You are on page 1of 22

5.

Yönetiflim

5.1. Yönetiflim ve Siyasal Sistem


Yönetiflim, siyasal sistemin yönetiminde hükümet ile toplum aras›nda
karfl›l›kl› etkileflim, ortak çal›flma ve karar almada paydafl (stakeholder) olma
koflullar›na dayan›r. Siyasal sorunlar› ve gündemi oluflturan, ve kamuoyunu
yak›ndan ilgilendiren hususlarda hükümetin iktidar kullan›m›, bu etkileflimin
oda¤›nda yer al›r. Bu ba¤lamda, siyasal iktidar›n sadece bir yönetim olgusu
içermedi¤i, iktidar kullan›m›n›n belirli bir üslup da içermesi gerekti¤i görüflü son
y›llarda genel kabul görmeye bafllad›. Söz konusu üslubu tan›mlamak için,
Türkçe'ye "iyi yönetiflim" olarak çevrilen "good governance" kavram› gittikçe
yayg›nlaflan bir kullan›m alan› buldu. ‹yi yönetiflim, kamunun yak›ndan
ilgilendi¤i konular hakk›nda, iktidar›n nas›l kullan›lmas›, siyasal kararlar›n neden
ve nas›l al›nmas› ve yurttafllar›n kendi sözlerini kabul ettirebilmeleri için neler
yapmalar› gerekti¤iyle ilgili kurum, süreç ve gelenekleri de göz önüne alarak,
sorumlu ve duyarl› bir biçimde güç kullan›m› olarak anlafl›lmaya bafllad›.
Böylece yönetiflim, hem siyasal kat›lma hem de temsili kurum ve örgütlerin
iflletim üslubuyla (modus operandi) ilgili olarak tan›mlanmaktad›r. Bu anlam›yla,
siyasal yönetimin halk›n r›zas›na dayanmas›na katk›da bulunan özellikleri iyi
yönetiflimin özünü oluflturur. Genel temsil, kat›lma ve destek teminine yarayan
kurum, süreç ve gelenekleri oluflturabilen siyasal yönetimler "iyi" yönetme
örnekleri sergileyeceklerdir. Halk›n siyasal etkinlikleri için kurumsal ve yasal
süreçler oluflturabilen hükümetler ise iyi siyasal yönetiflimin oluflmas›na katk›da
bulunacaklard›r. Ülkede asayifli sa¤layarak mal ve insan ulafl›m›n› güvenli hale
getiren, etkin ve engelleme olmaks›z›n bilgi ve haber ak›fl›n› sa¤layan bir
yönetim iyi yönetiflim altyap›s›n› oluflturmufl olmaktad›r. Yarg› ba¤›ms›zl›¤›n›n
sa¤lanmas›, etkin bir yarg› sisteminin kurulmas› ve sayg›n bir hukuk sisteminin
ülkede ortaya ç›kacak sosyo-ekonomik çat›flmalar› çözmesi, bu yönetim
üslubunun ö¤eleri olarak kabul edilmelidir. E¤itim, sa¤l›k hizmetleri ve refah›n
yurttafllara, f›rsat eflitli¤i çerçevesinde yararlanabilecekleri bir biçimde
da¤›t›labilmesi de iyi siyasal yönetiflimin temel özellikleri aras›nda say›lmal›d›r.
Bu anlamda, iyi siyasal yönetiflim ekonominin, çevrenin ve toplumsal
çat›flmalar›n etkin denetimi ve yönetimi anlam›na gelmektedir. Bunu yaparken
yurttafllar›na sürekli olarak bilgi (saydam yönetim), zaman zaman da hesap
veren bir hükümet yap›s› ve üslubu ortaya ç›kacakt›r. Bunun anlam› hükümet
yap›s›n›n tüm halka en yak›n olan birimden en merkezi birime do¤ru birkaç
düzeyde örgütlenmesi suretiyle kamu politikalar› etkili ve en optimal düzeyde
yürütülürken, halk›n kolay izleyebilece¤i ve hesap sorabilece¤i, çeflitli düzeyde
yerel ve merkezi hükümet yap›lar› da ortaya ç›kabilecektir. Bu düzeyler aras›nda
bir iflbölümü ve birbirini tamamlayan bir bütünlük sa¤lanarak, kamu
politikalar›n› oluflturan projelerin ölçek ve karmafl›kl›klar›na göre, onlara en
uygun yerel ya da merkezi otorite taraf›ndan tasarlan›p, uygulanmas›n›, yani
yerindenli¤i olanakl› k›labilecektir.
Siyasal yönetimler, tüm yurttafllar›na eflit olanaklar çerçevesinde asayifl,
e¤itim, sa¤l›k ve refah da¤›tabildikleri, toplumsal çat›flma, uzlaflmazl›k ve
anlaflmazl›klar› etkin bir biçimde çözen bir hukuk sistemi oluflturabildikleri
ölçüde, iyi yönetiflimin özelliklerine sahip olacaklard›r. ‹yi siyasal yönetiflim ile
canl› bir sivil toplumun, siyasal olarak etkin bir yurttafllar toplulu¤unun, sorumlu
ve yurttafl taleplerine duyarl› ve halk›n gözünde meflrulu¤unu koruyan bir
hükümetin, enflasyon oran›n› düflük, istihdam› yüksek düzeyde tutan, bütçesini
dengeleyebilen ve istikrarl› ekonomik büyüme sa¤layabilen bir makro ekonomik
program izleyebilmesiyle yak›ndan iliflkilidir. Bu anlamda, iyi siyasal yönetiflim
yurttafl taleplerine duyarl› bir hükümet uygulamas›yla ortaya ç›kar.
Özetle, iyi siyasal yönetiflim, yurttafl taleplerine duyarl›, dolay›s›yla yurttafllar›
birer paydafl olarak karar verme sürecine katan, hesap vermeye haz›r ve etkin
iflleyen bir hükümet biçimi olarak tan›mlanabilir. Bu tan›m çerçevesinde,
yurttafllar›n siyasal kat›lma ve temsil kurumlar› arac›l›¤›yla hükümetle serbestçe
etkileflim içine girmesinin ötesinde bir iflleyifl söz konusudur. ‹yi yönetiflim,
yurttafllar›n yönetilen olarak de¤il, siyasal sorunlardan etkilendikleri için,
kaybedecek de¤erli varl›klar› olan taraf olarak alg›land›¤› bir siyasal ortamda
gerçekleflmektedir.
Bu anlay›flta, yurttafl yönetilen de¤il, paydafl olarak temel siyasal karar al›c›
konumundad›r. Burada temel siyasal kat›l›ma ilkesi, bir siyasal sorun ve
çözümüyle ilgili karardan etkilenenleri de karar alma sürecine ortak k›lmak
olacakt›r. Hükümetin seçmenlere gösterdi¤i duyarl›l›k, otoritelerin hay›rseverlik
ve iyi kalplili¤inden de¤il, halk›n r›zas›na ve ona hesap verme zorunlulu¤una
dayanmas›ndand›r.
‹yi siyasal yönetiflim, toplumu oluflturan bireyler, sivil toplum
kurulufllar› (STK’lar) ve siyasal seçkinlerin ortaklafla ve hakça yer alaca¤› bir
görüflme, tart›flma ve müzakere ortam›nda al›nacak olan emredici ve ba¤lay›c›
kararlar arac›l›¤›yla yönetim anlam›na gelmektedir. Bu genel tan›m›n
uygulamada nas›l bir sonuç verece¤i yerel, ulusal, ve uluslararas› yönetiflim
aç›s›ndan farkl›l›klar yaratacakt›r. Bu üç yönetim düzlemi aras›nda, yap›lar› ve
oluflumlar› gere¤i önemli farklar vard›r.
Yerel yönetim, bir parças› oldu¤u ulusal yönetimle uyumlu ve onun
taraf›ndan desteklenerek kamu hizmeti üretmek durumundad›r. Ulusal yönetim,
demokrasilerde seçimle iflbafl›na gelen ve ulusal kaynaklar› gelifltirerek kamu
mal› ve hizmetini kendi bafl›na üreten bir konumdad›r. Uluslararas› yönetim ise,
ulusal yönetimlerin ortaklafla oluflturduklar› kurum ve kurulufllar›n içinde ve
onlarla birlikte sergiledikleri davran›fl ve uygulamalardan oluflur.
Yerel yönetimler için iyi yönetiflim, belediyelerin, kapsad›klar› alanda
yaflayanlarla birlikte, ortaklafla olarak yer alacaklar› bir süreçle karar alma,
uygulama ve denetleme uygulamalar› yürütmeleriyle gerçekleflebilir. Ulusal iyi
yönetiflim, hükümetlerin alacaklar› kararlar›n yurttafllar, STK’lar ve siyasal
kadrolar›n genifl kat›l›m ve tart›flmas› ile ortaklafla al›nd›¤› ve uygulamalar›n
ortaklafla mali, insani vb. desteklerle sürdürülebildi¤i, izlendi¤i ve
denetlenebildi¤i bir ortamda olanakl›d›r. Uluslararas› iyi yönetiflim ise, ulus-
devletler, STK’lar, uluslararas› örgüt ve kurulufllar›n ortaklafla karar al›p
uygulad›klar› ve uygulamalar› izleyip denetledikleri bir çerçevede geliflebilir.
5.2. Türkiye’de Yönetiflim: Son On Y›l
Türkiye’de son on y›ldaki demokratikleflme çabalar›, Avrupa Birli¤i’yle (AB)
iliflkilerdeki geliflmeler, dinsel ve etnik gruplar ile örgütlerin yaratt›¤› büyük
sorunlarla ortaya ç›kan çat›flmalar›n içerik ve s›kl›¤›, deprem gibi do¤al afetler ve
iktisadi dalgalanmalar›n etkileriyle siyasal yönetiflim üslubu de¤iflim geçirmifltir.
