You are on page 1of 258

CAHILLIKLER KITABI 3

SAÖLIK
Das neue LexiAon der Medir.in-Irtümer
Werner Bartens

sakhdir.
© Eichbom AG, 2006. Tüm haklag
Kalemci, 2009. Tüm haklari sakhdtr.
Karikatürler © Mustafa

1. Baske Ekim 2009 -

YAYINA HAZIRLAYAN
'

Emre Ergüve

ALMANCADAN ÇEVÍREN

Itir Arda

DANISMAN

Dr.'Konuralp Arda

KAPAK TASARIM vc
GRAFlK

Mustafa Kalemci

BASKI

Promat Basim Sanayi ve Ticaret A.S.


Esenyukt 34517 Iscanbul
Sanayi Mahallesi 1673. Sokak No;34
Tel: (212) 622 63 63

ISBN: 978-605-5813-35-2

11V yaymlari
Doguy Grubu lleti iro Yayincilik ve Ticaret A.S.
Center No:4 Maslak Ïstanbul
Maslak Mah. G45 Ahi Evran Polaris Cad. Dogug Power
Tel: (11Z) 333 00 00 Faks: (212)346 30 00

ntyyayinlari.com
info@ntvyayinlari.com

Sertifika No: 11444 ·

olan araptirma
Bu hitapta orijinal Almanca baskmm yayamlandsgr tarihre geçerli
someç/art esas almmsµir.
CAHILLIKLERKITABI 3
''

S I -

Werner Bartens

ALMANCADAN ÇEVIREN
Itir Arda
9...

9.

-.
p
lÇlNDEKILER

muammmmmmmmmmmmmiong....mmmmmmag-mmmmaminggmygiugnillililiti.i.i.idt.i..i.d.i.k.b...h...........,...15

EKKÜR............................................................................................19

IZ KOKUSU
an·kendia§izkokusunuduyabilirmi?
.................................21

.............

RI
ankendinibilinçliolarakaúnyahazirlarsa,agriytdaha al mi -
algilar?..........................................................................................21
UP R
.
punkturdedo§runoktalanuyarmakönemii midir?.........................23
ERJI
rjilerömür boyudevam eder mi?
....................................................24

KOL
ol kalpye damarlarigençtutarmi? .........25 ... ...................................

i insam aptallagtinrmi?
......................................................27

...........

ol kanserriskiniarttinr mi?
.............28

..............................................

oisüzbiramniçindehiçalkolyok mudur? ................................29 .......

nekten sonra sert biriçkihazmikolaylagtirirmi?............................30


ol soÖUÖa
.............................................................38

kargi korur mu? Eg BB --

-
g

I BEBEKOLUMUSENDROMU
Jekler
ve küçukçocuklaryezukoyunmu uylmalMilr?
........................31
;ükçocuklaryumu§acikbiryatakta mi.uyupia r?..........................33
3ekler sirtüstüuyudujunda,anibebekõl0münû
niegebilece§i
uyuluyorliid? ......................,.......34
bilindi§indenberi,tavsiyelere ...

AKKABILAR
Ikbagparmaëmabastinpayakkabimnaya§a.tamgeli gelmedigi
1abI
- - -

108
numÃ
°6zer

kartonlarinm
ikkabi
ei I
numaralanmtdir? .
O mum=1 =amumma ma-mm mi-landaimi I in--e-g-Elinima==aime--
36
AKLAR
igin ön kismlylakogmakkaslankorurmu?Sakatlanmalan
önler mi? 37
TÉRA
CHÇiÇEK
:h çiçekterapisi
birçokratiaimhkta ve hastahkhafayclah
olarmu? ...................................
...................................................39
L

BASEMCÍKLER
Bademciklerfaydasiz oldligiign küçükçocuklarda"bile
...............................................................41
almaalar olurmu? ..........

BA$lNDELINMESI
..................41
dü§üncebazenkalaten delimirmi?
Çocuklar ......o..............

BAytLMA
Kafa travmalarmda hastanm.uyumasrönlenmelimidir?........................42
BESLENME
Pizza sagliksiz midir? ................... 42 ......................................................

...........................................................44

YaÖsiz beslenme sagIlldi midir?


Gidalardaki karbonhidratlarkan bastna ve kbleßëtolsevlyesini,yaš ve
proteindendahaolumluetkiler.mi?...............................................44 ..6.. ................................46

Hamburgersagliksizmidir? ..........
................

Birdenbire çokyemekyemek gigman.latir mi?......................................50


BEYiN .........................................51

midir?
Insanbeyninin-geli§imitamamlanmig
BEYiNTRAVMASI
......53
Beyinzedelenmelerinde kortizonigeyarar mi? .............................

BIT ....................................56

Bitler kafadan kafaya atlar mi? .......................

Ba§biti sadecesaçIarini sik yikamayan insanlara mygeçer? ............


....57

BOBREKRAHATSIZLIKLARI
Böbrekhastaliklari kadermidir?Belirlibif davrani§tan
etkilenmezier mi? 58
.........................................................................

St1RUN KANAMASI ....59

Burun kanamasinda ba; geriye mi yaslanmalidir? ...........................

CILT
Kolajeniçeren preparatlar cildipürüzsüzve esnekkilarmi?.................60
.....................60
Salatallkmaskesicildigergintegtirir mi? .......... .... .......

CINSELLIK
HORMONLARI
Slyah Irktan insanlarin cinsellikhormonlanbeyazirktan insaniaragöre ...........................................................60

bariz§ekikle yüksekmidir? .................62

Daha az cinsellik hormonu, daha az arzu anlammami gelir?


CINSiYETFARKLILIKLARI
Kadinve erkek(blyolojik özellikleri digiridada) son derece
fark1imtdir?..................................................................................63
Ç\ÇEKHASTALIÕI
virüsukalmadimi?...........:................65
Dünyada artik hiç çiçekhastallÖl
ÇÍÇEKLER
için,gecelerihasta odalarindan
çok fazlaoksijentukettikleri
Çiçekler
? 66
arilmaII
ik .........................................................................

6
UKLAR·
! babalannçocuklarinailgisioniarmdiggörünügünden
"

b ? -

ÖÅma
...68

ik çocuklarinb siltsik i ar mi .........................

Í DANAHASTALIŠl (BSE)
dana hastaliÖlBSE,ScrapieshastaliQina tutulmug kuzulardan
ineklere migeçmigtir?..................................................................69
RESYON .................................................72

depresanilaç\arintihanönler mi?
KATEKSIKLlğlBOZUKLUAU
lin'inetkilerihälâ pekbilinmiyormu?.............................................73

flÌZIB À Ofkil Í8dl


mialgIlar 75
....
g mamammmaghymidigsmi mpammm..se.....4.-.¡ gi g. gyg=g

LER .........................................................................75

ardigçürütür mü?
ABET -
...76
gekeryiyeri,gekerhastasiofurmu?...........................................
ET
vermeksaÖlikli midir?Uzunyagamamizisa#larmi?.......................T1
LER
ya da çapraz baúlarkoptuÖunda, bunlaricerralliMüdahaleyle dikmek
(jefekir mi? .................................................................,......-...........Ï9

INUS
GIDALAR
muggidalarbirkezçözülduktensonratekrar ·
dondurulmamallmidir7 - sam ais
t=n•=m========lm-an--man--ma..==I....,.LI.i-i il
spa-------men
79
IEK ........................80

dar ekmeëibeyazekmektendaha.saglikhmdir?...
KTROSOK SILAtlLARI. ...............................80

trogoksilahlarizararsizmidtr? ......................

tiK
.
:ik sağhjazararlimidir? ..............E ...............................................

kullanançocuklardaha sonra uzwisiireparmakamer mi?


..84

:ik ......

El-E ,

mlar.emzirme sürecindekalmklu
gidalardan uzakdurmalt Irndir?
W@ergar yapici yemÑerdèl& ...............................ß4

.
....................

eninemzirmesisadece çocugunyararma midà?............................85


EKSIYON MASTALELAN
i ya da ku; gribininbulagmasiyuz maskesiyleõnlenebilir mi?..-..:...86
LEPSI
epsikriziyagayan hastalardaJaç erkenmi
\ûlnaniinma ......................87

ba lanmalldir? ....... ................... ............. ...........

7
I

2
GERLER
Genierininyüzde 90kilangaglesi,ayrndidsi#u.için, insan ve gempanze
birbirineçokbenzerini?
.....................................89

. .......................

Beyaz ve siyahirktan instalangenieri-aqisodan çokfarkiimidir?........


.91
GENTEDAVÍSi
ilkgen tedavisi.tam
Mrbegaa.impk?.............. .........92 .................... ....

ilkyn tedavisindensonrakilerdaba titizplanlanip hastalarafayòali


oldumu? .................................95
...........................................:....

..

G-WKTASI
Kadmlardabir G-noktasivarmidÑ?
..................................97

................ .,.

GÕZALTITORBACIKLARI
uykusuzluktan
Gözalti torbaciklari ya da sefihhayattarzindan
mi
olur? ...................................................................................
........ 98
GöZLER
,
Insamngözlerinin
önünde lekeler belirmesitetilikeli
bir hastati§m
igareti midir?................................................................................98
Sabahlari gözlerin kenaarxia biriken
"çapak",

tozve pislik midir?.........99


Televizyonseyretmekgözlerezarar verirmi?................'.....................99
GRÏP
Gripzararsizbirhastalikmidir?.................................................-.......100
Gripapsi birkaç yilboyuncekorurmu?...............................................101
Gripve diÖer soëukakynliklarmda antibiyotikler faydah olurmu?..... 101
.
Gripsoguktanmiolur?.......................................................................102
H5N1grip virüsühep ku; gribine sebep olutmu?.........
....................102

..

Gripagisison derece güvenli midir?...................................................102


Mòderngripilaçlari gribe yakalanmaktan korar mu?........
..................104

GÜRÜLTÜ
Çimbiçmemakinelerinin
ya da Santiyelerinsesiniagangürültü sailiÖd
zararlimidir?...............................................................................105
HAMILELiK
'

Hamileler1ki.kiillik"miyemekyemelidi.r? ................. .......................108


HÍJYEN
.
dr§aridatuvaletlere
Çocuklari oturtmamalimryiz(ya da en azindantuvalet
oturaÖini
kullanmadan
ö nee iyice temizlemeli
miylz)?...................108
Doktorlar,tuvalettensonra ellerini,ortalamanüfusakiyasladaha sik
ylkar mi?
......................................................................................110

Antibakteriyel sabunnormalsabundandaha mietkilidir?....................110


HOMEOPATi
Homeopati,sadece bitkisel temeledayanan, vücudu yormayan bir
tedavimidit?
......................................,..........................................111

Homeopati plasebodan çokdaha iyi etki eder mi?.................................111 ·

8
RARSIKLIŠl
§\iinsanlar,idrartorbalariküêDIdügü
içinmisiktuvalete
giderler? -
....9-a---smana,5...unam.L..,..........p..=•---.m.i....im.sh..,.,-,-.===••=•

115
....
-•9-m
m

RARYOLLARIENFEKSlYONLARI
sk mayoyladurmak sistitenedenolurmu? ......................................116
RE
ba ete yapilan iëneler ilaçIarm etkinmaddelerimin
en güvenli§ekikle
vücudazerkedilmesinisa er mi?
......117

..........................................

LIMDEAϧiMi
imdeÖigimi nedeniyleönümüzdekion-yirmiylldebirçokölüm
YacanaCak mi7 118
-
- =•Ğ=••i•i==irimiinimiminillimmmrummmmmmmmmmmmamamammanum..ig....lisi.I.ig......

=
4ÇLAR -
çlarmagiryan etkilerisonderece endermidir?...............................119
cuklariçinilaçlarözellikle titizcearagtirillyor
..........................122

mtu?
lAL
ia I zararsiz midir? ...........................................................................124
BIZLIK
an uzunsure büyüktuvaletini yapmazsa zehirienirmi? ..................125
-

rmonoynamalari azadankadmlarda-kablzkÖsi en stkrastlanan


-en

sebebimidir?...............................................................................126
DINLAlt
k fazladügünmekhuzurkaçlrirmi?Kadialarmuykukalitesi bu yürden mi
daha dü§üktür? .......12T
....................................................................

HVE
hve vücuttansiviçeker mi? 128
k kahveiçenlerin kalp krizi eçirme htimali-daÑa
in ynksekt
.
.129
feinsizkahvesaëliklirmdir?..........................................................129
IP KRIZi
p krizianidenmiolur?....................................................................131
p kriziniatlatmagansigününhangisaattsde krisia.gaçiriidginden.
baÖlmsiz
midir?................................... .....

...
...........................132

9 krizindetipikbelirtiofarakgö äs a#risimiortaya çtkar? .............135

inlarda kalp krizinifark Ötmek


da IÑaydir
......138

.. ...... ..

.
p krizitipikbir erkekhastak§1midit? .............................................139

akankanin rengikirmizins&r?..................................140
marlarimilda
MSER
.
merhasta lan, önlerinde büynkkir dayrersA 60stlet birazakdem

9
Rastada kötübirhastaliktaghis edikliiinde ve buhastaya iletild@inde,
hasta teghisin neetáiÏjimihel@n rdeder mi?.........................142
Saçboyalan kanseresebepger mu?..................................................143 ..................................144

AspiringibiaÖri kesiciler kanserdenkorur m


Kanser riskiiçkitüketimiyle aftar mi?................. .............................146
Kanserde hasta dokuylahirkte sailiklidokudanmümkün olduÖunca genig
bir·akn alimrsa,lyNWIM4ah dahet l ä yüksektir? 146 ......................

sabep obbWir mi? ........................147


Stressadhéa zararlimidir? Kansere
KASLAR ..............................................148

Çokkasliinsan gokda la.Indli miolur?


KASKRAMPLARI .......................................149

Magnezyumhaplarikramplarclan korur mu?


KEMÍK KWKLAR1
.
Dvitaminive kalsiyumyaghihktakemi.kluriklaandaa korur mu?..........149
KEMIKLER
Kehiklerin çitlamasitehlikeli
midir?...................................................150
KIZAMIK
.......................................................................151
KIzamik
zararsizmidir?
Kizamikagisiotizmya da baigrsakhastallÖl morbuscrohngibiayir
komplikasyonlara sebepolabilirmi?.............................................153
KOKU
Birçokinsan yabarrellarm kokusunualamazmt? 155 .................................

KOLESTEROL
YDksekkolesterol deëerleriillakidamarlarm daralmasmavebõylece ........................................................156

enfarktusemisebepofur?...
Yüksekkan yaQ dederlerinindügürülmesi her2aman hastaya fayda
sa§Iar mi?........................................,...........................................157
Kötü kolesterol LDL,kalp hastaliklarmi tetikleyen tekkan
yaji midir?..................................................................................160
KOLLARIN VESACAKLMIN LIWSMASI ....................161

Kollarve bacaklar,kan dola§imisiki§tiÖl için miuyugur? .

KÖKHBCRE -
...................162 .
Kökhücrelergüvenli bir tedaviseçenegimidir? ................

KU§ GRIBi
midir?...............................164
Kuggribiinsaniar içinson derecetehlikeli ......................166

Gripagisiku§gribinden de korurmu? ................. ........

MEMEKANSERI
Memekanserinde, sadecetümõrlü bölgeninalmmasiya da bütün memenin ..................................168

almmasihastali mseyrinifarklietkilermi?
Memekanserinde koltuk altlarindakilenf düßümlerinin ahnmasihastanin
..............................................................168

õmrünü uzatirmi? .......

IO
e

TEDAVISI
10POZDAHORMON
nontedavisinin tehlikeleri, ancak2002/2003'teABDve ingiltere'de-
Vapilanbüyük aragtirmalardansonrami anlapidi?........................169
ZiTE ................171

türlüobezitesa4hšazararkmidir?................. .............

lan olanyetigkinlerçocuktuklarmda da gigmanmiydi?...................173


iklukta ya da gençliktegismanolanlarm hayati,sonrasinda da
..................................................................................173

lOr mudur? ...............................174

lanlar gigmanolduklarinin farkmdamidir? ....

AKULAK ILTlHABI
lik
ortakulak iltihabinda vakitgeçirmedenbir ventilasyon tüpu
takilma1i midir?............................................................................175
'OMOLEKÜLER TIP
ve gikâyettefayclasailar mi?
.......176
imoleküler
tipbirçokhastahkta
lHEMOTERAPi .....178

ninkendtkamylatodavisi organizmayigüçîendirir mi?............ -


iCRSK, NEŽ L E, SESKISIKLINI
antibiyotiken lyi
dan solunumyollari enfeksiyonlarinda .
...............................................................................179

tedavim idir?
SME ............181

gme strasmda hastahklarbulapr mi?


tehlikeli ...................

IIS ..........................382

ahereksiyonti ateglirüyalardan mi.kaynaklanir?


n bir cinselmoladan sonra testisler ve penistekibasinç
affarUl? .....................................................................................182
SEBO
iebolar
igeyaraniaz mi?.................................................................183
ebolarinetkimekanirmasibitinmemektemidit?............................183
15TATKANSERI
stat kanseriaragtirmasilanseriyenmepnsini arttfrirmi?............185
>Y0AKTIVITE '
ida Çernobil'dekireaktär kazasEc n binleree¾iginieõfümüne misebsp
Oldu? 188
.
liN ÈZI KANSERI
imañzikanseri erkeijin yefertit liijyenidebelli¶le mielur?............190
LAR .................................190

ksaçla yatmak zararhmidir?.............'........


kJK KONTROLÜ
k check-upgizlihastaliklari ortayaçi.kari:r 191
mi?...............................
tgle'da yagayan nâtusen ço§WInghsägalANGif.........................194
02 ....................................................................197

Iz mideyeyapigirmi?
SARILMAK
SardmekAucakia yeaktkamWu hapatynu? ......................................197
SARWSAK
.
Sarimsakkokusu midadenmigielir?....................................................199
SENS .

içkierkeklerde Enr me?..........................................200


cinselgrauygäldü
Cinselperhiz spermIdesintyiksettir mi?
........................................201

Kadalarin menopordõneminegirmelerlyle hirlildedaha az cinselistek


hormon seviyeleFinin dügmesiylimi ilgilidir? ...........202
,htssetmeleri

Aragtirmalarkadmlarm cinselarzularimihmal miediyar?


..................203

SIRTAëRILARI
Sirtaërilariher geydenönte mekanikbir sorun mudurya da zaylf
kaslardan mikaynakianir?
...........................................................206

Sirtaprilarmdadinienmek, aÖ,n kesici ya da ameliyatfaydali


Olur mu?...........................................................................:.........209
Sirt gnlarinin sebebiröntgendegörülür mä?.....................................212
Sirt aërilarindaen faydali gey hasta jimnasti imidir?
.........................213

SIVITÜKETIMi -
.
Gripve aúlrsoyukalginlijlhastaliklarindabolsivitüketilmeli midir?...214
Maratonda ve dayaniklilik
gerektiren di er spor dallarinda sivituketimi,
susama hissi gelmeden örice migerçeklegmelidir?........................216 .

insanyemektenönce siviiçerse,açiikhissi-gidermi?..........................218
SIGARA
.
ajir bir hastaliÖa
Sigara tiryakileri, yakalanin-cabu kötû aligkanliktan
valgeçerlermi? ........................................................
..................218
SiëlLLER
"okununca"

SiQiller geçer mi? ............................................................219


SPERMA
Meni-büyükorandaspermadanmi olugur?
.........................................220

SPOR
Sporun all bilesaglitjalyigelir mi?
......~..............................................220

Kisave uzunmesafekopda sportifbagariyetenekle ilgiliolsada asil


belirleyiciolanteknikve antrenmandisiplinimidir?. ...................222
SUNi KOMA
Hastayi sunikomadanuyandirmakzor mudur?..................................225
SELATTERAPISI
Selatterapisiyle, damarlar zehirlerdenve metabolizmaya ait maddelerden
a rmd ir ila bilirmi? 226
.. ..
...................................................................

§iZOFRENI
llaçIart giderekgeligtimi?Artik daha az yan etkilerimivar?.227
Sizofreni

I2
I

SiYON
blokeriertansiyonu dügurmekiçiniyive denanmig bir
yõntemmidir? 231
lik yüksektansiyonda gõzdibidüzenii arallklarlakontrol
............................................................................232

edilmelimidir?
ANOS
i çivlye basarsaniztetanosolurmusunuz?...................................233
ûKLAR ....234

aklardakibeyaz lekelerkalsiyum eksiklijiningõstergesimidir?


ALET
slette uzunsüre oturmaksaëllksiamidir?......................................234
U
uyumaksaylikli midir? ..................................235 .............................

.....................................................239
a görenlerdahaderinmi:uyur?
daha saglikh.midir? .....................................239
n mekânlarda.uyumak
INYASAM ...................................................240

a az ylyen daha uzunya§ar mi?


ÑSLER
bacakbacaküstüne atarsamzvarisolagmasadaha
muhtemetmidir?.........................................................................242
miNLES
minterve multivitarnindestekterienfekstyonlardenkorur mu? .
budestekler,õzellikleyagh insanier için
Dolayislyla
önemli midir?..............................................................................243
M SÖYLEMEK
mcininmumuyatstyakadar rmyanar? .........................................245
%Y DÕLLEWME
alojikstres barnilekalma ihtimalini azaltirmi?.............................246
¡AMBEKLENTISi
baglariinsantarindaha yzun yagamasim safjllarmi?.....................248
aminilkgrisladaki etkilerya§am.beklentisinibefirler mi?.... .......250
liL ÇAY
il çay kanserdenkorarme? ..........................................................252
g sommsi
inli hir yllan soktugundayara emitmelive mämklasesokulanyer

.......................................255

pigün girdevi sararsa insaa ätür mii?

13
Dr. Werner Bartens

1966 dogumlu, tap doktoru, tarihçi,


gazeteci ve yazar.

Gießen, Preiburg, Montpellier ve


Washington D.C. üniversitelerinde
trp, tarih ve Alman okudet.
ßlolojisi-
Tzp doktorass tezini "Erken Kalp i
Krizinin Genetik Temelleri"
üzerine verdi. Freiburg ve
.
Würzburg üniversite klinikierinde
doktor olarak görev yapts.
Amerikan Saglik Enstitüsü
(National-Institutes of Health) ve
Max-Planck Enstitüsü'nde
araptarmalarda bulundu. Tsp .
konulu çok sayrda kitabm yazart.

Bilimsel gazetecilik alanmda birçok


kez ödüllendirilen Werner Bartens,
saygm Alman gazetesi Süddeutsche
Zeitung'un tzp ve bilim editörüdür.
ÖNSÖZ

azia uyumak zararh olabilir mi? Antibiyotikler öksürüge,


ezieye, ses kisakhšma karp etkili olur mn? Çocuklardegru
umara ayakkabi giydiginde bile neden pogu kez'ayakkabilari
raklarim vurur? Hastanelerde, çiçekleri geoeleri hasta odala-
ndan çikarmak gerekir mi? Ve kadmlarda sahiden bir G-
aktasi var rudir? Varsa, ne'rededir bu nokta? Hayatm için-
en bitmek bilmeyen sorular... Çokfazia tath yiyecekler tüke-
n insanlar geker hastasi olur mu? Anne babalar, çirkin ço-
iklarun
da glizel çocuklarun da egit derecede mi sever? Yük-
k kolesterol seviyesi illaki damar sertleymesine neden olur
u? Antidepresan ilaçiar gerçekten depresyonn önler mi? Ín-
n upla ne kadar çok ilgilenirse, kar4mu o derece fazia soru
kryor. Ve ilginçtir ki, bu darum sadece up konusunda az-
an olmayanlarin. yanhy bildikieri için degil, doktorlarm
andigt birçok gey için de geçerli. Aradaki sek fark ise gu Ko-
olmaya.
karplagtiklarmda
=lula
mun uzmam iyi argn=
speten daha çabuk ikna oluyorlar; tip.uzmanlari ise daha
pheciler.
Kendi saghgryla ilgilenmeyen insan yaktur (en kötü ihti-
alle saghgmuz tehlikeye girdiginde ilgilenmeye baglarizì ve
kudumuzda olan biten bingok gy bilimciler için bile huâ
r muammadir. Öyleysebirçok scruya.deginen gäneel yank;
igileri biraraya getirmenin vahtigeldi...
Bu kitapta bahsi.gaçeo yanly .hilgiler, efsaneler ve pegin
hükümler farkh gruplara ayakyor: Bir grup, anne babalarm,
ögretmenlerin ve diger.otoritelerin çocuklara ve gençlere hâlâ
verdigi, särde dogrulugu görülmüg ve iyi niyetli tavsiyeler.
Saglikh bir yagam sürme tavsiyelerinin degrulugtinu aragtirma
safhasi benim için de çok ilginçti. Sakinn mideye yapigmasi,
bacak bacak üstüne atmanm varislei·e sebep olmasi ya da bit-
lerin hijyen eksikliginden yayilmasi gibi
$anlig
bilgiler bu gru-
bo örneklerden.

.
Diger yanh; bilgiler ve efsanekr tip literatürü: çahymalarim
s>rasmda karyima çdoti..Tipeliteratürü.editörü olarak, tibbi ve
.
bilimsel yaymlari okumak hayatunm bir parçasi. Bilimsel ya-
ymlarda, yerlegmig yanlig bilgiler sik sak <legifre ediliyor ve ke-
sin dogrulugu güphe götürmez inamplar sarsihyor bu sarsm-
-

tilan hem doktorlar hem de kontmun uzmani olmayanlar za-

man zaman yaç1yor.


Kitapta, kipisel görügümee (ya da birçok uzmamn kana-
atince) heyecan verici bir konnya deginen ya da hem doktorlar

hem de konunun azmam olmayanlar tarafmdan kabul edilen


yaygtn.bir kamma dogrulugunu temelden çürüten bilgilere yer
verdim yalmzca. Maraton koganlarm çok fazla sivi tüketmesi-
nin zararh da olabilecegi, poikiyatride kullamlan yeni kugak
ilaçJarm kugak ilaç1ara göre illaki daha iyi etki gösterme-
eski

digi (ama daha pahah oldugu) ya da plasebo etkisinin telkin


gücünden öte oldugu bu tür yanh; kamlara örneklerdir. .

Eu kitapta biraraya getirdigim yanhg bilgilerin temeli, ken-


di alanmda önde gelen doktorlar ve aragtirmacilarla yaptigim
çok sayida gärügmedir. Ayrica konuyla ilgilenenlerin daha de-
rin aragtarmalar yapmalarim kilmak için, birçok ko-
mümkün
nuda tip dergilerini kaynak belirttim. Bu kaynaklari se-
olarak

çerken, önde gelen meslek yaymlarmdan.kalite açismdan yük-

16

I
k deg,er tapyan makaleleri seçmeye özen gösterdim. Zira tip
inusunda
çok fazla yayin var. Buna, ilaç girketlerinin gärev-
1dirmesiyle
gerçeklegen --ne yazik ki genellikle de bu yüzden
<i akmda kalan- aragtirmalarm bollugu ekleniyor. Bu du-
m, bilimsel olarak adlandirdan mesleki yaymlarm neredeyse
90'mm, iyi aragtirmalardati ve iyi yaymlardan beklenen ka-
e standartlarina uymamasi sonucunu doguruyor. Ben geri
lan %10'u temel almaya çaligt1m.
Her geyden önce bunlar, gimdiye dek.geçerli sayilan tibbi
Egilerisarsabilecek bir hastahšm ya da bunun redavisinin
ve
gerlendirilmesinde degigiklik yaratabilecek güçte olan "ka-

:a dayali tip" kistaslar1yla gerçeklegtirilmig aragtirmalardir.


LH1ta dayah tip, mesleki yaymlardaki en fyi kamtlarm deger-
idirilmesini
hedefler. Böylece yaymlanan sapla samam da
·birinden

ayirir.
Örneginilaç kargilagtirmalarmda, yetersiz sayida katdim-
-la

gerçeklegtirildikleri için ya da istatisäk olarak "ayarlan-


darmdan" metot açismdan zayif olan aragtirmalar kamta
valttibbm standartlarim kargdannyor. Kaynak gösterdigim
tkalelerin seçiminde bu kistaslara uyrazya mümkün oldu-
aca özen gösterdim. Ancak tibbin bütän alanlarmda yeterli
recede iyi aragtirmalar mevcut degil ne yazik ki.
2004 yllmda Alminya'da yaymlinan Saghk Hakimda
nly BilgiterAnsiklopedisi adli kitatua okurlarundan bit-
c görüg -geldi. Bazi okurlar bagka yelà bilgilere dikkatimi
tiler. Onlara gönülden tegekkür bderia Pek de nadir ol-
yan diger bir tepki· ise "Ben buna la mam" geklindeydi.
negin, az çok normal beslenen bir kipinin_ normal ya da
rvesan tablet geklinde ilaveren vimmin Amasma gerek ol-
digi ya da Ay'm konumunun ameliyattarm
sonucunu etki-
1edig
konularmda bu tep'kiyi gösteren okullar oldu. Benim
yazdiklarama. genellikle qu ifadeyi duy-
güpheyle bakanlardan
dum· "Ama ben banan dogru oldugunu bizzat yagadim."
fakat bir kesin
,yagayaalar

Bu tür tecrübeler olabilir, geyin

etki. ettigini lomrumg için. münferit--olaylar. yeterli degildir.


araida
.Tipta önemli alaa, ilaçla.rm, lmlk benimsenmig çare-
lerin ya da tedami yöntemlerinin .sadece bir kipide ve belki -
todavi grubunun çogunlu-
onan da eginde dostunda degil, bir
gunda ve tekrarlanan durumda etki etmesidir.

B.u kamtlari elde ermek için en dogru yöntem, her zaman


oldugu gibi, titiz bir aragtarma gerçeklegtirmektir ve en tatmin

edici durumda bu aragttrma bir kargilagttrma grubu da içerir.


Bir tedavi ya da tammn kargilagtirdmasi.söz konusu oldugun-
da, bir gruba plasebo olarak adlandmlan säzde ilaç (genellikle
glikoz tabletleri) verilir
ya da bu graba
sözde bir tedavi
uygu--
lanir. "Plase.bo-kontrollü" olarak tammlanan bu tür bir aray-
gerçekleptirilirse, yani hem aragttrmacilar hem de
"kör"

tirma
"dogru"

incelenen kipiler kimlere plasebo verildigini ya da te-

davinin bilmerse (bu kipiler


uygulandigun tesadüfi seçilir), lyi
bir aragtirmanm temeli anlmig demektir.
Elbette bu aragtirmalarm da zayif noktalari vardir, ama tip
alanmda bir ilaç tedavisinin ve diger tibbi müdahalelerin etki-
sini ya da faydastzhtmi kanitlamamn. daha iyi bir yolu gimdi-
lik yoktur. Ancak bu tür bir aragtirmadan sonra belirÍibir ke-
sinlik derecesinde gunu söylemek mümkündür: Bu ige yarai.
Ya da --ne yazik ki genellikle- bu ige yaramaz. Ve elbette urun
vadede, ciddi aragttrmalarda kamtlandigi dügünülen geylerin
de yanhy oldugu ortaya çikabilir. Yamlmak insanm dogasmda
vardir bir aragtirma, ne kadar iyi olursa olsun, hatali olabi-
ve
lir. Bu sebeple, her türlü tedavi vaadine kargi kugkuyu elden
'

birakmaym. Ama her.geyden ancesaghkla kalm.

18
TESEKK ÜR

: geyden önce, Silke'ye tegekkür etmek istiyorum. Bilgi


aranlar ve tegvik edenler: Gerd Antes, Ulrich Bröckling,
rtin Fischer, Fransirka Fritz, Florian Heinen, Sebastian
.
ermann, Klaus Koch, Stefan Kohlbrenner, Martin Reincke,
ns Reinhardt, Christoph Rochlitz, JohannesStalter, Julian
Lter.

19
EKDKUSU
in kendi sin kokusunudugabilirmi?

imiz yagamigizdir: insan


kokuyor mu diye yoklamak
agzi
avuçlanyla agrun ve burnunu kapatir ve avuçlarma hoh-
> koklar. Böylece koku varsa bunu burnuyla algdayacagi-
igünür. Teori dogru görünse de,.uygulamada bu ige yara-
daha dogrusu, koku ancak kendi kokumuzdan çok fark-
ige yarar. Ama insan¯kendi agaz kokusunu sürekli soludu-
lan bu kokuya ahgir ve onu
hiç duymaz ya da çok hafifle-
ekilde algilar.
Çoguinsanm ter koktuguna fark etme-
nin sebebi de budur.
I

I
n kandinibilinçIielarak agnya hamlarsa,
p daha az nu algdad .

u biraz karmagik olmakla birlikte igin ash tam tersidir.


iyi haberden ba.glayahm:Olumlu dügüncelerin gücü ag-
bir doz morfin kadar dügürebilir. §imdide kötü haber:
1 kendisini piddetli agrilara hazirlarsa (örnegindig dokto-
undevusu äneesinde), vücudun
hazirkksiz. yakalanmasma
:la,
agrilan daha da yiddedi h ateder. Kuzey Carolina'da.
iton-Salem Üniversi 'nden
bilimciler Proceedings of the
National Academy of Sciences der-
gre -gisindes bedad. acunn nasil süb,
jektif algdandigun açaklayip qu so-
nueu çikanyorlar Rahatsizhk ve-.
ren hislerin yoguningu, äncesinde
o ne kadar act beklestiane girildigin-
o
den büyäk alçade enkilemyor.

21
Amerikali nörobiyologlar agn makaleleri için krh kirk ya
ran bir aragtirma düzektse¢ñar. M.‡¾a gënüßü olarak

katilanlara, rahatsizhk -veren ama tehlike yaratmayan sicakhk


uyaranalan uyguladalar. Aragtirmacilar, hep ayni zaman ara-
"orta"

hklanyla aci uyarmalsran äuce "dügüV, sonra ve so-

Görfüllüleri bu artiga iki


=arttirdalar.
"giddetli"ye
nunda kadar
güm boyumca altıttrd1ktan sonra,·eziyetin türánü degigtirdiler.
Bu kez gönüllülere, orta piddette bir act nyarmasi bekledikleri
anda pidderli bir. aci nyarmasi nyguladilar. Beklenmedik gekil-

de giddetli sicakhga moruz kalan gänülInlerde aci algilamasi,


giddetli acima beklendigi ve uygulandtg1 deneylere kiyasla
yüzde 28 dügtü. Agnlar, en güçlü agn kesici grubu olan opi-
yatlarla da yaklagik yüzde 30 azaltdabillr.
Aragtirmayi yäneten nörobiyoloji uzmam Robert Coghill,
"Agnlari her geyden begamstz alglamiguz" diyor. "Agn, sa-
.
dece negatif uyarmaya maruz kalan vtiat bölgesinden ·çikan
sinyallerden ibaret degil, her insanda egsiz olan dügünce dün.-
yasmdan geligiyor." Aragtirma, giddetli -agn beklentisinin,
el
farkh beyin bölgelermde artig gösteren sinirsel faaliyetlerle
ele gittigini gösterdi. Agn daha gelmeden änce, agn algilama-
smm yolu âdeta yap11migti.
Sadece Hint fakirleri ve yogilerin degil; agn hastalarinm da
algilamalarim olumlu gekilde etkileyebilmeleri hayatimiza fay-
tedavi edilme-
da saglayabilir. "Agnlar artik sadece haplarla
melidir" diyor nörobiyolog Coghill. "Beynimir agnyt gekillen-
direbiliyor; bu yetenegimizi-kullanmahyiz."
.
Agn tedavi uzmanlan, antidepresan ilaçlarm sadece morali
yükseltmekle da bastirdigmt uzun süredir bili-
kalmayip agnyi
yorlar. Beyindeki agri ve mutluluk bölgeleri birbiriyle yakm-
acilari daha
dan baglantih oldugu için, keyifli.ruh hali fiziksel
az giddetli hissetmemize
yardimci oluyor. Freiburg Üniversite-
den psikosomatik bilim dah profesörü Carl Scheidt, "Kro-
hastalar için, agri beklentisini kesebilmek çok önemli" di-
.
"Ama insan bu lasardångüden çikamarsa, ne yazik ki gu
·um

geçerli: Kronik agri, kronik agrmm devamuun haberci-


Juyor." O zaman kigisel agri epiginin ätesinde, bazen en be-
beklentiler de gerçeklegebiliyor.

e J.G., Laurenti, P.J., Coghill R.C.: The subjective


ama T., McB
of pain: where expectations become reality, Proceedings ofthe
·xperience

National Academy of Sciences2005;102:12950-12955

UPUNKTUR .

upunkturdadoiru nektalari agarmak ğuemi midid

ilerce ylldir, akupunktur tedavisinm taraftarlari, dogru


ktalari uyarmanm önemli oldugunu iddia ediyorlar. Merid-
11eri
-ignelerin

özellikle etkili oldugu vücut çizgilerini- gös-

en çok sayida resim var. Åncak


Berlin Charité'de görevli bi-
icilerin 2005 ylhada gerçeklegtirdigi büyük bir aragtirma
fle.bir gerçegi ortaya koydu Akapunktur etkilidir, agn ve
rjiden kaynaklanan rahatsizhklari hafißetebilir. Fakat bir-
yok-
k durumda ignálerm nereye battraldkgumi pek önemi
Yapuan aragttrma çok detayhyds aragtirmaya, akupunk-
.

e egitimi almig 13 bin civarmda doktor katúdi. Doktorlar,


klagik 314 bin .hastaya toph mda neredeyse 20
milyon kez
1e batirdilar. .

Akupunkturcularan bugüne kadarki saglam argümam, vü-


tta belirli enerji hatlan buhmdagu.ve bu
hatlarm ignelerle
üzerineydi. Ba todavi yöntemi ile bûyük bagari-
·ardabilecegi

e da elde
edildi: Bag ve bel agrosa..geken dört hastadan ûçü,
a tedaviden alti ay eskinne göre ,sonta,
daba da iyiydi. Hat-
ta diger rahatsizlddarda behrtilerin hafifleme orani yüzde 80
ile 90 arasmdaydi. Agrunn yiddetinin belirlenmesi söz konusu
oldugunda, hastalarm yarisi, agr11arma yaklagk yüzde 50
azaldigmi belirttiler hem de son-derece hafif yan etkilerle.
-

Ancak hastalar üserindeki.etki açasadan, ignelerin hangi


noktalar1 uyardigi önemsiz gärünüyor. Bay agnsi, bahar nezle-
si, astim ya da sirt agrilarmda akupunkturun lyileptirici etkisi,
igneler dogru noktalata batirlmadigmda da görüldü. Sadece
dizde artroz agnlannda, · agulann hafiflemesi için ignelerin
dogru noktalara batirlmasi önem tagiyordu. Aragtirmaya ka-
tilan terapistler elde ettikleri sebeplerine
tam olarak
sonucun
açikhk getiremediler. Ama hastalar için bunun çok da änemi
olmasa" gerek: Hastalar o küçük igneler i e yaradigt zaman
memnun oluyorlar - onlar için,
nas11 ve neden'in änemi yok.
Kaynak

Bericht der Techniker Krankenkasse und der Charitéam 20. April 2005 in Berlin
Gerac-Studie 16.11 2005

ALERJi
Alerjilar ämiir beµ devemeder mi?

lyi ki öyle degil! Özellikleküçük yagta agir alerji rahatsizhkla-

n gösteren çocuklar, yaglari ilerledikçe, alerjiye sebebiyet ve-


ren maddelere genellikle hiç tepki
vermezler ya da en azmdan daha za-
yif tepkiler gösterirler. Bu tezi kamt-
lamak için, ABD'de Baltimore'da
Johns Hopkins Üniversitesi'ndenço-
cuk doktorlan yaklagik 2.80 cocuk
'
üzerinde fistik alerjisinin geligimini
incelediler. Sonuçlar, çocuklarm yak-
k yüzde 9'unun büyüdü.kçe alerjiden kurtuldugunu gäster-
Bu çocuklar arasmda çok agir, hatta neredeyse öliimcül be-
ler gästerenler de bulunuyordu. Hatta yer fistigt alerjisinde
alerji ashnda fistik alerjisi degil, kabuklu yemig alerjisi-
, ileriki yaglarda alerjik tepkiler göstermeyen çocuklarm
ai yaklagik yüzde 20'dir. Bu yüzden, alerjik reaksiyonlar
terdikleri
içi¯n beslenme düzeninde kisitlamalar yapmak zo-
da kalan çocuklar, alerjinin hâlâ devam edip ettnedigini
trek için, belirli arahklarla alerji testleri yaprirmahdir. An-
bu testler her zaman doktor nezaretinde uygulanmalidir.

cher D.M., Conover-Walker M.K., Matsui E.C., Woodi.A.: The natural


istory of tree out allergy. Journal of Allergy and Clinical Immunology 2005,
16:1087-1093
-

OL
alkalp wedamarlari genç tutar mi?

mzi garap hayranlari bu haberden hoglanmayacaklar. Ye-


lelanda'daki Auckland Üniversitesi'ndenRod Jackson ve
µna arkadaylari, alkolün --gimdiye dek savunulan tezin ak-
--

kalp ve damar üzerinde koruyacu bir etkisi olmadgm


a ediyorlar. 2005'te uzmanlar, tip dergisi Lancet'te, içkinin
ik ya da orta miktaharda tüketildiginde bile neden saglik-
madigini açakladilar. Jackson, "Mesai açrk" diyor. "Alko-
olumlu etkisi,
ne mahtarcla tüketilitse täketilsin, olumsuz
sinden fazla degil. Hiçbir
yey kargahksiz degil."
klkohin kalp güldüren özelligi pldugu tezi 1979 ydmdan
kamuoyunda yaydmigti. O zamanhar
-yine

Lren aym
·1ergisi
mes-
Lancet'te alkol tüketiminin insan ömränû uzatma
ligini .kamtladigt dügünülen bir makale yay1mlandi. Ya-
zarlar, "Alkol tiikefimi ile daha az kalp krizi arasmda bir bag-
var" diye yazlyorlard2: "Koruyutu maddenin yakmda
lanti
bulunmasi bekleniyor."
Dikkat çekici bir çogunhikla Bordeaux, Chialiti ya da Na-
pa-Valley bälgelerindë aragtirma ve farkh içki türleri-
'yapaa

nin olumlu etkilerini aetklayan bilimcilerin yayimladigi yüz-


lerce makale bunu izledi.'Sadece kirmizqarap degil, beyaz ga-
d5 damarlari säzümona
rap, bira, h.atta yüksek dereceli içkiler
açik tutuyordu. Meslek-dergilerindeki makalelere "Serefe"di-
atihyor ve tip uzmanlari günlük hayattan nihayet
ye bagliklar
olumlu bir haber vermenin mutlulugunu yagiyorlardi. Stan-
.
dart öneri, erkeklerin litrelik bardak bira, iki
günde iki yarim
çeyrek litrelik bardak kirmizi parap ya da bir bardak yüksek
dereceli alkollü içkiden saglik açismdan fayda saglayacaklari
yönündeydil Kadmlar için dozlar biraz daha dügüktü.

SimdiYeni Zelandah bilimciler bu aragtirmalarm dezavan-


tajlarma igaret ediyorlar. Aragtirmalarm birçogunda uzmanlar

alkolün olumlu etkisine belli ki inanmak istemigler ve bilimsel


standartlari göz ardi etmigler. Böylece, agiriya kaçmadan içki
içenlerle¯hiç içki içmeyenlerin durumlari kargilagtmhr-
saghk

ken, eskiden içki içen kipiler de yanlighkla h.iç içki içmeyenler


grubana dahil edilmig. Aragtirmacilar, bu kipilerin çogunun
saglik sebebiyle içkiyi biraktigma ve. birçok hastahktan muz-
darip olduklarma deginmemigler.
alkoÍün
'da-

Öte yandan, Yeni Zelandah aragttrmacilar,


marlar ü.zerinde pekâlâ olumlu bir etkisi olabilecegini kabul
ediyorlar. Ancak bu etki sadece yüksek miktarlarda alkol tü-

ketildiginde söz konusu alkoliklerde yapilan otopsilerde


-

ga-
girtici derecede iyi durumda damarlarla kargilagilmig. Ama bu
alkolün yine de kesinlikle zararli ol-
kadar yüksek miktarlarda
dugu ifade ediliyor.
1

Atlantah tip uzmanlari, American Journal of Preventive


dicine dergisinde alkol aragtirmalarmm diger hata kaynak-
na dikkat çektiler. Buna göre, agmya kaçrnadan içki içen-
e karydagtirildigmda, hiç içki içmeyen kipilerde
kalp ve kan
agimi için 30
-risk faktörünün 27si daha belirgin. Jackson
iya kaçmadan içki tuketimi hakkmdaki çarpitilung bakig
tartigmalara
um menopozda hormon tedavisi hakkmdaki
tzetiyor. Her iki durumda da, onlarca yildir, hem doktorlar
etkilere inanmak istiyor. Her iki durum-
a de halk olumlu
da, tartigmaya açak laboratuvar deneyleri ve aragtirmalar

i destekler gibi görünüyor. "Alkol


tüketiminde zararsiz bir
ancak kap-
(tar yok" diyor Jackson.Ama kesin gerçeklere
ah deneyler sayesinde ulagdabilecek.

Weus 5., Alcohol and ischaemic heart disease:


cson R., Broad J., Connor J.,
grobably no free lunch. Lancet 2005 366: 1911-1912
risk factors and
mi Z.5., Brown D.W., Brewer R.D... vch Cardiovascular
confounders nondrinking and moderate-drinking US- adults.
among
American Journalof Preventive Medicine 2005;4369-373

d iBBBHIaptaHagtirir un?

selliklekadmlarda ve aµriya kaçmayan miktarlar sör konu-


oldugunda, bu iname dogru degl gibi görünüyor. Amerika-
ap uzmanlarmm bir aragtirmasi, agirrya kaçmadan tüketilen
colün yaghhkta bunima ve digkrmbiesub boeukltklen Tüz-

23 azaltabildigini gösterdi. Tercih edilen içkinin parap ya


bira olmasi sónuçlari etkilernedi.

Harvard ve Nashville'den buimcilem.70 ile 81 yaglam ara-

ada 11 binden fazla kadmm katëdrgt bir svagtirmada, kan-


ncdarm zihinsel kapasite-ve bilipel fonksiypalarmi inteledi-
ler. Eu kadmlarm içki täketimi son 20 yil içinde kaydedilmig
ya da sorulmugtu. Kaukacudan, -örnegin, bir dakika içinde
akillarina geldigi kadaraçok hayvan saymalari da
ya sayi sira-
larmi tersten söylemeleri istendi. Sonuçlar,
düzenli olarak
günde yaklagik 15 gram alkol alan kadol"arin, hiç içki içmeyen
kadmlara göre daha yüksek dügünce ve mantik kapasitesi gös-
terdiklerini ortaya koydu. 15 gram alkol; yaklayik 0,3 litrelik
bir bardak biraya, 0,2 litrelik bir bardak.garaba ya da küçük
bir bardak yüksek alkollü içkiye denk geliyor. Gelecek y111ar-
da bunama ya da zihinsel fonksiyonlarda azalma riski de, ap-
kaçmadan içki kullananlarda hiç içki kullanmayanlardan
. riya
daha dügüktü.
Bu fenomenin farkli açiklamalari olabilir. Ancak.bunlar-
dan biri akla yatkm görünüyor: Apriya kaçmayan miktarlar-
da alkol kalp ve damarlari olumlu etkiliyor, kan dolagmim
iyilestiriyor ve bäylece beyin damarlarmda zedelenmelerden
inmenin önlenmesine kadar etkili oluyor. Ayni gekilde, sebep-
leri açaklanabilmig olmamakla birlikte, Alzheimer riski de .içki
tüketimi ile azaltilabiliyor.

Stampfer M.J., Kang J.H., Chen J., vd: Effects of moderace alcohol consumption
on cognitive function in wornen. New England Journal of Medicine 2005;
352:245-253

Alkoikanser riskini arthrir mi?

Yüksek miktarda alkol tüketimi, agiz boglugu, yemek borusu


ve karaciger kanserlerine yakalanma riskini arttiri or gerçi
ama bazi kätü huylu tümör türleri, düzenli olarak belirli mik-
tarda alkol alan kipilerde daha
az görülüyor.

28
Belirli lenf kanserlerini aragtiran bir uluslararasi bilimciler
cibi, Lancet Oncology dergisinde, dügük miktarda alkol tü-

stiminin Hodgkin digt lenfomaya (NHL) yakalanma riskini


_
valttigmi
kamtlamayi bagardt. Hodgkin dig lenfomalar, lenf
steminin hücrelerinin bornima gösterdigi farkh tümörleri
apstyor. Ìsim olarak çok tamnmasa da, NHL en çok rastla-
an kanser türleri arasmda erkeklerde altmci, kadmlarda ise

skizinci sirada. Aragtirmalara katilan 15 bin kiginin verileri


icelendiginde,
bilimeller, sik degil ams idüzenli gekildë içki
iketiminde,NHL riskinin hiç içki tüketmeyenlere göre yüzde
7 daha dügük oldugunu buldular. Bu risk, artan alkol tüketi-
ti miktanyla ama tüketilen
azalmlyordu içki türünden ba-
unsizdi. Burkitt lenfomasi olarak adlandanlan tümör türünde
.sk
en büyük azalmayi--yan yariya- gösteriyordu.
Aragtirmacilar, apr1ya kaçoadan täketilen alkolünkanse-
: yakalanma riskini azaltmasmm sebepleri hakkmda ancak
thminlerde bulunabiliyorlar. Bilinen, agari miktarlarda tüke-

Imedikçe alkolün bagigikhk sistemini nyardigt ve vücudun

astahklara karp savunma gücünü yükseltebildigi. Aynca al-


ol, .vücut hücrelerinin insüliri hassaW etini de yûksekiıor.
lügük insülin hassasiyeti diyabet riskini arttirmakla ¯kalma-

ap, lenf kanserlerine yakalamna riskini de biraz arttiriyor.

[ortan L.M., 7hen¡r T., Holford T.R., vs: Akohol consumption and risk of non-
Hodgkin lymphoma a pooled anaysis. Lance Oncology .2005; 7:469-476

ikoisix biranm igin& &iëalhelga l


r

on zamanlarda Avrupa'da.särdûrälen mathe 0.0 alkol smiri


artigmalanyla birlikte, bu sorn beyük iß¾afte pek yakmda
adli) tip aç1smdan da õnein kazanacak.

29
Alkolsüz bira içee: Jaigi gerçekten hiç alkol .ahnadigmdan
emin olamaz.
"alkolsüz"

Çünkü ibaresi içeceklerde alkol dere-


cesinin hacim olarak :0.5 vol. ya .da daha altmda oldugunu
ÖfDCgin, "alkol-
gösteEif. Almanya lpagarmda bulunan çogu
.
sür" birada bu orasA3 ile à.49.arasaÂ&ada-r. Ancak trafikte
geçarli olan 0.5 alkol ulagmak için litrelerce alkolsüz
sunrana
bira içmek gereki.r.

Vemekten grtair.ighi haamihelaylagtirirmi?


-

Özellikleyagh ve apr bir yemekten sonra bir bardak sert içki


ikram edilir, çñnkü .yüksek alkollü içkilerin yagi çäzdügüne
inamlir. Oysa yüksek dereceli bi.r içki, akyamm devamun ko-
laylagtirmak. yerine .daha da zorlagtmr: Alkol hazmi hizlandi-
racagma frenler.. Çünkü alkol anide asitlerinin ve diger mide
sivilarmm çah masuu bozar. Ayrica, böylece organizma (äzel-
likle karaciger) yagh yemegi degil, alkolü eritmekle meggul
-
olur. Dolayislyla gigkinlik hissi daha da uzun sürer.

Alkoisoguia kargikorur mu?

Alkolün sübjektif olarak -en

azindan kisa .süreligine-- sicakhk


veren bir etkisi oldugu inkâr edilemez. Birkaç bardak içkiden

sonra çogu insan ho bir sicaklik hisseder ve yüzü kizarir. An-


Sa , cak igte tam da bu olgu, alkolün so-
gukta uzun süreli sicakhk veren bir
etkisinin olmamasmm nedenidir. Ki-
.
zaran yanaklar ve kisa sürengine si-
cakhk basmalarmm sebebi, alkol ne-
deniyle deri yüzeyinin altmdaki kü-
-4

çük damarlarm geniëlemesidir aslm-

30
.
Bu mekanizma, vücuduo normalden daha da çabuk isi

ybetmesine neden olur. Evsiz barksiz, sokaklarda yagayan


anlar ya da zorunlu olarak kigm geceyi digarida
ve gönüllä
irenlerin -bayma hep gelen felaketin.sebebi de budur. Alkol-
a sersemlemighalde uykuya dalarlar; genigleyen damallar
cudun daha da çabuk sogumasma sebep olur ve insanlar
ri bir soguga maruz kalmadiklari halde soguktan donma
tlikesiyle kargi kargiya kallrlar.

Il BEBEK
GLBMS
SENDROMU . .
ibekler
se kägik çocuMargilläkogun mu
.

hdWT

ve çocuklara nasd davramlmasi gerektiginin egiti-


scuklarm

kadar zor bir gey neredeyse yok. Anne babalara iyi tavsiye-
bir konu. Ve tam da çocuklara nasil davra-
vermdek hassas

massyla ilgili, çogu anne baba kendi.. degru ·bildiklerini

ur: Daha saglikh oldugu için çocuklari.yüzükoyun yatirmak


li.
Oysa dogru olan tam aksidir.. En änemli tavsiye hâlâ
a.ck to sleep" yönünde. Íngilizcebu kelime hem
"sir-

oyunu
ediyor
"tekrar

tü yatirmay:" hem de yatarmayt" .ifade


ve
ne bebek ölümü riskinden kaçmmanm yolunu
babalara ani ·
stermeyi hedefliyor: Anne babalar bebeklerini birinci yagma
:lar
dümdüz sirtüsgi .yatirmah. Muni-h Üniversitesi'nde
tunersches
Kinderspital'den simr kn.mlykla ri profesärüiFlo-
n Heinen, "Giderek d.aha çok .anne baba bu tavsiyeye uydu-
adan beri, a.ni bebek ölämü.vakalan b ölçüde gerfledi"
ror.
istatistik Dairesi'ne gärealmenya'd 1990'da hala 1283
i bebek ölümü vakasi varken 905 wh dagurada bir), 90'li
larm bagmdan itibaren sirrüsrn yatirzaa tavsiyele-
-bebeklesi

den sonra bu:sayi.sürekli dügtñ ve 2004'te 323 vaka olarak


rdedildi(2184canh dogumda bir)
Amerikan Çocuk DoktorIari B-irli-gi Ekim 2005'te, ani be-
bek ölümü vakalarima -glecekte daha da ender
yaganmasuu
hedefleyen, revize edifrrig yent bir tavsiye yayimladi. Son tav-
siye 2000'de yayHRIRMH1gt1.. ÛOktOE RIE ¶€ni ÖRefilefÏ arâSm-
da, ani bebek ölümü sendromunu engÃÍlemek
igin
EMZIK).
emzigin ke-
sialikle tavsiye edihnesi de yet ahyordu (bkz. Emzigi
emme sirasinda farkh emrne reBeksleri ve solunum ahytirmasi
sayesinde, belli ki bebekler nefessiz kalma ve diger iritasyonla-
ri daha iyi atlatabiliyorlar. Bebeklerin anne babalarla bir ya-
takta yatinlmamasi da yeni famiyelerarasmda. Bebekleri aym
odada bagka bir yhtakta ya da dogrudan jan odada yatirmak
daha dogru. Birkaç yll- äncesinde,

doktorlar anne babamn kalp atigla-


nrun çocuklari sakinleytirdigini ve
-

bu yüzden bebeklerin anne babayla


aynt yatakta yatmasmin tibbi açidan
daha faydah oldugunu dügunüyor-
lardi.
Anne gebelik sirasmda sigara.
kullanmazsa, anne baba dogumdan
sonra da- sigara içmez ve çocugu hava kirliliginden (örnegin
soba dumam) uzak tutarsa da ani bebek ölümü sendromu ris-
ki dügüyor. Çocukodasi fazla isitilmamali ve çocuk fazla giy-
ditilip sicak
"paketlenmemeli"

ve çocuga asla bere giydirilme-


mgli. tulum ve pijama giydirilmesi yeterli; yorgan
Bebeklere

ya da battaniye yerine uyku tulumu kullaumak daha dogru.


Odanm sicakhgi için, hafif giyinmig bir yetigkinin kendisini
rahat hissettigi isi tavsiye ediliyor.
Çocuklarmiki
yagma kadar sirtüstü yatmlmasmo daha
dogru oldugu bilgisiyle birlikte çocuklann geligiminde degigik-
likler de yaçandi. Çocuklarmgeligimi biraz yavagladi. Daha
: bebeklerin yüzükoyun yatirilmasi, çocuklari hareket et-
·e daha çok tegvik ediyordu.
Sirtüstü yatan çocuklar ek-

Lerinikullanmayi, dänmeyi ya da baglarun kaldirmayi de-


Leyi
daha geç ögreniyor. "Günümüzde çocuklarm motorik
im agamalarma, eski geligim norm tablolarmda yazan de- I

ere kiyasla ortalama


birkaç hafta daha geç ulagtiklarim
lyoruz" diyor Münih Ütiiversitesi
Haunersches Kinderspi-
Florian,
"yüzükoyun

len Heinen. pozisyonda çocuklar da-


azla tepinmeye ve daha erken hareket etmeye tegvik olu-
ar." Ama geligim agamalaruidaki hafif gecikmenin, günü-
:de
bilindigi kadariyla herhaigi bir tibbi olumsuzlugu ol-
hšmi söylüyor Heiner. Sadece tip kitaplarinda tipik geli-
agamalari içm verilen sürelerin ilericie degigtirilmesi gerek-
ii if ade ediyor.
ocuk doktorlarmm bir diger tavsiyesi, uygulamadaki zor-
ardan.dolayi bagarisiz olabilir. Sartüstü pozisyonda bebe-
baginm arkasom düzlegmemesi ve asimetrik geligmemesi
,doktorlar çocugun bagim bir hafta saga, bir hafta sola
rmay1 tavsiye ediyorlar.
Ik

force on sudden infant death syndrome: The changiog concept in sudden


fant death syndrome· diagnostic coding shifts, controversies regarding the
seping environment, and new varia.bles to considet in reducing risk.
ediatrics 2005;116:1245-1235

ik çac gamigacik bir ggg mqumahd;ë

ük çocuklarm, içinde yumugacik bir battaniyesi, pofuduk


acaklari ve yastik gibi diger yumugak nesneleri olan yatak-
göze çok rahat görünür. Ama bu saghkli bir.gey degildìr.
ipe çok saghksizdir. Çocuklarintek bagna yatmasi, emzik

anmasi ve sirtüstü yattelmasi dryinda ani bebek ölümü


.

33
sendromunu için, küçük çocuklarin mümkün oldu-
änlemek
geçirilmig olan bir ya-
gunca sert ve uzerinesadece bir çargaf
takta yatir11masi tavsiye ediliyor. Ayrica küçük çocuklar on
azmdan saghk sebeplerinden- uyurken mümkün oldugu kadar

etmeli. Buyük oyuncaklar da dahil olmak üzere,


az rahat po-
fuduk oyuncaklar, yumugak yastiklar ve çocugun sarilabilece-

gi diger yumuçak nesnelerin, bir yaçunn altmdaki bir çocugun


yatagmda hiç igi yok. Çünkübirçok aragtirma, aniden yatakta
ölen çocuklarm çogunlugunun, yüzükoyun yatarak yilzlerini

yumugak bir yüteye gömdükleriniGerçi ani bebek


gösterdi.
älümü sendromunun sebebi hâlâ tam olarak bilinemiyor ama
bu vakalarm çogunlugunda çocuklarm yeterli derecede hava
alamadiklari ve bogulduklari tahmin ediliyor.
Kü.çük -çocuklarm yataklarmda agir battaniyeler, yorgan-

lar ya da ärtuler de olmamah. En dogrusu, çocuklari fazla dar


olmayan bir uyku tulumunda uyutmaktir. Ama çocuklarm uy-
kuda bu tulumu- yüzlerine çekmeyeceginden emin olunmah.

Bebeklerin yastiga da-ihtiyaci yoktur.


V9ynek

Task force on sudden infant death syndrome: The changing concept in sudden
infant death syndrome: diagnostic coding shifts, controversies regarding the

sleeping environment, and new variables to consider in reducing risk. -


Pediatrics 2005;116:12454U5

Bpbeklarsirtiistii uyudulunda, ani bebek ölümünün


önlenebilecaÖi bilindijindenberi, tausivelere
uyuluyormu? · .

Ashnda bu bir En geç 70'li- yillarm bagmdan beri,


skandal.
'

bebeklerin y üzükoyun yatmasinin korkulan ani bebek älümü


sendromundan hayatlarim kaybetmeleri tehlikesini bariz ge-

34
Ide arttirdigt biliniyor. Yine de çogu tip uzmanlari birligi,
ecak 90'h yillarm bagmda,.çocuklari s1rtüstü yatirma tavsiye-
ii açikladi. Bebekler için yüzükoyun pozisyonunun ne kadar
rarh olduguna dair daha önce kanitlar olmas/na
saptanmig
bu pozisyon 1945'ten yaklagik 1990'a kadar kitaplar-
"gmen,

broçürlerde hep tavsiye edildi.


. ve
New Yorklu bir patolog daha 1944 ydmda, beklenmedik
<ilde uykuda älen bebeklerin üçte ikisinin yüzükoyun yatti-
u ve boguldugunu gäzlemlemigti. Buna ragmen 1945'ten iti-
ren Amerikah çocuk doktoru Woolley'in dügüncesi kabul
rdü. Woolley bogulma teorisinin yanh; oldugunu açiklamig
bebeklerin, yüzleri örtü ya da yastikla kapah olsa bile nefes
Lbildigini
säzde açik gekilde gösteren birkaç deney hakkmda
gi vermigti. Bu yüzden Woolley bebekleri yüzükoyun yatir-
tyi tavsiye ediyordu. Ayrica bogulma teorisinin anne-baba-
a vicdan azaba yarattigun söylüyordu. Åncak
1991/1992'den
ira, bebekleri sirtüstü
yatirmanm kesinlikle tereih edilmesi
ektigi dügüncesi
yaygm olarak kabul gärdü.
Birçok aragttrmayi biraraya getiren bir çahymarun yazarla-
en geç 70'li yillarm bagmdan beri bebekler sirtüstü pozisyo-
cida yatirdsalardi
ve bunun faydasi doktorÏar ve popüler li-
atür üzerinden duyurulsaydi, y2imzca Büyük Britanya'da
dagik 10.000, Avrupo ve ABD'de ise 50.000 .ani be bek ölü-
, vakasmm änlenebilecegini tah min ediyorlar.
2005 yaz mda
International Journalof Ñidemiology
dergi-
de yayimlanan bu sarsici sonuçlar,
yaymcilarmi
saÑgm
tip dergisi Lan-
mesleki makalelere
"in

yaklagim üzerine tart1§-


ya irti. Yayunladiklart bir- orumda, yazarlardan aragtirma
.uç1arim daha iyi sunmalarmi talep etá½e ysym organla-
ia yer alacak her bir makale için artik gagtirmalann gün-
durumunun bir azetiniÎe verilen makalenlin hangi ardam-
I

da aragtirmalarm güncel dururnundan ileriye gittigine dair bil-


gi talep edeceklerini açiklarida r.

¥9ynak

Gilbert R., Salanti G., Harden M., See 5.: In ant sleeping position and the sudden
infant death syndrome: systemati.c review of obserotional studies and historical

review of recommendations from 1940 to 2002.International Journal of Epide-


miology 2005;34.874-887
Young C., Horton R.; Putting clinical trials into context. Lancet 2005;366.107-108

RTAKKARIME
Ayakbagparma"g a mm ayaja tam gelip
gelmedigi anlaplabHir mi?

Bu çok sik uygulanan bir yäntem olsa da, aslmda dogru ayak-
kabi numarasim belirlemek için gerçekten ige yaramar. Çünkü
bu yöntem uygulamrken, özellilde çocuklar ayak parmaklari-

nr refleks olarak bükerler. Daha etkili bir yöntem, çocugun


kartona basmasi ve ayagi çevresinden kartona igaretlemektir.
Ayakkabima iç tabamm çikarip ayaga uygun olup olmadigma

bakmak da elbette faydah olabilir.

Ayakkabikartonierimo inerindeki numarelar k


agakkabiomaaraleri imin?

degildir. Bu, modelden


38 numara her zaman 38 numara mo-

dele ve üreticiden ureticiye.degigir. "Ayakkabmm iç alamm


baz' alan bir ölçüm sistemine ihtiyacimiz var" diyor Tübingen-
li spor ortopedisti Thomas Horstmann.
Üreticilerinsadece ayakkabi kartonun-
da yazan numarada ayakkabi üretmele-

rini ve artik nihayet ayakkabi kahplari-


.
m daha geligmig hale
getirmelerini öne-

36
-or.

