You are on page 1of 10

KÜRESELLEŞME

TANIMI VE ÖZELLIKLERİ

Berlin Duvarı’nın 1989 yılında çöküsünün ardından,1990’lı yıllardan itibaren hemen her alanda
sıkça karşilaştığımız küreselleşme sözcüğü,günümüzde sadece ekonomik bir kavram olarak
değil,içinde bulunduğumuz uluslararası sistemi tanımlamak için de kullanılmaktadır.1

Küreselleşme,ekonomiden siyasete,sosyal politikadan kültüre,hemen hemen yeryüzünün her


alanındaki değişimi ifade etmek için kullanılan “sihirli” bir sözcük haline gelmiş; ünlü sosyolog
Peder Burger’ın (s.23) deyimiyle, Alman kömür endüstrisindeki gerilemeden, Japon gençlerinin
cinsel alışkanlıklarını açıklamaya kadar geniş bir alanda kullanılan “klişe”ye
dönüşmüştür.Burger’ın görüşlerine paralel bir biçimde adeta geçmiş ve geleceğin kapılarını açacak
anahtar bir kavram olarak görülen küreselleşmeyi Bauman’da “parolaya dönüşmüş moda bir
deyim” olarak değerlendirmektedir.Kavram olarak “küresel” (global) Sözcüğünün kökeni,400 yıl
öncesine gitse bile “küreselleşme” (globalization),oldukça yenidir.İlk olarak 1960’larda ortaya
çikan küreselleşme kavramı,1980’lerde ise sıkça kullanılmaya başlanmıştır.1990’lara gelindiğinde
de bilim adamlarının önemini kabul ettiği anahtar bir sözcük haline gelmiştir(Lubers).2

“Amatör bir kameranın tespit ettiği bu çatisma…”,”Uydu tarafından ekranlara yansıyan alınmış
olan bu fotoğraf…”,”Batık denizaltından ilk görüntüler…”

Artık sıkça duyduğumuz yukarıdaki ifadeler,ekranları başindaki kitleleri heyecanlandırmakla,


gündelik hayatlarını bazı durumlarda doğrudan etkilemekle kalmıyor,daha önemlisi, uluslararası
ilişkileri de şekillendiriyor.

Artık bugün,yerel (milli) meselelerin yol açtığı küresel etkiler,çözüm arayışlarında uluslararası
konjonktür gerçeğini dikkate alma zorunluluğunu da beraberinde getiriyor.3

1 Öztürk,Feza;”Küreselleşme-Yeni Dünya
Düzeni”,www.mfa.gov.tr/turkce/grupe/ues/5FOzturk2.htm
2 Bozkurt,Veysel;”Küreselleşme”,www.eylem.com
3Gönüllü,Ömer Said:Küreselleşme ile Gelen,İst s:57
Piyasa güçlerine daha fazla dayanan ve ekonomi yönetiminde devletin rolünün azalması olarak
tanımlanan “uyum süreci” üzerine küresel ve bütünleşik bir perspektif geliştirme amacını
gütmektedir.Burada sunulan savın özü yapısal uyumun,küreselleşme süreci ile karşilıklı bağımlılık
ve birbirini güçlendirme ilişkisi içinde bulunan dünya çapinda bir olay olduğudur.Küreselleşme
sürecinden kast edilen dünya ekonomilerinin artan bütünleşmesidir.Uyum ve küreselleşme süreçleri
geniş kapsamlı sosyo-politik sonuçlara yol açmışlardır.Değişik mekanizmalar aracılığıyla, bu
süreçler ülkeler içindeki ve ülkeler arasındaki eşitsizliğin , yoksulluğun yoğunlaşmasına sebep
olmuş ve dolaylı olarak bir dizi sosyal probleme neden olmuştur.Sadece ulusal birlik ve dayanışma
adına değil, gelecekteki büyüme için de gerekli bir yatırım olarak sosyal problemlerin ele alınması
gerekmektedir. Dolayısıyla 1990’ların karşimıza çikardigi sosyal sorunlara meydan okuyacak
kurumsal düzenlemeleri ve sosyal konfigürasyonları incelemek büyük önem taşir.4

