You are on page 1of 50

AGATHA'NIN ANAHTARI

Pera Palas'n pastanesinde oturmu hsan' bekliyorum. Gzlerim, pastanenin kartonpiyerlerle sslenmi
tavanlarnda, eski avizelerinde, nakl aynalarnda rkek rkek gezinirken, niversiteden mezun
olduumuzdan beri hsan'la grmediimizi anmsyorum. Telefondaki sesini bile glkle tamdm. O beni
gazetelerden izliyormu, son romanm da okumu.
"Nereden kt bu polisiye sevdas?" diye sormutu.
"Bilmem, kt ite," demitim, anlamszca glmseyerek.
"yi olmu. Ben de seni bunun iin aryorum."
Neden sz ettiini anlamamtm.
"Agatha Christie'nin Trkiye'ye gelip kaldn bilirsin," diye aklamt. "Pera Palas'ta kald odada
bulunan anahtar... "
"Sylenti," diye, dudak bkmtm.
"Bende bu sylentilerin gerekliini kantlayacak bilgiler var, desem."
Baka biri olsa dalga geiyor, derdim ama hsan, insann cann skacak kadar ciddi biriydi. Yine de
inanmakta acele etmeyerek,
"Ne o," demitim, alayc bir sesle, "sen de mi polisiye yazmaya karar verdin?"
"nanmas g, ama sylediim doru. Yarn leden sonra Pera Palas'n pastanesinde bulualm. Olanlar
anlataym sana."
"Tamam," diyerek nerisini kabul etmitim. Arkadam grmek houma gidecekti.
imdi, bu tarihi otelde hsan' beklerken, sylediklerini dnyor, ama hibir sonuca yaramyordum.
Duvardaki antika saatin gonguyla dncelerim dald. Ayn anda kapdan girmekte olan hsan'n bana
glmsediini grdm. Ksa bir sohbetten sonra aylarmz yudumlarken,
"Sylediklerim aka deildi," dedi hsan. "Sahiden de Agatha Christie'nin Trkiye'de geirdii gnlere ilikin
bilgiler var elimde."
"Nasl bilgiler?" diye sordum, inanmam gzlerle arkadam szerek.
"Gnlk," dedi, kendinden emin bir tavrla, "Kmuran Daym'n gnl."
"Kmuran Dayn m?"
"Hatrlarsn canm. Yazlar takldmz Bykada'daki kkn sahibi."
"Hani, Robert Kolej'deki apknlklarm anlatan dayn," diye mrldandm. "Sporcuydu yanlmyorsam."
"Eski milli yzc," diye aklad hsan. "Ayn zamanda polisiye roman hastas..."
"Polisiye roman merakls olduunu bilmiyordum," dedim. "Benim kitaplardan birini yollayaym o zaman."
"Yollayamazsn," dedi, buruk bir glmsemeyle, "geen ay ld."
"Ban sa olsun, zldm," dedim ama aklm gnlklerdeydi.
"Biz de ok zldk," dedi hsan, gzleri dalarak. "Onu ok severdim. Son yllarda pek kendinde deildi.
Neyse... Kmuran Daym'n ocuu yoktu. Mal mlk bana kald. Geenlerde adadaki kke gittim. Ortal
toplarken, alma odasndaki elik kasay atm. Kasadaki tapu gibi evraklarn arasndan be kaln defter
kt. Gz atnca, bunlarn ingilizce olarak kaleme alnm gnlkler olduunu anladm. armtm,
daymn gnlk tuttuunu bilmiyordum. elik kasann iinde bir de gizli blme saptadm ama anahtarn
hibir yerde bulamadm. Bir uzman getirip baktrdm, bu kasann zel olarak yaptrld, amak iin
anahtarn bulmam gerektiini syledi. Ben de, belki gnlkte, bununla ilgili bir eyler vardr diye, daymn
yazdklarn okumaya baladm. Daym, 1920'den beri ne yaptysa hepsini yazm."
Bir yandan hsan'n szlerinin nereye varacan merak ederken, bir yandan da Christie'nin hangi tarihte
Trkiye'ye geldiini dnyordum. Tam karamyordum ama 1920'lerin yarsndan sonra olmalyd. lk
kocas Archibald Christie'nin, onu aldatmasndan sonra kimseye haber vermeden ngiltere'yi terk ederek,
stanbul'a atmt kendini.
Sanki dndmden haberliymi gibi, hsan sz 1920'lere getirdi.
"Gnlkte bizi ilgilendiren konu, 1926 ylnda balyor. Daym o sralar kendisinden on be ya byk Mualla
Hanm ile evliymi. Babasnn mali durumu bozulan daym, para iin yapm bu evlilii. Ama hastalk
derecesinde gen erkeklere dkn olan Mualla Hanm, daymla da yetinmek niyetinde deilmi.
Evliliklerinin ikinci ylndan sonra kendine gen bir sevgili bulmu. Daym ektii aclar, kskanlklar
olduu gibi aktarm gnlne."
"Boanmay dnmemi mi?" diye soruyorum.
"Karsndan kurtulmay planlyormu ama bunun iin boanmaktan farkl bir yntem varm kafasnda. te
tam o gnlerde karlamlar Agatha Christie ile.
O yl Cumhuriyet Balosu iin Pera Palas'a geldiklerinde, asansre binmekte olan Agatha Christie'yi gren
daym, gzlerine inanamam, yaklam yanna.
'Siz Agatha Christie deil misiniz?' diye sormu.
nl yazar kaamak yantlar vererek, kurtulmak istemi, ama bizimki brakmam peini. Bir hayran
olduunu, o gne kadar yazd btn romanlar okuduunu sylemi, ingiltere'de daha o yl baslan 'Roger
Ackroyd Cinayeti'ni bile okuduunu syleyince, Agatha yumuam. Bundan cesaret alan daym, onu
Bykada'daki kke davet etmi. Arbal bir insan olan Agatha Christie, stelik o sralar yreinde ihanet
yaras da tarken, bu yakkl Trk'n iltifatlarna pek aldrmam. Ama daym ylmam. Her gn iek
yollam, telefon etmi; sonunda kadncaz pes ettiinden midir, yoksa tek bana yaamaktan skldndan
mdr bilinmez, daveti kabul etmi. Ama kalabalklardan holanmad iin, davette fazla insan olmamasn
tercih ettiini, kibarca belirtmi. Daymn canna minnet, elinden gelse karsn da atlatp Agatha'yla ba baa
kalmaya alacak. Ama Mualla Hanm, daymla ayn grte deilmi; bu ingiliz yazarn evlerine geldiini
herkesin bilmesini istiyormu. Daymn itirazlarna aldrmadan, sosyetenin nemli kiilerini de arm
davete.
Davet gn Agatha'nn etrafn saran hayran kitlesinden frsat bulup bir trl konuamam daym onunla.
Ama yazarmz gece yarsndan nce, izin isteyip kalknca arad frsat yakalam. Kadnn itirazlarna
aldrmadan oteline kadar refakat etmi. Vapurda evlilik zerine konuurken bulmular kendilerini. Agatha
zel yaamndan hi sz etmemesine karn daym onun ilikisinin de iyi olmadn sezinlemi. Belki alr
diye, kendi evliliinin yrmediini anlatm. Yazar da, zr dileyerek bunun dardan da grldn
sylemi.
'Yaknda ondan kurtulacam,' diye mrldanm daym, gizleyemedii bir kinle.
'Boanacak msnz?' diye sormu, yazar.
'Bir syleinizi okumutum,' diyerek konuyu deitirmeye alm daym. 'Kusursuz cinayet yoktur,
diyordunuz.'
Agatha glmseyerek aklam.
'Evet yle dnyorum. Tasarlanm cinayet iyi bir organizasyonu gerektirir. Zamann, meknn, cinayet
aletinin doru seilmesi, ortalkta kant braklmamas ya da sahte kantlarn braklmas gibi zek gerektiren
davranlarn yannda, birini ldrebilecek kadar soukkanl bir cesarete veya vahilie sahip olmaldr
insan. Konuurken, yazarken basit olgularm gibi grnen bu gereklilikler cinayet annda yerine getirilmesi
olduka zor eylemler haline gelebilir. Hele bir de cinayet annda srprizlerin ortaya ktn dnrsek...
Evet, evet, bundan eminim, bence kusursuz cinayet yoktur.'
Agatha'nn ilk kez byle cokuyla konutuunu fark eden daym, belki de yazarla yakalad bu yaknl
yitirmemek iin,
'Bu konuda size katlmyorum,' demi. 'Kii yeterince soukkanl, cesur, akllysa, iledii cinayet de
vicdannda yara amayacak kadar hakl bir nedene dayanyorsa kusursuz bir cinayet ilenebilir.'
'ok zor,' demi Agatha, 'ben byle bir cinayet duymadm.'
'Duymam olabilirsiniz ama eminim rnekleri vardr,' diye diretmi daym.
'Yine de denemenizi nermem,' demi Agatha. 'Bence boanmak cinayetten daha kolay bir yoldur.'
Yalnzca bir saat kadar ba baa konumu olmalarna karn, bu ksa birliktelik bile, daymn, zaten ilgi
duyduu yazara srlsklam k olmasna yetmi. Ne yazk ki Agatha ayn duygular tamyormu. Daymn
ertesi gn, Boaz'da gezi teklifini nazik ama souk bir tavrla reddetmi.
'Yaammn en mutsuz gnlerinden biriydi,' diye yazm daym gnlne. Agatha'nn davetini
reddetmesinden sonra bir de Mualla Hanm'la kavga etmi. fkeyle km evden. Heybeliada'da oturan
ocukluk arkada Rauf'un yanna gitmi. Todori'nin meyhanesinde kfelik olana kadar imiler. O gece
Rauf'un yalsnda kalm. Ertesi sabah uyandnda byk bir srpriz bekliyormu onu. Kkten gelen
telefon karsnn bahede l bulunduunu bildiriyormu.
Bulduu ilk tekneyle Bykada'ya gitmi. Kkn kapsnda polisler karlamlar onu. Hemen sorguya
almlar. Daym itiraz edecek olmu, polisler, yan komu shak'n dn gece bahede birini grdn
sylemiler. Karn seni aldatyormu, daha bir gn nce kavga etmisiniz, gibi szlerle sktrmaya
balamlar. Daym o gece Rauf'la birlikte olduunu syleyerek, kendini syrmaya alrken, hkmet
tabibi, Mualla Hanm'n lm nedeninin oka bal kalp krizi olduunu aklam. Bylece soruturma
durdurulmu. O gn, Mualla Hanm'n servetinin tek varisi olarak, karsna kar son grevlerini yerine
getirirken Agatha Christie'yi aramay da unutmam."
Szn burasnda hsan'n ara vererek, anlaml gzlerle bana baktn fark ettim. Sanki daysnn yllar nce
yapt bu tuhaf davrana, benim bir aklama getirmemi bekliyordu.
"Belki Agatha cenazeye gelir de, onu bir daha grrm, diye dnm olabilir," diye, aklma ilk gelen
olasl syledim.
"Daym da byle yazm gnle," diye aklad hsan. '"Bu tr yldrm aklarnda insan deliye dnyor.
Hele bir de reddedilince, her frsatt kullanarak, bu karsnn lm bile olsa sevgilisine ulamaya alyor.
Ne yazk ki ben de bu alakl yaptm,' diyor daym."
"Peki Agatha Christie, nasl karlam bunu?" diye soruyorum merakla.
"zldn belirtmi, her zamanki gibi mesafeli bir tavrla. Ama cenaze kalktktan bir gn sonra kk
aram, taziyeye gelmek istediini sylemi. Hl mesafeli tavrn srdrmeye alyormu, ama sesindeki
heyecan, onulmaz bir merak duygusuyla kvrandn ele veriyormu. Zaten ertesi gn de damlam kke.
lk geliindeki gibi onu iskelede karlam daym. Karsnn lmnn zerinden henz birka gn gemi
olmasna karn, ii gc brakp onunla ilgilenmi. Agatha ise ustaca sorularla olay demeye alm.
Polislere ne sylediyse, ona da ayn eyleri aktarm, daym. Ald yantlar, kadnn baklarndaki kuku
bulutlarm datmam. Beni asl hayrete dren daymn tavr," diyerek yine gzlerini yzme dikti hsan:
"nanabiliyor musun, seni, karn ldrmekle suluyorlar buna kzmyor, hatta tuhaftr sanki bu cinayeti
ilediini ima etmeye alyorsun."
"Nasl yani, dayn karsn ldrdn m sylemi Agatha'ya?"
"Sylememi ama sanki hissettirmi."
Kafamda bir n yanp sndn hissediyorum.
"Kusursuz cinayet," diye mrldanyorum.
"te Agatha da bundan kukulanm. O geceki tartmadan sonra daymn hem sevmedii karsndan
kurtulmak, hem de kusursuz cinayet ilenebileceini kantlamak iin Mualla Hanm' ldrdn
dnm. Hatta kendi bana Heybeliada'ya giderek soruturma yrtmeye bile balam. Daymn o gece
evinde kald Rauf'la, komu shak'la konumu. lgintir bu arada daym ile kadn yazar arasndaki
arkadalk ilerlemi. Ve sk dur, Agatha otelden ayrlp bir sre kkte yaam. O tarihlerde gnln
sayfalar bo! Anlalan daym Agatha ile o kadar megulm ki ok sevdii gnln bile ihmal etmi.
Yeniden yazmaya baladnda, Agatha'nn ngiltere'ye dndn anlyoruz."
"ster misin, gerekten de Mualla Hanm' dayn ldrm olsun," diye kesiyorum hsan'n szn. "Agatha
da zeksn kullanp olay kantlam, ama dayn sevmeye balad iin bu gerei saklam..."
"nce ben de byle dndm," dedi hsan, szm bitirmeme izin vermeyerek. "Ama vazgetim. nk
Agatha daha sonraki yllarda Trkiye'ye gelmeyi srdrm. Gelince de mutlaka dayma uruyormu. Daym
gnlnde yazarn, karsnn lmyle ilgili yeni sorular sorduunu yazyor. Bu da gsteriyor. ki Agatha'nn
kukusu sryor."
"Haklsn," dedim, dalgn bir ifadeyle. "Peki, ne zamana kadar srm bu stanbul ziyaretleri?"
"Sir Max Mallowan ile evleninceye kadar," diye aklad hsan. "Daym, bunu rendiinde ok zlm."
"Gnlkte, Agatha ile ilikilerinden bahsetmiyor mu dayn?"
"Aslnda o da ilgin. Agatha'nn ilk geldii yl, olanlar tm itenliiyle kaleme dken daym, daha sonra bu
konuda inanlmaz bir ketumluk gsteriyor. Sadece birlikte yemek yedikleri, gezdikleri yerleri yazyor. Bir de
u kusursuz cinayet konusunda sohbet ettiklerini belirtiyor. Ne kendi duygularndan, ne de
Agatha'nnkilerden hi bahsetmiyor."
"Peki evlendikten sonra bir daha stanbul'a gelmemi mi Agatha?"
"Bir yl sonra yine gelmi. Sanrm bir veda ziyareti. Kkte vedalamlar. Vedalarken, Agatha'ya bir
anahtar verdiini yazm daym. Cinayet tartmalarn sona erdirecek aklamann, anahtarn aaca gizli
blmedeki mektupta yazl olduunu sylemi. Ama kendisi lmeden o mektubu amayacana dair yazardan
sz alm."
Paralar bir anda btnleniyor, heyecanma engel olamadan soruyorum,
"Ne yani, Agatha'nn kald odada bulunan u anahtar gerek miymi?"
"Seninle grme nedenim de bu," diyor hsan. "Eer otelde byle bir anahtar varsa, bu daymn verdii
anahtar olabilir. Anahtar alp mektubu okuyabiliriz."
"Tamam da," diyorum, aknlkla hsan'n yzne bakarak, "bunu ben olmadan da yapabilirdin, neden beni
ardn?"
hsan'n dudaklarn mahcup bir glmseme sslyor,
"Aslna bakarsan, otel yneticileriyle grtm," diyor. "Anahtar vermekten yana deiller. Ben de bunun
zerine onlara senden bahsettim. Zaten tanyorlarm. lk kitabnn basn toplants bu otelde, Agatha
Christie Salonu'nda yaplm. Senin de iin iinde olduunu, iinde anahtar olaynn da getii, otellerini
konu alan bir yk yazabileceini syledim Bunun zerine tavrlar deiti."
Bunlar anlatrken yzm inceliyor. Sesimi karmadm grnce zr dilercesine krk dkk bir sesle
devam ediyor.
"Biliyorum nce sana sormam lazmd. Ama adamlar vermeyiz deyince... "
"yi yapmsn," diyorum, dosta eline vurarak. "Bana bunlar anlattn iin ayrca teekkr de borluyum
sana. Hadi gidip konualm u adamlarla."
Otel Mdr scak bir tavrla karlyor bizi. Durumu yeniden anlatyoruz. Sorular soruyor, hsan
ayrntlaryla yantlyor. Ben de, eer olay dndmz gibiyse otelleri iin iyi bir tantm olacan
anlatyorum. Adam uzatmyor, anahtar en ge yarn sabah getirmek kouluyla bize veriyor.
Otelden kar kmaz Kabata'a iniyoruz, oradan deniz otobsyle doru Bykada'ya. Kmuran Bey'in
kk adann en eski ahap yaplarndan. Yzyllk kestane aalarnn, manolyalarn serinlettii geni
baheden geip, ikinci kattaki alma odasna kyoruz. hsan giderek artan bir telala ayor kasay. Kk
kasann ii rengi sararm evraklarla dolu. Titreyen ellerle evraklar yana ekip gizli blmenin kapan
ortaya kartrken, ben soluumu tutarak izliyorum onu. Arkadam elleri titreyerek otelden aldmz
anahtar gizli blmenin kilidine uydurmaya alyor. lk deneme baarsz olunca mitsizlie kaplyorum,
ama o ylmyor yeniden deniyor. Bu defa anahtar kilide oturuyor. evirmeden, yzme bakarak glmsyor.
Sonra eviriyor, ard ardna iki kez dnyor anahtar kilidin iinde.
"Ayor," diye baryorum kendimi tutamayarak, "demek Agatha'nn anahtar doruymu."
hsan gizli blmeyi dar ekiyor. elik ekmecenin iinde, elli yl akn sredir hapsolan zarf, sanki gerek
kurtarclarn bulmu gibi yzmze bakarak almay bekliyor. Onu daha fazla bekletmeyi gze alamayacak
kadar heyecanlyz. hsan zarf eline alyor. Laciverdi solmu bir mrekkeple Mrs. Agatha Christie, yazyor
zarfn zerinde. Bir an gz gze geliyoruz, sonra aceleyle ayor hsan mektubu.
"Sevgili Agatha,
Sen bu mektubu okurken ben lm olacam. Umarm yaptklarm iin beni balarsn. Bandan beri sen
haklydn. Kusursuz cinayet, diye bir ey yoktur. Evet, senin de saptadn gibi o gece Mualla'y ldrmek
niyetindeydim. Heybeliada'ya gitmem, alkole dayanamayan Rauf'la herkesin gz nnde iip, sarho
numaras yapmam bu plann birer parasyd. Yolda szan Rauf'u yalya gtrr gtrmez yatana yatrdm.
Hizmetilere grnmeden, evin nndeki kumsaldan sessizce denize girdim. Yzerek Bykada'ya ktm. O
sabah gizlediim giysilerimi, karm ldreceim ba alp kkn yolunu tuttum. Kke vardmda herkes
uyuyordu. Evden ayrlmadan nce ak braktm alt kattaki alma odamn penceresinden ieriye
szldm. Karmn yatak odasna ktm. Ama senin bahsettiin trden kt bir srpriz bekliyordu beni:
Karm yatanda yoktu. Benim evde olmamam frsat bilip sevgililerinden birine gitmiti anlalan. Umarm
stanbul'a inmemitir, diye dnerek, bahede, kuytu bir keye sinerek beklemeye baladm. Gece yarsna
doru bahenin kaps gcrdayarak ald. Nefesimi tutarak kapya baktm; kr tanrya, gelen karmd.
Kendinden emin admlarla ta yolda yryordu. Ba sa elimde smsk tutarak, sessizce ona yaklatm.
Ba tam kalbine saplamay tasarlyordum. Bylece ilk darbede lecek, ben de dikkat ekmeden oradan
kaacaktm. Karmla aramzda iki adm mesafe kalmt ki karsna ktm, bir an gz gze geldik. Onu
ldrmenin tam zamanyd ama ne olduysa oldu ba indiremedim. Olanlar anlayamayan karm bir adm
geriledi, sonra elimdeki ba grerek, 'Aman Allahm!' diyerek olduu yere yld. Korkuyla eve baktm.
Hayr kimse bizi grmemiti. Karm beni tehis etmi olabilirdi, onu mutlaka ldrmem gerekiyordu. Yere
meldim. Mualla upuzun yatyordu. Ba kaldrdm, kalbinin zerine indireceim ama yapamyorum.
Gzlerimi kapyorum, ayorum, konumumu deitiriyorum, hayr yapamyorum. Sonunda karm
ldremeyeceimi anladm. Aklma baka bir fikir geldi. Karm uyandracak, onu hrsz sandm
syleyecektim. Bu dnceyle usulca sarstm. Ama karm uyanmad. Elini tutup kaldrmaya altm,
braknca olduu gibi yere dt. Yine ok imi diye sylenerek, onu sarsmay srdrdm, boa aba,
Mualla kprdamyordu. Neredeyse kkteki hizmetilerden yardm isteyecektim ki, baklarm Mualla'nn
ok iinde donup kalm gzlerine takld. Soluumu tutarak yaklatm. Elimi gznn nnde gezdirdim,
kprt yok. Korkuyla sa bileini elime alp nabzna baktm; atmyordu. Emin olamadm boynundaki damar
da yokladm. Hayr, o da atmyordu. Panik iinde olduum yerde dona kaldm. Sonra sakinletim,
dndke bunun bana Allah'n bir ltf olduunu anladm. Sessizce doruldum, kant brakmadmdan
emin olmak iin etrafma bakndktan sonra hzla baheden ktm.
Karm lmt, lmne ben neden olmutum ama bu ustaca tasarlanm bir cinayetten ok, beceriksiz bir
katilin ans sonucu gereklemiti. Senin konuyla ilgilendiini sezer sezmez aklma bu olay kullanmak
geldi. Belki bylece dikkatini zerime ekebilir, akma karlk vermeni salayabilirdim. Bu yzden
istanbul'a geldiin yedi yl boyunca, kusursuz bir cinayet ilemiim duygusunu vermeye altm sana. Bunun
ie yaramadn da syleyemezsin. Ama, ben adam ldrecek cesarete ya da vahilie sahip deilim.
Zeksn yalnzca sevdii kadn kendine balamak iin kullanabilecek iflah olmaz bir m sadece.
Yaptklarm iin senden zr diliyorum. Umarm bu yeteneksiz katili, yalanc balarsn."
Kmuran Aknil
KTAP KATL
Bakomiser Nevzat ile yardmcs Ali gzlerini dikmi, pr dikkat beni izliyorlar. Sigara dumanna boulmu
bu kk odaya girdiimizden beri nc kez uyaryor Bakomiser Nevzat,
"Cumartesi saat 17:30 ile 19:00 arasnda nerede olduunuzu sylemezseniz, sizi gzaltna almak zorunda
kalrz."
"Anlamyorum," diyorum, aknlkla, "o eletirmeni neden ldreyim ki?"
"Son romannz yerin dibine batrm," diyerek lafa karyor Ali. k giysileri, ukala davranlaryla polisten
ok gen bir broker andryor.
"Bunun iin adam ldrlr m?"
"Ne diyorsun sen," diyor, "adam yan bakt diye cinayet ileyenler var bu memlekette."
"Ben onlardan deilim."
"Bundan emin olamayz," diyor Nevzat.
"stelik bize yalan sylemiken," diyerek ta gediine koyuyor Ali. "Gya Cumartesi gn Eskiehir'de imza
gnnde olacakmsnz."
"Ben size yalan sylemedim... mza ii son anda iptal oldu."
"Bize,deil ama karnza sylediniz," diyor Ali, karnz szcnn stne basa basa. "Karsna yalan
sylemekten ekinmeyen biri kim bilir bize ne masallar anlatr."
Durum sandmdan ciddi grnyor. Galiba gerei anlatmaktan baka arem yok.
"Bakn," diyorum alttan alarak, "sizin de banza gelmitir... evlilik zamanla monotonlayor, insan heyecan
aryor. "
Lafn nereye varacan anlayan Ali kkrdarken, Bakomiserin kalar atlyor.
"Ltfen daha ak konuur musunuz?" diyor.
"Peki," diyerek aklyorum... "Cumartesi gn bir bayan arkadamla birlikteydim. Kakts Kafe'de bulutuk,
Beyolu'nda. leden sonra saat be buuk sularnda."
Ben anlatrken, Ali de nndeki kk deftere notlar almaya balyor.
"Kafede sylediklerini dorulayacak kimse var m?"
"Barmen hsan beni tanr," diyorum. "Ona sorabilirsiniz."
"Peki sonra ne yaptnz?"
"Ortaky'e indik, bir restoranda yemek yedik, oradan da kzn evine gittik," diyorum.
"Kz kimdi?"
"Ad Nermin, gen bir air."
"Telefonu var m?"
Numaray ezberden sylyorum. Nevzat, rakamlar kaydeden yardmcsna dnyor:
"Hadi u Kakts Kafe'deki garsonla, kz bir ara."
"Ba stne amirim," diyerek kalkyor Ali.
Yardmcs kmadan Bakomiser yeni bir direktif daha veriyor:
"ocuklara da sor, kapcy getirmiler mi? Yaynevinin sahibiyle yzletireceiz."
Bir de yaynevi sahibi var! Kim acaba? Yoksa benim yaync m? Ama bu ok sama!
"u yaync," diyorum, Ali odadan ktktan sonra, "Aytu Gke mi?"
Nevzat biraz arm ama soukkanlln yitirmeden yzme bakyor.
"Nereden biliyorsunuz?"
"Kitabm eletirdi diye, beni Sleyman Sami'nin katili yaptnza gre yayncm haydi haydi sulu
sayarsnz. Aytu Abi'yi de sorguladnz m?"
Sorumu yantlamak yerine masann zerindeki 2000 paketine uzanyor. Bir sigara karp dudaklarna
gtrecekken gzleri bana taklyor,
"er misiniz?" diyerek uzatyor. Alyorum, sigaralarmz bitene kadar pek konumuyoruz. Aslnda konuyu
amak iin bir iki denemede bulunuyorum ama Bakomiser ketum davranyor. Bu ketumluk, Ali gelip
anlattklarmn garson ve Nermin tarafndan dorulandn aklamasna kadar sryor. Bu konumadan
sonra Bakomiser yumuuyor. Keli suratndaki sert izgiler geviyor, baklarna babacan bir ifade gelip
oturuyor.
"Aytu Gke'yi iyi tanr msnz?" diye soruyor.
"Tanrm. Onun sulu olduunu mu dnyorsunuz?"
"Sleyman Sami'nin eletirdii son kitap onun yaynevinden km."
Glmeye balyorum.
"ok mu komik?" diyor Nevzat.
"Komik," diyorum, "rahmetlinin yerdii kitaplar, vdklerinden daha ok satard."
ki polis aknlkla birbirlerini szyor. nce Nevzat topluyor kendini.
"Ama," diyor, "yayncnz cumartesi maktuln evinde tashihi Salih tarafndan grlm."
"Ne ii varm onun, eletirmenin evinde?" diyorum aknlkla.
"Sleyman Sami'nin yeni kitabnn dzeltmelerini getirmi. O evdeyken Aytu Bey gelmi. Salih onlar ba
baa brakp km."
"Bunda yadrganacak bir ey yok, iyi arkadalard. Hem Salih Bey'in dzeltmelerini yapt kitap da bizim
yaynevinden kacakt."
Bir sre odada kimse konumuyor. Sessizlii Bakomiser bozuyor yine:
"Peki Yakup Kra' tanr msn?"
"Arkadamdr," diyorum. "Trkiye'nin en iyi ykclerinden biridir."
"Bu sizin iyi ykc ka gndr ortalkta yok."
"Deli doludur Yakup," diyorum arkadam savunmak iin. "Can isteyince kimseye haber vermeden eker
gider."
" gn nce bir panelde Sleyman Sami'yle birbirlerine girmiler."
"Duydum, tatsz bir olay. Ama Yakup Kra kimseyi ldremez."
"Onu bulunca anlayacaz," diyor Nevzat ban sallayarak.
"Sleyman Sami yazarlarn arasnda pek sevilmezmi," diyerek, bu defa Ali balyor sorguya. "Sen de kzar
miydin ona?"
"nceleri ok kzardm ama sonra yapt eletirinin ou zaman haksz, fke kaynakl olduunu anladm.
Kendini bitiriyordu zavall."
"Ama birileri senin gibi dnmyor olacak ki, defterini drmler herifin," diyor Ali.
"Neden katilin edebiyat olduunu dnyorsunuz? Baka biri, bir hrsz olamaz m?"
"Evden hibir ey alnmam. Bir de cinayetten sonra katil, nemli edebiyat dergilerini arayarak, eletirmeni
ldrdn haber vermi. Kendisini bir edebiyat tutkunu olarak tantp, Sleyman Sami'yi de kitap katili,
bir edebiyat bezirgan olarak tanmlam. Cinayetin gerekesi olarak da Sleyman Sami'nin edebiyata zarar
vermesini gstermi."
"lgin," diyorum. "Belki de katil, fanatik bir okurdur. Sleyman Sami, hayran olduu yazar eletirince o da
bu cinayeti ilemitir."
"Hakl olabilirdin ama katili eve Sleyman Sami alm. nsanlarla aras pek de iyi olmayan eletirmenin yle
her okuru eve alacan sanmyoruz. Katil, eletirmenin tand biri olmal. Cinayet bak ya da haner gibi
delici bir aletle ilenmi. Bunun eletirmene 25. Sanat Yl'nda armaan edilen gm mektup aaca
olduunu sanyoruz. Her zaman masann zerinde duran mektup aacan bulamadk, kant yok etmek
isteyen katil alm olmal."
"Bu telefonlar," diyorum dalgn bir ifadeyle, "hedef artmak iin olamaz m? Belki katil, cinayeti
edebiyatlarn zerine ykmak iin bu yolu semitir."
"Olabilir ama bu ynde hibir kant yok elimizde," diyor Nevzat. Sonra kartn uzatarak ekliyor. "Sizden
ricam, bir ey renir ya da duyarsanz bize haber vermeniz."
"Merak etmeyin," diyorum, kalkarken, "bir ey renirsem haber veririm."
Eve gelip karmn sorularn usturuplu yantlarla geitirdikten sonra alma odama kapanp Sleyman
Sami'yi kimin ldrm olabileceini dnmeye balyorum. Katilin yazar olmas bana zayf bir olaslkm
gibi geliyor. Yazarlarn ou ister farknda olsunlar ister olmasnlar lmszlk peindedirler. Ama bu
lmszl iledii cinayetlerle deil, yazdklaryla salamaya alrlar. Bu nedenle, eer ok aptal biri
deilse hibir yazarn, lmszlk dn bir eletirmeni ldrmeye feda edeceini sanmyorum. Peki o
zaman kim olabilir bu katl? Akrabalar desem, adam zengin deil ki ldnde ykl bir miras braksn.
Kadn, ak desem, Sleyman Sami, andropoz snrn geceli yllar oluyor. Politik bir cinayet desem, btn o
solcu sylemine karn, etliye stlye karmama konusunda nasl byk bir beceriye sahip olduunu herkes
bilir. O halde kim, niin ldrd bu adam? Sanki sorumun yantym gibi pe pee almaya balyor telefon.
"Alo buyrun?"
"Alo," diyor neeli bir ses. "Ben Yakup"
"Yakup... Olum nerdesin? Polis seni sorup duruyor."
"Eve gelmiler, duydum. Sleyman Sami yznden. Ulan ne cenabet herifmi. ls bile rahat brakmyor
bizi."
"yle konuma, ne de olsa edebiyata katkda bulunmu bir adam."
"O herif mi? Gldrme adam... Sen de bir tuhafsn! Herif, hakknda yazmadn brakmad. Neredeyse
adam savunacaksn bana."
"Olan olmu," diyorum. "ld gitti, arkasndan konumayalm imdi."
"Niye konumayalm? lm olmas onu aklamaz."
"Belki sana ktl dokundu ama..." diyecek oluyorum.
"Bana ktl dokunmas nemli deil," diyerek patlyor. "Asl ktl edebiyata dokundu. Onu
pohpohlayanlarn yaptlarn gklere karr, kendisine boyun emeyenleri yerin dibine sokmaya alrd.
Byle eletirmenlerin olduu bir lkede edebiyat geliir mi? O bir bezirgand... Kitap katiliydi."
"O szleri nereden duydun?" diye soruyorum, kukuyla.
"Hangi szleri?" diyor afallayarak.
"O bir bezirgand, kitap katiliydi, szlerini."
"Hatrlamyorum... Gazetede okumuumdur herhalde."
Kafam karyor, Yakup, eletirmeni ldrm olabilir mi? Dayanamayp soruyorum.
"Neredesin, syle de gelip alaym."
"Bover... stanbul dnda bir yerdeyim ite."
"Ne zaman ayrldn stanbul'dan?"
"Cumartesi gecesi."
Cinayetten sonra diye geiriyorum aklmdan.
"Orada burada dolap durma," diyorum uyaran bir ses tonuyla. "Yakalayacaklar, ban belaya girecek. Kalk
gel, polise teslim ol."
"Gelemem. Burada keyfim yerinde. O herif ld diye rahatm bozacak halim yok."
"Anlamyorsun," diyecek oluyorum.
"Anlyorum, anlyorum... bu kadar muhabbet yeter Hadi eyvallah," diyerek kapatyor.
O srada kap alyor, karm ieri giriyor.
"Sylemeyi unuttum," diyor, elindeki dosyay bana uzatrken, "tashihi Salih Bey urad. u msveddeleri
brakt. Dzeltmeleri yapm, sayfalk da bir ek yazm."
Aklm hl Yakup'ta, bir an karmn neden bahsettiini anlayamyorum. Bana uzatt dosyay alrken
alglyorum her eyi. Eski romanmn ikinci basks iin hazrlk yapyoruz. Dosyay ap iindekileri
karyorum. Sayfalarda krmz kalemle iaretlenmi harfler, cmleler gryorum. Bunlar iyi, gzel de
romann sonuna eklenen "Eletiri ve neriler" bal altndaki u sayfa da ne oluyor?
Karm odadan kmadan nce, Salih Bey'in bir de ricas olduunu, dzeltmeleri yaptktan sonra evine
yollamamz istediini sylyor. Tuhaf, hi byle istekleri olmazd, yaynevinden alrd msveddeleri.