Seçmenler ve STK’lar ile bas›n-yay›n organlar›n›n yukar›da say›lan geliflmelerin
etkisi alt›nda kalarak göstermifl olduklar› siyasal tepkiler de, siyasal yönetiflim
üslubunun de¤iflmesi yönünde bir bask› yaratm›flt›r. Ayr›ca Türkiye’nin, Helsinki
Zirvesi’nde (Aral›k 1999) al›nan AB adayl›¤› karar›na dayal› olarak gelifltirdi¤i
adayl›k stratejisi ve haz›rlad›¤› Ulusal Program çerçevesinde devlet kurumlar›nda
bafllat›lan reform çal›flmalar› ivme kazanm›flt›r. Bu yolda at›lan ad›mlar›n ilk
sonucu siyasal karar alma ve denetleme konular›nda saydaml›k üzerinde
yo¤unlaflm›flt›r.
5.2.1. Saydaml›k
Baflka birçok ülke gibi Türkiye'de de, idarenin karar alma sürecine o
kararlardan "etkilenebilecek" olanlar›n "kat›lmalar›na", bilgi ve belgeleri
paylaflmalar›na olanak tan›yacak bir "zorunlu hukuki prosedür" halen yoktur. Bu
konuda Adalet Bakanl›¤›’nca haz›rlanm›fl olan ‹dari Usul Kanunu tasar›s› henüz
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulmam›flt›r. Ayn› biçimde, idarenin
elindeki bilgilere ulaflma hakk›n› güvence alt›na alacak yasa da ç›kar›lamam›flt›r.
Söz konusu kanunlar›n yoklu¤u, Kamulaflt›rma Kanunu ve Vergi Usul Kanunu gibi az
say›da istisna d›fl›nda, kamu yönetiminin ifllemlerini "kapal›l›k" içinde
yapabilmesine olanak tan›makta ve bireylere yarg› denetimi d›fl›nda etkili bir
"korunma" yolu b›rakmamaktad›r. Öte yandan, daha önce benzer kanunlar›
ç›karm›fl ülkelerin deneyimlerinden yararlan›larak haz›rlanan ‹dari Usul Kanunu
tasar›s›na göre, idari karar alma sürecine kat›l›m, özel hukuk kiflilerinin (bireyler
ve tüzel kifliler) "kamu gücü"nü kullanmalar› anlam›na gelmemektedir.
Yaln›zca 3056 say›l› Baflbakanl›k Teflkilat› Hakk›ndaki Kanun’da, bakanl›klar›n
yasa tasla¤› haz›rlama aflamas›nda, tasla¤› Baflbakanl›k’a sunmadan önce, ilgili
kurum ve kurulufllarla görüflmesi öngörülmektedir. Tüzüklerin yay›mlanmadan
önce Dan›fltay taraf›ndan onaylanmas›n› zorunlu k›lan Dan›fltay Kanunu (madde
48) da bir tür yarg›ya dan›flma olarak kabul edilebilir. Son olarak, TBMM ‹ç
Tüzü¤ü, yasa taslak ve önerilerinin TBMM’ye sunulmas› aflamas›nda gerekçe ve
yasa maddelerinin say›lmas›n› zorunlu k›lmaktad›r. Yasa taslaklar›nda yasal
çeliflkileri çözmek ve bakanl›klar aras›nda uyumu sa¤lamak görevi Baflbakanl›k’a
verilmifltir. Ne var ki, bu görevin her zaman sorunsuz olarak yerine getirildi¤i
söylenemez.
Türkiye’de yasa, yönetmelik ve tüzükler hem çok say›dad›r, hem de karmafl›k
bir görüntü çizmektedir. Ayr›ca, kullan›lan dil yüzünden, yasalar›n zaman zaman
anlafl›lmaz bir içerik kazand›¤› da görülmektedir. Oysa, yasalarda kullan›lan dilin
sokaktaki yurttafl taraf›ndan anlafl›l›r olmas› saydaml›¤›n vazgeçilemez ve en
temel özelliklerindendir.
Yasa, yönetmelik ve tüzükleri haz›rlama sürecinde ilgili ya da etkilenen tüm
taraflarla görüflülmesini, onlar›n düflünce, fikir ve görüfllerinin de bu
düzenlemelere yans›t›lmas›n› öngören herhangi bir uygulama henüz söz konusu
de¤ildir. Özellikle ekonomik konularda söz sahibi olmas› için kurulan Ekonomik
ve Sosyal Konsey’in çal›flt›r›lamamas› da bu tür bir dan›flma sürecinin yaflama
geçirilmesini engellemifltir. Buna karfl›l›k, Sekizinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›’nda ilk
kez "Sivil Toplum Kurulufllar›" bafll›¤› aç›larak, kalk›nman›n her alan›nda kamu ve
sivil toplum çal›flmalar›n›n demokratik bir topluma ulaflma aç›s›ndan önemi
vurgulanm›fl, bu iflbirli¤i kanallar›n›n geliflmesi için STK’lar›n desteklenmesini bir
hükümet politikas› haline getirmek hedeflenmifltir. Son y›llarda bu geliflmeye
koflut olarak ortaya ç›kan önemli bir örnek de, Türk toplum ve aile hayat›nda
köklü de¤ifliklikler getiren yeni Medeni Kanun’un haz›rl›k sürecidir. Yaklafl›k 50
y›ld›r üzerinde çal›fl›lan ve son 10 y›lda yo¤unlukla kamuoyunun gündemini
iflgal eden Medeni Kanun, toplant›, yaz›flma, çal›flma gruplar›na kat›lma gibi çeflitli
yöntemlerle, aralar›nda kad›n kurulufllar›n›n da bulundu¤u ilgili taraflar›n görüfl
ve önerilerine sunulmufl ve kat›l›mc› bir süreçle birçok de¤ifliklik
gerçeklefltirilmifltir.
Asl›nda, Türkiye’nin yasal mevzuat hakk›nda ilgili toplum kesimlerini
bilgilendirme uygulamalar› OECD standartlar›nda "en iyi uygulama" niteli¤i
tafl›maktad›r (OECD, 2001: 26). Yak›n zamanda baz› bakanl›klar›n yasa
taslaklar›n› web sayfalar›nda yay›mlamalar›, bu bilgilendirmenin iyi bir örne¤ini
oluflturmaktad›r. Üstelik, Bakanlar Kurulu’nun 12 Ocak 2002 tarihinde ald›¤›
ilke karar›yla, Türkiye’de Saydaml›¤›n Art›r›lmas› ve Kamuda Etkin Yönetimin
Gelifltirilmesi Eylem Plan› da kabul edilmifltir. TBMM’nin Genel Kurul
görüflmelerinin TRT’den naklen yay›nlanmas› kadar, yasa öneri ve taslaklar›yla
denetleme etkinliklerinin TBMM’nin web sayfas›ndan izlenebiliyor olmas› da
saydaml›k konusunda bir baflka "en iyi uygulama" örne¤i olarak görülebilir. Son
olarak, 3,215 belediyeyi Internet üzerinde birlefltiren "YerelNet" projesi de bir
baflka "en iyi uygulama" örne¤idir.
5.2.2. Hesap Sorma
Türkiye’de hesap sorma uygulamas›n›n kurumsal mekanizmalar›, siyasal,
idari, mali ve hukuki olmak üzere olarak dört farkl› türdedir.
5.2.2.1. Siyasal Hesap Sorma
Siyasal hesap sorma temsili demokratik kurum ve uygulamalar çerçevesinde
gerçeklefltirilir. En belirgin uygulama, fiilen dört y›lda bir yap›lmakta olan genel
seçimlerdir. Bu dönemlerde seçim kampanyalar› s›ras›nda siyasal parti, siyasal
lider ve milletvekillerinin geçmifl performanslar› sorgulanmaktad›r. Farkl› siyasal
ideolojilere sahip, ortalama 11 siyasal partinin girdi¤i seçimlerde verilen oylar
da siyasal hesap sorma sürecinin en son halkas›n› oluflturmaktad›r. Siyasal
kararlar› etkileme giriflimleri, al›nan siyasal kararlara seçmen, STK’lar ve bas›n-
yay›n kurulufllar›n›n tepki, elefltiri, yorum ve destekleri de siyasal hesap sorma
olgusu olarak de¤erlendirilebilir. TBMM’de sorulan yaz›l› ve sözlü sorular, genel
görüflme, gensoru, araflt›rma ve soruflturma komisyonlar› gibi etkinlikler de
siyasal denetimin bir parças›d›r. Türkiye’de TBMM taraf›ndan yürütülen denetim
etkinli¤inin s›kl›¤› afla¤›daki tabloda gösterilmifltir.

Çizelge 5.1
TBMM’nin Denetim Etkinlikleri (1991-29.05.2002)

Denetim 19. Dönem 20. Dönem 21. Dönem


Etkinli¤i (1991-95) (1996-99) (1999-2002)
Sözlü Soru 1.824 1.261 1.846
Cevaplanan 276 (% 15) 53 (% 28) 466 (% 25)
Yaz›l› Soru 7.550 6.950 7.592
Cevaplanan 6.619 (% 88) 4.729 (% 68) 5.830 (% 77)
Genel Görüflme 69 38 29
Kabul edilen 41 (% 59) 8 (% 21) 1 (% 3)
Meclis Soruflturmas› 25 46 5
Kabul edilen 7 (% 28) 2 (% 50) 2 (% 40)
Meclis Araflt›rmas› 247 313 289
Kabul edilen 52 (% 21) 63 (% 20) 33 (% 11)
Gensoru 42 22 28
Kabul edilen 0 3 0
Kaynak: TBMM Kanunlar ve Kararlar Dairesi Baflkanl›¤›

TBMM’nin yürüttü¤ü denetim düzenli bir yo¤unluktad›r. Yaz›l› soru


tablodaki en etkili denetim yöntemi olarak göze çarpmaktad›r. Sözlü sorular
genellikle yan›tlanmamakta, zaman içinde dörtte biri düflmekte ve bir o kadar› da
soru sahipleri taraf›ndan geri al›nmakta ya da yaz›l› soruya dönüfltürülmektedir.
Meclis soruflturmas› üçüncü s›ray› almaktad›r. Araflt›rma, genel görüflme ve
gensoru s›k baflvurulan yöntemler olmad›klar› gibi, etkili olma flanslar› da zay›ft›r.
