Professional Documents
Culture Documents
ا ḳolāstīḳ
Đsḳ ḳ Skolastik
Geçen gün bir dostum ile oturuyor idim. Dostum birden Geçen gün bir dostumla oturuyordum. Dostum birdenbire:
.' )
در؟ دﯾ. ﯾر آ ﯾر$%& «
!" رە »ا− — Şu aralar bir “isḳolastīḳ” tʿabīrīdir gidiyor. Bu nedir? dedi. de doğal olarak:
Ben de pek ṭabīʿī olaraḳ: — Ortaçağ’da Avrupa medreselerinde hakim olan felsefe! dedim.
:* اوﻟﻪرق% $ +, د
— Ḳurun-u Vusṭā’da Avrupa medreselerinde ḥākim olan — Bunun kullanılan deyimle ne gibi bir ilişkisi var?
.
! دﯾم234 آ او!ن/5 )رﺳﻪ. /,د اورو/0ون و1 −
felsefe! didim. — Bu felsefe, özellikle o medreselerde öğretildiğinden “medreseye
ﺗﺴﻤﯿﻪ*؟7 و−
ait” anlamına gelmek üzere “skolastik” adı verilmiştir. Çünkü
— Vech-i tesmiyesi?
1
٢٧٧
اﺳﻘﻮﻻﺳﺘﯿﻖ 277 İsḳolāstīḳ 277
Skolastik
' دA1 ارض/$DK *؟. ` اﯾرa& 'ا7ر ا1
ەﯾ4/3. اوزاق uzaḳ bir mesāfeye ḳadar icrā-yı teʾsīr ider mi? ʿAcabā arż, uzak bir mesafeye kadar etki eder mi? Acaba Yerküre Ay’ı da çekiyor
!V.*؟ دﯾ
ﺹر. [ب اﯾﯾر7 وW7
<آ<ﯾ ḳameri de celb ve ceẕb idiyor mu? diye ṣormuş! mu? diye sormuş!
:
A$/c. 8دﯾآن ﺹﯖ ردم و Didikden soñra ṭurdum ve muḫaṭabıma: dedikten sonra durdum ve muhatabıma:
؟e )
دﯾﯖe − — Siz ne dirsiñiz? — Siz ne dersiniz?
O da benim bu ḥikāyemiñ mevżūʿa-yı baḥisle münāsebetini O da benim bu hikayemin konuyla olan ilişkisini anlayamayarak:
: ەرق.ﯾەF
<* ﯕ$/<.
fع ﺡX. ﯔ.ﯾە/=5 < و د8 ا
añlayamiyaraḳ: — Ne gibi?
*؟$
) −
— Ne gibi? dedi. Ben de:
: د.'دﯾ
— Acaba Yerküre’deki çekim Ay’ı da kendine çeker mi?
*؟. اﯾﯾرW7
<' د آ<ﯾA1 *ذە/7 ﯔX ار/$DK − didi. Ben de:
— Zannetmem!
!ەمA
اﯾh − — ʿAcabā arżıñ cāẕibesi ḳameri de kendine celb idiyor mu?
— Neden?
— Ẓann itmem!
)ەدن؟−
deyince kendisini bir topladı ve olanca kuvvetiyle:
— Niden?
:
&1
D)! او8د' وF, *<3
آ<ﯾD<دﯾ
— Madem ki Ay gökyüzünde boşlukta ve tek başına duruyor; yani
diyince kendisini bir ṭopladı ve olanca ḳuvvetiyle:
2
ﻣﺠﻤﻮﻋﮥ اﺑﻮ اﻟﻀﯿﺎ ٢٧٨ Mecmūʿa-yı Ebū el-Ẓiyā 278 Mecmua-yı Ebuzziya 278
=Aچ ز ﯾ/1
)/$p/T <"5 اﯾەرك ذاتr) ﯾﺡ<ن ﺹف:& ر iderim. Bunuñ içün ism ve resm-i taṣrīḥinden ṣarf-ı naẓar iderek bu ẕāt
Muhatabım alelade sarf (dil bilgisi) ve nahivden (söz dizimi) başlayarak maani
:=7 اﯾە/2
اآ ḥaḳḳında ġāʾibāne birkaç söz söylemekle iktifā ideceğim: (sözlük ve söz dizimi, sözün anlama uygunluğu ilmi) bedi (estetik), beyan (retorik,
V.1ن او/ ،l ﯾ،*)/%. د ﺹف و )ﺡدن &ﯾەرق/%* اK $/c. Muḥaṭabım ʿale-l-ʿāde ṣarf ve naḥivden ṭutduraraḳ maʿānī, bedīʿ, belagat ilminin hakikat, mecaz, kinaye teşbih, istiare gibi konularını öğreten kısmı)
) ه
ه.وﯾر دﯾ/3.
