You are on page 1of 103

Platon'dan beri felsefe, hakikati gereklik yerine kavramlarda aramay semi; kavramlar dnyasnn o tasarlanm cazibesi karsnda, dnyevi

olan daima yetersiz grlmtr. Sonu: kendi bedeninden, duygularndan kamaya, arnmaya alan ve durmakszn kavramlarn saf, renksiz, kokusuz, ideal gzelliine erimek iin didinen modern insandr. Sartwell, Edepsizlik, Anari ve Gereklikte felsefenin soyut, steril dnyasndan, aclar ve ktlkleriyle hayatn plak gerekliine aldmzda nelerin olacan gsteriyor bize. Alk olmadmz kiisel bir dille enlik ve aka; elbette nefret ve lme, ksaca hayata aryor bizi, hem de niversite krssnden, felsefenin sayfalar arasndan... Sartwell tezlerini Nietzsche, Havel, Heidegger ve Bataille'n grleriyle harmanlyor; Amerikan yerlileri ve Uzakdou'nun geleneklerine kulak veriyor. Ona gre, tm ahlki deerler olmas gerekeni anlatr; olann eksik var olduunu syler, gereklii inkr eder. ihlal ise yaamaya "evet" demektir. nk yaadmz gnahlarmzla, sularmzla, korkularmzla, aclarmzla anlarz. Dnya erdem ve gzellik kadar sidik, bok ve nefretle birlikte vardr. Ak kadar nefret de hayatn gereidir; olduu gibi olumlanmaya ve sonuna kadar yaanmaya layktr. Sartwell edepsizlii savunuyor. Ona gre, her edepsiz sz ya da fiil bedeni artrr. Oysa uygarlk adna beden men edilmi, bastrlmtr; doal kokular parfmlere boulmu, faaliyeti kapal odalara hapsedilmitir. "Uygar insan" snrlln inkr ederek, lmnden, duygularndan, ksacas kendinden utanan insana dnmtr. Hayatmz bylesine "kitleyen" aralardan biri olan devlet ise hem yalan hem de yalancdr. Gcn ve lmn rgtlenmi etesidir. Devletin yasa ve kurumlar grtlamza dayanm postallar gizlemek iin incelikle ilenmi gz balardr. Artk posttotaliter sistemlerde temel atma ezen/ezilen arasnda deildir. Tek tek her insan hem ezen hem de ezilendir; kii "sistemin hem kurban hem de payandas" olmutur, iktidar tek tek herkesin iinden geerek rlm, kii kendisi tarafndan ezilmeye balamtr... Sartwell kavramlara ve ciddiyete saldrd bu provokatif kitabnda bizi edepsizlie ve oyuna yani hayata aryor... "Cehenneme vgden tesine gemek isteyenlere...

EDEPSZLK ANAR VE GEREKLK CRISPIN SARTWELL

indekiler
GR...................................................................................................9 I. GEREK OKU................................................................................15 II. HAKKAT ,_EV,_D URUM...............................................................41 III.SAHCLK, OLUMLAMA, SEVG.....................................................63 IV.ANAR, TKELLK, GEREKLK.......................................................89 V.G, AIKLIK,_YERYZ..............................................................111 VI.BATAN IK(AR)MA, HLAL, BAIMLILIK.....................................137 VII..EDEPSZLK,.BEDENLERMZ VE.LM......................................162 DZN...............................................................................................186

Giri
Bu kitap gereklik hakkndadr. Yaamann mekn ve yolu olarak gereklik hakknda; gereklikte ve gereklik olarak yaamak hakknda. Nihayet, gereklii sevmek hakknda: Bu kitapta mcadelesini verdiim ey, olan neyse, tam da olduu haliyle olumlanmasdr. Bu kitap, kiinin kendini dnyay sevebilen bir kiiye dntrme abas dnda, gereklii dntrmeye ynelik tm abalardan vazgemesi halinde nelerin olabileceini kefe kyor. Bu konum, kukusuz, kendi iinde tutarl deildir. Dnyay yeteri kadar sevmediimi sylemek, dntrlmem gerektiini ve nihayetinde gerek olduumu sylemektir: Ben sevmeyi rendiim eyin bir parasym. O halde belki unu bile kabul etmeliyim: Ben bu dnyay koulsuz olarak olumlayamam. Ancak onu bile yapmam gerektiini sylemek, olan, zellikle olduu haliyle olumlamamla badamaz. Dnyann doru bir olumlanmasnda, artk "gerekirler olmaz. nk, iddia ediyorum ki, bir eyin yle ya da byle olmas gerektiini sylemek, olan hayali bir unutuun kucana terk etmektir. unun yle olmas gerektii ynndeki her iddia olann yetersizliine hkmetmektir. Bu yolla olsa olsa kafa karklna klr: "Gerekli" diye. bir eyin olmamas gereklidir. Grlyor ki, dnyay olumlama nosyonu insann elini kolunu balar, ya da deerlerin geleneksel olarak anlald biimiyle hibir yeni deere izin vermez. Bat felsefe tarihinde, etik ve estetik, olmas gerekeni inceler: Bat felsefi geleneinde hibir deer, eyleri olduklar haliyle sevmekle badamaz. Her deer bir dnm talep eder. Olduumuzdan daha iyi olmamz gerekir, ya da, daha sklkla duyulduu gibi olduundan daha iyi olman, yani, olduun gibi olmaman gerekir. Eer bu tr btn abalarn patolojik olduunu grebilseydik, neler olurdu acaba? Zor bir soru. Olduu haliyle dnyadan her ka o dnyann verdii biracy ifade eder; deerlerimizin tm korkuyla retilir ve korkaklkla beslenir. Bu kitap, baka birok eyin yannda, u soruya yant aryor: Bu dnyay olumladmzda, deerlere neler olurdu acaba? Vardm sonu, umuyorum, rahatsz edicidir. Bu kitapta beni hi ilgilendirmeyen ey, hem (anti)etik hem de (anti)metafizik temelde sorun oluturan politik devlettir. Devlete ontolojik bir kukuyla bakyorum; genelde anlald haliyle, devletin zaten var olmadn savunuyorum. Ve bence devlet, var olduu mddete, olann zor yoluyla dntrlmesi iin yrrle konan devasa bir projedir. Her devlet bu anlamda topyacdr: iinde faaliyet yrtt gereklikten baka bir gerekliin dn kurar, hatta bu gereklik srf iinde diktatrn olduundan da zengin hale geldii bir gereklik olsa bile. Bu anlamda, devlet deerlerin kodlanmas ya da fosilletirilmesidir; devlet insanlar zoraki dntrmek iin tasarlanm bir makinedir, iin iyi taraf, bu kstasa vurulduunda, devlet ayn zamanda feci bir baarszlktr da. Hayat sevmek ve dnyay sevmekle badaan post-etik deerler gelitirme srecinde, edepsizlik ve ihlal nosyonlarn kefettim. Her ahlki iddia neyin nasl olmas gerektiini yani, mevcut kurulu haliyle dnyann byle olmamas gerektiini sylediinden, eytana uymak eylerin olmasna imkn tanmaktr. Bu anlamda, ahlk kurallarn inemek bir ayin olabilir. Bat kltrndeki karakteristik ihlallerin hepsi bedenselliin olumlanmasdr. Nasl belli bal dinsel kltr disiplinlerini douran ey mezlerin bedenlerini ama ynndeki nafile abalarysa, her trden edepsiz szck de bedeni yeniden hatrlatan bir eydir. Bir gezegenin yzeyinde kouturup duran memeli hayvanlar olduumuzu bize hatrlatan her ey muteberdir. Sikimek muteberdir, "siktir" demek de. Bu kitap boyunca dilime doladm "gereklik" terimini aklamak iin biraz soluklanalm. Terim, rnein, Platonun idealarn, ya da Brahman', ya da atomlar seip ayrmak zere kullanlmtr: Gereklik her zaman grnlerin altnda yatan neyse odur; terim sklkla gndelik yaantmzdan

kurtulup gerekten gerek olan farazi bir teki leme ar anlamna gelir. Demek ki, terim hep ters yz edilerek kullanlmtr. Platonun idealar, zellikle, gerek olmayan bir lemde yaar: bu, Sokrates'in dnyadan gp giderek snmay umduu lemdir. Bu kitap hibir argmana ontoloji payesi vermeyecektir (daha dorusu, birok argmann ontolojik olmadn savunacaktr). Aslnda, ontolojiyi niin ldrc bulduumu aklayacak ve her tr ontolojik sistematikletirmeden kanmaya alacam. Halbuki, benim "gereklik"le kastettiim dnyada her gn karlatmz eylerdir: aalar, arabalar, gkyz, binalar, yeryz, insanlar. Btn bunlar aarak gerekten gerek olana ynelik her ar kukularn en byn hak eder. Her eyden nce, bu eyler bir yanlsama dnda alamazlar: Bir insan her zaman yaar, yaarken de, bu eylerin iinde/arasnda, onlardan biri olarak ve onlarla birlikte yaar. Arabalarn gerek olduunu dnmyorsanz, stne stlk bedeninizin de gerek olduunu dnmyorsanz, kn yola ve brakn arabann biri bedeninizin iinden geip gitsin, iin asl, arabalarn gerekliine inanyorsunuz, ve bu dnyada yaayan herkes gibi ben de inanyorum. Gerek olduumuzu sylemek, nihayetinde, her ne kadar birileri binbir eit para kuruntusuna kaplm olsalar da, grnle gereklik arasnda derin bir ayrmn olmadn sylemektir. Ancak, nihai gereklik ister idealara gre isterse varlyla yokluu belirsiz dalgacklara gre tasvir edilmi olsun, bu dnyann aldatc bir grn olduunu sylemek kendimizden ne kadar kuku duyduumuzu gsterir. Salkl bir kafa, gerek bir olumlay diyecektir ki, eyler bana nasl grnyorlarsa yledirler. Gayet iyi biliyorum ki, ben bir hayal taciri deil, hakiki bir ayna ve dnyann mikrokozmosuyum. Burada bir ontoloji sunmayacam, doru, ancak belirtmeliyim ki, ne kadar var olduu sylenirse sylensin ben avucuma alamayacak, dokunamayacak olduum eyden kuku duyuyorum. Ve arabalar ve aalar trnden eyler olmadmz (rnein, ruhumuzun olduu ya da bilincimizin bizi doann dzeni iinde farkl bir yere koyduu) inanc kendinden irenmenin felsefi ifadesidir, ve ylesine derin ylesine yaygndr ki, bariz olarak olan neyse onu inkr etmek durumundadr; bu ylesine youn ve ylesine iimize ilemi bir irenmedir ki, irenilen benliin her zerresini silip yok etme peindedir. Bu bir tr intihardr: Biz dediimiz eyin bedenlerimiz olduu dncesinden o kadar nefret ederiz ki, bedenlerimizi muhayyilemizden silip atarz. Eer Tanr denen bir ey olsayd, bizim gibi kendinden irenen varlklar onun nezdinde de iren olurdu; salk daima bedenimizi kabullenmekten geer. Ben kitabmda bu meselelere girmeyeceim, ancak sizin her ey ne kadar gerekse bu dnyann da o kadar gerek olduuna zaten inandnz gstermeye alacam. te bu yzden ger ek bir oktur, ya da bu yzden ok deneyimi nemlidir: nk ok bizi geree, dolaysyla kendimize dndrr. iddetli aclar eken ve kendini sonuna kadar acnn kollarna brakan biri ne o acnn kaynann gerekliinden ne de kendi gerekliinden kuku duyar. Ancak kii acya dayanabildii, acdan korkmad ve acya izin verdii oranda, hibir ontolojiye gerek duymaz. Ac iinde yaamak gerekliin bir tezahrn yaamak, gereklie doru itilmektir. Ac olumlanmas gereken bir eydir ve, hi kukusuz, olumlanmas en zor eydir de. Ac gerek olann gerekliine bir ardr ve bu yzden bizim gibi mahluklarn en ok ihtiya duyduu eydir. Bu yzden, felsefe ve dinler tarihinin byk ksm, bence, patolojiktir. Bu tarihlerin ou olan ey ne ise ondan bir ka, bariz bir katr, tpk dnrn, rahibin ya da ahlknn hayatnn gerek

dnyadan sonsuz bir ka olduu gibi. Bu Nietzsche'ye borlu olduum bir tehistir, ve bu kitapta bir kahraman varsa o da Nietzsche'dir. Her ne kadar sra g meselesine geldiinde onunla yollarmz tamamen ayrlacak olsa bile, ben Nietzsche'yi radikal bir gereki olarak okudum ve neden byle okuduumu gstermeye gayret edeceim. Ben gc Batl gelenekte anlald biimiyle, benlik ve tekiler zerindeki g, lmcl ve aldatc bir g olarak alyorum; g insanlar ve koullar yeniden yapma ynnde bir zorlama olarak kendini ortaya koyduunda, srf "deerlerin" bir ifadesi, olmamas gerekeni belirten bir iddia haline gelir. Bir tek Nietzsche, Bat felsefe tarihinde henz eine rastlanmayan bir rnek olarak, acnn olumlanmasna yakn durur. Felsefe ve din bu dnyadan ne kadar kaarsa kasn, tekrar tekrar bu dnyaya dner. zleyen blmlerde, Chuang Tzu, Tantrik ustalar, Emerson, Black Elk, Bataille ve Vaclav Havel gibi ahsiyetler, yani bir olumlama ars yapan ahsiyetler zerinde duracam. Bu ahsiyetlerin mesaj muazzam bir umut mesajdr; onlar kendimizden ve yeryznden irenmemizin stesinden gelebileceimiz umudu verir. Bu mesaj, nihayet, bir dizi esinti eklinde hissedilse bile, bir ak mesajdr. Bir Zen ustasna, "Gerekliin en derin doas nedir?" gibi, kavramsal bir soru sorulduunda, yant bir teori olmayacaktr. Bunun yerine, usta yznze bir amar indirir. Bunun iki anlam vardr, ilki, byle sorular sorma, ikincisi, gerekliin en derin doas ite budur, gereklik yznze vurulan amardr. Marazi taknt, tuzak, bunun tesine bakmak, en derin z aramaktr. D kabuk en iteki zdr; grnen neyse gereklik odur. Sen kendin gereksin, "gerekliin nihai doas"sn, ama yine de halihazrda bildiin eyi hatrlaman iin okkal bir amar gerekir. Tinsel disiplin bu dnyann iine giderek daha fazla gmlmektir; tinsel aknlk ancak tam ikinlikle yaratlr. Ne ka ne de kestirme vardr. Ka, saknma, inkr; hepsi nafiledir. Gerek olman, burada olman, bu yerin gerek olmas ite bu aydnlanmadr. Filozof Joseph Diffie'nin azndan syleyecek olursak: "Cennete gitmek isterim, ama bu gece deil." imdi burada, olduum yerden ve olduum eyden honutum: Yeryznde yaayan bir insan olmaktan honutum. Hangisi olursa olsun, beni baka bir yere ya da baka bir eye aran bir felsefe beni kendi felaketime ve yeryznn felaketine aryor demektir. Nihayet, dnyay sevmeyi renmek benim iin bir nee kayna, ktnn karsnda bile renen ve seven, hatta kty bile renip seven bir dans olacaktr. Beni fiziksel olarak dnyaya ynlendiren bir yol, olan her eyi kucaklayabileceim bir tutuma alan bir yol aryorum. Kavramakla badamayan bir sevin; nihayetinde, sistemlerle, kavramlarla, yantlarla, her zaman tikel durumlarn zerinde duran felsefelerle badamayan bir sevin aryorum, insanlar dnyadan "fikirlerin perdesi" ya da dilin dolaym yznden deil, dnyaya kopmaz balarla bal ruh ve akl olduklar iin deil, dnyann varlklar olduklar iin kendilerinden ve var olduu iin dnyadan nefret ettikleri iin koparlar. Kendimizi dnyaya ap bu nefreti yava yava dattmzda, sahici bir sevgiyi yakalayabiliriz. Bu kitabn yolu ite byle bir sevgiye alyor.

1 Gerek oku
George Santayana bir keresinde gerekilii kuran eyin ok deneyimi olduunu sylemiti.1 Bu basit ama kkl bir tespittir. Anlam udur: ok olduunda, diyelim, bir bowling topunu ayana drdnde, bowling topunun ya da ayann gerek olup olmadna inanmak sana kalm bir ey deildir. ok deneyiminde, karsnda btnyle savunmasz olduumuz dnya gerekliine arlrz. Houmuza gitsin gitmesin, komada ya da kafadan sorunlu olmadka, bylesi anlarda gerei yaarz, ona rza gsteririz, ve lanet okuruz. Bylesi anlarda ve bylesi anlar sayesinde, gerein gerekliini renir ve. o gereklik iinde kendimizin gerek olduunu reniriz. Zevk nisyan ile malldr; insan tatl bir uykuya ve kendini kutlamaya gtrr. Kii zevk iinde "kendini unutur" ve hatta zevkin kaynan unutur; kaplp gider, neye kapldn unutur. Ancak ac ve srpriz beraberinde olaanst bir teyakkuz hali getirir, ve teyakkuz hali, olan eye bir aklktr. Gereklik pervaszdr, aman vermez ve ka yolu brakmaz. Ama gereklik bir ac, bazen dayanlmaz bir ac kaynadr. Batl dnce ve kltr tarihi gereklii inkr, ondan ka, yok sama, kontrol etme ya da yok etme ve adna yarar bir kvraklkla, ayn gereklii olumlama, kabullenme, barna basna ya da tarihi olarak yazlabilir. Birincisi, belki mutlak anlamda zorunlu bir korkaklk olsa da, korkaklktr. Derin, acnas ve patolojik idealizm tarihini kapsar ve Platon ve Hegel'in, Buddha ve Shankra'nn, Augustine ve Descartes'n felsefelerinde bir parazit gibi barnr. Korkakln birok biiminde grnd gibi, kibir ve kstahlk abidelerinde kendini ak eder; rnein, Kant'n kaleme ald haliyle, insann dnyay kurduu iddias. Uzay ve zaman salt insan algsnn formlardr: Bu iddia pervaszln dik lsdr. te yandan, gerein olumlanmas inanlmaz gtr. Gerein neyse o olmasna rza gstermek, bizim iin ondan saknmaktan, onu inkr etmekten, yok etmekten, yeniden yaratmaktan ok daha zordur. Her birimiz iin, dzeltmeyi, gzden geirmeyi, silmeyi isteyeceimiz olaylar, insanlar ve kurumlar vardr. Ancak olumlamada umut vardr nk gereklik, nihayetinde, gerektir. Kii bir zaman iin belki u ya da bu olgudan saknabilir, u ya da bu olguyu deitirebilir. Ancak bir btn olarak gerekliin ortadan kaldrlabileceini ya da yeniden dzenlenebileceini sanmak, kiinin gerek olan iindeki tutumu olarak gerekliin ortadan kaldrlabileceini ya da yeniden dzenlenebileceini sanmak nafile ve umutsuz bir abadr. Nafiledir nk zayfln sergilenmesinden, kiinin gerek tarafndan tarumar edildiinin, diz ktrldnn ifadesinden baka bir ey deildir. Umutsuzdur nk saknmak, son tahlilde, imknszdr; her birimiz tamamen gerek iinde yerlerimizi alrz; her birimiz, aslnda, onun meknlarndan birinde, gerekliin dnme uram hallerinden biri olarak gereiz. Gerekten saknmak, baka samalklar yannda, kendimizden saknmay icap ettirir. Kendini yok etmek dnda gereklikten saknma ynndeki her giriim, kiinin tahamml edilmez bulduu eye sonuna kadar gmlmekten duyduu ac ve fkeyi daha da artrr.
1. George Santayana, Scepticisn and Animal Faith (New York: Dover, 1955 *1923+), s. 142.

Descartes, malumdur, modern felsefeyi dsal gerekliin varoluundan phe etme noktasndan kalkarak ina etmitir, istedii, rya grmediini, bir kt ruhun onu kandrmadn, vb., kantlamakt. Descartes gibi, Santayana da kukucuydu, hatta Descartes'dan daha derin kukulara gmlmt; o kavramlar, dnya ve kendine ilikin mutlak bir cehalet uurumuna dmt. Bu dnrlerin ikisi de, indikleri derinliklerden bilgi devirip ktlar. Descartes iin k tek bir kesinlik anlamna gelmiti: isler rya grsn ister grmesin, Descartes artk kendisinin var olduunu biliyordu. Buradan kalkarak Tanrnn varoluunu kantlamaya, nihayet ardndan da, kendi alglad dnyann varoluunu kantlamaya giriti. Ardndan, Descartes dmzdaki dnya hakknda kuku duymann yanlln gstermeye kalkr. Santayana'nn meselesi byle bir gsteri olmamtr; ya da, daha dorusu, Santayana bir argmandan ok bir jest, bir eye iaret etme anlamnda bir gsteri yapar. Santayana'ya gre, ok kiinin kendisi ve dnya hakkndaki kukularn yok eder. Eer yaadnz eylerin gerekliini idrak etmek istiyorsanz, bir argman okumayn, bowling topunu ayanza drn. Santayana, unlar yazar: Kaba deneyimde ya da okta, en iten dncelerim asndan, yalnzca var olduumun bariz bir gstergesiyle tanm olmakla kalmam, o an varoluuma inanmam dorultusunda ivedi bir ar da alm olurum... Deneyim, birbiri ardndan gelen ve hafzada yer eden ok dalgalar olarak ne olduunu anlamakta zorluk eksek bile, mevcut bir ortamda konulanm bamsz varolular dnyas demektir. Deneyime inanmak doaya inanmaktr. (Kukuculuk ve Hayvan inanc, s. 142,143) Santayana'nn anlad biimiyle, "mutlak boluk, dayanlmaz gerginlik, insann kann donduran umutsuzluk" (140) deneyimleri bizi gerek olana, gerei bize arr. Bu deneyimler doann varoluunu bizim gibi varlklar, yani saf akldan ok hayvan olanlar iin olabilecek en zorlu yoldan kantlar. Dnyay inkr edenler hemen her zaman kendilerinden yola karlar, ve kendileri hakknda sylediklerine gre, her eyden nce, onlar hayvan deil, srad bir hayvan, ruh, zihin falandr; onlar baarlarnn dl olarak cennette yaar ya da yce varlklardan nasl evrildiklerini aratrr. Dnyay yoksamak, demek ki, baka eyler yannda, "bilimsel" bilinle de mkemmel bir uyum sergiler. Bilin, denebilir ki, bizi doa dzeni iinde ayr bir yere koyar ya da doa dzeninden koparr. Mantmz bizi empanzelerden ayrr. Tm gnn bilfiil yiyerek, sarak, uyuyarak ve sikierek geiren insann bylesi eylere inanmasnn gl, bylesi grleri somutlayan ka yollarna olan ihtiyacn bykln gsteriyor. Gereklikle yzleme korkakl o kadar derinlere iler ki, insan kendine dair en plak olgulara gzn kapamaya gtrr. yle sylendiini duymuumdur rnein: Bilim bir masa gibi fiziksel nesnelerin kat deil, asl olarak bo uzaydan ibaret olduunu "kantlar". Bilim bize "eylerin gerekte olma biimini" anlatr ve "eylerin gerekte olma biimi" eylerin grnme biimlerinden neredeyse tamamen farkldr. Bu, Gerek'e bavurarak gerekten (diyelim, bu masadan) kama ynndeki eski "tinsel" itkinin deimi bir halidir. Sz edilen Gerek, Formlar'n, Brahman'n, Mutlak'n, Tanrsal Akl'n ve benzerlerinin lemi olarak dnlegelmitir. imdilerde ise, "aikr imge" arkasndaki "bilimsel imge" olarak kavranyor, iki durumda da, yaanan dnya bir kenara atlr. Bylelikle, her gn yaadmz eyler, adeta, idealizme ve hatta klasik amprisizm, mantksal pozitivizm ve benzerlerine konu olan "imgeler", "resimler" katna indirgenir. imdi sormak lazm, niin insanlar eyleri imgelere indirgemeye ihtiya duyuyor. Ve bir yant, hem de apak bir yant vardr: imgeler gvenlidir. Hayalimde, imgeler dnyasnda, hem dehet verici sular

ileyebilir hem de masum kalabilirim. Uurumdan aaya atlayabilir ama dibe vurmadan geree dnebilirim. Hi kimse bir patlamay gsteren bir resini seyrederken paralara ayrlmaz. Dolaysyla, eer deneyimlediim haliyle dnya bir imge olsayd, gvende olurdum. Ve dnyay ne kadar bir imge olarak grme ihtiyac duyuyorsam, o kadar dnya tarafndan tehdit edildiimi hissediyor, btn tehlikeleri o kadar tahamml edilmez buluyorum demektir. Ancak iinde yaadn dnyay bir resim olarak grmek: Bu demektir ki, resmedilen bir ey, grnlerin altnda yatan Gerekten Gerek bir eyler lemi vardr. Gelgelelim, bu Gerekten Gerek lemi bizi tehlikeye drmesin diye de, elimizin altnda, korunakl tutulmaldr; ite bu nedenle, Kant'n, grnlerin altnda yatan, ancak hakknda hemen hibir ey bilmediimiz "kendinde ey"i vardr. Sistem olaanstdr. Ancak iine korku ve ac sinmitir. Kimsenin hibir zaman bir atomalt paracn saldrsna maruz kalmamas temel bir ontolojide paracklardan yararlanmak iin iyi bir nedendir. Ancak, eer u sandalyeyi kaldrp kafanda paralarsam, hl sandalyenin kat olmad inancn koruyup korumayacan merak ediyorum. Dnyann bir imgeler ya da resimler demeti olduu anlayna denk den bir baka anlay, insanolunun oturduu yerden gven iinde dnyay seyreden bir tr sinema seyircisi ya da, belki de, bir fotoraf albmnn yapraklarn evirerek fotoraflarn uyandrd anlarla aran, honut olan ancak fotoraflarn temsil ettii deneyimleri gven iinde seyreden birisi olduu anlaydr. Temsil/tasavvur, Batl gelenekte kavramsallatrld haliyle, temsil/tasavvur edilen nesneyi belli bir uzakla koyar, ve bu olgudan, rnein, btn estetik sistemleri (rnein, Kant'n sistemi, buna gre, benim sanat eserleri karsnda aldm haz "kardan arnm" bir hazdr, yani gvenlidir) kurmakta faydalanlmtr. Temsilde/tasavvurda dnyay irdelerken, tpk bir atlasta dnyay kavrarken olduu gibi, insann iini bir gvenlik ve g hissi doldurur. Eer dnyay btnl iinde kavramsallatrabilir, onu tamamen anlayabilir, arnn, okun, snrlanmamn, bilinemezin zerresini brakmayabilir olsaydk, kendimizi emniyete alabilirdik. Bunu kurgular yazarak muhayyilemizde yapabiliriz, ya da aslnda bir "her ey teorisi" kaleme alarak veya evreyi teknolojik olarak denetime sokarak bunu yapmay deneyebiliriz. Bilim btnyle kavrayarak kendimizi emniyete alma gayretinden baka bir ey deildir. Bu grn artc yan ise, resimleri seyreden kiinin kendi izdii resim karsnda bazen iinin burkulmas ya da yklmasdr. Ancak sz edilen gr, o zayflk karsnda bir ikame olarak savunulmaktadr, ikame hilafsz hayal gcnn eseridir; ancak yine de hibir yaraya melhem olmaz. Diyelim, bir para "kamak" iin hafif bir ak roman okuruz ancak her gn, her saat de kaabiliriz; bunu da hayatlarmz ucuz romanlara, dnyamz da hibir kt eyin olmad ya da, kt eyler ne are her zaman olduundan, kt eylerin sadece kurgusal karakterlerin basna geldii kurgusal bir dnyaya evirerek yaparz. Bilim, bu anlamda, tpk felsefe, din ve sanat gibi, bir ucuz roman olarak faydal olabilir. "Bilim" muhtemelen bize bu masann kat olmadn syleyemez, biz hepimiz onun kat olduunu biliriz. "Bilim", masann ou bo uzaydan ibaret olduunu sylerken, belki hakikati/doruyu sylyor. Ama btn bunlar gsteriyor ki, "katlk" derken kastettiimiz ey, son tahlilde, (bir biimde, geici olarak) artc bir yolla aklanmak zorunda kalmtr. Yani, kat nesneler ekseriyetle bo uzaydan ibarettir. Bu, rnein, suyun H20 olduunun kefi gibi, dnyann nasl olduuna ilikin bir izahattr. Nasl masann ou bo uzaydan olutuunu gstermek kat olmadn gstermek demek deilse, bu da suyun gerekte slak, saydam vb. olmadn gstermez. Yineliyorum: Muhtemelen hibir ey masann kat olmadm gsteremez nk biz hepimiz biliriz ki, masa katdr. Bilim dnyay nasl grnyorsa yle aklamaya alrken, yeterince masumdur. Sistematik olarak, gereklikten

grnleri ayrmakta/ kullanlrken bilim metafizik bir sistemdir ve, bu anlamda, dier metafizik sistemler kadar yanltr ve dnyadan nefret etmektedir. Bilimin, tpk estetik gibi, "araya mesafe koyduunu", zerinde "altmz" ey neyse onunla bamz kopardn unutmamalyz. Nietzsche bu durumu u szlerle anlatr: Bilim inancnn ngrd, cretkr ve nihai anlamda doruluk/ hakikat peinde olanlar, hi kukusuz, byle yaparak yaam, doa ve tarih dnyasndan baka bir dnyay olumlar, ve bu "baka dnyay" olumladklar mddete, ayn anlama gelmek zere muadilini, bu dnyay, dnyamz da yoksamalar gerekmez mi? Laf nereye getirdiimi anlam olmalsnz: ksaca demem o ki, bilim inancmz hl bir metafizik inan temelinde ykseliyor.2 amzda tipik dnya nefretinin zel bir versiyonu arln dile kaydryor: Deniyor ki, her trl deneyim dilsel olarak dolayml ya da dilsel olarak eklemlenmitir. "Yorumlanmam" olgu yoktur ve yorum dilsel bir etkinlik, bir tr edebiyat eletirisidir (bu, kabaca, HansGeorg Gadamer, Nelson Goodman ve Stanley Fish'in grdr). Anlat, ya da daha geni anlamda, metin nosyonu yakn dnem felsefesinin merkezini oluturuyor. Derrida, Rortyve Richard Bernstein gibi ahsiyetler metni ya da hikyeyi "iinde yaadmz ve hareket ettiimiz ey"3 olarak merkeziletiriyor. (Burada, Rorty Derrida'nn gr olarak kabul ettii bir yaklam savunuyor.) zel olarak, cinsiyet ve rk zerine yakn tarihli pek ok alma, anlatya benliin ve dnyann toplumsal ve kiisel temel kurulu tarz payesi veriyor (Carolyn Heilbrun: "Hepimiz birer hikyeyiz"). Yakn dnem felsefedeki dil hegemonyas baz bakmlardan Batl felsefi gelenek iin bozguncudur. Ancak baka bakmlardan da o gelenein en sorunlu zelliklerini paylar ve pekitirir. rnein, belli baz durumlarda fiziksel olan devre d brakacak kadar kendinden emindir; bedeni nemsemez ya da metinletirir. Bu felsefe belli bir tr akademisyenlii tm insan deneyimleri iin bir model haline de getirir ve bu grn temel drtlerinden biri, idealizme yolu aan bildiimiz gvenlik zlemidir; eyler zerinde denetim kurma gayretiyle ya da benim (ya da bizim) nispeten rahat edeceim(iz) (eer edebiyat eletirmeniysem eletiri yntemlerini de kullanacam) ve iinde eylerin ac vericilii ve keyfiliinin azalaca bir lemde i grmek iin eylerden yoruma ekilirim. Metnin ya da anlatnn merkezilii Batl metafiziin belli politik ierimlerine meydan okur. insani deneyimi ya da "insan dnyasn szde metne indirgediimde, grnen o ki, zellikle bir metafizik sistemle, idealizmin bir tr parodisiyle bam beladadr. Ancak unutmayalm ki, anlatlar oul, ok anlaml, yaratcdr. "Metinselcilik" Batl metafiziin "tmleyici" ya da "stn" anlatsna direnebilir ve srf metinlerin sonsuz okluuyla mutlu mesut yaayabilir. Bu anlamda metinselcilik metafizik gelenee kyasla daha ak, esnek ve eitlikidir. Ancak ayn zamanda belli hayatlar iin metnin merkeziliini savunan akademisyenlerin hayatlar iin metinlerin merkeziliini yanstan bir grtr de bu. Metinselcilik, rnein, retim bandnda alan iileri cezbeden bir gr deildir. O, asl olarak metinlerde ve metinler araclyla yaanan hayatlarn, insan deneyiminin geneline bir yansmasdr. Bu noktada ksa bir serzenite bulunacam: Bat felsefesinin yirminci yzyl bir dil a olmutur; ister analitik gsterge teorisi, ister sradan dil felsefesi isterse yapbozumla yayor olalm, fark etmez, hepimiz dil tarafndan uyutulduk, dilin tuzana dtk, dilde taklp kaldk. Russell, Wittgenstein" Heidegger, Derrida, hepsi bu taknty paylam ve pekitirmitir. Bu takntnn kendine gre faydal olduu,rahatlama salad durumlar vardr; hepten ie yaramaz deildir. Ancak bylesi durumlarda da, skcdr. Eer gelecek yzyl, da dil takntsyla geecek bir yzyl olacaksa, ben o hepimizin ok ihtiya duyduu uykuya yatacam. Bakalm, kimse yazma dnda bir ey hakknda yazamayacak m. Bu yzyln felsefesini okumak ikence gren bir romanc hakknda bir ikence

2. Fr ied r ic h N iet zsc he, The Gay Science ( en Bi lim ), e v . Wal te r Ka ufma nn (N e w Yo rk : Vin tage, 19 7 4), s . 2 8 2 - 8 3. 3. Richard Rorty, "Philosophy as a Kind of Writing," Consequences of Pragmatism (Minneapolis: University of Minnesota Press, 1982), s. 100.

roman yazan ikence gren bir romanc hakkndaki bir ikence roman okumaya benziyor; bu felsefe kendine mpteladr, ve yazarn kk eylem alann iirip bir dnya yaratmtr. Gelgelelim, bu grn avukatlarnn vurgulamaktan vazgemedikleri gibi, insanlar anlatlarla ve anlatlarda tehlikeye maruz kalabilir. "Metinselciliin" bir tespitine gre, metinlerin somut etkileri vardr; rnein, insanlar iktidara elik eden yce anlatlar tarafndan (ya da onlar kaleme alan ve dayatanlar tarafndan) bask altna alnmtr. Irk ve cinsiyet anlatlan Afrika kkenli Amerikallarn ya da kadnlarn kendi hikyelerini anlatma ya da kendi dillerine sahip olma yetilerini ortadan kaldrma peindedir. Ancak, unutmamak gerekir ki, eer anlaty iktidar ilikilerinde merkezi bir yere koyarsak, bir yerde, iktidar onun somut fiziksel tezahrlerinden koparm oluruz. Bir pheliyi dven bir polis pheliyi hikayesiyle deil elindeki copuyla tehlikeye atar. Demek ki* anlatnn fiziksel emareleri ve fiziksel etkileri olabilir olmasna, ancak anlatya tannan ayrcalk maddi koullardan yaplm bir soyutlamadan baka bir ey deildir. Asgari dzeyde, anlat insan deneyimini rgtler ya da yeniden kurgular: Verili bir anlatda devre d braklan ey, belki, ilke olarak belli bir anlat haline getirilebilse de, her eyin bir anlats olamaz. Ancak anlat tutarl birliktelik demektir. Yaylm ve mphem anlatlar da olabilir ancak btnyle rastgele anlatlar olamaz; bir tmceler toplam belli bir dorultusu olmadka, belli bir tutarllk ve sreklilik sergilemedike anlat saylamaz. Bunlar olmaldr. Sorun anlaty, Aslnda, an be an hayatmza giren rastgele ve tutarsz eyleri silip yok etmekte kullandmzda kar. Anlaty insan deneyiminin merkezi tarz olarak grmek, gerein bu tahamml edilmez vehelerinden saknma araydr. evrem izi saran tutarszla bo vermek anlatya bo vermektir. O tutarszlk ura bizatihi anlatnn kuruluu iin zorunludur. Biranlat olarak telakki edildiinde, hayatm be para etmez. Anlat kurgulamakta olduka mahirimdir, ve belki hayatm bir hikyeye dntrmek houma da gider. Ancak bir hikye olarak, hayatm skc ve tutarszdr, be dakikada Proust'a nal toplatacak kadar bir ayrntlar yn haline gelecektir. Byle bir hayat uzun, dayanlmaz uzun ve nihayet, gayet duygusuzdur. Hayatm anlat haline dntrme ynnde yapacam her aba plak olgular karsnda son derece sefil kalacaktr. Romanlarn bana rettii bir ey varsa, o da hayatm roman deildir, hatta tasvire bile gelmez. Hayatmdan bir anlat kurgulamaya alyor olsaydm, baka yerde ve kendimden baka biri olmaya alyor olurdum. Dnyay dnyann tasviri ile kartrmak ya da, daha dorusu, dnya yerine bir tasvir koymak bir metafizik olarak bilimciliin merkezinde yatar. Bu anlamda, bilimcilik izah edilen eyin yerine izahat geirmek, bilginin dilsel olarak algland emin "bilgi" lemine snmak, ister. Bireyi doru olarak tasvir etmek gzel, ve zorunlu bir etkinliktir. Ancak eyleri tasvirlere indirgemek aptalca bir yanltr. Her ne kadar bilimcilik teksesliyken, "metinselcilik" oksesli olsa da, ikisi de bizi bir tasvirler perdesiyle dnyadan koparr. Gerek duyduumuz, anlamdr. Ancak biz (ya da, herhalkrda, ben) anlamdan kurtulmaya da gerek duyarz. Bir anlamszlktan mustarip olmak ne kadar mmknse boazna kadar anlama batm olmak da bir o kadar mmkndr. Bukonuyu uzun uzadya ele alacam ancak, imdilik, anlam a-

raynn patolojik noktalara gelebileceini, anlamn belli biimlerde deneyimin nn tkayabileceini aklda tutalm. Anlat, oku zayflatr: Eer ok deneyimini ciddiye alyorsam, ki almam gerekir, o zaman, Santayana'nn dedii gibi, yalnzca bir benlik deil, belli trden bir benlik, izleyici olmayan bir benlik "ortaya koymak" durumunda kalacam: ok duygusuna ilikin yeni retiler ina etmeye, ve bu oku, yerli yersiz karma km bir z olarak deil, okun yaratt alarm ya da srprizle alakal bir eyin gstergesi olarak grmeye raz olur olmaz, inandm bir benlii, iinde olaylar kabul ya da reddeden bir doay, kendi basna, sylem reten bir zihinden daha derin, daha srekli ve daha nyargl bir harekeli olan bir doay tanyarak inandm benlii pekitirmem ve somutlatrmam gerekir: ok duygusuyla ortaya kan benlik bir canl ruh halidir. (Kukuculuk ve Hayvan nanc, s. 147) Ksaca, okun ortaya kard benlik bir hikye deil, bir hayvandr. Santayana'nn bizden yapmamz istedii, basite, gerekten inandmz eyi kabul etmemiz, gerekliini dnyadan elini eteini eken birine yarar bir ikiyzllkdnda inkr edemeyeceimiz deneyimi kucaklamamzdr. nk, ilgintir, kurgusal anlat ele gelmez, kaygandr, ve makul deildir; nihayet, uzun dnem kurguya kapldnzda, beyin peltelemeye balar. Ancak ok bizi hayatmz etrafnda harl harl rdmz ucuz romandan kurtulmaya arr. ok bize dnyann krlganln gsterir. Ayana bowling topu drmek, hibir kukuya yer brakmakszn, kiinin teki fiziksel bedenlere dokunan fiziksel bir beden olduunu bilmektir. ok, demek ki, bizi geree "uyandrr", bizi resimlerimizden, anlatlarmzdan,ksacas, gndz dlerimizden eker karr. ok deneyimi herhangi bir argmandan daha zorlaycdr, nk ok bir eyin vuku bulmakta olduunun kabul edilmesini talep eder. Gerein gerekliinin onay, akademisyenlerin, hayatlarn gerekten orada olan eyden kavramlara, kitaplara, aratrmalara kaarak geiren insanlarn eline braklmamaldr. Bir bowling topunu ayana drmek, kiinin oktan beri gayet iyi bildii eylerin, gerekliin geirimsiz, tehlikeli ve denetime gelmez olduunun farkna varmasdr. Yani, gerei gerek olarak yaamak kiinin gerek karsndaki acizliini yaamas demektir. Bu acizlik duygusu dayanlmazdr, ya da sklkla dayanlmaz bir ey olarak yaanr, ve bu nedenle insanlar dnyann bir fantezi, bir imge, bir metin, son tahlilde denetime sokulabilir bir ey olduuna inanmak isterler. Diyelim, ryalardan uyandm; eer bir fanteziyi tatmin edici bulmuyorsam, baka birine geebilirim. Kitab elimden brakabilirim, ya da anlaty yeniden kurgulayabilirim. Ancak dnyadan ne uyanabilir ne de bir irade eylemiyle ya da toplumsal ibirlii yoluyla baka dnyaya geebilirim. Dnyann gerekliini onaylamak kendi snrllklarm onaylamam ve onlar yaamam demektir. "Dnn, insan bir gnde ne kadar terslik yaar?" diye yazar Thoreau. "Belki bir ukura dmtr,tatl su istiridyesi yemitir ya da daha ykamadan haftasnda bir gmlek eskitmitir. Aslnda, sizi ok eden eyle aranzda bir elektriklenme olmadka bir oku hissedemezsiniz."4 Bu "elektriklenme", ok esnasnda bize dnyada, gerein dzeninde olduumuzu gsteren eydir. Fiziksel ac, matem, hastalk, yava yava lme doru yaklamak: Bunlar bizi gereklie ve bylelikle kendimize dndrmek iin ihtiya duyduumuz deneyimlerdir. Hi kukusuz, saknmay, gzden drmeyi ya da, rnein, bir felsefi sistem kurarak datmay istediimiz de ite bu deneyimlerdir. Georg
4. Henry David Thoreau, A Week on the Concord and Merrimack Rivers, yeniden basm, Thoreau (New York: Library of America, 1985), s. 233.

Wilhelm Friedrich Hegel'in suratna bir amar atmak, rnein, onun iin bir ikaz olurdu; bu onun iin Mutlak'n Serimlenmesi olarak "dnya"dan kurtulup Olumsal'n Saldrs olarak dnyaya davet anlamna gelirdi. Bu onun iin genelden tikele, gvenli yanlsamasndan tehlike gerekliine, be paralk gsteri ikiyzllnden hayata geme ars olurdu. Kukusuz, birine amar atmann argman yoktur. Ancak, bence, burada btn argmanlar tam anlamyla sradandr, buna karn hayata gerek aklk bir o kadar derin bir deneyimdir. II Dnya dinler tarihinin byk kn dnyadan kama ve insandan baka bir ey olma ynndeki patolojik bir gayretten ibarettir. Ancak birka bariz istisna vardr. Bunlardan burada tartacam bir tanesi Zen'dir. Zen Budizm her hareketi teye tamaktan, her hareketi gerekliin dna itmekten imtina eden bir disiplindir. Zen keileri ou el ilerini zellikle ibadet olarak yaparlar nk Zen'de gerein aknl yerine sadece her admda daha da derinleen bir gerek ummanna dal vardr. Zen ustalarndan lHsuan (dokuzuncu yzylda yaamtr, ayn zamanda yaad manastrn adyla, yani Linchi olarak da bilinir ve Japonlar ona Rinzai der) yandalarna yle seslenir: "Yapacanz tek ey barsaklarnz altrmak, iemek, giyinmek, yemek ve yorulduunuzda srtst yatmaktr."5 Aydnlanma tam da kiinin zaten olduu yerde, kiinin hayvani ilevlerini yerini getirmesinde bulunacaktr. Birhayvan iin aydnlanma bir hayvan oluuna imkn tanmaktr, yani gerekliin olumlanmasdr.
5. "The Recorded Conversations of Zen Master lHsuan," A Sourcebook in Chinese Philosophy, iinde der. Wingtsit Chan (Princeton: Princeton University Press, 1963), s. 446. eviriyi uyarladm.

Onuncu yzyl ustalarndan Yunmen Wenyen "Buddha nedir?" sorusuna "bir barsak skc" yantn vermitir.6 Belki yersiz grnen bu dk vurgusu, Asln da, Zen'i anlamann bir anahtar ve, daha genel anlamda, insann kendisinin ve dnyasnn gerekliini olumlamasnn neye benzeyeceini anlamakta bir anahtardr. Zira iediimiz ve stmz gereini saklamaya ya da unutturmaya nasl da gayret ederiz. Bunu hatrlamak akl deil hayvan olduumuzu, dnyann, bir barsak skc olarak ele alndnda, metinlerin aksine koktuunu hatrlamaktr. Zen in'de Budizmle Taoizmin bir sentezi olarak ortaya kmtr ve ilk dnemin byk Taocularnn eserlerinde benzer terimlerle ifade edilmi, benzer bir gerek olumlamas grlr. rnein, Chuang Tzu da u anahtar pasaj grrsnz: Usta Tungko Chuang Tzu'ya sorar: "u Yol *Tao+ denen ey, nerededir?" Chuang Tzu, "Onun olmad bir yer yoktur. " UstaTungkuo, "Yapma, daha net olmalsn!" "O bir karncadadr." "O kadar minik bir eyde ha!" "O savrulan otlardadr." "Ama bu da ok kk." "Kiremitlerde ve anak mlekte." "Bu kadar kk ha?"

"Sidikte ve bokta!" Usta Tungkuo bu kez yant vermez.7


6.Aktaran, Shin'ichi Hisamatsu, Zen and the Fine Arts, ev. Gishu Tokinsa ( NewYork: Kodansha, 1971). s. 20. 7.The Complete Works of Chuang Tzu, ev. Burton Watson (New York: Columbia University Press, 1968), s. 240.

Yani Tao, "en yce" olan, en baya olandadr. Hemen fark edilecei gibi. eer bunu ciddiye alacak olursak, artk yce ve baya olmayacaktr ve bylesi bir geikenlik insann, deerlerini yerle bir etme potansiyeli tar. Tao Te Ching, "Tao kaybolduunda, iyilik vardr" der.8 iyiliin olduu yerde, dnya geride braklm, yarglanm, muhta hale gelmitir, iyilik varsa, orada eyleri iyiletirme programlar vardr; iyilik dnyay dzeltir. Ancak, Lao Tzu'nun syledii gibi, "Dnya kutsaldr; dzeltilemez" (b. 29). Dnya erdem ve gzellik kadar sidik ve bokla birlikte vardr. Gerekten de, Zen dediimiz ey bir ikinlik sanat, dnyada olma ve dnyada kalma sanatdr. Vietnaml Zen ustas Thich Nhat Hanh bunu yle aklar: Bulaklar ykarken, ardndan ieceiniz ay dnebilir ve bylelikle mmkn olduu kadar abuk oturup aynz yudumlamak iin bulaklar ortadan kaldrmaya alabilirsiniz. Ancak bu bulaklar ykadnz srada yaamaktan aciz olduunuz anlamna gelir. Bulaklar ykarken, bulaklar ykamak hayatnzdaki en nemli ey olmaldr. Nasl ay ierken, ay imek hayatnzn en nemli eyi ise. Tuvaleti kullanrken, brakn bu hayatnzn en nemli eyi olsun. Aa budamak meditasyondur. Su tamak da yle.9 Thich Nhat Hanh'n "aklllk" dedii ey, her bir anda gerekten olan neyse onu yaama gayretidir; bu kendimize ve burada imdi gerekten olan eye dn arsdr. Bu gemi ve gelecek, gndz d ve fantezi, ahlki yarg ve bilimsel aklama, saknm ve inkr saldrs karsnda bir gerek savunuudur. "Meditasyon", bu anlamda, gerei neyse o olarak yaama, kendini geree ama ve onun iinde ilerleme kararlldr. ite bu yzden, tipik Zen yntemi bir koan (paradoks ya da sonusuzluk) zerine meditasyondur. Zen'i "renmek", kavramlar unutmay, olumsal ve tikel iinde yaamay, ksaca dnyada yaamay renmektir. Her kavram insann gerekle balantsn tehdit eder; her genelleme tikellii yaamamz tehdit eder.
8.Lao Tzu, Tao 7e Ching, cev. Stephen Mitchell (New York: Harper and Row, 1988), b. 38. 9.Thich Nhat Hanh, The Miracle of Mindfulness (Boston: Beacon Press, 1987), s. 24.

Biz eyler leminden kap kavramlar lemine snyoruz nk hi kimse bir kavram tarafndan srlmamtr, nk zihinde yaamak dnyada yaamaktan daha gvenlidir, ya da yle grnr. Aslnda, insanolu dili, kavramlar, genellemeleri, matematii dnyaya ayak uydurmann yolu olarak kefetmedi; dnya her zaman tikellii iinde grnr. Halbuki, Homo sapiens bilincini gelitirmek durumundadr nk o en hassas, en savunmasz hayvandr. Dnmek bu savu n mas izli k iinde dnyaya kar gerek bir korunma olmaktan ok, dnyay savuturma gayretidir. Aslnda, bilinlilik belki de hepimizi krp geiren hastalktr; bu hastalk yznden, son tahlilde, gereklikten kendimizi koparabileceimiz tek yola gireriz, yani lrz. Bilinlilik dediimiz ey yok olu emaresidir; her kavram lm kokar.

Sk sk yle dendiini duyarz: Genelleme, karsama, soyutlama vb. yapma kapasitemiz bir tr olarak "baarmzdr". Yani, bir eyi benzer durumlar iin genelleyerek yaantdan "dersler karabiliriz". Orman bekisinin paralanp yendiini seyretmek bize aylarla dalga gememeyi retir. Ancak her bir genelleme ayn zamanda tikelin terk edilmesi anlamna da gelir ve tikelin yeteri kadar ayrdnda olmamak ayn oranda lmcldr. Yasalara, kavramlara, ilkelere vb. snmak da yle. Bu arada, tikel ve olumsal an be an hayatnza girecektir. "Soyutlama" yalnzca zel bir zihinsel yeti deildir; o zel bir zihinsel durumdur da: Thales'i kuyuya iten bir durum. Kiinin genelgeer ilkeler peinde saa sola koturup dururken hayatndan olmasnn yrek burkan bir taraf var. Zen bizi kendimize dndrme ve dnyamz soyutlamalarmzdan kurtarma peindedir. Bir Zen klasii olan The Platform Sutra of the Sixth Patriarch'Vd unlar okuruz: "Dharma'dan *gerek yasadan+ dnyaya klr... Bu yzden, mevcut dnyay bir kenara atp, darda akn bir dnya aramayn."10
10. The Platform Sutra of the Sixth Patriarch, ev. Philip B. Yampolsky (New York: Columbia University Press, 1967), s. 161.

