You are on page 1of 85

İçindekiler

İçindekiler...............................................................................................................................................1
TÜRKİYE TANITIMI...........................................................................................................................4
TÜRK TARİHİ...................................................................................................................................4
Sevr Antlaşmasından günümüz Türkiye’sine;................................................................................5
Coğrafik Özellikleri............................................................................................................................6
Yüzölçümü ve Yüzey Şekilleri.......................................................................................................6
İklim ..............................................................................................................................................7
Akarsu ve Göller.............................................................................................................................7
Nüfus..................................................................................................................................................8
Dil.......................................................................................................................................................9
Türk Eğitim Sisteminin Kilometre Taşları......................................................................................9
Dünya Gözü ile Türkiye...................................................................................................................11
SOCCER: ROUNDUP; Galatasaray Wins UEFA Cup After Day of Rioting by Fans..................12
..............................................................................................................................................................12
Turkish Writer Wins Nobel Prize in Literature.............................................................................12
Modern art boom exposes Turkey's tensions................................................................................13
Harmony and Abstraction, and Bach Found in Details ................................................................13
EGE BÖLGESİ....................................................................................................................................14
Coğrafik Koşullar.............................................................................................................................14
İklim.................................................................................................................................................15
Sular.................................................................................................................................................16
Yaşam Biçimi...................................................................................................................................16
Tarım................................................................................................................................................17

Yeraltı Kaynakları............................................................................................................................18
Sanayi...............................................................................................................................................18
Folklorik Özellikler..........................................................................................................................19
Ege bölgesinin Yemek özellikleri.....................................................................................................21
Bölgenin Türkiye Ekonomisindeki Yeri...........................................................................................23
Kültür, Turistik ve Sanayi Kentleri...................................................................................................24
Ege’nin İncisi İzmir......................................................................................................................24
Turizm Şehri Muğla......................................................................................................................28
Sanayi Şehri Manisa.....................................................................................................................29
Merkez Efendi Ve Mesir Macunu ....................................................................................................54

1
VESTEL A.Ş. WEB ANALİZİ............................................................................................................61
Misyon ve Vizyon............................................................................................................................68
Ortak Değerleri.................................................................................................................................69
İşletmenin Kimliği ...........................................................................................................................71
Firma Analizi....................................................................................................................................77
Vestel şirketler Grubu...................................................................................................................79
SONUÇ................................................................................................................................................83

2
3
TÜRKİYE TANITIMI

Jeopolitik konumuyla dünyanın stratejik ülkelerinden biri olan Türkiye, “Eski Dünya
Karaları” denilen Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesişme noktasındadır. Türkiye, üç
tarafını çeviren Karadeniz, Akdeniz ve Ege Denizi’yle dünya okyanuslarına bağlanır. Tüm
dünya ile komşu gibidir ve tarih boyunca büyük göç ve ticaret yollarının merkezi olmuştur.
Boğazlar aracılığıyla Karadeniz dünyaya açılmakta ve bir iç deniz olan Marmara’dan çok
önemli su yolları geçmektedir. Doğuda Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan ve İran; batıda
Bulgaristan ve Yunanistan; güneyde Suriye ve Irak ile komşudur. Birleşmiş Milletler, Avrupa
Konseyi, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma
Örgütü (OECD), Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT), Dünya Ticaret Örgütü
(DTÖ), İslam Konferansı örgütü (İKÖ), Karadeniz Ekonomik İş Birliği Örgütü (KEİ),
Ekonomik İş Birliği Teşkilatı (EİT) gibi çeşitli kuruluşlara üye olan Türkiye, aynı zamanda
AB üyeliğine adaydır.

TÜRK TARİHİ

Türklerin Tarihi, günümüzdeki Türk halklarının ve yabancı halkların arasında zamanla


erimeden önce Türk dilini konuşmuş olan Türk topluluklarının ortak tarihidir.

Türklerin atalarının MÖ 2500 ile M.Ö. 1700 yılları arasındaki Afanasiyevo kültürü ile
başlayan ve MÖ 1700 ile MÖ 1200 yılları arasındaki Andronovo Kültürü ile devam eden
dolikosefal mongolitlerle ortak yönleri bulunmayan Brakifesal ırka dayandıığını savunurlar.
Bu ırkın savaşçı ve göçebe kültüre sahip olduğu, MÖ 1700 yılları sonrasında kitleler
halinde Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasındaki bölgeye yayıldığı bilinmektedir. Bilinen ilk
Türk devleti İskitler’dir bunun haricinde Göktürkler, Hun İmparatorluğu, Moğollar, Şelçuklu
Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu gibi birçok devlet ve imparatorluk kurmuşlardır. Osmanlı
İmparatorluğu 1299-1923 yılları arası yaşamış ve büyük topraklara ulaşmıştır.

4
Sevr Antlaşmasından günümüz Türkiye’sine;

Mondros antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak parçalarının bölünmesi ile


M.Kemal ve arkadaşları 19 Mayıs 1919 tarihinde ordu müfettişi olarak Samsun’a ayak
basmasıyla dört yıl sürecek olan Ulusal Kurtuluş Savaşı başlamış oldu. TBMM, 23 Nisan
1920 tarihinde Ankara’da açıldı ve Meclis Başkanlığı’na Mustafa Kemal seçildi. Mustafa
Kemal ve Ankara hükümeti, Sevr Antlaşması’nı tanımadı ve ulusal kurtuluş savaşımız
başladı. Ankara hükümetinin tek temsilci olarak katıldığı Lozan görüşmeleri, 21 Kasım 1922
tarihinde başladı. Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’nın (İnönü) başkanlık ettiği görüşmeler,
özellikle kapitülasyonların geleceği konusundaki anlaşmazlık nedeniyle Şubat 1923 tarihinde
kesintiye uğradı. İsmet Paşa’nın notası üzerine 23 Nisan 1923 tarihinde görüşmeler yeniden
başladı. 143 madde, 17 ek sözleşme ile protokol ve açıklamadan oluşan barış antlaşmasıyla
Kurtuluş Savaşı noktalanıyor, TBMM hükümeti resmen tanınıyor, Türkiye’nin ulusal sınırları
belirleniyor, kapitülasyonlar kaldırılıyor, Osmanlı borçları takside bağlanıyor ve sonuç olarak
Türkiye’nin siyasal ve ekonomik bağımsızlığı ile birlikte egemenlik hakkı resmen kabul
ediliyordu. 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde imzalanan antlaşma, 23
Ağustos 1923 tarihinde TBMM tarafından onaylandı.

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanılıp, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından


sonra Mustafa Kemal ilk iş olarak savaş sırasında kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i
Hukuk Cemiyetlerini birleştirerek, Cumhuriyet Halk Fırkası’na (Partisi) dönüştürdü ve
fırkanın genel başkanlığını üstlendi. Ulusal mücadele anlayışını sivil bir ortamda sürdürecek
olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin amacı ülkeyi modernleştirmek, model olarak benimsenen
batı sistemini, kurumlarını ve yaşam tarzını hayata geçirmekti. 29 Ekim 1923 tarihinde
inkılapların en önemlisi kabul edilen, Cumhuriyet ilan edildi. Ulusal Mücadele’nin önderi
Mustafa Kemal, oybirliğiyle Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. O da İsmet Paşa’yı
(İnönü) Başbakan olarak atadı. Ancak bu gelişmeler, ilk Meclis’teki bir kısım milletvekilini
rahatsız etmiş; hilafetten kaynaklanan kurum ve kadroların yeni yönetim ile çelişmesi
ihtimali köklü bir dönüşümün gerekliliğini ortaya çıkarmıştı. TBMM, Cumhuriyet’in
ilanından dört ay sonra, hilafeti kaldırarak, Osmanlı hanedanı mensuplarının ülke dışına
çıkarılmasına karar verdi (3 Mart 1924). Modern bir devlet ve toplum yapısının oluşturulması
için, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, bireylerin inanç ve vicdan özgürlüklerinin
sağlanması gerekiyordu. Bu nedenle de bir hilafet kurumu olan Şeriye ve Evkaf Vekaleti

5
kaldırılarak, Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı ve Evkaf Müdürlüğü kuruldu.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile din okulları düzenine son verilerek, tüm okullar ve eğitim işleri
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde birleştirildi. Adli Teşkilat Yasası ile şeriat mahkemeleri
yerini laik mahkemelere bıraktı.

Coğrafik Özellikleri

Yüzölçümü ve Yüzey Şekilleri

Bir dikdörtgene benzeyen Türkiye topraklarının yüzölçümü 814.578 km²'dir. İran


dışında bütün komşularından ve Rusya Federasyonu dışında tüm Avrupa ülkelerinden daha
geniş topraklara sahiptir. Türkiye’nin kara sınırlarının uzunluğu 2.875 km, deniz sınırlarının
uzunluğu 8.333 km; genişliği yaklaşık 550 km, uzunluğu 1.500 km kadardır. 36-42 derece
Kuzey enlemleri, 26-45 derece Doğu boylamları arasında yer almakta ve doğusu ile batısı
arasında 76 dakikalık zaman farkı bulunmaktadır.

Jeolojik bakımdan her türlü ve her yaşta yüzey şekillerine sahip, yüksek ve dağlık bir
ülke olan Türkiye; 1.132 metreyi bulan ortalama yükseltisi ile kıtaların en yükseği olan
Asya’dan (1010 m) bile daha yüksektir. Kuzey ve güneyi yüksek dağlarla kuşatılmıştır.
Kuzeyde Karadeniz boyunca Kuzey Anadolu Dağları, güneyde ise Toroslar, Türkiye’nin
yükseklik karakterini belirler. Kuzey Anadolu Dağları’nın en yüksek noktası olan Kaçkar
Tepesi’ni, Ilgaz ve Köroğlu Dağları izler. Marmara Bölgesi’nde Samanlı Dağları, Uludağ,
Istranca Dağları ve Tekirdağ; Ege Bölgesi’nde Kozak, Yunt ve Aydın Dağları; İç Anadolu
Bölgesi’nde Kızıldağ, Hasan Dağı, İdris, Elma ve Ayaş Dağları; Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde ise Karacadağ, Raman ve Sof Dağları yer alır. 5.137 m ile Türkiye’nin en yüksek
dağı olan Büyük Ağrı Dağı ve onun yanında sönmüş bir volkanik dağ olan Süphan Dağı ile
Nemrut ve Alacadağ Doğu Anadolu Bölgesi’ndedir.

Türkiye; deniz, nehir ve ovaları ile tarıma ve hayvancılığa elverişli alanlar açısından
çok zengindir. Kuzey ve güneydeki sıradağlar, Anadolu’nun orta kesimindeki geniş düzlükler
sayesinde birbirinden ayrılır. En verimli ovalar Karadeniz Bölgesi’nde Bafra, Çarşamba ve
Merzifon Ovaları; İç Anadolu Bölgesi’nde Konya Ovası; Akdeniz Bölgesi’nde Çukurova;

6
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Muş Ovası; Ege Bölgesi’nde Bakırçay, Gediz, Büyük ve
Küçük Menderes Ovaları’dır.

Türkiye, dünyanın önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya kuşağı


üzerindedir ve Kuzey Anadolu fayı boyunca 1939’dan bu yana sekiz büyük deprem
yaşamıştır.

İklim

Orta iklim kuşağında olan Türkiye’de, dört mevsimi ve farklı iklimleri aynı anda
yaşamak mümkündür. İnsanlar hem denize girip hem de karlı dağları seyredebilirler.

Türkiye, bu iklimin yanı sıra yazları kurak geçen Akdeniz ikliminin de etkisi altındadır. Fakat
Doğu Akdeniz havzaları arasındaki konumu ve yüksek engebeleri sayesinde, kurak
subtropikal alanlardan çok daha bol yağış alarak ayrılır.

Denize olan mesafe, deniz seviyesine göre uzaklık ve dağ sıralarının varlığı gibi
nedenlerle bölgeler arasında önemli iklim farklılıkları gözlenir. Akdeniz, Ege ve Marmara
Bölgesi’nin güneyinde yaz ayları sıcak ve kurak, kış ayları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz
iklimi belirgindir. Karadeniz bölgesi’nde daha ılımlı ve yağışlı bir deniz iklimi hakimdir. İç
bölgelerde yaz aylarının sıcak ve az yağışlı, kış aylarının soğuk ve kar yağışlı geçtiği step
iklimi görülür. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaz ayları serin, kış ayları çok soğuk ve karlıdır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaz aylarının sıcak ve kurak geçmesinin yanı sıra, kış
aylarında da fazla soğuk görülmez.

Akarsu ve Göller

Türkiye, akarsu ve göller bakımından da zengin ülkeler arasındadır. Enerji üretim


potansiyelleri fazla olan akarsuların yöneldiği havzaların en genişi Karadeniz Havzası’dır.

Karadeniz’e dökülen akarsular; Sakarya (824 km), Filyos Çayı, Bartın Çayı,
Yeşilırmak, Kızılırmak (1.355 km) ve Çoruh’tur. Susurluk ve Gönen Çayı Marmara
Denizi’ne; Bakırçay, Gediz, B. Menderes, K. Menderes ve Meriç Ege Denizi’ne; Dalaman
Çayı, Manavgat Çayı, Aksu, Göksu, Seyhan, Ceyhan ve Asi ise Akdeniz’e dökülür.

7
Aras, Kura, Arpaçay, Fırat, Dicle, Çoruh Nehirleri, Türkiye’den doğup dış ülkelerde denize
ulaşırlar. Fırat’ın 1.263 km ve Dicle’nin 523 km’si Türkiye’den akar. Büyük kısmı dış akışlı
olan bu iki nehir, sularını Basra Körfezi’ne gönderir.

Türkiye’de büyüklü küçüklü çok sayıda doğal göl ve baraj gölü vardır. Yüzölçümünün
% 11 kadarı göl ve bataklıklarla kaplıdır. Bu göllerin çoğu; Marmara, İç Anadolu, Doğu
Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nde yoğunlaşmıştır. Doğal göllerin en büyüğü, 3.713 km² alanı
ve 451 m derinliği ile Doğu Anadolu’daki Van Gölü’dür. Erçek, Çıldır ve Hazar Gölleri de,
göller bakımından en zengin bölge olan Doğu Anadolu’da bulunmaktadır. Batı Toroslar’da
“Göller Bölgesi”ndeki göllerin başlıcaları, Beyşehir ve Eğirdir Gölleri ile suları acı olan
Acıgöl ve Burdur Gölleri’dir. Marmara Denizi çevresinde, Sapanca, İznik, Ulubat, Manyas,
Terkos, Küçükçekmece ve Büyükçekmece Gölleri vardır. İç Anadolu’da göller sığ ve çok
tuzludur. 1.500 km² ile ülkenin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, Akşehir ve Eber Gölleri bu
bölgededir.

Nüfus

2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre toplam 67 milyon 844 bin kişinin
yaşadığı Türkiye’de, 2005 yılı sonu itibarıyla nüfusun 72 milyonu aştığı tahmin edilmektedir.
1927 yılında yaklaşık 13 milyon 600 bin olan nüfus, 73 yılda beş kat artış göstermiştir. 1990-
2000 döneminde yıllık nüfus artış hızı binde 18.3 olarak gerçekleşmiştir.

2000-2010 döneminde bu oranın binde 14.47’ye düşmesi beklen-mektedir. Buna göre


bir sonraki nüfus sayımının yapılacağı 2010 yılı, yıl ortası nüfusunun 76.5 milyon olacağı
tahmin edilmektedir.

1975 sayımına göre nüfusun % 58’lik bölümü kırsal alanlarda ve % 41.81’i kentsel
alanlarda yaşarken; 2000 yılı sayımında, bu oranın göçlerle değiştiği ve 44 milyonla nüfusun
% 64’ünün kentsel alanlarda, 23.7 milyonla da nüfusun % 35’inin kırsal alanlarda yaşadığı
saptanmıştır.

81 il içinde en fazla nüfus alan ilk üç il; 10 milyonla İstanbul, 4 milyonla Ankara ve
3.4 milyonla İzmir’dir. Son 30 yılda ise binde 41.8 ile Antalya, binde 36.6 ile Şanlıurfa ve
binde 33.1 ile İstanbul yüksek nüfus artışı göstermiştir. Tunceli ise binde -35.6 ile nüfus azalış
hızı en yüksek olan ildir.

8
Nüfusun 33.6 milyonunu kadınlar, 34.2 milyonunu erkekler oluşturmaktadır. Türkiye
genç nüfuslu bir ülkedir. Toplam nüfusun % 28.07’si 0-14 yaş grubu, % 65.95’i 15-64 yaş
grubu ve sadece % 5.96’sı 65 yaş grubu ve üstüdür. Oysa AB ülkelerinde 0-14 yaş grubunun
toplam nüfus içerisindeki payı % 17.2 ile Türkiye’nin yarısı; 65+ yaş grubunun ise % 15.7
ile Türkiye oranının üç katıdır.

Dil

Türkiye’nin resmi dili Türkçe’dir ve nüfusunun % 90’ı Türkçe konuşmaktadır. Bir


Ural-Altay bileşken dili olan Türkiye Türkçe’si, zaman içinde göçlerle farklılaşmış ve evrime
uğramıştır. Türkiye Türkçe’si, Arapça ve Farsça’dan çok sayıda sözcük alan Osmanlıca’nın
Cumhuriyet sonrası evrime uğramış modern biçimidir. Bu dil, Azerice ve Türkmence ile
birlikte 11. yüzyıldan beri bilinen Oğuz lehçelerinin alt öğesini oluşturur

Türkçe, bugün yeryüzünde konuşulan ortalama 4.000 dil arasında en yaygın konuşulan
yedinci dildir ve 200 milyonun üzerinde insan tarafından konuşulmaktadır. Türkler, 8.
yüzyıldan bu yana çok farklı yazı dili kullanmışlar, ancak en uzun süre Göktürk, Uygur, Arap
ve son olarak da Latin alfabelerini tercih etmişlerdir.

Türk Eğitim Sisteminin Kilometre Taşları

Çağdaş uygarlıklar düzeyine ulaşmayı hedef alan Mustafa Kemal Atatürk, 1928
yılında Arap alfabesinin yerine, Türkçe’nin ses düzenine uygun olarak hazırlanan Latin
harflerinin kabul edilmesini sağlamıştır. Atatürk, 1932’de Türk dilinin Arapça ve Farsça
kelimelerden arındırılıp sadeleşmesi amacıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin
kurulmasını istemiştir. Sonradan Türk Dil Kurumu adını alan cemiyet, çağdaş Türkçe’nin

9
oluşmasında önemli adımlar atmıştır. Türk Dil Kurumu 1983 yılında, Atatürk Kültür Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu bünyesine alınmıştır.

Ömer Seyfettin’in 1910 yılında Ali Canip’e yazdığı mektupla başlattığı Türkçeye
dönüş hareketinin yüzüncü yılını yaşamaya başladık. Ö. Seyfettin bu girişiminde Arapça ve
Farsça kelimelerden dili arındırmaktan çok yabancı dil kurallarına bağlı olarak klişe haline
gelmiş tamlamaları, birleşik kelimeleri ve Arapça kurallara göre yapılmış çoğullandırmaları
eleştirmiştir. Ömer Seyfettin, yazılarının bir başka yerinde de şöyle diyor: “Arabî ve Farisî
kaidelerle yapılan bütün terkipler terk olunacaktır” (Genç Kalemler 11 Nisan 1911). Bu sözü
ile darb-ı mesel (atalar sözü) gibi yabancı kuralara göre yapılmış tamlamaların dilde
kalabileceğini savunmuştur. Konuşma dili ile yazı dili arasındaki farklılıkları da dile getiren
Yeni Lisancılar, bu girişimleriyle bir uyanışın ilk adımlarını atmış; Lisan-ı umumî gibi Farsça
kuralara göre yapılmış tamlamaları umumî lisan biçimine getirip Türkçe tamlama biçimini
öne çıkarmışlardır. Yüzyılın başında ortaya çıkan bu girişim meyvelerini asıl Cumhuriyet
Döneminde vermeye başlamıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yeni bir Türk alfabesi hazırlandı ve Latin
harflerinin kullanılmasını öngören yasa 1 Kasım 1928 tarihinde TBMM’de kabul
edildi. Yeni Türk harflerinin 1928 yılında kabulü ve ardından Türkçenin sadeleştirilmesi
çalışmalarına başlatılmasıyla ilgili etkinliklerin başında terimlerin Türkçeleştirilmesi
gelmektedir. Bu dönemde terim çalışmalarının, imla ve sözlük çalışmalarının önüne geçtiğini
görüyoruz. Türk Dil Kurumunun 1932 yılında kurulmasından hemen sonra ele aldığı ilk konu
terimlerdir. Yapılacak acil düzenlemelerden biri okullarda kullanılan eski terimlerin
Türkçeleştirilmesidir. Örnek olarak Temmuz 1933’te çıkan Türk Dili dergisinde elde mevcut
olan terimler hemen bilim adamlarının kullanımına sunulmuş; A ile başlayan terimler bu
sayıya yetiştirilmiştir. Matematik alanında 16, gök bilimi alanında 19, yer bilimi alanında 22,
coğrafya alanında 84, fizik alanında 27 Türkçe terim önerisinde bulunulmuştur. Sözlük Kolu
ile Terim Kolunun bir arada yürütüldüğü o yıllarda terimlerdeki acil durum sebebiyle terim
çalışmaları 1934’te yapılan İkinci Türk Dil Kurultayı’nda ayrı bir kol olmuştur. Derleme
çalışmalarına dayanan bu terimlerin benimsenmesi ne yazık ki birkaçı dışında mümkün
olmamış; daha doğrusu öne sürülen terimler anlaşılmamış; kavramı çağrıştıracak özelliklerden
yoksun bulunmuştur.

Hasan-Âli YÜCEL, Cumhuriyet Döneminin, çok yönlü kişiliğe sahip seçkin bir
eğitim, kültür ve siyaset adamı olarak kabul edilir. 16 Aralık 1897’de İstanbul’da doğdu. 26

10
Şubat 1961’de İstanbul’da yaşamını yitirdi.İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. İzmir ve
İstanbul’da edebiyat ve felsefe öğretmenliği, maarif müfettişliği yaptı. Fransız eğitim
sistemini incelemek üzere bir yıllığına Paris’e gönderildi. 1932’de yurda dönüşte Gazi Eğitim
Enstitüsü Müdürlüğü görevine atandı. 1933-1935 arasında Milli Eğitim Bakanlığı
OrtaEğitim Genel Müdürlüğü yaptı. 1935’te İzmir milletvekili seçildi.

