You are on page 1of 8

Azerbaycan Türklerinin Halk Yaratıcılığı

Ünü binlerce yıl öteden gelen Türk halklarının ruyabilmiştir. Kendi kökeninden, farklı farklı tarihî
zengin bir şifahî yaratıcılık dünyası vardır. Bu adaletsizliklere bağlı olarak ayrı düşen bu halk-
büyük servetin, tarihin çeşitli devir dolaplarında ların hasret dolu söz dünyasında, koptuğu millî
nakısı kaybolanı da, rengi solanı da, söz dizimi bo- birliğe dönmek, ona kavuşmak, onunla kaynaşıp
zulup sırası dağılanı da vardır. Fakat tarihin ayrı karışmak gibi kudretli bir feryat haykırır. Bu fer-
ayrı çağlarında Türklerin kendi vatanlarından, top- yat, asırların azap ve işkencelerinde yoğrulmuş,
raklarından ayrı düşmesi, birbirinden uzak alay- derisi soyulan, duvarlara gerilen, kulağı kesilen,
lara, diyarlara serpilmesi, kardeş millet ve halk- gözü çıkarılan, sürgünlere yollanan, Tebriz'de, Er-
ların sınırlarına dikenli teller konulması bu büyük debü'de, Kıbrıs'ta, Karabağ'da, Kerkük'te kanı su
ırmağın mazmun zenginliği ve mana güzelliğini yerine akıtılan, son ölüm ayağında Allah'ı yardıma
bozamamıştır. Umum Türk kaynağından gı- çağıran mutsuzların feryadıdır.
dalanan, büyük bir ırmağın kolları gibi dünyaya Türk halklarının folklorunda bir yenilmezlik,
dağılmış, ama yine de kendi kökü üstünde fi- kıvanç da çağlamaktadır. Kendi dününü, geçmişini
lizlenmiş Türk halklarının folklorunda millî ben- söze çeviren, nağmeyi, manilere koşup dilinde-
liğe mahsus bütün ana renkler, millî, bediî nakışlar dudağmda ezber eden bu halkların özgürlüğe ka-
ve şekiller korunup saklanmıştır. vuşmalarına imanı hudutsuzdur.
Türk halklarının erken dönem millî kimliğinin iyimser mazmunu, Türk dünyasının büyük
korunup saklanması, diğer bütün manevi de- hakikatlerini tam olarak yansıtması, ulu bir halkın
ğerlerinden çok, bu halkların folkloruyla mümkün zengin kültürünü bütünüyle aksettirmesi ve dünya
olmuştur. Şifahî yaratıcılık tüm devirlerin meşhur halkları kültürü içerisindeki yetkinliğiyle Azeri
talan ve istilalarına, baskı ve ıstıraplarına göğüs Türklerinin folkloru, daha bir dikkat çekicidir.
germiş, millî özgünlüğü korumuş, zamanın bütün
Azeri Türklerinin, kültürlerinin diğer dal-
gel-gitlerine dayanarak Türk'e has ahlâk ve dav-
larına da ayrıntılı olarak giren şifahi yaratıcılığında
ranışı, örf ve gelenekleri, âyin ve inançları koruyup
halkın erken dönem inançları, avcılık, çiftçilik, hay-
saklamıştır. Halk yaratıcılığı aynı zamanda çeşitli
devirlerin zülüm ve işkencesini, hasret ve özlemini vancılık hayatıyla ilgili mitolojik mahiyetteki ve
içinde yaşatmış, eski ırmağından ayrı düşse bile reel tasavvurları, yas, düğün ve tabiat merasimleri,
kendisinin başlıca manevi varlığını, bütünlüğünü, ayin ve ibadetleri daha detaylı ve eksiksiz bir şe-
azamet ve kudretim, hikmet ve yenilmezliğini ko- kilde günümüze ulaşmıştır. Genel olarak Azeri
Türklerinin folkloru, Türk yaşam ve inanç dün-
182
: TÜRK EDEBİYATLARI -.

yasını, bu halkın mit, efsane ve rivayetlerini, çeşitli kendi iradesine tabi tutmak ister:
masallarını, destan yaratıcılığını kusursuz bir şe-
kilde yansıtmaktadır. Erken dönem emek ha- Duman qaç- qaç,
yatından, sayacı, ekinci nağmelerinden itibaren Rübendüvü aç, aç...
günlük meşguliyetin başka alanlarına bağlı olarak Küreğini dağlaram
ortaya çıkan balıkçı, hanacı, sağım, ipekçi, cehreci Qaysağma yağ çekerem
(iğci) nağmeleri millî yaşantıyı en ince detaylarıyla Yağlaram,
yansıtır, onları zevke hitabeden estetik şekiller ha- Duman qaç, qaç,
linde belleklere işler. Nağmelerde yaşayan bu Rübendüvü aç, aç...
büyük hayat tarzı, bize ulu ecdadımızın dününü
anlatır, bizi eski çağlara döndürür, onların ahlak ve İnsanlar doğada kendisini çevreleyen tüm can-
birlikte yaşama kurallarını bize tekrar tekrar ha- lılar gibi tabiat olaylarını da cezalandırmakla veya
tırlatır. Bu bakımdan Azeri Türklerinin merasim korkutmak yoluyla onları kendisine tabi tu-
nağmeleri daha ilginçtir. Bu nağmeler mevsim ve tabileceğine inanırdı.
