Professional Documents
Culture Documents
Arz ve talebin bulunmadığı yerde pazardan söz edilemez. Arz, üretilen bir
mal veya hizmetin sunulması, talep ise bu mala veya hizmete yönelen istektir.
Tüketici bir mala ona ihtiyaç duyduğu zamanda sahip olursa kullanabilir.
Üretici malına satmak, tüketici de ihtiyaç duyduğu malı satın almak ister. Her iki
tarafın bu isteğine, pazar cevap verir. Pazar hem üretici, hem de tüketici için
tasarrufu sağlayarak üretime ayrılan zamanın artmasına yardımcı olur. Yeni
ürünlerin tanıtımını sağlar, alış veriş sonucu sahiplik faydası yaratır.
1- Tüketici pazarları
2- Örgütlenmiş pazarlar
a) Endüstriyel pazarlar
b) Aracılar pazarı
c) Kurumlar pazarı
d) Devlet pazarı
3- Uluslararası pazarlar
Bir mali veya hizmeti kendi ihtiyaçlarını karşılamak için tüketen veya
kullananlara nihai (son) tüketici denir. İnsan ihtiyaçlarını doğrudan doğruya
gidermek için kullanılan mallara da tüketim malları denir. Kısaca, kişisel veya aile
ihtiyaçlarında kullanılan veya yok edilen bütün mallar tüketim malıdır. Bunları
kullanmak için alanlar da nihai tüketicilerdir.
- Tüketicinin sayısı
- Tüketici nüfusun yapısı
- Cinsiyet yönünden dağılımı
- Yaş grupları yönünden dağılımı
- Meslek ve Öğrenim yönünden dağılımı
- Şehir ve Köyde yerleşmeye göre dağılımı
- İklim
- Dini inançlar
- Alışkanlıklar ve âdetler
- Milli, Dini bayramlar ve mahalli günler
- Hayat standartları
- Gelir
- Malın kalitesi
- Hizmet
- Çabuk bozulma veya modası geçme gibi özelliği olan mallardan fazla
alınmaması
- Üretim için esas olan standartları temin için gerekli malzemelerin hazır
bulundurulması
alımlarda bulunulması
- Üretilen mal veya hizmetleri satın alanların, bu mallara karşı tutum ve davranışlarının
derecesi
İç pazarların yetmezliği sebebiyle sınır yakınlığı bulunan veya aynı siyasi görüşü
paylaşan ülkelerin bir birlik oluşturmalarıyla meydana gelen pazarlara uluslar
arası pazarlar denir. Böyle bir pazarı oluşturan ülkeler, gümrük duvarlarını
kaldırmak, her türlü kısıtlama ve farklılıkları gidermek için aralarında bir anlaşma
yaparlar.
Üretim, mal ve hizmetlerde değişiklik yaparak şekil faydası sağlar. Pazarlama ise
zaman, yer ve mülkiyet faydalarını meydana getirir.
Üretilen mal ve hizmetlerin emre hazır tutulması, kişilerde satın alma isteği
yaratılması, topluma belirli bir hayat seviyesi kazandırılması pazarlamanın
amaçlarındandır. İşletmelerin ürettikleri malları satabilmek için tüketicileri
yakından tanıması, onların istek ve ihtiyaçlarına uygun mal üretmesi ve üretilen
malları çeşitli dağıtım kanalları ile onlara ulaştırması gerekir. Üretilen malların
satışı yani pazarlanması, o malın üretimi kadar önemlidir.Bunun için işletme
yöneticisi, üretim işleri gibi pazarlama faaliyetlerini de plânlamalı,
teşkilâtlandırmalı, yönetmeli ve denetlemelidir.
Bir ülkenin kendi sınırları içinde faaliyet gösteren alış veriş merkezlerine
iç pazar (İç ticaret) denir. Pazarı oluşturan taraflar açısından, malları ve
hizmetleri satın alanların durumuna göre iç pazar, tüketiciler pazarı ve üreticiler
pazarı diye ikiye ayrılır. Pazara arz edilen ürünün özelliklerine göre de tüketim
malları ve üretim malları pazarları şeklinde de bir ayrıma tutulabilir. Sadece
tüketim için sunulan ürünlerin satıldığı bütün pazarlara tüketim pazarı başka
ürünlerin üretiminde kullanılmak üzere ürünün satışa sunulduğu bütün pazarlara
da üretim pazarı denir.
yardımcı olur.
