You are on page 1of 36

______________________________________BOZKURT_______________________________________

BOZKURT
Türkçü Gençlik Dergisi
OCAK 2005
Yıl: 2 Sayı: 13
3 KOMÜNİST DONKİŞOTU
PROLETER-BURJUVA
Sahibi GOSPODİN NAZIM HİKMETOF 17 TÜRKÇÜLÜK
YOLDAŞA DÜŞMANLIĞINDA SİNSİ BİR
Ozan RUHSATİOĞLU H.Nihal ATSIZ YOL
ozan@turan.tc Nejdet SANÇAR

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Oğuz KARAHAN
oguz@turan.tc

Yazı Kurulu 19 YADSINAN BİR


GERÇEKLİK: VAROŞLAR
İsa Akif YÜMNÜ Altay GÖKBÖRÜ
İlhan KURTKAN
Ahmet HACOĞLU
Atilla İDİL
MURAT TÜRKMENATA 8 100. DOĞUM
Mali İşler Sorumlusu YILDÖNÜMÜNDE ATSIZ BEĞ’İ
ANLAMAK
20 AZERBAYCAN’DA
Ozan RUHSATİOĞLU DEMOKRATİYA
H. Ağahan AKIN
Sevinç MAMMADOVA
Tanıtım Sorumlusu

Atilla İDİL
22 MACARİSTAN’IN DÜNÜ
ve BUGÜNÜ
Yayın Danışmanı BAKONYİ GABOR

TONYUKUK
10 VAKTİYLE BİR ATSIZ
26 Ne İmza Ama
VARMIŞ…
T. Yılmaz
Oğuz KARAHAN
İletişim Bilgileri
27 KİTAP TANITIMI
www.turan.tc

turan@turan.tc
28 TÜRK YİĞİTLERİ
www.turkyigitleri.com
Ayda Bir Yayımlanır. 12 2005’TE OLACAKLAR !
Kaynak göstermek şartı ile alıntı
ATİLLA İDİL 34 İyi ki Doğdun Koca
yapılabilir. Tüm hakkı Türk Irkına Atsız…
aittir.

Dergimiz şu an yalnızca internet


üzerinden yayımlanmaktadır.
Türkçülerin desteği ile dergimiz
büyüyecek ve Turan’ın her köşesine 14 17 ARALIK 2004 ZİRVESİ
ulaşacaktır. ve SONUÇLARI
Elnur Hasan MİKAİL
Kapak Resmi: ATSIZ ve TÜRK
ÇERİSİ

BOZKURT 2
______________________________________BOZKURT_______________________________________

KOMÜNİST DONKİŞOTU PROLETER-BURJUVA


GOSPODİN NAZIM HİKMETOF YOLDAŞA
■ H.NİHAL ATSIZ Hayır, o böyle bir fırsatı kaçıramazdı. Ahmet
Haşim`e Hamdullah Suphi`ye, Yakup Kadri`ye
Don Kişot’u herkes bilir; kahramanlık saldırdığı zaman kimse kendisine cevap
martavallarıyla dolu kitapları okuya okuya zayıf vermedi ya, o zavallı gafil bunu kendi
sinirleri büsbütün sarsılan ve aklını oynatan bu kahramanlığından yıldıklarına hamletti; bir
kahraman taslağı, cihana güya adalet götürmek saldırış daha yaptı. Nazım Hikmetof Yoldaş bu
için sıska bir ata biner ve paslanmış bir mızrakla saldırışını da yalnız Peyami Safa`nın şahsına
yola çıkar. Bozuk kafasında yalnız düşman yapsaydı tabii yine kimse sesini
orduları ve devler olduğu için koyun sürülerini çıkarmıyacaktı. Çünkü onun fikirleri gibi
asker, yel değirmenlerini dev sanarak onlara Polon ve Mişon karışık argosu ile, trak tiki
hücum eder. Sonunda ne olduğu da malumdur. taklarla, karamaca beyleriyle karışık edebi
soytarılıkları, iğrenmeden okuyabilenleri
Son zamanlarda da İstanbul'da bir komünist Don eğlendiriyor, onlara hoşça vakit geçiriyordu.
Kişotu türedi. O da modası geçmiş paslı bir Fakat Nazım Hikmetof Yoldaş bu münakaşayı
mızrakla ve kafasında yalnız burjuva - proleter Türk milliyetperverliği üzerinde tepinmeğe
manisi olduğu halde rasgele saldırıyor, yeltenmek için vesile yaptı ve Türkiye`nin en
haykırıyor, hırslanıyor, tulumbacı ağzıyla şiirler büyük adamlarından biri olan Namık Kemal`i
(?!) yazıyor. Gayesi basit, fakat pek yaman: arslan postu giymiş olmakla ittiham etti. Öyle
Türkiye`de halk rejimi yani komünizmi kurarak sanıyorum ki arslan postu giymiş olmakla
bu çorak memleketi cennet haline getirmek. kasdettiği mana eşekliktir. Bu, arslan postu
giyen ve kendisini arslan diye satan eşeğin
İşin doğrusunu söylemek icap ederse asıl Don hikayesine telmihen yapılmış, komünistlere
Kişot olanlar bu işin elebaşılarıdır. Onların yaraşır şekilde bayağı, Don Kişotca bir
Türkiye`deki müsveddesi olan Nazım Hikmetof teşbihtir. Bir kere Namık Kemal arslan postu
Yoldaş da ancak bir Sanso Pansa`dır. Fakat giymiş değildir. Namık Kemal arslanın ta
Türkiye`de baş komünist kendisi olduğu ve kendisidir.
yahut öyle geçindiği için ona, Türkiye
komünistlerine de değer biçmek üzere, Don Evet, Namık Kemal arslandı , sırtlan değil...
Kişotluk rütbesini çok görmüyorum. Çünkü mezarlarda yatan arslanlara değil, kanlı
cellat gibi tepemizde yaşıyan kızıl sultanlara
Kara vicdanını Mujik cehenneminde kızartan ve saldırıyor, ağız dolusu küfürü onların suratına
Yahudi Marks`ın bayat felsefesinin altına bir haykırıyordu.
köle gibi yatan, karanlık günlerimizde
İstanbul`dan ve Anadolu`dan kaçarak Fakat bu böyle olmasa bile, Namık Kemal`in
Moskova`da ense yapan yurt kaçkını Nazım arslan postu giymesi veya Nazım Hikmetof
Hikmetof Yoldaş`a hiçbir sözüm yoktu. Çünkü Yoldaşın kendi postu içinde yaşaması
türlü türlü maniler ve türlü türlü manyaklar münakaşaya girecek şeyler midir? Madem ki
olduğunu biliyordum. Fakat Hikmetof Yoldaş münakaşa ( veya cilveleşme) Peyami Safa ile
nebbaşlığa başlıyarak büyük Namık Kemal`in yapılıyordu ve uzaktan veya yakından Namık
kemiklerine diş uzatınca mesele değişti. Kemal ile ilişikliği bulunmuyordu, o halde
Namık Kemal`i hakaret etmekte mana yoktu.
Komünist Nazım Hikmetof ile romancı Peyami Peyami Safa`ya telkin veren Hikmetof Yoldaş,
Safa`nın aralarında ne geçtiyse geçti. Düne kadar kendi salkım yutmaktadır. Ona "ölüleri
birbirinin dostu ve bedava reklamcısı olan bu iki mezarında rahat bırak" dediği halde niçin leş
edib-i şehir bozuşup cilveleştiler. Itiraf etmeli ki arıyan sırtlanlar gibi Namık Kemal`in mezarını
bu münakaşada Peyami Safa daha dürüst hareket eşiyor? Görülüyor ki Hikmetof Yoldaş ne
etti; münakaşayı münakaşanın çerçevesinden dediğini bilmeyen, tezatlar içinde yüzen zavallı
aşırmadı. Fakat, ya Hikmetof Yoldaş? bir hastadır.
______________________________________3
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Hikmetof Yoldaş aynı zamanda megalomaniyle Malum ya, Hikmetof Yoldaş ilmi, siyasi, içtimai,
de uğraşmıştır. Bu zavallı büyüklük meraklısının tarihi hakikatlerle (?!) dolu olan şiirlerinin (?!)
kuruntusuna göre Peyami Safa, Hikmetof birinde kendilerinin (yani komünistlerin)
Yoldaşın karşısına kendiliğinden çıkmış vaktiyle Şeyh Bedreddinle beraber
değilmiş. Onu çıkarmışlar ve Hikmetof Yoldaşın ayaklandıklarını söylediği gibi başka bir şiirde de
paçasına salıvermişler. Bir büyük ölünün Türkmen kayıkçıyı Türkmenistanlı bir buda
kemiklerine saldırmakla Nazım Hikmetof heykeline benzetiyor. O halde ben de kendisine
Yoldaşın paçasına saldırmak arasındaki farkın, şöyle söyleyebilirim: "Okuman lazım Yoldaş!
yükseklik cihetinden ikincisinin lehinde Buda dini Türkmenistan`a tarihin hiçbir devrinde
olduğunu şöyle bir tarafa bırakarak soralım: Peki girmemiştir. Türkmenistanlı Buda heykeli
Hikmetof Yoldaş! Mademki her saldırış bir demekle İskoçyalı Şafii imamı demek arasında
kışkırtma ile yapılıyor, o halde seni Namık fark yoktur ve Şeyh Bedreddin senin sandığın
Kemal`in kemiklerine saldırtan kim? gibi bir komünizm mübeşşiri değildir. Onun ne
olduğunu senin bugünkü ilmin, kafan ve seciyen
Hem de megalomaniye bakın ki herkes, anlıyamaz. Okuman lazım Yoldaş! Mujikistan
milliyetperverler, hatta hükümet bile Nazım cambazhanesinde size bunları elbette
Hikmetof Yoldaşa doğrudan doğruya öğretemezlerdi. Okuman lazım, okuman!"
saldırmaktan çekiniyor da Onun karşısına Hikmetof Yoldaş, Peyami Safa`nın babası,
Peyami Safa’yı çıkarıyor ve Peyami Safa`da bu İngiliz-Boeer savaşında kazandıkları zaferden
iş için para alıyor. Tabiidir ki dünyada her şeyi dolayı İngilizleri tebrik etti diye çatıyor. Bundan
iktisadi gözle gören Gospodin Nazım Hikmetof Hikmetof Yoldaşa ne olduğunu anlıyamıyorum.
Yoldaş için her hareket iktisadidir. Her hareket İngilizler bir avuç Boeeri yendi diye sevinmek
iktisadi olduğu için de Peyami Safa, Hikmetof gerçi doğru bir hareket değildir, fakat İsmail
Yoldaşa vereceği cevabın karşılığı olarak Sefa`nın dinine dahleden Yoldaşın kendisi sanki
milliyetperver kaynaklardan para almıştır. O müslüman mı? Bolşevikler küçük Azerbaycan
halde biz de soralım: Her hareket iktisadi Cumhuriyetini istila ettikleri zaman Hikmetof
olduğuna göre acaba Hikmetof Yoldaşın Namık Yoldaş acaba kaç defa taklak attı? İngiltere`ye
Kemal`in kemiklerine saldırmasında hangi hulus çakmakla Moskova`ya dalkavukluk etmek
iktisadi amiller rol oynamıştır? arasında ne gibi bir fazilet farkı olduğunu
anlıyamıyorum.
Nazım Hikmetof Yoldaş hülyalı ve manyak Nazım Hikmetof Yoldaş hasep, nesep, şeref, kan
muhayyilesiyle kendisini devler arasındaki bir diye bir şeyler tanımadığını söylüyor, bunları
kahraman olarak gördüğü ve Türkiye`yi sözüm söylemeğe lüzum yoktu. Biz zaten komünist
ona irşada memur olduğu için , karşısına dikilen taslaklarında böyle şeyler olmadığını biliyorduk.
herkesi bir kafir ve her kafiri de batıl dinin Ataları, bu toprağa kan katanlardan, halis kanlı
ulularından yardım gören birisi olarak kabul Türk olanlardan bir komünist çıktığını da zaten
edebilir. Belki benim için de böyle düşünebilir. şimdiye kadar görmedim. Bunlar daima kanı
Fakat şu hakikatı aklı başında ve namuslu bozuk, sütü bozuk, yeri yurdu belirsiz, soyu sopu
insanlardan hiçbiri inkar edemez ki Hikmetof şüpheli ve Türk olmayan kimselerdir. Nitekim
Yoldaş bu hızını ve cesaretini Moskova’nın orak Nazım Hikmekof Yoldaşın kendisi de Türk
ve çekicinden aldığı halde ben damarlarımdaki değildir. Acundaki komünizmin de nasıl bir
Türk kanından başka hiçbir yerden almıyorum. bozuk kan unsuru olduğunu anlamak için onların
Nazım Hikmetof Yoldaş Peyami Safa`ya önderlerine bakmak kafidir. Biz, kanı Türk
yüksekten bakıyor. "Okuman lazım evlat" diyor. olmayan yurttaşlardan bu yurda ne kadar bağlılık
Peyami Safa’nın Hikmetof Yoldaştan daha beklenebileceğini birçok acı denemelerle
okumuş, yüksek kültürlü olduğu muhakkak öğrenmiş bulunuyoruz. Onun için Mişonlar,
olmakla beraber acaba Hikmetof Yoldaş el aleme Kohenler ve Çerkes Ethemlerle Nazım Hikmetof
"okuman lazım" diyecek kadar okumuş mudur? Yoldaş arasında hiçbir fark görmüyoruz.
Ben bunu hiç ummuyorum. Eğer Hikmetof
Yoldaş biraz okumuş olsaydı Türkmenistan`da Karışmamış kan davası yalnız hayvanlar değil,
budizm dininin bulunmadığını ve Simavneli insanlar için de vardır. Hayvanların en asil ve
Şeyh Bedreddin’nin komünist olmadığını değerlileri halis kanlı olanlar olduğu gibi
bilecekti. insanların en asilleri en saf kanlı olanlarıdır.
BOZKURT 4
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Kan ve ırk meselesi kan grupları tetkiki demek Bütün bunlar su götürür şeyler olmakla beraber
olan fizyolojik ve antropolojik bir meseledir. şimdilik geçelim. Halbuki bu sefer Nazım
Sonra, Nazım Hikmetof Yoldaşın hatırı için Hikmetof Yoldaş bizim büyük şair ve büyük
veraseti de inkar edecek değiliz a... Zaten tabii vatanperverimiz Namık Kemal`e sövüyor da o
ilimler bakımından insanla hayvana aynı gözle edebiyatçılardan hiçbirisinin kılı kıpırdamıyor.
bakılmak gerektiği halde, kuyruğuna motor Doğrusu, memleketin edebiyatçılarının kansız
takmağa kalkacak kadar ilmi zihniyetli geçinen insanlar olduğunu biliyordum ama bu kadar
Nazım Hikmetof Yoldaş nedense işine gelmiyen kansız olduklarını kestiremiyordum.
ilmi hakikatlerden tegaful ediyor. Bize gelince:
Biz, kuyruğumuz olmadığı için motor takmağa İstanbul`da bir de gazeteler vardır. Hem de hepsi
da kalkışmayız. Yalnız tabii değil içtimai fırkanın gazeteleridir. Balatta bir sarhoş yahudi
bakımdan da insanla hayvan arasında münasebet çıksa, içini dışına dökse, küçük bir şeye küfretse
olduğunu da aramızda yaşayan bazı insanlara hemen polisler yakalar, gazeteler yazar, divana
bakarak kabul edebiliriz. Fakat insanları yalnız çekerler. Nazım Hikmet Yoldaş da yetim-i
ve sadece mide ve hüsyeden mürekkep bir Sefaya çullanırken onu muhalif diye jurnal
makine gibi kabul edemeyiz. İnsanları yaşatan ediyor ve alt yanında da faşisto-demokrato
bir de şeref ve haysiyet olduğuna inanırız ve liberal diye rejime saldırıyor ve alay ediyor.
Nazım Hikmetof Yoldaşa yine ilmi bir hakikat Bunu polisler anlayamayabilir. Fakat o pek
olarak beyan ederiz ki: Göçebe olduğu anlayışlı ve uyanık gazetecilerimiz nerede?
zamanlarda bile toprak mülkiyetini tanıyan Türk Tan`in baş sayfalarında demokratlıkla
Milleti komünist olamaz. En yoksul Türk devletçiliğin evlenme törenini yapan ve bu iki
köylüsünün bile el evinde el ekmeği yemeğe fikri birleştirmeğe çalışan Mahmut Esat Bey
tahammülü yoktur. Kaldı ki hiçbir şeye sahip nerede? Öyle mi Nazım Hikmetof Yoldaş?
olamayan ve esir yaşamağa alışan mujikler bile Faşisto demokrato-liberal.... Gölgesinde rahat
bir çanaktan yemeğe alışamadılar. Komünizm rahat yazı yazabildiğin rejimi böyle mi
Rusya’da bile hakikat olamadı. Nerede kaldı ki anlıyorsun?
kanı, dili, dini ve dileği bütün olan Türk köylüsü
komünist olacak. Onun için Nazım Hikmetof İstanbul`da bir de "Milli Türk Talebe Birliği"
Yoldaş artık yanlış kapı çalmaktan vazgeçsin. vardır. "Milli Türk" terkibinin saçmalığına ve
Beğenmediği Türkiye cehenneminden çıkarak bunun, Türk olmayanlar tarafından kendileri
huri ve gılmanı bol olan komünist cennetine hakkındaki şüpheleri bertaraf etmek için
gitsin. Hikmetof Yoldaşa şunu da ihtar ederim ki yapılmış bir manevra olduğu hakkındaki
onun gibi kabadayı fedailer daima ateş hattında telakkilere rağmen bu genç arkadaşlar bir
bulunurlar. Burası kızıl orduların ateş hattı zamanlar Cevdet Kerim Bey’le vatanperverlik
değildir. Burada kalmak ve sözüm ona rekorunu kırmak için maç yapmışlardı. Bir
kahramanlık yaygarasıyla bol bol matbaa yabancı bir Türk memuruna hakaret etti diye
mürekkebi harcamak mertliğe yaraşmaz. camları taşlamışlardı. Fakat bu sefer o Türk
Ben Nazım Hikmetof Yoldaşa bu cevabı daha memurundan namütenahi kere büyük olan bir
önce verebilirdim. Başkalarının vermesini Türk şairi hakarete uğruyor da bu Türk gençliği
bekledim. Başkaları verecektir sandım. Bir sesini çıkarmıyor? Nerde kaldı Namık Kemal için
zamanlar İstanbul`daki bir Edebiyatçılar Birliği yapılan ihtifaller?... Demek ki onlar gösterişti.
vardı. İstanbul`un meşhur ve meçhul bütün Gösteriş olmasaydı bu gençlik bir varlık
şairleri, edipleri oranın azasıydı. Hatta gösterirdi. Halbuki onlar "Gençlik Var" diye
zannedersem Nazım Hikmetof Yoldaş da Bahri mecmua da çıkarmışlardı. Hazin ve gülünç
Hazer adındaki şiirini Peyami Safa`nın varlık...
kılavuzluğu ile ilkönce orada okumuştu. Bir gün,
gazetenin birinde "Şekspir büyük şair değildir." Acaba bu Nazım Hikmetof Yoldaşın san'atta ne
diye bir yazı çıktığı için bu Edebiyatçılar Birliği değeri var? Bazı budalalar tarafından asrın en
azaları hep birden şahlanmışlardı. O ne asıl yüksek şairi olduğu bile ilan edilen bu Sanso
heyecandı öyle !... Şekspire saygısızlık edildi Pansa`nın şairliği hakikaten 100 numara mıdır?
diye o yazıyı yazanı dünyaya geldiğine pişman Bana sorarsanız sıfır. Şiirin bir tarifi vardır.
etmişlerdi. Halbuki Şekspir bizim neyimizdi? Ve Nazım Hikmetof Yoldaşın hezeyanları o tarife
acaba hakikaten o kadar da büyük mü idi? sığmaz.
BOZKURT 5
______________________________________BOZKURT_______________________________________
San'atta dar bir çerçeve içinde kapalı kalmak Fakat bir yazısında Piyer Loti`ye "domuz
taraftarı değilim. Fakat tulumbacı argolarını, burjuva" diyen Hikmetof Yoldaş "domuzuna
zevk fesadına uğramış naraları da san'at diye proleterlik" sattığı halde bayağı burjuvadır.
kabul edemem. Aklı başında kimse de kabul Başka bir yazısında da ayda 60 papallle
edemez. Şiir vezinle ve kafiyeyle olur. Böyle geçindiğini söylemek istiyor. Galiba Gospodin
olmayan yazılara nesir derler. Gerçi nesirde de Yoldaş cenapları 60 liranın Türk köylüsünün
şiir yapılır ama bu, manzum şiirden daha güç, rüyasında bile görmediği bir servet olduğunu
daha san'atkarane bir şeydir ve Hikmetof unutuyor. Bu taslağa şunu söylerim ki: Mert
Yoldaşta bunun zerresi yoktur. Nitekim gölgesi adam, sözünün eri adam proleterlik sattığı halde
Orhan Selim`in yazıları da meydandadır. İşte burjuva geçinmez. Nazım Hikmetof Yoldaş
Nazım Hikmetof’un san'atından parçalar: mütareke yıllarında, yüz elliliklerden Refi
Bana bak: Cevad’ın Alemdar gazetesi idarehanesinde ayı
Hey! oynattığı günden bugüne hep burjuva olarak
Avanak! geçinmiştir ve.... Kurtuluş savaşında düşman
trrrrum, karşısına çıkacak yüreği olmadığı için Rusya’ya
trrrrum, kaçarak savaşın bitmesini beklemiş ve savaş
trrrrum! bittikten sonra buraya bir kahraman(?) olarak
trak tiki tak! dönmüştür. Bir iki defa hapse girmek ve ağız
Makinalaşmak dolusu argo savunmakla kahramanlığın
İstiyorum, kazanıldığı bir zamanda bu da çok görülmez.
Şiirlerim içilmez Fakat unutmamalıdır ki argonun da soylusu ve
İngiliz tuzu gibi soysuzu vardır. Eski Çeşme meydanında
saldırma çeken kabadayı argosuyla Beyoğlu
Hakikaten, İngiliz tuzunu, Moskof müshili sokaklarında dolaşan Palikarya oğlanlarının
içilerek yazılmış olan bu satırların üzerine içmek argosu arasında dağlar kadar fark vardır. Tıpkı aç
daha doğru olur. Sonra trrrrum diye makine midesine yumruğu basarak ızdırap içinde didinen
taklidi yapmak hangi şiirin ve hangi zevkin bir emekçinin iniltisi ile Nazım Hikmetof
kabul edeceği şeydir? Şiir yalnız taklidi lafızlarla Yoldaşın 60 papele haykıran naraları arasında
mı meydana gelir? Kelimelerin ahengi yok fark olduğu gibi.
mudur? Hikmetof Yoldaşın ağzındaki teneke
düdüğün sesine çelik pistonlu makinelerin Bu küfürler, bu palavralar, bu düzgünlü yaveler,
iniltisidir diyebilir miyiz? Hikmetof Yoldaş bu Babıali sokaklarında Don Kişotça kişnemeler
köpek veya sığır başlıklı şiirler yazsa havlıyacak sözde hep Türk işçisi için değil mi?
yada böğürecek mi? Bütün bunlar yalnız şunu
gösterir: Nazım Hikmetof Yoldaşta zevk fesada Türk işçisi bu deli saçmaları, bu gerdan kırmalar,
uğramış, tereddi etmiştir. Eğer onun şiirleri çok nara atmalarla mı kurtulacak; bolluğa tokluğa,
okunuyorsa bu da okuyucu kütlesinin bozuk sağlığa kavuşacak? Hayır Nazım Hikmetof
zevkli olduğunu gösterir. Nitekim bazı edepsizce Yoldaş! Aç adamlar maskaralık istemiyorlar. Aç
ve açık saçık kitaplar da el yazılarıyla yazıp adamlar ne yetim-i Sefa’nın kırık mızraplı udu,
dağıtılacak kadar çok rağbet bulmuştu. Nazım nede Namık Kemal`in ölüsüyle ve kemikleriyle
Hikmetof Yoldaşın çok mukallitleri çıkıyorsa bu beslenmek istemiyorlar. Aç adamlar bol bol
da o tarzın kolay oluşundandır. Çünkü vezin ve papel getiren naralı şiirler, mahkemelerde dile
kafiyeli ve aynı zamanda manalı şiir yazmanın gelen tezler ve sokaklarda kişniyen ülkülerle
güçlüğünü anlıyan kabiliyetsiz insanlar için avunmak ve aldanmak istemiyorlar. Aç adamlar
başvurulacak yegane yol vezinsiz, kafiyesiz, iş ve refah istiyor. Aç adamlar açık sözlü, açık
manasız, mantıksız yazı yazmaktan ibarettir. özlü, ak alınlı kahramanlar istiyor. Açık gözlü
taslaklar değil....
Nazım Hikmetof Yoldaş burjuva düşmanıdır.
Fakat bu düşmanlıkta mutaassıp softalardan daha Nazım Hikmetof Yoldaş! Sarı suratlı afyonkeş
mutaassıptır. Bu softalarca nasıl namaz Çinlilerle kara suratlı yamyam Habeşlerin
kılmayan, oruç yiyen kimseler kafirse, asılması davasını güdüyorsan, haydi oraya... Yolun açık
sevapsa, Hikmetof Yoldaş için de burjuvaların olsun. Babıali caddesinde Habeş davası müdafaa
asılması elzemdir. olunamaz.
BOZKURT 6
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Senin beğenmediğin burjuvalardan yüzlerce kişi karşınızda Baltacılardan mürekkep bir ordu
Habeş davasını kanlarıyla korumak için kızgın halinde bulursunuz. Hem bu sefer her biriniz için
kum çöllerine koştular. Sende o yürek nerede? Katerin gelse de elimizden kurtulamazsınız.
Şimdiye kadar ki susuşumuzu sakın
güçsüzlüğümüze ve çekindiğimize verme. Deli- 1935
Petro gibi bayrak açıp gelseniz bile bizi

