Professional Documents
Culture Documents
hem baron
Tûba Çandar’dan
Hrant Dink’in yaflamöyküsü
4 7 12-13
Akhtamar adas›n›n dilden 12 Eylül darbesinin Beflir’le Vals : Bir ‹srail
dile dolaflan efsanesi: elimizden ald›¤› askerinin 1982 Lübnan
Tamara’n›n ›fl›¤› bir büyük ozan: Ruhi Su Savafl›’na dair haf›zas›(zl›¤›)
ORHAN M‹RO⁄LU MURAT MER‹Ç FOT‹ BENL‹SOY
S A Y I 2 3 • E Y L Ü L 2 0 1 0 • A G O S G A Z E T E S ‹ N ‹ N Ü C R E T S ‹ Z E K ‹ D ‹ R
4-5 6
Tamara’n›n Literatürde Akhtamar
›fl›¤› Akhtamar
editörden
Surp Haç Kilisesi ve
ORHAN Manast›r›’na iliflkin
M‹RO⁄LU’nun bir bibliyografya Tûba Çandar’›n, üç y›l süren yo¤un bir araflt›rma-
kaleminden ya dayanan, büyük bir emek ve titizlikle haz›rlad›-
ZAKARYA
Akhtamar efsanesi M‹LDANO⁄LU ¤› Hrant Dink biyografisi yay›mland›. Bu kitap,
15 Eylül’de 56. do¤umgününü kutlayaca¤›m›z
Hrant Dink için, ve Türkiye’nin yak›n geçmiflini
ve bugününü, bir ‘öteki’nin yaflamöyküsü üzerin-
7 9 den takip etmek isteyen okur için çok de¤erli bir
Ruhi Su’ya Her ejderan asker do¤ar!
hediye.
sayg›
Margaret Weis, Agos Kitap/Kirk ’in bu say›s›nda, Eylül ay›na denk
Don Perrin gelen baflka y›ldönümleri vesilesiyle kaleme al›n-
Büyük ozan›
kaybedeli Kang’›n Alay›: m›fl metinler de yer al›yor.
25 y›l oldu... K›yamet Tugay› ve
Ejderan Kurallar› 20 Eylül 1985’te kaybetti¤imiz Ruhi Su’yu, ölü-
DAMLA ÖZLÜER
münün 25. y›ldönümünde, Murat Meriç’in yaz›-
MURAT MER‹Ç
s›yla an›yoruz. Meriç, Ruhi Su’nun ölümünden,
ona pasaport vermeyip yurtd›fl›nda tedavi görmesi-
10-11 ni engelleyen cuntan›n sorumlu oldu¤una, ve üze-
Hem khent hem baron rinden otuz y›l geçen 12 Eylül darbesiyle, onun
yok etti¤i de¤erleri tekrar var etmek için çabalaya-
olan›n hayat› rak hesaplaflmam›z gerekti¤ine dikkat çekiyor.
s›m›n›n yan› s›ra Ça¤dafl Yunanca, Türkçe l›kl› bir makalesi, yazarlarla ilgili biyografik
ZAKARYA M‹LDANO⁄LU
Ruhi Su’ya sayg›
Akhtamar ile ilgili ilk ve en önemli kay- MURAT MER‹Ç
V an Akhtamar Surp Haç Kilisesi ve Ma-
nast›r›, infla edildi¤i 915-921 y›llar›ndan
itibaren, sanat ve mimarl›k tarihçilerinin, sos-
nak, Ardzruni Krall›¤›’n›n vakanüvisi Tovma
Ardzruni ve onun bafllad›¤› ifli sürdüren isim- bir seçki:
Müflerref Tezcan, toplumun üzerine kara- Z›ndan ‹çinde’, ‘Mahsus Mahal’, ‘Hasan
yal tarihçilerin, co¤rafyac›lar›n, seyyahlar›n ve
ticaret adamlar›n›n gündeminden eksik olma-
siz yazar›n kaleme ald›klar› Ardzrunilerin Ta-
rihi ’dir. Tovma, Ardzrunilerin tarihini antik
dönemden al›r ve kendi dönemi olan 905 y›-
Tovma Ardzruni ve ‘‹simsiz’, Batmutyun
Ardzrunyats Dan [Ardzrunilerin Tarihi],
E ylül fena bir ay. 12 Eylül’ün sarkac› hâlâ
memleketin üzerinde sallan›rken, getir-
dikleri hâlâ bizden bir fleyler götürüyor. Son-
basan gibi çöken bu darbenin sesiydi.
12 Eylül’ün bambaflka bir yaz›n›n mev-
Da¤›’ gibi türküleri hapiste yazd›.
Hapishaneden ç›k›fl›n› müteakip, Çumra
m›fl. Avrupa’n›n bir ucundan yola ç›k›p Hin- Yerevan, 1978, 408 s. (ilk bas›m: Tiflis,
l›na kadar getirir. 14. yüzy›lda, bu anlat›ya, bahar›n en güzel ay›n› kâbusa çeviren Kenan zusu oldu¤unu söylemifltik. Genel durumu ve Ankara’ra geçen sürgünlük döneminden
distan’a, Çin’e ve Ortado¤u’ya gidenler için, 1917, Klasik Ermenice)
‘meçhul’ ya da ‘sürdürücü’ olarak adland›r›lan Evren ve arkadafllar›n›n durumu ve 12 Ey- bir kenara b›rak›p, darbenin elimizden ald›- sonra, 1960’ta, Taksim Belediye Gazino-
Van, vazgeçilmez duraklardan biri olmufl. Bu
bir tarihçi taraf›ndan ek yap›lm›flt›r. Adadaki lül’ün ‘sonras›’, elbette uzun bir yaz›n›n ko- ¤› en büyük de¤erlerden biri olan Ruhi su’nda sahneye ç›kt›, filmlerde türkü söyledi,
yollar› katedenlerin baz›lar›, yörenin sosyal ve W. Bachman, Kirchen und Moschean in
saray, liman, surlar, kilisenin duvar resimleri nusu. Biz bu yaz›da, darbenin elimizden ald›- Su’ya dönelim. yurtd›fl›nda konserler verdi, operadan ayr›ld›.
kültürel yap›s› hakk›nda araflt›rmalar yapm›fl; Armenien und Kurdistan [Ermenistan ve
ve d›fl cephe rölyeflerinin ayr›nt›l› olarak tas- ¤› bir insan›, Ruhi Su’yu anaca¤›z. Bundan sonras›i Ruhi Su ad›n›n duyulmas›y-
gözlemlerini gravürler, krokiler, foto¤raflar, Kürdistan’da Kiliseler ve Camiler], 1913. Müzikle geçen bir hayat la bafllayan yükselme dönemi. Yükselme dedi-
vir edildi¤i bu çal›flma, 1978’de Klasik Erme- ‹ki ay önce, bu sayfalarda, fiili’de yap›lan
flehir planlar› ve yaz›l› metinler halinde ya- ¤imiz, elbette ‘starl›k’ mertebesine ulaflma de-
niceden Bat› Ermenicesine aktar›lm›fl, sonra- J. Strzygowski, Die Baukunst der Armenier askeri darbe sonras›nda cunta taraf›ndan öl- Ruhi Su, 1912’de Van’da do¤du. Ailesini l›m: Yurtd›fl›nda tedavi görebilecekken alama-
y›mlam›fllar.Bu yay›nlar›n neredeyse tümün- ¤il. Sa¤l›¤›nda yapt›¤› on alt› 45’lik, on bir al-
s›nda farkl› dillere de çevrilmifltir. und Europa [Ermenilerde ve Avrupa’da dürülen Victor Jara’y› mevzu etmifl, kar›s›n›n Ermeni tehciri s›ras›nda kaybetti, Adana’ya d›¤› pasaport yüzünden bu haktan mahrum
de, mimarisi ve üslubu, tafl kabartmalar› ve büm var; bunlar hiçbir zaman büyük sat›fl ra-
Surp Haç Kilisesi’nin mimarisi, d›fl cephe- Yap› Sanat›], 1. cilt, Viyana, 1918, 433 s. an›lar›ndan bahisle bu büyük ozan›n haya- gönderildi. Amca ve yenge bildi¤i insanlar›n kalan Ruhi Su, hastal›¤› yüzünden öldü. ‹ler-
duvar resimleriyle Akhtamar’a özel bir yer ay- kamlar›na ulaflmad›. Bilakis, kendi imkânla-
sinde yer alan rölyefleri, duvar resimleri ve di- t›ndan kesitler sunmufltuk. Ruhi Su ile Jara yan›nda evlatl›k olarak büyüdü, o dönemki leyen dönemde pasaport izni ald› ama tedavi
r›l›yor. r›yla yapt›¤› bu albümler merakl›s›n›n arflivine
¤er kültürlerle iliflkisi, 19. yüzy›l ortalar›ndan A. H. Layard, Discoveries in the Ruins of aras›nda bir paralellik kurmak mümkün: Dar-ül Eytam’da yani öksüzler yurdunda ye- için çok geç kal›nm›flt›. Victor Jara gibi göz
Akhtamar hakk›nda pek çok dilde makale- girdi, elden ele dolaflt›. Bu arada Zülfü Liva-
itibaren araflt›rmac›lar›n ilgisini çeken konu- Nineveh and Babylon with Travels in Her ikisi de memleketlerinin özgürlü¤ü için tiflti. ‹lk müzik terbiyesini orada, müzik ö¤- göre göre de¤il, içten içe öldürüldü. Cenazesi,
ler ve kitaplar bulmak mümkün. Ermenice, neli’den Rahmi Saltuk’a, Cem Karaca’dan
lardan biri olur. Armenia, Kurdistan [Ermenistan ve Kürdistan türkülerini söyledi ve darbe sonras›nda ha- retmeni Mehmet Tahir’in verdi¤i keman› 12 Eylül sonras›nda yap›lan ilk büyük kitle
‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, Rusça, ‹talyan- Grup Yorum’a kuflaklar boyu pek çok müzis- gösterisi oldu. Arflivlerde kalan kay›tlar› ölü-
1850’lerde aday› ziyaret eden A. H. yolculuklar›nda Ninova ve Babil Harabele- yatlar› cuntan›n elinde sonland›. Victor Jara, çalmaya çal›flarak ald›. Öncesinde türküler
ca ve Türkçede, yap›y› farkl› aç›lar›yla ele alan yeni etkileyen bir külliyat ç›kt›. münden sonra yay›nland›. fiiirleri ve yaz›lar›
Layard, d›fl cephe rölyeflerini bilim dünyas›na rinde Keflifler], Londra, 1853, 413 s. Santiago Stad›’nda, binlerce kiflinin gözleri söylüyordu, tok sesi herkesin ilgisini çekiyor-
çok say›da yay›n var. Bu yay›nlar üç kategori- Ruhi Su, ‘Seferberlik Türküleri ve Kuvay› Ezgili Yürek adl› kitapta topland›, an›s›na ki-
