You are on page 1of 5

115

12.BÖLÜM
BORULARDA AKIŞ HIZININ ETKİLERİ
Yanlış bir yaklaşımla su çekiçlemesi olarak ifade edilmesine rağmen; sıhhi tesisattaki hidrolik
darbenin su çekiçlemesi ile eş anlamlı olduğunu söylemek çok güçtür. Su çekiçlemesi, temel nedeni
hidrolik darbe olan bir takım zararlı etkilere verilmesi gereken bir isim olup, son derece tehlikeli bir
durumun göstergelerinden birisidir. Hidrolik darbe, bir borudaki akış hızının ani ve hızlı biçimde
değişmesinden kaynaklanır. Akışkanın kinetik enerjisi dinamik basınç dalgalarına dönüşerek 3 000
mil/h’ lik bir hızda yayılırken bu korkunç hız borularda son derece yıkıcı etkilerin de ortaya çıkmasına
neden olur. Dalgalar ileri ve geri yön değiştirerek enerjinin tümüyle yitirilmesine kadar sürmektedir.
Eğer borular binanın sıhhi tesisat kurgusu içerisinde yeterli destek ve konsollara sahip değilse ya da
boru normalden çok uzunsa, dalgaların ileri-geri yön değiştirmeleri nedeniyle borularda titreşim ve bina

elemanlarına çarpmalar ortaya çıkar. Bu etkiler sonunda ortaya çıkan “duyumsal etkilere(ses)”
ise su çekiçlemesi adı verilir.
Gürültü kuşkusuz bir rahatsızlık kaynağı ise de tehlikeli değildir. Su çekiçlemesindeki
asıl tehlike hidrolik darbeler olup, borunun genişlemesine ve çatlamasına, bağlantı noktalarında
zayıflamaya, boru konsol ve askılarının bağlantı noktalarında gevşemesine yol açan sarsıntıya, sayaç,
116
ölçü aracı, basınç ve sıcaklık regülatörü gibi kontrol elemanlarının arızalanmasına ve genelde boru
sisteminde yıpranmanın hızlanmasına neden olurken, sonuçta boru sisteminde bakım ve onarımlar
nedeniyle harcanan bedellerin artmasını da getirir.
Binaların çoğunda borular tesisat yapısı içerisinde iyi bağlandığı için, bu olay her hangi bir
belirti sergilemeden ortaya çıkar ve genellikle tehlikenin farkına varılmasına olanak vermeden
yıpranmaya neden olur.
Hidrolik darbelerin olası nedenleri genelde şunlardır:
Pompaların durup kalkması
Yanlış seçilmiş çek-vanalar
Vanaların çok hızlı açılıp kapatılması
Vana kapatma hareketinin özellikle son % 15’lik kısmındaki kapatma hızı üreyen darbe
dalgalarıyla tamamen ilişkilidir. Vananın hızlı kapatılması (2L/a) saniyeden daha kısa sürede vananın
kapatılması olarak tanımlanabilir. Burada;
L= Kapatma noktası ile borunun bağlandığı eleman arasındaki boru uzunluğu. Bu uzunluk genellikle
daha büyük çaplı bir kolon veya bir tank olabilir.(m)
A= Elastik vibrasyonun borudaki yayılma hızı,m/s
(2L/a) ifadesi, darbe dalgasının kapatma noktasından bağlantı noktasına kadar ilerleyip tekrar
kapatma noktasına geri döndüğü mesafeyi kapsar. Darbe dalgasının şiddeti;

w.a.V
p=
g

Burada:
P=Basınç(kPa)
W=Sıvının özgül ağırlığı (Kg/m3)
A=Elastik vibrasyonun boruda yayılma hızı(m/s)
V=akış hızındaki değişme(m/s)
G=Yer çekimi ivmesi(m/s2)

“a” nın değeri aşağıdaki eşitlikten alınabilir:


1359
a=
(1 + KB )1 / 2

Burada ;
1359= sesin su içerisindeki hızı (m/s)
K=Akışkanın elastik modülünün borunun elastik modülüne oranı
B=Boru çapının boru et kalınlığına oranı
Değişik malzemeler için K’nın değeri aşağıdaki gibidir:
117
Dökme demir 0.020
Bakır 0.017
Çelik 0.010
Pirinç 0.017
Maleable dökme demir 0.012