merasim nağmeleri olarak ikiye ayrılır. Daha eski Mevsim nağmeleri içerisinde kışın çıkması,
dönemlerin idrak ve düşüncesini yansıtan da mev- ilkbaharın gelmesi ayrı ayrı emek mevsimlerinin
sim nağmeleridir. başlaması, mevsimlerin değişmesi ile ilgili nağ-
Mevsim nağmelerinin eski örnekleri doğal meler geniş yer tutar. Bu metinler içerisinde Martın
olaylara ve inançlara bağlı olarak ortaya çıkmıştır. çıkması ile ilgili olarak iyimser bir ruh hali aşılayan
Yağmurun yağması, güneşin çıkması, rüzgarın es- metinler çoğunluk teşkil eder.
mesi, göğün gürültüsü ve genellikle doğanın dört Mevsim merasimlerinin ikinci grubu olarak
önemli unsuru ateş, su, yel ve toprakla ilgili nağ- kabul edilen, mevsimlerin değişmesini ve yeni
melerde çok daha eski bir dünya görüşü yan- emek mevsiminin başlamasını vasfeden nağmeler
sıtılmıştır. Bu nağmelerde insanların astrolojik dü- de vardır. Türk aşiretleri içerisinde hâlâ eski çağ-
şünceleri, animist bakış açıları aksettirilir, kimi lardaki gibi yılın iki mevsimine, yeni emek mev-
hallerde güneş, insan gibi simgelenir, insanlar siminin başlaması ve hasat mevsiminin sona er-
hatta kendisini yardıma çağırırlar: mesine bağlı şölenler, merasimler geçirilmektedir.
Her iki merasimde, mevsimin niteliklerine bağlı
Gün çıx, gün çıx nağmeler okunmakta, âyinler yapılmaktadır. Zaten
Keher atı min çıx mevsim merasimleri ile ilgili nağmelerin ortaya
Keçel qızı qoy evde çıkması insanın emek hayatına bağlı olmuş, zaman
Saçlı qızı götür çıx zaman yeni yeni inançlar, görüşler, düşüncelerle
zenginleşmiştir. Bu nağmelerde takvimler, yılın,
Küçük bir metinde insanın güneşle manalı bir aym, mevsimlerin değişmeleri ile ilgili düşünceler
karşılaşmasını görüyoruz. Burada insana yardım de bu arada ifade edilmiştir. Ulu ecdadımızın
edecek olan güneş arka plandadır. Ona müracaat emek mevsimine girilmesi, ilkbaharın gelişi, top-
eden insandır. İnsanın, güneşin yardımına ihtiyacı rağın ısınması ve yeni ürün yılının başlamasıyla il-
vardır. Çağırdığı anda insanın yardımına koş- gili tasavvurları sonradan Nevruz merasimi et-
madığında ümit kaybedilmiyor, "Gün getdi su iç- rafında bir bütünlük oluşturmuştur.
meye, özüne qızıllı don biçmeye" diyen insan, gü- Bu nağmelerin büyük bir kısmı, Türk top-
neşin geleceğine büyük inanç besliyor: luluklarının erken dönem hayatında önemli yer
tutan geçim sahalarıyla ilgiliydi. Bunlar içerisinde
Gün özünü yetirecek ekinci ve koyuncu nağmeleri çok daha dikkat çe-
Qarı yerden götürecek kicidir.
Keçel qızı aparacaq Eski Türk toplulukları arasında yerleşik ha-
Saçlı qızı getirecek. yata geçen, çiftçiliği kendileri için başlıca geçim
kaynağı olarak seçen toplulukların ekin nağ-
Zaten bu inanç da inşam arzusuna ka- melerinin en arkaik parçalarından günümüze
vuşturur. Mevsim nağmeleri içerisinde dumana, kadar gelenleri vardır:
yağmura hitaben, onları insan şeklinde düşünen ve Huş, ho,
insanın onlara müracaatını ifade eden nağme me- Huş, ho,
tinleri de vardır. "Duman, qaç, qaç" nağmesinde A
' la kelim
insanın dumana hitabesi ilgi çekicidir. Burada da Huş, ho
duman insan kimliğinde tasavvur edilir. İnsan onu Çara kelim
183
= AZERBAYCAN EDEBİYATI -.