Eer Zen bize kavramlarn tesine, ya da berisine, gemeyi retiyorsa, kulland aralardan birinin ok olmas hi de artc deildir. D. T. Suzuki u tipik hikyeyi nakleder: Rin zai bir renciyken, ustas Obaku'ya, "Budizmin temel ilkesi nedir?" diye sorar. Obaku Rinzai'ye kere vurarak yant verir.11 Bu Rinzai'nin sorusuna birka dzeyde verilen yanttr, ilkin, bu Budha'nn Drtl Yce Hakikat'inin ilkini, yani hayatn ac ekmek olduunu canlandrr. Eer hayatn ac ekmek olduunu bilmek istiyorsanz, bir yaklam sutralar okumak olacaktr, ya da belki sava, alk vb. zerine tarihsel anlatmlara bakabilirsiniz. Bylesi bir teknik sayesinde, hayatn ac ekmek olduu iddiasn savunabilirsiniz. Ancak onu bilmek, gerekten ne anlama geldiini tam olarak bilmek iin, bir tokat yemek, fiilen acy yaamak daha iyidir, ikincisi, Rinzai'ye vurmak onun sorununun kavramlar olduunu, ar dnmekten mustarip olduunu anlatmann bir yoludur. Eer aydnlanmay baarmak isterseniz, "karar vererek" yapamazsnz. ("Dile getirilebilir Tao gerek Tao deildir.") Aydnlanma yolunuzu dnemezsiniz, nk gerekten aydnlanmann ne olduunu bulsanz bile, onu kavramsallatrmakla tam olarak gereklemesini engellemi olurdunuz. Aydnlanma kavramlara boverip olanla kendinden geerek zdelemedir; aydnlanmaya karar verdiinizde aydnlanma yolunda fazla ilerleyemezsiniz. Ve nihayet, birine vurmak "onu uyandrmann" bir yoludur. ok bizi dolaymszla arr ve tm dikkatimizi ardndan gelecek eye vermemizi salar. Nasl bazen akl bandan gitmi birine kendine gelmesi iin amar atarsak, birine vurmak da "onu kendine getirir".
11. D. T. Suzuki, The Sense of Zen (Garden City, NY: Doubleday Anchor, 1956). s. 11.

te tipik bir hikye: Zen ustalar ubuk, eller, ta ya da uygun ne varsa onunla ok yaratrlar. imdi, yine Suzuki'nin naklettii, zellikle u birrnek: Ummon (Yunmen) T'ang hanedannn son dnemlerinde yaam byk bir Zen ustasyd. Kendi mtevaz benlii de dahil, btn evreni vcuda getiren hayat ilkesine vkf olmak iin bir ayan feda etmek zorunda kalmt. Huzuruna kabul edilmeden nce retmeni Bokuju'yu (Muchou) kere ziyaret etmek zorunda kalmt. Usla sorar, "Sen kimsin?", kei "Ben Bunyen'im (Wenyen)" der... Hakikatin peindeki kei kapdan ieriye buyur edilir edilmez, usta yakasna yapr ve "Konu, konu!" diye barr. Ummon bir an tereddt geirir; bunun zerine usta, "Sen ie yaramaz adamn tekisin!" diyerek onu kap dar eder. Kap arkasndan hzla kapanrken. Ummon'un bir aya kapya skr ve krlr. ektii byk ac zavall adam hayatn en byk gereine uyandrr. (The Sense of Zen, s. 12)

Yanl bir ey sylemekten d kopan Ummon tereddt geirmiti, nk ne syleyeceini dnyordu. Bokuju ona tereddtnn bedelini detti, nk o kendiliinden, basite, eyler dnyasnda teki eyler arasnda bir ey olarak konuamamakta ya da eyleyememektedir. Aksine, Ummon dncesinde kendini eylerden ayrm ve bunu yapmakla da dnya karsnda acze dmtr. imdi belirtmek durumundayz ki, Zen keilerinin, ya da Bokuju'yu grmek isterken Ummon'un arad ey hepimizin halihazrda sahip olduu bir eydir. Hepimiz, zaten, gerek iinde, ve gerek tarafndan her eyimizle zmlenmi durumdayz. Baa klmas gereken ve Zen ustasnn ok ederek en zorlu yolla baetmeye alt ite bu yanl izlenim, dnyadan kopukluk hissidir. Bacann krlmasnn verdii ok Ummon'u geree armtr. Ama her ok byle bir ardr zaten: Bir ok olarak yaanan her ey, bu anlamda, bir aydnlanma frsatdr. Biz, bylelikle, byk aclarn meknnda neeyi ve gereklii buluruz: [Jo] bir kprden geerken, Budist retmeni tayan bir at arabasyla karlar. lerinden biri Jo'ya sorar: "Zen rma derindir, dibini boylamak gerekir. Bunun anlam nedir?" Rinzai'in talebesi olan Jo soruyu sorann yakasndan kavrayp kprden aa atmak zereyken, iki arkada araya girer ve soru sahibini balamasn isterler. Jo, "arkadalarnn mdahalesi olmasayd, ona hemen orackta nehrin dibini boylatacaktm" diyerek, retmenin yakasn brakr.12 Bu pasajn verdii ders, en derin bilgeliin insann kendi postu iinde deil, darda, gerein iinde olduudur. Zen'in derinlii kavramsal bir vukuf deil, dnyadaki bir derinliktir. En derin bilgelik, yzmz insan yoksullatran tahayyl gcnden ve kavramsallatrmadan gereklie evirmektir. Bu tm gerek korkularmzn kayna olduu kadar tm gerek zevklerimizin de kaynadr. ayet bilgelik bir yerdeyse, o yer imdi zaten olduumuz yerdir: bir kprden geerken, bulaklar ykarken olduumuz yer. rencilerinden biri Zen ustas Chaochou'ya, "Hakikat hakkndaki nihai szck nedir?" diye sorar. Chaochou, "Evet," diye yant verir.13 ite benim de burada szn ettiim gerekilik dnyaya evet demenin bir yoludur. Bu anlamda "gerekilik" bir retiye, bir sisteme gnderme yapmaz. Aksine, bir duru, deneyim dnyasna fiziksel bir aklk duruu anlamna gelen bir "durum"dur. Ne getirirse getirsin hayata srt dnmemek, savunmaszlmz kabul etmektir. ok hakknda sylenebilecek bir ey varsa, o da okun bize zaten hepimizin gereki olduunu gsterdiidir. Yaadmz srece, hepimiz her zaman olanlara az. Santayana'nn belirttii gibi: Deneyimin bize rettii ilk ey bir eyin, arlk, gerilim, tehlike, srf varolu olarak varoluudur ve varln gelip geiciliidir. Eer biri bana bunun bir soyutlama olduunu syleyecek olursa, yantm u olacaktr: Olabilir, bu insani deneyimi yaamadan insann szcklerini kullanan bir papaan iin soyutlamadr, ancak diliyle mkemmel olmayan bir biimde, ve abartl bir vurguyla, iindeki hayat dile getiren bir insan iin soyutlama deildir. (Kukuculuk ve Hayvan nanc, s. 190) Btn fanteziler sonunda hsrana urar, kuruntular gerein

12.Agy., s. 132. 13.Agy., s. 113

iddetli saldrlar karsnda dalr. Dile can veren eyin hayat olduu, hayatn dilde vcut bulmad dncesine Lakota'y tartrken dneceiz. Gerek karsndaki savunmaszlmz ac verdii kadar nee de verir. Acizliimizi kabul etmek sahicilii yakalamak, gerekle gerek bir ilikiye girmektir. Unutmayalm, fanteziler grece zararsz olabilirler, ama kuruntular ar bir bedel detir, ilk olarak, hayata kar fantezilerimizi kollamak gibi inanlmaz bir bilisel bedel vardr, ikincisi, fantezilerde, insann kendini iinde bulduu snrlamalar vardr. Kuruntular ve fanteziler yoksullatrcdr nk insann tahayyl gc dardr ve gerek zerinde asalak gibi yaar. Gerei ve gerek karsnda zayflmz kabullenmek, demek ki, beraberinde kiisel sahiciliin tm ifadelerinde karakteristik olan bir tr ferahlk hissi verir; yalanlarn bedeli yksektir. Ve ikincisi, dnya yalnzca ezmez kucaklar da; onun gzellii, dehet verici de olsa, gerektir ve kendini mutlak dayatr. rnein, koca bir bulut tabakasn hayalimde canlandramam: Gerektii kadar derinliklerine inip zihinsel bir imge ya da, ayn anlama gelmek zere, bir metin retemem. Ancak bir bulut ktlesini, bir orman, Times Meydann, kurup kurgulayabilecem her trl imge ya da metinle karlatrlamayacak kadar bir canllk ve incelikle grebilirim. Dnya bizi mahveder ama ayn dnya mahvoluumuzu, hayali deil, gerek deneyimlerle telafi eder. III Burada ortaya attm gerekiliin en yaln anlatm, Nietzsche'nin gayet hakl olarak en nemli, ayn zamanda da en derin dncesi olarak grd bir reti olan, ebedi nksetme retisinde bulunur. The Gay Science'da bunu yle anlatr: En byk arlk Ya bir gn, belki de bir gece, bir iblis ruhunun en derin yalnzlnda seni yakalayp dese ki: imdi yaamakta olduun ve bugne kadar yaadn u hayat, bir kere daha ve saysz kereler yaamak zorunda kalacan hayattr; yeni hibir ey olmayacak, tersine hayatnda szcklere smayacak kadar kk ya da byk ne varsa, her ac, her sevin, her dnce ve i eki, hatta bu rmcek ve aalarn arasndan beliren u ay , ve hatta u an ve ben kendim, hepsi ayn srayla ve ayn sonular reterek, sana geri dnecek. Varoluun kumsaati sonsuza dek tekrar tekrar ters evrilecek, ve sen onun iindeki bir kum tanesinden baka bir ey olmayacaksn! arp kalr, sonra dilerini gcrdatp byle syleyen iblise lanet mi okursun? Yoksa, "Sen iyi bi risin ve ben imdiye kadar bu kadar ulvi bir ey duymadm." yantn verdiinde yaayabilecein o muhteem ann keyfini mi karrsn? Eer bu dnceye kendini kaptrrsan, seni deitirecektir ama belki de ezecektir... Kendine ve hayata kar, bu nihai onay, bu mhrden baka hibir ey iin bu kadar yanp tutumayacak hale geldiin oldu mu?14 Eer hibir eyi ayn hayata mtemadiyen geri dnmekten daha ok arzu etmiyorsanz, hayatmz ve dnyay gznz bile krpmadan seve seve onaylamay renmisiniz demektir. Ancak Nietzsche, gayet hakl olarak, bu dnceyi "ezici" olarak nitelendirir. Verili bir anda bu zel tr needen, olana bu mkemmel ak ilanndan ne kadar uzak olduumuzun farkna varmak bile gtr. Ya imdi bana ikinci bir hayat ans verilmi olsayd, ayn zamanda her yol ayrmnda farkl bir karar almaya da muktedir olsaydm? Ayn kararlar tekrar vermezdim, aslnda veremezdim. ite size bir rnek. Kardeim Bob beni ziyaret ettikten sonra evine dnerken bindii bir kamyonun arkasnda katiliyle ve lmle tant. Nelerin olacan bilseydim, onu brakr mydm? Byle bir karar verecek bir duruma debilir miydim, baka bir ifadeyle, hayatm nasl yaamsam yle yaamay

seebilir miydim? Kardeimin lmn tekrar ve sonsuza dek tekrar tekrar, yaamaya raz gelmek iin yanp tutuabilir miydim?
14. Nietzsche, The Gay Science, ksm 341.

Bu, mmkn olduu kadar byk bir iddetle, dnyay olumlama noktasna gelip gelemeyeceimi, yerlere yatp feryat ederek, fanteziden, anlatdan, tam da olduklar haliyle naslsa yle olan eylere geri dnp dnemeyeceimi sormann bir yoludur. Dikkat edin, Nietzsche burada bize bir ontoloji ya da bir anlat sunmuyor; ayn ekilde, fiilen olan neyse onun olaca dnda, neyin tekrar edeceini de sylemiyor. Nietzsche burada durup bir para metafizik kurgulayabilir, bize gerekliin doasn retebilirdi. Halbuki, o ne yapyor, karmza bir iblis, gerek olduunu bildiimiz bir ey karyor. Bu kavramsal egzersiz btn o yaldzlar, cilalar skme yoludur, yle ki eer bunu ciddiye alr ve bir sre byle yaarsanz, o size gerein ne olduunu, yani, eer bir btn olarak hayatnz tekrarlanacaksa, neyin tekrarlanacan retir. Nksetmenin olumlanmas ynndeki hareket basite geree alma hareketidir. Bu hareket, bir bakma, felsefi dnce deneyimleri arasnda seyrek, belki de esizdir; gerein yerine bir kavramlatrma konmasna kar kar. Aksine, bu hareket btn kavramlar feda etmeye ve, nihayet, fiili olann tesinde ya da dnda olan her hareketi feda etmeye hazrdr. Sanki kii dnyay amay, hatta unutmay kafasna koyduu anda, ebedi dn onu dnyaya eker ve onu oraya tam anlamyla gmer. Ebedi dn te dnya yerine bu hayat koyar: insan ilelebet tekrar tekrar bu hayat yaamaya mahkm eder, ve bylelikle insana yaad hayata ve iinde yaad dnyaya ne kadar dman olduunu gsterir. Son tahlilde, sorduu soru udur: Bu mahkmiyeti bir mkafat olarak grebilecein bir na, ilelebet tekrar tekrar ayn eyi yaama ihtimalini tam bir nee, tam bir ballkla karlayabilecein, dnya sevginin belli belirsiz, bulank bir duygu olmaktan kp mkemmel bir zgnle kavutuu bir na ulaabilir misin? Ebedi dn, Nietzsche'nin srarla belirttii gibi, Nietzsche'nin felsefesini mkemmel bir biimde zetler. Nietzsche'de sevgi ve nee dolu her eyin kayna, bu ebedi dnn olumlanabildii bir nn olabilirliidir. ncelikle, unutmamak gerekir ki, ebedi dn hemen bizi iyinin ve ktnn artk bir anlamnn kalmad bir leme tar. Olan her eye, dair, onu ilelebet tekrar tekrar sevinle barmza basacamz sylemek mutlak anlamda ahlki yargdan kanmak demektir. Nietzsche bizden hayatlarmz tecelli etmi bir an akna ya da bizzat bu hayatlar amann bir yolu olarak olumlamamz istemez; aksine o bizden hayatlarmz tmden olduu gibi olumlamamz, onlar dnlerini sevinle karlayacak: kadar sevmemizi ister. Bylelikle, ahlki yarglarmz, bir anlamyla, yerle bir edilmi olacaktr. Eer kardeimin katlini sevinle karlayabilirsin, hi kukusuz, iyinin ve ktnn tesinde bir yere erimiim demektir. Ne var ki, unutulmasn, ben kardeimin katlini olayn vuku bulduu an sevinle karlayamadm. O an yle bir fkeyle doluydum ki, eer gcm olsayd, sanyorum, dnyann altn stne getirirdim. Bu ar ahlki fke ve kzgnlk anlarnda olan eydir: fke duyulan ey her zaman bir btn olarak dnyaya genelletirilir, yle ki, byle anlarda sadece fiili rnee deil tm dnyaya lanet okunur. Bu, genelleme yapma kapasitemizin bir semptomudur ve birka talihsiz olay abucak dnyaya kar byk bir nefrete dntrr. Bu, hi kukusuz, gereklie dair eitli dini yorumlarn, felsefelerin hikyesini de anlatr. Ancak imdi dikkat edelim, btn dnyaya kar, kardeimin katledildii bir dnyada olmaya kar bu fke aslnda, benim hayatmn bir parasyd. Bu yzden, ebedi dn

olumlam olsaydm, bu duygular da, o btnsel ahlki fkeyi, huu iinde her eyi tahayyl gcmn yaratt bir cehennemin ateine atmak demek olan o toptan inkr olumlamak zorunda kalacaktm. Dolaysyla, bu, hibir eyi dnyay tam da olduu haliyle olumlamay renmekten daha ok istemeyen Nietzsche gibi birinin hayatndaki her ey kadar kkl bir meydan okuyu haline gelir: Bunu olumlamakla, o ayn zamanda bizatihi bu dnyay inkrn da olumlam olur. Yetmez, Hristiyanlk ve Budizm gibi dinlerde ahit olduu dnya nefretini de olumlamaldr: Tam da en ok nefret ettii eyi olumlamaldr. Ebedi dn her birimizi zellikle u meydan okuyula kar karya brakr: Nefret ettiimiz eyi, olumlayamayacamz eyi olumlamak, nefret dolu insanlar olarak kendimizi olumlamak. Bylelikle, ebedi dn tm ahlki yarglarla yalnzca bizi deil, olann bir olumlamas olarak kendisini de kar karya brakr; bizi alp dorudan deerlerin yapld ve deerlerin ykld insanlk girdabnn tam ortasna savurur. Yani, nefretlerimizi olumlamay ve ayn zamanda, nefret ettiimiz eyin varoluunu olumlamay renmeliyiz; are yok, nefret ederiz ve nefretimiz saysz kereler tekrarlanacaktr. Ancak yine are yok, nefret ettiimiz ey varolacak ve bizim iin nefret edilen ey olarak varln srdrecek. Bylelikle, bizden istenen, muhayyilesinde nefret edilen nesneyi yok etmeye kar kan trden bir nefrettir. Bu iyinin ve ktnn tesinde bir nefret, nefret edilen nesneye "olmaman gerekir" demeyi reddeden bir nefrettir. nk bunu demek nefreti ahlki klar; ahlk nefret ettii eye "olmaman gerekir", deer verdii eye ise olmasa bile "olman gerekir" der. imdi ben ebedi tekrar iinde hayatm olumlarken, gemite yaptm imgesel imha eylemlerimi olumlayacak ancak kendimi gelecekte byle imha hareketlerine girimeyecek hale getireceim. "Evet" diyebileceim bir noktaya eriebilirsem, demektir ki, kendimin ya da bakalarnn o zamana kadar yapm olduklar btn ahlki yarglara da "Evet" demi olacam. Ancak nefret ettiim eyin varoluu ve deer verdiim (vereceim) ou eyin var olmayn ikircimsiz olumlayarak kendimi etik tesi bir yere koymu olacam.
15. Nietzsche, Thus Spoke Zarathustra ,Byle Buyurdu Zerdt, ev.: A. Turan Oflazolu, Cem Yay., 1984) (New York: Vintage, 1978), s. 13.

Bizden "dnyaya sadk kalmamz"15 isterken, Nietzsche'nin kastettii budur. Nietzsche inan dman deil, yanlsama dmandr. Hakikat, kendini te dnyalarn kollarna atarak deil, bu dnyaya sadk kalarak bulunur. Bu, kukusuz, "insan tini"nin, tinsel Tanr'nn, tinin lmden sonraki hayatnn, vb., reddini icap ettirir. Ama, ayn zamanda, ahlk kurallarnn yerle bir edilmesini, bilime kukuyla baklmasn, dnyann ve hayatn hibir biimde ayr dnlemeyen bir ey olarak ikircimsiz onaylanmasn da icap ettirir. Ebedi dn Zerdt'n derin retisine uygun olarak yaamann nasl bir ey olacan gsterir: Brak, armaan sunan sevgin ve bilgin dnyann anlamna hizmet etsin. Bunu senden diliyorum, yalvaryorum sana. Dnyevi eylerden uzaklara umalarna ve ebedi duvarlara kanat rpmalarna izin verme. Yazk, ne kadar ok erdem uup gitti. Benim yaptm gibi, uup giden erdemi yeryzne geri getirin; yeryzne bir anlam, insani bir anlam verebilsin diye, bedene, hayata geri getirin onu. (s. 76) Nietzsche iin erdem, ak ve nefretin, hncn ve hnc deerin nne koyma gcnn bir ifadesidir. Ancak "ahlkilemi" bir erdem dnyaya ve (dnya olarak insan demek olan) bedene srtn dnm bir erdem, her eyden nce, baka yerde olmay ve gerek olan her eyden olduu kadar bizi geree kstran her eyden de nefret etmeyi reten bir erdemdir.

Nietzsche, nefretimizin ve sevgimizin bizi mtemadiyen dnyaya dndrmesine ve bir daha ayrlmamacasna bizi dnyaya balamasna imkn vermeyi retir. nk, daha sonra tartacam gibi, sevgi de nefret de, her eyden nce, bizi aknla srkleyen ey gibi nefret edilen ya da sevilen eyin de gerek olarak yaanmas gerektii anlamnda, gerein kabullenilmesidir. Ne var ki, byk nefretler elimizi kolumuzu balar; nefret duyarken, yava yava ya da abucak nefret dolu olan benliklerimize tahamml edemez hale geliriz. Sevgi de tersten ayn dertten mustariptir; sevgilinin kusurlar belli tr bir sevgi iin tahamml edilemez eylerdir; sevgi "idealletirir" ve bu yzden gereklikle balarn koparr. Ancak ta ilerinde, sevgi ve nefret gereklie duyarllmzn iaretleridir yalnzca; neyse olandan derinden etkilenen, her eyiyle bu dnyada yaayan insanlar olduumuzu bize gsterirler. Sonuta, nefret ve sevgi, ktlk ve erdem, bizi hi durmakszn dnyaya geri arr. Nietzsche bizden nefretimizi ve akmz bu yolda kullanmamz ister: Brakalm onlar bizi yeryzne ve bedenlerimize geri arsn. Nietzsche, dolaysyla, yeryznn gzel ya da iyi olduunu retmez; tek rettii, o yledir. Ve eer Nietzsche bize, bu dnyaya ebediyen tekrar tekrar, tpk imdi olduumuz gibi yeniden geleceimizi retiyorsa, bunu bizim de var olduumuzu bize gstermek iin yapyor. te Nietzsche'nin "kefi" budur ve, elbette, bu zaten bildiimiz bir eydir. Ancak bir insan iin en zor ey, kendisi olmaktr. Her kendini dntrme program kendisine, 'olduum ey olmamam gerekir; ben, her kimsem, olmamam gerekir' diye seslenen bir kendilikle ilgilidir. Her dnyay dntrme program dnyaya, 'olduun gibi olmaman gerekir; sen, her kimsen, olmaman gerekir' demekle ilgilidir. Size bir ubukla vuran Zen ustas gibi, Nietzsche de sizi 'Ben benim ve dnya da dnya' diyebildiiniz o irkiltici na arr. Bu en byk aclara ve dolaysyla, en byk sevinlere ak olmak demektir. Ne ki, kii sevin uruna acy yaamaz, yoksa sevin asla gelmez. Kii ac iinde yaamay renir ve o zaman sevin dnyadan bedenine akar.

2 Hakikat, ev, durum


Santayana'nn dncesi, gerekiliin ok deneyimiyle tesis edilecei gr, en lml ifadeyle, felsefi olmayan bir dnce gibi grnebilir. alma odanzda (tmyle oklardan uzak) oturup argmandan argmana koarken, okla hibir alakanz olmayacaktr. Umutsuzluk l bir ncle dayandrlp somutlatrlamaz, mantksal bir kalba dklmez: Umutsuzluk l olarak kalacaktr o. Bu yzden, rnein, umutsuzluk l dardaki nesnelerin varoluunu zihne dkmenizde yardmc olmayacaktr. Ayama bir bowling topu drmek bana pekl bir eyler anlatacaktr ancak, bir filozof olarak kapasitem dnldnde, sanki bir kukucuya yant vermekte pek ie yarayacakm gibi grnmyor. Elbette, Santayana'nn iaret ettii noktalardan biri, "bir filozof olarak kapasitem dnldnde", her eyden nce felsefi bir yeti gelitirmemin nedeni tam da bir insan olmaktan kma aray bile olsa, bir insan olmaktan kamam. Eer ben bir filozofsam, ayama bir bowling topu drdmde, topu bir filozofun ayana drdm demektir ve umutsuzluk iinde kvranyorsam, bir filozof umutsuz ve kvranyor demektir. Ne var ki, ben burada sz konusu iddiaya, yani oku kukucuya verilen bir yant olarak grmenin felsefi olmad iddiasna, baka trl bir yant vermeyi istiyorum.

okun gerekliin bir kant olarak sunulmas, insanlarn dnyayla ilikisini aratran bir felsefenin rndr. Eer ben dnyann bir izleyicisi olsaydm, bir sinema perdesindeki gibi Kartezyen idealarn serimlendiini seyreden ve bunlara bakarak orada, darda bir eylerin olduu sonucunu karan biri olsaydm, o zaman bu eylerin varoluuna ilikin bir argman ihtiyac duyar ya da isterdim. Ancak, Santayana'nn ok gzel ifade ettii gibi, "Ben bu elaleyi seyreden bir izleyici deil, oradan dklen suyun bir parasym"(Kukuculuk ve Hayvan nanc, s. 140). Yani, ben yaadm dnya iinde erimi haldeyim, "benim" deneyim meknm hi de benim iimde deildir, deneyim benimle evrem arasnda vuku bulur; iine gml olduum durumun bir zelliidir bu. (Kendimden, gml bir ey olarak deil, bir durum iine gml olma hali olarak bahsetmek belki daha doru olacak.) Bhagavad Gita'dan aktarlan bir pasajda, Emerson'un yazd gibi: "Grme edimi ve grnen ey, seyreden ve seyredilen, zne ve nesne, hepsi birdir" ("The OverSoul", s. 386). Ve Emerson devam eder: Bir insan, iekleri ve meyveleri dnya olan bir ilikiler demeti, dm olmu kklerdir... Bir zillin alar boyu dncelere dalabilir, ama yine de kendisi hakknda, bir ak arzusunun ona bir tek gnde retecei kadar bilgi edinemeyebilir. Bir hakszlk karsnda fkeyle titremeden, blbl gibi akyan bir sesi dinlemeden ya da milli bir coku ya da panik halinde binlerin heyecann paylamadan, kim kendini bilebilir? nsan yarn ilk kez grecei bir kiinin portresini bugnden nasl izemezse, hibir kimse deneyimini nceleyemez ya da yeni bir nesnenin verecei beceri veya duygunun ne olacan t ahmin edemez, (s. 254, 255) Bu szler radikal olduu kadar dorudur da. insanlar gzlerinin nnden gelip geen deneyimlerini seyreden eyler deildir; onlar deneyimin yapt eylerdir, insanlar gerekle ilikileri tarafndan oluturulur. Baka bir ifadeyle, kendi zerine dnen Kartezyen zihin byle bir arala kendini bilemez, nk zihin zel durumlardan koparlp alnabilecek ayrks bir kendilik deildir. Zihin, daha ok, bir "ilikiler demeti"dir. Ksmen deneyimledii eydir zihin: fiziksel nesneler ve dnyann gidiatdr. Hibir kimse deneyimi nceleyemez nk herkes kendi deneyimi tarafndan oluturulur, ve her deneyim dnyann organizmaya nfuz ediidir. Dnyada yaamak kocaman bir kaza oturtulmak gibidir. Bu insanla zerine oturtulduu kazk arasnda bir farkn olmadm iddia etmek deildir; herkesin her ey olduunu sylemek de deildir. Ben zel bir gmlmlk haliyim; yani, ben dnyann belli bir kesiminde kazklanmm. Kiiler igal ettikleri yerlerden ayr deildir, aksine her bir kii belli bir yeri igal eder. Ben bir yerde hareket ederken, o yer kelimenin gerek anlamnda bende hareket eder. Benim yapm ksmen sindirdiim hava ve sudan oluur, ve kapladm yer ksmen dma attm hava ve sudan ibarettir. Beni meknlara balayan ipler bin bir trl yolla hayatm kurar. Gne doarken, ben de doarm, batarken de batarm. Kltr tarihi, insanlarn yerlere uymas ve yerlerin insanlar tarafndan uyarlanmasnn ya da, Wendell Berry nin syledii gibi, " zihinlerin zihinlere, zihinlerin yeri e re, yerlerin zihinlere nfuz edilerinin akl sr ermez yapsnn"1 tarihi olarak da yazlabilir.
1. Wendell Berry, Remembering (San Francisco: North Point Press, 1988), s. 65.

nsanlar, zel olarak, sanki ilerinde bir yuva ba ya da zlemi tayor. Yuva her insan iin kiiyle yer birlikteliinin simgesel olarak ve fiilen en youn yaand yerdir. Yuva kiinin "yreinde" yatan yer, "etinde hissettii" bir yerdir. Yuva kimin yuvasysa o kiidir, kiiyi kuran ve bnyesine karan bir

yerdir. Yuva tmyle bildik bir yerdir, duyularmzla algladmz, mtemadiyen ayaklarmzn altnda inediimiz, iimize ektiimiz, sindirdiimiz bir yerdir o. Yuva belki bir bask olarak alglanabilir; belki lanet okunur ona. Ancak yuvaya okuduumuz her lanet, bir dereceye kadar, o yerde domaktan ve o yerin yapt varlk olmaktan dolay kendine lanet okumaktr. ocukluumuz gibi, ve ocukluumuzdaki gibi, bizi yaratan odur. Birok insan belli bir yere ilikin bir kksalmlk hissine sahiptir; bu yle bir duygudur ki, o zel corafyada, o insanlar ve o yer artk itiip kakmaz, tersine hassas bir karlkllk ve balantllk sistemi iine gmlm haldedirler. Yuva deneyimimiz dnyayla ilikimizi gstermenin bir yoludur. insanlar belki igal ettikleri yerlere yabanclatklar hissine kaplm (bu yabanclama byk oranda Batl kltr tarihini oluturur), belki kendi konumlarna kar, genelde konumlanmlklarna kar ("ruh" fiziksel bir ey deildir, dolaysyla konumlandrlmamtr) kavgaya tutumu olsalar bile, her zaman bir konumla eklemlidir. Ben dediim ey bamsz olarak var olan bir birim deildir ki, onu iinde kendimi bulduum u ya da bu konuma uygulayabileyim; farkl durumlarda farkl biimlerde tepki gsteren hibir z "ben" yoktur; "ben" her halkrda durumlar meydana getiren neyse ondan ibaret bir durumum. Tekrar syleyeyim, bu benim kendi varoluumu inkr anlamna gelmez; aslnda, varolu her zaman bu anlamda ilikiseldir, her zaman tikel bir varolutur, yani konumlanm varolu. Ontoloji, bu anlamda, bir uzlamn rndr ama genelde seim ans tanmaz. Ben nesneleri farkl amalarla farkl biimlerde blebilirim. Ancak felsefi gelenek dnyadan, durumdan kamay kafasna yle koymutur ki, insanlarla teki eyler arasna mutlak ontolojik ayrmlar sokmaya gayret eder. Metinselcilikte ortaya kt biimiyle "toplumsal" nosyonu, tutkuyla, adeta bizi te dnyaya tayormuasna, insanlar dnyevi balamlarndan koparp alr. Bu belki insanl kutsamann bir yolu gibi grnyor; nk, sylediimiz gibi, dnyada olma, belli bir duruma gml olma yozlama olarak yaanr. Ancak bu yuvamza, dolaysyla kendimize duyulan bir nefrettir. Aslnda, btn o yozlama, gnah denen ey, son tahlilde, kendini iinden klmaz bir halde bulmaktr: yz. kzartc bir durumda, elinde reel kavanozuyla (rnein, Tanr tarafndan) yakalanma halidir. Ancak bir ruh olmak gnahtan korur: Beden fuhu yaparken (ve beden ancak tam burada, tam imdi ve belli bir durumda fuhu yapabilir), ruh durumu kurtarr. Elbette, kiinin kendi deneyimine amansz bir saldryla ancak varln srdrebilecek olan bu manzara ta iten bir tr kendini lanetlemeyle doar ve pekiir, iin dorusu, ben o fuhuun yaratt bir eyim. Biz, daha uygun olduu iin deil, kendimizi unutmamza izin verdii iin "yapay" evreler yaratrz. Ruhlarmz aryoruz ya da daha dorusu, kendimizi ruhlarmza geirmek istiyoruz. rnein, giderek daha ok deneyimimiz elektronikleiyor, televizyonlayor, bilgisayarlayor vb. Bu tr deneyimler peindeyiz; yan sra, kapal bir odada smak gibi, kendimizi durumdan, bedenlerimizden ayrma abasyla, byk alveri merkezleri gibi baya teknolojik deneyim eklemlenmeleri peindeyiz. Btn bunlar, Emerson'un belirttii gibi, nafiledir, istediimiz kadar deodorant, pomad srp giymelim; deodorant da pomad da srdmz, elbiseyi de giydirdiimiz bir hayvandr: Her ey ylesine kopmaz bir biimde birbiriyle ilikilidir ki, gren gz iin, herhangi bir nesneye bakarak baka bir nesnenin paralan ve zellikleri kestirilebilir... Sanki yapay hayat da doal deilmi gibi, doal hayattan saptmzdan dem vuruyoruz. Son derece dzgn,kvrm kvrm salaryla saraylarn salonlarnda boy gsteren zevatn doasnda da hayvanlk vardr, gzn hedefinden ayrmayan beyaz bir ay kadar kaba ve vahidir, ve orada esanslarn ve ak mektuplarnn arasnda, Himalaya da silsilesiyle ve yerkrenin ekseniyle dorudan balantldr. ("Nature", s. 548)

Giyinme ve yapay evreler yaratma sklkla hayatta kalmann zorunluluklar olarak sunulur; ama hi kukusuz biz bunlar hayatta kalma gerekliliklerinin ok tesine tayp, kendimizi dntrme ynndeki bir abaya dntrrz. Ara ister televizyon, video oyunlar, malikne, BMW, isterse en son model bir ey olsun, bu aba her zaman tahayyl edilen durumun dna kmadr. Klimal bir otomobil bana hibir zel retici stnlk salamaz; yapt sadece nerede olduumu unutturmaktr. "Konforlu" bulduumuz ey, bizi dnya dna karan her ey, bize bedenlerimizden zgr uup gitme hissi veren eylerdir. Dnyadan bir para kendimizi kurtarmak iin retiler, felsefeler, dinler retmekle kalmyoruz; teknolojinin devasa sava makinesi de ayn hedefe dorultulmutur. ok burada devreye girer, ve bizim iklim kontrol abalarmz sekteye uratr, insanlar, sklkla bile bile, "gereklik" ya da "doayla" buluma gayretiyle "yaratlm konforlar" terk ederler. Canmz diimize takarak kendimizi konumsuzlatrmaya gayret ettiimiz koullarda, salt konumlanmlk iin iimiz gider ve onu ormanlarda, dalarn tepelerinde, sularda falan ararz. Konforlarn sekteye uratlmandan, btn bir gnn hayvani ihtiyalarn karlanmas iin harcanmasndan alnan bir zevk vardr. Bu nedenlerden dolay da, gk grltsnden, imeklerin akmasndan zel bir zevk alrm: Onlar bana gerek karsnda sregiden zayflm gsterirler. Alnan bu zevkin hem bir zevk olarak tadn karabilir hem de bir smaa ihtiyacm olabileceini dnerek aldm zevki snrlayabilirim; bakn, frtnann ortasnda dans ediyorum, ancak bunu arka bahemde yapyorum. Olanla her zdeleme duygusu ayn anda hem doyurucu ya da "tinsel" hem de son derece tehditkrdr; olanla her btnleme deneyimi ayn zamanda kiinin ayrkslna bir tehdittir, o kiiyi yok olula tehdit eder. lm tam da bir bireysellik kayb, bir btn olarak eyler iinde eriyip gitmektir. Bu anlamda, yaplan her ayrm, ve zellikle kendiyle dnya arasnda yaplan her ayrm bir hayatn, canl olann yok olmaya kar direniinin ifadesidir. Kendi bana bir nesne olarak kabul edebileceimiz her ey, farkl oranlarda olsa da, un ufak olmaya direnir; bu olgu onun ayr bir nesne oluunun gereidir. Dolaysyla, kendini konumsuzlatrma gayreti (ki, Bat kltr byk oranda kendini bu amaca adamtr) hayatn ve, bu anlamda, deerin bir ifadesidir. Sorun basite udur: Hayat her zaman bir durumsallk iinde bulunur; evresi olmayan organizma yoktur. Bu yzden, durumumuzdan iimizdeki hayatn bir ifadesi olarak kap kurtulma noktasna geldiimizde hayat kendi kartna dnr; o noktada hayat kendisiyle bark olamaz, belki de yaam imknsz klacak kadar youn bir canllk gsterir. Konumsuzlamann varaca yer intihardr ve intihar her zaman hayatn en iddetli ifadesidir: insan intihara kalkr nk hayattan ka yoktur, nk kii hayatn ve dolaysyla konumunu ylesine byk bir iddetle hisseder, hayata kar ylesine duyarldr ki. O halde, bizi teknolojik olarak konumsuzlatrma gayreti lmmz anlamna gelebilir. Bu srf her ey olup bittikten sonraki bir etki de deildir. Ynmz tayin eden ey teknolojidir, nk durumumuzdan nefret ediyoruz; szcn gerek anlamnda, hayatmz zehirliyoruz; iinde kendimizi tikellii aabilen yaratklar haline dnme gayreti iinde bulunduumuz durumumuzu ortadan kaldrmaya alyoruz. eylerle bir oluumuz ifadesini, Emerson'a gre, nve halinde dnya oluumuzda, ierinin darya e olmasnda, darnn inceden inceye ilenmi bir ieriden ibaret oluunda bulur: Dnya kendini bir i tanesinde var eder... Her eyleme hayatmz koyarz. Her yerde hazr ve nazr olu retisi, Tanr'nn her parasnn her yosunda ve her rmcek anda tezahr etmesidir. Evrenin deeri her zerreye dalmtr. ("Compensation", s. 289)

Emerson'un burada Tanr hakknda sylediklerine ilikin durup dnelim. Aslnda, meslek yaam boyunca, Emerson Tanr'dan bahseder, ve en karakteristik iddiasna gre, doa dzeni tinsel dzenin bir yansmas; vcut bulmasdr; grnen grnmeyene mevcudiyet kazandrr. Bu konuyu ele alma ilikin ilgin bir nokta da udur: Emerson binlerce sayfa boyunca Tanr hakknda grece ok az ey sylerken, bitip tkenmez bir enerjiyle tikel fiziksel olgular deerlendirir. Emerson, bence, fiziksel dnyann tinsel kayna olmas dnda Tanr'yla ilgili deildir. Yukardaki gibi pasajlarda, Tanr dnyaya ikin grnr; pasaj kamutanrcdr. Bir eyi tinsel ya da grnmez diye adlandrmann onu vmek, tikel ve fiziksel diye adlandrmann ise onu yermek olduu bir atmosferde, dnyann tinsel olduu iddias gerei yceltmenin bir yoludur. Bu durum, rnein, somut nesneleri ve doa glerini Tanrya atfederek "tinselletiren" ve sonra bu nesnelerde ya da glerde tezahr edene tapman pagan dinlerde tipiktir. Burada Avustralyal aborijin ve Yerli Amerikan dinleri iyi rneklerdir, daha soma bu konuyu ayrntlaryla ele alacam. Ancak bu anlamda Emerson bir tr tektanrc pagandr: Her ey in Tanr olduu yada Tanr'y yanstt iddias, Emerson iin, asl iini, yani dnyann aklanmas ve kutsanmas iini srdrmesi iin bir gerekedir. Biz yine konumuza dnelim: Biz gerei bilmekle kalmayz, biz gereiz de; dnyadaki hayvani zekmz bizatihi dnyann bir mahfazasdr. Santayana'ya kulak verelim: "Ben kendim bir maddeyim, hariTanrn sathnda deil, madde sathnda hareket ederim; ne ben ne de geri kalan madde izgiler lemine aittir, ne de o lekte ve o dz boyutta var oluruz." (Kukuculuk ve Hayvan nanc, s. 207) Ayrca Akln Hayatnda, Emerson unlar yazar: "Dnce hayatn bir formudur ve beslenme, retim ve sanat benzetmesi temelinde kavranmaldr."2 insan bedeninin teki ilevleri gibi, dnce de gerekten doar, onu zmler, dna atar, yeniden retir ve ekillendirir. Nasl yemek yemek ya da sevimek bizi doal dzenden koparmazsa, dnce de yle; hatta dnce bizi tam anlamyla geree balar. Dikkat edin, btn o Batnn felsefe ve din tarihi boyunca, tpk dncenin doaya uygulanmasnn, yani teknolojinin, bizi doadan zgrletirdiinin sanlmas gibi, dncenin bizi doa dzeninde konumsuzlatrd sanlmtr. eyler zerine dnyor olmaktan dolay kendimizle gurur duyarz: insan, zeks kadar baka hibir eyden gurur duymamtr. Dncenin nihayetinde doada vuku bulmas Bat'nn" felsefi sorunudur; tm teki sorunlar bu sorunun deiik tezahrleri, ya da bir semptomudur, iin ilgin taraf, bu soruna bir zm getirmekten ok, sorunun sorunsall masaya yatrlmaktadr. Sahi, nasl oluyor da bir memelinin ilevlerinden biri bir hayvan oluuyla badamyor? Bilinlilik rahat vermez; bir kere almaya grsn, bilinci durdurmak artk son derece zordur ve genelde ya hibir ie yaramaz ya da tmden ters teper. Bildik bir olgudur, derin zbilinlilik kararl eylemle badamaz (ne zaman bilinten "uyarlamac", hatta belki de, anlalmaz bir biimde, dnya zerinde tahakkmmzn bir iareti olarak bahsedilse, bu tr olaylar zellikle vurgulanmaldr). Bilinlilik dondurur ve takatten drr; kararl davranan ya da hedefine gzn dikmi insan asla srtna ar bilinlilik yk almaz. Bilinliliin davranmakla ykml bir hayvan iin hemen ok abucak bir yk haline geldiini sylerken, deneyimden hareketle konuuyorum. Bilinlilik nmze grnen seeneklerin bir menusunu koyarak donup kalmamza neden olur, ve eylem balamsa ayet, bizi tali dncelerle ya da pimanlkla dondurur. O noktada, aklama ihtiyac yerine geer.
2. George Santayana, The Life of Reason (New York: Scribner's, 1954), s. 19.,

Bilinliliin yaps tek bana "uzak", "tasviri"dir ve bu nedenle her zaman bizi teki hayvanlar iin mehul olan (bu dorudur) belli dzensizliklerle tehdit eder. yle insanlar vardr ki, bilin onlar iin mutlak bir engeldir, onlar bilinli olarak dnyaya eriemezler. Bilinlilik, salkl ilediinde bile, bizi bariz olarak konumlarmzdan bir para uzaklatrr. Ve bu uzaklama bir kere balad m, kolay kolay durmaz; bu anlamda, biz hepimiz az ya da ok izofrenik yaratklarz. Bilinlilik dnyadan saknmann olabilirliinin bilinci haline gelir. Ondan soma, kolay bir karmla, bilinliliin bizi fiilen dnyadan ,uzaklatrdna, hi de hayvani bir ilev olmadna inanrz. lmsz ruh retisinde ve bedenin bir metin olduu retisinde, kendine tahamml edemeyen ve dolaysyla dnyaya da tahamml edemeyen bilinlilik her zaman kendini gsterir. III "Hakikat", malumunuzdur sanrm, mphem bir terimdir. Zaman zaman "gerek olan" ile eanlaml kullanlr. "Hakiki olan" naslsa yle olandr. Richard Wilbur yle yazar: "Dnya ineinin memelerinden besleniriz ve bunu yaparken, kulana eilir fsldarz: 'Sen hakiki deilsin.' 3 Hakiki, bu anlamda, 'hakiki ak' ifadesinde olduu gibi, nermede bulunmayan isimleri dorudan niteleyen bir sfat olarak kullanlabilir. Hakiki ak gerek aktr, iddetli aktr, yrekten aktr falan. Burada "hakikat" fiililik ya da sahiciliktir. "Hakikat", ayn zamanda, ve bununla bal olarak, konumalarda geen "sana kar hakiki/ drst olacam" ibaresinde olduu gibi, inan anlamna gelir. z olarak, bu "sana hep inanacam" demektir. "Hakiki/Doru" olmak, bu anlamda, gerek, sahici ya da, tam anlamyla, drst olmaktr. Yine bu anlamda "hakikate uygun yaamak" (Havel) ve "doru drst yaamak"tan dem vururuz. Hakiki, ayn zamanda, tam, kesin gibi anlamlara da gelir. Doru izgi dz izgidir. Bu anlamda, hakikat dolambal ve mphem olann zdddr; hakikat apak ortada olandr. Nihayet, "hakikat/ doru" ibaresini sk sk bir nermenin tamlaycs ya da (belki de) ynlendiricisi olarak kullanrz. rnein, Frege'nin sembolik mantnda "dorusu udur ki,..." anlamna gelen bir "iddia hamlesi" vardr. Bu anlamda, dorusu udur ki, gneli bir gnde gkyz mavidir; dorusu udur ki, tereya kaygandr; dorusu udur ki, hakikat kurgudan daha tuhaftr falan. Filozoflar denklik teorisi, tutarllk teorisi, pragmatik teori ve nksetmeci teori gibi "hakikat teorileri"nden bahsederken ite terimi bu anlamda kullanrlar. Bunlar nermenin neye ilikin olduuyla ya da onu dorulayan ilikilerle ilgili teorilerdir.
3. Richard Wilbur, "Epistemology," The Poems of Richard Wilbur (New York: Harcourt. Brace and World), s. 121.