Anket: araştırılacak konuya ilişkin kişilere sözlü veya yazılı sonular sorulmasına
anket denir. Bu yöntemle gözlenmesi mümkün olmayan olaylar ve güdüler
kolayca öğrenebilir. Anket, yüz yüze görüşme ile yapıldığı gibi posta ve telefonla
da yapılabilir. Araştırmacı, bu tekniklerden hangisini, nasıl kullanacağını çok iyi
bilmeli ve karar vermelidir. İzlenecek yol, ele alınan konunun yapısına bağlı
olduğu kadar, toplanacak bilgilerin çeşidine, sorulacak soruların niteliğine ve
sayısına, anket yapılacak kişilerin davranışlarına, bu iş için ayrılan zaman ve
paraya da bağlıdır. Bunun için araştırmacı kullanacağı anket tekniğini
karalaştırırken konuya en uygun olanını ve bu işte diğerlerine üstün bulunanını
seçmeye özen göstermelidir.
Gözlem: Olayları gözle görüp tanıma ve kayda alma işlemine gözlem denir.
Gözlem, gözle yapıldığı gibi alet kullanılarak da yapılabilir. Gözlem, doğru bilgi
toplamada ve sonuca varmada anketten daha etkindir. Çünkü araştırılan konu
hakkında ilgilenenlere soru sorulmadan, neyin, nasıl olması gerektiği hakkında
bilgi verilmeden, onların bizzat kendilerinden ne gibi yenilik ve değişiklik
istedikleri tespit edilmeye çalışılır. Bunda da başarılı olabilmek için gözlem
yapacak kişilerin çok iyi yetiştirilmiş olmaları ve olayları tam bir tarafsızlık içinde
gözleyip kaydetme yeteneğine sahip olmaları gerekir.
Deney: Üretilen bir malın gerek kendisinin gerekse ambalaj, fiyat gibi
hususlarının alıcılar üzerindeki etkisini ölçmek için pazardaki durumunun belli bir
süre izlenmesi deney yöntemiyle daha sağlıklı yapılır. Anket ve gözlem
yöntemlerine göre daha az başvurulan bir tekniktir. Bunun sebebi ise uzun bir
zamana gerek duyulması ve pahalıya mal olmasıdır.
Her geçen gün önem kazan başlıca pazarlama araştırmaları şunlardır:
Pazara Ait Araştırma: Belirli bir malın hangi pazarlarda ne kadar satılacağı,
şimdiki ve gelecekteki pazarlarda rekabet gücünün ne olacağı gibi pazara ait
bilgilerin araştırılmasıdır.
Modaya Ait Araştırma: tüketicilerin belirli malları satın almalarında rol oynayan
sebepleri bilmek, zamanın ve geleceğin modasını öğrenmek için yapılan
çalışmalardır.
- Dosyalar
- Firma Kayıtları
b) Dış Kaynaklar
- Kütüphaneler
- Temsilcilikler
- Uluslararası Kuruluşlar
Yeni Ürün Geliştirme Süreci: İşletmeler yeni ürün geliştirmek için gerekli
örgütlendirmeyi gerçekleştirdikten sonra, yeni ürüne ilişkin öğeleri planlar ve
izlenecek süreci saptarlar. Yeni ürün geliştirme çalışmaları, çoğunlukla uzun bir
zamanı ve yüksek bir maliyeti gerektiren çeşitli aşamalardan oluşur. Bu aşamalar
altıya ayrılarak incelenir.
Bir mal yabancı mal olarak uluslararası pazarlarda güçlü imaj yaratmışsa bu
malda bir değişiklik yapılmaz. (Örneğin Fransız parfümü gibi) Yada ulusal pazarda
arz edilen mal, uluslararası pazarlara da uyuyorsa, malda bir değişiklik gerekmez.
