Professional Documents
Culture Documents
1
TĐCARET HUKUKU
2
TĐCARET HUKUKU
I. GENEL BĐLGĐLER
Ticaret Hukuku, ticari işletmenin dolaylıve dolaysız olarak
yarattığıtüm sorunlarıinceler. 6762 sayılıTicaret
Kanunumuzun (TK) Birinci Kitabı“Ticari Đşletme”ye
ayrılmıştır. Aşağıda Ticari Đşletme Hukuku’nun başlıca
kavram ve konularıüzerinde durulacaktır.
Ticari Đşletme Hukuku’nun, daha genel olarak Ticaret
Hukuku’nun başlıca kaynağı, 6762 sayılıTicaret
Kanunumuzdur. TK, 1 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe
girmiştir.
TK, Medeni Kanun’un (MK) ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla,
ticari bir sorun hakkında TK’nda özel bir düzenleme
bulunmayan hallerde, MK’un genel hükümlerinden
yararlanılabilecektir.
3
TĐCARET HUKUKU
4
TĐCARET HUKUKU
6
TĐCARET HUKUKU
I. GENEL BĐLGĐLER
Ticaret Hukuku, ticari işletmenin dolaylıve dolaysız olarak
yarattığıtüm sorunlarıinceler. 6762 sayılıTicaret
Kanunumuzun (TK) Birinci Kitabı“Ticari Đşletme”ye
ayrılmıştır. Aşağıda Ticari Đşletme Hukuku’nun başlıca kavram
ve konularıüzerinde durulacaktır.
Ticari Đşletme Hukuku’nun, daha genel olarak Ticaret
Hukuku’nun başlıca kaynağı, 6762 sayılıTicaret
Kanunumuzdur. TK, 1 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe
girmiştir.
TK, Medeni Kanun’un (MK) ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla,
ticari bir sorun hakkında TK’nda özel bir düzenleme
bulunmayan hallerde, MK’un genel hükümlerinden
yararlanılabilecektir.
7
TĐCARET HUKUKU
9
TĐCARET HUKUKU
10
TĐCARET HUKUKU
12
TĐCARET HUKUKU
13
TĐCARET HUKUKU
14
TĐCARET HUKUKU
15
TĐCARET HUKUKU
Ancak bir ticari işletmeyi kurup açtığını ilan yoluyla halka bildirmiş veya
işletmesini ticaret siciline kaydettirerek durumu ilan etmiş olan kimse,
fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır (TK m. 14/II).
Görüldüğü gibi bu maddede, işletmenin fiilen çalışmaya başlamış olması
aranmamaktadır.
17
TĐCARET HUKUKU
18
TĐCARET HUKUKU
20
TĐCARET HUKUKU
21
TĐCARET HUKUKU
a) Đflas
Tacirler, her türlü borçlarından dolayı iflasa tabidir (TK m.20). Dolayısıyla bir gerçek
kişi tacirin, sadece ticari nitelikteki borçları için değil, ticari işletmesini
ilgilendirmeyen borçları için de iflasının istenmesi mümkündür.
b) Ticaret unvanı seçme ve kullanma zorunluluğu
Tacirler, yasa hükümlerine uygun olarak bir ticaret unvanı seçmek ve kullanmak
zorundadırlar (m.20).
c) Tescil zorunluluğu
Tacirler, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye mecburdurlar (m.20).
d) Ticari defter tutma zorunluluğu (m.20)
TK m.20/I’e göre tacirler ticari defter tutmak zorundadır.
22
TĐCARET HUKUKU
23
TĐCARET HUKUKU
24
TĐCARET HUKUKU
25
TĐCARET HUKUKU
26
TĐCARET HUKUKU
27
TĐCARET HUKUKU
559 sayılı KHK ile değişik TK m. 26’ya göre, “ticaret ve sanayi odası veya
ticaret odası bulunan yerlerde bir ticaret sicil memurluğu kurulur. Oda
olmayan veya yeterli teşkilatı bulunmayan odaların olduğu yerlerde
ticaret sicil işleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca tesbit edilecek o il
dahilindeki yeterli teşkilata sahip odalardan birinin ticaret sicili
memurluğu tarafından yürütülür” (m. 26/I).
Yine değişik 27 nci maddede, “ticaret sicilinin yönetimi, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının uygun görüşü alınarak ilgili oda meclisi tarafından atanan
bir sicil memuruna aittir. Sicil memurluğunun iş hacmine göre, aynı
usulle yeteri kadar yardımcı görevlendirilir. Ticaret sicili memuru ve
yardımcıları ile diğer personeli, görevleriyle ilgili suçlarından dolayı
Devlet memuru gibi cezalandırılır ve bunlara karşı işlenmiş suçlar Devlet
memurlarına karşı işlenmiş sayılır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ticaret
sicili memurluklarının faaliyetlerini her zaman denetlemeye ve gerekli
tedbirleri almaya yetkilidir. Ticaret sicili memurlukları, adı geçen
Bakanlıkça alınan tedbir ve talimatlara uymakla yükümlüdür” denilerek,
maddenin eski halinden farklı bir düzenleme getirilmektedir. Maddenin
eski halinde, “sicil memuru”nu atama yetkisi Adalet Bakanlığına aitti.
28
TĐCARET HUKUKU
2. TESCĐL
a) Şartları
Tescil, kural olarak talep üzerine yapılır (m.29). Tescil talebi, ilgililer veya
temsilcileri yahut hukuki halefleri tarafından yetkili sicil memurluğuna
yapılır (m.30/I). Tescil talebi, dilekçe ile olur (m.31/I). Yasada aksine
hüküm olmadıkça, tescili talep süresi onbeş gündür. Bu süre, ticaret
sicil memurluğunun yetki çevresi dışında oturanlar için bir aydır (m.32).
Đstisnaen, re’sen veya ilgili makamın bildirmesi üzerine de tescil yapılır.
29
TĐCARET HUKUKU
31
TĐCARET HUKUKU
32
TĐCARET HUKUKU
33
TĐCARET HUKUKU
c) Komandit Şirketler
Adi veya sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret unvanı,
komandite (sınırsız sorumlu) ortaklardan hiç olmazsa birinin ad ve
soyadı ile şirketi ve türünü gösteren bir ibareden oluşur. Bu şirketlerin
ticaret unvanlarında komanditer ortakların ad ve soyadlarının
bulunması yasaktır (TK m. 44/II).
36
TĐCARET HUKUKU
39
TĐCARET HUKUKU
40
TĐCARET HUKUKU
V. HAKSIZ REKABET
1. KAVRAM
42
TĐCARET HUKUKU
43
TĐCARET HUKUKU
45
TĐCARET HUKUKU
d) Ceza davaları
Haksız rekabet dolayısıyla ceza davaları da açılabilir (bkz. TKm.64-65).
