You are on page 1of 20

Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi Dergisi Cilt-Say 46 Nisan 2014 ISSN 1302-4973 ss.

267-
286 DOI: 10.15371/MUIFD.2014465978
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden
Kelm-Bilim likisi
*
Prof. Dr. Josef van ESS
**

ev. Yrd. Do. Dr. Mehmet BULEN
***
Rnesanstan nce yaayan ilim adamlarnn deney yapmann ilkelerini gerekten
bilip bilmediklerinden kuku duymay hakl klacak baz nedenler vardr. Fakat onlarn
birou ve zellikle de Ortaa Mslman medeniyetindekiler bilgilerini tecrbe-
ye dayandrmaya zen gsterdiler. Unutmamamz gerekir ki modern Bat dnyasnn
en az bir dili yani Franszca tecrbe ile deney arasnda bir ayrm yapmaz: tecrbe
(exprience) her iki anlama birden gelir.
1
Bu tecrbe bazen ezici bir aksiyomatik sis-
temin arl altnda ezilmi olabilir; rnein bnn-Nefsin [. 687/1288] akcier-
lerdeki sirklasyonu kefetmesinin hak ettii itibar asla grememi olmasnn sebebi
budur.
2
Fakat tecrbe ayn zamanda doann henz kefedilmemi gizemlerinin iine
nfuz eden bir tr iten gelen merakla birlikte gidebildi.
III. (IX.) yzyln mehur edibi Chz [. 255/869], bize ho bir rnek anlatr. Bu,
zooloji sahasyla, bir deve kuunun fizyolojisiyle ilgilidir. Deve kular salam midelere
sahiptir. Araplar, en azndan lden gelenleri, bunu zaten bilmekteydiler. Fakat hemen
yan banda Mezopotamyadan Hindistana hatta ine kadar, btn bir krfez tica-
retinin birlikte akt Basradaki ehir sakinleri, bizim gibi pheciydiler. Onlar bizzat
kendileri grmemi olduklar bir eye inanmyorlard ve deve kular da burjuva taba-
kalarnn grmeye alkn olduklar trden evcil hayvanlardan deildi. yle ki onlardan
* Theology and Science: The Case of Ab Isaq al-Nam, Ann Arbor: Center for Near Eastern and North
African Studies, University of Michigan, 1978.
**
Tbingen niversitesi, slm Aratrmalar Blm Emekli retim yesi.
***
Marmara niversitesi lahiyat Fakltesi retim yesi.
1
Kr, rnein, S. Sambursky, The Physical World of the Greeks, Paperback London 1963, s. 222 vd.:
Limits of Creek Science, zellikle s. 231 vd.; W. Hartner, Erfahrung, Experiment und Autoritat,
Frankfurter Universitatsreden, Heft 25, Frankfurt 1960 = Oriens-Occidens, Hildesheim 1968, s. 1 vd.
Mslman teologlar tarafndan yaplan deneyler (zellikle de boluk teorisiyle balantl) Eb Red
en-Nsbrnin, el-Mesil fil-hilf beynel-Basriyyn vel-Baddiyyn kitabnda tasvir edilmitir (kr. A.
Biram, Die atomistische Substanzenlehre aus dem Buch der Streitfragen zwischen Basrensern und Bagdaden-
sern, Diss. Berlin 1902, s. 36 vd.).
2
kr., imdi M. Ullmann, Islamic Medicine, Edinburgh 1978, s. 68 vd.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
268
biri kendisini, bu trn yelerinden birine atete stm olduu kmr yutturarak e-
lendiriyordu. O iyi bir gruptayd, zira arkadalar testini nasl yrtebilecei konusunda
kendisine tavsiyelerde bulunuyorlard. Onlar arasnda zellikle biri vard ki, bir deneyi
baarl bir ekilde yapmaya yetecek derecede sadiste bir hayal gcne sahipti. O ayn
zamanda bu hikye iin bizim ahidimiz olarak hizmet edecektir. O, arkadana canl
kmr sy daha iyi tutan ve bylelikle sindirimi daha zor hale getiren scak talarla
deitirmesi tavsiyesinde bulundu. Bu talarn her biri, onu artan bir ekilde, her-
hangi bir dhili bozulma emaresi olmakszn deve kuu tarafndan tketildii iin o,
arkadan scak demir paralaryla deneyi srdrmeyi tevik etti. Bir kii hayvann bu
trden eyleri midesinde sadece depolamayp ayn zamanda asidiyle zdn baka
nasl anlayabilir? O birka gn beklemeyi ve sonrasnda kesip gerei kefetmeyi istedi.
Fakat ne yazk ki onun niyeti, arkadalarndan biri tarafndan bozuldu. Onlardan biri
nceden stm olduu ba deve kuuna doru frlatt ve itaatkr ku bunu bile yut-
tu. Halbuki ar agzllk, hayatta kalmak anlamna gelmiyordu. Bak asla mideye
ulaamad; hayvann boazn kesti. (Arkadamzn) aptall yznden der rivayet
sonunda, konuyu istediimiz gibi derinlemesine incelemekten mahrum kaldk.
3
Bu ekilde konuan ve az ya da ok deneyin bir sistematik halinde yrtlmesin-
den sorumlu olan kii, Eb shk en-Nazzm [. 230/845] isminde bir teologdur. slm
aratrmaclar onu iyi bilirler: O bir Mutezil idi. Bir baka deyile kendi zamannn
(yani hicri takvime gre II. yzyln sonu III. yzyln balangc veya mild takvime
gre IX. yzyln ilk on yllar) entelektel manzarasnda egemen olan, belirgin bir
aklc grne sahip bir okula mensup dnrler grubunun yesiydi. Abbasi halifesi
politik gcn yitirmeye balamt; Douda rann yannda Batda Marip nispeten
kabul edilmi bir bamszl kazanmada baarya ulam ilk vilayetlerdi. Fakat geri-
lemenin emareleri hl fark edilemiyordu; onlar ei grlmemi bir medeniyet lks-
nn ve kltrel debdebenin altnda imdilik gzden kaybolmutu. Bata Aristo, Platon
ve Galen olmak zere bizim iin bugn bilinmeyen fakat o gn Nazzm iin malum
olan daha birok Helenistik dnr Arapaya tercme edildi. Kabaca yarm yzyl-
dan daha az bir sre nce Araplar, inlilerden bez, keten ya da kenevirden nasl kat
retebileceklerini renmilerdi. Yeni teknik, kat fabrikasnn ilk kurulduu yer olan
Orta Asyadaki Semerkant civarndaki blgeden Iraka gei yolunu hemen bulmutu.
Bu, kitap yazclnn artk parmenlerin veya papirslerin eriimine dayal olmad
anlamna geliyordu; bylelikle fikirlerin yaylmas daha ucuz oldu ve bir sponsora veya
bir hkmdara baml olmaktan kurtuldu. ncekinden ok daha yaygn bir ekilde,
teologlar dier ilim adamlar gibi kendi doktrinlerini yazmaya baladlar; artk onlar
sadece ifahi ekilde tartmadlar.
Tartmak onlarn asl vazifeleriydi. Erken dnem slm dnyas oulcu bir dn-
3
kr., Chz, Kitbl-Hayevn (thk. Abdsselm Muhammed Hrn), Kahire 1356/1937, IV 320, s. 7 vd.
Hikaye zaten daha nce R. Paretin an-Nazzam als Experimental, makalesinde gn yzne karlm-
tr, Der Islam 25/1939, s. 228 vd.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
269
yayd. Yahudiler ve Hristiyanlar, Zoroastrianlar ve Maniheistler, Budistler ve hatta ge
dnem Hellenizminin yldz kltlerinin taraftarlar olan btnyle paganlar yeni ve mu-
zaffer dinin iddialarna itiraz ediyorlard. Onlar arkalarnda youn bir diyalektik gelene-
e sahiptiler ve uzun kouda slm, her ne kadar politik ynden daha stn konumda
olsa da, onlarn argmanlarn basite grmezlikten gelerek hkimiyetini pekitiremez-
di. Mslman teologlar muhaliflerini azarlamak zorundaydlar ve bunu doktrinlerini
tartmak amacyla onlar davet ederek yapyorlard. Onlarn, Kilise Babalarnn bir za-
manlar demesi gibi, bakalaryla konuanlar anlamnda mtekellimin
diye isimlendirilmesinin sebebi budur. Bu sanat, yani kelm, imdi yazma
sanatyla takviye edilmektedir ve yzyllar gese de kitaplarn ou onlarn tarzlarn-
daki ifahi gemiin izlerini tamaktadr: onlar normalde iledikleri konu hakknda bir
tartma iin bir tr klavuz olarak tekil olunmutur.
4
Maalesef Nazzm ve arkadalar tarafndan yazlan btn kitaplarn biz ona ait en
az 39 tanesinin ismini biliyoruz- hemen hemen hibiri korunamamtr. Erken dnem
Mutezilesine ait btn literatr kayptr. Entelektel dmanlarna kar slm ilk
savunan Mutezile olmasna ramen sonraki nesillerin perspektifinde onlarn kendileri
sapkn addedilmitir. Sonu olarak onlarn kitaplar kopyalanmaya deer grlmedi;
bylelikle kitaplar eskidi veya unutuldu. Yemen gibi Mutezil gelenein uzun bir md-
det hayatta kald yerde bile insanlar kadm kaynaklardan daha ziyade sonraki skolas-
tik derlemeleri okudular. Dahas Mutezile hibir zaman homojen bir yapda olmam-
tr; zellikle ilk nesillerde her dnr kendisi bir sistem gelitirmitir. Bu, orada birok
dhili fikir ayrl olduu ve farkl kavramlarn mcadele ederek birbirlerini geersiz
klmaya alt anlamna geliyordu. Nazzmn sistemi en baarlarndan biriydi: en az
iki nesil az veya ok rakipsiz durumdayd ve baz blgelerde neredeyse iki asr boyunca
hayatta kald. Bu, ou modern felsefelerdeki kabul edebileceimizden daha fazlasdr,
fakat gelecek kuaklar iin korunmasnda yeterli deildir. Geni bir yelpazeye dalm
heresiyografik ve edebi literatrn yannda, fkh ve srf teolojik kaynaklara dalm
zet ve fragmanlar bir araya getirmemiz gerekir. Biz neredeyse Sokrat ncesi filozofla-
ryla ayn durumdayz, aradaki tek fark henz Klasikiler kadar ilerlememi olmamzdr.
imdiye kadar eriilebilen materyalleri toplayan bir alma yaplmamtr; herkes ken-
di kartlaryla almaktadr. Fragmanlarn kendileri normalde hayal krkl yaratacak
derecede ksa ve belirsizdir. Sadece Nazzm belirgin bir istisna oluturur; onun reti-
sinin baz ynlerini ayrntl bir ekilde gn yzne karan byk miktarda dorudan
iktibasa sahibiz. Anlalmalar zordur ve daha henz zmlenemeyen birok filolojik
problem iermektedir. Fakat onlar, onun teolojisinin doa bilimi konusunda hangi l-
de son derece orijinal bir kapsam iinde yer aldn anlamamza imkn salar; deve
kuu ile deney bir anlk hevesten daha fazlasdr. Onun dncesini yeniden ina etmek
riskli bir itir; buna daha nce, nadiren ciddi bir ekilde giriilmitir.
5
Fakat bu, gayrete
4
Benim makalemle kr., Disputationspraxis in der islamischen Theologie, REI 44/1976 s. 23 vd.
5
Muhammed Abdl-Hd Eb Rde tarafndan yaplan monografi hal deerlidir. Bununla birlikte bilim
zerine olan blmleri yeni kaynak materyalleri tarafndan ksmen yrrlkten kalkmtr. brhm b.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
270
deer grnmektedir; zira her ne kadar onun unutulmu ahsiyetinin bir glgesi olsa da,
entelektel tarihin allmam bir ann yeniden canlandrmay umabiliriz.
Dncesini ele almadan nce bu kiiye birka dakikamz harcamamz gerekir. O
zamanlar bu toplumda bir teolog kimdi? Bu soruya cevap vermek kolay deildir. slm,
Kilise ile karlatrlabilecek bir kurumu bilmez; orada baka bir ile deil de sadece te-
ologluk iiyle (veya mesleiyle) megul olan insanlar zmresi de yoktur. Sonraki asrlar
iin durum nispeten daha aktr: teologlar ounlukla fakihtiler ve onlara prestijlerini
salayan, meguliyetlerinin younluunu oluturan da teoloji deil fkh ilmi idi. Fakat
erken dnem Mutezilleri iin bu farkldr. lk nesillerde biz birok tccarla karlarz;
sonrakilerde ise okulun baz yeleri halifenin ahbab olmay ve saraydan maa alma-
y baardlar. Dierleri ise aktr ki arkadalarnn artan derecede dnyevilemesini
protesto etmek iin zht hareketlerine katldlar. Nazzm saray adam tipindeydi; o
sflerin dilenciliinden holanmad gibi ticareti de sevmedi. Kutsal sava yerin baz
ilecilerin anlad ekliyle onlar dnyevi ilerden uzaklatrmay mmkn klan kendi
dilenme turlar anlamndaki Allah yolu tabirinin zel bir yorumunu ima ederek o,
bir kiinin hayatn kazanrken deve (veya karavan) srtnda lmesi, Allah yolunda l-
mesinden daha iyidir demiti.
6
Nazzmn kendi yaam tarznda ilecilik dnda her ey
vard: o arap iti (kendisini lem yapmakla sulayan yal ada Eb Nuvs, bundan
dolay iirlerinden birinde ona satar
7
) ve ecinsel olmakla suland.
8
Onun tccarlara kar tavr daha karmakt. Belli bir balamda o, kariyerini onlara
borlu grnmektedir. Genlii esnasnda Basrada byk bir yoksulluk iinde yaad.
O, her trden asalak entelekteller iin ak bir ev kurmu Emevi valisi Ziyd b. Abhin
soyundan gelen etkili bir ahs olan Ziydyn iin alyormu grnmektedir.
9
Fakat
Ziydyn yaamn deve srtnda geiren trden tccarlardan deildi; onlar ellerini
kirletmedi. Onlar entelektel elenceleri seven zengin burjuvazi insanlarydlar ve iin
dorusu Nazzm onlarn evresinde bilgili ve aydn olma idealini gelitirdi. Aktr ki
teoloji burada onun ana en azndan tek- ilgi duyduu ey deildi. Fakat onun, kalbinin
tm balaryla bir teolog olan, o zamanlar Mutezile okulunun Basra kolunun eyhi
days Ebl-Hzeylin Basrada derslerini takip ettii dorudur. Fakat Nazzmn asl
baars daha ziyade bir air ve nkteli szlerin yazar olmadaki yetenei grnr.
Onun iirleri ok sayda deildi ve daha sonraki edebi kaynaklarda sadece 50 ci-
varnda dizesi muhafaza edilmitir. Fakat onlar, hayran olduu Eb Nuvsn nazm-
na benzer ekilde modern konu ve biimi ile vurucu, muhteem bir kaliteye sahiptir.
10