Atatürk'ün ölümünden sonra, 1938-1946 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı


yapmıştır. Hasan-Âli Yücel’in Türk Eğitim tarihindeki yeri ne kadar anlatılsa yetersiz kalır.
Öğretmenlik ile başlayan meslek hayatı Müfettişlikle devam etmiş ve sayısız reformlara imza
atmıştır. Yaşar Nabi (Nayır)'ın dediği gibi, "aklıyla batıda, gönlüyle doğuda bir düşünce
adamı" olan Hasan-Âli, 1930'lu yıllarda sanat, edebiyat, felsefe ve bilim üzerine yoğunlaşmış,
yazılar yayınlamıştır.

Eğitim üzerinde yaptığı reformlar arasında; Birinci Eğitim Şürası’nı topladı, Ankara
Fen ve Tıp fakültelerini, İzmir Yüksek Ticaret ve İktisat Okulu’nu, Balıkesir ve
Edirne öğretmen okullarını eğitime açtı. Yüksek Mühendis Okulu’nun İstanbul Teknik
Üniversitesi’ne dönüşmesini sağladı.Dünya klasiklerinin Türkçe’ye çevrilmesini sağladı..
Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinde makaleler yazdı. 1958’de UNESCO Türkiye Milli
Komisyonu üyeliğine atandı. UNESCO'nun statüsüne ilişkin anlaşma 20 Mayıs 1946'da
Türkiye tarafından imzalandı; üç yıl sonra da UNESCO-Türkiye Millî Komisyonu Ankara'da
toplandı.1961’de Kurucu Meclis üyesi oldu. Şiirlerini önce aruzla, sonra heceyle yazdı.

Goethe üzerine çalışması Türkçe'de ilk olması nedeniyle, Goethe madalyasıyla


ödüllendirildi. Daha sonra adı Türk Ansiklopedisi olarak değiştirilen ve İlk resmî ve telif
Türkçe ansiklopedi olan İnönü Ansiklopedisi'nin ön çalışmaları başlattı. Bu ansiklopedi 33
cilt halinde -yıllar içinde ancak tamamlanabilmiştir.

Sayıları zamanla 21'i bulan Köy Enstitüleri, 1944'ten sonra yılda ortalama 2000
öğretmen yetiştirmiştir. Ne var ki, 1946'da bu öğretim kurumları -tartışma konusu olmaları
nedeniyle kapatılmıştır.

Hasan Ali Yücel, şair Can Yücel'in babasıdır.

Dünya Gözü ile Türkiye

11
Jeopolitik yeri ve önemi ile dikkatleri çeken Türkiye, dünya basında çeşitli alanlarda
yer almaktadır. Batı ve Doğu arasındaki kültürel, siyasi ve sanatsal olarak bağ kuran
uluslararası pek çok başarı hikayesine sahiptir.

SOCCER: ROUNDUP; Galatasaray Wins UEFA Cup After Day of Rioting


by Fans

Published: May 18, 2000-NY Times

Galatasaray takımı bir ilk yaratarak UEFA kupasını alan ilk türk futbol takımı
ünvanını kazanmıştır. Arsenal takımını 4-1 penaltı atışları sonucu yenerek UEFA kupasını
alan GS futbol takımı tüm dünya’da manşetlere taşındı.

Turkish Writer Wins Nobel Prize in Literature

By SARAH LYALL

12
Published: October 13, 2006-NY Times

Orhan Pamuk 12 Ekim 2006 tarihinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak Nobel
Ödülü kazanan ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tarihe geçmiştir

Modern art boom exposes Turkey's tensions


By Rosie Goldsmith
BBC News, Istanbul

2010 Avrupa Başkent’I ilan edilen İstanbul’da binlerce sergi, müzikal ve sanatsal
olarak aktiviteler yapılmaktadır. Avrupa’dan ülkemize gelen insanlar Avrupa’nın başkentinde
kültürel olarak bir haz yaşamışlardır.

Harmony and Abstraction, and Bach Found in Details

Jennifer Taylor for The New York Times

By BERNARD HOLLAND

Published: April 17, 2006

13
Fazıl Say, (d. 14 Ocak 1970, Ankara) Türk klasik müzik piyanisti, besteci. Yazar ve
müzikolog Ahmet Say'ın oğludur. Piyano eğitimini Ankara'da Mithat Fenmen ve Kamuran
Gündemir, Düsseldorf'ta David Levine ile yapmıştır. Andante Klasik Müzik Ödüllerinde Yılın
Piyanisti ve Bestecisi Ödüllerini, Boston Metamorphosen Orkestrası Solist Ödülü ve Genç
Konser Solistleri Yarışması Dünya Birinciliği bulunmaktadır. Müziğin dehası olarak bilinen
Türk piyanist ülkemizi temsil etmektedir.

EGE BÖLGESİ

Ege Bölgesi, Türkiye’nin denize doğru geniş bir biçimde açılan tek bölgesidir.
Yaklaşık 79.000 km²'lik yüzölçümü ile Türkiye topraklarının % 11’ini oluşturur.
Kentleşmenin en yoğun yaşandığı bölge konumundadır. Ülkemiz nüfusunun 1/8 kadarı Ege
Bölgesi'nde yaşamaktadır. Bu nüfusun yarıdan fazlası (%62,2) kentlerdedir. Ege Bölgesi'nin
ortalama nüfus yoğunluğu ise Türkiye ortalamasının üzerindedir. Nüfus yoğunluğu açısından
Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada bulunur. Ege Bölümü'ndeki ovalar üzerinde fazla
olan nüfus yoğunluğu, İç Batı Anadolu Bölümü'nde ve Menteşe Yöresi'nde azalır.

Coğrafik Koşullar

Bugün EGE denizi olarak bilinen alanda, yer kabugu hareketlerinin en yoğun olduğu
dönemlerde depremler sonucu tabanın cökmesi ile bugünkü adalar, yarım adalar ve Ege
kıyıları olusmuştur.

Bölgedeki dağlar kıyıya dik uzandığı için kıyılar girintili-çıkıntılı ve Enine Kıyı
Tipidir. Kıyılarda birçok körfez, koy, yarımada ve buruna rastlanır. Edremit, Çandarlı, İzmir,
Kuşadası, Güllük, Gökova başlıca körfezleridir. Reşadiye, Bozburun, Dilek ve İzmir -
Karaburun başlıca yarımadalarıdır. Ege kıyıları girintili-çıkıntılı olduğu için Türkiye'nin en
uzun kıyısıdır. Muğla, 1.100 km.lik kıyı şeridi ile yine Türkiye'nin en uzun kıyısına sahip
ilidir.

14
Ege Bölgesi'ndeki kentler, çoğunlukla ana yolların geçtiği oluklar ve verimli ovaların
kenarlarında yer alır; kıyı kesiminde ise körfezlerin kenarlarında bulunur.Kırsal yerleşmeler,
genellikle ovalardaki akarsu kenarlarında ve vadi içlerinde görülür.

İklim

Ege Bölgesi genellikle yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan Akdeniz
ikliminin etkisi altındadır. Bu genel durum daha çok Ege Bölümü için geçerlidir. İçbatı
Anadolu’da ise denizden uzaklık ve yükselti nedenleriyle iklim koşullarında değişiklik
görülür. Kuzey kesimlerinde sık sık soğuk baskınları görülür. Yıllık ortalama sıcaklıkta
coğrafi enlemin etkisiyle güneyden kuzeye ve yüksekliğin etkisiyle batıdan doğuya doğru
azalma görülür. En soğuk ay genellikle ocak, en sıcak ay ise temmuz ayı olarak tespit
edilmiştir.

Ege Denizi kıyıları boyunca tam bir Akdeniz yağış rejimi görülür. Yazlar kurak geçer;
yağışlar kış aylarında toplanmıştır. Aşağı yukarı bütün meteoroloji istasyonları da yıllık
ortalama yağış tutarı 500 mm’nin üstünde, genellikle de 1000 mm’nin altında olarak
saptamışlardır.

Bitki Örtüsü

Ege Bölgesi’nde kıyıdan itibaren 600-800 m yüksekliklere kadar maki toplulukları ile
karışık olarak kızılçam ormanları görülür. Makilerin cılızlaştığı ve toprak örtüsünün inceldiği
alanlarda, çoğunlukla dikenli çalılardan oluşan ve “garik” adı verilen bir bitki topluluğu
görülür ve genellikle İzmir civarı ile Karaburun yarımadası ve Bodrum civarında yaygındır.
Orman alanları Ege Bölümü’nün alçak kesimlerinde makiliklerin, İçbatı Anadolu’da ise step
görünüşlü alanları üstünde yer alır. Ormanların alt basamaklarında çeşitli meşelere
rastlanır;iğne yapraklı ormanlar arasında en yaygın tür kızılçam ve karaçamdır. Ayrıca Kozak
Dağı’nda fıstık çamı yaygındır. Türkiye’nin en önemli çamfıstığı üretim alanıdır. Bütün kıyı
kesimlerde zeytinliklere rastlanır. Kuzeyden gelen soğuk hava etkilerinden korunan
turunçgiller bölgenin güneyine sığınmıştır. Ayrıca kekik, adaçayı, lavanta çiçeği gibi kokulu
bitkiler ve Akdeniz iklimine uyan kaktüsler, frank inciri gibi bitkilerde yaygındır. Maki türleri

15
arasında çeşitli meşe türleri (pırnal meşesi, palamut meşesi) kocayamiş, mersin ağacı, defne,
yabani zeytinlere rastlanır.

Sular

Ege Bölgesi’nin büyük bir kısmında sular Bakırçay, Gediz,Küçük ve Büyük Menderes
Irmakları aracılığıyla Ege Denizine dökülür. Yalnız İçbatı Anadolu Bölümü’nün kuzey kesimi
sularını Susurlu Irmağı’nın yukarı çığırı ve sağdan aldığı Emet Çağı, Kocacay ile Marmara
Denizine ,Sakarya ırmağı ve önemli kolu Porsuk çayı ile Karadeniz’e , doğuda da Afyon
Akşehir Gölüne gönderir. Ege Bölgesi’nde yazlar çok sıcak ve kurak geçtiği için ,bu
mevsimde akarsular çok fakirleşir, hatta bazıları tükenecek hale gelir. Buna karşılık kışın ve
ilkbaharda kuvvetli yağışlarla ve hızlı kar erimeleriyle kabarır. Bazen bu kabarmalar çevreye
zarar verebilecek hale gelir . Ege bölgesinde Akarçay çevresi dışında kapalı havza yoktur.
Yalnız Güney Menteşe Yöresi’nde zeminin geçirimli topraktan oluşması dolayısıyla sular yer
altı yollarıyla başka akarsulara veya denizlere ulaşmaktadır. Gediz üzerindeki Demirköprü ve
Büyük Menderes’ in kolu Akçay üzerindeki kemer barajı gerisinde birer yapma göl bulunur.
Simav Çayının yukarısındaki Simav Gölü ise kurumuştur.

Yaşam Biçimi

Ege Bölgesi’nde nüfusun çoğunluğu iklim toprak koşulları ve ulaşım kolaylıklarının


da elverişliliğiyle geçimini tarımdan sağlar. Ege bölümünde Akdeniz iklimine uygun bazı
bitkiler (zeytin, üzüm vb.) ağır basar. Ege bölümünden, İçbatı Anadolu bölümüne geçildikçe,
tarımın niteliği değişir; tahıl ekimi artar ve hayvancılık geçimde daha önemli yer tutar. Tahıl
ekiminde buğday başta gelir, onu arpa ve mısır izler. Buğday özellikle Afyon ve Denizli’de
üretilir bu illeri İzmir, Aydın ve Muğla izler. Arpa ise Afyon ve Manisa illerinde
yetiştirilmekle beraber, mısırın da başlıca ekim alanı Manisa’dır. Pirinç ekimine ovalarda az
miktarda yer verilir. Bölgede yaş ve kuru sebze üretimine de önem verilir. İklim koşulları
uygun olduğu için, turfanda sebze (domates, fasulye vb.) yetiştirilerek diğer bölgelere
yollanır. Soğan ve patates ekimi yaygındır; baklagillerden en çok nohut ekilir. Kavun ve
karpuz üretimi de yaygın biçimde yapılmaktadır.

16
Sanayi bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada gelir. Bölümler arasında
gelişmişlik ve sanayi oranı bakımından büyük farklılık vardır. Asıl Ege Bölümü sanayi
bakımından daha gelişmiştir. Zaten bölgenin en büyük ve gelişmiş kenti İzmir de bu bölümde
yer alır. İzmir sanayisi, fuarı, ve ihracat limanı ile önemli bir kentimizdir. İzmir’de Aliağa
Petrol Rafinerisi de bulunmaktadır. İzmir'deotomotiv, madeni
eşya, kimya, seramik, dokuma, çimento, sigara ve zeytinyağı, Edremit ve Ayvalık'ta
zeytinyağı, Aydın, Denizli ve Manisa'da dokuma ve zeytinyağı, Uşak'ta şeker, dokuma ve
deri,Afyonkarahisar'da şeker, çimento, kâğıt ve mermer, Uşak, Gördes, Kula, Demirci ve Sim
av'da halıcılık sektörleri,Aydın da incir işleme fabrikaları vardır.

Ege bölgesinde hayvancılık çok gelişmemiştir. Üstelik yakın dönemde otlakların


daralması nedeniyle, hayvan sayısında azalma gözlenmektedir. Kıyı kesimde daha çok kıl
keçisi, tiftik keçisi ve koyun, iç kesimlerde sığır ve manda besiciliği yaygındır.

Tarım

Ege Bölgesi’nde nüfusun çoğunluğu iklim toprak koşulları ve ulaşım kolaylıklarının


da elverişliliğiyle geçimini tarımdan sağlar. Ege bölümünde Akdeniz iklimine uygun bazı
bitkiler (zeytin,üzüm, vb.) ağır basar. Ege bölümünden, İçbatı Anadolu bölümüne geçildikçe,
tarımın niteliği değişir; tahıl ekimi artar ve hayvancılık geçimde daha önemli yer tutar. Tahıl
ekiminde buğday başta gelir, onu arpa ve mısır izler. Buğday özellikle Afyon ve Denizli’de
üretilir bu illeri İzmir, Aydın ve Muğla izler. Arpa ise Afyon ve Manisa illerinde, mısırın da
başlıca ekim alanı Manisa’dır. Pirinç ekimine ovalarda az miktarda yer verilir. Bölgede yaş ve
kuru sebze üretimine de önem verilir. İklim koşulları uygun olduğu için, turfanda sebze
(domates, fasulye vb.) yetiştirilerek öbür bölgelere yollanır. Soğan ve patates ekimi yaygındır;
baklagillerden en çok nohut ekilir. Kavun ve karpuz üretimi de yaygın biçimde
yapılmaktadır.
Bölgede yatiştirilen sanayi bitkileri arasında tütün, pamuk, susam, keten ve
şekerpancarı baş sıralarda yer alır. Edrmit Körfezi kıyıları yağ zeytini üretimi kesir ağaç sayısı
bakımından başta gelir bakımından önemlidir. Üzüm bağlarına da bölgenin her yerinde
rastlanır. Üzüm ayrıca şarap ve pekmez yapımında da kullanılır. Kuru üzüm İzmir yöresinde,
kış soğuna dayanamayan incir ise kıyı kesimlerde yetişir. Ülkemizdeki incir ağaçlarının

17
yaklaşık olarak %81’i Ege Bölgesi’ndedir. Turunçgiller bölgenin özellikle güney kesiminde
yetişir; Bodrum’da mandalina; Aydın ve Nazilli arasında portakal yetişir.

Yeraltı Kaynakları

Ege Bölge’si yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengindir; ama madenlerin


birçoğu İlkçağ’dan beri işletildiğinden, tükenmiştir. Bölgede yaygın olan linyit yatakları,
Kütahya ve Soma yörelerinde toplanmıştır. Kütahya yöresindeki linyitlerin işletilmesi
Kütahya-Balıkesir demiryolunun yapılmasıyla kolaylaşmıştır. İşletilen yataklardan biri
Değirmisaz havzasıdır; Tunçbilek bölgesindeki yataklarsa daha önemlidir. Soma’dan da
oldukça iyi nitelikli linyit kömürü çıkarılmaktadır. Demire katılarak çelik elde etmeye
yarayan krom, Kütahya ve Balıkesir arasındaki yataklardan Çardı’da çıkarılırken, günümüzde
bu ocak tükendiği için bırakılmış, onun yerine Dağardı ve Dursunbey dolaylarındaki ocaklar
işletilmeye açılmıştır. Bölgedeki çok sayıda demir yatağının başlıcaları Edremit yöresinde,
Ayvalık’ın güneyinde ve Simav çevresinde yer alır; Selçuk, Uşak ve Tire’de zımpara yatakları
işletilir. Ayrıca çeşitli mermer, civa, bor, manganez yatakları vardır. Türkiye’nin en önemli
maden suyu Afyon dolaylarında Kızılay tarafından işletilmekte İzmir’in Çamaltı tuzlalarından
da Türkiye’nin toplam tuz ürünün 3/5’ü elde edilmektedir.

Sanayi

Ege Bölgesi tarım, turizm ve sanayinin iç içe olduğu bölgedir. Dünyada ve


Türkiye’deki sanayileşme tecrübeleri dikkatle değerlendirilmekte, çevreyle uyumlu bir
sanayileşme için önemli adımlar atılmaktadır. Bölgede organize sanayi bölgelerine dayalı bir
kalkınma modeli benimsenmiştir. Gıda, Tekstil-konfeksiyon, otomotiv ve oto yan sanayi,
madencilik, inşaat malzemeleri sanayi, ambalaj, kimya ve plastik, demir çelik, elektrik-
elektronik sanayi dalllarındaki mevcut faaliyet ve gelecek potansiyeli ile Ege Bölgesi,
Türkiye’nin çağdaş bir sanayi olma yolundadır. Bölgede faaliyet gösteren kuruluşlar arasında
Vestel, Schneider Electric, Samsung, Rockwell, Philip Morris, JR Reynolds, Henkel, Sanyo,
Dr. Oetker, National Can, Tetra Pak, Merlin Gerin, Coca Cola ve Amway bulunmaktadır.

18
Turizm

Ege Bölgesi ılıman Akdeniz İklimi, tarihi eserleri ve uzman tesisleriyle yılda 1.5
milyon yabancı konuğu misafir etmektedir. Tarihin babası olarak bilinen Heredot, Ege
Bölgesi'nde doğmuş ve burası için " Dünyanın en güzel iklim ve gökyüzüne sahip yeri"
demiştir.

Ege Bölgesi, tarihi ve mitolojik geçmişiyle (tarihi Efes Şehri, Meryem Ana'nın yaşadığı
ev, 7 kiliseler gibi) sadece arkeologlar için değil Ege'yi modern imkanlarda yaşamak isteyen
tüm ziyaretçilere için çok cazip bir bölgedir.

Ege kıyıları sunduğu olağanüstü yeşili ve mavisiyle dünya turizminin gözbebeğidir.


Özellikle Ege’ye özgü teknelerle yapılan mavi turları keşfedilmemiş koyların derin
maviliğini, çam ve günnük ormanlarının yeşiliyle birleştirerek ziyaretçilere unutulmaz anlar
yaşatır. Tarihin her döneminde topraklarında konuk ettiği zengin uygarlıklarla yoğrulmuş ve
tüm bu uygarlıkların zengin kültür mozaiğini yansıtan bölge, ipek yolu tüccar kervanlarının
Uzakdoğu'dan tarihi Sart şehrine gitmek üzere kullandıkları yolun da güzergahıdır.

Bölge, tarihinden miras aldığı bu renkli ve dinamik yapısını günümüzde de


sürdürmekte, en büyük ili ve merkezi konumundaki İzmir ve hemen hepsi büyük atılımlar
gösteren Denizli, Manisa, Aydın, Uşak, Muğla, Balıkesir, Afyon ve Kütahya illerini içinde
barındırmaktadır.

Folklorik Özellikler

Ege denilince akla Zeybek gelir. Mert, cesur, atılgan, mazluma dost, haksızlığa
düşman olarak tanınırlar. Türk köylüsünün tipik bir örneğidir. Kurtuluş savaşında
gösterdikleri başarılar ünlerine ün katmıştır. Bugün Zeybeklik tarihi bir anı olarak
yaşatılmaktadır.

19
Yaşadıkları dönemlerde içinde bulundukları bölgedeki yerel halk tarafından da
desteklenen zeybekler, Birinci Dünya Savaşından sonraki Yunan işgali ve Milli Mücadele
yıllarındaki bağımsızlık yanlısı eylemleri, cesur, zeki, korkusuz tavırları ile Türk halkının
sevgisini kazanarak, Ege’de Yiğitlik ve Mertlik sembolü olmuşlardır.

"Efe'' sözcüğü "EFEB" den gelir. Efeb; genç delikanlı yani silah taşıyan yiğit
demektir. Efeb teşkilatı Yunanistan'dan önce Anadolu da kurulmuştur. Bunlar tıpkı Zeybekler
gibi dağ başında talim ederler ve daha sonra kente gelerek tiyatroda silah oyunları yaparlardı.
Tiyatro yuvarlak olduğu için dansları da daireseldi. Bu dans aynı zamanda dinseldi.

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte zeybeklik kurumu sona ermiştir. Bu kurumdan


geriye zeybek kültürü, bu kültürü en iyi yansıtan zeybek dansları ve müziği kalmıştır. Bugün
varlığını halk kültürü içinde etkin bir biçimde sürdüren zeybek dansları sahneye de
aktarılmıştır. Sahne amaçlı çalışmalar farklı bir konu olduğundan burada ele alınmamıştır.

Harmandalı, zeybek çeşitlerinin epey zamandır en yaygını ve en çok oynanılanı olarak


tanınıyor. Türkünün tam çıkış yeri bilinmemekle birlikte Çanakkale-Balıkesir tarafları olduğu
görüşü yaygındır. Eski ve yeni Harmandalı çeşitleri arasında figür unsurları bakımından "Üç
başlangıcı" gibi müşterek (ortak) taraflar yok değildir. Yeni Harmandalı da Ege yöresinde az
çok farklarla oynanır. Belli başlı tertibe göre havasının temposu üç sayılıp beş oynanır.

