You are on page 1of 36

0

Anti-Emperyalist ve Anti-Oligarþik Mücadelede

KURTULUÞ CEPHESÝ
Zafer Bizim Olacaktýr !

http://www.kurtuluscephesi.com YIL: 17 SAYI: 92 Temmuz-Aðustos 2006

Bir Yaz Akþamýnda


“Usul Usul Dans Etmek”

Kontrol Kulesindeki
Küçük-Burjuvalara
Kuþbakýþý
Filistin, Lübnan, Ýsrail

Sol Ekonomistlerin
Çýkmazý

Sol Yayýnlarda
Ekonomi Yazýný

“Terörizm
hiçbir zaman proleterin
silahý olmamýþ...”!

Sýrtýnda Tek Tüy Olmayanlarýn


“Kartal” Diye Dolaþtýklarý Ülke:
Venezüella

Dolarýn
Mehter Yürüyüþü (II)
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

Ülkenin son otuz yýlýnda solda BÝR YAZ AKÞAMINDA


meydana gelen deðiþimlerin “USUL USUL
genel görünümü.
! DANS ETMEK”

Kontrol kulesine çýkarak toplumsal ve


siyasal olaylarý izlemekle yetinen, KONTROL KULESÝNDEKÝ
güçler dengesine göre konumunu ve KÜÇÜK-BURJUVALARA
tutumunu belirleyen küçük-burjuvazi-

%
nin son olaylar karþýsýndaki tutumu
KUÞ BAKIÞI
üzerine bir deðerlendirme. FÝLÝSTÝN, LÜBNAN, ÝSRAÝL

Marksist olsun ya da olmasýn kendisi- SOL


ni “sol” olarak tanýmlayan ekonomist-
EKONOMÝSTLERÝN
lerin 1980’den günümüze kadarki
evrimleri üzerine bir deðerlendirme.  ÇIKMAZI

SOL
Dünyada ve Türkiye’de geliþen
ekonomik olaylar karþýsýnda YAYINLARDA

%
sol yayýnlarýn tutumunu irdeleyen EKONOMÝ
bir yazý. YAZINI

Türkiye Barolar Birliði’nin Hazýran “TERÖRÝZM


ayýnda yayýnladýðý “Türkiye ve Terö- HÝÇBÝR ZAMAN
rizm” araþtýrmasý üzerine bir deðer-
lendirme. " PROLETERÝN
SÝLAHI OLMAMIÞ...”!

SIRTINDA TEK TÜY OLMAYANLARIN


Herkesin Chavezleþtiði bir dönemde “KARTAL” DÝYE

%
Venezüella’nýn yakýn tarihinin genel DOLAÞTIKLARI ÜLKE:
bir deðerlendirilmesi.
VENEZÜELLA

Mayýs ayýnda dolarýn fiyatýnýn


artmasýyla baþlayan ve faizlerin DOLARIN
yükselmesiyle süren ekonomik
geliþmenin son durumu üzerine kýsa
bir deðerlendirme.
!! MEHTER
YÜRÜYÜÞÜ (II)

KURTULUÞ CEPHESÝ Ýnternet Adresi:


SORUMLU (V.i.S.d.P) : Sezai Görür http://www.kurtuluscephesi.com
Yazýþma Adresi: http://www.kurtuluscephesi.org
Postfach 1414 E-Posta Adresi:
55504 Bad Kreuznach / Deutschland kurcephe@kurtuluscephesi.org

Bu sayý ÝLKER Matbaasý’nda basýlmýþtýr. Baský Tarihi: 4 Aðustos 2006


Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Bir Yaz Akþamýnda


“Usul Usul Dans Etmek”

“Çukurova’da bir akþam. Bir konser akþamý. Konu, Sivas. Sesini yitiren
þehir. Önce sinevizyon gösterimi var. Yangýnda Semah Dönenler yüzümü-
ze yüz sürüp geçiyorlar bir bir. Sonra þiirler ve þarkýlar… “Bir Acýya Kiracý”
Metin, derken türküler ve Hasret’imiz.
Yaklaþýk 800 kiþi var etkinlikte. Program için çok güzel bir alan seçilmiþ.
Teknik donaným harika. Coþkulu, þahane bir kitle var. Ki, her sanatçýya
‘nasip’ olmaz. Belli ki, çok etkili ve verimli bir hazýrlýk yürütmüþ organiza-
törler. Afiþ, stand, radyo programlarý, ilanlar, her þey yerli yerinde düþünül-
müþ. Ajitasyon ve propaganda araçlarýnýn pek çoðu etkili bir biçimde kul-
lanýlmýþ. Neticesi salona da yansýmýþ. Ýþte þu coþkulu kitleye bakýn; Arapça,
Türkçe, Kürtçe, Lazca þarkýlar, halklarýn kardeþliðini haykýrýyor.
Yalnýz bir sorunumuz var. Bizim dýþýmýzda bir baþka sanatçý arkadaþ
da çaðrýlmýþ. Etkinlikten önce bir dünya para peþin peþin bu arkadaþýn he-
sabýna yatýrýlmýþ. Lakin etkinliðin geliri bu arkadaþa yapýlan ödemeyi karþýla-
yamadýðý için organizatörler, ‘etkinlikten sonra öderiz’ diye söz vererek al-
dýklarý borçlarýn bir bölümünü ödeyemez durumda kalmýþlar.
Gerçekten tatsýz bir durum. Hele de þu güzelim etkinlikte hiç çekilmez.
En iyisi aldýrmamak. Þarkýlar söylemek. Usul usul dans etmek.”
(Atýlým, Rahþan Köse, “Çukurova’da bir konserin düþündürdükleri”, Sayý:
115, 13 Temmuz 2006.)

Yýllar önce ilkokul Alfabe kitaplarý “uyu, mek amacýyla öðrencilerin “fruko” adýný
uyu, yat uyu” diye yazardý. Ýnsanlar uzun taktýklarý “toplum polisi”ni oluþturdu*.
yýllar uyutuldular. 1965 seçimlerinde %3 oy alarak Meclis’e
1960’lara gelindiðinde, dört yýldýzlý gene- girmiþ olan TÝP milletvekilleri Meclis’te sal-
ralin sözüyle “sosyal uyanýþ ekonomik ge- dýrýya uðrarken, sokaklarda toplum polisi-
liþmeyi aþtý”. 61 Anayasasý’nýn getirmiþ ol- nin saldýrýlarý daha da arttýrýldý. Toplumsal
duðu nispi demokratik ortamda DÝSK, TÝP,
TÖS, FKF kuruldu. 1965 seçimlerinde De- * Yasal tanýmýyla “Toplum Polisi Teþkilatý”, 1960 son-
mirel’in baþkanlýðýnda AP tek baþýna ikti- rasý artan toplantý, gösteri yürüyüþü, grev ve lokavt
dara geldi. Ama bir kez “sosyal uyanýþ eko- gibi toplumsal olaylara müdahale etmek üzere 1965
yýlýnda Adana, Ýstanbul, Ankara, Zonguldak ve Ýzmir’-
nomik geliþmeyi aþmýþ”tý, toplumsal muha-
de kuruldu. Baþlýca görevleri, “kanun dýþý sokak ve
lefet yaþamýn her alanýnda yaygýnlaþmaya meydan hareketlerini önlemek, toplumun ve kiþinin
ve yükselmeye baþlamýþtý. maddi ve manevi varlýklarýnýn kanunlara aykýrý grev
Emperyalizm ve yerli iþbirlikçileri Demi- ve lokavtlar yüzünden kýsmen ya da tamamen tah-
rel hükümeti aracýlýðýyla, bir yandan özel ribe uðramasýnýn önüne geçmek, her çeþit kanun-
suz toplumsal olaylarýn meydana gelmemesini sað-
yüksek okullarýn açýlmasýný saðlayan yasayý lamak ve gerekirse zor kullanarak etkisiz hale ge-
meclisten geçirirken, diðer yandan toplum- tirmek”ti. Toplum Polisi, 1982 yýlýnda “Çevik Kuvvet”
sal muhalefeti etkisizleþtirmek ve sindir- adýný aldý.
!
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

muhalefet devrimci muhalefete ve giderek sýkýyönetim ilan edildi. Toplu tutuklamalar,


devrim mücadelesine dönüþtükçe, sivil fa- iþkenceler ülkenin her yerinde yapýlýyordu.
þistler ve þeriatçýlar devreye sokuldu. Nurhak’ta Sinan Cemgiller öldürüldü;
17 Temmuz 1968’de Vedat Demircioð- Maltepe’de Hüseyin Cevahir.
lu öldürüldü. Öðrenci hareketinin anti-em- Kýzýldere ve Denizlerin idamý yaþandý.
peryalist mücadelesi yükseldikçe, faþist ve 12 Mart askeri yönetiminin kanla, iþken-
þeriatçý kesimlerden derlenmiþ gruplarýn ceyle “huzur ve istikrar” saðlamakla övün-
saldýrýlarý daha da arttý. düðü günler geldi.
ABD büyükelçisi R. Komer’in makam Devrim marþlarý bir süreliðine duyulmaz
arabasý devrimci öðrenciler tarafýndan 6 oldu. Ölüm ve savaþ, türkülerde ifadesini
Ocak 1969’da ODTܒde yakýldý. 10 Þubat’ta buldu. “Niksarýn Fidanlarý”, “Gesi Baðlarý”
6. Filo askerleri Dolmabahçe’de “denize yasaklandý. Aþýk Mahsuni henüz magazin-
döküldü”. leþmemiþti, “Erim Erim eriyesin, sürüm sü-
16 Þubat günü 6. Filo’yu protesto mitin- rüm sürünesin”i okurdu.
ginde Dolmabahçe camisinden çýkan fa- “Bizim elin yiðitleri bol olur
þist-þeriatçý güçler Ali Turgut Aytaç ve Du- Çalar davullarý dizgin dol’olur
ran Erdoðan’ý öldürdüler. Ve bu olay, tari- Ölüm bizim için tozlu yol olur
he “kanlý pazar” olarak geçti. Dumanlý dumanlý oy bizim eller
Faþist-þeriatçý güçler 8 Temmuz 1969’da Otursam aðlasam delidir derler”
Kayseri’de yapýlan TÖS kongresine saldýr- denilen günlerdi.
dýlar. TÖS’lü öðretmenleri linç etmeye giriþ- 8 Kasým 1974’de ABD dýþiþleri bakaný H.
tiler. Ama henüz ‘linç giriþimi’ söylemi keþ- Kissinger’in geliþinin protesto edilmesini
fedilmediðinden, “gerici saldýrý” denildi. önlemek için Hacettepe ve ODTÜ faþist mi-
Ve... lislerin silahlý baskýnýna uðradý.
“Bu meydanda cengimiz var 12 Mart’ýn “huzur ve istikrar” dönemi
Er olan meydana gelsin” sona ermiþ ve AP-CGP-MSP ve MHP’nin
denildi... oluþturduðu Milliyetçi Cephe hükümeti iþ-
l9 Eylül l969 da Mehmet Cantekin, 23 baþýna getirilmiþti.
Eylül l969’da Taylan Özgür, 8 Aralýk’ta Meh- Ýnsanlar sinemaya deðil, Yýlmaz Güney’-
met Büyüksevinç ve 14 Aralýk’ta Battal Me- in Arkadaþ ve Endiþe filmlerine gidiyorlar-
hetoðlu faþist-þeriatçý saldýrýlarda öldürül- dý. AST, Maksim Gorki’nin Ana romanýný
düler. sahneliyordu, Dostlar Tiyatrosu, Alpagut
“Gün doðdu hep uyandýk Olayý’ný* oynuyordu. Ýnsanlar üniversiteler-
Siperlere dayandýk den çýkýp topluca bu oyunlarý izlemeye gi-
Baðýmsýzlýk uðruna da diyorlardý. Macit Koper henüz “Zebercet”
Al kanlara boyandýk” olmamýþ, adý “iþçi Memet”ti.
denildi. 1971 devrimci silahlý mücadelesinde þe-
Bu dönemde marþlar marþ, türküler tür- hit düþen devrimcilerin “aðýtlar”ý aðýttý. Sa-
kü, aðýtlar aðýttý. Gerçek ölüme, savaþa ve vaþýn ve zaferin aðýtýydý.
zafere dairdi. “Yetmiþbir sýcaðýnda,
“Ey Dev-Gençli, Ey Dev Gençli Caným Nurhak daðýnda
Savaþ vakti yaklaþtý... Üç gerilla vurulmuþ
Al silahý eline Son Mayýs sabahýnda
Emperyalizme karþý...” Mayýs’ýn kanlý günü
“Etkinlik” deðil, “eylem” vardý. Devrim- Haziran’a dönüyor
ciler konserlere deðil, eylemlere giderler- Daðda isyan ateþi alev alev yanýyor
di. Gün, eylemdi; geceler faþist saldýrýlara Omzumuzda mavzerler
karþý nöbetle geçerdi. “Coþkulu, þahane bir Daðlarda adým adým
kitle” yoktu, onbinler yürüyordu sýkýlý sol
yumruklarýyla, devrim marþlarý söyleyerek. * Alpagut, Çorum’un Dodurga ilçesine baðlý bir köy-
dür. Alpagut kömür iþletmesinde iki yüzü aþkýn iþçi,
Faþist-þeriatçý saldýrýlarla devrimci mü-
ücretlerinin ödenmemesi üzerine 13 Haziran 1969’-
cadelenin engellenemeyeceði görüldüðün- da maden ocaklarýnýn yönetimine el koydular. 35
de 12 Mart muhtýrasý geldi, yönetim askeri- gün süren iþçi yönetimi jandarmanýn müdahalesiy-
" leþtirildi. Sendikalar, dernekler kapatýldý, le 17 Haziran 1969’da son buldu.
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Maltepe’de çarpýþýyor yiðit iki Adalým Revizyonistler revizyonist, oportünistler


Adalýlar türkü söyler oportünistti: maoistler ise “Mao Zedung dü-
Susar faþist namlular þüncesi”ni savunurlardý. T“KP”nin baþýnda
Cevahir’im de vurulmuþ Laz Ýsmail vardý. Bizim Radyo’larý, silahlý
Çarpýþýn gerillalar”. devrimci örgütlere “goþistler”, “provokatör-
O günlerde “Bir Acýya Kiracý” henüz çýk- ler” diye saldýrýrken, Laz Ýsmail “barikata
mamýþtý. Semah dönüp, yüz sürülmezdi de- çýkacaðýz” diye konuþurdu. ÝGD yeni kurul-
delere. muþtu, henüz CHP afiþleri asmýyordu. Aziz
Gazeteler “medya” olmamýþtý, ama Hür- Nesin T“KP” tarafýndan “sen nesin” diye
riyet emperyalizmin ve oligarþinin dezen- “aforoz” edilirken, Yaþar Kemal Ýnce Me-
formasyon ve manipülasyon aracý olarak med’i Hürriyet gazetesinde tefrika etme-
yayýn yapýyordu. Milliyet gazetesi Abdi Ýpek- miþti.
çi yönetiminde “demokrat” görünümünü Ölümler birden ona, ondan yirmiye,
sürdürürken, “Hey” gençlik oluþturmaya otuza, elliye ulaþýrken, cenazeler binlerce
çabalýyordu. Gecekondu mahallelerinde insanýn omuzlarýnda taþýnýyordu. Faþist sal-
“cep fotoroman”larý elden ele dolaþýyordu. dýrýlara karþý mahallelerde, sokak baþlarýn-
ÝMÇ “plakçýlar çarþýsý” haline gelmiþ, ka- da nöbetler tutuluyordu. Beller silahlý, eller
setçiler yeni yeni ortaya çýkmaya baþlamýþ- tetikteydi.
tý. “Bu ne dünya kardeþim böyle, seven se- Ve 1980’e gelindi.
vene”li þarkýlar “sayfiye” yerlerinde çalýnýr- Timur Selçuk Efes Pilsen reklamlarý için
ken, kanlý sonbahar günlerine girileceðini cýngýl müziði hazýrlarken, Þanar Yurdatapan
devrimcilerden baþka kimse düþünmüyor- Eurovision için “Petrol” þarkýsýný besteliyor-
du. du. Devrimin “neferi” olan sanatçýlar orta-
Sonbahar geldi... dan kaybolmuþ, kimisi Avrupa’nýn yolunu
Yýldýz Mühendislik Yüksek Okulu öðren- çoktan tutmuþtu.
cisi Þahin Aydýn, Ankara’da Turizm Ticaret Dönemin “en büyüðü” olmakla övünen
Yüksek Okulu öðrencisi Veli Yýldýrým ve DY, “ortamý gerginleþtiren deðil, frenleyici
Ýstanbul’da Vatan Mühendislik Yüksek Oku- bir siyasal çizgi” izleyerek, “aþýrý saldýrgan
lu öðrencisi Kerim Yaman faþist milislerce eylem eðilimlerine karþý fren”* görevi üst-
öldürüldüler. lenmiþ, günlük gazete çýkarmaya baþlamýþ,
“Linç giriþimi” söylemi henüz keþfedil- legal parti hazýrlýklarýna giriþmiþti.
memiþti. Faþist milisler Erzincan’da, Ma- Artýk Bizim Radyo’nun “Salkým Söðüt”
latya’da, Elazýð’da ilerici, demokrat ve dev- þiirini okumasý eli kulaðýndaydý.
rimci kitlelere saldýrýyordu. 12 Eylül askeri darbesi oldu.
1977 1 Mayýs’ý, oligarþik yönetimin geli- 1 milyon 683 bin kiþi sorgulandý, 650 bin
þen devrimci mücadeleyi yok etmek için kiþi gözaltýna alýndý, 230 bin kiþi yargýlandý,
neler yapabileceðini açýkça göstermiþti. 517 kiþiye idam cezasý verildi, 50 kiþi idam
Resmi ve sivil faþist saldýrýlar gittikçe art- edildi.
tý. Ölümleri ölümler izledi. Bir günde öldü- Dünyanýn her yerinde olduðu gibi, “As-
rülenlerin sayýsý birden ona, ondan yirmiye, kerlerin terörü insanlarýn beyinlerinde de-
yirmiden otuza yükseldi. rin izler býraktý. Ýþkence sadece bilgi alma-
Faþist milis saldýrýlar doðrudan ilerici, ya hizmet etmemiþti ki, sorgulamadan da
demokrat ve devrimci kitleleri hedef almýþ- iþkence yapýlmýþtý ya da saçma sorular so-
tý. Kahvehaneler, otobüsler kurþunlanýyor, rulmuþtu. Hedef tutukluyu kýrmak, aþaðýla-
öðrencilerin üzerine bombalar atýlýyordu. mak, onu insanlýðýndan yoksun býrakmak,
Katliamlarý katliamlar izledi. 1978 sonunda kimliðini yok etmekti. O, bir numara olmuþ-
Maraþ katliamý gerçekleþti. tu, yerde yatan ve gereksinimlerini dene-
Duvarlar sloganlarla doluydu, beller si- timsiz yapan, kokan, sakallý ve vahþi bir ca-
lahlý, eller tetikteydi. “Biz Yenilen Taraftay- navar. Ýþkencenin kurbaný sadece tutuklu
dýk” diye konuþmuyordu insanlar, “Yene- deðildi, böylece tüm ailesi ve sosyal çevresi
ceðiz” diyorlardý. de cezalandýrýlýyordu. Sürekli iþkence gör-
Sanatçýlar henüz “sanatçý arkadaþ” ol- me tehdidi, toplum tarafýndan içselleþtirildi
mamýþlar, devrimin “neferi” olduklarýný söy-
lüyorlardý. * Yeniden, “Devrimci” Yol Dosyasý, Sayý: 24.
#
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

ve bir öz savunma olarak uyumlu bir sos- tirmek için kollarý sývadýlar. Çocuklarýný
yal davranýþa yol açtý.”* Anadolu liseleri, özel okullar için çocukluk-
Silahlar sustu, marþlar söylenmez oldu. larýný bilmeden “sýnav yarýþý”na soktular.
80’li yýllar “özgün müzik”in hüzünlü, acýlý, Klasik batý müziði “çaðdaþ”lýðýn simgesiydi,
aðlamaklý parçalarýyla, Kuruçeþme toplan- ardýndan jazz geldi. Adýnda “komünist” sý-
týlarýyla, “sivil toplumcu” açýlýmlarla geçti. fatý taþýyan partinin “demo cd”lerinin jazz
“Hýzlý Gazeteci”yle “bacý edebiyatý” yerle eþliðinde daðýtýlacaðý günler yakýndý.
bir edilirken, “cinsellik” keþfedildi, 12 Eylül “Eski solcu”larýn “çaðdaþ çocuklarý”, sý-
öncesinde “yitip gitmiþ yaþamlarý”na aðýt- nav yarýþlarýyla, “güzide okullar”da okuma-
lar yakýldý, filmler çekildi, romanlar yayýn- nýn “heyecaný” ve “ayrýcalýðý”yla büyütüldü-
landý. “Kadýnýn Adý Yok” denilirken, “Dul ler.
Bayan”lar ortalýkta dolaþýyor, Atilla Ýlhan “Çok etkili ve verimli bir hazýrlýk yürüt-
“Kartallar Yüksekten Uçar”la toplumu “hu- müþ organizatörler”in düzenlediði kültür
sulet ve suhulet” içinde olmaya çaðýrýyor- festivallerinde, Rumeli açýk hava konserle-
du. rinde “müzik gýdalarý”ný aldýlar. “Özgür bi-
Solcu býyýklar ve sesler kesilmiþ, “birey” rey” olarak “umudu büyütmek” misyonunu
keþfedilmiþ, “sosyalist olmadan önce birey üstleneceklerdi, “piyasa”cý oldular. Ve böy-
olmak gerekir” diye konuþulur olmuþtu. lece eylemin yerini “etkinlik” alýrken, dev-
Zonguldak maden iþçileri “Çankaya’nýn rimci ajitasyon ve propaganda “reklam”a
þiþmaný, iþçi düþmaný” sloganlarý eþliðinde dönüþtü.
Ankara’ya doðru yürürken, sendika baþkaný Ve bugün þunlar yazýlýr oldu onlar için:
bir Jaguar otomobille satýn alýnýyordu. “Onlar bizim çocuklarýmýz, bizim
1990’lar silahlý devrimci örgütlerin elle- kardeþlerimiz, öðrencilerimiz, kadro-
rindeki tüm güçleriyle yeniden savaþa giriþ- larýmýz... Onlar bizim bunalýmýmýz,
tikleri günlerle baþladý. 1984’den beri silahlý bizim yalnýzlýðýmýz, bizim ‘deðiþim’i-
mücadele yürüten PKK’nin yükseliþ günle- miz, bizim ‘aþk’ýmýz, bizim ‘devrim’i-
riydi. miz (bunlar týrnak içinde), bizim ü-
Büyük kentlerde devrimci örgütlere yö- rünlerimiz, bizim gerçeðimiz, bizim
nelik operasyonlarda onlarca devrimci kad- yanýlsamamýz... Bu ucubelerin Dr.
ro katledilirken, Þýrnak, Lice yerle bir edili- Frankestein’larý biraz da biziz.”**
yordu. Þimdi “yeni kuþaklara”, “... aldýrmamak.
Amerikan emperyalizminin “project de- Þarkýlar söylemek. Usul usul dans etmek”
mocracy”siyle fonlanan “eski solcular” pi- kaldý! Bunun dýþýna çýkabilenler için ise,
yasaya sürüldü. “Özelleþtirmeler” sayesinde “uyu uyu, yat uyu” tekerlemeleri eþliðinde
yeni iþler ve yeni “sahipler” buldular. Arta- legalizmin “masallarý” var hâlâ.
kalanlarý babadan kalma yollarla iþ-güç sa- Devrimin “olacaðý” güne kadar “umu-
hibi oldular. du büyütme” düþleriyle büyütülen bu kuþa-
Evlendiler, çoluk-çocuða karýþtýlar. ðýn bahtý, devrimin yapýldýðýný öðrendikle-
Çocuklarýný “çaðdaþ birey” olarak yetiþ- rinde deðiþmiþ olacaktýr.