Eer varsa, bu grlerden hangisinin nermesel doruluk kavramn en iyi (ya da doru) ifade ettiine ilikin ayrntl bir tartmaya girme niyetinde deilim. Hakikatle ilgili grler, bir bakma nihai sonu bildiren grlerdir; hibir hakikat teorisi doru olarak nitelenemez, hepsi tartmaldr. Ve, konumuzla ilgisi bakmndan, her hakikat teorisi, olan karsndaki en iten tutumumuzu ifade eder. Hakikat teorileri, temelde, dinlerdir: Onlar bizim en derin ballklarmz ifade ederler ve, savunulduklarnda, banazca savunulurlar. Bu demek deildir ki, nermesel doru/hakikat teorilerinin yetkinlikleri snanamaz ya da her teori teki kadar iyidir. nk, her eyden nce, her teori pratiin snavna tabidir: Teori, en azndan doru grdmz iddialarn ou iin, gerein yerine gemelidir. Elbette, eer bir filozof mermiyi dileriyle tutma sevdasna dmse kendisi bilir, brakn ben kendi bildiim gibi yapaym ve ona diyeyim ki: "Eer, olur ya, sizin hakikat teorinizde, gneli bir gnde gkyznn mavi olduu doru deilse, msaadenizle, ben yeni bir teori alaym." ikinci olarak da, dikkat edin, dinleri deerlendirmenin onlarn iddialarn kantlamak ya da rtmekle gerekte hibir alakas olmayan eitli yollar vardr. rnein,

bizi yaygn olarak insanlarn kurban edilmesi pratiine ynlendiren bir dine uzak dururuz (ara sra insan kurban etmek az ok standart bir uygulamadr). Ve eer ben kendi kendime, diyelim, Hinduizme inanp inanmamay sorgulayacaksam, sormam gereken ey onun bana ne yapacadr: Benim hangi yarama melhem olacak, bu dine iman etmek benim iin ne ifade edecektir? Hakikat teorileri de ayn ekilde deerlendirilebilir. Ve imdi artk nermesel hakikat teorilerini tehis etmek iin benimseyeceim tutumu yadrgamayacaksnz: Bilmek istediim ey, bunlarn dnyann olumlanmasnn m yoksa inkrnn m semptomlar olduudur: Dnyadan uzaklayorlar m, yoksa dnyaya yaklayorlar m? Bu anlamda, yantn aradm ey, onlarn, ya da taraftarlarnn, cesur mu yoksa korkak m olduklardr. Nihayet, sorduum, onlarn geree inanp inanmadklar, bu anlamda drst/sahici olup olmadklardr. Zira dikkat edin, nermesel hakikat nosyonunu temel almak zorunda deiliz. Hakiki olmak sahici olmak, ya da drst, ya da ak olmaktr. Bu iddialardan biri (ya da teki) ile balayp, nermesel hakikate ilikin bir anlatm kurabiliriz. Ben dnyaya kars drst/sahici olan bir nermesel hakikat teorisi aryorum. Ve eer hakikat dnyaya kar bylesine drstse, hi kukusuz denklik teorisine kar belli bir yaknlk duyacam. "Olan neyse onu, olan, ya da olmayan neyse onu, olmayan anlatmak, hakikati anlatmaktr." (Aristoteles) nermelerin, rnein, bir dil ya da kavramsal bir model, bir teori ya da insan bilgisinin tm klliyat iindeki teki nermelerle isel ilikileri bakmndan doru mu yoksa yanl m olduklarna gre geerli ya da geersiz olduklarn savunan tutarllk teorileri bizi her zaman dnyadan tmyle kopuk, alm ban giden "hakikatlerle" tehdit ederler. Bu tutarllk grlerine yaplan tipik saldrdr ancak hi de akademik bir kar rnek deildir; isel tutarllk oranlarna bal olarak, her felsefi, psikolojik ya da dini "sistem" bu sorunu karr. nk her felsefi sistem byk Alman hayallerini, Kant, Fichte, Schelling, Hegel, Schopenhauer, vb.yi dnn dnyaya deil kendine ballkla ykmldr. Bunlarn her biri olan neyse ondali sistematik bir katr; daha dorusu, her biri kendini gstermeden nce olann nn tkama gayreti iindedir. Ve hepsi gerei "insaniletirir": Her biri dnyay insan hanesine kaydeder ya da bize insan merkezli bir dnya sunar. Ancak gerek, her eyden nce, insani deildir (hi kukusuz gerein paras olan insanolu bile bu anlamda insani deildir). Her felsefi sistem dnyaya muazzam llerde bir irade dayatlmasdr ancak, bizatihi iradenin muazzaml yznden, sistem hayalidir nk, daha sonra gstermeye alacam gibi, insan iradesinin fiili menzili daracktr. Her felsefi ve dini sistem gereklikten kopuk babo dolaan bir balondur. Bir ey isel olarak tutarlysa dorudur demek, msaadenizle, dnyaya terstir; dnyaya gveni paralar. Bir ey yeteri kadar tutarlysa dorudur demek o eyi hastalnn iddetine bakarak mkfatlandrmak demektir. Son olarak, sistematik felsefe her eyi ayrp gsterme, her eyi insan bilinci alanna, aslnda, tek bir insann, sistemi kaleme alan kiinin alanna tama abasdr. Bir sistemin kapsaycl ve imkn tand kapsam, son tahlilde, dnyay evcilletirme, paralarna ayrma abasnn rndr. Bu anlamda, adna layk her felsefi sistem bir kahramanlk yks anlatr, ve umutsuz vakadr. Sistemi oluturan ey zihnin teknolojisidir; dnyay entelektel olarak denetime sokma gayretidir. Hakikati insani kavramsal yaplarn iine hapsetmek sistemin olabilirliinin akn kouludur; sistem arya, ihlale, te kil ie tahamml edemez, onlar ya ihmal eder ya da dpedz dlar. Gerekliin mtemadiyen sistemin, daha dorusu sistemcinin, iine etmesi hibir sistemle badamayan tahamml edilmez bir hakikattir. Bu anlamda, hakikat her zaman yabanc ve keyfidir ya da, tekrar

edersek, insani deildir. Tutarllk teorisinin sunduu biimiyle, sistemde srarc olmak ve verili her sistemin srekli ykl her zaman hakikatin yabanclna delalet eder. Hakikatin yabancl, karmza kana kadar bilinemeyecek oluu ve tek umabileceimiz eyin kendimizi ona amak olduundan bahsedebiliriz ve bu zellikler her trl deneyimde kendini gsterir. Seviine hakknda, rnein, sevimek, sevien bir beden olmak, sevime olmak dnda varsaymlar temelinde bir sistematikletirmeyle hibir ey renemeyiz. Deneyimim esnasnda kendini gsteren en kkl sorun onu gelecee dnk olarak, sistemin bir ngrsyle yanIlayabiIir olmamdr; yle ki artk asla, diyelim, cinsellii deneyimleyemem, sikiirken bile. Doyasya sevimek hotur ama ba dndrr; denetimimi kaybeder tekinin gerekliine girerim. Sevime hakkndaki hakikat, onun kapsa(n)maya direnmesidir; daha dorusu, cinselliin tm hakikati kapsa(n)maya direnir. Bu nedenle, batan kma ve iinde erime esiz deneyimlerdir. rnein, sevime hakknda hakikati yazmak imknszdr. Biraz nce sylediklerimiz bize pragmatik hakikat teorisinin, James'in ifade ettii gibi, "inan yolunda i gren" teorinin yanlnn ne olduunu da gsterir. Bu teori son derece yanl ve sapkncadr; yoksamak bizi doruya daha yaklatrr: Hakikat inan yolunda i grmeyendir. Hakikat hakknda sylenecek bir ey varsa, o da hakikatin esrarl, hantal ya da tuhaf olduudur. Hakikat arpar, hakikat ldrr ancak hakikat nadiren i grr. Onu i grmeye zorlarz, i grmesini isteriz ama hakikat ayak direr. Modellerimizi beklentilerimize uygun sistemler olarak kurarz: Hakikat onlar, ve sre iinde bizi, para para eder. (Kimse duymasn: Bu bence iyi bir eydir. Howard the Duck (Varyemez Amca+, tpk bizim gibi, "asla yapmad bir dnyaya hapsolmutur." iyi gzel de, ben yaptm, ya da birlikte yaptmz, dnyada yaamak istemiyorum; nmzde uzanan dnya dleyebileceimiz her tr dnyadan daha ilgintir.) Hakikat hakkndaki hakikat ite budur: Bazen i grr bazen grmez. Ancak i gren bir eyin hakikat olduuna ilikin her iddiaya zel bir kukuyla baklmaldr; nk bunun doru olmasn arzulamak iin belli nedenlerimiz vardr. okun verdii ders her yerde mevcuttur: B iz her zaman olan neyse ona az. Beklentilerimize uy gun kurgular retebiliriz: Bir dizi umut ya da ablon yaratabilir ve zaman iinde onlar fiiliyata sokmaya alabiliriz. E. H. Gombrich'in yazlarnda gelitirilen trden eitli alg teorileri kurguya, kavramlarla temsil edilen beklentilere vb. vurgu yapar. Ancak, elbette, beklentiler sk sk gereklemez. Eer kurbaa grmeyi beklerken ylan grrsem, hibir ey olmam gibi yoluma devam edip onun bir kurbaa olduunu dnmem. Eer Fred'i beklerken benim Fred ablonumun iine Jed girerse, bir an kimin kim olduunu kartrabilirim ancak dnya ok gemeden beni dzeltir. En girift dil, kavramsal model ya da beklentilerimize ilikin algsal yap hi aksatmadan geree yol verir, ayn zamanda gerekten doar ve gerekle ban koparmaz, yoksa kurgusal olduu daha ilk bakta ortaya kar. Ben olana am: Biraa grdmde, dallarn gze daha ho gelen bir biimde yeniden tasarlamam; aacn sunduu kendine has biim ne ise onu kabul etmeye hazrm. Dnyann kavramlardan rlmesi dnyann dehetli oradal zerine ekilmi ince bir astardr. Kavramlar dikkate alrz ancak hayatlarmz gerekte yaarz. Hayatmz srdrmemize imkn veren ve bizi hakikat iine gmen dnyaya aklmzdr.. Bununla birlikte, son olarak, denklik teorisine de kukuyla bakmaktan yanaym. Cinsellik hakknda belki doru nermeler vardr ama cinsellik hakkndaki hakikat bir nermeler takmnda vcut bulmaz. Hakikati nermeler ya da tmceler lemine yerletirmek zaten kendi bana sorunludur. Tekrarlayacak olursak, gerekle aramza belli bir mesafe koymak iin resimlere ya da metinlere

snrz. nermeleri doruluun ya da yanlln lemi klmak, bu yzden, hakiki eyler olarak bizi hakiki olandan koparr ve nerme ya da gerek hakkndaki "dnm" lemine yerletirir. Kukusuz, nermeler "soyut" nesnelerdir; ayn nerme bir orada bir burada grnr, bir Franszcayla bir inceyle ifade edilir, falan. Ve bylesi ortada bulabileceimiz bir nesne olmamasndan gelen bir aknla neden olur. Ancak imdi artk nermelerin ontolojisine ilikin eitli anlatmlar vardr: nermelerin bizim ontolojimizde olmas gerekir mi gerekmez mi, dorusu bilmiyorum. Sorun bu deil. nermelerin, eer byle bir eyden bahsedebileceksek, doru ya da yanl olamayacaklar da sorun deil; isteyen olabileceklerini sylesin. Sorun, nermesel hakikatin/doruluun genelde hakikate temel alnmasdr. Ben, daha ok, nermelerin hakikatinin/doruluunun trevsel olduunu, (o hakikati ve o inanc oluturan ya da kefeden) insanlarn hakikatinden ve inancndan ve (o hakikatin ve o inancn olumasna imkn veren) eylerin hakikatinden/ doruluundan ve inancndan tremi olduunu dnyorum. Dnya, akn ya da bir izginin hakiki/doru olabilecei gibi, hakiki olan eydir, ve hakikatin ne olduunu sylemek dnyaya kar drst olmak, dnyaya inanmaktr. "Gneli bir gnde gkyznn mavi olduu dorudur" demek, belki, belli bir nermenin, "gneli bir gnde gkyz mavidir" nermesinin, doru olduunu sylemek deildir; fiiliyata gemi bir eyden, gkyznn maviliinden sz etmektir. Yani, tmce nermeyle deil, pekl dnyayla alakal olabilir. Tmcenin doru olmas zorunlu olarak doru olan (nerme) bir eyin olduu anlamna gelmez; sadece fiiliyata gemi bir eyin (mavi gkyz) olduu anlamna gelir. Bu balamda, nermelerin doruluu ya da yanll trevsel ya da, az ok uygun bir kurgu olabilir; ve bir eye doru/hakiki demek her zaman fiiliyat nitelemenin bir yoludur. O zaman, hatrlayalm, biz de fiilen olan eyiz: Bu anlamda biz hakikiyiz; biz hakikaten varz. Hakikat bu tr bir kendine gvendir: Hakikat bu dnyada, dnya tarafndan bize verilendir. Hakikat karakteristik olarak dnyada var olmann insani yoludur; Emerson'un ifade ettii gibi, "Hakikat hayatmzn bir elementidir" ("Intellect", s. 424). Bu yzden, biz hakikati insanlarn bir tr mal mlk olarak dnrz; belki de, bu yzden hakikati, "hakknda nermelerde bulunduumuz eyler" yerine, kefettiimiz ya da uydurduumuz nermelere atfetmeyi isteriz. eylerin fiiliyat insani fiiliyatla karlanca, bir insan gerek olanla sahici bir yzlemeye girince, o kii hakikati kendine mal eder, hakikate erer ya da eylere kar drst/hakiki olur. Bu, her eyden nce, Heidegger'in grd gibi, eylere aklk, eylerin olmasna imkn tanma gerektirir, ya da kendisi eylere aklk ve eylere imkn tanmaktr. Ta iimizde bir ey vardr ki, o her zaman alcdr ve hakikatin "zdr". Hakikat hayatmzn bir unsurudur; o, fiiliyat iinde bir duyarllk ya da bir kendiliindenlik demek olan canllmzdr. Hakikat, bu anlamda, olan neyse onu olumlamaktr; hakikat, iimizde, olan olumlar ve "nerme olarak" hakikatin nerme olarak olumlanmasdr. yleyse, hibir hakikat insan imalat deildir; hakikati btnyle sosyal pratiklere yerletiren kii gibi, idealist de "sahte bir dnya"da yaar ya da yaad intiba verir. Sylediim gibi, burada gelitirmeye altm hakikat grnn Heidegger'in anlatmyla benzerlikler tadn dnyorum. Heidegger unlar yazar: Btn o atma ve baarma, btn o eylem ve hesaplama, iinde varlklarn, ne olduklar ve nasl olduklarna gre, uygun standartlarn bulabilecekleri ve sylenmeye muktedir hale gelebilecekleri ak bir alanda mukimdir...Bir nerme muhtevasnn aklndan gelen doruluuyla anlam kazanr; zira yalnzca muhtevasnn akl sayesinde, gerekten alan ey akln kavrayabilecei denklik iin bir standart haline gelebilir.4

4. Martin Heidegger, "On the Essence of Truth", cev. John Salus, Baue Writings (NewYork: Harper and Row, 1977).

Heidegger, hibir ekilde, nermelerin doruluunun gereklikle denk dmekten ibaret olduunu inkr etmiyor, ama unu soruyor: Bizde ne var ki, bu denkliin vuku bulmasna imkn tanyor? Soruyor nk nermeler, nihayetinde, insan kurgulardr (ya da, belki, "keifleri"). Ve yantn veriyor: Bizdeki, eylere iimizde bir yer veren, bunu mmkn klan aklmzdr, ya da benim de savunmaszlmz dediim eydir. Bu tr bir aklk canl varlklar iin kanlmazdr ancak ayn sebeplerle bu aklktan bir yz evirmedir de. nk savunmaszlk, belirttiim gibi, bir organizma iin her zaman sorun tekil eder ve sklkla bilinli bir varlk iin tahamml edilmez bir eydir, ite tam da bu yzden, eyler hakknda doru nermelerde bulunmamza imkn salayan ey hakikatten yz evirmemize ya da eyleri kendimizden uzak tutmamza neden olan eyin ta kendisidir. Bu, Heidegger'in hakikatin z zerine almalarnda gelitirdii vukuftur. Heidegger hakikatin znn zgrlk olduunu da syler. nk hakikat iimizdeki ak alanda vuku bulur; bu anlamda, zgrlksz olmak kavramlardaki ya da sistemdeki gerei engeller, buna karlk zgr olmak eylerin oluuna imkn tanr: Normalde, rnein, ne zaman planlanm bir giriimden imtina edecek olsak, ileri oluruna brakmaktan dem vururuz... Bir eyi oluruna brakmann buradaki anlam olumsuzdur; onu kendi haline terk etmek, yzst brakmak, umursamamak ve hatta ihmal etmektir. Ne var ki, artk gerekli olan ifade, eyleri oluruna brakmak, ihmal ya da umursamazla deil, tam tersi anlama gnderme yapar. Oluruna brakmak varlklarla ilgilenmektir. Varlklarn almlyla megul olmak kendini onlar iinde kaybetmek deildir, aksine bylesi bir meguliyet, varlklar karsnda, onlarn ne ve nasl olduklarna gre kendilerini ele verebilmeleri ve aklla kavranabilir denkliin onlardan standardn alabilmesi iin, geriye ekilir, (s. 128) Eer hakikat zgrlkse, hakikat olmayan teslimiyettir. G, rnein politik g, kendisine boyun een her eyi yanllar. Oluruna brakmak beklentiye uygun kurguyu reddederek eylerle megul olmak, ne olacaksa olmasna izin vermektir. Kiinin gerek karsndaki savunmaszlna hayali ikameler aramaktan saknmak ve kendini bu savunmaszl sonuna kadar yaamaya brakmaktr. Hepimiz, yaadmz srece, gereiz ve geree az. Ancak dnyadan muhayyilemizde saknabilir ya da, tersine, gerei ve kendimizi gerek iindeki gerek eyler olarak yaamakta kararl olabiliriz. Bu kararllk bizi dnyaya balayan eyleri oluruna brakmaktr. Ve bu hakikatin, hayatmzn bir unsuru olarak hakikatin zdr: iimizdeki, gerein arsna yant veren, dnyay kutlamaya muktedir bir ey olarak gerein z. Hakikati yaamak, bu anlamda, kutlamay yaamaktr; yzn tamamen ondan yana dnerek gerei sonuna kadar yaamaktr. Bu aslnda zgrlktr, ya da her halkrda belli tr bir zgrlktr. rnein, bu politik zgrlk ya da irade zgrl deildir, ancak belli bir biimde politikadan ya da iradeden zgrlk olabilir. Bu aklk olarak zgrlk, enginlik olarak zgrlktr. Kiinin gerek karsnda savunmaszln yaamas kendi iinde eylerin olmasna imkn tanyan bir mekn tahkim etmesidir. Ve o meknda oynamak ya da dans etmek, sanat yapmak, kendini ve bakalarn elendirmek mmkndr, iinde byle bir mekn tahkim etmek kendini acya kar savunmasz klmaktr, ancak ayn zamanda neenin olabilirliine de amaktr. Kavramn, sistemin, tahayyln ve anlatnn neesiyle dnyadan alman bir

nee arasnda fark vardr. Kavram, sistem, tahayyl gc, anlat her zaman insan zeksnn yoksullatrc zellii olmutur, ancak iinde gerein vuku bulduu enginlik kiiye dnyann zenginliklerinin kapsn aar. "Tahayyl gcnn her zaferi" insan bilinliliinde bir daralma, bir bulanmadr; eylerin oluuna her imkn tanma ise bilinliliin kendi hkm srd sahici leme kanat amasdr. Koreografi her zaman insan hareketine getirilen bir kstlamadr; ancak dans her zaman koreografiyi aar ve, tezahrlerinde, bir kutlama olarak, insanlarn mziin vcutlarna yapmasna izin verdii bir ey olarak doyasya yaanr. Bazen Berkeley'in ya da Kant'n idealizmine ilikin olarak denir ki, bir eyin doru olup olmamasnn somut deneyimlerimiz asndan bir anlam yoktur. u zerime doru gelen kamyon ister dsal bir nesne isterse benim (ya da Tanrnn) zihinde kurgulad bir ey olsun, "grn" ya da etkileri asndan fark etmez. Ancak idealizmle benim realizm olarak adlandrdm ey arasnda yaplan tercih byk farkllk dourur: Bu , tam gelimi tekilii ve geirimsizlii iinde fiili olann bir olumlanmasyla yaamak, dans olarak yaamakla koreograf i si izilmi kendi kk evreninin merkezi olarak yaamak arasndaki farktr. Bu hakikatte ve hakikatle yaamakla bir yalanda ve bir yalanla yaamak arasndaki farktr ve, bu yzden, insana ilikin yaplabilecek en derin ayrmn bir rneidir (ayn zamanda gelecek blmn de konusudur). Amprisizmin, fenomenalizmin, metinselciligin ve benzerlerinin de yanlgs anlamna gelen idealizmin baarszl temelde, sahici bir yaam srdrmekteki baarszlktr. Hakikati sylemek, nihayet, belli bir durumu tam olarak temsil/tasavvur etmek deil, hakiki olmaktr, hakikatten konumaktr. Biz, bylelikle, hakiki ya da fiili olmak ve kendimize fiili olana sadk kalma kararnda olmak sayesinde hakikati syleyen insanlar oluruz. Hakiki olmak benliin merkezini kendiliindenlii iinde amak, aacn dallarn istedii gibi sergilemesine izin vermektir. Hakiki olmak, bu anlamda, fiili olan yeniden kurgulamaya girimeyi reddederek yargdan geri durmaktr da. insani hakikat, demek ki, aklk, brak, efkattir. Bylesi bir aklk, her eyden nce, byk bir yreklilik ister nk dnyada kendi aclarmz ve lmmze ak olmamz gerektirir. Hakikati sylemek olana katlmak, dnya karsnda hakiki/ drst olmak demektir: Dnyaya sadk kalmaktr. Bylelikle, hakikati sylemek kendinden dnya olarak ya da dnyann bir paras olarak bahsetmek, sahici bir kii olmaktr. Hakikati sylemek, baka eyler yannda, nermeler lemini kateden ve doruluklarn deerlendiren bir teorik kurgunun tam tersi, zel bir kii, zel bir beden olmaktr. Fiili olmak, bu anlamda, dnyaya bulamak, zlmez bir biimde sarlmaktr. rnein, bir kiiye inanmak o kiiyle yalnzca fiziksel mevcudiyet anlamnda deil, duygusal mevcudiyet anlamnda, ve kiinin ne sylediine, nasl davrandna, kim olduuna ak kalmak anlamnda, birlikte olmay gerektirir, inanlan bir kii, diyelim, bir nevrotik, bir kahraman ya da bir e rnei olarak grlemez. Aksine, o kiinin yaad neyse onun tikelliiyle birlikte orada kalmak gerekir. Ve kendimizi psikiyatrisi, ekmeini kazanan, kurban ya da buna benzer bir ey olarak da dnemeyiz; tamamyla, yani, hakikaten, neysek o olmalyz. Yaln hakikatlerin olmadn syleyemeyeceimiz gibi, "gkyz mavidir" gibi yaln olgular ifade etmenin imknszlndan da bahsedemeyiz. Ancak bunu sylemek, bu kez ve bu oranda, dnyaya kar hakiki/drst, ak olmaktr. Bu dorudur nk dnya bizi bunu sylemeye davet etmektedir. Hakikat bizi aran, bizi kucaklayan, bizi besleyen, bizi ezen dnyadr. Ayn ekilde, hakikat biziz: dnyaya oynadmz oyun, kucaklanmaya, beslenmeye, ezilmeye imkn tanyan kendimiz. Gerekten her ka Fiili olmayan sahte bir dnyaya katr; o dnya dnyann hogrszln hayali olarak

telafi eder. Hakikat, oumuz iin, ahsmza ait sslemelerle, fantezi ve dlerimizle yzlemektir. Bu anlamda "ahsi" olan hakiki olmayandr; muhayyilede kendini gerek olandan koparan ey, her eyden nce, sahte olan eydir. Hakikat bu anlamda tamamen kamusaldr; nk, ta iimizde hissettiimiz gibi, hepimizi kucaklayan ve aran ayn dnyadr. Emerson, "Uruna ehit dmek iin hakikatin yolundan gitmeyen hi kimsenin hibir gerei alglama hakk yoktur" diye yazar ("Fate", s. 957). Bu dorudur. Birgerek algsnda biz gerek karsnda siliniriz; nesnel olmaya arlrz. Nihayet, hakikat taleplerimizi umursamaz; bu onun karakteristik zelliidir. Ve, en derinletii anlardan birinde, Emerson unu ekler: "Erdem eylem iinde eylerin doasna balanmaktr" ("Spiritual Laws", s. 320). Bu, etiin batan sona yeniden tahayyl edilmesidir ve benim imdi bahsedeceim ey, etii yeniden tahayyl etmektir.

3 Sahicilik, olumlama, sevgi


Eer biz ciddi olarak, belki nee iinde, kendimizi olann olumlanmasna adayacak olsak, nasl kl krk yararak ve olaylar saptrarak fiili olan yoksadmz ya da batan savdmz grrz. Belki de, kendimden bahsetsem iyi olacak. Ciddi olarak ve nee iinde kendimi olana vakfettiimden beri, girdiim fiili olan yoksama ve hor grme yollarnn inceliklerine ve sapmalarna kar duyarl hale geldim. Aslnda, yle zamanlar vardr ki, neyi olumlayabileceimi, olumlamann ne anlama geldiini ya da, olumlamsam, neyi geride braktm ya da, olumlayarak, geride braktm eyi olumlayp olumlayamayacam bilemem. Bir eyden eminim: Genellikle anlald zere, olumlama ve etik yan yana var olamazlar. te size bir gerek olan olumlama formlasyonu: Var olan ne olursa olsun iyidir, gzeldir, hakldr, mkemmeldir. Bu gr ciddiye almann etik, estetik, politik felsefe iin ne anlama geleceine bakalm. Holocaust gerektir, yleyse, iyidir. Dnyann her kuakta retmeye niyetli olduu zere, masumun ac ekmesi hakldr, iyidir, gzeldir. ocuklarn alktan krlmas iyidir; ihtimal ki, bundan iyisi olamazd. Bu dnya, Leibniz ve, daha anlamls, Pangloss'un szleriyle, olas tm dnyalar iinde en iyisidir. Russell'n ineleyici szleriyle, bu en iyisidir, kadiri mutlan ebedi tecelli sidir. Ama ben yine de ac iindeyim; ve yine masumlar ac ekiyor. Btn bunlara iyi demek, "iyi" szcn bir uzayl gibi kullanmak, "iyi" szcne iyinin ve ktnn tesinde bir anlam bimek demektir. Ancak "iyi" szcn bu ekilde kullanmak iin, korkun bir bedel demeye hazr olmalyz. Bu dnyann tm olas dnyalar iinde en iyisi, kadiri mutlan ebediyen yaratabilecei en iyi dnya olduunu sylemek tiksinti verici bir ey olsa gerek. Gerekten de, bir anlamda, imdiye kadar bylesine nefret uyandran hibir dnce duyulmamtr: Her yarm akll bundan daha iyi bir dnya tasarlayabilir, daha dorusu, birtakm iyiletirmeler nerebilir. Bu dnyann olas dnyalar iinde en iyisi olduunu ciddi olarak savunmak yalnzca, evrendeki fiili tezahrleri ylesine deersiz ve donuk, ylesine korku ve nefret dolu olan ile ve ktlklere kar deil, haz, erdem ve gzellie kar da tiksinti duymak anlamna gelecektir. Nihayet bu dnyann, baka yerlerdeki gerek dnyalar ya da grnen dnya iinde gizlenmi dnyalar iinde, bulup bulabileceimiz en iyi dnya olduuna dair dncemiz bizi penesine alacaktr.

Ortak ahlki standartlarmzdan ya da, ayn anlama gelmek zere, herhangi bir standarttan hareketle, bunun olas tm dnyalar iinde en iyisi olduunu sylemek bizi, son tahlilde, bir ey yapmaya muktedir olduumuzu tmyle yoksamaya sevk edecektir. nk dnyamz her zaman her trl tikel standard aan ya da pskrten bir dnyadr, yle ki dnyann belli bir standarda uyduunu sylemek her zaman dnyay bir kenara koymak demektir. Aslnda, tam da bu yzden, dnya bizim iin zorunludur; aksi takdirde, basite standartlar koyar ve onlara gre yaayabilirdik. Tikel olann tikellii, standartlarn geerliliini sekteye uratmasndan ve bylelikle de, sanki Tanr bizi dnyaya yarg tayin etmi gibi, mtemadiyen gereklii standartlara uydurma hastaln sekteye uratmasndan gelir. Tikel olan bizi bu yanlgnn dna, kendimizin dna, gereklie davet eder. Ancak yine de Leibniz u konuda kesinlikle hakldr: Bunun tm olas dnyalar iinde en iyisi olduunu iddia etmek dorudan doruya bir kadiri mutlan, kusursuz bir iyicil Tanr'nn varoluundan kar. Byle bir Tanr'ya inanmak, doal olarak, "en iyi" retmenin ellerinde tiksinmeyi renmek, ve bunu iyice ve durmadan renmektir. Bu dnyann Tanr'nn yaratt dnya olduu retisi sonunda Tanr'dan ylesine iddetle nefret etmeyi getirecektir ki, bu nefret ebediyen yrekleri karartacaktr. Bu nefretin alternatifi ve nefret her halkrda sahici bir tepkidir bir rya leminde yaamaktr: Kii artk kendi deneyimlerinin en acl vehelerini "geitirmek" zorundadr. ok, ac, kiinin tahamml edilemez bulduu ve dolaysyla kiiyi geree aran ne varsa, zorunlu olarak, yanlsamal ya da "muvakkat", "gelip geici" sfatna layk grlecektir. Dnya iren bir yer olabilir ancak dnyadaki irenliklerin bir imtihan, ahlki bir ispat zemini, ruhlara ekil veren bir imalathane olduu iddias gerekten baya ya da, daha dorusu, hibir ekilde ho grlemez bir iddiadr. Dnya ahlki bir imtihan olarak grldnde, kii hayat boyunca sahici olamayacaktr. Kii her daim sahnede, tarihin sahnesinde, Yce Efendimiz'in huzurunda oynuyor olacaktr. Dnyay bu ekilde grmek, onu bir oyun olarak grmektir: elbette lmne ciddi bir oyun, hayatnzn ortaya konduu tek bir el rulet. Ancak dnyay bir imtihan yeri olarak grmek kiinin kendisini yapayalnz grmesi, tikel olandan kaarak ve imtihan kurallarna tabi yaamas demektir. Ve, elbette, bu hayat gerek gereklie, iinde yaadmz gerekliin zerinde ve tesinde bir gereklie hazrlktr. Ayn ekilde, bu bizi bir kii olarak kendi en derin deneyimlerimizden uzaklatracak bir hayattr. Ve bu, hi kukusuz, tam da bylesi inanlarn amacna, tek kelimeyle, kaa uygundur. Bu anlamda, ruhlarmz sarm teodise *en byk iyiliin tecellisi iin ktln art olduunu savunan dinsel reti+ hayatn "anlamn" aklama gayretleri iinde en tipik olandr. Teodise zellikle bayadr nk btn derdi aktan aa bizi kaygan bir sahnede rol yapan aktrler haline getirmektir; ardndan da gereklie eritiimizde, sanki Tanr performanslarn iddetle eletirdii kullarn cezalandrma yetkisini haiz bir tiyatro eletirmeniymi gibi, rolmz nasl oynadmza bakarak yarglanacaz. Ancak hayatn anlamm aklama ynndeki tm abalar hayat kklerinden kopararak sahteletirme, tamamen, iflah olmaz bir biimde sahteletirme peindedir. Hayata bir anlam verme ynndeki her ata hayat batan ayaa yalana bulatrma abasdr. Bu, hi kukusuz, bir amatr nk insan "hayatn anlam"m ancak fiilen yaand biimiyle hayat ekilmez buluyorsa arayacaktr. Anlam aray, her zaman, ac iinde atlan bir lktr. Yazarln, tam anlamyla yazarl, anlam oluruna brakarak yapan Georges Bataille unlar yazar: Frtnalarn koptuu derin uurumlarda kaybolmu, tutkunun penesinde kvranrken, uurumun dibinde olan eyin bizim iin ne anlam olabilir ki? Daha yazarken alevleri yzmde hissederim ve daha ileri gitmeyi reddederim. Baka ne ekleyebilirim ki? Gkyznde parlayan bu alevden duvar, aniden orada beliren,

insann iine ileyen, ho ve basit, bir ocuun lm gibi katlanlmaz olan o atei anlatmaya gcm yetmez. Bu son szckleri yazarken beni bir korku ald, bolukta yzme arpan sessizliin korkusu... Eer bir kii bylesine kr edici bir a dayanacaksa, kararl olmak zorundadr. Basit bir gerek ortaya ktnda elden ayaktan kesilmemekte kararl olmak zorundayz; orada olan entelektel kategorilere hapsetme abasna girmek, Tanr inancnn getirdii bir sonu gibi, kibirli bir glme zrl haline gelmek demektir. O parlak n altnda bir insan olarak kalmak akllara durgunluk veren bir ummana dalma cesareti gerektirir; bu atei yakmak, nee lklar atarak krklemek, lm beklemek, bilmediiniz ve bilemeyeceiniz bir tecellinin gereklemesi iinde eylemde bulunmak demektir. Bu, kendi banza, ak ve gzleri kr eden k olmak, gnein o mkemmel idrak edilemezliine erimek demektir.1 "Akllara durgunluk veren bir ummana dalma cesareti" dnyayla nee iinde oynanan bir oyun deil, orada yle duran anlamszlk cehennemine dmektir. Dnyay anlaml bir ey haline dntrme abasnn tesine uzanan "mkemmel idrak edilemezlikle" byk sevin gizlidir ancak oraya erimek demek btn zalimliiyle ktl de tanmak, gerekten nce deheti duymak demektir. Tekrar edecek olursak, bize hayatn anlamn sylemek ya da hayat bir anlatya evirmek, bize burada dnyada olmak iin burada dnyada olmadmz sylemektir; bu dnyay bir standarda uydurmak, varoluu bir yargnn esaretine sokmak ya da onu tutarllk gereklerine kurban etmektir. Akl salmz bylelikle koruruz. Ancak bylesi bir tutum taknma kstahl dnyay ne kadar katlanlmaz bir ey olarak grdmzn lsdr ve bu yle bir byklk hissidir ki, son tahlilde, komiktir. Dnya her zaman dnyalar yarglamak iin oluturulan kriterleri geersiz klmaldr; bu dnyaya bakmann bir yoludur. teki yolu da udur: Dnya her zaman dnyalar yarglamak iin oluturulan standartlara direnir, onlar hi umursamaz, tamamen aar, o standartlara felein lgn ve insann kann donduran kahkahasyla gler.
1. George Bataille, Guilty, cev. Bruce Boone (San Francisco; City Lights, 1988 [1961]), s. 20.

O halde, insan basite kendi iyilik ve gzellik nosyonunu savunup ardndan, dnyada snama bedelini demeksizin, var olan her neyse onun iyi ve gzel olduunu syleyemez. Ancak tedavlde baka hibir gzellik ve iyilik nosyonu da yoktur. Gerek olarak olan neyse onu onaylamaya muktedir ahlki sistemler de yoktur. Birahlki sistemin btn zellii eyleri iyi eyler ve kt eyler, yani olmas gereken ve olmamas gereken eyler olarak tasnif etmektir. Basite olmas gereken eyle olan eyin Tanr Tanrna rttn sylemek, ahlk asndan, tecavz anlamna gelecektir; asl olarak dnyaya deil ahlkya tecavz. (Ancak ahlk da, nihayetinde, dnyann bir parasdr.) Ve, bu anlamda, hepimiz ahlkyz. Vurulmasndan birka dakika soma, kardeim Bob'un bedenine baktm hatrlyorum. Dnya bama yklyor hissine kapldm, ve eer kendi kendime fiili dnyada olan her ey iyidir, gzeldir diyor olsaydm, tam anlamyla kendimi kandrmakla ya da kendimi tahrip etmekle ilgileniyor olacaktm. Bu duyduklarma mutlak bir ihanet olurdu. Dolaysyla, dnyay olumlamak dnyann ahlki olarak iyi olduunu olumlamak anlamna gelemez. Belki, una dikkat etmisinizdir: Dnya ahlki olarak mutlak anlamda bo; dnya bizim kk yarglarmza srngen umursamazl iinde ilerliyor. Kardeimin katlini varolmaya mahkm edemem. Ancak, ayn ekilde, mahkm etmekten de geri duramam. Onu gereklikten silip karmak beni onlarca yl sren pahal bir tedavi srecine sokacaktr. Ancak bu olay mahkm ediimi silip karmak beni ok daha derinden yaralayabilir. aresiz, cinayet karsnda savunmasz olmalym; acy yaamal, fkeyi duymal, iimde lk la bunun olmamas gerekirdi diye feryat eden ahlknn

sesi hep kulaklarmda olmal. Bunu yapmayp umursamazla, en azndan vecd iinde bir olumlamaya kendimi kaptrrsam, gerek bir kii olarak kendime zarar veririm. I Bu nedenle, iyi ya da ktden bahsetmek yerine, hakikatlerle yaamak ve yalanlarla yaamaktan bahsetmek, sahici olarak yaamakla bir sahtekr, bir maske, bir manken olarak yaamaktan bahsetmek istiyorum. Hakikatle yaamak geree bal kalarak yaamaktr, gerein gerek olmas, gerekten koputan kanma, daima durumun ayrmnda yaama dorultusunda bir kararllktr. eyleri olumlamaya alrken olumlamaya alacam ilk ey kendimim. Ve kendimi olumlamaya alrken olumlamam gereken bir ey kardeimin katlini olumlayamayacak oluumdur. Holocaust' olumlayamam. ocuklarn alktan lmesini olumlayamam. (Bu son iki tmceyi yazarken bile Holocaust'n ve ocuklarn alktan lmelerinin u an benim iin soyutlamalar olduklarnn bilincindeyim, ve bu bilinlilik beni rktyor. Bunlar felsefi rnekler. Kardeimin katli iin syleyeceim tek ey, hakknda yazarken bile, onun mtemadiyen benim iin bir soyutlama olmay reddetmesidir. Felsefenin varlna ramen o olay benim iin zel ve gerektir; ne yapabilirim ki, elimden gelmiyor.) Kendi hakkmda, rnein, kendimi merkeze koyuum ya da alkolikliim hakknda, syleyebileceim birok ey var ki, bunlar olumlamam hemen hemen imknsz. Ve yine de onlarn gelii gzellikleri, kabulde ayak diremeleri ihtiya da duyduum bir eydir. Onlar bile, belki, daha sonra tartacam gibi, gerek hakknda bana baka hibir eyin retemeyecei kadar ok ey retecektir. Yeri gelmiken, kt tpk iyi gibi gereklie arr. Nefret ettiim eyi gerek olarak yaamalym, yoksa ondan nefret edemem. Nefretim sonunda bir kurguya kaplp gitmeme yol aabilir, nefretten kurtulmamn bir yolu olarak iimde nefretimin nesnesinin gerekliini inkr istei dourabilir. Ancak nefretimi beslediim, savunduum ve sonuna kadar yaadm mddete, hi yolu yok, nefretimin nesnesini iimde tarm. Bir eye lanet okumak, onu mahkm etmek her zaman "ahlki" olmaz; yani, her zaman nefret edilen nesneyi muhayyiledeki lanetlenmiliine, "olmamas gereken" eyin lanetlenmiliine mahkm etmez. Nefret ta iimizden gelir, ahlk nceler. Nefret edilen ey vardr, oradadr; kendini teki nesnelerden daha canl olarak yaantmza dayatr. Bu anlamda, baka eylere ne kadar ihtiya duyuyorsam nefretime de o kadar ihtiyacm var, ve nefret edilen nesnenin ya da olayn olmamas gerektiini gstererek nefreti "ahlkiletirmek" her zaman nefreti yolundan saptrmaktr. Etiin znde yatan, eyleri muhayyel bir lanetlenmilie mahkm etme bizatihi o eylerin silinmez mevcudiyetine bir kant oluturur. Nefret beni kollarna almsa, nefret ettiim nesneyi mevcut bir ey, kendini iddetle ve dorudan hissettiren bir gerek olarak yayorum demektir. imdi o eyi atlarn yakld ve dilerin bilendii te dnyalarn karanlna savurup atmak istiyorsam, tam da onun ontolojik taknlna ahadet ediyorum demektir. Ahlklar iin eh gerek ey gnahtr. Aslnda, insanlarm orada, her cinsel sapknl yayor, alyor, vb. olmalar hi kimseye kulak asmayan gerekler olarak ortadadr. Pazardan pazara, rahipler bu olgulara kar vaaz verir, gerein bu yanlarna nefretlerini kusarlar. Ve, kukunuz olmasn, insanlar her gn trl sapkn hazlar tatmak iin birbirlerinin kollarna atlrlar, ne gzel deil mi! Soma basite, gnahkr ya da deil, btn bu insanlara hayali bir arnma bahederiz. Ancak, hemen her hafta, her gn, her saat bu lanetimizi dile getirebiliyor olmamz, nefretimizin ve dolaysyla gerei gerek olarak yaaymzn ne kadar iddetli olduunu gsterir. Geree dnk nefretimiz ve onu mahkm ediimiz kalc ve ardr ancak, hemen

her yerde her gn sregiden gerein nefret dolu oluuyla kyaslandnda solda sfr kalr. Bizim kk nefretimizi gerein nefret doluluuyla kaptrmak bir tank ku Iastiiyle durdurmaya almak gibidir. Yine de, bu en azndan mmkn olan en ak terimlerle geree ne kadar bulatmz gsterir. Gerekten nefret etmek, Stoiklerin ya da ksmen Budist ve Hindu geleneklerinin vaaz ettikleri gibi onu umursamamaktan daha samimi bir davrantr. nk gerei umursamamak (aslnda, btn bu geleneklerin vurgulad gibi) onu gerek olmayan olarak grmeyi renmektir. Gerek olarak deneyimlenen eye umursamazlk edilemez nk gerei gerek olarak yaadmz her deneyim bize gerek olarak ve gerek iinde durumumuzu retir. Bu yzden Stoik ya da Vedantik trden disiplinlerde, nefret her zaman metafiziktir; burada gerein gereklii ya reddedilir ya da azmsanr. Her gerek olarak gerek deneyimi geree ne kadar bulatmz retir. Bu yzden, bedenden nefret, gnahtan nefret, vb., gerekliin gerekliine sahici karlklardr. Kendini lanetleme ve dnyay lanetleme bizi gerein gerekliine balar. Baka bir ifadeyle, ahlaki mahkmiyet bir nefret ifadesidir (burada ahlklarla hemfikirim): Ahlki mahkm edi nefret iin "tedavi"dir, bastrarak, nefret deneyiminin oluunu durdurarak, saaltma yoludur. Bu nedenle, yasal sistem, baka eyler yannda, nefreti kalba sokmann bir mekanizmasdr; ilevi nefretlerini ahlkiletirerek ve bunu ceza olarak ifade ederek insanlarnn nefretini kontrol etmektir. Yasal sistemin hkmettii ceza insani deildir: Burada, seni cezalandran ben deilim; sanki kavramlar kavramlar cezalandrabilirmi gibi, faili cezalandran sistemdir. Gnmzde insann bildii her trl ceza uygulamas gerekten soyutlayarak nefretten ka abasdr. Nefretten saknma, bundan dolay, dnyadan saknmann ta kendisidir. "Kltr'n byle bir mekanizmaya gerek duyduu, bir "toplum"un insanlara kendi nefretlerinden saknmalarn retmeksizin yapamad oranda, o toplum insan sahiciliine dmandr. Kendi tavsiyelerime uyabilir ve sadece, meleklere yarar bir biimde, olan her eyi olumlayabilirsem, kendimi daha ok severim. Ondan sonra herkesin hayran olaca gzel bir dem olabilirim. eitli disiplinlerin benim karmda secdeye durmu olmalar, benim uruna ok ter dktm tevazumu ve sknetimi bozmayacaktr. Gelgelelim, u ie bakn ki, bu sabah arabamn anahtarlarn kaybettim ve evin altna stne getirdim. Dnyann benim planlarma uymamas beni lgna evirir; dnyann benim tasarlarma kulak asmamas kadar hibir ey beni ileden karmaz. Yok, bir ey var ki beni daha fazla delirtir, o da kendi tasarlarma kulak asmamamdr. Kendi aptallma bir nokta koymak isterim. Kendimi gerek olarak ya da sahici bir kii olarak grmek nefretimin ve aptallnm beni nereye srklerse oraya srklemesine izin vermektir. Nefretim ve aptallm, onlar sonuna kadar yaamamn nne gemezsem ayet, beni dnyaya ve dnyadaki kendi durumuma geri getirecektir. Dolaysyla, onlar beni kendime, kendi hakikatime, dnyaya aklma ve dnyann bir paras olarak kendime geri getirecektir. Temel Reis'in dedii gibi, "Neysem oyum". Bu demek deildir ki, ben eitilemez, ilenemez, esneyemez ya da dzeltilemez biriyim; bu kendimi kendime ama kararllmdr. Kiinin gerekliini kabullenmesi, kendinin gerek olduunu deneyimlemesi ve kendi gerekliini baka kiilere gstermesi; ite bunlar anti-etik ve post-etik "deerler"dir. Eer znt iindeysem, zntm gerektir ve ben gerek olann kabullenilmesini, ona layk olduu saygnn gsterilmesini isterim nk onun, tahamml edilemez bile olsa (ya da zellikle tahamml edilemez) her gerein sahip olduu bir haysiyeti ve erefi vardr.

Mark Twain unlar yazar: "Herkes yalan syler, her gn, her saat, uyurken, uyankken, ryasnda, tasasnda; eer diline sahip kyorsa, elleriyle, ayaklaryla, gzleriyle, tavrlaryla yine aldatr."2 Burada Twain, alayc olup olmad tam olarak ak olmasa bile, bunun iyi bir fikir olduunu, medeniyetin her bir kii bir yalanc kan tamakszn imknsz olacan iddia ediyor. Bu, hakikat mi yoksa medeniyet mi sorusunu gndeme getirir. Ancak, dikkat edin, Twain zamannn birok hakikatini dile getirmitir, ve burada da sylyor.
2. Mark Twain, "On the Decay of the Art of Lying", Collective Tales, Sketches, Speeches and Essays: 18521890 (New York: Library of America: 1992), s. 825.

Baz yalanlar nermeseldir ve kiinin yanl olduunu bildii bir iddiay bile bile ortaya atmasndan ibarettir. Ancak, Twain'in de ou zaman ilgisini ekmi olan bunlardr, ou yalan el kol hareketlerimizde ya da gzlerimizi karmamzda gizlidir: Ksacas, yalan sylemek basite, diyelim, ahlki olarak sorgulanabilir bir eylem olmaktan ok bir yaama biimidir. Ve bir yalan yaamak yanl olan bir eyi, kendine kar olsa bile, iddia etme meselesi deildir; kukusuz bu yalanla ilgilidir ancak, hakikat gibi, yalann yaad yer dnyann insanlarda vuku bulduu blgedir, dnyann insanlarla ilikisidir ya da bu ilikinin bir zelliidir. Demek ki, hakikat gibi, yalan denen eyin de asl insanlarn nermelerle deil, dnyayla ilikisinin ne olduu meselesidir. Bu anlamda, bir yalan yaamak dnyadan kopuk yaamak, bilincin etrafna gerein saldrlarndan korumak iin duvar rmektir. Yalan, bu baarnn her zaman yanlsamal olduunu sylemeksizin ki zellikle bu nedenle yalandr o zaten srer gider. nsan hakikati kendi iinde bulmaz, bulamaz da. Bu, aksi halde, bence, burada savunduum yaklama genelde scak bakacak olan Kierkegaard'n ve teki varoluularn temel hatasdr. Kii hakikati bulmay kendi kendine telkin etmez, edemez; yine, Emerson'un dedii gibi, hi kimse kendi deneyimini nceleyemez. Kendi hakikatimizi zellikle dnyada olmakta buluruz; hakikatimiz durumumuzdur, ve dolaysyla hakikatimizi kabullenmemiz durumumuz karsnda bir savunmaszlk ya da kendimizin bir durumda olmasna izin vermek, durumu oluruna brakmaktr. Bu kabulleniten bahsetmek hakikatten bahsetmektir. Son tahlilde, benlie bulaan ve onu tahrip eden yalan, nefretten ya da korkudan kurtulmak iin kendini gerekten koparmak, belki de ar gerek akdr. Kii nefret edince, nefret etme cesareti ve nefretini da vurma cesareti hakikatin ifadeleridir ve dolaysyla, durumu kabullenmektir nk, tekrar edecek olursak, nefret her zaman nefret edilen nesnenin gze batan varoluunu yaamakla ilgilidir. Kii kendini nefretin kollarna attnda, bir yalan yaar ve bu ancak gereklii hayal gcnn ellerine terk ederek baarlabilir. Kendini sahip olunan duygular, ya da basite duygulan yaamaya her brak, her zaman kendiliinden kendini dnyaya amaktr. Bu anlamda hakiki/drst olmak, olmak ve dnyann hakikatinden sz etmektir. Hakikat, ne kadar ok vurgu yapsam da yetmez, dnmeyi gerektirse bile, salt i yolculukla asla bulunamaz. Her i yolculuk hakikatten (yanlglara srkleyecek) bir katr. Kiinin kendi sahiciliini kefetmesi iin, eyleme gemesi ve kendisine ynelik eylem geilmesi, dnyann onu hakikate gtrmesine izin vermesi, kendini hakikatle beslemesi ya da sahtelii dar pskrtmesi zorunludur. "Kim olduunu" kefetmek halihazrda ne olduunu grme deil, dnyada ve dnyann bir paras olarak eyleyerek oluma meselesidir. Kiisel sahicilik bundan sonra artk bir sonraki blmde ele alacam kamusal sahiciliktir. Kiisel sahicilik dnyadan yola kar ve dnyaya geri dner. Daha dorusu, kiisel sahicilik dnyaya inancm kaybetmemek, neyse o olmasna izin verilmi bir dnyaya duyulan sevgi ve nefrettir.

O halde, bir manken, bir suret, bir yzey, bir rol olmamakta, bir insan olmakta kararlym. Size sizin benim olmam istediinizi sadm eyi deil, gerekten olduum eyi gstereceim Kendi btnlm ve kendi elikilerime sayg gstereceim Kendimi gerisin geri kendime, yani, gerek olana getireceim. Elbette, bu bir Pandora kutusudur. Olduu haliyle benlik iren, korkun, hain olabilir. Eer basite kendimi nefretimin ellerine teslim edersem, kendimi bir deneme tahtas ya da "ahlki fail" olarak grp, muhayyilemde kendi paralarm tahrip ederek ya da onlar yokmu gibi davranarak kendime bir soyutlama muamelesi yapmaz ve etik ilkeleri uygulamazsam. Tanr bilir nereye varrm. Varacam yer, bence, "vicdan" olacaktr; artk benlik kendi iinde mmin ve mnkir olarak blnmeyecektir. Ve, aslnda, yapmak istediim son ey sizi sahicilik "etiinin" zararsz bir ey olduu, ahlki olarak arzulanr bir ey olduu ya da btn erdemlerinizi sergilemenize imkn salayaca, en byk saynn en byk iyilii iin alt, dsturlarnz evrenselletirdii, vb. konularnda temin etmektir. Ancak, unutmayalm ki, sahte yanlarmz iin olduka dehet verici bir bedel deriz. Dnyay olmamas gereken bir ey olarak telakki etme noktasna gelmek korkuntur. Ama daha korkun olan, kendini olmamas gereken bir ey olarak grme noktasna gelmektir, bu durumda kii hibir zaman kendini ahlki olarak aklama, denetim altna alma sreci dna kamayacaktr. Bylelikle, kendimize ilikin her ahlki yarg b" tr intihardr; son tahlilde benlii sahici olmayan bir benlik haline getirecektir, bunu da hibir eyin, sonu itibariyle, sahici olamayaca, olamayaca bir yola girerek yapacaktr. Kendi nefretlerimizi yaamamza izin veremiyor oluumuz bize kendi bana nefretin yaratt enerji gibi bir ey vermez; olsa olsa, bilinen yollarla, nefreti baka nesnelere yneltir, kendi iimize yneltir vb. Bu tr bir nefret, hepimizin bildii gibi, bir ur yaratr; bu ur, sonunda, her eye ve herkese duyulan nefret haline gelinceye kadar byr. Ahlki tutum ve ahlki deerlendirme yoluyla kendimizi ve birbirimizi soyutlamalar olarak grmeyi reniyoruz ki, bu en dehet verici eylemleri yreklendirir. Kendimizi ahlki olarak deerlendirirken soyutlamalar olarak grrz; holandmz ne varsa geri durur, eksikliini hissettiimiz ne varsa yokmu gibi davranrz. Ve birbirimizi ahlki olarak deerlendirirken soyutlamalar olarak grrz. Greceimiz gibi, ben seni bir soyutlama olarak grdm anda, sana kar her muameleyi gayet kolaylkla hakl gsterebilirim. Benim gzmde "bir Yahudi", "bir polis", "bir muhbir", "bir e" olur olmaz, kendini kollasan iyi edersin nk imdi sen artk orada yle var olan bir ey deil, kavramsal modelim iinde bir iaretsin. Dahas, ben imdi kendimi abucak bir kar soyutlama olarak kurgularm. in tuhaf, soyutlamalar asndan yanl muamele grmek ve ayn zamanda herhangi bir eye ya da kimseye yanl muamelede bulunmak imknszdr. Bu yzden, deerlerin bir taycs olarak soyutlama kapasitem iinde, sana her eyi yapabilirim, basna en olmadk oraplar rebilirim; artk senin rzna geen ben olmam rnein, sz konusu olan karsnn rzna geen kocadr. Eer bana izin verirsen (hatta, vermezsen de), imdi, muhayyilemde gerekliini senden ekip almsam, gerekte de gerekliini ekip alacam demektir. Bir insan iin en tahamml edilmez ey burada i dnyadan bahsediyorum, kendine kar bir tr soyutlama haline gelmesidir. Ve, kukusuz, her ahlk sistemi tam da bunu ister. Bunun sonular ayndr: nk, unutmayn, bir Yahudi, bir polis , bir e ya da herhangi bir ey olur olmaz, salt bir soyutlama olarak, herhangi bir eyle gerek bir karlama imknm yoktur. Bir polis olarak kapasitemle seni lesiye dvdmde, sorumlu grlrsem arrm. Ancak dsal etkilen ne olursa olsun, iimizdeki hayatn yoksullatrlmasn anlatmaya szckler yetmez. Bir X olarak kapasitem

iinde, verili bir durumda nasl tepki gstermem gerektiini bilirim ve, kendim pahasna bile, yle karlk veririm. Bir rol stlenmek, rollere gre hayat yaamak ya da bir "rol modeli" olarak yaamaya almak kendi hayatndan feragat etmek demektir. Bylesi her bir rol insan batan ayaa, artk neyi istediini, neden korktuunu, neden nefret ettiini, neyi sevdiini bile bilemeyecek hale getirinceye kadar istila eder, gzn boyar. Her bir rol insan olduu eyden, roln taleplerine gre "olmas gerekli" eye ynlendirir ve insana ne olmas gerektiini syler; bu, olduunuz haliyle, olmamanz gerektii anlamna gelir. Bu durumun hem en iren hem de en ok umut vaat eden zellii, her zaman, bence tanm gerei, sahte olmasdr. Nefret ettiiniz eyden nefret edersiniz ve "bir retmen olmak", rnein, bu nefret iin gerek bir tedavi sunmaz. "Bunu yapmamam gerekir" ibaresi her zaman batan kar(l)maya bir davettir; "bunu hissetmemem gerekir" demek her zaman duygularnz gerek nesnelerine deil rastgele bir eye boaltnaya bir davettir; "bunu dnmemem gerekir" demek her zaman bir eyi taknt haline getirmenin ilk admdr. Yreinizin sesine kulak verirseniz, unun doru olduunu greceksiniz: B ir rol oynayarak kendinizi yeniden yapamazsnz. Rolnzde ya da rol dnda, huzurunuzun ls oynadnz rolde olduunuz haliyle kendinize ne kadar inandnza bal olacaktr. Emerson'un dedii gibi, "Akl banda hibir insan son tahlilde kendinden kuku duyamaz. Varoluu btn o duygusal bahanelere verilmi mkemmel bir yanttr. Eer varsa, istenir ve ge rekli vasflara, neyse onlar, sahiptir... Cape Cod *Massachussets'in Atlantik kynda uzanan bir sahil eridine verilen ad+ ya da Sandy Hook *New Jersey'in Atlantik sahili+ nasl olduu yerde olmak zorundaysa, bizim de onlar kadar burada olma hakkmz vardr" ("Considerations by the Way", s. 1082). Bu, bence fikirler tarihi iinde en derin ve en radikal etiklerden biri olan Emerson'un etiinin anahtar fikridir. Zira, hi kukusuz, insann ahlki statsn tpk Cape Cod'un ahlki stats gibi grmek dncemizde olduka radikal bir dnm gerektirecektir. Var olmamzn gerekip gerekmedii ve, eer var olmamz gerekiyorsa, olduumuz haliyle var olmamzn gerekip gerekmedii (sonuta bunlar ayn eylerdir), son tahlilde, bu gre gre, deli samas sorulardr. Cape Cod'un var olma hakkndan kuku duyan ya da, ayn ekilde, Cape Cod'un var olma hakkn olumlayan bir kii tam bir kafasz olsa gerektir. Onun var olmas tartmaya nokta koymutur. Kukusuz, Nietzsche ile Emerson arasnda kurulan benzetme salt yzeysel bir benzetme deildir; Nietzsche Emerson'un ahsnda "btn deerleri yeniden deerlendirme" imknn ya da ilerinde dnyann tohumunu, ve kendinden nefreti barndran btn deerlerin bir eletirisini grmt. Emerson'a gre, "itenlik, btn her eyin vasfdr. Szlerimizi ve eylemlerimizi yceltmek iin, onlar gerek yapmalyz." Bu her derde deva olacak gibi grnyor olsa da imdilik ahlki deerlere bir alternatif getirmi grnmyor. Zira bu sanki, dnyamz ya da eylemimizi gerek yapmam z, samimiyetsizlikten kanmamz gerektiini vaaz ediyor. Ne var ki, Emerson szlerini yle srdrr: "Hangi dili kullanrsanz kullann, neyseniz onu sylersiniz, baka bir ey deil. Ne olduum ve ne dndm ne kadar gizlemeye gayret etsem de sana iletilmitir" ("Worship", s. 1068). Bakn. Sandy Hook ve Cape Cod neyseler o olduklar anlamnda "itendir". Ve kukusuz bu, insanlar da dahil, her ey iin geerlidir. Emerson'un verdii anlamda iten olmak, olmaktan baka bir ey deildir. Bu anlamda, bir ikiyzl olmak, kendi gerek oluunu gzleme abasdr; ancak bu anlamda, salt var olarak, hepimiz "etik" varlklarz. Dolaysyla, bir "rol" stlenmek tam bir ikiyzllk ve imknsz olann

savunuudur nk bu her zaman kiinin gerekliinden arnmasdr. Ayn makalede Emerson, nemli olann varl grne tercih etmek olduunu syler. "Gerek" olmak, bu anlamda, hakikati sylemek ve hakikatin kabul edilmesine imkn salamaktr. Emerson yle yazar: Tantm btn stn insanlarda dikkatimi eken ey, dorudan olular, tam bir drstlkle hakikati sylemeleridir, sanki engel tekil eden, yozlatran ne varsa hepsi bertaraf edilmitir. Neyi gizlemek zorundadrlar? Neyi gsterecekler? Hepsini bilirler sanki... nk dostluu ve karakteri oluturan ey, bir kiinin sahip olduu maharetleri ya da dehas deil, maharetlerini nasl kullanddr. Kendine tahamml edene, evren de tahamml eder. ("Behavior", s. 1049). Biz hepimiz zaten gereiz. nemli olan bunu bilerek, hayata geirerek ve kutlayarak yaamaktr. Bu kiinin baaraca bir ey deil, kiinin iine ileyerek gerekliin baaraca bir eydir. Ve bu, adeta, hepimizin istedii bir eydir. Emerson'un aktan syledii gibi, "Biz gereklik hissi iin can atarz, ama o canmz actarak ortaya kar" ("New England Reformers", s. 603). Yanp tututuumuzu ifade etmenin bir yolu dnyaya kar eyleme gemektir; bu eylerle megul olmaya duyulan yakc bir arzudur. Ancak darya kar hamle, benlii dnyaya aktararak boaltmak ayn zamanda bir i yolculuktur da; eylerle ilgilenirken aslnda kendimizle ilgilenmeye can atarz. Bu anlamda, herkesi kendi gereiyle yz yze getiren hakiki/drst yaama grevi, kendine gerek, konumlanm, tikel bir varlk olarak inanma meselesidir. Yani, sahicilik "etii" kendini muhafaza etmeye, kendinin olmasna imkn vermeye dair bir gnlllkten doar. Bir zamanlar yaptm gibi, muazzam bir kendimi dntrme programna, bedenimi, bilgimi, duygularm vb. yeniden oluturma programna girebilirim. Bylesi programlar bende deiimler yaratabilir yaratmasna fakat bunlar genellikle tam beklediim trden deiimler olmaz. Ancak kendimi dnme muhta biri olarak grmem, tpk dnyay dnme muhta bir ey olarak grmemin dnyaya kar ne kadar kt niyetli olduunu gstermesi gibi, kendime kar ne kadar kt niyetli olduumu gsterir. Eer kendime inanm olsaydm, her eyden nce, kendime zellikle srekli olarak kendine inancn yitiren bir kii olarak inanm olmam gerekirdi. Dntrlmeyi istediimi kabullenmi olurdum. Ancak, hangi boyutta ve hangi yollarla yapabilirsem yapaym, kendimin olmasna imkn tanmam gerekir. Kendimi yeniden yapma gcm en azndan yakn evremi yeniden yapma gcmle snrldr; bu nedenden dolay, birok insan kendisi karsnda kendi srekli mevcudiyetini tahamml edilmez bir ey olarak yaar. Aslnda, btn insanlarn sklkla kendilerini, zellikle kendilerine "dsal" olan bir ey, tayamayacaklar kadar ar bir yk, vb. olarak yaadklarna inanyorum. Ve bu kendini duyumsamann zorunlu bir yoludur nk kiiye olmasna nasl imkn tanyacan, "kendini nasl brakacan" retecektir. Genelde kendimizi ve dnyay olduu gibi olmasna braktmzda vuku bulan mizah gibi, huzur da kendini brakmaktan skn eder. Bu snrlar renmeye muhtacm ve onlar iinde yaamay renmeye almalym, nk zaten o snrlar iindeyim. II Kendime iyilik yapma yoluna girmekte kararlysam, sana ve dnyaya nasl iyilik yapabileceimi sormalym. Unutmayalm ki, kendimi en byk tehlikelere sokmakszn ya da seninle ve dnyayla ilikimi batan sona yalanlamakszn fiili olan basite iyi ve gzel olarak deerlendiremem. Burada aktan/sevgiden bahsetmek istiyorum.