Karm knca Yakup'un katil olup olamayacan dnyorum bir sre daha. Polisi arasam, hayr bunu
Yakup'a yapamam. En iyisi az nceki telefon konumasn unutmak. Salih Bey'in dzeltmelerine dnyorum.
nce, ne yazm u adam diye merak ederek 'Eletiri ve nerileri' okumaya balyorum. Tipleri daha iyi
izmem iin birka neride bulunuyor ki hi de haksz saylmaz. Kurguyla ilgili de notlar dm. zerinde
dnlmeye deer. Ama beni asl arpan notlarnn sonuna ekledii, iyi romann, belirsizliin bilgelii
zerinde ykseldiini anlatan paragraf. Bu paragraf, roman tarihinin zeti gibi, yle derin, yle anlam ykl
ki, insan ok gzel bir iirin karsndaym gibi heyecanlandryor. Bir yerden alm olmal, diye
dnyorum. Bu varsaymm bile aknlm, yazya duyduum hayranlm azaltmyor. Onunla
konumak istiyorum. Ve Salih Bey'in evine msveddeleri kendim gtrmeye karar veriyorum.
Ertesi gn Yakup Bodrum'da yakalanyor. Apar topar stanbul'a getiriliyor. Yakup cinayet saatinde evde
yalnz olduunu sylyor ama inanmyorlar ona. Evini aryorlar, neyse ki mektup aacan bulamyorlar.
Ama sorgusu sryor.
Sleyman Sami'nin topraa verilecei gn, ben de Salih'in evine gidiyorum. Kurtulu'ta eski bir apartmanda
oturuyor. Beni grnce, yz allak bullak oluyor. Ama sonra toparlyor,
"Msveddeleri getirdiniz herhalde," diyor, kendinden emin bir tavrla. "Ben de sizi bekliyordum buyrun."
Bu adama ne olmu byle diye dnmekten kendimi alamyorum. Duvarlar ktphaneye dntrlm
genie odann ortasnda, ahap masann nnde duran eski koltuklardan birini iaret ederek,
"Buyrun oturun," diyor masaya otururken, "Notlarm okuma frsat buldunuz mu?"
"Evet, okudum," diyorum, onun otoritesini kabul ettiime kendim de aarak. Bu sahneyi daha ncede
yaadm anmsyorum. lk romanm kmazdan nce Sleyman Sami'ye gitmitim. Tpk Salih Bey gibi
stenci bir tavrla konumutu benimle.
"Bu roman karmakta acele etmisin," diyor, szn saknmadan. "Eksikleri var."
"Ama," diye savunmaya geecek oluyorum.
"Amas mamas yok, siz genler hep byle yapyorsunuz," diyor. "Kitabnz ksn da nasl karsa ksm. n,
an peinde kouyorsunuz... "
Adam dpedz hakaret ediyor bana. Sleyman Sami'yi de geti, diye dnyorum. Ama asl yanl yapan o,
artk ben toy bir yazar deilim.
"Kendinize gelin Salih Bey," diye baryorum. "Siz ne biim konuuyorsunuz."
Adam afallyor, gzbebeklerindeki sert parltlar yumuuyor, bir av kpeinin lgn baklarna dnyor.
Artk karmda bildiimiz o yorgun, ezik Salih Bey var.
"Bakn," diyorum, biraz sesimi alaltarak, "siz ok iyi bir tashihisiniz. Ama bu, bana hakaret etme hakkn
vermez size."
Orta yal adam koltua ekilip, iyice klyor. Ona acmaya balyorum. Zavall ar ar deliriyor olmal.
"Ayrca," diyerek, gnln almaya alyorum, "yazdnz notlan da ok iyi bulduumu belirtmeliyim. Hele
o son paragraf... Saptamalarnz iin sizi tebrik etmek gerekir."
"O yazy ben yazmadm," diyor, utanga bir tavrla.
"Kim yazd?"
Gzleri korkuyla odann giri kapsna evriliyor, ' birinin duymasndan ekinirmi gibi
"Salih Sami," diye fsldyor.
Salih Sami de kim? Karmdaki adamn soyad Barem. Salih Sami nereden kt?
"Sleyman Sami mi demek istiyorsunuz?" diyorum.
"Hayr o ld. Artk Salih Sami var," diye aklyor. rkek gzleri hl odann kapsnda. Ben de kapya
dnyorum.
"Onu tanmyorum," diyorum adamn nereye baktn anlamaya alarak.
"Nasl tanmazsnz," diye baryor birden.
aknlkla ona dnyorum. Ezikliini zerinden atm, az nceki acmasz tavryla konuuyor. Adamn
ldrdn anlyorum. Ama alttan alrsam, Salih Sami'nin canma okuyacan da biliyorum.
"Sesini ykseltme," diye ben de en az onunki kadar gl bir sesle baryorum. "Uyduruyorsun. Salih Sami
diye biri yok."
Umduum gibi olmuyor, gzlerindeki fke yumuamyor.
"Cahil," diyor, eliyle arkadaki raf gstererek. "Bu kitaplar kim yazd sanyorsun?"
Raflara bakyorum, Sleyman Sami'nin kitaplarn gryorum. O anlatmay srdryor,
"Alttakiler de kitaplamam almalarm. Sleyman Sam kskand baslmalarna izin vermedi."
aknlk iinde susuyorum.
"Hl inanmyorsan al una bak," diyerek masann ekmecesini ayor. Dikkatle bakyorum, ekmeceden
ald gm mektup aacan bana uzatyor.
"Bunu bana 25. Sanat Yl'nda armaan ettiler," diyor.
nce korkuyla geriliyorum, bir an kamay dnyorum. Sonra kendimi toparlayarak,
"Bakabilir miyim una?" diyerek an bir hareketle mektup aacan kapyorum. "Yalan sylyorsun. Bu
senin deil Sleyman Sami'nin." Yznde beliren aknl grr grmez, iyice ykseltiyorum sesimi. "Sen
Salih Sami deilsin, sen Salih Barem'sin."
Yeniden tashihi Salih Bey oluyor karmdaki adam. Boynunu eerek, uysal ezik baklarla beni szmeye
balyor. Ama artk gerilemeye hi niyetim yok.
"Sen eletirmen deilsin," diyorum.
"Olabilirdim," diyor titrek bir sesle. "Sleyman Sami engelledi beni. Ona deer verirdim. Her yazdm ona
gtrrdm. Beenmez, beni aalard. Senden olsa olsa tashihi olur derdi."
"Mesleim kmseme," diyorum, amacm Salih Sami'nin yemden ortaya kmasna engel olmak.
"Tashihilik de nemli bir itir." .
"Salih Sami yle demiyor ama."
"Bo ver onu. Yalan sylyor. Biliyorsun o bir katil. stelik suu da Aytu Bey'in zerine ykmak istiyor."
"Kt niyeti yoktu aslnda. Sleyman Sami'ye yaptklarnn yanl olduunu sylemek istiyordu. Ama tam o
srada Aytu Bey geldi. Onun yannda konuamazd. Dar kp bekledi. Aytu Bey gidince yeniden eve
girdi. Eletirmene hatal olduunu, insanlara daha zenli davranmasn syledi. Ama Sleyman Sami bana
yapt gibi ona da hakaret etti."
Sesinin ykselmeye baladn hissediyorum Salih Sami yeniden ortaya kmak zere.
"Onu ldrmeye hakk yoktu," diyorum serte. "Yarn fkelenip Salih Barem'i de ldrebilir."
Tashihi yardm dileyen gzlerle bana bakyor.
"Polisi arayp onu yakalatalm, tek are bu," diyorum kesin bir ifadeyle.
"Yapamam," diyor.
"Sen yapmazsan ben yaparm," diyorum. "Telefon nerede."
Usulca, kitapln alt rafndaki siyah telefon ahizesini gsteriyor.
Telefona sarlp Nevzat' aryorum. Hemen geleceklerini sylyorlar, ikimiz de susmu onlar beklerken sanki
hibir ey olmam gibi,
"Biliyor musun," diyor, "ok tashih vard romannda."
KR BCAN'I KM VURDU?
Gecenin nde, telefonun sesiyle uyanyorum. Uykum pek hafif saylmaz, epeydir alyor olmal. ki kiilik
geni yatamda dnerek komodinin zerindeki telefona uzanyorum.
"Alo?"
"Alo, Bakomiser Nevzat m?" diyor stma grmemi bir erkek sesi.
"Evet, sen kimsin?" diye soruyorum, esneyerek.
"Ben Recep, Bican Abi tarafndan aryorum."
Annda alyor uykum. Bu, Kr Bican'n sa kolu Recep. Ksa bir duraksamadan sonra,
"Ev telefonumu nereden buldun?" diye soruyorum.
"Bican Abi'de varm," diyor anlaml bir ses tonuyla.
"Bican komada deil mi?"
"kr Allah'a, at gzlerini," diyor. Sesinde gurura benzer bir sevin var.
Yardmcm olacak Ali salann haberi yok. Gya adamn yatt odann kapsnda nbet tutuyor.
"Ne zaman oldu bu?" diye soruyorum, nemsemez grnerek.
"Birka saat nce," diye aklyor. "Bican Abim seninle konumak istiyor."
lgin! Demek Bican komadan kar kmaz beni istiyor. gndr kafam kurcalayan dm sonunda
zlecek... zlecek mi? Bu herifler, yle kolay kolay konumazlar...
"Ne anlatacakm bana gecenin bu saatinde? Yarn sabah konuuruz," diyerek ne kadar ciddi olduklarm
anlamaya alyorum.
"Ne anlatacan bilmiyorum Bakomiserim, sana syleyecekmi," diyor, uysal bir ses tonuyla. "Mutlaka bu
gece konumalymsnz. Hayat memat meselesi, dedi Bican Abim."
Biraz dndkten sonra,
"Peki, yarm saat sonra hastanedeyim," diyorum.
Emektar Renault glk karmadan alyor. Ana cadde bizim sokak gibi sakin yine de hzl gitmiyorum.
Kr Bican'la konumadan nce biraz dnmeliyim. Paketimdeki son sigaray yerletiriyorum dudamn
kysna. Canm ektiinden deil, ksa yoldan kafay toparlamak iin.
Her ey gn nce, Kr Bican'n Boaz'da lks bir restoranda vurulmasyla balad. Olay duyduumda
aklma gelen ilk ihtimal, byk apl bir mafya hesaplamasyd. Kr Bican deyip gemeyin, yeralt aleminin
en nemli, en ilgin ahsiyetlerinden biridir. Delikanllk raconlarn el stnde tutan, kendine gre ahlak
kurallar olan eski babalara hi mi hi benzemez. Ucunda para olduktan sonra eroin ticaretinden tutun da
ocuk pazarlamasna kadar akla gelebilecek her trl pis ie girmekten ekinmez. Yeralt aleminde herkes
ondan korkar, ona bulamak istemez.
Sonunda birileri onun da biletini kesmeye karar verdi anlalan. Ama baka pis kokular da geliyor burnuma.
Henz kant olmamasna ramen kimi gazeteler, Kr Bican'n vurulmasnn u mehur eteyle balantl
olduunu yazd. Her gn ipe sapa gelmez ihbarlar alyoruz. Bunlar neyse de istihbarat rgtnn de olay
soruturduu haberleri yaylmaz m ortala. etenin bu ie bulam olmas henz kesinlik kazanmasa da
ben Kr Bican suikastnn ardnda byk bir gcn olduunu dnyorum. Bu yle bir g ki, Kr Bican'n
en ok gvendii korumalar, yeralt aleminin naml delikanllar Keskin Nejat'la, Kalafat Kenan' bile satn
alabilecek kadar zengin ve korkutucu.
ki korumay bizzat ben sorguladm. Nasl olduunu anlayamadklarn, krmz BMW ile gelen bir
delikanlnn Bican Abilerini kurun yamuruna tuttuunu anlattlar. Gerektiinde on kiiyle atmaya
girecek kadar iyi silah kullanabilen bu iki bitirim, gzlerimin iine baka baka yalan sylyorlard. Benden
ekinmemelerini anlyordum ama Kr Bican etesinin teki elemanlarndan korkmamalar tuhaft. Bunun
aklamas basitti: Kr Bican' vuranlar daha belal adamlard.
Emniyet amirimiz de ayn eyi dnm olacak ki,
"Aman Nevzat olum, dikkat et. Bu nazik bir konuya benziyor, i yukarlara uzanabilir, durup dururken
bamza i almayalm," diyerek, beni uyarma gerei hissetmiti.
Restorandaki garsonlar da krmz BMW ile gelen bir delikanldan sz ettiler. Korumalardan farkl olarak,
delikanlnn yannda gzel bir kzn olduunu da eklediler. Kr Bican kzn masasna gitmi, tartmlar,
delikanl da tabancasn ekip, mafya babasn yere sermi. Bu ifade korumalarnkini doruluyordu ama
suikastn arkasnda kimin olduu sorusuna aklk getirmiyordu. Ne yazk ki korumalar da garsonlar da
BMWnin plakasn almamlard. Daha ilginci, olay yerinde bir arjre yakn kurun yaklm olmasna
karn ne bir mermi ekirdei, ne de bir kovana rastlanamamt. Bunun anlam akt; birileri delil
kalmasn, diye tek tek kovanlar toplamt. Kr Bican'a yakn mesafeden ate edildiinden kurunlar delip
gemi, adamn gvdesinden de ekirdek kmamt. Bir tek krmz BMW kalyordu geriye, plakas
saptanamam olmasna ramen, gndr arabann sahibini bulmak iin urap duruyorduk.
Aslna bakarsanz beni de rktyordu bu olay. Ya gerekten de ete filan karsa bu iin altndan. Kr
Bican'n da 1980'den sonra yurtdndaki gizli operasyonlarda kullanld syleniyordu.
Hastanenin park yerine gelinceye kadar bu dnceler geiyor kafamdan. Arabadan karken, karanln
iinden ince uzun bir glge yaklayor yanma. Bizimkilerden biri mi, hayr, bu Recep. Saygyla ceketini
dmeleyerek,
"Ho geldiniz Bakomiserim," diyor, "yle buyrun."
Hastanenin kapsna yrrken,
"Peki konuabilecek hali var m Kr Bican'n?" diye soruyorum.
"Bican Abi byle ok varta atlatt," diyor kendinden emin bir tavrla. "Gzn atktan sonra korkma. Seni
beni uyutur da sabaha kadar konuur evvel Allah!"
Kr Bican'n yatt oda nc katta. Asansrden indiimi gren Yardmcm Ali ile yanndaki iki polis
memuru aknlkla toparlanyor.
"Hayrola amirim, bir ey mi oldu?" diye soruyor Ali, uyku sersemi gzlerini yzme dikerek.
"Kr Bican komadan km," diyorum.
"m... imknsz..." diye kekeliyor.
"Sen yle san," diyorum, kzgnlkla yzne bakarak. "Adam hastaneden karsalar haberimiz olmayacak."
"Ama bakomiserim," diyecek oluyor.
"Tamam, tamam seninle sonra konuacaz," diyerek, Bican'n odasna yryorum.
Kr Bican, geni odann ortasndaki yatakta koluna balanm serum ieleriyle yatyor, ieri girdiimizi fark
edince ban hafife kaldryor. Yz solgun ve endieli. Yataa yaklarken, Recep bir iskemle yetitiriyor.
"Gemi olsun," diyorum iskemleye otururken.
"Sa olasn," diyor. gnlk koma onu epeyce sarsm. Ona Kr Bican lakabn kazandran, sa kann
ortasndan balayp enesine kadar uzanan bak yaras sanki daha da derinlemi.
"Kusura bakma Bakomiserim..." diyor. "Seni de buraya kadar yorduk."
"Anlatacaklarn nemli olmal," diyorum. "Nedir bu i? Kim vurdu seni?"
Sorumu yantlamadan nce gzleriyle Recep'e odadan kmasn iaret ediyor. Adam knca bana dnerek,
"nce sz vermelisin," diyor, adeta yalvaran bir ses tonuyla. "Bu konuyu kimseye anlatmayacaksn."
"Byle bir koulu kabul etmeyeceimi biliyorsun."
"Anlatacaklarm kimseye sylemezsen, sana nemli bir tyo vereceim," diyerek pazarlk yapmaya balyor.
"Belki anlatacan ey, verecein tyodan daha deerlidir," diyorum kurnazca glmseyerek.
"Deil," diyor. "Allah ahidim olsun, deil."
"Duymadan bir ey syleyemem," diyerek, kestirip atyorum.
aresiz gzlerle yzme bakarak,
"Olanlar renince eminim bana yardm edeceksin."
"nce anlat," diyorum, byle belal bir babay kstrm olmann verdii keyfin tadn kartarak.
"Peki, dinle o zaman," diyerek, balyor anlatmaya: "Pazar gn, Boaz'da, Orfoz Restoran'da oturuyorduk.
Bir ara gzlerim kapdan giren bir kza takld. Gn n arkasna almt yzn gremiyordum ama kz
ok iyi tandm birini hatrlatyordu bana. Yry, ban yana eii, san savuruu her eyi ona
benziyordu."
"Kime benziyordu?" diye soruyorum merakma yenilerek.
Kr Bican'n solgun yz kederle glgeleniyor.
"ermin'e," diyor, titrek bir sesle, "ilk sevgilim ermin'e. Sanki onca sene gememi gibi, tazecik, gencecik
duruyordu karmda. nmden geene kadar hayran hayran bakp durdum. Ben kendimi kzn bysnden
kurtaramamken,
'Ne bakyorsun lan yle ay gibi?' diyen bir ses duydum.
Bam evirdim ki, uzun boylu, yeniyetme bir olan fkeyle bakyor. Olan grr grmez, kzn manitas
olduunu anladm. Bizim ocuklar ayaa frlayp olan benzetmek zereydiler ki, onlar durdurarak, ocua
dndm,
'Hemen azn bozma,' dedim, alttan alan bir sesle, 'kz birine benzettim.'
'Yiyecek gibi bakyordun ama,' diye diklendi.
'Yanl anladn koum...' diyerek, yattrmaya altm.
'Yanl anlamadm. Bir daha olmasn,' dedi.
Bizim ocuklar ldrmak zereydi. Delikanl uzaklarken, Keskin Nejat,
'Abi emret, indireyim u lavuu aaya,' dedi.
'Bo ver be Nejat,' dedim. 'Diisinin yannda erkek sereye bile eyvallah ekmek lazm.'
ocuklar bendeki bu deiiklii anlamadan akn akn yzme baktlar. Bu arada delikanl gidip kzn
masasna oturmutu. Kz, ne konutuunu sormu olacak ki bize ters ters bakarak bir eyler anlatt. Kzn
tatl baklar sertleti, dmanlkla doldu. nemsememeliydim ama yapamadm. Barmak iin garsonla
iki gnderdim. Delikanl ikrammz geri evirdi. Bu defa bizim Kalafat Kenan,
'Abi bu dallamann yapt yetti artk, brak, u olan halledeyim,' dedi.
'Olmaz,' dedim. 'Onlar k. Aklara dokunulmaz. Ben gider konuurum.'
'Konutuuna demez Abi,' dedi Nejat. 'ok cann ektiyse kz kaldralm.'
Yapmadmz i deildi, ama bana ermin'i hatrlatan bir kza bunu yapamazdm.
'Bunu duymam olaym Nejat,' dedim. 'Ne zamandan beri siz bana akl verir oldunuz?'
ocuklar susup, balarn ne ediler. Ben de kzn masasna yollandm. Onlara yaklatm grnce olan
yine dik dik bakt yzme. Aldrmadan ktm masalarna;
'Bak arkada,' dedim, btn samimiyetimle, 'benim kt bir niyetim yok... '
'Ulan, sen kim oluyorsun da izin almadan benim masama oturuyorsun,' diyerek kesmez mi szm.
'Delikanl adamsn, ulan diye konuma,' diyerek uyardm.
'Ha siktir lan, delikanll senden mi renecem,' diye barnca, dayanamayp suratna bir tokat indirdim.
Tokat yiyince sandalyeden yere dt. Yere der dmez de ceketinin altndan silahn ekip ate etmeye
balad. Bu toy olanda silah bulunacan nereden bilirdim? Kendimi masann arkasna attm ama ge
kalmtm, olan vurmutu beni. Bizim Nejat'la, Kenan ilk aknlklarn atar atmaz, silahlan fora edip
yetitiler. O ara gzlerim kza takld, zavallck sandalyesine bzlm, korkuyla olanlar izliyordu. Olan
delik deik etmek zere olan bizim ocuklar durdurdum. Tkenmekte olan son gcm de kullanp,
'Brakn, gitsinler,' dedim.
'Nasl brakrz Ab' dedi Nejat fkeden lgna dnm gzlerle bana bakarak. 'Herif seni vurdu.'
'Brakn,' dedim, emredercesine, 'onlar k. Onlara dokunmayn.' Sonra kza dnerek ekledim. 'Sevgilini al
da git... '
Kzn gzlerindeki korku, sevince dnt; hemen toparland, hl yerde yatan olan elinden tutarak
srkleyip gtrd. Bizim ocuklara olanlar kimseye anlatmamalarn, bo kovanlar, duvara saplanan
ekirdekleri toplamalarn syledim. Onlar znt ve aknlk iinde balarn sallayarak dediklerimi
yaparlarken kendimi kaybetmiim... "
Derinden bir i geirerek szlerine son noktay koyuyor Kr Bican.
"ite hepsi bu Bakomiserim."
"Gzel hikye," diyorum inanmam gzlerle szerek, "neden senaryo yazmyorsun?"
Gzlerinde masum bir ifade beliriyor.
"nan ki doru," diyor. "stersen beni vuran ocukla da yzletiririm seni."
"Nasl!" diye syleniyorum.. "ocuun kim olduunu biliyor musun?"
"Biliyorum, dviz zenginlerinden Hilmi Kaya'nn olu. Bizimkiler olan bulup, olanlar anlatmamas iin
gzn korkuttular. Zaten benim kim olduumu rendikten sonra kaacak yer aryormu zavall. Babas
defalarca zr dilemi bizimkilerden."
Kr Bican' tanmasam, yeralt aleminin en irkef, en iren adamlarndan biri olduunu bilmesem, tamam
diyeceim. Ama benim bildiim Kr Bican bunu yapacak adam deil. Fakat yle de iten anlatyor ki, stelik
tan da var... Duraksamamdan hl ona inanmadm kartarak,
"Valla olay tam tamna anlattm gibi oldu," diyor. Sesinde az nceki itenlii buluyorum. "stersen kzla da
konuabilirsin."
"Diyelim ki doru sylyorsun, ama niye yaptn bunu?" diye soruyorum merakla.
"ermin yznden," diyor i geirerek. "lk akm, ilk gz arm, ilk cinayetim ermin yznden."
"Sevdiin kz, ermin'i de mi ldrdn?"
"Dur, bilir bilmez sulama hemen," diyor, ilk kez fkelendiini gryorum. "Bir dinle ondan sonra karar ver.
lkokuldan beri seviyordum ermin'i. O da beni sevdiini sylyordu. Szl gibiydik, askerliimi yapar
yapmaz evlenecektik. Derken bizim mahalleye bir araba galerisi ald. Galeri sahibi cenabet herifin bin. Bir
de uzun boylu, yavak bir olu var. Selamsz sabahsz dolar dururdu mahallede. Bunla kalsa yine iyi. Bir
gn ermin geldi yanma. Bu herif bana aslyor, demez m? O zaman bu ilerle ilgimiz yok ama sapma kadar
delikanlyz. Kz evine braktm gibi gittim lavuun yanna.
'Ulan,' dedim. 'Bir daha benim kza aslrsan, alrm faan aaya.'
Tnmad dallama, efelenmeye kalkt. Ben de yerletirdim kafay suratnn ortasna. Azndan burnundan
nasl kan geliyor. Kavgay gren, babas da, araba levyesini kapp stme gelmez mi? Herif bir tane
yerletirdi omzumuza. Sendeledim ama dmedim. Herifin de suratna aktm bir tane. yle bir salland,
ekip aldm levyeyi elinden. fkeyle indirdim kel kafasna. Olduu yere kt adam. Baba olu kan iinde
brakp tydm. Ama akama kalmadan polis enseledi bizi. ki ay ieri attlar. Dar ktmda byk bir
kahpelik bekliyordu beni. Bizim ermin gen lavukla piirmiti ii. Kestim bir gn kzn yolunu,
'Ne yaptn, nasl oldu bu i ermin?' diye sordum.
Utand, skld.
'Kusura bakma Bican,' dedi. 'Ona k oldum.'
k oldum, dedii adam da tipsizin Allah'. Fasulye sr gibi bir boy var, hepsi o. Sen olana deil, parasna
k oldun kzm, diyecektim, dilimin ucuna kadar geldi, diyemedim.
'Beni istemeyen birini ben de istemem,' diyerek brakp gittim. Ama sen, bir de bana sor; nasl gcme
gidiyor, nasl iim yanyor anlatamam. Neyse uzatmayalm, iimiz yanyor ama yapacak bir ey de yok. O
zamanlar daha toyuz, dnyann nasl put, nasl adi bir yer olduunun farknda deiliz. Barmza ta bastk,
babamzn bakkal dkknnda iimize gcmze bakmaya devam ettik. Bir ikindi vakti dkknn nnde
iskemlede otururken, ermin'le o uzun boylu lavuk kt sokan altndan. Tam nmden geerlerken
gzlerim gayri ihtiyari onlara kayd. Lavuk fark edince,
'Ne bakyorsun lan?' demez mi!
Ben sesimi karmadm yine. Ama herifin iinde yedii dayan acs var ya efelenmeyi srdrd. Efelensin,
yine bir ey diyeceim yoktu ama ermin de kmseyen gzlerle bana bakarak,
'Brak unu, hadi gidelim,' demez mi! te o zaman kan beynime srad, akmdaki iskemleyi kaptm gibi
indirdim herifin kafasna. Ama tam isabet ettiremedim. Lavuk frlad gibi yandaki kasaba girdi. Az sonra
da elinde kocaman bir bakla kt. Kasam kaarm ama ermin'in nnde kamay kendime yediremedim.
lk darbeyi savuturduk, fakat ayam kaynca, herif izdi suratmz. Sa gzm kanla ykanyor ama herifin
elini yakalamay baardm. Kvrp aldm ba elinden, baladm lavuu sslemeye, neresi gelirse
saplyorum. O arada ermin de 'Katil, katil... nianlm ldryor,' diyerek, antasyla bana vurmaya
balaynca, fkeyle dnp ona da saplamaya baladm. Kendime geldiimde ermin'in donmu gzlerim
grdm yalnzca... "
Sustu Kr Bican. Sanki o an yeniden yayor.
"te byle," diyerek serum bal eliyle yzndeki yara izini gstermeye alyor sonra. "Bu yara o gnlerden
kalma. O gnden sonra bu dnyann ne boktan bir yer olduunu anladm. Yreimi kararttm, silahma
sarldm. te ayaktaym. Ama ne yaparsam yapaym, her gece gzlerimi kapadmda ermin'in ac iindeki
yzn grmekten kurtaramadm kendimi. te bu yzden ldrmedim o ocuu."
Kr Bican'n anlattklar beni sarsmt ama belli etmemeye alyorum. O szlerini srdryor.
"Sana bunlar neden anlattma gelince. Nasl olsa Krmz BMWyi bulacak, olay renecektin. Sen
renmeden benden duy, Kr Bican' toy bir olan vurdu, diye ite kpee rezil etme bizi diye anlattm
bunlar."
"yi de bir sr tank var," diyecek oluyorum.
"Sen onlar bana brak Bakomiserim. nemli olan sensin," diyerek kapatyor azm.
"Peki millete ne syleyeceiz?"
"in iinde uranyum kaakl olduunu, beni Rus mafyasnn vurduunu syle. Ben de ifademde
Ruslardan bahsederim."
"Olabilir," diyorum, henz ikna olmadm belirtmek iin, "ama nce u verecein tyoyu duyalm."
Bir ay nce Bursa-Yalova yolunda ldrlen Musevi iadamn kimlerin, niin vurduunu anlatmaya
balayan Kr Bican'n yaral, solgun yznde mutlulua benzer bir ifade belirir gibi oluyor.
SAVCIYI LDRMEK!
Mevsim sonbahar ama scaklar sryor. Yap yap bir nem brakmyor yakam. Soluk almakta zorluk
ekiyorum, stanbul'dan uzaklamalym, diye dnyorum. Altnoluk'ta her yaz gittiim motelin teras
geliyor gzlerimin nne. Akam zerileri hanmellerinin iyice baygnlaan kokularn duyar gibi oluyorum;
biraz beyaz peynir, bir dilim kavunla yudumladm buzlu raknn tad damam yakyor. Ben byle dte de
olsa yava yava kafay bulurken, Bakomiser Cevat heyecanla dyor masama.
"Saim ztrk lm."
"Ne..! u nl savc m?" diyerek toparlanyorum.
"Ta kendisi."
"Cinayet mi?"
"Gidip bakarsan, anlayacaz."
"Bakarm bakmasna da, siyasi ubedekiler pek holanmayacak bu iten."
"ster holansn, ister holanmasnlar," diye kestirip atyor mirim. "Bu ehirdeki cinayetler bizim grev
alanmza girer."
aresiz ayaklanyorum. Merdivenlerden inene kadar ayrntlar zerine konuup duruyor Bakomiser Cevat.
Savcnn sokanda resmi plakal bir polis minibs duruyor. Evin kapsnda iki beyaz Renault var. Siyasi
ube oktan damlam.
Uzun bir holden geerek ulayorum evin salonuna. Siyasi ubenin acar komiseri Sadi'den nce kularn
cvltlar karlyor beni. Bir evin salonundan ok kuu dkknna benziyor buras. Ssl kafeslerde
rengrenk yirmiye yakn ku neeyle tyorlar. Sanki l evi deil dn yeri. Savc Bey, gz gibi bakt
bu kularn vefaszln grseydi, kahrlanr hatta kendini kaybedip bunlarn kafasn birer birer koparrd,
diye sakn aklnza getirmeyin, iflah olmaz bir ku tutkunu olarak ben, byle olmayacan size garanti
ederim. yle karlksz bir sevdadr ki bu, servetinizin tmn yeseler bile kulara kzamazsnz.
Ku sesleri arasnda geni salonu yarlamken, Komiser Sadi kesiyor yolumu.
"Burada ne aryorsun?"
"Taziyeye geldim," diyorum. "Babalar ld ya, zavall kular teselli etmek gerek."
"akann sras deil," diyor ciddi bir suratla. "Ortada bir l var."
"Nerede?" diyerek Sadi'nin omzundan arkaya bir gz atyorum ve rahmetli savcmz, renkli bir rtyle kapl
divann zerinde yatarken gryorum.
"te oradaym," diyorum, ama Komiser Sadi iri bedeniyle hemen kapatyor nm.
"Raporumda senin yzn m tarif edeyim?" diyerek gzlerinin iine bakyorum Sadi'nin.. "Benim iin hava
ho. Bakomiserime ayrntlaryla anlatrm seni. Bylece, snf arkada olan emniyet mdrmzle ierken
konu sknts ekmekten kurtulmu olurlar."
Kfredercesine bakyor yzme.
"Elini hibir eye srmeyeceksin," diyor. "Anladn m? yle bir bakacaksn. Sonra da ekip gideceksin."
Partiyi kazanm olmann keyfiyle,
"Anlatk," diyerek uzaklayorum.
Savc Bey uzanp kald divanda pozunu hi bozmadan ylece duruyor. Az orta halli bir elmay ime alacak
kadar alm, dizlerini karnna ekmi, sol eli aada, iaret parma yerdeki beyaz halya dedi deecek.
Yzne bakyorum, yara bere yok. Eilip yerdeki haly incelerken, birinin baucumda dikildiini fark
ediyorum. Bam kaldrnca bizim iko Raif'i gryorum.
"Vay Raif, ne haber?"
"yidir," diyor Raif, komiserine bir gz attktan sonra. Benimle samimi grnmekten ekiniyor. Dorularak,
sigara paketimi uzatyorum.
"Yaksana."
"Sa ol, braktm," diyor.
Ben bir tane yakyorum.
"Ne iin var burada?"
Gzleri hl Sadi'de. Ben de dnp bakyorum. ansm yolunda, polislerden biri Sadi'yi dar aryor.
"Korumasydm," diyor Raif rahatlayarak, "cesedi ben buldum."
"Onu, en son ne zaman grdn?" diye soruyorum.
"Dn akam," diyor kesin bir ifadeyle.
"Konuu var myd?"
"Yoktu. Geleni gideni pek olmazd."
"Yemeini filan kim yapard?"
"Hate Bac... " diyor. Ne dndm anlam gibi ekliyor, "O kadndan kimseye zarar gelmez. Bence kalp
krizi."
"ok kesin konuuyorsun!"
"Kalp hastasyd," diyor. Yzndeki derin kaygnn farkna ilk o zaman varyorum. Bu olaydan sorumlu
tutulmaktan korkuyor.
"Haklsn, doal bir lme benziyor," diyorum. "Yine de otopsi yaplmas gerek."
"Herhalde yaparlar," diyor Raif.
Sigaramdan bir soluk daha alacakken ucunda uzayan, klleri fark ediyorum. Bakmyorum, ilerdeki masada
duran cam kll gryorum. Yaklayorum. Klleri siyah camdan klle dkerken kahverengi sumen
dikkatimi ekiyor. Sumenin kapan kaldrnca ak bir zarf gryorum, yannda bir de mektup var.
Gnderen: Zahir Kirmanolu / P.K. 303 Sirkeci/ST. Ortalarda savcnn ad, adresi yazl. Sonra mektuba bir
gz atyorum.
"Sayn Saim ztrk," diye balyor. "Afrika Papaan'na merakl bir bey olduunuzu basndan rendim.
Bende bir ift Afrika Papaan (Psittacus erithacus) var. Yaknda bir ift yavrular olacak. Yavrularn paras
bol grgszlerin elinde soysuzlamasna gnlm raz olmuyor. Aralarnda sizin de bulunduunuz elli ku
meraklsna mektup yazarak, yavrulara isim bulmalarn istedim. En iyi ismi bulan kiiye yavrular cretsiz
vereceim. lgileniyorsanz kular iin bulduunuz isimleri P. K. 303 Sirkeci/stanbul adresine gndermenizi
rica ederim. Zahir Kirmanolu
Not: 1) Sizi klfete sokmamak iin, yollayacanz mektubun posta pulunu da zarfn iine koyuyorum. 2)
Kular kazanamazsanz bile kimin kazandn ve kulara nerilen isimleri size bildireceim."
Al ite, benim gibi bir ku merakls daha... Savc Bey isimleri yazp gnderdi mi acaba? Bir de kazanyor mu?
u adresi yazp durumu anlatsam. Neden olmasn. Kusever biri olarak bu benim grevim. Hem iki isim de
ben yazarm. Ne zamandr bir ift Afrika Papaanm olsun istiyordum. Not defterime adresi yazarken,
Sadi'nin sesi duyuluyor.
"Ne yapyorsun orada?"
"Rapor iin not alyorum," diyerek, defteri cebime atyorum.
Sadi kukuyla izliyor hareketlerimi. Aldrmadan mutfaa giriyorum, banyoya gz atyorum. Her ey normal
grnyor. Yeniden salona dnyorum. Cesedin banda dikilen Sadi'ye yaklap,
"Benim iim tamam," diyorum, "ama cesedin otopsiye ihtiyac var."
