You are on page 1of 198

T.e.

ERCiYES UNivERSiTESi SOSYAL niLiMLER ENSTiTUSU

I-rUSAlVllTTiN BiTLfSi'NiN "KiTABU'N-NUSUS" TAHKiK VE TAHLiLi

isiMLi ESERiNiN

(Ytlksek Lisans Tezi)

Damsman Prof. Dr. Mustafa KARA

Hazirlavan Iv1.Mustafa C;~/IAKLIOGLU

KA YSERi-1998

oNsijz

Islam'tn henuz ilk yuzytltnda ortaya ctkan zuhd hareketi, hicri ikinci astrdan itibaren, bir taktm mistik dusuncelerin de etkisiyle, islam kultur tarihinde onemli bir yeri olan tasavvufi hayattn temelini olusturmustur. Bu ilk yiizytlda henuz kullantlmayan "sufi" kelimesi, hicri ikinci astrdan itibaren, Ebu Hasim el-Kufl (ol. 1501767) fie birlikte kullantlmaya baslamtstir. Tasavvufi hayat hakktnda temel eserlerin yazilip, tasavvufi kavramlartn actklanmasi ve sistemli bir sekilde olmasa bile, varltgtn birligi esastna dayanan "vahdet-i vucud' teorisinin ilk olarak ortaya attlmastyla da taS(NV11f disiplini sistemli bir sekilde geliserek kultur tarihimizin oldukca onemli bir vechesini olusturmustur. XI. ve Xll. ytizytllarda tarikatlartn kurulmas birlikte gents
~ ~

m~
~ ~
val'

~n
~ ~

bUT,

us,
til'.

Bo;

tare; _ saytda kisilerin istifade ettigi el yazmalart, tahkik edilmek suretiyle butun ilim aleminin istifadesine sunulmaktadir. Biz de btl amacla Stileymaniye Kutuphanesi 'nde tek niisha halinde bulabildigimiz Kitabu 'n-Nusus'u basarabildigimiz kadartyla tahkik etmek suretiyle matbu hale getirmeye caltsttk. Ayrlca ){Y yuzytlda iran'daki tasavvufi durum hakkinda, genel hatlartyla da olsa bilgi vermek ve Husameddin Bitlisi'nin tasavvufi dusuncesini sthhatli bir sekilde tespit etmek amactyla miiellifin hayattni, yasadigi yuzytltn tasavvuf kulturunu ve mezkitr eserinin muhtevastnt inceleyip tahlil etmeye caltsttk: Bu dogrultuda oncelikle eseri okuyarak sthhatli bir sekilde metnini tespit etmeye caltsttk. Eserin 2a numaralt varagi okunamayacak derecede tahrip oldugu i<;111 bu ktsmi caltsmamtztn dtstnda btrakmak zorunda kaldtk. Eserin sayfa kenarlartnda, biri cok ince ve okunamayacak halde, digeri ise biraz daha actk ve eserin astl yaztstyla ayni karakterde olmak uzere iki cesit yazt bulunmaktadtr. Bunlardan birincisini degerlendirtnemiz dtstnda btrakmakla beraber, olmast gerekirken metinden di1fjl11l1fj ifadeler olup, kii9t1k bir isaretle yerleri gosterilen ve muellife ait oldugunu tahmin ettigimiz ikinci till' yaztyt, metinde olmast gereken yerlere ekleyerek eseri mumkun oldugu kadar sthhatli bir sekilde tespit etmeye caltsttk. AYl'lca eserdeki ayet ve hadisleri belirleyerek, hadislerin tahricini yapttk. Ayetleri de sure isimleri, numaralart ve ayet numaralart ile dipnotta verdik:

Caltsmamtztn giri§ bolumunde Xl/. yuzytlda Osmanlt ve Akkoyunlu devletlerinde genel tasavvufi durum hakktnda bilgi verdikten S011ra, birinci bolumde muellifin hayattni ve eserlerini incelemeye caltsttk: Ikinci bolumde Kitabu 'n-NllS11S'U sekil ve muhteva actstndan tanttttktan S0111"a, genel olarak eserde ele altnan konulartn degerlendirmesini yaplP, tercumesini vererek, eserin ihtiva ettigi konulart vermeye calisttk: Mukaddime ve s011U9 bo!amii harte sekiz temel boliimden olusan Kitabu 'n-Nusus 'un her boliimii, bir ana basltk altinda kaleme altnmisnr. Biz eserde ele altnan konulart incelerken, eserin daha iyi anlastlmast amactyla, bu genel boliim basltklartna ilaveten her bolumle ilgili alt basliklar olusturduk: Bu alt basltklari ise Arapca metin ktsnunda degil de Turkce tahlil kismtnda verdik: Ucuncu bolumde ise eserin metninin tahkikini yapttk: Eser tek niisha oldugu icin farkli nushalarla mukayese imkant bulamadtk: Bu sebeple eserin metninin tespiti hususunda bir taktm zorluklarla karstlasttk. Muellifin de mukaddimede belirtiigi gibi, eserde herhangi bir konu ayrtnttlt bir sekilde anlattlmak yerine ilgilt konuda kisa, veciz, ve sembolik tfadeler kullantlm tsttr. Bu ise eserin muhtevastmn tahlilinde zorluklardandtr. Akkoyunlular vatt e dar 1102

':v


ese Ars

asz.

Dr.

ve
11111

A{,

Mustafa C;AKldAKLJOGLU
Kayseri-1998

II

i<;iNDEKiLER

ONSOZ i<;iNDEKiLER KISALTMt\LAR

ctnts

I III VI

XV. Y(TZYILDA GENEL TASA vvurt DVRlJ~l I. AKKOYUNLU DEVLETi'NDE GENEL TASAVVUFi DURUM 1 II. OSMANLI DEVLETi'NDE GENEL T ASAVVUFi DURUM 5 BiRiNCi BOLUM HOSM1EDDiN BiTLisi'NiN HAYATI VE ESERLERi 1. HAYATI 10

J. Soyu II. ESERLERi A. Kendisine Aidiyeti Kesin Olan Eserler 1. Kitabu 'n-Nusus (Kenzu'l-Hafd) 2. Serh-i Gulsen-i Rdz 3. Camiu 't-Tenzil ve 't-Te 'vii 4. Risale Del' Tenezziildt

5. Etvdr-u Seb 'a


B. Kendisine Aidiyeti $ilpheli Olan Eserler

1. Kzrk Hadis 2. Serh-u Hutbetu 'I Beyan 3. Serh-i Isttlahat-t Sufiyye 4. Isardt-u Menzilu 'l-Kitab
iKiNci BOLlTlVI KiTABU'N-NUSUS'UN TAHLiLi 1. KiT ABU'N-NUSUS 'UN T ANITILMASI A. Eserin Sekil Yonunden Tamulmasi B. Eserin Muhteva Yoniinden Tantttlmast C. Kitabu 'n-Nusus ve Tefsir D. Kitabu 'n-Nusus ve Hadis

14 16 16 16 17 18 18 18 19 19 19 19 20

21 21 22 23 24

HI

E. Kitabu 'n-Nusus ve Kelam II. KITABU'N-NUSUS'UN DEGERLENDiRiuVlESi A. TaSaVIV1.{f, elam ve Felsefe Disiplinlerinin Mukayesesi K B. Varltk Anlaytst C. Allahtcc) '111 Stfatlart D. inSa11l11 Mahiyeti E. Nubiivvet ve Velayet F. Alemdeki K6taliik Problemi G. Sorumluluk, Insantn Iradesi, Cebriyye ve Kaderiyye H. Ruya, Haval ~ , I. Tasavvufi Kavramlar 1. Vecd, Vucud, Tevacud 2. Zikir 3. Riza 4. Tevekkiil 5. Teslimiyet 6. Fena ve Beka 7. Cem/ ve Fark 8. Vasl ve Fasl

25

26 26 28
32 33 36 37 37 38 40 40 41

43 44 46

42 42

47

tnsct

d. Insamn Mahiyeti e. Hidayet .f. Ruh g. Rububiyet ve Ubudiyyet h. Allah '111 Sifatlan ve ilmi t. A1ebde ' ve A1ead

54 54
55

BOLUA!

55 57 57 57 57
58 58

a. Sifatlann Zuhuru ve ilim Makamt, Idrakin Idrakinin Derecesi b. Vecd, Vucud, Tevacud c. ldrak; Idrakin Idraki, Tefekkur d. Allah 'tn ilmi e. Ilim ve Iman f Zikir g. Basi! (Fttri) Idrak ve Mitrekkeb Idrak (llim) 11. Nubuvvet, Velayet; Serial, Tarikat, Hakikat 1. Melek ve Vahiy j. Nubuvvet ve Velayet k. Em!', H .alk ve Berzah Alemi I. Muttasil, Mutlak Hayal ve Ruya

62 62 62
63
64

65 65 67 67

IV

m. Evvel, Ahir, Zahir ve Balm Isimleri UC;UNCU BOLUM a. Zuhur Yeri ve Mertebeleri b. Insantn Zuhuru c. inSal1I11 Mahiyeti DORDUNCU BOLVLl1 a. Vacibu'l- Vucud (Mutlak Varltk)

BESiNCi BOL(_i}.1
a. Mumkun Varltk ve Cokluk ALTINCI BOLU.M a. Hareketin Taayyunu ve Taayyiinlerin Yenilenmesi YEDiNCiBOLUM a. Sorumluluk, Cebriyye, Kaderiyye ve Bu Ikisi Arastndaki Gercek Orta Y01 b. Peygamberlerin Hatalan ve Tovbeleri c. Insantn Fiilleri d. inSa11l11 Zuhuru ve Olusumundaki Gelismeler e. Rtza

68 70 70 71 73 76 76 78 78 82 82 87

.f. T'evekkul
Teslim

d. Olum ve Kiyamet SONUC;

104 108

D<;ONCO BOLi)l\f KiT ABU'N-NUSUS'UN ARAP<;A lVIETNi

SONU<;

BIDLiYOGRAFY A

KISALTMALAR

age.: Ad! gecen eser agm.: Ad! gecen makale agt.: Ad! gecen tez bkz.: Bakmiz bIm.: BolUmU

to.E.F.: istanbul Universitesi Edebiyat Fakultesi


ksl.: Karsilastmmz ktp.: Kutuphane mad.: Madde 01.: OlUmU

S.: Sayfa
ss.: Sayfalan arasi Tah: Tahkik eden V.: Varak

VI

GiRi~

xv. YUZYILDA

GENEL TASAVVUFi

DURU1VI

yuz:
De"

xv

icin hatl

iek tlel [an bu

nh

Husameddin Bitlis! (01. 900/1495) XV. yuzyilda Akkoyunlu Devletinin genis ve teskilatli mukemmel bir devlet kurduklan donem olan ve otuz sene sUren Uzun Hasan Bey (01. 882/1478) doneminde' yasamis ve bu devlette bir takim idari hizmetlerde bulunmus bir sahsiyettir, him adamlan ve dervislere biiyUk deger veren Uzun Hasan'in vefati (882/1478) trzerine de omrtmttn son ytllanm Uzun Hasan'm oglu Sultan Yakub doneminde gecirmistir, Bu iki donem; hem UZUll Hasan ve hem de Sultan Yakub donemi ilmi acidan oldugu kadar tasavvufi acidan da onemli donemlerdir. <;iinku her iki sultan da hem ilim adamlanna hem de tasavvuf erbabma buyuk saygi gostermis ve onlan himaye etmislerdir, On besinci asirda Anadolu Beyliklerindeki ilmi faaliyetler gozden gecirirken tefsir, hadis, ahlak, tasavvuf, kelam, fikih, ... gibi muhtelif ilim dallanna ait eserlerin bir aSIT evvelkine nispetle daha guzel ve daha vfikiffine Turkce'ye cevrildikleri ve bir

Bkz.

t. Hakki Uzunearsih, Anadolu Beylikleri Ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, s. 190,

Ankara 1988

asir evvelki faaliyetlere nazaran riyaziye, eserlerin daha bol oldugu gorulmektedir."

np ve heyet'e

(astronomi)

dair olan

Hilsameddin Bitlisi Akkoyunlu Devletine baskentlik yapmis olan Diyarbakir ve ikinci baskent olan Tebriz'de yasanns ve burada vefat etrnistir, Tebriz Akkoyunlular zamamnda, ozellikle Uzun Hasan ve oglu Sultan Yakub zamamnda, ilim ve medeniyet sehri olarak iyi bir yere sahipti, Uzun Hasan iyi bir idare ile devletini daha genis ve teskilath bir hale getirdigi sirada memleketinde ilim ve fennin yayilmasma da cok ehemmiyet verdiginden her tarafta medrese, imaret vesair hayirh muesseselerle basta baskent Tebriz olmak uzere diger sehirleri de ihya etmis, Irak, iran, IvIaveraiinnehir ve Turkistau'm alim, sair ve ediplerini davet ile etrafmda toplarrustr, Yakub Han zamanmda da bu durum daha rntikemmel olarak devam etmistir."

Akkoyunlu Beylerinin ilim adamlanna karst olan bu saygideger tutumlan tasavvuf erbabma karst da olmustur. Degisik memleketlerden gelen mutasavviflar buyuk ilgi ile karsilanmtslar ve irsad hizmetleri icin btiyuk destek gormuslerdir, Hatta Sultan Yakub gibi bazi sultanlar bu sahsiyetlere intisab etmislerdir,
ISU

Ded

ken:
Suit olm say~ Sel~ Aze Halveti . 'Iankatta 1 Halveti'den soma gelen halifelerin en faziletlisi olan ve bu yuzden de tarikatma rnensup olanlann efendisi" unvarum tasryan Seyyid Yahya Seyyid Yahya Sirvani 862/1459 senesinde Bakii'de vefat etmis defnedilmistir, Sirvani'nin yerine gecen halifesi, bir rivayete gore Erzincani, Diger bir rivayete gore de Dede Orner Ruseni' dir, 8

via

.an
~ul an an iin lin el"Halvetiyye 9uvani'dir.7 ve buraya Muhammed

Tebriz' e gelen bir diger unlu mutasavvif ise Halvetiyye tarikatmm Gulseniyye kolunu kuran Ibrahim Gulseni (01. 940/1533)du·. Siirde mahlasi Heybeti idi . Mursidi Dede Omer Ruseni'nin kendisine bir gtil vererek, "Sen 01 bag-l bekanin gulsenisin" demesi uzerine mahlasim Gulseni olarak degJ~tinni~tjr.9 Diyarbakir'da dtmyaya gelen Ibrahim Gulseni, amcasi Seyh Seyyid Ali'nin himayelerinde tahsil ile mesgul
~Bkz. Uzuncarsih, age., s. 226
3 4

Bkz. Uzuncarsili, age., s. 224, 226,

Sadtk Vicdani, Tomar-i Turfik-t Aliyye, (Irfan Gunduz, Tarikatlar ve Silsileleri; Melamiyye, Kadiriyye, Halvetiyye, Sofi ve Tasavvuf), s. 190, ist. 1995 5 Gelibolulu Mustafa Ali Efendi, Kitabii't-Tarih-i Ktmhu'l-Ahbar, (Haz: Ahmet Ugur, Mustafa Cuhadar, Ahmet Gtil, i. Hakki Cuhadar), c. 1,8.781, Kayseri, 1997 (.Bkz. Mustafa Kara, Esrefoglu Rumi, s. 13, Ankara, 1995 7 Vicdani, age., s. 175 3 Vicdsni, age., s. 179 9 DjA., "Giilseniye" mad., c. 14, s. 256 2

olurken, biIgisini arnrmak gayesi ile, Maveraunnehir'e gitmeyi dU§UnmU§tUr. Bu niyetle yola cikarak Tebrize vasil oIur. Uzun Hasan'in kazaskeri Mevlana Hasan, 0 tarihlerde gene yaslarda olan Gulseni'nin zeka ve kabiliyetini gorerek tahsil ve terbiyesini uzerine alnus ve hayli ihtimam gostermistir. 0 devirde okutulan lslami ilimleri mukemmel bir sekilde elde eden Gulseni'ye Mevlana Hasan'm sevgi ve itimadirun gittikce artmasi uzerine, hukumdar Uzun Hasan'rnda ilgi gosterdigi gorulmektedir." . Orner Ruseni'nin ~ohreti butun Azerbeycan'a yayilnus bulundugundan, Sultan Hasan'm kardesi Idris'inde intisapli bulundugu bu seyh He Mevlana Hasan tamsmak istemistir. Sultanm, Orner Ruseni'yi Tebriz'e davet icin Ibrahim Gulseni'yi secmesi, ona olan sevgi, itimad ve baghhgmm bariz bir deliHdir.l1 Sultan Yakuh'un hem Orner Ruseni'ye hem de Ibrahim Gulseni'ye baghhgl ve saygisi oldukca fazladir. Zaten kendisi Ruseni'ye intisab etmistir, Dede Orner Ruseni, 892/1487 tarihinde bir gun dervislerini yanma toplayarak: "Bu gunden sonra meselelerinizi ve ruyalanruzi Seyh Ibrahim' e soyleyin. Her kim ondan feyz ahrsa Ruseni'yi bulur. lsleriniz ve terbiyeniz hususunda onu gorevlendirdim," seklindeki vasiyetini yaptiktan sonra vefat etmistir. 12

hayr kald
RU§t

ibi uz if.

m
a1'

Gtil~ yapt etmi

:tp

GUl§ 14 kisilerdir ve smm en yaygm Halvcti Ruseniyye ve Gulseniyye kollan ile bu bolgeye yayilnus bir tarikattir. Husameddin Bitlisi'nin Ibrahim Gulseni'nin rneclisinde bulundugu, onunla tamsip, konustugu hakktnda kaynaklarda birtakim bilgilere rastlamaktayiz.l ' (>mer Ruseni ile gorii~mesi hususunda ise her hangi bilgiye sahip degiliz. Fakat ()mer Ruseni'nin, Husameddin Bitlisi'nin ya~adlg1 donemlerde cok meshur bir sahsiyet oldugunu, Husameddin Bitlisi'nin ya§adlW sehir olan Tebriz'de uzunca bir mudder irsad hizmetiyle mesgul oldugunu ve her iki sahsiyetin de Uzun Hasan doneminde Tebriz'de bulundugunu goz onunde bulunduracak olursak Orner Ruseni ile de goru§tiigUnii soyleyebiliriz.

rn in

Halveti'Iik gibi, lran'da XIV. Yuzyrldan itibaren etkin olan bir diger tarikat ta Safeviyye tarikatidir. Her iki tarikat ta, Stihreverdi seyhlerinden Seyh Sa'di (01. 691/1292) ve Cemaleddin Ezheri (01. 672/1273) gibi seyhlerin terbiyesinde yetisen

10

Bkz, Rahmi Serin, islam Tasavvufimda Ilalvetilik ve Ilalvetiler, s. 93, lst. 1984 Sadik Vicdani, age., s. 190

11Bkz. Serin, age., s, 94


12

13DiA, "Giilseniyye" mad., c.14, s. 258


14 15

Bkz. Kara, age., s. 12 Bkz. Muhyi-i Gulseni, Menakib-i Ibrahim Gulseni, (Haz: Tahsin Yazici), s. 41, 126, Ankara 1982 3

Ibrahim Zahid Gil ani (61. 700/1300)'nin halifeleri vasitasryla kurulmustur.l'' Kerimuddin Ahi Muhammed Halveti (01.75111350) tarafmdan kurulan Halvetilik, yukanda da belirtildigi gibi XV. asirdan itibaren Iran'da Ruseniyye ve Gulseniyye kollanyla yayrlnustir. Safeviyye tarikati ise, Sah lsmail'in buyuk dedesi ve Safeviyye devletinin isminin kendisine dayandmldrgi sahis olan Seyh Safiyytiddin Erdebili (01. 732/1334) tarafmdan kurulmustur. ~eyh Safiyyuddin, Ibrahim Zahid Gilani'nin yarunda yetismis ve ondan hilafet alarak Safeviyye tarikatnu kurmustur. Seyh Safiyyuddin, yanmda yetistigi mursidi ve bagh bulundugu tarikatmdan da anlasrlacagi gibi sunni goril~e sahiptir, Kurmus oldugu Safeviyye tarikati da stmni bir karakter tasunaktaydi, Fakat bu tarikat, Seyh Safiyytiddin'den soma, Seyh Sadruddin Musa (01.794/1392), Hoca Ali (01. 830/1427) ve Seyh Ibrahim (01. 85111447) donemlerinde bu sunni karakterini devam ettirmekteyken, Seyh Cuneyd (01. 860/1456) ile birlikte tamamen ~iibi r karaktere bUrilnmU~tUr. 7 1 Akkoyunlu beyleri tarafindan saygi ile karsilanan bir diger rnutasavvif da Molla Abdurrahman Cami (01. 892/1492) dir. Fevkalade zeki olan Cami, Tasavvufu Hoca Ahrar'dan tahsil ir, Fatih Sultan Mehmed'in d • ed

Han
varli disip

III

m
in
III

lbnu
tasai

an

Naki )ir
mud '. Uzun Hasan Tebriz'de kalmasmi istemesine ragmen oradan rmstir. muderrislik hayatuun ortalarmda tasavvufa meyletmis ve bu ilgi hayatuun sonuna kadar surmustur, Gencliginde Naksi seyhleri He gOlii!imii§ ve Semerkant'dan Herat'n donunce Nak§l seyhi Sadeddin'in muridi olmustur, Dalia soma 1465'de Semerkant'da Hoca Ubeydullah Ahrar'm muritligini kabul etmistir." Husameddin Bitlisi, belirli bir sure Tebriz'de bulunan Abdurrahman Cami ile de gOlii~Up onun toplantilarma istirak etmistir." Kisaca sunu soyleyebiliriz ki; Husameddin Bitlisi'nin yasadig; donem olan 15.yUZYllda Tebriz, Akkoyunlu Beylerinin ustun gayretleri sayesinde cok cesitli subelerini kapsayacak sekilde bir ilim ve hikmet merkezi olmustur, Husameddin Bitlisi'de ilim acismdan bu aydmhk ortamdan istifade etmistir. Fakat Husameddin
Bkz. H. Kamil Yilmaz, Tasavvufve Tarikatlar, s. 137, lst. 1997 Bkz. Resat Ongoren, "Safeviyye Tarikati ve iran Safevi Devleti", Bilgi ve Hikmet, Yaz-1995, sayi: 11, ss. 82-90 18 Mehmed Sureyyf Bey, Sicilli Osmani, c. 2, s. 66, lst. 1311 19 DIA., "Cami, Abdurrahman" mad., c. 7, s. 95, 96 2°Bkz. Hilmi Ziya Ulken, islam Felsefesi, s. 299, lst, 1993 21 DiA., "Cami, Abdurrahman" rnad., c. 7, s. 95 22 Olken s. 298 23 Bkz, Hasan Tavakkoli, Idris-i Bitlisi'nin "Kanun-u Sahensahisinin Tenkitli nesri ve Turkceye Tercumesi (Bastlmarms Doktora Tezi) s. 2, LO .E.F. Tarih Bolumu, lst. 1974
16 17

Bitlisi'nin vefatmi (01. 900/1485) takip eden yillarda Safevi Hukumdan Sah ismail'in Akkoyunlu Devletine son verip, aktif bir sekilde Siilik propagandasma baslamasiyla (1501) bu merkezdeki Him adamlan basta Osmanh Devleti olmak uzere, Suriye ve Dulkadiroglu Beyligine iltica etmislerdir, Bu baskrlardan Husameddin Bitlisi'nin oglu Idris-i Bitliside nasibini alnus ve Osmanlt Devletine sigmarak ilmi ve siyasi faaliyetlerine burada devam etmistir, Sonucta Akkoyunlu Beyleri tarafmdan ihya edilen Tebriz, Siilik propaganda Ian sebebiyle ilim adamlanrun ka9hg1 bir sehir halini almisnr.

II- OSMANLI DEVLETt'NDE GENEL TASAVVUFi DURUM:

15.yiizyll baslannda Osmanh Devleti siyasi yonden bir fetret donemi yasanus, daha sonra da bu asirda strasiyla; II. Murad (1421-1451), II. Mehmed (1451-1481) ve

II. ikiru
Osrr oldu him,

er
da

ve
lif

edilr

de
1

belli ya§aml§trr.24 Anadolu'da kurulup gelisen tasavvufi hayat ve dusuncenin seyrinde XV. yuzyrl cok onemli bir yere sahiptir. Cunku bu asirda tasavvuf ve tarikatlarla ilgili ternel muesseseler; tekkeler ve zaviyeler vogaIm1§ ve bu sistemin temel eserleri kaleme almmis veya daha once Arapca ve Farsca olarak yazilan klasikler 'Iurkcc'ye tercume

devnue

edilmistir.
Selcuklularla birlikte olusmaya baslayan tarikatlar milk bu asirda tekernmul etmis, her tarikat kendine has dergaln kurmus, farkh adap ve erkfin kaideleri, degisik tasavvufi yorumlar kendini gostermistir." Kultur hayati acismdan cok onemli olan bu yrllar, tasavvuf erbabi acismdan da oldukca bereketlidir. Haci Bayram-i Veli'nin, Bahaeddin Erzincani'nin, Abdullatif-i Kudsi'nin, Abdullah-i Ilahi'nin, Divane Mehmed Celebi'nin, Emir Sultan'rn ocaklarmda yetisen yuzlerce dervis sosyal hayatta teneffus edilen atrnosfere degisik 26 renkler katmis, farkli ahenkler sunmustur.
24 25

Yilmaz, age., s. 134

Kara, age., s. 1 20 Kara, age., s. XIII


5

Bu yuzyilda Anadolu topraklanm susleyen tarikat ve tasavvufi cemaatlan gene! olarak su sekilde siralayabiliriz: Bayramiyye, Nurbahsiyye, Zeyniyye, Halvetiyye, Naksibendiyye, Mevleviyye, Bektasiyye, Bedreddiniyye, Melametiyye, Kalenderiyye, Bu tarikatlardan Halvetiyye ve Nurbahsiyye, l lllsarneddin Bitlisi'nin hayatuu goz 'ouUncle bulundurdugumuz zaman, iki onemli tarikattir. <,~linkU Halvctiyye Gulseniyye kolu ile, Hlisammeddin Bitlisi'nin ya~adlgl donem ve bolgede etkili olan bir tarikatken, Nurbahsiyye onun bizzat mensubu oldugu bir tarikattrr. Halvetiyye tarikati Omer b. Ekmeltiddin Halveti (iH. 800/1397) tarafmdan kurulmustur, Tarikatin Kafkasya ve Anadolu'da yayilmasma onculuk eden "Pir-i sfini" unvarumn sahibi Seyyid Yahya Sirvani'dir, (01. 868/1464) lrau'da dogmus olmasma ragmen Istanbul, Anadolu ve Balkanlarm en yaygm tarikatidir.27 Akkoyunlular Devleti'nde oldugu gibi Osmanli Devleti'nde de Halveti'Iik bu yuzyillarda meshur bir tarikatnr. Bu tarikat xv. yUl.)'l1He XVI. yuzyrl arasmda, kirktan fazla subesiyle Osmanli iilkelerinde genis bir sahaya vayilnusnr, 28 Osmanli Devleti'nin som KUb ilk asirlartnda val' olan ve daha

kolu
taril kadi taril
prof

. lin az 3u
16)
bu

lik

nU
m] ini

soyl edih

beni
xv. ve XVI. Yuzyillarda rnurasavviflar eserlerini cogunlukla tasavvufu dogrudan ilgilendiren konulara tahsis etmislerdir. Bu konular zikir ve cesitleri, vircller ve bunlann okunacagi zamanlar, tarikat fidfib ve erkarn, suluk mertebeleri, seyh ve murine olmasi gereken vasiflar, seyh-mnrit iliskileri, sufi menkibeleri, dervislerin giyim ve kusamlan, ruya tabirleri, tasavvufi sembol ve istilahlarm izalu, nefsin iyi ve kotli huylan, Kur'an ve Hadisin tasavvufi tefsirleri vb. den olusmaktadir. Boylece sufiler sozlu gelenegin yam sira kitabi olarak da tasavvufun adfip, erkan ve prensiplerini genis cevreye yayrruslardrr. Yine bu yuzyillarda Mevlanfi, ibn Arabi, Sadreddin Konevi, Feriduddin Attar gibi btiyuk sufilerin bazi eserleri serh ve tercume edilerek, fikri planda onceki donemin tasavvufi birikimi 0 doneme tasmnustir,

Bkz. Yilmaz, age., s. 260-261 Selcnk Eraydm, Tasavvuf ve Tarikatlar, s. 167, Ist. 1981 29 Kara, age., s. 6 30 Mustafa Kara, Tasavvnfi Hayat, s. 21, isL 1980 31 Bkz. Siileyman Uludag, "Siilikte Tasavvuf" Milletlernrast Tarihte ve Giiniimiizde Sempozyumu (Ozet), s. 210, lst. 1994 :;2 Bkz. Bagdath ism ail Pasa, Hediyyetu'l-Arifin, c. I, s. 196, ist. I QSl
27 28

Siilik

Osmanlirun kurulusunda riayet edilen seriat-tarikat dengesi, bu donemde yazilan fikih-tasavvuf-felsefe-kelftm gibi disiplinlerin birlikte ele ahndigr eserler vasdaslyla daha da pekistirilerek zahir-batm dengesinin muhafazasi ve devami saglannusnr." Farkh disiplinleri bir araya getirrne cabalanmn bu donemde ciddi bir sekilde onemsendigi gorttlmektedir. Fatih Sultan Mehmed'in bile bu hususta tesebbuse gecmis olmasi bunun onemli bir gostergesidir. Sultan Mehmed degerli hediyelerle Molla Cami'ye bir elci gondererek, Tasavvuf, Kelam ve Felsefe disiplinlerini rnuhakeme eden bir risale yazmasmi istemistir, Molla Cami bu talep uzerine edDurretu 'l-Fahire isimli eserini kaleme alnus ve burada Allah'm varhgi, sifatlan ve alemin nizamma dair mezkur ii~ taifenin goruslerini birlikte tahkik etmistir. Bu donemde aym anlayis cercevesinde yazilmrs baska eserler de mevcuttur. Bu eserlerden bazilan sunlardir: Tasavvuf He Kelami birlikte ele almdigi eserler: 1Halvetiyye seyhlerinden Yigitbas, Ahmed Semseddin Marmaravi'nin (01. 910/1504) kaleme aldig; Turkce Risale-i Tevhid. 2-Hiisameddin Bitlisi'nin yazdig; Arapca Kitabu 'n-Nusus. Tasavvuf ile Fikhr birlikte ele alanlar: l-Kutbuddin lzniki'nin (01. 855/1450) yazdigi Turkce Rdhatu 'l-Kulub. 2-Ali Semerkandi'nin (01. 862/1458) Arapca olarak kaleme aldigi Kesfu'l-Esrar. 3-Aksemseddin'in halifesi Seyh lbrahim
Tell

Ian

oze
say!
tlm ret,

ilim

Akkoyunlu Devleti'nde mutasavviflar cok biiyiik saygl gormii§, faaliyetleri icin biiyiik destek alrmslardtr. Bu donemde bu tarikatmm iki meshur kolu olan Nurbahsiyye Aynca Abdurralunan bulunduracak olursak arasmda sayabiliriz.

egitim

topraklarda yaygm olan tarikatlar §unlardtr: Halvetiyye kolu olan Ruseniyye ve Gulseniyye, Kubreviyye tarikatmm ve zamanla a§U1.§ii temayuller gosteren Safeviyye tarikati, Cami'nin de bu bolgede dersler verdigini goz onunde Naksibendiye tarikatmi da bolgedeki mevcut tarikatlar

Bu tarikatlardan Ruseniyye ve Gulseniyye sayesinde, ibn Arabi'nin (01. 63811240) sistemlestirdigi "vahdet-i viicud" anlayist bu bolgede yayilnus, ibn Arabi'nin meshur eseri Fusus okutulmus ve anlasilmasr gUy olan boltunleri tarnsilrmstrr. Aynca "vahdet-i vucud" fikirlerini yaymak ve anlasihr bir hale koymak suretiyle Naksilige ve dolaytsiyla baska sufi akimlanna mal eden Abdun·ahman

33 Resat Ongoren, "XV. ve XVI. Asirlarda Osmanli'da Tasavvuf Anlayrsi", XV. ve XVI. Asirlan Turk Asn Yapan Degerler Uluslar arasi Sernpozyumn, (9-11 Kasun 1996), s. 409 34 •• Ongoren, agm., s. 416, 417

-,

Cami'nin " de Tebrizde

dersler verdigini dikkate alacak olursak "vahdet-i vucud"

teorisinin bu donemde cok tartrsilan bir anlayis oldugunu soylcyebiliriz.


Aynca bu donemde Nurbahsiyye ve Safeviyye gibi daha sonralan §ii bir yapiya burunen tarikatlar da mevcuttur. Her ne kadar bu tilr bir egilim Nurbahsiyye'de Husarneddin Bitlisi'nin vefatmdan sonra goznkmeye baslasa da, Safeviyye'de onun ya~adlg1 donemlerde, Seyh Cilneyd (01. 86011456) zamanmda baslamisnr. . Bu donemde karsimiza cikan bir diger anlayis da "i§rakiyye" dir. iran'm en eski hikmet anlayisma kadar dayandmlan "i§rakiyye", Sehabeddin Snhreverdi (01. 587/1191) tarafmdan sistemlestirilmistir. Bu dcnemde lran'da "lsrakiyye" ogretisinin temsilcisi olarak Celfil Devvani (01. 907/1501) yi zikredebiliriz. Devrin diger bir 90k ilim adami ile birlikte Ibrahim Gulseni ve Husameddin Bitlisi ile ayru mecliste bulunan Celal Devvani'", Stihreverdi'nin "Nur Heykelleri" isimli eserini serhetmistir. Zaten bu yuzyillarda Suhreverdi'nin eserleri buyuk Ol«iide

serhedilmistir,

37

Bu donemlerde yazilan eserlerde tarikat adabi, zikir ve cesitleri, seyh-murid iliskileri, sufi menkibeleri ...vb. konular ele almarak, sozlii gelenegin yam sira kitabi
~
.

Ar'

edi
bu

erh rIca ele

alai
9al:

aya
bu

Onun etkisini z.' 0 diger mutasavviflar gibi, "varhgm birligi' esasma dayanan ve ibn Arabi tarafmdan sistemlestirilen "vahdet-i vucud" fikrini .savunmustur. Tez konusu olarak inceledigimiz Kitabu 'n-Nusus'unda genellikle, gercek manada varhgin mutlak birligi gerektirecegi, cisimlerin ve coklugun itibari seyler oldugu ve bunlarm Zat'm degil sifatlann bir tecellisi oldugu fikirlerini savunmustur, Htisameddin Bitlisi'ye gore ashnda '90kluk olarak gozuken §ey, tek bir suretin, farkh nitelikleri tasiyan sonsuz sayidaki aynaya yansryan sonsuz gorunumleri gibidir. O'ndan baska hicbir varhk ve O'ndan baska hie kimsenin huviyyeti yoktur.
L... U' ....LLLLV.UL"·,r_..