5.2.2.2. ‹dari ve Mali Hesap Sorma
Bakanl›klar, kendilerine ba¤l› kamu kurum ve kurulufllar›ndaki uygulamalar›n
meslek ahlak›na oldu¤u kadar, yasa, tüzük ve yönetmeliklere de uygun olarak
yürütülüp yürütülmedi¤ini denetlemek üzere teftifl kurumlar› oluflturmufllard›r.
Bunlar›n yan› s›ra, Anayasa’n›n 108. maddesiyle Cumhurbaflkanl›¤›’na ba¤l›
olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu (DDK) bulunmaktad›r. DDK,
Cumhurbaflkan›’n›n iste¤i üzerine tüm kamu kurum ve kurulufllar›nda ve
sermayesinin yar›s›ndan fazlas›na bu kurum ve kurulufllar›n kat›ld›¤› her türlü
kuruluflta, kamu kurumu niteli¤inde olan meslek kurulufllar›nda, kamuya yararl›
dernekler ile vak›flarda, her düzeydeki iflçi ve iflveren meslek kurulufllar›nda her
türlü inceleme, araflt›rma ve denetleme yapabilir. Ayr›ca, 3056 say›l› yasan›n 20.
maddesine göre, do¤rudan Baflbakan’a ba¤l› olan ve Baflbakanl›k Makam›’n›n
emir ve onay›yla görev yapan Baflbakanl›k Teftifl Kurulu, bütün kamu kurum ve
kurulufllar› ile bunlar›n ifltirak ve ortakl›klar›nda, kamu kurumu niteli¤indeki
meslek kurulufllar›nda, vak›flarda, derneklerde, kooperatiflerde, gerekti¤inde
imtiyazl› flirketler ile özel kurulufllarda, di¤er denetim birimlerinin yetkilerine de
sahip olarak, teftifl, denetim ve inceleme yapmak ya da yapt›rmak yetkisine
sahiptir. Bütün kamu kurum ve kurulufllar›yla K‹T’lerde teftiflin etkin bir biçimde
yürütülmesi hususunda genel ilkeleri belirlemek de bu kurulun görev ve yetkileri
aras›ndad›r. Ayr›ca, Maliye Teftifl Kurulu, Adalet Bakanl›¤› Teftifl Kurulu, ‹çiflleri
Bakanl›¤› Mülkiye Teftifl Kurulu ve D›fliflleri Teftifl Kurulu gibi benzer ifllev gören
kurullar da bulunmaktad›r. Baflbakanl›k Teftifl Kurulu baflta olmak üzere, bu
kurullar da yaln›z belirli bir bakanl›k içi denetim yapmamakta, ayn› zamanda d›fl
denetim ifllevi de görmektedir.
Türkiye’de, uluslararas› denetim standartlar› düzeyindeki meslek
standartlar›na, denetim organlar›n›n çeflitlili¤ine ve say›sal yeterlili¤ine karfl›n,
denetim hizmetlerinin yeterince etkin olmamas›n›n temel nedeni, denetim
sisteminin a¤›rl›kl› olarak "mevzuata uygunluk denetimi"ne dayanmas›d›r. Baflka
bir deyiflle, "kanunilik teftifli" yayg›nd›r. Bu denetim uygulamas› biçimsel ö¤eleri
ön plana ç›karmakta ve bir tür törensel nitelik tafl›maktad›r.
Kamu kesiminde yürütülen etkinliklerin sonuçlar› ço¤u zaman birden çok
kamu kurumunu ve fon kullan›m›n› ilgilendirmektedir. Örne¤in, trafik
kazalar›n›n azalt›lmas›yla ilgili çok say›da kurum vard›r ve bunlar›n etkinlikleri
elde edilecek sonuçlar› etkileyebilir. Baflar›l› ya da baflar›s›z sonuçlar elde
edilmesinde hangi kurumlar›n ne ölçüde pay› oldu¤u ancak performans ölçümü
yoluyla anlafl›labilir. Say›fltay’›n TBMM’ye güvenilir performans denetimi
raporlar› sunmas› hesap verme kadar saydaml›¤› da güçlendirecek, yasaman›n
gücünü art›rarak, temsili demokrasiyi güçlendirecektir.
Bu nedenle, Say›fltay’a performans denetimi yapma yetkisinin verilmesi, kamu
maliyesinin yönetimi ve mali denetim yasa tasar›s›n›n haz›rlanmas›, performans
bütçesine geçifl için pilot kurumlar›n seçilmesi, bütçe kod sisteminin
de¤ifltirilmesi, nakit bazl› muhasebe bilgileri yerine, tahakkuk bazl› muhasebe
bilgilerinin kullan›lmas› için çal›flmalara bafllanmas›, ihale sisteminin
de¤ifltirilmesi, bütçe d›fl› fonlar›n kald›r›lmas›, bütçenin kapsam›n›n
geniflletilmesi ve Say›fltay denetiminin tüm kamu fonlar›n› içerecek biçimde
geniflletilmesi gibi, mali sistemimizi kökünden de¤ifltirecek yenilikler bir bir
yaflama geçmektedir.
Ayr›ca, Türkiye’de plan hedeflerinin gerçekleflmesi noktas›nda hesap verme
anlay›fl›n› da içeren "Stratejik Planlama" yaklafl›m›, Dünya Bankas›’n›n sa¤lad›¤›
Kamu Sektörü Yap›sal Uyum Kredisi’nin ikinci diliminin bir koflulu olarak kamu
kesiminde uygulanmaya bafllayacakt›r. Devlet Planlama Teflkilat› (DPT)
taraf›ndan bu amaçla haz›rlanan Stratejik Planlama K›lavuzu Dünya Bankas›’na
sunulmufl ve olumlu karfl›lanm›flt›r.
Türkiye’de kamu kesimindeki iyi yönetiflim uygulamalar›n›n bir baflka örne¤i,
toplam kalite yaklafl›m›n›n baz› kamu kurum ve kurulufllar›nda yaflama geçirilmifl
olmas›d›r. Halen, Sa¤l›k Bakanl›¤›’na, SSK’ya ve üniversitelere ba¤l› hastanelerce
ISO 9001 ve 9002 kalite belgeleri al›nm›flt›r. Benzer uygulamalar›n somut
örneklerini askeri hastaneler ve okullar ile askerlik flubelerinde de görmek
olanakl›d›r.
Türkiye’deki idari denetim uygulamalar›nda kamu kurum ve kurulufllar›n›n
taflra örgütleri dönemsel olarak denetlendikleri halde, merkez örgütleri genellikle
denetim d›fl›nda kalmaktad›r. Bu durumun yol açt›¤› olumsuzluklar› gidermek
için, Baflbakanl›k Personel ve Prensipler Genel Müdürlü¤ü’nün 3 May›s 1993
tarih ve 1993/12 say›l› Genelge’siyle mesleki nitelik, uygulama ve yetki alanlar›
ile memur alma standartlar› tan›mlanm›flt›r. Bu uygulaman›n etkilerinin k›sa
sürede al›nmas› beklenmektedir.
Denetim sonuçlar› kamuoyuna birlefltirilerek aktar›lmakta, bu da saydam bir
bilgilendirmeye olanak vermemektedir. Bu nedenle, denetim raporlar›n›n ilgili
kurumlar›n ve bakanl›klar›n web sitelerinde yay›mlanmas› gerekir.
Türkiye’de kamu yönetiminde güçlü bir "hiyerarfli" gelene¤i vard›r. Bu
alanda, zaten yap›lmakta olan "hizmet içi e¤itim" çal›flmalar›na h›z kazand›r›lmas›
ve hem üstlerin hem astlar›n "yönetim kültürü" konusunda e¤itilmelerine a¤›rl›k
verilmesi gerekmektedir.
Yedinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›’nda, yukar›da nitelikleri aç›klanan kamu
yönetim mekanizmas› karfl›s›nda yurttafllar›n tekil ya da topluluk halinde
haklar›n› korumakla görevli bir "kamu denetçisi" (ombudsman) sistemi
öngörülmüfltür. Bunun için haz›rlanan yasa tasar›s› TBMM’ye gönderilmifltir.
Günümüzde yaln›zca TBMM’deki Dilekçe Komisyonu buna benzer bir ifllevi
yerine getirmektedir. Bu komisyona her yurttafl dilekçe yazma ve talepte ya da
flikayette bulunma hakk›na sahiptir. Bu dilek ve flikayetler Dilekçe Komisyonu
taraf›ndan incelenmekte, ilgili kurum ve kurulufllara iletilmekte, yurttafllara da
dilekçeleriyle ilgili bilgi sunulmaktad›r. Ne var ki, bu kurumun çok etkili bir dilek
ve flikayet mercii oldu¤u söylenemez.
Bu ba¤lamda ayr›ca ele al›nmas› gereken bir konu da "ba¤›ms›z kurullar"
olgusudur. Türkiye’deki ilk örne¤i Sermaye Piyasas› Kurulu olan ba¤›ms›z
kurullar›n say›s›, yasas› yürürlü¤e girmifl ama henüz karar organlar› oluflmam›fllar
da dahil, 12’yi bulmufltur. Bunlar, merkezi yönetimden devredilen yetkilere
dayanarak, tütünden enerji piyasas›na, rekabet uygulamalar›ndan özel radyo-
televizyon istasyonlar›na kadar uzanan genifl bir alan› "düzenlemekte" ve
"denetlemekte"dir. Ba¤›ms›z kurullar "kamu yarar›"n›n azami ölçüde gözetilmesi
amac›yla, "bürokratik-teknik" oluflumlar biçiminde ve siyasal bask›lardan uzak
kalacak biçimde kurulmufltur. Son on y›lda Türk kamu yönetiminde
gerçeklefltirilmifl en önemli reform, bu ba¤›ms›z kurullar›n say›sal art›fl› ve
ifllevlerinin merkezi yönetim aleyhine genifllemesi olmufltur.
