You are on page 1of 6

Şakır Şirvanî

(XVIII. Yüzyıl)

XVIII. yüzyılda yaşamış olan Şakır Şirvanî; hem Şakir Şirvanî'nin "Ahval-i Şirvan" adlı eseri,
klâsik, hem de sözlü halk edebiyatı tarzında eserler tarihî bir gerçek üzerinde yazıldığı için devrin olay-
vermiştir. Divanı günümüze kadar ulaşamayan larını ve durumunu araştıracaklara faydalı bir eser-
şairin cönklerde bir çok şiiri bulunmaktadır. Fuzûlî dir.
edebî mektebine dahil olan Şakir Şirvanî, orjinal C. Gehramanov, "XVII-XVIII. Asırlar Azer-
şiirler de yazmıştır. Onun "Ahval-i Şirvan" adlı baycan Edebiyatı" adlı antolojisinde Şakir Şir-
tarihî manzumesi özellikle önemlidir. O, bu eserinde vanî'nin muhammes ve murabbalarmdan örnekleri
Nadir Şah Afşar'ın Şirvan'a hücumunu tasvir etmiş, ve aynı zamanda "Ahval-i Şirvan" manzumesini
zulüm ve kötülüğe karşı çıkmıştır. yayımlamıştır.

Şiirler
Ey gül, sene nisbet gül-i xendân ola bilmez, Ey gül (yüzlü sevgili)! Hiç bir gülen gül seninle
Hüsnün kimi heç bağda gülüstân ola bilmez, mukayese edilemez. Hiç bir bağın güllüğü
Qeddin kimi xoş serv-i xuramân ola bilmez, senin güzelliğin gibi olamaz. Yürüyen servi bile
Mânendsene hüri-yi qılman ola bilmez senin hoş boyun gibi olamaz. Cennet hurileri
Zülfün kimi bir sünbül-i reyhan ola bilmez. bile sana benzer olamaz. Saçların gibi güzel
kokan sünbül olamaz.

Ey qaşları yay, gözleri nergis, ruxi zîbâ Ey yay gibi kaşlı, nergis gibi gözlü, süslü ya-
Her yerde ki, vesfin oxuram men dexi e'lâ, naklı (sevgili)! Ben her yerde senin yüce özel-
Ey kâkili sünbül, deheni qönçe-yi hemrâ, liklerini okurum (görürüm, sezerim). Ey saçları
Yoxdur sene manend gözüm dehrde hemtâ, sünbül, ağzı kırmızı gonca (gibi olan sevgili)!
Yox sen teki bir Yusif-i Ken'ân ola bilmez Sana gözüm gibi bir yoldaş dünyada yoktur.
Senin gibi bir Yusif-i Kenan olamaz. (Yusuf-i
Kenan: Güzelliğiyle meşhur Yusuf Peygamber).
Ruxsâr-i letifin en gözel mâh-i münevver, Tatlı yanağın sanki parlak bir ay gibi ne gü-
Etrâf-i ruxünde düzelib encüm-i exter, zeldir. Yıldızlar, yanağının etrafına yerleşmiş.
Ey qemzesi qanlar alıcı, qâmeti er-er, Ey bakışları öldürücü, boyu servi (olan sevgili)!
Xâl-i xetini çün dileyib müşk-i müetter, Güzel kokulu misk, yanağının benini o kadar
Heç sen kimi esrde insan ola bilmez. arzu etmiş ki, bu devirde senin gibi insan ola-
maz.

Mehbûbsan ey dilber-i xoş lehçe serâpâ, Ey hoş dilli dilber, sen baştan ayağa sevgilisin.
Alemde benimde tek sene yox aşiq-i şeydâ Dünyada sana benim kadar düşkün âşık yok-
Ey lebleri püste, periveş, gerdeni mînâ tur. Ey dudakları fıstık gibi, peri kadar güzel ve
Dîvâne kimi düşdü benim başıma sevda billur gerdanlı (sevgili)! Deli divâne gibi benim
Saldı meni bir derde ki, derman ola bilmez. de başıma sevda düştü, beni öyle bir derde
koydu ki, dermanı olamaz.

