You are on page 1of 130

(

ARAŞTIRMA KURUMU
HAYVA~CILIK ARAŞTIRMA GRUBU

DOKTORA TEZ!

YETİŞTİRİLEN llNA ARILAR


(Apis mellifera) KOLONİLERİNİN
DAVRANıŞ rARKLıLıKLARıNIN

Mehmet Emİn BUDAK


ve Bakanlığı
Reformu Genel Müdüriüğü
TÜRKıYE BİLİMSEL ve TEKNIK ARAŞTIRMA KURUMU
VETERINERttK ve HAYvANelLIK ARAŞTıRMA GRUBU
Proje No ; VHAG - 795

DOKTORA TEZt

(;3?5 lLtSt 5 (043)


t

6j 2 rC
TÜRKİYE'DE ÇEŞİTLı KURUlLARDA YETİŞTtlİLEB INA ARILIR
OLUŞTURULAN BILARısı (!pis mellilera) KOLOIİLERİNİI
rtZYOIıOIİI, MORFOLOJİK VE DAVRANıŞ FARKLILIKLARIRII
ARAŞTıRıLMASı

Proje Yürutücüsü Yardımcı Araştırıcı

Doç. Dr. çetin FIRATLı Mehmet Emin BUDAK


Ankara Üniversitesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
r'~\
L~ , Ziraat Fakültesi Tanm 'Reformu Genel Müdürlüğü
Zootekni Bölümü
\L.."
'-.,.

ANKARA &.7aL; "i:.•. '.'.s":ıiiJ


ı 992 ıUJ'iu~liA ..'kl!Sı
ii

Türkiye' ana arı tara-


fından üreticiye
özelliklerinin i bu

gezginci arıcıl

Araştırma

arı gelişimi ve
bulunmuştur.

olduğu, alçak
eğiliminin arttıgı,

yagmacılık

alınan işçi arı f kanat


genişlik ve
keçe kuşak ve
kanat, keçe,
grup içi
materyalin bir
özellikleri sabitleşt

nin uygun olmayacagı sonucuna


iii

The morphologieal, 1 and


traits ot the honey bee some publ
and private queen produeer were
Turkey.

The
signitieantly with i brood
rearing, tlight
swarming
honey produetion were eorre to eaeh
other. It was more fl
ettieieney; s
along with the .
!

along with the ing nectar


studies were
that there was
stiuatian that the were not
and inappropriate for to seeure
unless they were f for
ZELGE

çizelge No:
4.1. Gruplarda Deneme ı

Sayısı ve 51

4.2. Gruplara Göre Ana 3

4.3. Ergin Arı Geliş il


Değerler ........ ,. ....... '" ,. ,. ..... "'_* ., .................. '" ol .. • 55

4.4. Kuluçka Alanı İl Tanım-

layıcı Deijerler ...•...•................. 59


4.5. Grupların Ortalama ve Arı

Sayıları. '" . '" .. '" ........ . '" ... 111 ................. '"' .. .. .. .. 63

4.6. Grupların Yörelere Göre


Verimleri Ortalamaları ........•..... o • • • 66
4.7. Grupların Çeşitli Yöreler ve
deki Ortalama ve Toplam 69

4.8. Grupların Çeşitli Yöreler ve


deki Yaijmacı Kovan Sayıları .... o •• o ••••• 72
4.9. Dil Uzunluklarına İlişkin ıcı

Değerler (mm) .......................... . 5

4.10. Kanat Genişliklerine İlişkin

Değerler (mm)........................... 77
4.11. Kanat Uzunluklarına İlişkin Tanımlayıcı

Değerler (mm)........................... 79
4.12. Kanat İndeksine İlişkin Tanımlayıcı

Değerler (mm)........................... 80
4.13. Kübital İndekse İlişkin Tanımlayıcı

Değerler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . • .. • . . . . . . . •. 82
v

4.14. Arka Bacak i

4.15. İl

4.16. i
yıcı

4.17.

(mm) . ., . ., .. '* 10 tc .. '" '* ;;. '* *' ,. ,. • • • 87

4.18.

88

4.19.

89

4.20. Kıl ı

Değer 91
ŞEKİL

Şekil No:
3.1. Dil Uzunlugu............................. 45
3. 2. On Kanat................................. 46
3.3. İşçi Arının Arka Bacagı .................. 47
3.4. Tergit Genişligi ..........•............. 48
3.5. İşçi Arının Karnı ..•....•......•......... 49
4.1. Grupların Arılı Çerçeve Orta
Dönem ve Yörelere Göre 56

4.2. Grupların Kuluçka Alanı Gel


malarının Dönem ve Yörelere
Değişimi ....................... ı/IJ ...... .... ,. ,. ... ,. -. 60

4.3. Grupların Degişik Yörelerdeki Uçuş

Etkinlikleri .......••....•....••....•...• 63
4.4. Yörelere Göre Grupların Bal Verimi Orta-
lamalarının Degişimi. . . . . . . . . . . . . . . •. . . . . 67
4.5. Yörelere Göre Grupların Hırçınlık Egi-
limleri .............................. '" ........... '" . .. . 70
vii

İçİNDEKİLER

Sayfa

1. GIRIŞ............................................................. ı

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI................................ 5

3. MATERYAL VE yÖNTEM................................ 36

3.1. Materyal........................................ 36

3.1.1. Arılı Kovanlar . . . . . . . . . . . . . . . • . . . . . . . . . . . . . . . . 36

3.1.2. Ana Arılar.................................... 36

3 . 1 . 3. İ şç i Ar ı lar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 36

3.1.4. Laboratuvar Malzemesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 36

3 . 1 . 5. Koruyucular................................... 37

3.2. yöntem ................................................. ,. 37

3.2.1. Denemenin Kurulması ve Kolonilerin Yönetimi •.. 37

3.2. ı. ı. Kolonilerin Eşitlenmesi..................... 37

3.2.1.2. Ana Arıların Kolonilere Kabul Ettirilmesi ... 38

3.2.1.3. Kolonilerin Yönetim Proğramı .•....•.....••.•

3.2.1.4. Sonbahar Bakımı, Kışlatma ve İ

Beslemesi .................................... "' .. ,.,. '*. '* ili '$ -$ '*

3.2.2. Fizyolojik Özelliklerin Belirlenmes •.

3.2.2.1. Yaşama Gücü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3.2.2.2. Ergin Arı Gelişimi ......•.......

3.2.2.3. Kuluçka Alanı Gelişimi . . . . . • . • •

3.2.2.4. Uçuş Etkinliği. •.•.........

3.2.2.5. Bal Verimi ............••••

3.2.3. Davranış Özelliklerinin

3.2.3.1. Hırçınlık •......•.••••..

3.2.3.2. Yağmacılık Eğilimi.


ii

3.2.3.3. Oğul Eğilimi. . 4

3.2.4. Morfolojik Özel 3

3.2.4.1. Dil Uzunluğu. ot . . . . . ,. ................................ '* ........ .. 4

3.2.4.2. Ön Kanat 5

3.2.4.2.1. Kanat Boyutları ve i. 46

3.2.4.2.2. Kübital 1Ul'='1'>.,;::' . . . . . . . . . . '" . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ,. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 46

3.2.4.3. Arka Bacak ve

Değeri. ............. '" ............................. ., .................... . 47

3.2.4.4. Tergit ..... -._ .. .................... .


' 48

3.2.4.5. Keçe Kuşak, ve

Kaçe ............................... ,. ................... ., .... . 48

3.2.4.6. Kıl '" .... ,. .................................. "" .... .,. .......... . 49

3.3. Verilerin i. 49

4. BULGULAR VE 51

4.1. Fizyolojik 51

4.1.1. Yaşama ............. *- ................... ,. ........... ., ............... .. 51

4 . ı. 2. Ana Ar ı 52
4.1.3. Ergin Arı Ge~l 53
4.1.4. Kuluçka 58

4. ı. 5. Uçuş .......... ,. .................................................. . 62


4.1.6. Bal ....... '" ,. ... '" .................................................... . 65
4.2. Davranış .... ,. ............................................. ,. . 69

4.2.1. .. .................................................................... . 69

4.2.2. ık 72

4.2.3. ogul 1 .......................... 1/1 ............................. ., .... .. 73

4.3. Morfoloj 1 '" ,. ........... "" ...... '" il! ........................ . 75

4.3.1. Dil ......... ,. ......... __ .... ,... ili ... ,. ........ ,. ...... ılı .. ,. .. '* 75
4.3.2. Ön ...... ,. ..... ,. • if '" "ili ,. ,. *' ". it • 77
4.3.2.1. Kanat Genişliği. . . . .. . . .. .. .. . . . . . . .
~ ,. ~ .. .. '" .. .. . .. .. .. 77
4.3.2.2. Kanat Uzunluğu. 7
4.3.2.3. Kanat İndeksi. . 80

4.3.2.4. Kübital İndeks. ,. :8 ............... ,. '* . . . . ,. ". ............ '" 1

4 . 3 . 3 . Arka Bacak Uzunluğu. 83

4.3.4. Metatarsal İndeks. 4

4.3.5. Tergit Genişliği •• 85

4.3.6. Keçe Kuşak Genişliği.

4.3.7. Parlak Zemin Genişliği. 88

4.3.8. Keçe İndeksi. . ..


'" ,. .......... '" ......... '" .... .......... '" ,. " '" .. 89

4.3.9. Kıl Uzunluğu. .. .. '" . . . . . . . . . . . . . . . . . . *_ .. '" . . . '" .............. _* lt .. '" '" '" 90
.. .
5. SONUÇ VE ONERlLER ••••••••••••••••••••••• " . . . . . . . . . 93

6. ÖZET. . .............. '" ................................ --. '" ... '" ....... '" ... ... '" 100

7. SUMMARY ••• 104

KA YNAKIA.R.. .. • .. • '" • .. '" '" '" '" '" '" '" • .. .. .. .. .. .. .. .. .. • .. .. .. .. .. • .. '" '" .. .. .. • '*.. 1 0-7
ı. GİRİş

Bal arısı Apis mellifera L., gerek bitkilerdeki ya-


bancı tozlaşmayı gerçekleştirmesi, gerek ürettiği bal,
balmumu, polen, arı sütü ve diğer ürünleri ile sağladığı

ekonomik yararlar nedeniyle dünyanın hemen her yerinde


yetiştirilmektedir. Arı ürünlerinin insan sağlığı açısın­

dan önemini ve arının ekonomik katkılarını daha iyi değer­

lendiren gelişmiş ülkeler, bu konuda ileri düzeyde çalış­

malar sürdürmektedirler.

Yeryüzünde çok değişik ekolojik koşullara uyum


göstermiş bulunan bal arısında, morfOlojik, fizyolojik ve
davranış özellikleri bakımından geniş bir variyasyon bu-
lunmaktadır. Doğal yapısı, iklim farklılığı ve zengin
bitki örtüsü nedeniyle arıcılığa oldukça elverişli olan
ülkemizde, Kafkas arısı (~.~. caucasica), Trans-Kafkas
arısı (~.~. remiEes), Suriye arısı (A.~. syriaca), İtalyan

arısı (~.~. ligustica), ve Kıbrıs arısının (~.~. cyPria)


etkilerinden söz edilmektedir (Bodenheimer 1942, Adam
1983, Ruttner 1988a). Bunun yanı sıra ülkemizde yaygın bi-
çimde yapılan gezginci arıcılık genetik variyasyonun art-
masına yol açmaktadır. Ancak yolu olmayan ve ulaşımın çok
olduğu yörelerin orijinal arısının karışmadan

kalabildiği beklenmektedir. Böyle yörelerin dışında Türki-


ye'ye hakim olan genotipin tüm yöresel ırkların karışımı

oldugu söylenebilir. Bu nedenle ülkemizdeki arıların büyük


çoğunluğu yabancı taksonomistlerce Anadolu arısı (~.~.

anatoliaca) olarak sınıflandırılmaktadır (Ruttner 1988a).


Ancak bu genel yaklaşımın doğruluğunu ölçmeye yönelik ay-
2

rıntılı çalışmalar son yıllara kadar ne ülkemizde ne de


yurtdışında yapılmıştır.

Bir ırk içersinde çevre koşullarına uyum sağlayan

ve ekolojik bakımdan farklı genetik yapıda olan


populasyonlar "ekotipfl olarak adlandırılmaktadır (cornuet
1986: Rinderer'den 1986). Günümüzde balarılarında ekonomik
önemi olan karakterlerin saptanması ve bunların gelişti­

rilmesi yönünde dünyada çok sayıda araştırma yürütülmekte


olup; Türkiye'de son yıllarda başlayan bu konudaki çalış­

malar öncelikle ekotiplerin tanımlanmasına yöneliktir.


Kovan başına bal veriminin çok düşük olduğu ülkemizde
verimi sınırlayan en önemli etmenlerden biri de iyi özel-
likte damızlık materyalin sağlanamamasıdır. Bu ise arı

varlığımızın niteliğinin ortaya konulmasından sonra yapı­

lacak ıslah çalışmalarına bağlıdır.

Bal arılarının bireysel ve toplu davranışları, po-


len ve nektar toplama etkinlikleri, yaşama gücü, kolani
geliştirme yeteneği, hırçın ya da uysalolmaları, oğul

verme ve yağmacılık eğilimleri, değişik iklim koşullarına

uyum yetenekleri, hastalıklara dayanıklık gibi özellikleri


koloninin ana arısına ve çiftleştikleri erkek arılara bağ­

lıdır. Bu nedenle arı ailelerinde verimliliği artırmada

iyi nitelikli ana arı kullanmanın önemi büyüktür.

Arıcılığı gelişmiş ülkelerde saf ırk ve hibrit ana


arı yetiştiriciliği önemli bir üretim dalını oluşturmuş ve
yalnız ana arı yetiştiren büyük damızlık işletmeler kurul-
muştur. Bu ülkelerde, yetiştirilen ana arıların performans
3

testleri yapılmakta ve daha verimli hibritler elde etme


çabaları sürdürülmektedir.

Ülkemizde . ana arı yetiştiriciliği yapan birkaç


kuruluş bulunmaktadır. Bunlardan Türkiye Kalkınma Vakfı

(TKV) arıcılık konusunda resmi kuruluşlara göre daha ileri


düzeyde çalışmalar yürütmekte olup çeşitli yörelerimizdeki
ekotipler üzerinde incelemelerini sürdürmektedir. Ayrıca

arıcılarımızın ana arı gereksiniminin büyük bir kısmı bu


kuruluş tarafından sağlanmaktadır. Tarım ve Köyişleri

Bakanlığı'na (TKB) bağlı Arıcılık Araştırma Enstitüleri ve


Üretme İstasyonlarında ise üretime dönük çalışmalar ağır­
lık kazanırken araştırmalara ikinci planda yer verilmek-
tedir.

Dünya arıcılığının gen merkezlerinden biri olarak


yabancı arı ıslahçılarının dikkatlerini çeken Anadolu'nun
arı populasyonlarının hem yapısal hem de fizyolojik ve
davranış özelliklerinin ortaya konulması ve sahiplenilmesi
amaçlanmalıdır. Az sayıdaki çalışmalarla ortaya konulduğu

gibi Anadolu arı ekotipleri çalışkanlıkları, kışlama yete-


nekleri, zor koşullara dayanıklılıkları gibi ıslahçılarca

aranan özellikleri taşımaktadır Doğaldır ki, özellik-


leri yeterince tanımlanmamış arılarımız üzerinde herhangi
bir ıslah çalışması da yapılmamaktadır. Kimi bilinçli arı­

cıların salt bal verimine bakarak damızlık seçme girişim­

leri de, kontrollü bir ana arı yetiştiriciliği yapılmadı­

ğından, sonuçsuz kalmaktadır.


4

Bu nedenlerle, ana arı yetiştiricisi TKB ve TKV gibi


kuruluşlar, ülkemiz koşullarına uygun ekotipleri çok
yönüyle tanımlamaya ve damızlık yetiştiriciligi çalışmala­

rına egilerek üreticilere yüksek verimli genotiplerin ak-


tarılmasına ugraşmalıdırlar.

Bu araştırmada, TKV, TKB Fethiye Arıcılık üretme


İstasyonu (FAÜİ), Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitü-
sü (ATAE) Ege Bölge zirai Araştırma Enstitüsü (EZAE) ve
Bitlis Arıcılık Araştırma Ensitütüsü'nden (BAAE) saglanan
ana arılarla oluşturulan kolonilerin gezginci arıcılık

koşullarındaki performansları karşılaştırılmış bunun yanı

sıra kolonilerden alınan işçi arı örneklerinde morfometrik


degerlerin belirlenmesine çalışılmıştır.

Ülkemiz arı varlıgının genel özelliklerinin degişi­

minde ana arı yetiştiricisi kuruluşların ne denli önemli


oldugu gözönüne alınarak yukarıda sayılan kuruluşlar tara-

fından çogaltılarak arıcılara aktarılan genotiplerin çok


yönlü özelliklerinin saptanması amaçlanmıştır. Ayrıca,

benzer çalışmalar gibi bu çalışma da arı populasyonlarının

degerlendirilmesi tekniklerinin öğrenilmesi ve uygulan-


ması konusunda ışık tutacaktır.
5

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI

Yeryüzünde doğal seleksiyon sonucu oluşan Apis


cinsine bağlı 4 balarısı türü bulunmaktadır. Bunlardan
Apis mellifera ve Apis cerana büyük koloniler halinde ve
paralel petekler üzerinde yaşayan gelişmiş arı türleridir.
Diğer iki tür olan Apis dorsata ve Apis florea ise daha
ilkel balarıları olup kolonileri tek pet ek üzerinde yaşa­

maktadır (Maul 1981). Bugün için ekonomik öneme sahip ~.~.

mellifera (Esmer arı), A.m. ligustica (İtalyan arısı),

A.m. carnica (Karniyol arısı) ve A.m. caucasica (Kafkas


arısı), Apis mellifera türü içinde bulunmaktadır. Diğer üç
türü n yayılma alanları Uzak DOğu ve Hindistan olup, bal
verimleri ise oldukça düşüktür (Morse 1983).

Türkiye'de çeşitli ırkların etkileşimi sonucu arı

populasyonunda görülen variyasyon belirgin bir arı ırkın­

dan söz etmemizi engellemektedir. Bu konuda ülkemizdeki


ilk çalışma Buttel-Reepen tarafından Ege ve Marmara Bölge-
si arıları üzerinde yapılmış, araştırıcı bu arıların Yunan
arısı (~.~. cecropia), Suriye arısı (~.~. syriaca) ve
Kıbrıs arısının (~.~. cypria) melezIeri olduğunu i
sürmüştür (Bodenheimer, 1942). Anadolu arılarının

mik sınıflandırması ile ilgili olarak Bodenheimer


tarafından, Türkiye'nin 6 değişik yöres
rinde yapılan çalışmada, kuzeydoğuda Kafkas
caucasica), orta ve kuzey Karadeniz
caucasica ve Trans Kafkas arısı (~.~.

dolu ve Elazığ bölgesinde A. .


Suriye arısı, İç Anadolu'
6

A.m. remipes, Batı Anadolu'da İtalyan ve Suriye arılarının

melezleri, diğer bölgelerde ise Kafkas, Trans Kafkas ve


Suriye arılarının karışık ara formlarının buıundugu bi -
rilmektedir.

Maa (1953), Anadolu arısını (~.~. ) bir


ırk olarak tanımlamış, Adam (1983), Anadol tCjpladıg 1.

örnekler üzerinde yaptıgı çalışmada Bod.nb~ 1942) ile


benzer sonuçlar bulmuştur. Ruttn~r { arısı

olarak nitelendirilen arıların OT olması

nedeniyle böyle isimlendirila tr.

Bodenheimer (1942) V~ tarafından

Akdenizin kuzeydoğu köşesinden, 'ya kadar


uzanan bölgedeki arıların Suriye adlandırıl-

dıejını bildiren Ruttner (1988a) i ı"n aslında İran

arısı (~.~. meda) olduğunu; kuzeydoiJı.l *:',tineydogu bölgesi


dışında Türkiye'nin diğer bölgelerindek arıların A.m.
anatoliaca olarak adlandırılabileceğini belirtmiştir.

Koloninin yaşama gücü balarısının ekolojik koşulla­

ra uyum yetenegi ile ilgili olarak değişir. Wongsiri ve


Liu (1986), Çin'in Guangdong eyaletinde Apis cerana ile
Apis mellifera ligustica üzerinde yaptıkları gözlemlerde
A.cerana'nın bu bölgedeki seyrek nektar ve polen kaynak-
larından daha iyi yararlandığını ve kurak zamanlarda yaşa­

ma gücünün A. mellifera'dan daha yüksek olduğunu sapta-


mışlardır.

. j j $ .. l..~~
6

A.m. remipes, Batı Anadolu'da İtalyan ve suriye arılarının

melezleri, diğer bölgelerde ise Kafkas, Trans Kafkas ve


Suriye arılarının karışık ara formlarının bulunduğu bildi-
rilmektedir.

Maa (1953), Anadolu arısını (~.~. anatoliaca) bir


ırk olarak tanımlamış, Adam (1983), Anadolu'dan topladığı

örnekler üzerinde yaptığı çalışmada Bodenheimer (1942) ile


benzer sonuçlar bulmuştur. Ruttner (1983), Anadolu arısı

olarak nitelendirilen arıların orijininin Anadolu olması

nedeniyle böyle isimlendirildiğini bildirmektedir.

Bodenheimer (1942) ve Adam (1983) tarafından

Akdenizin kuzeydoğu köşesinden, güneydoğu Anadolu'ya kadar


uzanan bölgedeki arıların Suriye arısı olarak adlandırıl­

dığını bildiren Ruttner (1988a), bu arıların aslında İran

arısı (~.~. meda) olduğunu; kuzeydoğu ve güneydoğu bölgesi


dışında Türkiye'nin diğer bölgelerindeki arıların A.m.
anatoliaca olarak adlandırılabileceğini belirtmiştir.

Koloninin yaşama gücü balarısının ekolojik koşulla­

ra uyum yeteneği ile ilgili olarak değişir. wongsiri ve


Liu (1986), Çin'in Guangdong eyaletinde Apis cerana ile
Apis mellifera ligustica üzerinde yaptıkları gözlemlerde
A.cerana'nın bu bölgedeki seyrek nektar ve polen kaynak-
larından daha iyi yararlandığını ve kurak zamanlarda yaşa­

ma gücünün A. mellifera'dan daha yüksek olduğunu sapta-


mışlardır.
7

Kış döneminde koloninin yaşamını sürdürmesi de son-


bahar dönemindeki populasyon gelişimi ve besin stoku ile
ilgilidir. Genç ana arılı koloniler ana arısı yaşlı olan-
lara göre sonbaharda daha çok yavru geliştirirler. Bu
dönemde oluşan arılar daha az yıprandıkları için ömür
uzunluğu da fazla olmaktadır. Ayrıca mevsim sonuna doğru

çıkan doğaloğul koloninin gücünü zayıflattığından kış

dönemindeki kolani kayıplarını da artırır (Free 1977).

Subbotin ve Orlova (1976),8 balarısı ırkı üzerinde


yaptıkları çalışmada sarı Fas arılarının hepsinin kış dö-
neminde öldüğünü, İtalyan ve Sarı Kafkas arılarının düşük

yaşama gücü gösterdiklerini,en iyi kışlayan arıların Uzak-


doğu ve Orta Rusya arıları olduğunu, Gri Dağ Kafkasları,

Karniol, Ukrayna ve Karpat arılarının ise iyi kışladıkla­

rını saptamışlardır.

Ana arı kaybının kolani yaşama gücü üzerinde etkisi


olmakla birlikte, Doğaroğlu (1981) tarafından, Türkiye'de-
ki değişik arı tipleri üzerinde yapılan bir araştırmada

ana arı kaybı bakımından tipler arasında bir farklılık

olmadığı, ancak sönen kolani sayıları bakımından önemli


farklılık bulunduğu bildirilmiştir. Denemede Muğla, suriye
ve Anadolu kökenli tiplerin Kafkas ve Marmara kökenlilere
göre daha yüksek yaşama gücüne sahip oldukları saptanmış­

tır. Araştırıcı ayrıca ergin arı gelişimi, kuluçka geli-


şimi ve bal verimi yönünden Muğla grubunun diğerlerinden

üstün olduğunu, en hırçın arıların ise suriye grubunda


bulunduğunu bildirmiştir.
8

Ruttner (1972), koloni gücünün tesbit edilmesinde


her gözlemde arı ile kaplı çerçevelerin sayısı ve yavru
alanlarının miktarının belirlenmesini önermektedir.

Sachs ve Walterer (1965), 1964-1965 yılları ara-


sında Almanya'da 4 değişik arı hattının aynı çevre koşul­

larındaki performanslarını saptamak üzere, kış öncesinde


kolonileri 3-4 arılı çerçeve olarak eşitlemişler ve koloni
populasyon gelişimini yılın belirli dönemlerinde arılı

çerçeveleri sayarak saptamışlardır. Araştırıcılar 1964


Şubat döneminde arılı çerçeve sayılarının hatlara göre 2-7
arasında değiştiğini bildirmişlerdir.

Danka vd. (1986), Afrika ve Avrupa ırkları üzerinde


yaptıkları çalışmada tarlacı arı populasyonunu belirlemek
için kovan önüne konulan bir kapandan yararlanmış ve tar-
tarak belirlenen ergin arı miktarına göre tarlacı arı

miktarını karşılaştırmışlardır. Araştırıcılar 1 kg ve 3 kg


ergin arısı bulunan Avrupa kolonilerinin tarlacı arı bakı­

mından birbirine yakın değerler gösterdiğini, 1 kg ergin


arısı olan Afrika kolonilerinin 3 kg olanlara göre daha
çok tarlacı arıya sahip olduğunu bildirmişlerdir. Aynı

çalışmada nektar akımının bololduğu dönemde aynı

ağırlıktaki Avrupa kolonilerinin Afrika kolonilerinden


daha fazla tarlacı arıya sahip oldukları belirtilmektedir.
Bu bulgu, belki, Avrupa ırklarının ekonomik amaçlara daha
uygun oldukları konusundaki ön bilgileri desteklemektedir.

Harbo (1985), ~.mellifera kolonilerinde bal verimi,


işçi arı ömrü ve yavru üretimi üzerine koloni populasyonu
büyüklüğünün etkisini incelemek amacıyla yürüttüğü araş-
9

tırmada yılın 5 farklı zamanında (Şubat, Nisan, Haziran,


Agustos ve Ekim) 0.3, 0.6, 1.2, 2.4 ve 4.8 kg arı içeren
kolonilerle çalışmıştır. Araştırıcı bu populasyonların,

örnekleme yöntemiyle yapılan hesap sonucu sırasıyla 2300,


4500, 9000, 17.000 ve 35.000 adet arı içerdiğini belirle-
miştir. 4500 arısı olan koloninin arı başına yavru
üretiminin azaldıgını bununla birlikte yazın kurak dönemde
9000 arılı koloninin en çok yavru yetiştirdiğini ve opti-
mal koloni büyüklügünün bu oldugunu bildirmiştir.

Kuluçka alanının gelişminin izlenebilmesi amacıyla

yapılan araştırmalarda degişik yöntemler kullanılmıştır.

Rogers vd. (1983), kolonilerde yavru üretimini saptamak


amacıyla yaptıkları araştırmada Jeffree (1958) i tarafından

kullanılan tel çerçeve ile yavru alanını hesaplamışlar­

dır. Buna göre, cm Z de 4 yavru gözü bulunduğu ve 20 x 42


emIlik bir çerçevenin her bir yüzünde 3484 göz bulunacagı

hesaplanmış ve çalışmalarında bunu temel almışlardır.

Johansson ve Johansson (1971), yavru alanının pla-


nimetre ile dogrudan ölçülebilecegini bildirmişlerdir.

Ruttner (1972), kuluçka alanının ölçümünde Puchta


yönteminin kullanılabilecegini bildirmiştir.