"Fikrini kendine sakla," diyor.
"Sen bilirsin," diyorum ayrlrken.
Akamzeri geliyorum merkeze. Bakomiser Cevat ortalkta yok. Oturup, temkinli bir rapor yazyorum.
Durumu ksaca zetledikten sonra mutlaka otopsi yaplmas gerektiini belirtiyorum. Sonra Afrika
Papaan'nn sahibi olan Zahir Kirmanolu'na bir mektup deniyorum. Olanlar anlatp, yarmaya
katlmak istediimi syleyerek, iki ku ismi de ben neriyorum.
Bir saat sonra geliyor Bakomiser Cevat. Raporu uzatyorum. Okuyor. Houna gidiyor. Hayatndan memnun
grnyor. zin istemenin tam sras.
"Bakomiserim," diyorum. "Biliyorsunuz ben bu yl izin yapmadm."
"Eee," diyor serte bakarak.
"E'si. zin istiyorum."
"Ya savc!" diyecek oluyor.
"Adam eceliyle gitmi, cinayet olsa bile siyasi ube bize brakmaz. Hem burada benden baka dedektif yok
mu?"
Gevrek gevrek glyor Bakomiser Cevat.
"Ka gn gideceksin?"
"Hepi topu on gn."
"Peki, yarndan itibaren izinlisin."
"Tamam," diyorum ve belki dncesini deitirir diye hemen ayrlyorum yanndan.
Eve gelir gelmez valizlerimi topluyorum, vaktin ge olmasna aldrmadan kyorum yola. Altnoluk'taki
motele doru topukluyorum arabay. Gece yars varyorum otele. Ertesi gn leye kadar uyuyorum.
Uyannca nefis bir kahvalt yapyorum. Bir ara gzlerim gazetelere taklyor. Savcnn lm birinci sayfadan
verilmi. Otopsi sonular henz yok.
O gn denizin tadn karyorum. Motelin nnde stsz gnelenen Fransz kzlarn seyrediyorum. Ve
akam zeri zlemiyle yanp kavrulduum rakma kavuuyorum.
Ertesi gn biraz daha ge kalkyorum. Kahvalt iin aa indiimde benim gibi ge kalm bir mterinin
gazetesine taklyor gzlerim. Be stun stne manetten u haber haykryor: "nl Savc Zehirlenmi!"
Adamn elinden gazeteyi kaparcasna alyorum. fkeyle yzme bakyor, ona aldrmadan haberi okuyorum.
Otopsi sonucunda savcnn arsenikle zehirlendii belirlenmi, iileri bakan, katilleri bulacaz diye
kkryor. Savcnn mahkm ettii rgt yeleri ve yaknlar gz altna alnp sorgulanmaya balanm bile.
Eyvah, diyorum kendi kendime. Bakomiser beni aracak... Korktuum gibi olmuyor. Ne bakomiser ne de
baka biri beni aramyor. Ben de savcnn davasn gazetelerden takip ediyorum. Bir sr insan gzaltna
alnyor, aklamalar yaplyor ama katil bulunamyor.
On gn sonra iyice dinlenmi bir halde giriyorum merkezin kapsndan, herkes gptayla bakyor bana.
Bakomiser Cevat intikam almak istercesine, Etiler'de ilenen bir cinayeti zmekle grevlendiriyor beni.
Adamn teki, karsnn n vurmu olaya kaza ss vermeye alyor. Delilleri topluyoruz, tanklarla
konuuyoruz. Ne yapsak bouna biliyorum herif pahal avukatlarla yrtacak iten. Yine de brakmyoruz iin
peini.
stanbul'a geldikten iki hafta sonra bir akam eve dnerken bo posta kutusunu grnce aklma Afrika
Papaanlar geliyor. Mektubuma karlk almadm fark ediyorum. Oysa adamn mektubunda yarmaya
katlan kazanmasa bile, kular alacak kiinin kimliinin ve kulara bulduu isimlerin aklanaca
yazyordu.
Yoksa birisi savcyla dalga m geti diye dnyorum. Ve olay unutuyorum. Bu arada bizim Etiler
cinayetinin n sorgulan bitiyor. Davay savcla gnderiyoruz. Ama savc cinayetinde hl bir ilerleme yok.
Ha bire rgt yeleri tutuklanyor, sorgulanyor. Savc Bey de o kadar ok insan cezalandrm ki, ilerinden
katili bulup karmak hi de kolay bir i deil.
Bo gnlerimden birinde evde oturmu sakin sakin gazetemi okurken arka sayfada Afrika Papaanlar'nn
iftlemesini anlatan yaz dikkatimi ekiyor ve tabii bizim mektup aklma geliyor. Bu adama' ulamann bir
yolu olmal diye dnyorum. Ne yapt, kime verdi kular acaba? Onu bulabileceim tek adres Sirkeci
Postanesi.
Ertesi gn uruyorum postaneye. Posta kutularna bakan grevliye kimliimi gsterip, 303 No'lu kutuyu
kiralayan Zahir Kirmanolu'nun adresini soruyorum. Grevli, bir nndeki deftere bir bana bakyor, ekinir
gibi bir hal var.
"Merak etme kimseye sylemem," diyorum, olanca sevimliliimi taknarak. "Devlet memurlar birbirlerine
yardmc olmal."
Sonunda defteri nme uzatyor. Adamn adnn karsnda Fatih'te bir evin adresi yer alyor. Hemen yola
dyorum. Ama Fatih'te ne yle bir mahalle ne de o ad tayan bir sokak var.
Postaneye dnyorum. Grevli beni yeniden karsnda grnce tedirgin oluyor.
"Adres sahteymi," diyorum.
"Ben sahte olduunu nereden bileyim?" diyor kendisini suladm sanarak.
"Yoo, beni yanl anladnz. Sizi sulamyorum. Yalnzca o adam grp grmediinizi soracaktm."
"Mutlaka grmmdr ama o kadar ok insanla karlayoruz ki, onu hatrlamam mmkn deil."
"u kutuya bir gz atabilir miyiz?" diye soruyorum.
"Yapamam," diyor. "Mdrden izin almanz gerek."
"Mdr rahatsz etmeyelim. Yalnzca bakacam, hibir ey almayacam."
Ciddi ciddi korkuyor adam.
"ok nemli bir cinayet davas," diye steliyorum. "Emniyete iin derse ben de sana yardm ederim."
"Peki," diyor sonunda, "gel benimle."
Posta kutularnn bulunduu blme geiyoruz. Gelen mektuplar kutulara buradan konuyor. 303 No'lu
kutuyu bulmak zor olmuyor. Grevli arka kapa ayor. Kutuda iki mektup var. Alp, bir gz atyor.
"Ooo, bunlar postaya verileli neredeyse bir ay olmu."
Aceleyle alyorum elinden mektuplar. Kargack burgack el yazm hemen tanyorum. br zarfn zerinde
ise gzel bir el yazsyla savcnn ad ve adresi yer alyor.
"Vay canna, demek bizden baka kimse mektup gndermemi!"
Sahte bir adres, alnmam mektuplar. Btn bunlarn savcnn lmyle bir ilgisi olmal diye dnyorum.
Grevli bn bn suratma bakyor.
"Bu mektuplar alabilir miyim?" diyerek ansm denemek istiyorum ama skmyor.
"Olmaz. Savclk izni gerekli."
Hakl. aresiz ayrlyorum yanndan. Doru merkeze gidip olan biteni Bakomiser Cevat'a anlatyorum.
Benim mektup yazmama bozulur gibi oluyor, ama sonra bu iin savcnn zehirlenmesi olayyla ilgili
olduunu, siyasi ubeyi atlatp davay bizim zebileceimizi renince yumuuyor.
"O mektupta ne bulmay umuyorsun?"
"Bilmiyorum," diyorum. "Belki bir ifre, ya da gizli bir mesaj... "
"Peki," diyor, "izin alacam. Umarm kepaze olmayz."
zin kar kmaz savcnn mektubunu alp merkeze geliyorum. Bakomiser Cevat'la birlikte okuyoruz.
"Sayn Zahir Kirmanolu,
ncelikle abanz takdir ettiimi belirtmeme izin verin. Sizin gibi ku severler olduu mddete bu
memleket ayakta kalmaya devam edecektir. Naizane isim nerilerim, Ayku'la, Gkku'tur. Kazandm
mjdeleyen haberinizi heyecanla bekliyorum.
Sayglarmla, Emekli Savc Saim ztrk"
Bakomiser Cevat fkeyle yzme bakarak,
"Hani ifre?" diyor.
"Bilmiyorum," diyorum mektubu elimde evirerek. "Bilemiyorum."
"1. ube'dekiler duysa nasl glerlerdi halimize. Hemen mektubu yeni bir zarfa koy ve aldn posta kutusuna
at. Belki alcs kar gelir. Daha fazla rezil olmayalm."
Yenilmi bir halde masama dnyorum. ekmeceden bir zarf kartyorum. Mektubu iine koyuyorum.
ekmecelerin birinde posta pulu da olacakt. En alttakinde buluyorum. Pul yalamay da hi sevmem. Islak
bir snger aryorum. Hi kimsede yok. Herkes dalga geiyor. Pul olay tarihe kart. Artk posta makineleri
var, diye. Birden jeton dyor. Savcya gelen mektuptaki notu hatrlyorum. "Sizi herhangi bir klfete
sokmamak iin pulu da yolluyorum." Hzla odama dnyorum. Savcnn mektubuna bakyorum. Pulun
zerinde bir ku resmi var, altnda da 'Manyas Ku Cenneti' yazyor. Mektubu kaptm gibi adli tptaki
Remzi'nin yannda alyorum soluu.
"u pulu incele," diyorum.
"kyordum," diyor.
"ok nemli."
Kfrederek, nln giyiyor. ki saat sonra pulun arkasna arsenik srld kantlanyor.
"Tamam," diyor Komiser Cevat. "Cinayetin nasl ilendiini zdk. Ama katil kim?"
"Bence terr rgtlerinin ii deil bu." .
"Neden?" diye soruyor.
"yle olsayd oktan ilan etmilerdi."
"yi de soruma hl cevap vermedin. Katil kim?"
"Savcnn cann yakt biri. Bulmak iin dava dosyalarna bakacaz."
"Siyasi ube bunu gnlerdir yapyor."
"Onlar plkte toplu ine bulmaya alyorlar. Oysa biz arsenikten anlayan, kulardan holanan birini
arayacaz."
Tam bir hafta sryor, savcnn at davalara bakmak. Bir hafta gnde be saat uykuyla yetinmek zorunda
kalyorum. Ama adammz bulamyorum. Son dosyann da kapan kapadktan sonra tam mitsizlie
kaplmak zereyken, aklma baka bir olaslk geliyor. Ya davay aan savc deil de katilse! Yeniden
dalyorum mahkeme arivinin karanlk koridorlarna. Sonunda aradm dosyay buluyorum.
On be yl nce Kerim Lokman adnda bir eczac dava am savcya. Konu ne biliyor musunuz: Afrika
Papaanlar. Kerim Bey'in dava dosyasnda adresi de yazl. Zengin biri olmal, adres Yeniky'de bir yal.
Yalda uzun boylu kumral bir gen kz karlyor beni. Yzndeki gzellii glgeleyen bir kederle ne
istediimi soruyor:
Kerim Bey'le grmek istediimi sylyorum. Gen kzn gzleri doluyor,
"Babam ok hasta, sizinle grmesi imknsz."
"zldm," diyorum. "Ama onunla grmeliyim. ok nemli."
Kzn beni terslemesini bekliyorum, yapmyor, beni tepeden trnaa szerek
"Yoksa siz polis misiniz?" diyor.
"Evet," diyorum.
"Konu da Afrika Papaanlar diye tahminde bulunuyor... "
"Evet, ama nasl bildiniz?"
"Babam syledi," diyor. "Sizi onunla grtreceim. Tek ricam onu fazla yormamanz. yle buyrun."
Birlikte uzun bir koridordan geerek, deniz gren bir yatak odasna geiyoruz. Kocaman yatakta, zayf bir
adam hareketsizce yatyor. Kz adamn yanna yaklayor, kulana fsldayarak bir eyler sylyor. Adamn
kprdadn gryorum. Kz ona yardm ediyor. Adam yatakta doruluyor. Gzlerini ksarak bana bakyor.
Kz eliyle iaret ederek yaklamam istiyor. Yaklayorum, adama elimi uzatyorum. Ama adamcazn elimi
skacak hali yok.
Yatan yanndaki koltua oturmam sylyor ancak benim duyabileceim kadar ksk bir sesle. Demek
bizim Kerim Bey lm deindeymi, diye dnerek koltua iliiyorum.
Yal adamn gs krk gibi inip kalkyor ama sanki soluk alamyormu gibi azn yar yarya aarak geni
pencerenin dndaki baheye bakyor.
"Pencereyi aaym m baba?" diye soruyor gen kz.
"stemem," diyerek ban sallyor. "Rica etsem beyefendiyle bizi yalnz brakr msn?"
Kzcaz hi alnganlk belirtisi gstermeden kyor odadan.
Kerim Bey derin derin soluklandktan sonra,
"Sonunda beni buldunuz," diyor. Bunu sylerken klrengine dnen yeil gzlerinde ocuksu bir parlt
yanp snyor. Sanki bir an aclarndan kurtuluyor, bir an hasta olduunu unutuyor.
"Adnz bilmiyorum," diye srdryor ayn ksk sesle. "Ama bunun nemi yok zaten. Beni bulduunuza
gre olduka zeki biri olmalsnz..." Szleri ani bir ksrk nbetiyle kesiliyor. Baucundaki komodinin
zerindeki srahiden bir bardak su doldurup uzatyorum ona. Bir yudum alp, barda bana uzatyor.
"Fazla zamanm yok. Sz uzatmayacam," diyerek yeniden balyor anlatmaya: "Evet, Savc Saim ztrk'
ben ldrdm. Savcyla davamz on be yl ncesine dayanr. O yllarda Londra'dan lkeye kesin dn
yapyordum. Yanmda ok sevdiim iki Afrika Papaanm vard. Girite zorluk karp papaanlarm
almadlar. Devlet dairelerinde ok tandm var. Nasl olsa birilerini araya sokar alrm diyerek kular
gmrkte brakmaya raz oldum. Bir hafta sonra da gerekli kiileri bulup kularm almaya geldim. Ama
kular yoktu. Sonradan rendiimize gre, tamamyla keyfi bir tutumla komiserin biri kular Savc Bey'e
hediye etmi. Bunun zerine savcy aradm. Durumu anlattm. Kularn yumurtadan ktklar andan beri
benimle birlikte olduklarn, onlar ocuklarm gibi sevdiimi belirttim. Gerekirse kendisine baka bir ift
papaan bulabileceimi bile syledim. Ama Savc telefonu yzme kapad. Ben de ona dava atm. Ama
Savc Bey etkili oldu ve davay kaybettim. Bu kadar byk bir hakszlkla ilk kez karlayordum. Daha sonra
savcnn kularma bakamadn bir yl iinde ikisinin de ldn rendim. Aslnda savcy ldrmeyi o
gnlerde dndm. Fakat korktum. Ailem, itibarm vard. Ama adamdan nefret etmeyi srdrdm. Sk sk
olaylarda ad getii iin de hi aklmdan kmyordu. Geen yl kan kanseri olduumu rendim. oku
atlatr atlatmaz ilk aklma gelen ey savcy ldrmek oldu. Doktorlar yaklak bir yl mr bimilerdi bana.
Planm ona gre yaptm. Artk beni tespit etmeniz olduka zordu. Ama bunu baaran insana gerei seve
seve aklayacaktm. Ayrca eer kular seven biriyse ona bir ift Afrika Papaan'n hediye etmeyi de
dndm."
Yal adamn gzlerinde yine o ocuksu parlt beliriyor.
"Kularla aranz nasl," diye soruyor.
"Uruna cinayet ileyecek kadar olmasa bile ok severim," diyorum.
"O halde size bir ift Afrika Papaan hediye edebilirim."
"Memnun olurum," diyorum.
Glmsemeye alyor ama baaramyor. Gzlerini yzme dikerek,
"Beni tutuklamayacaksnz herhalde," diyor.
"Sanmyorum," diyorum, kalkmaya hazrlanrken. "Bu bouna aba olurdu."
ALINAN CESET
Kuzguncuk'ta eski yalnn giriindeki akasya aacnn altnda durup, etrafa gz atyorum. Baklarm,
sonbahar sabahn gzelletiren iri gllerin, arbal kasmpatlarn, uyuklayan akamsefalarnn zerinde
zntyle geziniyor. Yllar ncesinden kalma bir grnt beliriyor gzlerimin nnde: Rahmetli Latife Teyze
hafife kamburlam belinin arlarna aldrmadan ieklerin zerine eilmi, kurumu yapraklar
koparyor, topra tazeliyor. Derinden bir i geirerek kapya yryorum.
Kapy dil ayor. Dudaklarnda iten bir glmseme var ama yz hl glgeli.
"Ho geldin Nevzat Amca," diyerek ieri buyur ediyor beni. n taraftaki terasa geene kadar bir ey
konumuyoruz. Terasta kahvalt masas her zamanki yerine kurulmu. Az m kahvalt ettim bu evde. Beni
gren Memduh'la ei Nermin saygyla ayaa kalkp elimi skyorlar. Denize bakan bir iskemleye
yerleiyorum.
"Kahvalt iin zel bir ey ister misin Nevzat Abi?" diye soruyor Memduh kibarca.
"Karnmn tok," diyorum, "Ama sade bir kahveye hayr demem."
Hizmeti benim kahve iin mutfaa yollanrken,
"Seni de buraya kadar yorduk, kusura bakma Nevzat Amca," diyor dil, ezik bir tavrla.
"Bak byle konuursan bozuuruz," diyorum, gzlerimi sakin sakin akan mavi sulardan alarak. "Eee anlatn
bakalm. Nedir sizi zntye boan i?"
"Annemin cesedi alnd," diyor Memduh, damdan dercesine.
"Ne," diyorum aknlkla. "Ne zaman?"
"Ne zaman olduunu bilmiyoruz," diyerek dil giriyor lafa. "Dn leden sonra farkna vardk.
Duymusundur, babam ok sevdii annesine projesini benim izdiim bir mezar yaptrmak istiyordu. Onun
bu teklifini seve seve kabul ettim. Birka gndr bir ustayla alyoruz. Dn usta arad. lnz alnm,
dedi. l almak iin mezara gitmi. Mezarn yeniden kazldndan kukulanm. Durumu mezarlktaki
yetkililere bildirmi. Mezar amlar ve cesedin olmadn grmler. nce inanmadm ustann
sylediklerine, atlayp mezarla gittim. Mezar gerekten de botu. Babaannemin ls alnmt... "
dil anlatmakta zorlanyor, gzlerinin dolduunu gryorum.
"dil bana telefon etti," diyerek Memduh balyor anlatmaya. "Ben de Mezarlklar Mdrl'n aradm.
nce atlatmaya kalktlar, onlar mahkemeye vereceimi syleyince zr dilediler. Bu tr olaylarn olduunu,
nne geemediklerini sylediler. Ne yapacamz bilemedik. Amerika'y Sezai Abimi aradm. O da ok
zld. Keke cenazeden sonra birka gn daha Trkiye'de kalsaydm, diye yazkland. kili grmeler
olmasa uaa atlayp gelecek ama bilirsin devlet ileri ... Sonra seni aramam syledi... "
"Merak etmeyin," diyorum, yattrmak iin, "onlar bulacaz"
"Anlayamadm," diyor Nermin Hanm, "bir ly neden alarlar ki?"
"Kadavra olarak hastanelere satmak iin," diyorum.
"Aman Allahm," diyor kadncaz.
"Merak etmeyin," diyorum, "buna izin vermeyeceiz."
Sonra cep telefonumu karp yardmcm Ali'nin numarasn eviriyorum.
"Alo," diyor Ali. "Amirim siz misiniz?"
"Evet benim. imdi iyi dinle. Eyp Mezarlndan bir ceset alnm. Civardaki hastanelere git. Yeni gelen
kadavra var m, kim kadavra getiriyor, bir sorutur. Merkezde buluuruz."
Kkten dil uurluyor beni. Kapdan karken tandk bir yz beliriyor karmda. Emektar dad Hasibe
Hanm. Ama nedense gzlerindeki parltlar hi de dosta deil.
"Bununla birlikte mi ilediniz cinayeti?" diye soruyor dil'e, bayla beni gstererek.
dil'in yz kpkrmz oluyor.
"O ne biim sz Hasibe Dad. Nevzat Amca'y tanmadn m?"
Yal kadn duraksyor, gzlerini yzme dikerek, hatrlamaya alyor.
"Ben Nevzat, Sezai'nin arkada. Hani senin gl reellerine musallat olan Nevzat."
Baklar yumuuyor,
"Ah Nevzat Bey olum siz misiniz? Kusura bakmayn, sizi onlardan biri sandm."
"Onlar da kim?"
Kt gzlerle dil'i szdkten sonra, kolumdan tutarak bir keye ekiyor beni.
"Gel sana syleyeceklerim var."
Biraz yal kadn kramadmdan ama daha ok merakmdan pei sra yryorum. Utan, kayg karm
gzlerle beni izleyen idil'e, her ey yolunda gibilerden iaretler yapyorum. O da boynunu bkerek durumu
kabullendiini gsteriyor.
"Bu kza dikkat et," diyor, bayla dil'i gstererek. "O bir katil."
"Anlayamadm," diyorum. "Yani dil'in cinayet ilediini mi sylyorsun?
"Evet, aynen yle," diyor, derin izgilere boulmu yznde fkeyle parlayan gzlerini yzme dikerek. "dil
babaannesini, Latife Hanm' ldrd."
"Bakn Hasibe Hanm bu ok ciddi bir iddia. Bundan emin misin?"
"Emmim. Latife Hanm iki gece nce ryamda syledi bana."
Kendimi tutamayarak glmeye balyorum,
"lahi Hasibe Hanm, hi ryanzda sylediler diye bir insan katil olmakla sulanr m?"
"Rya gerek karsa sulanr," diyerek anlatmaya balyor: "Ryamda Latife Hanm'n mezarnn
basndaydm. Birden mezar ald, Latife Hanm kefenini syrp, dar kt. 'Sen lsn, o mezardan
kamazsn,' dedim. Her zaman yapt gibi elimi tuttu. 'l olduumu biliyorum Hasibeciim,' dedi. 'Ama
katilim yakalanmadan ben bu mezarda rahat yatamam.' Katil kim, diye sordum. 'Torunum dil,' dedi. 'O
yakalanmadan, bu mezar bana haram.' Kan ter iinde uyandm uykudan. Bir gn sonra da Latife Hanm'n
mezarnn bo olduu haberi geldi."
"Rastlant," diyorum.
"Peki, o gece Latife Hanm'a stn dil'in gtrmesi de mi rastlant?"
"Neden gtrmesin? Babaannesini ok severdi."
"Her zaman ben gtrrdm. stelik Latife Hanm o gece ld."
"Yapmayn!" diyorum. "dil neden ldrsn babaannesini?"
"nk Latife Hanm horluyordu," diye samalamaya balyor. "dil horlamadan rahatsz olurdu. Bu
yzden... "
Zavall kadn akln karm diye dnrken, o birden konumasn keserek koridorun sonuna bakyor...
Ben de baknca Memduh'u gryorum. Yal kadn telalanyor,
"Bu kz ok tehlikeli onu tutuklayn. Yoksa beni de ldrecek," diyerek uzaklayor.
"Umarm seni rahatsz etmemitir," diyor, dil'le birlikte yanma gelen Memduh. "ok yaland. Annemin
lmnden sonra iyice bunad. "
"Sana ne syledi?" diye atlyor dil, merakl gzlerini yzme dikerek.
"Latife Teyze'yi senin ldrdn," diyorum, inanmadm gsteren alayc bir sesle.
"Onu bir hastaneye ya da huzurevine yatrmalyz," diyor dil, fkeyle amcasna dnerek.
"Haklsn," diyor Memduh dnceli bir tavrla. "Onu evden uzaklatrmalyz."
Merkeze le zeri varyorum. Ali erken gelmi. Beni grr grmez raporu veriyor.
"Btn hastanelere baktm. Bir haftadr yeni kadavra gelmemi amirim. En son gittiim hastanenin
bahekimine onlara kadavra satan kiileri nasl bulacam sordum. Bulamazsn dedi. Adamlar ceset
getirecekleri zaman telefon ediyorlarm. Birka saat iinde de mal teslim ederek, paralarn alp
tyyorlarm. Ama bahekim, adamlarn yaknda gelebileceklerini syledi. Adamlar telefon edince bizi
haberdar edecek... "
"Yani bekleyeceiz"
"Baka aremiz yok..." diyor Ali. "Ama akln kurcalayan bir ey var."
"kar bakalm dilinin altndaki baklay," diyorum.
"Konutuum bahekim, daha ok kimsesiz lleri getirdiklerini syledi. Varlkl bir kadnn cesedini
almaya cesaret etmeleri zormu... Bu iin altnda baka bir i olmasn?"
"antaj m?" diye mrldanyorum. "Cesede karlk para m isteyecekler?"
"Sanmyorum," diyor. "yle olsayd, imdiye oktan ararlard aileyi... Siz daha iyi bilirsiniz ama Latife
Hanm'n lm bir cinayet olmasn. Otopsi yaplmasn istemeyen bin... "
Hasibe Hanm'n syledikleri geliyor aklma ama hemen kovuyorum bu dnceleri.
"Sama. Latife Teyze'yi niye ldrsnler ki?"
"Kim bilir. Belki miras. Kadn varlkl."
"Sanmyorum," diye tekrarlyorum ama iime bir kurt dmesini de engelleyemiyorum.
Akamzeri Sezai ile ortak dostumuz olan aile avukat Nesim'e uruyorum. Vasiyet var m, diye soruyorum.
Olmadn sylyor. Latife Teyze'nin tm miras Sezai ile Memduh arasnda bllecekmi. Bu bilgi,
Ali'nin kukularnn yersiz olduunu gsteriyor. im rahatlam olarak ayrlyorum Nesim'den. Artk
yaplacak tek ey mezar hrszlarnn ortaya kmasn beklemek.
Allahtan fazla bekletmiyorlar bizi. Ertesi gn akama doru bahekim aryor. Bu gece adamlarn bir teslimat
yapacaklarn sylyor. ansmz varsa yapacaklar teslimat Latife Teyze'nin cesedidir, diye dyorum. Bir
saat sonra dil aryor. Bir gelime olup olmadn soruyor. Mezar farelerini tespit ettiimizi bu gece
enseleyeceimizi anlatyorum. Seviniyor.
Hava kararmadan hastanede tertibat alyoruz. Bir doktor gmlei giyerek bizzat ben ynetiyorum
operasyonu. Mezar fareleri saat on birde, eski bir minibsle arka kapdan giriyorlar hastaneye. Minibste iki
kii olduunu bildiriyor telsizle Ali. Minibs morgun nnde durur durmaz kskvrak ele geiriyoruz
herifleri. Hemen minibse atlyorum. Arkada mavi naylona sarlm bir ceset var. Umutla ayorum kaln
naylonu. Ama ne yazk ki iindeki l Latife Teyze deil, yznn yars paralanm gen bir delikanl. Yine
de yitirmiyorum umudumu. Ne de olsa mezar farelerini ele geirdik. Ama onlar gren bahekim,
"Bizimle irtibat kuran kii yok bunlarn arasnda," diyor. "Asl onu yakalamalydnz."
"Onu da ele geiririz," diyorum. "Ne de olsa ipin ucunu yakaladk bir kere."
Merkezde hemen sorguya alyoruz herifleri. kisinin de dosyalan kabark; adam yaralamak, hrszlk, ne
ararsanz var. nce inkr etmeye kalkyorlar. Ama biraz sktrnca blbl gibi akyorlar. Elebalarnn
Durdu adnda eski bir mezar kazcs olduunu, Zeytinburnu'nda ikamet ettiini sylyorlar. Onlara Latife
Teyze'nin cesedini soruyorum. Bir ey bilmediklerini sylyorlar ama gen olannn heyecanlandn fark
ediyorum.
"Bu ii sen yapmsn," diyorum, ansm deneyerek. "Mezarlktaki beki grm."
"Valla ben yapmadm Abi," diyor. "Ben o akam hasta anamn yanndaydm."
"Kim yapt peki?"
Duraksyor ocuk. Bu durumu Ali de fark etmi,
"Sylemezsen, i senin zerine kalr," diye steliyor, gzlerinin iine bakarak.
"Kimin yaptn bilmiyorum," diyor, korkuyla. "Ama Durdu Abi'nin, bir l almaktan sz ettiini duydum.
Kyak i, diyordu, bir mezar aacam, dnyann parasn kazanacam."
"Latife Hanm'n mezarn m aacakm?"
"Kadnn ad gemedi. Ama alacak mezar Eyp'teymi, onu duydum."
"Latife Hanm'n mezar da Eyp'teydi," diye mrldanyorum.
Ben size sylemitim amirim, dercesine bakyor Ali yzme. Hakl ama yine de canm skyor baklar.
stelik iin asln renmek iin nce Durdu'yu yakalamamz gerek.
O akam basyoruz Zeytinburnu'ndaki evi ama Durdu yok. Babas Hayri'yi buluyoruz. Dut gibi sarho.
Komular onu ayk grmediklerini sylyorlar. Bir zamanlar l ykaycsym. Kars onu bir marangoz
iin gen yata terk edince oluyla ba baa kalm. O da teselliyi alkolde bulmu. ocuk da mezar
soyguncusu olmu km. Olunu soruyoruz. Eve gelmediini sylyor. Sivil bir ekip brakp ayrlyoruz
Zeytinburnu'ndan.
Gece yatakta dnp duruyorum. Durdu'yu kim kiralam olabilir? Hasibe Hanm'n syledikleri geliyor
aklma. Kadn bunam onu ne kadar ciddiye alabilirim ki? stelik dil neden babaannesini ldrsn? Geri
Sezai, kznn ilerinin yolunda olmadn sylemiti. Bu yzden iki ay nce yalya tanm. Bir mimarlk
irketi kurmak iin de babasndan yklce bir para istemi. Ama bir devlet memurunda o kadar para ne
gezer? Babaanneden kalacak miras iini grrd. Ama dil bunun iin cinayet iler mi?
Sabah, Ali'nin ok haberiyle uyanyorum.
"Durdu l bulundu amirim."
"Nerede?" diye soruyorum.
"Baclar'da patika bir yolda. Grg tanklar biri cipin arpp katn sylyorlar... "
"Cip mi?"
Hemen dil'in klstr Landge Rover' geliyor aklma.
"Ben yalya gideceim," diyorum, Ali'ye. "Sen bir yere ayrlma, ihtiyacm olabilir."
dil'in cipi yalnn nnde duruyor. Cipin tamponunda kahverengimsi bir leke var, dikkatle baknca kan
olduunu anlyorum. Okkal bir kfr savurarak, cipin tekerine bir tekme indiriyorum. Sezai'ye annesini
ldren kiinin kz olduunu nasl anlatrm ben.
Telefonla Ali'yi arayp buraya acele bir teknik ekip yollamasn syledikten sonra yalya giriyorum. Ama idil
de Memduh da yalda yok.
"Miras ileri iin Nesim'in brosuna gittiler," diyor, Nermin Hanm.
Burada beklemenin bir anlam yok, dnnce beni arasnlar, diyerek ayrlyorum yaldan.
Merkeze dnnce Nesim'i aryorum. Sekreter kz, nn birlikte ktklarn sylyor.
"dil'i sorgulamamz gerek," diyor Ali.
"u kan tahlili gelsin de," diyorum, sonucun ne kacan adm gibi bilmeme karn.
"Sezai yakn arkadanz m amirim?" diye soruyor Ali, iten bir tavrla.
"yleydi," diye geitiriyorum.
Telefon alyor, dil sanarak ayorum. Yanlmm, kapdaki memurmu.
"Hayri adnda biri sizi grmek istiyor amirim. Durdu adndaki ahsn babasym."
"Durdu'nun babas m?" diyorum, gzlerimi Ali'ye dikerek.
"Hemen yukar gnderin."
Hayr yklm bir halde giriyor ieriye. Giysileri, soluu hl alkol kokuyor. Akamdan beri hi uyumad
belli. Ayakta durmakta zorlanyor, onu bir iskemleye oturtuyoruz.
"Olumu, Durdu'mu ldrdler," diyor.
"Nerden biliyorsun?" diyorum.
Kir pas iindeki ceketinin cebinden be milyonluklardan oluan iki demet kartyor.
"Bunlar yatann altnda buldum," diye aklyor.
"Bunlar kimden aldn biliyor musun?"
"Zengin bir adamdan sz ediyordu. Bir lnn mezarn deitireceklermi... "
"Bir adam m?" diye mrldanyorum.
"Adam olduuna emin misin?" diye soruyor Ali.
"Eminim, Durdu yle syledi. ok para verecekmi adam ona."
Ali'nin gzleri Hayri'nin elinde tuttuu para destelerine kayyor.
"unlara bakabilir miyim?" diye soruyor.
Adam paralan uzatyor. Ali desteleri ortadan tutan kt banda baktktan sonra,
"Memduh ne i yapyordu amirim?"
"Demir ticaretiyle urayor. Perembe Pazar'nda," deyince,
Ali dudaklarnda tuhaf bir glmsemeyle, bandn zerindeki kaeyi gsteriyor. Kaede T. Bankas
Perembe Pazar ubesi yazyor. Altnda bir de tarih var.
"Memduh mu?" diye soruyorum, Ali'ye mi yoksa kendime mi olduunu bilmeden.
"Olabilir," diyor Ali. "Belki de dil'le Memduh birlikte ilediler cinayeti."
"Artk bunu anlamak kolay," diyorum."Hemen Perembe Pazar'ndaki Bankas'na git. Sor bakalm
Memduh'un hesab var m? Para destelerinin zerinde yazlan tarihte para ekmi mi? Esnaf da bir aratr.
Memduh'un ticari durumu naslm."
Ali ayaklanrken, Hayri'ye dnyorum.
"Sen de biraz konuumuz olacaksn."
"Yoksa beni tutuklayacak msnz?" diyor, korku dolu gzlerini iri iri aarak.
"Hayr," diyorum. "Olunun katilini yakalayacaz. Sen de bize yardm edeceksin."
Bir saat sonra Memduh beni aryor. Ona, bir adamn telefon ettiini, cesedin kaybolmasyla dn gece l
bulunan mezar hrsz Durdu arasnda bir balant olduunu, yaknda daha ayrntl aklamalarda
bulunacan sylyorum. Beklememiz gerek, diyorum. Memduh'un sesindeki heyecan hissedilmeyecek gibi
deil.
Ali Perembe Pazar'ndan iimize yarayacak bilgilerle dnyor. O gn bankadan paray Memduh ekmi.
Piyasadaki durumu son zamanlarda ok ktlemi. Yakasn tefecilere kaptrm, eksenet mafyasndan
srekli tehditler alyormu.
Zavall Latife Teyze demek z olu tarafndan ldrlm, diye dnyorum zntyle ama zlmekle
kaybedecek vaktimiz yok. Hayri'yi yukar alp, kk aryoruz. Hayri rettiimiz gibi Memduhla konuuyor.