Aynca Husameddin Bitlis! Allah'm sonsuz bir nur oldugunu, bu nurun her tilrlii nurun, zuhurun ve varhgm kaynagi oldugu soylemis, bizzat bu kitabuu, nebi, veli ve alimlerin hallerine, ilahiyatci filozoflann, ozelliklede "israkiyye" gelenegine mensup filozoflann hikmetlerine uygun olarak yazdigmi ve "hikmet-i israkiyye'tnin muttali olunmasi gereken hususlardan oldugunu zikrederek "israkiyye" fikrini savunmustur, Bu donemde yazilan eserlerin ozellikleri actsmdan Kitabu 'n-Nusus'ii inceledigimizde donemin eserlerinin ozelliklcrini buynk olyiide yanstttigim goruruz.
Bkz. Ulken, age., s. 300 Bkz. Muhyi-i Gulseni, age., s. 41, 126 37 Bkz. Ulken, age., s. 241
35 36

Her ne kadar Kitabu 'n-Nusus'ts, zikir, vird ye~it1eri ve bunlann okunacagi zamanlar, tarikat adabl, seyh ve muritte bulunmasi gereken vasiflar, sufi menkibeleri ve dervislerin giyim ve kusamlan gibi konulardan bahsedilmese de, tasavwfi sembol ve istilahlann izalu, rnya tabirleri, nefsin iyi ve kotii huylan, Kur'an ve Hadisin tasavwfi yorumlan eserde genis olyude ele almrmstir. Aynca Kitabu 'n-Nusus, ibn Arabi ve Mahmud Sebusteri gibi buyuk sufilerin eserlerinin adeta serbest tarzda bir serhi niteligindedir, Eserde tam bir serh iislftbu yoktur. Fakat ele ahnan konular, bu konulara yaklasim tarzi ve verilen misallerden Kitabu 'n-Nusus'iui; daha onceden olusturulan ibn Arabi gelenegi icerisinde, "vahdet-i vucud" anlayisr cizgisinde bir eser oldugu anlasilmaktadrr. Bu yonnyle de Kitabu'n-Nusus, donemindeki diger bazi eserler gibi onceki yuzyillann tasavvufi birikimini kendi donemine tasmustu. Yine Kitabu 'n-Nusus, bu yuzyillarda kaleme alman eserlerde rastlanan farkh disiplinleri birlikte ele alma ozelligini tasimaktadir. Giinku Kitabu 'n-Nusus'isu mukaddimesinde Htisameddin Bitlisi, Tasavvuf, Kelam ve Felsefenin mukayesesini yapmakta ve eserin muhtevasi da bu Uy disiplin cercevesinde olusmaktadir. Bntnn bunlara dayarularak Kitabu 'n-Nusus'iui kelami metoda tasavvufi metodu meczeden bir eser oldugu degerlendirmeleri de yaprlmaktaduv"
'l-H'n~ire

de,

dur
etme

ryn

ayn

muks
yapil acikl

ise iesi
Ida un,

MUte

38 .. 39

Abdurrahman Cami, Ed-Durretu'l-Fahire, (Fahreddin er-Razi'nin "Esasu't-Takdis" isimli eseri

Ongoren, age., s. 417

ile birlikte nesreden: Ahmed Said Ali), Kahire, 1935 9

BiRiNCiBOLUM HOSAMEDDiN BiTLisI'NiN HAYATI VE ESERLERi

ve [ere adi el-Bitlisi bazilannda Husameddin Ali b. Abdullah el-Bitlisi seklinde zikredilmektedir.I B. Degum Tarihi
lie

Yeri:

Degum tarihi hakkinda herhangi bir bilgiye sahip olmadigmuz Husameddin Bitlisi, Bitlis asilh oldugundan, "Bidlisi" nisbetiyle aruhr, Fakat degum yerinin Bitlis oldugu hususunda kesin bir bilgiye sahip degiliz, Daha sonra aynntih bir sekilde zikredilecegi gibi, yerine getirdigi cesitli hizmetlerden dolayi Diyarbakir ve Tebriz'de yasayrp, 900/1495 te de Tebriz'de vefat eden HUsameddin Bitlisi'nin, Bidlisi nisbesinden ve bazi kaynaklarda Bitlisli olarak zikredilmesinden, onun Bitlis dogumlu oldugu anlasilacaksa, Bi1lis'de dogdugunu soyleyebiliriz,

1Bitlis 15. y.y. ortalarmda Kurt beylerinin hakirniyeti alnnda iken, daha soma Akkoyunlu Turkmenlerinin ve muteakiben de Safevi'lerin eline geemis, 1516'da ldris-i Bitlisi'nin gayretleriyle Osmanlt lrnperarorlugunun bir parcasi haline gelmistir. 2Bkz.Katip Celebi, Kesfu'z-Zunun, Arifin, c. 1, s. 738, lst, 1951 c. 2, s. 1514, lst. 1943; Bagdath Ismail Pasa, Hediyyetu'l-

C. Ailed:
Soylu bir aileden oldugu bilinen 1 Hiisammeddin Bitlisi'nin yukanda zikredilen iki farkh kiinyede babasmm ismi, Abdullah ve Hilseyin olarak gorttlmeketedir. Fakat babasmm hayati hakkmda herhangi bir bilgiye sahip degiliz, Husameddin Bitlisi, meshur tarihci ldris-i Bitlisi'nin (01.927/1520) babasidir. Husameddin Bitlisi'nin en az bir erkek kardesi ve onun da bir erkek evladmm oldugu bilinmektedir; zira Bitlisli Idris 1511 yilmda hacca giclerken, hac emirinin amcasmm oglu oldugu bilinmektedir.s

D. Akkoyunlular ve Hilsameddin Bitlisi:


Husameddin Bitlisi, dervislerle, ilim adamlan ve sairlerle munasebeti '10k iyi olan ve onlara saygi gosteren Akkoyunlu huknmdan Uzun Hasan'in-' hizmetinde bulunmustur, Bu devletin baskenti olan 0 zamanki adiyla Amid, yani Diyarbakir'da onun saraymda saray katipligi (munsi) yaprmstir. Bu gorev daha sonra, Uzun Hasan'm 882/1478 senesinde vefati uzerine, yerine oglu Yakup Bey'in gecmesiyle, Husamettin Bitlis! henilz hayatta iken (1478 yilt veya daha sonraki bir tarihte ) oglu
~~ ~

ile b onur edihdevil

akat

sbul
Inlu

vern

met 'nin

Aklo E. Osmanli Devleti ve Htlsameddin Bitlisi.·


Akkoyunlular Devleti hizmetinde bulunan Husameddin Bitlisi, Sah ismail'in Akkoyunlular devletine son vererek Sii'lik propaganda sma basladigi 1501Ylhndan once vefat ettigi icin oglu Idris Bitlis! gibi Osmanhlar ile Safevi'ler arasmda bir tercih yapma durumunda kalmanustir. Boyle olunca da omrunun sonuna kadar hizmetinde bulundugu Akkoyunlular devletinde yasanns ve bu devletin Diyarbakir'dan sonra ikinci baskenti olan Tebriz'de vefat etmistir, Bundan dolayi da Osmanhlar ile munasebeti, oglunun milnasebeti kadar olmarrustrr. Bu sebeple de Osmanh donemine ait mevcut biyografi kitaplannda ogluna nazaran pek az bilgi bulunmaktadir, Oglu
1Hoca Sa'deddin, Tacu't-Tevarih, c. 2, s. 300, ist. 1679

2Bkz. Mehmet Bayraktar, Bitlisli ldris, s. 3-4, Ankara 1991 3Uzun Hasan'm Dervislerle ve Him adamlan ile munasebeti icin bkz. Walther Hmz, Uzun Hasan ve Seyh Cuneyd (cev.: Tevfik Biyikhoglu ) s. 104-105, Ankara 1992 4Bkz. Bayraktar, age., s. 4, 5Bkz. Bayraktar, age., s. 5, 6N~ancl: Padisalun imzasi dernek olan "tugra'yi Tevkii ve tugrai" isimleriyle de bilinir. 7Bl<z. Hoca sadeddin Efendi, age., c. 2, s. 566

cekrnekle gorevli olan Nisanci, "rnuvakki,

11

Idris-i Bitlis! ise, Sah ismail'in Akkoyunlu devletine son verip, aktif bir sekilde Siilik propogandasma baslamasiyla 15011 y11111da,bir rivayete gore Mekke ve Medine yoluyla, diger bir rivayete gore de dogrudan, Tebriz'den istanbul'a gOy etmistir. Zamanm Osrnanli Sultani Il. Beyazrt kendisini saygi ve hurmetle karsilarmstir.J Idris-i Bitlis}, Osmanh Devleti'nde omriinUn sonuna kadar (1520) biiyilk hizmetlerde bulunmustur, Idris-i Bitlisi'nin drsmda XVI. ynzyihn baslanndan itibaren bircok Akkoyuniu alim ve umerasuun yanmda Iran'daki bir cok stmni alim Osmanh ulkesine goc;.edip, Osmanli Devletinin hizmetine girmislerdir.J F. {Saitsiyeti: Hasan Tavakkoli, Husameddin Bitlisi'nin ilmiyle amil bir zat oldugunu, riyazet ve mucahededen sonra kemal derecesine ulasugnu kaydetmektedir.f Bitlis'in alim, fazil seyhlcrinden ve zamanmm tarunmis bilginlerindendir. Zahiri ve Batmi ilimlere vaktf, alim, fazil, kamil bir insan olarak tanman Hnsameddin Bitlisi'nin yazmis oldugu Arapca ve F arsca eserleri, onun Arapca ve Farsca'ya hakirn bir ilim adanu oldugunun delilidir. Idris-i Bitlisi, babasmdan "Seyhtl'l-Muhakktkryn, Kudvetu'Ive'l-Mufessiriyn" gibi . bahs onun Tasavvuf, mde bast kenc gibi Hus ;unu ifad~ g6st yeti ~u sin'J an-l arzulayarak, O'nun ayetlerindeki isteyerek Kur'an tilavetiyle butun
U

coer bilgi
yOClH\J.U.l'\.

Kerim'in

hakikatlerinin sirlaruun acilmasim manalarm derinliklerindeki nurlara dalmayi gayretimle mesgul oldum, "6

Bu bilgilerden de anlasilacagi gibi Husameddin Bitlis! 6mrunun biiyiik bir kisnum ilimle mesgul olarak gecirmis ve hakh olarak ta devrinin saygideger
1Bu tarihten soma ~ah ismail yalmz Akkoyunlu hanedaruru ortadan kaldirmakla iktifa etmeyip, bu devlete bagli buyuk alirnleri ve umerayi da takip ve imha etrnis, bunlann kaeabilenleri de Suriye ve Dulkadir Beyligi memleketlerine oldugu kadar, belki daha fazla dereeede, Osmanh Devletine iltioa etmislerdir. bkz.Mehmet Tayyib Gokbilgin, "XVI. Asir Baslarmda Osmanh Devleti Hizmetindeki Akkoyunlu Umerasi" Tiirkiyat Mecmuasi, c. IX, s.40, Ankara 1951 2Bkz. Bayraktar, age., s. 7 3c;e~itli sebeplerden dolayi Osmanh Devletinin hizmetine giren Akkoyunln alimleri ve umerasi hakkmda bkz. Gokbilgin, agrn., ss. 35-46
4Bkz. Hasan Tavakkoli ldris-i Bitlisi'nin "Kanun-i ~ahan~ahi"sinin Tenkitli nesri ve Turkce'ye

Tercumesi (Bast1m31l11~'Doktora Tezi) s. 5 i.D.E.F. Tarih Bolumtt, ist. 1974


5Bkz. Idris-i Bitlisi, Terctnne ve Tefsir-i Hadis-i Erbain, v. 3a, Stileymaniye ktp. Fatih blm. No: 791 6Hiisameddill
109

Bitlisi, Camiu't- Tenzil ve't- Te'vil, v.l a, Suleymaniye

Ktp. $. Ali Pasa Blm. No:

12

sahsiyetlerinden olmustur. Daha once de bahsettigimiz gibi Akkoyunlu saraymda kendisine verilen gorevler de onun bu saygmhgmm bir gostergesi olmustur,

G. Vefatu
Uzun Hasan, 1469 yihnda baskenti Diyarbakir'dan Tebriz'e nakledince, Husameddin Ali ailesi ile birlikte yeni baskente goymii§tiir. Yeni baskent olan Tebriz'de de hizmetlerine devarn eden Htisameddin Bitlisi 900/1495 yilmda burada vefat etrnistir. Iranh Hasan Tavakkoli, Husammedin Bitlisi'nin vefat ettigi sehirde (Tebriz) medfun oldugunu bildirmektedir.l

H. Hocalan:
Cogunlukla mutasavvif olarak tarunan Husameddin Bitlisi, Nurbahsiyye tarikatmm kU11lcUSUseyyid Muhammed Nurbahsi'nin (01. 869/1465) halefidir.Z Tacu't-Tevarihsu: bu konu hakkmda su bilgiye rastlarnaktayiz; "Mevlana ldris, babasi Seyh Htisameddin-i Bitlisi'den §oyle bahsetmektedir; Onun buyuk ustadi olan Emir Seyyid Muhammed Nurbahs hazretleri ... "3 Oglu Bitlisli Idris'in de bildirdigi

g~I
Muh, Bitlis
~~

~
:lin Iin
~

zikret

rye

tarika F
el-

hususunda aynnnh bir bilgiye sahip degiliz, Aynca Tavakkoli, Idris-i Bitlisi'nin Hakku'l-Mubin adli eserinin onsozttne atfen, Husameddin Bitlisi'nin, Tebriz'e gelen meshur mutasavvif Naksibendi Molla Cami'nin toplantilarma istirak ettigini de ilave etmektcdir.v Husameddin Bitlisi'nin sohbetlerine istirak ettigi bir diger sahis da, Halvetiyye tarikatinm kollanndan olan Gtilseniyye tarikatuun kUlUCUSU Ibrahim Gulseni (01. 940/1533) dir. Husameddin Bitlisi, Mevlana Celal Devvani, Seyyid Mir Sadreddin, Mevlana Muhammed Sarih, Seyyid Murtaza Serifi, Emir Fahreddin Haydar gibi zamanmm alimleriyle birlikte Ibrahim Gnlseni'nin meclisinde bulunmustur.?
1Bkz. Tavakkoli, agt., s. 2 2Bkz.Bursah Mehmet Tahir.Osmanh Muellifleri,
3Hoca Sadeddin Efendi, age., c. 1, s. 412 4Husameddin 1795/3 Bitlisi, ~erh-i Gulsen-i Raz, (Mustensih, Abdullah b. Muhammed) v.l37 b.

c.I, s.58, ist.1333

5 Husameddin Bitlisi, Etvar-i Seb'a, v. 138 b. Bey8Z1t Devlet Ktp. Veliyyiiddin Efendi blm. No: 6Bkz. Tavakkoli, agt., s. 2
7 Bkz. Muhyi-i Gulseni, Menakib-i Ibrahim Gulseni, (Haz: Tahsin yazici) s.40, 126, Ankara

1982

13

I 'dris-i Bitlisi: Husameddin Bitlisi'nin, tespit edebildigimiz tek ogrencisi oglu ldris-i Bitlis! dir. ldris-i Bitlisi'nin, babasmdan bahsederken "Seyhim ve Ustadim" 1 ifadelerini kullanmasi, baba Husameddin Bitlisi'nin ogul Idris-i Bitlis! ttzerinde etkili oldugu ve onun hocasi oldugunu gdstermektedir. Husameddin Bitlisi, ogluna ozellikle Tasavvuf ve Hadis ilmlerinde hocahk yaprmsnr. Idris-i Bitlis! ilk tahsilini babasmdan almistir. Ozellikle Hadis ilmini ve belkide Tasavvuf ilmini daha cocukken babasmdan ogrenmi~tir.2 Ve hatta Idris-i Bitlis! yazmis oldugu "Terctime ve Tefsir-i Hadis-i Erbain" isimli eseri, babasmm toplarms oldugu kirk hadisin farscaya tercume ve tefsirinden ibarettir. 3 ~eyhim, ustadim ve babam, mevlana Husameddin Bitlisi, bana hadis rivayet etti ki. .. "4 Idris-i Bitlisi'nin "Tercume ve Tefsir-i Hadis-i Erbain" isimli eserinden alman bu ifadeden de . Idris-i Bitlis! silsilelerine ~~ ~hl hadis un,

Tasa
olduj

.asi

mli

sayih haldc,
duymanuslardir. Bu gelenegin bir tezahnru olarak, tarihi sahsiyetler mensup olduklan irkla degil de, mezhepleri ya da dogduklan sehre atfen ye§itli kiinye ve lakaplar kullannuslardir, Bu sebeple de hemen hemen tum d~unurler mensup olduklan trk ile degil de bu kunye ve lakaplan ile tanmrruslardir, Boyle olmakla beraber muellifin ya§adlgl bolge, eserlerini yazarken kullandtgi diller, beraber oldugu ve siyasi yonden destekledigi devletler gozonunde bulundurularak hangi irka mensup oldugu konusunda bir takim taluninlerde bulunulmustur, Husamettin Bitlisi'nin tabiiyyeti hakkmda bu tarzda bir degerlendirmeye ve buna binaen de herhangi bir bilgiye sahip degiliz, Fakat oglu Idris-i Bitlisi hakkmda boyle birtakun degerlendirmeler yapilnnstir, Oriyantalistlerden bazilan, Arapca eser yazmasmdan dolayi ona Arap, Farsca eser yazmasmdan dolayi lranh, Dogu Anadolu'lu olmasindan dolayi da Kurt olabilir demislerdir.v \V. Hinz onun icin " Bir
1Bkz. ldris-i Bitlisi, Tercume ve Tefsir-i Hadis-i Erbain, v. 3a

2I3kz. Bayraktar, age., s. 5 3Bkz. Tavakkoli, agt., s. 14 4Bkz. ldris-i Bitlisi, Teroume ve Tefsir-i Hadis-i Erbain, v. 3a 5Abdulkaclir Karahan, islam- Turk Edebiyatmda Kirk Hadis, 5.112, lst. 1954 6Bkz. Bayraktar, age., s.2,

14

Kurt ve stinni olan Bitlisli Idris ... " ifadesini kullanmaktadir.l Oriyantalistlere dayanarak onun Kurt olabilecegini soyleyen Hasan Tavakkoli "0 bolgenin KU111eri gibi kuvvetli bir ihtimalle ~afi mezhebindendi" diyor.2 Halbuki klasik kaynaklardan bazilan acik bir ifadeyle hem Husammeddin Bitlisi'nin hem de oglu ldris-i Bitlisi'nin Hanefi mezhebinden oldugunu kaydederler.f Htisameddin Bitlisi ve oglunun mezhepleri hakkindaki bu bilgilerden onlann Ehl-i Sunnet akidesini benimsediklerini ogrenmekteyiz. Aynca Tacu't-Tevarihxe ldris-i Bitlis! hakkinda §u bilgiyle karsilasmaktaytz: "Yavuz Sultan Selim'in Acem seferinden donfi§u sirasmda Merend'de Kurt beylerinin gonullerini almak icin yolladigi MolIa Hakimu'd-Din Idris-i Bitlisi'ye ki bu gnnlerde sow edilen hizmeti yurntnp surdurmekteydi, Padisahm kutlama bitisi (ferman) yazihp uyulmasi gcreken emirler onun eliyle Kurt beylerine dagitilmaya baslandi, "4 Bu bilgilere gore Bitlisli Idris ya Kurt, ya da ya§adlgl bolge olan Dogu Anadolu bolgesinde saygmligi olan sow dinlenir bir sahsiyettir. Idris Bitlisi'nin saygmhgr tartisilmaz bir konudur. ilmi sahsiyeti, iyi ahlaki, guzel ve etkili konusmasi, yardim severligi, siyasi etkinligi, devletine sevgisi ve baghlig; onun bu saygmhgina sebep teskil etmektedir, ~ma l bu ogu lyta

bagl etkir
Ana,

Bitli

rine
bu

topls
bilgi
~ ~ .} L

..,......,<>:rrICran:.L ..

binaen Turk oldugu yorumu da yaprlrnaktadir. Bu hususta Bitlisli Idris isimli eserde su bilgiler kaydedilmektedir: "Bitlisli ldris'in TurklfigUne hamledebilecegimiz belki de en onemli tarihi bir husus, devrindeki Dogu Anadolu Kurtlerinin Safevilere bagh ve bu devleti desteklemelerine ragmen Bitlisli ldris ve Ailesi, Akkoyunlular ve Osmanhlar gibi Turk devletleriyle beraber olmus ve onlara hizmet etmislerdir. "6 Fakat su hususu da belitmekte yarar vardir: Bilindigi gibi Safevi devlcti ~ii bir devlettir ve kurucusu Sah Ismail de $iiligin aktif propagandasnu yapmis ve bu amacla da Dogu Anadolu'ya dai'ler gondermis bir kisidir. Kurt oldugu halde Sunni akideyi kabul etmis bir kimse, ~ii Safevi devletinden yana degil de Sunni olan Osmanh ve Akkoyunlu devletinden yana tavlr koyabilir, Daha once de belirttigimiz gibi, bazi klasik kaynaklarda hem Husameddin Bitlsi hem de oglu ldris Bitlisi'nin
IBkz. Walther Hmz , Uzun Hasan ve ~eyh Ctineyd,( cev. Tevfik Bryikhoglu) s.102, Ankara
1992

2Tavakkoli, agt., s. 4 3Bkz. Bagdatli Ismail Pasa, Hediyyetu'l-Arifin, 4Hoca Sadeddin Efendi, age., c. 2, s. 288 5Bkz. Bayraktar, age., 5.9-10 6Bayraktar, age., s. 3 c.l, 5.196,738, ist.1951

15

Sunni ve Hanefi oldugu kaydedilmektedir.! Boyle olunca ldris-i Bitlisi ve ailesinin Safevi devletiyle degil de Osmanli ve Akkoyunlu devletleriyle beraber olup onlann hizmetinde bulunmalanndaki temel unsur, irk unsuru degil de i'tikadi anlarnda tercih edilen bir mezhep unsuru olabilir, Zaten Bitlisli Idris ~ah lsmail'in asm mezhep taassubuna tahammtrl edemeyerek Sultan II. Beyazid'm da daveti uzerine Osmanh sarayina gelmistir, 2 Aynca Safevi'lerin (1502-1736), yeni cagm baslannda iran Imparatorlugunun basma gecip, 234 yil hukum siirmii~ bir Turk hanedaru oldugunu ve resmi dillerinin Turkce ve Farsca oldugunu-' goz onunde bulundurdugumuz zaman, Bitlisli ldris'in Safevi'lere karst Osmanhlan tercih edis sebebinin irk unsuru olmadigiru soyleyebiliriz.

H. ESERLERi:
Husameddin Bitlisi'nin eserleri hakkmda kayitlarda bir cok farkh bilgiyle karsilasmaktayiz, Ozellikle oglu Idris-i Bitlisi'nin eserleri ile kendi eserleri arasinda bir kanstkhgm oldugu farkh kaynaklardaki bilgilerden anlasrlmaktadir. Bundan dola sine

aidi

tezii <;ele

verilmektedir; "Kenzu'l-Hafd Fi Beydnt Makdmdt-t Si1fl: h. 900 yihnda vefat eden Husameddin Ali b. Huseyin el-Bitlisi'ye aittir. Baslangici: "Inne ecla rna yetecella bihi'l a'yan ..." olup, onsoz, sekiz bolum ve sonuctan olusan bir risaledir.vl Bu bilgilerden de anlasilmaktadir ki Ke~fi1'z-Zilnun'da Kenzu'l-Hafd ismi He zikredilen eser SUleymaniye kutuphanesinde Kitabu'n-Nusus ismi ile kayuh 1437 nurnarah nusha ile ayru eserdir, Cunku bu eserde aym ibare ile baslamakta ve onsozde kitabm bir onsoz, sekiz boltim ve bir sonuctan olustugu bildirilmektedir, Bu eser de farkh muelliflere atfedilmektedir. Osmanlt Milelltjleri'nde bu eser, Idris-i Bitlisi'ye atfedilip hicbir nushasma da rastlarulamadigr bildirilirken.P Hediyyetu'l-Arifin ve Kamz'isu'l-KiUilb'de Husameddin Bitlisi'ye ait oldugu ve makamat-i sfifiyye hakkmda oldugu bildirilmektedir.P Aynca Hasan Tavakkoli bu
1Bkz. 2 nurnarah dipnot 2 Alunet Ugur, ldris-i Bitlisi ve ~iikrl Bitlisi, s.8, Kayseri 1991 3 TUrk Ansiklopedisi, Safeviler rnaddesi, c.28, s.31, Ankara 1980 c.2, s.1514, ist. 1943 4Katip Celebi, Kesfu'z-Zunun,

5Bkz. Bursal! Mehmet Tahir, age., c. 3, s. 7 6Bkz. Bagdath Ismail Pasa, Hediyyetu'l-Arifin, c.l, s. 738, lst, 1951 ~ Melunet Ali Kirboga, Kamusu'l-Kutub Ve Mevzuati'l-Muellefat, s.319, Konya 1974

16

eseri Idris-i Bitlisi'nin, sadece adlan bilinen eserleri arasmda zikretmektedir.! Bazi kaynaklarda Idris-i Bitlisi'ye atfedilen boyle bir eserin herhangi bir nushasma rastlarulamadigi bildirilirken, ulasabildigimiz tek niisha olan ve Kitabu'n-Nusus ismini tasiyan, elimizdeki mevcut eser Husameddin Bitlisi ismini ta§ldlg. iein, 2 aynca yukanda da zikredildigi gibi, Keift_I'z-Ziimln,Hediyyetii'I-Arf(in ve Kdmtisu'lKutab gibi klasik eserlerde bu tarzda bir eser Husameddin Bitlisi'ye atfedildigi icin bu eserin Hiisameddin Bitlisi'ye ait oldugunu kabul etmekteyiz. Tezimizin ternel konusunu teskil eden bu eser, muhteva ve konu bashklan bakmnndan Mahmut Sebusteri'nin farsca olarak yazdigi Hakk'ul-Yakin isimli eseriyle biiyiik bir benzerlik arzetmektedir.I Fakat Kitabu 'n-Nusus miistakil bir eser tarzmda yazrldigi, Kesfu'z-Zunttn, Hediyyetii'l-Arifin ve Kdmusu'l-Kutub gibi klasik eserlerde mustakil bir eser olarak Hiisameddin Bitlisi'ye atfedildigi icin ve Husameddin Bitlisi bu eserinde Mahmut Sebusteri ismine hie atifta bulunmadigt icin, iki eser arasmdaki bir takim farkhhklan da gozonunde bulundurarak Kitabii'n Nusus'vsi; Mahmut Sebusteri'nin Hakku'l-Yakin isimli eserinden bagimsiz bir eser oldugunu soyleyebiliriz, eser

aras: Hak

'nin
de

goze

dan am" anlai ,. una cevap olmak uzere kaleme aldlgl bu kiiyiik eser asirlar icinde cok sevilmis ve pek cok defa serhedilmistir. 4 olup Serh-i Gulsen-i Raz' da Mahmut ~ebusteri'nin bu eserine ait Farsca bir serhtir, Bu serh, Bursah Mehmet Tahir'in Osmanlt Mii.el#jleri'nde Hiisammeddin Bitlisi'ye atfedilip bir nushasmm Uskudar'da H. Selim Aga Kntnphancsinde bulundugu bildirilirken-' Bagdath Ismail Pasa'nm Hedtyyetu'l-Arifln isimli eserinde bu tarzda bir serhin Idris-i Bitlisi'ye aidiyeti bildirilmektedir.v Aynca Gidsen-i Raz': Turkceye aktaran Abdiilbaki Golpmarh bu eserin farkh yuzyillara ait bircok serhinden bahsederken, 15.yiiZYila ait, sarihi ve basi sonu belli olmayan eksik bir serhinin ve Idris-i Bitlisiye ait bir serhinin mevcut oldugunu bildirmektedir.?
1Bkz. Tavakkoli, a.g.e. s.l2 2Bkz. Husarneddin Bitlisi, Kitabu'n-Nusus,

v. 3a. Suleymaniye ktp. Sehit Ali P3.§ablm. No: 1437

3 ~1. Mahmut Sebusteri, Hakku'l Yakin, v, 309a-314b, Suleymaniye ktp. Pertev P3.§a b1m. No: 632
4 Mustafa Kara, Esrefoglu Rum]', s. 28, Ankara 1995

5 Bursah Mehmet Tahir, age., c.1, s.58


6 Bagdatli lsmail pasa.Hediyyetu'l-Arifin, c.l, s.196, ist.l951 Golpinarh), s.5-6, Ist.1972

7 Mahmut Sebusteri.Gtilsen-i

RaJ!., (cev.Abdulbaki

17

Fakat Hasan Tavakkoli, Idris Bitlisi'nin kendisi de Hakku'l- Mubin isimli eserinde babasmm Gulsen-i Raz'a ait bir serhinin oldugunu kaydettigini bildirmektedir.! Bunun da otesinde bu eserin farkli kutuphanelerdeki-Stileymaniye ve Uskudar H. Selim Aga kutttphaneleri-mevcud nushalan, eserin yazan olarak Bitlisli Idris ismini degil de onun babasi Husameddin Ali el-Bitlisi ismini tasimaktadir. Bu risale, Abdullah b. Muhammed (51. 1064/1648) tarafmdan diger bircok tasavvufi risale ile beraber bir mecmua halinde toplanmisttr. Bu mecmua Siileymaniye Kutuphanesi Pertev Pasa bolurnnnde 606 numara ile kayrth bulunmaktadir. Husameddin Bitlisi'nin ismini tasiyan bu eser, mezkur kitapta v. 137b. ile v. 197a. arasmda mevcuttur. 3. Camiu 't-Tenzil ve '(- Te 'vii: Husameddin Bitlis! Tasavvuf dismda Tefsir alanmda da eser kaleme alnustir.

Camiu't-Tenzil ve't-Te'vil, bu alanda yaZ(hgl en muhim eseridir. Bes biiyiik ciltten


olusmaktadir ve Vezir Abdu'r-Rauf Pasa er-Rumi tarafmdan Erzurumdaki valiligi esnasmda yazdmlrmsnr. 2 Bu eserin birer nushalan Kultur Bakanhgi Millet Kuttiphanesi (Fatih) numara 108' , (db

4. Risale der Tenezz/illit: lnsamn hakikati uzerine kucnk bir risale olup Suleymaniye Kiitiiphanesi Pertev Pasa Bolumt; numara 606 da mevcuttur. Farsca bir risaledir ve Abdullah b. Muhammed'in (61. 1064/1650) bircok tasavvufi risaleyi topladigt mecmuamn 189a 193b varaklan arsinda mevcuttur. 5. Etvar'u Seb'a: Farsca bir risale olup Beyazit Devlet ktp. Veliyyuddin Efendi bIm. No: 1795/3 de kayith bulunan bir mecmuanm 137b-182a varaklan arasinda mevcuttur. Bu risale talik hatti ile yazilrms olup her varak 25 satirdir.

2Bkz. Bagdath Ismail Pasa, age., c.l , s. 738 .

1 Tavakkoli, s. 25

18

B. Kendisine Aidiyeti Sip/teli 01a1'leserler: 1. KO'k Hadis:


Mutasavviflarm hadislerle olan ilgileri ilk devirlerde hadis rivayeti ve bu rivayetlerin nasihat vesilesi olarak degerlendirilmesi tarzmda iken, daha sonralan "il]ihl" anlamda serh seklinde ortaya cikmrstir, Mutasavviflann yazdtgi bu serhlerin, amen tasavvufa yonelik olanlan oldugu gibi, tasavvufun nazari ve fikri tarafma agirhk vererek yazilanlan da mevcuttur, Mutasavviflar, genellikle kirk hadis gelenegine bagh kalarak, kirk hadis mecmfia ve serhleri te'lif ettikleri gibi, bir tek hadis icin serhler de yazmislardir. 1 Hasan Tavakkoli, Husameddin Bitlsi'nin de bu kirk hadis gelenegine uyarak, kirk hadisi bir araya topladigrru, oglu Idris-i Bitlisi'nin ise bu hadisleri Farsca'ya tercume ve serh ettigini bildirmektedir.I Fakat Htisameddin Bitlisi'nin zikredilen kirk hadisi bir kitap halinde toplayip toplamadigi hususunda kesin bir bilgiye sahip degiliz, Ctmku yapnus oldugumuz katalog taramalarmda Hiisameddin Bitlisi'ye ait boyle bir esere rastlayamadik, Ancak ldris-i Bitlisi'nin bu hadisleri babasmdan

dinle
ta§tn

[lini vlth
.is-i iesi

bului
Bitli: Lala

Suleymaniye kutuphanesi kataloglannda bu ismi tasiyan bir eser, Hiisameddin Bitlisiye atfedildigi halde, verilen numarada (Ayasofya blm. No: 1777) mevcut degildir, Bu numarada sadece Muhammed Magribi'nin Hazinetu'l-Ulemd isimli bir eseri kayitlidir.

3. $erlz-i Isttlahim Sufiyye:


bir diger eseri Abdti'r-Razzak Ka~ani'nin Manisa Muradiye Kutuphanesinde bulundugu bazi kaynaklarda zikredilmektedir.f Kayitlarda 196 varak olarak gozuken bu eser, Husameddin Bitlisi'nin arapca olarak kaleme aldig; eserlerdendir. Hiisameddin Bitlisi'yc atfedilen bu tarzda bir serh, bilgisayar kayitlannda Manisa Halk Kutuphanesinde 1134 numara iJe kayith gozukmektedir. Husameddin Bitlisi'nin Tasavvufi

Isttldhdt-t

SZffiY,Ye'sine yazdigi bir serh olup, bir niishasmm

1 Hasan Kamil Yilmaz, Tasavvufi Hadis l::)erhleri e Konevi'nin Kirk Hadis $erhi, s. 14, ist. v
1990

2Bkz. Tavakkoli, agt. S. 14 3Bkz. Idris-i Bitlisi, Teroume ve Tefsir-i Hadis-i Erbain, v. 3a 4Bkz. Bursah Mehmet Tahir, age., c. 1, s. 58

19

Fakat bu numarada Semseddin All met el Kayseri'ye Mesail'il-Muskile isimli bir eser bulunmaktadir,
4. ifliJ'iit-tllJlenzila '/-Kitah:

ait Mefatiha 'l-Es 'ile

fl

Camiu't-Tenzil ve 't-Te 'vil dtstnda Husameddin Bitlisi'ye atfedilen bir diger tefsir de j§arat-a Menzilu'l-Kitab'tut, Bursal! Mehmet Tahir'in Osmanlt Muellifleri isimli eserinde zikrettigine gore bu eser, iki buyuk ciltten olusan bir tefsir olup bir nushasi Edirne'de Sultan Selim kutnphanesinde bulunmaktadir.! Fakat bilgisayar kayitlannda bu tarzda bir esere rastlayarnadik,

1Bkz. Bursah Mehmet Tahir, age., c.l, s. 58

20

ndxct BOLUtvI
KiTABlPN-NUSUS'UN TAHLiLi

th tek 888 h. smine rastlayamadiginuz icin muellif nushasi oldugunu tahmin ediyoruz, Her sayfa on uy satirdan olusmaktadir. Gene! itibanyla acik ve duzgun bir hat ile kaleme ahnmrs olan Kitabu 'n-Nusus'vai 2a numarali varagi tahrip olmus ve okunamayaeak bir hal almisnr. Bu sebepten dolayi bu varagi cahsmanuz dismda birakmak zorunda kaldik. Eser, bir mukaddime, sekiz bolum ve bir sonuctan olusmaktadir . Muellif, her bolnmn aynca kendi arasmda fasl, asl, fek, burhan, nass, latife, netice, kaide .gibi kiiyuk bolumlere ayrmusnr. Bolum basliklan ve zikredilen bu kU9Uk bashklar kimuzr hat ile yazilrmstir, Eserin sayfa kenarlannda, biri cok inee ve okunamayaeak bir halde, digeri ise biraz daha acik ve eserin asil metin yazisiyla ayru karakterde (talik) oImak uzere iki ye§it yazi bulunmaktadir, Eserin asil yazisma uymayan inee yazi, eserin muhtevasryla ilgili bir takim kisa aciklamalan icermektedir. Kime ait oldugunu bilmedigimiz bu yaziyi, okunamayacak bir halde oldugu icin degerlendirmemiz dismda biraktik. Diger yazi ise metinde olmasi gerekirken metinden dusen ifadeler olup, bu ifadelerin metindeki yerleri kucuk bir isaret ile gosterilmistir. Biz de bu cahsmanuzda, muellife ait oldugunu tahmin ettigimiz bu ifadeleri metinde olmasi gereken yerlere ekleyerek metni sihhatli bir sekilde tespit etmeye calistik. nt M

nustir.

se,

Bkz. Hilsameddm Bitlisi, Kitabu'n-Nusus, v. 88, Suleymaniye Ktp. Sehit Ali Pasa blm. No:

1437

Muellifin de mukaddimede belirttigi gibi, eserde herhangi bir konu aynntih bir sekilde anlatilmak yerine ilgili konuda kisa, veciz, acik ve sembolik ifadeler kullarulrmstir. Her konunun ispati icin de Kur'an-i Kerim'den ve Hadislerden deliller getirilmistir, 1 B. Eserin Muhteva Yiinilnden Tantttlmasu Kitabu 'n-Nusus, genel itibanyla Tasavvuf Felsefesinin konulanni olusturan, Allah'm zati ve varhgm birligi, sifatlar ve cokluk, varhgm Vacibu'l-Vucud'dan zuhur edisi, varhk mertebeleri, taayyUnler, marifet... v.b. gibi konulan ihtiva etmektedir. Mukaddime, sekiz bolum ve sonuctan olusan Kitabu 'n-Nusus bolumlcrine gore §u konulan muhtevidir: Mukaddime: Te'lif edilen eserin konusu, Tasavvuf ilminin konusu, problemleri, ilkeleri, diger ilimler arasmdaki yeri, maksadirun serefi ve yuceligi He bu ilimden faydalanma yo11an ve sartlan hakkmdadir, Birinci bolnm: Allah'm zan ve ma'rifet makammm aciklanmasi hakkmdadir.

