You are on page 1of 32

TUNUS, MISIR, YEMEN...

HALKLAR AYAKTA!

15 GÜNLÜK S‹YAS‹ GAZETE 4 ŞUBAT 2011 / SAYI: 103 / 1 L‹RA

MAHKEMEDE, OKULDA, SOKAKTA, FABRİKADA


TORBAYA GİRMEYECEĞİZ

Devletin cezaevi
politikası
“Beni tarihle
“Muhteşem yargıla” derdi
Yüzyıl”: Görüngü Ahmet Kaya!
Özel yetkili Ağır
ve gerçek
Ceza Mahkemeleri
Yeniden
ve SDP-TÖP davası
birlik, yeniden
yapılanma
ORTAK GÖREV:
temennisini anlatan “zulmün artsın” diye tem partisine kayma ihtimallerini zayıf
bir söylem vardır. Gücün, iktidarın büyüsü görüyorum. İnsanlar aslı varken neden
kendisini ulaşılmaz, yenilmez zannettirir. suretiyle uğraşsınlar ki?
Oysa yüzlerce savaşın galibi Akhilleus’u Bu durumda AKP 2011 seçimlerinin

SATHI MÜDAFAA! (2)


deviren yalnızca topuğuna saplanan bir –güç kaybederek de olsa– galibi olacak.
oktur. AKP tarihsel olarak böyle bir yola Elbette bu hesap “olağan” koşulların
girmiş durumdadır. Ancak unutmamak hesabı. Siyaset özellikle devrimci siyaset ,
gerekir ki, onların güçlü yanlarından biri- “olağanüstü” koşulları da hesaba katmak
si, bizim en zayıf yanımızdır. Bu yanımız dahası bu koşulları yaratmaya çalışmak
RIDVAN TURAN bölük pörçük, parçalı ve asla yan yana zorunda.
gelmeyi başaramayan halimizdir. Oysa Meseleye bu zaviyeden bakalım:
Eğilim, yönetenlerin giderek yönetemez olmaya birlikte mücadelenin ihtiyacı gün geçtikçe İşsizlik, Kürt sorunu, kriz (en önemli 3
başladıklarını, yönetilenlerin eskisi gibi yönetilmek artmakta, toplumsal politik koşulları da sorun) halkın yaklaşık %80’i tarafından
hızla olgunlaşmaktadır. en önemli sorunlar olarak görülüyor.
istemediklerini, ana muhalefete de kendilerini
Mesela Has Üniversitesi’nin yaptığı ka- Bu üç sorun bizler açısından da devrimci
yönettirmek istemediklerini gösteriyor. muoyu araştırmasının sonuçları bu açı- sosyalist mücadelenin eylem programının
Peki her iki partiden de uzaklaşan geniş kitleler ne dan oldukça ilgi çekicidir. Bazı bulguları politik zeminini oluşturacak sorunlardır.
yapacaklar? inceleyelim: Araştırma 26 ili kapsayan bin Bu sorunlara dokunmadan politik
kişilik bir örneklem üzerinden yapılmış. mücadele sürdürebilme şansına sahip

2
9 Aralık 2010 tarihli “Or- rı nasıl geldiyse öyle gidecek!.. Araştırmaya göre ülkenin en büyük so- değiliz. Ve halkın % 80’i (en az) söyleye-
tak görev: Sathı Müdafaa” Ana muhalefet partisinin içinde runu işsizlik (%54,3), “terör” (%14,7) ve ceklerimizi dinlemeye hazır durumda.
başlıklı yazıma ilişkin çok olduğu keşmekeş hükümetin elini ekonomik kriz (%10,2) olarak görülüyor. (%20 sorun ise bu ana sorunların türevi
sayıda geri dönüş aldım. Bunların güçlendirmekle kalmıyor, AKP’nin AKP’ye “güveniyorum” diyenler Haziran biçimindedir.)
çoğunluğu yazıyı destekleyen, ek- seçim sürecine içi rahat girmesini 2010’da %44 iken, 6 ayda %26,5’a düş- Geniş halk kitleleri kapitalizmden, savaş
sikliklerini tamamlayan nitelikte sağlıyor. AKP kendi solundan kuv- müş. AKP’ye “güvenmiyorum” diyenler ve çatışma ortamından hoşnutsuz ve aynı
yazılar olsa da, eleştiri yönelten vetli bir taarruz beklemiyor. Kürt %32,6’dan % 54’e çıkmış. AKP “başarı- zamanda alternatifsiz durumdadır.
”biz zamanında söylememiş miy- halkının demokratik taleplerini, sız” diyenler %50 iken “başarılı” diyenler O nedenle şimdi mesele hızla devrimci-
dik?” ya da “yeni mi aklına geldi?” sivil siyasette görünür olma ça- %26 . lerin, sosyalistlerin, yurtseverlerin seçim-
türünden “eğitici” niteliğe sahip balarını SPY ile, KCK davaları ile, Bu göstergeler önümüzdeki dönem lere 5 ay kalmışken olağanüstü koşulları
yazılar da var. Elbette eleştirmek MGK açıklamalarıyla kriminalize AKP’nin işlerinin pek yolunda gitmeyebi- yaratıp yaratamayacağı meselesine dö-
herkesin hakkı. Eleştirilere cevap etmeye, en ciddi risk faktörünü leceğini gösteriyor. nüşmektedir. Malum bir düzen ne kadar
vermek de… elimine etmeye çalışıyor. Olası bir İşin ilginç yanı AKP’den uzaklaşanların çürürse çürüsün, onu vurup devirecek
Buna karşın iki nedenden dola- sağ kanat taarruza yönelik olarak CHP’yi bir iktidar alternatifi olarak görmü- bir devrimci güç yoksa varlığını öyle ya da
yı bir polemik yürütmek isteme- da MHP’yi baraj altına itmek için yor olmaları. böyle devam ettirir.
diğimi ifade etmeliyim. Birincisi, her fırsatı değerlendiriyor. Söyle- CHP’ye güven Haziran’dan bu yana Nesnel koşulların bu denli uygun oldu-
eleştirinin yanlış bir içerikte yapıl- mini daha da şovenleştiriyor, haki %30,5’ten %20,9’a düşmüş. Güvenme- ğu bir momentte devrimciler, sosyalistler,
dığını düşündüğüm için, mese- yeşil pozlar veriyor. yenlerin oranı aynı dönemde % 44,3’ten Kürtler, emek güçleri, kadınlar, gençler,
leyi o içerikle tartışmanın vurgu İçki yasakları, “ucube” tartış- % 53’e çıkmış. “CHP’nin hiçbir faaliyetini ekolojistler ortak bir mücadele cephesi
yapmaya çalıştığım ortak ihtiyaca maları, Kanuni tartışmalarında desteklemiyorum” diyenlerin oranı %75. oluşturabilirler mi?
cevap vermeyecek olması. İkincisi takındığı tutum ile MHP tabanına Bu oran Haziran’da % 66,9 imiş. Geçmişte pek çok başarısızlık yaşamış
de devletin zindanından dışarıdaki mesaj gönderirken, yasaklardan Kamuoyu yoklamalarına bakarak siyasi olsak da ben bunun siyaseten olanaklı ol-
sosyalistlerle polemik yürütmeyi hoşnutsuz olanlara da zımnen “oy- hesap yapmayı çok doğru bulmam ama duğunu düşünüyorum.
öncelikli meselem olarak görme- larınıza ihtiyacım yok” demiş olu- her zaman dikkate alınmasını savunu- Egemenlerin aklının ucundan dahi
diğimden dolayı. Yine de herkese yor. Ulaşım zamları, benzinin dört rum. Bu araştırmaya bakılırsa seçimlere geçmediği bir anda en geniş cepheyi
teşekkürler. lirayı geçmesi, komik asgari ücret, 5 ay kala AKP ile CHP’nin birlikte güç kay- oluşturmak ve sisteme (ve onun düzen
Seçimlere 5 ay kaldı. AKP bir torba yasa ucubesi, Anayasa Mah- betmekte oldukları açıkça görülüyor. partilerine) soldan güçlü bir taarruz baş-
yana, diğer düzen partilerinin se- kemesine ilişkin düzenlemeler, Eğilim, yönetenlerin giderek yönete- latabilmek mümkündür. Hem mümkün-
çimlere yönelik bütünlüklü strate- Hizbullahçıların salıverilmesi işin mez olmaya başladıklarını, yönetilenlerin dür hem de gereklidir.
jik bir perspektife sahip oldukları cabası.. eskisi gibi yönetilmek istemediklerini, ana Geçtiğimiz 1-1,5 yıl içinde Tekel direnişi
söylenemez. CHP bütün sorunları AKP kendi güç ve iktidarının sar- muhalefete de kendilerini yönettirmek is- gibi, öğrenci eylemleri gibi görece lokal ey-
“benim adım Kemal” hokkabazlı- hoşluğu içinde adeta değneksiz temediklerini gösteriyor. lemlerin ülke gündemini nasıl etkilediğini,
ğıyla savuşturmaya çalışıyor olsa gezmeyi alışkanlık haline getirmiş Peki her iki partiden de uzaklaşan geniş nasıl büyük yankılar yaptığını hep beraber
da, bu söylemin geniş kitlelere gü- durumda. kitleler ne yapacaklar? gördük. Hep beraber bunların çok daha
ven vermekten uzak olduğu izle- İktidarların kendilerini en güçlü Ben söyleyeyim, kendilerini ikna eden büyüğünü neden başaramayalım?
niyor. CHP’nin nasıl bir seçim pro- hissettikleri zaman, zulümleri gö- bir alternatif çıkmadığı koşullarda, son Sosyalist hareketin olgunluk düzeyinin
pagandası yürüteceği, neleri öne rülmedik ölçüde artar, gardları da ana kadar bekleyecekler ve kötünün iyisi herkesi kapsayacak asgari bir siyasal de-
çıkaracağı meçhul olsa da tahmin düşmeye başlar. Hatta Anadolu’da diyerek büyük olasılıkla eski partilerine oy mokrasi programı çerçevesinde yan yana
edilemez değil. Üç aşağı beş yuka- böylesi zalim iktidarların yıkılması verecekler. Bu kesimlerin bir başka sis- gelmeyi sağlayabileceğini düşünüyorum.
Neoliberal politikalardan Kürt sorununa,
YÖK’ten doğa katliamlarına, kadına yöne-
lik şiddetten zorunlu askerliğe, TMY’den
SPY’ye (vb.) kadar olan taleplerimizi (aynı
zamanda yeni demokratik ve özgürlükçü
bir anayasa temelinde) ele alacak, Kürt
demokrasi mücadelesinin dinamizmiyle
batıdaki mücadele potansiyellerini birleş-
tirecek bir mücadele birliğini pekala ba-
şarabiliriz.
Seçimlere 5 ay da kalmış olsa bugün-
den başlayacak bir çalışma ile yaratacağı-
mız mücadele birliğinin politik etkisi mu-
azzam olacaktır.
Bize giydirilmeye çalışılan deli gömleğini
parçalayabiliriz.
Ben beklemeyelim derim
13 Ocak 2011
Birgün, 26 Ocak 2011 ■

DEVRİM İCİN SOSYALİST DEMOKRASİ • www.sosyalistdemokrasigazete.net • e-posta: posta@sosyalistdemokrasigazete.net • 15 Günlük Gazete • Yerel Süreli Yayın • Sahibi:
Devinim Yayıncılık Adına Yeşim Ergün • Yazıişleri Müdürü: Aziz Güler • Adres: Şehit Muhtar Mahallesi Yoğurtcu Faik Sk. No:14 D:2 Beyoğlu-İstanbul Tel.: 0212 256 10 08
• Baskı: Ezgi Matbaacılık – Sanayi Cad. Altay Sk. No:10 Yenibosna-İstanbul Tel: 0212 452 23 02 • SDP Genel Merkez: Meşrutiyet Cad. Meşrutiyet Apt. No:42/10 Yenişehir-
Ankara Tel: 0312 433 29 66 Fax: 0312 434 53 30 • www.sdp.org.tr • e-posta: sdp@sdp.org.tr
“MARŞ MARŞ!
olduğuna kuşku yok. Kuşku yok, çünkü sonucu olan “bireysel haklarla” sınırlı “çö-
AKP hükümeti sekiz yıl boyunca parla- züm” politikası, Kürt halkı nezdinde an-
mentoda gerçek bir “demokratik ana lamsızlaşıyor. Dolayısıyla “Kürt illeri”nde
muhalefetin”, diğer yandan batı met- BDP ve DTK’nin önerisini aşan somut bir

DEMOKRASİ İÇİN İLERİ!” ropollerinde kitlesel bir toplumsal mu-


halefetin olmadığı bir politik ortamda,
deyim yerindeyse alnı terlemeden, “ko-
layca yönetmeye” alışmış, bu alışkanlığı
adım atmaksızın Kürtlerin çoğunluğunu
Kürt sorunu bahsinde AKP’ye oy ver-
meye ikna edebilmesi imkansızlaşıyor.
Diğer yandan somut adım atmaya kal-
GÜNAY KUBİLAY “demokrasi” kisvesi altında “politik düs- kışacak olsa da hem kendi milliyetçi ta-
tur” olarak benimsemiş bir hükümettir. banında bir çözülme olmasından, hem
“Kürt illeri”nde BDP karşısında yaşanacak “seçim Bütün bu gelişmelerde “seçim de MHP tabanından (Referandumda ol-
faktörü’nün çok önemli bir rol oynadığı duğu gibi) beklediği oyların gelmesinin
yenilgisi”, yalnızca AKP’nin değil, bir bütün olarak
saptaması doğruysa, o zaman şöyle bir yolunu keseceğinden korkuyor.
devletin yenilgisi olacaktır. “Seçim yenilgisi” yalnızca sonuca ulaşmak mümkündür: Erdoğan Bu durumu şöyle okumak ve bir so-
devletin “seçim yenilgisi” olarak da kalmayacak, BDP ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kapsa- nuca varmak mümkün olabilir: BDP ve
DTK’nin bir seçim vasıtasıyla “halkın onayı”na sunduğu yan “seçim stratejisi”ni siyasal uçların DTK’nin önerisiyle açmaza giren AKP’nin
“anadilde eğitim ve demokratik özerklik” önerisi törpülendiği, toplumun usta bir illüzyo- “Kürt illeri”nde 2007’yi aşan bir seçim
kabul görmüş ve fiilen böyle bir yaşamın yolunu açmış nist eliyle “seçim uykusu”na yatırıldığı ve başarısı, onun her şeyini izafe ettiği
olacaktır. her şeyin kendi isterleri doğrultusunda “mutlak çoğunluk”a dayalı iktidar varsa-
stabilize edildiği bir siyasal sürecin üze- yımı bakımından yaşamsaldır. Hiç kuş-

Y
eni bir yıla yine “Çankaya layan ve parçalı da olsa kendini rine inşa etmiş bulunuyordu. Erdoğan’ın kusuz, bu yaşamsal durum aynı zaman-
sırtları”nda, “tek bayrak” ortaya koyan bir “toplumsal mu- seçim stratejisi; stabilize edilmiş bir da geçen (2007) seçimde olduğu gibi bu
altında, “tek devlet” koro- halefet dalgası”yla ters yüz olma- siyasi zeminde devlet imkanlarının da seçimde de “Kürt illeri”nde, ordu dahil
sunca “tek dil”le söylenen “tek sından, iktidarın elinin altından sonuna kadar seferber edilerek, parla- “kadim devlet güçleri” adına da seçime
millet” marşı eşliğinde girmiş bir sabun gibi kayıp gitmesinden mentoda “nitelikli çoğunluk”u (2/3) elde girecek olan AKP’dir. CHP’nin Tunceli
bulunuyoruz. Hepimize kutlu ol- korkuyor. Bu türden bir korku edebilecek bir “seçim zaferi”yle; hem dışında bir “faktör” olacağı kanaatinde
sun! Erdoğan komutasında “tek” yalnızca Erdoğan’a özgü değil, devletin temellerine dokunmaksızın, değilim. Eşyayı adıyla çağırmaktan, so-
sıra halinde “demokrasi için iler- aslında “iktidar düşkünü” bütün “siyasi üstyapı”da sermayenin önündeki runun (Kürt sorunu) adını koymaktan
liyoruz!” muktedirlerde görülen bir “poli- engelleri bütünüyle temizleyecek kap- özellikle kaçınan bir partinin “üçüncü bir
Ne demeli bilmem ki? tik zayıflık” belirtisidir. Biz ise bu samlı bir revizyonun yapılması ve reor- faktör” olabilmesi “siyasetin doğasına”
Ne de olsa, çoğunluğu müslü- belirtinin kendini traji-komik bi- ganize edilmesini olanaklı kılacak “sivil aykırı olur.
man bir memlekette yaşıyoruz. çimde ortaya koyan tipik davra- yeni bir anayasa” yapılması, hem de bu Dolayısıyla “Kürt illeri”nde BDP karşı-
Sonumuz hayırlı olsun! Tanrı nış kalıplarına tanık oluyoruz: reorganizasyonla birlikte yarı başkanlık sında yaşanacak “seçim yenilgisi”, yal-
ezilenleri Erdoğan’ın “mutlak Çok açık değil mi? veya başkanlık sistemine geçişi (tabi nızca AKP’nin değil, bir bütün olarak
zaferleri”nden korusun! Traji- Erdoğan: kendisini de başkanlığa taşıyacak) ga- devletin yenilgisi olacaktır. “Seçim yenil-
komik bir durumla yüz yüzeyiz. -İçi ekonomik, demokratik, rantiye alma varsayımına dayanıyordu. gisi” yalnızca devletin “seçim yenilgisi”
Başbakanlıkla delikanlılık ara- akademik sorunlarla dolu “şişkin Bunlarla beraber, Kürt sorunu, Alevi olarak da kalmayacak, BDP ve DTK’nin
sında med-cezir yaşayan bir baş- öğrenci dosyaları” görmek iste- sorunu gibi demokrasi eksenli sorunlara bir seçim vasıtasıyla “halkın onayı”na
bakanımız var. Herkese “demok- miyor. liberal-muhafazakar bir çerçevede “ana- sunduğu “anadilde eğitim ve demok-
rasi terbiyesi” veriyor. Ama olay -Sokakta insanca ve onurlu bir yasal çözüm” üretmek ve bu vasıtay- ratik özerklik” önerisi kabul görmüş ve
ve olguların iç yüzünü demokrasi yaşam için seslerini yükselten iş- la uzun zamandır birer “bağımsız güç fiilen böyle bir yaşamın yolunu açmış
prensiplerinin süzgecinden geçir- çileri görmek istemiyor. merkezleri” olarak kendisini dayatan olacaktır. Dolayısıyla, gerek Habur’dan
mek yerine, polisiye filmlerdeki -Meydanlarda, “eşit yurttaşlık” güçlerin (Kürtler, Aleviler) en azından sonra Kürt illerinde inisiyatifin bütünüy-
gibi kriminal laboratuvarlarda temelinde, inançlarını ve kültür- çoğunluğunu sisteme entegre etmek le Kürt özgürlük hareketine geçmesi
arıyor. Kendisi gibi düşünmeyen lerini özgürce yaşamak isteyen ve devletin organik uzantısı haline ge- ve sürecin ön kabulleri fazlasıyla zorla-
herkese meydan okuyor. Anti de- Alevileri görmek istemiyor. tirmek. yan bir mecraya akması, gerekse batı
mokratik bir anlayışın erkek ege- -Muhafazakar değerler dışında Ne var ki, son aylarda bir önemli ge- metropollerinde küçük çaplı öğrenci
menliğiyle içselleşmiş halinin, bir cinsiyetçiliğin her türüne karşı lişme bu varsayımın kuvveden fiile dö- hareketiyle süreklilik kazanan parçalı
başbakanın prizmasından yansı- başkaldıran kadınları görmek is- nüşmesini anlamsız kıldı ve Erdoğan’ın muhalefetin ortak bir kitlesel muhalefet
ması bu olsa gerek. temiyor. seçim stratejisini boşa düşürdü. dalgasına dönüşme tehlikesi Erdoğan’ın
Bu traji-komik durum, sekiz -Kendi anadilinde eğitim yap- Bu BDP’nin “iki dilli hayat” ve DTK’nin rahatını ve uykularını kaçırıyor.
yıllık bir iktidar döneminin ar- mak, kendi kimliğiyle özerk yaşa- “demokratik özerklik” modelidir. DTK Sonuç olarak, BDP ve DTK’nin öneri-
dından Erdoğan ve partisinde- mak ve kendi kendini yönetmek “demokratik özerklik” modeliyle hem siyle, Erdoğan ve hükümeti, Habur’dan
ki bir “kırılma noktası”nın tipik için “siyasi statü” isteyen Kürtleri çeyrek asırlık bir döneme damgasını sonra bir kez daha “tek”lemiş, “MGK
politik biçimlerinden biri. Artık, görmek istemiyor. vuran savaşa son verebilecek “demok- muhtırası” ve Cumhurbaşkanı Gül’ün
sekiz yılda bir “mağdur”dan tü- Bu nedenle usta bir illüzyonist ratik çözüm” yolunu gösteriyor, hem de Diyarbakır gezisiyle, aslına rücu etmiş-
reyen bir “muktedir”in “olağan gibi toplumu “seçim uykusu”na onurlu bir barışın hangi politik zeminde lerdir. AKP hükümetinin yedeğindeki
davranışları”na tanık oluyoruz. yatırmak istiyor. Toplumu bu realize olabileceğine dair bütünlüklü bir liberal güçler ise, somut bir öneri kar-
Erdoğan’ı böyle bir noktaya ta- “gaflet uykusu”ndan uyandırmak çerçeve sunuyor(du). Öneri, Erdoğan ve şısında vasat, entelektüel derinlikten ve
şıyan olguların başında 12 Eylül isteyen, bu potansiyeli taşıyan kabinesinde sert tepkilere neden oldu. tarihsel deneylerden yoksun bir tartış-
referandumu sonucunun (%58) herkesi (SDP ve TÖP’e yapılan Özellikle Erdoğan bu öneriyi hükümete manın ötesine gidebilecek bir birikimde
olduğunu söylemek hiç de yan- siyasi operasyonu da bu bağlam karşı düzenlenmiş “çirkin bir tezgah” ve cesarette olmadıklarını göstermişler-
lış olmaz. Erdoğan yüzde 58 ile içinde değerlendirmek gerekir) olarak tanımlayıp sert tepki gösterirken, dir. “Silahsız çözüm” arayışı içinde olan
önündeki siyasi çapakları temiz- “seçim zaferine” gölge düşürecek kabinenin “çelik çekirdek”lerinden Ömer ve AKP’ye destek veren liberal çevrele-
lemiş, “mağdur” psikolojisini aş- birer yakın tehlike olarak algılıyor Çelik, “suikast” olarak niteledi. Aslında, rin ufkunda Kürtlerin kolektif haklarını
mış, iktidarını sağlamlaştırmış ve devletin “zor aygıtları”nı ölçü- Çelik’in BDP’nin ve DTK’nin silahların sus- temel alan eşitlikçi ve özgürlükçü bir
ve yeni büyük zaferlerin altına süzce kullanarak sesini kısmak ve tuğu bir ortamda, bir tür “süründürme “onurlu barış” ve “demokratik çözüm”
imza atmaya hazır bir “muzaffer bertaraf etmek istiyor. Yükselen siyaseti” izleyen, süreci seçim sonrasına yer almıyor.
komutan” edasıyla hükmediyor. itirazlara, bir dönem “kadim dev- erteleyen “oyalama taktiği” dikkate alın- Bir bakıma sorun Erdoğan ve hükü-
Yeni bir seçimin eşiğinde “iktidar let güçleri”nin kendisine yaptığı dığında, böyle bir bütünlüklü önerinin metinde değil. Sorun AKP hükümetine
tekeli” peşinde koştuğu ve her gibi “kuduz kedi” muamelesi ya- AKP’nin “seçim stratejisi” bakımından umut bağlayan ve büyük beklentilere
şeyi “mutlak seçim zaferi’ne iza- parak, toplumdan uzaklaştırmak ölümcül bir “suikast” olarak nitelenmesi girenlerde. Hayatın her alanında öyle
fe ettiği her halinden belli oluyor. ve izole etmek için her türlü gayri hiç de anlamsız değildi. değil midir? İnsan dağarcığında olanı
Ancak, Erdoğan yine de korku- meşru aracı kullanıyor. “Rıza”nın Çünkü anadilde eğitim ve Kürtlere çıkarır, kendinde olanı verir. Erdoğan
yor! itiraza dönüştüğü her durumda “siyasi statü” sağlayan “demokratik da kendinde olanı veriyor: “Marş marş!
“Seçim zaferi”nin çantada kek- “zor”un devreye sokulmasında özerklik” modeli, AKP’nin kayda değer Demokrasi için ileri!”
lik olmadığını, Kürt muhalefetiy- bir beis görmüyor. “Anayasal vatandaşlık” dışında Kürtlerin
le birlikte, batı metropollerinde Bunun “politik zayıflık” belirti- kolektif varlığını, kimliğini ve haklarını 4 Ocak 2011, Silivri
uzun zaman mayalanmaya baş- si ve “iktidardan olma” korkusu reddeden “liberal inkar” siyasetinin bir Birgün, 19 Ocak 2011 ■

3
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
AKP’NİN
kullanma yetkisini AKP iktidarı, özellikle diğini, bu ülkede
arttıran ve “zor de onun PVSK ve HSYK “terör”e ilişkin
kullanma yetkisi operasyonlarıyla birlikte herhangi bir suçla-
kapsamında di- bu ülkenin ezilenleri ve mayla (üyelik, pro-

“ŞEYTAN ÜÇGENİ”
renmeyi etkisiz onların savunucularının paganda, övme,
kılmak amacıyla önünde “yandaş polis”, yardım-yataklık,
kullanacağı araç “yandaş medya” ve “yandaş vb…) yargı önüne
ve gereç ile kulla- yargı”dan oluşan yeni bir çıkmış herkes “bit-
nacağı zorun de- “Bermuda Şeytan Üçgeni” tecrübe” bilir.
SİBEL ÖZBUDUN recesini(…) takdir açılmıştır. Ancak PVSK’daki
ve tayin” yetkisi- değişiklikler ile 12
Elbette, AKP’nin iktidara gelişinden çok önceleri de, bu ni bizzat kolluk Eylül referandu-
ülkenin emniyet ve adalet örgütleri, “Devletin bekası, gücüne bırakan mu sonucu yargı
maddeden. Bu değişikliğin ardından sisteminde gerçekleşen değişiklikler,
rejime yönelik tehdit(ler)” vb. söz konusu olduğunda
bu ülkede devletin kolluk güçleri tara- “Devletin bekası ve rejim”e yönelen
mükemmel bir uyum sergilemekteydiler. Ancak fından gerçekleştirilen hak ihlâllerinin tehditlerin ne olduğunu tayin yetkisini
PVSK’daki değişiklikler ile 12 Eylül referandumu sonucu zirve yaptığı ve/fakat kovuşturulan, tek ve tikel bir partinin, AKP’nin eline
yargı sisteminde gerçekleşen değişiklikler, “Devletin cezalandırılan polis sayısının ise nere- verdi. Bir başka deyişle “rejime yöne-
bekası ve rejim”e yönelen tehditlerin ne olduğunu tayin deyse sıfırlandığı biliniyor. Yasa deği- len tehdit(ler)” algısını biçimlendirme
yetkisini tek ve tikel bir partinin, AKP’nin eline verdi. şikliğinin, yakın bir tarih öncesine dek erki, AKP’nin (ve gerisindeki cemaat-
her vesilede “Kahrolsun İnsan Hakla- lerin, özellikle de Fethullahçıların) eli-
“Eskiyecek her şeye ‘yeni’ derler.” rı!” sloganıyla gövde gösterilerine kal- ne geçmiş oldu. [AKP ile Cemaat(ler)
(Özdemir Asaf) kışan kolluk kuvvetlerinin, deyim ye- arasındaki olası çatlak ve yarılmalar,
rindeyse “yüreğini soğuttuğu”, onlara bu yazının konusu değil…] Bu durum,

A
KP iktidarının kimi Ana- AKP’nin “gizli ajanda”sını yü- kanunun lafzının ötesinde bir güç/ -kimileri “demokratikleşme”, “ileri de-
yasa maddelerini değiş- rürlüğe sokmasında ileri bir iktidar alanı açtığı da öyle. mokrasiye geçiş”, “vesayetçi sistemin
tirmek üzere gündeme adım olduğunu öne süredur- 12 Eylül 2010 Referandumu’yla bir- çökertilmesi” olarak alkışlarla karşıla-
getirdiği Referandumu, bir mi- sunlar - ola ki öyledir. likte yeniden yapılandırılan yargı sis- sa da- AKP ve cemaatlerin rövanşist
lat kabul etme eğilimindeyiz, Ancak bu ülkenin ezilenleri, temi, “AKP’nin yargıçları” kavramını reflekslerini “devlet politikası” olarak
nedense… madunları ve onların yanında elle tutulur bir olasılık hâline getirdi. hayata geçirme yolunun açılmasından
Bilindiği üzere değişiklik pa- yer alanlar, Kürtler, emekçiler, Adalet Bakanı’nın HSYK üzerinde ar- başka bir anlam ifade etmemektedir.
ketinin ana gövdesini Anayasa kadınlar, sosyalistler, devrim- tan yetkisi sayesinde müdahale ettiği Nitekim, bu mantık, örneğin “açı-
Mahkemesi ve HSYK’nın bile- ciler açısından 12 Eylül Refe- (ve sicil amirliğini elinde tuttuğu) yar- lım söylenceleri” kapsamında Kandil
şimi ve yetkileri oluşturmak- randumuyla devreye sokulan gıçlar ile “AKP’nin polisleri” arasında, ve Mahmur’dan gelenleri sınır kapı-
taydı; iktidar partisi, 12 Eylül Anayasa değişikliğinin anlamı, böylelikle “verimli” bir işbirliği alanı larına gönderdiği “seyyar savcılar”la
Referandumu’yla onaylanan ancak yakın bir zaman önce- biçimlenmiş oldu. karşılayarak ifadelerini alıp serbest
Anayasa değişikliğiyle birlikte, sine tarihlenen bir başka yasa Elbette, AKP’nin iktidara gelişinden bırakacak, ardından, “açılım” duvara
bu kurumlar üzerindeki deneti- değişikliğiyle birlikte ele alındı- çok önceleri de, bu ülkenin emniyet toslayınca -durumlarında hiçbir deği-
mi pekiştirerek, belki de “laik” ğında gerçek boyutlarıyla orta- ve adalet örgütleri, “Devletin bekası, şiklik olmamasına karşın- “intikamını”
Cumhuriyet rejiminin “son ya çıkıyor. rejime yönelik tehdit(ler)” vb. söz ko- topunu tutuklatarak alacaktır. Ya da
kale”sine, hukuk sistemine de 2559 sayılı Polis Vazife ve nusu olduğunda mükemmel bir uyum “kafası bozulduğunda”, BDP yönetici-
nüfuz etmenin yolunu açtı. Selahiyet Kanunu’nda 2 Ha- sergilemekteydiler. Emniyet tutanak- lerini, bileklerinde plastik kelepçeler,
“Laik güçler”, bu değişikli- ziran 2007 tarihinde yapılan larının -imla ve ifade bozukluklarıyla “terör örgütünün şehir yapılanma-
ğin “Hukuk Devleti”ne doğru- değişikliklerden söz ediyorum. birlikte- olduğu gibi savcılık iddiana- sı” suçlamasıyla Diyarbakır Adliyesi
dan bir saldırı, bir “suikast”, Özellikle de polisin zor ve silah mesine hatta hükümlere geçirilegel- önünde sıraya dizecektir.
Ya da Fethullahçılara yakınlığıyla bili-
nen bir polis müdürü, Hanefi Avcı’nın,
sonradan şu ya da bu nedenle cema-
atle ters düşmesi üzerine, Sosyalist
Demokrasi Partisi Başkanı Rıdvan Tu-
ran ve diğer yöneticiler, Oğuzhan Kay-
serilioğlu ve Toplumsal Özgürlük Plat-
formu mensupları ile birlikte (“yandaş
medya”da sık sık Ergenekon ile ilişki-
li olduğu açık ve örtük biçimde ima
edilen) “Devrimci Karargâh” örgütü
operasyonu kapsamında tutuklanıp
Silivri cezaevine sevk edilmesi yine bu
türden bir “rövanş” operasyonudur…
Bu arada aynı örgüt ile ilişkili olarak
daha önce tutuklananların nedense
başka cezaevlerinde tutulduğunu da
kaydedelim! Bitmedi, Sosyalist Parti
yöneticilerinden Mahir Sayın’ın -uydu-
ruk telefon dinlemelerine dayanarak-
Devrimci Karargâh liderlerinden ilan
edilmesi de cabası…
Evet, AKP iktidarı, özellikle de onun
PVSK ve HSYK operasyonlarıyla birlik-
te bu ülkenin ezilenleri ve onların sa-
vunucularının önünde “yandaş polis”,
“yandaş medya” ve “yandaş yargı”dan
oluşan yeni bir “Bermuda Şeytan Üç-
geni” açılmıştır.
Bu “Kara Delik”te kaybolmamak,
ancak yan yana durabilme ve yan
yana direnebilme yetimizle mümkün
olabilecektir.
1 Ocak 2011 ■

4
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
HİZBULLAH
destek sağlanan bir örgütlenme idi. bildirdiğimiz, görüşme yapacağımız
Yapılan resmi itiraflardan da bu anla- telefon numaralarının sahipleri, ad-
şılıyor. resleri belli olmalarına ve dinlenip ka-
1999’da PKK lideri Abdullah Öcalan, yıt altına alınmasına rağmen, haftada

VE AHDA VEFA
uluslararası bir komplo sonucu yaka- sadece 10 dakika –ki o da sadece bir
lanarak Türkiye’ye getirildikten sonra telefon görüşmesi- görüşme imka-
devletin Hizbullah’a yönelik politikaları nı veriliyorken, bu insanlara internet
da değişmeye başladı. Hizbullah’a ihti- üzerinden sesli ve görüntülü görüş-
yacının kalmadığından hareketle, tas- meler yapabilme ve her türlü iletişim
İBRAHİM TURGUT fiye kararı alındı. Ancak, bu karar öyle imkanı sağlanmıştır.
hayata geçirilmeliydi ki, hem halkın Okuduğumuz gazete, dergi ve kitap-
Hizbullah gelişen ulusal demokratik harekete karşı nezdinde puan kazanılmalıydı, hem lardan tuttuğumuz notları ve günlük-
örgütlendirilen ve her türlü destek sağlanan bir de Hizbullah’a da “sizi yalnız bırakma- lerimizi derleyip toparlamak ve ayrıca
örgütlenme idi. Yapılan resmi itiraflardan da bu yacağız, siz içerideyken bile, size her savunmalarımızı hazırlamak amacıyla,
anlaşılıyor. 1999’da PKK lideri Abdullah Öcalan, türlü imkanı sağlayacağız, zamanı ge- yaptığımız bilgisayar başvurusu ceza-
lince de sizleri serbest bırakacağız.” evi yönetmeliklerinin bilmem kaçıncı
uluslararası bir komplo sonucu yakalanarak Türkiye’ye
mesajını vermeliydiler. maddesi gereğince kabul edilmezken,
getirildikten sonra devletin Hizbullah’a yönelik Cezaevlerinde bulunan üye ve kad- bu insanlara hem bilgisayar verilmiş
politikaları da değişmeye başladı. Hizbullah’a ihtiyacının rolarının bine yakını, kamuoyunda hem de internet bağlanarak rahat
kalmadığından hareketle, tasfiye kararı alındı. ‘Rahşan Affı’ olarak bilinen afla ser- iletişim kurabilmeleri sağlanmış. Bu-
best bırakıldı. Bir kısmı da 2006’da bı- raya kadar anlattıklarımızdan ortaya

2
rakıldı. Konuyla ilgili olarak, daha önce çıkan gerçek şu: Hizbullahçıların tah-
005 Yılında Meclisten ge- 1991-1998 yılları arasında,
Hizbullah davasından üç buçuk yıl yat- liye edilmelerinde ve öncesinde yaşam
çirilerek 2008 yılına, ar- JİTEM ile beraber hareket eden
mış çıkmış ve “Hala fikri beraberliğim koşullarından hem hükümetin ve hem
dından 2010 yılının son- Hizbullah, yüzlerce yurtsever,
var.” diyen birinin şu söylemleri dikkat de yargının sorumluluğu vardır.
larına ertelenen CMK’nın 102. demokrat ve Kürt İslamcı in-
çekicidir: “Herkes bu tahliyeleri konu- Yargıtay’daki davalarda Kürt de-
maddesinde yapılan değişikli- sanı katletmiştir. Bölgede ya-
şuyor, ama örgüt açısından asıl kritik mokrasi güçleri ve sosyalistlere gelin-
ğin yürürlüğe girmesi üzerine 3 şayan insanlar, devletin bizzat
olan, 2006’da Topluma Kazandırma ce hemen öncelik tanınıyor. Yargıtay
Ocak 2011’de, sayısız işkence, kontrolünde hareket ettiğini
Yasası’yla iki bine yakın üyenin cezae- 9. Ceza Dairesi, tutuklu sanık bulun-
domuz bağıyla öldürme, diri diri bildiği için, Hizbullah’a Hizbul-
vinden çıkmasıydı! Böylece faal olarak mamasına rağmen, DTP’lilerin örgüt
betona gömme ve tek kurşunla Kontra ismini vermiştir. Daha
çalışacak kadrolar serbest kalmış oldu. propagandası yapmakla suçlandığı
enseden vurma gibi yöntemler- sonraki dönemlerde ve bugün
Kimse bunun önemini anlamadı.” davayı öncelikli olarak ele alıp jet hı-
le yüzlerce insanı katleden Hiz- bile, Hizbullah’la devletin ilişki-
Tahliye olmaları kamuoyunda gün- zıyla bitirebiliyor. Mahkeme araların-
bullah örgütünün 20 civarında sini bizatihi, yetkililer de itiraf
lerce tartışılan askeri ve siyasi lider da Van Başkale Belediye Başkanı İh-
lider ve askeri kadrosu serbest etmişlerdir.
konumundaki kadrolara da, içeriden san Güler’in de bulunduğu sanıkları
bırakıldı. O dönemin OHAL valisi Hay-
dışarıyı yönetme ve örgütlenme faali- on ay hapis cezasına çarptıran Ankara
Bu konu üzerinde yoğun tar- ri Kozakçıoğlu, bir söyleşisin-
yetini fiili olarak sürdürebilme imkanı 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği
tışmalar yaşandı. Bu yazıdaki de “JİTEM, MİT ve Emniyet’in
sağlandı. Bu imkanların sağlandığını kararı onaylayabiliyor. Hem de çok
amacımız tutukluluk halinin Hizbullah’la o dönem istihbarat
nereden biliyoruz? Tahliye olmalarıyla kısa bir sürede. Avukat Can Kayhan
cezaya dönüştüğü günümüz alış verişi yapması gayet doğal
birlikte, medyaya yansıyan haberler- “Normalde inceleme için en az iki sene
koşullarında CMK’da yapılan bir durum.” demişti. Dönemin
den ve Adalet Bakanlığına bağlı cezae- beklemesi gereken dava dosyası, jet
bu değişikliği tartışmak değil- içişleri bakanlarından İsmet
vi idaresinin haklarında tutmuş olduğu hızında sonlandırıldı. Sanırım sanık-
dir. Tartışmak istediğimiz esas Sezgin “Hizbullah, PKK’ye karşı
resmi tutanaklardan. Bu haber ve tu- ların DTP’li olması, belediye başkanı
konu, Hizbullah lider ve kadro- örgütlendirildi.”, dönemin Bat-
tanaklar yalanlanmadı; ayrıca medya olması bu hızlandırmayı sağladı.” de-
larının cezaevinde hangi koşul- man emniyet müdürü Öztürk
bu konu üzerinde çok fazla durmadı. mektedir.
larda ve ne amaçla tutuldukla- Şimşek “Bunlar silah eğitimini
Aslında, üzerinde önemle durulması BDP’lilere mahkumiyet, Hizbullahçı-
rına yöneliktir. Sonuçta bizler de jandarmadan gelen bazı su-
gereken bir konuydu. Çünkü bu konu, lara tahliye kararı veren aynı Yargıtay
de, siyasal nedenlerden dolayı bay ve astsubaylardan alıyor-
yargı ile yürütmenin nasıl birlikte ha- 9. Ceza Dairesi.
cezaevinde yaşadığımızdan, lar.”, OHAL valisi Ünal Erkan
reket ettiklerini ve bu sonucun ortaya Bu tür kararların nasıl verildiğini bi-
bunun üzerinde durmak bizim “PKK çökertilmedikçe Hizbullah
çıkmasını nasıl sağladıklarını gözler liyorduk. “Türklüğe hakaretten” dolayı
için elzem olmuştur. Ancak, tipi militan örgütleri çözmeye
önüne sermektedir. Hrant Dink’e ceza veren mahkemenin
konuya girmeden önce, hangi niyetli değiliz.” demişti. Yani
Taraf gazetesinin 9 Ocak 2011 ta- kararını onaylayan Yargıtay yargıç-
süreçte ve neden yakalanarak işin özü, Hizbullah gelişen ulu-
rihli haberinde şunlar yazılıydı: “Ceza- larından birinin söylediği sözler her
cezaevlerine konulduklarına kı- sal demokratik harekete kar-
evi yönetiminin hazırladığı tutanağın şeyi açıklıyor: “O kararın öyle alınması
saca değinmekte yarar var. şı örgütlendirilen ve her türlü
giriş bölümünde ‘Cezaevinde tutuklu gerekiyordu. Ben sizden bin kez daha
bulunan İskender Tu- fazla üzülüyorum. İçimiz paramparça.
tar, Şahin Yapıcı ve Naşit Öyle kararlar alırsın ki geceleri uyuya-
Tutar’ın bilgisayarlarının mazsınız!”
07.06.2010 tarihinde yet- Hizbullahçıların tahliyeleri nedeniy-
kili makamlar tarafından le, oluşan kamuoyu dolayısıyla, Yar-
incelendiği … Cezaevi gıtay ve hükümet topu birbirlerine
yönetimin 01.07.2010’da atmaktadırlar. Artık tartışma şu nok-
hazırladığı tutanakta İs- taya gelmiş durumda: Yargıtay ve Da-
kender Tutar ve diğer üç nıştay var olan statükolarını korumak
Hizbullah militanının bil- için direnmekte, hükümet de Yargı-
gisayarlarından, msn ve tay ve Danıştay üzerinde hegemonya
skype’yi kullanarak sesli kurmak için yeni düzenlemeler yapma
ve görüntülü görüşmeler peşinde.
yaptıkları, devlet kurum- Eldeki delillerle bu insanların mü-
larının ve cezaevinin bil- ebbet alacakları neredeyse kesinken
gisayar sistemine sızarak, bunların tahliyesi, onlara daha önce-
özel bilgilerin ele geçirilip den verilen sözlerin yerine getirilme-
arşivlendiği, kripto cihazı sinden başka bir şey değildir, yani bir
bilgileri ve işaretli krokiler nevi ahda vefadır. Bu kadarı da olsun
bulunduğu kayda geçiril- artık! Ne de olsa az hizmetleri geçme-
di!” di ve daha da hizmet etmeleri gere-
Bizim içinde bulundu- ken bir dönemdeyiz!
ğumuz cezaevi koşulların-
da, daha önceden idareye Silivri Cezaevi, 18 Ocak 2011 ■

5
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
MISIR’DAN SONRASI
mız kavramları doğru seçmek bundan ceğimiz bu gelişmelerden neler murat
sonraki gelişmeleri doğru analiz etmek ettiğimizle de alakalıdır. Söz konusu ül-
açısından önemli olmakla birlikte aynı kelere dair yazılacak herhangi bir yazı-
zamanda gelişmelerin yol açacağı so- nın en azından bizim açımızdan önemli

TUFAN
nuçları kavramak ve beklentileri doğru bilgi eksiklikleriyle sakat olduğunu baş-
tariflemek açısından da oldukça önem- tan kabul etmek gerekir. Söz konusu
li bir konum arz ediyor. Medya ulusal ülkelere dair sınıfsal ve tarifsel bilgi ek-
ve küresel ölçekte süreci ‘’Devrim’’ sikliği kaçınılmaz olarak yaşananlara
kavramsallaştırmasıyla dair yapılacak analizin görün-
M. ÖZLEM açıklıyor. Bu kavram- güsel bir ana-
s a l - laştırma bir lizle sınırlı
Yaşananların özellikle Mısır’daki sürecin dünyayı ve yanıyla kalma-
Ortadoğuyu etkisine alacak bir dizi çatışmalı durumu po- s ı n ı
tetikleyeceğini öngörmek mümkündür. İsrail’in
panik halinde Mübarek’e sarılmasının altında yatan,
çevresinin İsrail karşıtı İslami rejimlerle kuşatılması
tehlikesini görmüş olmasıdır.