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK), 07.12.1994
tarihinde kabul edilerek 13.12.1994 tarih ve 22140 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanmıştır. RKHK, Türk Rekabet Hukukunu tek bir çatı
altında toplamayı amaçlamakta ve AT Rekabet Hukuku ilkeleriyle uyum
sağlamaya çalışmaktadır. Kanun’un 21. maddesine göre oluşturulan
Rekabet Kurulu, 27.12.1997 tarih ve 97/9090 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararnamesiyle atanmış ve göreve başlamıştır. Kanun’un ikinci kısmının
ikinci bölümünde (m.8-16 arası), Rekabet Kurulu’nun yetkileri
belirlenmiştir. Kurulun menfî tespit yapmak, ihlale son vermek,
muafiyet kararı vermek, muafiyet ve tespit kararlarını geri almak, bilgi
istemek ve yerinde inceleme yapabilmek gibi yetkileri vardır (bkz.
Badur, Türk Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşmalar,
yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara 1998).
46
TĐCARET HUKUKU
47
TĐCARET HUKUKU
50
TĐCARET HUKUKU
51
TĐCARET HUKUKU
52
TĐCARET HUKUKU
53
TĐCARET HUKUKU
55
TĐCARET HUKUKU
56
TĐCARET HUKUKU
57
TĐCARET HUKUKU
58
TĐCARET HUKUKU
59
TĐCARET HUKUKU
60
TĐCARET HUKUKU
61
TĐCARET HUKUKU
62
TĐCARET HUKUKU
ee) Karşı taraf ileri sürülen iddiayı, kendi defter kayıtları veya diğer geçerli
kanıtlarla çürütememiş olmalıdır.
TK m.85’e göre, “...hasım tarafın keza kanuna uygun surette tutulmuş olan ve
birbirlerini teyid eden defterleri buna aykırı olur veya bu hususta hiçbir kaydı
havi bulunmazsa (içermezse) yahut iddianın dayandığı kaydın aksi, vesika
veya diğer muteber delillerle ispat edilirse sözü geçen kaydın ispat kuvveti
kalmaz”. Demek ki, tacirin kanuna uygun olarak tutulmuş ve birbirini doğrulayan
ticari defterlerindeki kaydın kendi lehine delil olması için, karşı tarafın bunun
aksini gerek ticari defterleri ile gerekse diğer geçerli (muteber) delillerle
kanıtlayamamış olması gerekir.
ff) Defter sahibi yemin etmiş olmalıdır.
TK m. 83’e göre, “mahkeme,.... defter münderecatını sahibi lehine hükme medar
görmüşse kanaatini kuvvetlendirmek için o kaydın doğru olduğuna ve davacının
halen davalıda yerine getirilmesi gereken hakkı bulunduğuna dair defter sahibine
tamamlayıcı bir yemin verir”.
63
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
64
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
A.B.D.’de doğan ve bugün tüm ülkelerde yaygınlaşmış bulunan “joint venture (ortak
girişim)”in “sözleşmeye dayalı ortak girişim (contractual joint venture)”
denilen türü, hukukumuzdaki adi ortaklığa benzemektedir. Joint venture’ın
bu türü; iki veya daha fazla işletmenin, belli bir amaca ulaşmak için katkılarını
birleştirdikleri ortaklık şeklinde tanımlanabilir. Ortak gaye, kâr elde etmek ve
paylaşmaktır. Bir adi ortaklık olan bu tür joint venture’ın en önemli özelliği, “tek
iş” için kurulmasıdır. Örneğin bir Japon inşaat firması ile bir Türk inşaat firmasının,
sadece bir köprü inşası için kurdukları joint venture bu türdendir. Kurumlar Vergisi
Kanununun mükerrer 6. maddesinde tanımı verilen ve 31 no.lu Kurumlar Vergisi
Genel Tebliğinde unsurları ayrıntılı bir şekilde gösterilmiş olan “iş ortaklığı” da bir
tür joint venture’dır. Kurumlar Vergisi Kanunu, “iş ortaklığı”nı; “Sermaye Şirketleri,
Kooperatifler, Đktisadi Kamu Müesseseleri, Dernek ve Vakıflara ait iktisadi
işletmelerin kendi aralarında şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerle belli bir işin
birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmek ve kazancını paylaşmak amacıyla
kurdukları ortaklıklardır” şeklinde tanımlamıştır. “Đş ortaklığı”, bir adi ortaklık
olmasına rağmen, Kurumlar Vergisi yükümlüsüdür
(Poroy/Tekinalp/Çamoğlu,s. 17).
65
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Buna karşılık, topluluk kendisini meydana getiren kişilerden ayrı bir varlığa (tüzel
kişiliğe) sahipse, bir ticaret şirketi mevcuttur.
Görüldüğü gibi, ticaret şirketleri tüzel kişiliğe sahiptirler (TK m. 137)*. Ticaret
şirketleri, tacir sıfatını taşırlar (TK m. 18) ve dolayısıyla, tacir olmanın sonuçlarına
tabidirler.
Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden
ibarettir (TK m.136). Bir ticaret şirketi kurmak isteyen şahıslar (kişiler), yasada
belirtilen bu türlerden birini seçmek zorundadırlar.
66
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
67
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
68
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
69
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
70
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Şirketin ilişki kurduğu üçüncü kişilerden en önemli grubu, şirket alacaklıları oluşturur.
Ortaklar, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malları ile
sorumludurlar (TK m. 178/I). Ancak bu durum, şirketin borçlarından dolayı ilk
olarak, doğrudan doğruya ortakların takip edileceği anlamına gelmez. Şirketin borç
ve taahhütlerinden dolayı, birinci derecede şirket sorumludur (TK m.179/I c.1).
Yani kollektif ortaklar, ortaklık alacaklılarına karşı ikinci derece sorumludurlar.
Ancak şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir
sebeple sona ermişse, ortak aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir (TK m.
179/I c.2). Kanun tarafından öngörülen bu koşullar gerçekleşmedikçe, ortakların
birinci derecede sorumluluğu söz konusu olmaz (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 147-
148).
“Yukarıdaki hükümler, ortakların şahsi mallarına ihtiyati haciz koymaya mâni değildir”
(TK m. 179/ II).
71
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
72
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Buna karşılık TK, “paylı (sermayesi paylara bölünmüş) komandit şirketler”i m. 475-484
arasında anonim şirketlerin ardında düzenlemiştir.
Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan ve şirket
alacaklarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış ve
diğer ortak ve ortakların sorumluluğu belli bir sermaye ile sınırlandırılmış olan
şirket, komandit şirkettir.