Huş, ho Millî hafızaya "sayğaç" veya "çoban sa-


Toxumum govut oldu naması" adıyla yerleşmiş bu sayma şekli, Türk et-
Torpağım ovut oldu noslarınm eski saymalarından kabul edilir. Azeri
Huş, ho, ho Türklerinin sözlü şiirinde, asırlardan bu yana av-
Hu, ho, ho... cılık, ipekçilik, halıcılık meslekleriyle ilgili nağ-
meler de yaşamıştır. Bunlar da, muhtelif yaşama
Zaman şiir tefekkürünün sınırlarını ge- tarzlarının küçük ayrıntıları, mesleğin ritmine
nişlettikçe, türkülerin daha ölçülü, yedi hece ka- uygun bir şiiriyete bürünerek, dillerde "züm-
lıplı şekilleri ortaya çıktı. Ekincilik hayatı, bu ha- züme"ye, nağmeye dönüşmüş, büyülü söz ha-
yatın en zarif görüntüleri, ekinci ahlak ve kültürü, zinesini oluşturmuşlardır. Bu küçük ölçekli, az he-
bu türkülerde kendisini bütün yönleriyle ak- celi kalıpların sihri henüz açılmamıştır. Lakin bu
settirebildi. Ekincinin emeğine saygı, bu işin ağır henüz açılmamış goncada tatlı bir hüzün, bir
ve zahmetli yönü, ekincinin boyunduruk arkadaşı huzur, aynı zamanda ağır hayat şartlarından kay-
"Ala kel"e (çift süren öküze taktığı isim) beslenen naklanan dertli bir ifade var:
sevgi, ekinci nağmelerinin başlıca gayesini teşkil
etmektedir. Asam gül,
Basma gül,
Kotanım daşdan geler, Gülü xmalı
Döner o başdan geler, Döşü minalı
Hodaqcmm süfresi, Ezel barmaqdan
Gene o başdan geler. Güzel barmaqdan
Ala kelim, naz-naz, Üzül xanama
Qara kelim, naz-naz. Düzül xanama.

Ekinci (çiftçi) nağmeleri, halk arasında "ho- Halı dokuyan Türk güzelinin "zümzüme"siyle
lavar" adıyla da tanınır. Holavarlarm "Allah'ı ça- doğan şu nağmedeki zarafetle beraber, hasret ve
ğırma" nağmeleri olduğu yönündeki mülahazalar, dertli hava da insanı düşündürmektedir. Yahut:
günümüzde oldukça ilginç bulunmaktadır. Bu
nağmelerde, toprağı ekip üretmek isteği, insan gü- Nenem nenem
cünün terennümü başlıca motif olduğu, insanın bu Seni sağan
nağmeleri, toprağı ona tabi kılan yüce Tanrı'nın şe- Menem, menem...
refine söylediği düşünülmektedir. Küpelerim
Aynı hali, koyunculuk mesleğiyle geçimini Dolsun yağla
sağlayan toplulukların ifade ettiği "sayacı" nağ- Balalarımı
melerinde de görmek mümkündür. Sayacı nağ- Buyazsaxla
meleri, eski çağların koyunculuk mesleğine dayalı
hayatını bütün güzelliğiyle yansıtır. Türk top- zümzümesiyle inek sağan sağıcı ananın arzusu ne
lulukları içerisindeki koyun-kuzu sevgisi, bu hay- kadar tesirli ve insanı içten kavrayıcıdır. Ana, her
vanların en değerli servet olarak kabul edilmeleri zaman sağdığı, nazmı çektiği ve ninesi saydığı ine-
ve koyunculuk inanç ve merasimleri dünyası, söz ğinden, sütünü, yağını ondan esirgememesini, böy-
konusu nağmelerde günümüze kadar yaşatılmıştır. lece zojr günleri atlatmayı ve ailesini yaza, çı-
Eski Türk inançlarına göre koyun-kuzu sa- karmayı dilemektedir.
yılmazdı. Saymak, çobana uğursuzluk getirirdi. Azeri Türklerinin inekçilik, balıkçılık ve başka
Sürüler çoğalıp artmazdı. Eski sayacılar bu itikada geçim sahalarıyla ilgili nağmeleri de bu tür küçük
bağlı kalarak, kendi sürülerinin hesabını şöyle tu- ayrıntılar yönünden zengindir. Bu nağmelerin
tarlardı: mevsimlerle bağlı olarak ortaya çıkanları bu-
lunduğu gibi, doğrudan çalışma alanları ve geçim
Ala kere tayın gördüm, faaliyetleriyle ilgili olanları da vardır. Bunlarm bir
Sarı kere tayın görmek gerek. kolu da hüzün, keder ve hasret duygularını te-
Çara küre tayın gördüm, rennüm eden ağıtlardır. "Çarkı dönmüş feleğin
Qumral şişek, taym görmek zulmü"nden feryad eden ananın hüznü ne kadar
Qara küre taym gördüm, ağır olsa da, o derdini ili-obasıyla paylaşarak teselli
Qumral kere taym görmek gerek. bulur:
184
; TÜRK EDEBİYATLARI -.

...... bextikem Düğün nağmeleri içerisinde "Şirni, xonça ve


Bağbanım yox, bağ tikem nişantax di" (tatlı, yemiş ve takı), "Xına ve ge-
Men f eleye neyledim linaparma" (kına ve gelin götürme), nağmeleriyle,
Felek mene baxdı kem. gelin, damat ve kaynanayı öven nağmeler oldukça
veya: yaygındır. Bu nağmelerde, Azeri Türklerinin
Quşum qaçdı tülekden düğün merasimlerinin bütün ayrıntılarını görmek
Qolum sındı bilekden mümkündür. Çoğu halde her biri bir gelenek ve
Gör başıma ne geldi kuralla ilgili olan nağmeler gelin tarafından oku-
Çerxi dönmüş felekden. nurdu.
