You are on page 1of 4

Gövsî Tebrizî

(XVII. Yüzyıl)

Elican Gövsî Tebrizî, 17. yüzyılın kabiliyetli Gövsî'nin babası İsmail Gövsî, şairliğinin yanı
bir sanatkârıdır. Farsça ve Türkçe şiirler yazmıştır. sıra kaşık ve yay ustası olarak da tanınırdı. O, bir
Azerbaycan Edebiyatında Gövsî mahlaslı üç müddet Hindistan'da yaşamıştır. Elican Gövsî,
şair vardır. H. Araslı'ya göre bu üç şair de aynı Tebriz'den sonra Şirvan'a gitmiş ve orada Aga Hü-
soydan olup; dede, baba ve torundur. Bunlardan seyin Hansarî'den ders almıştır. Şair, 2. Şah
divanı elimize ulaşmış olanı, Elican Gövsî Teb- Abbas'm tarihçisi, siyaset adamı Mirze Tahir Vahid
rizî'dir. 17. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Eli- ile de dostluk yapmıştır.
can Gövsî, Tebriz'de sanatkâr bir aileden dünyaya Gövsî Tebrizî'nin eserlerinden seçmeleri, H.
gelmiştir. O, şiirlerinde bir kaç yerde Tebriz adını Araslı 1958 yılında yayımlamıştır. M. Seyidov da,
İsfahan ile birlirte kullanmıştır. şair hakkında değerli bir monografya yazmıştır.

Qazeller

Evvel lebin şerâb verib, sonra qan tutar, Dudağın önce şarap verir, sonra kan emer.
Bu düz egerçi geç tutar, amma yaman tutar. Doğrusu, geç tutar, ama yaman tutar.

Dâğ-i cünun yapışmadı könlüne zahidin, Zahidin (ham sofunun) gönlüne delilik dağı tesir
Bu möhrü ger qara daşa bassan nişan tutar. etmedi. Bununla taşı dağlasan iz bırakırdı.

Her söz ki, ârizinden onun eylesin reqem, Onun yanağından yazılan her söz; güneş mısraı
Xurşîd misrei kimi âxır cahan tutar. gibi, güneş ışığı gibi yayılıp cihanı tutar.

Ol kûye, yâ biheşte könül bağlamaq gerek, Ya sevgilinin köyüne ya cennete gönül bağlamalı.
Bir quş iki çemende haçan âşiyan tutar. Bir kuş iki çimende nasıl yuva tutabilir.
Yekdir ki, şişeye tutar qamnı bülbülün, Elbette, bülbülün kanını şişeye doldururlar. Çünkü
Her qünçenin gülâbmı tâ bâğban tutar. her goncanın gülsuyunu bağban toplar.

Texsîr-i zülf-i yârı sebâdan diler könül, Gönül yar zülfünün hasretini sabâ yelinden diler.
Oxşar ona ki, özge elile ilan tutar. Bu, başkasının eliyle yılan tutmaya benzer.

Tebriz cezbesi yaxamı tutmuş aparır, Gövsî, her ne kadar eteğimi İsfahan tutsa da,
Qövsî egerçi dâmeninıi İsfahan tutar. Tebriz'in cezbesi yakamı tutmuş, alıp götürür.

II

Görmenem bir lıemnefes tâ eyleyim izhâr söz, Söz söylemek için bir can dostu göremem. Yoksa,
Yoxsa kim, ney tek menim sinemde hem çox vâr söz. ney gibi benim sinemde de çok söz var.

Doğru söz her kimseye tesir eder, nâseh, velî, Ey nasihat edici, evet, doğru söz herkese tesir eder.
Âşiqi mest eyler ü âqilleri hüşyâr söz. Ama, bu söz âşıkları mest eder, akıl sahiplerini ise
daha da akıllı eder.

Serfesizdir gövheri israf ile serf eylemek, Cevheri israf edip harcamak boşunadır, fay-
Tâ zerûret düşmeyince söylemen, zinhar söz. dasızdır. Sakın, zaruret olmadan, yeri gelmedikçe
söz söylemeyin.

Hikmet öğren, uyma her efsâneye zinhar kim, Hikmet öğren. Sakın, her efsaneye inanma. Söz
Hem yuxunu artıq eyler, hem qılar bîdâr söz. vardır uyutur; söz vardır, uyandırır.