Sorumlulukları sınırlı olmayan ortaklara komandite, sınırlı olanlara ise komanditer
ortak denir. Komandite ortakların, gerçek kişi olmaları şarttır (TK m.243).
Yasanın getirdiği özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, kollektif şirkete ilişkin m. 154-
158 komandit şirketlere de uygulanır (m.244).
73
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
74
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
27.6.1995 tarihli RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 559 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile; 29.6.1956 tarih ve 6762 sayılı TK’nun 272, 274, 285, 300 ve
396’ncı maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Ayrıca, aynı Kanun’un taahhüt edilen
sermayenin 1/4’ünün bankaya bloke edilmesine ilişkin 288 nci maddesi, anonim
şirketlerin kuruluşunun mahkemece tasdikine ilişkin 299 ncu maddesi ve 424 ncü
maddesi yürürlükten kaldırılmıştır (559 s. KHK m. 13). Bundan başka, 559 s.
KHK’nin Geçici 2 nci maddesi, anonim şirketlerin esas sermayesinin KHK ile
getirilen yeni miktarlara intibakını (uyarlanmasını) düzenleyen hükümler
içermektedir.
Daha sonra, KHK ile değiştirilen TK’nun 274 ncü maddesine istinaden; 13.8.1995
günlü ve 22373 sayılı RG’de yayımlanmış bulunan “Đç Ticaret 1995/1” sayılı Tebliğ
ile, anonim şirketlerin kuruluş ve ana sözleşme değişikliğine ilişkin açıklamalar
düzenlenmiştir. Tebliğ ayrıca anonim şirketlerin esas sermayesinin KHK ile getirilen
yeni oranlara intibakı konusunda da açıklamalar getirmiştir (V. Geçiş Hükümleri).
75
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
TK m. 269, anonim şirketi tanımlamaktadır: “Anonim şirket, bir unvana sahip, esas
sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız
malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Ortakların sorumluluğu, taahhüt etmiş
oldukları sermaye payları ile sınırlıdır”.
Bu maddeden ve anonim şirketlerin konu ve amaçları ile sermaye miktarını
düzenleyen m. 271 ve (559 s. KHK ile değişik) m. 272’den yararlanarak, anonim
şirketin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
a)Şirketin amaç ve konusu ekonomik olmalıdır. TK m. 271’e göre, anonim şirketler
kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi (ekonomik) amaç ve konular için
kurulabilirler. Ancak şirket ana sözleşmesinde, şirket konusunun sınırlarının açıkca
gösterilmiş olması şarttır.
b) Sermayesi muayyen ve en aşağı beş milyar* Türk Lirası olmalıdır. 559 s. KHK ile
değişik 272 nci maddeye göre “özel kanunlarda aksine hüküm olmadıkça, esas
sermaye miktarı beş milyar* Türk lirasından aşağı olamaz. Bu miktar, Bakanlar
Kurulunca on katına kadar artırılabilir”.
* BakKurKar. S.2001/3500-22.12.2001 s. Kararnameye Ek (RG. 19.01.2002 Sa. 24645) ile 50 milyar TL’na
çıkarılmıştır.
76
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Buna paralel olarak, 559 s. KHK ile 396 ncı maddenin son fıkrasında yapılan
değişiklikle; “esas sermaye hiçbir suretle beşyüz bin Türk lirasından aşağı
indirilemez” hükmü, “esas sermaye hiçbir suretle bu Kanunun 272 nci maddesi ile
belirlenen asgari sermaye miktarından aşağı indirilemez” haline getirilmiştir.
559 s. KHK’nin Geçici 2 nci maddesi, anonim şirketlerin sermayelerinin yeni
miktarlara uyarlanması için bir intibak hükmü içermektedir.
“Esas sermayesi beş milyar Türk lirasından aşağı olan anonim şirketler..., bu KHK’nin
yayımı tarihinden itibaren iki yıl içinde sermayelerini bu miktarlara çıkararak tescil
ettirmedikleri takdirde münfesih olurlar.
Anonim şirketlerin sermayelerini beş milyar Türk lirasına kadar artırmaları sırasında
6762 sayılı Kanunun (TK) 391 nci maddesi uygulanmaz.
77
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Bu KHK’nin yayımı tarihinden itibaren iki yıl içinde sermaye artırımı yapacak olan
anonim şirketler; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 29 ncu
maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen sermaye artırımını yapmaları halinde
artırılan kısım için ödenecek olan binde iki oranındaki ödemeden, bu artırıma
mahsus olmak üzere muaftırlar”.
“Đç Ticaret 1995/1” sayılı Tebliğ, TK m. 391’in uygulanmaması ile ilgili açıklama
getirmektedir. “... TK’nun KHK ile değişik 272 nci madde(sinde) öngörülen yeni
sermaye miktarlarına intibak amacıyla önceki sermayenin ödenme şartı ile anonim
şirketlerde sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının imtiyazlı pay sahipleri
özel kurulları tarafından ayrıca onaylanması şartı aranmayacaktır (bkz. TK m.391).
Ancak, KHK’de öngörülen iki yıllık intibak süresinde sermayenin peyderpey yeni
miktarlara çıkarılması veya bu miktarlardan daha yüksek bir artırım yapılması
halinde önceki sermayenin ödenmiş olması şartı aranır” (V. Geçiş Hükümleri).
78
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Nitekim, son duruma göre, anonim şirket sermayesinin 50 milyar TL.na yükseltilmesi
için şirketlerin en geç 31.12.2003 akşamına kadar ilgili ticaret sicili
memurluklarına başvurmaları ve sermaye artırımı işlemlerini de 30.06.2004
tarihine kadar tamamlamaları gerekmektedir.
Sermaye, paylara bölünmüştür. Ortaklar, bu payların sahibi olurlar ve pay karşılığı
muayyen parayı şirkete getirmeyi üstlenirler. Şirket de buna karşılık, pay
sahiplerine paylarını temsil etmek için üzerinde yazılı itibari değeri en az 500 TL
olan hisse senetleri verir (bkz. TK m.399).
c) Şirketin üçüncü şahıslara karşı sorumluluğu, şirketin malvarlığı ile sınırlandırılmıştır.
Ortakların sorumluluğu da sınırlıdır. Ortaklar şirkete getirdikleri sermaye payı
oranında sorumludurlar.
79
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
2. KURULUŞU
a) Kuruluş türleri
Anonim şirketin kuruluşu âni veya tedrici olur (TK m. 276/I).
Ani kuruluş, şirket paylarının kurucular tarafından tamamen taahhüt edilmesiyle olur
(m.276/II).
Buna karşılık tedrici kuruluş, bir kısım payların kurucular tarafından taahhüt
olunması ve geri kalan kısmı için de halka müracaat edilmesi suretiyle olur (m.