T
unus’ta başlayan ayak- ve değiştirilemeyeceğine dair
lanma Mısır’ı ve Ürdün’ü toplumsal inanışlar en geri,
kapsayarak genişlerken en tutuk ve en sessiz görü- da-
gerçekleşen halk hareketleri nen ülkelerde yaşayan halklar yatır-
ayaklanma ve devrim kavram- tarafından ortadan kaldırılması- ken, analiz
sallaştırmasıyla tarif ediliyor. nı insanlık biraz hayretle görüngüsel düzeyde
Medya ve televizyonlar devrim bezenmiş bir şekilde yine yaşanan olayların
manşetlerini atarken köşe ya- izliyor. Herkes ya- görüntülerinden ve dün-
zıları ve tartışma programları şanmakta olanı ya hükümetlerinin olaylara
özellikle Mısır endeksli ayaklan- ve sebeplerini an- zitif yaklaşım tarzlarından esin-
ma gündemine kilitlenmiş du- lamaya çalışırken çıkarsamaların oluş- lenerek ele alınmak zorunda-
rumda. Her an yeni gelişmeler yaşanacak olanları masına yol açarken bir başka yanıyla dır ki medyanın bile en azından ulusal
ortaya çıkarken bu gelişmeler tahmin etmek için uğraşıyor. kavramın kendisini yani devrimi özün- ölçekte olayları dışsal bir gözlemle ak-
televizyon ekranlarına an be Tarihin garip ironisi tekrar gün- den koparıyor ve sulandırıyor. tardığı yeterince bilgiye sahip olmadığı
an yansıtılmaya çalışılıyor. Tu- deme giriyor. Diktatörler hızla Marx Haziran 1848 Ayaklanmasını bizzat konuyla ilgili yazarlar tarafından
nus devlet başkanı kaçtı, sıra- birbirlerine dayanışma mesajları analiz ederken ‘’Hazirana kadar dev- itiraf edilmektedir. Bu noktada olayla-
da Hüsnü Mübarek var. Olaylar yolluyor. Diktatörleri besleyen ve rim bir hükümetin devrilip yerine baş- rı anlayabilmek için en azından içinden
durulmadığı gibi çevre ülkelere onları iktidara getiren, iktidarda ka bir hükümetin kurulması anlamına geçtiğimiz momentte görüntülere bak-
sıçrama ve bütün Ortadoğu- kalmaları için uğraşan, onların geliyordu. Hazirandan sonra devrim bir mak gerekmektedir
yu sarsma potansiyeli taşıyor. iktidarlarında kendi çıkarlarının sınıfın devrilip yerine başka bir sınıfın Görüntüler bize neyi göstermekte-
Yılların diktatoryal yönetimleri gerçekleşme imkanlarını gören geçmesi anlamına gelmektedir.’’ mea- dir?
altlarındaki toprağın kaymakta güçler süreci derin bir kaygıyla linde bir açıklamada bulunur. Marksist- Öncelikle yaşanan olaylar toplumsal
olduğunu hissederken zamana izlerken ellerini göğe açıp kur- ler toplumsal olayları ve olguları sınıf çelişkilerin en baskıcı hükümetler tara-
ve diyalektiğe inat statik kaderci dukları kubbenin yıkılmaması mücadelesi bağlamında ele alırlar. Üst fından ve en suskun toplumlarda bile
görünen toplumsal yapılar birer için dua ediyor. yapısal değişimleri üretim ilişkilerinde- nicel birikimlere yol açtığını ve kontrol
birer içlerinde biriken öfkenin ve Dünya-tarihsel ölçekte çok ki gelişmeleri ve bu gelişmelere denk dışı toplumsal patlamaları tetikledi-
enerjinin dışavurumuyla hareke- önemli siyasal gelişmelerle yüz düşen sınıflar mücadelesinin gelişmiş- ği görülmektedir. Olayların meydana
te geçiyor ve yöneticileri yerle bir yüze bulunduğumuz realitesi lik düzeyinin bir yansıması olduğundan geldiği ülkeler İslami ideolojinin güçlü
ediyor. Diyalektiğin temel kural- televizyon ekranlarına yansıyan hareketle üst yapıdaki bütün değişik- olduğu toplumsal mücadele gelene-
ları kitaba uygun bir şekilde adım görüntülerin yarattığı ruh hali likleri söz konusu alanlardaki gelişme- ğinin ve örgütlenme düzeyinin düşük
adım devreye girerken direniş bu görüntülere hakim olan halk leri açıklayarak tarif etmeye çalışırlar. olduğu ülkelerdir. On yıllardır, baskıcı
hareketlerine karşı oluşturul- rengi bizi kaçınılmaz bir şekilde Emperyalist kapitalist süreçte toplum- diktatörler tarafından yönetilen bu ül-
muş bulunan kör önyargılar orta kendi kavramlarımızla süreci ta- sal olayların ve olguların ortaya çıkan keler yoksulluğun ve ezilmişliğin kader
yerinden çatlayarak yerle bir olu- rif etmeye zorluyor. Bu noktada sosyal hareketlerin konumlanışları ka- olarak algılandığı bir toplumsal psikolo-
yor. Hiçbir şeyin değişmeyeceği süreci tarif ederken kullandığı- pitalizm ve emperyalizm meselesindeki jinin yön verdiği halk yapılarına sahiptir.
duruşlarıyla ala- Muhalefet hareketlerinin daha çok İsla-
kalı olarak tarif- mi tandanslı geliştiği her üç ülkenin bir
YEMEN lenir. Ek olarak başka ortak özelliği yukardan aşağı bir
bütün toplumsal modernleşme çizgisinin devlet aygıtı
gelişmeleri bu eliyle halka rağmen halk için dayatıldığı
gelişmelere yol ülkeler olmalarıdır.
açan toplumsal Söz konusu ülkelerde, yönetici elitle
yaşam üzerinden halk kitleleri arasında hem yaşamsal
ve bir süreç dahi- düzeyde hem de ekonomik düzeyde
linde açıklayarak derin bir uçurum söz konusudur. Yö-
ele almak sonuç netici elit ile ekonomik ve yaşamsal çı-
olarak görünen karlarını ortaklaştırmış kliğin yönetimi
şeyin sebeplerini egemen sınıfı içinde diğer klikleri dev-
anlamamız ve bu re dışı bırakmış ve deyim yerindeyse
sebepleri genelle- baskı altına almıştır. Bu gibi ülkelerde
me düzeyine yük- egemen kliğe karşı egemen sınıf içeri-
selterek ülke ve sinden de ciddi itirazlar söz konusudur.
dünya ölçeğinde Yine söz konusu ülkelerde meydana ge-
karşılıklarını kav- len hareketlerde göze çarpan bu hare-
ramak gereklidir. ketlerin sınıfsal konumunun muğlak bir
Bu bağlamda şekilde orta sınıfa yaslanan bir durum
Tunus, Mısır ve arz etmesi ve ciddi bir siyasal önderlik
Ürdün’deki geliş- yoksunluğunun mevcut olmasıdır. Ya-
meleri hangi kav- şananların TV ekranlarına yansıyan gö-
ramla tarifleye- rüntülerinden edindiğimiz izlenim her

6
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
üç ülkedeki halk hareketlerinin Aynı şekilde Mısır’daki geliş-
esas olarak hükümetlere karşı MISIR meler dünya ekonomisi açısın-
şekillendiği, sömürgeci sistem, dan da dikkatle izlenmektedir.
sömürgecilik ilişkileri, kapita- Süveyş kanalı dünya ticareti
lizm ve emperyalist bağlantıla- açısından önemli bir geçiş yo-
rını hedef almadığıdır. Söz ko- ludur. Yaşanan hareketin ken-
nusu olan bir düzen değişikliği disi petrol fiyatlarında ciddi
değil hükümet değişikliğidir. yükselişlere sebep olmuştur.
Bu izlenimi destekleyen Mısır’daki halk hareketine
önemli veriler mevcuttur. Bu karşı Mübarek teslim olmayıp
verilerin başında söz konusu direnme yolunu seçerse Pet-
üç ülkede de sistemin bekçi- rolün ve petrol fiyatlarının bu
si olarak görünen orduların durumdan çok daha fazla et-
halk hareketlerini karşısına kileneceği ve petrol fiyatlarının
almamış olması gelmektedir. tavan yapacağı görülmelidir.
Askeri yapının sessizliği halk Elbette bu gelişme pek çok
hareketinin hızla büyüyüp ülkenin ekonomisi için ciddi
yaygınlaşmasının imkanlarını sıkıntıların oluşmasını tetikle-
yaratmıştır. Mesela Mısır’da yecektir.
yapılması planlanan bir mil- Yaşanan gelişmelerin bizim
yon kişinin katılacağı açıklanan coğrafyamız açısından kar-
büyük gösteri öncesinde ordu şılığı nedir sorusu elbette ki
gösteriye müdahale etmeye- tahminsel bir takım çıkarsa-
ceğini açıklamıştır. Bu açıklamanın gös- Meydana gelen hareketlerde göze çarpan bu malarla yanıtlanabilecek bir sorudur.
terinin istenen rakamlara ulaşması açı- hareketlerin sınıfsal konumunun muğlak bir şekilde Baştan kabul edilmesi gereken olgu ya-
sından önemli olduğunu kabul etmek orta sınıfa yaslanan bir durum arz etmesi ve ciddi bir şananların coğrafyamızda da bir karşılı-
gerekir. Sokağa çıkanların da orduyu siyasal önderlik yoksunluğunun mevcut olmasıdır. ğının olacağıdır. Elbette bu karşılık söz
karşısına almadığı hatta kendi ordusu Yaşananların TV ekranlarına yansıyan görüntülerinden konusu ülkelerdekine benzer hareket-
gibi selamladığı ve kardeşlik gösteri- edindiğimiz izlenim her üç ülkedeki halk hareketlerinin ler olarak tezahür etmeyecektir. Fakat
leri düzenlediği görülmektedir. Aynı esas olarak hükümetlere karşı şekillendiği, sömürgeci hem ekonomik ve sosyal çelişkilerdeki
şekilde gerek Avrupa emperyalizmi ve sistem, sömürgecilik ilişkileri, kapitalizm ve emperyalist gelişme hem de siyasal iktidarın uygu-
gerekse ABD emperyalizmi söz konusu bağlantılarını hedef almadığıdır. Söz konusu olan bir lamaları bu ülke topraklarında da öfke-
halk hareketlerini destekler bir konuma nin birikmekte olduğunun göstergesi-
düzen değişikliği değil hükümet değişikliğidir.
geçmiştir. ABD özellikle Mısır’da hem dir. En başta kazanılan, halkın nezdinde
Hüsnü Mübarek’i hem de orduyu halka mücadele duygusunun güçlenmesidir.
şiddet uygulamama konusunda uyara- Bu coğrafyada bu duyguyu körükleyen
rak taraf oluşunu daha netleştirmiştir. ilk açıklamaların hiçbir yerinde emper- savrulmaları getirecektir. En başta sı- Kürt halk hareketi milliyetçi söylemler-
Aynı ABD halk hareketleri ile hükümet yalizme ve sömürgecilik ilişkilerine karşı nıfsal bakış açısının flulaşmasını dayat- le yalıtılmaya çalışılsa da artık herkes
arasında taraf olmadığını açıklayarak herhangi bir çıkış söz konusu olmadığı maktadır ki teorik bakımdan oldukça yaşananların tüm coğrafyada iz bıraktı-
aslında galip çıkanı destekleyeceğini gibi mülkiyet ilişkilerini de karşısına tehlikeli bir durum arz eder. Hatırla- ğını kabul eder hale gelmiştir. Aynı şe-
beyan etmiştir. Bu bağlamda hiçbir alan bir duruş mevcut değildir. nırsa ‘’Türki Cumhuriyetler’’de yaşa- kilde coğrafya örgütlü mücadele anlayı-
şeyin yerli yerine oturmadığı konjonk- Bu bağlamda yaşananları devrim ola- nan halk hareketleri de devrim diye şının çok zayıf olmadığı bir coğrafyadır.
türde başlangıç olarak meydana gelen rak algılamak literatür açısından yan- pazarlanmış son olarak Kırgızistan’daki Önümüzdeki süreç çevreyi saran bir dizi
hareketlerin şimdilik sadece hükümet- lış olacaktır. Yaşanan halk hareketini gelişmeler de benzer tariflemeyle anıl- önemli halk hareketinin Ortadoğu poli-
lerin devrilmesine yol açtığını söylemek ayaklanma olarak tarif etmek için de mıştı. Tarifi buradan kurduğunuz an- tikalarını yenide dizayn ettiğine tanıklık
gerekir. henüz erkendir. Zira halk hareketleri dan itibaren devrim denen siyasal ey- edecektir. Bu dizayn sırasında sıkıntılı
Henüz bu hareketleri temsil eden her- henüz kendilerini tehdit eden ciddi bir lemin mülkiyet ilişkilerini karşısına alan görünen sanırız İsrail olacaktır. Fakat
hangi bir siyasal yapının şekillenmemiş askeri güç ile karşı karşıya gelmemiştir. sınıfsal özünden kopmasını ve sadece ABD’nin gelişen hareketlere müdahale
olması bir siyasal harekette siyasal ön- Görünen ve yaşanan odur ki egemen kapitalist sistem içerisinde bir hükü- imkanları bu sıkıntıların da boyutunu
derliğin öneminin yeniden belirgin hale sınıf bloğu içerisinde dominant olan metin devrilip bir başkasının yerine ortaya çıkaracaktır. Kabul edilmelidir ki
gelmesine yol açmaktadır. Bu bağlam- kliğin devrilmiş olması fakat henüz ye- geçerek eski düzenin devam etmesini sadece Ortadoğu için değil Türkiye için
da Mısır’ı biraz daha farkı ele almak ge- rinin doldurulmamış olmasıdır. Bir ikili sağlayan bir olguya dönüşmesini kabul de yöneticilerin koltuklarını dayadıkları
rekebilir. Zira uzun yıllardır Müslüman iktidar durumundan çok iktidar boşlu- ediyor duruma düşmeniz gerekir. Bu toprak oynamaya başlamıştır.
Kardeşler hareketinin önderlik ettiği ğu durumundan söz etmek gerekir. Bu kabulleniş kendi siyasal perspektifi- Eksik olan öbür taraflarda olduğu
İslami tandanslı ciddi bir muhalefet ha- boşluğu doldurmaya en yakın adayların mizin de muğlaklaşmasına sebebiyet gibi bizde de siyasal önderliğin gelişti-
reketi Mısır’da örgütlüdür. Müslüman İslami kökenli olduğu ise su götürmez verir. Mücadelenin sonal amaçlarının rilmesi ve örgütlenmesidir. Bir halk ha-
Kardeşlerin büyük Kahire gösterisinin bir gerçekliktir. Kapitalizm konjonktü- unutulması ittifak ilişkilerinin sınıfsal reketinin halk ayaklanmasına, direnişin
çağırıcısı olarak öne çıkması ve sokak ründe devrim kavramsallaştırılması işçi temelden koparılmasını ideolojik ve devrime dönüşebilmesi için mülkiyet ve
hareketlerinin arkasındaki güç olarak sınıfı ve burjuvazi arasında meydana ge- politik hedeflerin sistemin içine çekil- egemenlik ilişkilerini emperyalist sitemi
belirmeye başlaması siyasal eylemin lecek bir iktidar mücadelesi ekseninde mesini dayatır. karşısına alan enternasyonalist devrim-
izleyici rota hakkında daha net çıkarsa- söz konusudur. Henüz söz konusu ülke- Yaşananların özellikle Mısır’daki süre- ci bir önderlik zaruridir. Önderlik önder
malarda bulunmamızı sağlamaktadır. lerde böyle bir konumlanış söz konusu cin dünyayı ve Ortadoğuyu etkisine ala- olabilecek ilişkilerin ve hegemonyanın
Nitekim İsrail bu gelişmeden oldukça değildir. Misal bankalar hâlâ işlemekte cak bir dizi çatışmalı durumu tetikleye- oluşturulmasıyla mümkündür. Halk
rahatsız olduğunu açıkça belli etmiş ve borsa hâlâ faaliyetini sürdürmektedir. ceğini öngörmek mümkündür. İsrail’in hareketine önderlik edebilmek için bu
Hüsnü Mübarek’i destekleyen bir söy- Ne banka şubelerine ne de fabrikalara panik halinde Mübarek’e sarılmasının hareketin nefes aldığı alanlarda örgüt-
leme geçmiştir. Müslüman Kardeşler yönelen herhangi bir hareket söz konu- altında yatan, çevresinin İsrail karşıtı lenmiş, hareketin önderleriyle ilişki-
ve diğer muhalif odaklar ABD’nin de su olmadığı gibi büyük marketler ve iş- İslami rejimlerle kuşatılması tehlikesini lenmiş olmanız gerekir. Kürt özgürlük
onay verdiği Baradey’i sözcü olarak or- letmeler de dimdik ayaktadır. Mülkiyet görmüş olmasıdır. Mısır’daki gelişme- hareketi bu konuda önemli bir örnek
taya sürmüşlerdir. Baradey kimliği aynı eskisi gibi işlemektedir. lerin Müslüman Kardeşlerin iktidarı ile olarak önümüzde durmaktadır. Ülke
zamanda siyasal eylemin uluslararası Liberal medyanın her halk hareketini neticelenmesinin İsrail için yalıtılmışlı- coğrafyasında son dönemde yaşanan
ölçekteki sınırları açısından da ön açı- devrim olarak yansıtması kendi ideolo- ğın büyümesi anlamına gelmesi kadar gelişmeler siyasal iktidarın gerilen ruh
cıdır. Baradey Uluslararası Atom Ener- jik bakış açısından tutarlı bir görünüm aynı zamanda Filistin mücadelesinin yapısı emperyal sistemin keskinleşen
jisi kurumunun başkanlığını yapmıştır arz etmekle beraber bizim onların ciddi bir desteğe kavuşması anlamına iç çelişkileri ve bütün dünyayı etkisine
ve ABD, AB ve diğer emperyal odaklar kavramsallaştırmasını veri olarak ele da geldiği ortadadır. Bütün bu gelişme- alan muhalefet hareketleri yüzyılın ba-
için onay gören bir kimliktir. Bu durum alıp kendi kavram kültürümüz içeri- lerin önümüzdeki süreçte İsrail’in kendi şında rüzgarın bizden yana döndüğü-
siyasal eyleme önderlik etmeye soyu- sinde kapsar hale getirmemiz bizim önünü açabilmesi için saldırgan bir dış nün göstergesidir. Başarılması gereken
nanların uluslararası emperyalist yapı- kendi kavramsallaştırmalarımızın da politikaya yönelebileceğini ve bölgeyi rüzgara yön verebilecek önderliğin şe-
ları cepheden karşına almamaya özen sulanmasını beraberinde getirecektir. sarsan çatışmalı bir dönemin başlaya- killendirilmesidir. Önümüzdeki en dev-
gösterdiğini göstermektedir. Yapılan Bu muğlaklaşma beraberinde ideolojik bileceğini işaret ettiği bilinmelidir. rimci görev budur. ■

7
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
HİÇBİR ŞEY İÇİN YAŞAMAKTANSA TUNUS VE
ARKASINDAKİ

BİR ŞEY İÇİN ÖLMEK İYİDİR GERÇEKLER


Açık mavi gökyüzünde birdenbire çakan bir
şimşek gibi ortaya çıkan şey aslında Arap top-
lumun içerisinde zamanla birikerek oluşmuştur.
Böylesi bir sosyal patlamaya sebep olan şey sa-
YEŞİM ERGÜN dece bir gencin bedenini ateşe vermesinin ardın-
dan oluşan tepkiyle açıklanamaz. Tunus ve Arap
ülkelerindeki isyanın arka planındaki gelişmelere
Tunus’ta yaşanlardan sonra neredeyse tüm Arap ülkelerindeki bakmak süreci anlamak açısından anlamlı ola-
caktır.
liderler sırayla açıklama yaptı, bu isyanın kendi ülkelerine
Tunus, Kuzey Afrika’da, Akdeniz kıyısında, eski
sıçramayacağı konusunda demeçler verdiler. Fakat
Fransız sömürgesi olan bir ülke. 1957’de Burgi-
konuşmalarının tam tersine ayaklanmalar hızla yayıldı. Sudan, ba liderliğinde siyasal bağımsızlığını kazanıyor.
Yemen, Ürdün’de binlerce insanın katıldığı protesto gösterilerinin 1980’lerde ülkedeki muhalefet yükselmeye baş-
ardından “Mübarek defol” sloganıyla sokağa dökülen Mısır halkı layınca polis-ordu-istihbarat kurumlarının ağırlı-
dünyanın nefesini tutup izlediği bir süreci başlattı. ğı da artıyor. Ulusal güvenlik sorumlusu Zeynel
Abidin Bin Ali 1987’de başbakanlığa getirilince 5
hafta sonra bir “saray darbesi” ile Burgiba’yı tu-

Ü
niversite mezunu bilgi işlemcisi olup ilk zaferini Bin Ali’nin ülkeyi terk etmesi ile tuklattırıp iktidarını sağlamlaştırıyor. O dönem-
işsizlikten seyyar satıcılık yapan 26 kazanmış oldu. Bu süre zarfında resmi ra- den beri de Bin Ali cumhurbaşkanlığı yapıyor. Bin
yaşındaki Muhammed Buazizi’nin, kamlara göre ölü sayısı 100’ü aşmıştı. Ali dönemimde ülkedeki kapitalist gelişme daha
tezgahının elinden alınması üzerine 17 Ara- Tunus halkı hâlâ ayakta. Tunus etkisi hızlanıyor. Tunus Arap dünyasında ‘model’ ülke
lıkta bedenini ateşe vermesi ile yakıldı isya- domino gibi tüm Arap dünyasını sarsıyor. oluyor. Bu Kuzey Afrika ülkesi, bir istikrar cen-
nın ateşi Tunus’ta. Olaylar başlangıçta baş- Tunuslu işsizlerin, gençlerin, yoksulların, neti ve görece refah içinde bir ülke olarak gös-
kente 250-300 km mesafedeki Buazizi’nin emekçilerinin kendi bedenlerini ateşe vere- teriliyor. Yabancı yatırımcılar için Tunus, güvenli
memleketi Sidi Buzid ve çevresinde sınırlı rek yaktıkları isyan ateşinin peşinden Mısırlı ve ucuz emek kaynağı bir bölge, turistler için-
kaldı. Fakat Buazizi’nin bedeninin ağır bi- kardeşleri gidiyor şimdi. Mısır, Yemen, Ce- se, güneşlenip yaşamın tadının çıkarılacağı bir
çimde yanması sonucunda ölmesini izleyen zayir, Ürdün... Arap dünyası kaynıyor. Şimdi cennet. Tabi ki bu arada hükümetin çabalarını
hafta sonu 8-9 Ocakta gösteriler büyüdü ve ne olacağı, suların durulup durulmayacağı atlamamak gerek, Tunus’ta işsizlik %20’lere çı-
bir hafta sonra nihayet isyan başkenti sar- ise yanıtlanması zor sorular olarak belirsiz- karken, yoksulluk her geçen gün artarken, hü-
dı. Bu aşamaya gelindiğinde yoksulluk ve liğini koruyor. kümet, bir Afrika Kupası (2004) ve bir Dünya
yolsuzluğa karşı olan kitle yüzünü Bin Ali’ye Tunus’ta yaşananlar, kimilerine göre sade- Basketbol Şampiyonası (2005) organize ediyor.
ve hükümete çevirmişti.11-12 Ocakta artık ce bir kaos, kimilerine göre müesses nizam Yine 2005’te ülkedeki hakim ve avukatların açlık
“ Degage Bin Ali –Bin Ali Defol” sloganları temsilcilerinden birinin yerini bir diğerine grevi bütün dünyadan gizlendi, gazeteciler kim-
yükselmeye başlamıştı. Halkın gittikçe ar- bırakmasından başka bir sonucu olmayan seler duymadan tutuklandı. 2008’e geldiğimizde
tan öfkesi ile yüzleşen devlet başkanı ifade bir “sosyal patlama”, kimilerine göre bu işte ise Ocakta maden ayaklanması diye adlandırılan
özgürlüğü getireceğine, politik kısıtlamaları ABD’nin parmağı var, kimilerine göre ise protestolar yaşandı. Tunus’un Güney Batısında-
kaldıracağına, yozlaşan politikacılara karşı renkli devrimlerden biri daha. Tunus’taki ki Kafsa vilayetine bağlı Redeyef’teki fosfat ma-
önlem alacağına, medyaya özgürlük getire- halk ayaklanmasının ardından Mısır’ı altüst denlerinde bir olay -adam kayırmacılık yüzünden
ceğine ve internet üzerindeki tüm kısıtla- eden isyanın Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’da yapılan bir protesto- bütün halkı ayaklanmanın
maları kaldıracağına söz verdi ancak baskı artık hiçbirşeyin eskisi gibi olamayacağı bir eşiğine getirdi. Aylarca sürdü grevler, dört ölü,
gittikçe tırmandı ve devlet başkanını ülkeyi yeni dönemin kapısını açmakta olduğu, bu iki yüz yaralı, kısacık duruşmalar ve onlarca yıl-
terk etmeye zorlayan bir ayaklanmaya dö- açıdan tarihsel lık cezalar... Bu arada Tunus hükümeti olaylarda
nüştü. Kitleler Bin Ali’nin demokrasi getire- şiddet kullandığını itiraf etmiş fakat hiçbir somut
ceği vaatlerini, göstericilere daha fazla ateş adım atmamıştır. Protestolar belli bir süre inişe
açılmayacağı sözlerini, yoksulluk sorununu geçmiş olsa da daha sonra yeniden canlanmış-
çözme yalanlarını, hükümetin değiştirilmesi tır. “Tüccarlar Ayaklanması” olarak adlandırılan
gibi göstermelik adımları doğru yorumladı: ikinci olay ise ülkenin güney doğusundaki Bin
Bu adımlar artık devrilmek üzere olan Kirden şehrinde 2010 Ağustos ayında meydana
bir başkanın son sözleriydi ve başka- gelmiştir.
nın gücünü değil güçsüzlüğünü yan- Aynı zamanda Tunus 60’lı yılların sonlarında
sıtıyordu. Ve 15 Ocak tari- oluşmaya başlayıp 80’lerin sonundaki krizi aşma-
hinde isyan yı başaran orta sınıfın yok oluşunu da gizliyordu.
ABD-AB ve uluslararası mali sermaye ağırlığı ar-
tıyor, ülkedeki Bin Ali, Trebilsa (karısı) ve Materi
(damadı) aileleri başta gelmek üzere üç-beş bü-
yük kapitalist aile, işbirlikçi tarzda, mali serma-
yenin ülkeye çöreklenmesi ile, semirdikçe semi-
riyorlar. Bir milyon kadar genç Tunuslu -toplam
10 milyonluk nüfusun %10’u- dışarıda yaşıyor;
diplomalılar ve lisans sahibi olanlar arasında iş-
sizlik 1984’te yüzde 0,7 iken 1997’de yüzde 4
olmuş, 2010 ‘da yüzde 20’ye sıçramıştır. Yirmi
aile Alplerde, Paris’te tatil yaparken, işsizlik yüz-
de 18’lere yükselmiş, daha genç nüfus arasında
yüzde 36’ya ulaşmıştır. Ve 17 Aralık günü seyyar
satıcılık yapmak zorunda kalan genç Buazizi’nin
umutsuzluktan doğan tepkisi, kimsenin hiçbir
şey beklemediği, diğer Arapların küçümsediği,
Avrupa’nın tatil cenneti, futbol’un kentini hare-
kete geçirdi. 14 Ocak günü, yüz ölü ve tüm ülkeyi
saran onlarca isyanın ardından, dalga Tunus’un
merkezini yıktı ve Bin Ali ülkeyi terk etmek zo-
runda kaldı.