Harmandalı çoğu zaman tek oynanmakla beraber 2. 4 ve daha çok kişiyle yürütülmesi
de mümkündür. Sekiz figürü vardır.

Günümüzde akıllarda kalan bazı Efeler ve Zeybekler şunlardır;


Çakıcı Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Çakırcalı Efe, Saçlı Efe, Mestan Efe, Gökçen Efe, Sarı
Zeybek, Kamalı Zeybek, Pepe Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Demirci Mehmet Efe.

Bir diğer folklorik özellik ise; Ege Bölgesi’nin çeşitli illerinde yapılan alan
çalışmalarında düğünler, kına törenleri başta olmak üzere, ‘samurt’ adıyla bilinen kadınların
müzikli toplantılarında, ninni ve ağıtlarda, kadının kültürel devamlılığı ne şekilde
sürdürdüğüne ilişkin çeşitli olaylar ve olgular gözlenmiştir. Özellikle halk müziği ürünlerinin
seslendirilmesi sırasında, seslendirmeye eşlik eden bir takım kalıp davranışlar ve ifadeler,
seslendirmede kullanılan çalgılar ile bu uygulamaların diğer unsurları kaydedilmiştir.

20
Ege bölgesinin Yemek özellikleri

Ege Bölgesi dendiğinde akla; sıcak iklimin sıcak insanları, halis zeytinyağı, çeşit çeşit
yabani otları ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan bağları gelir elbette. Ancak tek tek
şehirleri gezdiğimizde gerek coğrafi koşulların, gerekse deniz etkisinden uzaklaştıkça karasal
iklime geçişin etkileri kendilerini göstermeye başlar.

Ülkemizin kalitece çok iyi zeytinlerinin yetiştiği Ege Bölgesi, zeytinyağlı


yemekleri ve mezeleri ile ünlüdür. Ancak İzmir'in mutfak kültüründen bahsederken rafine bir
mutfak kültüründen söz edemeyiz. Çünkü İzmir mutfağında Osmanlı yemek geleneklerinin
yanı sıra, Musevi, Ermeni, ve Rum lezzetleri de görülür. Öte yandan İzmir mutfağında İtalyan
ve Fransız etkileri de hissedilir.

Ege'nin lezzetli balıklarının yanı sıra, İzmir mutfağının en önemli özelliği otlar ve
zeytinyağlı yemeklerdir. Deniz börülcesi, ıspanak,cibez otu, arapsaçı, ısırganotu gibi çeşitli
otla yapılan salataları meşhurdur.

Zeytinyağlı enginar dolması İzmir mutfağında öne çıkar. Ülke çapında ün kazanan
lokma tatlısı ise bir diğer kent lezzeti. Bunların dışında, kumru adı verilen sandviçleri ve
boyozu ile de ünlüdür. Bölgede genel olarak tarhana,Keşkek,Izmir köfte: Papaz yahnisi,
Mücveri, Kol böreği, tel kadayıf ve kaymaklı donudurma. Izmir lokması gibi bu bölgeye has
yemekler yapılmaktadır.

21
Ege Bölgesine ait bazı yerel Şive(ağız) örnekleri;

Gündöndü-Çiğdem : Ayçiçeği
Şipirdek : Terlik
Darı : Mısır
Poyam :Badem
İlik :Düğme
Düğlek : Boston
Babuç :Ayakkabı
Peşkir : Havlu
Abıla : Abla
Ağa : Abi
Nişliyon : Ne yapıyorsun
Gari : Çabuk ol
Gandak : Bahçe duvarı
Dığan : Küçük Tava
Bakır : Kova
Geme : Fare
Oku : Davetiye
Guyruklu : Akrep
Dürülgen : Lahana
Ebe : Büyük anne
Yağlık : Mendil
İlan : Yılan
Ganat Merdiven
Entari (Enteri) : Gömlek
Deperofu : Havuç
Sındı Makas
issı : Sıcak
Pürümbe : Başörtüsü
İspirte : Kibrit
Kupa : Bardak
Demlik : Çaydanlık
Döşek : Yatak
22
Yalıma : Herhalde
Iskıran Hamur kesme aracı.
Bedirek : Pamuğun iplik haline gelmeden önceki oval hali
gavurga: kavrulmuş buğday
Gavut:gavurganın unhaline getirilmiş şekerli hali Hamaşmak : Kucaklaşmak
Sorkaşmak . Ortak taşımak
Alama : Avuç büyüklüğünde taş
Pengillemek : Ürkmek
Hangırda : Nerede
Öngürde : Orada
Eski yümek: Çamaşır yıkamak
Ümmen : Saklambaç oyununda ebenin durduğu direk
Çağıl Bağ sınırındaki taş yığını
Saç : Yufkanın pişirildiği demir
Senek : Çamdan yapılmış büyük su kabı

Bölgenin Türkiye Ekonomisindeki Yeri

Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi’nden sonra yurdumuzun en gelişmiş yeridir. Bölgenin


verimli ovalarında ,ekonomik değeri yüksek sanayi bitkileri yetiştirilir. Meyve ve sebze
üretimi de yüksek miktardadır. Bölge özellikle ihracata yönelik ürünlerle önem kazanmıştır.
Türkiye’de üretilen incirin ve haşhaşın büyük bir bölümünü, zeytinin yarısından çoğunu,
tütün ve pamuğun önemli miktarını, üzümün üçte birinden çoğunu, Ege Bölgesi karşılar.
Yurdumuzdaki zeytin ağaçlarının yarısından çoğu bu bölgededir. Türkiye şeker pancarı
,turunçgil ve tahıl üretiminin onda biri kadarı bu bölgede gerçekleştirilir.

Bölge yer altı kaynakları bakımından çok zengindir. Türkiye’de kaliteli linyitin büyük
bir kısmı buradan çıkarılır. Isınma ihtiyacının giderilmesinin yanı sıra ,elektrik üretiminde de
linyitten yararlanılmaktadır. Termik santralleri ve çeşitli hidroelektrik santralleriyle bölge
Türkiye elektrik üretimine katkıda bulunur. Bölgeden çıkarılan zımpara taşının tamamına
yakını ihraç edilir.

23
İzmir yakınındaki Çamaltı tuzlası, Türkiye tuz ihtiyacının önemli bir bölümünü
karşılar. Bölge ticaret ,sanayi ve ulaşım alanında da önemli bir yere sahiptir. Gıdadan
dokumacılığa, otomotiv sanayiigiderilmesinin yanı sıra ,elektrik üretiminde de linyitten
yararlanılmaktadır. Termik santralleri ve çeşitli hidroelektrik santralleriyle bölge Türkiye
elektrik üretimine katkıda bulunur. Bölgeden çıkarılan zımpara taşının tamamına yakını ihraç
edilir.
İzmir yakınındaki Çamaltı tuzlası, Türkiye tuz ihtiyacının önemli bir bölümünü
karşılar. Bölge ticaret ,sanayi ve ulaşım alanında da önemli bir yere sahiptir. Gıdadan
dokumacılığa, otomotiv sanayiinden elektronik ve makine üretimine, petro kimya, madeni
eşya ,çimento ,azot ve sun’i gübreye kadar çeşitli alanlarda etkinlik gösteren sanayi tesislerine
sahiptir. En büyük rafinerilerden biri olan Aliağa Rafinerisi bu bölgededir.

Kültür, Turistik ve Sanayi Kentleri

Ege’nin İncisi İzmir

Ünlü destan yazarı Anadolulu Homer’in doğum yeri olan “Güzel İzmir”, önemli bir
turizm, sanat, kültür, ticaret ve sanayi merkezidir. İzmir’in ilk yerleşim merkezinin adı
Bayraklı’dır (M.Ö. 3000). Kent, M.Ö. 1500’lü yıllardan sonra Hitit Devleti’nin etkisi altı-na
girmiş; M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender, Kadifekale’de bugün hala var olan kaleyi inşa
ettirerek, şehri Kadifekale eteklerinde yeniden yapılandırmıştır. Roma İmparatorluğu
döneminde önem kazanan kentte, Bizans döneminden sonra Osmanlı egemenliği başlamıştır.
Kurtuluş Savaşı’yla birlikte 9 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtarılan İzmir, kısa
zamanda Türkiye’nin üçüncü büyük kenti konumuna gelmiştir. Kültürpark, kentin merkezinde
yer alır. Büyük ilgi gören Uluslararası İzmir Fuarı her yıl burada düzenlenmektedir. Kent
ayrıca Türkiye’nin en etkin festivallerinden olan Uluslararası İzmir Festivali ile tanınır. Ege
Bölgesi’nin kültürel açıda en gelişmiş olan ili İzmir, yaşam biçimi ve anlayışı ile batı modern
bir hayat tarzına sahiptir.

İzmir Enternasyonal Fuarı (İzmir Fuarı veya, özellikle İzmir içinde,kısaca Fuar da
denilir) her yılın Eylül ayında İzmir'in kurtuluş günü olan 9 Eylül'ü içine alacak 10 günlük bir
zaman dilimi içinde düzenlenen Türkiye'nin en köklü, en tanınmış ve en kapsamlı fuarıdır. İlk
kez 2007 yılında bünyesinde, uluslararası bir kongre olan 3. Türkiye Acil Tıp Kongresi'ni de

24
barındıracak olan fuar 76. kez kapılarını halka açacak.31 Ağustos-9 Eylül tarihleri arasında
ziyaret edilebilir. İzmir Kültürpark'ta (bu park alanı da bazen kısaca Fuar olarak adlandırılır)
düzenlenir. Ancak İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), esasında, örneğin 2005 yılı için İzmir
Kültürpark alanında düzenlenmiş olan ve çoğu zaten uluslararası nitelikli 37 fuardan sadece
bir tanesidir.

İzmir Enternasyonal Fuarı'nı İzmir'de düzenlenen diğer fuarlardan ayıran özellik,


tarihçesinin yanı sıra, belli bir sektör ile kısıtlı kalmayan, ithalat ve ihracat potansiyeli olan
ürünlere dönük, teknolojik yenilikler içeren ve Türkiye piyasasına ilk adımlarını atan
partönerler açısından önem arzeden kimliğidir. Evvelce bir ay süren İEF süresinin kısaltılarak
10 güne indirilmesi sayılan alanlarda daha da uzmanlaşarak güçlü bir niche yakalanmasını
sağlamıştır.

Bölge ve ülke ekonomisine büyük katkısı olan İzmir Enternasyonal Fuarı, böylece
Türkiye'nin "dünyaya açılan penceresi" sloganıyla ülke tanıtımında ve ikili ticari ilişkilerin
gelişmesinde önemli bir işlev üstlenmektedir. Türkiye'nin Fuarlar Birliği'ne üye (1948'den
beri) tek genel ticari fuarıdır. Teknolojinin ve yenilikçiliğin ön plana çıktığı sektörler
olan otomotiv, elektrik, elektronik, iş makinaları, gıda veambalaj makinaları gibi
uzmanlaşmaya dayalı faaliyet alanları fuar etkinlikleri içinde ağırlıklı bir yer işgal etmektedir.

İzmir Enternasyonal Fuarı günümüzde, İzmir Kültürpark'ta yer alan pek çok fuarcılık
etkinliğini düzenleyen İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri (İZFAŞ) tarafından
organize edilmektedir.

Kültür ve Sanat Merkezleri

E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi


Fransız Kültür Merkezi
Akademi İKSEV
Aliağa Belediyesi A.K.M.
Alman Kültür Merkezi
Amerikan Kültür (Türk-Amerikan Derneği)
Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi
İzmir Devlet Opera ve Balesi
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası
D.E.Ü. Devlet Konservatuarı

25
Hatay Kültür Merkezi
İtalyan Kültür Merkezi
İsmet İnönü Sanat Merkezi
Sabancı Kültür Sarayı
İzmir Sanat
Konak Belediyesi Alsancak Kültür Merkezi
Konak Belediyesi Güzelyalı Kültür Merkezi
Karşıyaka Belediyesi Ziya Gökalp Kültür Sanat Merkezi
Konak Belediyesi Dr. Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi
Soyer Kültür ve Sanat Fabrikası
AKÇEV - Ahlak Kültür ve Çevre Derneği
Akademi Senfoni
İZMİR SANAT KULESİ SANAT MERKEZİ
AKŞİT KÜLTÜR - Düşün- ve Yazınevi
Çizgelikedi
Hatay Gönüllüleri Platformu
Akademi Sanat İzmir
Puntart
Kedi Kültür Sanat Merkezi
İzmir Kültür Merkezi
Balçova Belediyesi Kültür Evi
Narlıdere Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi
Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi
Türk - İtalyan Dostluk ve Kültür Derneği
Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi
Bornova Amfi Tiyatro - Aşık Veysel Rekreasyon Alanı
Kıbrıs Türk Kültür Derneği
Menemen Kültür Merkezi
Bülent Ecevit Kültür Merkezi
İsmail Cem Kültür Merkezi

26
Müzeler

Agora Açıkhava Müzesi


İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi
İzmir Arkeoloji Müzesi
Atatürk Müzesi
Bergama Müzesi
Cumhuriyet Eğitim Müzesi
Çeşme Müzesi
Efes Müzesi
Efes - Selçuk Meryem Ana Evi
Etnografya Müzesi
İnönü Evi Müzesi
İzmir Resim Ve Heykel Müzesi
Ödemiş Müzesi
Ödemiş Birgi Çakırağa Konağı
Tabiat Tarihi Müzesi
TCDD Müze ve Sanat Galerisi Md.
Tire Müzesi

Tiyatrolar

Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu


D.E.Ü. Sabancı Kültür Sarayı
Güzel Sanatlar Oyuncuları Akademik Tiyatro Topluluğu
Hamle Tiyatrosu
İzmir Devlet Tiyatrosu Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi
İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi
Karşıyaka Oda Tiyatrosu
Karşıyaka Belediyesi Suat Taşer Açık Hava Tiyatrosu
Kültürpark Atatürk Açıkhava Tiyatrosu
Kültürpark Çamlık Senar Nejat Uygur Tiyatrosu

27
Kültürpark Gençlik Tiyatrosu
İZMİR SANAT KULESİ SANAT MERKEZİ

Turizm Şehri Muğla

Ege’nin hatta Türkiye’nin turizm denince ilk gelen şehridir. Türkiye’deki en uzun
sahiline sahip olan bu şehirimizde, Bodrum, Fethiye, Marmaris ve Datça gibi tatil bölgeleri
bulunmaktadır.

Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı bir beldedir. Ölüdeniz kumsalı yüzde
seksen iki oyla 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir.Belde, turizm açısından
oldukça gelişmiştir. Likyalılarda ışık ve güneş diyarı, Ortaçağ'da "Uzak Diyar" olarak tanınır,
Anadolu'nun güneybatısında yer alan Teke Yarımadası'da bulunur. Türkiye'de bulunan deniz
kulağı (lagün) oluşumlarından biridir.

Marmarisin tarihi M.Ö. 3400'lere kadar gider. İlk yerleşim, bölgeye başkanlarının adı
Kar olan bir kavmin gelmesiyle başlar. Bölgeye KARİA (Karın ülkesi) adı sonradan
verilmiştir. Ege ve Akdeniz Kıyılarının bereketi, bölgeyi devamlı çekici kılmıştır. Böylece,
Marmaris zaman içinde pek çok medeniyetin hüküm sürdüğü bir yer haline gelmiştir. Bölgede
yapılacak gezilerde Karia, Rodos, ve Ada uygarlıkları, Mısır, Asur, İon, Dor, Pers,
Makedonya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görmek
mümkündür. Pyhskos kentin ilk adıdır. Bugün Asartepe denilen mevkide kalıntıları
görülebilir. Marmaris ismi ise Heredotun kaynaklarında Marmarissos, ünlü Türk denizcisi Piri
Reisin Kitab-ı Bahriyesinde Mermeris olarak geçer

Datça Yarımadası'ndaki buluntuların geçmişi MÖ 2000’lere kadar uzanır. Bilinen ilk


yerli halk Karyalılar'dır ve burada en parlak dönem Dorlar döneminde yaşanır. Dorlar MÖ
1000 yıllarında Trakya üzerinden güneye inerek Yunanistan üzerinden bölgeye gelirler ve
bugünkü Datça ilçe merkezinin 1.5 km kuzeydoğusundaki Burgaz mevkiinde Dor
uygarlığının merkezi olan Knidos’u kurarlar. Daha sonra Lidya egemenliğine giren Knidos,
MÖ 546’da Lidya Devleti'nin Persler’in eline geçmesinin ardından da Pers egemenliğine
girmiştir.

28
Sanayi Şehri Manisa

Yüzölçümü: 13.810 km²

Nüfus: 1.260.169 (2000)

İl Trafik No: 45

Batı Anadolu'da Spil Dağı ile Gediz Nehri arasında yer alan Manisa, Ege Bölgesinin
ulaşım bakımından önemli bir noktasında bulunan zirai, ticari ve sanayi açıdan gelişmiş bir
kentimizdir. Tarihi M.Ö. 3000 yıllarına inen ilde Hitit, Frig, Lidya, Makedon, Roma, Bizans,
Beylikler ve Osmanlı uygarlıklarına ait izler bulunmaktadır. Tarih boyunca kültür ve sanatın
yoğunlaştığı, ticaret yollarının geçtiği Manisa, kültürel ve doğal zenginlikleri ile ilgi çekici
tatil olanakları sunmaktadır. Manisa iline bağlı ilçeler; Ahmetli, Akhisar, Alaşehir, Demirci,
Gölmarmara, Gördes, Kırkağaç, Köprübaşı, Kula, Salihli, Sarıgöl, Saruhanlı, Selendi, Soma
ve Turgutlu’dur.

Cumhuriyet Dönemi'nde Türkiye'deki ilk çevrecilik hareketini başlatan Manisa


Tarzanı Ahmet Bedevi, Manisa'nın geçmişteki renkli bir şahsiyetidir. AHMET Bedevi'nin
nüfus kayıtlarındaki ismi Ahmeddin Carlak. 1888'de Bağdat'da doğup Türk ordusunda
askerlik yapan Carlak, daha sonra milli mücadeleye katıldı, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası
ile onurlandırıldı. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Manisa'ya gelip yerleşen Bedevi,
sessiz garip bir insandı. Belediyede süpürgeci olarak göreve başladı, bahçıvan yardımcısı,
itfaiye eri olarak çalıştı. Manisa'yı yeşillerdirmek için tüm gayretiyle çalışan Bedevi,
dayanılmaz sıcaklarda önce atlet ve kısa pantolon, sonraları yaz kış demeden siyah şortla
dolaşmaya başladı. Manisa Tarzanı denilen çevre lideri, Spil'de kulübede yaşamaya başladı,
31 Mayıs 1963'te yaşamını yitirdi.

29
Coğrafya

Manisa; 38° 04’ - 39° 58’


kuzey enlemleri ile 27° 08’ -
29° 05’ doğu boylamları
arasında yer alır. Ege
Bölgesi’nin asıl Ege
bölümünde yer alan İl; kuzeyde Balıkesir, kuzeydoğuda
Kütahya, doğuda Uşak, güneydoğuda Denizli, güneyde Aydın
ve İzmir, batıda ise İzmir ili ile çevrilidir.

Topografya

Gediz depresyonu içinde yeralan Manisa;İl merkezi 71 m. yüksekliktedir. Kuzeydoğuya


doğru gidildikçe yükseklik artmakta ve Demirci’de ilçe merkezi 850 m. yüksekliğe
ulaşmaktadır.

İlin önemli dağları, bölgenin de en yüksek dağı olan Bozdağlar (Kumpınar 2070 m),
eteklerinde il merkezi kurulu olan Spil (Karatepe 1517 m) ve Yunt Dağı (Nemrut Tepe 1074
m)’dır. Demirci Dağları, Manisa, Kütahya, Balıkesir sınırlarını da oluşturur ve en yüksek yeri
Ziyaret Tepe 1800 m.dir. Demirci Dağları’nın güneybatı uzantısı olan Çomaklı ve Dibek
Dağları’nın en yüksek noktası Aysekizi Tepesi 1034 m.dir. Alaşehir Çayı’na paralel uzanan
Uysal Dağı’da 1135 m. yüksekliğe sahiptir.

İlin kuzeydoğusu ile doğusunda Demirci, Gördes ve Kula civarı 1000 m’ye kadar ulaşan
platolardan oluşmaktadır. Kula volkanik sahası ise en son faaliyetini zamanımızdan yaklaşık
12.000 yıl önce göstermiş Batı Anadolu’nun en önemli jeolojik oluşumları arasında yer
almaktadır.Bozdağlar ile Yunt Dağları arasındaki depresyonik alan içinde Manisa pek çok
ovaya da sahiptir. Bunların başlıcaları Gediz, Bakırçay, Alaşehir, Salihli, Turgutlu ovalarıdır.

En önemli iki akarsuyu bulunmaktadır. Bunlar Gediz (384 km) ve Bakırçay (204
km)’dır.Salihli ve Gölmarmara ilçeleri arasında tektonik oluşumlu, denizden yüksekliği 74

30
metre olan, yaklaşık 12 km²’lik alanı kaplayan Marmara Gölü vardır. Manisa’nın üç tane de
barajı bulunmaktadır. Bunlar Demirköprü, Afşar ve Sevişler barajlarıdır. Ayrıca Gördes
Baraj’ı inşa halindedir.

İklim

Manisa; makroklima Akdeniz iklim şartları altındadır. İlin kuzeydoğusu Akdeniz iklimi
ile karasal iklimin geçiş noktasında yer alır. Yıllık sıcaklık ortalaması 16.8 °C olup en sıcak
ay olan Temmuz ortalaması 34.4 °C ve en soğuk ay olan Ocak ayı ortalaması 3.0 °C dir.Yıllık
yağış ortalaması 740 mm ile yarı kurak bir karakter taşımaktadır.