Seyyr en-Nazzm we rl-kelmiye el-felsefye, Kahire 1365/1946.
6
kr. bnl-Mutez, Tabakt-uar, (thk. Abdssettr Ahmed Ferrc), Kahire 1375/1956, s. 440, 8 vd.
7
kr. onun Divan, (ed. E. Wagner), Wiesbaden 1958 vd., II 60, 4 vd.
8
kr. bn Hazm, Tavkl-hamme, (ed. Hasan Kamil es-Sairafi,) Kahire 1369/1950, s. 130, 14 vd., bnr-
Rvendnin K. al-Lafz vel-slhndan alnt.
9
kr. Chz, el-Beyn vet-tebyn, (thk. Abdsselm Muhammed Hrn), 2Kahire 1380/1960, II 330, 10
vd.; III 214, 13 vd.
10
kr. el-Enbr, Nzhetl-elibb, (thk. Muhammed Ebl-Fazl brhim), Kahire 1386/1967, s. 78, 7 vd.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
271
Onun uzmanlk kesp ettii konular arab vme ve gen dilberlerin efsunlu gzellii gibi
anakronik trdendi onu sarholuk ve ecinsellikle sulayanlarn iddialarn dayandk-
lar yer bizce bu iirlerdir. Fakat o ayn zamanda halifelere, vezirlere ve dier etkili kii-
liklere de methiyeler dzd, ancak bu ekildeki iirleri gelenek tarafndan korunmaya
deer grlmedi.
11
Kendi sitilinde o, mecazn hayali kullanmn belirgin bir entelektel
dokunu ile birletirdi; teolojik terminolojiden alnm soyut fikirleri der etmeyi sevdi.
Zarif nesirlerinden dolay eit derecede sayg grd. O, durumlar karakterize ederken
veya nesneleri tasvir ederken ataszleri ile vecizelere bavurdu; kafiye ve e anlamlln
retoriksel gsteriinden holand.
12
Yunan felsefesinin yan sra Antik rann dini gele-
neine de ilgi gsterdi.
13
O Farsa biliyormu grnmektedir, fakat Basra toplumunun
kltrel ve linguistik oulculuu iinde biimlenmi, Arap kkenli olmayan birisi iin
bu artc deildir.
Fakat onun nazarnda Basra, Badat iin sadece bir atlama tadr. Hint yarm ada-
sna doru geit olarak ticari ilikileriyle Basra fazla tahrik edici bir entelektel iklime
sahipti, fakat ehir zaten ok eskiydi ve sosyal ynden ykselmek isteyen birine btn
imknlar teklif edebilmek iin ok kat bir ekilde yaplanmt. Badat ise farklyd:
Bakent genti ve hl geniliyordu. Balangta Nazzmn beklentileri belki de tam
olarak gereklemedi. Biz onun bir ka mrit edindiini ve felsefesi ile biraz san-
sasyona neden olduunu iitiriz. Fakat, sonrasnda Harn er-Redin iki olu Emn
ve Memn arasnda yaanan i sava, atmosferi bozmu olmaldr. O, Sarayda iyi bir
mevki ancak Memnun ikametini Maverannehirden Badata tadnda, yani Hic-
ri 204ten sonra edinebilmitir. O gnden itibaren hkmetten yksek bir maa alm
grnmektedir. Onun amcas ve retmeni Ebl-Hzeyl de ayn kariyeri yapmt.
Maalesef her ikisi ne zaman karlasalar ve onlar bunu son derece sk yapyorlard-
sorunsuz bir Mutezil uyumu her zaman gstermediler; onlarn ilikisi artan derecede
sertlikle karakterize ediliyor grnmektedir.
14
Bunu anlamak zor deildir. Onlarn sistemlerindeki ayrm Aristo ve Platon ara-
sndaki kadar temel ve muazzamd. Ebl-Hzeyl doay atomculua istinat ederek
yorumlad; Nazzm ise bu modeli herhangi bir kstlama olmakszn reddetti. Onun
tavrn Kilise Babalarnnkiyle karlatrmaya meylettiimizi hissettik; onlar da iddetli
bir ekilde atomculuktan nefret etmitiler. Fakat her iki durum birbirinden tamamyla
farkldr. Kilise babalar antipatilerini teolojik nedenlere balamlard: Onlarn bildii
kadaryla atomculuk, yani Demokrit veya Epikr tarafndan ayrntlandrlan sistem,
11
kr. bnl-Mutez, Tabakt, s. 440, 8.
12
rnekler en ok Chz ve Eb Hayyn et-Tevhd tarafndan korunmutur.
13
kr, rnein Chzn, el-Bursn vel-urcndaki aklamalar (thk. Muhammed Mrs el-Hl), Kahire
1392/1972, s. 255, 5 vd.
14
bn Nbatenin Serhl-uynundaki anekdotla kr. (thk. Muhammed Ebl-Fazl brahim), Kahire
1383/1964, s. 227, 13 vd.; ayrca bk. bn Abdirabih, el-kd, (thk. Ahmed Emn), Kahire 1367/1948, II
412,13 vd. Ebl-Hzeyl kuzenine kar en az yedi ve sekiz kitap yazd. Onlar bn Nedmin el-Fihristinde
ve Abdlkahir el-Badadnin el-Fark beynel-Firaknda zikredilmektedir.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
272
doay herhangi bir ilahi mdahale olmakszn anlamaya alr.
15
Bu Ebl-Hzeyl iin
doru deildir. O atomculuu Tanrnn kadir-i mutlaklna bir delil olarak kulland:
atomlarn boyut ve uzanma sahip olabilmesi Tanrnn iradesine baldr; biri dieriyle
bir araya gelmedike onlar herhangi bir boyuta sahip olamaz ve bu ise sadece yaratma
fiili tarafndan gerekletirilebilir. Bitiiklik arazsaldr; bir atom kmesinin yapmas-
n Tanr iptal ettii anda, onlarn kendileri biimlendirdii nesneyle birlikte yok olur.
16