ەﯾAp/1 *=* اﯾKAD. *ﯔ اوچ زاوﯾەff. ؛ ḳaçılaraḳ merkezden muḥiṭe müteveccih ḥaḳīḳī bir kuvvet olduğuna Bazı geometri ve matematik deyimlerine de aşinadır! Bir karenin daire
ن/.ز ẕahib olur. olamayacağını bilir; bir üçgenin üç açısının toplamı iki dik açı eşittir, der. Hele her ne
Bʿaż tʿabīrāt-ı hendesiyye ve riyāżiyyeye de āşinādır! Bir zaman
3
٢٧٩ اﺳﻘﻮﻻﺳﺘﯿﻖ 279 İsḳolāstīḳ 279 Skolastik
gelme bir şey ẓann ider. Ve zuʿmunca, ḫusūf ve küsūfuñ evāʾilde kaynaklanan bir şey zanneder ve aklınca, Ay ve Güneş tutulmalarının ilk
ر1 *=ﯾA pﯔ اوا43ف و آ3E ،
D<AKو ز8 . اﯾرh * zamanlar şimdiki kadar sağlıklı hesap edilmesini de buna kanıt olarak gösterir.
şimdiki ḳadar ṣıḥḥatle hisāb idildiğini de buña delīl ittiḫāẕ eyler.
.ذ اﯾ/c& اv د/ب اﯾﯾ=<* د ﯕ/35
ﺹﺡ Ancak “zavallı saat” deyimini işitince sinirlenir; bunu bir türlü
Ancaḳ [zavallı sāʿat] tʿabīrīni işidince siñirlenir; bunu bir dürlü hażm
ﯖ < ؛ )* درD< ﯾB ﯾ<* اﯾ$%& [OK/ * ]زواD) idemez. Zīrā her nasılsa bu sāʿati vaḳtiyle yañlış olaraḳ [alāfrānġa hazmedemez. Zira her nasılsa bu saati vaktiyle yanlış olarak “alafranga saat”
اوەرقVﯕ/
ﯾ1
* وK/
3:) زﯾا ه.eA اﯾهkه sāʿat] diye bellemişdir! diye bellemiştir!
[Yevm-i vasaṭī] ne dimek olduğunu bilmez, bilmez de sāʿat hā “Gün ortası”nın ne demek olduğunu bilmez, bilmez de ‘Saat, ha gündüz
!رB.[ دﯾ
ەOK/
M)ا4!]ا
öğle vakti ha gün batımı esas alınsın, bunun günlük işlere ne etkisi olur.’ der;
زوان/ هOK/ دeA ،eA *<M اوﯾ+A*[ )
دﯾ0]ﯾم و zevālden iʿtibār idilsun hā ġurūbdan, bunuñ tanẓīm-i umūra ne teʾsīri
ve iddiasını kanıtlamak için pek kızar ise bir de “kıyas-ı mantık” yürütür.
olur dir; ve isbāt-ı müddeʿā içün pek ḳızar ise bir de [ḳıyās-ı manṭıḳī]
8` ' اور دﯾ؛ وa&
) ر. اr<& +) ،ونT / ه،ن3ر اﯾ/$
Kا Özetle; muhatabıma akıl ile bilinen şeylerle ilgili çıkışacak az bulunur.
tertīb ider!
! اﯾرW && [*"0<. س/ 1]
د3ار اﯾe 1 +, اﯾن/K. ت/$`ا Akıl ve özellikle mantık kuvvetiyle her şeyi tahlil (çözümler) eder; her şeyi
Ḫülāṣa muḫāṭabıma mʿaḳūlāt dāʾiresinde çıḳışacaḳ az bulunur. ʿAḳıl
8 وv"K . ز <ر7ەB " C <ەp"!ت دا%.
A$/c.
