Professional Documents
Culture Documents
LÝH barandergisi@gmail.com
MÝ
ÖL Z R
ÜM YEN A B
Ý
OD ESE E Y O
AS RÝ: Ð
I L
U ’n
B-
YE un
DÝ
Yýl: 4 Sayý: 175 20 Mayýs 2010 - 21 2 TL (kdv dahil)
ÝMAN
ÞÖVALYESÝ
“BANA DEÐÝL
KENDÝNE AÐLA”
2 BARAN
BARAN’dan... Kâim ve Dâim...
avaþta sürtünme ve doðru de- muzu aydýnlatmýþlardýr. fus artýþý da bunu destekledi.
S
evinde ulaþmasý bizi daha çok hýz-
ðerlendirme yeteneði… Ve bizler, onlara bakarak kendi- Bir yanda açlýk, bir yanda obezi- landýrmalý diye düþünüyoruz… Za-
mizi tanýmýþ ve yolumuzu aydýnlat- te, diðer yanda kimyasal ve hor- man daraldý hepimiziçin…
Savaþta zafer, düþmaný cephede mýþýz ve onlardan uzaklaþtýkça da monlu gýdalar arttý. Kumandan Mirzabeyoðlu’nun
hezimete uðratmaktan ibaret deðil- nefsimize düþmüþ ve yolumuzu ka- Endüstrileþmiþ gýdalara yeni eseri “Ölüm Odasý” ilk defa
dir, düþmanýn savaþma iradesini rartmýþýzdýr. mahkûm dünya. Emperyalist þirket- Baran dergisiyle okurlarýyla bulu-
kýrmaktýr asýl amaç. *** ler böyle istiyor diye zehirleniyo- þuyor. Mayýs ayýna tevafuk eden ilk
Günümüzde Müslümanlardaki Finans kesimi kâr ediyor ama iþ- ruz. Asýl mesele AKP, CHP, TSK bölümüyle de Abdülhakîm Koltuðu
cihad eksikliði, düþmanýn propa- sizlik artýyor, hacizler çoðalýyor, meselesi deðil. Onlarýn eski dünya ve Necib Fazýl’ýn dekor zevkiyle
gandasýyla ilgilidir. Amerika kendi üretim azalýyor. Döviz fiyatlarý dü- düzeni ile bizim yeni dünya düzeni ölüm odasýna yani “Kafes”e girmiþ
emperyalist emelleri için cihad (sa- þük olmasýna raðmen ihracatçýlar teklifimiz arasýnda. Bizim müþah- bulunuyoruz. Ölüm mü, ölmeden
vaþ) yaparken, Müslümanlara ise zarar ediyor. has tekliflerle ve eylemlerle boþlu- ölmek mi? Eseri okudukça görece-
“Ýslâmda cihad yoktur!” veya “ci- Cari açýk problemi en büyük ðu doldurma zamanýmýz. ðiz. Kendimizi de eserin bir yerle-
had artýk bu devirde deðiþmiþtir” problem. Ýþsizlikle birlikte düþünül- *** rinde bulacaðýz diye ümid ediyo-
diye propaganda yapmaktadýr. meli. Kýrgýzistan olur muyuz? Dýþ po- rum. “Ben Kimim?” sorusunun ce-
Fiili yenilgiden çok daha aðýrý Üretim düþer ve iþsizlik atarken litika yazarýmýz Tuncay Aksoy, vabýný aramak üzere…
fikirde yenilgidir. Batý ve Amerika finans kesimindeki aþýrý kârlýlýk ne- hem Kýrgýzistandaki yeni geliþme- ***
karþýsýnda fikirde yenilgimiz, peri- den? leri yorumluyor, hem Türkistan’ý Baran dergisi ilk çýktýðýnda yani
þanlýðýmýzý doðurmuþ ve bize doðru Dýþ borcumuz yabacý sermaye- deðerlendiriyor. “Bundan sonra ne dört sene kadar önce, gazetelerde
deðerlendirme yeteneðini kaybettir- nin serbest giriþi olmadan önce, 84 olur?” suâline, tarihten gelerek ve bir haber çýkmýþtý. Avrupa’ya yarýþ-
miþtir. Gerçi fiili yenilgilerin ardýn- milyar iken, þimdi 300-400 milyar günümüzü tahlil ederek cevab arý- maya gidecek en güçlü Türk boða-
da kendini toparlayamamanýn sonu- dolar civarýnda. yor. Taza Din Hareketi’nin istekleri sýna “Baran” adý konduðunu yazý-
cudur bu. Fakat ne kadar fiili yenil- Serbest Pazar ekonomisinin ile bizim isteklerimizin birleþtiði yordu gazeteler… Daha sonra Tür-
gi olursa olsun, savaþma iradesini ikinci ayaðý olan denetleme çalýþtý- noktalarý iþaretliyor. Türkiye, çev- kiye’de bulunan yeni bir yýlan çeþi-
kaybetmedikten sonra düþman bizi rýlmamýþ. Devlet borçlanmýþ, o da resine kayýtsýz kalamayacak bir dine, bu yýlaný bulan hocanýn soya-
yenemez. faizi doðurmuþ o da enflasyonu do- noktadadýr... dý olan “Baran” adý verildiðini oku-
Ýþte Necip Fazýl Kýsakürek, ðurmuþ. Yazarýmýz Mevlüt Koç, Necip duk gazetelerden… Ve bugünlerde
Ýslâmcý hareket sýfýr noktasýnda Osman Altuð’un ýsrarla belirtti- Fazýl ile Salih Mirzabeyoðlu’nun bu Baran isimli yýlanýn panzehiri-
iken önce onu fikirde inþa etmiþ, ði üzere, “döviz-faiz-borsa=üç ka- ayrýlmazlýðýný ifâde ederken, sözde nin þifâ olarak üretildiði haberini
yeni bir ideoloji getirmiþ ve fildiþi ðýt ekonomisi… Büyük Doðucu’larýn neden özde okuduk bir gazetede. Yýlan’ýn “ha-
kulesinden cemiyet meydanýna atý- Borsanýn %70’i yabancýlarýn! Büyük Doðucu (ÝBDA’cý) olama- yat” mânâsýný hatýrladýk.
larak destansý Büyük Doðu kavga- Bankalarýn %53 yabancýlarýn! dýklarýna da izah getiriyor. Ve bü- Biliyorsunuz “Baran”, “rahmet
sýný baþlatmýþtýr. Ve Salih Mirzabe- Merkez Bankasý da bunun trafik yüklerin yakýcý aþkýndan bahsedi- ve yaðmur” demek!