276/III). Bu yol uzun formaliteleri gerektirdiği için, fazla kullanılmaz. Fakat
kurucuların yeterli sermayesi olmaması durumunda, bu yola başvurulmaktadır.
80
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
b) Kurucular
Bir anonim şirketin kurulması için şirkette pay sahibi en az beş kurucunun bulunması
şarttır (TK m. 277).
Ana sözleşmeyi düzenleyen ve imzalayan ve sermaye olarak ana sözleşmede muayyen
parayı veyahut paradan başka bir şeyi koymayı taahhüt eden pay sahipleri kurucu
sayılırlar. Tedrici kuruluşta, ana sözleşmeyi imza etmeksizin paradan başka bir şeyi
katılma payı olarak getiren pay sahipleri de kurucu sayılırlar (m.278).
81
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
82
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
84
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Buna göre, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere; ana sözleşmenin
sermayeye ilişkin maddesinde, sermayenin muvazaadan ari (arınmış)
şekilde tamamen taahhüt edildiği ve nakdi sermayenin 1/4’ünün ödendiği
veya şirket kuruluşunun tescili tarihinden itibaren en geç üç ay içinde,
kalanının da en geç üç yıl içinde olmak üzere şirkete ödenme zamanı
belirtilecektir”.
“Özel mevzuatında sermayesinin tamamının veya 1/4’ünden fazlasının belli bir sürede
ödenmesi şart kılınan şirketlerin ana sözleşmelerinin sermayeye ilişkin maddeleri
buna göre düzenlenir.
Paradan başka sermaye olarak konan her türlü hak ve malların değeri TK’nun 303
ncü maddesi gereğince mahkemece atanacak bilirkişi tarafından tesbit edilerek
sermaye maddesi buna göre düzenlenir. Sermayenin tamamının veya bir
kısmının bu şekilde taahhüt edilmesi halinde, bu taahhüt, şirketin tescil tarihinden
itibaren üç ay içinde yerine getirilir...”.
85
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
86
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Fakat TK’nun 273 ncü maddesi 11.6.2003 tarih ve 4884 sayılı Kanunla değiştirilerek,
kuruluş için Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izin alma zorunluluğu kaldırılmıştır.
273 ncü maddenin yeni şekline göre; “Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
yayımlanacak tebliğle faaliyet alanları tesbit ve ilan edilecek anonim şirketler
Bakanlığın izni ile kurulur. Bu şirketlerin esas mukavele (ana sözleşme)
değişiklikleri de Bakanlığın iznine tabidir. Bunun dışında anonim şirketlerin
kuruluşu ve esas mukavele değişiklikleri Bakanlığın iznine tabi değildir”.
Böylece, 11 Haziran 2003 tarihinde TK’da 4884 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle
normatif sisteme çok yakın olan “sınırlı izin” sistemine geçilmiştir. Sistemi
“istisnalı normatif sistem” olarak da adlandırmak mümkündür
(Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, 10. Tıpkı Basım, s.271).
Diğer taraftan 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, 17 Haziran 2003
tarihinde yürürlüğe giren 4875 sayılı DYYK ile yürürlükten kalktığı için yabancı
sermaye ile ilgili izin sistemimizden çıkmış, izin ile onay bilgilendirmeye
dönüşmüştür (DYYK m.1).
87
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
88
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
3. ORGANLARI
a) Yönetim Kurulu (Đdare Meclisi)
Yönetim Kurulu, anonim şirketin yürütme (idare) ve temsil organıdır (TK m. 317).
Yönetim Kurulu, en az üç üyeden kurulu bir organdır. Bu kişiler ya şirket ana
sözleşmesinde belirlenmişlerdir veya Genel Kurul tarafından seçilmişlerdir (TK m.
312/I).
Yönetim Kurulu, pay sahibi üye ortaklardan oluşur. Ancak pay sahibi olmayan kişiler
üye seçildikleri takdirde, bunlar pay sahibi sıfatını kazandıktan sonra işe
başlayabilirler. Pay sahibi olan tüzel kişi, Yönetim Kurulu üyesi olamaz. Fakat tüzel
kişinin temsilcisi olan gerçek kişiler, Yönetim Kuruluna üye seçilebilirler (TK m.
312/II). Yönetim Kurulu üyelerinden her biri, itibari kıymetleri esas sermayenin
en az yüzde birine eşit miktarda hisse senetlerini şirkete tevdi zorundadır (TK
m.313/I).
Yönetim Kurulu üyelerinin ad ve soyadları, ikametgâhları ve tâbiyetleri ticaret siciline
tescil ve ilân olunur (TK m. 300/b.8).
Küçükler ve mahcurlar, anonim şirket ortağı olabilirler. Ancak, küçük ve mahcurlar
yönetim kurulu üyesi olamazlar (Yarg. 11.HD 5.12.1986 T., E.6726, K.6565 :
Eriş, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 1995, s.194).
89
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
TK m.336’ya göre; yönetim kurulu üyeleri şirket namına yapmış oldukları sözleşme ve
işlemlerden dolayı şahsen sorumlu olamazlar. Ancak aşağıda belirtilen hallerde,
gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklarına karşı
müteselsilen sorumludurlar:
-Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından yapılan ödemelerin
doğru olmaması,
-Dağıtılan ve ödenen kâr paylarının gerçek olmaması,
-Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya intizamsız tutulması,
-Genel kuruldan çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi,
-Kanunun veya sözleşmenin kendilerine yüklediği sair görevlerin kasden veya ihmal ile
yerine getirilmemesi.
90
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Sorumluluk davasında, asıl dava hakkına sahip olan şirkettir. Genel kurul; yönetim
kurulu üyeleri aleyhine dava açılmasına karar verirse yahut dava açılmamasına
karar verilip de esas sermayenin en az onda birini temsil eden pay sahipleri
(azınlık) dava açılması yönünde oy kullandıkları takdirde, şirket, bu karar veya
talep tarihinden itibaren bir ay içinde dava açmaya mecburdur (TK m. 341/I).
Bundan başka, ortaklar (münferit pay sahipleri) ve alacaklılar da dava açma
hakkına sahiptirler (TK m. 336, 340, 309). Ancak, hükmolunacak tazminat şirkete
verilir (TK m. 309/I).
Bununla beraber, doğrudan doğruya uğranılan zararlar nedeniyle açılan davalarda
ortaklar veya alacaklılar, tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler
(Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 303).
Yönetim Kurulu üyelerini sorumluluktan kurtarmak mümkündür. Bunun için ortakların
genel kurulda, yıllık faaliyet raporunu ve bilânçoyu tasdik etmek suretiyle bir ibra
kararı vererek yönetim kurulunu aklamaları gerekir.