8
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
önemde gelişmelerin ya- protestolar düzenlenmiş-
şanmakta olduğu ise kim- TUNUS tir. 18 Ocak’ta Yemen’de
senin yadsıyamayacağı bir başlayan protestolar 23
gerçek olarak ortada du- Ocakta kitleselleşerek de-
ruyor. vam etmiştir ve merkezi-
Ayaklanma bir ya da bir- ne hükümetin gitmesi slo-
kaç ülkede çok daha ciddi ganını yerleştirmiştir. 21
sarsıntılara yol açabilir, Ocakta Ürdün’de binlerce
Ama esas önemli olan Tu- insan sokaklara döküle-
nus ve Mısır’ın bütün Arap rek haklarını istemişlerdir.
dünyasında kitlelerin ruh Gösterilerin büyümesini
durumunu ve iktidar soru- engellemek için Arap li-
nuna bakışlarını derinden derler halkın yolsuzlukla
etkileyerek yıllara ve on mücadele ve reform talep-
yıllara yayılan bir devrimler lerine yönelik önlemler al-
sürecini başlatacak olması maya başladı. Ürdün Kralı
ihtimalidir. Bu muazzam Abdullah da hükümeti gö-
toplumsal seferberliğin revden alarak yeni bir baş-
sosyal adalet talepleri çer- bakan atadı.
çevesinde kitleselleşmesi
bütün bölgede neolibera- VE MISIR
lizmin itibarında şimdiden Mısır’daki ayaklanma 8.
büyük bir gedik açmıştır. gününe girmişken, halk
Daha kısa bir süre ön- Mübarek’in gitmesinde
cesine kadar IMF, Dünya Mübarek ise gitmemekte
Bankası vb. tarafından mo- ısrar ederken, Mısır dışiş-
del ülke sayılan Tunus’taki Tunus için hayatı öneme sahip bir nokta var: Hükümetin leri bakanının 28 Ocakta
ayaklanmayı, sırf Ortadoğu’ya has bir gitmesi ve ardından kesintisiz bir biçimde rejim El Quds El Arabi’ye verdiği röportaja
diktatörlüğün devrilmesi olarak yo- bakmakta fayda var, Tunus olayla-
değişikliği. Çünkü rejim, Bin Ali’nin gidişinden bu
rumlamak, onun politik muhtevasını rının Mısır’a sıçramayacağından ol-
anlamak açısından ciddi bir yanlışlık
yana, kendini eski kadroların kurduğu bir sözde geçici dukça emin konuşuyordu Ebu’l Gayt,
olacaktır. Burjuva basında yapılmak hükümet ile ayakta tutmaya çalışıyor. RCD kendi fakat o günün akşamı Mübarek hü-
istenen budur. Sanki Tunus’ta ve merkez organlarını feshetti ama parti varlığını devam kümeti değiştireceğini açıklamak zo-
Mısır’da insanlar ‘diktatörlük istemi- ettiriyor. runda kaldı. Tunus’tan üç gün sonra,
yoruz bize ABD demokrasisi gerek’ 17 Ocakta olaylar Mısır’a sıçramış ve
demek için ayaklanmışlarcasına bir aynı Tunus’taki gibi bir genç ken-
yollarını müzakere etmek üzere 15 ganlarını feshetti ama parti varlığını
rüzgar estirilmeye çalışılıyor. Bu dik- dini yakmaya çalışmıştı. 18 Ocakta
Ocakta sendika ve muhalefet temsil- devam ettiriyor. Hükümet ilk toplan-
tatörlerin ülkelerini ABD’nin, IMF’nin, İskenderiye’de bir genç daha kendi-
cileri ile yurt dışında bulunan muha- tısında bir genel politik af kabul etti,
Dünya Bankası’nın buyruklarıyla on- ni yakmış ve kaldırıldığı hastanede
lefet liderlerini ülkeye dönmeleri için ayrıca illegal konumdaki bütün siyasi
yıllar boyunca halklar için cehenne- ölmüştü ve ayaklanma 25 Ocakta
davet etti. partilere yasal statü tanıdı. Ama eski
me çevirmiş olduğunu, isyanın kö- Mısır’da hareketlenmişti. İskenderi-
Şu an hükümette sürekli bir bakan rejim siyasi iktidarın iplerini bir türlü
keninde bu düzenin yoksulluğunun, ye ve Süveyş kentlerinin tüm mer-
değişikliği yaşanıyor. BBC’nin verdiği elinden bırakmadı ve bırakmaya da
işsizliğinin, adaletsizliğinin olduğunu kezi noktaları ayaklanan emekçilerin
bilgilere göre şu ana kadar toplam niyeti görünmüyor.
gözlerden gizlemeye çalışıyorlar. Li- denetimine geçti. 26 Ocağa gelindi-
12 bakan görevden alındı. Gerçi re- Tunus’taki ayaklanmanın bilanço-
beral yazarların yeteneğine de şap- ğinde binlerce kişi sokaklara çıkmış
jim kendi kendisinden koptuğuna su Birleşmiş Milletler ekibinin lideri
ka çıkarmak gerekir! Önce Tunus’ta ve gösterilerde öldürülenlerin sayısı
halkı inandırmak için her türlü ko- Bacre Waly Ndiaye’ye göre 219 ölü
yaşananlara susmayı tercih ettiler, 10’u aşmış, 200 kişi tutuklanmıştı.
mikliği yapıyor. Bin Ali’nin iktidar ay- ve binlerce yaralı. Daha iyi bir yaşam
sonra da ağız birliği yapmışçasına Ve 29 Ocak Cuma günü büyük isya-
gıtı olan Rassemblement constituti- talebi ile yoksulluğa karşı başlayan
Tunus ve Mısır’daki durumun devrim nın fitili ateşlendi. Mısır’da da binler-
onnel démocratique (RCD - Anayasal isyan Bin Ali’nin ülkeyi tek etmesi ile
olduğunu kanıtlamaya çalışırken de ce kişi ‘Mübarek defol’ diyerek Tahrir
Demokratik Birlik - Bin Ali rejiminin başka bir evreye sıçramıştır. Bundan
devrimi batı demokrasisine yelken Meydanını doldurdu. Mübarek’in Mil-
siyasal dayanağı olan örgütlenme), sonra yapılması gereken eski rejimin
açmakla özdeş tutmaktaki maharet- li Demokratik Parti’sinin Kahire’deki
Bin Ali’yi partiden atıyor! Ardından bütün kalıntılarını yok etmektir. Şu
leri parmak ısırtıyor! merkezi ateşe verildi. Bazı bakanlık-
yeni Cumhurbaşkanı Mebazaa ve an Tunus’ta bu sürece öncülük ede-
Tunus Devriminin ilk zaferi, 23 yıl- lar ve devlet televizyonu binalarında
başbakan Gannuşi de partiden istifa bilecek bir örgütün olmaması mü-
lık Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin şiddetli çatışmalar oldu. Kahire’nin
ediyorlar. Tunus’taki değişim ‘Bin Ali cadelenin bundan sonrası için kabul
Ali’nin onca yıllık “laiklik” cakasından yanısıra başta İskenderiye ve Süveyş
Defol’ sloganının yerini ‘RCD defol’ edilemez bir durumdur.
sonra Suudi Arabistan’a kaçışı oldu. olmak üzere bir çok şehirde halkın
sloganının alması Tunus’ta ya-
(Fransa yıllarca desteklediği ve bes- Mısır’daki isyanın 8. ayaklanmaya katıldığı haberleri ge-
ile özetlenebilir. şanlardan sonra
lediği Bin Ali’nin kendi ülkesine gel- liyordu. Cuma akşamı polis sokak-
Bakanlardaki de- günüde, sayıları bir milyonu neredeyse tüm
mesini reddettiği için.) Bin Ali ve aşkın kalabalık hükümeti lardan çekildi ve devlet kurumlarını
ğişikliklerin, gös- Arap ülkelerinde-
ailesinin ülkeden ayrıldığı saatlerde devirmek üzere Tahrir korumak üzere ordu birlikleri devre-
termelik adımla- ki liderler sırayla
Tunus resmi televizyonu,  anayasa meydanında toplanmıştı. ye girdi. Sokaklara dizilen tankların
rın halkın öfkesini açıklama yaptı,
gereği yeni başkanlık seçimleri ya- göstericilere ateş açmama emri aldı-
dindirmediği açık. Akşam saatlerinde Mübarek bu isyanın kendi
pılana kadar başbakan Muhammed televizyondan bir konuşma ğı açıklandı.
Tunus için haya- ülkelerine sıçra-
El Gannuşi’nin geçici olarak yönetimi yaparak gelecek seçimlere Mısır’daki isyanın 8. günüde, sa-
tı öneme sahip bir mayacağı konu-
ele aldığını açıkladı. katılmayacağını açıkladı, yıları bir milyonu aşkın kalabalık
nokta var: Hükü- sunda demeçler
El Gannuşi, anayasaya bağlı kal- ama “Mübarek defol!” hükümeti devirmek üzere Tahrir
metin gitmesi ve verdiler. Fakat ko-
makla beraber kararların tüm kesim- diye ayaklanan halk için meydanında toplanmıştı. Akşam sa-
ardından kesin- nuşmalarının tam
lerin temsilcileriyle beraber alınaca- bu “bir yere gitmiyorum!” atlerinde Mübarek televizyondan bir
tisiz bir biçimde tersine ayaklan-
ğını açıkladı. El Gannuşi, kendisinin anlamına geliyordu. konuşma yaparak gelecek seçimlere
rejim değişikliği. ma hızla yayılıyor.
geçici başkanlığını kabul etmeyen Birkaç gün önce hükümeti katılmayacağını açıkladı, ama “Mü-
Çünkü rejim, Bin İsyan, 17 Ocakta
kesimlerin sesi yükselince 14 Ocakta değiştiren, bir başkan barek defol!” diye ayaklanan halk için
Ali’nin gidişinden Sudan’a sıçramış,
yönetimi Meclis başkanına devret- yardımcısı ve yeni bir bu “bir yere gitmiyorum!” anlamına
bu yana, kendi- gıda maddelerine
mek zorunda kaldı ancak aynı gün başbakan atayan Mübarek, geliyordu. Birkaç gün önce hükümeti
ni eski kadroların verilmekte olan
Meclis Başkanı Fuat El Mubzi yöne- “reform” taleplerine değiştiren, bir başkan yardımcısı ve
kurduğu bir sözde sübvansiyonları
timi tekrar El Gannuşi’ye bıraktı ve 6 yanıt veriyor gibi yaparak yeni bir başbakan atayan Mübarek,
geçici hükümet kaldırarak fiyat-
ay içinde seçime gidileceğini açıkladı. iktidarını kurtarabileceğine ları piyasa güç- “reform” taleplerine yanıt veriyor
ile ayakta tutma-
El Gannuşi zaman kaybetmeden Ge- sonuna kadar inanmış gibi gibi yaparak iktidarını kurtarabilece-
ya çalışıyor. RCD lerine terk eden
çici Ulusal Kurtuluş Hükümeti kurma görünüyordü. ğine sonuna kadar inanmış gibi görü-
kendi merkez or- hükümete karşı
9
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
nüyordü. desteğini kazanmayı başar-
Ve ertesi gün Mübarek MISIR mıştı. Eğer hükümet ile halk
taraftarları ve sivil polisler, ve UGTT arasındaki düello
“bindirilmiş kıtalar” biçimin- burjuvazinin çıkarlarına ağır
de Tahrir meydanına girme- zarar verecek kadar uzar ve
ye çalışınca, Tahrir Meydanı sertleştirse, ordunun işle-
ve meydana çıkan sokaklar- ri eline almaya girişmesi ve
da gün boyu çatışmalar ya- böylece devrimi yarı yolda
şandı. durdurması olasılığı ortaya
Mısır’da isyanın başlan- çıkabilir.
gıcından şu ana kadar kat- Mısır’da da durum bundan
ledilenlerin sayısının 200’u farklı değildir. Tüm dünya ba-
aştığı söyleniyor. Mısır halkı sını ordunun tavrının ne ola-
bedenlerini kurşunlara si- cağını kestirmeye çalışıyor.
per ederek isyanı büyütüyor. Eğer ordu ile uzlaşacak bir
Ama bundan sonra ne ola- hükümet kurulur ve bir süre-
cak? liğine bile olsa muhalefet or-
Mısır’da 1977’de duya kanalize olursa Mısır’da
gerçekleşen “ekmek ayaklanmanın başarıya ulaş-
ayaklanması”ndan bu yana ması mümkün değildir.
ilk kez bu kapsamda bir Mısır’lı emekçilerinin yap-
ayaklanmaya tanık oluyor. ması gereken bir an önce
1977’dekini de aşan bu ayak- kendi öz savunma komite-
lanmanın Mısır tarihinde bir lerini kurmak ve gerçekten
ilk olduğunu da vurgulamak halkın silahlanması olacaktır.
gerekiyor. 
Burjuvazinin uşakları ısrarla hükümetleri sağduyulu Mısır’da da Tunus’taki gibi süreci
Mübarek İsrail ile görüşmelerini davranmaya davet ediyor ve bir yandan da demokrasi yönlendirecek bir devrimci örgütün
artırırken, birkaç bakanını görevden nutukları atıyorlar. Amaç kitleleri tekrardan uykuya olmaması çok büyük bir eksikliktir.
alarak, çok uzun süreden sonra ken- göndermek. Kitleler sakin olmaya ve “şiddetten Şimdi bu durumda devrimin önün-
dine bir başkan yardımcısı atayarak kaçınmaya” çağrılıyor. Kitlelerden bütün istenen, deki en büyük sorun işçi sınıfının
ve yoksulluk sorununu çözeceğine sessizce evlerine dönmeleri, “sakin olmaları” ve güçlü bir siyasi önderliğe sahip ol-
dair demeçler vererek ayaklanmayı hepsinden öte “şiddetten kaçınmaları”. mamasıdır. Mısır’da Mübarek’in
bastırma derdinde. Mübarek’in bu gitmesi için mücadele aralıksız de-
siyasi tablo karşısında ortaya sürdü- vam etmelidir. Tunus’ta devrim bir
ğü en önemli kozu ise oğlunu kendi “şiddetten kaçınmaları”. Kitlelerden olan Al Baradey’in ülkeye dönmesi adım öndedir, hükümet devrilmiştir
yerine düşünürken, 1981’den beri istenen her zaman sakin ve sessiz en azından seçimlere kadar iktidara fakat ülkedeki en güçlü muhalefet
kimseyi atamadığı başkan yardımcı- kalmaları ve “şiddetten kaçınmala- geçmesi şu an için çok olası. Tabi ki odaklarından biri olan sendikal kon-
lığına eski bir istihbaratçı olan Ömer rı” olurken; zengin ve güçlü, şiddet Mübarek’in gitmemekteki ısrarını ve federasyon UGTT’nin omuzlarına bu
Süleyman’ı ataması olmuştur. Filistin olgusu üzerinde sürekli bir tekel bu durumda da şiddetin dozunun iyi- durum muhtemelen taşıyabilece-
barış görüşmelerinde ABD ile yoğun oluşturuyor ve bu tekeli, güç ve ay- ce artması olasılığını göz ardı etme- ğinden daha büyük bir yük yüklüyor.
temas yürüten Süleyman, Hamas- rıcalıklarını savunmada kullanıyor? mek gerek. Dolayısıyla, acil görev mücadele için-
Fetih görüşmeleri sırasında da gö- Polisin kurşunlarına karşı bedenini Bu aşamada Mısır ordusunun nasıl de, kitlelerin hareketi ile teması hiç
rev üstlenen etkili isimlerden biriy- siper eden; yoldaşlarının, arkadaşla- bir politika izleyeceği büyük önem ta- zaman yitirmeden kendilerini temsil
di. Süleyman’ın atanmasının, ABD’yi rının, yakınlarının zalimce dövülmesi- şıyor. Mısır’da ayaklanma başladığın- yeteneğine sahip, kazanılmış hakla-
olduğu kadar Müslüman Kardeşlerin ne, tekmelenmesine, gözaltına alın- da Genelkurmay Başkanı Sami Hafız rını demokrasi adı altında satmaya-
iktidara geleceğinden endişe eden masına, tutuklanmasına hunharca Enan’ın Waşington’da olması, Mısır cak bir önderliği inşa etmek olma-
İsrail’in de desteğini sağlamak yö- işkence görmesine ve öldürülmesine ordusunun teçhizat ve mali destek lıdır.
nünde bir adım olması çok olası gö- şahit olmak zorunda kalan, hep halk açısından Ortadoğu’nun ABD’ye en Unutmamak gerekir ki Tunus’ta
zükmektedir. olmuştur. Hatta, halkın sevdiklerinin bağımlı ordularından biri olması, ABD da Mısır’da da ayaklanmanın hamu-
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın parçalanmış cesetlerine ulaşması bile yönetiminin Mısır’a yıllık ortama 1,3 ru kendi benlerini ateşe veren genç-
ağzından Mübarek’in çekilmemesi engellenmiştir. Şimdi de, kaderlerini, milyar dolarlık askeri yardımda bu- ler, polis kurşunlarına karşı azimle
gerektiği mesajını verir vermez, Dı- bir avuç hırsız çetesinin belirlemesi- lunması, Mısır ordusunu değerlendi- ve korkusuzca ilerleyen emekçiler-
şişleri Bakanı Hillary Clinton ve son ne izin verilmesi uğruna; halk, sessiz rirken gözden kaçırılmaması gereken dir. Tunus ayaklanmasının öncüleri-
olarak da ABD Başkanı Barack Obama olmasını, “şiddetten kaçınmasını” ve önemli noktalardan bir kaçı. ni kent yoksulları, diplomalı işsizler,
yaptıkları açıklamalarda, Mübarek’i daha da öte sokakları terk etmesini, Tunus’ta ordu oldukça taktiksel emekçiler oluşturmaktadır. Şimdi
daha fazla reform yapmaya ve gös- hareket etmemesini ve evlerine geri davranmış ve burjuva devletinin çı- canları pahasına kazandıklarını de-
tericilere karşı şiddet kullanmamaya dönmesini sağlamak üzere öğüt üs- karları için Bin Ali’yi gözden çıkarmış mokrasi lafazanlarına bırakmamalı-
çağırdılar, Biden’ın Mübarek’in çekil- tüne öğüt dinlemek zorunda kalıyor.  ve polis Tunus sokaklarında isyanın dır. Halk eylemliliklerini kaybetme-
memesi gerektiği yönündeki mesa- Bu arada ayaklanmayla birlikte bastırılması içi yetersiz olduğu nok- meli, hatta eylemliliklerini daha da
jını ise tekrarlamadılar. Türkiye ise ABD’nin de onayladığı kişilerden biri tada sokaklardan çekilen ordu halkın yükseltmelidirler ve ona örgütlü bir
suskunluğunu Erdoğan’ın AKP grup yapı kazandırmalıdırlar. Eski rejimin
toplantısındaki konuşmasıyla bozdu. kalıntılarına nefes alma fırsatı ta-
Tayyip Erdoğan Mübarek’e seslene- nınmamalıdır. Bu hırsızların eski re-
rek “Mısır üzerine karanlık senar- jimin bir “demokratik” versiyonunu
yosu olanlara fırsat vermeden önce kurmaya yeniden örgütlenmeleri için
halkı tatmin edici adımları siz atın.” izin verilmemelidir.
dedi. Art arda yapılan bu açıklama- Tunus’ta yakılan isyan ateşi ile bu
lar, ABD’nin Bin Ali’yi olduğu gibi devrim başarıya ulaşsa da ulaşma-
Mübarek’i de gözden çıkarabileceği- sa da artık Ortadoğuda dönüşü ola-
nin işaretleri olabilir mayan bir yola girilmiştir. Bundan
Burjuvazinin uşakları ısrarla hükü- sonra güneş savaşan halkların elinde
metleri sağduyulu davranmaya davet yükselecektir. Dün basına Mısırlı bir
ediyor ve bir yandan da demokrasi eylemcinin Mısır bayrağına yazdığı
nutukları atıyorlar. Amaç kitleleri bir söz takılmıştır: “Hiçbir şey için
tekrardan uykuya göndermek. Kitle- yaşamaktansa, bir şey için ölmek iyi-
ler sakin olmaya ve “şiddetten kaçın- dir!” Arap halkları yıllardır büyütü-
maya” çağrılıyor. Kitlelerden bütün len korku imparatorluğunu yıkmayı
istenen, sessizce evlerine dönmele- başarmıştır. Bundan sonrası aydınlık
ri, “sakin olmaları” ve hepsinden öte olacaktır. ■

10
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
sınıflar, çözümü devrim-
ci tutsakları yalnızlaştır- TEKİRDAĞ 2 NOLU
mada ve izole etmede
görmüş, bu amaçla da F F TİPİNDEKİ SİYASİ
tiği hapishaneler oluştu-
rulmuştur.
TUTSAKLARIN
6. F tipi hapishneler te- SAVCILIĞA SUÇ
mel olarak birbirinden ya-
lıtılmış üçer kişilik hücre-
DUYURUSU
lerden oluşmaktadır. Bu
hücrelerin dışında bir de Tekirdağ 2 No’lu F Tipi hapisha-
ağırlaştırılmış müebbet ne idaresi tutuklu ve hükümlülere
cezasına çarptırılmış tut- yine keyfi ve hukuk dışı dayatma
sakların ve hücre cezası ve işkence uygulamalarıyla tecrit
verilmiş tutsakların tu- içinde tecrit yaşatmaktadır.
tulduğu tek kişilik tecrit Son dönemde gündeme getiri-
hücreleri vardır. len işkence bahanesi ise avukat,
7. 8 m2’lik bir alana sa- adliye, hastane, açık görüş sonrası
hip olan tek kişilik hücreler keyfi olarak yapılan dedektörle ara-
yalnızlaştırma ve izolasyo- ma esnasında tutuklu ve hüküm-
nun en katı biçiminin uy- lülerin yüzünü duvara döndürme
gulandığı hücrelerdir. Bu dayatmasıdır.
hücrelerin havalandırma Bu onur kırıcı uygulamaya Aralık
kapısı günde sadece bir ayının son haftası oldukça yoğun
saat açılmakta, bu hüc- olarak başvuran hapishane idaresi
rede kalan tutsak günün birçok arkadaşımıza bu bahaneyle
geri kalan 23 saatlik kıs- saldırmasına, fizikiişkenceye dönü-
mını 8m2’de tek başına şen uygulamalara neden olmuş-
geçirmek zorunda bıra- tur. Kimi arakadaşlarımız yumruk
kılarak fiziki ve psikolojik ve tekmelerle darp edilmiş, kimisi
baskıya uğratılmaktadır. yerlerde sürüklenerek hücrelere
8. Hapishane içindeki atılmışlardır.
tedavi olanaklarının ye- 2 No’lu F tipi hapishane idare-
tersizliği (Hapishanede sinin bu uygulamaları, aylardır
haftada sadece iki gün sürdürlen ve giderek işkenceye
doktor bulunması, dok- dönüşen havalandırma kapılarının
torların yetersizliği vb.) ve günde 22 saat kapalı tutulması
hapishane dışında tedavi keyfiliğinin başlattığı bir hukuksuz-
olabilmenin zorluğu (her luk ortamından beslenmektedir.
hastalığın ve şikayetin Hangi yönetmelik maddesinde,
psikolojik olarak gerekçelendirilmesi, hangi genelgede tutukluların ve
sevk taleplerinin reddedilmesi) hasta ağır müebbet hükümlüleri dışın-

F TİPİ VE TECRİTE KARŞI


tutsaklar açısından ölümcül sonuçlara daki hükümlülerin havalandırma
yol açmaktadır. Onlarca tutsak son yıl- kapılarının aylarca kapatılacağı ya-
larda yaşamını yitirmişken onlarcası da zılıdır.
hala hapishanelerde ölümle mücadele 2 No’lu F Tipi hapishanesinin hu-

MÜCADELE
etmektedir. kuksuzlukları, keyfilikleri saymakla
9. Yalnızlaştırma ve izolasyona karşı bitmez…
önemli bir kazanım olan “haftada 10 sa- - 10 kişi 10 saat sohbet hakkı uy-
atlik ortak alan hakkı” keyfi uygulamalar- gulanmamaktadır.
la haftada bir saati geçmeyerek göster- - Avukatlara gönderilen mektup-
ALİ DENİZ KILIÇ - BARAN NAYIR melik bir uygulama haline getirilmiştir. ların “fiziki kontrolü”nün yapılması
10. Varolan hakların sınırlı olarak gerekirken okunarak gönderilmek-
Hapishaneye Dair haneleri devrimci okullara dö- olsa da kullanımı ardı arkası gelmeyen tedir. Kapalı gönderilenler, tutuklu
1. Devletin zor aygıtının bir nüştürmesiyle bu girişim çoğu disiplin cezalarıyla kullanılamaz hale ve hükümlülere geri iade edilmek-
kolu olarak hapishane, egemen zaman başarısız olmuştur. getirilmektedir. Tutsaklar yılları bulan tedir.
sınıfların, kendi çizdikleri yasal 3. Devrimci tutsakların birli- görüş, iletişim ve ortak alan cezalarına - Yer değişim talepleri dikkate
sınırları ihlal edenlere, onların ğini kırmayı amaçlayan egemen maruz kalmakta, bu durum zaten ya- alınmamakta ve yerine getirilme-
egemenliklerini tehdit edenlere sınıflar 90’lı yılların sonlarında lıtılmış olan tutsakların dışarıyla iletişi- mektedir.
karşı uyguladığı baskı biçimle- AB’nin de desteğiyly F tipi hapis- mini de engellemektedir. - “Aile hekimliği” adı altındaki
rinden biridir. Biçimsel olarak hane projesini başlatmış, 2000’li yeni uygulamayla haftada sadece
herkes yasalar karşısında eşit yıllarla birlikte de devrimci tut- Tecrite Karşı Mücadeleye Dair 2 gün revire çıkış dayatılmaktadır.
olarak nitelense de, her insanı sakların görkemli direnişlerine 11. Temel olarak devrimci tutsakları Doktor yokluğundan, kalp krizin-
yasalar karşısına çıkaran neden- rağmen projesini katliamlarla hedef alan tecrit uygulamasına karşı den yaşamını yitiren tutuklunun
ler aynı olmadığı için hapisha- uygulamaya sokmuştur. mücadele özü itibariyle devrimci bir yanı sıra, yeni cinayetlere arala-
neler genel olarak ezilen sınıf- 4. AKP iktidarının yürürlüğe mücadeledir. maktadır.
lardan insanların bulundukları koyduğu Terörle Mücadele Yasa- 12. Tecrit sistemi, örgüt ayrımı yap-
yerlerdir. sı ile birlikte devrimci mücadele maksızın tüm devrimcileri hedef al-
maktadır, dolayısıyla tecrite karşı mü- best bırakılması ve tek kişilik hücre-
2. Burjuva devrimin güdük içinde yer alan herkesin sorgu-
cadelede hem içerde hem de dışarda lerde tutulan tutsakların yaşamsal so-
kaldığı Türkiye’de hapishaneler suz sualsiz tutuklanabilmesinin
tüm devrimcilerin birlikte hareket et- runlarının giderilmesi gibi son derece
devletin zor aygıtları arasında önü açılmış, tutuklananların da
mesi zorunluluktur. önemli, acil konularda sistemli ve yo-
etkin bir konumdadır. Devrimci hiçbir delile ihtiyaç duyulmadan
13. Mevcut TMY’nin devrimci mü- ğun bir mücadele hattı örülmelidir.
muhalefetin yükseldiği dönem- yıllarca hapishanelerde tutula-
cadele içinde yer alan herkesi etkile- Çözümde görev almadığımız sürece
lerde bu etkinlik daha da arttı- bilmesi mümkün kılınmıştır.
mesinden dolayı tecrite karşı yürütü- bizler de problemin birer parçası hali-
rılmaktadır. Egemenler ideolo-
lecek mücadele sadece üyeleri tutsak ne geliriz. Çözüm için “SOSYALİSTLER
jik aygıtlarıyla babstıramadıkları F Tipine Dair
düşmüş örgütleri değil, tüm devrimci GÖREV BAŞINA!”
devrimci muhalefeti hapishane- 5. Hapishanelerde toplu ola-
örgütleri kapsamalıdır. Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi ■
lere atarak bastırmaya çalışmış, rak bulunan devrimci tutsakları
ancak devrimci hareketin hapis- baskı altına alamayan egemen 14. Özellikle hasta tutsakların ser-

11
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
DEVLETİN CEZAEVİ
maktadır. Sahra talimnamesinin çıkış 6/1-a maddesi: “Cezanın infazında hü-
tarihi düşünüldüğünde, ülkedeki sosya- kümlünün İYİLEŞTİRİLMESİ hususunda
list hareketin çok da güçlü olmadığı gö- mümkün olan araç ve olanaklar kullanı-
rülecektir. ST-31 dönemi itibariyle, Sov- lır”). Madde incelendiğinde, iyileştirme

POLİTİKASI:
yetlerin durumu da göz önüne alınarak, ibaresi, siyasi tutuklu ve hükümlüler
gelişme potansiyeli olan sosyalist hare- açısından, siyasi düşüncelerinin iyileş-
kete karşı, mücadele araçlarını düzen- tirilmesi olarak algılanmakta ve ceza-
lemek amacıyla oluşturulmuş devletin evindeki siyasilerin düşünceleri, iyileş-

DÜN-BUGÜN-YARIN
gizli anayasası şeklindedir. Devletin sol tirilmesi gereken bir HASTALIK olarak
muhalefete karşı mücadele araçların- görülmektedir. Devletin 19 Aralık katli-
dan bir ayağını cezaevi politikalarının amıyla birlikte uygulamaya koyduğu F
oluşturduğu düşünüldüğünde, ST-31’e tipi cezaevlerindeki hücre sisteminin,
göre düzenlenen cezaevlerindeki uygu- siyasi tutuklu ve hükümlüleri yalnızlaş-
Av. SİNAN VARLIK lamalar dikkat çekicidir. tırmaya, yabancılaştırmaya ve düşün-
ST-31-15, cezaevlerindeki uygula- celerini rehabilite etmeye çalışması,
Devletin 19 Aralık katliamıyla birlikte uygulamaya nacak sistemi oldukça kısa bir formü- tüm bu süreçlerin (Sahra talimnamesi
koyduğu F tipi cezaevlerindeki hücre sisteminin, lasyona bağlıyor: “Gayrinizamî kuvvet – 12 Eylül süreci – F tipi cezaevi uy-
siyasi tutuklu ve hükümlüleri yalnızlaştırmaya, mensubu olarak suçlandırılan esirlerin gulaması), birbirini tamamlar nitelikte
yabancılaştırmaya ve düşüncelerini rehabilite etmeye tutuklu kaldıkları müddetçe sıkı bir fikri ve belli bir sistematiğe oturuyor olduğu
çalışması, tüm bu süreçlerin (Sahra talimnamesi – 12 eğitime ve oryantasyona tabi tutulma- gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Eylül süreci – F tipi cezaevi uygulaması), birbirini lara gerekir.” “Hayata Dönüş” operasyonu, sonra-
ST-31-15 aileleri kastederek, “…ken- sında uygulamaya geçirilen F tipi ceza-
tamamlar nitelikte ve belli bir sistematiğe oturuyor
dilerinden, tutuklu aile fertlerinin tu- evi uygulaması ve F tipi cezaevlerindeki
olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. tum ve inançlarını düzeltmeleri yolunda siyasi tutukluların şu anki durumları,
yardımlarını istemek için bir program Devletin cezaevi politikasının geldiği

S
ınırsız ve sınıfsız bir dün- dönemden önceki siyasi tutuklu planlanmalıdır.” diyor. Suçta ve cezada son noktayı kavramamız bakımından
yanın mücadelesini veren ve hükümlülere ilişkin uygula- şahsilik prensibi yok ediliyor ve “düşma- çok büyük önem arz etmektedir.
sosyalistlerin, devrimcile- malarla, anılan kurumsallaşma- na” yönelik temizlik harekâtında aileleri “Hayata dönüş” operasyonu, 20 ce-
rin, emek ve demokrasi güçleri- ya zemin hazırlandığı, devletin de kapsayan programlar gündeme so- zaevine eşzamanlı olarak gerçekleştiril-
nin yolları, geçmişten günümü- cezaevi politikasının genel pers- kuluyor. Aileler, yakınlarının tutum ve miş, 28 tutuklu ve hükümlü ile 2 aske-
ze hep cezaevleriyle kesişmiştir. pektifinin çizildiği görülecektir. inançlarının karşısına dikiliyor. Kontra- rin hayatını kaybettiği, devletin bu güne
Devletin siyasi tutuklu ve hü- Tam da bu noktada, 1952 yılında gerilla sosyal dayanaklarını güçlendir- kadar gerçekleştirdiği en kanlı cezaevi
kümlülere karşı uyguladığı ceza- Özel Harp Dairesi’nin kurulma- mek için aileleri potansiyel müttefik operasyonudur. Operasyonda kullanılan
evi politikası, 12 Eylül ile birlikte sıyla ortaya çıkan ve kontr-gerilla yapmaya çalışıyor.(1) birliklerin ve bu birliklerin kullandıkları
kurumsallaşıp, şiddetli bir şekil- hukukunun kaynağını oluşturan Sahra talimnamesiyle zemini hazırla- silahların mahiyeti, operasyonun 20 ayrı
de uygulanmaya başlansa da, bu “sahra talimnamesi-31” öne çık- nan ve 12 Eylül’le birlikte netleşen dev- cezaevine eş zamanlı şekilde yapılması,
letin cezaevi po- hayata dönüş operasyonunu, kapsamı
litikası; devletin ve mahiyeti itibariyle, diğer cezaevi
“Hayata Dönüş” operasyonlarından ayırmaktadır. Her
adını verdiği kat- ne kadar devlet ağzıyla, operasyonların,
liamla birlikte uy- ölüm oruçlarının bitirilmesi için yapıldı-
gulamaya soku- ğı iddia edilse de, operasyon öncesinde
lan, siyasi tutuklu heyetlerin siyasi tutuklu ve hükümlü
ve hükümlülere temsilcileriyle yaptığı görüşmeler sü-
“tecrit-tretman” rerken ve görüşmelerde herhangi bir
modelini dayatan netlik sağlanmamışken, operasyonun
“Yüksek Güvenlik- yapılacağına dair yazışmaların ilgili idari
li F Tipi Cezaevle- birimlere günler öncesinden gönderil-
riyle” günümüzde mesi, “Hayata Dönüş” operasyonunun,
de geçerliliğini hiç de ölüm oruçlarını bitirmek amacını
sürdürmektedir. taşımadığını, asıl amacın siyasi tutuklu
Bu tespit, şu anki ve hükümlüleri F tipi cezaevlerine sevk
5275 sayılı Ceza ederek, onları tek veya üç kişilik hüc-
ve Güvenlik Ted- relerde yalnızlaştırmaya, etkisizleştir-
birlerinin İnfazı meye ve yazının başında da belirttiğim
Hakkındaki Kanun gibi düşüncelerinden arındırarak reha-
ile Sahra Talimna- bilete etmeye yönelik olduğunu bizlere
mesi arasındaki göstermektedir. Ayrıca operasyonla
ilişkide de kendini biz dışarıdakilere, direnirseniz sizin de
hissettirmekte- sonunuz bu olur mesajı verilmek isten-
dir. Sahra Talim- mektedir. Bu açıdan bakıldığında, “ha-
namesinin amacı- yat dönüş” operasyonu, sadece içeride-
nın, siyasi tutuklu ki siyasi tutuklu ve hükümlülere karşı
ve hükümlülerin değil, toplumun tümünü disipline etme
düşüncelerinden amacını taşıması nedeniyle, içeride-
arındırılması ol- dışarıda tüm toplumsal muhalefete
duğu düşünül- yönelik bulunmaktadır. Operasyonun
düğünde, 5275 yapıldığı dönemde medyanın tavrı da
sayılı yasanın üzerinde durulması gereken nokta-
6/1-a maddesi- lardan biridir. Medya, “Hayata Dönüş”
nin bu talimna- operasyonu sürecinde, operasyonu
meyi tamamlar gerçekleştiren birimlerle ortak hareket
nitelikte olduğu etmiş, yapılan katliamı toplum nezdin-
ve talimnameye de meşru göstermek için canla başla
hukuki geçerlilik çalışmıştır. Hatta Milliyet gazetesinin
kazandırdığı kuş- operasyondan bir gün sonra, 20 Aralık
ku götürmez bir 2000 tarihindeki “Sahte Oruç Kanlı İf-
gerçektir. (5275 tar” manşeti, bu husustaki anlattıkla-
sayılı yasanın rımızı doğrular niteliktedir. Operasyon

12
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
sonucu tecritin kaldırılması doğurmakta olup, gelip ge-
için sürdürülen ölüm orucu ey- çebilecek hastalıklar, bu yol-
lemlerinde, toplam 122 tutuk- la kronik bir hal almaktadır.
lu/hükümlü yaşamını yitirmiş- Devlet yaptığı bu uygulama-
tir. Operasyondan yıllar sonra, larla, cezaevlerindeki siyasi-
devlet tarafından örgütlenip lere, “ben istersem muayene
gerçekleştirilen katliam hak- ederim, ama önce bana itaat
kında birçok dava açılmış olup, edeceksin” demektedir. Revir
bu davalarda, katliamın gerçek hakkında yaşanan bu uygula-
sorumluları yargılanmamış, malar dahi, F tipi hapishane-
sadece operasyona katılan er- lerinin kuruluş gerekçelerini
ler yargılanmaktadır. tüm çıplaklığıyla ortaya koy-
“Hayata Dönüş” operasyo- maktadır.
nuyla birlikte, siyasi tutuklu ve f)Cezaevlerine girişte siyasi-
hükümlüler, “tecrit-tretman“ ler çırılçıplak soyularak, fiziki
infaz modelinin uygulandığı şiddete maruz kalmaktadır:
yüksek güvenlikli F tipi ceza- F tipi cezaevlerindeki siya-
evlerine sevk edilmişlerdir. silerin yaşadığı bir diğer sıkın-
Tecrit-tretman, siyasi tutuklu tıda cezaevlerine girişteki üst
ve hükümlülerin düşüncelerini aramaklarında yaşanmakta-
hastalık, kendilerini ise hasta dır. Bu aramalarda, hapisha-
olarak gören, bu hastalığı or- neye girme yasağı bulunan
tadan kaldırabilmek için uygu- “Hayata Dönüş” operasyonuyla birlikte, siyasi tutuklu her türlü eşyanın, dijital ci-
ladığı fiziksel kapatmadan ve tecritten ve hükümlüler, “tecrit-tretman“ infaz modelinin hazla tespiti mümkünken, aramalarda
rehabilitasyon faydası elde edebilece- tutukluların çırılçıplak soyulması ve fi-
uygulandığı yüksek güvenlikli F tipi cezaevlerine
ğini düşünen infaz modelidir. Tecrit- ziksel şiddete maruz kalması, devletin
tretman infaz modelinin uygulandığı sevk edilmişlerdir. Tecrit-tretman, siyasi tutuklu ve yıldırma politikasının cezaevinin girişin-
F tipi cezaevlerindeki tecrit, mimari hükümlülerin düşüncelerini hastalık, kendilerini ise deki tezahürüdür.
tecrit ve idari uygulamalarla gerçekleş- hasta olarak gören, bu hastalığı ortadan kaldırabilmek g)Cezaevlerindeki tutuklu ve hüküm-
tirilen tecrit olarak ikiye ayrılmaktadır. için uyguladığı fiziksel kapatmadan ve tecritten lülerin dilekçeleri keyfi olarak sansür-
Mimari tecrit, siyasi tutuklu ve hüküm- rehabilitasyon faydası elde edebileceğini düşünen infaz lenmektedir:
lüleri 1 veya 3 kişilik hücrelerde izolas- modelidir. F tipi cezaevlerinde, tutuklu ve hü-
yona tabi tutan tecrit modeliyken, idari kümlülerden alınan her türlü dilekçe-
kararlarla uygulanan tecrit ise, tutuklu nin alımı sırasında muhabere defterine
ve hükümlülerin cezaevindeki sosyal aradan geçen üç yıla rağmen sohbet olarak, hekim ve yargıç kontrolünde ve kaydedilip, teslim eden teslim alan im-
ilişki alanlarına (görüş yasakları, mek- hakkı genelgesi İstanbul Bölgesi çevre- itirazı kabil bir tedbir olarak değiştiril- zalarının atılarak, muhabere numara-
tup yasakları, yayın tasakları, dilekçe sinde bulunan hiçbir hapishanede uy- mesi vurgulanmıştır. sının tutuklu ve hükümlüye verilmesi
hakkının kısıtlanması, sağlık hakkındaki gulanmamaktadır.(3) c)Arama işlemleri keyfi olarak uygu- gerekirken, bu usulün uygulanmaması
kısıtlamalar) ilişkin uygulanan tecrittir. Görüleceği gibi, anılan genelgeyle bir- lanmakta olup, arama işlemleri sıra- nedeniyle, dilekçelere keyfi bir şekilde
Tecrit-tretman modelinin uygulandığı F likte, sohbet hakkı tecrit-tretman mo- sında fiziki şiddet uygulanmaktadır: sansür uygulamakta ve takibi imkansız
tipi cezaevlerindeki hak ihlalleri artarak delinden çıkarılarak, temel insan hakkı F tipi cezaevlerindeki hak ihlallerin- hale getirilmektedir.
devam etmekte olup, bu uygulamalara olarak tanımlanmasına rağmen, genel- den biri de arama işlemlerinde kendini Sonuç olarak, 1950’lerle birlikte ze-
aşağıda kısaca değinilmiştir. genin yayınlandığı tarihten bu yana uy- göstermektedir. Cezaevi idaresi aylık mini hazırlanan, 12 Eylül ile birlikte
a)Sohbet hakkını düzenleyen 45/1 gulanmamaktadır. Bu noktada ilginç rutin aramalar yanında, istediği zaman kurumsallaşan ve günümüzde F tipi
sayılı genelge yürürlüğe girmesine rağ- bir anekdot ise, tutuklu ve hükümlüle- hücreleri arayabilmektedir. Ayrıca, ru- cezaevleriyle en sert şeklini alan dev-
men 3,5 yıldır uygulanmamaktadır: rin lehine olan genelge ve kararların çok tin aramalarda dış güvenlik personeli- letin cezaevi politikası; sosyalistlere,
İzolasyona dayalı cezaevi modeli ola- uzun bir süre geciktirilerek uygulanma- nin (jandarma) aramaya sokulmaması devrimcilere, Kürtlere ve ülkenin tüm
rak kamuoyuna yansıyan F tipi cezae- sı veya hiç uygulanmaması karşısında, gerekirken, keyfi olarak dış güvenlik muhalif kesimlerine karşı, devletin mü-
vi modelinde uygulanan tecritin insan tutuklu ve hükümlülerin aleyhine olan personeli aramalara sokulmaktadır. cadele araçlarından en sert ve etkilisini
üzerindeki etkilerinin kırılması amacıyla genelge ve kararların, geniş yorum yön- Kaldı ki aramalarda, amacını aşacak oluşturmaktadır. Devlet, tüm bu sü-
Adalet Bakanlığı tarafından, hükümlü temiyle hızlı bir şekilde uygulanmasıdır. şekilde personelin hücrelere sokulma- reçlerde; siyasi tutuklu ve hükümlüleri
ve tutukluların nakil işlemleri, ortak et- 45/1 sayılı genelgenin 3,5 yıldır uygu- sıyla, siyasi tutuklulara fiziki şiddet de etkisizleştirmek, mücadele dirençlerini
kinlikler, güvenlik gibi konularını düzen- lanmaması da bu anekdotu doğrular uygulanmaktadır. kırmak, onları düşüncelerinden arındı-
leyen 45/1 sayılı genelge yayınlanmıştır. niteliktedir. d)Yayın hakkına ilişkin uygulamalar: rıp rehabilite etmek için birçok insanlık
Genelgenin üçüncü bölümünde, “ortak b)Ağırlaştırılmış müebbet hapis ce- F tipi cezaevlerindeki siyasilerin ya- dışı yöntemi denemiştir. Ve halen gü-
etkinlikler” başlığı altında, hükümlü ve zası alan hükümlülere uygulanan tec- yın hakkı da keyfi uygulamalarla gasp nümüzde yüksek güvenlikli F tipi ce-
tutukluların birbirleri ile sosyal temas rit işkence boyutundadır: edilmekte, hakkında basın savcılığı ta- zaevlerinde uygulanan tecrit-tretman
kurmalarını sağlayacak olan sohbet Şu an F tipi cezaevlerinde en ba- rafından tedbir kararı verilmemiş veya modeliyle, işkenceye varan bu uygu-
hakkını kullanma koşulları düzenlen- şat sorun ise, ağırlaştırılmış müebbet hakkında hakim kararı ile yasaklama ve lamalar devam etmektedir. “Hayata
miştir.(2) hapis cezası alan hükümlülerin duru- toplatma kararı verilmemiş süreli yayın Dönüş” operasyonu sonrası, F tipi ceza-
“Güvenlik bakımından tehlike yarat- mudur. Mevcut infaz sistemine göre, ve kitapların içeri girişi keyfi olarak en- evlerinin uygulamaya sokulmasıyla bir-
madığı ölçüde, idare ve gözlem kurulu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gellenmektedir. Hatta bazı günlük ga- likte, devlet zafer kazandığını zannetse
tarafından belirlenen istekli hükümlü ve alan hükümlülerin, tek kişilik havalan- zeteler keyfi olarak içeri alınmamakta- de, bu tespit bir yanılsama ürünüdür.
tutuklular, 10 kişiyi aşmayacak grup- dırılması bulunan, tek kişilik hücrelerde dır (Günlük gazetesi – Azadiye Welat). Ülke cezaevi tarihinde, siyasi tutuklu ve
lar halinde ve idarenin gözetiminde, tutulmaları, havalandırma sürelerinin e)Aile hekimliği uygulamasıyla, tu- hükümlülerin siyasi düşünceleriyle var
açık görüş alanlarında veya diğer ortak bir saati geçmemesi, ağır bir insan tuklu ve hükümlülerin sağlık hakkını oldukları düşünüldüğünde, bugün de
yerlerdeki sosyal faaliyetler çerçevesin- hakkı ihlalini doğurmakla birlikte, bu oluşturan revire çıkma ve muayene aynı durum F tipi cezaevlerindeki siyasi
de haftada toplam 10 saati aşmamak uygulamanın kendisi birebir işkence ni- olma kakı 2 güne indirilmiş bulun- tutuklu ve hükümlüler için geçerlidir.
üzere sohbet amacıyla bir araya getiri- teliği arz etmektedir. Bu durum Avru- maktadır: Dün koğuşlarda sınırsız ve sınıfsız bir
lebilir. Bu faaliyet hafta içerisinde açık pa İşkenceyi Önleme Komitesi CPT’nin, Aile hekimliği uygulamasının ortaya dünya için atan yürekler, bugün F tipi
görüş, avukat ve ziyaretçi görüşlerini 2005 Türkiye raporunun “F tipi yüksek çıkmasıyla birlikte, tutuklu ve hükümlü- cezaevlerinde hücre hücre atmaya de-
aksatmayacak şekilde yaptırılır.” güvenlikli hapishaneler” bölümünde de lerin revir ve muayene hakkı haftada 2 vam etmektedir.
22 Ocak 2007 tarihinde Adalet Ba- vurgulanmaktadır. Raporda, suç tipi- güne indirilmiş bulunmaktadır. Ayrıca, 30 Ocak 2011
kanlığının yayınladığı 45/1 sayılı genelge ne dayanan ve süreklilik arz eden bu cezaevlerindeki siyasilerin anlatımlarına NOTLAR
ile sosyal temasın tretman koşullarına uygulamanın bütünlüklü bir işkence göre, revir doktorlarının genel tavrının, (1) Suat Parlar, Kontrgerilla Kıskacında
Türkiye, Mephisto Yayıncılık, s.133.
bağlı olmaktan çıkarılarak uygulanaca- tanımına karşılık geleceği belirtilerek, gerekli muayeneyi yapmadan, ilaç verip
(2) Çağımızda Hukuk ve Toplum Dergisi –
ğı hüküm altına alınmıştı. Aynı genelge tek kişilik hücre uygulamasının, infaz göndermek olduğu düşünüldüğünde, ÇHD İstanbul Şubesi yayın organı, s. 102.
sonrasında sosyal temas, bir temel in- koşullarındaki tehlikelilik ve ihtiyaç göz bu durum cezaevlerindeki siyasilerde (3) Çağdaş Hukukçular Derneği 2010 Yılı Ce-
san hakkı olarak tarif edilmiştir. Ancak önünde bulundurularak, mutlaka geçici revire çıkmanın anlamsız olduğu fikrini zaevi Raporu, s. 5. ■

13
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
ÖZEL YETKİLİ
müvekkil görüşünün 24 saat süreyle ya-
saklandığı, gizlilik gerekçesiyle dosyayla AVUKATLARDAN
ilgili hiçbir bilgiye sahip olmayan ve hiçbir
evrak elde edemeyen avukatların bu şe- GİZLENEN İFADE