** Ender Helvacýoðlu, sanal “Sol” gazete, 12 Tem-


$ * Gaby Weber, Gerilla Bilanço Çýkartýyor, s. 32. muz 2006.
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Kontrol Kulesindeki
Küçük-Burjuvalara
Kuþbakýþý
Filistin, Lübnan, Ýsrail

Lübnan, Ýsrail’in yirmi iki yýl iþgal ettiði lan bölümünü de diðer hýristiyanlarýn oluþ-
Güney Lübnan’dan 2000 yýlýnda çekilmesiy- turduðu, her dinsel kesimin kendi içinde
le birlikte yeni bir döneme girmiþtir. Yeni deðiþik siyasal gruplara ayrýldýðý karmaþýk
dönemin en temel özelliði, Filistinlilerin yapýsýndan çýkartýlan “Yeni Lübnan”, ulus-
Lübnan’da, özellikle Beyrut ve Güney Lüb- lararasý yardýmlarýn ve geleceði varsayýlan
nan’daki etkinliklerinin büyük ölçüde sona uluslararasý sermayenin paylaþýmý üzerin-
erdirilmiþ olmasýydý. Bir bakýma Filistin ha- de varýlmýþ bir “consensus”a dayanýyordu.
reketi Lübnan’da yenilgiye uðratýlmýþtýr. Bu “Yeni Lübnan”ýn en etkili silahlý gü-
Ýsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi, cü olarak kabul edilen Hizbullah ise, 1970
Filistinlilerin gücünün kýrýlmasý kadar, böl- ortalarýnda baþlayan Lübnan iç savaþýnda
genin Hizbullah’ýn denetimi altýna geçme- Þiilere dayanan Emel örgütlenmesinin bir
siyle doðrudan baðlantýlý oldu. devamý olmuþtur. Hizbullah hernekadar
Hizbullah ve Ýsrail arasýnda yapýlan “giz- Musa Sadr’ýn Emel örgütlenmesine daya-
li” anlaþma ile, Güney Lübnan’ýn denetimi nýyorsa da, asýl gücünü bölünmüþ Þiileri tek
ve yönetimi Hizbullah’a býrakýlýrken; Hizbul- bir çatý altýnda toplayabilmesinden alýr.
lah da Filistin gerillalarýnýn hareketlerini de- Refik Hariri, uluslararasý “fonlar”ýn güve-
netim altýna alacaðý konusunda Ýsrail’e gü- nilir ismi olarak baþbakanlýða getirildiðinde,
vence vermiþtir. Hizbullah Þiilerin tek temsilcisi olarak orta-
Böylece 2000 yýlýnda baþlayan “yeni ya çýkarken, Sünniler eski parçalanmýþlýkla-
Lübnan” dönemi, Lübnan’daki kamplarda rýný sürdürdüler.
on yýllardýr “mülteci” olarak yaþayan Filis- Refik Hariri’nin ilk iþi, uluslararasý “sýcak
tinlilerin Lübnan cephesindeki mücadele- para baronlarý”nýn desteðinde adam satýn
sinin sona erdirilmesi üzerinde yükseldi. alarak Sünnilerin birliðini saðlamaya giriþ-
3 Eylül 2000’de yapýlan seçimleri kaza- mek oldu. Ancak “sýcak para baronlarý”
nan Refik Hariri “Yeni Lübnan”ýn ilk baþba- böyle bir birlikten daha çok, Lübnan’ýn için-
kaný oldu. deki parçalý güçler dengesinin sona erdi-
Beyrut, Refik Hariri yönetiminde “eski rilmesini talep etmiþlerdi. Bu ise Refik Hari-
günlerindeki” gibi uluslararasý sermayenin ri’nin parayla gerçekleþtirebileceði bir þey
“kara para aklama cenneti” olmak için ha- deðildi.
zýrlanýrken, bugün Ýsrail’in “terör örgütü” Öte yandan Suriye ve Ýran’ýn devlet ola-
olarak ilan ettiði Hizbullah, “Yeni Lübnan”ýn naklarýyla bu karmaþýk güç dengesi içinde-
Güney bölgesi egemeni olarak Ýsrail’in gay- ki deðiþik kesimlere verdikleri destek, Ýs-
rý-resmi müttefiki oldu. rail ve ABD’nin beklediði “Yeni Lübnan”ýn
Nüfusunun %32’si Þii, %21’i Sünni, %7’si oluþumunu engelliyordu.
Dürzi, %24’ü hýristiyan Marunilerin ve ka- Yýllardýr sürüp giden, dinsel gruplara, fe- %
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

odal iliþkilere dayanan Lübnan’daki güçler trajik görüntülerine duyduðu “hümanist”


dengesi olduðu gibi kaldý. tepki ile “terörist, köktendinci” Hizbullah’ýn
Bu güçler dengesi karþýsýnda bir þey ya- “haddinin bildirilmesi” düþüncesi arasýna
pamayacaðýný gören Refik Hariri baþbakan- sýkýþtý.
lýktan istifa ederek, Lübnan’daki güçler “Ýslamcý kesim”, Irak iþgali ve Filistin
dengesini deðiþtirmek için uluslararasý bas- olaylarý karþýsýnda gösterdiði “duyarlýlýðý” Ýs-
kýlarýn yoðunlaþtýrýlmasýný talep etti. rail’in Lübnan saldýrýsýna karþý da gösterir-
Ve 14 Þubat 2005’de Refik Hariri “faili ken, tutumunu, saldýrýnýn “insani boyutlarý”
meçhul” bir eylemle öldürüldü. ile geleneksel yahudi düþmanlýðý temeline
Hariri’nin öldürülmesinin ardýndan, Uk- oturtmaktan geri kalmadý.
rayna, Gürcistan vb. yerlerde baþarýya ulaþ- “Sol kamuoyu” ise, her zaman olduðu
týrýlmýþ olan “sivil toplumcu darbe” giriþi- gibi bir “ikilem”le yüz yüze geldi.
miyle Suriye’nin Lübnan’daki asker varlýðý Bir tarafta Ýsrail saldýrýsýnýn pervasýz ve
sona erdirilirken, Hizbullah etki alanýný acýmasýz görüntüleri, diðer tarafta ise Hiz-
daha da geniþletti. “Sivil toplumcu darbe”- bullah’ýn “köktendinci” oluþu vardý. Üstelik
den zarar göreceðini düþünen deðiþik ke- bu kez Lübnan’da direnen, savaþan taraf
simler Hizbullah çevresinde toplandý. Filistinliler deðil, bizzat Hizbullah’tý.
Ýþte bu geliþme ortamýnda, 17 Nisan’da “Sol kamuoyu”nun bu ikilemini, bir kö-
ajanslar þu haberi geçiyorlardý: þe yazarý “Yeþil bayraklarýn tarafýnda mýsýn
“Lübnan Baþbakaný Fuad Sinio- yoksa bir silah yýðýnaðý haline getirilen Ýs-
ra, Ýsrail’in, güneyde Þeba Çiftlikleri rail’in mi?” þeklinde ifade ediyordu.
olarak bilinen bölgeden çekilmesini Dünya devriminin trafik polisliðine alýþ-
saðlamak için ABD Baþkaný Bush’tan mýþ sol örgütlerin tutumu ise, “direnenden
yardým isteyeceðini söyledi. yana”ydý. Bir bakýma, Deng Sio Ping’in bir
Lübnan Baþbakaný, bu adýmýn, zamanlar söylediði gibi, “kedinin görevi fare
militan grup Hizbullah’ýn silah býrak- tutmaktý, fare tuttuðu sürece renginin öne-
masýna da zemin hazýrlayabileceðini mi yoktu”!
belirtti.” Böylece kendisini “ikilem”in dýþýnda ka-
Artýk “Yeni Lübnan”ýn yeni bir evresi bul eden sol örgütlenmeler, icazetli ve ica-
baþlamýþtý. Bu evrenin yüzeyde görünen en zetsiz* küçük grupsal eylemlerle Ýsrail’in
uç noktasý, Ýsrail’in 1967 yýlýndan beri iþgal Lübnan saldýrýsýný protesto ederek, Ameri-
altýnda tuttuðu Þeba Çiftliklerinin Lübnan’a kan emperyalizminin bölgesel “planlarý”na
geri verilmesi oluyordu. karþý “savaþ”acaklarýný ilan ettiler.
12 Temmuz günü Hizbullah savaþçýlarý
Þeba Çiftliðinde bulunan Ýsrail karakoluna * “Ýcazet”, “izin, onay” demektir. Marksist-Leninist
saldýrý düzenlediler. Saldýrýda dört Ýsrail as- yazýnda “icazet”, legalizmi savunan ve legal faaliye-
keri öldürüldü ve iki Ýsrail askeri kaçýrýldý. tini oligarþinin toplumsal muhalefeti kendi deneti-
mi altýna alma amacýna hizmet eden oportünistler
Ve bu olayla birlikte Ýsrail, 22 yýllýk iþgal-
için kullanýlýr.
den sonra altý yýl önce çekildiði Lübnan’a Mahir Çayan yoldaþ Haziran 1970’de yazdýðý bir
yeniden saldýrdý. yazýda, D. Perinçek’in, “Gençler, güçbirliði bozgun-
Hizbullah’ý “silahsýzlandýrarak” “sonsuz cularýna olduðu gibi, gençliðin eylemine anarþizmi
barýþ” saðlama adýna Ýsrail’in gerçekleþtir- ve terörcülüðü sokmak isteyenlerle de mücadele
ediyorlar. Gençlik eylemini, 27 Mayýs Anayasasýnýn
diði bombardýmanlarýn trajik görüntüleri meþruiyet sýnýrlarý dýþýna taþýrmak isteyen küçük-
yayýnlanmaya baþlandý. burjuva anarþistleri(dir)” sözleri üzerine þunlarý ya-
Ýsrail’in Lübnan’a yönelik saldýrýsýnýn in- zar:
sanlýk dýþý görüntüleri bir tarafta dururken, “Bu, Behice Boran’ýn icazetli sosyalizminin bir
deðiþik ifade tarzýdýr. Bu anlayýþa göre, 27 Mayýs
emperyalist ülkelerin Ýsrail’in askeri ve po- Anayasasýnýn meþruiyet sýnýrlarý dýþýndaki hareket-
litik hedeflerine ulaþana kadar diplomatik ler, 1) ya terörist, anarþist hareketlerdir, 2) ya da
giriþimleri engelleme çabalarý, Condoleez- polis provokasyonlarýdýr. Ankara’da Tuslog’u ve
za Rice’nin aðzýndan “Yeni Ortadoðu’nun Amerikan Haberler Merkezini, Ýstanbul’da Pan Ame-
rikan’ý basýp, tahrip edenler acaba anarþistler miy-
zamaný gelmiþtir” sözleriyle gerekçelendi-
di, yoksa ajanlar mýydý?
rildi. Ne dersiniz, meþruiyet sýnýrlarý içinde sosyalistçi-
Her zaman olduðu gibi “kamuoyu”, Ýs- lik oynamaya kalkan küçük-burjuva entelektüel bo-
& rail saldýrýsýnýn “insan kayýplarý”na yol açan zuntularý?” (Yeni Oportünizmin Niteliði Üzerine)
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Oysa “kamuoyu”, kimin kime karþý sa- gini taþýyorlar.


vaþtýðýndan ve savaþacaðýndan daha çok, Dinci dünya, orada böyle. Emper-
olaylarýn nasýl geliþeceði ve hangi amaçla- yalizmin ezmeye kararlý olduðu top-
rýn yansýsý olduðunu öðrenmek istiyor. Do- raklar, sola doðru yöneliyor. Kendi
layýsýyla “neo-con”larýn ünlü “Büyük Orta- baþlarýna sona erdirebilecekleri bir
doðu Projesi”nden baþlayarak deðiþik “se- yürüyüþ deðil bu kuþkusuz. Ama
naryolar”ýn neler olduðuna daha fazla ilgi oralarda ve Hizbullah böyle.
göstermektedir. Vietnam’dan onu alan, bizden
“Kamuoyu”nun bu “senaryo” öðrenme neler almaz! Aldýkça deðiþir.
istek ve meraký, doðal olarak yazýlý basýn- Yakmýþlardý, þimdilerde ha bire
da bolca “komplo teorileri”nin yapýlmasý- küllerimizden yeniden doðduðumu-
nýn zeminini oluþturmaktadýr. zu kanýtlýyoruz.”*
“Kamuoyu” denilen ise, eðitim görmüþ Bu bakýþ açýsýyla “icazetli sol”, Ýsrail sal-
küçük-burjuvalarýn oluþturduðu bir “kütle”- dýrýsýný protesto etmek için “Taksim”de bu-
dir. Bu “kamuoyu”nun en temel özelliði, luþurken, Taksim Tramvay Duraðý’nda “ba-
“geleceði bilme” isteði ve “gelecek kaygý- sýn açýklamasý” yapmaktan öteye geçme-
sý”dýr. miþtir.
Ýþte küçük-burjuvazinin “geleceði bil- Legalize olmuþ sol yayýnlarda ve “sanal
me” isteði, her türden cincinin, falcýnýn, ast- haber ajanslarý”nda, “Taksim’de Ortadoðu
rologun, Nostradamus kahinliklerinin baþ halklarý ile ilgili dayanýþma eylemi yapmak
tacý edilmesinin de nedenidir. isteyen antiemperyalistlere gaz bombalarý
Dün olduðu gibi bugün de, sol örgütler- ve coplarla saldýran polis, katil Ýsrail’i sa-
den beklenilen, olaylarýn nasýl geliþeceðine, vundu” haberleri yayýnlanýrken, tek söyle-
bu geliþimin nelere yol açacaðýna iliþkin nen “saldýrganýn kendi döktüðü kanda bo-
“kahinlik” yapmalarýdýr. ðulacaðý” olmaktadýr.
Küçük-burjuvazinin bu “kahinlik” bek- Bütün bunlar, her ne kadar “umudu bü-
lentisi karþýsýnda, özellikle legalize olmuþ yütmek” adýna yazýlmýþ ve yapýlmýþ olursa
sol, Hizbullah’ýn askeri gücü, bu askeri gü- olsun, hiçbir biçimde küçük-burjuva “ka-
cün ne kadar güçlü ve etkin olduðu, þu ya muoyu”nun beklentilerini karþýlamamak-
da bu kasabada nasýl direndiði, Ýsrail bir- tadýr. Onlar, “kahin”lerden, “senaryolar”
liklerine nasýl kayýplar verdirttiðinin üzerin- duymak istemektedirler.
de durarak “umutlarý büyütmeye” çalýþ- “Bilindiði gibi, geri-býraktýrýlmýþ ül-
maktadýr. Büyütülen “umut”, solun “kahin- kelerdeki küçük-burjuvazinin niteliði,
lik”te çok baþarýlý olduðunu göstermekten kapitalist-emperyalist ülkelerdekin-
ibarettir. den farklýdýr. Bu sýnýfýn emperyaliz-
Bu “umudu büyüten kahinler”den biri- me ve yerli hakim sýnýflara karþý tavrý
si, Hizbullah’ýn “yerin 40 metre altýnda tü- homojen deðildir. Tavýr bakýmýndan
nel sistemleri”nden vb. söz ettikten sonra bu sýnýfý üç grupta mütalâa etmek
þöyle yazmaktadýrlar: gerekir. Bu gruplardan birisi, gerici
“Türkiye 1923’ün aydýnlanma ittifakýn içinde yer alýr, biri de ‘kont-
yanlýsý kurucu babalarý, 1917 Ekim rol kulesi’ne çýkarak sonucu bekler.
Devrimi’nden çok yararlanmýþtý. Bu- Üçüncü grup ise, ‘radikal-ulusal’ sý-
gün artýk, þeriatçýlar bile çoktan tas- nýflarýn hareketine katýlýr; milliyetçi-
fiye edilmiþ bir reel sosyalizmin mi- lik tabanýnda anti-emperyalist bir ta-
ras býraktýðý nimetlerden yararlaný- výr alýr.”**
yorlar. Ýþte Mahir yoldaþýn “kontrol kulesine çý-
Bu, sosyalizmin ve devrimci ina- karak sonucu bekler” dediði küçük-burju-
dýn dünyamýzdan silinemeyeceðine vazinin bu orta kesimi, soldan “senaryo”
bir baþka kanýttýr. Hizbullah’ý, dünya yazarak “kahinlik” yapmasýný bekleyen “ka-
sosyalizminin büyük baþarýsý Viet- muoyu”nu oluþturmaktadýr.
nam’ýn direniþ mücadelesinde yarat- “Kontrol kulesi”, hava alanlarýnda vb
týklarýndan yararlanmak zorunda bý-
rakan þey... Ýsteseler de istemeseler * Yurdakul Er, “Sol” sanal gazete, 28 Temmuz 2006.
de bizim yaratýcý direniþimizin ren- ** Mahir Çayan, Kesintisiz Devrim II-III.
'
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