Daha önce de belirtildiği gibi basınç dalgasının ilerleme ve geri dönmesi için geçen süre
(T=2L/a) dır. Vananın kapanma zamanı olan -T.v- T’den küçükse P maksimum değerine ulaşır. Tv
değeri T’den büyük ise basınç dalgası kısmen kapalı bir vanaya karşı çalışıyor demektir ve bu
durumda hidrolik darbenin şiddeti minimumdur. Hidrolik darbelerin şiddeti aşağıdaki eşitlikle
hesaplanabilir:
0 .017 L . V
p=
t
Burada;
P=Basınç ,kPa
L=Boru uzunluğu,m
V=Hız,m/s
t=Valfin kapanma zamanı,s
Uygun sonuçlar verdiği için önerilebilecek bir kural akış hızının 60’la çarpılması olup bu kural çok
uzun borulara uygulanmaz. Görüleceği gibi eğer akış hızı 3 m/s ise hidrolik darbe 4134 kPa
düzeyindedir.
Uzun yıllar hidrolik darbelerin söndürülmesi için hava odacıkları yöntemi kullanılmıştır.
Bu eleman kullanılmakta olan boruyla aynı çapta ve 0.30-0.35 m uzunluğunda bir ucu
kapatılmış bir boru parçasıdır. Bu elemanların yeterli olmaktan uzak olduğu ve bir çok açıdan
hiçbir değer taşımadığı kanıtlanmıştır.
Bu elemanlar uygun hacimde yapılmadıkları ve uygun çapta yapılmadıklarında geçici amaçla
bile hidrolik darbelerin kontrol edilmesinde kullanılamazlar. Uygun çapta ve hacimde seçilseler bile bu
elemanların etkili çalışmaları ve hidrolik darbe basınçları üzerinde etkili bir kontrol sağlayabilmeleri
hava hacminin ilk dolgu miktarını koruyabildiği süre içerisinde gerçekleşebilir. Uygulamada ise bu
dolgu hacmi çok kısa bir sürede küçülür ve darbelerin söndürülmesi olanağı kalmaz. Hava
odacıklarının bu denli etkisiz olması karşısında fabrikalarda üretilen basınç alıcılar yapılmıştır. Bu
elemanlar, hava veya atıl bir gazdan oluşan gaz hacmi içerirler. Gaz hacmi bir sudan tamamen
ayrıldığından, gazın bulunduğu yerden çıkarak yayılma olasılığı yoktur. Bu özellikteki darbe
söndürücüler uzun yıllar hiçbir sorun yaratmaksızın kullanılırlar.(Bkz.Şek 12-2)
Pompaların basma hatlarında çalpara çek-vanalar hiçbir zaman kullanılmamalıdır. Pompa
durduğunda her zaman geriye doğru bir akış bulunup çek vana elemanı aniden kapattığından
darbelerin oluşmasından kaçınılamaz. Bu işlev için yay yüklemeli çek-vanaların kullanılması önerilir.
Yay yüklemeli vanalar akışın durulduğu bir anda kapanmak üzere dizayn edildiklerinden her hangi bir
hidrolik darbe olasılığı da ortadan kalkar.
118

Şekil 12-3 de Newjersey Hoboken’deki ABD Test Şirketi tarafından yapılan test sonuçları

gösterilmektedir. Burada 1 eğrisi genelde kullanılan hava odacığına aittir. Bu odacık2’(0.60 m)


uzunlukta ve takıldığı borudan 1” daha büyük çaptadır.
119
Odacığın kontrolü yaklaşık 1653.6 kPa basınçta yapılmış ve kontrol giderek kötüleşmiştir. 2
eğrisi hesaplanarak yapılmış hava odacığının çalışmasına ait olup(uygun çap ve hacimde) önce 1000
kPa ‘de test edilmiş ve kısa sürede kontrol yeteneğini kaybetmiştir. 3 eğrisi fabrikasyon türü bir darbe
söndürücüye ait olup ilk kontrol 1034 kPa’de yapılmış, vananın 10 000 açma-kapama işleminden
sonra da uygun bir çalışma göstermiştir.
Erozyon,gürültü ve kavitasyon
Akış halindeki akışkanlarda basınç kaybı yaklaşık olarak hızı karesiyle orantılı olarak değişir.
Bu kayıp boru pürüzlülüğünün de doğrudan bir fonksiyonudur. Akış hızı arttıkça boru duvarlarındaki
aşındırma etkisi artar ve boruda erozyon ortaya çıkar. Boruda hızdan kaynaklanan erozyon düzeyi
boru malzemesinin karakteristiklerine ve boruda her hangi bir yabancı madde birikimi olup
olmamasına bağlıdır.
Borudaki akış hızı yüksek olduğunda boruda ıslık benzeri bir ses ortaya çıkar. Akışkan boru
duvarlarındaki çıkıntı yapmış yüksek noktalara çarpışında enerji transferi yoluyla sarsıntılar ortaya
çıkar. Bu sarsıntı genellikle boru tarafından emilirse de, boru rezonans üretecek biçimde dizayn
edilmişse sarsıntı, gürültü çıkartacak yeterli düzeylere erişir.
Akış yönünün aniden ve keskin biçimde değişmesi durumunda eğer akış hızı da yüksek ise
“kavitasyon-kemirme” olayı görülür. Kavitasyon boruda çakıl taşları vuruyormuş ya da baloncuklar
patlıyormuş gibi bir ses üretir. Kısa yarı çaplı bir dirsekte yüksek hızla akan su durumunda kavitasyon
ortaya çıkar. Dönüş sırasında merkezcil kuvvet etkisiyle boru duvarı yakınlarındaki basınç, orta
kısımdakinden yüksektir. Alçak basınçlı kısımdaki basınç atmosferik basıncın altına ya da sıvının
bulunduğu sıcaklıktaki buhar basıncının altına düşebilir. Bu durumda dirsekte dirseğin iç kısımlarında
oluşan “cavity” sıvının buhar balonları üretmesine yol açar. Sıvı alçak basınç bölgesinden yüksek
basınç bölgesine geçtiğinde bu balonlar patlayarak boruda ses ve gerilmeye yol açar.
Kavitasyon boru hatları kadar pompa için de ciddi sonuçlar getiren bir olaydır. Boru tesisatında
ortaya çıkan gürültü sorunları( su çekiçlemesi,ıslık,kavitasyon) akış hızını 3 m/s sınırının altında
tutarak önemli ölçüde hafifletilebilir.

You might also like