(:

19temm idir,
cokluk

h ve yenilenrnelerin aciklanmasi hakkmdadir. Yedinci bolum: Mukellefiyetin hikmeti, cebr, kader ve gercek ve orta yol olan hak mezhebin acrklanmasi hakkmdadir. Sekizinci hakktndadir. Sonne: hakkmdadrr, b61Um: Mead, hasr'm aciklanmasi, fena ve beka'nm hakikati

Kemal

derecesinin

ortaya

cikmasi,

ruhi

gelisimin

mertebeleri

Muellif eserinde bu konulan aciklamaya cahsma sebebini §oyle belirtmektedir: "Ilahiyat alamnda, nubtrvvetin hukumlerinde ve mumktm varhklann halleri konusunda, soz ve istidlal ehli kisilerin arasmdaki btittm ~Uphelerin yogunlastig; meseleler ve icinden cikilmasi zor olan problemler, hep bu konular nzerinde donUp durmaktadir. Ben de bu konularda, sarih amel ve dogru kesf vasitasi ile hakikat ve kesf ehli insanlarda meydana gelip gerceklesen seyi remz, isaret, veciz lafizlar, acik
1

Husameddin

Bitlisi, a.g.e. v.4a

22

ifadeler yoluyla zikretmeyi ve her bolumun ispati icin Kuran-i Kerim ayetlerinden nakillerde bulunmayi gerekli gordum." Bu kitaptaki sembolik ve veciz ifadeleri okuyup bunlan layikiyla anlamak isteyenlerin bilmeleri ve yapmalan gereken seyleri de muellif su sekilde srralamaktadir: "Her kim bu kitabin herhangi bir bOlilmfurU acmak isterse onun, oncelikle, biit:iin gercek ilimlere ve ilahi marifetlere, ozellikle de israki felsefeye muttali olmasi lazimdir. lkinci olarak; fitri marifetlerin sirlan ile dolup tasmaya yonelmeye ve yuce nurlar, rabbani isimler He aydinlanmaya devam etmek suretiyIe meydana gelen uygun bir riyazet ile taklidi, bos bilgilerden ve suurh, vehmi sistemlerden kendisini teerit etmesi gerekmektedir. Son olarak da her bir konuyu defalarca dusunmesi ve fikirleri tekrar tekrar hatirlamasi gerekir. Cunku irade ancak tecrubeden sonra vaki oIur." 1 Yukanda zikredilen konu basliklanndan ve muellifin, mukaddimedeki eserin muhtevasma yonelik aciklamalanndan Kitabu'n-Nusus'uti tasavvufun teorik yonunii olusturan "vahdet-i vii cud" ve "israkiyye" esaslanna gore yazildigim soyleyebiliriz. Mnellifin bu konuda mukaddimede yapnus oldugu aciklamalardan, eserin kesf, zevk ve irfan sahiplerinin sozlerine; mutlak varlik (vahdet-i vucud) ve israkiyye (nur) ogretilerine; rasullerin, nebilerin, kemale ermis evliyalann, rabbani alimlerin, • t- "1ztldlgt

~ sekiz b b l' a I: b
C.

tigimiz okku'l.ebsira,
sus ile nzerlik

Kitabu'n-Nusus ve Tefsir:

Tasavvuf ilmi, gerek kaynagmm Kur'an ve stlnnet olmasi, gerekse Tefsir ilmindeki iki usule, "rivayet" ve "dirayet" usullerine ilaveten gelistirip kullandigi "i§ari" metod acismdan tefsir ilmi ile irtibathdir, 4 Bu metod, Kur'an'm anlasihp yorumlanmasi hususunda Tefsir ilmine buyuk bir zenginlik katnus, bazi mntcsabih ayetlerin daha iyi anlasilmasma yardimci olmustur, Sufi'ler, Kur'an'i her harfinin altmda ehli icin kendilerine verilen kabiliyetler ol<;iisilnde saklannus pek cok manalar bulunan ilahi bir kitap olarak kabul ettikleri i<;ins, ayetlerin sadece zahiri manalanyla yetinmeyip batmi manalanna inerek, ayetlere cok farkh anlamlar yuklemislerdir. Daha once de zikrettigimiz gibi Husameddin Bitlis! Kur'an ilimleriyle cok erken yaslarda mesgul olmus ve bu mesguliyetinin sonueu olarak ta dort ciltlik buyuk bir
Bitlisi, a.g.e., v.4a Bitlisi, a.g.e., v.3a 3 Mahmut Sebusteri, Hakku'l- Yakin Risalesi, v. 309a, Siileyrnaniye Ktp. Pertev Pasa blm. No: 632 4 H. Kamil Yilmaz, Tasavvufve Tarikatlar, s. 59 5 Bkz. Ebu Nasr Serrao Tusi, El-Luma', (islam Tasavvufu, H. Kamil Yilmaz) s. 72, lst. 1996
1 2

23

tefsir yazmisnr, Tez konusu olarak cahstigmuz Kitabu 'n-Nusus'unda da aylkladlgt her konuyu bir ayetle destekleyip, ayetlerin i§ari yorumunu vermistir, Bu acidan inceledigimiz de Kitabu 'n-Nusus adeta kucuk bir i~ari tefsir gibidir. Bu yorumlardan bir kacim §oyle siralayabiliriz: "Eger onlar Tevrat'r, incil'i ve Rabblerinden onlara indirileni (Kur'an) dogru durust uygulasalardt, suphesiz hem ustlerinden, hem de ayaklannm altmdan yerlerdi." (Maide 5/66) Muellif bu ayette gecen "ustlerinden yerlerdi" ibaresini, kutsal ruhun yukan mertebelerden aydmlanmalar, idrakler ve marifetler almasi seklinde, "ayaklannm altmdan yerlerdi" ibaresini ise a~agt mertebelerden, her hangi bir talim olmaksizm cttzi suretleri almasi seklinde yorumlarmsur, "Butun yuzler, diri ve her seye hakim olan Allah icin egilip boyun bukmustur." (Taha 20/111) Ayetteki "ytizlerin egilip boyun bukmesi" aslmda yuzlerin kendilerine has bir suretlerinin olmadigi, mutlak ve baki olan Allah'm vechinin farkli yansimalan oldugu seklinde yorumlanrmstir. Keyfiyyeti ve kemmiyyeti farkli olan aynalarda tek bir suret farkli farkh gorundtigii gibi, buttm yuzler de tek bir yUzlln farkh gorunumleridir. b'a ve iman ilmesi, ~degil,
l

nekten nanet" ~klinde

D. Kitabu'n-Nusus ve Hadis:
Hz. Peygamberin, tasavvufi hayatin temelini olusturan ruhi ve zuhdi hayati ile bu konudaki sozleri tasavvuf ile hadis ilmini birbirine yaklastunusnr. Tasavwfun bir ilim olarak ortaya crkismdan once, gerek muhaddisler ve gerekse mutasavvtflar tarafmdan kaleme alman Kitabu 'z-Zidufler bu iki ilim arasmda bir koprii gorevi

gormustnr,
Mutasavviflann hadis rivayeti konusunda muhaddislerin gosterdigi titizligi gosterdiklerini soylemek zordur. Cunku muhaddisler hadisleri htfz ve rivayet icin belli titizliklerle ogrenip naklederken mutasavviflar, hadisleri bir irsad vesilesi ve ahlaki ogiit seklinde degerlendirmisler ve hadis rivayetinde ozellikle sened konusu uzerinde pek fazla durmarmslardir, Mutasavvtflardan bazilanmn eserlerinde gorulen zayif ya da mevzu hadislerui varhgmm sebebi budur.' Buttm bunlan goz onunde bulundurarak Kitabu 'n-Nusus'tui zikredilen hadisleri §u sekilde degerlendirebiliriz: Eserde elli kadar hadis zikredilmistir, Bu hadislerin
1

H. Kamil Yilmaz, Tasavvufve

Tarikatlar, s. 59, 60

24

yaklasik olarak % 66'SI Kutub-i Sitte ve (tiger saglam kaynaklarda rivayet edilen sahih hadislerdendir. Kalan diger hadislerden iki tanesi mevzu, dort tanesinin hadis olup olmadigi sabit degil, bes tanesi ise zayiftir. Alb tane hadisin de kaynaguu bulamadik, Bu hadislerden mevzu olarak kabul edilen "Nefsini bilen Rabbini bi1ir" hadisi ile, senedi bilinmeyen "Ben gizli bir hazine idim ... "hadisleri her ne kadar sened acistndan sabit olmasa da anlam bakimmdan dogru kabul edilmistir, Butun bu degerlendirmeler dogrultusunda, hayatnu incelerken bahsettigimiz gibi hadis ilmi ile de mesgul olan Husameddin Bitlisi, Kitabu 'n-Nusus'unda hadisleri zikrederken, hadis alimleri kadar olmasa da titiz davrannustir diyebiliriz,

E. Kitabu'n-Nusus l'e Kelam:


Daha once de zikredildigi gibi Kitabu 'n-Nusus, Tasavvufi metotla Kelami metodun birlestirilmeye 9ah§ddlgt bir eserdir. Bundan dolayi da eserde, mutlak ve mnmkun varlik, hidayet, Allah' m sifatlan, sorumluluk, insanm fiilleri, cebr, insanm iradesi, imanm arnp eksilmesi ve ahiret hayati ... gibi bir 90k kelami konu tasavvufi bakis acismdan aciklannustir.

mm",

"h
ki1 gil

me
"Cl

kelam ldugu iefede .a" ve ifade

ett

unaya usunu

ca
Bitlis! Tasavvufi acidan su sekilde aciklanusnr: "Sen korleri sapiklrklanndan cevirip dogru yola getirecek degilsin" (Neml, 27/81), "Sen sevdigini hidayete erdiremezsin" (Kasas, 28/56) gibi mutlak cebr ve her hangi bir seyi yapma hususunda ozgiir olmamaya isaret eden ayetIer fena makamma; "soyle!", "tabi oil", "davet etl", "uyar!" gibi her hangi bir eylemde bulunmaya sevk eden emirleri ihtiva eden ayetler ise beka makamma isaret etmektedir.' Aynca daha cok Kelami bir mesele olan imamn artip eksilmesi meselesini de Bitlisi , fitri idrakte degil 2 daha usttin idraklerde hasil olan kemale ve hakikate erme de manasma yorumlarrustir. .

1 2

Bitlisi, age., s. 54 Bitlisi, age., 18

25

II) KiT ABU' N-NUSUS'UN

DEGERLENDiRiLMESi:

A. Tasavvuf, Kelam

l'e

Felsefe Disiplinlerinin Mukayesesi:

Husameddin Bitlis! mukaddimede ilimleri konulan, amaclan, kullandiklan delilleri ve takip ettikleri yollar acismdan bir tasnife tabi tutmus ve bu ilimler arasinda tasavvufun yerini ve adeta metodolojisini krsa bir sekilde izah etmeye cahsmistrr. Mukaddimede genelolarak ilimlerin konulan, problemleri ve prensipleri anlatildiktan sonra, Tasavvuf ilminin konusu, prensipleri ve meselelerinden bahsedilmistir, Husameddin Bitlisi bu bolumde, bir ihnin diger ilimler arasmdaki yeri ve oneminin belirlenmesi icin birtakim ozellikler zikretmektedir. Buna gore bir Him, konusunun yticeligi, ele aldigr meselelerin dogrulugu, bu meselelerinin ispan icin ortaya koydugu delillerin guvenilirligi, ulasmak istedigi hedefinin netligi ve bu hedefe ulasmada takip ettigi yolun acik ve dogrulugu ile diger ilimler arasmdan

bazrlarmda
~ekilde akil ve
1(

1::

U
a

oldugu edilmis Iir, Bu


gayb

~~

I il
Uml?Ul

illarve
ise fakat bu Him olmaksizm

hakikate giden yolda belirli bir basamagi olusturduklaruu eksik kaldiklanru iddia etmektedir.

Tasavvuf, Kelam ve Felsefe arasmda aym sekilde bir mukayeseye, ibn Arabi gelenegini Osmanh Devleti'nde genis 6l9iide yayan Davud el-Kayseri'de de (01. 75111349) rastlamaktayiz. Davud el-Kayseri de ilimlerin bir kisrmnm diger ilimlere gore, mumeyyiz vasiflannm olmasuu, onlann konulan ve meseleleri bakumndan digerlerinden ustun olmalanna baglamaktadir. Kayseri'ye gore Tasavvuf ilminin konusu Allah'm zati ve sonsuz stfatlandir. Meseleleri ise bu Zat'dan coklugun sudur sekli ve tekrar O'na donii~ii, ilahi isimlerin zuhuru, Allah dostlannm O'na yonelmeleri, bu amac icin takip ettikleri yollan, mucahedeleri ve riyazetlerinin keyfiyyetinin aciklanmasidir. Kayseri'ye gore her ne Kadar Kelam ve Felsefenin kOllUSU, Tasavvuf'un konusuyla aym olsa da, her iki ilim de kulun Allah'a yaklasmasmm ve O'na ulasmasmm keyfiyyetinden bahsetmez. Haddizatmda ibadet,

1 2

Bitlisi, age., s. 4

Bitlisi, age., s. 3

26

itaat ve ilim tahsil edilmesinin en yuce maksadi da budur. i§te Kayseri'ye bu yonuyle Kelam ve Felsefe'den terneyyuz etmektedir.!

Tasavvuf

Farkh disiplinler arasmda bu tarzda bir mukayese, daha onceleri Gazzali (01. 450/1058) tarafmdan yapilnusttr. Gazzfili, el-Munktzu Mine'd-Daldl isimli eserinde hakikati arayan znmreleri simflandmp genis bir sekilde tetkik ettikten soma Tasavvuf yolunda karar kilrrus ve hakikate, istidlali bilgiden ziyade, bizatihi yasanan ahlaki tecrube ve kamil bir kalbi safiyet sonueunda hasil olan marifetle ulasilacagnu savunmustur. Gazzali el-Afunkzz'da daha cok, sufilerin hayat tarzlannm, ahlaklannm guzelliginden, kalplerinin temizliginden ve bu hallerin bir sonucu olarak elde edilen kesf ve mnsahedelerden bahsederek, Tasavvufun diger disiplinlerden, pratik ahlaki yonu ve bilgi anlayisi acismdan aynldigmi vurgulamaktadir, Fakat Gazzali, sadece Kelam ve Felsefeyi tenkit etmekle kalmayip, Tasavvufi metodun da kritigini yapmaktadir: Aciklanmasi mumkun olmayan hallerin anlatilmaya tesebbus edilmesi sonueu ortara cikan "hulfil" ve "ittihad" iddialan ise bu yolda ortaya cikan yanhs tutumlardir. Husameddin Bitlisi ise Tasavvufu daha cok bir ilim olarak konusu, meseleleri, delilleri, amaci ve metodu acismdan diger ilimlerle mukayese edip, onlardan bu yonleriyle aynldigma dikkat cekmektedir, Burada metod acismdan bir
hm.!!11- Rtfl,

no ke

vebu efe ve

:drr.,,3

"E
dn til]

bit
v.,." .........'" "'.'""""gl 1

insarun bilgi ve ruhi annma He Allah'a ulasmasi fikrinin esyanm dogasma uygun olduguna inanmalannm sebebi budur. Yaratma Bir'den coklugu rneydana getirmedir. Halbuki marifet cnzi olanm kUlITHe butunlesmesidir."? Yukanda da belirtildigi gibi Tasavvuf, bilgiyi elde etmede takip ettigi metod acismdan diger disiplinlerden farkhlastigi gibi bilginin amaci acismdan da onlardan aynlmaktadir, Sufiler diger disiplinlere bu elestirileri yaparken kendileri de takip ettikleri metodun subjektifligi elestirisi ile karsr karsiya kalmislardir. Bu farkhhk, karsihkh olarak cok ileri boyutlara ulasan fikri surtusmelere neden olmakla beraber, fikri dinamizmi saglayip, mevcut kulturel birikimin elestirisini yaparak saglam temeller uzerinde ilerlemesinde katkida bulunmustur. Disiplinler arasmdaki bu elestirel yaklasmu her disiplinin kendi icerisinde gostermesi ise bu birikimin daha
Bkz. Davud el-Kayseri, er-Resail, (Tah: Mehmet Bayraktar), s. 110, Kayseri, 1997 Bkz. Gazzali, el-Munkizu Mined-Dalal, (cev.: Ahmed Subhi Furat, Delflleletten Hidayete), s. 74,75, lst, 1978 3 Ebu'l-Ala Afifi, Tasavvuf, lslam'da Manevi Hayat, (cev: Ekrem Demirli, Abdullah Kartal), s. 136, lst. 1996 4 Seyyid Huseyin Nasr, islam Kozmoloji Ogretilerine Giris, (Cev: Nazife Sisman), s. 308, 309, Ist, 1985
1 2

27

saglam bir yaplya kavusmasmi saglarnaktadrr, Bu anlamda kapsamli bir elestiriye, sadece fukaha ve kelamcilan elestirmekle kalmayip bazi meshur sufileri de tenkit eden ibn Arabi'de rastlamaktayiz, ibn Arabi, bizzat kendisinin bir otorite olarak saygi duydugu Gazzfili'yi, bir 0 kadar saygi duydugu Kuseyri'yi de tenkit etmekten gerikalmamistir. Boylece, kendi cagdaslan dahil, hangi disiplin icerisinde olursa oisun, hemen herkesin onun tenkitlerine hedef olabildigi gornlmektedir.'

B. Varhk anlaYlfx:
Tasavvufi dii§uncede "varhgm birligi" esasi her ne kadar ibn Arabi ile birlikte sistemli bir sekilde ortaya konulmus ise de, baslangicmdan itibaren degisik sekillerde ifade edile gelmistir, Bu dusunce tasavvufi tefekkurde temel ilke halini alnus ve aciklantrken de varhk genel olarak "mutlak varlik: vucfid-i hakiki" ve "rnumkun varhk: vucud-i izafi" diye iki kisma aynlmistrr. Hakikatte varhk kavrami ise, kendi zatiyla kaim olmasi ve bntnn mahlukatm varhklanm ikame ettirmesi acismdan sadece Hakk'a izafe edilmistir, "Vahdet-i vucftdu savunanlar vucuda tamamen baska bir anlam yukleyerek ve "viicftd A Fakat bu demek

tnmu ugunu,
l V1

icegini kaim

oj

ktadir: ve sifatlan hasebiyle taayyUn ve takayyudunden ibaret olup bu vucud idrak olunur. Vucfid-i hakiki kendi mertebesinde biitUn isim ve srfatlardan mukaddes ve munezzeh zat-i ahadiyyetten ibarettir, Vucfrd-i hakiki iktiza-yi zatisi ile ahadiyyet mertebesinden, bntun isim ve sifatlan cami olan vahdet mertebesine tenezznl eder, Daha soma da iradi olarak vahidiyyet, crvah, misal ve sehadet mertebelerine tenezzul eder. Vahdet ve vahidiyyet mertebelerinde gayriyyet nispeti yoktur. Bu nispet ruhlar mertebesinde baslar, Cunku "Ben sizin Rabb'iniz degil miyim?" (A'raf, 7/172) hitabi bu mertebede vaki' olmustur. Boylece vucud-i hakiki, ahadiyyet, vahdet ve vahidiyyet mertebelerinde gayriyyet nispetinden munezzeh olarak tektir. Merbubiyyetin tahakkuku, nispet-i gayriyyeti haiz bulunan vucud-i izafiye mutevakkif oldugundan tek olan vucud-i vahid-i hakiki tenezztil ederek zahir oldu. Ve bu tenezznl gayet latif alan vucud-i hakikinin kesif olan mertebeye tenezzulunden ibarettir. ,,3

Bkz. ibn Arabi, El-Futuhat El-Mekkiyye, (haz: Nihat Keklik), s. 9-14, Ankara, 1990 Ferit Kam, Vahdet-i Vucfld, (Sadelestiren: Ethem Cebecioglu), s. 76, Ankara, 1994 3 ibn Arabi, Tedbirat-i llahiyye, ( Tercume ve Serhi: Ahmed Avni Konuk, Haz: Mustafa Tahrah), s. 27, 28, Ist. 1992
1 2

28

mahsustur,

Fakat Hakk'm onda zuhuru "hultil" ve "ittihad" tankiyla degildir, <';iinkii vUeud-i vahid-i hakikide taaddud yoktur. ~iinkii huh'll ve ittihad mustakil iki ayn ~eyin varhguu gerektirir, Hakk'in meratib-i kevniyyede zuhuru zari ve nefsi sifatlanyla degildir, lira kuddfisiyyet ve samediyyet gibi sifatlan O'nun vacibu'l-vncuduna
,,2

"Boylece Hak TeaUl kendi latif olan vucudunu kesif alan kevninde beyan eyledi. Zira vucud-r Hak kernsl derecesinde latif oldugu icin gizlidir; idraki mnmkan degildir, Bu vucud-i latif kesif olmadikca idrak olunamaz, Ve vacud-i kesif vucud-i Iatifin izdfatmdan oldugundan kevn alemine vUcud-i izafi denilmistir. Izafi vticfld hakiki ~c~dun ayet, alamet ve delilidir. Fakat vucud-i hakiki insanda zuhur ettigi kadar hicbir seyde zuhur etmedi, Zira Ademi kendi sureti, yani sifan nzerine yaratn, Binaenaleyh kevn-i cami olan Adem'de kendi latif viicOdunu rzhar edip aYlkladl.1

Maddi alernde gorulen cokluk, Viicikl-i hakikinin srrasryla, ahadiyyet, vahidiyyet, ervah, misal ve sehadet mertebelerine tenezzulu sonucunda meydana
gelmistir, Bu mertebelerden ahadiyyet mertebesinde hicbir taayyun bulunmayip

mutlak teklik mertebesidir, lsim ve sifatlar bile Zat'a mahsus olan bu mertebede mevcut degillerdir. Isim ve sifatlarm zuhur ettigi mertebe vahidiyyet mertebesidir.
Her iki mertebede de hennz bir baskalik soz konusu degildir, yUnkii bu mertebelerde If mertebeden

s
11

~w
.

ruhlar

n
"\

,~~

l-i izafi I s ~utl


iicudda re nefsi

iiir.

eoen esasa binaendir ki sufiler, her gordukleri seyde Hakk'i musahede ettiklerini soylerler, Kayseri durumu ~oyle tasvir etmektedir: "0 hUviyyetiyle her seyle birlikte, hakikatiyle de her canhyla beraberdir. Hatta 0, seylerin ta kendisi oldugunu su ayetle tenbih eder: "0 ilk, son, acik, gizli ve her seyi bilendir.I" Yukarida gecen ayette de bildirildigi uzere 0, butun varhk boyutlanru illata etmektedir. Ezell olan da, ebedi olan da, gizli ve a~ikar olan da hep O'dur. Bunun icin varhgm hakikatine birlik hakimdir. "Varhga ait bu hakikat, kendine laznn alan tum olgunluk, isim ve sifatlarla birlikte almdig: zaman, ona ilahi varhk denir. Bu mertebede 0, bir ve samed olarak zan vucftb diye nitelenir. Fakat bu hakikat, 0 basamaktan indiginde, sonradan olma ve eksik olma diye nitelenen mumkun varhk basarnaklanna zuhur ettiginde miimkiin ve hadis bir hakikat olur. Boylece ale me izafe edilen varlik, Hakk'm varhgmm
1 2 3

ibn Arabi, age., s. 4


ibn Arabi, age., s. 86

Seyfullah

Sevim,

"Davud

el-Kayseri'nin

VticUd Ogretisi"

(Davud

el-Kayseri'nin

Mukaddemat't

icinde), s. 7, Kayseri, 1997

29

golgelerinden bir golge mesabesindedir. Harici varhk, varhk gercekligi bakimmdan Nur isminin ayrudir, Zat'm haricteki nispetleri demek olan ilahi isim ve Rabbani srfatlann varhgi, ancak bu varhksal gercekligin mumkun varhklann suretleri icinde ortaya cikmasryla gerceklesir."! Bu noktada Hakk'in her sey oldugu, veya kainatta bulunan maddi-manevi biitiin varhklann toplammdan ibaret oldugu sonueu crkanlmamalrdir. Her ~ey O'nunla mevcuttur, O'nunla zuhur etmistir arna, yine de 0, Zat'iyla her §eyden baskadir, O'nun esyarun aymsi olusu, butun varlik alanlannda isim ve sifatlarryla zuhuruyla, seylerden baska olusu ise zatmda gizlenmisligi iledir.f "Hakk, hakikati yonunden alemin "ayn"; taayyun yonunden de onun garndll'. Nitekim su hakikati yonunden buzun aym ve taayyun yonunden ise gayndir." Kitabu 'n-Nusus'te da "varlik" kavrarru ayru yonden ele ahnmrs ve aciklanrmsnr, Bitlisi' ye gore varhgm hakikati mutlak manada birligi gerektirir ve hatta birligin ta kendisidir, Zihnen ve haricen, zat ve sifat bakmundan ilk gerceklesen sey vncuddur, Her kavram hatta yokluk kavrami bile vucuda jhtiyac duyar. Gercekte vucfrddan baska bir kavram da mevcut degildir, Mutlak manada vacib ve zen gin 01:," O'dUf.4

b
",,:

"varhgm

nusnr:
aktirde

k,
y
0 0

rakikat lenmis
aynag. her bir

p
Sl

ie, ilk,

iddi ve a lr eden itibari biitiin mukemmelliklere sahip olmasindan dolayidir.t" Bitlisi'ye gore vacibu'l-vucudun aym zamanda bir olmasi zorunlulugu kendi zati itibanyla oldugu gibi, mnmkun varhgm da imkan vasfi zati bir gerekliliktir. Vacibu'I-vuctklun miimkiin varltg. kusatmasi onun yokluga ait olan hakikatini degistirmez, Varhk kendi zati birligi uzere ebedi oldugu gibi yokluk ta yoklugu uzere sureklidir. Mtimkun varlik, vacibu'l-vucudun kendi hakikatinin aynasinda zuhurundan dolayi yansiyan goriintii mesabesindedir, Bundan dolayi da varliktaki cokluk, tek bir sahsm farkh evsaftaki aynalarda cok ve farkh farkli gorunmesi gibi varhkta degil bilakis surette gerceklesen itibari bir cokluktur." Bunun icin de izafi, vehmi ya da golge varhk diye isimlendirilir.

Hasan ~ahin, "Davud el-Kayseri'ye

gore Allah'in

Kelami", s. 3, (Uluslar arasi Davnd el-Kayseri

Sempozyumu, 24-26 Ekim 1997, Kayseri)


Bkz. Sevim, agm., s. 8 ) ibn Arabi, Tedbirat-i llahiyye, s. 12 4 Bitlisi, age., s. 37 5 Bitlisi, age., s. 38 6 Bitlisi, age., s. 40
Z

30

Kitabu 'n-Nusus'te vacibu'l-vticud parcalara aynlmamasi yonunden "bir" ve "nokta" ya benzetilmistir. Nasil ki "bir" ve "nokta" parcalara aynlmaz vacibu'lvucud da oyledir. Bunlann hepsi de kncuklukleri ve azhklan sebebiyle degil de nihai ve sonsuz olduklan icin parcalara aynlmazlar, Her sey O'nda son bulur, kendisi ise hicbir seyde son bulmaz. Dolayisryla da kainatm kaynagi ve ash birliktir, Bu birlik ister "heyula" isterse de "cuz'un la yetecezza" He tammlansm fark etmez .. Her ikisinde de kastedilen mana birdir.' ibn Arabi ekolunde oldugu gibi Bitlisi'ye gore de mutlak varhgin en mnkemmel zuhur yeri ve sifatlanmn en guzel aksettigi yer, cemfil ve celal tecellilerini kemal dereeesinde kendisinde bulundurdugu icin insandir. Bundan dolayi da muhabbetin en alt noktasmi olusturan meeazi ask, insanda zuhur eden guzellige hasredilmistir, 2 Tasavvufi dusunceye gore; her §ey Allah'tan gelmistir ve tekrar aslma donecekrir. Hakk'tan gelen nurve teeelliler cesitli mertebelerden gectikten sonra en kamil nes'et olan insan mertebesine gelmistir, Fakat bu mertebede insan maddi alemle birlestigi icin mutlak birlik makamindan uzaklasmis, Hakk'tan perdelenmis ve maddi cokluk alemine kansmistir. i§tc ylice mertebelerden daha a§agl mertebelere . kavs-i nnzul denilmektedir. Nurun tekrar ashna donmesine ise ka' :li§ten
SOl

anyla

idr
ve ve
Ull"

~isim l isim
okluk

col
SOl

butun u'dan

Bitlisi'ye gore vacibu'l-vucud esyanm en acik (ezhar) ve en meshur (esher) olarudir. Cunku 0, kendi zati birligi baki kalrnakla beraber her §eydedir. Zat'm delili yine Zat'm kendisidir, C;UnkUO'ndan daha asikar hicbir §ey yoktur." Kayseri'ye gore de "vucud tahakkuk ve inniyyet bakimmdan her seyden belirgindir. Hatta vucud apaciktir, mahiyyet ve hakikat bakimindan da her seyden daha gizlidir.t'''

1 2 3

Bkz. Bitlisi, age., s. 41 Bkz. Bitlisi, age., s. 42, 43


Inniyyet-Enniyyet; Hakk'm enniyyeti kendisine ait olan seyle meydan okumasmdan ibarettir,

"Benden baska Tann yok, sadece bana ibadet edin" (Taha, 20/14) Batuuru da kapsamasi
itibanyla Hakk'm zahirine emniyetu'l-Hakk denir. Hiiviyyet terimi ile isaret edilen batmi ahadiyyet, "ene" sow ile isaret edilen zahiri emniyyetten ibarettir. Suleyman Uludag, Tasavvuf Terimleri Sozliigu, s. 161, 162, lst., 1991; Enniyyet, Zat'm hakikat mertebesidir. Ibn Arabi,

Tedbirat-i Ilahiyye, s. 462 4 Bkz. Bitlisi, age., s. 6, 16 5 Bkz. Bitlisi, age., s. 6 6 Davud el-Kayseri, Mukaddeinfit, (eev: Hasan Sahin, Turan Koe, Seyfullah Sevim), s. 14;
Kayseri, 1997

31

Suhreverdi'nin gelistirdigi "i§rak" anlayismda esyamn ash butun guzelligi, essizligi ve zuhuru itibanyla zuhur eder, baskasi itibanyla ise zuhur mahlukatm kaynagi oldugu gibi nurun da kaynagidrr.

oldugu gibi Bitlisi'ye gore de gerektiren nurdur. Nur kendisi ettirir. Yuce Allah ise butun 0, nurlann nurudur.'

"Insan, dU§Uk ahlakin pisliklerinden ve bntun cirkin sifatlardan hakikatini anndtrmak suretiyle kendisindeki zithk ve farkhhgr ortadan kaldrrarak tekrar onceki birlik makarruna ulasir, Birlik onu kusatir ve bu suretle de ezeli ve ebedi olarak Hakk'm bekasi ile baki olur. Ister yUce makamlardaki mukarrebun meleklerinden olsun isterse de a§agl tabakalardaki basit veya murekkeb varhklardan olsun bu birlik ve butunluk halini tasimayan butun varliklar ancak yokluk salmesindedirler. Cunku beka vasfi; ispat-yok etme, varlik-yokluk, sonlu-sonsuz, gizli-asikar, ilk-son ve birlik-cokluk gibi Zit kavrarnlann hepsini kendinde toplayan, hatta bunlann bizzat kendisi olan zati birlik makamiru gerektirir, Bu sebepten dolayi da bu makama yokluk vasfi ulasamaz." Bu birlik hali, butun Zit kavramlan kendisinde topladigi icin birligi coklukla ortmez, coklugu da birlik icinde helak etmez. Bu makamda olan kul, halk arasmda Hakk ile, Hakk'ta da halk ile beraber olur, Mahlukat aynasmda Hakk'i yine Hakk'm goznyle, Hakk'm zatmm aynasmda da mahlukatm ashm yine Hakk He
,,3

ayl

a91
sa) hal zat
lY11.

letme sifat kUfr u'dan

llamn

irade edilenlere nispetle ise iradedir. mevcut degildir.?"

° zat birdir
0-1'

.J -.~

•• -.

ve O'nda

~r sey et ve hicbir sekilde ikilik

Davud el-Kayseri'ye gore; "Cenab-i Hakk isim ve sifatlara sahiptir. Sifatlar birlik mertebesinden tasan kulli anlamlardir. Birlik mertebesinde lsim ve sifatlarla Zat ayrudir, <;iinkU sadece hayat, ilim ve kudret sahibinden hayat, ilim ve kudret sifatlan tasar. .Zat'dan tasan bu kulli anlamlar (sifatlar) ilk mertebelerde vUciid ve kidem gibi kemal srfatlanyla sifatlamrken, indikleri varhk basamaklannda imkan ve hudus gibi eksik vasiflarla vasiflamrlar.t" Goriildiign gibi zat-sifat iliskisi aciklamrken; sifatlann zatm bir yonden aym diger bir yonden gayn oldugundan ve sifatlann bir yonuyle ezeli, diger bir yoniiyle ise hadis oldugundan bahsedilmektedir. Bu durum sufilerin varhk anlayisma uygun
Bitlisi, age., s. 68 Bitlisi, age., s. 73 3 Bitlisi, age., s. 75 4 Abdurrahman Cami, Ed-Durretu'l-Fahire, (Fahreddin er-Razi'nin, birlikte nesreden: Ahmed Said Ali), s. 308,309, Kahire, 1935 5 Sahin, agrn., s. 4
1 2

"Esasu't-Takdis"

isimli eseri ile

32

dusmektedir. Bitlisi'nin varlik anlayismdan bahsederken zikredildigi gibi; zuhur mertebelerinden ahadiyyet mertebesi, sifatlar da dahil hicbir taayyunun olmadigi Zat'a ait mutlak birligi ifade etmektedir. Sifatlar ise bu mertebeden sonra vahidiyyet mertebesinde zuhur ederler. Mutlak zat, ganiyyu'l-mutlak olup ahadiyyet mertebesinde sifatlar da dahil hicbir seye muhtac degildir, Bu mertebede zat-sifat aynrru soz konusu degildir, sifatlar Zat'm aymdir ve ezelidirler, Zat'm diger mertebelere inisi ile vahidiyyet mertebesinde sifatlar ortaya cikarlar ve daha sonraki mertebelerde imkan ve hudus gibi eksik vasiflarla vasiflarurlar. Bu yonleriyle de Zat'dan gayndirlar, Bitlisi ise genelde Allah'rn ilim sifatmdan bahsederek srfatlar konusunu aciklamaya cahsmrsur, Allah'rn kendi zatma ait olan bilgisi O'ndan aynlmaz bilakis O'nun aymdir. Kullu bilmesi ise kendisi icin .lazrm olan Zat'mm bir sifandrr. Bu knllu bilme hususunda ise sonsuz bir sekilde cokluk vardir. Bu bilgiden dolayi Zat'da her hangi bir cokluk meydana gelmez, Cunku Allah'm bu kullu bilme sifatr Zat'mdan sonradir, Hakkin zan ve sifatmdan bahsedildiginde bunlarm hepsi birlik icindedir.' Bitlis! de usru kapalt bir sekilde sifatlann bir yonden Zat'rn aym, diger bir yonden ise gayn oldugundan bahsetmektedir, Zat'm kendisine yonelik olan ilim
SIT 'rbn

sonra, .kileri

col

yo:
Ha

bil
olt

idraki eyleri sebep

Tasavvufi dU§uncede, insarun mahiyeti, yaranhst, kainattaki yeri ve degeri gibi konulara ayn bir onem atfedilmis ve bu konularla ilgili oldukca zengin fikri birikim olusturulmustur. Tasavvufi tefekkurun klasik eserlerinin cogunda bu konuya ayrmnh bir sekilde yer verilmekle beraber bu konuyla ilgili mustakil eserler de olusturulmustur. ibn Arabi'ye gore insan, alemdeki en son mevcuttur ve gercek olarak halifedir. 0, gercek olarak, ilahi isimlerin aksettigi bir varhk olarak butun alemin hakikatlerini kendisinde toplayandir. Mevcudat arasmda zahir olmus en mukemmel nes'et, insandir. lnsanm nes'eti ise topraktan yaratilnustrr. Insanda her ne kadar buron unsurlar bulunsa da ondaki en buyuk unsur topraktir. Hz. Adem tekevvnn eden ilk insan cismidir. Allah onu butun insani cisimler icin bir asl olarak yaratnustir. Alem-i asgar(mikro kozmos) yani ins an, alemin ruhu, sebebi ve illetidir.? Allah iki eliyle Ademi yaratti. Onu iki esit parcaya ayirdi; biri sonlu tarafi, digeri ebedi yonu. insan evrenin yaratilmasmdaki gaye, onun merkezi ve onu ayakta tutan direk oldu. lnsanla birlikte evren tamamlandi, Insan, bntnnuylc ruhsuz bir ceset gibi yaratilan kainatm
1 2 3

Bitlisi, age., s. 13 Bitlisi, age., s. 19

ibn Arabi, El-Futuhat El-Mekkiyye, s. 434, 435

33

ruhu ve cam konumundadir. Evrende Allah'm tccellilerinin yansiyacagi bir varhk gerekir ki 0 da insandir, ins an, ruhsuz bir ceset oIan evrenin ruhu, pash aynanin cilasi konumundadir.' Tasavvufta insan meselesi incelenirken onun fiziki olarak yaratihsmdan, gecirdigi evrelerinden, ilk insanm yaratihsmdan ve onun kabiliyetlerinden ve bir de kamil insandan bahsedilmistir, islam felsefesinde oldugu gibi Tasavvufta da insamn, nebati, hayvani ve insani olmak uzere uy cesit ruhundan bahsedilmistir, Insan, maddi alemde olan nebati ve hayvani ruhu yonnnden diger canhlarla ortaktir, Fakat insani ruhundan dolayi diger biitiin canlilardan aynlmaktadir, Bu insani ruhun bedende olup olmadigi hususunda ise ihtilafa dii~Ulmii~tiir. Seriat ehline gore, yagm siitte oldugu gibi, ruh bedenin icindedir. Hikmet ehline gore ise ne bedenin icinde ne de dismdadir. Cunku natik olan nefis mekanda olmayip, mekana muhtac degildir, Dahili ve harici olma cisimlerin srfatidir. Nefs-i natika ise ne cisimdir ne de cismanidir." "Kamil insan, insanda bilkuvve bulunan scyleri fiil Hakk'm onun yetileri olmasi sayesinde, kamil insamn yansiyacagi bir ayna olmustur. Biyolojik insan gibi kamil . ama. di haline getirmis insandir, kalbi, zat ve isimlerin insan da diger canhlann . (1:1 ulasir, .lanan