Bitki Örtüsü ve Doğal Hayat

Akdeniz iklim şartlarına bağlı olarak ilin birinci bitkisi kızılçamdır. Daha sonra
yaygın olarak maki türler yaygınlık gösterir. Ilıman iklimin soğuk sektörüne ait olan
karaçamlar dağlık kesimlerin bitkisi olarak 850 m yükseklikten sonra varlığını gösterir.
Bölgenin bir diğer yaygın ağaç türü ise palamut başta olmak üzere meşe türleridir.

Yaban hayatı bakımından oldukça zengin olan Spil Milli parkında tavşan, tilki, kurt, çakal,
domuz, sansar, porsuk, kirpi ve sincap gibi hayvanlar sıklıkla, kınalı ve çil keklik ise daha
nadir bulunan hayvanlardır. Ötücü kuşların hemen birçok türü ile yırtıcı kuşlardan doğan,
atmaca ve kartal da bulunmaktadır. Ayrıca geyik koruma ve üretme sahasında geyiklere ve
Muradiye Keklik Üretme İstasyonu’nda üretilerek, korunabilen alanlara salınmış sülünlere
rastlamak da mümkündür.

Tarihçe

Manisa ve yöresinin tarih öncesi ile ilgili pek bilgi yoktur.


Salihli Sindel Köyü’nde bulunan Paleolitik Çağ’a (Yontma
Taş Devri) ait fosil ayak izleri yörede insan topluluklarının
yaşadığını kanıtlayan ve yaklaşık 26.000 yıl öncesine
tarihlenen buluntulardır. Kırkağaç Yortan Köyü’nde bulunan
mezarlar ise, farklı bir mezar kültürü olan Tunç Devri’ne aittir.

31
Hermessos ve Kaikos ya da bugünkü adıyla Gediz ve Bakırçay vadilerinde kurulmuş olan
Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimlerdir.

Manisa’nın, Yunanistan’ın Teselya Bölgesi’ndeki Pelion Dağı civarından göç eden Magnetler
tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Bölge M.Ö. 1450-1200 yıllarında Hititlerin
etkisinde kalmıştır. Kybele bereket tanrıçası kabartması yöredeki Hitit varlığın
göstermektedir. M.Ö. 1200’lerde ise Lidyalılar gelmiş ve Kızılırmak’a kadar bütün Batı
Anadolu’ya egemen olmuşlardır. Tarihte, devlet güvencesinde ilk parayı basan Lidya
Krallığı’nın başkenti bugünkü Sardes (Sart) şehriydi. Paktalos (Sart) Çayı’ndan çıkarılan altın
madeni ile ünlüydü. Lidya Krallığı gücü ve zenginliğiyle ünlü son Kral Krezüs’ün adıyla
özdeşleşmiştir. Ancak M.Ö. 546 yılında Persler tarafından yıkılmıştır. İrili ufaklı çok sayıda
tümülüsün yer aldığı Bintepeler Mevkii bu devri simgeleyen eserleri barındırmaktadır.

Bölge; M.Ö. 546 yılından M.Ö. 334 yılına kadar Pers egemenliğinde kalmıştır. Sardes
bu dönemde de önemli bir ticaret merkezidir. M.Ö. 334’de Trakya üzerinden Anadolu’ya
geçen Büyük İskender, Pers ordularını yenerek Suriye’ye doğru ilerlemiş ve Pers
egemenliğine son vermiştir. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra
satraplıkların birbirleriyle mücadelesi M.Ö. 301 yılında İskender İmparatorluğu’nun sonunu
getirmiştir.Bu döneme ait en önemli eser Sardes Örenyeri’ndeki Artemis Tapınağı’dır.

Daha sonra Bölge Bergama Krallığı’nın egemenliğine girmiştir. Bölgenin önemli


kentlerinden Philadelphia’ya (Alaşehir) ismini dönemin krallarından II. Attalos Philadelphos
vermiştir. Bergama Krallığı III. Attalos’un ölümünden sonra (M.Ö. 133), vasiyeti üzerine
Roma İmparatorluğu’nun yönetimine devredilmiştir. M.S. 17 yılında meydana gelen büyük
depremde bölgedeki Magnesia, Thyateira, Philadelphia ve Sardes gibi bütün yerleşimler
büyük ölçüde yıkılmışsa da İmparator Tiberius’un katkılarıyla yeniden inşa edilmiştir.

Roma döneminde bölgede üretim ve ticaret canlanmış, Gediz ve Bakırçay vadilerinde


mevcut tarımsal ürünlere yeni çeşitler eklenmiştir. M.S. 395 yılında Teodisius’un
imparatorluğu iki oğlu arasında pay etmesiyle Manisa ve çevresi Doğu Roma yani Bizans
İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında,
Philadelphia, Sardes ve Thyateira kentlerinin önemli rolü olmuştur. Magnesia da bu dini ilk
benimseyen kentlerden olmuş sonra da önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.

32
İstanbul 1204 yılında Latinler tarafından işgal edilince imparatorluk merkezi İznik’e
taşınmıştır. İmparator Iannes Ducas Vatatzes’in otuz yılı aşkın bir süre oturması sebebiyle
Magnesia ekonomik, sosyal ve stratejik açıdan Batı Anadolu’nun en önemli şehirlerinden biri
haline gelmiş ve imparatorluk merkezi görevini üstlenmiştir. İmparator 1255 yılında
Manisa’da ölmüş ve buraya gömülmüşse de mezarının yeri belli değildir. Sardes,
Philadelphia, Thyateira ve Magnesia Kalesi kalıntıları Bizans döneminden kalan kalıntılardır.
1261 yılında İstanbul Latinlerden geri alınınca Manisa önemini yitirmiştir.

Manisa 1313 yılının 25-26 Ekim’ine tekabül eden Regaip Kandili gecesi Alpagı oğlu
Saruhan Bey komutasındaki askerler tarafından fethedilmiş ve Saruhanoğulları Beyliği’nin
merkezi haline getirilmiştir. 1346 yılında ölen Saruhan Bey’in türbesi şehrin merkezindedir.
Yerine önce oğlu İlyas Bey, onun ölümüyle de İshak Çelebi bey olmuş ve beyliğin en
ihtişamlı dönemlerini yaşatmıştır. Ulu Camii ve Medresesi, Mevlevihane ve Çukur Hamam
gibi birçok eseri İshak Çelebi şehre kazandırmıştır. Tahminen 1390 yılına doğru vefat etmiş
ve kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür.

Manisa 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış,


ancak Ankara Savaşı sonrası Timur bölgeyi yeniden eski sahiplerine iade etmiştir. 1412
yılında ise Çelebi Mehmed kesin olarak Manisa’yı Osmanlı egemenliği altına sokmuş ve
Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim haline getirmiştir. Manisa 1437-1595 yılları arasında
Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri
haline gelmiştir. Bu dönemde II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II.
Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi daha sonra Osmanlı tahtına da oturmuş
padişahların da içerisinde olduğu 16 şehzade Manisa’da sancakbeyliği yapmışlardır.

Bu dönem zarfında Manisa’da şehzadeler ve maiyyetlerindekiler cami, medrese, han,


hamam, imaret, çeşme, hastane, köprü ve kütüphane gibi birçok vakıf eserleri yaptırmışlardır.
Bunların bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir. II. Murad’ın yaptırmış olduğu başta Saray-
ı Amire olmak üzere birçok eser ise zamana yenik düşmüştür.

16. yüzyıl sonlarına kadar genelde sakin olan Saruhan Sancağı’nda bu tarihten sonra
bütün Anadolu’da olduğu gibi eşkıyalık hareketleri görülmeye başlar. Yaklaşık iki asır devam
eden eşkıya, suhte (medrese öğrencisi) ve sipahilerin yağma ve talanlarından bölge büyük

33
zarar görmüştür. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgeye hakim olan karaosmanoğulları
bu tür hareketleri büyük ölçüde sona erdirmiştir.Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine
dayanılarak 15 Mayıs 1919’ da bölgede Yunan işgali başlar. İşgal sırasında Manisa Merkezde
İstihlâs-ı Vatan, Cemiyet-i Müderrisîn, Demirci’de Müdafa’a-i Hukûk-u Osmânî, Gördes’de
Hareket-i Milliye Teşkilatı, Kırkağaç’da İstihlâs-ı Vatan, Kula’da Redd-i İlhak, Soma’da
Müdafa’a-i Hukuk ve Turgutlu’da Müdafa’a-i Hukûk-u Osmâni adlı Cemiyetler kurularak
Yunan işgaline karşı mücadeleler verilmiştir.

30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanması


üzerin Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu İzmir’e doğru ilerleyerek Yunan direnişini
kırmıştır. İzmir’e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar kenti ateşe vermiş, günlerce süren
yangında tarihin Manisa’ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok
olmuştur. Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır.

1923’de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı, 1927 yılında Manisa olarak
değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde yeniden imar gören Manisa, karayolu ve demiryolu
ulaşımı bakımından önemli bir noktadadır. Zirai, ticari ve sanayi açısından da ülkemizin
gelişmiş illeri arasında bulunmaktadır.

Manisa İlindeki Büyük ve Butik otellerin başında; Büyük Saruhan Oteli, Manisa
Anemon Oteli, Tütün Oteli, Egayid Apart, Arma Ote,l Mesir Otel ve Palm Cıty Otel’i
sayabiliriz.

Nasıl Gidilir

İzmir’in en önemli hinterlandı olan Manisa, kara ve demiryolu bağlantıları ile


ulaşımını sağlamaktadır. Toplam 1092 km il (512 km) ve karayolu (580 km) vardır. İzmir-
İstanbul karayolu, Kum Çayı vadisi boyunca güneybatı-kuzeydoğu istikameti boyunca
Manisa yerleşim merkezi ile Kenan Evren Sanayi Sitesi boyunca şehrin kenarından geçer.
İzmir-Ankara E 23 Karayolu il sınırları içinden doğu-batı yönünde Turgutlu, Ahmetli, Salihli,
Kula ilçelerinden geçer. Ayrıca Alaşehir-Sarıgöl ilçeleri bağlantısı ile Denizli’ye, Salihli-
Demirci karayolu ile Kütahya’ya, Akhisar-Bergama, Manisa, Menemen bağlantılarıyla
Çanakkale illerine ulaşılmaktadır.

34
Komşu iller ve bazı önemli merkezlere uzaklığı;

Manisa-Aydın 156 km
Manisa-Denizli 206 km
Manisa-Kütahya 316 km
Manisa-Adana 878 km
Manisa Antalya 425 km
Manisa-İstanbul 529 km
Manisa-Balıkesir 137 km
Manisa-İzmir 36 km
Manisa-Uşak 193 km
Manisa-Ankara 562 km
Manisa-Bursa 286 km
Manisa-Konya 528 km

Demiryolu ulaşımında Manisa önemli bir kavşak noktasıdır. Bandırma-Balıkesir


demiryolu ile Uşak-Manisa demiryolu il merkezinde birleşirler. Bu yollardan Bandırma
bağlantısı ile feribot bağlantı sağlanarak İstanbul’a ulaşılmaktadır. Balıkesir üzerinden ise
Kütahya, Eskişehir, Ankara demiryolu bağlantısı sağlanmaktadır.

Günlük olarak Manisa’dan Ankara’ya geçen Mavi Tren, İzmir Ekspresi, Eskişehir’e
Ege Ekspresi, Bandırma’ya Marmara Ekspresi ve Uşak’a Uşak Ekspres seferleri
bulunmaktadır. Ayrıca Diyarbakır’a kadar giden posta treni de Manisa’dan geçmektedir.

Hava yolunu kullanmak isteyenler için İzmir Adnan Menderes Hava Limanı idealdir.

Karayolu: Otobüs Terminali, kent merkezine 600 - 700 m. uzaklıktadır.

Demiryolu: Tren İstasyonu, kent merkezine 600 - 700 m. uzaklıktadır. Manisa-Ankara,


Manisa-İzmir, Manisa-Bandırma demiryolu bağlantıları mevcuttur.

Gelenek ve Görenekler

Zaman içinde yaşam koşullarında meydana gelen değişiklikler geleneklerde de kendini


göstermektedir. Ancak küçük yerleşim birimlerinde, eski gelenek ve göreneklerin birçoğu
hala yaşatılmaktadır. Geleneksel ritüeller daha çok kız isteme, söz kesme, nişan, düğün,
hastalık, adak adama ve asker uğurlama gibi olaylarda yoğun bir biçimde görülür.

35
Hastalıkların tedavisi için başvurulan bazı yöntemler şunlardır:
- Nazara inanılır, kurşun döktürülür.
- Kabakulak hastalığının geçmesi için, ağzı kıbleye bakan bir fırından alınan is, şiş yerlerin
etrafına çizgi halinde sürülür ve okunur.
- Temrenin geçmesi için ocaklı denilen kişilere okutulur ve üzeri arpayla çizilir.
- Sıtma hastalığının geçmesi için, pamuk ipliği okunarak bileğe bağlanır.

Halk arasında kullanılan deyişlerden bazıları da şunlardır:


- Ekici ol bilici olma.
- Sofrada elini, mecliste dilini sakla.
- Taş taşı, söz taşıma.
- Deli ile devletli bildiğini işler.
- Gömleğinin deliğine bakmaz, poyraza karşı gider
- Kısmeti kesilen köpek, kurban bayramında uykuya yatar.
- Tarlanın taşlısı, kadının saçlısı, erkeğin yaşlısı vefalı olur.
- Kocasından sonra kalkan karıdan, hazirandan sonra

Düğünler

Düğünler, düğün sahiplerinin sosyal ve ekonomik durumlarına,


yaşadıkları yöreye göre farklılıklar gösterir. Düğün gelenekleri
özellikle kentsel kesimde eskiye oranla daha sadeleşmiş
görünmektedir. Manisa Merkez’de kaybolmaya yüz tutmuş eski
düğün gelenekleri kısaca şöyledir:

Erkek tarafı kızın evine görücü gönderir. Kız görücüler tarafından beğenildiği takdirde, birkaç
gün sonra erkeğin yakınlarından birkaç kişi, kız evine giderek kızı ister. Kız evinin büyükleri
birkaç gün düşünme süresi ister. Kızın babası, babası yoksa evin büyüğü, bu evliliği uygun
gördüğü takdirde, düşünme süresi sonunda tekrar gelen erkeğin ailesine süslü bohça ya da
şase içinde kravat, çorap v.b. hediyelerle birlikte bir mendil verilir ki buna “söz mendili”
denilir. Mendil verildikten sonra, oğlan evine “söz şerbeti” denilen şerbet ikram edilir ve
nişan günü kararlaştırılır.

36
Nişan gününden önce, kıza alınan çeşitli armağanlar “nişan selesi” adı verilen
süslenmiş seleler içine konularak kız evine gönderilir. Bu seleler bir süre muhafaza edilerek
tebrik etmeye gelenlerin görmesi sağlanır. Nişan için tespit edilen tarihte, erkek evi akraba ve
yakınlarını toplayarak kız evine giderler, kendi aralarında eğlenerek nişan yüzüklerini
takarlar.

Nişanlılık süresi içine tekabül eden dini bayramlarda kız evi damada, oğlan evi geline
giyecek türünden hediyeler alır, kurban bayramında ise kız evine gönderilen hediyelere
süslenmiş bir koç ilave edilir.

Eski düğünler çarşamba, perşembe, cuma veya cuma, cumartesi, pazar olmak üzere üç
gün sürerdi. Düğünden önce oğlan evi, kızın çeyizlerini almak üzere araba gönderir, kızın
arkadaşları veya kardeşleri çeyiz sandıklarının üzerine oturur ve oğlan evi bahşiş vermeden
kalkmazlardı. Çeyiz, kızın gelin gideceği eve serilerek, isteyen bayanların evi ziyaret ederek
çeyizi görmesi sağlanır, buna “çeyiz bakma” denir.

Gelin gitmeden önce gelin hamamı ve düğünden önceki akşam kına gecesi yapılır.
Kına gecesinde kadınlar kendi aralarında eğlenir ve kızın ellerine kına yakılır. Düğün günü
oğlan evi gelini almaya geldiğinde, gelin evden çıkmadan önce babası, maddi gücüne göre
kızın beline altın, gümüş ya da kırmızı kurdeleden bir kuşak takar, gelin at veya otomobil ile
baba evinden alınarak, geze geze damadın evine götürülür. Damadın evine gelindiğinde, gelin
içeri girerken başına buğday, leblebi, şeker veya para serpilir, orada bulunanlar tarafından
toplanan buğday, para ya da şeker bereket getirmesi için muhafaza edilir. Gelin damat evinde
yüzü kapalı oturur, akşam yemeğinden önce, damat gelinin duvağını açarak yüz görümlüğü
adıyla anılan bir takı takardı. Yemekten sonra damat arkadaşlarıyla yatsı namazına camiye
gider, namazdan çıktıktan sonra ellerinde yanan mumlarla eve dönülür ve damat sırtı
yumruklanarak eve bırakılırdı.

Geleneksel Giysiler

37
Manisa yöresi geleneksel giysileri çevre koşulları, sosyal ve ekonomik durum gibi
etkenlerle farklılıklar göstermektedir. Son yıllarda ulaşım ve iletişimin hızla gelişmesi
nedeniyle yöresel özellik gösteren giysiler, yerini çağdaş giysilere bırakmış, geleneksel
giysiler daha ziyade belirli gün veya törenlerde giyilir olmuştur.

Kadın Giysileri

Baş kuşamı olarak günlük giysilerde iki oyalı yazma kullanılır. Kenarları pul, boncuk
ya da bitkisel öğelerle (karanfil, buğday sapı vb) oyalanmış birinci yazma üçgen yapılarak
başa örtülür, uçları çene altından dolanıp, ensede ya da tepede bağlanır. Başka bir yazma ise
rulo yapılarak üçgen kısmı öne gelecek şekilde alna bağlanır.

Özel günlerde ise başa örtünün üzerine tepelik, alna mançın ya da gümüş alınlık,
yanağın iki yanına da uçlarında tozaklar sallanan kemik ya da çitlenbik ağaçından yapılmış

38
yanaklık takılır. Nişanlı kızlar ve yeni gelinler en üste birde al bez bağlar. Al bez kare
formundadır ve üçgen şeklinde ikiye katlanarak oyalı yazma gibi ensede bağlanır. Üzeri
tamamen pullarla işlenebileceği gibi, sadece üçgenin üste gelen kısmının işlendiği de olur.
Kenarlarına püskül, pul veya boncuklardan oya yapılır.

Beden giyiminde en alta pamuklu dokumadan yapılan iç gömlek giyilir. Genellikle kol
ve yaka kenarları ile etek uçları oyalanır yada nakışlanır.

Şalvar kullanım amacına göre pazen, saten ya da kadifeden yapılır. Paçaları lastikli
olan şalvarın, ağ uzunluğu diz hizasındadır.

Bazı yörelerde iç gömleğin üzerine “delme” denilen, boyu göğüs altında biten, kolsuz,
önden açık yelek türünde bir giysi giyilir.

İç kuşam tamamlandıktan sonra üzerine, boyu ayak bileğine kadar inen üçetek giyilir.
Üçetek saten olabileceği gibi, çitare, beşyol, tren yolu gibi isimler verilen çizgili kumaşlardan
da yapıldığı olur. İçi astarlanan üçeteğin, kol boyu cepken kolundan 10-15 cm uzun olur. Yöre
farklılıklarına göre üçeteğin öndeki iki parçası belin arkasına dolanıp, değişik şekillerde
bağlandığı gibi serbest bırakıldığı da olur. Bazı yerlerde üçetek yerine uzun entari giyildiği de
görülür.

Üçeteğin üstüne belin arka kısmına yörede dokunan kaba kumaşlardan yapılan,
uçlarında püskülleri olan arkalık (bel kuşağı, dongurdaklı kuşak) bağlanır. Ön kısma ise
“çekki”, “öncek” gibi isimlerle anılan önlük bağlanır. Önlük; yapağı yünden el dokuması
kumaşlardan yapılabildiği gibi, beyaz ya da renkli hazır kumaşlardan yapıldığı da olur.
Önlüğün üzeri renkli iplerle nakışlanır ve etek uçlarına püskül ya da fırfır dikilir. Ailenin
ekonomik durumuna göre bele gümüş veya bafon kemer takılır.

Kadın kıyafetinde en üste cepken giyilir. Eskiden mor kadifeden yapılan cepkenlerin;
önü, arkası, kolları sim ya da sırma işlenip, içi astarlanırdı. Ancak günümüzde bu tür işlemeler
yapılmadığı için “ilbade” denilen saten kumaştan yapılan işlemesiz cepkenler giyilmektedir.
İlbadelerin kol, yaka ve etek uçları sutaşı veya pullarla süslenir.

Ayağa elde örülmüş, kısa konçlu, nakışlı yada düz renkli çoraplar giyilir. Ayakkabı

39
olarak manda gönünden yapılan, burun ucu yukarı kalkık olduğu için “göğe bakan” denilen
konçu ayak bileğini örtecek yükseklikte olan çarık çizme giyilir.

Erkek Giysileri

Geleneksel erkek giysilerini yörede kullanılırken bulmak mümkün


değildir. Bu giysiler yerini hızla çağdaş giysilere bırakmıştır. Ancak
halk oyunları gösterilerinde orijinallerine uyularak yapılan giysiler
giyilmektedir

Başta kırmızı renkli fes bulunur. Fesin üzerine rengarenk iğne


oyaları ile süslenmiş yazma sarılır. Bedene ham bez ya da çitare
denilen kumaştan yapılmış, yakasız, önden açık uzun kollu gömlek
giyilir.

Gömleğin üzerine dar kesimli, boyu göğüs altında biten, uzun kollu, içi astarlı cepken
giyilir. Cepken genellikle mavi veya gri gabardin ya da çuha kumaştan olup, önü, arkası ve
kolları sırma veya siyah kaytanla işlenir.

Camedan ya da kartal kanadı denilen parça, cepkenin üzerine giyilir. Önü, cepkenin
işlemelerinin görülebilmesi için açık ve düğmesizdir. Kanat denilen parçalar bedene omuzdan
dikilmiştir. Tüm beden ve kanatlar siyah kaytanla işlenir.

Zeybeklerin kötü hava şartlarından korunmak için poturun altına giydikleri


“karadon”genellikle siyah renkte olur. Dar kesimli pantolon biçimindeki karadonun beli
lastiklidir. Potur mavi veya gri kumaştan yapılır. Bacağın ön tarafına gelen kısmı siyah
kaytanla işlenir. Beli uçkurlu olan potur, belden aşağı bol iner, ağı yoktur. Boyu diz
hizasındadır.