Bu sistem Epikrnki gibi pagan deildi; teolojik ciddiyetten yoksun grlerek
basite reddedilemezdi. Nazzm buna daha ziyade kendi aksiyomlarna dayanarak sal-
drd. Atom kendisi gibi bir uzama sahip olmayan bir bakasyla birleince bir uzama
nasl sahip olabilir?
17
Eer bir uzam yoksa bir veya daha fazla atomla nasl bir araya
gelebilir? Buna dier atomlar sadece farkl ynlerden [cihet] birleebilecektir ve halbuki
uzama sahip olmayan bir varlk ise farkl cihetlere sahip deildir.
18
Son ifade Nazzmn
uzam olmayan bir tr matematiksel nokta anlamndaki atom gibi kuramsal varlkla
fiziksel realitede bulunan formlar arasndaki geii aklamak iin kullanlan geometrik
modelleri kabul etmeyi normalde reddettiini ima etmektedir. Bu modellere gre izgi
olarak isimlendirilen ey yan yana duran en az iki atomdan oluur ve bir uzunlua sahip-
tir. Dzlem [sath] en az drt atomdan oluur ve uzunluk ve genilie sahiptir. Uzunluk,
genilik ve derinlie sahip olan cisim ise ya sekiz atomdan oluur, yani bir kptr (ekil
1) veya Ebl-Hzeylin kendisinin inandna gre alt atomdan oluur yani aka iki
piramit ieren octahedrondur (ekil 2).
19