yoðlu, yine Üstadýn önce manevî memuru! yor, onlarý güle oynaya ateþe atan Mânânâsýna nazaran, sizden al-
sonra maddî icazetiyle Büyük Doðu Kayýt dýþý cenneti Türkiye… Her tutku derecesindeki aþklarýndan. dýðýmýz güçle, BD-ÝBDA bulutlarý-
bayraðýný almýþ ve onun zahiri de- türlü kirli iþ burada dönüyor ama Onlara deðil, kendimize aðlamamýz ný yaðdýrmaya bir nebze vesile olur-
mek olan ÝBDA fikir ve aksiyonu devlet çok mu temiz iþ yapýyor? gerektiðinin ihtarýyla. sak kendimizi bahtiyar addederiz.
ile yürütmüþtür. Mirzabeyoðlu’nun Emperyalist sermaye ile ahlaklý an- Carlos’un Kumandan Mirzabe- Kumandanýn muradýna uygun
nisbeti ve kendinden zuhuru gere- laþmalar mý imzalanýyor? yoðlu’na yazdýðý doðum günü teb- davranmaktan baþka bir aksiyonu-
ði… II. Dünya Savaþý sonrasý Rocke- riðinde Kumandanýn mânâsýna olan muz ve Allah’ýn rýzasýný kazanmak-
Necip Fazýl Kýsakürek ve Salih feller, gýda iþine el atar ve savaþta inancý bizi duygulandýrdý ve inancý- tan baþka bir beklentimiz yoktur!
Mirzabeyoðlu, savaþta sürtünmede ürettiklerini gýda da kullanýr, suni mýzý pekiþtirdi. Otuz mayýs Pazar günü “Necip
dimdik ayakta kalmýþ ve çizgisin- gübre ile üretime baþlar ve 20 bü- Monotonlaþma tehlikesi içinde- Fazýl ve Fetih” konulu, okurlarý-
den asla taviz vermemiþ ve doðru yük þirketle dünya gýda üretimini ki iman ve heyecanýmýzý bu kýsa mýzla buluþma toplantýmýzda sizleri
deðerlendirme yeteneði ile (BD-ÝB- kontrol ederler. Onlarýn ihtiraslarý mesajýn yenilediðini belirtmeliyiz. de aramýzda görmek istiyoruz.
DA ideolojyasý) bir fener gibi yolu- dünyayý gýda problemine soktu, nü- Kumandanýn altmýþ yaþýna ceza-
Okuyucudan...
Selamlar. Selamün aleyküm,
Sayýn Baran Dergisi çalýþanlarý, Ben sizden gönüllü muhabirlik kartý istiyorum, bunun için ne yap-
Çeþitli konularý iþliyor, tartýþýyor, yazýyorsunuz, emeðinizin azým- mam gerekiyor lütfen bildirin?
sanamayacak derecede büyük olduðunu da mecmuanýzdan görebiliyo-
Ayrýca çok kaliteli olmasa da bir fotoðraf makinem var; geçenlerde
rum.
haberini yapmak istediðim bir olayla karþýlaþtým ama resmi bir kartým
Benim sizden ricam bayan yazarlara daha çok yer vermeniz.
olmadýðý için güvenlik engelini aþýp fotoðraf çekemedim, bana bu konu
Çalýþmalarýnýzda baþarýlar diliyorum, vesselam.
hakkýnda bilgi verirseniz çok sevinirim. Allah'a Emanet Olun.
DIÞTAKÝ ÝÇTELÝK
...Ne var ki beðenilme, takdir görme baþka þeydir,
insanlýða yol gösteren kýlavuz yýldýz olmak, baþka bir þeydir.
Ýman þövalyesi paradokslar yumaðýdýr.
Mevlüt Koç Dönemin yazar çizer takýmý þan, hâlde, çalýþýr gibi yapmaktan, "ola- cesareti yoksa, öncelikle bu cesareti
þöhret bataklýðýnda uyuþup kalýrken, madýklarý manânýn mâliki görünmek- kazanmasý kendisi için en hayýrlý
ilmem ki, anlatýlmasý
"B
böyle þeylere hiç prim vermedi. " Ba- ten" de çekinmezler. Ortaya konulan olandýr. Çünkü, "imanýn her þeyden
imkânsýz sit ve devþirme ruhlar", hayat batak- tüm güzellikleri tamamen beylik söz- daha zarif diyâlektiði" dikkate alýn-
lýðýnýn "laðým künkleri" yel doðurur- lerle harcarlar. Manda rehâveti içinde mazsa, ortada yalnýzca inançsýz olan
insan ben hakkýnda sana ne söyle- ken, Ýslâm' a muhatap anlayýþý sistem geviþ getirirken, güya tefekküre dal- herkesin peþinden koþtuðu ham bir
yeyim." bazýnda örgütleþtirdi. "Ýman þövalye- mýþ insan imajý vermeyi de hiç ihmal gerçeklikten baþka bir þey kalmaz.
H.V.Kleist si" imkansýzý yerine getirirken, haya- etmezler. Ama unuttuklarý ve bunlar-
týn sefaletinden paylarýna düþeni, acý- da olmayan tek þey, aþktýr. Zaten, gü-
Mülkiyetine imrenilecek bir na-
Büyük Ýnsanlar hakkýnda konuþup nasý umutlarýna baðlayarak teselli nümüzde yokluðunu hissettiðimiz
siple, "muhteþem olaný tüm ihtiþa-
yazmak, ya þürç-î lîsan edersem kor- bulan, davanýn tüm bu karikatür tip- eksiklik düþünceden ziyade, tutku-
leri, pazarlýksýz ve hesapsýz mutlâk dur. Tutkuyla hiçbir þeye baðlanma mýyla kavrayan" biri vardý: N.F. Ký-
kusu, beni hep tedirgin etti. O hâlde
bu konuda yazmaya cüret etmemeli teslimiyet karþýsýnda yokluða gömül- istidadý olmayan basit ve devþirme sakürek. Ama herkes yolunca ve ga-
miydim? Doðrusu, bir arkadaþýmýn düler. ruhlarýn, aþk ve vecd hâlinin dilinden yesinin büyüklüðünce büyüktü. Nef-
ýsrarcý tavrý olmasaydý, böyle bir þeye anlamalarý mümkün deðildir. Gel gör sini seven nefsinin büyüklüðü ve mü-
cesaret edemezdim. Bir de, yazýya Her þey insanýn bir çaba içinde ol- ki, düþünce bu dil etrafýnda dönmeye cadelesi kadar büyüktü. Baþkasý ol-
baþlayýnca gördüm ki, N.F. Kýsakü- masýna ve üzerine düþen yükü omuz- baþlayýnca, hemen yaný baþýnda sah- madan baþkasý için olabilen, fe-
rek ve S. Mirzabeyoðlu' nu birbirin- lamasýna baðlý. Ama bu iþin yükünü tesi türeyecektir. Bu anlayýþ trajik ol- dakârlýðýyla büyüktü. Ama, "gaye
den ayýrarak deðerlendirmek müm- omuzlayanlarýn yanýnda öyleleri de duðu kadar komiktir de. Eðer, insa- mihrakýnda Allah ve Sevgilisi" olan,
kün deðil. Ýster istemez, her ikisini var ki, hiçbir çaba içinde olmadýklarý nýn bir fikri sonuna kadar savunmaya en büyüktü. Biri sanatýyla, saygýya
birlikte düþünmek ihtiyacýný hissedi- deðerdi, biri mücadelesiyle; biri gü-
yorsunuz. Veya en azýndan durum, cüyle büyüktü, biri beklediðiyle; biri
benim için böyle. dehasý nedeniyle büyüktü, biri sevgi-
siyle. Ama, Allah ve Resulü için se-
Asýrlardýr yitirdiðimiz Ýslâmî aþk, ven ve onun için buðz eden en bü-
vecd ve heyecaný yeniden topluma yüktü.