'id Merasim nağmeleri etnik özellikler taşır. Es- Azeri Türklerinin "yar-yar" redifli nağmeleri,
tetik yönden tertipli ve sistemlidir. Her birinin ken- diğer Türk halkları arasında da en geniş ya-
dine mahsus bir devranı, bir dizilişi vardır. Dün yılanıdır. Bu nağmelerde nişanlı kızın his, heyecan
ağıt söyleyen Türk anası, Türk kadını, Türk güzeli ve duyguları, hasret ve ızdırabı, daha zengin şiirsel
için, hüzünle sevinç, kederle sevgi birbirine son de- levhalarla aksettirilmiştir. Aynı zamanda bunlar,
rece yakın ve birbirleriyle armonik bir bütünlük ar- poetik sistem itibariyle, arkaik biçimleri muhafaza
zeden duygulardır. Dün hasretle nağme okuyan, ederler. Tekrarlar, ses ve söz komplekslerinin ritmi
bu gün neşeli bir oyun havasının kendine mahsus bu nağmelerin dayandığı asıl unsurlardır:
ritmi ve ahengiyle akıp hayata karışabilir.
Qızılgülün destesiyem, yar-yar,
Men âşiqem ay meler Bacıların bestesiyem, yar-yar.
can gülüm, can, can
Bulud altdan ay meler, yahut:
can gülüm, can can.
Deryada bir gül bitib Geldi oğlan adamı, yar-yar, Anam
can gülüm, can, can, sındır badamı, yar-yar.
Su deyiben ay meler
can gülüm, can, can. Düğün nağmelerinin büyük bir kısmını oyun
havaları teşkil eder. Eski Türk merasimlerinde
Merasim nağmeleri içerisinde, düğün nağ- raks, musikî ve söz üçlüsü, güçlü ritm ve merasim
meleri önemli bir yer tutar ve çok daha ilgi çe- şenliği temel şablonu oluştururdu. Azerbaycan
kicidir. Bu nağmeler, Azeri Türklerinin sözlü şi- Türklerinin düğün merasimleri de bu değişmez
irinde "adaklı nağmeleri" (nişan nağmeleri) ile şablon üzerine oturmuştur. Müziğin gür sedasıyla
başlar. Gençliğin en yüce, en tatlı duygusu "adak- raks başlar ve buna kızların veya oğlanların ritmik
lı" (nişanlı)ya duyulan saygı, ona verilen yüksek korosu eşlik eder. Kök itibariyle eski toplu mü-
değer ve doğrudan onun adından kaynaklanır. nasebetlerden doğmuş bulunan bu merasim mo-
Bayram merasimlerinin nişanlı kızlarla ilgili deli, arkaik medeniyetler açısından da ka-
bir yönü de vardı. Salıncakta sallanan emmi kız- rakteristik bir özellik arzeder. Azeri Türklerinin bu
ları, dayı kızları, evlerine misafir gelen nişanlı kıza, tür merasim nağmeleri, arkaik medeniyetler kap-
nişanlısının adını söyletinceye kadar nağmeler samında araştırıldığında, batıdaki birçok örneğin,
okurlardı: „, A yellenen, yellenen köken itibariyle Türk merasim modellerinden fay-
Adaxlınm adını de. dalandığı açıkça anlaşılmaktadır. Şüphesiz ki, Türk
-Yaylığı yellenen qız halklarının merasim folkloru materyallerinin, bu
Adaxlmm adını de. istikamette, mukayeseli tipoloji tetkiki ile birçok
-Bura qonaq gelen qız yeni fikir, yeni bakış açıları ortaya konulabilir.
Adaxlmm adını de. Azeri Türklerinin sözlü şiirinde, bu tür arkaik
-Saçları çehrayı qız ayrıntılar, çocuk nağmelerinde veya çocuk folkloru
Adaxlının adını de. örneklerinde daha fazla göze çarpar. Sözlü şiirin
-Gözleri xurmayı qız bu kolu, Azeri Türklerinde oldukça geniş, hatta sı-
Adaxlmm adını de. nırsızdır. "Sınamalar", "Sayğaçlar", "Uşak Tür-
-Qaşları sürmeli qız küleri", "Acıtmalar", "Çaşdırmalar", "Düzgüler"
Adaxlmm adını de. "Tapmacalar", "Uşak nağılları" bu grupta yer alır.
-Üzünü görmeli qız Çocuk folklorunun geniş ve rengarenk alanını
Adaxlınm adını de. nazlamalar, arzulamalar, okşamalar, beslemeler,
laylalar, nenniler, yanıltmaçlar teşkil eder. Bütün
185
= AZERBAYCAN EDEBİYATI

bu nağmelerde, çocuk dünyasının bin bir has- Birinci düzgüde, atın önüne ot, itin önüne et
sasiyeti, arzu ve isteği yansıtılmıştır. koyma gerçeği tekrarlanmış, ikincisindeyse gü-
Çocuk folkloru örneklerinde, bebeğin dün- vercinin müjdeciliği sembolize edilmiştir. Düz-
yaya gelmesinden itibaren, onun ilk bebeklik çağı, gülerde mutlaka bir mana mantığı aramak ge-
beş-altı aylık hali, bir-üç-beş yaş dönemlerindeki rekmez. Onlar sadece güzel hitabet ve konuşma
hayatı aksettirilir. melekesi kazandırmaya, bu arada çocukları eğ-
Şayet ninnilerde çocuğun körpelik dönemi; lendirmeye hizmet ederler. Çocuk folkloru ör-
nekleri içerisinde acıtmalar da ilgi çekicidir. Bun-
Layla deyim yatasan lara "çırmatma", "açıklandırma" da denilir. Çok
Qızıl güle batasan farklı merasimlerde, düğünlerde okunur:
Qızıl gülün içinde
Şirin yuxu tapasan Ay tağı dim-dim duraz
Gülüm laylay a laylay Gel bizi güldür biraz
Balam laylay a laylay. Boynunu ey saz kimi
Bir cikke çek qaz kimi
diye anlatılmışsa, beş-altı yaşlarına geldiklerinde, Qardaşı kombul tağı
analar çocuklarını okşamalarla avuturlardı: Kellesi dombul tağı
Uzun duraz, beynamaz
Dağda darılar Xeyre sere yaramaz.