Gerek u ki atomcular, bir atomun dier atoma her bir tarafyla temas etmedii
15
kr., Kurd Lasswitz, Geschichte der Atomistik, Hamburg/Leipzig 1890, s. 11 vd.
16
Ebl-Hzeylin sisteminin iyi bir zeti iin karlatr R. M. Frank, The Metaphysics of Created Being
according to Abul-Hudhayl al-Allaf, Istanbul 1966, zellikle s. 37 vd.
17
kr., bn Metteveyh, et-Tezkire, (thk. Sami Nasr Latif, Faysal Bdeyr Avn), Kahire 1975, s. 189, 4 vd.
Argman daha nce Aristo tarafnda formle edilmitir (kr. Met. M. 8.1083b 8 vd., Pisagorculara
kar).
18
kr., Cveyn, e-mil f uslid-dn (thk. Ali Sami en-Ner), Alexandria 1969, I 487, 5.
19
kr. S. Pines, Beitrage zur islamischen Atomenlehre, Berlin 1936, s. 5. Ebl-Hzeyl sadece her birinin iki
atom tarafndan gerekletirilen boyut hakknda konuur. Pines bunun nasl tasavvur edilmesi gerek-
tii konusunda herhangi bir aklama vermemektedir. Elbette ki octahedron [sekiz yzl] en kk b-
lnemeyen cisim olamaz; bu daha ziyade bir piramittir (tetrahedron/drtyzl). Ancak Ebl-Hzeylin
varsaymna gre sadece octahedron bir yukar ve aa atoma sahiptir.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
273
aksiyomundan yola kmlardr. Fakat niin? diye sorar Nazzm: Bir atomun altn-
daki dier iki atomun birleme yerinde durduunu varsayalm; bu bir kerede her ikisine
birden temas ettiini iddia etmekten baka bir ey deildir.
20
Bu sonraki argman
mantksal bir hatay im etti: atomlar tanm itibariyle blnemezdi; onlar herhangi
bir paraya sahip deillerdi. Bu takdirde ikisinin tepesinde duran atomun birincinin
ve ikincinin paras olduu iddia edilmesi dnlemezdi. Fakat bunun haricinde,
Nazzm matematiksel bir nite olan atom ve yaplanm bir [fiziksel] gerekliin nihai
cisimcii (corpuscle) olan atom arasndaki zmsz ztlklar net bir ekilde anlam
grnmektedir; bu nedenle o, bu iki kavram bir araya getirmeyi Tanrnn kudretine
brakma konusunda aka isteksizdir. Bilim ile teolojinin alanlar kesin bir ekilde ayr
olmak zorundayd. Onun kendisinin cisimlerin sonsuza kadar blnmesini savunmas-
nn nedeni de budur.
Atomculukla uyumayan bu pozisyon da sorunsuz deildi. Eleallar bylesine bir hipo-
tezin hareketin varlnn reddedilmesini gerektireceini zaten bilmilerdi. Okullarnn bir
yesi Zeno, bunu mehur paradokslaryla ortaya koymutu. Onlar iin bu, evrendeki hi-
bir eyin deimedii ve hareket etmez, srekli varlk olarak sadece tek gerekliin olduu
aksiyomlarn temellendirmelerini salayan balang delili olmaktan baka bir ey deildi.
Fakat grnen dnyay bu ekilde bir skntya sokmak istemeyen herkes, byle bir so-
nula daha ziyade skandala dldn hissetti ve argman bir samala indirgeme
olarak kullanmaya meyletti. Ebl-Hzeylin Nazzma kar karken balang noktas
da budur: Eer bir kii cisimlerin sonsuza kadar blnmesini kabul ederse, bir sandal bir
utan dier uca kat etmek isteyen bir karnca dier tarafa asla ulaamayacaktr, nk yo-
lunun zerindeki her parada ilkin gemesi gereken bir yarm vardr ve bu ekilde sonsuza
kadar srer gider.
21
Ail ve kaplumbaann Mslmancas olarak karnca rnek alnmtr,
nk karnca kelimesi, yani zerre, ayn zamanda atom terimi iin de kullanlr. Araplar
atomu ekil ve bylk asndan bir haerat tr gibi tahayyl ettiler. Bununla birlikte
hareket burada atomcularn tasavvur ettikleri gibi, hareket eden objedeki her atomun,
her anda, zerinde hareket ettii zeminin yzeyindeki bir atoma paralel veya kart
ekilde gerekleen bir tr intikal eklinde anlald.
Nazzm baka ynden rnek vererek tartmaya yeniden katld: eer iki karnca bir
karenin ayn asndan kart a iin ayrlrlarsa, onlardan biri kegeni dieri de iki
kk kenar takip etse (ekil 3), ilki ikinciden daha nce ulaacaktr, nk mesafeyi
srayarak (tafra) gemitir.
22
Ebl-Hzeylin ikilemi karsnda onun bulduu zm
budur: biz hareketi bir atomdan dierine ilerleme eklinde deil, btn aralklar ze-
rinden zplama eklinde dnmeliyiz. Byle olunca, Zenon paradoksunun art kotuu
20
kr. Cveyn, e-mil, 438, 3 vd.; bu konu hakknda daha sonraki tartmalarla ilgili ayrca bk. Pines,
Atomenlehre, s. 8 vd.
21
kr. bn Metteveyh, Tezkire, s. 169, 2 vd.; herhangi bir sistematik ayrntlandrma olmakszn ok ksa bir
anekdot iin bk. Kd Abdlcebbr, Fazll-tizl, (thk. Fuad Seyid), Tunus 1974, s. 263, 11 vd. Yunan
kaynaklar Diels-Kranz tarafndan verilmekte, Fragmente der Vorsokratiker 29 A 25.
22
kr. Cveyn, e-mil, I 439, 2 vd.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
274
sonsuza kadar blnebilirlik, mesafenin kendisi hala sonlu bir varlk olduu iin prob-
lem olmaktan kacaktr. Heresiyograflar bu teoriyi Nazzmn sisteminin karakteris-
tii olarak zikretmeyi asla unutmaz. Fakat normalde onlar bunu tuhafl hususunda
yorum yaptlar ve bu ekilde yorumlayan sadece onlar olmad. Chz, her ne kadar
onun rencisi olsa da, bunu onun kavranlamaz kaprisleri arasna koyar.
23
Onlar hakl
grnrler: verilen rnek balangta btnyle anlalmaz ve esrarengiz kalmaktadr.
Hedefe ilk ulaan kegeni takip eden karncadr ifadesinde artc olan nedir?
Her ekilde kegen iki kk kenarn birleiminden daha ksadr ve Nazzm herhangi
bir ekilde hzlarn farkl oluundan da bahsetmedi. Fakat uzaklklar veya ara mesafeler-
le deil de atomlarla megul olduumuzu unutmamamz gerekir. Sonraki kaynaklarda
bazen, karenin bir kegeninin bir kenarnn says kadar atomdan olutuu, dolaysyla
bir kenarla ayn uzunlua sahip olmas gerektii teziyle karlarz.
24
Bu, ekil 4te gs-
terdiimiz modelden hareket eder
25
ve teorisyenlerde baz skntlara yol amaktadr.
Fakat Nazzmn teorisi iin bu hibir eyi aklamamaktadr; biz bunun daha ziyade,
Nazzmn fikrinin artk anlalmad veya modas gemi dnld iin gelitirildi-
i izlenimine sahip oluruz. O dierinden yani, kegen iki kenarn birlikte sahip olduu
kadar atoma sahiptir aksiyomundan hareket etmektedir: Bunun iin o kendisini, ke-
genin iki kenara karlk gelir argmanyla temellendirir ve bylesine bir eleme par-
acklarn birbirine tam olarak rteceini de ima eder.
26
Bu tartma, onun ekil 5te
gsterilen modelle altn gstermektedir. Sonu olarak kegen zerindeki atomlar
kenarlardakilere gre daha sk ekilde birbirine dokunmaldr. Bu gl zmek is-
teyen biri, kegen zerindeki atomlarn birbirlerine yan yzleriyle dokunduklar (ekil
6), bununla birlikte iki kenar zerinde onlarn birbirlerine noktalaryla dokunmalar
gerektiini farz edebilir (ekil7).
23
kr. onun K. al-Futyadaki nsz: Resill-Chz, (thk. Abdasselam Muhammed Harn), Kahire
1385/1965, I 319, 6 vd.
24
kr. Eb Red en-Nsbr, el-Mesil fil-hilf (thk. A. Biram), Das Buch der Streitfragen, bl. 18 = s. 80
vd.; Maimonides, Guide of the Perplexed, bl. 73 3. mukaddime. Varsaym daha nce Roger Bacon ve
Duns Scotus tarafndan Hristiyan Ortaa Felsefesinde de tartlmtr (Karlatr K. Lasswitz, Gesc-
hichte der Atomistik, s. 195 vd.).
25
kr. Lasswitz, s. 149
26
kr. Cveyn, e-mil, I 439, 14 vd.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
275
Nazzm argmann Ebl-Hzeyli reddetmek niyetiyle diyalektik bir balamda dile ge-
tirdiinden, onun sadece kegen ile iki kenar arasndaki zel ilikiyi kefetmek amac ta-
madn, daha ziyade bunu Ebl-Hzeylin kendisinden aldn varsayabiliriz, nk an-
cak bu takdirde misillemesinin ie yaramasn bekleyebilirdi. Ebl-Hzeylin, sramann
var olduu farz edildii durumda, kegenin solundaki hat, ncesinde ayaklar mrekkeple
slatlm karnca tarafndan geildiinde srekli olmayacaktr sznden baka bir cevap bul-
mamasnn sebebi budur.
27
Bu reddiye sonraki btn kaynaklarmz tarafndan kullanlr.
Fakat biz bunun Nazzm ve adalarn niin etkilemediini anlayabiliriz.
Nazzm teorisini dier rneklerle geniletti. Dnen bir deirmen tann merkezine
(axis) yakn atomlar, verilen bir zaman periyodunda, tpk bir topacn u noktasndaki
atomlarla daha yksek pozisyonda konulananlar arasnda olduu gibi (ekil 8), d snr
evresindekilerden daha kk bir mesafe kat edeceklerdir. Ayn hareketin iki ynyle
uratmz iin, biz bu fenomeni sadece, evredeki atomlarn dierleriyle ayn zaman-
da ulaabilmek iin srama yaptklarn varsaydmzda aklayabiliriz.
28
Sonraki atomcular kendilerini bu glkten uzay atomlarnn yannda zaman atom-
lar varsayarak kurtarmaya altlar: buna gre her iki hareket de belirli saydaki za-
27
kr. bn Metteveyh, et-Tezkire, s. 169, 13 vd.
28
kr. e-mil, I, 436, -4 vd.; Ear, Makltl-slmiyyn, (ed. H. Ritter), stanbul 1927, s. 321, 7 vd.
Maimonides bu argman yazarn belirtmeksizin kullanmaktadr (Guide, bl. 73, 3. mukaddime).
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
276
man atomlar, yani anlar sresince geer, bununla birlikte evrede bu anlar btnyle
hareketle doluyken, merkeze doru ise artarak sknla dolar. Bu nedenle merkeze yakn
hareketin sreklilii, sadece bizim duyularmzn bir yanlsamasdr; bu anlarn sresi bi-
zim ayr ayr alglayabileceimizden ok ksadr. Nazzm bu ekilde ayr zaman atomculu-
unu bilmemektedir. Bunun yannda o, sreklilik fikrini (continuum) getirmemektedir:
onun halefleri zamann sreksizlii (discontinutiy) ile alacak olduklar halde, o uzayn
sreksizlii ile ilgilenmektedir. Srama zamandaki deliklerle rtmektedir. Srekli
bir fenomen olarak hareket yoktur. O, argmanlarn diyalektik bir durula ortaya koy-
maktadr; etkili bir reddiye uruna ortak temelleri ksmen tutmaktadr.
Bu mesele, onun teklif ettii dnce deneyiyle daha anlalr hale gelir: atom-
dan oluan bir izgi dnelim, onun ularndan biri, yani atom 1 veya 3, dier atomla
talansn (ekil 9). Eer imdi biz verilen bir zamanda, hattn ileri doru hareket ettiini
ayn esnada da yukardaki atomun geriye doru hareket ettiini varsayarak (ekil 10),
yeni anda biz ekil 11 de gsterilen pozisyonu elde ederiz.
Bylelikle tepedeki atom, izginin ortasndaki atomu hibir zaman birebir rtme-
dii iin geecek; yani onun zerinden atlayacaktr.
29
Ebl-Hzeyl tarafndan kul-
lanlan Helenistik gelenekten imdi istifade eden Nazzmdr: onun argman, Aristo
ve sonrasnda Simplikios tarafndan yeniden retilen Zenonun hareket eden stunlar
paradokslarnn bir lde basitletirilmi versiyonundan baka bir ey deildir.
30
Zenon
gibi o, muhaliflerinin fikrine gre hareketin, hareket eden objenin hareket ettii y-
zeydeki her paracn zttna bir hareket olduunu (Aristonun
diye syledii gibi
31
) ve onun deneyinde atomlar tarafndan kat edilen uzaylarn, daha
fazla blnmeyi kabul etmeyen minima nispetinde olduunu varsaymaktadr.
29
kr. Cveyn, e-mil, I, 434, 9 vd.
30 kr. Aristotle, Phys. Z 9. 239b 33 vd.; D. Furley, Two Studies in the Greek Atomists, Princeton 1967,
s. 72 vd.; ayrca bk. Diels-Kranz, Vorsokratiker, 29 A 28. Yunan kaynaklarnda bu argman stadyum
olarak adlandrlr.
31 Kr. a.g.e., 240a 15 vd.; ayrca sahte Aristo tezi De lineis insecabilibus 968a 18 vd. H. J. Kramer,
Platonismus und hellenistische Philosophie, Berlin 1971, s. 347.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
277
Onun delilin en artc ve karmak taraf, bileik hareket fenomeninde grn-
mektedir. O bunu dier birka rnekte daha kullanmtr. Bir yolcu hareket eden bir
geminin arka ksmndan ba ksmna doru yrmektedir. Kendisinden daha hzl
hareket eden gemi, ayaklarnn altndan neden kamamaktadr? Mutlak ekilde ko-
numak gerekirse, niin kat ettii mesafe, gemi tarafndan geilen mesafeden daha
byktr? Halbuki gemi daha yksek bir hzda gitmektedir. Geminin ok daha hzl
hareket ettiini, yle ki hareketin btn zaman-mekn nitelerini hzlca getiini
varsaysak bile, bu nasl mmkn olmaktadr? Buna zm olarak teklif edilen tek ey
sramadr.
32