Fresnaye ve Lensky (1961), kolonilerin kuluçka


alanlarının ölçüm yöntemlerini açıkladıkları çalışmaların­

da yavru lu alanın ölçümünde Puchta yönteminin kullanılabi­

lecegini, bunun için uzun eksen (A) ile kısa eksenin (a)
cetvelle ölçülüp ve S= xA/2 x a/2 formülü ile alan hesabı
10

yapıldığını, çerçevede boşlukların olabileceğini ve daha


doğru hesaplamanın yerine 4 kullanılarak yapılabilece-

ğini bildirmişlerdir. Araştırıcılar bunun dışında kuluçka


alanlarının fotoğrafının çekilip projeksiyon ile gerçek
boyutlara kadar büyütülerek alan hesabı yapılabildiğini,

aydınger kağıdı ya da asetat üzerine kuluçka sınırları çi-


zilerek planimetre ile ölçülebildiğini, karelere bölünmüş

çerçeve ile de kuluçka alanının saptanabildiğini bildir-


mişlerdir.

Donald ve Norman (1983), ana arı ağırlığı i ana arı­

nın kabulü ve sırlanmış yavru alanı ile koloninin bal üre-


timi arasındaki ilişkileri inceledikleri denemelerinde,ana
arının kabulünün diğer faktörlerle ilişkisinin olmadığı,

çiftıeştirme kutusundan alındıktan 18 saat sonra ana arı

ağırlığının ortalama 214.4 mg olduğu; kabul edildikten 8


gün sonra ise 207.9 mg'a düştüğünü bulmuşlardır. Araştı­

rıcılar, sırlanmış yavru alanı ve çiftleştirme kutusundan


alındıktan sonraki ana arı ağırlığının bal verimi ile
doğrudan ilişkisi bulunduğunu bildirmişler ve yavru alanı­

nın ölçümünde 2.5 x 2.5 cm boyutlarında şeffaf akrilik


plastik kullanmışlardır.

Khidesheli ve Mchedlishvili (1969), Gri Dağ Kafkas


ana arılarının kalitatif karakterleri üzerinde yaptıkları

çalışmada yumurtlamaya başlamasından 2 ve 3 gün sonra


ortalama ana arı ağırlığını sırasıyla 205.5 ± 2.5 ve
204.9 ± 3.6 mg bulmuş ve daha ağır ana arıların daha fazla
yumurtladığını belirlemişlerdir.
11

Podoba (1976) tarafından yapılan bir araştırmada

11 Nisan'dan nektar akımının başladığı zamana kadar 70 gün


süre ile 1:1 lik sade şurupla beslenen kolonilerde 68280
sırlı yavru gözü belirlenmiş ve 24.5 kg bal hasat edilmiş­

ken magnezyum sülfatlı (250 ml 1 ye 0.25 gr) şurupla besle-


nen kolonilerde 70420 sırlı yavru gözü belirlenmiş ve
30.7 kg bal hasat edilmiş bu da ek besleme yapılan kolo-
nilerde yavru ve bal üretiminin arttığını göstermiştir.

Fıratlı (1982) ,ana arı üretim yöntemleri ile ilgili


çalışmasında, ağır ana arıların daha fazla ve uzun süre
yumurtlama yeteneğine sahip olduğunu ve arı seleksiyonunda

vücut ağırlığının güvenilir bir ölçüt olarak kullanılabi­

leceğini bildirmiştir.

Wille vd. (1984),İsviçre'de değişik bölgelerde yap-


tıkları araştırmaya göre, toplam yavru üretiminin
% 25 1 inin Nisan sonunda ve yine toplam polen üretiminin
% 25 1 inin aynı tarihte yapıldığını; polen ve yavru üreti-
minin % 90 ' ının da Temmuz sonu ile Ağustos başında tamam-
landığını bildirmişlerdir.

Szabo (1983), bal arısı kolonilerinde ağırlık artı­

şı ve yavru gelişimi üzerinde değişik petek tiplerinin 4


yıl süre ile etkilerini incelediği araştırmasını, 2 1 si
esmer petekte kışlatılmış normal koloni ile, 2'si esmer
petek, l ' i beyaz petek, ıli temel petek 1 1 i de başlangıç

peteği verilen 5 grup paket koloniden oluşan 7 grupta


yapmıştır. Araştırıcı başlangıç petegi verilen paket kolo-
ninin sırlı yavru alanının (2 ) esmer petek verilen
12

paket kolonilere (4040, 4198 cm 2 ) ve temel petek verilen


koloniye (4350 cm 2 ) göre oldukça düşük olduğunu bulmuştur.

Zmarlicki ve Marcinkowski (1979) A.m. mellifera ve


A.m. carnica ile A.m. caucasica ve A.m. melliferanın, A.m.
carnica ve A.m. caucasica ile olan melezIerinin salgı balı

kaynağında performanslarını karşılaştırdıkları çalışmala­

rında, en geniş yavru alanının ~.~. mellifera ve A.m.


mellifera x A.m. carnica melezIerinde en az yavru gelişi­

minin ise A.m. caucasicalda olduğunu saptamışlardır.

Atwal ve Sharma (1970)1 A.m. melliferalnın 5


soyunun A.cerana indica ile Nagrota bölgesindeki perfor-
mansları üzerinde yaptıkları çalışmada Kaliforniya sarısı

(A) ile Starline hatlarının (B) koloni gücü, yavru geliş­

tirme etkinliği ve besin stoklama kapasitesi bakımından

diğer hatlardan daha üstün olduklarını,İtalyan sarısının

(C) yavru geliştirme,iklim koşullarına reaksiyonu ve genel


davranışlar bakımından A ve B hatları ile aynı olmasına

karşın daha az bal ürettiklerini belirlemişlerdir. Davra-


nış bakımından İngiliz (D) ve Midnite (E) hatlarının A.c.
indica ile benzerlik gösterdiğini bildirmişlerdir.

Bazı arı ırklarının uçuş etkinliği üzerinde atmos-


ferik nemin etkilerini inceleyen Lengler ve Link (1984),
Ocak ayından Ağustosa kadar uçuş etkinliğini gözledikleri
Afrikan, İtalyan, Kafkas ve Afrikan x Kafkas, Afrikan x
İtalyan melezlerinden sadece İtalyan arılarının uçuş et-
kinliği ile nisbi nem arasında belirgin ve pozitif
lasyon saptamışları diğer ırklar ve melezIerde
13

bulmamışlardır. Aynı şekilde uçuş etkinliği üzerine


güneşlenmenin ve güneş ışığı miktarının etkilerini de
inceleyen araştırıcılar,Afrikan x Kafkas melezIeri dışında

tüm ırklarda güneş ışığı miktarı ile uçuş etkinliği ara-


sında belirgin ve pozitif korelasyon bulmuşlardır (Lengler
ve Link 1984).

Erickson vd. (1975), birim zamanda uçuşa çıkan arı

sayısını belirlemek için kovan girişi önünde mekanik bir


el sayacı kullanmışlardır.

Rinderer vd. (1985), tarafından Avrupa ve Afrika


balarılarının nektar toplama etkinliği ve bal
üzerinde yapılan çalışmada, Avrupa bal arılarının

etkinliklerinin daha fazla olduğunu ve uçuşların

öğleden önce yapıldığını bildirmişlerdir.

Afrika ve Avrupa kolonilerinden 10tar kovanda


döneminde 3 gün süresince 6 farklı saatte
uçuşa çıkan arı sayısını gözlemişlerdir.

da kolonilerden deneme uçuşuna çıkan

aydınlanmadan kovandan ayrılmışlar (


bu arıların sonuncusu gün
sonra kovanına dönmüştür (Iş

Szabo (1980), birbirini


kolonisinin uçuş etkinl
ortasında ve sonunda
uçuşların yaklaşık saat
arasında en yüksek
durduğunu bel ve
14

ışık yoğunluğu ile uçuş etkinliği arasındaki çoklu kore-


lasyon katsayılarının +0.701 ile +0.978 arasında değiş­

tiğini ve hepsinin de istatistik olarak önemli olduğunu

bildirmiştir. Araştırıcı uçuş etkinliği ile koloninin


ağırlık artışı arasında doğrusal ilişki bulmuş, ağırlık

artışı ile hava koşulları arasında da yüksek korelasyon


belirlemiştir (+0.490 ile +0.837 arası). Günlük uçuş et-
kinliği ortalaması ile sezon sonundaki koloninin toplam
ağırlık artışı arasında önemli korelasyon (+0.766 ile
+0.879 arası) bulan Szabo, uçuş etkinliği ortalamasının

yıllar itibariyle istatistik olarak önemli olduğunu, kış­

latılan kolonilerin paket kolonilere göre daha çok uçuş

yaptığını ve aynı kolonideki günlük etkinlik ile sezon


boyuncaki toplam ağırlık artışı arasında ilişki bulunduğu­

nu belirtmiştir. Araştırıcı, ayrıca birbirini izleyen iki


gün boyunca en yüksek ağırlık artışı, olan kolonilerin
seleksiyon için uygun olabileceğini bildirmiştir.

Verma ve Dulta (1986), Himalayaların kuzey batısın­

da üç rakımda (1350, 1875 ve 2400 m) elma çiçeği polinas-


yonunda A. mellifera ve A.cerana'nın uçuş davranışı ile
ilgili yaptıkları çalışmadai her üç yükseklikte de
A. ceranalnın A. mellifera'dan sabah daha erken saatte
uçuşa çıktığı ve akşam daha geç saatte uçuşu bıraktığını

belirlemişleri A. mellifera'nın tarlacı arılarının

A. cerana'nınkilere göre daha fazla polen yükü ile geldi-


ğini bildirmişlerdir.
15

Dogaroglu (1981), uçuş etkinligini belirlemek ama-


cıyla deneme gruplarından eşit güçte rastgele seçilen
birer kolonide ögleden önce 1 dk süresince uçuşa çıkan arı

sayısını mekanik bir el sayacı ile belirlemiştir.

Bal veriminin saptanmasında eger bal süzülecekse


çerçevelerin ekstraksiyondan önce ve sonra mutlaka tartıl­

ması gerektigini bildiren Ruttner (1972), bal ve diger

depolanan besinlerin kg cinsinden belirlenmesini ve her

koloninin bal veriminin ayrı ayrı saptanmasını önermekte-


dir.

Harbo (1985) , 2300, 4500, 9000, 17000 ve 35000


arılı kolonilerde yürüttügü çalışmasında, 17000 ve 35000
arılı kolonilerin arı başına daha çok bal ürettigini,

kurak dönemlerde ve kışın arı başına daha az bal tüketti-

gini bildirmiştir.

Atwal ve Sharma (1970), 1967 ve 1968 yıllarında 5


A. mellifera soyu ve A.c. indica ırkını karşılaştırdıgı

ı,:alışmasında A.c. indica arılarının koloni başına bal


iiretiminin 1967' de 3.8 kg 1968 de ise 4.7 kg oldugunu,

A.mellifera soylarında ise 1967'de 5.6 (Midnite) ile 19.3

kg (Kaliforniya sarısı), 1968'de 11.6 (İtalyan sarısı,

Ingiliz) ile 19.6 kg (Kaliforniya sarısı) arasında degiş-

t igini bildirmiştir. Araştırıcı ayrıca yıllık bal üretimi-


ııin koloni gücü ile dogru orantılı oldugunu da belirtmiş-

! ir.
16

Zmarlicki ve Marcinkowski (1979), bazı arı ırkları

ve onların hibritlerinin verimlilikleri üzerinde yaptıkla­

rı çalışmada en yüksek bal üretiminin A.m. mellifera x


~.~.carnica melezlerinden elde edildiğini, bal akımının az
olduğu dönemde en iyi verimin A.m. carnica'dan alındığını

belirtmişlerdir.

Rinderer vd. (1985), Afrika ve Avrupa bal arılarını

karşılaştırdıkları çalışmalarında bal akımının iyi olduğu

dönemde Avrupa balarılarının daha çok bal ürettikleri ve


depoladıklarını, koloni başına günde ürettikleri balın da
daha fazla olduğunu ve ticari arıcılıkta Avrupa balarıla­

rının Afrika kolonilerine göre daha fazla yeğlendiğini

bildirmişlerdir.

Sachs ve Walterer (1965), 1964-1965 yıllarında aynı

çevre koşullarında 4 değişik arı hattının performanslarını

karşılaştırdıkları çalışmada bal verimlerini Oberkish,


MÜlheim, Hornberg ve Salzburg hatlarında sırasıyla

29.42±6.74; 23.41±10.25; 20.75±7.61 ve 17.60±7.88 kg ola-


rak saptamışlardır.

Balarılarında hırçınlık, diğer bir deyişle savunma


davranışının ölçülmesi amacıyla Stort (1974) , A.m.
ligustica ve Brezilya'da elde edilmiş A.m. adansonii
melezi üzerinde yaptığı çalışmada kovan girişi önünde daha
üniform yüzeyde ve kokusuz olması nedeniyle deri top sal-
layarak hırçınlık özelliğini gözlemiştir. Araştırıcı

çalışmasında arıların deri topu ilk sokma zamanını, en


kızgın oldukları zamanı, gözlemcinin ilk 60 saniyede
17

eldivenindeki igne sayısını, deri topta ilk 60 saniyedeki


igne sayısını ve topun ilk kez sokulduktan sonraki 60

saniye içinde gözlemciyi kovaladıkları uzaklıgı kaydetmiş

ve her test için her koloniyi 10 dakika aralıkla 5 kez de-


nemiştir. Araştırma sonunda bu gözlem degerleri 5 İtalyan

kolonisinde sırasıyla 15.9±6.6 (sn) i24.8±12.3 (sn) iO.1±0.2

(ad); 26.4±10.0 (ad); 21.5±15.9 (m) olmuş; 9 Afrikalılaş­

tırılmış kolonide ise sırasıyla 3.3±1.5 (sn); 9.0±5.7

(sn); 48.6±57.7 (ad) i61.2±14.3 (ad); 160.2±73.0 (m) bu-


lunmuştur. Bu degerlerin karşılaştırılması sonucunda araş­

tırıcı Afrikalılaştırılmış kolonilerin önemli derecede


daha hırçın olduklarını bildirmiştir.

Collins ve Kubasek (1982), balarılarında hırçınlık

davranışını belirlemek için, uçuş tahtasına sentetik alarm


feromonu püskürtme, kova na cam bilye (18.5 gr agırlıgında

2.3 cm çapında) fırlatma ve uçuş deligi önünde 5 x 5 cm


boyutlarında mavi süet deri sallama yöntemlerini kullan-
mış12rdır. Araştırıcılar çalışmalarında daha küçük popu-
lasyona sahip kolonilerin daha hırçın olduklarını sapta-
mışlarsa da bu konuda kolani büyüklügü ile hırçınlık ara-
sındaki ilişki hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkla­

rını belirtmişlerdir.

Moritz vd. (1987) , arazi koşullarında kolonilerin


savunma davranışlarını inceledikleri araştırmalarında 36

deneme kolonisini yüksek orta ve zayıf savunma davranışı

göstermelerine göre ayırmışlardır. Bu amaçla sentetik


alarm feromonu verme (İsopentyl asetat) ve 5 x 5 cm bo-
yutlarında süet deri parçası sallama yöntemlerini kullan-
18

mışlar, araştırıcılar 2 gün aralıkla tekrarladıkları

ölçümlerinde süet parçayı kovan önünde 15 sn süre ile


sallamışlar ve süetteki iğne sayısını belirlemişlerdir.

villa (1988), Kolombia 1 da 520 m (34°C) ve 2450 m


(17°C) yükseklikte 10 Afrika ve 8 Avrupa balarısı

kolonisinin, hareketli deri parçasını ilk sokma zamanı ve


ilk sokmadan sonraki 30 saniye içerisinde, deri üzerinde

kalan toplam iğne sayılarını karşılaştırdığı çalışmasında,

her iki ekotipin, yüksek bölgede ortalama ilk sokma zama-


nını, alçak bölgeye göre iki kat daha hızlı, ortalama iğne

sayısının ise alçak bölgedekinin yarısı kadar olduğunu

saptamıştır.

Kolmes ve Fergusson (1988), farklı genetik yapıdaki

işçi arıların laboratuvar koşullarında birim zamandaki


sokma davranışını belirlemek amacıyla düşük voltajlı

elektrik akımı uyguladıkları çalışmalarında, İngiliz kolo-


nilerinin İtalyan kolonilerine göre daha hırçın oldukla-
rını belirlemişlerdir.

Collins vd. (1988), Afrikalılaştırılmış balarısı,

İtalyan ırkı ve İtalyan (ana) x Afrikalılaştırılmış (er-


kek) balarısı melezlerinin hırçınlık davranışını karşılaş-

tırdıkları çalışmalarında; (1) arıların alarm feromonuna


Lık tepki gösterme süresi (sn), (2) kovan girişi önünde
sallanan süet parçaya ilk tepki gösterme süresi (sn), (3)

toplam iğne sayısı, (4-11) O, 30, 60 ve 90 ıncı saniyeler-


de kovan girişi önünde ya da havadaki arı sayılarının

belirlenmesi amacıyla 11 ölçüm yapmışlardır. Afrikalılaş-


19

tırılmış arıların İtalyan'lara göre daha hırçın oldukları­

nı bildiren araştırıcılar, bunların melezlerinde bazı

ölçümlerde iki ebeveyninin arasında, bazı ölçümlerde ise


İtalyan ebeveyn e yakın degerler saptamışlardır.

Collins vd. (1979), balarılarının savunma davranışı

modelini belirlemek için yaptıkları çalışmada; savunma


davranışı üzerinde yaş, endüstriyel ve tarımsal ilaçlar,
atmosferin elektrik potansiyeli, basınç, manyetik alan,
nem, ışık, besin kaynakları ve sıcaklıgın dogrudan; kolo-
nideki yaş dagılımı, yavru geliştirme etkinligi, petek
kabartma etkinligi, arı miktarı, hastalık, nektar akımı,

polen ve su yetersizligi ile anasızlıgın ise dolaylı ola-


rak etkilerinin bulundugunu bildirmişlerdir.

Balarılarında yagmacılık davranışının gözlenmesi


amacıyla Ok ada (1983) tarafından yürütülen bir çalışmada,

A. mellifera arılarınca yagmalanan 3 A cerana japonica


kolonisi iki ortamda incelenmiştir. A. mellifera arıları­

nın girdigi ~.~. japonica kolonilerinde önce herhangi bir


mücadele olmamış daha sonra kovan girişi gözlemci arılar

tarafından kapatılarak gelen arıların kova na girmesi


engellenmiştir. İkinci olarak yagmalama 1 hafta devam
ettiginde Japon arılarının petekleri, yavru hücreleri ölü
pupaları ve genç işçi arıları kovan dışına atılmıştır.

Chahal vd. (1986), Apis florea tarafından yagmala-


nan Apis mellifera kolonilerinin kovan içinde ve şurupla

besleme sırasında hırçınlık davranışını gözledikleri ça-


lışmalarında; üzerinde yaklaşık 3000 A. meııifera arısının
20

bulunduğu ballı bir çerçeve,yağmacılık başlatmak amacıyla

kovan önüne konulmuş ve her 5 dakikada çerçeveye gelen ~.

florea yağmacıları (adetıcmı) belirlenmiştir. Ayrıca açık­

ta bırakılan bir şurup kabına gelen ~. florea ve A. meili-


fera arıları arasındaki ilişki 10 dakika aralıkla gözlen-
miştir. Araştırma sonunda zayıf ve düzensiz kolonilerin
daha fazla yağmalandıkları ve~. florealnın yağmacılık

sırasında A. mellifera'dan daha hırçın olduğu saptanmış­

tır.

Kayral ve Kayral (1984), yağmacı koloninin belir-


lenmesinde, yağma edilen kovandan dışarı çıkan tüm arılar

üzerine un püskürtülüp gözlendiğinde, hangi kovana giri-


yarlarsa bu kolonilerin yağmacı olduklarının söylenebile-
ceğini savunmuşlardır.

Buttler ve Free (1952), arılar yağmacılığa başladı­

ğında koloninin gözlemci arılarının kovan girişi önünde


görülebileceğini, eğer yağmacı arılar işaretlenirse bunla-
rın hangi kovanlara ait olduğunun belirlenebileceğini bil-
dirmişlerdir.oransal olarak kılsız ve parlak vücutlu olan,
gözlendiğinde kovana dönük olarak kovan önünde bir kenar-
dan bir kenara uçan ve gözlemci arılar tarafından görül-
meyecek şekilde ışığı arkasına alarak kovandan yaklaşık

30 cm uzaklıkta sallanır gibi uçan arıların yağmacı olduk-


larını belirtmişlerdir.

Oğul vermeye etkili olan faktörlerin başlıcaları

kuluçka gelişimi için yeterli alanın olmayışı, bal yeter-


sizliği, kuluçkalığın kalabalık oluşu, yetersiz hava lan-
21

dırma, yüksek sıcaklık, ana yaşı ve ırk özellikleridir

(Snelgrove 1981).

Caron (1981), Apis mellifera'nın oğul eğilimi ile

ana arı yetiştirme, mevsimsel değişim ve arı yoğunluğu

arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasında, koloni

populasyonunun artmasına izin vermiş daha sonra Haziran

ve Ağustos aylarında kovan hacmini (A kolonilerinde) % 50

ve (B kolonilerinde) % 25 küçültmüştür. Onsekiz adet A

kolonisinin 4'ü, 18 adet kontrol grubunun ikisi ve 18 adet

B kolonisinin bir tanesi oğul vermiştir. Araştırıcı diğer

bir testte 14 adet 3 çerçeveli gözlem kolonisinin 7'sinin

oğul verdiğini 4 koloninin ana arı yetiştirdiğini fakat

oğul vermediğini bildirmiştir.

Lee ve Winston (1987) tarafından, Apis mellifera'da

üreme zamanı ve anaç koloni büyüklüğünün erkek yetiştirme

ve oğul kolonisi büyüklüğüne etkileri incelenmiştir. Oğul

vermesi beklenen 14 koloniden çıkan 30 oğuldan 14'ünün ilk

oğul, 10'nun 2. oğul, 6'sının da 3. ve 4. oğuloldukları

saptanmıştır. Araştırıcılar, çıkarı oğul büyüklüğü ile ko-

vana alınan oğulun yetiştirdigi işçi ve erkek arı sayısı

arasında ve kova na alınan oğul tarafından yetiştirilen

işçi arı miktarı ile de anaç koloni büyüklüğü arasında

doğrusal ilişki bulunduğunu belirtmişlerdir.

Subbotin ve Orlova (1976) tarafından değişik bal-

arısı ırklarının seleksiyonu amacıyla yapılan çalışmada

orta Rusya, Karniol, Karpat, Sarı Kafkas ve İtalyan ırkla­

rının oğul eğiliminin fazla olduğu, Gri Dağ Kafkasının

bu eğiliminin ise en az olduğu bildirilmiştir.


22

5impson vd. (1963), küçük kovanlarda tutulan bala-


rısı kolonilerinin ogul vermesine neden olacak faktörleri

araştırdıkları çalışmalarında, kovan hacminin kısıtlanması

halinde ergin arılar tarafından ogul için gerekli hazır­

lıklara başlandıgını fakat ananın yumurtlayacagı alanın

kısıtlanması durumunda ise ogul egiliminin gözlenmedigini

bildirmektedirler.

Burgett ve Morse (1974), bal arılarında dogal ogul

zamanının saptanması amacıyla yapılan bir çalışmada, göz-

lenen 95 adet ogulun % Sl'inin 16 Mayıs-ll Haziran arasın­

da oluştugunu, Temmuz ortası ile Agustos ortası arasındaki

dönemde hiç ogul görülmedigini, Agustos ortasından Eylül

ortasına kadarki dönemde ise % 17.9 oranında ogul belir-

lendigini bildirmişlerdir.

Arılarda ırk özelliklerinin belirlenmesi amacıyla

yapılan çalışmalar V.V. Alpatov ve G. Goetze'ün öncülügü

ile ortaya konulan morfolojik karekterlerin belirlenmesi

ve bunların biyometrik ölçüm tekniklerinin geliştirilme­

si ile daha bilimsel bir dayanaga oturtulmuştur. Günümüzde

balarılarını tanımlama ve sınıflandırmada kullanılan

standart morfolojik karekter sayısının 42 kadar oldugunu

bildiren Ruttner vd. (1978), bu karekterlerin ölçümü için

kullanılacak işçi arı sayısının istatistik analizde yeter-

li olması amacıyla 20 adet olmasının gerektigini de

belirtmişlerdir.

Balarılarında ırk tanımlaması amacıyla birçok

araştırıcı tarafından farklı sayıda morfolojik karekterin

biyometrik yöntemle ölçümü yapılmıştır. Du Praw (1965), ön


23

kanat hücrelerinde belirlediği 13 açı ve 2 uzunluk ölçümü-


nün ırk tanımlamasında yeterli olduğunu bildirmiştir.

Szabo (1990), A. cerana'nın morfometrik karekterlerini


belirlerken dil uzunluğu,kanat eni ve boyu, kubital indeks
değeri, discoidal hücredeki kıl sayısı, kanat uzunluk ve

genişliği, çengel sayısı, metatarsus uzunluk ve genişliği,

femur ve tibia uzunluğu, 3. stern it halkası uzunluğu, mum


aynası genişlik ve uzunluğu, mum aynaları arası uzaklık ve
tergit rengi olmak üzere 19 karekter üzerinde çalışmıştır.

Dil uzunluğunun balarılarında verimliliği etkiledi-


ği bir gerçektir. Ruttner (1988b), bu konuda koloniden
koloniye görülen farkın fazla olmadığını ancak bu küçük
farkın bile verim üzerinde oldukça etkin olduğunu belirt-
miştir. Araştırıcı kızıl yonca (red clover) çiçeğinde sa-
dece uzun hortumlu arılarla (örneğjn Karniol) verim alına­

bildiğini; ayrıca esmer ırklarda ortalama dil uzunluğunun

5.8-6.2 mm Karniol kolonilerinde ise 6.6-6.8 mm arasında

değiştiğini bildirmiştir. Aynı şekilde Ruttner vd. (1978) ,


tüm ırklarda dil uzunluğunun ortalama 5.31 ile 7.19 mm

arasında değiştiğini belirlemişlerdir. Nitekim Vinogradova


(1976), Kafkas ırkının seleksiyonu ile elde ettiği bir
hatta dil uzunluğunun 7.05 ile 7.25 mm arasında değişti­

ğini ortalamanın 7.18 mm olduğunu bildirmiştir. Bornus vd.


(1976), dil uzunluğunu A.m. mellifica'da 6.107 mm, A.m.
carnica'da 6.491 mm, A.m. caucasica'da 7.049 mm olarak
belirlemişlerdir. Petrow (1987), Karpat arısında dil uzun-
luğunu 6.S6±0.020 mm, Gri Dağ Kafkasında 7.09±0.021 mm,
Karpat x Kafkas melezlerinde 6.91±0.016 mm ve Kafkas x
Karpat melezlerinde ise 6.88±0.013 mm olarak saptamıştır.
24

Bilash vd. (1971), Kafkas arısı için 6.7-7.2 mm, Karpat


arısı için 6.3-7.0 mm, Karnica için 6.4-6.8 mm ve İtalyan

arısı için 6.2-6.45 mm değerlerini bildirmişlerdir.Ruttner

(1988a), dil uzunluğunu A.m. anatoliaca'da 6.46 mm, A.m.


adamilde 6.46 mm, A.m. syriaca'da 6.19 mm, ~.~. cypria'da
6.39 mm, A.m. meda'da 6.34 mm, ~.~. carnica'da 6.40 mm,
A.m. caucasica'da 7.05 mm ve A.m. armeniaca'da ise 6.65
mm olarak bildirmiştir.