Ayakkabdarm.çogunun üretildigi
düzenlemeler geçmig
yd içerisinde neredeyse hiç degigtirilmedi Ayaklar geçmige
re pek fazla degismedi ama kahplar çocuklarm ayaklarmm
lyaçlarmi karg11am1yor. Üreticilero zamanlar WMS siste-
'ge-
.nde (Weitenmesssytem: TabanGeniglik Sistemi) --yani
, orta, dar- uzlagtilar. Bu yeterli degil. Tübingenli doktor-
·

ölçümlerinde bey kriter çikarddar: Ayak taragt genigligi,


puk genigligi, ayagm üst kismimn yüksekligi, tarak açisi ve
unlugu. Bu kriterlerden yaygm olan üç tip belirlediler: Ha-
nli ayak (ayak parmaklar1 kisa ve genig, ayagm üst kismi
ksek), ince a ak (ayakince, ayagm üÀtkisrm dar, ayak par-
iklari uzun), sivri ve uzun ayak (ayak parmaklari kisa, tarak
mi uzun, tarak
açisi dar). Ayakkabi üreticileri hiç sorun ya-
nadan kahplarmi degigtirebilirler. Ayrica taban geometrisi
öneml.
Taban geometrisi çogu kez ayagm yürürken yuvar-
ima hareketine uymaz. Ayakkabmm en esnek bğlgesi çogu
a fazlasiyla geride ya da öndedir, ba zen mev cut. bile degil-
.
Oysa bu bälge tarak kisnunm altinda ortada ohnahdir. lyi
akkabilari kullandiktan sonra atmaylp bagkasma vermek de
111; olmaz. Ayakkabilar tamamen eskimedigi sürece giyil-
lerinin sakmcasi yoktur.

AKLAR .

sim ön hšRNg|G NOgmak ÑËÈÒf UF iÑMT


katlanmalariölder mi?

agm än kistmyla kogmak sportif ve güvenli sayihyor; hatta


nig o ki, sakatlanmalardan kokmmaya
yanyor. Kendini
pu sporunun piri ilan etmig vÄ
birçoÈkisi
zindelik damyma-
ayagm ön kismiyla kogmamn propagandasmi yapmakta.
yöntem, insanlarm, yere¯ ayagm sadece ärt kismiyla basan

37
ve topuguyla ya hiç degmeyen ya da hafifçe degen, olaganüstü
kogu yetenegine sahip Afriladi k uculardan gärüp kopyala-
st'ili
diklari bir s¯til. Televizyonda bu profesyonel kisa mesafe
kopucularmda ve Ã2,195 kilometreyi ayagm ön kismiyla basa-
rak kogan bazi kalburüstü maratoncularda görebiliriz. Afrika-
li kopucularm yaptigi, brta. Avrupa'da zaten dogudan hare-
ket etmenin dogal yöntemi sayihr -

atletizm aslarmdan bir


geyler kapmak da pek yanhy-olmaz. AyrÎca,
bu yöntemle bir-
çok kogucu rahatsizhgunn önüne geçilebilecegi dügünülüyor.
aragtirmalara göre- kopucularm
-farkh

Çünkü ne de olsa,
yüzde 30 ila 50'si yilda en az bir kez, kogmayla baglantih gika-
.
yetlerden muzdarip.
Würzburglu ortopedi uzmatu Markus Walther'in ekibi bu
yeni kogu stilini inceledi. Ekip 2000'den fazla koçucuyu mu-

ayene farkh bir sonuca


etti, ama Doktorlarm saptadigi-
vardi.

arka
na göre, ayag,m ön kismiyla yere basarak kogmak ayagm
kismlyla basarak.kogmaya kiyasla daha at sakatlanma tehli-

kesi barmdirmiyor; sadece fazla yüklenme sonucu olugan sa-


kathklar farkh. Çünkü ayagm arka kismiyla basarak .kogma
stilinde, bilegin iç tarafmdaki
büyük oranda tendonlara agir
yük biniyor, ayagm ön kismiyla kogu stilinde ise bacagm· ve

ayagm diger bãlgeleri zorlamyor bu durumda baldir kaslari


-

ve agil tendonu. Yani, ayagm än kismiyla yere degerek kogma


stili gikâyetleri azaltruyor; gikâyetler bagka yerlere kaylyor
yalmzca.

Yillardir herhangi bir gikâyet yagamadan koganlar, Würy


burglu tip uzmanlarmm tavsiyesine göre, acil gerek duyulma-
dikça kogma stilini asla degigtirmemeli. Bunun için hiçbir tib-
bi sebep yok. Özellikleyagh kogueular, stillerini degigtirince
farkh bir tür zorlanmaya maruz kalacaklari için, asil o zaman

aári yaçama riskiyle karp kargiya kahyor.

38
H çiÇEKTERAPiSi
li çigek terapisi birgek rahatsizhktase hastahkta
lah olur mu? .
.

insan bu tedavi yöntemine inamp uygulasa da, bu teda-


.ok

n etkili olduguna dair hiçbir bilimsel kamt yoktur. "Bach

k terapisi" Doktor Edward


h (1886-1936)tarafmdan gelig-
'

di. Tedavinin prensibi, fiziksel


-

tahklari ve psikolojik bozuk- .


.

.ari belirli bitki karigunlanyla


avi etmektir. Bach, farkh psi-
ajik kigilik tipleri belirlemig ve
Jari çegitli ruh hallerinden yo-
:1karak
kategorize etmig. Böy-
Bach'm teorisine göre, belirli
atsizhklara neden olan 38 ne-
I rubhali (ärnegin, nefret,
cillik ya da hirs) var ve bimlar
:içek äzuyle redavi edilmeli. Bu durumda -Bach'm iddiasma

e- belirli bir hastahk degil, psikolojik bozukluk ve


bununla
Jantih da dogrudan giktyetier tedavi ediliyor.
olarak
h'm savma göre bitkilerin faydah ohnasunn sebebi, bunla-
sadece belirli etken Laddeleri
degil, ayrica enerji ve ruhani
ler-de içermeleri; fakat Bach bu güçlere açiklik getirmemig.
Ancak farkh aragttrmalara ragmen, Bach çiçek terapisinin
dah oldugu gimdiye dek kamtlanamadi. Bunun sebebi,
:h'm
bitki seçimini tamamen seagisel gerçekleytirmig olmast
botanik tutkusuna açikhk getirebilecek herhangi bir bilim-
sistem ya da benzeri bir gey kurma yhmetine de girigme-
olmasi. Bach'm tnUmatlarum göre ("bulutsuz bir pazar

- 39
günü sabah saat9'dan önce toplaym, kaynak-suyu ile bir kase-
de saklayin, konyde yd¾er Benzeri bir sert içki içiride konserve
edin ve siviyi l'e 240 oranmda inceltin") elde edilen ilaçlarm
hazirlamp gekilleri de, bu tedavinin etkisini kamtlamaya pek
elverigli türden degil. Ayrica son derece hoggärülü psikologlar
ve psikiyatrlar bile, Bach'm, insanin tüm hayatimn ve acilari-
-nm
doktorun belirledigi 38 ruh hallyle açiklanabilir oldunu te-
zini sok temkinli tabirle- akla yakin
bËlmuyorlar.
Çiçek terapisinin etkisini konu alan sadece dört tane kon-
trollü klinik aragtirma gerçeklegtirilmig bunlar bir analiz
ve
geklinde birarg getirilmig. Dört aragtirmadan ikisinde, çiçek
terapisinin dogtitada e.depresyonda gikâyetleri hafifletmekte
faydali oldugu"beürBfinig.
Ama- bei iki aragtirmanm da metor
açisandan o kidar eksiklikleri var ki, burlari kamt ola-
-
rak görmek imkânsuriira her iki incelemede de, kargilagilan
hafif olumlu eikinin çiçek terapisinden mi, plasebo etkisinden
mi kaynaklandigrkonusunda bir ayrim yapilmamig.
Diger iki aragtirmada (ing.: hayata dändürme)
"rescue

damlasi" adi verilen damlalarm smav stresinekargi faydali


olup olmadigt incelenmig. Bu analizde herhangi bir etki sapta-
namamig. Stiftung Warentest* özet olarak, incelenen üç alan-
,

da (dogum, depresyon ve smav stresi) bile herhangi bir etki


.
kamtlanamadigi sonucuna vartyor. Diger gikâyetlerde ve has-
tahklarda, bilimsel açidan ciddiye almir bir aragtirma bile
mevcut degil. Böylece Bach çiçek terapisiyle hastahklarm etki-
li bir gekilde tedavi edilebilecegine dair hiçbir gösterge yok.
*
Sdf tung Warentest (StiWa) Almanya'nin önde gelen tüketici koruma
organiz.asyonudur. 1964 yllmda kurulan bu vakif, ürün ve himmederi
karydagtirarak kamuoyuna raporlar sunar (ç.n.).
Kaynsk
Stiftung Warentest: bie andere Medizin. "Alternative" Heil methoden fiir Sie
bewertet. Berlin 2005, s. 99 vd.

40
DEMCiKLER
demciklerfagdaan oMinjuigin kiiçUkçocuMerdebile
usalar olur mu?

azmdan onlarca yildir bäyle bir inanig vardi. Bademcikleri


22n çocuklar büyük zarara. da ugramamig görünnyorlardi.
cak bademciklei·bagigikhk sisteminde gayet änemli bir rol
iar.
Çünkü bunlarda çok sayida koruyucu hücre üretilir.
Iemcikler, yemek ve nefes borusunun girigindeki konumla-
a, Waldeyer halkasi adi verilen lenfatik dokularm bir par-
idir
ve bu dokular mikroorganizmalari nefes yollarmdan
ve
firim sisteminden urak tutmaya yarar.

¡M BELiBRESÌ
aMar dig8nce bazen kafalari mi?
:ukluk
çagunn en etkileyici olaylarmdandir. Okulda ço-
lardan biri düger hemen herkes göyle de: "Kafasi delin-
ve
O zamanlar, insanm bagi delindiginde küçük bir krater-
beynin göründügünü hayal ederclim Ïgin gerçegi, olay ya-
n dügüglerden sonra bile ancak yuvarlak, kanayan bir
lik görülebilir, daha fazlasuu görmek mumkün degildir.
"Kafamn delindigi"qden
.bahsedilebiletak

gekilde, kafata-
a derin bir açikhk olugturan arafaamalar elbette.vardir.
i delik olarak bahsedilen gey aihnda yezeysel bir deri ya-
amasidir. Kafatasi kerisi oldukça gergin oldugu için, bu
genellikle daire geklinde aç1hr yani delik'gibi gõrünür. -

41
BAWLMA
midir?
Kafa suumiamadaIggamm ugumam.önlansopii

travmah kazalarda genellikle göyle bir telagli tavsiye du-


Kafa
yulur: Aman uyutmaym. Bu tavsiyenin arkasmda, kaza geçi-
ren kiginin bir ket kahrsa, komaya girebilecegi ve bir
uyuya

daha uyanmayacagikorkusu yatar. Anlagilan o ki, bu bog ina-

m§m. kayna-gi, hastalarm


bayildiktan Sonra-
kisa süreligine
ayildigive sonra tekrar komaya girip hayatuu kaybettigi va-
gerçek-
kalar. Ancak bu kural degildir. 300'den fazla çocukla
legtirilen bay. yaralanmalarmda,
aragttrmalarda, kiginin ayik
tutulup tutulmamasuun hastahšm seyri açismdan önem tagi-
madigi görüldu. Hasta, kazadan sonra bayihrsa, bu kötü
bir
ayik tutulup
igarettir. Ama bu durumda önemli olan, hastame
tutulmamasi degil, tibbi bakimdir.

DESLERME -
Pizzasaghkstz medid

de genellikle
--hem

Yavan bir hamur, üzerine birazcik bir gey


peynirle firi-
dogrudan konserveden- sonra da üzerinde bolca
na... Pizzamn
saghkh olmasi mümkün degilmig gibi gärünü-
sevdigi bu yemek bir tür her derde
yor. Ama Ìtalyanlarm en
deva gida maddesi olarak
taçlandirihyorsa, buna dait aragtir-
ülkesinden geli-
malar elbette pizza, makarna ve ortaklarmm
yordur.
. alig-
Milanolu bilimciler, yaklagik 1000 hastadan b,eslenme
kanhklari hakkmda bilgi topladilar. Bu hastalarm 500'ü kalp
sebeplerden hastanedeydi.
krizi geçirmigti, diger 500 bagka
ara sira pizza
tüketiminde bile kalp kri-
Aragtirma sonucunda,
tüketimde bu oran
zi riski yüzde 22 dügüyordu; hatta düzenli

42
-
Le38'di. Haftada iki seferden fazla pizza ylyenler kalp kri-
-
çirme riskini yüzde 50 dügürüyordu.
1p âlemi, kalp hastahklarmm Avrupa'da düzensiz bir da-
1 gästerdigini biliyor. îskoçya'da 100.000 ki-
uzun süredir
2 300'ü her yil kalp krizi geçirirken, Güney Fransa'da bu
yaklagik 50. Bu bulgu, "Fransiz paradoksu" olarak bilini-
çünkü Fransiziar da kolesterol degeri yüksek ve yagli bes-
orlar. Simdikargimiza bir de "Italyan bilmecesi" çikti.
u aragtirma tip dergilerinde hayret verici tepkilere yol aç-
alaga ÜnÏversitesi'nden
Jorge Gomez-Aracena bu sonucu
rtici" bulmadi. Çünkü ne de
-ispanyo]

olsa, pizzada ye-


gazpacho'daki gibi- bol miktarda
domates bulundugu-
lomatesin de yogua miktarda likopen içerdigini ifade etti.
penin ise antioksidan özellikleri bulundugunu ve bu yüz-
karutlandigi üzere, kalp krizinden korudugunu ekledi.
iger aragtirmacilar, ne yendiginden çok, yemegin nas11
iginin daha önemli oldugunu vurguladilar. Keyifli bir
da, negeli bir ögünün sagbgmuzi, birçok vitamin kartei-
a da az pigmig gidadan daha olumlu etkiledigini belirtti-
Ceyifle yenen bir yemektestres hormonlarimn konsan-
onunun daha dügük oldugunu eklediler. Yani aragtirma-
i günlük hayatm içinde änemli bir yer tut-
göre, yemegin
Fransa ve Îtalya'da, kalp ve dolagim sistemi hastahklari-
aha kuzeyde yer al bälgelere kryasla ender görülmesi
iz degil.

a R.: After the French paradox comes the ImNmagenigpa. Fritish Medimi
mal i004;329:1064
· r

43
Yajarzbeslenme sä)Mä midir?

En azmdan, söz konusu oldugunda


çocuklar bu dügünce her
raman dogru degil. Lincoln'daki Nebraska Üniversitesi'nden
ara tirrnacilar, kisa süre änce, siki bi2 yagstz perhizin çocuk-

larda vitamin eksikligine sebep oldugunu saptadilar. Judy


D¯riskell'in ekibindeki beslenme uzmanlari bir aragtirmada,
okul öncesi çagindaki çocuklarm üçte ikisinin E vitamini, üçte
birinin de C vitamini için tavsiye edilen kan degerlerine ulaga-

madigim gösterdiler. Aragttrmacilar bu hayret verici sonuçla-


ri, bazi anne babalarm yagsiz beslenme tarzlarmi çocuklarm-
da da uygulamalariyla açikhyorlar.

Aragtirmada, çocuklarhenüz eksiklik belirtileri göstermi-


yorlardi ama kan degerleri, bunun ancak bir zaman meselesi
olduguna igaret ediyordu. Nebraskali uzmanlar, vitamin ek-

sikliginin tehlikelerinden korunmak için,. sebze ve meyvelerin


her türlü beslenme planma'ko'laylikla eklenebilecegini säylü-

yorlar. Özellikleanne babalar saghk konusunda bilinçliyse


yagsiz beslenme bunun bir göstergesi olsa gerek-, sebze ve
-ki

meyve tuketimine açik olmahlar. Ancak Kuzey Carolina'daki


Duke Üniversitesi'ndenTill Bravender bu aragtirmaya biraz
mesafeyle yaklagiyor: "ABD'de çocuklarda en büyük saghk
sorunu, C vitamini eksikligi degil, obezite."
K,ynnlr

Lowfat diets might deprive kids vitamins. CNN.com 12.4.2005

Gidalardakikarbonhidratler kan beenict wekolesterol


seuiyesini, vaive-proteinden daha olumiuetkiler mi?

Bazi diyetler sadece et içerir, bazilart da sadece yegillik. Her


iki uç da pek saglikli degiL Simdiyekadar, az yag ve protein

44
n karbonhidrat agirlikh bir beslenme äzellikle saglikh
sa-
ordu. Ama farkh beslenme gekilleri arasinda ciddi bilim-
:arguagtirmalar
da pek meveut degildi.. Bugüne kadar, ye-
konusunda. dogru olmadigi ortaya. çikarilan o kadar çok
le.var ki, genel kabul gärmüg kurallar artik sarsilmaz ola-
kabul edilemiyor. Kasim 2005'te Journal of the American
ical Association'da yayimlanan bir aragtirma, bu sefer de
li gida bilegenlerinin ne kadar saghkh oldugu ve onlarm
:nme progr2mumzdaki uygun dagthru hakkmda dogru
enleri yerle bir etti.
dagilan, yag, protein ve karbonhidratlarm miktari, belir-
nrlar içinde, samidigt kadar önemli degil. Aragttrmada,
te üçünden faziasi obez olan 191 gönüllü
hafta boyun- alti
Ldece
aragtirma protokolünde
belirlenen gidalari yediler.
arkh diyet denendi. Sebze, meyve ve salata, her üçünde de
t. Bahk, kirmizi et, beyaz et ve-yumurta.yasak degildi an-
kepsi sadece az miktarda doymuy yag asitleri içeriyordu.
sci diyette kalorilerin yüzde 58'i karbonhidrat Mzellikle
tes ve makarna; buna ek olarak yüzde
15 protein ve yüzde
ag- geklindeydi. Bu degerler, çogu güncel diyet önerisine
dügmektedir. ikinci diyet yüzde 5Œnin altmda karbon-
.
Lt içeriyordu; ama et ve kabuklu yemigler geklinde verilen
sin oram daha yûkgekti (yüzde25). Üçüncü diyetin de
onhidrat oram dûgüktü; hatta yag oram
-çogmlukla

kol-
Lgl
ve zeytinyagt geklinde- yüzde 37ydi.
Izellikle saghksiz sayïlan protein diyeti ve yag diyeti en lyi

ç\ari verdi: Aradaki farklar gerçi çok ufakti ama karbon-


it diyetiyle kargilagtirmca özellikle kan basmci dügüg.gös-
.

Kan yag degerlerinde de iyilegme görüldü.


u sonuçlar gagirtici, çünkü genel tavsiyelere ters dügüyor.
Unapolis
Üniversitesi'nden-Myron Weinberger, aragtirma

45
sonuçlarma eldedigi yorumunda, aragtirmamn ne kadar titiz
ve saglam hazirlandigmi
vurguluyor. Ama yag ve protein diye-
tini uygulayanlarm daha uzun mu yayayacaklarmm belli ol-
madigim belirtiyor. "Aiagarmada kan yaglari ve kan basmci
gibi kistaslar incelendi" diye yaziyor Weinberger. "Ama kug-
kuyla yaklagan insanlan yeni bir diyetin faydalarma inandtr-
mak içirf, kalp krizlerinin ve älüm va2alarinm tam oranlarmi
inceleyen, daha uzun aragtirmalar gerçeklegtirmek gerekir."

AppelL.J.,Sacks F.M., Carey V.J.:Effects of monounsaturated fat, and -


carbonhydrate intake on blood pressure and senun lipids. Results of the
ornoiheart randomized trial.Joumal of the American Medical Association
2005;294:2455-2464
Weinberger M.H.: 1(ore novel effects of diet on blood pressure and lipids.
Journal of the American Afedical Associatior 2005;294:2497-2498

Hamburgersaghksizmrdit?

Saglik misyonerleri bundan hoglanmayacaklar: Yerden yere


vurulan hamburger narundan ço.kdaha iyi çlkti. Bu degerlen-
dirme, endüstriye bagli bilimcilerden degil, Stiftung Waren-
test'ten geliyor. Kih kirk yaran denetçiler 2005 ilkbaharmda
fast-food restoranlarmdan ve süpermarketlerden toplam 19
hamburger incelediler ve test sonuçlari hayret verici gekilde
olumlu çikti..Köfteli ekmeklerin sekizi
"iyi"
olarak sunflandi-
ve sadece
"yeterli"
rildi, on tanesi biri aldi. Ham-
"orta"

notu
burgerin, her gün yenmedigi ya da bir ocurusta birkaç tane
_
birden tüketilmedigi bir ürün oldugunu, her
"düzgün·
sürece,
halükarda kötü bir gida olmadigmi" vurguluyor, Stiftung Wa-
rentest'ten Birgit Rehlender.
Bazi beslenme bilimcileri bu aragttrmaya hiç de hiddetle
tepki vermediler. Potsdam-Rehbrücke'deki Alman Beslenme

46
.
19tirmalan Enstitüsü'aden
Gunda Backes, "Bu beni gagirt-
di" dedi. "Genelleme olarak bir gidanm kötii ya da saghk-
oldugu söylenemez. Eu hamburger için.de geçerli." Backes,
tahklardan korunmak için, beslenmenin bütününde denge-
lmasi ve yeterli miktarda vitamin, mineral, eser element ve
la içermesinin daha önemli oldugunu belirtti. Backes'e gä-
obezite riskiyle ilgili önem1i olan konusunda genel-
-saghk

"ihtiyacim

e oldugu gibi- tüketilen miktarlar: oldugundan


la kalori almadigun sürece hamburger de yiyebilirim."
Bütün beslenme uzmanlari konuya, bu kadar dogmalardan
imsiz yaklagmiyor. Bazilari için McDonald's, Burger King
benzerleri birinci dügman ve birçok medeniyet hastahgom
sorumlusu. Ama insan düzenli gekilde hamburger yerse,
ekten kalp krizi, obezite ve geker hastahgma davetiye mi
"düzenli"
atir? Ayrica ne demek ki zaten?
2004 yazinda, "Super Size Me" adh film salt fast-food se-
mesinin görünürde nelere sebep olabilecegini çok etkileyici
ilde gözler önüne serdi. Bagrol oyuncusu Matt Spurlock
t haftahk 5000 kalori diyeti süresince sadece bolca kilo al-
cla kalmadi. Kendi ifadesine göre, karaciger yaglanmasi,

s darhgi ve iktidarsizhk da çekti; sonunda


torlar tek tarafh beslenmeyi bir an önce

resini tavsiye ettilen


Stiftung Warentest 'denetçileri,
nlu hamburger degerlendirme-
1e sonunda kendileri de si-
amalar getirdiler. Bu
erlendirmenin
-food

sektörü-

kagidi" olma-
"temiz

istemiyorlar. Olumlu. sofiuç

47
alan hamburgerle; içia bu degerlendirmenin sadece malum
garnitürlerden feragat edildigi sürece geçerli oldugunu ifade
ediyorlar. "Hamburgede patates kizartÑasi
iyi bir mänü de-

gil. Bunun yamna bir de büy,ük porsiyon mayonez almak, faz-


la yemek anlamina diye belirtiliyar degerlendirmede.
gg"
Ancak Stiftung Warentest'in tavsiyesine pek az kipi uyu-
salata seçer ki?
yor. Hamburgerin yanmda kim elma spyu ve
Mügterilerin za.ten mönü.seçiyorlar.
çogunlugu Hamburgerin
yamnda patates kizartmasi ve bir içecekten olugan mönülerin
tek bir hamburgerden .fiyat farki neredeyse yok. Ama tam da
tehhkeli fast-food restoranlarmda
bu kombinasyon ve yenen
yemekleri dönügtürüyor. Süper boy porsiyonlar güp-
oburluga
hesiz gigmanlatiyor..Bir adet çift kath hamburger, yamnda ko-
la ve patates kizartmas1yla, 1200 kalori içeriyor.. Bu miktar, 14
yagmdaki bir çocugun günlük ihtiyacimn yarisi. Dolayislyla,
bu yagta ahnan bir ögün 600-700 kaloriyi geçmemeli.
Bu yüzden, genellikle dügük fiyatlanyla reklam yapilan ko-
caman porsiyonlardan özellikle çocuklari uzak tutmak gerekli.

Avrupa Birligi'nia Saglik ve Tüketici Güvenliginden sorumlu

Komiseri Markos Kyprianou, Stiftung. Warentest'in sonuçlari-


mn yayimlandigi hafta, eger bu sektör kendi kendine simrla-
maler getirmezse, sagliksiz gidalarm çocuklara yönelik reklam-

larmm yasaklanmasmi talep etti. Yiyecek üreticileri, smirlama-

lar getirme fikrine soguk bakmiyorlar. Ancak ylyecekleri tüke-


tenlerin kendilerini simrlamalari zor. "Biz insanlar, çok yüksek

kalori içerikli bir ¡pdayi ayirt edebilmek ve yedigimiz miktari

buna gäre smirlayabilmek durumunda pek degiliz" diyor,· Ko-


penhagen Üniversitesi'nden
beslenme uzmam Arne Astrup.
büyük, daha yagli, daha faz-
"daha

Restoran zincirlerinin,
.
geligtirmelerine gagmamak
la kalorili" prensibini son yillarda
gerek. Gerçi McDonald's restoranlarmda kalori ve besin de-

48
.
erini gösteren tablolar tepsi örtülerinin arkalarmda yer ah-
.
Diger büyük zincirler de bu degerleri internet sitelerinde
whyor. Ama son 30 yilda fast-food restoranlarmdaki por-
mlarm büyüklügü 2 ila 5 kat artti. Ögiinierinkalori deger-

de oldukça ylikseldi. Günümüzde bir fast-food restoranm-


opside 100 gramda 263 kilokalori bulunuyor. Oysa ortala-
bir Orta Avrupaluun gün1ük beslenmesinin enerji degeri,
gramda sadece 160 kilokalori. Tavsiye edilen miktar ise
gramda 125 kilokalori.
§irketlerin,porsiyonlarm büyüklügünü ve kalori miktarinr
Irma yänünde kendi kendilerine geligtirdikleri änlemler an-
agardan almarak hayata geçiriliyor. Bazi üreticiler son za-
21arda
daha saglikh üriinlet sunsalar da, küçük porsiyon-
yags1z etten yapilan hamburger ya da kepekli üriinier ve
rve fast-food restoran zincirlerinde hala istisna olupturu-

K.alite testini gerçeklegtiren aragtirinacdara göre hambur-


erin krah kalori açasadan sinek saklet bir ürün -

McDo-
Ps cheeseburgeri. Denedeyiciler
"bir

bu ürünn hamburge-
olmasi gerektigi kadar lezzetli gekilde dana
-bariz

eti ve
igal tadi- oldugu için ve laboratuvar irrelemesinde ikna
g için" övdüler. Bu ürünün kalori miktari sadece 284 kilo-
ari. Testin sonuçlan için paketleme
ve hijyenin digmda,
llikle besin degeri ve kalori miktari belirleyiciydi. Listenin
sirasmi en agir hamburger, Burger King'in "Chicken Sup-
e" adh ürünü aldt. Tesse dahil&gl¡igur taryk äminderi
kmkhst yagatt1. Dana etli h2mhurgerden
·1ayal

daha. sag-
binnseler de, daha yüksek oranda yag, tuz ve fazlasayla
e içeriyorlardi.
Oln=lu degerlendirilen hamburgerierm, fast-food restoran
irlerinde beslenmenin serbest oklagu antamma gelmedigi-

49
ni, uzun vadede gèr¢¾fègallerr bir aragtirñia da dogruluyor.
Amerikah bilinttilbrliaia tirma için 15 yil boyunta, ABD'de
3000 genç yetigkinderr veri toplamselardi Sonuç çok açik ve
daha kisa aragertmWlarda edinilen tecrübeleri doáruluyor:
.
Haftada iki se.ferden fazia fast-food restoranda yemek yiyen-
ler, bu tür yedere dah end'e ägrayan yagitlarma k1yasla, därt
ila bey kilo ahyor Big Mac'lerin ve" Double Whopper'larm
hayranlarmda ayrica iki kat daha yüksek insulin direnci gö-
rüldü. Bu, diyabet hastahšma yakalanmak için daha yüksek
bir risk anlarmna geliyor.
"Ama kilo ahmana sebep olar, yalmzca fast-food beslenme -
degil" diyor Danimarkah beslenme uzmam Arne Astrup. So-
nuçta, fast-food restoranlarmm Inüdavimlerinin genellikle
saghklarina daha az itina eden. kipiler oldugunun bilindigini
.
söylüyor. Bu insanlarin daha fazla içki kullandiklarmi, bütü-
nünde daha yagli ve tath yediklerini, nadiren sebze, meyve ve

kepekli besinler tükettiklerini te daha az hareket ettiklerini


ifade ediyor. "Hanrburgerciye müdavim olmak, saghksiz bir
hayat tarzmm genel'bir göstergesi" diyor Astrup.

PereiraM.A., Karranny A.L, ÈbbelingC.B.,-vd.: Fast-food habits, weight gain,


and insulin resistance (theCARDIA study): 15-year prospective anlysis.
Lancet 2005;365:36-42
Astrup A.: Super-sized and diabetic by frequent fast-food consumption? Lancet
· 2005;365:4-5

Birdenbire çok µmek µmek gigmanlatirmi?

Beslenme konusundaki efsaneler bitmek bilmiyor. Yemegin


zamanlamasi ve miktari, sürekli birtakun spekülasyonlara se-
bep oluyor. Oysa en önemli kural çok basit: Yemek yeme za-
manmm pek bir önemi yoktur. Önemliolan, toplam bilanço,

so
mi alman kalori miktandir. Bütün güne dagitarak çok yiyen
iri de, aym kalori miktarmi tek bir seferde alan
biri kadar
ilo ahr.

EVÏN
isan begniningeligimi tamamianmig
madut .

Isan kendini yaratdigm medart iftihari saytyor ve bunu, hiç

e alçakgönüllülük göstermeden, üstün aklma ve diger zihin-


1 becerilerine dayandiriyor. Gerçekten de insan beyni 1350
n3 ile, vücuda oranla büyüklügü temel almdigmda, diger bü-
in canh türlerinden bariz gekilde daha büyük (bu arada er-
skler ortalamada kadmlardan daha büyük beyne sahipler).
u da diye dügünüyor olabilir birçok insan. Ancak ev-
yeter,

m sirasmda dügünme orgamunz giderek büyüdu. Ve Chica-


alu genetik bilimcilerin Eylül 2005'te Science ·dergisinde ya-
mlanan iki makalede bildirdikleri üzere, beynirr geligiininin
u da anlagilan hâlr ufukta görünmäyor. Ayrica Shience
rgisinin yer alan diger bir aragtirmada,
aym sayismda sade-
insan beyninde hücrelerini koruyarak çevresini saran
'sinir

primatlarda bulunmayan bir proteim fireten bir genin varh-


kamtlandi. Kuzey Carolina daki Duke Üniversitesi'ndege-
tikbilimci olan Muntington Willard, bu verilerle ilgili,
3unlar büyüleyici sonuçlar" diyor. "Çûnkükonunun uzmarii
ve'bãyninitzi
mayan insanlarm çogn, kendimizi geligtirmeye

m verdigimize inanlyor. .
Moleküler biyologlar ASPM ve
Inskrosefali
genlerini ince-
diler. Her iki kahtsal özellik beynisieBrivnki etkiliyor: Bey-
n az geligmesine sebep olarr genedk hiebozakluk durutnun-
i hatah ya da en azmdan agír gekilde zarar görmüy durumda

uyor. Însan.ve yempanzãñin evrim yollari§äklagik alti mil-

51
yon yli önce aynikgsadan byi, özellikle beyin ve yumurtahk-
lar farkh geligint gästerdien yakm hayvan akrabalarumzla
-

aramizdaki en büyük farklar sinirlerde ve testislerde. -


Aragtirmacilar, son zamanlarda ASPM ve mikrosefali gen-
lerinin yeni varyasyoclarnun big açismdan oldukça
-evrim

kisa arahklarla geligtigei1 egeteilert ardapInn bu varyasyon-


lar insanlar için bir seleksiyon av.antap saghyordu. Mikrosefa-
li'nin yeni bir gen varyasyonu, yaklagik 37 bin yil önce, hemen
hemen sanat, müzik ve clinsel uygulamalarm ilk gekillerinin
geligtiı zamanlarda olugtu. ASPM'nin yeni bir gekli 5800 yll
önce geligti -

çok lasa bir süre önce, bilinen ilk medeniyet Me-


zopotamya'da ortaya çikmigti.
.
Aragtirmacilar, bu egzamanliliktan yola çikarak, gen degi-
gikliklerinin anlay1g -velveya kültür etkinliklerinin artig1ylael
ele geligmig olabilecegi sonucuna variyorlar. Yeni gen varyas-
yonlari her halukarda bilipsel bir avantajla baglantih olmali.

Bagka aragtirmacilar ise, irkçi teorilere yol açabilecek, kisa


yoldan yapilan bu tür sosyobiyolojik çikanmlara.karei uyart-
yorlar. Bu yüzden Science deEgiSinde yaysmlanan makalelere

hiç yorum yapmak istemediler. Zira gen degigiklikleri cografi


olarak· çok farkh dagihm gösteriyor -

yeni mikrosefali
varyas-
yonuna örnegin Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da, Afri-
ka'da Sahra'nm güneyine kiyasla bariz gekilde daha sik rastla-
myor. Bu örnek, Afrikah ve bazi Asyah topluluklara kargi ön-
yarylari destekleyebilir. "Science dergisindeki üç aragtirma-
dan ikisini yöneten Bruce Lahn, "Diger gen varyasyonlarmda
farkh bir cografi dagilim var" diyor. "Bu genlere diger hepsine
yaklagildig gibi yaklagihnah."
.
Beynin sürekli geligiminin insani daha akilh yaptigi da ka-
mtlanrug degil zaten. "Strf bu genlerin daha luzh geligmig ol-
masi, bizim giderek zekilegtigimiz anlamma gelmez" diyor
I
hn. "Ne de olsa, bencillik, iddet ve gaddarhk genIeri de
lgt1.

na P.D., Gilbert 5.L., Makel-Bobrev N., vd.: Microcephalin, a gene regulating


brain size, continues to evolve adaptively in humans. Science 2005;309:1717-
1720
-
kál-Bobrov N., Gilbert S.L., Evans P.D., vd.: Ongoing adaptive
evolution of
ASPM, a brainsizedetermin=tinHomosapiens.Science2005;309:1720-1722
rakawa
T., Angata T., Lewis A.L., vd.: A human-specißc
gene in microglia.
Science 2005;309:1693

fiN TRAUMA5l
pin zedefensielerilidekortizen ige parar sn?
'

gun bakim uzmanlart bu konuda büyük bir sukutu hayal


adi. Eldeki veriferden yolaçikarak yapuan ciddi hesaplara
e, son 30 yil içinde 10.000 kigi yanh; tedaviden hayatim
·betmig -- burlarm 1000 ila 2000'i yalnizca Almanya'da. Zi-
tgir yaralanmalarda uygulanan
en yaygm tedavilerclen biri-
, sadece faydah olmadigt degil, hatta zararh oldugu saptan-
2004 sonbaharmda uzmanlarm Lancet dergisinde yapt1gl
damaya gäre, beyin travmasi geçiren kazazedelerin korti-
ilerle tedavi edilmeleri durumunda.öIüm riski, plasebo ve-
Lesine
kiyasia daha yüksekti. Kortikoidler, kortizon gibi
oid hormonlardir.
'Crash" ada verilen bu aragttrmada,
yogun bakim tibbmm
mili bir sorusuna bulmak 'için bütün dünyadan düzi-
yanit

rce bilimci birlikte çahyti. Ne de olsa geligmig ülkelerde


tk kazalari, en sik yaganan ölüm sebepleri listesinde dör-
cü sirada geliyor. Ve bu kazalarda en tehhkeli komplikas-
beyin travmalandir. Aragtirmaya 48 ülkeden, beyin trav-
1 geçiren 10.008 hasta Jahd edildi. Doktárlar, kazazedele-

53
re rutin gekilde kortikoid verilmesinin
faydali olup olmadigt,
.
bu tedavinin hastalarm hay a kalma gansun arttirip arttir-
madigi sorusuna cevap aradilar.
Bu sorunun cevabimn yände olmasi akla yakm ge-
olumlu

liyor. Ne de olsa kortikoidlerin iltihap,giderici etkisi var ve

damarlarm sizmti yapmasmi änler. Bu iki özellik de yaralan-


malardan dogan sonaçlan hafifletmekte.faydah olabilir. Çün-
kü beyin travmasmda tek tehlike, änemlf sinir kanallarmm ve

beyin hälgelerinin degil. Travma sebebiyle gri hücre-


ezilmesi

lerin ya da aradaki dokunun gigmesiyle olugan beyin ödemi de


aym derecede hayati
tehlike .anlamma gelebilir. Kafatasimn
içindeki beyin ancak suurh bir gekilde genigleyebildigi için, bu
durumda änemli sinir yapilari tehlike' altma giriyor. Birçok
merkezi sikigtigt
vakada ölüm, solunum ya da dolagim sistemi
içîn gerçeklegiyor.
Kortikoidler gri hücrelerin gigmesini engelleyerek beyinde-
yönde.
ki basmci dügürmeli ashnda; en azmdan beklenti bu
Lancet dergisinde Crash aragtirmasma bir yorum yayunlayan,
Köln ÜniversiteKlinigi'nden Stefan Sauerland, "Bu sonuç ye-
tersiz verilere ve yanh; analojilere dayamyor" diyor. "Korti-
tümörlerinde
koidler omurilik zedelenmelerinde ve beyin stan-

dart tedavi oldugu için, bunlarm beyin travmasmda da faydah


olacagt dügünüldü." Bu konuda daha änce yapilan aragtirma-
yü.zden açik
lar çok az hastayla gerçeklegtirildi ve bu yeterince

degildi. "Bu tedavinin etkili oldukuna inam11yordu ama etkili

olup olmayacati aslmda tam olarak bilinmiyordu" diye ifade


ediyor Sauerland.
Yeni sonuçlar, konuya ·güpheyle bakanlari bile gagirttyor.
ol-
"En kätü durumda tedavinin ne faydasuun ne de zararmm
sonrasmda-
duguna inamliyordu" diyor Sauerland. Am:i kaza
ki ilk iki hafta içinde, kortikoid tedavisi uygulanan hastalarda

54
verilen hastalardan 159 faz-
n vakalarmm sayis1 plasebo

3u veriler, mutlak risk olarak hesaplandigmda, beyin trav-


inda
kortikoid tedavisi uygulandiguida yürde 2 daha fazla

n vakasi yagandigt
anlamma geliyor -- faydah olmasi bek-
a bir ilaç için bu
sonuç.feci bir bilanço. Sauerland, tem-

i.hesaplamalara göre bile, 10.000 ölüm vakasmm yanhy te-


iden kaynaklandify dügüncesinde. Sauerland, "Aragtirma-
kortikoid kullammmda ölümlerdeki artigm sebeplerini or-

a koyamadigmi" kabul
edi-
p
ama sonucun çok açik oldu- 3.
tu belirtiyor: "Eldeki göster-
:rle
bu tedavi yöntemi kati-
le kabul edilemez."
Bag yaralanmalar1 yagayan
azedelerin tedavisinde son
arda bir tür belirsizlik yaga- .
ordu. Küçük çaph aragtirma- I
bu tedavinin hiç fayda sagla- .
digim ya da çok dügük yarar
irdigini ortaya koydugundan
Almanya'da bu tedavi kli-
·i,

:ten klinige oldukça farkh uygamyordu. Crash arayttrma-


Waltraud
katilan, Greifswajd Üniversitesi'nden Kliest,
a
iz beyin travmalarmda kortikoidleri en azindan on yd-
artik
rutin olarak kullanmiyoruz" diyor. Ama bagka kliniklerde,

hap giderici bu ilaçlar hâlâ k


90'h ydlarm sonunda gerçeklegtirilen anketler, hastalarm
ade 30 ila 40'ma bu tehlikeli ilã vertidigini ortaya koy-
tablosun-
.
Gerçi birçok tibbi tedavi'rehberinde, bu hastahk
kortikoidler yaklagik 2,000'lerÍn
6aimdan bei·i önefilmiyor.

55
"Ama temkinli hesaplamalara göre, Almanya'da
,beyin

trav-
malarmm yüzde 15 ila 20'sinde hâlâ kortikoidlerin kullanildi-
gmdan yola çikmanum gerekiyor" diyor Stefan Sauerland.
Bu sebepsiz tedavi çegitliliginin yanisira, Freiburg'daki Al-
manya Cochrane Merkeri'nden Gerd Antes'in igaret ettigi bir

sorun daha var: "Herhangi bir yanhg tedavinin etkilerini kesti-


rebilmek için bu tedavinin ne sikhkta-uygulandigim bilmek
gerekir." Bu säz kulaga çok siradan geliyor. "Ama Alman-
ya'daki sayilara ulagmak son derece zor" diye ifade ediyor An-
tes. Bu·yüzden, kaç ölûm vakasmm göhreti lekelenmig bu te-
daviden kaynaklandigun belirlemek Almanya'da hiçbir zaman
mümkün olmayacak.

Anlaplan, Almanya'da bu yapisal sorunlarda degigiklik


yapma egilimisde pek yok. Çekoslovakya,Belçika gibi ülkeler
bu arapirmaya yüzlera hastayla, hatta Büyük Britanya bin-
den fazla hastayla katduken, hastalarm ancak 27'si Alman-
ya'dandi bu saya Uganda Arnavutluk'tan bile dügük.
've

¥9ynnir

Roberts I., Yates D., andarcock P., vd.: Effect of intravenous corticosteroids on
death within 14 days in 10.008 adults with clinically significant head injury
(MRC CRASH trialb randomised placebo-controlled trial. Lancet
2004,364:1321-1328
Sanerinnel S., Maeple M.: A CRASH landing in severe head injury. Lancet
2004;364:1291-1292

DIT
Ditler kafadankafayaatlar mi?

Bag biti -akademik adlyla pediculus humanus capitis- zipla-

maz, pplayamaz. 2 ila 3,5 milimetre uzunlugundaki bu böcek-


ler sari-kahverengindedir ve kanatlari yoktur. Ancak kanatlar
yerine, saç tellerine tutunmak için kullandiklari çengelli ba-

56
lari vardir. Birkaç santimetrelik mesafeyi bile tutunmadan
emezler. Bu hayvanlarm bitlenen birinden baskasma geç-
si için insanlarm, deyimin tam anlannyla kafa kafaya ver-
si gerekir.
.
Bag bitleri, gapkalar ya da tüylü oyuncaklar gibi cansiz
nelerde ancak iki-üç gün yagayabilir. Bu yüzden endigeli
Lelerin
çocuklarma pazar tezgâhmdan papka denememe
nsi ("Kim bilir, daha önce kimler takmigtir bunu!") çok da
:siz sayilmaz. Ancak bitlerin her iki-üç saatte bir "kanh

bir
n"e ihtiyaçlari vardir. Yoksa kururlar ve en
geç 55 saatte
der.
91r

ter J., Stövm I.M., Walter 5., Mehlbom H., Häussinger D.: Kopfläuse-
Imµng
mit einer wieder auflebenden'Parasicose. Deutsches Änteblatt
305;102:A2395

biti sadece saçIarim sik.pkamayan insaniara mi


elf

insana bag biti (pediculus humanus capitis) geçip geçme-


i, vücut temizligiyle alakah
degildir. "Bag biti geçmesi kipi-
djyenden bagunsizdir. Saçlarm sik yikanmasi olsa olsa ter-

z bitlere sahip olmamzi saglar" diye yaziyor tip ve biyolo-


manlari, 2005
ylhnÂa
Deutsches Ärzteblattdergisinde ya-
anan bir makalede.
Lyrica kivircik saç, balerin tuturunasmi zorlagtirir. Bu yüz-
bag bitleri kivircik saçlarda daha ender görülür. Du hay-
ar uzun, düz saçlara çok daha kolay tutunurlar.
Bitli" apagilamasi bag bitiyle degil vücut bitiyle
(pediculus
anus humanus seu vestimentorum) alakali olsa gerek.
tü kötü hijyen partlarmda giysilerin dokularma yerlegen,

57
bu vücut bitidir. Günümüzde insanlarm toplu halde barmdi-
nldigi yerlerde ya da evsizlerde mellikle görülür. Bu bit, savag
ordularm
zamanlarmda birçok askerin ölümüne ve bäylece
bitinin ak-
-bag

dagilmasma sebep olmuytur, çürkü elbise biti


prowazekii mikroorganizmalarmi, dolay1slyla
sine- rickettsia
da tifüs hastalismi bulagtirabilir.

Häussinger D.: Kopfläuse --


Richter J., Stöver I.M., Waker S., MeMhorn H.,
Umgang mit einer wieder auflebenden Deutsches Ärzteblatt
Èarasitose.
2005;102:A2395

BäBREKRAHATSRUKLARI
Böbrek hastahklan hader midir? BeBrlibir dauramgtan
etkilenmeller mi?' .

Vücudun kan filtreleme orgamyla ilgili hastahklarm çogu için

bu dügüncé geçerli: Bäbreklerin filtreleme i levi azaldigmda ya


da tamamen durdugunda, doktorlar bunun sebebini çogu kez
arasmda
bilemezler. Gerçi §eker hastalari böbrek hastalan en
nefropati olarak tamm-
büyük grubu olugturur. Ve diyabetik
hastalari uzun vadede diyalize
lanan bu rahatsizlism yamstra,
adi verilen böbrek cisimciklerinin
götüren genellikle glomerül
Ama bu iltihaplanmalar1n bir en-
kronik iltihaplanmalaridir.
feksiyonla alakas1 birkaç istisna digmda, bu 'iltihap-
yoktur;
digerlerin-
lanmalarm neden sadece bazi insanlarda
olugtugu,

de olugmadigi bilinmemektedir.
Ancak böbrek hastahklari riskini bariz gekilde arttaran bir
hastaliklari ara-
davranig gekli var: Sigara kullanimi. Böbrek
smda sadece nikotin bagunlihgmdan kaynaklananlarin oram
yüzde 31 olarak tahmin ediliyor. Birkaç yeni aragttrma bunu
filtrele-
dogrular nitelikte. Sigara kullananlarda, bäbreklerin
levi daha çabuk düger. Diger yanda.n, böbrek hastalari
dolagim rahatsizhklan için daha bilyükbir risk
'sistemi

ar; sigara da bunu arttmr.

oth L., Regalado M.M., Simoni, J.: Cigarette smoking enhances increased
risk factor for glomerular filtration rate decline
me albumin excretion as a
rimary hypertension. American Journal of Mediçal Sciences 2005330:111-

R., Schroeder T., Ritz E., Ferrari P.: Effects of smoking on renal function ' ·
atients with type 1 and type 2 diabetes mellitus. Nephrology Dialysis
splantation 2005,201414-2419

- KARAMASI
a kanamasmda bag gerige
ini yaslanmahdw?

: babalar ve böyle yapsalar da, bu


ögretmenler nesillerdir
yaslamr-
ye edilir bir davram; degildir. Çünkü bag geriye
urundaki kan bogaza, oradan da yemek borusu üzerinden
ye akar. Bunun ashnda bir zaran
yoktur ama yutulan
mide bulantist ve kusma ihtiyacim
aazi insanlarda hemen
ler. Bir çocuk burun kanamasmm yarattigt heyecanm ya-
a bir de kusmak
zorunda kahrsa, bu, durumunun yatig-
na pek yardimci olmaz.
urun kanamasmda bir bez koymak ve bagi
enseye soguk
ial
dik pozisyonda dogrudur. Kanama he·
tutmak daha
durmazsa, burna bir bezle bastirmak ve böylece kanama-
caynagtna basmç uygulamak tavsiye edilir. Burun kana-
.ri neredeyse hep zararsizdir. Arga lyrun mukozasa son
.
:e iyi
kanland1gL için ufak tefek zed eler kolay olugur

mlar çok Ëanayabilir. ga > naa doguytan


atkmhk da Eu dSÀnÄerece
olabiÍir. ender ve eziyet-

ama zararsizdir.

59
CilT
Kolaien içaren preparagar ctM püriizsiz we esnak
kilar mi?

Kolajen içeren preparatlar pek revaçta. Ancak vaat edilen et-


kinin gerçeklegmesi mümkün degil. Çünkü birçok kremin ve
bakim ürününün içinde bulunan kolajen cildin içine nüfuz
edemez ve bu yüzden de cildi içeriden güç\endirmesi mümkiin
degildir. Kolajen molekülü bu i; için fazlasiyla büyüktür. Bu-
na ragmen, kolajenli kremler kirigikhklari önlemede ydlardir
etkili bir koruma olarak gärülüyor. Ancak bu tür bir cilt ba-
çikarlarma
,eder,

kimi sadece kozmetik endüstrisinin hizmet


tibbi açidan kiymeti harbiyesi yoktur. Olsa olsa, kremlerin
içindeki diger maddelerin cildi besleyici äzelliginden fayda.
görülebilir.

Salatahk maskasi cildi garginlegtirir mi?

Saçlara sarilmig bir havlu, yüzde salatalik dilimleri... Salatahk


maskesi güzellik bakimmin kligesi ve karikatürü haline geldi
artik. Bu durum çok da haksiz degil, çünkü o islak yegil dilim-

ler cildi gergialeptirmez, aksine cildin daha çok kirigmasma se-


bep olur. Çûnküsalatahk cildin nemini çeker. Böylece cilt ku-
rur ve kirigmaya elverigli hale gelir. Dig görümüne çaba harca-
yanlarm yüz bakimmdan beklentisi bu olmasa.gerek.

CÌNSELLiK HORMBELARI
Siyah irktan insaniarm cinseHikhermenlari beyar irktan
insaniara göre bariz gekildeyüksek midil?

Bu, irkçi
ve çagdigi önyargdardan biridir. Bu teze göre siyah

6o
ler, cinsel açidan,
beyaz ya da sari irktan erkeklerden ve
lderililerden çok daha aktiftir. Bu önyargi, topluluklarm
ilagtarilmasindan
yola çikmaktadir. Ama bir etnik grup
de de, cinsel açadan
daha faal ya da olanlarm yüksek
"aç"

inon seviyesine sahip olduklari hep dügünülür. Yüksek tes-


eron degerleri bunun biyokimyasal bir kamti olarak yo-
Llamr.
Son zamanlarda, siyah irktan erkeklerde yüksek tes-
eron seviyesi tezi giderek daha çok kabul görmeye bagladi,
kü siyahi erkekler daha sik prostat kanserine yakalamyor-
Prostat kanserinin risk faktärlerinden biri yüksek testoste-
seviyesidir.
hicago'da Northwestern Üniversitesi'adentip uzmanlari
äk bir aragtirmada, yaklagik 500 siyahi erkek ile yaklapk

beyaz erkesin hormon konsantrasyonunu incelediler.


tirmacilar, bu änyargrun dogrulaunodigmi ve siyahi er-
erin testosteron .degerlerinin sadece çok ufak bir farkla
z erkeklerin .degerlerinin üzeriode oldugunu saptaë1ar.
ak, cilt rengi ile testosteron arasandaki baglantidansa,. bel
esi ile erkek cinsellik hormonu konsantrasyonu arasmda
i büyük bir baglanti var<h. Çünkü bel bölgesindeki yag-
unm artmasiyla testosteron seviyesi belirgin gekilde dügü-
Aym oranda zayif ya da gigman olan beyaz ve siyahi er-
er kargilagtirildigmda, erkeklik hormonlarmda bir farkh-
örMmedi. Her iki tip de kyrf beyaz erkekler de, zay1f si-

61
yahi erkekler de-- gigman beyaz erkekler ve pigman siyahi er-

keklerden daha yüksek testosteron degerlerine sahipler. Siyahi


ve 'beyaz'erkeklerin testosteron degerlerinin incelenmesinde,
baglangiçta gärülen ufak farkLhklar, aragtirmaya katilan siya-
hi erkeklerin ortalamada beyaz
irktan herricinslerinden biraz
daha zaytf olmalarindan kaynaklamyoidu sadece.
Kayn k
androgen concentration in young
Gapstur S.M., Gann P.H., Kopp P., vd.: Serum
associations with age, obesity, and race. The
men: A longitudinal·analysis of
cardia male hormone study. Cancer Epidemiology, Biomark.ers and .
Prevention 2002;11:1041-1047

Dahaaz cinseMikhormonu,daha ar arzu anlanimami


gelit?

Erkeklerde, arzu ile seks.ve testosteron gibi cinsellik hormon-


larinm seviyesi arasmda bir baglanti yoktur (bkz.CINSELLIK
Siyah arktan insanlarm cinsellik hormonla-
HORMONLARI :

midir?).
rr beyaz trktan insanlara gäre bariz pekilde yuksek
Birli-
Aym durum kadmlar için de geçerlidir. Amerikan Tip
gi'nin dergisinde yaylmlanan bir aragtirma, dügük libidonun
hormon seviyesiyle bir alakasi olmadigim gösterdi.
Avustralyall uzmanlar 1400'ten fazla kadmi incelediler.
Kadmlarm cinsel açidan memnuniyeti ve uyarilabilme, hassa-
siyet, tatmin ve öz degerlendirme gibi farkh parametreleri bi-
getirdiler. Ayrica, testosteron, androstenedion ve ka-
raraya
hormonu" olarak görülen DHEA
"mucizevi

dmlarm hazzmm
gibi hormonlart ölçtüler. Aragtirmada, hiçbir hormon degeri-
nin arzu dügüklügüyle baglantilandirilamadigi saptand1. "Bir

kadm libido dügüklûgünden yakimyorsa, be degerleri ölçme-


nin hiçbir anlami yok" diyor aragt1rmay1 yürüten Susan Davis.
cinsel isteksizlikten gi-
"DHEA eksikligi yaçayan bazi kadmlar


Lyetçi
olsa da, dügük DHEA seviyesi dügük libidoya paralel-
: göstermez." ÜniversiteKlini¢'nden liormon uz-
Wiltzburg
am Bruno Allolio benzer bir ifadede bulunuyor. Allolio'nun
ibi 1999'da, hastalik derecesinde DHEA eksikligi
.dmlarm
yagayan
uygun hormon takviyesiyle tekrar daha fazla arzu
ıar hale geldiklerini gästermigti.

vis 5.R., Davison S.L., Donath S., Ben


self-reported
R.J.:Circulating androgen levels and
sexual function in women. Journal of the American Medical
Association 2005;294:91-96

MSifETFARKLILIRARI
din weoriek ibiyalajikHzeRMeridigiada dal son -
race farkh midnt

önyarglari bu tür malzemeyi konu alan "bestseller"


ve ki-
ilari
hepimiz biliriz. Kadmlarm yön bulma duygusu yoktur
arabayt park etmeyi beceremezler. Sürekli ayakkabi alma-
L gerekir ve hep konugmak isterler. Öte yandan, .erkekler
lemeyi bilmezler, kahvaltida huzur içinde gazetelerini oku-
k isterler ve evi derli. toplu tutmay1 $eceremerler.Ayrica
llari fikirleri sadece tek bir geydedir. Merkes kendi tecrübe-
nden yola çikarak bu. listeye birkaç ekkme yapabilir, bu
emeler de binierce hemcinsi tarahndan onaylanadaktir.
sela: Erkeklerin hasedhga kendiferini fazla önemse-
müzmin
eridir, kadmlarmki ise süreidi féurutittihali. Erkek saghk-
ve tehlikeli yagr, kadinm biraz da kendine ayiracak vakte
yaci vardir. Sonuç olarak, kadm ve erkek arasmdaki iligki-
Jaha birkaç ay sonra kritik noktaya.gelir. Ondan sonra ka-
erkegi sürekli degigtirmeye çahµr.:Edkek de, taktik
ve gäs-
aelik kavgalarm degil de o tath agkm birlikte
yaµmaya
vurdugu zamanlari
igasim
(nafile)äzler.

63
Bundan sonrasi Inalmn. E;rkek kepdisini bilgisayar oyunla-
rma, barlara ya da hobilerine vérir, kadm
kozmetik ärünlere
servet yaurir ya da kitap .okur. "Erkekler Mars'tan, kadmlar
Venüs'ten" ya da "Erkekler. farkhdir, ama kadmlar da" gibi
kitaplar. Kadm erkegin de bu kitaplar okumasuu, ikisinin de

farkhhklarmi kabul etmelerini ve.birbirlerini uyum içinde ta-


mamlamalarim ister. Kisaca, malum geligki. Kadm yine ko-
nugmak ister, erkek ise kafasuu dinlemek.
Oysa bunlarm hepsi zirvahk. Zira bilim, istisna olarak bir
kerecik de olsa içimizi ferahlatarak, genel akima ters dügen bir
saptama.yapti: Kadm ya da erkek, hiç fark etmez. Çügü bu
medyada ve popülà ki-
saptamaya göre, erkeklet ye kadmlar,
taplarda tekrar tekrar iddia edildiginin aksine, birçok.konuda

gayet benzerler. En azmdan, Shibley Hyde Eylül 2005'te Ame--


rican Psycologist'te yayimlanan makalesinde böyle yaziyor.
Madison'daki Wisconsin Üniversitesi'ndepsikolog olan

Hyde, iddiasi için birçok kamt buldu: 146 tane meta analiz adi
verilen genel bakig aragtirmasinda, kadm ve erkek arasmda
sosyal davramp, iletigim ve ruhsal memnuniyet aç1smdan pek
erkeklerin lehine ola-
-açik

fark bulamamig. Farkhhklar ara


rak- sadece disk atma gibi ekstrem spor dallarmda, mastür-

basyon sikhamda ve fiziksel saldirganhkta. Hyde, kadmlarm


haksiz rol kligeleri sebebiyle is hayatmda magdur olmalarm-
"sözel

dan endige ediyor. Peki ya iligkilerde? Hyde, kadmlarm


saldirganhk" kategorisinde erkeklerden apagt kahr yanlan ol-
madigim bizzat incelemig. Bunun da sonuçlan var; hem de
gimdiden.

¥mynd

Hyde J.S.: The gender similarities hypothesis. American Psychologist


2005;60:581-592

64
EKMASTAUÑI
lyada altik hiç gigsk hastahgi uiriisü kalmadtmi?

ek hastahgi 1980'den beri yeryüzünden silindi sayiliyor.


-
7'de son bir çiçek hastahgi salpm Kuzey Afrika ülkeleri
aali bazi bälgelerini etkiledikten
ve Etyopya'nm .
sonra,

aya Saglik Örgütü (WHO), bu hastahgi-


vahim enfeksiyon

artik salgm tehlikesi tagimadigmi açikladi. Bütün dünya


elinde yürütülen agi kampanyalari bagarih olmuytu ve in-
hk için en tehlikeli salon hastahklardan birine kargi zafer
am1mieti. Daha 60'h yillarda o zamanki Yugoslavya'da çi-
salguu yaçanmig, hastahk tüm nbbi acil yardimlara rag-
a birkaç kiginin ölümüne, yüzlerce kipinin de çirkin yaralar
umasma sehep olmugtu.
Fakat Dünya Saglik Örgütü'nünaçikhmalari, dünyada ar-
hiç çiçek virüsü kalmadigt anlamma gelmiyor. Yerkürenin
rli yerlerindebazi laboratuvarlarda bu tehlikeli virüsler hâlâ
lamyor. Aç1klama olarak, bunun aragtirma amaçh oldugu.
leniyor. ÖrneginABD'de Atlanta'daki Salgin Denetim Mer-
i (CDC -- Centers for disease control) virüsleri koruyor ve
takun siki güvenlik kontrollerinden sonra seçilen kurulugla-
kulkmmmn.sunuyor. Ama 1980'den beri bu virüslerin bag-
kimlerin elinde alabilecegine dair spekülasyonlar var. Bazi
tekler eski.Sovyetler!Birligi'ne deyollandigi.için, çöken bu
rasa devlette ipsiz güçsüz kalan bilimcilerin pantaj girigimleri-
yenik dügtükleri ve virüsleri terör organizasyon-larma ya. da
:tatörlükle yönetilen ülkelete satmig olmalari ihtimal digi sa-

myor. Çiçekvirüsü giÑ


biyotojik silahlarla bir saldiri tehli-
ini, terör gayetgerçekçi buluyor.
uzmanbri hendrilillikseda

mk K., Fr=M 5.: Bioterror.Tod aus dem Labor. Münih 2001

69
çiçEKLER
gei t difigin,,genskriteam
Qigelder
odalarmdan çakardmahnudir?

Birçok klinikte geceleri tuhaf durundar yaganir: Hemgireler


yemek dagittiklari servis
güney batmadan az änce, gündüzleri
arabalarlyla koridorlarla kogturup, hasta odalarmdaki çiçek-

leri toplarlar. Hasta ziyaretleritide hedÎye


gelen yegillikler has-
yolla-
ta odalarmdan çikarihr ve geceleri koridorlarda sürgüne
igikta
enerji üreti-
mr. Bunun
arkasindaki dügünce, bitkilerin
mi için fotosentez yapmalari, yani karbondioksit tüketip oksi-
üretmeleridir. Karanhkta _ise tam tersi yaçanir: Bitkiler ha-
jen
yayarlar.
vadaki oksijeni kullamr ve çevreye karbondioksit
Kimse hastalari, oksijen azalmasiyla el ele giden bu tür bir ha-

va kirliligine maruz birakmak


istemez.
Prensipolarak, bitkilerin geceleri metabolizmalarmm de-
gigtigi ve hava kalitesinin bu .durumda pek de yükselmedigi

dogrudur. Ancak, ·gaz aligveriginin toplam miktari son derece


dügüktür yoksa ormanda gece yüruyüg yapanlari da nefes
darhšma kary uyarmak gerekirdi. Bir kucak dolusu çiçek bile
için zararh
hasta odasmda fark edilir seviyede, hele de hasta
olsa olsa
seviyede bir hava kalitesi degigimine neden olmaz
-

rahatsiz edici bir kokuya sebep olur. Çünkü özellikle hastalar


verirler. Yani
bazen çiçek kokularma karp çok hassas tepkiler
hastalarm nefesi,

olsa olsa bu sebep-


ten kesilir.

66

1
DCUKLAR
nne babelarm gecuklarmailgisionlarm dig
irinüginden bailmaiz midit?

eredeyse bütün anne babalar çocuklarun severler ve onlarm


açlarmin teline zarar gelmesine izin vermezler. Dolayislyla,
anadah psikolog Andrew Harrell ve Alberta Üniversite-
'nden
ekibinin aragttrdigt konuyu herhalde bütün anne ba-
dar dehget içinde reddeder. 2005 ilkbaharmda New York Ti-
es gazetesinin muhabirleri bu bilimcilerm Kanada'da Ed-
ont'taki konferansta açikladiklari aragtirma sonuçlarmi
lndular.

Psikologlarm gözlemlerine göre, anne babalar pekâlâ ay-


in yap1yorlar.
Çocuklarne kadar sevimliyse, o kadar çok ba-
m ve ilgi görüyorlar. Harrell ve çahyma arkadaylari bu arag-
ma için 14 süpermarkette 400'den fazla anne-baba-çocuk

skisinigözlemlediler. Õnce çocuklarm sevimliligini on pu-


Lhk üzerinden
bir derece sistemi degerlendirdiler. Sonra han-
çocuklarm ne s.tkhkla teblikeli darumlara maruz birakildi-
ru gözlemlediler. Durum her ne olarsa, olsun; daha az sevim-
çocuklar anne babalart tarafmdan daha sik ahgverig araba-
ida tek baglarma birakilda ya.dam,ocuklarm o tehlikeli araç-
cm üzerinde ayaga kalkmuarma.izin.verildi.
Paketler arabaya Èonurkende, anne babalar daha güzel.
cuklara daha fazla dikkat etti. Yüzde 13) önce çocuklarm
miyet kernerini takte- daha az sevimli çocuklarm anne ba-
larmda bu oran yüzde 4'tü. §agtrticibiçimde, anne babalar
vimli oglan çocuklarum onliyJu çqwklaandlen daha faz-
göz kulak oldu -- büyük ihrimaße, kiz çocuklar1 aym yagtaki
;lan çocuklarmdan daha 621a gehemig ve "akilh"
olduklari
Kanadah hayret verici sonuçlarmi, daha gü-
aragtirmacilar
zel çocuklarm gendilè-Aid& daha ynksek deger taµmast ve
bu yüzden daha farla
onlara
iôŒkulak
olunmasryta aç1kliyor-
lar. Bütün anne babalarda hâlâ, kendi genetik mirasmi en et-
kili biçimde yeni nesmere aktarmayt içeren evrim prensibinin
geçerli oldugunu dBginêyorlar. Kanàdah aragtirma ekibinin
görkrnleri aym tamanda bir¢òk itirazia·karplagti sadece an- -

ne babalardan da de-gil.
Atlanta'dan psikol Frans de Waal gibi diger uzmanlar
aragtirma sonuç1arim elegtirdiler. Waal'a göre, önemli soru,
çirkin insanlarm güzel insanlara kiyasla daha fazla çocugu
.
olup olmamasiydi. Her iki gruptaki sayi benzerse, daha at se-
ystino yapmak için bakig aça-
-evrim

vimli çocuklara
ashaaz
smdan da- hiçbir sebep- olmad1gma ifade etti WaaL Ayrica
aragtirmada sosyal statikrin incelenmedigi eleytirisini getirdi.
Varbkh insanlann çocuklari la ilgikamek için daha fazla za-
main ve parasi oldugnau, bu durumun gör nünde bulundu-
rulma.masmm yanly sonuçlara varumaama sebep olacagim
belirtti. Diger yandan Harrell, gõzlemlerini savundu ve bu
sosyal samnar için geçerli oldugutm açikla-
'bäten

götlemlerin
di. I-Îariell'in tezine göre, bu konuda insan herhangi bir hay-
vandan pek farkh degil: Kaynaklarim, korumasi ya da hedef-
lemesi gëreken degrlere göre ayarliyor.

shrift
New York Times 3 Mayis 2005: Ugly Children may get parental short

siksik tir gey hagar m?