Ey tûti-yi şekkerşiken ü tubi-yi xoşqed, Ey şeker yiyen (tatlı) papağan (gibi dilli), hoş
Ey dişleri inci, deneni ola zeberced, tuba ağacı (gibi) boylu; Ey dişleri inci, ağzı fıstık
Bu işve ile görse seni belke eğer bed, olası (sevgili)! Seni bu nazınla ya kötü birisi gör-
Şâkir ki, görüb"selli ela al-i Mehemmed" seydi. "Hz. Muhammed ve onun soyuna salât
Yox sen teki bir hûri-yi qılmân ola bilmez. ve selâm olsun" ki, seni Şakir gördü. Hayır,
senin gibi bir cennet hurisi olamaz.

EHVAL-I .ŞİRVAN ŞİRVAN'IN DURUMU

Ey könül, min-be'd gel ol xâliq-i yezdân üçün, Ey gönül! Bundan sonra o yaratıcı Tanrı için
Hörmet-i al-i resulü rövze-yi rizvân üçün, gel. Yüce peygamberin hürmeti, cennet bah-
Cem1-i derk-i eql qıl derd-i dil-i pünhân üçün, çeleri ve gizli gönül derdi için aklını başına
Resm-i ayin-i qedimin dut, reh-i ürfân üçün, topla. İrfan (:ilâhi bir feyiz olarak kâinatın sır-
Tâ qılam bir nezm inşâ bu smıq dövrân üçün. larını bilme) yolu için ilk yaratılış törenini ha-
tırla ki, bu perişan dünya için bir şiir yazayım.

Ne revdır kim, könül etvâr-i şe'r izhâr ede, Gönlüm şiir tavırlarını göstermesi için ne ge-
Şe'r-i nâmövzûnumu ustâd yox, hemvâr ede, rekmektedir? Ölçüsüz, vezinsiz şiirlerimi din-
Qorxaram nâgeh görüb min-te'n ül'ü-1 ebsâr ede, leyecek bir üstad da yok. Görüş, anlayış sa-
Bul dil-i efkârımı bundan beter efkâr ede, hiplerinin beni ansızın görüp kınamalarından
Yüz duta te'n oxları her dem ten-i üryan üçün. korkarım. Bu yaralı gönlümü, bundan beter ya-
ralamalarından (korkarım). Kınama oklarının
her zaman çıplak vücuda yönelmesinden (kor-
karım).

Olsa cismim zexm-i tir-i te'ne-yi eğyârden, Bedenim yabancıların kınama oklarıyla ya-
Bolsa könlüm çak tiğ-i çerx-i keçreftârden, ralansa; gönlüm uğursuz feleğin kılıcıyla parça
Tapsa yüz min rexne dil e'da-yi bedkirdârden, parça olsa; gönül kötü amel işlemekten yüz bin
Isterem her növ1 ilen erz eyleyem exbârden, zarar bulsa da her çeşit haberi sizlere sunmak
Guş edin, ey dustlar, bu qisse-yi Şirvan üçün. isterim. Ey dostlar! Bu "Şirvan Hikâyesi"ni din-
leyin.

Cem' olub esrar bünyad-i şerâret qıldılar, Kötüler bir araya toplanıp kötülük yapmak için
Ne eceb şur-i şer-i xosrov xesâret qildılar, karar aldılar. Sultanın kötülüğü ve zarara uğ-
Özleriçün de'vi-yi hökm-i imaret qildılar, raması için ne acayip gürültü ettiler. Kendileri
Aqibet dünyâ vü din mülkini ğâret qildılar, için mamur ve zengin olma davası güttüler. So-
Hasil-i din, neqd-i iman verdiler üsyan üçün. nunda din ve dünya varlığını yağma ettiler.
İsyan etmek için din serveti ve iman parası ver-
diler (dine ve imana sarıldılar).
El-eyaz ol vâqie her yerde buldı iştihar, Kısa zamanda bu durum, her yerde duyuldu.
Qıldı her bedbext olan rah-i zelalet ixtiyar, Bedbaht olanların hepsi bu aşağılık yolu seç-
Qurdu bünyad-i fesadı qövm-i tire rûzigar, tiler. Zaman, bu karanlık kalabalığa boz-
Bu fesad ü fitneden dövran olubdur târimar, gunculuk binası kurdu. Bu bozgunculuk ve fit-
Gör ne enva' ile ğövğâ saldılar Iran üçün. neden dolayı dünya, darmadağın oldu. Gör ki,
İran için ne biçim kavgalar yaptılar.