Bir toplulukta aşağılık duygusu başladı mı, artık dışarıdan gelen her şeye hayranlıkla bakılır. Milletin
aydınları, profesörleri, gazetecileri baştan başa dalkavuk ve riyakar olursa, bir topluluk hak ve hakikat
uğruna şehit veremez duruma düşerse, artık ona kabul ettirilemeyecek batıl kalmaz.

…500 nüshalık broşür bir günde satılıp bitti, istekler, siparişler yapıldı. Fakat sırf, kazanç için yaptı
demesinler diye ikinci basıma gitmedim. Dedim ya, o zaman 30 yaşımda romantik bir küçük çocuktum.

Savaşı devam ettirmek için Moskofçu oğlanın cevap vermesini veya dava açmasını bekliyor, bu arada bir
çok tebrik mektupları alıyor, takdirler görüyordum. Demek ki sinmiş oldukları halde bu broşürü bekleyen
bir grup, hem de kalabalık bir grup vardı.

Ben aleyhime açılacak davayı beklerken aylar geçti. 1936 yılına girdik…Bu sıralarda bir gün, 21 Şubat
1936 Cuma günü Istanbul Üçüncü Ceza Mahkemesinden hükümeti tahkir ve gençliği ceza kanununda
yazılı suçlara teşvik ettiğim iddiası ile celp geldi. Dava benim broşürümden çıkıyor ve işin korkunç tarafı,
Halk Partisi hükümeti, Nazım Hikmetof’un vekili ve savunucusu olarak harekete geçiyordu.

O zaman Adliye vekili olan Saraçoğlu Şükrü, aleyhimde dava açılması için Istanbul Savcılığını ikaz etmiş,
fakat broşürü inceleyen savcılık bunda bir suç unsuru görmediğini bildirince bizzat Adliye Vekaleti davayı
tahrik etmişti. Bunu epey sonra öğrendim.

İşte yine korkunç bir aşağılık duygusu veya Moskof dostluğu karşısında idik. Bir zaman sonra “Türk’üz,
Türkçüyüz, daima Türkçü kalacağız” diye ötecek olan Saraçoğlu, broşürümde komünizmin aleyhinde
bulunduğum için Moskoflara bir cemile yapıyor, bunu açıkça söyleyememek dolayısıyla da hükümeti
tahkir ve tahrik kulplarını takıyordu.
Bir hükümetin yabancılara hoş görünmek için kendi vatandaşlarına kıyması kadar iğrenç şey pek azdır.

…28 Şubat Cuma günü Üçüncü Ceza Mahkemesine gittik. Pek alakalı bir dinleyici yığını vardı. Hakim
sordu:
- Hükümeti tahkir etmişsin. Ne dersin?
O zaman henüz hukuk bilgini olmamıştım. Hakimin böyle mişli geçmişli konuşması tuhafıma gidiyordu.
Cevap verdim:
- Broşür meydanda…Hükümeti değil, hükümetin karşısına çıkan bir köpeği tahkir ettim.
Cevap galiba biraz fazla dolgun kaçmış ve hakim, işittiklerine inanamamıştı:
- Efendim? Diye sordu. Ben de cevabımı Oğuzane tekrarladım:
- Hükümeti değil, hükümetin karşısına çıkan bir köpeği tahkir ettim.

…Hakim sözlerimi zapta geçirdi. Yalnız benimle birlikte kendisi de suç işlememek için “köpek”
kelimesini çıkararak “hükümetin karşısına çıkan bir şahsı tahkir ettim” şeklinde yazdırdı. Arkasından
gençliği suçlara kışkırtmak maddesi geldi. Şu Saraçoğlu da doğrusu yaman röntgenci imiş. Gönlümden
geçenleri, ters tarafından da olsa anlıyordu. Hiç şüphesiz aklımdan geçmeyen bir suçu kabullenecek
değildim. Şiddetle reddettim. İlk oturum bitti. 13 Mart 1936 Cuma günkü oturumda; savcı, iddiasını
okuyarak beraatımı istedi... 17 Mart 1936 Salı günü, üç kişilik mahkeme heyetinin iki üyesinden biri
oldukça uzun olan kararı okudu. Hakimler ifademi kaba bulmakla beraber vatanperver duygularla
yazıldığını kabul ediyor ve suç unsuru bulunmadığı için de ittifakla beraatıma karar veriyordu.
H. Nihal ATSIZ / Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferi / Komünizmle İlk Çarpışmam/ 257. ve takip eden sayfalar
BOZKURT 7
______________________________________BOZKURT_______________________________________

100. DOĞUM YILDÖNÜMÜNDE ATSIZ BEĞ’İ


ANLAMAK
■ OZAN RUHSATİOĞLU
ozan@turan.tc

1905 yılının 12 Ocağı’nda görklü Tanrım bir


Gökbörü daha bahşetmişti kıymetli
balalarına…. Atsız Beğ…

Kalemi eline aldığından beri dosta düşmana


adam olma dersi veren, yiğitliğin, ahlakın,
fedakarlığın, engin bilgi birikiminin ve uzak
görüşlülüğün muhteşem bir bileşkesi olan
Atsız Beğ hem çağının hem de ardından
bıraktığı eserler ile sonraki dönem Türkçülerin
yolbaşçısı olmuş, Türk Budun’a Tanrı’nın 20.
yüzyılda gönderdiği bir Gökbörü idi.

Atsız Beğ Türklüğün birinci şartını ahlak Bunlar birden bire meydana çıkarak ortalığı
olarak görürdü. Türk töresini yazmak ile gürültüye boğarlar, haykırırlar, ötekini berikini
kalmayan yaşayarak öğreten bir kişi idi. baltalarlar ve ilk önce bazı kimseleri de kendi
“Sıra” ve “Saygı” esaslarını hiçbir Türkçünün samimiyetlerine inandırabilirler. Fakat, en adil
ihmal etmesine asla tahammül edemez “Sırayı ve hakim olan zaman, bunların maskelerini
ve saygıyı gözetmeden çığırtkanlık edenler, sonun da indirir. O maskenin altındaki iğrenç
hele daha eskileri, batırarak kendisini yüzün gözlerinde parlayan adi ihtiraslar,
yükseltmek hayali ardında koşanlar Türkçü herkes tarafından hemen sezilir.” derdi.
değil, Türk değil alelade insan bile
olamazlar” derdi. Atsız Beğ, başka Türkçüleri devirerek
yükselmeyi düşünenleri, alçakgönüllülükten
Her fikrin olduğu gibi Türkçülüğün de nasibini almamış kişileri Türkçü kabul etmez,
ticaretini yapanlara, yükselen bir değeri Türkçülerin suç yapmış ve yanılmışsa itiraf edip
kullanarak , yükseltmek için değil yükselmek düzeltmesi, geçmişe ve eski değerlere bağlı olması
için hareket edenlerden hiç haz etmez “en gerektiğini söyler Türkçülerin bencillik davasında
Türkçü benim” nidaları ile gösteriş yapan değil milletine hizmet davasında aşınan yürekler
güruh için : olduğunun altını çizerdi.
“ Bir fikir uzun uğraşmalardan sonra zafere Adam olabilmek için kişioğlunun bir takım
doğru yürürken, onun zaferinden faydalanmak özelliklere sahip olması gerektiğinin altını çizer,
isteyen asalaklar her yerde bulunur. Bir Yahudi “Büyük adam, özel hayatında da yüksek ve
ihtikarcı zekasıyla, nasıl, herhangi bir malın temiz olan adamdır. Birtakım meziyetleri olan
yakında değerleneceğini kestirerek onu istif reziller, hiçbir zaman büyük adam değildir.”
etmeye kalkarsa, bu ülkü asalakları da hangi der, adam olanın sözü ile işi arasında zıtlıklar
fikrin zafere doğru gittiğini dalavereci zekaları olmaması gerektiğini, yalan ve hileden uzak
ile anlayarak onun çığırtkanlığını yapmaya durmanın adam olmanın olmazsa olmazı olduğunu
kalkarlar. söylerdi.
BOZKURT 8
______________________________________BOZKURT_______________________________________

Atsız “Hürriyetin Sınırları” adlı makalesinde Binlerce yıllık tarihi hayatların milletlere
bir milletin milli mukaddesatının asla hafife verdiği bir terbiye vardır ki o öyle birkaç
alınamayacağını “milli mukaddesatı olmayan yılda ve hatta asırda elde edilemez.”
milletin millet değil koyun sürüsü” olduğunu
söyler : “İnsanlar, mizah ve şaka yapabilirler, “Türk olmak için önce kanı Türk olmak
Fakat bazı konular vardır ki , onlar asla lazımdır. Ondan sonra dili Türk olmak
şakaya gelmez. Orada ciddi olmak insanlık lazımdır.Ondan sonra dileği Türk olmak
borcudur. Bayrakla alay edemezsin, milli lazımdır.”
tarihle eğlenemezsin, Kur’an’ı mizah konusu
yapamazsın, aile namusunu hiçe sayamazsın. Kendi ifadeleri ile tanıtmaya çalıştığımız Atsız
Bunlar milli mukaddesattandır. Milli bize göre Türklüğün ve Türkçülüğün en
mukaddesatı olmayan millet, millet değil, mükemmel tarifini yapmış kişidir. Atsız
koyun sürüsüdür.” derdi. demek mücadele demektir , Atsız demek
saldırıp geri dönmemektir, Atsız çalışma
Atsız Beğ’in net ifadesi ile “Türkçü , Türk azminin ve disiplinin adıdır.
soyunun üstünlüğüne inanmış olan kimsedir”,
kardeşlik mavralarına itibar etmez. Atsız’ı gerçek manada anlayarak, Atsız kaynağı
ile yüreklerini tunçlaştıran Türkler ile Türkçülük
Atsız Beğ’in Türk soyundan kastı gayet açıktır yükselecek er yada geç Büyük Türkeli’nde,
Türkler için milliyet her şeyden önce bir kan Türk uruğunun kayıtsız şartsız hakimiyeti ve
meselesidir. Yani Türküm diyecek olan adam bağımsızlığı sağlanacak, Türklüğün her
Türk neslinden olmalıdır. Türk nesli de yönden bütün milletlerden ileri ve üstün
tarihten malûm ve meşhur olan Türklerdir.” , olması ülküsüne varılacaktır.
“Türk olmak için Türk ırkının maddi ve
manevi hasletlerini tevarüs etmek icap eder. Tanrı Türk’ü Korusun!
BOZKURT 9
______________________________________BOZKURT_______________________________________

VAKTİYLE BİR ATSIZ VARMIŞ… (1)


■ OĞUZ KARAHAN
oguz@turan.tc

Yolbaşçımız H. Nihal ATSIZ; 12 Ocak 1905 Atsız’ın uçmağa varışından yıllar sonra dünyaya
tarihinde Istanbul’da doğmuş. İçinde gelmiş olan bugünün Türkçü gençleri, onu bizzat
bulunduğumuz ayın 12’si, Atsız’ın doğumunun tanımak imkanından yoksun olsa da, onun ebedi
100. yıldönümüdür. Türk milletinin geçen ülküsü olan Türkçülüğü yol edinmiş oldukları
asırda yetiştirdiği fikir adamları içerisinde için üzülmemelidirler. Atsız hayatta iken onunla
Atsız’ın yeri şüphesiz ki en üsttedir. Atlıyı tanışan hatta belirli dönemlerde yol arkadaşlığı
atından indiren, saldırıp geri dönmeyen Atsız, etmiş olan bazı kişilerin sonraki yıllarda düşmüş
hayatı boyunca ok gibi doğru kalmış, bir kere oldukları içler acısı durumu göz önüne alan her
olsun yay gibi eğilmemiş. Kendisiyle aynı Türkçü genç, kerametin Atsız’ı görmekte değil,
çağda yaşamış meşhurları şöyle bir gözünüzün onun ülküsünü şaşmaz bir şekilde sürdürmekte
önünden geçirdiğinizde Atsız’ın ne kadar olduğunu bilmelidir.
büyük olduğunu, sırf karakterindeki üstünlükle
anlamanız mümkündür. Atsız özgündür. “Ben Atsız’ı Süleymaniye Kütüphanesinde
şöyle ziyaret ederdim…” diyen bir muhterem(?)
Yukarıdaki cümlelerde Atsız’la çağdaş olan başka bir cümlede “Fetullah Gülen’in Orta
diğer fikir adamlarına karşı biraz haksızlık Asya’daki okullarını ziyaret ettim, şöyle güzel,
yapıldığını düşünebilirsiniz. Fikirleri sebebiyle şöyle iyi…” diye cümleler kurabiliyorsa, başka
sürgün tayinlere maruz bırakılan, tutuklanan, biri “Gençliğimde Atsız’ın dergisinde takma
mesleği elinden alınan, başka sıkıntıları adla yazılarım çıkardı” dedikten sonra başka bir
çekmek zorunda kalan tek kişi elbette ki Atsız yerde “Kürdler de Türk’tür, 24 Oğuz boyundan
değildir. Atsız’la aynı devirde yaşayan fikir biridir” gibi cümleler yumurtlayabiliyorsa, bir
adamları içerisinde şüphesiz ki büyük atılımlar başkası “Efendim şu şahıs aslen Çerkes’tir ama
gerçekleştirmiş, önemli kaynak eserler çok sağlam bir Türk milliyetçisidir” türünden
bırakmış saygıdeğer kişiler mevcuttur. Fakat; hezeyanlar sergileyebiliyorsa, yahut ismi lazım
bunların bir kısmı şartların zorlamasıyla başka değilin biri “Atsız büyük adamdı” der demez
bir kısmı da fıtratlarındaki imalat hataları “bir kötü huyu vardı, ırkçıydı” gibi -Atsız
sebebiyle hayatlarının bazı dönemlerinde aydın Hoca’nın tabiriyle- komiksel nesneler ile
şahsiyetine yakışmayan tavır veya tutumların cümlenin sonunu getirebiliyorsa, hele şimdi
içerisinde yer almıştır. İçlerinde altın gibi devir değişti komünizm belası ortadan kalktı ya,
değerli olanları mevcuttur, bazı büyük fırsattan istifade “Sabahattin Ali gibi üç-beş
şahsiyetler bile bazen küçüklere has kişiyle Türkiye’ye komünizm mi gelirdi?”
davranışlar sergileyebilir. Altın yere düşmekle sorusunu sorabilen kişileri gördükçe kerametin
değerinden bir şey kaybetmez fakat ne de olsa Atsız’ı görmekte olmadığı daha iyi anlaşılır.
yere düşmüştür. Atsız’ın bizce en üstte
oluşunun başka bir gerekçesi de, ölümden Bunları şunun için yazdım. Son dönemde,
gayrı hiçbir kudretin onu yere düşürememiş sizlerin de bildiği gibi, Kopenhag krakerleri ile
olmasıdır. beslenen ve ampul ihanetinin sağladığı
Atsız özgündür demiştik. Elbette ki her insan, imkanlardan faydalanıp Türk’e duydukları kini
yaradılış kaideleri gereğince başkalarından gazete ve televizyonlardan kusan iki bacaklı kara
farklıdır. Atsız’ın özgün olduğunu söylerken; yaratıklarının nüfusunda ciddi bir artış olmuştur.
karakteri, düşünce sistemi, olaylara bakışı,
hayat ve ölümü yorumlayışı gibi pek çok Bu artışa bağlı olarak da Türk vatanının temiz
hususu yeri geldiğinde açıklayabiliriz. Türk çocukları; birleştirici, yükseltici, uyuyanları
Hepsinin ötesinde, Atsız’a sadece Türkçülük uyandırıcı, Türkleri kalkındırıcı tek ülkü olan
yolundaki mücadelesi ile baksak bile, Türkçülüğü benimsemeye, iç düşmanların
kendinden önceki Türkçü aydınlardan ayrılan kurduğu ihanet şebekesine karşı Türkçülüğün
yönleriyle Atsız tamamen özgündür. çelik süngüleri ile hücuma başladılar.