yerlerde trafiði yönetmek için inþa edilmiþ Sýnýf mücadelesinin tarihinde, ezilen ve
yüksek binalardýr. Bu kulelerden kuþ bakýþý sömürülen sýnýflar çoðu zaman yenilgiye
trafik izlenir. Trafiðin durumuna göre de, uðratýlmýþlardýr. Ama sýnýf mücadeleleri or-
neyin nereye yerleþtirileceðine karar veri- tadan kaldýrýlamamýþtýr.
lir. Bizler, bugün Lübnan’da bulunan güçle-
Ýþte küçük-burjuvazinin büyük bir kesi- rin ayrýntýlý ve somut bir bilgisine sahip de-
mi, dünya ve ülkede geliþen olaylar karþý- ðiliz. Daha da önemlisi, o somut koþullarda
sýnda her zaman “kontrol kulesi”nde otur- yer almýyoruz. Bu nedenle, Ýsrail saldýrýsý
mayý tercih ederler. Olaylar geliþtikçe, her- karþýsýnda neler yapýlabileceðini, bunun ne
þey görünür oldukça, onlar da tavýrlarýný ve kadar olanaklý olduðunu saptayacak du-
tutumlarýný belirlerler. Bu sayede, geliþen rumda da deðiliz. Bugün için emperyaliz-
olaylarýn içinde yer almazlar, izleyici olmak- min denetimi altýndaki “medya” haberleri-
la yetinirler. ne bakarak mevcut durum saptamasý ya-
Bu, ayný zamanda küçük-burjuvazinin pabilmek de fazlaca olanaklý deðildir.
“güce tapýnma”sýnýn dýþavurumudur. Þu kadarýný açýk ve net olarak söyleye-
Her zaman “güçlüden yana” tutum taký- biliriz:
narak kendi sýnýfsal konumunu korumaya Emperyalist ülkelerin desteðinde Ýsrail’in
çalýþan küçük-burjuvalar, “kontrol kulesi” Lübnan’a saldýrýsý, uluslarýn kendi kaderle-
aracýlýðýyla “güçler dengesi”ni izlerler, güç- rini tayin hakkýnýn, uluslarýn ve ulusal-dev-
ler dengesinin hangi yönde deðiþeceðini letlerin varolma hakkýnýn açýkça çiðnenme-
saptamaya çalýþýrlar. sidir. Ulusal-devlet sýnýrlarý, eski koloni gün-
Küçük-burjuvazinin bu tutumu, sadece lerinde olduðu gibi, emperyalizmin istediði
siyasal olaylarda görülmez. Ekonomik ve zaman ortadan kaldýrabileceði, istediði za-
toplumsal olaylarda da benzer bir tutum ta- man cetvelle çizebileceði basit çizgiler hali-
kýnýr. Bu nedenle, borsa, piyasa haberleri- ne dönüþtürülmüþtür. Bu nedenle, anti-em-
ni dikkatle izlerler. Dolarýn, borsanýn, faiz- peryalist mücadelenin temel hedefi, ülke-
lerin nasýl yön deðiþtireceðini önceden bi- lerin emperyalist sömürüden kurtarýlmasý
lerek, geliþmelerden kendileri için “maksi- ve baðýmsýz ulusal devletler olarak varol-
mum” çýkar saðlamaya çalýþýrlar. Modayý ma ve kendi kaderini belirleme hakkýnýn
yakýndan takip ederler. Hiçbir zaman “mo- kayýtsýz-þartsýz tanýnmasýdýr.
da yaratýcýsý” olarak ortaya çýkmazlar. Bu- “Marksizm-Leninizm, geliþen
nun yerine egemen “moda”yý taklit etmek- olaylarý etkileyen çeliþmeleri yakala-
le yetinirler. yan ve genel geliþme dinamiðine
“Kontrol kulesi”, küçük-burjuvalarý her baðlý olarak ön plana çýkaran unsu-
türlü kazadan ve beladan koruyan sýðýnak- ru, çözücü eylemi öne çýkaran bir
týr. Bu yolla, herþeyi kuþbakýþý izlerler, olay- eylem kýlavuzudur. Buna uygun dü-
larýn dýþýnda kalýrlar. þen ve içinde bulunulan durumu
Gerek Amerikan emperyalizminin Irak sergileyen tahliller, her þeyden önce,
iþgalinde, gerek Filistin ve Lübnan olayla- içinde bulunulan durumun tarihi
rýnda “kontrol kulesi” sakinlerinin tutumu köklerini ‘içinde bulunulan an’ýn pra-
aynýdýr. Roma arenasýnda gladyatörleri iz- tiði ile olan baðlarýný açýða çýkaracak
leyen seyirci gibidirler. En gözde sporlarý biçimde olmalýdýr. Durum tahlilleri,
olan futbolda olduðu gibi, “iyi oynayan ka- toplumdaki sýnýflararasý iliþki ve çe-
zansýn” derler. Bunu söylerken de, “kont- liþkileri, genele (sisteme) baðlý bir bi-
rol kulesi”nde olmanýn avantajýyla, kimin çimde deðiþimini (içinde bulunulan
kazanacaðýný önceden bileceklerini sanýr- pratiði de kapsayacak biçimde) kýsa
lar. bir tarihi dilimde inceler. Tahliller
Bu “kontrol kulesi” sakinlerinin bazýla- analitik bir metodla, geliþen olgularý
rýnýn, zaman zaman geliþen siyasal olaylar (unsurlarý) tespit eder, bu unsurlar
içinde istemeden yer aldýklarý olur. Aldýklarý arasýndaki iliþkiyi kurar ve geliþim
yanlýþ kararlarla baþlarýný belaya soktukla- çizgisini tayin eder. Ne var ki, sade-
rýnda ise, “yenilen taraftaydýk” diyerek ken- ce olgularý yakalayýp aralarýndaki iliþ-
dilerini teselli ederler. kileri tespit etmek yetmez. Bu kadarý
 Tarih, sýnýf mücadelelerinin tarihidir. ile yetinmek yüzeyseldir ve anti-
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

marksistir. Esas olan, olaylar içinde proletarya için önemli olan, ülkenin
geliþen unsurlarýn (olgularýn) iç çe- içinde bulunduðu durumu doðru
liþkilerini yakalamak ve bu çeliþki- tespit ederek ona uygun düþen (dev-
lerin ortaya çýkardýðý o döneme iliþ- rimci hareketi yönlendiren ve bu ha-
kin öne çýkan çeliþmeyi ve hareke- reket içindeki sýnýfsal öncülüðü ko-
tin yönünü tayin etmektir. Pratiðe yö- ruyan) sýnýfsal taktik tavrýný belirle-
nelmeyen ve salt dýþsal gözlemciliði mektir. Nasýl ki durum tahlilleri sýnýf-
taþýyan durum tahlilleri, gözlemcili- lar arasý iliþki ve çeliþkilerin kavran-
ðin (amprizmin) pasifizmini taþýr ve masýný ifade ederse, her tavýr da sý-
devrimci hareketi yönlendiremez. nýfsal bir karakter taþýr.”*
Durum tahlilleri özünde sýnýfsal tah- “Kontrol kulesi”ndeki küçük-burjuva
lillerdir ve toplumu kavrayýþýn ürün- “kamuoyu”nun taleplerine uygun “kahinlik”
leridir. Olaylarýn geliþimi, ülkenin yapmak, onlarýn “kontrol kulesi”nden ine-
(özel olarak Türkiye’nin) emperyalist ceði günü beklemek yerine, emperyalizmin
sistemin belirleyiciliðinde sýnýflarýn ve ülkenin içinde bulunduðu nesnel koþul-
alacaðý tavra göre biçimlenir. Ülke- larýn doðru bir tahlilini yapmaya çalýþmak
deki ekonomik, sosyal ve siyasal ya- devrimci sol hareketin temel görevidir.
pý nasýl sýnýflarýn hareketini yönlen- Bu, anti-emperyalist ve anti-oligarþik
dirirse, sýnýflarýn tavrý da ülkenin ya- devrimci mücadelenin geliþtirilmesinin ve
pýsýný ayný þekilde etkiler. Devrimci yaygýnlaþtýrýlmasýnýn da önkoþuludur.

* Ýlker Akman, Mevcut Durum ve Devrimci Tak-


tiðimiz.

KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

Sol*
Ekonomistlerin
Çýkmazý

Dünya ve ülkesel ölçekte ekonomik yönelimi, bir bakýma “yeni umut”larýn orta-
bunalým (ya da latin dillerindeki tek karþýlý- ya çýkýþý, Marksizmin yeniden keþfi ve bi-
ðý ile “kriz”) ortaya çýktýðýnda en fazla rað- limselliðine yeniden “iman” ediþ halini al-
bet gören ve en çok yazý yazan, hemen her mýþtýr.
zaman “solcu” ekonomistler olmuþtur. Bu “iman tazeleme” yýllarýnda, özellik-
1970’lere kadar “solcu” ya da “yeni sol” le 1971-74 döneminde her kesimden (Sov-
ekonomi yazýný, daha çok kuramsal tartýþ- yet revizyonizminden troçkistlere kadar)
malarla, ulusal kalkýnma üzerine yapýlan ekonomist, “beklenen anýn” geldiðine, pat-
polemiklerle ve çok daha önemlisi II. yeni- lak veren bunalýmýn, emperyalist-kapitaliz-
den paylaþým savaþý sonrasýnda Amerikan min son bunalýmý olduðuna karar verdiler.
ekonomisinde ortaya çýkan “canlanma” Paul Sweezy, Harry Magdoff gibi “yeni
üzerine teorilerle dolu olmuþtur. sol” ekonomistler, Mandel gibi troçkistler
1969’da dolarýn sürekli deðer kaybetme- 1969’da baþlayan dolar krizi ve ardýndan
ye baþlamasý, ardýndan devalüe edilmesi gelen dünya ekonomik bunalýmýna baka-
ve nihayetinde Bretton-Woods’tan beri süre rak, yeni bir dönemin baþladýðýný, ABD’nin
giden dolar-altýn eþdeðerliðinin kaldýrýlma- emperyalist bloktaki hegemonyasýnýn sona
sýyla birlikte “yeni sol” ekonomistlerin ilgi- erdiðini açýk biçimde dile getirdiler.
si, emperyalist sistemin ekonomik bunalým- 1974 petrol bunalýmý, Avrupa’nýn emper-
larýna yönelmiþtir. yalist ülkelerinin paralarýný “dalgalanmaya”
Neredeyse tüm “sol” ya da “yeni sol” býrakmalarý, ABD ekonomisindeki durgun-
ekonomistler, emperyalist sistemin tarihinin luk, ABD bütçe ve ödemeler dengesi açýk-
en aðýr ve en derin bunalýmýna girdiðini, bu larý gibi olgular birleþtirilerek, yaþanýlan bu-
bunalýmýn “nihai” bir toplumsal dönüþü- nalýmýn büyüklüðü ve son bunalým olduðu
mün baþlangýcý olduðuna inanmaya baþla- kanýtlanmaya çalýþýldý.
mýþlardýr. Bu yýllar Marksist ekonomi-politiðin zir-
Önceki dönemde, yani 1945-69 döne- veye çýktýðý, hemen her iktisatçýnýn Marks-
minde emperyalizmin (tekelci kapitalizmin) sit ekonomi-politiðe gönderme yaparak tez-
kendini yenilemesi, üretici güçleri ge- lerini kanýtlamaya uðraþtýðý yýllar oldu.
liþtirmesi karþýsýnda þaþkýnlýða düþmüþ, bu 1980’e, Reagen-Thatcher’lý günlere ge-
þaþkýnlýkla Marksist ekonomi-politiðin “ye- lindiðinde, “büyük ve son bunalým”ýn “bü-
tersiz”liðinden söz eden kesimlerin bu yeni yük çöküþ”e dönüþmemesi düþ kýrýklýðý ya-
rattý. Özellikle “sosyalist blok”a dahil ülke-
* Buradaki “sol” sözcüðü, “marksist ekonomi” yan-
lerin IMF kapýsýna dayanmalarý, IMF’den
daþý her cinsten ve kategoriden ekonomi yazarýný borç alýr hale gelmeleri düþ kýrýklýðýný daha
 kapsamaktadýr. da büyüttü. Ama bu olgular sadece “ilgili”-
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

lerin bilgisi içinde kaldý. men hemen kesin olarak aþýlacaktýr ve o


1980 dünya ekonomik bunalýmýnda bu zaman dünyanýn görünüþte yeni bir nispi
ekonomistlerin en büyük “keþfi” ise, “stag- refah dönemine girme þansý yüksektir”1 di-
flasyon” oldu. yerek “altýn vuruþ”u gerçekleþtirdi.
Ama “umutlar” kýrýlmýþ, “beklentiler” za- Çaðlar Keyder gibi ABD’den ithal “genç
yýflamýþ, “inançlar” körelmiþti. Marksist eko- ekonomist”ler, Asaf Savaþ Akat gibi “otistik
nomistler birden kendilerini “monetarizm” yetenekler” ile Taner Berksoy2, Ýlhan Teke-
tartýþmasýnýn içinde buldular. Hiç sorgula- li, Korkut Boratav gibi “eski”ler bu yeni “li-
madan bu tartýþmada “friedmancýlýk”a kar- beral sol” teorinin yerli ardýcýllarý olarak 12
þý “keynescilik”in yanýnda yer aldýlar. Artýk Eylül terörü altýnda ezilmiþ, suskunlaþtýrýl-
her türden ekonomik tahlil, emperyalist sis- mýþ ve moralman çökmüþ solun karþýsýna
temin içinde bulunduðu bunalýmdan Key- çýktýlar.
nes yöntemleriyle mi, yoksa Friedman teo- Artýk dünyada ve bizde her türlü eko-
risiyle mi çýkýlacaðýna odaklanmýþtý. nomik tartýþma ve tahlil, mevcut sistemin
“Solcu” (marksist) ekonomistler tüm il- kendi bunalýmlarýný nasýl aþacaðý, aþmasý-
gilerini, anti-enflasyonist politikalarýn “sos- nýn yol ve yöntemleri üzerine yapýlan “tink-
yal” sonuçlarýna ve bunun getireceði “sos- tank” faaliyetlerine dönüþtü.
yal patlamaya” yönelterek, bu “sosyal pat- Bu dönüþümün ilk büyük sonucu ise,
lamayý” en aza indirecek tek yolun Key- “mikro iktisat”ýn “solcu” ekonomistlerce
nes’in elli yýldýr uygulanan politikalarý oldu- keþfi oldu. Gülten Kazgan bu “keþfi”, “ikti-
ðuna hükmettiler. sat”ýn “ideolojilerden baðýmsýzlaþtýkça, ev-
Böylece neo-liberalizmin karþýsýna “key- rensel uygulama alaný bulmasý”3 olarak
nesci” ekonomi politikanýn yýlmaz ve karar- coþkulu ifadelerle dile getiriyordu.
lý savunucusu olarak çýktýlar. Her konudaki “Makro iktisat”tan “mikro iktisat”a ge-
Marksist ekonomi-politik verileri bu savaþýn çen “sol” ekonomistler için yeni bir “fýrsat”
aracý olarak kullanýldý. ortaya çýkmýþtý. Artýk “piyasa” tahlilleri yapa-
Adýna “sýký para politikasý” da denilen bilecekler, þirketlere danýþmanlýk hizmetleri
“monetarizm”in (M. Friedman’a Nobel ödü- verebilecekler ve üniversite kürsülerinde
lü kazandýran teori) Reagen ve Teacher ta- “piyasa için eðitim”in vazgeçilmez “hocala-
rafýndan ABD ve Ýngiltere’de “kararlý” bi- rý” olabileceklerdi.
çimde uygulanmasýyla elde edilen “baþarý- Ezberler bozuldu.
lar” karþýsýnda “solcu” ekonomistler yavaþ Marksist ekonomi-politik, Nikitin’in kita-
yavaþ sahneden çekildiler. býnda özetlenmiþ “soyut”lamalar halini aldý.
Marksist ekonomi-politiðe olan “inanç” Marksist ekonomi-politik kavramlarý sade-
sona ermiþ, “düþ kýrýklýðý” günleri gelmiþti. ce sol içinde kullanýlan basit ajitasyon söy-
Marksist ekonomi-politik yazýný tümüyle leminin parçasý oldu.
görünmez oldu. Merkantilizm döneminden beri bilinen
Doða boþluk sevmez. “arbitraj gelirleri”ni “yeni teori” gibi sunan
Marksist ekonomistlerin ortadan kaybo- Erdinç Yeldan gibi akademisyenler, birkaç
luþlarýnýn yarattýðý boþluk “liberal sol” eko- gün içinde sol yayýnlarda “itibar” sahibi ya-
nomistlerce dolduruldu. Immanuel Waller- zarlar arasýna girdi. Araþtýrma görevlileri,
stein bu yeni dönemin en büyük “solcu” yardýmcý doçentler, master ya da doktora
ekonomisti olarak parladý. öðrencileri, “hýzlý” birer “marksist ekono-
Paul Sweezy gibi “yeni sol”un temsilci- mist” olarak piyasaya çýktýlar. Tüm yapýlan,
leri “düþ kýrýklýklarýný” Sovyetler Birliði’ndeki emperyalist sistemin kendi iç çeliþkilerini
olumsuz geliþmelere baðlayarak kenara çe- ve bunalýmlarýný, kendi ideolojik söylemle-
kilirken, “liberal sol” ekonomistler egemen-
liklerini kolayca kurdular. 1
Genel Bunalýmýn Dinamikleri, Derleme, s. 16, Bel-
“Ulusal ekonomiler”in yerini “global ge Yay.
ekonomi” aldýkça, “karþýlýklý baðýmlýlýk” teo-
2
Taner Berksoy 1980’lerdeki günlerinin özlemiyle,
son dönemde “televoleci ekonomistler”e katýlmak-
rileri “liberal sol” ekonomistlerle birlikte
ta duraksamamýþtýr. Her hafta Deniz Gökçe ve Asaf
yaygýnlaþtýrýldý. Ve I. Wallerstein “dünya Savaþ Akat’la birlikte NTV’de boy göstermektedir.
ekonomisinin 1967’den bu yana tanýk oldu- 3
Gülten Kazgan, Ýktisadi Düþünce, s. 365, Mayýs
ðu ekonomik durgunluk 1990’a kadar he- 1993.
!
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

riyle tahlil etmek oldu. “Marksist ekono- tarihi”nden çýkardýklarý tek ders, geniþ halk
mist” olmanýn ölçütü ise, sistem içi çözüm kitlelerinin “beklentilerini” yönlendirmek
arayýþlarýna “sosyal” boyut eklemekten iba- olmuþtur. Böylece ekonomi-politik “iktisat”-
ret kaldý. laþtýrýldýkça, “medya”, ekonominin yöneti-
“Deðiþen dünya”, “küreselleþme” gibi cisi haline gelmiþtir.
emperyalist sistem içi kavramlarla ekono- Son aylarda her türden “ekonomist” ya
mik geliþmeleri tahlil etmeye çalýþan “sol” da “iktisatçý”nýn dilinden düþmeyen “spe-
ekonomistlerin “piyasacý” oluþlarý da kim- külasyon” sözcüðü, kapitalist ekonominin
seyi þaþýrtmadý. neye dayandýðýný daha görünür hale getir-
1994 “Tekila Krizi”yle “zirve”ye çýkan miþtir.
“mikro iktisat”, 1997 Asya Kriziyle yeniden 1980 öncesinde emperyalist sistemin
bunalýma girdi. Bunalýmýný aþabilmek için her aþýrý-üretim bunalýmýndan “devrim aný”-
daha fazla “mikro”laþtý ve “mikro”laþtýkça nýn geldiði sonucunu çýkartan “sol” ekono-
borsalarýn hizmetine koþuldu. mi tahlilleri, bugün sistemin sürekli ve ge-
“Sol” ekonomistler “mikro”laþtýkça, “pi- nel bunalýmýný bile göremez hale gelmiþ-
yasa”larýn hizmetine girdikçe, körleþtiler. tir.
“En geniþ anlamda, insan toplumunda Marksist ekonomi-politik “kahinlik” ol-
maddesel yaþama araçlarýnýn üretim ve de- madýðý gibi, kapitalizmin kendi çeliþkilerinin
ðiþimini yöneten yasalarýn bilimi”4 olan sistem içi çözümleriyle de uðraþmaz. Mark-
ekonomi-politik, kapitalist sýnýfýn kârýný aza- sist ekonomi-politik, kapitalizmin kendi irsi
mileþtirmesi ve ortaya çýkan bunalýmlara hastalýðýnýn sistem içi çözümlerinin yeni bir
çözüm üretmesi beklenen bir ucubeye dö- bunalýmýn baþlangýcý olmaktan baþka bir
nüþtürüldü. anlamý olmadýðýný saptar.
Bugün bu ucube, bu hilkat garibesi eko- “Kapitalist üretimin gerçek enge-
nomi-politikten emperyalist sistemin içinde li, sermayenin kendisidir. Ýþte bu ser-
bulunduðu durumu, geliþmeleri ve buna- maye ve onun kendisini geniþletme-
lýmlarý açýklamasý, geleceðe dönük “projek- sidir ki, üretimin hem çýkýþ ve hem
siyonlar” üretmesi, “senaryolar” yazmasý de sonuç noktasý, hem itici gücü,
beklenmektedir. hem amacý olarak görünür; üretim
Ve “beklentiler” gerçekleþmediði ölçü- yalnýz sermaye için üretimdir, ama
de, “sol” ekonomistler birer birer gözden bunun tersi doðru deðildir; üretim
düþme, iþlerini ve itibarlarýný kaybetme “ris- araçlarý, sýrf, üreticiler toplumunun
ki”yle yüz yüze kaldýlar. yaþama sürecinde, devamlý bir geliþ-
Bugün “medya ekonomistleri”ni, “med- menin araçlarý deðillerdir. Sermaye-
ya”daki “sol” ekonomistleri izleyen herke- nin deðerinin, büyük üretici kitlelerin
sin hemen görebileceði gibi, ekonomi-po- mülksüzleþtirilmelerine ve yoksullaþ-
litik “iktisat”laþtýrýldýkça emperyalist siste- týrýlmalarýna dayanan kendisini koru-
min tahlilini yapamaz, geliþmeleri kavraya- ma ve geniþletme sürecinin içersin-
maz ve açýklayamaz hale gelmiþtir. de devam ettiði sýnýrlar yalnýz baþýna
Oysa kapitalizm bir çeliþkiler sistemidir. hareket edebilirler; – bu sýnýrlar, ser-
Kendi içinde sürekli çeliþkiler üretir ve bu maye tarafýndan kendi amaçlarý için
çeliþkilerin yaratmýþ olduðu bunalýmlarý ye- kullanýlan ve üretimin sýnýrsýz büyü-
ni ve daha aðýr bunalýmlara aktararak “çö- mesine, üretimin kendisinin bir
zümler”. Kapitalizmin irsi hastalýðý olan aþý- amaç haline gelmesine, emeðin top-
rý-üretim bunalýmlarý, bir yandan mülksüz- lumsal üretkenliðinin hiçbir koþula
leþmeyi, diðer yandan tekelleþmeyi artýra- baðlý olmadan geliþmesine doðru yol
rak ilerler. Üretici güçlerin engellenemez alan üretim yöntemleri ile sürekli bir
geliþmesine kapitalizmin boyun eðdiði her çatýþma haline girerler. Araçlar –top-
aþamada ortaya çýkan “nispi refah”, kârla- lumun üretici güçlerinin hiç bir ko-
rýn yapay olarak azamileþtirilmesi için kul- þula baðlý olamadan geliþmesi–, sý-
lanýlýr. Kapitalizmin ideologlarýnýn “iktisat nýrlý bir amaçla, mevcut sermayenin
kendisini geniþletmesi amacý ile de-
4
Engels, Anti-Dühring, Bay Eugen Dühring Bilimi vamlý çatýþma içersine girerler. Ka-
" Altüst Ediyor, s. 227. pitalist üretim tarzý, bu nedenle,
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