5.2.2.3. Hukuki Hesap Sorma
Hukuki hesap sorma anayasal ve yasal olarak tan›mlanm›fl bir yarg› denetim
sürecini içermektedir. Bu sürecin en üst noktas›nda Anayasa Mahkemesi,
Yarg›tay, Dan›fltay gibi üst mahkemeler bulunmaktad›r. Yasalar›n, kanun
hükmünde kararnamelerin, TBMM ‹ç Tüzü¤ü’nün Anayasa’ya uygunlu¤unu
denetleme yetkisi Anayasa Mahkemesi’nindir. Meclis taraf›ndan yap›lan Anayasa
de¤iflikliklerinin Anayasa’ya uygunlu¤unun denetimi de gene Anayasa
Mahkemesi taraf›ndan gerçeklefltirilmektedir. Bu süreç alt mahkemelerde
sürmekte olan davalar s›ras›nda yasalar›n Anayasa’ya ayk›r›l›¤› görüntüsü
do¤du¤unda da bafllat›l›r. Alt mahkeme davaya ara verip Anayasa Mahkemesi’ne
baflvurarak, befl ay içinde oradan gelecek karara göre davay› görmeye devam
eder. ‹ktidardaki parti ile ana muhalefet partisi meclis gruplar›n›n,
Cumhurbaflkan›’n›n ve TBMM üyelerinin en az beflte birinin de yasalar›n
Anayasa’ya uygunlu¤unu saptamak için Anayasa Mahkemesi’ne baflvuruda
bulunmas› söz konusudur.
Anayasa’n›n 125. maddesinde idarenin tüm eylem ve ifllemlerine karfl› yarg›
yolunun aç›k oldu¤u ifade edilmifltir. ‹dare ve vergi mahkemelerinin nihai karar
ve hükümlerinin son inceleme mercii kural olarak Dan›fltay’d›r. Her yurttafl,
ç›karlar›n› zedeleyen ifllemlere karfl›, hukuka ayk›r› oldu¤u sav›yla do¤rudan dava
açmak hakk›na sahiptir. Ayr›ca, idari dava aç›lmadan önce, idari ifllemlerin
kald›r›lmas›, geri al›nmas› ve yeni bir ifllem yap›lmas› konusunda idareye
baflvuruda bulunma ve alaca¤› yan›ta karfl› ya da 60 gün içinde yan›t
verilmemesi üzerine dava açmak hakk› da vard›r. Altm›fl günlük süre içinde yan›t
verilmemesi halinde dile¤in reddedildi¤i yasal olarak kabul edilmifltir. Ekim
2001’de Anayasa’n›n 74. maddesinde yap›lan bir de¤ifliklikle, dava açma ehliyeti
yönünden herhangi bir s›n›rlamaya tabi olmayan yabanc›lara da, karfl›l›kl›l›k
gözetilmek kayd›yla, kendileri ya da kamu ile ilgili dilek ve flikayetleri hakk›nda
yetkili makamlara ve TBMM’ye yaz›yla baflvurma hakk› tan›nm›flt›r.
Türkiye’de yurttafllar›n idarenin karar ve tasarruflar›na karfl› idari yarg›ya
yapt›klar› baflvurularda son on y›lda belirgin bir art›fl gözlenmektedir. Bu konuda
AB’nin sundu¤u hukuk sistemi kolayl›klar›n› da kullanma e¤iliminde olan bir
uygulama da göze çarpmaktad›r.
Buna karfl›l›k, hukuki hesap sorma süreci Türkiye’de de, pek çok yerleflik
demokrasiden fazla farkl› olmayan bir biçimde yavafl çal›flmakta, davalar›n say›s›
zaman içinde artarak yarg›da büyük bir y›¤›lmaya yol açmaktad›r. 1999’da
yap›lan bir saptamaya göre yerel idari mahkemelerde bekleyen dava say›s›
29.376, davalar›n ortalama görülme süresi ise 167 gün olarak hesaplanm›flt›r
(OECD, 2001: 29).
5.2.3. Siyasal Kat›lma
Türkiye’de siyasal kat›lman›n daha çok, seçimlere ve seçim kampanyalar›na
kat›lma, bireysel ve topluluk giriflimleriyle siyasal kurumlara talep iletme, flikayet
ve dilekte bulunma biçimini ald›¤› görülmektedir. Daha az oranda olmak üzere,
toplumsal ve ekonomik sorunlar ile çözümlerinin toplant›lar düzenlenerek
tart›fl›l›p görüflüldü¤ü, politika önerilerinde bulunuldu¤u da görülmektedir.
1990’larda ve özellikle 1999’daki depremler s›ras›nda ve sonras›nda, yaflam
çevresinin güzellefltirilmesi ya da iyilefltirilmesi, yard›ma muhtaç, aç, e¤itimsiz vb.
durumda olanlara yard›mda bulunmaya çal›flan toplumsal giriflimler, gönüllü
örgütlenmeler ve etkinlikler artm›flt›r.
Genel seçimlere kat›lma Hollanda gibi di¤er baz› yerleflik demokrasiler gibi
Türkiye’de de zorunlu oldu¤undan, kat›lma oranlar› % 80-90 aras›nda
seyretmektedir (Esmer, 1999: 32). Yerel seçimlere kat›lma oranlar› da benzer
biçimde yüksektir. Öte yandan, özellikle k›rsal bölgelerde kad›nlar›n kulland›klar›
oylar›n genellikle koca, baba, a¤abey gibi erkekler taraf›ndan uyar›lm›fl oldu¤u
görülmektedir. Kendilerine seçme ve seçilme hakk›n›n s›ras›yla 1930 ve 1934’te
verilmifl olmas›na karfl›n, kad›nlar›n hem seçme hem de seçilme süreçlerine
kat›lma e¤ilimleri düflüktür. Halen yar›flmac› ve serbest seçimle iflbafl›na gelmifl
olan 34.044 belediye meclisi üyesinin yaln›zca 540’› (% 1,6), 3.215 belediye
baflkan›n›n yaln›zca 20’si (% 0,6), 3.122 il genel meclisi üyesinin yaln›zca 44’ü
(% 1,4) kad›nd›r (‹çiflleri Bakanl›¤›, Mahalli ‹dareler Genel Müdürlü¤ü, 2002).
TBMM’deki 550 milletvekilinin ise yaln›zca 24’ü, yani % 4,4’ü kad›nd›r. Buna ek
olarak, siyasal parti, dernek, vak›f vb. kurulufllarda çal›flan kad›n ve erkeklerin
nüfusa oran› da yerleflik demokrasilere göre düflük bir düzey olan % 6-7
dolay›ndad›r (Kalayc›o¤lu, 1997: 127-29). Buna karfl›l›k, ola¤and›fl› siyasal
kat›lman›n AB ülkeleri düzeyinde oldu¤u da göze çarpmaktad›r (Kalayc›o¤lu,
2001: 58-59). Bu görüntüsüyle siyasal kat›lman›n, seçim dönemlerinde
yo¤unlaflan, genellikle kad›nlar› d›fllayan ve ola¤an kat›lmadan çok ola¤and›fl›
kat›lmay› özendiren bir nitelik tafl›d›¤› gözlenmektedir.
Asl›nda, Yedinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan› ile Sekizinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›’nda
kamu yönetiminde bir anlay›fl de¤iflikli¤i öngörülerek, merkezi yönetimin yeniden
yap›land›r›laca¤›, "kat›l›mc› ve halka dönük bir yönetim anlay›fl›"n›n
yerellefltirilmesinin esas al›naca¤› vurgulanmaktad›r. Bu çerçevede, yerel
yönetimlerin karar organ›nda, do¤rudan seçimle gelen üyelerle birlikte alt yerel
yönetim birimlerinin temsilcilerinin de bulunmas›n› sa¤layacak bir yap›n›n
oluflturulmas› öngörülmüfltür. Buna karfl›l›k, bu do¤rultuda al›nan yol hayli s›n›rl›d›r.
Özellikle çevre konular›na halk›n kat›l›m›, siyasal partiler, odalar, dernekler,
vak›flar ve gönüllü kurulufllar›n öncülü¤ünde birleflerek, çevre sorunlar›n›n
çözümüne, çevre politikalar›n›n oluflumuna katk› sa¤lamak amac›na yönelik
giriflimlere ve çevreyi tehdit edecek, kirlenme sorunlar› yaratacak karar ve
uygulamalara tepki göstermek biçimindedir. "Çevresel Etki De¤erlendirmesi"
(ÇED) ile ilgili olarak Çevre Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlan›p 1993’te yürürlü¤e
konan ÇED Yönetmeli¤i bu konudaki en önemli giriflimdir. Uygulamada
karfl›lafl›lan baz› sorunlar› gidermek için 1997’de yönetmelikte baz› de¤ifliklikler
yap›lm›flt›r. AB’ye kat›lma süreciyle birlikte, ÇED Yönetmeli¤i’nin AB ÇED
Direktifi’yle uyumlu duruma getirilmesi Ulusal Program’da k›sa dönemli hedefler
aras›nda yer alm›flt›r. Bu çerçevede gözden geçirilerek de¤ifltirilen yönetmelik
Haziran 2002’de uygulamaya konmufltur. ÇED Raporu haz›rlanmadan önce
raporun kapsam› ile seçme ve de¤erlendirme ölçütlerinin bütün paydafllar›n
kat›l›m›yla belirlenmesi ve çal›flman›n her aflamas›na halk›n kat›l›m› yeni
yönetmeli¤in içerdi¤i temel de¤ifliklikler aras›ndad›r. ÇED Yönetmeli¤i ABD ve AB
uygulamalar›na dayanan yöntem ve prosedürler içermektedir. Büyük altyap›
projeleri, genifl alanlara konut inflas›, enerji tesisleri, çeflitli fabrikalar (örne¤in
çimento, gübre, fleker, tütün iflleme ve lastik sanayisi kurulufllar›) ve deri iflleme
tesisleri için ÇED zorunludur. Ayr›ca, tar›m alanlar›, sulak alanlar, göller ve
biyolojik çeflitlilik aç›s›ndan zengin ekosistemlerin yan› s›ra, ulusal mevzuat ya da
uluslararas› sözleflmelere göre koruma alt›na al›nan alanlardaki etkinlikler için de
ÇED gerekmektedir. Bu kapsamdaki herhangi bir yat›r›m›n planlama aflamas›nda
ÇED Raporu haz›rlanmas› zorunludur; çünkü söz konusu çal›flmalar ancak bir
"ÇED olumlu" belgesinden sonra onay ve izin alabilmektedir. 2002 tarihli yeni
Kamu ‹hale Kanunu’na göre, ÇED Raporu gerektiren ifllerde bu "rapor al›nmadan
ifl ihaleye ç›kar›lamaz" hükmü yer almaktad›r. Kamuoyunun taslak ÇED Raporu
konusundaki görüflleri Mahalli Çevre Kurullar› arac›l›¤›yla al›nmaktad›r. Çevre
Bakanl›¤› süreci izlemekten ve baflvuranlar bütün gerekleri yerine getirdikten
sonra izin verilmesinden sorumludur.
