulaşabildiğimiz en fazla
Hedefimiz, sınıf kitlelerine gerçek çözüm ve kurumlarımızı en etkin şekilde kitlelerle buluşmanın sayıdaki işçi ve emekçiyi sürece dahil etmeye
kurtuluş yolunu göstermek, şeklinde özetlenebilir. bir aracı olarak değerlendiriyoruz. Kahve, dernek, ev, çalışacağız. Düzeni, devrimi ve sosyalizmi, düzen
Ancak, birkaç başlık halinde ortaya koymak daha fabrika toplantıları, kitle etkinlikleri, varsa işçi politikalarını ve sınıf politikasını tartışmalarını
açıklayıcı olacaktır. Öncelikle, yukarıda söz ettiğimiz direnişleriyle etkin dayanışma, sosyal ve kültürel sağlayacağız. Ve elbette, onları kendi sınıfsal
bombardımana karşılık vererek bir koruma kalkanı etkinlikler, açık hava şenlikleri vb. yöntemlerle işçi ve davalarına kazanmak ana hedefimiz.
oluşturmaktır. Bununla birlikte, gerçek çözüm ve emekçilerle buluşmayı hedefliyoruz. Bu Hüseyin Temiz: Çalışmamız bütünüyle işçi ve
kurtuluş yolunu göstermektir. Bütün bunların bir hedeflerimizin bir kısmını gerçekleştirdik. emekçilere yönelik. Onlarca işletme, sanayi siteleri,
sonucu olarak da, iktidarın sınıfsal olduğu ve bugünkü 2 Temmuz Sivas katliamının yıldönümü bunları çevreleyen emekçi semtleri çalışma alanımız
burjuva iktidarının tek alternatifinin de işçi sınıfının yaklaşıyor. 2 Temmuz vesilesiyle Anadolu Yakası’nda içinde. Kitlelere gidiyoruz. Çok yönlü, onları kuşatan,
sosyalist iktidarı olduğunu göstermek, bir bakıma seçim bürolarımızın olduğu bölgelerde eylem ve onlara sorgulatan, çalıştığı işyerinde, yaşadığı semtte
sınıfı iktidar fikrine alıştırmak. etkinlikler düşünüyorüz. 1 Temmuz’da BDSP olarak karşı karşıya kaldığı sömürü koşullarına karşı onları
Hüseyin Temiz: Herşeyden önce biz sınıf İstanbul’da kitlesel bir basın açıklaması yapacağız. aydınlatan, eyleme ve örgütlenmeye yönlendiren bir
devrimciyiz. İşçi sınıfını bu topraklarda programıyla, Temmuz’un ilk haftalarında aday tanıtım faaliyet yürütüyoruz. Bunu yaparken de
eylemi ile temsil eden tek oluşumun rehberliğinde toplantıları, film gösterimleri, fabrika, ev vb. kitle parlamentonun çözüm olmadığını, düzen partilerinin
mücadele eden insanlarız. Sınıfımız bugün çok yönlü toplantıları düşünüyoruz. Tabii bir de şenlik planımız programlarında tekleştiğini, kim başa gelirse gelsin
saldırılarla karşı karşıya olmasına rağmen ortaya güçlü var. Temmuz’un ikinci haftasına gelecek şekilde açık emekçilerin payına düşenin dizginsiz sömürü ve
bir direnç koyamıyor. Sınıf hareketinin dibe vurduğu havada kitlesel bir şenlik düzenleme hedefimiz var. sosyal yıkım saldırısı olduğunu, işçi sınıfının
bir ortamda kitleleri kendi güncel ve temel sorunları Temmuz’un üçüncü haftasında ise yine ilçelerdeki sorunlarının ancak kendi iktidarı altında
üzerinden örgütlü mücadeleye çekmeye yönelik toplantı yerlerine göre kitlesel miting türü etkinlikler çözülebileceğini döne döne propaganda ediyoruz.
kesintisiz bir faaliyet yürütüyoruz. Burjuvazi kendi yapmayı planladık. Afişler, bildiriler, duvar gazeteleri, Şimdiye kadar binlerce bildirgeyi emekçilere
siyasal krizine çözüm bulmak, en azından bu krizi bir pankartlar, davetiyeler ve el ilanları gibi rutin araç ulaştırdık. Birçok işletmeye özgün sorunları üzerinden
süre için dindirmek amacıyla seçim oyunu ile kullanımlarını saymıyorum. Özgünlüklerine göre daha seslendik. Esenyurt İşçi Bülteni ve Emekçinin
kitlelerin karşısına çıkıyor. Sandığın sonucu ne olursa yerel araçları da devreye soktuk (bültenler, fabrikalara Gündemi gibi yerel örgütlenme araçları ile daha geniş
olsun, sosyal yıkım saldırılarına kalındığı yerden seslenen özel bildiriler vb.) kitlelere ulaştık. Ev toplantıları örgütledik. İleri
devam edileceği kesin. Biz kitleleri uyarmak, seçimin Kısacası çalışmamız yoğun ve çok yönlü bir hatta işçilerle toplantılarımız oldu. Örgütlü fabrikaların
de meclisin de işçi ve emekçiler için çözüm ilerliyor. temsilcilerine seslenme imkanı bulduk. Esenyurt ile
olmadığını, kurtuluşun devrimde ve sosyalizmde Fatma Ünsal: Benim bölgemde 2 seçim bürosu Sefaköy’de 3 seçim bürosunu coşkulu etkinliklerle
olduğunu söylemek sorumluluğuyla karşı karşıyayız. açtık. Ve elbette bu büroları en verimli biçimde faaliyete geçirdik.
Bu sözü ancak biz devrimci sınıfın programına sahip kullanmaya çalışıyoruz. Fakat kabul edilmeli ki, 2 Temmuz Sivas katliamı nedeniyle 1-2 Temmuz
olanlar söyleyebilir. Bunu biz söyleyeceğiz, bunu çalışmamız büro eksenli değildir, olamaz. Bu kabul günleri etkinlikler gerçekleştireceğiz. Ev toplantıları
söylemek için aday oldum. edilirse son derece sınırlı ve rutin bir çalışma da kabul ile işyeri toplantılarına daha bir ağırlık vereceğiz.
Neyi hedefliyorsunuz sorunuza gelince; kitleleri edilmek zorunda kalınacaktır. Oysa süreç, tüm güç ve Önümüzde şenlik, miting gibi kitlesel etkinlikler
örgütlemeyi ve mücadeleye çekmeyi hedefliyoruz. olanakların sonuna kadar seferber edilmesini yapma hedefi duruyor.

CMYK
18  Kızıl Bayrak BDSP’nin seçim çalışmalarından... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...

“Amerikancı-İMF’ci düzen partilerine


oy verme, hesap sor!”
İstanbul: Gaziosmanpaşa’da etkin
Esenyurt’ta devrimin ve çalışma
sosyalizmin çağrısı güçleniyor Gaziosmapaşa bölgesinde işçi ve emekçilere
sesimizi duyurmak için merkezde yaygın bir afiş
Esenyurt ve Avcılar’da seçim faaliyetlerimiz çalışması gerçekleştirdik. Afişlerimizi merkezi
yaygın bir örgütlenme ve propaganda yerlere, duraklara ve sokaklara yaygın bir biçimde
çalışmasıyla sürüyor. Seçimlerin ve meclisin yaptık.
teşhirini yaparak işçi ve emekçileri sınıfın Yine bölgede çalışmamızın temel olarak
devrimci programı etrafına çağırıyoruz. yoğunlaşacağı Topçular/Rami bölgesindeki fabrika
Seçim faaliyetimizi Esenyurt merkez ve ve atölyelere seçim bildirgemizden ve GOP merkez
Depo-Parseller olmak üzere iki ana bölge bürosu açılış davetiyemizden yüzlercesini dağıttık.
üzerinden örgütlüyoruz. İki bölgede oluşturulan Sermayenin kolluk güçleri 23 Haziran günü GOP
komisyonlarla çalışmanın değerlendirmesini merkez büromuzun açılışı öncesinde bildiri dağıtan
yapıyor, planlamasını gerçekleştiriyoruz. iki yoldaşımızı gözaltına aldı. GOP Meydanı’nda
Esenyurt Depo, Fatih Mahallesi, Yeşilkent, basın açıklaması yaparak saldırıya yanıt verdik.
Haramidere, Parseller, Kıraç, Avcılar ve Gazi Mahallesi’nde ise etkinlik davetiyelerinin
Talatpaşa’da seçim bildirgemizi emekçilere ve seçim bildirgesinin dağıtımı yapıldı.
birebir sohbetler gerçekleştirerek ulaştırdık. GOP çalışmamızın haftalık olarak
Düzenin, işçileri, emekçileri ve ezilen halkları sömürü, düzene ve onun partilerine karşı güvensizler. Özellikle
gerçekleştirmeyi planladığı eğitim seminerlerinin
yıkım, baskı altında tuttuğu, kapitalizmin bildirgemizde yer alan “Amerikancı-İMF’ci düzen
ilkine 15 kişi katıldı. Yaklaşık 2.5 saat süren eğitim
barbarlığından kurtulmak için devrim ve sosyalizm partilerine oy verme, hesap sor!” çağrısı oldukça
semineri “Ekim Devrimi ve Bolşevik Parti” başlığını
mücadelesini yükseltmek gerektiği, mecliste koltukta ilgiyle karşılanıyor.
taşıyordu. Ekim Devrimi’nin gelişimi ve devrimin
oturanların değil sokakta taleplerini haykıranların Esenyurt’ta açmayı planladığımız 3 seçim
başarı ile gerçekleşmesini doğuran koşulların ana
geleceğimizi değiştireceği üzerine konuşmalar yaptık. bürosundan biri olan Depo’daki seçim büromuz da
hatları ile anlatıldığı seminerde Ekim Devrimi’nin
Avcılar Marmara Caddesi’nde Kızıl Bayrak satışı faaliyetlerine başladı. Kısa sürede hazırlıklarını
mirasının bugünkü anlamı tanımlanmaya çalışıldı.
ve seçim bildirgelerimizin dağıtımını gerçekleştirdik. tamamlayarak açılış etkinliğini gerçekleştireceğiz.
Etkinlik öncesinde katılımcılara öncesinde hazırlanan
Gazete dağıtımını,“Amerikancı-İMF’ci düzen 2 Temmuz’da gerçekleştireceğimiz eylem ve
metinler dağıtıldı. Bundan sonra 4 hafta boyunca
partilerine oy yok, sorulacak hesabımız var!”, etkinliklerin ve önümüzdeki hafta sürdüreceğimiz
tekrarlayacağımız bu eğitim seminerleri ile ideolojik
“Ortadoğu’da emperyalist savaş ve işgal devam faaliyetin planlamasını yaptık. Bir yandan seçim
eğitim sorununa bir ilk adım olarak çözüm
ediyor, direnen Ortadoğu halklarıyla dayanışmayı gündemli çalışmalarımızı yürütürken, diğer yandan da
oluşturmayı hedefleyeceğiz.
yükseltelim!”, “Kürt halkına karşı imha ve inkar gündemle bağlantısını kurarak 2 Temmuz Sivas
Gazi Mahallesi’ndeki büromuzun açılışı öncesi çok
politikaları sürüyor!”, “Kürt halkına özgürlük, katliamıyla ilgili etkinlikler yapmayı planlıyoruz. 2
yönlü bir faaliyet yürüttük. Emekçilere parlamentonun
eşitlik!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Biji bıratiya Temmuz ile ilgili Esenyurt’ta merkezi bir etkinlikle,
ve seçimlerin çözüm olmadığını, halklar arasındaki
gelan!” sloganları eşliğinde yaptık. Yaklaşık 50 adet Depo ile Yeşilkent mahallelerinde de etkinlikler
düşmanlığı körükleyen sermaye düzenine karşı Kürt
gazete sattık. gerçekleştireceğiz.
ve Türk halklarının birlikte mücadele etmesi
İşçi ve emekçileri bu seçim oyununun bir parçası Önümüzdeki günlerde de Esenyurt’un birçok
gerektiğini anlatıyoruz. Bölgedeki Alevi emekçilerin
olmamaya ve işçi sınıfının bağımsız sosyalist mahallesinde emekçileri düzenin seçim oyununu
seçimlerde ağırlıklı olarak oy verdikleri düzen partisi
adaylarını desteklemeye çağırıyoruz. Sohbet etiğimiz bozma ve mücadeleyi yükseltme çağrımıza devam
CHP’yi teşhir ediyoruz. BDSP’nin seçim platformunu
işçi ve emekçilerin önemli bir kısmı bizleri sempatiyle edeceğiz.
etkili bir dille anlatarak, işçi ve emekçileri gerçek
karşılıyorlar. Düzenin yaydığı gerici-milliyetçi Esenyurt BDSP
çözüm yolunu açacak olan mücadeleye çağırıyoruz.
propaganda ve laik-anti laik kutuplaşma emekçiler Çalışmalarımızı günlük değerlendirme
içerisinde bir parça hissedilse de, büyük oranda toplantılarında ele alıyoruz. Toplantılarda pratik
faaliyetin yanısıra çalışmanın politik ve örgütsel

Topselvi seçim bürosu faaliyetlerine başladı... hedeflerini, kitlelere yönelik çalışmada kullanacağımız
araç ve yöntemleri tartışıyoruz.
1 Temmuz günü 1. Bölge bağımsız sosyalist niteliği olmaması temel sorun alanları arasında Karadeniz Mahallesi’nde ise, bir yandan
milletvekili adayı N. Şafak Özdoğan’ın Topselvi yeralıyor. Seçim dönemini bu sorun alanlarını yozlaşmaya ve uyuşturucuya karşı propaganda
seçim bürosunda aday tanıtım toplantısı kırabilmenin zeminine dönüştüreceğiz. İşçi semti çalışması yürütüyoruz. Diğer yandan eylemli bir hat
gerçekleştirilecek. Tanıtım toplantısının ön olan Topselvi’de mevcut olumsuzlukları kırmak, izliyoruz.
hazırlıklarından önce seçim bürosunu ozalitlerle, kitlelere programımızı anlatmak ve ilişklerimizi 1 Temmuz’da Karadeniz Mahallesi’nde GOP-İşçi
fotoğraflarla ve pankartlarla süsledik. Seçim güçlendirmek için faaliyetimiz yayılarak Derneği’nde, BDSP’nin seçim platformunu
komisyonu olarak ön hazırlık sürecine ilişkin sürecek. emekçilerle tartışmayı hedefleyen bir aday tanıtım
ayrıntılı bir planlama yaptık. Topselvi/BDSP toplantısı gerçekleştireceğiz. Afiş ve el ilanlarıyla
Tanıtım toplantısı için faaliyetlerimizi yoğu çağrı yapacağız. Etkinlik öncesi, 28 Haziran günü,
bir biçimde sürdürüyoruz. Yaklaşık bin adet el Etkinlik programı adayımızın da katılımıyla ev toplantıları
ilanını kapı kapı dolaşarak seçim bildirgeleriyle Tarih : 1 Temmuz 2007 (Pazar) gerçekleştireceğiz.
birlikte dağıttık. Yüz adet afişi merkezi noktalara Saat : 19:00 Gaziosmanpaşa/BDSP
ve mahalle aralarına astık. Etkinliğe çağrı yapan Adres : Yayla Mah. Şen Sk. No: 20 (Marmara
20 ozaliti ise merkezi noktalara astık. Bölgeye İlköğretim Okulu’nun karşısı, Başak 5 Düğün Küçükçekmece’de bildirge
dağıtımı
ilk kez kitle çalışmasıyla gireceğimiz bir semt Salonu yanı) Topselvi/Kartal
olmasından kaynaklı bir takım zorlanmalar * BDSP temsilcisi kouşması
yaşıyoruz. Faaliyet alanını yeterince tanımamak, *1. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili Küçükçekmece seçim faaliyetimiz çok yönlü
kitle ilişkilerinin sınırlı olması ve semtin ilerici adayı N. Şafak Özdoğan’ın konuşması sürüyor.
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 BDSP’nin seçim çalışmalarından... Kızıl Bayrak  19