Son olarak doksograflar en fazla hayrete dren rnek udur: yz kula derin-
liindeki bir su kuyusunda, derinliin 50 kula olduu orta yerde, ucunda bir kova
olan halatn takl olduu kiri olsun (ekil 12). imdi baka biri yukardan, ucunda
ilkini tutmak iin bir kancaya sahip bir halat sarktsn. Bylece iki halat birlikte yz
kula bykle sahip olurlar; yani kovann suya dokunmas gerekir. Fakat biri ko-
vay ilkini tutan ikinci halat vastasyla kaldrrsa, kova yz kula ykselse bile o sa-
dece 50 kulalk bir ip sarm olur. Bylece kova 50 kula mesafeyi sram olur.
33

Fakat gerekte Nazzm kendi ilkesini hareket teorisiyle alakal olarak gelitirmi
olabilir, bunu dier fenomenleri aklamak iin de kullandn grmek ayn lde
ilgintir. Bir at penceresinden giren k, pencere kapatldnda srayarak kaybolur,
yani geride herhangi bir iz brakmakszn hemen sonra aniden yok olur.
34
lm annda
ruh, kaynana doru srar.
35
Gz tarafndan salnan k nlar onlar grnr hale
getirebilmek iin, nesnelere doru srar. Biz gkyzne doru baktmzda bunu an-
32 bn Metteveyh tarafndan verilen farkl versiyonlarla karlatr, Tezkire, s. 206, 9 vd. ve Cveyn, e-
mil, I, 441, 8 vd. (Son pasaj aka Nazzm ile ilikilendirilmemektedir ve argmann sonraki bir
geliimini sunabilir)
33 kr. e-mil, I 145, 14 vd. ve Tezkire, s. 202, 6 vd.
34 kr. Tezkire, s. 203, 11 vd.; Chz, Kitbl-Hayevn, V 113, 4 vd.
35 kr. Kitbl-Hayevn, V 113, 8 vd. ve 114, -4 vd.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
278
larz, nk bir kii pozisyonunu deitirse bile, onu her zaman bir defada, hemen grr.
Benzer ekilde gne ufukta gzktnde, n btn blgelere ayn anda frlatr.
Bu sadece srama ile aklanabilir, nk aksi takdirde n gnee uzaklklarna
gre (rnein gnein douunda) farkl blgelere farkl zamanlarda ulamas gerekirdi.
Hatta sramay dorudan grebileceimiz nadir rneklerden birine sahip olmamz bile
mmkndr: gnein batnda son klar daha ksa olur ve yeryznden kaybolur.
36

Eer bir objede gizlenen soukluk, o obje aldnda veya paralandnda artk daha
fazla hissedilmiyorsa, bunun srama ile toprakta bulunan souklua katld hipoteziy-
le aklamaya cesaret edebiliriz.
37

Bu son rnek bizim bir probleme doru srama yapmamz salamaktadr: Nere-
deyse zikredilen btn durumlarda biz hl kabaca, hareketin bir tryle, k, ruh gibi
maddi ya da cevhersel bir eyin gzden kaybolmasyla urayoruzdur. Fakat ya souk-
luk? Bizim iin soukluk cisman olmayan bir eydir; o yok olabilen bir arazdr, yoksa
kesinlikle, hareket eden bir eyin sramas gibi deildir. Nazzm iin bu farkl grn-
mekteydi. O, sadece hareket olarak isimlendirilen tek bir araz bilir.
38
Bir objenin ren-
gi ve kokusu, scakl veya soukluu,
39
hafiflii veya arl, yumuakl veya kabal
yani bilinen tm zellikleri ise tpk uzunluu, genilii ve derinlii gibi cisimdir.
40
O,
scak yerine scaklk veya soukluk ve ar yerine arlk ve hafiflik kelimelerini
kullanr. Bununla o muhaliflerinin ve cevherlere zt bir ey gibi bir kart olabilen araz-
lar anlayan seleflerinin sz daarcn kullanmaktadr ve onlar iin btn nitelikler
arazlardr-. O, atomcular gibi uzunluk, derinlik ve genilik demektedir, yoksa mik-
tar deil. Fakat onun iin uzunluk, iki atomun birlemesiyle arazsal ekilde salanan
bir ey deildir ve scaklk kartyla yani souklukla yer deitiren bir ey deildir. B-
tn bu nitelikler, daha ziyade bir maddedeki cismani bileenlerdir ve bu ekilde yer de-
itiremezler. Fakat onlarn hepsi bunda ayn anda vardrlar. Sadece souk ya da sadece
scak grnen maddelerin de olduu bir gerektir; fakat bu kart niteliin bu maddede
gizli ve kuvve halinde olabilecei gereiyle aklanabilir. Bu nitelik burada bir cisim
olarak bulunur, fakat bu dier bileenlerin iine o derece nfuz eder ki duyularmz tara-
fndan alglayamayacamz hale gelir. Bylece biz, yan yana gelme yerine karma sahip
oluruz. Cisimler monatlar gibi davranmazlar; onlar daha ziyade tamamen ayrlmaz bir
yolla, birbirlerine iine geip nfuz eder. Bu model, scaklk derecelerinin varl ger-
eine olduka doal bir aklama teklif etmektedir: scaklk ve soukluun karmlar
farkl niceliklerde anlalabilir. Muhaliflerse hangi seviyede scakln kaybolduu ve
souklukla yer deitiine karar vermede her zaman gle dmtr.
41