maddi üretim güçlerinin geliþmesi aþmaya çalýþmaktadýr. Amerikan emperya-


ve uygun bir dünya piyasasý yaratýl- lizminin “terörle savaþ” sloganlarýyla baþlat-
masýnýn tarihsel bir aracý olup, ayný týðý saldýrganlýk ve iþgaller, “ekonomi dýþý”
zamanda da, bu tarihsel görevi ile, araçlarýn kullanýlmasýnýn yansýlarýdýr. Bu-
buna uygun düþen kendi toplumsal gün “itibar” görmeyen saptamayla söyler-
üretim iliþkileri arasýnda sürekli bir sek, emperyalist sistem, ekonomik buna-
çatýþmadýr.”5 lýmlarýný askerileþtirilmiþ ekonomisine ye-
Ve kapitalizmin üretici güçleri geliþtirdi- ni “pazarlar” bularak aþmaya çalýþmaktadýr.
ði, kendi iç çeliþkilerini çözümlediðine iliþ- 1980 dünya ekonomik bunalýmýyla birlikte
kin tüm “teoriler” þu gerçeði unutmuþtur: baþlayan yeni-sömürgecilikteki bunalým da
“Kapitalist üretim, sürekli olarak, aþýlamamýþtýr. “Büyük Ortadoðu” ya da “Ye-
kendi niteliðinden gelen bu engelle- ni Ortadoðu” vb. “projeler”le yeni-sömür-
rin üstesinden gelmeye çalýþýr, ama geciliðin yaygýnlaþtýrýlmasýna iliþkin ne ka-
bunu ancak, bu engelleri tekrar ken- dar çok “teori” ortaya atýlýyor olsa da, aske-
di yoluna ve hem de daha heybetli rileþtirilmiþ ekonomiye yeni pazarlar bul-
ölçekte koyarak becerir.”6 mak çok daha yakýcý sorun haline gelmiþ-
Bu unutulmuþluk içinde, “sol” ekono- tir. Eskiden yeni-sömürgecinin ideali, askeri
mistler NBER’in7 iki “çeyrek”lik “resesyon” gücünü “kullanmamak için göstermek”
(durgunluk) ölçütleriyle emperyalist sistemi iken, þimdi yeni talep yaratmak için kullan-
tahlil etmeye ve sonuçlar çýkarmaya çalýþ- mak olmuþtur. Bu da bugün için konvan-
maktadýr. Bunun “imkansýzlýðý”yla her kar- siyonel silah üretimine talep yaratmaya
þýlaþtýklarý yerde, ya “tez” hazýrlamak için hizmet etmektedir.
evlerine çekilmekte ya da “ajitasyon” ya- Ancak bu olgular “piyasa”cý ekonomist-
zýlarýna8 yönelmektedirler. En “inatçý” olan- ler için “pratik” deðere sahip deðildir. Kapi-
larý ise, “yeni birikim modeli” ekseninde talizmin sürekli ve genel bunalýmý da “sol”
Kondratiyef dönemlemesiyle 50 yýllýk “çev- ve “yeni sol” ekonomistler için “zararlý” bir
rim”in ikinci yarýsýnda yükselecek “devrim konu olmuþtur, olmayý da sürdürmektedir.
dalgasý” için “umudu büyütmek”le iþleri Ýster SBKP revizyonizminin sadýk izleyicisi
idare etmektedir. ekonomistler olsunlar, ister “partisiz sol”
Oysa NBER ölçütleriyle yapýlan her tür- ekonomist olsunlar, hepsinin ortak tutumu,
lü ekonomik tahlil, daha baþtan dünya eko- kapitalist ekonominin devrevi hareketine
nomik bunalýmýný dýþlar. “Bunalým” sadece (business cycle) bakarak geliþmeleri açýkla-
iki çeyrek süren “durgunluk”tan ibarettir. yabilecekleri ve “kahinlik” yapabilecekleri
Dolayýsýyla kapitalizmin sürekli ve genel þeklindedir. Her “kahinlik” giriþimi, “mone-
bunalýmý, bunun yaratmýþ olduðu iliþki ve tarizm” karþýsýnda “keynescilik”in yenilgisi-
çeliþkiler “ekonomi tahlilleri”nin dýþýna iti- ne benzer sonuçlar ürettikçe onlarý da da-
lir. Kapitalizmin sürekli ve genel bunalýmý ha filisten ekonomistler haline dönüþtür-
ile NBER ölçütleriyle saptanan ekonominin müþtür.
devrevi hareketi (business cycle) arasýnda- Marksist ekonomi-politik, kapitalizmin
ki farklýlýk önemsenmez. Bu da Marksist ve emperyalizmin tahlilini yaparak, emper-
ekonomi-politiðin kapitalizm (ve emperya- yalist aþamada kapitalizmin sürekli ve ge-
lizm) tahlillerinin “açýklayýcý” olmadýðý var- nel bunalýmlar dönemine girdiðini sapta-
gýsýna ulaþýlmasýna neden olur. mýþtýr. Bu saptama, Marks’ýn kapitalist
Bugün emperyalizm, sürekli ve genel üretim sürecinin ayrýntýlý olarak tahlili üze-
bunalýmýn derinleþme koþullarýnda, ekono- rinde yükselmiþ ve kapitalizmin bilimsel
mik bunalýmlarýný “ekonomi dýþý” araçlarla olarak yerini yeni ve üst bir üretim biçimi-
ne, yani sosyalizme býrakmasýnýn nesnel
5
Marks, Kapital, Cilt: III, s: 263-264. koþullarýnýn varlýðý sonucuna ulaþmýþtýr.
6
Marks, Kapital, Cilt: III, s. 263. Bu saptama ve ulaþtýðý sonuç, sýnýfsal-
7
National Bureau of Economic Research - ABD Ulu- dýr ve devrimci niteliktedir.
sal Ekonomik Araþtýrma Bürosu.
Marksist ekonomi-politik, kapitalizmin
8
“Ajitasyon” da legalizmle birlikte yerinden-yurdun-
dan edilmiþtir. Artýk günlük sol iliþkilerde “dolduruþ” neden bunalýmlar ürettiðini açýklarken, ayný
olarak kullanýlan “ajitasyon”un yerini “motivasyon” zamanda kapitalizmin neden ortadan kal-
almýþtýr. dýrýlmasý gereken bir üretim tarzý olduðu- #
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

nu da ortaya koyar. Bu nedenle, tarihsel tarzý, genel olarak toplumsal, siyasal


ve nesnel olarak ortadan kalkma koþullarý ve entelektüel hayat sürecini koþul-
içinde bulunan bir üretim tarzýnýn (kapita- landýrýr. Ýnsanlarýn varlýðýný belirle-
lizmin) konjonktürel hareketleri karþýsýnda yen þey, bilinçleri deðildir; tam ter-
geliþtirilebilecek ekonomi politikalarla ilgi- sine, onlarýn bilincini belirleyen, top-
lenmez. Bu nedenle, Marksist ekonomi-po- lumsal varlýklarýdýr. Geliþmelerinin
litik sadece kendi sýnýfýna, yani proletarya- belirli bir aþamasýnda toplumun
ya hizmet eder. Marksist ekonomi-politik- maddi üretici güçleri, o zamana ka-
ten kapitalistlerin kârlarýný azamileþtirecek dar içinde hareket ettikleri mevcut
çözümler üretmesini bekleyenler ise, sade- üretim iliþkilerine, ya da bunlarýn hu-
ce “sol” küçük-burjuva ekonomistleri ol- kuki ifadesinden baþka bir þey olma-
muþtur. yan mülkiyet iliþkilerine ters düþer-
1980 dünya ekonomik bunalýmýnda gö- ler. Üretici güçlerin geliþmesinin bi-
rüldüðü gibi, emperyalist sistemin içinde çimleri olan bu iliþkiler, onlarýn en-
bulunduðu bunalým, ne “monetarizm”le, gelleri haline gelirler. O zaman bir
ne de “keynescilik”le aþýlabilmektedir. Em- toplumsal devrim çaðý baþlar. Ýktisa-
peryalist-kapitalizmin varlýðýný sürdürebil- di temeldeki deðiþme, kocaman
mesinin tek nedeni, sistemin bunalýmlarý- üstyapýyý, büyük ya da az bir hýzla
nýn tüm yükünü taþýyan, sürekli yoksullaþan altüst eder. Bu gibi altüst oluþlarýn
ve mülksüzleþen kitlelerin bilinçsizliði ve incelenmesinde, daima, iktisadi üre-
örgütsüzlüðü olmuþtur. Dolayýsýyla bu kit- tim koþullarýnýn maddi altüst oluþu
leleri bilinçlendirmeyi ve örgütlemeyi baþa- ile –ki, bu, bilimsel bakýmdan kesin
ramayan devrimcilerin güçsüzlüðüdür. olarak saptanabilir–, hukuki, siyasal,
“Varlýklarýnýn toplumsal üretimin- dini, artistik ya da felsefi biçimleri,
de, insanlar, aralarýnda, zorunlu, kýsaca, insanlarýn bu çatýþmanýn bi-
kendi iradelerine baðlý olmayan be- lincine vardýklarý ve onu sonuna ka-
lirli iliþkiler kurarlar; bu üretim iliþki- dar götürdükleri ideolojik þekilleri
leri, onlarýn maddi üretici güçlerinin ayýrdetmek gerekir.”9
belirli bir geliþme derecesine teka- Bunun için, her türden “sol” ve “yeni
bül eder. Bu üretim iliþkilerinin tü- sol” ekonomist tahliller ve deðerlendirme-
mü, toplumun iktisadi yapýsýný, belirli ler bir yana býrakýlmalý, Marksist ekonomi-
toplumsal bilinç þekillerine tekabül politiðin devrimci içeriði, onun kapitalizmin
eden bir hukuki ve siyasal üstya- sürekli ve genel bunalýmlarýna iliþkin sap-
pýnýn üzerinde yükseldiði somut te- tamalarý esas alýnmalýdýr.
meli oluþturur. Maddi hayatýn üretim

$ 9
Marks, Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký, Önsöz.
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Sol* Yayýnlarda
Ekonomi Yazýný

Zaman zaman deðiþik “haber sitele- rýn bir deðerlendirmesini yapmak da deðil-
ri”nde “medya izleme” ya da “medya ra- dir.
porlarý” yayýnlanýr. Özellikle AB fonlarýndan Yazýmýzýn amacý, solun “marjinalleþtiði”-
fonlanan kesimlerin sýkça yaptýklarý bu nin ilan edildiði bir dönemde, “marjinal”
“medya izleme raporlarý”, reklam firmala- konularýn alabildiðine yer aldýðý sol yayýn-
rýnýn yöntemlerini kullanarak, kendilerince larda, dünyada ve ülkemizde geliþen eko-
önemli olduðunu düþündükleri konu ve nomik, toplumsal ve siyasal olaylara yöne-
olaylarýn “medya”da hangi sýklýkla ele alýn- lik tahlil ve yorumlarýn ne denli “derin” ol-
dýðýný sayýsal olarak ifade ederler. Buna duklarýný ortaya koymakla sýnýrlýdýr.
baðlý olarak da “medya”nýn ilgili konulara Bilindiði gibi Marksizm-Leninizmin bi-
ve olaylara ne kadar “yakýn ilgi” gösterdiði- limsel niteliði, kapitalist ekonomiye, kapi-
ni “rapor”layarak “medya”nýn iþlevi üzeri- talist üretim sürecine iliþkin yaptýðý ayrýntýlý
ne yorumlar yapýlýr. tahlillerde kendisini gösterir. Marks’ýn Ka-
Bu “medya izleme raporlarý”nda en çok pital’lerinde karþýlýðýný bulan bu bilimsellik,
dikkate alýnan köþe yazarlarý olmaktadýr. ayný zamanda tekelci kapitalizm (emperya-
Hangi köþe yazarýnýn, hangi konu ya da lizm) koþullarýnda Lenin’in Emperyalizm ki-
olaya ne kadar ilgi gösterdiði sayýsal hale tabýnda ortaya koyduðu tahlillerle geliþtiril-
getirilerek, yazarýn “toplumsal sorunlar kar- miþtir.
þýsýnda” gösterdiði “duyarlýlýk” saptanýr. 1980 sonrasýnda Marksist ekonomi ya-
Yazýmýzýn amacý, ekonomi ve ekonomik zýnýnýn derinliðini ve bilimselliðini yitirme-
konularda sol yayýnlarýn ne kadar “duyar- si, giderek emperyalist sistemin çeliþkileri-
lý” olduklarýný sayýsal olarak göstermek ve nin sistem içi tahlillerine yönelmesi ve bu
buna baðlý olarak “medya izleme raporu” tahlillere dayanarak “çözüm”ler ortaya at-
formatýnda veriler sýralamak deðildir. Bu masý, Marksist ekonomi yazýnýný büyük öl-
nedenle, yazýmýzdan böyle bir “rapor” ben- çüde sýradanlaþtýrmýþtýr.
zeri bir veri bekleyen okuyucu hayal kýrýk- Bu sýradanlaþmada, 1980 öncesinde
lýðýna uðrayacaktýr. Sovyet revizyonizminin emperyalist ekono-
Yazýmýzýn amacý, sol yayýnlarda egemen milere yönelik “konjonktürel” yaklaþýmla-
olan ideolojisizleþme, Marksist-Leninist teo- rýnýn da önemli bir payý bulunmaktadýr.
riyi önemsememe ve pragmatist anlayýþla- Bu revizyonist bakýþ açýsýyla, uzun yýllar
emperyalizm tahlilleri, kapitalist ekonomi-
* Burada “sol” ifadesi, kendilerini “Marksist”, “Le- nin devrevi hareketinin izlenmesi ve bu
ninist”, “komünist” ya da bunlarýn toplamý sýfatlarla
tanýmlayan, kimilerinin “devrimci demokrat” olarak
devrevi hareketin “kriz” aþamasýnýn olgu-
tanýmladýðý yapýlarý, örgütleri, legal oluþumlarý kap- larýnýn tahliliyle sýnýrlandýrýlmýþtýr. “Yeni sol”
samaktadýr. olarak adlandýrýlan Sweezy, Baran, Mag- %
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

doff gibi marksist ekonomistlerin emperya- Ama bu, kapitalizmin tahlilini yaparken
list sistemi bütün olarak tahlil etmeye yö- Marks’ýn ortaya koyduðu þu temel sapta-
nelik çalýþmalarý böyle bir ortamda büyük manýn reddinden baþka bir þey deðildir:
ilgi görmüþtür. Bu ortamda, emperyalist “Kafamda biriken kuþkularý gi-
dünya ekonomisinin tahlili, dünya ekono- dermek için ilk giriþtiðim çalýþma,
mik bunalýmýnýn incelenmesi, modern re- hegelci Hukuk Felsefesi’ni eleþtirici
vizyonizmin ekonomizminin etkisinden bir gözle yeniden gözden geçirmek
yavaþ yavaþ arýndýrýlmýþtýr. oldu. Bu çalýþmanýn giriþi, Paris’te,
Türkiye Devriminin Acil Sorunlarý-I’de 1844’te yayýnlanan Deutsch-Franzö-
açýkça ifade edildiði gibi, bir ülkede devrim sische Jahrbücher’de çýkmýþtýr. Araþ-
yapmanýn ilk þartý doðru emperyalizm týrmalarým, devlet biçimleri kadar
tahlilidir. hukuki iliþkilerin de ne kendilerin-
Ülkemiz somutunda ilk ve kapsamlý den, ne de iddia edildiði gibi insan
emperyalizm tahlili Mahir Çayan yoldaþ ta- zihninin genel evriminden aþýlama-
rafýndan Kesintisiz Devrim II-III’de ortaya yacaðý, tam tersine, bu iliþkilerin
konulmuþtur. Mahir Çayan yoldaþa kadar köklerinin, Hegel’in 18. yüzyýl Ýngiliz
yapýlmýþ olan emperyalizm tahlilleri, hemen ve Fransýz düþünürlerinin örneðine
her durumda Sovyet revizyonizminin bakýþ uyarak ‘sivil toplum’ adý altýnda top-
açýsýyla “cycle” tahlillerinden öteye geçe- ladýðý maddi varlýk koþullarýnda bu-
memiþtir. lunduklarý, ve sivil toplumun anato-
Bugün ise, emperyalist dünya ekonomi- misinin de, ekonomi politiðin içinde
sinin tahlili bir yana, revizyonist bakýþ açý- aranmasý gerektiði sonucuna ulaþ-
sýyla “cycle” tahlilleri bile yapýlmaz olmuþ- tý.”2
tur. Öncelikle bu gerilemenin ve ekonomik Marks, Kapital’in birinci cildine yazdýðý
tahlillere olan ilgisizliðin nedenlerini açýk- 1873 tarihli önsözde burjuva ekonomistle-
lýða kavuþturmak gerekmektedir. rin durumunu ve ekonomi yazýnýnýn geliþi-
Þüphesiz bunun nedenleri, genel ifadey- mini ise þöyle ortaya koyuyordu:
le, 12 Eylül sonrasýndaki depolitizasyon, “Fransa ile Ýngiltere’de, burjuva-
ideolojisizleþme ve bilimsel teoriden uzak- zi, siyasal iktidarý ele geçirmiþti. Bun-
laþmadýr. Ancak bunlar genel nitelikte olup, dan sonra sýnýf savaþýmý, pratik oldu-
kitlesel ölçekte olgulardýr. Oysa sol yayýn- ðu kadar teorik olarak da gitgide da-
lar, her durumda sol örgütlenmelerin ken- ha açýk ve tehdit edici biçimler aldý.
di faaliyetleri ve bakýþ açýlarýnýn yazýnsal ifa- Bilimsel burjuva ekonomisinin ölüm
desidir. Bu yayýnlar, sadece kitleye yönelik çanýný çalýyordu. Artýk bundan son-
yayýnlar olmayýp, ayný zamanda kadrosal ra bu ya da þu teoremin doðru olup
örgütlenmenin de araçlarýdýr. olmamasý deðil, ama sermayeye
Bu açýdan bakýldýðýnda, sol yayýnlarýn yararlý mý yoksa zararlý mý, gerekli
emperyalist dünya ekonomisine, ekonomik mi yoksa gereksiz mi, siyasal bakým-
geliþmelere ilgisizlikleri ya da yüzeysellikleri dan tehlikeli mi tehlikesiz mi olduðu
12 Eylül sonrasýndaki depolitizasyonla açýk- sözkonusuydu. Tarafsýz incelemele-
lanamaz. rin yerini ücretli yarýþmalar, gerçek
Buna karþýt olarak, solda ideolojik ve bilimsel araþtýrmalarýn yerini kara
teorik düzeyin alabildiðine düþük olduðu, vicdanlý ve þeytanca mazur göster-
dolayýsýyla solda yer alan insanlarýn ekono- me eðilimleri almýþtý.”3
mik tahlilleri ve yazýlarý “kavrayacak” dü- Ýþte Marksist ekonomi-politik bu koþul-
zeyde olmadýklarý, bu nedenle okunmayan lar altýnda ortaya çýktý.
yazýlarýn, anlaþýlmayan tahlillerin yayýnlar- Böylesine bir temele sahip olan, kapi-
da yer almamasýnýn “doðal” olduðu söyle- talist üretim iliþkilerinin ayrýntýlý ve bilimsel
nebilir.1 tahlilini yapmýþ olan Marksist ekonomi ya-
1
Bir “parti baþkaný” þöyle yazmaktadýr: “Bu kadro ise son derece hayýrlý bir durumdur, zira kimi bula-
kaynaðýnýn marksizmi bilmemesi sorun deðildir, zira þýklýklarý temizlemek neredeyse imkansýz olabilir.”
bilgi ve tarihsel bilinç açýðýnýn kapatýlmasý pekala (Aydemir Güler, 28 Ekim 2005.)
mümkündür. Bu insanlarýn çöken ve dejenere olan 2
Marks, Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký, Önsöz.
& sollarla önemli herhangi bir iletiþiminin olmamasý 3
Marks, Kapital, Cilt: I, s. 23.
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

zýnýnýn ülkemiz solundaki “mirasçýlar”ýnýn görüntüleri tepkiye neden olmaktadýr. Öte