26 Haziran günü Genel-İş Sendikası’na üye


Küçükçekmece Belediyesi’nde çalışan Temizlik
işçilerine seçim bildirgelerimizi dağıttık.
Her sabah çalışma bölgelerine dağılan sendikalı
işçilerle sohbet etme imkanı yakaladık. İstanbul 3.
bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı Hüseyin
Temiz ile birlikte temsilcilerle görüşerek, seçimler,
belediyelerdeki taşeronlaştırma saldırıları, sendikanın
bugünkü çalışmaları ve konumu üzerine sohbetler
gerçekleştirdik. Temsilciler tarafından ilgiyle
karşılanan adayımız kendini tanıtarak, belediye
işçilerinin bugünkü tablosunu değerlendirdi.
Küçükçekmece Şahintepe Mahallesi’nde seçim
çalışmalarına başladık. Düzen partilerini teşhir eden
ve kurtuluşun devrim ve sosyalizmde olduğunu
vurgulayan bildirgelerimizin dağıtımına başladık.
Dağıtımlar sırasında birçok işçi ve emekçi ile sohbet
ettik. Emekçilerle, en çok tepki duydukları yıkımlar ve
olmayan yollar üzerine konuştuk.
Küçükçekmece BDSP
Bu süreçte eğitim çalışmalarımızı aralıksız olarak düzenin işçi ve emekçilere umut olamayacağı
Kartallı emekçilerle sürdürüyoruz. “Seçimler ve işçi sınıfı” başlığı altında
gerçekleşen ikinci sunumumuzda, seçimler döneminde
söylendi.
Ardından bağımsız sosyalist milletvekili adayı
buluşuyoruz! işçi sınıfının içinde bulunduğu tablodan başlayarak bu Evrim Erdoğdu söz aldı. TÜSİAD’ın,
Sınıfın, devrimin ve sosyalizmin bayrağını Kartallı dönem alınması gereken tutum ve biz sınıf Genelkurmay’ın, Pentagon’un söz sahibi olduğu
işçi ve emekçilerle buluşturmaya devam ediyoruz. devrimcilerinin neler yapması gerektiği üzerinde koşullarda meclisin emperyalistlerin ve
Yaygın bildiri dağıtımının yanısıra hemen her gün duruldu. Tartışmanın sonunda elimizdeki güç ve işbirlikçilerinin çıkarı için çalıştığını vurguladı.
mahalle emekçileriyle seçim bürosunda tartışmalar olanaklar üzerinden daha somut adımlar atılması ve Sermayenin meclisinde emekçilerin çıkarı için bir
yürütüyoruz. Büromuzu emekçi kadınlar ve gençler de atılacak adımların kalıcılaştırılarak daha ileriden düzenleme yapılamayacağını, ne seçimlerin ne de
ziyaret ediyor. Sohbetlerimiz bazen gece saat 24.00’e adımlar için bir dayanak haline getirilmesi üzerinde meclisin çözüm olmadığını, çözümün devrimde
kadar sürüyor. duruldu. Seçim çalışmamızın başarısının sınıf kurtuluşun sosyalizmde olduğunu dile getirdi. Meclise
Açılışımızı güçlendirmek için Petrol-İş çalışmamızda ne kadar adım atabildiğimizle ölçülmesi girmek için değil ama devrimci amaçlar doğrultusunda
Mahallesi’ndeki emekçi kadınlarla bir ev toplantısı gerektiği vurgulandı. yararlanmak için seçimlere katılmak gerekliliğinden
gerçekleştirdik. Toplantıya katılan kadınlar CHP’ye oy Önümüzdeki hafta içinde “Seçimler sürecinde bahsetti. Konuşmaların ardından soru-cevap kısmına
vereceklerini söylediler. Bizler de CHP’nin işçi ve kapitalizm, burjuva partilerin etkin teşhiri” ve geçildi. Oldukça canlı geçen tartışmaların ardından
emekçilere bugüne kadar hiçbir şey vermediğini ve “Seçimler ve emekçi kadın çalışması“ başlığı altında toplantı sona erdi.
veremeyeceğini somut örnekler üzerinden anlattık. iki sunum daha gerçekleştireceğiz. Bu sunumları kendi Dikmen’deki faaliyetimiz de başarıyla sürüyor.
Doğru söylediğimizi ancak sosyalizmin çok zor içinde bir eğitim toplantısı olmanın ötesinde, Dikmen henüz yeni girmeye başladığımız bir çalışma
geleceğini, alternatifsiz olduklarını, yine de açılışımıza çalışmamızda ortaya çıkan eksikleri aşmamızı alanı. Buna rağmen şimdiden yüzlerce afişle, binlerce
katılacaklarını söylediler. sağlayacak bir çalışma olarak değerlendireceğiz. el ilanıyla işçi ve emekçilere ulaştık. Tek tek kapılarını
Kitlelerin siyasal duyarlılığının arttığı bu dönemde Şakirpaşa Seçim Komisyonu çaldığımız emekçilere düzeni teşhir ettik. Düzene
Karlıktepe seçim büromuza asgari bir ilgi olacağını karşı devrim tarafında olma çağrısı yaptık.
biliyorduk. Ancak bu ilginin beklentilerimizin Adana Meydan Mahallesi’nde Sinan Caddesi Namdar Sokak’ta açtığımız seçim
bürosuyla beraber hem çalışmaların planlanması, hem
seçim çalışmaları
üzerinde olması coşkumuzu daha da arttırıyor.
Kartal BDSP de Dikmen’de oturan işçi ve emekçilerle bağ kurmada
Adana Meydan Mahallesi seçim büromuzu düzenli anlamlı adımlar atmış olduk.
Mamak’ta da düzenin seçim oyununa karşı işçi ve
Gülsuyu seçim bürosunda
açıyoruz.
21 Haziran günü Meydan Mahallesi’nin birçok emekçileri devrim ve sosyalizm davasına çağıran
etkinlik yerine açılış şenliğine çağrı afişlerimizi yaptık. Seçim seçim faaliyetimize devam ediyoruz.
Toplam faaliyetimiz sırasında emekçilerin seçim
büromuza gelen emekçilerle seçim üzerine sohbet
Geçtiğimiz hafta sonu açılış etkinliği ile faaliyete gündemine duyarlı olduklarını görüyoruz. Emekçiler
ettik ve şenliğimize katılmaları için çağrı yaptık.
geçen Gülsuyu-Gülensu Mahallesi seçim bürosunda sermaye düzeninin yarattığı gerici atmosferden
Akşam üzeri ise gazetemizi emekçilere ulaştırdık.
işçi ve emekçileri aydınlatmaya yönelik etkilenmiş olmakla birlikte, meclisin ve seçim
Şenliğe çağrı davetyelerini tek tek kapıları çalarak ve
etkinliklerimiz devam ediyor. sonuçlarının yaşam koşullarını özünde
mahalle emekçileriyle çeşitli konularda konuşmalar
Bu kapsamda 22 Haziran akşamı seçim büromuzun değiştirmeyeceğini biliyorlar, geleceğe dair bir umut
yaparak dağıttık.
önünde açık havada “Sonsuza dek özgürlük” adlı filmi taşımıyorlar. İşsizlik, yoksulluk, sağlık ve eğitim hakkı
Meydan Mahallesi Seçim Komisyonu
gösterdik. Film gösterimi öncesinde afişlerimizi gibi temel ekonomik-sosyal sorunlar üzerinden tüm

Ankara:
minibüslere ve esnafın camlarına astık, el ilanlarını düzen partilerinin aynılaştığını ifade ediyorlar.
pazarda, Heykel durağında ve seçim büromuzun Düzen partilerinin gerici, katliamcı, soyguncu ve
civarındaki evlere dağıttık.
Geleceğin İngiltere’sinde geçen, küreselleşmeye Devrimin ve sosyalizmin sesi sömürü düzeninin kuklaları olduğunun farkında
olmakla birlikte, meclisi aşan bir çözüm bilincinden
karşı gelişen toplumsal muhalefet karşısında büyük Ankara’da! yoksun olduklarını söyleyebiliriz. Çalışma
kayıplar verdikten sonra kurtuluşu baskıcı bir Ankara’da seçim faaliyetimiz bildiri dağıtımları, yürüttüğümüz bölgede Alevi emekçilerin laik-şeriat
yönetimde bulan devlete karşı İngiliz halkının uyanış afiş çalışmaları, aday tanıtım toplantıları, kitle kutuplaşması üzerinden düzenin yarattığı atmosferden
öyküsünü anlatan “Sonsuza dek özgürlük” filmini etkinlikleri vb. araçlarla sürüyor. etkilendiğini, ancak bunun pamuk ipliğine bağlı
yaklaşık 50 kişi izledi. Maltepe seçim komisyonu 22 Haziran günü Ankara 2. Bölge bağımsız olduğunu gördük. “İyi de hiçbirine vermeyelim de ne
olarak her hafta Çarşamba günleri film gösterimlerini sosyalist milletvekili adayı Evrim Erdoğdu’nun yapalım?” sorusuyla sıkça karşılaştık. İşçi ve
devam ettirmeyi planlıyoruz. tanıtım toplantısını Özgür Üniversite Salonu’nda emekçilerin çözümü ve kurtuluşu kendi dışında
Gülsuyu BDSP gerçekleştirdik. Toplantıda BDSP adına bir konuşma gördüklerini söyleyebiliriz. Düzenin gerici etkisi ve
gerçekleştirildi. Konuşmada mevcut siyasal gericilik umutsuzluk ruhhaline karşı devrimci alternatifi anlatan
Adana: atmosferinde yapılacak genel seçimlerin önemine güçlü bir müdahale gerçekleştiriyoruz. Çözümün
işçilerin ve emekçilerin birliğinde olduğunu, bu düzeni
Şakirpaşa’da eğitim çalışmaları
vurgu yapıldı. 2007 yılının sermaye düzeni ve
emekçiler açısından her zamankinden daha zorlu bir tüm kurumlarıyla yıkmak gerektiğini vurguluyoruz.
Seçim büromuzu açmamızın ardından işçi ve yıl olacağı güncel gelişmeler üzerinden ifade edildi. Sosyalizm alternatifinin, işçi ve emekçi iktidarının tek
emekçilere yönelik daha güçlü bir çalışma Reformist bloğun bağımsız adaylar üzerinden yaydığı kurtuluş yolu olduğunu anlatıyoruz.
gerçekleştirmeye hazırlanıyoruz. parlamentarist hayaller teşhir edildi. Parlamenter Ankara BDSP
20  Kızıl Bayrak Yalanlar ve gerçekler... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

“Ulusalcılık” edebiyatı yapanlar işçi ve emekçileri kandırıyorlar...

“Milli şirket” OYAK


yabancı sermayeye satılıyor!
Bankacılık sektöründe dünya devleri arasında 13. yerli sermaye görünümünü böylece “daha da sermaye devletinin de özel bir kayırma ve kollama
sırada yer alan ING grubu, Oyakbank hisselerinin arılaştırmış” olacak herhalde? politikasına haiz olmuştur. Diğer sermaye
tamamını 2 milyar 673 milyon dolara satın alacağını Sermayeyi yabancı/yerli diye ayırma yoluna kuruluşlarının binbir yolla ödemekten kurtuldukları
duyurdu. ING grubu adına yapılan açıklamada, satış gidenler ve işçi ve emekçileri yerli sermayeyi vergi yükümlülüklerinin birçoğundan daha başında
işleminin tamamlanmasından sonra en geç bir yıl desteklemeye çağıranlar, emekçiler üzerindeki kölelik muaf tutulmuştur. Yaşadığı zarar ve kayıpların faturası
içersinde isim değişikliğine gidilecek olan bankanın zincirlerini pekiştirmekten başka bir şey yapmıyorlar. da devlet güvencesi eşliğinde çeşitli şekillerde kamuya
yönetiminde değişikliğe gidilmeyeceği, orduya dönük Zira sermayenin başlıca amacı her zaman için daha ödettirilmiştir. Bu sayede 1962-1970 arasında
hizmetlere devam edileceği belirtiliyor. Böylelikle fazla kardır, daha fazla büyümektir. Bunun için de bir yakaladığı büyüme oranı yüzde 2400’ü bulmuştur.
Oyakbank’ın satışıyla birlikte Türk bankacılık gün farklı sermaye gruplarıyla birleşme kararı alırlar, Tekelci sermayenin önemli bir kesimi için olduğu
sektöründe yabancıların payı yüzde 41,8’e çıkmış öbür gün kârlı görülmeyen bir sektörden çekilerek kadar OYAK için de ekonomik krizler kârlarına kâr
olacak. daha kârlı bir sektörde yatırım yapmayı uygun bulurlar. katmanın bir vesilesi olmuştur. Bunu, OYAK Müdürü
Orduyu bağımsızlığın teminatı olarak sunan, OYAK da tüm diğer sermaye gruplarının yaptığını Coşkun Ulusoy, “kriz varsa fırsat vardır” diyerek
OYAK’ı “milli şirket” olarak ilan eden kimi yapmış, Oyakbank’ı satışa çıkartmıştır. Elbette verilen açıkça ifade etmiştir. Diğer sermaye gruplarında
“ulusalcılar” için bu durumun izahı güç görünüyor. bu kararda hangi “yerli sermaye” grubuna satılacağı olduğu gibi OYAK’a bağlı fabrikalarda da işçiler ağır
Zira söz konusu çevreler, Erdemir’in özelleştirilmesi kaygısı değil, hangi sermaye grubundan daha fazla sömür ve baskı koşulları altında çalıştırılmaktadırlar.
sürecinde özellikle bu argümana sarılmış, OYAK’ın para koparılabileceği kaygısı belirleyici olmuştur. Haraç mezat satılan Erdemir’in devralınması sürecinde
ihaleyi kazanmasını ise yabancı sermayeye “atılmış bir Zaten OYAK’ı kurulduğu 1961’lerden bugüne Özelleştirme İdaresi’nin OYAK’a sunduğu “hediye”,
tokat” olarak nitelendirmişlerdi. taşıyan, Sabancı ve Koç gibi ülkenin en köklü iki 735 işçinin işten çıkartılması olmuştur.
OYAK’ın, iddia edildiği gibi, yerli sermayeye ne sermaye gurubundan sonra üçüncü sırada yer almasını Sonuçta OYAK kârını artırmak ve çıkarını
oranda dayandığını anlayabilmek için dönüp sağlayan, sermayenin çıkarlarına göre hareket eden bir kollamak için ne gerekiyorsa bugüne kadar onu
bünyesindeki ortaklıklara bakmak gerekir. Bu durumda anlayışla yönetilmesi olmuştur. OYAK, kurulduğu ilk yapmıştır. Bir zamanlar Sümerbank’ı da devralarak
da hemen ilk göze çarpanlar Fransız Renault ve Axa anda Goodyear, Reanult gibi yabancı tekellerin büyüttüğü Oyakbank’ı şimdi de ING grubuna
şirketleriyle, İspanyol Oycem ve de Dupont, Agrichem, taşeronluğunu üstlenmiştir. Daha sonrasında inşaattan satmaktadır.
Crompton FMC ve Unirol gibi çokuluslu şirketlerdir. bankacılığa, sigortacılıktan otomobile, lastikten gıdaya, Peki, “milli şirket” OYAK kendi bünyesindeki
Şimdi bu aileye bir de ING urubunu ekleyen OYAK, turizmden enerjiye kadar birçok sektöre el atan kurum, şirketleri yabancı sermaye satmakta hiçbir sakınca
görmezken, Ereğli Demir Çelik Fabrikası’nı yabancı

GOP-Der’den eylem...
tekellere kaptırmamak adına “edebiyat” yapanlar şimdi
ne yapıyorlar acaba? Neden Türk bayraklarıyla
OYAK’ın kapısına dayanmıyorlar? Başta Erdemir
“Uyuşturucuya, çeteleşmeye, yozlaşmaya karşı mücadeleye!” işçisi olmak üzere tüm işçi ve emekçileri özelleştirme
GOP-Der olarak geçtiğimiz günlerde saldırılarına karşı savunmasız bırakmak, razı
yozlaşmaya ve çeteleşmeye karşı edebilmek için sahte bir yerli-yabancı sermaye
gerçekleştirdiğimiz eylemin ardından yürüttüğümüz tartışması yaratan hainler nerede?
çalışmalarla Karadeniz Mahallesi emekçilerini “Hedef Erdemir’i yabancı tekellere yem etmekti.
mücadeleye çağırmaya devam ediyoruz. Erdemir’in yeni sahibinin OYAK olması bir bakıma
Mahallede artan uyuşturucu, çeteleşme ve ulusal sermayenin gözü kara özelleştirme çetelerine
yozlaşmaya karşı işçi ve emekçilerle birlikte nasıl attığı tokattır. Televizyon başında alkışladık. OYAK’tan
bir çalışma örgütleyebileceğimizi tartışmak için bir daha milli bir şirket var mı? Arkasında TSK var.
ilk toplantı gerçekleştirdik. Yeni insanların katıldığı Türkiye’ye en zor anlarında sahip çıkacak bir şirket...
toplantıda mahallenin sorunları tartışıldı, bu Erdemir için mili bir cephe oluşmuştur. Özelleştirme
sorunlara karşı nasıl bir mücadele yürütülmesi tarihinde altın harflerle yerini almıştır.”
gerektiği sorgulandı. Başta Mustafa Özbek olmak üzere Türk-İş’in hain
Mahalle emekçilerinin “polise haber vermeliyiz” bürokratları özelleştirme karşıtı mücadeleyi işçi ve
vb. söylemleri üzerine, sorunun düzenin sistematik emekçilerin yaşayacakları sorunlardan ziyade,
bir saldırısı olduğunu ve “haber verelim” denilen KİT’lerin kime satılacağı zeminine çekerek,
uyuşturucu satıcılarının bulunduğu sokakta
polisin, zaten bu yozlaşma ve çeteleşmeyi mücadelenin zayıflatılarak yenilgiyle sonuçlanmasını
eylemimizi başlattık, sloganlarımızla mahalleyi
desteklediğini ifade ettik. İşçi ve emekçilerin ancak sağlamışlardır. İşçilerin bilincini, milliyetçi, şoven
dolaşarak toplandığımız yere geldik. Eylem
örgütlü mücadelesi ile sorunların aşılabileceğini duygularla zehirleyen hain sendika bürokratları,
sırasında emekçiler balkonlarına çıkarak eylemi
vurguladık. sermayenin hizmetinde olduklarını bir kez daha en iyi
izledi, bir kesimi alkışlarla destek verdi.
Canlı tartışmaların gerçekleştiği toplantıya 20’yi şekilde kanıtlamışlardır. Tabii ki bu hizmetlerinin
Kahvelerin önünde eylemimizin nedenlerini
aşkın emekçi katıldı. Mahalleli emekçilerin soruna karşılığını işçilerin sömürülmesi üzerinden bir parça
anlatan bir konuşma yaptık. Yozlaşmaya ve
duyarlı hale getirmek için bildiri dağıtılması, eylem yağlı kemik alarak bulmaktadırlar. Sermayenin millisi,
çeteleşmeye karşı işçi ve emekçileri mücadeleye
ve etkinlikler gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. yabancısı safsatadan öteye bir şey değildir ve işçi
çağırdık. Eylemimizi sloganlarla sonlandırdık.
21 Haziran günü ise Gaziosmanpaşa İşçi sınıfının mücadelesini engellemekten başka bir işe
Eylemden sonra bizlerle konuşmaya gelen onlarca
Derneği olarak yozlaşmaya ve çeteleşmeye karşı yaramaz.
emekçi ile sohbet ettik.
eylem yaptık. Şimdi ise daha büyük kemikler uğruna sermaye
Eylemde “Uyuşturucuya, çeteleşmeye,
Mahallemizde polis desteği ile uyuşturucu satışı devletinin Kürt halkı üzerinden yükselttiği şovenizm
yozlaşmaya karşı mücadeleye!/GOP İşçi Derneği”
yapan evler mahalle halkının tepkisini çekmekteydi. zehrini işçiler arasında yayıyorlar. İşçi ve emekçiler,
pankartı açtık. Eyleme yaklaşık 40 kişi katıldı.
Bu duruma karşı derneğimize gelen mahallenin sermaye devletinin son dönem yeniden yükselttiği
Eylemde “Çetelerden hesabı emekçiler soracak!”,
gençleri ile yapılan görüşme sonucunda eylem şovenizmin kendileri için ne anlam ifade ettiğini
“Susma sustukça sıra sana gelecek!”, “Kurtuluş yok
yapma kararı aldık. İki gün boyunca mahallede anlayabilmeleri için Erdemir’in özelleştirilmesinde
tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz! sloganları
yozlaşmaya ve çeteleşmeye karşı afişler yaptık, el sarıldıkları argümanla şimdi Oyakbank’ın yabancı
atıldı.
ilanı kullandık. 21 Haziran gecesi saat 21.30’da sermayeye satılması örneğine dönüp bakmalıdırlar.
GOP-DER çalışanları
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Yaşasın sınıf dayanışması! Kızıl Bayrak  21

Çiğli Organize Sanayi işçilerine çağrımızdır…

İşten atılan Esen Plastik işçileriyle


dayanışmayı yükseltelim!
İşçiler, emekçiler!
Hemen yanı başımızda bir direniş ateşi yanıyor.
Asgari ücrete, ağır çalışma koşullarına, insan
yaşamına zerre kadar değer vermeyen bu kölelik
düzenine “artık yeter” diyen Esen Plastik işçileri,
Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde bir mücadele
bayrağı yükselttiler. Petrol-İş Sendikası’nda
örgütlendikleri için işlerine son verilen Esen Plastik
işçileri 5 Nisan’dan bu yana direnişlerine devam
ediyor. Peki, Çiğli Organize Bölgesi’nde köle gibi
çalıştırılan biz işçiler için bu direniş ne anlama
geliyor?
Dünyanın her yerinde, her sektör ve fabrikada
sermayenin karakteri aynıdır. Bu düzenin tek bir
yasası vardır; o da patronun daha fazla kâr etme
yasasıdır. Bu durumu en iyi Esen Şirketler
Topluluğu’nun son dönemde sıkça televizyonlarda
gösterilen ve insana gına getiren reklâm sloganı
özetliyor:“Burada bizim borumuz öter”!
Çalışmakta olduğumuz Çiğli Organize Sanayi
Bölgesi’nde bulunan bütün fabrikalara şöyle bir
baktığımızda, istisnasız hemen hepsinde “patronların
borusu” ötüyor. Uzun çalışma saatlerinden sefalet
ücretine, sigortasız çalıştırmaktan iş kazalarına,
meslek hastalıklarına kadar hepimiz aynı sorunları
yaşıyoruz. Hemen tüm fabrikalarda taşeron şirketler
bünyesinde çalıştırılıyoruz. Arada girdi-çıktı
yaptırdıkları için, işten atıldığımızda ya düşük
tazminat alıyoruz ya da hiç alamıyoruz. En önemlisi
de, 60 bini aşkın işçinin çalıştığı Çiğli Organize
Sanayi Bölgesi’nde sendikalı işyeri sayısının
parmakla sayılacak kadar az olması.