Globalleşme ya da Küreselleşme son yıllarda çok sık kullandığımız kavramlardan birisi


olmaktadır. Globalleşme, iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda bazı ortak değerlerin yerel ve
milli sınırları aşarak dünya çapinda yayılmasını ifade etmektedir. İktisadi alanda hem gelişmiş,
hem de gelişmekte olan ülkelerde benimsenen iktisadi sistem ve buna bağlı olarak uygulanan iktisat
politikaları giderek benzerlik göstermektedir. Reel sosyalizmin çöküsü ile birlikte dünyada liberal
ekonomik düzen, yani serbest piyasa ekonomisi giderek artan bir oranla benimsenmektedir.Tüm
dünyada kamu ekonomisinin görev ve fonksiyonları yeniden tanımlanmaya çalisilmaktadir. Devletin
sınırlanması ve küçültülmesi ve bu şekilde piyasa ekonomisine işlerlik kazandırılması görüşleri
önem kazanmaktadır. Dünya ticareti giderek serbestleşmeye başlamaktadır.5

Gerçek anlamı tamamıyla anlaşilmadan ve tartışılmadan, bütün dünyada olumlu veya


olumsuz tepkilere yol açan bir sözcük olan küreselleşmenin bir şanssızlığı da, Soğuk
Savaş’in sona ermesinin ardından, dünyada bu kelimeyi sıkça kullanmaya başlayan
siyasetçilerin izledikleri politikalarla özdeslestirilmis olmasıdır. Bu yaklaşimın doğal sonucu
olarak, küreselleşmenin ne anlam ifade ettiği tam anlaşilmadan, hakkında olumlu veya
olumsuz değer yargıları oluşmuştur.
Küreselleşmeyi savunanlar da, eleştirenler de kendi görüşlerinin haklılığını ortaya koyacak
gelişmeleri ve istatistik bilgileri sıkça kullanmaktalar. Küreselleşmenin faydaları konusunda
bir görüş birliği olduğunu söylemek mümkündür. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma,
yükselen yaşam standartları, teknolojik ilerleme ve bilginin daha hızlı yayılması,
küreselleşmenin en belirgin faydaları arasında sayılmaktadır.

4Prendergast,Renee:Piyasa Güçleri ve Küresel Kalkınma,(Çev:İ.ESER),İst,1995,s:131


5Drucker,Peter;”Globalleşme,Bölgeselleşme ve Yerelleşme”,(Çev:Prof. Dr. Coşkun Can
AKTAN),www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/tem98/global.htm
Öte yandan, küreselleşmeyi sadece ekonomik alandaki faaliyetleri etkileyen bir unsur
olarak görmek de sınırlı bir bakış açısını yansıtmaktadır. Bu çerçevede, malların ve
sermayenin serbestçe dolaşimının yanı sıra, insanların daha sık seyahat etmeleri, bilgi-iletişim
teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve internet kullanımının giderek yaygınlaşması,
küreselleşmenin önde gelen itici güçleri arasında bulunmaktadır. Saydamlık da,
küreselleşmenin ön plana çikardigi kavramlar arasında yer almaktadır. Gelir dağılımının daha
hakça olması, yolsuzlukların azalması, hatta siyasi özgürlüklerin ve insan haklarına saygının
artması, küreselleşmeyle doğru orantılı gelişen unsurlar arasında sayılmaktadır.6

Bir diğer ifadeyle aşirı küreselleşmecilere göre, piyasalar artık devletlerden daha
güçlüdür.Devletlerin otoritesindeki bu gerileme ise, diğer kurumlar ile birliklerin ve
yerel/bölgesel otoritelerin artarak yaygınlaşması şeklinde görülebilir.Radikal/aşirı
küreselleşmeciler, dünya toplumunun, geleneksel ulus devletlerin yerini almakta olduğunu
(ya da alacağı) ve yeni toplumsal örgütlenme şekillerinin belirmeye başladığı
düşüncesindedirler. Ancak bu grup içinde yer alanlar, homojen bir görünüm arz
etmemektedirler.Örnegin neo-liberaller, devlet gücü üzerinde piyasanın ve bireysel
otonominin başarısını memnuniyetle karşilarken, aynı grup içinde yer alan neomarksistler (ya
da radikaller), çagdas küreselleşmeyi, baskıcı küresel kapitalizmin temsilcisi olarak
değerlendirmektedirler.Fakat bu ideolojik yaklaşimlardaki farklılıklara rağmen, bugün
giderek artan bir biçimde bütünleşmiş küresel bir ekonomin mevcut olduğuna ilişkin
düşünceyi de paylaşmaktadırlar (Held, McGrew, Goldblatt ve Perraton., s.2-4).7

