You are on page 1of 133

Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım Erdal DEMİRKIRAN

Beyaz Sanat Yayıncılık ye Filmcilik Tic. Ltd. Şti. Kaygısızca Sunar


Copyright0 2002 Erdal Demirkıran
Eserin her hakkı. Erdal Demirkıran'a aittir. Kısmen ya da tamamen Áalmana,
Áoğaltmana ya da kopya etmene gerek yoktur, istersen bir tane de sen yazabilirsin.
www.erdaldemirkiran.com
Kitap Adı: Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım Bizim Ekip

O Adam
Gelmiş GeÁmiş En B¸y¸k Şair
Mucize Bir Adam
«ılgın Grafiker
Gˆzatan
Ic^÷rglı
Imlalayan Adam
Usta Adamlar
işini iyi Tapanlar

Erdal DEMlRKIRAN
Aşık Akif Timurhan ZEVRAKl
Dr. Abdullah Servet TERZİLER
Berivan VARG‹N
Takup ŞiMŞEK
Deniz Hayriye KAYNAK
Arif KURUMAHMUT
Erkam Matbaası
Pusula Reklam Tanıtım Ltd.

1. Basım : Mayıs 2002


2. Basım : Ekim 2002
3. Basım : Aralık 2002
ISBN: 975-7254-01-0 Beyaz Sanat Yayıncılık & Filmcilik Tic. Ltd. Şti.
Saadettin Taııtan Cad. No: 5 Şirinevler / ŒSTAJÓBUL Tel: (0212) 552 00 04 - Faks:
(0212) 653 93 80
www.kashnakashna.com www.beyazsanat.com

Cam kırıklarıyla s¸slenmiş yollarda ayakları kanaya kanaya benimle


birlikte y¸r¸yen babama, neredeyse kendim kadar sevdiğim anneme, beraberce
gemiler yaktığımız eşim 3ef¸/e,
yaşındaki manyak kızım Berf/ne ve t¸m insanlık alemine ithaf imdir.

iÁindekiler

l. Bil Kendini!
l. Yetenek mi Dedin? O da Ne?
3. Şeyindeki KorkunÁ Tarla...
*İ . Başarı
5. «aresizlik Mucizesi
6. Karar Verme
7. Ben D¸nyanın £n /^kı//ı /nsan/yım
#. /^s/a VazgeÁme
9. Beyin Kemiren Bˆcekler
10. Uyku «ılgınlığı
l]. T¸rkiye iÁin
12 . Telkin ve Şartlanmalar
13 . T¸m Keramet Senin Bakısında &izli

W - 55 57 - 67 6? - 1W 105 - l IH 115 - 11? 131 - IH? 151 - 166 161 - 1?1 l?? - 235 237 -
25? 161 - 277 27? - 2?2

BflyOfc /Áat
"3en "D¸nyanın En Akıllı insanıyım" dediğimde
dostlarım bana: "A\adem bu kadar akıllısın, neden
sen de Edison gibi, Einstein gibi, Newton g/ti... bir
şeyler icat etmiyorsun?' dedil&r. 3en de onları
haklı buldum... r\ma galiba biraz yanlış anlamış
olacağım ki, ben ampul icat etmek yerine Edison
icat etmeye karar verdim.
Bug¸nlerde "Kaslına" adını verdiğim kendi
ˆğretimle "dahi" yetiştiriyorum, Edison yetiştiriyorum, Einstein yetiştiriyorum,
Nevston
yetiştiriyorum.. 3u kitabımla "Kastora
ˆğretilen"nin hiÁ olmazsa bir kısmını seninle de
paylaşmak istedim.
"«ˆzebilmen umuduyla." Erdal DEMİ'RKJ'RAN ,
D¸nyanın E-n fikıllı insanı

1. Bˆl¸m
Bil Kendini!
"Y¸zyıllardır t¸m d¸ş¸n¸rler, t¸m dinler, herkes... 'kendini bil' dÓye
bağırıyor ama duyan Áok az. Bu sefer duyabilmen umuduyla..."
´F-

Bil Kendini
Bir kartal hikayesi
Bir rivayete gˆre; dˆrt tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta Áaldılar. Yumurtayı
k¸mese getirdiklerinde, k¸meste bulunan diğer tavuklar gˆrd¸kleri bu yumurtanın Áok
b¸y¸k bir tavuğa ait olduğunu d¸ş¸nd¸ler. Zaman geÁti, yumurtayı getirenler de unuttu,
onlar da bu yumurtanın b¸y¸k bir tavuğa ait olduğuna inandılar.
...Bir anne bulundu yetim yumurtaya, kuluÁka başladı. Kısa bir zaman sonra yumurta
kırıldı. İÁinden simsiyah kanatlı, ilginÁ gagalı tuhaf bir tavuk Áıktı...Herkes Áok
mutluydu, bˆylesini ilk defa gˆrm¸şlerdi. Anne tavuk, dersler vermeye başladı yavrusuna:
"Bak yavrum, yerden bulduğun bˆceği şˆyle ye! Arpayı, buğdayı bˆyle yel". Anne tavuk
her g¸n yeni şeyler ˆğretiyordu yavrusuna. B¸y¸k tavuk annesinin her sˆylediğini
yapıyordu. Tehlikelere karşı nasıl davranacağını jiajığretti annesi: "Bak yavrum, eğer
kedi buradan gelirse aksi istikamete doğru kaÁ, şuradan gelirse buraya kaÁ..."
B¸y¸k tavuk b¸y¸d¸kÁe g¸zelleşiyordu. OldukÁa
uzun kanatları vardı. Ara sıra diğerleri onun kanatlarına
bakmak iÁin geliyorlardı... ; > v j; ;*u
Bir g¸n anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendisini nasıl
savunacağını anlatırken b¸y¸k tavuğun gˆz¸, gˆky¸z¸nden s¸z¸lerek korkunÁ bir ihtişamla
geÁiş yapan bir başka canlıya ilişti.
Anne bu ne? dedi b¸y¸k tavuk.
Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı...

- Ne de g¸zel uÁuyor!
- Evet yavrum! Ama sen sakın ona ˆzenme. Asla
onun gibi olamazsın! Sen bir tavuksun. Senden
ˆnce baban, deden, amcan, hepsi ona ˆzendi;
ama hiÁbiri onun gibi uÁamadı... Sen bir
tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın.
O g¸nden sonra b¸y¸k tavuk, ˆmr¸ boyuncia arka bahÁede kartalın ihtişamlı geÁişini
izleyip iÁ Áekti... Ve her seferinde "Keşke ben de bir kartal olup uÁabilseydim!"
dedi. Yine bir g¸n siyah kanatlı b¸y¸k tavuk ihtişamlı kartalı izlerken ˆl¸p gitti... Onu bir
tavuk gibi defnettiler ki hakikatte ˆlen bir kartaldı.
"Bir kartal gibi doğup, bir tavuk gibi yaşayan ve kartallara ˆzenip sonunda bir tavuk
gibi ˆlen binlerce kartal var."
Yıl 2002, yer d¸nya... Şu anda kendi g¸c¸n¸n farkına varmadan, hep başkalarına ˆzenen
binlerce, y¸z binlerce, milyonlarca, hatta milyarlarca insan var, yery¸z¸nde. Ne b¸y¸k acı!
HiÁbir şey gˆr¸nd¸ğ¸ gibi değil, sevgili dostum. HiÁbir şey anlatıldığı gibi değil...
Her duyduğuna inanma! Buna bile...
HiÁbir şey gˆr¸nd¸ğ¸ gibi değildir.
Tek Áıkışlı Áelik kapısı olan bir oda d¸ş¸n! Kapı kilitli ve anahtarı da kapının aksi
istikametindeki dolabın iÁinde!

Bil Kendini
Bir deprem olduğunda kapıya mı koşarsın, yoksa anahtarın bulunduğu dolaba mı? Elbette
ki dolaba, yani aslında anahtara... «¸nk¸ anahtar olmadan sˆz konusu kapı sadece bir
duvar mesabesindedir... Şimdi de bu odada bir kameranın olduğunu ve olup biteni
kaydettiğini varsay ve d¸ş¸n. Daha sonra bu gˆr¸nt¸leri izleyenler senin kapıya değil de
ters istikamete koştuğunu gˆrd¸klerinde "Bu adam ne yapıyor, kapı nerede, o nereye
koşuyor?" diyeceklerdir. Halbuki sen doğrusunu yaptın. Belki kapıya koşmadın ama o
kapıyı aÁmak iÁin doğru istikamete, anahtara koştun. İşte bazen terse gidiyor gibi
gˆz¸ksen de d¸ze gidiyor olabilirsin. Tıpkı bazen d¸ze gidiyor gibi gˆz¸ksen de terse
gidiyor olabileceğin gibi...
Olasılık hesapları
Yıllarca okullarda olasılık hesapları anlatıldı bizlere. Hani şu bir torbada on top var
mevzuu...
÷nce soruyu hatırla: Bir torbada on top var: dˆrd¸ yeşil, ¸Á¸ kırmızı, ikisi mavi, biri
beyaz. «ektiğim topun mavi olma olasılığı kaÁtır? Yaşayan yaşamayan, matematikle
ilgisi olan olmayan herkes bu soruya y¸zde yirmidir diye cevap verecektir. Sen de...
Şimdi her şeyi, her sˆylenileni unut ve dinle! Yukarıdaki torbadan bir top Áektiğinde
gelen topun mavi olma olasılığı gerÁekten y¸zde yirmi mi? D¸ş¸n! Torbada dˆrt değişik
renkte top var gibi gˆz¸kse de aslında sadece iki renk yok mu? Biri mavi top, diğeri de
mavi olmayan top. SonuÁ olarak Áektiğin top ya mavidir ya da değil. Demek ki yeşil,
beyaz ya da kırmızı gelirse, mavi değildir, mavi gelirse de mavidir. O halde cevap y¸zde
yirmi değil, y¸zde ellidir.

14

15

Ben D¸nyanın En Akılı, insanıyım


Bir futbolcu on penaltı atışından sadece birini gole Áevırebılıyorsa, on birinci penaltı
atışını gole Áevirme ihtimal, y¸zde on mudur, yoksa y¸zde elli mi? Tabii ki y¸zde em.
Attığı penaltı ya gol olur ya da olmaz...
Hen¸z gerÁekleşmemiş her ne varsa hayata dair olma ihtimali mutlaka y¸zde ellidir.
Ya olur ya da olmaz.'
Elbette ki bˆyle d¸ş¸nen bir insan asla şaşırmaz asla paniklemez, asla hayal kırıklığına
uğramaz. «¸nk¸\onun ıÁm her şeyin olma ihtimali daima aynıdır: Y¸zde elli...
Belki de...
G¸ncel olması nedeniyle, d¸nyanın en b¸y¸k terˆr olayını biraz irdelemek istiyorum.
D¸nya Ticaret Merkezi ne yapılan feci saldırının ¸zerinden hen¸z birkaÁ g¸n geÁmişti.
Herkes bir yorum yapıyordu. T¸rkiye'nin en ciddi TV kanallarından birinde de bir pilot
yorum yaptı "Bence başarısız bir eylemdi, intihar pilotu az kalsın hede-TI ıskalıyordu.
Dikkat ettiyseniz, uÁağın sağ kanadı duvara Áarptı. Hedeften yaklaş.k beş metı-e sapt.
uÁak. Bu da bize uÁağı kullananların profesyonel olmadığı konusunda ipucu veriyor.
Ben olsaydım hedefi tam ortalardım." dedi. Fakat bizim pilotumuz, bir şeyi bilmiyordu.
Eğer o binaya tam ortadan dalış yapılsaydı sadece on ve arka duvar yıkılacaktı,
uÁaktakilerden başkası ˆlmeyecekti ve belki de bina yıkılmayacaktı. Halbuki sağ
Kanadın sağ duvara Áarpması, ˆn, arka ve yan duvar kolon-arını patlattı. Bina yıkıldı. O
halde terˆristler hedefi aslında tam istedikleri gibi vurdular. «¸nk¸ binalar Áˆkt¸

Bil Kendini
Bu arada işin gˆr¸nen kısmıyla, belki de yapılmak istenen alakasızdı. D¸ş¸nsene
olaydan sonra t¸m ABD TV'leri hiÁ ara vermeden beş g¸n dehşet gˆr¸nt¸lerini
yayınladılar ve başta Áocuklar olmak ¸zere, herkesin psikolojisi alt ¸st oldu. T¸m aileler
Áocuklarını psikologlara taşıdı. Psikologlar b¸t¸n bu olanların bir film olduğunu anlattı
Áocuklara. Tam bu sıralarda bir kısım psikolog bunun doğru olmadığını, Áocukların
psikolojilerinin daha da bozulacağını ve onların bir daha da toparlanamayacağını sˆyledi.
Hakikaten de doğru. Bug¸nk¸ olayın film olduğuna inanan Amerikalı bir Áocuğu
d¸ş¸nsene, yıllar sonra t¸m bu yaşananların bir film olduğunu sˆylediğinde ne kadar
komik olur. Kim bilir belki de terˆristlerin amacı Áocukların psikolojilerini bozup, 20
sene sonra salak bir Amerika ¸retmekti. Kim bilir belki de bu hiÁ akıllarına bile gelmedi.
Belki de bu facia diye bahsettiğimiz olay sadece bir kazaydı. HiÁbir şey gˆr¸nd¸ğ¸ gibi
değil işte ve t¸m ihtimaller halen %50.
Dikkat! Elmanın iÁinde Áok bilmiş bir kurt var...
Uzayın sonsuz bir boşluk olduğu hemen hemen t¸m uzay bilimcilerin hemfikir
olduğu bir konudur. D¸nyanın gelmiş geÁmiş en b¸y¸k fizikÁisi Albert Einstein bile
sonsuz demişti uzaya. Acaba uzay gerÁekten sonsuz mu? Yoksa bu da mı aslında
gˆr¸nd¸ğ¸ gibi değil.
«ok b¸y¸k Áok...
Bir zamanlar bir elmanın iÁinde b¸y¸k bir kurt yaşarmış. Akşama kadar gezer dolaşır,
g¸n¸n¸ g¸n edermiş. Akşam oldu mu Áocuklarıyla birlikte oturup en keyifli tarafından bir
parÁa elma yermiş. «ok mutluymuş. Bir akşam kanepesinin ¸st¸ne

16

17

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


uzanmış ve TV seyrederken, kainatın ne kadar b¸y¸k olduğunu d¸ş¸nm¸ş. Vay be! demiş.
Şuraya bak her taraf elmayla kaplanmış, ucu bucağı yok. Sonsuz... Babam, sonunu bulan
hiÁ olmadı derdi de ben inanmazdım. Bu sonsuzluğun iÁinde ben neyim ki?
D¸ş¸nd¸klerini Áocuklarına da anlatmış. Hepsi hayret iÁinde kalmış. Yaşadıkları yerin
b¸y¸kl¸ğ¸ karşısında dehşete d¸şm¸şler. Beraberce vay be deyip, uyumuşlar...
'Peki sonundan
...Ve Áok bilmiş kurt sordu: sonra ne var?"
İnsanlığın tarihi kadar eskidir bu soru. Diyelim ki b¸t¸n bunların bir sonu var. Peki o
zaman sonundan sonra ne var?
Ev mantığıyla hareket edildiği iÁin, bu soru kafaları kurcalıyor. Bu odadan geÁtim
ˆb¸r odaya geldim, sonra da ˆtekine. Peki o son duvardan sonra ne var? Sonundan sonrası
ne? Bazen anlamaz olursun *da ısrar edersin. Ama iş bitmiştir. Artık anlayamazsın. Bu da
o anlardan biri işte.
Sonundan sonra Yaratıcının kudretinden başka bir şey yok! Kainatı d¸nya, d¸nyanın
dış y¸z¸n¸ uzayın sonu, atmosfer diye tabir edilen yeri de yaratıcının g¸c¸ olarak kabul et!
SonuÁta gˆrd¸ğ¸n her ne varsa yaşama dair aslında hepsi bir b¸t¸n¸n parÁası. ÷yle bir
b¸t¸n ki her şeyi kuşatmış. ÷yle bir b¸t¸n ki her şeyi kuşatmakla kalmamış, her zerrenin
iÁine gizlenmiş. Daha nasıl anlatılır ki? B¸t¸n işte, b¸t¸n! -;$rmM •-::.-:£. nrj ~ <.ı"
•{V.UCH o.
18

Bil Kendini
B¸t¸n bu anlattıklarımı gˆrmen hiÁ de ˆyle zor değil, yeter ki haddini bil ve d¸ş¸n!
Aklının da bir sınırı olduğunu kabul et! Bu bir karıncanın, senin yaptığın basit bir masayı
anlayamaması gibi. Daha masayı Áˆzemeyen bir akıl masanın ustasını nasıl Áˆzebilir ki?
Daha atomun sırrına varmayan aklınla atomu yaratanın aklını ve yaptıklarını sorgulamaya
kalkmak, kusura bakma ama b¸y¸k k¸stahlık. Kendine gel, bu muazzam akıl karşısında
kendi aklını d¸ş¸n ve haddini bil! Uzaya sonsuz deyip de komik olma. Pes etmen
gerektiğinde pes etmeyi bileceksin...
Belki de bu sınırsız dediğimiz uzay, aslında sadece başka bir d¸nyadaki bir ÁiÁeğin
tozudur (Polen). Kim bilir?...
Son g¸n... , „.
( l
Yeni doğan bir bebeği kapısı ve penceresi olmayan 100 nf'lik bir odaya hapsettiler.
Odada bir yatak, bir banyo, bir tuvalet, b¸y¸kÁe bir masa, bir koltuk ve yerde de
duvardan duvara dˆşenmiş halı vardı. Oda gizli kameralarla izleniyordu. Odanın ısı ve
ışık d¸zeni dışarıdan kontrol edilip, duruma gˆre değiştiriliyordu. Bebeğin yiyecek ve
iÁecek gibi temel ihtiyaÁları, bebek uyuduğunda ˆzel bir sistemle karşılanıyordu.
Bebek b¸y¸d¸. Yirmi yaşına geldi odadaki adam. Onu ilk g¸nden beri izleyen bilim
adamları, artık onu odadan Áıkarmaya karar verdiler. Kendi aralarında konuşuyorlardı.
"«ok şaşıracak Áok!" dedi biri. ÷b¸r¸ "Bence şaşırmayacak! Sadece anlama-
19

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Bil Kendini

ya Áalışacak." dedi. Bir başkası "En Áok g¸neşi gˆr¸nce ne yapacağını ve buna kalbinin
dayanıp dayanamayacağını merak ediyorum." dedi. Diğeri "Bence bizi gˆr¸nce
Áıldıracak!" diye yorum yaptı... Herkes bir şeyler sˆyledi.
...Odanın Áok gizli ve hiÁ kimsenin bulamayaca-
^ ğı bir yerinde bulunan kapısı, yirmi yıl sonra nihayet
aÁıldı. Herkes genÁ adamın tepkisinin ne olacağını
bekliyordu... GenÁ adam, kapının aÁıldığını gˆr¸nce
şaşıramadı bile. ÷ld¸!
Yıllarca zavallı bir gˆl¸ okyanus diye yutturdular bize!
Amerika aslında s¸per g¸Á filan değil, sadece mevcutların en iyisi. ވyle ki; ortada su
birikintileri ve sadece birkaÁ tane gˆl varsa denize giremezsin. «¸nk¸ ortada deniz yok...
Sonra sana "B¸y¸k su hangisidir?" dediklerinde, sen hiÁ Áekinmeden gˆle b¸y¸k su
dersin. Her ne kadar da ABD, bir okyanus gibi gˆz¸kse de aslında o sadece bildiğimiz en
b¸y¸k sudur. Hepsi bu!
Eğer bir g¸n insanoğlu kendi g¸c¸n¸ keşfederse işte o zaman Somali bug¸nk¸ ABD olur
ve o g¸n bizler, bug¸n¸n okyanuslarına k¸Á¸k su birikintileri diye bakarız.
Artık ABD'yi bir gˆl, diğerlerini de irili ufaklı su biri-
! kintileri gibi d¸ş¸nmeli ve gerÁek okyanusa ulaşmayı hayal
etmelisin. Sadece bu felsefeyi hayata geÁirmekle bile dev-,
rim yaparsın... |

Yapılabilecek en b¸y¸k haksızlık...