önünde, askerlerce öldürüldü. Ruhi Su ise, du; kemanla Klasik Bat› Müzi¤i’ni ö¤rendi,
ye ayr›labilir. ‹lki, do¤rudan do¤ruya Akhta- tafl›r. Arkeolog H. F. B. Lynch’in 1901 tarih-
H. F. B. Lynch, Travels and Studies yurtd›fl›nda tedavi edilebilecekken pasaport sonras›nda o hatta ilerledi. Milliye Destan›’ ad›n› tafl›yan ilk albümünü taplar yap›ld›. fiu anda piyasada Everest Ya-
mar’›, kilisenin tarihini, mimarisini, rölyefle- li iki ciltlik topografya çal›flmas›, daha sonra-
[Yolculuklar ve ‹ncelemeler], Londra, alamad›¤› için amans›z bir hastal›¤›n pençe- Ruhi Su, o zamanki ad›yla Mehmet, ço- 1971’de yapt›. Bir yandan halk flairlerinin fli- y›nlar›’nca bas›lan iki kitab›n› bulmak müm-
rini, duvar resimlerini ele alan yay›nlar. ‹kin- ki araflt›rmac›lar için önemli bir kaynak olufl-
1901, 2 cilt. sinde, yirmi befl y›l önce, 25 Eylül 1985’te cuklu¤unu yokluklar içinde geçirdi¤i için irlerini sazla söylüyor, di¤er yandan Mevla- kün: Biri yaz›lar›ndan olufluyor, di¤eri türkü
ci kategoride ise, benzer konularla beraber turur. Alman Walter Bachman ise, kilisenin
hayat›n› kaybetti. fiu cümleyi kurmak hatal› öksüzler yurdunda bambaflka bir dünyayla na’dan Da¤larca’ya uzanan flairlerin fliirlerin- sözlerini ve albümlerdeki yaz›lar›n› bir araya
Akhtamar’a önemli bir yer ay›ran, bölgesel planlar›n›, cephelerini k⤛da döken, bir an- Mehmet fievket ‹pfliro¤lu, Die Kirche von olmaz: Memleketin en büyük ozanlar›ndan tan›flt›. O dönemden söz ederken kurdu¤u den besteler yap›yordu. Naz›m Hikmet fliirini getiriyor. Ruhi Su’nun bütün albümleri Ada
kültür ve sanat tarihlerine iliflkin yay›nlar bu- lamda rölövesini ç›karan ve foto¤raflar›n› Aghtamar, Bauplastik in Loben des Lichters,
birinin ölümünden 12 Eylül sorumludur. tek bir cümle, bu dünyay› bize anlatmaya ilk besteleyen de Ruhi Su’dur. 1963’te, Na- Müzik taraf›ndan yay›nlan›yor.
lunuyor. Co¤rafya ve tarih ders kitaplar›ndan sunan ilk araflt›rmac› olur. (Bachman’›n bu Berlin, 1963. [Ahtamar Kilisesi: Ifl›kla z›m’›n ölümünün ard›ndan ‘Karal› Bir Haber
muktedir: “Oyun denen bir fleyin var oldu- Bir ansiklopedi maddesi yazsak, Ruhi
dini yay›nlara kadar uzanan, genifl bir çeflitli- çal›flmas› hâlâ birçok yay›n için temel kaynak Canlanan Duvarlar, Yap› Kredi Yay., Darbe ve getirdikleri Düflmüfl Geliyor’ türküsünü yakan da odur.
¤unu o zaman ö¤rendim, içim içime s›¤m›- Su’yu flöyle tan›mlar›z: Etkileyici bas bariton
lik içeren yay›nlar› da bir üçüncü kategori ola- teflkil ediyor.) 2003]
12 Eylül ‘öncesi’ flenlikliydi. Ajda Pek- yordu, flaflk›nd›m.” sesiyle söyledi¤i türkülerle ve saz çal›fl stiliyle
rak ele almak mümkün. Josef Strzygowski’nin 1918 y›l›nda yay›m- Dostlar Korosu kendisinden sonra gelen kufla¤› etkilemifl yo-
kan’dan Erol Evgin’e uzanan ‘popçular’›n Mehmet, bir yanda oyun, di¤er yanda
Sayfalar›ndan Akhtamar’› eksik etmeyen lanan Die Baukunst der Armenier und Europa Isdepan M›natsakanian, Aghtamar, Yere-
yan›nda Cem Karaca, Fikret K›z›lok gibi müzik, hayat›n› sürdürürken dönemin sa- Ruhi Su’nun en önemli ‘ifl’i, “yöreselden ulu- rumcu, besteci, müzik araflt›rmac›s›, flair. Bu
Ermenice süreli yay›nlar›n say›s› da az de¤il- [Ermenilerde ve Avrupa’da Yap› Sanat›] bafl- van, 1983. [Aghtamar: A Jewel of Medieval
farkl›, halk›n sorunlar›na e¤ilen flark›lar yap- vunma bakan› Recep Peker’in tebli¤iyle Ku- sala, ulusaldan evrensele” fliar›yla yola ç›karak büyük insan› ufac›k bir yaz›yla anlatmak el-
dir. Bunlar aras›nda en önemlileri, ‹stan- l›kl› iki ciltlik eseri ise, sanat tarihi aç›s›ndan Armenian Architecture / Ahtamar: Ortaça¤
may› seçenler duruyordu. Bar›fl Manço gibi leli Askeri Lisesi’ne gönderildi. Ancak müzi- kurdu¤u Dostlar Korosu. Müzik e¤itimine bette mümkün de¤il ama türkülerini dinle-
bul’da yay›mlanan Püzantiyon [Bizans], Tif- eflsiz bir kaynakt›r. Ermeni Mimarl›¤›n›n Mücevheri,
arada derede kalanlar›, Timur Selçuk gibi ¤i çok sevdi¤i için bu okuldan kaçarak Anka- bafllad›¤› günlerden beri, hayalinde böyle bir mek, kitaplar›n› okumak, fikirlerini anlat-
20. yüzy›lda, Akhtamar ile ilgili araflt›rma- Birzamanlar Yay›nc›l›k ve Gomidas
lis’te yay›mlanan ve Akhtamar ile ilgili foto¤- ra Musiki Muallim Mektebi’ne girdi; Anka- koro oluflturmak var. 1936’da, Musiki Mual- mak mümkün. Bunlar› yapmazsak 12 Ey-
Enstitüsü, ‹stanbul, 2010, 168 s.] sonradan iflin s›rr›na ererek ‘devrimci’ yola
raf ve gravürlere yer veren Azkakragan Hantes lar›n say›s› artar. Ermeni kültürü ve mimari ra Devlet Konservatuar›’nda flan ö¤rendi, lim Mektebi’nde kurdu¤u Müzik Ö¤retmen- lül’ü yapanlar›n istedi¤i yerde durmufl olu-
girenleri, ve fianar Yurdatapan ekibini de
[Etnografik Dergi], Van’da yay›mlanan eserleri üzerine yap›lan çal›flmalar zenginleflir- mezun olduktan sonra Riyaseticumhur Filar- leri Korosu, Ahmet Adnan Saygun’un hima- ruz. ‹flin fenas›, Ruhi Su’nun fliar›n› bugüne
S. Der Nersessian, Aghtamar, Church of bunlar›n yan›na katarsak, kabaca Türki-
Ardzvi Vaspuragan [Van Kartal›], ve Vene- ken, hemen hepsinde Akhtamar’a önemli bir moni Orkestras›’nda göreve bafllad›. yesinde Ses ve Tel Birli¤i Korosu’na evrilir, ulaflt›ran, onun yolunda çal›flmalar›n› sürdü-
the Holy Cross [Akhtamar, Surp Haç Kili- ye’de Bat› kaynakl› popüler müzi¤in harita-
dik’te yay›mlanan Ke¤uni ve Pazmaveb isimli bölüm ayr›lm›flt›r. 1942’den itibaren pek çok operada rol ald›. 1944’te DTCF bünyesinde oluflturdu¤u koro ren Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakf›, S›d›ka
sesi], Cambridge, Massachhusetts, 1963. s›n› ç›kartabiliyoruz. Attila Özdemiro¤lu ile
periyodiklerdir. Frans›z çift Jean Michel ve Nicole Thi- Ayn› dönemde Ankara Radyosu’nda söyledi- ise pek çok insan›n kat›l›m›yla büyür. Hapis- Su’nun ölümünden sonra faaliyetlerine son
yapt›¤› muazzam çal›flmalarla bu haritaya
Akhtamar’daki manast›ra iliflkin elyazmas› erry’nin, tüm bölgeyi içine alan sistematik S. Der Nersessian, Documents of Armenian ¤i türküler yolunu çizdi. 1943-45 aras›nda hane sürecinde ‘koro’dan uzaklaflmayan, kü- verdi. Yaz›y›, bu vakf›n yay›mlad›¤› Bir de
yerlefltirdi¤imiz Zülfü Livaneli ise halk mü-
‹nciller ve hat›ratlar da önemli kaynaklard›r. araflt›rmalar› dikkat çekicidir. Bu araflt›rma, Architecture - Aght’amar [Ermeni Mimarisi onbefl günde bir pazar sabahlar› 10’da yay›n- çüklü büyüklü korolar kurarak mahkûmlara Ruhi Su Geçti… kitab›n›, ve kitab›n yazar›,
zi¤inden besleniyor. Onun yan›nda da Sel-
Özellikle elyazmas› hat›ratlarda, manast›r›n 1986’da Frans›zca, 1989’da da ‹ngilizce ola- Belgeleri – Akhtamar], 8. cilt, Milan, 1974. lanan ‘Basbariton Ruhi Su Türküler Söylü- türkü söyleten Ruhi Su, 1975’te kurdu¤u yak›n zamanda kaybetti¤imiz Füsun Akat-
da, Edip Akbayram, Sad›k Gürbüz, Rahmi
inflas›n›n tarihi, depremler, yenilemeler, kili- rak kitaplaflt›r›lm›flt›r. yor’, halk ozanlar›n›n fliirlerini tek saz eflli- Dostlar Korosu ile tek saz eflli¤inde çoksesli l›’y› anarak kapatal›m. Ancak bu kapan›fl Ru-
Saltuk gibi isimleri görüyoruz. Âfl›k Mahzu-
seye yap›lan eklentiler ve ya¤malamalar gibi Ermeni sanat tarihi uzman› Sirarpi Der S. Der Nersessian, Hay Arvesd› ¤inde ve tertemiz bir Türkçeyle söylemeye düzenlemeler yapar, ‘El Kap›lar›’ (1976), ‘Sa- hi Su’dan uzaklaflt›¤›m›z anlam›na gelmesin.