durumu içler acýsýdýr. yandan ise, Türk silahlý kuvvetlerinin Lüb-
Bugün ülkemiz solunda, geliþen ekono- nan’a gönderilmesi için pazarlýklar yürütül-
mik olaylara karþý kayýtsýzlýk, bananecilik mektedir.
egemen durumdadýr. Ekonomik olaylar ve Böylece ülkenin gündemi, Ýsrail saldýr-
geliþmeler sadece “kültür merkezleri” vb. ganlýðý, bu saldýrganlýða Türkiye’yi ortak
yerlerde yapýlan “ekonomi dersleri” ya da yapma giriþimleriyken, þüphesiz ekonomi-
“seminerler”inin sýnýrlarý içine hapsedil- deki geliþmeler, bunlarýn emperyalist dün-
miþtir. Ve bunlar da çokluk master ya da ya ekonomisindeki yeri ve sonuçlarý fazlaca
doçentlik tezi hazýrlýðý içinde olan “akade- ilgi uyandýrmayacaktýr.
misyenler”in piyasacý tezlerinin “test” alan- Ama devrimci yayýn, basit bir “tiraj” so-
larý olmuþtur. rununa, “reyting” hesabýna tabi kýlýnamaz.4
Þüphesiz ekonomik yazýlarýn ve tahlil- Devrimci ya da sol bir yayýn, sadece ge-
lerin sol yayýnlarda yer almamasýnýn ya da liþen güncel olaylarýn yazýldýðý ve bunlara
çok sýnýrlý ve yüzeysel olarak yer almasý- karþý ajitasyon yürütülen yayýnlar olmayýp,
nýn “mantýklý” bir açýklamasý da yapýlabil- tek iþlevleri, belirlenmiþ gündemlerle mi-
mektedir. ting hazýrlýklarýný duyurmak ya da “haber
Bu “mantýklý” açýklamaya göre, sol ya- ajansý” gibi çalýþmak deðildir. Devrimci ya
yýnlar, herþeyden önce “kitle yayýn orga- da sol bir yayýn organýndan beklenen, olay-
ný”dýr, dolayýsýyla “kitleyi ilgilendirmeyen” larýn nedenlerini, geliþim dinamiklerini, em-
konular sadece “entelektüel fikir jimnasti- peryalist sistemle olan iliþkilerini ortaya
ði”nden baþka bir þey deðildir! koymak, bu yolla bireyleri ve kitleleri bilinç-
Bir baþka “mantýki” açýklama ise, “hal- lendirmektir.
kýn gerçek gündemi”yle gerekçelendiril- Genel bir söylem ve mantýkla, bugün
mektedir. Buna göre, bugün “Ortadoðu kan Ýsrail’in Lübnan’a saldýrýsý, Amerikan em-
gölüne dönmüþken” bu türden ekonomik peryalizminin “Büyük Ortadoðu Projesi”nin
tahlillere ve yazýlara yer vermek, “gerçek bir parçasý olarak açýklanabilmekte ve bu-
gündemi saptýrmak”tan baþka anlama gel- nun da “dünya enerji kaynaklarýnýn dene-
mez! timini ele geçirmeyi amaçladýðý” söylenebil-
Bu ve benzeri “mantýki” gerekçeler or- mektedir.
taya konulsa da, yine de ekonomik geliþ- Ama bunlar, þeriatçý yazarlardan “tele-
meler sol yayýnlarýn þurasýna ya da burasý- voleci ekonomistler”e kadar hemen herkes
na sýzabilmektedir. Ancak bu “sýzan” ya- tarafýndan yazýlmýþ, üstelik hergün yazýlý ve
zýlar da, olabildiðince yüzeysel ve ajitatif görüntülü “medya” manþetlerinde yer alan
söylemle kaleme alýnmýþtýr. deðerlendirmelerden baþka bir þey deðil-
“Pratik ideolojik mücadele”de piþmiþ ve dir.
“deneyim” sahibi olmuþ sol “ideologlar” bi- Bir devrimci ya da sol yayýnýn, ayný þey-
raz daha rahat konuþurlar: “Ne yani, þimdi leri, ayný mantýk ve söylemle ifade etmesi-
dünyada ve ülkedeki geliþmeleri yok ka- nin yeni bir bilgi saðlamayacaðý açýktýr.
bul edip, bu geliþmeler karþýsýnda tepkimizi Ve bugün, Ýsrail saldýrýsý baþlamýþ, in-
ortaya koyan eylemler yapmayýp, evde otu- sanlar katledilirken, bu geliþmeye karþý tep-
rup ekonomi mi öðrenelim!” kilerin þu ya da bu biçimde dýþavurulmasý,
Tüm bunlar ne kadar “mantýki” görü- örgütlenmesi gündemdeyken, hiç kimse
nürse görünsün, son tahlilde, Marksist-Le- geliþmelerin emperyalist dünya ekonomi-
ninist teorinin küçümsenmesi, pragmatiz- siyle baðlantýlarýyla ilgilenmeyecektir. Ama
min ve eklektizmin egemen kýlýnmasýndan bu saldýrganlýklarýn birkaç “neo-con”un zi-
baþka bir anlamý yoktur. hinlerinde tasarladýklarý bir “plan”ýn parçasý
Örneðin, bugün Ýsrail Lübnan’a saldýr- olmadýðýný bilmek de, bu eylemlerde yer
makta, tonlarca bomba atmakta, Lübnan
ve Filistin’de yüzlerce insan öldürülmekte-
4
Ama somut gerçek bunun tersidir. Bazý sol yayýn-
lar, örneðin Atýlým, yayýnlarýný internet ortamýnda za-
dir. Bu olayý protesto etmek, Ýsrail’in sal-
mandaþ olarak yayýnlamaktan vazgeçmiþtir. Özel bir
dýrganlýðýný, Amerikan emperyalizminin Ýs- açýklama yapýlmamýþ olmasýna karþýn, gerekçe, der-
rail’e verdiði desteði teþhir etmek gerekli- ginin internette zamandaþ olarak yayýnlanmasýnýn
dir. Ölümlerin ve bombalarýn insanlýk dýþý satýþlarý etkilediði inancýdýr.
'
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

alan insanlarýn hakkýdýr. sadece sözde anti-emperyalist mücadele


Sorun, Amerikan emperyalizminin aske- olarak kalacaktýr. Anti-emperyalist mücade-
ri saldýrganlýðýnýn giderek arttýðý ve geniþle- lenin hedefleri açýk ve net biçimde ortaya
tilmeye çalýþýldýðý bir sürecin gerçek ve nes- konulmadýðý sürece, geliþmesi ve devrim-
nel nedenlerinin, dinamiklerinin saptanma- ci bir mücadele konusu haline gelmesi
sý ve bilinmesi sorunudur. mümkün deðildir.
Irak iþgalinin öngünlerine baktýðýmýzda, Amerikan emperyalizminin saldýrganlýðý
Amerikan emperyalizminin saldýrganlýðýnýn arttýkça solda anti-emperyalist mücadele-
dünya enerji kaynaklarýný ele geçirmek ola- den daha çok söz edilmekle birlikte, yapý-
rak deðerlendirildiðini günlük gazetelerde lan tek þey emperyalist saldýrganlýðýn kur-
sýkça ve bolca görürüz. Öyle ki, pek çok banlarýna baþ saðlýðý dilemekten ibaret kal-
emperyalizm “tetikçisi” köþe yazarý bile, maktadýr.6
böyle bir geliþmenin dünya ekonomisinde Bu da Filistin ve Lübnan sorununda ol-
olumlu etkiler yapacaðýný, her þeyden önce duðu gibi, Ýsrail saldýrganlýðý ile Hizbullah-
istikrarsýz petrol fiyatlarýný istikrarlý hale ge- Hamas þeriatçýlýðý arasýna sýkýþýlmasýna yol
tireceðini, dolayýsýyla petrol fiyatlarýnýn yük- açmaktadýr.7
selmesini engelleyerek maliyetleri düþüre- Emperyalizm tahlilinin yapýlmadýðý, sý-
ceðini ve bunun da fiyatlara yansýyarak hal- nýfsal tahlillerin bir yana býrakýldýðý, herþeyin
kýn alým gücünü artýracaðýný yazýp çizmiþ- “hümanizm”e ve “hümanist” eylemlere in-
lerdir. dirgendiði koþullarda baþka türlü olmasýný
Ama Irak iþgalinin öngününde 29,44 do- beklemek de safdillik olur.
lar olan petrol fiyatlarý, 2004’de 39,20 do- Yine de bazý “teorik” yayýnlarda emper-
lar, 2005’de 58,56 dolar ve 2006 Temmuz’ yalist ekonomilerden söz edilmektedir. Haf-
unda 78 dolara kadar yükselmiþtir.5 talýk “kitle ajitasyon yayýnlarý”nýn dýþýndaki
Bu geliþmenin anlaþýlabilmesi için, her- bu yayýnlarda egemen unsur, Sovyet reviz-
þeyden önce kapitalizmin tekelci aþamasý- yonizminin klasik ekonomizminden baþka-
nýn (emperyalizm) ayýrýcý özelliklerinin bi- sý deðildir.
linmesi gerekir. Emperyalizm tahlili yapýl- Örneðin bir zamanlarýn Enver Hocacý,
maksýzýn bunlarýn saptanmasý da zaten ola- sosyal-emperyalizm teorisi savunucusu, ek-
naksýzdýr. lektizmin baþ tacý Atýlým çevresinin “teorik
Emperyalizme karþý mücadele, emper- yayýn organý” Teoride Doðrultu’da þunlarý
yalizmin askeri saldýrganlýðýnýn trajik görün- okuyabiliyoruz:
tüleriyle yürütülen bir mücadeleye indirgen- “1990-1994 dünya ekonomik kri-
dikçe, “hümanist” bir protesto hareketin- zini 2000-2003 dünya ekonomik kri-
den öteye geçemeyecektir. zi takip etti. Sermaye, burjuvazinin
Anti-emperyalist mücadele, ancak em- propaganda ve tedbirlerine göre de-
peryalizmin, emperyalist sömürünün ve bu ðil, kendi nesnel yasalarý doðrultu-
sömürünün sürdürülüþ biçimlerinin bilin-
mesiyle doðru bir biçimde yürütülebilir. 6
Bu durumu Che Guevara Vietnam somutunda
Emperyalizm tahlili yapýlmaksýzýn, emper- þöyle ifade eder:
yalist sömürü mekanizmasý ortaya konul- “Bugün dünyanýn tüm ilerici güçlerinin Vietnam
halkýyla dayanýþmasý, Roma arenalarýndaki glad-
maksýzýn yürütülecek anti-emperyalist mü- yatörleri alkýþlayan pleplerin acý ironisine benzemek-
cadelenin hedeflerinin belirsiz kalacaðý da tedir. Sorun, saldýrýnýn kurbanýna baþarý dilemek
ayný ölçüde açýktýr. Bu belirsizlik giderilme- deðil, onun kaderini paylaþmaktýr; kiþi, zaferde ya
diði sürece, kimileri anti-emperyalist müca- da ölümde onunla olmalýdýr. ” (... Ýki, Üç Daha Faz-
la Vietnam)
deleden sosyalizm beklentisi içine girerken, 7
Bu olguya ilk dikkat çeken Ece Temelkuran ol-
kimileri de ayný mücadelenin ulusal burju- muþtur:
vazinin çýkarlarýna hizmet ettiði sonucunu “Þimdi ‘kefiyesiz’ bir Filistin de bizden cevap bek-
kolayca çýkartabilir. liyor acilen:
Daha tam ifadeyle, belli bir programa Yeþil bayraklarýn tarafýnda mýsýn yoksa bir silah
yýðýnaðý haline getirilen Ýsrail’in mi?
sahip olmayan anti-emperyalist mücadele, Dünya bizden giderek daha çok taraf olmamýzý
bekleyecek, gidilen yer orasý.
5
2006 Temmuz sonu itibariyle petrol fiyatý 73,40 Peki, ‘Ben kefiyenin tarafýndayým’ demek müm-
 dolardýr. kün mü?” (Milliyet, 14 Temmuz 2006.)
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

sunda hareket etti. Dünya ekonomi- amuduyla götürürken’, verdikleri ver-


si, devrevi hareketinin kriz aþamasýn- gilerle ‘Türkiye’yi büyütmüþler!’ Ka-
daki en derin noktasýna 2001 yýlýnýn pitalizmde büyümenin ne anlama
3. çeyreði ile 2002 yýlýnýn 2. çeyreði geldiðini açýkça gösteren bu tespiti
arasýnda ulaþtý. 2002’nin 2. çeyreðin- bir yana býraksak dahi, kapitalizmin
den bu yana genel anlamda dünya kendi içinde de böyle bir büyüme,
ekonomisi ve onun önemli bileþen- ‘olumlu’ deðil, tersine ancak ‘risk’
leri olan ekonomiler (ABD, AB, Ja- olarak görünür. Ýthalat ve dýþ ticaret
ponya vs.), krizin en derin noktasýn- açýðý ile büyüyen, kendi üretimi em-
dan çýkarak belli bir canlanma süre- peryalist tekellerin çýkarlarý için yok-
cine girdiler. Her bir ülkede farklý bo- edilmiþ bir ülke, dýþ destekle ayakta
yutlarda olan ekonomik canlanma duran bir ülke demektir.”9
ve bu canlanmayý ifade eden eko- Þüphesiz burada da, “büyüme”nin ne
nomik veriler, dünya ekonomisinin olduðunu, ithalat, ithalat vergisi, dýþ ticaret
2003 yýlý itibariyle krizde olmadýðýný açýðý ve “risk algýlamasý”nýn ne anlama
gösteriyorlar. Burada söz konusu geldiðini, kýsacasý yanlýþlýklarý ve eksiklikleri
olan, hem tek tek ekonomilerin ve açýklamak durumunda deðiliz.
hem de bir bütün olarak dünya eko- Teoride Doðrultu’da ekonominin devre-
nomisinin görece bir canlanma aþa- vi hareketinin (NBER normlarýyla “business
masýnda olduðudur. Bugün açýsýn- cycle”) “derin” anlamýndan söz edilirken,
dan ne dünya ekonomisi ve ne de Ekmek ve Adalet “medya” köþe yazarlarý-
ABD, bir bütün olarak AB ve Japon nýn yazýlarýnýn bir özetiyle yetinmiþtir.
ekonomileri krizdedir. Ama, mevcut Hiç kimse Marksist ekonomi-politiðin bu
geliþme eðilimleriyle bu ekonomiler, kadar “derin” ve bu kadar köþe yazarlaþ-
ekonomik krizden güçlü bir çýkýþýn týrýlmýþ “özet” olabileceðine inanmayacak-
gerçekleþtirildiðini ifade etmiyorlar. týr. Ama bu, sol yayýnlarýn ortak özelliðidir.
Durgunluk eðilimi taþýyan, dönem Þimdi bir baþka legalist kesime, hangi
dönem mutlak gerileyen, ama eði- “gelenek”in “mirasçýsý” olduðu konusunda
lim olarak canlanma aþamasý, eko- tam bir “fikir birliði”ne sahip olmayan10 SÝP-
nomik devreviliðin kriz dýþý aþamasý- TKP’sine bakalým.
ný ifade eden bir geliþme. Bu geliþ- SÝP-TKP, þimdilik ekonomik geliþmele-
me, bu ülke ekonomilerinin ve dün- rin “ekonomik” deðerlendirmelerini, “kül-
ya ekonomisinin oldukça kýrýlgan bir tür merkezi” bünyesinde yürüttüðü “ders-
süreçten geçtiklerini gösterir.”8 ler”in akademisyen “hoca”larýna býrakmýþ-
Burada bu “deðerlendirme” ve “sapta- ken, haftalýk “komünist”inde “kitle”ye yö-
malarýn” yanlýþlýðýný ele almayacaðýz. Sade- nelik “ekonomi-politiðin alfabesi” yazýlarý
ce sol ekonomi yazýnýn nelere “kadir” ol- yayýnlamaktadýr. Bu “alfabe” yazýlarýndan
duðunu göstermekle yetineceðiz. birisinde þunlar yazýlýdýr:
Yine bir baþka sol yayýnda (geçmiþte “Emek-deðer teorisinin ne oldu-
“vatanseverlerin sesi Vatan”, bugün Yürü- ðunu anlamak için önce “meta”
yüþ olan Ekmek ve Adalet’te) “büyümede üzerinde durmak gerekiyor.
dünya rekoru” kýrýldýðýna iliþkin DÝE açýkla- Meta, karþýlýðýnda baþka maddi
malarý üzerine þunlar yazýlmýþtýr: ürün ya da hizmetler (veya para) el-
“Ýthalat yüzde yüzden fazla arta- de etmek için üretilen maddi ürün
rak, 41 milyar dolardan 97 milyar do- ya da hizmetlerin genel adýdýr.”11
lara yükseldi. IMF programýnýn par- “Alfabe”nin “meta”yla baþlatýlmasý do-
çasý olan bu politika sonucunda, it- ðaldýr. Ne de olsa Marks, kapitalizm tahlili-
halat yükselmiþ ve bundan elde edi-
len vergi de ‘büyüme’ rakamýna kay- 9
Ekmek ve Adelet, 10 Nisan 2005, Sayý: 153, s. 23.
dedilmiþtir. Yani ithalatçý iþbirlikçi te-
10
“Entelektüel etkinin bizim hareketimizde güçlü bir
enerji kaynaðý oluþturmasý TKP’lilik deðil Gelenekçi-
keller ve Türkiye pazarýný ele geçi-
lik yýllarýna aittir. TKP’li komünistin veya birlikte mü-
ren emperyalist tekeller ‘deveyi cadele verdiði yurtseverlerin emeði artýk kitlesel bir
zeminde test edilmesi gereken türdendir.” (Ayde-
8
Teoride Doðrultu, Sayý: 19, Ocak-Þubat 2005, s. 62. mir Güler, Cesaret testine giriþ, 28 Temmuz 2006.)

KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

ne baþlarken “Kapitalist üretim tarzýnýn mamalarýdýr. Ama Marksizm-Leninizmin


egemen olduðu toplumlarýn zenginliði, tüm bilimselliði basit ve sýradan bir ajitas-
‘muazzam bir meta birikimi’ olarak kendi- yon söylemine kolayca kurban edilebil-
ni gösterir, bunun birimi tek bir metadýr. mektedir.
Araþtýrmalarýmýzýn, bu nedenle, metaýn tah- SÝP-TKP’nin sözünü etmiþ olduðumuz
lili ile baþlamasý gerekir”12 saptamasý yap- yazýsýnýn bir köþesinde ise þunlar yazýlýdýr:
mýþtýr. “Bu yazýda ‘para’dan hiç söz et-
Marks, Ekonomi Politiðin Eleþtirisine medik ve metalarýn birbirleriyle de-
Katký’da metayý þöyle tanýmlar: ðiþtirildiðini kabul ettik. Gerçekte,
“Meta, Ýngiliz iktisatçýlarýnýn dedi- meta alýþveriþlerinin neredeyse tü-
ði gibi, herþeyden önce ‘yaþam için münde para kullanýlýr. Ancak para,
gerekli, yararlý ya da hoþ herhangi buradaki tartýþmanýn özünü deðiþtir-
bir þeydir’, insan gereksinmelerinin mez.
konusu, sözcüðün en geniþ anlamýy- Para da bir metadýr.
la, bir geçim aracýdýr.”13 Para, yalnýzca, satma ve satýn al-
Kapital’in birinci cildinde ise meta þöyle ma iþlemlerini kolaylaþtýrýr.
ifade edilmiþtir: Bugün alýþveriþlerde kullandýðý-
“Meta, her þeyden önce, bizim mýz paralarýn (lira, dolar, euro vb.)
dýþýmýzda bir nesnedir ve, taþýdýðý deðiþim deðeri, bunlarýn üretilmesi
özellikleriyle, þu ya da bu türden in- (örneðin kaðýt paralarýn banknot
san gereksinmelerini gideren bir matbaalarýnda basýlmasý) için gerek-
þeydir. Bu gereksinmelerin niteliði, li emek zamanýyla belirlenmez tabii
örneðin ister mideden, ister hayal- ki. Bu paralarýn deðiþim deðerine sa-
den çýkmýþ olsun, bir þey deðiþtir- hip olmasýný saðlayan, onlarý çýkaran
mez. Burada nesnenin, bu gereksin- devletlerin sunduðu güvencedir. Söz
meleri, geçim aracý olarak doðrudan konusu güvence zayýfladýðýnda (ör-
doðruya mý, yoksa üretim aracý ola- neðin ilgili devlet yýkýldýðýnda), bu
rak dolaylý yoldan mý, nasýl giderdiði paralar, beþ para etmez hale gele-
de bizi ilgilendirmemektedir.”14 bilir. Asýl önemlisi, alýþveriþlerin bu
Þüphesiz okuyucu ilk anda þunu sora- paralarla yapýlmasý, buradaki tartýþ-
caktýr: “Burada SÝP-TKP’sinin “alfabe”siyle manýn özünü deðiþtirmez. ”15
Marks’ýn metaya iliþkin saptamalarý arasýn- Para üzerine Marks ise þunlarý yazar:
daki farklýlýk çok mu önemlidir?” “Deðer ölçüsü iþlevini yerine ge-
Yazýmýzýn amacý sol yayýnlardaki ekono- tiren ve ister kendi kiþiliðinde ister
mi yazýnýnýn durumunu, içler acýsý görünü- bir temsilci ile dolaþým aracý olarak
münü ortaya koymaktýr. Dolayýsýyla burada hizmet eden meta, paradýr...
Marks’ýn meta üzerine yaptýðý sayfalar dolu- Para, bir deðer ölçüsü olarak,
su tahlillerin ve saptamalarýn neden onca metalarda içkin deðerin ölçüsüne,
ayrýntýyý içerdiðini açýklamak durumunda emek-zamanýna bir zorunluluk sonu-
deðiliz. Göstermeye çalýþtýðýmýz, konularýn cu verilmiþ dýþsal bir biçimdir.”16
ve Marksist ekonomi-politiðin öylesine ba- Marks paraya iliþkin tahlilinin devamýn-
sit ve yüzeysel olmadýðýdýr. da paranýn deðiþik biçimlerini inceler.
Ýster “kitle”nin “eðitilmesi” amacýyla, is- “... metalarýn baþkalaþýmý ya da
ter dünya ekonomisinin “derin” tahlili ama- deðer-biçimlerinin geliþmesi yeni bir
cýyla kaleme alýnmýþ olsun, sol yayýnlarda yönüyle ortaya çýktýðý için, para da
yer alan ekonomi yazýlarýndan beklenen, yeni bir iþlev yüklenir, ödeme aracý
Marksist ekonomi-politiðin temel belirleme-
lerini yüzeyselleþtirmemeleri, sýradanlaþtýr- 15
“Emek-deðer teorisi nedir?”, agy.
Burada “cýmbýzlama yöntemiyle alýntý yapýlýyor”
demagojisine yer vermemek için alýntýlarý neredey-
11
“Emek-deðer teorisi nedir?”, “komünist”, Sayý: 272, se olduðu gibi aldýk. Oysa bu yazýda asýl dikkat çe-
30 Haziran 2006. kici olan “paralarýn deðiþim deðerine sahip olmasýný
12
Marks, Kapital, Cilt: I, s. 49. saðlayan, onlarý çýkaran devletlerin sunduðu güven-
13
Marks, Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký, s. 41. ce” sözlerindeki çarpýklýktýr.
 14
Marks, Kapital, Cilt: I, s. 49-50. 16
Marks, Kapital, Cilt: I, s. 109, 144.
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