Ancak, anonim şirkette genel kurulun aldığı ibra kararının sadece ortaklığın (şirketin)
dava hakkını ortadan kaldıracağı, buna karşılık ortakların dava hakkını
etkilemeyeceği belirtilmektedir (Poroy/Tekinalp/ Çamoğlu, s. 306).
91
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
b) Denetçiler (Murakıplar)
Anonim şirketlerde, beşten fazla olmamak üzere bir veya daha çok denetçi bulunur.
Birden çok olan denetçiler, bir heyet oluşturur (TK m. 347/I).
Denetçiler, pay sahibi olan veya olmayanlar arasından ilk defa bir yıl için kuruluş genel
kurulu ve sonradan en çok üç yıl için genel kurul tarafından seçilir (m.347/II).
Denetçilerin görevi, şirketin iş ve işlemlerini denetlemektir (m.353).
92
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
93
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
bb) Toplantıya çağrı
Genel Kurullar, olağan (adi) ve olağanüstü (fevkalâde) olarak toplanırlar (m. 364/I).
Olağan toplantı, her hesap devresi sonundan itibaren üç ay içinde ve en az yılda bir
defa yapılmalıdır (m. 364/I). Olağan toplantıya çağrı yetkisi, yönetim kuruluna
aittir (m.365). Yönetim kurulu ihmal ederse, bu daveti denetçiler yapmakla
yükümlüdür (m. 353/b.8). Olağan toplantının gündemi bellidir.
Olağanüstü toplantı, her zaman gereği varsa (lüzum halinde) yapılır (m. 364/III).
Çağrıyı, yönetim kurulu ve “zaruri ve müstacel sebepler çıktığı takdirde” denetçiler
yapar (m. 365 ve 355). Ayrıca m. 355/b.8, denetçilere, yönetim kurulunun ihmali
halinde genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırma görevini yüklemektedir.
Böylece denetçiler olağanüstü toplantıya, ya “zaruri ve mustacel sebeplerin varlığı”
halinde doğrudan doğruya veya yönetim kurulunun ihmali üzerine çağrıda
bulunacaklardır.
Azınlık da –esas sermayenin 1/10’unu veya esas mukavelede öngörülmüşse daha
azını temsil edenler- TK m. 366 hükmü uyarınca, gerektirici sebepleri içeren yazılı
talep ile yönetim kuruluna başvurarak Genel Kurulu toplantıya çağırtabilirler.
Yönetim kurulu talebi dikkate almazsa, yukarıda belirtildiği üzere, denetçilere
gidilir. Bunlar da çağrıda bulunmazlarsa, esas sermayenin 1/10’u miktarında –
veya esas mukavelede öngörülmüş ise, daha az miktarda- hisse senedi rehin
yatırmak suretiyle mahkeme izni ile Genel Kurul toplantıya çağrılır (TK m. 367)
(Poroy/Tekinalp/ Çamoğlu, s. 342).
94
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
bb) Toplantıya çağrı
Genel Kurullar, olağan (adi) ve olağanüstü (fevkalâde) olarak toplanırlar (m. 364/I).
Olağan toplantı, her hesap devresi sonundan itibaren üç ay içinde ve en az yılda bir
defa yapılmalıdır (m. 364/I). Olağan toplantıya çağrı yetkisi, yönetim kuruluna
aittir (m.365). Yönetim kurulu ihmal ederse, bu daveti denetçiler yapmakla
yükümlüdür (m. 353/b.8). Olağan toplantının gündemi bellidir.
Olağanüstü toplantı, her zaman gereği varsa (lüzum halinde) yapılır (m. 364/III).
Çağrıyı, yönetim kurulu ve “zaruri ve müstacel sebepler çıktığı takdirde” denetçiler
yapar (m. 365 ve 355). Ayrıca m. 355/b.8, denetçilere, yönetim kurulunun ihmali
halinde genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırma görevini yüklemektedir.
Böylece denetçiler olağanüstü toplantıya, ya “zaruri ve mustacel sebeplerin varlığı”
halinde doğrudan doğruya veya yönetim kurulunun ihmali üzerine çağrıda
bulunacaklardır.
Azınlık da –esas sermayenin 1/10’unu veya esas mukavelede öngörülmüşse daha
azını temsil edenler- TK m. 366 hükmü uyarınca, gerektirici sebepleri içeren yazılı
talep ile yönetim kuruluna başvurarak Genel Kurulu toplantıya çağırtabilirler.
Yönetim kurulu talebi dikkate almazsa, yukarıda belirtildiği üzere, denetçilere
gidilir. Bunlar da çağrıda bulunmazlarsa, esas sermayenin 1/10’u miktarında –
veya esas mukavelede öngörülmüş ise, daha az miktarda- hisse senedi rehin
yatırmak suretiyle mahkeme izni ile Genel Kurul toplantıya çağrılır (TK m. 367)
(Poroy/Tekinalp/ Çamoğlu, s. 342).
95
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
cc) Toplantı yeri
Ana sözleşmede aksine hüküm yoksa, genel kurul ortaklık merkezinin bulunduğu
yerde toplantıya davet edilir (TK m. 371).
dd)Genel kurula katılmaya yetkili olanlar
Her hisse senedi bir oy hakkı verdiğine göre, sadece bir hisse senedi sahibi dahi olsa
ortak genel kurula katılır (TK m. 373/I). Ortak bizzat katılabileceği gibi, pay sahibi
olan veya olmayan bir temsilci de gönderebilir (m.360).
ee)Toplantı nisabı (toplantı yetersayısı)
TK’nun 372 nci maddesine göre; TK’nda veya şirket ana sözleşmesinde aksine hüküm
bulunmadıkça, yani kural olarak, şirket sermayesinin en az dörtte birini temsil
eden pay sahipleri toplantıda hazır bulunmalıdır.
Buna karşılık, TK’nda özel toplantı nisabına bağlanmış işler, ana sözleşmenin
değiştirilmesini gerektiren konulardır ve toplantı nisapları, değiştirme işlemini
düzenleyen m. 388 çerçevesinde belirlenmiştir. TK m. 388/I’e göre; şirketin
tabiiyetini değiştirmek veya pay sahiplerinin taahhütlerini artırmak hususundaki
kararlar için, bütün pay sahiplerin oybirliği (ittifakı) gerekir. Öyleyse, tüm pay
sahiplerinin hazır bulunması şarttır.
96
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
97
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Đlk toplantıda bu nisap (oran) sağlanmadığı takdirde, yapılacak ikinci toplantıda şirket
sermayesinin en az üçte birine malik olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin
hazır bulunması yeterlidir.