Çün ol şehr içre bir xan-i müqerrer vâr idi, O şehir içinde iktidarda olan bir han vardı ki;
Teb'i xoşter, vesfi Sefter, ne't-i Heyder vâr idi, huyu hoş, Sefter (:düşman saflarını yaran yiğit)
Xülqi behter, dadperver, edl-i küster vâr idi, vasıflı, Haydar (: Hz. Ali) gibi özellikleri vardı.
Dutdular ol şehsuvâri çün müqedder vâr idi, Yaratılışı güzel, adaletperver ve doğruluğu ya-
Dest-i pâ derbeste irsal etdiler zindan üçün. yıcı idi. O iyi at binicisi (hanı), değerli olduğu
için yakaladılar. Zindana atmak için de elini
ayağını bağladılar.

Oldu peyda ol zaman Sam adlu bir âli tebar, O zaman "Sam" adlı bir asil kişi meydana çıktı.
Eylemiş dövran anı tir-i ceadan dilfikar, Felek, onu cefa okuyla gönlü yaralı etmiş. Dost-
Bî-enîs ü munis ü püriztirâb ü xârizar, suz, sevgilisiz, ızdırap dolu, ağlayan ve yıkılmış
Lâcerem ol mülki me'lunı eylemiş dar'ül-qerar, (bir kişiydi). Şüphesiz ki; karar mercii o mem-
Menzil olmuş bürc-i idbar ol meh-i tâbân üçün. leketi bildirmiş, malûm eylemiş. O ay yüzlü için
talihsizlik burcu, durak olmuş.

Tâle'i yüz verse ger, her dun ü ednâ şâh olur, Eğer talihi yüz vermiş olsa her kötü ve alçak
Dehrara biqedr iken bir ehl-i izz ü câh olur, şah olur. Dünyada kıymetsiz biri iken itibar ve
Bext eğer her kimseden yüz dönderüb ikrah olur, makam sahibi olur. Eğer talih, bir kişiden yüz
İzz-i rif etden düşer dövran ana bedxâh olur, çevirirse o kişi iğrenilecek seviyeye düşer. Şeref
E'tibar etmek xetadır gerdiş-i dövran üçün. ve itibardan düşüp felek ona kötülük verici
olur. Devranın dönüşüne itibar etmek (bu yüz-
den) hatadır.

Müxteser cem' etdiler çox leşker-i nâpâyidar, Kısacası pek çok, fakat sebatsız asker topladılar.
Leşker-i xelq-i Muqan ü lezgi-yi nâsâzgar, Bunlar Mugan halkı askeri ile uygun işlerle uğ-
Küfrdür ol lezgi-yi bedxişe qılmaq e'tibar, raşmayan lezgilerden (oluşmaktaydı). O soyu
Verdiler ol binevaye text-i rext-i şâhvar, kötü lezgilere itibar etmek küfürdür. O yersiz
Seltenet textinde mensub etdiler dîvân üçün. yurtsuz kişiye şahlara lâyık taht ve yatak ver-
diler. Divan kurulması için saltanat tahtını ona
sundular.

Bilmek olmaz fe'lini bu çerx-i geçreftârdır, Bu, uğursuz felektir; onun işlerini anlamak
Fitnedir daim işi, bir sahir-i xunxârdır, mümkün değildir. Onun işi her zaman fitne çı-
Bir kese iqbal verse, axırı idbârdır, karmaktır. O kan dökücü bir sihirbaz gibidir.
Bezmine aldanma kim bir sâqi-yi eyyârdır, Onun eğlence meclisine aldanma, çünkü hilekâr
Bade-yi zehrin müheyya eylemiş rindân üçün. bir içki dağıtıcısıdır. Rindler (: dünya işlerine
ehemmiyet vermeyen, kalender) için zehir ka-
dehini hazır etmiştir.