Sünbülü sarılar
Ersiz qarılar Sözlü şiirde, sanama ve sayğaçlar gibi ya-
Bu balama qurban. nıltmaç ve çaşdırmalar da yaygındır. Günümüzde,
bu örneklerin birçoğunun çocuklar için yaratıldığı
Çocuk şiirlerinin en yaygın örneklerinden biri kabul edilse de, onların bir kısmı çok daha eski dö-
"düzgüler"dir. Birçok hallerde ulaşılan ritmik şi- nemlerin ürünüdür. Ecdadımız, bu örneklerden
iriyetten dolayı, bu şekle tekerleme de denilir. vaktiyle, güzel konuşmayı, hitabeti öğretmek için
Lakin, şiir söylemekle, çocukta her şeyden evvel faydalanmışlardır. Sonradan, bunların birçoğu, ço-
şiir düzme yeteneğinin geliştirilmesi amaç- cukların hafızalarını geliştirmek maksadıyla milli
landığından, halk arasında bu şiir şekline "düzgü" hafızada korunup saklanmışlardır.
adı verilmiştir. Düzgüler, kendine mahsus bir ifade Halk arasında ürün almayla da ilgili ayrı ayrı
şablonuna sahiptir ve aslında mısralar arasında merasimler geçirilmiş, onlarla alâkalı belleklerde
fazla bir anlam farklılığı yoktur. yaşayan çeşitli nağmeler, âyin ve inançlar gü-
nümüze kadar ulaşmıştır.
Çaparımı çapdırdım, Merasim nağmelerinin büyük bir kısmı halkın
Kündesini yapdırdım günlük hayatı ve çeşitli merasimleri ile ilgili olarak
Etini ite atdım, ortaya çıkmıştır. Bunlar içerisinde düğün, yas,
Otunu ata atdım doğum, ad koyma, ruhları yadetme vs. ile ilgili me-
Ot yerini otdatdım rasimler özel bir yer tutar. Doğum, eski dünyanın
El-qolunu çatdatdım en büyük merasimlerinden birinin konusudur.
El-el epelek Elden çıxdı kepenek. Keza ad koyma merasimleri de şölenle geçirilmiş,
bununla ilgili pek çok nağme üre|ilmiştir. Maişet
yahut: merasimlerinin halk içinde en geniş yayılanı
düğün olmuştur. Kız seçmeden başlayarak gelin
A teşti-teşti, teşdi götürmeye kadarki aşamada halk, çeşitli nağmeler
Atım gilanı geçti yaratmış, bu nağmeler düğün merasimini ha-
İki xoruz dalaşdı, fızalarda korunan en coşkulu halk me-
Biri qana bulaşdı. rasimlerinden biri olarak unutulmaz kılmıştır.
Qan keçdi çaya düşdü Maişet merasimleri içerisinde yas nağmeleri,
Çaydan göyerçin uşdu. ağıtlar, mersiyeler, hüzün nağmeleri de özel bir yer
Göyerçin ala baxda tutar.
Yuvası qelbi taxta Azeri Türklerinin sözlü şiiri Türk menşeini
Görüm onu kim vursa bütün güzellikleriyle aksettirir. Konunun se-
Qan qussun laxta-lax vindirici yanı, sözlü kültürün ve tefekkürün baş-
langıç döneminin ürünü olan şiir örneklerinin yok
186
TÜRK EDEBİYATLARI ■.