Borodachov ve Borodachova (1976), dil uzunluğunun

Gri Kafkas arısında 7.11±0.003 mm Merkez Rus arısında ise


6.27±0.005 mm olarak belirlemişlerdir. Gromisz (1974), Po-
lonya'da kızıl yonca çiçeğinden yararlanmada dil uzunluğu­

nun etkilerini incelediği araştırmasında, 48 koloniden


1798 işçi arı üzerinde çalışmıştır. Araştırıcı yerli arı­

ların 6.38 mm, Fı melezIerinin 6.38-6.86 mm arası, Kafkas


arısının ise 6.86 mm dil uzunluğuna sahip olduğunu, kızıl

yonca üzerinde saptanan arıların % 13 'ünün yerli, % 40'nın

Fı melezIeri ve % 47'sininde Kafkas arısı olduğunu bildir-


miştir. Ayrıca araştırmacı polen toplayıcılar ile nektar
toplayıcıların dil uzunlukları arasında bir farklılık

olmadığını da saptamıştır.

Pdttcher (1977) tarafından yapılan, işçi arı, ana


arı ve erkek arının dil uzunluklarının karşılaştırıldığı

çalışmada, işçi arılarda A.m. mellifera'da 6.256 mm,


A.m. ligustica'da 6.588 mm, A.m. carnica'da 6.593 mm ve
A.m. caucasica'da ise 7.119 mm dil uzunluğu belirlenmiştir.
25

Abdellatif vd. (1977), Irak balarısı üzerinde yap-


tıkları biyometrik çalışmada, dil uzunluğunu 5.3 mm bul-

muşlardır. Gubin (1975), Karpat arılarında dil uzunluğunun

6.4 ile 6.7 mm arasında değiştiğini bildirmiştir.

Apis cerana'nın karakteristikleri üzerinde yaptığı

çalışmada coğrafi varyasyonun dil uzunluğunda % 24 olduğu­

nu saptayan Ruttner (1986 a), A. mellifera ile karşılaştı­

rıldığında A. cerana'nın daha küçük yapıda bir arı olduğu­

nu, ancak en küçük yapıdaki~. mellifera arısı (Suudi

Arabistan'dan) ile üzerinde çalıştığı en küçük A. cerana

arısının aşağı yukarı aynı büyüklükte olduğunu ve en iri

A.cerana (Japonya'dan) arısı ile tropikal Afrikanın en

iri A. mellifera arısının da birbirine yakın büyüklükte

olduğunu bildirmiştir.

Rinaldi vd. (1971), İtalyan, Kafkas ve Afrikalılaş­

tırılmış balarıları üzerinde yaptıkları biyometrik çalış­

mada, örneklerin anatomik parçalarının suyunu uçurduktan

sonra temizleyerek bir film üzerine monte etmişler daha


sonra NaOH solüsyonu ile yıkadıkları bu filmi 10 kere bü-

yütme yaparak ölçmüşlerdir. Bunun sonucu ırklarda sırasıy­

la dil uzunluğunu 6.652, 6.75 ve 5.814 mm bulmuşlardır.

Aly vd. (1988), bal ve polen üretiminde dil ve cor-


bicula büyüklüklerinin etkilerini inceledikleri bir araş­

tırmada; Karniol, İtalyan ve Mısır arılarında dil uzunlu-

ğunu sırasıyla 6.21, 6.08 ve 5.41 mm, corbicula büyüklü-

ğünü de sırasıyla 1.63, 1.62 ve 1.35 mm 2 olarak saptamış­

lardır. Araştırıcılar Karniol arısının koloni başına bal


26

üretiminin (9.75 kg) İtalyan (8.30 kg) ve Mısır (4.90 kg)


arılarından daha fazla olduğunu ve dil uzunluğu ile bal
üretimi arasında yüksek korelasyon bulunduğunu; aynı

şekilde corbicular bölge büyüklüğü ile de polen ve yavru


alanı artışı arasında önemli korelasyon bulunduğunu

bildirmişlerdir.

Lee ve Choi (1986), dil uzunluklarını, Apis


cerana'da 5.33±0.044 mm Apis mellifera'da ise 6.49±0.063
mm olarak bildirmişlerdir.

Shljakhov (1976), Mariovo arısının ekonomik, fizyo-


lojik ve morfolojik karekterleri üzerinde yaptığı çalış­

mada, bu arının oldukça yumuşak huylu olduğunu, soğuk

mevsimlerde bile erkenden uçuşa çıktığını, ana arılarının

çok yumurtladığını ve kolonilerin Şubat sonuna doğru 3-5


yavrulu çerçeve içerdiğini, oğul eğiliminin az olduğunu,

yağmacı olmadıklarını bildirmiş; dil uzunluğunun 6.9 ile


8.0 mm arasında değiştiğini belirtmiştir.

Irk tanımlamasında kullanılan önemli morfolojik


karekterlerden olan ön kanadın yapısına ilişkin değerler

birçok araştırıcı tarafından incelenmiştir. balarılarında

kanat boyutları ve damar yapısının, genetik ve taksonomik


analizler için çok zengin bir kaynak olduğunu bildiren
Ruttner (1988a), Du Praw (1965) tarafından balarılarının

tanımlanması için kullanılan II açı değeri ve III. kubital


hücredeki iki damar uzunluğunun birbirine oranı ile belir-
lenen kubital indeks değerinin standart morfolojik karek-
terler arasında yer aldığını belirtmiştir.
27

Bornus vd. (1976), ön kanat genişligi ve uzunlugunu


A.m. mellifica'da 3.107 ve 9.376 mm, ~.~. carnica'da 3.188
ve 9.201 mm, A.m. caucasica'da ise 3.218 ve 9.442 mm
olarak bildirmişlerdir.

Velichkov (1976), Bulgar balarısında kanat uzunlu-


gunu 9.104±0.012 mm, genişligini 3.209±0.005 mm ve kubital
indeks degerini de 2.476±0.009 olarak bildirmiştir.

Borodachov ve Borodachova (1976) ,kanat uzunlugu,ge-

nişligi ve kübital indeks degerlerini Gri Kafkas arısında

sırasıyla 9.20±0.007 mm, 3.15±0.003 mm ve % 55.90±0.332;


Merkez Rus arısında ise sırasıyla 9.23±0.011 mm,3.11±0.004
mm ve % 58.45±0.495 olarak bildirmişlerdir.

Petrov (1987), kanat uzunlugu ve kubital indeks de-


gerlerini Karpat arılarında 9.56±0.019 mm ve 2.66±0.047;

Gri Dag Kafkasında 9.23±0.012 mm ve 1.75±0.038i Karpat x


Kafkas melezlerinde 9.33±0.015 ve 2.32±0.030; Kafkas x
Karpat melezlerinde ise 9.17±0.017 ve 2.15±0.038 olarak
saptamıştır.

Szabo (1990) , Srilanka'daki A. cerana arısında

kanat uzunluk, genişlik ve kübital indeks degerlerini sı-

rasıyla ortalama 7.75 mm, 2.64 mm ve 2.97 olarak bil-


dirmiştir. Abdellatif vd. (1977), ise Irak arısında bu
degerleri sırasıyla 8.8 mm, 2.9 mm ve 1.95 olarak sapta-
mışlardır. Gubin (1975), Karpat arısındaki kanat uzunlugu-
nun 9.3 ile 9.6 mm arasında degiştigini belirlemiştir.
28

Ruttner (1986a), Apis ceranalnın kübital indeks de-

ğerindeki coğrafi variyasyonunun % 69 olduğunu bildirmiş­

tir. Aynı araştırıcı başka bir çalışmasında ön kanat uzun-

luğu ve kübital indeks değerlerini ~.~. anatoliaca'da 9.19

mm ve 2.24, ~.~. adamilde 9.09 mm ve 1.89, ~.~, syriaca'da


8.48 mm ve 2.28, A.m. cypria'da 8.87 mm ve 2.72, A.m.

meda'da 8.97 mm ve 2.56, A.m. carnica'da 9.40 mm ve 2.59,

A.m. caucasica'da 9.32 mm ve 2.16 ve A.m. armeniaca'da ise

9.07 mm ve 2.61 olarak bildirilmiştir (Ruttner 1988a).

Rinaldi vd. (1971) ise İtalyan, Kafkas ve Afrikalı­

laştırılmış balarılarında kübital indeks değerlerini sıra­

sıyla 3.088, 2.227, 2.321 olarak belirlemişlerdir.

Saini vd. (1983), Apis cinsinin sınıflandırmasında

kanat çifti aparatının fonksiyonel morfolojisini incele-

dikleri çalışmada~. florea, A. cerana,~. mellifera ve

A.dorsata ırklarında ortalama arka kanat uzunluklarını sı-

rasıyla 4.63, 6.09, 6.51 ve 8.66 mm olarak saptamışlar,

ortalama çengel sayısını da sırasıyla 12, 17.5, 20 ve 25

olarak belirlemişlerdir.Lee ve Choi (1986) ise,~.cerana'da

ön kanat uzunluk, genişlik ve kübital indeks değerlerini

sırasıyla 8.41±0.057 mm, 2.91±0.025 mm ve 5.45±0.24,

A.mellifera'da ise 9.06±0.11 mm, 3.08±0.024 mm ve

2.40±0.19 olarak bildirmişler ve kübital indeks değerinin

A. cerana'da oldukça fazla olduğuna dikkat çekmişlerdir.

Çengel sayısının da A. mellifera'da (21.94±0.23)

A.cerana'dan (18.65±0.19) daha fazla olduğunu belirten

araştırıcılar, arka kanat uzunluğunu A cerana'da 7.75±0.13


29

mm, ~. mellifera'da ise 8.09±0.08 mm olarak bildirmişler-

dir.

İşçi arılarda polen ve propolis taşıma, mum plaka-

larını sternitten çıkarma gibi görevler üstlenen arka

bacaklar coxa, trochanter, femur, tibia ve tarsus'tan

oluşmaktadır.

Rinaldi vd. (1971), arka bacak uzunlugunu İtalyan,

Kafkas ve Afrikalılaştırılmış ırklarda sırasıyla 8.24,

8.32 ve 7.67 mm olarak bildirirlerken, Ruttner (1988a), bu

degeri ~.~. anatoliaca'da 8.10 mm, ~.~. adamilde 8.20 mm,

A.m. syriaca'da 7.83 mm, A.m. cypria'da 7.88 mm, A.m.

!TIeda'da 7.82 mm, A.m.carnica'da 8.10 mm, ~.~.caucasica'da

8.30 mm, A.m. armeniaca'da ise 8.06 mm olarak bildirmiş-

tir.

Lee ve Choi (1986), A. cerana ve A. mellifera'da

bacak uzunlugunu sırasıyla ortalama 7.75±0.13 mm ve 8.09±

o.oa mm olarak saptamışlardır.Szabo (1990) ise A.cerana'da

femur, tibia ve metatarsus uzunlugunu sırası ile 2.10 mm,

2.55 mm ve 1.62 mm, metatarsus genişligini ıse 0.91 mm

bildirmişlerdir.

Petrov (1987), metatarsal indeks degerini Karpat

arısında 0.59±0.002, Gri Dag Kafkasında 0.56±0.004, Karpat

x Kafkas melezinde 0.56±0.002 ve Kafkas x Karpat melezinde

ise 0.57±0.003 olarak belirtmiştir. Aynı degeri Brodachov

ve Borodachova (1976) , Gri Kafkaslarda S6.96±0.075,

Merkez Rus arısında ise % S4.86±0.11a olarak bildirmişler,


30

Mızıs ( 197 6)
ise Litvanya arılarında bu değer
0.28 ile 9- 5
o 5.21±0.21 arasında değiştiğini sap

Balarılarında tergit halkaları, çok say


morfometrik k arakterın o çu"ld"-"
'''1 " t parça 1 a
ugu vucu
ve IV.tergit halkasının genişlik toplamı
(1988a), ~.m. anatoliaca'da 4.46 mm,~.~. a
_.
mm, -A.m
~riaca'da 4.11 mm, A.m. cypria'
A.m.
~da'da
__ 4 . 36 mm, A.m. carnica'da 4.::
-,-c_a_u_c_a_s=-:i ca ' d
--- a 4.55 mm ve A.m. armeniaca'da j
olarak b'
ıldirmiştir. Petrow (1987), bu değerj
sında 4.92±0.020
- mm, Gri Dağ Kafkasında 4.~

Karpat x Kafkas melezlerinde 4.92±0.009 mm


Karpat melezlerinde ise 4.66±0.019 mmi Gubin

pat arısında 4.4-4.6 mm olarak saptamıştır.


(1986), ~. ~ellifera'da tergit genişliğini (3-
mm, A.
~'da 4.16±0.06 mm bildirirlerkeı
(1976) ,
~.~. mellifera'da 4.911 mm, ~.~. carı
mm, A m
_O_O ~ucasica'da 4.683 mm tergit genişl

lardır,
Borodachov ve Borodachova (1976),
Kafkaslarda
4.72±0.003 mm, Merkez Rus
4.94±O.004 mm bildirmişlerdir.
30

Mızıs (1976) ise Litvanya arılarında bu degerin % 53.51 ±

0.28 ile % 55.21±0.21 arasında degiştigini saptamıştır.

Balarılarında tergit halkaları, çok sayıda standart

morfometrik karakterin ölçüldügü vücut parçalarıdır. Üçüncü

ve IV.tergit halkasının genişlik toplamını Ruttner

(1988a) , A.m. anatoliaca'da 4.46 mm,~.~. adami'de 4.53

mm, A.m. syriaca'da 4.11 mm, A.m. cypria'da 4.24 mm,

A.m. meda'da 4.36 mm, A.m. carnica'da 4.51 mm, A.m.

caucasica'da 4.55 mm ve A.m. armeniaca'da ise 4.50 mm

olarak bildirmiştir. Petrow (1987), bu degeri Karpat arı­

sında 4.92±O.020 mm, Gri Dag Kafkasında 4.76±O.020 mm,

Karpat x Kafkas melezlerinde 4.92±O.009 mm ve Kafkas x

Karpat melezlerinde ise 4.66±0.019 mm; Gubin (1975), Kar-

pat arısında 4.4-4.6 mm olarak saptamıştır. Lee ve Choi

(1986), ~. mellife~~'da tergit genişligini (3+4) 4.57±O.05

mm, A. ~erana'da 4.16±O.06 mm bildirirlerken, Bornus vd.

(1976), ~.~. mellifera'da 4.9J1 mm, ~.~. carnica'da 4.665

mm, A.m. caucasica'da 4.683 mm tergit genişligi saptamış-

lardıro Sorodachov ve Sorodaehova (1976), bu degeri Gri

Kafkaslarda 4.72±O.003 mm, Merkez Rus arısında ise

4.94±O.004 mm bildirmişlerdir.

Tergit genişliginin yanı sırLI IV. tergit halkası­

nın keçe kuşak ve parlak zemin genişlikleri de ırk belir-

lemede kullanılan ayırıcı morfometrik karekterler arasında

yer almaktadır. Ruttner (1988b), gri karniol arısı ile

esmer meılifera arısı arasında ilk bakışta tanımlamaya

yardımcı olacak karekterin keçe kuşak ve parlak zemin ge-


31

nişlikleri olduğunu belirtmiş, karniol arılarında keçe


kuşağın geniş olması nedeniyle arıya kırlaşmış bir görüntü
verdiğini, mellifera arılarında ise keçe kuşağın dar oldu-
ğunu ve parlak zeminin daha fazla görünmesi nedeniyle arı­

nın daha esmer görüntü kazandığını bildirmiştir.Araştırıcı

keçe kuşak genişliğinin ölçümünün IV. abdomen halkasının

lateralindeki en geniş yerden yapıldığını ve bu ölçümün


dar, orta, geniş olarak değerlendirilebileceğini belirt-
miştir.

Cornuet vd. (1975), keçe kuşak genişliğini A.m.


carnica'da 0.89 mm, ~.~.syriaca'da 0.83 mm, ~.~ caucasica'
da 0.97 m ve A.m. ligustica'da 0.89 mm olarak bildirmiş­

lerdir.

Ruttner (1988a), Keçe indeksini ~.~. anatoliaca'da


2.13, A.m. cypria'da 2.27, A.m. adamilde 3.06, A.m.
syriaca'da 2.39, A.m. meda'da 2.31, A.m. caucasica'da
2.79, ~.~. armeniaca'da 2.70, ~.~. carnica'da 2.04 olarak
bildirirken, ~.~. caucasica'nın keçe indeksinin 100-500 m
yükseklikte 2.37, 600-1150 mIde 3.09, 1200-1600 mIde 2.86,
1650-1800 mIde ise 3.05 olarak değiştiğini belirtmiştir.

Ayrıca Batı Anadolu populasyonlarında bu değerin 2.37


olduğunu da bildirmiştir. Gubin (1975), Karpat arılarında

keçe indeksinin 1.5 dan az olmadığını saptamıştır.

Balarısına yandan bakıldığında V. abdomen halkası­

nın üzerinde görülen kılların ortalama uzunluğu ırklara

göre değişmektedir. Ruttner (1988b), kıl uzunluğunu arka


ayak birinci ekleminin genişliği ile karşılaştırarak uzun,
32

kısa ve orta uzunlukta olmak üzere sınıflandırmıştır.

A. mellifera'da kıl uzunluğu variyasyonunun arılardaki

diğer morfolojik karakterlere göre fazla olduğunu (0.13-


9.50 mm) bildiren Ruttner (198Sa), kıl uzunluğunun özel-
likle Avrupa ırklarında önemli bir ayırıcı karakter oldu-
ğunu belirtmiştir.

Gubin (1975), Karpat arılarında kıl uzunluğunu 0.35


mm bildirirken, Goetze (1964), bu değerin A.m. carnica'da
0.25-0.40 arasında değiştiğini belirtmiş, Ruttner (1986b)
ise A.m. ligustica için 0.28 mm, ~.~. adansonii için 0.24
mm, A.m. lamarckii içi 0.23 mm ve A.m. yemenitica için
0.20 mm kıl uzunluğu değeri bildirmiştir. Ayrıca, Ruttner
(1988a), kıl uzunluğunu ~.~. anatoliaca'da 0.290 mm, ~.~.

cypria'da 0.266 mm, ~.~. adamilde 0.301 mm,~.~. syriaca'da


0.226 mm, A.m. meda'da 0.285 mm, ~.~. caucasica'da 0.335
mm, ~.~. armeniaca'da 0.326 mm ve A.m. carnica'da 0.288 mm
olarak bildirirken, Batı Anadolu populasyonlarında bu
değeri 0.31 olarak belirtmiştir. Settar (1983), Ege bölge-
si arı populasyonu için bu değeri 0.34±0.OSl mm saptamış

ve bu bölge arısının kısa kıl uzunluğuna sahip olduğunu

savunmuştur.

Birçok araştırıcı bazı morfolojik, fizyolojik ve


davranış özellikleri arasında korelasyon belirlemiştir.

Vinogradova (1976), Kafkas arılarının seleksiyonu ile


ilgili çalışmasında bal verimi ile dil uzunluğu, kanat
uzunluğu, bacak uzunluğu, tegit genişliği ve stern it ge-
nişliği arasında sırasıyla +0.525±0.093, +0.357±0.112,
33

+O.S47±O.093, +O.349±O.113 ve +0.556±0.089 korE

muştur.

Mızıs (1976) , Litvanya balarısının moı

rekterleri arasındaki variyasyonu inceledigi

II. ve III. stern it uzunlugu ile II. ve IV. stE

ligi arasında ve III. ile IV. tegit genişlikl ı

r= 0.7; kübital indeks ile tarsal indeks arası

stern it genişligi ile dil uzunlugu arasında r=

indeks ile dil uzunlugu arasında r= 0.5 korela

tur. Straıghıs (1976), aynı bölge arısında dis

ile dil uzunlugu arasında r= 0.07±O.19-0.50±O.

indeks degeri arasında ise r= 0.90±0.03 kore la

lemiştir.

Borodachov ve Boradachava (1976), MerkE

Gri Kafkas arısı ve bunların melezlerinde dil

tergit uzunlugu, tergit genişligi ve mum ayn2

arasında; tergit uzunlugu ile mum aynası

uzunlugu arasında, degişik oranlarda korela~

mişıerdir.

Ruttner'in (1988a) i ~.~. anatoliaca ve


---'-_,_rl~ +-",,"rrit- "Ç>ni~liö:i (3+4), ön
33

+0.547±0.093, +0.349±0.113 ve +0.556±0.089 korelasyon bul-

muştur.

Mızıs (1976) , Litvanya balarısının morfolojik ka-

rekterleri arasındaki variyasyonu inceledigi çalışmasında

II. ve III. stern it uzunlugu ile II. ve IV. sternit geniş­

ligi arasında ve III. ile IV. tegit genişlikleri arasında

r= 0.7; kübital indeks ile tarsal indeks arasında ve III.

stern it genişligi ile dil uzunlugu arasında r= 0.6; tarsal

indeks ile dil uzunlugu arasında r= 0.5 korelasyon bulmuş­

tur. Straıghıs (1976), aynı bölge arısında diskoidal sapma

ile dil uzunlugu arasında r= 0.07±0.19-0.50±0.16; kübital

indeks degeri arasında ise r= 0.90±0.03 korelasyon belir-

lemiştir.

Borodachov ve Borodachova (1976), Merkez-Rus arısı,

Gri Kafkas arısı ve bunların melezlerinde dil uzunlugu ile


tergit uzunlugu, tergit genişligi ve mum aynası uzunlugu

arasında; tergit uzunlugu ile mum aynası genişligi ve


uzunlugu arasında, degişik oranlarda korelasyon belirle-

mişlerdir.

Ruttner'in (1988a), ~.~. anatoliaca ve Batı Anadolu


populasyonlarında tergit genişligi (3+4), ön kanat uzun-

lugu, bacak uzunlugu, kıl uzunlugu, keçe indeksi ile

ilgili bildirişleri sırasıyla 4.46 ve 4.47, 9.19 ve 9.07,

8.10 ve 8.13, 0.29 ve 0.31, 2.13 ve 2.37 dir.

Adam (1987), Anadolu'da birçok arı ırkının bulundu-


gunu, bunların ise karışık ara formlar oldugunu belirtmiş

ve Anadolu arısı olarak nitelendirdigi arıların çogunlukla


34

Orta Anadolu kökenli oldugunu bildirmiştir. Ruttner (1983)


ise, ~.~. anatoliac~nın bulundugu yerden dolayı bu şekilde

isimlendirildigini belirtmiştir.

Anadolu arısının üstün verimli, soguga dayanıklı,

ogul egiliminin yüksek ve kışlama yeteneginin iyi oldugunu


bildiren Adam (1983), Buckfast'da yaptıgı melezleme çalış­

masında Anadolu anası ile Buckfast erkegi'nin hibritleri-


nin iyi huylu ve üstün verimli oldugunu saptamıştır.

Settar (1983), Ege bölgesi arı tipleri üzerinde


yaptıgı çalışmada bu bölge arısının kıl uzunlugunu 0.34

mm, dil uzunlugunu 6.60 mm, bacak uzunlugunu 8.05 mm,


metatarsal indeks degerini 57.28, kanat uzunlugunu 9.07 mm
ve kübital indeks degerini ise 2.23 olarak bildirmiştir.

Karacaoglu (1989), Orta Anadolu, Karadeniz Geçit ve


Ardahan izole bölgeleri arılarının morfolojik karekterleri
üzerinde yaptıgı çalışmada, tergit genişligi (mm), keçe
bant genişligi (mm), parlak zemin genişligi (mm), keçe
indeksi, kıl uzunlugu (mm), kübital indeks, kanat genişli­

gi (mm), kanat uzunlugu (mm), bacak uzunlugu (mm), meta-


tarsal indeks (%) ve dil uzunlugunu bölgelere göre sıra­

sıyla 4.423, 4.445 ve 4.499; 0.834, 0.839 ve 0.872; 0.467,


0.469 ve 0.448; 1.822, 1.830 ve 1.980; 0.365, 0.396 ve
0.4; 2.556, 2.206 ve 2.059; 3.143, 3.184 ve 3.220; 9.111,
9.226 ve 9.336;8.012, 8.076 ve 8.137; 56.693, 56.810 ve
56.712; 6.606, 6.656 ve 6.860 olarak bildirmiştir.

Öztürk (1990), Türkiye'nin Kuzeydogu, Orta Anadolu


ve Güneybatı bölgelerinden topladıgı örneklerde bölgelere
35

göre sırasıyla dil uzunluğunu 6.76±O.16 mm, 6.71±O.15 ve


6.62±O.14 mm, kanat uzunluğunu 9.50±O.16 mm, 9.24±O.19 mm
ve 9.30±O.20 mm, kanat genişliğini 3.12±O.08 mm, 3.08±O.09
mm ve 3.06±O.09 mm saptamıştır.

Bilash vd. (1971), Kafkas ırkının vücut renginin


gümüş gri renkte, oldukça sakin, kışa dayanıksız, çok az
oğul veren bir ırk olduğunu ve dil uzunluğunun 6.7-7.2
arasında değiştiğini; Karniol ırkının gümüş gri renkte,
sakin, kışa Kafkastan daha dayanıklı, oğul eğiliminin az
olduğunu ve dil uzunluğunun 6.4-6.8 arasında değiştiğini,

İtalyan ırkının ise sarı gri renkte, biraz hırçın, kışa

dayanıksız, oğula orta eğilimli bir ırk olduğunu ve dil


uzunluğunun 6.2-6.45 arasında değiştiğini bildirmişlerdir.
36

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

3.1.1. Arılı Kovanlar


Araştırmada kullanılan arılı kovanlar, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı'na bağlı Fethiye Arıcılık Üretme İs­

tasyonu'ndan sağlanmıştır. Deneme, 10'ar arılı kovandan


oluşan 5 grupta toplam 50 koloni ile yürütülmüştür.

3.1.2. Ana Arılar

Denemede kullanılan ana arılar, Türkiye Kalkınma

Vakfı (Kafkas ırkı), Fethiye Arıcılık Üretme İstasyonu,

Bitlis Arıcılık Araştırma Enstitüsü, Ankara Tavukçuluk


Araştırma Enstitüsü ve Ege Bölge Zirai Araştırma Enstitü-
sü'ndeki 1989 doğumlu ana arılı kolonilerden rastgele
seçilerek alınmıştır.

3.1.3. İşçi Arılar

Morfolojik ölçümlerde kullanılacak işçi arılar her


gruptan rastgele seçilen 5'er koloniden henüz kovan dışı

uçuşu yapmayan arılardan en az 30'ar adet (30-50 adet)


olmak üzere rastgele alınmıştır.

3.1.4. Laboratuvar Malzemesi

Çalışma için gerekli olan alet ve ekipman TÜBİTAK,

FAÜİ laboratuvarı ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakül-


tesi Zootekni Bölümü Arıcılık Laboratuvarından sağlanmış­

tır.
37

3.1.5. Koruyucular

Arı örneklerinin korunması için değişik solüsyonlar


kullanılmaktadır. Adam (1983) tarafından bu amaçla kulla-
nılan Pampell fiksatifi 10 kısım asetik asit, 20 kısım

formaldehit, 30 kısım ethanol ve 100 kısım su ile hazır-

lanmaktadır. Ancak bu fiksatif kitin tabakasını yumuşata­

rak ölçümleri zorlaştırdığı için Ruttner (1988a), bunun

yerine % 70'lik ethanol'ü önermektedir.

Diğer bir karışım olan Carl solusyonu 17 kısım

% 95'lik alkol, 6 kısım formalin iki kısım asetik asit ve

28 kısım su katılarak hazırlanmaktadır.

Araştırmada 70 kısım % 95'lik alkol, 5 kısım forma-


lin ve 25 kısım su ile hazırlanan koruyucu kullanılmıştır

(Karacaoğlu 1989).

3.2. Yöntem

3.2.1. Denemenin Kurulması Ve Kolonilerin Yönetimi

3.2.1.1. Kolonilerin Eşitlenmesi

Fethiye Arıcılık Üretme İstasyonu'ndan sağlanan

kolonilerı 2 çerçevesi açık ve kapalı yavru alanı bulunan,


3 çerçevesi ise bal ve polen içeren 5'er arılı çerçeveden
oluşacak şekilde eşitlenmiştir. Buna benzer bir araştırma

yürüten Sachs ve Walterer (1965), aşırı koloni gelişimini

önlemek için kış öncesinde kolonileri 3-4 arılı çerçeveden

oluşacak şekilde eşitlemişlerdir.