TK m. 372’ye göre şirket ana sözleşmesinde de özel toplantı nisabı öngörülmüş
olabilir. Yani Yasa’da olağan işler için aranan 1/4’lük toplantı nisabı, şirket ana
sözleşmesiyle değiştirilebilir. Buna karşılık, TK m. 388’de öngörülmüş olan
ağırlaştırılmış toplantı nisapları (özel nisaplar) şirket ana sözleşmesiyle
değiştirilemez. Çünkü TK m. 388’deki nisaplar, emredici niteliktedir
(Porop/Tekinalp/Çamoğlu, s. 331).
Toplantılarda gündeme bağlılık ilkesi uygulanır (TK m. 369/II).
98
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
99
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Aşağıdaki kişiler, karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu
yerdeki mahkemeye başvurarak iptal davası açabilirler. Bunlar; (m. 381):
-Pay sahipleri (bazı koşulların varlığı halinde) (m. 381/1), Genel kurul toplantısına
katılmış olan pay sahipleri; ancak “karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta
geçirtmek” koşulu ile iptal davası açabilirler. Buna karşılık, genel kurul
toplantısına katılmayan pay sahipleri, şu hallerde iptal davası açabilirler:
-Toplantıya davet usulü dairesinde yapılmamış veya gündem gereği gibi ilan veya
tebliğ edilmemişse,
-Genel kurul toplantısına katılma yetkisi bulunmayan kimseler karara iştirak
etmişlerse,
-Genel kurul toplantısına haksız olarak alınmamış veya genel kuruldan çıkarılmış pay
sahipleri.
-Yönetim kurulu (m. 381/2),
-Yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler (kararların icrası, şahsi sorumluluklarını
gerektirdiği takdirde) (m.381/3).
TK, kararların “iptal edilebilirliği” yanında “butlan”ı ayrıca düzenlememiştir. Bunu,
kanun koyucunun “butlan”a yer vermek istemediği şeklinde değil de, kural (esas)
olarak “iptal edilebilirliği” benimsemiş olduğu şeklinde yorumlamak gerekir
(Moroğlu, An. Ort. Gen. Kur. Kararlarının Hükümsüzlüğü, Ankara 1993, s. 16-20).
100
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
V. LĐMĐTED ŞĐRKETLER
1. KAVRAM VE TANIM
TK m. 503, limited şirketi şöyle tanımlamıştır: “Đki veya daha fazla gerçek veya tüzel
kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, ortaklarının sorumluluğu koymayı
taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi muayyen olan şirkete,
limited şirket denir”.
Bu tanımdan, limited şirketin anonim şirkete benzediği anlaşılmaktadır. Genel olarak
anonim şirkete ilişkin hükümler, limited şirkete de uygulanır. Fakat bu şirketlerde
ortak sayısı anonim şirketten farklı olarak elliyi aşamayacağı gibi, en az ortak
sayısı da ikidir (m. 504). Bundan başka, ortaklar tarafından konulan sermaye için,
hisse senedi çıkarılamaz (m. 503/II).
Limited şirket az sayıda kişilerin kurduğu şirket türü olduğundan, çeşitli bakımlardan
kollektif şirkete de benzemektedir.
101
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
102
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
103
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
2. KURULUŞ
559 sayılı KHK ile, TK’nun 507 nci maddesi değiştirilerek, limited şirketler için en az
(asgari) sermaye miktarı 500 milyon TL’na çıkarılmıştır. Şöyle ki:
“m. 507- Limited şirketin esas sermayesinin en az beşyüz* milyon Türk Lirası
olması şarttır.
Ortakların koyacakları sermaye birbirinden farklı olabilir. Ancak, ortakların koyacakları
sermayenin en az yirmibeş milyon veya bunun katları olması lazımdır.
Devir için bölme ve mirasın taksimi hali hariç olmak üzere ortağın sermayesi
bölünmez bir bütündür.
Bu maddede yazılı miktarlar, Bakanlar kurulunca on katına kadar artırılabilir”.
104
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Buna paralel olarak, TK m. 517/I’deki hüküm de “her ortağın koymuş olduğu sermaye
miktarı ile şirket sermayesi, bu Kanunun 507 nci maddesi ile belirlenen
miktarlardan aşağı indirilemez” şeklinde değiştirilmiştir. Aynı şekilde, TK m. 537/I
de değiştirilerek, “şirket mukavelesinde aksine hüküm olmadıkça, her ortağın rey
(oy) hakkı koyduğu sermaye miktarına göre hesaplanır. Her yirmibeş milyon Türk
lirası bir rey hakkı verir” haline getirilmiştir. KHK’nin Geçici 2 nci maddesi de,
mevcut limited şirketlerin esas sermayelerinin yeni oranlara intibakını
düzenlemektedir.
559 sayılı KHK’nin Geçici 2 nci maddesinin son fıkrasına göre, “limited şirketlerin
sermayelerini beşyüz milyon Türk lirasına kadar çıkarmalarına ilişkin mukavele
(esas sözleşme) değişikliği için, sermayenin yarısından fazlasını temsil eden
ortakların karar vermesi yeterlidir”. Böylece, KHK’nin öngördüğü bu sermaye
artırımı için, TK m. 513/I’deki 2/3 çoğunluk aranmamıştır.
105
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Ancak son duruma göre; limited şirket sermayesinin 5 milyar TL.na yükseltilmesi için,
şirketlerin en geç 31.12.2003 akşamına kadar ilgili ticaret sicili memurluklarına
başvurmaları ve sermaye artırım işlemlerini de 30.06.2004’e kadar tamamlamaları
gerekmektedir.
“Đç ticaret: 1995/1” sayılı Tebliğ, limited şirketlerin “kuruluş işlemleri”ni ayrıntılı
olarak açıklamaktadır (II/A). Limited şirketin kuruluşu, anonim şirketin ani
kuruluşuna benzemektedir.
106
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
3. ĐDARE VE TEMSĐL
Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini
idareye ve şirketi temsile yetkili ve zorunludurlar. Ancak şirket sözleşmesi veya
genel kurul kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına
bırakılabilir (TK m. 540). Hatta bu yetki, ortak olmayan kimselere de bırakılabilir
(m. 541).
Limited şirkette müdürün sorumluluğu konusunda bkz. Ayhan R., Limited Şirketlerde
Ortakların Sorumluluğu, Đstanbul 1992.
107
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
108
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
Ancak her iki halde de ödenmiş esas sermayenin hiç olmazsa yarısından fazlasını
temsil eden ortakların görüşülen husus lehine oy vermiş olmaları gerekir; aksi
halde, karar hükümsüzdür (m. 536/III).
Ortaklar Genel Kurulunun toplantıya çağrı usulü m. 538’de, yetkileri ise m. 539’da
düzenlenmiştir.