ni fierif ve Âfl›k ‹hsani’nin iki ucu tuttu¤u
konularda, baflka yerlerde bulunmas› müm- Nersessian’›n Hay Arvesd› Miçnatarum [Orta- Miçnatarum [Ortaça¤ Ermeni Sanat›], bafllad›¤› program. ‹lk türkü resitalini Anka- bah›n Sahibi Var’ (1977) ve ‘Semahlar’ Bilakis, ona daha da yaklaflal›m ve nicedir
‘devrimci’ ozanlar›, Ruhi Su gibi türküleri
kün olmayan birçok bilgiye rastlayabiliyoruz. ça¤ Ermeni Sanat›], Akhtamar duvar resimle- Yerevan, 1975, 88 s. ra Halkevi’nde verdi. Korolar kurdu. (1978) albümlerini bu koro eflli¤inde kayde- dinlemedi¤imiz albümlerinden birini dinle-
‘hakk›yla’ yorumlayanlar› da ekledi¤imizde,
Eçmiyadzin, ‹stanbul ve Akhtamar Gato¤i- ri cephe rölyeflerinin ait foto¤raflar›n yer ald›- I. A. Orbeli, “Pamyatniki Armyanskogo
Türkiye’de bir dönemin populer müzik ha- DTCF’de kurdu¤u koro vesilesiyle S›d›ka der. Timur Selçuk, Sarper Özsan, Cenan yelim, arkadafllar›m›za dinletelim.
gosluk merkezlerine ait iradeler de bu gruba ¤› Aghtamar, Church of the Holy Cross [Akhta- Zodchestva na Ostrove Akhtamar”,
ritas› tamamlan›yor. Umut’la tan›flt›. 1951 TKP tevkifat›nda rad- Ak›n gibi usta müzisyenlerle çal›flan koro, hâ- 12 Eylül’le hesaplaflacaksak, onun yok et-
dahil edebilece¤imiz önemli kaynaklar aras›n- mar Surp Haç Kilisesi] ve Documents of Arme- Izbrannye Trudy, Moskova, 1968. yoda söyledi¤i Alevi türküleri bahane edile- lâ varl›¤›n› sürdürüyor ve Ruhi Su’yu anma ti¤i de¤erleri var etmemiz, yeniden yaflan›r
Ürünler aç›s›ndan durum pek de farkl›
da yer al›yor. nian Architecture - Aght’amar, vol. 8 [Ermeni de¤il: Bir yanda sert ve do¤rudan söylemli rek tutukland› ve hapse girdi. S›d›ka Ha- gecelerinde sahne al›yor. k›lmam›z gerekir. Aksi takdirde o sarkaç hep
Viyana M›khitaryanlar Birli¤i’nin Anado- Mimarl›¤› Belgeleri – Akhtamar, 8. cilt] bafl- Gönül Öney, Akdamar Kilisesi, Kültür Ba- n›m’la hapishanede, Behice Boran ve eflinin Yaz›n›n bafl›nda, sanatç›n›n ölümünden bafl›m›zda sallan›r.
politik flark›lar, di¤er yanda giderek etkisini
lu’daki manast›rlarla ilgili dokuz ciltlik çal›fl- l›kl› kitaplar› da, bu konudaki çal›flmalar ara- kanl›¤› Yay., Ankara, 1989, 73 s. muratmeric@gmail.com
hissettiren Arabesk var. Ecevit’in ‘umudu- flahitliklerinde evlendi. ‘Bu Nas›l ‹stanbul darbenin sorumlu oldu¤unu söylemifltik. Aça-
mas›n›n üç cildi, Van Vaspuragan manast›rla- s›nda dikkat çeker. muz’ oldu¤u y›llar›n bol flenlikli flark›lar›n›n
J. G. Davies, Medieval Armenian Art and
r›na ayr›lm›flt›r.. Geçti¤imiz günlerde, konuya iliflkin yerini giderek karamsarlaflan flark›lar alm›fl. Ruhi Su
Architecture The Church of the Holy Cross,
Mimarl›k ve sanat tarihi ile ilgili Ermenice Türkçe bibliyografyaya de¤erli bir kitap daha Müzi¤imizde ‘Selami fiahin y›llar›’ dedi¤i- Ezgili Yürek
Aght’amar [Ortaça¤ Ermeni Sanat› ve
yay›nlarda Akhtamar’a özel bir yer ayr›l›r. eklendi. Stepan Mnatsakanian’›n, Surp Haç miz dönemin içindeyiz... fienli¤i bir ç›rp›da Everest Yay›nlar›, Eylül 2006, 220 s.
Mimarisi, Akhtamar Surp Haç Kilisesi],
Van do¤umlu Prof. Dr. Varaztad Harutyun- Kilisesi’nin duvarlar›ndaki rölyefleri Ortaça¤ sona erdiren, ayd›nl›¤› karartan, insanlar› ve (ilk bas›m: Eylül 1985, Adam Yay.)
Londra, 1991, 210 s.
yan’›n Haygagan Cardarabedutyan Batmutyun Ermeni mimarl›¤› ba¤lam›nda ele ald›¤› ve ilk insanl›¤› yok eden 12 Eylül darbesi günde-
[Ermeni Mimarl›k Tarihi, Yerevan, 1992], olarak 1983’te, Ermenice ve ‹ngilizce olarak Füsun Akatl›
Takeko Harada, The Book of Ahtamar lik hayat› durdururken, Türkiye’de pop
Yerevan’da bas›lan Aghtamar bafll›kl› çal›flma- Bir de Ruhi Su Geçti
kolektif bir çal›flmaya dayanan dokuz ciltlik Reliefs [Akhtamar Rölyefleri Kitab›], müzik dahil her fleyi etkiledi. Eli her yere
Ruhi Su Vakf› Yay., May›s 2002, 120 s.
Haygagan Cardarabedutyan Batmutyun [Er- s›, bu kez Türkçe ve ‹ngilizce olarak yay›m- ‹stanbul, 2003, 94 s. uzanan, Bülent Ersoy’un sahneye ç›kmas›n›
meni Mimarl›k Tarihi, Yerevan, 1996] bafll›k- land›. Ara Sarafian ve Osman Köker taraf›n- bile yasaklayan bir darbeden söz ediyoruz. Ruhi Su Türküleri
l› çal›flmas› gibi, Ermeni dini yap›lar› ve kili- dan haz›rlanan kitapta, Mnatsakanian’›n met- Dr. H. Hamazasb Vosgyan, Televizyondan ve radyodan günde befl vakit haz›rlayan: Karabey Aydo¤an
selerine dair birçok yay›nda da ayn› durum nine, çeflitli mimari çizimler, haritalar ve gün- Vaspuragan Vani Vanker› [Vaspuragan yay›nlanan ‘Türkiyem’ flark›s›, ve onu tarifi Everest Yay›nlar›, Eylül 2008, 473 s.
söz konusudur. cel foto¤raflar efllik ediyor. Van Manast›rlar›], Viyana, 1942. mümkün olmayan bir hazla yorumlayan
AGOS kitap 6 eylül 2010 eylül 2010 7 AGOS kirk
Her ejderan asker do¤ar!
DAMLA ÖZLÜER
Büyük savafl biter, savaflmak için yarat›lm›fl kusursuz ordu da¤›l›r, askerler sivil hayata al›flmak zorunda kal›rlarsa ne olur? Peki ya kendi-
lerini içinde bulduklar› “Ya sev, ya terk et” durumu, basit bir tercihten öte, hayatta kalman›n tek kofluluysa? K›yamet Tugay› ve Ejderan
Kurallar› iflte bu öyküyü anlat›yor. Arada tan›d›k gelen kal›plar olursa korkmay›n; Pulitzer ödüllü yazar Willa Cather’›n dedi¤i gibi, “‹n-
san öyküleri en fazla iki-üç tanedir ve bunlar sanki hiç olmam›flças›na kendini tekrar edip durur.”
cak iç ve d›fl mihraklar alttan alta yeni savafl›n ‘Ejderan’ ad› verilen bu ›rk ne
B ir ‹zlanda atasözü der ki, “E¤er madalyo-
nun sadece bir yüzünü anlat›yorsa, o öy-
kü yar›m kalm›fl say›l›r.” Ejderha M›zra¤› seri-
haz›rl›klar›n› yapmaya bafllam›flt›r bile. Bilir-
siniz, su uyur, düflman uyumaz!
tam ejderha, ne de tam olarak
sürüngendir. Uzun yaflayan,
si de genelde ‘iyi’lerin öyküsünü anlat›yordu. M›zrak Savafl› pek çok aç›dan eflsiz bir sa- büyü gücüne sahip ve iki met-
Serinin efsanevi yazar› Margaret Weis, as›l or- vaflt›r, ancak özellikle dünyaya yeni bir ›rk reyi geçen boylar›yla birer dev
ta¤› Tracy Hickman yerine Don Perrin’le bir- getirmesiyle ünlenir. Savafl s›ras›nda iyi ej- say›lan bu ›rk›n ahfâd›, kusur-
likte, bu kez kötülerin gözünden kaleme ald›- derhalar›n yumurtalar› çal›n›r ve karabüyü suz savafl makinalar›d›r. Savafl-
¤› iki kitapl›k Kang’›n Alay› öykü- marifetiyle mak için yarat›lan ve emre ita-
süyle, ‘M›zrak’ destan›n›n en az›n- yeni bir ›rk at konusunda insanlardan da-
dan bir k›sm›n› tamaml›yor. yaratmak için ha mahir olan ejderanlar›n di-
K›saca de¤inelim; Ejderha M›z- kullan›l›rlar. flileri ise, üremelerinden kor-
ra¤› (Dragonlance), fantastik ede- kan insan büyü-
biyat›n büyük çoksatan müessese- cüler taraf›ndan,
si, yay›mlad›¤› romanlar, oyun set- yumurtadan ç›ka-
leri, lisansl› oyuncaklar vb ile bu caklar› son büyü
alan›n en büyük tekellerinden yap›lmadan, öyle-
olan ‘Wizards of the Coast’un dört ce b›rak›l›r ve gizle-
atl›s›ndan (Unutulmufl Diyarlar, nirler.