Bazı abiler şˆyle bir laf ettiler: "İnsan, beyninin en fazla y¸zde ¸Á¸n¸ kullanabilir.
Einstein bile beyninin y¸zde beşini kullanabilmiştir." Niye yahu, niye? Elimin, ciğerimin,
gˆz¸m¸n, kulağımın y¸zde y¸z¸n¸ kullanabiliyorum da, yine bir organım olan beynimin
sadece y¸zde ¸Á¸n¸ kullanabiliyorum? Ayrıca k‚inatta fazla veya eksik olan herhangi bir
şey var mı? Elbette ki yok! Olamaz da. Eğer evrime inanıyorsan, doğa fazla olan şeyleri
zamanla yok eder veya yerine yenilerini koyar. Allah'a inanıyorsan sonuÁ yine değişmez
ve sen bilirsin ki Allah'ın yarattığı hiÁbir şey fazla ya da eksik olamaz. «¸nk¸ O kusursuz
yaratır...
Madem kainattaki her şey tam kıvamında ve kararındadır; o halde neden beyin gibi bir
organ, hem de y¸zde doksan yedi nispetinde fazladan yaratılmış olsun ki?
Einstein beyninin y¸zde beşini kullanıyorsa bu onun sorunudur. Ben y¸zde y¸z¸n¸
kullandığımdan en az kendim kadar eminim.
HJ'
Ya uzaylı mimarlara ne dersin? g =r
Bazı kendini bilmezler beş bin sene ˆnce yapılan ve insanlığın y¸z akı olan piramitler
iÁin: "Piramitler uzaylılar tarafından yapılmıştır. «¸nk¸ insanların o devirde bˆyle bir Şey
yapmalarının ihtimali yoktur." diyorlar (Y¸zde ¸Ál¸k bir beyinden bu beklenirdi zaten.)
İnsan gˆz¸, 4000 A_ - 7000 A_ arasındaki ışınları al-9'lar. Yani biz gˆrebiliyorsak
orada 4000 A_ - 7000 A_ arasında bir ışık miktarı var demektir. Eğer bize gˆre ışık

20

21

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Bil Kendini

yoksa karanlıksa; o ortamdaki ışık miktarı bizim gˆrme sınırlarımız dışındadır. Yani ışık
miktarı 4000 A_ nın altında ya da 7000 A_ nin ¸st¸ndedir. O halde bizim gˆrm¸yor
olmamız ışığın olmadığı anlamına gelmez. Sadece bizim gˆrebilme kapasitemize gˆre
vardır veya yoktur. Bazen senin gˆremediğin yerde sıradan bir kedi gˆrebilir. O halde t¸m
canlıların gˆrebilme kapasiteleri farklı olduğuna gˆre, ışık her zaman vardır ve ışık her
zaman yoktur...
Her şeyin bir sınırı, bir sonu olduğu gibi, insan aklının 'da bir sınırı var tabii...
Y¸zyıllar ˆnce yapılan piramitlerin insan¸st¸ olduğunu d¸ş¸n¸yor olmamız akıl
sınırlarımızın daralmış olmasının bir sonucudur. İnsan aklı beş bin sene ˆnceki insana
gˆre, kullanılan kapasite anlamında oldukÁa ciddi bir tahribata uğramış ve değer
kaybetmiştir. Ne yazık ki bu yavaş yavaş olduğu iÁin fark edememişiz. Belki birden
olsaydı "N'oldu bize?" diye sorma şansımız olabilirdi.
Şimdi ise gerilere dˆn¸p baktığımızda piramitlere ve
mumyalara hayret ediyoruz... Piri Reis'in haritasını bile
uzaylıların Áizdiğini d¸ş¸n¸p, Mimar Sinan'ı insan ustu go-
' r¸yoruz. Sokrates, Eflatun, Aristo... gibi d¸ş¸n¸rlere gıpª
ile bakıyoruz. K¸mesteki kartal gibi...
Yanlış hesap benden dˆner...
iribclll ueyıııııııı ııcnu*. ju´.u~ s.
Bilim adamları insan beyninin y¸zde altmışının halen
"İnsan beyninin hen¸z y¸zde kırkı Áˆz¸lm¸ş-
-ı-—~.~ halen
t¸r.1

muamma olduğunu ve hen¸z Áˆz¸lemediğini sˆylemektedirler. Yanlış hesap!


Bir kahvehaneye gittiğini ve bir Áay istediğini varsayalım. Garson sana Áayı
getirdiğinde, ocaktaki kalan Áay miktarını bilebilir misin? Elbette ki hayır. Demlikte on
dokuz bardak Áay kaldı diyemezsin. Halbuki Áayı istemeden ˆnce ocağa geÁip,
demlikteki Áay miktarını ˆlÁebilseydin ve toplam yirmi bardak Áay olduğunu
ˆğrenseydin, sana gelen bir bardak Áay olduğuna gˆre on dokuz bardak Áay kaldı
diyebilecektin. Peki nasıl oluyor da y¸zde y¸z¸n¸ bilmedikleri bir şeyin (beynin)
Áˆzd¸kleri kısmına y¸zde kırkını bulduk diyebiliyorlar.
Bunu sˆyleyenlerin veya buna inananların amacı belli: İşin iÁinden Áıkamadıkları bir
durumla veya soruyla karşılaşınca; "Valla biz hen¸z o kısmını Áˆzmedik." demek iÁin
basit bir kurgulama bu...
"Uyuyan İnsan uyuduğunu bilmez."
Hayvan, hareket edebilen bir domatestir.
... .. ^9er insanoğlu uyuşturulmasaydı hiÁ kimse "İnsan
¸ş¸nen bir hayvandır" diyen b¸y¸k hayvanı halen alkış-
( mazdı. Bundan yaklaşık iki bin beş y¸z sene ˆnce Aristo
^nsan d¸ş¸nen bir hayvandır." demiş ve tarihe geÁmiş.
az d¸ş¸nen herkes, bu c¸mlenin ne kadar saÁma oldu-yunu anlar.

'22

23

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Bil Kendini

İnsan insandır, hayvan da hayvan. Birisi bana Mehmet'ten bahsederken, benim aklıma
hjÁblr zaman bir bˆceğin d¸ş¸nen versiyonu gelmiyor...
Bir g¸n bir kedi gˆrm¸ş Aristo. D¸ş¸nm¸ş ve "Allah Allah! Kediye bak, o da tıpkı
benim gibi yiyor, iÁiyor, Áoğalıyor, yaşlanıyor, ˆl¸yor... Tek farkımız, ben d¸-
ş¸nebiliyorum. O halde İnsan d¸ş¸nen bir hayvandır." demiş. Sen de y¸zyıllarca
alkışlamışsın. Hepsi bu ha! Yahu Áıldıracağım, ne var bunda? Şimdi, ben de geÁen g¸n
evde ÁiÁeğimi sularken fark ettim. «iÁek de tıpkı bir hayvan gibi nefes alıyor,
besleniyor, b¸y¸yor, Áoğalıyor, yaşlanıyor, ˆl¸yor... Tek fark var, hayvan gibi yer
değiştiremiyor. O halde: "Hayvan hareket edebilen bir bitkidir." dersem ben de tarihe
geÁer miyim acaba? Kendine haksızlık etme. Sen bir insansın. Başka sˆze gerek yok.
Bu arada hemen belirteyim. Aristo'yu yermek iÁin anlatmadım bunu. B¸y¸k bir
d¸ş¸n¸r olduğu su gˆt¸rmez bir gerÁektir. Ama b¸y¸k bir d¸ş¸n¸r olması gaf yapmayacağı
anlamına gelmez. Ben Aristo'ya tavır almıyorum. Bu sˆz¸ne tavır alıyorum. Yanlışı
alkışlayamam. Değil Aristo, babam bile olsa...
İnanmadığını alkışlamayacaksın.
İnandığını da avuÁların patlayıncaya
kadar alkışlayacaksın.

Reenkarne oldum! H?
Birisi reenkarnasyon dedi, bir anda binlerce insan daha ˆnce yaşadığını iddia etmeye
başladı. Halk arasında ruh transferi olarak bilinen reenkarnasyon, bir anda bilim
adamlarının ilgi odağı oldu. Bˆylece insanlar ˆnceki yaşamlarını daha net hatırlamaya
başladılar. Bilim adamları daha derinlemesine araştırdı konuyu. Bir kısmı hemen kabul
etti reenkarnasyonu. Kimsenin, belki de hiÁbir bilim adamının aklına şu soru gelmedi:
İnsanın merkezi beyindir. Her t¸rl¸ faaliyet beyinle idrak edilir. Hatırlamak da beynin bir
marifetidir. O halde nasıl oluyor da, bir ruh bir başka bedene girince sˆz konusu şahıs
daha ˆnceki yaşadıklarını hatırlıyor? Eğer bu doğru ise, ruh transferi neticesinde kişi
geÁmişini filan hatırlıyorsa, o zaman insanın merkezi beyni değil ruhudur. Bu durumda
da beyinle ilgili sˆylenen her şey boşa Áıkar. Kısacası reenkarnasyona evet demekle
beyni reddetmek aynı şeydir.
«ok basit bir ˆrnek olacak belki ama bitkisel hayatta olan bir insanın ruhu bedeninde
olmasına rağmen ne bir acı duyuyor, ne de herhangi bir şey hatırlıyor. «¸nk¸, beyin
işlevini yitirmiştir. Belden aşağısı felÁ olan bir insanın sˆz konusu bˆl¸m¸n¸n beyniyle
olan irtibatı kesildiği iÁin hiÁbir şey hissetmez. Ama felÁ olan kısmı canlıdır ve kan bir
şekilde sirk¸le olmaktadır.
SonuÁta herhangi bir şeyi hatırlayabilmek iÁin mutlaka beyne ihtiyaÁ var. Ruh
sadece diri durmamızı sağlayan bir mefhumdur. Hatta daha ileri giderek, "İnsan ruhuyla
bir "ayvanın ruhu arasında hiÁbir fark yoktur. T¸m farklılıkları beyin oluşturur."
diyorum.

24

25

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


Bir aslan miyav dedi...
GeÁenlerde bir Áok televizyon kanalında ormanlar kralı aslanın, bir ceylan yavrusunu
evlat edindiği ve onu t¸m tehlikelere karşı koruduğu b¸y¸k bir ibret ve hayret
vesikasıymış gibi sunuldu. Herkes-şaşkınlıkla izledi bu olayı. Hatta bir arkadaşım o kadar
Áok etkilenmişti ki, ertesi g¸n kalabalık bir ortamda, "Bir aslan kadar olamadık,
birbirimizi yiyoruz!" dedi. Ben de; "Birbirimizi yediğimiz doğru da "Bir aslan kadar
olamadık" da ne demek? İnsan olmayı denesene! Ayrıca bize kahraman gibi sunulan o
aslan kesinlikle ˆz¸rl¸ bir yaratık. Aslan, aslan gibi davranmalı. Ceylan yavrusunu
yemeyen bir aslan kesinlikle ˆz¸rl¸d¸r." dedim. Hepsi beni ruhsuzlukla itham etti.
Buna benzer haberler zaman zaman Áıkar ve ben her seferinde g¸lerek izler geÁerim.
Bir aslan miyav diyorsa onun tedaviye ihtiyacı vardır, ne g¸zel taklit yaptı diyemezsin.
• "Bilim adamı" yok, "Bilim adamı adamı." var...
TV'lerde bir dolu tartışmaya katılan, saatlerce konuşan ve bilim adamıyım diye
geÁinen insanları en objektif gˆzl¸ğ¸n¸ takarak bir izle. Hatta eline kağıt kalem al ve
konuşmaları yaz. Sonra yaklaşık dˆrt - beş saat s¸ren tartışmayla ilgili notlarını gˆzden
geÁir. KaÁ tanesi Benim iddiama gˆre, kaÁ tanesi Benim araştırma sonuÁlarına gˆre,
kaÁ tanesi benim yaptığım deney ve gˆzlem sonuÁlarına gˆre veya kaÁ tanesi Benim
teorime gˆre diye başlamış c¸mleye? Eğer bulabilirsen bu c¸mlelerin altını

Bil Kendini
yo|^
kırmızı kalemle Áiz. Sonra kırmızıları say. denecek kadar az. GerÁekten Áok acı.
Darvvin, kendi teorilerinden vazgeÁti ^ bilim adamları Darvvin'den vazgeÁerdi,
ya.
başı
Evrim tartışılırken, kimse 150 k¸sur ,, şayan Darvvin'in ˆtesine geÁemiyor. Darwir\
Darvvin filan dedi veya Darvvine gˆre c¸mleler. Peki sen ne diyorsun be adam?
l*s
., - - -^ y*
rin Darvvin'in teorileri. Sen ne diyorsun? BenParwi bi d¸ş¸n¸yorum veya ben Darvvin'e
katılmıy0rlj(n der Darvvin'den başka kime veya neye ne katar /\||ah aŞkih.a?'
Fizik tartışılırken, bu sefer Einstein'ın tartışılırken. İmam Gazali'nin ˆtesine
geÁernjy0r kimße
Tıp tartışılırken de durum aynı. Hipol<rat'..
na giriyor bilim adamları. Ne acıdır ki bug¸n(intıP hala 2.500 sene ˆnce bir yemin andı
yazan Hip0krat'ı ^' madı. HiÁ mi bir şey değişmedi 2500 senedir ^ şey*:' m mı? Kaldı ki
Hipokrat yemininde geÁen "T^ hast^ar ma eşit muamelede bulunacağım." ifadesi o
dˆr1emdeb !' ki sˆylenebilecek t¸rden bir ifadeydi ama 2o0ˆ'li yıllar(j ooyle bir beyan
utanÁ vericidir. Altı sene ¸nive,´ite ok¸vj* D'r insana bu ahlakı veremeyen bir sistem, iki
d*kikal|L h Yemin metniyle neyi halletmeye Áalışıyor? Be^e 21. y¸'r rin H_kt_rlar
Áˆz¸m ¸reteceklerine, b¸y¸k q¸$¸nec6J; e' devnm yapacaklarına, tedavisiz hastalı^ pirak^
J"

26
27

Ben D¸nyanın En Akıllı k


Alıyım
'yi, Hipokrat'ı aşacaklarına.
inet-
caklarına, jbn . mendirler b|na'

ar'nı anlamak uğruna kendimizden


Başkai
Eğer &
yandan da ev • au£lmları Darwm'i anıamayaj^onÁın
dar Darvvin m '"9'1' araştırmalar yapsalardı, şirr^n, bir
renmiş olurdM in kalmazdı ve bizler Áoktan geriye ka-
'auk. Hği ˆg-
Eğer
Eğer bin
biraz da fi2jˆi m adamları sadece Einstein'ı anlam*
lardı. anl^aya Áalışsalardı, kim bilir neler ªK yerme
' ^ulacak-
Eğer fjki
ıey
lan kadar js! "^ Omları İmam Gazali'yi anlamay^
«ok daha bet yet>i anlamaya Áalışsalardı, şu and, Áalıştık
Dolacaktı... Wş*
yinesi-,
işini iyi yapm * bu sˆzlerim herkesi kapsamıyor. r\
fazla TV'lem *Va «alışan birÁok bilim adamı var. gerÁekten
lar sˆzlerineI9ˆr^mezsin. Medyatik değildirler. Anları «OK
gˆre diye hp irn teorime gˆre, benim araştı^unku o^n
Onları y¸2|er Şlar|^r ve biz bˆyle adamları pek balarım*
Biz Gallileov Ser>e sonra anlamak daha anlamlª Gevmeyiz-
gerÁekten dft arªz. sonra da oturup ağlarız me^gelır ^__
_n¸yormuş diyerek. V d¸nya
Eğer bin
karak, ger«e,m; Araştırmalardan ve gˆzlemler^ hep başka|a,9e uªaşma Áabasıysa ve sen
her ^nyoiav
'nırı araştırmalarını referans alıyor^ seferin .
san,
l
can. U^y
2Q

Bil Kendini |l'c x


n¸m ama sen asla bir bilim adamı değilsin. Sen sadece kendini bilim adamı zanneden bir
bilim adamı adamısın.
Kızıyorum...
Tartışmalarda iki cephe olmasına kızıyorum. Masanın bir tarafında ˆtenaziyi savunan,
diğer tarafında savunmayan adamların oturup tartışmalarına kızıyorum. Ben sucuyum,
bucuyum diye şartlanarak sˆz konusu platforma gelen bir insan, karşı tarafın sˆylediği ne
olursa olsun inansa da, inanmasa da reddetmek zorunda hissedecektir kendini. Bunun
uzantısı olarak bize yansıyansa, hiÁbir tartışmanın doğruyu bularak neticelenmemiş
olmasıdır. Bunun istisnası yok. Neden? «¸nk¸ kimse kimseyi dinlemiyor.
Sus!
Ona doğduğundan beri birileri susmaktan bahsetti. Susmanın ne kadar kutsal olduğunu
anlattılar hep. Susmak altın, konuşmak g¸m¸ş dediler. Altının g¸m¸şten daha iyi
olduğunu, daha pahalı olduğunu da onlar sˆyledi. D¸ş¸nd¸. "Altın daha iyi ise ve susmak
altınsa susayım o zaman" dedi. Bir g¸n konuşmak istedi, ağzını aÁtı, birileri hemen biber
s¸rd¸ ağzına. Biber ağzını yaktı. Susmanın daha iyi olduğuna tam olarak inandı artık.
Konuşmak ağzını yakıyordu «¸nk¸. Sustu. Biraz daha b¸y¸d¸. Biberin acısı kayboldu
ağzından. Bir daha konuşmaya kalktı, birileri e|iyle ağzını kapadı. Her doğru her yerde
sˆylenmez ediler. Ara sıra yalan sˆylemesi gerektiğini o g¸n frendi. Sustu.
29

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


n Ara sıra aÁsa da ağzını, doğruyu sˆylemekten kork-tu hep.
Susmayı Áok iyi ˆğrendi. «ok g¸zel susuyor.
Dinlemeyi bilmiyor, sadece susuyor. Arada Dır ko-
, nusmas, gerektiğinde de bildiğini sˆylemiyor sˆyle-
mesTgerekeni sˆyl¸yor. T.pk. ucuz dan.şmanlar g,b,
.ª' Kendini Áok iyi geliştirdi. Bilmiyorsan sus
adam sansınlar sˆz¸ ona ait. GeÁenlerde ona, sus-masam da dinlesem, dinleyişe
ˆğrense,m beni
; adam sanmasalar da, ben adam olsam ded. bm c, a ona 'sus' dedi. O şimdi bizim
mahallede oturuyor. Dediğini yaptı. Dinlemedi, sadece sustu ve b.z onu gerÁekten adam
sandık.
Asla susmamaksın. Dinlemelisin. Anlamaya Áalışmalı-sm. Yanlışsa savunduğun, ben
yanlış JJİY^^^ di doğrusunu ˆğrendim. Sana teşekk¸r edenrn.deme lisin. Ancak bˆyle
olursa, gelişebiliriz. Aks. halde, horoz do v¸ş¸ izlemeye devam...
Efsaneleri seviyoruz.