Bele, cepkenle potur arasındaki boşluğa 20 cm eninde, pamuklu ya da yün dokuma


“bel kuşağı” sarılır. Bunun üzerine de şal kuşak sarılır. Dokundukları yere göre isimler alan
bu kuşaklara “trablus kuşak” ya da “acem şalı” da denir. Kuşak belin ön kısmında fazla
görünmez çünkü üzerine silahlık, tütünlük, köstek, pistov, peşkir gibi aksesuarlar takılır.

40
Ayağa yünün ham renginde, nakışsız çorap giyilir. Körüklü çizme; siyah renkte,
kösele tabanlı, içi deri astarlı olup konçu diz kapağına kadar uzanır.

Halk Müziği ve Halk Oyunları

Manisa zeybek bölgesinde yer alır. Türküler genellikle dokuz zamanlıdır. Zeybek
havaları, ağır ve yürük türküler, barana havaları, semahlar, gelin ve kına havaları
yörenin halk müziği ürünleridir. Genel karakter olarak Ege Bölgesi türküleri ile
ortak özellikler göstermekle birlikte bazı ezgilerde Rumeli göçmenlerinin etkisi
görülür.

Manisa yöresi türkülerinden bazıları şunlardır: Bugün Ayın Ondördü, Gün


Görünmez Melengecin Dalından, Gündüz Bey, İğdenin Dalı, Kaşık Havası, Kırmızı
Buğday Ayrılmıyor Sezinden, Nalbandım, Sigaramın İncesi.

Kadın Oyunları

Kadın oyunları kadın çalgıcılar eşliğinde veya kendileri tarafından def, daire, dümbelek,
kaşık, sini, güğüm, kazan gibi ritm veren araçlar çalınarak karşılıklı oynanır. Manisa kadın
oyunlarında hareketli bir ritm bulunmasına rağmen vakar ve ağırbaşlılığın korunması önemli
bir özelliktir. Kadın oyunlarından bazıları şunlardır: Konsol Üstünde Mumlar, Nalbandım,
Ninnaların Ninnası, Yörük Yaylası, Mermere, Düz Ovanın Çamları, Ağır Hava, Donuna Bak
Donuna, Bahçelerde Börülce, Kaşık Havası, Gımıldan, Hadi Yarim, El Havası.

Erkek Oyunları

Manisa’daki erkek oyunları genellikle dokuz zamanlı sözsüz ağır zeybek havaları ile oynanır.
Çalgıları meydanda davul, zurna, kapalı yerde ince saz, bağlama, keman, kaval, klarnet ve
darbukadır.
Zeybek oyunlarında görülen üçleme, beşleme, atik, eşme gibi ortak figürler Manisa zeybek
oyunlarında da görülmektedir. Erkek oyunlarından bazıları şunlardır: Harmandalı Zeybeği,
Yeni Harmandalı Zeybeği, Aydın Zeybeği, Soma Zeybeği, Baylan Cemile, Koca Ümmet, Çift
Hava, Seymen Sekmesi, Cihan Yandı Zeybeği, Ayvalık Zeybeği, Dağlı Havası.

41
El Sanatları

Sanayileşmeyle birlikte, geleneksel el sanatlarımızın bazıları azalmış, bazıları da yok


olmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra Manisa’da başta halıcılık olmak üzere, halen sürdürülen
el sanatları mevcuttur.Yörede halı, kilim, cicim, sili ve çarpana gibi dokumacılık türleri ile
güveç yapımı, ahşap at arabası yapımı, keçecilik, semercilik, bakırcılık gibi el sanatları hala
varlığını sürdürmektedir.

13.yüzyıldan itibaren yöreye yerleşmeye başlayan Türk boyları, yerleşik düzene


geçilmesinden sonra da eski yaşamlarına ilişkin birçok alışkanlıklarını sürdürmüşlerdir.
Başlıca geçim kaynakları hayvancılık olan bu boylar, kendi hayvanlarının yünlerini doğal
boyalarla boyayarak, simgesel motiflerden oluşan geleneksel desenlerle, kendi ihtiyaçları
için halı, kilim ve benzeri dokumalar yapmaktaydılar. Yerleşik düzene geçilmesinden sonra
daha da yaygınlaşan halı dokumacılığı,

17. yüzyıldan başlayarak ün kazanmış, Manisa-Merkez Yunt Dağı Köyleri ile Gördes, Kula
ve Demirci İlçeleri önemli halıcılık merkezleri haline gelmiştir.

19. yüzyılda batı ülkelerinde bu halılara talebin artması, halı ticareti ile uğraşan şirket ve
tüccarların seri üretime yönelik ve Avrupai zevke uygun siparişler vermesi, Türklere özgü
çift düğüm tekniğinin ve doğal boyaların terk edilmesine ve desenlerde dejenerasyona yol
açmış, kısaca ticari kaygılarla kalite düşürülerek, yöre halıcılığında yozlaşma meydana
gelmiştir. Bu durum, ilgili kurum ve kuruluşların üniversitelerle işbirliği yaparak yıllar süren
çalışmaları sonucunda, yöre halıcılığında geleneksel özelliklere dönüş sağlanana kadar da
devam etmiştir.

Halılar, Gördes, Kula, Demirci ve Yunt Dağı Halıları şeklinde, dokundukları yörenin adıyla
anılmaktadır. Ayrıca Yunt Dağı, Kula, Sarıgöl ve Selendi Köylerinde kilim dokumacılığı,
Akhisar’da keçecilik ve fonksiyonel ya da dekoratif amaçlı minyatür yaylı at arabası ve
kağnı üretimi, Salihli Gökeyüp Kasabası’nda güveç yapımı, Kula’da bakırcılık yörede
görülen diğer önemli el sanatlarıdır.

Başlıca el sanatları;

42
• Gördes Halıları
• Kula Halıları
• Yunt Dağı Halıları
• Demirci Halıları
• Kilim Dokumacılığı
• Keçecilik
• At Arabacılığı
• Güveç Yapımı
• Semercilik
• Bakırcılık
• Boyacılık

Yöre Mutfağı

Manisa yöresi, uygun iklim koşulları, ekilebilir alanların


genişliği ve verimliliği nedeniyle, kimi yerlerde yılda birkaç ürün
alınabilen, bağ ve bahçe tarımının yaygın olduğu bir ilimizdir.
Sebze ve meyve çeşitliliğinin yanı sıra, malzemeleri çok taze
kullanabilme imkanı da yöre mutfağının önemli bir özelliğini
oluşturmaktadır. Bu unsurların yanı sıra, tarihi geçmişi ve aldığı
göçlerin de Manisa mutfağına etkileri olmuş, farklı yemek
kültürlerinin karışımı yöre mutfağına zenginlik katmıştır.

Türk mutfağında yer alan belli başlı çeşitlerin hemen hepsi yöre mutfağında yer almakla
birlikte, özellik arz etmesi bakımından aşağıda verilen tariflerin, yöreye özgü veya yaygın
kullanılan tarifler olmasına özen gösterilmiştir.

Başlıca Yöresel Yemekler;

• Manisa Kebabı
• Odun Köftesi
• Simit Ekmeği
• Ekmek Dolması

43
• Nohutlu Mantı
• Börülce Tarator
• Alaşehir Kapaması
• Şevket-i Bostan
• Yaprak Sarması
• Sinkonta
• Mantar Tatlısı
• Höşmerim
• Kula Güveci
• Kabaklı Pide
• Kula Şekerli Pidesi
• Su Böreği

Ne Yenir

Et ve süt ürünleri de ana besinler olmakla beraber, Manisa


mutfağının temelini sebze ve meyveler oluşturmaktadır. Bazı
yemeklerle pide ve börek gibi hamur işlerinde sebzeler ve
değişik bitkilerin et ile birlikte kullanıldığı görülür. Yine de
yöre mutfağında zeytinyağlıların yeri başkadır. Manisa kebabı,
şevketi bostan, enginar dolması, semizotu, yalancı sarma, börülce tarator, sinkonta, simit
ekmeği, mantar tatlısı, zerde yörenin sevilen yemek ve tatlılarıdır.

Ne Alınır

Manisa’nın ünlü Mesir Macununu yıl boyu bulmak


mümkündür.Bunun yanı sıra Yunt Dağı, Kula, Gördes ve
Demirci halıları ile ün yapmış Manisa'da, geleneksel el
dokuması halılar, altın ve gümüş takılar, pamuklu iç ve dış
giyim eşyaları ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gören
eşyalardır. Ayrıca bakır, gümüş, pirinç, tahta oyma gibi hediyelik eşyalar ve şile bezi,
bürümcük giysiler ile çeşitli oyalar satın alınabilir.

44
Turizm Aktiviteleri
Kültür Turizmi

Karayolu ve demiryolu bakımından ulaşılması kolay bir noktada bulunan Manisa,


tarihi, doğal ve folklorik değerler bakımından zengin bir ilimizdir. Yöredeki kalıntılardan,
antik çağdan bu yana önemli yerleşimlere sahne olduğu, Sardes Kenti’nin Lidya Devleti’ne
başkentlik yaptığı,Thyateira, Philadelphia ve Sardes’in Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde
önemli dini merkezler olduğu bilinmektedir. Bu dini ilk benimseyen kentlerden biri olan
Magnesia ise Bizans döneminde önemli piskoposluk merkezlerinden biri olmuştur. Saruhan
Beyliği’nin başkenti olan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de idari bir merkez olarak
önemini koruyan ve uzun bir süre şehzadeler tarafından yönetilen Manisa’da, bu dönemlere
ait birçok eser günümüze kadar ulaşmıştır. Özellikle Manisa merkez, Saruhanlı ve Osmanlı
dönemi eserleri bakımından zengindir.Yine Kula kentsel sit alanı, klasik Osmanlı mimarisinin
en güzel örneklerindendir. Bu eserler kültür turizmi açısından önemli bir potansiyel
oluşturmanın yanı sıra, araştırmacı ve yazarlar için de zengin bir kaynak teşkil etmektedir.

Müzeleri; Manisa Müzesi ve Kula Kenan Evren Etnografya Müzesi’dir.

Örenyerleri

Tepe Mezarlığı Ören Yeri (Akhisar)

Akhisar ilçesinin üzerinde bulunduğu Antik Thyateira Kenti, geçmişi erken bronz çağ
dönemine kadar inen bir kenttir. Antik çağda önemli dokumacılık merkezlerinden biri olan
Thyateira, bölgedeki başlıca merkezlere ulaşımı sağlayan yolların kesiştiği bir noktada
bulunması nedeniyle, askeri ve ticari açıdan da önemli bir kavşak oluşturmaktaydı.

Halk arasında “Tepe Mezarlığı” adıyla anılan semtte yapılan kazılarda, Roma dönemine ait
sütunlu bir cadde ile çeşitli mimari parçalar ve sikkeler bulunmuştur. Mevcut kalıntıların yanı
sıra, Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait Ege Bölgesi’nde bulunan yedi kiliseden, Thyateira

45
Kilisesi’nin bulunduğu yer olarak da inanç turizmi kapsamında ziyaret edilen önemli
yerlerden biridir.

Sardes Antik Kenti (Salihli)

Lidya Devleti’nin başkenti olan Sardes Antik Kenti’nin kalıntıları Salihli İlçesi, Sart
Kasabası’ndadır. Sart ve yöresinin 5000 yılı aşkın bir süredir çeşitli yerleşimlere sahne
olduğu, Roma ve Bizans dönemlerinde de önemli bir yerleşim merkezi olduğu kazı
çalışmalarından anlaşılmaktadır.

Tarihte devlet güvencesinde paranın ilk basıldığı yer olarak bilinen Lidya döneminin Sardes
Kenti, tarım, hayvancılık, ticaret ve Paktolos (Sart ) Çayı’nda yapılan altın madenciliği
sayesinde zengin bir kent olmuştu. M.Ö. 7. yüzyıldan başlayarak M.S. 7. yüzyıl erken Bizans
dönemine kadar süren 14 yüzyıl boyunca Sardes gerek ulaşım, gerekse idari ve ticari
bakımdan önemli bir kent olma özelliğini korumuştur.

İncil’in Vahiy bölümünde, Hıristiyanlığın batıya yayılmasında önemli rol oynayan Batı
Anadolu’daki yedi kiliseden biri olarak anılan Sardes, dini açıdan da ayrı bir öneme sahiptir.

Artemis Mabedi

Paktolos (Sart Çayı) vadisinde yer alan Artemis Mabedi, İon tarzındaki en büyük mabetlerden
biridir. Başlangıçta sadece Artemis’e ibadet edildiği anlaşılan tapınak, daha sonra doğu kısmı
Zeus’a, batı kısmı Artemis’e ait olmak üzere ikiye ayrılmıştı. M.Ö. 4. yüzyılda yapılmış olan
mabet M.S. 17 yılındaki depremde ve 3. yüzyıldaki sel baskınında hasar görmüş ve Romalılar
tarafından onarılmıştır. Mabedin arka kısmında M.S. 400 yıllarına tarihlenen küçük bir kilise,
batı tarafında ise M.Ö. 6.yüzyıla tarihlenen bir sunak bulunmaktadır.

• Aigai Antik Kenti (Manisa-Merkez)


• Hamam – Gimnazyum Kompleksi
• Sinagog
• Saittai (Sidas) Antik Kenti (Demirci)
• Julia Gordos (Gördes)

46
Eko Turizm

Merkez ilçenin hemen güneyinde yer alan, ünlü Manisa lalelerinin doğal olarak yetiştiği
Spil Dağı Milli Parkında, yüzü aşkın endemik bitki, 70 kadar da şifalı bitki mevcuttur.
Sümbül, çiğdem, siklamen, glayöl, menekşe, papatya ve gelincik gibi çiçekli bitkilerin
bulunduğu Spil Dağı’nın en ünlü bitkisi, küçük orman açıklıklarında ve dere tabanlarının
düzlüklerinde kümeler halinde yetişen lalelerdir. Spil ya da Manisa Lalesi adıyla anılan bu
laleler, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Manisa’nın şehzadeler tarafından yönetildiği
yıllarda, İstanbul’a götürülerek İmparatorluk tarihinde bir döneme adını vermiştir.

Yaban hayatı bakımından da oldukça zengin olan milli parkta tavşan, tilki, kurt, çakal,
domuz, sansar, porsuk, kirpi ve sincap gibi hayvanlar sıklıkla, kınalı ve çil keklik ise daha
nadir bulunan hayvanlardır. Ötücü kuşların hemen birçok türü ile yırtıcı kuşlardan doğan,
atmaca ve kartal da bulunmaktadır. Ayrıca geyik koruma ve üretme sahasında geyiklere ve
Muradiye Keklik Üretme İstasyonu’nda üretilerek, korunabilen alanlara salınmış sülünlere
rastlamak da mümkündür.

Ayrıca Spil Dağı Atalanı mevkiinde, ziyaretçilerin kendi çadır ve karavanlarıyla kamp
yapmaları mümkündür.

Antik çağdan beri bağcılık yapılan yörede, yetiştirilen ürünlerin başında üzüm gelmektedir.
Manisa yöresi çekirdeksiz üzüm yetiştiriciliği konusunda, gerek kalite ve gerekse rekolte
bakımından dünyanın sayılı bağcılık merkezlerinden biridir. Temmuz ayının ikinci
yarısından itibaren yenilecek olgunluğa erişen üzümün hasadı eylül ayı ortalarına kadar
sürer. Çok geniş bir alana yayılan bağlar, eko turizmi bakımından değerlendirilmeyi
bekleyen bir potansiyel oluşturmaktadır.

Etrafı sulak çayırlar ve sazlıklarla kaplı olan Gölmarmara ilçesindeki Marmara Gölü de kuş
çeşitliliğine imkan veren doğal bir çevre oluşturmakta ve birçok kuş türünü
barındırmaktadır. Bu özelliği ile ornitoloji meraklılarını cezbedebilecek bir alan teşkil
etmektedir.

47
Turizm amaçlı spor faaliyetleri

Avcılık: Manisa İli yaban hayatı bakımından zengin bir bölgedir. İlde Orman Bakanlığı’nca
tesis edilmiş av koruma ve üretme alanları mevcuttur. Marmara Gölü ile Demirköprü, Avşar
ve Sevişler baraj göllerinde ise yıllardır su ürünleri avcılığı yapılmaktadır. Ancak ildeki av
imkanlarının örgütlü bir biçimde, turizm amaçlı kullanıldığı söylenemez.

Yöredeki yaygın av türü kara avcılığıdır. Keklik, ördek ve tavşan avcılığının yanı sıra
yabandomuzu ve bıldırcın avcılığı da görülmektedir.

Atıcılık: Spil dağı eteklerinde bulunan Mevlevihane’den orman içinde yapılacak kısa bir
yürüyüşle veya araçla da Trap-Skeet Atış alanına ulaşılmaktadır.

Trekking, Dağcılık: Spil Dağı, rekreasyon özelliğinin yanı sıra klimatizm, trekking, dağcılık
sporları için uygun bir alan oluşturmaktadır.

Olta Balıkçılığı: Su ürünleri avcılığının yapıldığı Marmara Gölü ile Avşar, Demirköprü ve
Sevişler baraj göllerinde, üretim doğal yolla olduğu gibi, balıklandırma tabir edilen yavru
balık atılması yoluyla da gerçekleşmektedir. Demirköprü ve Sevişler baraj göllerinde alabalık
ve aynalı sazan üretimine dönük kafes balıkçılığı da yapılmaktadır. İlde Demirköprü ve
Sevişler’de birer, Gölmarmara ve Avşar’da ikişer olmak üzere, toplam 6 adet su ürünleri
kooperatifi bulunmaktadır.

Bu alanların hemen hepsinde görülen hakim tür sazandır. Sazanın yanısıra Demirköprü’de
levrek, Marmara Gölü’nde yayın ve yılanbalığı görülmektedir. Ayrıca Demirköprü Barajı ile
Marmara Gölü’nden kerevit çıkmaktadır.

Anılan alanlarda hafta sonları ve resmi tatillerde amatör balıkçılık yapılabilmektedir.

Yamaç Paraşütü: Yüksekliği 1517 m’ye varan, Manisa’nın hemen güneyindeki Spil Dağı
kuzey yamaçlarının, çeşitli yüksekliklerde, yamaç paraşütüne imkan veren bir yapısı vardır.
Bu özelliği ile her seviyeden sporcu için, yamaç paraşütüne uygun bir alan oluşturmaktadır.
Hakim rüzgarın kuzeydoğu olduğu bölgede yeni başlayanlar için ideal olan Kırtık Mevkii 170
m yüksekliktedir. Biraz yukarısında, uçuş için düzenlenmiş bir alana sahip 300 m
yüksekliğinde bir yer daha bulunmaktadır. Sultan Yaylası yolu üzerinde de, yol kenarında

48
İlimiz Valiliği’nce tesviye edilmiş 400 m yüksekliğinde bir alan mevcuttur. 750 m
yükseklikteki Seyirtepe ve 1250 m yükseklikteki Karlık Mevkii’nden de iniş alternatifli olmak
üzere, şehir manzaralı uçuşlar gerçekleştirilebilmektedir. 1517 m yükseklikteki Yangın Kulesi
alanından da Manisa ve Turgutlu istikametine daha uzun uçuşlar yapılabilmektedir.

Spil Dağı’nın bu spor için oluşturduğu elverişli ortam, Manisalı sporcuları harekete geçirmiş
ve 2002 yılında “ Manisa Havacılık Topluluğu” adı altında bir klüp oluşturma çalışmalarına
başlanmıştır.

Manisa Havacılık Topluluğu’nun, yamaç paraşütünün yanı sıra uçak (mikro line) ve model
uçak gibi çalışmaları da bulunmaktadır. Manisa dışından gelen sporculara bu klüp yardımcı
olmaktadır.

İnanç Turizmi

İncil’in vahiy bölümünde adı geçen, Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında önemli
katkıları olan ve Yedi Kiliseler adıyla anılan, Ege Bölgesi’ndeki yedi kiliseden üç tanesi
Sardes, Thyateira ve Philadelphia Manisa ili sınırları içindedir. Bu üç kilise ve Museviliğe ait
en eski ibadethanelerden biri olan Sardes Sinagogu ile Manisa merkezdeki Ulu Camii, Sultan
Camii ve Muradiye Camii inanç turizmi kapsamında ziyaret edilen eserlerdir.

Sağlık Turizmi

Manisa ; Kurşunlu, Sart, Urganlı, Emir, Saraycık, Hisar, Menteşe Kaplıcaları ve Alaşehir,
Salihli, Kula maden suları ile şifalı sular bakımından da zengin bir ilimizdir. Bu kaynakların
çoğu antik çağdan beri faydaları bilinen ve yararlanılan kaynaklardır.

Kurşunlu Kaplıcaları (Salihli):

Sart Kaplıcaları (Salihli):

Urganlı Kaplıcaları

Emir Kaplıcaları (Kula

Saraycık Kaplıcaları (Demirci):

49
Hisar Kaplıcaları (Demirci):

Menteşe Kaplıcaları (Soma):.

Sarıkız Ilıcası (Alaşehir):

İçmeler Ve Maden Suları

Alaşehir Sarıkız Madensuyu (Alaşehir): Alaşehir’in güneydoğusunda, Bozdağ’dan inerek


Alaşehir Çayı’na karışan derenin kenarından çıkan Sarıkız madensuyu, az miktarda
karbondioksit içeren sindirim kolaylaştırıcı özellikte mide, karaciğer ve böbrek
rahatsızlıklarında yararlı bir sudur. Aynı adla şişelenerek piyasaya verilmektedir.

Kula Acısu Madensuyu (Kula): Kula-Selendi yolu üzerinde, Gediz Nehri kenarından çıkan
acısu Kula’ya 18 km uzaklıktadır. 18ºC olarak yüzeye ulaşan suların mide, barsak, karaciğer
ve safrakesesi üzerinde olumlu etkileri vardır. Kaynağın yanındaki tesiste şişelenerek
tüketime sunulmaktadır.