Ak tuhaf bir eydir. Tek bana bir erdem deildir; bize olan bir eydir, bizim oldurduumuz bir ey ya da ekilip bytlebilecek bir ey deildir. Biz, kendimizi birisine ya da bir eye atmzda, basite onlara sevgiyle yaklarken buluruz kendimizi. Elbette, kendimizi kiilere ya da eylere atmz ya da onlara alm bulduumuz dier zamanlarda da nefretle yaklarz onlara, iki durumda da kendimizi gerekle sahici bir ilikiye brakalm. Ancak ben burada, yanllamaya imkn vermeyen bir olumlama tarz aryorum. Bir eyin iyi ya da gzel olduunu sylemek, belli bir biimde, onu olumlamaktr. Ancak grm olduumuz gibi, dnya hakknda iyi ya da gzel demek dnyay olumlamak olmayacak, daima iyi ya da gzel bir ey araynda onu arkada brakmak olacaktr: O zaman dnyann belki cennet belki de dnyann kt bir taklidi olan baka bir ey (bir snav alan, vb.) olduunu iddia edebilirim. Ksaca, sylemek istediim u: Ben dnyay sevmeyi renmek istiyorum. Bence, Platoncu ve Yeni Platoncu sevgi/ak kavray muhtemelen, ncelikle, Bat'daki en karakteristik felsefi olaylardan biri ve, sonra, yaplm en sama arptmalardan biridir. nk, bu kavraya gre, kii geneli sevmeyi tikeli severek renir; kii Gzellii sevmeyi mkemmel olmayan bir biimde gzel olan gerek eyi severek renir; kii idealar kendini sapkn zevklerinin kollarna brakarak renir. (Gelecek sefer kendinizi sapkn bir zevkin kollarna braktnzda, onun sizi soyuta tamaktan ok sizin somuta daha ok gmlmenize ya da somutun sizi daha ok gmmesine neden olduuna dikkat edecek kadar gerek olun.) te size Symposium dan, Diotima'nn Sokrates'e olanlara duyduu hayranlktan zelde hibir eye hayran olmamay nasl rendiini anlatt karakteristik bir blm: Alnna yazlm olanlarn gzelliine olan tutkusu adaymz evrensel gzelliin onun i dnyasnda doaca noktaya kadar tadnda, o artk hemen hemen ilahi tecelliye erimitir. Ve bu onun Ak tapnana yaklaabilecei ya da srklenebilecei yol, hem de tek yoldur. Bireysel gzelliklerden yola kan evrensel gzellik aray kendini, basamak basamak, gksel merdiveni trmanyor bulacaktr, yani birinci basamaktan ikinciye, ikinci basamaktan her sevilesi bedene, bedensel gzellikten kurumlara, kurumlardan renmeye ve genelde renmeden gzelliin kendisi dnda hibir eyle ilikili olmayan zel bilgelie trmanacaktr, ta ki en sonunda gzelliin ne olduunu tanyana kadar. Ve, sevgili dostum Sokrates, diye srdrr Diatoma, insan hayat ancak ve ancak insan gzelliin ta zne vkf olduunda yaamaya deer.3
3. Plato, Symposium, ev. Michael Joyce, Plato: Collected Dialogues (Princeton: Princeton University Press, 1961), s. 562563.

Szcklerin, bu pasajn gerekten ne kadar baya olduunu anlatmaya yetemeyeceini dnyorum. Her eyden nce, dikkat edin, bu anlatmda sevgi/ak hep gzellie karlktr. Ama yine dikkat edin, insanlar sklkla birbirlerini gzel olup olmadklarna bakmakszn severler. Ve dikkat edin, buradaki ideal, kavramlar vb. sevmeyi renmektir, ta ki tikel olarak bir eyi sevmesini unutana, yani, yalnzca ve bir tek var olmayan sevene kadar. Tevekkeli deil, Diotima tikelde yaanan yaamn yaanmaya demez olduuna dair yargy dillendirmektedir; burada komik olan, hayatn her zaman yalnzca tikelde yaanyor olmasdr. Buradan kan sonu, Platon'un mehur ifadesiyle, "filozof lmek iin alr". Eer kurumlan sevecek kadar aklnz banzdan gitmi ya da aptallamsanz, yalnzca Tanr Tanrna kurgusal kendilikleri sevmeyi renmeden nce orada durun. (Halbuki, greceimiz gibi, Platon buradaki ontolojik merdiven konusunda hakldr: Kurumlar kiilerden daha soyuttur.) Kendimize unu sormann yeridir: Merdiveni "trmanrken", insan tikel olan sevme kapasitesini yitirmez mi? Zira, dikkat edin, bu gre baklrsa, olanlar sonunda saf kavramlarla kyaslandnda olduka irkin grnecektir. Olanlar haylaz kk canavarlardr; yznze kar geirir ve bunun

komik olduunu sanrlar. Onlar irkin memelilerdir ama biz imdi bulut taneciklerini ya da tikelde karmza kmayan ne varsa onu sevmeyi reniyoruz. O halde, ak/sevgi merdivenini trmanmak dnyadan, dnyada ne varsa ondan nefret etmeyi renmektir. Hkmet birimleri karsnda mest olmak yeteri kadar manyaklktr ancak soyutlamalar sevmek, pes dorusu! Aslnda, soyutlama tam da sevilmesi imknsz bir eydir; sevgi/ak hemen her zaman sevgilinin tikelliini her eyin stnde grmektir. Sevgi/ak benlii sevgilinin tikelliine amaktr, yle ki sevgi/ ak irkinlikten soyut bir ey deil, tersine irkinliin olmasna imkn tanmaktr. Gelecek sefer size sevmenin srlarn retmi olan kii neden sevdiinizi ya da neyi sevdiinizi sorduunda, o kiiyi (kabul edilegeldii gibi, belli belirsiz, yanp snen) bir Gzellik sureti ya da idealarn kendilerinin bir sureti olarak sevdiinizi aklamaya aln. Bu demektir ki, siz o kiiyi deil, ti kellik ve kiisellikle kstlanmam olsayd kiinin olabilecei eyi, o kiiyi deil Kii'yi seviyorsunuz. Gzellii ve Kiileri sevmek, kelimenin tam anlamyla, hibir eyi sevmemektir; sevmekten aciz olmak demektir. Belli birini sevmek herhangi birini, herkesi, ya da zelde hibirini deil, o belli birini sevmektir. Zaman zaman, sevecei birini ararken, arad vasflarn bir listesini sunan insanlarla karlarsnz: Espri yetenei, krk yalarnda, en az iki metre boyunda vb. Belirtilen vasflara uyan belli bir kii ortaya knca: Tam isabet! Gelgelelim, bu ak olmayacaktr, ya da belki bu tikelden ok bir Form'a, herhangi bir eye duyulan ak olacaktr. Bu trden "ak" tikellikten, daha dorusu, kiinin kendi tikelliinden bir katr. nk burada kar karya olduumuz ey benlikten nefret ya da benliin ahlki aklanmasdr. Benim yaadm sapknca zevk zel herhangi bir ey deildir; trmandm ey Gzellik merdivenidir. Tikel olmaktan ve bir tikel eyler ana dm olmaktan bkm, lesiye bkmm. Saf idealara kyasla ok aalarda kalan, kurumlara duyulan ak kiinin sevme kapasitesinin tamamen tkenmiliini gsterir. Kii bir eyler duyabilmek iin gzelliin hep ykselen merdivenine ihtiya duyar ve nihayet bu dnyann gzelliiyle ba kuramaz. Tkenmilik bu iddialar dile getirir: Artk tikel olann gzelliini yaamaya muktedir olmayan ve onun yerine fantezi ya da tasviri koyan bir dnya yorgunluudur. En zor ey tikel insanlar sevmektir; te yandan, onlardan baka sevilebilecek insan yoktur, nk yalnzca tikel insanlar vardr. Nasl eer dnyay Tanrnn yaratt bir ey olarak seversem, Tanr'y sevip dnyadan nefret etme noktasna geleceksem, eer sende ifade bulmu bir ey olarak geneli seversem, o zaman bin bir zahmet ekerek genelin bozulmu hali olarak senden nefret etmeyi reneceim. Bir yandan seni olmadn bir ey olarak grrken bir yandan da seni seversem, seni sevmi olur muyum? Akn karmza diktii meydan okuma sevdiiniz kiide tuhaf, iren ya da salt insani olan neyse onu sevmeyi, ve her ne olursa olsun sevmeyi renmektir. Sende hayranlk duyulan eyi sevmem; seni olduun gibi severim. Bu yzden, sevgi/ak artc bir eydir; ak/sevgi yarglamaya stn geldii ya da sadece iyiyi grd iin deil, tm plaklyla gereklii grd ve yine de ona ii gittii, yine de onu olumlad, yine de onu yreinde tuttuu iin artcdr. Seni koulsuz olarak iyi olduun zaman deil, koullar ne olursa olsun, severim. Sevdiimiz insanlardan bahsederken, "ii d bir" deriz. Ancak burada bir karklk vardr. Bir kiiye inanmak o kiinin mkemmel, rnein, kyaslanamaz gzellikte, zeki vb. olduu anlamna gelebilir. Yani, sevgi/ak nosyonu bazen koulsuz vgyle kartrlr, yle ki birini sevmek onun neredeyse mkemmel olduuna inanmaktr. Gelgelelim, dikkat edin, sevgi/ak bir inanma meselesi deil, her eyden nce bir tr duygu tamasdr. Ve yine dikkat edin (bu bildik olacak), bu kavramsal ak ne pahasna alnmtr. Zira, seni mkemmel olarak grmek iin yapabileceim tek ey muhayyilemde

iindeki eytanlar kovmaktr; senin insan olmana izin veremem. Yani, brakn seni sevmeyi, seninle bir ilikiye bile giremem. Bu anlamda sevmek, nasl dnyay iyi ve gzele gre yarglamak garip bir olumlama tryse, bir kiiyi Panglossu tarzda onaylamaktr. Bu tr olumlamalarda tuhaf olan ey, olumlamann yneldii eyi olumlamamalardr. Sevebilmeleri iin, nce sevgiliyi (dnyay, ei) beklentilerine uygun olarak kurgulamalar gerekir. Son tahlilde, onlarn sevdikleri dnya ya da e deil, fantezileridir, yani, bir hitir. te bu yzden ak/sevgi, gerek insanlara ve gerek dnyaya duyulan sevgi/ak, etie alternatiftir. Fiiliyatta olan her eyin iyi olduunu syleyemem. Ancak olan her eyi var olduu iin ve varl iinde sevebilirim, o bana muazzam aclar verse ve hatta beni intihara bile srklese, yine de sevebilirim. Kardeimin katline zemin tekil etmi olsa bile, dnyay sevebilirim. Alt milyon Yahudiyi gaz odalarna gndermi bile olsa, dnyay sevebilirim. Onu sevmi olmaktan dehete dm olsam bile (ki derim, dtm de), dnyay sevebilirim. Dnyann aman vermez tikellii, verdii byk aclar sevmeye bir ardr ve onun ard sevgi/ak derin ve ebedidir. Biz ancak tikel olan sevebiliriz, ve biz tikel olan tikellii iinde yaarsak ancak gerekten sevebiliriz. Her gn stn bilirim ama seni severim. Sana barp arrken bile seni severim. Seni ancak "hatalarnn" ayrmna vardm ve buna ramen srtm dnmeyip seni olumladm oranda severim. Benim de, Bataille'n anlattna benzer, dnyay, iinde kendimi kaybetme noktasna gelecek kadar sevdiim anlar vardr ve bunlar her zaman dorudan ktle baktm, benim deerlerimi zerre kadar gz nne almayan gereklii yaadm anlar olmutur. Nietzsche yle der: "Sevgiden/Aktan yaplm ne varsa her zaman iyinin ve ktnn tesindedir."4 Yani, dnyay, bana en zor gelen paralarn, beni en olmadk gerekliiyle keye sktran paralarn yaadm oranda severim, ve en ok da o anlarda severim. Eer bu bir etikse, onu hayata geirebilmekten ok uzak olsam bile, tahmin ediyorum bu benim etiim. Dnyay gerek olmas yznden, dnyadaki insanlar gerek varlklar yznden ve yeryzn gerek varl yznden sevmek istiyorum. Onlar yetersiz bulurken sevmek istiyorum nk onlar yetersiz grmekten baka elimden bir ey gelmez. Onlar sevmek istiyorum ama ayn zamanda onlara fke duymak da istiyorum: Onlara hi durmakszn di bilerim nk ser verip sr vermezler, irade karsnda ayak direrler. Byle Buyurdu Zerdt'te, Nietzsche "Seven yaratacaktr nk hakir grr. Sevdiini, zellikle sevdiini hakir grmemi biri sevmekten ne anlar ki!"5 der, daha sonra yine unlar yazar: "Derinden yalnzca hayat sevdim, ve hi kukusuz, en ok da hayattan nefret ettiimde sevdim" (s. 109). Ak/sevgi burada sevgiliyi gereklie davet etmekle ilikilidir; her eyden nce, ak/sevgi sevgiliyi tm plaklyla grr. Bu anlamda ak/sevgi, sevgilinin bir tr Gzellik heyulasna dntrld "romans"n tam zdddr. te bu yzden sevdiimizi hakir grmek zorundayz nk ak/sevgi bizi sevgilinin gerekliine arr, yanlsamalarmz gzmze sokar. Bu anlamda "gerek ak" denen ey sevgiliye ve sevgilinin dnyasna sadakattir; ak/sevgi daha fazla yanlsamaya meydan vermez, daha dorusu yanlsamalar sz konusu bile etmez. Sevgi/ak sevgilinin gerekliiyle sahici bir balant kurma derdindedir ve bundan dolay muhayyile yerine sevgilinin fiiliyatma dnktr. Tpk bize en yakn, en iyi bildiimiz eyi hakir grdmz gibi, ve yine tpk bize en yakn olan sevdiimiz gibi (rnein, evimizi nasl seviyor ve hakir gryorsak), sevdiimizi hakir grrz.
4.Nietzsche, Beyond Good and Evil (yinin ve Ktnn tesinde, ev. Ahmet inam, Ara Yay., 2. basm, 1995), cev. Walter Kaufmann (New York: Vintage, 1966), s. 90. 5.Nietzsche. Thus SpokeZarathustra, cev. Waiter Kaufmann (NewYork: Penguin, 1978), s. 65.

Sevmek sevgilinin kontrolmz dnda olmasna izin vermektir, daha dorusu, sevgilinin kontrolmz dnda olduunu kabul etmektir. Heidegger zgrle eyleri oluruna brakmaya hakikatin z der, ancak ben bu ze "ak/sevgi" demeyi yelerim; te yandan da, ona eritiinizde, zden hi bahsetmemeyi tercih ederim. Ne ki, hakikat, eyleri olunma braktmzda bize yzn gsterir; iimizde bir kabul salonu vardr, ve bu salonda biz kendimizi eylere takdim ederken onlar da yerlerini alr, huzura karlar, vb. ite o kabul salonu akmzdr/sevgimizdir; bu salonu birisi iin demek ya da birisinin o salona giriine izin vermek onlarn aka/sevgiye gelmesine izin vermektir, ve bu, sevgilinin hakikatini bilmeye gelmektir. Bu anlamda, bilim, en iyisinden, dnyaya duyulan sevginin bir ifadesidir: kendini dnyaya ama kararlldr. Birini sevmek onun hakikatin kendi bana yaanabilecei mekna girmesine izin vermektir. Sevmek sevgilinin btnln kabul etmektir: Sevgilinin neyse tam da o olmasna izin vermektir. Birini ya da bir eyi sevmek onun yle olmasna meydan verme karardr; onun, mkemmelletirilmi, yeniden kurgulanm ya da Formlar dnyasna tanm haliyle deil, halihazrda naslsa yle sevilmeye deer olduunu olumlamaktr. Bu "sevdiim kii zaten mkemmel" demek deil, "onu yetersiz, nefret edilesi ya da komik bulsam bile seviyorum" demektir. Bildiimiz gibi, bu ekilde byk aklarmzn kurbanlar oluruz hep: Brak yle olsun deriz, deriz ama bir yandan da yle olmasn, deisin isteriz. Nasl dnyann daha iyi olamayacan sylemek dnyaya ihanetse, sevgilinin zaten mkemmel olduu ya da muhtemelen daha iyi olamayaca dorultusundaki her iddia aka/sevgiye bir ihanettir. nemli olan, sevgili iinizde yaasn diye, sevgiliyle birlikte yaamaktr, tpk dnyayla birlikte yaamak ve dnyay oluruna brakmak gibi. Bu ekilde, Nietzschce'nin dedii gibi, "yalnzca hayat seviyorum" demek dorudur, yani, senin vastanla hayat seviyor deilim, seni sevdiim oranda, senin hayatta oluuna karlk verdiim oranda hayat seviyorum. ite yine, geen blmde anlattm, bu dnyadaki durumun yaps kendini gsteriyor. nk seni sevmek iin, ayn zamanda seni hem tutup sarmal hem de salvermeliyim. imde gerekliinle karmda durabilecein bir mekn yaratmalym. Kelimenin tam anlamyla sen olamam, seni iimden de atamam, o takdirde (belli ki) seni seviyor olamam. Seni, orada, bana kar, sen olarak, yle brakmalym. Yani, seni benim dmda kabul etmek anlamnda, senin gerekliine sayg gstermeliyim. Ak/sevgi u iki hayali kutuptan gelen tehditlere maruzdur: Birincisi, eer seni Formlar lemine kaydrp mkemmel bir kadn/erkek yaparsam akm/sevgimi yitiririm. Bunu yapmak etrafna duvar rmek, kendimi tikelliim ve eksikliliim iinde yanlz brakmaktr. Ne var ki, ikincisi, eer seni (muhayyilemde) sindirmem, seni kendi bnyeme katmaya alrsam, "biz ikimiz bir olursak", seni kaybederim. Bu senin gerek oluun karsnda bir tahammlszlk ifadesi gibidir; birincisinde, mkemmel karsnda kendimi aalarken, ikincisinde seni hazmederek kendimi abartm olurum. Dolaysyla, seven ve sevilen, benlik ve teki yaplanmas tam da kii ile dnya yaplanmasdr: Benim dnyadaki konumlanmlm ve bir insan topluluu iindeki konumlanmlm ayn trdendir. Ve, elbette, byle olmasn demenin lemi yok, nk insanlar dnyann paras. Dnyadaki konumlanmlm olan her eyle dorudan bir kaynama ya da benliimin tuzla buz olmas olarak, ya da bir ruh tarafndan dnyann silinmesi ya da yoksanmas olarak deil de, beni oluturan bir konumlanmlk olarak yaarsam, insan ilikilerini, bir kaynama olarak deil, ayn zamanda kiinin ldrlmesi ya da yoksanmas olarak da deil, sevmek kadar nefret etmeyi de reten bir dnya iine

gmlmlk hali olarak yaarm, insanlar neyse o olmaya brakmay renmek, her eyden nce, akn/sevginin olabilirliini renmektir.

IV Anari, tikellik, gereklik


Yukardaki satrlarda, soyutlamalardan sakndmzda, kendimize ve birbirimize 'Yahudi", "retmen", "e", "polis" olarak deil de, tikel insanlar olarak davrandmzda nelerin olacan grmeye altm. Daha nce defalarca dile getirdiim gibi, kavramlar savunmaszlmzn ifadeleridir; soyutlamalar somut tikeller dnyas bizim iin tahamml edilmez hale gelince katmz yerdir. Ancak biz kendimiz ve ilikiye girmek zorunda olduumuz insanlar somut tikelleriz de, ve insanlardan daha ok ya da daha iddetle tahamml edilmez olan ok az ey vardr. Bu yzden, seninle uramay brakr ve seni "tabi klabileceim" ve yok edebileceim bir kavramla ilgilenmeye balarm, yle ki artk sen benim kavramlar lemimde snk ve renksiz bir ikinci hayat yaarsn. Nfus aratrmalar, kamuoyu yoklamalar vb. ile birlikte btn o sosyoloji bilimi (ve imdi artk neredeyse tamamen sosyolojiye bulanm Bat kltrnn politik hayat) insan bireyi tuhaf, inat, aptal, garip temel alr ve onu kavranlabilir klar. Politika da sosyoloji tarafndan soyutlamalara dntrlm insanlarla urar. rnein, Ronald Reagan ve hatta George Bush'a ilikin olarak sosyologlar lgna eviren bir ey, insanlarn, uyguladklar "politikalardan ok onlarn kiiliklerine tepki vermi olmalardr, yle ki Reagan insanlar onunla hemfikir olmadklarnda bile sevilmitir, ve insanlar ondan holandklar iin oylarn ona atmlardr. Aslnda, birine bakp ho bir ocuk olduunu grmek, benim kitabmda, bir "lideri" semenin, hep sosyolojinin fantezi jargonuyla kaleme alnm seim bildirgelerini incelemekten daha saygn bir yoludur. imdi bir hamle daha yaparak, Vaclav Havel'in yardmyla, eer fanteziden uzak durup her bir insan etten ve kemikten kiiler olarak grmeye alrsak politikann ne hal alabileceine bakmak istiyorum. I Tuhaftr, Nietzsche ve Thoreau gibi filozoflar devletin meruiyeti ya da etkililii hakknda deil de, devletin varoluu hakknda kukularn dile getirmilerdir. Yani, onlar devletin kurgusal bir kendilik, bir tr mit ya da fantezi ya da yalan olduu anlayn paylamtr. Thoreau yle yazar: Alkanlk gerei, eylerin hakiki doas zerine kafa yoran biri iin, devletin u ya da bu biimde bir varlndan pek bahsedilemez. Onun iin, devlet gerek olmayan, gvenilmez ve anlamszdr ve bylesi ii bo bir malzemeden kalkarak hakikati yakalamaya abalamak eker pancar dururken bir keten kumatan eker elde etmek gibidir.1
1. Henry David Thoreau, A Week on the Concord and Merimack Rivers, Thoreau (New York: Library of America, 1985), s. 104.

Devletin herkese yalan syledii ayniyle vakidir; devletin bir yalan olmas hepimizin adm adm bulabilecei bir eydir. Nietzsche'ye kulak verelim: Devlet iyinin ve ktnn btn dilleriyle yalan syler; ve ne sylerse sylesin, syledii yalandr, neyi varsa almtr. Her eyiyle sahtedir devlet; alnt dilerle bizi srr, ve kolayca srr, i organlar bile sahtedir. iyi ve kt dillerinin kartrlmas: Bu ifadeyi devletin bir simgesi olarak size verdim. Hi kukusuz, bu simge bir lm iradesine delalet eder. Hi kukusuz, o lm tellallarna karlm bir davetiyedir.2
2. Thus Spoke Zarathustra, s. 49.

Nietzsche eitli vesilelerle devletin bir yalan olduunu iddia eder. lkin, devlet bir tr kat ahlklk, eylerin olu biimlerini hakir grdmz gereinin kalc bir timsalidir. Ancak ahlk katnda bile, devlet katksz bir ikiyzllktr: Modern devlet her zaman "reformlar" gndeme getirir, u ya da bu "toplum kesimini" ihya etme vaadinde bulunur ancak bizatihi kendisi reforma en az muktedir toplumsal kesittir. Elbette, Nietzsche'in Ahlkn Soykt'nde de ok ak grd gibi, devlet insanlara kendisinin ahlksz olarak mahkm ettii yollarla dnmlerini dayatma iini yrtmektedir. Hrszl yasaklar, ve bu yasa ald vergilerle, yani aldklaryla, hayata geirir. ldrme yasan hayata geirmek iin ldrr, vb. Thoreau unlar yazar: Unutulmamal ki, yasa hrszn ve katilin elini kolunu balarken, kendi ellerini zer. Devletin ondan istemediim koruma iin talep ettii vergiyi demediimde, beni soyan odur; ilk elden ilan ettii zgrl ben iddia ettiimde, beni ieri tkan da odur. (A Week, s. 195) Bu hakikatler herhangi bir tekrar gerektirmeyecek kadar ayan beyan ortadadr ama yine de Thoreau'nun bunlar kiisel deneyi iinde koyusuna hayran olmamak elde deil. Gelgelelim, devletin asl sorunu farkl bir dzeyde yatar; devlete dair ontolojik olarak endie duymamz gerekir. nk devlet bir soyutlamadr, ve insanlar birbirlerine soyutlamalar olarak davranmaya yatkn olduklar srece varlm srdrr. O devasa bir aygt, "ynettii" insanlarn hakikiliini inkr etmenin fantastik aygtdr. Devlet, son tahlilde, insanlar, "kral" ve "teba", "bakan" ve "sulu", "fail" ve "semen" vb. gibi kavramlara evirme gayretidir yalnzca. Thoreau bunu yle ifade ediyor: [Devletin memuru], canl bir insan olarak, insani erdemler ve kafasnda bir dnce tayabilir ancak, ister gardiyan isterse polis efi olsun, bir kurumun aleti olarak belinde tad hcre anahtar ya da emrinde alan personelden daha stn bir zekya sahip deildir, iin ackl taraf da budur; kendi hallerinden memnun olmayan fke dolu insanlar, akll ve iyi insan diye adlandrlanlar bile, daha sradan ve daha kaba ilere talip olurlar. Bu yzden, gelsin sava ve klelik; bu altan baka ne beklenebilirdi ki zaten? (A Week, s. 107). Bireysel insandan gardiyan imal etmek kurgusal bir itir; insan kitlelerinden kurumlar imal etmek de yle. Ancak o insanlar yle olduklarnda srdrdkleri sava ve vahet, Kierkegaard'in deyiiyle, btn o "fantastik olarak yaplp edilenler" ok, ama ok gerektir. Devlet iki genel izgide dnlebilir: bir kurumsal yap ve bir metinsel yap (kurulular, yasalar, dzenlemeler) olarak ya da belli bir alanda iddet tekeli iddiasnda bulunan ve ksmen bunu hayata geiren kiiler olarak, ilk anlamyla, sz konusu yasalar ve kurumlarn, diyelim, bir toplumsal szlemenin ya da bir snf mcadelesinin sonucu olarak oraya kt savunulabilir. Bu ekilde

aklanan devletin haklar korumak, snfsal farkllklar srdrmek ya da ortadan kaldrmak gibi bir amacnn olduu da savunulabilir. rnein, Locke, Marx ve Rawls devleti byle aklamtr. Tm bu dnrler devleti "soyut" bir nesne olarak grr. Bu grlerde, ynetim bireylerin eitli yerler igal ettikleri bir yapdr. Bu gr, bence, temel bir yanl temsil ediyor; bu gr devlete insani olmayan, fantastik bir ey olarak somutluk kazandrr, daha dorusu somutluk kaybettirir. Devlet bylelikle teki kiilerin gerekliine tahamml edemiyor oluumuzun nihai aresidir: Biz hem bu insanlar krpp kavramlar yaparz hem de devlet araclyla onlarn yola gelmez insaniliklerini denetleme abasna gireriz. Bu devlet tablosunun avukatlar bazen "hukuk dzeni"nden dem vururlar. Ancak metinler olarak kavranan yasalar hibir eyi ya da hibir kimseyi dzene sokmaya muktedir deildir. Yasalar, aslnda, belli insani ilikiler, otorite ve itaat ilikileri sayesinde olumutur. Ve kurumlar ats altndaki insanlardan ve o insanlarn elde ettikleri sonulardan ibarettir. Devlet nosyonunu yasa ve kurum olarak koyan grlere ben devlet "klt" adn vereceim; savunduklar ortak gre gre, ynetim tikel insanlarn zerinde duran ve onlar eitli biimlerde kstlayan metinsel ya da kurumsal bir kendiliktir. Ben, ikinci grn, devletin bir iddet tekeli iddiasnda bulunan ve bunu ksmen uygulayan bir grup insan olduu grnn devlet gerekliini tam olarak aklayan tek gr olduunu ileri sryorum. Devlet bir sokak etesidir. Bu yzden, Thoreau ve Nietzsche'nin devletin gerek olmadna iiikin iddialar, bence, devletin kendinin anlalmasn istedii gibi var olmad anlamna gelir; devlet yasalar ve kurumlardan ibaret bir yap olarak var olmaz. Yasalar ve kurumlar grtlamza dayanm postallar irin gstermek zere incelikle ilenmi gz balardr. Burada devlet kltnn yanl olduunu savunmak gibi bir niyetim yok. Onun yerine, Vaclav Havel'in Living in Truth cildinde yeniden baslm makalelerinden kalkarak, bu anlayn son derece zararl olduunu, onu ciddiye almann feci sonular douracam gstermeye alacam. Eer benim savunmaya altm gibi sevginin/akn ve hakikatin deerini ciddiye alrsak tabii, bu anlay fecidir. Her devlette, bireyler son tahlilde iddete dayanan otorite uygularlar ve otoriteye boyun eerler. Bu kendi bana devlet gcnn asla "meru" olmadn gstermez; nihayetinde, meru iddet kullanmlar vardr. Ve hi kukusuz ben, kendi adma, muhtemelen bir eyleri gayri meru olular temelinde mahkm edemeyeceim, beni ilgilendiren onlarn gerek olmaylardr. u halde, benim tartmak istediim devlet "aygtnn" orijinlerini ve gcnn kaynaklarn hangi yollarla gizledii ve devlet emsiyesi altnda yaayan insanlarn devlet otoritesini nasl "rasyonelize" ettii, devleti nasl kiisel olmayan ve kanlmaz bir ey olarak dnddr. Baka bir ifadeyle, buradaki sorun durumun gereklii deil, insanlarn bu gereklik karsnda kendilerini nasl grdkleridir, insanlar politik otoriteleri kullandklar otoritenin sorumluluundan, kendilerini de boyun emenin sorumluluundan kurtarrlar. Sorumluluk Havel'in politik felsefesinin merkezi nosyonlarndan biridir. Bu szck, elbette, kulakta ok ahlk nlar ve taraf olmak istemediim, zgr olarak yaplm eylemlere ilikin sulama ve aklama vb. gibi, btn bir ahlki deerlendirme sistemini harekete geirir. Ancak benim burada "sorumluluk" ile kastettiim ey ok daha dnyevi bir eydir: Kiinin bir gardiyan olarak kapasitesi neyse onunla bir ey yapmas, basite kiinin eylemlerinin o kiinin eylemleri olduunu inkr etmesi, kiinin eylemlerinin kendisine tayin ettii grevin ykn hafifletmesidir. Bu anlamda kiinin eylemlerinden "sorumlu" olmas kiinin basite o eylemleri yerine getiren biri olmasdr. Devletin kendine bitii rol, yk hafifleten muazzam bir mekanizma roldr; devletin tarihi, kiinin kendi eylemlerinin ykn bakasna, tercihen hi var olmayan bir eye, rnein, hukukun stnlne devretme gayretlerinin bir tarihidir.

Havel yle yazar: Btn o karmak tarihsel farkllklarna ramen, diyebiliriz ki, modern devlet ve modern politik iktidarn orijini ... insan aklnn kendini olduu haliyle insanlndan, kiisel deneyiminden, kiisel vicdanmdan ve kiisel sorumluluundan "zgr klmaya" balad noktada aranabilir.3 Havel'in iddiasna gre, akl ve gc insanlardaki orijininden "zgr klma" ve herhangi bir tikel kiiden bamsz olarak i grecei bir leme salma gayreti "modern uygarln asli zelliidir", ve en bariz rneini de Stalinist sistemlerde bulur. Havel'in "Suskunluun Anatomisi"nde belirttii gibi, Stalinist olsun ya da olmasn, bir klt vcuda getiren btn sistemlerde, "daha iyi bir dnya projesi insann sorumluluunun bir ifadesi olmaktan kar, tam tersine, insann sorumluluunu ve kimliini elinden alr... soyutlama insana ait olmaktan km, insan soyuta ait olmaya balamtr" (s. 175). Devlet kltnn en ar felsefi yanda Hegel'dir. Hegel'e gre, "devlet byk bir mimari eser olarak, kendini fiili dnyada ortaya seren akln bir hiyeroglifi olarak grlmelidir."4 Bu, devletin doasnn, onu bir klt haline getirenlere gre, son derece zl bir formlasyonudur. Devlet, byle grldnde, bir kme insandan ok bir "mimari eser", somut bir yazdan ok soyut bir karakter ya da hiyerogliftir. Bu iki iddiann da neden nemli olduuna geleceiz. Ancak imdilik Hegel'in ok bariz olarak devletin kiilerden arndrlm bir g olarak resmini izdiini kaydedebiliriz. Burada devlet, bireysel kararlarla btn alakas kesilerek ve hayali olarak herkesi somut katlmn dna atarak, muazzam lde iirilip akln vb. zorunlu serim I en ii haline gelmitir. Kierkegaard'a gre, Hegel'inki gibi bir felsefi sistem zneyi bilmeyi o ekilde ele alr ki, "artk var olan ya da olabilecek bir insandan bahsedenleyiz."5 Devlet klt, her tr biimiyle, devleti o hale getirir ki, ne gemi ne de gelecekte insan topluluu denen bir eyden sz edebiliriz.
3.Vaclav Havel, "Politics and Conscience," Living in Truth (Boston: Faber and Faber, 1986), s. 143. Bu kitaba bundan sonraki atflar metinde sayfa numaralaryla gsterilecektir. 4.G. W. F. Hegel, Philosophy of Right, ev. T. M. Knox (Oxford: Clarendon Press, 1942), s. 288. 5.Soren Kierkegaard, Concluding Unscientific Postscript, ev. David F. Swenson ve Walter Lowrie (Princeton: Princeton University Press, 1968), s. 169.

Havel'in burada zerinde durduumuz dnceleri ok zel birtakm basklar altnda kaleme alnmtr ve ok zel koullar dile getirmektedir. Bu yazlar, kyma uram bir entelektel (bir "muhalif") tarafndan, kynm kaynaklarn aa karmak ve kurutmak iin yazlmtr. Yine de, Havel kendi zel koullarndan baz genel sonular karma abasna girmitir; ben de yazdklarndaki bu geni muhtevann izini sreceim. Havel, ekoslovakya'da yaad trden bir sistemi, hkmetin ar bir oranda sosyal mhendis rolne soyunduu bir sistemi, tarihte ei grlmedik bir sistem olarak alyordu. Bu nedenle, bylesi sistemler iin yeni bir terim ortaya atmt: onlara "post-totaliter" diyordu. Havel, bu tr sistemleri, tek bir kiinin ya da kk bir insan topluluunun uygulad hemen hemen plak gce/iktidara dayanan basit totaliter dzenlemelerden ya da "klasik diktatrlklerden kesin izgilerle ayrmtr. Klasik diktatrlk, bir sokak etesi olarak ynetim tablosuna cuk oturur. Gelgelelim, post-totaliter bir sistemde gcn/ iktidarn kullanm pek "plak" deildir. Tersine, "bir gdmleyici aralar ebekesi" bylesi her toplumun her hcresine szmtr ("The Power of the Powerless" [Gszn Gc], s. 37): Tm politik sorunlara yant veren bir ideoloji ve muhaliflerin ifade zgrlklerine kar (iini, ocuklarn, eitim imknlarn, vb. kaybetmek de dahil) bir gzalt ve yasast cezalar sistemi.

Post-totaliter sistem, Havel'e gre, "inceliklerine inildiinde ve btnyle bakldnda, neredeyse dnyevilemi bir din olan, kesin, mantkl, genellikle kavranabilir bir ideoloji" ortaya koyar (s. 38). Byle bir sistemde, Marksist ideoloji iktidarn kiilerden arndrlmasnn temel aracdr. Bu ideolojinin btn dierlerini glgede brakan belirgin bir zellii vardr: Mevcut durumu aka ve edepsizce arptr. Bu, insanlarn bir hakikat olarak kabul etmi grnmeye zorlandklar bir yalanlar sistemidir: Brokrasiden ibaret ynetime halk ynetimi denir, ii snf ii snf adna kleletirilmitir; bireyin tamamyla aalanmas onun nihai kurtuluu olarak sunulur; halkn bilgi ve haber akndan mahrum ediliine bilgilendirmek denir; iktidarn gdmleme iin kullanlmasna gcn/iktidar denetimi, keyfi g kullanmna da yasalara uymak denir; kltrn bastrlmasnn ad kltrn gelitirilmesidir, smrgeci nfuz alannn geniletilmesi ezilenlere destek olarak sunulur; ifade zgrlnn yokluu en yksek zgrlk biimi haline gelir; gstermelik seimler demokrasinin en st biimi, bamsz dncenin yasaklanmas en bilimsel dnya grdr; askeri igaller artk kardein kardee yardmdr. nk, bu rejim kendi yalanlarnn esiridir, her eyi arpktr. Gemii arptr. imdiyi ve gelecei arptr, istatistikleri arptr. Hi kimseye zulmetmedii, hibir eyden korkmad havas taknr. Yalan sylemedii yalann syler, (s. 4445) Bir yasalar ve kurumlar sistemi olarak devlet yalnzca insanlar onun var olduuna inanm grndkleri ya da inandklar zaman var olur. En ar ifadesi olan posttotaiiter sistemde, devletin her ey hakknda inanlmaz derecede incelikli bir yalanlar sistemini hayata geirmesi tesadfi deildir. Ancak kendisi hakknda ayrntl yalanlar uyduran bu devasa yapy, bu ideolojiyi kuran sistem, hi kimse inanmyor olsa bile (baz insanlarn pekl bunlara inanmas da mmkndr) bu ideoloji sayesinde ayakta durabilir. Parti sekreterinin yn verdii ideolojiye inanmas zorunlu deildir. Onun adna ideolojiye yn verenlerin (gizli polis, vb.) ideolojiye inanmalar zorunlu deildir. Ve nihayet, kendileri iin ideolojinin kurguland halkn genel olarak o ideolojiye inanmas da zorunlu deildir. Tek tek bu insanlar iin gerekli ey yalnzca da kar ideolojinin vaaz ettii rolleri oynamak, ona inanm gibi davranmaktr.6
6. Bu nokta, Havel'in post totaliter sistem adn verdii eye "gerek sosyalizm" diyen Miroslav Kusy tarafndan ok iyi bir biimde gelitirilmitir: "Tm ruhu ve ynelimiyle, gerek sosyalizm bir deoloji, gibi yapmak ideolojisidir: Bu deolojiyi vaaz edenler gerek sosyalizmin deolojik krallnn "imdi sahip olduumuz eyde" varm gibi yaparlar, btn itenlikleriyle bir milletin varoluuna nanm gibi yaparlar, millet de buna nanm gibi yapar." ("Chartism and 'Real Socialism'", 777e Power of the Powerless, der. John Keane [Armonk, NY: M. E. Sharpe, 1985+, s. 164). ilgintir, Kusy Havel'in benimsedii "varolusal" zm konusunda ciddi kukular tamaktadr.