22 Temmuz seçimleri ve
CHP’ye” oy vermeleri istendi. Egeli sanayiciler milliyetçisi, İslamcısı ve liberaliyle, sermaye
işçi sınıfının tutumu
TV’lere yaptıkları açıklamalarda mitingleri düzeninin tüm partileri, sırayla hükümetler kurdular.
desteklediler ve kitleleri eylem yapmaya çağırdılar. Peki bugüne kadar hangi sorunumuzu çözdüler?
Arkadaşlar!
İşçilere aylarca tatil yaptırmayan, bayramlarda, resmi Emeğiyle geçinenler açlıktan, işsizlikten ve sefaletten
Ordu-muhalefet-hükümet arasındaki sahte laik-
tatillerde çalıştıran birçok patron gibi Esen Plastik mi kurtuldu? Temel demokratik hak ve
şeriat kutuplaşması, ordunun ve devletin derin
patronları da miting günü fabrikayı tatil ettiler. özgürlüklerimiz mi tanındı? Ülkemiz üzerindeki utanç
güçlerinin yönlendirmesiyle birçok ilde düzenlenen
Peki bu asalaklarla biz işçi-emekçilerin ne tür verici emperyalist kölelik mi son buldu? İktisadi
Cumhuriyet mitingleri ve Anayasa Mahkemesi’nin
“ortak çıkarları” olabilir? Azgın çarklar içerisinde krizler, yolsuzluk ve hırsızlık, çürüme ve yozlaşma mı
Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal etmesi... Peşpeşe
işçilerini semiren, ancak işçiler bu sömürüyü biraz bitti? Bu düzen, bu düzenin kokuşmuş partileri,
yaşanan bu gelişmeler halka ait olduğu söylenen
sınırlandırmak isteyince de İş Kanun’un 25/2 emekçilere bu güne kadar ne verdiler? Bundan sonra
kurumların asıl sahibinin kim olduğunu, neyin
maddesinden (hırsızlık vb. yüzkızartıcı suçlardan) ne verebilirler?
kavgasını verdiklerini bir kez daha açıkça göstermiş
işlerine son veren bu kan emicileriyle ne tür “ortak Sorunlarımızı ne kokuşmuş düzen partileri, ne
oldu. O “yüce”, o “bağımsız”, o sözde “halkın seçtiği
çıkarlarımız” olabilir? Geçmiş seçimlerde “sandık seçimler, ne hükümetler, ne parlamento çözebilir.
vekillerden oluşan” parlamento, ordunun tek bir el
başına gitmenin bir ‘vatan borcu’ olduğu”nu söyleyen, Sorunlarımızı ancak kendi gücümüz ve mücadelemizle
şaklatmasıyla erken seçim kararı aldı. Bir yandan işçi
işçileri toplayıp destekledikleri partilere oy vermeleri çözebiliriz, insanca yaşanılır bir geleceği ancak kendi
ve emekçiler “laik-şeriatçı” ikilemi içerisinde karşı
için yönlendirmeye çalışan bu kan emici Çiğli ellerimizle kurabiliriz. Bunun için kenetlenip
karşıya getirilmeye çalışılırken, söz konusu olan işçi-
Organize patronlarıyla biz işçi ve emekçilerin ne tür sömürücü asalak saltanatına son vermekten başka bir
emekçilere yönelik saldırılar ya da kardeş halklara
ortak çıkarları olabilir? seçeneğimiz yok.
karşı emperyalist efendilerine hizmet olduğunda,
Bu düzende hak hukuk da, özgürlük ve demokrasi Bizi bekleyen seçim apaçık ortadadır: Ya sefalet
düzenin tüm kesimleri tam bir uyum ve bütünlük
de yalnızca bir avuç asalak içindir. Her şey onların içinde ve baskı altında diz çökerek, her gün daha ağır
içinde davranıyorlar.
servetine servet katıp sefahat içinde yaşamalarına göre bedeller ödeyerek köle gibi yaşayacağız. Ya da artık
Laik-şeriat kutuplaşması yaratmak amacıyla
düzenlenmiştir. Bu sömürü düzeninde biz işçilere ve yeter deyip ayağa kalkarak, özgürlüğümüz ve
gündeme getirilen bu mitingler aslında bize çok şey
emekçilere tanınan biricik özgürlük, köle gibi çalışıp geleceğimiz için dövüşeceğiz! Başka bir yol, başka bir
gösterdi. İşçi ve emekçiler hak arama mücadelesine
sefalet içinde sürünme “özgürlüğü”dür. seçim yoktur!..
giriştiklerinde görmezden gelen, kovuşturmaya
Esen Şirketler Topluluğu’nun sömürü çarkına
uğratan, işkencelerle, gözaltılarla, hapishanelerle
korkutup sindirmeye çalışan medya, ordu-polis ve
Sınıfa karşı sınıf savaşı! çomak sokan, “borularına” çan tıkan Esen Plastik işçi
kardeşlerimizle dayanışmayı yükseltelim.
onların sivil uzantıları, bu mitinglerin kalabalık
Kardeşler! Bulunduğumuz her alanda soluklarına soluk, güçlerine
geçmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
Onyıllardır bu ülkeyi hep asalak sermaye sınıfının güç katalım.
Bu mitinglerin en kitleseli ilimiz İzmir’de yapıldı.
temsilcileri yönetti. Sağıyla, sözde “solu”yla, faşist Çiğli Organize Sanayi İşçileri
Yapılan konuşmalarda “sağcıların MHP’ye solcuların
İşçi-emekçi hareketinden...
22  Kızıl Bayrak İşçi-emekçi eylemlerinden... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Esen Plastik işçileriyle örgütlülüklerini pekiştirmek istediler.

sınıf dayanışması!
Yaptıkları yürüyüşle greve başlayan
700’ü aşkın Tıp Fakültesi işçisi, 21
Esen Plastik’te çalışan işçiler Haziran günü 20 işçinin işine son verilme
Petrol-İş Aliağa Şubesi’nde saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Sabah
örgütlendikleri için işten atılmışlardı. saatlerinde toplanan işçiler işbaşı yaparak,
Bunun üzerine 5 Nisan’dan itibaren direnişlerini öğlen hastane bahçesinde,
direnişe geçmişlerdi. İşten atılan ileride de Diyarbakır Merkezi’nde
işçilerin işe iade davaları ile ilgili yapacakları eylemlerle sürdürme kararı
mahkeme sürüyor. Direnişteki Esen aldılar.
Plastik işçilerini yalnız bırakmayan
sınıf devrimcileri olarak direnişteki
işçilerin sesini duyurmak ve
Türk Metal çeteleri
mücadeleyi yaymak için Çiğli hesap verecek!
Organize işçilerine yönelik çeşitli Geçen hafta MİTAŞ fabrikasında
eylem ve etkinliklerin yapılması dağıtım yapılırken faşist Türk Metal
konusunda görüş ve önerilerimizi çeteleri, sınıf devrimcilerine yönelik
iletmiştik. Bunun üzerine 15-16 saldırı gerçekleştirmişti. Sınıf devrimcileri
Haziran vesilesiyle sınıf dayanışmasını saldırıyı teşhir eden bir basın toplantısı
güçlendirmek için Menemen’de gerçekleştirdiler. İHD Ankara Şubesi’nde
direnişte olan Alkan Deri işçileri 21 Haziran günü gerçekleştirilen basın
ziyarete gidilmişti. Bunun devamında 15-16 Haziran önce konuşan Dev Sağlık-İş Kocaeli temsilcisi, tüm toplantısında, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu,
işçi direnişi ile Esen Plastik işçilerinin direnişini ele girişimlere rağmen yönetimin çalışanların sorunlarına İşçiden İşçiye Ankara İşçi Bülteni, Mamak İşçi Kültür
alan Petrol-iş Aliağa Şubesi tarafından bir bildiri ilişkin adım atmadığını ifade etti ve “yapılan eylem Evleri tarafından hazırlanan metin okundu.
hazırlandı. Esen Plastik işçisinin bildiri dağıtımına sonuç vermezse yeni eylemler yapacağız” dedi. Açıklamada “gerici faşist odakların aşılıp
sınıf devrimcileri olarak destek verdik. 26 Haziran Taşeron işçiler adına açıklama yapan Saadet dağıtılması, işçi sınıfını kazanma mücadelesinin
sabahı işçi servislerinde Çiğli Organize işçilerine Karagöz, güvencesiz, sağlıksız, kölece çalışma doğrudan bir parçası olarak ele alınmalıdır” denildi.
bildiri dağıtıldı. Bildiri dağıtımı sırasında işçilere koşullarına karşı haklarını kazanmak için Son süreçte tırmanan saldırılar karşısında ortak bir
Esen Plastik direnişine destek çağrısı yapıldı. örgütlendiklerini belirtti. Taşeron işçi değil, sağlık tutumla hareket etmenin önemli olduğu vurgulandı.
Kızıl Bayrak/Çiğli emekçisi olduklarını ifade ederek, sağlık Sermaye düzeninin kolluk güçlerinin sınıfa yönelik
çalışanlarının güvencesiz ve farklı statülerde devrimci faaliyeti engellemek için kullandığı farklı
Sağlıkta dönüşüm rehin aldı!
çalıştırılmasının anayasaya aykırı olduğuna dikkat yöntemlere ve son dönemdeki gelişmelere dikkat
çekti. çekildi. Son olarak MİTAŞ Fabrikası’nda BDSP
DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası (Sine- imzalı seçim bildirilerinin dağıtımı sırasında faşist
Sen) 23 Haziran günü Aksaray’da bulunan Özel Vatan
Hastanesi önünde Sine-Sen üyesi set işçisi Ömer
İMO’da emekçi düşmanlığı Türk Metal çetesinin BDSP çalışanlarına yönelik
saldırısı kınandı. “Düzenin kolluk güçlerinin saldırısı
Mantaş’ın sağlıkta dönüşüm projesi sonucunda İnşaat Mühendisleri Odası’nda çalışan iki
nasıl boşa çıkarılıyorsa aynı şekilde sınıfın içinde
yaşadığı mağduriyeti anlattı. emekçinin, 1 Mayıs 2007’de Taksim kutlamalarına
mevzilenmiş bu hainlerin saldırıları da boşa
Sine-Sen üyesi Ömer Mantaş’ın ailesi 3 Haziran katıldıkları gerekçesi ile iş akitleri feshedildi. 1 Mayıs
çıkartılacaktır” denildi.
günü Bağcılar’da yüksek gerilim hattının oluşturduğu 2007 günü TİS’den kaynaklanan iş akdi hükmünü
Kızıl Bayrak/ Ankara
alev topuna maruz kalmış ve ağır yanıklarla Bakırköy kullanarak TMMOB’un temin ettiği araçlarla
kutlamalara katılan Aynur Çetinkaya ve Celal Uyar 2
Taşeron işçileri Sağlık
Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Annesi, eşi ve oğlu
ilk müdahaleler sonrası anlaşmalı Özel Vatan Mayıs günü işbaşı yaptıklarında, sayman üye Züber
Hastanesi’ne sevkedilmişlerdi. Akgöl’ün sözlü tacizine uğradı. 8 Mayıs 2007
tarihinde İMO Başkanı Taner Yüzgeç, 1 Mayıs’a
Bakanlığı’na yürüdü
Hastane önünde Sine-Sen pankartının açıldığı ve
odadan izin almadan gittikleri için istifa etmeleri Ankara Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve
Limter-İş, Halkevleri, ESP, Sosyal-İş’in destek verdiği
gerektiğini söyledi. İstifa etmeleri halinde tüm Araştırma Hastanesi işçileri DİSK’e bağlı Genel-İş’te
açıklamada Sine-Sen Genel Başkanı Yusuf Çetin bir
haklarını ödeyeceklerini aksi halde görev yerlerini örgütlenmişler ve patronun saldırılarıyla
konuşma yaptı. Sağlık hakkının yaşamın olmazsa
değiştireceklerini söyledi. Yasal haklarını karşılaşmışlardı. İşçiler bu baskı ve tehditlere karşı 8
olmazlarından olduğunu ve herkese eşit sunulması
kullandıklarını söyleyen emekçilerin 9 Mayıs gündür hastanenin önünde her öğlen basın açıklaması
gerektiğini belirtti. Hastaneye şimdiye kadar 18 bin
tarihinde görev yerleri değiştirildi ve işyerinde sürekli yaparak kamuoyunu bilgilendiriyorlardı. 21 Haziran
YTL ödendiğini ve tedavi sırasında anne Resmiye
sözlü tacize ve baskıya maruz kaldılar. günü ise hastanenin önünde toplanarak Sağlık
Mantaş’ın yaşamını yitirdiğini belirten Çetin, Ömer
İMO’da 2001-02 döneminde yürütülen Bakanlığı’na yürüme kararı aldılar.
Mantaş’ın eşinin bugün taburcu edilmesi gerektiğini,
sendikalaşma faaliyetleri nedeniyle dönemin yönetim Hastanenin önünde işçilerin ve destek için gelen
ancak hastanenin 60 bin YTL istediği söyledi. Sağlık
kurulu tarafından 6 çalışanın işten çıkarılmasının kurumların temsilcilerinin biraraya gelmesiyle
hizmetlerinin piyasalaştırılmasıyla beraber
ardından yeni yönetim kurulu kendi döneminde yürüyüş başladı. Önde “Taşeron işçileri köle değildir!
hastanelerin birer ticarethaneye dönüştürüldüğünü,
kimsenin keyfi olarak işten çıkarılamayacağını Sendika hakkımız engellenemez! Hastane çalışanları
diğer alanlarda da benzer ticarileştirme saldırılarının
belirtmişti. Ancak yıldırma çabası sonuç vermeyince 2 ve işten atılan işçiler!/DİSK Genel-İş” imzalı pankart
yaşandığını sözlerine ekledi. Mantaş ailesinin hastane
emekçi uydurma gerekçelerle 15-16 Haziran’da işten taşındı. Yürüyüş sırasında sık sık “Hastane işçisi köle
giderlerinin devletin kurumlarınca karşılanmasını
çıkarıldı. değildir!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “Kurtuluş
istedi.
Kızıl Bayrak/Ankara yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”,
Kızıl Bayrak/İstanbul
“Sendika hakkımız söke söke alırız!”, “Sağlık haktır

Sağlık işçileri taşerona karşı


satılamaz!”, “Susma sustukça sıra sana gelecek,
Kocaeli’de sağlıkçılardan eylem hastan hastane kapısında ölecek!” sloganları coşkuyla
22 Haziran günü Kocaeli Üniversitesi Tıp direniyor! atıldı. Bakanlığın önüne gelindiğinde örgütlenen
Fakültesi Hastanesi’nde çalışan taşeron işçiler hastane işçilerin süreci anlatıldı. Ardından Genel-İş
DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş Sendikası’nda
önünde eylem yaptılar. Bir süre önce Dev Sağlık-İş’e Örgütlenme Daire Başkanı Erol Ekici bir konuşma
örgütlenen Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
üye olan taşeron işçiler “Köle değil işçiyiz”, “Üreten yaptı. Eylem hazırlanan dilekçilerin Sağlık
işçileri sosyal güvence, ekonomik haklar ve sendikal
biziz yöneten de biz olacağız”, “Söz, yetki, karar Bakanlığı’na verilmesiyle sona erdi.
örgütlenme talebiyle 20 Haziran sabahı greve çıktılar.
çalışanlara”, “Sağlıkta taşeron istemiyoruz” Eyleme yaklaşık 300 kişi katıldı.
Grev öncesinde yemek yememe, servise binmeme
sloganlarıyla eylemi başlattılar. Basın açıklamasından Kızıl Bayrak/Ankara
gibi eylemler yapan işçiler yaptıkları eylemlerle
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 İMF’ci-Amerikancı partilere oy yok! Kızıl Bayrak  23

Petrol-İş Başkanlar Kurulu:

“İMF programını reddetmeyen parti


ve adaya oy yok”
Petrol-İş Başkanlar Kurulu 21-22 Haziran isteyenleri, her ne vesileyle olursa olsun halklar inançlara ve etnik kökenlere sahip insanlarımızı
tarihlerinde toplandı. Toplantıdan sonra yayınlanan arasına düşmanlık tohumları ekenleri reddediyor, birbirine düşürmeye çalışan politikalar başarılı
ayrıntılı sonuç bildirisinde, seçimlerden PETKİM’in gönlümüzün barıştan, demokrasiden, kardeşlikten, olamayacaktır. Karanlık odakların sivil, masum
özelleştirilmesine, Filistin’de yaşananlardan eşitlik ve özgürlükten yana olduğunu bir kez daha insanlara yönelttiği ve toplumda kin, nefret,
Novamed direnişine kadar bir dizi konuda görüş beyan ediyoruz.” yılgınlık yaratmayı ve demokrasi dışı sonuçlar
bildirildi. Bildiride, genel seçimler öncesinde yaşanan aranmasını amaçlayan terör eylemlerine şiddetle
Başkanlar Kurulu’nun sonuç bildirisinde bugün siyasal gelişmeler, katliam ve provokasyon karşı çıkıyoruz”
Filistin’de yaşananların gerisinde, ABD ve girişimleri de ele alındı. Kürt ve Türk halkları Toplanan Petrol-İş Başkanlar Kurulu’nda 22
İngiltere’nin yürüttükleri insanlık dışı savaşı yayma arasına kin ve düşmanlık tohumları ekmeye yönelik Temmuz seçimlerinde nasıl bir tutum izleneceği de
çabalarının yattığı vurgulandı. Bu konuda şunlar gerici planları reddeden açıklamada bununla ilgili tartışıldı. Sonuç bildirisinde, Petrol-İş’in “ayrımsız
söylendi: “Başkanlar Kurulumuz, Büyük Ortadoğu olarak şu sözlere yer verildi: ve kapsamlı iş güvencesi, örgütlenme özgürlüğü,
Projesini hayata geçirmeyi amaçlayanları, ülkelerin “Binlerce yıldır bu topraklar üzerinde barış sendikal hakların uluslararası standartlara
sınırlarını emperyalizmin ihtiyaçlarına göre çizmek içinde, kardeşçe bir arada yaşamış farklı kültürlere, kavuşturulması, kayıt dışının önlenmesi, seçim
barajlarının kaldırılması ve benzeri temel
konularda” ortaklaşılması ve bu programı
Bakırçay havzasında yaptığı üretimden ziyade iş cinayetleriyle gündeme gelen Habaş Demir-Çelik uygulayacağını taahhüt eden bir partinin
Fabrikası ölüm kokmaya devam ediyor. İş cinayetlerine yönelik tepkiler gün geçtikçe artıyor. Buna desteklenmesi yönündeki çağrı ve çabalarının
yönelik bir tepki de Bakırçay havzasında çalışan demir-çelik işçilerinden geldi. İşçilerin konuyla istenen karşılığı bulmadığı ifade edildi. Bu nedenle
ilgili dağıttığı bildiriyi okurlarımıza sunuyoruz... seçimlerde işçi sınıfının sayısal güçleriyle ters
orantılı bir siyasal güce sahip olacağı vurgulandı.
Habaş ölüm kokmaya devam ediyor! Buna rağmen işçi ve emekçilerin AKP iktidarından
hesap soracağına dair inancın vurgulandığı
Arkadaşlar, kardeşler!.. NİÇİN HESAP SORMUYORUZ, açıklamada “SSK hastanelerini elimizden alan,
Doğal olmayan ölümlerin doğallaştığı sektördür SORAMIYORUZ ? tarımı ve çiftçiliği yok eden, sağlığı ve sosyal
Demir-Çelik fabrikaları. HABAŞ ise yaptığı üretim Sonuç olarak Habaş sahibi Mehmet Başaran güvenliği piyasa koşullarına terk eden, kamu
rekorlarının yanısıra iş cinayetleri ile de adını şahsında Çelikhane Müdürü’nün ve onun yalaka birikimlerini özelleştirme adı altında bir bir elden
bölgede en çok duyuran fabrikadır. Yani iş takımının 5 Haziran günü sabah ve akşam iş çıkartan, attığı her adımda emperyalist kurumların
kazalarından kaynaklı ölüm ve sakat kalma çıkışlarında yaptığı toplantılarda bu İŞ ve ulusötesi tekellerin çıkarlarını savunan AKP
olaylarıyla da rekor kırmıştır. Örneğin, son 5 ay CİNAYETLERİNE karşı diyebildikleri tek şey biz iktidarına gereken cevabı vereceğini biliyoruz”
içersinde 4 arkadaşımız HABAŞ’ta iş kazası sonucu işçilerin dikkatsizliği ve bireysel önlemlerin ifadelerine yer verildi.
yaşamını yitirmiştir. Geçtiğimiz hafta ise, yine iş alınmaması olduğuydu. Aceleye getirdikleri işler “Petrol-İş üyeleri, İMF politikalarını
kazası sonucu Fahrettin Köylü kardeşimizi kaybettik. nedeniyle ölümler yaşandığını söyleyemediler bile. uygulayacağını beyan eden veya açıkça bu
Belki hiç tanışmadık onunla, belki de aynı Çözüm, yaşamımızı kadere teslim etmekle, iş programı reddetmeyen hiçbir partiye ve adaya oy
yerden servise binerken dost sıcaklığıyla selamladık kazasına karşı bireysel önlem almakla, gerçekleri ve vermeyecek, oyunu sınıfsal çıkarları doğrultusunda
birbirimizi. Ya öğle yemeğine giderken ya da vardiya çözümleri bildiğimiz halde susmakla ya da iş kullanacaktır. Üyelerimiz, sendikal hak ve
değişimde hayırlı işler diyerek uğurladık birbirimizi. değiştirmeye çalışmakla asla olmuyor. Bu sorun özgürlükleri geliştirecek, demokrasi dışı seçim ve
Aslında üzülmek için tanımak da gerekmiyor. Çünkü sadece Habaş işçilerinin değil tüm işçi sınıfının ortak siyasi partiler kanunlarını değiştirecek, ülkede
hepimiz Fahrettin kardeşimiz gibi evimizi sorunudur. demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla
geçindirebilmek için çalışıyoruz. Bugün Fahrettindi, Çünkü yaşadığımız sömürünün, ölümlerin ya da yerleşmesi için mücadele edecek partileri ve
peki yarın kim olacak? Bu olay karşısında sakat kalmaların asıl sorumlusu sermayenin, adayları destekleyecektir” denildi.
arkadaşlarımızın diyebildiği tek şey “Allah rahmet patronların düzeni olan bu kapitalist sistemdir. Petrol-İş Başkanlar Kurulu’nun diğer bir
eylesin, ailesinin başı sağ olsun, biz ne yapabilir ki” Bizim alınterimizle servetine servet katan gündem maddesi devam eden kamu TİS süreci idi.
oldu. Ama içimizden sık sık sıranın bize ne zaman patronlardan iş güvenliğine ve sağlıklı çalışma Bu konuda Türk-İş yönetimine eleştiriler yöneltildi.
geleceğini sorduk. Daha temkinli çalışarak önlem ortamına ilişkin teknik ve sıhhi düzenleme ve Sürecin Türk-İş tarafından iyi yönetilmediği, doğru
almaya çalıştık kendimizce. Olayı duyar duymaz önlemler isteyelim. Bunun işyeri temsilciler kurulu strateji ve politikalar izlenmediği vurgulandı. Petrol-
birbirimize “Olay nasıl olmuş? Nerde olmuş? Adı ve sendikalar tarafından sürekli denetimi sağlansın. İş’in kendi temel sözleşme stratejisini “AKP’nin
neymiş? Nerde oturuyormuş” diye sorduk. Aslında İşçi temsilcilerinin yönetiminde, teknik ve sağlık emekçi düşmanı politikalarının geriletilmesi, işe ilk
sorulması gereken başka şeyler de var. Örneğin; uzmanlarından oluşan iş müfettişliği istemeliyiz. giriş ücretlerinin düzenlenmesi, ücret
patron neden koruyucu önlemleri almıyor? Tam donanımlı revir ve ambulans isteyelim. dengesizliklerinin giderilmesi, her işyerinin kendine
Neden teknik emniyetin yaptığı tek şey, yaşanan Demirin ve çeliğin kanımızla, canımızla ve özgü sorunlarının çözümlenmesi, istek dışı işten
kazalardan sonra bir takım önlemler alabilmek alınterimizle sulandığı Habaş’ı daha iyi çalışma çıkarılmayacağına ilişkin düzenlemeler yapılması,
oluyor? Bir arızanın giderilmesi için hep içimizden ortamı ve koşullarına sahip bir fabrika haline kazanımlarımızı geriye götürecek hiçbir esneklik
birinin ölmesi ya da sakat kalması mı gerekiyor? getirmek için biraraya gelelim, örgütlü davranalım! hükmünün sözleşmelerde yer almaması ve
Neden Demir Çelikler ağır sanayiye girdiği halde Bulunduğumuz her bölümde komiteler kurarak ücretlerde geçmiş dönem kayıplarının telafi
gösterilmiyor? Neden erken emeklilik hakkı sorunlarımıza sahip çıkalım. Yaşanan iş edilmesi” üzerine kurduğu vurgulanarak hükümetle
uygulaması yapılmıyor? Yıpranma payımız neden cinayetlerinin hesabını soralım! Yaşanan ölümler yapılacak görüşmede taleplerin karşılanmaması
yok? Neden bu ağır ölümcül koşullara rağmen düşük karşısında örgütlü tepkimizi ortaya koyalım! durumunda Türk-İş’in derhal “grev uygulama
ücretler bize reva görülüyor? Her ay düşük ücretler Sendikayı asıl işlevi olan emeğimizi korumaya kararları” alması, grev yasağı olan işyerlerinde ise
yüzünden zorunlu mesailere bırakılıp geceli dönük mücadele etmesi için zorlayalım. DOĞAL eylemlilik takviminin ortaya konulması talep edildi.
gündüzlü çalışarak ailemizden, sevdiklerimizden çok OLMAYAN ÖLÜMLERİN DOĞALLAŞTIĞI BİR PETKİM’in özelleştirilmesine karşı inanç ve
zaman geçirdiğimiz Demir Çelik fabrikalarında FABRİKA İSTEMİYORUZ! kararlılıkla mücadele edileceği belirtilen açıklamada
üretim rekorları kırmamıza rağmen ücretlerimizde en Kurtuluş yok başına, ya hep beraber ya ayrıca halen süren direnişlere değinildi. Novamed,
ufak bir iyileştirme neden yapılmıyor? İş hiçbirimiz! Esen Plastik ve Sanovel direnişlerinin başarısının
cinayetlerine önlemler neden alınmıyor? Ve bizler Bakırçay havzasında çalışan demir-çelik işçileri tüm emekçilerin başarısı olacağı ifade edildi.
24  Kızıl Bayrak Seçim çalışmalarından bir kesit... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Gaziosmanpaşa seçim çalışması üzerine…

Her açıdan daha güçlü bir bölge


faaliyeti için!
Gaziosmanpaşa bölgesi seçim planlamak temel önemde bir hedef olacaktır. Bu
çalışmalarımız başlamış bulunuyor. Henüz yönelimin zorunlu sonucu, hedefli bir yönelimle
sürecin başlangıcında çalışmamızı politik hedef belirlenen fabrika/atölye vb. alanlara sistematik bir
ve yönelimleri ile ortaya koymak, seçimler biçimde seçim faaliyetimizin taşınması anlamına
sonrasında kalıcı sonuçlar oluşturmanın olmazsa gelmektedir.
olmaz koşuludur. Bu ise ancak hedefleri iyi Bu alanın diğer bir özelliği ise bir geçiş bölgesi
tespit edilmiş ve sorun alanlarını çözmeye olması ve yoğun ve yaygın bir propaganda
kilitlenen disiplinli bir çalışma süreci ile faaliyetinin bu alana taşınmasının önemidir. Bu
mümkün olacaktır. açıdan GOP merkez çalışması yaygın bir propaganda
Bu açıdan seçim dönemi politik faaliyeti çok faaliyeti yürüterek, kent merkezinde standlar açarak,
yönlü olanaklar taşımaktadır. Kitlelerin kitle çalışması araçlarımızı olabildiğine yaygın bir
politikaya en açık olduğu bu dönem kitle biçimde kullanarak geniş kesimlere devrimci seçim
mücadelesini geliştirmek açısından taşıdığı platformumuzu taşımayı hedefleyecektir. Elbette bu
olanaklarla, sonrasına güçlü sonuçlar alanda hedefli ve seçilmiş işletmelere/alanlara dönük
bırakabilecektir. Ancak tek bir şartla; bu dönemi önceliklerimizi zayıflatıp, çalışmamızı propagandist
kendi içinde ele almadan ve gelecekle kurduğu bir çerçeveye sıkıştırmadan bu gerçekleştirilmelidir.
bağı dinamik bir biçimde bugünden Hedefli ve soluklu bir faaliyet tarzını güvenceye
tanımlayarak. alarak, güçlerimiz ve olanaklarımızı doğru
yönelimi ve önceliklerini zayıflatmayacak bir biçimde
planlayarak, dağınıklığa izin vermeden, bu alanlarda
ele alınmak zorundadır. Geçerken belirtelim, Gazi ve
Seçim dönemi çalışması ve bölge benzer yapısal özellikler gösteren alan çalışmaları, asıl
genel çerçevesi ile tanımlamaya çalıştığımız
faaliyetinin yaygınlaşması sorunu yönelimleri hayata geçirmeye kilitlenmeliyiz.
olarak gençlik faaliyetinin ve çalışmasının semt
gençliğine açıldığı alanları ifade etmektedir. Bu açıdan
Seçim dönemi, çok yönlü olanakları ile daha Çalışmamızın kurumsal olanaklarını
bu alanlar sınıf çalışmamızın toplamı açısından değil,
yaygın ve sistemli bir bölge faaliyetinin başlangıç daha kurumsal ve semt gençliği ile bir takım ilk bağlar etkinleştirme sorunu
adımlarını attığımız bir dönemdir aynı zamanda. oluşturabilmiş bir gençlik çalışması açısından önem
Elbette seçimlerin erken olması ve bu açıdan oldukça taşımaktadır. Bu gerçekliği gözetmeyen herhangi bir Değerlendirmemizin başında ifade ettiğimiz,
genç güçlerden kurulu bir alanda yeterli ön hazırlık ve yaklaşım, açık ki partinin sınıf yönelimini ve bu seçim dönemini faaliyetimizi yaygınlaştırmak ve
eğitim süreçleri oluşturulamadan çalışmanın başlamış yönelimin ideolojik arka planını kavrayamayan bir kurumsallaştırmak hedefi ile ele alan bir biçimde
olması vb., temel sorun alanlarımızdır. Ancak örülecek yaklaşım olacaktır. değerlendirmek, mevcut olanakları güçlendirmeyi
faaliyet sistematiği, günlük planlama ve işleyişin ön Öteki bir temel sorun alanı ise, bu alanda hedefleyen bir bakışla hareket etmeyi zorunlu
plana çıktığı bir seçim dönemi, başarılabildiği devrimci siyasal örgütlerin yarattığı olumsuz kılmaktadır. Bu açıdan seçim dönemi boyunca
koşullarda bu sorunların çözümü açısından zengin gelenektir. Küçük burjuva siyaset ve mücadele faaliyetimizin her adımı kurumsal olanaklar
olanaklar da barındırmaktadır. yöntemlerini, hele de bu zeminde var olan koca bir oluşturmaya ve var olan olanakları derinleştirmeye
Seçim döneminde temel hedef ve geçmiş süreci aşmak -mahallenin bu süreci doğuran yönelecektir. Bölge faaliyetimiz açısından başarının
yönelimlerimizden birisi, çalışmanın daha yaygın bir sınıfsal yapısı da düşünüldüğünde- elbette bir çırpıda ölçütü bu alanda ortaya çıkardığımız sonuçlar
kapsama kavuşmasıdır. Geçmiş dönemlerde ağırlıklı olmayacaktır. Ancak bu alanda küçük-burjuva olacaktır. Yaygın bir kitle çalışması, planlı ve hedefli
olarak propaganda çalışması ile girdiğimiz bir takım yaklaşımlarla uzlaşmayan alternatif bir kimlikle bir örgütlenme faaliyeti seçim dönemi parolamız
alanlarda, daha kurumsal ve sistematik bir faaliyet hareket etmenin bölgedeki genç güçlere ulaşmak olacaktır.
yürütmenin olanaklarını yaratmak, seçim açısından önemli olanaklar taşıdığını da belirtelim. GOP bölgesinde uzun sayılabilecek bir dönemdir
faaliyetimizin temel hedefi olarak tanımlanabilir. Burada özel olarak vurgulamaya çalıştığımız, bu devam eden dernek çalışmamız ve işçi platformu
Faaliyet alanlarındaki bu yaygınlaşma aynı zamanda, alandaki faaliyetin temelde semt işçi/işsiz/öğrenci seçim dönemi boyunca etkin bir siyasal çalışma ve
derinlemesine ve hedefli bir faaliyeti de zorunlu gençlik kesimlerini hedef alacağıdır. Gazi bölge örgütlenme sürecini hayata geçirmeyi hedefleyecektir.
kılmaktadır. Bu başarılabildiği, alanlarda ilk güçlere faaliyetimiz tüm diğer olanakları etkin bir biçimde Platform ve dernek çalışması üzerinden iki temel
ulaşılabildiği ve bu güçler seçimler döneminde aktive değerlendirmeye çalışırken, aynı zamanda bu temel hedefimiz var. Birincisi; çalışmamızın ilişki kurduğu
edilebildiği koşullarda, bu alanlarda kurumsal hedefi gözeten bir çalışma yönelimi ortaya koyacaktır. fabrika ve atölyelerin yaygınlaşması; ikincisi ise
faaliyetin ilk olanaklarına da kavuşmuş olacağız. GOP merkez çalışması; henüz oldukça yeni çalışmamızın bugüne kadar oluşturduğu/oluşturmayı
Seçim dönemi faaliyetimizi üç temel merkezden olduğumuz bir merkezi çalışma alanını ifade hedeflediği kurumsal faaliyetin sistematik bir biçim
örgütlemeyi hedefledik: GOP Merkez, Gazi Mahallesi etmektedir. Bu alanda örülecek çalışmamız diğer alan kazanmasıdır. Bu kurumsallığın öncelikli yanını
ve Karadeniz Mahallesi/Elmabahçesi. Nispeten çalışmalarına göre farklılıklar taşımaktadır. Zira burası dernek ve işçi platformu komisyonları oluşturacaktır.
faaliyetimizin daha kurumsal olanaklara sahip olduğu herhangi bir mahalle ve işçi havzası değil bir kent Bugüne kadar çalışmamızın örgütlenmesini yürüten
üçüncü alana geçmeden, ilk iki yeni çalışma alanının merkezidir. Kent merkezlerine taşınacak bir faaliyetin komisyon; seçim döneminin olanakları ve
sorun ve olanaklarını tanımlamak, burada örülecek kurumsal olanaklar yaratması, o merkezi çevreleyen yoğunlaşmış çalışma süreci içerisinde mutlaka genç
faaliyetin hedeflerini belirlemek açısından önemlidir. bölgelerde oluşturulan olanakların dolaysız bir sonucu güçlere ve hedeflediğimiz fabrika ve atölyelere doğru
Gazi Mahallesi devrimci siyasal örgütlenmelerin olarak ele alınmalıdır. Bu açıdan bu alanda örülecek genişlemelidir. Komisyon toplantılarının hızla
uzun bir dönemdir faaliyet yürüttükleri, bu açıdan faaliyet eğer kurumsal bir sonuç oluşturacaksa, bu gerçekleştirilmesi, seçim döneminde derneğin ve işçi
devrimci siyasal faaliyete ve araçlara uzak olmayan yakın çevredeki olanaklarımızın güçlenmesi ile platformunun kendi söylemi, araçları ve propagandası
bir mahalle. Bu durumun kendisi bir takım olanaklar doğrudan ilişkilidir. ile seçim çalışmasına katılması hedeflenmektedir. Öte
taşımakla beraber; bu devrimci faaliyetin bugüne Bu açıdan GOP merkez çalışması kurumsal yandan yine seçim dönemi bu komisyon, alt
kadar oluşturduğu olumsuz bir takım gelenekler, öte sonuçlar elde etmek hedefi ile değil, yakın komisyonlar, bu çerçevede yerel birimler, kültür sanat,
yandan da mahallenin sınıftan uzak, sınıfsal açıdan çevresindeki sanayi bölgelerine ve emekçi semtlere emekçi kadın vb. komisyonları oluşturmayı
heterojen yapısı, bu alanda örülecek faaliyetin temel sistematik bir müdahalenin olanaklarını yaratmak hedefleyecektir.
sorun alanlarını belirlemektedir. Bu açıdan Gazi hedefi ile ele alınmalıdır. Bu çerçevede çalışmayı GOP Burada tanımladığımız hedefler çalışmamızın
çalışması toplam bölge faaliyeti açısından sınıf merkeze yakın sanayi sitelerine dönük olarak seçimler vesilesi ile sistemli bir biçimde taşınacağı
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Seçim çalışmalarından bir kesit... Kızıl Bayrak  25