Bil Kendini
Derler ki; "Aristo, d¸ş¸ncelerini Áekinmeden sˆyle/0 Áok rahat bir insandı. Eski
Yunan'da kˆle sayısı ˆzg¸r ms* sayısının yaklaşık iki katıydı. İnsanlar sˆylemekten kor lan
sˆzleri "Aristo bˆyle demiş, Aristo şˆyle demiş" , rek Aristo'ya mal ediyor ve bˆylece
fikirleri y¸z¸nden uÁlarına dert almıyorlardı. Eğer ifade insanlara Áok sert g&1 se "Bunu
ben sˆylemedim, Aristo sˆylemiş!" diyorlar0 ' «¸nk¸ Aristo cesurdu ve her şeyi
sˆyleyebilirdi."
Şimdi kafanı iki elinin arasına al ve d¸ş¸n. Şu ana K^ dar gelen ve Aristo dedi,
Sokrates dedi, Eflatun dedi, fl£ men Diyojen dedi diye başlayan t¸m sˆzler acaba gerÁ0K
ten onlara mı ait, yoksa hararetli hararetli savunduğum1-' ( bu sˆzlerin bir Áoğu aslında
sıradan insanların uydurm^ mı?
Efsane ¸retmek, fikir ¸retmekten daha zor. «¸n^ efsane ¸retmek iÁin bir de kahraman
lazım. Seni kolay o& m yapmaya davet ediyorum- D¸ş¸nmeye, fikir ¸retmeye-''
Eğer gerÁek bir bilim adamıysan, sadece bilim „„„. 'arıyla ilgilenmek yerine, biraz da
bilimin kendisiyle ilgileª1' men gerekmez mi?
Haksızlıkta son nokta...
EPey bir zaman da dahilerin doğuştan gelen ustu SuÁleri olduğuna inandırıldık...
* Bu bir yetenek işi ' Onunki Allah vergisi ' Doğduğunda belliydi ' Herkes yapamaz

30

31

mekiğin uğraşmazdı.
Ben
Daha ac,mas,z olanlar dava,ˆ,
. Şanslı adam
ekstra bir g¸Á meşinde ampul¸

¸nlerle tanışmaªª*'_--kullanabiliyor da ondan

Bil Kendini
T¸m d¸nya yukarıda ad. geÁen ve geÁmeyen mor-, ,P uvusturulmuştur ve insanoğlu
kendi eliyle kendi de-finle vo etmeyi başarmıştır. Eğer tersine bir Áaba sarf haS'nHik s
anda hiÁ kimse piramitlere hayret etmezdi, etSehinmÓz halen Edison'u konuşuyor
olmazd.k. «¸nk¸ ampul Áoktan demode olmuş olurdu.
T¸m mucitler ˆnce aynı şeyi keşfettiler: "Kendilerini..."
Normal bir insan olman kafi!
Sen bir dahi olarak doğdun. Bunu Áok rahat sˆyleye-bilmelisin. "Ben insanım" der gibi...
D¸ş¸nsene acaba tekerleği bulan adam ben dahiyim demiş mıydı? Hayır. O sadece insan
olduğunu sˆyl¸yordu. Sonra, "Dahilik kavramı Áıkınca dahiler ve dahi olmayanlar diye
ayırdılar bizi. ilk sınırlama da buydu. Halbuki ˆnceleri sadece Áalışan ve Áalışmayan
insan vardı. «alışan, bug¸n d‚hiyane sayılabilecek şeyler ¸retiyordu. O halde dahi olmaya
Áalışmak aslında yersiz bir Áabadır. Yapılması gereken sadece normal bir insan olmaya
Áalışmaktır. Benim derdim de bu işte. Anorma-lize olmuş insanlığı, yeniden normalize
etmek...
÷nce farkında olduğunu gˆster: "Ben bir insanım. Beyninin her iki lobunu kullanan
insan dahidir, diyor-'ar. Ben doğduğumda zaten iki lobumu da kullanıyordum. Elimde
olmayan nedenlerle bu yˆn¸m kˆreltildi. Ben tekrar

rucularla chat'le, TV'yle.

33
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Bil Kendini

ben olmak, normal bir insan olmak ve beynimi yaratılışıma uygun kullanmak istiyorum"
de!
Beyinle ilgili birkaÁ c¸mle...

sadece hSd'ı i'61*80 hayal etmen 9erekmeZ' ^ sadece hayal edileni d¸ş¸n¸rs¸n! (Sol
beyin) Halbuki bir kitap okurken durum Áok farkM,, wL _?.y^L ! ,1ª mu-

-j..~jv<. <-/n mı ourad daha enteresan olanı, sonuÁlar laymış diyor.) Rakami~- --
Matematik
Muhakeme
Analiz
Okuma-yazma
Rakamlar

Nasırsı Madde

Resim Ritim Renk M¸zik H. G¸c¸

lob) Sonra senin ya-eğini hayal edersin, oynarken her iki lob birlikte Áa-
lışmış olur...
• Muhakemeye gerek yoktur 'oto oynuyoT On M h-TT ^ _İddİ Dˆnerek, sa-
emerek l_n ‹¸ bu?dan- on da obadan yirmi .k.-
, bayağı da ko-

‹st beynin iki lobdan oluşmuştur. Sağ lob; resim, ritm, renk, m¸zik, hayal g¸c¸ gibi
sosyal sayılabilecek konularda, sol lob ise; matematik, muhakeme, analiz, okuma yazma
ve rakamlarla ilgili konularda seni destekler.
Doğduğunda beyninin her iki lobunu da aktif olarak kullanabiliyordun. Yani
dahiydin, ancak daha sonra yukarıda anlattığım uyuşturucular iki beyin arasındaki
geÁişgen-liği sağlayan nasırsı maddeyi etkilemiş ve iki beyin arasın-^ daki iletişim iyice
azalmıştır. ,,,,,:ı,,,.., •->,,•,-

yapma geleneği. Y¸zyılla1"


Şuz.
tutmuş"heT kar' a_!I" Vapmiş' sonra biz de _ modelİ Ka? kL karrtfl yagdl9lnda kardan
adam yapar olmu-^K?™^ yapm'Ştir ki h´yatmda? En b¸-haval etmS. - ' d¸ş¸n¸leni
d¸Ş¸n¸p, hayal edi-
fevkal‚de m¸mk¸n. SonuÁta
-"Olbi ka^TZr?™!?1,? İ«İn; İki bey'n birbirinden ve-'k yavaş ˆ‚ret ? dah"iğin de
bˆV'ece sona ermiş-9renen, yavaş karar veren, Áˆz¸m ¸retmek-

34

35

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


Bil Kendini

te sıkÁa geÁ kalan, s¸rekli t¸keten ve bir t¸rl¸ ¸reteme


yen, zor anlayan insanlar olmuşuz. İşin g¸zel bir tarafı var
sa, o da; her şeye rağmen iki lobu tekrar barıştırabiliyor ol
mamızdır. \
Eğer istiyorsan yapabilirsin. ÷nce en m¸kemmel yaratık olduğuna inan ve
anlattıklarımı kendi hayatına uyarla!
Sendeki hazinenin yanında S¸leyman'ın hazinesi de kaÁ para?
Sen y¸z milyar sinir h¸cresiyle (Nˆronla) doğdun. Bunlardan yaklaşık on milyarı
beynine yerleştirildi. Nˆronlar diğer h¸creler gibi artmaz. Aldığın darbelerle, iÁtiğin
sigarayla, kullandığın alkolle, yaşlanman gerekÁesiyle kısmen azalır ama asla artmaz.
Nˆronlar insanların bilgi bankasıdır. Her nˆron ayrı bir hazinedir ve binlerce bilgi
iÁerir. T¸m bildiklerine, nˆron denilen bu h¸crelerden ulaşırsın. Tecr¸belerin de bu
h¸crelerin iÁinde gizlidir. Karar verirken de yine aynı şekilde bu h¸crelerle irtibat
kurarsın ve karar verme hızın, bu h¸creler arasındaki bağlantıların kıvrak olmasıyla
doğrudan ilgilidir...
Sen de diğer dahiler gibi, sahip olduğun bilgilere anında ulaşabilirsin. Olaylar,
nesneler ve durumlar karşısında Áok daha pratik ilişkiler oluşturabilir ve analitik
d¸ş¸nmeyi başarabilirsin. Bu da mevcut loblarm arasındaki entegrasyon s¸recinin
başlaması anlamına gelir ve bˆylece sen Áocukluğunda bıraktığın dehana yeniden
kavuşmuş olursun. Tabii ki aşağıdaki egzersizleri ciddiye alıp, haya'3 geÁirirsen...

Her bˆl¸m¸n sonunda verilen egzersizleri b¸y¸k bir samimiyet ve iÁtenlikle uygulamaya
başlarsan, birkaÁ g¸n sonra d¸ş¸nme hızında Áok ciddi artışlar olacağını gˆreceksin. Bu
işin şakası yok!

37

ırn
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıy
Egzersiz zamanı SaÁmalama Metodu
AmaÁ: Nesneler arası abs¸rd ilişkiler oluşturarak beyin entegrasyonunu sağlamak.
*
'* Mesel‚; bir bıÁak ve birkarpuzla ne yaparsın deseler, hemen hemen herkes
"karpuzu keser ve yerim" diye cevap verir. Bu doğrudur. «¸nk¸ kafamızda bu iki nesneyle
ilgili ilişki bˆyle kurulmuştur. Burada bıÁak karpuzu kesmek iÁin vardır. Dolayısıyla
bunu tekrar d¸ş¸nmek sana hiÁbir şey katmaz. Bilgini tekrarlamış olursun! Halbuki
karpuzu bıÁağın ucunda bir top gibi Áevirerek bir fotoğraf Áektirip, "en iyi fotoğraf
yarışmasına" katılmak aklına hiÁ gelmez. Veya Áok b¸y¸k bir karpuzun iÁinde bir bıÁak
fabrikası hayal etmek aklına gelmez. Halbuki bu hem abs¸rd, hem de normalde
olamayacak bir şeydir ve beyinde yeni bir aÁılıma sebep olur. Toplamda da analitik
d¸ş¸nmeni olumlu yˆnde etkiler...
Kitap - Kalem
"Kalemle bir kitap yazardım" dememen gerekiyor «¸nk¸ kitap ve kalemle ilgili bilgi
bağı bˆyledir. Daha analitik d¸ş¸nebilmek iÁin yeni bağlar oluşturabilmelisin. Kitaptaki
her harfin kalemlerden oluştuğunu (l harfinin bir kalem olması gibi) hayal et mesela!
Bu Áok kolay değil elbette. Dahi olmak istiyorsa11 eski alışkanlıklarını kırmalısın.
T¸m anlatılanları unut, ^ şeyi yeniden yorumla! Gˆreceksin ki bu hem Áok keyi"1

Bil Kendini
hem de Áok anlamlı olacak ve ekstradan da iki beynin arasındaki entegrasyonun yeniden
kurulmasını sağlayacak.
işin Mantığı
Bir bardak Áay ve bir Áay kaşığı d¸ş¸n; ilk akla gelen "Áay kaşığı ile Áayı
karıştırmak"tır. Beyin bu ilişkiyi Áok Áabuk kurar ve resmeder. Oysa b¸y¸k bir Áay
kaşığıyla Áay servisi yapmak fikri hemen gelmez... Dolayısıyla beyin zorlanır. Sağ ve sol
beyin sohbet ederek birbirine yaklaşmak zorunda kalır.
İşte loblar Sollob -
Sağ lob -Sollob -
Sağ lob -Sol lob -
Sağ lob -Sol lob -
Sağ lob -
Sol
Sağ
Sol
arasında geÁen minik bir diyalog:
Nesneleri veriyorum. Bir bardak m
Áay ve bir Áay kaşığı...
Tamam işte Áayı karıştır.
Hayır ˆyle değil! Alışılmadık bir şev
istendi.,
Nasıl yani?
Valla bilmiyorum. Daha ˆnce hiÁ ,
yapmadığımız bir şey...
Daha ˆnce hiÁ yapmadığımız bir
şey mi?
Evet aynen ˆyle. Hemen başlasan iyi olur!
Bulamıyorum abi be!
Zorla kendini mutlaka bulursun
Buldum galiba! «ay kaşığı ile Áay
servisi yapmak...
Harikasın valla! Kırk yıl d¸ş¸nsem
aklıma gelmezdi...

38

39

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Bil Kendini

Halbuki var olan bağlantıya ulaşmak iÁin geÁen diyalog sadece ilk iki c¸mleden
ibarettir. Dolayısıyla d¸ş¸n¸lmeyene yoğunlaşmak, beynin iki lobu arasıdaki diyalog
miktarını ve artırarak, zihinsel gelişimine pozitif etkiler yapacaktır.
Bundan sonra etrafına bak ve her ne gˆr¸yorsan aralarında saÁma - sapan, olamayacak
abs¸rdl¸kte bağlantılar kur! Eğer kurduğun bağlantı olabilecek t¸rdense yeniden dene.
İpucu: K¸Á¸k nesneleri b¸y¸t, b¸y¸k nesneleri k¸Á¸lt. Az olanları Áoğalt, Áok olanları
azalt. Bolca renk kullan. Kurduğun bağlantıları sahki yaşıyormuşÁasma canlandırmaya
Áalış.
B¸t¸n bunlar aslında alışılmış d¸ş¸nce kalıplarını yıkmak iÁin. İlk başlarda Áok kolay
olacağını zannettiğin saÁma ilişkileri yakalayamayabilirsin. Bu Áok normal. Ancak
denedikÁe bu s¸recin hızlandığını gˆreceksin. Hızlanman loblararası geÁişlerin
hızlandığına işaret eder. Bˆylece iki beyin birbirine yaklaşmış olur. İki beyin birbirine
yaklaştıkÁa da daha analitik d¸ş¸n¸r, daha Áabuk kavrar ve sınırlarını o derece zorlamış
olursun.

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri


Bil Kendini kendini...
Kainatta yok bir değer, Bil kendini kendini... Kindar kirli ise eğer, Sil kendini kendini...
İnsan derim sana hay hay, H¸rmetli ol herkesi say, Kimse ile etme alay, G¸l kendini
kendini...
MuhtaÁ gelse geri itme, Muhannete yakın gitme, Altın iken sakın etme, Pul kendini
kendini...
Zevraki der kˆt¸ eyler, Boyun b¸ker b¸t¸n beyler, İster ise sultan eyler, Kul kendini
kendini...
GerÁek kapasiten bir s¸rahiyken neden sadece bir bardaklık kısmını kullanasın?!

40

41

2. Bˆl¸m
Yetenek mi Dedin? O da Ne?
Yetenek dedikleri; tembeller •«in iyi bir kamuflajdan başka bir şey değildir...

yetenek mi Dedin? O da Ne?


D¸ş¸nsene; o g¸ne kadar kaÁ milyar insan v. \^ yaptı? Ama sadece Arşimet tasın suda
y¸kseldiğimi^' etti. Yoksa o g¸ne kadar suyun kaldırma kuvveti yoK
du? ,
fi D¸ş¸n! O g¸ne kadar kaÁ bin insan elma ağacif1 ^ec&
tında oturdu ve kaÁının kafasına elma d¸şt¸ de sÆ Nevvton yerÁekimini fark etti...
X5'
D¸ş¸n! O g¸ne kadar kaÁ milyar insan gaz la' yaktı da sadece Edison ampul¸ buldu...
‚^'
D¸ş¸n! O g¸ne kadar kaÁ y¸z bin insan fizikle w* ti da sadece Einstein E= mc2 dedi.

Peki bu nasıl oluyor? Aynı şeyler başkalarının ^\^ Sina geliyor ama sadece bazıları
olup bitenlere bir * veriyor ve sonra d¸nyayı değiştirebiliyor?
Áok acık.
,0'
uzeı diye nitelendirilen bu insanlar konularına ^'^' sa n H adamıßlardl ki' ne
gˆr¸yorlarsa, neye bakıy^dir1' voriarn uAyuyorlarsa hemen kendi konularıyla ilişkil<?
r.y0r'
dl" Ar?imet'' d¸ş¸n; adam herkes gibi banyo ya?

ırn

Yetenek mi Dedin? O da Ne?

herkes gibi onun elinde de bir tas var ama o


tasa t¸m adanmışlığıyla bakıyor ve saÁma da
Áeleri sˆylemekten Áekinmiyordu. Kimin ne
umursamıyordu bile! Yarı Áıplak sokağa fırlayın
ye bağırabiliyordu... p'

konusı

Tekrar etmek istiyorum: "Yetenek diye bir sev


yoktur..." isteyen herkes herhangi bir konuda en iyi olma yi başarabilir. Zihinsel bir
engelin yoksa sen de bir Edison olabilirsin, ihtiyacın olan tek şey beynindeki resim
yapma merkezini harekete geÁirmektir. Başka bir ifadeyle iÁinde ki ressamı
canlandırmaktır.

÷nce sen inan!


Aya gideceğini sˆylediğinde hen¸z 15 yaşında
b.r Áocuktu Neil Armstrong. Herkes g¸d¸ alav etti
onunla. Onlar g¸ld¸kÁe o ciddileşti, o'nl ral et '
Áe o mat ettı. Insanm isteyip de yapamayacağı hiÁ-
bir şey yoktu ona gˆre. Yıllar sonra haklı Áıktın mda
herkes hayret ve ibretle onu izlerken oK h‚li
etmeden gayet olağan bir ¸slupla aya ayak basan ilk
insan olarak, insanlığa şˆyle seslendi' "Bu adım bir
• -;ın Áok basit, insanl.k iÁinse dev bir sıÁra-
Daha ne olsun be abi...
Vetenek diye bir şpy
İnsanlar tembelliğinden uydurmuşlar bu yetenek tabirini. Herhangi bir konuda az başarılı
olan bir insan, başarılı olmak iÁin ihtiyacı olan yeteneğin kendisinde olmadığını ifade
ederek, haklı olmaya Áalışır. Bunu yaparken de başarılı olanlara Áok b¸y¸k bir haksızlık
yaptığını bilmez. İy' bilardo oynayan birine "yeteneklisin" demek o insanın t¸m
Áalışmalarım yok saymak demektir. Ne yaz,k ki bunu sˆyleyen d& bilmez, sˆylenen de.
Hatta yeteneklisin dediğ1' mizde karşı taraf Áoğunlukla mutlu bile olur.
46

Belki de sen şu anda d¸nyanın en b¸y¸k yazarısın! Eline hiÁ kalem almadınsa biz veya
sen bunu nasıl anlayabiliriz ki!...
Belki de sen d¸nyanın gelmiş geÁmiş en b¸y¸k te-nisÁisisin. Ama eline hiÁ raket
almadınsa bunu ne biz anlayabiliriz, ne de sen...
D¸ş¸nebiliyor musun? 21.yy'da birÁok insan herhangi bir konu hakkında bir Áok
kere, hem de hiÁ denemeden benim o konuda yeteneğim yok deyip kendini kenara
Áekebiliyor. Bˆylece kullanmadığı o yˆn¸n¸ kendi eliyle toprağa gˆm¸yor. «ok acı ama şu
anda bir yerlerde ˆmr¸ boyunca kendini fark edemeyen ve ˆlmek ¸zere olan bir fizik
dahisi, d¸nyayı değiştirecek bir lider, marsa gidecek bir astronot var. Kim bilir, belki de o
sensin...
Genlerinden medet umanlar da var...
ad arı bir takım ˆzel yeteneklerin babadan oğula,
resi a ^_Z fen^' ^'k' SeÁiği™ ˆne s¸rmektedir. Halbuki iyi sının yapan k'1" Babanın
oğlunun da iyi resim yapıyor olma-mame9enetİI< yaplyla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Bu ta-resirn n yetl?me tarzı ve ilgiyle ilgilidir. Bir Áocuk babasının yaptığını gˆrerek
b¸y¸rse resme karşı bir ilgisi olu-

47

yım
Ben D¸nyanın En Akıllı insanı
sur ve beynindeki resim merkezi aktif hale gelir. SonuÁ-Áocuk da iyi resim yapar.
İyi resim yapan bir baba herhangi bir kreşten bir Áocuk alsa, onun da bir zaman sonra
iyi resim yapacağı muhakkaktır. Ayrıca yetenek, genlerdeki bir şifreyse, niye Edi-son'un
akrabaları da mucit değildi? Niye Mimar Sinan'ın mimar bir akrabası yok? Niye
Einstein'nın fizikÁi akrabaları yok? Niye Leonardo da Vinci'nin s¸lalesinden kimse Mona
Lisa benzeri bir eser verememiş? Niye Piccasso'dan başka Piccasso yok? Niye Alexander
Graham Bell'in akrabaları bir şey icat etmemiş? NEDEN?
‹Á yaşında piyano Áalan Mozart iÁin ne diyecek-
sin?
Bazen Áok erken yaşlarda inanılmaz beceriler sergileyen insanlar gˆr¸r¸z. Mesela
Mozart. Adam ¸Á yaşında piyano Áalmaya başlamış. Yetenek diye bir şey yoksa bu nasıl
aÁıklanabilir?
BilinÁaltı denilen o muamma, esasında bilinci de etkileyen "b¸y¸k bilinÁ"
d¸zeyindedir. Ancak bilinÁaltı kayıtlarının hayatımıza yansıması bazen uzun s¸reler
alabileceği gibi, bazen de anında yansır hayatımıza. Bazen Áok basit bir olay bile, durduk
yerde iÁimizdeki dahiyi aÁığa Áıka-rıverir. Sanki bir patlama olur beynin bir yerlerinde.
Şimşek Áakması gibi bir şey bu. Patlamanın nerede olacağını kimse kestiremez. Ancak
patlama olduğu esnada beynimizin hangi noktası aktifse, o bˆl¸m harekete geÁer. Kim
bilir belki de Mozart'taki bu m¸zik merkezinin patlaması, Mozart uyurken annesinin
Áığlık atmasıyla gerÁekleşmiştir. Ya da daha ˆl¸m¸n ne olduğunu bile bilmeyen bu
Áocuğun ya-