.lmasi
§o:
SUI

hman

ola
hal

kamil
SOl,

ola

mmel

Kitabu'n-Nusus'ie da insan, ayni anlayis cercevesinde incelenmistir. Her ne kadar biyolojik insan ve kamil insan aynmi acikca zikredilmese de insanm maddi ve ruhani olmak uzere iki cevherden mutesekkil oldugundan bahsedilmektedir. Birincisi: belirli sekli ve sureti olan, degisken, hareketli, yer kaplayan, hissedilir, yogun ve karanhk olan maddi cevherdir, lkincisi ise: Emr aleminden olan ve zikredilen hususlarda maddi cevherle tamamen Zit olan ruhani cevherdir.
Ruhun baslica iki kuvveti. vardir: Fiil ve idrak giieii. Bitlisi, Azizuddin Nesefi gibi ruhu, nebati, hayvani ve insani olmak uzere iiy kisma ayirmamakla beraber belki de aym anlama geleeek sekilde; ruhun nebati, hayvani ve insani olmak uzere iiy ye~it fiil gucunden bahsetmis," ruhu da umurni ve kutsal ruh olmak tizere ikiye ayirnustir, Umumi ruh, biitiin canhlarda ortak iken kutsal ruh sadeee insana mahsustur, Zaytf, umumi ruhun aksine kutsal ruhu hicbir eihet diger eihetten, hicbir durum da diger bir
Seyfullah Sevirn, islam Dusuncesinde Marifet ve ibn Arabi, s. 125, lst, 1997 Azizuddin Nesefi, Insan-i Kamil, (cev: Mahmut Kanar, Tasavvufta lnsan Meselesi), s. 21, 22, lst, 1990 3 Sevim, age., s. 127
1 2 4 :1

Nesefi, age., s. 15, 16


Bitlisi, age., s. 34, 35

34

durumdan ah koyamaz.' Yine idrak giicUnu de insani ve hayvani olmak tizere iki kisma ayrrrmstir, lnsani idrak giicii ise bes cesittir, Fiil giicil, en son maksat ve ebedi saadet icin faydah ve guzel olaru ister, idrak gficu ana y01 gosterir, tecriibe onu kayitlandmr, ahlak sorumluluk yukler, hali duzeltme ise onu insa edcr." lnsanm kemale ermesi hususunda Kitabu 'n-Nusus' ta ~u bilgiler verilmektedir: "Beden ve ruhtan olusan insan Hakk'tan perdelenmistir, Bu perde yine insanm kendisinden, nefsindendir. Insanm bu perdeden kurtulmaya cahsmasi gerekmektedir, Kendisinden, nefsinden soyutlamrsa insan, Hakk'a erer, O'nun nuruyla hatta bizatihi Hakk'm kendisiyle gormeye baslar. Nefsi icin yasayan hakikatten perdelenir, nefsi kendisi icin var alan her seye hakim olan Hakk ile varhgmi devam ettirir." lnsan, cemal ve celal tecellilerini ve Zati tecellilerin guzelliklerini bntnn incelikleriyle kemal derecesinde kendisinde bulundurdugu icin tam bir ayna konumundadir, Umumi bir zuhur yeri ve Hakk'tn zatmm guzelligi kendisinde akseden bir varhktir," lnsanm diger varhklar arasmdaki derecesinin yuksekligi ve serefi, Him ve kudret srfatmm kendisinde zuhur etmesinden dolayi rnukellefiyeti gerektirir.t' ' Her ne kadar umumi (alem) olan kavram yonnnden kulli kaynaga yakm olsa da,
n.l .........

mdan

ya ha nu

n son can ve kadar §a ait nekan

011
m bir ins onun 19m se .nun gore aciklamistir. Bu ilkeye gore; olusu anlamak, yani onu nedenleriyle kavramak istersek dort ge§it neden He karsilasmz: Kendisinde ya da kendisiyle bir seyin olup bittigi "maddi neden", maddede kendini gerceklestiren "formal neden", bir maddenin sekil kazanmasmda distan bir itisi, hareketi baslatan "hareket ettiren neden", her olusun varmak istedigi ve onu yoneten "ereksel neden"," Bitlisi'ye gore ise ayetteki "yaratacagim" ifadesi fiili sebebe, "bir insan" ifadesi sekli sebebe, "camur" ifadesi maddi sebebe, "onun icin secdeye kapanm" ifadesi ise gai sebebe isarettir," Aristo'nun hareket ettiren sebebine Bitlis! fiili sebep, formal sebebine sekli sebep, maddi sebebine yine maddi sebep, ereksel sebebine de gal sebep demistir,

1 2 3 4

Bitlisi, age., s. 36

Bitlisi, age., s. 35 Bitlisi, age., s. 36


Bitlisi, age., s, 42, 43 age., s. 50 Bitlisi, age., s. 32, 33

5 Bitlisi,
6 7 8

Macit Gokberk, Felsefe Tarihi, s. 82, 83, lst. 1990 Bitlisi, age., s, 31, 32

35

E. NiihilVl'et

l'e

Velayet:

lslam'da velinin en bariz ozelligi, A11ah'a yakm olmasidir. Kur'an'da, Allah'm bazi kullanru kendisine yakmlikla seckin kildigma dair pek cok delil vardir, Bu genel cercevede, sufi ve sufi olmayan insanlar kadar, nebiler de veli sifatina dahildir. Cunku Allaha yakin olmak bu insanlann hepsinde musterek bir ozelliktir. Fakat sufilerin cogunlugu veli isrnini, rnanevi fazilet ve Allah sevgisinden dolayi fani olmasiyla Allah'a yakinhk makamma ulasan sufi icin kullannuslardir, Nubtrvvet ve velayeti birbirinden bagimsiz, farkli iki mertebe olarak k~bul etmisler ve aralarinda ustunluk tartismasma girmisleridir.' Ehl-i Sunnet, nebilerin velilerden nstunlngunde ve velayetin nubuvvetin bir uzantisi ve daimi bir teyidinden ibaret oldugunda ittifak etmistir, Yine Ehl-i Siinnet'in yogunluguna gore velayet, nubnvvetin baslangicidir, 2 Hucvuri'ye gore; "nebiler davetci ve oncudurler, Veliler ise onlara tabi olurlar. Tabi olanm, tabi olunandan ustnnlugn ise mumktm degildir. Aynca veliler talip ve salik durumundadirlar, vuslata ermeyi amaclarlar. Nebiler ise Allah'a vast! olmus kit 'ehber oh L§ kisi e§l

Pe
hal on

eder, aldigr mdan veya

ras
Bitlis! ise velayeti rnutlak ve mukayyed olarak ikiye ayimusnr. Nebi olmayan bir veli icin, bu her iki velayetin kaynagi da, yeni bir seriat getirsin veya getinnesin nubtrvvettir. Nubuvvetin kaynagi ise mutlak velayettir. Alemin duzeni ise bu ikisine baghdir, ibn Arabi gibi Bitlis! de nubuvvetin zahire, velayetin ise batma taalluk ettigini soylemistir, Her ne kadar Bitlisi, Hz. Musa ve HIZlf (as) omegini vererek nebinin bazi hususlarda veliye tabi olacagnu soylese de, nebinin velayetinin, velinin velayetini kapsamasindan ve ona takaddum etmesinden dolayi ondan efdal oldugunu iddia etmistir. Mutlak velayet ise nnbuvvetin kaynagi olmasmdan dolayi hem nubtrvvetten hem de mukayyed velayetten ustundur, Cunku nnbuvvetin bazisi diger bazisnu neshettigi halde velayette bu soz konusu degildir. Bitlisiye gore mutlak velayet, kapsammm genisliginden dolayi, Rahman isminin mazhan ve nnbuvvetin kemal derecesi olan en son nubirvvete bitisir." Nubtrvvetin kuvveti her ne kadar

Ann, age., s. 251 Afifi, age., s. 262 3 Hucvfiri, Kesfu'l-Mahcub, (haz: Suleyman Uludag, Hakikat Bilgisi), s. 357, lst, 1982 4 ibn Arabi, Tedbirat-i llahiyye, s. 51,416 5 Afifi, age., s. 265 6 Bitlisi, age., s. 24, 25
1 2

36

velayetten kaynaklansa nubuvvettendir, I

da, velayetin

zuhuru,

aym l§lgml gunesten

almasi gibi,

~tl halde velayet, manevi mertebelerin esasr ve aralartndaki musterek unsurdur.f Ve velayet batma, melekut alemine ve birlik makamina taalluk ettigi icin; zahire, mulk alemine ve cokluga taalluk eden nubtlvvetten iistiindOr. Fakat nebi, bern niibiivveti, hem de velayeti kendinde topladigr ve diger bUmn velayetlerin de kaynagi oldugu i~in veliden tistiindiir.

F. Alemdeki Kiitillilk Problemi:


islam fikir tarihinde bu problem, butun yonleriyle ele alinmis ve genis bir sekilde tartrsilarak farklr gorii§lcr ileri surulmustur, Farabi'ye ' gore alemde ilahi adalet kozmik diizeyde tecelli eder, dolayistyla orada adaletsizlik bulunmaz. Kotulnk, maddenin ilahi nizami tam olarak kabul edip yansitacak bir kuvvete sahip olmamasindan kaynaklamyor. Bir takim afetler maddenin mukemmel bir nizanu kabul edemeyisinden kaynaklanmaktadtr, Farabi'ye gore aslolan iyilik ve nizamdir; kotuluk ise anzidir, ibn Sina da bu konuda Farabi'nin fikrini aynen benimsemistir,

IS€

ar. 01 01 kc
ka zati ve asli olan iyiliktir. Kainata birlik hakimdir. Kalplerdeki ve tabiattaki cirkinlik ise, bu birlik yonunun yokluga ait karanhk ile ortulmesinden dolayi ortaya cikar, Birligin guzelligi ise yaratihsmdaki itidalden dolayi en mukemmel derecede insanda zuhur

eder."
G. Sorumluluk, Insantn Iradesi, CebriYJ'e l'e Kadel'iJ'ye:

Tasavvufi dustmcede Allah, varhk ve insan iliskisi aciklarurken insanm vacibu'lvucfiddan zuhurundan, O'nun suretinde yaratildigindan ve insanm Hakk'm isim ve sifatlanrun en guzel tecelli ettigi varhk oldugundan bahsedilmis fakat uluhiyyet ve kulluk birbirine kanstmlmamis, insanm mukellefiyeti hep vurgulannustrr, Buna gore sorumluluktaki hikmet; vacibu'I-vucudun hicbir §eye muhtac olmamasiyla beraber, diger biitiin miimkiin varhklann O'na muhtac olmasmm ortaya cikmasr ve uluhiyyet
1 2

Bitlisi, age., s. 22

Afifi, age., s. 264 3 Mehmet S. Aydm, Din Felsefesi, s. 148, 149, Ankara, 1992 4 ibn Arabi, age., s. 291 5 Bitlisi, age., s. 39 6 Bitlisi, age., s. 42

37

He ubudiyyetin birbirinden aynlmasi seklinde aciklannusur. Peygamberlerin ve Allah dostlannm cesitli sekillerde imtihan edilmesinin hikmeti de zikredilen mecburiyeti ve zorunlu olarak O'na siginmayi gerceklestirmek icindir.' Kelam ilminde insanm iradi olarak yapttgi fiilleri hakkinda Uc;ayn gorii~ ileri snrulmustnr: Ehl-i Sunnetin cogunluguna gore ihtiyari fiillerin yaraticrsi, diger fiillerde de oldugu gibi Yiice Allah 'hr. Fakat ihtiyari fiillerde kul zorlannus ve caresiz brraktlrrus degildir, Mu'tezile mezhebine gore "kul ihtiyari fiillerinin hahkidir. Kullann ihtiyari fiilleri Allah'rn mahluku degildir." Cebriyye mezhebine gore ise insanlar her tiirlU hareket ve hareketsizliklerinde, bUtiin islerinde mecbur ve zorunludurlar, kendiliklerinden bir §ey yapmazlar." . Kitabu 'n-Nusus'ts ise, daha cok kelam kitaplarinda ayrtntih bir sekilde incelenen bu konular tasavvufi bakrs acismdan ele almrms ve ozgurltik ile zorunluluk, iki farkh tasavvufi makam olan fena ve beka makamlanna izafe edihnistir, Bitlisi'ye gore iradi olarak yapilan fiil, kendisinden once iradenin ve kudret He fiili meydana getirecek sebeplerin yaranlmast ve bu sebeplerin dogrultusunda organlann hareket ettirilmesini gerektirdigi icin zorunlu olarak ,ya ve ~a tabi ~ yani cu.dun Ehl-i ya
Sf

de rm ayencr " eden ayetler ise bekfi makamma isaret etmektedir." H.

irecek i) gibi : eden ihtiva

Ruya, H QyoL'
Kesf-i mucerred, kesf-i muhayyel ve

ibn Arabi ruyayi ii<; kisma ayirrmsnr: hayal-i mncerred.


\

"Kesf-i mucerred; uyarukhk halinde aynen zuhur eden ruyadir. Bu riiya tabire muhtac degildir. Nitekim (Feth, 48/27) ayet-i kerimesindebuyruldugu uzere Hz. Peygamber kendilerini baslanru tlfalj etmis olduklan halde Mescid-i Haram'a dahil olmus gorduler. Alb sene sonra aynen zuhur etti. Kesf-i muhayyel; tabire ihtiyac cluyan ruyadir. Ve bu ruya tabirinde bir kaide yoktur. Yusuf (as) hakkinda oldugu gibi rliya tabiri mevhibe-i ilahidir,

age., Cihat Tunc, 3 Bitlisi, age., 4 Bitlisi, age.,


2

1 Bitlisi,

s. 51 Sistematik Kelfirn, s. 167·172, Kayseri, 1994 s. 52, 53 s. 54

38

Hayal-i rnucerred ise; uyanikhk halinde ruya goren in dimagma naksolan suretlerin ruhuna aksetmesinden ibaret olup asIa te'vili ve ta'biri yoktur. Buna "adgas-i ahlam" denir."
1

ibn Arabi'ye gore Misal alemi kendi icinde iki kisma aynlmaktadir, Birincisi; muhayyile yetisi tarafmdan algilanan misal-i mukayyed veya hayal-i muttasil denen ve ruyada algilanan kisim, ikincisi de; misal-i mutlak veya hayal-i rnunfasil denen ve gozle gorulebilen krsimdrr, Ruhlann bicirnlere, cesede burunup gorulmesi bu son

kismm ornegini olusturur."


GOliildiigii gibi ibn Arabi, rUyaya oldukca genis bir anlam vermistir, Ruya, sadece duyular aleminde uyanikken algilanan suretlerin ruya halinde ruha aksetmesi olayi degil, hatta bu ye~it riiya ibn Arabi'ye gore pek degeri olmayan sacma sapan seylerdir, aksine ayn bir gercekligi olan misal aleminden edinilen idraklerdir, Bu anlayrsi Bitlisi de aynen kabuletmistir. ibn Arabi'nin varhk ve alemler anlayismda oldugu gibi Bitlis! de ilahi emr alemi ile maddi halk alemi arasmda mevcut olan bir alemden bahsetmektedir, Berzah, hayal ya da misal alemi diye alem ilahi butun

vardir, gc
erinde

m
~

rlemin
'1

cuzi

ge

:hl~ ,ahede an bir ymaz . .analar

vakif
olunacak sekilde olursa ruya ta'bire ve te'vile ihtiyac duya r, Bu ibn Arabi'nin "kesf-i rnuhayyel" dedigi ruyadir. Bu ruyanm cesitli sembolik yorumlan vardir: Dusmanhk, riya ve haram kilman sehvet yrlan suretinde, lurs, lursizhk ve yol kesme kurt suretinde, teslim olma ve boyun egme deve suretinde tasvir edilir. Eger deve sureti donammh veya katar seklinde olursa Ehl-i Stinnet ve'l- Cemaat't temsil eder ...vb. Bunun dismda karma kansik ruyalar vardir ki buna da "adgfis-t ahlam" denir.' Nebi, veli ve diger seckin insanlann gordukleri butun bu daglar, denizler, yeryuzu ile ilgili seyler, uyuyan ve hayal goren kimsenin gordUgu butun bu seyler, kendi zatlanyla var olan misallerdir. Aynca bu esnada gorulen koku, renk ve tat gibi diger arazlann da hepsi kendi zatlan ile var olan misallerdir. Butun bunlar baska bir alemde, misal alemindedirler, Uyuyan kimse uyandrgt zaman misal aleminden, her hangi bir mesafe almaksizm ve hareket etmeksizin aynhr."

ibn Arabi, Tedbirat-t llahiyye, s. 352 Sevim, age" 150 3 Bitlisi, age., s. 66, 67 4 Bitlisi, age., s. 65
1 2

39

Diger bazr hususlarda oldugu gibi bu konuda da Bitlisi, ibn Arabi gelenegi cizgisinde acrklamalarda bulunmustur, ibn Arabi gibi Bitlisi de ruyamn ii~ cesidinden bahsetmis, hayali muttasil ve mutlak olmak uzere ikiye ayimus aynca hayal ve ruyamn misal alemindeki suretlerin mnsahcdcsinden ibaret oldugundan bahsederek ruya ve hayal konusunu ayru anlayis cercevesinde islemistir,

I. Tasavvufi K allramlllr:

1. Vecd, Vucud, Tevacud:


Lugatte bulma, varolma, basil olma, hnznnlenme ...vb. gibi manalara gelen bu iiy kavram tasavvufta genel olarak ayru halin farklr mertebeleri icin kullamlmaktadir, Tevactid, vecd halinin baslangict ve basit sekli, vucud ise en son ve en mukemmel seklidir. "Tevacud; vecdin, miikemmel haline sahip olmayan bir salikin bir nevi irade ile vecdi davet etmesidir. ,,1 . zikir ve fikirle vecdi e1de ,,2 ve onu l tesiri

k
0

irdlerin
badette e vecd gili bir aki bir idi tabi

t, h
11

h d

"Vucud; vecd halinden yukselenlerin ulasngr mertebedir. Hakki bulmak ancak beseri his ve sifatlar sondukten ve kaybolduktan sonra mumknn olur. Hakikat suIt am zuhur ettigi zaman beseri varlik icin beka tasavvur edilemez.t''' Hucvtiri, vecd ve vucudun iki ayn kokten geldigini ve birincisinin huznn, ikincisinin ise bulma mana sma geldigini zikretmektedir, Hucvuri ' ye gore; "vecdin keyfiyyeti, ibarenin alnna girmez, ifadeye sigmaz, <;iinkii 0, mugayebe (ve sevgiliden uzak kalma) daki elemdir, elemin kalernle beyan edilmesi ise mumkun

Abdulkerim

Kuseyri, Risale, (haz: Stileyman Uludag, Tasavvuf llmine Dair Kuseyri Risalesi), (haz: H. Kamil Yilmaz, irfan

Ebu Hafs Sihabuddin Orner es-Suhreverdi, Avarifu'l-Mearif Gimduz, Tasavvufun Esaslan), s. 655, lst, 1990

s. 189, Ist, 1991

3
4

Kuseyri, age., s. 190


Kelabazi, Ta'arruf, (haz: Suleyman Uludag, Dogus Devrinde Tasavvuf Ta'arruf), Suhreverdi, age., s. 655 Kuseyri, age., s. 190

.
s. 169, Ist,

1992
5 6

40

degildir, Vucudun keyfiyyeri hakkinda da nisan isaret sahih degildir, C;iinkii vucud, musahededeki bir zevk ve nesedir."! ibn Arabi bu fie; kavranu ~u sekilde anlamlandrrmaktadir: "Tevacud; vecdi cagurnadir; kimisi onu vecd olmadan vecd halinin izhan diye tarumlanustir. Vecd; kalbin, kendini suhudundan alikoyan hallerden biriyle karsrlasmasidir, Vucud ise; vecd icinde Hakk'm bulunusudur.t'" . Kitabu 'n-Nusus'ts da bu fie; kavram klasik eserlerdeki He ayru anlamda kullanilmrsnr. Tevacud; marifetin suhudu icin harekete gecmedir," Vecd; mevcudatm kaybedilmesidir, Vecd; anzi bir suhudddan dolayi yanan atestir, Bitlisi vecdin tiC; derecesinden bahsetmektedir. Birincisi: Vecde kapilan kimsenin kulagmm, goziiniin ve idrak giiciiniin kendisine gelen yiice haller ve manalardan dolayi hayrete dusmesidir. lkincisi: Ruhun, ezeli nurun parlamasindan ve ilk hitabm isitilmesinden dolayi hayrete kapilmasidir. Uc;iinciisii: Kulu tamarmyla maddi alemden ve mahlukattan kurtaran, temizleyen vecddir. Vucud ise; varidat (Hakk'ran gelen ilhamlar) icin kalbin haztr bulunusu halidir,"

zikir, T'1
m:

tamak

lard a, zli ve be rifleri ac: etiyle ve ni~ I dan tegini ~ tmen, sonra O'nu gercek manada nefsine tercih etmendir.t" "Musahedeye dayanmadan "Allah" diyen iftiracidrr.t" Bu tariflerden de anlasilmaktadir ki zikirden maksat, belli ibarelerin ve kelimelerin tekranndan cok, kalbin surekli olarak Allah'la beraber olmasi, O'nu hanrlamasi ve kisinin surekli O'nun musahedesi altmda oldugu bilincine vararak ona gore hareket etmesidir. , Kitabu 'n-Nusus 'fa da zikrin gizli yapilanma dikkat cekilmektedir. Bunun icin de "Rabb'ini, icinden yalvararak ve korkarak, yuksek olmayan bir sesle sabah aksam

Hucvfiri, Kesfu'l-Mahcub, (haz: Suleyman Uludag, Hakikat Bilgisi), s, 567, lst. 1982 ibn Arabi, Kitabu Istrlahdtu's-Sufiyye, (cev: Seyfullah Sevim, Davut el-Kayseri'nin Mukaddemat'i icinde), s. 65, 66, Kayseri, 1997
1 2 :3 4

Bitlisi, age., s. I 5

Bitlisi, age., s. 14, 15 5 Siileyman Uludag, Tasavvuf Terimleri S6z1iigii, s. 539, 5,W, ist. 1991 6 Abdu'r-Razzak el-Kasani, Istilahatu's-Sufiyye, s. 277, Kahire, 1992 7 Kelabazi, age., s. 154 8 Ebu Nasr Serrao Tfisi, el-Luma', (haz: H. Kamil Yilmaz, islam Tasavvufu), 1996 9 Keliibati, age., s. 156

s. 222, 223, Ist,

41

an, gafillerden olma."! ayeti delil getirilmistir. Bitlisi'ye gore gizli zikir lisandan once kalpte yapilan zikirdir. Hatta gizli zikir, kalpten ve yapilan zikirden bile gizli olandir, Cnnku yukanda ria geytigi gibi gercek manada zikir Allah'tan baska her seyi unutmak ve sadece O'11U hatrrlamaknr. Husameddin Bitlisi, "Beni zikredin ki ben de sizi zikrederim'" ayetini delil gostererek, gercek manada zikrin Allah'Ia kul arasmda karsihkli bir eylern oldugunu ifade etmektedir. Bu ise dostluk ve muhabbetten kaynaklanmaktadir."

3. Riza:
Sizlanmama, yakinmama, hosnut ve memnun olma halidir, Tasavvufta ise ilahi hukumler karsismda kulun itiraz etmeksizin itaat etmesidir. "Riza, her tiirlU kaza ve kader hususunda kuJun Allah'tan razi olmasidir. Bu hal de Allah'm kuldan ran olmasmm neticesidir.?" Burada kulun nzasi Allali'rn nzasina baglanmaktadir, Allah kuldan ran olmadikca, kulun O'ndan razi olmasi hemen hemen mnmknn gorulmemektedir. Bunun icin de "Allah onlardan razr oldu, onlar da O'ndan razi oldu'" ayeti delil getirilmistir, Cuneyd; "RIZ3, kulun iradesini terk etmesidir" demistir, Haris Muhasibi ise rrza halini, "ilahi irade hukmunu yerine getirirken kalbin hu 111'11 ., olmasrdrr ".. ..6 amda denin nza, lerine kunet gelen

ku
gei

H" km ha ve

we

nakta
uluku

.1:' Q""""'" yuce manevi hallerden mahrum olur. Fakat basma gelen hallerden dolayi Allah'a tam bir 7 teslimiyet gosterirse sonsuz bir sekilde m~nevi hallerle miikafatlandlflhr.

4. Tevekkul:
Gtrvenme, belbaglama, vekil tayin etme, havale etme gibi mana lara gelmektedir. Sehl; . "Tevekkul, Allah tdHa'nm huzurundaki kayitsrz sartsiz teslimiyet halidir.t'demistir. Tevekkul, Allah'tan baska bit" §eye sigmmamak ve basvurmarnaknr.i "Tevekkul, hayati bir gune indirip yarm endisesinden kurtulmaktir, Tevekkul, kalbin her halukarda Allah'a gtrvenmesidir.t'" "Tevekkulun yeri kalptir. Zahirde (tedbir ve sebebe tevessul ile calismak) hareketle mesgul olmak kalpteki
A'raf, 7/205 Bakara, 2/152 3 Bitlisi, age., s.20 4 K"· " ~ age., s. 248 asam,
1 2 5 6

Beyyine, 98/8

Kelabfizi, age., s. 152 Bitlisi, age., s. 55·56 8 KelaMzi, age., s. 151


9

Serrao, age., s. 50-51

42

tevekkule Zit degildir. ibn Ata 'ya gore tevekkul, insarun icinde sebeplere karst siddetli ihtiyac duymasina ragmen kendisinde sebeplere karst bir meylin zuhur etmemesi, sebepler uzerinde onemle durmasina ragmen Hakk'da buldugu sukunun hakikatinden bir sey kaybetmemesidir." 1 Bu tariflerden de anlasilacagi gibi tevekkul kalpte vuku bulan bir hal olup sebeplere tevessule, tedbire ve ~ah§lp kazanmaya mani degildir, Gercek manada tevekkul, sebeplere tevessiil edip gerekli tedbirler almakla beraber bu sebeplerin sahibine gnvenmek ve sonuca nza gostermektir, Bu guven her an olmahdir. Tedbir alimrken dahi sadece Allah'a gtrven esastir. Sufiler arasmda tedbiri ve tevessOlO tevekkule aykm gormeyenler oldugu gibi en kilyiik bir sebebe belbaglamayi dahi tevekktile aykin gorenler de olmustur, Zunnfln'a gore tevekktil, (mal, nefis, ihtiras gibi) rablan sokup atmak ve sebeplere itimad fikrinin kokOnii kazrmaknr." Fakat yine de tedbiri almak degil, bu tedbire ve sebeplere tam bir itimad tevekkUle aykm goriilmii§tiir. Kitabu 'n-Nusus ' fa tevekkul, zorunluluga tabi olan cOzi kudretin mutlak kudret icerisinde yok olmasi ve Allah'tan baska hicbir razik gormemesi seklinde tarif edilmistir. Burada da tevekkul, sebeplerin terk edilmesi seklinde degil de bu seklinde air §ey dl lun el-

"tV
m

is iyin
sa esir

di

te""", zahiren ve batmen degismeyip sebat gosterme, gibi manalara gelmektedir, Teslim, tevekkiil halinden daha mukemmel bir haldir. Yakin sahiplerinin halidir, Kayitsiz sartsiz Hakkin fermamru benimsemektir, Teslimiyet'in en fuze1 ornegi olarak genellikie Hz. Ibrahim ile Hz. Ismail'in halleri gosterilmektedir, Kitabu 'n-Nusus'ta nza hali mecazi iradenin mutlak iradede yok olmasi, tevekkul, zorunluluga tabi olan cuzi kudretin mutlak kudret icerisinde yok olmasi, teslimiyet ise ciizi ilmin ktilli ilim icerisinde yok olmasi seklinde tarn edilmistir, Buna gore nza hali irade sifati ile, tevekkul kudret sifati ile, teslimiyet ise Him sifati ile alakah hallerdir, Bitlisi'ye gore salik nza halinde talib, tevekkul halinde ragib, teslimivet halinde ise zahibdir. Yani birinci durumda Hakki isteyen, ikinci durumda O'nu daha cok arzulayan ve O'na ragbet eden, iiltiincii durumda ise O'nun dismda her seyden uzaklasan kimsedir." Buna gore de bu ii9 halden en mnkemmeli teslimiyet
age, s. 303, 304 Kuseyri, age., s. 305 3 Bitlisi, age., s. 56 4 K\I~eyTI, age., s. 451 5 Uludag, age., s. 483, 484 6 Bitlisi, age., s. 56
2 I Kuseyri,

43

halidir. Daha once de zikredildigi gibi bu ii9 hal kalbi haller olup cahsmaya, tedbire ve sebeplere tevessiile mani degildir, Asil arzulanan bu sebeplere ve tedbirlere degil de, mutlak kudret sahibi Allah'a en miikemmel derecede guvenmek, O'na teslim olmak ve O'ndan gelen her seye tam bir suktmet icerisinde nza gostermektir.

6. F ena lie Beka:


"Sufiler fena sozu ile insandaki kotu sifatlann yok olmasina isaret ettikleri gibi, beka sozii ile de insarnn giizel vasiflar edinerek bunda devam etmesine isaret ederler. Bir kimse Allah'm dismdaki seylerden hicbir seyi; ne maddi bir varligr ne de onun eserini, ne bir sekli ne de onun golgesini musahede edemezse; 0, "halktan fani olup, Hakk ile baki oldu" denir. Kulun nefsinden ve halktan fani olmasi, kendisi ve balk hakkindaki hissini kaybetmesi lie olur. "Kul, nefsinden ve halktan fani oldu" demek; "kulun nefsi de meveuttur, halk da meveuttur, fakat kulun ne halk hakkinda, ne de kendisi hakkinda ilmi, suuru, hissi ve haberi yoktur" demektir. Onun icin kulun kendisi vardir, halk da vardir, fakat kul kendinden ve halktan ttim olarak gafildir. Bundan dolayi kendi varhgmi ve halkin meveudiyetini hissedememektedir." Allah'a '; heva icin de ilunca,

. Beka

~ beka icinde kahr, Kul bu daireyi gecerek Hakk'a muhalif olma vaziyetine girmez, Bundan dolayi bu makamdaki kul, muhalefet etme halinden fani, muvafakat hali ile bakidir.t" GorUldugii gibi fena, kulun kendi varhgmm; fiillerinin, sifatlannm, zatmm ve halkm varligmm bizatihi yok edilmesi degil, kulun bunlara ait suurunun idrakinin ve hissinin yok edilmesidir. Bitlisi'de bu kavrarnlan ayru sekilde tanimlanustrr. Fena ve beka, fiillerin, isimlerin ve zatm yok edilmesi veya ispat edi1mesi degil, bunlarm varhgma ait idrakin yok eclilmesidir. Fena, fiiIlcle, stfatta ve zatta olmak uzere ii9 cesit oldugu gibi beka da u« cesittir, Bitlisi bekanm bu uy cesidin ayetlerden omekler vererek aciklarmsnr. Fiillerde beka: "Atttgm zaman sen atrnadm, fakat Allah atn."? Burada "atma" fiili kula degil de Allah'm sonsuz fiillerine izafe edilmistir, Sifatlarda sonsuzlasma: "Ona katmuzdan bir ilim 6gretmi§tik."s Bu ayette kulun, Allah'in sonsuz ilminden bir seyler ogrenebildigine, dolayisiyla O'nun Him sifatryla srfatlanabilecegine isaret vardir, Zatta sonsuzlasma: "Allah dilemedikce siz
! Kuseyri, 2 3 4 5

age., s. 196-198

Arabi, Kitab-i Istilahatu's-Sufiyye, s. 66


Kelabazi, age., s. 183 Enfal, 8/17 Kehf: 18/65

44

dileyemezsiniz." 1 Ayrica zatta sonsuzlasma icin, "Kulum bana nafile ibadetlerle yaklasmaya devam eder. Sonunda ben onu severim. Onu sevdigim zaman da onun kulagi, gozii, eli ve ayagl olurum.t" kutsi hadisi omek gosterilmistir, 3 Aynca Bitlis! bu kavrarnlan "varlik" anlayisi acrsrndan da degerlendirmektedir, Buna gore fena ve beka, birbirine Zit ve birbirine uygun taayytmlerden kaynaklanan itibari iki durumdur. Her varligm iki yonu vardir: 0 varligm kendi zati ve var olma kaynagi yonU. Bu iki yonden birincisi fani ikincisi ise bakidir. Kendi zan acisindan fani olan esya kaynagi itiban ile sonsuzdur, Bunun icinde "O'nun zatmdan baska her ~ey yok olacaktir. HUkUm O'nundur ve siz ancak O'na dondUrUleceksiniz.,,4 Ayeti delil getirilmektedir. Sadece butun varhklann kaynagi olan Hakk'm zan bakidir, o'nun dismda her sey fanidir, Aynca maddi varhklar parcalanarak sekil degistirdiklerinde, bu varhklann ilk hali parcalanarak fani olur fakat yeni cuzleri beka ismini a111'. Mesela maddi bedenin dagthp parcalanma suretiyle ortadan kaldmlmasma, parcalan baki kalmakla beraber fena ismi verilir, Bu parcalar topraga kansip kayboldugu zaman buna fena, topraktaki parcalara ise beka ismi verilir. Boylece bu parcalar suya, su havaya, hava atese, ates de mutlak varhga ulasmcaya kadar feleki suretlere donU~tiigU zaman her bir mertebeye orada bulunan aynca ~llah'a r birer nra da kendi

dl

y<
di

fe ta

d,
e(
olmas

kaldmlmasidrr. Beka, fenarnn karsiligr oldugu yucesi Allah ile baki olmaktir. Bu edip, beseri isim ve sifatlanru yok baki kilmasidir. Fakat bu, butun kudret, irade, gorme, konusma.; icin, beka da aym bolumlere aynhr. Bekamn en ise, Zatm butun isim ve srfatlan He salikte tecelli ettikten sonra onu kendi isim, sifat ve fiilleriyle isim ve sifatlarda gerceklesmeyip, ilim, hayat, gibi bazi sifatlarda tek tek ya da hepsi birden

.5 gercek1esir.

lnsan, 76/30 Buhari, Rikakl38 3 Bitlisi, age., s. 57 4 Kasas, 28188 5 Bitlisi, age., s. 63, 64
1 2

45

7. Cem' lie Fork: Ebu Ali Dekkak bu kavramlar hakkinda ~oyle demistir: "Fark sana nispet edilen (hal ve amel) dir. Cern' sana nispet edilmesi kabul edilmeyen seydir." "Bunun manasi sudur: Kulluk vazifelerini yerine getinnek ve beseri hallere uygun duson diger hususlan ifa etmek gibi kulun iradesi ve kazanci ile hususlar fark adnu ahr, Hak teala tarafindan kalpte mana ve marifet vucuda getirilmesi, lutuf ve ihsanda bulunulmasi gibi hususlar ise cern' aduu ahr, "Halk vardir" demek tefrika kismina girer. "Hakk vardir." Demek ise cern' halinin niteligidir, Bir kul icin her iki hal de sarttir, Ctmku tefrika haline sahip olmayamn kulluk hali bulunmaz, Cern' hali bulunmayan ise Hakk'a clair marifet sahibi oImaz."l "Cern' halksiz Hakk'a isaret, fark ise Hakk'siz halka isarettir, Fark icin kullugun musahedesi de denmi~tir.,,2 "Cern' nefsi ve diinyevi butnn kaygilardan uzaklasmak ve kaygtlann tek bir kaygi haline getirilmesidir. Kul, baskasi ile degil, sadece Allah ile oldugu zaman cem' hali ha811 olur,"?

iIgm

Diger kavrarnlarda

oldugu gibi cem'

ve fark da Kitabu 'n-Nusus'tz klasik Q:ore cem'

iksizm
m

del H
m m

Cern' iridin, akk'm

ederek
biitiin 5ylece

m
Hakk ile val' oldugunun, Hakk'm da rnahlukatta tecelli ettiginin musahedesidir." Cern' ve fark konusunda klasik eserlerdeki tariflerin hernen hemen ayrusnu veren Bitlisi cem'ul-cem' konusunda onlardan aynlmaktadir, ibn Arfibi'nin Istlldluit'mda cem'ul6 cern', "tumnyle Allah'ta yok olmak" seklinde tammlanmrsur, Kuseyri'nin Risale'sinde de aym anlamda; "kulliyyen yok olmak ve hakikatin galebe etrnesi arnnda Allah'm dismda kalan butun esya ile ilgili hisleri kaybetmek" seklinde tarif edilmistir," Bitlis! ise yukanda da gectigi gibi bu kavrami "biitfin mahlukatin Hakk ile var oldugunun, Hakk'm da rnahlukatta tecelli ettiginin musahedcsi'' ~ek1inde tammlarmstrr. Bitlis! bu tammryla bir anlamda hem halki hem de Hakk'r ispat eder, halki Hakk ile kairn gortir. Diger tariflerde ise IIakk'tan baska hicbir seyi gdrmeme anlami vurgulanmaktadtr.