yeni alanlar için de geçerli Kitle çalışması genel propaganda süreçleri dışında
olacaktır. Faaliyeti her mutlaka kitle etkinlikleri örgütleme süreci ile
adımında örgütlemek, buna bütünlüklü bir tarzda ele alınacaktır.
uygun ara örgütsel
biçimler oluşturmak etkili Günlük toplantı ve planlamalardan
sonuçlar doğuracaktır. haftalık planlamalara ve eğitim
Çalışmamızın hedefli çalışmalarına
yönelimlerinden bir
diğerini kadın komisyonu
Seçim dönemi kampanyası politik faaliyetimiz ve
ve bu komisyon aracılığı
çalışmamızın en sistemli ve hedefli olduğu dönem
ile örülecek çalışma
olmak zorundadır. Zira bu kadar kısa bir süre
oluşturacaktır. Kadın
içerisinde üstte bahsettiğimiz başlıklarda asgari
komisyonunun seçim
sonuçlar elde etmek, faaliyetin bu yönünü özel olarak
dönemi kendi
öne çıkartmayı zorunlu kılıyor. Bu açıdan önümüzdeki
propagandasını
yoğun faaliyet dönemi içinde, sonuç almak istiyorsak,
örgütlemesi ve bazı
haftalık toplantılar yeterli olmayacaktır. Faaliyetimiz
etkinlikler
tüm temel çalışma alanlarında günlük olarak
gerçekleştirmesi, sonrasına
çalışmamızı sürdüreceğimiz gündemlerle bütünleştiren planlanmalı, denetlenmeli ve yönlendirilmelidir.
taşınabilecek bir emekçi kadın faaliyetinin ilk
bir biçimde ele almaya çalışacağız. Mutlaka çalışmanın örgütleyicisi olan tüm
olanaklarını oluşturacaktır. Bu çerçevede çalışmamızın
bulunduğu tüm bölgeler için emekçi kadın çalışması Kitle çalışmasında yaratıcılık ve yoldaşlarımızla günlük planda bu toplantıları yapmayı
iddialı çalışma hedeflemeliyiz. Günlük toplantılar gerek faaliyetin
komisyonları aracılığı ile seçim dönemi etkinlikler
örgütlenmesi, gerek sorunların tartışılması, gerekse de
örgütlenecektir. Bu etkinlikler seçimler vesilesi ile
güncel politik süreç ve gelişmelere dair tartışmaların
emekçi kadınların sorunlarının tartışılmasından kadın Seçim dönemi boyunca kitle çalışmasında yaratıcı
yapılabilmesi için etkili bir araç olarak kullanılmalıdır.
sağlığı vb. başlıklara kadar genişletilebilir. biçim ve araçlar kullanmak, kitle çalışması
Sürecin bir diğer önemli halkası seçim döneminin
Bu sürecin temel halkası seçim döneminin kapasitemizi geliştirmek hedefindeyiz. Genel politik
bir bütün olarak pratik planlamasıdır. Asgari planda
araçlarına sıkışmamış, her komisyonun kendi çalışma faaliyet sürecinde süreklileştirmekte zorlandığımız
oluşmuş planlamamız faaliyetimizin hedeflerini açığa
araçlarını ve hedeflerini belirlediği bir faaliyet tarzını faaliyet biçimlerini seçim dönemi yaygın bir biçimde
çıkartmak, hedefsiz sıkışmalar yaşamamızı
hayata geçirmektir. Sürenin kısalığı bir dezavantaj kullanacağız. Araçlarımızdaki çeşitlilik ve görsellik
engellemek açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu
olmakla beraber, buraya kadar tanımladıklarımız, bu geniş kesimlerin ilgisini çekebilecek bir tarzda ele
planlama içerisinde gerçekleştirilecek etkinliklerin ve
kısa süreci etkili bir biçimde değerlendirdiğimiz alınacaktır. Afiş, bildiri, broşür ve gazete gibi sürekli
ön çalışmaların hedefleri, araçları ve tarihi açık bir
koşullarda, başarılamayacak hedefler değildir. kullandığımız araçları yaygınlaştırırken, duvar
biçimde tanımlanmış olacaktır. Sadece etkinlikler
gazeteleri, güncel gelişmelerle ilgili ozalitler,
açısından değil bir takım propaganda araçlarının
Bölgelerin iç gündemleri ile pankartlar vb. zengin bir görsel malzeme kullanacağız.
kullanımı açısından da bu dönemsel planlama etkin bir
seçim gündemini birleştirmek Faaliyetimize katılan tüm güçler, bulundukları
araç olabilmelidir.
alanda, komisyonda kitle çalışması araçlarını nasıl
Bölge çalışması açısından haftalık ve dönemsel
Seçim dönemleri insanların politik etkinleştireceklerini, yaygınlaştıracaklarını ve
planlamalar kendi içinde etkili ve bütünlüklü bir
duyarlılıklarının arttığı bir dönemdir demiştik. Ancak çeşitlendireceklerini mutlaka düşünmeli ve buna
biçimde oluşturulmaya çalışılmaktadır. Örneğin
yine de bu dönemi etkili bir biçimde değerlendirmek, uygun planlamaları hayata geçirmelidirler.
haftalık planlama içinde akşam etkinlikleri, söyleşiler,
alanın özgünlüklerini gözeten bir çalışma süreci ile Kitle çalışması açısından bir diğer önemli yan
eğitim çalışmaları kurduğumuz ilişkileri
mümkün olabilir. Bunu başarmak aynı zamanda çalışmanın araçlarının kullanımıdır. Bu açıdan faaliyet
süreklikleştirmek için anlamlı bir araç olacaktır. Bu
çalışmanın genel bir propaganda çalışması olmaktan hem genel seslenme sürecini yaygınlaştırmalı, hem de
programın kendisinin yaygın propagandası -haftalık
çıkması anlamına gelir. Örneğin Gazi bölgesi Alevi işçi ve emekçilerle, gençlikle birebir ilişki içinde, ikna
etkinlik materyalleri oluşturarak emekçilere
emekçilerinin yoğun olarak bulunduğu bir bölgedir. edici tartışmalara yönelen bir biçimde
ulaştırmak- kitle çalışması ve örgütlenme ilişkisini
Yaklaşan 2 Temmuz sürecini bu bölgede “Düzen gerçekleştirilmelidir. Hedefli bir kitle çalışması
kurmak için de etkili olacaktır.
partilerine verilen her oy, Sivas’ı unutmaktır!” başlıklı açısından birebir sohbetlerle yapılan dağıtımlara özel
Sürecin bir diğer önemli yanını eğitim sorunu
bir çalışma ile sürdürmeyi hedefleyeceğiz. Bu önem gösterilmelidir. Kitle çalışmasının bu biçimi
oluşturmaktadır. Oldukça genç güçlerden oluşan bölge
kapsamda yaygın bir kitle çalışması ve ardından bir kalıcı ilişkiler kurmak, düzenin manipülasyonuna
çalışmamız eğitim sorununu ön plana çıkartmaktadır.
anma gerçekleştirilecek. karşı politik platformumuzu ikna edici bir biçimde
Bu temelde de pratik-örgütsel ve ideolojik-politik
Yine bu bölgenin temel politik yöneliminin emekçilere anlatmak için fazlasıyla önemlidir. Elbette
eğitimi bütünlüklü bir biçimde hayata geçirmeye
gençlik olduğunu ifade etmiştik. Bu nedenle bu genç güçlerden kurulu bir faaliyet alanında bu sorunun
çalışacaktır. Eğitim sürecinin temel halkası olarak
alandaki çalışma iki temel politik gündemi, “işsizlik hızla çözüleceğini düşünmek doğru olmayacaktır.
günlük toplantılarla eğitim sürecinin pratik/örgütsel
ve yozlaşma” sorununu seçimlerlerle birleştirmeye Ancak tüm zorlanmalarımıza karşın, kitle
yanına çözüm oluşturmayı hedeflerken, haftalık eğitim
çalışan bir bakışla ele alınacaktır. Örneğin “Düzen çalışmamızda bu biçim mutlaka öne çıkmalıdır. Bu
çalışmaları ve toplantılarla ideolojik-politik eğitimin
partilerine verilen her oy işsizliğe ve yozlaşmaya çerçevede bugüne kadar gerçekleştirilen seçim
güçlendirilmesi hedeflenecektir.
destek olmaktır!” gibi bir başlıkla çalışma yürütülecek politikamızın tartışıldığı eğitim toplantıları ve
seminerler, önümüzdeki dönem haftalık eğitim
ve kitle çalışması ve eylem/etkinlik ilişkisi bu temel
seminerleri ve günlük toplantılar eksiklerimizi Geleceği yaratmak ellerimizdedir!
başlık üzerinden ele alınacak ve planlanacaktır.
Bir diğer özgün çalışma başlığı dernek ve işçi aşmamız, kitle çalışmasında daha güçlü ve ikna edici
tartışmalar yapabilmemiz için anlamlı olanaklar Seçim dönemini kazanımlarla sonuçlandırmak,
platformu üzerinden yürütülecek çalışmalardır. Dernek ortaya koyacağımız planlı ve hedefli çalışma disiplini
çalışmamızın bulunduğu alanda yozlaşmaya ve olacaktır.
Bir diğer sorun alanı genç güçlerden oluşan bir ile doğrudan bağlantılı olacaktır. Doğal olarak
uyuşturucuya dönük bir tepki açığa çıkmıştır. Henüz devrimci bir çalışma dönemi geçmiş ve gelecek
nitelikli bir tepki olmasa da, bu alanda yürütülecek bölge faaliyeti olmamız dolayısı ile kendine güven
sorunudur. İnsanlarla tartışırken ikna edici, güvenli, arasında dinamik bir köprü kurmak zorundadır. Bizler
çalışma adayımızın katıldığı tartışma toplantıları ve bu seçim dönemini kitle mücadelesini geliştirmenin bir
yozlaşmanın kaynağı olarak düzen ve düzen partilerini iddialı bir yaklaşımla hareket etmek işçi ve emekçileri
etkileyecektir. Bu ülkede tek gerçek devrimci seçim aracı olarak ele almaktayız. Önümüzdeki seçim
teşhir eden bir propaganda ile birleştirilecektir. dönemi bu olanakları gerçekliğe çevirmek için verimli
Çalışmanın en önemli ayaklarından birisi olan platformuna sahip olmamız, bu konuda devrimci
meşruiyeti oldukça güçlü tartışmalar yapmak için bize olanakları ifade etmektedir.
“işçi platformu” çalışmamız bu süreci kendi özgün Faaliyetimizin temel hedefi her adımda kurumsal
çalışma başlığını oluşturmaya çalışarak sürdürmeyi yeterli olanağı tanımaktadır. Unutmayalım; biz
insanların karşısına çıkıp oy avcılığı yapmıyoruz, ve örgütsel olanaklar yaratmak olacaktır. Bu alanda
hedeflemektedir. Bu kapsamda hızla toplanacak olan kazanacağımız her başarı düzen siyasetine,
işçi platformu güçleri kendi imzaları ile sendikasız, sorunlarını çözecek bir irade olarak adaylarımızı
göstermiyoruz; onları kendi hakları için mücadeleye parlamenter hayallere vurulmuş bir darbe, aynı anlama
sigortasız, düşük ücretle çalışma vb. başlıkları, düzen gelmek üzere komünist siyasal sınıf çalışmasının
partilerini ve seçimleri teşhir eden bir kampanya çağırıyoruz. Kendinden ve çizgisinden emin bir
devrimci karşısındakinin gerici ya da umarsız kazanımı olacaktır. Öyleyse geleceğin olanaklarını
içinde işleyeceklerdir. yaratmak için güne yüklenelim.
Bu açıdan çalışmamızı, yerelin özgün başlık ve tavrından etkilenmez, sabırla anlatır. Evet, sabırla
anlatmak bugün yapılması gereken en önemli şeydir. Gaziosmanpaşa/ BDSP
gündemlerinden kopmadan, bu alanlarda orta vadede
26  Kızıl Bayrak Eylem ve etkinliklerden... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Hamburg’ta devrimin ve Emekçi kadınların yiğitliği karşısında


komünizmin büyük şairi anıldı! Gül’ün erkekliğinin hükmü yoktur!
İşçi sınıfının, devrimin ve komünizmin büyük şairi Abdullah Gül’ün Elazığ seçim mitinginde sarfettiği sözler üzerine bir dizi tartışma yürütüldü. Gül,
Nazım Hikmet’i Hamburg’ta gerçekleştirdiğimiz bir Elazığ mitinginde DYP ve ANAP’ın cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecindeki tutumlarını eleştirerek
etkinlikle andık. kürsüden, “Erkeklik, mertlik, yiğitlik, korkmadan Meclis’e gelip oturmaktı. Yiğitlik orada gösterilirdi.
Anma açılış konuşması ile başladı. Ardından Nazım Erkekliğin ispatlanacağı dönemler vardır. Ne yazık ki bunlar yapılamamıştır. Şimdi hepsinin işi bitti.
Hikmet şahsında devrim ve sosyalizm kavgasında düşenler Kendilerine sandıkta gereken cevabı vereceksiniz” dedi.
için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Nazım Hikmet’in Bu sözlere tepki ağırlıklı olarak kadınlardan geldi. Bunun üzerine Gül kendisiyle yapılan bir
yaşamını anlatan 20 dakikalık bir sinevizyon gösterimi röportajda özür dileyerek; “bu sözleri yanlışlıkla sarfettim yoksa kadınlar yiğittir, bunu biliyorum”
sunuldu. Geceye katılanlar Nazım’ın sıkıntılarla dolu minvalinde sözler söyledi. Abdullah Gül’ün özrünün ardından bu yiğitlik nitelemesi üzerine emekçi
yaşam öyküsü karşısında duygulu anlar yaşadılar. kadınlar olarak bir açıklama yapmak zorunluluğu ile karşı karşıyayız! Çünkü bizler Abdullah Gül ve onun
Etkinlikte Grup Dağlaraezgi, Kürtçe ve Türkçe bir gibilerin yiğitlik olarak tanımladıklarını hayatımız boyunca yapmadık, yapmayacağız. Sırf bu yüzden
dinleti sundu. Nazım Hikmet’in yaşamı ve mücadelesiyle gururla söylüyoruz; biz Abdullah Gül’ün lugatında korkağız!
ilgili konuşmada Nazım Hikmet’in büyük bir şair ve kavga Çünkü o ve onun gibilerin yiğitlik dedikleri; Genelkurmay’ın karşısında “hazır ol”a geçmektir. Başta
adamı olduğu ifade edildi. Ancak O’nu asıl olarak işçi ABD olmak üzere emperyalistlerin karşısında el pençe divan durmaktır. İşte bu yüzden bir e-muhtırayla
sınıfı davasına duyduğu derin bağlılığın ve inancın güçlü rüzgar tersten esebilmektedir. Sırf ABD istiyor diye Türkiye bir savaş üssüne dönüşmektedir. İşte sırf
kıldığı dile getirildi. Nazım’ın yaşamının işçi sınıfının ve yiğitliklerinden Irak’ta binlerce insanın katliamına soğukkanlılıkla seyirci kalınabilmektedir.
sosyalizmin davasından ayrılamaz olduğu vurgulandı. Çünkü onların yiğitlik dedikleri; halkların üzerine bombalar yağdırmak, şovenizmi tırmandırmak, her
Aranın ardından Salkımsöğüt Grubu umudu, kavgayı, türlü hak ve özgürlük mücadelesinin karşısına polis barikatlarını çıkartmaktır. Onların yiğitliği sokak
direnci ve sosyalizm özlemini vurguluyan şiirlerden oluşan infazları, gece baskınlarıdır. Gözaltında kaybederken, işkence yaparken yiğittirler onlar… Kürt
bir program yaptı, kitleye duygulu anlar yaşattı. Atilla-İbo gerillalarına attıkları pusularda cesaretleri açığa çıkar. Ve bir de 1 Mayıs günü sırça köşklerinde oturup
ikilisinin kitleyi coşturan Kürtçe ve Türkçe türkülerinin televizyondan devlet terörünü izlerken kabarır göğüsleri…
ardından Nazım Hikmet’in yaşamını anlatan 15 dakikalık İşçi ve emekçileri açlık ve sefalet bataklığına iten yasaları onaylarken elleri titremez. Polise öldürme
bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Ozan Abbas’ın söylediği yetkisini verirken de… Ülkeyi sermayedarlara peşkeş çekerlerken onlardan cesuru yoktur. Ama özellikle
türkü ve marşlarla etkinlik sona erdi. dokunulmazlık kalkanlarının ardından dünyayı cesur cesur seyretmekte kimse onlarla yarışamaz!
Bizler Hamburg Bir-Kar olarak ilk kez böyle bir Gecekondular yıkılırken direnen silahsız insanlar karşısında ellerinde copları, biber gazları, panzerleri
etkinlik düzenledik. Birçok eksiğimiz olmasına rağmen ve buldozerleri oldukça asla korku duymazlar! Emekçileri kovdukları araziyi pazarlarken de…
etkinliğimiz oldukça başarılı geçti. Etkinliğe hazırlık Ne hasta olmaktan korkarlar, ne küresel ısınmadan… İşsizlik, açlık, sefalet, yoksulluk, savaş, katliam
kapsamında bir dizi faaliyet yürüttük. Mahalle ve asla korkutamaz onları! Çünkü hepsi onların eseridir!
semtlerde geceye ilişkin bilet satışı yaptık, el ilanı dağıttık, Yalandan da yılandan korkmadıkları kadar korkmazlar! Seçim meydanlarında altı boş vaadleri satışa
geceye çağrıda bulunduk. Ayrıca 250 civarında afişi şehrin çıkardıklarında sesleri bundan titremez.
en işlek caddelerine yaptık. Abdullah Gül kadınlara “yiğit” demiş! Hayır, biz emekçi kadınlar kesinlikle Abdullah Gül’ün
Etkinliğe 120 kişi katıldı. ağzından çıkmış bir yiğitlik payesini kabul edemeyiz! Çünkü O’nun yiğitlik dediği bizler için en iyimser
Hamburg Bir-Kar tanımlama ile onursuzluktur! Biz emekçi kadınların yiğitliği karşısında Abdullah Gül ve benzerlerinin
“erkekliği”nin hükmü kalmaz!