Yetenek mi Dedin? O da Ne?


nında bir yakını ˆlm¸şt¸r ve oradaki insanların ağlaması sebep olmuştur bu patlamaya.
«gnin de sihirli bir lamban var...
«ocukken beyninde herhangi bir patlama otana-yanlar ne yapmalı?
Normal olan herkes istediği her şeyi yapabilecek donanıma sahiptir. ވyle d¸ş¸n:
İÁinde milyonlarca insan var senin... Ressam var, fizikÁi var, matematikÁi var, yazar
var, heykeltıraş var, sapık var, hırsız var, ipsiz var, ipli var, şarkıcı var, futbolcu var... var
da var. En sevdiğini seÁ, ona yoğunlaş, hayatın değişsin! «ocukluğunda herhangi bir
yetenek merkezini patlatamamışlarsa, şimdi sen yap bunu. Bilincinle bilinÁaltını birleştir,
b¸y¸k bilince ulaş ve bitir işi. Bˆyle davranman, daima o konuyu d¸ş¸nmeni
sağlayacaktır. Bu da eninde sonunda sˆz konusu merkezin patlayacağı anlamına gelir...
iÁindeki insanlardan en Áok kullandığın hangisi ise, sen şu anda osun.
Eğer eğlenmeyi Áok seviyorsan, tercihini eğlence merakı olan insanı seÁmek yˆn¸nde
kullanmışsın demektir. Zaten birini seÁip ona Áok yoğunlaşınca diğerleri yavaş ya-vaß
geri Áekilecektir. Alaattin'in sihirli lambasmdaki gibi «ağrılmcaya kadar da asla
gelmeyecektir...
D¸ş¸nsene işi g¸c¸ peÁete yakıp tabak kırmak, salara kadar dans etmek olan bir insanın
iÁindeki fizik danışı ne diye "Bak tabaklar yere d¸şt¸, demek ki yer Áe-

48
49

Ben D¸nyanın En Akıllı insan,y,m

yetenek mi

Dedin? O da Ne?

kimi var." desin ki?... ,


Newton ağacın altında otururken elmanın d¸şmesiyle fizikÁi olmadı...Adam zaten
arıyordu. Yani beynindeki fizik dahisi hep tetikteydi onun. O halde kural aÁık, hedefııi le
yatıp kalkarsan, hedefinle ilgili okuyup yazarsan, torunlarımız senin de adından
bahsederler ve yıllar sonra sen de y¸z binlerce insana esin kaynağı olursun.
Bu, gˆzleri gˆrmeyen bir insanın daha iyi duyması gibi bir şeydir. Beş duyusundan
herhangi birini kaybeden birinin diğer duyuları daha iyi Áalışır. Kˆr bir insan daha iyi
duyar. Hem kˆr hem sağır bir insan daha iyi tat alır, gibi... İşe yaramaz dediğin adamları
ortadan kaldır ve başar. Tembel adamı yok et mesel‚. S¸rekli mazeret bulan adamı,
kˆt¸mser adamı, uykucu adamı ortadan kaldır. Şimdi okşa sihirli lambanı. Başarmak
isteyen, Áˆz¸m ¸reten, hızlı d¸ş¸nen adamı iste. Adeta ¸zeri toz tutmuş biblo gibi sil
onları, parlat, harekete geÁir ve bak neler olacak...

EgzersİzZamani Ters El Metodu.


sˆz konusu olunca,
ilişkisi ters işler.
ı ^n farklı rieˆ dr. Ama amı maªy'"' -~ =>-
^^^**^ªs*^-
,u konuda Áok ciddi Áalışmaları vardır.
elimi
=o
i kullanabilmem iÁin bir kaş'k icat etm.ş.

Normal kaşık
Babamın yaptığı kaşık.
Babamm yapt.ğ, kaş.kla sol elle yemek^ysmek imkansız olduğu iÁin ben de mecburen
sağ elimi kullanmayı og
renmişim...
Ters el metoduna gˆre kullandığın elini değil, ters elini kullanman gerekiyor. Sağ elini
kullanan bir tenisÁi duşun Sağ elini kullandığına gˆre beyninin sol yarım k¸resinde ner
gelen yeni top iÁin alternatif bir vuruş bağı olusm^;; (havadan gelen top iÁin ayrı, yerden
gelen top ıÁm ayrı

51

Ben D¸nyanın En Akıllı


Yetenek

Dedin? O da Ne?

vuruşlar... gibi) sˆz konusu tenisÁi, raketi sol eline alınca


aynı kalitede vuruş yapamaz. «¸nk¸ beyninin sağ yarım
k¸resinde alternatif vuruş bağlan hen¸z oluşmamıştır, fyv
cak ¸st¸ne gittikÁe vuruş kalitesi artacaktır. \
Alışkanlıklarını kırmaya kalktığında tenisÁinin beyin lobları arasında yukarıdaki
karikat¸rde olduğu gibi bir diyalog geÁecek ve bu da naşırsı maddeyi harekete
geÁirecektir. Bˆylece her ters el denemesinde entegrasyon devam edecek ve bizim
tenisÁi hem iki elini kullanabilen bir oyuncu olacak, hem de her seferinde dahiliğe biraz
daha yaklaşmış olacaktır.
Ters elle yazı yazmak:
Tıpkı tenisÁi ˆrneğinde olduğu gibi yazı yazdığın elin sağ elin ise; "A" harfi iÁin sol
beyinde bir Áok alternatif oluşmuştur (k¸Á¸k a, b¸y¸k A, el yazısı ile a... gibi). Halbuki
kalemi sol eline aldığında, sağ beyin bu konuda tecr¸besiz olduğu iÁin sol beyinden
yardım isteyecek ve bu da beyinler arası dostluk s¸recini hızlandıracaktır.
Beynindeki iki lobu, aynı binada yaşayan ama birbiriyle konuşmayan iki komşu,
kendini de binanın sahibiymiş gibi d¸ş¸n! Onları barıştırmak sana d¸şt¸. Hadi bir şeyler
yap!
Ters elle her g¸n 15 dakika yazı yazmayı dene!

1.Yararı: Entegrasyon.
Bu egzersizi yaparken ilk g¸nler yazının Áok Áirkin ol
duğunu gˆreceksin. Ama aradan 10-15 g¸n geÁince yavaş
aş yazının d¸zeldiğini gˆr¸p mutlu olacaksın. Hatta ilk
g¸n yazdığın yazıyı sakla. 15. g¸n yazdığın yazıyla muka
yese et ve ters elle yazı yazmanın hiÁ de zor olmadığını
gˆr. .-
2. Yararı: Ola ki bir g¸n...
İki elini kullanabilen bir insan olarak ellerinden birine
bir şey olsa bile ˆtekini rahatÁa kullanabilen bir insan ola
caksın. . , ...
3. Yararı: Sorunlarından kurtulacaksın
BirÁok insan sorunlarını hayal ederek Áˆzme yolunu seÁer. Halbuki yazarak Áˆz¸m
aramak; sorun Áˆzme yollarından en pratiği ve bizi sonuca en Áabuk gˆt¸ren metottur.
bir de
Babasıyla olan sorunu sadece d¸ş¸nerek Áˆzmeye kalkan bir genÁ, s¸rekli "Babamla
aram iyi değil. Allah kahretsin! Babamla aram iyi değil!" tarzında c¸mleler kurar. ‹stelik
bunu her sˆylediğinde ˆfkesi ve sorunu artarak da-ada b¸y¸r. Binlerce defa aynı sˆz¸
sˆylemesine rağmen, e rar ettiğini bir t¸rl¸ fark etmez ve bu sorun o istese de ha^ese.de
bilinÁaltına yerleşerek, onun duruşuna, ruh aihi Kil ;İUZ‹ne vansır- SonuÁta sorununu
gideremeyeceği
yeni sıkıntıları başlar.

ka‚ıd,_ıySa sorunu yazarak Áˆzecek olursa, sıradan bir A4 9ia|y'a işi anında bitirebilir.

52

53

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım Yetenek mi Dedin? O da Ne?

Sorun: Babamla aram iyi değil.


TARAFLAR - \
a- Ben b- Babam c- Annem •? d- Kardeşim e- Arkadaşlarım
"Babamla aramı d¸zeltmem iÁin ben ne yapabilirim ve onlardan nasıl bir yardım
isteyebilirim?" diye sorar; bu soruya bir cevap bulmak iÁin yazdıkÁa yeni Áˆz¸mler
¸retir ve sorun kısa bir zamanda Áˆz¸l¸r.
D¸ş¸nerek veya hayal ederek sorununu Áˆzmeye kalkışırsan binlerce tekrara maruz
kalacağını bir kez daha sˆylemek istiyorum. Halbuki yazarken durum değişir ve bir şeyi
¸Á defadan fazla yazamazsın.
Yazarak sorun Áˆzme metodunun bir başka yararı da; sorunun, Áˆz¸lmesi gereken bir
problem gibi algılanmasını sağlamasıdır.
Gel gˆr ki T¸rkiye'de bu yolu kullananlar yok denecek kadar az.
Yukarıda basit bir sorun Áˆzme tekniği olarak sun
duğum yazarak sorun Áˆzme metodunu biraz daha abar
tarak ters elini kullanarak denersen, inanılmaz sonucu ^
de gˆr¸rs¸n. «¸nk¸ ters eli kullanmak, beynin diğer lor"1
da harekete geÁirmektedir. ' ' -• "

D¸nyanın Erª G¸zel Şiirleri


Anlayana...
Azmi sular boğup, ateş yakamaz, Sanma ki irade inzivadan Áıkamaz, Eğer sağlamsa
ruhunuz emin olun ki; Yollar yorup sizi, yıllar yıkamaz...

54

55

3. Bˆl¸m
Beyindeki KorkunÁ Tarla.
Tarla...
En Verimli Tarlası: "BilinÁaltı."
HiÁ kimse bilinÁaltı denilen o yerle ilgili net bir şey -yleyemiyor. Nerededir, ağzı gˆz¸
var mıdır, yenilen - iÁi-f n bir Şey midir? Kimse bilmiy_r' Şimdi ben aÁıklıyorum:
Beyinde E-93 diye bir bˆlge var, işte orası bilinÁaltı. Ben \|| | uydurdum.
Beynimiz muhteşem bir alet olmasına rağmen Áok ilginÁtir ki bilinÁaltımız, başarı
veya başarısızlığın şekline, t¸r¸ne veya b¸y¸kl¸ğ¸ne bakmaksızın, sadece sonuÁlar
karşısında senin tutumuna bağlı olarak kayıt yapar. Başarısız olduğunda, başarısızlığı
kabul edersen bilinÁaltında başarısızlık kaydı yapılır. Aynı şekilde yine başarısız
olduğun halde, sonucu başarı diye nitelendirilen, aynı bilinÁaltı, aynı sonuÁ iÁin başarı
kaydı yapar. Bu kayıtlar Áok ciddi tutulur. Ve g¸n¸ geldiğinde ilgili kayıtlar yapıcı veya
yıkıcı etkisiyle beraber ortaya Áıkar.
Eğer s¸rekli başarısızlık kaydedilmişse; yeni bir işe başlarken bu bilgi geri dˆner ve
Sana: "Sen zaten hep ba-Şansız oluyorsun, yine başarısız olacaksın! Boşuna
uğraşıyorsun." der.

daha h

başarıyla ilgili kayıtlar, başarısızlık kayıtlarından /sa, bu sefer bir işe başlarken "Sen hep
başarı-n. yme başaracaksın." der.

^ _'!,rak; bilin«altma ne y¸klersen y¸kle, s_nunda mutlaka geri dˆnecektir.

o.

59

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


O halde sonuÁları ifade etmek iÁin kullandığın kelimelerle bilinÁaltını ister sayısız
başarıyla , ister bir d¸nya başarısızlıkla doldurabilirsin.
Başarılı olmak iÁin ş¸phesiz Áok ciddi bir desteğe ihtiyacın var. Belki bu destek sana
ailen tarafından verilmedi Belki Áevrende de kimse senin destekÁin olmadı. Ama her
şeye rağmen başarılı olmak istiyorsan burnunur.dibindeki dostunu hatırla, onunla temasa
geÁ. BilinÁaltı.
Herkes bilir ama...
Sokağa Áık y¸z kişiye, başarı nedir? diye sor, alacağın cevap bellidir. "Hedefe
ulaşmak" Başarısızlık nedir? diye sorsan, cevap yine bellidir: "Hedefe ulaşamamak" Her
ikisi de doğrudur.
Yani bir futbolcu herhangi bir maÁta iki gol atmayı hedeflemiş ve iki gol atmışsa
başarılı, hiÁ gol atamamışsa başarısız olmuş demektir. Aynı futbolcu eğer iki gol atmayı
hedefleyip beş gol atmışsa Áok başarılı olmuş demektir.
Eğer bilinÁaltının başarısızlık kaydı yapmasını istemiyorsan şahsi sˆzl¸ğ¸ndeki t¸m
olumsuz sˆzc¸kleri kaldırıp atmalısın. Mesela başarısızlık kelimesi yerine ˆyle W kelime
bulup koymalısın ki sen bu durumdan bahsederken, bilinÁaltın başarısızlığında bile
olumlu kayıt yapabilsin.

Beyindeki KorkunÁ Tarla...


' sˆzc¸ğ¸n¸ bug¸n itibariyle tarihe
gˆr¸l
Bunun iÁin harika bir fikrim var: İki gol atmayı hedefleyen futbolcuyu d¸ş¸n! Hani
iki gol atınca biz onu başarılı saymıştık, hani beş gol atınca Áok başarılı saymıştık da,
hiÁ gol atamayınca o Áirkin kelimeyi sˆylemiştik: Başarısızlık!
Futbolcumuz hiÁ gol atamamış olsa bile, başarısız olmamış, aksine başarılı olmuştur.
Ama bu başarı sadece az
bir başarıdır...
Tıpkı, hedefini aşıp beş gol atınca başarılı kelimesinin başına "Áok' nicelemesini
koyduğumuz gibi, hedefinin altına d¸ş¸nce de 'az' nicelemesini koyabiliriz. Bˆylece
futbolcumuz halkın dilinde başarısız sayılsa bile; o, bu olumsuz c¸mleyi olumlu hale
getirip "Ben başarılı oldum ama bu başarım az. Daha başarılı olabilirim. Bunu
gerÁekleştirebilmem iÁin Áalışma tempomu artırmalıyım." diyecektir. Bˆylece,
bilinÁaltı olumsuzluk kaydı yapmayacak ve bu kayıt bir diğer maÁta onu
mahvedemeyecek, aksine dana başarılı olma bilinciyle sahaya daha emin bir şekilde
«ıkmasını sağlayacaktır.
Artık o iğrenÁ kelime yerine 'az başarı' tanımlama-vm.kullanıyoruz. «¸nk¸ sahaya gol
atmak iÁin Áıkıyorsun. r|lı olmak iÁin az ya da Áok bir Áaba sarf ediyor-ne olursa
´IOMK, — başarılı oldun demektir.

60

61

Ben D¸nyanın En Akıllı insamv


BilinÁaltına yen ilen havata yenilmiş demekti^ 1 numaralı forma...
B¸y¸k bir kul¸b¸n yetenekli yedek kalecisiyrjj
İlk on bire girebilmek iÁin yıllarca bekledi... zaman
geÁti, kul¸p yeni sezonda asıl kalecisiyle anlaşamadı.
GenÁ kalecinin r¸yası gerÁekleşmiş, 1 numaralı for.
mayı sırtına geÁirip sahaya Áıkmasına sadece bir haf
ta kalmıştı. ? \
Teknik he/et yetenekli kaleciye g¸venmediğini ve kaleci arayışı na girdiğini hem de
basma aÁık bir toplantıda dile getirdi. Aslında profesyonel bir kul¸b¸n yapmaması
gereken bir davranıştı bu.
AÁıklamanın yankısı tam bir hafta s¸rd¸. Yeni bir kaleci alamadıkları iÁin mecburen
yedek kalecile-riyle sahaya Áıkacaklarını aÁıkladılar. Bˆylece bizim yedek kaleci, ilk
defa ilk on birde kaleye geÁti.
MaÁ başladı- Yedekken harikalar yaratan gene kaleci inanılmaz kˆt¸yd¸. Akıl almaz
hatalar yaptı. Yenildiler!
MaÁ sonrası teknik heyet, şˆyle bir aÁıkla^ yaptı: "MaÁtan ‹nce de sˆylediğimiz gibi,
kaleff miz iyi değil. BU maÁı kaleci hatalarından dola/ kaybettik. Kaleci arayışlarımızı
s¸rd¸r¸yoruz
GenÁ kaleci diğer hafta daha kˆt¸ oynadl " tık mahalle kalelerinin bile yemeyeceği
go|ler'. yordu. Hayatında* ilk defa yakaladığı bu ir

Beyindeki KorkunÁ Tarla...


satı boş yere harcadı. 1 numaralı formamn
hakkını
veremedi.
Haki, Á,kan teknik heyet, sonunda bir , , .
buldu ve b izim genÁ kaleci adeta kaderine isi Ó_l
rek yedek kul¸besine geri dˆnd¸. e~
Acaba kaleci gerÁekten kˆt¸ m¸yd¸ ,
tekmk heyetten ve medyadan etkilenip kˆt¸ l_\ *
rol¸n¸ kabul ettiği iÁin mi kˆt¸ oynad.? kalecı
doldurdu. SonuÁta bizim kale™ /u gzma tadar "utaymar geri dˆnd, ve 4t
ba<±/hkt'İmda
N4fS^r' YUka"daW ´ava bizim Şimdi biraz abartalım..
Ve
^manÓa^avtf^ 96r«ekten Áok saf- ‹lke ' 9V12eye blr a^Pul takman arasında.

62

63

Ben D¸nyanın En Akıllı insaniyi.

Bey

indeki

KorkunÁ Tarla...

ikisi iÁin de aynı boyutta birer


varbm Polyanna işsiz kalsın...
Markete gidip bir ekmek aidığında başarılı bir alışveriş yaptığını d¸ş¸n!
«ay iÁerken ¸zerine dˆkm¸yorsan kendini başarılı
say! '?
Trafikte kimseyle dalaşmadan evine dˆnd¸ğ¸nde kendi kendine ne kadar başarılı bir
yolculuk gerÁekleştirdiğini sˆyle!
Yemek yaparken, eğer yemeği yakmamışsan ne kadar olağan¸st¸ bir aşÁı olduğunu
d¸ş¸n!...
BilinÁaltının geÁmişte yaptığı hiÁbir kaydı yok ede-1 mezsin. Bu anlamda yarın
itibarıyla bug¸nk¸ kayıtlara m¸dahale etme şansın yok. Ancak yukarıdaki gibi keÁiden
yağ Áıkarabilirsen; bilinÁaltındaki (+) işaretlerini artırırsan, kıs; bir zaman sonra (-)
işaretleri h¸km¸n¸ kaybeder. Başarısı: olma korkun sana erer. Hatta başarısız olma
korkunu y£ nebilmek iÁin d¸ş¸nsel anlamda ayırdığın zamanı da iş'w harcayarak daha da
başarılı bir insan olup Áıkarsın.