KBgmposiBImpmbeÖaama

Yaklagik alti, sekiz ayhktan küçük çocuklar, için bu


itibaren,
geçerlidir ama daha kiiçük bebekler için ¯degil..Daha küçiik
.

68 -
ekler, örnegin memeyi hiç birakmadan emebilir ve bu sira-
nefes alabilirler. Bu esnada bogazlanna da bir gey kaçma-
samn sebebi anatomÍleridir.
Çünkübu yagtaki bebeklerde
lak, girtlak kapaglyla o gekilde korunmuµur ki, hem sivi-
içeri girigi önlenir, hem de nefes borusu soluk ahp vermek
i serbesttir. Bebekler büyüdükçe girtlak ve girtlak kapagt
az daha derine kayar ve bogazlarma-bir gey kaçma tehlikesi

LiDAMA BASTALiÑ·lŒSE)
li dana hastehil BBE,Sarapies hastahgsaa eptuimag
pmlardan ineMaremi gaçaiglief

az bu kadar inandirict olan bir teori daha var. Bu teoride


m kadavralar, beyin sulanmasi ve delirme. inekler, sudan
nig cesetler ve kemik una... Deli dana hastahgtum nasd
ydana çiktigini açiklamaya yönelik
detaylar gerçi hiçbir za-
ti pek igtah açici degildi. Ama ingiliztip uzmanlarimn Ey-
2005'te Lancer dergisinde açikladiklari teorinin korkunç
tarafi Zira Alan ve Nancy Colchester, deli dana hasta-
var:

um, ingiliz ineklerine Hindistan'dan gelen ve insan ceset


çalanyla karignug yemler verilmesi sebebiyle ortaya çiktiga-
ddia ediyorlar.
Canterbury Üniversitesi'ndeegitira veren ve aragt1rma ya-
i bilimcilerin bu cüretkâr tezi mide bgand:mci ve kafa ka-
trici. Çünkü birincisi, gimdiy.e kadar hhul edilen enfeksi-
i zincirini tersine çeviriyor: Bu iddiaya göre, BSE hasta
-
derden insanlara geçmiyor, bizzat insanlardan hayvanlaza
lyor -

böylece danalar, hasta dagalarm etini yiyen insanlar

.
enfeksiyon olasihgl yaratlyor. Ìkincisi, tagilizbilimcilerin
ün bilimsel kamtlama yöntemine ragmen, Btt iddiada, Hin-

69
dularm birçok Batih tarahndan yadirganan cenaze ritüelleri-
nin bu salgm hastahšmm yayilmasmdan sorumlu oldugu eley-
tirisi de hissediliyor.
Ancak Îngiliz doktorkr, tezleri için çegitli inandirici kamt-
lar da sunuyorlar: 60°11ve'701i ydlarda, Hindistan'dan (veay-
rica Fakistan ve·Bangladeften) yüzbinIerce ton bütün hayyan
kemigi, ezilmig kemik ve kadavra parkasi Îngiltere'ye ithal
edilmig. iddia edildigine göre, bunlarm içinde hep insan ceset-
lerinin parçalari da bulunuyormug. ingiltere'dehayvan yemi
ve gübre bu tuhaf malzemelerden 'üretilmig. Bu karmagik ve
aigvelig,
aym oranda tiksiÄdi&i hiç de-
o zamarilar neredeyse

netlenemiyormug. Britanya Adäsfnda hiçbir kurum, kadavra-


larm hayvan yemi olarak iglenmeden önce sterilize edilip edil-
medigini, edildiyse de bu iglemin nasil yapildigun kontrol et-
memig.
Lancet dergisinde makaleleri yayimlanan doktorlar, nehir
kenarlarmda ve arazide kemik ve kadavra toplamanin Hintli

fakir çiftçiler için ek bir gelir kaynagt oldugunu da kamtlar lis-


tesine ekliyorlar. Hintlilerin sadece küçük kismunn maddi im-
kânlari ölülerini Hindu geleneklerine sadik gekilde tamamen
yakmaya yettigi için, birçok cesedin hiç yakilmadan ya da sa-
dece kismen yakilarak nehirlere atildigun iddia ediyorlar. Yal-
Varanasi'de yilda
mzca, Ganj Nehri k1yismdaki kutsal gehir
yaklagik 40 bin ölü yakihyor. 2004 yilmda, çevreci uluslararasi
bir ekip iki gün içinde, Ganj Nehri'nin yaln12ca on kilometre-
lik bir kiyi geridinde 60'tan fazla ceset buldu.
"Insan cesetlerinin Avrupa'daki hayvan ve hayvan ürünleri

igleme tesislerine ve yem kirma tesislerine gönderildigi belge-


lerle kamtli" diye yazlyor Alan ve Nancy Colchester. Sunduk-
lari kamtlarm gerisi ise istatistiksel: Yilda yaklagik 150 Hintli
klasik Creutzfeld-Jakob hastahgtndan (CJD) ölüyor; bunlarm
apk 120'si Hindu. HastahgLn
klasik versiyonundan, in-

ar için daha tehlikeli olabilen yeni Creutzfeld-Jakob var-


:i (vCJD) olugabiliyor, çünkü bunun için sadece beyindeki
proteinlerinin yer degigikligi ve konumsal olarak yeni-
in

ekillenmesi gerekli. Daha tehlikeli olan vCJD, vahameti


uidan danalardaki BSE ile.egde-ger. Aragtirmacilarm savi,
distan'da Creutzfeld-Jakobhastahšmdan ölen insanlarm
yollar üzerinden ve par-
-dolambaçh

bazilarmm
tlerinden
.r haliride- Avrnpa'daki yem fabeskalarma ulagtigt yönün-
Bazi Îngiliz inekleri beslenirken, hastalik tagiyan yemleri
Ligler;
bu da onlarda deli dana hastahšma sebep olmug.
6'dan 2005 yazma kadar sadece ingiltere'de yaklagik 180

deli dana vakasi görüldü. Dünya genelinde 2006 ylhna ka-


insanlarda 164 vCJD vak asi kayitlara. geçti.
Alan ve Nancy Colchester, hastahgtn sadece insandan hay-
a geçen, olasi bir küresel
enfeksiyon zincirini ve oradan
:ar insana dönügünü gästermekle kalmiyorlar. Moleküler
>loji alanmdan, tezierini destekler gibi gärünen birçok ipu-
la sunuyorlar. Zira tehlikeli.prionlarm koyunlardan dana-
i geçtigine dair, daha önce raht gören tezdeki gibi, mik-
rganizmalarm farkh formlari be gekilde degigime ugramm .
veniden biçimlenmig olabilir. Ancak serrapie hastahgtna,tu-

nug kuzulardan kaynaklanan bir .enfeksiyonun moleküler


aloji alanmda kanitlar zîneiri, Alan ve Nancy Colchester'in
i açaklamasmdan daha saglam<legil.
Hintli nöropatoloji Aman!Suserla Shankar, Lancer dergi-
tezine kesin-
a aym mayismda Alan ve Nancy Calchester'in
çaklyor: Hindistan'da bir deli dana vakastum
"teks

e kargi
itlara geçmedigini" Ancak. bu, enfeksiyou teori-
söyläyor.
.e

çeligmiyor. Ne de olsa, Hindiptan'da ihekler kutsal. Ve

iy getiren bu vejetaryen inekler orada kadavra parçalarm-

71
dan öglitülmûç.heytan «miyla-bestenmiyor ve böylece zorla et

yemek oruncl'a barakihaiyor.

Colchester.1LC.,.odolmw·r N;T.: The origin of.bovine spongiform


encephalopathy: the human prion disease hypothesis. Lancet 2005;366.856-861

Shankar S.K., Satishrk==Ara.P.: Did BSE in the UK originate from the Indian
bcontinent? I.ancet 2005;366J90-791

Anièspresan ilagier i -
inlar mi?

Bu akla yakm genyor Ne de elsa bu ilaçlar iç sikmtisi.çeken


insanlarm moralini ynkseltmek ve onlan kendilerine _ya da
bagkalanna zarar verici hareketlerden uzak tutmak için verili-
yor ve kullamhyor. Ancak son ydlarda
antidepres .ilaçlann -
intihar deneme sikhgi gerçekten dägürdügüne dair kugkular
dile geliyor. ABD'de ilaçlarm izinlerinden sorumlu daire FDA,
2004'teki nyaridan sonra 2005 yazmda bir kez daha uyardi.
Özellikleantidepresan kullanan gençlerde intihar egiliminde
artma olup oluradigma dikkat edilmesi gerekiyordu.
Mesleki yayunlarda, gençlerin antidepresan kullandiklari
zarran ineihar egilimlerinin arttigma dair, ilaçlann kullamm
sebebine terat olugturdugu dügünülen II

almaya
¯

ipuçlart giderek daha sik yer. ..

bagladi. Bunun ne siklikla yagandigmi

belirlemek çok zor, çünkü depresyonda-


ki insanlardaki intihar egilimi riski nor-

mal nüfusa göre genelde,daha yüksek.

Birçok hasta antidepresan ilaçlardan


fayda görüyor ve bu moral
düzeltici ^

ilaçlar karanhk dügünceleri insanlardan


uzak tutuyor.

72
Ama hastalarin bir altgrubunda (öyle görünüyor ki bu alt-
2p özellikle gençlerden oluguyor) psikotropik ilaçlar para-
ks bir etki de yaratabiliyor ve intihar tegebbüsü olasihšmi
·ciriyor. Doktorlar, ilaç kullarmruna yeni baglayanlarda bu
kin yükselmesine qu gekilde açiklama getiriyorlar: Tedavinin
µnda korku ve moral bozuklugu yaygm; bu belirtiler ancak
laviye baglandiktan birkaç gün sonra azalmaya baghyor. Fa-
t antidepresan ilaçlar genel -hareketliligi daha çabuk etkili-
c. Bazi hastalar, antidepresan ilaçlar sayesinde kendilerini
Ea cesur ve harekete geçmeye hazir hissederken moralleri
1 çok bozuk oldugunda belki de intihara. daha yatkm olu-
clar. Bu yüzden Amerikan ilaç dairesi, antidepresan ilaçlarm
>spektüslerinde olast yan etkilerde intihara tegebbüs riskinde
bir artig yaganabileceginin belirrilmesini arnk gare koguyor.

L warns about antidepressants, suicide. CNN.tom 1 Ternmuz 2005


mrs N.C.: Are antidepressants safe for adolescents? Postgraduate Medicine
1005;11833-34
.

RATEK5iKLÍŠl
alin'inatMieri IdMpak md

inda
bu her ilaç içia söylenebilir. Çünkü her türlü ilaçta,
:torlarm
bu ilaçlarla edindikleri
uzun süreli tecrübelere
edilmeyen
men, arzu yan etkilar ortaya. çakabilir. Yerinde
mayan çocuklarm ilact Metilfenidat (RitaBn ve Medikinet
ariyla da tanmir) özellikle elegiri oklarsma maruz kahyor.
ilaç son.10-15 yildar.konsantrasyenkomuklugu ve dikkat
ikliginin tedavisinde
giderek daha sikhkla kullamhyor: Gü-
nürde, sadece ABD'de be ilacm verildgihastalarm
sayisi,
5 yilma kiyasla 40 katt.

73
.
I

Son ytllarda birçok kez bu ilaçia ilgili tehlikeye igaret eden-


heyecan
tekrar yagandi: Tek-
ler olduktan sonra 200§ yazmda
laboratuvar deneylerinde kan-
sash doktorlar, Metilfenidat'm
oleymasma sebep olabilecegine dair
ser benzeri hücrelerin
ilaç teknigi
ipuçlari bulduklarmi iddia ettiler. ABD'deki ve tip
ruhsatiarmdan sornmluolan Gida ve Îlaç Dairesi (FDA) aray-
_
tirmacilarm sonaçlarun hemen mercek altma aldi. Hous-
ton'daki Anderson Kanser Merkezi'nin aragtirmasmm birçok
oldugu ortaya çikti: Kanser uzmanlari, üç aydir
zayif noktasi
Ritalin kullanan çocuklarm kromozom ha-
genetik yapismda
çocukta
sarlari bulmuglardi. Ama doktorlar sadece on iki (!)
Ayrica,·aslmda.normal uygu-
bu genetik hasari incelemiglerdi.
grubu-
lamada âdet oldugu üzere, plasebo verilen bir kontrol
açismdan incelememiglerdi. Ciddi
nu aym hüere degigikli.kleri
aragtirmalar için yeterli katihmci sayisi ve benzer kargilagtir-
ma gruplari
sayilir.
standart -
Birkaç yil änce
Ritalin hep elegtirilere maruz kalan bir ilaç.
Ritalin'in beyin-
Gğttingen Üniversitesi'ndenaragtirmacilar,
ileride Parkinson hastahšma kadar gidebilen degigikliklere
de,
sebep iddia etmiglerdi. Du hipotezin dayandirddi-
olabilecegini
kadar güpheli oldu-
gi hayvan deneylerinin metos açasmdan o
gu anlagildi makaleyi
ki, kaleme alan iki aragtirmacidan biri,
arkasmda durma-
çok geçmeden, makalenin ve meslektagmm
digim açikladi.
Amerikan mercileri, zaylf verilere ragmen bu aragtirmadan
sonra yine alarm durumuna geçti. FDA'dan David Kacobson-
Kram, aragtirmalar yayimlandiktan sonra New York Times'a

bir açiklama yapti: "Bu veriler dogrulamrsa, son derece kaygi-


lamrim."
tekrarlan-
Belirsizligi için deneyler büyük çapta
gidermek
mah. Ancak Jacobson-Kram pimdilik bu ilacm kullanimmdan

74
r

geçmek için bir sebep olmadigmi ifade etti. ABD'de 2004


ada, Ritalin ve Medikinet gibi ilaçlar için 29 milyon reçete
ÖID1§.

Almanya'da metilfenidat ile tedavi gären çocuklarin s2yisi


ain ile 100 bin arasmda tahmin ediliyor. Ulm'da çocuk has-
klari pi·ofesärü Alman Sosyalpediyatri ve Genç Saglig
ve
igi'nin - bagkam Harald Bode, "Uygulamada bu ilaçla
inlu tecrübeler yagiyoruz" diyor. "Bu ilaç güvenli, etkili ve
talar ilaci uzun vadede son derece iyi tolore ediyor" diye
tyhyor Göttingen Çocuk ve Genç Psikiyatrisi'nin bagkam
bert Rothenberger. da bu kadar çok
"Metilfenidat, tam
itirildigi
için, çocuk hastahklari d21mda herhalde en fazla
denen ilaç" diye ekliyor.

mirle dirt farkh tais mi algdaria?

gru sayi beytir. Bilinen tatlar,


tath, ekgi, aci ve tuzlunun ya-

ra ."umami" tadmi algalayan tat ahedar vardir. Bu Japouca


cük baharath bir et tadun ifade eder ve dilimizdeki bu tadi

.layan ahedar ancak birkaç yil önce keyfedilmigtir.

KER
mr diggäritir mü?

pr, diger tathlar dig çürämesine neden olmaz.


geker ve

lerdeki delikler daha çok bakterifer (en çok da streptococ-


mutans adh bir mikroorganizma) nedeniyle olugur. An-
'baglantisi

dig çürümesinin gekerle yine de bir vardir, pun-

bakterilerin en sevdigi gidalar<hn biri gekerdir. Bakteriler


erle göyle bir guzel doyunca, farkh asitler'salgilarlar. Dig

75
neden
minesini zedeleyen ve diglerde deliklerin olugmasma
olan bu asitlerdir.

BÌYABET
Çekgekar M, µ¾rh olur mu?

Çeaiklugumda,40 yaglarmda, sessiz sakin bir komgumuz var-


di. Adamcagaz bir yerlerde memur olarak çahyiyordu ve kim-
senin dikkatini çekmezdi. Sonra bir gün, onun geker hastast
oldugu haberi yayudi. Kompularimn buldugu açiklama göy-
leydi: Adam iq yerinde her gün bir gige kola içiyormuç. Bu
kahverengi, gazh içecek nerdeyse strf gekerden oluguyormuy
ve adam da bu yüzden hasta olmug.
Diyabet ve beslenme arasmda bir baglanti var, ancak bu
iligki bu kadar da basit degil. Çoguinsan hayati boyunca dü-
zenli olarak gekerli yiyeerkler yiyip peker hastasi olmayabilir.
Münih Ludwig-Maximilians Üniversitesi'ndeendokrinoloji
profesörü Martin "Agiri çãkolata bagamhhgma rag-
Reiacke,
men geker hastasi olmayi bagar.amayan insanlar tanlyorum"
diyor. Hormon uzmanina göre, "Bazilari düzenli olarak ü.ç ya
da dört paket çikolata yiyor." Çünkügeker hastahip için belir-
leyici olan, bu lezzetli geylerden ne kadar yedigimiz degil, bu
beslenme gekliyle vücut agirhgimizm nasil geligtigi. Çok fazla

tath geyler ylyen ama yine de spor ya da diger sebeplerden za-


kalanlarm asla geker hastasi olmayacagma kesin gözüyle
,yif

bakabiliriz, diye açikhyor Reincke: "II. tip diyabetin belirleyi-


ci risk faktörü agiri kilodur."
geker hastahgi, I. tip diyabet, beslenmeden
"genç"
Hatta
tamamen bagtmsiz geligir. Genellikle genetiktir ve sebebi bili-
nemeyen bir otoimmun hastahktan kaynaklamr. Bu diyabet
tipinde, bagigikhk sistemi vücudun kendi hücrelerine kargi ko-

76
bu durumda bagigikhk sistemi pan,kreasta insülin üreten
-

ücrelerini yok eder. Ve böylece kanda insülin.eksikligi ya-


digt için, geker yererince etkili bir gekilde hücreIere gände-

7 orada iglenemez.
"Yetigkin" diyabeti olan II. tip, I. tipe klyasla belirgin ge-
le beslenmeyle baglantihdir. Ama o da buyük oranda gene-
ir. Yatkmhgi olan kipi, apri kilo ve hareketsizlik nedeniyle
azmdan geker hastahšma yakalanma- olasihgun artenr.
akü fazla kilo nedeniyle hûcreler
hareketsizlik ve zamanla

alinekarp duyarsizlagir (bu duruma-hüc.relerin. insülin di-


ci adi verilir); böylece geker kanda sadece dügük oranda
edilemez.
tabolize edilir ya da hiç metabolize
Kilo vererek ve fiziksel aktiviteyi arttirarak, bu süreç bag-
gLçta geri bile döndürülebilir --

hastalar normal kilolarina


:lagtsklarinda,
hücreler tekrar insüline- daha iyi tepki verir.
çevresi için'gu degerler geçerlidir Mezura erkeklerde 102
üzerini, kadmlarda ise 88. om§rin üzerini gösteriyorsa,
'nin

like-çaniari çahyor demektir. Çünkü yaglanma bu düzeye


grigmda, metabolik için daha
sendrom yüksek bir risk var-
.

"Ölümcüldörtlü" da adlandirilan bu rahatsizhga


olarak
Llar
dahildir: 1) Agiri kilo; 2) Yüksek kan yagt degerleri; 3)
ksek diyabet yatkmhät; 4) Yüksek taasiyon. Bu semptom
likteliginden, kalp kpisi ve inme· ve kan dolaymi gEilÄp
için beliggekilde yakæk risk'dogar (bkz. ON
·,tahklari

I'E: HereMä obezite saglrga zarark .

skes hemen "Tabii!" diyeeaktir. Ne. de olsa, insamn kilo


mesiyle saghgunn düzeldigi çok agikar görünüyor. Çünkü

77
fazla kilolarin sa açismdan olumsuz etkileri yeterince bili-
niyor: Sadece kemiklere degil, tendonlar ve kaslara da çok bü-
yük yük
-biniyor,
kalp kan dolagimi hastahklari ile geker
ve
hastahgt riski arttyor. Ancak fazla kilolu insanlar kilo vermek
istediklerinde, saghk.durumlari.bundan illa ki olumlu gekilde
etkilenmiyor. Finlandiyah bilimciler, a§1rikilolularm tekrar
tekrar kilo vermeye çallgmalarmin, kilolarmi korumalarma,
kiyasla vadede daha
hatta birkaç kilo daha almalarma uzun
saghksiz oldugunu septadilar.
Aragtirmacdar, 1975 ile 1999 yillar1 arasmda saglik durum-
lan, diyet hedefleri kilolari hakkmda bilgi alman 3000 Fin-
ve

linin verilerini incelediler. Uz'un vadede, kilo vermek isteyen


gigman insanlarm, kilolarmi umursamayan gigmanlara kiyasla
daha büyük ölüm riski. taçidiklari Hatta kilo verme
görüldü.
olugan grupta bile, kilo vereriler daha
amaci olmayanlardan
büyük risk tay1yorlardi. Bilimciler, aragtirmaya dahil olan ve
kilolari hastalik nede.niyle degigen kipileri incelemedikleri için,
kilo vermenin sag-
lik açismdan etki-

lerinin çok yönlü


- oldugu ve vücu-

dun .diyet strasm-


da da zarar göre-
.;-

bilecegt sonucuna
·
vardilar.

Sorensem T.I.A., Rissanen A., Korkeila M., Kaprio J.: Intension to lose weight,
weight changes, and 18-y-mortality in overweight individuals without co-
morbidicies. PLoS Medicine 2.005, 2:e171 (1-11)

78
lLER
n ya da ëepraz bailar kaptu"gunda,bunlari cerrahi
idahaleyle dikmak gerekir mi?

krar spora dönmek isteyen birçok profesyonel sporcu, diz-


bir ya da birkaç bag (her bir dizde bir ön ve bir arka
·inde

praz bag, bir iç ve bir dig bag vardir) koptugunda ameliyat


2r. Genç insanlarda da bu müdahale genellikle tavsiye edi-
i bir ameliyattir. 40 yagmdan itibaren tavsiye edilen tedavi-

in yönü degigir. Bu yagtan sonra hastalara, ameliyata gerek


Imayacak gekilde, fizik tedavi ve diger güçlendirici hareket-
·

önerilir. Bir dizde hem çapraz hem de 'yan bagm koptugu


:çok .vaka vardir. Hastalar, ameliyat geçirmeden birkaç yd
:risinde tekrar kayak bile yaşabilecek duruma gelmigtir.

INMB§GIDALAR
inmuy gedalar bir ker giziiMiihtensensa tekrar
ndurulmamahmidu?

tyat dolu; özellikle de yemekler. Ancak, bir kez


tehlikelerle

zülen donmuy gidalarm tekrar dondurulmamasi (ve sonra-


ida
en azmdan yenmemesi) gerektigi äksah nas11yayudi, hiç
Llidegil. Büyük ihtimane, ingrar çãsfien: yemege ügägebi-
:ek mikroplardan k kuyorlar. Özelliklebakteriler ve man-
birçok gida maddesine yerlegmeyi severler.
·lar

Yiyecekler, buzdolabmm digteda 10 derecenin üzerinde


-
un süre bekletilirse, üzerlerinde bakterifer ve diger mikroor-
nizmalar olugabilir gerçekten. ADGak
bn tehlike her türlü
gi-
için geçerlidir; deriup çägahnesi ya da hiç dondu-
gidalarm
manug olmasi fark etmez. Çñaka ydalann tekrar dondu-

masi, taze halde dondurnimalarlyla aym etkiyi yapar: Mik-

79
roorganizmalarm birçogu böylece ölür. Iglenmig et ärnari,
ispanaks
maatar ysä hacert bitsnönia; donducurken ylyeeek-
lerin belki tadi ve gärünüga earar gatügü gi.bi, ·rst-degigikligi

uzun besin degerlerini de olumsuz etkiler. Ama tibbi


vadede

aç1dan, bir kez de on kez de çözüp dondursamz, hiçbir sakm-


casi yoktur.

EMMEK -

saghgma çok
Kim bilir kaç kipinin bagma gelmigtir: Masada
dugkün -biri vardir ve önünüzdeki beyaz ekmegi, sözümona
saghksiz oldugu için yerden yere vurur ve kahvaltim: zehir
olur. Çavdarekmeginin vücut için çok daha iyi oldugu söyle-
nir. Oysa liem beyaz ekmek hem de çavdar ekmegi rafine un-
dan elde edilir; bu ekmeklerde mhu tanelermin kabuk kasunla-
ri yoktur ve -esas.vitamin ve mineral içeren bölüm bu kabuk-
--
lardir. Bu sebeple, saghkh beslenmek isteyenier kepekli ürün-
ler tüketmeli. Kepekli ürünler, tahularm saglikh olan kisunla-
rim içerir.

ELEKTMK Si

-
Elektregek silabiwi .
-

mdir?

Elektrogok silahlar1 yeni mucize silah saythyor, bunlarri za-


rarsiz ve suçlulari dize getirmek için
güvenli bir yöntem oldu-
uygulanan insanlar 50.000 volta
guna inamhyor. Elektrogok
kadar çikan elektrik akimlarryla kisa süreligine etkisiz hale
getiriliyor. Teoriye göre de, suçlular tekrar kendilerine gel-
tutuklamig
diklerinde, polis onlari çoktan kelepçelemig ya da
oluyor.

So
J
acak elektrogok silablan, üreticilerin iddia ettigi kadar

esiz degil. New England Journal of Medicine adh tip


der-
de, polis tarafmdan, elektrogok silaluyla vurulan ve ar-
an y1gdip kalan bir gencin
vakasi aktarildi. Olay yerine
yardim ekibi-gençte ventriküler fibrilasyon teghis
i tibbi

-.ventrikûler fibrilasyon sirasmda kalp kasuun çaligmasi


:nsizdir
kalp ritim bozuklugu tedavi edilmedigi
ve bu agir
yayimlanan vakada reanimasyon
an ölümcüldür. Dergide
clari sonuç vermig ve genç adam bir-kaç gün sonra sagligi-

yogun bakim servisinden taburcu edilebilmigti.


avuçup
torlar makalelerinde, kullanan polis-
elektroçok silahlari
L CD
RZH1dan reanimasyon aletleri ve seyyar bir defibrila-

bulundurmalan gerektigt konusunda bir tavsiyede bulu-


arlar.
Jluslararasi Af Örgütü'nünaçiklamasma gäre, 2006 ydma
elektrogok siin1Art .kullammt nede-
u 130'dan fazla kigi
2004 ve 2005 y111a-
e hayatuu kaybetti, bu ölümlerin 70'i
Lauderdale'den, kalp
a yaganda. Öte yandan,
ABD'de Fort

a bozukluklari üzerine uzinan doktor


olan Richard Luce-
belirtilen ventriküler
göre, ölüm vakalari ve makalede
llasyon ile .kullantml arasmdaki
elektrogok silahlarmm
spekülatif ve her türlü bilimsel kamttan
"tamamen
fanti
sun". Bazi insanlarig elektrik çarpmasma neden diger in-
Lardan daha yatkin oldugu gerçekten henüz açaklanabilmig
iL Ama bu tür vakalarm açiklanamaz gekilde artmasi, söz-
·nucizeler

yaratan bu silahlarm yaygmlagmasma kugkuyla


mak için bir sebep olabilir. Eu sila1 ARWde gimailik

O'den fazla polis karakolunda ve hugtokanede kull»midigt


niliyor. Almanya'da farkh polis birimlerinde bu silahlarm
laman dügünülüyor. San zamanlarda, Amerikaa polisinin
trogok silablanm sadece-tehlikeli agLr suçlularda degil, ru-
tin operasyonlarda, hatta çocuklarda bile kullandigma dair gi-
kâyetier artlyor.
Y yna

Kim P.J., Fynklin W.H.: Vemricular Ebrillation after stun-gun discharge. New
England Journalef M-A-We 2005;353:958-957

Mann A.: Doctors blame caser stun gun for fibrillation. New York Times
2.9.2005

EIRiK
Emaikselkga zararfmidu?

Bu dügünce bir yandan dogru, çünkü emzik diglerin geligimini


olumsuz etkiler ve çocuklarm orta ·kulak iltihabi geçirmeye
yatkmhgim 1,2 ila 2 kat yükseltir. Aynca çocuklarm anne me-
mesini kabul etmeme olasiligmi da arttirir. Ama emzigin fay-
da-zarar degerlendirmesinde daha belirleyici olan faktör, an-
lagdan o ki emzik kullamtumm küçük bebeklerin ani bebek
ölümü sendromundan hayatlarmi kaybetme tehlikesini önemli
derecede azaltmasidir. Amerikan ÇocukDoktorlan Birligi'nin
Kasim 2005'te sundugu ve ani bebek ölümü sendromuna kargi

.
yeni tavsiyelerin yer aldigi eri yeni aragtirmalarda bu sonuca
ulagiltyor. Bu bilgi anne-babalarm hoguna gidecektir -- ne de
ingilizcede bu da
"pacifier"

olsa emzik olarak adlandirilir;


anlamma gelit.
"barig "yatigttric1"
saglay1c1",

- Yedi büyük aragtirmanm de-


gerlendirmesi,bebeklerin uyku-

ya dalmasma yardimci em- olan


zigin ani bebek ölümü sendro-

mu riskini açik gekilde azalttigi-


m gösterdi. 2733 ani bebek ölü-
mü sendromundan biri bu gekil-
de önlenebilir. Bilimciler olast

82
lama olarak farkh.hipotezler sunuyorlat. îlk olarak, em-
emme ve nefes
refleksini destekleyebilir.ikincisav, bebek-
i emzikle, burun etkahyken de agtzdan nefes almasun daha
uk ögreniyor olmalart ihtimali. Üçüncü dügünceye göre,

egin emzigi emmesi, dilinin geriye kaymasuu ve yrtlagun

masmi önlüyor olabilir. Dördüncü olarak da, emzik kulla-


çocuklar, kullanmayanlara kiyasla, daha çabuk uyanrna-
neyilli görünüyor. Bu önemli bir nokta, çünkü ani bebek
mü sendromuyla iligkilendirilen nefes alamama, kalp ritim
uklugu ve diger komplikasyonlarda öläm vakalari çocuk-
uyanmasiyla çok kere el ele gidiyor. Aynca emzik
a zor
lanan çocuklar genellikle sirtüstü yattyor, ki bu yatig gekli
ani bebek ölümü sendromu riskini kamtlannny gekilde
Itiyor. Hangi açiklama geçerli olursa olsun, anlagilan o ki,
uklarm-dörtte üçü emzisi gece boyunca toplamda bir saat-
az bir süre agzmda tutsa da., eæzik hebeklerin hayatta kal-
'
olasihgam olumlu yönde etkiliygt, .
Emzik kullanmum kisitlamaya dair tavsiyeler yine de yok
il. Emzik asla gün içinde kullamimamah ve bebeklere an-
,
onlar düzenli emzirilmeye ahgagnda, en erken dört haf-

an sonra verilmeli. Emzik 'bebeklCEin sadece uykuya dal-


bebek uyuduktan
larma yardimci olmak için öneriliyor --.

tutugturulmamah.
sa emzik agzmdan
(ügersetekrar
agzma
çocuk bir yagma gèldiginde de emzik ahykanhguu knrak-
çocuklarm hir yagun bitirmesiyle bir-
si saglanmah. Çünkü
:e bebek ölümü sandromu tehlikesi açik gekilde azahyor
ani

dig geligiminde bozukluklar ve enfeksiy,on yatkmhär agir


myor.

mk F.R., Omojakun O.O., Sindsty M.S.: De padBas ráduce the risk of


adden death syndrome? A meta-analysis. Pediatria 2005,116e:716-723
EMERMIman Wh umt man sóra permak
enter mi?

Bu akla yakm görünüyot, çünkü emzik kullanan çocuklar em-


emzi¢
meye aligir. Ama igin ash Sylè dgil. Ç cuklarm çogn,
biraktiktan sonra parmak ernmeyi aligkanhk haline getirmez.
Çünkü çocuklarm çogu emzik
kullaninayi üçüncü yagina gir-
meden birakit ve parmak da emmez. Beg ve üzeri yagtaki ço-

cuklarri sadece yüzde Pi emzik kullanmaya devam eder. Buna


kargdtk, parmak einen çocuklann yüzde 50'si bu ahekanhgi
alti yagma kadar sürdürür. Hatta bu çocuklarm yüzde 6's1 do-
kuz yagmda bile parmak emmeye devam eder.

EMúRME
Kadmbr omrirmesituinda habuMayemigierdenwediger
gaz yapo gublarka saik durmak nuder?

Su tavsiyeyi duymayan anne yoktur. Zira küçük çocuklarm,


her seferinde ortada anlagdabilir bir sebep olmadan aglama
huylari vardir. Ufakhklarm bu feryatlan genellikle karm agri-
lariyla açiklamr ve ilk üç ayhk bebeklik döneminde geligigüzel
üç ayda yaganan kolik" olarak tammlamr. Çocuklarger-
'"ilk

çekten de anne sütüyle beslenmeye ahymak için biraz zamana


ihtiyaç duyarlar. Ama annenin beslenmesi, bebegin yagammm
ilk birkaç haftasmda hazun zorluklan çekip çekmemesini pek
etkilemez.

Annenin tükettigi besinlerin bebegin durumunu bu derece


etkilemesi bir yol gerekli. Annenin aldigt gidalar
için uzunca
önce mide ve bagirsaklara geçmek zorunda. Gaz yapan mad-
deler genellikle dogrudan etki gösterir; yani fermantasyon ve
Igun, gaz üretimine sebep olur. Midede besin maddeleri ve
cabolik ürünler mide duvari üzerinden kana karipr. Ama
üreten meme bezleri-kan dolagmuyla sadece dolayh olarak
;lantihdir; böylece burada da birçok dogal filtre, .örnegin
il fasulyenin gaz yapict maddelerinin frenlenmeden bagir-
lardan kana ve oradan da süte geçmesini engeller.
îlaçlardave alkolde durum farkhdir -

bu maddeler pekâlâ
le sütü üzerinden çocuga zarar verebilir. Çünkü bu madde-
le bagirsakta bir degigim ve fermantasyon süreci yaganmaz,
ath maddeler annenin basirsaklarma oldugu gibi kanma,
line ve nihayetinde de bebegin vücuduna geçer.

seninemzinnesi sadeca çocugna paranna midsr?

zirmenin çocugun sagligi açisadan fagdak oldugu artik bi-


yor. Õrnegin,mairueaçocukler esfeksigonlara.kargi daha
korunuyorlar ileriki yaglarda daha az
ve
aleE
i g61igtififDI-

Anne ve çocuk arasmdaki kuvvetli vücut temast çocugun


Egimini de olumlu etkiliyor.
Ama emzirme sadece çocugun yararma degil. Daha önce
tiren kadmlarda, örnegin meme kanseri daha ender görûlü-
.
Bu durum basitçe, kanserin olugabilecegi meme bezlerinin
kanaHarmm emzirme strasada genellikle
"yikandigi"

süt ve
slece
buralarda tümör hücrelerinin tutenamadiglyla açakla-

or. Görünen o ki, emziren kn4mbem hir diger avantaji, ile-


: daha ender olarak geker hastahgLuggÃnlanmaÏar1.
Boston'<laki Harvard .
Üniversitesi'aden tap uzmanlari

Study adt gerçekleptirilen iki


.altada

15'te, Nurses' Health


rük degerlendirdiler. Sir aragtarmaya 83 binden
aragttrmayi
la kadm, digerine ice 73 binden fazla Jeashn katdmogti. iki
gtirma da, kadadarm.ilmide 'Itip 24ipabet" olarak da ad-
landirilan diyabeti"ne yakalanma riskinin eger ertizir-
"erigkin

dilerse yüzde 15 daha dügük oldugunu ortaya koydu. Daha


önce gerçeklegtirilen- diger atagtirmalar, emzirme sayesinde
hüerelerin insälin hassasiyetinin arttigi sonucunu akla getir-

migti. Insülin hassasiyetinin artmasi,'hüdrelerin kan gekerini


daha çabuk tüketmeleri-ve böylece geker hastaligi riskinin

dügmesi anlamma geliyor. 150 bindeniazla kadmm kanhmiy-


la gerçekleptirilen iki büyfik aragtirma sayesinde, emzirmenin

kadmlar için ne kadar faydali oldugu ilk kez kamtlanabildi.


Keynak

Stuebe A.M., Rich-Edwards J.W., Willett W.C., vd.: Duration of lactation and
incidence of type 2 diabetes. Journal of the American Medical Association
2005 294 601-1610

ERFEKSifDN llASTALIKLRI- .

Sars µ da kug gribinia belagmassviir . igle


önlenebilir mi? -

2003 ilkbaharmda -hastahgl sars'm ottaya- çikipindan


akciger

beri yüz maskeleri peynir ekmek gibi satihyor. 2005'te Asya ki-
tasmda farkh ülkelerde, 2006'da da Afrika ve Avrupa'da çikan
kug gribi bu maskelerin dünya genelinde popüler olmasma se-
bep oldu: Ticari adiyla N95 olarak bilinen, çay tabagt geklinde
yari yuvarlak yüz maskesi. N95, Asya ve Kuzey Amerika'nm
bazi bälgelerinde (Kanada'da Toronto da bir süreligine sars
riski bir bölgeydi) milyonlarca adet satildi. Ve türlü
taglyan
türlü yeni bulagici hastahktan korudugu iddia ediliyordu. Agir,
akut nefes darhgi sendromu olan sars ve grip tükürük yoluyla
bulagir. Sars'a neden olan corona virüsleri,gribe neden olanlar

ise influenza virüsleri. Dolayisiyla tanesi bir dolara satilan yüz


maskesi çok akla yakm bir tedbir olarak gärünüyordu.

86
Maskenin, takmca enfeksiyonlan õnlermig hissini verip

çek koruma iglevinin belirsizden de äte olmasi çok fena ne


ik
ki. Çünkübu maske sadece tüberküloz bakterisi gibi bü-
: mikroorganizmalari
uzak tutuyor. Ama sars ya da grip

agmasma sebep olan virüsler o kadar küçük ki, maskenin


:eneklerinden rahatça geçebiliyorlar. Ayrica Dünya Saghk
gütü, sars ve kup gribinden korunmak için yüz maskesinin
ekli olmadigim da Hatta enfeksiyon uzmanlari bu
açikladi.

skeleri birden fazla kez kullamma kargi uyardilar; bu du-


nda maskeler enfeksiyon odag1 haline gelebiliyor, çünkü

raya bagka
mikroorganizmalar yerlegiyor. Ama bu hastahk-

dan korunmak yine de mümkün. Cerrahlarm kullandigt


uzak tutuyor.
den basit bir yüz maskesi virüslerin çog,unu
af edelim ki pek gik durmayan cerrahi maske, yüz maske-

den daha etkili oldugu gibi, birkaç kurugluk fiyatlyla çok


b.a ekonomik,

mle

bott A.: Avian flu special: What's in the medicine cabinet? Nature
pibi
2005;435:407-409 (Nature degisi26 Mayis 2005 tarihli bu sayismda-kup
konulu bir dosya yayunladt)

iLEPSI
ilepsi krizipagayan
--
A e ris ibe hiammma erken mi
glanmahdu? . .

rçok doktor ve epilepsiyle ilgilemen ama konunun uzmam

mayan kigi bu scruya wesecektir.


evet cevabam Özelliklesa-
:ce düzensiz ve nadiren kriz yagayart epilepsi hastalarmda
tç.kullarumma erken baglammasi tartagank bir konu. Hasta-
fayda ve zarari tartmasi gerëkiyor;iorbir lærar. Bir yan-
nn
ilaç kullamrmyla
hastabgLB Seyrini
uzun vadede oln= lu
t,
yönde.etkileme ve krizlerin sikhgmi azaltma umudu var. Zira
ilk krizden sonra, gelecek ikÏ,ûç yil içinde
yeni bir kriz yagan-
masimn olasiligim besaplamak zor ve bu olasihk yüzde 23 ile
yüzde 71 arasmda. Diger yandan, epilepsi ilaçlarmm çogu ra-
hatsizhk verici yan etkilere sebep oluyÃr.
Bunlara, korku atak-
lari ve depresyon, sersemlik hissi, mide bulantisi, bag agrist ve
yorgunluk dahil. .
e

îngilizdoktorlar 2005'te Lancet dergisinde büyük bir 'arag-


tirma yaytmladilar.. Su aragttrmaya göre, hemen ilaç kullam-
vadede gelecek krizlerin olasthšmi dü-
mma baglanmasi uzun
gürmüyor. Liverpool ve Cambridge Ûniversitesi'nden aragtir-
rracilar, 1993'ten 2000'e kadar ingiltere'de farkh hastanelerde .

tedavi gärmüg 1400 hastayi incelediler. Bu hastalarm yaris1 he-


men bir epilepsi tedavisine bagladi. Diger yarisi ise bekledi,
kendileri yapan doktor
ve tedaviyi ancak gerekli gördügünde
ilaç almaya bagladi. Gerçi, hemen tedaviye baglayanlarda yeni
krizler yaganana dek geçen süre ilk iki yildaki epilepsi
utadi.

nöbetlerinin sayisi da azaldi. Ama bu hastalar tedavinin yan


etkilerinden gikâyetçiydi. Uzun vadede, tedavi hastahgm seyri

ve yagam kalitesi üzerinde olumlu etki etmedi. "Yaklagik iki


yil sonra fayda-zarar iligkisi dengeleniyor" diyor aragtirmay1
yü.rüten David Chadwick. "Bir yanda krizleri daha iyi kontrol
altina alabilmenin avantaji var, diger yanda ise istenmeyen

yan etkiler."
Keynek

Marson A., JacobyA., JohnsonA., vd.: Immediate versus deferred anciepileptic


drug creatment for early epilepsy and single seizures: a randomized controlled
triaL Lancet 2005;365:2007-2013
McIntosh A.M., Berkovic S.F.: Treatment of new-onset epilepsy: seizures beget
discussion. Lancet 2005;363:1985-1986
-

88
NLER
nierinin ylizde BWmdanfadasi aymoldugu \çin,insu
gempanzebirbirine çokkenzer mi? -

iki canli
.bu

.tta türünün kahtimsal äzellikleri yüzde 98,77


mmda aym. Insan ve genetik
sempanzeyi açidan birbirin-
1 ay1rt etmek neredeyse mümkün degil. insan empanze- ve
a genetik yapismdaki nükleotid adi verilen
yapi taglarinin si-
1 sadece yüzde 1,23 oramnda uyugmazhk gösteriyor. Bu iki-
:akhlarm
evrim yollarmm alti milyon
yll önce ayrildigmi ve
görünüg, iletigim becerisi ve davram; (bazaistisnalar hariç)
smdan büyük benzemezlikler gösterdiklerini göz önürde
luodurursak, bu-çok küçük bir farktir.
Öte yandan, gen .degigiklikleri ve protein alanlarmda insan
gempanze arasmdaki farklarm, sirf baz. çiftleri dizilerinin
iterdiginden çok daha büyük oldugu artik biliniyor. Bu se-
>le incelenen gempanze Clint, 2004'te 24 yagmda kalp kri-
den -öldü. Ama kam ve hücreleri bilim için yayadi ve onu
münden sonra göhrete kavugturdu. ÇünküClint'in kanm-
i ve hücrelerinden gempanze genomu ortaya çakarildi ve
15'te Nature dergisinde ilk kez yayimIandi. Du dergi, insan
ile gempanze kargilagtirmasi için
özel bir sayi bile çikardi. Ameri-
kan Saghk Enstitüsü'nde (Natio-
tral Institutes of Health) insan. ge-
"
••
.

nomu projesinin bagkam Francis


CeBins bunu, saghgi
"iman
için
diger kegiflèrin bagim çekecek ta-
riahi birolaya elarak adia ndardi.
Clindin genetik yapisinin mi-
-nicik inceleyen
‡arçasmi aragtir-
89
ço-gu ABD'den olmak üzere, 67 uzman katildi.
ma grubuna,
Bu ordytirmacúarde kadarynk genaik artak özellige ragmen
oldugu so-
neden insan ve gempmane mmsmda birçok farkldak
açiklama buldular. Bu iki canh.türûnün DNA dizi-
rusuna bir
insersiyon ve de-
ligi ner edeyse y üzde 99. oramnda aym2 Ama -
lesyonlar (burlar sokulan ve silinen parçalardir) da göz
önün-

de bulunduruldugunda, insen ve gemganzenin gen diziliginin


ancak üzde96'st ottak. Vücudun §eklini, fonksiyonunu ve
görünügünü belirleyen proteinler kargilagtirildigmda ise bu
insan ve gempanzede, prote-
oran yüzde 29'a dügüyor. Çünkü
inferin yapi geklini belirleyen, aktive eden ya da durduran gen-
ler farkh.
anali-
Însan (2001),fare (2002)ve siçan (2004)genomunun
'dördüncü memeli
zinden sonra gempanze genomu belirlenen
yaratiklar
genetik yapisi. Gen analizi, insan, maymun ve diger
arasindaki säzde ortak özellikleri. göreceli kihyor. Însan ve -

empanze farkhhklar ne de.olsa iki insan arasmda-


arasmdaki
Diger yandan, insan ile
·fazla.

ki farklihklardan on kat daha


arasmdakiler-
empanze
arasmdaki farkhliklar, insan ile fare
memelilerin
den 60 kat daha az. "Önümüzdekiytllarda, diger
elde ettigimizde, insam -insan
ve primatlarm gen diziliglerini
detayh açiklayabilecegiz" diyor
yapan geyin ne oldugunu daha
aragtirmanm önde gelen yazari,
Boston'dan Tarjei Mikkelsen.
geligimini
Eu soruya yamt bulmak için, biyologlar genlerin
kargilagttriyorlar. Nature dergisinde, gempanze ve insanda
hangi kahtimsal özelliklerin diger
memelilere. göre ·özellikle
açikhyorlar. Bu genleria arasmda, seslerin
hizli degigtigini de
algdanmasi, sinirsel aktarim ve sperma üretiminde katkisi
.
olan genler bulunuyor; farki yaratan beyin ye testisler. Arag-
tirmanm yazarlari bu genlerin farkh erransel yolunun primat- .
larm tipik özelliklerini belirledigini dügünüyorlar.

go
insanlarm yaklagik 30 bin geninden apagi yukari 50'si,
ipanzelere
göre daha hizh geligmiç görünnyor. Bunlara,
briyo geligimi s1rasrida diger genleri degigtirerek bastiran
da harekete geçiren kahtimsal özellikler de dahil. Diger
ler evrim sirasmda iki canh türünden birinde etkisiz hale
Ilig.
Örnegininsanda, caspase-12 geni zamanla iglevini yi-
aig. Bu gen, belli ki diger hayvanlari Alzheimer hastahgm-
i koruyan enzimin. yapilanmasmi saghyordu. Diger yan-
L, gempanzenin bagigikhk sistemi insana kiyasla çok daha
it ve bu yüzden daha az gene ihtiyaç duyuyor.
Moleküler biyologlar insano genetik yapismda, insanlar
a fayda saglayan mutasyonlara maruz kalmig yedi.gen böl-
i tanimlad11ar. Bir bölgede,, beynin geligimine besbelli ol-
:çakatkisi bulunan genlerin gekillenmesi etkileriyor. Ayr1-
konuyma ile iligkilendirilen bir DNA kesiminde de büyük
dihklar var. "Bunlar büyüleyici sonuçlar" diyor Washing-
Üniversitesi'ndenLaDeana Hillier. "Hedefimiz, biyolojik
dihklari genom köklerimizle açiklayabilmekse, bu veriler
sadece kismi."
,dagimo

gärünen
91r

ChimpanzeeSequencing and Analysis Consortium: Initial sequence of the


himpanzee genome and comparison with the human genome. Nature
005;437:69-87
2g Z., Ventura M., She X.,'vd.: A genome-wide comparison of reœnt
himpanzee and human segmentd'duplications. Natum2005;437:88-93

pr we sigah irManÈ gpidert «g gok


.. ·

.
Mimain?

kh halklarm genetik yapslarmdski hemerlik çok büyüktür.


görünümdeki bariz farkhhkke sadete g¾etik açadan.çok
k farkhliklardan dogar¯ Çok şaaithir ërnekle, Alman-

91
ya'am kuzeyinde yaçayan bir -Alman ile güneyde, Bavyera'da
yaçayan bir Alman genetik açidan, bir beyazla bir zenciden
daha farkli olabilir.

SENTEBHÌSi
ilkgen todauisi twokirbagm mydi?

JamesWatsonve Francis Crick 1953 yihnda DNA-ikilisarma-


Imm yapismi kegfettiklerinden beri, bilimcilerin vizyonu, bo-
zuk kalitimsal malzemeyi saglamiyla degigtirebilmek olmuytur
hep. Ìyimser beklenti, hasta genlerin saglamlariyla degigtiril-
mesiyle, münferit gen bozukluklarma bagh hastahklarm iyi-
legtirilebilecegi yönündedir. Genetik aragtirmalar 70'li yillarda
bakterilerde ve talh
bitkilerin gen materyalinde
degigiklik yap-
makta agama kaydetti. Birçok aragtirmaci bu ilerlemeler kar-
gismda gayrete geldi ve sabirsizhga kapudi: "Gen tedavisini"
artik nihayet insanlarda da denemek istiyorlardi.
Los Angeles'taki California Üniversitesi'nde.profesör
olan

Martin Cline talasemi (Akdeniz anemisi) tedavisi uzmamyd1.

ÖzellikleAkdeniz ülkelerinde görülen talasemi hastahšmda,


hemoglobinin üretimi bozuktur. Hastalar çabuk yorulur, fazla
dayamkh degildir ve en küçük eforda nefes nefese kahr. Su
hastahšm agir geklini geçiren kipilerde, küçük yaglarda kalp
kasmm zarar görmesi ve agir enfeksiyonlar ortaya çikar. Bir-
çok hasta 25 yagma gelmeden atim kaybeder.
'

Martin Cline bu hastahti sonunda etkili bir gekilde tedavi


edebilmek istiyordu -- ve bunu denerken de tüm hukuki kural-
lari, mesleki kurallari ve tibbi kigisel sorumluluklari çignedi.
Cline Temmuz 1980'de, bu i; için resmi bir izin almadan, iki
hastada talasemiye kargi gen tedavisi uyguladi. Bu, hastanm
iyiligi adma iglenmig, herkesin anlayly gästermesi gereken, af-

92
lebilir bir suç sayilamazdi. Burada söz konusu olan,-hasta-
1 nasil tepki göstereced -ve

hangi tehlikeleri barindirdigt


uneyen, daha önce fazla aragtmlmamig bir tedavi gekliydi.
line iki insan kobayma, hemoglobin üretimi için gerekli
i genleri ekledi. Gerçi Cline bu iglem için üniversitesinden
.
p talep etmig ama henüz gelmemigti. Deneyin sonu-
cevap
lazlassyla
belirsizdi. Cline ayrica çeyitli israilli ve Italyan
:amlarmdan almak
izin zorundaydi, çünkü hastalari bu iki
den geliyordu. Cline hastalarmdan ilik hücreleri aldi ve
ndan bu hücrelere hemoglobin üretimi genlerini ekledi.
ra da gen degigikligine ugratiluu; hücreleri hastalarimn
arlarma enjekte etti.
ilirkigi cevabi, Clme deneyine bagladiktan bir gün sonra
i. insanlarda gerçeldegtirilecek
ilk gen tedavisi reddedil-
i. Cline'm izinsiz davranigi çok geçmeden ortaya çiktigm
dem kamuoyu hem de aragtirmacilarm birçogu ğfkelendi.
Lyada da izinsiz tedavi hakkmda giddedi- taragmalar ya-
li. Konunun uzmani olmayanlar bu deneyi" kargi-
"insan

a dehgete dügmü¢í, Cline'm meslektaglart ise her geyden


, onun sorumsuz davrampmm yeni tedavi yöntemlerinia
2ü açmak için çok önemli olan itibarm kaybedikliginden

ge ediyorlardi. Gen _tedavisinde, yillarca barcanan emek


li heba olmugtu. Gen terapisi uygulayanlar resmi izin ol-
an insan deneyleri yapiyoriarsa, onlara gelecekte nasd iti-
edilecekti? Nihayetinde, aragtirmacdarm çogu da bu iq
henüz erken olduga ve önce birçok hayvan deneyi yapil-
gerektigi konusunda hemfikirdi.
acak bazi bilimciler için, Martin Cline vicdansiz bir arag-
aci degil, her geyden önce kendici buim ugruna feda -et-
hastalarma faydah olabilmek ve tibbi geligmeleri luzlan-
.ak in kariyerini hiçe säymig biriydi. 1çten içe, Califor-

· 93
niah <loktorum, yeni davi yëntemini hu kadar erkenbir aga-
cesaretini takdir ediyorlardi. Ne de olsa,
.uygulama

mada
yöneti-
skandal gün gigmaa gakttktan soara, Cline laboratuvar
ciligi görevini bizakmak zorunda kalmigti.
deneysel tedavisinin' hastharma fayda saglaylp
Cline'in
saglantadigi hâlâ bilimmiyor. Clime onlan bir daha görmedi.
öldü ve
Hastalari California'daki deneyden birskaç yd sonra
onlara tantyaca-
bu-süre de hastalkl2mun, tedavi olmadan da
ya am-beklentisiyle az çok örtügüyordu. Anlagdan o
gi smirh
ki, deney sonucu olarak dogrudan zarar görmemiglerdi.
ilk
On yll sonra, Eylül 1990'da, resmi olarak onaylanmig
Kahtimsal bir bagigikhk sistemi hastahgi
gen tedavisi bagladi.
Ashanti DeSilva'nm gen tedavisinde,
yagayan dört yagmdaki
küçuk kiza teknigiyle degigtirilmig bagigikhk sistemi hüc-
gen
releri enjekte Küçük kizm hastahgl o kadar ender görü-
edildi.

len bir hastahk ki, tedaviyi eleptirenler, bu konuyla ilgilenen


sayismdan
bilimci sayismm hastahktan niuzdarip olan hasta
fazla oldugunu säylüyorlar. Her halükarda, Ashanti ve. diger
bir hasta, Cindy Cutshall, gen tedavisinin yamstra geleneksel
tedaviyf de gärüyorlar. Därt yll sonra, aragtirmacilar, yeni te-

davi geklinin hastalan saghgma kavugturmadigt ve iki kizm da


varddar.
durumunda degigiklik yaganmadigt sonucuna

Kaynalr

Dickson D.: Cline scripped of grants. Nature 1981;294:391-392


research

Sun M.: Chne loses two NIH grants. Science 1981;214:1220.


Dettweiler U., Simon P.: Points to consider for ethics committees in human gene
therapy trials. Bioethics 2001;15:491-500
Denken verändert.
BartensW.:, Die Tyrannei der Gene.Wie die Gentechnik unser
Münih 1999
Bartens W.: Dem Leben auf der Spur. Münih 2003 -

94
en tedevisindensoarakiler daha titir.planlamp
talara fagdahoidu mu?.

msuz sonuçlar gösteren, sadece


ilk gen tedavileri (1980'de-
asadigt tedavi-ve 1990'daki yasal tedavi) degildi. Daha son-

denemeler de bagarih olamadi. Yine de 2004'e kadar dün-


;enelinde yaklagik 4000 kigi bu gekilde tedavi edildi bun-
-
1 yaklagk 600'ü Avrupa'da, neredeyse 60'i da Alman-
laydi. Aragtirmacilar için, bozuk bir geni saglam bir genle
fikri anlagdan çok çekiciydi. Ama gimdiye kadar
.ptirme

lir
insan, kanitlannug gekilde, gen tedavisi sayesinde sagh-
: kavugturulamadi. Paris'te, gen tedavisi.gören dokuz ço-
can ikisi, birkaç yil içinde lösemi oldu. Hatta 18 yagmdaki

e Gelsinger 1999'da tedaviyi takiben yagamim yitirdi.

krizona, Tuscon'da yngayan ögrenci,. karacigerinin ender


ilen enzim bozuklugu nedeniyle
aydi. Ancak hastahgt ölümcül teh-
içermiyordu ve Gelsinger ilaç teda-

ve özel bir diyetle neredeyse hiçbir


yet yagamadan ämrünü sürdürebi-
.
Belirli bir enzim bozuk oldugu
,

Jesse Gelsinger'in karaciéeri bazi


bilegenlerini parçalayamtyordu. .
hy beslendigi zamin, ¯kanmanki .

ajen bilegikleri ve amonyak normal


:rin
beg katma çakiyorda. Õnce mi-
bulamyor, karm agriyor, ardmdan
layillyordu.
17 yagmaayken bu du-
.
a bir kez daha maruz kalmca,
lphia'daki gen terapisti James Wil-
a bagvurmaya karar verdi. Wilson

95
90'li yillaž&e denya gene&ade gm todaviä alatunda en ände
gelen uzmandi. Bu yeni tedavi gekli için kendi merkermi kur-
mugtu.
Gen tedavisinde, yardimci olmasi ya da iyilegtirmesi amaç-
hücrelerinè-aktanhr. Bu, virüsler
lanan genler hastanm vücut
virüsleri) fiziksel ya da biyokimyasal
üzerinden
(örnegin,nerle
ekilde yapilabilir ve amaç saghkh gerge hücrelerin bozuklu-
ortadan kaldirmaktir. Hedef,
gunu, böylece de hasta dokuyu
Jesse Gelsinger'in karacigerindeki bozuk genin saghkh bir
genle degigtirilmesiydi. Doktorlarm görügü, nitrojen bilegikle-
tekrar düz-
rini parçalayamayan bozuk enzimin de o zaman

gün µkilde çahycag yönündeydi.


edildi. Genler
13 Eylül 1999'da hücreler hastaya enjekte
araci-
için ulagun olarak gärev gären milyarlarca virüs, Jesse
edildikten iki
Gelsinger'in karaciger bölgesinde kana enjekte
gün sonra hastanm durumu dramatik gekilde kötülepti. Bagi-
gikhk sistemi muazzam virus rektariyla baça çikamadi. Jesse
Gelsinger komaya girdi, organlari ve kan pihtilagmasi iflas et-
ti. 17Eylül- 1999'da ailesi, Jesse Gelsinger'i hayatta tutan ma-
kinelerin kapatilmasma karar verdi.
Îlk zamanlar, ölum vakasmm incelenmesinde, baba Paul
Gelsinger aragtirmacilari destekledi. Ancak Arakk 1999'da, Ja-
mes Wilson'un hastanm korunmasi adma geçerli olan birçok
yükümlülüge uymadigt anlagudi. Wilson yeterli sayida ön de-
neme yapmami§,.birçok hastada kan degerlerini dikkate
vahim

almamig ya da bunlardan sonuç çikarmanugti. Hayvan deney-


lerinin sonuçlari özellikle vahimdi: Jesse Gelsinger'le ayru vi-
maymunlar ka-
"terapi"

rüs-gen-kokteyli enjekte edilen blitün


rigimmdan ölmüglerdi. Ölümvakasmdan sonra yap2lan incele-

meler, Wilson'm kusurlarmm bununla da suurb olmadigun

gösterdi. Wilson'm sorumluluk alanmda o güne kadar gerek-

96
irilen gen tedavisi aragtirmalarmda, 800'den fazla yan etki

aya çikmig, bunlar gizli


tutulmuytu. JesseGelsinger'in gen
avisi asla onaylanmamah ve asla gerçeklegtirilmemeliydi.

weiler U., Siroon P.: Points to consider dor ethics committees in human yne
herapy trials. Bioethics 2001,15:491-500
msW.: Die Tyrannei der Gene..Wie die Gentechnik.unser Denk.enverändert.
Wünih 1999

BD.KTASI
imlarda.Ilir:8-noktamser midu?

tuhaf zevk noktasuun vajinamn än tarafmm ilk üçte birin-


bulundugu ve hayret verici hazlarm
(dogru uyarilmayla)
inagt oldugu iddia ediliyor. Alman bir jinekolog olan Ernst
äfenberg, hem erkeklerin hem de kadmlarm arzularmi süs-
yazi.
en bu nokta hakkmda 1950 yahnda ilk kez Böylece
nokta, doktorun admdan yola çakarak G-noktasi olarak

landirildi. I

1982'de ABD'de The G spot and other discoveries about


man sexuality (G-Noktasi, +18 Yaymlan, 2009) adh kitap
Vimlandi ve.çok popület Ba aarihtegberi hem kadm-
ekki
hem de erkekler can havliyle bu ham,ndIncasunarayg duru-
rlar. Óysadoktorlal, uyanlabilecegi iddia edilen bu doku-
n bir masaldan ibaret. olaugynu çoktan yösterdiler..ve G-
ktasi efsanesinin, sadece on iki..(!) ka<hnla gerçeklestirgen
bir geyler hissettiklerini" ifade
"orada

bu kadmlarm beginin
nesinden yola çikan bir aragttrmayt kaynak aldigim kamtla-
.ar. Bunu en güzel .ifade eden, New ·Yark eyaletinde Plea-
atville'deki Pace Üniversitesiodenpsik log Terençe Hines
lu: "G-noktasi bir tür jinekolojik UFO. Onu arayan çok ol-

97
-
du, hakkinda konogan na
ok oldu ama objektif kriterler te-

mel ahtiarak kanitlariamath."


KaynnIr

Whipple B., Peny J.D.: The G-spot: a modern gynecologic myth. American
Journal of Obstetrics and Gynecology 2001, 185:359-362

MI ALTiTORREMERM
Gözalti torbacibleriuykusurluktan á da sofih hayat
tarzmdanmi olut?

Popüler bir dügüncenin aksine göt alti torbacikinrunn akut


uykusuzluk ya da kronik uyku
yetersizligi ile pek fazla ilgisi
yoktur. Gözün altmda (ve ashnda üstünde de) yer alan yastik-
lar daha çok genetik bir yaglanma belirtisidir. Göz yuvasi böl-
gesindeki yaglar derinin altmda toplamr ve insanm yorgun gö-
rünmesine sebep olan giglikleri yaratir. Genetik yatkmhk var-

sa, göz alti torbaciklari günde, on saat uykuyla bile önleneme-


yen. yaghhk belirtileridir. Gözyagi bezleriyle ve gözyagi kanal-
larlyla bir alakalar1 yoktur.

GilLER
Ïnsanmgörlerinin öninde leheler belirmesi tehl.ikeM·bir
hastahim igareti midin

Herkesin bagma gelir: Öylesine,belirli 6ir noktaya odaklan-


madan be az bir alana bakarsmiz --duvar, perde ya da kar-- ve

birden gözlerinizin önünde lekeler, baloncuklar, geritler .ya da


bagka tuhaf gekiller belirir.'Biraz kaygilamr ve bakiglarimzi
saga sola çevirirsiniz ama gekiller de birlikte hareket eder.
Gäzlerinizi kapatip açarsimz, gekiller hâlâ duruyordur. Endi-
geli bünyeler, dermansiz bir hastahga tutulduklarmi dügünür-

98
I
I
I
hemen. Oysa götlerinizin önünde dans eden bu görüntüler
solucan benzeri gekiller tamamen zararsizdir. Bu gekiller,
zün büyük älçüde geffaf iç dolgusu olan camsi cisminin bu-
uklagmasmdan kaynaklamr ve äzellikle aydmhkta bogluga
krigimizda meydana çikar.

bahlari gözlerinkanarmda biriken "gapak", tar we


liik
midid

aahlari çapakli gäzlerle uyamlmasima nedeni, hijyen eksikligi


gldir.Göz kenarlarmda olugan bu birikintinin asil sebebi ku-
nug gäzyagidir. Gündüzleri o kadar sik göz kirpanz ki, gäzle-
temli turan gözyag1
sivist gözlerin her tarafma yayilabilir. Ge-
eri ise daha at gäz kirpariz; gäzlerimiz kapalidir böylece
--
yagi sivismin bir kismi kuru arak kenarlarda birikir.

euizyonsegretmek giziere zarar serir mi?

egitim amaci güden bir säzdür.


Gözleri çarpitarak gays
anak ya da yorgamn altmda kitap okumak nasil ki gäzlere
ar vermiyorsa, televizyon seyretmek de gäzler için bir risk -
Emaz. Uygun olmayan igikta
ya da çok yakm mesafeden te-
zyon seyretmek bile gäzlere za-
vermez. Belki bu durumda
.
Ier daha çabuk yorulur.
ak bunun zarar-

ir etkisi oldugu,
ok aragttrma
dmasma ragmen
atlanamaruptir.

99 -
Müzmin bir sogak alg hgodan färkh olarak grip agir bir .
hastahktir. Belirtileri, 40 dereceye tiligabilen ateg, giddetli bag
agrisi, eklem agrdari ve halsizliktir. Sempromlar iki, üç hafta
sürebilir. Sognk
'SiÛù1a 'lËiàs¾gripte, öksürük, nezle
.
ve ses kisilmasi pek planda
ön degildir. Insan gribini bulagti-
_
ran mikroorganizmalar yildan ylla degigir. Bu siralar mikroor-
ganizmalarm H1N1'e benzerlik göstermekte,
käkieri H3N2 ve
ama 1%8 ve 1918/1919 ylllarmda büyük salgmlara sebep olan
aym adh kökler kádar tehlikeli degiller. H ve- N kisaltmalari,
mikroorganizmalarm küremsi yüzeyinden diken misali. çikan
proteinleri ifade eder.
1918/1919'da b·ütün dünya genelinde yaganan büyük bir
grip epidemis.i, lyimser tahminlerle 20 milyon, kötümser tah-

minlerle 50 milyon kipinin ölüdiüne yol açti. Epidemiye H1N1


tipinden grip virüsü sebep oldu. Sadece ispanya'da sekiz mil-
öldügü için bu gribe
yon kipi, Madrid'de her üç kipiden biri
"Ìspanyo] gribi" adi verildi. 1957de H2N2 "Asya gribine" ne-
den oldu ve bu salgmda dört milyon insan öldli. Ye-
tahminen

ni virüs tipi, H1N1'in ku; virüsüyle¯ karigimmdan meydana


geldi. 1968 yllinda "Hongkong gribi" de H2N2'nin bir kug vi-
rüsunün yüzey protemlWini almasiyla ortaya çikti. Yeni virüse
H3N2 ad-i takildi. Büyük bir.salgimn korkunç sonuçlan büyük
ölçüde unutuldugu igig, grip dünyanin en hafife alman hasta-
ligt sayllir. Oysa grip, dünya genelinde ydda 1 milyondari faz-
la insanm ölümüne neden olur; Ahnanya'da bile yllda 10 bin
ila 20 bin insan.gripten yagammi kaybeder.