Öte yandan mal ulusal pazara uygun olduğu halde nitelikleri bakımından
uluslararası pazarlara hiç uymayabilir. Bu durumda uluslararası pazarlara için yeni
mal geliştirmek gerekir.
Uluslararası pazarlara arz edilen pek çok mal bu iki uç arasında yer alır. Pazarın
özelliklerine göre, ulusal pazara arz edilen malın niteliklerinde ya küçük basit bir
değişiklik yapılır yada malın temel niteliğini etkileyecek ölçüde değişiklik yapmak
gerekir. Değişiklikler malın türlü nitelikleriyle ilgili olabilir. Küçük basit
değişiklikler, çoğu kez, pazarın kendine özgü koşullarına uymak için yapılır. Malın
fiziksel yapısının yanı sıra, ambalajının da yabancı pazara uygun olması çok
önemlidir. Taşıma sırasında kullanılan koruyucu ambalaj, malı fiziksel olarak
hasardan korur. Burada söz konusu edilen malın tüketici ambalajıdır. Bu ambalaj
malı belli eder, dikkat çeker, tüketiciyi satın almaya iter. Böylece satış çabası
(reklam) işlevi görür. Söz konusu mal ambalajı da yabancı pazarları oluşturan
kişilerin alışkanlıklarına, tercihlerine ve satın alma davranışlarına uygun olmalıdır.
Ambalaj üzerindeki yazılar tüketicinin ana dilinde, hiç olmazsa İngilizce gibi
yaygın dillerle yazılmalıdır. Kullanılacak yanlış renk satışı olumsuz etkiler. Örneğin
Pakistan, İsrail ve Venezuela halkı sarı rengi sevmezler. Uzak Doğu’da beyaz renk
yası sembolize eder. Müslüman ülkelerde yeşil renk sevilir. Malın fiziksel ve
ambalaj niteliklerinin yanı sıra, mala bağlı hizmetlerin de yabancı pazarlarda
önemi büyüktür. Örneğin okuma yazma oranının düşük ve teknik bilginin yetersiz
olduğu ülkelerde malların nasıl kullanılacağı, bakım ve onarımının nasıl yapılacağı
öğretilmelidir.
5. ÜNİTE PAZARLAMA STRATEJİLERİ
1- Reklam: Bir mala yada hizmete ilişkin bir iletiyi (mesajı), sözlü yada görüntülü
olarak Pazar birimlerine sunmak için yapılan eylemlere reklam denir. Reklam
yapmakla bir dizi eylemde bulunulur ve reklam pazar birimlerine ulaştırılır.
Böylece, bir mala yada hizmete karşı olumlu davranışta bulunmaları için, pazar
birimleri etkilenir. Reklamın başlıca üstünlükleri şunlardır:
1- Kamuya açık bir iletişim aracıdır. Bu yapısıyla reklam mala bir tür yasallık
kazandırır. Alıcıların satın alma güdüleri kamuca izlenebilir, kavranabilir.
Reklam açık, yaygın ve anlamlı bir çabadır, ama kişisel satışın zorlayıcılığına sahip
değildir. Reklamı izleyenler, dikkat etmek yada karşılık vermek zorunluluğu
duymazlar. Reklam, tek yönlüdür, karşılıklı konuşma yoktur, bu nedenle daha
güçlü ve daha az esnektir.
4- Yeni bir pazara girmek yada yeni bir tüketici grubunu işletmeye çekmek
Her işletme, ürünlerinin hangi hayat döneminde olduğunu izleyerek ona göre yeni
stratejiler belirlemelidir. Ürünü geliştirip hayat süresini uzatma imkanı
bulunmuyorsa, işletme o pazara uygun yeni ürün geliştirme çalışmalarını
hızlandırmalıdır. Pazarlamacı da, ürünün hayat dönemlerini dikkate alarak
faaliyetlerini yürütmelidir. Her dönemin özelliğine göre ürün ile pazar arasında
gerekli uyumu sağlamalıdır. Pazarlamadaki ürünlerin pazara uygunluğu ve reklam
mesajının yeterliliği, her fırsatta dikkatle incelenmelidir.