Ravenloft, Ejderha M›zra¤›, Grey- Amma velakin,
hawk) biri. Bunlardan ilk üçünün pek iyi bildi¤imiz,
mebzul miktarda kitab› Türkçeye gibi tafl›ma suyla
çevrildi, ama dördüncüsünü he- de¤irmen dönmez.
nüz dilimizde okuma f›rsat›n› bu- Büyü ile ejderan ya-
lamad›k. Bu dünyalar›n hepsi bü- ratma ifli de bir yere
yülü, iyi ile kötünün daimi savafl›- kadar yürür. Ve gün
na gebe, ve buralarda, bilindi¤i gelir, devran döner;
üzere, elinizi sallasan›z bir kahramana denk Takhisis yenilince ej-
geliyor. deranlar sahipsiz kal›r.
Margaret Weis, Don Perrin
Ejderha M›zra¤›’n›n tüm öykülerine vak›f Bu sahipsiz yavrucaklardan
K›yamet Tugay› (Kang’›n Alay›, I. cilt)
olmak için ‘yerimiz dar’, bu nedenle özet ge- bir k›sm› da, Majesteleri’nin
çev. Serpil Demirci
çelim. ‹yilik tanr›s› Paladin ve kötülük tanr›- Birinci Mühendislik Ala-
Ankira Yay›nc›l›k, Nisan 2003, 314 s.
ças› Takhisis’in bitmek bilmeyen savafllar›n- y›’ndakilerdir. Bafllar›nda, bil-
dan (ki bu savafllar› her daim fitne fücur Tak- ge komutan Kang vard›r.
Don Perrin, Margaret Weis
hisis ç›kar›r) M›zrak Savafl› henüz yeni bit- Kang ve alay› son savafltan ka-
Ejderan Kurallar› (Kang’›n Alay›, II. cilt)
mifl, ‘Alt›n Komutan’ nam elf k›z› Laruanna çarken, âlemin en savaflç› ›rk-
çev. Çi¤dem Çoygun
ve yol arkadafllar›, dünyaya aç›lan kap›y› tan- lar›ndan cücelerin küçük bir
Ankira Yay›nc›l›k, May›s 2003, 311 s.
r›ça Takhisis’in surat›na kapam›fllard›r. An- köyünün yan›nda kendilerine
bir s›¤›nak infla ederler. ‹flte
perdemiz tam bu noktada ‘Wizards of the Coast’ çizerlerinden iki ejderan tasviri
aç›l›r. rinde u¤rad›klar› flaflk›nl›k ve yavrular› bü-
Zaten savaflmay› pek bir seven cüceler, yütürken yapt›klar› sakarl›klar ise, bol mik-
yanlar›na tafl›nan bu komflulardan ziyade- tarda kahkaha vaat ediyor.
siyle rahats›z olmufllard›r. Bu nedenle, cüce Kang’›n Alay›’nda tüm hayat›n› savafl-
kabilesi ile ejderan kabilesi aras›nda epey maya adam›fl bir ›rk›n, gün gelip de savafl
kanl› savafllar ç›kar. Ancak Kang bakar ki bitti¤inde ne yapacaklar›n› bilemedikleri
cüceler üredikçe ürüyor, kendi askerleri ise bir dönem anlat›l›yor. Ne ekin yetifltirme-
eksilip duruyor, “Savafl savafl, nereye kadar?” yi becerebilen, ne de düzen kurmay› bilen
diye düflünmeye bafllar ve savafllarda ölüm- bu grubun hayatta kalma çabas› ço¤u za-
cül darbe vurulmamas› emrini verir. Cüce- man içinize dokunuyor. Kang, fantastik
ler de bir süre sonra bu ‘savafl sporu’na edebiyat tarihinin en karizmatik lideri ol-
uyum sa¤lar. ‹ki ›rk, bir çeflit ‘öldürmezlik mayabilir belki, ama yaflad›¤› kimlik buna-
Sevgili yazarlar›m›z Damla Özlüer ve Murat Meriç, pakt›’ yapm›fl say›l›r. l›m› ile en ‘sahici’ kahramanlar›ndan biri
Son derece k›vrak bir dille yaz›lm›fl olan olmaya aday. K›yamet Tugay› ve ard›ndan
21 Eylül’de evleniyorlar.
öyküyü soluksuz okurken, yavafl yavafl yerle- gelen ikinci kitap Ejderan Kurallar›, oku-
Kutluyor, mutluluklar›n›n daim olmas›n› diliyoruz. flik düzene geçen Kang’›n alay›n›n, kendine yucuyu tam anlam›yla ters köfleye yat›ran
özgü bir toplumsal antlaflma oluflturmas›n› bir öyküyü anlat›yor. K›sacas› bu öykü, alt-
AGOS kitap/kirk da izliyoruz. Alaydaki ejderanlar›n, gizli difli metin okumalar› da hesaba kat›ld›¤›nda,
yumurtalar›n› bulup ilk yavrular› gördükle- tam bir karamürsel sepeti!
mümkün de¤il. Satrapi’nin çizgi roman› yat›ld›¤› Türkiyeli izleyiciye/okuyucuya bu Ari Folman ve David Polonsky
lü filmin çizgi roman versiyonunun Türkçe mek gerek. Beflir’le Vals, ‘savafl karfl›t›’ bir
2007 tarihli anime filmden ba¤›ms›z olarak denli çekici gelmesine belki de flafl›rmamak Beflir’le Vals:
çevirisi geçti¤imiz ay yay›mland›. ‹zleyenler film ya da çizgi romandan ziyade, bir asker
Lübnan’da Bir Yaflam Hikâyesi
bilir; David Polonsky’nin çizgileriyle filmin okundu¤unda asla benzer bir yar›m kalm›fl- gerek. Folman, geçmifliyle yüzleflebilmek anlat›s› olarak okunmal›. Beflir’le Vals, savafl Ari Folman, geçmifliyle
l›k tad› b›rakm›yordu. için, birlikte savaflt›¤› arkadafllar›yla buluflup çev. Sabri Gürses
dinamik kurgusunun birleflimi, Beflir’le ve askerler hakk›nda, kökleri belki de Erich
Beflir’le Vals bir kâbusla bafll›yor. Filmin onlarla savafl üzerine konufluyor, konufltuk- Everest Yay›nlar›, A¤ustos 2010, 120 s. yüzleflebilmek için, birlikte
Vals’e ‘görsel flölen’ kliflesini cidden hak et- Maria Remarque’›n Bat› Cephesinde Yeni
tiriyordu. Filmin çizgi roman versiyonu- yönetmeni Ari Folman’›n arkadafl› Boaz, ça hat›rlamaya çal›fl›yor. Beflir’le Vals, kiflisel Bir fiey Yok’una kadar giden bir anlat› for- savaflt›¤› arkadafllar›yla buluflup
nun bu etkiyi muhafaza etti¤ini söylemek ona, uzun zamand›r gördü¤ü bir karabasan› düzeyde de olsa bir ‘tarihle yüzleflme’ anlat›- sanlar ancak yeni bir gelecek tasarlad›klar›n- muna baflvuruyor. Hat›rlayal›m: Remarqu-
ise güç. Ari Folman’›n filminin belki de en anlat›r. 26 tane kudurmufl köpek, gece vak- s› olarak izlenebilir/okunabilir pekâlâ. An- da haf›zalar›n› tazeleme ihtiyac› hissederler. e’›n roman›n›n ana karakteri Paul Baumer
onlarla savafl üzerine konuflu-
k›flk›rt›c› taraf›, bir çizgi-belgesel olmas›. ti penceresinin önünde toplan›r onu öldür- cak onun ‘Aflil topu¤u’ da bu yüzleflmeyle Bu anlamda tarihle yaflanan her ‘hesaplafl- s›n›f arkadafllar›yla birlikte I. Dünya Savafl› yor, konufltukça hat›rlamaya ça-
Folman, ço¤u zaman gerçek d›fl› / fantastik mek için. Boaz’a göre bu karabasan alakal›. Folman’›n, savaflla ilgili karabasanlar ma’n›n siyasi bir içeri¤i vard›r. Belki güncel bafllad›¤›nda coflkuyla gönüllü olur. Hemen wood’un Vietnam Savafl› filmlerine kadar, çimde katlanmak durumunda kalan askerle-
olanla özdefl tutulan animasyonu, kurmaca 1982’de, Lübnan Savafl›’nda yaflad›klar›yla görmeye bafllay›nca dan›flt›¤› psikiyatr dostu bir örnek vermekte yarar var. Malum, Tür- hepsi için savafl, d›fl›nda kalamayacaklar›, hayal k›r›kl›¤›na u¤ram›fl, travmatize olmufl re dair bir anlat›. Folman, Altyaz› dergisine
l›fl›yor. Ancak Folman’›n yafla-
ba¤lant›l›d›r. Boaz, savafl s›ras›nda arananlar Ori, haf›zan›n aktif yönü hakk›nda bir uya- kiye’de hemen herkes 12 Eylül’le hesaplafl-
olmayan (ya da ‘gerçek’) ile en çok efl tutu-
maktan dem vuruyor bugünlerde. Do¤al
zenginlefltirici bir deneyim, erkekliklerini is- kurban-askerin arketipi say›labilir. Bu anla- (say› 81) verdi¤i mülakatta bu durumu aç›k- d›¤› hesaplaflma, onu geçmiflinin
lan belgeselle bir araya getiriyor. Çizgisel- listesindeki Filistinlileri bulmak için köylere r›da bulunur: “Bir grup insana çocukluk re- pat edebilecekleri bir inisiyasyon töreni, ve t› formunda askerler fail de¤il ma¤durdur- ça ortaya koyuyordu asl›nda. Ona göre,
lefltirilmifl röportaj sekanslar› bu etkileyici bask›n düzenleyen birliklerde görev alm›fl- simlerini göstermifller. Resimlerin ço¤u ger- olarak herkes bu hesaplaflmay› mevcut siya-
gündelik yavanl›¤›n ötesine geçme imkân› lar, savafl onlar› bedenen ve ruhen kötürüm “Beflir’le Vals, basitçe s›radan bir askerin gö-
ahlaki yükünü üstlenmeye sevk
çizgi-belgesel deneyinin en belirgin oldu¤u t›r. Bu geceyar›s› bask›nlar›nda ‹srail asker- çekten olan fleylermifl. Bir lunapark resmiy- sal güç iliflkileri içerisinde, kendi siyasal
meflrebince tarif ediyor. Hal böyle olunca,
tafl›yan, efli benzeri olmayan bir serüvendir. eder. Beflir’le Vals de ‘bir trajedi olarak sava- zünde tüm savafllar›n anlams›z ve aptalca ol- etmiyor; geçmifliyle yüz yüze
bölümlerdi. Mamafih çizgi roman versiyo- lerinin yaflad›¤› en büyük s›k›nt›, daha onlar se sahteymifl. Lunapark foto¤raf›na oraya Roman›n gerisi Baumer ve arkadafllar›n›n fl›n ebedi kurbanlar› olan askerler’ temas›n› du¤unu” anlatan bir filmdi.