AĞIR CEZA MAHKEMELERİ


kilde savcılık ve sorgu hakimliği aşama-
sına katıldıkları bilinmektedir. Keza bu
TUTANAKLARINI
tür dosyalarda artık aleyhe hiçbir somut GAZETECİLER
delil aranmadığı, her türlü tahrifata açık
TELEVİZYONDA
VE SDP-TÖP DAVASI*
dijital verilerle internet çıkışlarının ve tabii
ki -kim oldukları hatta var olup olmadık- SATIR SATIR OKUDU
ları bile belli olmayan- ‘gizli tanık’ların ve
itirafçıların ifadelerinin dava dosyalarının
Avukatlara dosyadaki kısıtlama
temel delillerini oluşturduğu da bir ger-
kararının hangi gerekçeyle verildi-
çektir.
Av. GÜLİZAR TUNCER Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin
ği dahi bildirilmeden -kısıtlama ka-
rarının kendisi de verilmediği için
yargılama pratiğine uygun biçimde SDP
Son operasyonda da görüldüğü gibi Devrimci Karargah tarih ve sayı numarasını bileme-
(Sosyalist Demokrasi Partisi) ve TÖP (Top-
örgütü mevcut gerçekliğinden özellikle daha fazla diğimiz bir karara itiraz edildi- ve
lumsal Özgürlük Platformu) yöneticile-
soruşturma kapsamındaki hiçbir
abartılıp tüm muhalif kesimlerin; parti, platform, ri, Bilim ve Gelecek, Red ve Demokratik
bilgi ve belge tarafımıza verilme-
dernek, sendika dergi çevrelerinin bir torba gibi içine Dönüşüm dergisi çalışanları ile bir sendi-
den, hatta altına imza atarak hazır
doldurulmaya çalışıldığı bir yapı haline getirilmeye kacının da aralarında olduğu toplam 17
bulunduğumuz aşamadaki em-
çalışıldı. kişinin haksız biçimde gözaltına alınıp,
niyet ifadeleri dahi verilmeksizin
medya aracılığıyla yürütülen teşhir ve ka-
savcılık ve sorgu hakimliği aşama-

B
ralama kampanyası ile baştan mahkum
u davaları tartışmadan önce suçlamalara dayanak yapılan is- sında müvekkillerimizin yanında
edilmeleri de bu genel tablonun içinde
devlet ve onun belirlediği tihbarat verilerinin iddianamelere bulunmak durumunda kaldık. Bu
değerlendirilmelidir. ‘Devrimci Karargah
hukuk kurallarının uygula- kadar yansıtıldığı, insanların ceza- şekilde hukuki yardımda bulunma
operasyonu’ adı altında yürütülen bu
yıcısı konumundaki yargının için- landırılma amacıyla tutuklanıp ce- olanağımız da elimizden alınmış,
operasyonda sabaha karşı evleri basılan,
de bulunduğu durumu anlamak zaevlerine konulduğu ve bununla savunma ve adil yargılanma hakkı
onlarca çelik yelekli ve silahlı polis eşliğin-
gerekiyor. Bugünkü haliyle yargı, yetinilmeyip uydurma delillere da- ihlal edilmiştir. Oysa soruşturma
de evleri aranan, bazı şüphelilerin kapısı-
sistem karşıtı güçlere, Kürtlere, yanılarak haklarında mahkumiyet aşamasında şüpheliler ve müdafi-
nın kırılarak içeri girilmesi ve eşyalarının
sosyalistlere, emekten yana olan- kararı verildiği bir dönemdeyiz. leri dosya kapsamından haberdar
dağıtılması nedeniyle tamamıyla hukuka
lara karşı örgütlenmiş durumda. Hukuka aykırı, anti demokratik değilken basında günlerce yapılan
aykırı koşullarda gerçekleşen yakalama
Yargının içinde bulunduğu durum düzenlemelerle, TCK ve TMK’daki yayınlarda soruşturmaya ilişkin
ve arama işlemleri sonrasında, yıllardır
artık bağımsızlık, tarafsızlık ve son değişikliklerle birlikte, insanla- ayrıntılı bilgiler verilmekte, bizden
yasal zeminde siyasal faaliyetlerini sürdü-
siyasallaşma tartışmalarıyla açık- rın örgüt üyesi olmasa bile örgüt gizlenen emniyet ifade tutanak-
ren SDP’nin Genel Başkanı, yardımcıları ve
lanamayacak boyutta vahim bir adına faaliyette bulundukları iddi- ları gazetecilerin elinde satır satır
parti meclisi üyeleri ile Toplumsal Özgür-
durum sergiliyor. Her türlü hukuk- asıyla ‘örgüt üyesi gibi’ cezalandı- okunmaktaydı. Bu durum, kısıt-
lük Platformu sözcüleri -hepsi de yasal ze-
suzluğun yaşandığı genel yargının rılmaları söz konusu. Bu nedenle- lama kararının sadece şüpheliler
minde siyaset yapan, açık alanda çalışan
konumu bir yana, özel yetkilerle dir ki 1 Mayıs mitingine katılmak, ve müdafilerine karşı dosyayı gizli
insanlardır ve bu operasyon öncesinde
donanmış, olağanüstü nitelikteki mezarlık ziyaretine gitmek, Mahir tutmak amacını taşıdığını ortaya
tebligat yapılıp savcılığa çağrılmış olsalar-
Ağır Ceza Mahkemeleri’nin artık Çayan anmasına katılmak, yasal koymaktadır ki bunun hukuki bir
dı rahatlıkla ifadeleri alınabilirdi- tıpkı KCK
bir siyasi merci konumunda ol- parti ve platformların basın açık- izahı olamaz.
operasyonunda olduğu gibi elleri kelepçeli
duğunu söylememiz gerekiyor. lamalarına katılmak vb. her şey olarak adliyeye çıkarılıp basına teşhir edil-
Bu mahkemeler, yargının muhalif ‘suç’ sayılmaya ve cezalandırılma- mişlerdir. tına alınan bazı müvekkillerimizin PKK
güçlere yönelik baskı ve gözdağı ya başlandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terör- kamplarında PKK militanlarıyla birlikte si-
mekanizmasına dönüştürüldüğü- Üstelik örgütsel faaliyet olarak le Mücadele Şubesi yetkilileri tarafından lahlı eğitim gördükleri iddia edilmekteydi.
nün ve siyasi mücadele aracı olarak değerlendirilip doğrudan ‘terör verilen bilgi ve belgeler doğrultusunda Yine pek çok televizyon kanalı ve internet
kullanıldığının en çarpıcı gösterge- suçu’ kapsamına alınan bu etkin- basında çıkan haberlere, soruşturmay- sitesindeki görüntülerde ise SDP binala-
sidir. Yüksek yargı konumundaki likler sebebiyle insanlar gözaltına la ilgili gizlilik kararının varlığına rağmen rında yapılan aramalarda çok sayıda silah
Yargıtay ise yerel mahkemeleri alınıp tutuklanıyor ve cezalandırı- soruşturma savcısının da herhangi bir ele geçirildiği iddia edilerek, SDP binaları-
yönlendiren olumsuz kararlarıyla lıyorlar. Devamında da verilen bu müdahalede bulunmayışı polis, basın ve na ve evlere yapılan baskın görüntülerine
sıkıyönetim dönemindeki Askeri haksız mahkumiyet kararları Yar- savcılığın birlikte hareket ettiğinin gös- yer verilmekte ve bütün bu görüntüler
Yargıtay kararlarını dahi aratır bo- gıtay tarafından onaylanıyor. Bu tergesiydi. Nitekim gözaltına alındıkları boyunca ekranda kutu içinde “Gasp ve
yutta ırkçı, faşizan bir yapıya dö- davalarla ilgili hazırlık soruşturma- 21.9.2010 tarihinden itibaren, soruştur- soygun yaptılar” yazısı yer almaktaydı.
nüşmüştür. sının bütünüyle polisin inisiyatifine mayla ilgili olarak çeşitli televizyon ka- Yazılı ve görsel medya organlarında yer
Son dönem yargılamalarına ege- terk edilerek her türlü hukuksuz- nalları ile gazete ve dergilerde, internet alan tüm bu yayınların temelinde İstan-
men olan anlayışla, artık her şeyin luğa ve keyfiliğe olanak sağlandığı, sitelerinde yapılan yayınlarda “Devrimci bul Emniyet Müdürlüğü Terörle Müca-
‘suç’ sayılıp ‘terör eylemi’ olarak ‘gizlilik kararı’ adı altında savunma Karargah operasyonu böyle görüntülen- dele Şubesi yetkililerinin verdiği bilgiler ile
nitelendirildiği, ‘muhtemel suç’ ve ve adil yargılanma hakkının bütü- di”, “SDP’ye operasyon” vb. başlıklarıyla yine onlara ait kamera görüntüleri bulun-
‘muhtemel suçlular’ yaratılarak, nüyle ortadan kaldırıldığı, avukat verilen haber ve görüntü- maktaydı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü
lerde, müvekkiller ve ilgili Terörle Mücadele Şubesi yetkilileri tara-
oldukları yasal parti ve fından özel olarak bu konuda kısa film
platformlarla hiçbir ilişkisi çalışmaları yapılmış, fon müziği eşliğinde
olmayan, silahlı eylemler- silahların havada uçuştuğu klipler hazırla-
le adını duyurmuş Dev- nıp medyaya servis edilmiştir. Müvekkil-
rimci Karargah adlı yasa lerin evlerine yapılan baskın anlarından
dışı örgütle bağlantılıymış mahkemeye çıkarıldıkları zamanki görün-
gibi gösterilerek hepsi de tülerine kadar operasyon sürecine ilişkin
yasal zeminlerde siyasi fa- her şeyin ayrıntılarıyla verildiği bu yayın-
aliyet yürüten müvekkil- lar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle
lerimiz, bu örgütün üyesi Mücadele Şubesi yetkililerinin bilgisi ve
olarak lanse edilmişlerdir. yönlendirmesiyle gerçekleşmiş olup açık-
Başkaca görüntülerde ise ça suç işlenmiştir. Polisin hukuk dışı uygu-
PKK’nin örgüt militanla- lamalarına paralel biçimde, süreklilik hali-
rına askeri eğitim verdiği ni alan bu sistemli yayınlarla müvekkiller
kamp görüntülerine yer açıkça teşhir edilmiş, neredeyse hakların-
verilmekte ve soruştur- da ‘hüküm’ verilmiştir. Bu nedenle, baş-
ma kapsamında gözal- ta İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle

14
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
Mücadele Şubesi yetkilileri olmak üzere,
soruşturma savcısı Kadir Altınışık ve bü- MANTIK
tün bu yayınları yapan medya kuruluşla-
rı hakkında, gizlilik kararını ihlal, yargıyı SINIRLARINI
yönlendirme, adil yargılamayı etkilemeye
teşebbüs suçlarını işledikleri gerekçesiyle
ZORLAYAN
suç duyurusu, tekzip, yayın durdurma vb. İLİŞKİLENDİRME
biçimindeki başvurularda bulunmamıza
rağmen bugüne kadar olumlu bir sonuç
İÇİN SOMUT DELİL
elde edilememiştir. DE YOK
Emniyetin ve savcılık makamının, Si-
yasi Partiler Yasası’na göre kurulmuş ve
Bu arada her iki dava dosyasında
her türlü yargısal ve idari denetime açık
da özellikle üzerinde durulan konu,
bir partinin yöneticileri ile yine yasal alan-
Devrimci Karargah örgütü bileşen-
da siyasal faaliyet yürüten platform söz-
lerinden olan ve daha önce SİP’ten
cülerini ve Basın Kanunu çerçevesinde
(Sosyalist İktidar Partisi) ayrılan
yayın yapan sosyalist basın çalışanlarını
bir grubun oluşturduğu Bedreddi-
yasadışı bir örgüt olan Devrimci Karargah
ni Hareketiyle SDP’nin ilişki içinde
örgütüyle ilişkilendirmelerinin nedenine
olduğu, dolayısıyla Devrimci Ka-
gelince: Devrimci Karargah örgütüyle il-
rargah örgütünün de SDP içinde
gili olarak bugüne kadar açılan iki dava
örgütlenmiş olduğu iddiasıydı. Bu
dosyasında yer alan iddianamelerde ve
örgütle ilgili emniyet raporlarında yer alan Şeyh Bedrettin’in hayatına dair yazılar, Marx, Engels iddia, 1999 yılında SİP’ten ayrılıp
ve Lenin’in kitapları, Korkut Boratav, Mustafa Yalçıner, Bedreddini Hareketi adı altında
iddialara göre bu örgüt, “16 Haziran Ör-
Bülent Forta, Sibel Özbudun ve Temel Demirer’in yazıları, açık alanda faaliyet yürüten, “Ger-
gütü, Devrimci Sol’dan ayrılan bir grup
çek” adlı yasal bir dergi çıkarıp, BİS
ile Bedreddini Hareketi’nin birleşmesiyle 30 yıl önceki broşürler vs. her şey suç delili sayıldı.
adlı sendika içinde örgütlenen ve
oluşmuştu” ve “silahlı eylemlerle adını du- Hatta Temel Demirer’in yalnızca yazıları değil kendisi de
2004-2005 yıllarında bazılarının
yurup diğer sol örgütleri de toparlamaya Devrimci Karargah örgütü şeması içinde gösterildi. SDP’ye üye olduğu bu grupla olan
çalışmaktaydı.” Uzun süredir silahlı eylem-
ilişkinin çarpıtılarak gündeme geti-
lerin yaşanmadığı bir dönemde, Selimiye
dergi ve dernek çevrelerinden insanlar, çevrelerinden insanlar ve bir sendikacı rilmesiydi. Tamamen yasal alanda
Kışlasına yönelik olarak gerçekleştirilen
sendikacılar, aralarında hiçbir örgütsel da gözaltına alındı. Son operasyonda da siyasi görüşlerini ortaya koymaya
roketatar saldırısı, AKP il binasına yönelik
ilişki olmadığı halde  sırf birilerini tanıyor görüldüğü gibi Devrimci Karargah örgü- çalışan bir grubun bazı çalışanla-
saldırı ve çeşitli bombalama eylemleriyle
olmaktan ya da bazı dergilere yazı yazı- tü mevcut gerçekliğinden özellikle daha rı yine yasal olan bir parti içinde
adını duyuran örgüt, esas olarak İstanbul
yor veya okuyor olmaktan ötürü gözaltı- fazla abartılıp tüm muhalif kesimlerin; faaliyet yürütmüşlerse, bu grup-
Bostancı’da yaşanan direnişle gündeme
na alınıp tutuklandı. Her iki dosyayla ilgili parti, platform, dernek, sendika dergi tan ayrılan bazı kişiler yıllar sonra
geldi.
hazırlanan iddianameler de gayrı ciddi ya çevrelerinin bir torba gibi içine doldurul- başka gruplarla birlikte adını si-
Orhan Yılmazkaya adlı militanın saat-
da tersine bir söylemle son derece bilinçli maya çalışıldığı bir yapı haline getirilmeye lahlı eylemlerle duyuran yasa dışı
lerce süren çatışma sürecince gösterdiği
biçimde bundan sonraki davalara örnek çalışıldı. Ayrıca bu güne kadar Köz, Kaldı- bir örgüte girmişlerse, buradan
direniş uzun süre hafızalardan silinme-
teşkil edecek tarzda hazırlandı. Şeyh raç, Devrimci Hareket, Red, Demokratik hareketle nasıl yıllar öncesine geri
di ve bu eylemin devrimci sol çevrelerde
Bedrettin’in hayatına dair yazılar, Marx, Dönüşüm, Bilim ve Gelecek dergileri ile dönülebilir ve konumu gereği de
yarattığı heyecan ve moral etkiyi tersine
Engels ve Lenin’in kitapları, Korkut Bora- İGD (İlerici Gençlik Derneği) üyelerinin, illegal bir yapılanmayla ilişki içinde
çevirmek amacıyla, bu yeni ve kamuoyun-
tav, Mustafa Yalçıner, Bülent Forta, Sibel ulusal ve uluslararası sendika çalışanları- olamayacak yasal bir parti suçla-
da çok fazla bilinmeyen örgüt hakkında
Özbudun ve Temel Demirer’in yazıları, 30 nın, yazarların ve son operasyonda SDP nabilir? Hukuku bırakalım, mantık
şaibeler yaratılmaya çalışıldı. Daha önce-
yıl önceki broşürler vs. her şey suç delili ile TÖP’ün dahil edilmeye çalışıldığı Dev- sınırlarını zorlayan böylesi bir iliş-
ki Ergenekon iddianamelerinde bazı sol
sayıldı. Hatta Temel Demirer’in yalnızca rimci Karargah örgütüne yeni bir lider kilendirme için savcılık makamının
örgütlerle ilgili olarak ortaya atılan asılsız
yazıları değil kendisi de Devrimci Karar- de bulunmuştu: Mahir Sayın! Böylelikle aradığı herhangi bir somut delil de
iddialarda olduğu gibi, hiçbir somut de-
gah örgütü şeması içinde gösterildi. Her SP (Sosyalist Parti) de Devrimci Karargah yoktu. Zira yeni TCK ve TMK her-
lil ortaya konulmaksızın bu örgütün de
iki dosyada da Türkiye’deki pek çok illegal örgütüyle ilişkilendirilmiş oluyordu ki eski hangi bir ‘delil’e ihtiyaç duymaksı-
Ergenekon’la bağlantılarının olduğu öne
örgütün Devrimci Karargah ile birlikte ha- iddianame ve örgüt raporlarına göre sıra- zın da ‘örgüt üyesi’ olunabileceği-
sürüldü. Bostancı’daki direnişin hemen
reket ettiği, SDP, ÖDP, EMEP, Çatı Partisi da daha pek çok parti, dernek veya dergi ne hükmediyordu. Bu nedenle ilk
ardından gerçekleştirilen operasyon-
Girişimi vb. pek çok yasal parti ve oluşu- çevresi vardı. operasyon dosyasından itibaren
larda ise ortam terörize edilerek Orhan
mun da doğrudan veya dolaylı biçimde bu Bütün bunlardan da önemlisi işkenceci “soruşturmanın SDP yönünden de
Yılmazkaya’yı tanıyan, ona selam veren,
örgütle ilişkili olduğu ifade edildi. bir emniyet müdürü olan Hanefi Avcı ile genişletilerek sürdürüleceği” belir-
çay içen, yemek yiyen, kısacası hiçbir ör-
Özellikle dava dosyasında yer alan, Dev- SDP ve Devrimci Karargah ilişkisi, hatta tilmekteydi.
gütsel ilişkileri olmadığı halde yalnızca ve
yalnızca onu tanımakla suçlanan insanlar rimci Karargah örgütü militanlarının PKK Avcı’nın Necdet Kılıç aracılığıyla Devrimci
Devrimci Karargah örgütüne üye oldukla- kamplarında eğitim gördüğü, PKK’nin bu Karargah örgütüne yardım ettiği iddiasıy- PKK ilişkisi yerine bu sefer ağırlıklı olarak
rı gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklandı- örgüte lojistik destek sağladığı iddialarıyla dı ki bu artık çarpıtmada gelinebilecek son SDP-PKK ilişkisi, SDP’nin “PKK’nin parasıy-
lar. Bostancı’daki çatışmanın gölgesinde birlikte, her iki örgütün yakın ilişki içinde noktaydı. Daha önceki Devrimci Karargah la kurulduğu” iddiası, Çatı Partisi girişimi
yürütülen bu soruşturma-yargılama faali- olduğunun kanıtları olarak da HPG Ana operasyonlarında Ergenekon-Jitem bağ- ve bugünkü haliyle DBH’nin (Demokrasi
yeti süresince yaratılan ‘terör paranoyası’ Karargah Komutanlığı ve Devrimci Karar- lantılarını ortaya atanlar, bu sefer Hanefi İçin Birlik Hareketi) PKK‘nin Türkiye’deki
ile Orhan Yılmazkaya’nın nezdinde artık gah örgütünün birbirlerine gönderdikleri Avcı’yla ilişkilendirme çabalarına girişerek sol örgütleri toparlama projesi olduğu
yasa dışı örgütlerle ilişkisi olduğu iddia mesaj ve bildirilere yer verildi. Devrimci siyasi iktidar yanlısı medyanın başını çek- (Öcalan’ın Çatı partisine ilişkin önerileri-
edilen kişilerin sosyal çevre, arkadaşlık, Karargah örgütünün Kürt hareketiyle tiği yayınlarla şiddetli bir dezenformasyon nin olduğu konuşması, hazırlık sürecin-
dostluk ilişkileri de sorgulanıp suçlanır yakın ilişki içinde olduğu iddiası, bildirile- ve kirli propagandaya yöneldiler. Sistem de müvekkillerimize sorularak açıkça bu
oldu. Topluma korku salmak ve insanları rindeki “Yaşasın Kürt ve Türk Halklarının içi çelişkilerden kaynaklı olarak Hanefi girişimin Öcalan’ın talimatıyla kurulup
her an gözaltına alınıp tutuklanma tedir- kardeşliği” vurgusuyla, gizli tanıkların ve Avcı’yla olan hesaplaşmaları bir yana sol kurulmadığı sorulmuştu) vb. iddialarıyla
ginliğiyle yaşatmak amacıyla verilmek is- itirafçıların beyanlarıyla pekiştirilerek su- muhalif güçlere ilişkin olarak yaratmaya yeni operasyonların ipuçları da verilecek.
tenen gözdağı, her türlü hukuk kuralının nuldu. Bu örgütün yalnızca silahlı eylem- çalıştıkları şaibe ve topluma verilmek is- SDP-TÖP birlikteliği açısından seçtikle-
önüne geçti. lerde bulunmadığı, yasal alanda da faali- tenen “bunlardan uzak durun, hepsi kirli” ri uygun zamanlamayı bir dahaki sefere
Birinci Devrimci Karargah davasından yet yürütmeye çalıştığı ve Çatı Partisi adı mesajıyla bu aynı zamanda solu değersiz- kimler için seçecekleri bilinmez, ancak her
sonra ikinci bir operasyon daha yapıldı ve altında yürütülen, içinde Kürtlerle birlikte leştirme operasyonuydu. zaman tehdit olarak gördükleri Kürtlere
örgütün “11 Eylül benzeri bir saldırı -uçak çeşitli sol grupların yer aldığı oluşuma da Hazırlanacak olan iddianamenin taslağı- yakın oluşumların yine hedef olacağı bir
kaçırma- hazırlığı içinde olduğu, marina- dahil oldukları iddia edildi. nı ise iktidar yanlısı medyaya servis edilen gerçek.
ların bombalanması, Mehmet Ağar’ın Nihayetinde 21 Eylül 2010 tarihinde haberlerde ve M. Baransu’nun ‘Mösyö’
* Sıra Kimde İnisiyatifi tarafından 15 Ocak
öldürülmesi vb. eylemleri planladığı” iddi- beklenen üçüncü “Devrimci Karargah adlı kitabında kısmen görebiliriz ki Terörle 2011’de Ankara Ekin Sanat Merkezinde düzenlenen
alarıyla birlikte bu sefer de Jitem’le bağ- operasyonu” da gerçekleştirildi. Bu ope- Mücadele Şubesi kaynaklı bu iddialar, ha- “Türkiye’de Hukuk ve Demokrasi” sempozyumunun
lantılı olduğu iddia edildi. Bu dosya kap- rasyonla birlikte SDP üye ve yöneticileri zırlanacak olan iddianamenin de temel ar- “Türkiye’de Hukukun İşleyişi ve Örnek Davalar” baş-
lıklı I. oturumunda Avukat Gülizar Tuncer’in yaptığı
samında da birincisinde olduğu gibi  farklı ile TÖP sözcülerinin yanı sıra çeşitli dergi gümanları olacaktır. Devrimci Karargah-
konuşma metni

15
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
TÜRKİYE’DE HUKUK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU
Sıra Kimde İnisiyatifi tarafından düzenlenen “Türkiye’de Hukuk ve Demokrasi” sempozyumu Ankara’da, siyasi
parti genel başkan ve temsilcilerinin, hukukçuların, yazar ve hak savunucularının katılımıyla gerçekleştirildi.

E
kin Sanat Tiyatrosu’nda ger- sözcülerinin ve SDP genel başkanı- bile bu davada yargılandığını belirtti. 7.500 deki eylemlerinin karşılığı olarak siyasi bir
çekleştirilen sempozyum, nın ve MYK üyelerinin sabaha karşı sayfalık iddianamenin iletişimlerin kopyala/ saldırıyla karşı karşıya olduklarını vurguladı.
Sultan Seçik’in açılış konuş- evlerinin basıldığını ve elleri kelepçe- yapıştır olarak oluşturulduğunu vurgulayan Devrimcilerin işkencecilerle ancak hesap
masıyla başladı. 21 Eylül komplo- lenerek mahkemeye çıkarıldıklarını Beştaş, “suç unsurları” olarak DTP genel sorarken yanyana anılabileceğini vurgula-
suyla tutuklanan SDP Genel Başkanı anlattı. SDP ve TÖP operasyonunda başkan yardımcısının Diyarbakır belediye yan Sibel Uzun, Sıra Kimde İnisiyatifi olarak
Rıdvan Turan ile Toplumsal Özgür- Devrimci Karargah bağlantısı üze- başkanı ile konuşmasının “talimat” diye daha kararlı ve mücadeleyi devamlı kılacak
lük tutsaklarının cezaevinden, Ma- rine kirli bir propaganda yürütül- iddianamede yer aldığını nakletti. DÖKH tarzda faaliyetlerini sürdürmesinin ve dev-
hir Sayın’ın yurtdışından gönderdiği düğünü belirten Tuncer, Hanefi üyesi kadınların kota için çalışma yapma- rimci dayanışmanın sürdürülmesinin öne-
selamlama mektuplarını Mehmet Avcı’yla ilişkilendirilmeye çalışıldığını larının bile suç sayıldığı iddianamede buna mine dikkat çekti.
Özer sundu. söyledi. Bostancı’daki operasyon- benzer birçok garip iddianın yer aldığını ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ
“Türkiye’de Hukukun İşleyişi ve dan sonra Orhan Yılmazkaya’yı ta- söyleyen Av. Beştaş, bu iddialarla herkesin konuşmasına cezaevlerindeki tutsaklara
Örnek Davalar” başlıklı 1. oturu- nıyan tanımayan herkesin Devrimci yargılanabileceğini belirtti. “Davanın başın- selam göndererek başladı. Hukuk siyaset
mun moderatörü Sibel Özbudun Karargah torbasına doldurulduğu- dan beri hiçbir talebimiz kabul edilmedi” ilişkisinin aynı zamanda hukuk siyaset çe-
“Laik Polis Devletinden Cemaatçi nu belirten Tuncer, PKK’nin solu diyen Beştaş, duruşma tutunaklarının bile lişkisi olarak görülmesi gerektiğini belirten
Polis Devletine” başlıklı sunuşunu bu örgüt aracılığıyla toparlamaya kendilerine verilmediğini ekledi. Beştaş ko- Yüksekdağ, Türkiye’de hukuk sisteminin
yaptı. Hukuk sisteminin “12 Eylül çalıştığının iddia edildiğini aktardı. nuşmasını “Böyle giderse hiçbirimiz dışarı- bir devlet terörü olarak kurumsallaştırıl-
referandumuyla gerçekleştirilen Savcılık sorgusunda sürekli DBH da kalmayacağız” diyerek bitirdi. masının İstiklal Mahkemeleriyle başladığını
Anayasa değişiklikleriyle birlikte, ile ilgili sorular sorulduğunu, Kürt Av. Özlem Gümüştaş, ESP Davası ile il- vurguladı. Figen Yüksekdağ sosyalistlerin,
AKP (ve cemaat) tarafından zaptu sorununa yakınlığın sorgulandığını, gili bilgi verdiği konuşmasında, Emniyet toplumdaki değişim talebinin kanallarının
rapt altına alınma süreci”nin ta- ama Devrimci Karargah’la ilgili soru Müdürlüğünün gönderdiği fezlekede Ezi- yönlendirilmesi göreviyle karşı karşıya oldu-
mamlanmakta olduğunu belirten sorulmadığını vurgulayan Av. Güli- lenlerin Sosyalist Platformunun faaliyetinin ğunu vurgulayarak sözlerini tamamladı.
Özbudun, “İslâmcı bir arkaplandan zar Tuncer, uydurma gerekçelerle yasadışı olmadığının kabul edildiği ama ÖDP Genel Başkanı Alper Taş dosta düş-
kalkınarak neo-liberalizme eklem- tutukluluk halinin sürdürüldüğünü söylemlerinin Marksist-Leninist bulundu- mana birarada olduklarını göstermek için
lenen AKP”nin iktidar olabilmek ekledi. ğunu aktararak, Gaye Operasyonları iddi- burada olduklarını söyleyerek başladığı ko-
için medya ve Silahlı Kuvvetlerden Av. Levent Kanat “Özel Yetkili anamesinde açık alan çalışmalarının örgüt nuşmasını ‘eskiden orduya dokunulamaz
sonra hukuk sistemine de hakim Mahkemeler” konulu sunuşunda, faaliyeti gibi gösterildiğini belirtti. Yasaların cemaatlere dokunulurdu, şimdi orduya
olduğunu vurguladı. İstiklal Mahkemelerinden örnekler özel olarak örgütlenme zeminine saldıra- dokunuluyor cemaatlere dokunulamıyor,
İkinci konuşmayı “Cezaya Dönü- vererek özel yetkili mahkeme sü- rak toplumsal muhalefeti susturmak için demek ki iktidar kavgasında bir değişiklik
şen Tutuklamalar ve ‘Terör’ Tanı- reçlerini anlattıktan sonra, yalnızca yorumlandığını belirten Gümüştaş, mah- var’ diye sürdürdü. AKP’nin yeni bir devlet
mı” başlığında yapan Ercan Kanar, AKP’ye muhalefetle ÖYM’lere karşı keme salonlarında ezilenlerin toplumsal kurduğunu belirten Alper Taş, eskisiyle ol-
burjuva hukukun bir ihlali olarak mücadele yürütülemeyeceğini vur- muhalefetinin meşruluğunu savunmanın duğu gibi bu yeni devletle de mücadeleyi
“düşmanla savaş hukuku”nu bir guladı. Bu mahkemelerin belirttiği önemli bir eylem olduğunu vurgulayarak sürdüreceklerini söyledi. MİT’in ve Polis
sapma olarak niteleyerek, terör rejimi koruma anlayışına toptan sözlerini tamamladı. teşkilatının yeniden yapılandırıldığını, yeni
kavramının tarihsel olarak bürün- karşı çıkmak gerektiğini ekledi. Bir Av. Erdal Doğan, Ergenekon davasında, rejimin yargı kriterleriyle karşı karşıya oldu-
düğü anlamları ele aldı. 11 Eylül basın açıklamasına katılmanın ör- somut cinayetlerin yargılanmadığını belir- ğumuzu vurgulayan Taş, artık “fiili meçhul
2001’den sonra terörle savaşım adı güt üyesi suçlamasıyla yargılanmak terek, Santora, Malatya Zirve, Hrant Dink sanık var” dedi. Eskiden tutuklamaların bir
altındaki yeni yasal düzenlemelerin için yeterli olduğunun Yargıtay içti- olaylarında devlet yetkililerinin dahli oldu- harbiliği vardı diyen Taş şimdi düzmece id-
yeni suç tipleri yarattığını vurguladı. hadıyla kesinleştiğini söyleyen Av. ğunu ancak bürokratların yargılanmasın- dialarla tutuklamalar yapıldığını, bu neden-
Düşmanla savaş hukukunda tutuk- Kanat, bunun ceza hukukuna aykırı dan kaçınıldığını vurguladı. Malatya Zirve le Sıra Kimde sorusunun yerinde olduğunu
lamanın tam bir rehin alma olduğu- bir anlayış olduğunu vurguladı. davasının somut cinayet olarak Ergenekon ekledi.
nu, şantaj hapsi olduğunu belirten Av. Meral Danış Beştaş, KCK davasıyla birleştirilmesini talep ettiklerini Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol,
Kanar, özgürlük mücadelesinin bu Davalarının ilk operasyonunun 14 belirten Av. Doğan, solun Türkiye’de mağ- hukuk ve demokrasi ilişkisi konusunda en
haritayı yırtacağını, suç ve cuzanın Şubat 2007’de Diyarbakır’da baş- dur olan kesim olarak Malatya Zirve davası- çok söz söylemek durumunda bulunanların
olmadığı bir toplum mücadelesinin ladığını hatırlatarak, bu davanın, na destek vermesi gerektiğini söyledi. emekçiler ve ezilenler olduğunu söylerek
ezilenlerin mücadelesiyle açılacak siyaseten tasfiye edilemeyen mu- Sempozyumun “Demokrasi Mücadele- konuşmasına başladı. AKP’nin pervasızlığı-
bir sayfa olduğunu belirtti. halefeti tasfiye arayışı olduğunu be- sinde Hukuk Siyaset İlişkisi ve Tutuklama nın her yolu mübah gören bir kanala ak-
Av. Gülizar Tuncer, 21 Eylül lirtti. “Bu davanın açılmasının, deva- Terörü” başlıklı II. oturumunun moderatö- tığını, özünde sosyalistlere ait kavramlarla
Komplosuna ilişkin sunuşunda, so- mının, sonlandırılmasının, hiçbirinin rü Akın Birdal önceki gün Diyarbakır’da ol- topluma seslendiğini, arkaladığı sermaye
mut hiçbir delil olmaksızın yasal ör- kararı Diyarbakır’da verilmedi” diyen duklarını belirterek KCK davasında aslında gücünün tüm olanaklarını kullanarak bir
gütlerin hedefe alındığını ve uydur- Beştaş, KCK davalarında her şeyin bir halkın temsilcilerinin yargılanmadığını, hukuk sistemi inşa ettiğini belirten Birol,
ma kanıt yaratıldığını vurguladı. TÖP yargılandığını, 8 Martın, 21 Martın “orada yargılananın hepimiz” olduğunu sosyalistlerin bu oyunu bozan bir strateji
söyledi. izlemesi gerektiğini ekledi. KCK davalarının
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, rehin alma davaları olduğunu vurgulayan
Türkiye’de hukuk ve siyaset konusunun İlknur Birol, demokrasi mücadelesi veren
tartışılıyormuş gibi yapıldığını ama özüne bir halkın rehin alınmak istediğini söyledi.
hiç dokunulmadığını söyledi. Kuralların İlknur Birol “Keşke Rıdvan Turan ve arka-
güçlüler tarafından konulduğunu ve bize daşları gözaltına alındığında “Vermiyoruz!”
uygulamanın tartıştırıldığını vurgulayan diyen bir koordinasyonumuz olabilseydi”
Kışanak “yasaları kim yapıyor?” diye sor- dedi.
du. Darbeyi yapanların anayasayı yaptığı Sosyalist Gelecek temsilcisi Ertuğrul
ve kuralları koyduğu, tekçi ve itaatçi bir sis- Kürkçü, sosyalist hareketin geleceği açı-
temin hukukunun toplumsal muhalefeti sından yeni bir dönem açıldığını belirterek,
bastırmak üzerine kurulduğunu belirten Sıra Kimde İnsiyatifinin başlangıçta öngö-
Kışanak bunların da yetmediğini ve bir de rülmeyen bir işlevi de yerine getirmeye
gizli anayasa olduğunu ekledi. Hizbullah başladığını vurguladı. Yeni bir müesses ni-
tahliyelerine de değinen Kışanak bunun zam inşasında AKP’nin devletin bütün or-
bir devlet konsepti olduğunu belirterek ‘ya ganlarına öncülük ederek bir tek parti re-
vefa borcu ödeniyor ya da yeni bir siyaset jimi kurmakta olduğunu söyleyen Kürkçü,
tarzı oluşturuluyor’ dedi. “Erdoğan şişinmeye devam edebilir ama
EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, SDP ve Tunus’tan gelen haberler hiç değişmez
TÖP’ün Tekel işçilerinin direnişi sürecindeki sanılanın nasıl gittiğini gösteriyor” dedi.
eylemlerinin, Taksim’de 1 Mayıs sürecin- AKP hegemonyasının son derece kırılgan
16
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
SDP Genel Başkanı Toplumsal Özgürlük
Dr. Rıdvan Turan’ın tutsaklarının
selamlama mektubu selamlama mektubu
Değerli Arkadaşlar, Merhaba Dostlar,
Öncelikle göstermiş olduğunuz ör- Eşit, adil ve özgür bir dünya umu-
nek dayanışma nedeniyle teşekkürle- dunu gerçeğe çevirmek için mücadele
rimi sunuyorum. Tutukluluğumuzun eden tüm yol arkadaşlarımızı, dostları-
4. ayını yaşarken, ilk günden bu yana mızı sevgiyle selamlıyoruz.
ülkenin dört bir yanında dayanışma Bizans entrizminin ve Doğu despotiz-
eylemlerini ve protestolarını yüksel- minin bin yıllık sentezinin üzerine inşa
ten, maruz kaldığımız terör dalgası- olan Türkiye Cumhuriyeti, devraldığı
na karşı direnen tüm arkadaşlarımı- mirasın güncellenmiş birçok özelliğini
zın bizlere sonsuz güç kattığını ifade kurumsallaşmasının yapı taşı olarak
etmek istiyorum. kullandı. “Tek adam” diktatörlüğün-
Bizleri asılsız gerekçelerle ve komp- den, tefeci-bezirgan karakterli iktidar-
lolarla zindanlara dolduranların bil- lara, askeri darbelerden emperyaliz-
mesi gereken bir şey var: Müesses min işbirlikçisi hükümetlere, sömürü
nizamı korumak adına söylediğiniz düzeninin bekası için oluşturulmuş
yalanlarınıza, komplolarınıza, adalet- olduğunu ve bize düşenin aramızdaki fark- olduğuna dikkat çeken Erhan Nalçacı sola yargı sisteminin ilk kurbanları biz de-
sizliklerinize karşı bedeli her ne olur- lılıkları anlamlı bir ortaklığa dönüştürecek saldırıların arkasının geleceğini belirtti. ğiliz şüphesiz. Bizlerden önce de birçok
sa olsun sonuna kadar direneceğiz. bir iş yapmak olduğunu ekleyen Ertuğrul Türkiye’de Hukuk ve Demokrasi Sem- devrimci-demokrat yargılı-yargısız infa-
Haksızlıklara karşı direnmeyenle- Kürkçü, SDP, SP, TÖP, SBH, SGPH arasın- pozyumunun “Hukuk Kimin İçin Kime Kar- zına uğradı bu sistemin, hala da uğra-
rin haklarıyla beraber onurlarını da da yeniden kuruluş eksenli görüşmelerin şı?” başlıklı III. Oturumunda Haluk Gerger maya devam etmekte.
kaybedeceklerini, haksızlığı her kabul başladığını, KÖH ile sosyalistler arasında “Uluslararası Hukuk, Özerklik ve Türkiye”, Mustafa Suphi ve yoldaşlarını yargıla-
edişin çok daha büyük haksızlıkları Emek ve Özgürlük Cephesi görüşmeleri- İsmail Beşikçi “Türkiye’de Hukuk Anlayışı maya dahi gerek duymayan TC Adaleti
yaratacağını biliyoruz. nin başladığını belirterek “terörle müca- ve Kürt Sorunu”, Ragıp Zarakolu/Sait Çe- Kıvılcımlı’yı, Nazım’ı yıllarca cezaevle-
Değerli Arkadaşlar, dele dairesinin planlarını ancak böyle boşa tinoğlu “Azınlık Hukukunda Son gelişme- rinde tutsak etmek için “komünistlerle
21 Eylül komplosu sıradan bir polis çıkarabiliriz” dedi. ler”, Temel Demirer “Somut Örnekleriyle ilgili delil arayacak kadar saf olmadıkla-
operasyonu olmanın ötesinde öneme rını” ilan etmedi mi, mahkeme kürsü-
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sel- Türk(iye) Hukuk(suzluğ)u”, Ahmet Abakay
sahiptir. 21 Eylül komplosuyla birlikte sünden?
ma Gürkan toplumun tüm kesimlerinin “Seçimlere Kadar Demokrasiye Paydos”,
sosyalist harekete yönelik olarak gi- Aynı hukuk anlayışı Mahir’i, İbo’yu,
AKP’nin ileri demokrasisinden nasiplerini Mehmet Tursun “Polis Cinayetleri” başlıklı katledip, Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i as-
derek yoğunlaşacak bir operasyonun
başladığı ilan edilmiştir. Bu komplo
almakta olduğunu belirterek herhangi bir tebliğlerini sundular. madı mı? Barış istedi diye Behice Boran’ı,
sürecine ve bundan sonrasına rengi- muhalif ses oluşmasın diye tedbirler alın- Sempozyumun son bölümü olan Fo- Kürtleri anlattı diye İsmail Beşikçi’yi, Er-
ni verecek öğe kural tanımamaktır. makta olduğunu söyledi. Demokrasinin rum bölümü, Yılmaz Demiral’ın modera- menileri anlattı diye Hrant Dink’i yargıla-
Egemenler farklı örgüt ya da parti yanısıra gerçek bir eşitlikten ve özgürlük- törlüğünde gerçekleştirildi. Bu bölümde madı mı, TC’nin hukuk sistemi?
mensubu olanları hatta farklı siyasi ten de sözedilemeyeceğini ekleyen Gürkan, Mahmut Konuk, Hüseyin Gevher, Yusuf Şimdi de statükonun rengi değişse
duruşa sahip olanları tasfiye etmek anayasa değişikliğinin yürütmenin yetkisini Özden, Mehmet Tursun, Halit Elçi, İsmet de devletin yasakçı, imhacı geleneğine
için kuralsız bir savaşım başlatmıştır. artırdığını vurguladı. Sömüren sömürülen Yalçınkaya, Yıldız Çakmak, Nusret Erdem sahip çıkıyor AKP iktidarı. Özgürlük di-
Bizce, Kürt halkı ile mücadele birli- ilişkisinin olduğu yerde gerçek demokra- söz aldılar. yen Kürt’ü KCK’den, eşitlik-adalet diyen
ğini hedefleyen ve sosyalistlerin birli- siden ve eşitlikten sözedilemeyeceğini ek- Bütün bir gün boyunca süren sempoz- sosyalistleri “Gaye operasyonu”ndan,
ği çalışmaları yürüten sosyalistlerden leyen Selma Gürkan bizim gibi ülkelerde yum, Yılmaz Demiral’ın “Biz artık sıranın “Devrimci Karargah”tan yargılayarak,
başlanmış olsa da bu tasfiye süreci- demokrasi mücadelesinin sınıfın iktidar kimde olduğunu değil konuşmanın, diren- tutuklayarak sermaye için dikensiz gül
nin farklı gerekçelerle başka örgüt ya bahçesi, ezilenler, emekçiler için kabus
mücadelesini besleyen elzem kanallardan menin ve mücadele etmenin sırasının bizde
da partilere yöneleceği sır değildir. düzenini muhafaza etmeye çalışıyorlar.
olduğunu vurguladı. olduğunu haykırmalıyız ve bunun cümlele- Hiçbir inandırıcı hukuki gerekçeye
Değerli Dostlar,
TKP MK üyesi Erhan Nalçacı konuşması- rini kurmalıyız. Ve giderken isterseniz lüt- dayanmayan ve tamamen iktidarın si-
Bizim gücümüz şairin dediği gibi
bu dünyada yalnız olmamaklığımız- na “Rıdvan Turan başta olmak üzere tüm fen ayağa kalkın ve alkışlarınızla şu anda tu- yasal ihtiyaçlarına binaen düzenlenmiş
dır. Bu anlamda, gelen saldırı dalgası tutuklu arkadaşlara saygı ve sevgimizi ileti- tuklu bulunan, bu mücadelenin kurbanları bir komployla tutuklanmamızın asıl
karşısında dayanışmamızı güçlendir- yoruz” diyerek başladı. Bir sosyalist siyasetin haline getirilmek istenen Rıdvan’a, Ulaş’a, hedefi sosyalistlerin, demokratların
mekten, omuz omuza vermekten, elbette sosyalist iktidarı amaçladığını belir- Oğuzhan’a, bu yaşından sonra sürgün büyük bedeller ödeyerek kazandıkları
güç birliği etmekten başka çıkar yol ten Nalçacı ancak önemli olan temel halkayı edilen Mahir’e olsun alkışlarımız. Özgürlük yasal, meşru mücadele alanlarını da-
yoktur. yakalayarak iktidara yaklaşmak olduğunu mücadelesini sürdürenlere olsun. Bu ülke- raltmaktır. Belki de bir ilke imza ata-
Tüm bu adaletsizlikleri engelleye- vurguladı. Bu nedenle AKP’nin temel hede- de her zaman, her yerde, hiç durmadan rak aralarında örgütsel yapılanması ve
cek gücümüz belki olmayabilir. Ancak fe yerleştirilmesi gerektiğini söyleyen Erhan zulme başkaldıranlara olsun. Sıra artık biz- mücadele yöntemleri açısından hiçbir
direnmeyi ve dayanışmayı becereme- Nalçacı kapının AKP’ye kapatılması gerekir de olsun” sözleriyle ve katılımcıların ayakta bağ olmayan bir siyasal yapılanmayı,
diğimiz bir tek gün olmamalıdır. dedi. Emperyalist sistemle entegrasyon alkışları ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep Devrimci Karargah’ı, kendisini tama-
Bizim gücümüz dayanışmamızdan- men yasal-meşru alanlarda inşa etmiş
konusunda, gericiliğin kazandığı mevziler beraber ya hiçbirimiz” sloganı atılarak sona
dır. bir başka yapılanmaya, Toplumsal Öz-
açısından son derece önemli değişiklikler erdi. ■
Bizim gücümüz tarihsel ve siyasal gürlük Platformu’na, SDP’ye operasyon
haklılığımızdandır. gerekçesi şeklinde kullanarak bu ko-
Egemenler köhnemiş iktidarlarını nuda gözlerini ne kadar kararttıklarını
parayla, askerle, polisle, cezaevleriyle göstermiş oluyorlar.
ayakta tutmaya çalışsalar da, beton Ancak dostlarımızla bir kez daha
duvarlarla demir parmaklıklara daya- paylaşalım ki, ceberut devletin köhne
narak ayakta duran çabuk çöker ve hukuk sistemi bizden öncekileri yolla-
haklı olanlar mutlaka kazanır. rından döndüremediği gibi, bizleri de
Sizleri beton duvarların ve demir hedeflerimizden uzaklaştıramayacak-
parmaklıkların ardından, devrimci tır. Kapitalizmin dizginsiz sömürüsünü
duygularımızla selamlıyoruz. tümden ortadan kaldırmak için, işçile-
Yaşasın devrimci dayanışma! rin ve tüm ezilenlerin ortak mücadelesi-
Kurtuluş yok tek başına ya hep be- ni sağlamak isteğiyle kolektif bir komü-
raber ya hiç birimiz! nist özne oluşturmak ve Kürt Özgürlük
Yaşasın devrim ve sosyalizm! Hareketiyle birlikte geniş bir emek-
özgürlük cephesi yaratma hedefine dün
Silivri L Tipi ve Tekirdağ F Tipindeki olduğundan daha fazla sarılacağız.
Sosyalist Demokrasi Partili tutsaklar Göstermiş olduğunuz dayanışmanın,
adına hep birlikte kazanacağımız zaferin en
SDP Genel Başkanı büyük kanıtı olduğunun inancıyla hepi-
Dr. Rıdvan Turan nizi dostlukla selamlıyoruz.