Türkiye’de ÇED sürecine kat›l›m yolu olarak, hem "yaz›l› görüfl bildirmek" hem
"toplant› yapmak" kabul edilmifltir. Önemli ve olumlu bir nokta, her olana¤›n
herkese tan›nm›fl olmas›d›r. Yaz›l› görüfl bildirme, ÇED sürecine iliflkin raporun
Çevre Bakanl›¤›’na iletilmesi ve bu bakanl›kça ilgili inceleme komisyonunun
oluflturulmas›yla bafllayan ve incelemenin sona ermesiyle biten süreç içinde,
do¤rudan Çevre Bakanl›¤›’na yap›lmaktad›r. Gerekli duyurunun yap›lmas›n›n
ard›ndan, yörenin en büyük mülki amirinin ya da atayaca¤› bir yetkilinin
baflkanl›¤›nda gerçeklefltirilecek toplant›da halk›n görüflleri tutana¤a
geçirilmektedir. Toplant›n›n neden yap›ld›¤› konusunda yönetmelikte, "... halk›
yat›r›m hakk›nda bilgilendirmek, görüfl ve önerilerini almak..." ifadesi yer almaktad›r.
Görüfl ve önerilerin komisyonca yap›lacak de¤erlendirmede dikkate al›nmas› esast›r.
Türkiye’de paydafllar›n ÇED sürecine kat›l›m› art›r›labilir. Bu konudaki baz›
sorunlar› aflmak için, yerel koflullara uygun kat›l›m yöntemlerini belirleyip
uygulamak, çevreci örgütlerin kuruluflunu özendirmek, yöredeki üniversiteler ve
STK’lar ile meslek odalar›n›n sürece etkili olarak kat›lmas›n› sa¤lamak gibi yollar
önerilmifltir. Sekizinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›’nda da, ÇED sürecinin daha etkin
k›l›nmas› yönünde düzenlemeler yap›lmas› önerilmektedir.
Toplum genel olarak STK’lar, yerel yönetimler ve bas›n-yay›n organlar›
arac›l›¤›yla kat›lma ve denetim ifllevi görme e¤ilimindedir. Siyasal seçkinlerin
yönlendirdi¤i bir siyasal kat›lma olgusunun yayg›n oldu¤u görülmektedir.
Dünyadaki örnekleriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, protesto içerikli kat›l›m oranlar›
Türkiye’de düflük düzeyde olmamakla birlikte, siyasal seçkinleri zorlay›c› ya da
rahats›z edici kat›lma yayg›n de¤ildir. Bununla birlikte, 1996 y›l›nda bafllayan
"Ayd›nl›k ‹çin Bir Dakika Karanl›k" eylemleri, Susurluk’taki bir trafik kazas›
dolay›s›yla ortaya ç›kan durumun TBMM taraf›ndan soruflturulmas› sürecini
bafllatmakta etkili olmufltur. Bergama köylülerinin alt›n üretiminde siyanür
kullan›m›n›n yol açt›¤› çevre kirlili¤ini protesto etmek için 1990’larda
bafllatt›klar› hareket bas›n-yay›n organlar› ile kamuoyunda genifl yank›
bulmufltur. 2000’li y›llarda Türk Bo¤azlar›’nda petrol ve do¤al gaz trafi¤inin
art›fl› ve bunun do¤uraca¤› sorunlar› protesto eden eylemler ile ‹stanbul
Bo¤az›’nda üçüncü köprü yapt›rmamak için Arnavutköylüler’in sürdürdü¤ü
eylemler bas›n-yay›n organlar›nda genifl yank› uyand›rmaktad›r. Seçmenle
yap›lan alan araflt›rmalar›nda seçmenin siyasal kat›lmay› hayli yararc› bir aç›dan
de¤erlendirdi¤i, protesto eylemlerinin etkili olmaktan çok, siyasal otoriteler ve
toplumun genelinden tepki alarak sonuçsuz kald›¤› düflüncesinin yayg›n oldu¤u
da görülmektedir (Adaman ve Çarko¤lu, 2000: 66-68).
3268 say›l› Mal Bildiriminde Bulunulmas›, Rüflvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanunu mal bildirimindeki de¤iflim ile rüflvet ve yolsuzluk aras›nda ba¤lant›
kurmakla birlikte, mal varl›¤›ndaki de¤iflmenin izlenmesiyle ilgili bir mekanizma
gelifltirmemifltir. 4483 say›l› Memurlar ve Di¤er Kamu Görevlileri’nin Yarg›lanmas›
Hakk›nda Kanun ile soruflturma iznine iliflkin karar verme belli sürelere
ba¤lanm›flt›r. 2531 say›l› Kamu Görevlerinden Ayr›lanlar›n Yapamayacaklar› ‹fller
Hakk›ndaki Kanun’un uygulamada iflledi¤ini gösteren bir sonuç ise elde
edilememifltir.

YEREL GÜNDEM 21 PROGRAMI


1992’de Rio de Janeiro’da yap›lan BM "Yeryüzü Zirvesi"nde kabul edilen
Gündem 21’de, "Her ülkedeki yerel yönetimlerin 1996’ya de¤in, kendi beldelerinde
kat›l›mc› bir süreç bafllatarak, "Yerel Gündem 21"leri konusunda görüfl birli¤i
sa¤lamalar›" ana hedef olarak gösterilmektedir. 1992’den bu yana, Avrupa ülkeleri
baflta olmak üzere, dünyadaki binlerce kentte "Yerel Gündem 21" program› olarak
adland›r›lan bu süreç bafllat›lm›flt›r. Bu Yerel Gündem 21 çal›flmalar› s›ras›nda,
konunun yaln›zca çevre ile s›n›rlanmamas› ve "sürdürülebilir kalk›nma" kavram›
içinde, kentlerin ve bölgelerin sosyo-ekonomik kalk›nma perspektifini de içine alan
bütüncül bir çerçevede ele al›nmas› gerekti¤i anlafl›lm›flt›r. 1996’da ‹stanbul’da
yap›lan "Kent Zirvesi" (Habitat II), Rio’da bafllat›lan Yerel Gündem 21 hareketini,
kamu, sivil toplum ve özel sektör ortakl›¤›n› özendirerek zenginlefltirmifltir.
Konferans s›ras›nda, Yerel Gündem 21 uygulamalar› Birleflmifl Milletler Kalk›nma
Program› (UNDP) taraf›ndan uluslararas› bir program olarak benimsenmifltir. Bu
amaçla UNDP taraf›ndan, Türkiye’nin de aralar›nda oldu¤u 85 ülkede Yerel
Gündem 21 Projesi yayg›n biçimde uygulamaya geçirilmifltir. Bu uygulamalar,
1580 say›l› Belediye Kanunu’nun halk›n yönetime kat›l›m›n› düzenleyen 13.
maddesinin gelifltirilmesi için de yeni bir f›rsat oluflturmufltur.
Ülkemizdeki Yerel Gündem 21 uygulamalar›, 1997 y›l› sonunda,
"Türkiye’de Yerel Gündem 21’lerin Teflviki ve Gelifltirilmesi" Projesi ile bafllam›flt›r.
UNDP’nin deste¤iyle, Uluslararas› Yerel Yönetimler Birli¤i, Do¤u Akdeniz ve
Ortado¤u Bölge Teflkilat›’n›n (IULA-EMME) eflgüdümünde yürütülen proje,
bafllang›çta Türkiye’nin co¤rafyas›na ve belediyelerin siyasal konumlar›na göre
dengeli olarak belirlenen 9 kenti kapsam›flt›r. Birinci y›l sonunda bu uygulaman›n
baflar›l› sonuçlar› görüldü¤ü için, proje UNDP taraf›ndan revize edilmifl ve kent
say›s› 23’e ç›kar›lm›flt›r. Bu projenin Türkiye’de uygulanmas› amac›yla haz›rlanan
Proje Doküman›, 6 Mart 1998 tarih ve 23278 say›l› Resmi Gazete'nin mükerrer
say›s›nda yay›mlanm›flt›r. Proje orta¤› kentlerin say›s›n› 48’e ç›karan Proje
Revizyonu ise 8 fiubat 1999 tarih ve 23605 say›l› Resmi Gazete'de
yay›mlanm›flt›r.
Türkiye Yerel Gündem 21 Program›, 1999’da UNDP taraf›ndan,
dünyadaki en baflar›l› uygulamalardan biri olarak seçilmifltir. UNDP bu program›n,
bir "en iyi uygulama" örne¤i olarak, Johannesburg’da yap›lacak olan BM "Rio+10"
Zirvesi’nde dünya liderlerine ve hükümetlerine tan›t›laca¤›n› bildirmifltir.
5.2.4. Yönetim Katmanlar› Aras›nda Çal›flma Uyumu (Coherence)
Türkiye’de kamu yönetimi merkezi ve yerel yönetim olarak tabakaland›r›lm›flt›r.
Anayasa’n›n 126. maddesinde ülkenin merkezi idare kuruluflu bak›m›ndan,
co¤rafya durumuna, ekonomik koflullara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre
illere, illerin de di¤er kademeli bölümlere ayr›laca¤› belirtilmektedir. Anayasa’n›n
127. maddesinde ise, il, belediye ve köy halk›n›n, ortak yerel gereksinimlerini
karfl›lamak üzere, yasayla kurulan kamu tüzel kiflileri niteli¤inde olan ve yerinden
yönetim ilkesine göre yönetilen yerel yönetim birimleri taraf›ndan yönetilece¤i
ifade edilmifltir. Anayasa’n›n 123. maddesinde de, kamu yönetiminde kurulufl ve
görevler bak›m›ndan bütünlük sa¤lamak için, ulusal, il, kent ve köy yönetimlerinin
bütünlük ve uyum içinde çal›flmas› öngörülmüfltür. Bir üniter devlet olan Türkiye
81 il ve onlar›n içinde yer alan 850 ilçe ile 35.000 dolay›nda muhtarl›ktan
oluflmaktad›r. Son on y›ld›r yerinden yönetim ve merkezi yönetim kurumlar›n›n
illere yetki devri e¤ilimlerinin var olmas›na karfl›n, hayli yüksek düzeyde merkezi
bir kamu yönetim yap›s› ve gelene¤i sürmektedir.