100
agm birka; yd boyuncakarur mut

ki bu do-gru degil. Açmm bilegimi her yil yenilenmek


-azik

incel virüs çegitliligine göre ayarlanmak porundadir. Agiy-


icuda mikroorganizmalarm zaylflatümig parçalari verilir.

ece vücut antikor üretir. Antikorlar bagigikhk sisteminin


külleridir ve virüslerin yüzey proteinlerine kilitlenir. Bu
de bloke bagigikhk sistemimizin yokedici
edilen virüsler,
elerinin hedefi haline gelir ve bunlar tarafmdan etkisiz ha-
tirilir. Aymm koruyticulugu yaklagak yüzde 70'tir; yani

nmig kipilerin yüzde 70'i, gribe yakalanma durumunda


ahgi hiç belirti göstermeden ya da sadece çok az belirti
ererek geçirir. ·

umdiger segukalgmhMarmiaantibigiMer fagdah


mu? . ·

:deyse
hiçbir yanhy bilgi bu kadar büyük inatla tutuumay1
ramamigtir; -hem de halk arasmda oldugu gibi birçok
da. Oysa en geç 6. sömestrde,, so-
tip ögrencilerine
:orda

ve gribe sebep olan neredeyse bürün tipik orga-


algmhgL

talarm virüs oldugu. ögretilir. Ve antibiyotikler virn «

i faydasizdir; bunlar.sadece bakterilerde ipe yarar.


·Iaksiz çakmak istemeyen kurnaz doktorlar, virüs kaynakh
a genellikle bir de bakteriyel geligea onperenfeksiyon
ek-
igi
-ve

burlara karçL
da en iyi ilacm.aatibiyotik oldugu-
a öne sürüyorlar..Bu gerçi de, ama her soguk algmh-
a änlem olarak hastaya yp yk için neden se
naz. Ayrica bogazda en u£ak bir karmcalanmada antibi-
c almmast zararsiz da degildir. Çnnkä böylece antibiyoti-
daha- çabuk olugur. Günümüzde bile bastanelerde
.irenç

101
-
mikroorganizrnafir,
bazi inatçi burlara karii hiçbir ilaç fayda
etmedigi için sorun teykil etmektedir.

Gripseguktan mi alW9

dünyada kullandan diger adi


"influen-

Gribin neredeyse tüm

za bu inamptan dogar.-Bu isim 18. yüz'yilda îtalya'da ortaya


çikmigtir. O zamanläl, insanlar bu agir hastahk tablosunun
nedeninin soguk oldugunu dügünüyorlardi: "Influenza di fred-
do". Ancak grip hastaliklarmm sogukla bir alakast yoktur.

Grip, influenza-virüslerinin neden oldugu bir enfeksiyondur.


Bu virüsleriti A, B ve C tipi vardir. Insanlar için A-tipi özellik-
le tehlikeliyken, daha ender görülmekle birlikte, B-tipi de risk
.
yaratir. A-tipi sürekli degiçir ve çok bulagicidir.

H551 grip wirisi hep ku; gribine sebep elur mu?

Hayir, bu virüsun bulagma gekli biraz daha karmagik. Tehli-


keli olarak tanman virüs türlerinin de zararsiz türevleri var.
H5N1 (H ve N virüslerin yüzeylerindeki proteinleri ifade eder)
kisaltmasi kup gribini tanimlar ve bu grip 2003 yllandan .beri
sadece milyonlarca kuçun degil, çok sayida insanm da älmesi-

ne sebep oldu. Ancak H5N1'in de tehlikesiz türleri var. Örne-


gin Kasim 2005'te Ïtalya'da bir ku; bulundu; kup bu virüse
älü

yakalanmigti. -Ama virologlar tehlike bulunmadigim if ade etti-


ler, çünkü¯bu virüs zararh tipten degildi.

Gripagisi son derece giiventi niidil?

Gerçi kup gribi korkusu, 2005'te, önceki yillara kiyasia daha


fazla insanm normal gribe kargi agi olmasma neden oldu.

102
.
Seattle'daki Washington Üniversitesi'ndenepidemi uz-
grip apsinm fa
I.aEi,
<lasimnabartildigim iddia ediyorlar:
-ki

emi uzmanlari, grip agisuun yagli insanlar için bu


en önemli hedef- gerçekten ne tür yararlar sagladigmm
medigini savunuyorlar. Doktorlar, agi olan insanlarin za-
aghk konusunda ortalama.nüfustan daha bilinçli ve daha
kh olduklaruu, bu nedenle de grip agisuun etkisinin abar-
aragt1rmalari-
[pnidügünüyorlar. Jackson,gaçmigeki grip
degerlendirmelerinde bu faktörün yeterince dikkate alm-
igi elegtirisini getiriyor.
u·agtirmacilar 1995 ile 2003 arasinda 72 binden fazla, 65
yaklagk üçte
m geçmig kipiyi gözlemlediler. Bu kipilerin
grip agisi oluyordu. Diger aragnrmalardan farkh olarak,
.uncilarm sagligt sadece grip .sezonu sayilan sonbahar ve
egil,
LyÎ&rmda
ÖRCOSinde
ve sonrasinda da izlendi. Dok-
tr analizlerinde, ölüm vakalarun ve zatürree sebebiyle has-
özellikle dikkate aldilar.
ye yatan vakalari
kgi olanlar ve olmayanlarm saglik durnmlarmdaki en bü-
fark, grip sezonunun baglangemdan önce --dolay1slyla da
Aragttrmaya katilanlar arasmda
an önce- gärüldü. soora-
ap olanlar için, bu dönemde hastal-ma ya da hayatm1
aetme tehlikesi yaklagk yariya i.niyarda. Ama grip sezo-
la ve sonrasmda, fark bariz gekilde daha dügüktü. Diger
anlar da grip apsunn faydalarana kug.knyla yaklapyorfar.
Estan'daki.
Baylor College'Jan Doktor Paul Glezen,
D'de 1989'dan bu yana, grip.apsi.olan 65 yag üstüinsan-
i oraru gerçi yüzde 30'dan
yüzde GTye, yani iki katmdan

a.sma çikti" diyor. "Ama bu pälgeßgeragmen.gripten do-


daha fazia älüm vakaseve hastaneye sevk var."
Joktorlar, sonuçlarm, grip avamn etkisiž oldugu anlum-
gelmedigini vurguluyorle Ama be sonuçlarm, bir agmm

zo3
kadar zor oldugunu gösterdi-
«beliriemerna

gerçek faydasuu ne
gini if ade ediyorlar.
¥9ynik

JacksonLA., JaclcscaM.L., Neban J.C., vi: Evidence of bias.in estimates of


influenza vaccine effectiwness in senidrs. International Journal of
Epidemiology, online 20 Árahk2005

Modern grip ilagiarrgribepahalonmahan karur me?

Hayir anlagilan o ki, gribe kargr koruyucu önlem olarak an-


-

tiviral ilaçlar almmasi sahk verilemez. Tom Jeffersonve ekibi,


Lancer dergisinde, bu ilaçI'arm sadece agr bir salgm durumun-
da --diger koruyuca änlemlerle birlikte-- tavsiye edildigini yaz-
d11ar. Bu ilaçlarin kap gribine karp koruma sagladigma dair
herhangi bir bilimsel kamt da buluumadigun if ade ettiler.
Jeffersonve ekibi îtalya, Alessandria'daki Cochrane Mer-
kezi'nde çahyyorlar. Cochranemerkezleri, tip literatürünü ti-
tizlikle inceleyip belirli bir konu üzerinde yazilmig makaleler-
den istatistiksel açidan kanitlanmig bir özet çikarmayi görev
edinmigtir.
Bilimciler, saghkli insanlarda antiviral ilaçlarm etkisi üze-
rine analizlerinde, toplamda 25 binden fazla hastayi kapsayan
51 aragtirmayi temel aldilar. Eski kugak grip ilaci amantadin
ve rimantidin'in yamstra da konu
yeni kugak grip ilaçlarun
alan aragt1rmalan degerlendirdiler. Bu yeni kugak ilaçlar nö-
raminidaz inhibitörü Zanamivir (Relenza) ve Oseltamivir
(Tamiflu).idi.
Italyan doktorlarm degerlendirmesine göre, Arnantadin ve
Rimantidin tavsiye edilemez. Bu ilaçlar gerçi pikâyetleri biraz
hafifletiyor ama ne enfeksiyonu ne de virüslerin yayilmasmi
engelliyor. Aynca yan etkileri mevcut. Amerikan Salgm Kon-

IO4
3airesi (CDC) 2005'te bunla-
bu ilaçlara kargi uyarnu ve
erine önlem olarak Zanamivir ve Oseltamivir kullamlma-
avsiye etmigti.
.ma
italyan uzmanlarm görügü, nöraminidaz inhibitörle-
de grip sezoriunda rutin olarak kullamlmamasi yönünde.
avsiye, 2005'te, grip seronunda risk gruplarma önlem ola-
>u ilaçlarmkullandmasuu tavsiye eden Dünya Saghk Ör-
ve Avrupah uzman birliklerinin sahk verdikleriyle çeligi-
zanamivir
Jefferson,. ve oseltamivir'in belirtileri daha et-

kafiflettigini belirtiyor. Ama Relenza ve Tamiflu'nun da


ne de virüs yaydmasmi engelledig,ini iddia edi-
·1feksiyonu

Nöraminidaz inhibitärlerinin önlem olarak kullammmm


tehlikesini arttirdigun
vandan duenç ve virüs mutasyomi
: ediyor.

Ir
effectiveness of influenza
son T., Rivetti D., Riverti A., vd.: Efficiancy and
ccines in elderly people: a systematic review. Lancet 2005)¾:1165-1174

BLTD
bigma makinelerininga da µptiµImin seeini aµm
ilti sa~ghgazarark nadid

: Tucholsky için insamn iki özelligi Insan gürültü


vardi:

naya baythrdi ve
clintemeyi sevmerdi. Yazarm, her köpede
ka-
"kulak

uz kahnan gürültaden kartulmak, için Anedigi


Lari"mbilim dünyasi henüz icat edemedi. Ama bilimciler,
kli akustik etki altmda kalma- ne kädar saghksaz oldu-

a giderek dahá açik gekilde ortaya kapporlar. Berlin Cha-


deki üniversite khaiginden Stefan Winich ile sosyal tip uz-
clari ve
epidemiyoÎogiardane oÊuµn .ekibi,' gûrältünün- kal-
araçural ydmda European
arar verip vermedigini
r.2mé
Heart journal Jergisinde, gagilasi derecede düyük seviyedeki
gürültünün bile enfarktüs riskini arttirdigim açikladilar.

"Sonuçlarimiz,. özellikle kronik gürültünün kalbe zarar


verdig,ini gösteriyor" diyor WiHich. Uzmanlar, Berlin'in bütün
buyük hastanelerinden enfarktüslu iki hastayla Ëiniki bin cer-
rahi hastasuu kargilqtirdilar ve hastalann son on yil içinde

maruz kaldiklari gürültü stresini incelediler. Aragtirma, sessiz-


lik içiade yagayan kipilere kryasla, trafik sesi gibi çevre gürül-
tüsünün kalp krizi riskini, erkeklerde neredeyse yüzde 50, ka-
dmlarda ise üç kati arttirdigani gösterdi. -
Böylece gürülta, kalp ve dolagim rahatsizhklari açismdan

bilinen tehlikeler olan yüksek tansiyon, yüksek kolesterol de-

gerleri, agiri kilo, diyabet ve hareketsizligin yaklagik yarisi k,a-


-

dar büyük bir risk anlamina geliyor. Ancak bu risk faktörleri


bütün kalp krizlerinin sadece yüzde 50'sine açiklik getirebili-

yor. Diger yüzde 50 için mesleki ve sosyal.çevre belirleyici gö-


züküyor. ÖrneginAlmanya'da yetigkinlerin yüzde-36'si, çevre
ol-
gürültüsünün yaçam kalitelerini dügürecek seviyede fazla
masmdan gikâyetçi. Öte yandan, çahyanlarm en azmdan üçte
biri, güniin en- azmdan bir çeyreginde i; yerinde yüksek güräl-
tüye maruz kaliyor.
Fakat saglik için risk tagimasi açismdan gürültünün nasil

algdandigida çok önemli. Burada, kadmlar ve erkekler ara-


smda büyük farkhhklar var. Erkeklerde tehlike büy ük ölçüde
objektif-g.ürültü seviyesine bagh. Kadmlarda ise, çok can sikici -
olarak alg11anan gürültü kalbe özellikle zarar veriyor.- Aym
gürültünün farkh gekillerde algilanabilecegi
nasil malum.

Komgunun bahçesindeki kurbagalar birçok insam uykusun-


dan eder. Ama aym kurbgalar kendi bahçenizdeki minik süs
havuzunda viraklarsa gece uykunuz tehlikeye girmez.
Kronik gürültünün kalp ve damarlara nasil zarar verdigi

To6
iz tam olarak bilinmiyor. Willich ve ekibi, gürültünün kaz-
k ve stres yarattigm, bunun da vücuttaki stres hormonla-
trenalinve noradrenalinin daha yüksek miktarda salgilan-
ca.sebep oldugunu tahmin ediyorlar. Böylece tansiyon ve
yaglan seviyesi bu da kalbe
yükseliyor; zarar·verebiliyor.
rlinli doktorlarm bulgularmdaki pagirtict bir diger nok-
iangi gürültü seviyesinden itibaren saglik açasmdan bir
yaçandigi. Almanya'da is yerinde kulakhk tagmay1 gerek-
yakm noktadan
i
suur gu an 85 desibel; bu, en pantiye gü-
isüne denk bir deger. "Ama tehlike smiri 60 ya da 65 desi-
e görünüyor" diyen Willich, daha dügük suur degerler be-
mesini talep ediyor. "Bu degerlerden soriraki gürültü ar-
aghk açismdan çok fazla önem tagrmlyor." 60 desibel de-
1e ise kalabahk·bûyük bürolarda bile ulagihyor.

tragtirmayt baglangiçta Berlin CharitPden uzmanlarla. el

üräten Alman ÇevreBakanhgi (UBA), sonuçlarm açiklan-


indan
birkaç hafta sonra Willich ve ekibine gürültüriüri
erini abartuklart suçlamasmda bulmidir ve bu suçlariiàyi,
erin aragtirmaya kattlan 'gänülIûlefin sdßjektif ifadelerine
LDmaSlyla gerekçelendirdi. Alman Çevre Bakanhgi; WII
aragtirmasmda gürültü seviyesinin objektif
ve ekibinin
ak belirlenmedigini ve bakanhšm 2004 ydmda uygun bir
r hazirladigim
etti. Ancak
ektif ifadeler -

.
ak- tibbi arag-
.
için temel
a
turur. Dolay1-
,-
baglangtçta
yeapd abb
a
larm, artak birbirleriyle çeligmelerinin sebebi, aralarmda yaga-
nan d.iger fikir ayrshklari olsa-gerek.

W¾ich S., Wegschneider i Wll--K, KeiBTa]¾ise burden and the risk of


myocardial infarction. Essepen Heart Journal 2006;27:276-282

H:
'

LIK
Ramider
"iki
kig-" sai geomkyemaidh?

Hamileler bunu pek sik duysalar da, bu säz çok dogru sayil-
maz. Çünkiihamile bir kadimn yaklagik yuzde 10 daha fazla
kaloriye ihtiyact vardir. Ancak hamileler mümkün oldugu ka-
dar dengeli ve saghkh beslenmeye özen göstermelidir, çünkü
bebek, organlarmm ve dokularmm geligmesi için birçok besle-
yici maddeye gereksinim duyar.

HiMER
Çacuklari
digartda slerestortmamahanyn iga da en
armän tusalet are mekidlanmann önne ipce
temiziemelimigirl?

Tip fakültesinde yagadigim papirtici tecrübelerden biriydi.


Mikrobiyoloji zorunlu bir dersti ve uygulamal1 çallymalardan
birinin içerigi farkh yerlerde bakterileri saptamakti. Özellikle
tuvaletlerden de ärnek alma&iz istendi ve biz böylece ortahga
dagildik. Sonuçlar kargismda gagkmhgumz büyüktü. Freiburg
Üniversitesi'nintuvalet oturaklarimn. üzerinde hiç mikrop
t'uvalerlerindeki mikroplarm
yoktu.
Saprticigekilde, kadm sa-
yisi erkek tuvaletlerinden biraz daha yüksek olsa da, sonuçta
her iki mekândaki mikroplarm miktari önemsenmeyecek ka-
dar dügüktü en azmdan, çok.daha az mikrop barmdirdigt
-

To8
Fünülen yerlere've nesnelere kiyasla. Zira örnegin amfilerin
21 kollarmda, hatta dersliklerdeki masalarda ve siralarda

c daha fazla mikrop vardi. Tuvaletler pek temiz gärünmü-


du ama ortada bariz bir pislik de yoktu.
Insan bu mikrobiyolojik kamtlari bilmese de, kendine so-
ror: insan,tuvalette nerede. ve nasil hastahk kapabilir? Ne
olsa tuvalet oturagna sadece bacagm uyluk kismi ve kaba

a arka bölümü temas ediyor. Eu mikroplarm hastahk bu-


tirmasi için, vücudun bu bölgelerinden daha hassas bölgele- - .
deri üzerinden yol alan, apagdik ve özellikle girigken mik-
plar olmasi gerekir. .Bu yüzden, tuvalet oturaklanmn üze-

gäzle gÖEülür pislikler yoksa, çocuklari akrobasi hare-


.de

elerine zorlamak ya da oturmadan önce dezenfeksiyon ko-


uidolarlyla temizlige girigmek için hiçbir sebep yok.
As11.tehlike, kapi kollarindan ya da derslik masalarmdan
e daha az mikrop barmdirdig dügünülen yerlerde. Örnegin
zdolaplarmda. Hepimizin agina oldugu,. dolabm arka duva-
ida
bulunan kahverengi izler basit kirlekeleri degildir. Buri-
·

mikroplann izidir. Çünkübazi mikroplar, soguga ragmen,


t, peynir ve salam arasmda rahatça yerlegmeyi baçanr. Ço-
insan, tam da buzdolaplarmda mantar ve bakteri deposu
lundugunu dügünmedig için, bunlar nadiren temizlenir.
Evye, silme bezleri; sûngerler ve firçalar da mikroplar>için
al ortamlardir Günlük kullamm malzemeleri ve çahma
mlarmda yapilan testler, (neredeyse}bütün tuvaletlerin te-
oldugund ekszatåkn mutfakta
dk örnegi geotercB her bu-
un mikrop yavalarma kiyasla.
rna

sonte
indt, Cluistina· Die Küche lebt. Wer keime auf der Kldbrille fürchtet, nie
eisegühlschmak öffnen..SE-Wissen2005;1 36

109
Bakerlar, tugalbuen
wra:eMarini, ortalama niifusa
lugala daha sik g sm?

Doktorlar, hijyen eksiklignaen kaynaklanan tehlikeleri gayet


lyi bilirler. Dolayislyla gnlarm temizüge, diger meslek grupla-
rma k1yasla, daha çok dikkat ettigini dügünürüz. Ama teoriyle
aygulama genellikle birbirini tutinaz Bunu kamtlamak için,
birkaç hijyen uzmam çok sinsice bir deney düzenledi: Uzman-
lar, bir hijyen kongresi sirasinda temizlik elemanlarmm klya-
fetlerini giyerek, kadri ve erkek tuvalet gärevlileri rolüne geç-
tiler. Bu gekilde. kihk degigtirerek, tuvaletlerde, temizlik uz-
manlarmm tavalet ellerini yikay1p yikamadiklarim
sonrasi
kaydettiler. Bu temiz pak aragtirmanm sonucu beklendigi gibi
degildi. Zira hijyenciler de ellerini ortalama nüfustan daha sik
yikamiyordu. Kadmlar ne de olsa erkeklerden biraz daha titiz-
di (amabu durum zaten ortalama nüfus için de geçerli).
Tebdili kiyafet temizlik kontrolärleri, elde ettikleri verileri

kendi meslektaglarr arasmda gerçeklegen kongrede açiklamak,


ardindan da basma vermek istediklerinde skandal yagandi.

Kontrolörlerin meslektaglarmdan gidderli- itirazlar geldi ve


meslek grubunun saygmhgim lekelememeleri ve sonaç1ari
kendilerine saklamalari talep edildi.-Anlagilan o ki, hijyen uz-
manlari, kendi aralarmdaki, içinden yedikleri kabi pisleten
hainlerden korkmugtu.

Antibakteriyelsabun normal sabundan daha mi etkilidit?

ABD'de antibakteriyel sabunlarm parar paymm bütün sabun-


larm yüzde 70'ine ulagtigt söyleniyor. Giderek daha çok kipi,
sözde daha etkili temizlik için cebinden daha fazla para çik-
masma razi. Ancak, mikroorganizmalann dügmam bu özel sa-

IIO
ilar
bir avantaj saglamiyor. En az beg büyük aragtirmada,
rini normal sabunla yikayan kipilerde ve bu özel sabunu

lanan kipilerde aym


iniktarda bakteri bulundugu görüldü.
meiler artik antibakteriyel sabunlarm potansiyel tehlikele-
tartigmaktalar. Bu sabunlarm, antibiyotiklere dirençli
:roroganizmalarm yaygmlagmasma neden olacagma .ve

vadede saghk açismdan rislder dogacagma dair


-lece

uzun
çlari giderek artiyor.

effects of handwashing
on E., Aiello A., Lee L.V., vd.: Short- and long,cerm
vich antimicrobial or plain soap in the community. Journal of Community
fealth 2003; 2;139-150.

MEOPATi -
neopati, sadece bitkisel temaledayanan,.sicudu
mayanbir todauimidii?

meopatinin vücudu ne kadar az yordugu, uzmanlar tara-


lan tartigiliyor. Ancak preparatlarm buyük çogunlugu o
Larinceltilmigtir ki, kürecikler (globuli),haplar ya da solüs-
ilar aktif maddeden sayisal anlamda tam bir molekül bile
mdirmaz. Homeopatide kullanilan bazi ilaç maddeleriade
m dogrusu da bu, ra bunlar boruçãçegi, banotu, porsuk -
zehirli bitki-
ci ya da güzel avrat otu gibi yüksek derecede
len elde ediliyor. Ama sadece kuRamJan bitkiler degil, ho-
apatlar tarafmdan sikhkla tavsiye edilen diger maddeler de
irli. Ydan zehri,istiri.dye, ari ya da civ,a, kadmiyum, arse-
ve kurgun gibi ilaç bilegealeri..yggh degildir ve a ki
landacaksa-- homeopatik dezkarda Ammaşdtr.

III
Amonpady eder mi?
g¢kWaim¾¾hi
·tedavinin

Homeopatinin popülerligi çeligkili yollar izliyor: Bu


etkirdigine dait e zde kamelar ne kadar incelir ve sulamrsa, bu
tedavi o kadar fala hayrag topluyor.= Anketiere göre, Alman-
ya'da nüfusun ytade 50 ila 80ti homeopatiye yakm duruyor.
2005'te, Bern Ürii vsiteÙride Sosysl se Kornyucu T1p Ensti-
tüsü'nden Matthias Egger'in çahgma ekibi homeopati hay ran-
larmm önüne zor yenilir yutulur bir lokma koydu: Isviçreli
epidemiyologlar, saygm tip dergisi Lancet'ta yayimladiklari
makalede, homeopatik küreciklerin ve esanslarm plasebo te-
davisinden (yani bir parçacik gekerden) daha etkili olmadigi

sonucunu açikladi.
1755'te Meifien'da dogan Samuel Hahnemarm 1796'da ho-
meopatiy.i geligtirip 1810'da Organon- der rationellen Heil-
adh eserinde tamttigmdan beri, Hahdemann'm tedavi
kunst
Hahnemann çiviyi söker" yöntemi-
"çivi
yöntemi tartigthyor.

nin tedavide fayda sagladigim iddia etmigti -- tedavi için hasta-


mn gikâyetlerine benzer
semptomlar yaratan maddeler seçil-
meliydi. Hahnemann'm kanismca, bu maddeler inceltilip ka-
nyttrildigmda, homeopatik terkipler ancak gerçek etkilerini
gösteriyordu. ilaç maddelerinin inceltilme iglemleri potens ve
dinamikleptirme olarak adlandirillyordu.

Homeopati oldum olast elegtiri oklarma maruz kalmigur.


"ho-
Heine, bir
gair Heinrich içine mektobunuti
Ünlü Alman
meopatik dozda bir salam" (yani hiçbir gey) koymug ve mek-
tubun alicismm bununla doyacagim umdugunu ifade etmigti.
Günümüzde ise bu yöntemi elestirenler, hangi homeopatik
seyreltmede artik bir molekül bile bulunmadigun ve hangi in-
celtmenin Atlas Okyanusu'nda bir damla etkin maddeye denk
geldigini hesaplamaya çaligiyorlar.

U2

I
gey hokkabazhktan mi i_baret? "Bu aragtirmamn ho-
-ler

patinin sonunu getirmeyecegi kesin" diyor Matthias Eg-


aragtirma hakkmda. "Bu tedavi yönteminde sadece híçbir
etki saptayamadik." Bernli doktorlarm verilerinin aksini
de pek mümkün degil. Egger ve ekibi tabbi litera-
t etmek
len 110 homeopati aragtirmasim, geleneksel tip yöntemle-
a kullamldigi 110 aragttrmayla kargilagtirddar. îsviçreliuz-
dar, her iki tedavi yönteminin de, plasebo verilen kargilag-
la gruplanyla denetlenmesine ve aragtirmaya katuanlarm
plara dagdimmm tesadüf yöntemiyle gerçeklegmig olmasi-
Szellikle dikkat ettiler. Homeopatlann ve klasik tipçilarm

aragtirmasinda benzer hastahk tablolan incelendi; bu


'ar

tahklar arasmda solunum yolu enfeksiyonlan (yüzde19),


ar (yüzde-15),jinekolojik gikâyetler (yüzde13)
nezlesi ve

le-bagirsak rahatsizhklari (yüzde11) vardi.

Sonuç göyle: Homeopatik ilaçlar neredeyse hiç etki ermiyor,


a klasik tip yäntemlerinde kunnarkular pek^alâ etkili. Uz-
nlar bir incelemede, iadeceçok sayidá katdancisi olan arag-
aalari temel-alddar: Farklar anhada bdyisktü; ama söz ko-

lu olan yalmzca sekiz homeopstik Ye akt geleneksel tedavi


yttrmasiydi. "Bir geyin hiç etki ennedigilarkstlanamaz" diyor
clemiyolog Egger. "Ama homeopati angirmularmdaki etki-
plasebo etkisiyle karyllaytirilabilir ökittgttnag'6sterebildik."
diger aragttrmaalgaus
Bir Linde,_ Egger ve ekibinin analizi-
ni saglam buluyor, ama ."derginin aragtirmay1 sunma geklini"
degil. Linde Münih Teknik .Üniversitesi'ndeDogal Tedavi
Yöntemleri Aragttrmalart Merkezi'nde
gärevli ve 1997de ken-
disi de Lancet. dergisinde homeopati üzerine genel bir aragtir-
ma yayimlamig. Yayimladigt aragtirmanin sonucu, homeopati-
nin etkisinin plasebo etkisinden fazla ¡oldugu yönündeydi. An-
cak Linde gimdi konuya d,aha güpheli. yaklagtyor. Ama Lancet
dergisinin yaymcilarrun Egger'in makalesinin yer aldigi sayi-
daki ek yorumda
"homeopatinin
sonu"nun geldigini ve -bu iki
tedavi yönteminin kargilagtirdmasi için bagka aragttrmalar ya-
pilmasini gereksiz bulduklaruu ifade etmelerini eleytiriyor. "Bu
açikça politik motivasyondan kaynaklamyor" diyor Linde.
Linde'nin Lancet dergisine elegtirilerinden biri.de, isviçreli
uzmanlarm hangi sekiz homeopatik ve alti geleneksel tedavi
aragtirmasmi yeterince kapsamh ve kaliteli bulduklarim be-
lirtmek zorunda birakilmami olmalari. "Bu inceleme geffaf
degil ve meta-analizierio
-standartlarina

uymuyor" diyor Lin-


de. Egger bu durum üzerine, "Bu gerçekten bir ihmaldi" gek-
linde tepki verips veriferi Lascet'in sonraki sayilarmdan birin-
de yayimlayacaklarnu ifade etti.
Uzmanlann kavgasi, homeopati tedavisinin etkisinden
emin olan hastalarm çogunlugunun pek umurunda degil. "Bu
ritüel insanlara iyi geliyor. Belli ki bu, doktor ile hasta arasm-
daki iletigimden kaynaklamyor" diye belirtiyor Matthias Eg-
ger. Ama geleneksel tip yöntemlerinin taraftarlari için Lancet
dergisindeki yorum yine, de dügündürücü olmah. Yorumda,
doktorlarm hastalarma kargi daha dürüst davranmalari ve ho-
meopatinin faydasi olmadigmi hastalarindan saklamamalari
gerektigi ifade ediliyor. Devam;nda ise, "Ama doktorlar ken-
<Ïilerinekarvi da dürüst olmah" detiiyor.. "Doktorlar modern

II4
I

bm, hastalarm kigisel ilgi beklentilerini kargilamaktaki ba-


isizhip
konusunda dürüst olmah."

clinical effects of
ag A., Huwiler-Muntener K., Nartey L., vd.: Are the
2omeopathy placebo effects? Comparative study of placebo-controlled trials

af homeopathy and allopathy. Lancet.2005;366:726-732


:oriah The end of homeopathy. Lancet 2005;366:690
:1eK., Clausius N.,1tumirez G., vd..: Are the clinical effects of homeopathy
placebo effects? A meta-analysis of placebo-controlled trials. Lancer
1997;350:834--843

IARSIKLIËl
ph insanier, idrar torbalarrkiiçâldigüiçin mi sik
talete giderler?

h insanlarm daha sik tuvalete gitmeleri gerektigi ve idrar

pma
zorunlulugunun daha acil ortaya çikmastgündelik ha-
ma gözlemledigimiz bir gey. Bazi 30 yagudakiler.bile, gece-
i tuvalete kalkmak zorunda kalmaya _ya da pek uzun süre
itamamaya" baglarlar. Bu durumun popüler açaklamasa,
:sanenin
yagla elastikligini kaybetmesi ve küçülmesidir. Bu
günceye göre, mesanede daha az miktar idrar tutulabilir --

Iayislyla idrar yapma ihtiyaci daha erken, daha acil ve daha

.
ortaya çikar. ,

Pittsburgh Üniversitesi'nden
geriatri. uzmam Neil Resnick
ekibindeki aragtirmacilarm kamsinca, bu dügünce bir koca-
masalmdan ibaret've "halk
kaltürünün bir parçasi". 2005
n
ayis sonu San Antonio'da ürologlann ydhk toplantismda,
Lgtirmacilar sonuçlaruu tamtalar. Resnick ve çahyma arka-
glari, 22 ile 90 yaglari arasmdaki .100 kadmda mesanenin
stikligini ve mesaneyi kontrol eden kaslarm fonksiyonunu
:elediler.
Sonuç olarak,-- açuma kaparma, fonksiyonunun
yagla gerçi azaldigun ama mesanenin büyüklügünün ve içine

sigan hacmin degigmedigini saptaddar.


Yaglandikça, idrar yapma zorunlulugunun siklagmasimn
ve idrar geldigi an · daha .büyük aciliyet yaratmaamm sebebi
"fazlasiyla

bambagka olabilîr. Sa<lece ABD'de 17 milyon kigi


aktif" idrar torbasipdan muzdarip.. Bu-durumda, idrar torba-
suun-açilip kapanmasia kontrol eden kaslar fazla çahylyor ve
istem digt kas1hyor; böylece acilen idrar yapma hissi doguyor.
24 saat içinde sekiz kereden farla idrar yapmak zorunda olan-
lar ya da giderek daha acil ve derhal idrar yapma zorunlulugu
hissedenlerin sorununun kökeni bu olabilir. Sorunun küçülen
mesaneyle bir ahkasi yok.

V9yml<

crimchs D., Derbyshire S., Stenger A., Resnick N.: Brain control of normal and
overactive bladder.]ournal of Urology 2005;174:1862-1867

iMAR 78tLRf RIARI':e;*

Islakmayagiadurmaksietite neden olur mu? .

nedeni islak olmasi


idrar yollari enfeksiyonlarmm mayonun
degil, mikroorganizmalar, çogunlukla da bakterilerdir. Bunlar
idrar kanah üzerinden idrar kesesine ulapp orada enfeksiyona
sebep olabilirler. Enfeksiyon da, sik idrara çikma ve idrar sira-
smda agri ile kendini gösterir. Kadmlarda idrar kanali, üç ila
beg santimetrelik uzunluguyla, erkeklerdekinden (20-25 santi-
metre) bariz kisa oldugu için, kadmlarda bu enfeksiyon daha
sik gärülür. Eu rahatsizhgm sadece islak mayodan kaynaklan-
madigi, cinsiyetler arasmdaki farklardan da anlagilabilir. Og-
lan çocuklari ve erkekler, deniz kenarmda ya da havuzda hep
islak mayoyla dolagsalar bile, çok ender idrar yollan enfeksi-

geçirirler. Ancak islak


mayonun sistite neden oldugu
yonu .

n6
içmda
biraz da gerçek payi var; çünkü idrar kanalmm isisi

:rse
(ki bu islak mayoyla gezikliginde olabilir) mukoza,
:erilerin idrar kesesine ulagnrasim kolaylagtiracak gekilde
gim gösterir.

E-
a ete yapdan iineler ilaçiarm etkin meddelerin'men
enligekildesicuda rark edil i sailar mi?

sahnesidir. Agi,
oya yenen bir igne en bildik doktor-hasta
kesici ya da diger ignelerin kaba ete
-tam

olarak glutaeus
cimus'un kas lifierine-- yapdmasi ve'enjeksiyonun üst dig
randa (yanioldukça ve legen kemiginin yakmm-
yukarida
uygulanmasi en_ güvenli yöntem sayihr. Dublin'deki bü-
bir hastanede görev. yapan Victoria Chan, ignelerin bu
Ide yapdmasinm faydasma güpheyle bakiyor. Chan, Ku-
Amerikah radyologlarm konferansinda, arastarmalarm-
elde ettigi sonuçlart aktardi. "Birçok kigide, özellikle ka-
kaba ete yapilan enjeksiyonlarda yeterli doz ilaç ve-
.arda,

niyor" diyor Chan. Çünküagin kilo azellikle kadalarda


a etteki kalm yag
tabakasi- ¯ignelerin yeterince derine
engelliyor. Chan ve çahyma arkadaglari tarafm-
masim
incelenen 50 hastamn yüzde 68'inde igneler dogru hedefe
L ulaçamadi. KadmlÅda
sadece yürde sekiz, erkeklerde ise
de 56 amaçlanan gekildeydi. Enjeksiyonlar kasa kadar
yapudi-
amay1p, sadece kasui çevresindeki yag dokusuna
:ia, ilaçlarin etkisi çok daha dügük. Çñakü yag tabakalari
aarlar tarafmdan daba az bes bäylece ilaç orga-
maya o kadar iyi yayilannyor. Daláränn ignelerden fayda
lanabilir ancak hastalarm bu igïĞrdenpek hoglanmaya-
da kesin.
ÍIRÌMBEilgiMi
.
Ïkliniimágimi nein ski on-yirmiyllda birçok
öhTuryaµuacak mt?

Ïklim degigimi, otuz, elli ya da seksen'yil


sonra degil, daha
imdidenbirçok insanm ölümüne sebep oluyor. Dünya Saghk
Ö·rgütü'nün (WH'Òj
tiluninlerinè gö yerkürenin ismmast

günümüzde 150Ein älüm vakasma yol açiyor. Wiscon-


her yil
sin Üniversitesi'nden
aragtirmacilar ve WHO, Kasim 2005'te
Nature dergisinde bu sonuca varddar.
Jonathan Patz'm eki-
bindeki saghk ve iklim uzmanlari, insanlar tarafmdan yarati-
lan iklim degigimlerinden. kaynaklanan en büyük tehlikeleri
açikladilar. Avrupa için en önemli olan unsurlar gunlar: Yük-
sek sicakhklarda oldugu gibi agm sognk dönemlerde, kalp kri-
zi ve solunum yolu hastahklari nedeniyle ölümler yaganlyor.
ÖrneginAgustos 2003'te, yaganan ve Avrupa genelinde 22 bin
ila 45 bin kiginin ölümüne sebep olan agm sicaklar kahci bir
sicaklik artigimn tehlikelerini ortaya koyuyor. Son beg yüz yi-
Im büyük olasihkla en sicak yazmda sicakhk ortalamanm 3,5
derece üzerindeydi. Sicakhk yükselmesi ile älümlerin
artmasi
arasmdaki baglanti, sadece Avrupa ve Kuzey Amerika'nm 111-
man enlemlerinde görülmüyor. Brezilya'da São Paulo gi-
bi subtropikal bölgelerde de tespit edildi.
Ìklim degi.giminin etkilerine özellik_le
Orta ve Gäney Afrika ile Güneydo-
gu Asya maruz kahyor. Yerkü-
renin ismmasi bu bölgelerde
daha fazla enfeksiyon hasta-
hgma sebep olacak. Çünkü
sivrisinekler, sinekler ve has-
talik tagiıan diger hayvan-
pam alanlarmi
geniëletiyorlar dang hummasi ve
ve sitma,
tropik hastahklarm yay11masma neden oluyorlar. Ayri-
cakhklarin artmasiyla birlikte, örnegin salmonella nede-

olugan gida zehirlenmeleri ihtimali de artiyor.


captirmacilar, iklim degigiminin bir diger sonucu olarak,
olugan bölgeler bozkirla-
Ëye.kadar verimli topraklardan
ve gerekli miktarda
terniz suya ulagabilen insan sayisi

osa ishal hastahklarmm .ve yetersiz beslenmenin artacagi-


gõrüyorlar.

if regional
A., Campbell-Indmm D., Holloway T., Foley J.A.: Impact
change on human health. Ngure 2005; 438·310-317
nate

LAR
arm agir yan etki1eri-sendenees ender midit?
etkilegimleri hâlâ hafife ahniyor -
er, llaçlarin yan etkileri ve
ktorlar tarafmdan bile. Õte yandan, bütün ilaçlar hakkin-
ikir edinmek kolay degil. Almanya'da, içeriginde 1819

de bulunan 19.491 reçeteye tabi ilaç mercut; bu say1ya y11-

rtalama 45 ilaç ekleniyor. Eu ilaçlarm neler' yapabilecegi-


daha. da zor. Bu sebepten
air genel bir bakigi yitirmemek
anya'da yilda 16 bin ölüm mü yagamyor, 58 bin yoksa

1 mü? Magdur olantarm-sayisi yüz binier


mi, yoksa hatta
onlar ru? Almanya'da kaç kipinin yanhg. dozdan ya da
arm bilinmeyen etkileyimlerinden hayatini kaybettigini ve
kivinin saghipmn bu. yüzden agir zamt gördûgünü kimse
eyemez. Ayrica kolesterol
dügüräeü.Lipobay ya da agri
ci Vioxx gibi ilaçlarm sansasyon.yaratacak gekilde piyasa-

çekilmesi degil yalmzca söz konusu olan, ilaçãardaki gün-


k karmaga.

n9
Ïngiltere ve ABD'de ilaplardan ölenlerin sayismm trafik ka-
zalarmda õlenlerderr.farla oldugn biliniyor. "Almanya'da da
çok ölüm yagamyor. olanlarm sayisi daha da fazla.
Magdur
Bu kad arun baiyoruz" diyor Alman Tabipler Birligi'nin - 11aç
.
Komisyonu Bagkana- Bruno Müller-Oérlinghausen. "Elimizde
kesin verifer olniamasi çok kätü. Ama sebeplerin ve bunu na-
sil änleyecegimite dair. stratejilerin bugüne dek neredeyse hiç
aragtirilmamig ve taragilmarmy olmast daha da kätü." -

Bu durum yavag yavag degigiyor. Nisan 2005'te Saarbrüc-


ken'de, Almanya'da bir ilk olarak, ilaç tedavisinde hasta gü-
tehli-
venligi hakkmda bir kongre düzenlendi. Çünküilaçlarm
keli yan etkileri ve etkilegimleri sik yagamyor. Dahiliyede has-
talarm yürde dördü sirf bu- yüzden hastaneye yatiyor - Al-
manya'da bu say1 yllda yaklagik 88 bin. Bu durum yilda 400
milyon euroluk bir harcama yaratiyor. Almany'a'da ilaç kulla-
mmiyla baglantih olarak yilda 58 bin ölüm vakasi tahmini
Norveç'te yapilan bir aragtarmaya dayamyor. Bu saytyi elegti-
reriler,.Norveç'teki durumun genellenebileceginden kugku du-
yuyorlar.
'

.
"Kendi kendimizle savagmaktan vazgeçmeliyiz" diyor
.
Müller-0erlinghausen. kabul etmiyor,
"Doktorlar .sayilart
rencide olarak veriyor ya da birbirlerini hekimligi lekele-
tepki
mekle suçluyorlar. En -azmdan änlenebilir hatalardan kaçm-
maya baglamahytz artik." Tedavi hatalarim kabullenme dok-
torlar arasmda pek yaygtn degil. Bir doktor çakip da, ilaç teda-
visinin änemli riskler barmdirdigmdan yola çikmak gerektigi-
ni, tedaiinin çok sayida istenmeyen agir vakaya sebep oldugu-

nu ve bu vakalarm tam sayismm bilinmedigini itiraf ettigi za-


man, birçok tip uzmam hirçmhkla tepki veriyor. Davrampla-
nyla hastalara belki de zarar veriyor olmalari, kendilerini yar-

dim eden ve iyilegtiren olarak görmeleriyle çeligiyor.

I2O
I

Oysa ne hastanelerde ne de muayenehanelerde (örnegin


I; emniyetindeki gibi) hatalari tespit etmeye yarayan bir sis-
I bulunuyor gimdilik. Ílaç kullammi süreci dogru organize

lmezse, iginin ehli doktorlar bile hatalardan kaçamazlar.


biliye hastalari ortalama on iki farkh ilaç ahyorlar. Saar-
Lcken
Klinigi'nin baghekimi- ve Nisan 2005'te gerçeklegen
igrenin düzenleyicilerinden olan Daniel Grandt çok etkili
kargdagtirma yapiyor: "Çokiyi bir yoför olsamz bile ka-
cy az lastikleriyle tipiden ç1kamazsimz." Bu gekilde, ärne-
hastanede her beg hastadan biri doktorunun bilgisi digmda
kullamyor. Böyle durumlarda doktorlar hastalardan,
"ila-
:

akrabasinda ya da kompusunda çok ige yaradigi" savun-

smi duyarlar genellikle. "Doktorlar da hastalar da, ilaç


lanimmm çok riskli bir süreç oldugunu bilmeliler" diyor
undt.
Baza hastalar özellikle tehlikede. Böbrekler kam dogru ge-
Je temizlemediginde, ilaç1ar vücutta birikir ve ilaç zehirlen-
sine- sebep olabilir. "Normal bir d2hiliye servisinde yatan
alti hastadan biriade bäbrek fonksiyonu bozuklugu var"
or Heidelberg ÜniversiteKlinigi'nden klinik farmakoloji
nam Walter Haefeli. Burada sorun gu: Yagli insanlarda,
arek fonksiyon bozuklugunun belirtisi olan, kandaki kre-
iin
konsantrasyonu,gecikmeli yukseliyor.
"Yagli, zaylf bir
nmm böbrek fonksi onlari yariya dügmüg olabilir ve hasta-
Lebunun farkma varilmayabilir" diyor Haefeli. Böyle bir
umda, normal tedaWiyedevam edilirse, sinsice yaklagan
: agum feci sonuçlar dogurabilir. Kalp ilaca Digoxin agar ri-
.
bozukluklarma, mide ilaci Ranitidin zihin bulamkhgma
ep olabilir; herpes ilaci Aciclovir komaya kadar götürebi-
"Hastalarin yanlig doz nedeniyle zekirlendigi anlagilana
maliyetli ek tetkikler gerekir" diyor Haefeli.
'

121
-
Bu durum düzeltilmeli. Dahiliye servislerinde,
mutlaka

bäbrek fonksiyonu bo'zuklugu olan hastalarm sadece üçte bi-

rine dogru doz veriliyor. 'Heidelberg ÜniversiteKlinigi'nde


5000'den fazla bilgisayar var; bunlar doktorlara ilaç yazarken
yardimci oluyor. Bir ilacm böbrek hastallri için tehlikeli oldu-

gunu ya da diger etkilegimlere dikkat edilmesi gerektigini gös-


teren sinyaller var. "Bõylece, böbrek hastalarmda dogru doz
yüzde 67 oranma, hatta servÏste
bir klinik farmakolog varsa,
yüzde 80 oranma yükseltildi" diye ifade ediyor Haelefi. Daniel
Grandt, örnegin ilaç patent dairelerinin risklere kargi. uyarida
bulunduklari durumlar için, bu tür yardimci yöntemlerin di-

ger avantajlarma dikkat çekiyor: "Bu bilgilerin diger dosyala-


rin arasmda kaybolup gitmediginden emin olmaliyiz, bütün
doktorlarm istedikleri hemen bu dosyalara ulaçabilmelerini
an
saglamahyiz." Bruno Müller-Oerlinghausen siyasetçilerden ve

halktan, bu konuya artik üvey evlat muamelesi yapmamalari-

ni talep ediyor: "Her bir molekül'er detay için aragtirma fonla-


ri mevcut, ama ilaç güvenligine dair ilaç girketlerinden bagun-
siz aragtirmalar gimdiye dek neredeyse hiç desteklenmiyor."

¥¤ynsk

Grandt D., Friebel H., Müller-Oerlinghausen: Arzneitherapie(un)sicherheit.


-
Notwendige Schritte zur Verbesserung der patientensicherheit bei
medikamentoser Therapie. Deutsches Ärzteblatt2005¡102:ASO9-515
Ebbesen J., Buajordet L, Erikssen J., vd.: Drug-related deaths in a departmem of
internal medicine. Archives ofInternal Medicine 2001;1G1.2317-2323

için ilaçlar
Çocuklar örellikletitizcearagtmhyor mu?

Ne yazik ki, durum tam tersi. Doktorlar, -büyüyen organizma-


-
mn yetigkin organizmadan farkh tepki verdigini pekâlâ bili-
için äzel olarak kontrol edilmi-
yor, ama birçok ilaç çocuklar

122
2004'e kadar Marburg ÜniversitesiÇocukKlinigi'nin yö-
isi, sonra da çocuklar için llaç Güvenilirlini Komisyo-
un bagkam olan Hannsjörg Seyberth, "Çocuklarne kadar
hastaysa, verilen ilaçlar çocuklar için o kadar az kontrol
1ig oluyor" diye ifade ediyor. Çocuklarmtam da en va-
:lurumlarda istemeden kobaya dänügtügünü söylüyor.
eyberth'e göre, neredeyse bütün aplar ve öksürük, nezle,
asikhgi hastahklarm ilaçlari titizce kontrol
gibi siradan
aig. "Bu çok büyük de bir piyasa" diyor Seyberth. Ama
rahatsizhklari, diyabet, epilepsi ya da kanser gibi nadir
a agir hastahga olan çocuklar için ilaçlarm yüzde 50 ila
denenmemig. "Hatta çocuk yogun bakim servislerinde
sulan ilaçlarm yüzde 90'mdan fazlasi kontrol edilmemig"

Seyberth.

u durumun illa ki zararh etkileri olmasi gerekmiyor, ama


lir de. Ne de olsa çocuklarm vücudunda birçok gey farkli
r. Birkaç ayhktan dört yagina kadar, ilaçlari daha kolay
I ediyorlar ama daha çabuk da vücuttan atiyorlar. Kara-
ve bäbrekleri yetigkinlerden daha fazla çalipyor; ama bu
m avantaj saglamiyor. Ayrica organivmalari daha hassas.
azyklm türü kanser ilaçlari, büyüme evresindeki kalbe
veriyor ama yetigkinlerde zarari dokunmuyor. ABD'de
azyklin tedavisi günümüzde çocuklarda kalp naklinin en
Brülen sebebi. Kortizon iskelet yapismm geligimini yavag-

ar. Endoxan gibi, çocuklarda böbrek rahatsizhklari ve ro-


unada kullamlan sitostatik ilaçIar sikhkla kisirhga sebep

ocuklarm sagt solu belli -olmaz. Özelliklede hastalandik-


da. Haplari darde bölmek ve az vücut agirhgma göre
amak yeterli olma Çünkü farmakolojik
..
açidan da ço-
tr küçük yetigkuder degBdir. Ilaçãaroniarda farkli etki
yaratu· ve bazen (Contergan skandalmda görüldügü gibi) teh-
likelidir. Ama çocuklar için ilaçlarm güvenilirligi dair aragtir-
malar hâlâ emekleme .çagmda. .Avrupa Birligi bunu nihayet

degigtirmeye kararh: Ocak 2007de, ruhsath ilaçlann etkileri

ve yan etkilerinin çocukla.r üzerinde de aragtmlmasuu zorunlu


tutan bir yönerge yürürlüge girdi.
ABD'de 1997den.. beri benzer bir diizenleme var. Nihayet
yillar sonra Avrupa Birligi de,
"çocuk
ilaçlaruun nitelik açism-
dan yüksek düzeyde bir aragtirma çerçevesinde geligtirilmesini
ve çocuklarm tedavisinde kullamlan ilaçlarm pediatrik kulla-
mm için özel olarak ruhsadandirdmasuu" talep etti. Anne ba-
balar ilaçlann çocuklari üzerinde denenmesine pek gönüllü ol-
masalar da, çocuklarda ilaç aragttrmalan acilen gerekli. Alti

ay uzatilan bir patent korumasuun ilaç yirketlerini tegvik et-


mesi bekleniyor. ABD'de bu durum münferit hallerde kulla-
mldi. Örnegin Eli-Lily girkeri antidepresan ilaç Prozac'I
ço-
cuklar üzerinde de denedi. Bir yanda kontrollerin dügük mali-

yeti, diger yanda da uzatdan patent korumasmm sagladigi


yüzlerce milyon dolarhk kâr duruyordu.
Aragtirmact 11açÜreticileriBirligi'nden Cornelia Yzer Av-
rupa Birligi'nin inisiyatifini memnuniyetle kargihyor. Diger
.
yandan, "Hastalarm ve anne babalann baskisi olmadan asla
"ilaç

buraya gelinemezdi" diyor çocuk .doktoru Seyberth. gir-


ketleri lobisi planlanmizi ylllarca geciktirdi."

iSliAL
ishalzararsix -dil?
Dakikada bir ölüm, dünya genelinde yilda 500 bin kurban!
Rota virüslerinin yol açugi kusmah ishal hiç mi hiç zararsiz
degildir. Bu hastahk mide ve bagirsaklarm gidderli gekilde bo-

124
nasma sebep olur. Birkaç saat içirde vücutta sivi tükenir;

a sivi kaybi çocuklar için ölümcül olabilir. Geligmig ülke-


le bu durumlarda çocuklar serumlarla desteklenebilirken,
:sul ülkelerde genellikle her türlü yardun için geç kalimr.
:uklar ölür.
sivi kaybmdan Rota virüsleri zengin ülkelerde
liren ölüme sebep olsa da, bu hastahk nedeniyle dünya ge-
ode yllda 25 milyon çocuk doktora bagvuruyor. Neredeyse
ilyon çocugun akut enfeksiyon nedeniyle hastanede yatir11-

si gerekiyor.

IllLIK
an urna söra biigik tamistini papmassa zebirienir mi?

dügünce, MÖ 16. yüzyildan kalma Eski Misir papirüslerin-


aile yer alan, çok eski bir änyargidir. Bu teori 2,0. yüzyihn
uida dotuk noktasma ulagt1; çok
uzun süre buyük tuvaleri
mamak nedeniyle vücudun kendi kendine zehirlenmesi,
sek tansiyon, artrit, safra kesesi rahatsizliklari, hatta kan-
gibi sik görülen hastahklarm asil sebebi olarak gärü1dü.
teoriye göre, bagirsaklardaki sikigma nedeniyle oradaki

teri florasi degigiyor Ye zararh maddeler üretiliyordu.


un" bir kalm bagir-
anr z5e ikne
al a y

B güne dek, bagir


larda uzun süreli bir
leme sebebiyle olu-
zehirli maddeler ka-
anabilmig degil ay-
-

ekilde, yavag igleyen


diger sindirim süreç1eri nedeniyle vücudun tehlikeli maddeler
ü.rettigi teorisi de. Buna ragmen, 20. yüzyilm ilk yarismda lav-
manlar çok revaçtaydi. Hatta bazi durumlarda, kronik kabiz-
hgi tedavi etmek için, kalm bagirsagm bölümleri ameliyatla
almlyordu. Daha sonra müshil görevi gören ilaçlar moda oldu

dügüncesinin türlü ye-


temizligi"
"bagirsak

ve günümuzde bile
killerde hayranlar1 mevcut. Ama tibbi açidan bunun herhangi
artiklarmi
bir·açiklamast yok..Bu dügüncede, metabolizmanm .
temizleyen bir orgam armdirma arzusu özellikle agir bastyor
olsa gerek.

¥1ymk

Müßer-Lissner 5.A., Ihmm M.A., Scarpignmo C., Wald A.: Myths and -
rnisconceptions about chronic constipation. American Journal of
Gastroenterology 2005,100:132-242

Hormon oµamalan -armdan -en

kadmlarda- kabizIn]m en
stk rastlanan sabebi midir?

Hormonlarm bagirsaklari yavaglattigmdan hep güphelenilir.


Gerçi erkek çocuklar kiz çocuklarma oranla daha sik kabizhk
çeker, ama bu durum ergenlikle birlikte degigir. Ayrica kadm-
lar âdet döngüsü boyunca büyük tuvaletlerinin giddetli degi-
giklikler gösterdigini ifade ediyorlar. Aragtirmacilar, kadmlar-
da büyük tuvalete çikma sikhgim ve kadmlarm spesifik agirlt-
gmi âdet döngüsü boyunca farkh dänemlerde incelediler. Kar-
gilagtiklart farklar minimaldi kadmlarm sadece regl baglan-
-

glemda daha sik ve daha yumugak çiktiklari birçok aragttrma-


da belirtildi.
bezlerinin düsük fonksiyonu nedeniyle
Teoriye göre, tiroit
bagirsaklarda da hareketsizlik yagamr. Ama kabizhktan gikâ-
yetçi kadmlarda yapilan aragtirma, bu kadmlar>Asadece çok

126
Lçük
bir kismmda tiroit bezlerinin de normal iglev görmedi-
mi ortaya koydu.

IDINLAR
Afaziadiiginmekhurur kaçirir mi? Kadalarm uyku
litesi bu güzden mi daha diigüktüd

raf edelim ki, burada cinsiyetfarklari hakkmdaki eski ön-


rgdara el atmaktaytz. Kadmlarm daha sik
"kafayi
taktigi"
bu yüzden pek iyi uyuyamadigtdügüncesi çok yaygmdir.
ki ama neden erkekler degil de kadmlar? Kadmlar, erkekle-
kiyasla daha sik uyku bozuklugu ya§1yorlar. Bu durum ülke
kültür farki da gözetmiyor: Kadmlar uykuya dalmada ve
liksiz bir uyku uyumada (aragtirmanmtürüne göre) 1,3 ila 2
re daha sik sorun yaglyorlar.
Tayvanh tip uzmanlari, egitim gibi sosyal faktörlerin
uy-
yu etkileyip etkilemedigini aragtirdilar. Tüm ülke çapmda
bin kigi ile gerçekleptirilen ve toplumsal egilimleri konu
.n

bir anketi degerlendirdiler. Genel olarak, daha yagli, bo-


unië ya da ayrilrug, daha dügük egitim seviyesine sahip, da-
dar gelirli ve saghk sorunlarmdan gikâyetçi olan kipilerde
kusuzluk daha yaygmdi. Aragtirmacilar egitim seviyesine
1 agirhk verdiler.
f}u alanda gagirtici sonuçlara ulagtilar.
dinlar için pu durum geçerliydi: Egitim seviyeleri ne kadar
o kadar iyi, derin ve buzurlu nyuyorlardi.
(sekse,
Erkekler
1ise cam aksi säz kohusuydu. Egitika seviyesinin yükselme-
Le,uyku bozukluklari da artiyordu.

n Y.Y., Kawachi I., Subramanian 5.V., vd: Can social factors explain sex
lifferences in insomnia? Findings from a national survey in Taiwan. Journal
br Epidomology and Community Health 2005;59·488-94
KARVE
Kalmawücuttenam çeler mi?

Alman Beslenme Dernegi (DGE) 1999 yihrida, her bir fincan


kahve igin, sivi kgbim denkelemek Úúia,aym miktarda su
içilmesi tavsiyesinde bulundu. 21)f4 y11mda yayimlanan Saghk
Hatalar: Ansiklopedisi adh kitabimda ("çay" bagligi altmda)
kahvenin de çaym da vücuttan sivi çekti~gini yazmigtim.
Ancak kahvenin yanmda ayni miktarda su içmek, kisa süre
öncesine kadar uzmanlar tarafindan de, aslmda
tavsiye edilse

gerekli degil. Nihayette, kahvenin içinde bulunan kafein mad-


desinin böbreklerde etkili oldugu ve küçük böbrek kanallarm-
daki sivt geri emilimini etkiledigi biliniyor. Aynca k.afein, gün-
de defalarca kez kam filtreleyen ve bu sirada idrar olarak ati-
lan yaklagik 1,5 litre siviyi çikaran böbrek damarlarmm geçir-
genligini arttirir.
Kahve artik siradan bir içecek olarak gärülüyor. Çünkü
son zamanlarda yapdan aragtirmalar, kahve içenlerin digerle-
rine kiyasla daha fazla idrar yapmadigmi gösterdi. Bu aragtir-

ma için
uzmanlar, aragtirmaya gönällü katilan kipilerin idrari-

m 24 topladilar.
saat Kahve tüketenlerde ve ayni miktarda ka-

feinsiz bagka bir sivi içenlerde, idrar miktari aymydi.


¥aynek

Grandjean A.C., B eimers K.J.,Bannick K.E., Haven M.C.: The effect of


caffeinated,caloric and non-caloric beverages on hydration. Journal of the
American College of Nutrition2000;S.591400

Barmns V: Lexikon der Medizindrrtümer. Vorurteile, Halbwahrheiten,


Behandlungen. Frankfurt 2004
fragwürdige ,

128
inhue içanierin kalpkrizi geçirma ihtimalidaha mi
aktil?

kahve içenlerin kalp krizi geçirme riskinin daha yüksek

pi, kahvenin tansiyonu kronik olarak yükselttigi inanc1y-


popüler bilgilerdendir. Ancak bu konuda simdiye
·likte,

r yapilan en büyük aragtirma böyle bir baglantmm varh-


camtlayamadi. ABD'de 1980 ile 1990 yillari arasmda 87
iempireden
defalarca kahve tüketimleri hakkmda bilgi
1. Günlük uyarici ahekanhklarmda çok büyük farkkhkla-
ragt1rmaya katdanlarm yürde 20'si hiç lcahve içoiyor,
10'u ise günde beg fincandan fazla tüketiyordu) ragmen,
llen. kalp hastahklarmm sikhšmda istatistiksel olarak
a. deger farklar yoktu. On
yllbk aragtirma sirasmda yak-
750·kalp krizi görüldü ve bunlar kahve içenler ve asla ag-
kahve koymayan kipilerden olugan gruplarda egit dagd-

: W., Stampfer M.J., Manson J.E., vd: Coñee consumption and coronary

at disease in women. Journal of the American Medical Association


6,275:458-462

insia kabse saghkhpudir?

insiz
kahvenin saghkh oldugu varsaymma özellikle yagh
nlar pek ragbet göstérir. Ancak anlagilan
o ki, kafeinsãz
e gimdiye dek samldigt kadar zararsiz degil.
asim 2005'te Amerikah kardiyologlarm ¯yilhkkongresin-
agtirmalarim tamtan, Atlanta'dan..iki doktor Robert Su-
3 ve Peter Wood en azindan bu sonuca varddar. iki dok-
änyamn en büyük kalp kongresinde, 187 katihmczyla ger-
çekleqürdikleri tamttrlar: Doiktorlar, katihnici-
arapèni&rim

lari ü.ç gruba ayirmiglardi. Bir grup -gände üç ila alti baidek
normal kahve içiyor, ikinci grup günde üç ila alti bardak kafe-
tüketmiyordu..
insiz kahve içiyor, üêüncü grup ise hiç kahve
kalp rahatsizhklari riski-
Aragtirmacdar, yüksek'degerlerde
ni büyük ölçüde arttiran farkh degerleri incelediler. incelenen
grupiarda kilo, tansiyon ve kan gekeri Qarkhhk göstermezken,

kafeinsiz kahve içen grupt¯a kandaki kolesterol LDL


"këtü"

degerleri büyük ölçüde yükseldi Diger iki grupla kargilagttril-


digmda, bu gruptan olan agiri kilolularda ise kafeinsiz kahve-
anlagldt.
nin kolesterol HDL degerlerini de yükselttigi
"iyi"

kahve türlerinden
Superko, bu içeceklerin. farkh etkilerinin
arabi-
kaynaklandigim dügünüyor. Kafeinli kahvede genellikle
türü kullanih-
ca türü, kafeinsiz kahvede ise sikhkla robusta
sonuçlara ragmen söyle bir uyarida
y.or. Superko, elde ettigi
yok. Kahve-
bulunuyor: "Îyi kahve ve kötü kahve diye bir gey
nin etkileri kipiden kipiye çok degigiyor."
Vakfi'ndan Judy O'Sullivan pöyle diyor: "Bu
ÏngiltereKalp
araçúrma, günde bir ya da -iki fincan kahve içenler için önem
günde
tagimiyor." Ancak ABD'de ve birçok Avrupa ülkesinde
ortalama 3,1 fincan kahve tüketildigi göz önünde bulundurul-
yan etkilerini yakm gele-
dugunda, bu içecegin pek bilinmeyen
cekte araçúrmamiz gerektigini ekliyor Superko. Bu strada in-
kaçmayan kahve tüketimi-
giliz Kahve Birligi'nin ise, agmya
güvenli" oldugunu
"tamamen açiklamasi pek de gagirtici
nin
degildi.

Meeting Report Heart Association, 16.11.2005: Drinking


decaffeinated coffee
may be harmful to heart health.

13°
.P KRÏli ¯
p krizianiden mi ohuf

Lzmdan
yaygm dügünce bu yöndedir. Öncedenhiçbir uyan
adan, hiçbir belirti yayamadan, koroner damarlar ukamr,
Larlarla
beslenen kalp dokusu älür -- enfarktüs meydana
.
Enfarktüs kurbanlarmm yarisi kalp krizini sag atlatama-
için, älüm ilanlarmda sik sik gu sözlerle kargilaginz: "Ani-
ve beklenmedik gekilde aramizdan ayr11di."
·)ysa kalp krizi de önceden hiçbir uyan yag.anmadan
ger-
egmez. Özelliklekalp krizinden.önceki alti ay çok önemli-
Gerçi kalp krizi geçirenlerin sadece yüzde 20'si,
'angina

-koroner

:oris
damarlarm az kanlanmasi nedeniyle olugan
isteki sikigma hissi ve bazen buna eklenen soguk terleme-
nde bir ön semptom yagar. Ama diger kalp krizi kurban-
ida
da bagka belirtiler kendini hissettirir: Kimilerinde se-
iz bir yorgunluk ve bitkinlik, kimileriode de daha änce
nmamty bir nefes darhgr.
alp krizi olugmasi için, depresyon gibi psikolojik faktör-
.
de aym derecede risk olugturdugu artik bilindigi için,
krizi kurbanlarmm ruhsal durumundaki degigikliklerin
elirtileri vardir. Büyük bir kalp
aragtirma çerçevesinde,
nden önceki altr
ay, içmde kalp ilaçlarunn kullarvannm
, ama psikofarmaka ve antidepresan ilaçlann kullarumi-
Litt1g1 Saptandi. Münih Teknik Oniversitesi'nde Psikozo-
k Klinigi'nde psikoSrdiyoloji
bölfunünün gefi Karl-He-
adwig, "Her zaman bir äncü durum vardir" diyor. "Bir-
>ire gerçeklegen kalp krizi kocakari masahdir."
Kalpkriziniatletuía panet gänin hangi·saatindelaisia
gagirildiginden begeman-dWT

Elbette hastalar günün her, saatinde ayru derecede iyi tedavi

edileceklerini Anca-k gerçek darum daha çok gu tav-


umarlar.
siyeyi Sakhkilar görünüyor: Ìnsan eger kalp krizi geçirecekse,
krizi çahçma saatleri içinde geçirmesinde fayda var. Çoguhas-
tane ve aëil ekipler günün- yirmi dört saati çahgiyor. Ama-
.
Amerikah doktorlann'Journalof thè Medical Association adh

saygm dergisinde bildirdikleri üzere, gece saatlerinde ve


tip
hafta sonlari kalp krizi kurbanlanna müdahale edilmesi açik-
.
ça. daha uzun zaman ahyor. Oysa kalp krizinde her dakika
önem tagir.
Amerikah doktorlann aragtirmasmda 110.000 kalp krizi
hastasom tedavisi incelendi. Yaklagik 70.000 hastada acil ser-
viste öncelikle ilaç yardimiyla tehlikeli. pihtilar açildi ve kan

sulandmldi. bu iglem tikanmalan


Fibriloz olarak adlandmlan
giderir ve daralan kalp damarlarmda - kan akimmi arttmr.
33.000 hastada kalp damarlan, bir kateter yardimiyla kasik
arterinden aort üzerinden kalbe kadar ve oradan koroner da-
genigletildi. Kalp krizi ile bu iki
marm girigine sokulan balonla
tedavi fibrinoz ve balonia açma arasmda ne kadar az
yöntemi,

zaman geçerse, kalp hastalannm hayatta kalma gansi o kadar


yüksektir.