vermek için, ýstýrab çeken herkes, az
buçuk bir çaba içinde oldu. Belki de Ýnsanýn zevklere, tehlikelere aldýr-
herkes yaptýðýnda samimiydi. Ama mazlýðýnda bir asalet vardýr: Kayýt-
bu çabalarýn çoðu insanlarýn uyuþuk- sýzlýðýn asaleti. Bu muhteþemdir.
luðunu azdýrýrken, duyduðu rahatsýz- Ama vazgeçiþten sonra tekrar kavra-
lýk bir tek kiþiyi uykusundan mahrum mak, daha da muhteþemdir. Her an en
etti. Olan biten bir tek o kiþiye derin- kýymetli varlýðýný feda etmeye hazýr
den dokundu. Bunun sevincini, hüz-
olmak muhteþemdir. Ama hiçbir za-
nünü, dehþetini bir tek O kiþi derin-
man buna müsaade edilmeyeceðine
den yaþadý. Aþkla söyledi, aþkla yaz-
inanmak, daha da muhteþemdir. Ne
dý ve aþkýnýn alevini öfkesiyle taze
var ki beðenilme, takdir görme baþka
tuttu. Ýmkânsýz olaný yapmaya çalýþ-
týðýný biliyordu. Ama hiç deðilse þeydir, insanlýða yol gösteren kýlavuz
gongu çalar, dikkatleri kendine çeke- yýldýz olmak, baþka bir þeydir. Ýman
bilirdi. Varmak mümkün olmasa da þövalyesi paradokslar yumaðýdýr.
hedef belliydi. En azýndan oraya yö- Kalbinde hardal tanesi kadar imaný
nelebilirdi. Yaðmalanmýþ bir maziden olan sýradan insan kolayca kavuþur-
kalan mirasa sahip çýktý, tutup yerden ken, zekâsýnýn kýlavuzluðuna güve-
kaldýrdý. Ve unutturulmaya, sosyal nenin eline geçecek olan ham bir ha-
hayatýn dýþýna itilmeye çalýþýlan mu- yaldir. Ömrünü imanýný kemâle erdir-
kaddes emaneti yeniden dile getirdi. menin idrakiyle yaþayan Üstad N.F.
Bu yükü yalnýzca böyle bir adam Kýsakürek' e, Allah'tan rahmet dili-
yüklenebilirdi. yorum.
4 BARAN Haber
BU ADAMA HADDÝNÝ KÝM BÝLDÝRECEK?
KADÝROV’U
aha önce çýkardýðý kitaplarý ye-
ÖLÜMSÜZ ÞARKI
Anlaþýlmadan benimsenmek"le, "ttanýnmadan dýþlanmak" arasýna sýkýþan bir yalnýzlýk,
"A
vurdumduymazlýk, saðýrlýk kesitinde yaþadý…
Buna raðmen, aslâ ümitsizliðe düþmedi, yolundan tek derece bile inhiraf etmedi…
"TTek parti devleti" ile, onun temsil ettiði zihniyetle, "ttek baþýna" savaþtý.
KIRGIZÝSTAN
YENÝ BÝR DEVLET ÝSTÝYOR
Ortak deðerlerin anlaþýlmasý ve tesbitinden sonra mevcut potansiyelin bu deðerler ýþýðýnda
kullanýlmasý ile gerçek bir DEVRÝM gerçekleþecek ve Suyunaliyev'in istediði,
Türkistan'ýn beklediði, bütünü ile Ýslam dünyasýnýn özlediði yeni ve büyük devlet
kesinlikle tarih sahnesinde yerini alacaktýr.
KIRGIZÝSTAN KAYNIYOR
elalabad'ta yine silahlar konuþtu. Dev- Bakiyev cephesinden önemli tutuklama geçici hükümetin yargý konularýndan sorum-
HAKKIMDAKÝ FÝLM...
AVUKAT EÞÝME YAPILANLAR...
K. MÝRZABEYOÐLU’NUN
MÂNÂSI...
Bir "fikir" adamý olarak K. Mirzabeyoðlu'na yönelik tüm bu zulümlerin, tecridin, cezalarýn sebebi iþte
O'nun bu "örneklik" vasfýdýr. Yazan, fikirler üreten, ideal düþünceler kaleme alan bu mütefekkirin, iþte
bu yüzden toplumdan, iþçilerden, öðrencilerden, köylülerden, Müslüman olan ve olmayan tüm ideal
insanlarýndan, diðer ülkelerdeki insanlardan, daha iyi bir toplum rüyasý görecek olanlardan tecrid
edilmesi, uzak tutulmasý gerekmektedir.
Uzak tutulmalýdýr ki, bu ideallerini baþka insanlara da "bulaþtýrmasýn"!
K. CARLOS'TAN
K. MÝRZABEYOÐLU'NA DOÐUM
GÜNÜ TEBRÝÐÝ
Poissy Cezaevi
9 Mayýs 2010
Fransa
Devrim Kardeþiniz
Carlos
KUMANDAN CARLOS
“CARLOS'' ÝSÝMLÝ FÝLMÝ BEÐENMEDÝ!