ﺹFE ve ʿale el-ḫuṣūṣ manṭıḳ ḳuvvetiyle her şeyʾi taḥlīl ider; her şeyʾi añlarım
anlarım zanneder. Đşte, niteliklerini kısaltarak anlattığım muhatabım biraz
ڭA1 −ن3
او3
اور اﯾp/0 ر1
) "ط− '
اﯾ3او
l0"<!ﯾ
4
Mecmua-yı Ebuzziya 280
ﻣﺠﻤﻮﻋﮥ اﺑﻮ اﻟﻀﯿﺎ ٢٨٠ Mecmūʿa-yı Ebū el-Ẓiyā 280
.'ب اﯾر اﯾ/Dە* اﯾ. دe.r) 8ە* !زم آ ؛ وAF1/ ﯾe bize yaḳlaşması lāzım gelir; ve naẓarımızda büyümesi icāb ider idi. bize yaklaşması ve gözümüzde büyümesi gerekir. Böyle bir şeyi kim
؟V.* آ رj
ﯾ Böyle bir şeyʾi kim görmüş? görmüş?
) "ﻁ4 ! ر3Aﯔ ذآ* اوA$/c. On7 او!نW7. *A&5 bir dürlü bu dāʾireden çıḳamıyor ki ḥaḳīḳati görebilsun!
yol zihnini “skolastik” denilen o sınırlı dairenin içine sokmuş!
W "%& :ص &ﺡ:c* اK 8 وv :ە آ
ردﯾ=* &ﺡp/4 Mʿa el-teʾessüf bu ṭarz muḥākeme memleketimizde o derece
teʿemmüm ve intişār itmişdir ki hemān her mübaḥese ve müẕākere
Düşünceleri bir türlü bu daireden çıkamıyor ki hakikati görebilsin.
<Eﺡود دا. ۀp دا8ن اوF<اﯾ
ﯾ=* ﯾ ذه<<* ]ا"!
[ دﯾ
olan yerde bunu görmemek ve işitmemek ḳābil değildir. Maalesef, bu tür akıl yürütme ülkemizde o derece popüler ve
!ن3 " "
* رە5
ر آ./" C ەدنp=' در دا4 !VA1ﺹ
Evet! İsḳolāstīḳ bir dāhiyedir! Bir belādır ki refʿī çāresine tevessül yaygındır ki hemen her konuşma ve müzakerede bunu görmemek ve
ر/B
) و اA%&
7 در8د اوeA
=A.
Aآ/ﺡ. زoa
اl.
itmek iʿtiḳādımca donanma iʿānesine teşebbüs eylemek derecesinde işitmemek mümkün değildir.
8 و+.ە.ن ﯾد )* ر/<[اآ او.
وf5/$. ن ه/Aر آ
هBA
اﯾ mübrimdir. Ammā denilecek ki: Evet! Skolastik bir dahidir! Bir beladır ki ortadan kaldırmaya
. دآرv/1 +.ەA
Bاﯾ
yeltenmek inancıma göre donanmaya yardım etmeye teşebbüs etmek
v&
<رە/C *%4در آ
رF !اوت! ا"!
داه ەدر derecesinde güçtür; ama denilecek ki:
.ر.$. <ە7 در+A~ اﯾ$B&
<)ە/K ا/A<)
دوD.د/"
K ا+A
اﯾ
:
آ+7 دﯾ<ە/.ا
5
٢٨١ اﺳﻘﻮﻻﺳﺘﯿﻖ 281 İsḳolāstīḳ 281 Skolastik
hemān yoḳ gibi! — Bu öyle bir felsefedir ki ona sahip olana olağanüstü bir cesaret, bir güç
!*$
— Bu bir felsefedir ki sālik olan fevk el-ʿāde bir cesāret, bir ḳudret bahşeder. Bu adam kendinde öyle bir fikri kuvvet, öyle bir bilim kuvveti
رت1 ،رت/37 د/%ق ا4 او!ن+/
ەدر آ234
baḫş ider. Bu adam kendinde öyle bir ḳuvvet-i fikriyye, öyle bir ḳudret-i hisseder ki pervasızca her meseleye atılır; toplumsal, siyasal, iktisadi velhasıl
AK رت1
اوﯾ،
=ﯾ4 ت1
دم آ<)ە اوﯾ. اﯾرVc her şeyden cesurane bahseder.