Merkezi yönetim d›fl›nda, Türkiye’de üç temel yönetim katman› söz
konusudur. Bunlar il özel idaresi, belediye ve köy yönetimleridir. ‹l özel idareleri
81 ilde, seçilmifl bir il genel meclisi ve merkezden atanan bir vali ile çal›flmaktad›r.
Yürütme ifllevleri valiye ba¤l› olarak yürütülmektedir. Vali ayn› zamanda il genel
meclisinin baflkan›d›r ve ildeki bütün mali konularda veto hakk›na sahiptir. ‹l özel
idareleri belediyelerin alanlar› d›fl›nda kalan il topraklar›n›n gerek duydu¤u yerel
hizmetleri yerine getirmekle yükümlü oldu¤u gibi, belediyelerin baz› özel
hizmetlerini de görmektedir. ‹l özel idareleri ulusal vergi gelirinden pay alarak
etkinlik gösterir. Halen bu oran 2380 say›l› yasayla genel bütçe vergi gelirlerinin
% 1,12’si olarak uygulanmaktad›r. Ulusal bütçeden ald›klar› pay›n d›fl›nda, il özel
idarelerinin liman harc›, pirinç harc› vb. gibi çeflitli harç ve rüsumlardan oluflan
gelir kaynaklar› da bulunmaktad›r. Son olarak, il özel idareleri illerdeki okul, k›rsal
ulafl›m, köy kanalizasyonu yap›m› gibi alanlara harcanmak üzere genel bütçeden
yard›m da almaktad›r.
Türkiye’de 3,215 belediye bulunmaktad›r. Bunlardan 16’s›, 1984 sonras›nda
3030 say›l› yasaya göre kurulmufl olan "büyükflehir belediyesi"dir. Belediyelerin
statüsü, Anayasa’n›n yan› s›ra, 1930 tarihli ve 1580 say›l› yasa ile o zamandan
beri ç›kart›lan çeflitli yasa, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenmifltir. Ayr›ca, 1580
say›l› yasada belediyelere, hizmet üretimi ve denetim olmak üzere iki genifl
alanda etkinlikte bulunma yetkisi tan›nm›flt›r. Bunlar aras›nda yap›, çevre, yerel
ulafl›m ve iflyeri lisanslar›yla ilgili denetleme yetkileri say›labilir.
Belediyelerin gelirleri ulusal bütçedeki vergi gelirlerinden yap›lan aktarmalar
yan›nda, emlak ve çevre temizlik vergisi gibi yerel vergilere ve sa¤lad›klar› gaz,
içme suyu, kanalizasyon vb. hizmetlerin ücretlendirilmesine dayanmaktad›r.
Belediye bütçeleri de il düzeyinde valinin onay›na ba¤l›d›r.
Buradan da anlafl›laca¤› gibi, belediyeler üzerinde kapsaml› bir merkezi
vesayet sistemi hüküm sürmektedir. Vali merkezi yönetimin ildeki en üst düzey
temsilcisi olarak vesayet sistemini yönetmektedir. Ayn› ifllevleri ilçelerde yerine
getiren kaymakamlar›n köylerin yönetiminde de çeflitli yetkileri vard›r. Kentlerde
belediyelerin yetki alanlar›yla merkezi yönetimin yetki alanlar› s›k s›k
kesiflmektedir. Son on y›ld›r belediyelerin yetki ve kaynaklar›nda önemli bir
de¤ifliklik olmam›fl ve merkezden yap›lan baz› yetki devirlerine karfl›n, özellikle
belediyelerin yetki ve kaynaklar› görece s›n›rl› kalm›flt›r.
Köylerde kurulu yönetim örgütü, orada yaflayan seçmenlerin tamam›n›n üye
oldu¤u köy derne¤i, serbest ve rekabetçi bir seçimle saptad›klar› ihtiyar heyeti
ve gene benzer biçimde seçtikleri muhtardan oluflur. 1924’ten beri süregelen bu
örgütlenmede muhtar, köy halk› taraf›ndan seçildi¤i halde, merkezi yönetimin
k›rsal en küçük yerleflme birimindeki temsilcisi görevini yerine getirir. Muhtar
ayn› zamanda köyünü merkezi yönetime karfl› temsil eden bir konumdad›r ve
yerel gereksinimleri karfl›layacak hizmetleri yürütmekle görevlidir. Çeflitli
kaynaklardan toplanan köy gelirleri olanaklarla orant›land›r›lm›flt›r ve nakden,
ayni ya da imece yoluyla sa¤lanabilir.
Yerel yönetimlerin yetkilerinin ve gelir kaynaklar›n›n art›r›lmas› yolunda
1980’lerde at›lm›fl reform nitelikli ad›mlara ek olarak ‹dari Usul Kanunu tasar›s›
da yürürlü¤e girdi¤inde, özellikle belediyelerin "yönetiflim" alan›nda uluslararas›
standartlar bak›m›ndan bir eksi¤inin kalmayaca¤› söylenebilir. Öte yandan, gerek
eskiden yap›lm›fl reformlarda, gerek günümüzdeki giriflimlerde köy yerel
yönetimlerinin ihmal edildikleri de unutulmamal›d›r. Köylerin kayda de¤er yerel
gelir kaynaklar› yoktur. Üzerlerinde vali ve kaymakamlar›n merkezi yönetim
ad›na kulland›klar› idari vesayet yetkisi, bir "fiili hiyerarfli" düzeyindedir.
Günümüzdeki reform giriflimlerinde hâlâ köyler için önemli bir iyilefltirmenin
düflünülmüyor olmas› bir eksikliktir.
‹dari yarg› ço¤u zaman yerel yönetimleri idarenin bütünlü¤ü içinde merkezi
yönetimin bir parças› gibi görse de, özellikle seçilmifl organlar›n görevden
al›nmas›nda ve yarg›lanmas›nda daha çok yerel yönetimlerden yana bir tav›r
sergilemektedir. Bu durum da yerel yönetimler bak›m›ndan olumlu
de¤erlendirilmedir.
Yürütülen denetim ifllemlerinde de bakanl›klar›n yerel temsilcileriyle yerel
yönetimler aras›ndaki yetki da¤›l›m› karmaflas› son on y›lda fazla de¤iflmemifltir.
Bakanl›klar aras›ndaki eflgüdüm eksikli¤i uygulama ve teftiflin etkinli¤ini de
büyük ölçüde ortadan kald›rmaktad›r.
Buna karfl›l›k, Avrupa Yerel Yönetim Özerklik fiart› Türkiye taraf›ndan
imzalanm›flt›r. Ayr›ca, gerek merkezi gerek yerel yönetime personel al›m›nda
2000 y›l›nda ulusal s›nav uygulamas› bafllat›lm›fl, bu s›navda belli bir puan›
tutturamayanlar›n ifle al›nmamas› ilkesi uygulamaya konulmufltur. S›nav› yürüten
kurumun üniversitelere girifl s›nav› düzenleme görevini y›llard›r tarafs›z ve etkin
bir biçimde yürüten Ö¤renci Seçme ve Yerlefltirme Merkezi olmas› da, kay›rma
ve kollamaya dayal› personel al›m›n› 2000 y›l›ndan bafllayarak büyük ölçüde
s›n›rlam›flt›r. Ayn› zamanda, yerel yönetimlerde atamalar›n yan› s›ra, yükseltme
öncesinde belirli meslek içi e¤itim kurslardan geçerek s›navlarda baflar›l› olma
koflulunun getirilmesi, yükseltmelerde de nesnel ölçülere yer verilmeye
baflland›¤›n› göstermektedir. Liyakata dayal› atama ve yükseltme yönünde at›lan
somut ad›mlar olan bu giriflimler iyi yönetiflime yönelen uygulama örnekleri
olarak kabul edilebilir.
Son y›llarda, bizzat Baflbakan Bülent Ecevit’in giriflimiyle "Köykent Projesi"
bafllat›lm›flt›r. Projede, kamu hizmetlerinin daha etkin bir biçimde üretilip
da¤›t›labilmesi için, köyler belirli bir merkezi yerleflim (belde ya da köy)
çevresinde toplululaflt›r›larak, posta da¤›t›m›, sa¤l›k, ilk ve orta ö¤retim gibi
çeflitli kamu hizmetlerinin bu merkezi konumdaki yerleflim birimi taraf›ndan
verilmesi hedeflenmektedir. Otuz befl ilde uygulanmas› planlanan pilot
projelerden yaln›z Ordu’nun Mesudiye ilçesindeki uygulamaya geçmifltir. Dünya
Bankas› kredisiyle desteklenen bu proje 2000 y›l›nda uygulanmaya bafllam›fl,
2002 yaz›na kadar gerek kamu hizmetlerinin üretilip da¤›t›lmas›, gerek ilgili
yurttafllar›n destek ve katk›lar› aç›s›ndan önemli yol al›nm›flt›r. Merkezi ve yerel
yönetimlerin bir arada ve uyum içinde çal›flt›¤› bu projede, hem yerel kat›l›m›n
etkili oldu¤u hem de kentlere göçün azalt›larak k›rda eme¤in verimli kullan›m›na
olanak bulundu¤u görülmektedir. Baflar›l› olmas› durumunda, önemli bir
potansiyele sahip olan "Köykent Projesi"nin baflka geliflmekte olan ülkelere
örnek gösterilecek bir noktaya ulaflabilece¤i söylenebilir.