BOZKURT 10
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Bu kutlu yola baş koyduğunu beyan eden, Gürcüleri ve Gürcü bozması Lazları, Yahudileri
harekete geçen, samimiyetinden asla kuşku ve Yahudi dönmelerini, Arapları, Boşnakları,
duymadığımız pek çok genç arkadaşın ne yazık Arnavutları ve diğer gayrı-Türk unsurları, sırf
ki, Atsız’ı kulaktan dolma bilgilerle tanıyıp “göz önünde Kürdler var” gerekçesiyle ihmal
yorumda bulunduklarını, gerek yüz yüze etmek tutarlı bir davranış değildir.
yapılan sohbetlerimiz esnasında gerekse çeşitli
internet otağlarının forum sayfalarında yahut Atsız Beğ’in dost sohbetlerinde söylemiş olduğu
baş sayfadan yer verilen makalelerinde bir sözü buraya nakletmekte fayda var. Türkler
görüyoruz. Türkçülük yaptıkları için diğerlerinin de kendi
ırki davalarını güttüklerini iddia eden birkaç
Bazı milliyetçi gençler, adına Talim ve Terbiye kişiden bahsedildiğine, Atsız Beğ gayet ciddi bir
Kurulu denilen yıllardır Amerikan işgali şekilde: “Onlar bağırsaklarındaki solucanı
altındaki fesat ve ihanet ocağının emriyle daha vücutlarından bir parça mı zannediyor ?”
ilkokuldan başlanarak beyinlerine zerk edilmiş şeklinde cevap vermiş. İşte tutarlı davranış
Türk ırkçılığının zararlı bir şey olduğu budur. Sizin bünyenizde hastalığa sebep olan bir
hakkındaki saçmalığa inandırıldıkları için solucan, bir bakteri, bir virüs sağlığınız için ne
Türkçülüğün başlıca kolları arasında yer alan kadar tehlikeli ise milletler için de toplumun
Türk ırkçılığını reddederler. Türk soyunu bünyesinde çeşitli toplum hastalıklarına sebep
sevmenin, Türk’ün dünya üzerindeki olan tek hücreliler de aynı ölçüde tehlikelidir.
milletlerin en şereflisi ve en büyüğü olduğunu “Kürdler kötü, Doğu Anadolu’yu alıp Kuzey
söylemenin, içimizdeki Türk olmayanlara karşı Kürdistan yapacaklar. Çerkesler iyi, toprak
dikkatli olmayı öğütlemenin ve yılanın bile en talepleri yok, onlar sadece kültürel haklarını
tehlikelisinin bulunduğu yerle aynı renkte olanı istiyorlar.” derseniz veya sessiz kalarak “sükut
olduğunu unutmamanın öğretisi olan Türk ikrardandır” pozisyonuna düşerseniz kendinize
ırkçılığını, tek bir ortak noktası bile olmayan “Türkçü” dışında başka bir ad almanızı
siyasi Alman ırkçılığıyla yahut 500 yıldan söylemekten başka çaremiz kalmaz.
fazla bir süredir Amerika’da var olan beyaz
adam ırkçılığı ile bir tutmak kesinlikle Türkçülük, Türk tarihinin başlangıcı ile başlamış
mümkün değildir. Milliyetçi olduğunu bir ülküdür. Türkler için tek doğru yoldur.
söyleyen biri böyle düşünüyorsa kesinlikle Türkçülük başlı başına bir ideoloji değildir.
cahildir, milliyetçi olmayan bir kişi söylüyorsa Türkçülük bir hayat tarzıdır, dünya görüşüdür ve
muhakkak kasıtlı davranıyordur. bir gönül meselesidir. Bütün iktisadi görüşler,
devlet felsefeleri ve siyasi ideolojiler akla
Bir yanda bunlar yaşanıyorken, diğer yanda dayanan sistemlerdir. Akla dayalı oldukları için
Atsız’ı örnek aldığını söyleyen –yine de aldatıcıdırlar, gelip geçidirler. Bir gün yok
samimiyetinden kuşku duymadığımız- başka olmaya mahkumdurlar. Oysa ki Türkçülük bir
arkadaşlarımız da Türkçülüğü, Kürd karşıtı akıl meselesi değil, gönül meselesidir. Futbol
sıradan bir düşünce boyutunda ele alıyorlar. takımlarının taraftarlığını yapanlar akıllarıyla
Birinci düşünce ne kadar yanlışsa bu ikincisi değil gönülleriyle hareket ediyor. Takım on yıl
de aynı şekilde yanlıştır. Satıh müdafaası boyunca şampiyon olamasa da taraftarlar
askerlikte olduğu gibi ülkü sahasında da doğru takımlarını desteklemeye devam ediyorlar. Senin
bir yoldur. Atsız ve onun yetiştirdiği Türkçü takımın şöyle kötü deseniz dahi onu sevdiği
nesil daima satıh müdafaası yapmış, hat takımdan koparamıyorsunuz. Tanrı’ya inanan
müdafaası ile zaman kaybetmemişlerdir. insan nasıl ki aklından önce gönlüyle yaratıcının
Bugünün şartlarında elbette ki kenar varlığına inanıyorsa, Türkçülük de Türk ırkının
mahallelerden başlayıp meydanlara kadar Tanrı tarafından diğerlerine nazaran –adına kut
şehirlerimizi kuşatan; uyuşturucusuyla, denilen- üstün meziyetlerle yaratıldığına ve
fahişesiyle, travestisiyle, otoparkçısıyla, bütün Türklerin bir gün tek bayrak altında
kapkaççısıyla, tinercisiyle, silahlı çeteleriyle birleşeceğine gönülden inananların ülküsüdür.
her yandan tedhiş hareketine başlamış olan Türkçülük Bin asır geçse de rastlanmaz onun
Kürdlerle mücadele başlıca uğraşımız bir eşine, Buyruk aldım diye ok fırlatıyor
olmalıdır. Fakat Kürdü göz önünde tutup evdeşine dizelerindeki gibi disiplinli olmaktır.
Türkleri geriden kuşatan başta Çerkesleri, Devamı gelecek sayıda…
BOZKURT 11
______________________________________BOZKURT_______________________________________

2005’TE OLACAKLAR !
■ ATİLLA İDİL
adil@turan.tc

Her gazete ve dergi 2005 yılının falına bakar da Sabah ve Milliyet gazetelerinden sonra,
biz bakamaz mıyız?Aha, işte biz de baktık. Cumhuriyet gazetesi ve Aydınlık dergisinde de
Fettoş ile ilgili röportajlar yayınlanacak.
TÜRKİYE’DE Cumhuriyet gazetesindeki röportajı Hikmet
Çetinkaya yapacak.
CHP üç kongre yapıp araya da bir tane tüzük
kongresi sıkıştıracak. CHP’de Genel Başkan Kurulacak olan yeni Kürt partisine AKP, CHP
adayı enflasyonu yaşanacak. Öyle ki CHP’ye ve DYP’den de katılmalar olacak.
Genel Başkan adayı olmayanlara kız
verilmeyecek. Sene sonuna doğru ise Genel Barzani, R.T.E.’ye İsrail pasaportu verecek.
Başkan seçimindeki zorluklarının farkına varan
CHP’liler bir TV kanalıyla anlaşacaklar. Bir eve 10 Kasım’da, Anıtkabir’de yapılan törenler
sokulan 127 genel başkan adayı, muhteşem sırasında Atatürk’ün mozolesinden gelen sesler
kaynana Semra tarafından sınanacaklar. Semra korku yaratacak. Jeofizikçilerle CHP’liler
hanımın beğenmediği genel başkan adayı birbirlerine girecek. Bedri Baykam “Bu
elenecek. Böylece CHP’liler yeni bir kongre Atatürk’ün sesi” derken Prof. Oğuz Gündoğdu
yapmaktan kurtulup Genel Başkan adaylarını ise bunun yaklaşmakta olan depremin habercisi
yakından izleme fırsatı bulacaklar. olduğunu söyleyecek. Ağız dalaşına dönen
kavgaya müdahale etmeleri için Şener
R.T.E., yeni yılda Ayasofya Camiini Ortodoks- Üşümezsoy ve Zekeriya Beyaz gelecekler.
lara verip Patrik’in hayır duasını alacak. Sultan Önce kavga edenleri döven ikili daha sonra
Ahmet Camisinin yarısını ise, Hahambaşı ile hızlarını alamayıp sokağa çıkarak önlerine
Diyanet İşleri Başkanının katıldığı bir törenle gelen herkesi dayaktan geçirecekler.
Yahudi cemaatine tahsis edip karşılığında da,
meşhur Yahudi ansiklopedisi Encyclopaedia TV’ler yeni yeni yarışmalar düzenleyecek. Bir
Judaica’ya girme sözü alacak. umumi helaya konulacak kameralar vasıtasıyla,
o helanın 24 saati canlı olarak yayınlanacak.
Kıbrıs’ın Rumlara verilmesinin ardından İstanbul Her sabah bir hela müşterisi Kuşum Aydın’ın
Yunanlılara; Çukurova, Şanlıurfa ve Konya programına konuk olacak. Canlı yayında
ovaları İsrail’e, Sivas’ın doğusu Ermenilere, kadınlar birbirlerini yiyecek.
Trabzon bölgesi de Pontuslulara verilerek sistem
tamamlanacak. Ankara ise Sabetayistler ve Uzaylılara tapan salaklardan sonra,
Kürtler tarafından ortak bir şekilde yönetilecek. planktonlara tapan manyaklar, terliksi
hayvanları kutsayan geri zekalılar, amiplere
Mayıs ayına doğru Yeni Türk Lirası’ndan 5 sıfır özenen deliler memleketimizi saracak. Uyum
atılması gündeme gelecek ve akabinde Yepyeni yasalarından dolayı bunlara dokunulmayacak.
Türk Lirası, En Yeni Türk Lirası, Yeni Nesil Daha sonra ise amiplere özenenlerle
Türk Lirası gibi paralar tedavüle çıkacak. planktonlara tapanlar birbirlerine girecek, bu
Atatürk, Maliye Bakanı Unakıtan’ın rüyasına durumdan yararlananlar ise terliksi hayvanları
girip paradan resimlerinin çıkartılmasını kutsayanlar olacak.
emredecek. Bay Unakıtan, Atatürk’ün emrini
babalar gibi yerine getirip paralara mısır ve tavuk
resimleri koyacak. Ev kiliselerden sonra Ev Sinagogları, Ev
Pagadoları da olacak. Öyle ki, bütün evler
Türklerin Türk, Müslümanların da Müslüman ibadethane olduğu için hiçbir evden elektrik, su
olmadıkları hakkında bilimsel(!) makale ve vs parası alınmayacak. Belediyeler darboğaza
kitaplar ortalığı saracak. girecek.
BOZKURT 12
______________________________________BOZKURT_______________________________________
DÜNYADA Hatta hızını alamayıp Emine’yi de öpecek.
Ama her Müslüman’ın böyle iyi Katolik
Dünyada savaş edilecek ülke kalmadığından, dostları olmadığından dolayı dünyada
Amerika kendi içinde savaşmaya başlayacak. Müslüman kalmayacak.
Kuzey-Güney Savaşı yeniden başlayacak.

Bin Ladin’in öldüğü yolunda haberler çıkacak. ŞEHİTLER ÖLÜR


Ama Bin Ladin, yeni bir kasetle hayranlarının
karşısına çıkacak. Yeni kaseti milyon barajını Musul Şehitlerinin anısına
geçen Bin Ladin’e Gremi ödülü verilecek.
Hani, o türkü düştü yadıma;
İsrail, Kuzey Irak’ta bulunmadığını “ Yüce Balkanları duman kaplamış,
tekrarlayacak. Beyanatı veren İsrail Dışişleri Yine mi gurbetten kara haber var..?
Müsteşarının yanındakilere dönüp “deerrmişim” Seher vakti burda kimler ağlamış...
dediği kameralara yansıyacak. Türkiye Hükümeti Çimenler üstünde göz yaşları var.!”
Sion perestliğini sürdürerek onlara hemencik
inanıverecek. (Allah Allah! Acaba neden?) Bir miras bıraktım yetim balama,
“Türk ölür, vatan sağ kalır”
Deprem ve Tsunami’nin vurduğu G. Doğu Asya Vatan namus
ülkelerini bir de Unakıtan vuracak. Türkiye’de Ve namus özgür.
zam yapacak bir şey bırakmayan Bay Maliye Eğer satarsan onu üç pula,
Bakanı, hızını alamayıp Hindistan, Endonezya, Düşünme o zaman, şehitler ölür..!
Seylan gibi ülkelerde de iğneden ipliğe her şeye
zam yapacak. Adı geçen ülkelerin hükümetleri Dünyayı kanınla yudun arıttın,
Türkiye’ye savaş notası verecek. Savaş notasını Kölelik görmedi kahraman ırkın,
müzik notası sanan R.T.E., bu notayı alıp Adnan Zalimden korkma, hainden sakın,
abisine verecek. Adnan Abi bu notalardan Öl, öldür ülkünün izlerini sür.
Roman havasında beste yapacak. Nota veren Nabzını tutmazsan garbın ve şarkın,
ülkeler dumura uğrayacak. Ve işte o zaman şehitler ölür..!

Her ay yeni bir Bilgisayar virüsü çıkacak. Sonra Otağının eşiğinde yılanlar,
onları yok etmek için yeni yazılımlar piyasaya Dağlarını domuz talamış, kuduz!
sürülüp bütün dünya, bir kez daha kazıklanacak. Ey Öksüzüm!
Ocağını söndüren o hilekarlar,
Her ay yeni bir grip virüsü çıkacak. Sonra da Dahilinde, haricinde bedhahlar;
onları yok etmek için yeni aşılar çıkartılarak Susarsan, çıkmaz ise sesin gür,
bütün dünya bir kere daha sağlık dolacak. Korkarsan eğer şehitler ölür..!

George W. Bush’un, Papa’nın ve Prens Avrupa’dan, Asya’dan, Yemen’den Şam’dan,


Charles’ın gizli Müslüman oldukları hakkında Ağıtlar getirir Türk’e, kara bulutlar..!
haberler çıkacak. Bütün İslam dünyası sevinçten Hakk ile çıkarken Ergenekon’dan,
delirecek. Buna karşılık Katolik Kilisesi bir Yeşermişti tüm dünyada umutlar..
ferman yayınlayarak “içine şeytan girdiği için Nur akıyordu, Yenisey’den, Nil’den, Tuna’dan
deliren” bütün Müslümanların yakılarak Haberin var mı?
kutsanması gerektiğini bildirecek. Genç Osman’dan,
Kür Şad’dan, Alp Er Tunga’dan?
Berlusconi, dostu R.T.E.’yi günahlarından Haberin yok mu?
arındırmak için yakmak üzere Türkiye’ye resmi Sakarya’dan, Malazgirt’ten Mohaç’tan ?
bir ziyaret yapacak. Tam ateşin başında, Oku fermanlarını, defterlerini dür..!
R.T.E’nin Arapça’ya yakın bir Ortadoğu diliyle Eğer dürmez isen şehitler ölür..!
bir şeyler dediği duyulacak. Bunun üzerine
Berlusconi, R.T.E.’yi yakmaktan vazgeçip 21.12.2004
öpecek. Cengiz ASLAN
BOZKURT 13
______________________________________BOZKURT_______________________________________

17 ARALIK 2004 ZİRVESİ ve SONUÇLARI


■ ELNUR HASAN MİKAİL
Selçuk Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi

Neredeyse aylardan beri Türkiye medya ve Yine basın ve medyanın boş balonlar
basınında “AB kapısına dayandık”, “Müzakere oluşturarak her olayda olduğu gibi yine de
tarihi alacağız”, “Yolun sonuna geldik” ve sair hükümetin başarısızlığını halka başarı ve zafer
tarz haberler dolaşmaktadır. Sanki 17 Aralık olarak yutturmaya çalışma çabaları. Bu
sonrası Türkiye yeni bir sürece giriyor havası senaryolar Türkiye’nin uluslararası arenada
verilmektedir. imajını küçülten uydurma haberlerdir. Türkiye
AB’ye girmek için her şeyini feda edebilecek
AKP tek başına iktidara gelenden beri bu bir konuma oturtulmak istenmektedir. Zirvenin
neredeyse bu şekildedir. Her olayda, ertesi günü Ankara’da yapılan sanki savaş
hükümetin her adımında basın ve medya hiçbir galibiyeti alınmış gibi düzenlenen şovlar da
eleştiri yapmadan, sadece iktidar yanlı haberler bunun bir göstergesidir.
yapmaktadır. Bunu doğal olarak karşılaya-
biliriz. Çünkü basın ve medyanın başka Mantıkla düşünelim, gerçekten Türkiye 17
alternatifi bulunmamaktadır. Herkesin gözü Aralık’ta diplomatik bir zafer kazanmış mıdır?
önünde Uzan grubuna neler yapıldığının şahidi Benim şahsi görüşüm kesinlikle hayırdır.
olduk. Belki diğer dev medya ve basın da eğer Türkiye’nin önüne sadece müzakerelere
hükümet aleyhinde haber yaparsak bize de başlanmak için Rum Kıbrıs’ı tanımak şartı
aynısını yaparlar korkusu içerisindedirler. Bu konmuştur. Tek şart bu değildir. Yazılı olarak
nedenledir ki, iktidarın yaptığı her adımı sanki Türkiye’ye sunulmasa da Jacques Chirac’ın
gerçekten Türkiye’nin faydasına bir şeyler açıklamalarını hepimiz duyduk. Eğer
yapıyorlarmış gibi halka yutturmaya çalışıyor- bilmeyenler varsa, tekrarlamakta fayda vardır.
lar. Fransa cumhurbaşkanı, Türkiye’nin ermeni
ölümlerini tanımaması halinde Fransız halkının
Daha 17 Aralık, 2004 tarihine gelmeden referandumda Türkiye’nin Birliğe tam
Avrupa’nın 2. gücü diyebileceğimiz Fransa, üyeliğine hayır diyeceklerini ifade etmiştir.
Türkiye’nin tam üyeliğine sıcak bakmadığını Peki biz neyi kutluyoruz? Nedir bu rezalet
açıkça belli etmiştir. Fransız kamuoyunun izlenimi veren şov içerikli kutlamalar ve sanki
Türkiye’nin üyeliğine genellikle hayır dediği ülke fetih etmişiz gibi millete yutturulmak
de yapılan anketler aracığıyla tespit edilmiştir. istenen uydurma yalanlar? İfade çok açık ve
Bu anlamda Fransız cumhurbaşkanı Jacques nettir ve anlaşılmayacak bir olay da yoktur!
Chirac, Türkiye’nin tam üyeliği için Ermeni ölümlerini Türk tarafı tanımazsa tam
referanduma gideceklerini söylemiştir. Fakat üye olamaz anlamına gelir diplomatik dilde.
THY’ye alınan uçaklar için Airbus tipi Tabii ki, soykırımını tanıdıktan sonra
uçakların tercih edilmesi ve ihalenin Ermenilere maddi manevi tazminat
Avrupa’ya verilmesi bir bakıma Fransa’yı ödeyeceksiniz diye de söylemez Fransa
yumuşatmıştır. cumhurbaşkanı. Ama bunun dolaylı olarak bu
anlama geldiğini görmemek bir cehalet olurdu
Aynı şekilde Almanya başbakanı her ne kadar sanırım. Yakın geçmişe bir göz atalım.
Türkiye’nin tam üyeliği için sıcak bakıyor gibi Almanya’ya Yahudilere yaptıkları soykırımı
gözükse de, Almanya’da yapılan anket kabul ettirildi ve sonrası? Almanya sözde
araştırmaları, bu ülkede her 3 kişiden birinin katledilen Yahudilerin akrabalarına yüklü para
Türkiye’nin üyeliğine karşı çıktıkları sonucunu cezası ödemeye çarptırıldı. Olay sadece bu
ortaya çıkarmıştır. kadarıyla da kalmadı. Olay sonrası, Almanya
Yahudilerden özür dilemiş, Yahudi kökenli
Peki 17 Aralık, 2004 akşamı ve ertesi günü insanları ülkesine her hangi bir vize
Türkiye’de estirilmeye çalışan bayram havası uygulaması yapmadan kabul etmeye
neyin nesi oluyor? başlamıştır.
BOZKURT 14
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Yahudi kökenli olduğunu ispat eden herkes Avrupa kendi işsizlik problemini çözemiyorsa,
Almanya’ya sığınma hakkı elde etmiş oluyor. Bu Türkiye’nin işsizliğini nasıl çözsün? Bütün bunlar
uygulamaya göre Almanya soykırımı yaptığı Türkiye’yi bölmeyi kendine kutsal bir hedef seçen
Yahudilere kucak açıyor ve tüm Yahudileri mevcut iktidarın uydurduğu kırmızı yalanlardan
ülkesine tekrar göçmen olarak kabul etmektedir. başka bir şey değildir. Hükümete gelenden beri
Türkiye açısından baktığımızda da aynı olayların ülke problemlerinin çözümü yolunda hiçbir somut
olmayacağını kim garanti edebilir? Türkiye’nin adım atmayan AKP iktidarının sonu bana göre ve
Ermenistan devletine tazminat ödemeye mahkum tüm milliyetçi kesime göre gelmiştir. Büyük Türk
edilmesini kabul etmek bir zafer olabilir mi? ırkına bunlar yapılamaz! Bunları yapanlar ancak
Asla! bölücüler ve Türkiye’nin menfaatini düşünmeyen,
gözetmeyenlerdir.
Bu yüzden 17 Aralık sonrası Türkiye tarihinde Ben daha satılan topraklardan bahsetmedim. Türk
bir dönüşüm süreci yaşanmıştır tabii ki. Bu tarihinin hiç bir devrinde gözükmemiş şekilde,
dönüşüm süreci doğal olarak basın tarafından yabancılara mülk ve toprak satışı kolaylığı
AKP’nin zaferi olarak lanse edilmiştir. Fakat bu getirilmiştir. Yabancılara karşı uygulanan toprak
adım, Türk milliyetçilerini sinirlendirmiş ve satışı kısıtlaması ortadan kaldırılmıştır. Geçen gün
çileden çıkarmıştır. Buna göre de bazı dış bir TV kanalında Tapu ve Kadastro müdürünün
merkezli haber kaynakları Türkiye’de milliyetçi Vural Savaş’ın sorularına saçma sapan cevaplar
kesimin büyük tepkisine yol açan AKP dış verdiği bir program izledim. Diyor ki, sayın Tapu
siyasetini eleştirmiştir. Yine Rum Kesimini ve kadastro müdürü, bunu Türkiye’ye yabancı
tanımak da dolayısıyla kısa süre sonra Kıbrıs’ın sermaye çekmek için yaptık. Sonuç ise korkunç,
Yunan kontrolüne geçmesi anlamına gelecektir. sadece 1 milyar dolar sermaye çekilebilmiştir bu
Zirveden çıkan sonuçların ayrıntılarını analiz proje kapsamında Türkiye’ye. Bir de, ülkeye
edelim. 1999 Helsinki zirvesini müteakiben yabancı sermaye çekiyoruz diye topraklarını satışa
Türkiye’ye tam üyelik sürecinde Kopenhag çıkaran bir hükümet nerede, dünyanın hangi
siyasi kriterlerine tam uyum sağlaması halinde ülkesinde görülmüştür? Belki Afrika’da bazı
şartsız kabul edileceği açıklanmıştır. Fakat 17 kabilelerde böyle durumlar olabilir. Ama Türk
Aralık, 2004 Zirvesi itibariyle Rum Kesimi artık halkı Afrika kabilesi değildir! ... ve bize böyle
AB’nin bir parçasıdır. Bu yüzden Türkiye AB’ye hakareti eden mevcut hükümet artık zannımca
girecekse Birliğin üyesi olan Rum Kesimini, kendisine düşeni yapmalı ve istifasını sunmalıdır
meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanısın şartı kondu diye düşünüyorum. Türkiye’de bizler olduğumuz
Türkiye’nin önüne. Bunun akabinde ise müddetçe kimse bu ülkeyi satamaz, parçalayamaz
Türkiye’ye müzakerelere başlama adı altında 3 ve bölemez. Türkiye Türklerindir. Milliyetçileri
Ekim 2005 tarihi formalite icabı olarak olmayan toplumlar bölünür ve yok olabilir.
verilmiştir. Yine AB tarafından ustaca Türkiye’de ise yeteri kadar milliyetçi
düzenlenmiş tipik bir oyalama taktiği politikası. bulunmaktadır ve bunların hesabı günü geldiğinde
Ardından da namı değer meşhur basın ve medya sorulacaktır inancındayım. Ülkeye yabancı
tarafından halka yutturulmaya çalışılan, işte sermaye çekeceğiz diye yalanlar atarak, Türkiye
zafer, Avrupa fatihi Erdoğan, Avrupa’ya topraklarının %10 unu yabancılara satmışlardır.
giriyoruz, gençlerimiz iş bulacak, yabancı Bodrum’da İngilizlere beş bin konut satılmıştır,
sermaye geliyor başlıklı ve sair tarzda uyduruk AKP iktidarından bu yana. Bu milletle bu şekilde
yalanlar. Bugün AB işsizlik içinde yüzmektedir. alay etme hakkınız yoktur sayın AKP. Kendi baba
Zaten Birliğin en büyük ortağı Almanya’da malınız gibi satmaya çalıştığınız ülke toprakları
resmi istatistiklere göre 9% civarında bir işsizlik için kanlar döküldü, şehitler verildi. Bu artık
oranı mevcuttur. Bu da Türkiye’deki işsizlik bardağı taşıran ve sabrımızı bitiren son noktadır.
oranı ile aynı düzeydedir. AB’de buna önlem Ülke bütünlüğüne zarar getirmeden yabancı
olarak sigorta vardır. Türkiye’de ise bu yoktur. sermaye çekmek için daha bilinçli metotlar vardır
Hükümetin işsizliği önlemeye yönelik hiçbir ve onları yapmak yerine toprak satışı yapan tüccar
istihdam politikası bulunmamaktadır! Sanki zihniyetli yönetime bu kadarı da pes doğrusu
AB’ye tam üye olunca ki, bu da ancak 10 sene diyorum. Türkiye’ye yabancı sermaye çekmek için
sonra olması mümkün olan ve düşük ihtimalli bir başka yöntemler olduğunu yazdım, bu konuda
imkandır, AB getirip cebimize para koyacak gibi gelecek yazımda diğer ülke örneklerinin tecrübesi
bir hal vermeye çalışıyorlar hadiselere. doğrultusunda bahsedeceğim.
BOZKURT 15
______________________________________BOZKURT_______________________________________

KAHRAMANLARIN ÖLÜMÜ
(Musul’da ABD kontrolü altındaki bölgede Barzani köpeğinin karargahına birkaç yüz metre
mesafede pusuya düşürülerek şehit edilen 5 polisimizin aziz hatıralarına…)

Gerilir zorlu bir yay


Oku fırlatmak için;

Gece gökte doğar ay


Yükselip batmak için.

Mecnun inler, kanını


Leyla’ya katmak için.

Cilve yapar sevgili


Gönül kanatmak için.

Şair neden gam çeker?


Şiir yaratmak için.

Dağda niçin bağrılır?


Feleğe çatmak için.

Açılır tatlı güller


Arılar tatmak için.

Göğse çiçek takılır


Solunca atmak için.

Tanrı kızlar yaratmış


Erlere satmak için.

İnsan büyür beşikte


Mezarda yatmak için.

Ve…………………

KAHRAMANLAR CAN VERİR


YURDU YAŞATMAK İÇİN…

H. Nihal ATSIZ

1931

BOZKURT 16
______________________________________BOZKURT_______________________________________

TÜRKÇÜLÜK DÜŞMANLIĞINDA SİNSİ BİR YOL


■ NEJDET SANÇAR Bu hizmeti, sadece ilmi ve fikri eserleriyle yapıp
kalmış da değildir. Ana meseleleri; mısralar,
beyitler ve dörtlükler şeklinde fikir komprimeleri
Türkçülük düşmanlığı, Türklük düşmanlığının haline getirmiş; böylece, kafalara ve gönüllere
sinsi yollarından birisidir. Bu vatanın ve bu kolayca yerleşmesini sağlamıştır.
milletin sahibi bulunan millete, açıkça ve
erkekçe düşmanlık edemeyenler, Türklüğün; kavim, kabile, boy adlarıyla
düşmanlıklarını öteden beri, Türkçülüğü çeşitli bölünmesinin mânâsızlığını:
şekillerde kötüleme ve yerme yolu ile yapmaya
çalışmışlardır. Ve hâlâda bu yoldadırlar. Deme bana: Oğuz, Kayı, Osmanlı..
Türk’üm; bu ad her unvandan üstündür…
Türkçülük durmadan yerilir ve böylece, fikir
meseleleriyle doğrudan ilgisi bulunmayan Mısraları ile dile getirmiş, soyumuzun vatanının,
büyük kütlelerin kafasında, kalblerinde veya ne sadece batıya göçmüş Türklerin yurdu, ne de
şuur altlarında korkulu, çekinilmesi veya hiç doğuda kalmış olanların ülkesi olmadığı gerçeğini:
değilse kendisinden uzak durulması gereken
bir kavram haline getirilirse, bu, elbette ki Vatan, ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan,
Türklük için bir kayıp, Türk düşmanları içinse Vatan; büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!
kazanç olacaktır. Düşmanlar, Türklüğe
yönelmiş çalışmalarını, onun için, bu yolla Beytiyle formülleştirmiş; Türkçülük ülküsünün
yapmaya çalışmaktadırlar. büyük hedefini, şu kısa heceli mısralarla
kafalardan gönüllere aktarmaya çalışmıştır:
Bu sinsi yol ile saldırılanlar, sadece, yaşamakta
olan Türkçüler değildir. Vatan topraklarına Demez taş, kaya;
karışmış eski Türkçüler de, bu iblisçe oyunun Yürürüz yaya..
hedefleri olmaktan kurtulamamaktadırlar. Türk’üz, gideriz
Kızılelma’ya…
1908 sonrasının değerli kalemlerinin ve
bunlardan Ziya Gökalp ile Mehmet Emin Hiçbir resmi mecburiyet, hiçbir sinsi zorlama;
Yurdakul’un, Türk düşmanları tarafından sık çekinmeden doğan hiçbir endişe olmadan,
sık saldırılara uğramalarının sebebi budur. tabutunun arkasından sessizce, fakat gözleri ıslak
Çünkü Gökalp, Türkçülük ülküsünün olarak yürüyen mahşeri kalabalık, onun, bu millete
sistemleştirilmesi yolunda unutulması imkânsız yaptığı hizmetin, o millet tarafından dile getirilmiş
bir hizmet yapmıştır. Mehmet Emin ise, o reddi mümkün olamayan delillerinden en mânâlısı
büyük ülküyü, manzumeleriyle gönüllere değil midir?
doldurmuştur. Diğer Türkçüler gibi, bu iki
değerli kalem de, bu sebepten sevilmekte, Mehmet Emin Yurdakul ise, hayli kuru
sayılmaktadırlar. sayılabilecek bir kalemin sahibi olmasına rağmen,
bu milletten “Türk Şâiri” unvanını ve rütbesini
Türk milletinin birbiri ardından gelen nesilleri, almış insandır.
bu oğullarını, elbette ki, lâf olsun diye tutmuş
ve saymış değildir. Bugün tarihe mal olmuş ve Onun şiirleri; barış günlerinde köylerde, savaş
tarihten, hakkı olan yeri almış bütün Türk yıllarında siperlerde okunmuştur. Çanakkale’de
uluları gibi, onlar da, yaptıkları hizmetler yurtlarını süngüleriyle korumak için düşmanın
dolayısıyla sevilmişler, sayılmışlardır. üzerine yürüyen askerlere, o şiirlerle, vatan ve
millet heyecanı verilmiştir.
Ziya Gökalp; Türklük şuurunu, Türklüğün Ve o kadirbilir Birinci Dünya Savaşı nesli,
bütünlüğünü, Türk ülküsünün mânâsını ve siperlerden “Türk Sazı” şâirine gönderdikleri
mâhiyetini; kısacası Türkçülüğü derli toplu bir yazılarda, “Türklüğün ruh babası !” diye hitap
hale getiren ilk Türk oğludur. BOZKURT
etmişlerdir. 17
İnsanlık tarihinde, milletinden böylesine yüksek
bir unvan almış kaç kişi gösterilebilir?

Kendilerine, bir takım kulplar takılarak saldırılan


ve daha yerinde bir söyleyişle, saldırılmaya
yeltenilen insanlar, işte bu Türklerdir.

Hiçbir insan kusursuz değildir. Tarihin bütün


insanlarının, hattâ en büyüklerinin bile kusurları
vardır. Bu kusurlar elbette ki söylenecek,
yazılacaktır. Kusurları saklamak, saklamaya
kalkmak lüzumsuzdur, mânâsızdır. Esasen
Türkçülere ve bu yolla Türkçülüğe böyle
mümkün de değildir. Ama, insanları, ne şu veya
sinsice saldıranların büyük çoğunluğunun, dış
bu kusurlarını öne sürerek inkâra kalkmak
dâvâların hizmetinde kişiler arasından çıktığı,
doğrudur, ne de kusurlarının üzerine sünger
bu meseleler ile ilgili olanların malumudur.
çekmeye kalkışmak…
Hangi merkeze bağlı bulunursa bulunsun, kızıl
dâvânın bütün mensupları bu yolun
Ziya Gökalp ve Mehmet Emin, temeli ve hareket
yolcusudur. Güneyden beslenen millet ve
noktası Türkçülük düşmanlığı olan gayelerle
milliyet düşmanı “İttihad-ı İslâmcı”lar bu
yakılmaya, yıkılmaya çalışılmaktadır. Fakat bu,
yoldadırlar. Kısacası, Türkiye’yi içerden
boşuna bir gayrettir.
vurmak yolundaki bütün Türk düşmanları, bu
işi, Türkçülük düşmanlığı yolu ile yürütmeye
*
çalışmaktadırlar.
Dikkat edilirse, ölü Türkçülere saldırmak ve
Ama gayretleri boşunadır. Türk soyu üç bin
onları kötü yollara sapmış göstermek suretiyle,
yılı aşkın tarihinde nice fırtınalara, nice
Türkçülüğü, dolaylı yoldan hançerlemeye
kasırgalara göğüs germiş; karşılaştığı bütün
yeltenenlerin büyük çoğunluğu, milliyet
tehlikeleri, Tanrı vergisi olan yüce vasıflarıyla
düşmanlarıdır. Bunlar, Türkçülük ülküsüne: “Bu
atlatmıştır. Bütün Türk düşmanları, önünde,
ülkü kötüdür!” diye saldıramadıkları, başka bir
sonunda dize getirilmiştir. Bu sebeple,
söyleyişle bu derece yürekli olmadıkları için, bu
bugünkü düşmanları bekleyen âkıbet de,
fikrin eski mensuplarının kabirleri üzerinde
elbette ki, öncekilerinkinden farklı
tepinerek gürültü yapmaktan medet
olmayacaktır.
ummaktadırlar. Ama bunun mertçe, erkekçe,
Türk’çe bir yol olmadığı muhakkaktır. Fikri
Kurt, geç ve yavaş da olsa uyanmaktadır. Genç
haysiyet sahibi, ciddi ve şerefli insanların yolu,
Türkçü nesiller, günden güne artan sayılarıyla,
elbette, bu yol olamaz.
ata armağanı yurtlarını kaplama yolundadırlar.
Yani, Türkiye’nin kaderine Bozkurt neslinin
Günümüzün Türk milliyetçileri, kendilerinden
hâkim olacağı günler, pek uzaklarda değildir.
önce yaşamış Türkçüleri, fikirleri ve bu yola
İşte o zaman, kuzeyin ayısına da, güneyin
yapmış oldukları hizmetler dolayısıyla takdir
devesine de, şuraların buraların sırtlanları,
etmekte ve beğenmektedirler. Yarınkiler de öyle
timsahları vesairesi de, kaçacak delik
yapacaklardır. Çünkü insani ve mantıki yol
arayacaklardır. Ama o deliği bulacaklar mı?
budur.
Bunu zaman gösterecek.
Türkçülük tarihinde yer almış bütün Türklerde,
16 Aralık 1973;
şüphesiz, eksikler ve kusurlar bulmak
ÖTÜKEN Sayı 121;
mümkündür. Ama bunlar, ancak, ciddi fikir ve
OCAK 1974
ilim adamları tarafından yapılan incelemelerle
tespit edilir. Türk ve Türklük düşmanları
tarafından, hizmet edilmekte bulunulan yabancı
dâvâlara yarar sağlamak maksadıyla ortaya atılan
iddiaların, hiçbir değeri olamaz.
______________________________________BOZKURT_______________________________________

YADSINAN BİR GERÇEKLİK: VAROŞLAR


■ ALTAY GÖKBÖRÜ
Varoşlar... Her şeyleri ile kentlerin en büyük Her geçen gün varoşların, yani çevrenin,
sorunu. Düzensiz yerleşim, imarsız ve dayanıksız merkeze olan baskısı artmaktadır. Kapkaç,
yapılar, yoksulluk, çaresizlik... Bugün varoşlarla gasp, cinayet, ırza tecavüz, adam ve kadın
ilgili belli başlı özellikler. Peki varoşlar, sadece bu kaçırma, fuhuş, uyuşturucu olaylarındaki artış,
mu? Varoşlar bundan mı ibaret? Hayır. Bunlar, bu durumun en açık göstergesidir. Varoşlar,
varoşlarla ilgili, buzdağının görünen yüzü. Bir de günümüzde başlı başına bir yanardağ özelliği
görünmeyen yüzü var. taşımaktadır ve bu yanardağın patlama zamanı
yaklaşmaktadır. Ayrıca varoşlar, barındırdığı
insan özelliği bakımından potansiyel terör
Varoşlar, kentlerin etrafında oluşan yerleşim örgütü militanı yatağı, suç örgütü yatağıdır.
birimleri. Yani merkezi kuşatan yerleşimler.
Aslında varoşları da, önemli kılan. Kentlerin Varoşlarda terör örgütleri ile suç örgütleri el
etrafında ve onları kuşatan bir biçimde oluşması. birliği yapmış ve birlikte çalışmaya
başlamışlardır. Buralardaki ilköğretim okulları
Doğada bir kural vardır. Basınç, dıştan içe doğru ile liselerin önlerine çöreklenen suç çeteleri,
olur. Bu kural, doğa bilimlerinde olduğu gibi ufacık, gencecik yavruları, avuçlarının içine
sosyal bilimlerde de böyledir. Bu kuralı sosyal almakta, suçun içine çekip, yaşamlarını
bilimleri uyguladığımızda şunu söyleyebiliriz. karartmakta ve daha sonra PKK, DHKP-C,
Merkezi kuşatan çevrenin, merkeze etkisi, İBDA-C ve Hizbullah gibi terör örgütleri için
merkezdekilerin, çevreye etkisinden daha fazladır. eleman yetiştirmektedirler.
Bugün varoşlar, özellikle Kürtler ile diğer yasadışı Böyle durumlarda bile uyuyup, olan biteni
örgütlerin uzantılarının ve “sindirilmiş” Türklerin anlamak istemeyen birçok insanımız, içinden
yaşadığı yerler konumuna dönüştürülmüştür. çıkılamayacak durumlar oluştuğunda ne
Gerek PKK, gerekse de diğer bölücü, şeriatçı ve yapacaktır? Yanıtı basit. Hiçbir şey. O anki
komünist örgütlerin karargâhlarına dönüşmüştür. duruma uyum sağlamaya çalışacak ve inanın
Böylece kentlerin etrafına yerleşen bu unsurlar, bir çok kişi bunu başaracaktır (!) .
böylece kent merkezleri üzerinde istedikleri gibi
etki yaratabilmektedirler. Peki bu durumda ne yapılması gerekir?
Öncelikle sosyologlarımız, yapacakları
ABD-AB imzalı bu tasarım, Türkiye’de ulusu bilimsel araştırmalarla, bu durumu ve
sindirmek için gerçekleştirilmek istenen bir çözümlerini bütün yönleriyle ortaya koymalı
tasarımdır. Bu çok yönlü bir çalışmadır. Doğu ve ve ortaya konan çözümleri de, devletimizin
Güneydoğu Anadolu’dan getirilen Kürtler, uygulamaya koyması gerekir. Eğer devletimiz
buralara yerleştirilip, kent merkezlerine bu görevini yerine getiremezse, milliyetçiler ve
salınmakta, böylece kent merkezlerinde her türlü vatansever gerekeni yapmalıdırlar. Tabii bunun
suçlarda, bir patlama yaşanmasına neden için yapılması gereken en önemli şey, kendi
olmaktadır. içimizdeki çekişmeleri bir kenara bırakıp,
birlik olmaktır. Daha sonra ise varoşlarda da
Peki bu durumla karşılaşan merkez insanı ne örgütlenerek, buralarda yaşayan (TÜRK)
yapmaktadır?Burada iki durumla karşılaşmaktayız. insanlarımızı kazanmaktır.
Birincisi, buna karşı bir örgütlenmekten ve bu
durumla mücadele etmekten çekinen, korkmuş ve
sinmiş topluluklar. İkincisi de İstinye kaynaklı
Tanrı Türk’ü Korusun!
(bilindiği gibi ABD İstanbul Konsolosluğu,
İstinye’dedir) televizyon programlarının etkisi ile
bu durumu fark etmemiş topluluklar. Yani iki
durumda da, karanlık bir gelecek önümüzdedir.