KÜRESELLEŞMENİN TARİH SONUCU ANALİZİ

Küreselleşme olgusunun dünya üzerinde yayılma hızı,1980 yılından itibaren artan bir ivme
kazanmıştır.Ekonomik alanda küreselleşmenin ivme kazandırdığı unsurlar genel hatlarıyla;sermaye
ve finans çevrelerinin artan serbest dolaşim hızı, demografik yapının gelişmiş ülkeler aleyhine
değişmesiyle ortaya çikacak emek piyasalarının seyyaliyeti ve üretimdeki rolü, dış ticaretin
yaygınlaşması ve gittikçe birbirine bağlı hale gelmesi şeklinde belirtilebilir.

Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ve küreselleşme,üzerinde tartışılan ve uğruna mücadele


edilen kavramları sorgulamamıza zemin hazırlamış,aynı zamanda bizi,yitirilenler yerine ikame
değerlere yönelmeyi zorunlu kılmıştır. Ülkeler;yakın bir gelecekte yürüttükleri sömüren ve
sömürülen,ezen ve ezilen kavgalarını gündemlerinden tamamen kaldırarak,ülkelerine yönelik
yabancı sermaye akışını artırmak gayreti içersine girmişlerdir.

6Öztürk, Feza; ”Küreselleşme- Yeni Dünya Düzeni”


www.mfa.gov.tr/turkce/grupe/ues/5FOzturk2.htm
7 Bozkurt,Veysel;”Küreselleşme”,www.eylem.com
Ülkelerin sermaye transferine yönelik çalismalari, karlı projelerin üretilmesi ile sınırlı olmayıp;
makro ekonomik dengeleri sağlayan reformların ve yapısal dönüşümlerin ülke içerisinde hayatiyet
kazandırılması çabalarini da kapsamaktadır.

Uluslararası piyasalardan sağlanacak sermaye akışı; yatırımların artırılması, mevcut teknolojinin


modernize edilmesi veya ileri teknoloji transferinin sağlanması, üretimin ve istihdamın artırılması,
ihracatın geliştirilmesi ve tüm bunlara bağlı olarak büyümenin hızlandırılması sonucunu temin
edecektir.8

21. yüzyıla girerken, dünya ekonomisine damgasını vuran olgulardan birisi olarak kabul edilen
küreselleşmeyi, işgücünün, sermayenin teknolojinin ve mal piyasalarının uluslararası nitelik
kazanması şeklinde tarif etmek mümkündür. Bugüne kadar ekonomik boyutu ön plana çikarilan
küreselleşmenin gelecek yüzyılda siyasi, sosyal ve değer yargıları boyutları da gündeme gelecek ve
tüm dünya için geçerli normların oluşturulması ile küreselleşme nihai hedefine ulaşacaktır.1996
Aralık ayında Singapur’da düzenlenen DTÖ Bakanlar Konseyi toplantısında; iş standartları, rekabet
politikaları, devlet ihaleleri, rüşvet ve ayrımcılık gibi uygulamaları dünya ticareti kapsamında
değerlendirmeye alınması küreselleşmenin “tek bir dünya sistemi” yaratmaya yönelik olduğu
konusunda önemli ipuçları vermektedir.9
1980'li yılların ikinci yarısında başlayan "KÜRESELLEŞME" olgusu,1990'lı yıllarda dünya
ekonomisindeki en önemli gelişme oldu. Küreselleşme için çok farklı tanımlar
yapılmaktadır.İdeolojik açıdan değerlendirildiğinde kapitalist sistemin kendini devam ettirebilmesi
için daha çok üretmek ve daha çok mal ve hizmet satmak ihtiyacını karşilamak amacıyla dünya
pazarında serbestleşme ve sınırların kaldırılması olarak tarif edilebilir.Küreselleşme ile birlikte
dünya tek bir pazar haline gelmektedir.10