ÖLÜM ODASI
B-YEDÝ
-1-
Salih MÝRZABEYOÐLU
KAFES ge düþmesin diye tekrarlýyorum: ne kadar da salak, bu kadar hainlik ve vahþet olur
mu, alaycý, alay edilen, beni ve bendekini daðý-
— “Kuþ senin!” tan, sonra kendi zekiliði imiþ gibi bana hatýrla-
Evimin geniþ ve uzun bir balkonu var… Mev- Yâni kafes de! tan, aslolan niyeti, övünmek gibi olmasýn ama,
cut tahta ve çýtalarý kesip biçerek birbirine yakýþ- benim çoðu zaman onlardan bir adým ileri duru-
týrdým ve pekâlâ bir parmaklýk yaptým… Geçen mumdan dolayý deðiþen, neticede; Üstadým’ýn
sene (1992) sunta ve tahtadan çattýðým çiçeklik- Kuþ gitti… Hâli ise gözümün önünde… “çözdük her müþkülü derlerse de ki, sonunda
lerin yanýna, çöpe niyetine yol kenarýna atýlmýþ Avuçlarýmýn içinde körük gibi inip kalkan göðsü, VAR OLMA müþkülü kaldý!” hakikatini en can-
büyük peynir tenekelerinden edinerek ve onlarý çarpan yüreði… Minicik gagasýyla, ümitsiz de hýraþ þekilde gösteren tipler. Onlar, sanki sihirba-
da kesip biçerek yeni çiçeklikler ekledim… Son- olsa elimi gagalayýp kurtulmak istemesi… Kafe- zýn önündeki sihirli küre de, ne derlerse ve yapar-
ra, toprak ýslah çalýþmalarým… Geçen seneki çi- se ilk girdiðinde, ürpertiden kabaran tüyleri… larsa yapsýnlar, ben onlarý bütün bir bünyenin if-
çeklerden kalma tohumlarý ve meyve çekirdekle-
Aradan birkaç dakika geçmeden, birden canlanýp þacýsý sivilce olarak görüyorum, durumu onlarda
rini ekmem… Ellerim, hapçýlarýn elleri gibi ke-
çevik hareketlerle þuraya buraya sekmesi ve seyrediyorum.
sik içinde ama, emeðimden ve eserimden mesu-
yemlere yumuluþu… Emniyet ve güven hissi…
dum… Uðraþtýðým için, ruhumu teskin eden bir
Onu çok iyi anladým!
tarafý var… Týpký hâmile kadýnýn, geçmiþ doðum
Ne yazýk ki, NYMPHALAR’dan baþka þâhi-
sancýlarýnýn hatýrasýyla yeni bir doðum sancýsýn-
dim yok: bu esere ÖLÜM ODASI ismini verme-
dan kaçýnma tecrübesini andýran nafile bir sýðý-
Kafes, insana hürriyetin aksi bir intiba verir; min sebebi, ebcedi MEHDÎ MUHAMMED’e
nak gibi olsa da, söylediðim üzere bana nefes pa-
oysa muhabbet kuþu, benim hâlime nazaran bu- uysun diye deðil… Ayný ebcedte, MESCEN:
yý gelen bu çabadan mesudum!
nun tam tersini ilham etti bana… Diyesim o ki: CEZAEVÝ!
— “Âlemde bâr olur hâlime bigâneler!”
Muhabbet kuþu… Kimbilir kimin evindeki Bâr: Yük… Yar?
kafesinden firar etmiþ ve benim bahçeyle bir se- Kafes: 240.
viyedeki evin balkonuna konmuþ… Lâtifeli bir Faks: Ölmek. Ýfsad etmek: 240.
Bu hâdiseyi yazmamýn sebebi, çalýþma oda- Mifsal: Dil, lisân: 240.
dille söylersem; demek zevk sahibiymiþ… Uyku
ma “Ölüm Odasý” diye bir isimle, bu isim altýn- Masduk: Doðruluðu kabul edilmiþ, tasdik
mahmuru gözlerle çay ve sigaramý içmek üzere
balkona çýktýðýmda, 13-14 yaþlarýndaki komþu da bir eser yazmaktý. TÝLKÝ GÜNLÜÐÜ’nde ye- edilmiþ: 240.
çocuðu Yalçýn, “amca þu kuþu yakalar mýsýn?” rini alan bu hatýra, Kartal Cezaevi’nde Telegram Neyfak: Tilki derisinden olan kürk: 240.
dedi… Baktým, ayaklarý ve kanatlarý bir kafes seanslarý baþladýktan sonra, devamý gelmeyen bir
imkânýndaki sýçramalara uyarlý muhabbet ku- not almanýn baþlangýcý ve bana “Ölüm Odasý”
þu… Bilmem yakalayabilir miyim?.. Neticede diye bir durumun hakikati olarak göründü. Ora- NYMPHA ve Mousalar’ýn Mitoloji’de ne ol-
yakaladým… Kuþun zaten sahibi olmayan Yal- da, baþlangýçtan bugüne kayda deðer cümleler- duðu, ESATÝR ve MÝTOLOJÝ eserimizde geçti.
çýn, kendi malik olma arzusunu askýya aldý ve den biri þuydu: Bu eserdeki mânâlarý, eser boyu gözükecek.
onu sahibleneceðim kesin kanaatiyle bana, hakký — “Bu, sanki bir modern büyücülük; ve robot
olmayýþýna rýza tavrýyla baktý… Ama çocuk; bil- insan imâl etme hayâl ve çalýþmalarýna mukabil,
mez miyim onun yüreðinin bir kuþ gibi sektiði- doðrudan doðruya insaný robotlaþtýrma iþi…”
ni… Balkondaki delikli bir çamaþýr sepetinin al- YEVMÝYE:
týna koyarken, “kuþ senin!” dedim.