BOZKURT 19
______________________________________BOZKURT_______________________________________

AZERBAYCAN’DA DEMOKRATİYA
■ SEVİNÇ MAMMADOVA Azerbaycan’da Demokratiyadan ve İnsan haqlarından
danışmaq qeyri -mümkündür!
Bildiyimiz kimi Azerbaycan artıq 14 ildir ki, Dövlet memurları öz selahiyyetlerinden
müsteqillik elde ederek, demokratik bir dövlet amansızcasına sui – istifade edirler.
kimi tanınmağa cehd etmekdedir. Azerbaycan’ın
Avropa Şurasına üzv olmasını (2001-ci ilde) ve Qezet redaktorlarının hebs edilerek, cinayet
ölke Parlamentinin Esas İnsan huquq ve mesuluyyetine celb olunması “demokratik” bir
azadlıqlarının müdafiesi (25 Dekabr 2001 ci il) dövletde metbuat azadlığının hansı seviyyede
haqqında Konvensiyasını imza etmesini olmasına hekiki numunedir.
Demokratiyaya bir addım kimi qıymetlendirmek
olar. Çünki, demokratiyanın varlığının en deqiq Azerbaycan’da muhalifeti temsil eden ve anti-
göstericisi yeni “Demokratiyanın kompası” milli rejimle mübarize aparan insanlar ve onların
insan haqlarıdır. aileleri mutemadi olaraq tezyiqlere meruz
qalırlar. Eğer hemin insanlar üzleşdikleri
Azerbaycan Dövleti’nin Konstitusiyasının haqsızlıqlara qarşı mübarize aparmaq isteseler, o
[Anayasa] İkinci bölmesi (Üçüncü fesil, Madde insanları “Veten haini” adlandıraraq ya hebs
24-71) bütünlükle esas insan huquq ve ederler ve ya hemin insanı veteni terk ederek
azadlıqlarından behs olunur. Tez –tez dövlet Avropa dövletlerinin birinde siyasi sığınacaq
memurlarımız fexrle qanunlarımızın yüksek almaq mecburiyyetinde qoyarlar.
seviyede olmasından danışırlar. Amma Çörçil
“En yahşı Qanun en yahşı yazılanı deyil, en Son 12 ilde Azerbaycanda bu prosesler demek
yahşı icra olunanıdır.” demişdir. olar ki, suretle inkişaf etmekdedir. Azerbaycanın
dövletciliyi namına, milletimizin menafeyi, erazi
Nezer yetirek. Hal-i hazır ki reallıqlarla bütövlüyü uğrunda mübarize aparmaq ezminde
muqayisede demek olar ki, Konstitusiyamızın olan insanlar doğmalarını Azerbaycanda
heç bir maddesi icra olunmur. Vetendaşların qoyaraq veteni terk edirler. Hal-i hazirda
müraciet etmek, cemiyyetin ve dövletin siyasi yuzlerle alimlerimiz, senerkarlarımız,
heyatında, dövletin idare olunmasında iştirak, medeniyyet ve incesenet xadimlerimiz,
söz ve metbuat azadlıqları, mehkeme teminatı iqtisadcilarimiz, huquqsunaslarımız
huquqları, bir sözle insanların konstutusion Hollandiya’da, Norveç’de, İsviçre’de ve diğer
huquqları dövlet memurları terefinden Avropa dövletlerinde siyasi sığınacaq almışlar.
mehdudlaşdırılır veya esker hallarda Bu veziyyetde onlar Azerbaycan’da cereyan
kobudcasına bozulur. eden siyasi proseslerden kenarda qalmışlar. Bu
Avropa Şurasına üzv olduqdan sonra bir sıra H. Eliyev siyasetinin ana xettini teşkil edirdi.
uhdelikleri nezere alaraq, Avropa standartlarına Çunki ölkeni öz menafeyi namına idare etmek
uygun qanunlar qebul olunmuşdur. Amma üçün ilk önce onun üçün idare olunabilecek
teessüf ki, bu qanunlarımızın icra ve icrasına melumatsız, ehtiyaç içerisinde yaşayan kütle
nezaret mekanizmi YOX derecesindedir ki, lazım idi. Bunun üçün de yuxarıda sadaladığım
bunun da başlıca sebebi müsteqil mehkemelerin vetenperver ve milletçi insanları meqsedli
olmamasıdır. Azerbaycanda insan haqlarının şekilde Azerbaycan’dan uzaqlaşdırdı.
kobudcasına bozulmasının esas sebeblerinden
biri seçkilerin anti - demokratik şeraitde Bütün yuxarıda qeyd etdiklerimi nezere alaraq,
keçmesidir. Daha doğrusu insan haqlarının bele bir qenaete gelirem ki, insan haqlarının bu
pozulması seçkilerden başlanır. Son prezident derecede taptalandığı memleketde Demokratik
seçkilerinde hakimiyyetin zebt olunması ölkede dövletden behs etmek hele tezdir.
haqsızlıqların inkişafını güçlendirdi. Ölkede
tugyan eden rüşvethorluq üzünden tehsilin Tanrı Türk’ü ve Türk yurtlarını korusun!
seviyyesi aşağı düşmüş, monopolyalar
yaranmışdır.

BOZKURT 20
______________________________________BOZKURT_______________________________________

MACARİSTAN’IN DÜNÜ ve BUGÜNÜ


■ BAKONYİ GABOR
MACAR TURANCISI

Macar halkı 896 yılında Karpat-havzasına vardı. Fin-Ugur teori Macarları incitir bir teoridir. Buna
Efsanelere göre bu geliş, Macarların ikinci rağmen II. Dünya Savaşından sonra yine resimli
gelişiymiş. Eski Macarlar Hunların ve Avarların teori oldu. Kommünist ve Erkinci partiler
izlerinden gelerek vardılar. Macar hükümdarlar; tarafından şimdi de ilan edilir. Ama ne eski
Hun Atilla'nın torunları olduklarını söylemişler. masallarda, ne halk müziğinde, ne
Macarlara beraber Karpat-havzasına birkaç Türk kalıtımbilimde, Finler ve Macarlar arasında
oymağı da geldi. Bu Türk oymakları Hazar akrabalık bulunamamış. Kazımbilimciler
İmparatorluğuna karşı ayaklanarak Macar tarafından hiç bir eski Fin-Ugur anayurt
oymaklarıyla beraber gelmişler. Karpat bulunamamış. Tipik bir Macar; kısa boylu,
havzasında kalmış Avarlar da katılmışlar. Eski yuvarlak kafalı, kahverengi gözlü, düz
masallara göre Erdel’de yaşayan ızgıller Atilla kahverengi saçlıdır. Uzun boylu, sarışın Finlere
ölümünden sonra da Karpat-havzasına kalmışlar, hiç benzemez. Genetik incelemelere göre
ve onlar tarafından çok eski, Göktürk abeceye akrabalığımız Kafkasyalı Çeçenlere bile daha
benzeyen bir abece kullanılır. Macaristan’ın yakın. Buna rağmen yine resimli teori budur.
Hükümdarları 1301 yılına kadar Almos [belki Mesela bu teoriye göre Macarca "anya" söz
Almış] ve oğlu, Arpad soyundan seçildi. Bu Türkçe "ana", Fince "aiti", ama sözlüklerde bu
çağda başka Türk oymakları da katıldılar, mesela söz Macar dilindeki eski Fince söz olarak
Peçenekler ve Kumanlar. Macarların bir kısmı bulunur. Yeni araştırmaların sonucunda
doğuda kalmış. Bir süre içinde Macar krallar Finlandiya’daki okullarda artık Fin-Macar
elçilerle zaman zaman doğuda kalan Macarlara akrabalıktan söz edilemez. Buna rağmen bazı
haber göndermişler, ama 1235 yılından sonra, bilim adamları bu yanlış düşünceden
Moğol harpleri yüzünden bağlantı kesildi. vazgeçemezler. Belki Finler Macarlardan,
Hunlardan, Türklerden veya Moğollardan birkaç
Bu bağlantı iki yıl önce yine bulunmuş. söz öğrenmişler. Yeni araştırmalara göre Macar
Kazakistan’da Torgay kapısında Macarlar halkın anayurdu Çungaryadaymış.
bulunmuş. Bu Macarlar Macar dilini maalesef
yüzyıllar boyunca unutmuşlar, ancak Kazakça Bu yıl ilginç şey bulunmuş. Isfahan şehrinden
konuşabilirler. Macar dili çok eski bir dil, sözleri m.s. 500 yılından kalmış eski bir süslü el
ve dilbilgisi dünyanın her dilinden çok farklı, yazması kitap bulunduğunun haberi geldi. Bu
ama Türk diline biraz benzer. XVIII. yüzyılda kitapta ermenliler tarafından yazılmış Hunca
dilbilimciler dünyanın dillerini sistemleştirmeye sözlük de varmış.
başladığı zaman politik bilim adamların işine
karıştı. Fin-Ugur dil ailesinin teorisi Macarlardan Maalesef bu kitap henüz yayılmamış, ancak
nefret eden, Macarları baskı altında tutan internette ve gazetelerde parçaları yayınıldı.
Avusturya İmparatorluğunun hoşuna gitti. Bu Kitaptaki sözlerin çoğu şimdi ki Macarca’da ve
teorinin asıl sebebi Fin ve Macar dil arasındaki Türkçe’de var. Şimdi de anlayabiliriz!
bazı benzerlikler değildi, aksine yadsımalardı.
Bir taraftan Almanlar böylece Hun akrabalığa Macaristan’da tuhaf şeyler geçiyor. Elli yıl önce
gururlu Macarları aşağılamak istemişler. Başka kommünist partinin üyeleri tarafından toprağını
taraftan Macarlar ve Türkler aralarına nifak kolhoza vermek istemeyen çiftçiler dayaktan
sokmak, öbür taraftan ise Macar dilin devlet dili gebertilmiş. Şimdi kommünist partinin
olarak kullanılamaz olduğunu göstermek üyelerinin çoğu zep-zengin milyoner ve büyük
istemişler. Eğer Macar dilinde ancak Fin diline toprak sahibi oldu. Bu hırsızlıktan ve cinayetten
benzeyen söz kalsa, Macar dilin kalıntısı başka bir şeye benzer mi?
gerçekten kullanılamaz. Macar dilinde ne kadar Macaristan’da tuhaf şeyler geçiyor. Amerika
az Fin sözlere benzeyen söz bulunursa, Birleşik Devletleri dünyada haçlı seferleri ilan
Avusturya için o kadar iyi olurdu. ediyor.
BOZKURT 21
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Diğer taraftan ABD'nin büyükelçisi 2002 yılda Karışık olduğuna rağmen kommünist parti hiç bir
Macaristan’daki kampanyada Hıristiyan, Milletçi zaman vatansever bir hale gelmedi. Elli yıldan
ve Demokratik partilerin karşısında ateist, yahudi fazla süren beyin yıkaması sonucu olarak fazla çok
ve bolşevik partilerin yanında coşturdu. Acaba insan insanlığını bile kaybetti.
Hıristiyanlara karşı düşmanca davranan haçlı
seferleri olabilir mi? Biz Macarlar bin yıldan beri 1989'ten itibaren ekonomik güçlükler ve Batı
Hıristiyan’ız. Macaristan’da tuhaf şeyler geçiyor. ülkelerin baskı yapması yüzünden kommünist
Ekim 23'sü 1956 ihtilalimizin ulusal bayramı, diktatörlük sona ermiş gibi görünüyordu.
ama şimdi ki hükümetin başbakanları halktan Macaristan yavaş yavaş demokratikleşmeye
korkarak ancak gece karanlığında mezarlığa başladı, ve rus ordusu da eve döndü. Ne var ki,
çelenk koymaya sıvışabilirler. Mezarlıkta Macaristan’ın kilit noktaları eski kommünist
kommünistler tarafından öldürülmüş yoldaşların ve eski kommünist casusların kontrolü
kahramanlar yatarlar. Budapeşte’deki kommünist altında kalmış. Kızıl mafya çabuk çabuk
hükümetler 1956 yılından beri Macaristan’ın zenginleşti, halk ise fakirleşti. Sağ partilerde gizli
ordusundan korkuyorlar. Bu yıl mecburi ajanlar gevşettiler. Her şeye rağmen Macar halk
askerliğe son verilmiş. Bir hükümet kendi yavaş yavaş ümitlendi, ama ABD ve batı ülkeler
ordusundan ve kendi halkından korkar mı hiç? sağcı hükümetlere baskı yaparak demokratik-
leşmeyi yavaşlatmaya çalışmışlar. 1994 ve 1998
Macaristan’da tuhaf şeyler geçiyor. Polis ulusal arasındaki kommünist hükümet kendini
renklerden nefret eder. Mesela iki yıl önce demokratik bir parti gibi göstermeye çalışmış.
kırmızı ak yeşil renkli bir bayrak dalgalatan bir Tabii bu mümkün değildi, ama bu çağ şimdiki gibi
grup İtalyan da tutuklanmış. Polis yanlış yaptı. vahşi değildi.
İtalya’nın renkleri de kırmızı ak yeşil. Acaba bir
devletin polisi kendi devletinin bayrağını 2002 yılında birdenbire her şey kötüleşti.
yasaklayabilir mi? Kampanya da iğrenç ve fazla çok kabaydı.
Bolşevik sol partiler çılgına dönerek vahşi
Macaristan’daki kommünist diktatörlük komşu davranmaya başlamışlar. Kampanya sırasında yeri
ülkelerindeki diktatörlükten farklıydı. Komşu göğü vaat etmişler, sağcıları baştan aşağı
ülkelerin hepsindeki sosyalizm ve giydirdiler. Bu kampanya önceki her kampanyadan
uluslararasıcılık biraz yurtseverlikle karışmış. farklıydı. Kommünist partisinin kampanyasını bu
Bilakis Macaristan’da. Bunun iki sebebiymiş. sefer İsrail’den gelmiş danışman yönetti: Ron
Bir taraftan Rusya komşu islav ülkelere kardeş Werber, başka adıyla "Nefretin Yönetmeni".
olarak yardım etti ve bu islav ülkelerindeki Kampanya sırasında solcular tarafından kara
Macar halk baskı altındayken vatansever bir çalma, afişlerin koparması ve kaba kuvvet te
Macar hükümet onlarla işbirliği yapamazdı, öbür kullanıldı. Macaristan’da nefret kontrolden çıktı.
taraftan ise ikinci dünya savaşında yahudiler Macaristan’daki üç televizyon kanallardan iki, ve
Macaristan’ın dışında her ülkede yok edilmiş. dört günlük gazetenin üçü, solcuların elindeydi.
Macaristan’daki kommünist parti ise yahudi Devlete ait tek televizyon kanalı ise garip bir
kökenliymiş. Macaristan’daki kommünist şekilde dengeliydi, haberlerin yarısı yalan, yarısı
partinin kökü yahudiymiş, ama ikinci dünya doğruydu. Tabii şimdi artık televizyon kanalların
savaşından sonra korkusundan çok Alman ve hepsi bolşevik solcuların eline düştü. Bolşevik
Faşist ta üye oldu. İslavlar ise Rusların soydaşı propaganda okumamış insanların kıskançlığına,
olarak kommünist olmuşlar. Macaristan rus tamahkarlığına, ve bönlüğüne kurulmuş, bunda
ordusu tarafından işgal altında olduğu elli yıl televizyonun büyük rolü var. Televizyon kanalların
boyunca kommünist partisine terfi için her türlü yardımıyla çok okumamış, etkilenebilir insanın
insan katılmış. Mesela bir daire müdürü partide nefreti sağcılara karşı döndürülmüş. Seçimi
üye olmayan insan olamazdı. Genellikle denetlemek diye solcular tarafından İngiltere’den
kommünist partisi okumamış, aptal, tembel, götürülmüş özel bir bilgisayar sistemi kuruldu.
kaldırım mühendislerine büyük bir şans verdi. Dedikodulara göre bu sistem seçim sırasında
İlerlemek için okumaya veya çalışmaya artık kanunsuz hileleri yönetmek için kullanıldı. Eski
lüzum kalmamış. Para için Macar halkın bir kommünist dosyaları da kullanıldı. Solcu seçim
kısmı da Tanrıyı ve vatanı reddederek görevlileri sağcıların oy pusulasına zaman zaman
kommünist partiye katıldı. damga vurmamışlar, bunun yüzünden fazla çok oy
BOZKURT 22
______________________________________BOZKURT_______________________________________
kayboldu. Solcular mobil telefonla bulunmayan Kızıl mafya zep-zengin oldu, devlet hazinesi ise
kişilerden dışarıya rapor ettiler. Fazla çok insan bomboş. Devletin artık ancak borçu var. Acaba
için araba gönderildi ve seçmek için zorlukla önde dopdolu devlet hazinesinden para nereye
götürülmüş. Seçim kabininde çok yaşlı ve hasta kayboldu?
insan ölmüş. Oy pusulası çingenelerden ve
alkoliklerden 1000 veya 3000 Ft karşılığında Şimdi Macaristan’da kommünist ve erkinci parti
satın alınmış. Evsizler ve bazı insanlar defalarca hükümet eder. Bu iki bolşevik parti birbirine
oy vermişler. Bazı insan oy vermek için son benzer, ama erkinci parti bir kat daha vahşi ve
zamanda giderken kendi adında artık biri artık oy daha küçük. Bu erkinci parti yahudilerin,
verdiğini görmüş. Solcu seçim görevlilerin eşcinsellerin, uyuşturucu bağımlıların ve
tırnaklarının altına küçük kalem saklanmış, ve zenginlerin partisidir. Bu parti eski zamanlarda
bunlarla çok oy pusulası değiştirilmiş. Sağcı işkenceler ve cinayetler yapmış eski kommünist
seçim görevlilerin çoğu ise kızıl mafyanın gizli siyasi polise ve gizli polise de bağlı, şimdi de
üyesi olarak solculara yardım etti. ABD'nin yahudi gruplarıyla bağ kurdu. Bu parti
Macarlardan ve Hıristiyanlardan sınırsız, vahşice
Macaristan’da hastalar ve yaşlılar gezgin seçim nefret eder. Kaderin oyunu ki, ikinci dünya
sandığını de isteyebilirler. En çok hile bu savaşında ancak Macaristan’da kurtulmuş
sandıklarla olmuş. Kommünist parti kampanya yahudilerin çoğu şimdilik erkinci olarak,
sırasında suçlulara genel af ta vaat etti, böylece Macarların hakkında kötü söylentiler yayar.
her hapiste kommünist partisi kazandı. (Sonra Erkincilerin ve kommünistlerin söylentilerine göre
genel af iptal edildi.) Oyların sayması ta ikinci dünya savaşındaki ateist Alman Milli
garipmiş. Başka bir parti oyları arasına sık sık Sosyalistlerin suçların günah keçisi Hrıstıyan
oylar sıyrılmış. Sonunda sonucu insan kontrol Macar halk oldu. Bu yalanları ispatlamak için
edemez bir bilgisayar sonuçlanmış. Her şeye erkinciler ve akıl hastaları Nazi üniformta fotoğraf
rağmen sol kanatı ancak denke yakın oranıyla çekişirler ve sağ partilerin toplantılarına giderek
kazandı. Tahminlere göre sol partiler aşağı bozmak için çalışırlar. Erkinciler Macar halkı
yukarı yarım millyon oyu küçük hilelerle süreksiz kışkırtırlar. Mesela bir yıl önce Noel
sağlanmış. Aşağı yukarı yedi bin seçim zamanında bir radyoda program yöneticisi
bölgesinde hile bulunmuş, ama bir kanuna göre dünyanın her hrıstıyanların öldürülmesinin
ne polis, ne seçim görevlisi resmen kontrol gerektiğinden söz etti. Eğer Macar halkın siniri
edemedi. Oy pusulaları ise çabuk çabuk yok bozulsa, dünyanın tüm televizyon kanalında Macar
edilmişler. halkı Nazi olarak gösterildi. Halbuki bugünlerde
Nazi ancak kommünisler arasında veya mezarlıkta
Bu seçimin garipliğini hissettik, ama dedikodular bulunur.
yavaş yayıldılar. Bir hafta sonra bir buçuk
millyondan fazla insan Budapeşte’deki Şimdiki hükümet sağ kanatı yok etmek istiyor. Elli
parlamentonun önüne gitti. Az kaldı ihtilal yıl önce başlangıçtaki kommünist diktatörlüğü gibi
patladı... vahşi bir şekilde, kara çalma, yalan, kaba kuvvet
ve korkutma alışılan vasıta oldu.
Televizyonda bir buçuk millyondan fazla insan
iki yüz kişilik kalabalık gibi gösterildi. Ben Erkincilerin yalanlarına göre Macarlar vampir
ordaydım ve kalabalığı gerçekten gördüm. İki olarak kan içen insanlar. Bu da yalan. İyi yürekli
yüzden fazlaydı... Ukrayna’daki değişiklik insanız, ama aralarımızda fazla çok gizli casus
Macarlara biraz ümit verdi. Belki bir zaman olduğu yüzünden hiç kimseye güvenemeyiz.
Macar halk ta serbest olacak.
Macaristan’da 2002 yılından itibaren seçim
Geçmiş iki buçuk yılımız bir kabus oldu. On iki kampanyası durmaksız sürüyor. Bolşevik partilerin
yıl boyunca demokrasinin geleceğini umduk ve çılgınlığı ve vahşiliği acaba Putyin. Bush, veya
bekledik, ama demokrasi yerine plutokrasi geldi. Sharon tesirinde mi başladı? Cevabı bilemeyiz.
Sınırsız kudrete alışmış kommünistler demokrasi Yeni hükümet devlet memurlarını hiç görülmemiş
yerine plutokrasi istediler. Şimdi kızıl mafyanın sayında değiştirdi. Önceki sağ hükümetle işbirliği
parası hükümet eder, Macarların çoğu yapan kommünist memurları bile işten çıkarmışlar.
yoksullukta ve işsiz kaldı. Polis kara çalmayla kirlenmiş insanlar tutuklamış.
BOZKURT 23
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Bu kommünist ve erkinci hükümet rezaletlerinin Millyonlarca insan baskı altında kalmış. Sevre
ve zimmet işlerinin listesi çok uzun. Mesela iki barış şartları gibi Trianon barış şartları da zalimdi.
buçuk yıl önce başbakanın kommünist gizli polis Komşu ülkelerde yaşıyan Macarlar komşu ülkelere
olduğu anlaşıldı, sonra başbakan ve bakanların kendi isteklerinden değil, zor altında düştüler.
büyük kısmı bir para yıkaması cinayetine karıştı.
Bu para yıkamasını hükümet tarafından yeni Acaba Avrupa’da yer ancak Hint-Avrupalı
çıkarmış bir yasa da yardım etti. Yeni çıkarmış halklara mı var? Birinci dünya savaşından sonra
yasalara göre okullarda uyuşturucu satması da Macarlara ve Türklere karşı fazla çok zor barış
kolaylaştı. Macaristan’da kanun suçluların şartlar koyuldu. Atatürk Türkiye'yi kurtardı, ama
hayatını kolaylaştırmak için çıkarılır! Eğitim Macaristan’ı kimse kurtaramadı.
sisteminde ve hastanelerde para yok, hükümet
okulları kapatır, hastaneleri satar. Bir buçuk yıl
önce Macaristan’ın tek atom santralında Şimdi artık Macaristan bitkin hale geldi. Eğer
sorumsuzluk yüzünden patlama oldu. Macaristan bugünden itibaren yeni bir hükümet olsa, yeni
elektik akınının onda beşi veren bir blok kül hükümet ne yapardı? Gelecek hükümetlere ne
oldu. Suçlu bulunamamış, ama müdür terfi etti. kalacak? Devletin borçlarını kim ödiyecek?
Erkincilerin yönetimin altında olan okullarda Bolşevik rejimi yabancı ülkelerin hoşuna gitti.
düzey azalmış, ama fazla çok tatil var. Macaristan bitkin halı ABD'nin ve Avrupa
Öğrencilerin bir kısmı buna sevinir, ama okulu Birliğinin ticaret işine çok faydalıydı,
bitirince öğrencilere işsizlik bekliyor. bolşeviklerden her şey ucuzca satın alabilindi.
Buna hırsız yataklığı derler, değil mi?
Eğer biri, bir ülkeyi yok etmeye çalışırsa başka
türlü nasıl yapardı? Eğer bir ülkede suçlular Macaristan’da şimdilik siyasal katillik yok.
hükümet ederse, başka türlü ne yapardılar? Televizyonlarda ve gazetelerde solcular zaman
zaman tehdit ederler, ama henüz yok. Zaman
Bolşevik hükümet yavaş yavaş kendi zaman mahkeme kararı garip, ama yargıçlar şöyle
ikiyüzlülüğünden bıktı. Geçmiş ay başbakan böyle çalışırlar. Hükümet sağcı gazetecileri
Papaya ziyaret ederken çok kaba davranmış. korkutmaya çalışır, ama henüz yazabilirler.
Hükümet şimdi artık komşu ülkelerde yaşayan Avrupa’ya ve ABD'ye göre her şey tamam, ama ne
Macarların aleyhinde de açıkça tavır aldı. Komşu var ki ekonomik suçlar o kadar örgütlü şekilde ve
ülkelerde yaşayan Macarlar artık anavatandan o kadar sınırsız geçiyorlar ki, bu artık soykırım
yardım beklemezler. Böyle kaba davranış suçu gibi sayılır. Macar halkın nüfusu çabucak
kommünist diktatörlüğün son otuz yılında da hiç azalır.
görülmemiş. Macaristan’da her türlü azınlık
ayrıcalık tanır, ama hükümet komşu ülkelerde Acaba Avusturya’daki Haider için histeri yapmış
yaşıyan Macarlara yardım vermez. Bu Avrupa Birliği Macaristan’daki durumu görerken
hükümetten sınırlar arasında oturan Macarlar da niçin susuyor? Avrupa Birliğine böyle bir bolşevik
iyilik beklemezler. Macarlar çoğunluktur diye diktatörlük nasıl katılabildi? Aynı zamanda
Macarlar ayrıcalık tanımazlar. Ama bu iş çok Avrupa Birliği, katılmak isteyen Türkiye'ye karşı
garip! Eğer Macar halk çoğunluktur, niçin zor şartlar nasıl koyabilir?
hükümette değil? Eğer Macar halk azınlık,
yabancı kökenli vatandaşlarımız niçin ayrıcalık Macaristan’daki durumu seyrettikten sonra
tanırlar? sorabiliriz: Acaba Avrupa Birliğindeki gelişme
nereye varacak? Demokrasi mi, plutokrasi mi
Başka taraftan Karpat-havzasında şimdilik olacak?
yaşıyan yabancıların en çoğu Türk savaşlardan
sonra, Avusturya İmparatorunun davetine
gelmiş. Yabancı ülkeye kendi isteğine gelen
insanlar baskı altında olduklarından nasıl
konuşabilirler? Birinci dünya savaşından sonra
Macaristan toprağının üçte ikisi bu yüzden
komşu ülkelere verilmiş. Yüz binlerce Macar
evinden yurdundan edilmiş.
BOZKURT 24
______________________________________BOZKURT_______________________________________