Egzerşjz_Zamam
Hayal d¸nyasından zirveye...
insan hayalleriyle vardır ya da yoktur. Anlamlı bir ha-vat s¸rebilmek, başarılı olmak,
mutlu olmak, zirveye Áıkmak... ancak muazzam bir hayal g¸c¸yle m¸mk¸nd¸r. Bir
yerlerde Áok uyuyan, s¸rekli tembellik yapan mutsuz birini gˆrd¸ğ¸nde ona; g¸Ál¸
hayalleri olup olmadığını sor, olumsuz cevap alacağına ya da o anda bir şeyler
uyduracağına eminim. GerÁek bu!
Eğer bir hayalin yoksa, yolunu bilmeyen bir yolcudan farkın yok demektir.
Uzun lafın kısası; sıradan hayallerin varsa sıradan bir ˆm¸r yaşayacağına inanabilirsin.
Sıra dışı, korkusuz ve ˆzg¸r hayaller kurabiliyorsan bil ki sıra dışı yaşayacaksın. SonuÁ
sıra dışı olmasa dahi, mutlu bir insan olacağın muhakkaktır.
Sen her şeyinle olağan¸st¸ olmalısın, hayal g¸c¸nle <te. işte hayal d¸nyandan zirveye
ulaşabilmen, uykularının kaÁması, daha mutlu, daha umutlu yaşabilmen ve sıra dışı-lga
ulaŞabilmen iÁin harika bir egzersiz sunuyorum sana...
aynı ^U ^ yapt'9ın ner ne ise hemen bir kağıda yaz ve Şeyi yerÁekimsiz bir ortamda
yaptığını hayal et!

ğım

yeme işini bile denizin altında yaptı-er kur.

64

65

,dek
En Aª İnsanim

0ey'ın'

i KorkunÁ Tarla...

,
Canın hiÁ su iÁ^nl O susam.ş varsay, buna 'n¸
rusun. Bir tasa su koV ^ al eline ve iÁ. Kendin- *U "ok keyif alacaksın.
e
Can.n kola Á kola olduğuna inan.
basanª.
BU şekilde r... Eğer
bir seviyeye ulaŞ* 4n. metotlarla Áˆzece^ veye Áıkacaksın.- •

•*i bir zamanda kendini ' inan W, dudakların ku-i en son şuymuş gibi Áahs, eminim
b,az su koy ve onun gelmel, Bu tadı al-
d¸n
¸nyanın en b¸y¸k basm
¸n aÁ¸mas
da yansl
V

Zevraki...
Dalgalar ayyuka değse de taki, Ufukla birleşse hatti revnaki, Hatta olsa dahi arştan da
y¸ce, Yine bahrin ¸st¸ndedir Zevraki...
Aşkın dalgasından bulmadım halas, AnınÁ¸n etmişem Zevraki mahlas. Rıhtımımız
Rab'tır, rotamız ihlas, Bˆyle yazmış bize ezel evraki...
Kader gemim aldı kalbinden yara, Gˆr¸nmez ki Áıkam kuş kadar kara, Gine de of demem
okyanuslara, Olsa da Nuh'un o tufanı vaki...
Gˆn¸l gemisinde kalmışız kaptan, GeÁmişiz nice bin korkunÁ girdaptan, Nuh'un gemisi
ki Á¸r¸d¸ Áoktan, Ruhun bahrinde bakiyiz biz baki...
Zevraki bu fırtınanın fevki yok, S¸r¸kler settar'a yanlış şevki yok, Lakin yalnız
yolculuğun zevki yok, Dolsa da derune dehrin ezvaki...

66

67

4. Bˆl¸m
Başarı...

reddediyorum

6aşan.-
Basaıuˆ*-— *t ve başar. Başarılı ol-
ı/i? nru başarıp, başarısız En basit form¸l: Sırayıta^oru
mak bu kadar basitken insanları" K Şiarın, anlayamıyorum.
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyu

Şaşan-

f
^^ A Mctiren sihirli kavram:
Hayatla,, ^'_ <*^
™,ı´is¸ Bendeordaydım. GerÁek bir yaşam ˆyk¸s¸...
- - ^,r,k soku bir t¸rl¸ ¸ze-GenÁ kad,n ^lª^ olmuştu ve genr
... ..´~-.-^oiı\ıriı.
artık.

Zaman geÁti, genÁ kadın 51 yaşma geldi. Tam 21 sene aynı ilacı, hem de hiÁ
sektirmeden kullandı. Her seferinde ilacı bitince kendini kˆt¸ ve ˆlecekmiş nibi
hissediyordu. Bu arada Áocukları da b¸y¸m¸ş, mutlu bir aile ortamı Áoktan oluşmuştu.
B¸y¸k oğlu insan davranışlarına merak salmış ve insanları izlemekle zamanını
geÁiriyordu. Annesinin ilaca bağımlı yaşaması onu kahrediyordu. Kendi kendine "Bir
ilaÁ bu kadar etkili olamaz. Olsa bile 21 senede insan bu ilaca karşı bir bağışıklık kazanır
ve artık onun bir etkisini gˆremez" diye sˆylendi. Bu işte başka bir iş vardı ve bunun adı
da inanÁtı. Annesinin bu ilaca inanmasıydı kendini iyi hissetmesini sağlayan. Basit bir
şartlanmaydı bu. BilinÁaltının sıradan bir oyunuydu.
RirkaÁ defa annesine anlattı ama sonuÁ alamadı. «¸nk¸ anne ˆyl¸HS İnanmıyordu. 21
yıl ˆnceki kaostan onu kurtaran ilaÁ daha g¸Ál¸yd¸. Babasından yardım istedi genÁ
adam. İkisi birlikte kaps¸llerdeki tozumsu maddeyi boşaltıp yerine un doldurdular ve
dolaba koydular. SonuÁ dehşet vericiydi. Anne her g¸nk¸ gibi iÁi un dolu ilacı iÁip
rahatlamaya devam ediyordu. Bu iş 15-20 g¸n devam etti...
Yine bir g¸n anne kendini kˆt¸ hissedip iÁi un k0|u olan ilacı yarım bardak suyla
devirmek ¸zerey-du"ri sanjye anr>e, dur." dedi genÁ adam. Anne
u ve oğlunun y¸z¸ne baktı... GenÁ adam, "An-
_ 'laCI Ve beni izle" dedi- Hen¸z ac-llmam|Ş ''acı da aÁıp iÁinden yeni kaps¸l¸ Áıkardı.
Her

72

73

Ben D¸nyanın En Akıllı insan,


ikisinin de iÁini masanın ¸zerine boşalttı ve "Bak an ne bunlardan birisi un diğeri senin
ilacın ve seıi yaklaşık 20 g¸nd¸r un iÁiyorsun." deyince 21 y,|. lık kabus sona erdi.
inanmak bˆyle bir şey işte. İnanırsan bir mercimek tanesiyle kanseri yenebilirsin.
İnanmazsan d¸nyanın en ge-lişmiş antibiyotiklerini de verseler basit bir baş ağrısından
kurtulamazsın...
Birileri ˆnce kendilerine inandılar'.
Sonra...
Bir karar verdiler, kararlarına inandılar. Bir hedef belirlediler, hedeflerine inandılar. Bir
program ( Eylem Planı ) yaptılar, programların inandılar.

Basan
Yapacağın bu tercih aslında bir ˆn karar h¸km¸ndedir ve sen jkj yoldan birine inanmak
zorundasın. Başka bir
yol
Artlk bir karar versen diyorum...
vermek bir işi gerÁekleştirmenin olmazsa olmaz kuralı^ ge||j ^r kararm yoksa değil
d¸nyayı, Áorabı-
nı bile Hştiremezsin.
SaQlı malısın: "K
vap bulma.
Bef
bir ^arar vereD"men iÁin sadece bir şey yap-ne y9?1113^ istiyorum?" sorusuna bir ce-
ne yapmak istiyorum?

lar.
Yapamam Yapabilirim
Programların, eyleme geÁirdiler, eylemlerine inan*
...y¸zyUlardır sonuÁ hiÁ değişmedi. Hep başardılar Basit bir tercih yap! Ya iz b.rak ya
da is.
Yaptım-
-Yapamıyorum -Yapıyorum

B
olmak istiyorum olmak istiyorum olmak istiyorum ^rokrat olmak istiyorum.
İst.
ve
şansı^'9'n her şeyi yapabilirsin. Her şey m¸mk¸nd¸r İstedi9irw daima %50'dir. Peki o
zaman seni tutan ne? Ne karar ver ve başarın iÁin ilk adımı at!

74

75

Ben
D¸nyanın En Akı"' insaniye
Her şeyi yapaªsin giren her şeyi J™^ ˆrs¸n Veya herhan9l
S *™*
sun.
HEDEEİ
Yapılan bir araştırmaya gˆre (araştırmayı ben yaptım).
^rkinsan,n,n%97'sinin hedef, yok!"

Basan-..
•fin ne kadar b¸y¸k?
_^_ melen hen¸z bir hedefin yok veya var ama ne.
f -n 'b¸vTvCJk'¸ğ0 hakkında bir bil9'n y_k! AŞağıda kafanı 0 T rıstırr—rr^ıadan,
oldukÁa net ifadelerle birkaÁ tane hedef h'« -i verd fcd im. Hedef konusunu bilmiyorsan
anlamani| bi|i. _ n da F=3 pekiştirmeni sağlayacak bu ˆrnekleri dikkatle incele!
.—Ó lc hedef ˆrnekleri...
K¸Á¸
"BanMª1^301 olmak istiy_rum-" Bu bir nedef olamaz. Bu ancak bir k ^K^rardır.
"T¸rkiye'de bir banka yˆnetmek istiyo-
^— ^^^ /H o f 11 r
rum."
^it ˆr olmak istiyorum" bir karardır, "kardiyolog olmak 7sti'y-W´orum"birhedeftir-
" Futt> C& _'cu olmak istiyorum" bir karardır, "ı \\Q^Q top oynamak js;,i£3t'yorum"
bir hedeftir.

Hedef, u.asmaK iste^n


olabi.men iÁin ´ D¸ş¸nsene T¸rkiye den mesateyi bilmiyorsun V

a*
km
k nethal*

Bu \ı&*^ bur|a benzer hedefler k¸Á¸k hedeflerdir. Yani beyin cerr^e^1-*11 olmayı
istemek k¸Á¸k bir hedeftir.
hedef ˆrnekleri... ^´^. ,1
"Beyi n" ^ naklini gerÁekleştirecek; ilk doktor 4navı k
'emek" b¸^^V¸k hedeftir. -->ª--• --/---•- n y

fini belirleme zamanı...

76
Herh .r-ı^ngi bir bankayı yˆnetmek, k¸Á¸k bir pptr barªrrr. Basına başkan olmay,
istemek b¸y¸k bir hedef-
77

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsaniyi-


• \ 0Hin ´satışını yapmak, k¸Á¸k bir hedeftir ^s^V^^rv^s^bayOkb^e,,
tir.
T-,rkive 1 futbol liginde top oynamayı istemek kQ. Á¸k, ^nÓn en pahah futbolcusu
olmayı istemek-,,
hedeftir.
Hedef Belirleme ?"
Hedef - Sektˆr Piramidi

Başa"

Mutlak başar, iÁin, mutlak uÁuş!


¸niversiteye hazırlanan bir ˆğrenci iÁin:

Bir rekor denemesi


÷SS Şampiyonu BoğaziÁi ‹. - ODT‹ - İT‹
Marmara ‹. - İstanbul ‹.
Uludağ ‹. - Trakya ‹. A.÷.F. - İki yıllıklar

Herhangi bir sektˆr iÁin:


- Sektˆr¸n en iyisi
- Profesyoneller
Normal d¸zeydekiler - Amatˆrler

Marmara ‹niversitesini kazanmak istiyorsan, BoğaziÁi ‹niversitesini hedeflemelisin,


BoğaziÁi ‹niversitesini kazanmak istiyorsan, derece yapmayı hedeflemelisin. Demce
yapmak istiyorsan, birinci olmayı hedeflemelisin. Eğer birinci olmak istiyorsan, gelmiş
geÁmiş en y¸ksek puanı alabilmek iÁin t¸m sorulan hem de rekor bir zamanda yapmayı
hedeflemelisin. Ancak hedefin sadece ÷SS Şampiyonu olmak olmamalı, bir rekor
hedeflemelisin. Ben bu sınavda gelmiş geÁmiş en iyi dereceyi elde edebilmek iÁin t¸m
sorulan eksiksiz ve doğru yapacağım demelisin.
U« ama asla atmosferin dışına Áıkma...
yo. Hedef belirlerken aÁ gˆzl¸ olmanın hiÁbir mahsuru Ostum- Hatta kanaatkar
olmanın hiÁ anlamı yok! Ma-

79

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıy,r


Basan.

dem ki istediğim her şeyi (İnsani sınırlarım dahilinde) yapa bilecek donanıma sahibim, o
halde neden daha azıyla yet neyim ki? Neden grosmarket sahibi olmak varken, sı radar
bir bakkal olmayı tercih edeyim ki? Mantıklı ol ve d¸ştr seni bakkal olmaya iten nedir?
A) 1. GerekÁe: Grosmarket kurabilmem iÁin ˆnce bir bakkal aÁıp, işletmem ve para
kazanmam gerekiyor. Sonra kazandığım parayla işimi biraz daha b¸y¸t¸p, bir market
aÁabilirim! Bˆylece bu marketle ileride aÁacağım grosmarkete birikim yapar, işimi daha
da b¸y¸t¸r¸m... 2025 yılında da t¸m T¸rkiye'de grosmarketleri olan bir işletmeci olurum.
B) 2. GerekÁe: Grosmarfcet bizim neyimize, k¸Á¸k bir bakkal bize yeter. «orba paramız
Áıkar işte.
Eğer cevabın A şıkkı veya benzeri bir şeyse sorur yoktur. Ancak cevabın B şıkkına
benziyorsa, sana bir iyi b* de kˆt¸ haberim olacak.
Kˆt¸ haber: «ok ¸zg¸n¸m! Kısa bir zaman sone ., batacaksın.
İyi haber: Eğer batmazsan ˆm¸r boyu Áorba iÁece'
sin.
Hedef belirlerken, sˆz konusu piramitten bir n_ seÁip, ona ulaşmak iÁin bir de
program yapacaksın program %100 uygulanamaz; işte bu sebepten Pir^ seÁeceğin
noktanın altında kalacaksın. O halde ˆyle

f seÁmelisin ki t¸m sapmalardan sonra istediğin yere gelebilesin.


Eğer Áorbanın devamlı kaynamasını istiyorsan; ileride işi b¸y¸tmeyi ve bir market
aÁmayı planlayarak bakkal aÁmalısın ki, t¸m sapmalardan, program aksaklıklarından
sonra dahi bakkalını muhafaza edebilesin. Bu kadar esnaf neden kepenk indiriyor sence?
Neden en k¸Á¸k bir kriz anında bile onlarca işyeri kapanıyor? Neden?
«¸nk¸ halkımızın %97'sinin hedefi yok! Kurduğu işletmeyi sadece ayakta tutmaya
Áalışıyor. Hedef Áorba iÁip akşam da magazin programı izlemekse elbette ki her şeyden
olumsuz etkilenir, m¸flisler kervanına katılırsın.
÷ylesine bir Hikaye
Vaktiyle Vehbi'nin de bir bakkalı vardı, Ahmet'in de. Vehbi saat 05:30'da bakkalını
aÁıp b¸y¸menin yollarını araştırıyordu. S¸rekli zengin olacağı g¸nleri hayal ediyordu.
Kendini tamamen işine adamıştı. Ekonomi ile ilgili haberleri hiÁ kaÁırmıyordu. Kendi
hayal d¸nyasında kaÁ bin defa zengin olmuştu kim bilir?... BU y¸zden y¸r¸y¸ş¸ de asla
sıradan bir bakkal gibi değildi. D¸nyanın en başarılı insanıymış 9'bı y¸r¸yordu. Akşam
saat on ikiden ˆnce dˆnm¸yordu evine. Gˆz¸ne uyku girmiyordu. Bir an ˆnce sat)ah
olmasını istiyordu.
ğind aa kurmadl Vehbi- Beß oldu mu kendili-
yi sar" Uyanırdl- «unk¸ onun bir hedefi vardı. D¸nya-man kSacak P'anlan vardı. Bu
nedenle uykuyu bile za-ybl olarak gˆr¸yordu. Dˆrt saatten fazla uyu-

80

Basan.
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyıtT1
d¸ğ¸ pek gˆr¸lm¸ş bir şey değildi. ,
Ahmet ise, saat sekize doğru aÁıyordu bakkalını. Biraz bulmaca Áˆz¸p veresiye
defterine karalamalar yaparak, kapının ˆn¸nde, k¸Á¸k bir sehpanın ¸zerinde sırtını g¸neşe
dˆnerek tavla atıyordu manav arkadaşıyla. En b¸y¸k hayali manavı tavlada mars etmekti.
Hava kararınca Ahmet'in y¸z¸nde ince bir tebess¸m oluşurdu. "Evine gidip sıcak bir
Áorba iÁmekten daha g¸zel ne olabilir ki?" derdi. Saat sekiz olunca kepenkleri indirir,
evinin yolunu tutardı. «orbasını iÁer iÁmez uyur, sabah da inanılmaz g¸Ál¸kte uyanırdı.
Karısı ona "Kalk, işe geÁ kalıyorsun!' dediğinde, duymazdan gelip bir yarım saat daha
uyurdu. En b¸y¸k keyiflerinden biriydi uyandıktan sonra biraz daha uyumak.
Aradan yıllar geÁti. Bakkal Vehbi, hedeflerine ulaştı, d¸nyanın en zengin elli işadamı
listesine girmeyi başardı. Vehbi KoÁ oldu.
Aradan aynı yıllar geÁti. Bakkat^Ahmet de hedeflerine ulaştı, manav Rıza'yı tavlada
mars etmeyi başardı. Ahmet Efendi oldu.
Uzun lafın kısası...
Faaliyet gˆsterdiğin sektˆr¸ iyi bileceksin. Ahn efendi (D) olmak istiyorsan "C"
noktasını, Vehbi KoÁ olmak istiyorsan, "Z" noktasını hedef almalısın ki her Şf rağmen
istediğin yere gelebilesin. Bunun başka da W lu yok. Var mı?

Zirve (Z)
Sektˆr Devi (A) Profesyoneller (B)
Normal d¸zeydekiler (C) Amatˆrler (D)
Hedefini y¸kselt. Yaptığın işte en iyi olmayı iste. D¸nyayı değiştir...
Unutma ki şansın hep %50. Sˆylenip duracağına bir Şeyler yap. T¸rk ekonomisini
beğenmiyorsan k¸fredip sˆy-enmekten vazgeÁ! «alış. Kendini yetiştir. Sonra gel, mali-ª
oaKanı ol, ekonomiyi d¸zelt... Şansın %50.
M¸dfm"EToyet teŞkilatım beğenmiyorsan, Emniyet Genel uıu on Şansın yine %50.