Sene 1993… Henüz “Hýrka-i Tecrid” bile or-
KOLTUKTA OTURANIN
tada yok. Bugün, Bolu F-Tipi Cezaevi’nde, du- TASARRUFU
Kimin olduðundan habersiz kuþ, çamaþýr se- rumlarýna göre NYMPHA veya Mousa adýný
petinin içinde, kafesteki alýþkanlýklarý ile hareket verdiðim ayný iþi görürlerin nezaretinde, onlarla Üstadým’ýn, Efendi Hazretleri’nin huzurunda-
etmeye çalýþýyor ama, tuhaf… Yanlamasýna tel didiþirken bu esere baþlýyorum ve “Ölüm Odasý” ki demlerinden:
kafese yapýþmaya uyarlý ayaklar, bizim çamaþýr isminin tevafuklarý bana, sonsuz imkânlar tedaî — “Birgün huzurunda yemek yendi, yukarý
sepetinin yapýsý karþýsýnda baþarýsýz… Kuþa kuþ- ediyor. Buradaki Telegramcýlar’a NYMPHA ve çýktýk… Karþýmda bir hazýr iskemle koltukta
luðunu öðretecek deðilim; lâkin bunun düþe kal- Mousa isimlerini takmam, Kartal’a göre bir ye- oturuyor… Hep orada otururdu zaten… Bir
ka hareketleri bana çýrpýnan bir fareyi andýrý- nilik; ve fikir, sanat, teknoloji, siyaset derken, sükût âný oldu… Diðer müridler de isterlerdi,
yor… Böyle olmayacak… Acýyorum… Yalçýn’ý BERZAH hakikatine vurulacak topyekûn dünya ben geleyim… Çünkü ben konuþturuyordum
tel kafes almaya yolluyorum… Ve içine bir göl- hâlinde bir geniþlikte, onlar da son derece zeki, Efendi Hazretlerini… Onlardan da epey vardý et-
BARAN 17
rafýmýzda… Ýçimden bir his geçti: “Biz ne alçak olan, taþtan bir koltuk… Oturma yerinde, oturak þeyi söz ve yazý ile anlatma. Resim yapma. Re-
adamlarýz; her zaman böyle geliyoruz, huzurun- koyulabilecek bir DELÝK var… Abdülhakîm Ar- sim: 706.
da yýkanýyoruz, nur banyosu yapýyoruz, kapýdan vasî Hazretlerinin koltuðu böyle imiþ… Mer-
çýkar çýkmaz yine ayný kapkara adamýz. Bir ta- merlerine bakýyorum, “Eskiþehir” ve “Bursa” ya-
sarruf lâzým bize; biz yapamayýz, biz yürüyeme- zýyor… Harun Yüksel ve birinin haber vermesiy- Havta’: Delik: 1076= 77.
yiz. Bizi yakalasýn ve yerinde oturtsun”… Ben le, tarikate girmemle ilgili olarak yaptýrmýþým! Hakîm: Hikmetle muttasýf olan ve mevcuda-
böyle düþünürken –ki beni daima tesir altýnda týn hakikatine vakýf olan. Hikmet mütehassýsý. Ýþ
kalmaya en müsait olduðumu hesabederek dinle- ve emirleri hikmetli ve yanlýþsýz olan. Tabib,
yin– bir hâl geldi bana… “Aaa, n’oluyorum?” Eskiþehir - Bursa: 596+712= 1308. doktor: 78= 1077.
dedim kendi kendime… Bir acý, kalbimde; anla- Þihab: Parlak yýldýz. Kayan yýldýz. (Bir âyette Ýbda’: Allah’ýn âletsiz, maddesiz, zamansýz,
týlmaz bir acý hissediyorum, baðýracaðým… Ve Allah Resûlü’ne böyle iþaret edilmiþtir.): 308. mekânsýz yaratmasý ve icâdý. Misli gelmemiþ bir
bu arada bir lezzet, dayanýlmaz bir lezzet… Ashab-ý Bedr: 308. eser meydana getirmek. Geçmiþte benzeri olma-
Acýyla lezzet bir arada… Bir de baþýmý kaldýrý- Arvasî: 308. yan þiiri söylemek: 78= 1077.
yorum, bakýyorum ki, Efendi Hazretleri iki mü- Nisanmus: Birinci. NÝSAN ayý: 308. Zeml: Yük yüklemek. Arkadaþ. Atýn ve dava-
barek gözünü dikmiþ bana bakýyor… Hemen tes- Gölgeler: 308. rýn neþeli yürüyüþü: 77.
lim oldum orada… Kalbim –ki bir lastik çelik gi- Cüda’: Ölüm. Mevt: 78= 1077.
bi çekiliyordu– yerine geldi o ânda… Ve þu Hapis: 78= 1077.
mânâyý çýkardým: Sen mi tasarruf bekliyorsun? Kun: Ard, arka. Son: 76.
Acaba ona henüz dayanabilecek vaziyette mi- Kun. (Kürtçe): Delik: 76.
sin?” Mehdî Salih Mirzabeyoðlu: 1075= 76. Taht: Hükümdarýn oturduðu büyük koltuk.
Siyah: 76. Hükümdarlýk makamý: 1400.
Saye: Gölge: 76. Milâdî 1980= Hicrî 1400.
Bid’: Yeni. Ýlim, þecaat ve þerafette kâmil ve Macuþan: Gemi. Boyanmýþ elbise: 400.
Seyyid Abdülhakîm Arvasî: 566. yegane: 76. Þems: Güneþ: 400.
Süruþ: Cebrail. (Ruh, ÝNSAN) Melek: 566. Niþân. (Kürtçe): Yüzdeki benek, ben: 401=
1400.
Sevd: Siyah. Sevda…
Kürsî: Taht. Koltuk. Kaide. Merkez. Vazife. Seyd: Seyyid. Ulu kiþi. Siyah…
Saltanat, kudret ve mülk. Baþkent. Câmilerde Sud: Rengi kara olan þeyler. Sevdalar… Mütesakkýb: Ortasý delik olan: 43.
vâizin, medreselerde müderrisin oturduðu yer. Suda’: Rahatsýz etme, sýkýntý verme… Pehlev: Þehir. Medine: 43.
Mânevî makam. ARÞ’ýn altýnda bir sema tabaka- Suada’: Sýkýntýdan dolayý uzun uzun solu- Bolu: Þehir. (Zahir olma. Süryanice’de su.):
sý: 290. ma… 44= 1043.
Fâtýr: Benzeri olmayan bir þeyi yaratan. (Al- Suadî: Topalak otu. Kust…
lah). Mübdi’: 290. Abdülhakîm Koltuðu: 184+648= 832.
Kisra: Hükümdar: 290. Meryem Sûresi, 29. âyet meâli: (Harun Aley-
Kust: 169. hisselâm’ýn kýzkardeþi Meryem suçlanýnca.):
KIRMIZI KOLTUK Muhyiddin-i Arabî Hazretlerinin doðumu: Bunun üzerine Meryem, çocuða iþaret etti. Ora-
1169. dakiler, “biz beþikteki çocukla nasýl konuþuruz?”
Üstadým’ý, arkasý yüksek, yeni kaplanmýþ bir dediler: 1833= 2832.