Gelişmekte olan ülkeler ise küreselleşmeden hem olumlu hem olumsuz


etkilenmektedir.Gelişmekte olan ülkeler ekonomik kalkınma ve beşeri gelişmişlik sorunlarını
çözmeden uluslararası rekabet ile karşi karşiya kalmaktadır.Küreselleşme 21. yüzyılda demokrasi,
piyasa ekonomisi, bireysel özgürlükler ve girişimcilik kavramlarını daha da
güçlendirmektedir.Teknolojik gelişim ve bilgi dünyası küreselleşmeyi hızlandıran önemli
unsurlardır.Bu iki unsur üretim faktörlerinde de değişime yol açmaktadır. 21. yüzyıl küresel
rekabetinde insan ve bilgi unsuru sermayeden daha önemli hale gelmektedir.Bu bağlamda iş
koşulları iş hukuku ve sendikacılık kendilerine yeni tarifler aramaktadır.11

8 Hamerioğlu,Birgül;”Küreselleşme ve Dış Ticaret Politikası”,www.eylem.com


9 Yağcı,Hamiyet;”Küreselleşme”,www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/tem98/ turkdunya.htm
10Akman,Vedat,”Küreselleşme”,www.gata.edu.tr/kutuphane/kitap_özetleri/gelecek_ yüzyılın_gündem.htm
11Akman,Vedat;”Küreselleşme”,www.gata.edu.tr/kutuphane/kitap_özetleri/gelecek_ yüzyılın_gündem.html
Günümüzde "küreselleşme-globalizm" kavramı Parmenides'ten bu yana küreye yüklenen anlam
taşimaktadır.SSCB'nin dağılmasından sonra dünyanın toplumsal ve siyasal bakımdan çelismesiz
durgun ve hareketsiz hale geldiği öne sürülmüştür.Sınıfların ortaya çikmasindan bu yana tarih
sahnesine çikan her sistem kendini ebedi, insanlığın keşfettiği son ve idealist sistem olarak ilan
etti.(Tıpkı Francis Fukuyama’nın değindiği TARİHİN SONU tezindeki gibi) Tarihteki ilk büyük
imparatorluk olan Roma İmparatorluğu’ndan başlayarak belli başlı büyük imparatorluklar,
toplumsal bir sistem olma iddiasındaki Hristiyanlık ve Müslümanlık ile kendilerini bu dinlerin
yayıcısı ilan eden imparatorluklar kendileri ile birlikte artık "tarihin sonuna" gelindiğini iddia
ettiler. Kendilerinden öncekilerin ve kendi dışındakilerin barbar, kafir, batıl, terörist ilan edip
kendilerini insanlığın en son ve en ileri temsilcisi olarak gösterdiler.Dolayısıyla kendi
egemenliklerinde dünyanın ebedi bir barışa, refaha, adalete kavuşacağını ilan ettiler.Roma
İmparatorluğu, sonra Katolik kilisesi merkezli Hıristiyanlık, arkasından İslam İmparatorlukları ve
Osmanlı İmparatorlukları hep bir "cihan sistemi", "cihan imparatorluğu olma", bu günkü deyimiyle
dünyayı kendi egemenlikleri altında "küreselleştirme" peşinde koştular. 12

KÜRESELLEŞMENİN ORTAYA ÇIKARDIGI OLUMLU- OLUMSUZ SONUÇLAR

Serbest ticaret örneginde olduğu gibi küreselleşme bazı durumlarda taraflara ekonomik yararlar
da sağlamaktadır gerçekte ise hem sürecin kendisi, hem de destek gördüğü ekonomik rejimler bir
çok bakımdan insanlığın huzuru, refahı ve barışı için ciddi tehditler oluşturmaktadır ve her
platformda karşi çikilmalidir.Bunu gerçekleştirmek ise son derecede güç görünmektedir.Süreci ve
kavramı destekleyenler olumlu yönleri üzerinde yoğunlaşarak ve egemen güçleri de arkalarına
alarak direnilemez bir momentum yaratmakta ve karşi çikanlara ütopyaci saf idealistler gözü ile
bakılmaktadır.Fakat çogunlugun çikarlari ile ters düşen bütün süreçler gibi küreselleşme de
karizmatik görünümünün arkasında sırıtan kusurları taşimaktadır.Bütün propagandalara karşilık,
küresel ekonomideki gelişmeler savunulduğu ve beklenildiği gibi değildir ve dramatik krizlerle
sarsılmaktadır.13