ʿilmiyye ḥiss ider ki bī-pervā her mesʾeleye atılır; ictimāʿiyyāt, siyāsiyyāt,
،ت/ / ،ت/ K/A
7ەﯾ
& ؛ اj3. وا ه, *
> اﯾر آ5 iḳtiṣādiyyātdan el-ḥāṣıl her şeyden cesūrāne baḥs ider. Đşte bir örneği. Hareket yasaları nedir? Bunu bilmeden Ay’ın hareketi
.را)
ﺡ~ اﯾر37 ه نvﺹ/ اﺡ،&ن/دﯾ/:
1ا İşte bir numūnesi. Ḳavānin-i ḥareket nedir? Bunu bilmeden ḳameriñ hakkında görüş bildiriyor ve doğrusunu söyleyince “akıl ve mantığa” aykırı
buluyor! Ne diyelim? Akıl ile değil mi? Efendide akıl da var, mantık da! Niçin
ڭA1 ەدنA ) )ەدر؟Oآ5 )ا1 .*)ەA)
Bاﯾ ḥareketi ḥaḳḳında beyān müṭālʿaa idiyor; ve ṭoğrusunu söyleyince [ʿaḳıl
her meseleye karışmasın!
وv"K]
D< <* ﯾ3ﯾT 8
اﯾﯾر؛ و%/0. ن/ <"5 *
آ5 ve manṭıḳa] münāfī buluyor! Ne diyelim? ʿAḳıl ile değil mi? Efendide
Bu sınıf insanların akıl yürütme biçimleri kendilerine o kadar uygun o
ʿaḳıl da var, manṭıḳ da! Niçün her mesʾeleye ḳarışmasun!
دv"K <' د4*؟ اA اﯾ
دآv"K * ر! )
دﯾە؟4/<. [
"0<.
kadar doğal gelir ki hata yaptıklarını hatırlarına bile getirmezler; akıl ve
Bu ṣınıf insānlarıñ ṭarz-ı muḥakemeleri kendilerine o ḳadar mülāyim
!ن/Aر/1
ەﯾj3. د! ) ن ه0<. ،وار mantıklarının kendilerini aldattığına inanmak istemezler.
o ḳadar ṭabīʿī gelir ki ḫaṭada bulunduḳlarını ḫāṭırlarına bile getirmezler;
ر1 او،ﯾF. ر1 ە' آ<ﯾﯾ<
اوAآ/ﺡ. )ڭ ز/3) اo< ﺹ Bir de bu sınıfa giren muhterem kişilerde gerçek bilgiye karşı küçümser
ʿaḳıl ve manṭıḳlarınıñ kendilerini aldatdıḳlarına inānmaḳ istemezler.
وv"K ؛e.
<ﯾ/E *<ﯾ1< د/0E
* آ آ% $ Bir de bu ṣınıfa dāḫil olan ẕevāt kirāmda mʿaārif-i ḥaḳīḳīyyeye ḳarşı
bir bakış vardır! Günümüz uygarlığının tavsiye ettiği, bizim “Batı bilgisi”
dediğimiz, “hakiki bilgi” ile donanmış bir kişiyi kendisine takdim ettiniz mi
.e.
ە3 اﯾA)/<ﯾ<
اﯾ1&"ﯾ<ﯔ آ<ﯾﯾ<* ا0<. bir naẓar-ı istiḫfāf da vardır! Medeniyyet-i ḥāżıranıñ tavṣiye itdiği, bizim
hemen o anda efendinin gözüne sokmak için:
*ر/1
" " ەﯾ5 رف/%. . او!ن ذوات آاvE
دا2< د ﺹ [mʿaārif-i ġarbiyye] dediğimiz, [mʿaārif-i ḥaḳīḳīyye] ile müteḥalli bir ẕātı
— Efendim! Teknik ve yüksek bilgilerden mezun! Manzum ve düzyazı
رف/%.] مe ،*ە)ﯔ &ﺹ
اﯾ
آX/5 O ). !ف د واردر/2c
اr) kendilerine taḳdīm itdiñiz mi hemān o anda efendiniñ naẓarına ṣoḳmaḳ
birçok eseri var! Burhan-ı Gelenbevi’ye bir de açıklamalı yorum yazmıştır!
içün:
6
ﻣﺠﻤﻮﻋﮥ اﺑﻮ اﻟﻀﯿﺎ ٢٨٢ Mecmūʿa-yı Ebū el-Ẓiyā 282 Mecmua-yı Ebuzziya 282
4ر/%. >D. *دﯾە* واردر! آ<د دا)ە/K ﮥ$ )ﯔ د Bunuñ bir de ṭabaḳa-yı ʿādiyyesi vardır! Geçenlerde bir dānesi Meclis-i Bunun bir de alt tabakası vardır! Geçenlerde bir tanesi Eğitim Meclisine
'* اﯾA) اﯾA* اوA%.