38

3.2.1.2. Ana Arıların Kolonilere Kabul Ettirilmesi

İlgili kuruluşlardan özel nakil kafesleri içerisin-


de besleyici arılarla birlikte getirilen ana arılar 0.001
duyarlılıkla tartıldıktan sonra 1 gün öncesinden ana
arıları alınmış ve rastgele örnekleme yöntemiyle gruplan-
dırılmış kolonilere ana arı yüksükleri var ise, bozularak
kafes içerisinde verilmiştir (Pellett 1945). Ana arıların

degişik gruplardan 4 adedi kabul edilmemiş bunun yerine


yedek olarak getirilen ana arılar aynı yöntemle kabul et-
tirilmişlerdir. Ana arılar kolonilere kabul ettirildikten
sonra kovan numarası ile aynı olacak şekilde ana arının

gögsü üstüne özel numaralı marka yapıştırılmıştır.

3.2.1.3. Kolonilerin Yönetim Programı

Her gruptan 10'ar koloni olmak üzere 50 arılı ko-


vanla 7.10.1989 tarihinde Mugla ili Fethiye ilçesinde baş-

latılan denemenin 1. ölçümleri burada yapıldıktan sonra


koloniler Kasım ayının ilk haftasında kışlatılmak üzere
Antalya ili Kemer ilçesi Kuzdere köyüne nakledilmiştir.

Mart ayı sonuna kadar burada kalan koloniler Nisan ayının

ilk haftasında narenciye kaynaklarından yararlanmak ama-


cıyla Adana ili Karataş ilçesine nakledilmiştir. Narenciye
sezonu sonunda bal hasadı yapılarak Mayıs ayının ilk haf-
tasında Konya ili Karapınar ilçesi erozyon önleme bölgesi-
ne nakledilen koloniler Haziran ayının ortasına kadar
burada kalmış ancak nektar kaynaklarının azalması nedeniy-
le Sivas ili Merkez ilçesi Karaçayır köyüne nakledilmiş­

tir. Koloniler Agustos ayının sonunda çam balından yarar-


39

lanmak amacıyla tekrar Fethiye ilçesine nakledilmiştir. Bu


bölgede salgı balı için gerekli koşullar oluşmadığından 15
gün sonra Kuşadası'na götürülen kolonilerde çam balı hasa-
dı yapıldıktan sonra 13.10.1990 tarihinde deneme tamamlan-
mıştır.

3.2.1.4. Sonbahar Bakımı, Kışlatma ve İlkbahar Beslemesi

Deneme başlangıcı olan Eylül 1989 tarihinden, kışa

girişe kadar, Sonbahar kuluçkası oluşturmak ve ergin arı

populasyonunu yenilemek amacı ile koloniler 2:1 oranında

(2 kısım şeker 1 kısım su) hazırlanan şurupla beslenmiş;

bu şuruba yavru çürüklüğü, kireç hastalığı ve Nosemaya


karşı kullanılan ilaçlar katılmıştır. Ayrıca kışa girişte

hava sıcaklığının 15°C'nin üstünde olduğu günlerde Varroa


akarına karşı ilaçlama yapılmıştır. Koloniler bilinen arı­

cılık teknikleri uygulanarak açıkta kışlatılmıştır. Kışa

girişte ve kıştan çıkışta yavru gelişimini hızlandırmak

için koloniler pudra şekeri, bal ve süttozu ile hazırlanan

kekle beslenmiştir. Johansson ve Johansson (1977) bu konu-


da değişik kek bileşimleri önermektedir.

3.2.2. Fizyoıojik Özelliklerin Belirlenmesi

3.2.2.1. Yaşama Gücü

Araştırma süresince ana arısını kaybederek deneme


dışı kalan koloniler saptanarak grupların yaşama gücü
belirlenmiştir.
40

3.2.2.2. Ergin Arı Gelişimi

Kış dönemi ve salgı balı ortamı dışında, denemenin


kurulduğu tarihten bitimine değin 21 gün aralıklarla bütün
kolonilerdeki arı ile kaplı çerçeveler sayılmış ve ergin
arı gelişimi olarak kaydedilmiştir (Doğaroğlu 1981). İkin­

ci ölçümün yapıldığı 17.11.1989 tarihinden 24.2.1990 tari-


hine kadarki kış sezonunda, kolonilerin rahatsız edilme-
sinin uygun olmayacağı düşünüldüğünden, ergin arı gelişimi

ölçülememiştir. Salgı balı ortamında da gezginci arıcılar

tarafından getirilen, çok sayıda ve sık aralıklarla yer-


leştirilen kolonilerin yağmacılık başlatabileceği endişe­

siyle 22.10.1990 tarihinde yapılması gereken ölçüm yapı­

lamamıştır.

3.2.2.3. Kuluçka Alanı Gelişimi

Ergin arı gelişimi ölçümünün yapıldığı dönemlerde


yine 21 gün aralıklarla bütün kolonilerdeki tüm yavrulu
çerçeveler üzerine (20 x 40 cm 2' lik) asetat konularak ase-
tat kalemi ile açık ve kapalı yavru alanı sınırları çizil-
miştir. Daha sonra bu alanlar üzerinde planimetre çevri-
lerek cm 2 cinsinden yavru alanları belirlenmiştir.Fresnaye

ve Lensky (1961) tarafından önerilen kuluçka yüzeylerinin


elips şeklinde olması ve kuluçka alanlarının ölçümünde
elips alanı hesabı yapılması ile sonuca gidilen Puchta
yöntemi, tüm kuluçka alanlarının elips şekilnde olmadığı

ve bazı çerçevelerde yeni yavru çıkışından dolayı yer yer


boşluklar bulunduğu gözönüne alınarak ölçümlerde kullanıl-
41

mamıştır. çerçevelerdeki boş gözler asetata çizilip


mış ve toplam alandan çıkarılarak degerlendirilmiştir.

3.2.2.4. Uçuş Etkinligi

Birim zamanda uçuşa çıkan arı sayısının belirlenme-


si ile saptanan uçuş etkinliginin ölçümünde mekanik bir el
sayacı kullanılmıştır. Erickson vd. (1975) tarafından da
uygulanan bu yöntemle her yörede en az iki kez, her grup-
tan eşit güçteki kolonilerden rastgele seçilen birer ko-
vanda ögleden önce 1 dakika süreyle uçuşa çıkan arı sayı­

ları saptanmıştır. Dogaroglu (1981), uçuş etkinligini be-


lirlemek için Jaycox ve Gyunn (1974) tarafından önerildigi
gibi ölçümleri ögleden önce yapmıştır.

3.2.2.5. Bal Verimi

Deneme süresince, Adana-Karataş'ta narenciye, Sivas


Karaçayır'da kırçiçegi ve Kuşadası'nda çam balı hasadı

yapılmıştır. Hasatlarda önce kovanlardaki hasat yapılacak

çerçevelerin tümüne, ait oldugu kovanın numaraları yazıl­

mış daha sonra kovanlar aynı günde seyyar baskül ile


tartılmış ve çerçeveler toplanarak toplu hasat yapılmış­

tır. Daha sonra her kovana kendi çerçeveleri dagıtılmış ve


yine aynı gün tartılmıştır. İki tartım agırlıgı arasındaki

fark koloninin bal verimi olarak kaydedilmiştir. Ruttner


(1972), süzme bal veriminin saptanmasında çerçevelerin ha-
satan önce ve sonra tartılmasını önermektedir.
42

3.2.3. Davranış Özelliklerinin Belirlenmesi

3.2.3.1. Hırçınlık

Kolonilerde hırçınlığı diğer bir deyişle savunma


davranışını belirlemek için siyah süetten yapılmış 4 cm
çapında top kullanılmıştır. Süet topa bir ip bağlanarak

her gruptan eşit güçteki kolonilerden rastgele seçilen


birer kovanın uçuş deliği önünde lS saniye süre ile sarkaç
gibi sallanmıştır. Bu süre içinde topta kalan iğne sayıla­

rı hırçınlık göstergesi olarak kaydedilmiştir. Hatalı öl-


çüm yapmamak için süre bitiminde top naylon bir torba
içine saklanarak daha fazla arının sokmaması sağlanmıştır.

Stort (1974), balarılarında hırçınlığı ölçmek için aynı

şekilde süet top kullanmış ve 60 saniye süre ile salladığı

topu sokan arı sayısını saptamıştır. Villa (1988) ise bir


deri parçasını kovan önünde sallayarak ilk sokmadan sonra-
ki 30 saniye içinde deri parçayı sokan arı sayısını sapta-
mıştır. Denemede Moritz vd. (1987), tarafından da öneril-
diği gibi çok fazla sayıda arının sokma eğilimi dikkate
alınarak deri topu sallama süresi 15 saniye tutulmuştur.

Bu ölçüm deneme süresince toplam 6 kez yapılmıştır.

3.2.3.2. Yağmacılık Eğilimi

Bu eğilimin saptanması için yağmacılığın başladığı

bir zamanda arılıkta yağma edilen kovan önüne gelinerek


yağmacı arılar üzerine un püskürtülmüştür. Daha sonra tüm
koloniler dikkatle izlenerek yağmadan dönen arıların hangi
kovanlara girdiği ve bu kolonilerin gruplara dağılımı sap-
43

tanmış, böylece yagmacılık egilimi belirlenmiştir. Un püs-

kürtrnek için TKV tarafından Varroa akarına karşı ilaçlama

amacıyla geliştirilen tozatar kullanılmıştır. Kolonilerin

yagmacılık egiliminin belirlenmesinde Kayral ve Kayral

(1984), aynı yöntemi uygulamayı önermektedir. Nitekim,

Buttler ve Free (1952), arılar yagmacılıga başladıgında

yagmacı arılar işaretlenirse bunların hangi kovanlara ait

oldugunun belirlenebilecegini bildirmişlerdir. Bu gözlem

yagmacılıgın oldugu dönemlerde toplam 4 kez uygulanmıştır.

3.2.3.3. Ogul Egilimi

Ogul mevsimi boyunca (23.6-7.7.1991 tarihleri ara-

sında 1 hafta aralıkla 3 kez kovanlarda sayılan ana arı

yüksükleri, kolonilerin ogul egilimi göstergesi olarak

kaydedilmiştir. Bu amaçla her grupta, bu dönemde 12-13

çerçeve arısı olan 2'şer koloni lA çerçevede kuluçkalıga

sıkıştırılmış ve ogul verme ortamı saglanmıştır. Caron

(1981), Haziran ve Agustos aylarında kovan hacmini % 25

ve % 50 daraltarak ogul egilimini saptamaya çalışmıştır.

3.2.4. Morfolojik Özelliklerin Belirlenmesi

Deneme kolonilerinde morfometrik ölçümler için

alınan işçi arılar kaynar suda haşlanarak daha önce numa-

ralanan kavanozlara konulmuştur. Bal arılarında önemli

morfolojik karekterlerden biri olan dil uzunlugunun daha

dogru bir biçimde saptanması için Ruttner (1988a), sıcak

suda haşlama yada eter ile öldürme yöntemini önermektedir.

Kolonilerden alınan işçi arı örnekleri 70 kısım % 95'lik


44

alkol 5 kısım formalin ve 25 kısım su ile hazırlanan koru-


yucu içinde buzdolabında bekletilmiştir (Karacaoglu 1989).
Her gruptan 5 koloni olmak üzere toplam 25 kolonide 20'şer

işçi arı örnegi üzerinde 13 morfometrik karekterin ölçümü


Alpatov (1929, 1948), Goetze (1940, 1964) ve Du Praw
(1965), yöntemleri ile yapılmıştır.

Ölçümler oküler mikrometre (0.01 cm) ile stereo


mikroskop altında yapılmıştır. Ölçüm sırasında herbir
arıya ait özelliklerin belirlenebilmesi için içinde çok
sayıda bölmeler olan bir kutuya her bölmeye 1 arı olacak
şekilde örnekler yerleştirilmiş ve koloniye ait tüm örnek-
lerin preparatları hazırlandıktan sonra ölçüm işlemine

geçilmiştir. Ölçümlerde ayrıca 3 ve 5 numara saatçi


cımbızları, makas, böcek igneleri, lam, petri kutusuna
hazırlanan parafin zemin, ince fırça ve slayt çerçevesi
kullanılmıştır.

Morfolojik karekterlerin biyometrik ölçümleri aşa­

~ıda belirtildigi şekilde yapılmıştır.

3.2.4.1. Dil Uzunlugu

Koruyucu solusyon içinde (70 kısım % 95'lik alkol 5

kısım formalin ve 25 kısım su) saklanan işçi arı sol el


ile tutulmuş ve dil, alt çeneden cımbızla tutularak gevşe­

tilmiş ve yukarı çekilerek çıkartılmıştır. Daha sonra açık

bir zemin üzerinde dilin alt çene parçaları ve kas


artıkları ikinci bir cımbızla temizlenerek geriye
submentum, mentum ve glossanın kalması saglanmıştır
45

(Şekil 3.1). Teker teker çıkarılan diller, lam üzerine


1 1 den 10'a kadar sıralı halde saydam yapıştırıcı ile ya-
pıştırılmıştır. Böylece her bir koloninin lO'arlı gruplar
halinde 2'şer lam üzerinde, dil örnekleri sabitleştirile-

rek ölçülmüştür.

--- -----------1

Şekil 3.1. Dil Uzunluğu

3.2.4.2. Ön Kanat Ölçümleri

3.2.4.2.1. Kanat boyutları ve indeksi

Arıların sağ ön kanatları gövdeye birleştiği yerden


cımbız yardımı ile koparılmış ve lam üzerine l'den ıOta

kadar sıralı halde 5 ml alkol ve 1-2 damla bal ile hazır-


46

lanmış solusyon kullanılarak fırça ile düzgün bir biçimde


yapıştırılmıştır. Böylece her bir koloninin lO'arlı grup-
lar halinde 2'şer lam üzerinde kanat örnekleri sabit leş-
tirilerek kanat genişliği ve kanat uzunlukları ölçülmüş­

tür (Şekil 3.2.). Kanat indeks değeri kanat genişliğinin

kanat uzunluğuna oranlanmasıyla bulunmuştur.

3.2.4.2.2. Kübital indeks

İşçi arı ön kanadının üst kısmında uzun radyal


hücre altında üç adet kübital hücre bulunur. Bunlardan
III. Kübital hücrenin tabanındaki 151° lik geniş açı oluş-

turan iki damarın uzunluklarının birbirine oranı kübital


indeks değerini verir. Kanat genişlik ve uzunluğunun öl-
çülmesi için hazırlanan preparatta bu iki damarın uzunlu-
ğu da ölçülerek indeks değeri hesaplanmıştır (şekil 3.2).

Şekil 3.2. Ön kanat


KU: Kanat Uzunluğu; KG: Kanat Genişliği; a,b: Kübital
Damarlar
47

3.2.4.3. Arka Bacak Uzunlugu ve Metatarsal İndeks Degeri

Arılarda bacak uzunlugu femur, tibia ve metatarsus


uzunluklarının toplamıdır. Ölçüm için arıların sag arka
bacakları coxa ile birlikte kopartılarak l'den lO'a kadar
sıralı halde slayt çerçeveleri içine yerleştirilmiştir.

Her bir koloninin lO'arlı gruplar halinde 2'şer slayt çer-


çevesi içine konularak hazırlanan bacak örneklerinde meta-
tarsus uzunlugu ve kalınlıgı ile tibia ve femur uzunlukla-
rı ölçülmüştür (Şekil 3.3). Metatarsus genişliginin, uzun-
luguna oranı metatarsal indeks degeri olarak hesaplan-
mıştır.

Şekil 3.3. İşçi Arının Arka Bacagı


Fe: Femur Uzunlugui Ti: Tibia Uzunlugui ML: Metatarsus
Uzunlugui MT: Metatarsus Genişligi
48

3.2.4.4. Tergit Genişliği

Dil, kanat ve bacakları koparılan arılar toraks ve


abdomenin son halkasından gerilerek parafin zemine böcek
iğneleri ile tutturulmuş daha sonra III. ve IV.tergit hal-
kasının orta hattından doğrudan ölçüm yapılmıştır (şekil

3.4) .

şekil 3.4. Tergit Genişliği

3.2.4.5. Keçe Kuşak, Parlak Zemin Genişlikleri ve Keçe


İndeksi

Tergit genişliğinin ölçümü için parafin zemine ge-


rilerek tutturulan arıda IV. abdomen halkasının lateral in-
deki orta hattan keçe kuşak ve parlak zemin genişlikleri

ölçülmüştür (Şekil 3.5). Bunun için petri kutusundaki


parafin zemin stereo mikroskop altında düşey biçimde tu-
tulmuştur. Keçe kuşak genişliğinin parlak zemin genişli-

ğine oranı bulunarak keçe indeks değeri hesaplanmıştır.


49

Şekil 3.5. İşçi Arının Karnı


a: Keçe Kuşak; b: Parlak Zemin; h: Kıl Uzunlugu

3.2.4.6. Kıl Uzunlugu

Parafin zemine gerilen arıda yine düşey pozisyonda


V. abdomen halkasındaki kılların yogun oldugu bölgede öl-
çüm yapılmıştır (Şekil 3.5).

3.3. Verilerin Degerlendirilmesi

Fizyolojik ve davranış özelliklerinden kolonilerin


yaşama gücüne ilişkin verilere, Khi-Kare Bagımsızlık Testi
uygulanmış, diger özelliklerle ilgili degerler tesadüf
blokları deneme düzeninde ve morfolojik özellikler ile
ilgili veriler ise iç-içe gruplar modelinde variyans ana-
lizi ile degerlendirilmiştir. variyans analizi sonucunda
gruplar arasında farklılık olan özelliklerde grup ortala-
50

maları hesaplanarak Duncan testi uygulanmıştır. Ayrıca

bazı özellikler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi ama-


cıyla korelasyon katsayıları da hesaplanmıştır (Düzgüneş

vd. 1983, 1987).


51

4. BULGULAR VE TARTIŞMA

4.1. Fizyoıojik Özellikler

4.1.1. Yaşama Gücü

Deneme gruplarında, kış koşulları, gezgincilik, ko-


van kontrolleri ve uygulanan testlerden dolayı ana arısını

kaybederek deneme dışı kalan koloniler belirlenmiştir.

Araştırmada uygulanan çeşitli testlerin kolani düzeni üze-


rine olumsuz etkileri gözönüne alındığında yaşama gücü
verilerinin grupların gerçek karakteristiği olması bekle-
nemez. Ancak bu sonuçlar grupların aynı koşullarda birbir-
leri ile karşılaştırılmalarında kullanılmıştır.

Araştırma süresince deneme dışı kalan kolonilerin


sayıları ve oranları çizelge 4.1'de verilmiştir.

Çizelge 4.1. Gruplarda Deneme Dışı Kalan Kolani Sayısı ve


Oranları

Deneme Dışı Kalan Kolani


GRUPLAR
Sayısı (n) Oranı (%)
FAÜİ 4/10 40.0
BAAE 5/10 50.0
TKV 4/10 40.0
EZAE 2/10 20/0
ATAE 0/10 O/O

Çizelge 4.ı'in incelenmesinden de anlaşılacağı üzere


grupların çeşitli dönemlerdeki kolani kayıpları arasında

belirli bir faklılık görülmesine karşılık, yapılan Khi-


52

Kare Bagımsızlık Analizi sonucu elde edilen X2 = 7.619 de-


geri, istatistik olarak önemsiz (P > 0.05) bulundugundan
kolani kayıplarının gruplara bagımlı olmadıgı söylenebi-
lir. Ancak yaşama gücü FAÜİ, BAAE ve TKV gruplarına göre
daha yüksek olan ATAE ve EZAE gruplarının bölgesel koşul­

lara daha iyi uyum gösterdikleri de düşünülebilir. Nitekim


Dogaroglu (1981), Anadolu arılarının kuzeyekolajisi arı­

larına göre daha düşük kolani yitirme oranı gösterdikleri-


ni bildirmiştir.

4.1.2. Ana Arı Agırlıgı

Ana arı koloninin gelişimi ve veriminde en önemli


etkenlerden biridir. Ana arı agırlıgı ile kolani gelişimi

ve verimi ilişkilerinin incelenebilmesi için denemede kul-


lanılan ana arıların yöntem bölümünde dnlatıldıgı gibi
kolonilere kabul ettirildikten sonra tartılarak agırlık­

ları saptanmıştır.

Araştırmada kullanılan ana arıların agırlıkları

Çizelg~ 4.2'de verilmiştir.

Ana ara agırlıklarının karşılaştırılması amacıyla

yapılan variyans analizi sonucu gruplar arasında farklılık

bulunmuştur (P < 0.05). Aynı gruptaki ana arılar arasın­

daki fark ise istatistik olarak önemsizdir. Ana arı ağır­

lıgı ortalaması TKV grubunda digerlerine göre daha yüksek


olmuş en düşük ana arı agırlıgı ortalaması ise BAAE gru-
bunda tesbit edilmiştir.
53

Çizelge 4 . 2 . Gruplara Göre Ana Arı Agırlıkları ( g)

KOVAN FAÜİ BAAE TKV EZAE ATAE

1 0.241 0.237 0.242 0.224 0.209

2 0.243 0.216 0.266 0.257 0.245

3 0.237 0.192 0.232 0.236 0.242

4 0.216 0.212 0.247 0.255 0.212

5 0.217 0.210 0.229 0.246 0.221

6 0.245 0.213 0.253 0.231 0.236

7 0.225 0.221 0.260 0.205 0.208

8 0.195 0.251 0.228 0.236 0.219

9 0.221 0.228 0.197 0.228

10 0.230 0.217 0.232

X 0.227 0.219 0.243 0.230 0.225

Sx 0.0049 0.0064 0.0049 0.0063 0.0043

Ana arı agırlıgı ortalamalarına uygulanan Duncan

testi sonucu yalnız TKV grubu ile BAAE grubu arasındaki

fark önemli bulunmuştur (P < 0.05).

Araştırmada ana arı a~ırlıgı ile ergin arı gelişimi,

kuluçka alanı gelişimi ve bal verimi arasındaki korelas-

yonlar ilgili bölümlerde ayrıca tartışılacaktır.

4.1.3. Ergin Arı Gelişimi

Araştırmada, kışlama, gezgincilik ve uygulanan tek-

nikler nedeniyle BAAE grubundan 5, FAÜİ ve TKV grubundan

6'şar EZAE grubundan 8, ATAE grubundan ise 10 koloni dene-

meyi tamamlayabilmiştir. Bu kolonilerden 21 gün aralıklar-


54

la 13 dönemde elde edilen arılı çerçeve sayıları ile ilgi-


li gözlemlerin,tanımlayıcı değerleri çizelge 4.3'de veril-
miştir.

Arılı çerçeve sayısı bakımından gruplar arasındaki

farklılık önemli bulunmuş (P < 0.01), ancak grup x dönem


interaksiyonu önemsiz olmuştur.

Deneme süresince çeşitli dönem ve yörelerdeki arılı

çerçeve sayıları Şekil 4.1'de verilmiştir.

Kış dönemi olan 17.11.1989 tarihi ile 24.2.1990 ta-


rihleri arasında ölçüm yapılmadığından Şekil 4.1, bu böl-
gede kesikli çizilmiştir. 1.9.1990 ile 13.10.1990 tarihle-
ri arasında ise yağmacılık başlatma endişesi ile yapılama­

yan ölçüme ragmen, salgı balı ortamında ergin arı mikta-


rının doğalolarak azalacağı düşünüldüğünden bu bölgede
sürekli çiziımiştir.

Şekil 4.1'in incelenmesinden de anlaşılacağı üzere


1990 kışı öncesinde kolonilerdeki arılı çerçeve sayıları

en az düzeyde iken Nisan döneminde populasyon yoğunluğu

artmaya başlamış Temmuz-Ağustos döneminde ise en yüksek


düzeye ulaşmıştır. Karapınar yöresine gidildiğinde uygun
flora koşulları oluşmadığı için önce populasyon gelişimin­

de azalmalar olmuş, (ancak FAÜİ grubu kolonileri bu


dönemde de gelişimini sürdürmüştür) daha sonra nektar akı-
55

çizelge 4.3. Ergin Arı Gelişimine İlişkin Tanımlayıcı


Degerler

(: ii i. L F: 11 TAR i II L f. R i V f. R ii ı. G F. ı. F. R

I\N1AI,YA- KF~'F.R AnANA- KARATAŞ KONYA- KARAPINAR SIVAS K,\RAÇ,IYIR FETlIIYE KUŞADAS
r----4---~---,---+---,---+---r---4--.--r--- ---
\9-) lO-(ı 21-7 1-9 u-ıo
2R-IO 17 -I i 17-) 7-4 2R-4
..~ :---1----+---+---+---+---1----·- ---- ~- -.--
LO

I'). >ll 16.50 16.,0 14.17 11.67


') .00 Lı. :ıO ~,"OO
________ ---~
5.71 8.67
. _ - -
10.n7
_ _ _ _o
13.67
-~-- ---- ---- ---
[1. Il O. Il O .•' i 0.44

10.00 10.0(1 9.00 8.00


rı in ,', ,no i" "i(1 1.50 1. QO ı. 'O
__ _ _ _r,_
. 50 6 . QO ....___8... __
_ 1--- ___ QO . _________
i O. 00 o - - . - ----11----1

.on ~" so ). ;0 h.50 8.00 10.0014.00 18.00


----+---+------ ---- -_._-- ---- - _.. - - - ----
20.00 20.00 20.üO 18.00 14.00

5 5

tı , SO I" ".0 }. Rf. ~:_7_1____5_...~._7-+-_6_._4..2-1._6_._08_ 8_ ı--..L_I..' _1..


1-----9_...5.. 7 1__~12::.;..::3.:.0j--ı:..:ı:.... .:.7::.0+-~8:...._704 _:..5:..:.8:.........ı

0.80 0.S2 ı. 24 ı. J3 _ . _2.22 2.63


_ _1-_ _ _1 2.64 1.91
ıı. i ) O. Ili 0.26 0.1+1 0.54

_~f~.l1..___~:OO____ ~..:.llcı. __.2_._5..0_ .__2_.0_0_. ___ı _.O_O_t__I'_·_o_o_I__I'_·_oo_~o~ _ rı. 001--...:..