Günümüzde küreselleşmenin ivme kazandırdığı bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı


gelişmeler, uluslararası ticaret ve kalkınmanın canlanması konusunda çok önemli bir rol
oynamaktadır.Yine de, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu olanaklardan yeterince
faydalanıldığını söylemek ne yazık ki mümkün değildir.Bilgi ve teknolojiye ulaşim konusunda hem
ülkeler hem de bölgeler arasında belirgin bir eşitsizlik bulunmaktadır.Bilgi iletişim teknolojileri ve
internet kullanımında gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olanlar arasındaki mevcut farklılığı

12 Akçınar,Necati;”Küreselleşme”,www.tutuneksper.org.tr/Bulten0500/KÜRESELLEŞME.htm
13Drucker,Peter;”Globalleşme,Bölgeselleşme ve Yerelleşme”,(Çev:Prof. Dr. Coşkun Can AKTAN),
www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/tem98/global.htm
vurgulamak üzere kullanılan "dijital bölünme" (dijital divide) kavramının, küreselleşmeyle birlikte
giderek "dijital uçurum" (dijital abyss) haline dönüştüğü eleştirileri son yıllarda sıkça yankı
bulmaktadır.Gerçekten, günümüzde dünya nüfusunun yüzde 80’inin en temel haberleşme
olanaklarından yoksun olduğu ve Afrika kıtasında yaşayanların sadece yüzde ikisinin telefon hattına
sahip bulundukları unutulmamalı.

Küreselleşme son yıllarda üzerinde en fazla tartışılan ve hakkında en çok kitap yayınlanan
konuların başinda geliyor.Küreselleşmenin zararlarına dikkat çeken ve gerek ülkeler gerek bölgeler
arasındaki esasen mevcut olan dengesizlikleri daha da artıran etkilerini vurgulayan yayınların yanı
sıra, özellikle son yıllarda, küreselleşmenin olumlu yönlerine dikkat çekilen eserler de yayınlanmış
bulunuyor. Thomas Friedman’ın "The Lexus and the Olive Tree", John Micklethwait ve Adrian
Wooldridge’in "A Future Perfect" ve Pascal Zachary’nin "The Global Me" adlı kitapları, artık
herkes tarafından teslim edilen olumsuz yönlerine değinmekle birlikte, esas itibariyle
küreselleşmenin savunmasını yapan ve olumlu yönlerini vurgulayan eserler olarak dikkat
çekiyor.Bütün bu eserlerdeki ortak nokta, küreselleşmenin sanayi devriminden bu yana dünyayı
değiştiren en büyük güç olduğu ve yeni bir uluslararası sistem olarak kendisini kabul ettirdiğidir. 14

Uyum ve küreselleşme süreçleri geniş kapsamlı sosyo-politik sonuçlara yol açmıştır.Değişik


mekanizmalar aracılığıyla, bu süreçler ülkeler içindeki ve ülkeler arasındaki eşitsizliğin ve
yoksulluğun yoğunlaşmasına ve dolaylı olarak bir dizi sosyal problemin de artmasına neden
olmuştur.15

Küreselleşmenin, ulus devletin uluslararası alandaki gücünü sınırlayan ve çokuluslu şirketlerin,


hükümet dışı örgütlerin, araştırma ve düşünce kuruluşlarının ve medya kartellerinin uluslararası
alandaki güçlerini artıran etkisi sonucunda, sivil toplum kuruluşlarının, bilim adamlarının,
yazarların, akademisyenlerin, başka bir deyişle "bireylerin" uluslararası ilişkileri etkileme ve
yönlendirme olanağı da eskiye oranla artmıştır.