36 kr. bn Metteveyh, Tezkire, 204, 11 vd.
37 kr. Kitbl-Hayevan, V 19, ult. Vd.
38 kr. Ear, Makaltl-slmiyyn, 378, 4 vd.
39 a.g.e., 404, 1 vd.
40 kr. Kitbl-hayevan, V 9, 4 vd.
41 a.g.e., V 44, -4 vd. Farkllk objektif bir ekilde tanmlanmaktan daha ziyade sbjektif olarak alglan-
maktadr; Yunanllar gibi; Araplar termometreyi bilmediler.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
279
Bu, adalarnn hemen dikkatini eken mehur kmn gizlenme ve mdhale
i ie girme teorisidir. Bunun etkisini gsterecek olduka ilgin bir ahit vardr.
Badatta yaam bir Nesturi olan Hristiyan teolou Urfal Eyp (Job of Edessa), Ha-
zineler Kitabnda (Ktba d-smt) bu doktrinden baz yeni filozoflarn retisi olarak
zikreder ki onlarn lideriyle karlamtr. O, Nazzm ismiyle anmaz, fakat onu kastet-
tiinden phe yoktur.
42
Bir Aristocu olarak onunla anlaamamaktadr, bir dzineden
daha fazla sayfada onun doktrinini reddetmektedir.
43
Fakat o, bu trden dnrlerin
poplerlik dalgasna bindikleri gereinin, saraya giri haklar elde ettiklerinin
44
ve gece
toplantlarnda bulutuklarnn da farkndadr.
45
Onun, Nazzm bir teolog olarak deil
de filozof olarak zikretmesi de dikkate deerdir; bu Nazzmn sistematik aba iddiasn
aa karmaktadr. Onun doktrini teolojik kklere sahiptir ve bizim onlar hakknda ko-
numamz gerekir; fakat zahirde bu, az ya da ok bamsz bir ekilde, fiziksel fenomenin
tutarl bir yorumu olarak gelimektedir.
Nazzm olduka basit ve ikna edici rneklerden hareket eder. Ya zeytinin iinde
gizlenmektedir,
46
un budaydan, ya stten,
47
yeryzndeki su bir kaynaktan,
48
atese
akmaktandan zuhur etmektedir.
49
Fakat ate sadece akmaktandan kmamakta-
dr; o ayn zamanda nemli odunun dier odunla srtnmesinden de retilebilmektedir.
Bylece kyas yoluyla biz, odunda gizlenen eyin tata gizlenen ey gibi olduunu varsay-
malyz. Bu Aristocularn fikriyle uyumamaktadr, onlar atein stlm havadan baka
bir ey olmadn sylemektedirler.
50
Fakat Nazzm odunun yakldnda sadece atein
deil, ayn zamanda duman, kller ve su veya bazen reine olarak isimlendirilen daha
baka gizli bileenlerin de ortaya kaca gereine iaret etmektedir. O bu rnei bir-
ka defa ele almaktadr ve yle grnyor ki onun tercihi zikredilen drt bileenin drt
elementle rtt gereinden hareket etmektedir: duman havaya, kller topraa ve
sonrasnda ate ve suya.
51
Bununla birlikte biz, onlar ilk madde veya ilkeler olmadklar
iin kelimenin gerek anlamyla elementlerle de uramyoruz. Aristonun bu konuda
bir eyler sylemedii de dorudur; ona gre her element iki birincil nitelii ierir ve
bu niteliklerin deimesiyle elementler de birbirlerine dnr. rnein hava, nem ve
scaklktan meydana gelir, eer biri starak onun nemliliini uzaklatrrsa, o tutuur
ve atee dnr. Bununla birlikte Nazzmn kafasnda farkl eyler bulunmaktadr:
42 kr. Job. of Edessa, Book of Treasures, (thk. ve trc.. A. Mingana), Cambridge 1935, s. 388a, 13 vd. / ev.
s. 153 vd. (= bl. 16).
43 a.g.e., bl. 16-20
44 a.g.e., trc. 166.
45 a.g.e., trc. 164.
46 kr. Kitbl-Hayevan, V 7, vd.
47 a.g.e. s. 13, 3 vd.
48 a.g.e. s. 84, 5 vd.
49 a.g.e. s. 86, 4 vd. ve 82, sn. vd.
50 a.g.e. s. 15, 2 vd.
51 a.g.e. s. 35, 3 vd.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
280
odunda gizli olan elementler arasndaki duman; nem ve scaklk iermeyen fakat tat,
renk ve koku ieren hava ile uyumaktadr. Bir odun kandil olduunda kendini gste-
ren ate, scaklk ve aydnlk (ziy) iermektedir. Ortak ykselme eilimine sahip fakat
semaya ulatklarnda birbirinden ayrlan iki cisimde ziy en sonunda scakla stn
gelmektedir. Su bir ses yani, odun yakldnda iitilen trty iermektedir; ayet bu
am sakzndan geliyorsa, ayn zamanda duman gibi koku, renk ve tat iermektedir.
Benzer ekilde kller: tat, renk ve kuruluk ierir.
52
Nazzmn sylediine gre element-
ler ift halindedir (mzdevi), onlarn ounun bileeninin ikiden fazla olduu dikkate
alndnda bu terim olduka gariptir. Tahmin ederiz ki o bunu kendisinin olmayan bir
sistemden adapte etmitir.
Tahmin-almamz indirgediimiz sadece bu detay deildir. Bizim Nazzm konu-
sundaki bilgimiz dier btn kelamclardan daha zengindir, fakat yine de birok ak
kalmaktadr. rnein bunun tat ve renk vb. sahip odunun bileenleri olduunu gr-
rz. Fakat odunun kendisinin tat ve renge sahip olmasn nasl aklamamz gerekir?
Bu, kllerin, dumann vb. iine nfuz etmi tatlarn ve renklerin bir harmanlanmas olan,
karm bir tat ve karm bir renk olarak grnmektedir. Biz bu varsaymdan yeterin-
ce emin olamayz, nk bizim alnt yaptmz pasaj, odunun iindeki btn bileen-
leri aka saymamaktadr. rnein orada, ate gibi gizlendii yerden kan soukluk
bulunmaktadr, fakat aniden srayarak toprakta yok olmaktadr; veya akland
zere hatrlarsak, arlk ayr bir varlk olarak vardr, yoksa atomcularn dedii gibi az
ya da ok bir cismin incelikli yapsnn bir sonucu olarak deil.
53
Fakat bu iki durumda
52 a.g.e. s. 11, 8 vd.
53 a.g.e. s. 51, 5 vd. ve s. 53, 4 vd. Nazzm teoriyi Aristoya atfetmektedir; fakat Aristo bunu sadece red-
detmek iin zetlemitir. (Karlatr De caelo IV 2. 308b 29 vd.). Aristonun kendi duruu btnyle
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
281
bile nihai nitelik, muhtemelen birincil bileenlerin bileimlerinin bir sonucudur. n-
k Nazzmdan kalan bir dier fragman bize, atein iki bileeni olarak aydnln ve
scakln, hafifliin yani arln farkl dereceleri olarak ayrldn syler: aydnlk s-
caklktan daha hafiftir. Biz bunu uzaktaki bir atee yaklatmzda anlayabiliriz: onun
ziyasn grrz fakat scakln hissetmeyiz bunun anlam scakln tersine olarak
ziyann mesafeyi srayarak ilerlediidir.
54
Bu ayn zamanda, semada ziyann scakl
gemesinin ak nedenidir. Bylece atein, ziya ve scaklk olarak isimlendirilen iki bi-
rincil bileenin kendilerinin de bileik olduu grlmektedir: onlar hafiflik veya arlk
iermektedirler. Sadece bununla deil, dier pasajda ziy beyazlk ve n (nr) bir
karm olarak tanmlanmaktadr; bu kombinasyon sayesinde, renklerle kartnda
-ve tanmland ekliyle btn renklerin bir bileeni olarak onlara bireysel karakte-
rini vermektedir.
55
Atein kendisi belirli bir renge sahip olduu iin, ziy ve scakln
yannda onun renk de ierdiini varsayabiliriz, yle ki renk tam da iindeki ziy ve
beyazlk tarafndan deitirilmektedir. Ziy ve scaklk gibi, beyazlk ve renk de bu e-
kilde odunun yapsndaki ate ve duman gibi eylerden daha alt dzeyde bileenlerin de
bileenleri olarak yerlemi grnmektedir. Bu yzden belirli balamda Nazzmn drt
element iin zel bir duruu hl korumu olmas da mmkndr.
56
Fakat nihayetinde
onun iin bu ok nemli deildir; elementler ayr bir ey olsa bile, tpk bir in kutusu
gibi onlar kendilerini eitli aamalara bazen aabilecekleri bir ka ikinci bileene her
zaman znebilirler. Urfal Eyp (Job of Edessa) unu sylemede kesinlikle hakldr:
Nazzm ve talebelerine gre cisimler sadece drt elementten deil daha birok ele-
mentten meydana gelirler: hafif, ar, bzlm ve genilemi elementler ve scak, kuru
elementlere benzer olduklar ifade edilen elementler ve geri kalanlar
57
Hakknda phe olmayan hususlardan biri, bir karmn yeni nitelikler yaratmad-
dr. Eer bir mrekkebi ste dkersek, bir amur renkli cisim ortaya kar. Fakat bu,
nitelikleri iine dklen ey ile aklanabilen bir cisimdir. Nazzm bu rnei, fenomeni
k ve karanlk olarak isimlendirilen tek bir karma indirgeyen belli dalistlere
58
kar-
kullanr.
59
Hemen sonrasnda bunu drt element doktrinine kar da kullanr; drt
element bile gereklii aklamak iin yeterli gelmemektedir. Onun sylediine gre
onlar, Aristoteryen teorideki birincil niteliklerle (scaklk ve soukluk, kuruluk ve slak-
lk) tpk sadece grme duyusunu etkileyen k ve karanlkla olduu gibi ilgilidir
60
ve bu
alglamann karmaklnn ar bir ekilde azaltlmasdr. Nazzm indirgemeciliin ca-
farkldr (a.g.e. IV 3. 310a 16 vd.).
54 kr. Kitbl-Hayevn, V 46, 1 vd.
55 a.g.e. 56, 2 vd.
56 u aklama ile karlatr a.g.e. s. 35, 5 vd.
57 kr. Book of Treasures, trc. s. 154
58 The Daisaniya (bk. s. 15, n. 84).
59 kr. Chz, Kitbl-hayevn, V 46, 6 vd.
60 ununla da karlatr a.g.e., s. 40, 5 vd.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
282
zibesine kurban gitmez; dnya ta balangtan beri okluun evrenidir. Ayn nedenle o
mutasyonlarn olmad bir dnyadr: scak soua deimez, o yalnzca gizlenme yoluna
gider; souk sca etkilemez, sadece daha nce gizlenmi olan souklua ilave olur. Her
cins sadece eitine gre hareket eder.
61
Bu unu sylemekle edeerdir: btn bileikler,
Nazzmn terminolojisiyle cisimler, balangtan itibaren var olmu olmaldr. Tanr
btn cisimleri bir kerede yaratt.
62
Odunun durumunda olduu gibi Tanr maddeleri oluturan karmdan ayn dere-
cede sorumludur. Fakat insan Onu taklit edebilir. Dolaysyla eer bir mleki bir testi
yapyorsa su, toprak ve atei birbirine kartrmaktan baka bir ey yapmyordur ve her
ne kadar grnen bileik tamamen farkl olsa da o, sonutan baka bir eyi gzlemleye-
meyecektir. Srahi artk tozlu toprak, su gibi sv veya ate gibi scak eklinde balantsz
unsurlardan olmayacaktr. Bu imdi rnein belirli bir katlk gibi dier niteliklere de
sahiptir, yle ki birisi ona vurduunda bunu anlar.
63
Odunla kyaslayarak, bu sert kat-
ln zaten bileenlerde hapsolduunu ve ayn ekilde mlekte imdi suyun svlnn
atein scaklnn da gizli olduunu varsaymalyz. Maddeleri birbirine kartrdklar
zaman Tanr ve insan ortak bir ey yapm olurlar: onlar g uygularlar ve karm bir
arada tutan da sadece bu gtr.
64
Bu belirli bir denge yaratr.
Ancak g altnda bulunan her ey tekrar zgr olmay arzular. Bu yzden denge,
bir ey ilave edildii anda kararsz hale gelmektedir. Bu farkl olmayan bir eye deil
bileenin iinde zaten bulunan ilave dozaja ihtiya duymaktadr, nk biz her cinsin
sadece kendi dengine gre davranacan zaten iittik. rnein odun yakldnda olan
ey budur: onun iinde gizli olan ate dardan gelen ate tarafndan takviye edilir;
sonrasnda eitlik ker ve odun dalp bozunmaya balar. O ana kadar stn olan ve
birisi oduna dokunduu zaman aniden alglanan soukluk, imdi odunun evresindeki
yani havadaki veya topraktaki soukluk tarafndan ekilmektedir. Birinin daha nce
hissetmedii gizli scaklk, atele birlikte zgr kalarak aikr hale gelmektedir.
65
Bu,
snn sadece soukluk tarafndan geriye itildii anlamna gelmez. Bilakis odunun iinde
btnlemi dier btn cisimler ksmen de olsa bu abann iinde yer alr.
66
imdi bu,
amurda gizli olan scakla katlr; bylelikle ziyann yapt gibi semaya doru aniden
yok olmas nlenmektedir. Frnn artk k salmayacak derecede sndkten sonra belli
bir sre scak kalmasnn sebebi budur.
67
Elbette ki biz, dalp bozunma srecini durdu-
rabiliriz: rnein odun tamamen yanmadan nce ateini sndrebiliriz, bylece iinde
hala biraz ate rezerve eden odun kmr retebiliriz. Orada en kk bir tetiklemede
61 a.g.e. 36, -5 vd.
62 kr. Ear, Makltl-slmiyyn, 404, 10.
63 kr. Chz, Kitbl-hayevn, V 13, 8 vd.
64 a.g.e. 39 vd.
65 a.g.e. s. 18, -4 vd.
66 a.g.e. s. 20, 9 vd.
67 a.g.e. s. 7, 3 vd.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
283
eitliin bozulmasna sebep olacak ok fazla ate ieren odun trleri de vardr. rnein
Hindistandan ithal edilen ve bazen tama esnasnda kendi kendine tutuabilen Hint
meesi aacnda olan budur.
68
Bozunup dalma iddet olmadan asla ilerlemez. Eer ufak bir iedeki suyu str-
sak suyun kabarcklar kardn gzlemleriz. Bu sylemeye alkn olduumuz ekliyle
buhar deildir, suyun iinde gizli olan atetir ve imdi o dardan ilave edilen bir atele
aktif hale gelmekte ve serbest kalmaktadr. Bu ate birka su paracyla birlikte s-
rklenir. Ate ve su birlikte olabilir, fakat onlarn ayrlmalar kartlklarndan dolay
iddetlidir. Buna ilave olarak suyun iinde toprak da vardr kazann dibinde birikmi
bir zelti eklinde. Onun ate tarafndan kurutulduunu syleyemeyiz; bu daha ziyade
suyun doasnda olan kuruluun aa kmasyla gereklemektedir.
69
Benzer ekilde
bir kandilden yaylan ate, ayrlrken her zaman kk bir miktar ya eker. Sabahlar
yan kaybolmasnn sebebi budur.
70
Brmek sadece havaya sirayet etmez, metale n-
fuz eden atee de sirayet eder
71
ve tulumba borusu suyu hemen ekmez, aksine dardan
gelen hava suyun iindeki havay eker ve su sonrasnda onunla birlikte gelir.
72
Tm bu rnekler, son kertede, Nazzmn sistematik enerjisinden daha ziyade kuv-
vetli hayal gcne ahitlik etmektedir. Orada belirli bir dzensizlik ve bir doa bilim-
ciden daha ziyade airle uyuan geveklik de bulunmaktadr. Fakat biz onun doal fe-
nomene ynelik etkileyici ilgisini inkr edemeyiz. Muhaliflerinin pheciliine kar,
Nazzm volkanik srelerin varln savunmaktadr; ona gre bu durum toprakta ate-
in bulunduu grn kantlamaktadr.
73
Meteorolojik fenomen de ayn kriter tara-
fndan tasvir edilir. Topraktan ykselen buhar, bulutlar oluturur. Ancak bulutlar sa-
dece sudan olumazlar; renginden anlalaca zere toprak, imekten hareketle ate
ve gk grlemesinden anlalaca zere hava da ierirler.
74
O psikolojik srelere ve
tbb deneyime de ilgi duydu ve tekrar onlar kendi usulyle yorumlad. Kimse bir enge-
rek ylannn zehri ile lmez, daha ziyade kendi zehri ile lr, nk ylan zehri insann
zehrini tetiklemekten baka bir ey yapmaz ve fiziksel dengeyi bozar. Eer bir kii ha-
mamda baygnlk geirirse, bu oradaki scakln vcutta gizli olan scakl ajite etmesi
nedeniyledir ve birisi elini yakarsa, dardan ilave olunan scakl ntralize etmek iin
onun zerine souk su dkmemiz gerekir ki bylelikle dengeyi yeniden salayabilelim.
75