Bylelikle, sistem ballk deil, riyakrlk talep eder. Havel'in verdii mehur rnekte, bir manav vitrinine zerinde "Dnyann Btn iileri, Birlein!" yazan bir afi asar. Bu manavn devlete ve onun ideolojisine sahiden ballnn bir ifadesi deildir, kimse de bunu byle almaz. Tersine, bu manavn kendini sistemin dna koymadnn ve bylelikle taciz edilmemeyi hakettiinin ifadesidir. Byle bir toplumda g/iktidar adm adm daha soyut hale gelir ve yle bir grnt kar ki ortaya, sanki g bireylerde deil ideolojide ve onun kurumlarnda yatmaktadr: iktidar/g adm adm gereklikten ok ideolojiye yaklar; gcn teoriden alr ve btnyle teoriye bal hale gelir. Bu, kukusuz, kanlmaz olarak paradoksal bir sonuca yol aar: Teori ya da ideoloji gce/iktidara hizmet edecek yerde, g/iktidar ideolojiye hizmet etmeye balar. Sanki ideoloji iktidar

iktidarn elinden alm, kendisini diktatr ilan etmitir. O hale gelir ki, artk insanlar etkileyen kararlan alan bizzat teori, bizzat rit el, bizzat ideolojidir; tersi deil. (s. 47) Havel'e gre, bylesi bir sistemde iktidara kendini ideolojinin ellerinde "yukarlara tanmaya terk ederek" gelinir. Bunlara bakarak ben, kendi mitik ivmesiyle daralan bu ideolojik kuatmann, insanlar yerine szcklerin bu grnr diktatrlnn, dorudan, metin ve kurum olarak, soyut nesne olarak ynetim modelinden, eine az rastlanr bir ciddiyetle tretildiini ne sryorum. Post totaliter bir sistem insann insan zerindeki iktidarnn terk edildii ve mitolojik olarak soyut, bamsz bir nesnede somutlatrlm bir sistemdir. Bunun anlam, byle bir sistemde hi kimse fiili olarak iktidara hkim olamaz. Ancak byle bir sistemde hi kimse sorumluluk da tamaz, sorumluluun ortada kalmas iin incelikli mekanizmalar gelitirilmitir. Bu nedenle, Havel "Dr. Gustav Husak'a Mektup"unda, post totaliter sistemi "entropik"* olarak nitelendirir; o kiisel tezahrlerinde kendiliindenlik ve eitlilik arayan hayatn karsndadr. Bu Nietzsche'nin devlet hakkndaki temel igrsdr de ayn zamanda: Onun sahte kendi anlaynn tam kalbinde bir lm ferman vardr. Devlet, bu anlamda, farkllklar, son tahlilde, insanlar silerek, hayatn karsna dikilen ve kelimenin gerek anlamnda hayata nefretini haykran bir hayat, bir gtr. * Herhangi bir sistemin srekli olarak dzensizlikten ve etkisini yitirmekten yana eilim duymas, (.n.) Bir post-totaliter sistemde, grnen, hi kimse hibir ey iin kiisel sorumluluk tamaz. Var olan "sorumluluk" tamamen yapsal, ideolojiktir; Husak'tan manava kadar, bireyler sadece yapsal olarak buyurulan ilevleri yerine getirir. Onlar salt o yap iindeki meknlar, o ideolojinin vekilleridir, ya da daha dorusu yle olduklar hayal edilir. Tekrarlayacak olursak, devlet bariz olarak bir grup, hatta insanlardan oluan bir sistem deil, bamsz olarak var olan soyut bir kendiliktir. Aslnda, (kk deiikliklerle) tpk buna benzer yaplar Macaristan, Polonya, vb. gibi lkelerde tekrar tekrar ortaya kmtr. (Ve buna benzer yaplar hl in, Kuzey Kore, Kba'da ve, devleti bir klt haline getirdikleri oranda Batnn demokratik lkeleri kadar, baka lkelerde de yerli yerinde duruyor.) Devlet, demek ki, bir metin, ok sayda tikel harfleriyle kendini gsterebilen soyut bir yap gibidir. Metin "tek bana" tikel harflerinden herhangi birine indirgenemez; farkl malzemeleri kullanarak sonsuza kadar tekrarlanabilir o. Ayn ekilde, devlet de herhangi bir tikel yurtta grubuna indirgenemez; o hibirinden ibaret bir ey deildir, insanlar, "klasik diktatrlk"te olduu gibi, bireylerin bir diktatrl iinde deil, diktatrce bir yapnn iinde eitli roller oynar. Bu bizi Havel'in politik felsefesi kadar benim savunduum post-etik "etik" iin de merkezi kavramlara getirir: bir yalanla ve bir hakikatle yaamak. Devletin her zaman bir snfn dier snf zerindeki bask arac olduu Marksist bir kavrayta, bir toplum neredeyse kesin izgilerle ezenler (diyelim, burjuvazi ya da feodal aa) ve ezilenler (proletarya, serf) olarak ayrlabilir. Ancak post-totaliter sistemde durum bu deildir. Yeri gelmiken, mcadele izgisinin toplumsal snfa gre hl izilebildii klasik diktatrlkle posttotaliter sistem arasndaki en nemli fark ite budur. Post-totaliter sistemde bu izgi defacto tek tek her kiinin iinden geer, nk yoluna kan herkes sistemin hem bir kurban hem de bir payandasdr. (s. 53)

Herkes, demek ki, "yalan iinde yaar", yap iindeki ilevini yerine getirir, ideolojiye inanyormu gibi davranr. Bylesi sistemlerin ve, "sistem" olduklar mddete, btn sistemlerin insanlar yap iinde mercilere dntrme ilevi vardr. Bu insanlarn kendi balarna gerek olarak yaadklar ne varsa ellerinden ald gibi, hakikatin ne olduunu syleme yetilerini de ellerinden alr. Elbette, onlar kelimenin tam anlamyla ldrmedike hibir ey kiilerin gerekliini fiilen ellerinden alamaz; ancak insanlar o hale getirilebilir ki, hayatlarn sanki zaten lymler, organizmalar deil soyut varlklarm gibi yaarlar. Bylelikle, belli bir anlamda ve belli bir yere kadar, post-totaliter sistemler Marx'n snf mcadelesini sona erdirme amacna erimitir. Post-totaliter bir sistemde temel atma ezenleri oluturan baz insanlar ile ezilen halk arasnda deildir. Onun yerine, tek tek her insan hem ezen hem de ezilendir; kii kendi iinde hem "sistemin bir kurban hem de payandas" olarak blnmtr. Sonuta, sistem Marx'm ald anlamda ancak ngrmedii bir biimde "yabanclamtr". Havel bu yabanclama durumuna "otototalite" adn verir. Otototalite her bir kiinin kendisi tarafndan ezilmesi, iktidarn tek tek herkesin iinden geerek rlmesidir. Bu byle bir sistem iinde yaayan herkes iin bir varolu bunalm, kiinin benliinde kendisini gerek olarak yaamasn tehdit eden bir blnme yaratr. Havel'in byle bir bunalma bulduu are basit, ancak basit olduu kadar da zordur: sel blnmeyi sona erdirmenin mmkn olan tek yolu onu dsal olarak kaynatrmaktr. Herkes yap iindeki ritel roln oynamay reddetmelidir. Bu zm tam da beklenebilecek eydir, zira kii hakikatini ilikilere girerek bulabilir. Kiinin hakikati onun durumudur. nsanlar "hakikatle yaamaya" balamal, onu bu dnyada yaamaldr, aksi halde sistemlerdeki bir deiim bile insanlarn varolu sorunlarn zmeyecektir. Manav o afii asmay reddetmelidir. Tek tek herkesi iinden blmeyi, herkes iinde varolusal bir bunalm kkrtmay amalayan bir sisteme kar tek etkili saldr sahiciliin dsallatrlmas yoluyla kiisel varolusal dnmdr. te bu nedenle Havel egemen ideoloji yerine yeni bir ideoloji koymak peinde deildir; bu nedenle (kariyerinin bu aamasnda, hibir biimde), rnein, liberal demokrasiyi kurmaktan ya da anayasay deitirmekten sz etmez. Yeni bir ideoloji koullar iyiletirebilir, sistemi bireylerin ihtiyalarna kar daha duyarl klabilir belki. Ancak post-totaliter sistemin ideolojisinin temel sorunu syledikleri deildir. Nihayetinde, o da kurtulutan, eitlikten, ifade zgrlnden, zgr seimlerden dem vurur. Ancak, sorun ideolojinin nasl i grdnde yatmaktadr. Hemen her sistematik ve az ya da ok tutarl bir politik doktrin ayn ilevi yerine getirebilir. ekoslovakya hkmeti hemen hemen ABD Anayasas ya da Magna Charta gibi bir metin ortaya karabilirdi pekl. Metin insanlarn kararllklarnn ya da, burada olduu gibi, ikiyzllklerinin bir gstergesi olarak ie yarayabilir ancak kendi bana iktidara hkim olamaz. Gerekli olan yeni bir politik program deil, kiinin hayatna ve devlete gre rolne ilikin yeni bir dnce tarzdr. Havel unlar yazar: Alternatif bir politik model ne kadar gzel olursa olsun, artk "gizli dnyaya" hitap edemez, insanlar a ve topluma esin kayna olamaz, gerek politik heyecan yaratamaz... Post-totaliter bir sistemde yaayan insanlar iktidarda bir partinin mi, yoksa birka partinin mi olduu ve bu partilerin kendilerini nasl tanmladklar ya da adlandrdklar sorununun insan gibi yaamann mmkn olup olmad sorunu yannda zerre kadar nem tamadn ok ok iyi bilirler... Daha iyiye doru hakiki, kkl ve kalc bir deiim...artk herhangi bir tikel geleneksel politik kavrayn...zaferiyle gerekletirilemez. Byle bir

deiim, her zaman olduundan daha fazla, insanlarn dnyadaki konumlarnn, kendileriyle ve bakalaryla, ve evrenle ilikilerinin batan sona yeniden kurulmasyla mmkndr ancak... Daha iyi bir sistem otomatik olarak daha iyi bir hayat temin etmeyecektir. Aslnda, tersi dorudur; ancak dahaiyi bir hayat yaratarak daha iyi bir sistem gelitirilebilir, (s. 6971) Post-totaliter sistemdeki bir muhalifin neden btn ideolojilere, tm potansiyel programlara kukuyla yaklatn grmek zor olmasa gerek; o bylesi her programn kolaylkla nasl yalanlara dntrlebildiini, programn ideallerinin gerekletirilmekte olduu iddiasnn nasl kolaylkla bu ideallerin fiili gerekletirilmesinin yerine geirilebileceini grr. Daha dorusu, byle biri, herhangi bir ideoloji salglanmaya balar balamaz yalann kokusunu alr. En ar ahlklk, yani, en ar gereklik inkr, her zaman ideolojik bir biim alm ve kendisini, belki de, topik bir model olarak ifade etmitir. Bu Platon iin olduu kadar Marx iin de dorudur. Bir topyann kurgusunda ifade bulan ey toplumsal gerekliin tamamna duyulan bir nefret, gerek olduu mddete toplumsal olan hibir eye artk tahamml etmeme kararlldr. (Bu yoksama hamlesinin Marx'ta bilimsel bir biim aldn kaydetmenin tam sras.) Ve nihayet her devleti ideoloji u ya da bu oranda gerek karsnda duyulan nefreti paylar, ve gerisin geriye iktidarn kiisellikten arndrlmasna ve devlet kltne yolu aabilir. Havel'in tartt trden bir bunalm, bir kltn yaratld her devlette mevcuttur. Bir grup insan deil de salt bir yap, soyut bir sistem, bir grup yasalar ve kurumlar, vb. olarak dnlen her devlet zaten muhayyilede kendi gerekliinden koparlm olur. nk byle bir devlet kavray devletin "bileimi" iinde gerekliin anlalmasn imknsz klar, insanlar kendilerini hayatlarn yaayan varlklar olmaktan ok sanki rollerini oynuyormu ve ilevleri yerine getiriyormu gibi yaarlar. Devlet klt devletin ontolojisi hakkndaki bir yalana yaslanr ve her zaman insanlar yalanla yaatma potansiyeli barndrr. Alternatif devlet ideolojileri olsa olsa yalanlar dzenlemenin alternatif yollardr: Bir ideoloji nceden bir yap vaaz eder ve yap iinde insanlarn dolduraca varsaylan yerleri tanmlar, ancak insanlar aklamaz, aklayamaz. Her devlet ideolojisi devlet kltnn deiime uram bir halidir ve fiili kiiler ve somut koullardan yaplan soyutlama zerine ykselir. Bylelikle, insanlar sahiciliklerinden yoksun brakr. Aslnda Havel, zerinde durduu noktay, sadece politik ideolojilerde ikin otototalite ve bireysel sahici olmay ar ulara tayan post-totaliter sistemlerle snrlamaz: Ve sonuta, post-totaliter sistemdeki hayatn grilii ve boluu yalnzca genelde modern hayatn iirilmi bir karikatr deil mi? Ve biz aslnda (uygarln dsal llerine gre, ok gerilerde kalm olsak bile), gizil eilimlerini ortaya sererek, Bat iin bir tr uyar ilevi grmyor muyuz? (s. 54) Baz ideolojiler ve baz politik programlar tekilerden daha iyidir ve baz sistemler ideolojilerini hayata geirmekte tekilere gre daha baarldr. Ancak her ideoloji ktye kullanlmaya aktr; her politik "program" zaten gereklikten kopmu ve fiili koullardan bamsz olarak kendi halinde yol almaya balamtr. Her kavramsallkta olduu gibi, her politik ideoloji dnyaya duyulan inanlmaz nefretin bir ifadesi, bir korku ve lanetlemedir, bir farkla ki, politik ideolojide doz ldrcdr; ideoloji rneinde, toplumsaln batan sona tmden dnm istenir. Ancak tmden dnm imknszdr; dnya ve iindeki insanlar yontulmamtr, inatdr. Bylelikle, ideoloji basite gerekle balarn koparp alr ban gider ve bir hayali varlk haline gelir, olgunun yerine kurguyu koyar. Her felsefi ya da kavramsal sistemde olduu gibi, insanlar, yanllna tahamml edemediklerinden, fiili olana tercih ederek ideolojinin doruluunu iddia etme noktasna gelirler. Aslnda, Amerikan

ideolojisi bunu takdire ayan bir boyutta baarmtr; politikaclar "bayraa sarnp" zgrlk, eitlik ve serbest teebbsten dem vururken, bir yandan da sessizce devlet destekli tekelci kapitalizm ve otomatizm aygtn palazlandrrlar. II Havel'in hibir politik program ortaya koymamas pek artc olmasa gerek. O, daha ok, "anti politik politika; 'aadan' politika; aygtn deil, insann politikas; bir tezden deil, yrekten gelen politika" (s. 157) ars yapmaktadr. Havel alternatif bir ideoloji neremezdi ve tutarl kalarak nermedi de zaten. Onun yerine, tam aksi bir istikamette yol ald: Tekrarlayacak olursak, tek tek insanlar iin daha iyi bir hayat daha iyi bir "sistem"e yol aacaktr, tersi deil. imdiye kadar, bir dizi kavram tasarlayp onlar gerein suratna arparak hibir somut deiim baarld grlmemitir. Gerek suratna arpan tokad iade eder, hem de daha iddetli bir biimde. Sanki koltuumuza yaslanp sadece geree aklmza esen herhangi bir yapy dayatabilirmiiz gibi, hangi ynetim biiminin "en iyi" olduuna dair yrtlen btn tartmalar samadr. Bu byklk kurumuudur ya da, tekrar edelim, Bat felsefesinin ortaya att sorunun bir semptomudur. Soru udur: Akln dnyada ne ii vardr? Bu soruya verilebilecek tek yant, grnd kadaryla, yle olacaktr: Akl idareyi ele geirmek zere oradadr. Ancak akln fiziksel olmayan bir nesne olduu varsaylr, ve fiziksel olmayan bir nesnenin fiziksel etkisi olamaz. Bu yzden, bu biare "akl" acz iine dmtr ya da acizliini hayali bir kadiri mutlaklkla kapatmaya alr, o kadar ki kltrmz nasl dzenlememiz gerektiine dair gerekten aptalca bir diyaloga girme noktasna geliriz. Bu arada, kukusuz, kltrmz bizi dzenliyor olacaktr, iin dorusu, ne birini ne de tekini yapabiliriz. Ancak onlar kavramlara, rollere, boluklara, fikirlere dntrebilirsek, kendimizi de kltr de yeniden dzenleyebiliriz. Ve bylelikle ... m gibi yaparz. Bu arada, fiiliyatta, insanlar insanlar ldrmeyi, insanlar insanlarn azlarn kapatmay, insanlar teki insanlarn neyi varsa ellerinden almay srdrr. Ancak bunu yapan "biz" deiliz, nk "biz" kavramlarz yalnzca: yurttalar, kongre yeleri, vs. nsanlar hakikat iinde bir hayat ancak dnm iin yrtecekleri kendi gayretleriyle ya da, daha dorusu, kendi "gerekletirme" gayretleriyle baarabilir nk yapmalar gereken kendilerinin, hakikatte, zaten yayor olduklarn grmektir, insanlara dayatlan "daha iyi bir hayat" balangta ii bo bir yk iken, sonuta bariz bir yalan olur. Havel'e gre, "mesele, gven, aklk, sorumluluk, dayanma, sevgi/ak, vb. deerlerin yeniden hayata kazandrlmasdr" (s. 118). Bu deerler politik olarak yaratlamazlar. Nefretin, sorumsuzluun, gvensizliin bastrlmas iin tasarlanm en incelikli mekanizmalar yalnzca are sunduklar koullar iinden klmaz hale getirirler; politik sistemler, insanlarn sevgisine ve gvenine kar duyarsz olmad yerde de, bu amalar iin zararldr. Sevgi yasalarla dzenlenemez (bu ak), nk sevgi ve yasama ok farkl eylerdir; sevgi gerektir, yasama deildir. Yasama yalanlardan oluurken, sevgi daima gereklii yaar ve kabul eder. Sevgi hkmet kararlaryla hkme balanabilir (ve biz Batllar zaman zaman, duygularmz zerindeki etkileri yznden hkmetlerin televizyondaki iddeti yasaklama tehditlerinde bulunduu anlarda olduu gibi, bu hale deriz) ancak sevgiyi hayata geirmek iin hkmetlerin elinde silahlar, joplar, hapishaneler vb. dnda baka ara yoktur. 1984 ylnda kaleme ald, "Kltr Hakknda Alt Uyar" adl makalesinde, Havel post-totaliter ekoslovakya'da gzel sanatlarn durumunu tartr ve "Gszn Gc" yazsnda ortaya koyduu paralel (muhalif) kltr nosyonunu gelitirir. Havel burada, resmi olmayan sanat topluluunun yeteri kadar programatik olmad, devlete kar politik bir alternatif koyamadm ileri sren gmen

gruplar iindeki paralel kltr eletirilerine yant verir. Havel'e gre, srf dlanmlklar yznden bir grup olarak tanmlanan insanlarn belli bir ideolojileri olamaz: "Onlar ortak bir program zerinde asla anlaamazlar nk tek ortak yanlar (onlar her eyden nce ortak bir emsiye altnda toplayan ey) farkllklar ve olduklar gibi olmaktaki srarlardr" (s. 128). Bu tam da paralel kltr resmi yaplara sahici bir alternatif yapan eydir: Kltrn katlmclar Havel'in hayatla bir grd farkllklar tarlar ve kkrtrlar. Havel yle srdrr: "Eer, her eye ramen, onlar ortak bir program zerinde anlaacak olsalar, bu en hazin sonu olurdu: biri karsnda bir dier niforma." Ve daha sonra, ekler: "atmann z... iki ideolojinin (rnein, sosyalist ideolojiyle liberal ideolojinin) kar karya gelmesi deil, anonim, ruhsuz, devinimsiz ve elden ayaktan dren ("entropik") bir gle hayat, ve gizi iinde var olan insanlk arasnda bir atmadr" (s. 133). Baka bir ifadeyle, kar karya gelen, yalanlarla gerekliktir. Dolaysyla, paralel kltr ak ulu ve gnlldr, farkllklara byk hogr gsterir. "Gszn Gc" makalesinde, Havel "paralel poiis"in ulus iin alternatif bir politik rgtlenme modeli, ya da daha dorusu ulusa alternatif bir politik rgtlenme olabileceini ne srer; bu ufuk acdr. Post-totaliter toplumlarda insanlarn karsna kan, aslnda hepimizin karlat sorun rakip ideolojik grlerle snrlandrlamaz. rnein, sosyalizmi mi yoksa kapitalizmi mi tercih etmemiz gerektii sorunu imdilik ii bo bir soru, sadece hangi otototalite biiminin tercih edilebileceine ilikin bir sorudur. Ve dnyann asla tercihlerimize gre dzenlenmediine bakarak diyebiliriz ki, her zaman bo bir soru olarak kalmtr. Bunun yerine, btn biimleriyle otototaliteyle yzlemeye almalyz. Havel'e gre, sosyalizm mi kapitalizm mi sorusu,bana sanki getiimiz yzyln derinliklerinden km bir soru gibi geliyor. Bana yle geliyor ki, ideolojik ve sklkla semantik olarak tamamen kartrlm bu kategoriler uzun sredir nemini yitirmitir. Sorun btnyle baka, daha derin ve ayn oranda hepimizi ilgilendiren bir sorundur: Sorun, hangi yolla olursa olsun, doal dnyay politikann hakiki mekn olarak yeniden kurabilip kuramayacamz, insan toplumunu anlaml klarak, insani konumann ieriine geri dnerek, tm toplumsal etkinliin oda olarak zerk, btn ve haysiyetli insan benliini yeniden kurarak, insann kiisel deneyimini her eyin ilk ls haline tekrar getirip getiremeyeceimiz sorunudur, (s. 14950) Dolaysyla, tercih u ya da bu politik rgt biimi arasnda, ya da kumanda ekonomisi ya da piyasa ekonomisi arasnda deil, otototalite tarafndan benlik blnmesi ve benliin bastrlmas ve znellie doru Kierkegaardvari bir dnmle sonsuzluk arasndadr. imdi geldik Havel'in onaylad "postdemokratik" kavraya: Ak, dinamik ve kk yaplar olabilir ve olmaldr; belli bir noktadan sonra, kiisel gven ve sorumluluk gibi belli insani balar ie yaramaz, ilke olarak farkl yaplarn douuna snr koymayan yaplar olmaldr. Gcn herhangi bir toplamas (otomatizmin zelliklerinden biri) sz konusu yapya tamamen yabanc olmaldr. Bunlar rgtler ya da kurumlar anlamnda deil, bir cemaat anlamnda yaplar olacaktr... Resmilemi rgtlerin stratejik bir bileimi yerine, tikel bir ama iin bir araya gelmi ve ama gerekletirildiinde kaybolan, insanlarn geliigzel tlenmeleri daha iyidir, (s. 118) Bu iddialar, bir bakma, reddetmeyi tasarladklar ideolojiler gibidir: u tr rgtler olmaldr, vb. Ancak nemli olar, Havel'in basite bekleyip olacaklar grmeye gnll olmasdr: Onun "hakikatle yaamak" dedii ey, bu anlamda, Heideggercidir: Brakn insanlar ne olacaklarsa olsunlar. Bu, bence, bir anarizm biimidir, zgn olarak bir tr anarkosendikalizmdir. eitli toplumsal dzenlemelere engel tekil etmez ancak onlarn kk lekli, gnll, bir sreliine olmalarn salar. Fransz

sendikalist Fernand Pelloutier'n yazdna gre, bir sendika "girmekte ya da kmakta zgr olduunuz, bakansz bir birliktir."7 Bu anlamda, (geleneksel sendikalist anlayn tersine, yalnzca iilerin deil) bir entelekteller ya da sanatlar sendikas da olabilir. Cemaat nosyonu devlet mitosunun tam kartdr. Mitolojik olarak, tekrar edersek, devlet insanlardan deil, metinlerden (anayasalar, yasalar), kurumlardan vb. ibarettir. yledir ki, devletin tepesinde bir ntron bombas patlatsanz bile, o yine de yaamay srdrr: Devlet, bu anlamda, Havel'in terimleriyle, "anonim, kiilerden arnm ve insani olmayan gtr; ideoiojiierin, sistemlerin, aygtn, brokrasinin, yapay dillerin ve politik sloganlarn gcdr" (s. 153). Bir cemaat, te yandan, belli bir dengede duran baz insanlardan oluur yalnzca. Bir cemaat, yelerinin toplamdr. Ve fiiliyatta devlet hemen her zaman devlet mitolojisine olduu kadar cemaate de kardr. Gerekte, devlet belli kiilerin tekilere uygulad iddete dayanr, iddet hakkndaki hkmlerin iddetiyle varln pekitirir, vb. Ancak bu cemaatle badamaz; rgtlenme dayatld oranda, cemaati olamaz. Sizi bir cemaatin paras olmaya, onun yelerini sevmeye ya da onlarla dayanmaya zorlayamam. Siz kendiniz, az ya da ok bilinli olarak, bir cemaatin paras olursunuz ve katlm srdrp srdrmemek size kalmtr.
7. "L'Anarchisme et ies syndicats ouvriers", Les Temps Nouveux, Kasm, 1985. Aktaran, James Joll, The Anarchists (London: Methuen, 1979), s. 181.

Eer Havel'in anarkosendikalist olduu (ya da, her halkrda, bir zamanlar olduu) doruysa, bir politik programnn da olduu ileri srlebilir. Ancak anaristler geleneksel olarak ngrdkleri gelecei anlatmakta, ya da, aslnda, byle bir ey ngrmekte, son derece ekingen davranmlardr. rnein, Emma Goldman yle yazyordu: Ben Anarizm'in tutarl bir biimde gelecek zerine zrhlara brnm bir program ya da yntem dayatamayacana inanyorum... Benim anladm biimiyle, Anarizm kendi ihtiyalaryla uyumlu, zel sistemlerini gelitirmeleri iin gelecek kuaklar zgr brakr. En canl hayal gcmz bile dsal kstlamalardan kurtarlm bir neslin potansiyellerini nceden gremez. yleyse, gelecek kuaklar iin bir hareket tarz izmek nasl dnlebilir? Her saf, temiz havann cierlerimize doluunu minnetle karlamas gereken bizler gelecee pranga vurma eilimine kar tetikte olmalyz.8
8. Emma Goldman, Anarchism (New York: Dover, 1969), s. 43.

Bu haliyle, Havel'in program, tam da insanlar kendi programlarn gelitirmekte, onlar iin en iyi olan neyse ona gre gnll dzenlemelere gitmekte serbest brakmak, insanlarn olmalarna meydan vermektir. Bu hakikatle yaamann ve insanlar hakikatle yaamaya tevik etmenin bir yoludur. Bununla birlikte, Havel'in konumu geleneksel anarizmden eitli biimlerde farkldr. zellikle, Godwin'den bu yana en geleneksel anaristler, insanlarn doal iyicil hasletlerinin devlet tarafndan arptld grn savunmutur. Bu balamda, geleneksel anarist grn, hrmette kusur etmi olsalar da, devlet kltnn bir versiyonu olduunu tespit etmek ilgintir. Devletin, btn olarak ortalamadan ne daha iyi ne de daha kt olan, sadece bir insan kmesi olduunu anlamakta baarsz olmutur. Geleneksel anarist grte, devlet devasa bir arptma mekanizmasdr. Devleti kavrayta olduu gibi, devlet soyut bir g olarak alnr, ancak bu gcn insanlar birletirmek yerine paralad savunulur.

Havel, devletin ortadan kaldrlmasnn tek bana her derde deva olacan, devletin ortadan kaldrlmasnn insanlarn iyicilliinin da vurmasna imkn vereceini savunan geleneksel anarist gr paylamaz, insanlarn, hi kukusuz, yalanla birlikte yaama, haysiyetlerini maddi refaha feda etme potansiyeli vardr; insanlar kendi ezilmelerine katkda bulunurlar. Ancak, ayn ekilde, her insann iinde haysiyet, gereklik ve dayanma duygulan kaynar; her insan hakikatle yaama potansiyeli barndrr. Dolaysyla, hibir tikel politik eylem, devletin paralanmas da dahil, derdimize deva olamaz. Devletin yokluunda da yalan iinde yaamak pekl mmkndr. Ne ki, devlet hakikatle yaama nne bariz baka engeller diker, ve devlet klt bu engelleri sistematik hale getirir. Ancak hakikatle yaamak her kiinin kendi iin yapmas gereken bir eydir, ve ancak hakikatle yaamaya kararl tek tek insanlar sayesinde otoritenin radikal bir ademi merkeziletirilmesi baarlabilir ve anlaml klnabilir. zetlersek, politik dnm, otoriteyi hissettirmeden ele geirecek ve onu gereksiz klacak bir biimde, tabandan gelmelidir. Toplum devrimci bir orduyu kumanda eden entelijansiya tarafndan deil, gerekten manavlk yapan manavlar tarafndan dntrlecektir. Bu, yine de, kadercilikle kartrlmamaldr: Sistemin yalanlarn ortaya sermek ve onlara direnmek iin aktan aa kahramanlk gerekecektir. Ancak Havel'i bir anarist olarak okumak istememdeki temel neden udur: nsanlar hakikatle yaamaya zorlamak ya da sktrmak sz konusu olamaz. Kierkegaard'n sylemi olabilecei gibi, bu, sistem iinde bir vekil, bir yurtta olarak deil, somut bir birey olarak herkesi kendisiyle yz yze getiren, btn bir hayat kaplayan bir grevdir. Devletle olan sorun, zetle, budur: Devlet, kendini meydana getiren insanlar fantastik soyutlamalar olarak grme gayreti, onlar fantastik olarak "rollere" indirgeme gayretidir. Devlet, sonu olarak, hem bizzat bir yalan hem de o yalan syleyendir: Tikellikten arndrarak, her eyi yalana dntrme peindedir; dolaysyla, bir felsefe, bir teknoloji, ve gcn ve lmn bir aracdr.

V G, aklk, yeryz
Bu blm Lakota Siouxlarnn hayat tarzlar hakkndadr. Lakota kltr imdiki amalarmza uygundur nk bu konuda olduka fazla ilk elden yazl kaynak vardr. Ben burada be almadan yararlandm. lki, Kk Koca Boynuz ve Kanayan Diz'i yaam bir Sioux bilgesi olan Kara Geyik'in yazdrd klasik eserler vardr: Kara Geyik Konuuyor (bir otobiyografi) ve Kutsal ubuk (bir Oglala treni anlats). u ya da bu oranda bu iki kitaba ve Kara Geyik'e ilikin szl gelenee dayanarak, Sioux dinini ieriden anlatan ok sayda kitap yazlmtr. Aada bunlardan n tartacam: John (Fire) Topal Karaca, Richard Erdoes ve Ed McGaa'n Lame Deer Seeker of Vision (Vizyon Arayan Topal Karaca); Thomas Mails'in Aptallarn Kargas'yla olan diyaloglarndan oluan Mother Earth Spirituality (Toprak Ana Tinsellii) ve Fools Crow: Wisdom and Power (Aptallarn Kargas: Bilgelik ve G). I Ben burada, Batl kltrde ya da, her halkrda Batl entelektel hayatta grndkleri haliyle birbirine kenetlenmi nosyonlar olan g/iktidar, kavray ve temsil/tasavvuru bu szn ettiim Lakota kaynaklaryla karlatracam. Daha nce belirttiim gibi, kendimizi dnyadan eitli

biimlerde koparabiliriz. Bunlardan biri "tinsel" yoldur; bu yoldan gidildiinde, kendimizi hayaletlere dntrrz. Aydnlanma en nihayetinde Bat'da bu gre kukulu gzlerle bakar olmu, en nihayetinde bizi dnyaya ve kendimize dair "mekanist" bir yaklama ynlendirmi olsa bile, o da durumdan uzaa bir yol tutturmutur. Grnen o ki, dnyay olumlamak her zaman gdk kalmtr (ve eminim burada yle grnyor). Her olumlamann ayaklar topraa basmaldr; hibir olumlama saf, mkemmel ya da btncl deildir. Bu, gerekliin verdii acnn, her yerde hazr ve nazr oluunun ve acmaszlnn bir gstergesidir. Nietzsche, rnein, olumlam ancak ayn zamanda dehetli "stn insan" fantezisiyle de kafay bozmutur; ou zaman aalk bulduu insanlktan kmak istemitir. (Bu, kukusuz, Nietzsche'nin kendine kar tutumu sorusunu gndeme getirir.) Emerson dnyay sevmitir ancak onu grnmez Tin leminin bir tecellisi olarak grmtr. Santayana, hayvanlar olarak, fiili olana ballmz gn na karm ancak dnyay zlerin ve sezgilerin peesi arkasna gizlenmi bir ey olarak dnmekten geri durmamtr. Bilim bizi gerek iine gmer, kendimizi organizmalar olarak nasl anlayacamz gsterir, vb. Bilim "yce" bir varlk olduuna dair iddialarmz rtm, "Tanr'y ldrmtr". Ancak bir dnya incelemesi olarak bilimin yapsna btnlk kazandran ey, her eyden nce, ampirisist bir epistemolojidir. Klasik ampirisizm bize dnyay yalnzca bir dizi fikirler ya da zihinsel imgelerde, hatta imgeler olarak, deneyimlediimizi anlatr. Dolaysyla, bilim her zaman projesini tanmdan/tasvirden tretilen terimlerle rer: Bilim daimi projesini yeterli temsillerin/tasavvurlarn (ya da, almazsa, aklamalarn) kurgusu olarak kavramlatrr. Temsil/tasavvur, Bat'da anlald haliyle, bana gre, deneyimleyen kiiyi temsil/tasavvur edilen eyden ayrr ve kiiyi o ey zerinde hkmran klar. Bu anlamda, bir eyi "aratrmak" onu kaybetmektir. Bir eyin tam temsiline/ tasavvuruna yaklatka, rnein, neye benzediine dair daha iyi bir resim alan aralar kullanarak bir eyi ne kadar bytrsek, o kadar uzak bir estetik mesafeye koyarz. Dolaysyla, hi tereddt etmeksizin bilimciyle aratrmann nesnesini birlikte dnen herhangi bir bilimsel inceleme biimi kukuyla karlanr; Jane Goodall ve arkadalarnn byk maymun trlerine ilikin almasn ya da alan almas yapanlarn hedef kltre karmalaryla antropolojinin bilim haline geldii anlayn dnn. (Kara Geyik ile alan John Neihardt, Erdoes ve Mails imdi tartacam metinlerin iine kendilerini de katmtr.) zerinde nemle durulmas gereken nokta, eer sahiden bilimcinin zerinde alt gerek bir seyse, bilimcinin aratrma nesnesiyle i ie gemesi her zaman az ok gereklemitir. Kii daima dnyayla i iedir ve dnyay aratrmak kiiyi giderek daha fazla dnyann iine sokar. Ne var ki, bilim projesi yeterli temsillerin/tasavvurlarn kurgulanmas olarak kavrandnda unutulabilen ya da bastrlabilen tam da bu olgudur. Din gibi, bilimin de genelde dnyadan kala itigal ettii bile dnlebilir. Yalnzca burada kan yn ok ilgin ve hassas bir meseledir. Zira, grnte, kalan yer zellikle dnya; yani hakikat ve olgudur. Ancak bu hakikatlere ve olgulara eriildiinde, onlardan kopulduu grlr; onlar soukkanllkla,tarafsz olarak, vb. irdelenir; burada ilgi oda "saf aratrmadr. Bu anlamda, eyler hakknda birtakm bulgulara erimek tam da onlarla ilgiyi koparmann bir yoludur; kii "veri" ile "kiisellikten arnm" bir iliki kurar. Aslnda, bir deneyin niteliine, yeniden yaplabilirliine ilikin ilk test zellikle konumdan kopukluk, tikellik iinde gmlmlkten uzaklktr. Doru sonu tikel olaydan elde ettiim sonu deil, herkesin benzer koullarda elde edebilecei sonutur. Dolaysyla, eyler tikel nesneler olduklar iin deil, yasalarn, vb. rnekleri olarak, "fenomenler" olarak deerlidir. Eer bunu psikolojik ynteme gre dnrsek, sonu gerekten rktc olabilir.

Diyelim, evliliiniz bir olgu haline geliyor; evliliinizin ilk ele aln biimi herhangi birinin benzer koullarda nasl davranacan, duygularn nasl ortaya koyacan vb. gstermektir. Psikoloji bylelikle tikel insanlarla kendi koullar iinde ilgilenmenin bir yolu olmaktan ok, belli trden kiiler yaratmann teknik bir aleti haline gelir. Daha nce belirttiim gibi, bir dzeyde, ak seik doayla i eliimizi, hayvan olduumuzu gsteren evrim teorisi o hale gelir ki, sevimli ksa bir ykseli anlatsna dntrlr; hi kukusuz, bu ykseliin zirvesinde biz, yani anlatan oturmaktadr. Bylelikle, biz doay cennetten deil, bizatihi doann zirve noktalarndan kalkarak aratrm oluyoruz: Doa milyonlarca yldr u iinden klmaz ilerini bizim iin yapm oluyor. Bu elbette kendi bana bilimsel bir sonu deil: Grece belli sayya erimi herhangi bir trn bizim gibi evrimin zirvesini oluturduu iddiasnda bulunmaya hakk vardr, ve evrimci biyolojideki biimiyle dnya amipten Crispin Sartwell'e uzanan vakur bir ilerleyi olmaktan ok, her an deien evreye uyarlanan organizmalarn lgn bir yardr. Dikkat edin, Bat geleneinde (Pisagor, Platon, Descartes), aklama ihtiyac gsteren bir ey olarak masaya yatrlan, doada dncenin ortaya kmasdr. Bizi doa dzeninden ayran ya da ruhlar olan varlklar olduumuzu ne sren, bizi evremizden uzaa koyan dncedir. "Bilim" yalnzca dnceyi evrimci ykselile balantlandrarak bu "vukufu" kendine mal eder. insan doann ta giymi harikas olarak ereflendiren bilintir, oysa bir zamanlar ayn bilin hepimizin nihayetinde Tanr'nn imgesinden yaplm ya da gerekten kk tanrlar olduunu gsteriyordu. Her neyse, gezegen zerinde bize hkmdarlk tacn giydiren bilintir, insan hayvani bilinten ayran ey genelleme ve soyutlama yapma, kavram vb. oluturmadr. Dolaysyla, muhayyilede ve gelecee iiikin kurgularda gereklikten kopmamza imkn veren ey, alternatif olarak tam da bizim doa dzenine tabi olmadmz ya da bizim doann en byk baars olduumuzu gsteren eydir. Dnyann bir paras olarak dnyaya ve kendimize tahamml edemeyiimizin gsterilmesi, bizim srf dnyann paralar deil, eritii zirve olduumuzu da "gsteriyor". Bu sorun, bence, Nietzsche'nin yazlarnda almamtr. Nietzsche bu anlamda bilimci de deildi; Nietzsche'nin bilimcilik hakkndaki tespitleri gnmze kadar retilmi en salam tespitler arasndadr. Ne ki Nietzsche, biz garip demoullarnn nemli olduklarna inanyordu nk biz stn insana, iyinin ve ktnn tesindeki insana, nee iinde olumlayan insana yolu hazrlarz. Bu insan, talimin ediyorum, doann en. byk baars olurdu. Ve Nietzsche hayatn en derin ifadesini gerek zerinde kurulan tahakkmde, dnya zerinde kurulan iktidarda, dntrme iradesinde grr. Bu anlayta derin bir vukuf vardr, ve gerek zerinde iktidar kurma abamz aslnda iimizdeki hayatn ba kaldrmasdr. Ne var ki, dikkat edin, temsil/tasavvur gibi, g de araya mesafe koyar. Ve g sklkla, belki de insan kltr sz konusu olduunda her zaman, tam da temsil/tasavvur sayesinde ilerler, yle ki kltr etnografi iinde (ya da benim Lakota kltrne ilikin yaptm gibi) tasavvur etmek onu kendine mal etmek, kavraynz sergileyerek gcnzn bir .ifadesi haline getirmektir. Bunu geriye dnk olarak yapmak bilimin alanna girer; ileriye dnk olarak yapmak da politik ideolojinin. Bu ekilde, dnyann temsili/tasavvuru, Heidegger'in savunduu gibi, teknolojide somutlanan dnya zerinde g kullanmyla, tesadfen deil, dorudan doruya balantldr. Bir bilimsel temsilde/tasavvurda dnyay kavram olmak zaten onu kullanl hale getirmek, denetim altna sokmaktr. Yeterli bir temsil/ tasavvur kurgulamaya alarak, zaten, temsil/tasavvur edilenin kullanmnda, fikrinizi dile getirmi deil, hak iddia etmi olursunuz. Ve elbette bilim tam da bu ekilde bir yarar ilikisidir, yle ki

atomu anlamak, onun potansiyel gcn serbest brakmak ya da, daha dorusu, o gc istediimiz gibi kullanmaktr. Bu anlamda, "saf aratrma yoktur; her bir kesin aratrma sonucu eyleri insan gcnn aralar olarak kullanl hale getirmektir. "Beeri bilimler" ve onlarn ideolojide davurumlarnda tpa tp ayn hamleyi grebilirsiniz. Bir ey zerine g uygulamak ondan zerklik ilandr; zerine g uygulanan ey gc uygulayana bal olabilir ancak (grnen) gc uygulayan, zerinde g uygulanan nesneye bal deildir. Dolaysyla, bilim vastasyla gc dnya zerinde muktedir hale getirmek ve teknoloji vastasyla onu ie komak dnyaya ihtiyacmz olmadn, zerinde hkm srdmz iin onun dnda durduumuzu ilan etmektir. Bu anlamda, bilim bizi, rnein, Hristiyanlk gibi, an be an dnyadan koparr. Gerekten de, Nietzsche'nin dikkat ektii gibi, bilim belki de Hristiyanln deiime uram en son halidir. Dnyay zerinde gcn uygulanabilecei bir nesne olarak grmek, ilkin, klasik temsil/tasavvur yapsnda; ikinci olarak, etik deerlerin kurgusunda; ve nc olarak, devlet kltnde ikindir. Demek ki kii gc, olan olmas gerekene dntrmek iin kullanr. Nietzsche'nin farkna vard en nemli eylerden biri, deerlerin derinden akan g istenci pnarndan beslenerek olutuudur. Ancak Nietzsche, bence, en kkl olumlama ifadesinin, sonunda, gc ya da g gsterisini oluruna brakma yetisine vardn grememitir. Ne zaman kendimi gl hissetsem, kendimi eyleri olmas gerektii gibi yeniden yapmakta hem hakl hem de yetkin grrm ve, dolaysyla, onlar yeniden yaplabilir ya da yaplmas gereken eyler olarak deneyimlerim. Zira g, bildiimiz gibi, sklkla nefretten doar; nefret g verir. Birrnek verecek olursak, Nietzsche aklar kadar nefretlerini de iddetli yaamtr. Ve g, zellikle, nefretten doan g, yine bildiimiz gibi, sklkla, ya da her zaman, aldatcdr. rnein, politik ve teknolojik gc aln. Politik g uygulamak, hi kukusuz, uygulayann iindeki hayatn bir ifadesidir. Biz, diyelim, hayatn ifadesi olarak bir post totaliter rejim yaratr ve sonra onu tam da gzmze ilien her tr hayat emaresini silmekte kullanrz, iimdeki hayat kendini politik g olarak da vurduunda, dman, zellikle hayata dman bir ey halini almtr artk. Hayat etrafndaki eylere can verdiinde, onlar yaattnda enlie dnr, onlar ldrdnde deil. Gelgelelim, hayatn g olarak da vuruu yava yava ldrmekten baka bir ey deildir. Etrafnda bir grup mez, toplayan "gl ahsiyet" ya da ailesini hkm altna alan ya da kleletiren birisi dardaki hayat pahasna iindeki hayat ifade eder. Daha dorusu, o etrafndaki hayat gcn beslemekte kullanr; hayat tketir, iki insan karlatnda, sklkla kk bir g gsterisi yaparlar: Kim daha kuvvetli, kim daha yakkl? Ve kim dierine hkmedecek? Eer benim senden gl olduumu kabul edersen, beni senin gcn sahiplenmeye, hayatm elinden almaya, hayatn kendisiyle kar karya getirmeye davet etmi olursun. Bir btn olarak gezegenle ilikimizin zeti budur. Dnen ey, yani temsil/tasavvur yetisi olan varlk olarak statmz sayesinde, gezegen zerindeki "hkimiyet" iddiamz gezegendeki hayatn tahrip edilmesi anlamna gelir. Gezegendeki hayat kelimenin gerek anlamnda kendimizi beslemek iin kullanyoruz; kendi canllmzn bir ifadesi olarak gezegeni ldryoruz. Bu tam da "teknolojik dnme"nin ayrks zelliidir: Bilginin ve gcn bir ifadesi olarak kendimizi dnyadan koparyoruz; dnya zerindeki gcmzden haz duyuyoruz ancak bu g ldrc bir g. Ksacas, hayattan nefret etmeyi rendik, nk derdi dnya zerinde uygulad gle kendisini ifade etmek olan bir hayat, hayattan nefret etmeyi renmi bir hayattr. Ancak insan canl olmaktan nefret etmeyi de renmeksizin, nasl olur da hayattan nefret etmeyi renir? Kiisel, politik, aile ii, teknolojik vb. g

kullanmak son tahlilde en kesin biimiyle dnya nefretidir; o bir "deerler kmesi"dir; o hayattan ve, dolaysyla, bizatihi yaayan bir eyden nefret eden bir hayat; baka hayatlarn enerjileriyle yaayan asalak bir hayat, ykm olarak hayattr. Bu yzden, g bizim iin en byk tehlike, en byk ekim merkezi, kendimizden ve dmzdaki her eyden nefretimizin en derin ifadesidir. Birbirimizi ve kendimizi ldrmekte kullandmz bir aratr g. Son tahlilde, Bat'da anlald biimiyle g sam ve lmdr; sanrdr nk muhayyilede bizi zerinde g uyguladklarmzdan uzakta tutar (rnein, Yahudi olmadmz vurgulamak iin Yahudileri ldrrz) ve lmdr nk nesnesindeki ve nihayetinde kendisindeki hayatn zsuyunu emer kurutur. Nietzsche gibi ben de g kullanmnn ilk arenasnn benlik olduunu dnyorum. Kii eer tekini kendine tabi klarsa kendi benlii zerinde de gl olmak zorundadr. tekileri hkm altna almak iin, kiinin nce kendine hkmetmesi gerekir. Ancak, sanki kendisi iki farkl eymi gibi, insann "kendini hkm altna almas" ne tuhaf, deil mi? G uygulayan ("irade") bir para ve zerinde g uygulanan teki para (ona ne diyeceiz acaba?). Demek ki, kendi zerine g uygulamak kendi benliinin paraziti olmak, kendi hayat pahasna yaamaktr. "rade gc" uygulamak kendini yoksun etmek ve insanlktan uzaklatrmaktr. Ve d dnyaya uygulanan her g kiinin ayn zamanda kendisine de g uygulamaya istekli olduunu nvarsayarki bu da, kukusuz, kiinin kendi kurban olmas, kendini ezmesi demektir. Dolaysyla, kendine hkmetme istenci her zaman hkmedilme istencini de beraberinde getirecektir. Thoreau yle der: "Gneyin hkimi olmak zordur; kuzeyin hkimi olmak daha kt; ancak en kts kendi kendinizin kle taciri olmanzdr."1
1. Thoreau, Waiden, yeni basm, Thoreau (New York: Library of America,1985), s. 328.

O halde, "gl" insanlar diktatrler, genel mdrler falan yava yava insanlktan karlar; tekiler zerindeki her g uygulamas benliin denetim altna alnmasndan kaynaklanr. Gerekten de, bu bir ksrdngy harekete geirir: Kii nce zdenetimle kendi iindeki hayat zayflatr ya da ele geirir ve sonra tekilerin hayatn ele geirerek, yani, da dnk g uygulayarak an kapatmaya alr. Durmakszn insanlar tketilir ve sonra "iradeye boyun edirmek" ya da sadece ldrmek iin yeni insanlar bulmak gerekir. rnein, Mao'yu dnn, korkutucu boyutlarda kabararak salt bir g sembol haline geldi, yle ki yaarken bile, yz milyonlarca insann yaad bir kltrde, hayat tketti. Lenin gibi, Mao da mkemmel bir anttr: l gvdesi, kim tarafndan hangi kehanetle bilinmez, hl muhafaza edilir. Bylesi insanlarn g uygulamak iin canl olmalar bile gerekmez; onlar lmeden ok nce kendilerini zaten ceset haline getirmitir. "Lider" olmak byle bir eydir. Eer korkunun ne olduunu merak ediyorsanz, ieriden nasl grndn bir dnn. Btn gelenekler gibi, Lakota gelenei de maharetini gerei olumlamasyla gsterir. Emerson'un yapt gibi, ama ondan daha kapsayc ve youn bir biimde, Lakota kltr fiziksel dnyann tinsel olann bir tecellisi olduuna inanr. Lakota, denebilir ki, tektanrcdr, Wakan Tanka'nn (Byk Ruh) dnyay yaratt ve koruduuna inanr. Onlar eitli fiziksel olaylar Wakan Tanka'nn mesajlar ya da tecellisi olarak yorumlar ve ldnde Wakan Tanka'yla birleecek fiziksel olmayan bir insan ruhuna inanr. Ksacas, retilerine bakldnda, inan sistemleri Batl tektanrcla ok benzer. Lakota dini ile Batl tektanrclk (ya da Batl bilimcilik) arasndaki en arpc genel retisel farkllk, Lakota'nn kendilerine doa iinde zel bir stat ya da doa dnda bir stat vermeyi kesinlikle kabul etmemesidir. rnein, onlar kendilerini hayvanlarn obanlar olarak deil akrabalar olarak grrler. Lakota kendilerini hayvanlar olarak ya da, dillerinden de anlalaca gibi, hayvanlar kiiler olarak grr. Onlar, sanki aralarndaki sz edilmeye deer tek fark kol ve bacak saysym gibi,

kendilerinden "iki ayakl", buffalo gibi hayvanlardan da "drt ayakl" olarak bahsederler. (Kartal Adam bir noktada insanlarn deil, buffalonun wakan Tanka imgesinde yaratldn ne srer.) Ve Lakota aalardan bahsederken "dikilen uzun insanlar" der. Bylelikle, dilleri tek bir ontolojik dzlemde her eyin birbirine bal olduu inancn yanstr. "Fiziksel" olan sadece insan deildir; maddecilik sz konusu bile edilmez. Aslnda, geleneksel Lakota iin, her ey tinin bir tezahrdr. Bu demektir ki, insanlarn aalardan daha fazla ruhu yoktur. Belki de, ontolojilerde nemli olan kabul ettikleri kendiliklerin ne tr kendilikler olduu deil, bu kabullenme iinde ontolojik ilikilerin kurulu biimidir. Yani, hem insanlarn hem de aalarn ayn trden varlklar olmas, Lakota inan hayatnn asli bir zelliidir; bunun insanlarn ve aalarn kim olduklarna ilikin ayrntl bir reti olma zellii ise talidir. Ancak burada doaya kar Lakota tutumu ile, sklkla Yerli Amerikan inanlarn Batl kltre alternatif "ekolojik olarak salam" bir inan olarak benimsemeye alan Batl evreci hareketlerin tutumu arasndaki farkla dikkat edilmelidir. Batl evrecilerin ou en azndan dmanlar kadar insanlarn doa dzeni iinde belirsiz bir yerde durduuna inanr. Bu gre gre, bizim sorunumuz udur: insan bilinci bize dnya zerinde o kadar byk bir g vermitir ki, artk dnyann ykmndan ya da korunmasndan sorumlu olan biziz. Yine, biz bilincimiz, temsil/tasavvur yetimiz sayesinde doa dzeninden kopuk, onun zerinde bir yerde dururuz. imdi doal dnya zerine uygulanan teknolojik gte ifadesini bularak, bizi doann efendileri ve muhafzlar konumuna yerletiren zekmzdr. nk, unutulmamaldr ki, bir eyi korumak ya da tahrip etmek kiinin o ey zerindeki gcnn ifadesidir. Efendi klesini yalnzca zincire vurup smrmez, korurda: Klelikten yana klasik argmana gre, o salaklar denetim dna ktklarnda savunmasz kalrlar. Korunmaya muhta olan zayftr; zayfa korunma salayan ise kuwetli. Biz, evrimin en byk baarlar, sorumlu mevkilerdeyiz nk gcmzle yerkreyi gcmzden koruyacak kadar glyz. Artk pekl yeryzn korumak ve kollamak zorunda olduumuzu hissedebiliriz. Yoksa, deil drt ayakllar ve dikilen uzun insanlar, kendimizi de yok edeceiz. Ne var ki, olaylara bu ekilde bakmann doann dzeninden mutlak anlamda kopmu olduumuza inanmamzdan geldiine dair en ufak bir kuku duymamalyz. Nihayet, bu terlemekten ve ayamz talara arpmaktan ne kadar usandmz gsteriyor; biz hl, bunca zaman sonra, kendimizi ruhlarn zerine ykmakla megulz. Kendi zerimizdeki gcmzden doan ve sonra o gce g katan doa zerindeki hkimiyetimize dayanarak, kendimiz vahi hayata uymay dnyor olsak bile, doay "insaniletirme" derdine dmz. Bu tam da Topal Karacann Batl'nn doayla ilikilerine ynelttii eletiridir: Siz [beyaz insanlar] yalnzca kanatl ve drt ayakl kuzenlerinizi deitirmek ve sakatlamakla kalmyor, bunu kendinize de yapyorsunuz. Siz insanlar ynetim kurulu bakanlarna, bro iilerine, zamana ayarl kuklalara evirmisiniz. Kadnlarnz ev kadnlarna, gerekten korkan yaratklara evirmisiniz. Bir zamanlar byle bir kadnn evine konuk olmutum. "Klleri yere dkme, ttn ime, perdeleri kokutacaksn. Balk kavanozuna dikkat et, ban duvar kdna srme, salarn yal. Likr masaya dkme, cilas ok hassastr. Botlarn temizlesen iyi olur, yerler yeni temizlendi. unu yapma, bunu yapma..." Bu lgnlk... Siz kendiniz iin ina ettiiniz hapishanelerde yayorsunuz, ve onlara "ev, bro, fabrika" ad veriyorsunuz.2
2. John (Fire) Lame Deer and Richard Erdoes, Lame Deer Seeker of Visions (NewYork: Simon and Schuster, 1994 [1972]), s. 121.