Mehd(î) Muhammed Salih: 832.
kadife koltukta, keyifle kurulmuþ ve bana daima Farz: Bir kimseyi bir vazifeye tayin etmek.
düþünme memnuniyetini, dünyada kýymete de- Hafýkan: Þark ve garb: 832.
Yapýlmasý zarurî, terki yasak ve günah Ýlâhî hü-
ðer en büyük þeyin bu olduðunu ihtar eden, fikir Muayenehâne: 832.
küm. Bir kimsenin baþkasýna hibe ettiði þey. Tak-
için yaþadýðým bütün pespaye þartlara raðmen Ýnfaz: Sözünü geçirme. Aldýðý emre göre biri-
dir ve beyan eylemek. Bir davaya mevzu ve esas
beni daima motive eden bir sahne olarak daima ni öldürme. Öte tarafa geçirme: 832.
kýlýnan husus. Delmek ve gedik açmak: 1080.
hatýrlarým; gerçek kýymetimin onun yanýnda ol- Tebkit: Tekdir etme. Delille susturma: 832.
Heylele: “Lâ ilâhe illallah” demek: 80.
duðunu bilerek ve yaþayarak… Babýâli isimli Tektib: Yazdýrma. Askeri bölüklere ayýrma:
Sehaya: Beyin zarlarý: 80.
eserinde geçen þu ifâdeler, lâfýz hâlinde edebî bir 832.
anlatým deðil, onun tâ kendisidir:
— “Dýþ dekor kaygýsý bende o kadar köklü ve Mahlul: Delinmiþ. Öbür tarafýna iþlemiþ olan HAKÎM ÝSMÝYLE DUA
derindir ki, tek kuruþum olmasa ve imzaladýðým þey: 706.
maddî ve mânevî senetler yüzbini aþsa, derdimin Fikir Kahramaný: 706. Hadîs’te buyurulmuþtur ki:
çaresini ipekli bir halý veya þahane bir koltuk Hanedan: Peygamber sülâlesi. Soyca dindar — “Allah kendisine dua eden kulunun
üzerinde düþünmek isterim. Çareyi ancak böyle ve asil aile: 706. hoþuna gidince sesi
bulacaðýmý sanýrým. Ýlle de dýþ dekor, ille de kon- Veþt: Güzel: 706. ondan yüz çevirdiði için deðil
for…” Esere: Ýhtiyar etmek. Ýkram etmek: 706. ancak kulunu sevdiði için
Esere: En güzel eþyayý kendine ayýran: 706. kabulü geciktirir
Cezzab: Çok cezbeden: 706. tâ ki kul - tekrar etsin duasýný!”
Koltuk: 642. Sevr: Öküz. Boða burcu. Dünyayý taþýyan 4
Müretteb: Tertib edilmiþ, dizilmiþ, yerli yeri- melekten birinin ismi: 706. Ýþte bunun için - Ýsâ Aleyhisselâm duasýnda:
ne konmuþ. Tayin edilmiþ: 642. Naznaza: Yýlanýn dilini çýkarýp hareket etme- — “Sen Azîz ve Hakîmsin!”
Musakkab: Delinmiþ, oyulmuþ: 642. si: 1705= 706. Allah’ýn HAKÎM ismini zikretti
Müsakkib: Delen, delici, terkib eden: 642. Hâl-i siyah: Hususen yüzdeki siyah nokta, Hakîm - her þeyi yerli yerine koyan
ben: 707= 1706. Hakk da sýfatýyla hakikatlerin gerektirdiði
ABDÜLHAKÎM KOLTUÐU Aktör: 707= 1706. ve onlarýn istediði þeyden ayrýlmaz
Zürkat: Mavi, mavimtrak: 707= 1706. þu hâlde HAKÎM
Levha: 12 NÝSAN 1988… Oturma yeri hasýr Tasvir: His ve mahsusata münhasýr ifade. Bir tertibi en iyi bilendir!
18 BARAN
vücud bulanýn zuhur imkâný sýkýntýsýný gösteren kadar kalabalýk belirtiyordu. Eli silâh tutanlarýn
ÝSTANBUL - BOLU bir kuvvetin neticesi olarak vücud bulan. hemen hepsi Erzurum taraflarýnda ve cebhede ol-
Rüyâmdaki koltuðun deliði de, sanki bu mânâya duðu için bu kalabalýk, tam bir ana-baba günü
Bizanslýlar döneminde, merkezî þehir ve þeh- bir mecaz. manzarasýyla müdafaasýz kimselerden ibaretti.
rin merkezi olarak, Konstantinopolis-Konstanti- Kadýnlar, çocuklar ve ihtiyarlardan bu müdafaasýz
nopol; Konstantin’in þehri. Fatih’in þehri fethin- küme iki kýsým olarak, biri Musul istikametinde
EL-HAKÎM; Allah’ýn ismi… ABD-ÜL çekilirken, öbürü civar kasaba ve köylere sýðýn-
den sonra, Ýslâmbol ismi deyiþinden, Ýstanbul’a
HAKÎM; Hakîm’in kulu, Allah kulu… Demek ki mayý tercih etti. Ermeni fedaileri bu periþan mu-
döndüðü söylenir. Ýstan-sitan; mekân… Buna gö-
Abd-ül Hakîm, en baþta Allah Sevgilisi’nin bir hacirleri takib ediyor, genç kýz ve kadýnlarý esir
re, Ýslâmbol, Ýslâm “bol-pol” olarak “Ýslâm þeh-
sýfatý; bir sýfat ismi de HAKK olan O’nun. O, edip götürüyor, büyük bir kýsmýný þehid ediyor ve
ri” iken, Ýstanbul’a dönüþünde “þehir mekâný” ol-
Muhammedî Sýr olarak, topyekûn varlýðýn KA- elde kalan silâh ve eþyayý topluyorlardý. Zaho’nun
muþ. Neticede, “polis-pol-bol-bul”, þehir
DER SIRRI’dýr; topyekûn varlýk ÝNSAN’da, ÝN- dað ve çöllerinde muhacirlerin yüzde yetmiþi aç-
mânâsýnýn ek olduðuna ses uyumlarý hâlinde de-
SAN da O’nda toplu. lýktan can verip ve hattâ hayvanlara ve kuþlara
ðiþerek birleþirken, “bol” ve “bul” kelimelerinin
yem oldular. Hükümet o günün parasýyla muha-
Türkçe mânâlarýyla da anýlýr olmuþ. Bu çerçeve-
cirlere adam baþýna 3 kuruþ tahsis ettiyse de uðra-
de, Bolu’nun da mânâsý anlaþýlýyor. nýlan yerlerdeki memurlar bu paranýn üçte ikisini
Üstadým, Efendi Hazretleri için bir Noktala-
nefslerine ve ancak üçte birini muhacirlerden ken-
Ýstanbul: 550. ma’da, “Düþünün ben ne yüksek bir rütbenin tut-
kunuyum — O’nun kulunun kölesinin kulu- di adamlarýna daðýtýyorlardý. Memleketinde hane-
Mehdî Salih Ýzzet Mirzabeyoðlu: 1549= 550.
yum!” diyor; bu mânânýn ne olduðu yukarýda dan seviyesinde ve zengin olanlar hicrette mahv
Semud: Salih Peygamber’in kavmi: 550.
izah edildi. Sözkonusu mânâ çerçevesinde, ve periþan oldular. Aþaðý tabakadan olanlarsa me-
Kýyamet: 551= 1550.