Hâsilen bu şuriş-i esrar pünhân olmadı, Netice olarak fesat çıkaranların gürültüsü gizli
Bilmemiş bu fitneni bir ehl-i dövran olmadı, kalmadı. Bu bozgunculuğu dünyada bilmeyen
Nuh tufanında hem, bir beyle tûfân olmadı, İnsan kalmadı. Nuh tufanında bile böyle tufan
Munca seyl-i fitneni bend etmek imkân olmadı, olmadı. Bunca bozgunculuk seline engel olmak
Âqibet me'ruz olundu ol şeh-i şâhân üçün. mümkün olmadı. Sonunda o şahlar şahına
Hu mm sunuldu.
Ol şeh irsal eyledi bir re'yet-i ejdermisal, O şah, ejderhaya benzer bir bayrak ile mü-
Bir nece xan-i ezîmüşşan cengi berkemal, kemmel savaşçı ve şanı yüce hanlar gönderdi.
Görse ger min Rüstem-i cengane eyler infial, Eğer onları bin tane Rüstem gibi savaşçı gör-
Zerrece endîşe qılmaz, merg-i halından xeyal, müş olsalardı şaşırırdılar. Onlar ölümü ha-
Ehd-i mohkem bağlayıb, baş qoydular meydân üçün. yallerine bile getirmezler, zerre kadar endişe
duymazlardı. Savaş meydanı için ant içerek bu
yola baş koydular.

Çünki oldu vârid ol dem leşker-i nüsretşüar, O Allah'ın yardımını almış askerler, yetiştikleri
Toeman iqbal-i banüsret qerin-i bextiyar, zaman parlak kılıçlarını yiğitçe döndürdüler,
Çhldılar merdan eveş tehviH tiğ-i âbdar, mutluluk güneşi ortaya çıktı, yıldızlar dar-
Çıxdı xurşid-i seadet encüm oldu târimar, madağın oldu (kayboldu). "Bismillah" sözü, şey-
Lefz-i Bismillah oxundu firqe-yi şeytân üçün. tanın bozgunculuğunu önlemek için okundu.

Merd olan min-be'd bu de'vaye perva qılmasm, Mert olan bundan sonra bu davadan korkmasın,
Dehrara bu şüğl-i biencamı peyda qılmasm, dünyada bu sonsuz meşgaleyi ortaya çıkarmasın
Ta özün bihude bu alemde rüsvâ qılmasm, ki, böylece kendisini bu dünyada boş yere rezil
Hiç kim bu seltenet babında de'vâ qılmasm, rüsva etmesin. Hiç kimse bu saltanat kapısında
Çerx anı qılmış müsellem Nadir-i dövran üçün. iddia sahibi olmasın. Felek onu bu devrin ender
bulunan Nadir Şah'ına feda kılmış.

Sen deme şehr-i Şemaxi menbe'-i fisq ü fesad, Şamahı şehri meğer fitne ve fesat kaynağı
Xişt-i bidad ile qoymuşdur binasın ustad, olmuş. Usta, binasını zulüm tuğlasıyla örmüş.
Çıxdi zülmin textine şehzade-yi âlinejad, Yüksek tabiatlı şehzade, zulüm tahtına çıktı.
Yer yüzünden mütleqa ref' oldu resm-i edl ü dad, Adalet ve hukuk düzeni kesinlikle yer-
Açdı ebvab-i belasın çerx o dem Şirvan üçün. yüzünden kalktı. O zaman felek, Şirvan için
belâ kapılarını açtı.

Gör ne enva-i siyâset eyledi izhâr çerx, Gör, felek ne çeşit siyaset oyunları gösterdi,
Eyledi ez xab-i çeşm-i fitnera bîdâr çerx, fitne çıkaran gözlerden uykuyu kaldırdı. Ey
El-eman feryad bu zulmünden, ey qeddâr çerx, gaddar felek, senin bu zulmünden "elaman"
Qıîdm İslam ehlini pür-derd ü pür-âzâr çerx, deyip feryat ediyoruz. İslâm dininden olanları
Ya meğer bad-i xezan esdi gül-i xendân üçün. dert ve işkence içinde bıraktın. Meğer gülen gül
için sonbahar rüzgârı esmekteymiş.

Mücrüm ü nâmücrümün ferq etmeyib dîvânını, Suçlu, suçsuz divanını ayırmadan felek, iyilik
Filheqiqet bağladı dövran der-i ehsânını, kapısını gerçekten kapattı. Boş yere bir çok gü-
Tökdüler naheq yere çox bigünahın qanını, nahsızın kanını döktüler. Bu işkence, halka Ker-
Xelq unutdu bu cefadan Kerbelâ meydânını, belâ meydanındaki olayları bile unutturdu. Ey
Ya kerim-i dadres, sen yet bu gün divan üçün. yardıma yetişen Tanrı, bu gün divan (mah-
keme, meclis) da yardımımıza sen bari yetiş.