Belli bir lde, bu fikirler Yunan tbb tarafndan gelitirilen dhili denge, yani itidl
fikriyle uyum iindedir. Bununla birlikte Nazzmn eletirilerinden tabipler de hari
68 a.g.e. s. 83, 4 vd.
69 a.g.e. s. 37, 2 vd.
70 a.g.e. s. 22, -5 vd.
71 a.g.e. s. 116, 11 vd.
72 a.g.e. s. 90, 6 vd.
73 a.g.e. s. 85, pu. vd.
74 a.g.e. s. 86, apu. vd. and 101, 8 vd.
75 a.g.e. s. 21, 8 vd.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
284
kalmamaktadr. Onlar ihtiyar insanlarn doas balgam tarafndan karakterize edilir
dediklerinde balgamn yumuak, nemli ve beyaz olduunu unutmulardr. Halbuki biz
ihtiyar adam teninin siyahlatn ve cildinin krtn grrz. Dolaysyla balgam
baskn olamaz; gizli kalm olmas gerekirdi.
76

Son, fakat nemsiz deil, [Nazzmn yazlarnda] psikoloji ve insan tasavvuru iin
de sonularn bulunmasdr. Burada bile Nazzm, cismani veya tabiri caizse, materya-
listtik kategorilerini korumaktadr. O, rhu insann her yerine harmanlanan ince bir
cisim olarak anlamaktadr. Sonu olarak insan onunla zdelemektedir. Ruh herhangi
bir yerde, rnein kalpte konulanamaz; ruh, hayatn kendisi, btn uzuvlara nfuz
eden yaamsal candr.
77
Bir uzuv kesildii zaman, rnein hrszlk sonucunda el, ruh
dier uzva ekilir. Bu nedenle el Cehenneme atlrken bununla birlikte geri kalan be-
denin Cennete girmesi mmkn olabilecektir
78
yani bir hrsz [eli kesildikten daha
sonra] suundan dolay piman olur ve Allahn emirlerine uygun bir ekilde yaayarak
lrse-. Bir cisim olarak ruh dier cisimleri kapsayabilir. Bu imkn duygu algsn ak-
lamak iin kullanlmaktadr. Burada bile her ey maddeci bir ekilde ilerlemektedir. Bir
konuma sesi konuann azndan ince bir cisim formunda ayrlr ve hava ile karr.
Hava onun tarafndan bir kalba dklr ve bu karm iinde dinleyicinin kulaklarna
ular. Ses buradan, derhal ruha nfuz eder ve onun tarafndan alglanr. Bizim iitme
olarak adlandrdmz ey budur.
79
Benzer ekilde kt nazar, bir kiinin gznden ince
cisimlerin kmas ve baka birisine girmesi gereinden kaynaklanr.
80
Farkl duygu al-
glarnn bir karm olarak ruh saduyu koltuundadr. Bu dnyadaki znt, dert
ve straplar hisseden de ruhtur. Ruh insanla zde olduu iin, Tanrnn buyruklar-
n gerekletirmekle ykml teklifin gerek muhatab da odur. Binaenaleyh insann
Cennet nimetlerinden zevk almasn salayacak olan organ da ruhtur.
81