Elde ettikleri büyük servetin bir bölümünü, geçmişte ülkelerindeki eğitim, sağlık gibi alanlara
harcayan, "klasik" olarak adlandırabileceğimiz yardımseverlerin yanı sıra, küreselleşmenin etkisini
iyice hissettirdiği son yıllarda, çevrenin korunması, yoksulluk ve hastalıklarla uluslararası alanda
mücadele gibi küresel planda faaliyet gösteren yeni kuruluşlar da ortaya çikmaktadir.

Kapitalizm tarihin sahnesine çiktiginda feodal parçalanmışlıklara son verdi.Diğer devletleri


şekillendirdi.Sermaye ise uluslararası karakterinden dolayı hiçbir sınır tanımadan dünyada
kapitalizmin bir dünya sistemi olma iddiasına önemli bir yer verdi.Sömürgecilik kapitalizmin
14 Öztürk,Feza;”Küreselleşme-Yeni Dünya Düzeni”,www.mfa.gov.tr/Türkçe/ grupe/ ues/5FOzturk2.htm
15 Prendergast,Renee:Piyasa Güçleri ve Küresel Kalkınma (Çev:i.ESER),İst,1995 s:131
küreselleşme denemesinin ilk aracı olarak uygulandı.

Tekeller de kapitalizmin uluslararası olma niteliğinin somut ifadeleri olarak biçimlendi.Ulus ve


ülke çikari tanımayan tekeller kar peşinde koşarken ulus, din, dil, mezhep ve milliyet farkı
gözetmediler. Bu uluslararası olma özelligi, dünyanın bütününe egemen olma isteği, dünyanın
yeniden paylaşimını gündeme getirdi.

Küreselleşmenin kime yaradığı irdelendiğinde zenginler ve yoksullar arasında açılan uçurumun


son yıllardaki geometrik büyüme hızı ve üretim tekelleşmesinin kalkınmakta olan ülkeler için hayati
önem taşiyan üretim dallarında yaşanıyor olması bize fikir verecektir.1960 yılında dünyanın en
yoksul ve en zengin beşte biri arasındaki gelir oranı 1'e 30 iken, bu oran 1990 da 60'a, 1997'de
74'e çikti.Zengin yoksul uçurumunun bu denli büyümesi, başlı başina düşündürücüdür.Bu
çarpiklik küreselleşme sürecinin ortak değerler üzerine kurulu olup olmadığı konusunda ciddi
endişeler doğurmaktadır. Üretim alanlarında yaşanan olumsuzluklar da bu endişeleri daha da
körüklemektedir.Dünya üretiminin tümünü neredeyse topu topu 10 çok uluslu şirket
yönlendiriyor.Örnegin tarım ilaçlarının % 85'i sanayileşmiş ülkelerde yerleşik toplam 10 firma
tarafından üretiliyor.Birçok ülkede yaşanan yoksulluğun bu sektördeki fiyat politikalarına bağımlı
olduğu bariz bir gerçektir.Küreselleşme sürecinin yücelttiği ekonomik etkinlik ve verimlilik
prensipleri, açlık veya yoksulluk gibi endişeler taşimıyor.Son on yılda artan gelir ve üretim
çarpikliklari, Birleşmiş Milletler Kalkınma Raporundan ve ona ilişkin bazı yazılardan bir takım
veriler ile aktarmak gerekirse ;
Ÿ Gelişmekte olan ülkelerde 1 milyar 300 milyon kişi temiz sudan yoksun,
Ÿ 840 milyon insan açlık sınırında,
Ÿ 1,5 milyar insanın günlük geliri 1 dolardan az,
Ÿ 80'den fazla ülke 10 yıl öncesinden daha az kişi başina gelire sahip,
Ÿ İlkokul çagindaki 7 çocuktan biri okulsuz,
Ÿ Dünyada en varlıklı 200 kişinin serveti, dünya nüfusunun % 41'nin toplam gelirinden fazla.16

TÜRKİYE KÜRESELLEŞMENİN HANGİ NOKTASINDA?