Men onuncun göz götürmem çeşm-i mestinden onun, Hasta, ima ile tekrar tekrar anlattığı için, ben onun
Kim, mükerrer andırır, îmâ ile bîmâr söz. baygın gözünden gözümü ayırmam.

Dide-yi bînûrdir ol te'sir-i göftâr kim, Sözün tesiri fersiz, baygın bakan gözdür. Söz, cev-
GÖvher-i qeltan eserdir, ebr-i gövherbâr söz. her yüklü bulut, eser ise inci tanesidir.

Bülheves nezzâresinden men de feryâd etmenem, Doğru olmayan söz, yanında doğru söz kabul edi-
Söz bilen yanında hemvar olsa, nâhemvâr söz. lirse, ben de maymun iştahlılardan şikayet etmem.

Acı ağız yey bilir qend-i mükerrer lezzetin, Ezilmiş şekerin lezzetini acı ağız iyi bilir. O şeker
Etmesin menden diriğ ol le'l-i şekkerbâr söz. yağdıran dudak benden sözü esirgemesin.

Her nigâhmdan gözün bir özge me'ni anlanır Gözüyün her bakışından bir başka mânâ anlaşılır.
Kim, perişan ii müşevveş, çox deyir bîmâr söz. Çünkü hasta, karmakarışık anlamsız söz söyler.

Hiç dil ile şem1 başdan eylemez pervaneni, Gönül ile mum pervaneyi başından uzaklaştırmaz.
Eyleme zâye mene, ey ateşin rüxsâr söz. Ey ateş yanaklı bana boşuna söz söyleme.

Bîzebanlıq eyledi âlemlere rüsvâ meni, Dilsizlik beni âlemlere rüsva eyledi. Adet budur:
Ol reviş kim, özgeler râzin qılır izhâr söz. Söz başkalarının sırrını ortaya döker.

Gövher-i sîrâbi etmezler xezefden imtiyaz. Sudan çıkmış cevheri topraktan yapılmış çanak
Yoxsa deryâlerçe, Qövsî qctrelerde vâr söz. çömlekten ayırmazlar. Yoksa Gövsî katrelerde der-
yalar kadar söz var.

Han, sözün sencidc qıl, Qövsî Füzûlî'den eşit: Han sözünü yerinde söyle. Gövsî, Fuzulî'den işit:
"Kim ne miqdar olsa ehlin eyler ol miqdâr söz". "Herkes ehli olduğu kadar, gücü yettiğince söz
söyler."
III
Eyle kim ferman senindir. Eyle, ferman senindir. Dermansız dert senindir.
Derd-i bîderman senindir. Her ne eylersen padişahım eyle, ferman senindir.
Her ne etsen pâdişâhım,
Eyle kim ferman senindir.

Teşne-yi dîdârinem men, Yüzüne susamışım ben. Ey taze gül ben senin di
Ey gül-i ter xârinem men. keninim. Senin bir emanetçinim ben; gönül se-
Bir emânetdârinem men, nindir, can senindir.
Dil senindir can senindir.

Könlümü evvel alırsan, Önce gönlümü alırsın, sonra gözden düşürürsün.


Âxırı gözden salırsan, Ey kıblegahım sen bilirsin; ev senindir, konuk se-
Qiblegâhım sen bilirsen, nindir.
Ev senin, mehman senindir.

Ey menim çeşmim çırağı, Ey benim gözümün nuru, gönlümün ümidi saki,


Könlümün ümmîdi sâqî! kadehi kan ile doldur ki, bugün devran senindir.
Qan ilen doldur eyağı
Kim, bu gün dövran senindir.

Din ü dilden keçmeyim mi? Dinden ve gönülden geçmeyeyim mi? Emeğimin


Hâsilimdir biçmeyim mi? semerisidir biçmeyeyim mi? Kana kana içmeyeyim
Qana qana içmeyim mi? mi? Kase kase kan senindir.
Kasa kasa qan senindir.

Gerçi veslin oldu müşkil, Gerçi sana kavuşmak müşkül oldu. Belli ki arada
Bes ki, var arada hâil, engel var. Ayrılığına razı olmuşum, boyun eğ-
Olmuşam hicrana qa.il, mişim. Çünkü ayrılık gecesi senindir.
Çün şeb-i hicran senindir.