“F tipleri kapatılsın!”
Sincan F tipi Cezaevi’nde yaşam mücadelesi dile getirildiği açıklamada, içeriden dışarıya haykırıyoruz” sözleriyle son buldu.
veren Erol Zavar ve tüm devrimci tutsakların doğru örülen bu tecrit, şiddet ve duyarsızlık Ardından şiirlerle okundu. “Zindanlar
maruz kaldığı tecrit koşullarının değiştirilmesi duvarına karşı insanlığın sesi olmak gerektiği yıkılsın tutsaklara özgürlük!”, “İnsanlık onuru
talebiyle bir eylem gerçekleştirildi. vurgulandı. “Tecrit uygulanan tüm hapishaneler işkenceyi yenecek!”, “Devrimci irade teslim
23 Haziran günü, İzmir Cezaevi İnsiyatifi kapatılsın!” talebinin dile getirildiği açıklama, alınamaz!”, “Hasta tutsaklar serbest
tarafından Konak Sümerbank önünde yapılan “Yaşama diş bileyen, tecrite karşı onurlu bırakılsın!”, “Tecrit ölümdür istemiyoruz!”
basın açıklamasında tecrit uygulaması protesto duruşunu sürdüren ve dirençle şiir ve sloganları atıldı. Açıklamaya yaklaşık 50 kişi
edildi. türkülerine devam eden devrimci tutuklu ve katıldı.
F tipi tecrit hücrelerinde yaşanan sorunların hükümlülerin yalnız olmadığını bir kez daha Kızıl Bayrak/İzmir
Yaz sıcakların olağandan fazla artması, yer yer
ölümlere sebep olmasına rağmen gözünü aşırı kâr hırsı
bürümüş tersane patronları tersanelerde çalışmanın Tersanelerde iş cinayetlerine son!
sürmesini istiyorlar. Zaten iş güvenliği tedbirlerinin
alınmıyor olmasından kaynaklı her an ölümlere gebe olan tersaneler cehenneminde bir de normalin üstünde sıcaklarda
çalışmaya devam ederek bizleri açıktan ölümle karşı karşıya bırakmaya devam ediyorlar. Bu şartlarda sıcaklık normal
seviyeye ulaşana kadar tersanelerde ücretli izin ilan edilmesi gerekiyor.
Arkası ne yazık ki gelecek olan ölümlerin ilki 26 Haziran günü Çelik Tekne Tersanesi’nde gerçekleşti. 25 yaşındaki
Yılmaz Aslan isimli kaynakçı arkadaşımız elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti. Elektrik çarpmasının sıcaktan eriyen
bir kablodan meydana geldiği söylenenler arasındadır.
Yaz ayları hem üretimin yoğun hem de havaların sıcak olmasından dolayı iş cinayetlerinin en yoğun olduğu dönemlerdir.
Önümüzdeki günlerde daha birçok işçi arkadaşımızın bedeni asalak tersane patronlarının kâr çarkında öğütülecektir.
Bu katliamı ve kuralsız sömürüyü kim durduracak? Mezbahaneye dönen tersanelerin bizler için yaşanılabilir hale
gelmesini kim sağlayacak?
Bugünlerde seçimler vesilesiyle sermaye partileri bizlere türlü sahte vaadlerde bulunuyor. Onlar mı bu cehennem
koşullarını değiştirecekler? Onlar mı bize insanca ve özgür bir yaşam sunacaklar? Elbette hayır! Çünkü bu cehennemin
kaynağı ve yaratıcıları kapitalist patronlardır. Yılmaz Aslan’ı öldürenler onlardır. Sorumlusu oldukları bu sorunları ancak
derinleştirebilirler.
Biz Tersane İşçileri Birliği olarak diyoruz ki; kapitalist patronlara ve onların partilerine verilecek oyumuz yok. Bizim
Yılmaz Aslan ve onun gibi iş cinayetlerinde katledilen tersane işçileri kardeşlerimiz adına sorulacak hesabımız var!
Tersane İşçileri Birliği
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Onurlu yaşamlara dair... Kızıl Bayrak  27

Bir çift güvercin havalandı...

Yaşadım diyebilmek için ölmeyi


bilmek gerekir!
ölümden kurtaracaktır” denir. Ve bu aşağılık teklife Çaresiz geliyor aklıma.”
karşılık Rosenbergler onurlu tarihimize geçen şu Ethel ve Rosenberg çifti, yani bir çift güvercin,
cevabı verirler: ‘’Peki ya suçsuzluğumuza inanan onca gerçekten yaşamak için ölmeyi bilenlerdendi. Farklı
insan, onlar da bizim çocuklarımız değil mi? Satar tarih ve zamanlarda kendileri gibi onlar da
mıyız hiç onları!..‘’ mücadelenin önlerine çıkarttığı her engeli açık bir
Ve Ethel’in şu sözleri: “Ey yoldan çıkmış para bilinçle ve aynı dinginlikle karşıladılar. Çocuklarına
yiyiciler! Ey satılmışlar! Ey bu güzel dünyamızı şerefli bir ad ve onurlu bir yaşam bırakan 1 Mayıs
kirleten iğrenç, kötü insanlar! İşte size yanıt: Sizin şehitlerinden Albert Parsons gibi, “ölüm nereden ve
lanetlenmiş lütfunuza başım eğik yaşamaktansa, nasıl gelirse gelsin hoş geldi, sefa geldi” diyen Che
kocamla birlikte dik ölmeyi tercih ederim.” gibi, idam sehpasına sloganlarla giden Denizler gibi,
Rosenbergler; evlilik yıldönümlerinden bir gün işkencehanelerde ser verip sır vermeyen İbrahim
sonra, 19 Haziran 1953’te faşizm tarafından idam Kaypakkaya gibi, Kızıldere’de düşmanın teslim ol
edilirler. 6 yaşındaki oğlu Robert ve 10 yaşındaki oğlu çağrısına “biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik”
Michael’i geride bırakarak ölümü tereddütsüzce göze diyen Mahirler gibi, ölümü halaylarla karşılayan, ölüm
almış bu onurlu anne-babanın çocuklarına bıraktıkları oruçlarında düşmana bedenleriyle savaş açan tüm
miras asla unutulmamalıdır. Bu mirası arkalarında devrim şehitleri gibi…
bıraktıkları son şiirlerinde rahatlıkla görebiliyoruz. Rosenbergler daha iyi ve güzel bir yaşam için
Son derece berrak bir bilinçle ve cesaretle yazılmış verilen bu mücadelede üzerlerine düşeni layıkıyla
şiirlerinde Rosenbergler şu şekilde sesleniyorlar: yaptılar. Çocuklarına onurlu bir geçmiş bıraktılar.
Ölümü göze alarak mücadele ederken tarihe adını
“İnsanlık onuru ve inanç adına koruduğunuz
yazdıranlar arasında birçok örnek bulunmaktadır.
“Bir gün öğreneceksiniz evlatlarım, öğreneceksiniz çocuklarınız” sizleri yani yaşadım diyebilmek için
Ethel ve Julius Rosenberg çifti buna örnek olarak
Neden kestik şarkımızı yarıda ölümü göze alanları, asla unutmayacak!
verilebilir.
Neden kitabımızı açık bıraktık işimizi tamamlamadan
1917 büyük Ekim Devrimi ile gelen sosyalist işçi-
Ağlamayın artık evlatlarım, ağlamayın
Ethel ve Julius Rosenberg’in
emekçi iktidarı ezilenlere umut, sömürücülere ise
Yalanlar ve pislikler neden sarmış dört bir yanı?
büyük korkular yaşatmıştır. Sosyalist işçi-emekçi
iktidarından duyulan bu korku karşısında emperyalist
Neden bu zulüm, neden bu gözyaşları?
Öğrenecek bunu bir gün bütün dünya çocuklarına yazdıkları
son mektupları:
devletler komünizmle savaş adı altında türlü
Yeryüzü gülümseyecek evlatlarım, gülümseyecek.
saldırılarını devreye sokarak, yoğun bir çabaya
Ve sevinçler yeşerecek mezarımızın üstünde
girişmişlerdir. Buna 2. emperyalist paylaşım savaşında
Savaşlar sona erecek, dünya mutlu olacak “En değerli varlığım, biricik çocuklarım,
Hitler faşizminin Kızılordu tarafından yenilgiye
Kardeşliğin ve barışın koynunda. Daha bu sabah, herşeye karşın yeniden beraber
uğratılması ve komünizmin giderek artan etkisi
Çalışın evlatlarım, çalışın ve bir anıt dikin; olabilecekmişiz gibi görünüyordu. Artık bu
eklenince emperyalist kampın başını çeken
Sevgiye ve sevince bir anıt mümkün olmadığına göre, hayatım süresince tüm
Amerika’nın korkuları giderek artmıştır. Amerika’nın
İnsanlık onuruna ve inanca öğrendiklerimi sizlerin de bilmenizi istiyorum. Ne
komünizme karşı savaş adı altında yürüttüğü terörü
Sizin adınıza koruduğumuz ve çocuklarınız adına!”... yazık ki sadece birkaç basit kelime yazabilirim,
sonucu, devrimci, demokrat ilerici görüşlü insanlar
hedef alınıyordu. Çünkü, emperyalist amaçlarının geri kalanını hayatımın bana öğrettiği gibi, sizin
Ethel ve Rosenberg çiftinin mücadelesi tüm hayatınız da sizlere öğretecek.
önünde engel olabilecek her türden muhalif sesi
dünyada etki yaratmıştır. Onlar için çok şey kaleme Başlangıçta çok üzüleceksiniz, fakat yalnız
susturmak istiyorlardı. 1947 yılında çıkan ‘Taft
alındı. Melih Cevdet Anday da onlara dair bir şiir olmayacaksınız. Bu bizim için bir teselli ve
Hartley’ yasasıyla devrimci insanların sendikalarda
yazmıştır: zamanla sizin için de öyle olacak.
görev almaları engelleniyor, memurların grev hakkı
kaldırılıyor, işçi grevlerine büyük kısıtlamalar Er veya geç sizler de yaşamın, yaşamaya değer
“Bir çift güvercin havalansa olduğunu göreceksiniz. Şunu bilin ki, sonumuz
getiriliyor ve kitaplar yakılıyordu. Ethel ve Julius
Yanık yanık koksa karanfil yavaş yavaş yaklaşırken bile bunu celladı bozguna
Rosenberg çiftinin de aydın düşünceleri nedeniyle
Değil bu anılacak şey değil uğratan bir kesinlikte bilmenin huzuru içindeyiz!
sendikalarda çalışmaları yasaklanmıştı.
Apansız geliyor aklıma. Yaşamlarınız sizlere kötülüğün ortasında
17 Temmuz 1950 günü Julius Rosenberg akla
Nerdeyse gün doğacaktı iyiliğin yeşeremeyeceğini; özgürlüğün ve
yatkın hiçbir delil gösterilmeden “Sovyet ajanı”
Herkes gibi kalkacaktınız yaşanmaya değer bir hayatı sürdürmeyi sağlayan
olduğu gerekçesiyle tutuklanır. 11 Ağustos 1950 günü
Belki daha uykunuz da vardı herşeyin bedelinin kimi zaman çok acı bir biçimde
karısı Ethel Rosenberg de aynı suçlama ile tutuklanır.
Geceniz geliyor aklıma. ödendiğini öğretmeli. Dingin bir ruh halindeyiz.
İddia şudur: “Meksika’daki araştırma merkezinde
Sevdiğim çiçek adları gibi Uygarlığın henüz yaşam uğruna yaşamların
çalışan Ethel Rosenberg’in erkek kardeşi David
Sevdiğim sokak adları gibi kaybedilmesi gerekmediğini anlayacak noktaya
Greenglas, atom bilgilerini Rosenbergler’e
Bütün sevdiklerimin adları gibi gelmediğini kavramış ve bizden sonra insanlığın
gönderiyor; Rosenbergler’de bunları Ruslar’a
Adınız geliyor aklıma gelişmeye devam edeceğini biliyor olmanın huzuru
veriyordu.”
Rahat döşeklerin utanması bundan içindeyiz.
Rosenbergler suçlamaları reddetmelerine ve ortada
Öpüşürken o dalgınlık bundan Sizinle hayatlarımızı tamamlamanın benzersiz
hiçbir delilin olmamasına rağmen hükümetin kararı
Tel örgünün deliğinde buluşan mutluluğu ve tatminini yaşamayı isterdik. Son ana
idam edilmeleri yönünde olur. Bu karara karşı
Parmaklarınız geliyor aklıma kadar yanımda olan babanız size, en değerli
dünyanın birçok yerinde tepkiler gelişir. İdamı
Nice aşklar, arkadaşlıklar gördüm oğullarına, tüm kalbini ve sevgisini yolluyor.
durdurmak için tüm aydınlar, yazarlar ve duyarlı
Kahramanlıklar okudum tarihte Suçsuz olduğumuzu ve vicdanımıza karşı hatamız
insanlar dünyanın dört bir yanından biraraya gelerek
Çağımıza yakışan vakur, sade olamayacağını her zaman hatırlayın.
protestolara başlar, sokaklara çıkarlar. Tepkilerin
Davranışınız geliyor aklıma. Sizi tüm gücümüzle öpüyor ve bağrımıza
artması sonucu Amerika imajını kurtarmak için
Bir çift güvercin havalansa basıyoruz.
Rosenbergler’e şu teklifi götürür. Teklifte
Yanık yanık koksa karanfil Sevgiyle,
Rosenbergler’e; “ABD’nin imajını düzeltin.
Değil, unutulur şey değil Anneniz ve Babanız”
Suçlamaları kabul edin ve özür dileyin. Bu sizi
28  Kızıl Bayrak Devlet katliamlarını “şenlik alanı”yla aklamaya çalışıyor! Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

İlmeği tutan ellerle şenlik yapmak!..


Ulucanlar Cezaevi’nin artık kullanılmayacağını Evet sunmak!.. Üstelik toplumsal duyarlılığı olduğunu ileri
duymak, orada ömrünün belli bir bölümünü geçirmiş Ulucanlar’da süren kurumlar olarak.
herkes üzerinde tuhaf bir etki yaratmıştır. Ulucanlar’ın insanlar kucak Bu Adalet Bakanlığı’nın neler yaptığını
küflü, kalın duvarına karşı bir gece yarısı sigaranızı dolusu anılarını hatırlatalım. 122 insanın ölümünün, yüzlerce insanın
yakıp dışarıyı düşünmüşlüğünüz varsa... Yahut bıraktılar, ama sakat kalışının doğrudan sorumlusu olan kurumdur
sevdiğiniz birileri o duvarın arkasındayken kapı bazılarımız Adalet Bakanlığı. Üstelik bu ölümlerin dolaysız
önünde çay ocağında oturmuş, jandarmanın elinde anılardan daha nedeni olan F tipi hücreler ve tecrit konusunda
silahla beklediği kapıya dönüp bir türlü sesinizi fazlasını bıraktı herhangi bir adım atmamış, hiç de toplumsal barışa
yükseltemeden bir türkü söylemişseniz. orada. katkı sunma heveslisi olmamıştır. Şenlik yapılan
Ulucanlar, herkesin kucak dolusu anılarını alıp Yeni kent, cezaevinde ‘99’da yaşanan katliam konusunda hala
gizlemiş bir mahzendir. Şimdi kentin sosyal yeni insan, sanıktır Adalet Bakanlığı. Üstelik bir dava da kendisi
dokusunun bir parçası olarak kent yaşamına AB’ye adımlar, açmış, tutsakların isyan etmekten ve devlet malına
kazandırılacakmış. Üstelik projenin başlangıcında Türkiye’nin zarar vermekten yargılanmasını istemiştir. Bu
Ulucanlar’ın şimdiye kadarki sosyal dokusunun ve imajı, şenlikli davaların her ikisi de hala sürüyor. Madem
acılarının hep bir parçası olmuş İnsan Hakları Derneği muhalefet, Ulucanlar’da şenlik yapacak kadar basitleşmiş bu
ve TMMOB’a bağlı odalar bulunuyor. Böylesi tuhaf toplumsal barış, işler, Adalet Bakanlığı davasını geri çekmekle işe
bir aklama operasyonunun, hafızasızlaştırma acıların tesellisi, başlasın. Madem barışacağız, dördüncü ve beşinci
girişiminin bir parçası olmak!.. kentin sosyal dokusu… Bırakınız bu zırvalıkları. O koğuşların arasına bir anıt yaptırsın. Ama öyle sahte
Hatırlanırsa her yıl Eylül’ün 26’sında önüne duvarların ardında meşe odunu ile dayak özürlerle yetinmeyeceğiz; altında “Katil devlet!”
karanfil attığımız binadır orası. Her yıl Eylül’ün yemediyseniz, orada şenlik yapmak da sizin haddinize yazmayan bir anıtla da çıkmasınlar karşımıza.
26’sında İHD adına birilerinin birkaç söz söylediği değildir. Hem de meşe odununu tutan ellerle birlikte, Şenliklerde katılımcı olan Adalet Bakanlığı Ceza ve
yerdir orası. Her yıl Eylül’ün 26’sında İHD’lilerin de hem de kurşun sıkan elleri avuçlarınızın içine alarak, Tevkif Evleri Genel Müdürü Kenan İpek, boş
içinde yeraldığı bileşenlerle slogan atarken hem de hamamda İsmet’in boğazını kestikleri konuşmalar yerine gerçekleri açıklasın. Ölülere bile
jandarmayla gerilim yaşadığımız binadır orası. Şimdi kasaturanın yarası içimizi dağlarken hala. Destekçi işkence yapan infaz koruma memurları “UIucanlar
bir gecede nostaljik bir harabe mi sayılmaya başladı? kurumun Adalet Bakanlığı olduğu bir şenliğe katkı tarihinin sözlü anlatımı”nı yapacaklarmış; anlatsınlar
demir sopalarla üstümüze nasıl saldırdıklarını.
Ettikleri küfürleri yazıp sergi açsınlar. Toplumsal barış
ve kentin imajı konusunu belki o zaman düşünebiliriz.
Ulucanlar’da çocuk gülüşü… Belki o zaman affedebiliriz. Ama daha affetmedik!
Bir başka konu da köhnemiş bu zindan binasının
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi yani gülüşüm farkedilmiyor ama ben gülüyorum.
neden terkedildiği. Orada yeterince acı çekildiği için
Ulucanlar Cezaevi bu haftadan itibaren şenlik Maç yapıyoruz, yemek yiyoruz. 4 koğuşu
mi? Elbette hayır. Birincisi yeterince güvenlikli
alanı oldu. 81 yıllık geçmişi olan bu zindan artık geziyorum. Ve duvarı mermi deliği dolu
olmadığı, ikincisi kentin görünümünü bozduğu. Peki
tiyatro gösterileri, konserler ve kokteyllerin kütüphaneyi görüyorum. Yıllar öncesinden
oradaki adli tutsaklar şimdi nereye götürüldü. Şenlik
yapıldığı bir han. 81 yılın izlerinin silinmediği Ulucanlar’a yazılan tarihin bir kanıtı. Ve ben
yapacağınız avluda en azından insan yüzü görebilen
bu duvarlar şimdi “topluma kazandırılıyor”. akşama doğru görüşten çıkıyorum, gülüyorum.
kişiler siz o şenliği yaparken nerede ve ne halde
Ulucanlar artık Ankara’nın yeni kültür ve Şimdi yıl 2007, bir haber seyrediyorum.
olacaklar?
gösteri alanlarından birisi olacak. Arka fonda çocuk gülüşleri ve Denizler’in
Bir de şu kentin imajı konusu var ki, gecekondu
Açılış töreninde konuşmalar yapıldı, ilk tanığı çınar ağacı, önde kokteyl masası ve
yıkımlarıyla yapılmak istenenin bir parçası. Yeni rant
gösteriler izlendi. Ve gece olduğunda muhabir. Şenlik alanının açılışını müjdeliyor.
alanları yaratmak, kentlerin lanetlilerini evsiz
Ulucanlar’da yine tarih vardı. Erdal Eren Tarih gözümün önünde canlanıyor. Ama orası
bırakmak pahasına görüntüyü kurtarmak. Herhalde
hücresinde idamını bekliyordu. Bahçede yaşlı hala Ulucanlar, yani namı diğer Ankara Merkez
Mimarlar Odası’nın insanların evsiz bırakılması
çınarın dibinde Denizler için 3 idam sehpası Kapalı Cezaevi.
konusunda ya da bilinen adıyla “Kentsel Dönüşüm”
kuruluyordu. Yılmaz Güney filminin son Alcatraz Cezaevi’nde rehberle gezenler
hakkında pek de olumlu düşünceleri yoktu. Ama ne
karelerini çekiyordu. Yaşar Kemal birkaç kaçmanın imkansız olduğu cezaevindeki
gam, bugün cezaevinde şenlik var, yarın da çadırlarda,
cümlesini daha bulduğu son eserine hücrede 5 dakika kalarak oradaki “duyguyu”
otobüs duraklarında yaşamak zorunda kalan insanların
yoğunlaşıyordu. Ve şafak sökerken Ümit yoldaş yaşıyor. Ulucanlar’da bu turistik uygulama yok
kaldığı yerlerde şenlik yaparız.
şehit düşüyordu. Sabah olduğunda “Hayata ama o koğuşlarda ya da hücrelerde 5 dakika
Bir nokta daha var. Tüm bunları bir yana
Dönüş” yalanıyla katliam başlamıştı. kalsalar Ulucanlar’a atılan gaz bombalarının
bırakalım. Bu kötümserlik ülkesinde bir gün olsun tatlı
Daha nice olay ve isim Ulucanlar arşivlerine kokusunu, yakılan ateşlerin duvardaki
bir düş görelim. Gerçekten artık cezaevlerinin
geçti. Murat Demirel banka hortumlamaktan sıcaklığını ve mermi deliklerini görebilirler.
olmadığı bir ülkede yaşıyor olalım. Devletin iş
yattı. Bülent Ecevit “görüş bildirme” yasağına Ama bunun yerine meydanın sıvalı ve boyanmış
makineleri ve silahlı askerlerle cezaevlerine operasyon
uymadığı için 12 Eylül’ün siyasi tutsağı olarak duvarları arasında çocuk gülüşleri sunuluyor.
yapmadığı, çocukların demir parmaklıkları tanımadığı
yattı. Ama Ulucanlar Cezaevi’nin tarihini Düzen bir kez daha yenemediği
bir ülke düşleyelim. Bu düşü yaşamak için de
devrimciler kanlarıyla, ölümü yenen değerlerimizi yok saymaya çalışıyor. Ankara’nın
gerçekleri görmezden gelelim ve Ulucanlar’ı geziye
duruşlarıyla yarattılar. 81 yıllık geçmişinin tüm orta yerinde her seferinde yenildiği zindanı
gidelim. Siz hiçbir cezaevinde neşeli olunabileceğini,
dönemlerinde devrimcilerin adı vardır. Ankara unutmak istiyor. Ama bu kolay değil. Artık orası
şenlik yapılabileceğini düşünür müsünüz? Bu
Merkez Kapalı Cezaevi’nde isyanlar, direnişler, şenlik alanı olsa da, hala Ulucanlar zindanı.
koşullarda bile. Gidin Auschwitz’de bırakın şenlik
şehitler vardır. Ve bir kez bile yenilgi yüzü Çocuk gülüşünün gizleyemeceği tarihin diyarı.
yapmayı, sırıtarak dolaşmayı deneyin! Binlerce
görülmedi. Kızıl bayrağa leke sürülmedi. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nin tabelası
insanın kapalı bırakıldığı, onlarca insanın katledildiği
Düşman her seferinde Ulucanlar’ın duvarlarında değişebilir. Ama yaşananlar, anılar ve en
bir yerde güle oynaya dolaşmak nasıl mümkün olabilir
yankılanan sloganlarla geri çekildi. önemlisi direniş o duvarlarda var olmaya devam
ki. Gazete haberlerinde ana maltadaki kavak ağacının
Ulucanlar Kapalı Cezaevi’nde bayram edecek. Ulucanlar Cezaevi’ni onlar unutup yok
yanında insanların fotoğraf çektirdiği söyleniyor, o
dolayısıyla açık görüş... Hiçbir çocuk benim sayabilir ama ben hala 4. koğuşta top oynamaya
ağacın karşısında da fotoğraflar çektirildi, boyunlarına
kadar mutlu olmamıştır. Ümit’i görmenin devam ediyorum. Ümit hala koğuş duvarına
ilmek geçirilmiş 22 yaşında gençlerin fotoğrafları.
mutluluğu, tanımadığım ama ismini öğrendiğim yaslanmış bekliyor. Habip hamamda direnişin
Emekten yana olduğunu söyleyenlerin, insan hakları
abla ve abiler; Habip abi ve Hatice abla. adını haykırıyor. Ve ben buradan söz veriyorum.
savunucularının önce o fotoğraflara saygı duyulmasını
Habip’in adını benim açık görüşümü Ulucanlar benim çocuk gülüşümle
sağlamaktır görevleri. İlmeği tutanlarla elele şenlik
sağlamasından öğreniyorum. Mutluyum, arada yankılanıncaya kadar o duvarlar yıkılmayacak!
yapmak değil!
zırhlı 3 kat cam olmadan Ümit’in yanındayım. Tayfun Altıntaş K. Benan
Gülüyorum. Ümit’in kahkahası yanında
Sayı:2007/25  29 Haziran 2007 Binali Soydan’a özgürlük! Kızıl Bayrak  29