olur.”17 deðiþtirilmesi mümkün deðildir. Anti-em-


Paranýn, deðerin ölçüsü, dolaþým aracý peryalist mücadeleden, anti-emperyalist
ve ödeme aracý olarak iþlev görmesi üze- cephelerden söz edenler, herþeyden önce
rine Marks’ýn yaptýðý tahliller “komünist” emperyalizmin ne olduðunu ve bu anti-em-
adýný taþýyan bir yayýnda kolayca “Para, yal- peryalist mücadelenin amaç ve hedefleri-
nýzca, satma ve satýn alma iþlemlerini ko- nin neler olduðunu açýk ve net olarak orta-
laylaþtýrýr”a indirgenebilmiþtir. Marks, “Zo- ya koymak zorundadýrlar. Bunun yolu ise,
runlu geçerliliði olan kaðýt paralarý çýkartan emperyalizmin, emperyalist sömürünün ve
devletin müdahalesi ekonomi yasalarýný emperyalist sömürü mekanizmasýnýn doðru
yürürlükten kaldýrýyor gibi görünüyor... dev- bir tahlilinden geçer.
letin bu gücü sýrf bir görünüþten ibarettir. Marksist ekonomi-politiði sýradanlaþtýra-
Devlet, pekala istediði kadar kaðýdý, istediði rak, “eðitim çalýþmasý” adý altýnda Marksist
her türlü para adý altýnda dolaþýma sokabi- ekonomi-politiðin en temel kavramlarýnýn
lir, ama onun denetimi bu mekanik eylem- içeriðini boþaltarak bir yere varýlamayacaðý
le kalýr.”18 diyerek uyarmýþken. gibi, doðru bir emperyalizm tahlili yapýlmasý
Hayýr! da olanaksýzdýr.
Marksizm-Leninizm böylesine sýradan, Legalistlerin, eklektik teoriyi baþ tacý
böylesine yüzeysel, bilimsel içeriðe sahip edenlerin, “umudu büyütmek”, “insanlarýn
olmayan, burjuva iktisat kitaplarýnda yazýlý yeni bir ütopyaya ihtiyacý var”, “ayaða kal-
teorilerle kapitalizmi tahlil eden bir dünya kýyoruz” gibi boþ sözleri yinelemek yerine,
görüþü deðildir. Marksizmin bilimsel dünya görüþünün “bi-
Bir kez daha yinelemekte yarar vardýr: limsel haysiyetini” ayaklar altýna almadan
Bir ülkede devrim yapmanýn ilk þartý Marksizmi öðrenmelerinde sonsuz yarar
doðru emperyalizm tahlilidir. vardýr.
Devrimin yapýldýðýnýn unutulduðu, unut- Bu gerçeði gizlemek amacýyla, güncel
turulduðu, devrim için bir araya gelmiþ in- ve yakýcý sorunlarýn varlýðýný öne sürerek
sanlarýn devrimlerin “olduðu”na inandýrýl- “emperyalizm tahlilinin þimdi sýrasý mý” di-
dýðý günümüz koþullarýnda da, doðru bir ye demagoji yapmanýn “getirisi” olsa bile,
emperyalizm tahlili yapýlmaksýzýn, dünyanýn deðeri yoktur.19

19
“Fiyat, metada gerçekleþen emeðin para-adýdýr...
Kendileri meta olmayan vicdan, onur vb. gibi þeyler,
sahipleri tarafýndan satýþa çýkarýlýr hale gelirler ve
böylece bir fiyatlarý olduðu için meta biçimini alýr-
17
Marks, Kapital, Cilt: I, s. 150. lar. Demek ki, bir þeyin deðeri olmadýðý halde, bir
18
Marks, Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký, s. 139. fiyatý olabilir.”(Marks, Kapital, Cilt: I, s. 117.)
!
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

“Terörizm
hiçbir zaman
proleterin
silahý olmamýþ...”!*

Türkiye Barolar Birliði’nin (TBB) “bir ça- numlarý, koþullarý, tarihleri vb. terö-
lýþma grubu”na hazýrlattýðý “Türkiye ve Te- rizmin ve teröristin yaratýlmasý için
rörizm 2006” araþtýrmasý Haziran sonunda elveriþli bir ortam mý oluþturmakta-
yayýnlandý. dýr? Düþüncemize göre soru böyle
Türkiye hukukçularýnýn en üst “sivil” ku- soruluyorsa cevabý evettir.”
rumu olan TBB’nin “terörizm” araþtýrmasýn- Hukukun en temel unsuru olan ýrk, dil,
da, “terörizm hiçbir zaman proleterin silahý din, ulus vb. ayrýmý gözetilmeksizin herke-
olmamýþtýr” “hükmü” ilan edilirken, “terö- sin yasalar karþýsýnda eþit olduðunun sa-
rizm”in din, ýrk ve uluslara ait bir özellik vunucusu olmasý gereken “sivil” hukuk-
olduðunun altý çizilmiþtir. çular birliðinin, “terörizm”i böylesine ýrksal,
TBB’nin “terörizm” araþtýrmasýnýn basý- dinsel ve ulusal temele oturtan bir “araþtýr-
na yansýyan bölümünde, “Bazý din, ýrk, ülke ma”ya imza atmasý, ülkemizde hukukçu-
ve uluslarýn da bizatihi ‘terörist olarak yara- larýn nasýl bir yozlaþma içinde olduklarýnýn
týlmadýklarý’ doðrudur ama bu görüþ de da açýk ifadesi olmaktadýr.
esastan eleþtirilebilir” denilerek, Ýsviçre, Ýs- Þüphesiz TBB’nin imzasýný taþýyan “terö-
veç, Fin ve Ýzlanda’da “terörist örgüt” orta- rizm araþtýrmasý”ndaki, “terörizm hiçbir za-
ya çýkmadýðýndan hareketle þu sonuca ula- man proleterin silahý olmamýþtýr” “hükmü”,
þýlmaktadýr: araþtýrmayý yapan “grup”un “sol eðilimli”
“Buna karþýlýk, terörizm ve terö- olduklarýný gösteren bir alamet-i farika gibi
rizme karþý savaþ yöntemleri Ortado- kullanýlmýþsa da, tarihsel açýdan hiçbir
ðu patentlidir. Geliþmiþlik seviyeleri, “hükme” sahip deðildir.
geçmiþleri, ýrksal ve ulusal özellikle- Biraz tarih okumuþ hemen herkesin ko-
ri, ülkelerinin jeopolitik ve jeostrate- layca görebileceði gibi, “proleterler”, he-
jik deðerlendirmeleri birbirinden çok men her zaman ezilen sýnýflarýn tarih bo-
farklý olan Ruslar, Türkler, Almanlar, yunca ezenlere karþý mücadelesinde kul-
Fransýzlar, Araplar, Yahudiler ve Ýs- landýklarý þiddet yöntemlerini kullan-
panyollar neredeyse tüm tarihleri bo- maktan bir an için geri durmamýþlardýr.
yunca hem yukarýdan ve hem de Kendi kendine sýnýf olarak proletarya,
aþaðýdan terörle iç içe olmuþlardýr... tarihteki tüm diðer ezilen ve sömürülen sý-
Bazý ülkeler ýrklar, dinler ve ulus- nýflar gibi, egemen sýnýflarýn acýmasýz baský-
lar bizatihi terörizmi ve teröristi ya- larýna ve þiddetine maruz kalmýþlardýr ve
ratmasalar bile, o ülkelerin, uluslarýn, kalmaya da devam etmektedirler. Bu ne-
ýrklarýn ve dinlerin özellikleri, ko- denle, bulabildikleri her türlü araçla ege-
men sýnýflarýn baský ve þiddetine karþý sa-
" * Türkiye Barolar Birliði, “Türkiye ve Terörizm-2006”. vaþmýþlardýr. Bu savaþ, her durumda ege-
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

men sýnýflarýn þiddetine karþý þiddet kul- gibi kesin olarak terörizm deðildir.
lanmak þeklinde olmuþtur. Bireysel terörizmden amaç ve bi-
Proletarya baþta olmak üzere, tarihteki çim olarak farklýdýr.”
tüm ezilen ve sömürülen sýnýflarýn þiddetini Lenin, 1905 Devrimi döneminde yazdý-
ve þiddetinin “dozajýný” belirleyen, her za- ðý “Gerilla Savaþý” yazýsýnda, gerilla savaþý-
man ve her çaðda egemen sýnýflarýn þiddeti nýn “terörizm” olduðunu ileri sürenlere kar-
olmuþtur. þý þunlarý söyler:
“Terör” bir þiddet yöntemi, egemen sý- “Eski Rus terörizmi, aydýn komp-
nýflarýn þiddetine karþý bir þiddet aracý ve locunun iþi idi; bugün, genel bir ku-
biçimi olarak ilk kez 1789 Fransýz Devrimi’- ral olarak, gerilla savaþý, iþçi savaþçý-
yle ortaya çýkmýþtýr. Jakobenlerin aristokra- larca, ya da doðrudan doðruya iþsiz
siye karþý yürüttükleri “terör”, Marks’ýn açýk- iþçilerce verilmektedir. Blankicilik ve
ça ifade ettiði gibi, burjuvazinin feodalizm- anarþizm, kliþecilik zaafý olan kimse-
le “avamca” hesaplaþmasýnýn bir ürünü ol- lerin kafasýnda kolayca oluþur, ama
muþtur. Aristokrasiye karþý “sans-culottes”in bir ayaklanma ortamýnda, ki bu Le-
terörünü, kendisi bir hukukçu, kamu avu- tonya topraðýnda çok açýktýr, böyle-
katý olan Robespierre 5 Þubat 1794’te yap- sine bilinen yaftalarýn iþe yaramazlýðý
týðý konuþmada þöyle dile getirir: artýk herkesçe bilinmektedir.
“Halk hükümetinin dayanaðý, ba- Gerilla savaþý, yýðýn hareketinin
rýþta erdemse, devrimde de hem er- bir ayaklanma noktasýna gerçekten
dem hem terördür. Erdemin olma- ulaþtýðý ve iç savaþýn ‘büyük giriþim-
dýðý yerde terör kýyýcýdýr, terörün ol- leri’ arasýnda oldukça geniþ bir ara-
madýðý yerde de erdem güçsüzdür. lýk olduðu bir sýradaki kaçýnýlmaz bir
Terör, tetikte duran, sert, yumuþama mücadele biçimidir.
bilmez bir adaletten baþka bir þey Bir marksist, kendini sýnýf müca-
deðildir. Demek ki terörün kaynaðý delesine dayandýrýr, toplumsal barýþa
erdemdir.” deðil. Belirli keskin siyasal ve iktisa-
Henüz proletaryanýn kendisi için sýnýf di bunalým dönemlerinde, sýnýf mü-
olarak tarih sahnesinde yer almadýðý, he- cadelesi doðrudan bir iç savaþ, yani
nüz “sans culottes”, yani “donsuzlar” ola- toplumun iki kesimi arasýndaki silah-
rak anýldýðý bu dönemde “terör”, devrimin lý mücadeleye doðru geliþme göste-
terörü, devrimci terör olmuþtur. rir. Böyle dönemde marksistler, iç
Proletaryanýn sýnýf partisinin “terör” kar- savaþtan yana yerlerini almak zorun-
þýsýndaki tutumunu Lenin, “Devrimci Mace- dadýrlar. Ýç savaþýn herhangi bir mo-
racýlýk" yazýsýnda þu þekilde dile getirir: ral suçlamasý, marksist açýdan ke-
“Gösteriler güçlendiðinde, göste- senkes benimsenemez. ”
rilerin örgütlenmesi ve kitlelerin si- Yine Lenin, 1905 Devrim günlerinde
lahlandýrýlmasý için çaðrýda bulun- yazdýðý “Ýki Taktik”de þöyle yazar:
maya baþladýk ve bir halk ayaklan- “Eðer devrim kesin bir zafer ka-
masý hazýrlama görevini öne sürdük. zanacak olursa – o zaman çarlýkla
Þiddet ve terörizmi ilke olarak as- jakoben, ya da isterseniz, ‘avam biçi-
la reddetmeksizin, kitlelerin doðru- mi’ hesaplaþacaðýz.”
dan katýlýþýný saðlayabilecek ve bu Ýþte örgütlü proletaryanýn devrimci mü-
katýlýþý teminat altýna alabilecek þid- cadele yöntemleri tarihte böyle yer alýr.
det biçimlerinin hazýrlanmasý için ça- Açýkça ifade edildiði gibi, proletarya, ge-
lýþýlmasýný istedik.” rek kendi kendine sýnýf olduðunda, gerek
Mahir Çayan yoldaþ ise, Kesintisiz Dev- kendisi için sýnýf olarak örgütlü mücadeleye
rim II-III’de, gerilla savaþýný politik kitle mü- giriþtiðinde, her zaman egemen sýnýflarýn
cadele biçimi olarak ele alan silahlý pro- baský ve þiddetine karþý, sýnýfýn devrimci
pagandanýn niteliðini þöyle ifade eder: þiddetini uygulamaktan bir an için geri dur-
“Silahlý propaganda, askeri deðil mamýþlardýr.
politik mücadeledir. Ferdi deðil, kit- TBB’nin “terörizm” araþtýrmasýný kaleme
levi mücadele biçimidir. Yani silahlý alanlar bunlarý bilmiyor deðillerdir. Onlarýn
propaganda, pasifistlerin iddia ettiði amacý, çaðýmýzýn ezilen ve sömürülen sýný- #
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

fý olan proletaryayý silahsýzlandýrmak, em- cadeleyi zaafiyete uðratmayacak,


peryalizm ve oligarþi için tehlikeli sýnýf ol- çaðdaþ evrensel hukuka ters düþme-
maktan çýkartmak, her türlü savaþ araçla- yecek ve diplomasi dünyasýnda sa-
rýndan yoksun býrakmaktýr. Bu amaçla, ta- vunulabilecek bir dille kaleme alýn-
rihi gerçekleri çarpýtmakta bir an için du- malýdýr.”
raksamamýþlardýr. Üstelik bu amaca ulaþ- Evet, “hukukun üstünlüðü”nün savunu-
mak için, “terörizmi” “uluslarýn, ýrklarýn ve cusu olduðunu ileri süren ve öyle de ol-
dinlerin özellikleri” olarak tanýmlayacak ka- masý zorunlu olan bir “hukukçular birliði”,
dar ileriye gidebilmiþlerdir. TBB, açýkça “kontr-terör”, “anti-terör” söy-
TBB’nin “terörizm” araþtýrmasý, sadece lemiyle kontra-gerilladan, kontra-gerillanýn
tarihsel gerçekleri çarpýtmakla, proletaryayý yasallaþtýrýlmasýndan söz etmektedir. Üste-
þiddetten uzaklaþtýrmak için demagoji yap- lik bu kontra-gerilla yasasýnýn “diplomasi
makla yetinmemiþ, ayný zamanda açýkça dünyasýnda savunulabilecek bir dille kale-
kontra-gerilla örgütlenmesine gidilmesini me alýnmasý”nýn altýný çizmektedir.
de önermiþtir. Evet, TBB’nin “terörizm araþtýrmasý”, ar-
“- Anayasanýn kuruluþ ideolojisi týk emperyalizmin ve iþbirlikçilerinin her
doðrultusunda partiler üstü bir dev- türlü hukuku hiçe saydýklarýnýn, hukuk dý-
let politikasý oluþturulmalý, þýlýðý “hukuk”laþtýrmaya yöneldiklerinin dý-
- Bu politika milli çýkarlara uygun þavurumudur. TBB, böyle bir hukuk-dýþýlý-
olmalý, ðýn basit ve sýradan bir aracý haline gelmiþ-
- Ýzlenecek politika sosyo-ekono- tir.
mik, psikolojik, kültürel, siyasal, fi- Emperyalizm ve yerli iþbirlikçileri kadar,
nansal, idari ve hukuki tüm boyut- onlarýn propagandistleri ve “hukuk”çularý
larýyla ele alýnmalý, da unutmamalýdýrlar ki, Fransýz Devrimin-
- Ülkenin maruz kaldýðý tehditle- den günümüze kadar az çok varlýðýný sür-
rin þiddetine uygun olarak kontr-te- düren burjuva hukukunun tüm meþruiye-
rör veya anti-terör dozajý güçlü deði- tini kaybettiði, bu hukukun ayaklar altýna
þimler planlanmalý, alýndýðý koþullarda, proletaryanýn elini-kolu-
- Hiçbir ülke terörizmle mücade- nu ne kadar baðlamaya çalýþýrsanýz çalýþýn,
le ederken, demokrasi ile temel hak onun tüm þiddet eylemleri tarihsel meþru-
ve özgürlükler kulvarýnda þampiyon- luðunun yanýnda, somut gerçeklik olarak
luða koþamaz, çok fazla tehdide mu- ortaya çýkacaktýr. O zaman “terörizm” dedi-
hatap bir ülkenin asla böyle bir lük- ðiniz proletaryanýn devrimci þiddetinin ne
sü olamaz, olduðunu öðrendiðinizde ise, sizleri efen-
- Yasal düzenlemeler, terörle mü- dileriniz bile kurtaramayacaktýr.

$
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Sýrtýnda Tek Tüy Olmayanlarýn


“Kartal” Diye Dolaþtýklarý Ülke:
Venezüella

Venezüella’nýn 23 Ocak 1958’de Perez la diplomatik iliþkilerini kesti.