17
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
hanım hanımcık olmalıydılar. Ne kadar
çok susarsak, o kadar sağlamlaştıracak-
lardı erkek egemen duvarlarını. Bu yüz-
den artık susmayacaktık. Alkışlarımızla,
zılgıtlarımızla, ıslıklarımızla, çığlıklarımız-
la tecavüze karşı duruşma süresince bir
an olsun durmadan ses çıkardık. Bizim
varlığımızdan rahatsız oldukları için du-
ruşmaya girmemizi yasakladılar. Müda-
hil avukatların bile duruşmaya girmek
için savcıya verdikleri dilekçe reddedildi.
Bizim dayanışmamızdan, örgütlü gücü-
müzden korktular. Duruşma salonuna
kadar ulaştırabildiğimiz sesimizin duyul-
maması için pencereleri dahi kapadılar.
Bizler biliyorduk ki, bu tür davalardan
ancak kamuoyu baskısı yaratılabildiği
takdirde sonuç alınabiliyordu. Bu yüzden
erkek adaletten hesap sorarak gerçek
adaleti sağlayabilirdik.
‘’Tecavüzcüler yargılansın! Fethi-ye’deki
davanın takipçisiyiz’’ ve ‘’Tecavüzcüleri
koruma tecavüze ortak olma’’ yazılı pan-
kartları taşıdığımız eylem yaklaşık 3 saat
sürdü. Duruşma bittikten sonra avukat-
lar duruşma hakkında açıklama yaptılar.
Sanıkların ve tanıkların duruşmaya katıl-
madıklarını ve tutuksuz yargılanan 18 yaş
altı 2 kişinin bir sonraki duruşmaya zorla
getirilmesine ve haklarında dava açılma-
sı 4 senedir reddedilen diğer 6 yetişkin
tecavüzcünün de yargılanmak üzere iddi-
anamelerinin hazırlanmasına, ‘‘kişi hürri-
yetini engelleme ve nitelikli cinsel saldırı’

KADINLAR ADALET İÇİN


Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay dava açıl- suçlamasıyla sanık olarak yargılanmasına
masına karar verdi ve 2011’in ilk ayına karar verildiğini bildirdiler.
duruşma günü verildi. Fakat 8 kişiden Cinsel şiddet ve işkence mağduru kadın
yalnızca yaşı 18’den küçük olan ikisi hak- arkadaşın 4 yıl boyunca sürdürdüğü hu-

TAKİPTE
kında ‘kişi hürriyetini engelleme ve nite- kuk mücadelesi, kadınların dayanışması
likli cinsel saldırı’ suçlamasıyla dava açıldı. ve örgütlü gücüyle yavaş yavaş meyveleri-
Tecavüzü planlayan, organize eden, 18 ni toplamaya başlamıştı. Fakat yolun he-
yaş altı saldırganları suça teşvik ve ortak nüz yarısındaydık. Tecavüz edenlerin bile
eden 6 yetişkin saldırgan için bir dava ancak 4 yılda yargılanmasının sağlanabil-
İLKAY TANYER tarihi henüz verilmemişti. 6 tecavüzcü, diği bir yargı sisteminde cezalandırılması
açılan bu davada savcı tarafından tecavü- için de yol yürümeye devam edecektik.
Cinsel şiddet ve işkence mağduru kadın arkadaşın 4 zün tanıkları olarak belirlendi. Yargılan- Bir sonraki mahkeme tarihi olarak be-
yıl boyunca sürdürdüğü hukuk mücadelesi, kadınların ması gereken 6 tecavüzcü, aynı tecavüz lirlenen16 Mart 2011’de çoğalarak yine
dayanışması ve örgütlü gücüyle yavaş yavaş davasında saldırının sanıkları olmaları ge- adliye önüne gelmemiz, davanın takipçisi
meyvelerini toplamaya başlamıştı. Fakat yolun henüz rekirken tanıkları olarak dinlenecekti. olmaya devam etmemiz şarttı. Aksi hal-
yarısındaydık. Tecavüz edenlerin bile ancak 4 yılda de, yargının yine erkek lehinde kararlar
Duruşma Günü vermeye devam edeceğini biliyoruz.
yargılanmasının sağlanabildiği bir yargı sisteminde SDP’li kadınların da içinde bulunduğu Bu durum gösteriyor ki tecavüz ede-
cezalandırılması için de yol yürümeye devam edecektik. çeşitli siyasi partilerden, kadın örgütlerin- ni, bizzat devlet ve devletin organı olan
den ve sivil toplum örgütlerinden kadın- hukuk sistemi koruyor. Tecavüz edenle-

2
6 Ocak günü, Fethiye’dey- Fethiye’de Ne Olmuştu? lar olarak, duruşma saati 14.30’da basın rin yargılanmadığı bir hukuk sisteminde
dik. 4 yıldır sürdürülen 2007 yılı Haziran ayında açıklamasının okunmasıyla eylemimize devletten güç alan bu saldırganlar şid-
hukuk mücadelesinde tüm Fethiye’de bir kadın, aralarında başladık. Her birimiz geldiğimiz illerin öf- detlerinin dozunu arttırarak suç işlemeye
erkek devlet mekanizmaları kar- milli eğitim müfettişi ve öğret- kesini taşıyordu. devam ediyorlar.
Erkek egemen kapi-
şısında çaresiz bıraktırılmaya ça- menlerin de bulunduğu 8 kişinin İstanbul, devletin koruma vermediği talist düzende tecavüz, dizilerde ve gaze-
lışılan kadın arkadaşımızın yanın- tecavüz ve işkencesine maruz kal- ve eski kocası tarafından öldürülmesine telerin 3. sayfa haberlerinde pornografik
daydık. Onunla dayanışmak için dı. 8 kişi hakkında şikayette bu- adeta müsaade ettiği Ayşe’nin öfkesini bir malzemeye, parodilerde eğlence un-
Ankara, İzmir, İstanbul, Antalya, lunmasına rağmen Fethiye Savcı- taşıyordu Fethiye’ye. suruna dönüştürülerek, sıradanlaştırılıp,
Denizli, Muğla ve çevre ilçeler- lığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun Ankara, tecavüze ilişkin net kanıt- suç olmaktan çıkarılıyor. Tecavüzün suç
den yollar kat ederek Fethiye tecavüzü tespit eden raporunu lar olmasına rağmen Sincan Ağır Ceza sayılmadığı, suçluların aramızda dolaştı-
adliyesi önünde buluştuk. Çünkü görmezden gelerek kovuştur- Mahkemesi’nin iki üniversite öğrencisi ğı, kadınların tecavüz korkusuyla yaşadığı
bu dava, yalnızca onun değil biz maya yer olmadığı gerekçesiyle sanıklara iki ay sonra tahliye vermesin- bir ülkede medya ve yargı organları ka-
kadınların, hepimizin davasıydı. tecavüzcüler hakkında takipsizlik deki adaletsizliğin öfkesini taşıyordu dınların güvenlik haklarını ihlal ediyor.
Ankara Sincan’da yaşanan teca- kararı verdi. Muğla 2. Ağır Ceza Fethiye’ye. 26 Ocak günü duruşma sonrasında ille-
vüz davasında ‘’mağdur’’ olma- mahkemesi ise karara yapılan iti- İzmir, karakola defalarca şikayette bu- rimize geri dönerken, bir yandan tecavüz
sınlar diye tahliye edilen sanıklar, raz başvurusunu hiçbir gerekçe lunmasına rağmen hiçbir önlem alınma- edenlerin yargılanmasını sağlayarak elde
Mardin’de 33 kişinin cinsel istis- göstermeden reddetti. Bunun yarak birkaç gün sonra cansız bedeninin ettiğimiz kazanımın gururunu yaşıyor-
marına maruz kalan N.Ç. davası üzerine iç hukuk yollarının tüken- çıkacağı eve geri gönderilen Emine’nin duk, bir yandan da aslında kadına yönelik
sonucu sanıklara verilen beraatlar mesi nedeniyle Avrupa İnsan Hak- öfkesini taşıyordu Fethiye’ye. şiddetin her an her yerde yaşandığı ve
ve ceza indirimleri, Siirt’te yaşa- ları Mahkemesi’ne ve “takipsizlik Taciz, tecavüz, cinayet her yerde ve devlet mekanizmaları tarafından halen
nan tecavüzlerin duruşmasında kararının kanun yararına bozulma- hepimizeydi. Ve hep birlikte en güçlü se- erkeği koruyan uygulamaların varlığı
yine tutukluların tahliye olması… sı” istemi ile Adalet Bakanlığı’na simizi yükseltmek zorundaydık. Dövizleri- kendini hatırlatıyordu. Bu yüzden öfke-
Hepsi aynı erkek yargının verdiği da başvurdu. Kadınların da davayı miz en yukarda, sloganlarımızı en gür se- miz yeniden bilendi, kadın dayanışmasıy-
kararlardı. Ve şimdi Fethiye’de bir sahiplenmesiyle 2010 Mart’ında simizle haykırdık. Bizden sessiz olmamız la gücümüz daha büyüdü ve yola devam
benzerini daha yaşıyoruz. başvuru kabul edildi ve dosya bekleniyordu. Öyle ya kadınlar hep kibar, ettik… ■

18
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
olgu şu: her biri Dev-Lis’le demokratik
lise mücadelesi yürüten Dev-Lis’li Kadın-
ların barikatlarda, dershanede, sokakta,
stajda; bedeninin, emeğinin, kimliğinin
kavgası için her eylemde aktif rol almak-
tan da korkmayacağı herkesin malumu. 

Bu yüzden 18 Ocak Salı günü İzmir’de
Dev-Lis’li Kadınlar: “Ama Dev-Lis lise-
lerdeki hiçbir baskıcı, cinsiyetçi, anti-
demokratik uygulamaya sessiz kalma-
dığı gibi bu yasağa susmayacağını da,
yasağın uygulandığı okulun duvarlarında
göstermiştir onlara.” diyerek 13 Ocak’ta
Nevit Kodallı’nın duvarına yazılama yapan
Mersin’deki yoldaşlarını selamladıktan
sadece 1 gün sonra Ankara’da pankart

Radikal, 13 Ocak 2011


asıldı.

Malumunuz Dev-Lis’li Kadınlar sus-
madı… 40 yıldır okul boykotlarından,
darağaçlarından, dershane çatılarından,
barikat önlerinden tanıştığımız Dev-Lis’in
mücadelesinin büyük bir parçasını oluş-
turan kadınların bugün okul duvarlarının

‘ADAM’ OLMAK YOK


leri erkek egemen zihniyete, ahlaklılığa, ardına geçen erkek egemen zihniyetle
adam olmaya ‘davet ettiği’ Nevit Kodallı olan savaşları, önemi göz ardı edileme-
ve Üsküdar Cumhuriyet liselerinde de yecek bir noktaya ulaşmak için çabalıyor.
önümüze serildi.
 Lisede gömlek düğmeleri için dahi kav-
Dev-Lis’li Kadınlar her ilde, her okulda ga veren Dev-Lis’li Kadınlar, gelecekte
GÖZE A. devletin muhalif hareketlere karşı kul- görünmeyen emeklerinin hesabını sora-
landığı klasik “provoke etmek ve terörize caklar, fabrikalardaki direnişlerde en ön
Okul müdürü, “Yetkili kurumlar arkamda, ben sizi adam
gruplar” kalıplarıyla üstünü örtemeyece- saflarda bulacaklar kendilerini, bugün
etmeye geldim.” diyerek de aslında devlet nezdinde ği bu gerçeği defalarca anlattılar. Nevit yaptıkları gibi 8 Mart’ta, 25 Kasım’da er-
yaptıklarının meşruluğunun bulunduğunu çekinmeden Kodallı’nın duvarına yazdılar “Bedenimi- keğin, devletin şiddetini teşhir edecekler
anlatıyor.
Yetkili kurumlar ise, öğrenciler arasında ze, Bilincimize Dokunma Müdür!” diye, alanlarda…
santim hesabı yapan zihniyetin birkaç koltuk üstü. Ankara’da Mithatpaşa Köprüsü üzerin- İşte bu korkudur devlete tutanaklar
den “Eteğimden, Saçımdan, Erkek Ar- tutturan; devlet tabanlı cinsiyetçi eğitime

H
aftalardır adını duyduğu- için de kendince planlar yapıyor. kadaşımdan Sana Ne!” yazılı pankart as- karşı çoğalan Dev-Lis’li Kadınları fişleme
muz bir lise var: Mersin Bu sefer Üsküdar Cumhuriyet tılar, İzmir’de basın açıklaması yaptılar. politikası güttüren. Dev-Lis’i halktan, ka-
Nevit Kodallı Anadolu Gü- Lisesi’nde çıkış kapılarını ‘kız’- Eli eteğimizde olan devlet, tutanaklar dınları kadınlardan ayırmak için çekmeye
zel Sanatlar ve Spor Lisesi. Okul erkek olarak -tahrik durumuna tuttu, fotoğraflar çekti, kamera kayıtları çalıştıkları setler büyüyen gücümüzün
hiçbir Dev-Lis’linin dikkatinden mahal vermemek için- ayırıyor.
 yaptı.
Yetkili kurumlar, Nevit Kodallı’nın karşısında devamlı alçak kalır; barikatları
kaçmadı. Bu durum Dev-Lis’li Kadınlarda öğrenci ve velileriyle aynı sözü haykıran yıkılmaz, duvarları boya tutmaz, binaları,
Bilimsel öğretimiyle, yeterli hiçbir şaşkınlık yaratmadı. Aksi- Dev-Lis’li Kadınları “…okulun bir gün son- köprüleri çıkılmaz değil. Ve biz Dev-Lis’li
eğitim araç-gereçleriyle, idareci ne yıllardır anlattığımız cinsiyetçi ra duvarlarına yazılan yazılar ve ‘Dev-Lis’ Kadınlar biliyoruz ki ancak oralarda di-
ve öğretmen şiddetinin olmadığı eğitimin foyasını hem veli hem adlı bir grubun da her eylemde aktif rol renmeye en büyük inancımızla devam et-
bir yer olarak işitmiyoruz okulun de öğrenci kitleleri önünde açı- aldığı herkesin malumu.” diyerek teşhir memizle kurtuluşumuz mümkün…
O
ismini. Ancak büyük ve mali du- ğa çıkardı. Nasıl Soner Sipahi’nin etmeye ve soyutlamaya çalıştı.
 zaman giyebileceğiz taciz ve tecavüz kor-
rumu gayet yerinde olan bir okul ölümü eğitim sisteminin katil Nimet Çubukçu, yetkili kurumlar, sivil- kusu olmadan eteklerimizi, 
O zaman
olacak ki kadın ve erkek öğrenciler olduğunu acı bir şekilde kanıtla- çevik her türlü polis, devletin kendisi Dev- çöp kutularında bulunmayacak parçalara
arasında 45 cm mesafe bırakmayı dıysa; bugün cinsiyetçi eğitimin, Lis’li Kadınların eylemleri sonucunda bir ayrılmış bedenlerimiz,
O zaman dolaşa-
zorunlu kılmakta, yemekhanelere kendine uygun ortamı buldukça kez daha korkusunun sebebini isteme- bileceğiz geceleri sokaklarda… ‘Adam’
tuvalet muamelesi yapıp cinsiyete büyüyerek ve başta kadın öğren- den de olsa söylemiş oldu. Çubukçu’nun olmayacağız malumunuz; ‘Adam’ ede-
göre yemek alanı açmakta hiçbir ciler olmak üzere diğer öğrenci- da aslında aleyhimize çevirmeye çalıştığı meyecekler! ■

sakınca duymuyor; sanat okulun-


da beton yığınından başka bir şey
yokken, kadın öğrencilerin sıra- CİNSİYETÇİ EĞİTİME SON!
larına ek tahtalar yerleştirmeye
bütçe ayırıyor.
 Dev-Lis’li kadınlar, Mersin Nevin Kodallı Anadolu Güzel
Okul müdürü, “Yetkili kurumlar Sanatlar ve Spor Lisesi’nde kadın öğrenciler ile erkek öğ-
arkamda, ben sizi adam etmeye rencilerin birbirlerine 45 cm’den fazla yaklaşmasını ya-
geldim.” diyerek de aslında devlet saklayan okul idaresi ve okul idaresinin arkasında duran
nezdinde yaptıklarının meşrulu- Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’yu protesto etmek
ğunun bulunduğunu çekinmeden için İzmir’de bir eylem gerçekleştirdiler. Cinsiyetçi eğitim
anlatıyor.
Yetkili kurumlar ise, sistemini eleştiren kadınlar, liselerdeki hiçbir baskıcı, cinsi-
öğrenciler arasında santim hesa- yetçi, antidemokratik uygulamaya sessiz kalmayacaklarını
bı yapan zihniyetin birkaç koltuk belirttiler.
üstü.
Yetkili kurumlar, dün eski Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesinde “BİLİNCİMİZİN KA-
eşine karşı devletten korunma RARTILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ, CİNSİYETÇİ EĞİTİ-
talep eden Ayşe Paşalı’yı, on ye- ME SON’ yazılı pankart ile yürüyüş düzenleyen Dev-Lis’li öğrenciler üzerinden, yalan haberler üzerinden provoke et-
rinden bıçaklayan erkeğin ellerine kadınlar adına konuşan Bige Batı şunları söyledi: Biz devlis- tiği konusunda bilgileri olduğunu söylemiş. Son dönemde
veren zihniyetin eğitim-öğretim li kadınlar, bugune kadar okullarda ve hayatın her alanın- hem öğrenci olayları hem de İstanbul’daki kantin boyko-
ayağı…
Aynı şekilde bir diğer da kadına yönelik şiddete, tacize ve tecavüze karşı hiçbir tunun da benzer bir şekilde organize edildiğini söyleyerek
cinsiyetçi uygulama da İstanbul’da zaman susmadık susmayacağız. bugun burada mersinde Dev-Lis’i provokatör ilan eden Çubukçu, bu uygulamanın
patlak veriyor. Üsküdar Cumhuri- uygulanan cinsiyetçi yasağa ve bizleri cinsel bir obje olarak olsa dahi doğal olduğunu vurgulayarak aslında bir bakıma
yet Lisesi müdürü, içeride sıkı- gören zihniyete karşı sesimizi duyurmak için toplandık. Ni- bu yasağın doğruluğunu itiraf etmiş ve meşru kılmıştır.
yönetimi geçerli kılmanın yetkili met Çubukçu yaptığı açıklamalarda yapılan haberlerin hiç- Nimet Çubukçu’ya ve aynı zihniyettekilere diyoruz ki: bizi
kurumlar arkasında iken yeterli bir doğruluk payı içermediğini, liselerde birtakım provoka- erkek ögrencilerden koruyacaklarına erkeğin ve devletin
olmayacağını düşünerek, dışarısı tif eylemlerin, birtakım terörize grupların bu tür eylemleri şiddetinden tacizinden tecavüzünden korusunlar.

19
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
gayretleriyle hazırlanan, meclisten geçi- ta primi eksik yatanlar, eksik sürelerini
rilen 24 Ocak kararlarıyla birlikte, tüm ceplerinden tamamlayacaklar. Bunu
çalışan kesimlerin reel ücretlerinin dü- yapmadıkları zaman hastaneye gittikle-
şürüleceği, tarım ürünleri destekleme rinde muayene olamayacaklar. Örneğin
alımlarının sınırlanacağı dolayısıyla tarım ayda 15 gün sigortası yatanlar, eksik
ürünlerinin fiyatlarının düşeceği buna olan 15 günü ceplerinden ödeyip sağlık
karşılık demirden kağıda kadar her şeye hizmetlerinden yararlanamayacaklardır.
zam geleceği ortadadır. Ev hizmetlerinde çalışanlar aynı mad-
Dönemin koşulları göz önüne alın- de içinde değerlendirilmektedir. Evde
dığında, güçlü toplumsal muhalefetin çalışanların kadınlar olduğu düşünüldü-
direnişini kırmadan; işçi sendikalarını, ğünde ‘kadınlara avantaj; hem para ka-
herkes için insanca bir yaşam, eşitlik, zanacaksınız hem de ev işlerinizi yapabi-
adalet, anti-emperyalizm, barış şiarını leceksiniz.’ şeklinde sunulan değişiklikle,
üniversitelerden sokaklara kadar her kadınların evlere hapsedilmek suretiyle
alanda yükselten sol- sosyalist politik kamusal alandan uzaklaştırılmaları he-
yapıları etkisizleştirmeden, halkın ken- deflenmektedir.
disini baskı altında tutmadan uygulan- ● Vakıfların stajyer öğrencilerinin
ması mümkün görünmüyordu.12 Eylül’ sağlık sigortası masrafları ise Maliye
de gerçekleştirilen askeri darbe ile IMF Bakanlığının üniversitelere aktardığı
destekli sömürü mekanizmasının önü kaynaktan karşılanacak. Yani kaynak yok
açıldı. Yüzlerce kişinin işkencelerden ge- denilerek ticarileştirilen üniversiteler ve
çirildiği, onlarca devrimcinin idam edil- onların parasız, demokratik, bilimsel,
diği, tüm sendika, dernek ve partilerin laik eğitim isteyen ‘illegal’ öğrencilerine

AKP’NİN TORBASI
kapatıldığı, mal varlıklarına el konuldu- gelince para yok; vakıflara para çok!
ğu, tonlarca kitap ve gazetenin imha ● Meslek liselerinde öğrenciler son sı-
edildiği insanlık dışı uygulamalara imza nıfta iki gün okula, üç gün ise alanların-
atıldı. Toplumsal muhalefetin şiddetle daki işletmelerde staja gidiyor. Mevcut

KÖLELİK DÜZENİ
susturulması ile bir yandan özelleştirme Mesleki Eğitim Yasası ile asgari ücretin
ve liberalleşme uygulamaları hızla haya- brüt tutarının üçte ikisini alırken, tasarı
ta geçirildi bir yandan da İslamcı un- ile bu tutarı ‘asgari ücretin net tutarının
surların daha da yeşermesinin koşulları yüzde 30’u’ olarak değiştirilmesi, ge-
güçlendirildi. nellikle emekçi ailelerin çocukları olan
B. ZEYNEP Günümüze baktığımızda, 24 Ocak meslek lisesi öğrencilerinin üç kuruşluk
kararlarının uygulanmasıyla başlayan, ücretlerine bile göz diktiklerinin göster-
‘AKP’nin torbası’, esnek çalışmanın yaygınlaştırıldığı, devletin ekonomideki tasfiyesi, serma- gesidir.
işsizlik fonunun yağmalandığı, kamusal hakların yenin sömürüsüne dayalı kapitalizmin ● Tasarı ‘istihdamın desteklenmesi’

gasp edildiği ve işgüvencesinin ortadan kaldırılarak, vahşi yüzünü iyiden iyiye gösterdiği; ülke adı altında patronların ödemesi gereken
iş gücünün sermayenin istekleri doğrultusunda kaynaklarının, tarihsel ve kültürel mira- primleri kamunun üstlenmesini geti-
yapılandırıldığı, ucuz işgücü sömürüsünün geliştirildiği, sının, doğal çevrenin sermayeye rant rirken, kısa süreli ve çağrı ile çalışmaya
sağlamak uğruna talan edildiği, sosyal ek olarak yeni esnek çalışma biçimle-
kamu çalışanlarının siyasi otoriteye bağımlı kılındığı
devlet işleyişinin bir kenara bırakılarak, ri getirmektedir. Tasarıda 18-29 yaş
buna karşılık sermayenin daha da palazlanması için her
eğitim, sağlık, ulaşım, altyapı gibi temel arası erkeklerle 18 yaş üstü kadınları
türlü affın uygulandığı bir değişim öngörüyor. hakların parası olanın sahip olabildiği, istihdam edenlere sigorta primlerinin
yoksulluğun, insan hakları ihlallerinin, işverene ait tutarının İşsizlik Sigortası

2
9 Ocak 2010 tarihinde hummalı çalışmaları sonucu ha- emekçilere yönelik hak gasplarının art- Fonundan karşılanması yoluna gidiliyor.
TBMM’ye gönderilen Torba zırlanan ve Bakanlar Kurulunda tığı bir dönemden geçmekteyiz. Böylece işsizlere ödenmesi gereken Fon
Yasa Tasarısı, 24-25 Ocak Demirel’in bakanlarına ‘Beyler, 24 Ocak kararlarını hayata geçirmek gelirleri sermayeye peşkeş çekiliyor. (Bu
tarihlerinde görüşülmeye başlan- 45 dakika süreniz var. Okuyun ve sürekliliğini sağlamak için, küresel güne kadar 46 milyar olan Fondan işsiz-
dı. Cumhuriyet tarihinin emekçi- ve imzalayın!’ diyerek jet hızıyla sermayenin bu ülkedeki üniformalı iş- lere aktarılan miktar sadece 3,5 milyar-
lere yönelik en kapsamlı saldırı- geçirdiği kararlar ile ekonomik birlikçileri eliyle yapılan 12 Eylül faşist dır!) Ayrıca 30 yaş ve üstündeki emekçi-
larının ve hak kayıplarının önünü sistemde önemli bir dönüşüme darbesinin yeşerttiği, güçlendirdiği İs- ler işsizliğe mahkum ediliyor.
açan, buna karşılık sermaye sı- gidilmiştir. ‘Türkiye’de yeni bir lamcı yapıların bugün iktidardaki tem- ● Kadın emekçilere ‘müjde’ olarak ve-
nıfının daha da palazlanmasının iktisadi modeli uygulamaktayız. silcilerinin meclise getirdiği Torba Yasa rilen değişiklikte doğum izinleri artmı-
tüm koşullarını taşıyan ‘AKP’nin Bu model Türkiye’nin dış dünya Tasarısı, 31 yıldır devam eden kapitaliz- yor sadece kullanım biçimi değişiyor.
torbası’nın 24 Ocak kararlarının ile entegrasyonudur. Türkiye ge- min temellerini güçlendirme çabaları- ● Tasarı ile birlikte memurların da işçi-
31. Yıldönümünde TBMM Genel rek sanayi, gerek ekonomi bakı- nın en sistematik adımlarından biridir. ler gibi ‘ödünç’ verilmesinin önü açılıyor.
Kurulunda görüşülmeye başlan- mından dışa açılmaktadır.’ diyen ‘Devlete borcu olanlara müjde!’ diye ● Tasarıda memurların yürüttükleri
masının tesadüf olmadığı, bir Özal’ın bahsettiği dışa açılımda lanse edilen ‘AKP’nin torbası’, 657 Sayılı hizmetin özelliğine göre, kurumları-
nevi ‘24 Ocak nostaljisi’ yapıldığı amaç, ’piyasa ekonomisidir’. Böy- Devlet Memurları Kanunu’nda yapılması na çalışma saat ve şekillerini belirleme
açıktır. lece devletin ekonomideki ağırlı- düşünülen değişikliklerden, özelleştirme yetkisi veriliyor. Böylece kurum isterse,
TBMM’ye ‘ torbasını’ 24 Ocak’ta ğı azaltılmak istenmektedir. Bu kanununa ve işsizlik sigortası fonundan akşam geç saatlere kadar veya hafta
getiren Erdoğan ve hükümeti, amaçla özelleştirmelerin önünün patronların daha fazla yararlanmasına sonları çalışma ekleyebilecek, üstelik bu
bu vesileyle, 24 Ocak kararlarının açılması, devlet geriye çekilirken kadar pek çok düzenlemeyi içermek- normal sayılacak.
mimarı Turgut Özal ve ardıllarına ardında kalan boşlukları özel ser- tedir. 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe Yukarıda birkaç maddesini verdiğimiz
‘izinizdeyiz’ mesajı vermekte ve mayenin doldurması için serbest girmesi planlanan tasarıda öne çıkan ‘AKP’nin torbası’, esnek çalışmanın yay-
vahşi kapitalizmin yerleşmesin- piyasa ekonomisinin erdemlerine değişikliklere göz atacak olursak; gınlaştırıldığı, işsizlik fonunun yağma-
deki tarihsel misyonlarını açık ve sıkı sıkıya bağlanmak gerekliliği ● Tasarıda “18 yaşından küçük sigor- landığı, kamusal hakların gasp edildiği
net bir şekilde gerçekleştirmenin ön plana çıkarılmıştır. Serbest re- talılar için prime esas aylık kazanç alt ve işgüvencesinin ortadan kaldırılarak,
‘haklı gururunu’ yaşamaktadır. kabete dayalı ekonomik işleyişte sınırı, yaşlarına uygun asgari ücret tuta- iş gücünün sermayenin istekleri doğ-
Hatırlanacağı gibi, 24 Ocak ka- ısrar ederek, bu işleyişin zorunlu rına çekilecek” ifadesi, asgari ücret yaş rultusunda yapılandırıldığı, ucuz işgücü
rarları, Demirel’in başbakanlığı sonucu olarak, büyük sermaye- sınırının 16’dan 18’e çıkarılması demek. sömürüsünün geliştirildiği, kamu çalı-
döneminde, 1979’da Başbakanlık nin daha da büyümesinin kaçı- Bu,16-18 yaş arasındaki 250 bin gencin şanlarının siyasi otoriteye bağımlı kılın-
Müsteşarı olarak atanan Turgut nılmazlığı ile devletin ekonomiye 85 TL daha az ücret alması anlamına dığı buna karşılık sermayenin daha da
Özal’ın ‘eseri’dir. Kendisine yeni müdahale etme gücünün iğdiş geliyor. palazlanması için her türlü affın uygu-
bir ekonomik istikrar programı edileceği bir strateji ortaya kon- ● Son yıllarda Türkiye’de kısmi süreli landığı bir değişim öngörüyor. Kölelik
hazırlama görevi verilen Özal, coş- muştur. (part-time) çalışma, sadece özel sek- düzeni amaçlıyor. Yoksullara, işçilere,
ku içinde programı hazırlamış ve IMF’nin dikte ettiği, dönemin törde değil; eğitimden sağlığa bir çok kamu emekçilerine, öğrencilere, kadın-
kamuoyuna sunmuştur. Özal’ın TÜSİAD’ı tarafından desteklenen kamu hizmetinde de yaygınlaşmıştır. lara gençlere insanca yaşam hakkı tanı-
evinin her köşesindeki ‘ekipler’in ve Demirel-Özal ikilisinin yoğun Tasarı ile kısmi süreli çalıştığı için sigor- mıyor. ■

20
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
KESK’TE YENİDEN Mİ?
gruplar ve kişiler adına yapılan konuşma- di. Anlaşılan o ki pek çok üye ve delege-
larda yer yer kronikleşmiş sorunlara atıf- nin dip olarak betimlediği KESK’in geldiği
lar yapılmış olsa da çözüme ilişkin berrak yer, henüz KESK’e hükmedenler tarafın-
önerilerin olmayışı eskinin bir süre daha dan dip olarak görülmüyor. KESK yaşa-

YENİ DÖNEM Mİ?