“kâfir de, istese de istemese de, tersinden gerçek- murlarla anlaþarak keselerini doldurdular. Böyle-
leþtirici” hakikatinin, her mevzu için geçerli bir ce muhacirlerin yüzde sekseni mahv ve telef oldu.
BERZAH - ÝSTÝKBÂL Yüzde onu Anadolu’nun muhtelif yerlerinde iþ
hikmet olarak, “madem ki ben varým, bu dava
ÝSLÂMINDIR bulabildiler. Bizimle beraber Givardan Þemdi-
var!” diyebilene âit olduðunu, onun hayatýndan
nan’a ve oradan Ravandýz’a kadar tam 29 gün ih-
bir kesitle ve ÝSTÝKBÂL ÝSLÂMINDIR’a ilgi
Ýstikbâl Ýslâmýndýr: 980. tiyar kadýnlar, küçük çocuklar, ýssýz çöl ve daðlar-
içinde görelim. Kendi aðýzlarýndan, ÝSTAN-
Þeriat: 980. da, elimize ne geçerse kemirip Haziran’ýn birinci
BUL’a geliþ hikâyesi.
Mehdî Salih Ýzzet Mirzabeyoðlu: 1980. gecesi Ravandýz’a hepimiz aç olarak girdik. Bir
Teþri’: Yolu açýk ve vâzýh kýlmak. Þeriate is- çoklarý memedeki çocuklarýný sulara atmýþ, biraz
ERMENÝ MESELESÝ daha büyüklerini de kucaklarýna birer parça ek-
nad ve nisbet eylemek: 980.
Temsil: Bir þeyin AYNI’ný veya mislini yap- mek býrakýp, daðlar, kayalýklar içinde býrakmýþ-
Ýstanbul’a 1335 (1919) NÝSAN ayýnda geldim. lardý. Bunlarýn hemen hepsi öldü. Memleketimiz
mak. Teþbih etmek: 980.
Ýstanbul’a geliþimin sebeblerini tafsilâtlý þekilde soðuk iklimlerden olduðu hâlde Ravandýz gibi ha-
bildirmek isterim. Tâ ki, o zaman çok küçük yaþ- rareti 40 dereceden ziyâde bir yerde 90 gün otur-
“Allah, nurunu tamamlayacaktýr, kâfirler iste-
ta olan ve nereden nasýl geldiklerini bilmeyen aile duk. Eylül’ün 2. günü Erbil’e çoðumuz hasta ola-
meseler de!”; Allah’ýn vaadi böyle. Ýmâm-ý Ra- yakýnlarýmýza ve onlarýn çocuklarýna bu bilgiler rak girdik. Kardeþim Seyyid Ýbrahim Efendi’yi
bannî’den, Esseyid Abdülhakîm Arvasî’ye gelen tarafýmdan yadigâr kalsýn… Þöyle ki: Vatanýmýz kara toprakta Allah’ýn rahmetine býraktýðýmýz gi-
çizginin mânâsýnýn, Hazret-i Ýsâ’ya bitiþikliðinde bulunan Baþkale kasabasý, bir zamanlar derebey- bi, Þeyhler Hanedaný adýný alan 9 erkek kardeþi ve
tecelli eden bir berzahta yol alýyoruz. leri idaresindeydi. Nihayet Hakkâri vilâyetinin ve 4 amcamýn kýz ve deðerli fertlerini Erbil ve civa-
sonra sancaðýnýn merkezi iken Birinci Dünya rýnda topraða verdik. O sene Kurban Bayramý’nýn
Harbi’nin baþlarýnda Rus askeri Ýran tarafýndan arefesine rastlýyan Ekim ayýnýn 9. günü Musul’a
Berzah: Âidiyeti bakýldýðý taraf olan, bir per- gelerek onlarý istilâ ederken, vatandaþlarýmýz Er- vardýk. Musul þehrinde bazý ileri gelen Müslü-
de, bir geçit, bir ayna… “Abdülhakîm Koltu- meniler silâhlandýlar ve Müslümanlarýn mallarýný manlar’dan gördüðümüz yardým ve iyilikleri an-
ðu”ndaki DELÝK, bana BATIN ile ZAHÝR ara- yaðma etmeye koyuldular. O sýrada bizim evimi- cak Allah’ýn ilmi ihata edebilir. Gavs-ý Âzam
sýndaki BERZAH’ý hatýrlatýyor. OL emri ile zi de tamamýyla soydular ve hiçbir þey býrakmadý- Hazretleri’nin civarýnda sakin olarak Baðdad’ý
OLUR arasýndaki dolaysýz ve vasýtasýz AYNI… lar. Kýþýn baþlangýcý sýralarýnda, aile efradýmýz, yurt edinmek emelindeydik. Fakat o civarda Ýngi-
Birdenbire zuhur! yakýndaki dað ve köylere kaçýp sýðýnmaktan baþ- lizlerle muharebe azgýn hâlde olduðundan Mu-
Kün: Ol emri: 70. ka çare bulamadýlar. On gün sonra Ýlâhî inayet sul’u býrakamadýk. Baðdad’ýn istilâsýnda hicreti-
Ayn: Göz. (ÝNSAN, Allah katýnda bakan bir eseri olarak kasaba geri alýndý ve ailece oraya dö- mizin ikinci yýlý ve Musul’da ikametimizin 18.