Çünki fürset düşdi yaran, kafiristân ehline, Çünkü dostlar, kâfirlerin eline fırsat düştü. Bir-
Çekdiler tiğ-i siyaset çox müselmân ehline, çok müslümana karşı siyaset kılıcını çektiler.
Verdiler cam-i şehadet, ye'ni imân ehline, Yani iman sahiplerine şehadet şarabı verdiler.
Qaldurub xeyli melek peyğami rizvân ehline, Bir çok melek cennete gireceklere kadeh kal-
Düşdi ateş reşkden tâ hûri-yi qılmân üçün. dırıp (şehitlik şarabı sundular). Cennet hu-
rilerinin içine kıskançlıktan ateş düştü.

Axdı çün seylâb-i xûn-i al-i Şirvan ehlinin, Şirvan'da yaşayanların al kanı sel olup aktı. Şir-
Düşdi yeğma külfet ü etfali Şirvan ehlinin, vanlıların mallan ve çocukları yağma edildi.
Oldu qaret her ne var emvali Şirvan ehlinin, Şirvanlıların ne kadar malı varsa talan edildi.
Sernigun olmuş eceb iqbalı Şirvan ehlinin, Şirvanlıların talihi acayip bir şekilde ters
Kim ola düşmüş bele bir derd-i bîpâyân üçün. döndü. Böyle sonsuz bir derde düşmüş kimse
var mıdır?
Ey dirîğâ, var idi Şirvanda iki kedxudâ, Eyvanlar olsun! Şirvan'da her biri yeryüzünde
Her biri pürkâr-i Şirvan, qütb-i erz ü vessemâ, ve gökyüzünde kutbu olan, Şirvan'ın işlerini
Ye'ni nûri söylerem şe'ninde yüz min "la-fetâ", gören iki kethüda vardı. Yani açıkça söy-
Hem biri ol Mirze, derviş-i dürr-i dilgüşâ, lüyorum, işlerinde yüz bir cömert onlar gibi de-
Oldular vâqif olar bu âfet-i tüğyân üçün. ğildi. Onlardan birinin adı Mirza idi ve gönül
ferahlatan inci gibi bir dervişti. Onlar bu az-
gınlık felaketinin farkına vardılar.

Bu cahan esbâbden dest-i elâqet çekdiler, Onlar bu olaylara vasıta olmamak için dün-
Aqibet bu bezmden xeyli melâlet çekdiier, yadan ilgilerini çektiler. Sonunda bu meclisten
Türfe iste'dâd ile meyl-i iqâmet çekdiler, epeyce sıkıntı çektiler. Şaşılacak bir anlayışla
Çeşme-yi şemşîrden cam-i Şehâdet çekdiler, (olayları) meydana çıkarmak istediler. Kılıç çeş-
Oldular qevvas-i behr-i rehmet-i rehmân üçün. mesinden (onlar da) şehitlik şarabı içtiler.
Tanrı'nın rahmet denizinin dalgıcı oldular.

Bu mürüvvetdir mi, Şirvan cennet'ü-1 me'vâ iken, Şirvan; Me'va Cenneti (Cennet'in sekiz kıs-
Ziynet-i ruy-i zemin, arayiş-i dünyâ iken, mından biri) gibi bir yer iken, bu yapılanlar yi-
Melce-i ehl-i dua feqr ehline ne'vâ iken, ğitlik midir? (Şirvan); yeryüzünün ve dünyanın
Dustlar nüzhetfeza. düşmenleri e'mâ iken, süsü iken, dua sahiplerine ve fakirlere sığınacak
Cay-i te'nendaz ola, her nakes ü nadan üçün. bir yurt iken, dostlar için gönül açan, düş-
manlar için ise kör iken her eksik ve terbiyesiz
insan için kınama okları atılan yar olsun, bu
reva mıdır?