olup gitmeyişi, hafızalarda saklanarak günümüze ve son olarak adı geçen örnek dönemlere, yani
gelip çatmasıdır. Bu söz hazinesi, Türk'ün ilk or- kendine dönüş Azeri Türklerinin destan ya-
taya çıkışını, bütün bir geçmişini, sanatının baş- ratıcılığında da işlenmiş hususlardır. Şunu söy-
langıç noktasını ihtiva etmesi açısından, Türk dün- lemek gerekir ki, millî destancılığın kahramanlık-
yası için kutsal olduğu gibi, paha biçilmez bir aşk ve geleneksel süjeler temelinde ortaya konmuş
değere sahiptir. Bir annenin ilk çocuğuna olan düş- destan tipleri vardır. Her üç tip destan örneği
künlüğü gibi, millet de ilk varoluşunun ifadesi Oğuz kahramanlık destanları geleneği içerisinde
olan bu sözlü sanatı tekrar tekrar irdelemeli, di- ortaya çıkmışlardır. Bu örnekleri, umum Türk des-
linden düşürmemeli, taştan, topraktan, kaya ki- tan yaratıcılığı çerçevesinde düşünmek, onların
tabelerinden, yaşlı hafızalardan, nereden bulup varlığını yalnız Oğuz yaratıcılığı ile sı-
tesbit ederse yazıya almalı, gelecek nesillere ar- nırlandırmamak gerekir. Örneğin, bu abidelerin en
mağan etmelidir. büyüğü sayılan "Kitab-ı Dede Korkuf'u umum-
Azeri Türklerinin merasim folkloru geniş ve türk kültürü zemininin dışmda araştırmak im-
çok janrlıdır. Onlarda en eski ataların inançları, kansızdır. "Dedem Korkut" kitabında büyük ib-
ahlâk ve davranma kuralları, erken dönem dü- retamizlikler vardır. Ne yazık ki, bunlar
şünce ve görüşleri tam olarak yansıtılabilmiştir. Bu folklorculuk bakımından araştırılmamıştır. Burada
açıdan alkışlar, kargışlar, inançlar, fallar, antlar, bütün Türk toplulukları için hayatî önemde tav-
dualar, teselliler, baş sağlıkları, türkeçareler (ot siyeler, Türklerin parçalanmasına neden olan sap-
veya afsunla tedavi etme), öğütler, yü- maların eleştirisi, ve genellikle bugün için bile vaz-
reğedammalar, gözegörünmeler vs. ayrıca öğ- geçilmez olan çeşitli modeller, formüller vardır. Bu
renilmelidir. Tüm öteki Türk halklarının şifahî ya- yüzden de kendine dönüşün en önemli şart-
ratıcılığında olduğu gibi Azeri Türklerinin larından biri, bu modellerin günümüze mahsus
folklorunda da efsane, rivayet, mit, fıkra özel bir açıklamalarının yapılmasıdır. "Kitab-ı Dede Kor-
yer tutar. Azerbaycan mitleri yeni olarak öğ- kut" ta bir asrın, bir devrin dünya görüşü değil, bir
renilmeye başlanılmıştır. Halk için Oğuz dünya gö- milletin tarihî gelişiminin birçok devir ve aşa-
rüşü, Zerdüştlük ve Müslüman kültürü kay- malarının Türk düşüncesindeki yorumu yan-
naklarına bağlı mitler yaşamaktadır. Bunlar şifahî sıtılmıştır. Bu yorumun bir bölümü Tepegözle il-
yaratıcılığın erken devirlerinin özelliklerinin öğ- giliyse başka bir bölümü Duha Koca oğlu Deli
renilmesi, araştırılması için son derece önemlidir. Domrul fenomeniyle ifade edilmiştir. "Dede Kor-
Efsanelerde, çeşitli devirlerin ilk ta- kut" kitabı, buradaki süje ve motiflerin Türk halk-
savvurlarından itibaren tarihimiz, kültürümüz, ları, onların tarihsel kaderi, gelenek ve görenekleri,
Azerbaycan halkının tarihî kaderi ile ilgili birçok dünya görüşü ve folklor değerleriyle alâkası ba-
önemli merhalenin aydınlatılması için gerekli, zen- kımından hâlâ açıklanmamış bir kitaptır.
gin estetik malzeme vardır. Rivayetlerdeki ib- Azeri Türklerinin millî kimliğine damgasını
retamizlik, fıkralardaki gülüş Azeri Türklerinin vuran ikinci büyük eser "Köroğlu"dur. Tarihî ha-
folklorunun mesaj ve muhtevasının değerini art- kikatlerin kavşağında ortaya çıktığı yönünde
tırır, onun beşeri önemini doğru anlamamıza yar- umumî bir kanaatin olması, bu destanın, hiç de ta-
dım eder. İster Behlûl Danende, ister Molla Nas- rihin estetik gerçekliğe çevrilmiş ifadesi olarak ya-
reddin, isterse de bölgesel nitelikli Karabağ, Seki ratıldığının kesin delili olamaz. "Köroğlu" ile ilgili
fıkralarında bizi millîliğe, kendine dönüşe, halk ha- olarak belki geçen on yıllarda son sözün söy-
yatının derin katlarından gelen gerçekliklerle kar- lendiğini zannedenler vardır. Ama bugün böyle bir
şılaşmaya çağırır. Aynı durum masallarda da mev- sonucu kesin olarak iddia etmek yanlış olacaktır.