< دﯾp/"K 8* وK ادﯾەدK ا.' اﯾVAآ Maʿārife gelmiş idi. İʿdādilerde, ʿarabī ve ʿaḳāʾid-i dīniyye muʿallimī gelmişti. Đdadilerde (ortaokuldan sonra yüksek okullara hazırlayıcı okul)
ذونa. درن،*< M <ن اوﯾA%. '/.1 <ﯔ3 آ<ﯾ، رم.)
اﯾ' ە olmaḳ için mi ne idi bilemiyorum, kendisiniñ kudemā-yı muʿallimīnden Arapça ve Din Bilgisi öğretmeni olmak için mi neydi bilemiyorum, kendisinin
:
ە.". «ٍ5 T reʾīse ḫiṭāben söyledikden soñra “min ġayr-i ḥaddin” muḳaddimesiyle: (icazet) verdiğini başkana hitaben söyledikten sonra “Haddim olmayarak...”
=)C eA)=
دﯾ* دوA دﯾ/ﯾ8 وe. ا=
ﯾ« دﯾەK» « دﯾ د/$ اK»
eskileri? Onu da bilmez.
“ʿİlm el-bāh” dir de “ilm-i elektriḳ” diyemez veyā dimeğe dili dönmez
*3 D<= اﯾ.ردر03. <)ە دەr اoBر؛ آAK )r) /.1 *3 D) “Đlm el-Bah (şehvet)” der de “Đlm-i Elektrik” diyemez ya da demeye dili
çünkü birincisi ḳudemā naẓarında bir ʿilimdir; Keşf el-Ẓünūn’da da
.ە ر. اوﯾر+)4 dönmez; çünkü birincisi eskilerin gözünde bir ilmdir; Keşfüzzünun’da da
mesṭūrdur İkincisi frenk uydurmasıdır.
ﯾ, آ،ر, وا37 37 ، ر,/اﯾ'[ ﯾ. ]ا=
ﯾ &ا/, اورو/.ا (Katib Çelebi’nin 20 yılda tamamladığı bibliyografyaya dair eseri) yazılıdır,
Ammā Avrupalılar [elektriḳ tramvayları] yapmışlar, cesīm cesīm
)ڭ.)=
) ه<وردرC !/! اﯾر ﯾV. اﯾﯾ ر/B) ا, ،4<وA ikincisi ise frenk uydurmasıdır.
vapurlar, köprüler, şimendiferler, ṭoplar inşā ediyorlarmış! İderler yā!
!رAK او.... )ڭ آ؟ او/. ا. آ' ه ه<در Ama Avrupalılar “elektrikli tramvaylar” yapmışlar koca koca vapurlar,
Çünkü onlar hünerverdirler. Onlarıñ bildikleri heç hünerdir. Ammā
eA رە/ ؟K *=)/ ه/$DK !ﺹر:c. e
)/= ﯾe K اوت köprüler, trenler, toplar inşa ediyorlarmış! Ederler ya! Çünkü onlar
bunlarıñ bildikler? O .... o ʿilimdir!
p/"K *$ *M
اوﯾ.F اp/"K .
* واردر. )
دە،*$[ه.
) +AK
آ hünerlidirler. Onların bildikleri heç hünerdir. Ama bunların bildikleri? O ... o
Evet, ʿilim bize yegāne bize maḫṣūṣdur! ʿAcaba hangi ʿilm? Bī-
،
D. Oj ه،
.F"ﻁ ه<ﮥ ا4 .
دە اورD. p/"K ،
)/
E ilimdir!
çāre bilmez ki ʿilmin ne meẕhebi ne de milliyeti vardır. ʿAḳāʾid-i
.ز/. اوە8ز و/A)* او/
E '/ A آ،
دﯾn*ﮥ ﯾ% $ OA=5 Evet; ilim bize, yalnızca bize mahsustur! Acaba hangi ilim? Biçare bilmez
İslāmiyye olduğu gibi ʿaḳāʾid-i ḫırıstiyāniyye, ʿaḳāʾid-i Mecūsiyye de
.ﺹر:c.