Türkiye, dünya ile entegrasyon olma sürecinde, dünyadaki ekonomik gelişmelere uyum sağlama
becerisini göstermiştir.Örnegin, 1980’li yıllardan önce dünya genelinde kabul gören korumacı ve
ithal ikameci politikaların, Türkiye’de de uygulandığı görülmektedir.1980 sonrasında ise dünyadaki
küreselleşme hareketlerine paralel olarak Türkiye’de de ihracata dayalı sanayileşme stratejisi
benimsenmiş ve ithal ikameci politikalar terkedilmiştir.Dışa açık büyüme politikaları ile kambiyo

16 Akçınar,Necati;”KüreselleşmeÜzerine”
,www.tutuneksper.org.tr/Bulten0500/KÜRESELLEŞME.htm
rejiminde önemli değişiklikler gerçekleştirilmiş, gümrük tarifeleri belirli bir takvim içerisinde
düşürülerek, korumacılık asgari düzeye indirilmiş, yabancı sermaye özendirilmeye çalisilmis,
ihracatı artırmaya yönelik teşvikler uygulanmış ve mali piyasaların kurulması ve derinleşmesi
yolunda önemli tedbirler alınmıştır.17

KÜRESELLEŞME KARŞITI DÜŞÜNCELER

Özet olarak, küreselleşme olarak gündeme getirilen ve savunulan gelişmeler yeni seçilmiş
otoritelerin yetkilerini, yeni bir ulus-ötesi seçkinler lehine kısıtlayıp yok etme çabasi içinde olan
antidemokratik bir karşidevrim görünümü vermektedir.Gerçekler ve tarihin gelişme momentleri ile
ters düşen bu oluşum doğal olarak kendi karşi tezini de içinde taşimaktadır.Savunduğu tezler,
yaşanılan gerçeklerle tutarlı olmadığı, küçük bir azınlığın çikarlarina hizmet edip, dünyanın büyük
insan kütlelerinin yaşam koşullarında bir gelişme oluşturmadığı için, çevreyi kirlettiği, politik
dengesizliklere neden olduğu için, sahip olduğu olağanüstü propaganda gücüne rağmen ayakta
kalamayacaktır.Bu süreç devam ettiği takdirde yarattığı dengesizlikler patlamalara neden olacak ve
demokrasinin üstün olduğu, sıkıntı çekenlerin seslerini duyurup çözüm bulabildiği sistemler üstün
gelecektir.

Bu antidemokratik ve irrasyonel saldırıya karşi çikmak kolay görülmüyor.Bunun nedeni sadece


bundan yararlananların üstün ekonomik ve finansal güçleri değil, görünüşte demokratik yapının
kurumları ve kuruluşları içinde oluşmaları, üstün bir propaganda gücüne sahip olmaları ve başarı
örneklerini bu modele dayandırmalarıdır.Biraz sağduyu ile bu tezlerin kendi kendini kanıtladığı ve
gerçekleri yansıtmadığı görülebilmektedir.Buna karşilık bu tezlerin yanlış ve geçersiz olması onları
gündemden düşürmemekte, propaganda gücü ile karşi ve doğru tezler gündemden silinirken,
ekonomik güçle bunlara yaşam hakkı tanınmazken, bu tezler sistematik olarak gündemde
tutulabilmektedir.Demokratik olarak seçilen hükümetlerin de doğal olarak güçlü kesimlerin
eğilimleri doğrultusunda davranması doğru tez ve politikalar için kamusal desteğin de
sağlanmasını güçleştirmektedir.Bu güçlü eğilime karşi çikabilmek için gerçek olgu ve istatistiğe
dayanan sağlam modeller oluşturulmalı ve bunlara dayanan ve "küreselleşme" görünümü altındaki
"küreselleştirme" çabalarinin iç yüzü ve arka planı mümkün olan her haberleşme olanağı ile
kamuoyuna aktarılmalıdır. Modern teknolojiler güçlü ve etkili On-Line networkların ve protesto
guruplarının oluşmasına olanak sağlamaktadır.Bu süreç temel olarak çalisan yoksul çogunluklarin
aleyhine geliştiğinden giderek güçlü bir kamuoyu "küreselleştirme" çabalarini zorlaştıracak ve
hatta olanaksızlaştıracak boyutlara ulaşacaktır.18