Dikkat edin, Topal Karaca bunu yalnzca bir hayvan terbiyesi ya da evre teknolojisi olarak almyor, ona gre, bu her eyden nce kiinin, tarttm sre iinde, kendisini, yerine getirdii rol olarak grmesiyle geldii noktada, bir benlik teknolojisidir. Topal Karaca szlerini yle srdryor: Amerikallar her ey tertemiz olsun istiyor. Koku yok. Hatta gzel, doal kadn ve erkek kokusu bile olmayacak. Koltuk altlarnda, deride koku kalmasn. Ykayp karn kokulan ve sonra kendinize insani olmayan baz kokular pskrtn ya da srn... "Beden Kokusu", az kokusu, "Mahrem Kadn Kokusu" TV'de grdm. Yaknda vcudunda delikler olmayan damzlk insan yetitirirsiniz siz. (s. 121) Bu son blmde ayrntl olarak zerinde duracam bir konudur ancak burada Topal Karaca'nn bedensel varoluumuzun (ynetim kurulu bakan ve ev kadnlarna "kt kokan" tam da bu bedensel varoluun) izlerini silme gayretimize hizmet eden bir teknolojiyi tarttna dikkat ekmek istiyorum. Biz bedenlerimizi arndrma abas iinde kokularmz tektipletirir ve srf toplumsal rollerimizi oynar hale, dolaysyla saf ruh haline geliriz. Topal Karaca, "Siz lm alp satarak, lm sayorsunuz. Btn o deodorantlarnzla, siz lm kokuyorsunuz" diye yazyor, (s. 123) Doann ve bedenlerimizin ana dm oluumuz hl akl almaz, mnasebetsiz bir ey. Ve imdi biz tehlikenin yaklatn hissediyoruz. Belki de, artk bizatihi akln bir sorun olduunu, yeryznden kopukluun kirlenmede, vb. kendini belli ettiini dnyoruz. (Klasik bir felsefi muamma: Akl gibi ilahi bir ey nasl olur da zehirli atk gibi somut bir etki yapabilir?) Her ne kadar yeniden kaleme alnm olsa da, bu eski bir ikilemdir. Aslnda, biz yzmz "yerli halklara" ve Batl olmayan kltrlere eviriyoruz nk "akl" bir yk olarak yayoruz; bedene duyduumuz zlemle ya da tka basa aklla dolu olmaktan mustarip olduumuz ve "doayla yeniden birlemek" iin yanp tututuumuz iin "ilksel"e yneliyoruz, ilksele ynelim her zaman bilincimizi bir yk olarak tadmz gsterir nk ilksellik bilinsizlik, kendiliindenlik vb. artrr. (Hi kuskusuz herkes gibi ben de bu sucu iliyorum.) Dolaysyla, burada kendini teknoloji olarak da vuran bilincimizin yaratt sorunlarla nasl baa kacamz bulmaya alrken, "ilksel" ya da yerli halklara yneliimiz artc deildir. Ancak bylesi halklarn kltrn kendimize mal etmek ya da bilinli olarak bilincin silinmesini arayna girmek bilinci pekitirmekten baka ie yaramaz. Kendiliindenlii yaratmann bir teknii yoktur; her teknik uygulama sadece kendiliindenlikten bir adm daha uzaklamay getirir. Kendiliinden olma ynndeki bir aba son tahlilde yalnzca kendini kontrol iin yaplan baka bir aba, benlik zerine baka bir g uygulamasdr; bu da bakalar zerine g uygulamakla birdir. Bundan dolay, evreci hareket saaltmn hizmetine yeni bir gcn sokulmasn akla getirir (nk saaltm denen ey gtr, aslnda, belki gcn ilk tezahrdr) ancak bu hareket hl g diyalektiinin girdabndan kurtulmu deildir. Yasalar, ynetmelikler olsun ister. Bunlar kendimizin ve teki varlklarn hayatta kalmalarna belki yardm edebilir ancak kendimize dair grmzde, yani doada hem kendine lanetler yadran hem de kstaha yaptklarndan gurur duyan tuhaf bir anomali olarak varolduumuz grnde en ufak bir deiiklik olmaz. Bunlar bize doa zerinde g verir ve dolaysyla bizi yoksullatrr, iimizdeki hayat zayflatr. Nihayet, bizi doa dzeninden kopard dnlen ey, akln, genelleme ve soyutlama yapma gcmzn toplumsal ifadesi olan "uygarlk"tr. Ve uygarlk, bu arada, basite "devlet" demektir. Eer bu konuda bir kukunuz varsa, eski, politik bakmdan yanl antropoloji metinlerinin neye "uygar" dediine bir bakn: Bir devlete kaplanm her halk ipsofacto uygardr; yani, bedensel ya da daha ok ruhsal olarak doa dzeninden koparlp kltr dzenine sokulmutur, ite bu yzden, zihinsel olmayana dn iin yanp tutuuruz ve bu yakc arzu,

uygar olmayana bir dn arzusudur. Bu yzden (benim imdi yaptm gibi) "uygarlamam" insanlarn deneyimlerini kendine mal etmeye alrz. Ancak evre hareketinin doadan kopuk, akl/ruh/uygarlk nosyonlarnn penesinde oluu uradan da bellidir ki, evresel iyileme iin hl devlet gcnden medet umulmaktadr. Soyutlamalarn at yaralara melhem olmas iin yine soyutlamalar yardma aryoruz. Belli birtakm evreci niyetler besleyerek Yerli Amerikan geleneklerini kendine mal edenler Siouxlarn avc ve sava olularn bir yere sdramazlar. Siouxlar ldrmekte tereddt etmezler; aslnda, ldrme eylemlerini eitli biimlerde kutlarlar. Ancak bir buffaloyu ldrmek ve kranla ondan faydalanmak, buffaloyu, rnein, bir hayvanat bahesinde kentin bir simgesi olarak "muhafaza altna almak"tan ok kendini hayvanlar arasnda bir hayvanla zdeletirmek, ayn anlama gelmek zere buffaloyu ruhlar arasnda bir ruhla zdeletirmektir. Biz buffaloyu bir temsilci olarak muhafaza ederiz, yani buffaloyu "resimletirir", kudretli buffaloyu "resim konusu" grrz. Doa valisidir. Acmaszca ve rastgele ldrr. B iz de doann bir parasyz ve biz de acmaszca ve rastgele ldrrz. Ama biz kendimize baka bir hikye anlatrz. Dnyay sevmek: ama, dnyaya "zarar verdiim" iin bile olsa, kendinden nefret etmek dnyay sevmek deildir, insann kendini dnyevi durumunu yaamaya brakmas Lakota trenlerinde rastlanan bir bilgeliktir. ldr ancak hrmet ederek ve sevinle ldr; o zaman yeryzyle kt niyetle g uygulamasndan baka bir anlama gelmeyen "muhafaza etmekten" ok daha kkl bir iliki kurmu olursun. Sylediklerimden, umuyorum, retilerin (rnein, insanlarn ve teki eylerin ruhlar olduu ya da bizatihi ruh olduklar retisinin) felsefelerin, dinlerin ve kltrlerin deerlendirilmesinde tali bir nem tadklar kar. (Kabul ediyorum, nce, bu sonuca tutarl bir biimde varmadm ve ben daha ok reti dzeyinde, rnein, Hristiyanl mahkm etmek ve o oranda yanllamak derdindeyim. ikinci olarak, kabul ediyorum, kendim de dnyann gerek akl yerine retiler koydum, aslnda, dnyann akln kiinin dnyaya ak olmas gerektii retisiyle ikame ettim. Dikkat ekmek istediim bir ey udur rnein: Etik zerine uzmanlam insanlar bazen toplum delisi olurlar. Her neyse, dnyaya ynelmeliyiz diye yazarken dnyadan uzaklaabilirim.) nemli olan kiinin ne sylediinden ok nerede ve nasl durduudur: duruu ve yeridir. Mesele kiinin felsefi deil, fiziksel konumudur. Her Lakota treni size byle bir duru kazandrr: Bu trende, bedeninizi dnyann bedenine aar, dnyann verdii gibi ve dnyanm verdikleriyle dnyay kutlar ve kranlarnz sunarsnz. Lakota'nn temel trensel eylemi, zellikle Kara Geyik'in dnya grn ciddiye alanlarnki, drt pusula ynn, gkyzn ve yeri tanmak ve onlara almaktr. Bu alt gce trensel bir ubuk ya da wotai ta sunulur ve bylelikle dnyaya duyulan byk sayg ifade edilir. Bylesi bir kabulleni hemen her Lakota treninin balangc ve sonudur, ve ok incelikli bir temsili canlandrma eliinde yaplr. rnein, bir yi nce lm birinin ruhunu serbest brakmak iin yaplan, Kara Geyik'in katld ubuk ime treni tipiktir: Trene katlanlardan biri... bir tutam kutsal ttn kinnikinnik alr, havaya kaldrr ve yzn batya dnerek haykrr: "Bu wakan (kutsal) ttnle birlikte, seni ubua koyuyoruz, sen ey batnn kanatl Gc. Seslerimizi Wakan Tanka'ya. gndermek iin toplandk ve senden bize yardm etmeni istiyoruz!...[Yzn kuzeye dner ve seslenir+ Sen ey, arndran rzgrlarla birlikte gelen, halkmn saln koruyan gkgrlts varlk; Sen ey, kuzeyin Kel Kartal', Kanatlarn hi yorulmasn! Bu ubukta sana da yer var... *Douya dner ve yle der+ Sen, gnein doduu yerin kutsal Varl,

bilgiyi denetleyen! Senin yolun dnyay aydnlatan ykselen gnein yoludur... ubukta sana bir yer var. *Gneye dner ve yle der+ Hayatmz ve evrendeki tm insanlarn hayatn kontrol eden sensin. Hareket eden ve olan her ey Wakan Tanka'ya bir nefes yollayacak. ubukta senin iin bir yerimiz var."... ubuun sap ve bir tutam kinnikinnik daha sonra topraa doru tutulur. "Sen, kutsal toprak, bize can veren, sen licenapsn, her eyi beslersin; biliyoruz ki, sen wakan sn ve Seninle biz hepimiz akrabayz. Bykanne ve Toprak Ana, meyve veren, ubukta senin iin bir yer var. Anamz, Senin halkn kvvetli frtnalara kar hayatn yollarnda yrsn! Senin zerinde gvenle yryelim! Admlarmz armasn!"3
3. The Sacred Pipe: Black Elk's Account of the Seven Rites of the Oglala Sioux; kaydeden ve derleyen, Joseph Epes Brown (Norman: University of Oklahoma Press, 1953). s. 1920.

Baz biimleriyle hemen her Lakota treninde rastlanan bu tapnma manzaras, her eyden nce, drt yn, topra ve g tanyarak, katlan herkesi dnyaya amay amalar. Bu tren hayvanlar ve doa glerini hayatn kutsal emberinin bir temsili canlandrl iinde doann somut zellikleriyle eletirin Ve bu tren yeryznn kutsalln koruma ve, rzgr uuldarken bile, zerinde salam admlarla yrme kararlln ifade eder. Bu arada, unutulmasn, bu drt gcn her biri hem yaratc hem de ykc bir zellik sergiler; rnein, batnn gkgrltleri can verirken, alr da. Ancak Sioux dini doay romantikletirmedii gibi, onu bir fantezi haline getirerek etikletirmez. O doay ykc ynyle de, ve belki de zellikle bu ykc ynyle, sevmekte kararldr. Bu anlamda, onun yeryzne duyduu sevgi hakiki bir sevgidir. Ve bu tren ayrca kutsal insan (wicasa wakan) etik yapmaktan ya da bir fanteziyle sakatlamaktan da saknr. ok ho ve son derece tipik bir pasajda, Topal Karaca yle syler: nanyorum ki, dertlere deva olmak, her eyden nce, zihinsel bir durum, bu topraa bakmann ve onu anlamann bir yolu, neyin ne olduunu hissetmektir. Ben wicasa wakan mym, peki? Sanrm yleyim. Baka ne olsaydm, ne yapsaydm ki? Beni yamal, yrtk prtk gmleimle, dize kadar kovboy izmeleri iinde, kulaklarn bir yardm ars duyarm diye dikmi grr, evim dediim dardan ierisi grnen bu derme atma kulbeye ve pis kokulu avluya bakarsnz; btn bu grdkleriniz beyaz adamn zihnindeki kutsal adam hayaline bir trl uymaz. Beni sarho ve bedbaht halimle grdnz. Kfr ettiimi ve belden aa akalar yaptm kulaklarnzla duydunuz. Biliyorsunuz artk, ben teki insanlardan daha iyi deilim. Ama ben dan tepesindeyim, her eyi gryorum, (s. 163) Topal Karaca ileci deildi. lgintir, Lakota temsili canlandrmalarnda somutlaan simgeler amaz bir biimde insan kavramlarnn doaya bamlln benimser. Saflk, dnce vb. kavramlar entelektel olarak yeryzne dayatlm olmaktan ok yeryznden alnm eyler olarak anlalr. Dncenin dzeni dnyann dzenini yaratmaktan, kurmaktan ya da yanllamaktan ok "sarmalar". Bu zelliiyle, belki de, Lakota dini aksi halde ok yakn duracak olduu Emerson'un dncesiyle karttr. Emerson tekrar tekrar fiziksel gerekliin dzeninin dncenin ideal dzenini yansttn iddia etmitir. Ancak Lakota trenleri dncenin doann dzenini izledii iddiasn canlandrr. Yeri gelmiken, dorusu da budur. Dnyay oluruna braktmzda onu anlarz. Yarattmz her ey gibi, anlatlar da dnyadan aldklarmzla yaratrz. Kara Geyik, bir da tepesinde tek bana "bir vizyon iin at yakmak" ya da "alamak"la ilgili Hanblecheyapi trenini tam da kendini dnyaya tamamen amak olarak anlatyor; kiinin bir vizyon

iin yakar ve at yakan kiiye vizyonun gelii burada nemlidir, nk alamak ve at yakmak kendini savunmasz brakma, dnyaya amann yollardr. Yani, bunlar gten vazgei edimleridir. Kara Geyik Konuuyor kitabnda, Kara Geyik kendi alayp yalvarmasn anlatr. Sylediine gre, nce alamaya alyordu sadece, ama sonuna doru btn itenliiyle hkrarak alamt; Aslnda, o kadar iten alyordu ki hkrktan lse ne iyi olur diye dnmt ,Kara Geyik Konuuyor, s. 183). At yakan her atta kendini drt yne aarak, drt bir ynde ileri geri gidip gelir: [At yakan] hep akln elen dncelere kaplmamak iin dikkat kesilir ve Byk Ruh'un kendisine gnderebilecei her ulak iin tetikte bekler, nk bu haberciler sklkla bir hayvan klnda gelirler, hatta grnte kck bir karnca bile olabilir. Belki de, batdan bir Benekli Kartal, kuzeyden bir Siyah Kartal, doudan bir Kel Kartal ya da gneyden Kzl Bal aakakan gelebilir... Btn bu haberciler nemlidir nk onlar, kendilerine gre. bilgedir ve eer onlarn karsnda tevazu gsterirsek biz iki ayakl varlklara ok ey retirler. {Kutsal ubuk, s. 58) Kara Geyik'in anlatt, sanrm, "tipik" bir vizyon anlamna gelir; bir Kzl Bal aakakan at yakana grnr ve tekrar tekrar, "Gzn a, ve korkma" der. Bu disiplinle, benlii dnyaya amakla ayn anlama gelen Zen pratiindeki akl doluluk arasndaki ilikiye dikkat edin. Ve yallar geri dndnde at yakann vizyonunu yorumlarken zerinde durduklar da budur: "Ey, Wakan Tanka, bize yardm et, hep gzmz ak olsun!" Ya da Thoreau'nun dedii gibi, "Hibir yntem ya da disiplin hep tetikte olmann zorunluluunu ortadan kaldramaz. Gzn hi krpmadan grnmek zere olana bakma disipliniyle kyaslandnda tarihin ak, felsefe ya da iir, ne kadar iyi seilmi olursa olsun, en iyi toplum ya da hayattaki en saygn ura nedir ki?" (Waiden, s. 41 1) Ya da Gne Dans'n dnn. Burada, birinin gvdesine kancalar batrlr ve ularndaki iplerle bir kutsal aaca balanr. Aala ve Toprak Anayla balantnn ifadesi olarak kii dans eder. Dansa hazrlanrken, dansn mucidi Kablaya, Kara Geyik'in anlattna gre, unlar syler: "Yuvarlak bir daire izilsin ve krmzya boyansn, bu Toprak' temsil edecek. Toprak kutsaldr ve biz O'nun zerine basar ve seslerimizi Wakan Tankaya gndeririz. O bizim akrabamzdr; O'na "Bykanne" ya da "Anne" diye seslenirken bunu hi aklmzdan karmayalm. Dua ederken ellerimizi gkyzne aalm ve ardndan topraa dokunalm nk ruhumuz Wakan Tanka dan, bedenlerimiz topraktan deil mi? Biz her eye balyz: Topraa ve yldzlara, her eye. ve biz hep birlikte ellerimizi Wakan Tankya aar, yalnzca ona dua ederiz." (Kutsal ubuk, s. 72) Birok kltrde ie kapanma ya da benlie ynelme biiminde olan duacnn tavr burada evrenin glerine alma ve onlar kabullenme ynndedir. Aslnda, Gne Dans'nn doruk noktas olan tren emberi Kartal Adam tarafndan bir doum emberi olarak aklanr. Kii nce kendini bir nipi' de, ter atma kabininde arndrr. Bu karanlk, yuvarlak meknda, kzgn talardan buhar ykselir: Atmosfer ana rahmine benzer. Kartal Adam yazyor: Doal ba Toprak Ana'nn buulu, dourgan rahminde ortaya kar; bu bala insan kendi Tanr, Yaradan ve yaratlan Ana kavramna balanr, ve hepimiz bu bala gn be gn beslenir byrz. Ruhsal ba scak rahminde otururken naslsa Toprak Ana'ya yle tutunup balanmaya benzer.4
4. Ed McGaa, Eagle Man, Mother Earth Spirituality (San Francisco: Harper, 1990).s.62.

nipi treninin bir anlam da udur: Nasl bir anne iinde byyen ceninle beden svlarn paylarsa, ter atma kabini de topran ve trene katlann svlarn birbirine kartrr: Kabin iinde drt yne seslenilir. Buulu hava, ate gibi kzgn buhar sizi sarar, sizin kendi buunuzu (terinizi) dar karr. Evrensel hayat damarnz akmaya balar ve etrafnzdaki erkek ve kz kardelerinizin buulu sularyla karr. Kabine getirilen dnyann suyu (su kovas) buhar yapsn diye kzgn kayalar zerine serpilince drt bir ynn havasna karr. Drt rzgr kabinden kan hayat suyunu gezegenin drt bir yanna tayacaktr. Hayat suyunuzun bir paras geriye, toprak anaya akacak. (s. 62) Ter atma kabinindeki arnmann ardndan, bir kiinin vcuduna trensel olarak kancalar batrlr ve deri sicimlerle bir kavak aacna balanr. Sonra biri, sk sk aaca doru hamleler yaparak, aaca sarlp perek, hatta kendi vcudundan kestii etleri aaca ikram ederek dans etmeye balar. (Bu ilemler Kutsal ubuk'ta anlatlm ancak sonra anlalr nedenler yznden Kartal Adam'n yakn dnemli anlatmlarnda sz edilmez olmutur.) Kartal Adam sicimi sizi toprak anaya balayan gbek ba olarak betimler. (Kadnlar eitli biimlerde yer alsalar da Gne Dans'na katlmazlar. Kartal Adam'n aklamas, doum yapmalar kadnlara dourmann acsn yaama imkn verdiinden, Gne Dans'na ihtiyalar olmad eklindedir.) Kartal Adam'n anlatm yle devam ediyor: Aaca drdnc kez dokunduktan sonra, dans edenler geriye doru yaslanarak kancann iplerini gererler. Artk herkes kendi Gne Dans vizyonunu aramakta zgrdr. O gn toplanan herkes bir ulus olarak bir kere daha son noktasna kadar Anayla ilikileri zerine younlar. Bu Gne Dans'nn muazzam gcdr. Bir sre sonra, danslar Anayla gbek balarn koparmak zere geriye doru hamle yaparlar. Bazen ok iddetle geriye giderler. Kanca derilerini koparr, ve bu ksm ou insann sand kadar ac verici deildir. Bazen kancalar deriden kurtulup zldkten sonra meydann ortasna savrulup atlr, (s. 95) Buradaki simgesellik gzel ve derindir. Gne Dans insan durumunun bir canlandrlmasdr, gerek iine gmlmln kabul ve ak ediliidir. Dikkat edin, ncelikle, bu kabulleni ac ya da ok gerektirir; bu anlamda, o bir "uyan" ve gerek nnde kendi benliiyle yzlemedir. Ancak, ikincisi, acnn kayna, aslnda, ac ihtimalinin kayna olan topraa ballk, bir kran dansyla kutlanr. Evren insann kendisine bal olmas yznden ona zarar veriyor bile olsa, kii evrene kranlarn sunacaktr. Bu benim "sevgi'ye yklediim anlamda, yani eyleri oluruna brakma anlamnda geree duyulan sevgidir. Ardndan, kii yine ac iinde prangalarn paralar, ve dnyada, kendi basma ayr bir ey olmasn kutlar (nk bu ac verici olduu kadar gzeldir de). Bu iki kabulleni, yani ballk ve ayrkl tanma, gerek iinde insann durumunun bir canlandrl ve tasviridir. Ve, dikkat edin, bu kabulleniin temel ya da radikal arenas doumdur: Freud'a gre, erkek ocuk zellikle bir Oedipal drama olarak bu srece girer; kiinin anneye ball hem huzurlu hem de tehlikeli bir eydir; sarp beslemesiyle huzur verir, yutup yok etmekle tehdit ettiinden dolay tehlikelidir. Ancak bu, kadn ya da erkek, hepimizin dnya halidir. Eer Heidegger'in "orada olma" anlamnda kulland "dasein"'n bir "yaps" varsa, o da budur; yani geree alma ile ondan kama arasnda gidi geli. Lakota treni bir btn olarak kendini dnyada, dnyaya dndrmenin, dnyaya hrmet etmenin bir yoludur. Bizi besledii iin dnyaya kranlar sunulur ancak ayn zamanda yeryznn kendi acs demek olan yeryznde yayor olmann acs da kabul edilir, ve tren boyunca canlandrlr. Gelinen noktada, bunlar felakete uram bir halkm, zalimlemenin ne anlama geldiini, dnyada yaamann neye mal olduunu bilmesi mmkn olan ve zaten bilen bir halkn trenleridir. Onlar dnyaya srtlarn dnm olabilirler, ou dnmtr de. Ancak trenleri kltrlerine sarlmann bir yolu olduu kadar dnyaya sarlmalarnn da bir yoluydu. Lakota kltrnn gelenekselci canlandrlp ayn zamanda gerek iinde kendini yenileme, bugnn nda zalimlikten kurtulmann bir yoluydu.

Btn bu tespitler iinde bir nokta nemlidir: Lakota trenlerinde ve btn olarak Yerli Amerikan kltrlerinde, temsilin/tasavvurun yaps Bat'dakinden farkldr. Bu, aslnda, yukarda verilen temsilin/tasavvurun niteliinden gelir. Kii hem dnyay, diyelim, Bat resim geleneinde temsil/tasavvur edildii gibi temsil/tasavvur edip hem de konumsalln kabul edemez. Burada Emerson'u hatrlayalm: Dnya bir i tanesine sarnmtr, Tanr her eyiyle bir yosun parasnda grnr. Sanrm, buradan geliyor, eer biri Tanr'y tasavvur etmek isterse, yapaca ey yalnzca bir yosun paras alp bakmasdr. Lakota treninde, her para, rnein, destan, ta, odun, bulut, hepsi bir nve iindeki dnyadr ve dolaysyla W akan Tanka'nn vcut bulmu bir halidir. Bu paralar kendilerinin gerek oluu sayesinde gerei temsil/tasavvur edebilir, ve bu yzden dnyayla bir zetleme ya da rnekleme ilikisi iinde var olurlar. Onlar dnyann "resmi" olmaktan te bir eydir. Topal Karaca temsile/tasavvura u rnei verir: Burada ne gryorsun, dostum? Sradan eski bir tencere, isli pasl. Eski odun sobasnda atein stnde duruyor, ve su kaynyor, beyaz buharlar tavana ykselirken tencerenin kapa fkrdyor. Tencerenin iinde kaynayan su, yal ve kemikli et paralar ve oka patates var. u eski tencere, bir mesaj varm gibi grnmyor ve tahmin ediyorum bir nebze olsun dnmedin onu. Tabii, gzel bir yemek kokusu ve sana a olduunu hatrlatmas dnda. Belki bunun kpek eti olduundan kukulanyorsun. Pekl, endieye gerek yok. zel bir tren iin semiz bir kpek deil pien, sadece sr eti. Sradan, hergnk gibi bir yemek ite. Ama ben bir Kzlderiliyim. Sradan, gndelik eyleri bu tencere gibi dnrm ben. Kaynayan su yamur bulutlarndan gelir. Gkyzn temsil eder o. Ate bizi, btn insanlar, hayvanlar ve aalar stan gneten gelir. Et biz yaayabilelim diye kendilerini kurban cden drt ayakl yaratklar, hayvan kardelerimizin yerini tutar. Buhar can veren soluktur, (s. 107) Tencere ve iindekiler her bir zelliiyle yeryzn "sarmalamtr" ve hepsinin sembolik anlam vardr. Ne ki, burada bir semboln ya da temsilin ne anlama geldii Batl gelenein zellikleriyle gerilim iindedir. Buna ramen, dikkat edin, mahfaza olarak temsil aslnda Batl gelenein temsillerinde/tasavvurlarnda mevcuttur, tpk iyi resimlerin nihayetinde aa ve pigmentten ibaret oluu gibi. Bu anlamda, bir resim neyi temsil ediyorsa odur; ya da, daha ak bir deyile, bir resim gerek bir eyi tasvir ettii mddete, tasvir ettii eyle ayn "gereklik dzeni" iindedir. Ancak, yine dikkat edin, tasvirin ele alnna ilikin Batl entelektel tarih resimle nesne arasnda (ok bulank) bir ontolojik uurum nosyonuna dayanr. Bu uurum en azndan Republic'n 10. Kitabndan gnmze gelenekseldir. Bu gre gre, resimler tamamen gerek olandan daha azdr ve bu yzden bizi gerek olmayana ayartma gc vardr: rnein, Bat'daki eitli put krc hareketler bu iddiaya dayanr. Bu bir epistemoloji de artrr. Ben resimlerin gerek olmay, zihinsel imgelerin gerek olmaylar (ya da farkl ontolojik stat tamalar), yani zihnin doa dzeninden ayrlmas anlamna m geliyor, yoksa zihnin doa dzeninden ayrlmas resimlerin gerek olmad anlamna m geliyor, emin deilim, iki ekilde de, temsil teorisi drt ba mamur bir metafizik iinde mtala edilmi ya da rneklenmitir. Bunun gibi, dnyann paralarnn dnyay temsil etmekte olmas Lakota geleneinin ontolojik eitlikiliiyle tamamen tutarldr. (Tekrarlayacak olursak, dnyann paralar Batl gelenekte de dnyann temsilcileri olarak alnmtr ancak burada sz konusu etkinlik bir ontolojik ayrm yanlsamasyla i ie yrtlmektedir.) Batl gelenekte, temsil/tasavvur bizi nesnesinden belli bir

mesafeye koyar. Ama Lakota geleneinde, Topal Karaca'nn dedii gibi, temsil/tasavvur zellikle gerein dolanm olduumuz an gstermek zere kullanlr. Yaral Diz'de savam olan Kara Geyik, bir duac ve kendisinin topraktan gelmi biri olduunu bildiini gstermenin bir yolu olarak topra bedenine srter. Ve der ki, her tipi btn evreni temsil eder: Dngnn sonu yoktur ve her eyi iine alr, ve tipi dngseldir. Ayn ey, etrafnda insanlarn toplat ve ynlerin kutsal halkasn simgeleyen ate emberi iin de sylenir. Ev ve topluluk, bu yzden, evrenin temsilcileri olarak i grr, ve bu tek bir ontolojik dzlemde yuvalanm bir sr ember olarak zsel kimlii gstermenin bir yoludur. Buffalo Danas Kadn ubuu Oglala'ya getirirken, ubuun dnyay hem bir btn olarak iinde tadn hem de dnyaya bir sunak olduunu aklar: ubuu, sap ge gelecek ekilde kaldrarak, der ki: "Bu kutsal ubukla Toprak stnde yryeceksin, nk Toprak senin Bykannen ve Annendir, ve kutsaldr. zerinde attn her adm bir dua olsun. ubuun haznesi krmz tatan oyulmu; o tataki Topraktr, ve evresindeki ekiller senin Annenin zerinde yaayan tm drt ayakllar temsil eden buffalo danasn temsil eder. ubuun sap aatandr ve bu Toprakta byyen her eyi temsil eder. Ve burada, ubuun hazneyle birletii yerde asl duran on iki ty Wanbli Galeshka'dan, Benekli Kartal'dan alnmtr ve onlar kartal ve havada uan tm kanatllar temsil eder. Btn bu insanlar ve evrendeki btn eyler ubuu ien sende birleir; hepsi seslerini Wakan Tanka'ya, Byk Ruh'a gnderir. Sen bu ubukla dua ederken, her ey iin ve her eyle birlikte dua ediyorsun." (Kutsal ubuk, s. 6) Bence bu dnya edebiyat iinde en gzel ve derin pasajlardan biridir. ubuk, Batl anlamda dnyay tasvir eden deil, Emerson'un ifadesini kullanacak olursak, ona "sarnan", nve halinde dnyadr. ubuk doldurulurken, ttn ya da st kabuu drt ynn drd adna, toprak ve Wakan Tanka adna, eitli hayvan slaleleri vb. adna ubuun iine yerletirilir. Sonra ttn ya da kabuk ekilir ve kii dnyay kendi bedenine alr. Kii, birok kltrde rastladmz mistik deneyimlerde karakteristik olan bir deneyimle, dnya olur. Ama sonra, Gne Dans iin de geerli olmak zere, dnyann darya, tekrar dnyaya braklmas n gelir. Bu yzden, duman mkemmel bir tren aracdr nk o yava yava ve hissettirmeden btn atmosferde dalr. Bu, yine, durumun tam bir canlandrlmasdr ya da ayn anda benliin teki iinde erimesi ve kiinin eyler iindeki kendi ayr varlnn ifadesi olarak benlikten tekinin dar braklmasdr. Kii, dnya olan duman iindeki ak yere alr ve sonra onu brakr. Bu yzden, ubuk ime treninin hakikati artrmas hi de artc olmaz. Kartal Adam'n dediine gre, "ubuktan iime ekilen duman ubuk ienleri, grnr soluu temsil eder ve hakikatin, yani hakikat szcklerinin, hakikat eylemlerinin ve bir hakikat ruhunun yerme geer" (s. 57). Burada, hakikati bulmak kendi benliinde btn dnyaya yetecek bir yer bulmak ve ayn zamanda kendi benliinde, dua edip kranlarn sunarak, dnyay dsalla geri gnderme kapasitesi tamak demektir. Siouxlarn bilge insan Aptallarn Kargas kendini bilme zerine u duay okur: Byk Ruhlar Bana acyn, Drste kendime bakmama yardm edin. Hakikat geliyor. Canm actyor. Sevinliyim.5

5. Thomas Mails'le Aptallarn Kargas'nn konumas, Fools Crow: Wisdom and Power (Tulsa: Council Oak Books, 1991), s. 113."

Temsil hakkndaki btn grler g hakkndaki grlerdir de. Bat'da, yine, biz gc "genelletiren", "uzaklatran" ve "soyutlatran" bir ey olarak kullanrz; bunlarn hepsi de somut durumlardan ka hamleleridir. Yani, kontrol altna almak iin, eylerin tikel hayatlarn o eylerden koparp alrz. Gszlere hayatlaryla detiriz, tpk kendimizin benliimiz zerinde g uygulaymz kendi hayatlarmzla dediimiz gibi. eyleri tasvir ederek ya da metinletirerek kontrol altna alrz; onlarn ynlerini saptrr, faydalanmak zere tutarz. ubuun gc ise, aksine, eylere giderek derinleen bir ballktr; benlik iin tehlikeler ya da holuklar, kurtarclar ya da yok ediciler olarak kanl canl varolular iinde eylere duyulan bir sevgi eylemidir. insan burada gldr nk insan elinde ya da cierlerinde nve halinde dnyay tutar, nk insan, olan her eyin bir mikrokozmosuna sahiptir ve mikrokozmosun bizatihi kendisidir. "Hibir ey yaayan ve hareket eden Dnyann Kutsal Gcne uygunsuz bir hayat sremez" (Kara Geyik Konuuyor, s. 208). insan dnyann gcnn bir ifadesi olarak gldr; insan dnyaya duyduu hrmeti sergileyerek dnyann gcyle kendi gcn birletirir. Dolaysyla, eyleri olmaya zorlayarak deil, kendisi olan dnyada eyleri kendi olularna brakarak, insan "eylerin oluunu salar." Aptallarn Kargas'nn sylediine gre, o ve Kara Geyik, saaltclar olarak, kendilerinin g kullanmadklar, aksine kendilerimin dnyann glerinin iinde hareket ettii "delikler" ya da "ii bo kemikler" olduklar konusunda hemfikirdir. (Aptallarn Kargas, s. 50) Taoizmde olduu gibi, burada da g benliin younlamasndan ok benliin dnyaya boaltlmasdr. Bu anlamda, g eylere aklktr; g hakikattir. Demek ki, g kaynan sevgiden, Heidegger'in szn ettii zgr hakikat alanndan alr. Topal Karaca ona yle diyen bir ses duyar: Bu topraklar zerinde yer alan her ey iin sevgin var ama bu sevgi bir annenin ocuuna ya da bir ocuun annesine duyduu sevgi deil, btn yeryzn saran ok byk bir sevgidir. Sen o ula sarnm korkan, alayan bir insanolunun sadece, ancak iinde o sevgiyle doldurulacak byk bir mekn var. Btn doa oraya sabilir." (s. 139) Ve Kara Geyik yle der: "nne dz yollar, engebeli yollar kt; ve bu yollarn kesitii yer, ite o yer kutsaldr. Gn be gn, sonsuza dek, sen eylerin hayatsn" (Kara Geyik Konuuyor, s. 272).

VI Batan k(ar)ma, ihlal, bamllk


Her felsefe, felsefecinin deneyimini yanstr. Bir profesyonel tarafndan ilelebet savuturulmayacak kadar ak seik hibir hakikat, zorlayc hibir argman yoktur. Son tahlilde, neye inanma gerei duyarsam ona inanrm, yine neyi yazma gerei duyarsam onu yazarm; ister duymay istediim ey o kadar kt olsun ve ben basl bir sayfada onu kendime sylemek iin umutsuz bir bekleyi iine gireyim, isterse olduum gibi olmam yznden hep savunmada kalaym. O halde, ortaya attm, eer atmsam, argmanlar varlan konuma nesnel saygnlk cilas ekerler ama bu konumun cazibesinin argmanlarla hibir alakas yoktur. rnein, Quine ssz llerden holandn sylerken, ontolojisinin zne, olann ne olduuna dair somut tezler ileri srerken olduundan daha yakndr. I Ben gereklii sk bir retmenden, bana kvrtp kaacak bir delik brakmayan bir retmenden rendim. Oturup o retmeni dinlemek zorundaydm: Benim retmenim alkol ve uyuturucu bamlsyd. ie on drdmde marihuana ierek baladm, on be yl boyunca (ou gnler, gnde birka defa olmak zere) her gn itim. eitli kereler kokain (crack da dahiI), LSD ve baka uyuturucu trleriyle tantm. Babam 49 yanda bamllklarnn toplam etkisiyle gt gitti (geri amfizemden ldnde makul llere inmiti ama). Erkek kardelerimden biri PCP *Phencyclidine'in ksa ad, bir uyuturucu madde+ balantl bir cinayete kurban gitti, teki kardeim ar dozdan ld; nc kardeim de eroin akna yaplan bir silahl soygun yznden be yl hapis yatt. Defalarca iimi kaybettim, arabam taklalar att, vb. Btn bunlar bana acmanz iin anlatmyorum (her neyse, acyn isterseniz; ama en iyisi, para gnderin!); lgnln ve bu ie son vermekteki motivasyonumun boyutlarn vurgulamak istiyorum. Aslnda, srekli asabm bozan, maddeler bir yana, irademin zayflyd. Kendini Nietzschevari bir stn insan gren, dnyaya bir doz G istenci rnga etmeye hazr yeniyetmelik gnlerinden balayarak, elinden boazndan aa votka boca etmekten baka bir ey gelmeyen biri olup kmtm. Sonunda, gizli gizli her gn, her zaman ierken, itiim ve uyuturucu kullandm iin kendimden nefret ettim; ancak yaptklarmdan daha ok gcm bana gsterdii iin nefret ettim: Hi gcm kalmamt! Brakmak istedim. Aslnda, brakmaktan baka hibir ey istemedim. Ve ieyi azma dayarken bile brakma isteim srebiliyordu. Bedenim sanki irademden bamsz olarak kendi bildiini okuyordu. Demek ki, bu deneyim, kontrol dna kma, iradenin kmesi deneyimi, iddia ediyorum, nve halinde, insanolunun yaayp yaayabilecei en kkl ve ayn zamanda en tipik deneyimdir. Bu gerek olana kar gelme deneyimidir. Dnyadaki en gl iradenin bile, isterse bu irade en gl zekda ve en gl bedende olsun, bir an iin hibir eylem alannn bir yanlsama olmad nosyonuna sahip olduunu farzederek, ok kk bir eylem alan vardr. Bir arl kaldrma, bir yerden baka bir yere gitme, eyleri ele geirme ya da onlardan vazgeme yetim binlerce kere artrlabilir ama yine de genel olarak dnyada minik bir oran olmaktan kurtulamaz. Kaldrrken, yer deitirirken, ele geirirken, her neyse, yaptm gibi bu yetilerimi kullanm eylerin olu biimiyle hem tespit edilmi hem de eklemlenmitir. Uakla seyahat etmek iin havaalanna gitmeliyim, uak tarifesini almalym,

vb. Eer seyahat ediim irademe kalsa bile, seyahatimi her yerde her zaman mevcut koullarla snrlanm olarak yaparm. Ne yana dnersek dnelim, bir tula duvar gibi gereklik kar karmza. Aslnda, kstlamalar ylesine gldr ki, kelimenin gerek anlammda bildiim eylere yeltenemem, gereklik bana onu baarma umudu vermez. Ayn zerinden atlayamadm gibi atlamay da deneyemem. Bu gerek irademi kapasitelerimle uyumlu hale getirir, yle ki kapasitelerimin snrll her zaman bilincime kmaz. Brakn ayn zerinde atlamay, masamn zerinden bile atlayamam ben, bu yzden atlayamadm unutabilir ve tek ayamn stnde srayp bir basket atabilir olmamn zevkini karrm. Zevk almakta yanl bir ey yoktur. Ancak bylesi zevkler unutma pahasna alnabilir, ve kapasitelerimizi kullanarak aldmz her zevk acizliimizin verdii milyonlarca acnn giderilmesidir. Sahip olduumuz her kk yeti aman vermeyen bir evrenden oyduumuz naiz bir alandr. "zgr" olduumuzu hissettiren de budur. Sahip olduumuz zgrlk muazzam bir unutuun eseridir,ve unutulan gerektir. Kendini zgr hissetmek dnyay unutmaktr. Hayatlarmz dnyayla mtemadiyen itiip kakarak geiririz. iti tarzmz ve ynmz durumumuzu gsterir. Bu dinamik, baka eyler yannda, byk bir haz kaynadr ve kendini en berrak haliyle, rnein, arlk kaldrma eyleminde gsterir. Cimnastik salonuna gider ve birok amala arlk kaldrrm: gzel grnmek, salkl olmak, vb. Ancak temelde, herhangi bir zel amac gerekletirmek iin deil, sadece arlklar itmek ve arlklar tarafndan itilmek iin giderim. Korkarm, dier insanlarda benim gibi dnyorlar, yoksa tekrar tekrar salona gelip durmazlard. Her eyden nce, benim kendimi eyleri oldurma kapasitesi olan bir kii olarak hissetmeye ihtiyacm var ancak bundan da te, sanrm, benim kendimi eyleri oldurmaktan aciz bir kii olarak hissetmeye ihtiyacm var. Her arl baarsz olma noktasna kadar denerim; yani, artk arl yerinden kmldatamadmda brakrm. Kendini arlk kaldran bir kii olarak hissetmek kiinin iradesine direnen dnyay hissetmektir. Artk yerinden kmldatamayacak hale gelene kadar bir arl duyumsamay istemek, bu direnii duyumsamay istemek ve gereklikten, yani, kendi acizliinden zevk almay istemektir. Kiinin kendi kapasitesinin snrlarna gelerek deneyimledii ey, evre ne kadar yapay olursa olsun, iradeye direnii yznden gerek olarak denenmitir. Ve gerei bilinli olarak deneyimlemek, Emerson ve Thoreau'nun syledii gibi, can attmz sahici bir deneyim yaamaktr. Sylediim gibi, teknolojik abamzn ounu, rnein, "hayatn kalitesini ykseltmek" iin deil, durumu kavraymz eitlendirmek, kendimizi yeniden konumlandrmak iin harcyoruz. Bunu da tehlikeden ve hayvanlktan kamak ama ayn zamanda, belki daha fazla, durumun kendisi iin istiyoruz. Gerekten de, bu kitap bu ikinciye duyulan zlemin bir ifadesidir, ite bu yzden, kendini tamamyla durumun iine gmmek, iradenin ve iradeye denk den bedensel eylemin snrlarn kefetmek iin arlk kaldryoruz. Cimnastik salonu bu kapasiteleri tam bir kesinlik ve sistematiklik iinde snamann bir aracdr: Kii byle bir salonda aletten alete koar, bir kasn ya da tekini dener ve her bir kas sonuna kadar zorlar. Artk egzersiz yapmak bamllk haline gelmitir. Ve bamllk yapan arl kendinden teye iterken iradenin snanmas deil, arlk geriye teperken iradenin baarszla uramasdr. Beyine endorfin hcumunu salayan direni ve, son tahlilde, direni karsndaki baarszlktr. Yani, bamllk yaratan g egzersizi deil, g egzersizine dnyann verdii karlk, kiinin gszlnn gsterilmesidir. Gerekle yzleen kendi acizliiyle yzleir, ve baarszlk her zaman durumun "gerekliini bize gsterir".

Bir arlk aletinde arl bedeninden uzaa itmek dnyay kendinden uzaa itme, kiisel g eylemiyle gerein yknden kurtulma gayretidir. Arlk kaldrann att nara, konsantrasyonu ve saldrganl kiisel gcnn ifadeleri, gcn lleridir. Ancak insann fiili olarak kaldrabildii arl bir kere daha denemeyip kaldrabileceinden birka kilo daha arn denedii dnlrse, insan cimnastik salonuna baarszla urayacan bile bile, aslnda, baarszln grmek iin gider. Ve bylelikle, insan arlk kaldrma mptelas yapan ey kas kuvvetinin verdii g deil, baarszln verdii gszlktr. Aslnda, bu dinamik her insani sapknlkta ya da bamllkta kendini gsterir ve tekrarlanr. rnein, syledim sanyorum, ben frtnadan holanrm. Her keresinde, frtnann geliini grr ve olabildiince iddetli olmasn umarm. Bu ,sanrm, ksmen gvenlik yanlsamas ve hava koullarna kar korunakl evimizin salad korunma gereklii yznden olur. Frtnann iddeti, grlts vb. bana dnya karsnda savunmaszlm retir ya da ima eder; onlar, benim iin, irademin snrlarnn trensi bir temsilidir. Burada tam da arlk kaldrmann dinamiini grrz, ama bu defasnda kltrel ya da kolektif boyutta bir dinamik sz konusudur: Yaadm trden evler ina etmek dnyay uzaa itmek, gerekliin arln kaldrmaktr. Frtna ters ynde basn yapan gerekliktir. te bu yzden de hepimiz, televizyonda grdmzde, doal felaketlerden holanrz. Burada, rnein, fiili olarak bir depremde evim bama gmeksizin ya da bir yangndan canm zar zor kurtarmakszn, irademin snrlaryla tanrm; insan gcnn snrlarn hissederim. Bylelikle, btn bu rneklerde, iradem iflas ettiinde, "oluruna brakmann", "yanmann" ya da tkenmenin hazzn duyarm. radenin bir yk olarak deneyimlenebilmesi insan tarihinde sahneye konan balca temalardan biridir. Cinsellik de roln ayn sahnede oynar. Eleme treni cinsiyetler arasnda incelikle oynanan bir g oyunudur. rnein, bir erkek kadn iradesine boyun edirmeye, kadnn bedeni arenasnda gcnn snrlarn snamaya alr. Kadnn direnmesini ister: Aslnda, direnme olmaynca cinsel arzu da yoktur; her halkrda, her direni arzuyu kkrtr ve her tr direnme bir tr arzuya ardr. Bylelikle, cinsellik inanlmaz lde trensi direni ve direnileri krma gsterileri haline gelebilir: Tm o ballk ve disiplin engelleri bu dinamii atelemek iin dikilmitir. Orgazm erkekleri elden ayaktan drr; arzunun doruu tam da gcn ve arzunun kaybolmasdr. eitli biimlerde ifade bulan bu dinamik, maddelerin suiistimali durumunda kendine zg bir biim alr. Dikkat edin, halter gibi, suiistimal edilen eyler d dnyann paralardr. Ve, yine dikkat edin, mptela hibir eyi yerinden oynatamayacak hale gelinceye kadar bu eyleri yerlerinden oynatr; ben her zaman her eyi unutana, irademin son noktasna, lene kadar ierdim. Alkol, kokain ve benzerleri zararl, zehirli maddelerdir. "Madde bamll" zellikle direni dinamiinin eksiksiz bir ifadesidir nk bu gelip geici bir unutma ve orgazmdaki gibi bir irade kayb deil, insann hayatna nfuz eden bir unutu ve irade kaybdr. Bamllkta, irademin iledii alan neredeyse sfra, belki de gerekten sfra inmitir. nk burada denetimimden kan kendi bedenimdir. Ayn ey fiziksel sakatlklar, kalc hastalklar, vb. iin de geerlidir. Bir mptela olarak yaamak kendini gerek olarak yaamak, kendi irademin ilemesine kar ayak diremektir. Burada, ittiim arlk kendi arlmdr, trensi direni eylemi ieride, tam da insann kendi iradesiyle ilikisinde vuku bulur. Zira bu, gerein insan iradesi karsnda boyun ememesinin bir gstergesidir. Elimi kolumu sallayarak yrrken saatte doksan kilometre hzla giden bir Mack kamyonu nmde belirirse, hi kukusuz, irkilir bir iine atarm. Bu Mack kamyonlarnn gerek olduunun gayet iyi bir kantdr. Eer son anda eylere hkmedebilir olsaydm, bu durum elenceli bile olmazd nk kamyon hayal

gcmn bir uydurmas olurdu, ve ben bunu bilirdim. Elbette, biliyorum ki, ak seik var olmayan irademe kar ayak direyebilecek baz eyler vardr. rnein, Hamlet'i son sahneden nce harekete geirmek elimden gelmez. Dolaysyla (buradan bir ontolojiye ilerleyebilir olsam da, ve ilerlemeyecek olsam da) diyebiliriz ki, iradeye bakaldr gerekliin, yeterli olmasa da, zorunlu bir kouludur. Dahas, bu gerein tipik bir gstergesi, bir eylerin srp gittiinin bir iaretidir. Bu yzden, her gszlk deneyimi, insana dayatlan snrlar her fark edi gerein yzmze arpmas olarak yaanr. Dayanlmaz eylem drts insann kendi bedeni zerindeki gszl, taknt ise kendi zihni karsndaki gszldr, (ikisi de, son tahlilde, ayn eylerdir.) Kiinin genellikle d dnyayla ilikisinde hissettii inatlk ve strap kendisiyle ilikisinde hissettii bir ey haline gelir, ardndan kii kendine kar dnyann paras olup kar; yani, kii kendine kar gerek olur. Kendine kar kendini gsz hissetmek kendini tamamen gerek olarak yaamak, kendini tpk "dsal" nesneleri yaad gibi yaamaktr. Ama olarak ben ile tekini, zneyle nesneyi, kiiyle dnyay zdeletirmeyi benimseyen her mistik disiplinin iradeyi kendi haline brakmakla ie balamas rastlant deildir. radeyi kendi haline brakmak kendini eylerle bir hissetmektir. Ve ben irademi bu mistik tarzda kendi haline brakmaya alm olsam bile, anladm ki, iradeyi iradi bir eylemle kendi haline brakma kiinin peinde olduu deneyim konusunda bir kafa karkldr. Bu durum sz konusu olduu mddete, kiinin iradesinin mtevaz yerine ekilmesi, iradenin insann kendi kontrol dndaki bir varlk olarak kendi deneyiminde d dnyann bir paras olduunu gsterecek bir noktaya ekilmesi en iyisidir. Bylelikle, bamllk deneyimi i ile d arasnda tuhaf bir karkla, benliin kendine dsal olduu, benin teki olduu bir karkla neden olur. Bamllkta, kendine dsal olanla isel olan arasndaki ayrm ortadan kalkar. rnein, bamllk sklkla beraberinde belli trden gizlenmelerin ykn tar. Ben yllarca gizliden gizliye itim. Benim itiimi kimin bildiinden emin deilim ancak abalarm o noktaya vard ki, hi kimse hibir ey bilmesin istedim. Bu, bir biimde, gerekle yzlemekten kaarak kendini gerein dnda tutma gayretiydi. Yani, ayyalm eer bilen tek kii ben olursam bir biimde tam olarak fiili bir ey deildi. Bylelikle, kendimi durumumdan mutlak anlamda ayrmakta karm vard ve bu beni daha fazla imeye tevik ediyordu nk ynszlk ayn anda hem iradesizlie kendini brakmak hem de gereklikten kamak demektir. kiyi nasl brakacam bana reten ey, tam da en bariz olduu anda bu ayrmn ortadan silindiine tank olmamd. Yani, sarholuun son kertesinde ve ayn ekilde ikilerin sonuna gelindiinde, tam lmden ya da iyilemeden nce, ieriyle dar ayrm silinir. Yalan sylemek kendine yalan sylemek haline gelir, dar kmak dnyaya karmaktr. Bylelikle, gizlemek aleni olan renmektir. En younlam haliyle benlik kendine dsal hale gelir ve teki eyler arasnda bir ey olarak yaanr. Zen ve Taocu keiler, yzyllar boyu, sarholuk halinden yeniden dou kadar mistik deneyime bir hazrlk olarak yararlanmtr. nk, unutmayn, sarholuk durumu zellikle iradenin mtevaz boyutlarna ekilmesi, bir "oluruna brakma" halidir. rademi benliimle kendim arasnda bir engel olarak yaarm; kendimi kontrol etmekten aciz olmam halinde yapacak olduum eyler yapmaya can attm eylerdir. Ve bunu baarmalm bu zamana kadar bilinen en iyi yolu uyuturucu maddelerdir. rnein, belki bir partide, toplumsal kstlamalar elimin tersiyle itmek isterim. Ancak "toplumun kstlamalarnn" tahamml edilmezlii, hapishane ya da benzeri bir yerde olmadm mddete, onlar toplum tarafndan dayatlan kstlamalar olarak deil, kendi irademin ileyii tarafndan dayatlan kstlamalar olarak duyumsamamdan gelir. Neden lgn gibi dans edemezmi, cierlerim

yettiince nara atamazm ya da evin kedisine ieyemezmiim ki? Siz beni durdurduunuz iin deil, kendime izin veremediim iin, elbette. Georges Bataille bu noktay yle aklar: Tabular hakikati insan davrannn hakikatidir. Bilmemiz gerekir, bilebiliriz de, yasaklamalar dardan dayatlmaz. zellikle duygularmzn bir o yana bir bu yana ar bast an tabuyu inediimizde, tabu hl savunuluyor olmakla birlikte biz igdlerimize boyun eip tabuyu inediimizde duyduumuz ac ortadadr. Eer tabuyu gzetir, ona uygun davranrsak, artk tabu bilincimizden kar. Ancak tabuyu ineyen eylem esnasnda zihinsel bir strap duyarz ki, onsuz tabu da var olamaz; ite gnah deneyimi budur. Bu deneyim, yasak srd mddete, ondan beslendii iin, gnahn da srmesini salayan eksiksiz ihlal, baarl ihlaldir. Erotizmin i deneyi, zneden kendisini snr amaya sevkeden arzudan daha az olmamak zere, tabunun zndeki straba kar bir duyarllk talep eder. Bu dinsel bir duyarllktr ve her zaman arzuyu korkuya, iddetli hazz straba sk skya balar.1
1. Georges Bataille. Erotism (San Francisco: City ghts, 1986(1957]), s. 3839.