Aragtirmaya göre, hastamn hastaneye getirilmesi ile kam-


baglanmasi arasmda ortaláma
nm sulandmlmaya yarim saat

geçiyordu. Bu gecikme hastano hangi gün ve saatte getirildi-


saatine bagh olarak-
-kriziti

ginden bagimsizdi. Buna karym


balon gigirme yöntemiyle damar genigletmek için.kateter teda-
visi uygulanmasi için 21 dakikaya kadar uzayabilen bir ek sü-
.
re gerekiyordu. Normal çahyma saatleri içinde (saat 7 ile 17
LSi) balon koroner -damarda gigirilene dek 95 dakika geçi-
edu. Gece saatlerinde ve hafta sonlari ise tedavinin bagla-
isi 116 dakika sürüyordu; hatta hafta sonlarmda gece saat-
inde bu iglem 126 dakikaya çakiyordu.
Hamburg'da Marienkrankenhaus'ta
baghekim olan An-
ãs van de=Loo, "Ne¯mutlu ki, Almanya'da bu iglem birçok
stanede sadece bir saat sûrüyor" diyor. Kardiyoloji uzmam
a de Loo, hayat kurtaran müdahaleye kadar geçen zamanm
"tyi
ul daha da kisaltilabilecegini aragtarmi . egitimli acil

kcorlan enfark-
I teghisini koyar
ymaz, hastay1
1 servise almadan
grudan- kateterin
y,ulanacagt ope-
yon salonuna
clarsa, bu süre
da da kisahr" di-
: van de Loo. Ne .. .

ok .ki, ABD'deki
1 servis doktorlarmm Almanya'dakiler kadar iyi egitimli ol-
.digun belirtiyor.
Oysa kaÏp konulatada oyalanmak son derece tehlikeli:
D'de gerçeklegen aragtirmayi yöneten, Yale Üniversite-
iden
Harlan Krmmeholz, "Sonaçlanzmz, geciken kateter
.avisinindaha yüksek ölüm orahfanni sebeş oldugunu gäs-
açakliyoi
lyor" diye "Enzi hastalarda'hafta sonlan çok bü-
e gecikmeler yagandigt için" endige duydugunu belirtiyor,
nca geceleri ve hafta sonlarmda katecer tedavisinic gecik-
si sadece küçük kliniklerde degil, hastanelerde· de 66yüË
landi..
Bunun sebebi gemŽiikle çok ÈasittC T'eghis için bir

133
EKG çekilmesi ve hastalarm tedavi igin operasyon salonuna
getirilmeleri daha uzunaman ahyordu.
Kalp krizinin.t;edavi baptisi, belirtiler gärüldükten sonra
müdahalenin baglangiç
zamaama bagh degil yalmzca. Michi-
gan'dan kalp nzmanlan, bA durumda iedaviyi yapan doktor-
larin tecrübesinin, diggr abbi müdahalelere k1yasla daha da
änemli ifade ediyorlar,
oldugunu Joumal of the American
Collçge of Cardiology. dergisinde 2005.yilmda yay1mlanan bir
makalede. Kardiyoloji.uzmanlari, koroner damarlarin genigle-
tilmesinde ne sikhkla komplikasyon yagandigmi incelediler.
Sonuç gu gekildeydi: Daralmig damarlari genigletme müdaha-
lesini yilda 90 keredeg årsygulayan doktorlarda, balon yönte-
mini yilda 90
keredŠ.fga
uygulayan doktorlara kiyasla, yüz-
de 63 oramnda o ikasyon yagamyordu.
Ëardiyoloji etleri, enfarktüs tedavisinde en yük-
sek bagariyi.sagh kJçin, kalp uzmanlarunn yilda en az

75 damar geniglet Akanasmi yapmig olmalari gerektigi-


ni belirtiyordu Igh. "Bir doktorun o müdahaleyi ne

a yaptigi %i à istalarmkaderini belirlemez gerçi


belirli bir deger her halükarda mantikli" diyor arag-
ama simr
tirmayi yürüten Mauro Moscucci. Aragtirmasmm, hastalarm
doktorlarmin ve en iyi redavi bagarismdan güp-
tecrübesinden

heye dügmemeleri için, doktorlarm yllda 75.degil de 90 müda-


hale yapmasmm en iyi smir deger oldugunù ortaya koydugu-
nu·ifade ediyor.

gansi ne yazik ki yok. Zira


Yani her hasta için egit tedavi
hastalar hastaneye hayatlarmi yitirmeden ulagsalar bile, kalp
krizi hastalarmm tedavi sürecini belirgin gekilde etkileyen iki
faktör geçirildigi ve doktorun tecrübesi.
var: Krizin ne zaman
Dolay1s1yla kalp krizinin gündüz saatlerinde geçirilmesi ve bir

uzmanm eline dügmek daha hayirh. Ama hastalar buna pek

134
liren uyuyorlar: Kalp krizlerinin yaklagik yüzde 68'i çahy-
saatleri diginda yagamyor.

121

gid D.J., Wang Y., Herrin J., vd.: Relationship between time of day, day of
veek, timeliness of reperfusion, and in:hospital mortality for patients with
kcute ST-Segment elevation myocardial infarction. Journal of the American
Wedical Association 2005; 294•803-812
scucci M., Share D., Smick D., vd.: Relationship between operator volume
ind adverse
outcome in contemporary percutaneous coronary intervention
>ractice. An analysis of a qualdy-controlled multicenter percutaneous
:oronary intervention clinical database. Journal of the American College of
Dardiology 20.05,46:625-632

p kriziada tipikbalirti alarak gigis airm nu ortaya


alt

usik belirtiler sog,uk terleme, gögûste agn, ölüm korkusu ve


bin üzerini tutmadtr. Birçok kitapta ve filmde. kalp krizi
rle tasvir edilir. Konunun kipi^ve
uzmam olmayan birçok
: sayida doktor da, koroner damarlann tikandigi, kalp kas-
nm yeterli derecede oksijenle beslemmedigi ve en kötü du-
ida iglevini tamamen kaybettigi hanerdeki belirtileri bäyle
lyor. Kalp krizi, tipta öngörülemeyen aniden
-ve

oldugu
älüm tehlikesiyle gerçeklegen-- olaylavin.bagta.geleni sayl-
r. Almanya'da her syil
yaçanan yaklagik 300 bin kalp kri-
:len
hâlâ neredeyse yarlsr ölümle sonuglaniyor. Oysa, belir-
tephis·
konsa ve hastalar -daha
r dogru yorumlamp degru
:e tedaviye almabils , hinlerce kalp krizi kurbam hayatta
abilirdi.

Fakat durum bu kadar.basit.degil. Çñakü kalp krizine iga-


eden belirtiler çok farkh olabilir...Bostaddan kardiyologlar
iford Swap ve JohnNortney MOZee}ournal of the Ame-
rn Medical Association-dergisiede, enfarktüs terhisi için

135
sözde tipik gögüs agranun ancak snuth ánlamda belirleyici ol-
dugunu açikladtlar. Çünküka<bularin neredeyse yarisi ve er-
keklerin üçte biri kalp.krizi yaçarken.herhangi bir gögüs agrisi
ya4anuyor. Aynca agnaan.appya fark.yar ägemli olan agri-
-

nm turu ve yen.
Swap ve Nagurney düzinelerce enfarkrüs aragtirmasmi de-
geriendirdiler. Ara ttrma sonaçlarmagäre,
gögüste batici agri -
ya da sadece küçük bir alanla suurli agri ve.dig basinçla mey-
dana gelen agrtda kalp krizinin söz konusu olma riski dügük.
Gögüs kafesi meme bagmm altmda agriyorsa kalp krizi ihti-
mali yine oldukça dügük.
Diger yandan sëz komusu oks göµs kafesine yayilan, da-
.gmik bir basmç olarak algilanan bir agriysa, omutlara ya da
kollara vuruyorsa, efor sarf edildiginde artlyorsa ve mide bu-
lantisi, kusma ya da ter basmasiyla el ele gidiyorsa enfarktüse
igaret ediyor.
Sorun gu: Kalp krizi kurbanlarmm yalmzca
.
därtte biri, angina pektoris (gögüs daralmast) geklinde tipik
äncül belirtiler yagiyor -- bu hastalar koroner damarlarm kan-
lanmasimn azalmasi nedeniyle göyslerinin daraldigi hissini
yag1yor. Bu belirtiler aym zamanda enfarktüste yaganan gikâ-
yetlerin benzeri.
Dolay1slyla doktorlar son zamanlarda, enfarktüse -içaret·
edebilecek bagka belirtilere daha fazia dikkat gösteriyor.
2.005'te Amerika_h kalp uzmanlari New England Journal of
Medicine _dergisinde, nefes
darligimn kalp krizi.tehlikesi için
ne kadar belirleyici oldugunu açikhga kavugturdular. Nere-
deyse 18 bin hastayla gerçekleytirilen aragttrmada, doktorlar,
nefes darligi çeken hastalarin kalp krizi için dört kat daha
yüksek risk tagidiklarmi saptadilar. Sadece nefes darhgi çeken
ama bunun yamnda herhangi bir belirti göstermeyen hastalar-
da enfarktüs olasikgi, tipik angina pektoris belirtileri gösteren

136
scalardan iki kati fazlaydi. Aragtirmaya katilan, Los Ange-
California Üniversitesi'ndenDaniel Berman, "Birden
'taki

e, sebepsiz nefes darhgi yagayan kipiler, umanz, bunu he-


:ndoktora gitmek için vesile olarak görürler" diyor-. Avus-
lya'da QueenslandÜniversitesi'adenkardiyolog Thomas
arwick, meslektaglarim "Biz dokt0Elar, enfarktüs güphesin-
gögüs agnlarmdan bagka belirtilerin de bulundugunu unut-
imahyiz"
diye uyanyor, New England Joumal of Medicine
rgisinin aym sayismda yaylmlanan yorumunda.
Sürekli bitkinlik hali de kalp krizirie kalp krizi tehli-
-hem

sine hem de akut krize- igaret edebilir. Kadm hastalarm


zde 70'inden fazlast bu belirtiden gikâyet edlyor; böylece sü-
di bitkinlik kadmlarda kalp krizinin en önemli öngästerge-
Aym gekilde, uyku bozukluklari ve nefes darhgi, kalp krizi
iren kadmlarda gägüs agnlarmdan daha stk görülüyor.
Ama enfarktüsten önceki haftalarda erkeklerde -de sebepsiz
zafiyet hali ve agm yorgunluk yagamyor. Psikolojik stres
depresyou bu dönemde aym gekilde daha sik görülüyor.
lp krizinden önceki 180 günden çok gey anlamak mümkün.
nale

Lp
C.J.,Nagaracy J.T.: Value and limitations of chest pain history in the
evaluation of patients with suspected acute coronary syndromes. Journal of
the American Medical Association 2005;294:2813-2629
dov A., RomanakiA., ¾vitch R., vd.: Prognostic significance of
dyspnea in patients referred for cardiac stress testing. New England Journal of
Medicine 2005;353:1889-1898
rwick T.H.: Dyspnea and rok in suspected coronary disease. New England
fournal of Medicine 2005,353:1963-1965

ri kesicHerkalp kriziniönier mi?

>xx skandahndan beri agn kesici ilaglara bakig tamamen

hti. Ibuprofen ve Dicledenak gibi yaygm agn kesicilerin

197
kalp krizi riskini açakpekilde arttirabildikleri anlagildi. Simdi-
ye .kadar gerçekleyrden
en büyük ara§tirmada,bu türden

Nottingham'dan iki îngiliz epidemiyolog kalp krizi geçirmig


9200 hastayi incelediters hu hastalan aragtirmaya katilan ve
kalp geçirmemig. 86 bin kigiyle kärµlagtirdilar. 2005 ya-
.krizi

zinda aragttrmacilar, kalp krizi riskinin düzenli gekilde ibup-


refen alan hastalarda yürde 24, düzë,nli gekilde diclofenac
.
alanlarda ise yüzde 55 arttigun bildirdiler. Aragtirmalarmi
2004 yilmda taxnamlayan yazarlar, Rofecoxib alan hastalarda
da yüzde 32'lik -bir kalp krizi riski artigi oldugunu buldular.
Vioxx adlyla .tamnan bu ilaç, birçok kez kalp krizi ve inmeye
sebep oldugu için 2004 sonbaharmda piyasadan çekildi. Arag-
tirmacilar,.65 grupta, Ibuprofen ve Diclofenak'm
ya; üstü bu
ilaci alanher 500 ila 1000 hastada ilaveten bir kalp krizine se-
bep oldugunu tespit ettiler.

Vioxx skandahndan-beri agri kesiciler elegtiri oklarma ma-


ruz kahyor.. Ingiliz bilimciler aragtirmalarmm sonucu olarak,
bürün agri kesicilerin kalp ve kan dolagimi açismdan tekrar
esasli gekilde incelenmeleri gerektigini, çürkü bu ilaçlarm reçe-
tesiz ahnan ve en çok satilan ilaçlar olduklarmi belirtiyorlar.

Hippisley-Cox J., Coupland C.: Risk of myocardial infarction in patients taking


cyclo-oxygenase-l inhibitors or conventional non-steroidal anti-inflammatory
drugs: population based nested case-control analysis. British Medical journal
2003;330-1366

Kadinlarda kalp kririni fark etmek daha mi kolaydir?

Eger kalp krizi tipik belirtiler gösteriyorsa, bu sorunun cevabi

gögüste daralma hissi, sol omuz-


Tipik semptomlar,
"evet"tir.

da baglayan, sol kola ve çeneye kadar çikabilen agridir. Ancak

138

.
kitabi belirtiler, sadece erkeklerde oldukça tipiktir (bkz.
LP KRIZI: Kalp krizinde tipik belirti olarak göglis agrist

ortaya pharf). Kadinlarda oldugu gibi erkeklerde de kalp


halsizlik, nefes bitkinlik gibi belirtilerin
darhp
.i,

agir ve

asma saklanabilir. Daha önce yapilan aragtirmalar, kalp


:inde kadmlarm sadece yüzde 30'unda gögüs kafesinde ti-
ortaya çiktigim göstermigtir.
agrilarm
Londra'dan kardiyolog Ghada Mikhail bu yüzden.kadm-
la kalp krizinin hafife almmamasi yolunda uyar1yor. Kalp
vinin öncesinde neredeyse her zaman gerçeklegen koroner
gibi, fark edil-
"yeterince

p hastahti kadmlarda, kalp krizi


ror, yeterince tedavi edilmiyor ve yeterince aragtinim1yor".

imlarm kalp krizinde geneMikle,sirt aggari, mide bulanti-


re halsizlik gibi, tipik olmayan belirtiler göstermeleri, bu-
i sebeplerinden sadece biri.xDiger nedenler, kadmlarm bu
atsizhklarda daha az doktora gitmeleri ve doktora bagvur-

a bile, daha at kapsamh ve daha


nadir.olarak kateter gibi
aziv (girigimseltetkik) yöntemlerle.incelemmeleri.

underdiagnosed,
hail G.W.: Coronary hea.rt disease in women. Is
mdertreated, and under-researched. British Medical journal 2005,331:467-468

Ipkrizi tipik bir erkk ..-

.
Igi midsr?

dmlarm da kalp krizi geçirdigi ve bu sebepten hayarlatim


7bedebilecekleri art1ËMayoriAanggrun¾rda kalp krizi
ianma sikhgi hâlâ çok ¾afgeMayoqüpa Avrapa'da kalp
latsizhklarmdan ölen kadmlarm yüzdesi erkeklerden daha
Kardlyovasküler hast=Lklar kadmlarm yüzde
ksektir. -
'ini,

ama erkeklerin sadece yüzde 4Fünû äldüräyor. Buna


tipik bir er-
şnen kalp krizi hâlâ bir-exkek .hastg, hatta

439
L

kek hastahgi gäNifüyorAma kadmlar da, kalp krizine


olarik

kiyasla meme kariseëind n daha fazla korkuyorlar. Oysa kalp


ve kari dolagitui
sisée$si rühatsizhklari Jaha büynk bir tehlike.
Kalp ve kan dolagirni tahatsiahklarmi konu alan büyük arag-
tirmalarda,
olugturmuyorla
kadmlar. htihmeilarm
Edersel
I
alâ yüzde 30'unu
kadmlarda
bile
.
araytirmalar, kalp krizi-
nin tamsi ve tedavisindeki farkhhklara yok az odaklamyor.
¥9ymir

Mikhail G.W.: Coronary heart disease in women. Is underdiagnosed,


undertreated, and under-researched. British Medical]ournal 2005;331:467-468

Denerlarimuda akan kom rengi karmmnudit?

Goethe'nin,
"çok
özel sivi" olarak adlandirdigt damarlarimiz-
daki kan, tamamen ve her yerde kirruzi degildir. Bazi ufak
reak farklihklari vardir: Vücuttaki toplardamarlar yoluyla

kalbe dogru akan kanm


kadar giden mavimsi bir renk
mora
tonu vardir. Ama bir yerimizi kestigimizde ya da yaralandigt-
mizda küçük damarlardan akan kan kirmizidir. Kan oksijenle
birlegince tekrar kirmizi renge döner. Ancak akcigerlerdeki
oksijenle beslenen atardamarlardaki (arterler)kan gerçekten
açik kirrmzi reaktedit.

KMSER
Kanser hastalari, önlerinde hilyiikbir elayvarsa, ötiimden
birazcik oisun ramen galabilirier mi?

Öyle olsa ne güzel olurdu. Ölüm dögegindeki hastalarm yag


günü, önemli bir kutlama ya da bayram1 geçirmeyi bagarip
sonra da huzur içinde hayata gözlerini kapadiklarmi konu

14o
hikâyeleri-neredeyse he-
•l
.z. gazetelerden ya da eg .

çevresinden duymuçuz-
Doktorlar da hastalarm-
bu tür- vakalar bilirler.
r.anlagilan o ki, bu tas-
:r, ölümün elinden kurt .
lme hayalimizin ürünü.
:riyetle, gerçek hayatta
le·olmuyor,
olumbus'taki Ohio Devlet Üniversitesi'ndeki
kanser arag-
acilan bu konnyu incelediler. ABD eyaleti Ohio'da 1989
000 arasmda ölen L269.474 kiginin de-
öläm raporlarun

endirdiler. Su tür hikâyelei genellikle kanser hastalarun


u aldigt için, aragtirmacdar, kötü huylu tümör hastahkla-
lan hayatuu kaybeden 309.221 hastaya odaklanddar.
lüm vaktinin muhtemel gecikmesinin farkh sebeplerini
leyebilmek adma, amanlar, kaç kipinin Noel, SükranGü-
Tekendi yag gününün tarihierine yakm öldügünü aragnrdi-
Böylece bir dini bayram, bir resmi.bayram ve bir kipisel

lama temel almarak, ölüm tarihlerinin büyük olaydan bir


incelendi.
ca önce ve bir hafta sonra dagihan
Sonuç\ar hayalperestlige yer birakmayan nitelikteydi. Ne
el, ne Sükran Günû, ne. _de ya; gün .öncesinde daha az
m vakasi vardi. Hatta siyahi trktan olanlarda SükranGünü
:esi ölüm vakalari deha yüksekti, kadudarda yag günü ön-

i ölümler daha sik görüldü. Ölüm dägeginde olanlar ve ya-

lari için ne kadar aci olsa da, ölüm tatil yapmiyor.

D.S., Hado E.M.: Holidays, bidhdays, and postpomäment of cancer de:ath.


og
Foumal of the American Medical Amod¢ion2m4;28L3012-3016
Ilastada kötä ik
teghisadildigindese bu
hastage iletR ilega taghisinne eldninnu.hemen
idrak der mi?

Insaniar kätü haberkri genellikle anlayamazlar ve anlamak is-


temer.ler.Hastalanni drnán kanser teghisi onlara iletildigi
an, o konugmada doktorun aktardigi \¶lgilerin sadece yüzde
10'una algilayab*nesi psikolojik bir olgu ve uzun zamandir
biliniyor. Bu sebeple sürekli yanh; anlamalar
yagamr; hastalar
hastanede kaldiktan .sonra kendi aile doktorlarma gittiklerin-
. de bu gibi durumlarssik ortaya çikar. Aile doktoru büyük ola-
silikla hastaneden raporu.almig olur ve hastasmm kanser teg-
hisinden haberdardir. Hasta, -muayenehaneye geldiginde ise,
kötü huylu tümärü oldugu gerçegini genellikle çoktan bastir-
migtir. Böylelikle diger doktor, hastanedeki dok'torlarin hasta-
ya teghisi -ya da en azmdan teghisin vahametini- iletmemig
oldugunu dügünür.
Kanser teghisini algdayabilmenin ne kadar zor oldugunu
Büyük Britanya'dan yeni aragtirmalar da gösteriyor. Kamu
yararma çahyan bir kanser derneginin aragtirmasmda 200 has-
taya kätü bir teghis kargismda nasil tepki verdikleri soruldu.
Sonuçlar hayret verici iletigim eksiklikleri ortaya koydu: Has-
talarm neredeyse üçte ikisi, kanser teghisinin kendileri için ne
anlama geldigini dogru düzgün anlayamamigti. Ve doktor on-
lara yayildigim"
"tümörün
säylediginde, hastalarm sadece ya-
risi, bunun iyi bir haber olmadigun biliyordu. Hastalarm bü-
yük bir kismi, onlara verilen
bilgilerin fazIahgi kargisinda ken-
dilerini çaresiz hissettiklerinden yakmdilar. Yüzde 40'i, dokto-
ra ne soracagtm bilmiyordu. Hastalarm sadece
yarisi, herhan-
gi bir soru sormaya cesaret edebilecek
durumdaydi. Ingiliz
CancerBacup Vakfi'ndan JoanneRule durumu göyle ifade edi-
: degerli varhk olarak paranm yerine
"Bilgi gelecekte en
ecek. Tip dünyas1,iyi bilgilendirilmig hastalar ile kötü bil-
adirilmig hastalar arasmdaki farki nasil kapatacagim ken-
de sormah."

.beyalari kansere sehep olur mu?

: boyalaruun kanser yapan maddelerve kötü içerdiginden


vlu tümörlerin desteklediginden hep güpheleni-
olugumunu

Avrupa ve Kuzey Amerika'da kadmlarm üçte birinin (ve


ya; üstü erkeklerin de yüzde onunun) saçlarmi boyadigi
: änünde bulundurulursa, bu boyalar toplum sagligt açism-
1 çok önemli bir konu.
Íspanyolaragt1rmacilar saç boyalari hakkmda mevcut lite-
ürü degerlendirdiler ve on bir ülkeden 79 aragtirmayi bira-
-a

getirdiler. Vardiklari sonuç, mesane- ya da meme kanseri


i herhangi bir risk olmadigt
yolunda. Sadece bazi aragtir-
de bu gruba
--lösemiler

kan sistemin kanseri


.larda,

yapici
bir iligki oldugu gözlem-
ile saç boyalari arasmda ufak
·iil--

di. Ama ispanyol ara§tirmacilar, bundan genel bir tehlike


iucu çikarmak istemiyorlar. Ancak, i; hayatmda saç boya-
tyla sürekli ve yüksek konsantrasyonda hagir negir olanlar
->

ne.gibi tehlikeler oldugunun aragttrdmasi gerektigini ifade


yorlar.
nok

Nantes-Martisem A.: Ño strong evidence of an


ekonche B., Ennin=n M.,
increased risk of cancer amongpersonalhair dye users..Journalofthe
American Medical Association 2005;293:25164S25
Aspirie gibi ain is Iar ·-rdan herur mu?

Asetil salisilik asit (Aspirin) ve Îbuprofen gibi ilaç etkin mad-


delerinin her geye iyi geldigi dügünülür. Bu ilaçlar, örnegin
ate; ve romatizmada faydah olurlar, agalari ve iltihaplari ha-
fifletirler. Kam sulandirikt äzellikleri smaniyle kalp
,krizi

ve
inmeyi önlemede de kullamhrlar. Sön zamanlarda, kalm ba-
girsak kanseri gibi kötü.huylu tümärlere yakalanma riskini bi-
le azaltabildikleri görüldü.
2005'te ABD'nin Ulusal Kanser Eastitüsü'nun dergisinde
yayunlanan büynk bir
aragtirmanm bu sonaçlan
da- anlamda
lia da gagirtici. Los Angeles'taki Güney California Üniversite-
si'nden kanser aragtirmacisi Sarah Marshall'in ekibi bu arag-
tirmada, uzun yillar ve düzenli gekilde asetil salisilik asit ve
-
ibuprofen içeren agri kesici kullammimn yüksek meme kanse-
ri riskiyle el ele gittigini gösterdi. Aspirin, ASS ve Advil adla-
rtyla bilinen ve reçetesiz ahnabilen bu ilaçlar bütün dünya ge-
nelinde ilaç endüstrisinm
"bestseller"lari.

Californiah onkologlar, 40 bini düzenli olarak agri kesici


kullanan 115 bin kadun incelediler. Doktorlar aslmda bu arag-
tirma sayesinde kesicilerin koruyucu etkisini daha da açik
agri
ekilde kamtlayabilmeyi umuyordu. 1995'te, aragtirmanm he-
nüz bagindayken, kadmlar saglikliydi. Alti senelik bir gäzlem
süresi içinde, 2001'e kadar neredeyse 2400 kadmda meme kan-
seri teghisi kondu. Düzenli olarak haftada bir kullanilan agri
kesiciler yüksek kanser riskiyle baglantili degildi. Ama kadmlar
her gün ve beg ylh agkm bir süre boyunca ibuprofen kullamyor-
larsa, meme kanseri riski arttyordu. Bunä karam,.beg yih agkm
bir süre boyunca günlük aspirin kullammmda sadece bir meme
kanseri alt grubuna yakalanma riski artlyordu; bu kanser alt
grubunda tümärler ästrojen reseptörleri gelistirmiyorlar.

144
anser uzmanlan
meme kanseri riskinin arunasuu hiç bek-
yorlardi. Basel'deki üniversite hastanesinden· onkoloji pro-
ii Christoph Rochlitz, "Aslmda tam tersi beklenirdi" di-
ÇünküAspirin gibi ilaçlar ve îbuprofen gibi etkin madde-

ücutta, prostaglandinlerin üretimi için gerekli olan siklo-


enaz enzimlerini bloke ediyorlar.
Agri ve iltihaplarda
taglandinler daha yogun gekilde salgilamyor. Siklooksije-
arm yüksek konsantrasyonu damar yenilenmesini, östrojen
ve hücre büyümesini meme kanseri olugumuna
-hepsi

:zini

ida
bulunabilen süreç1er- hizlandiriyor. Agri kesiciler sik-
sijenaz enzimlerini bloke ediyorsa, gimdiye dek geçerli gö-
i teoriye
gäre, bu gekilde kanser riski de dügmeliydi.
Aragtirma, agri kesicilerin açik bir zorunluluk yoksa uzun
boyunca her gün almmamasi diyor
gerektigini gösterdi"
3loji
uzmani Rochlitz. Aspirin ve ibuprofen'in nasil kan-
sebep oldugunun henüz bilinmedigini ifade edlyor. Îki
toksijenaz enziminden birinin spesifik _yavaglaticisi olan
a nedeniyle yaganan skandaldan- sonra bu agri kesiciler
.ikle dikkatle takip ediliyor.

olagilan o ki, agri kesicilerin tümörlere kargi koruma mi


edigi yoksa tümörlerin olognumna katkida ifn bulundugu

er tipine bagh. Califorma'dá ympdan Wa¢mnada agrr ke-


r 24 ilave meme kapseri vakasma sebep oldular. Ama àg
sicilerin ne kadar yaygio -kullamkhy hesaba katihrsa, bu
er, toplum genelinde daha 'yüksek vaka sayilari anlamma
:ektir. Almanya'da hër yil-48.000 hadmda yeni meme kan-
algusu görülüyor.

mll S.P., Bernsonin L., Anton-Culver H., vcL:NÅnsterokal


anti- ·
Umma tory drug use and bregumeer risk byg-and harmone receptor
itus.
Journal of the National Cancer Institute 2005;97:805-812 .
. r riski ighit¾mdwi¢a arte mit

Bu dügünce genel o.laralsdgu. Fazlatigenler, daha yüksek bir


ihtimalle mide kanseri, pankreas kanseri, karaciger kanseri ve
-hage-4klarindan

yemek borusu kaaseri gibi tümör gäçüp gi-


tümärler
.huylu

derler. Ama bu denklem bütün kötü için ge-


çerli degiL Kaaser uzmanlarmdan olgn uluslararasi bir ekip,
düzenli içki içenlerde lenf bezi k'asserinia sik rastlanan bir tü-
rüne yakalanma riskniin en azindan. daha dügük oldugunu
saptadilar. Bu aragtirma için 15 biri yetigkini incelediler; bu
yetigkinlerin yaklagik dagi lenfomalar (Non-
yarisi Hodgkin
Hodgkin lenfoma) hastas1ydi. Hastalar arasmda, hayatlari bo-
azdi. îçkinin türü
yunca dürenli alkol alanlarin sayisi daha
hastahgm sikhgmi -etkilemiyordu. Bira,.garap ya da yüksek al-
kol dereceli bir içki; hepsi belirli bir dereceye kadar lenf kan-
serinden koruyor gibi gözüküyordu. .
Kaymk

Morten LM., Zheng T., Halford T.R., vd.: Alcohol censumption and risk of
non-hodgin lymphoma: a pooled analysis. Lancet Oncology 2005;6:469-476

Kmserde hasta deksyte birlikte sa Ah dokudanmiimkio


olkiguaca genig bir alan ahmrsa igilegmeganst daha mi
giksektit?

Tipta bu dügünce uzun süre tartigilmaz kural sayilirdi. Kan-


serli hastalarda tümörler, güvenli olsun diye genig bir alan
olarak çikarildigmda hastalarm kanseri yenme gansimn artti-
inamhrdt. Bu sebeple cerrahlar, kanserin türüne, yerine
gma
ve büyüklügüne göre, dokuyu
tümõrden birkaç santimetre
mesafeden kesmeye çahyirlardi. Ama farkh büyük aragttrma-
saghkh
meme kanserinde gösterdi ki,
tümärler
lar, örnegin

146
cudan büyük bir alanla birlikte çikarddiklari zaman hasta-
daha uzun süre yagarmyor. 70'll ydlarda bazi cerrahlar bâ-
·adikal

stratejiye sadrk
kahyorlardi ve meme kanserinde sa-
:ehasta dokuyu degd, altmdaki gögüs kasun da ahyorlardi.
Bu düglince ne kadar akla yakm gelse de, uygulamada hiç-
faydasi yoktu. Ya tümörler yandaki kasa yayilmig ve bagka
lerde metastaz olugturmug oluyordu ya da kanserin yayd-
si cerrahi müdahateden
sonra kan ya de lenf sistemi üzerin-
i diger yollardan ilerliyordu. Ìümörle birlikte ç1karilan do-
iun büyüklügünün hastahšm sonraki geligimiyle ilgili bir
isi olmadig1 onlarca ylldir biliniyor. Du y zden cerrahlar
1örleri oldugunca
mümkün diger dokuya dokunmadan çi-
maya çahgirlar ve giderek daha çok cerrah koru-
"memeyi

ak" ameliyat etme üzerine uzmanlagrugtir.

es saghia rararh midu? Ka sahap elabilir mR

Irk Hatalart Ansiklopedisi adh kitabimda da ifade ettigm


bu, stresin nasd algdandigma bagh. Stresin saghk riski
turmasi açismdan belirleyici faktär, bunun olumsuz stres
tres) ya da olumar stres (ästres)ohnam. Danimarkah dok-
ar, stresin meme-kanserine yakalarán« riskini nasd etkilie-
ni aragtirdilar. Kopenhag'da neredeyse 20 ydtle süre la
ca yaklagik 6700 kadmi incelediler. Kadaderdan yayadak-
stresigi boyutungdegerlendirmelen isemdi ve·kadmlar az,
e ve yüksek baski altiiida olmak ümetre üç«grupta snuflode-
L. Gerginlik, sinirlilik, sabirsehk, kotka ve uykusuzluk -
es" olarak sayddi.

sonraki18 yd boyknca -hangi kadadardh meme kanseri


rugu gözlemlendi. Ar tirmaya katdan kadadardan 251'i
yakaÏandi.
·1astahga

Aragtirmada,. gürääk stresin kaditila-


rm meme kanserina yakdanmariskini orta yaglarda azalttigt

sonucu çikti. Bäylece en yüksek stres.seviyesinde olan kadmla-


rin meme kanserine yakalanma alasurgi, az stres seviyesinde
olduklarun ifade eden kadmlara-kiyasla yüzde 40 daha dügük-
tü. Altikademeli bir stres cetvelinde, stresseviyesi yukseldi-
ginde meme kanseri risleisyüzde 8 dügüyecdu. Doktorlar veri-
leri pu gekilde yorumluyerlar: Günlük
gresolumlu etki eder-
yakmun kaybetme- saghgi kätü
,bir

ken, arii stres


-örnegin

et-
kiliyor. Bu olgunun muhtemel bir açildagast, sürekli stresin,
meme kanseri olugumunda payi olan östrojen konsantrasyo-
nunu etkilemesi olabilir.
¥9yrmle

Nielsen N.R., 7hang Z.F., Kristensen T.S., vd.: Self reported stress and risk of
breast ca nser: prospective cohort study. British Medical Journal 2005;331:548-
550
BartensW.: Lexik.on der Medizin-Irrtümet Vorurteile, Balbwahrheiten,
Behandlungert
fragwürdige Erankfurt 2004

KASLAR
Çokkash iHSan çok da kuwetHmi olur?
Vücut geligtiricilerin o görkemli kas y1gmlarim çogu ker ya-
elde ettikleri ve bu kaslarm (poz vermek digmda)
pay yoklan
pek bir ige yaramadiguu artik çogumuz biliyoruz. Ancak ger-
çek agirlik sporlari yapan sporcularm
kuvveti de bazen tek yönlüdür. Ör-
negin, halterde defalarca e

ker Alsnanya agir siklet -

-
gampiyonu unvanmi
alan Manfred Nerlin-
ger, evde tavam boya-
mayi bagaramadigim

148
de etti. Üst kollarmdaki
o heybetli kaslar, kolunu bagimn
erine kaldirdigmda damarlara ve sinirlere baski yap1yor,
lu birkaç dakikada u u¢uyordu.

5 KRAMPLARI
haplari kramplardanhorur mu?
Ignezyum

Ignezyum de kramplardan korunmada fayda sag-


gerçekten
abilir. Ancak bunuti için uzun süreli kullanilmalidir. Ayri-
piyasada bulunan magnezyum tabletlerinin çogunun dozu,
lifierinin agnyla segitmesini önlemek için çok dügüktür.

MiKKIRIKLARI
.
itaminise kalsiyum paghhkta kemikkiriidarmdan
r mu?

iklar yagli insanlar için tehlikelidir. Bu durumda, yaglilar


tellikle
uzun süre yatmak zorunda kalirlar ve uzun süre yat-
k onlarm genel saglik durumunu olumsuz etkiler. Íleriyay-
:irik vakasi yagayanlarm, tekrar bir kemigini kirma riski de
la yüksektir. Bu yüzden, önlem olarak, beslenmeyeilaveten
ritamini
ve kalsiyum almmasi önerilir. Çünkü geligme ça-
:laki
çocuklardan bilindigi ifzere,¾lsi
ve D vitûtnini
ukleri güçlendirir.
Ancak AberdeencOniversitesi'nden
Adrian Grant büyük
aragtirma çerçevesinde D vitamini
ve kalsiyumun kirik
.ikesini azalttigma
dair hiçbir kamt-saptayamadi. Sonuçlar
ianlari
bile o kadar a¢trtti ki, yaym tarihi äne ahnarak,
clar tip dergisi
Landet'te Nisan 2005'te äêrklandi. Araptir-
ra 21 Îngiliz hastanesinden, daha önoe kikk yagayan 5300
ta dahil edildi. Hastalatrn yag ortalamast 77'ydi. Hastafar

49
rasgele dört gruba ayed<hi.gruplardan birine sadece D vitami-
ni, birine kalsiyam hérine heta 9.vitamini hem kalsiyum, bi-
rine de plasebo verildi. Aragsamaya katuan hastalar, hangi
gruba dahil olduklanm bilmeden, kendilerine verilen
prepa-
her gün aldalar. Yagh hammlar Ge.beylerikiíla beg yd
ratlart

boyunca izlendikt seeiçagde,pWayk.700:ü kemik km-


6 yagadi.Ancak kemik kiriklannm sikkg, terapi gruplannda
herhangi bir farkhhk, gästermedi, hastalara uygulanan tedavi-
den bagmsizdi. ·
-Argtirmaya kanlari doktorian kalsiyum, D vitamini ya da
her.ikisinin düzerdi bir pkilde almmasi-için artik herhangi bir
gerekçe bulunmadigim vurguluyorlar. En azmdan, daha önce
kemik kingi yagamig yagh insanlar için bu geçerli.. Yaghhkta
kemik kinkÏar===mmedicamesiadma D,witamini ve kalsiyum
kWhnumm konu alan büyük aragtirmalarmm sonuçlari henüz
bekleniyor. .

GamrA.M., Avenell A., OmpbellàLK., ud: Oral vitamins D3 and calcium for
secondary prevention of low-trauma fractures in elderly people; a randomised
placebo-controHed trial. Lancet 2005; 365dd21-1628

Hemiklerà .tálmsB midir?


e .

kasten (örneginparmaklari çekerek) yapahyorsa, teh-


Ç1tlama
like yok demektir. Eu durumda, çitlamanm sebebi mekanik
bir çekme hareketidir, çünkü hareket sonucu eklem boylugun-
da düçük basmç olugur. Yani aslmda çitardayan, kemikler de-
gil eklemlerdir. Ama çene kemiginin çi-tirdamasi, saghkh vü-
cut mekaniginden çok yanh; çigneme hareketlerinden dogan

ylpranmayla alakahdir.

Iso
is. Anlayilan o ki, kizamik enfeksiyonu sonrasi kompli-
yonlardan kaynaklanan ölüm vakalarmm sikhgi gimdiye
tehlikeli ola-
: hafife almmig. Kizamik hastaligmm ne kadar
:cegini, Bielefeld yakmlarmda yagayan bir çocugun olaym-
gördük. Bu oglan çocugu 2004'te aniden hareket bozuklu-
yagadi ve yürüyememeye bagladt. Çocukta,ender görülen
liep ölümcül sonlanan beyin iltihabi SSPE (Subakut Sklore-
I Panansefalit) teghisi kondu.
Robert-Koch Enstitüsü'nün açikladigt rakamlara gäre, Al-
nya'da çocuk doktorlari ktzamik nedeniyle yilda bir-iki

Em vakasmdan yola çikryorlardi. Ama kizaruk hastahšmm


iki sonuçlari da göz -önünde bulundurulursa, Almanya'da
halde yilda bey ila on ölüm vakasun dikkate almak gerekir.
ni veriler, Würzburg Üniversitesi'ndeViroloji ve Ïmmuno-
oloji Bölümü'nün aragtirmalaruia dayamyor. Bilimciler
38'den beri bütün Ahmanya genelinde SSPE nedeniyle 120

un vakasi kaydetmigler. "Bu ölüm


vakalaruu, gimdiye dek
inen kizamik komplikasyonlarma dahil etmeliyiz" diyor
ärzburglu viroloji uzmam Benedikt Weißbrich. "Bu sayilar
dikkate ahnmadi; ¯
güne dek kizamik igatistiklerinde sonuç
trak tehlike hafife ahndt."

Ender görülen SSPE hastah-


gimdiye dek yalmzba kiza-
ktan sonra görüldü. Bu has-
ak hücreleritri indam
sinir
Im tahrip ediyor alerale
-ve

nlanlyor. Münih Üniversite-


nde Haunersche Kinderspital
adh çocuk kliniginde sinir hastahklari bälümünün Lagkam .
Florian Heiner, "SSPE genellikle epilepsistaklanyla.ya da h,a-
reket bozukluklariyla baghyor" diye ifade ediyor. "Daha son-
ra zihin bulamkhgi ve spastik kramplar tekleniyor; sonunda da
hastalar bickisel hayata giriyor." Hastahyn en sinsi tardi, be-
lirtilerin - geç ve yavag yavag baglamasi. "Bey yil sonra bile
SSPE olugabilir" diyor Heinen, arghndan gelen aci dolu
"ve

dönem yillar sürebilir."


Bu yüzden ÇocukDoktorlart Birligi alarm veriyor ve top-
Jumun agi konusunda bilinçlendirilmesini talep Agilan ediyor.

hâlâ gereksiz gären bazi çevreler var. "Dogal" enfeksiyonlarm


gerekli bir geligim agamasi oldugu dügünülüyor, burlarm ba-
gigikhk eisteminigüçlendirdigine inamliyor. Hatta Alman-
bazi anne bab.alar, diger çocuklara bulagsm diye
"kiza-
ya'da
mik partileri" düzenliyor viroloji
uzmani Weißbrich'in görü-
-

Agi kargitlarmm bir


"felaket"

gu bunun bir oldugu yönünde.

diger da potansiyel
argümani tehlikeyi
gözden kaçirtyor. "Ço-
cuklugu.nda bu hastahgi kendisinin de geçirdigini säyleyebi-
lenler ancak bu hastahti sag.salim atlarmig olanlar" diyor en-
feksiyon uzmam ve Freiburg ÜniversiteKlinigi'nin baghekimi
Reinhard Berner. "Bazi munferit durumlarda çocuklar belki
bundari fayda saglayabilirler ama toplum için bu tehlikeli,
çünkü böylelikle viriis hâlâ bulagmaya devam ediyor."

Bu durumun nasil sonuçlanabilecegini, Almanya'nm Co-


burg gehrinde 7001 sonundan 2003 ilkbaharma kadar süren
kizamik salgmi gösterdi. Sekir ay içinde Coburg'da 1200'den
fazla kizamik vakasi kaydedildi. Münih Üniversitesi'ndeki
Haunersche Kinderspital'de enfeksiyon ve çocuk hastaliklari
uzmam olan JohannesLiese için sebep çok açik ama yine de
kelimelerini temkirili seçiyor: "Orada iki, üç tane alternatif te-
davi yöntemlerine agirhk veren çocuk hastahklari muayeneha-
,i
ve onlar anne
var babalari çocuklarma agi yaptirmaya
k tegvik etmemigler." Frankonya bölgesindeki korigu gehir-
de kizamik agisi orani --Almanya ortalamasi gibi- yaklagk
zde 90, ama Coburg'da çocuklarm s¯adece yüzde 70'i agila-

ror. "Kizamiga kargi bagigikhgi olmayan çocuklarm isayis1


ada ynksek" diye dügünüyor Liese. "O zaman da salgun
glatmak için bir hastahk vakas1 yetiyor."
Diger ülkelerle kargilagtirmalar, Almanya'da kizamik agisi

m çocuklarm sayisinm hâlâ yetersiz oldugunu açikça ortaya


·yuyor.

ABD'de agisi olmayan hiçbir çocuk okula almruyor.


Aandiya'da agly1 okuldoktorlari yapayor. Bu iki ülke de ki-
imgm kökünü kazidi. Uzmanlar, kizamigt yenmek için Al-
mya'da yüzde 95 oranmda bir agi yaygmhäma ihtiyaç oldu-
konusunda hemfikirler. SSPE hastalarmm çogunluguna
staligm bir yagma kadar bulagmig olmasi da bu dügünceyi
stekliyor. Ancak agi on birinci aydan sonra etki ediyor.
cak bütün toplum kizamiga karp baáxpikhk kazarursa, be-
kler korunabilir" diyor Freiburglu. çocuk doktoru Reinhard
ner.

lini W.J., R.ota L.E., Lowe L.E., vd.: Subacute sclerosing panencephalitis: more
measles immunization than was
cases of this fatal dise.aseare prevented by
previously recognized. Journal offnfectiose Diseases. 2005;191:1686-1693

ramik agm, otirm ga de baÜwaak


le r I Øimorbus

ohn gibi air kampBhwanIma gabbilir mi?

idikal
karµtlari bana hilâ iddin ediyarlar. Oysa ktza-
ap
&, kizamikçik ve kahakulak.ayisa (KKK(ile otizm ve kronik
girsak iltihabi morbus crolm gibi hastalde tablolan arasmda
rhangi bir baglanti olmachgi tamamakaartlannug sayilabi-
lir artik. Îtalyan.epidamiyoloji utmam Vittorio Demicheli ve
ekibi Kasim 200tPte Cochrane =Kücuphanesi için hazirladiklari

genel degerlendimede 6umu etkileyici gekilde ortaya koydu-


lar. "Halkm saghy için verilen kara-rlar gävenli kamtlara da-
yanmah" diyor DemicheHi "Bunu KËK apsi tarti masmda
göz önünde balandursaydak, geçoi; yrllarda birçok dertten
kurtulmug olurduk." ..

1998'den beri, ayunn uzun vadede


agir yan etkileri olabile-
cegine dair sanrlar ve ikaziar hep dile getirildi. O zamanlar tip
dergisi Lancerte, aginm güvenilirligini sorgulayan ve agiyi
otizm ve crohn hastahityla iligkilendiren bir aragtirma yayim-
lanmigti. KKK -aps170'li ydlarda uygulanmaya baglandi ve gü-
nümüzde 90'dan.fazia ülkede standart bir uygulama. Aymm,
çocuklar on.bir ayhkken yapumasi tavsiye ediliyor. Mümkün
oldugunca tam bir koruma saglamak için, -dört hafta sonra
ikinci bir agi yapilmasi öneriliyor.- Almanya'da äzellikle kiza-
ruk hastahti hep çok hafife abrida. Oysa hastahk her 500 ila
1000 vakada beyin iltihabma sebep oluyor ve bu hastahk tab-
losu üçte bir oranla ölümcül seyrediyor; hastalarm yarisi kah-
ci zararlar gärüyor.
Bütün bu tehlikelere ragmen, agiyi tavsiye etmeyen anne
babalar ve doktorlar var. Bu sebeple de,
zaman zaman bölge-
sel kizamik vakalan yagamyor. Oysa ap hastahktan çok daha
az tehlikeli. Agi sonrast, beg milyon çocuktan sadece birinde
beyin iltihabt görülüyor.
Cochrane Kütäphanesi'nin sonuçlan çok büyük önem tagi-

yor. "Tip literatüründe bu konuya dair mevcut olan tüm ka-


mtlar bu makalede biraraya getirilmig" diyor, Cochrane'den
Mark Davies. Cochrane merkezleri, uzmanlik alanlarmdaki
.
yaymlarda sapla samam birbirinden ay1rmay1 dünya genelinde
görev edindiler. Demichelli ve ekibi, KKK agisi ve olasi komp-

154
syonlar hakkmda yayimlanmig bütun makaleleri topladi-

139 aragtirmadan ancak 3ri bilimselbir aragtirmanm me-


açismdan gerekliliklerini yerine g,etirebiliyordu. Demichelli
ekibi, bu nitelikli aragtirmalar2 degerlendirdi ve sonucu
tledi. Eu sebeple, veri tabam Lancet aragtirmasmdan daha
1998'deki topu .topu 12 çocuk üzerinde yapil-
aragtirma
tl.

and
ichelli V., JeffersonT., Rivetti A., vd: Vaccines for measles, mumps
ubella in children. Cochrane Database Syst Rev. 2005;19:CDOO4407
Musch S.H., Anthony A., vd.: Ileal-lymphoid-nodular
:efielA
A.J.,
typerplasia, non-specific colitis, and pervasive developmental disorder in
hildren. Lancet 1998;351:637-641

eekinsaa y . n Imhusunualamaam?
.-.

anlarm koku alma duyusuyla ilgili dogru slogan aslmda


kadar, yabanclysa o kadar iyi"
olmahydi. Çünkii birçok
i gösteriyor ki, iki insan ne kadar farkhysa, birbirlerinin
cusunu o kadar lyi dayabiliyorlar. Evrim
açismdan bu
asip mantskh. Zira,
anm çekici olarak al-

edigtkoku, genellikke
ppkkk sistemi kendi-
inkine çok az benzer-
gösteren kigilere ait-
Sonra da kadm ve
mk yaksekk -kurup ço-
dan choca, be gen
birlerinin kokusunu alaniayacak kadar benzer anne babadan
dogan bir çocuga kayasia, anne ve babamn farkli bagigikhk
sistemleri olmasi, çocugan bakteri ve virüs saldirilarma kargi
daha dayamidi olmasmi saglar.

E: IRBL
Tibeek kalasterei dagerieri iiilehi damarlerin daralmaama
se böylece enfarktliga mi sobep elur?

Onlarca yildir, kalp krizinin olugumunun açiklamasi çok ba-


sitti: En geç 50'li yillardan itibaren, kolesterol suç1u ilan edil-
di. Kolesterol yüksekse, damarlarin tehlikelisi
-en

de kalp ko-
roner damarlarmm-- iç ^çeperinde birikiyordu. Bu tortu za-
manla kalmlagip bir ateromatöz plak olugturuyordu ve bu -
patladigi zaman, yagve hücre posasi kan delapmma katthyor,
sonunda trombüs olarak adlandirilan pihti damari tik1yordu.
Bu engel nedeniyle kalp kas dokusu yeterince kanlanamiyordu
.
ve enfarktüs oluguyordu.

Ne kadar · akla yakin, ne kadar mantikli! Ancak 80'li ve


90'h ydlardan beri, enfarktüsün artik bu gekilde açiklanama-
yacagmi gösteren bulgular artti. Çünkü birçok enfarktüs has-
tasmda, normal
kolesterol degerlerine ragmen pompa igi bira-
kiveriyor. Dolayis1yla artik gu kadarmi biliyoruz: Enfarktüslü
hastalarm neredeyse yarismda kan yag degerleri yüksek degil.
Bu yüzden son yillarda kalp krizini açiklamak için bagka bir
unsur önplaria çikti: iltihap. Aragtirmacilar, damar daralmasi-
mn iltihaph bir hastahk oldugunu artik biliyorlar. Normal ko-
lesterol degerlerine ragmen enfarktüs geçiren hastalarda, in-
terläkin-6 ya da C-reaktif protein (CRP) gibi iltihap degerleri
bariz gekilde yüksekti. Bu siralar tip uzmanlari, CRP'nin özel
bir formunun, yaklaçan
ya da daha änce gecirilmig bir kalp

156
alarm sinyalini veren, kandaki en änemli faktör olup
.inin

ladigun
hararetle tartipyor.
9Ir

nr P.M., Hennekens C.H,, Buring J.E., vd: C-reactive protein and other
1arkers of inflammation in the prediction of cardiovascular disease in
romen. New England Journal of Medicine 2000;342:836-843
esh J., Wheeler J.G., Hirschfield G.M., vd: C-reactive protein and other
irculating markers of inflammat:ion in the prediction of coronary heart
isease. New England Journal of Medicine 2004;350:1387-1397

sek kan yai degerierinin diigiiriijmesiher zaman


stayafaydasailar mi?

dügünce, akla yakm gelse de, her zaman dogru degil. Son
2anlarda
doktorlar, kan yag degerlerinde giddetli bir dügüg
atmanm faydasmin.belli ki'umuldugu kadar büyük olma-
un tekrar tekrar itiraf etmek zorunda kaldilar. Buna ek
rak, bütün kolesterol dügürücülerin fayda-zarar bilançosu-
i olumlu sonuçlandigt da henuz.kamtlanabilmig degil. Kan-
i yag degerlerinin dügmesi, bütun hastalar için illa ki daha
hkli, hatta daha uzun bir ömür anlamma gelmiyor. Dok-
lan bagka bir bilmeceyle kargi kargiya barakan bir koleste-
par.adoksu daha var. Çok yüksek kolesterol seviyelerine
olugmayankargi- insanlar
xnen damarlarmda bir yiprannia
4 hep çikiyor. En az bu kadar açikla.n2rnas bir diger bulgu
enfarktüs kurbanlarmm neredeyse.yarmnm kolesterol de-
.
lerinin tamamen normal olmasi.
Oysa doktorlar hangi kötülükkre kargi savagmak zorunda
uklarmdan aslmda emindiler. Birçok yildan _beri, yüksek
siyon, agari kilo ve diyabeti, kalp ve..heyinde Ammarlarm
enlarktüs
den tikanmasma neden olabilecek ya da in-
-ve

ye götürebilecek- dügmanlar olerak benimsemiglerdi. Dok-


larm bu bakig açismda,..kolesterol özellikle dügman konu-
mundaydi.. Doktorlar ynglar sahadan bu suçluyu,- vakitsiz da-
mar takanmasi için risk faktörü olarak tammladiklarmdan be-
ri, kolesterole - kargi giddetle savagihyor. "Kätü" kolesterol
LDL (low density/dà;ük yogunlukÏu)
ilaç yardmuyla
dügürül-
meli, kolesterch HDL (high densilty/yüksek yogunluklu)
"iyi"

yükseltiltneli. Neredeyse her yetigkin bu ayrimi aruk bilir ve


doktorlarmm tavsiyelerini yürekten izieg.
Bütün olarak degerlendirildiginde, çok yüksek kolesterol
degerinin dügürülmesi ¾yda saglar. Ancak
"fazlasi"

her za-
man fazla fayda saglamaz tipta. Kasim 2005'te iskandinavyall
doktorlar gunu kegfettiler: K'an yag degerlerinin gidderli gekil-
de özellikle dügük degerlere indirilmesi, ölçülü bir dügüg sag-
lamaya kiyasla, kalp hastalarma belli ki pek bir arti fayda sag-
lamiyordu. Bu sonaçlar ABD'de dünyanm en büyük kardiyo-
loji kongresinde tamtudigi için, saygtn tip dergisi Journal of
the American Medical Association da verilerin yay1mlanmasi-

ni kongrenin denk getirerek öne çekti.


tarihine

Aragtirmada beg yiHik bir süre boyunca, daha önce kalp


krizi geçirmig olan 8888 hasta incelendi. Bu hastalarin yarisi-
na, kan yagi düzeyini dügüren, Pfizer firmasmdan Atorvasta-
tin (Sortis) yüksek dozda verildi. Diger yarisma ise kan yagt
dügüren Simvastatin (Zocor) dügük dozda verildi. Bu ilaç
MSD tarafmdan üretiliyor.

Fakat bu iki tedavinin karydayttrilmasmda, hastalar için


änem tagiyan birçok noktada neredeyse hiçbir fark görülmedi:
Gerçi LDL kolesterol yüksek doz ilaçla açikça daha dügük se-
viyeye .indirilebildi. Ama bunun sonucu. olarak, ne istatistik
açidan daha az älümle sonuçlanan kalp krizi ne de hastalarm
atlatabildigi enfarktüslerin sayismda bir azalma görüldü. Re-
animasyon gerektiren ve hastanin kalbinin durdugu acil du-
rumlar da seyreklegmedi.

158
Daha 2004 ve 2005 yilinda, kolesterol seviyesinde. giddetli
dügüg yaratmanm bariz faydalarim nafile kanitlamaya ça-
an birkaç aragtirma yay1mlanmigti. Yazarlarm birçogunun
agtirdiklari dügüren ilaçlari imal eden ilaç fir-
yag oranlaruu
larlyla ücret ya da danigmanhk anlagmalari olsa da, arag-
nacilar hep qu sonuca vardilar: Aragtirmada baglamadan

ce belirtilmesi gereken hedef kriterlere (aragtirma sonuç


ktalari) ulayilamadi. Örnegin bir analizde, daha yüksek
zlu ilaç\arm kalp krizi tekrari üzerinde olumlu yönde bir et-
i yoksa, ama tam da bu ölçülmügse, aragtirma sonuç nokta-
a ulagdmamig sayihr. Köln'deki bagunsiz Saghk Hizmetle-
ide
Kalite ve Ekonomi Enstitüsü'aden Peter Sawicki, bu
aden aragtirmalari göyle äzetliyor: "LDL kolesterolün dügü-
mesinin hastalarm saglik dùrumunu olumlu etkileyip etki-
olumlu etkiliyorsa ne kadar olumla etkiledigi tartig-
2edigi,

di bir mevzu."
Kanda yüksek yag degerleri can yakrnaz. Kardiyoloji ala-
da uzman kuruluglarm verdigi kati smir degerler Alman-
da yetigkinlerin çogunlugunua hasta damgasi yemesine se-
olur. Oysa yag oranlarima dügürülmesi- konusundaki en
ii aragtirmalar gunu gösteriyor: Yüksek risk faktörleri ile
hk arasmdaki baglanti, basit. bir lyi-kötü dengesine dayan-
yor. - ·

ersen T.R., Faerymmm O., Kastduin J.J.P., vd: High-dose atorvastatin


versus
usual-dose simvastatieforseconday prevenaien after myocardial
infarecion. The IDEAL sody: a randomized controned triaL Journal of the
American Medical Association 2005,294243722445
mon C.P.: The ideal cholesteroL Lower is better.]ournal of the American
Medical Aissociation 2005;294:2492-2494
kmos J.A., Blazing M.A., Wiviott 5.D.: Early intensive versus delayed
conservative sinivastatin strategy in patiertes with äonte coronary syndromes.
Phase Z of che A to Z triaL Journal of the American Medical Asssociation
2005;292:1307-1316 ¯¯

159
Kä¾ kolestarei LBL, lia- emm totildeyes
tek kan yagi muhr?

Kolesterol kanda genellikle degigi-kprotein parçaciklartnm -bi-

legeni olarak bulunuyer bu· bileyenliepyo gunluklarma göre,


-

HDL gruplarma ayrihyor. LDL


"low

LDL, VLDL ve density",


yani dügük yogunluklo anlamma geliyor. VLDL low
"very

density", yani çok dügek yogunluklu,


"high

HDL ise density",


"yüksek
yogunluklu anlamim tagiyor. Doktorlar ve eczacila-
rm yillardir ilaç firmalarmm nazik destesiyle sürdürdükleri
bilgilendirme kampanyalari neticesinde, neredeyse her yetig-
.
kin günümüzde
"kötü"

kolesterol kolesterolü duy-


"iyi"

ve
mugtur ve gerekli durumlarda kendi degerlerini de bilir.
LDL kolesterol desilitrede 180 ila 200 miligramm üzerin-

deyse (farkh uzman kuruluglari farkh smir degerler vermekte-


ler), bu gerçekten kalp koroner damarlari için tehlikeli bir
alarm sinyali anlamma gelebilir. Ama HDL kolesterol benzer
bir yüksek yogunlukta yaklagik 65 ya da 70 mg/dl'de ise, bu
risk dengelenebilir. HDL, damarlardan yag parçaciklarmm

karacigere geri tagmmasmi uyardigi için, hakh olarak


"iyi"

kolesterol olarak adlandiriliyor. Kalp ve kan dolagun sistemi


için, sadece bariz gekilde yüksek LDL kolesterol degil, 35
mg/dl degerinin altmda kalan HDL kolesterol de tehlike olug-
turuyor. Kan yaglari grubundan, kalp için diger bir risk faktö-
yaglar" olarak adlandirilan trigliseridler.
"nötr
rü, Bunlarm
konsantrasyonu 200mg/dl'nin üzerindeyse, kalp koroner da-
marlari diger
ve atardamarlar kireç1enme ve daralma tehlike-
siyle kargi karg1yalar.
Bir de iyi haber var: Fiziksel aktivitenin artmasiyla, hem
HDL kolesterol yuzde 30 düzeyine kadar yükseltilebilir, -hem

de trigliseridler aym oranda dügürülebilir. Yagsiz bir beslenme

160
de LDL ile HDL kolesterol dengesini olumlu etkiler
,eni

ve
eda dolagan trigliseridlerin konsantrasyonunu azaltir.

air

centrieren wir uns zu sehr aufs LDL-Cholesterin? Interview mit Wilfried


därz (Wilfried März ile röparraj) Münchner Medizinische Wochenschrift
005;14:14
.

mm a mcm-RWBgM-
Iar se b <
r, kall Mgm sikigtiş iëin mi uguçut?

mda bu tamamen sinirseldir. Kollar uyugtugunda, bunun


i uzuvlardaki yetersiz kan dolagumyla alakasi yoktur. Da-
ok, üst kol ve koltuk altlarmdaki sinir aglari o kadar ba-
altmda kalmigtir ki, kollarm beslenmesi engellenmigtir.
felci" olarak da adlandirir,
"âgik

ktorlar bu durumu çünkü


:u sirasmda ilk önce hissedilen karmcalanma fark edilmez
uki sikiya sarilan çifderde kisa süreligine hassasiyet bozuk-
Lari,hatta felç belirtileri göralebilir.
Diger hassas noktalar diz arkalarmda ve kasiklardadir.
k banklarmda uyuyan alkoliklerde, baldir kemigi siniri alt
-
af,m dig tarafmda dizin hemen altmda sikiµr; çünkü bacak
noktada bankm kenarma basurir. Bu durum sik yagandi-
:la
sinir kahci gekilde hasar görebilir. Park banki sakathgi

irenler bacaklarmi
liyerek yürürler

k.ü ayaklarmm ucu


artik düzgün gekilde
:hramazlar.
KöMtäcreiergiaanii bir tedesi sagensii millit?

dügünäyorlardi.
Bu tedavinin taraftarian azun süre böyle.
çtkte Laboratuvarlardaki
Ama Eylül 2005'te bagka bir sonuç
embriyonal kökhücreler o -kadar degigim gösterebilirler ki,
önemli nokta ise,
kanser hücrelerine dönügebilirler. Burada en
bu käkhücrelerin ne kak .uzun
yagik
,sÃ
s Alamtlarsa o kadar
göstermeleri. Balti-
sikhkla kanserajieg mutnyona
more'da Johns-Hopkins Üniversitesi'nden Anirban Maitra ve

bilimcilerden olugan uluslararasi bir ekip, bunu op dergisi Na-

ture Genetics'te açiklad.i. Aragttrmayi kaleme alan bilimciler


somica, eski kökhücre
"bazi

için laboratuvar incelemelerinin


ihtimalle olmadi-
dizilerima tedavi amaçlan için'büyük uygun

gt" yönündeydi.
Singapur'dan genetik uzmanlart,
ABD, Kanada, Ísveç ve
olugtura-
bazi doktorlarm fikrince gelecegin yedek dokusunu
cak olan genç ve yagh kökhücreleri birbirleriyle kargilagtirdi-
yallar boyu saklanabilmeleri için, käk-
lar. Laboratuvarlarda "pasajlanmast"

hücreler gibi- tekrar


-diger

tekrar
hücrel,erin
gerekiyor. Bir
"pasaj",
iki-üç günlük araliklarla yeni olugan
anla-
hücrelerin ve besi yerinin yenilenmesi
ayrdmasi.gerektigi

eger kültür kaplarmda çok fazla sayida


mma gelir. Çünkü
üretilen hücreler
hücre bulunursa ya da besin kithgt yaçamrsa

Uluslararasi aragtirma ekibi, kökhücrelerin genetik yapisi-


mn detayh bir analizi
sonrasmda, incelenen dokuz yaçL .hücre

dizisinin sekizindesdikkat çekici genetik degigiklikler buldu.

Yagh olarak tarumianan hücreler 39 ile 147 arasmda pasajla-


madan geçmigti. Buna karem 11 ila 59-pasaj sonrasi hücreler
"genç"
olaxak tammlamyordu. Kansere sebep olan mutasyon-

162
·

yagh hücrelerde bariz gekilde daha sikti. Gen kopyalari sa-


unda farkhhk orani örnegin, yuzde 45 daha yüksekti. Mito-
ndrial DNA dizilerinde degigikliklere yüzde 22 oranmda da-
elk rastlandi.Yagh kökhücrelerde,. genlerin, çogalmalari ve
tinlegmeleri için önem tagiyan bölgesinde metilas-
promotör
nlar
genç hücrelere kiyasla yüzde 90 daha sik göräldü. Ge-
tik yapida bu üç degigiklik, insan hücreleri kanser hücreleri-
dönügtügü zaman da görülen tipik degigiklikler.
Bu sonuçlar,- embriyonal kökhücre aragtirmalarunn taraf-
larmi ve kargitlarun farkli bakig açilarma yönlendiriyor.
ndra'dan tamnmig ürerne tibbi ingiliz Bilimciler
uzmam ve
·ligi'nin

(BAAS) bagkam Lord Robert Winston, Dublin'de


çeklegen bir kongre sirasmda,
embriyonal kökhücre furya-
dan gikâyet etti ve kanser olugumu tehlîkesini gu gekilde yo-
nladi: "Bu hücreler o kadar çok sorun yaratlyor ki örne- ---

i degigime ugramalari.. Baniarm khilrierde kullandabilme-


ine daha çok var. Kökhücrelerden elde edilen yedek doku-
la, Alzheimer gibi karmagik hastahklario günün birinde te-
ri edilebileceginden güpheliyim."
Kölnlü nörofizyolog kökhücre
ve aragtarmacisi Jürgen
scheler, Almanya'daki kan aragnrma suurlamalarmm yu-
gatilmasmdan yana. Hescheler gerçi Nature Genetics dergi-
de aragtirmalarun yayimlayan· hihmeilerin "embriyonal

chücreIerin tedavi amaçh kallammmann önce olast degi-


der açasmdan tam kapsamh aragttramasi gerektigi" talebini
tekliyor. Ama doridarma" sayesinclepasaıarin
"ustakkla

1sina günümüzde bile dügük tutulabilecegini vurguluyor.


orta vadede yeni, kökhücreierin gerekli olacagun
"taze"
La

le ediyor. Zira 2002 ilkbaharmda ç1kardan Alman Kökhüc-


Canunu sadece 1 Ocak 2002'den önce elde edilen kökhücre-
n kullammma izin veriyar: "Yagh kõkhücre dizileri embri-
I
yonal kökhücre tedavisi.çabalarumza engel tegkil ediyor" di-
yor Hescheler.
¥9ynslr
·
·: ·

-
Maitra A., AdcingDE., ShimagmicasN., mL: Genonìieakerations in cukured
human embryonic stem. celk. Nature Genetics OS;37:1099-1103

KU Rigi .
Kuggibi insaaler igin aan deracy t ikeli midit?
.