nunda bu etki kayboluyor, Folman’›n yap- köye girmeden kokular›n› al›p havlamaya 12 Eylül darbesine yol açan sürecin ne oldu-
savafl içerisinde u¤rad›klar› hayal k›r›kl›¤›na, takip ediyor. Dolay›s›yla Beflir’le Vals, Filis- Sorun belki de tam burada. Asker anlat›- gelip onun a¤›rl›¤›n› üzerinden
t›¤› görüflmeler sair çizgi karelerden ay›rt bafllayan köpeklerdir. Boaz’a, köye girerken ¤u, darbeden hangi toplumsal kesimlerin
maruz kald›klar› maddi ve manevi tahribata tinlilere ya da Filistin topraklar›n›n ‹srail ta- lar›, savaflta askerlerin yapt›klar›ndan çok atmas›na yar›yor.
edilemiyor. Polonsky’nin çizimleri çarp›c›- havlayan köpekleri öldürme görevi verilir; Beflir’le Vals, Filistin toprakla- zarar gördü¤ü, kimlerin darbe sürecinden
dairdir. Baumer, 1920’lerin ikinci yar›s›n- raf›ndan kolonize edilmesinden ziyade, sa- onlara yap›lanlara, kurban-askerlerin maruz
ona göre, evine hemen her gece gelenler, o istifade etti¤i gibi sorular hep mevcut siyasal
l›¤›n› muhafaza etse de, çizgi roman versi- r›n›n ‹srail taraf›ndan kolonize güç iliflkileri ve bu iliflkiler ba¤lam›nda fle-
daki savafl edebiyat› patlamas›ndan Holy- vafl›n neden oldu¤u ›st›raplara pasif bir bi- kald›klar›na yo¤unlafl›r. Bu da, bir anlamda
yonunda, filmin dinamizminden eser yok. öldürdü¤ü köpeklerdir. Bu karabasanla bafl-
Örne¤in, ‹srail askeri Frenkel’in, Beflir Ce- layan Beflir’le Vals ’te, ve bir karabasan baflka edilmesinden ziyade, savafl›n ne- killenen hegemonik söylemler arac›l›¤›yla
olufluyor. Dolay›s›yla günümüzde hâkim
mayel’in dev portresi önünde adeta dans bir karabasan› tetikliyor. Boaz, arkadafl›na den oldu¤u ›st›raplara pasif bir olan flekliyle ‘hesaplaflma’, pekâlâ baflka bir
ederek Filistinli direniflçileri yayl›m atefline
tuttu¤u, filme ad›n› veren sahne, çizgi ro-
onun da savaflla ilgili böyle hat›ralar› olup
olmad›¤›n› sorunca, Ari savafl hakk›nda hiç- biçimde katlanmak durumunda dünya için verilmifl bir mücadelenin belle¤i- madenataran
ni yok etmenin bir yolu haline de gelebili-
manda bütün gücünü yitiriyor. Filmin dra- bir fley hat›rlamad›¤›n› söylüyor. Ancak o
kalan ‹srail askerlerine dair bir yor. 12 Eylül’le hâkim ‘yüzleflme’ biçimi,
matik yap›s›n› pekifltiren Max Richter’in gece Ari de rüyas›nda Lübnan Savafl›’n›,
neoliberal konsensüsü sorgulayan de¤il, bes- Sarkis’in penceresinden
müzi¤inin eksikli¤i de hissediliyor. Teflbih- Sabra ve fiatilla kamplar›n› görüyor. anlat›. ‹srail’deki resmi anlat›- leyen bir hal alabiliyor. Parantezi kapatal›m.
‹nkâr ve haf›za siyaseti üzerine
Ça¤dafl sanat›n en önemli isimlerinden Sarkis’in (Zabunyan) 2 Eylül’de
n›n çok da d›fl›na ç›kmayan öy- Beflir’le Vals, Lübnan Savafl› konusunda
Zürih Üniversitesi’ne ba¤l› Kamusal Alan ve Beyo¤lu Kaz›m Taflkent Sanat Galerisi’nde aç›lan ve bir ay sürecek ‘Bir
‹srail’deki resmi anlat›n›n çok da d›fl›na ç›k-
küde, askerlerin karfl›laflt›¤› Fi- m›yor. Bu durum Sabra ve fiatilla kampla- Toplum Araflt›rmalar› Merkezi’nde ö¤retim ‹kona’ bafll›kl› sergisine paralel olarak, Sarkis – Ondan Bize / From Him
üyesi olan Seyhan Bayraktar’›n Türkiye’de to Us bafll›kl› bir kitap yay›mland›. Yap› Kredi Yay›nlar› taraf›ndan
listinlilerin adlar›, konuflmalar› r›nda gerçekleflen katliam hususunda daha
‘soyk›r›m ve haf›za siyaseti’ni ele alan doktora bas›lan kitap, Sarkis’in k›z›, sanat tarihçisi Elvan Zabunyan taraf›ndan
da belirgin hal al›yor. Ari, ona savaflta ne kaleme al›nd›.
yok – onlar ‘anonim’... yapt›¤›n› hat›rlamas› için o zamanki arka-
tezi kitaplaflt›r›ld›. Politik und Erinnerung: Der
Diskurs über den Armeniermord in der Türkei Türkçe ve ‹ngilizce, iki dilli olarak yay›mlanan ve sergiye de¤il, Sarkis’in
dafllar›yla konuflmas›n› tavsiye eden psiki- zwischen Nationalismus und Europäisierung, biyografisine odaklanan kitapta, Sarkis’le yap›lm›fl bir söylefli de yer
yatr dostuna, hiç hat›rlamak istemeyece¤i [Siyaset ve Haf›za: Milliyetçilik ve Avrupal›lafl- al›yor. Keskin bir analiz yetene¤ine sahip olan sanatç›n›n deneyimlerinin
hiç gitmemifl çocuklar›n resmini bindir-
bir gerçekle karfl›lafl›rsa ne olaca¤›n› sorar. ma Aras›nda Türkiye’de Ermeni Katliam› Söy- yeni nesillere aktar›lmas› aç›s›ndan de¤erli bir çal›flma...
mifller. Gruptaki insanlar›n %80’i sahte re-
Psikiyatr›n cevab› nettir: “Bizim kapal› tut- lemi] bafll›¤›yla, Almanca olarak yay›mlanan
simde kendini görüp, olay› olmad›¤› halde Elvan Zabunyan, Sarkis – Ondan Bize / From Him to Us,
mak istedi¤imiz karanl›k alanlara girmemizi kitapta yazar, bir söylem analizi çerçevesinde
hat›rlam›fl.” Yani Ori’ye göre mesele sadece Yap› Kredi Yay›nlar›, Eylül 2010, 154 s.
engelleyen bir mekanizmam›z var. Belle¤in Türkiye’de Ermeni soyk›r›m›na dair haf›zaya
haf›za kayb›, bir hadiseyi hat›rlayamamak odaklan›yor. Konunun, Türkiye’nin Avrupa
seni gitmen gereken yere götürür.” Gerçek-
de¤il, onu nas›l hat›rlad›¤›m›zd›r da: “Bel- Birli¤i’ne üyeli¤i ile ilgili müzakereleri süresin-
ten de, Folman’›n belle¤i onu istemedi¤i
lek dinamiktir, canl›d›r. E¤er ayr›nt›lar ce s›kça gündeme gelmesine ra¤men yeterince Masallar›n gücü
yerlere götürmüyor. Katliam›n yegâne so- Seyhan Bayraktar
kaybolmuflsa, kara delikler varsa bellek hiç incelenmedi¤inin vurguland›¤› çal›flmada, bu
rumlusu, gözünü kan bürümüfl Falanjistler- Politik und Erinnerung:
olmam›fl bir fleyi tümden ‘hat›rlay›ncaya’ meselenin, bir ‘geçmifl siyaseti’ oluflturulmas›n-
dir. ‹srail ancak ihmalkârl›¤› nedeniyle elefl- Der Diskurs über den Yazar ve çevirmen Feyza Zaim’in haz›rlad›¤› Ermeni Masallar› bafll›kl› kitap,
dek oralar› doldurur.” daki rolü ve bu siyasetlere ba¤l› olarak söylem-
Ezcümle, bir fleyi hat›rlamak onu tekrar tirilebilir, o kadar. Aç›kças›, Folman geçmi- Armeniermord in der sel de¤iflimleri inceleniyor. Çal›flmada, “Türkiye geçti¤imiz ay Can Çocuk Yay›nlar› taraf›ndan yay›mland›. Kitap, ço¤u Sahag
fliyle yüzleflirken Sabra ve fiatilla’n›n sorum- Türkei zwischen Cumhuriyeti’nin son 50 y›l›nda, bu söylemin Movsisyan (1867-1939) taraf›ndan, 20. yüzy›l›n bafllar›nda, Mufl civar›ndaki
etmek de¤il, yeniden ve çok farkl› koflullar
lulu¤unu üstlenmiyor. Orada olmaktan, Fa- Nationalismus und k›r›lma noktalar›nda uluslararas› bask›n›n rolü köylerde derlenmifl, “kiflisel de¤erlerin önemi ve akl›n› kullanman›n gücü”nün
alt›nda yeniden oluflturmak, infla etmektir.