.Fەﯾ
)
دە اDK
) * دە$ ... ن/ ، )ﺡ،ﺹف ki ilmin ne mezhebi ne de milliyeti vardır. Đslamiyet bilgisi olduğu gibi
olur. Faḳaṭ hendese-yi İslāmiyye, heyʾet-i mecūsiyye, ḥikmet-i ṭabīʿyye-
8ە)ﯔ دە ﺹف وD)/A ،ە)ﯔ7e3)ا4 *$ *M اوﯾ... ' <ﯔ ﺹف و )ﺡK Hrıstiyanlık bilgisi, Mecusiyet bilgisi de olur. Fakat Đslamiyet geometrisi,
yi yahūdiyye, kimya-yı ḫırıstiyānī olmaz ve olamaz.
/ﯾ8ص اﺹل و:c.
)/3 8
او3 اﯾp/K
)/3 *x)/ ) ه.)ﺡ' واردر Mecusiyet astronomisi, Yahudiyet doğa felsefesi, Hrıstiyanlık kimyası olmaz,
Ṣarf, naḫiv, beyān ... gibi şeyler de ne ʿarabcaya ne de İslāma
olamaz.
.
در%<ﺹ maḫṣūṣdur. ʿArabīniñ ṣarf ve naḥivi ... olduğu gibi fransızcanıñ,
Sarf (dil bilgisi), nahiv (söz dizimi), Beyan (retorik) ... gibi şeyler de ne
almancanıñ da ṣarf ve naḥivi vardır. Bunlar hangi lisāna ʿāʾid ise o
Arapçaya ne de Đslama mahsustur. Arapçanın dil bilgisi ve söz dizimi ...
lisāna maḥṣūṣ uṣūl veyā sanʿatlardır.
olduğu gibi Fransızcanın, Almancanın da dil bilgisi ve söz dizimi vardır.
Bunlar hangi dile ait ise o dile özgü usul ve sanatlardır.
7
٢٨٣ اﺳﻘﻮﻻﺳﺘﯿﻖ 283 İsḳolāstīḳ 283 Skolastik
A%& و%& 8
رﯾ=* و3ﯾ/
<1F اK
)/=<)ە ﯾK ."
. teʿalüme şāyān bulunduğu için “teʿālīm” nāmı virilen [riyāżiyyāt] bile ḳānūn-u
tekāmüle tābiʿ olmuşdur: müteḳaddimīn “kemm-i muttaṣıl”, “kemm-i munfaṣıl” öğretilmeye değer bulunduğu için de “eğitimler” adı verilen “riyaziyyat
l/&
./=& )ن/1
[ت/ X/* وﯾﯾ ]رﯾ./) « /%&» * اﯾنMن <ﯾ/ﯾ/
diye iki nevʿ kemmiyyet bulabilmiş idi; müteʾaḫḥirīn bunlara bir de “kemmiyyet-i (egzersizler, matematik)” bile Gelişim Yasa’sına tabi olmuştur: Eskiler
O A« دﯾ
اﯾ=* )ع آv:2<. آ،«v:
. »آ."
. :رBAاو
muḥaddise” ʿilāve itdi; ve bunuñ içün ayrıca bir uṣūl-ü ḥesāb icād eyledi. Faḳāṭ “sürekli nicelikler”, “aralıklı nicelikler” diye iki tür nicelik bulmuşlardı;
)ﯔ8وە اﯾ
'؛ وFK «
`ﺡ. O Aﯾ ) دە »آEa
. اﯾ'؛VA ە
bunuñla da kalmadı. Müteḳaddimīniñ ḥesābātını yalñız kemmiyyāt-ı maḥdūdeye yeniler bunlara bir de “oluşturulan nicelikler” eklediler ve bunun için ayrıca
<ﯔ."