Ne İmza Ama …
■ T. Yılmaz
Buraya kadar olanları hepimiz gazetelerden
29 Ekim 2004 tarihinde AB üyesi 25 ülkenin okuyup,televizyonlardan izledik.
devlet ve hükümet başkanları 2009'da yürürlüğe
girecek AB Anayasası'nı Roma'da, Compidoglio Peki neden bu salon ve kimdi arkadaki dev
Tepesi'ndeki Conservatori Sarayı'nda Orazi ve heykel.Ona neden Avrupa birliğinin kurucusu
Curiazi salonunda imzaladı.Yıllar önce 25 Mart diyorlar.Devasa bir heykel ve ihtişamlı bir
1957’de altı kurucu ülke ile Avrupa Ekonomik salon.Önemli biri olduğu kesin.
Topluluğu’nun tohumlarıda burada bu salonda
atılmış ve yine 1963 yılında burada Şimdi biraz inceleyelim.
resmileştirilmişti.
Dev heykel Papa Innocent X için sanatçı
A.Algardi tarafından bronzdan yapılmıştır.

Asıl adı Giovanni Battista Pamphili idi.6 Mayıs


1574'te doğdu.5 ocak 1655 'te öldü.1644 ile 1655
yıllarında papalık yaptı.

Papa Innocent X ne yapmıştıda Avrupa birliği ile


ilgili tüm antlaşmalar huzurunda
imzalanıyor.Zengin avrupada birbirinden
ihtişamlı ve şaşalı toplantı salonları dururken
bunca devlet adamı roma belediyesine ait küçük
bir sarayın salonuna doluşarak (hatta sıkışarak )
ab ile ilgili önemli tüm antlaşmaları burada
imzalıyorlar.Bunun için Papa Innocent X ‘in biraz
Törene 25 üye ülke dışında aday ülkeler
daha tanımamız gerekiyor.
Romanya, Bulgaristan ve Türkiye de katıldı.
Papa Innocent X Avrupa devletlerine birleşmeleri
Avrupa Anayasası’na Başbakan Tayyip Erdoğan
yönünde yaptıgı duyurular ile hatırlanır.30 yıl
ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Türkiye
savaşlarını sona erdiren Vestfalya barışı ( 1648 )
adına imza koydu.
onun papalık yaptığı dönemde
imzalanmıştır.Avrupalılar Vestfalya barışına ve
birleşme cağrılarına ithafen papa Innocent X ‘i
birleştirici papa olarak anmaktalar.Peki bu papa
hazretleri birleşin demişte birleşin kardeş kardeş
oturunmu demiş.

Tabiki hayır ;

“Birleşin ve Türklere karşı tek bir güç olun ; her


yerde Türkler ile savaşın onları asla rahat
bırakmayın” diye çagrılar yaptı.

Azılı bir Türk düşmanı olarak bilindi. 5 büyük


Avrupa devletini dini gücünün etkisi ile
örgütleyerek Türklere karşı birleştirdi.Papalık

BOZKURT 25
______________________________________BOZKURT_______________________________________
yaptıgı süre içinde papalığın Türkler ile savaşan
devletlere düzenli olarak para yardımı yapmasını Yazımızı hasretle andığımız büyük Atamız
sağladı.Venedik 1644 , Avusturya 1646 , Polonya Mustafa Kemal Atatürk ‘ün , o günleri anlatan
( Lehistan ) 1647 yıllarında yardımı almaya Meclis konusmasiyla bitirelim.
başladılar.İspanya ve Rusya para yardımı
almasalarda siyasi destek gördüler. Yazımızı hasretle andığımız büyük Atamız
Mustafa Kemal Atatürk ‘ün , o günleri anlatan
Osmanlıyla iyi ilişkiler kuran Fransa’ya cephe Meclis konuşmasıyla bitirelim.
aldı.Bunun dışındaki diğer devletlerin kendi
aralarındaki anlaşmazlıkları çözerek onları asıl
düşmanın Türkler olduğuna inandırdı. İş bankası kültür yayınları: TBMM Gizli celse
zabıtları cilt-3)
6 Mart 1922
Mustafa Kemal
"... Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa’nın en önemli
devletleri, Türkiye'nin zararıyla, Türkiye'nin
gerilemesiyle ortaya çıkmışlardır. Bugün bütün
dünyayı etkileyen, milletimizin hayatini ve
ülkemizi tehdit altında
bulunduran, en güçlü gelişmeler, Türkiye'nin
zararıyla gerçekleşmiştir. Eğer güçlü bir Türkiye
varlığını sürdürseydi, denebilir ki İngiltere’nin
bugünkü siyaseti var olmayacaktı. Türkiye,
Ve gelelim günümüze… Viyana'dan sonra Peste ve Belgrat'ta
yenilmeseydi, Avusturya/Macaristan siyasetinin
Avrupalı yöneticiler Papa Innocent X ‘in kim sözü edilmeyecekti. Fransa, İtalya, Almanya'da,
olduğunu çok iyi biliyorlar.Ve ona olan ayni kaynaktan esinlenerek hayat ve siyasetlerinin
saygılarından tüm törenleri huzurunda geliştirmişler ve güçlendirmişlerdir."
yapıyorlar.Biz geçmişi hatırlamıyoruz.Sanki hiç "... Bir şeyin zararıyla, bir şeyin yok olmasıyla
yaşanmamış sanki hiç olmamış gibi…Tarihin en yükselen şeyler, elbette, o şeylerden zarar görmüş
büyük Türk düşmanlarından birinin huzurunda olanı alçaltır. Gerçekten de Avrupa’nın bütün
milli eğemenlik ve milli devlet haklarımızdan ilerlemesine, yükselmesine ve uygarlaşmasına
vazgeçmek…İçim kan ağlıyor ama tek bir karşılık, Türkiye gerilemiş, düştükçe düşmüştür.
tesellim varki oda ; ikinci sevr anlaşması gibi Türkiye'yi yok etmeye girişenler, Türkiye'nin
duran bu metni imzalayan ellerin birincisi gibi ortadan kaldırılmasında çıkar
Türk olmayışıdır. ve hayat görenler, zararlı olmaktan çıkmışlar,
aralarında çıkarları paylaşarak, birleşmiş ve ittifak
Avrupa birliği antlaşması tekrar Avrupaya teslim etmişlerdir. Ve bunun sonucu olarak, birçok
oluşumuzun belgesidir.Osmanlı Avrupalının her zekalar, duygular, fikirler, Türkiye'nin yok
dediğini yaptığı için fakirlik içerisinde kalmış ve edilmesi noktasında
bir kurtuluş savaşı gerekmiştir.Bugünkü gidişatta yoğunlaştırılmıştır. Ve bu yogunlasma, yüzyillar
o günleri aratmamaktadır.Gene halkımız geçtikçe olusankusaklarda, adeta tahrip edici bir
zenginlik hayalleriyle gelenek biçimine dönüsmüstür. Ve bu
fakirleştirilmekte,eğemenlik ve ulus yapımız gelenegin,Türkiye'nin hayatina ve varligina
parçalanmakta bizi biz yapan değerler araliksiz uygulanmasi sonucunda, nihayet
aşağılanmaktadır.Çünkü Avrupa birliği düşüncesi Türkiye'yi islah etmek, Türkiye'yi uygarlastirmak
bir anda ortaya çıkmamış ve yüzyıllarca süren gibi birtakim bahanelerle,
Türk düşmanlıgının bir eseri olarak Türkiye'nin iç hayatina, iç yönetimine islemis ve
belirmiştir.Hiç kendi birliğinin sağlamak için sizmislardir. Böyle elverisli bir zemin hazirlamak
yüzyıllarca Türk düşmanlığı yapmış olan bir güç ve kuvvetini elde etmislerdir." "...Oysa güç
görüş ,Türkün yücelmesini veya güçlenmesini ve kuvvet, Türkiye'de ve Türkiye halkinda olan
istermi… gelisme cevherine, zehirli ve yakici bir sivi

BOZKURT 26
______________________________________BOZKURT_______________________________________
katmistir. Bunun etkisi altinda kalarak, milletin en çikmazina itmekten baska, birsonuç beklenemez
çok da yöneticilerin zihinleri tamamen (bundan)." "... Bu düsüsün çikis noktasi korkuyla,
bozulmustur. Artik durumu düzeltmek, hayat aczle baslamistir. Türkiye'nin, Türk halkinin
bulmak, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasilsa basina geçmis olan birtakim insanlar,
nasihat almak, bütün isleri Avrupa'nin emellerine galip düsmanlar karsisinda, susmaya mahkûmmus
uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan gibi, Türkiye'yi âtil ve çekingen bir halde
almak gibi birtakim zihniyetler ortaya çikti. Oysa tutuyorlardi. Memleketin ve milletin çikarlarinin
hangi istiklal vardir ki yabancilarin nasihatlariyla, gerektigini yapmakta korkak ve mütereddit idiler.
yabancilarin planlariyla yükselebilsin? Tarih Türkiye'de fikir adamlari, adeta kendi kendilerine
böyle bir olay kaydetmemistir. Tarihte, böyle bir hakaret ediyorlardi. Diyorlardi ki "Biz adam
olay yaratmaya kalkisanlar, zehirli sonuçlarla degiliz ve olamayiz. Kendi kendimize adam
karsilasmislardir. Iste Türkiye de, bu yanlis olmamiza ihtimal yoktur." Bizim canimizi,
zihniyetle sakat olan bazi yöneticiler yüzünden, tarihimizi, varligimizi bize düsman olan, düsman
her saat, her gün, her yüzyil, biraz daha çok oldugundan hiç süphe edilmeyen Avrupalilara,
gerilemis, daha çok düsmüstür." "...Bu düsüs, bu kayitsiz sartsiz birakmak istiyorlardi. 'Onlar bizi
alçalis, yalniz maddi seylerde olsaydi, hiçbir idare etsin' diyorlardi."
önemi yoktu. Ne yazik ki Türkiye ve Türk halki, (Meclis konusmasindan.)
ahlak bakimindan da düsüyor. Durum incelenirse ...Bilelim ki, ulusal benligini bilmeyen uluslar,
görülür ki, Türkiye Dogu 'maneviyati'yla sona baska uluslara yem
eren bir yol üzerinde bulunuyordu. Dogu'yla olurlar.
Bati'nin birlestigi yerde bulundugumuz, Bati'ya
yaklastigimizi zannettigimiz takdirde, asil Tanrı Türkü Korusun…
mayamiz olan Dogu 'maneviyati'indan tamamiyla
soyutlaniyoruz. Hiç süphesizdir ki bu büyük
memleketi, bu milleti, çöküntü ve yok olma

Bozkurt ekibi tarafından hazırlanan http://www.kibristurkundur.com sitesini ziyaret


edenler; Kıbrıs davamızla ilgili önemli bilgi ve belgelerin yanı sıra, basın organlarında yer
alan makale ve köşe yazılarına da günü gününe ulaşma imkanına sahip olacaktır. Bunun
yanında ziyaretçilerin de makale veya görüşlerini ekleyebileceği kullanıcı destekli bir
ara yüz de sitede yer almaktadır.

Beş Parmağına kanımızla kına yaktığımız güzel Kıbrıs’ımızın ; Lefkoşe’de, Ankara’da ve


Brüksel’de yuvalanmış çakallar tarafından yutulmaya çalışıldığı böylesi bir dönemde , Türk
milletinin ihanete tepkisiz kalmayacağının küçük bir işareti olan Kıbrıs Türkündür.com
adresini ziyaret ederek, sitede düzenlenen protesto kampanyasına siz de katılabilirsiniz.