lanjistleri sadece izlemifl olmaktan, hatta Europäisierung nedir?”, “ ‘Türk kimli¤i’ bu söylemi ve haf›za vurguland›¤› on dört masaldan olufluyor. Bu masallar aras›nda, ‘Aslanzade ve
Dolay›s›yla ‘tarihle hesaplaflmak’ ya da Zanpolate’, ‘Elmas ‹fllemeli Gömlek’, ‘Haç›n› S›rt›nda Tafl›yan Çocuk’, ‘Kâhin
onlar Filistinlileri katlederken kamp› iflaret [Siyaset ve Haf›za: oluflumunu ne yönde etkilemektedir?” gibi so-
‘geçmiflle yüzleflmek’ orada bir yerlerde du- Uçurtma’, ‘Nerso’nun yan› s›ra, Sarkis Seropyan taraf›ndan aktar›lm›fl olan
Milliyetçilik ve Avrupal›laflma rulardan hareketle, ilgili taraflarla yapt›¤› söyle-
rup bizi bekleyen bir hadisenin keflfedilme- fiflekleriyle ayd›nlatm›fl olmaktan suçluluk
Aras›nda Türkiye’de Ermeni flileri aktaran Seyhan Bayraktar, bu konuda geç- ‘Topra¤›n Gücü’ de bulunuyor.
si de¤il, onun bugünkü gerçeklik içerisinde duydu¤u anda dahi, psikiyatr arkadafl› bu
Katliam› Söylemi] miflten bugüne kadar sürdürülen çeflitli siyasi
yeniden tasarlanmas›d›r. Haf›za bu anlam- suçluluk duygusunun anlams›zl›¤›n› vurgu- Ermeni Masallar›, çeviren ve derleyen: Feyza Zaim, resimleyen: An-Su Aksoy,
Transcript (Almanya), manevralar›n bir ‘inkâr söylemi’nin ötesine ge-
da aktiftir; haf›zayla iliflkimiz, san›ld›¤›n›n luyor: “‹stemesen de Nazi rolüne sokulmufl- A¤ustos 2010, 314 s. Can Çocuk, A¤ustos 2010, 116 s.
çemedi¤ini vurguluyor.
aksine, geçmiflten çok gelecekle ilgilidir. ‹n- sun. Orada olmam›fl de¤ilsin. Oradayd›n.
AGOS kitap
12 eylül 2010 eylül 2010 13 AGOS kirk
Medya metinleri (asl›nda)
ne söylüyor?
CEREN SÖZER‹
Tezcan Durna taraf›ndan derlenen makalelerden oluflan Medyadan Söylemler, medyan›n yaln›zca kültürel donan›m aç›s›ndan avantajl›
olanlar›n sesini duyurdu¤unu, toplumdaki eflitsiz iktidar iliflkilerinin medya ürünleriyle yeniden üretildi¤ini, bu nedenle örgütlü siyasal mü-
cadele ile birlikte medya metinlerinin elefltirel gözle okunmas› gerekti¤ini savunuyor.
Bu memleket bizim
‘sittir’ çekti¤ini anlatt›. Konuflmalar› du- lerin evlerini de talan ediyorlarm›fl” diye de- ya ustas› Manoli, kar›s› Eleni ve k›z› Aliki. ler yap›n” diye çekilen telgraf, Selanik’teki
yuyordu Manoli, ama alg›layam›yordu. Ka- vam etti. Manoli bir kez daha dinlediklerini K›z kardefli Marika, kocas› ve iki o¤lu da bir bombac›n›n kimli¤i, Menderes hükümetinin
fas› düflüncelerle, planlarla doluydu. Akl›n- duymama halindeydi. U¤ultuydu her fley. gün önce ayn› gardan hareket etmifllerdi. talimatlar›, Ekspres gazetesinin k⤛t stoklar›,
da Arnavutköy, anas› ve babas› vard›. Kara- Bütün kötülükler, vahflet, dehflet, u¤ultu ha- *** lime lime ortal›¤a saç›lan bilgiler aras›ndayd›.
r›n› verdi; kar›s›n› ve k›z›n› buraya getirecek, linde üstüne dökülüyordu. Sadece, Tatav- O¤lu Stavro’nun tüm ›srarlar›na ra¤men, Özel Harp Dairesi’nde görevli bir generalin
PAKRAT ESTUKYAN kendisi Arnavutköy’e gidecekti. Hac›’n›n la’da herkesin kiliseye s›¤›nd›¤›n› söyledi on- trenle gitmek konusunda diretmiflti Aliki. “Çok baflar›l› bir özel harp operasyonuydu”
garaj›na indi. Garaj›n kap›s› kapal›yd›. Bir- lara. Ard›ndan da motosikletini Arnavut- 10 yafl›ndayken Yunanistan’a geldi¤i yoldan ifadesi de y›llarca sürdürülen inkârlar›n üze-
kaç kez tekmeledikten sonra kap› araland›. köy’ün tepeliklerine do¤ru sürdü. Babas›, ne 50 y›l sonra dönmek istemiflti Konstantino- rine tüy dikmiflti. Aliki flaflk›nl›k ve dehfletle
Hac› bu saatte burada olmazd› normal flart- “Nas›ls›n›z?” diye sordu, ne de baflka bir fley. poli’ye. Buna da çok direnmiflti. Stavro’nun bak›yordu duvardaki foto¤raflara. Dün cad-
“Biz baflkalar›n›n bedel ödeyerek, kan ve ter dökerek kurduklar› cennetlere de¤il, larda. Ama gelmiflti, garaj›ndayd›. O da ke- “Bu memlekette durulmaz art›k, bu herifler- can› ç›km›flt› annesini ‹stanbul’a gitmeye ik- dede gezerken tan›yamad›¤›, bulamad›¤› evi-
penkleri tam vaktinde indirdiklerini, içerde- le yaflanmaz bundan sonra. Komflumun 10 na edinceye kadar. Manoli hayatta olsayd›, ni bugün foto¤raftan bulmufl, tan›m›flt›.
yaflad›¤›m›z cehennemi cennete çevirmeye talibiz.” Hrant Dink ki arabalara bir zarar gelmedi¤ini anlatt›. yafl›ndaki o¤lu ‘Pis gâvurlar’ deyip tafl att› olacak ifl de¤ildi. Babas›n›n “Bu memlekette Stavro uzaktan izliyordu annesini, onun me-
Manoli gene dinliyor ama duymuyordu. camlar›ma. Ben her gün evden ç›karken bir- yaflanmaz art›k” sözü ölünceye kadar ç›kma- rakla foto¤raflara dal›fl›n›. Ans›z›n, bir ba¤›r›fl
Motosikletin üstündeki örtüyü kald›rd› ve kaç fleker koyar›m cebime, o veletle karfl›lafl›r- m›flt› kula¤›ndan. Aliki huzursuzdu, sanki ça¤›r›fl içerisinde, bir grup insan bast› sergi sa-
Sabah saatleri olsa “‹fl bekleyen ameleler” di- koridoru geçmifl, merdivenin birkaç basa- “Ya flimdi yapabilirim, ya hiç” diye dü-
3 veya 4 Eylül günü, Asmal› Mescit’teki
mobilya ustas› Manoli dükkân›n› kapat-
m›fl, evine gitmek üzere Galatasaray’daki
ye düflünürdü, ama bu saatte neyin nesiydi
bu? Sonra, ayn› kümelenmeyi Elmada¤’da
ma¤›n› ç›km›fllard› bile. Teti¤e pefl pefle iki
kez dokundu. ‹ki adam kanlar içinde, s›rtüs-
flündü ve evinin merdivenlerinde yatan iki
cesedi çekifltirerek soka¤a ç›kard›. Sonras›n-
derhal ç›kt› garajdan. Önce kar›s›n› ve k›z›-
n› son duraktaki kiliseye b›rakt›, ard›ndan
sam vereyim diye. Durulmaz art›k bu mem-
lekette.” Manoli ne yapt›ysa, ne kadar dil
babas›na ihanet etmifl gibi. Oysa o¤lu Stav-
ro, onun do¤du¤u kentte güzel izlenimler
lonunu. Duvardaki resimleri teker teker yer-
lere at›p k›rd›lar, üstünde tepindiler. Aliki
Feriköy’ün ara sokaklar›ndan döne dolafla döktüyse de ikna edemedi annesini ve baba- edinmesi için bir sürü detay düflünmüfltü. dehflete kap›lm›flt›. Hemen o¤lunun yan›na
tramvay dura¤›na do¤ru yol al›rken, Anka- da gördü. Pangalt›’da da benzer bir grubun, tü yere y›¤›ld›lar. 12 kalibrelik gülleler gö- da o iki ölüyü kim, ne zaman, nas›l kald›rd›
Arnavutköy’e gitti. Yolda geçti¤i her yer y›- s›n›. Arnavutköy’deki evlerini b›rak›p Tatav- Pandeli’de ö¤le yeme¤i yediler. Bir gün ön- s›¤›nd›, sindi bir duvar dibine, ve olanlar› iz-
ra’da D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n üçüncü kat›n- bu sefer ellerinde meflalelerle yürüdü¤ünü ¤üslerini parçalamakla kalmam›fl, yak›n me- oradan, hiç bilemedi. Sanki hiç böyle bir fley
k›mdan nasibini alm›flt›. Kuyu Restoran’a la’ya, o¤ullar›n›n, k›zlar›n›n yan›na gitmeye ce son duraktaki kiliseye gitmifllerdi. Cadde- lemeye koyuldu. Sergiyi düzenleyenler, sal-
daki küçük bir odada, emekli büyükelçi fia- görünce dehflete kap›ld›. Tramvay Kurtulufl safeden atefllenince ayaklar›n› da yerden kes- yaflanmam›fl gibi. Kimse hesab›n› sormaya
u¤rad›. Tan›d›k bir sürü insan vard› kap›da. raz› olmad› iki ihtiyar. “Sen bizi merak etme, deki evlerini bulamad› Aliki. Ne kendi evle- d›rganlar› tan›yorlard›. En çok da sald›rgan
kir Bey üç meslektafl›yla toplant› halindeydi. Caddesi’ne döndü¤ünde cam flang›rt›lar› her miflti bir anda. Ard›ndan gelenler can hav- kalkmad› öldürdü¤ü canlar›n. Ertesi günler-
Bal›kç› Tanafl’a annesini ve babas›n› sordu. köyün gençleri bizi yaln›z b›rakmaz, Tanafl ri, ne de yan›ndakiler kalm›flt›. Geçen 50 bir avukattan bahsediliyordu.