6- Pazar Taksimi: Pazarlar bir işletme için çok büyüktür. Pazarı oluşturan
tüketicilerin hepsinin ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak mal ve hizmetlerin
tamamının bir işletme tarafından sunulması imkansızdır. Pazara hakim olan
tüketici grupları ne denli araştırılıp iyi analiz edilirse ürün o pazarda arzulandığı
şekilde başarı sağlar. Araştırma ve analizlere dayandırılmayan herhangi bir
nedene bağlı kalınarak Pazar taksiminde veya pazarda kalmada asla dayatma
düşünülmemelidir. Pazar bölümlenmesinde, daha çok doğa ve tüketici
özelliklerinden hareket edilmeli bunlar birer ölçü olarak alınmalıdır. Bu ölçülere
uyan özellikte ürünle pazara girilmelidir. Çünkü bir ürünün potansiyel alıcıları, bazı
özellikleri paylaşan bir Pazar bölümünü oluştururlar. Tüketicilerin yaşadıkları
coğrafi çevre, gelir ve öğrenim düzeyleri, yaş ve cinsiyet grupları, meslek türleri,
alışkanlıklar gibi özellikler pazar bölümlenmesinde rol oynar. Yapılan tüm Pazar
bölümlenmelerinde amaç, pazar taksiminde önemli noktaları tespit etmek ve
buna göre o pazara girip girmemede karar oluşturmaktadır. Hangi özelliğe veya
etkene dayanılarak her ne ad altında olursa olsun, amaç değişmez. Herhangi bir
ülke pazarının bütünü, ihracı düşünülen veya planlanan ürünün potansiyel alıcısı
olamaz. Bunun için ihracat yapılacak ülke pazarı, çeşitli bölümlendirmelere tabi
tutularak incelenmeli, ürün stratejileri iç pazarlarda olduğu gibi bu
bölündürmelere göre ayarlanmalıdır.
2- Yoğun pazarlama yöntemi: Tek bir pazar bölümünü alıp, bu pazar bölümüne
uygun olan ürünü geliştirmek.
3- Farklılaştırılmış pazarlama yöntemi: Belirli bir ürün türünün, birden çok
çeşidi ile birbirinden ayrı olan pazarlara girmek
Ürünün Hayat Dönemi: İşletme, yeni bir ürünle genellikle bir iki pazarı hedef
almalıdır. Ürünün hayat sürecinde olgunluk dönemi itibariyle farklılaştırılmış
pazarlama yöntemlerine yönelmelidir.
8- Piyasa Payı: Bir ürünün piyasada gördüğü ilgi, pazara yerleşip yayılması,
pazarda satış hacminin büyümesi, o ürünün istenirliğinin göstergesidir. Satış,
pazarda oluşur, ürünün pazara bulmasına bağlıdır. Ürünün pazar taksimindeki
yeri, satışının miktarı ile ölçülür. Buna o ürünün piyasa payı denir. Piyasa payı,
ürünün işlem gördüğü pazardaki kârlılığın derecesini gösterir. Modern
işletmecilikte, kârlılığın temel öğelerinden ilkinin, piyasa payı olduğu
vurgulanmaktadır. Kaynakları belirli pazarlarda yoğunlaştırmak, bu pazarlarda
ürüne daha yüksek payı kazandıracaktır. Daha yüksek Pazar payı ise genelde
daha yüksek kârlılık demektir. İşletme bulunacağı her pazar için hedeflediği bir
piyasa payı vardır. İşletme bu piyasa payına ulaşmak için gerekli pazarlama
çalışmalarını yapar. Büyük pay, çoğu zaman büyük işletmeye endekslidir.
Büyüklük, üretim, pazarlama, reklam, alım ve diğer unsurların maliyetlerinde
küçük ve orta ölçekli işletmelere hem üstünlük hem de birim maliyetleri
düşürmede avantaj sağlar. Büyük piyasa payının işletmeye, daha kalifiye eleman
alımından, dağıtım kanallarında verimin, pazarlama reklam ve rekabet gücünün
artmasına kadar maddi ve manevi açıdan bir dizi olumlu etki yapar. Böyle olumlu
etkiler, yüksek piyasa paylarını devam ettirip daha da arttırabilmesine imkan
hazırlar. Kârlılık oranı yüksek işletmelerin ürünlerinin çoğunun pazarlarında en
yüksek piyasa payına sahip olmaları, işletmenin büyüklüğünden kaynaklanmakta,
büyük olma avantajından gelmektedir.