KIBRIS TÜRK’TEN, TÜRK KIBRIS’TAN AYRILAMAZ

BOZKURT 27
______________________________________BOZKURT_______________________________________

KİTAP TANITIMI Türkiye’nin düne kadar kılıçla girdiği


Avrupa’ya, Stern dergisinde yayımlanan
malum karikatürdeki gibi köpeklerin kullandığı
kapıdan yerlere sürünerek girme hayasızlığı ile
karşı karşıya olduğu bu günlerde, AB üyesi
Yunanistan’ın – onlarda olup da bizde olmayan
tek nesne – devlet politikasının gereğince AB
üzerinden dolaylı Enosis’i gerçekleştirmesinin
önünde tek engel olarak kalan ve maalesef
önümüzdeki aylarda yapılacak Cumhur-
başkanlığı seçiminde aday olmayacağını
bildiren Bozkurt Denktaş, 1958’den beri
sürdürdüğü milli mücadelenin ana hatlarını ve
stratejisini açıkladığı “Kıbrıs Girit Olmasın” ile
Tuna’dan Altay’lara kadar olan sahadaki bütün
Türk gençlerine, unutulmayacak öğütler
veriyor. Güzel ve yeşil Kıbrıs’ımızın Girit
modeli ile yutulmak istendiğinin bütün
delillerini ortaya koyan Bozkurt Denktaş, asıl
“KIBRIS GİRİT OLMASIN” haykırışı, milli mesleği olan hukukçuluğa yakışır şekilde,
bir dileğin en açık ifadelerinden biridir. Aynı Kıbrıs’ta her an gerçekleşebilecek tarihi
zamanda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cinayetin (Kıbrıs’ı Yunan’a kaptırma cinayeti)
Cumhurbaşkanı BOZKURT Rauf Denktaş’ın tetikçilerini ve azmettiricilerini, “Bir EVET ile
Aralık ayı içerisinde çıkan yeni kitabının da Dünyaya Bağlanın” komedisinin oyuncularını,
adı. bu oyuncuları da aşan bir yetenekle televizyon
ekranlarından - gazete köşelerinden yaptıkları
238 sayfadan oluşan ve Türkiye genelinde 10 çirkef kıvamındaki yorumlarla insanların
Yeni Lira okuyucuya sunulan eser, Remzi kafalarını karıştıran İlter Yahudi ve Mehmet
Kitabevi tarafından neşredilmiş. Ali Hırant gibilere Rauf Denktaş’ın verdiği
cevapları öğrenmek için bu kitabı mutlaka
Bozkurt Denktaş, Kıbrıs Rumlarının Enosis okuyun. Tanıtmış olduğumuz diğer kitaplar
hülyasından ve genetik olarak nesilden nesile gibi bu kitabın da korsan baskılarını kesinlikle
taşınan Türk düşmanlığından asla almayınız, dağlı güruhu mağara adamlarının
vazgeçmediklerini ve bunun Akritas planıyla yasa dışı gelir elde etmesine destek
belgelendiğini açıklıyor. BOZKURTvermeyiniz. 28
______________________________________BOZKURT_______________________________________

TÜRK YİĞİTLERİ Hüseyin Nihal Atsız ilk ve orta öğrenimini


Kadıköy’deki Fransız ve Alman okullarında
(1911), babası Mehmed Nail Bey’in
■ www.turkyigitleri.com Kızıldeniz’deki görevinden ötürü Süveyş’te bir
H. NİHAL ATSIZ Fransız ilkokulunda birkaç ay (1911),
(12 OCAK 1905 / 11 ARALIK 1975) Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa İlk
Mektebi, Haydarpaşa’daki Hususi Osmanlı İttihad
Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905 (12 Kanun-ı İlk Mektebi, Kadıköy Sultanisi (=Lisesi) ve
sani 1905) tarihinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Sultanisi’nde yapmıştır. İlkokula altı
yaşında, Kadıköy’deki Fransız okulunda, Latin
Atsız Bey’in babası, Gümüşhane’nin harfli öğretim ile başlayan Atsız, bu okulun bir
Torul/Dorul kazasının Midi köyünün Çiftçi- yangında harap olması üzerine Alman Mektebi’ne
oğulları ailesinden Deniz Makine Önyüzbaşısı verilmiştir. Bir müddet sonra, Kızıldeniz'de
Hüseyin Efendi’nin oğlu Deniz Güverte bulunan Malatya gambotunun süvarisi olan babası
Binbaşısı Mehmed Nail Bey, annesi Trabzon’un Mehmed Nâil Bey'in yanına giden Atsız, Türk-
Kadı-oğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman İtalyan savaşının çıkması üzerine Mehmed Nail
Fevzi Bey’in kızı Fatma Zehra Hanım’dır. Atsız Bey'in Osmanlı Bahriye Nezareti'nden Süveyş’e
Beğ’in ailesi, Gümüşhane’nin tespit edilebilen sığınması emrini alması ile, Süveyş'te bir Fransız
ceddi, 19.asrın başlarında yaşadığı İlkokulu'na devam etmiştir.
tahmin edilen Ahmed Ağa’dır. Ahmed Babasının Istanbul'a dönme
Ağa’nın İsmail, Süleyman, Hüseyin ve emrini alması ile İstanbul'a gelen
Şakir adlı dört oğlu olmuştur. İsmail Atsız, Kasımpaşa'daki Cezayirli
Ağa’nın çocukları Midi köyünden Gâzî Hasan Paşa mektebine
Yozgat’ın Akdağ Madeni kazasının kaydolmuş ve Arap harfleri ile
Tekyegüneyi köyüne, Süleyman öğrenime başlamıştır. Ailesinin
Ağa’nın çocukları ise Yozgat’ın Akdağ Kasımpaşa'dan Kadıköy'e
Madeni kazasının Dayılı köyüne taşınması ile hususi Osmanlı
göçmüşlerdir. Ahmed Ağa’nın üçüncü İttihâd Mektebi'nde öğrenimine
çocuğu olan Hüseyin Ağa (1832-1894) devam eden Atsız, babasının
ise 1850-1852 sıralarında Deniz eri Önyüz başı (kolağası) olarak
olarak Istanbul’a gelmiş, okumayı ve Birinci Cihan Harbine gitmesi
yazmayı asker ocağında öğrenmiş, yüzünden Hususi Osmanlı İttihâd
askerliğinin nihayetinde de teskere bıra- Mektebi'nden Kadıköy Sultanisi
karak Osmanlı Donanması (Donanma-yı
Hümayün)’da kalmış ve Makine Önyüzbaşılığı Rüşdiye kısmında öğrenimine devam etmiştir.
(Çarkçı [=Makine] Kol ağalığı)’na kadar terfi Buradan da İstanbul Sultanîsi'ne geçen Atsız,
etmiştir. Hüseyin Ağa’nın eşi Emine Hayriye 1922 tarihinde Lise öğrenimini tamamlamış ve
Hanım’dır. İki çocukları olmuştur. Nevber Hanım imtihanla Askeri Tıbbiye’yi kazanmıştır.
ile Mehmed Nail Bey (1877-1944) Mehmed Nail
Bey de Osmanlı Donanması’na girmiş ve Deniz İşgal altındaki bir başkentte oldukça sıkıntılı bir
Kuvvetlerinde Deniz Güverte Binbaşılığı’ndan çocukluktan sonra geldiği Tıbbiye’de, İstiklal
emekli olmuştur. Mehmed Nail Bey’in ilk eşi 1903 Savaşının bitmiş olmasına rağmen barış
yılında Yüzbaşı iken evlendiği Fatma Zehra Hanım anlaşması imzalanmadığı için ülkelerine
(1884-1930)’dır. Fatma Zehra Hanım, Deniz dönmeyen ve Tıbbiye’nin bazı sınıflarını
Yarbayı (Bahriye Kaymakamı) Osman Fevzi Bey yatakhane olarak kullanan İngiliz kuvvetlerine
ile Tevfika Hanım’ın kızıdır. Osman Fevzi Bey, karşı Tıbbiyeli öğrencilerin düzenlediği
Trabzonlu olup ailesi Kadı-oğulları namı ile baskınlara katılan Atsız’ın milliyetçilik adına ilk
marufdur. büyük faaliyeti de böylece başlamıştır.
Takip eden yıllarda, Tıbbiyede komünistlik ve
Mehmed Nail Bey’in ilk eşinden üç çocuğu birtakım azınlık milliyetçiliği güden öğrenciler
olmuştur. 12 Ocak 1905’te Hüseyin Nihal (Atsız),
BOZKURTçoğaldı. Bu öğrenciler ile Türk öğrenciler 29
1 Mayıs 1910’da Ahmet Nejdet (Sançar) ve Aralık arasında sık-sık tartışmalar olur, bu tartışmalar
1912’de Fatma Nezihe (Çiftçioğlu). ara sıra da yumruk kavgasına dönerdi.
______________________________________BOZKURT_______________________________________

Bu kavgalara Atsız da katılırdı. Bu yüzden bir Atsız, 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932 tarihine
çok defa disiplin ve hapis cezası almıştır. Ziya kadar Atsız Mecmua (17 sayı)'yı çıkarmaya
Gökalp'ın cenaze töreninin yapıldığı günün başladı. M. Fuad Köprülü, Zeki V. Togan,
akşamı, Türk öğrenciler ile diğer öğrenciler Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih
arasında çıkan bir kavga sonucunda, Atsız'a bilginlerinin de dahil bulunduğu bir kadro ile
gayet ağır bir ceza verilmiştir, Bu ceza, yayın hayatına atılan bu "Türkçü ve Köycü"
öğrenciliği sırasında işleyeceği herhangi bir suç dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok
neticesinde Atsız'ın Askerî Tıbbiye'den tesir yaratan Türkçü bir çığır açmış, âdetâ
çıkarılacağıdır. Cumhuriyet devri Türkçülüğü'nün öncüsü
olmuştur. Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk
Atsız, Askerî Tıbbiye'nin 3. sınıfında iken, yazılarını (H. Nihâl) imzası ile, hikâyelerini de
aralarında bir takım meseleler geçen Arap asıllı (Y.D.) imzası ile, bu dergide neşre başlamıştır.
Bağdatlı Mesud Süreyya Efendi adlı bir mülazım 1931 yılında Dârülfünûnun felsefe bölümünden
(teğmen)'ın kasdî bir şekilde lüzumsuz bir yerde mezun olan ilk eşi Mehpare Hanım ile evlenmiş,
istediği selâmı vermediği için, 4 Mart 1925 1935 yılında ayrılmıştır.
tarihinde Askeri Tıbbiye'den çıkarılmıştır. 1932 Temmuzunda Ankara'da toplanan Birinci
Türk Tarih Kongresi esnasında, Prof. Dr. Zeki
Bu hadiseden sonra üç ay kadar Kabataş Velidi Togan'a Dr. Reşid Galib'in yaptığı haksız
Lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, hücum üzerine Atsız, içerisinde ikinci eşi
daha sonraları Deniz Yolları'nın Mahmut Şevket Bedriye (Atsız) ile Pertev Nâilî Boratav'ın da
Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak vazife bulunduğu 8 arkadaşı ile, Dr. Reşid Galib'e "Zeki
görmüş ve bu vapurla Istanbul-Mersin arasında Velîdî'nin talebesi olmakla iftihar ederiz" diyen
bir kaç sefer yapmıştır. bir protesto telgrafı çekmiş ve bu telgraf üzerine
de mimlenmiştir. 19 Eylül 1932'de Dr. Reşid
1926 yılında İstanbul Dârülfünu’nun Edebiyat Galib, Maarif Vekili olmuş ve kısa bir müddet
Fakültesi' nin "Edebiyat Bölümüne” ve Istanbul sonra da Prof. M. Fuad Köprülü'nün dekanlıktan
Dârülfünûnu'nun yatılı kısmı olan Yüksek ayrılması üzerine Edebiyat Fakültesi
Muallim Mektebi'ne kaydolan Atsız, bir hafta Dekanlığı'na vekâleten bakan Ali Muzaffer Bey
sonra askere çağırılmış, tecil isteği kabul asâleten tâyin edilmiştir. Atsız'ı üniversiteden
edilmeyen Atsız askerliğini 9 ay olarak (28 Ekim uzaklaştırmak için fırsat arayan Reşid Galib,
1926-28 Temmuz 1927) İstanbul' da Taşkışla'da Atsız’ın Atsız Mecmua'nın 17. sayısındaki
5. piyade alayında er olarak yapmıştır. "Dârülfünûn'un kara, daha doğru bir tabirle, yüz
kızartacak listesi" adlı makalesi ile bu fırsatı
Ahmet Naci adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı yakalamış ve Edebiyat Fakültesi Dekanı, Atsız'ın
"Anadolu' da Türklere aid yer isimleri" adlı üniversite asistanlığına son vermiştir. Üniver-
makalenin Türkiyat Mecmuası'nın ikinci cildinde siteden çıkarılmasından birkaç gün sonra Atsız,
yayınlanması ile hocası olan M. Fuad Edebiyat Fakültesi'nin Dekanı'nı Tokatlıyan'daki
Köprülü'nün dikkatini çeken Atsız, 1930 yılında bir çayda yakalayıp yüzlerce kişinin önünde
Edirneli Nazmî'nin divanı üzerinde mezuniyet tokatlamıştır. Atsız'a bu hadise için hiç bir
çalışması yapmış (Divan-ı Türki-i Basit, gramer şekilde tepki gösterilmemiştir.
ve lügati, 1930, 111 s. Türkiyat Enstitüsü Üniversite asistanlığından çıkarılan Atsız,
Mezuniyet Tezi, no 82) ve aynı yıl Edebiyat Malatya Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak
Fakültesi'nden mezun olmuştur.Atsız'ın sınıf tayin edilmiştir, Malatya'da kısa bir müddet
arkadaşları arasında Tahsin Banguoğlu, Ziya Türkçe öğretmenliği yapan Atsız, Edirne Lisesi
Karamuk, Orhan Şâik Gökyay, Pertev Nâilî edebiyat öğretmenline tayin edilmiştir. Atsız'ın
Boratav, Nihad Sâmi Banarlı gibi isimleri Edirne'deki edebiyat öğretmenliği de 3-4 ay
sayabiliriz. Mezuniyetini müteakip Edebiyat kadar kısa bir müddet devam etmiştir. Edirne'de
Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. M. Fuad iken Atsız Mecmua'nın devamı olan "Aylık
Köprülü, Maarif Vekâleti nezdinde Atsız için Türkçü dergi" Orhun 'u yayımlayan Atsız,
tavassutta bulunarak, Yüksek Öğretmen Orhun'da Türk Tarih Kurumu tarafından
Okulu'nu öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde çıkarılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan
BOZKURT 30
yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini dört ciltlik tarih kitaplarının yanlışlarını ağır bir
affettirmiş ve Atsız'ı kendisine asistan almıştır. şekilde tenkit ettiği için vekâlet emrine alınmıştır
______________________________________BOZKURT_______________________________________

9 ay vekâlet emrinde kalan Atsız, Orhun dergisi ise Bakanlar Kurulu kararı ile
Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama yeniden kapatılmış, Sabahattin Ali de
Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin kışkırtılarak Atsız aleyhine hakaret davası
olunmuştur. açmaya zorlanmıştır. Atsız, aleyhine dava
açılınca trenle Ankara'ya gitmiş ve Türkçü
27 Şubat 1936 tarihinde ikinci eşi olan Bedriye gençler tarafından daha istasyonda karşılanarak,
Hanım (Atsız) ile evlenen Atsız'ın bu evlilikten 4 bir otelde misafir edilmiştir.
Kasım 1939 tarihinde Yağmur ve 14 Temmuz
1946 tarihinde de Buğra adlı iki oğlu olmuştur. Hakaret davasının 26 Nisan 1944 günü yapılan
Atsız Beğ ikinci eşi Bedriye Atsız'ı Mart 1975 ilk oturumu gayet hadiseli geçmiştir. Bunun
tarihinde boşamıştır. üzerine 3 Mayıs 1944 tarihinde yapılan ikinci
oturuma üniversite öğrencisi alınmamış, bu
Atsız Beğ, Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli yüzden de devrin halk partisi iktidarını şaşırtan
Hazırlama Okulu'nda Türkçe öğretmeni olarak 4 büyük öğrenci gösterileri olmuş ve yüzlerce kişi
yıl kadar çalışmış ve okul müdürüyle tevkif edilmiştir.
anlaşamadığı için 1 Temmuz 1938 tarihinde bu
vazifesinden ayrılmıştır. "Sabahattin Ali - Nihâl Atsız davası" olmaktan
ziyade "Komünistliğe karşı Türkçülük davası"
Özel Yüce-Ülkü Lisesi'nde öğretmenliğe devam halini alan bu davanın 9 Mayıs 1944 günü
eden Atsız, 19 Mayıs 1939 - 7 Nisan 1944 yapılan karar oturumunda, Sabahattin Ali'ye
tarihleri arasında yine özel bir lise olan Boğaziçi "vatan haini" dediği için 6 aya mahkûm edilen
Lisesi'nde edebiyat öğretmenliğinde bulun- Atsız'ın cezası hâkim tarafından "milli tahrik"
muştur. Atsız, Boğaziçi Lisesi'nin Türkçe gerekçesi ile 4 aya indirilmiş ve 4 aylık bu ceza
öğretmeni iken Orhun'u yeniden neşre da tecil edilmiştir. Atsız, cezasının tecil
başlamıştır. edilmesine rağmen 9 Mayıs 1944 tarihinde
mahkemenin kapısından çıkarken tevkif
II. Dünya Savaşı sıralarında yerli komünistler edilmiştir. 19 Mayıs 1944 törenlerinde
faaliyetlerini fevkalade artırdıkları hâlde, resmî Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atsız ve
makamlar bu aşırı hareketlere karşı tedbir almak arkadaşlarını ağır şekilde itham eden nutkunu
yerine, seyirci kalmaktaydılar. Atsız, ilgilileri söylemiş ve bu nutuk üzerine de Atsız ve 22
ikaz için Orhun.'un Mart 1944'te yayımlanan 15. arkadaşı İstanbul 1 numaralı sıkıyönetim
sayısında, devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na mahkemesinde yargılanmaya başlamıştır.
hitaben bir "açık mektup" yayınlamıştır. Bu açık Aralarında üniversite profesörü, öğretmen,
mektupta, Marksistlerin artan faaliyetleri subay, doktor ve üniversite öğrencileri bulunan
belirtilmekte idi. Orhun kapatılmadığı takdirde sanıklar, sorguya çekme adı ile ilk önce çeşitli
bir sonraki sayısında bu aşırı faaliyetlerin işkencelere maruz bırakıldıktan sonra, 7 Eylül
belgeleri ile birlikte örneklerini vereceğini 1944 günü yargılanmaya başlanmıştır. "Irkçılık-
bildiren Atsız, Orhun'un kapatılmaması üzerine Turancılık davası'' adı verilen ve hafta da 3 gün
Nisan 1944'te yayımlanan 16. sayıda, Giritli olmak üzere 65 oturum devam eden mahkeme,
Ahmed Cevad Emre, Pertev Nâilî Boratav, 29 Mart 1945 tarihinde nihayetlenmiş ve Atsız
Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel'in 6,5 seneye mahkûm olmuştur. Atsız bu kararı
Marksist faaliyetlerini açıklayarak devrin Millî temyiz etmiş ve Askerî Yargıtay 1 numaralı
Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel'i istifaya Sıkıyönetim Mahkemesi'nin kararı esasından
çağırmıştır. bozmuştur. Böylece Atsız, bir buçuk yıl kadar
tutuklu kaldıktan sonra, 23 Ekim 1945 tarihinde
Bu ikinci açık mektup, yurt içinde büyük bir tahliye edilmiştir. 5 Ağustos 1946 tarihinde 2
millî galeyana sebep olmuş, komünizm numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde tutuksuz
aleyhinde gösteriler yapılmaya başlanmıştır. olarak başlayan Atsız ve arkadaşlarının davası
Millî Eğitim camiasındaki komünistler sebebi ile (bu dava Prof. Kenan Öner - Hasan Ali Yücel
kendi partisinin mensupları tarafından dahi davası adı ile tanınmıştır), 31 Mart 1947
sigaya çekilmeye başlanan Hasan Ali Yücel,BOZKURT
ilk tarihinde nihayetlenmiş ve 29 oturum devam 31
iş olarak Atsız'ın Boğaziçi Lisesi'ndeki edebiyat eden mahkeme bütün sanıkların beraatına karar
öğretmenliğine son vermiştir. vermiştir.
______________________________________BOZKURT_______________________________________