82

83

Ben D¸nyanın En Akıllı insanı


ZİRVE SENİNDİR
"HiÁbir şeyin gerÁeği hayalinden daha g¸zel olamaz."
"••" -y "*"""*"™**"™ "*™
Kim bilir ne hayallerin vardır şimdi senin. Harika bir ev satın almak mı? Yoksa bir araba
mı, uÁak mı istiyorsun? Yoksa ¸niversiteyi kazanmak mı senin en b¸y¸k hayalin? Hayalin
ne olursa olsun, ona ulaşınca işin tadı kesin kaÁacaK'- Ve sen: Hepsi bu kadar mıydı?
diyeceksin. Araba alırsın, ilk g¸n toz kondurmazsın ama bir hafta sonra demode olur.
Aynı şevki yaşayamazsın. Hayalinde kullandığın araba daha g¸zeldi sanki. Hani Áok
sevdiğimiz bir elbiseyi alınz, bir hafta ¸t¸s¸ bozulmasın diye uğraşırız da, sonra her şey
tekrar normale dˆner ya! Emin ol ki; hayalin ne olursa olsun sonu budur. Aya Áıkmak,
ampul icat etmek... Ulaşınca cazibesini yitirir.
÷yle garip ki, ˆmr¸n¸ verirsin. Ona, hayaline ulaşmak iÁin ge_e g¸nd¸z Áalışırsın. AÁ
kalırsın. Gebinde on liran olmaz bazen. Kar, kış demeden y¸r¸rs¸n zdr yollarda. Ca"1
kırıklanyla dolu yollar, tepeler aşarsın. Bir amaÁ uğruna r* yatını adarsın. Sonra bir g¸n
olur istediğin. Ulaşırsın he^ fine. Artık gerÁek olmuştur hayalin. Herkes senin baş<-
anlatır, konuşur. Sense hepsi bu muydu? dersin. bˆyle dediğinde inanmazlar. Hava
atıyor derler. ln&n' lar ki HiÁbir şeyin gerÁeği hayalinden daha g¸zfil maZ-

Basan -
Bir koltuk takımı yaptırmak iÁin ustaya sipariş verir-Anlaştıktan sonra bir miktar para
aldıktan sonra Áalış-S'n başlar. Usta, işi yaparken hep iş bitiminde alacağı
ın hayalini kurar. Koltukları teslim edince de, parası-geri kalan kısmını alır. O an, bir
emekÁi iÁin işin en g¸zel yanıdır. Halbuki aynı kişiye işin parasını peşin verirsen, s bir
t¸rl¸ bitmez. Bu her meslek dalında, profesyonel olmayan birÁok kurum iÁin geÁerlidir.
Peki neden bˆyle? «¸nk¸ usta işin parasını peşin olarak almış ve hayal edecek her şey
bitmiştir. Ta ki ¸st kattaki komşunuz: "Senin koltuklar bitince bir takım da ben
yaptıracağım" deyinceye kadar. Komşunuz bˆyle bir şey demişse, usta yeni bir hayal
moduna girecektir.
Bir iş adamı otuz sene ˆnceki bodrum kata aşık olmuş.
Ne g¸zel g¸nlerdi onlar. Ayağımızda pabuÁ yoktu. AÁ yatardık Áoğu gece. Sinemaya
gittiğimizde kral biz olurduk. Yevmiyemiz on liraydı. On lira b¸y¸k para o zaman. Yetmiş
beş liraya bir palto almıştım hani. Gıcır gıcır yanıyordu. B¸t¸n kızlar peşime d¸şm¸şt¸.
Daha heybetli gˆsteriyordu beni. Değişe değişe giyerdik. Kar yağınca, Áok soğuk olunca
paltoyla yatardım. «abuk eskidi palto. Bir g¸n kurusun d|ye sobanın ¸st¸ne attım, eteği
yandı. Mustafa'nın elinden gelirdi. Yaman adamdı. Nur iÁinde yatsın! Ya-a yaptı. Gel
zaman git zaman gˆz¸mden bile esir-9edığım paltom, elli yerinden yama yedi.
nın k akardl- Dˆrt klß ge«irdik Fatih sineması-
tosikiarşısındaki bodrum katta- En buy¸k haya|im m_-
e almaktı. Şimdi her şeyim var ama o zaman-

84

85

Ben D¸nyanın En Akıllı

Başarı-

-ıtlu değilim. O g¸nlere geri dˆnmek iÁjn ki kadar rTIT\Tli vermeye hazırım.
AÁtık sefildik ama t¸m servet
Áok muti uy
Neyar311"*3''
. v<an adam o oldu: Neil ARMSTRONG. Do-AyailK^ <?* ; irdi Benim iÁin her
şey bitti artık, g¸-n¸nce bunalırca . ¸neşe Á,kayirn dedi. (Bu arada g¸neşe neşe
Áıkılma^ •*"
de Áıkılır...)
^ayaller gerÁek olunca işin tadı kaÁıyor. Ne n? Hayalimiz gerÁekleşmesin diye duamı
haVır!
M‚derrª kª yapalım o za-f edelim? TabÓ ª
^defler belirle. ÷yle haya! kur ki, gerÁekle*
Esnek ^ Ninai hedefini kastediyorum, ışın sonu-
mesi kolay o %m ^^ b, T¸rkiye istiyorsan, nihai e e n n¸ yani. ª*f?>*\apishaneleri
kaldırmak olmalı. Boyec: S d¸nyadaki tu^n dırdlğmda, Neii Armstrong g.b. buna J nop
cezaev.n. . bu sepin jÁjn basit bir şeydir Sˆz ton ^ girmezsin. ^jn kapatl|mas´n.
sağlamak, asla na^ı su hapisha^nanlamma gelmez. Bu sadece bir ba aerceklesm
^S1J^1^Q bir adım daha yaklaşman demew

lar seni ˆyle bir yere gˆt¸r¸r ki; kendinª hapishaneripn


kan insanlara iş kuruyorken bulursun. Á
"B¸y¸k hayalleri olanlar devamlı uÁarlar ve uÁtuklarına asla şaşırmazlar"
PROGRAM
ihmal edilmez
programa y¸
l edilir.

sˆyle. sana kim olacağ[n, sfly

halkı bilinÁ^ bir


ifadeyle, t¸m hapishanelerin kald' — - n. nm sıfır olması gerektiğine gˆre,
bunu iÁin suÁ or^nª u| n demek olmasına karşın, Ista man hayal* ^direrek, suÁ
y¸zdesini bir puan aşagy halkı bilinÁ^ ªelrldır Ama as)a işin sonu değildir.

Var; kaldırdın!
ki işin sonuna geldin. T¸m ne olacak? Eğer bunu başa

86

87

Bir g¸n¸n_ˆzetj:
Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıy^,
. ip Haili bir Áok program yap-belki ışªrte'?" _Q hımu b-,r--
program yapabilirsin ne
r 3 , ...u..-,,Cm n MRmall
program K¸ft¸m
prog-
p-o^^-'^S^^r-trC

ki

n rogramın

. Ama bunu bir m-

dım.

zamanda bir de vicdan ^.^^ kaydı yapar... namayan her madde iÁin bir başarısızım
, uaili ne biliyorsun,
Şimdi şu ana kadar program a .^^ Rendine .,şte
hepsini unut. Her şeye yeniden ªaş^ ^ program ha-
bu! Aradığım program bu." d>yeblleceÁfnan. Başkalarından
zırla! Sadece sen hazırla, sadece sen yazma_ programı-
yardım alsan da inanmadığın hiÁbir şe y ^ ^ kağ,da yaz.
na. Bu arada hayali program olmaz. Wiu ^
Birini evinde duvara as, birini de cebin
89

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıy

Basan

Diyelim ki yukarıdaki programı sen hazırladın. Art bir programın var. Ama program
k¸lt¸r¸n olmadığı jÁjn u gulayamıyorsun. Son aşamada uygulama kısmında takıldı
Uygulamaların aşağıda olduğu gibi programınla Áelişiy0, Her yeri değil tabii. Ekstra
şeyler yapmanı gerektirmeyen kısımlarına uyuyorsun. Mesela dinlenme zamanı
dinleniyor-sun.
Peki neden?
07:00 - 08:00 08:00 -17:00
Bir program uygulamak neden zor gelir insana? «¸n
k¸ sˆz¸ geÁen zaman dilimi bellidir. Saat 22:00 - 24:00
arası. Başı ve sonu var. Yani iki saatlik net bir kısıtlama var
Biri sana bu zaman diliminde bir şey yapmanı emrediyor
÷zg¸r olamıyorsun. :

Gˆrd¸ğ¸n gibi bir programın var ama uygulayamıyor-sun. Bˆyle bir program anlamsız
olduğu gibi, seni rahatsız ederek vicdan azabı duymana da sebep olacaktır.
Şimdi programı yeniden gˆzden geÁirelim ve onu uygulanabilir hale getirelim. Nasıl
mı?
işte bu!
insan her zaman mutlaka bir şeyler yapar. Ama iyi, ama kotu. Program, olmadığı iÁin
de ne yaptığın, pek bilmez. O halde, ˆnce, yapt.klarm, programa dˆn¸şt¸r ve ne-
iamalaÓ?m o'ron ^mm ^ulayan-yorsan, uygu-lamalarını programa dˆn¸şt¸r.

?9n a^'ş oldun T' beğenmedi9in ne varsa onu


Orak 4ulvaMarip gelecek ama bu yeni pr_g-
rum V'¸kanSJS6n mutlaka ba?ar|ya ula?ırsın! _'arak US?' Pr_gramı' aşağıdaki gibi olmak
Bularsan mutlaka başarıya ulaşırsın!

90

91

Ben D¸nyanın En Akıllı insan

Basan •

_ku" d'ye
: .
devan, e,. Á¸nk¸ pragram,
´Q,, '
Saatini 06'00'ya kur, saat tam 06:00'da uyan ve Sa. u , ´Q,,' anda saat 06:00 ve ben
programıma
e,. ¸nk¸ rar
ˆyle yazıyor.
Saat tam 19:00'da eşine: "Sevgilim, şu anda senin le ilgilenemem Á¸nk¸ programda
TV izlemem gerektiği ya. zıyor. ‹zg¸n¸m!" de ve TV izle.
Saat 20:55'de bir arkadaşını ara ve "Hakan ben < anda dinlenmek zorundayım ve
hemen dinlenmeye geÁiy rum. «¸nk¸ saat 21:00 ve yaptığım programda dinle mem
gerektiği yazıyor" de ve hemen yan yat, dinlenmeye geÁ. Dinlen!
Saat 21:55'te bir başka arkadaşını ara ve "Merha dostum, nasılsın? Ben s¸perim acayip
dinleniyorum. Şir saat tam 22:00 olunca TV izleyeceğim. «¸nk¸ pTograır ˆyle yazıyor.
Neyse hadi kapatmam lazım. Lafı uzatı Program kaÁıyor." de ve devam et.
iddia ediyorum yukarıdaki programa en fazla iki dayanabilirsin. Belki de farkında
olmadan senelerce programı uyguladın. Ama ilk defa şuurlu bir şekilde ne1 tığını fark
ediyorsun.
Ne yaptığını ve ne yapmadığını fark edince, Ác arayacaksın. Eğer gerÁekten
samimiysen, sorunu mu Áˆzer ve programlı yaşamaya başlarsın.
- '•; •-'.•.-, -; • '

...ve
Madem ki bir zaman aralığında bir şeyler yapman istendiği zaman doğal bir tepki
veriyor, kendini kavanoza sıkıştırılmış bir balina gibi hissediyorsun, o halde bu sıkıcı
Áizelgeyi ˆzg¸rleştirdiğinde sorun Áˆz¸lm¸ş demektir.
Mesela programında 22:00 iÁin bir karar ver ve 22:00 - 24:00 arasında işinle ilgili
Áalışmana sadece 15 dakika ayırmaya Áalış. Program Áizelgeni "22:00 - 24:00 TV izle +
15 dakika konunla ilgili Áalış" şeklinde değiştir. Bˆylece iki saatlik bir s¸reyi tamamen
değil de, bu's¸renin toplam 15 dakikasını programlı bir şekilde işine ayırmış olursun. TV
yi iki saat kapatmak zor gelmesine rağmen, 15 dakika kapatmak zor gelmez insana. Ama
sakın bu s¸reyi abartma! Yani programa uyarak sadece 15 dakikanı dergi - gazete veya
kitap okumaya ayır. 16. dakikada bırak. «¸nk¸ programda ˆyle yazıyor. Bug¸n Áok keyif
aldın-sabu uygulamadan, yarın iÁin programını yeniden gˆzden peÁır. "22:00 - 24:00 TV
izle + 25 dakika konunla ilgili ca-"? 9'bi yap.
•19.00Allenle N9ili kısmı da aynı şekilde ilavelerle s¸sle. - <J1 :00 TV izle + 15 dakika
ailenle ilgilen." de.
kitap
Vaktiyle "9'1' olarak da "_6:__ ' 07:0_ uyu + 15
Seni bile hayrete d¸Ş‹recek so-
_yle bir hal alacak ki> bir 9¸n ilk başta , uygu|adlğ|n| gˆreceksin.

92

93

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyır

Şu ana kadar bunu uygulayan herkes başarılı QU Samimiysen, gerÁekten istiyorsan


sen de yap ve kaÁıru maz başarıya ulaş.
EYLEM
Artık tam anlamıyla, t¸m h¸crelerinle, t¸m varlığı^ sonuna kadar harekete geÁme
zamanı.,.
Şimdi bir karar verdin, bir hedef belirledin, bir prog-ram yaptın ve bu programı
yaşayabilmek iÁin program k¸lt¸r¸ de edindin. Yapacağına sonsuz g¸veniyor musun' Eğer
cevabın evetse artık sana durmak yok!
Hedefini herkese anlat! Arkadaşlarına, akrabalarına herkese. (Sadece hedefini anlat,
nasıl yapacağını değil...! ÷yle inanarak anlat, ˆyle sˆzler ver ki; vazgeÁtiğinde ala. konusu
ol! Bu zor zamanlarda senin can simidin ""ota VazgeÁmek istediğinde verdiğin bu sˆzler,
senin "Başa--mak zorundayım, ne yapacağımı herkese sˆyledim dˆnemem artık. Ben t¸m
gemileri yakmış bir insi Şeklinde bir c¸mle kurmanı sağlayacak ve yola devar Áeksin...
en b¸y¸k bilgsaya
derhal Microsoft'a bir mektup yaz:
´
Konunla ilgili t¸m kurumlarla yazış! ÷rneğin, bilgisayar m¸hendisiysen ve gelmiş 9e^ en
b¸y¸k bilgisayar m¸hendisi olmaya karar venw 'a bir mektup yaz:

MICROSOFT / İnsan Kaynakları Departmanı. Sayın Yetkili,


Sizi ibretle izliyorum, bir d¸nya devi olmanıza rağmen d¸nyanın gelmiş geÁmiş en
b¸y¸k bilgisayar m¸hendisini b¸nyenizde bulundurmamanız Áok ilgi Áekici. Neyi
beklediğinizi anlamak m¸mk¸n değil! Benimle en kısa zamanda irtibata geÁip, bu b¸y¸k
boşluğu doldurmanızı ˆneriyorum...
Saygılarımla
Faruk ÷ZT‹RK
"D¸nyanın En B¸y¸k Bilgisayar M¸hendisi"
Microsoft'a bˆyle bir mektup yazdığını d¸ş¸nebiliyor
musun? Ben de biliyorum, sen hen¸z o adam değilsin, he-
n¸z en b¸y¸k olmadın ama buna inanınca kanının kaynaya-
cağını ve artık yerinde duramayacağını gˆreceksin. Konu-
şurken insanlara Microsoft'la yazıştığını anlatacaksın. HiÁ
-vap gelmese dahi kendini geliştirip hayal ettiğin maka-
3 erişebilmek iÁin, sınırsız bir iştaha ulaşacaksın. Bu da
I, n09und¸z «al|Şman anlamına geliyor ki, bu durumda ni-
^e d¸ 3ya bakt'9ımızda> sen bu inanÁla devam ettiğin s¸-
"£ndki ´?ada olmasa bile T¸rkiye'deki en iyi bilgisayar m¸-
değil' t¸m devlere mektup g÷n" Cevap 9elmezse bile, ileride anlatacağın rin
olacak, buna emin ol!
-ndısı olacağın anlamına gelir

9,4

95

Ben D¸nyanın En Akıllı insan,,

Bu arada aklından "Bana deli derler!" tarzında K c¸mle geÁiyorsa hemen


sˆyleyeyim: "Bırak desin|e Eğer sana deli diyorlarsa bil ki doğru yoldasın..."
Bak ben ne yaptım?
* Bu yıl 1 . Ligdeki futbol kul¸plerimizden biriıv de bir motivasyon Áalışması yapmak
istedim. Hemen hemen hepsine gittim, hepsine e-mail gˆn-; derdim. Evet şu anda aklına
gelen o en b¸y¸k kul¸plere de gittim. Hen¸z hiÁbiri teklifimi kabule! medi.
Onlara "Beni takımınıza psikolojik direkte olarak alın, sizi şampiyon yapayım."
dedim, ret ransım olmadığı gerekÁesiyle kabul etmediler.
"Peki o zaman bana yedek takımınızı verir onlarla bir saat konuşayım ve sizin A
takımına la maÁ yapalım ve sizi gol yağmuruna tutalım d; beni gˆr¸n!" dedim yine kabul
etmediler.

Ben de "Bu adamlar şu anda şampiyon olmak istemiyorlar herhalde" dedim ve geri
dˆnd¸m. ÷n¸m¸zdeki sezon tekrar gideceğim.
Bu arada İngilizce'mi geliştirmeye Áalışıyorum. «¸nk¸ seneye Barcelona'ya da aynı
teklifi yapacağım, Á¸nk¸ seneye Milan'a da, İnter'e de... aynı teklifi yapacağım. Kim bilir
belki onların referansı olunca, bizim ligden de bir kul¸p beni kabul eder...

Ben şu anda Başbakandan muhtarlara, yazarlardan ..tˆrlere, futbol kul¸plerinden


d¸nyadaki dev şirketlere ?.dar birÁok kişi ve kurumla yazışıyor ve gˆr¸ş¸yorum nlara her
seferinde Áok Áok b¸y¸k teklifler gˆt¸r¸yorum •nınden anında cevap alıyorum, kiminden
de iki yıldır ha n cevap alamadım...
kaybettim> ne kazand,m diye a, karşıma gurur verici bir tablo Á.ktı.
Binlerce in-
" e lVtemrerek hayatlarını değiştirmişim. Kendimi hiÁ
a' e oturabilirdim ve Anların hiÁ-

"O halde beni bir defa genÁlerinizde de* yin, neler yapabileceğimi size gˆstereyim' cr
dim, yine kabul etmediler.
"HiÁ para pul istemiyorum, kul¸b¸n^ sadece bir saat seminer vermeme izin verin
dim onu da kabul etmediler...
• ,4 , ••

du޸nmeye başlayınca, insanın


Ben b¸y¸k a'
y ,y_r- "Ben ba?bakan olmak istiy_-
, ası'n|n Başkan , _lmak istl'y_rum / Ben D¸nya
9rTl! O zam ak istiy_rum!- peki ama ya yapa-
2a ne olacak? Hayal kmkhğma uğramaz

96

97

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


Vermiş olduğum seminerlerde sık sorulan sorulardan bir tanesidir bu. Biraz ağır
olacak ama ¸zg¸n¸m. Hayal Kırıklığı aptal adam işidir. Sadece şuursuz insanlar hayal
kırıklığına uğrar. Şuuru olmayan insana da aptal tanımlaması birebir uyar. İlkokulu
hatırlıyor musun? Hani bir deney vardı. Bardağın iÁine bir miktar pamuk koyar sonra
iÁine birkaÁ tane fasulye atardık, suyunu da verince birkaÁ g¸n sonra boy boy, nur topu
gibi fasulyelerimiz olurdu. Hatırla bakalım hiÁ şaşırdın mı? "Aaa benim bardağımdan
fasulye Áıktı." dedin mi hiÁ? Hayır. Neden? «¸nk¸ fasulye ekmiştin, karpuz
bekleyemezsin. Niye karpuz Áıkmadı diye hayıf-lanamazsın! Bˆyle davranman iÁin ne
ektiğini unutmuş olman gerek! Şuurluysan, ne yaptığını biliyorsan, ektiğin şeyi
biÁeceğini bilirsin.