Sanma kim, dövran özü mundan peşîmân olmaya, Sanma ki, bu felek yaptıklarından kendisi piş-
Sîne-yi ehl-i hesed suzan ü büryân olmaya, man olmayacaktır, haset sahiplerinin sinesi
Kimdir ol zalim ki, munca zulme heyrân olmaya, kebab gibi ateşle yanmayacaktır. Bunca zulme
Çıxsun ol gözler ki, bu ehvala giryân olmaya, şaşırmayacak zalim var mıdır? Bu durum kar-
Ehtimal olduqca tâ dem dîde-yi giryân üçün. şısında ağlayabilen göz için ihmal olduğu halde
ağlamayan gözler çıksın.

Esleh'ü-1 emâlsen, ey şehriyar-i xoşxisal, Ey güzel huylu padişah! Sen hayırlı işler gö-
Yox sene manend bir sahib-neseb ferxende fal, rensin. Senin gibi kutlu, mübarek uğurlu bir
Textigâhmdır senin şâhâ, Ereş tek xoş mehal, soya sahip yoktur. Ey şah, Ereş gibi güzel yerler
Ey şehâ, tâ heşr bulmaz dövlet-i hökmün zeval, senin tahtını kuracağın yerdir. Ey şah! Senin
Dâidir qüddûsiler bu dövlet-i erkân üçün. hükmündeki devlet kıyamet gününe kadar
zeval bulmaz. Allah'ın tecellisine mazhar olmuş
kimseler senin devletin için duacıdırlar.

Aferin idrâkma, ey dürr-i behr-i mümkinat, Ey varlık denizinin incisi, senin anlayışınsa afe-
Olmusam iqbal ile mümtaz-i ehl-i kâinat, rin. Sen bahtınla dünyadaki insanların seçkini
Nuh tek buldun, eceb bu verte-yi qemden nicat, olmuşsun. Nuh Peygamber gibi bu üzüntü uçu-
Dövlet-i pâbûsine min hâtem eyler iltifat, rumundan nasıl da kurtuldun. Senin ayağını
Men-i sergerdan gezer bir loğme-yi ehsân üçün. öpme saadetine bin padişah ermek ister. Benim
gibi bir şaşkın da bir lokma bağışın için gezer
durur.

Eyledin tedriç ile tedbir-i ehvâl-i Ereş, Ereş'in durumuna sırasıyla tedbirler aldın. Kı-
Qılmısan e'dâları elqisse pâmâl-i Ereş, sacası düşmanlarını, Ereş'in ezilmiş insanları
Cem'dir başında mütleq izz ü iqbâl-i Ereş, kılmışsın. Ereş'in baht ve şerefi mutiak olarak
Astan-i pâkine e'yân ü etfâl-i Ereş, senin başında toplanmıştır. Ereş'in çocukları ve
Men' qılman, ey gözüm, cem' olsalar qurbân üçün. ileri gelenleri temiz dergâhına kurban kesmek
için toplansalar, ey gözüm, engel olma.
Ey Şehâ, ol dem ki, çekdin tiğ-i bextin ez niyam, Ey Şah! Ne zaman talih kılıcını kınından çektin,
Zerber-i şemşîr ile e'dadan aldın intiqam, o zaman kılıç darbenle düşmanlardan in-
Söylerem cür'et bile bir sözünü bi-neng-i nam, tikamını aldın. İsminden utanmadan cüret gös-
Bilmiş ol kim, heşrden bir mülk olmaz ber nizam, tererek bir sözünü söylerim: Bilmiş ol ki, eğer
Qilmasan tenbîh eğer eşrar-i Dağıstan üçün. Dağıstan'daki arabozucular için bir uyarıda bu-
lunmazsan bir ülke, bir araya toplamakla dirlik
düzenlik bulmaz.

Şîşe-yi könlüm şikestdir, te'ne-yi bedxâh ilen, Gönül şişem, kötülük düşünenlerin kınamaları
Qalmışam şimdi belâ küncünde dûd-i âh ilen, yüzünden kırıktır. Şimdi çektiğim ahların dumanıyla
Yoxsa bu meydanda men bazu qılardım şâh ilen, belâ köşesinde kalmışım. Yoksa ben bu meydanda
Şâkirâ, sen sidqini möhkem qıl ol Allah İlen, şahlarla bile bilek güreştirirdim. Ey Şakir! Sen
Gûşe-yi zilletde qalmaz yüz dutan sübhân üçün. Allah'la bağlılığını sağlam tut. Yüzünü Allah'a
yönelten, aşağılık bir köşede kalmaz.

You might also like