Sistemin heybetli zenginlii btn bunlarn nereden kaynakland sorusuna mu-
hatap olmamza yol aar. Sentezin byk lde Nazzmn kendi abas olduundan
phe yoktur. Fakat bu, onun yaad evrede baz temel fikirlerin hazr bulunmu
olmasn darda tutmaz. Biz, Mslman gelenein benzer dier sistemleri heterodoks
veya pagan karakterlerinden dolay bastrm veya bozmu olma ihtimalini de dikkate
almalyz. Nazzmn kmn teorisi hakknda, talebesi Chzn evrensel merak olma-
sayd fazla bilgi sahibi olamayacaktk. Kumn terimi Nazzmdan bir nesil nce yaayan
76 a.g.e. s. 48, 4 vd.
77 kr. Kd Abdlcebbr, Mun, XI 339 vd., uzun bir reddiye iin; M. Bernand iinde: SI, 39/1974/40 vd.
78 kr. Makds, el-Bed vet-trih, (ed. C. Huart), Paris 1899 vd., I1124, -4 vd.; en-N el-Ekber, el-Kitbl-
evst, (iinde: van Ess, Fruhe mutazilitische Haresiographie, Beirut 1971), s. 160 ve s. 135.
79 kr. Selman b. Nir el-Ensr, erhul-ird, ms. Princeton, catalogue Mach, nr. 3023, fol. 86b, -7 vd.;
daha ksas: ehristn, Nihyetl-kdm, (ed. A. Guillaume), Oxford 1931, s. 318,3 vd. (G. Vajda
tarafndan tercme edildi, iinde: REJ 106/1945/78); ayrca bk. M. Bernand iinde: SI 39/1974/32 vd.
80 kr. R. Kbert iinde: Der Islam 28/1948/118 f.
81 kr. el-Hayyt, Kitbl-ntisr, s. 21.
Eb shk en-Nazzm rnei zerinden Kelam-Bilim likisi
285
Eb Nuvsn bir iirinde zaten bulunmaktadr.
82
Dolaysyla kelime ortak eitimsel arka
plann paras olarak tekil olmutur. Aslnda Nazzmn karakteristik kelime hazinesi
(kumn, mdhale) ve onun temel yapsal aksiyomlar bellidir: atomculuu reddetme
ve geni kapsaml cisim tanm, genliinde tanm olduu ii teolou Him b. el-
Hakem tarafndan onun iin nceden salanmtr.
83
Kendi asndan Him b. Hakem
bunu, dalistlerle, zellikle de slma yeni girdii ak olan Eb kir ed-Deysn ile
tartrken benimsemiti. Eb kir, Deysn nisbesini tamaktadr nk Deysnye
ile ilikisi sz konusudur. Hli hazrda Nazzmn kendisinin de saldrmaya devam ettii
Deysnye, slmn ykselii ile gcn kaybeden Zoroastrianlar arasnda biraz profil
kazanan, dalistler arasndaki bamsz bir gruptur.
84
Henz daha kesin tanmlayama-
yacamz bir ekilde, bu mezhep Ber Deysnn fikri mirass olduunu iddia etmek-
tedir. Bizim Grek kaynaklarmzn Berdesan yaklak alt yzyl ncesinde Harranda
Hristiyanln gnostik bir versiyonunu retmiti; o 216 ylnda lmt. Gerekte,
Berdesandan kalan, Reseinal Sergius tarafndan Sryanice yazlan Aristonun Kate-
gorileri erhinde korunan nadir fragmanlardan biri, rnein renkler ve baln tatll
gibi sfatlar (znaiy) ile megul olmaktadr ve onlar muzzg yani karmlar olarak
isimlendirmektedir.
85
Fragmann editr Giuseppe Furlani bu modelin kaynan zaten
st kapal bir ekilde ima etmektedir: Stolaclk. Bu ekilde tanmlanan karm, yani
Nazzmn mdahalesi, Stoallar tarafndan zerine titrenen ifadesiy-
le rtmektedir. Buradan hareketle benzerlikler, uygulamann belirli detaylarna, r-
nein iitme teorisine
86
ve dier merkezi fikirlere doru genilemektedir: cisim ()
Stoallar tarafndan, ounlukla Nazzmn da tamlad gibi, bir etki kullanan veya
baka bir ey tarafndan etkilenen her ey olarak tanmlanmtr.
87
Bu durum, niin
Nazzmn Aristonun fikirlerinin olduka dnda durduunu izah etmektedir bunun-
la birlikte onun bunlardan istifade etmi olabilecei de bir gerektir: Aristo da atomcu-
luu reddetmiti.
Nazzmn bir Stoal olduunu sylemek aceleyle yaplm bir varsaym olacaktr.
Gz ard edemeyeceimiz farklar vardr ve onun herhangi bir Stoal metni bilmedi-
inden de phe yoktur. Fakat o yzyllardan arda kalm entelektel bir gelenekten
istifade eder. Bu fikirler ran muhitinde yeniden gncel hale gelmiti: Dalist inanlar
evreni k ile karanlk arasnda bir karm (gumecisn) sahnesi olarak tasavvur edi-
yordu. Kumn nazariyesi bize, gizemli bir kiilik olan Cbir b. Hayynn yazlarndan
82 kr. onun Divn, (ed. E. Wagner), I 136, 6.
83 Him 179/795-6 ylnda ld. (kr. Oriens 18-19/1965-6/115). Onun doktrini iin kr. W. Madelung
iinde:El2 isimsiz.
84 Yukarda 58. dipnota bk.
85 kr. G. Furlani iinde: Archiv Orientalm 9/1937/347 vd.
86 kr. C. H. M. Versteegh, Greet Elements in Arabic Linguistic Thinking, Leiden 1977, s. 30, Yunan
referanslarn veriyor.
87 Meselenin daha detayl tartmas iin benim makalemle kr.: Der Islam 43/1967, s. 251 ve 257 vd.
Josef van Ess (ev. Mehmet Bulen)
286
birinde bir Maniheist doktrini olarak sunulur.
88
Bu zorunlu olarak, btn bu speklas-
yonlarn dini ilkelere konu olduu anlamna gelmez. Ancak Mslman heresiyograf-
larn bu izlenimi besledikleri de dorudur.
89
Fakat orada simya da vardr: Mehur Turba
philosophorumda konuan filozoflar ayn muhitten kaynaklad grlen elementler
zerine teorileri tercih ederler.
90
Ve orada zgn felsefe vardr: Nazzmn sramasna
paralel tek Yunan tezi, Justinyan tarafndan grevinden alnan ve sonrasnda rana
g eden, burada 531 ve 532 yllar arasnda Khorsrau Anosirwann saraynda yaayan
Atina akademisinin efi Damasciusta bulunur.
91

Tarihi etkilerden, filolog ise paralelliklerden holanr. Fakat onlar asla her eyi
aklamazlar, Nazzm kendi orijinalliine sahiptir. O Deysnye ve Maniheistleri ele-
tirdi; onlara daha iyi saldrmak iin onlarn kategorilerini dn ald. Fakat o bir mono-
teist idi ve eletirisinin arkasndaki motivasyon da buydu. Onlar birbirine karm iki
ilke [nur&zulmet] hakknda konutular; o ise kartlklar kudretiyle bir araya getiren
Tanr hakknda konutu. Mdhale teorisince varsaylan ztlklarn rastlamasn sade-
ce ilh mdahale aklayabilir; Maniheistler benzer bir aklamay teklif edememekte-
dirler. Bylece kumn monoteizmin bir delili haline geldi.
92
Her halkrda biz teolojik
bir doktrinle urayoruz. Fakat teoloji Ebl-Hzeylin sisteminde olduu gibi fizii bo-
yunduruu altna almaz. Cisimler btnyle Tanrnn iradesine dayanmaz; onlar bile-
enlerinin doasyla zde kendi doasna sahiptir. Bu doa her ne kadar doutan olsa
da onlara Tanr tarafndan verilmitir. Nazzm natralistlerin ve tplarn yapt gibi
sadece taba () kelimesini kullanmakla kalmaz, yaratma tarafndan yerletiri-
len bir eyin z ya da kendine zgl anlamndaki hilkat kelimesini de kullanr.
Kozmos balangcndan itibaren Tanrnn iradesinin izini tar ve insan onun kanunla-
rn kefetmeye arlr. Dolaysyla teolog ayn zamanda fizikidir ve doa kutsal kitap
kadar nemlidir. Doa sadece Tanrnn kadiri mutlaklnn bahanesi olarak hizmet
etmekle kalmaz; kendi hayatn da yaar. Nazzm Tanrnn haklarn korudu, fakat o
ayn zamanda fenomeni de korudu
88 kr. onun K. al-Havas el-kebr in: Takzde-irz, Mn ve dni, (Tahran 1335 5.), s. 76,11 vd.
89 kr., rnein, dalist inanlarn uzun bir blm iinde, Kd Abdlcebbr, Mun, vol. V; trc. G. Mon-
not, Penseurs musulmans et religions iraniennes, Paris 1974.
90 kr. M. Plessner, Vorsokratische Philosophie und griechisThe Alchemie in arabischlateinischer Uberli-
eferung (Wiesbaden 1975), s. 83 Xenophanes (?) iin, s. 76 Pythagoras iin, s. 53 Empedocles iin.
91 kr. Damascius, Dubitationes et solutiones, ed. C. A. Ruelle, Paris 1889, III 105 s395 (sonra S. van den
Bergh, Die Epitome zur Metaphysik des Averroes, Leiden 1924, s. 189, n. 1). Damasciusun kulland
kelime .
92 kr., el-Hayyt, Kitbl-intisr, s. 28. Benzer bir delil daha nce Hristiyan teolojisinde John of Damas-
cus ve Athanasius tarafndan kullanlmtr (Karlatr H. A. Davidson in IAOS 89/1969/373 vd.).

You might also like