Nisan 1947'den Temmuz 1949'a kadar kendisine Kürt Senatörü, Senato kürsüsünden Atsız
iş verilmeyen Atsız, Ekim 1945 - Temmuz 1949 aleyhine ağır bir konuşma yapmıştır. Eski
tarihleri arasında geçinmek için kitaplarından Türkçülerden olup da senatoda görev alan bazı
bazılarını satmak zorunda kalmıştır. Bir müddet tanınmış kişilerin oy kaygısıyla sessiz kalmaları
Türkiye Yayınevi'nde çalışan Atsız, Türk-Rus ise ayrı bir utanç hadisesidir. Bu sistemli
savaşlarının özeti olan Türkiye Asla Boyun girişimler sonucunda, Bakanlık tahkikat açmış ve
Eğmeyecektir" adlı kitabını da Sururi Ermete Atsız mahkemeye verilmiştir. Davanın devam
müstear ismi ile yayınlamak zorunda kalmıştır. ettiği 6 yıl içerisinde 12 Mart muhtırası verilmiş
Atsız'ın sınıf arkadaşlarından Prof. Dr. Tahsin ve arkasından sıkıyönetim ilân edilmiştir.
Banguoğlu Millî Eğitim Bakanı olunca Atsız'ı 25 Sıkıyönetim mahkemelerinde Türk milletinin ve
Temmuz 1949'da Süleymaniye Kütüphânesi'ne vatanının birliğine ve bölünmezliğine karşı çıkan
"uzman" olarak tayin etmiştir. Bir müddet bu yıkıcılar, bölücüler, komünistler ve anarşistler
vazifede çalışan Atsız, Demokrat Parti'nin muhakeme edilirken, sivil mahkemelerde ise
iktidara gelmesinden sonra Haydarpaşa Lisesi aynı hususlara daha 4-5 yıl önce dikkati çeken
Edebiyat Öğretmenliği'ne tayin olmuştur. 4 Atsız muhakeme edilmiştir.
Mayıs 1952 tarihinde Ankara Atatürk Lisesi'nde
vermiş olduğu "Türkiye’nin Kuruluşu" konulu Uzun duruşmalardan sonra mahkeme Ötüken'in
bir konferans üzerine, Cumhuriyet Gazetesi sahibi Atsız'ı ve sorumlusu Mustafa Kayabek'i
Atsız'ın aleyhine yalan yayın yapmış, hakkında 15'er ay hapse mahkûm etmiştir. Mahkeme
Bakanlık tarafından tahkikat açılan Atsız'ın başkanının karara katılmadığı ve 2-1'lik
konuşmasının ilmî olduğu tespit edilmiş, fakat ekseriyetle verilen bu karar, temyiz edilince
Atsız Haydarpaşa Lisesi'ndeki edebiyat Yargıtay tarafından bozulmuş, fakat aynı
öğretmenliği görevinden "muvakkat" kaydı ile mahkeme 2-1'lik kararda ısrar edince Yargıtay
alınarak yine Süleymaniye Kütüphânesi'ndeki hükmü tasdik etmiştir. Atsız ve Mustafa
vazifesine tayin edilmiştir. 31 Mayıs 1952 Kayabek "Tashih-i karar" isteğinde bulunmuşlar
tarihinden emekliliğini istediği 1 Nisan 1969 fakat bu istekleri mahkemece kabul edilmemiş
tarihine kadar Süleymaniye Kütüphânesi'nde ve böylece mahkûmiyet kararı kesinleşmiştir.
çalışan Atsız'ın en uzun süreli memuriyeti bu
kütüphânedeki memuriyet olmuştur. Kronik enfarktüs, yüksek tansiyon ve ağır
romatizmadan rahatsız olduğu için Haydarpaşa
1965 yılından başlayarak Doğu ve Güney-Doğu Nümûne Hastahânesi’ne yazan Atsız'a,
bölgelerinde baş gösteren "yıkıcılık" ve Haydarpaşa Nümûne Hastahânesi tarafından
"bölücülük" hareketleri hakkında, Atsız, (Devrin ``Cezaevine konulamayacağı" kaydı bulunan
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın Gaziantep'e rapor verilmiş, fakat 4 aylık bir rapor Adlî Tıp
giderken bir işçinin "idareciler Araplara toprak tarafından kabul edilmemiş ve "reviri olan
veriyorlar, biz Türklere vermiyorlar" sözlerine cezaevinde kalabilir" şeklinde değiştirilmiştir.
karşılık Cumhurbaşkanı Sunay'ın "Türk Bunun üzerine infaz savcılığı 14 Kasım 1973
topraklarında yaşayan herkes Türktür" demesi Çarşamba günü sabahı Atsız'ı evinden aldırarak
üzerine) Ötüken'in Nisan 1967'de yayınlanan 40, Toptaşı Cezaevi'ne sevketmiştir. 40 kişilik adi
sayısından itibaren "Konuşmalar, 1" (Sayı 40), suçlular koğuşuna konulan Atsız, bir müddet
"Konuşmalar, II" (Sayı 41) ve "Konuşmalar, III" sonra reviri olan Sağmalcılar Cezaevi'ne
(Sayı 43), "Bağımsız Kürt Devleti Propagandası" nakledilmiştir.Atsız'ın yazılarından, fikirlerinden
(Sayı 43), "Doğu mitinglerinde perde arkası" ve eserlerinden feyiz alan milliyetçi ilim
(Sayı 47), "Satılmışlar - Moskof uşakları" (Sayı adamları, üniversite mensupları, gençlik
48) adlı seri makalelerin de bölücü Kürtlerin teşekkülleri, kültür dernekleri vasıtası ile Türk
Doğu bölgelerimizde yaptıkları gizli çalışmaları milleti, Cumhurbaşkanına başvurup "Atsız'ı
açıklamış ve bu makaleler hakkında savcılıkça affetmesini" istemiştir. Atsız Hoca, suç
tahkikat açılmıştır. Savcılığın yaptığı ilk işlemediğini belirterek bizzat "af" talep etmediği
tahkikatca Atsız'a hiç bir suç kondurulamamıştır. halde, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk yetkisini
Ancak bu yazılar üzerine, Ankara'daki bölücü kullanarak Atsız'ın cezasını affetmiştir. 22 Ocak
kuruluşlar tarafından Atsız aleyhine hazırlanmış
BOZKURT1974'te Bayrampaşa Cezaevi'nden tahliye32 edilen
ayrılıkçılığı ilan eden bildiriler sokaklarda Atsız, 1,5 yıllık cezasının 2,5 ay kadarını
dağıtılmış ve aynı günlerde Adalet Partisi’nin bir cezaevinde geçirmiştir.
______________________________________BOZKURT_______________________________________

Fikirleri ile yaşayışını "telif eden" bir karaktere ATSIZ'IN KABRİNİ ZİYARET
ve şahsiyete sahipti. İbnülemin Mahmut Kemal
İnal'ın tarifi ile "Atlıyı atından indirecek Bu mukaddes yerde uluğ türbede.
derecede şiddetli yazılar yazan" Atsız, ateşli ve El pençe dîvana durmaya geldik.
keskin bir üslûba sahip olması yanında, hususi Derdimize derman olsun dedik de
hayatında sakin, kibar, mülâyim, nüktedan ve Kutlu kabrine yüz sürmeye geldik.
şakacı idi.
Yaşadın ve öldün Türk Soyu için.
Kendisinden kaç yaş küçük olursa olsun herkese Türklük'e hak mıydı ölümün. niçin?
"Beğ" diye hitap ederdi, Vakur davranışı ve Türkçüler burada herşeyden geçin.
tevazu içinde yaşayışı ile, dimdik başı ve sağlam Bu gül sinden Türklük dermeye geldik.
karakteri ile Atsız Beğ, Türk tarihinin
derinliklerinden kopup gelen bir "Türk Beği" idi. Kurultayda, toyda. şölende misin ?
Hayatı boyunca Atsız ile uğraşılmıştır. Her Dede Korkut birle Orkun'da mısın?
seferinde de uğraşanlar yenilmiştir. Mağlup Onbaşı Sançar'la gülende misin?
olanların yerine yenileri gelmiş, fakat ne Atsız'ı Biz de o Uçmak'a varmaya geldik.
yıldırabilmişler ne de "ülkü"sünü yenebilmiş-
lerdir. Ötüken yışında at mı binersin?
Bilge Tonyukuk'la taş mı yonarsın?
Türk milliyetçiliğinin öncüsü olan Atsız, Hangi Türk ilinde, nerde konarsın?
kuvvetli bir Türkologdur. Türk dilini, tarihini ve Geçerken bir selam vermeye geldik.
edebiyatını gayet iyi bilen Atsız, bilhassa Türk
tarihinin Göktürk devrini âdeta yaşamışçasına Ruhlar fışkıracak handeyse yerden,
bilir ve severdi. Çok sevdiği bu devreyi Söyle bir şey,bize ses ver de birden
Bozkurtlar (Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar "Işbara Alp"lardan "Köl Tigin"lerden "
Diriliyor) adı ile romanlaştırmış ve Göktürkleri Kürşat"lardan haber sormaya geldik.
Türk milletine tanıtarak sevdirmiştir.
Gönüller bunlanır hayale dalsa,
Deli Kurt adlı romanı Osmanlı tarihinin ilk Felek Tamuları bizlere salsa,
devrelerinin romanlaştırılmasıdır.Ruh Adam'daki Yeşeren kabrinde bir an da olsa
Selim Pusat'ın şahsiyetinde Atsız'ı görürüz. Ruh Tanrı Dağları'nı görmeye geldik.
Adam'ın devamı olarak Yalnız Adam'ı
yazacağını söylüyordu. Yine yazacağını bildir-
diği bir eseri de Bozkurtlar'ın 3. cildi idi. ErkYURTSEVER
Neşredilmemiş eserlerinin içerisinde "II.
Mahmut'tan Günümüze Kadarki Osmanlı Bostancı .. 3 Mayıs 1976
Hanedanı Tarihi"ni zikredebiliriz.
VEFAT
10 Aralık 1975 Çarşamba gününün akşamı kalp
krizi geçirmiş, gelen doktor enfarktüs olduğunu
BOZKURT Dergisi Yazı Kurulu üyesi,
anlayamamıştır. Ertesi akşam Atsız'ı ziyaret eden
yeni bir kriz, Atsız'ı aramızdan alıp götürmüştür kıymetli Türkçü Ahmet Hacoğlu Beğ’in
(11 Aralık 1975 Perşembe). Yarım asırdır hiç bir
babaannesi vefat etmiştir.
kuvvetin Türk milliyetçiliğinin burcundan
indiremediği bayraklarından birincisi olan Atsız
Bey'e Kurban Bayramı dolayısiyle ziyaret
Merhumeye Tanrı’dan rahmet, kederli
yapmak isteyenler, 13 Aralık 1975 tarihinde
Kurban Bayramının ilk günü Kadıköy Osmanağa ailesine başsağlığı dileriz.
Câmii'nde son vazifelerini ifa ettiler ve kılınan
ikindi namazını müteakip Osmanağa Câmii'nden
Karacaahmet mezarlığına kardeşi Nejdet BOZKURT BOZKURT Dergisi Yazarları 33
Sançar'ın yanına kadar, Onu eller üzerinde
taşıdılar.
______________________________________BOZKURT_______________________________________

ile darmadağın edeceğiz. Gök girsin, kızıl çıksın !


İyi ki Doğdun Koca
Değerli Türkçüler,
Atsız Hepimiz bugün biraz buruk olarak ta olsa Atsız
Beğ’in 100. yıl dönümünü kutluyor, onu
Benim yaşımdaki bir çok Türkçü genç orta okul anıyoruz.
çağlarında Bozkurtlar ile Türkçülüğe adım atmıştı Peki neden Atsız ? Çünkü, Atsız Türkçülüğün
hocam , sonra makalelerinden oluşan Türk Ziya Gökalp'ten sonraki fikri önderidir ve
Ülküsü adlı kitabı elimize tutuşturmuşlardı, sonra maalesef Atsız'dan sonra Türkçüler bir fikir
bir çırpıda bütün makalelerini , çıkardığın adamı çıkartamamıştır. Soylu bir ülküye
dergilerin elimize geçen eski sayılarını inanmayan toplumlar, fikir adamı ve fikir hareketi
okuyuverdik. çıkartamazlar. Fikir adamı ve fikir hareketi
Biz seni yani Türkçülüğün bir dönem tek başına çıkaramayan toplumların ise başkalaşması ve
akademisini yaşarken göremedik, ama seninle hatta zaman için de yok olması kaçınılmazdır.
yaşadık. Bozkurtları elimize aldığımız o günden İşte bu nedenle Atsız Beğ’i anarken anlamak bir
bu yana iflah olmaz birer Türkçü olmuştuk. zorunluluktur. Çünkü onun seneler önce işaret
Dünyaya bakışımız seninle değişti Atsız hocam. ettiği , hatta bu tehlikelere karşı milletini uyarmak
Biz senden sadece kuru bilgiler öğrenmedik, uğruna ilerlemiş yaşında hapse düştüğü bütün
senden fedakarlığı, tavizsizliği, mertliği , görev tehlikeler kapımıza dayanmıştır.
bilincini ve sorumluluğu öğrendik Atsız hocam. Seneler önce bizi uyardığı kürtçülük, nurculuk ve
irtica gibi tehlikeler iç içe geçmiş vaziyette şu an
Belki de anne babalarımızdan daha fazla şey gündemin tam ortasında değil midir ?
öğrettin sen bize hayata dair o çileli ama her
zaman başı dik yaşamınla. AB kemiği peşinde gidenler devletin temellerini
“özgürlük” ve “kardeşlik” gibi mavralar ile
Hocam hani dinamitlemiyor mu ? İkiz yasalar , yerel yönetim
kanunları neye hizmet ediyor ? ABD’de CIA –
Karışınca gövdem yurdun topraklarına FBI korumasında hayatını sürdüren seyyar vaiz
Rûhum uçar ırkımızın bayraklarına, her gün sözde laik ve Atatürkçü esasında
Varlığının sevgisini onlara taşır; boynundan tasmalı basın tarafından gündemde
Kendisi de ay-yıldıza belki karışır. tutularak Türkiye’ye gelişinin hazırlıkları
Bir gün gelip ırkımızın gürbüz erleri yapılmıyor mu ? Türküm demek suç sayılırken,
Adım adım dolaşırken kutlu yerleri yadırganırken başka milletlere mensubiyetini
"Vaktiyle bir ATSIZ varmış..." derlerse ne hoş! belirtmek “kendini ifade etmek” , “kültürel hak” ,
Anılmakla hangi bir rûh olmaz ki sarhoş?" “insan hakları” gibi kavramlar ile sempatik
gösterilmeye çalışılmıyor mu ? Yurdumun
demiştinya işte bugün Turan coğrafyasının dört toprakları satılmıyor mu ?
bir yanındaki Türkçüler tarafından her gün Atsız'ı anlamak harekete geçmeyi gerektirir. Elini
anılıyor , her gün aranıyorsun. hatta gerekiyorsa başını taşın altına koymayı
Gök yeleli Bozkurtlar önünde yağız yeri gerektirir. Eğer gerçekten samimi birer Atsız
dizleyerek seni selamlıyor ve ant içiyoruz. sevdalısı isek Türklük için bütün mesaimizi
harcamalı , düşünmeli, üretmeli ve bir araya
Var gücümüzle , bütün şahsi ihtiraslardan gelerek planlı bir şekilde harekete geçmeliyiz. .
sıyrılarak sadece ve sadece Türk ırkının geleceği
için büyük Türkelinde, Türk uruğunun kayıtsız Biraz önce beraberce gönülden ettiğimiz yeminin
şartsız hakimiyeti ve bağımsızlığı ile Türklüğün aşkına, Bütün Türkler bir ordu , katılmayan
her yönden bütün milletlerden ileri ve üstün kaçaktır. Töremizde yazılı, harpten kaçan alçaktır
olması ülküsü yolunda çalışmaya devam edeceğiz !
ve bu yolda önümüze çıkacak engelleri elbirliği
Tanrı Türk’ü Korusun

BOZKURT 34
TÜRKMEN MİLLİYETÇİ HAREKETİ getirilmesi sonucu bu kurumun başındaki
DUYURUSUDUR şahsın istifasına neden olmuştur. Aynı
girişimleri başkent Bağdat'taki seçim üst
Kurulunun genel merkezine yapılmış ve bu
Seçimleri erteletmeyi başaramayan Kürt baskılar sonucu 90.000 kişiden 70.000'i
gurupları, bu kez Kerkük'ün demografik evrakları değiştirilip yine sahte belgelerle
yapısını bozmaya yönelik faaliyetlerini kayıtları yapılmıştır.
hızlandırmışlardır.
Son dönemde 100 000'nin üzerinde Bu gelişmeleri protesto etmek için,
Kerkükle ilgisi olmayan insan seçmen
Kaydını yapabilmeleri için başvuruları TÜRKMEN MİLLİYETÇİ HAREKETİ 18.
BAĞIMSIZ SEÇİM ÜST KURULU 01. 2005 Günü saat 08:00 'de KERKÜK
tarafından geri çevrilmiş yalnız 4.000 VALİLİĞİ önünde kitlesel oturma eylemi
Kişinin evrakı uygun bulunmuş ve seçmen gerçekleştirilecektir.
Kayıtları yapılmıştır. Bundan dolayı seçim
üst Kurulunun Kerkük temsilciliğine ve
bunun başında olan şahsa değişik yollarla TÜRKMEN MİLLİYETÇİ HAREKETİ
baskılar yapılarak illegal isteklerinin yerine

KARDEŞ KAHRAMAN MACARLAR


Akıttılar yine kara toprak üstüne
Kahraman Macarlar şanlı Turan kanını!
Yazdılar yeniden Tarihe en şerefli,
Yiğitlik Destanını!

Yurt için ölümdür, en güzeli ölümün,


Ölümler yaşatır bir ırkın vahtanını.
Arpad`ın Milleti elbet öldürülemez,
Verse de bin canını!

Bataklık Milleti Moskof sürülerine!


Gösterdi Macarlar Turanlılık şanını!
Binlerce öldüler... Ölmek yenilmek değil,
Yüceltmektir Şanını!
Hüseyin Nihal Atsız
______________________________________BOZKURT_______________________________________

EY TÜRK OĞLU!

DÜN ASKERLERİNİN BAŞINA ÇUVAL GEÇİRENLER


BUGÜN ÖZEL HAREKAT POLİSLERİNE KEFEN
GİYDİRDİLER.

SORUMSUZLAR ZIRHLI MERSEDESLERLE GEZERKEN,


RESMİ GÖREVLE BAĞDAT’A DOĞRU GİDEN POLİSLER
KİRALIK BİR ARABAYLA
BOZKURT HAREKET EDİYORDU. 36

AND OLSUN! TÜRK’E KEFEN BİÇENİN ÖLÜMÜ

You might also like

  • Bozkurt 8
    Bozkurt 8
    Document32 pages
    Bozkurt 8
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 28
    Bozkurt 28
    Document29 pages
    Bozkurt 28
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Secmesozler
    Secmesozler
    Document16 pages
    Secmesozler
    api-3755137
    No ratings yet
  • Bozkurt 9
    Bozkurt 9
    Document36 pages
    Bozkurt 9
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 24
    Bozkurt 24
    Document29 pages
    Bozkurt 24
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 33
    Bozkurt 33
    Document29 pages
    Bozkurt 33
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 4
    Bozkurt 4
    Document42 pages
    Bozkurt 4
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 7
    Bozkurt 7
    Document37 pages
    Bozkurt 7
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 6
    Bozkurt 6
    Document26 pages
    Bozkurt 6
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 32
    Bozkurt 32
    Document29 pages
    Bozkurt 32
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 34
    Bozkurt 34
    Document37 pages
    Bozkurt 34
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 23
    Bozkurt 23
    Document29 pages
    Bozkurt 23
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 35
    Bozkurt 35
    Document28 pages
    Bozkurt 35
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 36
    Bozkurt 36
    Document29 pages
    Bozkurt 36
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 30
    Bozkurt 30
    Document32 pages
    Bozkurt 30
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 29
    Bozkurt 29
    Document32 pages
    Bozkurt 29
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 19
    Bozkurt 19
    Document33 pages
    Bozkurt 19
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 22
    Bozkurt 22
    Document27 pages
    Bozkurt 22
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 20
    Bozkurt 20
    Document33 pages
    Bozkurt 20
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 18
    Bozkurt 18
    Document38 pages
    Bozkurt 18
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 27
    Bozkurt 27
    Document25 pages
    Bozkurt 27
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 21
    Bozkurt 21
    Document30 pages
    Bozkurt 21
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 17
    Bozkurt 17
    Document38 pages
    Bozkurt 17
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 16
    Bozkurt 16
    Document38 pages
    Bozkurt 16
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 15
    Bozkurt 15
    Document24 pages
    Bozkurt 15
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 14
    Bozkurt 14
    Document28 pages
    Bozkurt 14
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 12
    Bozkurt 12
    Document37 pages
    Bozkurt 12
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 10
    Bozkurt 10
    Document24 pages
    Bozkurt 10
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet
  • Bozkurt 11
    Bozkurt 11
    Document40 pages
    Bozkurt 11
    MEHMET KARAHANLI
    No ratings yet