6 .-,5_0.+--_4"':'.:.°.c..°·f~_2_._00'--ı-_ı__._oO'--t

19.00 18.00 13.00


~t;1k 5.00 5.00 __ ..<-.-.50_ _5...~. ~~ ~~.::.3.:...0::.-0,_+_::.;15::.:...::0..::0-ı __.1-,8_._00
(, 6 6
9

9. ii, LL. 7 i 14. OU 11,.17 9.92 6.92


j( 4.19 4. n J.94 i,. )) 5.28 6.43 6.50
_ _ _ ~.~j...--__ı---+------ - - - . - - - -----1----1-----1
- _••• ' - - - - - - -- _ _ _o

0.81 1. 2.04 2.65 2. II ı. 55 1.23


Si{ 0.14 O. t 2 0.2 J 0.36 O. i, 7 0.90 }4
- - - - f--_.---
4.00
20.00 20.00 20.00 13.00 10.00
5.on 5.00 5.00 h.OO 7.50 9.00
______9.00
___13.00
_ .___
~ ._ _---.- _____ 1___ -+___ 1

888 8 8
il 10 LO 8
_..____________-+-.--- _. ____ 1_ _ _ _ 1_____ 1-----_. -----1-----+---1
i--------j----
5.0'; 4.67 s.ıı 6.Sh 7.81 7.75 11.50 15.25 15.75 t6.7', ıZ.75 8.56
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _.1--_ _, _ _ _ - - - 1------ - - - _-·--11----1
1.21' 1.IC 1.50 1. 24 O. )4
0.14 0.20 0.4 B 0.22 0.37 0.70 0.~9
" O. i}
_. _________ .1----_--1-_ _ . ---1----- - ' - ' - . - - .-.--.-' ---.+-----+-----1
nin /1 .00 6.50 i• . 00 2.50 6.00 7.00 5.00

tl.1k 5, '")0 5 . ~,o (, . Qn


__. _ . _ ._-,._. _ _ _ _ 1------.
iJ . 50 7. ,O 10.00 12 . on 17 .00 2o . QO
_ _ _ - . - - - - . - - - - - _____.{ _ _ _
16.00
-+___ i
10.00

LO 10 LO 10
LO LO LO 10 10 10 10 10 LO
._. ______ ._ ' _ _ -1--'_ _ ' _ _ _ _ - - - - - - - - .---._. _. _____-1------1-----1

/•. ~5 4.05 4.liO 6.05 7.256.85 8.9011.15 lJ. I'( t3.70 8.10 5.60
4.10 ._. _ _ _ _ _ 1------- _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ - - - - - - - - _ _ _ _ 1-.0......._--\

0.20 0.22 0.)2 0.43 0.1,2 0.77 0.97 t.2. L4S 1.41 0.98
0.03 O. \1,
.___ ~_ - - - f - - - - - _ _ _ ._ _ _ ----- ~~~ __- - - 1 - - - - 1
4. SO 5.00 5.00 6.00 9.01 7.00 4.00 3.00
~f i il i" )0 ) .00 J. SO 5.00
-..----~ ----'1------1------1----- - - - - - - - . - - - ---~ - - - - . j - - - -
9.00 9.00 ii, .00 1) .00 19.0( 20.00 15.00 10.00
ı n"k 5.00 5. SO ) .00 5.50 7. SO
56

FAO!
BAAE
TKV
EZAE
ATAE

~;
i
i

ı ı ı ı ı ı ı ı ı
lıj 2'0_10 17_11 2L,_2 173 7_4 28_4 RS 9_6 30_6 2U 1L8 L9 1L10
--19 89--·-t-·_~-- .._-~~~~~~-19 90 --------~--~~~~-1

'"thıye l/,ntalYL Kemer !Karalas i (arapınar i Sivas _Karacayır !fi:>lhiye iK usa C!a s i i
DOı'lEM VE YORELER

Şekil 4.1. Grupların Arılı Çerçeve Ortalamalarının Dönem


ve Yör~lere Göre De~işimi
57

mı yeterli düzeye ulaşınca gelişme hızlanmıştır. Karaçayır

yöresinde bal hasadı yapıldıktan sonra salgı balı için


yeterli flora olmaması nedeniyle Fethiye'ye gidilmekte
gecikilmiş, bunun sonucu olarak koloni populasyonlarında

oransal azalma olmuştur. Nektar yetersizliği Fethiye'de de


sürdüğünden populasyon azalması burada da devam etmiştir.

Kuşadası'nda görülen azalma ise salgı balı ortamının doğal

bir sonucudur. Denemeyi FAÜİ grubu değerlerine göre daha


yüksek arılı çerçeve sayısı ile tamamlamış bunu EZAE, TKV,
BAAE ve ATA E grupları izlemiştir.

Arılı çerçeve sayıları ortalamaları FAÜİ, EZAE, TKV,


ATA E ve BAAE gruplarında sırasıyla 10.23±0.61, 9.44±0.48,
7.96±0.55, 7.64±0.35 ve 6.99±0.52 olmuştur. Ortalamalar
arasındaki farklılığın belirlenmesi amacıyla bu değerlere

uygulanan Duncan testi sonucunda EZAE ile FAÜİ, ATAE ile


TKV ve BAAE grupları arasındaki farkın dışında BAAE ile

TKV grubu arasındaki (P < 0.05) ve diğer gruplar arasın­

daki fark (P < 0.01) önemli bulunmuştur.

Deneme süresince ergin arı gelişimideki değişim in-


celenirse en yüksek populasyon büyüklüğünün FAÜİ grubunda,
en düşük populasyon gelişiminin ise BAAE grubunda olduğu

görülür. BAAE grubunun en düşük ana arı ağırlığı ortalama-


sına sahip olması populasyon gelişimindeki düşüklüğün ne-
deni olarak açıklanabilir. Bu durum, Khide~heli ve Mched-
lishvili'nin (1969), daha ağır ana arıların daha fazla yu-
murtladığı böylece daha büyük koloniler oluşturduğu yolun-
daki bildirişi ile uyum içerisindedir.
58

Ancak kolonilerin ergin arı ortalamaları ile ana arı

ağırlıkları arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla

yapılan istatistik analizde bu iki özellik arasındaki

ilişki (r= +0.145) önemsiz bulunmuştur.

FAÜİ grubunun ergin arı gelişiminin diğer gruplardan


üstünlüğü, bu konuda ülkemizde Doğaroğlu (1981) tarafından

yapılan çalışmada da Muğla grubunda saptanmış oluPi bu yö-

re arısının göreceli olarak daha büyük populasyonlar oluş­

turma özelliğini ortaya koymaktadır.

4.1.4. Kuluçka Alanı Gelişimi

Grupların kuluçka alanı gelişiminin belirlenmesi


için deneme süresince tüm kolonilerin yavrulu alanları

yöntem bölümünde açıklandığı gibi ölçülmüştür. Denemeyi


tamamlayabilen, BAAE grubundan 5, FAÜİ ve TKV grubunda
6'şar, EZAE grubundan 8 ve ATAE grubundan lA koloninin
yavru alanları ile ilgili gözlemlerin, tanımlayıcı değer­

leri Çizelge 4.4'de verilmiştir.

Kuluçka alanı gelişimi yönünden farklılığın belir-


lenmesi amacıyla yapılan variyans analizi sonucunda grup-
lar arasındaki farklılık önemli bulunmuş (P < 0.01), ancak
grup x dönem interaksiyonu önemsiz olmuştur.

Deneme süresince çeşitli dönem ve yörelerdeki kuluç-


ka alanı gelişimleri şekil 4.2'de verilmiştir.
59

çizelge 4.4. Kuluçka Alanı Gelişimine İlişkin Tanımlayıcı


Değerler

G ii l L E tt T il R ı ii LER i V E ~ il L (~ ELF. R
:nIWI.AR
·-rIIıIYE AIJANA- KARATA~ KOI1YA- KARM'1NM slv,ıs- KARAÇAYIR F€TII!YE KUŞADAS
----,._--- -- ----- -r~--I
17- i i 74 -7 17-1 7-4 2A-4 19-, 9-n J\ı-fı Ll-7 11-8 1-9 13-10

8 7
LO
-_.. ~-- - -6- - - ----_._- f, f,
- --_._-
(,
"
- -6 - - -6- - - -
6

171.1 i 7RR '124 1146 5942 4 i 1:; 251\6 2165 1956

Sx i UJ A9 JtO s 7) 548 441 245

R/ıB 17.1" i LO'; 2523 1.71,2 2521 ıS28 641 955


----f----
II<ık 1189 15B2 n745 ROJ4 6848 ,498 8902 5642 ı Inn 2885 3002
----_. - - - - - - - - ----- - - - - -
ii 6 6 5
--- ---II---j---
, i 187 148 ) 531 1544 3668 3752 4205 3623 3973 1662 1044 583
----- -----r----+---- t - - - - - i i - - - -
Il" i Rf,

~i i il 89 268 815 17182402 2421 LLSO 2835 598 298 O


... _- ----- ------ . _ - - - - - - - - - - ! - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - t - - - - - t - - - - t
H:ık j(,J6 i lA8 5255 5650 6068 i. 8 112 5707 5702 2903 1799 2122
-------- - - - - ------ --.-----f---- - - - - - - - - - - ---o - - - r - - - + - - - - I
q 9 9 7 7 6 6 6
---~--.. - " - - - - - - - - - - - - - . - - - - - - - - ~---!___-- - - - - - - - - -----·1-----1:---1-----1
41\8 1539 1059 4260 3710 335 i 5041 3746 2009 1342 406

Sx 102 ı Id Bl 242 577 714 554 J82 751 5(,3 216 196 104
----.-- - - - - ----~-- - - ---- ----- ---- ---1----+---
1164 155 Bii3 1462 1163 1917 14 i 7 18'1~ IllJ I , 1270 636 O
.------- - - - - - - - - - 1 - - - - - 1 - - - - · ---.1------ - - - - - - - 1 - - - + - - - - - 1

LO LO 9 9 R 8 8 8 8 8 8 8 8
...----- ------r---- ---. ----- - - - - f - - - - - - - - - - - - - 1 - - - + - - - 1
17~fi 967 2S09 6919 5218 4858 4175 599 0 4246 2747 2245 101
----.--- - - - - - - - - . - - - - - - - - - ---.-.-~----- .-----f-----.f--"--+---!
Ild 11.0 169 30) 482 LLS l80 19 /, Vd 202 213 358 170
-.---.. --- -------- - . - -..- - - - - - - - ------1------ - - - ' - - -----I-------.f--"--+----1
tli n 1146 378 1096 204" 3996 362'\ 50J' 3207 1881 955 ıos

IRI,] 2620 2103 1.005 6390 6497 6988 5)/.7 8700 47 /.2 )715 4001 1541
.------ ------ . - - - - - - - - - - - - - .----- .---.----- --------1------1----1
LO LO 10 10 10 LO LO LO LO ıo LO 10 10
- . - . - - - - - - - - - - - - - - - - - - . - - - - ------ - - - - - - - - - -.----1-----;
1471 ın] 520 1810 4086 4274 Idll 1821, 4ROJ 3727 !JS9 995 323
. -- - - - - - - - . - - - - - - - - - - - - - ------- ----.-- - - - - - f - -..- - - - - - - - I - - - - 1 : - - - - 1
(, \ 5(, ) i ıso 484 116 288 776 329 267 218 171 134
-.------. ----- - - - - - - 1 - - - - -.---- - - - f-------- ---.--.

r1ifl ı Ilfi i JI. 2 i6i 1108 1581 2638


- - - ---1----- - - - ----.
22/.9 2)6) 2838 2692 631 O o
269/, 6318 5416 5204 I.A88 5721 5478 2819 1596 1213
60

7C00

S5G0
FAO!
8AAE
ıKV
scco
;\ 1\ EZA.E
ATAE
sSOO
'! \"
J \ : \
J

I
1/"-, !i \
'.
\
50CO
,/ i
J
/ 1 "\
"~, ' 1i' , i\ "\
i
,! i \\\ \'
! 'i!1;;\\\ \\

ıVf\ J \~\\,\\
,Ili
4 SOO
Iı \, f\~,~
. ,_---'\ :' i '\ \\

/\ /
4000 ! :( i
/ ' / \ '"\
'\ /
/1 \~
I,ii / // \' !'lJ
i

\'1'\\
,

! f! -r- '" '\lı


\
\\
J

~\
3 SOO

!!i !; // "'J \ \\\


r"
,:.: 3000 tl /
! \ \\
,~

I i
, JJ \ \\
\ \

i :! i
I ,J

\i~ 'I

,
"
'

:~
Lo
Jl.
2 SOO
!
! !il
f i
\\,\ \
1\ '-

-'
"-1
W ! !!i \\ \ "~
2000 LLL \\\\ \,
-
f I'
' ,\ '
.i! ; iii \ \ '
-cı::
i ," /i \\

'.
'
-'
-cı::
i .
/
,

ı
\\
\ \

1SOO /j/
if ! /f
1'.. \ \ \\
' \,
1/ /~/ ,i / \

f
<ı:
/ /'
i.
i / i
i
i J \ . \'" \ \
/
x: ı/ / ,,~~\ \ \\
I' "'"' \
\j
~')
-'
1000
::o i ( "-.... ,
x: i : ,,',,~ '. \
1('
i '" ~ , " " ,\ " ,
SOO
"\
'..:

ı ı ı ı i ı
:9-.5 L6 30_6 21_7 1Lg L9

1--1989 ~ 9 90 - - - - - - - - - - - 1

[Fethiye i Antaly2_ [<emer [Karatas [Karapınar i Sivas _Karaçayır IFelhiyel Kus<ıdas i i


OONEt1 VE YÜRELER

Şekil 4.2. Grupların Kuluçka Alanı Gelişimi Ortalamala-


rının Dönem ve Yörelere Göre Degişimi
61

şekil 4.2 incelendiginde yıl boyunca kuluçka alanı

gelişimindeki degişimin arılı çerçeve sayısındaki degişim­

le uyum içinde oldugu görülmektedir. Aslında bu beklenen


bir durumdur, çünkü ergin arı gelişimi kuluçka alanı geli-
şiminin bir sonucudur.

Deneme gruplarında kış döneminde kuluçka alanı ol-

dukça azalmış olup, kesikli bölgede belki de O olmuştur.

Karataş yöresinde narencıye sezonunda ise gelişme hızlan­

mıştır. Karapınar yöresinde bal akımının yetersiz oluşu

nedeniyle kolonilerin yavrulu alanlarında önce oransal bir


düşüş gözlenmiş daha sonra netkar gelimi yeterli olunca
kuluçka alanı gelişimi tekrar artmaya başlamıştır. En
yüksek kuluçka gelişimi ise Karaçayır yöresinde olmuştur.

Bu yörede nektar akımı en üst düzeyde iken koloniler bala


öncelik verdiginden kuluçka gelişimi yavaşlamış, daha önce
anlatılan nedenle nakilde gecikildigi için kuluçka gelişi­

mi iyice azalmıştır. Nektar yetersizligi Fethiye'de de


sürdügünden yavru üretimi azalması burada da devam etmiş­

tir. Kuşadası'nda görülen azalma ise salgı balı ortamının

do~al bir sonucudur.

Hemen hemen tüm yörelerde FAÜİ kolonileri en yüksek


kuluçka gelişimi saglamışlar deneme sonunda da en geniş

kuluçka alanı bu grupta gözlenmiştir. En düşük kuluçka


alanı gelişimi ıse BAAE grubunda olmuştur.

Deneme süresince, kuluçka alanı gelişimi ortalamala-


rı sır~sıyla FAÜİ grubunda 3276±229 cm 2 , EZAE grubunda
3225±lS3 cm 2 , TKV grubunda 2570±212 cm 2 , ATAE grubunda
2556~153 cm 2 ve BAAE grubunda ise 2373±205 cm 2 olmuştur.
62

Ortalamalar arasındaki farklılığın belirlenmesi amacıyla

yapılan analizde FAÜİ ve EZAE gruplarının, BAAE, ATAE ve

TKV gruplarından farkı önemli bulunmuştur (P < 0.01)

Kuluçka alanı gelişimi ile ergin arı gelişimi uyumlu

olup, kuluçka gelişimi ergin arı sayısının artışını des-

teklemiştir. Bu konuda iki özellik arasındaki ilişkinin

belirlenebilmesi amacıyla yapılan istatistik analizde er-

gin arı ortalaması ile kuluçka alanı ortalaması arasındaki

ilişki (r= +0.922) istatistik olarak önemli bulunmuştur

(P<O.Ol)

Yavru üretiminin bahar döneminde hızlanması Haziran

ayında ise en üst düzeye ulaşması Wille vd. 'nin (1984)

bildirişleri ile uyumludur.

Kolonilerdeki kuluçka alanı gelişiminin ana arı

ağırlığı ile ilişkisi (r= +0.144) istatistik olarak önem-

siz bulunmuçtur. Ancak ana arı ağırlıkları en düşük olan

BAAE grubunun kuluçka alanı ortalamasının da en az oluşu,

Fıratlı (1982) tarafından ağır ana arıların daha fazla ve

uzun süre yumurtlama yeteneğine sahip olduğu yolundaki


bildirişi ile uyumludur.

4.1.5. Uçuş Etkinliği

Deneme süresince değişik dönemlerde 4 yörede yapı­

lan uçuş etkinlikleri ile ilgili gözlemler Çizelge 4.5'de

verilmiştir.
63

e 4.5. ların Ortalama ve lam 2\rı

Sayıları

VE DÖNEMLEH
GHUPL;\H TOPLAM
Antalya Adana Konya S~ 'vas UÇAN
Kemer Karataş Karapınar ır ARI
24.2-17.3 7 .4-28.4 19.5-9.6 30.6-11.8 SAYISI

58.5 68.6 88.0 65

6~3 3L. 4.6 300

erK\! 1 .O 49 . 5 60.3 3.0 416

.J" 4 .O •O 362

Z\ iTı
iC l-
ın o. 30.5 43.0 .0 326

TOPLAM 186 30 34 7 9 1869


/\RI

etkin ne i l şkİn rı qrup re

J ı Şe}::. i .3 ' de ver Imi J.r.

/ -

ek 1 rı Degiş lerdeki Etkinl leri


64

Uçuş etkinliği birim zamanda uçuşa çıkan arı sayısı

ile belirlenir. Bu aynı zamanda koloni gücünün bir göster-


gesidir.

Denemede, değişik yörelerde uçuş etkinlikleri gözle-


nen kolonilerin bu yörelerdeki ortalama uçuş etkinliği ile
birlikte grupların tüm dönemlerdeki toplam uçuşa çıkan arı

sayıları da saptanmıştır.

Gözlemlerin yapıldığı tüm dönemlere göre gruplarda-


ki uçuşa çıkan toplam arı sayıları bakımından FAÜİ 465
uçuş ile birinci; TKV 416 uçuş ile ikinci; EZAE 362 uçuş

ile üçüncü; ATAE 326 uçuş ile dördüncü ve 300 uçuş ile
BAAE sonucu olmuştur.

Uçuş etkinliği yönünden gruplar arasında farklılığın

belirlenmesi amacıyla grup ortalamaları tesadüf blokları

deneme düzeninde değerlendirilmiş ve yapılan varyans ana-


lizi sonucunda gruplar arasındaki farklılık önemli bulun-
muştur (P < 0.05).

şekil 4.3'de de görüldUğü gibi grupların uçuş etkin-


liği ortalamaları kış döneminin geçirildiği Kemer yöresin-
de en düşük düzeyde olup Karataş, Karapınar ve Karaçayır

yörelerinde artış göstermiştir. Aslında nektar kaynağının

bolluğu ve koloni gelişiminin bir sonucu olarak bu durum


beklenir. Nitekim Szabo (1980) bal akımının başında, orta-
sında ve sonunda yaptığı gözlemlerde uçuş etkinliği ile
koloninin ağırlık artışı arasında doğrusal ilişki bulmuş­

tur.
6S

Tüm dönemlere göre uçuş etkinliği ortalamaları FAÜİ,

TKV, EZAE, ATA E ve BAAE gruplarında sırasıyla S8.3S±14.69,


S2.20±13.94, 4S.40±7.22, 40.9S±11.Sl, 37.73±9.02 olarak
saptanmış; ortalamalar arasındaki farkın hangi gruplardan
kaynaklandığının belirlenmesi amacıyla yapılan analizde
ise FAÜİ grubu ile diğer gruplar arasındaki (P < 0.01) ve
TKV grubu ile ATAE grubu arasındaki (P < O.OS) farklar
önemli bulunmuştur.

Uçuş etkinliği kolonideki ergin arı miktarı ile


uyumlu olarak değişmektedir. Karapınar yöresinde kuluçka
alanındaki azalmaya rağmen uçuş etkinliğinin artış göster-
mesi bu dönemdeki ergin arı sayısının çokluğundan kaynak-
lanmaktadır.

EZAE grubunun dışında bütün dönemlerde grupların

uçuş etkinliği oransalolarak artış göstermiştir. EZAE


grubunda gerek Karapınar gerek Karaçayır yöresindeki az
da olsa azalış, bu grubun bal verimini olumsuz yönde etki-
lemiştir.

4.1.6. Bal Verimi

Deneme süresince uygun flora koşullarının olduğu 3


yörede bal hasadı yapılarak kolonilerin bal verimleri sap-
tanmıştır. Denemeyi tamamlayabilen BAAE grubundan S, FAÜİ

ve TKV grubundan 6'şar, EZAE grubundan 8 ve ATAE grubundan


10 adet kolonide 3 yörede de bal hasadı yapılabilmiştir.

Bu kolonilerde Karataş yöresinde narenciye, Karaçayır yö-


resinde kırçiçeği ve Kuşadası'nda da çam balı hasadı yapı-
66

larak yıllık toplam bal verimleri saptanmıştır. Yöntem

bölümünde belirtildigi gibi kovanlardan süzme bal elde

edilmiş ve koloninin gereksinimi olan bal hasat edilmemiş-

tir. Karapınar yöresinde kovana gelen bal ancak kendileri-

ne yeterli düzeyde oldugundan burada hasat yapılmamıştır.

Grupların hasat yapılan yörelerdeki verimleri ile

yıllık bal verimleri ortalamaları Çizelge 4.6'da veril-

miştir.

Çizelge 4.6. Grupların Yörelere Göre ve Yıllık Bal


Verimleri Ortalamaları

YÖRELER VE DÖNEMLER
GRUPLAR n YILLIK TOPLAM
Karataş Karaçayır Kuşadası
17.3-24.4 9.6-11.8 1.9-13.10

FAÜİ 6 2.917±O.638 11.S00±1.610 9.420±1.440 23.8JO±2.840

BAAE S 2.300±0.S83 8.000±J.949 7.200±O.490 17.S00±1.SOO

TKV 6 2.S83±O.S39 10.000±0.931 7.S83±0.712 20.170±1.810

EZAE 8 2.187±0.S34 LO.620±1.2S0 6.688±0.713 19.500±1.690


-----"
ATAE 10 2.300±0.389 11.200±0.892 6.2S0±O.443 19.7S0±1.030

Grupların yıllık toplam bal verimi ortalamaları dik-

kate alınırsa; 23.83±2.84 kg ile FAÜİ grubunun birin-

ci sırada yer aldıgı, 20.17±1.81 kg ile TKV grubunun

ikinci oldugu, 19.7S±1.0J kg ile ATAE grubunun üçüncü,

19.50±1.69 kg ile EZAE grubunun dördüncü ve 17.S0±1.S0 kg

ile BAAE grubunun ise sonuncu oldugu görülmektedir.

Bal verimi yönünden gruplar arasındaki farklılık

istatistik olarak önemsiz bulunmuştur.

Yörelere ve dönemlere göre grupların bal verimi

ortalamalarının degişimi Şekil 4.4'de verilmiştir.


67

1= l
i
10
1
-i

8 J i

6 L
c:ı
~

F/Inı
.,-
'=
:x
i i
BAAE
TKV
LU
> EZAE
--1
-o:
co J ATA E

i
~
i
i
0 i
(~ar'at2s Karac2yır Kus ada s i
17.: _ 24 4 96_1~B 19 _13.10
y EL~R 'IL: ootL Ei"'ll EK
Şekil 4.4. Yörelere Göre Grupların Bal Verimi Ortalamala-
rının Degişimi

Şekil 4.4 incelenirse, Karataş yöresindeki narenciye


balı veriminin olduça düşük oldugu görülür. Bunun başlıca

nedeni kalonilerdeki yavru üretimidir (şekil 4.2). Nitekim


bu dönemde bütün kolanilerin yavru yetiştirmeye öncelik
verdigi ve bu nedenle gelen balın burada kullanıldıgı

düşünülebilir.Populasyonun en yüksek düzeye ulaştıgı Kara-


çayır yöresinde ise kuluçka alanı gelişimi bütün kalani-
lerde yavaş yavaş azalış göstermektedir. Bu durum artık

kalanilerin yeterli populasyan büyüklügüne ulaştıgını ve


bal üretimine öncelik verdigini göstermektedir.

FAÜİ grubunun kolanilerinin en yüksek, BAAE grubunun


ise en düşük bal verimi saglaması, güçlü kalonilerin bal
68

verımının daha fazla oldugunu göstermektedir. Bu durum

Harbo (1985) ve Atwal ve Sharma'nın (1970), bildirişleri

ile uyumludur.

Salgı balı florası nem, sıcaklık, böcek gibi birçok

faktör tarafından etkilenmektedir. Karaçayır yöresinden

Fethiye yöresine nakledilen koloniler çam balı ortamının

uygun olmayışı nedeniyle Fethiye'den de Kuşadası'na nakle-

diııniştir. Fethiye'de populasyon gücü,zayıf floradan ötürü

azalmıstır. Kuşadası'na, Feth 'ye göre daha zayıf kolo-

njlerle gidildigi için 5a10ı balından yararlanma istenilen

ölçüde olmamıs tı L'. Çam balı ortamında populasyonda

beklenen azalma da bul1zı er~lenince koloniler in bal

Erqin Ctrı "'lE? kulu d li'lnJ rj r: J ıçırıu yönünden

ı\ırt~ ~~ cJıubun;cı görc~ daha ü:="tün ol.lIJ E~l\~: yt'ubunun bal

Verlf,'Uıın ı\TAE ye göre az oluc,;u öu kolonilerin yavru üre-

timLrie önceıik verdiGi; AT/\E g;:'libunun ise bd L üretimine

öncelik verdigi ~;eklinclL' ,/urulIlldn.ı\Jili .. T1(1j CIL bunun 'y'avru

ü r'('t i mi ) .

cok bd] üretimine öncelik verdiqini göstermektedir.

C:ruplarJ,n Dcı~ verimi O:ct.3J~lmalar} i le ana ar] agır-

1 Lg ı i e>rCj ı II ar ı 'ıe kul u(;ka a lan ı ge li::;, imi ortalamalar]

arası:,clcı}:i iliskiler de incelenmi~tir. Gi,} veriminin ana

arı jeLıg} ilc ili:::?kisi (c= ,O.OU) istatistik olarak

bulunn'llstur. i II cl r] cr c 1 i ::;. i [il j V L' k u 1 u (,: k d ~,L cl n 1

rjeli 9 1minin e lJ(J.l \ıc~r inj olumlu ybnde etkilediqi be-


69

lirlenmiş olup, bal verimi ile ergin arı gelişimi arasın-

daki ilişki (r= +0.551) ve kuluçka alanı gelişimi arasın­

daki ilişki (r= +0.534) istatistik olarak önemli bulunmuş­

tur (P < 0.01). Diğer bir deyişle güçlü kolonilerin bal


verimleri de fazla olmuştur. Araştırma sonuçları Donald
ve Norman'ın (1983), sırlanmış yavru alanı ve ana arı

ağırlığının bal verimi ile doğrudan ilişkisi bulunduğu

yolundaki bildirişi ile kısmen uyumludur.

4.2. Davranış Özellikleri

4.2.1. Hırçınlık

Kolonilerin çeşitli dönemlerde yöntem bölümünde


anlatıldığı şekilde yapılan hırçınlık testi sonuçları, Çi-
zelge 4.7'de veriımiştir.

Çizelge 4.7. Grupların Çeşitli Yöreler ve Dönemlerdeki


Ortalama ve Toplam İğne Sayıları

YÖRELER VE DÖNEMLER
GRUPLAR TOPLAM
Karapınar Karaçayır Fethiye İGNE
19.5-9.6 30.6-21.7 lL. 8-1. 9 SAYISI
FAÜİ 20.0 15.5 23.0 117
BAAE 39.0 30.0 64.5 267
TKV 30.0 19.0 26.0 150
EZAE 26.0 32.5 39.0 195
ATAE 48.5 29.0 54.5 264
TOPLAM 327 252 414 993
İGNE
SAYISI
70

Yörelere göre grupların hırçınlık egilimleri şekil

4.5'de verilmiştir.

FA01
BAAE
70 TKV
EZAE
60 ATAE
«
~ SO
..-J
«
f-
o:: i
o ~.

>-
«
V1
2
w
Z

o ...L---r--------,---------....,---
Kar a pına r Karaeayır Fethiye
195 _ 9.6 30 L 21.7 11.8 _ 1.9
YÖRELER VE DONEMLEii

Şekil 4.5. Yörelere Göre Grupların Hırçınlık Egilimleri

çizelge 4.7 ve Şekil 4.5 incelenirse, her üç yörede

de en az hırçın kolonilerin FAÜİ grubunda oldugu, BAAE ve

ATAE gruplarının digerlerine göre daha hırçın yapıda 01-


dukları, TKV grubunun az hırçın EZAE grubu kolonilerinin

ise orta hırçınlıkta arılara sahip oldugu görülebilir.