Jimenez askeri diktatörlüðünün devrilme- Bu geliþme karþýsýnda AD ile birlikte ko-
siyle baþlayan yakýn tarihi, silahlý devrimci alisyon hükümetinde yer alan URD’nin sol
mücadelenin ve “resmi” komünist partisi- kanadý Fabricio Ojeda’nýn önderliðinde par-
nin revizyonizminin tarihi olmuþtur. tiden ayrýlarak MIR’i (Devrimci Sol Hareket)
Fabricio Ojeda’nýn baþkanlýðýnda tüm kurarak muhalefete geçti.
muhalefet unsurlarýnýn içinde yer aldýðý Henüz Kruþçev sonrasýnda oluþan mo-
“Yurtsever Konsey”in 1 Ocak 1958’de baþ- dern revizyonizmin komünist partiler üze-
lattýðý kitle eylemleri, öðrenci boykotlarý, rinde egemenlik kurmadýðý, ÇKP-SBKP ay-
gösteri ve grevlerin ardýndan 23 Ocak günü rýlýðýnýn bulunmadýðý bu dönemde, MIR ve
gerçekleþtirilen askeri darbe ile Perez Jime- PCV, Betancourt hükümetine karþý yük-
nez askeri diktatörlüðü yýkýlmýþ, Venezüel- selen kitle eylemlerinin baþýný çekiyordu.
la Komünist Partisi (PCV) dahil tüm muha- 1960 Kasým’ýndan itibaren yükselen kitle
lefet partilerinin faaliyetleri serbest býrakýl- eylemleri, 1961 Ekim’inde Karakas Üniver-
mýþtýr. sitesinde baþlayan eylemlerle silahlý sokak
1958 sonunda yapýlan devlet baþkanlýðý çatýþmalarýna dönüþtü. Karakas Üniversite-
seçimlerini sað Partido Accion Democrati- sinde baþlayan eylemin ilk gününde 18 kiþi
ca (AD-Demokratik Eylem Partisi) adayý Ro- askerler tarafýndan öldürüldü.
mülo Betancourt %49 oyla kazanýrken, Ocak 1962’de kitle eylemleri askeri bir-
1970’lerde küçük bir parti haline gelecek liklerdeki isyanlarla birleþerek geliþti.
olan “liberal sol parti” niteliðindeki URD ve Bu geliþme karþýnda PCV, 1961 sonla-
PCV’nin desteklediði eski amiral Larrazabal rýnda silahlý örgütlenme hazýrlýðýna giriþmiþ,
%30 oy alýrken, PCV’nin oylarý %3,2 olmuþ- Teodoro Petkoff ve Douglas Bravo ilk si-
tur. lahlý gruplarýn örgütlenmesi için görev-
Venezüella oligarþisinin geleneksel par- lendirilmiþti. Ayný þekilde Fabricio Ojeda’-
tisi olan AD’nin baþkanlýk seçimini kazan- nýn içinde yer aldýðý MIR de silahlý müca-
masýyla birlikte kurulan yeni hükümette dele hazýrlýklarýný baþlatmýþtý.
URD de yer aldý. Betancourt yönetimi top- Ýlk dönemde PCV’nin silahlý örgütlen-
rak reformu, petrolün millileþtirilmesi gibi mesi “þok gruplarý” temelinde oluþturulur-
“sol” bir programa sahip olmasýna raðmen, ken, askeri birliklerdeki isyanlar sonucunda
ABD’nin çýkarlarýnýn “sivil” savunucusu ola- isyancý askerlerin katýlmalarýyla birlikte kýr-
rak hareket etmeye baþladý. sal bölgede askeri güç oluþturmaya karar
ABD’nin Küba’ya yönelik ekonomik, as- verildi.
keri ve diplomatik ambargosuna katýlan Douglas Bravo ve Teodoro Petkof Fal-
Betancourt yönetimi Nisan 1960’da Küba’y- con bölgesine geçerek, kýrlarda ilk silahlý %
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

örgütlenme çalýþmalarýný baþlattýlar. Ancak FALN (Fuerzas Armadas de Liberación


bu silahlý örgütlenmeler yürütülürken PCV Nacional, Ulusal Kurtuluþ Silahlý Kuvvetle-
legal olarak faaliyet yürütüyor ve silahlý ri) kuruldu. Böylece þehir gerilla birlikleri
mücadeleye iliþkin herhangi bir planý ve UTC ile kýr gerilla birlikleri merkezi komu-
kararý bulunmuyordu. Yapýlan hazýrlýklar ta altýna alýnmýþ oldu. FALN’nýn siyasi or-
“klasik” tarzda “kendini savunma” amacý ganý olarak da FLN (Ulusal Kurtuluþ Cep-
taþýyan, Lenin’in Gerilla Savaþý yazýsýnda hesi) kuruldu. Her alanda ve her biçimde
belirttiði temelde, olasý bir silahlý ayaklan- gerilla eylemleri yoðunlaþtýrýldý.
manýn destek gücü olarak “ateþ gruplarý” 1 Aralýk 1963’teki devlet baþkanlýðý se-
oluþturmaktan ibaretti. Bu süreçte PCV’nin çimleri yaklaþtýkça seçimlerin boykot edil-
fiili genel sekreteri Pompeyo Márquez’di. mesi yönündeki silahlý eylemler öne geç-
1962 yýlýnda askeri birliklerde birbiri ar- meye baþladý. Tüm gerilla güçleri seçimle-
dýna isyanlar baþ gösterdi. 4 Mayýs 1962’de rin boykotuna yöneltilmiþ ve seçim boyko-
Carupano askeri üssünde 450 denizcinin tu baþlý baþýna stratejik bir güç gösterisine
baþlattýðý isyan dönüm noktasýný oluþturdu. dönüþtürülmüþtü. Seçim boykotuna yöne-
Askeri isyanlar ve Karakas’taki kitle ey- lik silahlý eylemler genel grev çaðrýsýyla bir-
lemleri karþýsýnda Betancourt yönetimi 9 leþtirildi.
Mayýs 1962’de sýkýyönetim ilan etti, PCV Tüm boykot çaðrýlarýna, silahlý eylemle-
ve MIR baþta olmak üzere tüm muhalefet re ve genel grev giriþimine karþýn, AD ada-
partilerinin faaliyetlerini yasakladý, gazete yý Leoni geçerli oylarýn %33’ünü alarak dev-
ve dergiler kapatýldý. Pek çok parti yöneti- let baþkaný seçildi. 3.369.000 kayýtlý seçme-
cisi tutuklandý. nin 3.107.000’i oy kullanmýþtý. Seçime ka-
Bu geliþme karþýsýnda özellikle MIR’in týlým oraný %92 olurken, geçerli oylarýn ora-
silahlý birlikleri (daha sonra “Taktik Savaþ ný %87 olmuþtu.
Birlikleri” -UTC adýný alacak olan þehir ge- Bu seçim sonuçlarý Venezüella’da silahlý
rilla gruplarý) eylemlerini yoðunlaþtýrdýlar. mücadele saflarýnda ayrýþmanýn baþlan-
Geliþen askeri isyanlar, þehir gerilla eylem- gýcý oldu.
leri ve partilerin kapatýlmasý üzerine PCV 1964 yýlýna girildiðinde MIR ve PCV’nin
Merkez Komitesi Aralýk 1962’de silahlý mü- neredeyse tüm merkez yöneticileri tutuk-
cadeleye baþlama kararý aldý. lanmýþtý. Seçim boykotunun baþarýsýzlýða
PCV Merkez Komitesi’nin silahlý müca- uðramasýyla birlikte ilk tartýþma cezaevle-
deleye baþlama kararý, ülkede milli krizin rinde baþladý.
varolduðu, dolayýsýyla devrimci bir duru- Ocak 1964’de MIR genel sekreteri Do-
mun ortaya çýktýðý saptamasýna dayandýrýl- mingo Alberto Rangel’in cezaevinden örgü-
mýþtý. Lenin’in klasik tanýmýna göre, milli te gönderdiði mektupta, artýk silahlý müca-
kriz koþullarýnda devrimci bir durum orta- dele için koþullarýn olmadýðýný, Venezüella
ya çýktýðýnda gündemin tek maddesi silahlý köylülerinin emperyalizme yedeklendiðini,
ayaklanma olmalýydý. PCV de bu klasik ta- Venezüella’nýn feodal bir ülke deðil kapi-
nýma uygun olarak silahlý mücadeleye baþ- talist bir ülke olduðunu ileri sürerek, kýrlar-
lama kararý alýrken, gerilla savaþý ile silahlý da yürütülecek “uzatýlmýþ savaþ”la iktidarýn
ayaklanma arasýndaki farký önemsememiþ, ele geçirilmesinin olanaksýz olduðunu söy-
gerilla savaþýný silahlý ayaklanmanýn hazýr- leyerek silahlý mücadelenin sona erdirilme-
layýcý bir unsuru olarak görüyordu. PCV yö- si çaðrýsý yaptý.
netiminin inanýþýna göre, Venezüella’da ge- Rangel’e göre, 1941’de %30 olan kent
liþen þehir ve kýr gerilla savaþý, silahlý ayak- nüfusu artýk %70’lere ulaþmýþtý. Bu neden-
lanmanýn koþullarýný oluþturacaktý. Dolayý- le, mücadelenin merkezi kentler olmalýydý
sýyla PCV için, gerilla savaþý stratejik bir ve barýþçýl yöntemlerle sürdürülmeliydi.
mücadelenin parçasý deðil, silahlý ayaklan- Rangel’in mektubuyla birlikte baþlayan
manýn hazýrlýðýna yönelik taktik bir müca- tartýþmalar sonucunda MIR parçalandý ve
deleden ibaretti. daðýldý.
PCV’nin resmen silahlý mücadele kara- PCV’nin eski genel sekreteri Pompeyo
rý almasýndan sonra MIR ve PCV, 20 Þubat Márquez ile fiili genel sekreter Jesus Faria,
1963’de silahlý güçlerin merkezi bir komu- Rangel’in mektubuna iliþkin görüþlerini,
& tanlýk altýnda birleþtirilmesi kararý aldý ve MIR yöneticisi ve FLN baþkaný Fabricio Oje-
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

da’ya yazdýklarý mektupta, “gerilla savaþý dikleri gibi, askeri birliklerin baþýnda
silahlý mücadelenin ayrý bir biçimidir, biz da deðillerdi. Büyük çoðunluðu ce-
gerilla savaþýna vurgu yaparken, onun þe- zaevlerinde bulunuyordu. Venezüel-
hirlerde yürütülecek kitle eylemleri ve pro- la halkýnýn politik sorunlarýndan çok,
paganda çalýþmalarýyla birlikteliðini savu- kendi kiþisel sorunlarýnýn aðýrlýðý al-
nuyoruz” diyerek gerilla savaþýnýn sürdürül- týnda böyle düþünüyorlardý. Ve diye-
mesinden yana olduklarýný bildirdiler. An- biliriz ki, hükümetin askeri güçleriyle
cak gerilla eylemleri gerek MIR içinde baþ- yenilgiye uðratamadýðý gerilla hare-
layan tartýþmalar, gerekse seçim boykotu- ketini, parti yöneticileri bu silahlý mü-
nun baþarýsýzlýða uðramasýnýn getirdiði mo- cadeleden vazgeçme politikalarýyla
ral sorunlar nedeniyle büyük ölçüde durak- yenilgiye uðratmak üzereydiler.”**
sadý. 1963 seçim boykotunun yenilgiye uðra-
Bu açýklamayý takip eden günlerde masýyla baþlayan silahlý mücadeleden vaz-
Pompeyo Márquez ve Theodor Petkoff’un geçme tartýþmalarý ve düþünceleri yaygýn-
içinde yer aldýðý PCV merkez komite üye- laþtýkça, gerilla eylemlerindeki duraklama
lerinin büyük bölümü yakalandý ve tutuk- da sürüp gitti.
landý. 1964 yýlý bir yandan MIR ve PCV içinde
Merkez yöneticilerin yakalanmasýnýn silahlý mücadeleyi terk etme tartýþma ve
ardýndan yayýnlanan Mayýs 1964 tarihli PCV ayrýþmalarýyla, diðer yandan Avrupa mer-
Merkez Komitesi bildirisinde silahlý müca- kezli (özel olarak Ýtalyan Komünist Partisi)
delenin sürdürülmesinin gerekliliði þöyle sý- “Politik Tutuklularýn Affý Ýçin Ulusal Komi-
ralanýyordu: te” etrafýnda yürütülen af çalýþmalarýna yö-
“Silahlý mücadeleye baþladýðýmýz nelik legal faaliyetle geçirildi.
zamanki koþullar bugün özsel olarak Aralýk 1964’de Leoni hükümetinin “re-
deðiþikliðe uðramamýþtýr. Binlerce habilite olmuþ komünistlerin siyasi faaliyet-
Venezüellalý hala yasadýþý kabul edil- te bulunabilecekleri”ne iliþkin yeni politika-
mektedir, yurtseverlere yönelik bas- sýyla birlikte, silahlý mücadelenin terk edil-
kýlar devam etmektedir. Hala muha- mesi yönündeki görüþler daha da yaygýn-
lif kitle örgütlerine ayrýmcýlýk yapýl- laþmaya baþladý.
maktadýr. Bu koþullarda savaþa ara Nisan 1965’de PCV Merkez Komitesi’nin
vermek bir zayýflýk iþareti olacak, ba- 7. Plenum’unda legal çalýþma hazýrlýklarý-
rýþçýl mücadele yollarýný tümüyle ka- na baþlanýlmasý yönünde kararlar aldý.
patacaktýr. ÇKP-SBKP ayrýþmasýnýn keskinleþtiði,
Biz komünistler diyoruz ki: SBKP revizyonizminin “kardeþ komünist
Eðer koþulsuz genel af çýkartýlýr- partiler” üzerinde egemenliðini saðlamlaþ-
sa, temel hak ve özgürlükler yeni- týrdýðý bu yýllarda, PCV’nin legalleþme ha-
den oluþturulursa, yasaklanmýþ parti- zýrlýklarý þöyle gerekçelendirilmiþti:
lerin yasal faaliyet haklarý geri veri- “1. Bugün devrimci savaþýn sür-
lirse, tutuklu ya da sürgündeki su- dürülmesine iliþkin militarist düþün-
baylarýn tüm özlük haklarýyla yeni- celer bulunmaktadýr. “Politika silah-
den görevlerine dönmelerine olanak la belirlenir” saçma görüþü politik
saðlanýra, ancak o zaman politik düþünce üzerindeki militarist ege-
mücadele barýþçýl yollarla sürdürüle- menliðin ifadesidir. Onlar silahlý mü-
bilir.”* cadelenin sürdürülmesinde sekter
Douglas Bravo PCV’nin bu açýklamasýný bir konumda bulunmaktadýrlar. Dev-
daha sonraki yýllarda þöyle deðerlendiriyor- rimci mücadeleyi öncünün yürüttü-
du: ðü sekter bir mücadele olarak görü-
“Böylece devrimci hareket ken- yorlar. Mücadeleyi halk savaþýna dö-
disini büyük bir kriz içinde buldu. Bu nüþtürmek istiyorsak, bu sekterlik alt
görüþleri destekleyen PCV ve MIR edilmelidir.
yöneticileri ülkedeki durumu bilme- 2. Silahlý mücadele merkezi bir

* Mensaje del Comite Central del Partido Comuni- ** Avec Douglas Bravo dans les maquis Vénézueli-
sta de Venezuela al pueblo venezolano, Mayýs 1964. ens, Paris 1968.
'
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

komutaya sahip olamamýþtýr. li örgütlenmeyi saðlamak ve hareke-


3. FALN içinde koordinasyon ek- te geçirmek durumundayýz. Nüfusun
sikliði vardýr. her kesiminin ayrý sorunlarý, onlarý
4. Silahlý mücadelenin yürütülme- birleþtirerek ve harekete geçirerek
sinde karþýlaþýlan güçlükler silahlý çözülebilir. Bizim rolümüz, bu ortak
birimlerin baþýndaki yetersiz kadro- noktalarý bulmak ve toplumsal so-
lardan kaynaklanmaktadýr. runlarýn fünyesi olarak onlara poli-
5. Silah ve iletiþim sorunlarý çö- tik biçim vermektir. Örneðin, öðrenci
zümlenmemiþtir. hareketi kendine özgü istemlerle
7. Komutanlarýn ve savaþçýlarýn baþlamýþ ve sonra politik bir karak-
ideolojik ve politik bilinçleri zayýftýr. ter kazanarak büyük mücadelelere
9. Parti içi eðitim ve genç kadro- dönüþmüþtür.”**
larýn eðitimi hala çok yavaþ ilerle- D. Bravo’nun uzun eleþtiri mektubuna
mektedir.”* PCV yönetimin yanýtý, Pompeyo Márquez,
Böylece PCV yönetimi silahlý mücade- Thedoro Petkoff, Guillermo Garcia Ponce
lenin “eksiklikleri”nden söz ederek, FALN ve diðer MK üyelerinin ortak imzasýyla ce-
ve parti içinde daha sýký denetim kurma- zaevinden geldi:
nýn koþullarýný hazýrlarken, yürütülen silah- “Ýlkin, silahlý mücadeleye iliþkin
lý mücadeleyi “sekter öncü savaþý”na in- taktiklerin revize edilmesini zorunlu
dirgeyerek, “halk savaþýna” dönüþtürmek hale getiren deðiþiklikler meydana
isteyen kendileriymiþ gibi görünmeye çalýþ- geldi. Silahlý mücadele kan kaybet-
mýþtýr. miþ ve zayýflamýþtýr. Düþmanla açýk
Douglas Bravo, Ekim 1965’te PCV Mer- ve cephesel bir savaþa girecek du-
kez Komitesi’ne yazdýðý mektupta partinin rumda deðildir. Kanlý ve canavarca
silahlý mücadeleyi terk etmeye yönelik giri- baský, hükümetin politikalarýna karþý
þimlerini sert biçimde eleþtirirken þunlarý halký birleþtirmeyi, örgütlemeyi ve
söylüyordu: harekete geçirmeyi engellemektedir.
“Devrimimizin diyalektik bir in- Ýkinci ve sonuç olarak, güçlerini
celemesini yaptýktan sonra, tam bir yeniden yapýlandýrmak ve onlarý
netlikte, tutacaðýmýz stratejik yolu operasyonal olarak yeni bir devrim-
belirlemeliyiz. ci aþamaya hazýrlamak için, askeri
PCV’nin Falcon daðýndaki bölge cephede geri çekilmeli ve silahlý
komitesince, Ekim 1964’te daðda ha- mücadele geçici olarak durdurulma-
zýrlanmýþ metinde, stratejik bir çözü- lýdýr.
mün esasý ‘birleþik isyan’ olarak ta- Bu geri çekilme, çekilmeyi gizle-
nýmlanan hareket biçimiyle taným- yecek, üzerimizdeki baskýyý azalta-
lanmaya çalýþýlmýþtýr. cak ve politik insiyatifi ele geçirme-
‘Birleþik isyan’ ya da bazýlarýnýn mize yardým edecek bir politik sal-
tercih ettikleri deyimle ‘birleþik sa- dýrýyla gerçekleþtirilmelidir.
vaþ’ stratejik bir hattýr... Kýsacasý, bu, ateþ-kesten daha te-
Kitleler silahlý mücadele saflarýna mel bir þeydir. Bu, savaþ biçiminin
katýldýklarý zaman, devrim yeni bir tedrici olarak deðiþtirilmesi, yani ge-
karakter kazanýr; muhtevasýyla oldu- rilla ve UTC eylemlerinin durdurul-
ðu gibi, biçimiyle de öncü savaþtan masý, politik hareketlere geçilmesi-
halk savaþý aþamasýna geçilir. dir.”***
Kitleleri silahlý mücadeleye kat- Önce MIR ve ardýndan PCV’nin silahlý
mak, onlarýn hak istemlerine kayýt- mücadeleyi terk etme kararlarý almasýndan
sýz kalýnmasý ve diðer kitle çalýþma- sonra Douglas Bravo ve Fabricio Ojeda
larýnýn terk edilmesi demek deðildir. FALN ve FLN’yi yeniden organize etmek
Tersine, kendi çýkarlarý ve istemleri
doðrultusunda mücadele için gerek-
** Avec Douglas Bravo dans les maquis Vénézueli-
ens, Paris 1968.
*** Fidel Castro’nun 13 Mart 1967’de yaptýðý konuþ-
! * Principios (Þili), No. 5, Temmuz-Aðustos 1965. masýnda sözü edilen 7 Kasým 1965 tarihli belge.
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