Ona Durdu'nun babas olduunu, annesini gmdkleri mezarn yerini bildiini, eer yarna kadar on milyar
getirmezse, polise gideceini sylyor.
Memduh dikkatle dinledikten sonra saldrganlayor. Hayri'yi ldrmekle, tutuklatmakla tehdit ediyor. Ama
Hayri roln eksiksiz oynuyor, hi gerilemeden, eer yarna kadar on milyar bulmazsa, mezar polise
gstereceini syleyerek kapatyor telefonu.
"Memduh'un bu gece mezarla geleceinden emin misiniz amirim?" diye soruyor Ali.
"Gelecek," diyorum, "cesedin yerini deitirmek on milyar vermekten daha krldr."
O gece tam kadro Eyp Mezarl'ndayz. Tarihi mezarln serin havasn cierlerimize ekerek bekliyoruz.
Akamdan beri yalnn nnde pusuya yatan Ali'nin, Memduh'un yola ktn haber vermesinden bu yana
btn ekip tetikteyiz. Czrdamaya balayan telsizden,
"Hedef mezarla yaklayor amirim, tamam," diyen Ali'nin sesini duyunca balyoruz.
"Mezar bulmadan ortaya kmak yok," diyerek, son kez uyaryorum ocuklar.
Soluumuzu tutarak bekliyoruz, on dakika sonra mezarln dar yolunda Memduh'un silueti grnyor.
Elinde bir anta var. Saklandm mezar tann iki metre tesinden geerek, bir mezarn nnde duruyor.
antay ap, iinden portatif bir kazma ile krek kartyor. Mezar kazmaya balyor. Daha fazla
beklemenin anlam yok.
"Kolay gelsin," diye yaklayorum. "Bakyorum da bulmusun annenin lsn."
Sesimi duyan Memduh panik iinde dnyor. Ayn anda ekiptekiler el fenerlerini yzne tutuyorlar.
Karanlkta bir anne katilinin korku ve utanla gerilmi yz parldyor.
Memduh'un eksik brakt kaz iim bizim ocuklar tamamlayarak, Latife Teyze'nin cesedini kartyorlar.
Yaplan otopsi yal kadnn zehirlenerek ldrldn kantlyor. Memduh da suunu saklamyor zaten.
"Ticari ynden zor durumdaydm. Annemden yardm istedim ama artk tek bana ayakta kalmay ren
diyerek reddetti. Eer paray bulamasaydm mafya beni ldrecek, ocuklarm babasz kalacakt. Annemi bu
yzden ldrdm. dil'in olayla hibir ilgisi yok. Ama cesedin alnd anlalnca, sulayacak birim aramaya
baladm. Hasibe Hanm'n grd rya bu kiinin dil olabileceini gsterdi bana. Bylece kukular dil'in
zerinde toplamaya altm. Durdu korkup da beni araynca, dil'den habersiz cipini alarak onu ezdim. Eer
kant bulunursa izlerin dil'de toplanmasn istiyordum. ok zgnm ama baka arem de yoktu."
ARSADAK BACAK
Kent merkezinden kilometrelerce uzakta, birbirinin ayn gecekondularn yan yana sraland varolardan
birindeyiz. Cepheleri svasz, badanasz briket evler, inaat halindeki arsalarla evrili toprak yolda ilerlerken
Ali eliyle ilerdeki aalkl tepelii gstererek,
"te uras amirim," diyor. "Baca u am aalarnn altnda bulmular."
"Topraa gml deil miymi?" diye soruyorum gzlerimi yeniden yola evirirken.
"Gmlym, kpekler eeleyip karm olmal." "Karakola haber veren kim?" "Baca bulan ocuklardan
birinin babas." "Glsm'n evinin yakldn syleyen de mi o?" "Hayr. Yangn haberini telefonla
bildirmiler. Telefon eden kii, Glsm'n yangnda lm olabileceini, iin sorumlusunun da muhtar
olduunu sylemi."
Toprak yol birden dzgnleiyor birka metre sonra da asfalta kyoruz. imdi kk bir mahalle
meydanndayz. Bir eczane, ayn zamanda kaset de satan bir berber, tezghnda rengrenk meyvelerin
sergilendii manav, kapsnda yal iki kpein uyuklad kasap, byke bir kahvehane, bakkal-market
karm bir dkkn pek de geni olmayan bu meydanda karlkl sralanyor. stndeki kan lekeleriyle
bezenmi beyaz bir nlkten kasap olduunu anladmz adamn nnde durduruyorum arabay.
"Muhtar'n brosunu aryoruz?" diyor Al, merakla bize bakan adama.
"Ne yapacaksnz Muhtar?" diye soruyor Kasap, hi de dost olmayan baklarla.
"Biz polisiz."
Kasap'n rengi atyor.
"u bulunan bacak iin mi?"
"Ne biliyorsun bulunan bacak hakknda?"
"Bir ey bilmiyorum," diyor manal bir ses tonuyla. "Ama Muhtar'a sorun, o, size anlatr. Burada sinek
vzldasa onun haberi olur."
"Peki," diyor Ali, "nerede Muhtar'n yeri?"
Kasap, ba tutan eliyle aadaki sokan ban gsteriyor.
"Muhtar'n yeri orda. kinci dkkn. Birinci dkkn da onlarn. Komisyonculuk yapyorlar. Olu Yiit
altryor; topra parselleyip parselleyip satyorlar."
Muhtar'n brosunda kimsecikler yok. n cephesine satlk arsa ilanlar yaptrlm, yandaki komisyoncuya
giriyoruz. Ahap masada, sa eli beyaz merhemle kaplanm bir gen oturuyor. Yer yer kabarm derinin
altnda, pembe eti grnyor. Bu, Muhtar'n olu olmal. Kasabnkinin tersine glmseyen baklarla
karlyor bizi.
"Muhtar' aryoruz."
"Arsa meselesi iin gelmi olacaksnz," diyor. " Babam evde hemen araym."
Hi bozuntuya vermiyoruz. Delikanl kapya ynelirken soruyorum.
"Eline ne oldu senin?"
"Hi..." diyor dkkndan karken. "Yand."
"Yanm," diye mrldanyorum Ali'ye bakarak.
Yardmcmn aln kryor ama ne dndn sylemiyor. Merakla, masann zerindeki paftaya eiliyor,
"uraya bakn amirim, da, ta arsa yapmlar," diyor dalgn bir ifadeyle.
Ali'nin eildii paftadaki parsel parsel blnm topraa bakyorum. Ona yant vermediimi gren Al kendi
kendine konumay srdryor.
"Muhtar'a gelmekle doru yaptk galiba amirim," diyor. "u kesik bacan arsa rantyla ilgisi varm gibi
geliyor bana."
Az sonra, yznde ylk bir glmsemeyle elli yalarnda bir adam grnyor kapda.
"Ho gelmisiniz, kusura bakmayn sizi beklettim," diyerek bir rpda sralayveriyor szckleri. "Arsay
grdnz, beendiniz mi?"
"Arsayla falan ilgimiz yok," diyorum kimliimi gstererek. "Biz polisiz. u bulunan bacak meselesini
soruturuyoruz."
Muhtar bir an ne diyeceini bilemiyor ama kendini abuk toparlyor.
"O zaman buyrun benim broya geelim."
Brosuna geiyoruz. Biz koltuklara otururken,
"Kahveleri nasl ierdik?" diye soruyor, ylk glmsemesini srdrerek.
"Sa olun," diyorum ask bir suratla "Kahve iecek vaktimiz yok... ncelikle Glsm'n evinden balayalm.
Ev nasl yand, anlatr msnz?"
"Sz baca soruturmuyor musunuz? Glsm'le ne ilgisi var bacan?"
"Her ey birbiriyle ilgilidir," diye atlyor Ali. "Siz sorulanlara cevap verin yeter."
ikimizin de ciddi olduunu anlayan Muhtar,
"Tamam canm, kzmayn hemen," diyerek balyor anlatmaya. " Biz, Glsm' namuslu bir kadn sanmtk.
Ama anladk ki kadn yolluymu. Her gece evinin nnde bir araba, ierde arklar, trkler... Gece yarlar
sarholar nara atp dolayor. Millet rahatsz oldu tabi. Ben de gidip bu kadnla konutum. Konuurken
yannda kocas m, affedersiniz pezevengi mi ne, o iri yar Gyas denen herif de var. Ya edebinizle oturun, ya
da mahalleyi terk edin, dedim. Gyas Efendi diklendi, sen de kim oluyorsun, diyerek stme yrmeye
kalkt. Allahtan yanmda bizim Yiit vard da fazlasna cesaret edemedi. Neyse, ben de durumu mahalleliye
bildirdim. Mahalleli ok kzd. Ama ben mahkemeye gidelim diyerek mahalleliyi yattrdm. Her ey
normale dnmt ki bir gece yars, daha nce Glsm'le oynam adam geldi. Evinin nnde tam iki
arjr kurun yaktlar. Dar k ulan kahpe, diye uludular. Ama kimse dar kmad. Adamlar da
pencerelerden ieriye benzin dkerek evi yaktlar."
"Peki aklnza karakola haber vermek gelmedi mi?"
"Herkes can korkusuna dmt. Adamlar gidince de yangn sndrmeye altk."
"Glsm'n cesedini ne yaptnz?"
"Ne cesedi... Ceset filan bulamadk... O gece evde kimse yokmu."
"Biz yle duymadk ama?" diyorum, gzlerimi Muhtar'a dikerek. "Glsm'n evini sen yakmsn? stelik
fahielik yapt iin deil, evine el koymak iin. Kadn da dumandan boulmu. Bunun zerine cesedini
paralayp deiik yerlere gmmsn."
"Yalan," diye baryor Muhtar, "ben byle bir ey yapmadm."
"Kasap yle sylemiyor ama," diyor Ali.
"Demek o dmbk syledi," diye mrldanyor Muhtar ban sallayarak.
"Kasap'n sylemesine gerek yok. Herkes biliyor byle olduunu."
"O sylemitir, o sylemitir. Kars brakp kat ya, adam kinim bizden karyor."
"Nereye kat?" diye soruyor Ali.
"Bilmiyoruz ki. Bu Kasap erkeklik grevini yerine getiremiyormu. Kadn da mahallede bir oyna tutmu
kendine. Kasap bunu renince her gece kadn dvmeye balad. Ama bir haftadr kadn ortalkta
grnmyor. Kasap, annesinin evine dndn sylemi ama kadnn kimi kimsesi yok. Sizin anlayacanz
kadn oynayla kam... "
"Neyse," diyerek araya giriyorum,, "brakn imdi kasabn karsn. Sen anlat bakalm, ne yaptnz Glsm'n
cesedini?"
"Yapmayn," diye yalvaryor Muhtar. "Allahtan korkun. Ben kimseyi ldrmedim."
"Ama evi yaktn?" diye steliyor Ali.
"Evi de yakmadm," diyor ama sesi nceki kadar inandrc deil.
"Olunun eli orba piirirken mi yand?"
Bir an duraksyor sonra hemen yant yetitiriyor.
"Yangn sndrrken, valla billa yangn sndrrken oldu."
"Peki Glsm nerede?"
"Ne bileyim? Onu bilse bilse pezevengi Parlak Gyas bilir."
"Nerede buluruz Gyas'?"
"irinevler'de bir evi daha varm. Ama adresini bilmiyorum," diyor sonra duraksyor. "Belki karakoldakiler
bilirler. Glsm'e gelenler arasnda polisler de vard."
Ali bana dnyor.
"Ne dersiniz amirim soraym m telsizden? irinevler Karakolu'nda bizim Ragp var."
"yi olur. Bakalm tanyorlar mym Gyas'?"
Ali arabaya yollanrken, muhtarn olu Yiit'in kapda durmu bizi dinlediim fark ediyorum. Ona baktm
grnce,
"Bence yanl yoldasnz amirim," diyor. "O bacak Kasap'n kars Makbule'nin."
"yle mi?" diyorum abartl bir aknlkla. "Nereden biliyorsun?"
"Bunu bilmeyecek ne var," diyor ieri girerek. "Kasap'n kars bir haftadr ortalkta yok. Kadn ldrp
paralasa kimsenin ruhu bile duymaz. Adamn dkkn zaten kan iinde... "
Anlatrken yzn inceliyorum, bebek yzl, kadnlarn holanaca tiplerden.
"Peki kadnn sevgilisi kim biliyor musunuz?" diye soruyorum.
Delikanlnn yz gerilir gibi oluyor. Ondan nce babas atlyor.
"Bilmiyoruz. Kimbilir kimin nesidir?"
Ali'nin ieri girmesiyle blnyor konumamz.
"Gyas' tanyorlar amirim. Birahane randevuevi karm bir yere taklyormu."
"O halde hemen gidelim," diyerek ayaklanyorum.
O gece basyoruz Kk Birahanesi ad altnda fuhu yaplan yeri. anslyz, Gyas' bulduumuz gibi Glsm'
de tek para halinde ele geiriyoruz. Evini Muhtar'n yaktn sylyor kadn. Sizi yeniden burada grrsem
ldrrm, diyerek tehdit de etmi adam onlar. Bu yzden bir daha mahalleye uramamlar. Muhtar'dan
ok korkuyorlar. Hemerileriyle btn mahalleyi ellerine geirdiler, diye dert yanyor Gyas. Ama bizim
konumuz arsa speklasyonu deil, cinayet.
Ertesi gn yine mahallede alyoruz soluu. Bizi erkenden karsnda gren Kasap,
"Buldunuz mu Glsm'n cesedini?" diye soruyor, merak kuku karm bir ifadeyle.
"Cesedini deil kendisini bulduk," diye aklyor Ali. "Hem de sapasalam."
"Glsm' brakalm da u senin hanmndan bahsedelim biraz," diyerek yaklayorum tezghn arkasnda
kocaman bir budu elinde tutmakta, olan Kasap'a.
"Ne olmu benim hanma?" diye soruyor adam gergin bir tavrla.
"Bir haftadr ortalkta grnmyormu."
"Gitti. iddetli bir kavga ettik. Ertesi gn gitti."
"Nereye gitti?"
"Bilmiyorum. Kimi kimsesi yoktur. Nereye gider, kimde kalr kestirmek zor."
"Dkknnda kk bir arama yapabilir miyiz?" diye soruyorum.
"Benden mi pheleniyorsunuz," diyerek elindeki budu fkeyle nndeki tezgha atyor. "Ben karm
ldrmedim. Kat gitti ite. Bunda benim ne suum var?"
"Suun yoksa aramamza izin verirsin," diyorum otoriter ama iten bir tavrla.
"Benim saklayacak hibir eyim yok. Arayabilirsiniz, buyrun her yere bakn."
"Sa ol," diyerek hemen arkadaki byk buzdolabna yneliyoruz. Gergin bir ifadeyle derin dondurucunun
kapsn ayor Ali. Aslnda ben de en az onun kadar huzursuzum. Sabah sabah paralanm bir kadn
bedeniyle karlamak hi de ho olmasa gerek. st ste ylm etlerin arasnda yaptmz be dakikalk
aratrma derin dondurucuda ceset paralarnn bulunmadn gsteriyor bize. Dkknn iini aratrmaya
balyoruz. Hayr, bu kann pisliin iinde de aradklarmz yok.
"Grdnz gibi ben temizim," diyor Kasap, keyifli bir glmsemeyle.
"Evin uzakta m?" diye soruyorum.
"Evime de mi bakacaksnz?" diye syleniyor.
"Madem temizsin, evini aramamzda da bir saknca yoktur herhalde."
"Ev dank, belki daha sonra..." diyecek oluyor.
"Hayr," diyorum kararl bir tavrla. "imdi."
Skntyla bizi szdkten sonra, nln karyor,
"Gidelim o zaman. Evim hemen arka sokakta," diyor.
Arka sokak dedii yer de Muhtar'n yazhanesinin kars. Biz Kasap'n evine girerken Muhtar'n olu Yiit'in
dkknna oturmu bizi izlediini fark ediyorum.
Ev, Kasap'n sylediklerinin tersine olduka dzenli. Her yer prl prl, bal dk yala. Mutfaktan balyoruz
aratrmaya. Kap kaak konulan dolaplara bakarken,
"Bunlar da ne?" diye baryor Ali.
Dolabn iinde kanl kocaman bir satrla, keskin ulu bir bak duruyor.
"Satrla, baaak," diyor Kasap gayet rahat bir tavrla, "bazen evde de alrm."
"Yine de biz yanmza alalm bunlar," diyorum Ali'ye gz krparak.
Kasap gz krptm gryor ama bir ey sylemiyor, ban sallamakla yetiniyor. Banyoya giriyoruz.
Lavabonun deliini iyice kontrol ediyoruz, kana benzer bir ey gremiyoruz. amar makinesinin ii kirli
amar dolu. Ali, Kasap'n itiraz etmesine frsat vermeden elini sokup amarlar ortaya seriyor.
amarlarn arasnda krmz bir leke dikkat ekiyor. Krmz lekenin gs boyunca yayld gecelii elime
alyorum.
"Karmn kan," diyerek aklamaya balyor Kasap. "Evden ayrlmadan nceki gece aramzda tartmtk.
Burnu kanad. Bir kere kanad m durmak bilmez."
Yzmzdeki ifadeden ona inanmadmz anlaynca,
"sterseniz komulara sorun. Herkes bilir bunu."
"Karn eek sudan gelinceye kadar dvdn de biliyor komular," diyor Ali.
Evde baka bir kant bulamyoruz. Satr, ba, kanl gecelii ve itirazlarna aldrmadan Kasap' da yanmza
alp merkezin yolunu tutuyoruz.
Kesici aletlerle gecelii "acele" notuyla laboratuvara yolluyoruz. Kasap' da sorguya alyoruz. Evlenmesinden
balayarak her eyi ayrntlaryla anlatmasn istiyoruz. Teklemeden anlatyor adam. Ketum davrand tek
konu karsnn onu aldatmas.
Birka saat sonra tahliller geliyor. Kesici aletlerin zerindeki kan insana ait deil. Ama geceliin zerindeki
kann grubu kesik bacaktakiyle uyuuyor.
"Rastlant," diye itiraz ediyor Kasap.
"Olabilir," diyorum. "Ama olmaya da bilir."
"Rastlant!" diye barmaya balyor Kasap, "inann bana rastlant. Ben karm ldrmedim. Btn bunlar
Muhtarla olunun oyunu."
"Neden oyun oynasnlar ki sana?"
"Benim de evimi, dkknm elimden alacaklar... "
"Karn aldklar gibi mi?" diyerek ne zamandr dilimin ucundaki soruyu soruyorum.
Daha fazla direnmiyor Kasap; ban ne eiyor, kendi kendine sylenir gibi.
"Evet," diyor. "Karm aldklar gibi. Yiit'in sevgilisi olmutu Makbule. Kt davrandm olmad, iyi
davrandm olmad. Ne yaptysam o zibididen vazgemedi kahpe."
"Bu yzden mi ldrdn?" diyerek araya giriyor Ali.
"Karm lmedi," diyor Kasap, kararl tavrla. "Yiit denen hergelenin kapatt bir evde oturmu, benim rezil
olmam seyrediyor u anda."
"Belki de karn onlar ldrmtr, ne dersin?" diye olta atmay srdryor Ali.
"Sanmyorum," diyor Kasap iten bir tavrla. "Onu neden ldrsnler? Bence karm Yiit'in yannda."
Sorgudan sonra Ali'yle tartyoruz. Yardmcm, Kasap'n rol yaptn, karsn ldrm olabileceine
inanyor. Elimizdeki kantlar da bu gr dorular gibi ama nsezilerim bu iin iinde baka bir i olduunu
sylyor bana.
"yi de amirim," diyor hakl olarak Ali. "Makbule sa ise bulunan bacak kimin?"
"Bilmiyorum," diyorum, "ama bu sorunun yant o mahallede."
Bu kez leden sonra gidiyoruz mahalleye. nce kahveye uruyoruz. erisi sakin. Bir masada isiz drt kii
okey oynuyor, yanlarndaki kk masada ise iddial bir tavla partisi sryor. eri girince herkes merakla
bize bakyor. Kahveci kim olduumuzu renmi.
"Buyrun amirim," diyerek saygyla karlyor bizi, yannda da ra, "yle oturun."
"Sa olun oturmayacaz," diyorum. "Kasap hakknda bir iki ey soracaktm."
"Yaramaz adam amirim," diyor yzn buruturarak. "Kavga etmedii esnaf kalmad urada." Sonra merakl
gzlerini yzme dikerek. "Karsn ldrm deil mi?"
"Kesin konumak iin erken. Henz kantlanmad."
"ldrmtr. Yoksa bunca gndr ortaya kmaz myd kadn?"
Kahvecinin ra kara gzlerini yzme dikerek,
"Komiserim," diyor. "Ben dn Makbule Abla'nn hayaletini grdm."
"Ne hayaleti ulan," diye tersliyor Kahveci, ocuu.
"Hayalet ite usta. Dn gece yrrken grdm. Kasap'n evinden kyordu."
"Kusura bakmayn," diyor kahveci. "ocuk ite."
"Valla billa grdm usta. nanmazsanz Yiit Abi'ye sorun o da sokan iindeydi."
"Yiit hayaletin yannda myd?" diye soruyorum ocua merakla.
"Yannda deildi, ke banda bekliyordu. Hayaletin elinde bir de anta vard."
Kahveci, ocuu neden ciddiye aldmz anlayamam tuhaf tuhaf yzmze bakarken, biz daha fazla
zaman yitirmeden Yiit'in dkknnn yolunu tutuyoruz.
Komisyoncu kalabalk. Muhtarla Yiit'in yan sra iki kii daha var. ierde ateli bir tartma sryor. yle
kaptrmlar ki kendilerini, sesleri sokan bandan bile duyuluyor.
"Neden anlamyorsun?" diye baryor Yiit. "O arsa satlk deil."
"Ne istersen vereceiz gurban?" diyor Krt aksanyla konuan adam. "Mmknat yok o arsay almamz
lazm."
"Ne demek mmkn yok," diyerek Muhtar giriyor araya. "Satmadmz bir mal nasl alrsn? Biz oray
gazino yapacaz."
"Olmaz," diyor adamlardan gr bykl olan, "oras bizim anamzn mezardr."
Kapda bizi grnce, bir an susuyorlar.
"Ho geldiniz bakomiserim," diyor Muhtar. Sonra adamlara dnerek. "Hadi artk, bakn misafirimiz geldi.
Sizinle uraacak halimiz yok."
Adamlardan daha yalca olan, yalvaran gzlerle bana bakyor.
"Komiserim," diyor, "Allah rzas iin bize yardm edin. "
"Hayrola, nedir olay?" diye soruyorum.
Adam, Muhtar'n araya girmesine meydan vermeden balyor anlatmaya:
"Biz yandaki mahallede oturmaktayz. Allah kimsenin bana vermesin, anamz on gn nce bir kaza geirdi.
Bir bacan kestiler. Kesik baca da tutup bize verdiler. Biz de bo diye gittik, bu mahallenin giriindeki
tepeye, aalarn altna gmdk. Lakin sonra bizim din bymz h Hac Neet geldi. 'nadem ki o baca
oraya gmdnz, artk anannz da oraya gmmek zorundasnz. Yoksa ananz teki dnyada da sakat
kalacaktr,' dedi... "
"Bir dakika, bir dakika," diyerek araya giriyor Ali... "Yani siz annenizin kesik bacan gmdnz m
sylyorsunuz?"
"Evet ama anam ldnde kendisini de oraya gmmemiz lazmm. Bu sebepten arsay almak zorundayz.
Ama bunlar satmyor... "
Adam bunlar anlatrken Ali'yle birbirimize bakarak glmeye balyoruz. Zavalllar neye gldmz
anlamadan tuhaf tuhaf yzmze bakyor.
oku atlatnca Muhtar ile olunu bir kenara ekip, Glsm'n evini yaktklarn bildiimizi sylyoruz. Yiit'i
de evli bir kadnla fuhu yapmakla suluyoruz. Aslnda elimizde kant olmad iin bir ey
yapamayacamz onlar da ok iyi biliyorlar ama yine de ekinerek dinliyorlar bizi.
"Ama arsay bu adamlara satarsanz biz de size anlayl davranrz," diyorum.
"Ama komiserim, o kadn oraya gmemezler ki," diye kar kacak oluyor muhtar.
"Sen arsay sat. Gerisini onlar halleder," diyorum.
Muhtar istemeye istemeye raz olurken, biz de annelerine mezar alan iki oulun hayr dualaryla dnyoruz
merkeze.
SEVGLM TNER
Olum, yatan baucunda durmu beni seyrediyor. Alacakaranlkta yzn gremesem de beni izleyen
ocuun, olum olduunu hissederek, mutlulukla glmsyorum. Sonra dnp karma sarlmaya
alyorum ama elim scak bir kadn bedenine dokunacana arafn souk boluuna dyor. O anda
aklm bama geliyor. Karmn iki yl nce olumla birlikte o korkun patlamada ld gerei olanca
arlyla zihnime kyor. Bu kbustan kurtulmak iin gzlerimi aarak yatakta doruluyorum. Yine de, az
nce olumu grdm keye bakmaktan kendimi alamyorum. Hayr, kimse yok.
Keder iinde yeniden yatama uzanrken bir tkrt alnyor kulama. Yan daireden geldiini dnerek,
yeniden uyumaya alyorum ama olumla karmn grntleri gzmn nnden gitmiyor. Skntyla yana
dnerken yine bir tkrt duyuyorum. Ses o kadar yakn ki yan daireden geliyor olamaz... Komodinin zerinde
duran silahm alp, hzla yataktan kyorum. Parmaklarmn ucuna basarak salona szlyorum. Salonun
kapma yaklanca srtm duvara dayayarak ieriyi dinliyorum. Yanlmamm, ierde bin var. Kapdan
bam uzatp salona bir gz atyorum. Alacakaranlkta bir siluet ekmeceleri ayor, ilerini kartryor. Bir
hrsz m, yoksa polislik hayatm boyunca edindiim dmanlarmdan biri mi? Hzla salona girerek silahm
elimsiz bedenine dorultuyorum,
"Olduun yerde kal, ellerini bann zerine koy."
Sesimi duyan karalt bir an sarslyor, sonra yldrm hzyla yandaki pencereye atlyor.
"Dur!" diye bararak koturuyorum. Pencereye geldiimde yan taraftaki inaattan benim pencereme bir
kalasn uzatldm gryorum. Ama tuhaf, adam ortalkta yok. Bu kadar ksa srede kar inaata ulamas
olanaksz. Pencereden baknca, aada kk kum tepeceinin stnde kvrandn gryorum. Ambulansa
haber verdikten sonra bir el feneri kaparak aaya iniyorum.
El fenerimin krmz yerde yatan karalty aydnlatnca, kovaladm kiinin on iki on yalarnda bir
ocuk olduunu grerek, yanna yaklayorum.
"Sk diini," diyorum. "Az sonra ambulans gelecek, seni hastaneye gtreceim."
Ama her zamanki gibi ambulans gecikiyor, ben de daha fazla beklemeyi gze alamayarak ocuu emektar
Renault'ya atp, hastaneye kendim gtryorum.
Gecenin o saatinde doktor bulmakta zorlanyoruz. Komiser olduumu syleyip ortal birbirine katnca,
hastabakclar doktoru uyandryorlar. Adnn Kerim olduunu rendiim ocuu muayene eden doktor,
nemli bir eyinin olmadn sylyor. Kumun stne dt iin krk kk yokmu. Yine de i kanama
olaslna kar yirmi drt saat kontrol altnda kalmas gerektiini sylyorlar. Onu tek kiilik bir odaya
koyarlarken, ben de merkezi arayp, derhal hastaneye bir polis memuru yollamalarn emrediyorum.
Ertesi sabah uyanr uyanmaz hastanenin yolunu tutuyorum. eri girdiimi gren ocuk umursamaz bir
tavrla beni szyor. ocuun korkusuz baklar sinirlendiriyor beni.
"Olum," eliyorum, "sen ne biim hrszsn. nsan hi polisin evini soymaya kalkar m?"
"Ben hrsz deilim," diyor Kerim pikin bir tavrla,
"Hrsz deilsen, benim evimde ne iin vard?" diye soruyorum.
ocuk yant vermekten kanyor.
"Karanlkta evinin yolunu mu ardn?" ocuk suskunluunu srdrnce, "Sahi," diyorum, "senin annen,
baban nerede?"
"Annem, babam yok," diyor kskn, adeta dmanca bir sesle.
"Nasl yok?" diye syleniyorum.
"Babam i kazasnda lm. Annem de kardeimle beni brakp bir adamla kat."
"Bir de kardein mi var? Nerede kalyorsunuz?"
"Surda burda... "
"Beni iyi dinle Kerim," diyorum, "seni hrszlk yaparken yakaladk. Bu ii tek bana yapmadndan
eminim. Birileri seni hrszlk yapmaya zorlam..."
"Hayr," diyerek kesiyor szm Kerim, "kimse beni hrszlk yapmaya zorlamad... "
"Bize gerei sylemelisin. Yoksa hapse gireceksin."
"Beni hapse atamazsnz," diye kar kyor Kerim eskisinden daha sert bir tonda. enesinin titremeye
baladn fark ediyorum. Alayacak sanyorum ama hayr, titreme giderek btn bedenine yaylyor. "Beni
hapse atamazsnz. Kardeimi sokakta yalnz brakamam," diye syleniyor. Alnnda ter damlalarnn
belirmeye baladn gryorum.
Hastabakcy aryorum. Hemen yetiiyor kadncaz. Sakinletirici bir ine yaparak Kerim'in uyumasn
salyor. Neler olduunu soruyorum, doktorla konumalsnz, diyor.
"Tiner kullanyor," diye aklyor doktor. "Hareketleri yava, beyin hcreleri lyor."
"Tedavi edilemez mi?"
"Edilebilir ama bir hastaneye yatmas gerek."
Yeniden Kerim'in odasna dnyorum. Yznde atk bir ifade ile uyuyan ocuu seyrediyorum. Kendi
olum geliyor aklma. Kerim kendine gelip de beni baucunda grnce tedirginleiyor.
"Korkma," diyorum, "sana yardm etmek istiyorum."
"Beni hapse atmayn," diyor yalvaran bir tavrla. "Yoksa kardeimi kesecekler."
"Neden kessinler ki kardeini?"
"Dilencilik yaptrmak iin."
"Kim kesecek?"
"etedekiler... Reit, Doktor Kimbl... Bakalar da var."
"Daha nce onlarn yannda miydin?"
"Evet. Annem bizi terk edince kardeim smail'le birlikte sokaklarda yaamaya baladk. Reit Abi diye biri
var; yanmza geldi. Bize yiyecek, para verdi. Tnel'in arka taraflarnda bizim gibi ocuklarn yaad bir eve
gtrd. Sonra bana hrszlk yaptrmaya alt. Bir iki ie ktm. Bir gn eve geldiimde, bir adamn
kardeimi soyarak bedenim yokladn grdm. Ne oluyor diye yanlarna gidince, Reit Abi, adamn doktor
olduunu syledi. Kardeimi muayene ediyormu. Ama evde birlikte kaldmz arkadalar, daha nceden de
kardeim yalarnda bir ocuu bu adamn muayene ettiini, bir hafta sonra da ocuun bir eliyle bir
bacan kestiklerini syleyince gerei anladm. Kardeimi alp katm oradan."
"O doktorun kim olduunu biliyor musun?"
"Gerek adn bilmiyorum. Ona Kimbl diyorlar. Bir sr ocuu sakat brakm."
"Peki kardein nerede imdi?"
"Tarlaba'nda, terk edilmi bir evde."
Kerim'in anlattklar tedirgin ediyor beni.
"Ya kardeini yakalarlarsa?"
"O evi kimse bilmiyor. Hem yannda Hikmet var."
"Onlar bulmamz gerek," diyorum.
"Ben gelmezsem bulamazsn."
"Yryebilecek misin?"
"yiyim, yryebilirim."
Tarlaba'nda yars yklm, kapsnn n ple kapl bir eve giriyoruz. i, rutubet kokan bir odada yere
yaylm mukavvalarn zerinde Kerim'in yalarnda bir ocuk yatyor. Onu gren Kerim telalanyor, yatan
ocua yaklaarak.
"Hikmet... Hikmet..." diye sesleniyor. Ama Hikmet onu duymuyor. Bunun zerine Kerim arkadann
omzundan tutarak sarsalamaya balyor. Hikmet gzlerini aar gibi oluyor, bir eyler mrldandktan sonra
yeniden dalp gidiyor.
Kerim zntden arplm bir suratla bana dnerek syleniyor:
"Kardeimi karmlar. Reit olmal. Mutlaka o karmtr smail'i."
"Nerede buluruz Reit'i?"
"Kald yeri bilmiyorum," diyor umutsuz bir tavrla ama biraz dndkten sonra yz r gibi oluyor.
"Beyolu'nda arka sokaklarda bir otopark var. Oraya taklyor."
"Tamam," diyorum, "onu buluruz. Kardeini de ellerinden alrz. Ama biraz sabrl olmak lazm. Adamlar
sust yakalayalm."
"Kardeime bir ey olmaz deil mi?"
"Dikkatli olursak hibir ey olmaz. imdi sen katnz evde kalan ocuklar bul. Kardein orada m, sor.
Eer oradaysa evi gzetim altna alalm. Ben de Reit'in peine deceim."
nerim Kerim'i honut etmiyor ama baka aresi olmadndan kabul ediyor.
"Bu telefon numaram," diyorum, elimdeki kd uzatarak. "Bir gelime olursa hemen ara. Bu akam yedi
buukta bulualm. Taksim'de Sular daresi'nin nndeki banklardan birinde seni bekleyeceim. Anladn
m?"
"Anladm," diyor. Sonra eliyle Hikmet'i gstererek ekliyor: "Onu hastaneye gtrmeliyiz. Midesinin
ykanmas lazm."
Hikmet'i arabaya koyarken,
"Tiner mi ekmi?" diye soruyorum.
"Hayr, Tiner byle yapmaz. Hap vermiler"
"Sen de tiner kullanyormusun," diyorum knayan bir tavrla.
"Kullanyorum. Her sokak ocuu kullanr. Tiner bizim anamz, babamz, evimiz, her eyimiz... Tineri
dnyada hibir eye deimem... "
"Ama tiner sizi ldryor..." diyecek oluyorum.
"Bizi asl ldren sokaklar," diyerek kesiyor szm, "kulamparas, hrsz, uursuzu hepsi peimizde. Tiner
bize cesaret veriyor, bunlar unutturuyor."