tekrar edeceğini göstermektedir. makta olduğu sıkıntıları çeşitlilik içinde
KESK’in bugününü tartışan bazı grup- yeniden yaşamaya adaydır.
lar ise dünden bugüne halı altına süpü-
rülen sorunlardaki sorumluluklarını da KESK’te Yeni Dönem İçin Herkese
unutturmak ister gibiydiler. 2008 genel Görev Düşüyor
NURİ DEMİR kurulunda ittifak tercihleri nedeniyle KESK 4688 sayılı yasadan sonra yıllarca
yönetim dışında kalanlar yaşanan taciz toplu görüşme masasına oturdu. Böyle-
KESK’in genel sınıf sorunlarına ve sınıfın gündelik vakasının verdiği dayanılmaz eleştiri ra- ce kendini devlet güdümlü yapılarla aynı
yaşamına sirayet eden toplumsal sorunlara seyirci hatlığı içindeydiler. Oysa bardağı taşıran kulvara sokarken; üyelerinin siyasi iktidar
kalması veya zevahiri kurtarıcı yaklaşımlar içinde ‘taciz iddiası’ ve hukukunu işletemeyen tarafından oyalanmasına/ kandırılmasına
olması KESK’i var eden anlayışa uygun değildir. örgüt görüntüsü sadece bir sonuçtur hizmet etti. O kulvarda üyelik ve yetki ya-
KESK bir taraftan kendi sorunlarını çözme iradesi ve bu sonuçta tüm KESK bileşenlerinin rışına girdi. Son yıllarda bu oyunun figü-
göstermeli; diğer taraftan özgün talepleriyle toplumsal sorumluluğu vardır. Buna rağmen illa ranı olmaktan vazgeçse de yaşadığı tah-
sorumluluk dağıtılacaksa en büyük pay, ribatı ortadan kaldırma gücünü yitirdi.
sorunlar arasındaki diyalektik bağı kurarak toplumsal
grup çıkarlarını KESK’e dayatıp iktidar Ülkemizde var olan tüm sendikal yapı-
mücadelede kendisinden beklenen yeri almalıdır. olmak için her yöntemi meşru görenlerin larda yaşanan sendikal demokrasi soru-
olabilir. nu KESK ve bağlı sendikalarda da derin-
Olağanüstü Genel Kurula Niçin nin istifa ettirilmesi peşinen suçu Bir genel kurulun başarısı genel kurula leşerek yaşanıyor. Sendikal demokrasinin
Gidildi? kabullenmesi anlamına gelecekti. neden olan gerekçelere paralel yaratılan gelişmesine engel olanların, sendikal or-
KESK on beş yıllık tarihinde ilk Suçsuzluğunu kanıtladığında isti- sonuçlarla ve geleceğe yönelik (ihtiyaçla- ganları bir iktidar organı görme yanılgısı
kez olağanüstü genel kurul ya- fadan geri dönüş de yoktu. İstifa ra uyumlu) alınmış kararlarla ölçülebilir. devam ediyor. Bu yanılgı farklı görüş ve
şadı. Örgütler yeni programla- etmezsen istifa ederiz resti de Yapılan olağanüstü genel kurula neden anlayışlara yaşam hakkı vermiyor. Kendi-
ra, örgütsel köklü değişikliklere bir çözüm değildi. Buna rağmen olan iki temel sorundan birisi hukukun ni ifade ve temsil hakkı bulamayan üye
ihtiyaç duyduğunda olağanüstü istifalar yaşandı. Durumdan va- işletilmeyişi, diğeri kadının insan hak- kitlesi ise zamanla sendikalardan ve mü-
genel kurula gidebilirler. Olağan zife çıkaran KESK düşmanlarına ları bağlamındaki kazanımların hiçe sa- cadeleden uzaklaşıyor.
genel kurula uzun zaman varsa, fırsat yaratıldı. KESK’e bağlı sen- yılmasıydı. Genel kurula neden olan bu KESK’in bir sınıf örgütü olduğu tartış-
olağan genel kurul tarihine kadar dikaların üyeleri ve KESK dostları iki gerekçe KESK’in tarihsel mücadele ma götürmez bir gerçektir. Bu nedenle
beklemek çeşitli sakıncalar ve ek- KESK’in düştüğü/düşürüldüğü düzleminde derinliğine tartışılmalıydı. KESK’in genel sınıf sorunlarına ve sınıfın
siklikler yaratabilir belirlemesi ya- durumdan acı duydu. Bu yapılamadı. Kimileri sorunu görmedi gündelik yaşamına sirayet eden toplum-
pılmışsa olağanüstü genel kurula Tarihsel birikimlere sahip, de- kimileri görerek etrafından dolandı kimi- sal sorunlara seyirci kalması veya zevahiri
gitmek esaslı bir ihtiyaçtır. Genel mokrasi ve insan hakları, kadının leri ise sorunu köklerinden kopartarak kurtarıcı yaklaşımlar içinde olması KESK’i
kurulun adı olağanüstü olsa da insan hakları konularında müca- tartıştı. var eden anlayışa uygun değildir. KESK
aslında böylesi genel kurullar ola- dele geleneği olan bir örgütün Genel kurula neden olan iki sorun hak bir taraftan kendi sorunlarını çözme ira-
ğandır. bir taciz iddiası karşısında aciz ettiği değerde tartışılsaydı KESK hukuku- desi göstermeli; diğer taraftan özgün
KESK’in olağan genel kuruluna bir duruma düşmesi olağan bir nu ve kadının insan hakları kazanımlarını talepleriyle toplumsal sorunlar arasın-
yaklaşık altı ay kala, 8-9 Ocak 2011 durum olamaz. Olağan olan biri- güçlendirici tüzüksel ve/veya programa- daki diyalektik bağı kurarak toplumsal
tarihinde yaşadığı olağanüstü ge- kimlerin yol göstericiliğinde huku- tik kararlar alınması gerekirdi. Bu türden mücadelede kendisinden beklenen yeri
nel kurul ne yeni bir program ne ku işletmektir. Ne yazık ki tarihsel kararlar ne yazık ki alınmadı. Genel kurul almalıdır.
de örgütsel değişim ihtiyacından birikimler anımsanmadı; hukuk yine yönetimde kimlerin hangi ittifakla, KESK ve bağlı tüm sendikalar yaşa-
doğmuştur. KESK’i genel kurula işletilmedi! Yapılan da bundan kaç kişiyle olacağı hesaplarına kilitlendi. dığı sorunları ‘demokrasi-bürokrasi,
gitmek zorunda bırakan neden, ibarettir. Hatta denebilir ki bu genel kurulun en demokrasi-temsilde adalet-çoğulculuk,
bir taciz iddiası karşısında kadının büyük sorunu ve tartışma konusu yöne- örgütlenme anlayışı, sınıfsal görevler-
insan haklarının göz ardı edilmesi; Olağanüstü Genel Kurul tim ve ittifak savaşları oldu. dayanışma ilişkileri, sınıf mücadelesi
örgütsel hukukun çiğnenmesi ve Eskinin Tekrarı mı? Yeninin KESK’in sınıf, kamuoyu ve üyeleri nez- - KESK’ ve benzeri başlıklar altında tar-
buna bağlı yeni sorunların ortaya Habercisi mi? dinde itibar kaybetmesi; mücadele gü- tışmalıdır. Üstelik bu tartışmayı kamu
çıkmasıdır. Genel kurul kararının alınış cünde ve reflekslerinde önemli kayıplar emekçileri mücadelesinde yer almış tüm
süreci, genel kurulun bir bütün yaşaması; kulvarındaki diğer sendikalarla bireylerle ve sendikal gruplarla bir plan-
Taciz İddiası Karşısında Ne olarak içeriği dikkate alındığında arasındaki farkın silikleşmesi; demokra- lama dahilinde yapmalıdır.
Yapılmadı? Ne yapıldı? yaşanan olağanüstü genel kuru- tik değerlere ve kendine yabancılaşması KESK’i yeniden inşa etmek ve geleceğe
Her suç iddiası ‘disiplin süreci’ la, yeninin habercisi diyebilmek bile eskiyi etraflıca tartışma ve yeniyi ya- yeni dönem demek için bu kaçınılmaz bir
tamamlanıncaya kadar sadece mümkün değildir. Genel kurulda ratma iradesini açığa çıkarmaya yetme- görevdir. ■

bir iddiadır. Taciz iddiası karşı-


sında MYK’nın Disiplin Kurulu’nu
göreve çağırması veya Disiplin
Kurulu’nun yetkilerine sahip çı-
kıp soruşturmayı başlatması ge-
rekirdi. ‘Kadının beyanı esastır’
anlayışının da gereği buydu. So-
ruşturma sürecinde taciz iddiası
ile hakkında soruşturma yürütü-
lecek kişi ise soruşturma sürecini
rahatlatmak için görev ve yetkile-
rini askıya alabilirdi. KESK huku-
kunun ve KESK kadın mücadele-
sinin gereğiydi bu. Yapılmayan,
yapılamayan işte budur.
Sorun, mekanı ve zamanı aştı-
ğında kimileri komplo senaryosu
yazdı; kimileri disiplin sürecini
gözetmeden suçlu ilan etti. İlan
ettiği suçluyu istifaya zorladı. İsti-
fa etmeyince istifayı kendileri için
yöntem haline getirdi. Oysa disip-
lin süreci tamamlanmadan hak-
kında suç duyurusu yapılan kişi-

21
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
Devletin-hükümetin
gündeminde eğitimdeki
piyasalaşmayı önlemek için
çare üretmek değil; tam
tersine -yukarıda bahsi geçen
ekonomik kararlara uygun
olarak- piyasalaşmayı teşvik
etmeye çalışmak vardır.
Bunun kanıtı, esas olarak
Milli Eğitim Şuraları’nda açık
seçik bulunmaktadır.

yatırımı amaçlı kredi kullanımında Millî


Eğitim Bakanlığı yol gösterici olmalıdır.
(Karar 60)
Yukarıdaki kararların gereği titizlikle
yerine getirilmiş; uygulamalar tered-
dütsüz gerçekleştirilmiştir: Özel okullar
da devlet okullarının yararlandığı ver-

PİYASALAŞAN EĞİTİMDE
Eğitimin piyasalaştığı kurumlar ise okul-
gi kolaylıklarından yararlandırılmıştır.
lardır, dershanelerdir, kurs merkezleri-
Belediyeler, özel okullara düşük bedelli
dir, özel ders organizasyonlarıdır.
veya bedelsiz yer tahsisi konusunda
Eğitimin piyasalaştığı özel eğitim

YENİ ROLLER (1)


görevlendirilmiştir. Özel okullara kamu
kurumlarını vazgeçilmez hale getiren;
sübvansiyonu sağlanmaktadır. Sadece
ölçme değerlendirme anlayışı ve buna
vakıflar değil; isteyen her kurum – her
uygun olarak yapılan sınavlardır. Başa-
birey özel yükseköğretim kurumu aça-
rının ölçülmesinde, işe yerleştirmede
bilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ken-
ölçütler ve yöntemler değiştirildiğinde
NURETTİN ALDEMİR piyasacı eğitim kurumlarına ihtiyaç kal-
dine bağlı okulların ihtiyacından daha
çok özel eğitim kurumlarının ihtiyacını
mayacaktır. Bizim gördüğümüzü siste-
Eğitimin piyasalaştığı özel eğitim kurumlarını min efendileri de elbette görmektedir.
düşünür haldedir. Onlara nasıl para bu-
vazgeçilmez hale getiren; ölçme değerlendirme anlayışı labilecekleri konusunda rehberlik görevi
Uygulamanın devam ettirilmesi bir ter-
ve buna uygun olarak yapılan sınavlardır. Başarının yapmaktadır.
cihtir. Tercihtir çünkü eğitim pazarı ge-
ölçülmesinde, işe yerleştirmede ölçütler ve yöntemler Kaynakların etkin kullanımı ve kamu
niştir, bu pazarda esnek çalışma ve dü-
eğitim bütçesinin artırılmasına kar-
değiştirildiğinde piyasacı eğitim kurumlarına ihtiyaç şük ücret yaygındır; kâr oranı yüksektir.
şın, kaynakların eğitim gereksinimini
kalmayacaktır. Devletin-hükümetin gündeminde eği-
karşılayamaması durumunda ailelerin
timdeki piyasalaşmayı önlemek için çare
eğitim giderlerine katılımı (zorunlu eği-

E
üretmek değil; tam tersine -yukarıda
ğitimde piyasalaşma, son teydi. Amaç ekonomik yapının timin dışında) gündeme getirilmeli ve
bahsi geçen ekonomik kararlara uygun
yıllarda diğer üretim ve temelden değiştirilmesiydi. Za- maliyetlere katılım payı; ailelerin gelir
olarak- piyasalaşmayı teşvik etmeye ça-
hizmet alanlarında olduğu man içinde bu program başarı- düzeyi, eğitim kademeleri, okul türleri
lışmak vardır. Bunun kanıtı, esas olarak
gibi devletin temel ekonomik ve ya ulaştırıldı. Programın önünde ve bilim alanlarına göre farklı olmalı-
Milli Eğitim Şuraları’nda açık seçik bu-
siyasal tercihlerine paralel olarak engel görülenler darbe koşulla- dır. Yükseköğretimde, ortaöğretimden
lunmaktadır. Milli Eğitim Şura kararla-
yapısal niteliğe ve hıza bürünmüş- rında ve onu takip eden yıllarda daha yüksek bir pay alınmalıdır. Eğitim
rı yasa hükmünde olmamakla birlikte
tür. Eğitimdeki piyasalaşmanın derdest edildi. Beşinci beş yıllık maliyetlerine katılımın düzenlenmesiyle
devletin-hükümetlerin eğitim anlayışını
adım adım nasıl gerçekleştirildiği- plana da tercüme edilen 24 Ocak eş zamanlı olarak, tüm eğitim kademe-
tereddütsüz ifade ederler. Şura kararla-
ni; hükümetlerin ve eğitim yöne- Kararları ile kamunun ekonomi- lerinde fırsat eşitliğini sağlayıcı düzeyde
rı yasa hükmünde değilse de uygulan-
ticilerinin hangi rolleri benimsedi- deki ağırlığı azaltılarak tamamen etkin bir burs ve kredi sistemi oluşturul-
ması için gereken yasal düzenlemeler
ğini anlamak için son ‘ekonomik yok edilmesi yoluna gidilmiş; sis- malı, parasız yatılılık sistemi yaygınlaştı-
her zaman yapılmıştır.
ve siyasal dönüşümleri’ kısaca tem serbest piyasa koşullarının rılmalıdır. (Karar 49)
13-17 Mayıs 1996 tarihli 15. Şura’da
anımsamakta yarar vardır. hakim olduğu ekonomik yapıya Devlet özel eğitim kurumlarını teşvik
‘Eğitim Sisteminin Finansmanı’ başlıklı
24 Ocak 1980 tarihli ‘Ekonomik dönüştürülmüştür. ederken; onlara rehberlik yaparken dev-
gündemde alınan kararlardan bazıları
İstikrar Programı’yla topluma Programın aksayan yanlarını let okullarının maddi sorununu velilere
şöyledir:
sunulan yeni tercihler, emper- rayına oturtmak için de 5 Nisan yıkma çabası içindedir. Bu karar -bir za-
Belediye Gelirleri Kanunu’nda gerek-
yalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin 1994 Kararları uygulamaya ko- manlar ‘eğitime katkı payı’ şimdilerde
li değişiklikler yapılarak resmî ve özel
isteklerinden oluşuyordu. Siyasi nulmuştur. 5 Nisan Kararlarıyla ‘Okul Aile Birliği Aidatı’ adıyla sürdürülen
okullar her türlü harç ve vergiden muaf
ve ekonomik tarihimize 24 Ocak devletin üretimden tamamen çe- uygulamaya- veliler ve öğrenciler tepki
tutulmalıdır. (Karar 14)
Kararları olarak geçen bu progra- kilmesi; serbest piyasa kuralları- verdiğinde açıklama yapmak zorunda
Özel öğretim kurumlarının teşvik edil-
mın, kabul edildiği koşullarda ha- nın işletilmesini sağlayan, bunun kalan, sorunu geçiştirmeye çalışan mil-
mesine yeni bir anlayışla yaklaşılmalıdır.
yata geçirilmesi toplumsal muha- için önlemler alan bir özellik ka- li eğitim bakanlarının ikiyüzlülüğünün
(Karar 42)
lefetin gücünden dolayı mümkün zanması hedeflenmiştir. 5 Nisan de belgesidir. ‘Zorunlu eğitim dışında’
Şehir imar planlarının düzenlenmesin-
görünmüyordu. Bu nedenle Kararlarından sonra özelleştir- denilse de günümüzde ilköğretim okul-
de özel okullar ve özel yaygın mesleki ve
toplumsal muhalefetin ve onun melere hız verilmiştir. Özelleştir- larında da velilerden para toplandığı
teknik kurslar da dikkate alınmalı, özel
öncüsü olan sosyalist örgütlen- melerle birlikte yaygınlaşan dü- bilinmektedir. Yükseköğretimde, kara-
okullar ve yaygın mesleki teknik kurslara
melerin, sendikaların dağıtılması şük ücret, esnek çalışma, işsizlik ra uygun olarak ortaöğretimden daha
düşük bedelli veya bedelsiz arsa tahsis
gerekiyordu. Bunun da bir tek gibi sorunlar karşısında tepkileri yüksek olacak şekilde, okul türlerine ve
edilmelidir. (Karar 43)
yolu vardı: Askeri diktatörlük. kontrol etmek için işçi ve emekçi bilim alanlarına göre eğitim harçları her
Özel okullara kamu sübvansiyonu sağ-
24 Ocak Kararları 12 Eylül 1980 örgütlerinin temsilcileri, işveren eğitim öğretim yılı başında yeniden be-
lanmalıdır. Ancak, bu sübvansiyon kamu
darbesinden sonra uygulama- temsilcileri ve hükümet temsilci- lirlenmektedir.
okullarındaki birim öğrenci harcamaları-
ya konabilmiştir. Alınan kararlar lerinden oluşan Ekonomik Sosyal Öğretmen görev tanımı yeniden ya-
nın %50’sini aşmamalıdır. (Karar 46)
çerçevesinde yapısal değişiklikle- Konsey oluşturulmuştur. pılarak, okul türlerine göre norm (stan-
Özel yükseköğretimin yaygınlaştırıl-
re hukuki kılıflar yaratılması sü- Bir malın veya hizmetin piyasa- dart) kadrolar belirlenmeli ve öğretmen
ması için Anayasa’nın 130. maddesinde
reci esas olarak 1988 yılına kadar laşması, alınır-satılır hale gelmesi dağılımındaki dengesizlikler giderilmeli-
öngörülen biçimde, vakıflar dışında da
gerçekleştirilmiştir. demektir. Bir malın veya hiz- dir (Karar 62)
gerçek ve tüzel kişilere yükseköğretim
24 Ocak Kararları sosyal devlet metin alınıp satıldığı koşullarda Eğitimde piyasalaşmanın bir boyutu
kurumu açma imkânı tanınmalıdır. (Ka-
anlayışından vazgeçildiğinin ila- emek sömürüsü vardır, müşteri özel eğitim kurumları, devlet okulların-
rar 47)
nıdır. Aynı zamanda bu kararlar vardır, kâr vardır. Piyasalaşan daki paralı uygulamalarsa; diğer boyutu
Dünya Bankası ve Avrupa İskân Fonu
‘devletçilik’ anlayışının da berta- eğitimin müşterileri yaşı, statü- eğitimcilerle ilgili uygulamalardır. Ders-
kaynaklarından özel sektörün eğitim
raf edilmesi anlamına gelmek- sü ne olursa olsun öğrencilerdir. hane ve özel okullarda çalışmak zorunda

22
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
kalan eğitimcilerin çoğuna verilen üc-
ret sefalet ücretinin altındadır. Devlet
okullarından kâr potansiyeli yüksek
olanlar ileride özel eğitimin patronları-
na devredilecektir. Şimdilerde yapılan
devlet okullarını satışa hazırlamaktır.
Geçtiğimiz yıllarda devlet okulların-
da uygulamaya konulan norm kadro,
öğretmenleri hiyerarşik bir statüye
sokma (başöğretmen-uzman öğret-
men- öğretmen- stajyer öğretmen);
sözleşmeli öğretmen alımı ve nihayet
TBMM gündemindeki torba yasada
bulunan ‘kamu çalışanlarını perfor-
mansa göre değerlendirme’ ile ilgili
madde eğitimde piyasalaşmayı başka
bir boyuttan hızlandıracaktır.
15. Şura kararlarının yaşama geçi-
rilmesinde karşılaşılan sorunlar 13-17
Kasım 1999 tarihli 16. Şura kararla-
rıyla giderilmeye çalışılmıştır. Şura’nın
‘Mesleki ve Teknik Eğitimde Finans-
man’ başlıklı gündeminde alınan ‘4306
sayılı yasa çerçevesinde, ilköğretim gi-
derlerinde kullanılmak üzere başlatılan
eğitime katkı payı uygulaması, 1 Ocak
2001 tarihinden itibaren, orta öğre-
timi yaygınlaştırmak ve geliştirmek
amacıyla kullanılmak üzere, 31 Aralık
2005 yılına kadar uzatılmalı ve her yıl

DİYARBAKIR ASKERİ
enflasyon oranında artırılmalıdır.’ şek- yılı aşkın bir süredir devam eden bu
lindeki 18. kararı, eğitimde katkı payı çalışmanın, Diyarbakır’dan sonra ikin-
uygulamalarıyla ilgili veli-öğrenci şika- cisi ‘’TÜRKİYE, DİYARBAKIR ASKERİ
yetlerine rağmen alınabilmiştir. Dev- CEZAEVİ GERÇEĞİYLE YÜZLEŞİYOR 2

CEZAEVİ GERÇEĞİ İLE


let açıkça kendi eğitim kurumlarının ‘’ sempozyumu yoğun bir hazırlık dö-
giderlerini velilere yıkma peşindedir. neminin ardından Ankara ‘da gerçek-
O tarihe kadarki ‘eğitime katkı payı’ leştirilmiştir. Sempozyuma davetimizi
uygulamasının rakamlarını yeterli gör- kabul ederek gelen tüm dost kurum

YÜZLEŞME
memektedir. Katkı payı rakamlarını temsilcilerinin çok nitelikli ve başarı-
enflasyona endekslemektedir. lı bulduğu bu etkinliğimizden sonra
Eğitim harcamalarının bütçe içeri- daha yapılacak çok işimiz vardır anla-
sindeki oranı (2011) yüzde 3,68’dir. yışıyla, aslolan yüzleşme ve hesaplaş-
manın toplumsallaşmasına ne kattığı-
24 kişilik tekli eğitim için gereken HÜSEYİN GEVHER* dır diyerek hareket ediyor ve bu yolda
derslik sayısı 125 bin 853’dir.
Toplam dershane sayısı 4 bin 222’ye dostlarımızla devrimci dayanışmanın,

7
dershanelere giden öğrenci sayısı 3 8’liler Meclisi (Girişimi) 3 yılı aş- ve 7500 sayfayı dolduran anlatımla- birlikte mücadelenin kazandıracağını
milyona ulaşmıştır. Buna karşılık genel kın bir süre önce 12 Eylül askeri rı çalışmanın araştırma yanının son düşünüyoruz. Zira Diyarbakır 5 nolu
lise sayısı 3 bin 357’dir. faşist darbesi aracılığıyla ikame aşamaya gelmesinde özgün bir yerde askeri cezaevinde devrimci tutsaklar
Ataması yapılmayan öğretmen sa- edilerek yeniden yapılandırılan rejim- durmaktadır. şahsında Kürt halkına yaşatılan vah-
yısı 320 bindir. Öğretmen açığı İlköğ- le yüzleşme ve hesaplaşmanın top- Diyarbakır Cezaevi Gerçeği Araştır- şetin kaynağı tekçi zihniyet bu gün si-
retimde 216 bin, ortaöğretimde 98 lumsallaştırılması mücadelesinde çok ma ve Adalet Komisyonu (DCGAAK) yasi ve kültürel soykırım poltikalasıyla
bindir. önemli yeri olacağını tesbit ettiği Ger- oluşturma kararı alındıktan sonra atbaşı giden fiziki tasfiye politikasında
Ailelerin, çocuklarının lise ve üniver- çekleri Araştırma ve Adalet Komisyon- başta İstanbul’daki 78’liler olmak ısrarla sürdürülmektedir. Dolayısıyla
sitelere giriş sınavlarına hazırlanması larının oluşturulmasını kararlaştırdı. üzere tüm 78’liler Meclisi (Girişimi) DCGAA Komisyonuyla murat edilen
için harcadığı para yaklaşık 16,7 mil- Oligarşi tarafından darbeye gerekçe üyelerinin ilgili demokratik kurum, hedeflere doğru ilerlemenin yegane
yardır. Bu miktar yüksek öğretim büt- diye gösterilen aslında bizatihi kendile- akademisyen, aydın ve gazeteciyle yolunu mevcut örgütlü tüm devrimci,
çesinin yaklaşık iki katıdır. rinin suçları arasındaki tüm büyük kat- geliştirdiği ilişkiler meyvesini vermiş, sosyalist, yurtsever, demokrat güçle-
Emperyalist güçlerin ve yerli işbir- liamlarla ilgili olarak gerçeklerin açığa komisyona üye olarak görev ve sorum- rin birleşik hareketinden rejimin en
likçilerinin istekleri doğrultusunda çıkarılması için alınan bu kararlardan luluk alan gönüllü, özverili, yoğun bir zayıf yanı olan, yaşatılan benzeri vah-
devletin-hükümetlerin oynadığı rolle- yanlızca Diyarbakır Askeri Cezaevi Ger- çalışma başlatılmıştır.12 Eylül askeri şetlerle yüzleşme ve hesaplaşmanın
rin yarattığı sonuç budur. Bu sonuç- çeği Araştırma ve Adalet Komisyonu faşist darbesinin 30. yılında komisyo- toplumsallaştırılmasına doğru ilerle-
ların yaratılmasında önemli payı olan ete kemiğe büründürülebildi. nun araştıma aşaması büyük oranda necek alternatif bir zihniyetle müca-
AKP Hükümeti mevcudu yeterli gör- Hep topluma farklı gösterilmiş, dola- tamamlanmış, sonuçlarının bir dizi deleye kilitlenmektir.
memektedir. Bunun için senaryoyu yısıyla karanlıkta bırakılmış, bir bütün yüzleşme ve hesaplaşma etkinliğiyle Eğer bu başarılabilirse, Mazlum DO-
geliştirmeye ve yeni rollere taliptir. olarak toplumu ilgilendiren katliam- kamuoyuyla paylaşılması aşamasına ĞAN tarafından başlatılıp, Ferhat KUR-
AKP hükümeti yeni rollere talip olur- lar ve eş değerdeki diğer gerçeklerin gelinmiştir. TAY, Mahmut ZENGİN, Eşref ANYIK,
ken kendi öğrencisini yaratarak rol da- açığa çıkarılmasında büyük işlevler Bu etkinliklerden ilki 25-26 Eylül Necmi ÖNER, Hayri DURMUŞ, Kemal
ğıtmayı da düşünmektedir. Yeni rolleri görebilecek bu komisyonların başarılı 2010 tarihinde ‘’TÜRKİYE, DİYAR- PİR, Akif YILMAZ, Ali ERİKLİ ve Nec-
kabule hazır olan YÖK ve Ulusal Öğren- olabilmesi için ilgili ve taraf toplumsal BAKIR ASKERİ CEZAEVİ GERÇEĞİY- mettin BÜYÜKKAYA, Orhan KESKİN,
ci Konseyi bugünlerde rollerine iştahla dinamiğin desteğini alması olmazsa LE YÜZLEŞİYOR 1’’ sempozyumu Cemal ARAT’ın ölümsüzleştiği direniş-
sarılmaktadır. Yalnız unuttukları bir olmaz düzeyde bir önem taşımakta- Diyarbakır’da gerçekleştirilmiştir. lerle parçalanan vahşet koşulları gibi
şey vardır: O da film setine bodoslama dır. Diyarbakır ve bölge illerinde halkın Bu sempozyumda büyük çoğunluğu yüzleşme ve hesaplaşma mücadelesi
girerek film setini karıştırma potan- mücadele içinde yarattığı kurumları DCGAAK üyesi olan, zaman, birikim de toplumsallaştırılarak kazanılabilir.
siyeli olan devrimci - sosyalist öğrenci aracılığıyla verdiği destek ve 3 yıl bo- ve enerjisini çalışmalara katan değer- Evet, görüldüğü gibi bu yolda hepimizi
gençliktir. yunca 5 nolu askeri cezaevinde yaşa- li akademisyen, aydın ve gazetecinin daha çok büyük görev ve sorumluluk-
dığı vahşete dair yüzleşme görüşme- tebliğler sunduğu etkinliğin sonuç bil- lar beklemektedir.
Not: Önümüzdeki sayıda Bologna süreci,
lerine katılan yaklaşık 500 eski tutsak dirgesi kamuoyuna deklare edilmiştir. * Ankara 78’liler Birlik ve Dayanışma
Öğrenci Konseyleri, devrimci-sosyalist öğ-
renci gruplarının mücadelesi ve olası geliş- ve yakınının kasetlere alınan 850 saat 78’liler Girişiminin önderlik ettiği 3 Derneği Başkanı
meler değerlendirilecektir. ■

23
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
tini ve anlatmış gördüklerini. Anlatırken lara maruz kaldı. Edebiyatçıları, aydınla-
de eklemiş, ‘Mutki halkı, herkes şahit bu rı, yazarları yol ortasında enselerinden
toplu mezarlara. Bu gizli yapılmıyordu. vurularak öldürüldü. Gazeteci çocukları,
Ölen insanlar toplu bir şekilde gömülü- gençleri Hizbul-Kontranın satırlı saldırı-
yordu.’ Bu onların yabancısı olduğu bir larıyla katledildi. Dilleri yasaklandı, kim-
durum değil. Bölgede faili meçhuller o likleri inkâr edildi. Buna karşı gelenler
kadar yaygın yaşanmış ki, ölenin cese- darağaçlarında, işkencehanelerde öldü-
di bulununca, sevinir olmuşlar. Şoför ‘O rülüp çukurlara dolduruldu.
dönem bölgede OHAL vardı. İlçe halkının Mutki, ölülerinin kemiklerine hasret
hepsi de gelen cenazelerden haberdardı bırakılan Kürt halkına ‘daha ne istiyor-
ve bir şey yapmıyorduk, çünkü korku- lar?’ sorusunu soran aymazlara verile-
yorduk. Kime söyleyebilirdik? Kim ko- cek sayısız cevaptan biridir. Kürt halkı
nuşabilirdi? Bize, gidin kazın, diye emir artık öldürülüp, çukurlara gömülmek
veriliyordu, biz de gidip kazıyorduk.’ istememektedir!
diyerek yaşananların boyutunu gözler

İNSANLIK MUTKİ’DE önüne seriyor.


Şu ana kadar 18 farklı kişinin kemiği-
ne ulaşılmasına rağmen, gerçeğin ür-
İnsanlık Mutki’de Gömülü
Mutki bu coğrafyada bulunan ilk top-
lu mezar değil. Muhtemelen son da

GÖMÜLÜ
kütücü etkisinden olsa gerek, Mutki’de olmayacak. Radikal’in yayınladığı ‘Top-
kazılar durduruldu. Ancak yakınlarını lu Mezar Haritası’ bu ülkenin her karış
faili meçhul cinayetlere kurban verenler toprağının kanla sulandığının en büyük
ve bu cinayetlere tanıklık edenler toplu göstergesi. Buna göre, ilk toplu mezar
mezarlarla ilgili birçoğu dikkate alınma- 2003’te Diyarbakır Kulp’ta bulundu. Bu
ERDAL KOZAN yan, yeni adresler göstermeye devam mezarda gözaltına alındıktan sonra bir
ediyor. daha kendilerinden haber alınamayan
Mutki bu coğrafyada bulunan ilk toplu mezar değil. 11 köylünün kemikleri vardı. Daha son-
Muhtemelen son da olmayacak. İlk toplu mezar Kürt Halkının Haklı Mücadelesi ra yine Diyarbakır’ın farklı bölgelerinde,
Bugün PKK silah bırakmadığı için Kürt Mardin’de, Şırnak’ta, Van’da, Bingöl’de
2003’te Diyarbakır Kulp’ta bulundu. Bu mezarda
sorunu çözülemiyor izlenimi yaratılıyor. de toplu mezarlar bulundu.
gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden
PKK olduğu için toplu mezarlar, faili Her toplu mezar bir toplu katliamın
haber alınamayan 11 köylünün kemikleri vardı. Daha meçhuller yaşanıyor havası yaratılıyor. delili. Her toplu katliamsa gözden bu
sonra yine Diyarbakır’ın farklı bölgelerinde, Mardin’de, Oysa PKK toplu mezarların, faili meçhul- kadar ırak değildi. Bu ülkenin insanla-
Şırnak’ta, Van’da, Bingöl’de de toplu mezarlar bulundu. lerin, işkencelerin nedeni değil sonucu- rı Sivas’ta yakılanları, televizyonlardan
dur. PKK, Kürt sorununun çözümünde canlı olarak izlemedi mi? Maraş’ı gün

B
u topraklarda sık sık çok keolojik bir bulgu değil bu, bin- engel değil, dayatılan çözümsüzlüğün gün gazetelerden okuyarak öğrenmedi
önemli şeyler oluyor. O lerce yıllık insan cesetleri değil neticesidir. mi?
kadar çok, çok önemli şey bulunanlar. Bunlar Bitlis’in Mutki Bir anne düşünün oğlunun ölüsü ken- Tüm bunlara rağmen neden mi kimse
oluyor ki, sistemli talana maruz ilçesinde Jandarma Karakolu bi- disine gösterildiğinde, tanıdığını belli ses çıkarmıyor? Kimsenin ses çıkarması-
kalan beyinlerimiz bu yaşanan- tişiğindeki çöplük alanda yapılan etmemesi gereken. Cumartesi annele- nı beklemeyin, beklediğiniz sürece kim-
ları kanıksarken, kalplerimiz de kazılarda ortaya çıkan 1990’lı rini düşünün, yıllar önce kaybedilen ço- se ses çıkarmayacak! Çünkü bu sömür-
duyarsızlaşıyor. Mutki’yi kanıksa- yıllarda öldürülen sivillerin ve cuklarının hiç değilse ölüsünü bulmak geci sistem, insanlığı öldürüp, insana
mamak ve ona karşı duyarsızlaş- PKK’lilerin kemikleri. isteyen. Neden yaşandı bunlar? PKK ol- ait değerlerle beraber bir toplu mezara
mamak için altını çizmek şart! Bir kepçe şoförü yıllar önce ne duğu için mi? Herkes Türkçe konuşsun, gömmüştür. Maraş’ta katledip, Sivas’ta
için olduğunu bilmeden, kazmış herkes Türk olsun dayatması PKK ile mi yakmıştır.
Mutki’de Neler Oluyor? çukurları. Sonra askerlerin ceset- başladı yoksa PKK bu dayatmanın bir
Mutki’de kazı yapılıyor, kemik leri çukura dolduruşunu izlemiş. sonucu muydu? İlk Söz
çıkıyor. İnsana ait kemikler. Ar- Yıllar sonra, toplayabilmiş cesare- Dilini konuşmakta, kimliğini yaşamak- Gelinen noktada, itiraz edenlerin kör
ta ısrar eden Kürt halkı, sayısız katliam- bir kurşuna kurban gitmeleri ya da ismi
konulmamış müebbet hapislere mah-
kum edilmeleri muhtemeldir. Gelinen
noktada insanlar kemiklerden umut
beklemekte, belki yıllar önce kaybol-
muşlarının izini sürmektedir. Toplu me-
zardan çıkan kemiklerin bir tanıdığa ait
olup olmadığı, insanları işin vahşetinden
çok daha fazla ilgilendirmekte. Çünkü
Kürt halkı yıllardır öldürülmüş ve her-
kesin bunu izlemesine alışmıştır. Vahşet
artık orada gündelik hayatın parçasıdır.
Teselli bir sevilenin kemiklerinde aran-
maktadır.
Egemenler yarattıkları sessizliğin de-
vamı için ellerinden geleni ardlarına koy-
mamakta. En küçük hak talebinin üze-
rine pervasızca yürüyenlerin bu rahatlığı
kurdukları sessizliğin sonsuza dek süre-
ceği konusunda emin olmalarından kay-
naklanmakta.
Oysa dünyanın başka uçlarında yıllar
süren diktatörlüklerin sessizliğini yerle
bir eden çığlıklar yükseliyor. O çığlıklar
bu topraklara ulaştığında, insanlık üze-
rindeki ölü toprağını atacak ve gömül-
düğü mezardan çıkacaktır.
Taraf, 1 Şubat 2011

O zaman seslerini katacak bir ses bek-


leyen milyonlar, ilk sözü beraber haykı-
racak:
Direnen halklar kazanacak!

24
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
YENİDEN BİRLİK,
lebilecek devrimci Ne geçmişi görmezden dersler çıkarılması,
iradeyi gösterebilir. gelecek kadar ütopik bir bu derslerin prog-
Enternasyonalist gelecek tahayyülüne sahip rama, tüzüğe, ör-
sol, dünya devrim olmak, ne de geleceği ipotek gütlenme modelle-

YENİDEN YAPILANMA
sürecinin bu coğ- altına alacak kadar tarihin rine, siyaset tarzına
rafyaya özgü bir derinliklerine gömülmek yansıtılması ve içe-
organik parçası ol- gerekir. Ortak metinde rilmesi yeniden ku-
mak ve devrimci rol de çok iyi ifade edildiği ruluş ve yapılanma
oynamak istiyorsa, gibi marksist öğretiyi iddiası bakımından
GÜNAY KUBİLAY böyle bir birlik ve temel alarak “çubuğu olmazsa olmaz”dır
yeniden kuruluş teorik bir tartışma yönüne deniliyor.
Sosyalist solun uzun zamandır içine sürüklendiği krizi hamlesini yapmaya bükmeksizin, öngörülen Bu gereklidir,
marksizmin devrimci temelleri üzerinde aşmak, 21. mahkumdur. Mah- partinin programatik ancak yeterli değil-
yüzyılda sosyalizmi işçi sınıfı, emekçiler ve ezilenler kumdur, çünkü hattı, tüzüğü ve bir dir. Yeterli değildir,
içinde bulunduğu- bütün olarak örgütlenme sözü edilen donuk
nezdinde yeniden bir seçenek haline getirmek, kendi
muz ülke, bölge ve modeli”nin gerektirdiği ve mekanik bir olgu
kurtuluşunu, diğer ezilenlerin kurtuluşu ile birleştirecek dünya koşulları, iliş- değil, pek çok ba-
bir tartışmayı zamana
proletaryanın birleşik, çoğulcu, enternasyonalist kileri ve çelişkileri ğımsız ve bağımlı
bağlı biçimde yapmak ve
devrimci partisini inşa etmeye yönelmek, yalnızca ile enternasyonalist sonuçlandırmaktır. değişkenin devrede
tarihsel değil, güncel bir görevdir. solun öngördüğü olduğu karmaşık,
“yeni dünya” tahay- bilinmezlerle dolu