Đki kişilik limited ortaklıklarda TK 537/I maddesi uygulanamaz. Ortaklar Genel
kurulunun bir karar alabilmesi için ödenmiş sermayenin hiç olmazsa yarısından
fazlasını temsil eden ortakların müzakere edilen konu lehine oy kullanmaları
gerekir. Bu hale göre iki kişilik ortaklıklarda ortaklar eşit paylara sahip iseler
kararın oy birliği ile alınması gerekmektedir (Yarg. 11. HD 10.4.1986 T.,
1986/1250 E., 1986/2120 K. : Çevik, s.303).
109
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
110
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
111
TĐCARET HUKUKU
B- ŞĐRKETLER HUKUKU
112
TĐCARET HUKUKU
113
TĐCARET HUKUKU
II. POLĐÇE
1) Kavram ve unsurlar
Poliçede; poliçeyi düzenleyen (keşideci) tek taraflı bir beyanla aynı zamanda
muhataba ödeme, lehdara ise alma (kabz) yetkisi vermektedir. Bu nedenle
poliçede, havale niteliği mevcuttur.
Poliçe, bir üçlü ilişkidir. Đlişkinin köşeleri (tarafları) keşideci, muhatap ve lehdardır.
Keşideci ile muhatap arasındaki ilişki karşılık ilişkisi, keşideci ile lehdar arasındaki ilişki
ise bedel (değer) ilişkisi olarak adlandırılır.
114
TĐCARET HUKUKU
Poliçe, sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Poliçede bulunması gereken zorunlu unsurlar
şunlardır (TK m. 583):
-Poliçe kelimesi,
-Belli bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız şartsız havale,
-Muhatabın adı ve soyadı,
-Lehdarın adı ve soyadı,
-Keşide (düzenleme) tarihi,
-Keşidecinin imzası.
Yukarıdaki unsurlardan biri bulunmadığı takdirde, senet poliçe niteliğini kaybeder
(m.584).
115
TĐCARET HUKUKU
2) Poliçede kabul
Muhataba ödeme yetkisi verilmiştir. Muhatap ancak poliçeyi kabul ederse, poliçenin
borçlusu haline gelir (TK m.610/I).
Kabul, tek taraflı, soyut (mücerret) ve kayıtsız şartsız bir beyandır. Kabul beyanı,
poliçe üzerine yazılır ve “kabul edilmiştir” tabiriyle veya buna eş başka bir ibare ile
ifade ve muhatap tarafından imza edilir (m. 607 ve 608).
116
TĐCARET HUKUKU
3) Poliçede vade
Vade, poliçenin ihtiyari unsurlarındandır. Vade gösterilmemişse, poliçe bedelinin,
poliçenin ibrazında ödenmesi gerekir. Ancak vade gösterilmişse, bunun ne şekilde
olabileceğini yasa belirlemiştir. TK m. 615’e göre, poliçede dört tür vade söz
konusu olabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri
gösteren poliçeler batıldır. Bir poliçe:
aa) Görüldüğünde,
bb) Görüldükten muayyen bir süre sonra,
cc) Keşide gününden muayyen bir süre sonra,
dd) Muayyen bir günde
ödenmek üzere keşide olunabilir (m.615).
117
TĐCARET HUKUKU
4) Poliçenin devri
Poliçe, ciro ve teslim (senedin teslimi) yoluyla devrolunabilir (m.593/I). Ciro, çifte
yetki veren bir havaledir.
5) Poliçede zamanaşımı
Poliçede özel zamanaşımı süreleri getirilmiştir (TK m.661).
118
TĐCARET HUKUKU
III. ÇEK
Poliçe bir kredi aracı olduğu halde, çek bir ödeme aracıdır. Bu nedenle çekin,
muhatap tarafından kabulü söz konusu olmaz. Keşidecinin, muhatap nezdinde bir
provizyonu olması gerekir.
Çek de poliçe gibi çifte yetki veren bir havaledir. Çekte de üç kişi vardır:
- Keşideci (çeki düzenleyen kimse),
- Muhatap (çeki ödeyecek olan kimse. Bu, bir banka veya özel finans kurumudur),
- Lehdar (çek kendisine ödenecek kimse).
Çek bir ödeme aracı olduğu için, derhal ödenmesi gerekir. Çekte, vade yoktur, Buna
karşılık çekler için öngörülmüş bulunan ibraz süreleri vardır (TK m.707,708).
Çek bir ödeme aracı olduğu için, damga resmine tabi tutulmamıştır.
119
TĐCARET HUKUKU
120
ĐŞ HUKUKU
121
ĐŞ HUKUKU
122
ĐŞ HUKUKU
ĐŞ AKDĐ (SÖZLEŞMESĐ)
I. KAVRAM ve TANIM
123
ĐŞ HUKUKU
II. TÜRLERĐ
124
ĐŞ HUKUKU
125
ĐŞ HUKUKU
126
ĐŞ HUKUKU
127
ĐŞ HUKUKU
128
ĐŞ HUKUKU
ĐŞ AKDĐ (SÖZLEŞMESĐ)
I. KAVRAM ve TANIM
129
ĐŞ HUKUKU
130
ĐŞ HUKUKU
1)Đşçinin borçları
131
ĐŞ HUKUKU
132
ĐŞ HUKUKU
2) Đşverenin borçları
133
ĐŞ HUKUKU
134
ĐŞ HUKUKU
135
ĐŞ HUKUKU
136
ĐŞ HUKUKU
137
ĐŞ HUKUKU
138
ĐŞ HUKUKU
1) Kavram
139
ĐŞ HUKUKU
140
ĐŞ HUKUKU
“Đş akdi:
a)Đşi altı aydan az sürmüş işçi için, bildirimin diğer tarafa
yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
b)Đşi altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için,
bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlıyarak dört hafta
sonra,
141
ĐŞ HUKUKU
142
ĐŞ HUKUKU
143
ĐŞ HUKUKU
Aynı maddenin son fıkrasına göre; “bu Kanunun 18, 19, 20, 21
nci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş
sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona
erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında
tazminat ödenir” (kötüniyet tazminatı) (Đş K. m. 17/VI).