Bu geliflmelere karfl›n merkezi yönetimle yerel yönetimler aras›nda güç
paylafl›m› sorunu henüz baflar›yla çözüme ulaflt›r›lamam›flt›r. 1998’de, merkezi ve
yerel yönetimler aras›nda görev, yetki, sorumluluk ve kaynak paylafl›m›n› etkili
biçimde gerçeklefltirecek olan Mahalli ‹darelerin Güçlendirilmesi Reformu’na
iliflkin çal›flmalar tamamlanarak, "Merkezi ‹dare ve Mahalli ‹dareler Aras›nda
Görev Bölüflümü ve Hizmet ‹liflkilerinin Esaslar›n›n Düzenlenmesi ve Çeflitli
Kanunlarda Mahalli ‹darelerle ‹lgili De¤ifliklikler Yap›lmas› Hakk›nda Kanun"
tasar›s› TBMM’ye sunulmufltur. Henüz TBMM taraf›ndan görüflülüp karara
ba¤lanarak yürürlü¤e girememifl olan bu taslak, bütün elefltirilere karfl›n,
"reform" say›lmas› gereken yenilikler içermektedir. Bunlar genel olarak,
• Merkezi yönetimin "idari vesayet" yetkisi alan›n›n daralt›lmas›,
• "Yerindenlik" ilkesinin bir yans›mas› olarak, merkezi ve yerel yönetimler
aras›ndaki görev ve yetki paylafl›m›n›n, yerel yönetimlere öncelik veren bir
anlay›flla yeniden yap›lanmas›,
• Türk kamu yönetiminde uzun zamand›r göz ard› edilen ve ayn› zamanda
sosyolojik bir oluflum olan mahalle yönetimlerinin canland›r›lmas›,
• Köylere kaynak aktar›m›,
• Yerel yönetimlerin daha nitelikli personel istihdam etmelerinin
kolaylaflt›r›lmas› ve özendirilmesi,
• Belediye baflkanlar›ndan astlar›na daha genifl yetki devri yap›lmas›d›r.
5.2.5. Yerindenlik
Türkiye’nin AB’ye tam üye olmak için belirtmifl oldu¤u irade ve bu konuda
atmakta oldu¤u ad›mlar, hangi kamu hizmetinin, hangi yönetim düzeyinde ve
hangi fonlar kullan›larak üretilece¤i sorular›n›, yani yerindenlik tart›flmalar›n› da
gündeme getirmifltir.
Türkiye’de son on y›lda STK’lar›n hem toplumdaki sayg›nl›klar›, hem de
siyasal yetkililer nezdindeki güvenilirliklerinde önemli art›fllar söz konusu
olmufltur. Bunun sonucunda, özellikle afet, acil müdahale, yard›m ve kurtarma
çal›flmalar›nda toplum hizmeti yapan STK’lar›n, devletin resmi kolluk kuvvetleri
ve acil yard›m ekipleriyle birlikte hizmet verdikleri görülmektedir. Kuzeybat›
Anadolu’da 17 A¤ustos ve 12 Kas›m 1999 tarihlerinde meydana gelen iki
depremde gerek Türk gerek yabanc› STK’lar›n yapt›¤› ve baz›lar›n› hâlâ
sürdürdü¤ü yard›mlar, halk aras›nda özellikle toplumsal yard›m ve acil kurtarma
ile u¤raflan gönüllü kurulufllara büyük bir deste¤in do¤mas›na neden olmufltur.
Rio (Çevre), ‹stanbul (Habitat II) ve Pekin (Kad›n) zirvelerine olan kat›l›m da,
özellikle devlet ve hükümet baflkanlar›n›n STK’lara bak›fllar› üzerinde etkili
olmufltur. Siyasal otoritelerin STK’lara iliflkin düflüncelerindeki bu de¤iflme,
kolluk kuvvetlerinin özellikle yard›m örgütü niteli¤indeki kurulufllara karfl›
tavr›nda de¤iflikli¤e yol açm›flt›r. Toplumda uyanan destek duygusu siyasal
hoflgörüdeki art›flla birleflti¤inde belirgin bir d›flsall›k üreterek, genelde STK’lara
yaklafl›m› de¤ifltiren bir etkide bulunmufltur.
Ayn› zamanda, kent ve köy yönetimine kat›l›m halk›n genellikle üzerinde
titizlikle durdu¤u bir husus de¤ildir. Seçimlerde oy vermek, sonra da yerel
yaflam› görmezden gelmek e¤ilimi seçmenler aras›nda yayg›nd›r. STK’lar bu
hususta daha etkili olmakla birlikte, bunlar›n da nepotizm ve kay›rma
uygulamalar›ndan ne ölçüde soyutland›¤› sorgulanabilir. Seçmenin yerel siyasete
gösterdi¤i ilgisizlik, yerel vergi ve harçlar›n ödenmesinde de kendisini
göstermektedir. Yerel yönetimlerce toplanan emlak ve çevre temizlik vergilerinin
getirileri maliyetlerinden fazlaym›fl gibi görünmektedir. Seçmenler, yerel
yönetimleri belirlemeyi isteyen, fakat onlar›n baflar›l› olmas› için herhangi bir
çaba göstermeye e¤ilimli olmayan bir görüntü sergilemektedir. Bu durumda,
Türkiye’de paydafll›k anlay›fl›yla yönetmeyi öngören düzenlemeler, en kolay
uygulama alan› bulabilecekleri yerel siyasal yaflamda bile henüz söz konusu
olmam›flt›r.
Bununla birlikte, Türkiye’de yerelleflme ve merkezi yönetimden yerel
yönetimlere iktidar devrine daha uygun bir ekonomik ve siyasal ortam›n varl›¤›
gözlenmektedir. Özellikle Yerel Gündem 21 Program› kapsam›nda yürütülen
siyasal kat›lma ile halka ve halk›n tepkilerine karfl› duyarl› yönetim gelifltirme
çal›flmalar›, özellikle yerel yönetimler üzerinde önemli etkide bulunmaktad›r.
Bu durumda, hizmetlerin üretiminde yerindenlik ilkesi daha fazla
uygulanma olana¤› bulabilecektir. Türkiye, özellikle güvenlik, savunma, d›fl
politika ve ulusal ulafl›m a¤› gibi kamu mal ve hizmetlerinin üretimi ile enerji,
e¤itim ve sa¤l›k gibi ulusal standartlar ya da büyük ölçekli yat›r›mlar gerektiren
alanlar d›fl›nda kalan hizmet ve mal üretimlerinde yerelleflme e¤ilimine girmeye
adayd›r. Ayr›ca, özel sektör kurulufllar›n›n kamu mallar› üretimine katk›lar› da
son on y›lda, yavafl da olsa art›fl göstermifltir. Bu durumda, hem özelleflme hem
de yerelleflme ile çeflitli mal ve hizmet üretimi Türkiye’de yayg›nlaflmaktad›r. Ne
var ki, bu durumda üretim ve denetim paydafll›k anlay›fl›yla gerçeklefltirilmezse,
bu geliflmelerin sürdürülebilir kalk›nmaya fazla yarar› olmayabilecektir. 2001
y›l›nda TBMM taraf›ndan kabul edilen Kamu ‹hale Kanunu iyi yönetiflim ilkelerini
bu alanda yaflama geçirmek için at›lan önemli bir ad›m olmufltur. Kamu
ihalelerinde saydaml›k ve hesap sorma kolayl›¤› getiren yöntemleri içeren bu
yasa ve ona dayanan uygulama bir "en iyi uygulama" örne¤i olarak kabul
edilmelidir.
5.2.6. Etkinlik ve Hukuk Devleti
‹yi yönetiflimde etkinlik paydafll›k anlay›fl›na dayal› bir kat›l›mla
gerçeklefltirilece¤inden, kararlar›n al›nmas›na katk›da bulunan tüm kesim ve
kiflilerin gerek ahlak gerek hukuk aç›s›ndan onlara ba¤l› olmas›na yol açacakt›r.
Bu durumda, hükümet ediflin temel sorunlar›ndan birisi olan siyasal kararlara
uyma sorunu en aza inecektir. K›sacas›, etkinli¤in ancak siyasal kararlara uyumla
olanakl› oldu¤u unutulmamal›d›r. Burada, ortaya ç›kabilecek uyuflmazl›klar›n
çözümü için bir mekanizmaya gerek duyulacakt›r. ‹flte bu mekanizma da yarg›
kurumu ve ona duyulacak güven ve sayg›n›n sistemi olan hukuk devleti olacakt›r.
Türkiye’de yarg› kurumunun adalet da¤›t›m›nda ve hakça, etkin ve adil
kararlar üreterek sosyo-ekonomik çat›flmalar› çözme uygulamalar›nda zaman
zaman sorunlar yaflanmaktad›r. 1982 Anayasas› ile anayasal ve idari yarg›
denetiminin kapsam›n› daraltma ve k›s›tlama yoluna gidilerek, Anayasa
Mahkemesi’nin görev ve yetki alan› daralt›lm›fl; Cumhurbaflkan›’n›n tek bafl›na
yapaca¤› ifller ile Yüksek Askeri fiura’n›n ve Hakimler ve Savc›lar Yüksek
Kurulu’nun kararlar› yarg› denetimi d›fl›nda tutulmufl; kamu personeli
hakk›ndaki uyarma ve k›nama cezalar› bile denetim d›fl›nda b›rak›lm›flt›r. Ayr›ca,
yasama organ›n›n ç›kard›¤› yasalarda zaman zaman görülen çeliflkiler, baflka
yasalar ve Anayasa ile düflülen çeliflkiler, geçmifle yürütülen (makable flamil) yasa
yapma uygulamas›, Türkiye’de yasal uygulamalardaki istikrar› zedeleyen
etkenlerdir. Hukukun üstünlü¤ü ve hukuk devleti ilkesinin tüm ça¤dafl
nitelikleriyle gerçeklefltirilmesi için yarg› denetimine konulan k›s›tlamalar›
kald›rmak gerekecektir.