Ne syleyeceimi bilemiyorum. Hastaneye kadar konumuyoruz. Onlar hastanede brakp merkeze
dnyorum. Asayi ubesindekilere Reit'i soruyorum. Adam tanyorlar. Birka kez kk ocuklar
satmaktan tutuklanm ama her seferinde bir yolunu bulup kurtarm paay. Resmini yollamalarn
istiyorum. Ksa srede ulayor elime. Esmer, kk gzl bir adam. ki sivil memur alp kyorum
merkezden. Kerim'in syledii gibi Beyolu'nda otopark olarak kullandklar bir sokakta, iki kiiyle sohbet
ederken buluyoruz Reit'i. Soka gren kk kahveye geip oturuyoruz. Ben memurlardan biriyle tavla
oynuyormu gibi yapyorum, teki memur yalnzm gibi bir ay syleyip gazetesini okuyor. Reit'in
yanndaki adamlar az sonra gidiyor. Ama adam hi bo kalmyor, bu defa da bir sokak ocuu geliyor yanna,
bir kese kd uzatyor. Reit kese kdn alp ocuu yolluyor. Sonra oturduumuz kahveye geliyor.
Konumasndan ahbap olduklarn anladmz kahvehane sahibine bir ayran syleyip beklemeye balyor.
Fazla beklemiyoruz. Orta yal, ktz bir adam geliyor Reit'in yanna. Bir ay iimi konuuyorlar. Adam
kese kdm alp kyor. Tek oturan memura iaretle Reit'i izlemesini syledikten sonra ben de yanmdaki
memurla adamn peine dyorum. Belli bir mesafeden takip ediyoruz. Ama adam kukulanyor, keyi
dnerken birden dnp arkasna bakyor. Bizi grnce panikliyor.
"Yakalayalm," diyorum.
Hzlanyoruz. Sokan bana geldiimizde adamn komaya baladn gryoruz.
"Ben yan sokaktan girip nn keseyim komiserim," diyor yanmdaki memur.
"Tamam," diyerek herifin peinden komaya balyorum. Ama bir sre sonra nefessiz kalyorum. Allahtan
yanmdaki ocuk cva gibi. teki sokaa ktmda, herifi altna alp bileklerini kelepelediini gryorum.
Yere den kese kdn alp iine bakyorum. Alt ift bilezik, bir altn zincir, iki elmas yzk, be ift altn
kpe gryorum.
Adam merkeze gtrp dosyasna bakyoruz. Eski bir sabkal; nce biraz direniyor ama sktrnca balyor
tmeye, iinin ocuklarn ald mallar satmak olduunu sylyor. Mallar Reit'ten alyormu, satnca da
kendi komisyonunu kesip kalann yine Reit'e veriyormu. Ona Kimbl' soruyoruz. Gerek kimliini
bilmediini sylyor. ete, onu gz gibi koruyormu. nk ocuklar kesme iini baka kimseye
yaptramyorlarm. Yeni bir ocuk kesilmesi olay var m, diye soruyoruz. Bilmediini sylyor.
Bu arada Reit'i izlemesi iin braktmz memur yklm bir suratla dnyor. Reit onu fark edip atlatm.
"Neyse onu buluruz," diyorum. O arada gzlerim saatime kayyor. Hemen kmazsam Kerim'le grmeye
ge kalacam.
Birka dakika rtarla geliyorum Taksim'e. Kerim kaygl bir suratla banklardan birine oturmu beni bekliyor.
Ben de yanna kyorum.
"Kardeim evde yok," diyor, "oraya hi gtrmemiler."
"Kt," diye mrldanyorum, "desene Reit'i konuturmaktan baka aremiz kalmad."
"Ama Vefa'da bir ev daha varm. O ev daha az dikkat ekiyormu. ocuklardan biri, kardeimi o eve
gtrm olabileceini syledi. Adresini aldm."
"Aferin," diyorum, "iyi yapmsn. O evi hemen gz hapsine alalm."
"Neden evi basp kardeimi kurtarmyorsunuz?" diye kaygyla soruyor.
"Eer yle yaparsak, adamlarn suunu ispat edemeyiz. Serbest kalrlar. Ama sust yaparsak, belki etenin
hepsini deil ama en azndan Reitle, Kimbl' hapse atarz."
"Ya kardeimi keserlerse?"
"Kesemeyecekler," diyorum gvenli bir ses tonuyla, "hemen imdi Vefa'daki evin nne gidip karakol
kuracaz. eri kim giriyor kim kyor, her eyi greceiz. Gerekirse annda mdahale ederiz. Tamam m?"
"Tamam," diyor ama yzndeki kayg bulutlar dalmyor. Aslna bakarsanz ben de o kadar rahat deilim.
Ama bu riski gze almak zorundaym.
Pencereleri boyal minibsmz, Vefa'daki evi gren bir sokaa park ediyoruz. Yanmda Kerim'in dnda
iki memur var. Evin iki penceresinden de k szlyor. Bir ara evden gen bir adam kyor. Karya geip
bakkala giriyor. Sonra elinde sigara ve ikolata paketleriyle eve giriyor. Kerim yanma oturmu heyecanla
bekliyor. Gece yarsna doru ba dmeye balyor. Zemine bir battaniye serip, uyumasn sylyorum.
"Ya kardeimi gtrecek olurlarsa?"
"Merak etme ben uyandrrm seni," diyerek yattryorum onu.
O kadar bitkin ki uzanr uzanmaz uyuyup kalyor.
Sabaha kadar baka bir hareket olmuyor evde. Ama sabah ezanyla birlikte evin klar yanmaya balyor.
Yarm saat sonra da yeil bir Fiat evin nnde duruyor. Kerim'i uyandryorum. Arabadan iki kii iniyor. Biri
Reit, yanndaki adam gren Kerim,
"te," diyor heyecanlanarak. "Doktor Kimbl bu. Hadi yakalayn onlar."
"Acele etme. Ameliyat burada yapacaklarn sanmyorum."
Tam dndm gibi oluyor. Eve giren iki adam be dakika gemeden yanlarnda Kerim'in kardei smail'le
birlikte kyorlar. Arabaya binip hareket ediyorlar. Tabi biz de pelerinden. Aradaki uzakl koruyarak Fiat'
izliyoruz. Her ey yolunda gidiyor, henz yollarda trafik yok. Ama Kthane'ye inerken ne olduunu bile
anlayamadan, yan yoldan kan bir Mercedes bize bindiriyor. Durmak zorunda kalyoruz. Mercedesin ofr
zil zurna sarho. Onunla uraacak halimiz yok. Adam arabasna kapatp yolumuza devam ediyoruz fakat
Fiat' bulamyoruz. Sanki yer yarld da araba iine girdi. Kerim olanlardan beni sorumlu tutarak, nefretle
yzme bakmaya balyor.
"Onlar yakalamalydnz. Bak ite kaybettik. imdi kardeimi kesecekler."
"Panie kaplma," diyorum.ama ben de hi rahat deilim, "bu ameliyat yaplan ev hakknda bir ey duymadn
m?"
"Duymadm," diyor nce alamakl bir sesle. Ama sonra burnunu ekerek ekliyor. "Byk bir site varm.
Dilenci ocuklardan biri sylemiti."
Bam pencereden karp evrede byk site var m, diye bakyorum. Ve aada, semtin konut dokusuyla
hi uyumayan bloklar gryorum.
"Galiba onlar bulduk. Aaya inelim," diyorum arabay kullanan memura.
Birka dakikada siteye geliyoruz. Evet, ite bizim Fiat da burada. Minibs park ederken, arac kullanan
memur,
"Bu sitede en az elli daire var amirim. Nasl bulacaz onlar?" diye soruyor.
"Gerekirse tek tek hepsini kontrol edeceiz," diyorum hrsla. "Ben siteye giriyorum, siz merkezi arayp destek
isteyin."
Sitenin kapsndan girip aaya, kapc dairesine iniyorum. Aceleyle zile basyorum. Kap almyor. Tekrar
tekrar basyorum. Hayr ses seda yok. Kfrederek yeniden yukar kyorum. Birinci katta karma kan ilk
dairenin ziline basyorum.
Uykulu gzlerle gen bir kadn ayor kapy, kapda hi tanmad, tela iinde bir adam grnce tedirgin
oluyor.
"Bu sitede oturan doktor ya da hastabakc gibi birini aryorum," diyorum bir solukta.
Kadnn baklar yumuuyor. Bir hastam olduunu, acilen bir doktora ihtiyacm olduunu dnyor.
"Bu sitede doktor yok ama hemen arka tarafta bir dispanser var," diyor. "Her zaman ak olmaz ama bir
bakn, belki ansnz yaver gider de bir doktor bulursunuz."
Demek her zaman ak olmuyormu, bende jeton dyor.
"Siteden gei var m oraya?" diye soruyorum merakla.
"Tabii, arka taraftan gelseydiniz grrdnz dispanseri."
Hzla kyorum, dar. Kerim'i minibste brakan iki memur arkadala kapda karlayoruz.
"Onlar bulduk," diyorum. "Arkadaki dispanserdeler."
Dispanser terk edilmi gibi grnyor. Kaps kilitli. Pencereden atlayp kamasnlar diye memurlardan
birini arka tarafa gnderiyorum. teki memurla birlikte kapy omuzlayarak ieri giriyoruz. Sesi duyan Reit
korkuyla koridora frlyor. Karsnda beni grnce afallyor. Silahm dorultarak,
"Dur, kprdama!" diyorum.
"Tamam abi, ate etme," diyerek ellerini kaldryor.
Reit'i yanmdaki memura brakarak yandaki odaya dalyorum.
Odaya girer girmez pencereye skm bir adam gryorum. Kamaya alyor, ensesinden yakalayp ieriye
ekiyorum. K st oturuyor yere.
"ocuk nerde?" diye soruyorum.
"Orada," diyor naylon perdeyle ayrlm blm gstererek.
"A o zaman perdeyi," diyorum.
Perdeyi anca bir ameliyat masas kyor ortaya. Kk smail kocaman masann zerine uzatlm,
kendinden gemi bir halde yatyor.
fkeyle baktm gren Kimbl,
"Bir eyi yok," diye aklyor korkuyla, "narkoz verdik, sadece baygn."
Merkezde sorguya aldmz Reit ile Kimbl lakapl sabk hastabakc Ekrem, bir iki isim veriyorlar ama
nedense onlar bulamyoruz. Birileri kulaklarn bkm olmal, adamlar srra kadem basmlar. Ama en
azndan Reit ile sabk hastabakcy ieri atyoruz. ki kardei de bir yurda sokuyorum ama Kerim teekkr
yerine kara gzlerini yzme dikerek,
"Bizi kurtardn ama ya teki arkadalarmz?" diye soruyor.
ALTIN AYAKLAR
nl futbolcu Pepe Alvarez'in kald Levent'deki iki katl villann n gazeteci ordusuyla kuatlm
durumda. Arabadan inerken saryorlar evremi. Hemen arkasndaki uzun boylu kameraman ocukla ne
gemeyi baaran gzelce bir kz, elindeki mikrofonu burnumun ucuna kadar sokarak soruyor:
"Bakomiserim, sizce kim ldrm olabilir Altn Ayak'?"
"Altn Ayak m?"
"Pepe Alverez'in lakab... Kimlerden pheleniyorsunuz?"
"Hibir ey bilmiyorum," diye aklyorum. "Olay, yolda telsizden duydum, hemen buraya geldim. Siz
benden daha ok bilgiye sahipsiniz."
"O halde size de anlatalm," diye ylyor, sakall bir muhabir.
"Sa ol," diyorum ciddi bir tavrla, "bilgileri kaynandan almay tercih ederim."
Gazeteci kalabalnn arasnda yardmcm Ali'nin skntl yzn grr gibi oluyorum. Yanlmamm az
sonra da sesim duyuyorum.
"Bir dakika beyler," diyerek gazetecileri yarmaya alyor. "Ltfen aln."
Gazeteciler homurdansalar da benimle Ali arasnda bir koridor olumasna izin vermek zorunda kalyorlar.
Ama bu arada soru sormaktan da vazgemiyorlar.
"Pepe'yi eski kulbnn ldrtt syleniyor doru mu?"
"Hamile brakt sevgilisinin belal kardeini tutukladnz m?"
"Fanatik taraftarlardan tehdit mektuplar alyormu, asl var m?"
Bir makineli tfek ritmiyle pe pee sralanan sorularn hibirine yant vermeden, ksa srede yardmcma
ulamay baaryorum.
"Elimi tutun amirim. Byle daha abuk karz," diyor Ali, sonra gazetecilere dnyor:
"Maalesef sorularnz yantlamak iin ok erken. Burada beklemenizin de bir anlam yok. Basn bromuz
yaknda gerekli aklamay yapacak."
Gazeteciler memnuniyetsiz sesler kararak ekiliyorlar nmzden, ama Pepe'nin cesedi kartlrken
fotorafn ekmeden, onlar buradan hibir gcn gtremeyeceini Ali de, ben de ok iyi biliyoruz. Bahe
kapsn aarak ieriye giriyoruz. Mis gibi kokan mor ebboylarn arasndan geerek villaya ulayoruz.
Kapdaki memur beni grnce, ahap kapy ardna kadar aarak, yana ekiliyor.
Gnn modasna gre denmi evde bizim teknik ekip harl harl alyor. Sessizce yaklayoruz. Ama
bouna, bizi gren Numan, cesetten ban kaldrarak,
"Vay Nevzat, nerede kaldn yahu?" diye taklyor. "Sen hepimizden nce gelirdin. Bugn ne oldu byle?"
"im vard," diye kestirip atyorum. akalamak istemediimi anlayan Numan stelemiyor, cesede dnyor
yeniden.
Birka adm daha atp ben de cesede bakyorum. Bakar bakmaz da yzm buruturuyorum. Futbolcunun
bann yerinde, kana bulanm bir kemik ve et yn duruyor.
"Biri ona ok kzm olmal," diye aklyor Numan maktuln yumruk halinde sklm sa elim amaya
alrken. "Ban ezmi."
"lm nedeni bu mu?"
"Henz belli deil. Adli tabip karar verecek? Ama aralarnda ksa bir bouma olmu. mine demirinde de
kan var."
"Pepe ile ba edebildiine gre katil iriyar olmal," diye syleniyor Ali.
"Hem de kzl sal."
"Onu nereden anladn?" diye soruyorum merakla.
"Maktuln eline baksana," diyerek bayla Pepe'nin avcunu gsteriyor Numan.
Dikkatle baknca futbolcunun avucundaki bir tutam kzl sa fark ediyorum.
"Peki futbol ayakkablarn bulabildiniz mi?"
"Hayr," diyor Numan. "Katil gtrm olmal."
Onu daha fazla megul etmenin anlam yok. Pencereleri kontrol etmekte olan Ekrem'e ynelirken Ali
aklyor.
"Pepe on be gndr yokmu. Tatil yapyormu. ki gn nce dnm Trkiye'ye."
"Katil ieri nasl girmi?" diye soruyorum.
"Kapdan girmi olmal. Byk olaslkla Pepe'nin tand biri. Kap zorlanmam."
Konumalarmz iiten Ekrem, bayla beni selamladktan sonra,
"Pencereler de yle amirim," diyerek katlyor konumaya. "Katil eve rahata girmi, futbolcuyu ldrm
sonra da elini kolunu sallayarak kp gitmi."
"Be aydr eski kulbnn taraftarlarndan tehdit mektuplar alyormu," diyor Ali. "Bu iin arkasnda onlar
olabilir."
"Eski futbol kulb m?" diye soruyorum.
"Evet, Pepe bu sene baka bir kulbe geti."
"Ne var bunda? Btn futbolcular kulp deitirebilir."
"Ama Pepe bundan biraz fazlasn yapm. Bu sezon kulpte kalmaya sz vermiken, rakip takm biraz daha
fazla para verince son anda imzay atmaktan vazgemi. in kts futbolcusunun baka takma
satldndan habersiz olan kulp bakan, o srada televizyonlarda, Pepe bu yl da bizimle oynayacak, diye
atp tutuyormu. Bylece Pepe hem eski takmn iyi bir oyuncudan yoksun brakm, hem de futbol
kulbnn prestijini yerle bir etmi. Bence bu onlar yapmtr. Takmn yneticileri de pek salam
ayakkab saylmaz zaten. Yeralt dnyasyla ili dllar."
"O halde u kulbn yneticilerini bir ziyaret edelim," diyorum Ali'ye. "Zaten burada ayak ba olmaktan
baka bir ie yaramyoruz. Bu arada teknik ekip almasn tamamlam, raporlarn hazrlam olur."
Kulpte iki sorumlu karlyor bizi; biri uzun boylu, k giyimli olduka irkin, teki orta boylu, tombul,
sevimli biri. Kim olduumuzu renince tedirgin oluyorlar. Olay gazetecilerden renmiler. Daha soru
sormadan, irkin olan atlyor;
"Sizi temin ederim ki bizim bu ile hibir ilgimiz yok bakomiserim."
"Kulbmz yasad ilere girmez," diyerek teki tamamlyor arkadann szlerini.
"Bir dakika bir dakika..." diyerek ikisini de susturuyorum. "Sizi sulayan yok. Hemen savunmaya gemeyin.
Ben sadece olay soruturuyorum... "
"Ama sizin buraya geldiinizi gazeteciler renirse kulbmzn ad kacak."
"Merak etmeyin kimse renmeyecek."
Biraz yatr gibi oluyorlar ama ileri hl rahat de
"u Pepe'yi anlatn bana biraz," diyorum kararl bir ses tonuyla.
"Yoksul bir ailenin ocuuydu," diyor tombul olan. "Onu Trkiye'ye ben getirdim. Pepe ok yetenekli bir
futbolcu. Ksa srede kendini gsterdi, lkemizde bir yldz oldu. Ne yazk ki abuk ulat zirve ban
dndrd. Uygunsuz ilikilere girdi, Kvrck Kemal'in kz kardeiyle olan ilikisini duymusunuzdur. Daha
baka kadnlar... Bunlara ramen iyi futbol oynamay srdrd. Hi penalt karmadn biliyor
muydunuz? "
"ok hrslyd," diyerek irkin olan kapyor sz. "Ayn derecede paragz. Kar takm birazck daha fazla
para nerdi diye, bizi, Trkiye'deki ilk gz ars olan takmn brakp gitti."
"O gittikten sonra taraftarlarnzn arasndan onu ldrmeliyiz filan diyen birileri oldu mu? Ya da byle
biriyle karlatnz m?"
"Ne mnasebet! Bizim takmn taraftar saldrgan deildir."
"yle diyorsunuz ama taraftarlarnzdan biri tehdit mektuplar yolluyormu," diyor Ali.
"Olabilir," diyor tombul olan, gergin bir ifadeyle. "Ama bunda kulbn ne suu var? Biz her zaman
taraftarmza centilmence davranmalarn salk veriyoruz. Ama yz binlerce insann hepsini birden
denetleyemeyeceimizi de takdir edersiniz."
"Pepe'nin yakn olduu kimse var myd?" diye soruyorum gerginlii yumuatmak iin.
"Yoktu," diyor tombul. "Ne takmda ne de takm dnda arkada yoktu. Memleketlisi Sanchez dnda. Bir
de kadnlar tabii."
"Ama," diyor irkin, "kadnlar da evine gtrmezdi."
"Birine anahtar filan vermi olabilir m?" "Pepe bunu yapmazd. nk kimseye gvenmezdi."
"Sanchez'le aras iyi, dediniz. Ona vermi olamaz m?"
"Sanmyorum. Hem vermi olsa bile Sanchez katil olamaz. Bir ay nce lkesine dnd... Baka biri olabilir
mi?.. Hayr, kesinlikle olamaz. Pepe kimseye anahtarn teslim etmez. Hele Kvrck Kemal'in arabasn
taramasndan sonra bu imknsz. Bence Kvrck Kemal'i sorgulamalsnz. Bu ite onun parma vardr."
"Nasl bu kadar kesin konuabiliyorsunuz?" diye soruyorum aknlkla.
"Olanlar biliyor olsaydnz siz de benim gibi dnrdnz."
"Anlatn da renelim o zaman."
"Pepe, geen yl Tepeba'ndaki Neem Pavyon'un sahibi Kvrck Kemal'in kz kardeiyle kmaya balamt.
Kvrck Kemal, kardeinin bir futbolcuyla, hele de yabanc biriyle ktn duyunca kplere bindi. Ama kz
kardei abisinin azndan girdi, burnundan kt, nianlanacaz diye ikna etti. Bylece ilikileri bir sre
daha devam etti. Kz evlenmeyi umarken, bizimki sklmaya balad. Sonunda da kz brakt. in kts kz
hamile kalmt. Pepe her zaman olduu gibi sorumluluk stlenmek istemedi. Kzn bakalaryla da ktn
ne srerek ocuun babasnn kendisi olmadn syledi. Bu arada zaman gemi, kzn karnndaki ocuk
aylk olmutu. Sonunda aresiz kalan kzcaz krtaj olmaya gidince, hamileliin ay getiini saptayan
doktorlar, tehlikeli bularak bu ii yapmaya yanamadlar. Ama kz ocuu douramazd. Kendini ehil
olmayan bir doktora teslim etti. Ve zavall kz krtaj masasndan kalkamad. Olay renen Kvrck Kemal
lgna dnd. Ertesi gn Pepe antrenmandan eve dnerken, arabasn kurun yamuruna tuttu. Pepe ans
eseri kurtuldu bu saldrdan. Baktk Kvrck Kemal kararl, araya biz girdik. stanbul'un nl babalarndan
Ssl Nedim'i bulduk. Kendisi ayn zamanda kulbmzn yesidir. Durumu anlattk. Tamam, merak
etmeyin, Kemal de byk hatrm vardr, ii zerim, dedi. O gece gidip konutu. O konumadan sonra
Kemal davasndan vazgetiini syledi. Gerekten de saldrlar durdu. Ama anlalan Kvrck davasndan
vazgememi. Sadece ortaln sakinlemesini bekliyormu. Pepe tehlikenin getiini sanp rahatlaynca da
temizledi onu."
"Ama," diyerek kar kyor Ali. "Pepe'nin ok dikkatli olduunu siz sylediniz. Kemal'i ya da adamlarm
neden alsn ien?"
"Bilemiyorum," diyor tombul adam d krklna uram bir tavrla. "Herhalde kandrmlardr Pepe'yi."
"Neyse," diyorum, "anlayacaz. Gidip bir de u Kemal'le konualm... "
Kalkarken tombul olan,
"Ltfen bakomiserim," diye mzrdanyor, "bizim kulbn adn bu ie bulatrmayn."
"Merak etmeyin," diyorum. "Kimseyi bo yere sulamaya niyetimiz yok."
Onlar sylediimin ne anlama geldiini dnrlerken biz kapdan kyoruz.
Neem Pavyon'da geceden kalma alkol, sigara, kadn parfm karm bir koku karlyor bizi ve tabi
Kvrck Kemal'in akallar. Az sonra da kendisi kp geliyor. Esmer, ince bykl bir adam. Bize kar saygl
davranyor. Delikanl raconuna hl nem veren az saydaki kabadaydan biri. Yzmzde gezinen merakl
baklar, olaydan habersizmi izlenimi uyandryor.
"Pepe bu sabah evinde l bulundu," diyorum, baklarm gzlerinde kenetleyerek.
"Altn Ayak m, hani u nl futbolcu?" diye soruyor akn bir ifadeyle.
"Ta kendisi," diyorum. "Surat parampara edilmi."
Kahverengi gzlerinin derinliklerinde tutkulu parltlar grr gibi oluyorum.
"Topra bol olsun," diyor ilgisiz bir sesle. "Dnyaya gelen bir gn gider."
"Pepe biraz erken gitmi," diyerek Ali de katlyor sorguya. "Daha yirmi ndeymi."
"Mukadderat. Allah'n iine karlmaz."
"Senin kz kardein de genmi..." diyecek oluyor Ali.
Kemal'in gzleri fkeyle parlyor.
"Kz kardeimi kartrmayn bu ie?"
"Kartrmak zorundayz," diyorum. "Daha nce Pepe'nin arabasn kurunlatmsn."
"O i mazide kald."
"Ne yani," diyor Ali alayc bir tavrla. "Babalara sz verdin diye, Pepe'yi ldrmekten vazgetiine
inanmamz m istiyorsun?"
"ster inann, ister inanmayn," diye tersliyor Kemal. "Sizin bileceiniz i. Polisleri bilmem ama biz de sz
azdan kar. kt m, artk o kanundur."
"Peki, neden vazgetin Pepe'yi ldrmekten?"
"Nedim Baba'y kramadm. Bende hatr byktr."
"Nasl bir hatrm ki bu, seni, cann gibi sevdiin kz kardeinin intikamn almaktan bile alkoymu," diyor
Ali alayc tavrn srdrerek.
Kemal'in yardmcma bozulduu her halinden belli. Ama kendini tutuyor.
"Ona bir can borluydum. Yaknlarmdan biri, olunun lmne neden olmutu. Benim hatrm iin onu
balad..." Konumasn Ali'nin yzne dik dik bakarak srdryor. "Anladn m, benim hatrm iin. Ben
de onun hatr iin o rz dman, erefsizi baladm. Allah'a havale ettim. Sonunda laym bulmu."
"Peki dn gece neredeydin?" diye soruyorum.
"Hastanedeydim," diyor glmseyerek. "Zeynep Kmil'de. Dn gece karm bana nurtopu gibi bir olan
dourdu. Sonra arkadalarla buraya geldik. Sabaha kadar itik."
"Aratracaz," diyor Ali.
"Sen meslee yeni baladn deil mi?" diye soruyor Kemal, kslm gzlerinin arasndan, kmseyen
baklarn yardmcma dikerek.
"Bu seni ilgilendirmez," diyor Ali, fkelenmeye baladn gizlemeden.
"Peki son bir soru," diyorum araya girerek. "Sence kim ldrm olabilir Pepe'yi?"
"Bilmiyorum. Ama bilseydim de sylemezdim. O erefsizi ldren her kimse, teki dnyada mekn
cennettir."
Kemal'i pavyonuyla ba baa brakp ayrlyoruz yanndan. Ben arabay altrrken,
"Amirim," diye soruyor Ali, "benim greve yeni baladm nasl bildi?"
"Eee, olacak o kadar. Nasl biz onlarla urayorsak, onlar da bizimle urayorlar. Bu arada tecrbe sahibi
oluyorlar."
Bir sre susuyor Ali. Ben arabay altryorum, trafie kendimizi brakrken,
"Amirim," diyor, "sizce ben kt bir sorgulamac mym?"
Bir an dnp yzne bakyorum, iten grnyor.
"Sorgu zor itir Ali. nsann bir slubunun olmas lazm. Ama bu kolay kazanlmaz. Zamana ihtiyacn var."
"Anlyorum," diyerek, dnceli bir halde ban ne eiyor.
Bir sre ikimiz de susuyoruz. Arabann iini ar bir hava kaplyor.
"Evet," diyorum gereinden canl bir sesle, "hl elimizde bir ey yok. Sen Zeynep Kmil Hastanesi'ne bir
uzan. Bakalm Kvrck Kemal doru mu sylyor? Ben de merkeze gidip teknik ekibin ne bulduuna bir
bakaym."
"Ba stne amirim," diyor Ali dalgnlndan syrlarak.
Akamst dnyor Ali. Hastanedekilerin, Kemal'in sylediklerini doruladn anlatyor bir solukta. Ama
bunun hibir nemi yok. Kiralk katil yollayarak da Pepe'yi ldrtm olabilir. Teknik ekipten ilk bilgiler de
gelmeye balyor bu arada. Pepe'nin lm nedeni, bana demir gibi sert bir cisimle vurulmu olmas. Yani
mine demiriyle. Demek ki katil nce nl futbolcuyu ldrm, ardndan ban ezmi.
"Katilin eve nasl girdiini renebilirsek, kimlii konusunda da ipucu elde ederiz."
"O zaman ncelikle unun yantn bulmalyz," diyor Ali. "Katili eve Pepe mi ald, yoksa kendisi mi girdi?"
"Katilin eve kendisinin girmesi daha byk ihtimal. Son on be gndr Pepe yokmu. Bu sre iinde katil
ieri girmenin bir yolunu bulmu olabilir."
"Ama nasl?" diye mrldanyor Ali, sonra gzleri parldayarak soruyor. "Katl nceden anahtar alm
olmasn?"
"Annda kilidi deitirirdi Pepe," diyorum. "Adam o kadar korkuyormu ki... "'
Kilidi deitirirdi derken aklma baka bir ihtimal geliyor. "Evinin anahtarn kaybetsen ne yaparsn?" diye
soruyorum yardmcma.
"Yedeini kullanrm," diyor, szn nereye varacan anlayamadan.
"Yedei de yoksa?"
"ilingir arrm."
"Evet ilingir arrsn. Katil de yle yapm olmasn. Pepe on be gn evde yoktu. Katil, bir ilingir bulup,
evinin anahtarn kaybettiini syleyerek kapy atrabilir."
"yi de ilingir kapy aarken komular grmez mi?"
"Pepe'nin villasnn sa da solu da bo arsa. ilingiri uygun bir zamanda getirdiyse, kimsenin ruhu bile
duymaz."
Ali'nin yzn kararsz bir ifade kaplyor.
"Bilemiyorum amirim," diye mrldanyor.
"renmek kolay. Yarn Levent'teki ilingirlerle konuursak bunu anlarz."
"Ya ilingiri baka yerden getirdiyse."
"Sanmyorum. Bu, ilingiri kukulandracandan katil tercih etmez."
Ertesi sabah Levent merkezde ilingir aramaya balyoruz. Meydanda gzmze ilingir tabelas
arpmaynca, kedeki ieki dkknna girip soruyoruz. Orkideleri byke bir vazoya yerletirmekte olan
yal adam,
"Siz Loto Ltf'y aryorsunuz," diyor.
"Loto Ltf de kim?" diye soruyorum dikkat kesilerek.
"Bu yrenin en iyi ilingiri. Benim diyen usta su dkemez eline."
"Neden Loto Ltf diyorsunuz ona?" diye soruyor Ali benden nce davranarak.
"Daha nce sadece Ltf'yd ad. Ama lotoda 775 milyar kaybedip de hafif trlatnca ad Loto Ltf kald."
Ali'yle gz gze geliyoruz.
"Ne zaman oldu bu?"
"Geen sezon, oynanan ma. Hi unutmam btn esnaf kahvede oturmu o ma izliyorduk. Yedi ma
berabere bitmi. Son ma olduka ge saatlerde balad. Ma bir bir berabere devam ediyor. Hepimiz
heyecanlyz ama bizim Ltf hop oturup, hop kalkyor. Ma bitti bitecek derken Altn Ayak Pepe son
saniyelerde takmaz m topu filelere. Hepimiz sevinten havalara utuk. Takm iki bir galip. Ama sen bir de
Ltf'nn halini gr. Resmen trlatt garip."
"Kzl sal m bu Ltf?" diye soruyorum merakla
"Nereden biliyorsunuz?" diyor yal adam aknlkla.
"Dkkn nerede u Ltf'nn?" diye atlyor Ali gemleyemedii bir heyecanla.
"Arkada," diyor adam, Ali'nin heyecanna bir anlam veremeyerek, "postanenin yannda."
Hzla ayrlyoruz iekiden. Elimizle koymu gibi buluyoruz Loto Ltf'y. Kk, kutu gibi dkknn iinde
kzl sal iriyar bir adam. Gzlerinde tuhaf bir ifadeyle bize bakyor. Kimliimi kartp uzatyorum,
"Ben bakomiser Nevzat, bu da yardmcm Ali."
Hi armyor, bizi bekliyor gibi bir hali var.
"Seni Pepe'yi ldrmekten tutukluyoruz," diyorum.
Baklar bir an ay penesi gibi iri ellerine kayyor, sonra o tuhaf ifade yine gelip oturuyor gzlerine. Adamn
tavrn yanl yorumlayan Ali,
"Yazk deil mi, o kadar yetenekli bir futbolcuyu nasl ldrdn?" diye soruyor.
"O, benim yarnlarm almt," diye aklyor cssesine hi yakmayan ocuksu bir sesle. "Bakasnnkini
de almasn diye ldrdm."
SYAH TALI YZK
Baz cinayetlerin aydnlanmas polisin abasna deil, siyasi iktidarn tavrna baldr. Elinizde ne kadar
ipucu, ne kadar somut kant olursa olsun hibir yarar olamaz. nk yukardan birileri, bu iin
aydnlanmasn istemiyordur. Bazen dorudan syledikleri de olur, ama genellikle her admda nnze
engeller koyarak, sizi yolunuzdan saptrmaya alrlar.
Alt aydr zerinde altmz Banker Ayhan cinayeti de bunlardan biriydi. Birilerinin soruturmay
engelledii o kadar belliydi ki elimizde iki kiinin parmak izi, olayda kullanlan iki silahn balistik sonular,
hatta benzin istasyonunda alan grg tannn gayet ak ifadesi olmasna karn alt ay boyunca bir
milim bile ilerleyememitik. Ama alt ay sonra birden rzgr deiti. Kamuoyunun basksyla, gvenlik
birimlerini, bu arada bizim tekilat da bir ahtapot gibi saran etelere kar operasyonlar balad. te bu
tutuklamalar srerken Banker Ayhan dosyas da yeniden gndeme geldi.
Bir devlet bankasn dolandrma suundan tutuklanan eski polis komiseri Adnan Tzel'in itirafyla, Banker
Ayhan', Mevlt Kanatla birlikte ldrdkleri aa kt. Olayn azmettiricisi ise Antalya'da ve Kbrs'ta
oteller zinciri bulunan italyan mafyasnn kara para aklaycs ve maktuln yakn arkada Rfat Saygl'yd.
Cinayet nedeni parayd; Rfat Saygl, ald bir milyar dolar demek yerine, para iin meslek ahlakn hie
sayan iki eski polise ellier bin dolar vererek Banker Ayhan' ldrtmeyi semiti. Yukardaki tandklar
araclyla da cinayet soruturmasn engellemi, olayn emniyet arivindeki yzlerce faili mehul dosya
arasnda unutulacan sanarak pis ilerini pervaszca srdrmt.
Ama iler umduu gibi gitmedi. Hkmet deiince Banker Ayhan dosyas da yemden gndeme geldi. Fakat
bu adamlarn her yerde gzleri, kulaklar vard. Polis eskisi iki kiralk katil yakalanr yakalanmaz Rfat
Saygl'nn yurtdna km olmas kuvvetle muhtemeldi. Bu ihtimali dnerek Interpolle durumu
bildirdik. Son bir yldr yurtdna kaan sulularn yakalanmasnda nemli admlar atlmasna karn,
akas ben Rfat Saygl'nn yakalanacandan pek mitli deildim. Adamn ok paras vard. Para her yerde
byk g demekti. Ama tuhaf bir ey oldu. Biz olay Interpol'e bildirdikten iki gn sonra Rfat Saygl'nn
avukatlar, mvekkillerinin susuz olduunu ve ertesi sabah savcla teslim olacan akladlar. Dorusu
bu haber, bende byk bir aknlk yaratt. Elimizdeki kantlar o kadar salamd ki Rfat Saygl'nn bu iten
yakay syrmas imknszd. Kurtulamayacan bile bile Rfat Saygl gibi birinin teslim olmas akl alacak i
deildi. Ama olan biteni anlamak iin beklemekten baka aremiz de yoktu. Biz merakmza gem vurmu
ertesi sabah beklerken emniyete gelen bir intihar haberi olayn seyrini tmyle deitirdi. Rfat Saygl, saat
19:00 sularnda siyah BMW'siyle Boaz Kprs'ne gelmi, trafiin tkal olmasn frsat bilerek arabasndan
inmi, bir anda kendini korkuluklardan aaya brakmt.