. .'A/1 "ﻁ )ﯖ
دە4 .'د اﯾ/Dب اﯾ/35
اﺹلDاﯾن ﯾﯾ ʿāʾid bulduğu içün bir de kemmiyyāt-ı aṣġar-ı ġayr-ı mütenāhiye dāʾir bir ḥesāb bir hesaplama yöntemi icat ettiler. Fakat bununla da kalmadı. Eskilerin
T Mت اﺹ/ A* اﯾن دە آM ﯾp/K
ﺡودﯾ. ت/ A آeﯖ/&<* ﯾ//35 yapdı. Ḳarīben kemmiyyāt-ı aʿẓam-ı ġayr-ı mütenāhiye dāʾir de hesāb
hesaplarını sınırlı niceliklere ait buldukları için bir de sonsuz küçük nicelikler
دەpه* ﯾ
دا/<
. T rKت ا/ Aً آ/$ﯾ1 .',/ب ﯾ/35 pه* ﯾ
دا/<
. yapacaḳdır!
hesabını geliştirdiler. Yakında sonsuz büyük nicelikler hesabını da
Müteḳaddimīniñ hendesesi bir buʿdlu, iki buʿdlu, üç buʿdlu eşkālden baḥs
!"ر7ە,/ب ﯾ/35 yapacaklardır!
ediyor idi. Bugün müteʾāḫḫirīniñ m buʿdlu eşkālden baḥs eden hendeseleri
~ن ﺡ/=* ا% اوچ،*% *= اﯾ،*% * <ﯔ ه<ە."
. Eskilerin geometrisi bir boyutlu, iki boyutlu, üç boyutlu şekilleri konu
vardır!
!ن ﺡ~ اﯾن ه<ە' واردر/=* ا% ﯾ<ﯔ مEa
. ن.'اﯾﯾ ر اﯾ alıyordu. Bugün yenilerin m boyutlu şekilleri konu alan geometrileri vardır!
Hele manṭıḳ! Aristo’nuñ manṭıḳı! Müteʾāḫḫirīn ṣırf lisān-ı muḥāverāta ʿāʾid
او!نp/K
&ورا/ﺡ. ن/3 ﯾ ﺹفEa
. !*"0<. )ﯔ0! ر0<.
ه olan bu manṭıḳıñ ṭarīḳ-i istidlālini muḥākemāt-ı fikriyye içün de “ḳavānīn” keşf Hele Mantık! Aristo’nun Mantık’ı! Yeniler; konuşma diline ait olan bu
. اﯾ
ﯾoBا) « آ1» =ﯾ
اﯾن دە4 ت/Aآ/ﺡ. *<!
"ﯔ ﯾ ا0<. itdiler. mantığın çıkarım yöntemine ek olarak, konuşma dili dışı önermelerden de
<ﯔ.ارزc* ا. Aﺡ. دE/ﯾ8 ﯔ[ ه<ە<
و1ن ر& ]ا Bugün artıḳ [Öklides’iñ] hendesesine veyāhūd Muḥammed bin Musā el- sonuç çıkarmak için “yasalar” keşfettiler.
Ḫōrezmī’niñ [Kitāb el-Cebr ve el-Muḳābele] sine, Aristo’nuñ [Orġānūn’una]
*)/. ز+A
اﯾO%7ا. [
<))/T)ﯔ ]اور0 ر،
< [
/"A و ا$Dب ا/
]آ Bugün artık “Öklid’in” geometrisine veyahut Muhammed bin Musa el-
mürācaʿat itmek zamānı geçmişdir.
.رBAآ Harezmi’nin “Kitab el-Cebir ve el-Mukabele (Cebir ve Denklem Kitabı)”sine
Bugün Ġarb’da maʿārif o derece teʿālī ve teraḳḳi itmişdir ki buna ḳurūn-u
*0ون و1 /ر آ
آBA
* اﯾ1& 8* و/%&
7 در8رف او/%. ەT ن Aristo’nun Organon’una başvurma zamanı geçmiştir.
vusṭa maʿlūmātı ile muḳābele itmek ṭopa ḳarşı oḳ atmaḳ ḳabilindendir.
. <)ر$1 A& ر* اوق/1 ە, +A
اﯾ/".
&* اﯾ/.%. Bugün Batı’da eğitim o derece yükselmiş ve gelişmiştir ki bunu Ortaçağ
Faḳaṭ Avrupalılar bu dereceye ḳadar naṣıl teʿālī itmişler? Şübhesiz evvel-i
وّل/ اوّلeەn$ ؟BA
* اﯾ/%& v:) ر1 ەﯾە7 در/,"ﻁ اورو4 bi-evvel “isḳolāstīḳ” belāsını berṭaraf itmekle! Faḳaṭ ẓann itmemelidir ki buna bir
bilgisi ile karşılaştırmak, topa karşı ok atmak gibidir.
/ ر آ
آ.ەA
اﯾh "ﻁ4 !
=A
»ا"!