Salihli Madensuyu (Salihli): Kurşunlu Kaplıcaları yakınında, Allahdiyen Köyü sınırları


içinde bulunan kaynağın suyu, bikarbonatlı, sülfatlı ve hafif gazlı sular grubundandır. 41ºC
de yüzeye ulaşan sular, kaynak yakınındaki tesiste şişelenmektedir.

Bardakçı Köyü İçmesi (Demirci): Manisa’ya 179 km mesafede bulunan Bardakçı


Köyü’ne, Demirci ilçe merkezinin kuzeybatısından, ilçe merkezinden 20 km’lik bir yolla
ulaşılır. Köyde bulunan içmenin suyu, böbrektaşı ve mide rahatsızlıklarında kullanılan
soğuk bir sudur.

TESCİL EDİLMİŞ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI İLE SİT


ALANLARI (2006 YIL SONU)

Sit Alanları

Arkeolojik Sit Alanı : 137


Kentsel Sit Alanı : 5

50
Doğal Sit Alanı : 3
Tarihi Sit Alanı : 9

Diğer Sit Alanları

Tarihi ve Doğal Sit : 1

Toplam : 154

Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları : 1346

GENEL TOPLAM : 1500

Yerel Etkinlikler

Geleneksel Deve Güreşi Şenlikleri


Yeri Ve Tarihi : Ahmetli – 02 Mart

Manisa Mesir Festivali


Yeri Ve Tarihi : Merkez - 21-23 Mart

Kırkağaç Çam Mesiri


Yeri Ve Tarihi : Kırkağaç - Mayıs 2.Haftası

Çilek Ve Kültür Sanat Festivali


Yeri Ve Tarihi : Köprübaşı - 17-19 Mayıs

Çağlak Festivali Ve Zeytin Şenlikleri


Yeri Ve Tarihi : Akhisar - Mayıs 3.Haftası

Manisa Tarzanı Çevre Günleri Festivali


Yeri Ve Tarihi : Merkez - 31 Mayıs – 05 Haziran

51
Karaelmas Kültür Ve Sanat Festivali
Yeri Ve Tarihi : Soma - Haziran 1.Haftası

Börez Köyü Kiraz Festivali


Yeri Ve Tarihi : Gördes - Haziran

Uluderbent Kiraz Kültür Ve Sanat Festivali


Yeri Ve Tarihi : Alaşehir - Haziran

Pınar Köyü Kiraz Festivali


Yeri Ve Tarihi : Selendi - Haziran 2.Haftası
Adala Şeftali Ve Kültür Şenliği
Yeri Ve Tarihi : Salihli - Temmuz 2.Haftası

Kavun Karpuz Festivali


Yeri Ve Tarihi : Gölmarmara - Temmuz 4.Hafta – Ağustos 1. Hafta

Bağbozumu Şenlikleri
Yeri Ve Tarihi : Saruhanlı – 07 Eylül

Sarıgöl Sultaniye Üzüm Festivali


Yeri Ve Tarihi : Sarıgöl – Ağustos

Cirit Festivali
Yeri Ve Tarihi : Selendi – 03 Eylül

Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri


Yeri Ve Tarihi : Kula – Eylül 1.Haftası

Sinema Günleri
Yeri Ve Tarihi : Demirci – Eylül 2. Haftası

Gencer Yağlı Pehlevan Güreşi Şenliği


Yeri Ve Tarihi : Ahmetli - 04 Ekim

52
Kültür Şenlikleri
Yeri Ve Tarihi : Ahmetli - 06 Ekim

Bağdatlı Sultan Alevi Kültürünü Tanıtma Ve Kültür Şenliği


Yeri Ve Tarihi : Kula - Ekim 2.Haftası

Şiir İkindileri
Yeri Ve Tarihi : Salihli - Kasım

Manisa ili içerisindeki tek üniversite olan Celal Bayar Üniversitesi, adını; Milli Mücadele
yıllarında Atatürk'ün yanında silah arkadaşı olarak yer alan, Son Osmanlı Mebusan
Meclisi'nde Saruhan Mebusluğu da yapmış olan Celal Bayar'dan alan Celal Bayar
Üniversitesi, bölgenin sosyal ve kültürel beklentilerine ve gereksinimlerine cevap verecek
araştırma merkezlerini de açmış ve bunları işlevsel hale getirmiştir. Bugün 5 fakültesi, 4
yüksek okulu, 15 meslek yüksek okulu, 3 enstitüsü, 9 araştırma merkeziyle 17 yerleşkede
eğitim ve öğretime devam eden Celal Bayar Üniversitesi, 1156 akademik personeli, 732 idari
personeli ve 26500 öğrencisiyle, Ege Bölgesi'nin en büyük 3 üniversitesinden biridir.

Simge olarak Manisa Lalesi (Anemon)'ni alan üniversite, bu simge ile sevgi, bilgi ve
gelişmeyi geçmişten geleceğe taşımayı temsil etmektedir.

Türkiye'nin ve Ege Bölgesi'nin tarihi ve kültürel dokusu en zengin illerinden biri olan Manisa,
Celal Bayar Üniversitesi ile ve bu üniversitenin bilimsel çalışma ve araştırmaları ile gelecekte
de daima ön planda olacak ve bir üniversite şehri olarak anılacaktır.

53
Merkez Efendi Ve Mesir Macunu

Türbe dış duvarında ve içerdeki duvarda bulunan Türkçe kitabelerde, Kanuni Sultan
Süleyman ile harbe gitmiş gazi, hekim, din ve tasavvuf alimi olduğu yazılıdır. 1463'de
Denizli'de doğmuş, İstanbul medreselerinde okumuş, müderrislik yapmış, tekrar İstanbul'a
gelerek Sünbül Efendi'ye intisap etmiştir. Halveti tarikatının Sünbüli kolu şeyhi Sünbül Sinan
Efendi'nin halifesidir, onun vefatıyla şeyh olmuştur. Hafsa Valide Sultan hastalanınca Merkez
Efendi 41 baharattan oluşan meşhur mesir macununu yapmıştır, Hafsa Sultan bu macun
sayesinde şifa bulmuştur ve bu macunun herkese dağıtılmasını istemiştir. Merkez Efendi 22
Mart günü zaviyenin yanındaki Sultan Camii minareleri ve kubbeleri üzerinden mesir
macunun halka dağıtmıştır. (Bu gelenek günümüze kadar gelmiştir. Her yıl 22 Martta
Manisa'da mesir macunu şenlikleri yapılmaktadır.)

Manisa Organize Sanayi Bölgesi Hakkında

Spil Dağı eteklerine yerleşmiş olan bu ilimizde sanayileşme, son 10 yıl içerisinde
büyük bir önem kazanmıştır. Ege bölgesinde İzmirden sonra 2.büyük ildir.Türkiye'de ise 12.
büyük ildir.Son yıllarda özellikle sanayi alanında yapılan yatırımlarla ciddi anlamda
gelişmeye başlamıştır.Organize Sanayi Bölgesi, Avrupa’nın yatırıma en uygun sanayi bölgesi
seçilmiştir.En büyük sanayi kuruluşu ise Vestel Elektronik A.Ş. dir. Organize sanayisi
Manisa-İzmir ve İstanbul yolunun üzerinde olması, firmalar için çok büyük avantaj
sağlamaktadır. 2000 yılında 200 binli nüfusundan 1 milyonlu nüfusu geçmesinin en önemli
sebeplerinden birisi de sanayisinin gün geçtikçe dahada büyümesi ve önem kazanmasıdır.

54
Çağdaş sanayileşmenin tüm gereklerinin yerine getirildiği Manisa Organize Sanayi
Bölgesi, hem ülke ekonomisi için hem de yöresel gelişme için istihdamı arttırıcı olması,
katma değer yaratması ve yan sanayi olanaklarının gelişmesi böylece yörede ciddi bir
ekonomik faaliyet kaynağı olması sebebiyle yatırımcıların gözde yatırım noktası haline
gelmiş ve sürekli devam eden yatırım taleplerine cevap verebilmek için tevsii alanlarla
büyütülmüştür ve büyütülmeye devam etmektedir.

Toplam 450 hektarlık tevsii alanının 2007 yılı başında yapılaşmaya açılmasıyla
toplamda 960 hektar üzerindeki mevcut 183 işletmenin yer aldığı Manisa OSB; sanayileşme
eşiğini çoktan aşmış, Avrupa ve dünya ekonomileriyle bağlarını kurmuş, sanayi odaklı, kalıcı
ekonomik gelişme stratejisine ve buna uygun politikaları oluşturma ve uygulama becerisine
erişmiş bir OSB' dir.

Türkiye'nin en önemli sorunu olan "üretim- ihracat- istihdam üçlüsünü geliştirmek"


konusundaki çalışmalarda önemli pay sahibi olan Manisa OSB yeni tevsii alanlarında ,mevcut
yatırımlarında olduğu gibi çevre normlarına uygun üretim yapan,yüksek nitelikli işgücü
kullanan ,Ar-Ge'ye önem veren teknoloji üreten ve uluslararası pazarlarda yerini alabilecek
sanayi yapılarına yer vermeye devam edecektir. Bölgede sektörlerinde bir numara olan ve
ülkemizin en büyük şirketleri arasında yer alan bir çok firma bulunmaktadır. Bunların
arasında ; INDESIT Company (İtalya) ; BOSCH (Almanya ); REXAM (İngiltere) ;
IMPERIAL TOBACCO (İngiltere) ; EMS- MINIBAR (İspanya ); COMMITAL ISI (İtalya) ;
BITRON (İtalya ) ; COMPONENTA (Finlandiya), C.A.P.P. Plastik (İtalya) Schneider
(Fransa), ILPEA (İtalya), KLİMASAN (Brezilya), TAFE (Hindistan) yüzde yüz yabancı
sermayeli şirketlerimiz ; HAYES LEMMERZ JANTAŞ-JANT (Amerika), HAYES
LEMMERZ İNCİ -JANT (Amerika), OERLİKON (İsviçre), VESTEL ELEKTRONİK A.Ş.
(Hollanda), TELESET (İsviçre), MESSER ALİGAZ (Almanya), ÇUKUROVA KİMYA
(Panama), SELKASAN (Hollanda), RUBA FERMUAR (Belçika), İPEK KAĞIT (Amerika),
DAUSSAN ÇUKUROVA (Fransa), TİRE KUTSAN (Avusturya), WARMA (İngiltere) ise
yabancı ortaklı şirketleri olup , dünya çapında marka olmuş ürünler üretmektedir.

Bahse konu tevsii alanlarda ülkemizin gelişmekte olan istikrarlı ekonomisi ve sanayi
politikaları ile yabancı sermayelerin Bölgede yatırıma hazır koşullarında faaliyet göstermesine
yönelik çalışmalar devam edecektir.

55
İstanbul Sanayi Odası'nın anketine göre 2000 yılında 9 olan Türkiye ‘nin İlk 500
Firması Listesinde yer alan firma sayısı 2008 yılında 16'ya yükselmiştir. Yine aynı ankete
göre, 2008 yılında, Türkiye'nin İkinci 500 Firması Listesinde ise 14 Firma yer almaktadır.

Manisa OSB'den dünyanın 100 ‘ü aşkın ülkesine ihracat yapılmakta olup 2009 yılı
toplam dış ticaret hacmi yaklaşık 5,2 milyar USD ‘a ulaşmıştır. Manisa OSB ‘nin bu başarısı
tabii ki tesadüflere bağlı olmayıp altında bir çok etkeni barındırmaktadır :

• Manisa Organize Sanayi Bölgesi ‘nin hizmet anlayışı ; belirlenen hedefleri gelişen
gündemle birlikte sürekli olarak güncellemeye çalışmak, istikrarlı yönetim sayesinde
sanayi tesislerinin girdi maliyetlerini aşağı çekmeğe yönelik kararları almak ve mevcut
şartlarını sürekli iyileştirerek sanayicisinin rekabet gücünü arttırmaya destek vermek
üzerine bina edilmiştir...
• Manisa OSB'de macera yatırımlarına ,arsa spekülasyonu amaçlı arazi tahsislerine asla
izin verilmez...
• Sanayi yelpazesi, tek ya da birkaç klasik sektöre göre değil ileri teknoloji -yüksek
katmadeğer odaklıdır...
• Manisa OSB, hertürlü altyapı ,sosyal tesis destek unsurları hizmet anlayışı ile geleceğe
kendini hazır hisseden bir OSB'dir...
• Manisa OSB, hem il içindeki sermayeyi, hem de il dışı ve yabancı sermayeyi sanayi
sektöründe yatırıma dönüştürmeye çalışır...

İşte bu ana başlıklarla özetlenebilecek etkenler, Manisa OSB'nin bugünkü başarılı ve örnek
çehresini oluşturmuştur. Hedef gelecekte de, güncelliği yitirmeden sanayicisinin gelişimine
ortak olmanın tadına varmak olup, bu yöndeki çalışmalar durmaksızın devam etmektedir.

Ödüller

YIL 2004 - 2005

İngiliz Financial Times Grubuna bağlı FDI (Foreign Direct Investment) Magazine tarafından
2004 ‘de düzenlenen " Geleceğin Avrupa Şehirleri ve Bölgeleri 2005 - 2006 " yarışmasında ,
Manisa 200 Avrupa şehri arasında seçilmiş ve Hong-Kong' ta yapılan ödül töreninde mevcut
yatırım şartları ile yabancı yatırımcılar tarafından büyük ilgi görmüştür.

56
YIL 2006 - 2007

Yine aynı Grubun düzenlediği " Geleceğin Avrupa Şehirleri ve Bölgeleri 2006 - 2007 "
Yarışması' nda Manisa, süregelen başarılarına yenilerini eklemiş ve yarışma sonucunda dört
ayrı ödüle layık görülmüştür.

Avrupa'da yer alan 89 şehrin değerlendirilmeye alındığı yarışmada , aday şehirler ; ekonomik
potansiyel , uygun maliyet, insan kaynakları, bilişim ve iletişim , ulaşım , yaşam kalitesi ve
doğrudan yabancı yatırım promosyonu kategorilerinde ve 28 ayrı kritere göre değerlendirilmiş
ve Manisa ;

"Avrupa ‘nın En İyi Ekonomik Potansiyele Sahip Kenti" kategorisinde Birincilik


"Best Economic Potential in Europe"

"Avrupa‘nın Maliyetler Açısından En Uygun Yatırım Kenti " kategorisinde İkincilik


"Most Cost Effective City in Europe"

"Güney Avrupa ‘da Geleceğin Kenti" kategorisinde İkincilik


"Southern European City of The Future"

"Türkiye ‘de Geleceğin Şehri" kategorisinde Birincilik


"City of the Future for Turkey"

Ödüllerini ,16 Mart 2006 tarihinde Fransa ‘nın Cannes kentinde düzenlenen ödül töreninde
almıştır.

YIL 2007

Çin Halk Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler ile birlikte , deniz aşırı ülkelerde yatırım
yapacak Çinli yatırımcılar için dünya çapındaki en uygun sanayi bölgeleri ve kentlerine
yönelik olarak başlattığı araştırma kapsamında Uzman bir Tetkik Komitesinin
değerlendirmesi sonucunda , Manisa Organize Sanayi Bölgemiz ; " Dünyada Çinli
Yatırımcılar Tarafından Yatırım Yapılabilecek En İyi Sanayi Bölgesi " seçilmiştir.

57
Bölge Ödülünü; 16 -18 Kasım 2007 tarihleri arasında Pekin ‘de düzenlenen " 1. Çinli ve
Yabancı Çok Uluslu Şirketler Uluslararası CEO'ları Yuvarlak Masa Toplantısı" çerçevesinde
yapılan törende almıştır.

Bölgede bu ödüle ;

• Çin Halk Cumhuriyeti Devleti


• Çin Uluslararası Çok Uluslu Şirketler Kuruluşu,
• Dünya Ekonomik Kalkınma Deklarasyonu Organizasyon Komitesi
• Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Çin Temsilciliği,
• Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı Yatırım ,Teknoloji ve Girişim
Bölümü
• Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü , ( Çin, Moğolistan, Güney & Kuzey Kore
Bölge Ofisi Temsilciliği
• Birleşmiş Milletler Asya-Pasifik Çevre Programı Temsilciliği
• Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Bölümü Temsilciliği

tarafından oluşan bir komite tarafından layık görülmüştür.

Bilindiği gibi, Ülkemiz,olağanüstü coğrafi konumu nedeniyle Asya ile Avrupa'yı birleştiren
köprü olma rolünü sürdürmenin yanı sıra Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika'ya ulaşmanın
da ana kapısı olup, son yıllardaki dev yatırımları ile önemli bir lojistik merkez haline
gelmiştir.

Organize Sanayi Bölgesi de Türkiye'deki yeri ve konumu ile Çin şirketleri için AB, Rusya ve
Ortadoğu'da ki Müslüman ülkelere ulaşmak için önemli avantajlar sunmakta olup, Bölgemiz
bundan sonraki süreçte Çinli şirketlerle görüşmelerine devam ederek , Bölgenin tevsii
alanlarında lokomotif sektörler de faaliyet gösterecek Çin menşeili yatırımların yapılmasına
çalışacaktır.

Kalite, çevre, iş sağlığı ve güvenliği politikası

58
Doğru, sağlıklı, hızlı ve güvenilir hizmet anlayışı, Çalışanlarının ve müşterilerinin katılımı ve
memnuniyeti, Sürekli gelişmeyi, yeni hedeflerin belirlenmesi ve gözden geçirme süreçlerinin
devamlılığı ile sağlamak, Hizmet alanında müşteri talep ve beklentilerinin iyi anlaşılması ve
karşılanması için Yönetim Sistemleri Şartlarına ve yürürlükte bulunan ilgili tüm kanun ve
yönetmeliklere uymak, Çevrenin kirlenmesini önlemek için mevcut ve yeni çıkacak kanunlara
uygun olarak tüm olumsuz etkileri ortadan kaldırmak, Doğal kaynakların kullanımının
minimize edilmesi, Tüm çalışanları, tedarikçi ve de ziyaretçilerine emniyetli iş ortamı
oluşturmak, Kalite, Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği konularında çalışanların bilinçlendirilmesi,
eğitimi ve sürekli gelişmeyi tüm çalışanları ile birlikte sağlamak, Uygun kaynakların
kullanılmasını sağlayarak İş Sağlığı ve Güvenliği amaç ve hedeflerini sağlamak, tüm hizmet
alanlarında risklerin en aza indirilmesi için halihazırda uygulanan ve de yeni planlanan
süreçler için risk değerlendirmesi yapmak, Yönetim Sistemlerinin etkinliğinin sürekli
iyileştirilmesini sağlamak, Bu doğrultuda Üst Yönetim, gerek müşteri gerekse kanuni şartların
karşılanmasının önemini, organizasyon yapısının her aşamasında ifade edecek olup aynı
zamanda, amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesini, yönetim toplantıları ve izleme ve ölçme ile
değerlendirecektir.

Misyonu

Manisa Organize Sanayi Bölgesi ‘nin misyonu ; orta ve büyük ölçekli sanayi
tesislerinin bir plan dahilinde belli bir bölgede toplanmasının temini ve sağladığı
dış ticaret hacmi ile Manisa ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak,yatırımcılar
için uygun sanayi altyapısı oluşturmak ve bünyesinde yer alan tüm
sanayicilerimize en üst düzeyde ve kalitede hizmet vermektir.

Vizyonu

Ülkemiz de Organize Sanayi Bölgeleri arasında, " tam hizmet anlayışını sürekli kılmak, bu
süreçte bu anlayışa paralel olarak çevresel açıdan oluşabilecek riskleri minimize ederek
kirlilik oluşumunu önlemek, çalışanlarının iş sağlığını ve güvenliğini düşünerek yeni hedef ve
iyileştirmeler" ile destekleyerek gelişimini sürdürmektir.

59
Özetle yolunuz Manisaya düşerse bunları yapmadan Dönmeyin !

- Manisa Müzesini, Muradiye Cami, Ulu Cami ve Mesir Macununun saçıldığı Sultan Cami ve
külliyesini gezmeden,

- Ağlayan Kaya Niobeyi görmeden,

- Spil Dağı’ndan Manisa ve İzmir’i grup vakti seyretmeden,

- Spil Milli Parkını ziyaret edip, yaban atlarını görmeden,

- Aigai Antik Kentini gezmeden,

- Sardes Antik Kenti ve Artemis Tapınağını görmeden,

- Salihli-Gölmarmara yolu üzerindeki 90 kadar tümülüsün (kral mezarları)yer aldığı


Bintepeler Bölgesini gezmeden,

- Salihli İlçesi civarındaki 15000-25000 yıl öncesine ait fosil ayak izlerini görmeden,

60
- Alaşehir’de bulunan St Jean Kilisesini görmeden,

- Kula İlçesini ziyaret edip, Kula evlerini, geleneksel el sanatlarının hala sürdürüldüğü tarihi
çarşısını, peri bacalarını, Divlit Yanardağı ve lav akıntılarını görmeden ve Kula güveç
kapamasını, şekerli ve ya otlu pidelerini ve höşmerimini yemeden, leblebisinden tatmadan,

- Soma – Darkale Köyü’nü görmeden,

- Salihli’de odun köfte, Manisa’da Manisa kebabı yemeden,

...Dönmeyin.

VESTEL A.Ş. WEB ANALİZİ

61
a) İşletmenin Tam adı: VESTEL Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Bu web sitesi üzerinde 8-24-27-30 Ekim tarihlerinde çalıştım. Daha sonrasında da firma
ziyareti ile karşılaştırma yapmak için yararlandım.

b) Tarihçe

• 1984

Vestel Elektronik A.Ş. tamamı halka açık uluslararası bir şirket Polly Peck tarafından
elektronik aletler üretmek amacıyla Manisa’da kuruldu.

• 1986

Vestel ürünlerinin yurtiçi pazarlama faaliyetlerini yürütmek amacıyla İstanbul’da


Vestel Dayanıklı Tüketim Malları Pazarlama A.Ş. kuruldu

• 1987

Bilgi Teknolojisi ve kominikasyon alanlarında faaliyet gösteren Veskom Kompüter


Kominikasyon A.Ş. İstanbul’da kuruldu.

• 1988

Vestel Elektronik, Mart ayında tamamı Türk mühendisler tarafından tasarlanan ilk
renkli televizyonu üretti. İlk yerli monitör tasarımı ve üretimi gerçekleştirildi.