H
atırı sayılır bir zamandır “Kapsamı daraltmak” veya “öl- yülü bu hamleyi kaçınılmaz kılıyor. canlı ve dinamik bir süreçtir. Bir “kim-
üçlü bileşimle süren (SDP, çeği küçültmek” sosyalist solun Burada “o sorun da var, bu sorun da yasal bileşke” oluşturabilecek önkoşul-
TÖP, SBH) birlik ve yeni- birliğini ve yeniden yapılanmasını var” gibi bir ayrıntıya boğulmanın bir lardan biri amaçlara ve ilkelere uygun
den yapılanma çalışmaları beşli orta ve uzun erimde dağarcığın- gereği yok. Ancak, sorunlar ve amaçlar bir geçmiş değerlendirmesi ise, diğeri
bir bileşimle genişleyerek ( Sos- dan fırlatıp atmak, ya da onlara bakımından iki stratejik değer taşıyan de tüm zamanlarda üretken etkinlik,
yalist Parti ve Sosyalist Gelecek büsbütün sırtını dönmek anlamı- noktanın altını çizmek gerekiyor. yaratıcı inisiyatif, dogmatik ve sekter
Parti Hareketi) yeni bir aşamaya na gelmiyor. Bir birlik ve yeniden Birincisi, kendi farklı “fraksiyonları” tutumlardan uzak ilkeli siyasettir.
evrilmiş görünüyor. Beşli bileşi- yapılanmaya kapalı olanlar ve/ arasındaki çelişkiler ne olursa olsun, zir- Tarih, aynıyla tekerrür etmez, hiçbir
min sözcülerince hazırlanan “or- veya mümkün görmeyenler de vede hangi çatışmalar yaşanırsa yaşan- olay ve olgu aynı biçimlerde yaşanmaz.
tak metin”, bu sürecin temel ka- “mücadele birliği, ittifak ilişkile- sın karşımızda bütün yönleriyle (askeri, Örneğin SDP’yi kuranlar ÖDP deneyi-
rakteristik özelliklerini, izlenmesi ri” çerçevesinde bağları güçlen- siyasi, iktisadi, diplomasi vb.) son derece mi üzerine hatırı sayılır bir tartışma ve
gereken yol ve yordama ilişkin dirmek, mücadeleyi büyütmeye yetkinleşmiş oligarşik bir devlet var. Bu “geçmiş muhasebesi” yapmışlardı. İşçi
belirgin bir çerçeve sunuyor. Öz- çalışmak gerçekçi ve gerçekleşe- devlet güçleri “kendi bekası” söz konusu sınıfının tarihsel rolü, diğer sınıf ve ezi-
cesi sosyalist solun birliği ve ye- bilecek olandır. olduğunda ya da kendi ön kabullerini zor- lenlerle ilişkileri, çoğulculuğun sınırları,
niden yapılanması (veya yeniden Gerek değişen koşullar, gerek- layan, onu aşma iradesi gösteren veya Kürt sorunu ve Kürt özgürlük hareketi
kuruluşu) çalışmalarının ölçeğinin se mücadele birliği gibi pratikler, potansiyeli taşıyan güçler karşısında, ile ittifaklar sorunu, militarizm ve parti-
beşli bileşimle büyümüş olması, eylemli ilişki biçimleri bir süre çelişkilerini geri plana itmekte, yekpare grup ilişkileri gibi, ÖDP’den “yol ayrımı”nı
“büyük zafer” olarak nitelenemez sonra yeni saflaşmaların ve dizi- bir karşı tepkiyi göstermekte oldukça da zorunlu kılan temel politik ve yapısal so-
ama önemli bir “stratejik hamle” lişlerin yolunu açabilir, yeni birlik yeteneklidir. Sırf 2000’lerden beri yaşa- runları aşan program ve tüzükle parti-
olduğu da yadsınamaz. Bu bile- ve kuruluş imkanlarını yaratabi- nan olay ve olgulara bakmak bile bu ko- nin kuruluşuna öncülük etmişlerdi. Ama
şim kendini yeni bir arayış içeri- lir. İki düzeyde ve eşzamanlı bir nuda yeterli malzemeyi verebilir. kabul etmek gerekir ki, SDP de ÖDP gibi
sinde olan “bağımsız bireylerle” ilişki biçimi toplumsal devrim Öyleyse, bir siyasal altüst oluşun, bir birlik ve yeniden yapılanma bahsinde
genişletebildiği ölçüde, verili ko- sürecinin farklı veçheleri olarak toplumsal kurtuluşun yolunu açmak ve başarısız oldu. Bütün kapsamlı “geçmiş
şulların en maksimum sonucu- işlev görebilir. ona öncülük etmek isteyenler, yalnızca muhasebesi”ne ve programda-tüzükte
nu alabilecek bir başarının altına Enternasyonalist solun temel “yerel devlet” güçleriyle değil, onun böl- sorunların aşılmış olmasına rağmen
imza atabilir. stratejik ihtiyacı nedir? Bu so- gesel ve uluslararası bağlaşıklarıyla da SDP, uzlaşmaz, karşıt kutuplarda yer
Ancak beşli bileşim kendi bileşi- ruya “beşli imzalı” ortak metin çok yönlü bir mücadeleyi sürdürme im- alan politik çizgi farklılıkları nedeniyle
mini genişletmek için çalışırken, şöyle yanıt veriyor: “21. Yüzyılda kan ve yeteneğinde olmak zorundadır. değil, kendinden menkul, ortak kabulle-
mevcut rasyonelleri ile muhte- sosyalizmi kitleler nezdinde yeni- Büyük işlerin altına imza atmak, büyük rin ötesinde çözüm arayışlarına yönelen
mel potansiyelleri belirgin kılabil- den inandırıcı bir seçenek haline güçlerin işi olabilir ancak. “ilkesiz siyaset” tarzı nedeniyle bölün-
diği ölçüde bir sonuca ulaşabilir. getirme ve maddi bir güce dö- Birincisi budur. İkincisi ise, çoğulcu, dü.
Bundan neyi kastediyoruz? nüştürme...” ve “sosyalist solda özgürlükçü, enternasyonalist bir sos- Bu yüzden ne geçmişi görmezden ge-
Açık ki, temel ihtiyaç sosyalist yeni dizilişe yol açacak birleşik, yalizm anlayışına uygun bir hayatı ka- lecek kadar ütopik bir gelecek tahayyü-
solun birliği ve yeniden yapılan- çoğulcu ve enternasyonalist hat- pitalizmin “zorunluluklar”ına rağmen lüne sahip olmak, ne de geleceği ipotek
masıdır. Ne var ki, bu kapsam ta sahip bir partinin inşasının bu- kurmaya başlamayı ve bu hayatın temel altına alacak kadar tarihin derinliklerine
ve ölçek 2010’ların Türkiyesi’nde lunduğu bir ortaklaşma sürecini öncülleriyle içselleşmiş bir proletarya gömülmek gerekir. Ortak metinde de
1990’ların Türkiyesi’nde olduğu başlatma, bu süreci yeniden ku- partisini inşa etmeyi başarabilmektir. çok iyi ifade edildiği gibi marksist öğre-
gibi “aynı realite”ye işaret etmi- ruluşçu ve yapılanmacı bir pers- İşçi sınıfı, emekçiler ve ezilenler nezdin- tiyi temel alarak “çubuğu teorik bir tar-
yor. 1990’lardan 2010’lara uza- pektifle ilerletme…” de inandırıcı ve ikna edici olmanın, bir tışma yönüne bükmeksizin, öngörülen
nan yirmi yıllık zaman diliminde Evet, özce bir ifadeyle enter- “çekim merkezi” olarak öne çıkmanın ön partinin programatik hattı, tüzüğü ve
köprülerin altından çok sular nasyonalist solun ihtiyacını böy- koşullarından biri de budur. bir bütün olarak örgütlenme modeli”nin
aktı, çok şey değişti. Hiçbir şey le formüle etmek mümkündür. Demek ki, bunca başarısız birlik ve gerektirdiği bir tartışmayı zamana bağlı
yerinde durmadığı gibi, sosyalist Sosyalist solun uzun zamandır yeniden yapılanma deneyiminden söz biçimde yapmak ve sonuçlandırmaktır.
sol da yerinde durmuyor, yeni içine sürüklendiği krizi marksiz- etmek, bu “beşli bileşim”in, aynı me- Hayat bir “alkol” gibi baş döndürücü
arayışlar peşinde koşan yekpare min devrimci temelleri üzerinde kanda basit bir yan yana gelişi, ya da bir hızla akıyor. Adeta sonu belirsiz bir
bir bütünlük oluşturmuyor. aşmak, 21. yüzyılda sosyalizmi “fiziksel birlik”i değil, artık bir “kimyasal “zaman tüneli”nin içinde akıp gidiyo-
Bu saptama az çok sosyalist işçi sınıfı, emekçiler ve ezilenler bileşke”den söz etmektir. Bir “kimyasal ruz. İtiraf etmek gerekir ki, bu siyasal
solun verili realitesine işaret edi- nezdinde yeniden bir seçenek bileşke”nin harcı olamayacak olanlar sürece yön vermek, yönlendirmek değil,
yor, ve bu realite de kısa erimde haline getirmek, kendi kurtulu- veya kendini “siyasal inkar”a uğratarak olay ve olguların arkasından sürüklenme
köklü bir değişiklik öngörmüyor- şunu, diğer ezilenlerin kurtuluşu aşmaya aday olamayacak olanlar, daha halidir. Tarihsel deneyimlerin de işaret
sa, o zaman ilk yapılması gere- ile birleştirecek proletaryanın bir- baştan böyle bir yola girmemelidir. Bu ettiği gibi bir doğruyu, doğru biçimde
ken kapsamı daraltmak, ölçeği leşik, çoğulcu, enternasyonalist yaklaşımdan uzak her yeni adım, eski- yapmak kadar doğru zamanda yapmak
küçültmek, sosyalist solun değil, devrimci partisini inşa etmeye nin basit bir tekrarından başka sonuç da o kadar önemlidir. İhtiyacımız olan
enternasyonalist solun birliği ve yönelmek, yalnızca tarihsel değil, doğurmaz. süreci belirsiz bir geleceğe hasretmek
yeniden kuruluşuna vurgu yap- güncel bir görevdir. Ortak metinde; “… yenilmiş devrim- değildir. İhtiyacımız olan zaman kazan-
mak, çağrı yapmak ve rasyonel Böyle bir güncel ve tarihsel lerden ve geçmiş sosyalizm pratikle- mak değil, zamanı kazanmaktır.
bir planı/projeyi devreye sokmak- görevi, ancak enternasyonalist rinden, geleceği ipotek altına alacak 21 Ocak 2011, Silivri
tır. sol üstlenebilir, üstesinden ge- fütürist hatalara düşmeksizin, ortak Ekmek ve Özgürlük, Şubat 2011 ■

25
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
“BENİ TARİHLE YARGILA”
Yeri geldi, aktarmadan geç- paraya ihtiyacı var” şeklinde sözler
meyeyim: Onu -Sırrı Süreyya sarf ettiği yazılmıştı.
Önder’in ifadesiyle-, “Gurbete Haber üzerine hakkın-
mahkûm edip, kahrından öl- da İstanbul Devlet Güvenlik

DERDİ AHMET KAYA!


dürdüler. Mahkemesi’nde “PKK’ya yar-
O gece o lanet salonda dım ve yataklık yapmak”
olup da bedenini Ahmet’e suçlamasıyla dava açılan
siper etmeyen Kürt köken- Ahmet Kaya, bir
li herkes Muhundulu süre son-
TEMEL DEMİRER Hüseyin’dir. ra yurt
Çatal, tabak dışına
“Ağlama Bebeğim”deki tutkulardan, “Acılara fırlatırken kö- çıkmak
Tutunmak”taki ısrara; oradan da “Şafak Türküsü”ndeki püklü ağızla- zorun-
dik duruştan “An Gelir”deki başkaldırıya; linç girişimine rıyla hamasi d a
marşlar söy- kal-
maruz olan, egemenler tarafından kahrından öldürülen
leyen herkes, mış
Ahmet Kaya bizim yoldaşımızdır… Hz. İsa’yı ve
Onu, kurda kuşa “yem”; liberal, sosyal-demokrat öldürmeye
illüzyonlara “kurban” ettirmeyelim… gelen asker-
lere öperek yar-
işaret eden gıla-
“Hayatı geleceğe dönük yaşar, Yehuda’dır. ma sonunda 3
geriye dönerek anlarız.”[1] Kendisi yıl 9 ay hapis ce-

S
gurbette zasına mahkûm
ürgünde egemenler tarafın- ğu göz ardı edilmeden; William sürgüne edilmişti. İlk
dan katledilmesinden 10 yıl Shakespeare’in, “Zamanın görke- mahkûmken kez ortaya çı-
sonra, bir alay patırtı ara- mi…/ Maskesini düşürür yalanın, yalan man- kan görüntü-
sında Ahmet Kaya’ya dair yazar- gerçeği açığa çıkarır,” sözlerinin şetler atarak lerde Kaya’nın
ken; ilk anımsanıp/anımsatılması altı çizilmelidir… kinlerini kusan seslendirdiği
gereken, J. Baudrillard’ın, “İlkel Evet, zamanın görkemi yalanın herkes kalleştir.” şarkıların ara-
toplumların maskları vardı, bur- maskesini düşürmüştür… sında iddia
juva toplumun aynaları, bizim ise Onun içinde Sürgünün simge- HAKKI VE- edildiği gibi
görüntülerimiz var” sözüdür… si olan Nâzım Hikmet Ran; 1981 RİLMİŞ BİR “Dağdaki ada-
Görüntüler(imiz)in mas- Ekim’inde sürgüne çıkmak zorun- YAŞAM: mın paraya
keye dönüştü(tüldü)ğü bir da bırakılan Yılmaz Güney; Kürtçe GERÇEK(LER) ihtiyacı var”
sahtekârlığın kol gezdiği koordi- bir klip çektiğini ve bunu yayın- VE şeklinde bir
natlarda, devrime ve devrimcile- layacak yürekli televizyoncuların İTİRAF(LAR)! cümle kur-
re, yani hakikâtlere dair yazmak, da olduğunu söyledikten sonra Eşi Gülten madığı ve
konuşmak A’dan Z’ye tüm kapi- Türkiye’yi terk etmek zorunda ka- Kaya’nın, “15 arka planda
talist dünyaya ve beşeri ilişkile- lıp, 1999’da sürgünlüğü başlayan yıl boyunca hiç Öcalan’ın
rine meydan okumayı “olmazsa ve -kahrından- öl(dürül)en Ahmet sıkılmadığı” bir fotoğrafı-
olmaz” kılar… Kaya ile ötekiler hakkındaki ma- insan olarak an- nın yer al-
Çünkü sözünü ettiğim “Dünya, nipülatif egemen yalanlar deşifre lattığı Ahmet madığı, gö-
incelikten yoksun hilekârlar, al- edilerek açığa çıkar(tıl)lmalıdır… Kaya’nın en ya- rüntülerin
çak yalancılar tarafından kaba bir Evet, “Çok zor, Ahmet Kaya lın hâli, “Kod Adı montajlan-
biçimde oynanan kötü bir kome- üzerine yazmak… Herkese başka Bahtiyar” olan mış olduğu
didir” diyen Stendhal’ın da ifade bir şey ifade ediyor Ahmet Kaya,” koca yürekli bir ortaya çıktı.
ettiği veya Melih Cevdet Anday’ın, Mustafa Kuleli’nin deyişiyle… isyancılıkla dün- [2]
“Bayılırım şu düzenli dünyaya/ Alt- Ancak, bir tek, yani aslî Ahmet yaya sataşacak Bunları nasıl unu-
ta ölüler/ Üstte diriler/ Gel keyfim Kaya var ki, o da bizim başkaldı- kadar çocuksu tur ve “es” geçersi-
gel” dizelerindeki ironik betimle- ran isyancı Ahmet Kaya’dır… bir cüreti bağ- niz?
mede dile getirildiği… Buna kimin itirazı olabilir? daştırarak Sonra da, bu-
Bir an düşünün Mustafa Sup- O Ahmet Kaya ki, 1999’da yaşamış ol- gün mangalda
hi ve 15’lerden Sabahattin Ali’ye, katıldığı Magazin Gazetecileri masıydı… kül bırakma-
Ermeni Soykırımı’ndan mübade- Derneği’nin ödül töreninde “Kürt- O böyle yanların “Ah-
leye, Kürt ve Aleviler’den Dersim çe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkı- yaşadı ve “ya beni de sararsa memleket met Kaya linç
Katliamı’na, Nâzım Hikmet’ten ya bir klip çekeceğim,” sözlerinin hasreti” diye anlattığı bir mecburi sür- edilirken bizler de
Yılmaz Güney’e, oradan da Ahmet ardından geceye katılanların ça- günlükte öl(dürül)dü. doğru dürüst tepki gösteremedik aslın-
Kaya ve ötekilere uzanan geniş ve tallı bıçaklı linç girişimine maruz Hâlâ neden Ahmet Kaya’nın öldüğün- da,” ve “Aydın Engin, o günlerde ikimi-
derin egemen(lik) albümü, hepi- kalıp, İstanbul DGM’de toplam den söz edilir ki? zin birden yazılarının azaltılması ve geri
mize, herkese neyin ne, sorumlu- 13.5 yıl ağır hapis istemiyle yargı- Ahmet Kaya öldürüldü; hem de taam- sayfalara atılmasına tepki olarak yazarlığı
nun kim olduğunu yeterince net lanması üzerine Haziran 1999’da müden ve devlet ile işbirlikçileri ve çanak bırakmıştı. Ben ise o dramatik günlerde
anlatmıyor mu? Türkiye’den ayrılmak zorunda bı- yalayıcıları tarafından… ‘Yine de bir şeyler söylemek’ gibi bir kay-
Hayır; olup-bit(mey)eni bir rakılıp, tekrarlıyorum kahrından Mesela Serdar Ortaç’ı, “Prestij Müzik” gıyla yazmayı sürdürmüştüm,”[3] yollu
Gülen’ci, Eyüp Can gibi, “Hepsi ‘za- geçirdiği kalp krizi sonucu Paris’te çevresini, çatal bıçakların uçuştuğu sa- itiraflarını…
manın ruhuna’ uygun bir şekilde 16 Kasım 2000’de öl(dürül)müş- londa Kaya’yı protesto etmek için 10. Bugün mangalda kül bırakmayanla-
hoyratça ülkelerinden koparılmış tü… Yıl Marşı’nı söyleyenleri, onların arasında rın 10 yıl önce sesi soluğu çıkmıyordu…
geniş bir sürgünler albümü bu… “Benim annem, kardeşlerim, Mahsun Kırmızıgül’ün suskunluğunu, Bunları nasıl unutur ve “es” geçersiniz?
Keşke bu ülke ‘zamanın ruhuna’ dostlarım, çocuklarım, karım, ‘Hürriyet’ gazetesini ve Ertuğrul Özkök’ü Onlar korkuya teslim olanlardır!
kafa tutan aydın ve sanatçılarına herkes orada, o ülkede yaşıyor. Ve nasıl unutur ve “es” geçersiniz? Korkaklık, insanın insanî duruşunu ve
karşı bu kadar hoyrat olmasaydı. ben Mecnun’un Leyla’yı sevmesi Mesela anımsanacağı üzere ‘Hürriyet’ hayatını olumsuzlayan; onu egemene
Ama oldu!” türünden “genelleme- gibi seviyorum ülkemi,” diye hay- gazetesinin 14 Şubat 1999 tarihli manşe- teslim eden bir yabancılaşmadır.
ler” ile geçiştiremeyiz… kıran Ahmet Kaya’nın katili bu dü- tinde yer alan “Ayıp Ettin Gözüm” başlıklı Alman psikolog Jürgen Margraf’ın, ya-
Tam da burada Roland zen, onun ortakları, savunucuları haberde, Kaya’nın Berlin’de katıldığı bir şanan gelişmelere “Korku Çağı” adını ver-
Barthes’in, “Faşizm, konuşma ve şakşakçıları ile ona saldırıldığın- konserde Kürdistan haritası ve Abdullah miş olması boşuna ve karşılıksız değildir.
yasağı değil, söyleme mecbu- da susanlardır! Öcalan’ın fotoğrafı önünde bir konuşma Korkular yeni korkular doğuruyorken;
riyetidir,” uyarısı anımsanıp, O susanlar ki bugün şamatala- yaptığı belirtilerek, Kaya’nın, “Orkestray- egemenler iktidarlarını böyle korkularla,
Gülen’ci Eyüp Can türünden “söy- rından geçilmiyor! la gelmedim. Gelseydim bu konser 20-25 “öcü”lere, “cadı”lara dair söylencelerle
leme mecburiyeti”nin ne oldu- Buna kimin itirazı olabilir? bin marka mal olurdu. Dağdaki adamın sürdürüyorlar.

26
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
Burada soru(n) egemenlerin ik- meşrebince, kendi siyasal emelleri
tidar üretimine dair yaptıklarından mucibince yepyeni bir kalıba so-
çok, bunun karşısındaki tutumu- kar; Deniz Gezmiş’i ‘darbeci’, Nâzım
muzdur. Hikmet’i ‘vatan şairi’ yapar.
Unutulmamalıdır ki, egemen kar- Şimdi de Ahmet Kaya, mezarında
şısında susmak, ortak olmaktan Kürtsüz Kürt açılımının, neo-liberal
başka bir şey değildir… ‘demokratikleşmenin’ hizmetine so-
O hâlde Ahmet Kaya’dan Hrant kulmak isteniyor. Tarihimizi ve belle-
Dink’e onlar linç edilirken susan- ğimizi bu küstah düşmanın yağma-
lar, öldürülmeleri ardından timsah sına teslim etmemek, ölülerimizin
gözyaşları döken sahtekârlardır… egemenlerin zafer alayında yerlerde
(Geçerken o malum ve meş’um ‘Ma- sürüklenmesine karşı çıkmak bas-
gazin Gazetecileri Derneği’ ödül tö- bayağı siyasal bir görevdir…
reninde, Ahmet Kaya’ya sahip çıkan Devlet ricalinin etkinlikte yer ala-
az sayıdaki insan(lar)dan birinin de cağı haberi üzerine geceye katılma-
Mehmet Aslantuğ olduğunu saygıy- yacağını açıklayan ve böylece bellek
la anımsatalım…) mücadelesinin bayraktarlığını yapan
Onlar hakkında diyebileceğimiz tek Bandista ne güzel söylemiş: ‘Tarihi-
şey, “Kendini affetmeyen bir kim- miz onları tatmin etmek, sömürü-
senin bütün kusurları affedilebilir,” lerinin malzemesi olmak yahut yük-
diyen Konfüçyüs’ün sözlerinin altını sek siyasetlerinin masasında kart
çizmekten başka bir şey olamaz … olarak atılmak için yazılmamıştır.
Ki aç gözlerini doyuracak olanlar biz
“UCUZ KAHRAMANLAR”: değiliz’...”[5]
NEREDEYDİN(İZ)?
Böylesi bir tutum; “ucuz SONUÇ YERİNE: “HAKKINDA”
kahramanlar”a yöneltmemiz gere- “Ağlama Bebeğim”deki tutkular-
ken “Neredeydin?” sorusunun vaz- dan, “Acılara Tutunmak”taki ısrara;
geçemeyeceği bir siyasal duruştur. oradan da “Şafak Türküsü”ndeki dik
Çünkü bize, “Çok dinlememiz ve Yani 12 Eylül’de 12 Eylülcü… 28 Şubat’ta 28 Şubatçı… duruştan “An Gelir”deki başkaldırı-
az konuşmamız için iki kulağımız ve bir Şimdi asker karşıtı olan medya yönetmenlerinin… ya; linç girişimine maruz olan, egemenler
dilimiz vardır.” diyen Diogenes’in sözlerini Yazarlarının… “Düşünürleri”nin… şimdilerde Ahmet tarafından kahrından öldürülen Ahmet
anımsatan “ucuz kahramanlar”, mangal- Kaya’dan Kürt meselesine dek özgürlükçü kesilmelerine Kaya bizim yoldaşımızdır…
da kül bırakmayan kocaman yalanlardan Onu, kurda kuşa “yem”; liberal, sosyal-
“tanık” oluyoruz! Bukalemuna taş çıkaran onların
başka bir şey değildir… demokrat illüzyonlara “kurban” ettirme-
Evet, evet, hemen her şey Ahmet sayıları da bir değil, iki değil, üç değil… Sürüsüne yelim…
Hakan’ın işaret ettiği gibidir: “Bakmayın bereket! Biz(ler)e, Konfüçyüs’ün, “Eğer ağaca
siz bugün ‘Ah Ahmet Kaya, vah Ahmet çıkmak istiyorsanız, yıldızlara çıkmaya
Kaya’ diye ortalığın inletilmesine... Ahmet karatıyla ‘Taraf’çı Mithat Sancar’ın ya da “11 Aralık Cumartesi gecesi Lütfi Kırdar niyet edin,” sözünü anımsatan yaşam
Kaya üzerinden delikanlılık yapanların sa- liberal Ümit Kıvanç’ın, “Ahmet’i andık, ne Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilecek olan hikâyesiyle; özgüveni, cesareti, devrimci-
yıca fazlalığına... Ben yakinen şahidim: O iyi ettik” demesi gibi… Ahmet Kaya anmasının, başta Başbakan liğiyle O bizimdir; isyanın saflarında ve en
meşhur ‘Ahmet Kaya’ya yönelik düşman- Bunlarla ve “10 yıl geçti, başka bir 10. Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet rica- ön safındadır…
lıklar’ sürecine girildiğinde ortalık deli- yıl marşı çalındı. Bir bakan, on milletvekili, limizden mümtaz şahsiyetlerin iştirakiyle Çünkü egemen(lerin) ketemperesinin
kanlı falan kaynamıyordu. Ahmet Kaya’ya yüzlerce gazeteci, sanatçı, aydın, üç bin gerçekleşeceği maalesef kesinleşti. En kurbanı olan O; Kürtlerin inkârına karşı,
vurmak neredeyse milli spor olmuştu. kişi bir yürek Ahmet Kaya’yı andı… Tür- hâlisane niyetlerle düzenlendiği aşikâr yürütülen resmî politikalara bir isyan-
Vurmayanlar ise susuyordu.” kiye değişiyor mu? Önemsiz bir soru de- olan etkinliğin Ahmet Kaya’nın hatırası- dır…
Tabiî, “Kurtulamazsın Özkök... Ne ka- ğil,” diyen Koray Çalışkan’la bizim Ahmet nın egemenlerce zaptedilmesine vesile Çünkü O bir haksızlık mağduru ve aynı
dar uğraşsan da aklanamazsın Özkök, so- Kaya’nın ne alâkâsı var ve olabilir ki? olması gerçekten acı… zamanda da haksızlığa başkaldırıdır…
nuna kadar suçlusun. Hem ahlâken hem “Gerçek ayakkabılarını giymeden, ya- Zamanında Nâzım Hikmet nasıl bir ‘va- Çünkü “Güneşi tutacağız, göreceksin”
hukuken suçlusun. Tek sen değil, bu ga- lan dünyayı üç kez dolaşır,” diyen Mark tan şairi’ hâline getirilerek bütün köktenci diye şarkılar söyleyen, fark ettiren bir cü-
zetenin patronu Aydın Doğan da suçlu, Twain, “Yalan kartopuna benzer, yuvar- siyasal iddia ve içeriğinden arındırılmaya rettir; “Ezdirmem sana kendimi kafama
bu haberi yapan da suçlu, tüm Hürri- landıkça büyür,” diyen Martin Luther ile çalışılmışsa, şimdi de Ahmet Kaya etrafın- sıkar giderim”dir...
yet gazetesi camiası suçlu... Elbirliğiyle “Yalanın dostu, gerçeğin de düşmanı da bir milli mutabakat örülmeye girişiliyor “Beni tarihle yargıla” diyebilen “Başı
Ahmet Kaya’yı öldürme operasyonunu çoktur,” diye haykıran Girardin haklılar; anlaşılan. Öyle ya, muzaffer liberal tole- belada”ki insanî itirazın en güzel sesidir;
başlattınız ve başarıya ulaştınız… Katle- kesin olarak! rans çağında Nâzım Hikmet de Ahmet “inadına”dır…
dilişinin 10. yılında destansı adam Ahmet Yılmaz Güney-Ahmet Kaya tartışma ve Kaya da büyük bir alincenaplıkla ulusal Onun bu ve benzerleri olduğu gün
Kaya’yı rahmetle anıyorum,” deyip ardın- değerlendirmelerinde bir vaziyet meyda- panteonda yer bulabilirler; yeter ki zama- gibi aşikârken; hayır on(lar)a, Do-
dan da, “Başbakan Erdoğan da Ahmet na çıkıverdi. nında simgeleştirdikleri siyasal davadan ğan Özgüden’in deyişiyle, “Père-
Kaya’nın anma etkinliğine katılacağını Zor günlerde, malum dönemlerde on- arındıralarak depolitize edilebilsinler… Lachaise’dekilere saygısızlık,” etmeyin…
açıkladı. Umuyorum Kılıçdaroğlu da katı- lara çamur atan… Demediklerini bırak- Bellek ihmal edilmemesi gereken bir Susun… Sezar’ın hakkını Sezar’a verin
lır, hükümet ile ana muhalefet bir insan- mayan… Ahmet Kaya’ya “şerefsiz” diye mücadele alanıdır. Hele söz konusu olan ve Ahmet Kaya’nın yoldaşlarının, “Düş-
lık ortak zemininde buluşur. Sistemli bir manşetler atıp yazılar yazanlar… on yıl önce sürgünde hayatını kaybeden bir manlarımız tarafından aldatılmayı da,
cinayet operasyonuyla öldürülmüş Ah- Yani 12 Eylül’de 12 Eylülcü… 28 devrimci sanatçının hatırasına gösterilecek dostlarımızın ihanetine uğramayı da
met Kaya’nın yanında olmak, vicdanın ve Şubat’ta 28 Şubatçı… Şimdi asker karşıtı ‘sadakat’ ise. Geceyi tertip eden arkadaş- asla hoş görmeyiz,” diyen François de
insanlığın gereğidir çünkü,” diye ekleyen olan medya yönetmenlerinin… Yazar- larımıza ve kendimize soralım: Ezilenlerin la Rochefoucauld’un sözünü kulaklarına
Rasim Ozan Kütahyalı’nın -geçmişteki zor larının… “Düşünürleri”nin… şimdilerde geleneğindeki yerini çoktan almış olan Ah- küpe ettiklerini unutmayın…
günlerde çıtı çıkmadığı gibi- Ahmet Kaya 23 Ocak 2011 12:09:36, Ankara.
Ahmet Kaya’dan Kürt meselesine dek öz- met Kaya’nın hatırasının devletlûlarımızca
hakkında susması daha uygundur… NOTLAR
gürlükçü kesilmelerine “tanık” oluyoruz! taltif edilmesine ihtiyacı var mı? [1] Søren Kierkegaard.
Ahmet Kaya, Kütahyalı’nın lanetlediği Bukalemuna taş çıkaran onların sayıları Tekrar tekrar tekrarlamakta yarar var: [2] “Ahmet Kaya’ya Kürdistan Haritası
devrimcilerdendir; AKP yalakalığıyla Ah- da bir değil, iki değil, üç değil… Sürüsüne Tarih bugün ve gelecekten bağımsız ol- Komplosu Ortaya Çıktı”, Birgün, 14 Aralık
met Kaya’yı düzene eklemlemeye çalışan bereket! madığı gibi, hafıza da basbayağı bir siya- 2010, s. 9.
Kütahyalı’nın Ona sahip çıkmaya kalkış- Biz(ler)e “Eşitlik ve özgürlüğü bir arada sal mücadele alanıdır. Başka bir gelecek [3] Oral Çalışlar, “Ahmet’i Linç Günlerinin
ması ise sahtekârlıktır… vaadeden yasa koyucular ya da devrimci- ve başka bir şimdi için mücadele edenler, Tarihsel Kodları”, Radikal, 14 Aralık 2010,
Tıpkı “Ölümünün 10’uncu yılında Ah- ler ya hayalperesttirler ya da şarlatan,”[4] egemenlerin belleğimiz üzerindeki tahak- s.15.
met Kaya yine gündemde. Peki bugün vaazı veren onlar karşısında sesiz kalama- kümünü kırmaya çalışırlar, çalışmalıdırlar. [4] W. Goethe, Goethe Der ki, çev: Gürsel
Ahmet Kaya’yı ne kadar anlayabiliyoruz?” Aytaç, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları:
yız; çünkü toplumsal belleğin siyasal bir Unutmayalım, düşman zafer kazandıkça
sorusunu neden dillendirdiğini anlamak- 534, 2’inci baskı, 1986, s.254.
mücadele alanı olduğu bilinir. sadece yaşayanların, yani bizlerin hayatını [5] Foti Benlisoy, “Ahmet Kaya’yı Nasıl An-
ta güçlük çektiğim “ulusal solcu” Soner “Neden” mi? Sözü Foti Benlisoy’un çok karartmaz, ölülerimize de el koyar. Onla- malı, Tayyip’i Nasıl Ağırlamalı?”, Birgün, 11
Yalçın veya “Ah güzel Ahmet abi!” na- önemli saptamalarına bırakıyorum: rın hafızamızdaki imgesini çarpıtır, kendi Aralık 2010, s. 6. ■

27
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
“MUHTEŞEM YÜZYIL”:
gun bir geçmişi yoksa, her zaman için ye- Cumhuriyet’e kadar tarih adı altında ki-
niden icat edilebilir” (1) diyor. Tarih bizde taplarda yazılan pek çok şeyin aslı asta-
de –her yerde olduğu gibi– politikanın rı yok. Bu aslı astarı olmayan şeyler ta-
mücavir alanı olarak görülüyor. Güncel, rihten çıkarılırsa geri kalanlar bir Cin Ali

GÖRÜNGÜ, GERÇEK VE
politik hatta tarihsel dayanak aramayı kitabını dolduramayacak durumda. Bu
kastetmiyorum. Dayanak yaratmayı kas- deformasyonun doğal sonucu olarak da
tediyorum. Kastettiğim tarih ile politika tarih her türlü “atışın” serbest olduğu bir
arasındaki sınırı belirsizleştirerek tarihi atış poligonu olarak kavranıyor. Tarih yal-

BİR TARİH OKUMASI


alabildiğine ideolojikleştirerek tasavvur nızca olgusal düzeyde, kronolojik bir tarih
edilen güne ve geleceğe uygun bir geç- yazımından ibaret sayılıyor. Doğal olarak
mişin üretilmeye çalışılması. Tarih ve po- da düzey ‘hangi padişah içki içerdi’, ‘han-
litika (güncel) arasındaki sınırın kaybol- gisi kadınlara düşkündü’ tartışmasının
masıyla tarih zemini ortadan kalkıyor ve üstüne çıkamıyor.
RIDVAN TURAN tarih biliminin yöntemleriyle tartışılması Tarihin bir bilim olduğu, olgusal gö-
gerekli olan şeyler yalnızca güncel politik rüngünün ardındaki gerçeği ortaya çı-
bağlamlarıyla tartışılıyor. Esasen “Muh- karmakla uğraştığı (ya da uğraşması
Kanuni’yi (haremi, savaşlarını, despotluğunu vb.)
teşem Yüzyıl” dizisinin bu denli coşkuyla gerektiği) bunun için de özgün bir meto-
anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için Osmanlı tartışılıyor olması, tartışmanın tarihsel dolojiye sahip olduğu atlanıyor. Mesela bir
toplumsal sistemini, o sisteme içkin olan üretim tarzını değil güncel-politik bir tartışma haline iktisatçı çıksa ve 17. yüzyılda Avrupa’da
anlamak atılacak ilk adım olmalıdır. “Muhteşem Yüzyıl” getirilmesinden kaynaklanıyor. İşte o za- finans kapitalin gelişimine ilişkin bir eser
tartışmaları bu açıdan bir kez daha sınıfta kalmıştır. man taraflar açısından Kanuni’nin içki yayımlasa, hatta bunu olgusal düzeyde
içip içmemesi, kadınlara düşkün olup ol- desteklediğini iddia etse, o zatın bir şar-

E
maması tartışmanın tümü haline dönü- latan olduğundan bir an şüphe duymayız.
gemenlerle ezilenler ara- karşı söylenecek pek çok şey var. şebiliyor. Hemen belirtelim ki, bu tartış- Çünkü biliriz ki, sermayenin ilkel birikimi-
sındaki çatışmanın en sert Zaten bilim için bu tartışmada ki- madan hiçbir bilimsel sonuç çıkamaz. Bir nin finans kapital durağına ulaşabilmesi
geçtiği alanların başında min galip geleceği değil, zihinler- diğer yandan tarih, nesnellikten kopuk için ticaret sermayesi, sanayi sermayesi,
tarih gelir. Bu saptama tarih ya- deki tarih imgesinin ve egemen bir hayal alemi olarak görünüyor. 1001 banka sermayesi zorunlu duraklarından
zımıyla olduğu gibi, tarih bilimiyle tarih okumasının teşhiri önemli. Gece Masallarından daha farklı olmayan geçmesi gerekir, bu da yaklaşık 300 yıl-
de (hatta tarihin bir bilim olmadı- Önce birkaç saptama yapalım: bir mistifikasyon tüm tarih alanına ege- lık bir seyahattir. Böyle bir tartışma söz
ğı tartışmasıyla da) ilgili bir sap- bir eserinde Hobsbawm “nasıl men olmuş durumda. Esasen tarih diye konusu olduğunda –“Muhteşem Yüzyıl”
tamadır. haşhaş eroin müptelalığın ham- yıllardan beri “yutturulan” şeyler, o denli tartışmalarından biliyoruz ki– eminim bi-
Bu saptamanın popüler bir ör- maddesi ise, tarih de milliyetçi, akıl izan dışı şeyler ki, bu tarihsel malze- zim akademili tarihçiler olgularla ilgilen-
neğini “Muhteşem Yüzyıl” adlı etnik ya da fundamentalist ideo- menin tarih alanına sürülmesiyle, bu alan meye, kronoloji takip etmeye başlarlar.
dizi vasıtasıyla izlemeye başladık. lojinin asli öğelerinden birisi, belki ciddi ölçüde deforme edilmiş durumda. Aynı Kanuni’ye ilişkin bilimsel zeminden
“Muhteşem Yüzyıl” dizisi ile birlik- de asli öğesidir. Eğer amaca uy- Orta Asya’dan Anadolu’ya, Osmanlı’dan uzakta süren tartışmada olduğu gibi.
te “Muhteşem”(!) bir tartışmaya
tanık olduk. Bu tartışma her ne
kadar egemenler ve ezilenler ara-
sında süren bir tarih tartışması ol-
masa da, farklı çıkış noktalarından
başlayarak ortak bir noktada bu-
luşan, idealist egemen tarih anla-
yışı içi bir niteliğe sahip olması ne-
deniyle takibi önemli bir tartışma.
Dolayısıyla bu tartışmayı izlemek,
alternatif bir tarih anlayışını gün-
demleştirmesi açısından büyük
önem taşıyor. Muhafazakar ke-
simler, Kanuni Süleyman’a yönelik
ağır hakaretler içerdiği, “46 yıl pa-
dişahlık yapmış”, “ömrü at sırtın-
da geçmiş”, “Osmanlı’yı en geniş
sınırlara taşımış” olan bir padişahı
kadın düşkünü, maço, zalim bir
hükümdar olarak gösterdiği için
dizinin yayından kaldırılmasını
talep ediyorlar. Sokaktaki insan-
dan, siyasetçisinden, meslekten
tarihçilere kadar epey geniş bir
kesim var bu talebin arkasında.
Daha liberal olarak tanımlayaca-
ğımız bir kesim ise, dizi hakkında
yargıda bulunmak için henüz er-
ken olduğunu düşünüyor, izlenen
bölümde tarihsel mirasa karşı
olumsuz bir tutumun olmadığını,
Macar Kralı Zápolya ile Kanuni Sultan Süleyman