Kuseyri, age., s. 193 Arfibi, Kitab-i Jstrlahat-i Sufiyye, s. 66 3 Kelaban, age., s. 178 4 Bitlisi, age., s. 58 5 Bitlisi, age., s. 58 6 Arabi, age., s. 66 7 Kuseyri, age., s. 194
1 2

46

8. Vasl ve Fasl:
Murada, masuka ulasmayi ve O'ndan ayn dusmeyi ifade eden iki kavramdir, Vasl, erismek, ulasmak, varmak; fasl ise, aynlma, kopma, ayn dusme manalanna gelmektedir. "Vasl, gaib olana ulasmaktir. Yahya b. Muaz der ki: "Kim arsm altmdakilerden gozunu yummazsa, arsm ustundekilere ulasamaz, " Yani arsr yaratanm murakabesinden kacirdiklanna ulasamaz. Fasl ise sevgiliden umulan seyden ayn dusmektir. BaZ1 mesfiyihe gore, ulastiguu iddia edenler gercekte ulasmamislar bilakis ayn dusmuslerdir." I Hem Ka~ani'nin Istzldhdl'mda hem de Bitlisi'nin Kitabu 'n-Nusus'unda bu kavramlar ayni anIamda kullanilrrusur, Her ikisinde de bu kavramlar Item Hakk'a hem de kula izafe edilmistir, Ka§ani'ye gore vasl, Hakk'm esyayi ayakta tutmasi, fasl ise O'nun, esyanm sonradan olma ozelliginden mnnezzeh olmasidir. Kul acismdan vasl ise, kulun butun vasiflaruu Hakk'm vasiflannda yok etmesidir. Vaslu'I-fasl, birligin coklukta, faslu'l-vasl ise coklugun birIikte zuhur etmesidir. Vaslu'l-vasl ise, . oIan mutIak luk ile te. evas~ H ~ylerle H ~r val' 01 (okluk H .irlikte V<1 'l-vasl lSI Maddi al Hem Ka§ani hem de Bitlisi, Cafer b. Muhammed es-Sadik'm "Her kim vasl He faslm ve hareket ile sukfmun mahiyetini bilirse tevhidin en son noktasma ulasnusnr." sozune atifta bulunarak gercek anlamda tevhidin vas I ile fasl, tenzih ile tesbih arasmda olduguna isaret etmislerdir, Burada vasI, Hakk'rn coklukta zuhur etmesine ve (isitme ve gorme gibi) selbi sifatlara, tesbihe; fasl ise, O'nun esyanm hadis olma ozeliginden mtmezzeh olmasma ve hakiki, zati sifatlara, tenzihe isaret etmektedir," "Zaten islam, bir "orta yol" dini olarak tesbih ve tenzih arasmda bir yerdedir. Bunlardan sadece birisi almdigmda kisiyi cok ciddi bir yanhsa du§urebilir; fakat ikisi birlikte ahndigi takdirde Allah He Kainat arasmdaki iliskiyi ifade eden bir bilesim meydana gelir.t"

Serrao, age., s. 349 K~ ~ " age., s. 76 - '78 a§am, , 3 Bitlisi, age., s. 59 41q;1. K~an1, age., 76, 77; Bitlisi, age., 54, 59 5 Seyyid Huseyin Nasr, islam Kozmoloji Ogretilcrine Giris, (cev: Nazife Sisman) s. 25,
1 2

lst, 1985

47

J. Dunyadaki Imtihamn gepJ/eri: Dunyanm bizatihi kendisi imtihan olmasi hasebiyle iyi-kotu biitiin insanlar bir cok sikmulara maruz kalarak cesitli sekillerde imtihan edilirler, Bitlisi'ye gore insanlar bes sebepten dolayi imtihana cekilirler: I-Hz. Ibrahim ve Hz. ismail'in imtihanlannda oldugu gibi sadakatin izhan icin. Saffat suresinin 103-107. ayetlerinde bildirildigi gibi her ikisi de tam bir teslimiyetle vaadlerinde sadtk olduklanru ortaya koymuslardir, Aynca bu imtihan ilim ve amelin dogrulugunu ve guzelligini ortaya cikarmak icindir, 2-Hakk'm arzulanmasi ve Allah dostlannin temize cikanlmasr icin, 3-~eytan ve Bcl'aru'm imtiham gibi basansiz kihp cezalandumak icin. 4-Peygamber ve velilerin imtihani gibi hakikate enne icin. 5-Hallac'm imtihaninda oldugu gibi savunulan davarnn dogrulugunun ve munafiklarm imtihanlarmda oldugu gibi yalanlannm ortaya cikmasi icin.' Nebi, veli, munafik ve kafir gibi iyi-kotu biitiin herkes ayni sikmn ve azapla imtihan edilebilirIer, fakat birisi bunda basanh olur, dogrulugu, sadakati, temizligi ortaya cikar ve mukafatlandinhrken digeri basansiz oIur, yalam ortaya cikar ve cezalandmhr,

Z,
eti 1§,

en m

e §ey, hamd ~ligine irlann lilerin olan

hidayettir ... Zamarun gerektirdigi sartlar beni, Allah'n giivenerek, manasi, ilkeleri, bablan, maznunu ve meknunu, zevk, irfan ve kesf sahibi kimselerden nakledilen hakikatlere mutabik ve muvafik olan bir kitap yazmaya sevk etti. Yine bu kitabt eIimden geldigi, g6rii~tim ve dusuncem elverdigi Olyiide, nur ve mutlak vucudun zuhuruyla ilgili tabir olunan seylere, nebilerin, velilerin, alimlerin, israkiyye ve messaiyyenin ilahiyatci filozoflanmn hallerine ve seyrleri esnasmda sahit olduklan seye mutabik kalarak yazmaya cahstim. Maksada ulasmada acele eden ben fakir Hnsamettin Bitlisi, Hakikatten bahseden bu kitap mukaddime, sekiz bOliim ve bir de sonuctan olusmaktadir. Mukaddime; te'lif edilen eserin konusu, problemleri, ilkeleri, maksadmm serefi ve yuceligi ve bundan faydalanma yollan ve sartlan hakkmdadir, Bolumlere gelince, bunlardan ilki; Allah'm zan ve marifet makammm aciklanmasi hakkindadir. lkinci bolum; Sifatlar ve ilim derecesinin acrklanmasi hakkmdadir, Uytincti bolum; Hakk'rn zuhuru, zuhur mertebeleri ve varhgin baslangicmm aciklanmasi hakkmdadir. Dorduncu bolum; Allah'm zatmm birligi ve zorunlulugu hakkindadir. Besinci bolum; Allah'm zatuun dismdaki varhklann imkam ve cokluk
1

Bitlisi, age., s. 60, 61

48

hakkmdadir, Altmci bolum; Hareketin belirlenmesi, yaratmadaki gelismeler ve yenilenmelerin aciklanmasi hakkmdadir. Yedinci bolum; Mukellefiyetin hikmeti, cebr, kader ve orta yol olan hak mezhebin aciklanmasr hakkmdadir. Sekizinci bolum; Mead, hasr' in aciklanmasi, fena ve bekamn hakikati hakkmdadir. Sonuc; KemaI derecesinin ortaya crkmasi, olusun mertebeleri hakkindadir. Ilahiyat aIanmda, nubuvvetin hukumlerinde ve milmklin varhklann halleri konusunda, soz ve istidlal ehli kisilerin arasmdaki butun ~Uphelerin yogunlastigr meseleler ve icinden cikrlmast zor olan problemler hep bu konuJar uzerinde donilp durmaktadtr, Ben de bu konularda, sarih amel ve dogru kesf vasitast ile hakikat ve kesf ehli insanlarda meydana gelip gerceklesen seyi remz, isaret, veciz laflar, acik ifadeler yoluyla zikretmeyi ve her bolumun ispan icin Kur'an-i Kerim ayetlerinden ve akil ve dogru zevk sahibi insanlardan nakillerde bulunmayi gerekJi gordum, Her kim bu kitabin her hangi bir bolumunu acmak isterse onun, oncelikle, butun gercek ilimlere, ilahi marifetlere, ozelliklede israki felsefeye muttali olmasi lazimdir, Ikinci olarak; fitri marifetlerin sirlan ile dolup tasmaya yonelmeye ve yuce nurlar, rabbani isimler He nurlanmaya devam etmek suretiyle meydana gelen uygun bir riyazet ile, taklidi, bos bilgilerden ve smtrh, vehmi sistemlerden kendisini teerit etmesi . tekrar "Allah

gerek fu

ne
fu

~w
I iistiin

k~

bir serefi ve tistun bir tarafi vardir. C;UnkU Tasavvuf ilminin amacma ulasttran bfirhanlan, odak noktasnu olusturan kanunlan ve kullandigi metodunun incelikleri, sadece dogru akil ve dogru zevk sahibi uzerine apacik bir destek ve dosdogru bir kesften ibarettir. Tedvin edilmis ilimlerden her birinin bir konusu, ilkeleri ve meseleleri vardrr, Konu, ilme, bizzat kendisi veya bir parcasmdan dolayi eklenen unsurIardan bahseder. Meselelerin kendisine dayandigi ilkeler ise, mutlak ve mukayyed olmak uzere iki cesittir: Mutlak olaru, ya bizatihi apaciktu ki baska herhangi bir ilimde aciklanmayan rneshur ilimlerdir. Ya da bizatihi acik olmayandu ki konusu kendisinin ilkesinden daha gene! olan bir ilimde aciklanan ilimlerdir. Ilkelerin mukayyed olani ise meselelerle kansnus, hatta bir yonden mesele diger bir yonden ise ilke olmustur. Mukayyed ilkeler her iki durumda da ya tasviridir ki bunlar ilimlerde varid oIan kurallar ve kayrtlardir, Ya da tasdiki olur ki bunIar da

Ahzap, 33/4

49

kiyasin ve delilin kendisinden ispatlanmaya cahsilan hukumlerdir.

olusturuldugu

hukumlerdir.

Meseleler

ise

Bizim bu kitap da isledigimiz Tevhid ve Tasavvuf ilminin konusu ise, Allah'm Zat'i ve sifatlandir, Bu ise O'nun her cesit tecel1ilerini, ilahi yaratmanm derecelerini ve sonsuz deveranlanru, kesf ve suhud yolu ile goriip onlara ulasmak ile mumkun olur. Tasavvufun mutlak ilkeleri ise, butun cesitleriyle riyazet, butnn bolumleri ile ahskanhklann sokulup atilmasi (hal' -1 ttdat), nefse muhalefet, istalu kabartan seylerin ve butun lezzetlerin terkidir. Nebevi Seriat onun tasavvuri ilkeleridir. Tarikat ise onun tasdiki ilkeleridir. Tasavvufun mukayyed ilkeleri ise, bizzat kastedilen makam olan fena-fillah, beka-billah ve suret-i cem'iyye makamlanna nispetle yuksek makamlar, yuce haller ve seyr-fillah icin gerekli olan seylerdir. Tasavvuri ilkeleri sekil ve riyadan uzaklasmak, heva ve heveslere muhalefet etme ve nurlar ve l~lk mertebelerini musahede etme sonucunda nefsde hasil olan safhktrr, Tasdiki ilkeleri . ibaret olan manevi ail tecellilerdir.
l

Zati

tec
he

ahutta

annm
~unku Th arw Rabbani Alimler tarafmdan ogrenilen bir ilimdir. Ve onlar arasmda herhangi bir egitim ve ogtdim adabi olmanustir. Bilakis Kur'an-i Kerim'de isaret edildigi gibi bir kalpten diger kalbe intikal etmistir. "Dini ayakta tutun ve onda aynhga du§meyin diye Nuh'a tavsiye ettigini, sana vahyettigimizi, lbrahim'e, Musa'ya ve isa'ya tavsiye ettigimizi Allah size de din ktldl."l Tedvin edilmis huron resmi ilimler, ilahi isimlerin mertebelerinden bir mertebede kaim olan akli suretler ve nurani hakikatlerdir, Tasavvuf ilminin yeri ise, llahi isimlere ait butun mertebeleri, gayba ail nurlan, kutsal sirlan ve mukaddes nukteleri kapsayan, kulli Ahadiyyetu'J-Cem makarmdir, Bundan dolayi diger butun ilimler, Tasavvuf ilmine nispetle amaca ulastiran yollar ve ilkelerdir. Evliyalann ilki (Hz. Ali)'nin, "Him nokta idi cahiller onu ~ogaltt1"2 sozunde isaret ettigi gibi bizatihi istenen ise Tasavvuftur. Tasavvuf ilminin diger ilimlere nispeti Ahadiyyettt'I-Cem mertebesinin diger mertebelere nispeti gibidir, Bu ilimle mesguliyetin sarn ise llahi isimlerin tamamnu kendi uzerinde gerceklestirmek, butun ilimlerin mana Ian He sekillenmek ve bnyuk berzah mertebesine ulasmaktir. Bu hususta Hz. Peygamber §oyle buyurmustur: "Bazi ilimler vardtr ki inci gibidirler, onu sadece ilimde derinlesenler bilirler, Bu ilimden
zai
1 2

Sura, 42/13

Muhammed, Kesfu'l-Hafa,

Muellif bu s6m Hz. Ali'ye atfen zikretmistir. Hadis degildir. Bkz. Acluni, Ismail b. c. 2, s. 67, Beyrut 1352

50

bahsettikleri zarnan ise onu sadece Allah'tan gafil olanlar inkar ederler."l Ve vtne Hz. Peygamber §oylc buyurmustur: "Him iki ye§ittir: Dini ilimler ve bedeni i1imle~.,,2

BiRiNCi

BOLU!J1;

a. Zat'tn Zuhuru lie Ma'rifet Makami, Zuhur J'e Taa)')'ill'lMertebeleri:


Bil ki Zan yine Zan ile zuhur eden, kendi zan ve zatmm drsindakiler icm hakikatinin zuhuru, hirviyyetinin ve inniyyetinin taayyunti esnasmda kendisinden baska hicbir seye muhtac olmaz, Boyle bir Zat ise vacibu'f-vucud ve ganiyyii'lmutlak diye isimlendirilir. O'nun icin varlik, Him, suhud, nur ve kendisini baskasindan ayiran bir inniyyet gereklidir. Bulundugu haller, nispetler ve izafetlerden dolayi bu Zat'da bIT takim itibarlar, isimler ve sifatlar ortaya cikar, Her bir hal ve nispetin karsihgmda, icmali ve tafsili olarak bir itibar ve bir isim vardir. BUffin sekillerin yok edilmesi ve fena-fillah makami karsihgmda, birlik ve taayyunsuzluk durumu vardir. Beka-billah makami karsihgmda tse, ilk taayyiin, ilk tecelli, hakikat-i ilk akil, ceberut Kendi Zat' inda ve .§lar ve 11 lere ve anmasi e ukarda 11 eklinde Z a hlar ve

y
u

w~

~~

istiren, 91ka1'. Zat'm biitiinliigiiniin, biitiin isimlerde, sifatlarda miikemmel bir nes'et ve biitiin mertebeleri bir araya toplayan kapsamli bir mertebe ile zuhur etmesi itibanyla da kendisi Hak'dan, Hakk'm da kendisinden mutmain oldugu nefs-i natika zuhur eder, Baslangic O'ndan, sonunda vans da O'nadir.

h.

VUCUd-li

Mutlak ve Nur:

Halis Zat, mutlak vucfrdun bulunusu ve huzur acismdan suhud, zuhur acismdan ise nurdur, "Allah goklerin ve yerin nurudur.,,3 Zat'rn Birligi ve Birligin Zat'mm idraki bizzat kendisi itibariyle degil de vasrflan itibariyle miimkiindiir. En son yol ise, ne hal ne de itibari olarak O'na ulastiran herhangi bir yolun olmadigmi dustmmektir. O'ndan, yokluktan ve yanmaktan baska hie; bir sey idrak edilemez. Bir kans bile yaklassan yanarsin. Isimlerin birligine ise ulastiran icmaJi ve tafsili veya da her ikisi kapsayan yollar vardir.

1 Zayif hadistir, el-Elbani, Muhammed 2 s. 262, Sam, 1339 2 Mevzudur, Aoluni, age., c. 2, s. 68 3Nur, 24/35

Nasiruddin, Silsiletu'l-Ehadisi'd-Daifeti

ve'l-Mevduat,

c.

5t

Esyanm en acik ve en meshur olaru Allah'tir. "Eninde sonunda emir Allah'mdtr." ' Nurlarm nuru, her nurun ve zuhurun kaynagidir, Kendisinde cokluk olmaksizm her sey O'na aittir. Zahir olmasi yonunden, kendi zatmdan ve kendi zatinda her seyi elde eder. Ve biz O'nu her seyden ve zatmdan ote her sey ve zuhuru ile biliriz. Ve her seyi de O'na bakarak buluruz. 0 kendi birliginde her seydir, "Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yiicedir.,,2 Zat'm delili bizzat Zat'rn kendisidir. yUnkU delil, medluldan daha asikardir. Ve O'ndan daha asikar hie bir sey yoktur. "Rabbinin her seye sahit olmasi yetmez rni?,,3 Bundan dolayi Zat'm aynasi yine Zat'dir, Cunku aynahk vasfi ancak 0 varoldugu icin bir seyi sahit olarak tahakkuk ettirir. O'nun varhgmdan baska hie bir varlik ve O'nun hirviyyetinden baska hicbir huviyyet yoktur. "Gokleri ve yeri yaratan Allah hakkinda §Uphe mi var?,,4 Hakkin Zat'mm hilviyyetinde hie bir cokluk ve inniyyetinin taayyununde mahlukattan hi~ bir kansun yoktur. Aksine 0, bUtiin mahlukatta herhangi bir perde olmaksizin tekdir. Cunku bUtiin cokluk ve kansim, O'nun bir olmasmdan dolayi Zat'mda ve Zat'rndan fakat Zat'mdan otededir. 0, kendisi olmasmdan dolayi mahlukatta ve mahlukat ile zultur etti. Gercekte ise 0, kendi Zat'r ile zahirdir, BUtiin her seyin zuhuru O'nun zuhurundan kaynaklamr, Ve diger bir seferinde de her sey icin her §ey ile zuhur etti. Bu ise Zat' dan sonra e§ya ile Zl ~. • • "'Lun ilk liz ise zr edilir. fa ;i ilim K

g€:
V k2 ar vs ill alernine yonelirler ve tek tek gelirler, "Andolsun ki, sizi . size verdigimiz seyleri arkada birakarak teker teker bize geleceksiniz.?"

vardir, olayan

Ida ise I ufku angica


e~
C:Ulll~IJ.U.lL

gibi

Zat'dan kaynaklanan ilmin, kendi zatmm idrakinde baska bir surete ihtiyac duymamast gibi, kendi zatmin dismda baska bir surette sudur eden ilk sey olan idrakinin idrakine de ihtiyac duymaz, Cunku her iki sey de yani Zat da ilim de bizatihi birdir. Aym sekilde her iki etki de yani ilk sudur eden ve ilim sadece itibari olarak farkhlasirlar, Ve bu dUzen iizere sebepler ve sonuclar en son sonuea kadar devam eder, Ve sonucta da dereee derece dUzenIi idrakler olan miimkiin varhklar sekillenir,

1 2 3 4 5 6

Rum, 30/4 A'raf, 7/54

Fussilet, 41153 Ibrahim, 14/10

Muhammed, 47/38 Necm, 53/16 7 Gafir (Mu'min), 40/15


2

En'am, 6/94

52

Zat'm isim ve sifatlanm kendisinde toplayan ayna insandir. "Biz ernaneti, yere ve daglara teklif ettik de onlar bunu yuklenmekten cekindiler ve korktular, O'nu insan yuklendi, Dogrusu 0, cok zalirn ve cok eahildir."l Her nefs kendi zatinda nur olmasindan do lay! idrak olunan ve kendi zan icin zahir olandir, "Bilakis insan kendi nefsinin sahididir.?" Bu ise nurlann nurunu idrak etrneyi gerektirir. <;iinkii en umumi olan, sartlann ve aracilarm azhgindan dolayi en acik olan ve idrak edene en parlak olandir. Her ne zaman gerektirdigi sekilde sebebi bilinirse sonueu da bilinir. Sebepler zinciri tertib edildigi zaman, zorunlu veya ihtiyari veyahut da her ikisi beraber olmak uzere kisisel eiiz'lere kadar ulasir, Her butun ve parca, ilk zuhur edenin zuhurundan dolayi zahirdirler. O'ndan zuhur eden her sey, kendi zatlan sebebiyle degil de O'nun zati sebebiyle zuhur ederler. O'nun katmda tertib, sonsuz bir sekilde sahrs sahisnr, 0 alimdir ve ilmi zatmdan dolayidir. Ve bu ise sonu ve smm olmayan ikinei t:ilrneldir. Burada da emf inis ve y1kll1halindedir, "Biz insaru en guzel bicimde yarattik. Soma onu asagilann asagisma indirdik. Fakat iman edip salih arne I isleyenler icin eksilmeyen devamli bir eeir vardu."? Hakkin idraki en acik ve en parlak olmasmdan dolayi nefsin idrakinden oncedir. Cunku 0 (nefs) emr alemindendir. "Allah ermine galip olandir.?" Bundan dolayi da nefsin unutulmasi Hakkm unutulmasmi gerektirmektedir. "Allah'] unuttular da Allah da onlara nefislerini unutturdu't" O'nun ill . . Isa da kl er N N gl

9C

izerine
Z.,,60

ilkdir. ondur,

oldugu C, acik

01
c. Allah/tn Idraki ve Giiri11ebi1111esi: Ister kendisinden daha acik veya daha gizli olsun, bir seyin idraki esnasmda 0 seyin zuhur sebebini idrak edememek akhn ve gozun 6zelligindendir. Dolayisiyla da o ikisinin (akil ve goz) idraksizligi kendilerinin zuhurunun sebebidir. "Gozler O'nu idrak edemez, Fakat 0, gozleri idrak eder, 0, latif ve her seyden haberdardlr."l1 Gozun nuru dtsmda baska bir nur olmaksizm goren bir kimsenin idraki, gorulememekle beraber tasavvur da edilemeyen 1111gm idraki gibidir. I§lgm
1 2 3 4 5

Ahzab 33172 K1y 75/14

am'e,

Tin, 95/4-5-6 Yusuf 12/21

Hasr, 59119 En'am, 6/59 7 ibn Hibban, Hakim ve ibn Ebi Seybe, Biireyde'den rivayet etmislerdir. Aliyyu'l- Karl, NureddinAli b. Muhammed, El-Bsrar'ul-Merfua, c.l, s. 263, Beyrut, 1391 8 Hud, 111123 9 Genellikle "0 vardi ve O'nunla beraber hie bir sey yoktu" hadisi He beraber zikredilmektedir. Hadis degildir. Sufilerin sozlerindendir. Aliyyu'l-Kari, age., c. 1, s. 263 10 Hadid, 57/3 )1 En'31Il, 6/103
6

53

zuhurunun scbebi olan nul' hakkmda diledigini nuruna ulastmr."!

zannm nedir? "Nur uzerine

nurdur.

Allah,

Hakkin idraki ve Mutlak Varhgm idraki fitridir, <;iinkii Varhk biitiin kemalatin kaynagidir. "Sen yiiziinii, "hanif" olarak dogruca dine; Allah insanlan hangi fitrat uzere yaratmis ise ona cevir, Allah'm yaratismda degisme yoktur. lste dosdogru din budur. ,,2 Allah teala varhklara en guzel suretleri verdi. Bedenin en guzel sureti ise onun huviyyetidir. Bunun mizaci ve yuceligi ise islam ve ~eriattrr. "Allah'tn boyasi (ile boyanm). Allah'tan daha guzel kim boyayabilirz'" NeLCJinen guzel sureti me marifettir, Bunun yticeligi ise Hakkin ona tecellileridir, "i~te onlar, Allah'm kalplerine iman yazdigi kimselerdir. ,,4

Sen iki cevherden mutesekkilsin, Onlardan biri halk ve diinya alemi cinsindendir. Bu cevher zfihir olup, lezzetleri ve kernfilfitt ise sunrhdir. Digeri ise ahiret alemi cinsindendir. Bu ise izafi ruhtur ve zahir olmayip batindir, Onun kemalan ve kendisinde hasil olan lezzetler ise gizli ve sonsuzdur. "Onu diizenleyip ve . ,,5 • 'nin ke ke in ve be ed 191

edarik
nlarm

Umumi hidayet, fitri marifeti gerektirir, "Rabbimiz her seye varhk verip sonra dogru yolu gosterendir." 7 Gercek maksada yonelis hidayete erme icindir. "Herkesin yoneldigi bir yonii vardir.?" Her kim Hakki isterse halktan ve nefsinden tamamiyla uzaklasir, Gercek maksada yonelmek ise marifetten sonradir. Yakin derecesinde olan hidayet, cuzi maksat yonunden sevki, knlli maksat yonnnden ise cezbeyi meydana getirir, "(Resuluml) de ki: Eger Allah'r seviyorsamz bana tabi olun ki Allah'ta sizi sevsin.?" "Rahman katmdan gelen bir cezbe, her iki diinya arneline denktir."lO Allah'i sevenler, Allah ile bulusmayi beklerler ve mutluluk icindedirler, Tahkik ehli ise (benIiklerini) yakarlar. Allah ile bulusmaktan korkarlar ve kacarlar. "Allah'tan

1 2 3 4 5 6 7

Nur,24135 Rum, 30/30


Bakara, 2/138

Mucadele, 58122 Hior, 15/29


Nur, 24/36

Taha, 20/50
Bakara, 2/148

8
9

Ali Imran, 3/31


Hadis degildir, Acluni, age., c.l, s. 311

10

ancak alim kullan korkarlar.:" Muhabbetin baslangici oyun, ortasr gaflet ve sonu ise kemale ermektir, Baslangici zorunlu (icbar), oms! muhtac olma (iftigar) ve sonu ise ihtiyardir, ~evk, cezbe ve iradi olan muhabbet, istege bagh hareketi ve korkuya dayah itaati gerektirir, "Sonra dum an halinde bulunan semaya yoneldi, ona ve arza: "isteyerek veya istemeyerek gelin'" dedi. Meczubun rnahbuba yonelik hareketi dogru bir hat ve dosdogru bir yol uzeredir, "t~te dosdogru yolum budur. Ona tabi olun baska yollara degiI.,,3 "Hicbir canli yoktur ki 0, onun perceminden tutmus olmasm. Gercekten Rabbim dogru bir yol uzerindedir.t"

f. Ruh:
Kutsal Ruhu, hicbir cihet baska hicbir eihetten, ona olan nispetinin esitliginden dolayi mesgul edemez. Ve 0, yuce mertebelerden idrakler, yukan alemden aydmlanmalar ve herhangi bir ogretme olmaksizm da a~aw. alemden cuz'i suretleri kabul eder. "Eger onlar Tevrat'i, ineil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni geregince uygulasalardi, tlstlerinden ve ayaklanmn altmdan yerlerdi.t'" Umumi, zayif ruh ise batma meylettigi zaman zahirden kaybolur. Tarn tersi de olur. Ve bir isarete yapI~bgl zaman digerinden aynhr, Ayru sekilde schvet onu gaz.. ptan rnesgul eder, a Fi . --!saYlSl iin bir

§e
91:

ollann
esma sureti

fe

va H rru sa'

.erkim er. iki


(Herin

ve yone olana yonelmistir. Aksi takdirde 0 muhit olmazdi, "Deki dogu da bah da Allah'mdir, Hangi yone yonelirseniz Allah'm yUzU oradadir.v'" Her zahir ve batm olan, bir ve noktada son bulan sayilar ve harfler gibi sonsuz olan bir seyde son bulurlar. Bir ve nokta ise her hangi bir seyde son bulmazlar. Aksi takdirde bir ve nokta olamazlardi.
g.

Ruhuhi)'yet ve Ubudiyyet:

Seven kimsede meydana gelen sevk, vehmi uzakhk sebebiyledir. Yokluk taayyfiniiniin perdesi, ubudiyyet ozelliklerini rububiyyet ozelliklerindcn ayirmak icin zilleti ve ibadeti gerektirir. "Goklerdcki ve yerdeki her sey Rahman'a kul olarak
1 2 3 4

FatJ.r,35/28 Fussilet, 41/11


En'am, 6/153

Hud, 11156 Maide, 5/66 6 Maide, 5/48 7 Bakara, 2/31


5

s Fussilet, 4l/54 9 Ahkaf, 46/35


J(I

Bakara, 21145

55

geleceklerdir.,,1 Her ibadet edenin ibadeti, hangi §ekilde meydana gelirse gelsin, bizatihi yokluga aittir. Kulluk bizzat kendi taayyunu ile hususilesir, "Rabb'in sadece kendisine ibadet etmenizi emretti.t'" Herkes Hakka Hakk He ibadet eder. "Her l1ey O'na boyun egmi§ti.r.,,3 "Cinleri ve insanlan ancak bana ibadet etsinler diye yaratnm'" Gokyuzu donusleriyle, yeryi.izii agu·ltglyla, su aktsryla, yagmur taneleriyle, ares yanmasiyla ve aydinlatmasryla namaz kilar da sen bunun farkmda olmazsin. Sen bedeninde oldugun halde, melekut aIemine bitisik olarak, sanki bedeninden aynlnus gibi olursun ve "Hicbir gozun gormedigi, hicbir kulagin isitemedigi ve hicbir kalbin hisscdemedigi'f seyi gorursun, Her idrak eden, fiiI ve ittisal yonunden idrak ettigi seye benzer. Dolayisryla nefsi mutmainne bir cesit ittisal tizere gizli bir lezzetten kaynaklanan mana ile butnnlesir. Ve Hakki gorur fakat O'nun zaundan uzak kahr. Eger O'nun zatina meylederse ona bir afet isabet eder. Her lezzete ve saadete ulasan onu hissedemez. Ve her sihhate muhtac olan kimse de onun farkmda degildir, Bilakis ondan tiksinir. Safra kesesi hastaligi bulunan kimse tathyi igreny bulup ondan tiksirunez mi? Ve achk hastahgi olan kimse, acliktan bedeni eriyip gittigi halde yemekten tiksinmez mi? Ve aym sekilde her act veren bir sebebe ulasan kimse de onu hissetmez. Mesela uyusturucu ki Ii (,l101undan at 1 artik
I

g<
areket,
ib varhk

m
ve

tabdan

ticmm vr ylerde dolayi ,"'.... .... UlK, _, kip ve tertibin kendisinde kemale erdigi insan icin hususilesir, "O'nu ovgii ile tesbih etmeyen hicbir sey yoktur.t' ' Mertebelerin siralarusi bitip, kevn alemine ait zuhur yerinden ve varlik alanmdan, unsurlann ve insan seklinin olusmasma ulasmca hususi hitab ve ozel sifat ile itiraf raayyun eder. "Rabbin, Adem ogullarmdan, onlann bellerinden zurriyyetlerini alnus ve: "Ben sizin Rabb'iniz degil miyim?" diye onlan kendilerine sahit tutmustu, Onlar da "Evet sahidiz" dediler. Kiyamet giinii: "Biz bundan habersizdik" dcmeyesiniz.t''' Her zahirin bir batuu ve her batmm bir zahiri vardir. Ve her ikisi arasindaki hiikiim ise donii§iimliidiir. istiva sahibinin (Arsa istiva eden Rahman'm) bi.itiinliigiindeki mukemrnellik, donuslerden ve kiire halini aldiktan sonradir, Her zahir ve batm olan, harfler, kelimeler, sayilar ve idraklcrde oldugu gibi,

Meryem, 19/93 ism, 17/23 3 Bakara, 2/116 4 Zariyat, 51/56 5 Buhari, Tevhidl35; Muslim, imanl312
1 2 7

Kiif, 50122 Isra, 17/44 a A'rnf, 71172


6

56

baslangic ve sonuc itibariyle sonsuz olanda son bulurlar. <;OnkObunlar nokta, bir ve Allah'tn ilminde son bulurlar. It. Allah 'in Sifadarz ve ;1111i: Allah'm Zat'r hakkindaki ilmi O'ndan aynlmaz, Bilakis O'nun ayrudir, O'nun kull hakkmdaki ilmi ise, kendisi icin lazim olan Zat'uun sifatidir. Bu kull'u bilmede sonsuz cokluk vardir, Bu bilgiden dolayi ise Zat'da herhangi bir cokluk gerekmez, Cunku sifat Zat'dan sonradir. Ayru sekilde sifatlarda da bir cokluk gerekirse, cokluk nispetleri, nispetlerin kendisinde bulundugu seydedir. Fakat bu cokluk Zat'a dogru siralidir. Siralanma ise bir duzen uzeredir. Duzen ise birliktir. Hak, Zat ve sifat bakimmdan tabir olundugu zaman hepsi bir birlik icindedir. Kull ise O'nun ilminde ve kudretinde temsil edilmistir, 0, Zat ve sifat yonOnden kUU'Un kUll'UdOr. Ve bunu ise zati bir birlik kaplarmsnr. Senin, ilahi sanatm alametlerini gorerek ve ilahi hikmetin zerrelerine riayet ederek Halk alemine kansman lazrm. Eger bu alemden, beseri vasiflardan ve sifatlardan uzaklasmak suretiyle snf varhk alemine yonelirsen, O'nun bizatihi Birinci ve icat e, line ait 0 ibadet e: rlestigi z. h olan

"Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz'f "D~ ki: ~Herkes kendi karakterine gore hareket eder.,,3 "i§te sizin bu amelleriniz size tekrar dondtirttlecektir.?" Varhgm baslangici (Mebdeiyyet) varhgm yoklukta zuhur etmesidir. Varhgin sonu (Meadiyyet) ise tam tersidir, Diger bir ifade ile birincisi, mutlak olanm teceddndn, ikincisi ise cnziyyetin kulliyyete donmesidir. "0, her an yeni bir i!}tedir."s

a. Sifatlarm Zuhuru ve ili-m Makanu, idrakilt idrakinin dereeesi;


COzi taayyunun idraki gerceklestigi icin butnn tayyilnler zaruridir. Arifin varligmm, ilahi hakikatlerin ve kevni isimlerin ZUhUlU icin bir ayna olarak gorulmesi gerekir. Bu ise ilahi burhana uygun gelen marifet makamidrr. "Allah yerin ve
1 2

Muslim, Salahl222; Ebu Davud, Salah/l-r"; Tirmizi, Deavatl75

Insan, 76/30; Tekvir, 81129 3 lsra, 17/84


4 5

Ebu Nnaym Hasan h. Atiyye' den rivayet etmistir. Acluni, age., c. 2, s. 216 Rahman, 55/29

57

goklerin nurudur."! "Nefsini bilen Rabb'Ini bilir."z Digeri ise bunun tersidir ve Him makanudir. "Biz onlara, ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi gosterecegiz,"! Haberlerin ve ayetlerin en yOgll, deliIlerin ve eserIerin en meshuru zihinlere yakmhgmdan dolayi bu makamda, nefisler makaminda meydana gelir. Idrakin idrakinin yeri ve derecelenmesi bu makamdadrr, ilim mariferin delilidir, Ona delalet eder. Onu dele ettigi zaman Him sakit olur ve ilmin hareketleri marifetle baki kahr, Marifet Hakki temasa etme (musahede), hikrnet Hakk ile konusma (muhataba) ve ilim ise Haktan haber alma (murasele) dir, Ilim marifet iIe marifettir. Ma'ruf'un zati ile ise kufurdur, Dim zahirin kusatilmasi, mnsahede banmn kusanlmasi ve marifet ise zahir He batirun birbirine uygun hale getirilmesidir, llmin ilkeleri hislerdir. Hikmetin ilkesi ilimdir. Ve her ikisi de marifetin ilkeleridir, b. Vecd, Vucud, Tevacud: Vecel, mevcudatm kaybedilmesi ve inamlan seylerin, marifetin emareleri iJe saglamlastmlmasidir. Vecd, anzi bir suhuddan dolayi yanan bir atestir, Vecdin uy derecesi vardir, Birincisi nefs makammdadir. Bu derecedeki vecd, vecde dusenin kulagmm nefsine gelen hitabdan, gozunun O'nun nurunun guzelliginden ve fikri ruhun, zbeden

e: d
0:

l§ttran,
gmdan tlinden lktilar, st sirk, vnlrrsa l (cern ise ilhamlar (vacid), tevacud O'ndan

k
s( d

suxuruauir, o zafiyettir, Vecd, gaybm gayb ile karsilasmasidir. Vucud ise Haktan gelen (varidat) icin kalbin hazir bulunmasrdrr. Tevacud ise vecd sahibinin marifetin suhudu icin harekete gecmesidir, Hareket serbestlik, vecd ruhsat, ise dinlenmedir. "Dediler ki: "Rabbimiz, goklerin ve yerin Rabbidir. Biz baskasma ilah demeyiz.t''"

c. Idrak, Idrakin

idraki; Tefekkilr;

Basit, Fitri idrak, mevcut olanm elde edilmesini gerektireceginden dolayi tefekknru kabul etmez. Cunku bu durumda tefekkur, idraki O'ndan engeller, "Allah'in Zati hakkmda dustmmeyiniz.t''' Tefekkur ancak idrakin idrakinde ayetler vasitasryla olur. Bundan dolayi aye tler iizerine tefekkur meydana gelir, "~iiphesiz
Nur, 24/35 ibn Teyrniyye mevzu, Nevevi ise sabit degildir demislerdir. Ancak manasi dogrudnr, Aliyyti'lKari, age., s. 351 3 FUSSl1et, 41/.53 4 Kehf, 18/14 5 Kehf, 18/14 6 Ebu Nuayrn Hilyede, ibn Abbas'tan rivayet etmistir. Acluni, age., c. 1, s. 311
1 2

58

goklerin ve yerin yaratihsmda, gece ve giindiiziin degismesinde akil sahipleri icin ayetler vardir."! Bir seyin idraki yani onu tamma, idrakin idrakinden baska bir seydir, ""Size verdigimiz seyi kuvvetle tutun, dinleyin" demistik, "i~ittik ve isyan ettik" dediler.t" Nefs-i Mutmainne'nin kemali Hakki idrak etmek suretiyle O'nu tarumasidir. Ve sadece O'nu tarurnasi ise kendisine tecelli eden sey tizere kutsi bir terbiyedir. Ve son dcrece buyuk bir lezzettir. Lezzete her ulasan kimse onu hisseden degildir, Ve sihhate ihtiyaci olan her kimse de bunun farkmda degildir, Bi1akis ondan tiksinir. All-ilk hastahgi olan kimse gibi ki, achktan bedeni eridigi halde yemekten tiksinir. Ve aCI veren bir sebebe ulasan kimse de onu hisseden degildir, Mesela uyusturucu kullanan bir kimseye soguk ve sicak act vennez. Her idrak eden bir yonden idrak ettigi seye benzerdir. Sen Hakki gorursun, fakat O'nun zatmdan uzak kahrsm, Eger O'nun zatina yonelirsen sana bir afet isabet eder. Eger once Hakki tarursan Hakk icin olmayaru tarurmssmdir. Ve eger once batih bilmissen en acik olmasmdan dolayi Hakki tamyamazsm. "Sen yiiziinii, Allah'r birleyici olarak dogruca dine yevir.,,3 "Allah ile beraber bir tann nu var? Hasa, Allah onlann ortak kostugu seylerden cok yncedir."? Hakki bilmek iiy tiirliidUr. Hakk He gerceklesme (tahakkuk) Hakkm ahlaki ile ahlaklanma (tahalluk) ve fakirlesme

~
ce

~w

iiyyet,
ekilde

iki
nu

ik
Bl
~o

oktur. ebede )ilir." 5 kadar

01.