Çox da cövre mâyıl olma, Ey gafil, gel beni öldür. Zaten benim maksadım da
Düşmen-i cân ü dil olma, odur. İster ağlat, ister güldür. Hayran olmuş göz
Hâl-i dilden qâfil olma, senindir.
Çünki ol viran senindir.

Gel meni ey gâfel öldür Çok da eziyete meyilli olma. Can ve gönül düş-
Kim, menim maksûdum oldur manı olma. Gönül halinden gafil olma. Çünkü o vi-
Xâh ağlat, xâh güldür rane senindir.
Dîde-yi heyran senindir.

Başın oldu kûy-i meydan, Başın meydan yeri, bükülmüş boyun ise çevgan
Qâmet-i xemkeşte çövkan, oldu. Gövsî, şimdi gez dolaş. Meydan senindir.
İmdi Qövsî, eyle cövlan,

IV
Könlümdeki muradım Ey sevgili gönlümdeki muradımı sen bilirsin. Ben
Ey yâr sen bilirsen. her gönülü bilmem. Ama ey sevgili sen bilirsin.
Her dil ki, bilmenem men,
Dîldâr, sen bilirsen.

Herçend bîzebânem, Her zaman dilsizim. Hadsiz "elaman" diyenim.


Lebrîz-i el'amânem, Ben ebed sarhoşuyum. Ey akıl sahibi, sen bilirsin.
Men mest-i câvidânem,
Hüşyâr, sen bilirsen.
Men sanma meyperestem, Beni içki müptelası sanma. Ben sakiden dolayı sar-
Sâqîden Ötrü mestem. hoşum. Ben bir alçak binayım. Ey mimar, sen bi-
Men bir binâ-yi pestem, lirsin.
Me'mâr, sen bilirsen.

Qemzen atanda bir ox, Gamzen bir ok attığında, kaşın yayım çok çeker.
Qaşm yayın çeker çox, Gönlümde mecal var, yok sen bilirsin.
Gönlümde tab ger yox,
Ger var sen bilirsen.

Gelmez feğan elimden, Figan elimden gelmez. Katilimden bağışlama dile.


Üzr İste qâtilimden. Ona benim dilimdem yalvar. Ne olursun.
Ona menim dilimden,
Yalvar, sen bilirsen.

Ger könlümü alırsan, İster gönlümü al, ister yüz defa Öldür. Ey gönül
Ger yüz çin öldürürsen, sultanı sen bilirsin. Ey gamlanan, sen bilirsin.
Dildar, sen bilirsen,
Qemxar sen bilirsen.

Qövsî senin xerâbm/ Gövsî senin harabındır. O senin şarabını içip,


İçmiş senin serabın, yanıp kebabın olmuş. Ey kan dökücü, sen bilirsin.
Olmuş senin kabâbm
Xımxâr, sen bilirsen.

Ömrler xûn-i dil içdim, Ey gül bahçemi bir ömür boyu senden ötrü, gön-
Gülzârım senden ötrü. lüm kan ağladı. Ey lale bağım senden Ötrü, so-
Axm dağlara düşdüm, nunda dağlara düştüm.
Lâlezârım senden ötrü.

Sinemi oxlar delibdir, Sinemi oklar delmiş, içinde kanlı temrenler kalmış,
Qanlı peykanlar qalıbdır, canını gamlar istila etmiş. Senden ötrü gam ku-
Canımı qemler alıbdır, sarım.
Qemgüsârım, senden ötrü.

Âşiq olan keçer elden, Âşık olan başından, canından, gönlünden, her-
Baş u candan cân u dilden. şeyinden geçer. İradem de, senin yüzünden eteğin
Dâmenin tek getdi elden, gibi elden çıktı.
İxtiyârım, senden ötrü.

Gözlerim qan ile doldu, Gözlerim kan ile doldu. Bilmem, gönlüme ne oldu.
Bümenem könlüme noldu, Ey ömrüm, senden ötrü, kakülün gibi kara oldu.
Kâkilin tek qâre oldu,
Rûzigârım, senden ötrü.

Çjövsî ile hemden oldum, Gövsî ile dost oldum. Gam ve dert dostu oldum. Ey
Hemdem-i derd ü qem oldum, nazlı yarim, senden ötrü, âlemin ağlayıp sızlayanı
Xâr ü zâr-i âlem oldum, oldum.
Nazlı yârım, senden ötrü.

You might also like