ileri bölümlerde ise Süleyman’ın


kahramanlıklarının sergileneceği-
ni söylüyor.
Esasen, tartışan iki kesimin
tarih anlayışları arasındaki fark
bir harem sahnesinin uzunluğu
kadar. Harem sahnesinin yerine
Mohaç zaferi konmuş olsaydı, bu
tartışmaların hiçbiri çıkmayacak,
kimse bir şey söylemeyecektir.
Bize göre ise her iki durumda (bu
iki kesimin de bilinçli ya da bilinç-
siz temsil ettiği) devletten icazetli
akademi imzalı tarih anlayışına
28
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
Bir diğer yandan ülkemizdeki ha-
kim tarih anlayışı kişi kültleri ekseninde TARİH SINIF
oluşturulmuş durumdadır. Padişahlar,
komutanlar tarihin öznesidirler. Maç ga- MÜCADELELERİ
libiyetlerini dahi “tarih yazmak” olarak
sunan hegemonik akıl, tarih yazmayı ki-
TARİHİDİR
şisel bir yetenek derecesine indirgemekle Tarihsel materyalizmin kurucusu
kalmaz aynı zamanda tarihin tekil insanın Marx tarihi bir bilim olarak ele alır-
niyetlerinden ve tutumundan bağımsız ken, Hegel’in tarihselciliğini maddi
bir motor gücünün olduğunu yadsır. Bir bir zemine oturtarak yeniden ku-
başka deyişle, olgulardan kalkarak tarihin rar. Marx toplumsal formasyonları
yasalarını reddeder. Bizim tarih kitapları anlayabilmenin o toplumun üretim
bu hakim tarih aklı nedeniyle Kanuni’yi tarzını anlamakla mümkün olabile-
över, M. Kemal’i kurtarıcı görür de, ezi- ceğini yazar. “Maddi yaşamın üre-
lenden, sömürülenden hiç bahsetmez. tim tarzı, genel olarak toplumsal,
Onları tarihin muzaffer öznelerince yön- siyasal ve entelektüel yaşam süre-
lendirilen basit nesneler olarak görür. cini koşullandırır” der. “İnsanların
(Dil de bu anlayışa göre şekillenmiştir. varlığını belirleyen şey[in] bilinçleri
Osmanlı tebası olan garip emekçi halk değil, tam tersine onların bilincini
kitlelerine reaya denir. Reaya’nın anlamı belirleyen[in] toplumsal varlıkları”
“sürü”dür). (5) olduğunu söylediğinde tarihi
Kabul etmek gerekir ki, ortada tarih Esasen “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin bu denli (insanların-padişahların öznel tu-
adına tuhaf bir durum var. Tarihçiler coşkuyla tartışılıyor olması, tartışmanın tarihsel değil tumlarıyla analiz etmeye son vere-
aynı tarihsel sürece bakıp başka sonuç-
güncel-politik bir tartışma haline getirilmesinden rek) bir bilim olarak yeniden kurar.
lar çıkarıyorlar. Buna bir diyeceğim yok. Marx’a göre tarih sınıf mücadelele-
Fakat maddi gerçekliği irdeleyip maddi kaynaklanıyor. İşte o zaman taraflar açısından
Kanuni’nin içki içip içmemesi, kadınlara düşkün olup ri tarihidir. Dolayısıyla insanın öznel
olmayan sonuçlar çıkarmak galiba bize düşünüş ve niyetlerinden bağımsız
özgü bir durum. Pekala Kanuni hakkında olmaması tartışmanın tümü haline dönüşebiliyor.
bir süreçtir.
süren olgusal bir tartışma farklı ele alış- Hemen belirtelim ki, bu tartışmadan hiçbir bilimsel
Bu nedenle Kanuni’yi (haremi,
larla farklı sonuçlar çıkarabilir ama daha sonuç çıkamaz. savaşlarını, despotluğunu vb.) an-
fazlası, örneğin, maddi bir gerçeklik olan layabilmek ve anlamlandırabilmek
Kanuni’den insan üstü/metafizik çıkarsa- için Osmanlı toplumsal sistemini,
bir şeye dönüşebilmiştir. Bu kadarıyla sı- tersine bol unvanlı akademik tarihçilerce
malar yapmak mümkün olabilir mi? Eğer o sisteme içkin olan üretim tarzını
nırlı kalmak kaydıyla Baudrillard’ın analiz üretildiğini tekrar vurgulayalım ve tarih-
oluyorsa bu tarihin değil, metafiziğin ko- anlamak atılacak ilk adım olmalıdır.
çerçevesinin süren tartışmalara ışık tuta- çi M. Bernal’in “tarihin akademik statü-
nusu olabilir. Masa üzerinde duran yarısı “Muhteşem Yüzyıl” tartışmaları bu
bileceği kanısındayım. nün gardiyanlarına bırakılmayacak kadar
boş bir bardağın dolu yarısı da, cam ya açıdan bir kez daha sınıfta kalmış-
Kanuni’ye ilişkin süren tartışmalar- önemli”(4) olduğunu hatırlayalım.
da plastik olup olmaması da, bilim için bir tır. Bahsi çok uzatacağı için sorunu
da öne çıkan söylemlerden birisi de Osmanlı sarayında haremin çok yönlü
tartışma konusu olabilir. Peki bardağın –çıkması olası bazı problemleri göz
benzemezlik iddiasıdır. İddianın esası bir olgu olduğunu, padişahların yüzler-
aslında o an için bardak kılığına girmiş önüne alarak– soyutlayarak şema-
“Osmanlı’nın bir cihan devleti” olduğu, ce cariyesinin olduğunu, saraydan işret
bir varlık olduğuna ilişkin –bilimin konusu tikleştirebiliriz. Özgün bazı yönleri
dolayısıyla diğer devletleri ve toplumları alemlerinin eksik olmadığını, padişahların
ve sınırları içinde– bir tartışma sürdürü- olmakla birlikte büyük bir feodal
analiz edecek yöntemlerle analiz edile- çoğunluğunun (bu arada en dindar olan-
lebilir mi? Kanuni’yi maddi gerçeklikten imparatorluktur Kanuni dönemi
meyeceği zira onlarla uzak-yakın bir ilgiye larının da) içki içtiklerini, sarayda devletin
soyutlayarak (içki içmeyen, kadınlarla Osmanlısı. Üretimin esası tarımdır.
sahip olmadığı temeline sahiptir. Sınıfla- devamı için kardeş katlinin (hatta bazen
ilgilenmeyen, işi gücü fetih yapmak ve İs- Tımar sistemi aynı zamanda devasa
rın olmadığı, feodal sömürünün olmadı- kundakta bebeklerin) meşru olduğunu,
lamı yaymak olan, insani zaaflardan aza- boyutlarda bir ordu beslemenin de
ğı, hatta reaya’nın ezilmediği bir formas- kimi padişahların (mesela Kanuni’nin)
de bir kişi olarak göstermek) ele almak, esasıdır. Yavuz döneminde gerçek-
yondur Osmanlı. Buradan hareketle de kendi evlatlarını dahi katlettiklerini, iş-
gerçeklikle onun yansısı arasındaki ilişkiyi leştirilen başarılı Ortadoğu sefer-
Kanuni’nin de ecnebi hükümdarlara ben- kencenin, zulmün geçerli bir yöntem
koparmak bilimsel bir yaklaşım mı? leri Osmanlı’yı dünyanın en büyük
zemediği, kanun severliğiyle, merhame- olarak kullanıldığını, sarayda oğlancılığın
“Muhteşem Yüzyıl” vasıtasıyla (maddi ticari aksına sahip hale getirmiştir.
tiyle, fetih ve dini yayma azmiyle emsalle- yaygın olduğunu, Türkmenlerin yüz bin-
gerçeklikle onun yansıması arasındaki Osmanlı batı ile doğu arası ticaret
rine benzetilemeyeceği söylenir. Hele hal lercesinin (Yavuz ve Kanuni tarafından)
ilişki koparılarak) sürdürülen tartışma yoludur. Bir diğer yandan savaş ga-
böyleyken onu içki-kadın düşkünü olarak defalarca katledildiğini, halk üzerindeki
akla Baudrillard’ın post-modern topluma nimetlerine ve haraca dayalı geliş-
göstererek sıradanlaştırmak kabul edile- zulmün korkunç boyutlarda olduğunu ve
ilişkin söylediklerini getiriyor. Baudrillard kin bir ekonomiye de sahiptir.
mez. Bilimsellikle uzak-yakın alakaya sa- bugün hakim ahlaki, siyasi vb. normlarca
modern toplumun, gerçek maddi bir Peki bu üretim tarzı nasıl bir top-
hip olmayan bu tarih okuması Weber’in kabul edilmeyecek daha pek çok şeyin ya-
toplum olmaktan çok, imajların gerçek lumsal formasyonu koşullar? Deva-
geleneksel otorite ve patrimonyalizm (3) şandığını biliyoruz. Ancak dünkü yaşantı-
olanın, somut olanın yerini aldığı bir si- sa bir askeri ve bürokratik devlet
kavramlarından hareketle geliştirilir. Ge- ya bugünün değerler/normlar sistemiyle
mülasyon toplumu olduğunu söylüyor. aygıtı. Farklı halklarla tahkim edil-
leneksel otoriteye sahip şef, askeri gücün yaklaşmanın hiçbir anlamı olmadığını,
(2) Hatta daha ileri giderek simülasyonun miş bir kapıkulu/bürokrasi sistemi.
de sahibidir. Kul hukuku esastır, kullara böyle bakıldığı zaman bugünün, dünü la-
günümüz toplumunun örgütleyici ilkesi Tüm toprakların üretici köylülük
toprak kullanım hakkı tanınmıştır. Şefin netlemekle geçeceğini belirtmek gerek.
olduğunu, kutupların ortadan kalktığını, temelinde tımarlaştırılması ve tı-
ekonomi üzerinde kesin hakimiyeti vardır Çünkü dünde bugünün kabul edemeye-
özellikle de gerçekle yansıma arasındaki marlı sipahi sistemi (seyfiye, kale-
vb. ceği pek çok yaşanmışlık var.
karşıtlığın ortadan kalkmasıyla da, eko- miye, ilmiye, mülkiye sistemleri).
“Doğu Feodalizmi” adını verdiği bu Tarih yazımı açısından önemli olan bu
nomi, politika, cinsellik dahil her şey ara- Gelişkin bir ticaret yolu ağı kurul-
formasyon serbest rekabete, pazar eko- olayların, yaşanmışlıkların, tarih bilimi
sındaki sınırın kaybolduğunu söylüyor. Bu ması, korunması ve ticaret huku-
nomisine kapalıdır. Weber’in geliştirdiği açısından bir öneminin olmadığını vur-
analizden hareketle süren tartışma dikka- ku. Süreğen seferlerle mali, insani
bu çerçeve, geleneksel klasik dönem Os- gulamak isterim. Meseleye tarih bilimi
te alınırsa şunları söylemek mümkün gö- kaynakların devşirilmesi. Kentlerde
manlı tarihçilerinin (İnalcık, Barkan vb.) açısından yaklaşacak olursak, yapması
rünüyor. Genelde tarih, özelde Osmanlı, zanaatkar örgütlenmeleri/loncalar.
partikülarist yaklaşımlarıyla birleşerek, gerekeni yapan büyük bir devlet, oyna-
daha özelde de Kanuni gerçekliği ortadan Tüm bunlara uygun bir hukuk, si-
akademideki hakim “biz bize benzeriz” ması gereken rolü oynayan bir padişah
kaldırılarak, tüm bunlar birer simülasyo- yaset, kamu yönetimi, vergi siste-
anlayışını kuvvetlendirmiş, dahası üretici vardır. Tarih yazımı politiktir ve taraftır
na çevrilmiş durumdadır. Yeni bir Kanu- mi, vb.
güçler, sınıf mücadeleleri gibi Marksist ancak tarih bilimi (maddi gerçekliğin ta-
ni yaratılarak o Kanuni’ye egemen tarih
kategoriler dışında, Türkiye’nin muhafa- rafıdır) tarafsızdır. Tarih yazımı açısından
yazımının ihtiyaçları (bugünün ve yarının
zakar, liberal tarihçilerinin üzerinde an- Kanuni’nin öyle ya da böyle olması önem- nülemezdi. Kadınlarla ilişkileri, iktidarını
ihtiyaçları) doğrultusunda bir yeni kimlik
laştıkları bir tarih anlayışı üretilebilmiştir. lidir. Tarih bilimi Kanuni diye biriyle ilgi- sürdürmek için gerektiğinde evlatlarını
oluşturulmuştur. Her şeyin iç içe geçtiği
İşte “Muhteşem Yüzyıl” vesilesiyle süren lenmez. Tarih yazımının zamanı yaşan- dahi öldürüyor olması vb. içine doğduğu
ve simüle edildiği içinde olduğumuz top-
tartışmalara rengini veren “benzemezlik” mışlıklar/geçmiş zamandır, tarih bilimi nesnel halin doğal bir sonucudur. Aksi
lum ve süren tartışma ile tarih de ekono-
iddiasının temeli budur. Bu nedenle ben- ise zamansızdır. takdirde güç, iktidar ilişkilerinin böylesi-
mi, politika, cinsellik vb. ile iç içe geçmiş,
zemezlik iddiasıyla süren tarih tartışma- Böyle bir güç ve iktidara hükmeden bir ne kıran kırana yaşandığı bir toplumda,
tarih örneğin, politika haline dönüşerek
sının (“Muhteşem Yüzyıl” tartışmasının) despotun olduğundan farklı bir davranış idealist tarihçilerin iddia ettiği gibi insan
her şeyin her şey olabildiği toplumda hiç-
basit bir bilgisizlikten kaynaklanmadığını biçimine sahip olması herhalde düşü-
29
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
haklarına saygılı, hoşgö- geç dönem Osmanlı
rülü, kadınları mal gibi devlet aklı biçimlendi.
görmeyen bir zatın varlık O da, imparatorluğun
bulabileceğini iddia et- bir yarı-sömürge haline
mek gerekir. Bu iddianın dönüşmesiyle sonuçlan-
bizim yukarıdaki iktisat- dı. Osmanlı devlet aklı
çımızın iddiasından pek başına gelen felaketin
farklı olmayacağı açıktır. nedeninin tarihin engel-
Devam edelim. “Kanu- lenemez işleyişi ve ya-
ni dehasını ispatlamış bir sallıkları olduğunu hiçbir
padişahtır, imparator- zaman anlayamadı.
luğu en geniş sınırlarına Osmanlı devletinin
taşımıştır. Onun ölümüy- klasik üretim tarzı ve
le imparatorluk durakla- birikim modeliyle vara-
maya, gerilemeye başla- bileceği en ileri nokta
mıştır. Bu hal onun bir Kanuni zamanında ya-
cihan padişahı olduğu- şandı. Bu aynı zaman-
nun kanıtıdır” deniyor. da Kanuni zamanının
Marx “Gelişmelerinin bir tükeniş sürecinin
belli bir aşamasında, başlangıcı olduğunu da
toplumun maddi üretici gösteriyordu. En tepeye
güçleri, o zamana kadar çıkılan an doğal olarak
içinde devindikleri mev- inişe geçilen andı.
cut üretim ilişkilerine ya Kabaca yükselişin ve
da bunların hukuki ifa- çözülüşün nedenlerini
desinden başka bir şey ele almaya çalıştığım bu
olmayan mülkiyet ilişki- bölümde her bir parag-
lerine ters düşerler. Üre- rafın üzerine ciltlerce
tici güçlerin gelişmesinin kitap yazılmış sorunları
biçimleri olan bu ilişkiler, içerdiğinin farkındayım.
onların engelleri haline Böyle bir külliyatı “ka-
gelirler. O zaman bir top- Osmanlı’nın Kanuni’den sonra duraklama sürecine girmesinin baca” ele almanın az
lumsal devrim çağı başlar. İktisadi temel- maddi nedenleri var. Önceki başarı salt Kanuni’nin olmadığı ya da çok ekonomist bir indirgemeciliğe
deki değişme, kocaman üstyapıyı, çok ya gibi, başarısızlık da salt Kanuni sonrası padişahlara ait değil. kapı aralamak anlamına geleceğini de
da az bir hızla alt üst eder”(6) diyor. O padişahların tümünü belirleyen maddi koşullar esas olan. biliyorum. Buna karşın “Muhteşem Yüz-
Marx’a bakılırsa, Osmanlı’nın yıl” tartışmalarına bizim cephemizden,
Kanuni’den sonra duraklama sürecine ezilenlerin cephesinden ve tarih biliminin
girmesinin maddi nedenleri var. Önceki manüfaktüre dayanan sanayi üretimi bir de işsiz güçsüz sipahi, sekban, sarıca dilinden bir müdahalede bulunmak için
başarı salt Kanuni’nin olmadığı gibi, ba- güçlenmektedir. Kentler işsiz güçsüz, kitlelerinin eklenmesine neden olur. Yok- bu riski göze almaktan başka çarem de
şarısızlık da salt Kanuni sonrası padişah- yoksul nüfusça sarılmakta, toplumsal dü- sullaşma nedeniyle sayıları artan medre- yoktu.
lara ait değil. O padişahların tümünü be- zen tehdit edilmektedir. Kabaca özetledi- se öğrencileri de bu hoşnutsuz kitlelere Sözün özü şu: Eğer bir Kanuni tasviri
lirleyen maddi koşullar esas olan. Süreç ğimiz bu tarihsel dönüşümler, periferiyi eklenirler. Mültezimlerin vergi toplaması yapılacaksa, onu kusursuzlaştırmanın,
genel olarak şöyle işledi: de temelden sarsacaktır. Osmanlı devleti ayanlaşmayı arttırırken, sipahilerin ve mistikleştirmenin çıkacağı yol ile onu
1500’lerin ikinci yarısı tüm dünyanın bunların başında gelir. Avrupa’da fiyatla- sekbanların yeniçeri olarak kaydedilmeye harem ve saraydan ibaret bir figür ha-
iktisadi planda büyük değişiklikler yaşa- rın yükselmesi, Avrupa ticaret sermaye- başlanması klasik kul sistemini de bozar. linde sunmanın çıkacağı yol aynıdır. Her
dığı bir dönemdi. Bu dönem Osmanlı’nın sinin ihtiyacı olan daha ucuz metaların Asker sayısının devletin besleyebileceğin- iki yolun taşları tarihi şekillendiren bir in-
toprak düzeninin, ticari sisteminin, savaş Osmanlı’dan ithalini zorunlu kılar. Doğal den fazla artması sırf askeri nüfus planla- san özne tarafından döşenmiştir. Bu an-
ekonomisinin, vergi sisteminin ciddi bir olarak Osmanlı’da da fiyatlar hızla artmak- ması için bazı askeri seferlerin yapılmaya lamda göklere çıkaran yaklaşım ile yerin
buhran yaşadığı ve sürdürülemez hale tadır. Bu durum çiftliklerde izafi olarak başlanmasına neden olur. Yöneticilerin dibine batıran yaklaşım arasında bir fark
geldiği bir dönemdir. Avrupa’da kapita- tarımsal üretimin artırılması sorununu ve askerlerin huzursuzluklarının artması yoktur. Fark yalnızca tarih yazımına ilişkin
lizm gelişmektedir. Feodal monarşilerin da doğurur. Fiyatların yükselmesi belirli rüşvet ve dolandırıcılık gibi suçları arttı- bir farktır. Tarih bilimi açısından mesele,
karşısında ticaret erbabı burjuvazi iktisa- fiyat aralığında üretim ve satış yapmak rır. İktisadi buhran, hazinenin boşalması yere batırmak ya da göğe çıkarmak değil
den güç kazanmaktadır. Avrupa merkan- zorunda olan lonca teşkilatlarının çözül- ile askeri teknolojinin gerilemesi askeri (insan özneyle ilgilenmek değil) o insanı
tilist dönemi yaşar ve kapitalizm gelişimi meye başlama sürecini tetikler, iç ihtiyacı planda başarısızlıkların doğmasına, gani- da (Kanuni’yi de), onun duygusal, düşün-
için ilkel birimi sağlarken Osmanlı ekono- karşılayamayan tarımcılık, karaborsacılığı met ekonomisinin zayıflamasına ve ciddi sel ufkunu da şekillendiren maddi dünya
misi ithalatçılığı esas alan bir serbest pi- ve Avrupa’ya tahıl kaçakçılığını arttırır. toprak kaybına yol açar. İçerde ardı arkası ile ilgilenmektir. Tarih yazımı açısından
yasacılıkça belirlenmektedir. Satmaktan (Kanuni’nin) Padişah kanunnamelerine gelmez köylü isyanlarının doğmasına ne- da Kanuni dönemindeki ezilenlerin (Celali
çok almak, pazarlarda aranan tüm ma- rağmen bu süreç engellenemez. Enflas- den olur. isyanlarının, köylü-Kızılbaş ayaklanmaları-
müllerin bulunması, Osmanlı ekonomisi- yon artmıştır. Devlet para basmak zo- Yaşanan ekonomik bunalım, eski üre- nın) yanında olmak ve tarihi aslan avcıları-
nin önemli bir özelliği olmasının yanında rundadır. Piyasadaki para miktarının ar- tim tarzının olağan biçimiyle sürme nın değil aslanların yazmasını savunmak-
padişahın gücünün de göstergesidir. Bu tırılmasının yolu paranın içindeki değerli olanaklarını ortadan kaldırmıştı. Üretici tır. Kanuni iyi mi gösteriliyor, kötü mü
durum ciddi bir ekonomik güce, birikime maden miktarını düşürmektir. Enflasyon güçlerin gelişimi karşısında geleneksel gösteriliyor tartışması yapmak değildir.
dayanmaktadır. Osmanlı’nın geleneksel böylece daha da artarken, paradaki al- üretim ilişkilerinin ayakta kalma şansı
ekonomi politikalarının durağanlığı, yeni tın ve gümüş miktarının azalması, geniş yoktu. Ekonomik kriz kendini iç ve dış si- 12 Ocak 2011, Silivri Cezaevi ■
ve gelişmekte olan kapitalizm karşısında toplumsal kesimlerde ciddi hoşnutsuzluk yaset, devlet yönetimi, yasalar, kültür, sa-
derin çelişkiler oluşturmakta ve klasik Os- NOTLAR:
oluşturur. Askeri-sivil bürokrasinin artan nat, toplumsal yaşam gibi tüm alanlarda (1) E. Hobsbawm, Tarih Üzerine, Bilim ve
manlı sistemini işlevsizleştirmektedir. harcamaları da para basımını artırmak- çözülmeler, dağılmalar yaşanmasına ne- Sanat Yayınları, 1999, s. 9.
Avrupa’ya deniz aşırı sömürgelerden tadır. Bu iktisadi bunalım vergilerin artı- den oldu. Hiçbir şey eskisi gibi olamıyor- (2) Ayrıntılı bilgi için bkz: J. Baudrillard, Si-
gelen değerli madenler, kıtada “fiyat dev- rılmasıyla, vergi toplama işlerinin götürü du. Osmanlı devlet aklı erken dönemde mülakrlar ve Simülasyon, Dokuz Eylül Yayın-
rimi” olarak nitelendirilecek bir süreci te- usulde çalışan mültezimlere devredilme- işlerin kötü gitmesinin nedenini eskiden ları.
tikler. Piyasada değerli maden miktarının siyle çözülmeye çalışılır. Reaya’nın vergile- kopmak, ataların adet ve geleneklerini (3) Ayrıntılı bilgi için bkz: E. Sönmez, “Klasik
artışı, meta fiyatlarını yükseltir. Ticaret rinin artırılması, köylülerin kitlesel olarak sürdürmemek, şeriatı uygulamamak ola- Dönem Osmanlı Tarihi Çalışmalarında M. We-
kentlerinde (liman kentlerinde) ticari ser- tarımcılığı bırakması ve kentlere yönel- rak gördü. Gerçekten de eskiden böyle ber Etkisi”, Praksis, 2010, sayı 23, s. 39.
mayenin gelişimi Avrupa’nın doğusunda (4) M. Bernal, Kara Atena, Eski Yunanistan
mesi sonucunu doğurur. Tımar sistemi sorunlar yaşanmıyordu. O nedenle bir
yeniden bir feodalleşme sürecini başlatır. Uydurmacası Nasıl İmal Edildi?, aktaran: F.
bozulmaya başlar. Tımarların bölünmesi, geri dönüş süreci yaşanmalıydı. Bu sü- Başkaya, Yediyüz, Özgür Üniversite Kitaplığı,
Ticaretle iştigal eden batıyı, doğu doyur- birim tımar alanından daha fazla sipa- reci zorlayanlar sorunların bir türlü çö- 2007, s. 25.
maya başlayacaktır, zira tarımsal üretim hinin beslenmeye çalışılması, tımarların zülemediğini gördüler. Bu başarısızlığın (5) K. Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine
doğuya kaymıştır. Batıda çevreden mer- mülk ya da vakıf haline dönüştürülme- arkasından, bu defa sorunların çözümü- Katkı, “Önsöz”, Sol Yayınları, 2005, s. 39.
keze doğru nüfus göçü yoğunlaşmakta, si, işsiz güçsüz köylü kitlelerinin yanına nün batı gibi olmaktan geçtiğini düşünen (6) Agy, s. 39.

30
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
DERİNLERDEKİ
Kim ne derse desin ideolojik bir cina- tiriyor anlayamıyoruz. Fakat kimden ve
yettir bu. Basit bir kin gütme olayı ya neden korunduğunu anlayamadığımız
da “Türklüğüme yediremedim” mese- mahkeme süreci güvenlik gerekçesiyle
lesi değildir. Tek kişinin hele ki “çocuk” Eskişehir’e alınmıştı. Oysa vatanını mil-

ADALET(SİZLİK)
yaşta bir gencin tek başına kurguladığı letini seven yüce Türk milletinin evlatları
basit bir adli vaka değildir. Ardında bir Eskişehir’e de geldiler, mahkemeyi takip
sürü gizli ve önemli ismi ve eli kanlı ör- eden Şerzan’ın arkadaşlarına da saldırdı-
gütleri barındıran bir iş. Başbakan derin lar. Güvenlik galiba Şerzan’ı vuran polis
devlet var ama çok derine inmiş bizden içindi sadece... Üniversite öğrencisi bir
BERFİN GÜNAYLI habersiz dese de devlet eliyle katledilen Kürt genci daha polis kurşunuyla hayatı-
insanların sayısı artmaya devam ediyor. nı kaybetti ve hesabını sormaya kalktığı-
Dink’i öldüren Ogün Samast, azmettirdiği iddia edilen Gizli güçlerin tehditleri arasında yaşa- mızda sürekli ertelenen ve sonu gelme-
Yasin Hayal ve Erhan Tuncel de Hizbullah sanıklarının maya çalışan insanlar infaz günlerini yen mahkemeleri takip ederken bulduk
firarıyla gündeme gelen CMK’nın 102. maddesi bekleyen “ürkek bir güvercin” tedirgin- kendimizi. Şerzan için adalet istedik her
uyarınca, haklarında bir hüküm kurulmadığı takdirde liğindeler. defasında.
gelecek yıl cezaevinden çıkacak. Adli süreç devam ederken bir arpa Şerzan’ın ve Hrant’ın katilleri aynıdır.
boyu ilerlenmediği de görülmekte. Bu Aynı derin güç öldürdü onları. Adalet is-
kadar fazla bilgi ve kirli işlere dair belge teğimizi aynı derin güç görmezden geli-

S
u çatlağını buldu… 19 raki günlerde Samast bir itirafta varken hala çözümsüzlükte ve gözlerini yor. Egemenlerin oyunları halkları birbiri-
Ocak’ta ne oldu? Yargının daha bulundu: “Yasin Hayal öldür kapamakta direten yargı kimin yargısı? ne düşman etmeye çalışıyor. Kardeşlik ve
gözü kör oldu. Adalet kaybol- dedi öldürdüm”… Birbiri ardına Bu çözümsüzlüğü bize dayatan devlete özgürlük arayışındaki halklar direnmeye
du. Binlerce kişi Ermeni oldu. “Va- ortaya çıkan telefon konuşmaları, karşı biz de adalet isteğimizi haykırma- ve aramaya devam ediyorlar adaleti.
tan haini” oldu… Halklar karalar ses kayıtları, fotoğraflar, belge- ya devam edeceğiz. Yoksa Dink’i öldüren Yüzyıllardır adalet isteğimizden vaz-
giyindi ve katillerini aradılar hesap ler, örgüt bağlantıları bir adım Ogün Samast, azmettirdiği iddia edilen geçmedik. İşkencede, gözaltında kay-
sormak için. Ölen sadece Hrant ilerlemeye yardımcı olamadı. Her Yasin Hayal ve Erhan Tuncel de Hizbul- bolanlar, toplu mezarlarda faili meçhul
değildi Ermenilerdi, Türklerdi, şey bu kadar ortadayken hiçbir lah sanıklarının firarıyla gündeme gelen katliamlara kurban gidenler için adalet
Araplardı, Kürtlerdi… Adaleti ara- şey bilinmiyormuş gibi davranıldı CMK’nın 102. maddesi uyarınca, hakla- istiyoruz. Diri diri yakılan aydınlar sanat-
dılar bir kez daha katledilmesin ve davranılmaya devam ediliyor. rında bir hüküm kurulmadığı takdirde çılar için, öldürülen gazeteciler, 1 Mayıs
halklar diye. Haykırdılar katiller Hrant’ın katilleri dışarıda hâlâ. Ve gelecek yıl cezaevinden çıkacak. alanlarında tepesine kurşun yağan in-
bulunsun, Hrantlar kaldırımlara hala bebekten katil yaratmaya 19 Ocak günü sadece Hrant için adalet sanlar için yıllardır sesimizi duyurmaya
düşmesin diye… 19 Ocak’ta ne devam ediyorlar. Başbakan Erdo- istemedik aslında, tam da o güne denk çalışıyoruz. Tersanelerde ölen işçilerin
oldu? Su çatlağını buldu. ğan ise en son “Derin devlet var, gelen ya da bile bile seve seve getirilen katillerinin patronlar olduğunu anlatmak
19 Ocak günü Hrant Dink, ta Osmanlı’dan, gelenekten gelir. bir mahkeme tarihi vardı. Devlet gözdağı için adalet gerekli bize. Maden ocağı iş-
Agos Gazetesi’nin önünde, uğra- Ama bunu minimize etmek gere- mı veriyordu bizlere; “Yaptık yine yaparız, çilerinin kadere kurban gitmediğini gös-
dığı silahlı saldırı sonucu hayatını kir. Derine inemiyoruz” demişti... ayağınızı denk alın!”. termek, anlamak, anlatmak için adalet
kaybetti. Yüzüstü düştüğü kaldı- Evet, derinlerde birileri var ve o Evet Şerzan Kurt için de adalet aranı- diyoruz. Tecavüze tacize uğrayan kadın
rımda altı delik ayakkabısıyla son birileri hiçbir zaman su yüzüne yordu o gün. Davanın üçüncü duruşma- zılgıtlarıyla haykırıyor adalet isteğini.
dakika haberlerinde yer almıştı. çıkarılamıyor. Basit bir adli vaka sı tam da 19 Ocak gününe denk geldi. Kürdistan’daki çocukların bedenlerindeki
“Kim yaptı? Kimler yaptı? Kim- olarak kalıyor bu tür cinayetler ve Geçen sene Mayıs ayından bu yana sü- kurşunların, şarapnel parçalarının hesa-
ler yaptırdı?” soruları dolaşırken faili meçhul denmesin diye birkaç regelen incelemeler ve her gün ortaya bı sorulsun; adalet sadece egemenin, eli
medyada, ertesi gün Samsun katille olay çözülüyor, cezalar veri- çıkan yeni bir bilgi olayı aydınlatıyor mu silahlı olanın, adaleti olmasın diye haykırı-
otogarında Ogün Samast adında- liyor ya da verilemiyor… yoksa daha da karmaşık bir hale mi ge- yoruz. ■
ki genç tutuklandı. Alınan ilk ifa-
deye göre Ogün Samast cinayeti
işlediğini itiraf etmiş ve ardından
“tek başıma yaptım kimse bana
ŞERZAN hafif yaralanırken; polis elindeki
biber gazını saldırgan faşistler için
katilleri hiçbir cezaya tabi tutulma-
dan serbest bırakıldı. Eğer Kaymaz-
değil saldırıya uğrayanlar için kul- ların failleri adil bir biçimde yargılan-
bir şey demedi” diye ifade vermiş-
ti. 17 yaşındaki bir genç Hrant’ın KURT landı. Gösterilen tepki üzerine polis
saldırganlardan bir kişiyi gözaltına
mış olsaydı; aklanmamış olsaydı belki
bugün Şerzan hayatta olacaktı.
yazılarını okumuş, bu yazılar ka-
nına dokunmuş, öldürmeye karar
vermiş ve İstanbul’a gelip öldür-
DURUŞMASI aldı.
Duruşma devam ederken Adliye
Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahke-
mesi’nde görülen duruşmada tanık

HRANT DİNK
müştü Hrant’ı. Samast’ın ağabey- önünde bekleyen kitle adına basın olarak dinlenen üniversite öğrenci-
leri, büyükleri ise her zaman ar- açıklaması yapıldı. Açıklamayı BDP si Ömer Geldi sanık Polis Gültekin
kasındaydı bu yüce Türk gencinin Yönetim Kurulu üyesi İzzettin Altun Şahin’i Şerzan Kurt’un bulunduğu
ya da eli kanlı birilerinin. İstanbul
Emniyet Müdürü Celalettin Cer-
ANMASIYLA yaptı. Altun açıklamasında şunları
söyledi:
bölgeye silah doğrulturken gördüğü-
nü dile getirdi. Sanık polis Şahin ise
rah, cinayetin herhangi bir siyasî
boyutu ve örgüt bağlantısının bu-
BULUŞTU ‘Bu duruşma Şerzan Kurt’un
Eskişehir’deki üçüncü duruşması olu-
iddialara karşılık ‘Siyah Peugeot ola-
yında ismi geçen Erşad Aras ülkücü
lunmadığını açıkladı. Trabzon Va- yor. Bizler yine buradayız. Yine tüm grubun lideridir. Bunlar için- arandı
Şerzan Kurt’un 19 Ocak 2011 ta- vicdanlara haykırıyoruz. Şerzan için bulunamadı- diyorlar. Bunlar nasıl
lisi Hüseyin Yavuz ise, “Amatörce
rihinde Eskişehir’de görülen üçüncü adalet ve kardeşlik istiyoruz. Şerzan olur da aranıp bulunamazlar. İşin asıl
işlenmiş bir cinayet. İdeolojik ör-
duruşması dört yıl önce öldürülen daha ömrünün baharında üniver- organizatörü bunlar’ dedi. Duruşma
güt yok. İsmini bildiğimiz kişi ta-
Hrant Dink’in anmasıyla buluştu. siteli bir gençti. Bu ülkenin aydınlık 16 Mart 2011 tarihine bırakıldı.
rafından kullanılmış ve örgütlen-
Şerzan davasının üçüncü duruşması- geleceği için; halkların kardeşliği için; Eskişehirli sosyalistler ve yurtse-
dirilmiştir. Teşvik edilmiştir” dedi.
nın Hrant Dink’i anma gününe denk demokratik bir ülke için hayalleri var- verler akşam 18.00’de yeniden bu-
Neye dayandığı belli olmayan bu
gelmesi nedeniyle Şerzan ve Hrant dı. Yaşamasına izin vermediler. Onu luşarak şehir merkezinde meşaleli
açıklamalar medyada dolanmaya
aynı pankartlarda, aynı açıklamalar- canice katlettiler. bir yürüyüş ve basın açıklamasıyla
başlamıştı. Samast “suikast ön-
da ve aynı öfkede buluştu. Şerzan’ı katleden zihniyet dört yıl Hrant Dink için adalet istediler. BDP,
cesi Trabzon’da yaylada atış tali-
Duruşmaya Eskişehir dışından önce Hrant Dink’i katleden zihniyet- ESP, EMEP, EMEP GENÇLİĞİ, ÖDP,
mi yaptıklarını, 10 genç arasında
Şerzan’ın Muğla’dan arkadaşları, tir. Hrant’ın tek suçu Ermeni olmaktı. GENÇLİK MUHALEFETİ, EHP, TKP,
silahı iyi tutup hızlı koştuğu için
BDP milletvekili Osman Özçelik, Eği- Şerzan’ın da tek suçu Kürt olmaktı. HALKEVLERİ, ÖĞRENCİ KOLEKTİF-
kendisinin seçildiğini” anlattı. Ci-
tim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kı- Eğer bu ülkede Ermeni olmak; Kürt LERİ, SDP, DEV LİS bayraklarının
nayetin arkasında sadece bir genç
lıç ve MYK üyesi Sayim Gültekin de olmak suç ise bizler de burada ilan taşındığı yürüyüş sonrası katılımcılar
mi vardı? Azmettirici ağabey Ya-
katıldı. ediyoruz: Hepimiz bu suçu işliyoruz. adına ortak açıklama yapıldı. Açıkla-
sin Hayal’den sonra, ona talimat
Adliye önüne erken saatte gelen Hepimiz Hrant’ız hepimiz Şerzan’ız. mada ‘bebekten katil yaratan siste-
veren Erhan Tuncel de gözaltına
Şerzan’ın Muğlalı arkadaşlarına po- 2005 yılında Uğur Kaymaz ve Ah- min’ şimdi de katili çocuklaştırmaya
alındı. Erhan Tuncel’in BBP lideri
lis denetiminin bulunduğu bir yerde met Kaymaz davası da sözde güven- çalıştığı vurgulanarak; sorumluların
Muhsin Yazıcıoğlu’yla fotoğrafları
faşistler sopalarla saldırdı. Saldırıda lik gerekçesiyle Mardin’den alınarak korunmadan adil bir yargılama ile
ortaya çıktı. Ama hâlâ cinayetin ar-
duruşma için gelenlerden bir kişi Eskişehir’de görüldü. Kaymazların cezalandırılmaları istendi.
kasındakilere ulaşılamıyordu. Son-

31
SOSYALİST DEMOKRASİ / 4 ŞUBAT 2011
COŞKULU DAYANIŞMA: SIRAYI BOZUYORUZ
S
osyalist ve Kürt siyasetçilere yö- adına konuştu. Seçik, “Bugün bu sa- değinen Birdal, “Kürt halkının iradesi Farklı dillerimiz, kültürümüz olduğu
nelik tutuklama furyasına karşı londa bulunanlar olarak duruşumuzla Amed’de yargılanıyor. Aslında orada için yargılanıyoruz” dedi.
kurulan “Sıra Kimde?” inisiyati- ilan ediyoruz ki bizler yoldaşız. Bizler, yargılanan bir halkın anadili değil, ira- Türkiyeli emekçilere seslenen Se-
fi, komplonun 4. ayında “Özgürlük ve kenetlendik birbirimize. Bizler kol kola desidir. Yargılamada “bilinmeyen bir bahat Tuncel, “Bu ülkede Kürtler öz-
Adalet İçin Sırayı bozuyoruz” etkinliği verip dayanışmayı ve kolektivizmi bü- dille konuşuyorlar” deniliyor. Birinci gür olmadan, Türklerin özgür olma-
düzenledi. 21 Ocak gecesi, birliktelik yütüyoruz” dedi. davada bilinmeyen bir dille konuşulu- sı mümkün değil. Amed’de Kürtler
ve yoldaşlık mesajları verildi. Tutuklu yor dediler, ikinci davada Kürtçe oldu- İstanbul’da Türkiyeli sosyalistler yar-
siyasetçilere özgürlük istendi. SEÇİK: SIRAYA GİRMEYECEĞİZ ğunu düşündüğümüz bir dille konuşu- gılanıyor. Bu ülkede Kürt devrimcilerle
Sosyalist Demokrasi Partisi Genel Sultan Seçik, düzenledikleri etkinlik- yorlar dediler. Umuyoruz ki 25 Ocak’ta Türkiyeli devrimceler ortaklaşmadan
Başkanı Rıdvan Turan ve Toplumsal le, cezaevlerinde tutuklu bulunan siya- Kürt halkı kendi anadiliyle konuşuyor başarı mümkün değil. Bu ülkeye mut-
Özgürlük Platformu Sözcüsü Oğuzhan setçilere selam gönderdiklerini söyledi: diye tutanaklara geçirirler” dedi. laka barış gelecek demokrasi gelecek
Kayserilioğlu’nun da aralarında bulun- “KCK davası ile zindana atılan seçil- Bir gün önce Rıdvan Turan ve Oğuz- özgürlük gelecek ama onu iktidarda-
duğu 13 sosyalist siyasetçinin tutuk- miş Kürt siyasetçilerini ve BDP’lileri; han Kayserilioğlu ile görüştüklerini söy- kiler değil sermayeyi halka karşı kul-
lanmasının ardından kurulan Sıra Kim- “Gaye” haline getirilip F Tipi’ne atılan leyen Birdal, “Rıdvan Turan ve Oğuz- lananlar değil halkın kendisi getire-
de İnisiyatifi “Sırayı bozuyoruz” adıyla ESP’li dostlarımızı; Samsun’da Halke- han Kayserilioğlu’nun yürekleri burada cektir kendi özgür iradesi getirecek.
dayanışma gecesi düzenledi. vi üyelerini ve Sosyalist Parti üyelerini, ve sizleri selamlıyorlar. Arkadaşlarımız Bu sistem Türkiye’deki devrimciler ile
Caferağa Spor Salonunda düzenle- Eskişehir’de Odak okurlarını, Yürüyüş Sıra Kimde? diyor. Emperyalizme kar- Kürdistandaki devrimcilerin yanyana
nen etkinliğe; BDP Milletvekilleri Akın dergisi çalışanlarını selamlayalım bu- şı mücadele edenlerin sırası gelmiyor. durmasını istemiyor ama Demokratik
Birdal, Sebahat Tuncel, Sosyalist Parti radan, yanımızda olmasalar da hep bi- Sıra El Beşir’de uluslararası mahke- Cumhuriyeti aynı zamanda Demokra-
Genel Başkanı Sevim Belli, ÖDP Genel zimle olduklarını duyuralım” dedi. me onu yargıladı, mahkum etti. Onu tik Özerk Kürdistan’ı da inşa edeceğiz”
Başkanı Alper Taş, EHP Genel Başka- Sultan Seçik,”AKP’nin ileri Çankaya’da onur konuğu olarak ağır- dedi.
nı Sibel Uzun, ESP İstanbul İl Yöneti- demokrasi”sini eleştirdi. “Hayatın her lıyorlar. Sıra diktatörlerde ve diktatör- Daha sonra cezaevinde bulunan SDP
cisi Ersin Sedefoğlu, yazar Ertuğrul alanında, Kürtlerin, ezilenlerin, kadın- lere özenenlerde. Sıra elbette onlara genel başkanı Rıdvan Turan’ın mesajı
Kürkçü’nün de aralarında bulunduğu ların, gençlerin, işçilerin, Alevilerin, gelecek, sizlerin sesi, sizlerin vicdanı okundu. Turan, göstermiş olunan ör-
3 bin kişi katıldı. ekolojistlerin, engellilerin, eşcinselle- onları yargılatacak” dedi. nek dayanışmadan dolayı tüm inisiya-
Spor salonun duvarlarında, “AKP’nin rin, değişik mezheplerin, azınlıkların Birdal sözlerini “Amed’in Newrozu- tif üyelerine tek tek teşekkür ettiğini
tutuklama terörüne son komplola- ve bilcümle ezilenlerin temsilcileri ola- nu İstanbul’un 1 Mayıs’ı ile buluştu- bildirdiği mesajında, haksızlıklara kar-
ra karşı omuz omuza”, “Özgürlük ve rak susmayacağız. Sıraya girmeyece- racağız. Yaşasın emekçilerin birliği ve şı direnmeyenlerin haklarıyla beraber
Adalet için sırayı bozuyoruz”, “Halk- ğiz. Hizaya da çekilmeyeceğiz. Bozaca- devrimcilerin dayanışması” diyerek onurlarını da kaybedeceklerini ifade
ların özgür iradesi zindan duvarlarını ğız yalanlarınızla kurduğunuz komplo tamamladı. etti. Turan, “Bizim gücümüz dayanış-
yıkacak” ve “Zindanlarınız taştan yum- sıralarını” dedi. mamızdandır. Bizim gücümüz tarihsel
ruklarımız balyozdan” yazılı Kürtçe ve TUNCEL: KÜRTLER ÖZGÜR ve siyasal haklılığımızdandır. Sizleri be-
Türkçe pankartlar dikkat çekerken, UMUYORUZ Kİ KÜRT HALKI ANADİLİ OLMADAN TÜRKLER ÖZGÜR ton duvarların ve demir parmaklıkların
sık sık, “Yaşasın devrimci dayanışma”, İLE KONUŞUYOR DİYECEKLER OLMAYACAK ardından, devrimci duygularımızla se-
“yaşasın halkların kardeşliği”, “İçerde BDP Milletvekili Akın Birdal, sahneye BDP İstanbul Milletvekili Sebahat lamlıyoruz.” dedi.
dışarıda hücreleri parçala” sloganları zafer işareti yaparak çıktı. Akın Birdal, Tuncel de tutuklamaları ve yargılama- Konuşmaların ardından İlkay Ak-
atıldı. tarih sayfalarının cesaret ve halkların ları eleştirdi. Tuncel, “Biz haksızlığa kaya, Ferhat Tunç, Pınar Sağ, Suavi,
Çayan Demirel’in hazırladığı belge- gücüyle yazıldığını söyledi. “Bu sayfayı dur demek için hem Kürdistanlı dev- Agire Jiyan, söyledikleri seslendirdikle-
sel ve Metin Yeğin’in hazırladığı kısa yazanları ve tanık olanları selamlıyo- rimciler hem de Türkiye’li devrimciler ri ezgilerle, konsere katılanlara keyifli
film gösterimi ile başlayan gecede, rum” dedi. dünyayı değiştirmeye karar verdik. ve coşku dolu dakikalar yaşattı. (ETHA/
SDP yöneticisi Sultan Seçik inisiyatif Diyarbakır’da süren KCK davasına Çünkü biz insanca yaşamak istiyoruz. DİHA)

You might also like