.Iakka

Him He ace de O'na He ederse O'nu gizlemis olur. lsaret, uzakhkta kulun SI£1iJ, va sfid If. Her ne zaman zahiri ve batmi hisler1e ve idrak kuvveti ile zuhur ederse iste bu, Hakkm sende tecellisidir. Fakat sen bunu hissedemezsin, Tecelli iki cesittir: Anlasihr olan (mufhem) ve anlasilamayan (miibhem) tecelli. Birincisi idrakler ve suhudlardtr. lkincisi ise ister basil, isterse miirekkeb olsun cehalettir, Gecedeki gunduz ve giindiizdeki gece gibi, her ilimde gizli bir cehalet ve her cehalette de bir Him vardir. "Gece de onlar icin bir ayettir. Gundnzu ondan soyup almz, birden onlar karanhkta kahverirler. ,,6 ilmin varhgmm ve icadmm veyahut da tecellilerin, zuhurlann ve suhudlann sebebi, idrakin idraki mertebesinin zuhurudur. Cunku idrak nefislerde mevcuttur ve fitridir. Mevcut olaru elde etmek icin ugrasmak ise bos bir istir. Bunun (fitri idrak) amaci ise, cuzi suretler icin bir ayna konumunda olan hisler vasrtasiyla, mevcut kayitlardan kurtulduktan sonra, ikinci idraki elde
1 2 3

Bakara, 21164
Bakara, 2/93

Rum, 30/30 4 Neml27/63 5 En'am, 6/59 6 Yasin, 36/37

59

etmek icin, idraklerin mertebeleri miktannca, nefse, kulli suretler olusturmaknr, Ve aynca tiimevanm ve tumdengelimli onciillerde takdir olunmus cuzi sonuclan cikanr, Buruda her bir mertebede ikinci bir idrak vardir ve bu idraki diger bir ikincisi potansiyel halden fiiI haline cikanr, Ve her bir mertebede duyular icin kendisine uygun bir mana ile, istikamet ve itiraf meydana gelir. Sonucta da ilm-el yakin: mcrtebesinden ayn-el yakin mertebesine ve oradan da hakk-el yakin aynasmda gercek, kulli neticeleri ve gercek meseleleri elde etmek icin hakk-el yakin mertebesine gecer. Bu ise kull'u, kull veya cuz aynasinda gormektir, Ciizi olan ise kiill'ii veyahut da kiilli olam meydana getirir. "Sen yiiziinii, Allah'. birleyici olarak dogruca dine cevir: Allah'in yaratma kanununa ki, insanlan ona gore yaratnusnr, Allah'm yaratmasi degistirilemez. lste dogru din budur. Fakat insanlann yogu bilmezler.t" j~te bundan dolayidir ki Kur'an-i Kerim'de tefekkur emri defalarca tekrarlanmis ve du§iinen kim seler cokca oviilmii~tiir. tHm zahirin, musahede batmm kusatilmasi, marifet ise zahirin batmla uygun hale getirilmesidir. Ilim tahrib, vecd tahzib (parcalama) ve hakikat ise telhib (muhabbet atesi He yanma) dir. Her kimi ilim yakarsa mukellefiyetini yerine getirmistir. Her kimi vecd yakarsa saflrga ermistir ve her kimi de hakikat yakarsa sukfinete ermistir,

II
C

iatlattr.
luktur.

(r
y.

~~

suhud

hiddir,

s, fi
bi

~~

kull'de "~~

Her kim ilhami vesveseden, yt hacis (ka ) den aymrsa, feraset onun icin sahihtir. "Nur ustnne nurdur. Allah, diledigi kimseyi nuruna iletir.,,3 Uzakta olana isaret cehalet, beraberinde olana isaret ahmaklik, Hakka isaret sirk, hakikate isaret helak olma, marifete isaret perde ve yakma isaret ise uzakhktir. "Allah kisi ile kalbi arasma hulul eder.?" ilim ile isaret salihlerin fiili, hakikat ile isaret muridin (hakka eren) fiili, Hakk He isaret ise murad (iradesi almarak biitiin engelleri asanj'in, isaretin nefyi ile isaret ariflerin ve Butun isaretlerle ve hatta isareiin kaldmlmasi He isaret ise muhakkrklann fiilidir, "0, rahmet ve Him bakimmdan her seyi kusatnusttr.?" Mnkellefiyetin kaynagi ve tariflerin ve hukumlerin kapsanu ancak bu idrak (idrakin idraki) tedir, fitri idrakte degildir, "Ey iman edenler, Allah'a iman ediniz'" Soyut bir tasdik OJm.aSJll3 ragmen imanin artmasi ve eksilmesi ve tahkikin kemali de ancak bu mertebede olur. "0,
Rum,30l30 Benzer bir sahih hadis icin bkz, Hakim, Ebu Abdillah Muhammed ales-Sahihayn, c. 4, s. 207
1 2 3 4 5 6

b. Abdillah, El-Mustedrek

NUf, 24/35
Enfal, 8/24 Gafir (Mu'min), 40/7

Nisa, 41136

60

irnanlarma iman katsinlar diye rnu'rninlerin kalplerine huzur indirdi."l Hatarun ve dalaletin mahalli de sadece bu idraktir. Cunku varhgm yokluga nispeti, yani zuhurun, zuhur yerine nispeti, daha sonraki boltimlerde gelecegi gibi yokluga ait islerin ve itibari hallerin rnahallidir. Milletlerin ve kavimlerin mezheplerdeki ihtilafi ve cehl-i murekeb de aym sekilde bu makamdadir, "Kendilerine hanrlanls« hanrlayip ogiit almiyorlar.?" Basit, fitri idrakte ihtilafa, imkan yoktur, "lnsanlar sadece tek bir tunmetti de sonradan aynhga dil.§til.ler.,,3Bundan dolayidir ki basit mahiyet (fitrat) sonradan kazamlmis degildir. Hakk her seyi ihata eder. Gercege uygun oIan soz, asli ve golge varlik, varlrgi zorunlu olan O'dur. O'na banl kansamaz, Her batihn varhgt ise O'nunIa vacip olur. "Allah disinda her sey batildir.t" 0, zahir ve batmdir. Hakikatte ise ne zahirdir nede batm. Her iki kavramm tureyisi ise itibaridir. Gunesin zuhuru esnasmda gorme zafiyeti bulunan kisinin durumunda oldugu gibi, O'nun zuhurunun siddeti ve idraklere olan galebesi yontmden batindir. Zat'i dismda birtakrm sifatlara sahip olmasindan dolayi, her mertebeye nurlanru sacmasi ve eserleri itibanyla da zahirdir. Bu da Zat'mm geregidir ve ilim ve kudret gibi O'ndan sudur ederler. Zat' a ise muttali olunamaz. Zat kendisi itibanyla degil de bizden dolayi batm olur. Kendi yonunden ve kendi itibanyla da zahir olur. Eger sen O'nun nurunun panltilarma eri sirs en, 0 nur seni beseri sifatlanndan soyutlar ve irfamm iksizm sa sersin. Z a.§agtSl V smdan zi d( )atmm skilleri bi

al

Iar.

~~

ilktir.

O'nunla Allah, zamandan once de sonra da vardi. Zaman da O'nun yaratiklanndandir. Zamanm varhgi O'nun la beraberligi yonunden degil de, zamanm, zati oluslar feleginden mertebelerin felekleri uzerine yayilnus izafetler ve nispetler olmasi yontmdendir. Zamanm her mertebede bir ismi vardir. Emr alemine nispetle ismi vakt, dehr ve asr dir. Halk alemine nispetle ise zamandir. Stirilp giden an ise bntunu kusanr ve ezeli, ebedi ve halihazirdaki vakti birlestirir, "Rabbin katinda ne sabah ne de aksam vardli·."s "Once de sonra da emir Allah'mdir.?" 0, sondur. <;unkil. esya kaynagma ve sebebine nispet edildigi zaman, nispet edilen sey, 0 sebep yamnda kahr ve oradan da musebbibe (en son sebep) yonelir, <";il.nkil. gercek gayedir. Her §ey tabi olarak, 0, isteyerek, arzulu ve istekli bir sekilde Hakka yonelir. 0, ilk baslangicta da sonucta da asik olunandir. Cunku fikrin baslangict meydana cikmada en sondur. 0, sondur. Cunku zaman icerisinde bulunan her bir varhk, zamandan sonradir. Sonsuzlugundan
Feth, 48(4 Saffat, 37/13 3 Yunus, 10/19 4 Buhari, Menakibu'l-Ensar/Ze; Tirmizi; Edep/70 5 Benzer bir zayif hadis icin bkz. Es-Suyuti, Abdurrahman Celaleddin, el-Cami'us-Sagir. 459, Beyrut, 1401
1 2 6

c. 2, s.

Rum, 30/4

61

ve zamanm uzerine cari olamamasmdan dolayi, zaman icerisinde bulunan hicbir varhk, Haktan sonra olamaz. 0, bizatihi yok olmaya mustehak olduklan icin varliklann mahiyetlerini sokup almaya ve yoklugu yok etmeye muktedir olmasi yonunden kull'u isteyendir. "Allah'rn Z.1t1 dismda her §ey yok olacaktir, Hukum O'na aittir, Ve O'na dondurnleceksiniz.?'

d. Allal:(cc)'m jlmi:
Allah, kudretiyle yaratngiisleri, hissedilebilir varhklann, varolmalan ve etkileri yonunden idrak edilcIikleri gibi, bu isler cihetinden idrak eder demek dogru degildir, Bundan dolayi da esyanin idraki Zat't iledir. Zat'uu di1~ilndilgii zaman ilmi ve kudreti Zat'ryla dli§unur. Zat'mdan kaynaklanan ilmi ve kudreti ile de takdir olunan seyleri bilir. Bundan dolayi da kull'u bilir. Dolayisiyla da Zat'ma ait bilgisi kendisi dismdaki seyleri bilmesine sebep olur. Ve ilmin bir kisrm diger bir kisnu icin sebep olur. Cunktt O'nun, itaatini taktir ettigi kulun itaat edecegine dair olan bilgisi, O'nun rahmetine erisecegine dair olan ilmine sebeptir. Ve ralunetinin sonsuz olduguna dair olan bilgisi, herhangi bir kisinin cennete girdigi zaman oradan cikmayacagma dair olan bilgisine sebeptir. Bu durum da zaman bakimmdan herhangi bit" onceligi ve . . Zat'ma

s.

r ~y~ l sonra 0, her

lemire,

m
ni;)l.JI.JU

~~
ilmin

aynasi ise tezekkurdur, Ulvi ve stifli durum ve nispetlerden dolayi tezekkurtin bazrsi gizli baztsi da aciktir, "Andolsun biz, Knr'an'i ogut aImak icin kolaylastirdrk. Ogut
alan yok mudur?,,3 Murakabe kuJun, Hakkm kendisi Iizerine tamarmyla muttali oldugunun suurunda olmasidir, Musahede ilrninin korunmasi ilm-i yakin'dir. Musahede ise, belirli bir noktada karar kilarak derinlesinceye kadar, bazen parlayip bazen yok alan bir haldir. Bu ise ayn-el yakin mertebesidir. ~uhud ise ehadiyyet-ul cern makarmnda, Hakki oldugu gibi idrak etrnektir. Bu ise hakk-el yakin makarmdir. Her kim varhgina, yoklugundan once sahit olursa zmdiklasir, Her kim de yoklugundan soma sahit olursa tahkike erer.

Zildr:

Zikir kalbin hayattdir. "Kalpler sadece Allah'm zikri He mutmain 0]u1'.,,4 Zikir, zikrin karsihgidtr, "Beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim.t" Gizli zikir, kalpten ve
Kasas, 28188 En'am, 6/102 3 Kamer, 54117 4 Ra'd, 13128 5 Bakara, 2/152
1 2

62

ayru zamanda da zikirden de gizli kahr, "Rabbini, icinden yalvararak ve korkarak, yiiksek olmayan bir sesle sabah aksam an, gafillerden olma."! Gizli zikir lisandan once, bilakis kalptedir. Ve gaybm gayb ile muvafakatidir. "Onlar ki gaybe inamrlar.t" Herkim Allah'i zikreder ve ondan bir hosnutluk duyarsa inkar etmis olur, Herkim de Allah' 1 kendisinin hatirlatmasr (tizkar) ile zikrederse, onun zikri gercek zikirdir. Zikir vesvese, tizkar (hatirlatma) ise dostluktur. "Unuttugun zaman Rabb'ini

an."?

g. Basil (fitri) Idrak ve J,fiirekkep Idrak (iJim.): Basit (fitri) idrak, zorunlu ibadeti ve umumi rahmeti gerektirdigi gibi, miirekkep idrak (ilim) de ihtiyari ibadeti, seyr-i suluku ve hususi rahmeti gerektirir. "Allah; esenlik evine cagmr ve diledigini dogru yola iletir.,,4 "Biz seni ancak alemlere rahmet olasin diye gonderdik.t' ' Bu ye§it rahrnetin zuhur yeri, umumi rahmetin zuhur yeridir. "Andolsun, icinizden size oyle bir peygamber geldi ki sikinnya ugramamz ona agrr gelir, size dfuJkiin, mu'minlere sefkatli ve merhametlidir.t'" Bu ye~it rahmetin kaynagi ibadet ve yokluga ait uzakhknr, Tam bir yakmhk, yani vahdet makami ve gercek kesf ise ibadeti dU§umr. "Ve sana yakin gelinceye kadar Rabb'ine ibadet et,,7 Ibadetin hakikati ihtiyardan "Rabb'in ..... ...... u" _
S~

v,

01
dl
III

uyular . perde erinde

~ irsad
ise drakin
lSI

at id
SL_._

ancak hayret ve idrak edenin idrak olunanda kaybolmasidir, sen onlan uyamk samrsm." 11

ise "Uykuda olduklan halde

Izafetler olan nispetler ve gizli sirk, aslinda da oyle oldugu gibi idrak edenin idrak olunanda yok olmasidu. "0 gun yer baska yere, goklerde (baska goklere degistirilir, Butun insanlar tek ve kahredici Allah'm huzurunda dumr.,,12 O'nun yiizU (zatn'ndan baska her ~ey yok olacaktir.?" Ezeli ve ebedi hitap, aciz insamn isitme
1 2 3

A'raf, 71205 Bakara, 213

Kehf, 18124 Yunus, 10/25 5 Enbiya, 2111 07 6 Tevbe, 9/128 7 Hicr, 15/99 8 Kasas, 28/68 9 A'raf, 71143 10 Necm, 53/10 11 Kehf, 18/18 12 Ibrahim, 14148 13 Kasas, 28/88
4

63

duyusunun derinliklerine kadar ulasrr, "Bu gUn mUlkkimindir."l Ve arifin zati yoklugunun boslugundan ses zuhur eder. "Tek ve kahredici Allah'indir.t"

Akhn konumu, gorme duyusunun isitme duyusuna ve diger duyulara, veyahut da


mekamn idrakinin renklerin idrakine, vezinsiz tabiatm idrakinin siir ve musiki nameleri gibi vezinli seylerin idrakine nispeti gibidir. Cunkn akhn tasarrufu, eins, tur, suuf ve salustan gibi gizli nispetlerdir, Bunlar ise halk alemindcndir, Emf aleminin idraki ise bu idraklerin otesindedir. Emr ve halk alemini yaratan Hakkm idraki nasil miimkiindiir. "0, kullan uzerine kahhardrr.,,3 "Yaratma ve emir O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yucedir."? Bu makamm mecalinin darhgmdan dolayi; "Burada beni, mukarreb melek ve nebi kusatamaz.t' ' "Yeryuzu ve gokyuzune sigmam. Fakat mii'min kulumun kalbine siganm. Eger sen onlan gorseydin onlardan yUz cevirerek kacardm ve cnlardan dolayi korkuya kapilirdm.?"

It. Niihuwet, Velayet; $el'iat, Tarikat, Hakikat:


Nubtrvvetin kernali, emr alemi ile halk alemi arasinda bir vasita olmasmdan dolayi cokluga nispetledir. "Cogahruz. Cunku ben kiyamet giiniinde diger iimmetlere 7 da .. .." Velayetin ta . .. lahut aJ

al
IT zi
111

.eberut /elayet layetin


mdaki zaman islayip ,Uvvet,
lIV'yUll

111

gl kl
boyun

akism disma cikip onu yaran mucizeler getirir, Sonucta da levh-i mahfuzda bulunan ve kendisinde hicbir batil §ey bulunmayan Kitap He suslenir ve kendi einsinin nefislerine te'sir eder. Kendisiyle alemde tasarrufa vekil oldugu, nurani cevherleri ve yok edici Ilahi kuvvetleri ogrenir. "0, kendi hevasmdan konusmaz, O'nun (okudugu Kur'an) kendisine vahyedilen vahiyden baska bir sey degildir. Onu cok biiyiik kuvvetleri olan birisi ogreti.,,9

1 2

Gafir (Mu'min), 40/16

Gafir (Mu'min), 40./16 En'am, 6/18 4 A'raf, 7/54 5 Cogunlnkla sufiler zikrederler. Tirmizi'nin Semail'de zikrettigi hadis buna yakmdir. Aeluni, age., c. 2, s. 173 °Bu hadis hakkmda Iraki ash yoktur demistir. Acluni, age., c. 2, s. 195 7 Zayif hadistir. Es-Suyuti, age., c. 2, s. 5:5 2 Kehf, 18!17 9 Neorn, 53/3-4-5
3

64

1..

Melek ve "'alliy:

Melekler ilmi suretlerdir. Cevherleri ise zati ile kahn olan ve yayilan ilimlerdir. En yuce emirleri bekler ve kendi huviyyetlerinde ruhani bir tabi olmayi barmdmrlar, Emirleri beklemezler bilakis kendisi ilmi suretler ve akli nispetlerdir. Zati oluslar Mutlak Vucud'dadir. Bilakis zati oluslar Mutlak Vucud'un kendisidir ve mutlaktirlar. Fakat kutsal ruh bazen O'nunla uykuda ve bazen de, uyarukhk halinde konusur. Meleklerin, insan sahislanna kiyasla gercck zatlan vardir. Meleklerin bu gercek zatlan ise emr alemindendir. 0 'nunla ancak beseri kuvvetlerden kutsal ruh karsilasrr, O'nunla konustugu zaman da zahiri ve batmi hisler cezbeye kapilir. Ve ona, tasiyabildigi Olyiide melekten bir suret goriiniir. Melegi asli sureti dismda goriir ve melek kendisine vahyettikten sonra onun kelanum isitir, Vahy ise insan ruhu icin melek aynasmdan vasrtasiz bir sekilde yansiyan manevi bir Ievhdir. lste bu ise gercek kelamdir. C;iinkii soz ile hitab edenin batuundaki gizli seyi muhatabm batmma tasvir etmesi kasdolunur. Eger muhatab, hitab edenin batuu He kendi batmi arasmda bir temas kurmaktan aciz kahrsa, isitme veyahut da gorme yoIuyla temas kurar. Bu da ses , yazi veyahut da isaret yoluyla olur. Muhatabm batmmm, hitab edenin batimnda bulunan seyi temsil etmesi ancak, alenen aciga cikma (teberruz), aksetme (in'ikss)

ede

iht: kU1 kar yar

sebet .i §ey lin da

nbere
)e

"is

olu

ki: (ne ayata

Kalem, cansiz (camid) bir alet, levh, bir satih ve yazma emri ise nakstir, Bilakis kalem melek, levh ise hakikatlerin tasviri suretiyle yaziya elverisli hale getiren bir cevherdir. Kalem, emirdeki manalan ahr, Levh ise bu manalan ruhani bir yaziya cevirir, Boylece kaza ilimden Levh'e ve takdir de Levh'den Ars'a, oradan gokyiizii ve yeryiizii meleklerine ve oradan da belirli bir olyiide varhk alemine dogarlar .

j. Niibilwet ve Velayet: Nebinin niibiivvetinin kaynagi mutlak velayettir. lster mutlak ve isterse de mukayyed olsun niibiivveti olmayan velayetin kaynagt ise, ister yeni bir seriat koyan olsun isterse de diger seriatleri tarif etsin niibiivvettir. "Eger Allah'r seviyorsaniz bana tabi olunki Allah'ta sizi sevsin ve sizin gunahlanruzr bagl§lasm."z Alemin duzeninin kaynagr ise bu ikisidir. Yani niibiivvet ve velayettir. Zahir nubuvvetten, batm ise velayettendir. Her ikisi ise kamil insandandir. "Alemde Allah diyen bir

1 2

lsra, 17/50-51 Ali lmran, 3/31

65

oh

mu'min oldugu surece kiyamet kopmaz." 1 Nebi olmayan veli bazen kemal derecesinde nebiye tabi olmasmdan dolayi, kendisine nebinin velayetinden feyzler tasan bir makama ulasir, Ve bu seyler onu terbiye eder. Bu makamda birlik en son noktasma ulasir. Ve bu makamda nebi bazi konularda veliye tabi olur, Hakikatte ise ikinci mertebe olan aynhkla beraber birliktelik (Cern maa't- Tefrik) mertebesinde kendisine tabi olmaktadir, "Musa ona: "Sana ogretilenden, bana (dogruyu bulmama yardm edecek) bir bi1gi ogretmen icin tabi olabilir miyim?" dedi.,,2 Bundan dolayi Nebinin velayeti, velinin velayetini kapsamasindan ve ondan once bulunmasmdan dolayi ondan daha efdaldir. Ayru sekilde onun nubuvveti de velinin velayetinden daha efdaldir, Mutlak ve1ayet ise Nubuvvetin kaynagi olmasindan dolayi Nubuvvetten ve rnukayyet velayetten daha sereflidir. Nubuvvetin batim velayet, zahiri ise cokluktur ve belirli bir smtra kadar da artar ve kemale erer. Ve bunun bazisi bazrsiru velayetin aksine nesheder. "Sizin yamruzdaki biter. Allah'm katmdaki ise bakidir.,,3 Rahman isminin mazhan olarak vuku bulan ve Niibiiwetin kemalinin gayesi ve mazhariyyetin berraklignun en son noktasi olan en son Nubtrvvet'in kapsammm genisliginden dolayi mutlak velayet ona bitisir, "Sizin dostunuz, ancak Allah, O'nun elcisi ve namazlan kilan, zekatnu veren, ruku'a varan mu'minlerdir.t" "Ey Ali! Ben, biitiin peygamberler ile beraber bir sir idim ve benimle beraber asikar
11 1 • •

_1·_mmtn

b
01:

~m
iliill~
sana {Ie ki: . eder, de bir

va Di "f ec
gti nu

duymaz. <;iinkU irsad cisi; nefsin ve icindir, Bu konu da Kur'an-i Kerim'de su ayet inmistir: "Kopekleri de giriste iki kolunu uzatmis vaziyettedir.t''' Ikincisi ise; Nefsin yakmlasma (kurb) makamma yakmlastmnak icindir, Arifin hali ise kurb halidir, Dalalet, nefsin mahrumiyeti ve unsiyetten kaynaklanan hayret, bir anlam uzere yarattlrtuslardrr, "Benimle isitir, benimle gorur ve benimle konusur.?" "Allah herkimi dogru yoldan sapmrsa artik onun ~<fin gosteren bir dost bulamazsin.v'" yo]

1 Ahmed b. Hanbel, Muslim ve Tirmizi, Enes'den age., c.2, s. 743 2 Kehf, 18/66 3 N ahl, 16/96 4 Maide, 5/55 5 Kaynagi bulunamadi. 6 ~fIra, 42113 7 Buhari, i'tisam/21 8 Kehf, 18/18 5) Buhari Rikak/38 10 Kehf, '18/17

rivayet etmislerdir.

Sahih hadistir. Es-Suyuti,

66

Hissi mesguliyetler azahrsa onun miktarmca yuce makamlardan iltifatlar, engellerin azligmdan ve ister fitri isterse kesbi olsun ihtiyaclann kuvvetinden dolayi cogahr. Butun bu mesguliyetlerden kurtulduktan sonra ise gaybe ait islere muttali olur, Aynca isitme ve tamma yoluyla da sadik ruyalara ve mujdelere sahit olur. Herkes bununla nefsini imtihana ceker. Ancak mizaci bozuk olanlar ilactan yuz cevirirler. Cunku parlak beseri nul' maddi olarak perdelenmemis oldugundan, zikredilen hissi mesguliyetler haric, kendisi He duzenleyici, yuce nurlar arasinda ki perdeleri tasavvur edemez, Cunku, bunun disindaki maddi berzah aleminin perdeleri, soyut degil, maddi uzakliklann ozelliklerini tasir, Eger bunlar zaytflarsa nefs-i natika'Iar parlak, feleki nurlara ulastiklanna sahit olur ve kainatm, orada mevcut olan nakislanyla siislenir. "O'dur ki, geceleyin sizi oldurur, giindiiziin ne islediginizi bilir; sonra belirlenmis siire gecirilip tamamlansm diye giindiiziin sizi diriltir."! Burada (felekler) meydana gelen olaylar, pespese gelen sebeplerin duzeni miktannca belirli bir tertip iizeredirler. Ve olaylarm SUdUlUiyin de bu sebeplerde belirli kurallar olur. ~oyle olursa ~oyle §oyle olur, oImazsa olmaz.

k: Emr, Halk ve Berzah Alemi:


ba de olarak alemi

. bagr
nUlUn a icin

011
(n

yo

!vI
ge m:

ilemi, .in en
11,

bu ~ bu lekler rru bu ve , unsurlardan meydana gelenler, murekkeb seyler ve onlardan sudur edip hasil olan seyler, fiiller, isler ve hallerin bu alemde (berzah alemi) misalleri vardrr, Aynca kesf ve musahede ehlinin uyku, uyarukhk ve bu ikisi arasmdaki halleri bizatihi bu makamdadir. "Allah, olmekte olan canlan ahr, olmeyenleri de uykularmda; soma, olumune hukmettigini yanmda tutar, otekilerini de belirli bir siireye kadar salrverir, ~iiphesiz bunda dii§iinen bir toplum icin ibretler vardir.t" "0, sizi camurdan yaratip, soma da bir siire koymustur. Belli bit' sure de kendi katmdadir.?" I. llfuttosd, Al11dok Hayal ve Ruya: Muhayyile gticii; mutlak ve muttasil hayal, nefisJerin bu alemde karsilasnklan kulli mana lan, idraklerden soma ciizi suretler seklinde tertip ederler, Sonra bu suretler hayalde iz birakrrlar ve oradan da ortak hisse gecerler, Dolayisiyla da musahede gerceklesir. Eger bu musahede edilen suretler ile kiilli manalar arasmda ancak kiilli ve cuzi olmalan bakimmdan bir farkhlik kalacak sekilde tam bir
1 2 3 4

Mii'nilinm, 23/100
Zumer, 39/42 Err'arn, 6/2

En'am 6/60

67

munasebet olursa, riiya tabire te'vile ihtiyac duymaz, Aksi taktirde manalar He suretler arasmdaki munasebet, yakm, uzak, benzer veya ZIt suretlerle belirli bir mana tasvir edildigi zamanda oldugu gibi, kendisine vakif olunacak bir sekilde olur. Dusmanlik, riya ve haram kilmrrus sehvet yilan sureti He; lurs, hirsrzhk ve yol kesme kurt sureti ile; teslim olma ve boyun egme deve suretiyle tasvir edilir; ve eger bu deve sureti donanunh veya katar seklinde ise Ehl-i Siinnet ve'f-Cemaat'r temsil eder, Sarhosluknsk, muhabbet, sevk, vecd veya sekr halinin suretidir. Tevhid ise saf su, deniz ve balik suretiyle temsil edilir, Tarikat adabmm ogretilmesi ise papagan sureti ile temsil edilir. Bunun dismdakiler ise karma kansik ruyalardir. "Bu, kansik hayallerden ibarettir. Biz hayalleri tabir etmeyi bilmeyiz.?' Berzah aleminin nurani misalleri ile tur diye isimlendirilen suret arasmdaki fark: Birincisi; .hayaldeki suretlere benzeyen miktara ait suretlerdir. lkincisi: Zihni suretlere benzeyen, akil aleminde mevcut olan nurani suretlerdir. Sozii dogru olan buna §U sozii ile isaret etmistir: "Yagmurlann, nehirlerin ve agaclann melegi geldi."z Bunlann hepsi derece derece duzenlenmis ilimler ve idraklerdir. Eger vasrtalar cok ve gizli olursa amaca ulasmak zorlasir ve hatta imkansizlasir. "Mallanm Allah yolunda harcayanlann durumu, her basagmda ytiz tane olmak uzere yedi basak veren
. ,,3

H id:

hir ve iinaen tinden


!1

de
~

abid

~~

Zt

harici

, ikisi arasmda herhangi bir vasrta yoktur. Batm yokluga aittir. Zahir ise varhktir. Her perdelenmis ve batm olan ashnda halktir. Zahir olan ise Haktir, Avam katmda ise bunun tam tersidir. Cunku perdelenmis ve yaranlrms olmak, Hakkm degil halkm sifatlanndandir. Cunku 0, (Hakk) nurun ve zuhurun fa kendisidir. "Nul' uzerine nurdur. Allah diledigini nuruna iletir. "s 0, zahir olan her seyden, zati itibanyla ve zan icinde daha cok zahir olandir, Aslinda ise her zahir olandan daha acik ve her batm olandan daha gizlidir. 0, gizli olanlann en gizlisidir. Cunku Hakkm asikar ve gizli olmasi, esyanm asikar ve gizli olmasindan farklidtr. Cunku 0, zuhurunun mukemmelliginden dolayi ve zuhurunun mahiyetinden dolayi zahir olur. Batm olma ozelligi de burum gibidir. Cunku hakikatte bu ikisi birdir. "Allah ile beraber bir ilah nu var? Allah onlann ortak kostuklanndan munezzehtir.?" Her zahir olanm zuhuru varhk iledir. Varhk ise her zahir olandan daha aciktir. Varliklann kendisine nispetinden dolayi ilk ve batm olma sifatt zuhur eder. Kendisinin yine kendi nefsine
Yusuf, 12/44 Kaynagi bulunamadi, 3 Bakara,21261 4 Hadid, 57/3 5Nur, 24/35 6 Nernl, 27/62
1 2

68

nispetinden dolayi ise son ve zahir olma sifatt zuhur eder, "Emr de yaratma da O'na aittir."! Bu mefhumlardan her birinin zuhuru ancak, onlan icermesinden dolayr son olma sifatma kryasladir. Hakikatte zahir batmm aymdir, Zuhur, 0, (htrve) diye isimlendirilen gayba ait huviyyetin yok edici gucn He beraber dikkate almdigi zaman, biitiin hissi, vehmi, hayali ve akli taayyunler zati bir yok olusla yok olurlar, Bu zati birliktir (ehadiyyetu'z-zatiyye). Veyahut da ismen yok olurlar. Bu ise ismi birliktir (ehadiyyetu'l-esmaiyye), "0, kullarmm iistiinde (her tiirlii tasarrufa) sahiptir.t" Bu da vehmi feyzden kaynaklanan alti mertebe ve bes aleme isaret eder. "0, ~oklerde ve yerde tek Allah'tir, Sizin gizlinizi, a~lg.ruzl ve ne kazanacagimzi bilir." Huviyyeti baskasmdan olan ve varhgr baskalasan her zat, kendi zatmdan degil, bilakis baskasindan ve baskasi icindir. Ancak, htrviyyeti mahiyetinin aym olan ise bizatihi kendisidir. Varhgi ise kendisinin aymsidrr, Dolayisiyla cia butunun de ayrusi olur ve butun de kendisi olur. "0, ilktir, sondur, zahirdir ve batmdir. 0, her ~eyi bilendir.?" Bu huviyyet, zat ve sifat mefhumlanru birlestiren iki ozdur, Fiiller ise bu ikisi arasmdaki berzahtir. Zat'm htrviyyetine delalet eden seye ki 0 da Allah'tir, bitisirse, btl iki OZ birlesir ve nispetler ve izafetler ortadan kalkar, "Sen Allah de, soma onlan birak daldiklan batakhkta 5 '.~ son tiln bu idiyyet Sj 1, gayb h .angtca v rbirine (l ~tedbir z sahibi v iller ve R c ~~ ve ve ve cikar, "0, guzel davranacagiruzi smamak icin oliimii ve hayati yaratmrsnr.t'" "Hamd, gokleri ve yeri yaratan, karanliklan ve aydmhgi var eden Allah'a mahsustur.t" Bu birbirine Zit isim ve sifatlann, varhgi kusatan taayyunlerin mertebelerinin en son noktasi olan yuce bir makamda ve kulli zuhur yerinde birlesmesinden ve 3§agl unsurlar alemi ile yuce ilahi ruhu kusatan nes'etinden dolayi, secdeye c;aglran yaraticr, parcanm mnrekkeb olam kapsamasi gibi biitiin her seyi kapsadl~l icin, biitiin her seyin itaatine hak kazamr, "Allah, Adem'e biitiin isimleri ogretti"l "Iki elimle yarattrgima secde ermekten seni ahkoyan nedir?" 11
A'raf 7/54 En'am 6/18 3 En'am' 6/3 4 Hadid:57/3 5 En'am 6/91
1 2 6 7 8 9

Bakar~ 2/29 Rahman, 55/78

Mulk, 6712 En'am, 6/1

10 11

Bakara, 2/31 Sad, 38/75

69

Q.