Londra’dan gelen telgraf› de¤erlendiriyorlar- yönden duyulmaya bafllam›flt›. ‹ki durak liyle gerisingeri kaçm›fllard› bile. Tüfe¤ini de gazeteleri dikkatle takip etti, belki biri bu
“‹yiler, biraz önce yanlar›na ç›kt›m. Sizi me- biraz önce buradayd›” dedi babas›. y›lda hepsi 5-6 katl› apartmanlara dönüfl- Otele dönerlerken, Aliki, ertesi gün kal-
d›. “S›k›flt›k, kamuoyunun duyarl›l›¤›n› an- sonra Tepeüstü’nde indi. Can havliyle ken- k›rd›, iki gülle daha yerlefltirdi. Sonra da ol- konuda bir fley yazar diyerek. Günlerce uyu-
rak ediyorlar” dedi Tanafl, ve Yedikule’den Yafll› Apostol’un “Bu memlekette durul- müfltü. Ama en büyük sürpriz bugüne sak- kacak trenle dönmeyi önerdi o¤luna. “Bu
latabilecek, elimizi güçlendirecek bir fleyler dini içeri att› ve seslendi: “Eleni! Aliki! Ça- du¤u yerde k›m›ldamadan beklemeye baflla- yamad› Manoli. Hayat›nda ilk kez insan öl-
gelen cinayet haberlerini saymaya bafllad›. maz art›k” sözleri üç gün boyunca kulakla- lanm›flt›: Beyo¤lu’ndaki 6-7 Eylül sergisi. memlekette yaflanmaz” sözünü kaç kez tek-
yap›n” yaz›yordu telgrafta. Üçünün ortak buk yukar› ç›k›n!” Kurtulufl’ta, cadde üze- d›. Kap›n›n önü boflalm›flt›. Geçen zaman› dürmüfltü. Kufllara atefl edip birkaç›n› dü-
“Papaza iflkence yap›p kuyuya atm›fllar, k›z›- r›nda ç›nlad› durdu Manoli’nin. Dördüncü Y›llar boyu inkâr edilen, konuflulmayan, rar etti Allah bilir… Onu ikna edecek sözle-
fikri oldu M‹T Müsteflar›’yla akflam yeme¤i rinde, üç katl› bir evdi oturdu¤u – flu ‘kap› kestiremedi. Bir süre sonra düflenlerin yüzle- flürmeye benzemiyordu bu ifl. Gö¤üslerine
na da tecavüz etmifller” dedi. Bir baflkas› gün, sabah 9.30’da Sirkeci Gar›’ndan hare- üzeri örtülen 6-7 Eylül pogromu son y›llarda rini tüketmiflti Stavro, bafl›yla onaylad› an-
yemek. Kulüp uygun olmazd›, yeme¤i Göl- kapama’ dedikleri türden bir ev. Kar›s›n› ve rine bakmadan, üstlerine basmamaya dikkat niflan alm›fl ama gözlerinin içine bakm›flt›
“Bal›kl›’da mezartafllar›n› k›rm›fllar, Ermeni- ket eden trendeydi, Asmal› Mescit’li mobil- didik didik ediliyordu. Londra’dan “Bir fley- nesinin önerisini.
bafl›’nda yediler. Baflbakanl›k’ta sürdü top- k›z›n› üçüncü kata gönderdi, kendisi de çif- ederek merdivenlerden indi, caddeye ç›kt›. vurdu¤u adamlar›n. O gözlerdeki dehflet,
lant›, ancak tamamen farkl› bir kadroyla. tesine domuz güllelerini sürüp birinci kata Hiç kimse yoktu caddede. Gruplar halinde korku ve flaflk›nl›k haf›zas›na kaz›nm›flt›. Hiç
Onlar harekâtlar›n› projelendirir- akl›na gelmemiflti, 6 Eylül onun do-
ken fiakir Bey gecelik entarisini giy- ¤um günüydü. 32’yi bitirip 33’üne gir- e l i m i z e u l a fl a n l a r
mifl, takkesini kafas›na geçirmifl, di o gün. Kar›s› Eleni küçük bir pastay-
uyumaya haz›rlan›yordu. Baflbakan- la gelmiflti eve. Vurduklar›ndan biri
TAR‹H, KÜLTÜR, S‹YASET Feminizm ve Tiyatro B‹L‹M Nurten Ertul M‹ZAH
l›k’taki toplant› sabah ezan›yla sona gencecik bir o¤land›, b›y›klar› terleme-
çev. Ayflan Sönmez Miras
erdi. 5 Eylül gecesi talanc›lar› tafl›- miflti daha. Aliki bö¤ürtlenli pastay› (OSMANLI, TÜRK‹YE) Jonah Lehrer Gözlük, Mart 2010, 488 s. Kaan Sezyum
Bo¤aziçi Ün., Haziran 2010,
ma iflinde kullan›lacak kamyonlar çok sever. Çekifltirerek kap› önüne ç›- Jan Devleto¤lu Karar Ân›: Beynimiz Oh Yes!
197 s.
tedarik edilmiflti. Talanc›-çapulcu kar›rken fark etmiflti, ayakkab›s›n›n bi- ‹ngiliz Arflivlerinde Karar Vermemizi Nas›l Sa¤l›yor? Jack Kerouac Can Gençlik, A¤ustos 2010,
güruhu haz›rlanm›flt›. Ancak her ne ri de yoktu aya¤›nda. Sahi, silah sesine 12 Eylül’ün Ayak Sesleri Hakan Çörekçio¤lu (der.) çev. Ferit Burak Aydar Yeralt›sakinleri 221 s
olmufl, nas›l olmuflsa haber ‹stan- ra¤men ne Eleni ne de Aliki ç›km›flt› Do¤an, Eylül 2010, 306 s. Kant Felsefesinin Politik Evreni Bo¤aziçi Ün., A¤ustos 2010, çev. Zeynep Demirsü
bul’daki Türklere, Müslümanlara ortaya. “Ulan, beni de mi merak etme- Bilgi Üniv., A¤ustos 2010, 268 s. 301 s. Ayr›nt›, Eylül 2010, 152 s. ÇOCUK
s›zd›r›lm›flt›. 5 Eylül sabah› Manoli, di bunlar? Ayakkab›y› nerede düflürdü Uygur Kocabaflo¤lu
Tatavla’daki evinden ç›k›p Galata- acaba? Ulan, b›y›¤› bile terlememifl bu- “Hürriyet”i Beklerken: J. K. Gibson-Graham Kurt Gödel fiahsene Cam›z
Petros Markaris
saray tramvay›na binerken hiçbir nun. Kim ulan bunlar? Bural› de¤iller, ‹kinci Meflrutiyet Bas›n› Principia Mathematica Günefl Yüklü Masallar
(Bildi¤imiz) Kapitalizmin Sonu: Eskiden, Çok Eskiden
Bilgi Üniv., 186 s. A¤ustos 2010 çev. Özge Ekin resimleyen: Vaghar Aghaei
ola¤anüstülük sezmedi. Ancak, ayn› nereden gelmifller ki? Ulan ben sizin Siyasal ‹ktisad›n Feminist Elefltirisi çev. ‹lknur Özdemir
Bo¤aziçi Ün., Temmuz 2010, Can Çocuk A¤ustos 2010, 197 s.
gün bir fleyler olaca¤›n› haber alan anan›z›, avrad›n›z›…” Bacaklar›ndaki çev. Zeynep Gambetti Turkuvaz, Temmuz 2010, 231 s.
fiükrü Küçükflahin 60 s.
Türkler ve Müslümanlar kap› önle- titreme, a¤z›ndan ç›kan küfürlerle bir- Metis, Eylül 2010, 396 s.
Kemal’in Gelifli: Jean de la Hire
rinde birbirleriyle f›s›ldafl›yor, “Bu- likte azalmaya bafllad›. Ama hâlâ mide- J. C. Oates
15 Günlük F›rt›na Mine Kara - N. Emrah Ayd›nonat PS‹KOLOJ‹ ‹ki Çocu¤un Devriâlemi
gün her zamankinden daha m› er- si bulan›yor, bafl› dönüyor, gözleri ka- Do¤an, Eylül 2010, 202 s. Seksi
ken kapatal›m, yoksa ne olur ne ol- rar›yordu. (der.) Ayala Malach Pines çev. Meral Camc› çev. Gülten ‹ldeniz
maz, biraz daha m› bekleyelim” di- Manoli neyin bitip bitmedi¤ini bile- Görünmez Adam Smith Âfl›k Olmak: Can Gençlik, A¤ustos 2010, resimleyen: Baflak Karafak›
Erdal Küçükyal›n
ye birbirlerine dan›fl›yorlard›. miyordu. Kurtulufl Caddesi bir anda ‹letiflim, Eylül 2010, 238 s. Sevgililerimizi Neye Göre Seçeriz? 159 s. Can Çocuk, Eylül 2010, 103 s.