Gözlemlerin yapıldıgı tüm dönemlere göre ortalama

igne sayıları en az olan grup 19.5±2.18 ile FAÜİ olmuş,

bunu 25.0±10.33 ile TKV grubu izlemiş, EZAE grubu

32.5±14.08 ortalama ile 3., 44.0±7.70 ortalama ile ATAE

grubu 4. ve 44.5±10.33 ortalama igne sayısı ile en hırçın

koloniler BAAE grubunda saptanmıştır.


71

Hırçınlık özelligi bakımından gruplar arasındaki

farklılıgın belirlenmesi amacıyla yapılan analiz sonucunda


gruplar arasındaki farklılık istatistik olarak önemli bu-

lunmuştur (P < 0.05).

Grup ortalamalarına uygulanan analizde BAAE ve ATAE

grupları ile FAÜİ grubu arasındaki (P < 0.01) ve TKV grubu

arasındaki (P < 0.05) farklılıklar önemli bulunmuştur.

Collins ve Kubasek (1982), daha küçük populasyona

sahip kolonilerin daha hırçın olduklarını saptamışlarsada,

bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını bildirmiş­

lerdir. Araştırma sonuçları incelendiginde BAAE ve ATAE

gruplarının zayıf, FAÜİ grubunun ise güçlü kolonilere

sahip olması ve bu grupların, FAÜİ grubundan daha hırçın

oluşları, Collins ve Kubasek'in (1982), bildirişleri ile

uyumludur. Dogaroglu'nun (1981), ülkemiz koşullarında yü-

rüttügü araştırmasında, en hırçın arıların Suriye grubunda

oldugunu bildirmesiiSAAE grubunun da bu bölge arısı olması

nedeniyle aralarında genetik yapıca benzerlik oldugunu

düşC 'ıdürmektedir.

Yörelere göre grupların hırçınlık ortalamalarının

degişimi incelenirse (Şekil 4.5) kolonilerin en hırçın

oldukları yörenin Fethiye daha sonra Karapınar, en uysal

oldukları yörenin ise Karaçayır oldugu görülür. Karaça-

yır'da arıların uysaloluşları nektar akımının yogun oluşu

ile açıklanabilir. Karapınar ve Fethiye yöresinde ise

nektar yetersizligi ve sıcaklıgın arıların hırçınlaşmasına

neden oldugu söylenebilir. Bu konuda Villa'nın (1988) ylik-

sek bölgede ortalama igne sayısının, alçak bölgedekinin


72

yarısı kadar oldugu şeklindeki bildirişi göz önüne alı-

nırsa, en yüksek yer olan Karaçayır yöresinde en düşük

hırçınlıgın görülmesi Villalnın bulguları ile uyumludur.

4.2.2. Yagmacılık Egilimi

Deneme süresince yagmacılıgın başladıgı günlerde


toplam 4 kez uygulanan ölçümlerde saptanan, gruplardaki
yagmacı kovan sayıları Çizelge 4.8 1 de verilmiştir.

Çizelge 4.8. Grupların Çeşitli Yöreler ve Dönemlerdeki


Yagmacı Kovan Sayıları

YÖRELER VE DÖNEMLER
GRUPLAR TOPLAM
Kemer Karapınar Fethiye Kuşadası
24.2-17.3 19.5-9.6 11.8-1.9 1.9-13.10
FAÜİ 3 2 2 O 7

BAAE 2 1 2 O 5

TKV 5 3 4 2 14
EZAE 3 2 1 2 8

ATAE 2 2 3 3 10
TOPLAM 15 10 12 7 44

Yagmacılık egilimi bakımından gruplar arasındaki

farklılıgın belirlenmesi amacıyla bu degerlere uygulanan


variyans analizi sonucunda gruplar arasındaki farklılık

istatistik olarak önemli bulunmuştur (P < 0.05) .Grup orta-


lamaları arasındaki farkın hangi gruplardan kaynaklandı-

gının belirlenmesi amacıyla yapılan analizde ise TKV grubu


ile BAAE grubu arasındaki (P < 0.01) ve TKV grubu ile FAÜİ

ve EZAE grupları arasındaki farklılıklar önemli bulunmuş-

tur (P < 0.05).


73

Yagmacılıgın en yogun oldugu yöre, kış döneminin


geçirildigi Kemer bölgesi olmuş, bunu Fethiye ve Karapınar
yöreleri izlemiştir. En az yagmacılık egilimi ise Kuşada­
sı'nda gözlenmiştir. Kemer yöresinde yapılan gözlem sıra­
sında nektar gelimi yetersiz oldugundan koloniler şurupla

beslenirken yagmacılık ortaya çıkmıştır. Nektar yetersiz-

ligi, Karapınar ve Fethiye yöresinde de aynı şekilde yag-

macılıga neden olmuştur. Kuşadası'nda ise salgı balının

bollugu yagmacılıgın beklenildigi kadar yüksek olmasını

engellemiştir. Çünkü buradaki yagmacılık, yöreye getirilen

çok sayıdaki kolonilerin birbirine yakın aralıkla yerleş­

tirilmesi ve arıcıların bal hasadı nedeniyle olmuştur.

Nektar kaynagının yeterli oldugu dönemlerde (örnegin,


Karaçayır yöresinde) yagmacılık egiliminin oldukça az al-
dıgı gözlenmiş olup, nektar kıtlıgının, yagmacılık nedeni

oldugunu söylemek mümkündür.

Grupların yagmacılık egiliminin saptanmasında daha

kapsamlı çalışma gerektiginden, araştırmanın çok yönlülügü

bu konuda daha yeterli bilgi sunmamızı engellemiştir.

4.2.3. Ogul Egilimi

Ogul egiliminin saptanması amacıyla, yöntem bölümün-


de anlatıldıgı şekilde yapılan ölçüm sonuçlarına göre

grupların 2'şer kolonisinde 3 kez sayılan ana arı yüksügü


ortalamaları, TKV grubunda 16.5, FAÜİ grubunda 19,
EZAE grubunda 22.5, ATAE grubunda 28 ve BAAE grubunda ise
29 adet olmuştur. Kolonilerdeki ana arı yüksükleri çok iyi
gözden geçirilerek kesilmesine ragmen BAAE grubundan 1

koloni ogul vererek deneme dışı kalmıştır.


74

Grupların ogul egiliminin saptanmasında kovan hacmi-


nin daraltılması koloni gelişimini olumsuz yönde etkileye-
ceginden, gruplardan 2'şer kolonide bu ölçüm yapılabilmiş­

tir. Bir koloninin de ogul vermesi nedeniyle grupların

ogul egilimi hakkında istatistik degerlendirme yapmak müm-


kün olamamıştır. Elde edilen verilere göre grupların bir-
biriyle kıyaslanması halinde en az ogul egiliminin TKV
grubunda en çok ogul egiliminin ise BAAE ve ATAE grupla-
rında oldugu görülür. Ancak bu durumun tesadüften ileri
gelme ihtimalini de gözardı etmemek gerekir.

Koloni hacminin daraltılarak ogul egiliminin saptan-


ması yöntemi Caron (1981) ve Simpson ve Riedel (1963)
tarafından da uygulanmıştır.

Subbotin ve Orlova'nın (1976), Gri Dag Kafkasının

ogul egiliminin çok az oldugu yolundaki bildirişıeri, TKV


grubunun Kafkas ırkına benzer özellikler gösterdigini
düşündürmektedir. Ogul egiliminin ırk özelligi oldugu bi-
linmektedir (Snelgrove 1981).

Araştırmada ogul egilimi ölçümü yapılmayan TKV


grubundan 1 koloni bu dönemde ogul vererek deneme dışı

kalmıştır. Diger taraftan bu grupta ogul ölçümünün yapıl-

dıgı 1 koloni de ise hiç ana arı yüksügü oluşmamıştır. Bu


ve benzer durumlardan ötürü ogul egiliminin belirlenmesi
için daha fazla sayıda koloni ile ve yıl boyunca yapılacak

ölçümler ile elde edilecek sonuçların, daha anlamlı olaca-


gı bir gerçektir.
75

4.3. Morfolojik Özellikler

4.3.1. Dil Uzunluğu

Dil parçaları olan submentum, mentum ve glossanın

toplam uzunluğu ile belirlenen dil uzunluğuna ilişkin ta-


nımlayıcı değerler Çizelge 4.9'da verilmiştir.

Çizelge 4 . 9 . Dil Uzunluklarına İlişkin Tanımlayıcı


Değerler (mm)

GRUPLAR n X Sx C.V. Min. Mak.


FAüİ 100 6.6645 0.0116 1.733 6.4000 6.9500
BAAE 100 6.6485 0.0122 ı. 841 6.3500 7.0000
TKV 100 6.6950 0.0146 2.187 6.2000 7.0000
EZAE 100 6.6540 0.0119 ı. 782 6.4000 7.0000
ATAE 100 6.6725 0.0109 ı. 641 6.3500 6.9000

Dil uzunluğu değerlerinin karşılaştırılması amacıyla

iç-içe gruplar modelinde uygulanan variyans analizi sonucu


gruplar arasındaki farklılık istatistik olarak önemli bu-
lunmuştur (P < 0.05).

Grupların dil uzunluğu ortalamalarını içeren Çizelge


4.9 incelendiğinde dil uzunluğu en fazla olan grubun TKV
olduğu, bunu ATAE, FAÜİ, EZAE gruplarının izlediği en kısa

dil uzunluğunun ise BAAE grubunda olduğu görülür. Bu orta-


lamalara uygulanan Duncan testinde TKV grubu ile BAAE gru-
bu arasındaki (P < 0.01) ve EZAE grubu arasındaki (P <
0.05) farkların önemli olduğu saptanmıştır.
76

Grupların dil uzunlugu degerlerinin 6.649±0.0122 mm


ile 6.695±0.0146 mm arasında degişmesi, bu özellik bakı-

mından grupların ayrı ayrı ırklara benzeyecek kadar farklı

olmadıklarını göstermektedir.

Grup ortalamalarının tümü, Ruttner (1988 a), Bornus


vd. (1976) ve Böttcher' in (1977), ~.~. caucasica için bil-
dirdikleri 7.05 mm, 7.049 mm ve 7.119 mm degerlerinden
küçük, Ruttner'in (1988a) ,~.~. syriaca'da 6.19 mm, A.m.
cypria'da 6.39 mm ve A.m. carnica'da 6.40 mm bildirdigi
degerlerden büyüktür. Dil uzunlugu ortalamaları, Rinaldi
vd. 'nin (1971) , İtalyan arısı için 6.652 mm, Ruttner'in
(1988a) , A.m. a~meniaca için 6.65 mm ve Gubin'in (1975),
Karpat arılarında 6.4-6.7 mm arasında degişen bildirişleri

ile uyumludur.

TKV grubunun 6.695 mm bulunan dil uzunlugu degeri,

bu konuda aynı kuruluştan alınan örneklerde, Karacaoglu

(1989) tarafından yapılan araştırmada bildirilen 6.804 mm


ve 6.860 mm ~egerlerinden küçüktür. Bunun yanında ATAE
grubunun 6.673 degeri ise bu kuruluştan alınan örnekler-
de, aynı araştırıcı tarafından bildirilen 6.592 mm dege-
rinden büyüktür. Diger merkezlerle ilgili böyle bir çalış-

ma olmadıgından aynı karşılaştırmayı yapmak mümkün olma-

mıştır. Ancak grup ortalamaları, Öztürk'ün (1990), Türki-


ye'nin Kuzeydogu, Orta Anadolu ve Güneybatı bölgeleri
için sırasıyla 6.76±0.16 mm, 6.71±0.15 mm ve 6.62±0.14 mm
bildirdigi degerler arasında yer almıştır.
77

4.3.2. Ön Kanat Değerleri

4.3.2.1. Kanat Genişliği

Irk belirleme çalışmalarında ayırıcı karakterlerden


olan kanat genişliği ön kanadın en geniş yerinden ölçül-
mektedir. Çizelge 4.10 grupların kanat genişliği değerle-

rini göstermektedir.

Çizelge 4.10. Kanat Genişliklerine İlişkin Tanımlayıcı


Degerler (mm)

GRUPLAR n x Sx C.V. Min. Mak.


FAÜİ 100 3.1315 0.0073 2.321 3.0000 3.3500
BAAE 100 3.1365 0.0059 1. 894 3.0000 3.2500
TKV 100 3.1775 0.0083 2.612 2.9000 3.4000

EZAE 100 3.1195 0.0067 2.135 3.0000 3.3000


ATAE 100 3.1605 0.0072 2.262 3.0000 3.3500

Yapılan istatistik analizde kanat genişliği bakımın­

dan gruplar arasında farklılık bulunmuştur (P < 0.01). Çi-


zelge 4.10 incelenirse en yüksek kanat genişliği değeri-

nin TKV grubunda en düşük değerin ise EZAE grubunda olduğu

görülür. Ortalamalara uygulanan analizde TKV ve ATAE grup-


ları ile diger gruplar arasındaki farklar önemli bulun-
muştur.

FAÜİ ve BAAE gruplarının kanat genişligi ortalama-


ları birbirine yakın olup, Borodachov ve Borodachova'nın

(1976), Gri Kafkas arısında bildirdikleri 3.15±0.003 mm


değeri ile Merkez Rus arısında bildirdikleri 3.11±0.004
değerleri arasında yer almıştır.
78

TKV grubunun 3.1775±O.0083 degeri Bornus vd. 'nin

(1976), ~.~. caucasica'da saptadıkları 3.218 mm degerinden


küçük Borodachov ve Borodachova'nın (1976), Merkez Rus
arasında bildirdikleri 3.11±O.004 mm degerinden büyüktür.

EZAE grubunun 3.1195±O.0067 mm degeri, Borodachov ve

Borodachova'nın (1976), Merkez Rus arısında bildirdikleri

3.11±0.004 mm degeri ve Öztürk'ün (1990), kuzeydogu bölge-

miz arıları ıçın 3.12±0.08 mm bildirdigi deger ile uyum-

ludur.

ATAE grubunun 3.160S±0.0072 degeri ise Bodenheimer'in

(1942), Ankara arılarının üç ayrı populasyonunda belirle-

digi 3.128±0.023 mm, 3.124±0.022 m ve 3.143±0.009 mm de-

gerlerinden büyük,Bornus vd. 'nin (1976), ~.~. caucasica'da


bildirdik:eri 3.218 mm degerinden küçüktür.

TKV grubunun 3.178 mm kanat genişligi ortalaması

Karacaoglu (1989) tarafından aynı materyal için bildirilen

3.204 mm degerinden küçük, ATAE grubunun 3.161 mm degeri

ise bu materyal için 3.137 mm bildirilen kanat genişligi

degerinden büyüktür.

4.3.2.2. Kanat Uzunlugu

Balarılarında kalıtım derecesi yüksek karakterler-

den olan kanat uzunlugu ırk tanımlamasında kullanılan

yapısal özelliklerden biridir. Vinogradova (1976), kanat

uzunlugu ile bal verimi arasında ilişki oldugunu bildir-

miştir. Araştırmada elde edilen kanat uzunlugu tanımlayıcı

degerleri Çizelge 4.11'de verilmiştir.


79

Çizelge 4.11. Kanat Uzunluklarına İlişkin Tanımlayıcı


Değerler (mm)

GRUPLAR n x Sx c.v. Min. Mak.


FAüİ 100 9.0835 0.0149 1.639 8.7000 9.5000
BAAE 100 9.1300 0.0141 1.549 8.8000 9.4500

TKV 100 9.1840 0.0159 1.728 8.7500 9.6000


EZAE 100 9.1630 0.0129 1.407 8.8000 9.5000
ATAE 100 9.1435 0.0149 1.629 8.8000 9.6000

Kanat uzunluğu bakımından gruplar arasındaki fark-


lılık önemli bulunmuştur (P < 0.01). TKV grubunun ortalama
kanat uzunluğu, diğerlerine göre en fazla olmuş bunu EZAE,
ATAE, BAAE ve FAÜİ grupları izlemiştir.

Ortalamalara uygulanan istatistik analizde EZAE gru-


bu ile BAAE ve ATAE grupları ve ATAE ile BAAE grupları

benzer,diğer kanat uzunluğu ortalamaları ise farklı bulun-


muştur.

En düşük kanat uzunluğu değerine sahip FAÜİ grubunun


9.0835±0.0149 mm değeri Ruttner'in (1988 a), A.m. adami
için 9.09 mm ve A.m. armeniaca için 9.07 mm olarak bil-
dirdiği değerlere benzer bulunmuştur. Bu değer Settar'ın

(1983), Ege arı populasyonu için verdiği 9.07±0.408 değeri

ile de uyumludur.

BAAE grubunun 9.130±0.0141 mm değeri Ruttner' in


(1988 a), ~.~. syriaca için 8.48, mm ~.~. cypria için 8.87
mm bildirdiği değerlerden büyük ~.~. anatoliaca için 9.19
mm bildirdiği değerden küçüktür.
80

TKV grubunda saptanan 9.184±0.01S9 mm kanat uzunlu-

gu ortalaması, Borodachov ve Boradachava (1976) tarafından

Gri Kafkas arısı için bildirilen 9.20±0.007 mm degeri ile

Petrov'un (1987) Kafkas x Karpat melezlerinde belirledigi

9.17±0.017 mm degerleri arasında yer almıştır.

EZAE grubunun 9.163±0.0129 mm degeri Petrov'un

(1987) Kafkas x Karpat melezlerinde belirledigi 9.17±0.017

mm degerine benzer bulunmuştur.

ATAE grubunda saptanan 9.144±0.0149 mm degeri ise

Karacaoglu (1989) tarafından aynı materyalde belirlenen

9.091±0.012 mm degerinden büyük, aynı araştırıcının Orta

Anadolunun Çankırı bölgesinde saptadıgı 9.146±0.011 mm

degeri ile benzer bulunmuştur.

4.3.2.3. Kanat İndeksi

Kanat genişliginin kanat uzunluguna oranlanması ile

bulunan kanat indeksi degerleri Çizelge 4.12'de verilmiş-

tir.

Çizelge 4.12. Kanat İndeksine İlişkin Tanımlayıcı Degerler

GRUPLAR n x Sx c.v. Min. Mak.

FAÜİ 100 0.3447 0.0006 1.587 0.3351 0.3587


--------~--~--

BlV\E 100 0.3436 0.0006 ı. 752 0.3297 0.3556


--------~---

'lK 100 0.3460 0.0006 1.645 0.3222 0.3598

EZAE 100 0.3404 0.0005 ı. 586 0.3261 0.3517


--~~~-------~-~~---

ATAE 100 0.3457 0.0005 ı. 522 0.3297 0.3587


81

Grupların kanat indeksi degerleri arasındaki farklı­

lık bnemli bulunmuştur (P < 0.01) .Kanat uzunlugu ve geniş­

ligi en fazla olan TKV grubunun kanat indeksi degeri de

digerlerine gbre yüksek olmuş, en düşük ortalama EZAE gru-

bunda saptanmıştır. EZAE grubu ile diger gruplar arasında­

ki ve BAAE grubu ile TKV ve ATAE grupları arasındaki fark-

lar bnemli bulunmuştur (P < 0.01).

FAüİ ve BAAE gruplarında hesaplanan 0.3447 ve 0.3436

degerleri, Bornus vd. (1976) ve Borodachov ve Borodachova

(1976) tarafından Kafkas arısı için verilen kanat uzunlugu

ve genişligi verilerinden hesaplanan 0.3408 ve 03424 de-

gerlerinden büyüktür.

TKV grubunun 0.3460 degeri Bornus vd. 'nin (1976),

A.m. carpic~ için verdikleri degerlerden hesaplanan 0.3465

degeri ile ve EZAE grubunun 0.3~04 degeri ise A.m. cauca-

sica için hesaplanan 0.3408 degeri ile benzer bulunmuştur.

ATAE grubunun ortalama kanat indeksi olan 0.3457 de-

geri ise Karacaoglu (1989) tarafından aynı materyalde sap-

tanan 0.3451 degeri ile uyumludur.

4.3.2.4. Kübital İndeks

Ön kanadın III. kübital hücresinde 1S1 a lik açı oluş­

turan iki damarın birbirine oranı ile belirlenen kübital

indeks degeri ırk tanımlamasında kullanılan bnemli bir

ayırıcı karakterdir. Çizelge 4.13 grupların kübital indeks

degerlerini gbstermektedir.
82

Çizelge 4.13. Kübital İndekse İlişkin Tanımlayıcı Degerler

GRUPLAR n s< sS< C.V. Min. Mak.


FAÜİ 100 2.3225 0.0427 18.390 1.5000 3.6668

BAAE 100 2.1925 0.0316 14.431 1.5000 2.7500


TKV 100 2.3547 0.0430 18.266 1.6000 3.6667
EZAE 100 2.1860 0.0315 14.410 1.8000 3.2500
ATAE 100 2.3742 0.0435 18.318 1.8000 3.6667

Kübital indeks degeri ATAE grubunda digerlerine göre


yüksek bulunmuş, en düşük ortalama deger EZAE grubunda
belirlenmiştir. Grup degerlerine uygulanan istatistik ana-
lizde gruplar arası farklılık önemli olmuş (P < 0.01) i

ortalamaların karşılaştırılması sonucunda ise EZAE ve BAAE

gruplarının ATAE ve TKV grupları ile (P < 0.01) ve FAÜİ

grubu ile (P < 0.05) farklılıgı istatistik olarak önemli


bulunmuştur.

FAÜİ grubunun 2.3225±0.0427 olan kübital indeks de-


geri Petrov (1987) tarafından Karpat x Kafkas melezlerinde
saptanan 2.32±0.030 degeri ile benzer bulunmuştur.

BAAE ve EZAE gruplarının kübital indeks degerleri

birbirine yakın olup Ruttner'in (1988 a) ı~.~. syriaca için


~;.28, ~.~. cypria için 2.72 ve ~.~. carnica için 2.59 bil-
dirdigi degerlerden küçük, Petrov'un (1987) Gri Dag Kafka-
sı için 1.75 ve Kafkas x Karpat melezleri için 2.15 bil-
dirdigi degerlerden büyüktür.

TKV grubunun 2.3547±0.0430 ortalama degeri aynı

materyal için Karacaoglu (1989) tarafından bildirilen


83

2.169 ve 2.194 degerlerinden büyük Bornus vd. 'nin (1976),

A.m. carnica için 3.188 ve ~.~. caucasica için 3.218 bil-

dirdikleri degerlerden küçüktür.

ATAE grubunda saptanan 2.3742±0.0435 degeri de Bornus

vd. (1976) tarafından A.m. carnica ve ~.~. caucasica için

bildirilen degerlerden küçük, aynı materyalde Karacaoglu

(1989) tarafından saptanan 2.163±0.023 degerinden büyük-

tür.

4.3.3. Arka Bacak Uzunlugu

Arka bacak uzunlugu, bacagın femur, tibia ve meta-

tarsus uzunluklarının toplamıdır. Karacaoglu (1989) bacak

uzunlugunun, Anadolu arılarını tanımlamada kullanılmasının

gereksiz oldugunu bildirmiş olup, araştırmada elde edilen

verilere uygulanan istatistik analizde gruplar arasındaki

farklılık önemsiz bulunmuştur. çizelge 4.14 grupların arka

bacak uzunlugu tanımlayıcı degerlerini göstermektedir.

Çizelge 4.14. Arka Bacak Uzunluklarına İlişkin Tanımlayıcı


Degerler (mm)

GRUPLAR n x SS< C.V. Min. Mak.

FAÜİ 100 8.1760 0.0145 ı. 767 7.9000 8.4500


--~~-

BAAE 100 8.1560 0.0153 ı. 876 7.6000 8.5500

TKV 100 8.1790 0.0126 1.543 7.7500 8.5000

EZAE 100 8.1910 0.0115 ı. 403 7.8000 8.5000

ATAE 100 8.1550 0.0134 1.648 7.9000 8.5500

Araştırmada FAÜİ grubu için saptanan degerin, Rutt-

ner'in (1988 a), A.m. adami için bildirdigi 8.20 mm dege-


84

rinden küçük oldugu, ATAE ve BAP"E gruplarının 8.1SS±0.0134

ve 8.1S6±0.01S3 mm degerlerinin ise, Bodenheimer (1942)

tarafından Ankara arısının iki ayrı populasyonunda belir-


lenen 8.16S±0.018 mm ve 8.13S±0.019 mm degerleri arasında

yer aldıgı belirlenmiştir.

TKV grubunun 8.179±0.019 mm degeri Karacaoglu

(1989) tarafından aynı materyalden alınan 6rneklerde be-

lirlenen 8.182±0.008 mm degerine benzerdir.

EZAE grubunun 8.191±0.011S mm bacak uzunlugu

Ruttner'in (1988 a) ,~.~. _~riaca için 7.83 mm, ~.~. cypria


için 7.88 mm ve A.m. carnica için 8.10 mm bildirdigi de-

gerlerden büyük, A.m. caucasica için 8.30 mm verdigi de-

gerden küçük, A.m. adami'de belirledigi 8.20 mm degeri ile

uyumludur.

4.3.4. Metatarsal İndeks

Metatarsus genişliginin uzunluguna oranlanması ile


hesaplanan metataısal indeks degerlerinin gruptan gruba

degişmedigi saptanmıştır. Bu 6zellige ilişkin tanımlayıcı

degerler çizelge 4.1S'de verilmiştir.

Grupların metatarsal indeks degerleri Petrov'un

(1987), Karpat arısı için bildirdigi 0.S9±0.002 degerinden

küçük, Gri Dag Kafkasında saptadıgı 0.S6±0.004 degerinden

ve Ruttner'in (1988 a), ~.~. caucasica için 0.S768±0.021

bildirdigi degerden büyüktür.


85

Çizelge 4.15. Metatarsal İndekse İlişkin Tanımlayıcı


Degerler

GRUPLAR n x Sx C.V. Min. Mak.

FAüİ 100 0.5823 0.0016 2.784 0.5455 0.6342

BAAE 100 0.58(10 0.0021 3.630 0.5476 0.6579


--------,----------

TK';] 100 0.5867 0.0020 3.475 0.5366 0.6429


-~-_.

EZAE 100 0.5848 0.0017 2.921 0.5476 0.6342


.~-~--

ATAE 100 0.5335 0.0017 2.834 0.5455 0.6250


--------------

TKV grulunda belirlenen 0.5867±0.0020 degeri aynı

materyalde Karacaoglu (1989) tarafından bildirilen 58.55±

0.13 degeri ile uyumlu, ATAE grubunun metatarsal indeks

degeri ıse bu materyalde aynı araştırıcının 57.63±0.16

bildirdigi degerden büyüktür.

4.3.5. Tergit Genişligi

l.ı,bdomen ve 4. tergit halkalarının genişlikleri

toplamı oLın tergit genişligi, arılarda vücut büyüklUgUnU

beJirleyici bzelliklerden olup, vinogradova'ya (1976) gbre

bal verimi ile ilişkilidir.

Grupların tergit genişligi degerleri Çizelge 4.16'da

verilmiştir.
86

Çizelge 4.16. Tergit Genişliklerine İlişkin Tanımlayıcı


Değerler (mm)

GRUPLAR n X Sx C.V. Min. Mak.


FAÜİ 100 4.4605 0.0100 2.249 4.2500 4.6500
BAAE 100 4.4600 0.0091 2.040 4.2000 4.7500
TKV 100 4.3755 0.0121 2.772 4.1000 4.6000
EZAE 100 4.4455 0.0134 3.012 4.1000 4.7500
ATAE 100 4.4560 0.0109 2.446 4.3000 4.7000

Tergit genişlikleri arasındaki farklılık önemli


bulunmuştur (P < 0.01). En yüksek tergit genişliği ortala-
ması FAÜİ grubunda, en düşük ortalama ise TKV grubunda be-
lirlenmiştir. Bu ortalamalara uygulanan Duncan testinde
TKV grubu ile diğer gruplar arasındaki farklılıklar önemli
bulunmuştur (P < 0.01).