Zuhur Yeri ve Mertebeleri:

Idrak edilenin zuhurunun siddeti, gunesin gozde, karanhgi gerekli kilmast gibi karanhgi gerektirmesinden dolayi idraki engeller, "Hevasmi tann edinen ve Allah'm bir bilgiye gore saptirdigi, kulaguu ve kalbini muhurledigi, gozUnUn UstUne de perde cektigi kimseyi gordun mu?" 1 Haddini asan her sey zidduu aksettirir. Karanhk ve gizlilik, varhga nispetle yokluk, gunese nispetle ayna ve Hakka nispetle nefs de oldugu gibi, bazen nur icin zuhur yeri olur, "Ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi gosterecegiz=' Gizli olan her seyin gizliligi, ya varhkta meveut halinin zayif bir nur gibi zayiflaymcaya kadar diismesiyle, kuvvetinin siddeti dolayisiyla olur. Bu zikredilenin aksine idrak gUeUnUn aeziyeti, goze nispetle gunesin nuru ve klZ11yuvarlakhgi gibidir. Gizlilik, ya cia bir perdeden dolayidir, Perde ise ya duvar ve benzerleri gibi zrttir, ya da ZIt degildir, Bu ise ya esyanm hakikatiyle kansrmstir veyahut da onunla bitismistir. Esya ile kansrms olan ise btmyesinde insan suretini banndiran ve kendisine bitisen evrimlerden soma onu ortaya cikaran nutfe gibi durum ve buna bitisen hallerdir, Bu nutfe 90k ve mu'tedil olursa insan da mu'tedil ve «izliligi uu ve

. Aym
§e

he de
a11
(it

ye
ay

iricten rr §ey iuruna rdeki, rin ve ri icin

Her nurun ve aynamn zuhur yeri; yani zuhurunun siddeti idrakini engelleyen ve zuhur yerini veya ondan herhangi bir seyi orten zuhurdan zuhur hadisesi vuku bulmaz. Aneak tamamiyla, butun siddeti ve mukemmel nuru He zuhur etmez ise zuhur ortaya cikar ve zuhur edeni ortaya cikanr, "O'nun nurunun misali, icinde larnba bulunan bir kandil gibidir. 0 lamba bir billur icindedir; 0 billur da sanki inciye benzer bir yildiz gibidir ki, doguya da, banya da nispet edilemeyen mubarek bir agactan, yani 0 agactan cikan yagdan tutusturulur.t" Zuhur eden ile zuhur yeri arasmdaki karsithk, zuhur ettirmenin manasmm ZUhUlUicindir, Suurun ve suuruna vardirmantn ortaya cikmasi ise zorunludur, NUlUn ve zuhurun karsihg; gizli1ik ve karanhk, varhgm ki ise yokluktur. "Oylcdir, Rabh'in buyurdu. "0 bana kolaydir. Daha once, sen hicbir §ey degilken seni de yaratrmstim." dedi.,,6 "Allah zengindir ve sizler fakirlersiniz.?" Zat'mda ve Zat'i icin zikredilen hicbir §ey gizli kalmaz, bilakis
1 2 3 4

Casiye, <15123
Fussilet, 41.153

Nur, 24/35
Bakara, 24/35

5Nur, 24135 6 Meryern, 19/9


7

Muhammed, 47/38

70

0, Zat'mdan ve Zat'r icin zahirdir ve zuhurunun siddetinden dolayi gizli ve batindir. Her gizli olaru ortaya cikaran gtmes gibi, O'nun zuhuru dolayisryla da, butun zahir olanlar zuhur eder ve zahirden ve batmdan gizli kalirlar. Zultur eden ve zultur yeri, tezkiye, tasfiye, tecelli ve tahalli gibi bazr taayyunleri yoklukla sifatlanmadigi surece mazhariyyet ondan zuhur etmez ve ondan aynahk vasfi meydana gelmez. Ayna ise hakikatte yokluktur. Bu yokluk, hulul etme, yakmmda bulunma, birlesme (ittihad), belirli bir merkezde toplanma (irtikaz) veyahutta bizzat seklini almak suretiyle degil de itibari bir varhk ile mevcuttur. Cunku bu manalar varlik mahallini yagn§hnr, halbuki O'ndan baska hicbir varhk yoktur. "lnsarun iizerinden, heniiz kendisinin amlan bir §ey olmadrgi uzun bir sure gecmedi mi?"! Karanhk nurun ziddidir. Ve iki ziddin arasmdaki terkib ise asildir. Terkib ise ancak veluni ve itibari isler arasmda olur. Nispetler ve yokluga ait izafetler ise, ikinci l§lk olan golge gibidir. <;unkU 0, iki ZIt seyden meydana gelir. "Rabb'In g01geyi naszl yaydr gormedin mi? ~ayet isteseydi onu hareketsiz de kilardi. Sonra biz Gunesi de ona delil ktlml§lzdrr."Z

b. Insantn

ZU/IllI'U:
0

Safhgm, aynamn yani yoklugun hakikati zultur ile yetinse de, ancak
.

aynadan

tnr;

idrak

dmasi ge
uf]

mdan
19tm" naddi Butiin

ifa sel rru


ge bit de

araya
na ve dmasi
101,

rnumkun

alemine ulastiktan sonra ise karanhk, bulamkhk oldu. Bundan dolayi daha once de zikredildigi gibi, Him ve kudret nurlan, ondan diger varhklara hie bitmeksizin yayihr, Bu konuda, alemin yaratihsuu aciklarken, Hz. Peygamber §oy1e buyurmustur: "Allah, Adem'i unsurlardan sonra cuma gunu yaratti, daha sonra cumartesi giinU ise Allah hicbir sey yaratmadi, Bundan dolayi da Tevrat'ta cumartesi gtinu tatili emretti.?" "i«inizden, cumartesi giinii azgmlik edenleri elbette bileceksiniz.Y Insarnn bir yonU zulmanidir, Ve bun dan dolayi da aksetme ve idrakin idraki meydana gelir. "Ve (0 yiikii) insan tasidi. Muhakkak ki 0, zalim ve cahildir.,,6 Umumi olan kavram yonnnden kiilli kaynaga yakin olsa da, hususi olan, hakikati, goriinii§U, hUviyyeti ve baslangicm hakikatini yansitmaya elverisli olmasi yoniinden, kiilli kaynaga umumi olandan daha yakrndrr, "Atttgm zaman sen atmadm, Fakat

lnsan, 76/1 Furkan, 25/45 3 Hicr, 15129 4 Ahmed b. Hanbel ve MUslim, Ebu Hureyre'den c. L s. 607 5 Bakara, 2/65 6 Ahzab, 23/72
1 2

rivayet etmislerdir. Sahih hadistir. Suyuti, age.,

71

Allah aU1."! "Allah, Adern"i kendi sfiretinde yaraHt.,,2 "Kim beni gorurae Hakki gOlmu§tiir.,,3 Zuhurun kemal mertebelerinin nispetleri olan isimlerin hakikatlerinin zuhuru, ancak fiillerde ve eserlerde bulnnan sfiretleridir, Cunkn ilahi oluslar (~uun) ve isimlere ait tecelliler, en son kemal noktasmda onunla ortaya cikar. Soma kull'un bir araya gelmesi ancak, kemale ermis, en iistiin ilahl nes'ettir, Yani insandir, <;iinkii 0, coklugun kendisinden ylkhgl tek ve cok tovbe eden ferttir. "Ey insanlarl Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da esini yaratan ve ikisinden de bircok erkekIer ve kadinlar tiireten Rabb'inizden sakmm.:" Hava her ne kadar yerden yuksekte, latif ve gunese daha yakin ise de yeryuzu, yaratihsa ait, hararet iceren isiklarm kendisinde aksetrnesinden ve orada etkili olmasmdan, onun zan sevgisinin yatagi gibi olmasindan, yiice nurlann ve sufli kabiliyetlerin zuhuruna sebep teskil eden itidalin orad a mevcut oImasmdan dolayi havadan gunese daha yakmdir. Bu ise mekan bakimmdan degil de 0 mekanda bulunan (insan) bakimmdan olan bir iistiinliiktiir. "Biz, hakikaten insan oglunu san ve seref sahibi yaptik. Onlan karada ve denizde tasidik; kendilerine guzel guzel nziklar verdik; yine onlan yarattiklanmrzm bir cogundan cidden iistiin ktldtk.,,5 Basit olanm zatma yonelik olan ilim, ancak noksan sifatlardan tesbih ve takdisin mefhumu olan l"""birine ancak ksizm m I, sem bi' igimiz ne

'

yc
aitve ilJ
te

(islam) rnr grup, ""1."'"IlI'" mutesekkil iki tabiatma ve ruh bedene, heyula da surete donu§meksizin ve tersi de olmaksizm, heyuHi ve suretten olusan cismine kiyasen onun, herhangi bir kansma ve bozulma olmaksizm bilakis her bid kendi oldugu hal Iizere kalmakla beraber, Ii,hftt (ilahi) ve nasut (maddi) tabiatlanndan mutesekkil tek bir tabiati oldugu gorii~iinu savundular. Ve goruslerinin ispati icin de kitaplar ve risaleler yazdilar. ~ahsm suretinin bir benzerini gosteren ayna bizzat yansryan suretin kendisidir. Cilah parlak cisim' ise yansitma aletidir. "Mtmafik erkeklerle miinaftk kadinlann, mu'minlere, "Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parca l§lk alahm" diyecegi giinde kendilerine, "Arkaniza donun de bir l§lk araym denilir."s Her hangi bir surete bakan bir kimsenin gozunde ayna ile beraber yansiyan suretin bir aksi de vardir. Bu ise gozdeki insan
1 2

Ahmed b. Hanbel ve Muslim, Ebu Hureyre'den rivayet etmislerdir. Sahih hadistir. Suyuti, age.,
rivayet etrnistir. Sahih hadistir. Suyuti, age., c. 2, s. 602

Enfal, 8117

c. 1, s. 606 Ahmed b. Hanbel Ebu Katade'den 4 Nisa, 411 5 Isra, 17170 6 Bakara, 2/32 7 Mu'minun, 23/14 8 Hadid, 57/13
3

72

diye isimlendirilir. Bundan dolayi insan kendi gozune bakan bir gozdur. Bundan dolayi insan gozunun aynasi bizzat kendi zatuu zati ile kendi zatmda gormek icin zanmn aynasma bakan insan gozudur. Ayna, yansnna, goz ve gozdeki insan tekdir. "Gozler O'nu idrak edemez, fakat 0, gozleri idrak eder, 0 latif ve habirdir. Nefsde bir suret olussa da aym sekilde 0, nefse bakaraktan da ayna olur. Suret ve goz, hakikatte ruhun gozudur, Dolayisiyla suret ve onun gozii hakikatte ruhun gozqdiir. "Rabb'imi, kendi gozii ile gordum."! Bu suhud ancak ehadiyyet-ul cern', kabe kavseyn, makarn-i muhammedi ve mahmud makamlannda olur. <;iinkii vahdaniyyetin hakikatinin zuhuru ancak ferdaniyyette olur. "Gecenin bir kisnunda uyanarak, sana mahsus bir fazlahk olmak uzere namaz kil, Rabb'inin, seni, ovguye deger bir makama gonderecegini umabilirsin.t" "Allah He benim aramda ozel bir an vardir ki, 0 anda beni ne mukarrebun melekler nedc nebiler kusatabilir.v' Emr aleminden gelen en guzel karsihk, mulk ale mine ait daha degersiz bir karsihgm sureti olmasr yonunden elm' aleminde sekillenmez ve tamarmyla onun ozelliklerini de gostermez, Aynca 0 suretleri tek basma bedeni kuvvetler de idrak edemedigi gibi onlar bu kuvvetlerin isareti He de taayyUn etmezler. Aynca emr alemi sukfm ile hareket arasmda da gidip gelmez, Bilakis onun idraki icin ozel bir m ve bu 5nelen m

m
y< aj

izerine evamh surekli


elmek m yiiz orlirse

01 ill
9(; k~

Sen iki cevherden mutesekkilsin, Birincisi; belirli bir sekle sokulup bir suret verilmis, degisken, belirli bir oh(u takdir edilmis, hareketli, yer kaplayan, hissedilir, yogun ve karanhk olup dunyevi olan cevherdir. ikincisi ise; bu zikredilen sifatlar hususunda birinci ile tamamen zrttir, Emr alemindendir ve akil ona ulasir, vehm ise ondan yiiz cevirir, Sen emr alemi, halk alemi ve ilahi ruh dan mntesekkilsin, "Onu duzenleyip de ona ruhumdan ufledigim zaman hemen ona secde edin.,,6 Ilahi ruh icin, duzenleyici nefs ile bedendeki mizac olan berzah alemine ait sekle (hey' et) bagh olmasmdan dolayi iki kuvvet meydana gelir. Bunlardan birincisi fiil, ikincisi ise idrak gucudur, Fiil gi1cii uy ye§ittir: Nebati, hayvani ve insani fiil gi1cii. Idrak gucu ise iki cesittir: Hayvani ve insani idrak gucu. Insani idrak gucu ise be§
1 2 3

lsra , 17/79

Benzer bir hadis icin bkz. SUYUll, age., c. 2, s. 4 <;081mlukla sufiler zikrederler, Tirmizi'nin Semail'de zikrettigi hams buna yakmdir, Acluni,

age., c. 2, s. 173
4 5

Yusuf 12/105 En'am, 61104 6 Hlcr, 15129

73

cesittir, Bu bes cesir idrak gucunun her biri, daha once zikredilen bes alemden birine dayamr. Bundan dolayi bes vakit namaz farz kilmdi ve Islam'm sartlan bes tane oldu. "Islam bes temel uzerine bina edilmistir: Allah'tan baska ilah olmadigma ve Hz. Muharnmed'in onun elcisi olduguna sehadet etmek, namaz kilmak, zekat vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak. ,,1 Fiil, en son rnaksat ve daha sonraki ebedi saadete ulastiracak hayattaki en yuce arzu icin faydali ve guzel olarn istemektir, Akil, bu fiil gucune yol gosterir, tecrube onu kayitlandinr, ahlak sorumluluk yukler ve hali duzeltme (tehzib) ise onu yeniden insa eder. Idrak, naksetmeye benzer. Duyum, hissedilen seyi parcalara aymci olup, hafizarnn vasiflandrrdrgr sureti ahr. Dolayisryla hafizada belirir. Eger hissedilen seyden uzak olursa aym sckilde idrak gucu de suretten uzak olur. Ve orada, marifetin kucakladrgi bir suret sekillenir, Hayvani idrak, ya zahiri ya da batmi olur. Ve her biri de on bolume aynhr, Mucered nurlann idrakinde boltimlere aY1"11an idrakin idraki, ilk ilmin suretleridir. "Onlar ancak sizin ve babalanmzm isimlendirdigi isimlerden ibarettir.t" Zahiri his yahn olarak manayi idrak edemez. Bilakis baska unsurlarla ~ .... ,... en ve "A

emez.
ioner. ru bir

hayal

~
ba

~m
diger

. LIKfeClllen diger bir kuvvet vardir ki, muzik narneleri, siir vezinleri, namelerin birbirine uygunlugu yacla cirkinligi gibi bu hislerin idrak edemeyecegi seyleri idrak eder. Insandaki tlah! ruh ise, kulli ve cuzi manalann; suurlan, sekilleri, zati gereklilikleri ve maddi arazlan ile esyarun hakikatinin tasavvurunu, du§iince guctl vasitasiyla mumkun kilan seydir. i§te bu ruh sanki bir ayna gibidir, Bu dustmce eylemi ise 0 aynarun cilasi gibidir, Dusunulebilir seyler ise, ilahi feyz sayesinde, cilalanmis aynada goruntulerin sekillendigi gibi, sehvet, ofke, his ve hayal gucunden ytikselen buhar ile bozulmayip asli temizligi uzere kaldtgi slirece, 0 ruhta sekillenir. 0 ruh, berzah alemine dogru yoneldigi zaman, yuce melekfit alemini mulahaza eder ve gercek, yllce Zat' a ve ceberut alemindeki yuce, ilahi hakikatlere, apacik bir ufukta ulasir, Ve 0 ruhun bir de, kendisiyle fitri musahedeye mutabik olarak, dii§iince gucunun tasvir ettigi seyleri musahedeye ve Him gucti He ilahi tecellileri musahedeye gUy yetirdigi diger bir gUcii vardrr, Bu her iki guc, ruhta sekillendigi zaman, burada, zikredilen hissedici kuvvetler, yuce bilici ilkeler ortaya cikar ve butun her sey ruha itaat eder. Buyuk insan icin olan nurani ovuncler ise, ve1unin tasavvur edemeyecegi ve idrak gucunun
Ahmed b. Hanbel, Buhari, Muslim ve Tirmizi ibn. Omer'den rivayet etmislerdir, Sahib hadistir, SUY1.ltl, age., c. 1, s. 477
N ecm, 53/23

~~

74

de idrak edemeyecegi, salih kullar icin hazirlanrms bir makama ulasir, "O'nu hicbir goz gormemistir, hicbir kulak ta isitmemistir, Ve hicbir beserin kalbi~e de dogmaz."! Zaytf, umumi ruhun aksine, kutsal ruhu hicbir cihet diger bir cihetten ve hicbir durum da diger bir durumdan ahkoyamaz. "Korle goren, karanhk ile aydinhk ve steak ile golge bir olmaz.t"

Beden ve ruhtan olusan benliginde fazlalik olarak senden bir ortii vardir.
Kendinden (sendeki a ortuden) soyutlanmaya cahs. Senden istenilen budur. Kendinden soyutlarnrsan Hakka erer ve hakkin nuru ile, bilakis hakkm kendisiyle gormeye baslarsm. Eger kendi nefsine meyledersen sana yaziklar olsun. Ve eger ondan kurtulursan sana mujdeler olsun. Sen bedeninde oldugun halde sanki bedeninde degilmissin gibi olmahsm, Ve Allah'm huzuruna tek bir fert olarak gelecegin hususunda Hakkm katindan bir soz vardir. "Andolsun ki ilk defasmda sizi yarattigmuz gibi, bize teker teker geleceksiniz.t" Herkim nefsi icin olursa 0, bizatihi (hakikatten) perdelenmistir. Herkimin de nefsi kendisi icin olursa 0, her seye hakim alan (kayyum) He varligrru devarn ettirir, "HUtUn yuzler, diri ve her §eye hakim olan Allah icin egilip boyun bukmustur.?" Her kim Hakk icin olursa a, tamanuyla umumi .. k (1:t hp.r k' . hmin edilip

A b
si
IT

gIanan ' mi.? ua llah He etmek ak ise

k:
bc«
YUl UYl;;l vh

giderim.t'" Allah ile rnesgul olmak, Allah'ta yanmaktir, Varhklar arasmda Allah ile varhklanni devam ettirenler, Allah'a yemin olsun ki ustun makamlara ancak Allah'm izni ile ulasabilirler. Sayet a makamlar ulassalar bile elleri kollan kesilir. "Eger (peygamber) bize atfen bazi sozler uydurrnus olsa idi, elbette onu kuvvetle ,8 yakalardik; Sonra onun can damanni kopanrdrk (Ol1U yasatmazdik)."

1 2

Buhari, Tevhidl35; Muslim, imanl312

Fanr, 35/19-21 3 En' am, 6/94


4

Taha, 20/111 Kaynagi bulunamadi. 6 Neml, 27/63 7 Buhari, Tevhid/l S; Muslim, Zikirl20-22 8 Hakka, 69/44-46
5

75

a. Vacibu'I Vucud (i'ludak Varlik):


Varligm hakikati mutlak birligi gerektirir. C;UnkU varhgin disinda olan sey yokluktur. Bilakis 0 (varlik), birligin kendisidir. "Allah, melekler ve adalette sebat eden ilim adamlan sahitlik etmislerdir ki, O'ndan baska ilah yoktur."! Varhk, zuhur ve nur muteradif kelimclerdir, "Allah goklerin ve yerin nurudur.,,2 Zihni, harici olarak, ve sifat bakimindan ilk gerceklesen ~ey varhktir, Her kavram, hatta kadim ve hadis olma bakimmdan yokluk bile varhga ihtiyac duyar. O'ndan (varhk) baska da bir kavram yoktur. Aym sekilde mutlak olarak, ondan baska hicbir zengin ve hicbir vacip yoktur. "O'ndan baska hicbir ilah yoktur. HUkUm O'na aittir. Ve O'na dondnruleceksiniz.v ' Zati zorunluluk ve zenginligin her ikisi de sadece O'na aittir ve

zat

hi 01
or bt

: layik
raz ve arada ba§ka bizzat iIi bir

hi
P(I V(I

mayip
an, ne kdirde

he
h(]

m .__

aratan

Rabb'inize ibadet edin.?" Varhgi zorunlu olan, her kavramin ve dU~UnUliirher seyin kaynagidir. O'nun herhangi bir ayrmu ve rum yoktur. Aksi takdirde her bir paryanm varhgi zorunlu olurdu ve varhgr zorunlu olan cogahrdi, Fakat bizzat en mukemmel, en once ve varhktan da soma oldugu halde Varhk'm zorunlulugu ispat edilemezdi. "0 ilktir, sondur, acikta ve gizli olandrr."s Varhgi zorunlu olanm bizatihi ne bir aynnu, ne parcasi, ne sm111,ne kavranu ve nede konusu vardir. Bu hususta da O'nun hicbir ortagi yoktur. O'nun ziddi ve arazi yoktur. "Allah disrnda her sey batildir.t" Zorunlu varhk He var olan mumknn varhk, yoklugun hakikati uzere bakidir, Aksi takdirde hakikatler degisirdi, Ve mnmkun varhgin zorunlulugu, zorunlu varhgm zuhuru degildir, Diger bir itibarla bu, onun yokluga ait olan zatmm geregidir. Aym
Ali lmran, 3118 Nur, 24135 3 Kasas, 28170 4 Lokman, 31126
1 2

5
6

En'am, 61102

lhlas, 112/1,2 7 Bakara, 2121 8 Hadid, 57/3 9 Buhari, Menakibu'I

Ensarl26; Tirmizi, Edep/70

76

sekilde Zorunlu Varhk, zannda, hakikatinde, huviyetinde ve zatma ait teklik sifatmda herhangi bir degisiklik olmaksizm, zati zorunlulugu ve birliginin hakikati Iizere surekli olarak baki kalir. Vehmi, hayali cokluk ise, O'nun zan icin ve O'nun zatmdan zuhur eden itibari islerden baska bir sey degildir, "Allah vardi ve O'nunla beraber hicbir §ey yoktu. ~u anda da onceden oldugu gibidir."! Bu ise, O'nun zatmm, zatma ve isimlerine ait butun mukemmelliklere sahip olmasmdan dolayidir. "Muhakkak ki Allah, alemlerden mustagnidir.t' ' Varhk sirf iyiliktir, yokluk ise varhktan soma izafetlerden ve nispetlerden kaynaklanan sirf kotuluktur. Iyilik zan olarak gereklidir, Kotnluk ise arazi olarak gereklidir. Cunku kulli bir iyiligi icermeyen hicbir kotUliik yoktur. Varhk, iyiligi kendisine hasretmeyi ve kendisiyle beraber baska seylerin yoklugunu, hatta yokluk kavrammin yoklugunu bile gerektirmesinden dolayi, varhk ve birJik kavranu, gercek tekligi (ahadiyyet) ve zati birligi (vahdet) ile O'nun Zat'ma mahsustur. Bu ise birlik sifatmm aslmda bir olmasmdan dolayidir, Bu itibarla zat, ahad (tek) diye isimlendirilir. Kendisinin dismdakilerin, yani zan geregi kendisi icin gerekli olan yoklugun yoklugundan dolayi vahid (bir) de olmasi gerekmektedir. Varhk kavrami baska zatlann yoklugunu gerektirdigi icin kendisi ile zatlar arasmdaki benzerligin de oli .. . +-klugu
~ ~~

bu
ila

srl

stfatta ek bir

teklik

Cal
za

lur .. ve

ise, da 0, bizatihi zengin olur ve 0, sadece isim ve sifat yontmden ona muhtac olur. Zahir ve batm ismi bu mertebede bir oldugu icin ahad ve samed sifatlan Allah icin hirer sifat olur. "De ki; 0 Allah birdir ve sameddir.t''' Zahir olanm gizli makammda kullarnlmasr her ikisi icin iki zat olan oncclik ve sonraligi ifade eder, Hakikatte ise bu ikisi (zahir ve batm) birdir. Zira Allah ismi, zahirde ve batmda olan mutlak huviyyetin bizatihi gaybiyyetine ait bir kavramdir. Zahir ve batm ismi, Allah isminde herhangi bir parcarun yoklugundan ve gercek anlamda bir olup, butnn hakikatlerin kaynagi olmasmdan dolayi zahir ve batm isimlerinin herhangi bir sekilde Allah isminde toplanma ve btitunluk arz etme itibarlanru gerektirmez, Zuhur eden ahadiyyet sifati, sonradan olan baska varhklan, gizli kalan samediyyet sifati ise ezeli olan cevheri gerektirdigi icin ve bu her iki srfatta, O'nun1a beraber baska varbklann birlikteligini ne:fyeden Allah isminde toplandigi icin, bu manalar Kur'an-i Kerim'de
1 ibn Hibban .. Hakim ve ibn Ebi Seybe, Bureydc'den rivayet etmislerdir. Iladis oldugu sabittir. Fakat "Su anda da onceden oldugu gibidir." Seklindeki ziyade sufilerin sozlerindendir, A1iyyii'l Kari, age., s. 263 2 3 4

Ankebfit, 29/6

lhlas, 11211
Hac, 22/34

Ihlas, 112/1,2

77

su sekilde aciklanrmstir. "0, dogmamis, dogrulmanustir, O'na hie esit degildir."l Bizatihi huviyet (gayb alemindeki hakikat) den taayyun, arum nazannda baska bir taayyune dayarur ki, 0 taayyun dayamr. Cunku ilah kavrami bazen hususi oIur, bazen de coklugun, taayyunlerin kaynagi olan Allah'a isim olur,

bir §ey denk ve kaynaklanan ilk de ilk taayyiine degismelerin ve

Cokluk, ya mahiyet, ayinrn, tur, parya ve varhk itibariyle zatidir yada sifat itibariyle arazidir. Birinci tiir cokluk, yani zati olan cokluk "ahad (bir) ve samed (hicbir seye ihtiyaci olmayan)" ifadeleriyle, ikinci tur cokluk ise, "dogmamis ve dogrulmanustir. Hicbir §ey O'na denk ve esit degildir." ifadeleriyle nefyedilmistir, Varhgi zorunlu olanm ayru zamanda bir olmasi zorunlulugu zati oldugu gibi ayru zamanda mumkun varhk icin de, itibari imkan zati bir gerekliliktir. Varligm onu kusatmasi yonunden ise onun (mumkun varlik) yokluga ait hakikati degismez, "Allah'm zan dismda her sey yok olucudur" Varhk zatimn birligi uzere ebedi oldugu gibi, yokluk da yoklugu uzere surekli ve birdir, Ancak zorunlu varhgin, kendi hakikatinin aynasmda zuhur etmesinden dolayi mumkun varhk aslmda bizatihi varhk olmadigi hal de, aynada yansiyan goruntu mesabesinde, baska bir varhkmis gibi . "9undan ku bu sahsm

retinde
IT

kl
te

un bir iiyyet)

a. Mamkun Varltk l'e Cokluk:


Mumkun varhk imkan gibi, aklm, varhgi yoklukla beraber ve onunla birlikte terkip ederek idrak etmesine uygun olarak algrladigi itbari bir istir. Aktl kesfin kaynagi olan ilk hakikate ulastig; zaman, itibari olan seylerin haricte olmadiklanna hukmeder. "Bunlar, sizin ve atalarunzm taktigr isimlerden baska bir §ey degildirler"? Cisim ve cismani seyler cevher ve arazlardan olusurlar, Bunlann hepsi ise itibari seylerdir. "Bilin ki dunya hayati ancak bir oyun, eglence, bir sus, aramzda bir ovunme ve daha cok mal ve evlat sahibi olma isteginden ibarettir, Tipki yagmurun bitirdigi ve ziraatcilerin de hosuna giden bir bitki gibi once yeserir soma kurur da sen onun sapsan oldugunu gorursun; soma da geryop olup gider."s Birlik (vahdet) taayyun ettigi zaman, kainat icin bir kaynak ve cisim ve cismani seyler icin de bir heyula olarak cevheri bir nokta olur. Ve onun zati nispetlerinin pes pe§e gelmesinden
Ihlas, 112/3,4 Kasas, 28188 3 Hucurat, 49112 4 Necm, 53/23 5 Hadid, 57120
I 2

78

dolayi da birin akli olarak genislemesi zuhur eder, Bu ise kendisiyle rahmani nefes kastedilen cizgidir. Surekli mevcut bulunan an ise zamanm hakikati, ezel ve ebedin ashdir. Zikredilen bu nispetlerin gelismesinden dolayi ikinci bir genisleme zuhur eder. Bu ise nefsi ve arazidir, Ctinku nokta kendi taayyununde sonsuz ve genislemeler icin baslangic ve sonuc oldugu icin, bizzat kendine nispetinin de sonsuz olmasi gerekir. Noktanm bir de ilk iki nispetinden baska bir uyuneu nispeti de vardir ki bunlar; derinlik ve hacim nispetleridir. Butun bunlarla beraber noktarun her bir nispetinin, birincinin dismda baska bir nispeti olmasmdan dolayi nispetler sonsuz bir sekilde artar. Dolayisiyla hareket, oncelikle emr aleminde ruhani bir zuhur olarak, nurani feleklerden zuhur eder, Ayni sekilde ilk mertebede akli, berzah aleminde hayali, soma da sehadet aliminde hiss! feleklerden hiss! bir zuhur olarak zuhur eder. AkI1 hareketin miktan, melekut mertebesinde dehr, berzah aleminde asr ve halk aleminde zaman olarak isimlendirildigi gibi vakit diye isimlendirilir. Bntun bu nispetler ve izafetler ise, susuz bir kimsenin yUlde gordiigu serap gibidir. "Inkar edenlere gelinee onlann amelleri, susuz bir kimsenin ISSlZ yolde su zannettigi serap gibidir, Nihayet ona vardigmda orada herhangi bir sey bulamanus, ustelik yam basmda da Allah' 1 bulmustur." 1

ismdan
p b v k y ) baska O'nun idir ki, z'un-Ia etmez.

ircamn dig!;,;i degil. Cunku gercek anlamda bir, parcalanmayi, coklugu ve sayilabilirligi kabul etmez. Aksi takdir de gercek anlamda bir olamazdi, "Sizin ilalnmz tek bir ilahttr, O'ndan baska hicbir ilah yoktur, 0 rahman ve rahimdir.,,2 Mumkun varhk ve yoklugun, yani nispetlerin tevehhiimiinden cokluk hasil oldugu icin, her bir taayyun mertebesi, sayilann bir sayismdan ozel bir isaret ve isimle aynldigi gibi, kendisini diger mertebelerden ayiran bir isim, bir isaret ve bir ozellik He hususilesir, Cunku Bir'e, bir olma hususunda hicbir sey ortak olamaz. Bu ozellik kendisine yine bizatihi kendisinden gelir, ve hatta her bir cevhere de, baska bir seyden ve bu mertebenin ozelliginden degil bilakis Bir'den gelir. "Btitun isler sadece O'na dondurulur. Oyle ise O'na ibadet et ve O'na tevekknl et, Rabbin yapnklanmzdan gafil degildir.t" Nitelik ve nicelik bakimmdan aynanm suretinin farkhlasmasi oranmca, her bir suretin gorunumu tek bir suretten kaynaklanmasiyla beraber, aynadan yansiyan suretler de farkhlasir, "Butun yuzler, diri ve her seye gucu yeten Allah icin egilip
1 Nur, 2

24/39 Bakara, 2/163

Hud, 111123

79

hoyun bukmustur." 1 Cok vc coklugun mevcudiyeti ancak, bunlann kavrarn ve suretlerinin kaynagi Dian birlige baghdir. Aynca birlik, cins, tnr, aymm, hassa, konu, yuklem, 9ah81arazlar ve eU?Jhuviyetler gibi cokluklan kusanr, "iyi bit ki, 0, her seyi kusatnustir. ,,2 Coklukta birligin zuhuru ancak, parca ile olan mtinasebetinden ve nitelik ve nicelik bakimmdan onunla muvafakati sebebiyledir. Bu ise itidal ve yumusak tabiatliltk diye isimlendirilir, Kalplerin cezbedilmesi ise ancak, yokluga ait cokluk vechesinin gizlenmesi ve varliga ait birlik hakikatinin zuhuru sebebiyle olur, Bu mana kainatm butun parcalan icin gecerlidir, Cunku sebepler zinciri her seyi en gnzel sekilde yaratana baghdir, "0 da (Mus a) "Bizim Rabb'imiz, her seyi yaratan, soma da hidayete yoneltendir."? Kalplerdeki ve tabiattaki cirkinlige gelince, bu ise ancak, birlik yonunnn, yokluga ait karanlik ile ortulmesinden dolayi olur. "Hakki batil ile kanstirmaym. Bilerek hakki gizlemeyin.?" Insan varhgimn parcalarmm aksine, duyumdan uzak olmasmdan dolayi, dl§ alemin (amk) varhgmm parcalarmda birligin guzelligi zuhur etmez. Cunkti insan, guzellikte O'na yakm olmasi ve iridal ve yaratrhsta diger varhklardan aynlmasrndan .z olan . ar§a

v,
j1

Z el bi
m
Zl.. nu
••~~~. _~_~ ••_

tdugu, daletin in tam .en bir ak biz, 1, pek tsanda ahr ve

onu gizlerse ve bu hal uzere OIUrse, sehit olarak oIUr.,,9 Insan kalbinin aynasimn cevresi, mucerred nurlarda, yok edici, yuce cevherlerde, goklerde ve yeryuzimdeki diger burun varliklarda bulunmayan bir genislikle vasiflanmrsur. "Ben gdklere ve yere sigmam, fakat mu'min kulumun kalbine slgaruu."lO Ask, butun incelikleriyle, (Zat' a ait) mukemmel gtizellik ile umumi guzelligi, aydinlanma (israk) dan kaynaklanan nurlann butunuyle kapsamaz. Fakat bu, ~lkm taayyununu ve iffetli ve fasik butun insanlarda bulunan yaratihsa ait perdeleri yok eder. Aynca herhangi bir karmasa olmaksizm kendi nefsini yine kendi nefsinin aynasmda musahede edebilmek icin istenilen ve tercih edilen parcayi bozuk
1 2 3 4 5

Taha, 20/111

Fussilet, 41/54
Taha, 20/50

Bakara, 2142

Taha, 20/5 Darimi, Salat/119; Muslim, Mtisafirin/I 02; Tirmizi. Deavatl32 7 Tin, 95/4 s Mu'rninun, 23/14 9 Zayif bir hadistir. Suyuti, age., c. 2, s. 623 1(\ Sabit degildir. Acluni, age., c. 2, s. 195

80

cevherden aymr. Bundan dolayi asik, asik olunan (masuk) ve ask ayru seylerdir. "Kulum bana nafi1e ibadetlerle yaklasmaya devam eder, sonunda ben onu severim. Onu sevdigim zaman da onun kulagi, gozU, eli ve ayagi olurum, Benimle isitir, benimle gorur, benimle konusur ve benimle tutar."l Burada acrklanmasma ruhsat verilmeyen yuce sirlar ve guzel cicekler vardir, Rububiyyet sirruun ifsas; ise kufurdur. Her yuce nul', daha a§agt bir nur uzerinde parlar ve onu yok eder, Her ~agt nurun ise kendisinden daha yuksekte olan nura bir aski ve bir sevki vardir. Sevk ise, akli, ruhi, vehmi, hissi veya hayali oisun kemali tamamlamak icin manevi bir harekettir. i§te bu iki hareket uzere (yuce nurun asagidakini aydmlatmasi, asagidaki nurun yukandaki nura ask ve sevk duymasi) varlik mertebeleri duzenlenir ve comertlik ve kerem dalgalan birbirine vurur. "Ey iman edenlerl Sizden kim dininden donerse bilsin ki : Allah, sevdigi ve kendisini seven, mu'minlere karst alcak gonulln, kafirlere karsi onurlu ve zorlu bir topium getirecektir.t" Yuce olan asagida olana a§tk olmaz. Ctmku 0, mtikemmellik icin bir vasitadtr. Hakk ise sadece kendi nefsine astk olur, Cunku O'ndan daha acik, daha guzel ve daha mukemmcl hicbir sey yoktur. "Tanmmayi sevdim ve taninmak icin de mahlukatt yarattrm.r" Lezzet sadece, mukemmelligin ortaya cikmasi ve bizatihi mukemmel olmasi acismdan onun hissedilmesidir. Kernalin ortaya crkmasmdan gafil olan ise Iezzet alamaz. Herkimse kl . • _. . L____ idrak

lo
IT

rvvetli, I, daha
~~

rr

It
dl

conusu

0]

a~ olana a daha perdelerin kalkmasi, goren ve gorunen arasinda mevcut olan cisimler alemi cinsinden olmadigi gibi ayni sekilde aydinlanmanm da bu alemden farkh bir sekilde olmasi gerekir. Bilakis perdeler aklidir, perdelerin kalkmasi da aklidir ve aym sekilde aydmlanma da aklidir. Gorme, iz birakma, sekillenme veya da l§lgm crkmasi seklinde degildir, Daha oncede isaret edildigi gibi bilakis Allah'm, idrakle beraber once gozde sonra da nefsde hazir bulunma seklindeki (lsrak-i Huzuri) aydmlanmasryla olur, "Gozler O'nu idrak edemez, fakat 0, gozleri idrak eder. 0, latif ve her seyden haberdardir.t'"