cuttur. Azeri Türklerinin masallarında, bu halkm Çünkü "Köroğlu"nun gerek Azerbaycan'da, ge-
totemist tasavvurlarından başlayarak sözün sihirli rekse Türkiye'de, hâlâ karşılaştırmalı araştırmaları
gücüne kadar insan kemalinin kullanılması ön yapılmamış varyantları mevcuttur. Çeşitli de-
plandadır. İnsan bütün kara kuvvetleri yener. Hak- virlerde yazıya alınan bu varyantlarda ortaya ko-
kın, adaletin sesi, masallarda açık bir şekilde işi- nulması ve bir araya getirilerek incelenmesi ge-
tilir. Tüm insanlar hayırlı işlere, iyiliğe davet edilir. reken pek çok sorunlar bulunmaktadır. Türk dilli
Bu da insanın hayat karşısındaki iyimser mev- halklar içerisinde yayılan başka varyantlarm da ya-
kisinin formüle edilmesine, onun manevî-ahlakî yımlanıp sona erdiğini, araştırıldığını söylemek
dünya görüşünün dar kalıplardan çıkmasına yar- tabii imkânsızdır. Aynı zamanda, son yetmiş yıllık
dımcı olur. araştırmalarda pantürkizm ve panislamizm kor-
Türk halklarının tarihî birliği ile ilgili örnekler kusundan doğan pek çok yanlışlıklar, tahrifler ve
çöküş devreleri ve bu çöküşlerin tarihsel sonuçları önyargılı yaklaşımlar vardır. Hatta bu yaklaşım bi-
187
: AZERBAYCAN EDEBİYATI:

çimi varyantların yayına hazırlanmasında da etkili Kopuz saza, ozan âşığa selef olur. Destancılık re-
olmuştur. Üstelik tüm mevcut varyantların tam ya- pertuarının mazmunu kahramanlık ve yiğitliğin
zıya alındığını söylemek de mümkün değildir. Son vasfmdan aşkın terennümüne yönelik. Erken orta'
on yıl içinde yazıya alman Derbent varyantı bu asırların başlarında Azeri Türklerinin aşk des-
gerçekleri bir kez daha tasdik eder. Hâlâ halk ara- tanları ortaya çıkar. Azerbaycan'da gelişen güçlü
sında âşıkların repertuarında kalmış Köroğlu ma- âşık okulları, âşık sanatının yeni tarihî yükselişine,
salları ve destanları vardır. Onların da yazıya alın- gelişmesine neden oldu. Bir taraftan âşık şiirinin
ması gerekir. çeşitli şekilleri geliştirildi, öte yandan millî des-
Derbent varyantı millî destancılığın birçok ta- tancılığın yeni tarzı teşekkül etmeye başladı. Türk
leplerinin göz önünde tutulması bakımından halk şiirinin XIII. yüzyıl şahlanışı Yunus Emre
önemlidir. Burada kahramanın dünyaya gelişi ve adıyla zirveye çıktı. O, kendisinden önceki âşık
ölümü, Allah'a imanı, çocuğu olmaması ve bu- okullarını yeni bir mecraya yöneltti. Bu diriliş
nunla ilgili birçok problem ifade ediliyor. Bugün Azeri Türklerinde de âşık sanatının yeniden yük-
Derbent varyantı "Köroğlu" destanınm en kâmil selişinin zeminini hazırladı.
âşık varyantlarından biri olarak dikkati çekiyor. XIII. -XV. yüzyıllarda Azeri Türklerinin aşık
Azerbaycan destan yaratıcılığında kah- sanatmda belirli bir durgunluk görülmektedir. Bu
ramanlık süjelerinin destan haline gelmesi, bu hal- durumdan hareketle, Azerbaycan'da âşık sanatının
kın tarihî kaderi ve içinde bulunduğu toplumsal XVI. asırda ortaya çıktığı iddası ağırlıklı bir ka-
politik durumla doğrudan alâkalıdır. Bu duruma bulse de, unutulmamalıdır ki, XVI. asra kadar
uygun olarak âşıkların repertuarında yeni yeni Yunus Emre ekolü zaten mevcut olmuş, Kurbani'yi
kahramanlık nağmeleri boy göstermiş, halkın yük- ortaya çıkaran âşık ekolü en azından birkaç asır
sek ülküleri uğruna mücadele veren kahramanlar öncesinden gelişim sürecine girmiştir. Eğer böyle
hakkında destanlar aşık repertuarında kendine yer olmasa XVI. asrm destan yaratıcılığında "Kurbani"
edinmiştir. Bilindiği gibi böyle bir tarihî durum destanınm çeşitli varyanttan, aşk destanlarının bu
geçen asrm başlarında Azerbaycan'ın ikiye bö- sanat harikası yoktan var olamazdı. Aşık sanatının
lünmesi, kuzey kısmının Çarlık Rusyası'nm ha- bu tarihî tekamülü için kuşkusuz yüzyıllar gerekti.
kimiyetine geçmesinden sonra doğdu. Çarlık Rus- İster âşık şiirinin, isterse de destancılığın bu par-
yası'nm yürüttüğü millî bağımlılık zulmünün layışı belirli bir edebî zemine dayanmadan müm-
ağırlığı altında Azerbaycan'da asrm ortalarında kün olamazdı. Asırların kargaşası içinde yok olup
köylü ayaklanmaları ortaya çıktı. Bu, tarihe "ka- gitmeyen pek çok sanatkârın asıl hareket noktasmı
çakçılık" harekâtı olarak dahil oldu. Bu harekâtm da XII-XV. yüzyıllarda aramak gerekiyor.