Gnah gnahkr tabudan zgrletirmez. Tam tersine, ihlal etmek tabunun gcn tanmaktr; eer bir gse sz konusu olan bu gnahkrda olan bir gtr. Bu gcn bilincine varmak ve ayn zamanda onu ihlal etmenin zorunluluu, Bataille'a gre, strap ve dinsel duyarllktr. Kii ancak kendisinin iinde bir hayat olan deerlerle basa kabilir, ve bu basa kta, deer yeniden yazlr. Ne var ki, tabu ve tabuyu inemenin neden sonu ilikisi karlkl ve ezamanldr. Tabu ihlal duygusu olmakszn kavranamaz. Biz, ihlal etmemizi mmkn grmediimiz eylere kar bizi koruyacak deerlere ihtiya duymayz. Bylelikle, tabu ihlali de gerektirir. Bizim iin batan karc olan ey, etrafnda tabular da rer ve tabu olan ey, men edilmi olmasyla, batan karc bir g kazanr. Dolaysyla, ihlal ayn zamanda bizi toplumsal deerler alanna eker ve toplumsalln ncesindeki ya da tesindeki bir alanda serbest brakr. Sarho olmak zdenetim ve iselletirilmi tabunun balarndan kurtulma deneyimidir ki, meditasyonla amalanan da bu durumdur. Nihayet, vcudunu zehirleyerek (Bataille'a gre, erotisizm ve dinsellikle) kiinin arad unutma ya da lmdr: Kii kelimenin gerek anlamnda cansz bir nesne haline gelmek, yani, eyler arasnda bir ey olmak ister. Bu faaliyetin muhtemel tek ironisi kiinin zaten eyler iinde bir ey olmas, lzumlu ve gl bir ey olarak yaanan iradenin aslnda, acnacak kadar snrl olmasdr. Ancak, sylediim gibi, kapasitemizin ok dar snrlar iinde gcmz kullanarak deneyimlediimiz bir eyi herhangi bir iradi eylemle etkileyemeyeceimiz muazzam ldeki eylere gre ok daha canl hissederiz. Gnah, bu yzden, tam da bizi ayartp unutmamz salayarak geree doru zorlar. Her batan k(ar)ma, aslnda, unutmaya bir davetiye ve kendini unutmak iin ayartlma gereine bir ardr. Sokrates'in mehur savunmasnda syledii gibi, hibir insan kt olan arzulamaz, kt her zaman cehaletin sonucudur. u anlamda dorudur bu: Gnaha girmek her zaman kiinin kendini oluruna brakmas, her zaman bir ayartlmadr. Bataille yle yazar: Sylediklerim bu hilie iaret eder, o kadar.Ancak hilik zgl bir noktada alr. rnein, kim bilir, lmle alabilir: lmn iini yoklukla doldurduu bedenle, bu yoklukla birlikte gelen arnmayla. rmeye kar duyduum tiksintiyle (hafzam deil, hayal gcm onu ne kadar isterse, kesinlikle o ey bana o kadar yasaklanm bir nesnedir) edepsizliin iimde uyandrd duyguyu ilikilendirebilirim. Kendi kendime diyebilirim ki, tiksinme ve korku arzumun ana kaynadr; bu arzu yalnzca arzu nesnesi iimde lmden daha az derin olmayan bir uurum at mddete uyanr ve bu arzu kendi zddn, yani korkuyu dourur. (Erotizm, s. 59)

Bu anlamda, arzu, iine yuvarlandmz bir uurumdur ve arzu iin duyduumuz arzu bu uuruma yuvarlanma ihtiyacmdan kaynaklanr. Gnaha girmek ipleri elden brakmak ve son tahlilde arzunun bile "silinip yok olmasna" imkn tanmaktr. Ve gnah ilemek bundan dolay her zaman bir zgrlk kayb ya da, her halkrda, bir irade kayb olarak yaanr; elbette, bu tam da ihtiyacmz olan eydir. Ancak bu nedenle Sokrates'in gr yanltr: Hepimiz, az ya da ok aktan, eytan tarafndan ayartlmay, iplerin ucunu koyvermeyi arzularz, insanln dehet tarihinde gcmz aan hibir ey, korkulacak hibir ey olamaz, yeter ki doru bir biimde ayartlmay bilelim. Montaigne bir keresinde samimiyetle ileyemeyeceini dnd tek bir suun bile olmadn belirtmiti. Bunu syleyebilmek iin gnah ilemi olmak gerekir, her ne kadar gnaha direnmemi olmak gerekmese de. Ktlk/eytan, dem ve Havva'dan gnmze, hep bir batan kar(l)ma olarak kendini gsterir. Ve biz ona ihtiya duyduk, her zaman olduu gibi imdi de duyuyoruz: Grnd kadaryla hepimizin mustarip olduu iradenin doymak bilmezliine tek aredir o. Biz hep kendimizi kstlaya geldik ya da kendimizi kendimizin ya da bir bakasnn kstlaycs olarak hissettik. yleyse imdi ihlal etmeliyiz, ve kendimizin ihlal edilmesine izin vermeliyiz. Daha nce deindiim gibi, daha dorusu aka belirttiim gibi, deerler gerekliin yok sanmasyla kurulabilir; bu deerler bize neyin olmas gerektiini anlatarak var olan eyin yetersiz olduunu anlatr. Dolaysyla, insann kendi deerlerini bilerek inemesi olann bir olumlanmas anlamna gelebilir. Bu anlamda, ihlal bir kutsamadr; insann kendi deerlerini inemesi, 'evet' demektir: zel bir evet, batan kmaya, ayartlmaya 'evet' demektir. Bataille'n grd gibi, batan k(ar)ma bedenlerin birlik oluturmas anlamnda ihlalle lm birbirine balar: "Erotizm... lm noktasna kadar hayata aslmaktr" (Erotizm, s. 11). ite bu yzden gnahlarmza, sularmza ihtiyacmz var, az ya da ok hep kapmz alan korkularmza ihtiyacmz var. Ve, bu arada, gnah karsnda korkumuza da ihtiyacmz var; ihlal edecek bir eylere ihtiyacmz var. Bamlln yaps o kadar tuhaftr ki, rnein, artk alkol bir ihlal olarak yaayamayacak bir noktaya gelindiinde, insan ime gdsn yitirir. Yani, imeyi brakamadm fark ettiim anda imeyi braktm. Bamllk, bana gre, gnahn kar konulmaz ekiciliinden skn eden iradi dayatmalarn bir amazyd. Ancak bu konuda iradenin rol olmadn fark eder etmez, dolaysyla, imenin bir ayartlma ya da bir ihlal olamayacan anlar anlamaz, imek zorunluluum ortadan kalkt. Sanrm bu benim iin bir anst nk, unutu ve lm ayartc, daha dorusu z olarak ayartc olsa da, iimden bir ses hayatta kalmam istedi, bugn de istiyor. Ve eski yolumda gitseydim uzun sre hayatta kalamazdm. Dolaysyla, kk de olsa, baka gnahlar ilemeliydim artk; felsefe dergilerinde yaymlanamayacak trden felsefe yazlar yazmak gibi gnahlar rnein. Bataille ihlali dinsel duyarllkla balantlandrr ve bu nosyonlarn ou hem Budizm ve Hinduizm'de yer alan (ikisinin dnda Hindistan ve Nepal'in yerel kltlerinde) hem de yaratc ykmn karanlk kraliesi ve Siva'nn ei, Dionisosvari gnahlara meyyal bir tanr olan Kali'nin ibadetini artran bir Hint hareketi olan Tantrizm'de ilenmitir. Bence, Vedalar ve Upaniadiar gibi inanlmaz gl kaynaklardan treyen (Tantrizm de, kta ilerindeki yerli tanra tapnmalarnn unsurlarn da tasa, asl olarak bu kaynaktan tremitir) kltlerin ve hareketlerin tmnn vecd halinde eriilen bir tekilik zellii tadn sylemek dorudur. Veda retilerinin temel dncesine gre, yalnzca tek bir ey vardr, bir Tanr ya da Mutlak olarak anlalabilecek olan, Brahman. Gerek anlamda olan o bir eydir. Bu tekilik hemen bu

dnyada karmza kan eylerin ontolojik statleri sorununu gndeme getirir. nk bu dnyada karmza kar grnen ne varsa bir eyler okluu, bir birok, "tam anlamyla, akl durduran bir karklk" halinde bulunur. Ve William James'in szlerinden anlald gibi, bu eyler dnyas durmak bilmez bir deiim, Mutlak olan Brahman'n ahsiyetinde, ve kavramsal olarak Onunla badamaz bir biimde, vuku bulan deiim iindedir. rnein, Eleatikierin benzer kozmolojisinde, hareketin mmkn olmad kantlanmtr. u halde, ilk Upaniadlarn dnyay olumlayan tonlarna ramen, ankara'nn Vedantas yoluyla Hindu felsefesinin izledii Ortodoks yol, Brahman'la maya, grnn perdesi, ya da samsara, olu evrimi, arasnda yaplan titiz bir ayrmn tarihiydi. Maya'nn balardaki anlam "yanlsama" ya da, daha dorusu, "sihirli hile'ydi. Eer yalnzca tek ey var ama o ey birok ey olarak grnyorsa, bu grne neden olan her neyse elabukluunun marifeti olmalyd. Bundan dolay, Vedantik tinsel disiplin mayann Brahman'a nfuz ediinden ibaret olacaktr: Yani, Olan Tek ey iinde erimek iin grnler dnyasndan el etek ekme ya da feragat etme. Bylesi bir eriyip yok olu, ayn zamanda, "samsara"dan, olutan varla kamak anlamna gelecektir ki, bu sklkla yeniden dou evriminden kamak olarak aklanr ya da tasvir edilir. Binlerce yllk felsefeyi bir paragrafta rtme iddiasnda deilim ya da, daha dorusu, iddiam rtmek ama u ana kadar buna kalkmadm. Ne var ki, Brahman ve maya arasndaki bu ayrmn iinden klmaz bir kafa karkl yarattn sylemeliyiz. Eer yalnzca tek bir ey varsa ve bu ey deimez Mutlak'sa, o zaman uuan grnlerin bir dnyasna gmlmlmz anlalamaz. Bu grnler nereden gelip nereye gider? Ve bu grnlerin deneyimleyicisi olarak ben kendim nereden gelip nereye giderim? Vedanta nasl Brahman'la maya arasnda dikkatli bir ayrm yapmak zorundaysa, grnr benlik, olandan (Brahman'dan olduu kadar maya'nn geriye kalanndan da) ayr benlikle gerek benlik, Atman, arasnda dikkatli bir ayrma gitmek zorundadr. Chandogya Upaniad, ilk olarak, "btn bu dnya Brahman'dr" der ve soma o mehur szleri sarfeder: "Tat tvam ast" (eseri sensin). Sen Brahman'sn, ve dolaysyla Sen dnyasn. imdi, bu filozoflar maya'nn gerek olmadn ve maya iinde yaayan benliin gerek olmadn sylemeye tevik eder. Grnr dnya ve onu duyumsayan grnr benliin iinde, altnda ya da tesinde gerek dnya ve o dnyay duyumsayan gerek benlik vardr. Bylelikle, Hinduizm dnyay yoksayan bir retiye ve bir ka klavuzuna (moksa, ya da Budizmin nirvana'sna) dnmtr. Ancak elbette bu pasajlar (ve ayn ruhu tayan binlerce bakas) ok farkl bir yoruma da aktr. Bunlar, gayet doal olarak, hibir eyin bu dnyadan daha gerek olamayaca, bu dnyann mkemmel bir biimde gerek, mutlak olarak gerek olduu, bu dnyann Brahman olduu eklinde de yorumlanmtr. Baka bir ifadeyle, tekiliin temel Upaniadc retisi kl krk yararak gereklikle grnty ayrmakta kullanlabilecei gibi ikisinin mutlak bir zdeliini tevik etmekte de kullanlabilir. Dikkat edin, bu trden bir ayrm yapmak, aslnda, her eyden nce ayrmlar tevik eden tekilikle badamaz. Yani, yalnzca tek bir eyin olduu iddias eyleri kl krk yaran kategorilere blmekle pek uyum salamaz. Maya ve samsara gibi yanlsamalarn ve grngsel benliin mevcudiyeti bile Vedac tekilikle badamaz. Tantrizm (en azndan belli veheleri ve ifadeleriyle) Upaniadlarn balangtaki tekiliine bir dn olarak yorumlanabilir. Zira Tantra etrafmzdaki dnyann gerekliini savunur ve herhangi bir ka ya da saknm tarzn kabul etmez. Dnya dinleri tarihinde, yalnzca Taoizm Tantrik kltlere dnyann olumlanmas erevesinde yaklar. Maya "hile ya da yanlsama" olarak yorumlanabilse de, ayn

zamanda Brahman'n bys, Brahman'n aydnlk yolu, Brahman'n gc ya da diil zellik ya da shakti anlamna da gelir. Bu yzden Tantrizm tanraya tapnmann bir biimi olarak alnmaktadr: Tanraya tapnmak evren olarak ve evren iinde Brahman'a tapnmak, her tr ka, inkr, sakinimi reddetmektir. Bu gerek dnyann gc ve gizi olan shakti'ye tapnmaktr. Evrenden ka yoktur; ancak daha ileriye ve daha derine gidebiliriz. Geleneksel Vedac elikte, insan hayatnn drt amac vardr: artha (maddi servet), kama (cinsel ekicilik), dharma (yasalara ve ahlki devlere bal kalmak) ve moksa (serbestlik ya da zgrleme). Vedac dnce bu amalan bir hiyerari iinde sralamaya ve onlar toplumsal snflarla ilikilendirmeye yatkndr, yle ki en st snftan kiiler insan hayatnn nihai amac olan moksaya ulamaya alr. Brahmin'n, zellikle, insan hayatnn teki vehelerinden kurtulu anlamna gelen, moksa peinde teki amalardan feragat etmesi gerektii dnlr. te yandan, Tantrizm'n dnyay olumlayan temeli gz nne alndnda, Tantrizm'n tm insan arzularn da olumlamas artc deildir. Nasl mutlak olumsalsa, zgrleme servettir, cinselliktir, doru eylemdir. zgrleme normal insan arzularn geride brakarak (yani, ileci disiplinle) deil, ancak insann insanlna gmlmesiyle baarlabilir. Kii aydnlanmay tam da zaten olduu yerde, zaten yapt eyde bulur. Gzeteceimiz tek nirvana zaten gzettiimiz nirvana'dr. Heinrich Zimmer'in belirttii gibi, "Tantrizmin ideali bizatihi ilk bilgelerin insan bilincinden kovduu nesneler yoluyla aydnlanmay baarmaktr."2 Brahman' maya, samsara, grnr ben, arkasnda deil, zellikle bunlarn iinde bulabiliriz, nk biz her zaman onlarn iindeyiz. Tantrizm asndan, yanlsama maya deildir; maya shakti, ak gerek, gerein gcdr. Yanlsama daha ok egodur ya da benim irade dediim, dnyadan kopu deneyimidir ve kiilerde, dnyaya g uygulayabiliriz ya da uygulamalyz hissi uyandrarak i grr. Ancak bu yanlsama bile, son tahlilde, yaanacak, tadlacaktr; bu yanlsamaya ancak mmkn olduu kadar gl bir biimde, rnein cinsel olarak, ynelirsek nfuz edebiliriz. nk Tantrizm, tekiliin mantksal bir uzants olmakla birlikte, oulluu kabul etmeye, ben ve tekini tanmaya muktedirdir de. Eer insan evrenle eksiksiz bir zdeleme iinde egosunu ya da iradesini kaybederse, hayatn sunduu zevkleri yaayabilecek bir konumda olmayacaktr. On dokuzuncu yzyln byk Tantrik ustalarndan olan Ramakrishna'nn syledii gibi, "Tanrnn kulu eker olmak deil, eker yemek ister."3 Burada, oulluk ve birlik karlkl bal grnr; mayann gerekliini olumlayacaksak, olan birok eyin her birinde aka grlen bir ey'i de olumlamalyz.
2.Heinrich Zimmer, Philosophies of India, der. Joseph Campbell (New York: Meridian, 1956), s. 575. 3.The Gospel of Sri Ramakrishna, aktaran Zimmer, Philosophies of India, s. 563.

Bu nokta Chogyam Trungpa, Rinpoche'nin Tibetli Budist Tantra tartmasnda vurgulanmtr: Fiili gerekliin ne olduuyla ilgileniyoruz. Gereklik bir uurum, bir atlak m, yoksa her eyin zerini rten koca bir top kuma m? Budist tantrann tektanrc olmayan gelenei iinde, dnyayla iliki kurmaya baladmzda, dnyann bizim paramz olduundan emin olmaya almayz. Aslnda, ayrlk sorunu hi ortaya kmaz. Tektanrc olmayan gelenee gre, kendimizi yaratklar olarak grmeyiz. Biz bir tr varlz, aslnda varlk olmayanz, ancak kesinlikle yaratlm varlk deiliz, ve bundan dolay da tikel yaratklar deiliz. Halbuki, histerisiz, paniksiz, herhangi bir tebrik ya da eyleri dmdz etme gayreti olmakszn, bir sreklilik hissi vardr. Dnya vardr ve biz varz. Biz ve dnya bu bak asndan ayrdr, ama ne olmu ki? Biz ayrl inkr etmeye almak yerine, srekliliin paras olarak grebiliriz.4

4.Chogyam Trungpa, Journey without Goal: The Tantric Wisdom of the Buddha (Boston: Shambhala, 985), s.44.

Birinci blmde belirttiim gibi, burada kullanlan anlamyla "gerekilik" bir felsefi sistem ya da nermelerden ibaret deildir, ya da bu anlamda kullanlmamtr: Buradaki gerekilik bedensel bir eylere aklk tavrdr. Bence, bu tutum Trungpa tarafndan mkemmel ifade edilmitir. Belli bir anlamda, birlik ve oulluk sorunu soyuttur; gerek bir dnyada gerek eyleri canl yaamak ok nemlidir. Herhangi bir ilke olumlamayla badamaz nk ilke bizi, dnyaya deil, dnya yorumumuza sadk kalmaya arr, tikelerin bu alt edilii bir eliki olarak ifade edilebilir: Dnyadan ayrks duruumuz onunla zdeliimizdir. Ve bu tam da konumlanm ve gml olduumuzu sylemektir; dnyadan ayrlmz, eker yiyiimiz dnyayla zdeliimiz, eker gibi teki eyler arasnda varoluumuz anlamna gelir. ekerin tadna tam da bizimle zdeleirken ya da bnyemize katlrken varabiliriz ama dnyann tad sadece dnya bizi midesine indirirken kar. Sindirilmek iin, ayr bir varlk olmamz gerekir. Trungpa'nn da belirttii gibi,Maha ati pratisyeni *Tantrik yolda son aamaya gelmi kii+, deri, et ya da kemik yerine, btnl iinde plak dnyay, iliklerine kadar grr. Aa yanalarda *aralar+, ok sayda deyim ve terim olutururuz ve bu kendimizi iyi hissetmemizi salar nk arkadalk, boluk ya da bilgelik gibi, hakknda konuacak birok eye sahip oluruz. Ama aslnda, bu hayatn plak fiili gerekliinden saknmann bir yolu haline gelir.5
5.Agy., 135.

Gerein tam olumlanmas Tantrizm'de en kkl ibadet biimini, imdiki konumuzla ilikili bir biim alr. nk Tantrik ibadet resmiletirilmi bir ihlaldir. Tantrik ibadet men edilmi olan yapmaktr. Dediim gibi, eytana uymak ya da gnaha girmek, son tahlilde, eyleri olduu gibi brakmak, olan neyse olumlamaktr. Ve Tantrizm, zellikle olumlama gibi dinsel tecrbe edinme peindeyken, bu tr batan kar(l)malar sistematik olarak uygular. Vedac etiin be "men edilmi ey"i Tantrizmin tam da kutsallatrd eyler haline gelir: arap, et, balk, kavrulmu tahl ve cinsel iliki. Kama Sutra, rnein, yalnzca bir cinsellik el kitab deil kutsama olarak cinsellik klavuzudur ve dolaysyla onu, mmkn olan her yolla, eksiksiz tecrbe etmektir. Diil olan, bu yzden, gerek olandr ve bir erkek iin, kendini cinsellikte kaybetmek gereklikte kaybetmektir; kendini bir kadna gmmek kendini gerek olana gmmektir; bir kadn sevmek gerei sevmektir; bir kadna tohum samak kadnn hayat verdii yaratmn gizine katlmaktr. Hindistan erotik sanat ve edebiyat ok geni ve derindir: Grup seksi, ecinsellik, olanclk, vb. gibi ihlalci cinsel deneyimler de iinde olmak zere cinsel pratik kutsal bir ey haline gelmitir. Bu demek deildir ki artk cinsellik haz alnan bir ey olarak yaanmyor; aslnda, kutsama bedenin daha derin, en derin hazlar almasn gerektirir. Tantrizm iinde gml olduu kltrn en aziz grd ne varsa onlar sistematik olarak ihlal etmeyi vaaz eder. Guhyasama Tantra, basite Budizmin en kat yanlarn tersyz ederek ya da yoksayarak, en u rneklerden birini oluturur: "Btn canl varlklar ldr, szlerin yalan olsun, verilmeyeni al, ve hatunlarla gnln elendir."6
6. Aktaran Indra Sinha, The Great Book of Tantra (Rochester, VT: Destiny Books, 1993), s. 113.

Bu pasaj aktardktan sonra, Indra Sinha pasaj u ekilde zetler: Metin "demek istiyor ki, sadhaka on alt yandaki cvl cvl bir gen kz alsn, parfmlerle ykasn ve sslerle donatsn, soma onunla

birlesin, onunla *shakti'nin bir vcut bulmu hali olarak+ ibadet etsin ve kendi bedeninin drt zn, bokunu, sidiini, menisini ve kann tanrlara armaan etsin: Eer bunu yaparsa, bir buddhaya eit hale gelir." Btn sistematiiyle, demek ki, Tantrizm edepsiz ve baya olann kutlanmas haline gelir, ve edepsiz ve baya olan her eyden nce bize bedeni hatrlatan eydir. Beden svlarn kutsal su olarak kullanmak bedenselliin olumlanmasdr, ve bu olumlama Budizmi en dorudan ihlal eden eydir. Tantrizmin byk dnr Sir John Woodroffe (Arthur Avalon) "her kim ki bedeninin gerekliini fark eder, o evrenin hakikatini de bilir" demitir.7 Dolaysyla, eitli Tantrik hareketlerin trenlerinde uyuturucu/uyarc maddeler kullanmna yer vermesi pek artc gelmeyecektir. Bu ibadetler her zaman gnaha ayartr; kii kendinden getiini ve vecd halinde dnyayla zdeletiini hisseder. Kulanarvatantra der ki, "ehil kii isin, isin, yine isin ta ki yere serilene kadar. Uyanp tekrar ierse, yeniden doutan muaf olacaktr. Mutluluu tanray yceltir, Yce Bhairava onun esrikliinden zevk alr, kusmas tanrlar memnun eder."8 Yeniden dnyaya geli arknn dna kmak, tam da, bilinten kurtulmak, yarg kabiliyetinden zgr kalmaktr. Guhyasama Tantra ayrca "mkemmellemeye btn arzularn tat miniyle eriilebilir" der.9 Bunun her tr ilecilikle taban tabana zt olduunu sylemeye bile gerek yoktur. Ve, elbette, ortodoks Hinduizm, Budizm ve Jainizm'de ilecilik hkimdir. Ancak unutmayn ki, etik gerekliin sistematik bir inkr olduundan, ilecilik gerek olarak kendini sistematik inkrdr. Yani, kii kendini arndrmak, aalamak ya da, gerekte, ldrmek ister ve ie arzularndan balar, zellikle, belki de yalnzca, kiiye bir hayvan ve bir beden olduunu hatrlatan arzularndan. Tantrik kutsama aydnlanmann arzunun tatmininde, yani, bedensellie tam bir ballkta ve ilkelerin sistematik ihlalinde bulunduunu gsterir. rnein, Tantrik cinsel pratikler arzuyu kztrmay, olabilecek en byk iddete eritirmeyi amalar. rnein, ehlinden sikini, boalmadan saatler boyu shakti nin amnda tutmas istenebilir. Tekrar edecek olursak, olann nasl olmas gerektiine ilikin her iddia, olana kar duyulan nefret ve korkunun bir ifadesidir. Bu yzden, her etik yasaklama bu dnyann bir yoksanmas, maya'&m bir katr. ayet bu dnya bir yanlsamaysa, bizimle gerekten olan ey arasnda adi bir engelse, buna diyeceimiz yok, halta ka zorunludur da. Ancak eer maya Brahman'sa, olan en yce gereklik iinde tam imdi yayorsak, o zaman en byk tehlike etik kurallarn inenmesi deil, bizatihi etiin kendisidir. Eer maya Brahman'sa, o zaman aydnlanma gnaha girmektir: arap imek ve seks yapmak korkulacak, yasaklanacak, lanetlenecek eyler deil, en yce olana, yani, Kali'ye, ykcya, yani, bu dnyaya tapnmaktr. (Kali sanat yaptlarnda insan kafalarndan bir kemer takm olarak grnr.) Gnaha girmeyi kutsamak dinlerin bugne dein insani olana dair eritii en esasl noktadr.
7.Aktaran Omar V. Garrison. Tantra: The Yoga of Sex (New York: Harmony Books, 1964), s. 40. 8.Aktaran Sinha, Great Book of Tantra, s. 139. 9.Aktaran Garrison, Tantra: The Yoga of Sex, s. 98.

hlalin kutsanmas, ve dolaysyla dnyann kutsanmas birok dinin ortak temasdr. Hindistan'da, popler Hinduizm'in hem iinde hem de dnda, birok ihlalci klt vardr. Hindu destan Mahabharata byk oranda bir kutsal ihlal destandr. Destann kahraman olan Pandava kardeler, bir bakma, dnyada cisimlemi erdemlerdir. Liderleri Yudishtira, rnein, hep doruyu syleyen biridir. Sava efi Arjuna bir savan valyelere yaraan kurallarn tespit eder. Ancak kt Kauvaralarla girdii byk savata, Yce Tanr'nn dnyada cisimlemi hali ve dolaysyla Pandavalarn sembolize ettii etiin yazar olan Krishna, Pandavalarn her birine sava kazanmak iin kutsal ilkelerini inemeyi

emreder. rnein, Yudishtira eski retmeni Drona'ya yalan syler, Drona'nn olunun ldrldn anlatr. Drona'nn silah elinden der, ve bu zaaf annda ldrlr. Arjuna Krishna tarafndan arabas amura saplanan Karna'y (Arjuna'nn kardei) ldrmeye zorlanr; bu sava kurallarnn apak inenmesidir. Bylelikle, olaylar rgs, son tahlilde, dnyay kazanmak amacyla, Yce Tanr'nn koyduu etik kurallarn ihlalinden oluan uzun bir zincire dnr. hlalin gc Yerli Amerikan dinlerinde de konu edilmitir. rnein, Topal Karaca kutsal hale gelmesi iin ihtiya duyduu eyin zellikle ihlal olduunu syler: Hastalk, zindan, yoksulluk, sarho olmak; btn bunlar tek bama yaamak zorundaym. Gnah ilemektir dnyay dndren. Saf kalmak isteyecek, ruhunu ilelebet bir plastik torbaya sokacak kadar vurdumduymaz olamaz, insanlktan uzaklaamazsn. Hem Tanr hem de eytan olmak zorundasn. Dertlere are olmak hengame iinde doru olmaktr, yoksa hengameden uzak durmak deil. Bu hayat her yanyla tatmak demektir. Bu imdi ve her zaman haylazlk ve aptallk etmekten korkmamak demektir. Bu da kutsaldr. Doa, Byk Ruh; onlar da mkemmel deildir. Dnya byle bir mkemmellie dayanamaz. Ruhun bir iyi yan bir de kt yan vardr. Baz kereler kt yan bana iyi yandan daha fazla bilgi verir, (Vizyon Arayan Topal Karaca, s. 76) Burada, her eyden nce, ihlal tren balamyla snrl deildir. Topal Karaca, rnein, eyaletler aras bir su lemini ayrntlaryla anlatr. Bu, baka eyler yannda, hayat ve dnyay renmenin bir yoluydu. Bu, Topal Karaca'nn btnl iinde tinsel pratiinde grld gibi, dnyay mkemmellikten uzak haliyle olumlamakt. Barbara Tedlock Siouxlarn heyoka, ya da aykr, trenlerinin ilevini syler anlatr: Bir heyoka temsili srasnda, yeni heyoka birok aptalca ey yapar; ata ters biner ve geliyormu gibi yapar, aslnda gidiyordur; eer hava scaksa battaniyelere sarnr ve yormu gibi titrer; ve her zaman "evet" der, ama demek istedii hayr'dr. Dncesizliin komikliine kendini brakrken, bu eylemlerin nemli bir tinsel anlam vardr. Topal Karaca'nn ifade ettii gibi, "aptal aptal dolanan bir soytar gerekte bir tinsel ayin yapmaktadr."10
10.Barbara Tedlock;"The Clomn's Way," Teachings from the American Earth: Indian Religion and Philosophy (New York: Liveright, 1992), s. 106.

Tedlock'un savunaca gibi, Amerikan Yerlilerinin trenlerindeki kutsal soytarnn ilevi insanlar gldrmektir ki, bu "onlar dolaym sz deneyime aar." Tedlock bir trenin herkes glene dek balayamayaca anlamna gelen bir Eskimo detini anlatr; yani trenin balayabilmesi iin herkesin kendini glmeye brakarak duruma almas gerekir. Pueblo soytarlar, Tedlock'un yazdklarna gre, genellikle tren boyunca devasa bir kalkm penis klna brnr, ve Kaliforniya'da yaayan Maidu'larda, bir soytar en kutsal trenler sresince amana elik eder ve tren boyunca onu taklit edip alaya alr. Biz Batllarn da trensellemi taknlklarmz, soytarlarmz falan var. Rock yldzlar, komedyenler, ve ayn ekilde, oyuncularm liderlerimizi ve kurumlarmz alaya almasna, aleni gsterilerde uarlk yapmasna izin verilir. Bunun bizim iin dinsel bir ilevi vardr; bu, her zaman hayal gc dnyasnn iplerinden kopup gelmesi tehdidine maruz hayatmz ve ibadetimizi olan neyse ona aar. Glmek tam da kendini amaktr, ve mizah sklkla, belki de her zaman, ihlal eder. Bu nedenle mizahszlk hep

kukuyla karlanr: Arballk, bu anlamda, kfrdr. Dnyay ciddiye almak her zaman kiinin dnyaya anlam atfettiini, yani kiinin dnyann olumsallndan ve tuhaflndan kaarak ilkeler ve kavramlar dnyasna katn gsterir. Bu nedenle, oyunculuk olmakszn sahici derinlik yakalanamaz. Oyuncul olmak oluruna brakmaktr, hafif yollu da olsa, batan kma ve karlmadr. Nihayet, arballk belki bizi bir gn felakete srkleyecek erdem, oyunculuk ise bizi kurtarabilecek bir gnahtr. Kali yakp ykar ancak daha da nemlisi, ve bununla balantl olarak, Kali oynar, ihlali kutsal grmek cinsellie ya da iki imeye ciddiyet kazandrlmas deil, kutsalla nee katlmas olarak dnlr. Kali bizi batan kararak elenir ve biz de, karlnda, batan karak eleniriz; Kama Sutra bir zevk klavuzudur. Gerek olana alma ve onu olumlama, nihayet, ben onu bir ikence, bir ok, bir cefa vb. olarak yayor olsam bile, bir nee kaynadr. Gereklii aramak bir elencedir nk biz kendimiz gereiz ve gereklii olumlamak kendimizi olumlamaktr. Dnya son tahlilde dalgamz getiimiz yerdir, insan ancak kendini unutabilirse sahiden elenebilir; kendini lanetlemek kendini unutmann nndeki en yksek ve en derin engeldir. Ayp bizi ayartarak kendimizi unutmamz salar ancak, sonunda, bizi kendimizi lanetlemeye geri arr. Ayin olarak ihlal, halbuki, bize kendimizi unutturur ve dnyada, dnyayla oynamamza imkn verir; bizi kendi yarglarmzn tiranlndan kurtarr. Bizi dnyay ve birbirimizi sevmeye arr; bizi cinsel bir sevgiye, belki de, bedenselliin kutsanmas olarak bir cinsel oyuna arr. Batan kp kendimizden getiimizde, unuttuumuz ilk ey ciddiyetimizdir. Tekrarlayacak olursak, felaket insanolunun bir gn boazna kadar ciddiyete batmasyla gelebilir; hibir ey oyun oynamay unutmaktan daha korkun olamaz. Dnyada oynamak dnyann gerekliine tanklk etmektir nk oynamak ayn zamanda gerek tarafndan batan karlmaktr. Kendini bir oyunda ya da bir sanat eserinin yaratmnda kaybetmekten daha derin bir kendini kaybetme biimi yoktur. Ve unutmayn, btn bunlar salncaklar, oyun kartlar, perdeler falan gibi eylere gerek duyar. Oyun eyler iine gmlmektir ve, bundan dolay, ayin gibidir, daha dorusu, kutsaldr. Kt alkanlklar oyun olsa bile, oyun olarak balasa bile, bir eyler eksik kalr: Yeteri kadar kaygsz, yeteri kadar oyuncul deildir, kleletirici bir yan vardr. Oyun olmaktan kan bir ihlal alkanlk haline gelir, alkn kiinin hayatna dman kesilir. Her trl ykm ve her trl yaratm arzu edilir, yeter ki oyun olarak kalabilsin, yeter ki kendimizden gemenin neesini verebilsin. eker haline gelmek tatl olmaktr, te yandan, ekerin kendisi tatldr, ve tadarak onun tatlln duymak kendinden gemenin neesini duymaktr. Bu yzden, ekerin tadn alabildiiniz mddete eker olmaya gerek yoktur. Ancak insan grtlana kadar ekere batmsa, eker olmak belki de son k yoludur. Yani, demem o ki, kt bir alkanlktan kurtulmann tek yolu dibine kadar ktle batmaktr; dnyadan kurtulmann tek yolu da tamamen dnyaya gmlmektir. Kt alkanln tek "aresi" nihai batan ktr: Kendine hibir snr koymadan alkanln kollarna brakarak, ktln neyse ortaya kmasna imkn tanmaktr. Alkol brakmak iin, son tahlilde, bir alkol glnde erimem, gemite de, bugn de bir alkolik olduumu, ve her zaman alkolik olacam, irademin hibir ie yaramayacan kabul etmem gerekir. Yani, o noktada artk alkoln tadndan zevk alamam ve alkoln beni batan karmas iin geriye kalan tek ey alkolle bir olmaktr: Alkol olmak, alkolik olmama izin vermek zorundaym. Bunu yapmak, iradi bir eylemle deil, irademin zaten yklm olduunu ka bul ederek, irademi yok etmektir. Alkolizmin derinliklerinde yzmek lene ya da bir ayin haline gelene dek bir ayin yapmaktr, insann iradesini krmas tam anlamyla batan kma deildir, bunun iin insann iradesini oluruna brakmas gerekir; ancak, gene de, iradeyi krmak iradeyi geride brakmaktr.

Bir alkolik olmak, o halde, krlmaktr: iradenin krlmasdr, tpk yabanl yok edilmesi gereken vahi bir at gibi. Ve alkolik olmak dnya tarafndan, gereklik, yani, kutsal tarafndan krlmaktr. Eer bu size ac geliyorsa, canl tan benim ve size bunun ok ac da olsa byle olduunu sylyorum. Ancak ben ayrca kendinden gemenin ayn oranda nee verdiini, kiinin iradesinin krlmasnn bir oyun daveti olduunu da bildirmek iin buradaym. Kendinden gemek, dnyay bir irade eylemiyle deil, dnya ske ske kendini olumlatt iin olumlamaktr; bu yaadm ya da yaamaya kadir olduumu sandm en byk mutluluktur. Gerein kabullenmemizi istedii her zellii, gerekle oynamak iin karlm bir davetiyedir; her kendinden gei ciddiyetin bir kenara atlmas, bir dans etme frsatdr, ite bu yzden, kt alkanlk son tahlilde kutlamadr nk ciddiyetimizi su yzne kararak ondan kurtulmamz salar. Kt alkanlklar sarlmann acsn yaatarak brakn hazzn bize retir. Kt alkanlklar irademizi korkun boyutlarda iirerek silip yok eder; bizi brakmaya zorlayarak braktrr.

VII Edepsizlik, bedenlerimiz ve lm


Kendimizi gerek olarak yaamak gerek iinde konumlanm bir varlk olarak duyumsamaktr, dolaysyla, sonluluumuzu, snrlarla yz yze geliimizi duyumsamaktr. Biz eyler dzeninin bir bakiyesi deil, eylerin ta kendisiyiz. Bu anlamda, biz dnyayla "biriz" ve dnya insan zdeliinin getirdii aydnlanma gerek aydnlanmadr. Ancak, daha nce tarttm gibi, biz her zaman tikel bir durum iinde varz; insan belli bir gerek dnya durumudur. Gerekliin bize sunduu zgn deneyim kendimizi gerek olarak, gerekliin dzenine ait biri olarak yaamak ve ayn zamanda, buna bal olarak, kendimizi tikel, o dzen iinde konumlanm biri olarak yaama frsatdr. Ruh ve akl dnyasna ait eyler, metinler, hayaletler ak ve net snrlardan yoksun, her kla girebilirken, fiziksel eyler mekn ve zaman iinde sonludur. Bu yzden, kendimizi sonlu olarak deneyimlemek gerek bir dnya iinde gerek eyler olarak duyumsamakta. Sonluluumuz iki dorultuda, mekn ve zaman iinde, kendini gsterir. Kendimizi zaman iinde sonlu olarak duyumsamak lml eyler olarak duyumsamaktr. Mekn iinde yaamak ise kendimizi bedenler olarak duyumsamaktr. Dolaysyla, inanlmaz boyutta insan enerjisi lm gerekliini reddetmeye, lmden sonra hayat vaadine, plak bedenler olarak statlerimizi inkra, ve kendimizi manevi dnyalardan, ruhlardan ve metinlerden ibaret klmaya harcanmaktadr. Yani, gereklii reddetmek iin harcanan enerji nce benliimizin gereklii zerinde denenir. Ve hi kukusuz, bu iki tr inkr (zaman ve meknla snrllmzn inkr) birbiriyle balantldr: lmden sonra yaayan ruhumuzdur nk bedenin eriebilecei snr bellidir. Felsefe ve dinler tarihini irdelediimizde grrz ki, snrl olmak utanlacak bir durumdur. Ve elbette, lm genelde utan kayna, ac ve aresizlik iinde yok olup gitmektir. Bu nedenle, savalardaki lme ve sevime esnasndaki ani kalp krizlerine vgler dzeriz ("i stnde gitti" deriz). Ve Bat entelektel tarihine baktmzda grlr ki, san ve iftleen kll bir hayvan olmak da utan kaynadr.

'Grn ne olursa olsun, biz insanlar asla lmeyiz, hep prpak kalrz': Bir an iin buna benzer iddialardaki o inanlmaz kendine gvensizlii ve kendinden nefreti dnn. Etiyle buduyla hayvan olmadmz, lmediimiz falan; bylesi iddialar kukusuz yanltr, olan bitenle, grdklerimizle eliir. Demek ki, grdme gvenmiyorum, hatta bu retilere baklrsa, yaadmdan bile emin deilim. Bir insan lml bir hayvan olduu iin kendinden bu kadar ok nefret etmeli ki ancak, tmyle kurgusal, akla hafsalaya smaz bir evren yaratabilsin ve fiilen burada deil de orada yaadna inanabilsin. Mark Twain'in Yeryznden Mektuplarda iaret ettii gibi, cennette aradmz ey, tam da, bize sunulmu olsayd ayet hi tereddtsz reddedecek olduumuz eydir. rnein, eer baz melekler ortaya kp bizi (belki genital organlarmz keserek) sevimenin yknden kurtaracak olsa, kesinlikle reddederiz. Biz sevimeyi belki de en byk insani haz olarak grrz. Ama ne yapyoruz, sevimeyi titizlikle ayklayp cennetin dna koyuyoruz; orada, Mark Twain'in syledii gibi, mzikten nefret eden insanlar gzleri sada solda elenceli bir eyler ararken koro halinde skc ilahiler okuyacak ve harp alacaktr. 'Biz hayvanlarz' ya da 'biz lmlyz' gibi bir argman ileri srmek komik olacaktr, deil mi? Btn gn, her gn, biz bu olgulara tanklk ederek yaarz; onlar yakamz brakmayan ve bizi kuatp iine alan olgulardr, daima gelip attmz snrlarmzdr. lmsz bir ruh olmadm kantlamaya hazr deilim. rademizin naiz faaliyetleri, getiimiz blmde tarttm gibi, bu snrlardan zgr olduumuzun gstergesi olarak kutlanmtr: Bu kutlama ta yrekten bildiimiz eyleri unutmadr. lmsz bir ruh olduuma ilikin iddiann yanlln canl kalmam sayesinde daima hissederim. Ve, zaman getike, canllma bir hayvan olmann utanlacak bir ey olmadn dnecek kadar alrm. Aslnda, onu ou zaman elenceli bulurum. nsani varoluun en temel zelliklerini inkr ya da ihmal etme ynndeki her aba, insann yakalanabilecei hastaln vahametini ve kendini lanetlemesi iin elinin altndaki kaynaklar gsterir. Bir beden olmak mekn iinde snrl olmaktr ve bu demektir ki, biz dnyann doasndanz ve dnyaya gmlyz. lml bir ey olmak zaman iinde snrl olmaktr; topraktan geldik ve topraa dneceiz. Ve bunlar bizim snrllmz tesis ettii gibi, snrlarmz tesinde uzanan neyse onunla balarmz da tesis ederler, insann snrlarn duyumsamas, hem kendisine sahiden teki olan hem de kendisiyle sahiden balantl bir ey olarak snrlar tesinde uzanan eyi duyumsamaktr. Ve insann snrlarn kabul etmesi kendini olumlamasdr. Kukusuz, 'ben lmsz bir ruhum' demek kulakta bir olumlama gibi nlar. Ancak bu benim hakkmda, benim gibi eyler hakknda doru olamayacak ve deneyimlerimin geerliliini rtecek bir eyler anlatr. Beni o hale sokar ki, sanki kendimi hesab verilemez, keyfi ve anlalmaz bir biimde duyumsarm. Bu ifade snrlarmdan kaar ve katka da snrlarm tesinde uzanan eyden kaar; kendimden ancak dnyadan kaarak kaabilirim, ya da tersi. Bu arayta Don Kiotvari bir asalet vardr ancak nafile bir aray olduunun sz pek edilmez. Burada, duyumsadmz her sahici olgu manevi dnyann bir tecellisi ya da bir mesaj olarak tek tek yanllanmal, arptlmak, tahrip edilmeli, seilip ayklanmal ve yeniden yorumlanmaldr. "Ruh", yaadmz her eyi ileyip, tpk bir oyunu sahneye koyar gibi, sahte, mucize benzeri, ele gelmez ve kararsz bir ey haline getirmek iin tasarlanm kocaman bir makinedir. I Her tr edepsizlik bedenselliin belirgin emarelerini tar: Dorudan bedensellik iddia eden her ne olursa olsun bir ihlali barndrr. Bir hayvan bedenine sahip olmak (bir "kanck" olmak, mesela) edepsizcedir, bastrlmaldr. Belli szcklerin neden "tehlikeli" olduklar belki meraknz ekmitir

nk szckler grnd kadaryla herhangi bir somut zarar veremeyecek masum soyut nesnelerdir sadece. Gelgelelim, baz szckler vardr ki "kibar" evrelerde ya da "kar cinsin olduu" topluluk iinde kullanlmaz. Bu szcklerin etrafta ocuk varsa kullanlmamas gerekir, ocuklar tarafndan kullanlmamas ve televizyon ve "aile" gazeteleri gibi medyada duyulmamas gerekir. Btn bunlar kendi bedenlerimizden korkumuzun ve nefretimizin bir gstergesidir; her eyden nce, tabular ve doast sihirli inanlarla gzlerden gizlenmesi gereken insan bedenidir. Her edepsiz sz, hayvani bedenimizin en belirgin emaresi olan dourma, sindirme ya da smaya iaret eder: lk akla gelen rnekler, "sikerim", "ye beni", "bok", "am", "gt delii", "yarak." ocuklara hayvani bedenlerinin olduunu retmek tehlikelidir. Erkek sembol dnyasnn bir blgesinde, erkeklerden daha ok bedenden arnm ve tinsel olduklar farz edilen kadnlara hayvani bedenlerinin olduunu hatrlatmak tehlikelidir; onlar bu konuda ok "hassas"tr. Kadnlara bedenleri olduu retilmemelidir; onlar hayal gcnn yardmyla "buharlatrlmal" ya da saf manevi varlklar olarak grlmelidir (en azndan imdilik!), neden mi, nk biz erkekler onlarn bedensel varlklarn kolayca katlanlamayacak kadar itici buluruz. Kadnlar baka dnyaya aittir, orada yle dururlar ite (ta ki onlarn oradal her eyi sarp iine alana kadar). Kadnlar erkeklerin bedenlerinden uzak tutulmaldr (ve elbette, onlar hayalete ya da metne evirmek mutlak bir koruma salar) ama her eyden nce kendi bedenlerinden korunmaldr, ve onlara bedenleri olduunu hatrlatmak bile kabalktr. Bu arada, kadn imgesine ilikin bir dier blgede ise, erkekler kadnlarn tam anlamyla bir sr olan gizli, alttan alta ileyen, son derece bedensel bir hayat srdklerini farz eder; bu hayatta kadnlar det grr, yumurtlar, gebe kalr, ocuk dourur, menopoza girer: Btn bunlar dur durak demeden kadnlarn bedenleri olduunu hatrlatr, ve riteller ve tabular ardnda gzlerden uzak tutulur. Kadnlarn bylesine youn, erkeklerin akl sr erdiremeyecei bir biimde bedenleriyle i ie olduu tahayyl edildiinden, zellikle bundan dolay kadnlar yeni batan saf ruhlar olarak yaratlmaldr; patolojik noktalara vardrldnda, bu kelimenin gerek anlamnda onlar ldrmeyi gerektirse bile. Orospulara saldrarak seri cinayetler ileyen katil, bedenleri iinde kadnlarn mevcudiyetine, bedenler olarak mevcudiyetine saldrr; bedenleri oluuna, cinsellie ve dourma sisteminin gizlerine saldrr. Bu inanlar o kadar kkldr ki, kadnlarn cinsellii olduu, ve az ok bundan holandklar nosyonu tahamml edilemez bir hal alr. Yerli Amerikal ve teki inan sistemlerinde fiziksel olarak ayn ve gelgitlerin dngsne bal olan kadnlar, kaba ve hayvans olan erkeklere gre, daha ok tinsel ve daha az fiziksel olarak grme niyetinde oluumuz gerek olana duyduumuz korkunun tuhaf olduu kadar su gtrmez bir kantdr. Ve kadnlar kendimizden ister daha az ya da isterse daha ok bedenleri olan varlklar olarak hayal edelim fark etmez, kadnlarn bedenleriyle sorunlu ilikimiz tahakkmn ya da yoksamann bir aracdr. ncelikli bin bir yol denenerek edepsiz szckleri kamusal sylemden kazma gayreti, o aman vermez nedensellik gereini unutma gayretidir. Sikimek, osurmak, yemek, iemek, smak vb. eylemler trensi yasaklarla kuatlmtr. Bu eylemler en ince detayna kadar dzenlenmi bir biimde zel odalarda yaplr. Ve bunlar, her naslsa, birbirini artrr, yle ki insan imal bir biimde yemek yiyebilir, plak bir insan yiyip bitirebilir ya da cinsel eylemi artracak bir biimde sabilir. (Yeats: "Ama ak yuvasn/Slacak yere kurdu.")1
1. W. B. Yeats, "Crazy Jane Talks with the Bishop," antolojilerde ska rastlanr.

Hayvani bedenselliin en belirgin emareleri olarak, bu eylemler toplumsal hayatta su yzne kmamaldr, yle ki btn bugnnz byle eyleri yapann sadece kendiniz olduunuzu dnerek

geirebilirsiniz. Sadece eylemler olsa neyse, bu eylemlerin emareleri, bu eylemleri akla getiren szckler" bile snrn ihlalidir. Edepsiz szckler bedenin mikroplardan arndrlm kavramlar lemine paldr kldr daldr; sanlr ki, o lemde her ey gvenlidir, insan pek incitmez. Soyut kavramlarn bu cici, minik dnyasnda "k yalayc"nn ii ne? B rakn kendisini, sesi bile o dnyaya tecavzdr; o iki bedenin bulumasndan kan iren ses, Latincenin genel terimler dnyasnda Anglo Sakson pratik gibi kalr. Demek ki, yalnzca eylemlerin kendileri deil szckleri ve kavramlar da tecavz arac, yani, gnahn ve nee iinde onu hayata geirmenin arac haline geliyor. Bir rap ya da komedyen etrafa bir edepsizlik dalgas yaydnda, yalnzca kendisi "dnyevi" olmakla kalmaz, bir ifaatta bulunurcasna diyebiliriz ki, etrafndaki tabular ineyerek bedenselliimizden zevk almaya davet eder bizi. Ya da tabular ihlal ederek bizi gereklie ayartr. nk, son tahlilde, tabu olan gerekliktir, yle ki gerein kavramlar lemini her istilas "edepsiz"dir. On yedinci yzylda Hollandal ressamlar dnyadaki enlii gstermek, bylelikle tinsel leme ykseliimize yardm etmek istediklerinde, bunu meyve, bazen rmeye balam ya da bcekler tarafndan kemirilmi meyveler izerek yaptlar. Bcekler ve rme tek basma yeteri kadar dehet vericiydi, ancak "aldatc" olan, nafile bir bedensel btnlk gsterisiyle gereklie tutunmakta ayak direyen meyveydi. Tekrarlayacak olursak, manevi lem zevksiz neesiz bir yerdir, irentir ve bizim gibi bol kll tropikal sikiciler iin fazla kurak bir atmosferi vardr. Bedenimizin olduunu hatrlatan her ey ayn anda hem ihlal, batan karp gnaha sokma hem de pr needir. Dans bedensellik iinde kaybolutur ve, diyelim, Madonna'nn erotik dansn yapmak ya da etrafna edepsizlik saan baz raplar gibi dans etmek gerekten de byk elencedir. Daha nce gelitirilen anlamda, bunlar ayn zamanda bizim en drst anlarmz, en sahici olduumuz anlardr. Kurtlarn dkmek, bu anlamda, bir kitap yazmaktan daha sahici bir eylemdir. Sevierek kendinden gemek bedenselliin iinde kaybolmak, dnyann ayla rlmek, konumlanmak demektir. Bu nedenle, sevimek gerektir, sevimek needir. Dnyada sahiden gzel olan her ey bir bedensellii hatrlatr ve fiiliyatta duyulan neenin bir belirtisidir. Dolaysyla, her gerek gzellik ihlalci, edepsizdir. Edepsizliin gzelliini aklayp paklama gayretleri, rnein Neoplatoncularn retileri ve Raphael'in tablolar, her zaman donuk ve botur. Kadnn plak bedeni Bat sanatnn paradigmatik gzel nesnesidir, nk Bat kltr kadn bedenini tabularla kuatr, ve sonra dnyada bu tabular inemekten baka hibir eyi o kadar ok istemez, yle ki plak kadn bedeni en arzulanan eydir (belki, kadnlar iin bile bu byledir). plak kadn bedenine kaplmak, geree kaplmak, yeryznn bedeni iinde kendi bedenini eksiksiz olumlamaktr. Burada biraz durup, nedenselliimizin bir edepsizlik olarak duyumsanmas karsndaki tutumlarn zehir saan fkelerine ve komikliklerine bir bakalm. Pisagorculardan Hegel'in retilerine ve oradan gnmze insanlar, herkesin grebildii eyin zaten ak seik olan neyse o olduunun yanlln gstermek iin muazzam dnce antlar diktiler. Sikien ve san kll eyler olduumuz ayan beyan ortadadr, herkes bunu bilir. Ancak tm bu grne ramen, hibir zel meknda oturmayan ya da memeliler arasnda ksa bir sre kalm, maddiyattan arnm ruhlar olduumuz dnlr. Ruhun neden bir memeliyi mekn belledii sorusu ise drt drtlk bir dinsel felsefi muammadr. Aslnda, Batl olmayan geleneklerde de genelde aka ortaya serilmemi olmakla birlikte, bu sorun Batl felsefe geleneinin ta kendisidir. Baka bir ifadeyle, Batl felsefi gelenek edepsizliin defterini drmek, onu yok etmek, yasaklamak, inkr etmek ve bastrmak iin yrtlen bir abadr. Dikkat

edin, "akl/beden" sorunu eitli ontolojik tutumlar belirler; maddecilik, idealizm, ikicilik gibi ontolojik teorilerin yapt snflandrmalar zellikle bu soruna yant arayndan kmtr. Fiziksel bir evrende Tanr'nn ve Hortlak'n yeri sadece ayn sorunun abartlm halidir. "zgr irade" ve belirlenimcilik yandalar arasndaki tartma, ktlk sorunu, hatta kimliin grelilii gibi irek kipsel mantk sorunlar; bunlarn hepsi de tek bir soru, dnyada hayvan bedenine kstrlm bir akln ii ne sorusu tarafndan beslenmi ve bugne getirilmitir. Ya da, daha usturuplu bir ifadeyle, btn bu meseleler byk, hereyi saran tek bir sorudan skn etmitir: "Niin ben (byk filozof) iemek gerei duyarm?" Bunu deil insann geleneini aa karan temel sorun olarak yaamak, herhangi bir sorun olarak yaamak bile hastalk belirtisidir. Kendi bedenlerine tahamml edemeyen insanlar hastadr. Bu anlamda, Batl gelenek bir hastalk ve bu hastala are bulma abasdr. Nihayetinde, kolaylkla bedenleri olmaktan honut insanlar hayal edilebilir; belki siz bile byle insanlarla karlatnz, ya da kendiniz bizatihi byle birisiniz. Bu balamda sakatlanmam herkes, rnein, bir orgazmdan, bir danstan, bir spordan, bir kucaklamadan, bir yemekten zevk alabilir. Ancak, grnen o ki, Bat'da, bu zevkin iddeti bedelini sula demelidir, yle ki bedeninizden ne kadar byk zevk alyorsanz, o kadar byk bir kinle beden reddedilmelidir. Bu anlamda, ilecilik tarihi bedensel hazzn iddetine tanklk eder: Bedeni ortadan kaldrmak iin alnmas gereken nlemler o kadar arya gider ki, yok edilen nazlarn ayn oranda kendilerini dayattklar gn gibi ortadadr. O halde, ilecilik bedenin rtk bir kutsanmas, kantdr. Tanr'y vecd iinde olumlarken kendini idi etmek tam da insann hayatna taaklarnn ne kadar hkmettiini aa vurur, yle ki her tr tamir ya da teskin abas nafiledir; tek zm kesip atmaktr. Entelektel ilecilik, etin hayali ldrl olan ikicilik ve idealizm, bu yzden, her zaman bedenin gcne ve bedensel, zevklerin batan karclna tanklk eder. Kendini bir zihin olarak, bedenden ontolojik olarak ayr bir varlk olarak duyumsayan kii hafif bir tebessmle bedene ve yeryzne umursamadan bakabilmelidir. Bir gelecek kurgusunda btn bunlarn zerine ykseldiinden, imdi de onlarm zerine ykselebilmesi gerekir. Ancak biliyoruz ki, gereklik ruha aman vermez. imdi siz bir zihinsiniz. Ama asnz, azmsnz, ac iindesiniz, karnza bin bir trl tehlike, vaat, soru karan bir duruma gmlsnz. Tecrbelerinize bakarsanz, bir beden olduunuz iki kere ikinin drt etmesi kadar ak ve nettir. O halde, en ak ve net olan her eyi inkr etmek ve aka sama olan bir eye inanmak iin, bastrmanz iki katna karmal, bastrmay kahramanlara yakr boyutlara tamalsnz. Demek ki, entelektel ilecinin bastrmas tam olmaldr; bu tm olgularn sistematik bastrlmasdr, nk btn olgular "tinsel" olarak yorumlanmaldr. Ve elbette, eitli fizik yasalar, rnein, artk tinden maddeye ilerleyen nedensellik yasas olarak askya alnmaldr, idealizmde doruklarna eritiinde, bu hayali ilecilik, dnyaya srtn dnp tine ynelmi olarak, artk dnyaya fke duymakta ve intikam ateiyle yanp tutumaktadr. Burada, dnya tinin dar tamas, fiziksel varolu da grnmez olann bulank bir yansmasdr. Bu gerekten lgnca bir labirenttir ama her basklama fkeye neden olur ve filozoflarn dnyaya duyduklar fke herhangi bir fiili eylemle boaltlamayan, ancak hayali olarak boaltlabilecek bir fkedir. Dolaysyla, idealizm muhayyilede dnyann tine kurban edilii, dnyaya ve zel olarak bir beden olarak kendine lanet yadrmann bir belirtisidir; bu yle iddetli bir lanettir ki, tm teki hayat drtlerini silip sprmek ister.