Buhari Rikak!38 Maide ',5154 3 Sahih veya zayif'her hangi bir senedi bilinmemektedir,
1 2

Aliyytr'I Karl manasi sahihtir demistir,

Acluni, c. 2, s. 132
4

En'am, 6/103

81

AL11NCI

nOLUA-f
Taa):vilnil ve TaaJ'Yilnlerin Yenilenmesi:

a. Hareketin

Zati gerekliligi yonunden taayyun nispettir, nispet ise arazdir, Araz ise iki zamanda (gecmis-gelecek) varolmaz, Kendisine nispet edilen iki sey, yani varlik ve yokluk yonunden ise, ilk genisligini ve asli fitratint, yani yoklugu arzular. BUyUI(bir hizla da, cevherlerin ve cisimlerin kendilerini ihata eden merkeze dogru hereket ettikleri gibi zati tabiatmm merkezine dogru hareket eder. "Sen daglan gorurstm de, onlan yerinde durur sanirsm. Oysa onlar bulutlann ynrnmesi gibi yurumektedirler,"! Taayyunun zamanda akts suratinin zuhuru zorunludur. <;iinkii bir goz acip kapama suresindeki ve her andaki mevcut halin her bir noktasi icin bir yenilenme vardir, Ta ki 0, kendi mertebesine mahkum olmaz. Cisimierdeki, kendisinden daha kii9iik parcaya aynlmayan parcalann (cuz'un Ia yetecezza) akisr da ayru sekildedir. Cunku parcalann anlan, pespese olmasmdan dolayi, akan bir nehir ve dogru bir cizgi gibi yayihr. Kusatrci olan mekamn taayyununun yenilenmesi de ayni sekildedir. <;iinkii mekamn vehmi parcalanndan her birinin zuhuru, aslinda olmadigi halde baska bir seym gizliligini gerektiren hareket kabiliyetine sebep olur. Mekan, parcalann bu hir deO-i~ik..· Cunku ku :tinin, en linden do

nman, yo
he
pa
ill:

ardan petIe, Jisine

ce de

Cevherlerden her biri, her an, bir taayyunu ve varhk seklini cikanr, diger birine burunur. Ancak, zaman ve mekarun snurlanyla kayitlanrms olmak, bu anlatilanlan idrak etmeyi engeller. Mekan ve mevkilerindeki yuksekliklerine nispetle, gunesin, ayin ve yildizlann, dogma, kaybolma ve batma halleri vardir, "Dogulann ve batilann Rabb'ine yemin ederim ki, onlann yerine daha iyilerini getirmeye bizim gucumuz ~iiphesiz yeter ve kimse bizim onumuze gecemez.f" her bid icin, kendisine uygun dusen felekler vardir. Her bir felek icin de konumlar ve yildizlar vardir. Yildizlann ise" halleri, munasebetleri ve izafetleri vardir. "Hamd, gokleri ve yeri yaratan, karanhgi ve aydinhgi var krlan Allah'a mahsustur.t" "Ben" kavrami ve "sen" oznesi, gayba ait huviyyetin zuhur yerleri ve avnalandir. Bunlardan her bid ise belirli bir sahsa ve belirlenmis bir kimlige isaret ederler, Aynca bunlar zamarun her iki tarafi (geymi~ ve gelecek) arasmda bulunan
1 2 3

Aydmliga ve karanhga ait kulli mertebclerden

Neml, 27/88 Mearic, 70/40


En'am, 6/1

82

simdiki zaman, baslangrc ve sonuc arasinda bulunan hareket, ruhlar alemi ile maddi alem arasmda bulunan berzah alemi, iki 6l~u arasinda bulunan ortak snur, bilesik alanlar arasindaki musterek cizgi ve bilesik cisimler arsmdaki ortak alan gibi, zahir ve batm merkezinin iki tarafmda bulunurlar. Cevheri cizginin ash olan noktaya gelince, nitelik ve nicelik mevcut olmaksizm olusan sahsi benlik ve kimlikten ibarettir, Her an devamli olarak ta her sahista aktp dururlar. "0, her an yeni bir istedir.?' "Sen, daglan sabit olarak gorursun, halbuki onlar bulutlann hareketi gibi hareket ederler.t"

Duzenli bir sekilde bir araya toplannus islet icin, bir arada buluruna hali anzi bir birlik halidir, Bunlardan her birinin yok olmasryla da bu birlik yok olur. <;unku bu hal nispi ve arazidir, Arazlar ise butun zaman ve anlarda fanidirler. Butun bilesik varhklar da boyledir, Dusunulebilir islerin, kesfen elde edilenlere nispeti, hayal. edilebilir seylerin hissedilebilir seylere veya itibari ve farazi seylerin bizatihi val' olan seylere nispeti gibidir, Kisacasi bizatihi huviyetinin aymst olan rnahiyetinin dismda, itibari isler ve varhk alemine ait cevherler arasmda varolan taayyunun ann olusu, bunlardan her birinin kendi seklinde belirmesini gerekli kilar, "Yer uzerinde bulunan
• 7:1tl

baki elik ve
Italin Aynca

11

d
ta b
~
0.

iranhs; ryunca
~~

;yindir.

u~ vardir,

fakat aranustan gecmesiyle hissedilebilir, "Gokler yayihp, yildizlar dokiildiigii zaman, her nefis ne yaptigiru ve geride ne biraktigmi bilecektir.?" ki, nutfenin bir noktasi ve tohumun bir tanesi, butnn bu evrimlerde, asli parcalar ve cismin U9 hali arasmda degisen her cismin sabit kalan ilk maddesi gibidir, Bu ilk madde kendi hali uzere devamh olup, artmaz ve eksilmez. Bilakis ezeli ve ebedi olarak kendi hali Iizere sabittir. "Ay icin de bir takim yortmgeler tayin ettik. Sonunda 0, egri hunna dah gibi olur da geri doner.".5 Her cismin asli parcalan, baska bir cismin parcalanna kansmaz. Allah, buyuk mahser gununde butun cisimleri eski haline dondurmek istedigi zaman, ilk yaratmada oldugu gibi, 0 asli parcalan eliyle bir araya toplar. "Ttpkt ilk yaratrnaya basladigmuz gibi ~uphe yoktur

1 2

Rahman, 55/29

Nernl, 27/88 3 Rahman, 55126,27 4 Infitar, 8211,2


5

Yasin, 36/39

83

onu yine eski haline dondtiruruz, Bu, uzerimize aldiginuz bir soz oldu. Biz sozumuzu yerine getiririz." I Her sey algilama merkezine daha yakmdir, Buradaki degisim ve gelisme, yaptci ve bozueu cevherler He arazlann kategorilerinin feleklere nispetinde oldugu gibi daha aciktir. Feleklerdeki degisme ise ruhlar ve melekier alemine nispetle, bunlardaki degisme ise Zat'i birlige ve Zat'm tecelli ettigi felege nispetle daha aciknr. Cunku, kendisinden once mevcut bir §ey bulunup sonraya kalmis ve acik olan bir seyin hareketi gibi, daha once bulunan ve gizli olan seyin hareketinden daha aciktir, Cunku belirli bir merkezi cevreleyen ve birbirine paralel dairelerden merkeze en yakm olandaki hareket daha aciktir, "0, her an yeni bir i§tedir."z "Allah, gokten yere kadar her isi duzenleyip yonetir. Sonra (buttm bu isler) sizin saydrgimz he sap ile bin yil tutan bir gtinde O'nun nezdine crkar.":' "Melekler ve ruh (Cebrail), oraya miktan (dimya senesi ile) ellibin ytl olan bir gtinde ytikselip cikar.?" Insanm kalbinde gerceklesen hareket, Allah' a inanan kimsenin kalbinin merkezindeki bir harekettir. "Bu kalp ise, Rahman'm iki parmagr arasmdadir ve onu diledigi gibi halden hale cevirir.t" "Kendi nefislerinizde de ibretler vardir, gormuyor mabilir rphesiz : kendi

b
1<

nefes, leri de Hayrr, o e a~aw bir mertebeye gecerler, i§te bu sebepten dolayi, feleklerin hareketleri, feleklerdeki ruhlan, butun unsurlan kendisinde toplayan ve ku~afIcJ insanin ortaya y1ktIW mertebeye tesvik etmek icindir denilir. "~ayet sen olmasaydm felekleri yaratmazdim.t" "A.detleri ilzere seyreden gnnesi ve ayr size faydah kilan, geceyi ve gunduzu istifadenize veren yine Allah'tir. size istediginiz her seyden verdi. Eger Allah'm nimetini sayacak olursamz sayamazsuuz, Dogrusu insan cok zalim ve cok nank5rdiir!,,9

ii d s g

idisinin

Varhgm yoklukta ortaya cikmasi ve taayyunlerin ezelde belirmesinden dolayi, kulli birlik seklindc gene 1 ve gizli olarak varhkta meveut olup daha sonra aynhp, cogalan kemal mertebeleri pespese gelir. En yilee mertebeye isim olan guzel
Enbiya, 21/ 104 Rahman, 55129 3 Secde, 3215 4 Mearic, 70/4 5 Tirmizi, Kader/"; Muslim, Kaderll7; ibn Mace, Mukaddimell3 6 Zariyat51131 7 Kaf, 50115 8 Mevzudur. Fakat manasi sahihtir. Acluni, age., c. 2, s. 164 9 Ibrahim, 14133,34
1 2

84

isimlerin sureti, varhk yonunden herhangi bir degisme ve hakikat yontmden bir cogalma olmaksizm, suhud smmna kadar mumkun varlik aynasma kadar gelir. Bu ise varhgm zatmda meydana gelen ve sonra da her bir olusta, daha aynntih bir sekilde mukemmelligi ortaya crkarmak icin en son noktaya donen yeni bir Him mesabesindedir. "Andolsun ki icinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve haberlerinizi aciklaymcaya kadar sizi imtihan edecegiz." ' Kulli ve cuzi olan varhklar arasmdaki her bir seyin kaynagmm, zuhur ve fiil haline gore ozel bir ismi oldugu, isimler de kulli bir sekilde bntunuyle Zitt' a yoneldigi ve bu sebeple de butun isimler tek bir zatta birlestigi icin, butun taayyiinler, kuvveti yonunden incelenemeyen merkezi oranmca, kulli ve cuzi taayyunleri kapsar. Kutsal zat ise her bir isim ve fiilin sekillerine yonelmistir ve bir olaru ayakta tutup koruyandir. "Her nereye vonelirseniz Allah'm 7.att oradadir, Butundeki cuzi hukumlerin ZUhUlU seyleri kapsamasindan dolayi biitiinde ve mukemmeldir. Cunku ozel isimler sekilde olurlar. Zira, ozellikle yokluga
tp.1111,1/\·
Zt

m
H h, k,

ise, butun cuzi seyleri kusatmasmdan ve kulli bir arastirmayi gerektirmez. 0, bizatihi basit ve diger ziiti ve kulli isimler sadece tek bir ait nispet ve itibari izafetler gibi, baska bir h:.o\411111an iinatm ;omuz ttirler, dayah rtadan J, her

~e slarda,
n.VJL1 ...

.;'uli.t,

bntnn

mukemmellikleri uzerinde toplayan bir salusta son bulmasi gerekir. Butun bu mukemmellikler ise Hz. Muhammed'in ruhuna mahsustur. <;iinkii, mukemmellik mertebelerinin ulasacagi en son nokta olmasmdan dolayi ondan mucizeler ve harikulade haller meydana gelir, ilim ve hikmetle insaniarm ruhlanna etki eder. "Allah'm yardimi gelip de, insanlann, Allah'in dinine boliik boltik girdiklerini gordugtm vakit. .. ,,4 Mukemmel konusma ozelligi ile 0, kendisinde hicbir sekilde batil bulunmayan ilahi kelamm zuhur yeri olur. Bundan dolayi da 0, son zamanda kryamet saatine yakm olarak gonderilmistir. "Kiyamet saati yaklasti ve ay ikiye yanldt.,,5 "Ben ve kiyamet saati su ikisi gibi gonderildik.t" Dairedeki en son nokta ilk noktaya ulasir, hatta 0 son nokta ilk noktanm bizatihi kendisidir, "Bizler en sonra gelenleriz, Kiyamet giinii de en one gecenleriz, Kiyarnet giinii en one gecenler ise Allah' a en yakm olanlardir.?" "Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat
Muh81mned,47/31 Bakara, 2/115 3 Fussilet, 41/54 4 Nasr, I I 0/1,2 5 Karner, 54il 6 Seyhfin ve Aluned b. Hanbel, Enes'den rivayet etmislerdir. Acluni, age., c. I, s. 288 7 Buhari, Enbiya/54; Muslim, Cuma/19-21
1 2

85

etmektedirler."! Btitfm hareketler en son noktamn lam karsismda son bulurlar, Eger bu son nokta dairenin cevrcsi uzerinde olursa, ondaki daireden kaynaklanan hareket bu yonuyle asagtlann a~agls1 olur. Ve eger ture ve sahsa ait bir ilerleme ve ytlkselme scklinde olursa buradaki hareket ise, yani yukselme seklindeki hareketin kaynagi DIan son nokra, ytikseklerin en yiiksegi olur, "'Miinafik erkeklerle munafik kadmlann, mu'minlere, "bizi bekleyin nurunuzdan bir parca l§lk alalrm" diyecegi gnnde kendilerine, "Arkaniza donun de bir l§lk araym!" deniJir.,,2 "Muhakkak ki biz insaru en guzel bir sekilde yarattik. Sonra da onlan asagilann en asagisma attik. Fakat inarup salih arnel isleyenler icin eksilrneyen devamli bir ecir vardir.":' lnsanm mertebesinin serefi; ilirn ve kudret sifatirun kernal derecesinde zuhur etmesi, bu ikisinin, ehadiyyet-i cemiyyet mertebesinde birlik halinde olmast ve sonun ilk ve ilkin de son olmasmdan dolayi, mukellefiyeti gerektirir. Cunku, ilahi tasma, kendisine ulasilamayan, gayba ait htrviyyetin birliginden indigi icin ynkselme tasavvur edilemez, Bundan dolayi da eksik ruhlan olgunlastmp ehadiyyet-i cemiyyet mertebesinde bulunan seye davet etrnek icin, peygamberligin hikmeti gerekli olur. "Ey Rasull Rabb'inden sana indirileni teblig et. Eger boyle yapmazsan risalet gorevini yerine getirmemis olursun.?" "Ey btirtinup yatan! Kalk artik insanlan uyar. V . ,.;0;.1 ~I'I_" ,,5 .
r

avo

nkuo

gizli
tdtgtn inden

01. se
sei

endini

tal
J Onun bu arzusunun hakikati ise, kendi nefsini unutmasina engel olur, Ve her kime de Hakk arzu duyarsa, vasiflanabilecegi hicbir sifat kendisine isnad edilmez. Bilakis onun vasiflannm kaybolusu kendi varligmdan ve kendi varhgi ile kendini bilme arzusunun hakikatidir. "Muhakkak ki Allah cok istiyak sahibidir, istiyakh olaru da sever.,,9 Her kim muhabbet iddiasmda bulunursa rnuhakkak helak olmustur, <;unku muhabbet asm istek duymak olmakla beraber, hakikatte sevende irade birakmayan bir aCI cekmedir. "De kit Eger Allah'! seviyorsaruz ban a tabi olun ki, Allah da sizi sevsin."lO Muhabbet ehli buyuk bir mutluluk icinde Allah'a kavusmayi beklerler, Hakikat ehli ise, kendi varhklanru yok ederek, Allah' a kavusmaktan kacarak, fend
aHH.llll1J'l v

1 Feth, 2

48/10

Haelid, 57/13 3 Tin, 95/4~6 4 Maide, 5/67 5 Mtiddessir, 74/1


6 7

Nahl, 16/125

Yahya b. Muaz er-Razi'nin sow olarak nakledilir, Merfu olarak bilinmez, Nevevi sabit degildir dernistir, Ancak 111lU1aSl sahihtir. Aliyyii 'l~Kari, age., s. 351 9 Abdurrahman ibn. Rafi'den miirsel olarak rivayet edilmistir, Es-Suyuti, age., c. 2, s. 268 10 Ali lmran, 3/31

Had:id, 57/3

86

(Allah'ta yok olma) bahcesine yerlcsirler, "Yucelik ve kerem sahibi Rabb'inin zan dismda her sey yok olucudur."! Gercek manada seven ise, sevgisinin hakikati hususunda, sevilenin benzerligini ortadan kaldnmaz, Aksi takdirde ismi ismine aykm olur.

YEniNCi BOLUll! a. Sorumluluk; Cebriyye, Kaderiyye ve Bu Ikisi Arastndaki Gercek. Orta Yol:
Sorumluluktaki hikrnet, Vacibu'I Vueud'un hicbir seye muhtac olmamasryla beraber diger butun mumkun varhklann O'na muhtac olmasmm ortaya ctkmasi ile uluhiyyete mahsus olan ozelliklerin kulluga mahsus olan ozelliklerden aynlmasi ve kullugun bir cok ayn sekli olmasma ragmen, zorunlu ve iradi olmak iizere iki ye~it oldugunun farkma vardirmaknr. Bunlardan birineisi umumi, ikincisi ise varhklann en seckin rum (insan) icin hususi olan kulluktur. "Goklerde ve yerde bulunan butnn varhklar istisnasiz bir sekilde Rahman'a kul olarak geleceklerdir.v' Peygamberlerin ve do imtihan . . ve u ~~in

zr w
ar

imkun ~~

etmesi
O'nu

Kur' an-Kerim 'de, insan turilnun en mukemmeli Hz. Adem hakkmda, gtmalundan tovbe edip, yalvararak Allah' a sigmdiktan soma, bir bagl~lanma ve UstUn ozelliklcrinden dolayi diger insanlar uzerine seckin kiltnmasmdan bahsedilmektedir. "Adem Rabbine asl olup sasrrdt, Sonra Rabbi onu secti; tovbesini kabul etti ve dogru yola y6neltti.,,5 Diger peygamberler hakkmda da su sekilde bahsedilmektedir: Hz. Nuh hakkmda; "Andolsun, Nuh bize dua edip niyazda bulundu. Onun duasmi kabul edenler ne gnzel oldu. Kendisini ve ailesini buyuk sikintidan kurtardrk" Hz. Ibrahim hakkmda; "Gece karanhgnu ustune orttince bir yildiz gordu, "Rabbim budur" dedi. Yrldiz batmca da "batanlart sevmem" dedi ... " 7, "Ve hesap giin.u., hatami bagislayacagtm umdugumdur.?" Hz. Davud hakkmda; "Davud, kendisini
1 2 3

Rahman, 55126,27
Meryem, 19/93

Hadis oldugu sabittir, Fakat "Su anda da onceden oldugu gibidir." seklindeki ziyade sufiyyenin

sozlerindendir. Aliyyu'I Kari, s, 263 4 Nasr, 110/3 5 Taha, 201121,122 6 S§fIat, 37/76
7 8

En' am, 6176


Suara, 26/82

87

denedigimizi zannetti de Rabbinden magfiret dileyerek egilip secdeye kapandi, tovbe edip Allah'a yoneldi. Boylece onu bagisladik. Yanmuzda onun yiiksek bir makami ve guzel bir gelecegi vardir."! Hz. Siileyman hakkmda; "Andolsun biz Suleyman'r imtihan ettik. Tahtinm ustunc bir ceset birakrverdik, soma 0, yine eski haline dondii. Suleyman, "Rabbim beni bagisla: bana bend en soma kimsenin ulasamayacagi bir hukumranlik vel'. Stiphesiz sen daima bagista bulunansm" dedi. Bunun uzerine biz de, istedigi yere onun emriyle kolayca giden ruzgan, bina kuran ve dalgichk yap an seytanlan, demir halkalarla bagli diger yaratiklan onun emrine verdik.t" Hz. Yunus hakkinda; Zunnfin (Yunus)'a gelince, 0, ofkeli bir halde gecip gitmisti: Bizim kendisini asla sikistmnayacagimrzr zannetmisti, Nihayet karanhklar icinde "Senden baska hicbir tann yoktur. Seni tenzih ederim. Gercekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti. Bunun uzerine onun duasnu kabul ettik ve onu kederden kurtardik, i§te biz, rnu'minleri boyle kurtarinz.t" Hz. Musa hakkmda; "Ey Rabbirn! Ben kendi nefsime zulrnettim, beni affet. Allah da onu bagislach, Cunku, cok bagislayics, cok esirgeyici olan ancak O'dur.,,4 Hz. Muhammed hakkmda; "Halbuki Allah'm a«lga vuracagi ~eyi) insanlardan cekinerek icinde gizliyorsun.?", "Gttnahmm bagislanmasini iste'", "Agirhgmdan dolayi belini buken yukunu senden alip atmadik 7 • • • • mi?" Hz. Isa hakkinda; "Allah: "Ey Meryem oglu Isa! Insanlara: "Beni ve anamr, A • . dedi:
··.f ~

~
~ se

m~
~~

PI

Biitiln niz ki

kl
dl
p

htiyac ~ daha
~~

yere de a arazlar, aksine, soma olduklan icin suurhdirlar. "Y onttugunuz seylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yaptiklanmzr Allah yaratt1."lO lradi olarak yapilan flit ise, kendisinden once iradenin ve kudretin yaratilmasi, fiili meydana getirecek sebeplerin yaratilmasi ve sebepler dogrultusunda organlann hareket ettirilmesi mevcut oldugu icin, zorunlu olarak Vacib'ul Vucud'a ihtiyac duyar. Ve butun bunlardan her biri de yaratmaya ve sonsuz sebeplere ihtiyac duyar. Butttn bunlar zorunlu olanm aksine zorunluluga tabi olur. <;un1.rU zorunlu olan soyut anlamda yaratmaya ihtiyac duyar, hatta kendisi bilakis yaratmadir, hade ve irade sahibinin her ikisi de zorunlu oldugu icin, irade ve zorunluluk ayru sey olur. Kullugun hakikati her ikisini, yani hem iradeyi hem de
Sa'd, 38/24,25 Sa'd, 38/34-38 3 Enbiya, 21187,88 4 Kasas, 28/16
1 2 5 6 7 8 9

Ahzab, 33/37

Insirah, 9412
Maide, 51116

Gafir, 40/55

Nur, 24/31 10 S5.t1at, 37/96

88

zorunlulugu kapsar. Bunlardan birincisi acik, ikincisi ise gizlidir. "0, gizlinizi, acigmizr ve kesbettiginizi bilir." I Kullugun hakikati iradeden zorunluluga gecistir, lrade kullugu yok edip, duzeni ve ahengi bozar, <;UnkU0, curetkarhktir. c. in.vmwl Fiille1'i: Izafi bir dururn olan fiillerin zahirde olana taaIIuku, ashnda onu izhar edene olan taallukudur. Her ne kadar bu iki yonden birincisi gercek, ikincisi izafi olsa da, her ikisi birdir ve her ikisinin nispetlerinin bir olmasmdan dolayi da baska bir itibar var olur. Kur'an-i Kerim'de bu Uy nispetten su sekilde bahsedilmektedir. Fiilin zahir olana nispeti hakkmda: "De ki: Sizin uzerinize vekil kilman (HUm melegi sizi oldihiir.,,2 Fiilin her ikisine birden nispeti hakkmda: "Onlarla savasm. Allah da sizin ellerinizle onlara azap etsin.t" Fiillerin olumlu (icfibi) ve olumsuz (selbi) nispeti hakkinda: "Bilmedigin seyi sana ogretti,,4, "Eger dileseydik, elbette herkese hidayet verirdik. Fakat, "cehennerni hem cinlerden hem insanlardan bir kisrmyla dolduracagim" diye benden kesin soz yll(1m~tu·.,,5,"De ki: Her ~ey Allah'tandir.t", "Onlara amellerini susln gosterdik." 7 Fii1lerin gOliinii§te olana nispeti hakkmda: "Fakat onlar kendi nefislerine zulmettiler.?" Her ikisine bird en nispeti hakkmda:
9

Allah amdir, sonra B: g{ ebr ve h{ slmda rmdan iezsin. Elyilik yapmaya ve isaret eden beka (sonsuzluk) ya isaret etmektedir. "uyar!", "soyle!", "tam 011", "davet et!", "yap!"gibi emirleri iceren ayetler ise bu makama (beka) isaret eden ayetlerdir. Sukfmetten sonra harekete, cehaletten soma iIme, fakirlikten sonra zenginlige ve sapikhktan sonra hidayete isaret eden ayetler ise, ehadiyyet'ul cern (birlikteligin tekligi) makamma isaret etmektedir. "Ey burunup sannan! Kalk milk insanlari uyar," 15, "De ki: Ben de
En'am, 6/3 Secde, 32/11 3 Tovbe, 9/1<1 4 Nisa, 41113 5 Secde, 32113 6 Nisa, 4178 7 Neml, 27/4 8 Tovbe, 9170 " F etih, 4811 0 JO Ali Irnran, 3/31 11 Enfal, 8/17 J2 NemI, 27/81 13 Fanr, 35122,23 14 Kasas, 28156 15 Miiddessir, 7411,2
1 2

m be at

~~f'ne ve rsaruz

89

ancak sizin gibi bir insamm. Bana ilalunizm bir tek ilah oldugu vahyolunuyor.t'", "O, seni yetim bulup banndirmadr mi? ~a~u'mtl? bulup da yol gostermedi mi? Fakir iken seni en zengin etmedi mi?,,2 Tevhid, tesbih ile tenzih arasmda, yani hakiki sifatlar He menfi (selbi) sifatlarm isbati seklinde oldugu gibi, -"O'nun benzeri hicbir sey yoktur. 0, isiten ve gorendir.t" - en yuce insani makam olan makam-i mahmud da nefy ile isbat arasinda, yani fena ile beka makami arasindadir. "Emrolundugun gibi dosdogru OU,,4 "Kiblem dogu ile bah arasmdadir.t" "Rabbinden sana vahyedilene Hibi 01. O'ndan baska ilah yoktur. Musriklerden de yiiz cevir.?" Ve yine Tevhid, zorunluluk ve ihtiyar arasindaki oldugu gibi, -"Sana gelen iyilik Allah'tandir. Basina gelen kotuluk ise kendi nefsindendir.v-mukemmel eylem ve mukemmel ahlak da ifrat ile tefrit arasmdadir, Aym sekilde dosdogru yol ve dosdogru din de iki Uy nokta arasmdadir, "Ibrahim, ne yahudi, ne de hristiyan idi; fakat 0, Allah') bir taniyan dosdogru bir mllsliiman idi; musriklerden de degildi.?" Zirfi butun mukemmellikler, goklerde ve yer yuzunde mevcut olan adaletten ve duzenden kaynaklanmaktadtr. "~uphesiz bu benim dosdogru yolumdur, ona uyun . . :JkJnmamz Q
,10

iatmda b1
iIi iIi

t;iinku

in ilki atmm, varhk hatta m_~.w~ bizatihi ilmin kendisidir, baska bir sey degil, Varhk mertebelerine inis silsileleri ise ancak, duzenli bir sekilde kat kat bulunan idraklerdir. Mukemmellik yonunden en onde olmak ancak Him icin gecerlidir, Bu silsileler, ilk ve sonu, baslangic ve sonueu bir arada bulunduran bir olusa ulastig; zaman, bu olusun yukselme ve ilerlemenin kaynagi olmasi ve kendisinin olusumu ve ilerlemesinin ise birineinin aksine olmasi gerekir, Gel'yek zati teeelliden ve onun unsurlar alemine inisinden soma, tenezznl mertebelerinde son olan seyde ilk olarak taayyiin eder. Bu son mertebe ise yeryiizii ve nutfedir.

1 2

Fussilet, 41/6

DuM, 93/6-8 3 Sura, 42/11

Hud, 111112 Tirrnizi, Mevakit, 139/35; Nesai, SlYaIn/43; ibn. Mace, ikame/56 6 En'am, 6/106 7 NL'Sa, 4/79 8 Ali Imran, 3/67
4 5 9
10'

En'am, 6/153 . . Ism, 17/9

90

Daha soma bir takim evrim ve gelismelerden sonra et ve kemik seklinde taayyun cdcr. Parcalann aynlip organlann tamamlanmasmdan soma ise, ilim ve idraklerin kaynagi olan hayat sifati ortaya cikar. Soma kuvvet ve kudret, soma irade ve daha soma da iyiyi kotuden ayiran temyiz gUcii ortaya cikar, Biitiin bunlardan soma ise faydah olarn isteyip zararh olandan kacma istegi ve mukellefiyetin dayanagi olan ve "muktesep akil' diye isimlendirilen akil gucn ortaya cikar,

e. Rna:
Taayyunun, kendisinden kaynaklandigi ve kendisi uzerinde devam ettigi asla dogru ytikseltilmesi esnasmda da durum tersine doner, Yani ilk once, kazamlan fiiller uzerinde cesitli gruplara ayrilan mecazi irade ortadan kalkar ve insan gercek iradede yok olarak, iradenin ziddi olan ve Allali'm en bllyiik kapisr olan nza sifatr iIe sifatlamr. "Allah'rn nzasi ise hepsinden buyuktur" \ "Allah ve Resulu bir ise hukum verdigi zaman, inannus bir kadin ve erkege, 0 i~i kendi isteklerine gore secme hakki yoktur.t" Riza, Haktan gel en manalar (varid) karsismda ruhun sukfineti, kalbin bu mfinalann hukumlerine karst gonul huzuru icinde olmasi ve kaza basa geldigi zaman insamn onu sukfmet icinde kabul etmesidir. Kazaya razr olma vaciptir, Eflatun bu nl~n ise tra da
(,!

1'~

A]

de her
tmhr,

h<1
.H ha

ddugu

olan kudret, serbest olan mutlak kudret icerisinde yok olup, tevekkul sifanyla sifatlamr, "Eger inananlardan iseniz sadece Allah'a tevekkul edin.,,3 Tevekkul, A11ah'la beraber baska hicbir nzik veren gormemektir. Aynca tevekkul, bUtiin sebeplerin terk edilmesi degil, bilakis sebepleri gormeyip asil butun sebeplerin sahibini gormektir. Tevekkul eden kimse, hicbir seye sahip olmayan ve hicbir seyin de kendisine sahip olamadigi kimsecIir. Tevekkul eden kimse bizzat tevekkulu de yok sayar, tevekkul ise sebepleri gormeyi, sebepleri yaratani gormek suretiyle yok sayar. g. Teslimiyet: Kudretin mutlak kudret icindc kaybolmasmdan sonra, cuzi ilim kulli ilim icerisinde yok olur ve teslimiyet sifatryla sifatlamr. "Ey mu'rninler! Siz de ona salat cdin ve tam bir teslimiyetle selam verin.?" Her kime ilim yol gosterirse, 0 ilimle bilinen seylerden aynhr. Her kime de hakikat yol gosterirse goniil rahathgi ve sikinn (kabz ve bast) arasmda zamanm gerektirdigi hukum altmdadir ve butun bunlarla
Tevbe, Ahzap, 3 Maide, 4 Ahzap,
1 2

9/72 33/36

5/23
33/56

91

haktan uzaklasrr, Ve her kime de Hak yol gostcrirse, butun haIler ve hukumler O'ndan oldugu icin asia O'ndan aynlmaz. 0, her yerde hazirdir. Her hangi bir durum O'nu diger durumlardan ahkoyamaz, Allah'a uzanan manevi yola giren kimse (Salik), birinci durumda, yani nza durumunda isteyen (talib), ikinei durumda, tevekkul durumunda daha cok arzulayan (ragib), U«UneU durumda ise, ister gizli ister acik olsun butun her seyden kacan (zahib) kimse olur. "Hayir; Rabbine andolsun ki aralannda cikan anlasmazhk hususunda seni hakem kihp soma da verdigin hnkumden iclerinde hicbir sikmti duymaksizm onu tam manasryla kabullenmedikce iman etmis olamazlar,"! Salik, gizli ve acik srfatlanndan siyrrldrktan soma, yokluga ait taayytm ve hayali varlik, gercek taayyun ve gercek varhkta yok olur. "Muhakkak sen de oleceksin, onlar da olecekler'" "Zira her ilim sahibinin ustunde daha iyi bilen birisi vardlr.,,3 Hakikat hakkin sundugu seydir. Hakikat, Allah'm krsimdir: Mutlak mutlak varhgmm birligini musahede etmektir. Bu ise iki

beraber birligin musahedesi, Bunlardan

ec

yok Ian bir


III

v.
"]
aJ
~l' -

rdirlar, i<; soz zlasma

Allah d., attl.,,5 Sifatlarda sonsuzlasma; "Ona katnmzdan bir Him ogretmi§tik,,6, -om iken kendisini dirilttigimiz ve kendisine insanlar arasmda ynruyebilecegi bir l§lk 7 verdigimiz kimse karanliklar icinde kaltp ondan Illy cikmayan kimse gibi olur mu?,, Zatta sonsuzlasma: "Ben her kimi oldurursem onun diyeti bana aittir. Ey kulum! Bana itaat et. Benim bir benzerim olmadigi halde seni benim benzerim gibi yapayim. Bu sebeple de kendisini hicbir cehaletin takip edemeyecegi bir ilimle bilen, kendisinde hicbir acziyetin bulunmadigi bir kudretle kudret sahibi ve her hangi bir zorlamaya maruz kalmayan bir irade sahibi olursun, "Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz'" Ve kendisinde hicbir tenakuz bulunmayacak bir sekilde isiten, goren ve konusan olursun.?" "Kulum bana nafile ibadetlerle yaklasmaya devam eder. Sonunda ben onu severim. Ben onu sevdigim zaman da onun kulagi, gozii, eli ve
Nisa, 4/65 Zumer, 39/30 3 Yusuf, 12176 4 Nisa, 4178 5 Enfal, 8/17 6 Kehf, 18165 7 En'am, 6/122
1 2 8 9

Ins an, 76/30


Kaynagi bulunamadi.

92

ayagJ olurum." 1 Bu makam, sonun baslangica UJcl~IP, baslangicm bizatihi sonuca donusmesiyle, Muhammedi Makarn da son bulur, "De ki: "Benim namazim, ibadetim, hayanm ve olumnm hep alemlerin Rabb'r olan Allah iyindir.,,2 Fenf ve beka ancak tecelli He olur. Tecelli ise dort kisundir: Zat, sifat, fiil ve eser yonunden

tecelli,

Hayattan once olum kaygr vericidir. OIUmdcn soma hayat ise hayret vericidir. Her kimi olum diriltirse, olii oldugu halde hayati devam eder. Ve her kimi de hayat oldururse diri oldugu halde olum hali devam eder. "Onlar ()]Uolup did degildirler ve ne zaman diriltileceklerinin de farkmda degiller."? Her kimi gaflet oldUrUrse asla havat bulamaz. Ve her kimi de Allah'! anma oldururse asIa olmez. Iradi olarak 01 ki tal;i olarak yasayasm. "Olmeden once {)1uniiz.,,4 Her kim Hakk ile fani olursa, Hak onu kendi yoklugu makamina ulasnnr, 0 da Hakk'm iradesine gore hareket eder. Ve her kimi de Hakk fani kilarsa, iradesine uygun olmasindan dolayi Hakkin iradesi onu hareket ertirir,
t:

Cent' ve Fark:
murid

V<'

h,
ar

JU!

ialinin bir

§a
ir.

bi
or

aymr, lminin O'nun ika ise kmda, birlik

Cern', mahlukat olmaksizm sadece Hakk'm musahedesidir, Tefrika ise Hakk olmaksizm mahlukatm musahedesidir. Cern 'ul-Cem' ise, bUtiin rnahlukatm Hak ile var oldugunun, Hakk'm mahlukata tecelli euiginin musahedesidir, Hakk zahirdir ve zan ile mahlukata tecelli etmistir, Bu tecelli meydana geldigi zaman, manevi yola giren kirnse sonsuz bir sekilde Hakk'ta manevi yolculuguna devam eder (seyr fi'llah), Tevhid, suret olmaksizm ismin ispat edilmesidir, marifet ise hakikatin unutulmasidir. "Bunlar, sizin ve atalarnuzm taktigr isimlerden baska bir sey degildir.,,5 Allah'tan tekrar Allaha ka~l~ tevhiddir. Allah'la beraber kayl~ sirk, Allah'tan baskasma kacis ise kufurdur. Allah'tan Allah'a, Allah ile beraber ve Allah'ta kacis ise hakikate ermedir. Hakk'm kendi hakikatine muvafakati sirk, isin hakikatine muvafakati ise tevhiddir, Tevhid, Allali'ta bntun nispetlerin yak
Buhari Rikak!38 En'arn: 6/162 3 Nah.l" 16/21 4 Ibn. Hacer sabit degil, Kari ise, sufilerin sozlerindendir demistir. Acluni, age., c. 2.,s. 291
1 2 5

Necm, 53/23

93

You might also like