Kug gribi, 2005/2006 sonbahar ve kipad.a dünyaya yayudigt


ekliyle, insanlar için çok tehlikeli degil belki ancak kümes
--

hayvanlari yetigtirenler için meslek haast.ahgiolarak büyük teh-

like anlamma gelebilir. Kug gri.bi 100 yih ggkm bir süredir var.
1997de ilk kez Hong Kong'da insanlar için de tehlikeli olabi-
lecegi kanitlandi. Kug gribi influenza-A virüsü, H5N1 tipi ta-
rafmdan bulapr. Günümüzde tehli.ke yaratan ku; gribi virüsü-
N harfleri virüslerin
nu.n kisaltmasi bu gekildedir. H ve yüzey-

1erindeki protein maddelerini tatumlar. Hemaggluttinin (H)


ve nöraminidaz (N), yuvarlak gekilli influenza virüslerinin
üzerinde diken gibi duran çikmtilardir. Bunlar kanca gärevi
görür. Virüsler, hücrenin içine _girrhek için bu kancalari kulla-
narak hücrele.retutunurlar. Yüzey proteinleri çabuk degigime
ugrar. Geçmigteki grip pandemileri genellikle yeni bir mutas-

yonun Kug gribi, agir bir gribe benzer gekilde sey-


sonucuydu.
reder: Ateg, bag ve bogaz agrisi, öksürük ve zatürree. Dünya
Saghk Örgütü'nün 1 Temmuz 2009 tarihli verilerine göre,
2003 y11mdan beri dünya genelinde 436 kug gribi vakasi yagan-
di, bunlarm 262'si ölümle sonuçland1. Dünya Saghk Örgütü
bu hastaligin insandan insana bulagma riskinin çok simrb ol-
dugunu belirtiyor.
Asil tehlike, virüs" adi verilen virüs ortaya çàtigm-
"süper

164
bizi bekliyor. Çünküvirüslerin genetik yapist son derece
igken. Grip virüslerinin çogalmasinda mutasyon sonuca
ekli yeni varyantlar oluguyor. Ayrica yeni enfeksiyonlarda
car tekrar kaymast" oluguyor: Birkaç virüs aynt
"antijen

Teye sinyor ve genetik yapilarim degigtirerek yeni virüsler


virüslerin
gturuyor. Dolayisiyla sûrekli degigimi nedeniyle,
gribi (hastahšmçok agir seyri) ve klasik grip (yükseken-
siyözite, yani yüksek bulagma riski) özelliklerini birleetiren
olugmast zaman meselesi olabilir.
"süper
virüs"ün

Uzmanlarm kamsma göre, ölümcül sonlanan agir bir gribe


alanma riski insanfar için hâlá yine de dügük. Erlangen-
enberg Üniversitesi'ndeviroloji bölümünü yöneten Bern-
d Fleckenstein, "Problem bäyütülüyor" diyor. Çünkü kup
>inin daha farla yayilmasmm, insanlar için çok da büyük
tehlike anlamma gelmadigini ifade ediyor. "Bir pandemi
.ikesi hep vardi" diyor Fleckenstein. "Geçrnig yillarda da.
ece bu konuda kimse konugmuyordu."
Fleckenstein, yeni,
ikeli bir virüsün
virüsleriyle kup
.
i virüslerinin ka-
iasmdan
'

ortaya .

icagmdan
bile
'

n degil. Bu yeni -
sün klasik grip
.
slerinin mutasyo-
Ik

dan da geligebile-
ni dügünüyor. "Ama virnsfer daha
dä- tehlikeli bir virüse
Irse, bu hastaligm Asya'da ya da Avrapá'cía ortaya çikma-
a hiçbir farki yok' diyor_Flecken'stein. "Yeni virüs birkaç
içinde bütün dünyaya yaythr."

f65
Kug gribi olan bälgelerde turistle'rin degil, olsa olsa kümes
hayvam yetigtiricilerinin tehlikede oldugunu ifade ediyor Flec-
kenstein. Ayrica virüsün insaadan insana bulagma riski çok si-
mrli. Yine de igi garantiye almak isteyenler, Bernhard-Nocht
Enstitüsü'nün tavsiyelerine göre, kup gribi vakalarmm oldugu
bölgelere yapilan seyahatlerde he tü lü kümes hayvam ve kü-
mes hayvam drykis1yla temastan kaçmmkh. Kümes hayvanlari
çok pigmig yenmeli. "Bu gekilde virüs ölür" diyor Barbara
Ebert.
Hobi olarak ku; gözlemleyenler ve dogaseverlerin kendile-
rini karantinaya almalarma da gerek yok. Ebert, ku; koruma
alanlarmda yapilan yürüyüglerin tamamen tehlikesiz oldugu-

nu ifade ediyor. Bu alanlarda hayvanlar virüsü tapisa bile, bu-


lagma tehlikesinin tieredeyse sifir oldugunu söylüyor Ebert.
Hastahgm bulagmasi için gerekli olen virüs dozunun çok yük-
sek oldugunu belirtiyor.

Gripagisi ku; gribinden de karur mu?

Klasik bir grip agistku; gribinden korumaz. Çünkübu iki has-


benzesëler de-- çok farkh dig ya-
-birbirlerine

tahšm virüsleri
pilara'sahipler. Hem kup gribi virüsü hem de çogu klasik grip
virüsü, influenza-A virüsüdür, ama virüslerin yüzeyleri çok
farkhhk gösterir. Grip agisi ve günümüzde denenen birçok ilaç
klasik grip virüslerine kargidir.
Sûper virus korkusu, virüslerin esnekliginden ve hercaili-
ginden kaynaklamr. Çünkü bu virüslerin genetik yapisi parça-
ciklardan olugur. Her çogalmada genetik yapi yeniden gekille-
nir. Ayrica çogalma sirasmda genetik yapida olugan kopyala-
ma hatalari yeni virüs
varyasyonlarmm geligmesine sebep
olur. Kug gribi virüsleri klasik grip virüsleriyle karigirsa, fela-
Yaçanacak demektir. Yeni virüs her iki türün en tehlikeli

I.iklerini bu birliktelige tapyabilir, vahim belirtilere sebep


ilir ve çok çabuk yayilabilir.
arip agilari farkh virüslerin zayiflatilmig halidir. Kug gribi
sü olan H5N1'e kargi agi etkisizdir. Agilar, Dünya Saghk
ütü'nün tavsiyeleri dogrultusunda düzenli gekilde degigti-
ve virüs çegitliligine uygun hale getirilir. Bunlar
etkisizley-
inig virüs parçalandir
ve yüzde 70 ile 90
arasmda bir oran-
instaligm
bulagmasun engeller. Grip ag11an için serumlar
:11ikle tavuk yumurtalannm içinde hazirlanir; dolay1slyla
larm üretimi, örnegin haplann iiretimindendaha uzun sü-
Almanya genelinde yaklapk 18 milyon kipiye grip agisi ya-
igi tahmin ecliiniektedir.
Daimi Agi Komisyonu (Stiko) grip agtsiru 60 ya; üzeri ve
aik hastahg ya da baggikhk yetmezligi olan kipiler için
siye ediyor. Aynca ag1yl huzur evleri ve yagh bakim mer-

lerinde kalanlar ve saghk sektäründe çahganlar için faydah


olum-
ayor. Grip ilaçlan
virüslerin yapisim ve çogalmasmi
etkiler. Belirtileri hafifletir. Kug gribinde bir fayda sagla-
saglamadiklari ise bilinmi-yor.
Grip agisi, ku; de sars hastahtmdan da korumu-
gribinden
seyahatlerde yine de tav-
ama kup gribi yaganan bölgelere
ediliyor. Aniden
gg, as
agplari b agrisi ve solunum
u
enfekslyonlari orta yesinde klasik grip
önemli
si hastahklar arasmdan elenebiliyor. ÃáiaJaha da
a nokta, bu gekilde iem insan hem de hayvan grip virüsle-
Unaym anda enfeËsiyonu, böıf áce de iki virüsün birlegmesi
daha yüksek bulaNa
riski tayyan
Í>irsüper virüsün olug-
engellenebiliyor.
si

167

.
E]KMSERI I

.
IBemekanserinde, seduce hdrlB'bilgenin ahnmesi ·

ga de hitiin memaiin i n segrini farkh


MMIgrmi?

Hayir, hastahšm seyri Ac unun


-ahnan

kenarlari tümörsüz
oldugu sürece ameliŸatta bö alman eyle alakah degildir.
2002 yilmda bu
cerrahisinde
konudË yapuan bir
artik giderek daha sik memenin
arÑtirma sayesinde kanser
alm-
tamamrun
mamasi yolunda ameliyat yap11maktadir. Pittsburglu doktor-
lar, sayilari 1800'ü ayan kadmda sadece tümörlü bälgenin
almmastyla bütün memenin almmasinm meme kanserinin sey-
rini nasil etkiledigini
kargilagttrddar. Hem bütününde hastali-
-
gi atlatma oram hem de hastaligm tekrarlamadigt süre açism-
dan, tümörlü bölgenin çikardmasma ek olarak igm tedavisi
uygulandigi zaman iki yöntem arasmda hiç fark görülmedi.

Fisher B., Anderson S., Bryant J., vd: Twenty-year follow-up of a randomized
trial comparing total
mastectomy, lumpectomy, and lumpectomy plus
irradiation for the treatment of invasive breast cancer. Nere England]ournal
of Medicine 2002;347:1233-1241

Memekanserinde kultukalliannddi lenfdUinmierinia


ahnmasihastanm ömrinii uratir mit

Koltuk altlarmdaki lenf dügümlerinin ahnmasimn hastalarm


ömrünü uzattigi tibbi aragtirmalarda hiçbir zaman kamtlana-
mamigtit. Bu yüzden de günümazde artik hiçbir cerrah, eskisi
gibi 20-30 lenf dügümünün çikarddigi büyük lenf ameliyatlan-
na bagvurmaz. Bu ameliyatlarla sadece lenf ödemi oram. bü-
yük ölçüde artiyordu, ama bu müdahalenin hastaya bir fayda-

168
oktu. Dolayistyla cerrahi, temel ilkeyi izler: Koltuk alt-
eu
na uygulanan cerrahi müdahaleyle ne kadar iler-
tümörün
igi anlagilabilir, bazen de lokal gikayetler giderilir; ama bu,
tahšm seyrini olumlu yönde etkileyen, tedavi edici bir mü-

mir

U,Pagamm G., Viale G., vs: A randomized. comparison of sentinel-


·mesi

lode
biopsy with routine dissection in breast cancer. New England Journal of
VIedicine 2003,349:546-553

iale
degildir.

iBDPORAH HDMISÍ
rmon todaviainin N leri, ancak a li!E
i t:·
te ABD
ingiltere'de
gapihn bigik aragttrmalai a sonra su
legildi?

abi bilgiler bazen garip yollardan yayihyor. Bazi bilgiler de


utuluyor ya da kasten akillardan çakardiyor. 1(adinlarm

nopoz döneminde hormon tedavisi buna bir örnek. Konu- .


a uzmam olmayanlar ve doktorlar, bu tedavinin 2002'den
i elestirildigini dügünüyor. O tarihte, ABD'de 16 bin kadi-
a katddig bir aragtLrma -WHI (Women's Health Initiative /
'

dm Saghg inisiyatifi)aragtirmasi- daha ilk ara degerlen-


me safhasmda, hoÀnontedavisinin zararlari faydalarma
sonlandirildi.Tedavi grubunda meme kanseri,
o bastig için
lp krizi, inme ve tromboz daha-sak görûldü. Daha sonra In-
tere'de gerçeklegtirilen Million-Women-Study gibi aragtir-
Llar
bu sonuçlari destekledi. Fagkh beangiardan gelen arag-
tuacdar, 2005'te Journal of F‡Memiology and Community
ralth adh yaymda, düzenli hormon kn&mmmmrisklerinin
: de o güne dek belirsiz olmadigam gösterdi. Bu riskler on-'

ca yd önce bile tartigihyordu.

169
Sosyal bilimciler, tarihçiler, doktorlar, ya-
biyologlar ve
yimladiklari makalede yu soruya yamt ariyorlar: "Menopozu
"tedavi
etmeye" kargt uyarilar neden onlarca yildir kulak ar-

kasi edildi ve saglik politikasma dair önlemlere dönügtürülme-


di?" Zira hormonlarm kansere sebep olabilecegi daha 30'lu
yillarda bile dügünülüyordu. 1960'larda, hormonlarm kalp ve

dolappn.sistemine zarar verëbilecegi ve &farktüs, tromboz ve

emboliye sebep olabilecegine dair ilk tahminler ortaya çikmig-

ti.
Ancak son tamanlarda gerçeklestirilen kapsamli aragtir-
malarm verileri daha büyük netlik kazandigmda, sonuçlar ta-
hilayan
maman yeniymig gibi algdandi. Makaleyi bilimcile-
rin kamsma göre, hormon tedavisinin risklerinin göz ardi edil-
mesinde, ilaç firmalarmm, doktorlarm ve aragtirmacilarm son
dogan bir hastalik"
"noksanhktan

30 yil içinde, menopozu


olarak göstermeyi bagarmalari daha büyük bir rol oynuyor.

Kadinlara, hormon almazlarsa


"hastalanacaklari,
cinsel açi-
edildi.
dan kärelecekleri ve çirkinlegip y aglanacaklari" empoze
Ayrica 1970'ten beri kipisel saglik risklerinden éndigenin bü ü-
dügünü ve änleyici tedavilere inancm arttigmi belirtiyor arag-
tirmacilar. O zamandan beri, saghkh insanlari änlem olarak

son derece etkili etme ideolojisi hâkim. Maka-


ilaçlarla tedavi
lenin yazarlari, bilimin bu dügünce tarzmi ve bunun ilaç gir-
ketleri tarafwdan etkilenmesini güniimüzde bile hâlâ yeterince

dikkate almadigt kanismda.

¥aynak

Krieger N., Lowy I., Aronowitz R., vd.: Hormone replacement therapy, cancer,
controversies, and women's health: historical, epidemiological, biological,
clinical, and advocacy perspectives. Journal of Epidemiology and Community
Health 2005,59:740-748

17o
ÑTE
tirtii obezite sa~ghiazararh medir?

lar endige verici. Dünya Saglik Örgütü'nün son tahminle-

göre, dünya genelinde yaklagik bir milyar insan gigman.

:a 300 bin kigi agiri derecede gigman


smifma giriyor. Tip

anlari, vücudun bu agiri tombulluk balini adipozite olarak


udiriyor ve oburlugun saghk açismdan dogurdugu sonuç-
kargi yillardir uyariyorlar.
israrla Ancak pigmandan gig-
La fark var. Bilimciler, Ekim 2005 sonunda Berlin'de ger-
egtirilen, obezite ve yüksek tansiyon konulu, uluslararasi
kongrede bu saptamayi yaptilar. "Agiri kilolu insanlarda
> ve dolagim sistemi için
büyüklügü, gereksiz yag
risklerin
:rvlerinin
nerelerde toplandigmaçok bagh" diyor, Berlin
tritede Dahiliye Klinigi'nin baghekimi ve kongrenin dü-
leyicilerinden olan Friedrich Luft.
Yani, kilolarm sikmtidan mi, keyiften mi ahadigt degil be-
yerlegen
:yici olan. Daha ve bel çevresine
ziy ade, göbek

lar äzellikle tehtikeli. Buna kargin, alt bölgedeki kalça yag-


nasi, popodaki, bal-
ardaki ya da üst göv-
leki yaglanma belki o
lar güzel gäranmüybr
pek
a saghk açisindan
arh degil. "Elma vü-
gekliyle armut vücut .

.lini tutmak
ge-
ayri
diyor Luft. Aym
."

ge-
:le, erkeklerde sik rast-

an bira göbegi fenoti-


ressam Peter Paul Ru-

171
bens'in tablolarmdaki,kadmlara benzeyen, genig kalçali kadm
tipinden ayr1 tutulmah.
..
.

·
Zira yaglarm dagihmmm farkh gekilleri yalmzca dig gö-
rüntüyü etkilemiyor.'"Ehna úËcatgekliggöbëkte ve iç organlar
bölgesinde yag, toplanmasi ile el ele gidiyor" diyor Luft. "Sub-
kutan adi verilen, hexâen deri altnida -toplahan ve genellikle
isik'alp
arinut vücut gekline sebep olan yag ve dolagim sistemi
hastaliklari Askinin'eËedeybe
híç arttirruyor." Göbekte olugan
fazlahklar, diger adtyla batm'içi ıag birikmesinin, neden bu
kadar tehlikeli olduyu, Ñ[ünih' eki Univeisitätsklinikum In-
nenstadeta Dahiliye Klinigi'nin baghekimi Martin Reincke
açikhyor. "Bu yaglar metabolizmada çok aktif; yani, çabuk
harekete geçiyor, kan dolagimma kang1yor. ve birçok hastah-
gm riskini arttinyor." Buna karym, deri altmda toplarian yag-
lar daha pasif ve metabolizmay1 çok az etkiliyor.
-
Yüksek tansiyon, geker hastahšma yatkmhk, bozuk kan
yag degerleri ile kalp ve dolagun sistemi hastahklari genellikle
agiri kilonun sonaçlari. Bu dört bélirti doktorlar tarafmdan
"metabolik
sendrom"
"ölümeül

ya da dörtlü" olarak adlandi-


nhyor. Oysa kendini frenlemenin zamanima gelip gelmedigini
anlamak çok kolay: "Sik sik elinize bir mezura alm" diye öne-
riyor Martin Reincke. Çünkübel çeviesi, erkeklerde 102 santi-
metreyi, kadmlarda ise 88 santimetreyi ieçtigi zaman, bütün
belirtilet, geligmekte olan bir metabolik sendroma igaret eder.
Ayrica kozmetik müdahalelerin pek faydasi yok. însan,
saghgt için bir gey yapmak istiyorsa, gerçekten kilo vermeli.
Estetik cerrahlar yag gallatikleri zaman, sadece yüzeysel yaglan
ahrlar ve göbek çevi·esini birkaç katman inceltirler ama yük-
sek tansiyon, geker hasitahgi.ve diger kalp hastahklarmm riski
azalmaz. Yine de, afacik faziahklarda bile saghgmdan endige
duyan ve bir sonraki rejimi planlamaya baglayanlar için bir te-
var. En uzun yagam beklentisi, ideal kilolarina ulagmak
.
ugragip didinip açhk çeken insanlarm degiLTartilari uzun
ede normal kiloyu gösteren insanlar en uzun yagayanlar.

nnydt?
man olan getigkintergecuMuklarmiada gigman

akis! Finlandiya'da gerçeklegtirilen ve Ekim 2005'te New


gland Journalof Medicine dergisinde yayunlanan bir arag-
çocuklarm, yetigkin yaglarmda
_dogan

na, dügük kiloyla


riskinin özellikle yüksek oldugunu ortaya
ri. kilolu olma
ydu. Aragtirmaya göre, çocuklar, ikinci ya da üçüncü yagla-

dan itibaren, onuncu-on birinci yaglarma kadar agm dere-


aksi gibi gö-
le kilo al<hlarsa, bu olasihk artiyor. Beklenenin
sebepleri hakkmda uzmanlar yalmzca tah-
aen bu durumun
ilko-
nde bulunabiliyorlar. Büyük ihtimalle, okul öncesi ve
1 çagmda agiri kilo almdigmda, yagm çogu deri altma degil
ol-
bege yerlegiyor. Ve bu yaglardan kurnrimanm daha zor
Egu da malum.

of growth arnong
rker D.J.P, Osamad C., Foreán T.J., nl.: Trajectories
adults. New England]ournal of
children who have coronary events as
Medicine 353:18024809

ica y de gig gigs- ohnlarm hagati,


-
mrasm skaar maduri

Erkapidda fu.tablo sik sik gösteriliyar: §ignan çocuklar, bi-


riskiyle kary kargya, zapf yaç1tlarma göre öz-
unum saghk
ävenleri daha az, diglarnyorlar Ye alag konusu oluyorlar. Hal
pie ohmca, onlsem yetigkin yagiarin¢« da magdur
olmala-

udan akla yakm ne var ki? Bu yüzden, Londrah çocuk


daha
Aoktorlan,gigmali çoänkl'arm nasil geligtikleri sorusunu ince-
lediler. Aragtirria içiii, Ñisan IWG'te dogan 8500 Ingilizin ve-
rilerini kargilagtirddar Natihmedarm10 yagmda ve 30 ya§m-
dayken, kilolari ve genel yagam gartlari incelendi.
BAklenenin Åàim Ag12Makkymkilolar, katihmci-
larm yetigkin yaglanndaki hayatim önemli derecede etkilemi-
yordu. Çocuklar 10 yapnda
obezee, il risi için ne belirli bir
sosyal sunf, ne belirli bir gelir seviyesi, ne egitim durumu, ne
arkadaghk kurma becerileri, ne de psikolojik rahatsizhklara
egilimleri öngärülébiliyordu. Yalnizca, 10 -yagmda obez olan
ve gigman kalan kadmlarm, ileride daha nadiren sabit bir ige
ve kahci bir iligkiye sahip olduklart görüldü. Anlagilan, agiri
kilolar erkeklerde olumsuz bir etkÌ yaratruyordu.
¥ayn9Ir

Viner R.M., Cole T.J.: Adult socioeconomic, educational, social, and


psychological outcomes of drildhood obesity: a national birth cohort study.
British Medical Joumal 2005;330:1354-1358

Sigmaniar
gigmanolduMarmm farkmda midut

Anlagilan o ki, hepsi degil. Zira ingiltere'de 2000 erkek kan-


hmeiyla gerçeklegtirilen bir aragttrmada, beylerin hatiri sayilir
bir kismuun yanlardaki simitlerini" ve.herkes
"can
için gayet
barir olan gäbek yaglarmi inkâr ettigi görüldü. Yetigkin erkek-
lerin yüzde 6S'i obezdi. Ama sadece yüzde 40'i, agiri kilolular
grubuna dahil oldugunu dügünüyordu. "Kadinlar da agiri kilo-
lu" diyor aragt1rmaya yänetici olarak katilan Londrali profe-
· · sör Jane Wardle. "Ama kadmlarm çok daha büyük bir bälü-
mü, kilo
sorunu oldugunu
biliyor." Ve sorunu görmenin, iyi-
legmeye giden yolda ne de olsa ilk adun oldugunu'belirtiyor.

174
ITAKULAK ILTINABI
enik orta kulakiltihabmdavakit geeirmeden bir
utilasgontipi taksimahnudir?

cta kulak iltihaplarmda da doktorlar siklikla gereginden ça-


Uk ameliyata bagvuruyorlar. Çocuklarda orta kulak iltihabi
Al-
guk alginhšmdan sonra ikinci en sik görülen hastahktir.
anya'da çocuklarm yüzde 40'1 onuncu yaglarma kadar en
;mdan
bir kez bu hastahgl geçirirler; bu yaglardaki çocukla-
sebep budur. Gerçi
a doktor ziyaretlerinde en sik rastlanan
yüzde 80'i herhangi bir araz kalma-
ta kulak iltihaplarrun
Leak gekilde iyilegir, ama diger vakalar antibiyotik, hatta.kü-
tedavi edilir. Bu müdahalede,
ik bir cerrahi müdahaleyle or-
kulaktaki basmci azaltmak için kulak zanna bir delik açdir.
.
yerlegtirilmesiyle, orta kulagm
ynca bir ventilasyon tüpünün
itak tarafindan gerekli gekilde havalanmas1 Ye yeni enfeksi-

an kaynaklarmm olugmasi örilenmeye çaheihr.


Pittsburgh Üniversitesi'ninçocuk doktorlan, cerrahi mü-
ahalenin zamanlamasmm çocuklann ilerideki geligimi üze-
ude nasil bir etki yarattigmi aragtirdilar. Çünkü küçük ço-
iklarda
orta kulak iltihabi sikhkla igitme kaybi ve bundan
ogan äärenme zorluklan ile el ele gider. Çocuklar, bu yüzden
eriki yaglarda okulda seviyenin gerisinde kalabilirler.
Aragttrmaya an $iyotik
kullammma ragmen orta kulak il-
habt devam eden, üç yagmda 429 çocuk dahil edildi. Bu ço-
uklardan bir grup hemen, diger-grup ise dokuz ay sonra ame-
yat edildi. Gruplar arasada
tedavilerin baçanst açismdan
yagma geLdiginde
altL
erhangi bir farkhhk yoktu. Çocuklar
egerlendirilen bilipsel geligim ve dil geligimi her iki grupta da
gereeklegtiren uzenlar, hemen ameli-
enzerdi. Aragttrmayi
ata bagvurulmasuun çocuklar açisodan bir avantaj yaratma-
olabilir. Bor erkelderi kistrlagtirabilir,.Selenyum doz apmyn-
da, tirnglagg gga zag ve,rir .ve inir sisternini etkiÌex.
midedagugk rahatsizhklarma, mide bulan-
Çinkonunfaziasi
tansiyodu
nsma ve kusmaya sebep olur. Fazla kalsiynm yük-
seltir ve böbreklere zarar verir.
tiptalullaruldiklan
Vitaminler de, artomoleküler miktar-

larda, zararh olabilirler. A vitamini, yüksek dozda, gözlere,


kemiklere karacigere zarar verir, kemik ve kas agnlarma
ve
sebep olur. B vitamini, dez agammda, sinirleri ve kaslari zede-
ler. Yüksek dozlarda C vitamini böbrek taglarmm olugumunu,
kalp dolagun hastahklarmi tetikler ve genetik yap1yi bozabilir.
D vitamininin fazlasi kandaki kalsiyum degerini yükseltir, bu
da damarlarda ve bäbteklerde kireçlenmeye sebep olur.. Fazla
E vitamini; kalp ve dola gim bozukluklan riskini arttinr. Ayn-
ca birkinlik-ve kas yorgunlugu yaranr. K vitamini, büyük mik-
tarlarda kullamldigmda, karacigeri ve kan yapimim olumsuz
etkiler. Ayrica yüksek dozda C vitamini ve E vitamini kombi-
nasyonunun, kalp problemleri olan kadmlarda bu sebepten
ölüm riskini artordigt gärüldü. Diyabetlilerde damar sertley-
mesi riski de arnyordu.
Bütünbunlardan çikan sonuç gu: Ortomoleküler tibbm
münferit durumlarda cüzi bir faydasi olabilir. Ama bu tedavi
türü, bütününde büyük riskler ve çok sayida yan etkiler barm-
dirmaktadir. Bazi doktorlar ve eczacilar kâr amaclyla bu teda-
viyi tavsiye etseler de, bu metoduri etkili oldugu kamtlanma-

migtir.
Thyn91r

$dftungWaremest: Die andere Medizin."Alternative" Heilmethoden fürSie


bewertet. Berlin 2005, s. 99 vd.

I
m, kronik orta kulak iltihabmda da ameliyata bagvurma-
änce beklenmesi gerektigini savunuyorlar. Ancak alti ay
ca hâlâ enfeksiyon mevcutsa, deformasyon olugmugsa ya
gitme kaybi varsa, kulak zannda ventilasyon tüpü uygula-

i tavsiye ediliyor.

lise J.L., Campbell T.F., Dolkeken C.A., vd: Developmental outcomes after
u·ly or delayed insertion of tympanostomy tubes. New England Journal of
Iedicine2005;353:576-586

'DMD.LEKELER TIP
Imolekiiler
tip birçok hastahkta se gikîyette
la sailar mi?

torlar hastalarim, saghk sigortalan tarafuidan kargilan-


"õzel

an saglik hizmetlerine" ikna ederek gelirlerini artti-


rlar artik. Saghk sigortalaruun bu. hizmetleri kargilama-
imn bir sebebi var. Zira bu hizmetlerin büyük bir çogun-
i için etkili olduklarma dair yeterli-kamt bulunmuyor. Ör-
En, sözde-eksik vitaminlerin, minerallerin ve diger madde-

lerin yerine geçen kangimla-


rm hastalara yazilmasi bun-
lardan biri.
.Belirli maddelerin olumlu
etlËlerde huiunduguna dair
igaretler var. aslmda. Ama
bütün ,
riskler ve isten-
meyen, etkiler agir basiyor.
Õrnegin demir, doz
,
agimm-
da, kann agasi, ishal ve ka-
'hasarlarma

racige sebep

. 176
BTEREMS t Í =

hdenmkandi kanigh todani organiemagigiiëlendirir mi?


Ilk bagta kulaga inandirici -geliyor. Sir enjektör ahn, birkaç
mililitre kan aldirm ve bunu sonra tekrar enjekte ettirin. Ve
bir' bakmigsmiz, sözümona zaylf Ve yergun vücut canlanmig,
bagigikhk sistemi güçlenmig ve yagama sevinci geri.gelmig. 20.
yüzyilin bagmda bu tedavi enikomt ma di, kanm gifa gü.cü-
ne inamp birçok insamn kendi kamyla-bu garip devridaimi de-
nemesine sebep oldu.
Sifave.canlanma bu kadar basit olsa ne güzel olurdu. Ama
öyle degil. Kan clogrudan tekrar enjekte edilse de, önce birta-
kun yöntemlerle iglense ya da homeopatik sulandirma iglemle-
rinden geçirilse de, fark etmez: Sonuç sifirdir, daha dogrusu
neredeyse sifirdir. Ama insamn kendí kaniyla tedavisi üzerin-
de yöntem aç1smdan kabul edilebilir at sayida aragtirma mev-
cut. Bu yürden, belirli olumlu sonuçlara varan aragtirmalar ti-
tizlikle incelenmeli. Ancak, atopik egzama olarak adlandiri-

lan, deride degigikliklerin olugumuna yatkm-


alerji. nedeniyle

likta. bu tedavinin olumlu sonuç verdigine dair kanitlar· var.


Bu deri hastaligmda, hastalara kendi kanlan enjekte edildigin-
de, belirtilerde lyilegme görüldü. Ama bunu bir tedavi tavsiye-
sine dänügtürmek için, bu aragtirma diger bir bagimsiz -arag-
tirma ekibi tarafmdan, tekrarlanmah ve o da benzer olumlu
sonuçlara ulagmah.

Ancak atopik dignda, insamn kendi kamyla teda-


egzama
visinin bagarisma dair hareket noktisi, sayilabilecek derecede
ikna edici kanitlar bile yok. însanm kendi kamyla tedavisi
sonrasi, ne bagigikhk sisteminin genel anlamda güçlenmesi ne
de diger vücut fonksiyonlarmda bir iyilegme görülebildi ve
makul gekilde belgelenebildi. Bu sonuclar, kamn dogrudan ki-
: geri enjekte edilmesinden ya da UV igmlari, oksijen ("ok-
ile
"aktive

asyqn terapisi") ya da ozon ("ozon terapisi")


Imesinden" bagimsizdi.

nngWarentest: Die andere Medizin. "Alternative" Heilmethoden , fürSie


bewertet. Berlin 2005 s.124 ud.

SBROK,NEZLE,SESKISIKLIËl
adan solunum.yuHari udbigeike
todauimidid

bogaz ses kisikhgi ve hafif nezle, hastalarm


:sürük,
agrisi,
layenehanelere·
bagvurma sobeplerinin bagmda geliyor. Sa-
:e ABD'de ydda yaklagik.30 milyou kigi bu yüzden doktora
.iyor; Almanya'da bu saya yaklagik alti milyon. Farkh de-
lendirmelerden sonra hastalarin yüzde 75'ine .antibiyotik
:ihyor.
Yaygtn kullanilan ilaçlarm (en azmdan geeig spek-
mlu antibiyotikler olarak adlandirdanlarm) fiyatlari Al-
.nya'da muazzam bir maliyet faktörü - kutusu 30 ile 80 eu-
arasmda.

Oysa doktorlar, bu rahatsizhkea hemen antibiyotik reçetesi,


:manm faydah olmadigmdan onlarca yddir haberdaEÏar;
uisip göyle: Soguk afgmhgi doktor tedavisi olmadan 14 giin
.
·er,

cedaviyle ise iki hafta! günkáon soguk algmhgi hastah-


dan dokuzuna virüskt sebep olar. antibiyotikler virüs-

in geligimini ve yayilmasuu engeUeyemez. Ïlaçlar tamamen


Õte yandan, gereksiz otik tedavisiyle, za-
-dasizdir.

ant
ak bölgesinde
siz olan ve kahci gekilde . -yu yagayan
eterifer antibiyotiklere kargi eni direnç geligtirebilirler.
aradan bir bakteriyel enfeksiyon ya Arsa, mikroorg,aniz-
.larda direnç kolayhkla artabißr ve iÏaçlaiingerçekten ige

99
41

yarayacagi dururada ilaçlar I


5:
etkisiz,kahr
·
Anlagilan o ki, doktorlirda hastalar da bu baglantinm hâ-
lâ y erince biÍidcindeÃgiller.
saygin tip dergisi
2.005 y nda

Journal of the American Medical,Assocation'da yayimlanan


bir
'aragtirma

için ingiliz aÍlehekimleei, äksürük gikayetiyle


muayenehanelerine gelen hastalarmi geligigüzel tedavi grupla-

rina ayirdilar: Hastalarm üçte birine iniç ilaç verilmedi, üçte


birine antibiyotik verildi. Y,ine
ge şiglpn.olugan son grup,
iki hafta tegvi gärmedikten s a hâla iyilegmemigse, gelip
reçete yazdirabilirdi.
Aragtirmano sonuçlari, antibiyotiklerin öksürük gikaye-
tinde faydasiz ve dolayisiyla tamamen gereksiz oldugunu dog-
ruladi: Çünkü aragtirmaya katilan ve soguk alginhgi geçiren
kipilerin 562'sinin durumu beidi bir tedavi
ne tür gär-
-

dükleri (yada hiç tedavi gärmemeleri) fark yaratmadi. Hasta-


ligui hemen bagmda antibiyotik verilmesi bile öksürük gika-
siesini
yetlerini azaltmadi, Selirtikrin de kisaltmadi. Üç
grupta da soguk algmhgt
12 gün sürdü -- hastalarmortalama
dörtte birinde ise 17 günden uzun sürdü. Araçurmay1 yayimla-
yan ve fazla tedaviye kary uyaran doktorlar, "Bu veriler, daha
az antibiyotik verilmesinin, kendi kendine düzelebilecek bir
hastahgtn tibbilegtirilmesi kisir döngüsünü kirabilecegini gös-
teriyor" diyor sonuç oÍarak.
Aragtirmacilar, öksürük ve ses kisikhgx iki hafta sonra h.âlâ
iyilegmemigse ve zatürree tehlikesi varsa, bazi durumlarda an-
tibiyotiklerin yerinde oldugunu savunuyorlar. Doktorlar, has-
talarm onlara bagvarduklarmda reçete beklentisi içinde oldu-

gunu söylüyorlar. Ama hastaya, bu durumda antibiyotiklerin


.
faydadan çok zarar getireceti açiklamrsa, hasta da gereksiz te-
daviden seve seve vazgeçecektir.
Michigan Üniversitesi'ndenDoktor Mark Ebell, derginin
.
18o
sayismda, aragttrmay1 yay1mlayan Îngiliz uzmanlarm so-
Larmidestekleyen bir yorum yap1yor: "Öksürügün yamstra
f ate; ve balgam gikãyeti olan yagh hastalar bile genellikle
oree geçirmiyorlar- ve dolayisiyla antibiyotige ihtiyaçlar1
Hastalara
daha çok, inatçi bir öksürügün
." -ilaç1a

tedavi ,

[p edilmediginden bagamsiz.olarak- üç haftaya kadar, hat-


tisnai durumlarda därt haftaya kadar sürebilecegi hakkm-
ilgi veritmeli.-"Tibbm gimdiki pazarlama yönelimi, hasta-
1 memnuniyetinin daha iyi tedavi sonuçlariyla ve herhangi
tedavinin iyi bir tedaviyle
karistirilmasma neden oluyor"
yaziyor Ebell. "Oysa doktorlar, bu durum tibben gerekli
Ise ya da hatta kontrendikasyon barmdmyorsa, hastalan-
säzde ya da gerçek ihtiyaçlarun bir reçeteyle tatmin etme
lnlulugunda
degiller."
Ir
P., Ramsby K., Icelly J., vd.:
for acute lower respiratory
tegies
Informatia
tract infection.
leangt Édmeil
sic rescribing
Journal
of the American
ed ical Assocation 2005;293:3029-3035

M.H.: Antibiotic prescribing for cough and symptoms of respiratory tract


Eeccion do the right thing. Journal of the American Medical Assocation
-

05;293·3062--3064

I
i

§ME
µne sirasmda isi Bhashbgr er on?

tu olabilir, ama öpügmek.her Bu- geyden.änce saglakhair.


nedeni, sadece nih sagligamen
faydasa dokimmasi (ve bu
enel saghgumzi hep olumlu etkiler) dgil, diger insanlarla
ulik. sayesinde bagrgkha sistemimitin gaçlenmesidir. Ay-
pügme sirasinda veöpügrueyle baglantih olarak yagadigi-
heyecan nedeniyle kan dolagmumtza idman yaptirinz.
i öpügme sarasmda 10 binden fazia m&roorganizma akta-

181
nhr, ama bunun bir sakmcasi yoktur. Çünkü bunlann çogu
agiz boghigunda yapyan zararsiz bÀtèȾrdir.

PERÍS
il eraksignana 5Ñp r 'ini'NaynaMamr?

Neredeyse her erkek yagar: $ab


'bunu uyamr ve penisinin
serdeffigini fark eder, uykusunda lierhingi bir cinsel fantezi
kurdugunu da hatalÃãiaz.
Gerçe1ûeri de bunun sebebi
(en
azmdan çogu kez), hatirlayamadiguñiz erotik rüyalar degildir.
Sabah ereksiyonunun sebebi, dolu bir idrar kesesidir daha
çok. Dolan idrar kesesi, kamn cinsel organlardan geri akipim
kismen engeller. Böylece erkek cinsèl orgarundaki dokular da-
ha fažla giger ve masum bir uykudan uyanan erkegin sabah
ereksiyonuna sebep olur.
.

er un penisteM
--7-

Uzenbir malaien sonre


basmç artar mi?

Cinsel perhiz dönemlerinden sonra arzu artabilir ama testis-


lerde ya da peniste her ne sebepten olursa olsun artan bir.ba-
smç tespit edilememigtir. Sürekli - olarak yeniden üretilen
spermler, özgürlüge kavuµmazlarsa belirli bir zaman sonra
ölürler. Bu yuzdert testisterdeki sperni miktari büyük ölçade
sabittir ve bu durumun cinsel aktivite ya da cinsel perhizle bir
alakasi yoktur. Ihtiyaç içindeki erkeklerde muhtemelen artan
tek baski, cinsel ve diger fantezilerin yarattigt baskidir.
SEBD
ebolar ige yaramar mi?

ebo (Latince,
"ben
begeniliyorum") tedavisi hep hayal
hapi" ola-
"geker

nü olarak yorumlamyor. Oysa bilimciler,


da amlan bu preparatlarm älçülebilir bir tesiri oldugunu
:ok
kez kamtlanuptir. Bu preparatlar yüzde 30 oranma ka-
agrilan hafijletebilir ve bagka ilaç tedavilerinin gerekliligi-
tzaltabilir. Fjarkh aragttrmalar bu durumun geçerliligini ke-
olarak ortaya koymugtur. Hatta belirli bir plasebo etkisi
mal agri kesicilerde de görülebilir. Aspirin ya da bagka bir

i kesici almdiktan sonra birçok insan henüz beg ya da on


dka sonra agrilarmm azaldigun hissettigini iddia eder. Oy-
bu ilaçlarin içerigindeki maddelerin vücutta farmakolojik
etki yaratacaklari yere ulagmalari çogu zaman 30 dakika-
bir sure ahr.
i uzun

mebolarmetki mahairmaalbilismemaktemidid

sebolarm ige -yaradigun doktorlar artik billyor. Nasil ige


adiklarma dair ise giderek netlegen . tahminler var. 2.005
aragtirmacilar, plasebolarin çok büyük
nm ilkbaharmda '

cogku maddelerin üretimini


sihkla vücutta hissini yaratan
säzde ilaçlarm etkisine
tirdigim göstermeyi bagardilar.Bu
inç sayesindebeyinde endorfin salgdamyor. Michigan Üni-
esitesi'nde psikiyatri profesärü ve aragttrmamn yürütücüsü
Bu durum, plasabó etkisinin fizyolojik
an Jon-Kar Zubieta,
oldàgu dügüncesine bir dar-
gl, sirf psikolojik bir fenomen
daha vuruyor" diyor. Aragttrmacilar -14 kiginin beyrlini
bakimz) adi verilen
.T (açiklama için agagra ki paragrafa
el bir teknikle incelediler. Aragttrma sirasfada, aci uyarimmi
yaratmak için, katduacilann çene kaslarma konsantre tuzlu
su enjekte edildi. Aragtirmaya katilanfara ayri zamanda bir
ilaç verildi -- bu ilacm agri kesici
oldugu söylendi. Bu madde
aslmda. plaseboydu. Bu süreç içinde katdimcdarm beyinleri
her 15 saniyede bir gärüntülenÄ.
Ayraea katilimcdardan his-
settikleri ac1yi 0 ile 100 arasmda bir pu:mlama sistemiyle de-
gerlendirmeleriistend.i.
PET (Pozitron Emisyon Tomografi) taramasmda, katihm-

.
cilarm aci çektiklerinde ve plasebo ile tËdavi edildiklerinde vü-
cutlarmm kendi endorfin sistemlerinin faaliyete geçtigi görül-
dü. PET fotograf çekimi gibi igler, ama ayrica meta-
taramasi
.
bolizma hareketlerini gästerir ve genellikle bilgisayarh tomog-
rafi olarak degerlendirir. Belirli bir özellik tagiyan maddeler
kisa ömürlü, subatomik radyo-
(pozitron olarak adlandardan
aktif parçaciklar) yardumyla PET taramasmda beynin hangi
bälgelerinin özellikle aktif oldugu ve o bölgelerde ne üretildigi
ya da metabolize edilggi görülür. Katdimcilara yeni bir act
uyarimi sirasmda, hemen tekrar -plasebo oldugunu bilmedik-
leri- ilaç alacaklari säylendiginde, aci, daha önceki giddetinde
algdanana dek arttirilabildi. 14 katamcidan dokuzunda pla-
sebo sayesinde act yüzde 20'den yüksek oranda Azaltda6íldi.
Endorfinler morfin gibi etki eder ve gri maddedeki opiyat
reseptörlerine baglamrlar. Böylece aci sinyallerinin bir sinir-
den digerine aktardmasim engellerler. Vücudumuzda çok
önemli bir iglevleri vardir: Kazalarda ve agir yaralanmalarda,
acimn ilk anda vücudu ele geçirmesini engellerler. Kazazedele-
rin sikhkla ragmen yardim çagLrabilmeleri-
o agir travmaya
nin, hatta belirli bir mesafe yol alabilmelerinin sebebi de bu-
dur. Topu kaleye atarken faule maruz kalan futbolcularda da
bu gözlemlenebilir: Õnce sevinç içinde dönerler, sonra aci
içinde yigthp kalirlar. Kondisyon gerektiren spor dallarmda

184
endorfin salgilamr (Runner's High). Eu da, eforun verdigi

p bir süreligine bastirmaya yarar.


nir

ieta J.K., Enetter J., JacicsonL, vd.: Placebo effects mediated by endogenous
activity on mu-opioid
>pioid receptors. The Joumal of Neuroscience
LOOS;25:T/54-7762

DSTAT IANSERi
istat kanseri aragtimasi kanseri genma
gansun
tinr mi? .
¯
.

k agikar görünüyor: Kanserin mümkün oldugunca erken


his edilmesi, hastalar için sadece avantaj saglayabilir. Dola-
syla birçok kigi (aralannda azimsanamaz sayida doktor)

ma inamyor. kanda prostat spesifik antijenin (PSA)


Onlar,
irlendiginde prostat tümärünün daha erken teghis edilece-
den ve daha iyi tedavi edileceginden eminler. Bu durumun
stalara fayda saglayacaga dügüncesi akla yakm gärünüyor.

Fakat 2006'da ABD'de 72 bin erkekle gerçekleptirilen bir


egtirmada tam aksi sonuç elde edildi. Yale Üniversitesi'nden
Concato ve ekibi, düzenti PSA testi
yaptiran erkeklerin,
m
bir kanser aragtirmasi yaptirmayanlardan
daha uzun
·hangi

samadigim kamtladi. PSA testine ek olarak prostat rektal


Layene edildiginde erkekler daha uzun yagamtyordu, diyor
Lgtlrmayi kaleme alan uzmanlar. Ankgalan o ki, kanser
tyrirmasi bazen de ydmaca tasalarm öne
21mmasi
anla mma
iyor.
501'i 1991 ile 1995 ydla ri arasmda
încelenen erkeklerden
>stat kanserine yakalanmig ve 1999 ydmm sonuna kadar bu
stahktan hayatuu kaybetmi ti. Yaie ÜnÏvgrsitesi'nden dok-
bu gruptaki kigileri, hala hayatta olan, yagit ve aym te-
·lar

185
J
daviyi görmüg prostat hastalarmdan olugan bir grupla kary-
lagtirdilar. Hem älen hem de hâlâ hayatta olan erkeklerin ne-
redeyse yüzde 14'ü PSA testleri yaptirmigtl. Aragnunacilarm
fikrince, prostat kanseri taramasi ölüm vakalariru geciktiriyor
olsaydi, hayatun kaybedealer arasmda PSA testi yaptiranlarm
sayisima daha dügük olmast gerekirdi. Àmadurum böyle de-
gildi. Aragtirmacilarm sonucu, "Simdiyedek elde ettigimiz

saptamalar dogrultusunda, herhangi bir gikâyeti. olmayan er-


keklerde prostat kanseri için rutin test tavsiye edilmemesi ge-
rektigi" yönünde. "Hastalara bu metodun ne kadar az güveni-
lir oldugunun açiklanmasi ve hastalarm bunun üzerine seçim-
1erini yapmalari daha dogru."
Kanser ara tirmalarmm fayda saglamamasuun farkli se-
bepleri var.·Bir yandan, sadece Almanya'da yilda 40 bin erke-
gin yakalandigi ve 11 bin erketin bu sebepten hayatim kaybet-
tigi
prostat kanseri genellikle geç yagta ve yavag geligiyor.
Hastaligm ortalama teghis yagi 71. 50 yagmdaki her üç erkek-
'buyüklügünde

ten birinde, prostatta milimetre tümärler olu-

yor. Ama burlar nadiren gikâyet yaranyor. Hatta .80 yagmda-


ki her iki erkekten birinde prostatta kötü huylu kanser odak-
lari bulunuyor. Bunlarm çogunlugu hiç fark edilmiyor bile.
Dolay1s1yla yagh erkeklerin çogu prostat kanserinden degil,
prostat kanseriyle hayatmi kaybediyor.
Doktorlar ve hastalarm yagadigi ikilem, kanser hücreleri-
nin vakadan vakaya çok farkli geligim göstermesi ve doktorla-
m hastaham gidiçatim pek öngörememelerinden kaynaklani-
yor. Tümör, 1993 yihnda 52 yagmda prostat kanserinden ha-
yanm kaybeden Frank Zappa'daki gibi,çabuk ilerleyip metas-
taz olugturarak çabuk mu älüme götürüyor? Yoksa tümör,
kanserle birlikte neredeyse
80 yayma ulagan François Mitte-
rand'daki gibi yava§ mi ilerliyor?

186
tedavi
imse hastahgm gidigatmi öngöremedigi için hangi
negine karar verilecegi de zor bir mevzu. Ve bu kararm
radikal tedavi olan prostatm ahnma-
uçlan var. Çünküen
Ameli-
la hastalar genellikle çok agir yan etkiler yagiyor:
tan sonra hastalarm
yaklapk yürde 20'si idrarim hiç ya da

men tutamiyor. Daha büyük bir yüzde ise (farkharagtirma-


arasmda) ameliyat ikti-
1 göre yüzde 20 ile yüzde 70 sonrasi

siz oluyor.
Giderek daha sik PSA testleri yapildig için, teghislerin ve

Her vakada, prostatm almmast-


eliyatlarin sayisi artlyor.
a gerekliolup olmadigim, hastamn boguna nu agir yan etki-
yagadigim söylemek neredeyse imkânsiz. Ama istatistik
tümörden yaklagik üç
smdan, "PSA testiyle teghis edilen on .
yedisi test olmasa asla fark edilmezdi; dolayisiyla burlar
terhisler" diyor Stiftung Warentest yeni yay1mlanan
.ladan

abmda.
sadece
Ayrica bu test yeterince spesifik degil: PSA degeri
userde degil, prostat iltihabmda, s,eks sonrasi ve bisiklete

imede
de yükseliyor. Tümörlerin yüzde 20'sinde PSA testi
ahyhkla normal sonuç veriyor kanser görden kaçiyor. Ve
--

iti erkeklerin yüzde 15 ila 20'sinde, PSA degeri kan-


yaptiran
teghisin o erkeklerin
: teghisi gösterlyor ama sonradan bu J

risma- ynn14 oldugu ortaya çikiyor. Anketler Almanya'daki


rçok doktorun hastalarun PSA testinin mug,lakligt konusun-
yeterli derecede bilgilendirmedigini ortaya koydu. Erkek

ghgt konulu sempozynmlarda bu test tegvik ediliyor. Üro-


testi
glar, hastalara Almanya'da 30-40 euroya mâl olan bu
igisel saghk hizmeti" olarak methediyor.
'
detayh bilgikt sunmass beklenen diger iki büyük
Daha
henür tamamlanm2ch. dezavantaj-
"Bu testin
iA aragttrmasi

n olduguna biliyoruz" diyor Bostonlu. doktor Michael


Barry.."Bu test z.ararmi apan bir fayda saglayana dek belki de
uzun süre beklememiz gerekecek."

Concano J., Wells C.K.,,Horwitz R..L, vd.: The effectiveness of screening for
prostate cancer: a nested case-contiol study. Archives of Internal Medicine
2006;166:38-43
StifemgWaremest (Yamacyhm Koch): Untersuchungen zur Früherk.ennung
-

Krebs. Nutzen und Risiken. Berlin 2005 «.

RARYBAKTIVilE
1988'da ¶ernobifieki
reahör karass en binierce kiginin
ölämine mi sabep oMu?
.

Anlaçalan o ki, kurbanlarm


sayisi o kadar yüksek degildi. 2005
yilmda yay1mlanan, 600 sayfahk bir
rapor, Ukrayna'daki bü-
yük kazada.yayilan radyasyon nedeniyle yaklapk
4000 kiginin
öldügü Elbette,
bu sayi da çok yüksek ama
sonucuna variyor.
ilk zamanlarda tahmin edilen
apri korkutucu sayilar kadar
degil. Ilk tahminlerde 100.000'den fazla kurbandan bahsedili-
yordu. Yeni rakamlar sekiz büyäk uluslararasi örgütten
100'den fazla bilimci
tarafmdan biraraya
getirildi bu örgüt-
-

ler arasmda Dünya


Sa¢ik Orgütä, Gida
ve Tarun Orgütü
(FAO), Uluslararasi
Atom Enerjisi Kuru-
mu (IAEA) ve Dünya
.
Bankasi bulunuyor.
Ancak Çernobil

I
r

oru, kismen at sayida ölüm


vakasina ragmen, korkunç so-
lara variyor:

1) Reaktär merkezinin yaklasik 1000 çaligani kazada yük-


miktarda radyasyona·maruz kaldi. Kaza sonrasmda yakla-

200.000 kigi çahgtirildi; bu insanlar 1986'dan 1987ye ka- I

zaran azaltmak, enkazi kaldirmak ve kazazedeleri kurtar-


kla görevliydi. Bu kipiler de dügük bir dozla olsa da-
-daha

vadede kazaam sonucu olarak,


tyasyonamaruz kaldi. Uzun
lece bu insanlardan 2200 älüm vakasi bekleniyor.
2) Ukrayna, Belarus ve Rusya'da yaklagik bey milyon in-
1, radyoaktif maddelerin igimmma maruz kalan ya da kal-
bölgeleri"nde yag1yor. Bunun uzun
"kontrol
vadede so-
g
çlarim kestirmek henüz mümkün degil.
3) Reaktör kazasi yaklagik 4000 tiroit kanseri vakasma se-
p oldu; ancak bunlarm yüzde 99'u hastahgt atlatti. En azm-
a dokuz çocuk tümörler sebebiyle öldü. -
4) "Kontrol bölgeleri"ndeki lasmen dü- radyasyon.miktari

k oldugu için (baziaragttrmacilar bu degerleri dogal radyas-


nla kargilagtiriyorlar), o bölgelerde sakat dogan çocuklarm
diger dogum. sakatliklarmm orani hakkmda herhangi bir
icu mevcut degil.
5) bölgelerden yaklagik 350.000 kigi'
Çernobilyakmmdaki
galtildi. Aragtirmacuar, bu durumun, radyasyon nedeniyle
açan zararlardan çogu kez daha tragatik oldugunu belirti-
rlar.

Çernobilraporunu Ï1azirlayan kaza-


aragtirmacilar reaktör

un sonuçlarim gösterme çabasmda


tehlikesiz degiller. Ama
zamn boyutu hakkmdaki agdah efsanelerin ve felaketiñ
bir kadercilige" svebep
"felce
artilmasuun o bölgeyi ugratan
fugunu belirtiyorlar. Nükleer Savagi (nlemek
îçin Hekim-
Birligi (IPPNW) gibi elestirel sesler ise, bu raporun uzun

189
vadede yagañacak sonuçlari änemsizmig gibi gästerdigi uyari-
smda bulunuyor,

IGyn
'

Mettler F., Frey G.D.,vd.: ChernobyfForum report. ChernobyPs Legacy: Health


Environmental and Socio-Economics impacts.2005

HHÍM Aill KAi e1


Sibimagzi kanseríÑIb@iinyetersiz bijgenisabebiglemi
olui?

Rahim agzi kanseri her geyden õnce bir enfeksiyon hastahgi-


dir. En önemli nedeni HP-virüsleridir. Bu kisaltma "Humane
Papilloma" virüslerini ifade eder. Bunlar, cinsel iligki sirasmda
ufak zedelemneler sonucu kan yoluyla bulagirlar (ve-enfeksi-
yon, erketin cinsel organim ne kadar temiz tuttueuyla baglan-
tili degildir). Önceleri,yetersiz hijyende penis ucunda olugan

beyazunsi birikintinin (smegma) kadmm rahim agzmda kätü


huylu tümör olugumuna sebebiyet verdigi dügünülüyordu.
Smagma, erkekler yeterince sik yikanmadignda
olugur ve kö-
tü kokar. Pek iytah kabartici bir gey olmasa da, tümär olugu-

muna katkida bulundugu kamtlanmamigtir.

SAçLAR
I
islak saçIe yatmak zararh mulit?

Islakhk soguk kadar tehlikeli sayihyor. Bunun sebebi büy ük


ihtimalle, islak kiyafetlerin ve s'açlarm bir süre sonra soguma-
sidir. Ama her halükarda, soguk ya da islak ya da soguk ve is-

lak, sosuk algmligi ya da grip soguk sebebiyle degil virüsler

sebebiyle olur. Soguk ve islakhgm


bagigkhk sistemi üzerinde-
ki etkisi, virüslerin etkisine kiyasla oldukça dügüktür. Islak

190
olmasa gerek, ama bu saglik
larla yatmak çok hog bir his
olsa saçlarunzin ertesi günkü
undan tehlikeli degildir olsa
-

ünügünü tehlikeye sokar.

NLIKKONTROLil
likcheck-up girli hastakkiars ortayagikararmt?

yetigkin için bu artik adettendir: Yilda bir


yag üstü birçok
_"bütün vücudu göyle bir çek etmek için" doktora gidilir.
,

rhangi bir gikâyet ya da bir gerekçe yoktur ve doktordan,

t geyin yolunda olduguna dair


bir rapor beklenir. Kan tah-
muayenesi; nasil ki
eri, kalp, akciger ve böbreklerin kisa bir
geçirilip trafi-
abalar belirli arahklarla araç muayenesinden
yilhk
çikmasmda bir sakmca olup olmadigma bakihr,
eck-up da bir tür fiziksel trafik muayenesi iglevi .görür ve
emin ol-
rdürdügümüz hayat tarzumam dogru oldugundan
amizi 1861'de yillik doktor kontrolü ilk kez önerildi.
saglar.
1923'te
bu fikir yayudi ve Amerikan Tip _Birligi
*20'lerde

;örünürde saghkli bütun yetigkinlerde" bu kontrolün yapil-

asmi änerdi.
Ancak 1970'lerin beri check-up eleptirilmeye
sonlarmdan
'testlerle hatali bir gü-
Lglandi.
En önemli eleptiri guydu: Bu
nce veriliyordu.
Chàck-up kargitlari, bu genel kontrolde ger-
sapta.namadigim, kontrokin
kten var olan tibbi sorunlarm
zlasiyla yüzeysel oldygunu ve kontrollërde belirli hastahkla-
almip incelenmedigini savundular. 1979'da Kanada
n hedef
eden ilk
Birligi, yllhk saghk kontrolürin faydasiz ilan
'abipler

oldu. ABD ve digei· ülkelerin tip


uzmaalari birlikleri
urum
bilimsel açidan artik gundan emin oluna-
unu izledi. Böylece
genál saglik kontroln tib-
ilir: Görünürde saghkli insanlarda,
i açidan gereksiz ve bu yÏüzden
kaldtramalt ilk gikâyetler or-

191
taya çikar çikmaz gerçekleptirilen ve belirli hastahklan hedef
alan bir anamnez, muayene ve teghis daha dogru. Çünkütibbi
test yöntemlerinin çerçevesi (rutin kan degerleri, EKG, kalp ve
akcigerlerindinlenmesi, belirli organlann elle muayenesi ve
bazen de batindaki organlarin ultrasoala muayenesi), hasta-
liklann çogunu olugu,m .evresinde yakalamak için fazlasiyla
y ü zeysel.
Check-up'm önemine güven yine de neredeyse hiç .sarsu-
madi. 2002'de, doktorlar, yeti kinlerin yilkk saglik
Denverh
kontrolünden bir beklentileri olup olmadigru aragtirdilar. Ca-
lifornia'da San Diego, Boston ve Denver'da sorular yöneltilen
1200 kiginin yüzde 66'si, or-

.
.
taya - çikan gikayetlerde aile
hekiminden aldiklan tedavi-
lerin yams1ra yillik rutin bir
muayeneyi gerekli buluyor-
du. Ancak soru yöneltilen
kipilerin rutin kontrole inan-
ci, muayenelen _kendi ceple-
rinden ödemeleri gerektigi
durumda, yüzde 33'e dügüyordu.
Check-up'tan beklentiler gayet açikti: Yüzde 90'm beklentisi,
doktorun beslenme, fiziksel aktivite, alkol ve sigara ahykan-
liklan hakkmda fikir bildirriesiydi. Yüzde 60, doktorla ko-
nugmada cinsel hayat ve arabada emniyet kemerinin kullanimi
hakkmda da açiklamalar getirilmesi gerektigini.dügünüyordu.
Aragtirmaya katilanlarm yüzde 90'i fiziksel muayenede, tansi-
yon, kalp, akciger, kann, refleksler ve prostat muayenesi
ya-
p11masi gerektigi fikrindeydi yüzde 80'den az bir oran da
--
igitme ve görme gücünün kontrolünü istiyordu. Aynca, rahi-
magzi kanseri için pap smear testi(yüzde 75), mamografi
(yüzde 71), kolesterol degerleri (yüzde65), prostat spesifik an-
1 (yüzde65), kan gekeri (yüzde41), idrar (yüzde40), digki-
pzli kan (yüzde39) ve akciger röntgeni gibi muayenelerin
arzu ediliyordu.
ilmasi

Konunun uzmani olmayanlarm bu beklentisi pagirtici degil.


farkh. aragtirmalardan sonra, olumlu tibbi bilgilerin
ikü

ulamaya geçmesi ve halka yayilmasi ortalama 17 yll sürü-


.

Olumsuz sonuçlarda -yani bu durumdaki gibi, bir gey et-


belli ki bu süre daha da uzu-
.oldugunda--

z ya da faydasiz
.

Ama doktorlarm yilhk saghk kontrolünün faydah ve an-


th olduguna
hâlá inanmalari gagirtici. 2005 yazmda Den-
çahyma grubu (2002yilmdaki aragtirmay1 yürüten
'daki

p), aile hekimleri ve pratisyen hekimlerle gerçeklegtirilen


incelemeyi yayunlada. Yayimlanan verilere göre, doktorla;
yüzde 65'i yilhk abbi muayeneyi gerekli buluyordu. Arag-
uaya kattlan doktorlarm yüzde 88'i bu muayeneyi kendileri
çeklegtiriyordu ve yüzde 55'i uzman kuruluglarmyn, düzenli
hk kontrolünü kaldirma yönündeki tavsiyelerine katilma-
larmi bildiriyorlardi. Doktorlar bu kontrolü, sadece dok-
hasta arasmdaki iligkiyi gûçlendirdigi
ve ve doktorlara ge-
veriferin aksine-
--bilimsel

sagladig için degl, bu testlerle


tahklar erken afhada
ortaya çrkardabildig için savunu-
lardi.
. .
Birçok doktorun ruña muayeneleri savimmasmda, maddi
lenler de rol oynasa gerek. Ancak runn. kontrolü savunan
ctorlarm bu derece fazla
sayasom olmasun, Washingtonlu

tip uzmam bir .dergisinde farkb olasi sebeplerle


meslek

kladilar. Patrick O'Malley ve Philpp Greenland'e göre,


ctorlar ve hastalaan bu umayenelári tasvip etmelerinin ar-
da, büyük kneka har
olasihkla sebep varch -

örnegin .daha
randevular-
als bir doktor-hasta illykisi. Doksenar,..edrmal
bu.iligkiyi kurmak içiu zuevent samaam gi<lerek azaldigim,
bu kipisei digkiain önemine çok az deger verildi-
randevularda

gini ifade ettiler. Dolayrsiyla, ydhk rutiry muayeneler kaldmi-


mamah, ama farkli
adlandirdmahydi. O'Malley ve Greenland
"check-up"
yerine,
"ydhk
s.ag,hk ziyareti"ni öneriyorlar.

E rynalr
attitudes
Obokr S.K., Procha.zka A.V., G<mmin R., vd.i Public expectations and
for pyhsical examinations and testing.
Annils
o tèrnal Medicine
2002;136:652-659
Prochazka A.V., Limanhl K., Pearson W., vd.: Support of evidence-based
guidelines for the annual physical.examination. Archives offntemal Medicine
2005;165:1347-1332
O'Malley P.G., Greenhed P.: The annual Physical. Are physicians and patients
.telling us something? Archives of Internal Medicine 2005;165:1333-1334

midt?
Avrupa'da yagaµn niifusungoguniugusaÖhkh

Însanm buna inanasi geliyor dogru da. Ancak


- ve
ashnda

tansiyon ve kolesterol konsantrasyonunun suur degerlerine


baktlinca, gu doktor düsturu geçerli- gärünüyor: Saghkh insan,
henüz yeterince iyi muayene edilmemig insandir. Doktorlar
camiasinda çok dolagan bu laft, geçen yillarda kalp ve dolagim
sistemi rahatsizhklart için tibbi tedavi rehberlerini geligtiren

Avrupah kardiyologlar özellikle benimsemig gibi görünüyor.