FAÜİ grubunun ve BAAE grubunun 4.46±0.01 mm değer-

leri Ruttner'in (1988a), A.m. anatoliaca için bildirdiği

4.46 mm degeri ile benzer bulunmuştur.

TKV grubunun 4.38±0.01 mm değeri Ruttner'in (1988a),


~.~.syriaca için 4.11 mm, ~.~. cypria için 4.24 mm bildir-
diği değerlerden büyük, ~.~. caucasica için 4.55 mm, A.m.
carnica için 4.51 mm bildirdiği değerlerden küçük A.m.
meda'da bildirdiği 4.36 mm değerine yakın bulunmuştur.

Karacaoğlu'nun (1989), aynı materyalde bulduğu 4.47 mm


değeri de bu grup ortalamasından büyüktür.

ATAE ve EZAE grubunun ortalamaları, Gubin'in (1975),


Karpat arısında bildirdiği 4.4 ile 4.6 mm değerleri ve
87

Ruttner' in (1988 a), ~.~. anatoliaca'da bildirdigi 4.46 mm

degeri ile Karacaoglu'nun (1989), ATAE grubu materyalinde

belirledigi 4.43±0.01 mm degerleri arasında yer almıştır.

4.3.6. Keçe Kuşak Genişligi

Balarılarında 4. tergit halkası üzerinden ölçülen

keçe kuşak genişligi tergit genişliginin % 40'ı kadar ise

dar (f), % 40-60'ı arasında ise orta (ff) % 60'ından fazla

ıse geniş (F) olarak sınıflandırılmaktadır (Öztürk 1990).

Yapılan istatistik degerlendirmede gruplar arasında

bu özellik bakımından fark bulunmuştur (P < 0.05). Çizelge

4.17 grupların keçe kuşak genişligini göstermektedir.

Çizelge 4.17. Keçe Kuşak Genişliklerine İlişkin Tanımla­


yıcı Degerler (mm)

GRUPLAR n x Sx C.V. Min. Mak.

FAÜİ 100 0.9190 0.0080 8.672 0.8000 1.1000

BAAE 100 0.9305 0.0080 8.637 0.7000 1.1000

TKV 100 0.9090 0.0076 8.325 0.7000 1.1000


~--~~--~~~---~ ~

EZAE 100 0.9240 0.0081 8.786 0.7500 1.2000


-------------

ATAE 100 0.9030 0.0064 7.118 0.7500 1.0000

Gruplara ait keçe kuşak genişliklerinin karşılaştı-

rılması sonucu, BAAE grubu en geniş keçe kuşak ile diger

gruplardan farklı bulunmuş en dar keçe kuşak ATAE grubunda

saptanmıştır. ATAE grubu ile BAAE grubu arasındaki

(P < 0.01) ve EZAE grubu arasındaki (P < 0.05) farklar ile

TKV grubu ile BAAE grubu arasındaki fark (P < 0.05) önemli
bulunmuştur.
88

Gruplardaki keçe kuşak genişlikleri Cornuet vd. 'nin


(1975), ~.~. caucasica için bildirdikleri 0.97 mm degerin-
den küçük, A.m. syriaca için 0.83 mm, ~.~. carnica ve ~.~.

ligustica için 0.89 mm bildirdikleri degerlerden büyük


bulunmuştur.

TKV grubunun 0.9090±0.0076 mm degeri aynı materyalde


Karacaoglu (1989) tarafından bildirilen 0.9355±0.0045 mm
ve 0.8746±0.0043 mm degerleri arasında yer almış, aynı

araştırıcının ATAE grubu materyalinde belirledigi 0.8514±


0.0046 mm ise bu grupta saptanan ortalamadan büyük olmuş-

tur.

4.3.7. Parlak Zemin Genişligi

Abdomen 4. tergit halkası üzerindeki parlak zeminin


genişligi Ruttner'e (1988 b) göre geniş keçe kuşaklı kar-
niyol kolonilerinde oldukça daralmıştır. Parlak zemin her
nekadar net bir çizgi ile keçe kuşaktan ayrılmamışsa da bu
bölgede tüysüzlük hakimdir.

Grupların parlak zemin genişligi degerleri çizelge


4.18'de verilmiştir.

çizelge 4.18. Parlak Zemin Genişliklerine İlişkin Tanım­


layıcı Degerler (mm)

GRUPLAR n x Sx C.V. Min. Mak.


FAÜİ 100 0.5035 0.0070 13.990 0.3000 0.7000
BAAE 100 0.4970 0.0069 13.777 0.3000 0.7000
TKV 100 0.5000 0.0058 11.634 0.4000 0.6500
EZAE 100 0.4960 0.0067 13.569 0.2500 0.6500
ATAE 100 0.5205 0.0060 11.431 0.4000 0.7000
89

Bu özellik bakımından gruplar arasındaki farklılık

istatistik olarak önemli (P < 0.05) olmuş, parlak zemin


genişliğine ilişkin en yüksek ortalama değer ATAE grubunda
saptanmıştır. Grup ortalamaları karşılaştırıldıgında

ise ATAE grubu ile EZAE, BAAE ve TKV grupları arasındaki

farklar önemli bulunmuştur (P < 0.05).

Karacaoğlu (1989) tarafından ülkemizde Orta Anadolu,


Karadeniz Geçit ve Ardahan izole bölgelerinden toplanmış

örneklerde, parlak zemin genişliği ortalamaları sırasıyla

0.467±0.0046 mm, 0.469±0.041 mm ve 0.448±0.0043 mm bildi-


rilmiş olup araştırma da elde edilen grup ortalamalarının

tümü bu değerlerden yüksek bulunmuştur.

4.3.8. Keçe İndeksi

Keçe kuşak genişliğinin parlak zemine oranlanması

ile hesaplanan keçe indeksine ilişkin tanımlayıcı değerler

Çizelge 4.19'da verilmiştir.

Çizelge 4.19. Keçe İndeksine İlişkin Tanımlayıcı Değerler

GRUPLAR n x SX C.V. Min. Mak.


FAÜİ 100 1.8864 0.0461 24.433 1.2143 3.6667
BAAE 100 ı. 9318 0.0456 23.584 1.0000 3.6667
TKV 100 ı. 8553 0.0347 18.687 1.1667 2.7500
EZAE 100 ı. 9225 0.0482 25.072 1.1538 4.8000
ATAE 100 ı. 7676 0.0306 17.300 ı. 1429 2.5000

Keçe indeksi değerlerine uygulanan istatistik ana-


lizde gruplar arasında farklılık bulunmuştur (P < 0.05).
90

En yüksek keçe indeksi degeri BAAE grubunda en düşük deger


ise A'TAE grubunda saptanm1_ş olup, A'TAE grubu ile BAAE gru-

bu arasındaki (P < 0.01) ve EZAE, FAÜİ grupları arasındaki

(P < 0.05) farklılıklar istatistik olarak önemli bulunmuş-

tur.

Grup ortalamalarının tümü Ruttnerlin (1988 a), ~.~.

anatoliaca için 2.13, ~.~. ~pria için 2.27, ~.~. syriaca


içın 2.39, A.m. caucasica için 2.79 ve A.m. carnica için

2.04 olarak bildirdigi degerlerden küçük, GUbinlin (1975),

Karpat arılarında bildirdigi 1.5 degerinden büyüktür.

'TKV grubunda saptanan 1.8ss3±0.0347 degeri Karacaog-

lulnun (1989), aynı materyalde belirledigi 2.226±0.034 ve

1.97J~O.026 de~erlerinden küçük; A'TAE grubunda saptanan

1.7676~0.OJ06 degeri de bu araştırıcı tarafından aynı ma-

teryalde belirlenen ı.918±0.026 degerinden küçük bulun-

muştur.

e indeksi ortalamalarının 1 1
den önemli düzeyde

lı ar~lara sahip oldugu söylenebilir.

4.3.9. Kıl Uzunlugu

İşçi arın1n V. a ,domen halkası üzer indeki kı 1 uzun-

lugu, ırkıarın ayrımında kullanılan önemli bir morfolojik


karakt_er olup t Ruttner (1988 a)! ~. melliferalda bu özel-

lik bakımından varıyasyanun büyük oldugunu ve 0.13 mm ile

0.50 mm arasında degiştigini bildirmiştir.


91

Çizelge 4.20'de grupların kıl uzunluguna ait tanım-

layıcı degerler verilmiştir.

çizelge 4.20. Kıl Uzunluklarına İlişkin Tanımlayıcı


Degerler (mm)
------,
GRUPL;'.~R n x SS< C.V. Min. Mak.

FAüİ 100 0.2095 0.0035 16.511 0.1500 0.3000


--~-----~--

BAl'>. E 100 O. ~: 240 0.0049 21.629 0.1500 0.3500


-~~--,--_.~-~

TKV 100 0.2250 0.0037 16.564 0.1500 0.3000


----~-_.~_._-~-

EZAE 100 0.2155 0.0037 17.355 0.1500 0.3000


-------------------
A,-rı",~,
1 ... - ~ L~ 100 0.2290 0.0045 19.672 0.1500 0.4000
--------- ----~-----

Grupların kıl uzunlugu degerleri arasındaki farklı-

lık istatistik olarak 6nemli bulunmuştur (P < 0.01). Grup

ort aleıma L ar J_na uygulanan analizde FAüİ grubunun kıl

uzunlugu ile ATAE, TKV ve BAAE grupları arasında (P <


0.01) ve ATAE grubu ile EZAE grubu (,rasında (P < 0.05)

farklJlık oldugu saptanmıştır.

Araştırmada elde edilen 0.2095±0.003S mm ile 0.22901

0.0045 mm aras~nda degişen kıl uzunlugu degerleri; Ru~-

ner'in (1988 aL ,~.~. syriaca için bildirdigi 0.226 degeri-

ne benzer, A.m. anatoliaca için 0.290 mm, ~.~. cl'.Eda için

0.266 mm, A.ill. caucasica için 0.335 mm ve A.m. carnıca

için 0.288 mm olarak bildirdigi degerlerden küçük bulun-


muştu!'.

TKV grubu ve ATAE gruplarında saptana'~ ortalama kıl

uzunlugu degerleri, Karacaoglu (1989) tarafından aynı ma-

teryallerde belirlenen 0.4029±0.0027 mm ve 0.3641±0.028

mm degerlerinden küçüktür.
92

Ruttner (1988 b) tarafından yapılan sınıfLındı ı-;ıld,:"ı

göre i grupların kıl uzunlukları ortalamalar ı kısa 01 ,l 1,11:

degerlendirilebilir. Bu durum Settar' ın (1983), bildü- i :,; ı

ile de uyumludur.
93

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu çalışmada, Türkiye'deki çeşitli kurumlarda yetiş­

tirilen ana arılar ile oluşturulan kolonilerin gezginci


arıcılık koşullarındaki performansları belirlenmiş ayrıca

kolonilerden alınan işçi arı örneklerinde bazı morfolojik


özelliklerin ölçümü de yapılmıştır. Araştırmada elde edi-
len sonuçlar ve karşılaştırmaları bulgular ve tartışma

bölümünde açıklanmıştır. Burada araştırma süresince sap-


tanan tüm özelliklere ilişkin sonuçların gruplar içerisin-
de yorumlanması yanında gruplar arası ilişkilere ve ırk

etkilerine deginilmiştir.

Ülkemizde Anadolu arı populasyonları üzerinde son


yıllarda yürütülen az sayıdaki araştırma çeşitli yöreleri-
mizde gerek morfolojik gerek fizyolojik ve davranış ben-
zerligi gösteren ekotiplerin varlıgını ortaya koymaktadır.

Ancak bu ekotiplerin yerleşik oldugu bölgeler ve ülke


genelinde benzer ekotiplerin yayılma alanlarının sınırları

bilinmemektedir. Bodenheimer (1942) ve Adam (1983) tara-


fından Türkiye'nin çeşitli yörelerinden lınan arı örnek-
leri üzerinde yapılan çalışmalarda saptanan bulgulara göre
bu bölgeler için ileri sürülen ırk etkileri son yıllarda

yaygın biçimde uygulanan gezginci arıcılık nedeniyle çok


degişime ugramıştır. Diger taraftan arı populasyonumuzun
genetik özelliklerinin degişiminde çok önemli rolü olan
ana arı yetiştiricisi kuruluşlarda, bugün için, bölgele-
rindeki lokal formları belirleme ve ıslahı yolunda çalış­

malar yapıldıgı söylenemez.


94

Bu araştırma ile ana arı yetiştirerek arıcıların

kullanımına sunan kamu ve özel kuruluşların, damızlık ola-


rak kullandıkları arı materyalinin genel karakteristikle-
rinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Aynı koşullar altında tutulan kolonilerin yaşama

güçleri, ana arılarının yaşama güçlerine baglı oldugu bir


gerçektir. üretim birimi koloni oldugu göz önünde tutula-
rak tek tek arı ömrü yerine ana arının kışlama, gelişme ve
üretim streslerine dayanıklılıgı ölçülmüştür. Bu nedenle,
çok yönlü ölçümlere ragmen hiç ana arı kaybetmeyen ATAE
kolonilerinin bu özelligi ile, Adam (1983) tarafından

soguga dayanıklı ve kışlama yeteneginin iyi oldugu bildi-


rilen Anadolu arısına benzedigi düşünülebilir.

En düşük ana arı agırlıgı ortalaması bulunan BAAÜ,


kolonilerinin populasyon gelişiminin de en az olması nede-
niyle agır ana arıların daha büyük populasyonlar oluştur­

dugu düşünülmüş ancak bu iki özellik arasındaki ilişkinin

önemsiz oluşu, böyle bir sonuca varmanın dogru olmayacagı­

nı göstermiştir. FAÜİ grubunun ergin arı ve kuluçka alanı

gelişiminin diger gruplardan üstünlügü, Dogaroglu'nun


(1981), ülkemizdeki Mugla arısında saptadıgı daha büyük
populasyon oluşturma özelligi ile uyumlu oldugundan, bu

iki materyalin aynı kökenli olabilecegini düşündürmektedir.

Kolonilerdeki kuluçka alanı gelişimi ile ergin arı

gelişimi arasındaki ilişkinin (r= +0.922) yüksek bulunması

nedeniyle, kuluçka alanındaki artışın ergin arı gelişimini

artırdıgı sonucuna varılmıştır. Aynı şekilde ergin arı


95

sayısının en fazla oldugu Karaçayır yöresinde kolonilerin


uçuş etkinlikleri de diger dönemlere göre yüksek bulunmuş­

tur. Uçuş etkinliginin ölçümünde, ölçüm yapılan yörede,


gruplarda eşit güçteki herhangi bir koloni seçildiginden
aynı kolonilerin her dönemde uçuş etkinligi degerlerinin
gözlenmesi mümkün olmamıştır. Bu nedenle ergin arı gelişi­

mi ile uçuş etkinligi arasındaki ilişki belirlenememiştir.

Ancak en fazla uçuşun gerçekleştigi yörede populasyon


gelişiminin de en yüksek düzeyde olması bu iki özellik
arasındaki ilişkiyi vurgular niteliktedir.

Grupların bal verimleri ortalamaları birbirinden


farklı olJ,'amasına karşın, en büyük populasyon ortalarııasına

sahip olan FAÜİ grubunda bal veriminin yüksek oluşu, aynı

zamanda bal verimi ile ergin arı gelişimi arasındaki

(r=+0.551) ve kuluçka alanı gelişimi arasındaki (r=+O.S34)


ilişkinin önemli (P < 0.01) olması nedeniyle, geniş popu-
lasyona sahip kolonilerin bal verimlerinin de yüksek oldu-
gu sonucunu ortaya koymakt3dır.

Bal akımının yetersiz oldugu bölgelerde hırçınlık

egiliminin arttıgı gözlenmiştir. Karapınar ve Fethiye yö-


resinde kolonilerde görülen yüksek hırçınlık bu yörelere
göre daha yüksekte bulunan Karaçayırıda daha az olmuştur.

Villalnın (1988), yüksek bölgedeki ortalama igne sayısının

alçak bölgedekinin yarısı kadar oldugu yolundaki bildirişi

dikkate alı~ırsa, deniz seviyesine yaklaştıkça hırçınlıgın

arttıgı uzaklaştıkça azaldıgı sonucuna varılabilir. Diger-


lerine göre daha hırçın arılara sahip olan BAAE kolonile-
96

rinin, Doğaroğlu (1981) tarafından hırçın olduğu bildiri-


len Suriye arısı ile benzediği düşünülebilir.

Araştırmada elde edilen diğer bir sonuç da nektar


yetersizliğinin yağmacılık eğilimini hızlandırdığıdır.

Nitekim bal akımının yeterli olduğu Karaçayır yöresinde


yağmacılık eğilimi gözlenmemiştir. Oğul eğilimi yönünden
araştırmada elde edilen bulgulara göre bir şey söylemek
mümkün olmamaktadır. Çünkü oğul eğiliminin gözlendiği bir
kolonide hiç ana arı yüksüğü oluşmamış, ölçüm yapılmayan

bir koloni ise oğul vererek deneme dışı kalmıştır. Araş-

tırmanın sürekliliği açısından fazla sayıda kolonide yapı­

lamayan ölçümler bu konuda yorum yapmamızı engellemiştir.

Kolonilerden alınan işçi arı örneklerinde ölçümü


yapılan morfolojik özellikler bakımından grup içerisindeki
koloniler arasında görülen variyasyon önemli bulunmuşttir.

Bu nedenle istatistik değerlendirme iç-içe gruplar mode-


linde yapılmıştır. Grup içi variyasyon tüm morfolojik
özellikler için her grupta gözlenmiş olduğundan kuruluşla­

rın yetiştirdiği ana arıların bir örnek olmadığı sonucuna


varılmaktadır.

Grupların dil uzunluğu ortalamasının 6.649±0.0122


(BAAE) ile 6.695±0.0146 (TKV) arasında değişmesi bu özel-
lik bakımından her nekadar farklılık (P < 0.05) bulunsa da
grupların ayrı ayrı ırklara benzeyecek kadar farklı değer­

ler göstermediğini ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra TKV


ve ATAE gruplarında elde edilen bulgular, aynı kuruluşlar­

dan alınan örnekler için Karacaoğlu (1989) tarafından bil-


97

dirilen degerlere benzemedigi görülmüştr. Bu durum kuru-


luşlardaki materyalin öncelikle gezginci arıcılık nedeni
ile sürekli genetik degişim gösterdigini kanıtlamaktadır.

Aynı kuruluşların materyali için saptanan bu farklı deger-


ler hemen tüm morfolojik özelliklerde saptanmış olup,
diger kuruluşlar için de bunun geçerli oldugunu söylemek
yanlış olmayacaktır.

Araştırmada, Türkiye Kalkınma Vakfı'nın üreticiye

sundugu materyalde saptanan degerler gerek fizyolojik ve


davranış gerek morfolojik özellikler bakımından yabancı

taksonomistlerce (Ruttner 1988a) Kafkas ırkı için bildi-


rilen standart degerlerden farklı bulunmuştur. Diger
taraftan B&~E materyalinde saptanan özelliklere göre,hemen
her yönüyle istenmeyen özelliklere sahip bu materyalin
üreticilere bu hali ile damızlık olarak sunulmasının dogru

olmayacagı ve en kısa zamanda genetik yapıyı iyileştirici

önlemlerin alınması gerktigi sonucuna varılmıştır. FAÜİ

grubunun büyük populasyon oluşturması, hırçınlık ve yagma-


cı11k egiliminin az olması nedeniyle bu özellikler bakı-

mından, ıslah çalışmalarında kullanılabilecegini göster-


mektedir.

Birçok balarısı ırkının etkileri ile degişime ugra-

yan arı populasyonumuzun henüz ülke genelinde belirleyici


karakteristikleri ve yayılış alanları bilinmemektedir.
Arıcılıgı }elişmiş ülkelerde ıslah ve ırk belirleme çalış­

malarınJn yanı sıra kontrollü ana arı üretimi yapan


damızlıkçı işletmeler kurulmuştur. Ülke arıcılıgının

gelişmesi ve verimliligi artırmada öncülük yapmak üzere


98

kurulan arıcılık üretme istasyonları Ve araştırma enstitü-


leri bugün için çeşitli nedenlerden dolayı istenilen amaç-
lara yönelik çalışmalar yapamamaktadır.

Arıcılıkta verimliliği artırmanın başlıca koşulu

olan damızlık materyalin üretimi için önecelikle devletin


bu sektöre önem vermesi gerekmektedir. Bu amaçla arıcılık

için uygun bir bölgede merkez araştırma enstitüsü kurulma-


sı, halihazırda kurulmuş bulunan araştırma enstitüleri ve
üretme istasyonları ile gerekli yerlerde yeni kurulacak
işletmelerin bu merkeze bağlanması, enstitülerin teknik
eleman, araç gereç ve kaynaklar la desteklenmesi gerekmek-
tedir. Enstitülerde, üniversitelerle işbirliği içerisinde
yapılacak ıslah çalışmaları gerek yapay tohumlamanın

gerek devletçe denetlenen kapalı çiftleştirme alanları­

nın yaygınlaştırılması ile daha bilimsel düzeyde yürütül-


meli, buralarda elde edilecek hatların üretme istasyonla-
rı aracılığı ile performans testlerinin yapılıp, ülke
genelinde yaygınlaştırılacak nüve işletmelerde yetiştiri­

lerek üreticilere sunulması sağlanmalıdır. Mevcut ekotip-


ler kontrollü alanlarda gen kaynağı olarak korunmalı ve en
kısa zamanda ülkemizin karakteristik yörelerinden topla-
nacak örneklerde ırk belirleme çalışmalarına gidilmeli
ayrıca belirlenecek ekotiplerin yayılmaalanları saptan-
malıdır. Diger taraftanaraştırma enstitülerinde arı sağ­

lığı, arı florası, arı ürünleri üretimi ve işleme teknik-


leri üzerinde üniversitelerle işbirliği içersinde araş­

tırmalar yürütülmelidir.
99

Kontrolsüz yetiştirme ve denenmemiş materyalin üre-

ticiye satışı, ülkemiz arı varlıgının gün geçtikçe daha da


kötü özellikler kazanmasına neden olacagından, bu konu ile
ilgili kuruluşlırın gereken duyarlılıgı göstermesi ülkemiz
arıcılıgı açısından zorunludur.
100

6. ÖZET

Arıcılıkta verimliligi artırmanın en önemli unsurla-

rından biri olan ana arı yetiştiriciligi, ülkemizde özel

ve devlet sektöründeki birkaç kuruluşça yapılmaktadır. Bu

araştırma, Türkiye Kalkınma Vakfı ile Tarım ve Köyişleri

Bakanlıgına baglı Fethiye Arıcılık Üretme İstasyonu

(FAÜİ), Ege Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü (EZAE), Ankara

Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü (ATAE) ve Bitlis Arıcılık

Araştırma Enstitüsü'nde (BP~E) yetiştirilen ana arılar ile

oluşturulan kolonilerin fizyolojik, davranış ve morfolojik

özelliklerinin saptanması amacıyla her kuruluştan 10'ar

ana arının kabul ettirildigi toplam 50 koloni ile 1 yıl

süresince gezginci arıcılık koşullarında yürütülmüştür.

Deneme süresince sırasıyla Fethiyeı Antalya-Kemer, Adana-

Karataş, Konya-Karapınar, Sivas-Karaçayır, Fethiye ve Ku-

şadası'nda konaklanılmışı kış dönemi Kemer yöresinde geçi-

rilmiştir.

Kolonilerin fizyolojik ve davranış özelliklerine

ilişkin araştırmada elde edilen sonuçlara göre; en fazla

ana arı kaybı, (% 50) Bp~E grubunda görülmüş bunu FAÜİ

(% 40), TKV (% 40), EZAE (% 20) grupları izlemiş ATAE gru-

bunda ana arı kaybı olmamıştır.

Ana arı agırlığı ortalamaları TKV, EZAE, FAÜİ, ATAE

ve BAAE gruplarında sırasıyla 0.243±0.0049, 0.230±0.0063,

0.227±0.0049, 0.22S±0.0043 ve 0.219±0.0064 gr olmuş, yal-

nız TKV grubu ile BAAE grubu arasındaki farklılık önemli

bulunmuştur (P < 0.05).


101

Ergin arı gelişimi yönünden, FAÜİ kolonileri ortala-


ma 10.23±0.612 arılı çerçeve sayısı ile ilk sırayı alırken

bunu 9.44±0.480, 7.96±0.548, 7.64±0.352 ve 6.99±0.517


ortalama arılı çerçeve sayıları ile EZAE, TKV, ATAE ve
BAAE grupları izlemiştir. Kuluçka alanı gelişimi ile ilgi-
li grup otalamaları ise sırası ile FAÜİ 3276±229 cm 2 , EZAE
3225±183 cm 2 , TKV 2570±212 cm 2 , ATAE 2556±153 cm 2 ve BAAE
2373±205 cm 2 saptanmıştır. Gerek ergin arı gelişimi gerek
kuluçka alanı gelişimi bakımından gruplar arasındaki fark-
lılık önemli olmuş (P < 0.01), grup x dönem interaksiyonu
önemsiz bulunmuştur. Agır ana arılara sahip koloniler daha
büyük popolusyonlar oluşturmuşlar, kuluçka alanı artışı

ergin arı gelişimini arttırırken bu iki özellik arasındaki

ilişki (r= +0.922) önemli bulunmuştur.En yüksek populasyon


gelişimi Sivas-Karaçay ır yöresinde Temmuz ayı başında ger-
çekleşmiştir.

Kolonilerde 1 dakika süresince uçuşa çıkan arı sayı­

ları ortalamaları sırası ile FAÜİ için 58.35±14.69, TKV


için 52.20±13.94, EZAE için 45.40±7.22, ATAE için
40.95±11.51 ve BAAE için 37.73±9.02 olarak saptanmış, uçuş

etkinligi bakımından gruplar birbirinden farklı bulunmuş­

tur (P < 0.05).

Grupların yıllık toplam bal verimi ortalamaları

FAÜİ, TKV, ATAE, EZAE ve Bp~E gruplarında sırası ile


23.83±2.840, 20.17~1.810, 19.75~1.030, 19.50±1.690 ve
17.50±1.500 kg bulunurken, ortalamalar arası farklılık

önemsiz olmuştur. Bal verimi ile ergin arı gelişimi ara-


sındaki (r= +0.551) ve kuluçka alanı gelişimi arasındaki
102

(r= +0.534) ilişki önemli bulunmuş (P < 0.01), güçlü kolo-

nilerin bal verimleri de fazla olmuştur.

BAAE kolonileri ortalawa 44.5±ıO.33 igne sayısı ile

en hırçın grup olmuş, bunu 44.0::t:7.70, 32.5±14.08,

25.0±10.33 ve 19.5±2.1S igne sayısı ile ATAE, EZAE, TKV

ve FAÜİ grupları izlemiştir. Grupların hırçınlık egilimle-

ri farklı bulunmuş (P < 0.05), yogun nektar akımımında

hırçınlıgın azaldıgı saptanmıştır.

Yagmacılık egilimi bakımından gruplar birbirinden

farklı bulunmuş (P < 0.05), nektar kıtlıgı yagmacılık egi-

limini artırmıştır. Yagmaya en çok egilimli grup TKV (tüm

dönemlerde 14 koloni) en az egilimli grup BAAE (tüm dönem-

lerde 5 koloni) olmuştur. Bunun aksine ogul egilimi en az

olan grup TKV en çok egilimli grup ise BAAE olarak saptan-

mıştır.

Kolonilerden alınan işçi arı örneklerinde yapılan

morfolojik ölçüwlere ilişkin grup ortalamaları aşagıdaki

tabloda özetlenmiştir.

!CZELUKlER FAuı i SAAE i TKV EZAE ATAE ~kootr.