için çalýþmaya baþladýlar. Mart 1966’da Do- peþinde olduðu”ndan hareket ederek þu
uglas Bravo ve Elias Manuit imzasýyla “Ira- kararlar alýndý: “Partiye ve Genç Komünist-
cara Manifestosu” yayýnlandý. Manifesto, ül- lere iki görev düþmektedir. Birincisi, her
kedeki durumu tahlil ederek, devrimci ha- türlü politik belge ve akýl gücünü kullana-
reketin karþý karþýya olduðu sorunlarý açýk rak, sorunlarý sükunetle tartýþmak ve kar-
dille ifade ettikten sonra, silahlý mücadele- þýsýndakini yeni taktik deðiþikliklerini des-
nin sürdüðünü ilan ediyordu. teklemeye inandýrmaktýr. Ýkincisi ise, mace-
18 Mart 1966’da PCV genel sekreteri Je- racýlýða ve provokasyonlara karþý aktif bir
sus Faria ve MIR’ýn eski genel sekreteri Do- kampanya açmaktýr.”
mingo Albetro Rangel, Leoni hükümeti ta- PCV’nin 8. Plenum toplantýsýnda, ayrý-
rafýndan serbest býrakýldý. ca gerilla savaþýnýn bir köylü savaþý olduðu,
PCV ve MIR yönetiminin silahlý müca- nüfusunun büyük çoðunluðunun kentlerde
deleyi býrakma kararlarýnýn yanlýþlýðýný ve yaþayan Venezüella için tali bir mücadele
tutarsýzlýðýný parti kadrolarýna anlatmak ve biçiminden baþka bir anlama sahip olma-
þehir örgütlenmesini yeniden inþa etmek dýðý, geniþ bir muhalefet cephesi kurarak
için Karakas’a gelen Fabricio Ojeda, 17 Ha- seçimlere katýlmaya yönelik hazýrlýklarýn
ziran 1966’da tutsak edildi ve dört gün son- esas olduðu, kentlerdeki mücadeleyi kü-
ra öldürüldü. çümseyen “goþistler”in mücadeleye zarar
5 Þubat 1967’de Thodoro Petkoff, Pom- verdiði deðerlendirmeleri yapýldý.
peyo Márquez ve G. Garcia Ponce San Car- PCV silahlý mücadeleyi terk etme kara-
los askeri cezaevinden firar ettiler. rýný Lenin’den yapýlan aktarmalarla teorize
1 Mart 1967’de FALN þehir örgütlenme- etmekten de geri kalmadý.
si tarafýndan Venezüella dýþiþleri bakanýnýn Ve Douglas Bravo “parti disiplinine uy-
kardeþi olan tanýnmýþ sað politikacýnýn kaçý- madýðý ve parti yönetimini devirmek ama-
rýlmasý ve iki gün sonra öldürülmesi PCV cýyla komplo kurduðu” suçlamasýyla PCV’-
ile FALN-FLN ayrýþmasýnda yeni bir evre- den ihraç edildi, Pompeyo Márquez yeni
nin baþlangýcý oldu. genel sekreter seçildi.
FALN-FLN tarafýndan yapýlan açýklama- Silahlý mücadeleyi savunan kadrolarý ih-
da, dýþiþleri bakanýnýn kardeþinin Sosyal raç ederek partiye tam olarak egemen olan
Güvenlik kurumu yöneticisi olarak pek çok Merkez Komitesi’nde “kuþak”lar arasý ayrýþ-
ilerici ve devrimci memurun tutuklan- ma ve çatýþma su yüzüne çýktý. 1968 seçim-
masýndan sorumlu olduðu belirtilerek, ey- leri yaklaþtýkça çatýþma hýzlandý. Özellikle
lem, “Fabricio Ojeda’nýn katledilmesine “eski kuþak”ýn temsilcisi Pompeyo Márqu-
verilmiþ bir yanýttýr” deniliyordu. ez ile “yeni kuþak” temsilcisi G. García
PCV’nin yönetimi ise, eylemin “anarþist Ponce arasýndaki polemikler tüm parti ay-
ve terörist” bir eylem olduðunu ve eylemi gýtýna yayýldý. Aðustos 1968’de Sovyetler
gerçekleþtirenlerin “ajan provokatör” olduk- Birliði’nin Çekoslovakya’ya müdahalesi ve
larýný söyleyerek “þiddetle kýnamýþ”týr. PCV Dubçek yönetimini görevden almasýyla bir-
bununla da yetinmeyerek, parti üyelerine likte PCV içindeki ayrýþmalar “sovyet yan-
FALN adýna bir açýklama yayýnlatarak, ey- lýlar” ile “Avrupa komünizmi yandaþlarý”
lemi yapanlarýn “FALN adýný kullanan halk þeklini aldý.
düþmaný ajan provokatörler” olduðunu, ey- Baþýný Thedoro Petkoff’un çektiði “Av-
lemcilerin “halk mahkemesinde yargýlana- rupa komünizmi” taraftarlarý, partinin “sov-
caklarýný” ilan etti. yet yanlýsý ortodoks çizgiye” oturduðunu
Devlet baþkaný Leoni, PCV’nin bu açýk- söyleyerek partiden ayrýlarak MAS’ý kurdu-
lamalarýný, partinin “hatalý davranýþlarýný dü- lar. Parti içindeki iktidar mücadelesinde
zeltme ve demokratik yasallýktan ayrýlma yenik düþen Pompeyo Márquez de MAS’a
isteðinden vazgeçme yolunda olduðunu katýldý.
gösteren içten bir tutum” olarak deðerlen- 1968 seçimlerini kazanan hýristiyan de-
dirdikten sonra, PCV’nin bu tutumunu sür- mokrat COPEI adayý Rafael Caldera, Mart
dürmesini istemiþtir. 1969’da PCV yasaðýný kaldýrdý ve partinin
Ardýndan Nisan 1967’de PCV Merkez legal faaliyetine izin verildi.
Komitesi 8. Plenum toplantýsýnda, “aþýrý- 1973 seçimlerinde “Avrupa komüniz-
sol grubun partiyi bölmek ve parçalamak mi”ni savunan Thedoro Petkoff ve Pom- !
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

peyo Márquez’in partisi MAS ve MIR’in si- nemi baþladý.


lahlý mücadele karþýtlarý, Jose Vicente Ran- 1998 ve 2000 seçimlerinde MAS ve PCV
gel’i baþkan adayý gösterdiler. Seçimlerde Hugo Chavez’i destekledi.
MAS %3,7; MIR %0,5 oy alýrken; PCV’nin 4 Aralýk 2005’de yapýlan parlamento
desteklediði aday, Jesus Angel Calarraga seçimleri ise, Chavez muhalefetinin boyko-
%4,4, PCV’nin %0,7 oy aldý. tuna sahne oldu. 14,3 milyon seçmenden
1963 seçim boykotunda büyük “yenil- sadece 3,6 milyonu (%25,3) seçimlere ka-
gi”ye uðratýldýklarýný söyleyerek silahlý mü- týldý. Chavez’in 5. Cumhuriyet Hareketi lis-
cadeleyi terk eden PCV ve yöneticileri, “de- tesinden seçimlere katýlan PCV, 133 bin oy
mokratik açýlým” sonrasý girdikleri ilk se- alarak (seçime katýlanlarýn %4’ü) 8 millet-
çimde uðradýklarý “yenilgi”yi görmezlikten vekilliði kazandý. Taraftarlarýnýn büyük bölü-
geldiler. mü boykota katýlan MAS ise, %1 oy alarak
Chavez’in ilk döneminde savunma ba- parlamento dýþýnda kaldý.
kaný ve bugün baþkan yardýmcýsý olan “eski Bugün 1962’de silahlý mücadeleye
komünist” Jose Vicente Rangel 1978 ’de bir baþlama kararý alan PCV yönetiminin “aðýr
kez daha MAS adayý olarak seçimlere ka- toplarý” Thedoro Petkoff ve Pompeyo Már-
týldý. Marjinalleþmiþ PCV’nin adayý ise Hec- quez anti-Chavez cephenin sözcülüðüne
tor Mujica oldu. soyunmuþlardýr. Genç kuþak PCV yönetici-
1978 seçimlerinde Jose Vicente Rangel leri ise, Chavez’in baþkan yardýmcýlýðý göre-
oylarýn %5,2’sini alýrken, PCV adayýnýn oyla- vini üstlenmþ olan “eski yoldaþ”larý Jose Vi-
rý %0,5’de kaldý. MAS’ýn oylarý ise %3,4’e cente Rangel’in “anti-emperyalizm olma-
düþtü. dan sosyalizm olmaz” sözlerini hararetle al-
1983 baþkanlýk seçiminde MAS, “efsa- kýþlayarak, Chavez listesinden meclise gir-
nevi gerilla” Thedoro Petkoff’u aday göste- menin ayrýcalýðýný yaþarken, geçmiþi tü-
rirken, PCV Jose Vicente Rangel’i destekle- müyle unutmuþ görünmektedirler.
me kararý aldý. Ancak seçim sonuçlarý bir Gerillalara gelince.
önceki seçimden çok farklý olmadý. Seçim- 1966’da PCV ve MIR’in silahlý mücade-
lerde Thedoro Petkoff %4,2 oy alýrken, leyi bir daha dönmeksizin terk etmeleri
MAS’ýn oyu %3,4’de kaldý. PCV’nin destek- sonrasýnda Douglas Bravo ve Luben Pet-
lediði Jose Vicente Rangel oylarýn %3,3’ünü koff’un önderliðinde 1973’e kadar Falcon
alýrken, PCV “büyük” bir atak yaparak oyla- ve Lara bölgesinde varlýklarýný sürdürmüþ-
rýný %1’e çýkardý. lerdir. Sovyetler Birliði’nin ABD’yle baþlattýðý
1988 seçimlerinde MAS-MIR ortak adayý “detant-yumuþama” süreciyle birlikte Kü-
yine Thedoro Petkoff oldu. PCV ise, Ed- ba’nýn Latin-Amerika silahlý devrimci mü-
mundo Chirinos’u destekledi. Petkoff %2,7 cadelelerine yaptýðý desteðin engellenme-
oy alýrken, Edmundo Chirinos %0,6 oy aldý. siyle her türlü uluslararasý baðlantýlarýný ve
PCV’nin oyu ise, %0,3’e düþtü. desteðini yitiren FALN, belli belirsiz tarih
1993 seçimlerinde MAS ve PCV’nin için- sahnesinden çekildi. Douglas Bravo’nun
de yer aldýðý onaltý partinin desteklediði Ra- 1966’da kurduðu PRV (Partido de la Revo-
fael Caldera %30,7 oy alarak baþkan seçildi. lución Venezolana - Venezüella Devrim
MAS’in oyu %10,6 olurken, PCV %0,3 oy al- Partisi) ise, bugün “Tercer Camino” (Üçün-
dý. cü Yol) adýyla faaliyetini sürdürmektedir.
1998’e gelindiðinde Hugo Chevez dö-

!
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Dolarýn
Mehter Yürüyüþü (II)

Mayýs ayýnda dolarýn %18,59, euronun þü” devam etti.


%21,85 deðer kazanmasýndan sonra, Hazi- Ve olanlar bu kez faiz cephesinde oldu.
ran ve Temmuz aylarý “ne olacak bu dola- Mayýs baþýnda %13,89 olan faiz oranla-
rýn hali” beklentileriyle ve dolarýn beklenti- rý, Mayýs sonunda %17,05, Haziran ve Tem-
lere uygun olarak sürdürdüðü “mehter yü- muz aylarýnda %20’ye yükseldi.
rüyüþü” ile geçti. Böylece “iktisat ders kitaplarý”na uygun
Dolar 1,700’lere doðru yükselmeye baþ- olarak, devlet tahvil ve bonolarýnýn faizleri
ladýðýnda Merkez Bankasý’nýn “kararlý tutu- yükseltilerek, bunlara yönelik talep artýrýl-
mu” ve TMSF’nin özelleþtirmeden gelen 4,5 dý. Bu da piyasalarý “rahatlatýrken”, yüksek
milyar dolarý “piyasalara” vermesiyle “dola- faizli devlet tahvil ve bonolarýna yönelik ta-
rýn ateþi düþürüldü”. Ama “mehter yürüyü- lep artýþýyla “sýcak para” bir kez daha ülke-
ye “geri dönüþ” yaptý.
Yaz sýcaðý, domates-biber
Euro % Dolar %
ucuzluðu, “her zamanki gibi” tu-
2 Ocak 2006 1,5875 1,3418
2 ªubat 2006 1,5983 0,68 1,3199 -1,63 rizm gelirleri, yurtdýþýnda çalýþan
3 Mart 2006 1,5510 -2,95 1,3060 -1,05 iþçilerin “izin sezonu” vs. etmen-
4 Nisan 2006 1,6254 4,80 1,3417 2,73 lerle döviz fiyatlarý “mehter müzi-
5 Mayýs 2006 1,6506 1,55 1,3155 -1,95 ði” eþliðinde ileri-geri yürüyüp gitti.
1 Haziran 2006 2,0080 21,65 1,5600 18,59
15 Haziran 2006 2,0004 -0,38 1,5897 1,90
Þimdi “beklentilerin” altýnda
3 Temmuz 2006 1,9963 -0,20 1,5697 -1,26 gerçekleþeceði umulan enflasyon
14 Temmuz 2006 2,0050 0,44 1,5778 0,52 rakamlarýnýn verdiði itmeyle, döviz
17 Temmuz 2006 1,9956 -0,47 1,5748 -0,19 fiyatlarýnýn biraz daha “gevþemesi”
18 Temmuz 2006 1,9896 -0,30 1,5841 0,59 beklentisi yaygýnlaþmaya baþladý.
19 Temmuz 2006 1,9739 -0,79 1,5751 -0,57
20 Temmuz 2006 1,9593 -0,74 1,5681 -0,44
Bu süreçte en önemli olgu ise,
21 Temmuz 2006 1,9501 -0,47 1,5456 -1,43 “medya”nýn övgüler dizdiði “halký-
24 Temmuz 2006 1,9558 0,29 1,5434 -0,14 mýzýn serinkanlý duruþu” oldu.
25 Temmuz 2006 1,9519 -0,20 1,5459 0,16 “Medya” söylemiyle “halkýmýz” pa-
26 Temmuz 2006 1,9341 -0,91 1,5296 -1,05
niðe kapýlmadý, soðukkanlýlýðýný
27 Temmuz 2006 1,9093 -1,28 1,5169 -0,83
28 Temmuz 2006 1,9095 0,01 1,4994 -1,15 korudu, dolara yönelmedi. Bu sa-
1 Aðustos 2006 1,8897 -1,04 1,4811 -1,22 yede dolarýn “ateþi” düþürülebildi!
2 Aðustos 2006 1,9073 0,93 1,4958 0,99 Bütün bu geliþmeleri izleyen
3 Aðustos 2006 1,9198 0,66 1,4994 0,24 herhangi bir kiþi için, dolarýn ne-
Mayýs 21,65 18,59
Haziran -0,58 0,62
den yükseldiði, sonra neden düþ-
Temmuz -4,35 -4,48 tüðü anlaþýlabilir deðildir. Televo-
Ocak-Temmuz 20,28 11,75 leci ekonomistlerden Deniz Gök- !!
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2006

çe’nin ünlü “para teorisi” gibi, “nasýl çýktýy- niðe kapýlmaya gerek yok, global piyasa-
sa, öyle inmiþ”tir. lardaki çalkantýnýn yansýlarý bunlar” diye
Dolarýn “ateþini” indirebilmek için Mer- konuþtular. Utanmasalar, “globalleþmeyi”
kez Bankasý ve TMSF’nin “piyasalar”a ver- geliþmelerin “baþ suçlusu” olarak ilan ede-
diði dolar miktarý sekiz milyar dolarý geç- ceklerdi.
miþtir. “Halkýmýzýn” olumlu beklentiler için- “Yabancý yatýrýmcýlar” piyasalardan çe-
de tutulmasý için “medya”nýn tüm köþe ya- kildi denildi. Ardýndan satýþa geçenlerin “bý-
zarlarý üzerlerine düþeni harfiyen yerine ge- yýklý yabancýlar” olduðu duyuruldu.
tirmiþtir. Böylece dolar üzerinde resmi ve “Menkul kýymetler borsasý kazandýrý-
“medya” manipülasyonlarý tarihsel bir reko- yoor” denilerek ellerindeki parayý son kuru-
ra imza attý. þuna kadar borsaya kaptýran, Þubat kriziy-
Bir zamanlar “enflasyon canavarý” var- le tahvil ve bonolara yatýrdýklarý paralarý
dý. Friedman “enflasyon parasal bir olgu- kaybeden “halkýmýz” ise, olaylarý sadece
dur” teorisini ortaya attý. Anti-enflasyonist seyretmekle yetindi. Çünkü elde avuçta
uygulamalarýn temeline “sýký para politika- pek bir þey kalmamýþtý.
sý” yerleþtirildi. Kamu harcamalarý azaltýldý, Ama olan “islamcý sermaye”ye, “býyýklý
kamu hizmetleri özelleþtirildi, Merkez Ban- yabancý”larýn saçlarý “jöleli” “yeþil sermaye”
kasýnýn para basýmý IMF denetimi altýna sine oldu. Ýktidar kendilerinindi, ama ha-
alýndý. Ama kýsa süreli düþüþlerin ardýndan zýrlýksýz yakalanmýþlardý. Ahirette bile, AKP’
enflasyon yeniden “canavarlaþtý”. nin yakasýný býrakmayacaklarýný ilan ettiler.
Friedman ve onun “monetarizm”i daha Oysa Avrupa’da “gurbetçiler”in dolandý-
80’li yýllarýn ortasýnda gözden düþtü. Ama rýlmasýyla elde edilmiþ “islami para biriki-
namý miras kaldý. mi”nin sonuna gelinmiþti. Yaptýklarý tek þey,
Ardýndan “sabit kur”, “esnek kur”, “dö- düþük kur-yüksek faiz uygulamasýndan el-
viz çýpasý” ve “dalgalý kur” uygulamalarý de ettikleri “helal faiz”leri, yeniden ve yeni-
baþlatýldý. den hazine kaðýtlarýna yatýrmaktan ibaretti.
Latin-Amerika ülkelerinde “para kurulu” Artýk “taze para”larý kalmamýþtý, faizin fai-
ve “sabit kur” politikalarýyla enflasyon altý ziyle idare ediyorlardý.
ay gibi kýsa sürede tek haneli rakamlara Yaz sýcaðýnda, “olumlu beklentiler teo-
indirildi. Ardýndan Tekila krizi, Brezilya kri- risi” eþliðinde dövizin “ateþi” düþürülürken,
zi, Arjantin krizi baþ gösterdi. “keriz” durumuna düþmüþ olan “islami pa-
Tansu Çiller zamanýnda 1994 Þubat kri- ra sermaye” þimdi “uyandý”. Mayýs ayýnda
zi, 1999 krizi, Kasým 2000 krizi ve nihaye- uðradýklarý zararý telafi ettikten sonra, yeni
tinde Þubat 2001 krizi yaþandý. bir döviz yükseliþinin “tetikçisi” olmak için
Kemal Derviþ geldi. Enflasyon “canava- hazýrlýða baþladýlar. 50-60 milyon dolarla
rý” “dalgalý kur”la birlikte yenilgiye uðratýl- dövizi “zýplatabilecekleri”ne inandýrýldýkla-
dý. rýndan, zararlarýný telafi eder etmez dolarý
AKP’yle birlikte “siyasi istikrar dönemi yükselterek “marjinal fayda” elde etmeyi
baþladý”. Enflasyon tek haneli rakamlara in- hesaplamaktadýrlar.
di. Dolar yerlerde sürünmeye baþladý. Ýtha- Bugün, yaz sýcaðýnda kýsmen duraðan-
lat patladý. Hazine kaðýtlarýnýn faiz oranlarý laþan ekonomi, “islamcý para sermaye”nin
hýzla düþtü, %13’lere geriledi. zararlarýný telafi etmesi sonrasýnda, bizzat
Ülkeye akýn akýn dolar geldi. “Sýcak pa- “islamcý para sermaye”nin baþýný çekeceði
ra” denildi, önce altý aylýk, sonra bir yýllýk yeni bir krizin arifesinde bulunmaktadýr.
ve en sonunda 2-3 yýllýk hazine kaðýtlarýna Bu, ayný zamanda AKP iktidarýndan “bek-
yatýrýldý. Artýk “ha” deyince çýkamazlardý. Pi- lentilerin” sona erdiði anlamýna geleceðin-
yasalar rahatladý ve gevþedi. den, “islamcý para sermaye”nin piyasalar-
“Globalleþen dünyaya” uyum saðlan- dan çekilmesi AKP iktidarýnýn da sonunu
mýþ, “global piyasalar”da “aktör” olunmuþ- getirebilecektir. Bugün AKP içindeki çatýþ-
tu. malarýn ve ayrýþmalarýn temelinde de bu
Ve birden Mayýs ayýna gelindiðinde “glo- olgular yatmaktadýr. Ya “mehteran takýmý”
bal piyasalarda baþlayan çalkantý” dolarýn gidecektir, ya dolar “mehter yürüyüþü”ne
ve faizlerin yükselmesine yol açtý. devam edecektir. “Halkýmýz” her zamanki
!" En büyük baþlar ve köþe yazarlarý “pa- gibi, bekleyip görecektir.
ERÝÞ YAYINLARI
Temmuz-Aðustos 2006 KURTULUÞ CEPHESÝ

Ýnternet Adresi:
www.kurtuluscephesi.com
www.kurtuluscephesi.org
www.kurtuluscephesi.net

E-Posta Adresi:
kurcephe@kurtuluscephesi.org
erisyayinlari@kurtuluscephesi.org

MAHÝR ÇAYAN: KESÝNTÝSÝZ DEVRÝM II-III


THKP-C/HDÖ : TÜRKÝYE DEVRÝMÝNÝN ACÝL SORUNLARI-I
ÝLKER AKMAN: MEVCUT DURUM VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZ
THKP-C/HDÖ : OLÝGARÞÝ NEDÝR?
THKP-C/HDÖ : MARKSÝZM-LENÝNÝZM BÝR DOGMA DEÐÝL, EYLEM KILAVUZUDUR-III
THKP-C/HDÖ : THKP-C/HDÖ VE 15 YIL
THKP-C/HDÖ : POLÝTÝKLEÞMÝÞ ASKERÝ SAVAÞ STRATEJÝSÝ VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZ
THKP-C/HDÖ : GRAMSCÝ ÜZERÝNE
THKP-C/HDÖ : REVÝZYONÝZMÝN REVÝZYONU
THKP-C/HDÖ : ULUSAL SORUN ÜZERÝNE
THKP-C/HDÖ : “BDS”: BÝR PRAGMATÝK SAPMA
THKP-C/HDÖ : “YENݔ OPORTÜNÝZM ÜZERÝNE
THKP-C/HDÖ : ZAFER BÝZÝM OLACAKTIR! [Ankara Davasý Savunmasý]
THKP-C/HDÖ : DEVRÝM PROGRAMLARI
THKP-C/HDÖ : RUS DEVRÝMÝNDEN ÇIKAN DERSLER
THKP-C/HDÖ : ESKÝ BÝR GERÝLLANIN “EMEK”Ý
THKP-C/HDÖ : PASS VE “YENÝ ÇÖZÜM”ÜN FIRSATÇILIÐI

DEVRÝMCÝ MARÞLAR VE EZGÝLER


DÜNYADA VE TÜRKÝYE’DE EKONOMÝK BUNALIM [Kurtuluþ Cephesi Seçmeler-I]
LAÝKLÝK VE ÞERÝATÇILIK ÜZERÝNE [Kurtuluþ Cephesi Seçmeler-II]
TARÝHTE, GÜNÜMÜZDE VE DEVRÝMCÝ MÜCADELEDE KADINLAR

You might also like