Bu yüzden Norveç'ten ve Îngiltere'deniki doktor, Steinar
Westin ve Iona Heath, 2005 yazmda Avrupa Kardiyoloji Birli-
yetigkinlerin çogunu hasta olarak daniga-
'gi'ni,
tavsiyeleriyle

lamakla suçladiklar. British Medical Journal adli dergide agir


eleytirilerini gu gekilde ifade ettiler: Tansiyon ve kolesterol için
sürekli dügürülen sinir degerler halki patolojikleyti-
ortalama

riyordu
- doktorlar
insanlari hasta ediyordu.
Gerçekten de, 60 binden fazla Norveçli üzerinde yapilan
uzinanlarma inanihrsa,
ara§tirma gästerdi ki, Avrupa'mn kalp

194
k saghkli pek kimse yok: Uzmanlarm tavsiye ettigi simr
erler, tansiyon için 140'a 90 milimetre civa ve kolesterol
kanda desilitrede 1.93 miligramdir. Ama Avrupa'da tag
.
.asa nüfusun dörtte biri bu degerlerin altmda kalir.
Avrupah kardiyologlarm
bilgilerine gäre, Avrupaldarin
Ligibüyük tehlikeyle kargi kargiya. 50 ya; nüfusunun yüzde
.ndan fazlasi, kardiyologlarm
son kabul ettikleri tibbi teda-
ehberlerine gäre, erken yagta kalp krizi ya da inme için
:sek risk tagiyor. Bütün yetigkinler için hesaplandiginda, bu
n yüzde 76. Bu hesapla, tehlike çok genç yaglarda baghyor:
ragmdaki nüfusun yanst kalp ve dolagim sistemi hastahkla-
in yüksek risk tagiyor. Doktor Westin ve Heath'in fikrin-
kati kriterleriyle doktorlar saglikh insanlari hasta olarak
agahyor.
Buna karyihk, Bad Kronzingen Kalp Merkezi'nde kalp uz-
21 ve ayni zamanda Alman Kardiyoloji Eirligi- dahilinde

amma Proje Grubu'nun säzcüsü olan Helmut


Gohlke,
2emli olan, genel risk tablosunu degerlendirmek" diyor. Bu
den Norveçli ve îngiliz doktorlarm elegtirisini abartih bu-
ar. "Tansiyon ve kolesterol konsantrasyonu gibi münferit
erler tehlikeyi sadece eksik yansmyor." Bu sebeple, Alman

a uzmanlari tedaviye karar verirken, kilo, kan yaglan ve


,iyonun
sigara ahykanhgt, aile geçmi-
yamsira yagam tarzi,
;ibi faktörleri. ve diyabet benzeri ek hastahklari da g,öz
nde bulundurmaktan yanalar. Kigilerin içinde bulundugu
ikeyi daha açik gekilde degerlendirebilmek için, geçtigimiz
arda, farkh faktärler içeren risk tablolari hazirlamiglar.
Yine de Heath ve Westin için sonuç, Avrupa'daki tibbi te-

i rehberlerine istinaden nüfusun çognalugu için, kipilerin


aangi bir gikâyeti olmadigt halde, ilaç ted'avisi d.ügürinime-
-Ieath ve Westin, bu yaygm hyta etme duramunun apr so-

195
nuçlarnu gmdiden ta misyerlar: Gerçakten hasta olanlar için
para ve zaman eksik khr* "Hiçba ülke, ne kadar zengin
olursa olsun, nüfusanne gidarek daha büyük bir kismim teda-
vi etmenin altmdan =
kalkamaz." Ama iki .uzmana gäre, yetig-
kin nüfusa kalp baySÈ
.krizi

ve imme için risk akmda olduguna


inandarmamn aleyhine olan.tek.sebep de bu degil. Dügük de-
gerlere ragmen uygulanan bir tedavide; édavinin faydasi gide-
rek azahyor ama yan.etkilet kalryor, hatta bu yan etkiler teda-
vi gören ve giderek büyüyen grupta artlyer. "Köln'deki Saglik

Hizmetleri'nde Kaline'veEkonomi Enstitüsü'nü yöneten saghk


uzmani. Peter Sawicki, "Giderek .dügen smir degerlerde saglik
hizmetlerinin kätülegeigine dair göstergeler var" diyor. "Has-
talarm, gerçekd4 hedefiere ulagamadddari için moralleri bo-
zuluyor. Gerçekten tedavi edilmesi gerekenler arada gözden
kaçirihyor."
Ayrica, tansiyon ve kolesterolün'ilaç t.edavisiyle
dügürül-
mesinin onlarca yal sonra nasil eikileri olacagma dair pek bilgi
mevcut degil -

ne kadar enkili olacage da biliumiyor, yan etki-


leri de. Hastalarm morali aç1sædan, tartiµlmaz ve hafife ahn-
"insan
gereken guçlar da ortada:
'yüksek

mamasi risk'

damgas1nlyerse, bupsikolojik açidanne-anlama gelir?"-diye


soruybr Westin ve Heath.

Keynak

Westin S., Heath L; Thresholds for norznal blood pressure and scrum cholestefol.
r Lower thresholds mean that 90 percent of people over 50 years are identified
as patients. British Medical Journal 2005;330:1461-1462
De Backer G., Ambrosioni E., Borch-JohnsonK., vd.: European guidelines on
cardiovascular disease prevention in clinical practice. European Heart Journal
2003;24:1601-1610
-
Keil U., Fitzgerald A.P., Gohlke H.: Ris&oabscliätzung tödlicher Herz-Kreislauf-
Erkrankungen. Die neuen Score-Deutschland-Tabellen für die
Primärprävention. Deutsches Ärcreblatt2005;102 A1808-1812
Bartens W.: Die-Krankmacher. Münih 2005

196
Kil
klamideyeµpigir mi?

uyanyi duymayan çocuk yoktur:. Sakiz yutuimaz, yoksa

deye yapigr. ilk bakigta mantikh gibi görünmekte birlikte I

uyan saçmahktir. Çünkübirincisi, sakiz çignendikçe


yaprg-
özelligini yitirir, ikincisi (ki bu çok daha önemB bir nokta-

), midede sakizin mide duvarlarma yapigmasun engelleyen


lü keskin kimyasal madde}er -bulunar. Örnegin,mide
türlü

di o kadar keskindir ki, pH-degeri neredeyse tuz ruhurun-


le aymdir. Midedeki bu asit banyosundan hiçbir. besin
midede, besinieri
,olarak

Lddesi
sag salím çakamar. Buna ek
ten ve parçalayan -birçok sindirim enzimi balunur. Aynca
azlarm içindeki maddelerin birçogu sindirilebilen maddeler
gldir bunlar bu
ve yüzden -olduklari gibi hagrsaklardan ge-
ler. Aragttrrnacuar, mide we bagrsaklarda buyük tikanma-
yaganmasi için yaklagik iki kilo sakizm hiç çignenmeden
tulmasi gerektigini tespit ettiler.

RMAK
rilmak,kucaMagmakh
til
an?

o ki, bu duqumda õnemli olan birlikteligin süresi.


ilagdan

recen davramplarin kaa-basocmi yühselttigini degil dager-


_
günü gösterenibu aragtirma için en andan bir yddir birlik-
yagayan, dolayisiyla'tutkularinda birarefk segumuy çifder-
a bilgi ahndi. insan ilighilerinde içtentigin, sicakhgm saghk
erinde etkilerini aragtiran Kanadah doktorlar gärdük tecrü-

lerden yola çikmiglardi. Ne de-olsa, insan iginden gücünden


ne döndügü.nde nasd karidandig insanur kendini nasu his-
tigini ve saghgun etkiliyer. Knämin erkegiove döndügünde

197
sevecen mi kargiladtgi, yoksa hem'en dirdira mi bagladigzai-
cak bir yemekle mi bekledigi, yoksa adanun nihayer tegrif esti-

gini sadece yüzüne vurmakla da rm kalmadigi, bir fark yaran-


yar nihayetinde.
Stresli hayatlar sûren birçok çabgen kipinin uzun süredir
tahmin ettigi gey 2005'te en nihayët bilimsel oIarak da kamt-
landi. Toronto'dan kardiyologlar, insano egi tarafmdan seve-
cealikle, hatta daha da.iyisi gefkatie :karytlanmasmm, kan ba-
smcim dügürdügünü gästermeyi bagardnar. Arnerikall kardi-
yologlann 2005 yilmda Washington'da .gerçeklegtirdigi yillik
kongrede (ki bu dünyanm en büyük kalp kongresidir) Kana-
'açikladilar.

dah doktorlar elde ettikleri,sonuçlan Bu iyi haber-


lerin hem kadmlar hem de erkekler için geçerli oldugunu vur-
guladilar.
"ipyerindeki

Aragnrmay1 yürüten Sheklon Tobe, stresin


tansiyon üzerinde büyük etkisi var" diyor. Toronto'dan
dok-
torlar aragtirmalari
için 2.16 kadm ve erkegi bir yil boyunca
gözlemlediler. Baglang1çta bütün katihmalarin bir ip günü bo-

yunca tansiyon oynamalari.24 saat kaydedildi. Yil süresince


ve aragtirmano sonunda, kauhmcilarm kan basmçlari tekrar
saptandi.

Ayrica aragtirmaya katilan kipilerden, ne tür bir aile orta-


mmda yagadiklanni
"iligkideki

ve birlikteliklerini" nasil ta-


mmladiklarmi, ifade etmeleri istendi. Buna ek olarak, igyerle-
rindeki zorlanma
dereceleri saptandi. "Motive olmak için be-
lirli bir gerilime ihtiyaç duyariz gerçi" diyor Britanya Kalp
Vakfi'ndan Charmaine Griffiths, fazla streste kan basm-
"ama

ci yükseliyor". Bu da kalp krizi ve diger dolagim sistemi hasta-


hklannm nedeni say1hyor.
Aragtirmanin sonucunda, iy sirasmda ka-
agir strese maruz
lan ve akyam e.ginden yakmhk gären kipilerin kan basmcmm

198
talamaya göre 2,5 puan (basinçölçümünde bir ölçüm biri-
i) dügtügü ortaya çikti. Kan basmet küçük bir dügüg gästerse
kan basmci normalde ilerleyen
, bu sonuç önemli. Çünkü
.gla birlikte yükseliyor. Îgyerinde strese maruz kalan ve evde

ven bir bekleyeni olmayanlarm damarlanndaki -kan, 2,8 .õl-


Em birimi daha _yüksekbir basmçla akiyordu.

Elbette bu aragtirmaya hakh eleptiriler var. Eyler arasmda


vecenlik üzerine bir araptarmamn, bilimsel standartlarm än-
planlanmasi pek mümkün degil. Kör arag-
"kör"

irdügü gibi
:malarda,
kanluncilar dogru tedaviyi mi, plasebo üzerine
irulu
bir tedaviyi mi aldsklarmi bilmezler. Ama bir hog gel-
n öpücügünün etkisini, kargilagttrma gruplari ya da hatta
asebo üzerinden test etmek mitmkün olamaz.
Aragtirmacilar en azmdan; taze âyik olma durumu gibi, so-
1çlari olumsuz etkileyebilecek faktörleri elediler. Zira dizle-
ain bagi çözülecek kadar büyük heyecaular kan basmcun
hlikeli derecede yükseltiyor. Bu nedenle, arastarmacilar en
andan alti aydir birlikte yagayan çiftleri incelediler. Sevecen-

de tansiyonu dügürmenin arzu edilen bir gey olmadigi elepti-


si de çürütülebilir. Ne de olsa, incelenen çiftler 40 ile 65 ya;
Hayatm bu evresinde arok pek tansiyon aletini
·asindaydi.

aplatan heyecanlar degil, huzur ön planda oluyor.

RRIMSAK
mmsak kakusnoigden mi gelil?
I

transak kakupunun seve¢ pek yoktur. Ancak bu saglikh bit-


min digler in kokusumi izledigi yollar gagarticidir. Koku

uns olarak sindirim sµtem.i siegil lere yayihr. Çnn.kü


mide-bâàk
trimsak yendiken sonra yolunda, agir kokulu

199
sülfür bilegimleri òfugur. Zu bilegitMeVbir süre kanda dolay1r-
lar Ye akcigerlerin en ince daniarlad yofayla içeri çekilen hava-
ya geçerler. Sonra da soluk verilmèsiyle dekrardigari çikarlar.
Az da oIsa bir miktar sarimikokusa ciltten de atihr.
Çünkü
sülhir bilegimleri citttektincedamarlaiyoluyla da çikar.

SEKS
einsWarrega UMärBÑmii?
içki'erksklerie
Tibbi meselelerde genellikle oldiage gibi, bu da-içkinin dozuna
göre degigir. Farklr far'kh riväyetler de var. Kimi insan birkaç
bardaktan sonra kendisini halsiz ve yorgun hisseder, hatta
uyuya kalir, kimileri de kanlarmda aÍkolvarsa esas o zaman
coçar. Ama-burada asil
konu, içmek ve alkol degil¯,sadece ve
sadece bunun tahayyülüymüg. Zira Amerikah psikologlar, er-
keklerin içki tüketmeden içki âleminden kavramlarla yaln1zca
kargi kargiya getirildiklerinde ne tür tepkiler verdiklerini ince-
lediler. Bu kapsamda aragtirmacdar, 18 ila 28 yaglarmdaki ka-
tihmeilara alkolün cinsel arzularun etkileyip etkilemedigini
sordular. Daha sonra, genç erkeklerin
bir kismma, içinde fiçi,
bira, viski gibi kelimelerin de tekrar tekrar
bulundugu kav-
ramlar gästerildi. Diger grubun önüne konulan kavramlarm
arasmda çay, kahve ya da su vardi.

200

Bundan beylerden bilgisayar ekramada gördükleri
sonra
dmlarm çekiciligine 1'den 9'a kadar puanlar vermeleri isten-
;inde, iki grup arasmdaki fark ortaya çikti. Daha önce
"al-

Ilü" kavrarnlarla kargi karg1ya gelen grup, alkolsüz gruba ki-


da kadmlari daha çekici. buldu. Ancak bu
"içelim-güzellege-

J
"dügünelim-gäzellegelim",
1'.'e gerek kalmadan sadece içki-
i cinsel arzularmi arttirdigmi dügünen erkeklerde geçerliydi.

dmann R.S., McCarthy D.M., Forster J., Denzler M.: Automatic effects of
alcohol cues on sexual attraction. Addiction 2005;5:672-681 ·

Isol perhiz sperm halitesinigikaeltir mi?

ks ve üreme bazen birbirleriyle baglantilidir. Uzmanlar bu


nuda hemfikirler. Ama hamile kalma ihtimalini arttirmak

n kadm ve erkegin ne sikhkta seks yapmasi gerektigi soru-


ada fikirler ayrrhyor. Birçok erkek (ve kimi kadm), erkek
esten birkaç gün uzak durdugu zaman, sperm kalitesinin ve
ylece de kadmm hamile kalma ihtimÆnin arttigina inam-

r. Birçok üreme tibbi uzmam da belli ki bu dügünceyekata-


or ve çocuk sahibi olma arzusunu gerçekleptirememig çiftle-
üç ila beg günlûk cinsel perhiz äneriyor.

Buna kargm, Israil'deki Soroka Üniversitesi'adenEliyahu


vitas göyle diyor: "Iki günde bir cinsel iliekiye girmek daha
olur." Hem de tibbi nedenlerden. Zira Levitas'in ekibi yak-
ik 900 erkekten topladigt
1800 sperm örnegini aragtirdi ve
imçlari 2005'te Koperihag'da Avrupa ÜremeTibbi Kongre-
ade açtkladi. Israilk amanlar erkekleri iki gruba ayirdilar;
e grup normal, digeri düglik sperm sayisana sahipi. Dügük

erm sayisma sahip erkeklerde, iki'gúnä aqan bir cinsel per-


ede spermlerin hareketliligi, yumuttaya girme #e dölleme

2OI
yetenegi azaldi. Normal sayida. sperme sahip erkeklerde ise,
bir'
spennlerin yetenegi ancak bey ila on gün1ük cinsel perhizde
azalma gösterdi. Levitas, çocuk sahibi olma arzusunu gerçek-
kisa perhizler"
"sadece

legtirememig çiftlere her halükarda


öneriyor. Çünkü belli ki spermler iyi paraplar gibi degil: Kali-
te, yaglandikga illa ki artmiyor.

Kadmlarmmenopezdinemine girmethigie birlikte daha


al cinsel istek hissetmaleri hormon segelerinin
dägmesiylemi ilgilidil?

Buna inanan birçok kadm, birkaç da erkek (konnyla ilgilen-


dikleri kadariyla) ve .doktor var. Akla yakm da geliyor: Hor-
monlar dügtü mü, libido da düger. Ancak Avustralyah doktor-
larm 2005'te Fertility ánd Sterility dergisinde yayimlanan bir
kadmlarda cinsel azalmasmdaki belirle-
aragtirmasi, arzunun
yici faktörün hormonlar olmadigru gösterdi. Psikososyal etki-

ler cok daha önemli.

Lagtirmaya 45 ile 55 yaglan arasmda 336 kadm katildi.


Sekiz yil boyunca kadmlarm hormon konsantrasyonlan ölçül-

dü ve kadmlardan libidolan hayatlan


ve cinsel
hakkLada
bilgi
almdi. Degerlendirme, son âdet görülmeden bir yll önce östro-

jen seviyesinin diger hormon degerlerinin gerçekten dügtü-


ve

günü gösterdi. Ama cinsel istek ve fiili cinsel hayat1 çok daha
şüyük ölçüde belirleyen psikososyal etkenlerdi. En önemli
faktör, daha önceki yillarda yaganan cinsel aktivitenin derece-
si, iligkinin saglamligi ve eye kargi hissedilenlerdi. Avustralyah
uzmanlann bir diger gözlemi de sonúçlaruu dolayh yoldan

dogrular nitelikte. Kadmlarm cinsel aktivitesini yalmzca yüz-


de 19 oramnda arttirmak için, normal östrojen dozu en azm-
dan iki katma çikarilmahydi. Ama bu säz konusu bile degildi.

202
tedavisinin zararh etkileri üzerine
rica,
menopozda hormon
32 yilmdan beri yayimlanan birçok aragtirmadan sonra, bu
z arttingi zaten
aküci bir alternatif de degil.

·nak

and
merstein L, Lehert P., Burger H.: The relative effects of hormones
through the natural
relationship factors on sexual function of women
menopause transition. Fertility and Sterility 2003,84:174-180

kadalarm cinsel arzularmi ihmal mi ediyott


·agtrmalar

Kadmlar için, ticari anlamda Viagra'mn yarisi kadar bile


tganh bir ilaç meveut olmasa da, aragtirmalarm kadmlann
usel arzularim ihmal ettigini gerçekten söyleyemeyiz. Cinsel-

c Maha dogusu. cinsellik sorunlari-- yine de kazançh bir


alamria dönügtü. Alfred Kinsey mazi anlarmi
·a§tirma
bira-
ilgilenmeye bagladigndan ve erkeklerin
p da insanlarla
.
ardmdan
948), da kadmlarin (1953).cinsel davramplari hak-
aragtirmalarun açddadigmdan beri, neredeyse hiçbir
.ndaki

Lahrem
sir kalmadi. Yirminci yüzyilm ikinci yatismda, cinsel-
k alanmda bir saghk endüstrisi olugtu. Pfizer ilaç firmast
elmas" viagra'yl piyasaya sürdü. Bunun ardm-
"mavi
998'de
Glaxo-Smith-Kline benzer preparatlar olan
an, Eli Lilly ve
olan
Levitra'yi geligtirdiler.¯Sertleymeye yardimci
ialis ve
açlar, üretici firmalarma yllda üç milyar, eurodan fazia
ciro

aghyor. Simdisira kadriarda. Çünkähdm cinselligi alamn-


olabihr
a kâr marji daha da üksek
fonu alan
Viagra'nm üreticisi Pfizer firmasap4an aragtirma
:hicagolu Edward Laumann 1999'da, er-
sosyoloji profesörü
eklerin yüzde 31'inin cinsel beaukluklar yagadiguu iddia
etti.

ciesel anlamda anzah buluyor-


Iatta kadmlarm yüade 43'ûnü
.u.

Kadmm cinsel isteksizligini hastahk olarak gõren ve olasi


tedavileriçin genig bir ahm açan yeni bir semptom bulundu
bile: HSDD ("Hypoactive Sexual Desire Disorder"), yani kisa-
ca istek azalmast. Bagka aragttrmacuar
FSD ("Female Sexual
Dysfunction": Kadmlarda Cinsel Íglev Bozuklugu) kisaltmasi-
m kullamyorlar. Sände bozirklag¡un clerecesi 2004'ten beri
PFSF-testi ile belirknebilir elsa da, hastahk kriterleri muglak.
PFSF, "Profile of Female Sexual Functiog" (Kadmlarda Cinsel
iglevProfili) anlamma geliyor ve arza, uyarilma, orgazm, tat-
aiin,hässasiye einseldamda öz kavrayt; pararnetrelerinin
yarusira cinsel korkulari ve.kugkulari kapsiyor. Kadmlardan
kendilerini degerlendirmeleri isteniyor.. Smir degerler mevcut
degil ama hangi kadm kendinden her alanda memrun oldugu-
nu iddia eder ki zaten?
îlaç endüstrisi iligki optimalleptirmesi için birçok ilaç arag-
tiriyor. Pfizer, erkeklerdeki bagaridan sonra, Viagra'yi
kadm-
larda da test etti. Cinsel güç takviyesi'kadmlarm cinsel organ-

larma daha fazla kan hücum etmesini saghyordu ama kadm-


lar bu yüzden illa ki daha fazla arzu hissetmiyorlardi. Califor-
nia'daki Mountain View'dan Vivus firmasi, kadmlarm cinsel
organlarma sürülen ve daha iyi kanlanma ve yüksek kayganhk
sayesinde kadmlarm daha kolay uyarilmasm1 amaçlayan da-
mar genigletici Alprostadil'i yine de deniyor. Boehringer Ingel-
heim, antidepresan olarak ruhsat alamayan ama bunun yerine
cinsel arzuyu tetikledigi iddia edilen Flibanserin'i deniyor.
New Jersey'den ilaç girketi- Palatin Technologies,
beyindeki
melanokortin reseptärlerini böylece kadmlara daha
uyaran ve
fazla haz saglamasi beklenen PT 141 adh burun spreyine güte-
niyor. Ve bütün dünya genelinde bilimciler, bilgisayarh to-
mografi yöntemiyle görüntülemelerle,
kadmlarm orgazma
ulagtiklari an hazzm beynin hangi bölgelerinde alevlendigini
aragtiriyorlar.

zo4
,
Testosteronlu:baatlar, kren ler. ve merhemlerin kadmm li-
o durgunluguna derman. olmasi- amaçlamyor Çünküer-
dik hormonu,. çok daha: dügük konsantrasyondá olmakla
likte,. kadmlarm da damarlarmda akiyor. Menopezdan
ira vücudunikendikendine testosteron üretimi.azaldigt için,
hormon, kadmlarm cinsel.istek ilacr olarak görülüyor· ve
i üstü, vajina içi ya da agazdan tablet olarak veriliyor.. Da-
Temmuz 2005'te, Journal of the American Medicat Associ-
on dergis.inde yayimlanan bir araecirma, cinsellik hormon-
mm dügük konsantrasyonunun. cinsel istek azalmastyla bir
kasi olmadg,tm kamtlmh. Yani libido. üzerinde herhangi
olumiu etki.kamtlanaarsmg elsa da, Amerikah doktoriar
stalanna her yil ruilyoalassa testostereo pyta öneriyor-

Bir bäbreküstii. bezi hormonu olan ve DHEA kasaltmastyla


inen ilaç" Dehydroepiandrosteron
"mucize
da benzer gekil-
popeler.. Würzburg'dan doktorlar 1999'da, hastahk seviye-
de harmon-eksikligi yagayan kadmlarda DHEA tedavisi es-
nada keyi&tisin ve isteklerinin bariz pkilde artugmi sap-
lilar. Ancak tedavi gören kadmlar gerçekten hastaydt, böb-
:
ustü bezleri dogru çabgruyordu. Würzburg'dan hormon
nam ve bu aragtirmamn yöneticisi Brune Allolio aragttrma-
a sonuçlarmi, "Erkegin. saghkh kansunn çayma gizli gizli
-IEA kangtarmasmm ve b ylece karisam cinsel istekle ynmp
uçacagan beklemesinin bir faydasi olmaz"
I..
sözleriyle yo
nluyor.

New Yok Üniveräiksindenşakol4gLeonore Tiefer, dok-


:larm terhis ve tedavi çal elägmyer. Sir kadmm ne
cinsel duymasi gerektigine ne zaman bir bo-
.hkta

arzu ve

aktan söz edilebilecegine kim karar vereinär diye sornyor.


:imsel sorunlar sosynl, k.ühürel ve paikalejik sorunlardir -
bunun ätesinde belki tabbi." Tiefer Temmuz 2005'te Science
dergisinde göyle bir tespitte bulunuyor: "Kadmlarm cinsel bo-
zukluklarmm çogu äz saygdariyla ve birlikteliklerinin niteligiy-

le alakah. îlaçlarla tedav.i edilemeyen geyler var." Tiefer, bú ye-


kilde kadm cinselliginin tibbilqtirildigi Gesevigmenin zenginli-
ginin hormon seviyesi, kayganlik unsurlari ve sinir uyarimlari-
na indirgendigi eleptirisini getiriyor. Tatrain edici bir birliktelik -
için çok daha önemli unsurlar olan iligkinin niteligi ve diger
hayat partlarmm bu arada dikkate ahnmadigim säylüyor.
Öte yandan, Boston Üniversitesi'adeürolog ve cinsel ikti-
darsizhk uzmarn olan Irwin Goldstein- ise, seks ilaçIari yeni
denendiginde ya da piyasaya sürüldügünde her seferinde bag
gösteren suçlamalardan bikip usanmig. Viagra döneminden
önce erkeklerin de,.sorunlarmm tamamen psikolojik oldugu

lafmi sürekli dinlemek zorunda kaldiklarmi säylüyor. Simdi


de kadmlarm, tatminsiz bir cinsel hayattan oldukla-pikayetçi
rmda bu durumla kargilagtiklarim ifade ediyor. "Cinsel ilaç
endüstrisini ele tirenler tibbileptirmekten bahsediyorlar" diye
elegtiriyor Goldstein. "Ben onlarm bu yaptiklarma psikolojik-
leptirme derim."
Kayink

Bartens W.: Lust aus dem Labor. Mit Viagra verdient die Industrie Milliarden.
Jetzt kommt die Libido der Fra.uen dran: Wer nicht dauemd will, wird für
krank erkläre. SZ Wissen 2005,5:68-72

SIRTAËRILARI
Sirt airdari her geydenönce mekanikbir sorun mudur
ya da zaylf kaslardan mi.kaµaklamt?

Sirt agulari soguk algmhgi gibidir: "Tedaviyle 14 gün sürer,


tedavisiz iki hafta. En azmdan genellikle." Sadece hastalar

zo6
L degil birçok doktor için de kykirtici olan bu iddia, Köln
'tversite'Klinigi'nin ortopedi gefi Peer Eysel'den geliyor. Ey-

bazi hastalarda sirt' agrdarmm ardmda, iltihap ya da tü-


elbette bili-
r gibi. ender ve önemli hastahklarm yattigun
·.

Ama sirt agnlarmda hastanm rub halinin, gimdiye dek I

finülenden çok daha önemli oldugunu söylüyor: "Sirt ag-


rmda psikolojik faktörler tedavi yüzde 80'in
sonucunu
rinde belirliyor." .
Sirt a~gnlari
·ayan

hastal.ar,
bölgeleri
·unlu

teklemek · için
:aklarmi
degig-
.rler, yeni gilte-
,
ahrlar, ergo-
inik ofis san-
yelerinde otu-
.

lar ve spor sa-


larma kaydo-
lar. Bu sirada
iellikle tek bir
unlu Sirt boyunca uzanan kemikli
bölge vardir akulannda:
stegimiz, omurga. Yani bu mu psikolojik faktärlere bagli
Leak?
Heidelberg ÜniversiteOrtopedi Kliniş'nden Marcus ·

ailtenwolf, "Her psikolojik tepkiye fiziksel süreçler eglik

er" diyor. "Išunun kiiruntuyla alakast yoktur." Yine de, bir-


gärüldügü insorm ruhsal durumu sirt
k aragtirmada üzere,

nlarma yatkmhgi için insanm iskeletinden daha fazla malu-


ek-
it sunuyor. Însamn psikolojisi ytpraamissa, kemikleri ve
nleri de gic1rdlyor igte. "Biz insanlar,,ssrt.agrdari yaratan bir
vramy geligtirdik" diyor Peer Eysel. -

'

, 7
.
Ruh halimizia sortumzdaki yükün neerindeçok büyük bir .
etkisi oldugu artsk karnthana; saydiyor. Stanford Üniversite-
si'nden ortopedistler 2004'te, hangi insanlarm sirt agrilari ge-
ligtirdiklerini ve buna yatkmligm belirlenip belirlenemeyecegi-
ni aragtirddar. Zu araparma için, ilk baçLihiçbir gikâyeti olma-
yan katihocilan beg yd boyuaca gözlemiediler. Sirt agnlarmm
en iyi, bir kipilik profili dogrultusunda äuceden kestirilebilece-
gi sonucuna varildi. Çekingenolan ve hislerini nadiren göste-
renlerin sirt agrilarma özellikle yatkm oldugu göräldü. Õte
yandan, ortopedistlerin
ha¢tahgm geligiminde genellikle en çok
itibar ettikleri faktörler.pek az etkiliydi. Ne omurlar arasmda-
ki mesafenin daralumene.de agn provokasyonu testleri sirt Iz-
dirabun öncedo
belirleme e yarlyondu.
Sart agrdari bir aumarah halk h«stahgid2r. Günümüzde
.
bagka hiçbir gikâyet ha kadar çok ip kaybi ve erken emeklilige
sebep olmaz.
-agnkri

Srrt
Almanya'da her yll. 17 milyar euro
zarara, 3,7 milyon
kisinin hastalik bildirmesine, 75 milyon ig-
günü kaybma, 530 bin kipinin erken emekli olma-sma, 270 bin
hastanede tedavi vakasma ve 4,1 milyou gün hastane tedavisi-
ne sebep olur. Sirt agrilarmdan muzdarip hastalardan yagayan
kocaman bir endüstri var; agn kesici, araba koltugu ve korse
üreticileri,
spor salonlari ve sirt agrilari tedavi merkezleri.
Mainzh psikosomatik tedavi azmam Ulrich Egle 2002'de,
bel omurlarmdan gikâyetçi hastalarin agri kàriyerlerinin her
geyden önce. psikolojik faktörlere bagh oldugunu saptadi.
Uzun süre boyunca lyilegmeyen hastalar en azmdan beg psiko-
somatik gikâyetten daha yakm1yordu. Hastalar genellikle her
yil ikidenfazia farkh doktora görünmüg ve daha sik korku ve
depresyondan gikâyetçi olmuglardi. "Agri algilandigi yerde
olugmaz" diyor Egle. Hastalarm ruh halinin agirhgi kemiklere
bindigi için, sirt agrilarinda ameliyatlarm baçari oram dügük.

2oß
< ameliyatlarmm yüzde 10 ila 20'sinde tatmin etmeyen so-

lara ulaphyor. Sebepler stres ve ammn üstesinden yeterin-

elememekteri kaynaklamyorsa, negter de ige yaramiyor.

el R., Esle U.T., Hardt J.: Are childhood adversities relevant in patients with
bronic low back pain? European Journal of Pain 2002;6:221-228
ei R., Egle U.T., Rampe J., vd.: Somatisation predicts the outcome of
eatment in patients with low back pain. Journal of Bone and Joint Surgey
002;84:189-195

t ainlannda dinlaumek,agri kasici µ de ameWat


dah olor mn?
"dogru"

lensel hareket hareketsizlikten çok daha iyi. Ve

ramgm da agri yatkmhgi üzerindeçok büyük bir etkisi var.


iegin hem agirkanh hem de i; yerinde mutsuz olanlar yedi
daha yüksek bir sirt agrisi riskiyle kargi karpyalar. Ìgini -
11ikle zor olarak algdayanlar daha da büyük tehlike altm-
Agrilar devam ettikçe, hastalarm algisada durum içinden -
imkânsiz hale gelmeye baghyor.
umasi "felaketleptirme-
Agri çekenlerin birçogu o zamaa durmau
meylediyor. Doktorlarm bu tabirden kasti, sirt agrilarmda
ici zararlar göreceklerine inanan ve her ne pahasma olursa

un agrilardan korummaya çabgan hastalarm.korku içinde


pasif olarak agrilardan kaçmma d2¥FamgL.
Ñ25t2Ïaf agfl ÏR
(daptirdiklari her geyi reddediyorlar. Freiburg Üaiversite
nigi'nden psikosomaa hastahklar profesärü Carl Scheidt,

grilar, özellikle
sirt agrilan, çogu zuman öfke, ktzgmhk ve
intünün üzerini bir dolgu gibi kapanyor" diyor. "Hastala-
sakh hislerinin ortaya çakrnasma inin vermeyi ögrenmeleri
avi açismdan faydah. O zaman çogu kez gikâyetlerde hafif-
ie yagamyor."

2c9
,
Scheidt, sirt apdären faktärü îllk
'arturabilen

äç ayiriyor.
faktör, örnek alman insamlardan ögrenilenler. Anne-ba balar,
kardegler agriya nas11 tepki-veriyorlandr? ."Anne eklem roma-
tizmasiyla hep koltuga uzanmigsa, bu davram; çogu -kez ileri-
de taklit ediliyor" d.iyeifade ediyor Scheidt. ikinci faktör ise
"duygusal

baglam". Hislerini yagamasmi zorlagtiran bir or-


tamda büyüyen ya'da acih aytihklar ygayan bir insan, daha
sonra psikolojik baski altmda.oldugu durumlarda tekrar agri
ile tepki vermeye meylediyor, diye açikhyor Scheidt.
Üçüncüfaktsir äse failkset. Eskiagnkr iz biraklyor. Agri
"yolu
sinyalinin iletildigi sinirler hassaslapyor, agrmm aç1h-

yor". Agri psikolojik baskibu da iz biraki-altmda yagandiysa,

yor. Agri ve hislerin beyinde iglendigi bölgeler birbirine çok


yakm. Beyiri bu iki durumu birbirine bagl1yor, çünkü agri vü-

cut için stres ve keyifsizlik arilamma geliyor. Agridan korku


dayuldugu zaman stres.daha da. artryor. "Bu yoldan yeterince
sik geçildigi zaman, durumun tetsi de-iglemeye baghyor" diyor
Carl Scheidt. "O zaman da stres ansiya.sebep oluyor."
Çünkü vücut olumsuz örnekleri
hafizasma kaydeder. Lim-
bik sistemin beyin bölgelerinde, yani amigdala ve ön komissür
bölgesinde, agri uyarimlari duygu alg11amalanyla iligkilendiri-
lir. Omurgamizdaki agrmm bilincimize ne kadar giddetli geç-
tigine burada karar verilir. Bu bälgeder agri nyarimlarmm

hangilerinin periferiden beyne ulagaCa L seçilir. Saghkh insan-


larda, agr1yi beyne giden bu yol üzerinde frenleyecek birçok
kontrol noktasi bulunur.
Kafka'nm "Kanun Önünde" adh hikâyesindeki, tanali
adarun derdini söylemesini engelleyen
kapici gibi, sadece ve
sadece belirli agri uyarunlaruu bastirmak için varolan, frenle-
yici spesifik sinir yollari bulunur. Bunlar omurilik seviyesinde
agrmm iletilmesini bastinrlar. Bilimciler bunu "Gate-Control-

2IO
orie" (kapikontrol teorisi) olarak adlandinr. "Kronik agn

abesive olumsuz duygularia agr1 egiı dügüyor Ye agr1 yo.-


Ln bastirici etkisi devte digi kahyor" diyor Scheidt.
·)lumsuz hisler da yerle§iyor; tabiri
nörobiyolojik anlamda

se, sinirlere dokunuyor. Kapici agilabilir hale geliyor. "Sirt


ulagtiga, tek
si, sinyallerin sadece perifer sinirlerden beyne
bir yol degil" diyor Mainz Üniversitesi'nden Ulrich Egle.
sler ve algdama kahplari- üzerinden yukandan apaglya

ru neyin geri bildirildigi en az o kadar önemli."

sirtagrdanm geligimi için bir diger risk faktörä de küçük


2kluk
döneminde giddete maruz kuma k. Seb ebi belirsiz
sendromu yaçayan yetigkin hastalarm arasmda çocuk yag-
ötü muameleye maruz bariz gekilde yük-
kalanlann sayisi
Bu grupta, yeterince koruma saglayamayan hasta anne
alarm çocuklarmm sayisi da fazla. Almanya'da bütün ye-
inlerin yüzde dayak yedigini ifade
12 ila 14'n çocukken
-or.

"Bu insanlar, daha sonra sorun fiziksel


yaçadiklarmda,

pleri varmig gibi· görünen birçok gikâyetle doktora bagvu- ¯¯¯


>rlar"
diyor Heidelbergli ortopedi uzmam Schiltenwolf.
Ivrim açismdan, bir yerimiz acuhgmda dinlenmek gibi,
: agridan kaçama- tepkileri gerçi çok aniamk Ama akut
durumunda faydah- olan davramelar, kronik agrdarda
ladan çok zarar Øysa tedavi ne kadar basit cla-
getwiyor.
"Hastalar, kendilerinin bir gey degigtirebdecegini ögren-
zorundalar. Õrnegin, agndan korkmamak gibi" diyor
kaçmma davraragmann vazgeçiyorlar
Jtenwolf. "O zaman .
egigi yava; yavag tekrar yükseliyor." Bu darumda, kro-
.gri

agn hastalan bik uzun zamandir ä21edikieri bir hissi yagi-


Lar:Agrmm geçmesinin ne km r güzel oldugunu.

me-W.: Vom Kopf ins Kreuz.Olfder Rücken weh me, hat mehr rait der'Seele
a tun als mit den Knochen. SZ-Wissen 2005;2.:44-47
SM agrdanumsabebiriatgaade girtliir mü?

Tibbm neredeyse hiçhir alamnda teghis ile hastanm saghk du-


rumu arasindaki uçurum,bu kadar büyük degil. Daha net ifa-
de edersek: Sirt agrdan.çeken hastalarki räntgen, bilgisayarh
tomografi ve manyetik rezonans gärüntülerinde çogu insanda
büyfik ylpranma belittileri -ortaya çikar çikmasma ama bu
apnma insanlarm sirtmdan eziyet çekip çekmemesi konusun-
da pek bir yey ifade etmez. Birçok aragtirma bunu etkileyici
ekilde dogruladi. Bir incelemede, radyolog ve ortopedistlere

yüzlerce räntgen fihni ve bilgisayarli tomografi görüntüsü


gösterildi.. N.akalarm üçte-birinden fazlasmda, doktorlar säzde
patolojifsüreçl=er ettiler ve bu vakalann
tespit bir kismmda
hemen cerrahi müdahale yapilmasmi gerekli gördüler. Kemik-.
uzmanlarmm bilmedigi bir gey .vardi: Önlerinekonan gärün-
tüler, herhangi bir sirt agnsi gikâyeti olmayan, saglikh üniver-
site ägrencilerinindi.

Röntgen uzmanlarmm yetigkinlerin.


üçte birinde omurga-

da, hastahk göstergesi olan ama tedavi gerektirmeyen degigik-


likler tespit ettigi o zamandan beri biliniyor. Ortopedistlerin
sirt agrilarmm ilerideki seyrini kestirmek için tercih ettikleri
kistaslar da pek belirleyici degil. Ne omurlar arasmdaki mesa-
fenin daralmasi ne de agri provokasyonu testleri sirt izdirabim
önceden belirlemeye yarlyor. · .
'
Daha hayret verici olan bir gey var: Ortalama nüfusun
röntgen filmlerinin ve bilgisayarh tomografi görüntülerinin
degerlendirmesi gösterdi ki, 50 yagmdakilerin neredeyse yansi
disk kaymasi geçirmig ama bunun farkmda degil. Öte yandan,
"nonspesifik"

sirt agrilarmi yüzde 90'i yani agrmm sebebi bu-


lunamiyor. Bu, ortopedi muayenehanelerinde açik ara en sik

koyulan teghis. Hastalarm yüzde 40'i bu yüzden doktora bay

2I2
ayor ve bir açiklama bekliyor. Bu durumda da onlara,
icup dügmemek adma, omurgada bazi belirtileri" "agmma

äldügü söyleniyor. .

t a"grilarude.enfaydah gey hasta jimnastigimidid

staligm
tedavisi amaçh yapuan limnastikhareketleri güp-
iz faydahdir. Bu hareketler kasdmig gevgettigi ve adaleleri

lendirdigi _gibi kemiklere binen yükü azaltmaya yarar.


.a
sirt agruarmda bagka faktörler de büyük rol oynar (bkz.
.T AÖRILARI: .Stre.agrdarz her peydemönce mekanik bir
un mudur ya da zaysf kaslardan mz kaynaklamrf). Insanm
ede bulundugu.ruh hali,
sirt agrdarmm olugmasi için önem-
ir tetikleyicidir. Özel hayatadan ya da iginden h.ognutsuz
alar, hatta psikoloj.ik giddete maruz kakhgmi dügünenlerin
agrdari yaçaria riski belirgin gekilde daha yüksektir.
Bu sebeple, Îngiltere'de gerçeklegtirilen büyük bir aragtir-.
ain, s1rt agrilargula, aşiyla bag etmek iç düzenlenen bir
gramm hasta jimaastigi, hatta
"traksiyon"
gibi tibbi mü-
taleler
kadar etkili ortaya skarmasi gagirtrei de-
olduguna
Doktorlar 200 îtigilizhastayt gözlemlediler. Hastalarm ya--
na jimnastik yaptirildi, diger yarisma. agriyla daha iyi bag
tek için stratejiler ögretildi. Bu skamjiler arasmda, örnegin
idan
korkmamak, antiyi felaket olarak algdamamak ve ba-
Eareketlerden sakmma yönünde 2hykanhk
-geligtirmemek
di. Hatta hastalar aktivitelerini geniëlenneye tegvik edildi.
lara agi·mm nasil olugtugu ve nasd giddetiendigi açiklanda.
iki ay sonra, kaç hastamn Mlâ sirt.agrdarindan muzdarip

agu belirlendi. Sonuca gare, iki tedavi gurubu arasmda


bir fark yoktu.
Aragtirmaya kaleme L numan k's . hastalari. agnyk hâg
,
etmek için geligtirilen programidra'yönlendirmeyi öneriyorlar,
çünkü bu programlarageleneksel tedaviden daha az zarnan. ve
çaba gerektirdigi gibi hastalar açismdan da ileride daha az ek
tedavi anlamma.geliyor.

Hay ILM., Mullis R., Lewis M., vd..: Comparison of physical creattnents versus a
brief pain-management programme for back.pain.in primary care: a
randomised clinical trial in physiotherapy
praCEÏë€.
Lancet 2005;365.2024-2030

SMI ISKETIMi
Báp we a§ir sogabalgmhil hastalddamde bol sm
tiikatilmelimidh?

Doktorlar da anne babalar da bunu sahk


Burnunut ak- verir.

maya, bogazmiz karmcalanmaya, eigerler lurildamaya baglar


baglamaz, vücuda normalden fazla sivi s.aglanmalidir. Birçok
insan için bu dügünce çok akla yakm. Genellikle sunulan açik-
lama, insanui gripal enfeksiyonlarda 4zellikle
buna bir de
ate; eklenirse- daha fazia terledigi
ire bu yüzden .de sivi kaybi-
m mutlaka dengelemesi gerektigi4r. Ayrica, bogaz ve genzi,
mikroorganizmalar oralara yerlegig yerlegmez, gäyle bir güzel
eÂHr.
yikamak da genel olarak tavsiye ve bronglan tu- Bogazi
tan yogun kivarnh balgamm, sik ve çok sivi tüketimiyle daha
çabuk böylece balgam çikarmamn kolaylagt1(p,
"sivilagtigi",

da iyilegmeyi hizlandirdigi dügünülür. Genel fikir birli-


«bunun

gi, fazla sivi tuketmenin zaran olmayacagt, çogu insanm zaten


yeterince sivi tüketmedigi yönündedir.

Queensland Üniversitesi'ndenAvustralyali doktorlar bu


bildik dogrulugunu kontrol ettiler. Bu konuda gim-
tavsiyenin

diye dek yayimlanrug literatürü degerlendirdiler ve biraraya


getirdiler. Uzmanlar, solunum yolu enfeksiyonlarmda fazla si-

I
tüketiminin, genel kamnm aksine, hiç de her zaman zararsiz
nadi~gt sonucuna vardilar. Brongit ya da hatta zatürreede,
cut normalden daha.fazlahormon (ADH) sal-
antidiüretik

ai·. Muhtemelen bu durum ust solunum yollari, yani bogaz,


tlak ve soluk borusu iltihaplaruida
-
da geçerlidir. ADH,
brekler yoluyla ne kadar sivi atildigmi düzenler. Bu hormon
la salgdanirsa, vücut sivi tutar. ADH az miktarlarda bulu-
da {örnegin alkol tüketirninde)
sa ya losmen bloke edilirse,
cuttan idrarla birlikte daha fazla sivi atihr.
Ancak biz yine solunum yollarma dänelim. Solunum yolla-
enfeksiyonu nedeniyle vücutta daha fazla ADH dolagimi
eydana gelirse, kandaki sodyum ve potasyum gibi tuzlar ve
ineraller, normalden daha sulandirilmig halde bulunutlar.
i durùmda,
armalden daha
e fazla.sivi tuke-

diginde, sulan-

a etkisi tehlike- ..

bile olabilir.
iipuk sodyum

3nsantrasyonu

rçmlik, ykm-
. ga
ve kramp gibi .
.

:lirtilere sebebi-
verebilir hatta durumda loomaya bile rieden olabilir.
:t a.stri
-

2nun sadece teorik bär tehlke-olmadigini, zatürree geçiren


>cuklarla gerçekleptirilen iki arag.tirma kamtiryor. Bir aragtir-
ada çocuklarm yüzde 31'inde, dàger aragtirmada ise ylizde
Pinde kanda sodyum:eksikligi bn eksiklik agiri sulan-
vardt;

adan kaynaklamperdu. Çok dep-ik sodynm konsantrasyo-

na sahip dört çoeuk:õklji. Eu yämden,


soguk algmlg hasta-

2IS
liklarmda ve akciger raintsukklarinda çok sivi tüketilmesi yä-
nündeki genet tavsiyeden vazgeçilmelidir.

Guppy M.P.B., hiickan 5.M., DeÌÑar C.B.: "Drink plenty of fluids":


A systematic review of;evidence for this_ recomspadation in acute respiratory
infections. British Medical journal 2004;328:499-500

Maratonda se dega-Mdik garaktirm diger spor


daHarmdasun I : Tili, susama hissi gelmeden önce mi
gergeklagmelidil?

Çok sivi tüketmek gerektigi tavsiyesini duymug olmak için il-


laki maraton kogmak gerekmez. Herhalde 2003 ya da 2004 yi-
lmdaydi. Birden, özellikle genç hanimlar su ve enerji içecekle-
rinin emzikli gigelerini keyfettiler. Bu gigeler yolda sokakta,
metroda, her yetde karçuniza çikar oldu.
Sporcularda durum farkli. Ara
koganlar bile, bu em-
sira
zikli gige modasindan önce de, dayamkhhk gerektiren sporlari
yap arken, efor hai·camans äncesinde xe sirasmda yeterince si-
vi tüketmek gerektigÃi1:n
's¢vi

.hettstek
Ner halükarda, susuzluk hissi
gelmeden änee çok hássnli gör ünüyordu. iddia
ediidigi üzere, susadik hissedildikten sonra gigeye ya da·bar-
daga ·sarilmak
sivi dengelemesi-için çok geçti. Ama eger vücu-
da sivi ya da besin vermenin zarriam geldiginin igareti olarak
degilse, vücut susuzluk ya da açlik gibi hislerin sinyalini neden
versin ki?
Bu garip tavsiyenin nereden çiktigi belii·siz kalsa da, bilim-
ciler bu sporcu dogmasim daha detayh inceleme zahmetine
gerçekten pek girigmemiglerdi. Gerçekleptirilen aragtirmalar
ya az sayida sporcuyu gözlemlemig ya da zirvedeki sporculara
odaklanmisti. Harvard Üniversitesi'ndenaragtirmacilar bu

2I6
aneyi daha genig bir zeminde mercek altma aldilar. Arag-
ünlü kogu olan
na için, 42,195 kilometrelik, herhalde en
ston Maratonu'aun katihmeisun incelediler. 2002 y1-
,766

da kogulan ve ne yazik ki bir de ölüm vakasi -28 yapndaki


koguca finigten at önce y1gthp kalmigti- gerçeklegen ma-
onu seçtiler.
Sporculardankogu sirasmda sivi tüketimleri hakkmda ka-
tutmalari istendi; hem aldiklari.hem de vücuttan attiklari
i miktarmi tahmin etmeliydiler. Finigten sonra kopucular-
n
-kan örnegi almdi. Kogudan sonra katihmeilarm yüzde

(kadinlarm yüzde 22'si, erkeklerin yürde 8'i) hiponatremi


sterdi, yani kandaki sodyum bariz gekilde
konsantrasyonu
gmügtü. Kogucularm yüzde 0,6'smda fynni 3 kogucuda)
adaki sodyum miktari o kadar tehlikeli seviyede dügüktü

olarak guur bulamkhgt, bag dönmesi ve kramplar


sonuç
tydana gelebilirdi. Analiz, elit sporcular sunfma dahil olma-
n, hobi olarak koganlarm, hiporiatremi geligtirmeye özellik-
yatkm olduklarim ortaya koydu. 42,195 -kilometrelik mesa-
ri
därt saatten uzun sürede koganlar, kogu sirasmda üç litre-
yuzden giddetli agirhk dalgalanma-
a fazla sivi içenler ve bu
yagayanlar özellikle tehlike altadaydi. Kadmlar ve
"izoto-

e hipoostremiye daha fazla maruz kal-


içecekler tüketenler
,çünkü spor içeceklerinin îçindeki sodynm konsantrasyonu
cudun sodyum konaantrasyonunun yaklagik beste birine
nk geliyor. Daha önce gerçeklegtirilen aragtirmalarda genel-
kogueular incelenmigti; sporcularda hiponatremi
-bu,

.le elit

ki belli ki dahavdüpük.
Aragtirmacilar, hiponatreminin bireek kagucu için bir so-
n oldugunu vurguluyorlar. 2002 kogusunu tamamlayan Bos-

n Maratonu'nun 15.000. kan.L masiaa oranlanmca, 1900'ün-


dügük seviyede hiponatremi, hatta 90 kigide agir sodyum
kaybi sonucunnarilab.ihr. Kogueular forkh miktarlarda terie-
diklerinden her birinde kaybi degigik oldugu .için genel
.sivi

tavsiyelerde balunulamar. Harvard uzmanlari oldukça basit


bir: änlem olarak, kogucularm idmandan önce ve sonta tartil-
rnalarmi tavsiye ediyoriar. Kogudan sonra öncesine gäre bariz
ekilde fazla vücut agirhšma sahip olanlarin, kätüyan etkilere
maruz kalmamak ¿çins kogn sirasmda sivi tüketimlerini smir-
Iamalarmda fayda var.
¥,ymk

Almond C.S., Shin A.Y., Eartescue E.8., vtl· Hyponatremia among runners in the
Boston Marathon. New England Journal of Medicine 2005052.1550-1556

insangemekten öneessun igerse, açhkhissi gider mi?


Yemekten yarim sonra öncesinde su ve benzeri bir içecek iç-
menin yasak oldugu aileler
Kimileri de bu sözde ye-
vardir.

mek frenlemesini bilinçli olarak kullanirlar. Bunun arkasm-


daki dügünce ise, karm ¯siviyla dolarsa, oraya daha az yemek
sigacagidir.
Bu açiklama akla yakm geliyor. Ama bu sivi igtah frenle-
mesi uygulamada tam iglemez. Bunun sebebi de içeceklerin
midede, birkaç saniyeden birkaç dakikaya uzanan, kisa ko-
naklama süresidir. Ve beyne açhk hissini ileten organ da sö-

nuçta midedir.

SIGARA
Sigara tiryakileri, agir bir hastahia yakalamnca be kitii
ahgkankktanuazgegerier mi?

Birçok kisi, agir bir hastahgin nikotin ahykanligina aniden son


verilmesine neden olduguna inamr. Gerçi hastanelerin önünde
ara içen hastalar pek de bunun kamti gibi durmaz, ama on-
m daha hafif
teghislerle kisa süreligine hastaneye yatan has-
Fakat Cancer adh tip dergisinde
ar oldugu dügünülebilir.
yimlanan bir aragtirma, birçok kronik hastamn sigara ahg-
teghisinden si-
nhšma devam ettigini gösterdi. Kanser sonra
ahykanligmm sürdürülmesinin hastaligm seyrini belirgin'
ra
kilde olumsuz yönde etkiledigi artik kanitlanmig olsa da, si-

kipilerin yaklapk kö- vücutlarmda


ra ahekanh-gi olan yarisi,
hoylu bir tümör oldugunu ägrendikten sonra bile sigara

allanmaya devam ediyor. Bu nedenle, Houstan'da Texas


aiversitesi'nden aragtirmaya katilan doktorlar, kanser hasta-
sigara ahgkanhgmm biraktmlmasma çok
num tedavisifide
tha fazla
.önem verilmesi gerektigini savunuyorlar. Çünkü
teghisi gibi, bir'çok insan için önemli bir dönüm
m da kanser
aktasi anlamina gelen bir olayda hastalar sigarayi birakmaya
k edilmeli.
ymk
of the ceachable
itz EJL, Finµrer M.C., Vidrio D.J., mL: Sinccesses and failures
2006;106:17-27
moment: Smokmg cessation in cancer patients. Cancer

ÍÑÍLLER i·

gager mR
"okummca"
ijmer .

ilim, insam Ay'a y 11amayi bagardt, ama sigiller ne zaman


sigillerin
elir ve gider hâlâ tam olarak bilmlyor. At yüzden, .
okunmasi"nm ige yaramasuu hata olarak ortaya koymak
assas bir mevzu. Almanya'nm birçok belgesinde bu batil
etki-
iançla
hayret verici bagarilar elde edildi. Çûnküplasebo
i sigillerde, diger hastahklarm birçogundan daha fazla
görü-

iy yaradigma kesinkes
"okumanm"

äyor. Tedavi, hastalar


sadece. Freiburg'dan cilt
uandiklari zaman bayank oinyer

219
hastahidari uzmani Wolfgang
strasserbu yürden yillar önce
söyle demigti: "Baza..hastalarsigillerde dig macununun ige ya-
radigmdan adlari kadax emialerdi. Inandiklari zaman çogu
ker ige yariyordu .da." Ama Strasser. bu durumda, örnegin
renkli çizgililerden degil, sade, beyaz bir dig macuna kullan-
.
mayt öneriyordu.

- Si ler genellikle ciltte bir viriis e eksiyonu zemininde


olugur. Bu rahatsizhk verici fazlahklarm.tedavisinde, sigillerin
dondurulmasuun fayda sagladigi kamtlandt. Bu yöntemle vi-
riislatin etkiledig cilt. hücreleri kurutulur ve virüsler soguga
birakilarak äld.ürülür. Bu açiklamayi fazla bilimsel bu-
. maruz
lanlar için ise, ay igigi, dig macunu ya da birtakim karmagik
efsunlu säzlerle okunmasi mutlaka ilk ve son çare olur.

SPERMA
Meni biiyökoranda spermadan mi olugur?

Spermler --bir bogalmada 100 milyondan fazla olsa


da- meni-
nin yüzde 10'unu bile olugturmaz. Meninin büyük bir kistm
sperma keseciklerinin ve prostatm salgilaridir. Bu yürden, ki-
sirlagtirilmig erkeklerde de meni bogalmasi olur -
ancak meni
artik sperma içermez.

.
SPOR
Sperum
azi bile saÖhga
igi gelir mi?

Elbette spor neredeyse istisnasiz tavsiye edilir. Ne de olsa -fi


ziksel aktivite, genellikle keyif verdigi gibi birçok hastaligi ?
önler. Spor kazalarmi ve sakatlanmalars ige dahil etsek bile,
sporun olumlu etkileri olumsuz erkilerinden faziadtr. Ama
yüksek kan gekeri, yüksek tansiyon, .agm «do
ve yüksek kan

22.0
degerleri gibi tipik risk faktörleri, spor ancak düzenli ve
irli bir yogunlukta yapihrsa olumlu yände etkilenir.
Bayreuth Üniversitesindenbilimciler bunu kamtladilar.
1açlari,
"dugük
seviyede" sporun sa açismdan ne gibi et-

eri oldugunu ortaya çakarmakti. Bu dügünceden hareket


:rek,
üç senelik bir aragtirma çerçevesiride, agm kilolu,
artif olmayan, hantal katihmcilara bir yilhk hafif bir egzer-
programi Program, bütününde haftada bir 90
uyguladilar.

kikahk hafif ahytirmalardan oluguyordu. Bu bir buçuk saat-

süre içinde yürüme geklindeki dayamkhhk antrenmam yedi

lümden sadece biriydi. Katihmeilarm programmda, yürü-


nin yamstra ismma, güçlenme ve rahatlama ahytirmalari ile
gilendirme seanslari vardi. Fiziksel aktivite foluyla harca-
n enerji, haftada yaklagik 500 ila 800 kilokalori (kcal)civa-
adaydi.

Verilerin degerlendirilmesi, dügük -


riyede sportif aktivitenin --hafta-

bit düzenli yapumasma rag-


açasindan risk faktör-
en- saghk
i üzerinde neredeyse hiç eekisi . ·
iadişm
ortaya koydu. Katurm-
algilamala-
arm fiziksel açidan öz
gerçi olumlu yände degigti ama O
ogram yüksek kan yag degerleri, .O
n gekeri seviyesi ve yüksek tansiyan .

siglamadi
erinde ya hiç etki ya da ancak
SShn-
k az etki gösterebildi. AragtLIm2

t daha önceki incelemelerden elde edi-

a ipuçlarmi. dogrular nitelikte: Saghk .


2smdan
kahci bir olumlu . etki anaak I

aftada 1000 kilokalori --hatta daha da irisi ..

22I
I

2000 kilokalori-- haroandigt varian saglanabiliyor. 2000 kilo-


kalori harcanmasi, haftada aç ila beg kere yarim saat ile bir
saat arasi süren sportifuktivitelere denk geliyor. Fakat bu ka-
dar yogun bir çahymada, sporan saghk açisodan olumlu etki-
si sayesinde belki insaam ömrü uzuyor'fakat eklenen zaman
da egrersizlere harcamyor.
Ayrica koltuklarmdan kalkmayan biëçok agm
_kilolu

için
.
bu tür uç tavsiyeler çok korkutucu. Hemen hemen kin·1sehim-
bàdan spor delisixte danü,gmeyi basaram1yor. Bayreuthlu spor
uzmanlari yine de arageirmalarmi büyük bir bagari olarak gö-
rüyorlar. Düsük seviyedesporun ilk yilda salt saghk açismdan
faydasimn gerçi at oldugunu, ama bu kadar yumugak bir bag-
langicin sportif aktiviteyi sûrekli olarak arttirmak için çok uy-
gun oldugunu if ade ediyorlar.

¥9yrnir

Sygusch R., Wagner P., Janke A., Brehm1: Gesundheitssport


-
Effekte und
deren Nachhaltigkeit bei unterschiedlichem Energieverbrauch. Deutsche
Zeitschrift für Sportmedizin 2005,9:318-326
.

Kmg unn messie koguda sportifbagari getenekle


ilgili ilside asd belirleyisi olen teknik weautrenman
disiplini midir?

Ïyi kogmak için önemli olan aslmda genler. Bu tür disiplinler-


de genler igin yüzde 90'mdan fazlasmi belirliyor--- geriye kalan
cüzi miktar da antrenman igi. Ve farkh kökenden insanlarm
genetik yapismda, dikkate almmast gereken muazzam farkh-
hklar var. Kisa mesafe kogu ve uzun atlama disiplinlerinde do-
kuz kez Olimpiyat gampiyonu olan Carl Lewis bunu gäyle
özetledi: "Biz siyahlar fiziksel olarak birçok durumda daha iyi
bir yaplya sahibiz." Spor doktorlari bunu farkli genetik temel-
alarak adlandirmayi JamaikahUsam
ye¢iyorlar. Bolt 2009

lin Dünya Atletizm §ampiyonasi'nda100 metrede 9.58 sa-


:yle dünya rekorunu kirdi. Bu inamlmaz rekor, atletizmin

lyilerine bakildigmaa da görüleni dogruluyor: 100 ve 200


irktan
dünyamn en luzh yüz atletimn arasmda, beyaz
·rede

kimse yok. Afrikah dayamkhhk mucizeleriyle karpla nri-


mesafelerde de ashnda azmbktalar.
:a,
uzun
Suur Sahra Çölü'ndebir yerden geçiyor olsa gerek. Tiknaz
uh, kash kisa mesafe atletleri bu suurm batismdaki Nijerya

da Senegal gibi çikiyor. ABD ve Karayipler'den


ülkelerden

en siyabi atletlerin çogu, Yeni Dünya'ya getirilen ve orada


eleytirilen Bati Afrikahlarm soyundan geliyor. Öte yandan,
ika'am dogusunda kuzeyinde, zayrf yapih, uzun mesafe
ve
:deri
agir bas1yor. Freiburglu doktor ve Mman Spor Dok-
I.ari Birligi'nin bagkam Hans-Hermann Dickhuth, "Nere-
-se
bütün profesyonel sporcular, genetik açadan ekstrem

yantlar" diyor.
Bu farkhhk atletlerde kaslarm yapisinda- görülüyor. En iyi
"hizli"

a mesafe atletlerinde kaslar yüzde 80'in üzerinde be-


; liflerden oluguyor. Eu ve hazirkk-
sporcular autrenmansiz

halde bile çogu kez 100 metreyi 11 saniyede kogabilir. Dün-


mesafe kogucularuidan biliniyor ki, bazilari
un en iyi kisa
-iki yll önce tesadüfee bir Amerikan futbolu takimmda ya da

ka bir spor dalmda 'ke¢edilmig oluyorlar. Buna karym, en


arili uzun mesafe sporcularmda kaslar yürde 80'in üzerinde
ha yavag" ola.n kirma Uflerden ohaquyor bu tür bir gene-
-

yaplya sahip olan biri, antrenmanstz 10 km'yi 33 dakikada


abilir. Beyaz irktan çogu insan karma tipe dahit Yüzde
nefes nefese siyah spor-
ye 50'den olugan kas yapilari onlarm
sebepten, uzun
ara yetigmeye çahymasma neden oluyer. Aym
safelerde de ortalamamn·üterine riadirenç1kabiliyorlar.
Kas yapisun ve kaslaran oksiten tüketimini belirleyen tek

bir gen degil, en azendam: 30-40 genetik äzellik. Aym gekilde,


nöromüsküler koordinasyon, yani yüksek frekansta büyük güç
harcayip yine de kramp geçirmeme yetened de genetik. "Bu
temeller olmadan-krsa mesafe
-koguda

d'ünyanm en lyilerinden
olmak mümkün -degil" diyor Dickhuth. "Bu özellikler bagari

mn yüzde 80 ila 90'mi belirliyor." Bu gellikleren uygun an-


trenman ve dogru beslenmeyle de desteklenirse, yür metreyi
daha da kisa sürede·kogmano memkün olabilecegini dügünü-
yor Dickhuth. Nitekim 2004'te
"önninüzdeki

20 yil içinde 9.67


saniye mümkün olabilir" diyen Dickhuth hakli çikti.

Ancak, birçok spor doktoru, ilaç endüstrisinin yardimi ol-


masaydi sporcularm.100 metreyi 10 saniyenin altmda kopabi-
leceginden güpheli. Ben Johnson,Linford Christie ve diger do-
ping suçlularmdan biliyoruz ki, yasak ilaçlar yardimiyla 100
metreyi saniyenin onda ikisi-üç ü kadar daha çabuk kognak
mümkün.
Dickhuth'a gäre, gen dopingi yardimiyla belki günün bi-
rinde bu mesafeyi 9.4 saniyede kogmak bile mümkün olabilir.
Çünküaslinda her insanda agiri hizli bir kas yapisi var ama bu
yapi gimdilik genetik olarak bloke olmug durumda. Bu kas ya-

pisi, gen oynamalarlyla harekete geçirilirse, Avrupahlar bile


günün birinde sol geritten gidebilirler. Ama 100 metre dünya
rekoru 9 saniyenin altma hiç dügmeyecek. Adim frekansi.ile
"näromüsküler
yöneltme" dogal smiri olusturuyor. Bu, sinir
sinyallerinin kaslara ulagtirilmasi anlaruna geliyor. Yani dü-
günmek de zaman ahr ve insan dügündügünden daha hizli ko-
gamaz.

Dickhuth HH: Genetik und Grenzen der menschlichen Leistungsfähigkeit.


Leistungssport 2004;1:5-11

224
.
IIKOMA
tayr suni homahn uçandarmakzor mudm?

doktorlar için gizemli


"uyandirmak"
itayi suni komadan
gey degil. Köln-Porz Hastanesi'nde anestezi gefi olan Man-
"ilaçlarm

L-Abel suni koma için, dozu düzenli bir gekilde


çekilir" diyor. Genellikle bu iki ila üç saat sürer. Uyutan
lar etkilerini yitirir ve --bir terslik yayanmazsa-- kan dolagi-
ile solunum tekrar kendiliginden iglev görmeye baglar ve
tamn bilinci açihr.
'Suni koina hayatm kiyismda bir durumdur, bir vita mini-
dir*" diyor Abel. "Bu tibbi bir korutna önlemidir" diye
±yor narkozuzmam. "Çünkü suni komayla organlarm
ijen ihtiyaci ve enerji harcamasi däger, viicuda kendini to-
Lama imkâm saglanir'." Ayrica ay1k dutumda, iyilegmeyi
leyen bazi bilinçli ya da bilinç dig1tepkiler yaganir. Digari-
ancak çok az tesir edilebilen vejetatif sinir sistemi günde
kez yükselmelerine ve nabiz artiglarma, solu-
:ok tansiyon

a hizmin yükselmesine ve agri tepkilerine sebep olur. Bir


in kanamasmdan sonra, bunlar zarar gären beyin bölgeleri
feci sonuçlar dogurabilir ve bagka sinir hücrelerinin de
ar görmesine neden
'

ailir. Vücudun bira


derece sogutulmasi.
pi organlar için ayrl-
koruma saglar, ama
ama sonrasi vücut ,
,
.

dügürülmemelidir, -:A
kü bunun için kamn
uidirilmasi gerekir. .
·

tabohk bakundan en dügük dümeydeyagam (ç.n.).