Turna’n›n Kalbi:
Mekanizma bir saat gibi ifllemeye sakinleflmiflti, kimse geçmiyordu. Akl›- Yeniçeri Yoldafll›¤› ve Bektaflilik ‹letiflim, Eylül 2010, 400 s.
Herfried Münkler Celil Oker Muhsine Helimo¤lu Yavuz
koyuldu. Yunanistan’da yaflayan bir na Arnavutköy’ün tepesinde yaflayan Bopaziçi Ün., A¤ustos 2010,
Yeni Savafllar Yenik ve Yaln›z: H›le ile D›lle: Kürt Masallar›
M‹T ajan› Selanik’te Atatürk’ün annesi ve babas›, Kurtulufl son durakta 243 s. ROMAN
çev. Zehra Aksu Y›lmazer Bir Remzi Ünal Polisiyesi resimleyen: Claude Leon
evini bombalad›, ‹stanbul’da ‘Ex- Sefa Meydan›’nda yaflayan k›z kardefli Oya Baydar
Orhan Miro¤lu ‹letiflim, Eylül 2010, 228 s. Turkuvaz, A¤ustos 2010, 287 s. Can Çocuk, Temmuz 2010, 67 s.
pres’ gazetesi “Rumlar, Selanik’te geldi. fiaflk›na dönmüfltü. Kar›s›n› ve Savafl Ça¤› Umut Ça¤›:
Ata’m›z›n evini bombalad›lar!” k›z›n› burada b›rakamazd›. Tüfe¤ini Ölümden Kalma:
Diyarbak›r Cezaevi’nden Masakazu Yamakazi Bir Yirmi Yafl Güncesi
manfletiyle akflam bask›s›nda olay› duyurdu. Andrey Platonov Cemil Kavukçu
ç›kt›. Avc›yd› Manoli. Kendine ait en büyük evlere, iflyerlerine sald›ran kalabal›k bir anda yan›na alsa bir çeflit, almasa baflka çeflit... Kol Japon Kültürü: Japonlar ve Can Gençlik, Temmuz 2010,
Mektuplar Can Özgürlü¤e Kaç›fl (Bopato – 2)
Manoli, o gün ne testere alm›flt› eline ne de zevki, çocukluk arkadafl› ‹brahim’le hafta- buharlaflm›flt› sanki. Böylesi bir dirençle kar- demiri de paramparça. Kap›, Nasrettin Ho- Bireycilik 135 s.
Everest, A¤ustos 2010, 218 s. çev. Günay Çetao K›z›l›rmak Resimleyen: Mustafa Delio¤lu
çekiç, ne rende, ne e¤e. Bütün gün, iki ç›ra- sonlar› sepetli motosikletine binip ava ç›k- fl›laflabileceklerini hesaplamam›fllard›. Kimse ca türbesi gibi olmufltu. Yapacak bir fley yok- çev. O¤uz Baykara Metis, Eylül 2010, 147 s. Can Çocuk, Eylül 2010, 98 s.
¤›yla, kurutmak için bir senedir arka bahçe- makt›. Çoklukla Tekirda¤ taraf›na kufl vur- onlara böyle bir ihtimalden bahsetmemiflti. tu. Dolu tüfe¤i kar›s›na verip “Ben Mari- Ergun Özbudun, William Hale Bo¤aziçi Ün., A¤ustos 2010, Max Brooks
de beklettikleri keresteleri incelemifller, uy- maya giderlerdi, ama fiflekli¤inde birkaç da Öncesinde evlere sald›rmak da yoktu. “Gâ- ka’ya gidiyorum” dedi. Cadde boyunca ev- Türkiye’de ‹slamc›l›k, Demokrasi 143 s. Zombi Savafl›
çev. Alican Karakaya YAfiANTI ‹smet Kür
gun gördüklerini dükkâna tafl›m›fllard›. Çok domuz güllesi olurdu. Kap› dövülmeye bafl- vurlar›n dükkânlar›n› y›kacaks›n›z, memle- lerden soka¤a at›lm›fl eflyalar›n aras›ndan ve Liberalizm: AKP Olay›
Do¤an, A¤ustos 2010, 325 s. Mutlu ve Zorlu Y›llar
yorgundu. Huyu olmayan bir fley yapt›. Eve lad›¤›nda kendisi de içeriden, merdiven ba- keti gâvurlardan temizleyeceksiniz” denmifl- zorlukla vard› Sefa Meydan›’na. Kilise kap›- Do¤an, Eylül 2010, 289 s. KENT TAR‹H‹, GEZ‹ Onur Eyüp Karado¤an (Coflkun’un Serüvenleri – 1)
gitmeden Bal›k Pazar›’na sapt›. ‹mroz’da iki fl›ndan kol demirinin ne kadar dayanaca¤›n› ti onlara, köydeki caminin avlusunda. Ama s›ndaki kalabal›¤› görünce önce oraya girdi. Spastik Engelli
Feridun Andaç Stoyan Tz. Daskalov Can Çocuk, A¤ustos 2010, 139 s.
tek att›, beyaz peynir ve kavunla. Bir yandan görmeye çal›fl›yordu. Neyle vurduklar›n› Topkap›’dan sonra ipin ucu kopmufltu. Ge- Orada ye¤enleri Niko ve Sotiri’yi gördü. S‹YASET, KÜLTÜR, Bir Gencin Mücadelesi
da kendi kendine kahrediyordu, “Manyak Erzurum: Bir Kentin Solgun Yüzü De¤irmen
merak ediyordu bir yandan da. Eski filmler- lenler öbek öbek ayr›lm›fl, her bir öbek bir “Annem babam da burada” dedi Niko day›- FELSEFE, ‹KT‹SAT Can Gençlik, Eylül 2010, 74 s.
Dharma, Temmuz 2010, 495 s. çev. Mustafa Balel Filiz Özdem
m›s›n, tek bafl›na ne iflin var meyhanede?” de gördü¤ü koçbafllar› geldi akl›na. Öyle bir kolbafl›n›n emrinde flehrin de¤iflik semtleri- s›na. O panik halindeki kitlenin içinde k›z
Jean Baudrillard Kavis, Haziran 2010, 389 s. Kitap Kurtlar› ‹çin
diyerek. ‹ki kadeh sek rak› on dakikada al- fley olmal›yd›, zira kol demiri duvara saplan- ne yönlendirilmiflti. Bundan sonras› da iflte kardeflini ve damad›n› buldu. Çok korkmufl-
Sanat Komplosu (Yeni Sanat Jason Goodwin Hayvanlar Âlemi:
m›flt› yorgunlu¤unu. Hesab› verip ç›kt›¤›nda d›¤› yerden gevflemeye bafllam›flt› bile. Bir- bu kolbafl›lar›n izan›na göre yürüyecekti. lard›. “Bizim soka¤›n Türkleri de onlarla Bir Ucu Alt›n Boynuz:
ÖYKÜ
Düzeni ve Ça¤dafl Estetik – I) Ça¤an Dikenelli Do¤adaki Dostlar›m›z
karafakinin yar›s› hâlâ doluydu. kaç darbe sonra kap› ard›na kadar aç›ld› ve Onlar hem semti biliyorlard›, hem de bir birlik oldu” dedi damat Anastas. Yan›ndaki De¤iflen Avrupa’da Bir Seyyah Leyla Ruhan Okyay
çev. Elçin Gen - Ifl›k Ergüden Ernest, Cervo ve Biz: resimleyen: Emine Bora
Tramvay Parmakkap›’dan geçerken köfle- güruh içeri dald›. “Kaç›n, silah› var” diye ba- gün önceki evleri iflaretleme iflinde bulun- komflusu da, baflgedikli ‹hsan Efendi’nin çev. M. Begüm Güzel Çilesine Âfl›k
‹letiflim, Eylül 2010, 98 s. Bir Sitkom Roman Do¤an Kardefl, A¤ustos 2010,
deki kalabal›k dikkatini çekti Manoli’nin. ¤›ran sesi duyduklar›nda, en öndekiler k›sa mufllard›. üniformas›yla kap›ya ç›k›p gelenlere nas›l Sue-Ellen Case Turkuvaz, Nisan 2010, 256 s. Can Gençlik, Eylül 2010, 126 s. Notos, Temmuz 2010, 93 s. 93 s.
AGOS kitap
16 eylül 2010 eylül 2010 17 AGOS kirk
ûÅÛï ˜·£è üÅÛç´ àÒÅã áçÂï ‰·óïÎ
¶Ä®ÓÄ ÍÄîÍ
ÇÄÑÄÓ åÍ܇ÙÑàÄ™
àÒÅãï ‰çÎfi è´ùâÒ´âÒÎØ, ÆÜÅ≠´ÅùÅüÅÒ ÏÅÒ·ı- ƉÅÒÎÅÔïùè ßÅ´ùÅùÅ´ ©·ı≠âÒ·ıÎ ÅÒìç˘ ùè ´âÒùÅ©ÅÛ´â´ ´Åâı ÉÅ´Åı·Ò
ÜçߢâÒ, ®·ı≠âÒ âı ò·üâÒ, Ä´ß⣷ı- ìÅ´ ÄÒÎóÅ´âÅ´Ø, ÆÍ. òÅ„ ÜÂÒâÌÅ´˘ ßçÁØ, ƶũÒâÒ·ı ˚Ò·ıÅ´ ÅÈëïıØ, ÂÅÔß·ıëâÅ´ ÅÈ·ıß·Ì: ÏâÒÁÅÂçÎ,
Å´áôÔ·ıëâÅ´ ùÅÒùÅ´- ´âÛ´çï´ àÒã´ùÅÛï âı ÍâÉÅÎÔÅÛï ßïÔ˘è, ·ı ïÒâÒÅ©ÅÁ·Òá ùè ÎùÎï´ Ö·Ò-
Äú˙Í ˘ïëŘ
18 ÎâÂÔâßÉâÒ 2010 ÎâÂÔâßÉâÒ 2010 19 Äú˙Í ˘ïÒ˘