• 1989

62
Vestel Grubu’na Türkiye’nin önemli ihracat merkezlerinden olan İzmir’de 1976
yılından itibaren TV tunerleri ve uzaktan kumanda sistemleri üretiminde hizmet veren
bir şirketin devamı olarak kurulan TELKOM Elektronik Haberleşme Cihazları İmalatı
ve Ticaret A.Ş. katıldı.

Beyaz Eşya sektöründe ilk adım olarak servis/satış orginizasyonu yapılanması ürün
ithalatı ile başladı.

• 1990

Vestel Şirketler Grubu’na bağlı şirketlerin ürünlerini yurtdışında pazarlama


faaliyetlerini yürütmek üzere Vestel Dış Ticaret A.Ş. Manisa’da kuruldu.

Renkli Tüp üretmek amacıyla VESCOLOR Tüp ve Komponent Sanayi ve Ticaret A.Ş.
kuruldu. Şu anda faaliyeti bulunmamaktadır.

Yıl sonunda Polly Peck’deki kriz sonucu yönetim kayyumlara bırakıldı.

• 1991

Beyaz Eşya; buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, mikrodalga fırın,


elektrikli mini fırın üretimi Vestel Goldstar Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesinde
toplandı.

• 1992

Mayıs ayında Vestel Goldstar A.Ş. ünvanı Pekel Teknik Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak
değiştirildi ve Merloni Spa ve PHILCO Italia ile ortaklık kuruldu.

• 1994

Kasım ayı Vestel için yeni bir dönem oldu. Türk Tekstil sektörünün ileri gelen

63
kuruluşu Zorlu Holding, Vestel’in %82 hissesine sahip olan Collar Holding’i satın
aldı.

• 1995

Vestel’in yeniden yapılandığı ve yeni atılımlarını başlattığı bir yıl oldu. Aralık ayında
Vestel beyaz eşya grubu Pekel’in tüm hisselerinin satışını Merloni grubuna devretti.

• 1996

Vestel, Vestel White markası ile beyaz eşya, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık
makinesiyle birlikte klima ürünlerini iç piyasaya sürdü ve yeni servis organizasyonları
kurdu.

Veskom Kömüter Kominikasyon A.Ş.’nin ünvanı Vestel Bilişim Teknolojileri Ticaret


ve Sanayi A.Ş. olarak değiştirildi.

Telkom ürün yelpazesine uydu alıcılarını da kattı ve hisselerinin tümü Vestel


tarafından satın alınan şirketin ismi Vestelkom A.Ş. olarak değiştirildi.

Bilgisayar ve komponent üretimi için proje çalışmalarına ve monitör üretimine


başlandı.

Black & Decker ile yapılan anlaşma sonucu küçük ev aletleri piyasaya sürüldü.

Televizyon üretimi 1.000.044 adet olarak gerçekleşti.

• 1997

Zorlu Grubu’nun telekominikasyon altyapısını geliştirmek amacıyla en üst kalitede


ISDN teknolojisine yatırım yapmakta olan VestelNet şirketi kuruldu ve kısa bir süre
sonra da ulusal iletişim şirketi Türk Telekom A.Ş.’ye yeni bir santral binası hediye

64
etti.

Grubun 1996’da Vestel Beyaz serisi ile Türk pazarına başarılı girişimin ardından 1997
yılında grubun beyaz eşya sektöründeki ilk yatırım projesi olan Vestel Beyaz Eşya
şirketi kuruldu.

2.300.000 adet renkli televizyon üreten Vestel Elektronik Avrupa renkli televizyon
pazarının %7,5’inin, Türkiye’de ise bu pazarın %32’sini karşıladı. Bu süratli
genişleme şirketin üretim yöntemlerine son teknolojik gelişmeleri katmasına ve
uluslararası müşterilerin taleplerini en iyi şeklide karşılamak için üretim kapasitesini
yeniden düzenlemesine yardımcı oldu.

Vestel Elektronik 516 milyon$ ciro ile Türkiye’nin ilk on şirketi arasına girdi.

Vestelkom Avrupa’nın ilk dört televizyon tuner üreticisi arasına girdi.

Vestel Dış Ticaret 225 milyon$’lık gelir ile Türkiye’nin ilk beş ihracatçısı arasına
girdi.

1997 yılı sonuna dek Vestel, Türkiye’de 100HZ’lik televizyonların ilk ve 16.9 inç, 33
inç, Dolby S.P. ve dijital televizyonların tek üreticisi olmayı sürdürdü.

• 1998

Vestel, televizyon üretimini 4.000.000 ve bilgisayar(PC) ekranı üretimini yıllık


1.000.000 adete yükseltti.

Vestel Türkiye’nin ilk Internet televizyonlarını piyasaya sürdü ve bu pazardaki global


öncülerden biri konumuna geldi.

Vestel, Merkezi Silikon Vadisi, Kaliforniya-Amerika’da bulunan ve tamamı Türk


sermayeli ilk global şirket olan Vestel-Usa’i kurarak tüm dünyada bilgi teknolojileri
sektöründe hizmet vermeye başladı. Kuzey maerika evsel ve ticari pazarlarında esnek,

65
kullanımı kolay Internet merkezli donanım çözümleri sunan tek firmadır.

Vestel yalnızca üretilmiş, hazır teknolojileri izlemez, teknolojisini kendi üretir.


Türkiye’de Manisa’dakinin yanısıra teknolojinin merkezi sayılan Slikon Vadisi,
Usa’da ve teknolojinin en hızlı geliştirdiği Tayvan’da da yeni AR-GE merkezleri
kurdu.

Vestel Software alanında Microsoft, Sun Microsystems, En Reach Techonology,


Spyglass ve Integrated Systems ve Hardware alanında Intel, Teralogic, Information
Graphics Inc., Cyrix, Gemplus gibi güçlü kurululşlarla işbirliği kurdu. Bu kuruluşlarla
beraber AR-GE ve dizayn çalışmalarını sürdürmektedir.

Zorlu Holding Grup Şirketleri içinde büyük projlerle SAP uygulamakta yoğun
deneyimi bulunan dinamik bir danışman kadrosu ve güçlü bir yönetim görüşüyle
Vestel Visecon kuruldu. Vestel Visecon’un amacı, İşletme Kaynak Planlaması, Satış
Zincir İdaresi ve ilgili ürün ve servisleri ile işletme performansını düzeltmeye
yoğunlaşmaktır. Danışman kadrosu şirket, projelerine 1997 yılının ikinci yarısında
çekirdek bir grubla başlamış, ve dört ayda Vestel Pazarlama, Vestel Bilişim ve Zorlu
Linen projelerini bitirmiş ve beş SAP/R3 modülleri, HR,FI,CO,MM,SD’ye
uygulanmıştır. 1998 yılının birinci çeyreğinde, Vestel Elektronik projesine başlanmış
ve FI, MM, SD, CO, PP, HR modülleri 8 ayda uygulanmıştır.

1998 yılı başlarında; iletişim teknolojisi konusunda hizmet vermek üzere Dexar
Multimedya ve Telekominikasyon A.Ş kuruldu; Dexar gelişmiş ülkelerde günlük
hayatın vazgeçilmez bir parçası olan sayısal teknolojileri ülkemizde taşımak, bu
kapsamda “uydu üzerinden dijital veri, ses, göüntü aktarımı” altyapısını hazırlayarak
bireysel ve kurumsal müşterilerine ihtiyaçları doğrultusunda hizmet sunmak amacıyla
kurulmuştur. Bu amaçla, uydu üzerinden iletişim konusunda donanım ve yazılım
teknolojisinde bir dünya lideri olan Huges Network Systems (HNS) – ABD ve
Raytheon Training Inc. İle teknoloji ortaklığı çerçevesinde biraraya gelmiştir.

• 1999

66
Dexar 5 Mart 1999 tarihinde türk Telekom A.Ş. ile “Türksat Sayısal Uydu Platformu”
servis anlaşmasını imzalayan ilk firma oldu.

Vestel Beyaz eşya üretimi yapmaya başladı.

Haziran ayında başlatılan VeezyGo Kampanyası 2 ay içinde 80.000’lik satış


rakamlarına ulaşarak büyük bir çığır açtı ve bu kampanyasıyla pek çok şirket
tarafından örnek alındı.

1999 yılı Haziran ayında başlangıçta buzdolabı ve split klima ile üretime başlayan Vestel
Beyaz Eşya, başta İngiltere, Fransa, Almanya ve İspanya olmak üzere 66 ülkede 127 marka
ile ODM olarak üretim yapmaktadır. Yılda 1,5 milyon adet buzdolabı, 300.000 adet split
klima ve 2003 yılı Eylül ayında devreye girecek yeni fabrika ile 1 milyon adet çamaşır
makinesi kapasiteli üretim tesislerine sahip Vestel Beyaz Eşya’nın ihracat oranı, toplam
üretimin % 77’sine ulaşmıştır.
• 2000
İç pazarın yanı sıra dış pazarlarda da başarısını 2000 yılında gerçekleştirdiği 548 milyon
dolarlık ihracat şampiyonluğu ile somutlayan Vestel, dünya çapında gerçekleştirdiği
yatırımlarla binlerce kişiye istihdam olanağı ve ülkesine büyük bir ihracat potansiyeli
sağlamaktadır.
• 2002
2002 yılı sonuçlarına göre, Vestel Elektronik, TV’de Türkiye iç pazarının % 24’üne,
Türkiye’nin TV ihracatında ise % 53 pazar payına sahiptir. Avrupa’daki TV pazar payı ise %
23. Son 1,5 yıldır JVC, Hitachi ve Toshiba gibi dünya elektronik devlerinin ürünlerini
tesislerinde üretmeye başlayan Vestel Elektronik’in ilk hedefi 7 milyon adet TV üretimi ve 1
milyar Euro satış cirosuna ulaşmaktır.
• 2003
Grubun 2003 yıl sonu hedefi ise, ihracatını 1,3 milyar Euro’nun üzerine çıkararak; bu yıl da
Türkiye’nin İhracat Şampiyonları listesinde en ön sıralarda yer almaktır.
• 2005
2005 yılı itibariyle 6 milyar dolar tutarında bir ihracat rakamına ulaşmayı planlayan Vestel
Şirketler Grubu, bu yüksek ihracat rakamı ile gelecekte de, Türkiye’nin en çok ihracat yapan
şirketi olmayı hedeflemektedir.

67
Dünyadaki gelişmeleri yerinde ve hızla takip edebilmek adına yeni ürün geliştirmeye verdiği
önemle Vestel, Türkiye sınırlarını da aşarak dünya çapında 5 noktada, İngiltere, Amerika
Birleşik Devletleri, HongKong, Manisa ve İzmir’de AR-GE yatırımları yapmıştır. Bu
yatırımlar; kendi teknolojisini kendi üreten Vestel’in, dünya insanı için dünya kalitesinin de
üstünde ürün yaratma tutkusunu simgelemektedir.
Türkiye’de televizyon üretiminde birçok ilke imza atan Vestel, 100 Hz. TV, ilk 84 ekran TV,
16:9 sinema formatında TV, DVD’li Flat TV, kayıt yapabilen Replay TV, Dolby Surround
Prologic Sistemli TV, Digital TV , Internet TV, TFT TV ve Plazma TV ürünlerini ilk olarak
pazara sunmaktan gurur duymaktadır.
Vestel Elektronik, Vestelkom ve Vestel Beyaz Eşya fabrikalarında üretilen tüm ürünlerin dış
pazar satışlarını Vestel Dış Ticaret, iç pazar satışlarını ise Grubun bir diğer şirketi olan Vestel
Pazarlama gerçekleştirmektedir.
Vestel Pazarlama, Türkiye'nin coğrafi ve ekonomik yapısı gereği dört bölge müdürlüğü ve 9
satış müdürlüğü ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Şirketin, Vestel markalı ürünlerin yanısıra
JVC, Regal ve Moulinex markalı ürünleri de tüketicileriyle buluşturduğu Türkiye'nin her
köşesinde 350’si showroom, 300’ü münhasır olmak üzere yaklaşık 1500 aktif bayisi ve 600’ü
aşkın satış sonrası servis merkezi bulunmaktadır.
Tüm bu yatırımlar; kendi teknolojisini kendi üreten Vestel’in, dünya insanı için dünya
kalitesinin de üstünde ürün yaratma tutkusunu simgelemektedir.
Tüketici gereksinimlerine çok geniş bir seçenek zenginliğiyle cevap vermenin yanısıra yaygın
bayi ağı ve sistemli müşteri hizmetleriyle ürün ve hizmette kaliteyi sunar.
Vestel, rekabet gücüne sahip olmanın en önemli parçalarından biri olarak gördüğü koşulsuz
müşteri memnuniyeti anlayışıyla, ürün kalitesine eklenen üstün servis kalitesiyle sürekli daha
fazla ve daha iyi hizmete yönelmektedir.

Misyon ve Vizyon

Vestel yüksek kaliteli tüketici ürünlerinin üretilmesine odaklanarak çekirdek iş


faaliyetlerinde hem gelirler hem karlılığa ilişkin sürekli ve kontrol altında gelişme elde etmeyi
amaçlamaktadır. Avrupa, Vestel için ana hedef pazar olarak kalacaktır ve şirket yeni trendlere
cevap vermek ve halihazırda var olan portföyüne yeni ürünler eklemek için pazara yakın
olmayı amaçlamaktadır. Pazarındaki üstün konumunu muhafaza etmek amacıyla Vestel,

68
araştırma ve geliştirmeye daha fazla yatırım yapmayı hedeflemektedir. Şirket bütün ürün
portföyünde "A" markaları hissesini genişletmeyi amaçlamaktadır.
Coğrafi genişlemenin gelecek yıllardaki gelişme için ana motor olması
planlanmaktadır; öncelikle Rusya ve eski Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri daha sonra
(daha çok Hindistan) Merkez Asya esas odak bölgeleri olacaktır.
Vestel ODM ve ilgili hizmetlere daha fazla önem vermeyi amaçlamaktadır. İç Pazar
şirketin bütün iş faaliyetlerinde çok önemli bir rol oynamaya devam edecektir. Vestel
tarafından önemli gelişim alanları olarak tanımlanmış olan bölgeler tüketici elektronik
ürünleri ve beyaz eşyalardır. Vestel hem yurt içinde hem de ihracatta gelişme için kapsam
sunmasını beklemektedir.

Ortak Değerleri
-Sahiplenme

VESTEL çalışanları olarak işin gereklerinin yerine getirilmesi, sistemlerimizin


korunması, geliştirilmesi ve kişilerin verimliliklerinin artırılmasına yardımcı olma
konularında sorumluluklarımızı kabul ederiz ve şirketin kaynaklarını özenli ve etkin kullanıp,
her hareketimizi şirketin başarısını gözönünde bulundurarak yaparız.

-Takım Çalışması

VESTEL Şirketler Grubu olarak takım çalışmasını benimser ve farklı fikirleri en iyiye
ulaşma yolunda bir katma değer olarak görürüz. Bu anlayışı da Süreç Odaklı Yaklaşım
çerçevesinde ve şirket amaçları doğrultusunda yaygınlaştırıp geliştirmeye çalışırız.

-Liderlik

VESTEL olarak her bir çalışanının takım çalışması çerçevesi içinde, kendi sorumluluk
alanında birer lider olduğuna inanır ve bu konuda gelişmeleri için destek veririz.

-İnisiyatif Kullanabilme

VESTEL olarak her bir çalışanın kendi işini yaparken en doğru kararları

69
verebileceğine ve en doğru yolu bulacağına inanır, bunu geliştirmek için destekleriz.

-İletişim

İşimizi yaparken temasta bulunduğumuz herkes ile etkin iletişim kurmak temel
ilkelerimizden biridir. İletişim kurarken kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koymanın ve
kişileri etkin dinlemenin bizi başarıya götüreceğine inanırız.

-Yaratıcılık

VESTEL çalışanları olarak bilgiye ulaşırken ve elde ettiğimiz bilgileri kullanırken,


ulaştığımız her noktada kendimizi, kaynaklarımızı ve sonuçları sorgulayarak, alternatif
üreterek, farklı kaynaklardan aldığımız bilgileri yorumlayarak, alışılmış kalıpların ötesine
geçmeyi hedefleriz.

-Esneklik

VESTEL Şirketler Grubu olarak, dışımızdaki dünyada gerçekleşen değişimleri takip


edip uyum sağlamayı, değişmesi gereken alışkanlıklarımızdan kurtularak farklı anlayışlara
açık olmayı ve mevcut sistemlerin ötesini görmeye çalışıp kendimizle birlikte dünyayı da
değiştirerek gelecekte de var olmayı amaçlarız.

-Kendine ve Başkalarına Saygı

VESTEL çalışanları olarak kişilerin kendi potansiyellerini ortaya koyma isteğine,


farklı fikir ve görüşlere saygı gösteririz.

-Kendini Geliştirebilme

Öğrenmeyi sadece dış kaynaklardan gelecek hazır bilgi olarak görmeyip, bilgiyi çeşitli
araçlar kullanarak (çalışan profilimize uygun bir şekilde merakımızdan doğan öğrenme
isteğiyle) kişisel araştırma ve çabayla farklı kaynaklardan elde etmek isteriz. Bu bilgiyi de
yorumlayarak geliştirir ve uygularız.

70
-Zamanındalık

Yapılması gereken işleri verilen sözlere uygun olarak, zamanında ve en doğru şekilde
yaparız.

-Amaca Yönelik Olma

VESTEL çalışanları olarak işlerimizi yaparken amaca yönelik olarak çalışmanın


hedeflere varmak için gerekli olduğuna inanırız. Tüm enerjimizi ve kaynaklarımızı en etkin
biçimde amaca giden yolda kullanırız.

İşletmenin Kimliği

Zorlu Holding’in amiral gemisi Vestel Şirketler Grubu, elektronik, beyaz eşya ve bilgi
teknolojisi alanlarında, Türkiye’nin ve uluslararası pazarların güçlü oyuncuları arasında yer
alıyor. Üretim, satış ve pazarlama, Ar-Ge, yazılım ve uydu hizmetleri konusunda faaliyet
gösteren 13'ü yurt dışında toplam 26 şirketin oluşturduğu bu grup, teknoloji ve tasarım
geliştirme yetkinliğiyle dünyanın en büyük üreticilerinden biridir.
Dünya şirketi olma vizyonuyla ihracat odaklı büyüme stratejisini sürdüren Vestel,
global arenada 11 Ar-Ge merkezi ile dünyaya “Teknolojinin Türkçesi”ni sunuyor; ürünlerini
tam 106 ülkede tüketicilerle buluşturuyor. Vestel, bugün 12.000 çalışanı, 1.200 satış noktası,
600 servis noktası ve binlerce yan sanayi çalışanıyla, 60.000 kişiye gelir kaynağı yaratıyor.
Vestel, son 5 yılda 100’ün üzerinde ülkeye gerçekleştirilen ve 10 milyar €’yu aşan ihracatı ile
dayanıklı tüketim malları sektöründe 7 yıldır üst üste ihracat birinciliğini kimseye
bırakmazken Türkiye’nin ihracat potansiyelinin artmasını da katkıda bulunuyor.
Dünyanın en büyük OEM ve ODM üreticileri arasında yer alan Vestel, toplam yıllık
27,5 milyon adet kapasite ile tüplü ve LCD televizyonda, dijital TV alıcıları üretiminde en
büyük, beyaz eşyada ise en hızlı büyüyen üretici unvanını taşıyor. Bugün Avrupa’da
elektronik eşya üretiminin yüzde 28’i, beyaz eşya tarafında ise başlıca ürün olan buzdolabında
Avrupa üretiminin yüzde 11’i Vestel tarafından gerçekleştiriliyor.
Vestel'in üretim faaliyetleri Manisa, İzmir ve Rusya Alexandrov’da gerçekleştiriliyor.
Manisa’da bulunan Vestel City, Avrupa’nın tek alan üzerinde üretim yapan en büyük,

71
dünyanın ikinci büyük endüstri kompleksi, aynı zamanda Avrupa’nın ilk ve tek dizüstü
bilgisayar üretim üssü konumunda yer alıyor. 600.000 m2 kapalı alana kurulu Vestel City’nin
yıllık üretim kapasitesi 30 milyon adedi aşıyor.
Türkiye'nin en yaygın satış ve satış sonrası hizmet ağlarından birine sahip olan Vestel,
çoklu marka stratejisi ve konsept mağazacılık anlayışıyla, geniş bir ürün portföyünü
ülkemizin dört bir yanındaki müşterilerine sunuyor. Vestel, beyaza eşyada dünyanın bir
numaralı üreticisi Whirlpool, elektronikte ise tüm dünyada ulaşılan en son teknolojiyi temsil
eden JVC ile uzun dönemli stratejik ortaklığını sürdürüyor. Whirlpool ve JVC ürünleri Vestel
konsept mağazalarında tüketicilerle buluşuyor.
2007 yılında dayanıklı tüketim malları alanında devlet destekli ilk markalaşma
programı Turquality programına alınan ilk marka olan ve sektöründe dünya markalarıyla
yarışabilen yapısını bir kez daha tescilleyen Vestel, dünya pazarlarında elini güçlendirmeye
devam ediyor.
Uzun vadeli stratejilerini belirlerken AR-GE çalışmalarına tam hız devam etme kararı
alan Vestel’in amacı, sürdürülebilir kurumsal büyüme sağlamak ve dünya pazarlarındaki
payını artırmaktır. Vestel, bu vizyonla telekomünikasyon (communication), tüketici
elektroniği (consumer electronics) ve bilişim (computing) teknolojilerinin entegre
kullanımıyla ortaya çıkan “3C convergence” alanında Türkiye ve Avrupa’da lider olmayı
amaçlıyor.
Vestel Firmasının web sayfasında Türkçe dışındaki dil seçeneği İngilizce’dir. Fakat
benim inceleme sürecimde İngilizce seçeneği hiç açılmamış olup, yapım aşamasındadır
uyarısı vermektedir. Bence bu durum işletme itibarı açısından olumsuz bir örnektir.

Anasayfada Elektronik Eşya, Beyaz Eşya, Küçük Ev Aletleri, Isıtıcılar ve Klimalar,


Bilişim Ürünleri ve Ankastre Ürünler olmak üzere 6 adet ana başlık yer almaktadır.