Bizim açımızdan küreselleşme Türkiye’nin kendisine yeni ufuklar belirlemesi gerektiği anlamına
17 Yağcı,Hamiyet;”Küreselleşme”www.foreigntrade.gov.tr
18 Kutlu,Melih;”Küreselleşme”,www.eylem.com
geliyor.Bölgesindeki ve buradan hareketle dünyadaki huzursuzlukların giderilmesinde insan eksenli
barış projeleri geliştirilebilecek tarihi arka plana sahip ,değerlerinden bütün dünyanın
yararlanabileceği bir Türkiye, istismar edilmeye açık küreselleşme kavramının içine hakiki
ölçüleriyle doldurabilme ve küresel barışa önemli katkılarda bulunabilme şansına sahip olabilir.19

KÜRESELLEŞME SONUCU OLUŞAN KÜLTÜREL MİLLİYETÇİLİK

Çokuluslu şirketler, dünya sahnesinde ulus devletlerden çok daha sonra görünmekle birlikte,
günümüz uluslararası sistemini etkileyen ve yönlendiren aktörlerin başinda gelmektedir.Birleşmiş
Milletler’ in son verilerine göre, dünyanın en büyük 200 çokuluslu şirketinin toplam kaynakları 7.1
trilyon ABD Doları tutarındadır.Dünyadaki ekonomik faaliyetlerin yaklaşik dörtte biri dolayında
olan bu rakam, Birleşmiş Milletler üyesi 189 ülkeden 182’sinin toplam ekonomik büyüklüklerinden
fazladır.Çokuluslu şirketlerin ihtiyaçlarını, çikarlarini ve hedeflerini gözetmeyen bir uluslararası
ekonomik sistemden söz etmek mümkün değildir.Çokuluslu şirketler, olağanüstü ekonomik
güçlerinin bir yansıması olarak, uluslararası ilişkilerde de etkili olabilmektedir.20

Sonuç olarak; küreselleşmenin propagandacılarının başlıca dayanağı olan iddialar; evrensel


barışın, demokrasinin yaygınlaşmasının, refahın bütün ülkeler ve toplum tarafından
paylaşilacağının tümüyle yalandan ibaret olduğu bu tezin savunucularının da inkar edemeyeceği
biçimde ortaya çikmistir.

Kısacası barış, adalet, demokrasi, refah, küreselleşmemiş; ancak işsizlik, sendikasızlaştırma,


açlık, yoksulluk, eğitimsizlik, köşe dönmecilik, bilimin-sanatın ve estetiğin değer kaybetmesi,
uyuşturucu, mafya küreselleşmiştir.21

Sonuç olarak, bazı küresel gerçekleri tanımamız ve bu gerçeklerin olumsuz etkilerini göz ardı
etmeden uygulamamız gereklidir.Özetle; içe kapalı bir otarşizm felsefesi artık eskimiş bir
anlayıştır. “Kendin pişir, kendin ye”, “kendi uçağını, kendin yap” anlayışları artık geçerliliğini
yitirmiştir. Yerli malı haftalarını kutlamanın zamanı çoktan geçmiştir.Yapılması gereken
küreselleşme gerçeğini görerek ve kabullenerek dünya ekonomisi ile bütünleşmektir.

“Küreselleşme, emperyalizmin yeni icadıdır” şeklindeki demagojilerden ve ideolojik


19 Gönüllü,Ömer Said:Küreselleşmeyle Gelen,İst, s:57
20Öztürk,Feza;”Küreselleşme-Yeni Dünya Düzeni” www.mfa.gov.tr
21Akçınar,Necati;”Küreselleşme”,www.tutuneksper.org.tr
saplantılardan kendimizi kurtarmamız gerekir.Küreselleşme, küresel bir gerçektir.Bu gerçeği
anlamamız gerekir.22

22Drucker,Peter;”Globalleşme,Bölgeselleşme ve Yerelleşme”,(Çev:Prof.Dr.Coşkun Can AKTAN),


www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/tem98/global.htm

You might also like