Binali Soydan’la dayanışmaya!


Başta Almanya olmak üzere, Avrupa’nın tüm terörist devletidir. İçeride kendi halklarına, dışarıda ise Biz aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak, bu
ülkelerinde işçilere, emekçilere, ilerici ve devrimci diğer kardeş halklara dönük saldırganlık onun temel keyfi, haksız ve faşizan uygulamayı şiddetle protesto
güçlere dönük saldırıların ardı arkası kesilmiyor. On karakteridir. Bu faşist devlet, düşünce özgürlüğü başta ediyor, yerli ve göçmen tüm ilerici ve devrimci kişi,
yılları bulan ve ağır bedeller ödenerek kazanılan gelmek üzere, insan hakları ihlallerinde ve temel hak ve kurum ve kuruluşu bir an önce harekete geçmeye, Binali
haklarımıza dönük bu saldırılara her gün bir yenisi özgürlüklere olan düşmanlıkta, dünyada başı çeken Soydan’ın özgürlüğü için ortaya koyacağımız çabaları
eklenerek, yeni boyutlar kazanıyor. ülkelerden biridir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde desteklemeye ve bizimle tam dayanışmaya çağırıyoruz.
Demokratik hak ve özgürlüklerimize dönük bu dahi hakkında sayısız dava açılmış olup, pek çok Tüm devrimci ve ilerici kurumlar olarak, lütfen
saldırılardan biri de, son dönemlerde gündemleştirilen davadan mahkum olmuştur ve hala bu utancı aşağıda belirtilen NRW İçişleri Bakanlığı’na Binali
“iade istemi” saldırısıdır. Tümüyle asılsız gerekçelere taşımaktadır. Gayri insani ve faşizan bir uygulama olan Soydan’ın bırakılması için dayanışma faksı ve e-mail
dayandırılarak gerçekleştirilmeye çalışılan bu tümüyle iade istemleri bunun yeni bir kanıtıdır. gönderin. Ayrıca, Binali Soydan ile ilgili yaptığınız
gayri insani, haksız ve faşizan saldırıya maruz kalanların Ne var ki, O bu konuda yalnız da değildir. Sözde açıklamaları aşağıdaki (Bir-Kar) e-mail adresine
sayısı ise her geçen gün daha da artıyor. insan haklarının cenneti (!) AB de, O’nun bu utanç verici gönderin.
Örneğin, bir süre önce Yusuf Karaca, Süleyman suçlarına ortaktır. AB’nin, demokrasi ve insan haklarının Postanschrift
Şahin, Zeynep Yeşil, Ömer Berber, Muzaffer Ayata, kalesi olduğu tümüyle bir yalandan, bir iki yüzlülükten Innenministerium NRW
Erdoğan Elmas, Veysel Çınar, Mehmet Eşiyok adlı ibarettir. Gerçek budur. 40190 Düsseldorf
devrimciler bu saldırının boy hedefi yapılmıştı. Şimdi Binali Soydan bir devrimcidir. Türkiye’de takibata Telefon: +49 (0) 211-871-01
bunlara, İspanya’da İnterpol tarafından tutuklanan Binali uğramış, cezaevinde yatmıştır. Öte yandan o hala Kızıl Telefax: +49 (0) 211-871-3355
Yıldırım ve oturumunu uzatmak üzere Köln Yabancılar Bayrak yazarıdır ve hakkında çok sayıda dava açılmış e-mail: poststelle(at)im.nrw.de
Dairesi’ne gittiğinde tutuklanan Binali Soydan adlı olup, bir çoğunun ağır cezalara çarptırılacağı kesindir. Bir-Kar’ın e-mail adresi:
devrimciler eklenmiş bulunuyor. Bu saldırının önü İadesi durumunda yeniden işkencelerden geçirilecek ve birkar_koeln@hotmail.de
alınmazsa bunlara yenilerini ekleyeceği kesindir. yine AB’nin eseri ve utancı olan F tipi cezaevine ATİK, ATİF, BİR-KAR, İLPS Avrupa, ADHK,
İddia isteminde bulunan Türk devletidir. Türk devleti konulacaktır. Bunun sorumlusu da, TC ile birlikte AB ADHF, AGİF, AveG-Kon, Anadolu Federasyonu,
ise, yalnızca bulunduğu bölgede değil, dünyanın en olacaktır. Yaşanacak Dünya Gazetesi

Dayanışma eylemlerinden...
Binali Soydan’la dayanışmayı yükseltelim!
Köln: Binali Soydan’a
özgürlük! Berlin: “Tüm politik
Binali Soydan’la dayanışma amacıyla, 26 tutsaklara özgürlük!”
Haziran günü, Köln-Kalk Post’daki Yabancılar Berlin’de, Türkiye’de gelişen milliyetçiliğe ve
Dairesi merkezi önünde bir basın açıklaması yapıldı. ırkçılığa karşı ve Almanya’nın Köln şehrinde
Önce Binali Soydan’ın durumu ile ilgili gelişmeler tutuklanan Binali Soydan için basın açıklaması
hakkında bilgi verildi. yapıldı.
Eylemde, üzerinde Almanca, Türkçe ve İngilizce Türk devletinin egemen güçleri arasında ciddi
olarak “Binali Soydan’a özgürlük!/Bir-Kar” imzalı bir çıkar çatışması olduğunun belirtildiği
bir pankart açıldı. Eyleme ATİK, ADHK, Yaşanacak açıklamada ordunun internet muhtıraları, ertelenen
Dünya, Anadolu Fedarasyonu ve AGİF destek verdi. cumhurbaşkanlığı seçimleri, Irak Kürdistanı’na
Almanca ve Türkçe ortak basın açıklaması müdahale tehditleri, yapılıp yapılmayacağı tartışılan
okundu. Eylemde, “Binali Soydan’a özgürlük!” ve 22 Temmuz seçimlerinin gündemde olduğu
terörüne dikkat çektik. 22-24 Haziran tarihlerinde
“Tüm politik tutsaklara özgürlük!” sloganları atıldı. söylendi. Emekçileri ve yoksulları kendi yanlarına
ise, Almanya Komünist Partisi-DKP’nin geleneksel
Ayrıca, Yabancılar Dairesi ana kapısında giriş-çıkış çekebilmek için her türlü yalan, demagoji ve tehdide
olarak düzenlediği UZ Fest’i ziyaret ederek yaygın
yapanlara ve yakın çevreden geçenlere Almanca ve başvuran egemenlerin, kitleleri kendi politikalarına
materyal dağıtımında bulunduk. Bir dizi parti, parti
Türkçe bildiriler dağıtıldı. yedeklemek için yarattığı ‘laik-anti laik’
bölge temsilcilikleri, inisiyatif ve dernekle birebir
Eylem 30 Haziran günü, Köln-Ossendorf çatışmalarına, Genelkurmay Başkanlığı’nın son e-
ilişkiye geçtik.
Cezaevi önünde yapılacak eylem için yapılan çağrı muhtırasıyla Kürt halkına karşı kitlesel milliyetçi ve
İşiki kurduğumuz ilerici kurum ve kuruluşlar,
ile sona erdi. Eyleme 40 kişi katıldı. ırkçı saldırılar yapma çağrısının eklendiği dile
Binali Soydan için başlattığımız kampanyaya
Köln Bir-Kar çalışanları desteklerini sundular. Kampanyanın bileşeni getirildi. Milliyetçiliğe ve ırkçılığa halkların
olacaklarını ve devrimci dayanışmayı büyütme kardeşliği vurgusu yapıldı.
Dortmund : Binali Soydan’la mücadelesi vereceklerini ifade ettiler. Eylemde Binali Soydan’a özgürlük talebi dile
getirildi. Binali Soydan’ın özgürlüğü için ortaya
dayanışmayı yükseltelim!
Destek veren kurumlar:
DKP Münster, DKP Dortmund, DKP konulacak çabaların desteklenmesi ve dayanışma
Yoldaşımız Binali Soydan’ın faşist Türk Brandenburg, DKP Berlin, DKP Badenwürtenberg, çağrısı yapıldı.
devletinin talebi doğrultusunda Köln Yabancılar DKP Sauerland, Die Linke, Sozialistische Zeitung, Türkiyeliler’in yoğun olarak oturduğu
Polisi tarafından gözaltına alınması ve Türkiye’ye D.F.V (Deutsche Freidenker Verband e.V) Kreuzberg semtinde gerçekleştirilen basın
iadesinin gündeme getirilmesi üzerine Dortmund Inisiyativ Yugoslavien, İran Komünist Partisi, açıklaması 22 Temmuz günü saat 18:00’de başladı.
Bir-Kar çalışanları olarak Binali Soydan ile TUDEH ( Iran ), Solidaritäts Komitee für die Opfer Eylemi Bir-Kar, ADHK, SEH-Berlin, PDD birlikte
dayanışma amacıyla başlatılmış olan kampanyayı der politischen Verfolgung in Deutschland, VVN- düzenledi. Eyleme 60 kişi katıldı. Eylemde “Yaşasın
bölgemizde çeşitli eylem ve etkinlikler ile Bda, KP-Lüxemburg. halkların kardeşliği!”, “Kürdistan faşizme mezar
örgütlüyoruz. İlk olarak, bölgemizde bulunan ilerici Dortmund Bir-Kar çalışanları olarak, bizlere olacak!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber
kurum ve kuruluşları ziyaret ederek bu konuda destek veren bütün kuruluşlar ve ilerici kamuoyu ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”,
desteklerini talep ettik. adına Alman devletine bir kez daha sesleniyoruz: “Binali Soydan’a özgürlük!”, “Tüm politik
Yine bu konuya ilişkin hazırlanmış olan Politik mülteciler üzerindeki polis terörüne tutsaklara özgürlük!” sloganları atıldı.
materyallerimizi yoğun bir şekilde kullanarak, son son! BİR-KAR/Berlin
dönemlerde politik mültecilere karşı artan polis Dortmund Bir-Kar çalışanları
30  Kızıl Bayrak Basından... Sayı:2007/25  29 Haziran 2007

Potsdam’dan, Brüksel’e ‘zamanın ruhu’