Her pazarda tek bir işletmenin lider olacağı, diğerlerinin onun peşinden gelip
daha küçük piyasa paylarına razı olacakları asla unutulmamalıdır. İşletme,
bulunduğu pazarda lider durumuna gelmek için çalışmalıdır. Bu amaçla ürünü
geliştirmek, kalitesini yükseltmek, ambalajını yenilemek gibi bir dizi işlemlere
girişmesi gerekebilir. İşletme, yüksek harcamaları gerektiren bu tür çalışmalara
gerek büyüklüğü, gerekse kaynakları itibariyle imkan bulamayabilir. Böyle
durumlarda hiç değilse işletme sesinin duyurarak, lider işletmenin yanı başında
bulunmak suretiyle piyasa payından daha fazla pay almak için çaba göstermelidir.
Bu da ancak reklam ve promosyonla mümkün olur ve yine önemli ölçüde
harcamaları gerektirir. Bu bağlamda ürünün tanıtılmasında, daha az harcamayı
gerektirecek yol ve yöntemlerin bulunması, çoğu zaman olumlu sonuçlar verebilir
ve piyasa payının elde tutulmasını sağlayabilir.
A- Ürün Müdürü
Ürünün satış ve dağıtımı çok karmaşık bir iştir. Bu uğurda çeşitli ve değişik
yöntemlerin uygulandığı görülmektedir. Buna karşın ürünlerin satış ve
dağıtımında bazı temel alternatiflere yöneldiği de bilinmektedir. İşletmeler,
ürünlerin satış ve dağıtımlarında durum ve yapılarına uygun bu alternatiflerden
bir veya birkaçını tercih edebilir. Satış ve dağıtım işlemleri işletmenin
büyüklüğüne ve örgütlenme biçimine göre yönlendirilir. Satış ve dağıtım tercihleri
yapılırken de, pek çok esaslar göz önünde bulundurulur ve hareket tarzı ona göre
belirlenir. Çünkü satış, işletme faaliyetlerinde atılan son adımdır ve işletme için
büyük önem taşımaktadır. Satış ve dağıtım işlemlerinde aşağıdaki yöntemler
uygulanır.
Satış elemanının;
• Sağlıklı, çalışkan
• Dış görünümüne, kılık kıyafetine özenli
• Tavırları iyi, davranışları güven verici
• Ses tonu, konuşması düzgün ve anlaşılır
• Sabırlı ve iyi niyetli
• Dürüst, nazik ve dinlemesini bilir
• Yeniliklere açık ve atılımcı
• En az bir yabancı dil bilir
• Gözlem yeteneği gelişmiş, kültürlü
• Çalışma ortamına ve yaşam şartlarına uyum gösterebilir
• Karşılaşabileceği olumsuzluklara karşı hazırlıklı olması gerekir. İyi bir satış
elemanında bu özellikler bulunmalıdır.
3- Bayi (Distribütör) ve Bayi Seçimi: Bazı maddeleri satmaya izinli kişi veya
kuruluşlara bayi denilir. İşletmenin kendi satış elemanını kullanması ve
mümessillik sisteminin yetersiz kaldığı durumlarda bayilik sistemi
kullanılabilir.Kaynak ve boyut itibariyle kendi satış ağını kurmada yetersiz
kalındığında bayilik işletme açısından daha uygun dağıtım ve satım şekli
olmaktadır. Çünkü:
A-Maliyetin Hesaplanması
B-Fiyatın Bildirilmesi
C- Ürünün Tanıtılması
· Kullanma
kılavuzları
· Örnek ve
modeller
· Fiyat ve iskonto
listeleri
· Takvimler,
anahtarlıklar
· Hediyelik eşya
vb.