Bu bastrma ve fkenin tuhaf bir zellii de tikelletirilmemi olmasdr. Kukusuz, bu durum tikel durumlardan, tikel bedensel ilevlerden, tikel evresel tehditlerden, karlanmam tikel arzulardan falan skn eder. Ancak bu zamanla bir din ya da bir felsefi sistem halini alr, kendi varoluu sayesinde, var olan her eye bir nefrete dnr. Daha dorusu, bildik anlamda nefret, nefret edilen eyin varoluunu ister istemez kabul edeceinden, tam bir yoksamaya, insann merkezinde dnyay yalayp yutan bir hilie ya da bolua dnr. Kiinin hakikate akl nerede eylerin olmasna izin veren bir mekn yaratsa, bir idealistin ya da ilecinin merkezindeki hilik her eyi yutar, onlar unutulmaya terk eder. El bette, unutuluun grece kolay olduu yer benzer drtlerin kendilerini silahlanarak ya da zehirli atklar dar pstrterek ifade ettii fiiliyat deil, hayal gcdr. Dahas, hayal gc denen ey unutturmak iin gerei ister; tm hayal gc gerek iin yanp tutuan bir boluktur. O halde, hilii yaratan bedenden katr, ve hilik hayali olarak her eyi yutar. Bunun tuhaf bir zellii, dediim gibi, genelliidir, yle ki dnyadan nefret snr tanmaz ve istisna yapmak elinden gelmez. Kant'n kendi kendine yle dediini dnn: Zaman ve mekn iinde, nedenli olarak vuku bulan her ey gelecek kurgumdur, yalnzca Juanita, bir tek o gerektir. Gelgelelim, Clement Rosset'nin ok byk bir baaryla savunduu gibi, ayn ekilde yaama sevinci, gerein olumlanmas kontrol edilemez bir biimde inceden inceye her eyi doldurur, ta ki biz dnyaya k olana kadar. Rosset unlar yazar: Sonbaharn ekicilii, rnein, onun sonbahar olmasndan ok nce yazdan dnm sonra da ka dnecek olmasndan gelir. Ve onun gerek "varl" zellikle hayat veren dnmlerden ibarettir. Ancak, Platon'un mezlerinin hayal etmek istedikleri gibi, "znde" sonbaharn ekiciliinin nerden geldiini pek kafamzda canlandranlayz. Demek istediim, znde sonbahar, nasl tasavvur ederseniz edin, her eyden nce ve zellikle "sonbahar gibi" bir ey olmayacaktr. Bu da gsteriyor ki, varoluun ekicilii, ebediyen sorunlu bir katlm haline gre deerlendirilmek yerine, tam tersine, ontolojistler ve metafizikiler tarafndan kavrand biimiyle varlktan uzaklna gre llr; sadece sonbahar diye bir "varlk" yoksa var olan sonbahar gibi rnein... Nee, varolu iin kaytsz koulsuz sevin duymak, varolua sayg gstermektir. 2
2. Clement Rosset, Joyful Cruelty, cev. David F. Bell (New York, Oxford University Press, 1993), s. 1315.

Bu pasaj, ncelikle, durumu ve ontolojik bamszlatrmann getirdii hatay anlatyor, yle ki bir eye ilikilerinin dayatt snrlar ortadan kaldrmak o eyi de ortadan kaldrmaktr. Ne ki, Rosset'nin kitabmn gerek temas olan koulsuz sevin, Batl gelenein bedeni (adeta) kskaca almasnda olduu gibi, zorunlu olarak ortaya kan olan eyin her bakmdan mahkm ediliinin tam karsnda yer alr. Ve Rosset'nin gayet hakl olarak syledii gibi, bu varolu sevinci varoluun acnacak tezahrlerini inkr etmek yerine, hayatn zevklerinde olduu gibi onlar iin de sevin duyar. Bu, en iyi anlarmda, fiilen yaadm bir eydir: Dnya beni ezse de, dnyada yaamaktan sevin duymak. Eer Kant Juanita'nn gerekliinden yola km olsayd, mkemmel bir olumlama iindeki btn dnyay tekrar yakalayabilir ve onu btnyle olumlayabilirdi. Daha dorusu, her ey iyi gzel demez, her eyi, hatta hor grd, hatta hayatn tehdit eden ya da lanet yadrd eyleri sevebilirdi. Demek ki, kendimizi bedenler olarak hissetmemizi salayan kk zevkler tadarak belki, her na ilikin deneyimimiz dnyann her bir zerresine yaplan bir ardr. Bir kere dnyadaki bedeninizi sevmekle ve dolaysyla olduu haliyle dnyay sevmekle yola ktnzda, bir kere kendinizi bulduunuz (rnein, seviirken) tikel bir durumu sevmeye baladnzda, genelde eylere duyulan

bir sevgi sizi iine ekebilir. Kendi bedeninizde ya da bedeniniz iin dnyada bulduunuz her sevin pr neeye, gereklii iin geree duyulan pr sevgiye alan bir yoldur. Unutmayn ki, hayvani bedenler olduumuz ve az ok btn gnmz her gn hayvan bedenlerin yapmakta olduu ya da yapmaktan holand eyleri (nefes almak gibi) yaparak geirdiimiz gerei, gerek akn her zaman emrimize amade klar. Eer kendimizi sadece bedenler olarak, bedenler gibi, yaamakta olduumuz neyse onu yaamaya brakrsak, btnyle durumun ve durumdaki neenin iine ekiliriz. te bu yzden, gerek sevgisi rol, jest, dans biimini alr. Kii bir beden olarak kendini mzie, dansta teki bedenlere aar ve bylelikle kendini olumlama noktasna getirir. Halbuki biz Batllar iin, olumlamaya yatkn olduumuzu dnmek her zaman tehlikelidir, nk dnmek bize tam da kendimizi durumdan koparmak gibi gelir. Ama eylere ak olduumuza dair bir jest yapmak, bir sevgiliyi ya da sevgili olarak dnyay kucaklamak iin kollarmz amak; hayatn nee kaynan bulmak byle bir eydir. Bu yalnzca hazzn olduu yerde bulunan bir nee deildir. Tam tersine, bu zellikle ac iindeyken dorua erien bir needir. Ancak bedenin duyduu her haz bize bu neenin olabilirliini bildirir ve onun orada, dnya iinde ve dnya olarak, bizi beklediinin farkna varmamz salar. II Felsefede lm zerine en derin tartmay belki de Kierkegaard yrtmtr. Kierkegaard btn o lm kavramlatrma, lm filozoflarn "yant" verebilecekleri bir "mesele" ya da bir "sorun" olarak ele alma gayretlerine direnmi, daha dorusu onlar alaya almtr: nsanlarn genelde [lmle ilgili] ne dndn biliyorum; eer bir doz slfirik asit yutarsam ve yine kafam suyun iinde uzun sre tutarsam ya da karbon monoksit gaz dolu bir odada uykuya dalarsam leceimi biliyorum... Stoiklerin intihar cesaret gerektiren bir i, tekilerin de korkaka bir eylem olarak deerlendirdiklerini biliyorum... Biliyorum ki. trajedi kahraman oyunun beinci sahnesinde lr. ve buradaki lm sonsuz bir acma hissi uyandrr; ancak bir barmen lnce lme bu anlam verilmez... Dahas din adamlarnn bu konuda sylediklerini biliyorum ve cenaze trenlerinde temalarn resmi geidine ainaym.3
3. Soren Kierkegaard, Concluding Unscientific Postscnpt ev. Dav.d F Swen son ve Walter Lowrle (Princeton: Princeton Umvers. ty Press 1941 . s. 146 147. Bundan sonraki alntlar elimdeki lime lime olmu ciltten yaplmtr. PUP a rica. N'olur yeniden basn.

Gelgelelim, lm hakknda bu genel hakikatleri bilmek lm bilmek deildir. Aslnda, insanlarn tam da lmden (nafile) kalar esnasnda bylesi genel dorular st ste ydklarna, yani insan lm hakknda ne kadar ok genel doru biliyorsa, lm o kadar az bildiine iaret eden Kierkegaard'dr. yle srdrr: O kadar bilgi edindim ve ylesine yetkinletim ki, her insann bana geldii gibi bir gn benim de bama neyin geleceini unutmuum; bir gn m dedim, yok, demek istediim u: lmn yarn gelecek kadar hain olduunu farz edin! Tek bana bu belirsizlik, varolan bir birey tarafndan anlald ve benimsendii ve ardndan her dncesine sirayet ettii zaman... altndan kalklmaz glkler dourur. lmle sahiden yzleen ya da lm anlam biri, Kierkegaard'a gre, bize zellikle "genelde bir ey" deil mevcut tikel insanlar olduumuzu hatrlatr. An be an belirsiz olan benim lmm benim zaman iindeki tikelliim, beni "Dnya Tarihi"nden ayran eydir, ve eer ben bunu benimsersem, an be an

belirsiz olan lmm kulama tikelliimi fsldar ya da avaz avaz bararak beni kendime geri arr. Sizin lmnz, "okurumun" lm benim iin genelde bir ey olabilir belki ama benim lmm benim yok olup gitmemdir: O benim iin genelde bir ey olamaz. Kierkegaard'n syledii gi bi, belki "sistematik filozoflarn" kendi lmleri de, tpk "merhum Bay Soldin" in kendi lmne dair dnd gibi, genelde bir eydir: "Sabahleyin kalkmaya davrandnda, l olduunun farkna varmad". Ancak ben lmmden sonra sistematik felsefe adna ondan dersler karmak iin orada mevcut olmayacam. Ben her zaman lmn tarafndaym, daima, her an, bir duvar gibi, alamaz bir ey olarak, snrlarn tesinde mutlak bir snr olarak, yok olula yz yzeyim. Dediim gibi, okurumun lm benim iin genelde bir eydir, bir soyutlamadr nk "bakan" gibi "okur" da genelde bir eydir. "Bakan"n lm ulusal bir yastr, yani zel olarak kimsenin yas deildir. Mademki, genellemeler asla lmez, o zaman "bakan" gibi genellemelerin lm her zaman kutlama iin bir neden olacaktr. "Kral ld, yaasn kral." Bakanla komak, kendini fantastik olarak bir genelleme yapmaya almann, dolaysyla, artk lme mahkm olmamann bir yoludur. lme kar bu direniin tam da hayata srtn dnme sonucu dourmas ironik bile deildir. lm kendileri iin bir trajedi olarak yaayanlar iin, bakann lm artk bakann lm deil, zel bir kiinin lmdr. Ancak, hi kukusuz, altst edici ya da tahamml edilmez bulduum yalnzca kendi tikelliim deil zellikle sevdiim insanlarn tikelliidir. nk, tekrar edecek olursak, sevgiyi yaamak sevileni tam anlamyla tikel olarak yaamaktr. Ve bu deneyim her zaman tehlikelidir; tek bir nedenle, her zaman sizi hor grdnz eyi olumlamaya ararak tehdit eder. Dolaysyla, sevgi deneyimi deerlerinizi ykp sizi deerlerinizle kar karya getirmekle tehdit eder. rnein, sevdiiniz biri size ilkelerinizi inetir, vb: Kendinizi sevgiye adamak sizi salt tikelliin tehdidiyle, durumun tehdidiyle ba baa brakr. Bu tehdit sevdiiniz ldnde ya da lmle yz yze geldiinde en gl biimde hissedilir nk burada sevdiiniz kiinin mkemmel tikellii, tekrar tekrar ve aman vermez bir biimde, size hatrlatlr. Ksa bir sre nce bir yaknn kaybeden insanlar iin en krc ey, sevgilinin yerine ayn ilevi yerine getiren bir bakasn geirme nerisidir. lm daima, zellikle Kierkegaard'n aktarlan pasajndaki anlamda, varoluun tikelliine bir davet, o tikellii hatrlatan bir eydir. Doa msriftir. Tek bir aaca can vermek iin binlerce tohum saar. Tikel insanlar, aa tohumlar gibi, son derece krlgandr. Biz, byk atmalarda ya da muson rzgrlarnda, sradan kk tesadflerde ya da mikroplarn, zehirli maddelerin keyfi eylemleriyle, "sinekler gibi deriz". Biz, yada bazlarmz, insan hayatna en byk deeri verirler; dnya bizim verdiimiz deerden etkilenmi grnmez. Hibir pimanlk duymadan, gnn birinde bizi, tek tek ya da gruplar halinde, ldrr. Bir anlk dalgnlk, Bon Vivant orbasndan bir lokma, ve dnya bizsiz yoluna devam etmek zorunda kalr. Sevdiim insanlarn lm, bana saldryor ve perian ediyor bile olsa, gerekliin kucana frlatr beni. Beni savunmasz, naar brakr; lmn gerekliini kabullenme anlamna gelen gerek karsnda fke seline kaptrr beni. Kardeim ldn de, anlattm gibi, dnyay paralamak ve yeniden dzenleyerek tekrar kurmak istedim. Onun lmn yaamak benim iin snrllklarmn mutlakln duyumsamak haline geldi, ilk bata, kardeimin gp gitmiliinin nihailiini kavrayamadm, ama gerei bilindn tehdit eden bir krba gibi (ayn zamanda ve dehet iinde, bir ayartma olarak) hissettim. Sevdiimizin lm gereklikle bamz koparmaya, bizi lgna evirmeye muktedirdir. Bunu yaparken bile, canmz ok yakan bir gerek deneyimi yaratarak yapar.

Bu gereklik bedenselliin iddetiyle ilikilidir; bu bedeni erotizme, edepsizlie, zdelemeye, unutulmaya, lme terk etmemizi salayan bir iddettir. Bataille unlar yazar: znde, erotizm alan, iddetin, tecavzn alandr. Ama sreksizlikten sreklilie geileri dnelim... Eer bu geileri kendi deneyimimizle ilikilendirirsek. aktr ki, sreksizlikten ani kopularda ok byk iddet vardr. Bizim iin bunlarn en by, sreksiz varlmzn srp gideceine ilikin srarl bir takntdan sarsarak uyandran lmdr. (Erotizm, s. 16) Erotizm, ayart(l)ma, lm demek olan "sreksizlikten ani kopular" zellikle direniimizi kkrtan eydir nk o tam da en ok arzu ettiimiz eydir. Dolaysyla, bakasnn lm bizi kendi esrikliimizle, sreksiz varlk olarak varoluumuzun silindii anla tehdit eder. Ve bu, u ya da bu oranda, insanln tm duygusal ve entelektel tarihini anlatan gerekle balantmzn yapsdr. Yani, insan gerein gerekliini, gerein verdii byk acy, giderek artan bir iddetle yaar ve tam da acnn en iddetli olduu yerde (sevdiiniz birinin lm acnn en iddetli olduu anlardan biridir) insan kendini basklama zorunluluuyla yz yze bulur. Bu zamanla yalnzca ayak direyen o tikel olgunun deil, btn inat olgularn ve nihayet btn olgularn, sreksizliin ayakta tutulmas iin bastrlmasna da neden olarak genellesin Felsefenin ne oranda lm korkusuyla yaratld, rnein, geleneimizin ocuk lmlerine ya da salgm hastalklara nasl bakt, henz yeterince deerlendirilmemitir. Bu anlamda felsefe, yaayan her eyin neden ldne iyi bir aklama getirmek uruna, lmn bastrlmasdr ve imdi artk hayatn bastrlmasna genelletirilmi haldedir. Yani, felsefe lmn bizatihi ldren bir ikamesidir. lmn gerekliinden ka kendini, en parlak biimde, bu ka inkr stratejilerinin inanlmaz inceliklerinde belli eder. JeanLuc Nancy, "Tanr, bir 'tanr' olduu mddete, her zaman lmn olmadna delalet eder; ve Tanr her zaman, avn nceden lmn penesinden ekip alarak, ona lmcl operasyonunun suretinden baka bir ey olmayan bir anlam vererek, lm sonsuza dek erteler"4 diye yazmaktadr. Sevdiklerimizin lm, ya da lecek olmalar, dorudan doruya yzleemediimiz bir eydir; felsefe ve dinler tarihi baka eylere olduu kadar buna da tanklk eder. Felsefeciler ve din adamlar, belki de, btn olarak, olaanst duyarl insanlardr, yani, dnya karsnda zellikle savunmasz insanlar. Ve dnya tm iddetiyle, zellikle ykc, ldrc Kal i vehesiyle, yaanrken kap saklanlmas gereken bir ey haline gelir. Girift felsefi ve dini sistemler (imdiye kadar aina olduunuz gibi) zellikle ykmdan saknma gayretleridir. Ancak, elbette, bu ykm ihtimaline verilmi tuhaf bir biimde genel bir yanttr; insan ykmla tehdit eden ey gerek iinde yuvalanmtr ve felsefeci ya da din adam, (ve az nce grdmz bir dnce yaps iinde) srf gvenli tarafta olmak iin, gereklii kapatarak, stoklayarak ve tasnif ederek reddeder. (Kukusuz, gerekliin imdi sorun tekil eden ykmdan baka birok dier veheleri vardr. Ama bir an iin onlar unutalm.)
4. JeanLuc Nancy, The Birth to Presence (Stanford, CA: Stanford University Press, 1993), s. 51 .

imdi adeta gerekliin yerine felsefi ya da dini "temsilin/ tasavvurun" film setini, belki bir metni ya da anlaty geirme peindeyiz. Gerekten bir film setinde (ya da, aslnda, Disney Dnyas'nda) bulunup bulunmadnz ve kendinizi uzayda ya da Vahi Bat'da hayal edip etmediinizi bilmiyorum ama eer bunu yapmsanz setin Vahi Bat yerinde ne kadar elimsiz kaldn, Vahi Batyla kyaslandnda ne kadar kk olduunu, nihayet her ey bir yana ne kadar gerek d olduunu fark etmi olmalsnz, insan rnein, oturmakta olduu yerin bir set olduunun ayrdna varmakszn bir film setinde uzun sre kalamaz. Olguyu bilincinden uzaklatrmak iin, insann inanlmaz younlukta

bir kendini aldatma srecine girmesi gerekecektir, ve o zaman bile insan gereklik karsnda gardm asla indirmeyi baaramayacaktr. Ayn ekilde bu kadar ok felsefe ve din kiinin kendini ykm ihtimalini bastrmak iin uramakta, kendini kiinin sreksizliinin muhayyilede korunmasna hasretmektedir. Bylesi bir savunmann bilince maliyeti muazzamdr nk son tahlilde kanlmaz gereklik karsnda bu tek inanc ayakta tutmak iin btn dnya yanllanmak durumundadr. Ve Bakan Mao'nun szleriyle, "Bastrma direnii besler." Dikkat edin, bu szler bir politik bastrma ustasnn azndan kmtr. lmn gereklii dland, saknld ve geitirildiinde, srekli olarak patlayarak bilince geri dner, insanlar lr. Ve siz onlarn daha iyi bir dnyaya gtklerini dnseniz bile, onlarn bu dnyadaki yokluklarndan anlatlamaz bir znt ve kendi gnzden anlatlamaz bir korku duyarsnz. Dolaysyla, siz de belki felsefe ve dinler tarihini lm gereklii karsnda uzun bir ka olarak gryorsunuz. Tikellik, znellik, ortodoksinin ayak diremesi biiminde (yani, gnah ve gnaha meyletme biiminde) lm srekli olarak basklama mekanizmasn paralar, srekli olarak geri teper, yeniden patlar. Unutmayn, bu eyler, yani tikellik, znellik ve ortodoksinin ayak diremesi, Havel tarafndan, rnein, tam da hayatla eletirilmitir. Yani, lmden ka zellikle lmdr; lmden kamak lmektir. ldren dnyadr. Ya da, hayat lmcldr. Hank Wlliams'n dedii gibi, "bu dnyadan asla canl kurtulamayacam". Bylelikle, lmden saknmak iin zellikle fiiliyattan kaarz; hayat idame ettirmek iin, zellikle hayattan kaarz. lmden saknmaya hasredilen enerji ve zeknn tamam zellikle bizi hayattan kurtulua, yani lme arr. Ve unutmayn, lmden bu kalar son tahlilde lmn kutlanmasna dnr, yle ki lmden ka lm sirenlerinin tmesini salar. Tabu kendi ihlalinde srarldr, ihlal ihtimalini kaydeder ve zorlar. Zira bize lmde "ebedi hayat", "ebedi huzur", "cennet" vaat edilmitir. Bunlarn lmn ta kendisi olduunu sakn aklnzdan karmayn. Yok oluun gerekliini yanllamak iin lmden kamak isteriz ancak bizim kamz zellikle bir lm akna dnr; dnmelidir nk o bu dnyaya duyulan bir nefrettir. lme duyulan nefret bize ldren dnyay batan sona mahkm etme ve bastrma ardr. Buna karn, ite size, lmn olumlanmasnn dnyadan alnan bir zevk ars olabileceini gsteren Chuang Tzu dan bir pasaj: Chuang Tzu'nun kars ld. Hui Tzu ba salna gittiinde, Chuang Tzu'yu bacaklarn yaym, bir tef alp ark sylerken bulmu. Hui Tzu demi ki, "Onunla hayatn paylatn, o sana ocuklar verdi ve yetitirdi. lmne alamyorsun, hadi neyse. Ama tef alp ark sylemek, biraz fazla olmuyor mu?" Chuang Tzu bunun zerine der ki, "Yanl dnyorsun, ilk ldnde, ben de herkes gibi zlmedim mi sanyorsun? Ama onun balangcna ve domadan nceki zamanna baktm. Yalnzca o domadan nceki zamana deil, bir ruha sahip olmadan nceki zamana da. Mucizenin ve gizin karmaas iinde bir deiiklik meydana geldi ve o bir ruha sahip oldu. Bir baka deiiklik ve onun bir bedeni oldu. Bir bakas ve o dodu. imdi baka bir deiiklik oldu ve o ld. Tpk drt mevsimin, ilkbahar, yaz, sonbahar, kn birbiri ardna gelip geii gibi."5
5. The Complete Works of Chuang Tzu, s. 191192.

Dikkat edin, Rosset'de ve aslnda cenaze trenlerinde taknlan olaan tavrda grld gibi, burada da hayat ve lm deiken bir dnyaya yuvalanml vurgulamann bir yolu olarak mevsimlerle ilikilendiriliyor. Ve dikkat edin, ardndan unutun, Taocu bilgenin tavrnda, ruhtan yle bir sz

edilmektedir ki, ruh yce rastlantya braklmtr ve insann ne olduuna dair hibir zel felsefeyi temsil etmez. Bu pasajda nemli olan, hayat fani olsa da bilgenin hayattan ald, hareketlerinde ve sesinde ifade bulan, zevktir. lm evreleyen rimellerin son derece karmak olduu eski in kltr balamnda, Chuang Tzu'nun yas tutma tarz tam bir ihlal, bir edepsizliktir. Chuang Tzu'nun neesi karsnn lmnden duyduu mutluluk deildir; o sevdii bir kiiyi kaybetmenin zntsn yaar. Ancak kendini yas tutmaya braktnda, tam da yas tutarken, olumlamaya brakr. Kendini mahrumiyetin kollarna terk ettiinde, iinden kabarp taan anlatlamaz bir nee duyar. Ac ve lm, bedenin nazlarndan daha az olmamak zere, bizi yaamdan zevk almaya arabilir, bu hem insan zindeliinin hem de insan sapknlnn bir lsdr. Sanyorum, biz lmden korkacak ve kendimizi korumay isteyecek ekilde kurulduk, insanlarn alk olduu zere, hi kukusuz, bu temel hayvani drt eilip bklm ve bilin tarafndan iinden klmaz bir karmaann bir nesnesi haline sokulmutur. Ancak, elbette, lme kar duyduumuz nefret ve korku doaldr; btn hayvanlarda, aslnda, sylediim gibi, varoluunu srdren her eyde, dnya tarafndan tlmeye kar bir biimde direnen her eyde grdmz bir eydir. Aslnda, lme duyduumuz nefret hayat gerekte ne kadar ok sevdiimizi gsterir. lme kar nefretimiz, nihayet, hayatn olumlanmasdr. lmden sonra cennet vaadi bile, hayat kentlisinden bkmamz iin pek bir ey yapmam dahi olsa, henz hayattan bkmadmz gsterir; yoksa gstermez mi? Bu konu zerinde henz yeterince durmadm belki, ancak inanyorum ki, tpk dnyay her trl olumlamamzn bir biimde gdk ve eksik kalmas gibi, dnyay her trl yoksamamz ksmen yanltr, ya da sadece fiili olan karsnda koparlan bir feryattr. Bunu aa kardnzda, tam imdi intihar etmekte olmayan herkes hl iinde kendisini bugne kadar yaatan bir dnya sevgisi bulabilir. Belki, bir btn olarak, dnyay ve dnyadaki hayatlarmz nefret ettiimizden daha fazla severiz nk dnyaya kar nefretimiz bile, son tahlilde, dolambal yoldan hayata doru ilerlemek, hayat iin yanp tutumaktr. iimizin gittii hayat, aslnda, arndrlmtr ancak temizlediklerimiz (baka eyler yannda) bizatihi hayatmz tehdit eden eylerdir: Kt insanlar, alk, salgn hastalklar, katiller, vb. islamda olduu gibi, cenneti bayram yerine evirip hizmet eden huri kzlarn da iine koyduunda, hayat seven hibir erkek o cenneti ebedi klnm bir ey olarak grmeye katlanamaz. Demek oluyor ki, lme duyduumuz nefret iimizdeki hayatn ifadesidir ya da o hayattan kar. Sevgi olumlamadr ve sevdiimiz birinin lm mahrumiyettir: Sevgilinin fiili varlnn yok oluu sevginin yok oluudur, yle ki sevgi hayat i s ter ve bu yzden lm reddeder. Gelgelelim, sevgi ayn zamanda srekliliin cazibesine kaplmaktr. lm, hi kukusuz, hayatn temel bir yndr: lm olmakszn hayat da olamaz, nk hayatn zaman ve mekn iinde konumlanmla ihtiyac vardr. Sreklilik olmadan sreksizlik olamaz; insann sreksizlii srekli bir ayart(l)madr. Bu anlamda, hayat her zaman tikel ve savunmasz ya da yaraldr; hayat bir altr. Durumun her zaman imdiki hatrlatcs olan dnya karsndaki acizliimiz olmakszn, onun ayrlmaz paras olan hayatta olmann ayrdna varlamaz. Son tahlilde, ite bu yzden, lmn ya da cinselliin bastrlmas bir btn olarak gerekliin bastrlmasndan ayr dnlemez ve yine bu yzden lmn ya da cinselliin olumlanmas bir btn olarak gerekliin olumlanmasndan ayr dnlemez; nk, dnya ancak arada bir bize zarar veriyor ya da bizi ldryor ya da kendimizden geiriyor olsa da, bunu bizim deil kendisinin istedii zamanlarda yapar, yle ki bizi dnya karsnda acizlikten kurtaracak hibir ey yoktur.

lmsz hayat bir tr askda kalma, ekilsiz bir varolmay, hayalet bir evrede ruh gibi bir oraya bir buraya dolamaktr. Burada "g istenci"nin kapsn yeniden alyoruz. Kendi zerinde ve bakalar zerinde g arzusu kadar, lmden kama arzusu da hayatn dorusallndan, ivmesinden doar. Ancak kendi ve bakalar zerindeki g arzusu kadar (bu arada, Nietzsche evrim teorisinde ikincinin yerine birinciyi koymay dnmtr), lmden kama arzusu da hayata kar dnebilir. lmden kama arzusu tek bir tutku haline geldiinde, hayatmz lmden saknmak iin yaadmzda, iimizdeki hayat kendisine ve durumuna dman olur. Bunu, rnein, hipokondriya vakalarnda ya da mikroplardan korunmak iin cam fanuslarn iinde yaar gibi kapal ortamlara snan (hayatta kalmak iin bu kadar aba harcayarak zaten yaarken lm) Howard Hughes rneinde tm plaklyla grebiliriz. lm karsnda kendini korunakl klmaya almak, her zaman, ya idealizmde ya da te dnya vaadinde olduu gibi dnyay hayali olarak bastrarak ya da fiilen bedenin ldrlmesine yol aan admlar atarak, yzn lmden yana dnmektir. lm silip yok etmek onun ayartma gcn artrr. lmszlk iksiri peinde koan Taocu kendi reetesiyle lmtr. Bylelikle, tekrarlayarak, hayatn ifadesi olarak lme duyulan nefret marazidir, bizatihi kendisi felaket getirebilecek bir hastalktr. Bu durumda, hayat bizi lme arr, yava yava, dn olmayan bir biimde ve nefret dolu olarak lme arr. Dinlerin te dnya iddialarnda ya da felsefi sistemlerin kavrama iddialarmda, bizatihi hayatn nefret dolu ya da tahamml edilmez hale geldii bir hayat sevgisinden bahsedildiini duymak mmkndr, insan canllndan nefret etmeyi renir nk, insan her eyden nce hayat sevmeden lmden nefret edemezse bile, canllk lme yol aar. Nihayet, lmden nefretinin bir ifadesi olarak insan, ya Kant gibi bir tr insani sistem ya da makine haline gelerek ya da bileklerini keserek, "kendini ldrr". Demek ki, hayata geri dnmek yle olacak: lme cret et, lme kafa tut, her ann sanki son annm gibi yaa vb. Sanki hayat gerekten sevmek iin kii paratle atlayarak ya da bungee jumping yaparak, her neyse, lm aramak (daha dorusu kkrtmak) zorundadr. Ancak bu hayat sevgisine son derece anlalr bir karlktr, sevgi lm korkusu iin artk hayat tehlikeye atamayacak kadar iddetlidir. Ben imdi, rnein, insann sevdii birinin lmne gsterecei en yerinde tepkinin durumu hemen kabullenme olduunu ima etmiyorum; bu arzu edilir bile olsa imknsz olacaktr. Sylemek istediim, daha ok, fke ve zntyle dolu olmak gerek iinde gml olduumuzu gsterir ve bu son tahlilde, Chuang Tzu'da olduu gibi, kabullenmeye ve tesine gemeye yol aar. Tekrarlayalm: Kendimizi bu gibi duygularn kucana terk etmeye can attmzda, dnya sevdiimizi ldrd iin bir btn olarak dnyaya srtmz dneriz. Ancak eer fke ve znt iinde kalacak, fkemizi ve zntmz, zellikle evrene kar fkemizi dizginlemeyecek kadar cesaretimiz ve savunmaszlmz olsayd, sevgimizi koruyabilirdik. Btn ekici eyler gibi, lm bizi gereklie geri arr, bize kendi gerekliimizi ve, hibir kukuya yer brakmakszn, imdi gp gitmi kaybettiklerimizin gerekliini gsterir. Baka yerde olduu gibi, burada da kavramlar katr, hatta denebilir ki, daha nce zaten demi olduum gibi, kavramlar lmdr: Genel dorular yoktur, yalnzca tikel durumlar vardr (bizatihi bu genel bir dorudur). Kavramlar ve argmanlar retme srecinde somutlaan kan yaps lme yaklat zamanki kadar hibir yerde tm plaklyla ortaya kamaz. Her anmda lme mahkm oluum gibi tahamml edilemez bir olgudan kamak iin lmden kavramsal bir sorun olarak bahsediyorum. Ancak benim lm "kavramsallatrmam" bizatihi lmem ya da bir lme hayalidir, yle ki, hayalimde, felsefi olarak lm tartyor olsam bile aslnda o lmcl meseleyi

kurcalyorum. Kavrayarak lmn efendisi olmak istiyorum ama, elbette, her zaman lm tam da beni aryor. Kendimizin efendisi olmak, bir nceki blmdeki bir tespiti tekrarlayacak olursak, kendi hayatlarmz ve haysiyetimiz pahasna baarlabilir; kendimin efendisi olduumda, ncelikle, kendime kar efendi ve kle diye ikiye blnrm ve, ikinci olarak, hayat, yani kendi hayatm, efendinin hayatn, yani kendi hayatm, beslemesi iin kle olarak kullanrm. Bylelikle, kendimin paraziti haline gelirim. Ama imdi, lm felsefi, psikolojik ya da fizyolojik olarak anlamaya alrken, lecek bir ey olduum mddete kendimin efendisi olmaya alyorum, daha dorusu kendi lmmn efendisi olmaya ya da yaamay srdrmeye alyorum. Bylelikle, ben iimdeki hayatn bir ifadesi olarak tam da kendimi ldryorum; lm korkusu beni zellikle lme ynlendiriyor, ta ki lmn kendisi gerek tarafndan ayart lana kadar. lm, bu anlamda, bir nee, her halkrda, bir teselli haline gelebilir. Bedenler olarak kendi lmmz bizi "lmden beter bir kaderden", yani kavramlar, ruhlar ya da anlatlar haline gelmekten kurtarr. "lmn felsefi tartmas", kavramlarda aradmz lmn efendisi olma kendimizi kavramlar haline getirme abasdr, yle ki artk yok olamayacak kadar soyutlarz. Kendimi len bir ey olarak duyumsamaya brakmak kendimi gerek bir ey olmaya brakmak ve, dolaysyla, fiiliyatn ekimine terk etmektir. Kendi lmlerimiz her zaman oradadr, snrda, bizi fiiliyata ekmek ve soma fiiliyattan karmak iin gz krpmaktadr. Ancak benliin bu ykm, kiinin fiiliyattan mutlak silinii bile bizatihi fiiliyata hayat verir, bunu yaparken somut ve tikeldir; benlii soyut bir nesne klma ynndeki tm iddialarn kmesidir. Dolaysyla, benim lmm gerekten kurtuluumdur: lm beni gerek bir ey yapar ve lmme drst olabildiim mddete, kendime ve beni ldren dnyaya drst olabilirim.

Dizin
A ac 40, 130 acnn olumlanmas 13 ahlki mahkmiyet 70, 71 ahlki sistem 68 Ahlkn Soykt 91 akl 104, 123, 124 Akim Hayat 48 alg teorisi 55 alkol 138 Amerikan ideolojisi 104 ampirisizm 113 anarko-sendikalizm 107, 108 anarizm 107 anlat 24 anti-politik politika 104 Aptallarn Kargas 135, 136 Aristoteles 52 Artha 151 aadan politika 104 aikr imge 19 ak 80 akn dnya 30 Alman 150 Augustine 16 aydnlanma 31 B bamllk 141.142, 148 bamllk deneyimi 144 bastrma 179 batan k(ar)ma 146 balan k(arl)ma 160 batan kar(l)ma 147 Balaille, Georges66, 85, 146, 148, 177 Bat felsefesi 10,23,49,169 Bat gelenei 114 Batl evreci hareket 120, 123, 124 Batl kltr 112, 118 Batl metafizik 22

Batl tektanrclk 120 Batl'nn doayla ilikisi 121 beden 12,45,155,156, 171 bedenden ka 172 bedene tahamml 170 bedeni sevmek 173 bedeni yok sayma 170 bedenin metin olmas retisi 50 bedensel varolu 122 bedenselliin olumlanmas II, 155 bedensellik 11, 165, 168, 177 bedensellik gerei 167 bedensellikten kama 163 ben 44 benliin kendine dsall 144 Berkeley, George 59 Bernstein, Richard 21 Berry, Wendell 43 Bhagavad Gita 42 Bhairava 155 bilim 18, 20,21, 112, 113, 115, 116 bilimcilik 24 bilimsel imge 19 bilin 18, 115, 121 bilinlilik 49, 50 birey 93, 98 bireysel sahici-olmay 103 Bokuju 32 bo uzay 20,21 Brahman 18, 149, 150, 151, 152, 156 Brahmin 151 Buddha 16,27,31 Budistler 70 Budizm 28, 38, 154, 155 C- cezalandrma 66 Chandogya Upaniad 150 Chao-chou 33 Chuang Tzu 28, 180, 181, 184 cinsellik 142 ilecilik 155, 170, 171 , ubuk ime treni 125, 134, 135

D denklik teorisi 55, 57 Derrida, Jacques 21, 22, 23 Descartes, Rene 16, 17, 114 devlet 10, 92, 93, 99, 108, 108, 110, 124 devlet ideolojisi 103 devlet klt 93, 95, 102, 103, 110, 116 devleti ideoloji 102 devletin gerek olmamas 94 devletin ortadan kaldrlmas 109 devletin varoluu kukusu 90 devletin yalan olmas 91 dharma 30, 151 Diffie, Joseph 14 dil 21, 22,23 din 13, 27, 53, 113, 178, 179, 183 dinsel duyarllk 146 direnme 142, 143 doa 18,46,114,121, 123, 124, 124, 176 doa dzeni 133 doay sevmek 126 Drtl Yce Hakikat 31 dnya 176 dnya nefreti 21, 118 dnya nefretini olumlama 38 dnya sevgisi 182 dnya-insan zdelii 162 dnyadan saknma 71 dnyann akl 125 dnyann olumlanmas 10, 151 dnyaya duyulan nefret 182 dnyaya tahamml edememe 115 dnyay olumlama 37, 68, 112, 149, 157,160 dnyay oluruna brakma 87, 127 dnyay sevmek 84, 124, 173 dnyay unutma 140 dnyayla zdeleme 155 dnce 49, 114 ebedi dn 36,37,38,40 edepsiz szckler 167 edepsizlik 165, 168, 169, 181 Eleatikler 149 Emerson, Ralph Waldo 42, 45, 47, 48, 56,61,73,77, 112,119, 127, 132, 134,140 "en iyi dnya" dncesi 64,65 erderr 39, 62

Erdoes, Richard 111,113 erkek sembol dnyas 166 Eskimolar 158 estetik 21 etik 64, 70 F fanteziyi sevme 84 felsefe 13, 69, 137, 177, 178, 179, 183 Fichte, Johann Gottlieb 53 Fish, Stanley 21 Fools Crow: Wisdom and Power,(Aptallarn Kargas: Bilgelik ve G) 111 Form "a kar duyulan ak 83 Formlar 18 Formlar lemi 87 Frege, Gottlob51 G Gadamer, Hans-Georg 21 geleneksel anarizm 109 geneli sevme 83 geree gml olmak 184 gerei deneyimlemek 140 gerei "insaniletirme" 53 gerei olumlama 119 gerein olumlanmas 16 Gerek 18,26, 34, 146, 159, 171, 185 "gerek ak" 86 gerek benlik 150 gerek dnya 150 gerekilik 153 gerekliin olumlanmas 182 gereklik 11, 14,15,16,41,46,78,138,139, 177 gerekten nefret 70 Goldman, Emma 108 Gombrich, E. H. 55 Goodall, Janc 113 Goodman, Nelson 21 grnr benlik 150 grnr dnya 150 Guhyasama Tantra 154, 155 g 13,115,116, 118, 135,136 g egzersizi 141 g istenci 183 g uygulama 123

gszlk 141 gszlk deneyimi 143 Gszn Gc 96, 105, 106 glmek 158 gnah 45, 70, 145, 147, 148, 155 Gne Dans 128, 130, 134 gzeliik 81 Gzellik'i sevme 82 H hakikat 33, 38, 50,53,55, 56,58,60, 61,69,72,73, 105, 135 hakikat teorisi 51, 52, 54 hakikatle yaama 107 hakir grme 85 Hanblecheyapi treni 127 Havel, Vaclav 50, 90, 93, 94, 95, 96, 98,100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107,108, 109, 110, 179 hayat 47, 179 hayat sevgisi 184 hayatn anlam 67 hayatn bastrlmas 178 hayatn olumlanmas 181 hayatn lmcl l 180 hayattan ka 180 Hegel, G. W.F. 16,27,53,95, 169 Heidegger, Martin 23, 57.58, 86, 107,116,131, 136 Heilbrun, Carolyn 22 heyoka 157 Hristiyanlk 38, 116,25 hilik 172 Hinduizm 71, 149, 150. 155. 156 Homo sapiens 30 Hortlak 169 Howard the Duck (Varyemez Amca) 54 Husak, Gustav 98, 99 hkmedilme istenci 119 hkmetme istenci 119 I- I Hsuan (Lin-chi ya da Rinzai) 27, 31 strap 146 ibadet 27 itenlik 77 idealizm 60. 170, 171 ideoloji 97.98, 101, 103 ihlal 154, 157,158, 165, 168, 181

ihlal duygusu 146, 147 ihlalin kutsanmas 156 ikicilik 170 iktidar 98, 100 iktidar kiilerden arndrma 96 imtihan yeri olarak dnya 65, 66 nipi treni 129 insan 108 insan zeks 121 insann gc 121 insann politikas 104 insani fiiliyat 57 insanlar rollere indirgeme 110 insanla gmlme 151 intihar 47. 182 irade 140, 142, 161. 164 iradenin kmesi deneyimi 139 iradeyi kendi haline brakma 144 iradeyi oluruna brakma 160 J-K Jainizm 155 James, William 54, 149 Kablaya 128 kadn bedeni 166, 167, 169 Kali 149, 156, 158, 159, 178 Kama Sutra 149, 154 kama 151 Kant, Immanuel 16, 19, 53, 59, 172, 173,183 Kara Geyik 111, 113. 125, 128, 133, 136 Kara Geyik Konuluyor 111, 128,136 Kartal Adam 129 Kartezyen idea 42 Kartezyen zihin 43 kavramsal model 75 kendinde ey 19 kendinden irenme 12 Kierkegaard, Soren 73, 92, 95, 107, 110,174,175, 176 Kii'yi sevme 82 kiinin eylemlerinden sorumlu olmamas 94 kiisel sahicilik 74,75 klasik diktatrlk 96 koan 29 konumsuzlama 47 korku 119

Ktlk/eytan 147 Kulanarva -tantra 155 kurum imal etme 92 Kukuculuk re Hayran inana 42, 48 Kutsal ubuk 111,130 kutsal soytar 158 Kltr Hakknda Alt Uyar 105 L Lakota111, 112, 115, 119, 120, 124, 125, 126, 127, 131, 133 Lame Decr 111 Lame Deer Seeker of Vision (Vizyon Arayan Topal Karaca 111 Lao Tzu 29 Leibniz, Gottfried 64, 65 Liring in Truth 93 Locke,John 92 M Mahabharata 156 Mails,Thomas III, 113 MaoTse-tung 179 Marksist ideoloji 96,99 Marx, Karl 92, 100, 102 maya 149, 150, 151, 152, 156 maya shaki i 152 McGaa, Ed 111 meditasyon 29 metin 108 metinselcilik22, 23, 24,45 mikro-kozmos 12, 136 mizah 158 moksa 150, 151 Montaigne, Michel de 147 Mother Earth Spirituality (Toprak Ana Tinsellii) 111 Mutlak 18, 149, 150 N Nancy, Jean-Luc 178 nefret 14, 39, 69, 70, 85, 105 nefret etmek 88 nefretten saknma 71 Neihardt, John 113 Nietzsche, Friedrich 13, 21, 34, 35, 38,39,40.77.78.85, 87.90,91,93, 112,116, 117,118,183 Nirrana 150, 152

nksetmenin olumlanmas 36 O- Obaku31 olacaklar grme 107 Olan Tek ey 149 olumlama 63, 64. 80 oluruna brakma 116, 142, 145, 158 ontoloji 11, 12,44, 56 oto-totalite 100. 103, 106 oyuncul olmak 158 ldrme 124, 125 lm 47, 118, 174, 175, 176 lm korkusu 177, 185 lmden ka 179, 183 lmden kama 163 lmden saknma 180 lme duyulan nefret 180, 181, 182, 183 lmsz ruh 164, 165 lmsz ruh retisi 50 lmszlk 178 lm anlamaya almak 185 lm kavramlatrma 174 lm kavramsallatrma 184 lmn bastrlmas 178 lmn olumlanmas 180 nerme 55, 56, 57 nermesel hakikat 52 zgr hakikat 136 zgrlk 58, 59 P Pangloss 64 paralel kltr 106 patolojik idealizm 16 Pelloutier, Fernand 108 Pisagor 114, 169 Platon 11, 16,81, 102, 114 Platoncu sevgi/ak kavray 80 politik g 117 politik ideoloji 116 post-demokratik kavray 107 post-totaliter sistem 96, 97, 98,99, 100,101,012, 105, 106, 117 psikoloji 114

R Ramakrishna 152 Rawls, John 92 realizm 60 Republic 133 resim 133 rol 77 rol modeli 76 Rorty, Richard 21, 22 Rosset, Clement 172, 180 Ruh 45.169 Russel, Bertrand 23,64 S- sahicilik "etii" 79 samsam 149, 151, 152 Santayana, George 15, 17, 18, 25, 33,42,42,48, 112 sapknlk 141 Schelling, Friedrich53 Schopenhauer, Artur53 sembolik mantk 51 sendika 108 sevgi 14, 39, 136, 182 sevgi/ak 81,83, 85 sevgilinin gereklii 85 sevime 54, 164 sevmek 86, 88 Shakti 151, 156 Shankra 16 Sinha, indra 154 Siouxlar 111,124,126,135, 157 sistematik felsefe 53 Sokrates 11,81, 146 sonluluk 163 sosyoloji 90 soyut bir nesne olarak devlet 92 soyutlama 69, 76, 89 Stalinist sistem 95 Stoikler 70 su ilemek 147 Suskunluun Anatomisi 95 Suzuki, D. T. 31 sreksizlik 182 ankara'nn Vedantas 149

eyler iine gmlme 159 eyleri oluruna brakma 86 eylerin fiiliyat 57 eylerin grnme biimi 18 eylerin olma biimi 18 ok 13, 17.46,55, 130 ok deneyimi 15, 25, 26, 31, 32, 33,41,42 T tabu 145, 146 tahayyl gc 34, 59 Tanr 12, 17,45,48,65,66, 112, 115,169,178 Tanrsal Akl 18 Tantra 151, 152 Tantrizm 149, 151, 151, 152, 154, 155,156 Tao28,31 Tao The Ching 28 Taoculuk 144 Taoizm28, 136, 151 Tedlock, Barbara 157, 158 tekilik 150, 152 teknolojik dnme 117 teknolojik g 117 tektanrc paganlk 48 temsil/tasavvur 20, 113, 115, 116, 117,131 teodise 66 ter kabini 129, 130 teslimiyet 58 The Gay Science (en Bilim) 34 The Platform Sutra of the Sixth Patriarch 30 Thich Nhat Hanh 29 Thoreau, Henry David 26, 90,91,92,119,140 tikel olan sevme 81, 82, 84 tikellik 89, 162, 176 tikellikten ka 83 Topal Karaca 121, 122, 127, 132, 133,136,157 Toprak Ana 128 Trungpa, Chogyam 152, 153 tutarllk teorisi 53 Twain, Mark 72,73, 164 U- Ummon 32 Upaniadc reti 150 Upaniadlar 149,151

uygarlk 124 uyuturucu madde 138 V-W Vedac etik 151, 154 Vedac tekilik 151 Vedalar 149 Vedanta 150 Vedantikler71 vicdan 74 vizyon iin yakar 127 vizyon yorumlama 128 Wakan Tanka (Byk Ruh) 119, 120,128, 132, 134 wicasa wakan (kutsal insan) 126 Wilbaur, Richard 50 Williams, Hank 180 Wittgenstein, Ludwig 23 Woodroffe, Sir John (Arthur Avalon) 155 Y yalan 72, 73, 100, 105, 110 yalanlar sistemi 97 yanllama 80 yapay evre yaratma 45, 46 Yeni-Platoncu sevgi/ak kavray 80 yeniden konumlandrma 140 Yeryznden Mektuplar 164 Yun-men Wen-yen 27 yuva 44 Yce Tanr 156, 157 Zen 14, 28,29, 30,31,32, 33, 128, 144 Zen Budizm 27 zevk alma 139 zihin 43, 133, 170

You might also like