Türkiye stratejik varlıklarını “babalar gibi” satar, direncine takıldı ve tıkandı. Geçen hafta, DTÖ Potsdam “12 trilyonluk canavar” dediği ESF’ler piyasalarla ulus
küreselleşmeci sol, emperyalizm sözcüğünden bucak toplantısında ABD ve AB baskılarına direnen Hindistan’ın devlet arasındaki dengenin tersine dönmeye
bucak kaçar, sözde sosyal demokratlar, serbest piyasa Maliye Bakanı Kamal Nath, Financial Times’a verdiği başlamasının, “zamanın yeni ruhunun” ilginç
tanrısına yaranmaya çalışırken, “zamanın ruhu” tüm demeçte, zengin ülkeleri küstahlıkla ve katılıkla suçlayarak belirtilerinden biriydi. Financial Times‘dan Gerard Lyons’a
bunları “eskiterek” değişiyor. Geçen hafta Potsdam’daki “sorun salt sayılarla değil tavırlarla ilgili. ABD göre “devlet kapitalizmi ve kaynak ulusalcılığı
Dünya Ticaret Örgütü, Brüksel’deki Avrupa Birliği devlet dünyanın değiştiğinin farkında değil” diyecekti. zamanımızın iki ana ekonomik konusu olmaya
başkanları toplantılarına bakmak yeterli... 11 Eylül 2001’den sonra, aktörleri “piyasa oyuncuları” başlamıştı”. Kimi devletler, ESF’ler aracılığıyla stratejik
değil de, devletler olan jeopolitiğin geri gelmesiyle, kaynakları ve şirketleri ele geçirmeye, mali piyasalara girip
“Zamanın ‘eski’ ruhu” küreselleşmeyle, ulus devlet arasındaki ilişki, bu kez ters çıkarken pazarın yönünü etkilemeye, gelişmiş ülkelerin
yönde değişmeye başladı. Gerileyen hegemonyacı güç stratejik sektörlerinde şirket satın almaya başlıyorlardı
“Zamanın ruhu” 1980’lerden 1990’ların son çeyreğine saldırganlaşırken yükselen güçler Çin ve Hindistan (08/06). Özellikle son dönemde giderek hisse senedi
kadar “küreselleşme çağına girdik, ulus devletlerin, büyüme gereksinimlerini karşılamak için, enerji piyasalarına yönelmeleri, büyük dengesizliklerin
siyasi, ekonomik süreçleri belirleme gücü giderek piyasalarında, Ortadoğu’nun, Latin Amerika’nın, Afrika ve habercisiydi (John Plender, Financial Times , 22/08).
azalıyor, uluslararası dev şirketlere, mali piyasalara, Asya’nın hammadde kaynakları üzerinde, ABD ve AB ile, Şimdi, roller değişiyor, “her şeye kadir” mali piyasalar,
bunların işlemlerini koordine eden IMF, Dünya Bankası hâlâ barışçı olmakla birlikte, gerginleşen bir rekabete devletlerin gücünü enselerinde hissetmeye başlıyorlardı.
ve DTÖ gibi kurumlara geçiyor” diyordu. Küreselleşme girişiyor, dahası ABD’nin ve AB ülkelerinin ulusal Üstelik birçok ulus devlet, özellikle gelişmiş ülkelerin
“engellenemez” bir süreç olduğuna göre ulus devletin piyasalarına girmeye, stratejik varlıklarını satın almaya devletleri, yükselmekte olan güçlerin, ESF’ler yoluyla
gerileme süreci de öyle olmalıydı. Özetle: Küreselleşme yöneliyorlardı. Böylece, siyasi kaygılar giderek serbest ekonomilerinin stratejik noktalarına yerleşmesinden
ilerliyor, ulus devlet geriliyordu. Muhafazakâr sağdan, piyasa ilkelerini ikinci plana itmeye başladı, literatüre tedirgindi. Bunlar, serbest piyasaya boş verip kendilerini
solun büyük bir kısmına kadar geniş bir yelpaze, zamanın “ekonomik ulusalcılık” gibi yeni bir kavram girdi. korumanın yollarını aramaya başladılar. 21 Haziran’da
bu ruhunu severek kucaklarken emperyalizm, bağımlılık, Enerji piyasalarında tedarikin serbest piyasaya Brüksel’de toplanan Avrupa Birliği zirvesi işte bu açıdan
kamusal alan, gelir dağılımı vb. gibi sorunlarla ilgilenenler bırakılamayacak kadar kritik olduğunun anlaşılmaya önemli bir dönüm noktası oluşturuyordu.
artık “dinozor”, “III. Dünya Solcusu”, hatta son günlerde başlandığı noktada, çok ilginç bir “yaratık” da kredi Neoliberalizmi kalıcılaştırmayı amaçlayan anayasası,
kimi gazete köşelerinde ima edildiği gibi yabancı düşmanı, köpüğü, uluslararası mali dengesizlik ve jeostratejik riskler Fransa ve Hollanda seçmeni tarafından reddedildikten
hatta ırkçı olarak bile nitelenebilirdi... altında ezilmeye başlayan mali piyasalarda boy sonra, Avrupa Birliği süreci, bir krize girmişti. Almanya
Ama herşey değişir! 1997 Asya krizinden sonra artık gösterecekti: Ulus devletlerin ellerindeki büyük rezervleri liderliğinde toplanan, geçen haftaki zirve, anayasanın
küreselleşmecilik sorgulanıyor, IMF giderek saygınlığını, uluslararası piyasalarda değerlendirmek için kurdukları yerine, AB ülkeleri vatandaşları tarafından kabul
gücünü ve müşterilerini kaybediyor, Dünya Bankası’nın Egemen Servet Fonları (ESF). edilebilecek bir belge oluşturmayı amaçlıyordu. Zirve çok
işlevi belirsizleşirken Paul Wolfowitz‘in başkanlığında, önemliydi, çünkü, Almanya’nın önde gelen gazetelerinden
belirsizlik krize dönüşüyordu. Dünya Ticaret Örgütü‘ne Serbest piyasa mı dediniz? Süddeutsche Zeitung‘da yayımlanan bir yoruma göre,
gelince, küresel serbest piyasa projesi “Doha “Zamanlar değişiyor, Amerika’nın bile yardıma
Raundu”nda gelişmekte olan ülkelerin, yükselen güçlerin Mali analiz sitesi Bloomberg‘den William Pesek‘in gereksinimi var. Rusya elini tehdit edici bir biçimde
uzatıyor, Çin’de ve Hindistan’da yeni güçler gelişiyor,
İran atom bombası imal ediyor, Ortadoğu alevler
içinde, iklim değişiyor. Eğer Avrupa devletleri küreyi
şekillendirmek, kendi uygarlık modellerini korumak
Susurluk yaşıyor! istiyorlarsa zaman hızla daralıyor” (aktaran, Peter
Schwarz, wsws, 22/06). Schwarz’in işaret ettiği,
Geçenlerde Ankara’da bir bar işletmecisi “Bir çete Son olarak Danıştay saldırısını düzenleyen Süddeutsche Zeitung yazarı, zirvenin önemini, “küreyi
şantajla benden para istiyor” diye polise başvurdu. Alparslan Arslan’la aynı karede görüntülenmişti. şekillendirmek”, “uygarlık modelini korumak” gibi
Emniyet operasyonuyla Ankara’da 13 barı haraca Hrant Dink’in avukatı ise Küçük’ün telefonla Dink’i klasik emperyalist metaforlarla vurguluyordu.
bağlayan çete açığa çıkarıldı. tehdit ettiğini açıklamıştı. Gerçekten de, tek tek AB ülkeleri örneğin Almanya ve
Çete lideri olarak aranan isim, eski DYP milletvekili Farkındasınız değil mi: Fransa uluslararası alanda, ABD ve diğer yükselen güçler
Sedat Bucak’ın yeğeni... Yakalanan 19 zanlının çoğu Susurluk yaşıyor! karşısında kendi çıkarlarını, artık tek başlarına
da Bucak’ın akrabaları... *** koruyamıyorlardı; AB ülkelerinin ortak gücüne, uluslararası
Operasyonda Bucak’ın koruması ve danışmanı da Son olarak İbrahim Şahin’i hatırlatalım: alanda bu gücü tek bir elden yansıtacak, Başkanlık ve
yakalandı. Emniyet Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili’ydi. Dışişleri Bakanlığı gibi kurumlara, “çifte çoğunluk”
Bucak’ın daha önceki korumalarının Topal Susurluk kazası sonrası açılan ilk büyük davanın yöntemiyle, bu kurumlar üzerinde Almanya ve Fransa’nın
cinayetine adlarının karıştığını hatırlatalım. kilit ismiydi. siyasi hâkimiyetinin güvenlik altına alınmasına gereksinim
Soruşturma kapsamında adliyede ifade veren “Çete kurmak ve yönetmek” suçundan 6 yıl hapse vardı. Bu yüzden, Polonya yeni taslağa direneceğini
Sedat Bucak’ı biz “Susurluk kazasından sağ kurtulan mahkûm oldu. açıklayınca, Almanya Şansölyesi Merkel, yola Polonya’sız
tek isim” olarak hatırlıyoruz. Bu aşamada bir trafik kazası geçirdi. Bir süre devam edilebileceğini çok açık bir biçimde vurgulayacaktı
Çok önemli bir tanıktı, ama kazadan sonra “olayı hastanede tedavi gördü. Sonra “Türkiye seninle gurur (Der Spiegel, 23/06). Neticede Polonya, Merkel- Sarkozy
hatırlayamadığı” gerekçesiyle hiç konuşmamıştı. duyuyor” sloganları arasında cezaevine gönderildi. ikilisi tarafından “ikna edildi”.
Susurluk davasında “suç örgütüne üye olmak” Avukatları “Hafıza sorunu yaşıyor. Cezaevinde Merkel, AB’nin uluslararası alanda tek bir sesle
suçundan 1 yıl hapse mahkûm olmuş, cezası kalamaz” diye itiraz ettiler. konuşmasına olanak sağlayacak yeni belgeyi kabul
ertelenmişti. Adli Tıp Kurumu rapor verdi. ettirmeye çalışırken Fransa, AB ekonomilerini dışarıya
Bucak da Demokrat Parti’nin Şanlıurfa 1. sıradan Ceza ertelendi. karşı korumaya, birlik sürecine toplumsal desteği
milletvekili adayı olmuştu. Şahin, bilincini yitirdiği gerekçesiyle tahliye edildi. güçlendirmeye yönelik adımlar peşindeydi. Bu bağlamda,
“Dokunulmazlık zırhı”na bir ay kala, bir “aksilik” “Hafıza sorunu”, 6’şar ay arayla, raporlarla zirve “zamanın ruhunu” çarpıcı bir biçimde yansıtan bir
oldu: belgelendi. gelişmeye sahne oldu. Birliğin ilk kurulma aşamalarından
Önceki gün Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği Sonunda avukatları Cumhurbaşkanı Sezer’e beri yönlendirici olmuş ilkelerden biri, “serbest ve
erteleme kararını bozdu. başvurdular: çarpıtılmamış rekabeti geliştirme” yeni anayasa
Böylece Bucak’ın milletvekili adaylığı tehlikeye girdi. “Kendisi iyileşemiyor. Raporlar ekte. Affedin” dediler. taslağından çıktı. Genelde, neoliberal hukuki zemin
Seçilse bile milletvekili mazbatası alması zor Sezer ikna oldu ve Şahin’in 486 günlük hapis korunmakla birlikte, Financial Times‘ın aktardığı gibi bu
görünüyor. cezasını affetti. değişiklik gelecekte devletlere korumacı uygulamaları
Görüyorsunuz değil mi: Veee sürpriz: savunmak için önemli bir avantaj sağlayacaktı. Bu
Susurluk yaşıyor! Şahin, geçen ay MHP’den milletvekili aday adayı değişiklik olurken birliğin “Avrupa halklarını korumaya
*** oldu. katkıda bulunacağına”, ilişkin bir ekleme yapıldı, sosyal
Devam edelim: Ya “Bir daha iyileşemez” raporunu yalanlarcasına haklar ve tam istihdama ilişkin maddeler korundu (Le
Bucak’ın yakalanan korumasının üzerinden aniden iyileşmişti ya da “Mebusa hafıza gerekmez” Monde, 23/06).
“Jandarma İstihbarat Teşkilatı” (JİT) kimliği çıktı. demişti. Tam rekabet ilkesine ilişkin değişiklik, İngiltere’nin ve
Kimden aldığı sorulduğunda Tuğgeneral Veli Küçük’ün Ancak Bucak’ı bağrına basan Mehmet Ağar’ın Komisyon Başkanı Borroso ‘nun tüm direnişlerine rağmen
adını verdi. yaptığını, Devlet Bahçeli, İbrahim Şahin’e yapmadı; gerçekleşirken değişikliği taslağa alan Almanya’nın
Malum Veli Küçük de Susurluk skandalının kilit adaylığını onaylamadı. eğiliminin Fransa’dan yana olduğu görülüyordu. Bu
isimlerinden biri... Şahin, Meclis’e uçamadı. değişikliği öneren Sarkozy’nin “Korumacılık sözcüğü
“Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın kullandığı cep Onları bilmem; ama biz, hafızamızı kaybetmedik. artık bir tabu değil... Rekabet bir ideoloji olarak bir
telefonu da onun adına kayıtlıydı. Hatırlıyoruz, görüyoruz, izliyoruz bunları... dogmadır, Avrupa’ya ne yararı oldu” (Financial Times
Küçük, adı faili meçhul cinayetlerle özdeşleşen Ve haykırıyoruz: 23/06) sözleriyse “zamanın yeni ruhunu” tam anlamıyla
JİTEM’in kurucusu olarak tanınıyordu. Susurluk yaşıyor! yansıtıyordu.
Abdullah Çatlı ölmeden önce son telefon Can Dündar Ergin Yıldızoğlu
görüşmelerinden birini onunla yapmıştı. (Milliyet, 23 Haziran ’07) (Cumhuriyet, 25 Haziran ’07)
Mücadele 2 Temmuz mitingiyle ilgili PSAKD eleştirisi
Divriği Kültür Derneği, Kangal Dernekler Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel
Postası Federasyonu, İmranlı Dernekleri, PSAKD Merkezi’nin izlediği tutarsız, ben merkezci,
Sarıyer Şubesi, PSAKD Sultanbeyli Şubesi, dayatmacı ve bozucu politikaları nedeni ile
Akademik Araştırma ve Dayanışma Derneği, engellediği’’ belirtildi. PSAKD Genel
Kaldıraç, Sivas Kültür ve Dayanışma Derneği, Merkezi’nin bölücü ve devrimci siyasetin etiğine
Haklar ve Özgürlükler Cephesi, 22 Haziran günü uymayan bu davranışının reddedildiği ve
Divriği Kültür Derneği’nde yaptıkları açıklama kınandığı vurgulandı. Sivas katliamını
ile, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin Sivas unutmadıklarını göstermek için, 1 Temmuz Pazar
katliamının 14. yılında İstanbul’da gerçekleşmesi günü saat 14.00’te Karacaahmet Dergahı önünde

İHD ve THİV’den işkenceye


hedeflenen ortak mitingi dayatmacı tutumuyla toplanacakları belirtildi.
engellediğini belirttiler. Kızıl Bayrak/İstanbul
karşı tekneli eylem Yapılan açıklamada mitingin, “Pir Sultan
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları
Vakfı (TİHV) “26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma
Günü”nde teknelerle eylem yaparak, dünyada ve Kurumlardan 2 Temmuz açıklaması...
Türkiye’de işkencenin sistematik bir şekilde devam ettiği 27 Haziran günü İstanbul TMMOB Makina Genel Merkezi ve DİSK’e bağlı Genel-İş,
mesajını verdi. Mühendisleri Odası’nda Sivas katliamının 14. Oleyis, Birleşik Metal-İş, Sosyal-İş, Dev-Maden
Salacak İskelesi’nde toplanan İHD ve TİHV üyeleri yılı dolayısıyla bir basın toplantısı İş, Nakliyat-İş, Emekli Sen), Tüm-Belsen 1,2,3
açıklamanın ardından “İşkenceye sessiz kalma!” yazılı gerçekleştirildi. Bazın toplantısında okunan No’lu Şubeler, Eğitim Sen 1, 2, 3 ,4, 5, 6, 7,8
pankartların asılı olduğu teknelerle boğaz turu yaptı. Grup metinde; ABD’nin Ortadoğu’daki No’lu Şubeler, İstanbul Diş Hekimleri Odası,
adına konuşan TİHV İstanbul Şube Başkanı Dr. Şükran saldırganlığına, İMF ve AB politikaları Çağdaş Hukukçular Derneği, İstanbul
İrençin, 150 ülkede işkence ve kötü muamelenin devam doğrultusunda yürütülen özelleştirme saldırısına, Halkevleri, 78’liler Federasyonu, Hubyar Sultan
ettiğine, özellikle 11 Eylül sonrası terör ve güvenlik sosyal hakların gaspına, anti demokratik Alevi Kültür Derneği, Demokratik Alevi
gerekçesiyle işkencenin yaygın ve meşru bir hale uygulamalara, Anadolu halklarının eşitlik, İnisiyatifi, KESK İstanbul Şubeler Platformu,
getirildiğine dikkat çekti. TMY ve polis yetkilerini arttıran özgürlük ve kardeşliğine, ırkçı saldırılara, 12 SES, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Tabip
yasaların kaygı verici olduğunu dile getiren İrençin, 1990-
Eylül anayasasına, F tipi hücrelere, laikliğe Odası, İHD, Edebiyatçılar Derneği, 68’liler
2006 yılı arasında TİHV’e 10786 kişinin başvurduğunu ve
değinildi. Derneği, Yalıncak Sultan Alevi Kültür Derneği,
tedavi gördüğünü, İHD verilerine göre geçen yıl 708
Basın metninin okunmasının ardından Taşdelen HBV Derneği, DTP, ÖDP, TKP, DHP,
kişinin işkence gördüğünü söyledi.
açıklamanın altında imzası bulunan kurumlar TÖP, BEKSAV, TKM, SİDAD, İmranlı-Der,
Kızıl Bayrak/İstanbul
adına 2 Temmuz günü gerçekleştirilecek olan EMEP, SDP, ESP, Partizan, EHP, YÇKM,
anma programı açıklandı. NHKM, Çamşıhı Derneği
Adana’da işkence karşıtı eylem Açıklamada imzası olan kurumlar: Kızıl Bayrak/İstanbul
İHD Adana Şubesi, 26 Haziran günü dernek binası PSAKD, Alevi Bektaşi Federasyonu, DİSK
önünde “İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence
Görenlerle Dayanışma Günü” gündemi ile ilgili bir basın
açıklaması gerçekleştirdi.
Yapılan açıklamada işkencenin bir devlet politikası “İncirlik Üssü kapatılsın!”
olduğu ve sistemli biçimde uygulandığı dile getirildi. İncirlik Üssü’nün ABD emperyalizmi tarafından kullanılmasına ilişkin verilen iznin 23 Haziran günü
Devletin işkence politikasının toplumsal muhalefetin dolması üzerine, saat 12:30’da Adana İHD binasında bir açıklama yapıldı. Açıklamada İncirlik’in ABD
gelişim seyrine göre biçimlendiği ve toplumsal tarafından kullanılması protesto edildi, İncirlik Üssü’nün kapatılması talep edildi.
muhalefet arttıkça onu bastırmak amacıyla işkencenin Açıklamada şunlar söylendi: “Bizler, ülke topraklarının, havaalanlarının, üslerin ve limanlarını
daha yoğun ve sistematik bir biçimde uygulandığı ABD’nin hizmetine sunulmasına karşıyız. Emperyalistlerin ülkede kullandığı üsler kapatılmalıdır. Sürekli
belirtildi. tedirginlik içinde yaşamamak, komşu halklara düşman haline gelmemek, barış ve kardeşlik içinde
İHD, İnsan Hakları Vakfı, ATO, ÇHD tarafından yaşamak için ülkemiz emekçileri ve bölge halkları olarak güçlerimizi birleştirelim. İncirlik’in ABD’nin
düzenlenen eyleme Alınteri, BDSP, ÇHKM, ESP, KESK çıkarları için kullanılmasına izin vermeyelim, İncirlik Üssü kapatılsın, Amerika defolsun!”
ve ÖDP destek verdi. Yaklaşık 25 kişinin katıldığı basın toplantısı metnin okunmasının ardından sona erdi. İHD, KESK,
Kızıl Bayrak/Adana ESP, ÖDP, EMEP, SDP, Alınteri, ÇHKM, Partizan adına gerçekleşen basın toplantısında, masaya
“Türkiye’ye sözümüz var. Bin Umut Adana Bağımsız Milletvekili Adayı Nazmi Gür” yazılı bir dosyanın
İşkence karşıtı bildiri dağıtımı konulması dikkat çekti.
Kızıl Bayrak/Adana
24 Haziran günü Beyoğlu’nda biraraya gelen İHD ve
TİHV üyeleri, işkenceye uğranması durumunda
yapılması gerekenlerle ilgili bildiri dağıttı. PSAKD Maltepe Şubesi’nden 2 Temmuz etkinlikleri
İHD ve TİHV üyeleri Birleşmiş Milletler tarafından
“İşkence Görenlerle Uluslararası Dayanışma Günü”
olarak ilan edilen 26 Haziran nedeniyle işkence ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Maltepe Şubesi’nde Sivas şehitlerini anma etkinlikleri kapsamında 27
gözaltı olaylarının sık yaşandığı Hacı Hüsrev ve Hacı Haziran akşamı bir film gösterimi gerçekleştirdi.
Ahmet mahallelerine bildiri dağıtımı gerçekleştirdi. Can Dündar’ın hazırladığı 2 Temmuz konulu belgeselin gösterimine 100’ü aşkın kişi katıldı.
Mahalle halkına gözaltına alınmaları durumunda Gülsuyu Heykel Meydanı’nda yapılan film gösterimi öncesinde bir dernek çalışanı Sivas katliamına
yapmaları gerekenlerin anlatıldığı eylem ilgiyle ilişkin bir konuşma yaptı ve herkesi yeni Sivaslar olmaması için mücadele etmeye çağırdı.
karşılandı. Film gösterimi Maltepe Şubesi’nin etkinlik programının duyurusu ile son buldu.
Kızıl Bayrak/İstanbul Kızıl Bayrak/Maltepe

EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 19 94
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.

CMYK
Sermaye devletinin katliamcÝ yŸzŸ 2 Temmuz
Ô93 gŸnŸ SivasÕta bir kez daha ortaya ÝktÝ...

KaranlÝÛa meßale
olanlar kŸllerinden
yeniden doÛarlar!

You might also like