!-----------~---i-----'----~---··----ı------ ----
iDi L uıunıv9u (ımı) i 6.665: 0.0116 i 6.649! 0.0122 i 6.695! 0.0146 6.654 , 0.0119 6.673 , 0.010'1 p < 0.05

IKa"at 9el1işl igi (rım) 3.~32 .: 0.0073 i 3.137, 0.0059 3.178 ! 0.0083 3.120 , 0.0067 3.161 ! o.oon p <. 0.01
ı '-1
i (anat uıunlvgu (rrm) 9.0SL. :!: 0.0149 i 9.130 ! 0.0141 9.11>4:0.0159 9.163 ! 0.0129 i 9.11.4 ! 0.0149 i P <. 0.01
I~------I
i Kanat 1rdeJ:s j 0.346 t 0.0006 0.31.0 ! 0.0005 i 0.346 , 0.0005 i p < 0.01
i i
IKubital ~rdeks. 2.323: 0.0427 i 2.193,0.0316 2.355 : 0.0430 2.186 , 0.0315 i 2.374 , 0.0435 i p <. 0.01

i
i Arlr;a bacaJ:. uıunlugu (rrrn) e.176 ! 0.01l.5 8.156: 0.0153 B.179 : 0.0126 8.191 ! 0.0115 i 8.155 ! 0.0134 i onemsiı

i i
M(>t at ar;;" L 1 rıdeks. 0.5B2 : 0.0016 0.589 t ! 0.51>4 t 0.0017
0.0021 0.587 : 0.0020 0.585 , 0.0017 Onems i ı
~~~----_._---~-;---~-!
i
"Tergıt genışlıgı (ımı) 4.'01 ~ 0,0100 i ':',':'60:: 0.0091 i 4.376:!: 0.0121 L. .446 ! 0.0131. i 4.456 , 0.0109 i p <. 0.01
--~--------~- i i---~--- 1-----1
Kece kuşa~ genıştıgi (mn) 0.91Ç :. 0.0080 i 0.931! 0.0080 i 0.909.: 0.0076 0.924 , 0.0081 ! 0.903 ! 0.0064 i P « O.OS
------·---·---~-i-----I------ - - - - - - - - - - - - i
Parla~ zemın genışLısı Urın) i O.S04! 0.0070 i 0.497!. 0.0069 0.500 ! 0.0058 0.1.96 1 0.0067 0.521 ! 0.0060 p <. 0.05
.---~-~ 1------
Keçe ı ndeks i 1.B&\ : 0.0'61 ! 1.932, 0.0456 1.855 : 0.0.347 1.923 , 0.0482 1.768 ! 0.0306 P <. O.OS

(1 L uıuntvgu (rrrn) 0.210 : 0.0035 0.224 , 0.0049 0.225 : 0.0037 0.216 , 0.0037 0.229 İ 0.0045 P <. 0.01
103

Tüm morfolojik özellikler bakımından grup içerisin-


deki koloniler arasında görülen variyasyon önemli bulun-
muştur. Buradan kuruluşların yetiştirdiği ana arıların bir
örnek olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu işletmelerin da-
mızlıkçı niteliği kazanması için kendi materyallerini
sabitleştirdikten ve ekonomik özelliklerini belirledikten
sonra ana arı yetiştirirerek üreticilere sunması gerekmek-
tedir. Aksi taktirde arı varlığımızın gün geçtikçe daha da

kötü özellikler kazanması kaçınılmazdır.


104

7. SUMMARY

One of the main inputs determining the productivity


of honey bee colonies is the queen which is bred by
Turkish Development Foundation (TKV) and a few beekeeping
stations under the Ministry of Agriculture and Rural
Affairs. This research work aimed at identifying the
breeder populations used in queen rearing in TKV Fethiye,
Bitlis, Ankara, and Menemen Beekeeping stations and
Research Institutes. Ten colonies at each group
established by the queens bred in above mentioned
institutions were used for morphological, physiological
and behavioural identification under migratory conditions.

Queen los s rates for the group s were found as 50,


40, 40, 20 and nil for Bitlis Beekeeping Research Institu-
te (BAAE) , Fethiye Beekeeping station (FAÜİ), TKV, Aegean
Regional Agricultural Research Institute (EZAE) and Ankara

Poultry Research Institute-Beekeeping Branch (ATAE),


respectively. Respective queen weights at acceptance were
0.219±0.0064 g, 0.227±0.0049 g, 0.243±0.0049 g,

0.230±0.0063, and 0.225±0.0043 g for the same groups.


Adult bee populations in terms of number of bee-covered
frames in groups were 10.23±0.612 in FAÜİ, 9.44±0.480 in
EZAE, 7.96±0.548 in TKV, 7.64±0.352 in ATAE, and
6.99±0.517 in BAAE. The group averages for brood area in
the same period were 3276±229 sq. cm. in FAÜİ, 3225±183
sq. cm in EZAE, 2570±212 sq. cm in TKV, 2556±153 sq. cm in
ATAE, and 2373±205 sq. cm in BAAE. The groups were
significantly different in respect to both adult bee and
105

brood quantities (P < 0.01), whereas Group X Period


interaction was not significant.

Heavy queens produced more populous colonies and


increase in brood alsa increased adult population with a
high correlation (r= 0.922).

The flight efficiency measured as the number of bees


left the hive per minute were found 58.35±14.69 for FAÜİ,

52.20±13.94 for TKV, 45.40±7.72 for EZAE, 40.95±11.51 for


ATAE and 37.73±9.02 for BAAE which were significantly
different (P < 0.05).

The average honey yields of the groups were


23.83±2.840 kg, 20.17±1.810 kg, 19.75±1.030 kg,
19.50±1.690 kg and 17.50±1.500 kg for FAÜİ, TKV, ATAE,
EZAE and BAAE, respectively. It was found that the honey
yield was correlated with the amounts of adult bee
(r= 0.551) and the brood (r= 0.534).

BAAE group was found the most aggressive with


44.5±10.33 stings in 15 seeonds. ATAE, EZAE, TKV and FAÜİ

followed with 44.0±7.70, 32.5±14.08, 25.0±10.33 and


19.5±2.1S stings. The inelination of the groups for
stinging differed (P < 0.05). But stinging tendeney
decreased with the abundanee of neetar.

The groups showed different robbing tendencies (P <

0.05) TKV having the highest and BAAE the lowest and
neetar shortage boosted this behaviour. When swarming was
eonsidered TKV group showed the lowest tendeneyand BAAE
the highest
106

The mean values for morphological characteristics of

the groups are summarized below.

i CHARACERS F,),ut SAAE n:" ElAE ATAE ISigrııficant ~est


---------,------- ------- ------- ------- ------ -----
ıTong·..x: te<i<Jtt,(:Tl1l) 6.-:<.5- ~ ').0116 t 6.649: 0.0122 i 6.695!: 0.0146 6.654 : 0.0119 t 6.673, 0.0109 p <'; o.es
1----------1------1------ ------ ------ ------ -----
iUing '''ldth (rmı) i 3. ~32 ! 0.')073 i 3.:37! 0.0059 3.178 ! 0.008.3 3.120 : 0.0067 3.161 : o.oon p < 0.01
1------------------1------ - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
'IJing I.ength (rrm) ! 9.0&4! 0.0149 Q.no 0.0141 9.184 : 0.0159 9.163 : 0.0129 i 9.144 : 0.0149
! P < 0.01
: --_._------------ .. _,

~rıde;( i , 0.346 : 0.0005


:I.Jlng 0.345! O.COC6 : 0 . .345! 0.0006 0.346 .: 0.0006 0.340 : 0.0005 ! p < 0.01
- - - - - - ] - - -_ _ _ . __ 1. _ _ _-
'(ubıtal Index i 2.323 ~ 0.0<.27 i 2. ;93 ! O.03~6 2.355 .:: 0.0430 2.186 : 0.0315 i 2.374 : 0.0435 P < 0.01

i H 1nd Le] te-"'j!_'" mm i 8.176! 0.:)1 ... 5 B. ~56 ! 0.0153 3.179 ! 0.0126 8.191 : 0.0115 8. :55 : 0.0134 ~C ~ ,:;i"'.
1--,,·----------·----- !~----------·----l 1-------1-------,------
:Taısal ırıaex : O.Se2! :).C016 'J.589 ! 0.:)021 1 0.587!: 0.0020 0.585 !: 0.,)017 i 0.584!: 0.0017 ~JO 5,;". i
- - - - - - - - - - - - , ..~-~~-, '~--·--i------'------ı-----ı
:Tergite wld.th(rmı) ! <-,':'61 ~ 0.011)0 i ... .:..60! O.OC91 i i...376! 0.0121 i 4.446:. 0.0134 4.456:. 0.0109: D < 0.01 !

------,~------! !
i 10fllentt.tn Io/ıdth (;mı) i 0.919, 0.'1020 ] 0.931: o.ooeo : 0,909: 0,0076 ! 0.924: 0.0081 i 0.903, 0.0064 P '0,05 ]

0.496 ! 0.0067 i 0.521! 0.0060 P < O.LJ')

Tomentvn ı(lo€,:x. 1.&:.6 ! J.04ö1 i '.932,0,0456 1.855 : 0,0,347 1.923,0.0482 1.168 , 0.0306 p < 0.05
,--------- ··--i--~---·, ------,--------i------
:Haır length (mn) i 0.210! Q.ıJ035 0.224 !: 0.0049 0.225! 'J.C037 i O.2~6!: 0.0037 ! 0.229! O.OOl.S P < 0.01

The variation in respect with morphological traits

within the groups was significant. This result may lead to

conclude that the honey bee population of the main queen


breeders in Turkey is not uniform. That is to say that the

performancc!s of the colonies established by those queens


obtained from the above mentioned institutions are not
dependable. To qualify as breeders, these institutions
should take necessary steps to fix the bee lines and rear

queens under controlled conditions. The contrary,which has

been the case so far, will hasten the degenaration of the

honeybee populations with intensive migration in Turkey.


107

KAYNAKLAR

ABDELLATIF, M.A., ABOU-ELNAGA, A.M., ALI, M.H., SHAKIR,


P.M. ve AL-JALILI, M.K., 1977. Biometrical studies
on Iraqi honeybees. J.Apic.Res. 16(3): 143-144.Apic.

Abs. 829/78.
ADAM, B. , 1983. In search of the best strains of bees.
Northern Bee Books, Hebden Bridge, West Yorkshire,
U.K.
ADAM, B., 1987. Breeding the honeybee. Northern Bee Books,
Mytholmroyd: Hebden Bridge, West Yorkshire, U.K.
ALPATOV ı V.V., 1929. Biometrical studies on variation and
the races of honeybee Apis mellifera L. Rev. Biol.
4: 1-57. Alınmıştır. Ruttner, F. 1988. Biogeography
and taxonomy of honeybees. springer-Verlag, Berlin,
57-78.
ALPATOV, V.V., 1948. The races of honey bees and the ir use
in agriculture. Sredi Prirodi 4 , 1-65. Alınmıştır.

Ruttner, F., Tassencourt, L., Louveaux, J., 1978.


Biometrical-statistical analysis of the geographic
variability of Apis mellifera L. Apidologie ~(4):

323-381.
ALY, F.K., ESBAH, H.M. ve MAKADEY, M.A., 1988. Studies on
the proboscis and corbiculae measurements of three
races of honeybee in relation to honey and pollen
production in Middle Egypt. In Proceedings of the
Fourth International Conference on Apiculture in
Tropical Climates, Cairo Egypt. Apic. Abs. 852/90.
108

ATWAL, A.S. ve SHARMA, O.P., 1970. studies on the perfor-


manee of five stains of Apis mellifera L. as
eompared with Apis indiea F. under Nagrota
eonditions. J. Res., Ludhiana 2(4): 477-486. Apie.

Abs. 643/72.

BILASH, G.D. , MAKAROV, 1.1. ve STROIKOV, S.A., 1971.

Results of eomperative study of different raees of


bees in the main zones of USSR. Apimondia 21:386-389.
BODENHEİMER, F.S., 1942. Türkiye'de Bal Arısı ve Arıeılık
Hakkında Etüdler, Numune Matbaası. İstanbul.
BORODACHOV, A.V. ve BORODACHOVA, V.T., 1976. Correlative
variability of the external morphologieal eharaeters
when erossing central Russian with Caueasian bees.

Geneties, seleetion and reproduetion of the honey

bee. Symposium on bee biology. Moseow. 84-87.


BORNUS, L., GROMISZ, M. ve NOWAKOWSKI, J., 1976. Use of
some morphologieal features in the honey bee taxonomy
Geneties, seleetion and reproduetion of the honey
bee. Symposium on bee biology. Moseow. 200-202.
BÖTTCHER, F.K., 1977. comparative studies on proboseis
length of worker, queen and drone honeybees.

Apidologie ~(2): 169-203. Apie. Abs. 835/78.

BURGET, D.M. ve R.A.MORSE, 1974. The time of natural

swarming in honeybees. Ann. Entomol. Soe. Am. ~(4):

719-720. Apie. Abs. 366/75.

BUTLER, C.G. ve FREE, J.B., 1952. The Behaviour of Worker

Honeybees at the Hive Entranee. Behaviour, IV. 4.

Leiden.
109

CARON, D.M., 1981. Congestion, seasonal cycle and queen


rearing as they relate to swarming in Apis mellifera
L. Ann. Entomol. Soc. Am. 74(1): 134-137. Apic. Abs.

148/82.
CHAHAL, B.S., BRAR, H.S., GATORIA, G.S. ve JHAJI,H.S.,
1986. Aggressive behaviour of Apis florea towards.
Apis mellifera in hive robbing and ın foraging.
J.Apic. Res. ~(3): 134-138.
COLLINS, A.M. ve KUBASEK, K.J., 1982. Field test of honey-
bee (Hymenoptera: Apidae) colony defensive behaviour.
Ann. Entomol. Soc. Am. 75(4): 383-387.
COLLINS, A.M., RINDERER, T.E. ve TUCKER, K.W., 1988.
Colony defence of two honeybee types and their hybrid
1. Naturally mated queens. J.Apic. Res. 27(3): 137-
140.
COLLINS, A.M., RINDERER, T.E., TUCKER, K.W., SYLVESTER,
H.A. ve LACKETT, J.J., 1979. A. model of honeybee
defensive behaviour. J.Apic. Res. 19(4): 224-231.
CORNUET, J.M., 1986. Population geneties. Ed. Rinderer,
T.E. Bee Genetics and Breeding. Academic Press, Ine.,
London, U.K. 235-254.
CORNUET, J.M., FRESNAYE, I. ve TASSENCOURT, L., 1975.
Diserimination et classification de populations
d'abeilles a partir de earaeteres biometriques. Api-
dologie 16: 99-108.
DANKA, R.G., RINDERER, T.E., HELLMICH, R.L. ve COLLINS,
A.M. , 1986. Foraging population sizes of Afrieanized
an European honey bee (Apis mellifera L.) colonies.
Apidologie 17(3): 193-202. Apie. Abs. 882/87.
110

DOGAROGLU, M., 1981. Türkiye'de yetiştirilen önemli arı

ırk ve tiplerinin "Çukurova Bölgesi" koşullarında

performanslarının karşılaştırılması. Doktora tezi,


Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Adana.
DONALO, L.N. ve NORMAN, E.G., 1983. Honey productivity of
honeybee colonies in relation to body weight,
attractiveness and fecundity of the queen. J.Apic.
Res. ~(4): 209-213.
Du PRAW, E., 1965. The recognition and handling of honey-
bee specimens in non-Linnean taxonomy. J.Apic.Res.
i(2): 71-84.

DÜZGÜNEŞ, O., KESİcİ, T. ve GÜRBÜZ, F., 1983. İstatistik

Metodları I. A.Ü.Ziraat Fakültesi, Ders Kitabı. 229.


DÜZGÜNEŞ, O., KESİcİ, T., KAVUNCU, O. ve GÜRBÜZ, F., 1987.
Araştırma Deneme Metodları. A.Ü.Ziraat Fakültesi,
Ders Kitabı 1021.
ERICKSON, E.H., MILLER, H.H. ve SIKKEMA, D.J., 1975. A.
method of separating and monitoring honeybee flight
activity at the hive entrance. J.Apic. Res. 14(3/4):
119-125.
FlRATLI, Ç., 1982. Ana arı üretim yöntemleri üzerinde bir
araştırma. Doktora tezi, A.Ü.ziraat Fakültesi. Anka-
ra. (Basılmamış) .
FREE, J.B., 1977. The SocialOrganization of Honeybees.
London, U.K.
FRESNAYE, J. ve LENSKY, Y. 1961. Methods d'appreciation
des surfaces couvain dans les colonies d'abeilles.
Ann. Abeille i(4): 369-376.
III

GOETZE, G., 1940. Die beste Biene. Liedloff Loth Miehaelis


Leipzig. Alınmıştır. Ruttner, F., Tasseneourt, L. ve
Lauveaux, J., 1978. Biometrieal-statistieal analysis
of geographie variability of A. mellifera L.
ogie ~(4): 363-381.
GOETZE, G., 1964. Die Honigbiene in natürlieher künst-
lieher Zuchtauslese. Parey, Hamburg. ınmıştır.

Ruttner, F. Biogeography Taxonomy of


Springer-verlag, Berlin.
GROMISZ, M., 1974. Length of proboseis of bees visiting
red clover flowers. Pszezelnieze Zeszyty 18:
91-106. Apie. Abs. 168/76.
GUBIN, V.A., 1975. The problem of morphological
for Carpathian bees. Doklady TSKhA 211, 174-177.
Apic. Abs. 137/79.
HARBO, J.R., 1985. Effect of population size on brood
production, worker survival and honey gain in eolo-
nies of honeybees. J. Apic. Res. 25(1): 22-29.
JAYCOX, E.R. ve GYUNN, G., 1974. Comparative development
of foraging and brood production in honeybee eolonies
established on comb and on foundation. J.Apie. Res.
13(4): 229-233.
JEFFREE, E.P., 1958. A shaped wire grid for estimating
quantities of brood and pollen in combs. Bee World
39: 115-118. Alınmıştır. Rogers, L.E., Gilbert, R.O.
ve Burget, M. 1983. J.Apie. Res. 22(4): 232-241.
JOHANSSON, T.S. ve JOHANSSON, M.P., 1971. Direct measure-
ment of eomb area with a planimeter. Am. Bee. J.
111: 179.
112

JOHANSSON, T.S.K. ve JOHANSSON, M.P., 1977. Feeding honey-


bees pollen and pollen substitutes. Bee world 58:

161-164.

KARACAOGLU, M. 1989. Orta Anadolu, Karadeniz Geçit ve Ar-


dahan İzole bölgeleri arılarının bazı morfolojik

özellikleri üzerinde bir araştırma. Doktora tezi.


A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. Ankara. (Basılmamış).

KAYRAL, N. ve KAYRAL, G. 1984. Yeni Teknik Arıcılık. İnki­

lap ve Aka Basımevi. İstanbul.

KHIDESHELI, A.L. ve MCHEDLISHVILI, N.N., 1969. Qualitative


Characteristics of grey mountain Caucasian queens.
XXII. Int. Beekeep. Congr. Summ. 131-132. Apic. Abs.
625/70.

KOLMES, S.A. ve FERGUSSON-KOLMES, L.A., 1988. Measurements


of stinging behaviour in individual worker honeybees
(Apis mellifera L.). J.Apic. Res. ~(2): 71-78.

LEE, M.L. ve CHOI, S.Y., 1986. Biometrical studies on the


variation of some morphological characters in Korean
honeybees, Apis cerana F. and A. mellilfera L. Korean
J.Apic. L(1): 5-23. Apic. Abs. 510/87.
LEE, P.C. ve WINSTON, M.L., 1987. Effects of reproductive
timing and colony size on the survival, offspring
colony size and drone production in the honeybee
(Apis mellifera). Ecological Entomology ~(2): 187-

195. Apic. Abs. 145/88.

LENGLER, S. ve LINK, D., 1984. Effects of atmospheric


humidity on the flight activity of some races of
honeybees. Revista do Centro de Ciencias Rurais
14(2): 143-146. Apic. Abs. 121/88.
113

LENGLER, S. ve LINK, D., 1984. Effects of insolation and


solar radiation on the flight activity of some races
of honeybees. Revista do Centro de Ciencias Rurais
L±(2): 147-151. Apic. Abs. 122/88.

MAA, T.C., 1953. An inquiry in to the systematics of the


Tribus Apidini or honeybees (Hymenoptera). Treubia
21: 525-640. Alınmıştır. Ruttner, F., 1988, Biogeo-
raphy and Taxonomy of Honeybees. Springer-Verlag,

Berlin.
MAUL, V., PECHHACKER, H. ve KUHNERT, F.T., 1981. Summer
school in bee breeding and instrumental insemination.
Hawkesbury Agricultural College.
MIZIS, A.P., 1976. External morphological characters of
the Lithuanian honey bee and their correlative
variabilty. Genetics selection and reproduction of
the honey bee. Symposium on bee biologyı Moscow. 153-
157.
MORITZ, R.F.A., SOUTHWICK, E.E. ve HARBO, J.B., 1987.
Genetic analysis of defensive behaviour of honeybee
colonies (Apis mellifera L.) in a field test. Apido-
logie 18(1): 27-42.

MORSE, G.D., 1983. Races of Bees. Ed. Root A.I. The ABC
and XYZ of Bee Culture. 557-566. Root Company.

Medina, Ohio, USA.


OKADA, I., 1983. Observations on the robbing behaviour
honeybees, with special reference to European and
Japanese species. honeybee Science ±(1): 29-36. Apic.
Abs. 87/84.
114

ÖZTÜRK, A.İ., 1990. Morphometric analysis of some Turkish


honeybees (Apis mellifera L.). Master of Philosophy.
University of Wales College. Cardiff.
PELLET, F.C., 1945. Practical Queen Rearing. Jost and
Kiefer Printing Co. Quincy, Illinois. USA.
PETROW, A.I., 1987. Inheritance of external characteris-
tics. Apiacta XXII, 1: 9-12.
POOOBA, V.E., 1976. Supplementary feeding of bees to
increase productivity. Apic. Abs. 230/78.
RINALOI, A.J.M., PAILHE, L.A. ve POPOLIZIO, E.R., 1971.
Wing tarsal and glossal indices in three honeybee
races. Apic. Abs. 116/73.
RINOERER, T.E., COLLINS, A.M. ve TUCKER, K.W., 1985. Honey
production and underlying ne ct ar harvesting activi-
ties of Africanized and European honeybees J.Apic.
Res. ~(3): 161-167.
RINOERER, T.E., 1986. Bee Genetics and Breeding. Academic
Press.ınc., London, UK.
ROGERS, L.E., GILBERT, R.O. ve BURGET, M., 1983. Sampling
honeybee colonies for brood production: A double
sampling technique. J.Apic Res. ~(4): 232-241.
RUTTNER, F., 1983. Races of Bees. Ed. Oadant and sons. The
Hive and the Honey Bee. 19-38. Oadant and sons.
Hamilton, Illinois.
RUTTNER, F., 1986a. Characteristics and variabilty of Apis
cerana (Fabr.). Apic. Abs. 52/88.
RUTTNER, F., 1986b. Geographical variabilty and classifi-
cation. Ed. Rinderer, T.E. Bee Genetics and
Breeding. 23-56. Academic Press. Inc., London, DK.
115

RUTTNER, F. , 1988a. Biogeography and Taxonomy of Honey-


bees. Springer, Verlag, Berlin.
RUTTNER, F., 1988b. Breeding Teehniques and Seleetion for
Breeding of the Honeybee. The British Isles Bee
Breeders Assoeiation, Verlag, Munieh.
RUTTNER, F., TASSENCOURT, L. ve LOUVEAUX, J., 1978. Bio-
metrieal-Statistieal analysis of the geographic
variabilty of Apis mellifera L. Apidologie 9(4): 363-
38ı.

RUTTNER, H., 1972. Technical recommendations for method s


of evaluating performance of bee colonies. Interna-
tional symposium Lum. Am. See, Austria, 87-92.
SACHS, H.G. ve WALTERER, A. 1965. Abschlie bender berieht
über die vergleichende prüfung von vi er zuehtlinien
aus dem landesverband bad. Imker. Stüdwestdeutsch.
Imker. 17(9): 261-265.
SAINI, M.S., AGGARWAL, R. ve DHILLON, S.S., 1983. Fune-

tional morphology of the wing coupling apparatus and


its bearing on the taxonomy of genus Apis Linnaeus.
Uttar Pradesh Journal of Zoology 2(1): 10-14. Apie.
Abs. 508/87.
SETTAR,A.,1983. Ege bölgesi arı tipleri ve gezginei arıeı­

lık üzerinde araştırmalar. Doktora tezi. Ege Bölge zi-


rai Araştırma Enstitüsü. Menemen, İzmir. (Basılmamış).

SHLJAKHOV, P.M., 1976. Morphologieal, physiologieal and


economical characters of the Mariovo bee (Apis melli-
fera desaretica var macedoniea). Geneties, seleetion
and reproduetion of the honey bee. Symposium on bee
biology, Moscow 147-149.
116

SIMPSON, J. ve RIEDEL I.B.M., 1963. The faetor that eauses


swarming by honeybee eolonies in small hives. J.
Apie. Res. ~(1): 50-54.
SNELGROVE, L.E., 1981. Swarming Its Control and
Prevention. Snelgrove and Smith. Pleasant view,

Bleadon Hill, Weston-Super-Mare Avon BS24 9JT.


STORT, A.C., 1974. Genetic study of aggressiveness of two
subspeeies of Apis mellifera in Brazil. 1. Some tests
to measure aggressiveness. J.Apie. Res. ~(1): 33-38.
STRAIGHIS, I.V., 1976. A few Charaeters of the Lithuanian
bee. Geneties, seleetion and reproduetion of the
honey bee. symposium on bee biology Moseov. 157-159.
SUBBOTIN, YU. A. ve ORLOVA, S.F.,1976. Seleetion of honey-
bee Apie. Abs. 1190/78.
SZABO, T.I., 1980. Effeet of weather faetors on honeybee
flight aetivity and eolony weight gain. J.Apie. Res.
l2(3): 164-171. Apie. Abs. 1314/81.

SZABO, T.I., 1983. Effeet of various eombs on the deve-


lopment and weight gain of honeybee eolonies. J.Apie.
Res. 22(1): 45-48.
SZABO, T.I., 1990. Morphometrie eharaeteristies of Apis
eerana from Sri Lanka. Apidologie 21: 505-509.
VELICHKO, V.N., 1976. Morphologieal eharaeteristies of
Bulgarian honey bee. Geneties, seleetion and repro-
duetion of the honey bee. symposium on bee biology,
Moseow. 143-145.
117

VERMA, L.R. ve DULTA, P.C. 1986. Foraging behaviour of


Apis cerana indica and Apis mellifera in pollinating
apple flowers. J.Apic. Res. ~(4): 197-201. Apic.
Abs.47/88.
VILLA, J.D., 1988. Defensive behaviour of Africanized and
European honeybees at two elevations in Colombia.
J.Apic. Res. ~(3): 141-145. Apic. Abs. 522/90.
VINOGRADOVA, V.M. 1 1976. Selection of Caucasican bees.
Geneties, selection and reproduction of the honey
bee. Symposium on bee biology, Moscow. 229-232.
WILLE, H., IMDORF, A. ve KILCHENMANN 1 V., 1984. The rhythm

of brood production and of the collection of pollen


protein Schweizerische Bienen. Zeitung 107(11): 551-
558. Apic. Abs. 1232/85.

WONGSIRI, S., LAI, Y.-S. ve LIU, Z.-S.,1986. Beekeeping in


the Guangdong Province of China and some observations
on the Chinese honey bee Apis cerana cerana and the

European ho ney bee Apis mellifera ligustica. Am. Bee


Jour. 126(11): 748-752. Apic. Abs. 815/87.
ZMARLICKI, C. ve MARCINKOWSKI, J., 1979. Productive value
of some honeybee races and their hybrids in Pulawy
and the Sweitokryzskie Mountains. Apic. Abs. 1323/81.

You might also like