‹niversiteye hazırlanan bir ˆğrenciysen ve g¸nde sadece on beş dakika Áalışarak


BoğaziÁi ‹niversitesini hayal ediyorsan, sana ne dememi bekliyorsun? G¸nde on saat
uyuyup dˆrt saat TV izliyor, dˆrt saat chat yapıp, sekiz saat Áalışıyorsan ve zengin olmayı
hayal ediyorsan, beş yılda bir kitap bitiriyor ve k¸lt¸rl¸ bir adam olmayı hedefliyorsan,
sonra bir de hayal kırıklığına uğruyorsan sence de bir sorun yok mudur?
Ne yaptığını, nereye gittiğini, nasıl m¸cadele verdiğini bileceksin. Ve dostum işini iyi
yapacaksın. M¸kemmeliyetÁi olacaksın. Yoksa hayatın hep keşkelerle, ahlarla, vatlarla,
t¸hlerle ve hayal kırıklıklarıyla geÁer...
Samimi olacaksın, kendine verdiğin sˆzleri tutacak sın! Ben başarılı olmak istiyorum
deyip yatıyorsan, sen OT san olsan horlaman konusunda samimi olabilirsin.
98

Başarı...
Gˆzden kaÁınlan bir dost.
Garip şu insanoğlu. «ok garip! Herkese verdiği sˆz¸ tuttuğu iÁin ˆv¸n¸r, ben acayip
merdim, d¸r¸st¸m falan der de, asıl tutması gereken sˆzleri tutmaz. Kendine verdiği sˆzleri
hiÁe sayar. «¸nk¸ kendine verdiği sˆz¸ tutmazsa kimseye karşı rezil veya mahcup
olmayacaktır. Gel gˆr ki asıl yanılgı bu işte!
Kendini ˆnemseyeceksin! Sen kendini sevmezsen, sen kendini ˆnemsemezsen, sen
kendine saygı duymazsan, sen kendine verdiğin sˆz¸ tutmazsan diğer insanlar senin iÁin
bunu niye yapsın ki?
Aynaya bak burnunu sev. Karma, kocana, oğluna, kızına bak, onları sev. Arabana,
evine, ceketine, anana, babana, kardeşine bak, onları sev. Sana ait ne varsa sev, sev, sev...
Ve g¸neşe bak, g¸neşi sev. O da senin Á¸nk¸. Bak, hiÁ aksatmadan gˆrevini nasılda
yapıyor g¸neş. Senin iÁin her g¸n yeniden doğuyor. D¸nya 24 saat ritimden hiÁ bir şey
kaybetmeden senin iÁin dˆn¸yor. Gezegenler, g¸neş sistemi, kuşlar ağaÁlar ne varsa
hepsi senin iÁin var. Emin ol ki bˆyle, dostum. Bir d¸ş¸nsene, sen ˆl¸nce b¸t¸n bunların
ne anlamı var? G¸neş doğmuş, g¸neş batmış, d¸nya dˆnm¸ş, ağaÁ yeşilmiş, siyahmış,
deniz kırmızıym/ş, ma-viymiş sana ne? Şimdi hayattasın ve hepsi senin. Kullan onları,
sahiplen!
Zor olanı yapıp başka/arma g¸veniyorsun!!!
99
Zengin iş adamı işsizliğin had safhada olduğu ˆır ¸lkede tesad¸fen karşılaştığı herhangi
bir genÁle

Ben D¸nyanın En Akıl],


"mı
sohbet etmeyee başladı. GenÁ adam, işadamına •
olduğunu sˆyUeyince, işadamı, onunla ˆzel bira'f
ma imzalayabi ileceğini ancak birkaÁ tane şart, ,
ğunu sˆyledi. oldl
GenÁ adsamın eğitimi yetersizdi ama ˆnemli
ğildi. Bu aşılatª ªilecek bir engeldi. GenÁ adam olduk6
zeki fakat bir CD kadar da tembeldi. *
f •* İŞte o g¸ı nden kalan bir diyalog:
•- ' t
İşadamı: Bak dostum, sen zeki bir adamsın Dediklerimi yap ªarsan seninle beş sene
sonra Áalışa bilirim.
: Elbette ki yaparım. Siz şartlarını-
GenÁAde
zı sˆyleyin.
İşadamı: G¸nde en fazla beş saat uyuyacaksın. Her g¸n ¸Á saat kitap okuyup
okuduğun ki' ilgili en az bir saaat yorum yapacaksın. Akşam o na gidip bir fakOlte
bitireceksin. İşini m¸kemmı şekilde takip edecek, asla pes etmeyeceksin. Ye kirler icat
ederek*, işinde kendini geliştireceksin.
GenÁ adarm Áok heyecanlandı. GenÁAdaMn: Evet sonra?
İşadamı: Eğer beş sene boyunca bunları elsiz yaparsan sanaa ^ˆz veriyorum seni
kendime gf m¸d¸r yapıp 10OO.OOO $ da maaş vereceğim

şaşan-
GenÁ adam hiÁ teredd¸t etmeden atladı... GenÁ Adam: Tamam hemen başlayalım.
işadamı: Sosyal bir insan olabilmen iÁin hafta
sonlar, d,l kurslarına, gece de resim ve gita kursla
na katılacaksın. a Kursıarı-
1 00-000 $ ma-
fedan,,:
ruz.
ı: Emin misin? Ge"S Adam: Elbette ki.

100

101

Ben D¸nyanın En Akili, jns gaşa


Bırak herkesi, ˆnce kendine g¸ven!
Evet dostum başkalarına g¸vendiğin kadar kendine g¸venmiyorsun. Bˆyle bir teklifi
Sabancı yapsa acaba kar kişi direkt kabul ederdi dersin? Eğitimlerimde bu soruyu
sorduğum zaman insanların %95'inin ben hemen kabul ederdim, dediklerini biliyorum.
Demek ki Sabancı'ya gjj. vendiği kadar kendine g¸venmiyor insanımız. Bˆyle olmamalı,
kendine g¸venmelisin! İstersen d¸nyayı değiştirebilir-
sin.

\EgzersjzZamam Aynadan yansıtma metodu


Yazıları aynadaki yansımalarına gˆre yaz... Bunu killere de uyarlayabilirsin. Yani
kağıdın sol tarafına bir şekil veya resim yap, aynı resmin tersini kağıdın sağ tarafına
geÁir.

Şu ana kadar hiÁ ahşap ev yapmamış bir insan olduğunu varsayıyorum. "Ahşap bir
ev yapabilir misin?" desem, cevabın muhtemelen hayır olur. «¸nk¸ hiÁ denemedin ve
ayrıca ahşap bir ev yapılması gerekiyorsa Áevrendeki marangozdan destek almayı
d¸ş¸n¸rs¸n. Halbuki bir adada yalnız kalsan ve Áevrende hiÁ kimse olmasa, yani ahşap
evi kendin yapmak zorunda kalsan, bunu Áok rahat başarabilirsin. «¸nk¸ mecbursun,
yalnızsın ve yaşamak iÁin bunu başarmalısın.

‹niversite
sfizısvin¸
Başarmak
Bu metoda gˆre yazı yazma faaliyetlerimizi denetleyen sol beyin yazının d¸z haliyle
ilgilenirken, sağ beyin yazının aynada nasıl yansıdığını hayal edecek ve bˆylece bu
Áalışma yapılırken her iki lob da aynı anda harekete geÁ-roiş olacak ve bˆylece sekiz
yaşında toprağa gˆmd¸ğ¸n dahiliğine bir adım daha yaklaşmış olacaksın...
Bu egzersizler iÁin ˆyle her g¸n saatlerce zaman Ayırman gerekmiyor, aklına
geldikÁe yap! ‹Á - beş dakika. Ne bileyim işte, canın sıkıldığında karalama olsun diye
im-2a Bacağına, bunu yap gibi...

102

103

Ben D¸nyanın En Akıllı in


5. Bˆl¸m

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri Hayat yolu


Başı hoş ortası koş ertesi boş, Sen işin sonuna bak en sonuna, İster s¸r¸n ister y¸r¸ ister
koş, Sen işin sonuna bak en sonuna...
Ey Zevraki zora zahmete bakma, Yokuşa s¸r¸n de yenişe akma, Umudun ummansa umuru
takma, Sen işin sonuna bak en sonuna...
«aresizlik Mucizesi

104

«aresizlik akıllı insanı zirveye taşır..

«aresizlik Mucizesi
Zirve Zamanı...
HiÁ trafik kazası atlattın mı veya hiÁ ˆl¸mle burun buruna geldin mi sen? HiÁ ˆl¸m¸n
o korkunÁ nefesini ensende hissettin mi? Hani soğuk sular boşalır, birden boğazın
d¸ğ¸mlenir, hani iÁin kalkar birden, tuhaf olursun. HiÁ bˆyle bir şey yaşadın mı?
÷l¸m korkusu insana, hayatını birkaÁ saniye iÁinde bir film şeridi şeklinde izleme
fırsatı verir. ÷l¸m korkusuyla tıpkı o film sahnelerinde olduğu gibi, t¸m hayatın bir şerit
halinde gˆzlerinin ˆn¸nden geÁer.
Toplam kaza anı beş saniye olmasına rağmen, otuz dakikada zor anlatacağın kadar
Áok şey d¸ş¸nm¸ş olmanı neye bağlıyorsun? «ARESİZLİK PSİKOLOJİSİ...
÷l¸m korkusu yaşayan insanlar inanılmaz yorulurlar. Fakat yorgunluktan Áok,
yaşadıkları duyguya korku derler. O iş ˆyle değil! Bir anda halsiz d¸şmene korkun değil,
beynini zorlaman sebep olmuştur. G¸nde sekiz saat Áalışan bir insanın, on altı saat
Áalıştığında yorulması gibi.
«aresiz insan, beynini alışıldık oranların dışında bir y¸zdeyle kullanır. Mesela Áaresiz
zamanlarda ˆyle yalanlar sˆyleriz ki, şeytan bile maşallah der.
O halde; kendini normal zamanlarda da Áaresiz his-sedebilirsen, beynini s¸rekli y¸ksek
oranda kullanırsın. Kısa bir zaman sonra sˆz konusu y¸zdeye alışan beyin, sen ˆzel bir
Áaba sarf etsen de etmesen de hızlı Áalışır.
107

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıy,r

«aresizlik Mucizesi

Kendini Áaresiz hissedip, zirveye Áıkmak istiyorsan her zaman tek Áare olarak
kendini gˆr. Birilerine g¸venmek yerine, ˆnce kendine g¸ven. Bir karar vereceğin zaman
elli insana danışıp kendine hiÁ danışmıyorsan sorun var demektir. Unutma! «are sensin.
O işi senden başkası Áˆze. mez. Haydi şimdi Áˆzme de gˆrelim.
«aresizlik adama ampul icat ettirir
Atat¸rk'¸n başarılı olmasının altındaki sır da esasında başarılı olma mecburiyetinde
gizlidir. Yani brr Áaresizlik sˆz konusudur. Tek Áarenin kendisi olduğuna inanan Atat¸rk,
Kurtuluş Savaşı'nda inanılmaz bir deha sergilemiştir. Ulusal m¸cadelenin ˆnderliğini
yaparak m¸kemmel bir organizasyonu ortaya koymuştur.
Yine İstanbul'un fethi sırasında havan topunun ve y¸r¸yen kulelerin icadı da bir
Áaresizliğin akıl almaz ¸r¸n¸d¸r.
II. D¸nya savaşında susuz Áalışan motorun icadında da Áaresizliğin g¸c¸ t¸m
Áıplaklığıyla gˆzler ˆn¸ne serilmiştir.
Edison'un karanlıktan korkan bir adam olduğunu biliyor muydun? Edison karanlığı
aydınlığa Áevirebilecek tek insanın kendisi olduğuna inandı. «aresizdi ve başarmak
zorundaydı.
Satılmaz ki alasın! Stok mtok yapasın...
Telafisi asla m¸mk¸n olmayan bir mefhum: Zarnan Gitti mi gitmiştir. Geri getirmek
imkansızdır artık. Ne

. kj bu kadar ˆzel bir ˆneme haiz olan bu mefhumu, ina-' ı^az derecede hunharca
harcayabiliyoruz. Timsah gibi n t Áenemizi aÁarak saatlerce TV izleyebiliyoruz. Hem de
hjc d¸ş¸nmeden, ne verip ne aldığımızı hiÁ hesap etmeden.
Hesabını bileceksin. Muhasebeni iyi yapacaksın! Sadece TV izlerken değil, her
zaman. Şu anda bile. "Ne veriyorum, ne alıyorum" HiÁ d¸ş¸nd¸n m¸, her yaptığın iş iÁin
bir zaman harcadığını? HiÁ d¸ş¸nd¸n m¸ hiÁbir yerde satılmayan zamanını neye karşılık
harcadığını? Sor kendine; şimdi sor: Ben şu anda ne veriyorum, ne alıyorum! Eğer bu
ticaretten memnun değilsen kapat kitabı git. Daha k‚rlı bir yatırım yap!
ABD'de bir okulda yapılan araştırmaya gˆre haftada 24 saat TV izleyen bir ˆğrenci
grubunun 14 saat TV izlenmesi sağlanıyor. SonuÁ: Okuldaki şiddet %25 nispetinde
azalıyor. Demek ki zaman verip yerine şiddet alıyorsun. Var mı bˆyle bir ticaret?
Katrilyonlar verip alamayacağın saatlerini ver, şiddeti al!
Zaman, kıymeti ancak bitince anlaşılan korkunÁ bir hazine. T¸m insanlar bu konudan
saatlerce konuşmalarına rağmen, zamanın ne kadar kıymetli olduğundan dem
vurmalarına rağmen, maalesef uygulamada yetersiz kalmaktadırlar.
Okey, pişti, 51 masalarında her nedense oyun bi-^ceye kadar saatle ilgilenen hiÁ
kimse yoktur. Oyun biter,
veden Áıkarken t¸m oyuncular ağız birliği etmişÁesine ceyvah saat 12 olmuş" diye
sˆylenir. Halbuki 5 dakika ˆn-qih Ó Saate bakmıs fakat kafasını kuma gˆmen deve kuşu
1 AÁmıştı o korkunÁ gerÁekten...

108

109

'im
Ben D¸nyanın En Akıllı insaniyi

Áaresizlik Mucizesi

ZAMAN İŞTE...
Zaman geÁiyor. Şimdi gˆzlerini kapat ve gidebildiğin kadar gerilere git, ¸Á yaşına,
beş yaşına... Su birikintilerinde ¸st¸n¸n Áamur olmasından, ¸t¸n¸n bozulmasından endişe
etmeden sek sek oynadığın g¸nleri d¸ş¸n. Misket oynarken aldığın keyfi, ilk aldığın
oyuncağını hatırla. Sana "bir şarkı sˆyle" dediklerinde, hiÁbir kaygı taşımadan avazın
Áıktığı kadar y¸ksek sesle sˆylediğin şarkını hatırla...
AÁ gˆzlerini. Şimdi kaÁ yaşındasın on beş mi, otuz mu, kırk beş mi, yoksa altmış mı,
hangisi? Şimdi sˆyle gˆz¸n¸ kapatıp aÁmandan daha hızlı geÁmedi mi zaman? Peki o
g¸nlerden geriye ne kaldı? Bir kırık misket.
Unutma! Gˆz¸n¸ bir daha kapayıp aÁacaksın ve ˆmr¸n bitmiş olacak. Belki o zaman
elinde kırık misketin de olmayacak! Olsa da ne Áıkar ki zaten?
Bir akşam ¸st¸ geldin ve g¸n batmadan gideceksin...
Zaman Makinesi
Zaman bˆyle işte. Peki hedefin ne ve ne kadar zam3' nın var? Diyelim ki 2015 yılında
Başbakan olmak istiy_r' sun? Şu anda 2002 yılındayız ve on ¸Á senen var.

Artık başarabileceğini biliyorsun, şansın %50. İdealine ulaşabilmen iÁin ihtiyacın olan
tek şey zamanı sıkıştırmak ve Áaresizlik psikolojisine girmektir.
Reel olarak on ¸Á senen olmasına rağmen bir senen varmış gibi d¸ş¸nebilirsen iş biter.
2015'te başbakan olursun.
Peki ama nasıl? Soru bu!
Cevap: Takvimini on iki sene ileriye al, yıl 2002 değil 2014 artık. Son bir seneye
girdin, seneye başbakansın, haydi buna inan ve sonra uyu da gˆreyim seni.
"Peki buna nasıl inanacağım?" İşte ikinci soru ve asıl ˆnemli olan soru da bu zaten:
"Buna nasıl inanacağım?" G¸nl¸k hayatında k¸Á¸k değişiklikler yaparak, bunun iÁin bir
alt yapı hazırlamalısın. Mesel‚ saatini on dakika ileri alarak başlayabilirsin. Hemen yap.
Yarın akşam sekiz haberlerini izlerken saatine bak, tebess¸m ederek şunu sˆyle
"T¸rkiye'nin saati yine on dakika geri kalmış." Artık kendine ait, başkalarının kurmadığı
ve kullanmadığı, sadece sana ait olan bir saatin var. Başkaları ne derse desin, sen kendi
saatine inan!
Saatini on dakika ileri alman, artık hiÁbir randevuna
QeÁ kalmayacağın anlamına geliyor. Tabi eğer inanmayı
_aşarabilirsen. Herhangi bir randevuna karşı tarafın verdi-
9' saate uyarak gideceğine, kendi saatine gˆre gidersen,
s_z konusu randevuna on dakika ˆnce varır, randevuna ve
Aşacaklarına konsantre olursun. Ben ˆyle yapıyorum
esela. Konferanslarıma her seferinde on dakika ˆnce gi-
lp arat>amın iÁinde, hitap edeceğim kitleye ve konuşacak-

110

111

Ben D¸nyanın En Akıllı insaniyi^


«aresizlik Mucizesi

larıma konsantre oluyorum. Bu bana m¸kemmellik kazandırıyor. İşimi daha Áok


sevmemi sağlıyor.
GeÁ kalmak saygısızlıktır...
Bir adam: Efendim, ˆz¸r dilerim geÁ kaldım, malum İstanbul'da yaşıyoruz. Trafik Áok
yoğun hem de kem k¸m, gak guk...
Bir başka adam: Bana ne kardeşim, yola erken Áık, zamanında burada ol! Sˆz
vermiştin...
Kendini her iki adamın da yerine koyarak d¸ş¸n. GeÁ kalan da mağdur, bekleyen de.
GeÁ kalan, uyuyakalmışım diyemeyeceğine gˆre, uygun bir mazeret bulmak iÁin, yalan
arayıp tarayacak. Bekleyense, kaybettiği zamanına yanacak. Bu nedenle geÁ kalmak
saygısızlıktır. Hem bekleyene, hem de bekletene.
Kimseyi bekletmeye hakkın yok! Zamandan daha kıymetli hiÁbir şey olmadığına
gˆre, zaman Áalanlardan da daha b¸y¸k hırsız olabilir mi? Ben hastalık dışında (ki onu da
saatler ˆnceden bildiririm) asla geÁ kalmam. Oyunu hep kuralına gˆre oynarım. Ya da
yeni oyun kuralları geliştirir, insanları o kurallarla oynamaya ikna ederim.

Egzersiz Zamanı Kitap oku


Şimdi: "Amma da yaptın hoca, bu da bir şey mi?" diyeceksin! "Elbetteki kitap
okumak insanı geliştirir. Bunu bir egzersiz olarak vermeye ne gerek vardı?" diye devam
edeceksin. Ancak, y¸z binlerce insanın sadece kitap kapağı okuduğunu d¸ş¸necek
olursak, bunun ne kadar ciddi bir egzersiz olduğunu sanırım daha iyi anlayabiliriz.
Kitap okumak da yine beynin her iki lobunu harekete geÁiren en ciddi Áalışmalardan
birisidir. Okurken, okuduğunu anlayabilmen iÁin kelimeleri beyninin sol lobundan
geÁirmek, diğer lobunla da resmetmek veya canlandırmak zorundasın!
Kitap okumak beyinler arası entegrasyon s¸recinde ciddi bir adım olduğu gibi sosyal
anlamda da seni g¸Álendirecek ve sana ˆzg¸ven kazanman anlamında faydalı olacak bir
yoldur.

112

113

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri


Değildir...
Şairliğe koşma kuzum ol sakin! Pazarda satılan kaftan değildir... Kedi y¸zden benzer
amma velakin, Aslından ˆz¸nden kaplan değildir...
Elbette bulur la-mekan limanı, Mana d¸rb¸n¸yle mantık d¸meni, Yarmayan on dokuz bin
kat dumanı İlim deryasında kaptan değildir...
Mahpeste kal daim gˆr¸nme zahir! Şarap dahi olur mahzende mahir. Bir Áˆzen bulunur
evvel ahir, D¸nya boştur amma hepten değildir.
Bırak ey Zevraki, şaşkını bırak, Usta olunmaz ki olmadan Áırak, Şairlik dediğin size Áok
ırak, Şekerin mayası şaptan değildir...