ünlü temsilcileri Molla Nur, Kaçak Kerem, Kaçak "Kitab-ı Dede Korkut" destanlarında gör-
Nebi vb. idi. Halk onlarm yaptığı kahramanlıkları düğümüz motiflerin sonradan yeniden geleneksel
kendi sözlü edebiyatında destanlar haline ge- süjeler olarak destanlaşmasını çoğu zaman "Dede
tirmiştir. "Kaçak Nebi" destanı ise son devir olay- Korkuf'un etkisiyle alâkalı buluyorlar. Fakat millî
larını, son dönemdeki hadiseleri en geniş biçimde destancılığın, çeşitli dönemlerde sık sık yarattığı
aksettirir. Destanın çeşitli varyantları vardır. yeni sujelere müracaat etmesini, herşeyden önce
Yirmi yıldan fazla "kaçakçılık" yapmış Nebi destancılık geleneği ile irtibatlandırmak daha
hakkındaki halk nağmeleri, kendisinin sağlığmda doğru olur. Çünkü Azeri Türklerinin millî des-
bile yaygınlık kazanmıştır. Zaman içinde bu nağ- tancılığı, kendisinin çeşitli devirlerinde yarattığı
meler âşıkların repertuarında önemli yer tutmuş, ayrı ayrı süjeler motifler temelinde yeni destanlar
mazmun ve biçim bakımından cilalanmış, ilden ile, yaratma geleneğini doğurmuştur. Belli bir motifi
obadan obaya yayılmıştır. "Nebi'nin atını bir at kullanma veya bazen doğrudan doğruya onu iş-
geçmedi, Nebi'nin bıyıkları eşme eşmedir" diyen leme yoluyla destan yaratma geleneği Azeri Türk-
halk, Kaçak Nebi'nin kahramanlıklarını sonsuz bir lerinde sık başvurulan bir sanatkârlık yöntemidir.
sevgiyle terennüm etmiş, kendisine yenilmez bir Zaten "Aşık Garip" bu yolla yaratılmıştır. "Sev-
kuvvet izafe etmiştir. gilinin kendi düğününe gelip ulaşması" mo-
Azerbaycan destanlarının öbür büyük kolunu tifinden gerek "Dede Korkuf'ta, gerekse "Aşık
aşk destanları teşkil eder. Ozan repertuarmdaki Garip"te istifade edilmiştir. Bu motifse Oğuz des-
kahramanlık ve yiğitlik geleneğinin yerini aşk ma- tanının geleneksel süjesidir. Kendisini seyyar sü-
ceraları almıştır. Toplumsal-politik nedenlerden jelere dahil edenler de vardır. "Aşık Garip"te eski
dolayı ozan geleneği sona erer. Fakat halkın bu çağlarm çeşitli görüş ve inançları- astral ta-
güçlü yaratıcılık ananesi büsbütün yokolmaz. Yeni savvurlardan başlayarak vatan ve gurbet mef-
tarihî oluşum içinde yerini âşık sanatma bırakır. humuna kadar, sözün büyüleyici kudreti ile ma-
188
: TÜRK EDEBİYATLARI ■.

nalandırılmış, vatana ve toprağa bağlılığın bakir erken sevgi serüvenleri bu destanda muhafaza
destanı yaratılmıştır. edilmiştir. Başka bir varsayıma göre masal motifi
"Vanlı Göyçek" de eski destanlardandır. Bir üzerine kurulan bu destan, sonradan Şah İsmail
aşk destanı olarak daha eski görüşleri aksettirir. Bu Hatai'nin adıyla ilgili destanlarla kesişmiştir. Hatta
destanı, birçok başka folklor örneklerimiz gibi destanın Şah İsmail'in hayatıyla ilgili olduğunu
malûm komşulara maletmek, yabancı kaynaklara söyleyenler de vardır. İlgi çekici anayönlerden biri,
dayanarak çeşitli iktibaslar, delillerle, destanı çok çeşitli varyantlarda yayılmış destanın her bir var-
sonrakilerin ürünüymüş gibi göstermek gayretinde yantının kendine has tarihî bir devir ve çağla
olanlar mevcuttur. Fakat "Vanlı Göyçek" Azeri alâkalı oluşudur. Bunlar birçok yönden destan sü-
Türklerinin ezelî topraklarında yarattığı, ezelî des- jesinin tahliline, onun meydana çıkış devrini be-
tanlarından biri olarak kendine mahsus güzelliği ile lirlemeye imkânlar sağlar. "Şah İsmail" süjesinin
seçilmektedir. son âşık varyantlarından biri birçok sorunları açık-
Azeri Türklerinin aşk destanları içinde "Şah is- lar. Bu son varyanta göre Şah İsmail'in gözlerinin
mail ve Gülzar Hanım" kendi mazmunu, kurgusu çıkarılmasına kendi babası tarafından değil de hay-
ve fikriyle dikkati çeker. Destan hakkında çeşitli fi- dutlar, haramiler tarafından hüküm verilir. Fakat
kirler mevcuttur. Kimi varyantlarca bu destan daha Remdan Peri'nin yardımıyla düşman bu hilekâr ni-
arkaik tasavvurları yansıtır. Türk aşiretlerinin yetini gerçekleştiremiyor. Şah İsmail'in babası, oğ-
erken devir hayatı, dünyayı idraki, ilk tasavvurları lunun sevgililerine göz diken, oğlunu dünya ışı-
burada temel olarak alınmıştır. Yani destanın belirli ğına hasret düşürmek isteyen haramilerin
kısımlarında Oğuz destanı için geleneksel olan mo- gözlerinin çıkarılmasına ferman verir ki, Türk dün-
tifler kullanılmıştır. Birçok eski destanlarımızda yası destancılığı için bu durum, ayırt edici des-
rastlanan motiflerin, özellikle kahramanın bü- tancüık motifi olarak ünlüdür.
yümesi, olgunlaşması, kahramanlığa başlaması,

You might also like