gözbebeði gibidir.) Pýnar, nehir. (Mecazî olarak nüldü. O kýþ, malsýz ve imkânsýz olarak günü gü- ayý dolmuþtu. O sýralarda kýtlýk þiddetlendi ve bi-
ruh için de kullanýlýr.) Zât. Kavmin þereflisi. Eþ- nüne yaþadýk ve bin zorlukla bahara girdik. O se- ze yeniden yol göründü. Nüfusu 150’ye varan ai-
yanýn hakikati. Týpkýsý. Muayene etmek. Bir har- ne Mayýs’ýn ikinci pazar gününe tesadüf eden Re- lemizden bakiye 66 kiþiyle Adana’ya geldik. 18
fin ismi ki, ebcedi: 70. ceb ayýnýn birinci günü akþamý, düþman kasaba- ay kadar da Adana’da yerli din ve ilim adamlarý-
mýza bir saatlik mesafeye yaklaþtýðýndan hükümet nýn yardýmlarýyla geçinerek ömür sürdük. Ha-
tahliye emrini verdi. Tekrar daðlara ve çöllere leb’in düþman eline geçmesi üzerine Adana’nýn da
EMR ÂLEMÝ, Allah tarafýndan hiçbir merte- düþtük. Mayýs’ýn 12. günü evlerimizi, akaretleri- düþmesi ihtimâline karþý bu defa ailemizden Ada-
be ve tavrýn vasýtasý olmaksýzýn, ancak “kün-ol mizi, çarþýlarýmýzý, medreselerimizi, camilerimizi na’da topraða verdiklerimizin haricinde 29 nüfus-
emri” ile meydana gelen herbir þeydir. EMR tamamiyle yakýp kül ettiklerini haber aldýk. Bu la ESKÝÞEHÝR’e ulaþtýk. 1335 (1919) yýlý NÝ-
ÂLEMÝ, Mutlak Vücud’a izafetle ikinci sebebtir. vaziyetten sonra bize hicret yolu göründü. Düþ- SAN’ýn ortalarýnda BURSA’ya gitmek üzere ÝS-
HALK ÂLEMÝ’ne nisbetle, birinci sebeb. Tahkik man istilâsýna devam ederek Van taraflarýný iþgâl TANBUL’a geldim. O zamanýn Evkaf Nazýrý ta-
ehli, HALK ÂLEMÝ ile “Kün” emri olmaksýzýn, altýna aldý. Van’ýn þimâl cihetinde bulunan bazý rafýndan Eyüp Sultan’da Yatýlý Medrese’de barýn-
EMR ÂLEMÝ’nden meydana gelen herbir vücu- Keldânî aþiretleriyle Ermeniler ayaklandýlar ve dýrýldýk. Perakende aile fertlerini Allah’ýn inaye-
du kastederler. Bütün yaratýklar, ruh ve nefsin ne- dünyanýn yaratýlýþýndan beri görülmedik zulüm ve tiyle orada toplayabildim. Böylece ÝSTANBUL’A
ticesi oldu. Zira Allah, RUH’u hiçbir sebeble de- vahþete yol açtýlar. O sýrada hicret edenlere gü- DAHA EVVEL BÝR HESAB SAHÝBÝ OLMAK-
ðil, ancak Zâtý’nýn zâtiyetiyle izhâr etti; RUH’un ney-batý istikametinde bir hicret yolu aramaktan SIZIN ÝLÂHÎ SEVKLE GELDÝM ve yýllarca sü-
EMR ile iþaret olunmasý bundandýr. Gayrýný da gayri hiçbir tedbir düþmez oldu. Bu istikamete yol ren mihnet ve meþakkat devresini kapatmýþ ol-
RUH ile izhâr etti ki, HALK da bundan ibaret- veren bir derenin iki yanýndaki düzlükte, çoðu ka- dum. Bütün bunlar, Mustafa Sabri Efendi’nin
tir… HALK ÂLEMÝ, sanki EMR ÂLEMÝ’nde dýn ve çocuk o kadar insan birikti ki, birkaç ordu Þeyhülislâmlýðý zamanýna tesadüf etti.
Ýktisat 19
YUNANÝSTAN’DA
NELER OLDU?
Yunanistan'ýn arkasýndan Ýspanya, Portekiz, Ýrlanda ve hatta Ýtalya ile Ýngiltere sýradadýr.
Yýldýrým Koç nak, vergilerdi. Devletin giderleri ar- Yunanistan bu kadar hýzla borçla- daha da yükseltilecek.
týnca, vergilerin artmasý normaldir. nýnca, borç veren büyük bankalar ta- Yunanistan’da yaþananlar, Avrupa
unanistan’da 24 Þubat, 11 Ancak Yunanistan’da bu yola baþvu- rafýndan daha da fazla sömürülmeye Birliði’ne katýlmanýn bir ülkenin so-
ir Müslüman hangi haberlere Irak'ta kan gövdeyi götürür, körfez sa- na! Baykal'ýn kendi ifadesi ile "Fethullah
Not: Mutad Aralýklarla Yaptýðýmýz Okurlarýmýzla Buluþmayý da Bu Vesile Ýle Gün Boyu Gerçekleþtireceðiz.
Haftanýn Fotoðrafý
Sahibi ve Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü:Selim Zengin Yayýn Kurulu: Kâzým Albayrak, Nazif Keskin, Mevlüt Yýlma-
zer, Adil Doðru Hukuk Danýþmaný: Av. Ahmet Arslan Ýdâri Müdür: M. Yavuz Uçum Ýdare Yeri: Cami-i Ke-
bir Mh. Sýraberberler Sk. No: 2 Daire: 4 Kasýmpaþa/Beyoðlu - ÝSTANBUL Tel-Fax: (0212) 361 44 18 05416604089
Abone Bedeli: 3 Aylýk: 25 YTL 6 Aylýk: 50 YTL Yurtdýþý: 3 Aylýk: 60 Euro 6 Aylýk: 120 Euro Posta Çeki Hesabý: M.
HAFTALIK SÝYASÝ DERGÝ Yavuz Uçum: 6141305 (on line tercih ediniz) Teknik Hazýrlýk: BARAN Baský: Kuþak Ofset; Himayei Etfal Sk. Yýl-
Sayý:175 Mayýs 2010 - 20
dýrým Han No:1171-2 Caðaloðlu - ÝSTANBUL Tel: (0212) 527 41 03 Daðýtým: Turkuvaz Daðýtým Yayýn Türü: Yay-
BÝZE YAZIN:
barandergisi@gmail.com gýn Süreli Baský Tarihi: 19 Mayýs 2010
“MUH T E Þ E M
OLANI,
TÜM
ÝHTÝÞAMIYLA
KAVRAMAK”
KAPTAN
Ha gece olmuþ ha gündüz
seyir temaþa gezmek - benim iþim
kuruldum mu gemime çaðýn kaptaný
-”liman görününce pusula gerekmez!”-
en çok pusulama güvenirim