Ayr›ca, hükümetlerin kanun hükmünde kararnamelerle zaman zaman
Anayasa’ya ve baflka yasalara ayk›r› ve geçmifle yürütülen uygulama kararlar›
almalar›, hem yasama sürecini aksatmakta, hem Cumhurbaflkanl›¤› vetosunun s›k
kullan›m›na yol açmakta, hem de yap›lan itirazlar dolay›s›yla yüksek
mahkemelerdeki yükü art›rmaktad›r. Bu uygulamalar yarg› kararlar› ile adalet
da¤›t›m›nda süreklili¤i ve standartlaflmay› güçlefltirmekte, flirketler baflta olmak
üzere, ileriye dönük plan ve program yap›lmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Bu zorlu¤u
aflmak için, yabanc› flirketlerin iktisadi anlaflmazl›k konular›n› çözmek için
uluslararas› tahkime baflvurmalar›na, 2001 y›l›nda yap›lan bir Anayasa
de¤iflikli¤iyle olanak tan›nm›flt›r.
Bu olumsuz koflullara karfl›n, Türkiye’de adalet da¤›tan yarg› kurumlar›na
olan güven son on y›l boyunca di¤er siyasal kurumlara oranla daha yüksek
düzeyde seyretmifltir (UNDP, 1998: 43-4). 2000’li y›llarda derinleflen ekonomik
bunal›m ve artan yolsuzlukla mücadele çerçevesinde siyasal kurumlara ve
siyasetçilere ülke genelinde duyulan güvensizlik yarg› kurumlar›n› da etkilemifl
olmakla birlikte, bu etki di¤er siyasal kurumlar kadar olmam›flt›r.
AB ile iliflkileri 1999’dan sonra derinlefltirmeye bafllayan Türkiye’nin
Kopenhag Kriterleri’ne uyum çerçevesinde att›¤› ad›mlar da Türkiye’de hukuk
devletini güçlendirme iradesinin güç kazand›¤›n›n göstergesidir. 12 Nisan 2001
tarih ve 4643 say›l› yasayla, Baflbakanl›k’a ba¤l› ‹nsan Haklar› Baflkanl›¤› (‹HB)
kurulmufltur. ‹HB’ye ba¤l› olarak oluflturulan ‹nsan Haklar› Dan›flma Kurulu
STK’lar ve akademisyenlerle iflbirli¤i içinde çal›flmaktad›r. ‹nsan Haklar›
‹hlalleriyle ‹lgili ‹ddialar› ‹nceleme ve Soruflturma komisyonlar› ise kurulma
aflamas›ndad›r. Bu komisyonlar Baflbakanl›k, Adalet, ‹çiflleri, D›fl ‹flleri, Milli
E¤itim ve Sa¤l›k bakanl›klar› ile insan haklar› alan›nda etkin mesleki kurulufllar›n
temsilcilerinden ve baz› uzman kiflilerden oluflmaktad›r. BM karar› uyar›nca
1988’de kurulan ‹nsan Haklar› E¤itimi Ony›l› Ulusal Komitesi, ‹HB ile yak›n
iliflki içinde çal›flmaktad›r. Halen bu komitenin çal›flmalar› kapsam›nda AB ve
Avrupa Komisyonu (AK) ile iflbirli¤i içinde gelifltirilen ve STK’lar ile emniyet
görevlilerinin insan haklar› konusunda bilinçlendirilmesini ve e¤itimini
amaçlayan sekiz proje uygulanmaktad›r. Bu komite ve Adalet Bakanl›¤›’n›n
iflbirli¤iyle, 9.308 yarg›ç ile savc›n›n AB mevzuat› konusunda e¤itimini içeren iki
y›ll›k bir program, AB ve AK ile anlaflma imzaland›ktan sonra uygulanmaya
bafllayacakt›r. 2002’de kabul edilen bir yasa de¤iflikli¤iyle al›nan, iflkence suçu
Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nce sabit görülen kamu görevlilerinin
Türkiye’nin ödemeye mahkum edilece¤i tazminat› bizzat ödemeleri yolundaki
karar, zanl›lara sorgular› s›ras›nda kolluk kuvvetlerince iflkence yap›lmas›n›
zorlaflt›racak bir önlem niteli¤indedir.
Bununla birlikte, Türkiye’de genel olarak yasalara duyulan sayg› ve onlar›
uygulamaya yönelik tutum gevflektir. Vergi yasalar›ndan halk sa¤l›¤›yla ilgili
uygulamalara (örne¤in, insanlar›n topluca bulundu¤u mekanlarda, hastane ve
okullarda yasayla yasaklanm›fl olmas›na karfl›n sigara içmek gibi), imar
yasalar›ndan trafik yasalar›na kadar uzanan genifl bir alanda kolayca
gözlenebilen bir "serbestlik" ortam› göze çarpmaktad›r. Bu gevfleklik sürdü¤ü
sürece hukuk devleti uygulamas›n› pekifltirmek ve etkin bir yönetiflim
uygulamas›na geçmek olana¤› olamayacakt›r.
5.3. Öneriler
‹yi yönetiflim düflüncesinin yayg›nlaflt›r›lmas› ve toplumda kabul görerek
yurttafllar taraf›ndan da istenilir k›l›nmas› için afla¤›da s›ralanan uygulama,
program ve çal›flmalar önerilmifltir.
5.3.1. Dünyada ve Türkiye’de "‹yi Yönetiflim Y›l›" ilan›
Kamuoyunun dikkatini çekmek, gelecek kuflaklara da "iyi yönetiflim"
kavram›n› anlatmak ve benimsetmek için, 2003 ya da 2004 y›l› "‹yi Yönetiflim
Y›l›" olarak ilan edilmeli, okullar ile bas›n-yay›n organlar›nda iyi yönetiflim
kavram›n› ve özelliklerini oluflturan paydafll›k, saydaml›k, hesap sorma, siyasal
kat›lma, yerindenlik, hukuk devleti vb. olgular› anlatan, araflt›ran ve kamuya
duyuran etkinlikler düzenlenmelidir.
5.3.2. BM taraf›ndan bir uluslararas› "‹yi Yönetiflim Sözleflmesi" yap›lmas›
Dünyada iyi yönetiflimin yayg›nlaflt›r›lmas› ve uygulama normu haline
getirilebilmesi amac›yla, yerel ve merkezi yönetimler için bir uluslararas› "‹yi
Yönetiflim Sözleflmesi" BM taraf›ndan haz›rlanarak imzaya aç›lmal›d›r.
5.3.3. Kamu bürokrasisi, STK’lar ve bas›n-yay›n kurulufllar›na iyi yönetiflim
olgusunun anlat›lmas›
‹yi yönetiflim ilkelerinin ne olmas› gerekti¤i gerek kamu yönetiminin merkez
ve taflra ile yerel yönetim örgütlerine, gerek onlarla paydafl olarak çal›flmas›
zorunlu olan STK’lar ile bas›n-yay›n kurulufllar›na anlat›lmal›d›r.
5.3.4. Etkin bir "performans de¤erlendirme" sisteminin oluflturulmas›
Etkin bir performans de¤erlendirme sistemi oluflturulmal›, yetki devri ve
esneklikle birlikte, hesap verme sorumlulu¤unun ve yönetsel saydaml›¤›n
güçlendirilmesi için gerekli mevzuat de¤iflikliklerinin yap›lmas› yoluna
gidilmelidir.
5.3.5. Saydaml›¤›n art›r›lmas› için yeni teknolojilerin kullan›m›n›n
yayg›nlaflt›r›lmas›
Saydaml›¤›n art›r›lmas› anlay›fl ve hukukta de¤ifliklikler ile iletiflim
teknolojisinin yenilenerek ve yayg›nlaflt›r›larak kullan›m›n› gerektirmektedir. Bu
alanda bilgisayar, bilgi teknolojisi ve Internet kullan›m›n›n art›r›lmas› için
gerekli e¤itimlerin yayg›nlaflt›r›lmas› ve teknik altyap›n›n da de¤iflen
teknolojilerin uyarlanmas›yla güçlendirilmesi gerektirmektedir.
5.3.6. Halk›n bilgiye eriflim hakk›n› güvence alt›na alan mevzuat›n
gelifltirilmesi
Halk›n karar alma ve uygulama süreçlerine etkin olarak kat›lmas› ve hesap
sorabilmesi için önce gerekli bilgilere eriflebilmesi zorunludur. Bu nedenle
halk›n bilgiye eriflimini güvence alt›na alacak, uluslararas› uygulamalarla uyumlu
bir yasal düzenlemeyi gerçeklefltirmek gerekmektedir.
5.3.7. Denetim ifllevine önem verilmesini sa¤lamak
Gerek yarg› kararlar›n›n duyarl›l›kla uygulanmas›, gerek al›nm›fl olan her
türlü siyasal karara (yasa, yönetmelik, tüzük vb.), öncelikle ilgili karar›n
al›nmas›nda birinci derecede rol oynayanlar›n titizlikle uymalar› "iyi yönetiflim"
için en etkili ad›m› oluflturacakt›r. Bu konuda bas›n-yay›n kurulufllar›na, özellikle
siyasal otoritelerin ve yak›nlar›n›n al›nan kararlara uymama yolundaki
davran›fllar›n› sergilemek bak›m›ndan büyük bir rol düflmektedir.
5.3.8. Yarg› ba¤›ms›zl›¤›n›n güçlendirilmesi
Özellikle hukuk devletinin yaflama geçirilmesi için yarg› ba¤›ms›zl›¤›n›n
gerekli koflullar› sa¤lanmal›d›r. Öte yandan, yarg› da verdi¤i kararlarda hukuk
ilkelerinden ve standartlar›ndan ödün vermemeye özen göstermeli, yarg›ç ve
savc›lar ile adalet bürokrasisinin "hukuk devleti" konusunda sürekli e¤itimi
sa¤lanmal›d›r.
5.3.9. "Sürdürülebilir Kalk›nma Gözlemevi" kurmak
Türkiye’de do¤al ve yap›l› çevredeki geliflmeleri izleyen, ekonomik kalk›nmay›
bu aç›dan gözlemleyen ve dönemsel olarak Türkiye’de çevrenin ve kalk›nman›n
durumunu hem nitelik hem de nicelik aç›s›ndan baz› nesnel göstergelere
dayanarak saptayan, bulgu ve sonuçlar›n› kamuya aç›klayan bir "Sürdürülebilir
Kalk›nma Gözlemevi" kurulmal›d›r.

You might also like