Boaz Kprs'ne vardmda saat 2i:oo'e geliyordu. Bu saatlerde hep olduu gibi, trafik yine arapsana
dnmt. Siyah BMW, kprnn giriine ekilmiti.
Kprnn gvenliinden sorumlu Komiser Ylmaz'la arkada saylmazdk ama tanrdk. Beni grr grmez
dosta glmseyerek elimi skt. Olay ksa ama hibir ayrnty atlamadan anlatt.
Siyah BMW tam i9:i2'de kprye girmi, youn trafikte on dakika kadar ilerledikten sonra srcs
arabadan inip, kendini karanlk sulara brakmt. Arabada bir ceket bulmulard. Ceketin ceplerinden Rfat
Saygl'ya ait bir ehliyetle nfus czdan ve bir de intihar mektubu kmt. Ayrca arabann torpido gznde
Browning marka bir tabancayla, silahn Rfat Saygl'ya ait olduunu kantlayan bir ruhsat da ele geirilmiti.
Komiser Ylmaz kantlara zarar vermemek iin hibir eye dokunmadklarn sylyordu. Bunun iin ona
teekkr edip, parmak izlerine kendiminkileri de katmamak iin, eldivenlerimi giyerek arabann iini bir de
ben aratrdm. Ylmaz'n syledikleri dnda ilgin bir eye rastlamadm. ncelikle mektubu ap okudum.
unlar yazyordu:
"Kamuoyu son bir haftadr, admn kart bir cinayeti konuuyor. Bilgisi olan olmayan her ke yazar
hakkmda atp tutuyor. Yarglamadan beni cezalandryorlar. Yok efendim bir milyar borcum varm, yok
efendim en yakn arkadam para iin ldrtmm, ben ne kadar alak bir adammm... Bu iftira ve kara
almalar gazete sayfalarnda, televizyon ekranlarnda srp gidiyor. Ama iin asl yle deil.
nsanolunun yle zayf yanlan vardr ki, ne para, ne g, ne ilikiler hibirinin yarar dokunmaz. Bir kadna
k olursunuz, onun mutlu olmas iin neyiniz var neyiniz yoksa ayaklarna serersiniz, gerekirse cannz bile
vermeye hazrsnzdr ama o tutar sizi en yakn arkadanzla aldatr. Hem de herkesin gz nnde, sanki
size nispet yapar gibi. ki yerden yaralanmsnzdr; sevdiiniz kadn ve en yakn arkadanz, baklarm
ekip hi dnmeden yreinizin en hassas yerinden vurmulardr sizi. Byk servetinizin, dalan yerinden
oynatan gcnzn artk hibir kymeti harbiyesi yoktur. Yaral yreiniz, paavra edilmi ahsiyetinizle
ylece kalakalrsnz. Belki insanlar yznze bir ey sylemez ama siz srtnz dner dnmez balarlar
dedikodulara. Artk hayatnz mahvetmekten baka seeneiniz yoktur. Bu adi, bu riyakr dnyadan kendi
banza ekip gitmekten baka bir ey gelmez elinizden. Ben de bunu yapyorum ite. Gen yamda bana
glen ansmn, felein kk bir elmesiyle tmyle deitiinin farkndaym. Her eyin bir daha eskisi gibi
olmayacan gryorum. Bu yzden, artk benim iin bir cehennem azabna dnen hayatma son veriyorum.
Kimseye krgn deilim, dnyadan payma den bu kadarm, aldm gidiyorum.
Melek, sakn beni unutma! Her eye ramen seni ok, ama ok seviyorum.
Rfat Saygl"
Mektubu kapattm, kantlan topladmz naylon torbalardan birinin iine koydum. Mektupta neler yazdn
merak eden Ylmaz'n baklarndaki soruyu yantlamak yerine,
"Olay gren kimse var m?" diye sordum.
"Kprden geenler grmtr. Ama onlar bulmamz ok zor. Herkes yoluna gitti."
"Yazk," dedim i ekerek, "keke grenlerden biriyle konuabilseydim."
Ylmaz'n geni aln krmt.
"Neyi renmek istiyorsunuz amirim?" dedi merakl bir ses tonuyla.
"Kprden atlayann gerekten de Rfat Saygl olup olmadn."
Ylmaz'n alnndaki krklklar daha da derinleti.
"Yani atlayan baka biri miydi?"
"Bilemiyorum ama emin olmaya alyorum. Rfat Saygl, italyan mafyasyla balantl bir adam. Ad bir
cinayete kart. Kendini kurtarmaya alyor olabilir?"
"Anlyorum," dedi Ylmaz ban sallayarak. Bir an dndkten sonra ekledi. "Ama kim baka birinin yerine
lmek ister ki?"
"Haklsn," diye mrldandm ama kukular aklm kemirmeye devam ediyordu hl.
Ylmaz da durumun farknda olacak ki,
"sterseniz," dedi iddiasz bir sesle, "kpry eken video kasetlerine bir bakalm. Belki kamera Rfat
Saygl'y yakalamtr."
"Tamam, hemen bakalm," dedim.
Az sonra kontrol binasndaydk. Grevli kaseti baa sarmaya balad. Kaset saatine gre no' dan itibaren
izlemeye baladk. Tam m' de siyah BMW grnd. Ama ortalk karanlk olduundan srcnn yz
grnmyordu. Rfat Saygl'y tehis edemeden ara gielerden geti. Ama trafik youn olduu iin ar ar
ilerliyordu. Bir an nereden geldii anlalmayan bir k yansmas oldu, BMWnin ii aydnland.
"Grnty bytebilir miyiz?" diye heyecanla bardm.
"Tabii," dedi yanmzdaki gen grevli.
Ben sabrszlkla beklerken o nndeki tulara basarak grnty bytt. Ama netlik kaybolmutu.
Yzmdeki memnuniyetsiz ifadeyi fark ederek,
"Merak etmeyin imdi netleecek,"dedi. Gerekten de az sonra grnt netleti. Ama ne yazk ki dardan
yansyan k, srcnn yalnzca sol elini aydnlatmaya yetmiti. Gvdesinin nemli bir blm, hepsinden
nemlisi yz hl karanlklar iindeydi.
"Faydasz," diye mrldandm, "onu bu grntden tehis etmek imknsz."
"zgnm amirim," dedi gen grevli, sanki kendisi suluymu gibi, "ne yazk ki kameralarmzn
yakaladklar bunlar. sterseniz kasetten oaltp verebilirim size."
Yeniden alc gzyle grntye baktm. nce uzun parmakl bir sol el duruyordu karmda. Birden orta
parmandaki yzk dikkatimi ekti. Siyah tal, altn bir yzkt.
"yi olur," dedim grevliye, "teknik ekip kasetin kopyasn incelemek isteyecektir."
Gvenlik binasndan karken,
"ocuklar aada cesedi aryorlar," dedi Ylmaz. Sanki beni teselli ediyor gibiydi. "Bulununca atlayan Rfat
myd, deil miydi anlarz nasl olsa."
"Haklsn," dedim. Ama iimden bir ses cesedi bulamayacamz sylyordu.
Merkeze dnmtm. Odamda, mektubu az nce okumu olan Ali'yle konuuyorduk.
"Belki de sandmz gibi deildir amirim," dedi Ali, yznde dnceli bir ifade belirmiti. "Belki de adamn
yazdklar gerektir."
"Rfat Saygl deil de baka birinden sz ediyor olsaydk, bu sylediine daha kolay inanrdm. Ama gen
yata yeralt aleminin en st sralarna trmanmay baaran byle kurnaz bir adamn, ak yznden btn
yaamn mahvedebilecei aklma pek yatmyor."
"u Melek denilen kadn bir yoklayalm, bakalm o ne anlatacak amirim?"
"Ona da gideceiz, nce u kantlarn incelenmesi tamamlansn. Numan laboratuvara kapand, birka saattir
kantlar inceliyor."
Daha szm bitirmeden odann kaps ald, Numan o gle yzyle ieri girdi.
"Mektubun zerindeki parmak izleri Rfat Saygl'ya ait. Silahn, kimlik kartlarnn zerindekiler de.
Baka parmak izi yok," diyerek elindeki naylon kant torbalarn masamn zerine brakt. Elindeki fotoraf
ise dorudan bana uzatt. "Bu da video kasetinden aldmz el fotoraf. Gzel yz varm adamn."
Koltua kmek zere olan Numan'a bakarak bam salladm.
"Hi niyetlenme, kalkmak zereyiz. u i zlsn malar ondan sonra tartrsnz."
Numan bozulmutu ama belli etmemeye alt.
"Yok canm, ben de oturmay dnmyordum zaten. Aada o kadar ok iim var ki."
Ali'yle benim mrmz boyunca alsak bile satn alamayacamz, Etiler'de deniz gren bir villada
oturuyordu Melek Hanm. Evi kendisi almt. Sylenenlere gre Rfat'tan ziynet eyalar dnda hibir
hediye kabul etmemiti. Bizi grnce yz asld kadnn. Alamaktan imi gzlerim gizlemeye alarak,
"stme bir eyler alaym," diye kt odadan.
Onu bir yerlerden gzm sryordu. Ali hatrlatt.
"Gazetelerin verdii hafta sonu eklerinden birinde yar plak fotoraflarn grm olmalsnz amirim. Sk
sk boy gsterirdi oralarda. Kadn nce danszd, sonra arkc oldu."
Melek az sonra geldi yanmza, stne koyu renk uzun bir hrka giymi, yzne de hafif bir makyaj yapmt.
Toparlanm grnyordu. Rfat Saygl ile ilikilerini sorunca,
"Evlenecektik," dedi ve gzleri yeniden doldu, "anlamyorum bunu niye yapt!"
Rfat'n yazd mektubun kopyasn karp kadna uzattm.
"Bu mektupta aklam," dedim.
Melek uzattm mektubu, sanki kaltsal bir metinmi gibi merakla, saygyla adeta rpererek ald. Bu
davran, kadnn Rfat'a k olduunu dndrd bana.
Kadn mektubu okurken sessiz sessiz alamaya balad. Gzyalar mektubun zerine dyordu. Ama kadn
okumay srdrd. Mektubu bitirince de kendini koyvererek hngr hngr alamaya balad. Be dakika
kadar kadnn sakinlemesini bekledik. Soluk allar normallemeye balaynca ona mendilimi uzatarak,
"sterseniz daha sonra gelelim," dedim kibar bir tavrla.
Kadn mendilimi almad, ama bizi de gndermedi.
"Hayr," dedi, "bugn bitirelim. Ayn ikenceye bir daha katlanamam." Bir sre durdu, sonra gzyalarn
eliyle kurularken sordu. "Benden ne istiyorsunuz?"
"Mektupta yazlanlar doru mu?" dedim.
"Ksmen," dedi Melek, "Ayhan'la ilikim vard ama bu Rfat'la tanmadan nceydi. Onunla tantktan sonra
Ayhan'la ilikimi kestim. nk Rfat' sevmitim."
"Rfat biliyor muydu bu ilikinizi?" diyerek Ali girdi araya.
"Ne yazk ki hayr," dedi Melek, sesi kederle bouklamt. "Ona sylemeye ekindim. Keke syleseymiim.
Btn bunlar benim yzmden olmu."
"una bakar msnz?" diyerek videodan aldmz fotoraf kadna uzattm.
Melek fotoraf alp bakt. Bir ey anlayamam olacak ki,
"Bir el fotoraf," dedi soru dolu gzlerini yzme dikerek.
"Rfat'n eline benzemiyor mu?" diye sordum.
"Rfat'n m?" diye kekeledi, "bilemiyorum, karamadm!"
"Peki yzk?" dedim. "Rfat'n byle bir yz var myd?"
Melek yeniden fotorafa bakarak ban sallad,
"Hayr," dedi, "bildiim kadaryla Rfat'n byle bir yz yoktu."
"Emin misiniz?" diye srar ettim.
"Eminim," dedi Melek. "sterseniz fotoraflarn getireyim, siz de bakn."
Az sonra Rfat Saygl'nn onlarca fotoraf nmzdeki kk sehpann zerinden bize bakyordu. Kadnn
syledikleri doruydu. Rfat'n parmanda yle bir yzk yoktu.
Etiler'deki evden kp benim emektar Renault'ya yeni binmitik ki telsizim czrdad. Salacak nlerinde
denizden basz bir erkek cesedi kmt. Cesedi iki saat nce morga yollamlard.
Adli tabipliin yolunu tuttuk. Odasndaki televizyona dalp gitmi olan Doktor Orhan geldiimize hi
memnun olmam gibiydi.
"Bu ne surat Orhan," diye takld Ali. "Bizi grmekten hi memnun olmam gibisin?"
"Otopsi raporunu mu istiyorsunuz?" diye homurdand Orhan, televizyon izlemeyi srdrerek.
"Evet," dedi Ali, "bir sakncas m vard?"
"Sakncas yok da, biraz beklemeniz gerek."
Orhan'n batan savar gibi davranmas beni de sinirlendirmeye balamt.
"Nedenmi o?" diye sordum sert bir tavrla.
Baklarm ilk kez televizyondan alarak yzme bakt Orhan. Glmsemeye alt ama beceremedi. Sonra
eliyle televizyonu gstererek, ezik bir ifadeyle aklamaya alt.
"Bakomiserim, u anda Avrupa Yzme ampiyonas yaplyor. Benim kardeim de yarmac. Tramplen
dalnda. On dakikaya kadar atlayacak. Onu karmak istemiyorum."
"Hay Allah iyiliini versin," dedim glmseyerek. "Batan sylesene unu. Ancak renmek istediim bir ey
var. Cesetin sol parmanda siyah tal bir yzk var myd?"
Orhan hi dnmeden yantlad sorumu.
"Hayr yzk filan yoktu. Zaten zerinde giysi de yoktu rlplakt."
"Tamam, teekkr ederim," dedim Orhan'a. "Artk, raporu on dakika sonra alsak da olur. Hem biz de izlemi
oluruz yarmay."
"Bir dakika amirim," diyerek atld Ali. "Bu kadar kolay teslim olmayalm. Her eyin bir bedeli vardr.
Madem ki bekliyoruz o da bize lahmacun smarlasn."
Orhan rahatlamt.
"stediiniz lahmacun olsun," dedi. Telefona uzanrken sordu. "Kaar tane yersiniz?"
Lahmacunlarmz yerken atlama sras hl Orhan'n kardeine gelmemiti.
"Kusura bakmayn," diye skntyla sylendi Orhan, "Sizi de bekletiyorum."
"Cann skma," dedim, "vaktimiz var. Hem yarma da olduka keyifliymi."
"zleceine, bize birer tane demli ay syle," diyerek muzipe srtt Ali. Doktor Orhan aylar sylerken,
benim gzm televizyon ekrannda tramplene trmanan yzcye taklmt. Uzun boylu esmer, yakkl bir
sporcu. Adnn Santini olduunu sylyordu spiker. Aslnda kule atlaycsym. Ama bugn olduu gibi
tramplen yarmalarna da katlyormu. Olimpiyatlarda altn madalya bile kazanm. Kendine duyduu
gven, merdiveni karken taknd havadan belli oluyor adamn. Spiker, kule yarmalarnda yetmi metre
ykseklikten atladm sylyor Santini'nin.
"Adama bak yaa," diye sylendi Ali. "Herif yetmi metre ykseklikten atlyormu. Yuh be. Dile kolay, yetmi
metre. Bizim Boaz Kprs'nden daha yksek."
Ali'nin szleri kulaklarmda yanklanrken Santini merdivenleri trmanm, tramplenin sonuna gelerek ayak
parmaklarnn ucunda ykselmeye balamt. mz de soluklarmz tutarak sporcuyu izlemeye baladk.
Santim parmak ularnda yayland ve srayarak kendini bolua brakt. Derken ard ardna k taklalar
atarak izleyicilere olaanst bir gsteri sundu. Sonra kusursuz bir biimde havuzun sularna dald. Bu
ilerden pek anlamam ama bence atlay tek kelimeyle muhteemdi. Sudan kan Santini uzun kulalarla
havuzun kenarna ulat. Salarn elleriyle geriye tararken, kamera yaklat. Bylece bu olaanst sporcuyu
yakndan grme frsatn yakaladk. Gerekten de yakkl biriydi. Esmer teniyle uyum salayan kuzguni
salar, biimli kalar, enesindeki derin gamzesi ona erkeksi bir ekicilik kazandryordu. Onu izlerken
birden sol elindeki yzk dikkatimi ekti.
"Santini'nin sol elindeki yze bak," dedim.
Ali gzlerini ksarak iaret ettiim yere bakt.
"Aman Allahm," diye mrldand Ali. "fotoraftaki yzk."
"Evet," dedim sevinle, "hadi gidelim."
Olanlardan bir ey anlamayan Doktor Orhan,
"Raporu istemiyor musunuz?" diye seslendi arkamzdan.
"Kestiin ceset bizim adam deil," dedim. "Ha, bu arada kardeine bol ans dileriz."
Arabaya binerken Ali hl aknln koruyordu.
"Ne plan ama," diye mrldand kendi kendine. "Sen dnyann en iyi atlaycsn kirala, milleti de intihar
ediyorum diye kandr."
"talyan ortaklan da yardmc olmutur ona," diye tamamladm Ali'nin dncesini.
Arabay altrp burnunu merkeze evirince,
"Santini'yi sorgulamaya gitmiyor muyuz amirim?" diye sordu Ali.
"Onu sorgularsak Rfat'n annda haberi olur. talyan'n telefonunu dinlemeliyiz. Hem bylece hibir kuku
da kalmaz kafamzda."
"Yani sizce Rfat hl stanbul'da m?"
"u ana kadar Rfat Saygl adnda biri yurtdna kmad. Sahte kimlikle km olabilir mi? Belki, ama
iimden bir ses Rfat'n talyan ortaklarnn dzenledii bir operasyonla, yarmaya gelen yzclerin
arasna kararak lkeden kacan sylyor bana."
O geceden itibaren Santini'nin kald oteldeki telefonunu dinlemeye aldk. Ertesi gn dl treninden
birka saat nce Santini'ye gelen telefonda ngilizce konuan bir adam, talyan ekibi yarn otelden
ayrlmadan nce yeni yzcnn aralarna katlacan sylyor, durumdan antrenr de haberdar etmesini
belirtiyordu. Santini sadece, "Bekliyoruz. Her ey hazr," demekle yetindi.
Ertesi sabah bizim ekip otelin lobisine yerlemiti. Ortalk anababa gnyd. lkelerine dnmenin telanda
olan sporcular lobide, kapnn nnde dolayor, valizler, hediye paketleri her ey birbirine karyordu. Rfat
Saygl'nn fotorafna baka baka adamn yzn ezberleyen bizim ocuklar, fazla dikkat ekmemeye
alarak sporcular izliyorlard. Yryen merdivenin yannda, Nermin ile dikilen Ali bayla aay iaret
etti. Sakin admlarla gsterdii yne yrdm ve dner kapnn nnde zerine eofman giymi, bana spor
bir kep geirmi Rfat Saygl'y grdm. Takmn antrenryle bir eyler konuuyordu. Zaman kaybetmek
anlamszd. Operasyonun balad iaretini verdim. Birka saniye iinde Rfat Saygl, Santim ve antrenr
gz altna alnmt.
Santini ile antrenr fazla tutamadk. Ama talyan mafyasyla balantl olduklarn belirten raporumuzu
nterpol'e bildirdik. Rfat Saygl'y ise yalnzca Banker Ayhan cinayetini deil, btn yasad balantlarn
aklamak zere uzun bir sorguya aldk. Sorgu boyunca Melek dnda kimse arayp sormad onu. Btn o
nfuzlu dostlar, birlikte hafta sonu partileri dzenledikleri karaborsa zenginleri sanki yer yarlmt da iine
girmilerdi. Bir tek o arkc kadn andrp durdu kapmz.
"Bir kadn tarafndan byle sevilmek isterdim," dedi Ali, Rfat' Devlet Gvenlik Mahkemesi'ne gtrrken.
"O zaman kadnlara iyi davranma," dedim.
"Nasl yani?" diye sordu kalarn atarak.
"Onlara nem verme, hatta Rfat gibi kendini kurtarmak iin onlar harcamaktan ekinme."
aka yaptm sanan Ali inanmam gzlerle beni szyordu.
PEZEVENK
Garson ikinci ay getirdiinde, bu kahveye otural yarm saati gemiti. Buras Vatan Caddesi'nden Fatih'e
alan geni sokaklardan birinde, daha ok emeklilerin takld kk bir yerdi. Kahveye girdiimde,
ierdeki drt ihtiyar bir an oyunlarndan koparak, gvensiz baklarla szdler beni. Ama tral temiz
yzm, dudaklarmda beliren saf glmsemeyi, bir de kendilerine saygyla verdiim selam grnce
rahatladlar. stelik selamma karlk vermekle de kalmadlar, sanki onlardan biriymiim gibi pitilerine,
bol kfrl akalarna kaldklar yerden devam ettiler. Kahvehanenin hem sahibi, hem garsonu, hem de
ocaks olduunu tahmin ettiim gen adamsa belki biraz umursamaz, biraz ukala ama bir mteriye nasl
davranlmas gerekiyorsa yle davrand bana. Oysa radyoda on haberleri vard ve kadn spiker bir trl
metalikletiremedii ses tonuyla Skynetim Komutanl'nn bilmem ka numaral bildirisini okuyordu.
Yer yer sigara yanklaryla delinmi yeil uhalarla kapl masalar, kenar izgileri eri bir drtgeni andran
kahvenin iine dzensiz aralklarla yerletirilmiti. yice kirlenmi bej renkli duvarlardan ikisine, artk antika
saylabilecek, mobilyas kahverengi kocaman bir saatle, tl niformalarnn iinden, piti oynayan
ihtiyarlara ters ters bakan be generalin bolca laklanm afii karlkl olarak aslmt. Kapyla pencerenin
karsndaki, yarsn ay ocann kaplad duvarda ise yaldzl erevelere hapsolmu dalgal bir deniz
fkeyle kayalara arpp duruyordu. Radyoda haberler oktan bitmi, bas sesli bir erkek nihavent makamnda
arklar sylemeye balamt. Kahvenin tam ortasndaki demir dkm soba yanmyordu, ama dars yle
souktu ki soka grebilmek iin buulanm camlar birka kez silmek zorunda kalmtm.
Sokak boyunca karlkl olarak dizilmi dkknlarn nnden insanlar tek tk geiyor, nisan sonu olmasna
karn, bu nereden geldii belli olmayan souk hava, esnafn kaplarnn nne tabureler atarak bahar
gneinin altnda tatl sohbetlere koyulmalarn ya da iddial tavla partilerine balamalarm engelliyordu.
Sinan'n yrmeye balayaca kede rzgrla savrulan iki aa vard. Yeni km yapraklan henz ok
kk olduundan, ne aac olduklarn anlayamyordum. Gzlerim saatime kayd: On otuz be'ti. Emin
olmak iin duvardaki antika saate de baktm. Hayretle bu kocaman saatin almadn grdm, insanda
gven uyandran, byle grkemli bir aletin bozuk olabileceini hi dnmemi olmalym ki, ilk baktmda
almadnn ayrmna varamamtm. Neyse, zaten saatimin yanl olmas kk bir olaslkt; gnde
birka dakika ileri gidiyordu o kadar. Ben de kendimi buna gre ayarlayabilirdim.
Artk ierdekilere sezdirmeden pr dikkat caddeyi kesmeye balamtm. K boyunca incelerek, alttaki parke
talarnn yer yer aa kt asfalttan bir kamyonet geti. Yal bir kadnla, gen bir kz ilerdeki tuhafiye
dkknnn kk vitrinini uzun uzadya inceledikten sonra ieriye girdiler. Sokak bir sre sszlat. O srada
tyleri dklm yal bir sokak kpei kt yola. Uysal gzlerle evresini szen bu zavallck, galiba
snacak bir kovuk aryordu; belki de bir para yiyecek.
O denli clzd ki ince bacaklar, pek de iri saylmayacak gvdesini glkle tayor, rzgr onu itekleyip
duruyordu. Merhametten ok karamsarlk uyand iimde. u Sinan da nerede kalmt? Geri onun
randevularna zamannda geldii grlm i deildi. Yine de her gecikme bir tehlike iareti olarak
alglanmalyd. Sinan'n bu grmeyi istemesi de biraz tuhaft. Be gn sonra periyodik randevumuz vard
zaten. Baka bir arkada bu grmeyi istese, "Kt bir ey oldu," diye grme gnne kadar kendi kendimi
yer bitirirdim. Ama Sinan'd bu; kim bilir gene neler anlatacakt?
Sokak kpei birden yok oldu. Oysa az nce lokantann nnde havay kokluyordu. Kpee baknrken,
aalarn arasndaki giyim maazasndan bir ocuk frlayarak yandaki sokaa girdi. Sinan' o anda grdm,
keden bu tarafa doru yryordu. Pek uzun boylu saylmazd ama, kimi uzun boylu insanlar gibi
kamburunu kararak yrmeyi bir alkanlk haline getirmiti. Giydii siyah, uzun pards onu olduundan
daha zayf gsteriyor, bedenine gre oransz olan bann bykln iyice ortaya karyordu. Sinan'n az
nce dnm olduu keye baktm. Kimsecikler grnmyordu, sokaktan kuku uyandran herhangi bir
tat da gememiti. in aslna bakarsanz, byle stnkr kontrollerin profesyonel izlemeye kar etkili
olmayacan biliyordum. Yine de bu tr denetimleri, insan uyank tuttuu, kendine gveni pekitirdii iin
gerekli sayyordum. stelik takipilerimizin plak gzle grebileceimiz hatalar yapabileceklerini de
unutmamak gerekirdi.
Sinan, kahveye iyice yaklamt. Yzn, rzgrn datt kumral salarn artk iyice seebiliyordum.
Sakin grnyordu, birden yandaki bfeye yneldi. armtm. Hi durmadan yrmesi gerekirken, neden
byle yapmt? Tedirginlik usulca kprdand iimde.
Bfeye yaklat, satcya bir eyler syledi. Satc istediini vermek iin dnnce, evresini kolaan etti. Sonra
saatine bakt. Ne yaptn anlamtm; benim ge kalabileceimi dnerek zaman kazanmaya alyordu.
Sinan gibi sallapati bir adamn bu kadar dikkatli olmas aknlm daha da artrd. Yoksa tehlikeli bir
durum mu sz konusuydu? Belki de onunla hi grmemeliyim, diye dnrken, pardssnn sol
cebinde gvenlik iaretimiz olan Hrriyet gazetesini grdm. Bfeden ald sigara paketinden bir tane
yakarak, yeniden yrmeye balad. Yznde endieli bir ifade mi belirmiti, bana m yle geldi bilmiyorum,
ama onunla grmeden buradan ayrlmayacam anlamtm.
Sinan kahvenin nnden getikten sonra, ben de ay paralarn deyerek ktm. Admm dar atar atmaz
sert bir rzgr arpt yzme. Kapnn nnde durup, ceketimin dmelerini iliklerken, sokaa son bir kez
daha gz attm. Ne otomobil, ne bir insan.;. Ortalk imdi daha sszd. Az nce kaybolan sokak kpei, kuru
temizleyici dkknnn merdiveninin altna snm, aznda bir eyler geveliyordu. Sinan'n pei sra
yrmeye baladm. Yirmi metre kadar nmdeydi. Bu gnesiz, can skc sokakta yryn biraz
uzatmak iin admlarn yavalatmt. Bense tam tersine hzlandm. Sokan sola kvrld apartmann
nnde yetitim ona. Ayak seslerimi duymu olmalyd, yavaa dnp arkasna bakt. Beni grnce hi
istifini bozmadan yryn srdrd. Yanna iyice yaklamtm. O, benden nce davrand,
"Merhaba," dedi krk bir glmsemeyle.
Selamna karlk vermeden sordum:
"O eve neden gittin?"
Kahverengi gzleri aknlkla ald.
"Mehmet mesajm iletmedi mi?"
"Sen nce soruma yant ver, o eve neden gittin?"
Yz glgelenerek aklad.
"Seni bir an nce bulmam gerekiyordu."
"Bir hafta sonra grecektik ya, biraz sabredemedin m?" diye azarladm.
"Anlamyorsun, ok nemli," diye kekeledi.
"Asl sen anlamyorsun," diye ktm. "Bu kanc sorumsuzluk! Sokakta kaldn anda, sana kaplarn aan
insanlar nasl tehlikeye atabilirsin? Son operasyonun zerinden daha ay bile gemedi. Gvenliimi'zi..."
Laf azmda koydu:
"Ben de bundan sz etmek istiyorum, iimizde ajan var."
"Ne... Sen ne diyorsun?"
"Ufuk... Ufuk polis," diyerek kestirip att.
Sinan' sokakta grdm andan beri kt eyler olacan sezinliyordum. Ama iimizden birinin ajan
olduunu duyacam aklmn ucundan bile gememiti.
"Ufuk mu? Samalama, o en salam arkadalarmzdan biridir."
"En iyisi de diyebilirdin ama bu nitelikleri ustaca hazrlanm bir senaryo gereiymi. Artk adnn Ufuk
olduundan bile emin olamayz," dedi, ban umutsuzca sallayarak.
Sinan'n, su kantlarn ele geiren bir savc edasyla Ufuk'u acmaszca mahkm etmesi; son tutuklamalarda
hi de kmsenmeyecek bir rol olmasna ramen, imdi karma geerek felaket tellall yapmas, ona
olan kzgnlm artryor, sylediklerini rtmek, bu defa da aptalca davrandn yzne haykrmak iin
dayanlmaz bir istek duyuyordum.
"Dur bir dakika," diye grledim, "insanlar sulamak bu kadar kolay m? Kim syledi Ufuk'un polis
olduunu? "
"mer," dedi, kesin bir ifadeyle, "operasyonlar srasnda 1. ube'de grlm."
"mer mi grm?" diye kukuyla sordum.
"Hayr, brahim," dedi; sesindeki, yzndeki kesinlik sryordu. Bu da benim sinirimi daha ok bozuyordu,
onun bu kr kararlln bozmak, dnce sistemini allak bullak etmek istiyordum.
"Sen brahim'le mi konutun?" diye, hi ara vermeden sorumu srdrdm.
"Hayr mer'le," dedi, sonra yapmack bir aknlkla ekledi: "brahim'le nasl konuabilirim? O hl ierde."
"Kaynandan renmediin bir haberle, arkadan nasl polis olarak sulayabilirsin?"
"Ama brahim, mer'le bir mektup gndermi... "
"Mektup mu?" diye szn kestim. "O kadar sk kontroln olduu Metris'ten mer nasl karm
mektubu?"
"Mektup limon suyuyla yazlm. Bilirsin, okumak iin kd tlemek zorunda kaldm. Yazlanlar mer'in
anlattklarn doruluyor."
"Mektubun brahim'den olduunu nereden biliyorsun," diyerek ona olan inanszlm bir kez daha dile
getirmek gereksinimi duydum.
"Hit!" dedi usulca.
Bam kaldrdmda kardan gelmekte olan iki adam grdm. Adamlar gzlerini dikmi, ilgiyle bize
bakyorlard. Cebinden kard sigara paketini bana uzatan Sinan,
"Sesimizi fazla ykselttik galiba," dedi, adamlar yanmzdan getikten sonra.
"Haklsn bu byle olmayacak," dedim, sigara imediim halde uzatt paketten bir tane alrken. "En iyisi
nce sen olay bir anlat."
"Tamam," diyerek, nce benimkini, sonra kendi sigarasn yakt. Sigaramn dumann rzgra savururken,
onunla inatlaarak bir yere varamayacam dnyordum. Yine de hemen yumuamamaya karar verdim.
"Ama," diye, onu uyardm, "tm ayrntlar istiyorum. Tek bir nokta bile karanlkta kalmayacak."
Sokan sonuna yaklamtk. Bir yan geni cam vitrinli maazalar, bir yan Fatih Cami klliyesinin tozlu
talaryla kapl byk cadde birden kverdi karmza.
"uray geelim konumaya yle devam ederiz," dedim.
Bayla onaylad beni. Kaldrmlar her zamanki gibi kalabalkt. Souk insanlar hi etkilememie
benziyordu. Hemen yanmzda bir minibs durdu. Otomobilin kapsnda on yalarnda bir ocuk,
"Vezneciler, Vezneciler," diye bararak bize bakt. Ama ne bizden, ne de bakalarndan yolcu kmayacan
anlaynca kapy hzla ekti. Postanenin yanndaki telefon kulbelerinin nnde, otobs duranda kk
kuyruklar olumutu. Kede gr bykl, tek bacakl genten bir adam rengi kam paltosuna sarlarak
otobs bileti, jeton satyordu. st geidin merdivenlerinden karken bir an Sinan'n hakl olabileceini
dndm. te bu, tam anlamyla bir felaket olurdu... Yok canm, bu, Sinan'n yeni bir igzarlyd o
kadar. Nasl da inanyor sylediklerine! Ya haklysa? Hayr, hayr... Her operasyondan sonra byle
sylentiler kar; bu da onlardan biriydi... Gz ucuyla Sinan'a baktm. Sa elini pardssnn cebine
sokmu, ban hafife ne emiti. Sanrm bana anlatacaklarn dnyordu.
Sekiz aydr birlikte alyorduk. Onunla ilk grmemize gitmeden nce bana iletilen rgt raporuna gre
Sinan, drst, alkan, son derece yetenekli bir devrimciydi. Ama onunla almaya baladmda,
yazlanlarn neredeyse tmnn abartma olduunu grdm. Olduka nemli bir alann sorumluluunu
yrtmesine karn, daha randevularna vaktinde gelme alkanl bile edinememiti. Yazmas gereken
raporlar savsaklyor, dentiler istenen gnde gelmiyordu. nceleri ben bu durumu tepkiyle karladm.
Hemen hemen tm grmelerde aramzda sert tartmalar geiyordu. Ondan nefret ettiimi hissediyor,
onunla grmeye gideceim gnler iimde byk bir isteksizlik duyuyordum. Yine de grmeleri
karmyordum. Sanrm o da benzer duygular iindeydi. Bunu anlamak iin, her karlatmzda atlan
kalarn grmek yeterliydi. Sorumlu arkadama, onunla almak istemediimi syledim. "Bakarz," dedi
ama arkas gelmedi. Her zaman olduu gibi iin baa dtn ksa srede anladm. Bir gn yine uzun
uzun tartm, hibir sonuca varmam olarak Tarlaba'nn arka sokaklarnda yryorduk. Bir ara gzlerim
nnden getiimiz 'Tekteki Meyhane'ye takld.
"ki sever misin?" diye sordum, ani bir kararla.
Kalarnn altndan kukuyla bakt. Onu oyuna m getirmeye alyordum? ikiyi sevdiini sylese, rgte
onun bir lmpen olduunu ihbar etmeyeceimin bir gvencesi var myd?