8. ÜNİTE ÜRÜNÜN İÇ VE DIŞ PAZARLARDA TANITILMASI
Piyasaya yeni çıkarılacak bir ürün hakkında bilgi vermek, varlığından söz
etmek suretiyle onun pazarlarda tanının duruma gelmesi için kitlelere duyurma
gayretlerine ürünün tanıtılması denir. Ürünün iç ve dış pazarlarda tanıtılması
genel olarak radyo, televizyon, gazete, dergi gibi kitle iletişim araçları ile
yapılmaktadır. Günümüzde, geniş etki alanı ve yüksek etkileme gücü olan medya
ile kitlelere ulaşmak, verilen mesajla kısa sürede kamuoyu hazırlayıp, halkın
ilgisini etkin biçimde ürüne yönlendirmek mümkün olabilmektedir. Tanıtmanın
önde gelen işlevi bilgilenmek ve bilgilendirmektir. Tanıtım, dikkat çekici olma
özelliği gereği çoğu zaman reklam şeklinde, en çarpıcı olay, konu ve konumlardan
esinlenerek yapılır.
• Bilgilendirmeyi
• İkna etmeyi
• Ürünle ilgili bilgi vermeyi
• Ürün ve markayı tanıtmayı amaçlar.
A- Mektupla Tanıtım
B- Fuarlar
Büyük iş merkezlerinde, yılın aynı gün ve aynı yerde kurulan ve belli bir
süre devam eden sergi niteliğini de taşıyan, iyi organize edilmiş pazarlara fuar
denir. Üreticiler, ürünlerini halka göstermek, tanıtımını yapmak, muhtemel
alıcılara ürünleriyle ilgili bilgiler vermek ve satışlarını artırmak için fuarlara
katılırlar. Endüstriyel alıcılar ile tüketiciler, fuarda yer alan ürünlerini görmek,
sergilenen ürünlerden ilgi duyduklarının niteliklerini bilmek veya alımla ilgili
bağlantı kurmak için fuarlara giderler. Fuarlar, sadece satış yapılan pazarlar
değildir. Burada teknolojideki yenilikler, bu teknolojilerle elde edilen ürünler,
ülkelerin kendilerine özgü bulgu ve ürünleri ziyaretçilere gösterilmek suretiyle,
ilgilenenlerin teknik, ekonomik ve sosyal alanlarda bilgilenmeleri sağlanır. Yeni ve
farklılaştırılmış ürünler hakkında ilgilenenlere ayrıntılı bilgiler verilebilir. Fuarlar,
genel ve özel olarak iki grupta toplanır. Genel fuarlar da gıda maddelerinden
konfeksiyona ve ağır sanayi makinelerine değin çok değişik ürün türleri
sergilenmektedir. Bu ürünler, ülkelere göre ayrılabilecekleri gibi ürün türlerine
göre de ayrı bölümlerde sergilenebilir. İzmir ve Milano Uluslararası Fuarları genel
fuarlar grubunda sayılabilirler. Özel fuarlar, otomotiv, tekstil, deri, eşyası gibi
belirli bir sanayi grubunun ürünlerinin sergilendiği fuarlardır.
Reklam, temelde bir haber ve bilgi verme aracıdır.Amacı konu edilen her
şey belli bir süre tanıtılarak halkı bilgilendirmektir.Bir ürün veya hizmet hakkında
temel bilgileri, onunla ilgilenebilecek kitleye aktarmak, en önemlisi ürün veya
hizmeti satmak amacıyla reklam yapılır. Piyasaya yeni çıkartılacak bir ürünü,
çeşitli yollarla halka tanıtmak, halkın güveninin kazanarak satışını sağlamak için
girişilen faaliyetler birer reklamdır. Reklamla bilinmekte olan ürünleri de bu
çerçevede hatırlatıp, ürüne olan güveni ve ilgiye yineleme ve sürümü artırma
hedeflenir.
· Reklam, sık sık alınıp tüketilen türdeki ürünlerin yaygın tanıtımında daha
etkin bir araçtır.