145
ĐŞ HUKUKU
146
ĐŞ HUKUKU
147
ĐŞ HUKUKU
148
ĐŞ HUKUKU
1) Tanım
149
ĐŞ HUKUKU
2) Koşulları
150
ĐŞ HUKUKU
151
ĐŞ HUKUKU
152
ĐŞ HUKUKU
153
ĐŞ HUKUKU
154
ĐŞ HUKUKU
1) ÇALIŞMA SÜRELERĐ
155
ĐŞ HUKUKU
156
ĐŞ HUKUKU
157
ĐŞ HUKUKU
158
ĐŞ HUKUKU
159
ĐŞ HUKUKU
160
SOSYAL
GÜVENLĐK
HUKUKU
161
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
162
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
I. GENEL OLARAK
163
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
164
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
165
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
166
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
167
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
168
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
1. SĐGORTALI KAVRAMI
169
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
170
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
171
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
172
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
173
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
174
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
175
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
176
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
177
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
179
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
b) Hastalık sigortası
5510 sayılı Yasa’nın m.15/I hükmü, hastalık halini, iş
sözleşmesine dayanarak çalışanlarla bağımsız çalışan
sigortalıların, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş
göremezliğe neden olan rahatsızlıklar biçiminde
tanımlanmaktadır.
Hastalık sigortası yardımları, sağlık ve parasal yardımlar olmak
üzere iki ana grupta toplanabilir. 5510 sayılı Yasanın, kısa
vadeli sigorta hükümlerinde düzenlediği hükümlerinde hastalık
halinde sadece parasal yardımları düzenlemiş, sağlık
yardımlarını ise genel sağlık sigortası kapsamında düzenlemiştir
(m.60 vd.).
183
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
c) Analık Sigortası
Analık sigortası, öngördüğü parasal ve sağlık yardımlarıyla bir
yandan gelir kayıplarını, öte yandan gider artışlarını önlemeyi,
kısaca sigortalıya ekonomik bir güvence sağlamayı
amaçlamaktadır.
5510 sayılı Yasa’nın 15. maddesinin ikinci fıkrasına göre, m.4/I,
(a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalı kadının veya sigortalı
erkeğin sigortalı olmayan eşinin, kendi çalışmalarından dolayı gelir
veya aylık alan kadının ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı
olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan
sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık
süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve
özürlülük halleri analık hali olarak kabul edilir. Analık halinde
yapılacak parasal yardım olan geçici iş göremezlik ödeneği (m.18)
ve emzirme ödeneği (m.16) yine Yasanın kısa vadeli sigorta
hükümleri kapsamında düzenlenmiştir. Buna karşılık, sağlık
yardımları, genel sağlık sigortası hükümleri çerçevesinde
185
düzenlenmiştir (m.62 vd.).
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
Şöyle ki:
-Sağlık hizmetleri: Analık nedeniyle yapılacak tüm
sağlık yardımları, 5510 sayılı Yasa’nın m.63/I,c hükmünde,
genel sağlık sigortası kapsamında düzenlenmiştir.
-Emzirme ödeneği: 5510 sayılı Yasa’nın 16.
maddesinin üçüncü fıkrasına göre, analık sigortasından
sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum
yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, bu Yasanın 4. maddesinin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki
sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık
alan kadına ya da gelir veya aylık alan erkeğin sigortalı
olmayan eşine, her çocuk için yaşaması koşuluyla doğum
tarihinde geçerli olan ve Kurum Yönetim Kurulu’nca belirlenip
Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden emzirme ödeneği
verilir.
186
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
187
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
188
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
d) Malullük sigortası
Malullük, yaşlılık ve ölüm gibi kalıcı ve sürekli etki yaratır. Bu
nedenle bu kapsamda yapılan yardım da süreklilik taşır. Malul
duruma düşmesi nedeniyle çalışamayan ve ücretinden yoksun
kalan sigortalıya mahrum kaldığı bu gelir, uzun vadeli sigorta
kolundan sağlanır ve malullük durumunun devamı süresince
verilir. Bu sigorta dalından malullük aylığına hak kazanmak için
yaşlılık aylığı bağlanması için gerekenden daha kısa bir
sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı yeterli olmaktadır.
Malullük aylığının bağlanabilmesi için aranan koşullar şunlardır:
Malul olma, belli süre sigortalılık, belli süre prim ödemiş olma,
işten ayrılma ve Kuruma başvurma. Bu koşulların
gerçekleşmesiyle birlikte sigortalıya malullük aylığı
bağlanacaktır (A.Güzel/A.R.Okur/N.Caniklioğlu, s.412-
413).
189
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
Şöyle ki:
-Malullük: 5510 sayılı Yasa 25. maddesinde kimlerin malullük
sigortası açısından malul sayılacağını düzenleyerek, bunları iki
grupta toplamıştır. Bunlar, m.4/I, (a) ve (b) bendine göre
sigortalı olanlar için çalışma gücünü veya iş kazası veya meslek
hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü en az % 60
oranında kaybedenlerdir. Kanunda m.4/I, (c) bendine göre
sigortalı olanlar için ise daha farklı bir malullük durumu
belirlenmiştir. Buna göre, m.4/I, (c) bendine göre sigortalı
olanların ya çalışma gücünün en az % 60 oranında kaybetmiş
olmaları ya da vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte
kazanma gücünü kaybetmeleri gerekmektedir. Bu koşulun
dışında ayrıca, malullüğün çalışmaya başladıktan sonra ortaya
çıkması ve durumun sağlık raporuyla tespit edilmesi gerekir.
190
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
191
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
192
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
193
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
Şöyle ki:
aa) 30.04.2008’den sonra ilk defa sigortalı olanlar
açısından: Đlk defa 5510 sayılı Yasaya göre sigortalı
sayılanlara, kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş
olmaları ve m.4/I, (b) ve (c) bendi uyarınca sigortalı olanlar
için en az 9000 gün, m.4/I, (a) bendi uyarınca sigortalı olanlar
için ise en az 7200 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olması koşuluyla yaşlılık aylığı bağlanır (m.28/I,
a). Sigortalılar, bu genel kuralın yanında, yaş hadlerine 65
yaşını geçmemek üzere üç yıl eklenmek ve adlarına en az 5400
gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak
şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler (m.28/III).
Görüldüğü gibi, kolaylaştırılmış seçenekte, prim ödeme gün
sayısı düşürülürken, yaş koşulunda artış öngörülmektedir.
195
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
196
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
197
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
198
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
200
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
201
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
202
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
f) Ölüm sigortası
Ölüm sigortası, sosyal güvenlikte koruma birimi olarak aileyi
esas almanın bir sonucudur. Ölüm sigortası, sigortalının ölümü
halinde geride kalanların, yani geçimi sigortalı tarafından
sağlanan aile fertlerinin geleceklerini güvence altına almayı
amaçlar.
Yasa’nın 20. ve 34. maddelerine göre; kendilerine ölüm
sigortası yardımı yapılacak, özellikle aylık bağlanacak olanlar,
ölen sigortalının eşi, çocukları ve ana-babasıdır
(A.Güzel/A.R.Okur/N.Caniklioğlu, s. 549).
203
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
204
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
205
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
206
SOSYAL GÜVENLĐK HUKUKU
207