"Ben ok severim," dedim. "Hadi gel, urada iki tek atalm."
nanm grnmyordu ama bana uydu. Meyhane olduka sakindi. Kedeki masaya getik. Sinan balarda
kapalyd, her sz tartarak sylyor, her hareketini dnerek yapyordu. kiyle onun dostluunu
kazanmak istediimi anlamayacak kadar aptal deildi, tersine, rgtteki pek ok insandan daha zekiydi. Ben
de bunun farkndaydm, onunla iki imek isteyiim iyi niyetli olduumu gstermek iindi.
kinci kadehten sonra almaya balad. nce hakkmda dndklerim dobra dobra syledi. Kuralc biri
olduumu, birlikte altm insanlarn duygularn gzetmediimi syledi. Yukarnn verdii kararlan
harfiyen uygulamakla, baarl rgt almasnn ayn anlama gelmediini belirterek, benim bu gerekten
habersiz bir ynetici olduumu da eklemekten geri kalmad. Dorusu ben onun kadar ak yrekli
davranamadm; ne de olsa politik yneticiydim... Sonra sz dnp dolap 12 Eyll Darbesi'nden nceki
genlik rgtndeki anlarmza geldi, ikimizin de holand bir konuydu bu. Ama o yaadklarn ballandra
ballandra anlatrken ben yine kendimi snrlamak durumunda kaldm. sim vermesem bile anlatacam
olaydan, o dnemde hangi blgede altm, hangi okulda okuduum kartlabilirdi. Ben de bakalarndan
duyduum anlar anlattm. Meyhaneden ayrlrken ikimiz de akrkeyif olmutuk. O gnden sonra da pek
deimedi Sinan, ama hi deilse birbirimize barmadan iletiim kurabilmeyi renmitik. Yaamn
rendikten sonra onu sevmeye baladm bile syleyebilirim.
Harekete kk yalarda katlmt. Taparcasna sevdii bir abisi vard. Abisinin kitaplar tantrmt onu
devrimci dncelerle. ocukluktan genlie geer gemez abisi gibi derneklerde, mitinglerin n sralarnda
boy gsterir olmutu. Ksa srede blgede yaplacak hemen her eylemin kadrosunda yer almaya, genlik
rgtnn st sralarna doru basamaklar birer ikier trmanmaya balamt. Bu durum, darbenin ikinci
ylnda bir sabah evleri baslncaya, abisiyle birlikte gzaltna alnncaya kadar srmt. erde abisini kt
hrpalamlard. Asl aradklar abisi olduu iin Sinan'a fazla yklenmemilerdi ama ayn hayvanca korkuyu
o da duymutu. Aradan yl gemesine karn yaadklarn, tutuk bir dille gzleri dolarak anlatmt.
"Srekli onun sesini duyuyordum. lk gn, 'Sk diini, dayan...' diyordum ona, iimden. nc gn, 'Artk
bitsin bu kbus,' demeye baladm. Kendime aka itiraf etmesem bile, 'Konusa da kurtulsa,' diye
dnmeye baladm. Ve sonunda konutu. Onu tutukladlar, beni Selimiye'de serbest braktlar. lk birka
gn darda olmann, yaarken farknda olmadm, sokakta yrmek, deniz kenarndaki bir kahveye oturup
ay imek, gnelenmek, istediin sinemaya gitmek, istediin yemei yemek hatta istediin an tuvalete
gitmek gibi sradan zgrlklerin tadn kardm. Ama bir hafta sonra akam zen eve dnerken her ey
birden ok sama grnd bana. Artk abim evde yoktu, ne zaman gelecei de skynetim savcsnn insafna
kalmt. Eve gitmemeyi dndm, ama sokaklarda ne yapacaktm, istemeye istemeye eve yollandm. Evde
annemin glgeli yz, tatsz odalar karlad beni. Abimin odasna girdim. Fotoraf albmn atm;
resimlerin hepsinde glmsyordu. Selimiye'de savcla gtrlrken karlatmzda baklarn
kararak, ban ne eii geldi gzlerimin nne. Ben, ondan daha ok utanmtm. Genliinin on yln
vermiti bu ie. Konservatuvarda keman blm rencisiyken, 'i Snf' iin okulunu brakm,
Sefaky'de bir sendikann rgtlenme brosuna girmiti. imdi ise arkadalar ona bir hain gzyle
bakacaklard. Yllarca ideallerin iin arpp dur, sonra bir haftada ikencede zl ve hain ol. Yaam ne
kadar acmasz, ne kadar anlamszd. O gnden sonra iimde bir eyler fena halde ykld," demiti Sinan.
Onu hi bu kadar kederli grmemitim. almalar aksatmasna, disiplinsizliine karn hl onunla
gryor olmamn nedeni belki de bu ezik itenliiydi.
st geitten inip, aramba'ya alan ara sokaklardan birine girmitik. Hemen nmzde siyah arafl bir
kadnla iki kz ocuu yan yana yryorlard. Onlar geip, kanalizasyon inaat nedeniyle ortasndan
kazlm baka bir sokaa girdiimizde Sinan, polis hikyesini anlatmaya balad.
"Geen cuma babama telefon etmitim. Beni mer'in aradn syledi. Konumak istedii ok nemli bir
konu varm. Babam da, beni aylardr grmediini, nerede olduumu bilmediini sylemi. Ama mer srar
etmi, 'Eer sizi ararsa, mutlaka bana ulasn,' diye not brakm. mer'in sesi o kadar heyecanlym ki
babam tedirgin olmu. Telefonda onun da sesi titriyordu. 'Aman olum, dikkat et. Yine seni aryorlar galiba,'
diye defalarca uyard beni. nce ben de babam gibi dndm. Belki de arayan mer deildi, operasyonun
zerinden onca zaman gemi olmasna karn polisler vazgememi hl peimde dolayorlard. Sonra bu
dnce pek inandrc gelmedi bana. Yeniden babam arayp, telefondaki ses mer'in miydi, diye sordum.
Babam mer'i eskiden beri tanr. 'mer'indi,' dedi ama eklemeyi unutmad. 'Belki de yannda polisler vard,
nereden bileceksin?' Babam yanlyordu, mer yannda polis varken beni arayacak kadar zayf biri deildi.
Demek ki gerekten de bana iletmek istedii nemli bir bilgi tayordu. Yine de harekete geme konusunda
erken davranmadm. Akama kadar dndm, hava kararrken kararm vermitim, mer'in evine
gidecektim."
"Bunun rgtsel bir su olduunu biliyordun, deil mi?" diye szn kestim.
"Biliyordum," dedi boynunu bkerek. "Ama nasl olsa beni grevden almtnz. Sitem olsun diye
sylemiyorum, o byk tutuklamalardan sonra ben de ayn karar alrdm. Bunu anmsatmamn nedeni,
mer'in evine gittiimde kendimden baka kimseye zarar veremeyeceimi anlatmak. Polis, rgtn bana
bal birimlerini zmt. zerimde fazla duracaklarn sanmyordum. Benimle ba olan bir tek sen
vardn; hakknda onlara ne syleyebilirdim ki, adn bile bilmiyorum.
mer Fndkzade'de bir renci evinde kalyordu. Tutuklamalardan nceki son toplanty da bu evde
yapmtk. Ev, kmaz bir sokan iinde, eski bir apartmann bodrum katndayd. Sokan giriine
geldiimde evin ak penceresindeki siyah perdeden szlen sar grdm. Dikkatli olmalydm, ne ok
hzl ne ok yava, kendinden emin bir yryle sokaa girdim. Evin penceresine yaklanca yavalayp,
kulak kesildim. erden atal bak sesleri, glmeler geliyordu. Bu teklifsiz kahkahalar benim iin en
salam gvenlik iaretiydi. Apartmana daldm. Giriteki lamba yanmyordu. El yordamyla kf kokan
merdivenlerden inmeye baladm. u ie bak! Bodrum katnn da lambas yanmyordu. O karanlkta zili de
bulamamtm. Kapya rasgele vurdum. Hi tanmadm uzun boylu, sakall biri at kapy. mer'i sordum.
Ben kapda beklerken o ieriye seslendi. Az sonra mer grnd. Karanlkta kaldm iin yzm
seemiyordu.
'Buyrun, beni mi aradnz?' diye sordu, rkek bir ses tonuyla.
'Gemi olsun mer,' diyerek a yaklatm.
Beni grnce mer'in yz aydnland.
'Aaa, merhaba sen miydin?'
Sarlp ptk.
'eri gelsene,' dedi yana ekilerek.
'Fazla zamanm yok, darda konusak,' dedim, skntl bir tavrla.
Biraz duraksad, anlamt.
'Hemen geliyorum,' diyerek ieri dald. Onu beklerken, polisin bu evi bast an dnyordum. Yine klar
yanmyor muydu acaba? Bir iki polis tkezlemitir belki. Ne kfr etmilerdir mer'e. Dve dve
karmlardr evden. Belki de ses duyulmasn diye arabada balamlardr sopaya. Kim bilir nasl
korkmutur mer. Her heyecanlandnda olduu gibi yine kekelemeye balamtr. O anki sararm yzn
canlandrmaya alrken, glmseyen bir ifadeyle dnd mer.
'Tamam, kabiliriz,' dedi. ktk. Bir an nce bu evden uzaklamak istiyordum. Admlarm hzlandrdm,
mer de ayak uydurdu. Evlerden yansyan klarla lo bir aydnla brnen dar sokakta ilerlemeye
baladk.
'yi ki geldin,' dedi mer, rahatlam bir tavrla. 'eriden ktmdan beri sana ulamann yollarn
aryorum.'
'Hayrola,' dedim, merakm gizlemeye alarak. 'Kt bir ey mi var?'
'Evet, daha kts olamazd,' diye mrldand.
'Anlatsana,' dedim, sakin grnmeyi srdrerek.
'Ufuk,' dedi, sustu. Szn sonrasn getirmekte zorlanyor gibiydi.
'Ne olmu Ufuk'a?' diye sordum; sesim biraz sert kmt ama artk merakm gizlemeye gerek
duymuyordum.
'Ufuk polis!' dedi.
Bir sre ne syleyeceimi bilemeden, yar karanlkta pek de iyi seemediim yzne aknlkla bakakaldm.
'brahim 1. ube'de grm,' diye aklamay srdrd. 'Sorguya gtrlrken karlamlar.'
'Nasl olur? Ufuk gzaltna alnmad ki.'
'brahim de yle sanyormu. Bu yzden, Ufuk'u karsnda grnce ok arm.'
'Gzleri bal deil miymi brahim'in?' diye sylendim. 'Nasl grebilmi Ufuk'u?'
'Balym. Ama sesinden tanm. Ayrca gzbann burun kanatlarnn yannda ak kalan kenarlarndan,
Ufuk'un pantolonunu, ayakkablarn da grebiliyormu. Onun kesinlikle Ufuk olduunu syledi. nsan her
gn okulda karlat arkadan tanmaz m?' 'Peki, karlatklarnda ne konumular?' 'brahim, ilk
aknln atlatnca tutuklamalardan kendini sorumlu tuttuu iin Ufuk'tan zr dilemi. Ufuk da, olur
byle eyler, cann skma, gibisinden bir eyler sylemi. Ufuk'un soukkanll daha o anda dikkatini
ekmi, ama brahim bunu arkadann yiitliine vermi. Hatta Ufuk'un zlmediini dnerek sevinmi.
Fakat sorgular tamamlanp, 1. ube'nin st katnda gazetecilere gsterilmek iin karldklarnda Ufuk'u
gremeyince ok arm. nce, konumad iin ldrdler sanp, endielenmi, sonra onu hi kimsenin
grmediini renince, acaba hayal m grdm, diye kendinden kukulanmaya balam, iin tuhaf o gn
yzletirildii herkesi ok iyi anmsyormu. Ayrca sorgu srasnda, polisler rgtte ad geen arkadalarn
zerinde en ince ayrntlara kadar durduklar halde Ufuk'u nemsemez grnmler. Tm bu olaylar
birletiren brahim, Ufuk'un polis hesabna alt anlam. erdeki arkadalar daha ok moral
kntsne uramasnlar diye olay kimseye de anlatamyormu. Gnlerce, darya, rgte nasl haber
iletirim diye kafa yormu. Bir yandan da, Ufuk'u ierde gren tek tank olduu iin ldrleceinden
korkuyormu. Gerekten de brahim o gnlerde olduka garip davranlarda bulunuyordu; dalp dalp
gidiyor, anszn ranzadan frlayp yrmeye balyor, bazen de kouta kendi kendine konuuyordu. Ka kez
derdini renmeye altysak da kimseye bir ey sylemedi. Ta ki son mahkemede bizim tahliyeler
kesinleinceye kadar. Mahkeme dn, arkadan kapakl metal bir dikdrtgeni andran tutuklu aracnda yan
yana dtk. Eilip kulama,
'Sana ok nemli bir ey syleyeceim, knca mutlaka Sinan' bul, anlatacaklarm ona ilet. Sakn baka
kimseye bir ey syleme,' diyerek, bana bunlar anlatt. nce ben de brahim'in sylediklerine inanmadm,
abarttn dndm. Sonra ierde bana da Ufuk'u hi sormadklarn anmsadm. Oysa okulda en sk fk
olduum insan Ufuk'tu. Hemen hemen tm yaam ykmz renen polisin bunu bilmemesi artcyd.
Kafam karmaya balamt. Evet, brahim de pek oumuz gibi ikenceye dayanamayarak zlmt. Ama
onun drstlnden kuku duymam iin neden yoktu, brahim'i yldr tanyordum; bugne kadar yerli
yersiz kimseyi sulamamt. yle duyarl bir ocuktu ki, eer birini incitse vicdan azabndan gnlerce
gzne uyku girmezdi. Byle bir insan durup dururken Ufuk'u neden sulasnd? stelik iimizde Ufuk'u en
ok seven de oydu. te yandan Ufuk'un hepimizi hayran brakan, bir para da kskandran kusursuzluu hep
dikkatimi ekmiti. Bir insan nasl hem bu kadar iyi, bu kadar becerikli, hem de byle cesur olabilirdi? Kimi
zaman davranlarnda gizlemeye alt bir yapayln izlerini yakalardm, brahim hakl olabilirdi. Benden
istediklerini yerine getireceimi syledim. Teekkr ederek, sana bir de mektup yazd.'
mer ceketinin i cebinden kard bir zarf bana uzatt...
Sinan konumasn srdrrken, birden girdiimiz sokan kirli sar bir duvarla sona erdiini fark ettim.
"Bir dakika, bir dakika... Bu sokak kmazm."
Sinan uzun bir dten uyanyor gibiydi,
"Ne... Ne?" diye kekeledi.
"Yanllkla kmaz sokaa girmiiz," dedim, suratm ekiterek. "Geri dnelim."
Dnp sokan giriine ilerlerken yandaki evin penceresinden kk bir kz ocuunun bize baktn
grdm. Az nce yrdmz sokaa yeniden ktmzda Sinan, kurulmu gibi kald yerden anlatmasn
srdrd.
"mer zarf uzatrken, bir yandan da aklyordu:
'Bu, brahim'in annesine yazd bir mektup gibi dzenlendi. Sana ait olanlar, satrlarn arasna limonla
yazl. Okumak iin kd tlemen gerekecek,' dedi.
Mektubu alrken sordum:
'Sen ne diyorsun bu ie? Ufuk polis olabilir mi?'
Pek duraksamad mer. Daha nce bu konu zerinde dnd belliydi.
'Yaamda olmayacak ey yoktur,' dedi kesin bir tavrla. 'Ben brahim'e inanyorum.'
mer'in sylediklerine ben de katlyordum. Ayrca, Ufuk'un kimi davranlar benim de dikkatimi ekmiti,
biliyorsun operasyon srasnda Ufuk'la ben gryordum. ok iyi anmsyorum: Tutuklamalarn balad,
bu nedenle hepimizin tetikte olmas gereken o gnlerden birinde randevusuna gelmemiti. Tam gn
sonra grebilmitik. gn de bir insan ajanla ikna edebilmek iin yeterli bir sre. Belki de Ufuk
bandan beri onlarn hesabna alyordu da, operasyonlar srasnda kazara tutuklanm, bir ansszlk
sonucu brahim'le karlamlard. Daha sonra polisteki yetkililer Ufuk'un durumunu anlaynca onu serbest
brakmlard. Sonra brahim neden yalan sylesindi?
'Bu durumu ikinizden baka kimse biliyor mu?' diye sordum mer'e.
'Kimse bilmiyor,' dedi.
'Sakn baka kimseye syleme,' diye sk skya uyardm onu.
Gece ilerliyordu, sokaklarda daha fazla gezinmek tehlikeliydi. Ikl bir caddeye knca ayrldk mer'le.
Kaldm eve geldiimde ilk iim mektubu okumak oldu. Kd tledike lacivert renkli satrlarn arasnda
titrek, ak kahverengi yazlar belirmeye balad.
Mektup mer'in anlattklarn yineliyordu; bir an kukulandm. Ya bu brahim'in yazs deilse? brahim'in
geen yldan kalan ders notlar vard bende. Mektuptaki yazlar, ders notlaryla kyasladm aynyd. stelik
imza yerine kod adn kullanmt. Biliyorsun polise epeyce bilgi vermesine karn kod adn hep gizlemiti
brahim."
Bu sakin, dar sokaklara girdiimizden beri Sinan'n anlattklarn dinliyordum. Bir ara Ufuk'un polis
olabilecei aklma yatar gibi oldu fakat Sinan'n konumas srdke bu saptamann ne kadar tutarsz
olduunu anladm. Sz geen arkadalarn yzn bir kez bile grmemitim. Ama onlar hakknda ayrntl
bilgilere sahiptim. Sinan'dan srekli olarak szl-yazl raporlar alyordum. Her grmemizin ana gndem
maddelerinden biri de onlard. Kiilik zellikleri, aileleriyle ilikileri, arkadalklar, aklar zerine hep
konuurduk. Bazen zel yaamlarna fazla m giriyoruz diye dndm de olurdu. Ama itiraf etmeliyim ki
onlar hakknda karar vermek babaca -belki de tanrsal- bir haz verirdi bana. Fakltedeki grubumuzun
sorumlusu brahim'di; Ufuk ve mer ona bal olarak alyorlard, brahim tutuklanmasa bu yl mezun
olacakt. Onun yerine Ufuk'u sorumlu yapmay dnyorduk. Okuldaki en olumlu arkadamzd Ufuk.
Hatta brahim'den bile iyiydi. Byle bir insan polis olabilir miydi? Sinan'n konumas boyunca hep bunu
dndm. Eer Ufuk polisse uzun erimli amalar iin aramza szm olmalyd. nk plan son derece
profesyonelceydi. Ama bu durumda, brahim'i ortadan kaldrmalar gerekmez miydi? Ya da Ufuk'u da
onlarla birlikte tutuklayp, stelik ikencede konumad, diye kahraman gibi gstermeleri daha doru olmaz
myd? Bu da uzun erimli szma amacna uygun derdi. Eer Ufuk'u ajan olarak dnrsek, polisin son
derece aptalca davrandn kabul etmemiz gerekirdi ki, yaanlanlar bu dncenin doru olmadn
defalarca kantlamt. Hem onlar bu aptall yapsalar bile, brahim tarafndan tehis edilen Ufuk yeniden
aramza dnmeye nasl cesaret edebilirdi? u anda bile rgtn bulduu bir eve kalyordu. Bir baka olaslk
ise, polisin ksa srede byk bir operasyona girimesiydi. O halde neden drt aydr beklesinlerdi? Bu,
brahim'in bilgileri bize ulatrmasna gz yummaktan baka bir anlama gelmezdi. te yandan bu sulamay
yapan insanlarn polisteki tutumlar ok daha dikkat ekici, kuku uyandrcyd. Sinan gvenilir bir kadro
olmasna karn, alma isteini yitirmi srekli hatalar yapan birisiydi. mer ise sk sk sorunlar karan,
sorguda da bildii her eyi anlatm bir insand. brahim'e gelince operasyonun balamasna neden olmu,
ieride de olduka kt bir snav vermiti. brahim'in iyi niyetli olduunu kabul etsek bile duygu ve dnce
sisteminin youn bask altnda olduu bir srada, stelik yalnzca iittii sese dayanarak bir arkadamz
ajan diye sulamas hi de mantkl deildi. Evet, yaamda, hele tehlikelerle rl bizimki gibi bir yaamda
her eyle karlalabilirdi. Ama bu ok kk bir olaslkt. Ve ben kk olaslklar zerine hesap
yapmamay oktan renmitim.
Beni tek zen ey: Sinan'n haliydi. Onda hep var olan yenilgi psikolojisi imdi daha da derinlemiti. Sanki
bir paranoya nbeti yayordu. Eminim birka gecedir doru drst uyku bile uyumamt. Artk her eyi
yitirdiimizi her an polislerin gelip bizi tutuklayacaklarn dnyordu.
"Anlattklarn Ufuk'un polis olduunu kantlamyor," dedim. "Bu bilgilere dayanarak Ufuk'u polis diye
sulamak hakszlk olmaz m?"
Yrmeyi brakp, bana dnd. Yznde aknlktan ok fke vard.
"Yanlyorsun. Ufuk'u, brahim kadar tanmyoruz. brahim'e inanmamz gerek." dedi, gergin bir yzle.
"Kimseye inanmamz gerekmiyor," dedim, szcklerin stne basa basa. "Biz verileri deerlendirip ona gre
davranmalyz."
Aramzda buz gibi bir hava estiini hissettim. Yine yabanclamaya balamtk, buna frsat vermemek iin
dosta koluna girdim. Yeniden yrmeye baladk. Yere bakyordu, sanki nemli kaldrmlarda beni ikna
edebilecek yeni kantlar aryor gibiydi.
"Ufuk'un bu kadar mkemmel olmas seni dndrmyor mu?" diye sordu, ban kaldrarak.
"Bizim aramzda aptal insanlar olduu gibi, mkemmel insanlar da olabilir." diye sylendim. Yantm biraz
sert kamt. Yz glgelenir gibi oldu. yle bir niyetim olmad halde ona hakaret ettiimi sand. Omuzlan
kt, ban yine ne edi. Bir sre hi konumadan yrdk.
"Ben zerime deni yaptm," dedi, yzme bakmadan. "Bundan sonras size ait."
Yenilgiyi kabullenmiti, sesinde yaklamakta olan felaketi bilip de nleyememenin aresizlii vard. Onu
yattrmak iin sesimi yumuatarak konumaya baladm:
"Arkadalarmza gvenmeliyiz, en ufak bir kukuda insanlar defterimizden silersek, saflarmz bombo
kalmaz m?"
Ban umutsuzca sallayarak yantlad:
"Abim de buna benzer cmleleri ok sk kullanrd. O ok gvendii arkadalarnn verdii ifade yznden,
imdi anakkale Cezaevi'nde drt yl nasl geireceini dnyor."
"Hakl olabilirsin ama bizim arkadalarmzdan baka kimsemiz yok; onlara gvenmek zorundayz " dedim
tatl sert bir slupla.
"Umarm bu gvenin felaketle sonulanmaz," dedi galiba iin iin bana acyordu.
Draman' geip Balat'a inmitik. Bu semtin kyya paralel geni caddesinin ortalarnda yer alan, kapsndaki
tabelada "TANRIVERD LOKANTASI" yazan kk aevinden nefis kokular geliyordu. Bu kokular alm,
unuttuum souu hissettirdi bana.
"A msn? Gel sana bir yemek smarlayaym," dedim, sevecen bir tavrla.
Bamzda bu kadar bela varken nasl yemei dnebiliyorsun, diyen gzlerle szd beni.
"Sa ol karnm tok," dedi. "Ben bu akam zmir'e gideceim. Orada ocukluk arkadam var, bir sre onda
kalmay dnyorum."
"Artk rgtten izin istemek de mi kalkt?" dedim glmseyerek.
"te, istiyoruz ya!"
Belki bylesi daha iyiydi; stanbul'dan uzakta hem daha gvencede olur hem de bu gerginlikten daha abuk
kurtulurdu.
"Peki, olur," dedim. "Ama bol bol kitap okuyacak, kafandan bu tr dnceleri atacaksn tamam m?"
"Anlamyorsun," dedi aniden parlayarak, sonra fkesine sanki kendi de am gibi sesini alaltarak ekledi.
"Anlamyorsun... Umarm hakl karsn."
ki ay sonrasna bir randevu saptadk. zmir'deki arkadann telefonunu tedirgin olmasn diye istemedim.
"Kendine dikkat et," dedim.
"Sa ol, sen de kendine iyi bak," dedi.
Sarlp ptk. O Hali'e indi, ben yeniden Draman'a yrdm. Yemek iin biraz daha sabretmem
gerekecekti. Bu sessiz, yoksul sokaklar, peimde birileri varsa takipten kurtulmam iin en uygun yerlerdi.
Admlarm hzlandrdm.
Kapda aresiz bir yzle Emine karlad beni.
"Utku ok hasta," dedi, kaygl bir sesle.
aknlkla sordum:
"Nesi var?"
"Srekli kusuyor," dedi Emine, sesi titremeye balamt, neredeyse alayacakt. "Bedeni ateler iinde."
"la vermedin mi?"
Sorum toparlanmasna yaryor.
"Birka tane bebek aspirini verdim, hi yarar olmad."
Hzla ieri getim. Olum yatanda, mavi yorgann altnda kaybolmu gibiydi. Yz dikkat ekecek kadar
solgundu, elimin tersiyle dokundum; aln, yanaklar cayr cayr yanyordu.
"rtmeseydin keke," diyerek yorgan atm, sonra karma dndm. "Islak bir bez getir."
Hemen yetitirdi. Bezi, alnnda yanaklarnda gezdirdim. Olum gzlerini amadan inlemeye balad. Uzanp
pencereyi araladm. Yeniden karma dndm.
"Yemek yedi mi?" diye sordum.
"Zoraki bir eyler verdim ama yediklerini hemen kard. Sebze orbas yaptm, iirmek iin uyanmasn
bekliyordum."
"Hemen iirelim," dedim sabrszlkla. Olumu usulca sarsarak uyandrmaya altm.
"Utku, Utku... "
Gzkapaklar araland, glmsemek istedi ama gl dudaklarnda yitip gitti; gzleri yeniden yumuldu.
Onu uyandrmay beceremedik, sonunda uyurken biraz orba iirmeyi baardk. Ne yazk ki sevincimiz uzun
srmedi ne yediyse hepsini kard. Bu defa meyve suyu vermeyi denedik, sonu yine ayn oldu. Kendimizi
kaybedip, yataa ylncaya kadar ateini drmeye uratk. Gecenin sonuna doru atei drdk galiba.
Galiba diyorum nk yataa ne zaman girdiimi, ne zaman uyuduumu bile anmsamyorum. Sadece uyku
arasnda birka kez Emine'nin yataktan kalktn duyar gibi oldum. O gece garip bir rya grdm. Sinan'la
dar bir bedestende yryorduk. Bedestenin iki kenar boyunca kaim talardan yaplm duvarlar uzanyordu.
Duvarlarn iine oyulmu izlenimi veren dkknlarn tmnn kepenkleri kapalyd. Bu ince uzun bedesten
her elli metrede bir, yerden iki metre ykseklikte duvara monte edilmi demir dirseklerin zerindeki isli
kandiller tarafndan aydnlatlyordu. Sinan dudaklarnda eytani bir glmsemeyle,
"Ufuk'u ok eskilerden tanrm," diyordu. "1887 ylnda Aleksandr Ulyanov ve drt arkadayla birlikte ar
III. Aleksandr'a dzenlenmesi dnlen suikaste katlacaklar arasnda o da vard. arlk polisini atlatarak
kuruna dizilmekten kurtuldu. Asl ad Sergey'dir. Annesi, kz kardeleri ve sevgilileri onu Seryoa diye
arrlard. savatan sonra eka'da grev ald, imdi de sizin aranzda alyor."
Kekeleyerek soruyorum:
"Peki, sen kimsin?"
"Ben Yzba Yldrm, be yldr erefimle Mili stihbarat Tekilat'nda alyorum, imdi de seni
tutukluyorum."
Kamaya alyordum. Ama nden, arkadan onar kiilik gruplar halinde sakall, uzun siyah pardsl
insanlar beni yakalamak iin hzla zerime geliyordu. aresizlik iinde kvranrken anszn sa yanmdaki
duvar alveriyor, karmda dar bir dehliz beliriyordu. Hi dnmeden bu dehlize dalveriyordum. Uzakta
sislerin gizleyemedii bir k sevinle gz krpyordu bana. Ia yaklatmda bir insan silueti beliriyordu;
Ufuk'tu bu. Oysa Ufuk'u daha nce hi grmemitim.
"Buraya gel," diye beni aryor. Hzla ona kouyorum. Peimdekiler de benimle beraber. Ona yaklatm
anda Ufuk elini cebine sokuyor, bir el bombas kartarak zerime frlatyordu. Olduum yerde donup
kalyordum. El bombas havada uzun bir kavis izerek uuyor, avucuma dyordu. Avucumdaki bu lm
aletini uzaklara frlatmak isterken bir de bakyordum ki, bu bir elma imi. Bu arada peimdeki haham klkl
herifler de yetiiyorlar, evremi sararak,
"Aptal... aptal... aptal..." diyerek elleriyle tempo tutuyorlard. Uyandmda ter iinde kalmtm. Bir sre
yatakta hi kprdamadan, gzlerim tavana dikili grdm d yorumlamaya altm. Sonra Utku aklma
geldi. Yatakta doruldum. Olumuz yatamzn hemen yanndaki kk karyolada uyuyordu. Srt dnk
olduu iin onu iyi gremiyordum. Yataktan kalktm. Darda gne epeyce ykselmi olmalyd.
Perdelerimizin ekili olmasna karn oda iyice aydnlanmt. Utku derin uykudayd. nce dudaklarmla,
sonra elimle alnna, yanaklarna dokundum; atei dmt. nanamadm, yeniden dokundum. Evet, atei
dmt. Hafife atlm kalar dnda yznde hasta olduunu gsteren hibir belirti yoktu.
Sevinle karma baktm; gs dzenli aralklarla inip kalkyor, burun kapaklar hafife aralanarak sessizce
uyuyordu. Ne kadar da gzel grnyor, dz, kumral salar pembe yastn stne yumuack dalvermi.
iimde salarn okamak arzusu uyanyor. En ok salarn bir de kaln dudaklarn severdim. Evlenmeden
nce Ataky'deki o kk koruda ya da kuytu deniz kenarlarnda saatlerce prdk. Yalnzca kendimiz
iin deil tm insanlk iin gzel gnler dlerdik. O yllarda mitinglerde, boykotlarda, sokak atmalarnda
omuz omuzaydk. Her gn lmle burun buruna yaamak belki de sevgimizi ayakta tutan bir genlik asyd.
Sonra darbe geldi. rgt en ksa srede evlenmemizi istedi bizden. Evlenmek iin biraz erken deil miydi?
Henz okullarmz bile bitirmemitik. Ama rgtn illegal konutlara gereksinimi varm. Alt ay iinde
evlendik. Balarda her ey yolundayd. Artk gece gndz birlikteydik. Tm korkulara inat lgnca seviip,
deliksiz uykulara dalyorduk, ikimiz de rgtsel almalar srdryor, vakit kalnca da okula gidiyorduk.
Parasal ynden pek skntmz yoktu. Samanlk seyran olduundan deil, okul bitinceye kadar ailelerimiz
yardm edeceinden.
Emine bir gn hamile olduunu syledi. Kendimizi dnyay kurtarma iine ylesine vermitik ki doum
kontrol yntemlerini renmeye pek vaktimiz kalmamt. "Baba olmak" bu hi dnmediim bir konuydu.
Daha benim ocukluktan kurtulmamn zerinden unun urasnda ka yl gemiti ki? Yine de Emine hamile
olduunu sylediinde gurura, sevince benzer bir eyler duymutum. Emine'yle oturup uzun uzun tarttk.
Ben, ocuu aldrmamz gerektiini savundum. Emine korkuyordu. Durumu rgte atk. O gnk sorumlu
arkada glmseyerek dinledi beni. ocuu aldrmamamz, ocuklu bir ailenin daha az dikkat ekeceini
syledi. Bylece Emine aktif rgtsel grevlerden ekilerek, doum hazrlklarna giriti. Artk okula gidiyor,
arta kalan zamanlarda ev ileriyle urayordu. Utku'nun doumundan sonra evdeki iler daha da artt.
Emine, giderek annesine benzediini sylyordu. Bu duruma defalarca itiraz etti. Ama gvenliimiz iin ona
grev vermeme karar hl geerliydi. Sndmz bu drt duvarn, aslnda diktatrle kar bir barikat
olduunu, buray korumann da kavgamza byk bir katk anlamna geldiini anlatyordum ona.
Sylediklerime inanyor muydu, bilmiyorum ama sonunda direniin onurunu yalnzca benimle paylamaya
raz oldu. Artk kimi yazl materyallerin oaltlmas ve benim anlattm baarl eylemlerin cokusuyla
yetiniyordu. Ona daha fazla yardm etmek isterdim ama koullar...
Uyandrmamaya zen gstererek, Emine'nin alnna bir pck kondurup, odadan dar ktm. Banyoya
girdim. Ykandm. Lavabonun aynasnda bir gnlk sakaln hafife glgeledii yzm seyrettim. Sonra
mutfaa getim, ay ocaa koydum. erdeki hava ar geldi. Mutfan kapsn ap balkona ktm. Biraz
nemli ama tertemiz bir sabah karlad beni. Sokaktan bir otomobil grlts geldi; aaya baktm, bu,
geceleri taksicilik yapan alt kattaki hsan Abi'ydi. Eve dnyor olmalyd. lerine gitmekte olan birka kii
caddeye doru hzla yryp getiler. Az ilerde, sulan hep kesik olan emenin nnden uzun boylu bir
adam tam ters yne doru ar ar ilerliyordu. Adamn srtnda kl rengi bir mont vard. Salar tepeye
doru hafife almt, orta yan biraz zerindeydi. Bir an adamla gz gze geldik. Baklarm karp,
admlarn hzlandrd. Sokaktan kncaya kadar onu izledim. Sokan sonuna geldiinde, ban evirip
arkasna bakt, sonra hzla keyi dnd. Bu adam bizim mahalleden deildi. Onu daha nce hi
grmemitim. Gz gze gelince neden admlarn hzlandrd ki? Glmseyerek bam salladm, sen de
Sinan gibi olur olmaz eylerden kukulanmaya baladn, dedim kendi kendime. Mutfaa dndmde
aydanlk tatl tatl fokurduyordu; ay demledim. Evde ekmek yoktu. Yatak odasna getim, karmla Utku
hl uyuyorlard. Onlar kahvalty hazrladktan sonra uyandrmay dnyordum. Ses karmadan
giyinerek bakkaln yolunu tuttum.
Bakkal evki Amca'nn dkkn bizim evin aprazndayd. Aslen Arnavut'tu evki Amca. Arkadalar ona
olak evki derlerdi. nceleri byk bir gemide alk yapyormu. Bir gemi kazasnda sa kolu on iki
yerinden krlnca kolunu kullanamaz hale gelmi. olak lakab o frtnal gnn yadigryd evki Amca'ya.