Vestel sitesi Flash bir site olarak tasarlanmıştır. Sitede temel olarak güncel
kampanyalar ve ürünleri öne çıkarılmış. Yeni ürünlerinin tanıtım reklamları ve ürünler
hakkında bilgiler içeren flash’lar bulunmaktadır. Her ürün için özel olarak hazırlanmış görsel
reklamlar ile ürünlerin tanıtımı hazırlanmış, ürünler hakkında ki detaylı bilgilere kolaylıkla
ulaşılabilen bir sistem hazırlanmış. Vestel A.Ş’nin değer taşları, reklam ve pazarlama
politakası siteyede yansımıştır. Vestel reklamlarında birçok insanın dikkatini çeken Vestel
Robot simgesi sitede size eşlik etmektedir. Teknolojik olarak bir çok ülkeye ve Türkiye’ye
Pazar payı olan firmanın siteside ileri teknoloji kullanılarak hazırlanmış. Site günlük olarak
güncellenmektedir, ürün detayları ve fiyatları ön planda tutulmuş olan bir sitedir.Vestel

72
logosonun renkleri olan kırmızı ve beyaz arka plan olarak seçilmiş ve siteyi tasarlarken logosu
ile olan uyumu dikkat çekmektedir. Sitenin girişinde ve yönlendirdiği sayfalara girdiğiniz
zaman tanıtım vidyosu ve reklam müzikleri ekrana gelmektedir. Her ürün için ayrı olarak
hazırlanmış olan bu vidyo ve müzikler intro halinde web sitesinde başlangıçta siteye olan
ilgiyi arttırmaktadır. Reklam filmeleri, müzikleri ve tanıtım vidyolarını ayrı bir link ile
bilgisayarınıza indirebilir veya izleyebilirsiniz.

Vestel A.Ş’nin sitesinden ürünleri beğenen tüketiciler için internetten alışveriş


yapabilecekleri bir siteye yönlendirme link’i de bulunmaktadır. Elektronik alışveriş sitesinde
de görselliğe önem verilmiş, tüketicilerin kolaylıkla kullanabileceği bir sistem oluşturulmuş.
Eve teslim imkanı ile kargo ücreti almadan eve teslim kampanyaları ve özel indirimli
ürünlerin satıldığı bölümler en çok ziyaret edilen bölümlerdir.Bu site aracılığı ile alışveriş

73
yapmak isteyenler siteye kaydolmaları gerekmektedir. Siteye koydolan tüketicelere tercihe
bağlı olarak otomatik reklam ve duyuru e-postaları gönderilmektedir.

Diğer Sitelerimiz Grubunun altında; Her ürün ailesi için ayrı sitelere yönlendirmeler
yapılmıştır..

http://www.vestel.com/ecowash/?
utm_source=VestelContainer&utm_medium=ecowashmainbanner&utm_campaign=2008040
1Ecowash

http://www.vestelpixellence.com/

http://www.vestelmaestro.com/?utm_source=vestel-
container&utm_medium=banner&utm_campaign=vestelmaestro-microsite

http://www.vesteltwinjet.com/?utm_source=vestel-
container&utm_medium=banner&utm_campaign=vesteltwinjet-microsite

http://www.pixellenceledtv.com/?utm_source=vestel-
container&utm_medium=banner&utm_campaign=pixellenceledtv-microsite

http://www.superslimlcd.com/?utm_source=vestel-
container&utm_medium=banner&utm_campaign=superslimlcd-microsite

74
Ayrıca Vestel A.Ş kendi hazırladığı VS Dergisi içinde bu gruptan yönlendirme yapmıştır.

İçerik olarak yaşam, kültür, teknoloji, pazarlama ve özel raporlar kısmı oluşturulmuştur. Her
ay güncellenen bu site ile Vestel çalışanları ve Vestel’in sitesini ziyaret edenler bu dergiye
direk ulaşabiliyorlar.

75
Yeni Harikalarımız Bölümünde ise yeni tasarımlı ve yeni teknolojiler ile çalışan
ürünler sergilenmektedir. Ürünler ile ilgili fiyat ve teknik özelliklerine ulaşılabiliyor.

Sitenin altındaki bölümde ise Vestel Firması ve Ortakları ile ilgili detaylı kurumsal
bilgilere ulaşılabilmektedir. Vestel markaları için ayrı bir bölüm oluşturulmuştur. Kurumsal
olarak Zorlu Holding ve Vestel A.Ş hakkında detaylı bilgiler verilmektedir. Ayrıca Bayi girişi
ve bülten üyeliği bu bölümde bulunmaktadır. Vestel ve Zorlu Grubuna ait kurumsal bilgilerin
yanı sıra danışma merkezlerinin telefon numaraları ve iletişim adresleride sitenin bu
bölümünde verilmiştir.

Vestel Grubu elektronik eşya, beyaz eşya, küçük ev aletleri, ısıtıcılar ve


klimalar,ankastre ürünler ve bilişim ürünlerinin üretimini yapmaktadır ve sitede de bu ürün
kataloğuna göre ana başlıklar bulunmaktadır.

Elektronik Eşya ana başlığının altında ise televizyon, ses ve görüntü sistemleri, uydu
sistemleri, kablosuz güvenlik sistemleri, telefonlar, digital fotoğraf makinaları ve hediyelik
eşyalar bölümleri bulunmaktadır. Beyaz Eşya ana başlığı altında ise soğutucular, yıkıyıcalar,
pişiriceler ve elektrik süpürgeleri bölümleri yer almaktadır. Mutfak ürünleri, kişisel bakım
ürünleri ve ev aletleri; Küçük Ev Aletleri başlığı altında yer almaktadır. Bilişim Ürünleri ana
başlığının altında ise Dizüstü bilgisayarlar, All-in-One PC, Monitörler, masaüstü bilgisayarlar
ve yazıcı gibi diğer bilişim ürünleri bulunmaktadır.
76
Vestel grubuna ait olan ürünlerin incelemesini yaparken, ürünler arası fiyat ve kalite
karşılaştırması yapabilmek, tüketici açısından büyük bir avantajdır. Diğer firmaların
sitelerinde fiyat bilgisinin olmaması tüketicileri bayilere yönlendirmekte ya da daha kötüsü
başka online alışveriş sitelerinden alışveriş yapmalarına imkan sunmaktadır. Vestel’in bu
anlayışı ile tüketiciler interaktif olarak ürünleri inceliyebiliyor ve Vestel Grubunun belirlediği
fiyat listesine ulaşabilmektedirler. Böylelikle Vestel Mağazaları ve bayilerinin fiyat politikası
ile karşılaştırma imkanı vardır. Site aracılığı ile eksik bilgi veya ulaşamadığınız bilgilere
ulaşmanız için ise Danışma Hattı 7/24 destek vermektedir.

Vestel Grubu piyasaya sürdüğü ürünlerin kalitesi ve fiyat uygunluğu üzerine


pazarlama politikasını geliştirdiği için, sitelerinde de bu politika ön planda tutulmuş ve
kampanyalar ile fiyatlar tüketicinin bilgisine sunulmuştur. Site tasarımı yapılırken
Kampanyalar ön plana çıkarılmıştır. Kampanyaların yanı sıra tüketiciyi alışverişe
yönlendirecek linklerin bulunması da şirketin pazarlama yönelik bir site hazırladığı
anlaşılıyor. Firma ile ilgili kurumsal bilgiler , ödüller ve haberler 2. planda tutulmuştur.

Firma Analizi

Vestel A.Ş firmasını 2 bayi ve 1 fabrika ziyareti gerçekleştirdim. 21.10.2010


tarihinde Manisa Organize Sanayi Bölgesinde kurulu olan Vestel Elektronik fabrikasını
ziyaret ettim. İnsan Kaynakları bölümünde çalışan bir tanıdığım vasıtası ile araştırmamı
genişlettim. Vestel A.Ş Manisa Organize Sanayi Bölgesinde 2 bölgede kurulmuştur. İlk
kurulan elektronik fabrikasında İnsan Kaynakları, Muhasebe gibi İdari İşler Bölümü
bulunmaktadır. 2. olarak kurulan Vestel High-End bölgesinde ise daha çok üretim fabrikaları,
AR-GE, kalite ve method bölümleri bulunmaktadır. High-End bölgesi Organize Sanayi
Bölgesinin iç kısımlarında kurulmuştur ve üretimi yapılan bütün ürünlerin fabrikaları bu
bölgede bulunmaktadır. Vestel Elektronik fabrikasında ise elektronik ürünlerinin içinde
bulunan kartların basımı yapılmaktadır. Vestel Elektronik fabrikası kapalı 95.000 m2 olmak
üzere toplam alanı 145.535 m2 ‚dir. High-End farbirakası ise kapalı 308.318 m2 olmak üzere
toplam 426.736 m2 alana sahiptir. Başta Almanya, Fransa, İngiltere olmak üzere Avrupa

77
ve dünya pazarına olan üretimi %87, iç pazara olan üretimi %13’dir. 26.000.000 TV / yıl
kapasite ile üretim yapılmaktadır. İç piyasaya yapılan üretim ortalama 2.500.000 adettir.

Bir anonim şirket olan Vestel Elektronik, Zorlu Holding bünyesinde faaliyet
göstermektedir. Zorlu Holding 20,000’i aşkın çalışanıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. 1998
yılında Gurubun genelindeki ihracat miktarı altı yüz milyon dolar civarında iken 1999
senesinde ihracat miktarında yapılan çalışmalar doğrultusunda bu sayı yedi yüz elli milyon
doları geçmiştir. 2009 ihracat tutarı : 2.85 Milyar EURO’durr. 2010 ilk altı ay ihracat toplamı
1.61 milyon EURO olarak belirlenmiştir. Vestel A.Ş kurulu olduğu 2 bölgede fabrikaların
üstünde helikopter iniş pisti bulunmaktadır.Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu’nun özel
helikopteri ile haftada 3-4 kez İstanbul’dan Manisa’ya geldiği ve denetimlerde bulunduğu,
fabrikalar ve çalışanların sorunları ile yakından ilgilenildiği bilinmektedir.

İncelemelerim sonucu;

Çalışan sayısı:

Üst Düzey Yönetici 18 Uzman 35


Müdür 35 Teknisyen / Formen 120
Sorumlu 45 Memur 380
Mühendis 400 Üretim İşçisi 4958

İşletmede çalışan Endüstri Mühendisi Sayısı :135

İşletmede çalışan Elektronik Mühendisi Sayısı :200

İşletmede çalışan Makina Mühendisi Sayısı :65

Kadın – Erkek / Aylık – Saat ücretli Personel Ayrımı

78
Erkek Kadın Toplam

Aylık Ücretli 538 201 739

Saat Ücretli 3953 1299 5252

Toplam 4491 1500 5991

Zorlu Holdinge bağlı bulunan şirketler :

Tekstil
Korteks İplik
Korteks Dokuma ve Örme
Korteks Perde
Zorlu Linen
Linens Pazarlama
Zorlu Hometeks
Zorlu Mensucat
Zorluteks
Zorlu Ev Tekstil - Trabzon
Zorlu Tekstil - Denizli
Zorlu Dış Ticaret
Zorlu USA
Zorlu MGF Co.
Zorlu GMBH
Bel-Air Idustries
Korteks Afrika

Vestel şirketler Grubu


Vestel Elektronik
Vetel Kominikasyon
79
Vestel Digital
Vestel Beyaz Eşya
Vestel Dış Ticaret
Vestel Dayanlıklı Tüketim Malları Pazarlama
Dexar

Vestel Savunma Sanayi

Cabot Communications
Uluslararası Pazarlama ve Satış Şirketleri
Vestel Iberia
Vestel France
Vestel Italy
Vestel Holland
Veseg

Uluslararası AR-GE Şirketleri

Vestel USA
Cabot Communications Bristol-UK

Enerji
Zorlu Enerji
Zorlu O&M
Zorlu Endüstriyel ve Enerji

Diğer Faliyetler

Zorlu Grand Hotel


Zorlu Air
18.000.000
16.000.000
Mehmet Zorlu Eğitim, Sağlık, Kültür, ve Yardımlaşma Vakfı
14.000.000
Vestel Elektronik Renkli Televizyon Üretim Kapasitesi
12.000.000
10.000.000
8.000.000
6.000.000
4.000.000
80
2.000.000
0
1994 1996 1998 2000 2002 2004
Ü r e t im
P la n la m a
İn s a n
K a y n a k la r ı

K a lit e M e t o t M ü h e n d is liğ i
K o n tro l B ö lü m ü
Ü R E T İM

Ü r e t im G e n e l
U y g u la m a
M ü d ü r lü ğ ü
M ü h e n d is liğ i

Vestel A.Ş’de Metot Bölümü omurgalı üretim yapılmaktadır, tüm bölümlerden gelen
istekler ve planlamalar metot bölümüne gelir. Metot bölümü üretim bölümüne yapılan
çalışmalar sonucu planan aksiyonları üretim bölümü ile paylaşır ve bu şekilde üretime
başlanır.

81
F L O W C H A R T O F V E S T E L T V P R O D U C T IO N

Şekil 17 :
SU B
-
CO NTRACTO RS

S U P P L IE R S E N T R E N C E Q U A L IT Y C O N T R O L

P R IN T IN G B Y BU FFER STOCK A U T O M A T IC
S E R IG R A F I AREA IN S E R T IO N
M A C H IN E S
W AREHO USE

M ANU AL
P L A S T IC R A W P L A S T IC A L C H A S S IS S T O C K
IN S E R T IO N
M A T E R IA L SEM I - PRO D U CT AREA
L IN E S

Q U A L IT Y C O N T R O L F IN A L A S S E M B L Y L IN E S IT E T E S T S

PRO D U CT
W AREHO U SE
P A IN T IN G
D EPARTM EN T
Q U A L IT Y C O N T R O L

STYRAPHO RM STAYRAPHO RM
R A W M A T E R IA L P R O D U C T IO N L O A D IN G T O T R U C K S O R C O N T A IN E R S

VESTEL
VESTEL V E S T E L F O R E IG
CO M PU TER
M A R K E T IN G N TRAD E
M A R K E T IN G
CO M PANY CO M PAN Y
CO M PAN Y

Üretim departmanının genel olarak üretimi şekilde verilmiştir. Yatırım üretim planına
göre yapılmaktadır. Üretim planı satış şirketlerinden gelen verilere göre hazırlanmaktadır. Bu
veriler, satış rakamları ve stok politikası göz önüne alınarak değerlendirilir. Vestel A.Ş
firmasının fabrikalarında 7/24 üretim yapılmaktadır. Vardiya sistemi ile üretim yapılmaktadır.
Çalışan üretim hatlarında bir sorun olmadıkça yılın her saati çalışmaktadır. Manisa bölgesinde
en büyük üretim fabrikasına sahip olan Vestel A.Ş bölge insanları içinde istihdam
yaratmaktadır.

Fabrika ziyaretimden sonra ise İstanbul Kadıköy Bahariye’deki Vestel Bayisini


28.10.2010 tarihinde ziyaret ettim. Bayi görünüm olarak kırmızı dekorlarla süslenmiş Vestel
Robot maketleri ile dekore edilmişti. Çalışanların kıyafetlerinde standart korunmamış ve bir
çalışan beyaz gömlek giyerken diğer çalışan ise t-shirt ile hizmet vermekteydi. Ürünler kısıtlı
sayıda ve çeşitte stoklanmış ve gelişi güzel sergilenmekteydi. Vestel A.Ş web sitesindeki
çeşitlilik bayisinde oturtulamamıştır.

Müşterileri ile ilişkileri ise; müşteri odaklı değil satış odaklıydı. Vestel A.Ş sitesinde
bulunan bir model %10 ile 20 fazla fiyat ile satılmaktadır. Müşterilerini Vestel A.Ş’nin
uyguladığı kampanyaların yerine kendi stok fazlası ürünlerinde yaptıkları kampanyalara

82
yönlendirmekteydiler. Standart bir fiyat aralığı yoktur, müşteriden müşteriye verilen fiyatlar
değişmekteydi. Müşteriler ile çalışanlar arasındaki iletişim düşük seviyedeydi. Vestel A.Ş’nin
belirlediği müşteri odaklı pazarlama anlayışı ve politikası ile bayideki politika arasında büyük
bir fark vardı.

Bahariye bayisinden sonra Kadıköy Tepe Nautilis’de bulunan Vestel bayisini


31.10.2010 tarihinde ziyaret ettim. Bayi dış görünüm olarak kırmızı dekorlarla süslenmiş ve
Vestel A.Ş kampanyaları ön plana çıkarılmıştı. TV bölümü, beyaz eşya bölümü ve küçük ev
aletleri bölümü olarak bölümlere ayrılarak dekorasyon yapılmıştı. Kılık kıyafette ise
çalışanlarda standarta gidilmişti.

Çalışanlar arasında görev bölümü yapılmış ve her bölüm için bir kişi sorumluluk
sahibiydi.Müşteri ile ilgili bir tavırda ilgilenen çalışanlar, müsterinin isteklerine cevap
verebilmekteydi. Çalışanların kendi arasında ve müşteri ile arasındaki iletişimde bir sınır
belirlenmiş; seviyeli bir iletişim kurulmaktaydı. Güleryüzlü hizmet politikası benimsenmiş
olan bayide fiyatlarda standarta gidilmiş ve internet sistemi ile senkronize olarak fiyatlarda
değişim yapılmaktaydı.

SONUÇ

Ülkemizin doğal güzellikler, iklim gibi pek çok olumlu özelliğinin yanında olumsuz
özellikleri de mevcuttur. Öncelikle eğitim sistemi son zamanlarda gelişme göstermesine
rağmen halen olması gereken seviyede değildir.

Tarihe tanıklık etmiş topraklarımızda yaşamış onca medeniyetin hatırası olan tarihi
eserlerimize sahip çıkılmamaktadır. Örneğin; Batman’a bağlı Hasankeyf ilçesi 1981 yılında
doğal koruma alanı ilan edilmiştir. Hasankeyf, üzerinde yapılması planlanan Ilısu Barajı ile
sular altında kalma ve tüm kültürel hazinesini yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Yerleşim

83
merkezlerinin ve 10.000 yılı aşkın tarihi bulunan kültürel varlıklarından yanında bilirkişilerce
hazırlanan raporda Ilısu Barajı'nın barındırdığı çevresel tehlikeler şöyle sıralanmıştır:

 Soyu tükenen hayvanları besin ve habitatlarının yok edilmesi


 Kitlesel balık ölümleri
 Çökelme ve ötrofikasyon
 Su kalitesinde ciddi düşüş
 Sıtma gibi su kaynaklı hastalıklarda artış
 Su kaynaklı çatışmalarda artış (özellikle Türkiye ile komşu devletler arasında)

Ve tüm bu tehlikelere rağmen gerekli önlemler alınmamaktadır.


Bence Ege Bölgesi, Türkiye’nin doğal güzellikler bakımından en şanslı bölgesidir.
Sahil şeridi Türkiye’nin en popüler ilçelerine sahiptir ( Çeşme, Marmaris, Bodrum, …) Fakat
Ege Bölgesinde turizmden başka çok sayıda gelişmiş sektör bulunmamaktadır. Denizli ve
Manisa şehirleri dışında sanayinin gelişmiş olduğu söylenemez. Sahil şeridinden iç kısımlara
doğru gidildikçe tarımla uğraşanların sayısı artmaktadır. Bölgede çoğunlukla aile şirketleri
olarak KOBiler mevcuttur.Sanayi gelişmemiş olunca iş imkanları da azalmaktadır. Yeni
mezun olan gençler istedikleri sektörlerde iş bulamayınca başka şehirlerde şanslarını denemek
zorunda kalmaktadır.

İzmir ve diğer şehirle arasında uçurumlar mevcuttur. Bölgede tüm yatırımlar İzmir
şehrine yapılmakta ve diğer İzmir’e yakın şehirler gelişememektedir. İzmir sosyal olarak her
türlü olanağa sahip olabileceğiniz büyüklükte bir şehirdir. Yapmak istediğiniz spor, sanat ve
kültür aktivitelerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Çok farklı etnik kültürlerden kişiler
bulunmamaktadır, az sayıda farklı kültürlerden kişiler olsa bile ayrımcılık yapılmamaktadır.

Ege Bölgesi’nden ele almış olduğumuz Manisa şehri, belki de sanayi açısından Türkiyedeki
en gelişmiş kentler arasındadır. Bu yüzden diğer şehirlerden çok göç almaktadır.

84
Manisa, sosyal açıdan 10 yıl kadar öncesine gore çok gelişmiştir. Sadece tek bir
sineması olan küçük şehirden çıkmış, Gençlik merkezinden Şehir Tiyatrosuna, kafe ve
barlardan Spor Komplekslerine kadar bir çok imkana sahip bir şehir haline gelmiştir. Daha
once İzmir’e yakınlığı negatif bir durum iken günümüzde Manisa; bunu avantaja
çevirebilmiştir. Kentleşme gün günden artmaktadır.

Vestel A.Ş. için son olarak şunları söyleyebilirim; Fabrika ziyaretimde tanık olduğum
olaylardan bahsetmem gerekirse mavi yakalı çalışanlar ağır koşullar altında vardiyalı
sistemlerde çalışmaktadırlar. İşçiler yemek servis gibi tümolanaklara sahip olmasına rağmen,
kullanılan servisler çok eski model olup, yemekhanede yemekler soğuk ve özensiz
dağıtılmaktadır.

Diğer taraftan ise İş Güvenliği kuralları çok iyi bir şekilde uygulanmaktadır. Tüm
departmanlar belli bir sistem içerinde ve düzenli bir şekilde konumlandırılmıştır. Tüm üretim
hattı ergonomik koşullarda düzenlenmiştir. Fakat çalışanların insan olduğu faktörü göz ardı
edilmiş, robot gibi çalıştırılmaktadır.

Şubeler, diğer elektronik markalarda olduğu gibi franchising usulü ile verildiğinden
belli bir standart oluşturulamamıştır. Manisa ve yakın şehirlerinde çok sayıda Vestel bayi
olmasına rağmen, merkezden uzaklaştıkça şube sayısı azalma göstermektedir. Doğrudan butik
şube açmak yerine, bir kaç farklı markanın satıldığı mağazalardan dağıtım kanallarını
oluşturmaktadırlar.

85

You might also like