Sonuç olarak reklam, belli kurallar içinde şekil, resim, yazı ve sözlerle
yapılan ve kamuoyuna tanıtma
amacıyla yapılır.
a) Örnek Dağıtımı: Yeni bir ürünün piyasa çıkarılışında, bir ürün değişikliğinin
tanıtılmasında ve mevcut bir ürünün yeni pazarlara sokulmasında uygulanan
yaygın bir yöntemdir. Ürünün özellik ve avantajları reklam ile kolay anlatılamadığı
durumlarda bu yönteme başvurulur. Esas malın, koku, tat, bileşim gibi ambalajı
dahil tüm özelliklerini yansıtacak ve kullanılacak biçimde hazırlanmış küçük
örneği, ev ev dolaşılarak dağıtılacağı gibi çok kullanılan sokaklara, yerlere ve belli
günlerde, uçaklarla atılarak ilgi çekilir.
c) Hediye Dağıtımı: Ürünle ilgili olan veya olmayan eşyalar tüketicilere hediye
edilmek üzere hazırlanır. Çoğu zaman özel günlerde dağıtılan bu hediye, eşyanın
üzerine veya ambalajına, tanıtım yapılacak ürün amblemi, satış yeri adresi yazılır.
Genellikle kalem, çakmak, saat, anahtarlık, kalemlik gibi herkes tarafından
kullanılıp faydalanılması mümkün eşyaların, hediyelik eşya olarak dağıtıldığı
görülmektedir.
a) Piyasa Primi: Ürünün dağıtım ve satışını artırmak, raf dışı stand edebilmek,
stokları genişletebilmek için üretici işletmenin, toptancı ve perakendecilere % 10
indirim, 5 koli alana 1 koli bedava verilmesi gibi vereceği primler, piyasa primi
diye adlandırılır. Özellikle pazara yeni ürün sunuşlarında bu yöntem yaralı
olmaktadır. İşletme, piyasa primi yöntemiyle, ürününe Pazar bulmada ve hedef
aldığı pazarlara ulaşmada belli aşamaları elde edebilir. Piyasa primiyle daha fazla
ürün satmak veya artı ürün vermek imkanı sağlanır. Ürün stoklarının eritilmesi
için de bu yönteme başvurulabilir. Piyasa priminin önde gelen sorunu kolaylıkla
kötüye kullanılabilmesidir. Toptancıya verilen prim perakendeciye ve ondan da
tüketiciye sürekli azalarak ulaşır.
Teknik anlamda Ar-Geç kavramı, yeni bilgiler elde etmek yada mevcut
bilgileri ortaya çıkarmak amacıyla yapılan ve bilginin sistematik olarak
toplanmasını, analizini ve yorumunu gerektiren bir çalışmadır. Bu çabalar
problemin karmaşıklığına, paraya ve zamana göre farklı boyutlar kazanır.
İşletmeler varlıklarını sürdürebilmek ve rekabet gücünü artırabilmek için sürekli
ve düzenli Ar-Geç eylemlerine girişmelidirler. Araştırma kavramı, daha çok
bilinmeyen bir teknoloji, ürün yada bilgiyi ortaya çıkarmak ve mümkün olan
durumlarda bunları uygulamaya yöneltmek anlamına gelmektedir. Buna göre Ar-
Ge daha çok üretimle ve üretim tekniği ile ilgilidir; ancak günümüzde her türlü
ekonomik faaliyet Ar-Ge çalışmalarına konu olabilmektedir. Ar-Ge, verimliliği,
etkinliği ve iktisadiliği artırmaya; daha iyi ve faydalıya ulaşmaya yarayan bir araç
olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla üretimin yanında, yönetim ve organizasyon da
dahil olmak üzere, pazarlama ve finansman ve personel yönetimi gibi bütün
işletme fonksiyonları üzerinde Ar-Ge çalışmaları yapılabilmektedir. Geliştirme
kavramı ise, mevcut teknoloji veya bilgiyi yeni ürünler yada üretim teknikleriyle
ilgili uyarlamalara doğru yönlendirme ve mevcudu kullanma sürecidir. Diğer bir
değişle, geliştirme çalışmalarında yeni bir buluş söz konusu değildir; sadece
araştırma sonuçlarının malzemeler, mamuller, sistemler, üretim süreçleri ve
hizmetlere dönüştürülmesi yolundaki faaliyetleri kapsar. Böylece geliştirme
faaliyetleri, araştırma faaliyetleri ile üretim faaliyetleri arasında bir köprü görevini
yerine getirir.