Gemiden zorunlu emekli olunca, ald tazminatla bu dkkn am. Kars Makbule Hanmla, yal kedisi
ftade'yle dkknn hemen arkasndaki kk, baheli bir evde yaard. Az biraz bozuktu ama hosohbet
bir adamd. Mterilere kzd anlarda bile yeili bol iri ela gzlerindeki sevimli yumuaklk kaybolmaz, "Ah!
Ben bakkal olacak adam deildim ya, Allah o kaptan olacak herifin gzn kr etsin. Bizi bo yere re
kard," derdi. Hemen hemen her akam ierdi. "Eskiden beri ikiyle aras iyidir evki Bey'in ama kolu bu
hale geldikten sonra daha da artrd," derdi, kars Makbule Hanm. Pein alveri yaptmzdan olacak
bana ok iyi davranrd. Ama biz, insanlarla fazla ili dl olmay tercih etmediimiz iin dostluumuz pek
gelimemiti. Dkkndan ieri girdiimde evki Amca frndan yeni gelmi ekmekleri kocaman bir sanda
yerletiriyordu. Renk renk kutularn yer ald katl rafn zerinde, Arap harfleriyle yazlm
'Bismillahirrahmanirrahim' yazs yer alyordu. evki Amca ok ierdi, kfrbazd ama bin bir glkle dolu
bu dnyada onun da srtn dayayabilecei manevi bir gce gereksinimi vard. Beni grnce,
"Merhaba, tam zamannda geldin," dedi glmseyerek. "Ekmekler scack."
Selamna karlk vererek, elinin altndaki ekmeklerden birini setim. Tezghn zerinde yan yana sralanm
gazetelerin arasndan bir tane Milliyet aldm. Uzattm paray alrken, "Size bir ey danmak istiyorum,"
dedi. "Bizim evin yanndaki komu, bahede benim de paym var, diyor. Gitmi avukat tutmu, geen gn
adam elinde tapuyla gelip bu bahenin on metre karesi bizim, demez mi! Adamla neredeyse grtlak grtlaa
gelecektik. Bu yatan sonra beni katil edecekler. Siz avukatsnz, u iin erisini dorusunu bana bir anlatr
msnz?"
"Tabii," dedim kendimden emin bir tavrla, "siz tapuyu getirin ben bir bakaym. Ama daha iyisi bu konuda
uzmanlam arkadalar var, onlara bir gsterelim. Daha iyi bir sonu alrz."
Hukuk fakltesi drdnc snftan ayrldktan sonra oturduumuz semtlerde avukat olduumu sylemeye
balamtm. Bylece benden kuku duymalarn daha bandan engelliyor, hem de serbest altm
sylediim iin gnn her saatinde eve rahata girip kabiliyordum. Haftann kimi gnleri grmeler
yapp, dier gnler evde oturup alma programlar karan bir insan iin bunun ne byk bir kolaylk
olduunu bilemezsiniz. Arada bir evki Amca gibi bama i karanlar da olmuyor deildi ama gerekten de
avukat arkadam oktu. Bu gibi durumlarda onlarn yardmyla iin stesinden gelebiliyordum. Bu cretsiz
yardmlar mahalledeki konumumu epeyce salamlatrmt.
Kapy ap eve girdiimde karm uyanm buldum.
"Atei dm," dedi sevinle.
"Uyand m?" diye sordum.
"Hayr," dedi sesini ksarak. Elimden ekmei alarak mutfaa yneldi. Ben de Utku'nun yanna gittim. Hl
ml ml uyuyordu. Ama bir eyler de yemesi gerekiyordu. Uyanmasna yardmc olur diye odann geni
pencerelerini rten bej renkli perdeyi ektim. Ik usulca szld ieri. Gzm sokaktan gemekte olan bir
adama takld. Bu, az nceki adam deil miydi? Tl perdeyi aralayarak dikkatle aaya baktm. Galiba oydu.
Belki de adam bir st sokakta oturuyordu da, aadaki caddeye alveri yapmak iin inmiti. Elbette bu da
olabilirdi. Ama adamn o ar yryne beni grnce gzlerini karmasna ne demeli? Gzlerimle onu
izlemeye devam ettim. Pencerenin gr asnn dna dnce de balkona kp, oradan izledim. Adam az
nce olduu gibi sokan sonuna gelince dnp yine arkasna bakt. Hatta biraz duraksad, sonra keyi
dnerek kayboldu. Bu kadar da rastlant olabilir miydi? Sinan'a inanmamakla hata m yapmtm? Akamki
ryay anmsadm. Yok canm bo yere evhamlanyordum. Belki de sabah grdm adamla bu ayn kii bile
deillerdi. Adam uykulu gzlerle bir an iin grmtm. Onun giydiine benzer giysiler giymi baka biri
olamaz myd? Tm bu sorular sormama ramen iimde hzla byyen bir kukuyla gzlerimi yola diktim.
Eer beni izliyorsa bu sokaktan yine gemesi gerekecekti.
"Pencerenin nnde ne yapyorsun yle?" Emine odann kapsndan bana bakyordu.
"Evin nnden geen bir adam dikkatimi ekti de. Ona benzer birisini sanki az nce de grmtm. Byk
olaslkla yanlyorum. Ama emin olmak istiyorum," diye akladm. Ondan bir ey saklamann anlam yoktu.
"Yine tutuklananlar m var?" diye sordu, tedirginleerek.
"Yok canm, nereden karyorsun. Tutuklanan falan yok," dedim sakin bir ses tonuyla onu yattrmaya
alarak. "Hadi sen sofray hazrla ben de hemen geliyorum."
Yeniden soka gzetlemeye baladm.
"Ah benim gzel olum uyanm," dediini duydum Emine'nin.
Onlara dndmde Emine yatakta somurtuk bir suratla oturan Utku'ya gzel szler syleyerek, hrkasn
giydiriyordu. Oluma glmsemekle yetindim. Aklm sokaktaki adamdayd.
"Ben sofray hazrlarken, Utku'ya sen bak," diyerek olan bana verdi.
Onunla uraacak halde deildim ama yine de aldm kucama. Yanana souk bir pck kondururken,
olum bo gzlerle yzme bakyordu. Yeniden soka gzetlemeye baladm. Gelip geenlerin says iyice
azalmt. Birka ocuk evki Amca'nn dkknna gidip, minicik kucaklarnda ekmeklerle geri dndler.
Oyun saatleri henz gelmemiti. hsan Abi'nin gndzc ofr taksiyi alp gitti. Makbule Hanm bir tepsi
iinde evki Amca'nn kahvaltsn getirdi. Karmzdaki apartmann drdnc katndaki ismini henz
renemediim yal amca, her sabah yapt gibi ekmek sepetini aaya sallad. Tedirginliim giderek
dalyordu. Adam bir daha gememiti ite. Utku'nun burnunu sktm neeyle. Skntyla geriye doru att
ban. Mzklanmaya balad.
"Peki... peki," diyerek biraz hoplattm, sustu. Karm ierdeki odadan,
"Hadi kahvaltya," diye sesleniyordu.
Biraz daha beklese mydm acaba, diye dnrken Emine yanmza gelerek arsn yineledi.
"Hadi sofraya."
"Sen Utku'yu al ben geliyorum," dedim, gergin bir tavrla.
Eilip o da sokaa bakt.
"Ne oldu adam yine mi geti?"
"Hayr gemedi. Ben yanldm herhalde, ama biraz daha beklemek istiyorum."
Utku'yu kucamdan alrken sylendi.
"Sen de fazla gecikme, ay souyor."
Emine odadan knca yeniden aaya baktm ve adam emenin nnde durmu bizim eve bakarken
yakaladm. Hi kmldamadan kalakaldm. Sanki soluum kesilmiti. Dnme yetimi yitirmi gibiydim.
Korku, duygularm, aklm, bedenimi sessizce ele geirmiti. Pencerenin koluna dayadm sol kolumun
titrediini fark ettim, bu, iimdeki panii daha da artrd. Birazdan kapmzn alnacan, beni, karm ve
olumu alp gtreceklerini dnmeye baladm. Dndm her ey gzlerimin nnde canlanyordu.
Hepimizi tutuklamlard; ben ellerim arkadan balanm, bir sandalyede oturuyordum. Yz olmayan
adamlar sonu hi gelmeyecek sorular soruyordu. Onlara ne yant vereceimi bilmiyordum. rlplaktm.
Yalnzca gzlerim siyah bir bantla kapatlmt. Adamlar beni ayaa kaldryorlard. Korkuyordum. Korkumu
gizleyemeyecek kadar ok korkuyordum. Bir pencerenin aldn iitiyordum. Rzgr tenimde
hissediyordum. Titriyor, meye balyordum. Gecenin nemi tenime yapyordu. Adamlar beni bir
iskemlenin zerine karyorlard. Direnmeye alyor, baaramyordum. Beni bolua savuruyorlard.
Adamlarn ellerinden kurtulunca renksiz, kokusuz bir bolukta buluyordum kendimi. Aadan otomobil
grltleri geliyordu. Her saniye otomobil grltlerine daha ok yaklayordum. Az sonra arpacam
beton canlanyordu kafamda. O kadar hzl dyordum ki, biliyorum arptmda ac duymayacaktm; ama
oraya ylece ylm vcudumun ne kadar zavall bir hali olacakt. zerime bir gazete rteceklerdi. Bold
harflerle sekiz stuna atlm manette, stanbul'da bir rgtn daha kertildii yazacakt.
"ay buz gibi oldu!"
ay m, o da nereden kt? Emine'nin sesi ne kadar uzak. Midem bulanyor. Yzm buruturarak sokaa
bakyorum. Adam yok. Pencerenin en u ksmna gidip, yzm iyice duvara dayayarak sokan kma
bakyorum. Evet, ite orada uursuz admlaryla yryor.
"Eee, niye geliniyorsun?"
Emine kucanda Utku'yla odann kapsnda dikiliyor. Yzm grnce yaklaarak, endieyle soruyor:
"Ne oldu, neyin var?"
Konuamyorum. Yz allak bullak. Onda kendimi gryorum. Bana sarlmaya alyor. Kucanda Utku
olduu iin beceremiyor.
"O adam yine geti," diyorum. Kelimeler glkle kyor dudaklarmn arasndan.
"O olduuna emin misin?" diye soruyor, yanlyor olmam gnlden diledii her halinden belli. "Belki de
bizimle ilgili deildir," diye ekliyor. "Baka bir amac olamaz m?"
Keke ona yalan syleyebilsem. aresizlikle bam sallyorum.
"Bu adam, bizim evi izliyor, iimizde polis var." Artk daha rahat konutuumu fark ediyorum. Emine
alayacak gibi ama olan ondan nce davranyor. Utku'yu oyalamaya alrken, Emine'nin de yanaklarnn
slandn gryorum. Byle giderse oturup ailece alayacaz.
"Hadi," diyorum Emine'ye, "toparla kendini." Bu uyar aslnda kendime. "Evdeki btn yazl materyalleri
yakmalyz."
"ok korkuyorum, ne olacak imdi?" diyor Emine.
"Korkma bunu da atlatacaz." Sesim hi inandrc deil. Yine de sakinlemi grnyor Emine, inanla
gzlerime bakyor.
"Hadi, tm yaynlar sobaya."
Utku alamaya devam ediyor. Ben mutfaktan, tahta dolabn arkasna sakladmz bir poet dolusu yaym
alp geliyorum. Sobann kapan ayorum. Snm kmr kokusu arpyor burnuma. Poetten kardm
ktlar birbirinden ayrarak, aralarnda boluklar brakarak sobaya yerletiriyorum. Poettekiler bitince
sobann azndan ktlar tututuruyorum. Alevlerin hzla yukar trmandn kan seslerden anlyorum.
imdi biraz daha rahatlam gibiyim. Ama yapacak iler henz bitmedi. Hl beni izlediklerine gre rgtn
daha yukar kademelerine ulam olamazlar. stten gelen arkadala balanty koparmalym. Soba,
dumanlarn dar doru pskrtrken; sorumlu arkadan eve rahata girmesini salayan gvenlik
iaretimizi, yatak odamzn penceresindeki bo makromeyi zyorum. Artk arkadam yakalayamazlar.
nk bu eve kesinlikle girmeyecek.
"u adam m?" diye soruyor Emine, Utku'yu kucanda hafife sallayarak, tl perdenin arkasndan sokaa
bakyor. Sokaktan iman, apkal bir adam geiyor.
"Hayr o deil," diyorum. Sokan bir bana bir sonuna bakyorum. Evi izleyen adam gremiyorum.
"Bu o deil ama teki buralarda bir yerlerdedir."
Yeniden sobann bana dnyorum. Ate snm gibi. Sobann nnden aldm demirle kapa ayorum.
zerlerinde gz gz ate paralarnn klp yok olduu kararm kt paralarn kartryorum. Alttaki
yanmayan ktlar aa kyor. lmekte olan ate yalmlar itahla bu kt paralarna saldryor. Duman
genzimi yakyor, sobann kapan kapatyorum. Ktlarn tmnn yanmas iin birka kez daha
kartrmak zorunda kalyorum bu kl ynn. Emine soka gzlemekten sklm, yanma geliyor.
"Hepsini yaktn m?"
Emine'nin sorusuyla birden anmsyorum. ki gn sonra "1 Mays", arkadalar eyleme hazrlanyor. Evler
illegal yayn dolu. Yzlerce bildiri, afi... Onlarn hepsini imha etmeliyiz. Eer o materyalleri ele geirirlerse
en azndan be yl hapis yer bizimkiler. Onlar uyarmalym. Ama nasl? Bu herifler byle adm adm
peimdeyken nasl haber ileteceim onlara? kp sokaktaki kulbeden telefon etsem... Ya nereye telefon
ettiimi tespit ederlerse. Bunun ok zor olduunu sylyorlar ama yine de gze alamam... Dur bakaym,
Kerem yeni gelen kk afileri iletmek iin iki gn st ste grmeyecek miydi onlar? Bugn Kerem'e haber
iletebilirsem, yarn herkesi uyarabilir. Ama Kerem'e nasl ulaacam? Bir ara gzlerim Utku'ya kayyor,
alamay brakm, bizden de yeterince ilgi grmeyince balam sa elinin ba parman emmeye. Kerem'e
nasl haber iletebileceimi buluyorum...
"Utku'yu giydir, doktora gidiyoruz," diyorum, ani bir kararla Emine'ye.
Karm akn akn yzme bakyor.
"Telefon edebileceim en gvenli yer Utku'yu gtreceimiz doktorun muayenehanesi."
Sokak sakin. Erkenci kz ocuu soldaki apartmann giriinde bir eyler konuuyorlar. Bir kadn nc
kattaki evinden aaya araflarn silkeliyor. lerdeki iki katl baheli evin nnde, st gmleriyle dolu el
arabasnn banda dikilen st dikkatimizi ekiyor yalnzca; bu her sabah st aldmz adam deil! Byk
olaslkla onlardan biri, ayrca kabileceimiz tm sokak balarn tuttuklarn tahmin etmek hi de g
deil. Dkknn nnden geerken evki Amca'yla selamlayoruz. Utku benim kucamda. Bu pozisyon,
evreyi kolaan etmemi kolaylatryor. Caddeye kar kmaz hemen bir taksi eviriyorum. mz de arka
koltua oturuyoruz. Utku'yu Emine'ye uzatrken dnp arkaya bakyorum. Bizim sokaktan beyaz bir Renault
kyor. te grndler, diye dnyorum.
"Nereye?" diye soruyor ofr.
"ili'ye," diyorum tedirginliimi gizlemeye alarak.
Taksi hareket ediyor. Az sonra yeniden arkaya bakyorum, beyaz Renault yok. Onlar fark ettiimi anladlar
m ne? ili'ye kadar sk sk arkamz, evreyi kontrol etmeye alyorum. Ama bu i giderek zorlayor.
Kalabalk bir caddede beyaz Renault birden taklyor peimize. Taksim'de krmz kta beklerken gri
renkli bir Mercedes duruyor yanmzda. Otomobilin srcsn bizim evi gzleyen adama benzetiyorum.
Emine sessizce oturuyor yanmda, Utku kucanda uyumu kalm. Henz ok kk. Bana bir ey olursa ne
yapar? Emine bakar ona... Emine bir daha evlenmez mi? Neden evlenmesin? vey babann elinde
bymek... Aman ldrleceimi de nereden karyorum? Gzaltna alnanlarn hepsi ldrld m?
Birka yl hapisle de kurtulabilirim. Hatta direnebilirsem, gzaltndan sonra bile yakay syrmam olanakl.
te bunu yapmazlar. Her ey o kadar ak ki... Keke u kaldrmlarda dertsiz tasasz yryen insanlardan
biri olsam. Sahi bu insanlar dertsiz tasasz m? Hani biz, onlar ektikleri ilelerden, skntlardan kurtarmak
iin daha gzel bir dnya kuracaktk?
ili Meydan'na gelmeden Etfal Hastanesi'nin bir sokak tesinde iniyoruz. Gideceimiz muayenehane bu
sokan sa tarafndaki yeni yaplm bir ihannn drdnc katnda. hannn geni kapsndan bizden
baka giren kimse yok. Asansr beklerken, gen bir kadn geliyor yanmza. Asansre drdmz birlikte
biniyoruz. Dmeye basmadan kadna soruyorum:
"Kanc kat?"
"nc kat," diyor, dost mu dman m zemediim bir sesle.
ile drt yazan tulara basyorum. Kadn nc katta indikten sonra fikir deitiriyorum.
"Sen drtte in," diyorum Emine'ye. "Ben beinci kata kacam. Bizi izledilerse doktorun
muayenehanesinden telefon etmek tehlikeli olabilir."
Emine kar kmadan uyguluyor sylediklerimi; Utku kucanda iniyor drdnc katta. Ben bir st kata
kyorum. Beinci kat da tpk drdnc kat gibi, brolarn aprazlamasna sraland uzun bir koridor
grnmnde. Asansrden inince, kapsndaki tabelada, beyaz zemin zerine siyah harflerle D DOKTORU
yazan bir bro kyor karma. Dnmek iin fazla zamanm yok. Kapdan ieri giriveriyorum. Giriteki
kk masada orta yal olduka gzel bir kadn oturuyor. eri girdiimi fark edince glmsyor.
"Buyrun. Doktor Bey'i mi grecektiniz?"
"Hayr," diyorum, mahcup bir glmsemeyle. "zin verirseniz telefonunuzu kullanmak istiyorum. nemli bir
konu vard da... "
Kadn gzel olduu kadar kibar da.
"Ltfen ekinmeyin," diyerek masann zerindeki telefonu gsteriyor.
Teekkr ederek ahizeyi alyorum. Parmaklarm hzla tularn zerinde geziniyor. Kardan ddk sesi
geliyor, ardndan ikincisi ama telefon almyor. Hadi Kerem a unu, diye geiriyorum iimden. nc
ddk sesinden sonra alyor telefon. Tandk bir erkek sesi,
"Alo?" diyor.
"Alo, Kerem sen misin?"
"Evet, buyrun."
"Merhaba, ben Orhan. Syleyeceklerimi iyi dinle. Mal sattmz mterinin ekleri karlksz kt.
Firmadaki tm yetkililere syle, mal satn durduruyoruz. Anladn m? Hi mal satlmayacak."
Kerem'in sesi deiiyor.
"Emin misin?"
"Evet, kesinlikle depodan bir tek mal bile kmayacak!"
"Tamam, anladm," diyor Kerem, gergin bir tonla. "Bugn mesai bitmeden herkese sylerim."
"Ne kadar abuk iletirsen o kadar iyi olur."
"Sen iyi misin?"
"yiyim. Sen dediklerimi yaparsan daha iyi olacam. Ben seni sonra ararm."
Telefonu kapatrken kadnn merakl gzlerle beni szdn fark ediyorum.
"Piyasa o kadar kt ki hanmefendi. Kime gveneceimizi ardk," diye syleniyorum.
Kadn glmsemekle yetiniyor.
"Borcum ne kadar?"
"Rica ederim beyefendi bir telefon iin... "
"ok teekkr ederim," diyerek kyorum brodan.
Koridorda kimse yok. Merdivenlerden hzla aaya iniyorum. Drdnc kata gelince koridorun sonundaki
odaya yryorum. Gen bir kadn kucanda bebeiyle asansr bekliyor. Yukardan indiimi baka kimse
grmyor. Muayenehanenin kapsndan girdiimde, sekreter kz beni hemen tanyor.
"Doktor Bey sizinkileri muayeneye ald, buyrun oturun."
Benden baka bekleyen yok, bo koltuklardan birine geip oturuyorum.
"Hayrola nesi var kn?" diye soruyor.
"Btn gece ateler iinde yand. Ne bizi uyuttu, ne de kendi uyudu," diye dert yanyorum biraz.
"Grip salgn var. Sizinki bugn gelen beinci ocuk. Mevsim deiimi, dikkatli olmak gerek. imdi ocuklar
iin en tehlikeli zaman."
"Haklsnz," diyerek sehpadaki gazetelere uzanyorum. Bu konumay srdrmek canm skyor.
Dnmeye gereksinimim var. Kz da anlad, baka bir ey sormuyor. Aldm gazeteye bakyorum, ama
hibir ey okuyamyorum. Kerem haberi iletince arkadalar kim bilir ne kadar tedirgin olacaklar. Olsun,
tedirginlik insan uyank tutar. Kerem'e telefon ettiimi saptam olamazlar. Ya Kerem arkadalara mesajn
iletmeden operasyona balarlarsa... Sanmyorum, eer arkadalar tespit ettilerse, eylem annda, sust
yakalamak daha ok ilerine gelecektir. Sabrla bekleyecekler. Anlalan yalnzca beni deil, yukardaki
yneticileri de yakalamak istiyorlar. O adamn, evin nnde dolamasnn baka ne anlam olabilir ki? Adam
da iyice pervasz. Onu grebileceimi hi dnmedi mi acaba? Belki de bana grnmeyi zellikle tercih
etmilerdir. Panie kaplp daha ok hata yapacam dnerek rgtn henz bilmedikleri birimleri varsa
oralara da ulamay hedeflemi olabilirler. Tutuklamaya ne zaman balayacaklar acaba? Herhalde ok
beklemeyeceklerdir. Benim grmelerimin kesildiini anlar anlamaz, dayanrlar kapya. Kasam, artk ok
ge. Hem basarsam bile nereye gidebilirim? Btn olanaklarm rgt ann ierisinde. Bu olanaklara artk
ne kadar gvenebilirim? Alttaki yapnn tmn zm de olabilirler. En dorusu polisi evde beklemek ve
sorguya hazrlanmak. nce onlarn neler bildiini renmeliyim. ok hrpalayacaklar... Dayanmalym.
Bylece yapy daraltmann, onlarn saptayamadklar arkadalar korumann bir yolunu bulurum. En fazla
da stteki arkada renmek iin zorlayacaklar... yi ki onu tanmyorum. Ne de olsa ikence bu, belli olmaz
ki!
"Merhaba."
Doktor Mahmut Bey her zamanki babacanlyla glmsyor karmda.
"Merhaba, nesi varm bizim ufakln?"
"Bir eycii yok. Biraz tmsnz delikanly. Bir urup yazdm, iince turp gibi olacak."
Emine'yle gz gze geliyoruz. Baklar soru dolu. Doktora teekkr edip ayrlyoruz. kar kmaz soruyor
Emme:
"Telefon edebildin mi?"
"Evet, kuryeye haber ilettim. Artk oturup beklemekten baka yapacak bir ey kalmad."
Eve dnerken kucamzda uyuyakalyor Utku. Eve girer girmez yatana yatryoruz. Sonra ikimiz de
pencerenin nne gelip, dary izlemeye balyoruz.' Adam ortalkta grnmyor. Onu fark ettiimizi anlad
m ne? Yerine mutlaka baka birisini brakm olmallar. O adam saptayabilsek sanki bir ey deiecek de.
Birden aklma yanlm olabileceim geliyor. Eer yanldysam o kadar yazl materyali bouna imha ettik
demektir. Bunun hesabn rgte nasl veririm? stelik bu yl 1 Mays eylemlerini de yapmam olacaz.
Arkadalarn yaad tedirginlik de cabas. Admz korkaa kacak. Grevden bile alabilirler... Alrlarsa
alsnlar. O kadar insan ien attrdktan sonra, karlarna geip, kusura bakmayn arkadalar, ben rgtn
kararlarn yerine getiriyorum, demekten daha iyidir. Ama yanlmam imknsz.
Birden karmzdaki apartmann nnde yeil renkli bir minibs duruyor, iinden kadnl erkekli bir grup
inerek bizim binaya yneliyor. Gzaltna alrken genellikle kadn polislere grev vermiyorlar ama belli de
olmaz. Hzla kapya doru koturuyorum, Emine de peimden. Grltmze uyanan Utku balyor
szlanmaya. Emine onu da kucana alarak geliyor ardmdan. mz de kapnn arkasna sinmi,
merdivenlerden gelen sesleri dinliyoruz. Emine'yle yreimiz azmzda. Utku ise annesinin kucanda
akn akn bir ona bir bana bakyor. Merdivenlerdeki ayak sesleri giderek daha net geliyor. Yaklayorlar.
Alt kata geldiklerinde, bir zil sesi duyuyoruz. kimiz de rahat bir soluk alyoruz. Yeniden odamza dnyoruz,
pencerenin kenarna dikilip soka gzetlemeye devam ediyoruz.
Hava soumaya balyor. Artk akam. nce okuldan dnen renciler birbirleriyle akalaarak geiyorlar
sokaktan, birka saat sonra da yorgun yzl erkekler, kadnlar. evrede kuku uyandracak kimseyi
gremiyorum. Ama tedirginlik hep yan bamzda. Oysa diiden telefon ettikten sonra nasl da
rahatlamtm. Yapmam gerekenlerin tmn gerekletirmi, bizi izleyenlerden bir adm ne gemitim. O
halde u sinsi tedirginlik neden brakmyor peimi? Korkunun aklla hi mi ilgisi yok? Korktuum iin
utanyorum. Bir devrimci olarak korkmamam gerektiini biliyorum. Ama yine de korkuyorum. Allah'n
cezas bedenim daha az adrenalin retse ne olurdu sanki?
"Bir eyler yiyelim," diyor Emine. Hibir ey yiyecek halim yok. Yine de sofra kuruluyor, zorla da olsa
yemeliyim. Gcm korumam gerek. Yemekte sahanda yumurta, biraz pilav, yourt var. Hibir tat
vermeden, zorla geiyor lokmalar boazmdan. Yemekten sonra televizyonu ayoruz. Haberler. Sayn Devlet
Bakanmz Macaristan'n yeni bykelisini makamnda kabul etmi. Ankara'da iki sol rgt daha
kertilmi. Yeni siyasi partiler kurulmaya balanm. Afganistan'da gerillalar bir kenti daha ele geirmi.
Yarn stanbul'da yamur bekleniyormu. Haberlerden sonra Serap Mutlu Akbulut'un konseri var. Bu
konseri pencereden dar bakarken dinliyorum. Konserden sonra polisiye bir film balyor. Polisiye filmlere
de baylrm. Ama filmi izleyecek havada deilim. Sokakta her otomobil durduunda frlayp pencereye
kouyorum. Sonunda film bitiyor. Utku uyumu kalm anasnn dizlerinde. Emine'nin de gzleri kayyor.
Dn geceden beri uykusuz. Esniyorum, galiba benim de uykum geldi. Utku'yu alp yatana yatryorum.
Emine banyoda dilerini fralyor. Bu son olsun diyerek bir kez daha bakyorum sokaa.
Bam yasta koyar koymaz uykum alyor. Sanki ben bir korku filmi ynetmeniyim de senaristler
yazdklarn teker teker karmda okuyorlar. Okuduklar her cmle grntye, sese, kokuya, dokunua
dnp odann karanlk tavannda canlanyor. Bu okuma seans bir trl bitmek bilmiyor. Yalnzca sokakta
otomobiller durduunda ya da sesler geldiinde zorunlu aralar veriliyor. nk o anlarda ben, scak
yatamdan frlayp dar bakyorum. Emine dalp gitmi. Yavaa sokuluyorum yanna. Elim bacaklarna
deiyor. aran bir scaklk. Biraz daha yaklayorum. Bedenimin gerildiini hissediyorum. Bir an iin,
birka saniye de olsa bu ortamdan kopmak, her eyi unutmak istiyorum. Ellerim yukarlara, bacaklarnn
arasna kayarken Emine kprdanarak gzlerini ayor. "Uyuyamyorum," diyorum. Hibir ey sylemeden
salarm okamaya balyor. ok houma gidiyor bu. Uzanp pyorum onu. Kuru dudaklar nemleniyor. Bu
az sonra teninin plerime karlk vereceinin belirtisi. Soluum dudaklarndan boynuna slak bir iz
brakarak iniyor. Kasklarmda giderek oalan bir basn duyuyorum. Hrsla geceliini karyorum.
Kalanlar da bir rpda o atyor zerinden. Bir an karanlkta rlplak siluetini gryorum. imdi o,
yalnzca beni isteyen bir dii. Ellerim kendiliinden kalalarna uzanrken, yar aralk dudaklarndan yeniden
pyorum. Azmda ikindi gneinin scakln tayan ho kokulu slak bir otun tad var. Kollarmn
arasnda kaygan bir beden, her yanm uyararak kvranyor. Artk duyularm ne az nceki sinsi geceyi, ne de
bu karanlk oday alglyor. Masmavi sularn ortasnda yzmeye balyorum. Salkmstler yerlere kadar
eiliyor, narin nilferler saygyla selamlyorlar beni. Omuzlarm okayan esinti bir yerlerden iek kokulan
getiriyor. Beyaz kprdanlar, yemyeil yosunlarla kapl bir maaraya aryor beni. Kulalarm
hzlandryorum. ncecik bir fslt, "Biraz yava canm," diyor. Kollarmdan srayan su damlacklar saysz
ebemkua oluturuyor gnein altnda. Suyun dibinde mor pullu balklar yzgelerini, sedef renkli talara
telala arparak koturuyorlar. Daha hzl yzmemem gerektiini bile bile daha hzl yzmek istiyorum. Ama
bir ey tutuyor beni. Bam evirince kocaman bir yengecin kahverengi kskalarna yakalanm olduumu
gryorum. ren azm aarak, "Emine'ye tecavz edeceklerini biliyorsun deil mi?" diyor. Rya bitiyor. Az
nceki geceye, karanlk odamza dnyorum. Terli bedenlerimiz yap yap. Emine, "Ne oldu?" diye soruyor.
"Hi," diyerek yana dnyorum. Yeniden sarlarak beni kendine ekiyor ama faydasz...
Daha ka gn byle yaayacam. Artk dayanamyorum. Biliyorum, soukkanl olmam gerek. Ama insan,
etraf byle grnmeyen bir dmanla evriliyken nasl soukkanl olabilir? En iyisi bu evden gitmek. Bunu
denediim an katm sanp beni tutuklarlar. Varsn tutuklasnlar. Ne olacaksa olsun artk. Bu evden
gitmeliyim. Ama nereye? Ankara'ya abimlere gidebiliriz. Sahi bunu hi dnmemitim. Dnp Emine'ye
bakyorum. Uyumu. Sabahleyin konuup, yarn yola kmal. Belki de Ankara'ya gitmeye hi gerek kalmaz,
bu akam gelirler.
Sabaha kar dalmm. Yanamda bir slaklk duyarak uyanyorum. Utku yanma uzanm beni pyor.
Utku'yla yatakta biraz akalayoruz. Bir an dnk olaylar unutuveriyorum. Sonra pencerede makromenin
olmay dikkatimi ekiyor, her eyi anmsyorum. Utku'yu yatakta yalnz brakp pencereye kouyorum.
Zaman epeyce ilerlemi, sokak bombo, ierden sesler geliyor. Emine mutfakta olmal. Odadan kyorum,
hayret Utku asknt olmuyor. Emine ay koymu, akamdan kalan bulaklar ykyor.
"Gnaydn."
"Gnaydn, akam pek iyi uyuyamadn galiba?"
"Evet, uzun zaman uyku tutmad. Sabaha doru szmm. Bu evden gitmeliyiz Emine."
"Nereye gideceiz?"
"Ankara'ya. On, on be gn abimlerde kalabiliriz."
"Utku hastal yeni atlatyor... "
"Kaln giydiririz."
"Abinler ne diyecek bu ie?"
"Onlara sylememiz gerekmiyor. Benim byk bir irkette altm sanyorlar. Bir i iin irket gnderdi,
deriz. Siz de yanmda gelmi olursunuz."
"Peki," diyor Emine.
Bu gerginlikten kurtulmak iin o da can atyor.
"Yemekten sonra valizleri hazrlayalm hemen."
"Ya bilet bulamazsak?"
"Ankara'ya her zaman bilet vardr."
"ay hazr. Hadi ekmek al da bir an nce kahvaltmz yapalm."
Sokaa ktmda belli belirsiz yamur taneleri dyor yzme. Sola baknca dnk adam gryorum
karmda. Gz gze geliyoruz. Bu defa baklarn karmyor. Kumral bir adam bu. Ama byklar sanki
boyanm gibi simsiyah. Adam bana yryor. Tutuklama balyor galiba. Admlarm hzlandryorum. Hi
deilse gzaltna alndm bakalar da grsn istiyorum. te evki Amca'nn dkknnn kapsndaym.
Gzaltna alndm btn mahalleli bilecek. Dkkndan ieri girerken dnp bakyorum. Adam kendinden
emin yaklayor. evki Amca her zamanki gibi kk iskemlesinde oturuyor. Beni grnce ayaa kalkyor.
"Merhaba, buyrun."
Endieyle bana bakyor.
"Rahatsz msnz? Renginiz sapsar."
"Yok bir eyim," diyorum.
"Tapuyu getirdim."
"Ne... Ne tapusu?"
"Hani dn konumutuk ya. Yandaki komu benim baheden ... "
"Ha... evet," diyorum, ama aklm dardaki adamda. Artk onu grebiliyorum. Adam yaklayor, dkknn
kapsndan ieri giriyor. Keskin bir parfm kokusu arpyor burnuma. Adam her an koluma yapabilir. Elini
cebine sokuyor. Bu adamlar kimliklerini artk pantolon ceplerinde tamaya m baladlar? Ama kimlik
yerine para kartyor. Bozuk bir Trke'yle,
"Surdan bi karton amlca cgaras versene," diyor evki Amca'ya.
Anlalan bunlarn niyetleri beni ldrtmak. evki Amca adamn uzatt paray grmezlikten geliyor, adam
tekrarlamak zorunda kalyor.
"Bi karton amlca cgaras... "
evki Amca ardan alarak, adama karton paketi uzatyor. Yz dikkt ekecek kadar ask. Onu tanyor
galiba. Adamn bir sre havada kalan elindeki paray sonunda alyor. Hareketleri ne kadar sert. Adam
kapdan ktktan sonra,
"... mna koduumun pezevengi," diye kfr koyuveriyor.
"Kim bu adam?" diye soruyorum merakla.
"Pezevenk," diyor.
"Nasl yani?"
"Nasl olacak yahu, herif pezevenk. u ilerdeki apartmanda oturan Hac Hsrevli Pembe'nin pezevengi."

You might also like