Hastalari suni komaya sokmak için, agri ve uyJµrihaçşga
vernig exigie-*"¾ANgigggesellikle less
damardan
gevgetici ilaçlar d.a ekler. "Narkozdan tek farki, illaki ameliyat

yanilmamasidir"pliyar My£re,a Abel. Ayrica .ilaçlar narkoza


'sadece

oraala biraz daha sürek etkil¼ir; çankä narkoz


wwn
birkgç sa,at.sürmeli ve.kolay kontrol altma almabilmelidir. Su-
ni komadayutkanma.refleksi ve.solunnm dürtüsü ilaçla.basu-
rildigt içia, hastalara suni solunum ve suni beslenme uygula-
mr. Banun için mide.sendasi, solunum tüpü ve infüzyon taki-
sürekli olarak kalp, nabiz, solu-
lir. Yo ,un, bakim servisinde
kontrol edilir.
num, ve kamsoksijen satürasyonu
tansiyon
Hastalari suni komaya sokmak tibbi bir rutindir. "Bütün
deneyimli yogun bakun servisleri bunu yapabilir" diyor Man-
fred Abel. Ama bir hafta sonra suni komanm zararlari fayda-
tehlikesi
larun agabilir. Enfeksiyon, özellikle akcig,er .iltihabi
vardir.infüzyonlarm takildigt noktalarda mikroplar yerlegebi-

lir ve kötü durumda kan zehirlenmesine kadar göt,ü-


bunlar en
rebilir. Hasta hareket _edemedigi ve kan basmci dügürüldügü
için, tromboz ve exabolinin yamsira organlarda basinçtan do-
'

layi olugan hasarlar da tehlike yaratabilir. -

TERAPlSi
§ELAT
zehirlerden se metabolizmaya
§alatterapisiyle,daniarlar
ait maddelardenarmdirdabilir mi?

Teori çok cezbedici. Ama uygulama tehlikeli bile. olabilir.


inceleyen ve mev-
"alternatif"

2005'te birçok tedavi yöntemini

cut literatürü degerlend.iren_Stiftutig Warentest bu sonuca var-


di. gelat tedavisinin anafikri, d arlardaki tortulari çözmek-
ten yola çikiyor. Belirli maddeler, özellikle EDTA (Etilen Dia-

min Tetraasetik Asit), gerçekten de agir metallerle kimyasal

226
legime girme ve onlari çözme yetenegine sahiptir. Bu olgu
41 yllmda kegfedildiginden beri, agir metal zehirlenmelerin-
tedavi için kullaruhr. Ancak damar rahatsizhklari ve kireç-
imeleri gelasyon yaptci maddelerle bagarih gekilde tedavi

damarlardaki madde sadece kal-


"kireçlenmig"

ilemez. Zira
rum degildir. Tortu, kolesterol, ölü hücreler, iltihabi reaksi-'
m
unsurlari ve bagigikhk sisteminin diger bilegenlerinin kari-
nmdan olugur.
misali damarlar" ilkesiyle
"açak

Selat terapisi, boru


beri birçok yandag
80'lerden kazanmig olsa da, bu terapi-
vücuttan-mineral
n etkisi kamtlanrug degil. Bilakis. EDTA
diger maddeleri çeker. Dolayisiyla kramp ataklarina, kalp
im bozukluklarma, hatta solunum durmasma sebep olabi-
Ayrica, elektrolit
.
dengesindeki degigiklikler nedeniyle
>brek bagigikhk sisteminin zedelenmesi,
yetmezligi, kan ba-
tiemm dügmesi ve damar iltihapL3nmnbri meydana gelebi-
:. Selatterapisi sonrasmda -yaçanan birçok ölüm vakast bi-
imektedir.

ynsic

frungWarmtest: Die andere Medicin. "Alte.rnative" Heilmethoden fürSie


bewertet. Berlin 2005

IIDFREMI
- ·-
zofreai ilaçIari gi¾gpligginll Artik daha az gan
tkilerimi wait . .

.ma

doktorlar da innmyordu. Ne. de alsa, gizofreni tedavisi


en 50 yllda tam bir bagari öyküsü gibi görünüyordu. Psiko-
beri, bu ilaçlar has-
ilaçlar piyasaya çaktiggrdan
.rmakolojik

Agin halusinasyon, kurunta, dügünpe bozaklugu ve diger be-


derini o kadar hafifletebiliyor ki, hastalar ayakta-tedavi gö-
rebiliyor. Daha 100 MA
bile kisa bir süre önce,
"deliler"

ti-
marhanelerde, taburou olata, hatta hava almak için bile digari-
ya ç1kanlma ümidi oleraÀœ1 eognkes insanhk digi gardar al-
toda kapali tutula, hi geligmeler hastalar için- muazzam.
Simofreni ilaçlari Wh yilias•dan beri var ve b'u ilaçlarm bir
kisäii hâlâ kullamhyor. ilaglarbeyinde dopamin reseptörlerini
(tam-olarakdopamin N2
'bloke
reseptöriiriñ) ediyor. Bu hüc-
resel antenl.ere yerlegen dopamin ama hastarin sadece ruh ha-
lini biligsel iglevlerini degil hareketlerini ve hassas hareket
ve
yetenegini de etkiliyor. Ilk-kugakpsikofarmokolojik ilaçiarda,
iletici görevi gören bu maddenin dolagimi bloke edildigi za-
man, tutulma,
titreme ve adale kasilmast gibi Parkinson hasta-
hšma benzer belirtiler fortaya çakiyor. Hastalar, ilaçlari agir
yan etkileri nedeniyle çogu kez biraktyordu.
90'h yillarm bagindan beri yeni kugak antipsikotik ilaçlar
yaygmlagti: Atipik nöroleptika (ya da diger adlandirmayla
ikinci kugak antipsikotik ilaçlar). Bu ilaçlar sadece tek tarafh
dopamin reseptörlerine degil, serotonin ve noradrenalin trans-
ferine de etki ettigi için daha lyi etki ve daha az yan etki vaat
ediyordu. -
ABD'de yaklagik 3,2 milyon gizofreni hastasi var. Alman-
ya'da 600.000 ila 800.000 insan bu akil hastaligmdan muzda-
rip. Bu hastahga yakalanma riski yaklayik yüzde 1.
ABD'den bir psikiyatri ekibi 2005're ilaç1arm etkilerini.ve
yap etkilerini mercek altma aldi. Aragtirmacilar New England
Journal of Medicine dergisinde ilginç bir sonuca vardilar: Ye-
ni kugak antipsikotik ilaçlar eski kugak ilaçlardan sadece daha
lyi etki etmemekle kalmiyor, sikhkla benzer gekilde agir yan
etkilere de sebep oluyordu. Diger yandan, atipik nöroleptikler
olarak adlandirilan bu ilaçlarin fiyatlari klasik gizofreni ilaçla-
yaklagik
rimn on kati.

228
·
.Bu sonuçlar psikiyatrlar için bile oldukça gagu·ticiydi.. De-
enen ilaçlarm üreticileri de bu duruma pek sevinmedi. Ame-
kan Saghk-Dairesi'nin (NIH) mental saglik bölümunün bay;
am Thomas Insel aragtirma için, "Hem doktorlar bem de
astalar artik farkli tedavi olanaklarmi kiyaslamak için yeterli
ilgiye sahip" dedi. "Bu aragtirma ne de olsa gizofreni tedavi-
nin incelenmesinde en büyük, en uzum ve en bagamsiz
arag-
rma." ABD'de 57 hastaneden yaklagk 15ğ0 hasta bu aragtir-
.
Layadahil edildi. Idastalar geligigüsel bee gruba ayrildi ve on-
ra 18 ay boyunca ya klasik ilaçlardan Perphenazin- (Trila-
n) ya da yeni kugak ilaçlardan Olasnapin (Zyşrexa), Qu-
iapin (Seroquel), Risperidon (Risperdal) ve Ziprasidon
3eodon/Zeldox) verildi.
Yeni kugak psikofarmakolojik ilaçlar 90'k yularda piyasa-
a süräldüklerinden beri gerçi sak sik kontrol edilmiglerdi ama
2 testlerin çogunu, akut tedavide. kuunmm izni alabilmek
in üretici firmalar yaptirrmyti. Dolayistyla bu aragtumalar
eñikle bir-iki ayhk süreleri.kapalyor, az sayida hastayla
rçeklegtiriliyor ve ilaçlarm çogu.kez plaseboyla
karplaçard-
sma dayamyordu. Böylece, yeni araprmamn gözler I., >
-
rdigi durum açaga çikm2.matti. Yeni ya da eski kugak ilaçãar
.
rk etmedi hastalann yürde 74'ü Raç1an yan etkileri ya da
-

terince etki gösœrraedibleri sehebigle tedavi.sonlanmadna


rakti. Sadece yeni ilaglar grubuma gicas Ohnzapin, hastda-
a yürde 64'ünün ilacy birakmassyla,digelerinden biraz daha
i bir sonuç elde etti.
Olanzapin bu araptumada firefremi gšÑ¾pethrini
diger dört
ca kryasia biras daha enkili gekih&lrAMeeti. Ama äte yan-
Ln yan etkileri çok agrrdi. Diyaheemedyr sertlegmesi ris-
ni bariz gekilde arturant menhohama daggiklikleri vekeles-
rol yükseligi, Olanzapin ¯ladl.munnda yaygndi. Bütün ilaç-
larda, hastarlar kila aittyi ya di. Bergide aragtirmaya ek ola-

rak yayrmlanari yotumala, Sonuçlan pekâlâ moral bozucu


olatask tanimlayabiliriz" ¯diyor psikiyatr Robert Freedman. B.

Ancak ilaçlarm her -hastada farkh etki yarattigim da vurgulu-

yor.
Beklentiriin aksine, yeni -näroleptik -ilaçlarda Parkinson
hastahgr benzeri harebet bozukluklui da eski kugak ilaç1ara
kiyasla daha ender de yeni kugak ilaçlar bu bozuk-
-cysa

luklan hafifletmek igin ytirilmigti. Aragttrmayi kaleme alan


bu aragtirmad'a
uzmanlar .sonucu,

"Öret olarak, yeni ilaçlar .


eski kugak ilaçlar2 gÖEC' hiçbir avantaj saglamadilar" geklinde

ifade ettiler.
Bonn Üniversitesi'ndepsikiyatri profesörü ve Alman Psiki-
yatri. Dernegi'nin bagkam Wolfgang Maier bu konuya farkli
baklyor. Maier incelemeyi, "Ashnda bu aragtirma büyük bir
eksikligi doldurdu, çünkü uzun g6zlem süresi hastalarm gün-
delik hayatuu ve ilaç yirketlerinin en çok parayi kazandiklari
tedavi sûrecini yansittyor" geklinde yorumladt. "Öte yandan
yeni kugak nöroleptik ilaçlar hastalarm zihinsel kapasitesini
ve hayatlarmdan memnuniyetlerini arttinyor, böylece bu has-
talar hem i; hem de sosyal hayatlarma daha iyi adapte olabili-

yorlar." Maier, bu durumun, hastalann ilaci birakmasom


edilmedigini
kistas olmasi nedeniyle aragtirmaya dahil -ayrica
"ilaci

birakma"nm bu aragtarmada sadece bir nöroleptik ilaç-


tan bir bagkaima geçmek anlamma geldigini- savundu. Mai-
ilaçlar sözde hiçbir ige yaramadigmdan, saghk sigortalan-
er,
ma bunlan ödememesi için yeni sebepler sunulmamasi gerek-
tigi uyansmda da bulundu. Uygulamada birçok hastanm bu
ilaçlardan fayda sagladigmm pekâlâ görüldügünü ifade etti.

Aragtirmay: kaleme alan uzmanlar çikardiklari sonuç1ar-

da yine de çekingen davramyorlar. "Etki, yan etki ve fiyat


tsmdaki
amaç çatigmasinm doktorlar, hastalar, hasta ya-
gele-
ve siyasetçiler tarafmdan nasil deterlendirildigi,
ilari

<te ha.ngi psikofarmokolojik ilaçlarm ne sikhkla yazildigun


'

I.irleyecek." ·
it

-antipsychotic

of
berman J.A., Scoup T.S., McEvoy J.P., vd.: Effectiveness
drugs in patients with chronic schimphrenia. New England Journal
of
Medicine 2005;353:1209-1223
.
M=ent: he choice öf antipsychotic drugs for schizophrenia. New England
Journal of Medicine 2005;353:1286-1288 ,

M5iYBN .
Ita-blokerier
teneigonodii¢rmak igin igi se dene'amig
r yButem midiië

otuz yih agkm bir süredir,


tansiyo-
ia-blbkerler (ß-Blocker)
1 dügürme amaçã hästalara veriliyor. Bunlar, kan damarlar-
L
İâZiâSlyla giddetli aktigmda bagrarnli -ACE inhibitärü ve
üketik olarak adlanardan idrar söktürûcü ilaçlarm yamst-
ilÍc·çaredir.
Fakat son zamanlarda bu ilaçlarm hem etkisi-
; hem de guvenirligine dair kugkular artta.
Îsveçli tip uzman-
riiú05 adh dergide bu ilaçlari bir meta analiz
ydmda Lancet
úçëvainde rixerték idhnaildtsr MiittalMer, belfrli bir

anu ûzerind.e gerçeklegtirilen üstün $Ê afigttrmidati de-


irl'endirmelëri ve bu degerleridirmederibir özer çikarmalari
;1smdalf örellikle ônemli saydir. ...

·
Umòa ve
Göteborıdan
dah4i e nunlari, toplamda ne-

key.se 106 bin hastayr kapsayarr.13 bñyhk aragtirmay1 deger-


ndirdner._ Degerliiidirme, beta-taloker3&in tansiyonn diger
açlar kadar etkili ykild düynamedigi †ñnüntle. Uzmanlar,
eta-blokerleriti yainndi, çogtrkez ek ofstak bagka ilaçlar da
erilmesi.gerektigi gerçegladen yola- çakark bu sonuca vardi-
lar. Ayrica.beta-blokpipzigstklikla de gö- tehlikeli
yan etkiler
rühiyos Yine de
bewhleker kullpmnunda beyih kanamasi
riski,¾erhangi bir teragi pygulanmaşgi duruma kiyasla daha
dügüktü. Ancak etkileri, bariz gekilde beklenenin altmdaydi.
Zira diüretik ilaçIar ve ACE inhibitörü gibi tansiyon dügürücü
diger ilaçlarla karyifaçorildigmda, beta-bloker kullammmda
beyin kanamasi·riski yarde-16 daËa
yäksekti. Ölüm oram ise
-yüzde 3 daha y üksekti. Beta-bloker atenolol özellikle kötü so-
nuçlar verdi.
UzmanÍar
aragtirmalarinda, "Beta-blokerlerin
yüksek tansiyonda hiçbir etkisi yoktur demek yanhy olur" di-
yorlar. "Ancak bu etki optimumun altmda."
bu se- Uzmanlar
beplevden, dünya genelinge mydari yk bir yakhbulan mily ari
yüksek tansiyon hastalarmm redavisinde beta-blokerlerin .ilk
seçenek olarak dügünülmesi yerine diüretik ya da ACE-inhibi-
tärleri gibi ilaçlarm tereih edilmesini öneriyorlar.

T.indholm L.H., Carlherg B., Samuelsson O.: Should beta blockers remain first
choice in the treatment of primary hypertension? A meta-analysis. Lmcet.
2005;366:1545-1553.
Beevers D.G.: He end of beta blockers for uncomplicated hypertension? Lancet.
2005;366:1510-1512
.

Kronikgüksek tansiµada gördilli diireniiarahklarla -


kontrol edMinelimidid

Tip ögrencileri bunu daha ilk khaik sömestrlerde ögrenirler.


Birçok yüksek hasta da bunu bilir. Ûç tip
tansiyonlu
uzmam
daha 1939 ydmda, kronik yüksek tansiyon nedeniyle olugan
retina hasarlarmi degerlendirmek için bir simflandirma gelig-
tirdiler. Çünkü kalp ya da beyindeki damarlar zarar görme-
den ve hastalar rahatsizhk hissetmeden änce --gimdiye kadar
böyle kabul ediliyordu- gäzür agtabakasmdan, uzun zaman-

2)2
-
yüksek tansiyon var oldugu anlagilabiliyor. Ancak son yd-
bu teghis metodu giderek daha çok sorgulanmaya bag-
·da

idi. Hollandah baza -dahiliye uzmanlari ve göz doktorlari,


ksek tansiyonda gäzdibinin rutin kontrolünün faydalari
erine mesleki. yaymlarda yer alan kamtlari toplayip bir ma- J

degerleridirdiler.
.lede

Amsterdamh tip uzmanlart bu konnda önem tagiyan 111


aptirma buldular. Gözdibi incelenmesinin yorum yelpazesi o
edar genig ki, doktorlar tip dilinde funduskopi olarak adlan-

rilan incelemenin rutin aragtirma olatak uygulanmasmi tav-

re etmiyorlar. Çünkügözdibi damarlarindaki küçük degigik-


der tedavi. uygulayan doktorlar tarafmdan çok farkh gekil-
cdedegerlendiriliyor. Aynca retina basarlan ile kalp ve tan-
von bastahklari arasada istatistiksel alarak kesin bir bag-
uti kurulamadi.

den Bom B.J.H., Hnlaman C.A.A., Hoekstra J.Bl..., vd: Value of routine
funduscopy in patients with hypertension. British Medical Journal2005;
331:73-77

THOS
ish çisige .bmarsang iminnas slur musag?
azikh humma olarak da adhadirilan tetanos. hâlâ ölümcül
.clostridium tetani adh
r hastahk. Eu hastahšg, bakterium
ikteri neden olur. Ancak bu bakseripask.givilerden çok hay-
LBÏZrm Sindirim sisteminde gërälür- Tani at pieligiyle ya da
zekle temas ermig ve soara da yaral maya sebep olmuy her-
urgi sivri bir nesne pash bir çivideadaha tehakelidir.

333
TiraalderiWhy labilar h m.eksiMijinia

görüned
arabéyaz
=lekecikler

Twnsklarmda ara kipiler bu sö-


zü sik sik duyarlar.. Ama bir insanm tirnaklarmda görünen
açik redk lekelerin, o-kipin.in -yeterince sit ürünleri ya da kalsi-
ynniyënünden zengiebesinler ahp almamasiyla alakastyok-
tur'. Lekeler dahr çok, tirnak yatagndaki ufak tedelenmeler-
den in da tirnsklarm kaldigi çarpmalardan kaynakla-
marug

nir; trnak dokusunun esnasmda hava girmesiyle ilgi-


oluyumu

lidir'. Insan daha


'çok

khllandigi elini daha sik çarptigi ve yara-


ladigi için de, gu dur-um geçerlidir: Solaklarda bu lekeler daha
çok sol elde,.sag elini kullananlarda da daha çok sag elde gö-
rülür. Lekelerin geçmesi için, bütün tirnak yatagt boyunca yol
.almalari gerekir ve bu¯yaklagik üç-dërt ay-sürer.
. .

TUUALET
Tuvalette-urunsiire oturmaksaihksiz midir? -

Bu inampi bilmiyorduri. Ama birçok tamdigim, çocukkikla-


rmda annelerirán ve büyükannelerinin tuvalette niun sere
oturmamalarmi salik verdiklerini- anlattigma göre, bu yaygm
bir bog inam; olsa gerek. Ama boy inam; nedir ki aslmda? Tip
fakültesinde, hasar görmüg damarlarm çok·ìstisnai durumlar-
da karm bälgesindeki basmç artigiyla y1rtilabilecegini ögren-
migtim.. Atardamarlardaki bir genigleme tabirle
-tibbi-

anev-
rizma--örnegin tuvalette uzun süreyle ya da fazla eforla ikmil-

digi zaman'yirtilma tehlikesi tagir. O zaman kanamalar ya da


--hisar gåen
beyne giden arterse-- beyin kanamasi yaganabi-

lir. Fakat tuvalette uzun süre·kalmak, daha kisa kullammlara-

234
.
mm

daha çok ikimldiip anlamma


e illa ki daha uzun süre ve

mez.
Dolayisiyla annelerin büyükannelerin bú tavsiyesinin
ve
ka- tehlikelerden yola çikmasi muhtemel. Belki de onlarm
rkusu, genç delikanhlarm (zirabu tavsi eyi sadeceerkekler-
rduydum) kendileriyle fazla yakmdan ilgilenmeleriydi.
Bir diger açiklama; bulagici hastahklardan yaygm korku
evdeki tuvalet de dahil- hep
Özellikletuvalet
-buna

Lbilir.

kroplarm, bakterilerin ynvasi olarak görülür.

'KU
ik
uyumaksaghkh mdir?

apolyon hakh olsaydi, insanlarin ço- i



'

nhigu aptal olurdu. "Bir erkek


-

rt saat, bir kadm beg seat ve bir


dala alti saat uyur" dedigi rivayet
ilir Korsikalmm. Kendisinin ise pek -

kuya ihtiyaç duymadigmi


dia ederdi. Ama ashn- -
.
sahtekarhk yaplyor-
L, çünkü durmak
nienmek bilmeyen
.
apolyon ögle uykularmi gizliyordu -

ya da gündüz o kadar
tkin oluyordu ki, egermde otururked myuya kahyordu.
Însanlarm çogumm gece Napelyon'unkilerden
nyksiari

zla. Almanya'da yetigkieler ortalama yedi saat sekiz daúka


ruyorlar. Ottalama saat 23 civart yatsporlar ve sabah alti ile
ti buçuk kalioyorlar.Geos arkuso sucesi açismaan Av-
arasi

epa ortalamasmdalar. Ingtlizierwe lentyanlarbirka¢dakika


tha az nyuyor, Îspanyouw vekortekMiler ise biraz daka faz=
la. "Bütün.hadidesimirlograltusunda, günde yaklagik yedi
saatiik ortalama nyku sûresi son.ydlarda pek degigmedidene-
bilir" diyor Regensabogitan nysku.araftwmacasi
JürgenZulley.
=

însanmgünde inaçsaar mykuya ihtiyaç duydugu, ne boyut-


ta bir uyku skuk¾ñimim tehake.avanum geldigi ve fazla uyku-
nun da ararh cluralmadqikarmsunda uzmanlar bala hemfi-
lärdegiller. Ashadailsu,hain alanrma
and sorusu henüz yamt-
laamis clegiLBiz neden :uyuyoruz
ki? Uyku aragtirmalarmm
äncüsüsayilan, Züsid15 Alexander Borbély, bunun uyku
"her

uzmam için utanç verici bir soru" oldugunu kabul ediyor.


Çünkü birçok açiklama denemesi oldugunu ama hiçbir nihai
cevap olmadigmi ifade ediyor.
Yeterii uyku almaruz için birçok iyi sebep var. "Az uyku
insam yaglandmr ve saghgi berbat eder" diyor Zulley.
Çünkü
vücudun geligim ve tamirat içleri aykuda gerçeklegir. Örnegin
beyäme hormonu derin uykuda salgilanir.. Bu hormon çocuk-
larin boylanma uzamasmi etkiler. Yetigkinlerde büyüme hor-
moan, hücrelerin onardmast ve yenilenmesi için.änem tapr.
Bdétykhk sistemi de mykuda yeniden yapilamr ve yeni görev-
ler için savaga hartriamr. Bäylece uyku strannda interlökin 2
-vücudun

ve 6 enfeksiyonlarm bastirilmast için daha yogun


salgdadigi maddeler-degerleri yükselir.

Çok az uyku birçok metabolizma sürecinin degigmesine se-


bep olur. Örneginyetersiz uyku nedeniyle geker tûketimi etki-
lenir. Kronik uyku
eksikligi yagayan insanlarda bu yüzden da-
ha sik diyabet geligir. Ayrica bu kipiler agri kilo.almaya, yük-
sek tansiyona ve vücudun yüksek kortizol üretmesine yatkm-
dir. Bunu kalp ve dolagun hastahklari takip eder. "Uyku
ye-
tersizliginde kisa.vadede psikolojik stres -ay,tr bassa da, uzun
vadede fiziksel sonuçlar çok agardir" diyor Zulley. Ama uz-
maalar,
az uyku ile yetersiz uyku arasmdaki tehlikeli suuri

236
olarak belirleyemiyor. Elbette bu suur kipiden kigiye de
iyor. En -azmdan deney farelerinden biliniyor ki, bunlar
amen uykusuz birakildigmda tamamen besinsiz birakil-
ari zamanki kadar çabuk ölüyorlar. Uyku aragtirmalari
diye dek uykusuzlugun sonuçlarmi, vardiya usulü çahgma- ' J

uyku ritminin bozulmasim etkilemesini ve uyku bozukluk-


m konu aldi. Fazla uyuma olgusu buna kiyasla bilimsel
I.anpek o kadar detayh incelenmedi. Oysa çok fazla uyku-
da sagliga zarar verdigine dair birçok gösterge mevcut.
ide sekiz saatten fazla uyuyanlarda ölüm oram-
ortalama

ve hastahklara yatkmhgtn bariz gekilde. yüksek oldugu ar-


tartigmah bir konu degil. San Diego'da California Üniver-
si'nden Daniel -Kripke ilginç bir benzetme .kullamyor:
da beslenme gibi -- daha azi daha makbuldür." Yogun
sku

(sel çahemadan endüstri.topltuniarmda yogunlukla masa-


L iç¾ere geçiçIe, insanlarm hem kalori hem de uyku ihtiyaci
zamanlarda dügtü. Muhteinelen az yiyen uzun _yaglyor
-

Ez
uyuyan da uzun yapyor.
Toplamda birkaç milyon kipiden alman bilgilerden elde
en epidemiyolojik bulgular, bariz gekilde uzun uyuyanla-
kendilerine iyilik etmedikleri dugûncesitiidestekliyor nite-
e görünüyor. Bu bulgulara góre, günde yedi buçuk saatten
a uyuyan kadmlardy ölüm orarn günde üç buçuk ile dört
: arasi uyuyanlardan'bile daha yüksekti. Aym gekilde, gün-
uyku sekir ya da dokuz saatten fazla sûrny'orsa, kalp ve
agim sistemi hastahkirma ve diger rahatsizhklara daha sik
Jamyordu.
Zulley için gerçi bu sonuçiar etkitetici, ama bunlarm ne-
WHiginden hilâ ikna olum; degik "Siindiyedek .yap11an
ptrrmalárda, insanlarm hasta olduklari içm mi fazla uyu-

ar1, yoksa fazla uyuduldart için mi haštalandeklari açakça


ayirt edilebilmig degil." Kripke de verilerini
sunu- çekinerek

yor. Ama elde ettigi veriferden bir hesaplama yapmig. Bana


göre, çok fazla uyumak, uykuyla. haglantih bütün hasta
.uzun

hklar ve ölüm vakalart besaba katildigmda, ABD'de en sik gö-


rülen därdüncü älüm.sebebi. s.

Gäzlemlenen bu durumpn açiklamasi için farkh yaklagim-


lar var. Ömrümüzünson haftalarinda ve aylarmda uyku ihti-
yacuniz bariz gekild,e artiyor. Yayli insanlarda uyku ihtiyacm-
da hafif bir artig, onlarm önlerinde artik yd
-onlarca

degil-
ancak y111ar oldugunun igareti olabilir. Diger bir açiklama mo-
deli, insanlarm, uykulari siklikla uzun säreligine bölündügün-
.
de daha uzun süre yatakta.kaldiklarmdan yola çikiyor. Bälü-
nen uyku da insanm, sagligunn kötä oklugunun bir igareti.
Bir diger unsur.ise,. äzellikle fazla uyuyanlarm yagadigi bit-
kinlik ve uyuçuklugtm onlarm stres ve hastahklara kargi di-
rencini dügürmesi. Ayrica fazla uyuyanlar çok uzun süre ka-
ranhkta kahyor -.igagt sevmeyen.insanlarm älüm oram da sa-
bah erken kalkan insanlara kiyasla daha yüksek. Ama bir de
kötü haber var: Fazla uyuyanlar sadece saghksiz olmakla kal-
miyor. Onlarin daha keyifliinsanlar olduklarma ya da hayat-
- tan daha fazla zevk aldiklarma dair hiçbir kamt da yok. Bu-
nun ötesinde, fazla uyuyanlarin nüfusun geri -kalamna ki asla
psikolojik hastaliklardan daha sik muzdarip olduklarma dair
igaretler var.
, Çok az uykunun, çok fazla uyku kadar saghksiz oldugu
bir bilgi de'gil belli ki. Az uyuyan insanlar
'

henüz yaygmlagmig
daha etkin, çahymaya daha hevesli ve bagarili slayihr. Fazla
uyuyanlar ise ürkek, miskin ve ekmegirii tagtan çikarmaya da-
ha az meyilli. Alman haberci Sabine Christiansen 4 Temmuz
2004'te "Almanya ÇökügünEgiginde --
uykuya dalip gelecegi-
mizi mi kaçiriyoruz?" konulu bir program sunmugtu. Progra-
nm bagmda seyircilerini ilginç.bir itirafla pagirtti: "Alman-
çok fazla uyuyor. Örnegin bir inek günde üç-dört saat uy-
yla yetiniyor. Ben de,"

mk

mystedt S.D., Kripke D.F.: Long sleep and mortality: rationale for
sleeprestriction. Sleep Medicine Reviesus 2004;8:1S9-174
ley J., Knab B.: Unsere Innere Uhr. Freiburg 2000
LleyJ.: Mein Buch vom guten Schlaf Münih 2005

iya görenler daha derin ini,igir?

Imda tam aksi geçerlidir. Rüyalaruu hatirlayan insanlarm


kusu daha hafiftir. Ancak igi sirastyla açiklayahm: Herkes

ya görür. Her gece. Rüyalarimwi hatirlayip hatirlamama-


.z,

zie kadar derin uyudugumuza baghdir. Ayrica herkes ge-


Leribirkaç kez uyanir. Ama bunu ertesi sabah hatirlayabil-
:miz içiri, uya mk kaldigmuz sürenin en azmdan iki-üç daki-
süreler kisaysa,.hiç
yi bulmasi gerekir. Uyamk kaldigumz
ahksiz uy udugumuzu d-ügünürüz. ·.

Uykusu hafif olan insanlar, rüyalaram daha iyi hatirlarlar.


rkusu agir olan kipilerde, uykunun rüyasiz geçen son agama-
·1

o kadar baskmdir ki, bu kipiler


rüyalarnu hatirlayamazlar.

Irin meMularia ,
k daba saibbh nudu?

sanlar uyuduklari odamn isisirun farla ohnasmi genellikle


.
vmezler. Yorgamri alti yeterince sacaksa, yatak odasuun sa-

a ya da çahema odasi kadar sicak olmast gerekmez. Ancak


rçok aile büyügünün bu tutumla olma tavaiyesi de asimda
lartih.
Kigin yatak odasim isirmamak,
hatta üstüne üstlük
ik pencereyle yatmak. hiç de saghkh degil. Aksine, sognk

239
mekarlarda zaman, uyundugn burun mukozast daha kolay
karur.'Çevrede
sogdkisiginhšma sebep olacak virüsler varsa,
bunlarm mukozaya iq1emesi kolaylagir. Böylelikle, soguk me-
kânlarda uyunduguada,- ûçütme riski daha dügük degil, daha
yüksektir. Tibbi açiden, uykr mekânlanmn isismm 16 ila 18
derece olmasi önerilir; bu degei·1er
diger mekânlar için esas sa-
yllan 18-22 derecenin biraz altmdadtr.

UNMYASAM
Dahaaz yigen daha umn hè?

Bu teori yaglanma
bilimini aragtiranlarda oldukça ragbet gör-
mekte. Bu teze gõre, gidanm kisihnasi ämrü uzatiyor. Bu me-
kanizmanm nasd igledigi tam olarak bilinmemekle birlikte,
daha az gida ahndigmda metabolizma. için de daha az artik
ürün olugtugu ve daha az gida bilegeninin oksitlendigi, böy1e-
ce de vücut için daha az tehlike olugtugu savunuluyor. Evrim-
selbakig.açismdan bir teori daha var. Bu sava gäre, organiz-
dönemlerinde, gida bollugu yaganacak zamana
'açhk

mamn
kadar ayakta kalabilmek için, üremeden vazgaçip hayatta kal-
maya endekslendigi dügünülebilir. Bu, bir canli türünün uzun
vadede hayatta kalmasim garantileyebilir ve daha az besin
almmasmr uzun yagam ile iligkilendirebilir.
Hangi teori dogru olursa olsun, "az"m
bazen
"çok"
anla-
mina geldigini kamtlayan deneysel bulgular yeterli derecede
mevcut. Daha 1935'te, siçanlarm daha az besinle daha uzun
yagadiklan gözlemlendi. Benzer deneyler kancali kurtlarda,
sirke sineklerinde, farelerde, su pirelerinde, ärümceklerde, ba-
hklarda ve käpeklerde yapildi. Maymunlarda da, besin kisil-
masom yagami uzattigi tespit edildi; insanlarda ise, daha az
besin tüketildiginde
en azmdan damar sertlegmesi derecesinin

240
a dügük oldugu biliniyor.
Londrah gerontologlar ve biyologlar, besin miktari ile ya-
i beklentisi arasmdaki. baglantiy1 drosophile melanogas-

de (sirke sinegi) incelediler. Sirke sinekleri, onlara daha az


in verildiginde illa ki daha uzun yagamiyorlardi. Õnemli
n, aragtirmacilarm sineklerin männsünde neyi kistiklariydi.
eklerin yayamlarmm uzamasmda en etkili unsur, mayamn
- bu arada
perhizin degigtirilmesiyletoplam ka-
.ltûmastydi

i miktarmm etkilenmemesine dikkat edildi. Daha az geker


:etimi de hayvanlarm daha uzun yaymmammi sagladi. Hem
ya, hem de geker
azaltildlgLnda, sinekler ortalama 42 gun
addar. Sadece mayamn azalnlmastyla 38 gün, gekersiz ama
yayla 25 gün hayatta kalddar. Her geyi yiyebëen hayvanla-
ise ancak 23 günlük ömürleri oldu. Maya sayesinde, sirke
ekleri protein ihtiyaçlarun kerguiyoriar, geker ise
ve yag

ara karbonhidrat saghyordu. Mänülerindeki degigiklik he-


n 48 saat sonra yagam beklentilerini etkiledi.
Aragttrmacdar elbette sinekler amerindedeneyler yaptdar,
anlar degil.. Sanaçãri, yagam beklentisi açismdan
üzerinde
kadar çok (yada az)- gida tekstildignin degilshangi gedala-
tüketildiginin önemli oldagunu açakça ortaya koynyor
4tirmacuar gimdiye kadar, kalori kaymgann degil kalori
ctarmm yaglanmayi etkile angânäyorlatds.
Oysa bu-
a da açikça belli ki, fork yarzian mcelik degli, nitehk.
I

nir

tana L, Meyer T.E., Kkin 5.: Long-term calorie restriction is highly eñective
of the Nadend
n reducing the risk of atheresdesseisaha M
(cademy of Sciences 2004;101:6659468

r W., Piper M.D.W., PartridspL: Calories do not espInsa extension of life


pan by dietary restriction in drosophila. PLoS¾efogy 2005,3-e213

241
-
UARÌSLER.
SA heaktand;¾täng.alquena seis akigmaardahe
umhtamaimidri 2 a.

Aãle fertleriade varise yarkmhk olan


herlées bu tavsiyeyi.duy-
ningeur. Sakbacak becak estäneatmamaksmiz, çünkü bu, da-
marlarda za.rark bit.tikanmaya-sebep elabilir. Akla yakm geli-

yor..Zira bacak.hadak.ügeüneatmca, yüreysel kan dolapm sis-


temi engelleniyor, da«nnrlar sikigiyor ve kan,-bir an änce kalbe
dogru yola koyalmak yerine birikip bagdokusu zayif olan da-
marlari geni leterek bacaklarda kahyo.L Hatta diyet ürünleri
imal eden bir Anwrikan girk.eii 1999'da.reklam kampanyasm-
da bir günlügüne-bacak.haak üstäne atmaktan vargeçme çag-
risi yapmigti. .

Ama hayarh niye her zaman hayirh akibete gätürmez in-


sani. Simdiyedek yaynalamzug-literatürde, bacak bacak üstü-
ne atarak oturmang> zararb etkisine dair hiçbir igaret mevcut
degil. On iki şityükaragtigmada.varislerin risk faktörleri ince-

.
lendi. Ne de olsa 50:yagm üzeri kadmlárm yaklagk yarisi Ve
yaghca. beyleria yuzde
17i.bacaklanda¯geniçÏemig
damar agla-
rindan muzdaxip. Erkeklerde olugumu için-en büyük·teh-
_varis

like sigara._kullammt ye hareketsizlikten kaynaklamyor. Ka-


duila,rda, agiri kilo, .harelsetsialik., gebelik ve yüksek tansiyon
varis ologumunu destekliyor. ̧Xerinde bü,tün gün ayakta dur-
malija da oturmak zorunda olanlar her halükarda telilikede.
Genlerin de büyük etkisi var..Varislerden muzdarip olanlarin
yüzde 80'i, en azmdan. anne-babadan birinde de varis -oldugu-
nu ifade ediyor. ..

New York Times 12 Nisan 2003: The Claim: Crossing your legs causes varicose
veins.

242 ,
TAMINLER
taminIer wemultivitamindesteklari enfeksiyonlardan
Irur mu? Dolaymylabu destekler, özellikle gagli insaniar
in önemii midWT

agli insanlar, refah toplumlarmda en luzh artig gösteren.nü-


es grubunu olugturuyor. Yaglanma, birçok farkh degigiklikle
ele gidiyor -

bäylece, örnegin enfeksiyou kapma yatkmhgi


1 artlyor. Ama vitamin preparatlarmm erifeksiyonlara karei

aruma sagladtgma inananfat sadece yagh insanlar degil. En-


istri ülkeleriiide, nüfusun yüzde 2.0 ila 305, vitamínlerden
syda saglanacagt dügüncesiyle bnulan tüketiyor. Sadece Al-
tanya'da yilda yaklagik 170 mil†on euro bu tür beslenme des-
:gi preparatlari için harcamyor. O'ysa farladan ahnan vita-
LiBÏCrin Cnf€k5iyonlardan nasd korudugu bile bilinmiyor. Ki-
Lileri
bu ek vitaminlerle bagryrkhk histeminin bir bütün ola-
ik dügünüyor. Kimileti de vitaminlerin
iyilegtigini var olan
radi-
"serbest

astahklarda iyilegmeyi hizlandtrdigina ya da


alleri" tutarak koruduklarma inamyor.
Sheffield ve Leicester üniversitelerinden iki Ingiliz bihmci,
levcut literatürü degerlendirdi ve meta análiz adi verilen bir
aceleme kapsammda niteliksd3 açadan yüksek deger ifade
bilgileri biraraya-getirdi. Uzmanfar, degerlenditmeye alf-
·len

an,
toplamda 600 kankmctyla geiçokleytirilen sekiz aragttr-
malavita min preparata-
tamn son derece çeligkili oldú ,ar W
vitimin ilaveWinkr.kunantmma daiihi'çbir
L.rmm ya da diger
enel tavsiyeyi hakh künyadig terrÎëeäna *a±dilar Araytirnra-

trm bazilarmda, düzenti obrnÑ vianan kultarwmmm katt-


'görälûyordu

mcilarda gerçi ufak boyana fayda sugläd2gx


-

ncak bunlar az sayida kaaltmeik gérçekleptirihniiküçûk


ragtirmalardi ve iscatisale- açasiridari pok agemlisaydmlyor-
243
du. Genelinde büyük çapli gerçeklegtirilen diger arastarmater-

änee gerçeklegtirilen aragtirmalarda da ifade edWeti; -zira


yüksek vitamin dozlarmda, örnegin kataciger, bäbrek ve mi-
denin hasar görmesi gibi, yan. etkiler gärülebilir. Ayrica hücre
fonkäyonlari etkilenir.
Bahsi geçen analiyde yagh beyler
ve haxumlarda vitamin
ilaveleri, vitaminlere inaga tam olan ABD ya da Fransa'da
.
izia verilen en yüksek darda alm±µrla. bile bäyük ölçüde et-
kisiz kaldi. Diger aragtirmalarda, siradan
-bazilari

mineral
ilaveli- multivitamin tabletlerinin yagli insanlarda nasd etki
ettisi incelendi. Buradada etki
ya çok ufakt: ya da hiç mevcut
degildi. Nadiren de elsa vitaminierin koruyucu etkisinin gö-
rülmesinin sebebi, haufügük aragtirmalarda katihocilarm
beslenme durumlaruna yetersizligi olabilir.
ABD, Fransa ve
.
Hollanda'da gerçekleptirilen büyükaragtirmalarda
bir etki gö-
rülmedi. Ama Hindistan ve ABD'de yapilan daha küçük bo-
yutlu aragttrmalarda vitaminierin küçük bir fayda sagladigt
saptandi.
Kutudan ahnan vitaminlerin etkisi sadece yagblarda ince-
lenmedi. Avustralya ve Finlandiya'dan. bir uzman ekibinin
aragtirmasi, C vitamininin seguk algmhklarmda sözde koru-
yucu etkisini mercek altma aldi. iki uzman
son 65 yilda
(1940'tan 2004'e kadar) gerçekleptirilen 55 aragtirmay1 deger-
. .
lendirdiler. Günde 200 miligram ve üzerinde ilave C vitamini
kub mmmm aragtLrmalarm hiçbirinde daha az soguk algmhgi
görülmesine sebep olmadigt
edildi. C vitamini, soguk al-
tespit
gmliga bagladiktan sonra bile gikayetlerin hafiflemesine
yar-
dimci olmuyorde. Aragtirmamn yazarlari, bu veriler kargism-
da, yaygm haplarm ve efervesan tabletlerin kullanunma güp-
yle bakilmasi gerektigi sonucunu çikarlyorlar. Ancak küçük
metodik açidan kesin olmayan bir aragtirmada, C vitami-

n. etkisi görüldü. Bu aragtirma agLr efor velveya ekstrem du-


mlari baz ahyordu: Anlagilan
o ki, inaraton koguculan ve
dügen
LCut 1SISI kayakçdar C vitamininden fayda saghyor ve
dem olarak C vitamini kullanunmda daha ender hastalam-
arlardi.

-Kadiki A., Suunn A.J.: Role of multivitarnin and mineral supplements in


preventing infections in elderly people: sysn:matic review and meta-analysis of
randomised controlled trials. British Medical Journal 2005;330:871
mglas R.M., Hamilä H.: Vitamin C for preventing and treating the commen
cold. PLoSMedicine 2005;2·e168

tLM
ilancmm imme pt-p adarmya-rf
alancilarm mumlan yats1ya kadar yanar rm yanmar rm, saat
açta söner bilinmez 2mm bu însanlarur beyinlerinde bazi de-
giklikler oluyor. En azindan geklinde yalan sôyle-
"hastahk

inlerde" durum böyle. Los Angeles'taki Güney California


niversitesi'nden psikologiar, ahykukk halinde yalan söyle-
n, insanlan kandiran ve diker in-
nlara hileyle istedilplerini yapte- y
.
a kipilerde beyin yaırsimn deg
tinisaptadilar. .(
.
Bilimciler 108 göniillünün katB-
gi bir grup içinde baz.: peikolojik
stler y ar Jum†la, hisÃ'
s yalan söyleyen on iki kipiyi Iw-
lediler. Arayttrmacdar fonksi &
d bilgisayarh tomografik' W

245
görün,tüleme --bu
köntealefarkh beyin bölgelerinin sinirsel
aktiyitesi ölçãLür,,iie patoloj& yalancriarda,
beynin prefrontal
korteks adi verilen hälgesindeki beyaz maddenin, kontrol edi-
len. diger gruplara kiyaala.yüzde 20 artznig oldugunti tespit et-
tiler. Gri madde miktara sadece yüzde 14
artmigti; böylece gri
madde ile beyaz madde.oram yüzde 36 ila 42 azalmigt1. Bilim-
ciler pigmanhk, vicdan azabi
diger ahlaki d.uygularm nöro-
ve
biyolojik kargiligmm bulundugu beyin bälgelerinin prefrontal
kortekste yer aldigun tahmin ediyorlar.
Beyaz madde ise beyindeki sinir baglantilarma
-kablo

bag-
lantilarma- denk geliyor. Gri madde, büyük ölçüde, sinyalleri
aktarmayan
ama kontrol eden hücre çekirdeklerinden olugu-
yor. "Yalan säylemek büyük çaba gerektirir". diyor, aragtir-
maya katilan Adrian Raine. "Hastahk geklande yaka söyle-
yenlerde sinir yapreine.wik
dekalu bir agdan alugmasom
açiklamasi bu olabilir." CT görüstülerinden yola çikmak kar-
magik davram; gekillerim çok basite indirgese de, Californiah
aragtirmacilarin verileri.
gu sonuca igaret edebilir: Hastahk
geklinde yalan söyleyenlerde daha geligmig sinir baglantilari
var, zira yalan inga etmek.huru gerekli kihyor. Öte yandan bu
kipiler, pigmanhk ve vicdan azabi duymaya yetmeyecek kadar
az sinir kütlesine sahip.
yn V

Yang Y., Raine i, Lene T., vd.: Prefrontal white matter in pathological liars.
British Journal of Psychiatry 2005;187:320-325

Mh
P e kalma ihtimatini galtr mi?

Konunun -uzmani olmayan


birçok kipi, üreme tibbi uzmanla-
riyla bu kodada hem£ikir. Çünküher ne pahasuia olursa olsun

246
:uk sahibi olmak isteyen ve hayatlan sadece bunun üzerine
rulu olan çiftlerle sürekli karplagiyoruz. Bu çiftlerde kadm-
kendilerini.kargilikh baski altma.sokuyorlar ve
ve erkekler
suçluyorlar. Dostlarlyla
likla da kendilerini ya da eglerini
redeyse sadece bu konu hakkmda konuguyorlar ve klinikle- 'sahibi

Yillar sonra, çocuk a


: _darugmanlarma bagvuruyorlar.

na arzulari artik duruldugunda ve


belki hatta çocuk sahibi
nayacaklarmi kabullendiklerinde, birden gu haberi duyuyo-
z: Bebek bekliyorlar. Genel açiklama pu gekilde: Basla ve
·es

kalktigmda, çocuk da oluyor.


uzmanlan,
Belli ki-bu- bir yamly. Göteborgla atemettbbi
Lyük
bir aragtirmada döllenme (iVF: klasik tüp be-
in-vitro
k iglemi) öncesinde ve sirasada psikolojik stresin baglanti-
olarak yepay dõllenmenin bagar oranmi
n ve buna bagrmh
celediler. ilk etapta 166 kadm muayene edildi ve bu kadm-

rdan bilgi almdi. Sonrasada döllenmig yumurta aktarilan-ve


nuç degerlendirilmesinde gör önüede buluodurulan 139 ka-
ndan 58'i tüp bebek.iglemiyle hamile kaldi, 81'i kalmadi. Bu
sikh-
i grup ya§anan korkulann-ve depresyonlarm
arasinda,

açismdan bir fark yoktu. Ka<lmiarm kmrhga tepki olarak


Lg3Alklariduygular da (örnegin,seçluluk, öfke, üzüntü, ken-
ni soyutlama da keyifsizlik) humile kalan kadmlarda da
ya
amile kalmayanlarda da benzer sikhkta görüldü.

Hastalarm korkularm1- &ÇLga Vgmamn tari, beklenti içinde


ashada içlerinden geçenden daha olumlu cevap
Lduklari için
umeleri Ama isveglidoktorlarm verile-
elbette muhameldir.
sonuç olarak, psikolojik stresa yapay
dößenmenin baçansi
merinde hiçbir -etkisi olimadigm geteriyor. Bunun hiç de
öyle olmadigma dair yaygm kam herhalde su halk agzi psi-
osomatik tavsiyeden kaynaklanagne Çiftfazia dert ettaezse,
adm hamile de kahr. Bumöräldeëû üzere haksiz. bir önyargi-

.r
dit. Çocukkarielomdagi àçin genellikle maten moralleri bosak
olaw giftlere böy'lece4xha da fazia baskt uygulanmakta. Diger
yandan, bu yeni sona¢ar kaanlaan, terapi sirasinda yagadik-
lan anlayilabilir skotkabret
-endiglerin

ve hamile kalma gans-


larmi olumsuz erkiledgikoikusunu gid rebilir.
¥9yn9k

An&Lim L, Hoher H.,Bergh C.,¯hm¾er A.: Does psychological stress affect the
·
ourcome of in vitro fertilisation? Ruman Reproduction 2005JO:2969-2975

YAgAMBEKLENTiSi -
Aileàsglan in- · il daha uma ..
e s,-
su sa@ar ms?

Çifderinbekârlardan daha uzun yagadiguu ya da büyük aile-


lerin yaµm beklentisini olumlu etkiledigini sözümona kamtla-
yan istatistikler her yil açiklantyor. Bütün bu aragtirmalarm
arkasmdaki mesaj u: lyi bir sosyal yagam genç kalmamizi
saglar; aile yayami, zahmet verse de, saghemizi olumlu etki-
ler. Aynca bu konuyla ilgili istatisti.klerden, bekârlarm ya da
aile birliginden yoksun kigilerin ve yalmz kalmig insanlarm ge-
nellikle daha kötä beslendiklerini, daha az uyuduklarim, daha
fazla stres yagadiklanni (ya da en azmdan bu stresin üstesin-
den daha zor geldiklerini) ve bu yüzden daha erken öldükieri-
ni görürüz.

Avustralyali tip uzmanlari bu efsaneyi masaya yatirdilar.


Urun süreli bir aragttrma çerçevesinde, 70 yag üzeri neredeyse
1500 kipiyi incelediler ve onlarin sosyal davraniglanm
ve sag-
hk geligimini kayit ettiler. Sonuç gu gekilde äretlenebilir: Siki
aile baglar degil, sila dostlar insan ömrünü uzanyor - en
azmdan Avustralya'da.
1992'de Adelaisde'de baglayan ve on yildan fazla süren arag-
tirma, yagam beklentisi üzerinde etkili olan birçok faktärü be-

248
lirlemeyi hedelliyordu.
-Ne de olsa, sadece
aktivite
ve genetik yapimn degil, beslenme, fiziksel
ve hatta çevre partlan yagamlan yer, ekonomik
ve günlük ahykanhklar statü
gak" faktörlerin'yagam gibi ".daha

beklentisini üzerinde yumu-


bilecegi sosyal büyük etkisi ola-
tip uzmanlan tarafmdan
mada bu faktörler biliniyordu. Aragtir-
de istatistik olarak
- manlar, sosyal belirlendi, böylece
ve iletigimsel davramplarm nasil uz-
Mmrü
ya da kisaltan gekilde-- uzatan
etki.ettigini
septadilar. Aragtirmaya katilan
.
lerden, ne sikhkta kipi-
ve yogunlukta egle-
riyle, çocuklarlyla,
ahbaplarlyla, siki
dostlarlyla ve akrabalariyla
telefonda
ya da yüz yüze
görügtüklerine
her yil detayh bilgi ahndi. dair

Sonuçlara göre,
en uzun yagayan-
lar, en çok .arkadag ve akrabasi
olaniardi --

sabit bir arkadag


olmayanlar çevresi
da -en kisa ömürfülerdi.
Hayret verici olsa da, kipilerin
çocuklanna
-kendi
ya da akrabalarma
kin bagiart olmast ya-
e. yagam beklentile-
rini neredeyse
' ' hiç etkilemiyorda.
Ierden biri ya da yakm Eg-
bir aile ferdi
hayanm kaybettiginde
ya da arka-
daylar usaga
taymdtgmda da
lar aym ds. sonaç-
Araytarnisyi kaleme
6. lar, arkadaylaan
alan
uzman-
:
. kiginin yayam tarzi-
y m aile fectleršndendaha
.

fazia etkile-
digini
,...

tahmún ediyarlar.
Bu dagünce
. dogrultusunda,
sigara ahykanhgs,
al-

49·
I

..

. .

.
I

I
lirlemeyi hedefliyordu.·Ne
de olsa, sadece beslenme,
aktivite ve genetik fiziksel
yapmm degil, yaçamlan
ve hatta çevre yer, ekonomik statü
eartlanve günlük ahykanhklar gibi "daha
gak" faktörlerin yumu-
yagam beklentisini üzerinde
bilecegi sosyal
büyük etkisi ola-
t1p uzmanlari tarafmdan
mada bu faktörler de biliniyordu. Aragtir-
istatistik olarak
manlar, sosyal belirlendi; böyleée
ve iletigimsel davraruglarm nasil uz-
Mmru uzatan
ya da kisaltan gekilde- etki
ettigini
saptadilar. Aragttrmaya katilan kigi-
lerden, ne sikhkta
ve yogunlukta egle-
riyle, çocuklarlyla,
ahbaplanyla, siki
dostlanyla ve akrabalanyla telefonda
ya da yüz yüze
görügtüklerine dair
her yal detayh bilgi ahndi.
Sonaçlara göre,
en uzun yagayan-
lar, en çok arkadagi
ve akrabasi
olanlardi -

sabit bir arkadag


'
çevresi
olmayanlar da en kisa ömürlüterdi.
Hayret verici olsa da, kipilerin kendi
çocuklarma
ya da akrabalarum
ya-
km baglan olmasi yagam
beklentile-
rini neredeyse hiç erkilemiyordu.
-.

1
'
Eq-
lerden biri
ya da yakm bir aile ferdi
hayatuu kaybettiginde
ya da arka-
daylar usaga
tagmdsgmda da sonuç-
lar aymyda.
Aragtarmayi kaleme alan
uzman-
lar, arkadaylaam kiginin
yagam tarzi-
m aile ferderinden daha
fazia etkile-
digini tuhmin ediyotlar. Eu dägünce
dogrultusunda, sigara ahykanhgt, al-

. 249
görürirnek söz
-k-onosa:olduganda,
da doktora arkadaylaruu
çocaklaram degl,
tüketimi-ya
kol
eglerini ya da arkaday yakmhgom
yagh insanlar Uzmanlar aynca, stratejilerini
dinliyorlar. .etme
daha çok darutalaria. bag
ve zor
ruh halini, ğzgüveni dügünûyorlar. eglik
etkiledigini makaleye
daha fazla
Üniversitesi'ndenAnthony Jorm,
uzâmasmiri muh-
Canberra ömrü
yazismda, dostlagun çogu
ailenin
eden bir yorum Yetigkin insanlarm
temel açiklamasmi sunnyor. arkadaghklinn korunmasi
olarak algdarken, aba-
varkgim'do ,al ediyor. bu
gerektigini ifade
gösterilmesi
için çaba olabilecegini belitti o
üzerinde olumlu etkisi
saghk
nm

networks
G.R.: Effect («etia,1 study of
G.F.V., Lusmo M.A., Andrews Australiantoegitudinal
Glonek the 2mm39:574·-579
Giles L.C., old Australuns:
servival-in very Community Health
and intervencientrial.]ournal
on 10 year Epidemiology
Journal of for an
aging.
networks health: it's time200549:537-538
and
Social
JormA.F.: and.Community Health
Epidemiology beklant là
ganemdak estiler yagam
of

Yagamnilk
belirier mi?
gak geçen bir
geliyor. Oldukça
çok akla yakm ek olarak
Bu dügünce- saghkh yetigkinlik dönenáne
bir genç duracagmm ve
çocukluk ve
hasi·ahklarm bizden urak
partlan, Ama her gey
uygun çevre garantisi gibi görünüyor.Enstitüsü'ndeki
'

bäylece.uzun bir ömrün Max-Planck


Rostock'ta
basit degil. Heirw« Maier ve Rem-
bu kadar aragtirmalar
bälümünden sayrl-
clemografik asia kalinmig
ämür için
geç I
(
'

"Uzun bir Dogu Alman-


brandt Scholz, 1990 yilmda Bati ile
maz" diyor. iki
uzman, carzmdaki desigiklik-
alarak, yagam
birleymesini temel kadar
etkileyebilece-
ya'mn yaglarda ne
beklentisini ileri
lerin yagam
aragtirdilar.
gini
250
Demograflar, 1955'ten 2002'ye kadar Dogu Almanlarm ve
ti Almanlarm ortalama yagam sürgini aragtirdilar. 1955'ten
75'e kadar, her iki Alman devlekde de yagam beklentisi
klagik paraleldi. 20 yil içinde hem Dogu'da hem de Bati'da
dmlarm yagam beklentisi 71'den yaklagik 75'in biraz altma
kseldi; erkeklerde ise 65'ten 69'a çikti. 1975'ten 1990'a ka-
r Ban'da hizla yükselmeye devam etti, eski Dogu Alman
imhuriyeti'nde
ise yükselig geri kaldi, hatta neredeyse dur-
.
1990'da kadmlarda yagam beklentisi Bati'da 79 yildi, Do-
'da

ise 76 yilm biraz altadaydi. Erkekler 1990'da Batt'da 72


im deviriyor, Dogu'da ise 69 yagm1 ancak biraz aglyordu.
Dogu ve Bati Almanya'mn 1990'da birlegmesinden sonra,
ti ile Dogu arasmdaki fark giderek azaldi. Gerçi tam bir egit-
hâlâ yaganinadi ama 2004 yilm<ia kadmlar hem Dogu'da
me
n de Bati'da Si yilhk, neredeyse egit bir yagam beklentisine
tipti, erkeklerde bu fark, 75 yil (Bati da) 74 yll (Dogu'da) .ve

biraz daha fazlaydi. 1990'dan 2002'ye kadar


-yalmzca

on
yilda- Dogu'daki yagam beklentisi,.kadmlarda 76'dan 81'e,
:eklerde
ise M9'dan 74'e yükselerek beger y11artt1.
Bilimcilerin daha detayh aragtirmalan, degigen yagam ko-
Larmm yayh insanlarm yayam beklentisini de etkiledigini
"ileri
terdi. 80 ve 90 yaglarmdaki Dogu 'Al-
ragmen,
yaµ
nlar da, iki devletic birleymesiyle birlikte iyilegen yagam
ullarmdan fayda görüyor" diye yanyor Maier ve Scholz.
mciler,
iyilegen saghk hizmetlerinin ve yükselen gelir sevi-
inin yagam beklentisini olumlu yönde -etkiledigini-dügünü-
·

(Dogu'da yeni nygulanan Bata Alman. emeklilik sisterni


.da birçok emeklinin maddi.gartlarunn iyilegmesini saglada).
Rostocklu bilimcilerin sonuçlari. ölnmlülügün "dügük

es-
digi" tezine çeligki olugturuyor. -Bu teze göre,. ölümlüInk
L Sabit bir biyolojik üst suur var ve bu,üst-sunri ileri yagta
artik etkilemek Oysa iki Almanya'nm birleg-
müdikündegil.

sonra Dogu-Batt karyda.stirmasa daha çok bir


"yük-
mesinden
sek esnekligia" igareti gibi görünüyor ve ekonomik, sosyal ve
siyasi degigimin i.leri-yaglarda da insan ömrünün uzunlugunu
belirleyebilecegini karuthyor.
Keyns\r
-
ein'langes Leben ist
Maîct H., Scholz R.: Wiedervereinigung zeigt: Für es nie zu
spät. Demografische Porsdrung 2004•,3:1-2
Scholz R.D., Maier H.: German unißcation and the planicity of mortality at older

ages. Rostock 2003


.
Vaupd J.W., Carey J.R., Christensen K.: It's never too late. Science
2003·,30 1:1697-168 1

YEgli.SAY
Yegilçay hanserden korur mu?

Yegil çay bir suredir -popüler bir mucize, her derde deva bir
iÏaçolarak görülüyor. Eu içecegin, sadece kolesterol seviyesini
ve kiloyu dengelemekle kalmayip, kanserden korudugu da
söyleniyor. Ancak tam da bu farmakolojik özelligi gimdiye
dek ciddi aragtirmalarda kamtlanmig degil. Yeyil çaym içerdi-
etkisi oldugu ve hayvan deneyle-
gi polifenollerin antioksidan
rindekanser hücrelerinin büyümesini bastirdigt iddia ediliyor.
Ama insanlarda böyle bir etki yaratngt inandirici ekilde.he-

nüz kamtlanmadi. Ne 2001 yihnda 26 bin Japon ile yapdan ve


yegil çaym mide kanseri üzerindeki etkisini inceleyen aragtir-

ma, ne de 2004 yilmda 35 bin Japon ile yapuan ve meme kan-


seri ile yegil çay baglannsmi inceleyen araçtirma hücre deney-
1erini kamtlayabilmigtir. 2005 yilmda, 60 binden fazla katdan-
la gerçeklestirilen bir aragttrmada, yegil çaym kalm bagtrsak

kanseri sikhgmi azaltmadigt tespit edildi. California'da ger-

252
legtirilenbir incelemede, yegil çay ile meme kanseri sikhy-
dügmesi arasmda ufak da olsa bir baglanti kurulabildi,an-
kamtlar o kadar zay1fti ki, hiçbir farmakoloji kurumu çay
ticilerinin ürünlerinin
"kanserden

üzerine korur" ibaresini


masma izin vermedi.

ski Y., Tsubono Y. Nakaya N. vd: Green tea and the risk of colorectal cancer-
sooled analysis of two prospective studies in Japan.Journal of Epidemiology
.005;4:118-124

A.H., Tseng C.C., Van Den Berg D., Ya M.C.: Tea.intake, COMT genotype,
md breast cancer in Asian-American women. Canser Research 2003;63:7S26-
329

o S.: Green tea and gastric cancer in


.001;344:1867-1868
Japan. New England Journal of Medicine

AN I
irli Mr Iden embagnada gem se . i .7
se
midir?
'

alen ger genresinden is i

EgiBati filmlerinde hepimir görmügazar: Yan karakterler-


i birini (mümkün oldugu kadar masum ve acmasi biri; p-

likle bir kadm ya da çocuk) yilan sokar. Vahyi Bati'da hu

,.
hayvan bir çmgirakh y11an olur; gerilimi daha da arttmr. Son-
ra kahramammiz. geht, panik ipirideki- insanlari sakinlestirir,
sokulan bälgenin uzerine egilir ve güçlü bir nefesle yaray1

emer. Sonra da biçagmi çikanp (kurbam kanyakla bir güzel


uyugturduktan sonra) yaranm etrafmdaki eti kesip. çikarir.
Heyecanli bir bekleyig baglar. Gace ategler içindeki hastanm
.
bakuniyla geçer. Sonra da her gey yoluna girer.
--

ilm için kahramanm bú cesur davramp änemli bir doruW


noktasi olabilir. Ama.ilkyardim uzmanlarmm ve acil doktor-

lariam tibbi önerisine uygun yaranm emil-


degil. Tibbi açidan

mesi, isirilmasi,
kesilmesi yilan sokmasmdansonra durumu
sokulan
"emilmesi",

daha da kötülegtirir. Çünkü yaramn ye-


rin çevresindeki bolgede kan dolagimmm daha da artmasma
neden olur. Böylece y11an zehri vücuda daha çabuk yayihr ve.
älümcül etkisini daha hizli geligtirebilir. Aynea zeiië ebellik-

le auteh= çevre belg Nihrnêtiryètätuttan mekanik


çàktañ -
yolla atilmasi müÅkèndlaria
Yaranm çevresindeki etin kesip çikarilmast da benzer gekil-
de faydasizdir ve sadece toksinin daha çabuk yayllmasma se-
bep olur. Istruan yerin etrafmdaki.bölgenitt hareket ettirilme-
mesi ve oradaki kan dolagimmm daha da hizlanmamasim sag-

lamak daha dogrudur. Son çare olarak (yanihastamn durumu


giderek kötülegiyorsa) yilanm isirdigi organi baglamak faydah
olabilir.Bundan sonra, yilan- zehrini etkisizleptiriek için has-
tayamümkünoldugu-kadar çabuk antiserum.veimekgerekir.

O ana kadar hastanm yamndakiler säkûneti korumaya çahy-


mahdir.
Çünküyilan sokmasmdan sonra hastanm heyecan-
lanmasi da, zehrin vücutta daha çabuk yayihan sebep
olur.

254
ONA
bitin giuderi sararsa insan år min
.ona

le mutlu ki,' bu dovu degl. Dogru olman da aslmda müm-


ün degil, çünkä zonaya sebebiyet·yeren virüs (Varizella-Zog-
) sadece omurilik bälgesindeki·sinir hücrelerini tutar. Böy-
c~e kabarciklar geklínde seyreden
bu cilt hastahgi, tam da
astahgm tuttugu sinirlerin
besledigi bölgelerde görülür (bun-
tr gövdede kugak geklinde alanlardir; hastaliga hasta-
"kugak

gi" adunn da verilmesinin sebebi budur). Însan zonaya ancak


aha önce suçiçegi geçirdiyse yakalamr.
Çünkü zonaya, suçi-
:ginden ydlar sonra sinir hücrelerinde tekrar alitif
hale gelen
virüsler sebep olur.
rnt
I

..
I

. .

I I

. .

. .
I

You might also like