« ە<* ف اﯾ senede Fakat Avrupalılar bu dereceye kadar nasıl yükselmişlerdir? Kuşkusuz, ilk
önce “Skolastik” belasını bertaraf etmekle! Fakat zannetmemelidir ki bunu bir
<ەدە
yılda
8
ﻣﺠﻤﻮﻋﮥ اﺑﻮ اﻟﻀﯿﺎ ٢٨٤ Mecmūʿa-yı Ebū el-Ẓiyā 284 Mecmua-yı Ebuzziya 284
)ڭ/ ﮥo34
7:K !F! اﺹBA او4. دە:K /ﯾ8و veyā bir aṣırda muvaffaḳ olmuşlar! Aṣlā! ʿAṣırlarca bu felsefe-yi bāṭıla ya da bir yüzyılda başarmışlardır! Asla! Yüzyıllarca bu boş felsefe
/ آOﯾ/n) '
$ﺡ. ط4
او!ن4ر/%. "ﻁ4 !VAآ او/5 رە)ە. onlarıñ medreselerinde ḥākim olmuş! Faḳaṭ maʿārife olan farṭ-ı onların medreselerine hakim olmuş! Fakat bilgiye olan aşırı sevgileri
!رA/C
$T muḥabbetleri nihāyet buna ġalebe çalmışdır! nihayet onu yenmiştir!
Bugün artıḳ bunu yeniden tecrübeye maḥal yoḳ! Zīrā żāyiʿ olacaḳ Bugün artık bunu yeniden denemeye gerek yok! Zira, ziyan
eA
1 و7 اوەlﯾ/X ﯾق! زﯾاvﺡ.
ەﯾD& ن ر& )* ﯾ= ن
vaḳtimiz yoḳ! Çünkü bu uṣūlüñ memleketde ʿulūmuñ teʿālī ve teraḳḳisi edilecek vaktimiz yok! Çünkü bu yöntemin ülkemizde bilimlerin
* اﯾن3 1& 8* و/%& ﯔ.K =
ەA. +)=
اﺹC !ﯾق
içün mażarrati gün gibi āşikār!
gelişmesi ve yükselmesi için zararı gün gibi aşikar!
!ر/= *$ &* نk. Avrupa milel-i mütemeddinesi ne yapmışlar, ve el an Avrupada
Avrupa medeni milletleri ne yapmışlar ve şu an Avrupa’da bizden
"/ دنe دە/, ا!ن اورو8 و،BA,/)
* )
ﯾA
. v. /,اورو bizden başḳa bu temeddüne dāḫil olmaḳ üzere çalışan yeñi milletler ne
başka bu medenileşmeye dahil olmak için çalışan yeni milletler ne
دەe
3 ر اﯾ,/
)
ﯾ. *ن ﯾﯖ/B /C اوزرەA اوvE)
داA& yapıyorlar ise biz de onu yapmağa mecbūruz; ibtidāʾi mekteplerine
yapıyorlar ise biz de onu yapmaya mecburuz; ilk mekteplerde resimli
اوﯾ. دآر+A دﯾ+AB=
ە ﯾA. ،ﯾ<ەدە. ،+Aن دﯾA& dimek değildir. Öyle olsa idi birḳaç ʿaşīretden başka kürre-yi arż Amma biz medenileşmiş değiliz?
ﯔ.ا1"
آﮤ ارض اوزر)ەآ* ا/ &نBK چ/1 '
اﯾ3او üzerindeki aḳvāmıñ kāffesi mütemeddin olmaḳ lāzım gelir idi. Medenileşmek demek bir şehirde, bir memlekette yerleşmek
.' !زم آ اﯾAن اوA
. *ە4/آ Medeniyet dimek bence yaşamaḳ dimekdir! Bu ḥālde henüz bir demek değildir. Öyle olsaydı birkaç aşiretten başka Yerküre
ت/ 5» ە ه<ز/5 !=رA دﯾ./B
ﯾD< +A دﯾO ). “ḥayāt-ı ictimāʾiyyesi” bile olmayan bir ḳavmde naṣıl medeniyet vardır üzerindeki kavimlerin tümünün medenileşmiş olması gerekirdi.
denilebilir?
واردر دﯾ<ە ؟O ). vﺹ/) ە.1 ن/ﯾ/A*«
او3 K/A
7ا Medeniyet demek, bence yaşamak demektir! Bu durumda henüz