6. Bˆl¸m
Karar Verme.
Karar vermeden su bile iÁemezsin!

114

Karar Verme...
Yeni bir karar.
Bir şeyler değişsin artık. Yeni kararlar al, yeni kararlar ver, bir şeyler yap!
Kararlarını artık kendin ver! Takviminin hangi yılı gˆs-Iterdiğini de kendin belirle.
(D¸ş¸nsene, doğuyorsun, ailen [seni sevgiyle adeta boğuyor.) Zaman geÁiyor... ÷yle aşırı
[bir sevgiyle y¸kleniyorsun ki artık onlar olmadan hiÁbir şey yapamıyorsun. B¸y¸d¸kÁe
bu sevgiyi ˆdeyebilmek iÁin sen sevgiyle boğuyorsun onları. Kendi başına karar
veremiyorsun, her şeyi onlara danışıyorsun. Zaman geÁiyor, daha da b¸y¸yorsun,
b¸y¸d¸kÁe hep bir danışmana ihtiyacın oluyor. Ailen yoksa mutlaka bir arkadaşına
soruyorsun. Sonra da bir g¸n yalnız kalıyorsun. Kimsesiz ve Áaresiz... Danışacağın kimse
olmuyor, ağlıyorsun. Hayır, bˆyle değil... Senin ˆzg¸r bir iraden var artık.
Yapacağın iş ne olursa olsun, insanların fikrini al, sonra kendi kararını kendin ver.
Unutma ki seninle ilgili en iyi karı senden başkası veremez ve senin en iyi dostun
ş¸phesiz sensin, k¸s olduğun sen. HiÁ takmadığın, adam yerine bile koymadığın sen.
Kendi iÁ sesini dinle, kendine kulak ver. Ne diyorsa iÁindeki adam, onu yap! Vur elini
masaya ve yanlış bile olsa kendin karar ver, sana ait bir karar...
117

Ben D¸nyanın En Akıllı insan

Karar

Verme.••

Yazık oldu... J
Bir g¸n bir mağazaya gitmiştim. ‹Á genÁ ge|, di. İÁlerinden birisine bir pantolon
alacaklardı. Sˆ^ konusu genÁ iÁeride pantolonu denerken dışarıdaki-ler kendi aralarında
şˆyle bir karar verdiler: Pantolon nasıl olursa olsun Áok iyi olmuş diyelim. «¸nk¸ işimiz
Áok acil. Bu esnada, sanki iki tane uzun boy soba borusunu bacağına geÁirmiş bir
korkuluk gibi karşımıza dikildi pantolonu alacak olan genÁ. Arkadaşlarına manken
duruşuyla g¸l¸ms¸yordu. Pantolon tek kelimeyle iğrenÁti.
- Nasıl oldu?
- Oooo s¸per! Yani bir adama pantolon bu ka
dar yakışır. Sanki sana ˆzel dikmişler, hemen al!
Diğeri hemen atladı:
- Valla bence de... Şu estetiğe bak!
Sˆz konusu genÁ bu sˆzler karşısında Áok mutlu oldu ve hemen pantolonu sardırdı.
Fiyatını bile sormadı. Arkadaşları sevdiği iÁin aldı!
Kendi iÁin değil sadece arkadaşları iÁin aldı o iğrenÁ pantolonu. Oysa tam karşısında
duran kocaman aynaya tek bir defa bile bakmayı akıl etmedi.

Bana bak dostum, başarılı olmak istiyor musun? Kendi kararını kendin vereceksin.
Takvimini, saatini,
karını, kocanı, işini, g¸c¸n¸, okulunu... kendin
belirleyeceksin. Bırak, başkaları ne derse desin! Sen
bildiğini oku ve -tekrar ediyorum- asla unutma! ki:
"Seni, senden Áok hiÁ kimse sevemez."
Arkadaşım iÁin ˆl¸me giderim
"Arkadaşım iÁin ˆl¸r¸m!" diyorsun, "Onun iÁin ¸Á g¸n ¸Á gece uyumam. Onun iÁin
her şey yaparım!" diyorsun da neden kendin iÁin kılın bile kıpırdamıyor. Sen kendini
hiÁ sevmez misin be adam?
Kabul etsen de etmesen de, senin en iyi dostun ken-dinsin. Bir arkadaş grubunda
olduğunu d¸ş¸n ve karşında duran aynaya bak. Yanındaki insanların hepsini aynada gˆr!
Biraz sonra yanındaki arkadaşlarından birisinin gittiğini d¸ş¸n! Herkesi tek tek gˆnder ve
aynaya tekrar tekrar bak. Her seferinde birileri aynadan Áıkıp gidecek ama sen asla
Áıkamayacaksın aynadan. Her baktığında aynada sen kayıtsız şartsız var olacaksın.
Kendinden kaÁamazsın, kendini asla bırakamazsın. Bu en sadık dostuna hak ettiği değeri
ver! Sˆylesene seninle birlikte mezara başka kim girer? Yalnızsın ˆyleyse, kendinle barış
ve kararlarını kendin ver; sen varsan her şey g¸zel ve anlamlı, sen yoksan her şey boş.
G¸neş bile...
Tekrar başa dˆnelim. Hedef 2015 yılında TC. Başbakanı olmak. "Ben başbakan olmak
istemiyorum" diye mırıldanıyorsan, hala d¸z bakıyorsun demektir. Ben "başba-

118

119

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


kan olma" hedefini bir varsayım kabul ederek veriyorum. Sen istersen buraya IMF
Başkanı olmayı koy, d¸nyanın en iyi ressamı olmayı koy... (ama mutlaka bir hedef koy!)
Yeni Takvime dair...
Yeni takvime gˆre yıl 2014 ve sadece bir yılın var. İşte sana Áaresizlik psikolojisi. Bu
yeni takvime inan ve bir sene iÁerisinde neler yapacağını hayretle izle! Bu arada her yılın
son g¸n¸ takvimi bir yıl geri al! Yani 2015'i hiÁ gˆrme. On iki sene 2014'te yaşa! Herkese
sˆz ver: "2015'te başbakanınız benim." Bu bağlayıcı olacak insanlar birkaÁ ay sonra sana
başbakan lakabını takacaklar, bˆylece senin inancın daha da g¸Álenecek. Kendi efsaneni
kendin yarat. Normal insanların 2015'i geldiği zaman, sen canlı yayında efsane adamın
ˆyk¸s¸n¸ anlat. B¸t¸n d¸nya dinlesin!
Ayrıntı:
Şu anda saat gecenin ikisi ve ben eğitim iÁin geldiğim
L¸leburgaz'da bir otel odasında herkes uyurken
yazıyorum. Yıl 24 Mayıs 2029 Perşembe... 2030 yılının
efsane adamını yetiştiriyorum. Uykum yine yok, tıpkı
d¸n gibi. Ben nasıl uyurum; t¸m d¸nya beni bekliyor!
2030 yılına sadece bir yıl var ve ben bir sene sonra
d¸nyayı değiştirmiş olmalıyım. Kendimi seviyorum

Karar Verme.
Minik bir anı
Yıllar ˆnce bir sevgilim vardı. Bakkaldı. Her sabah saat 06:15'te bakkalı o aÁardı. Ben
de sabahın o saatinde kalkar, ona eşlik ederdim. Gece saat ikide de yatsam, ¸Áte de
yatsam, saat filan kurmadan sabah 05:30'da kendiliğimden uyanırdım. Sadece Cumartesi
g¸nleri bakkalı, kız arkadaşımın babası aÁardı ve ben o g¸n saat on ikiden ˆnce
uyanamazdım.
Sevgilimi gˆrmek benim tek hedefimdi ve beni uyandıran, ona olan aşırı tutkumdan
başka bir şey değildi.
Uykuların kaÁmalı...
Eğer hedefin uykularını kaÁınmıyorsa sorun var demektir. Ya hedefin yanlış, ya da
hedefine inanmıyorsun. Hangisi? Yeniden d¸ş¸n! Hedefin en az sevgilin kadar Áekmeli
seni, onun iÁin nasıl uykusuz kalıyorsan, hedefin iÁin de ˆyle uykun kaÁmalı.
Hızlı Karar Verme
İnanılmaz yavaş karar veriyorsun. Ayakkabı almaya gidiyorsun, on saatte karar
veriyorsun. Bazen toplam iki şey arasında seÁim yaparken bile dakikalar, saatler kaybe-.
diyorsun. Neden bˆyle? «¸nk¸ hata yapmamak iÁin konuyla ilgili t¸m bildiklerini gˆzden
geÁirmek zorunda kalıyorsun. Bu s¸renin uzun olması bilgilerinin değerlendirilme
aşamasının karmaşıklığındandır. Karmaşık Á¸nk¸ sen kendi kriterlerine gˆre
değerlendirme yapmıyorsun. T¸m tanıdıklarının doğru-yanlış kriterlerini gˆzden
geÁirmek zorunda

120

121

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


, A- • R/ı^rt met ne der, Ahmet kızar mı,
hissediyorsun kendini. Mer har.Á Áeyrende Rim varsa ner.
Hatice beğenir mı? Kena en . n Bunu
kesin d¸ş¸nd¸klerin, duşun ^ ^ Vereceğin karar yapma! Bir kere de kendi ^^ senjn fldma
bjr başRas|_ yanlış bile olsa senin olsun-^ ^^ doğra^da yan||ş nın ya da senin karar vern
fark ^ Her jkj durumda olma ihtimali aÁısından nı« ,. myt|aka %50,djr_ Q ha|de da
kararının doğru olma n d ğ |endirmi orsun? alternatifleri neden kendin
. „: t)ir zaman sonra, onlar olmadan Bˆyle giderse, beli. P ^^^ basjt şey|erde
karar
kj?
karar veremeyeceksin. K ka|d|ğmda bocalamayasm. vermeyi ˆğren ki, yarırı y A
Velj pe Radar d¸ş¸nebi|ir Senin yerine Ayşe, Fatmª- ne Radar ki?... D¸ş¸nse de
vereceg1
mma Áalışması.
,.,, • -ı ^o‚il' alışkanlıklarımızla yaşıyo-Bildıklerımızle deg^^ a||şkan|]klarmla
yaşıyor.
ruz. işte sana bir fırsat.- kazanmaya bak. Hızlı karar sun, o halde yeni bir alışK^'
verme alışkanlığı.
• u- ı nnv/ia ilgili binlerce bilgi barındıran
Herhangi bir konuV DQ j|tifa¸an noşlanma.
beynine, biraz ıltıfatteı bul ^^ ^^ «jÁek.
yan hiÁbir şey ve hiÁ kırns ^^ arasından sa-
ler bile iltifattan hoşlanır ^ yaşadlğ|m gˆreceksin.
dece birini sev, onun a .^.^ Q|mayacak] onu dana d¸.
«¸nk¸ bu sadece kuru D verdiklerin hep ya-
zenli, daha ˆzeni, sulaya ^^ ^&^ .^ sa|ağm bj.
nında olacak, hep senini ^ dQ d¸ş¸nme intimali ola. -
riyim." diyen adamın ^ b jne j|tifat eden, •
122
maz ki. inanarak beynim * M

Karar Verme...
ben m¸kemmelim diyen birinin, beynini boş işlerle meşgul etmesini bekleyemezsin.
Kendine g¸venen insan, ilk başlarda birkaÁ yanlış karar verse de, kararlarının kendine ait
olması nedeniyle mutlu olacaktır.
Her şeye ve herkese saygılı ol! HiÁ olmazsa başkalarının sˆylediklerine olan saygın
kadar, kendi sˆylediklerine de saygın olsun. Kendini de dinle!
İnsan, bir sorunu olduğunda, sˆz konusu sorunu hep başkası Áˆzs¸n diye bekler ve
Áoğunlukla kendisi konuyla ilgili bir fikir ¸retmeden, başkalarının fikirlerini alır ve
uygular. Durum bˆyle olunca da kendisine danışılan kişi, pek fazla bir d¸ş¸nme Áabasına
girmez. «¸nk¸ bilir ki, ona inisiyatif veren insan, zaten d¸ş¸nmemekte ve sˆyledikleri her
zaman kabul gˆrmektedir. Genelde saatlerce ahkam kesilir, danışılan kişi tatmin olur ama
sorun bir t¸rl¸ Áˆz¸lmez.
Git herhangi birine, herhangi bir konuda danış. Nasıl anında bir otorite kesileceğini
hayretle gˆreceksin. İnsanlar konuşmayı severler. Hele de birileri dinleyecekse.
Dinlemediğin halde saatlerce konuşan bir dolu insan varken, dinleyeceğini sˆyleyip haydi
konuş dediğinde neler olacağını d¸ş¸nebiliyor musun?
Kendinle ilgili bir karar vereceğin zaman, bu konuyla ilgili senden başka bir karar
mercii olmadığına ve son sˆz¸ senin sˆylemek zorunda olduğuna şartlan. Sadece karar
verirken değil, sana ait bir işi yaparken de, ˆncelikle o işi yapacak insanın kendin
olduğunu d¸ş¸n.
123

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


Sen olmazsan olmaz!
Okul korosu, konser vermek ¸zere kasabanın merkezinde yerini almıştı. Hava Áok
soğuktu. BirkaÁ saat o soğukta beklemek zorunda kaldılar. Derken halk toplandı. Koro
şefi ses verebilmeksin sahnedeki yerini aldı. Bu arada koro elemanlarından biri kendi
kendine: "Bu soğukta şarkı filan sˆyleyemem. Koroda elli kişi var, sadece ağzımı
oynatsam kimsenin ruhu duymaz." dedi.
...Ve koro şefi ses verdi ama ses alamadı. «¸nk¸ o g¸n herkes aynı şeyi d¸ş¸nm¸şt¸:
"Ben sˆyle-mesem ne olur?"
Ben sˆylemesem ne olur? Bir insanın kendine yapa
bileceği en b¸y¸k hakaret işte budur. Bu, "Benim hiÁbir ani
lamım yok!" demektir. j
Nasipten gerisi yalan...
GenÁ adam yıllarca Avrupa'da Áalışıp didindi. Tam on beş senesini karısından ve
Áocuğundan ayrı geÁirdi. Tek derdi kendilerine daha iyi bir gelecek hazırlamaktı. ÷yle
gˆrm¸şt¸ babasından.
Yıllar sonra T¸rkiye'ye dˆnd¸. Hemen yeni bir ev alıp kiraya verdi. Parasının bir
kısmını da repoya yatırdı.

Karar

Verme...
On beş yıllık emeğinin dˆrtte ¸Á¸ halen cebindeydi. Onu da bir arsaya yatıracaktı.
Herkes ˆyle sˆyl¸yordu. İstanbul'da toprak al. Arkadaşları ona tam dˆrt tane alternatif
sundular. İkisini hemen eledi. Geriye karar vermesi gereken sadece iki arsa kaldı.
O bˆlgenin bu konudaki en bilge adamına, Rıfat amcaya gittiler. Rıfat amca ezelden
beri emlak işiyle uğraşıyordu. Kahvede okey oynarken buldular Rıfat amcayı. GenÁ
adam Rıfat amcanın yanma oturdu ve durumunu anlattı. Ara sıra yanındaki arkadaşı da
devreye girip genÁ adamın konuşmasına yardımcı oluyordu. «ayını hˆp¸rdeterek
konuşmaya başladı Rıfat amca: "Bahsettiğin arsa şu Atat¸rk Bulvarının altındaki arsa
mı?" dedi. Evet dediler. GenÁ adamın arkadaşı, nasıl bildi gˆrd¸n m¸ anlamında bir y¸z
hareketi yaptı. Rıfat amca devam etti. Yeğenim o arsayı sakın alma! Belediye istimlak
edecek b¸t¸n paran boşa gider. Ama sana da yardımcı olmam lazım." «ayından bir yudum
daha aldı ve: "Ben sana şu tepenin arkasındaki arsayı ˆneririm. O arsa benim. Yabancıya
gitmesin diye yedi yıldır saklıyorum. Fiyatı da senin alacağın arsayla hemen hemen
aynı." dedi.
Gidip arsaya bakmadı bile genÁ adam. «ok mutluydu. En azından yanlış bir karar
vermediğini biliyordu. «¸nk¸ bˆlgenin en deneyimli adamına danışmıştı. Ertesi g¸n tapu
dairesine gidip satış işlemlerini yaptılar. "Yok pahasına verdim sana arsayı. Ama iÁim
rahat, hiÁ olmazsa yabancıya gitmedi. Hadi hayırlı olsun!" dedi Rıfat amca. Herkes
mutluydu, helalleşip ayrıldılar...
124

125

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Aradan birkaÁ yıl geÁti. Bir g¸n Atat¸rk Bulva
rının altındaki arsaya, dev bir alışveriş merkezi yapıl
mak ¸zere temel attıklarını gˆrd¸k... Meğer Rıfat
amca, genÁ adamdan aldığı parayla o arsayı satın al
mış ve inşaata başlamış. \
GenÁ adamın arsası da, ¸zerinden y¸ksek gerilim hattı geÁtiği iÁin belediye
tarafından istimlak edildi.
Rıfat amca kibar bir adamdı. Alışveriş merkezinin aÁılışına genÁ adamı da davet etti.
AÁılışta bir konuşma yapan Rıfat amca, nasipten gerisi yalan, dedi. Hepimiz bu
m¸kemmel konuşmayı dakikalarca alkışladık. GenÁ adam da alkışladı...

Karar Verme...
Egzersiz Zamanı Karar verme egzersizi...
Hızlı ve doğru karar vermek istiyorsan, ˆnce basit kararları hızlıca vermeyi
denemelisin. Bu akşam sinemaya mı gitsem tiyatroya mı? Bˆyle bir ikilemde bile
saatlerce d¸ş¸nen insanlar var. Madem karar veremiyorsun, o halde ikisi de senin iÁin
keyifli olacak işler. Herhangi birini seÁmekle asla hata yapmış olmayacaksın. Bu konuda
Áok hızlı karar vereceğini sˆyle. Sadece şunları değerlendir. En son sinemaya mı gittim,
tiyatroya mı? Cevap neyse anında tersini yap. En son sinemaya gitmişsen, bu akşam bir
değişiklik yap, tiyatroya git. Bug¸n sˆz konusu film veya gˆsteri hakkında başkalarının
fikirlerini değerlendirmeden karar ver. Konumuzla Áok fazla bir ilgisi yok ama bazen
başkalarının beğenmediği bir filmi sen Áok beğenebilirsin. Ancak herhangi bir filme
veya gˆsteriye giderken, referans tuzağına d¸ş¸p peşin h¸k¸mle, bu film kˆt¸ym¸ş,
Mahmut ˆyle sˆyledi, diyerek gidersen, hem o akşamı berbat edersin, hem de o filmden
hiÁbir zevk almazsın. Ve kim bilir belki de o gece bir başyapıta hakaret edersin.
Ayakkabı alacaksın. Hızlı karar vereceğine inanarak (bu inanÁ desteği
konsantrasyonunu artırmak iÁindir), mağazadaki ayakkabıları Áok seri bir şekilde
gˆzlerinle s¸z. Onlarca alternatifi anında yok et ve sadece iki veya ¸Á Áift ayakkabıya
yoğunlaş. Onları yeniden gˆzden geÁir. Hatice'nin veya Leyla'nın ne diyeceğini
d¸ş¸nmeden karar ver. Şu anda burada beğendiğim iki ayakkabı var ve ben bunu
seÁiyorum Á¸nk¸ bu ayağımda daha iyi durdu ve diğerine gˆre derisi daha yumuşak.
Bunu alıyorum.

126

127

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Karar

Verme...

÷nce basit kararda hızlı olmayı ˆğrenmek zorundasın. Eğer bunu başarırsan,
bilinÁaltındaki adam anında olumlular hanene Áentikler atar. Zaman geÁer ve ˆnemli
kararlar vermen gerektiğinde, kendi kendine "Ben zaten t¸m kararlarımı hızlı bir şekilde
kendim veririm." der ve anında karar verirsin. Bˆylece bilinÁaltm kendi kararlarını
kendin verebilmen iÁin sana destettTolacaktır.
Risk almadan yaşamak kadar keyifsiz bir şey tanımıyorum...
Yanlış karar vermekten korkma. KorktukÁa daha fazla yanlış yapacaksın. HiÁ
kasılma, sen kolay kolay yanlış yapmazsın. Ayrıca her zaman yeni bir Áıkış yolu mutlaka
vardır. O halde vereceğin karar yanlış olsa bile durumu tekrar toparlayabilirsin. Yeter ki
yaptığın yanlışları, bir dahaki sefer daha doğru d¸ş¸nmeliyim şeklinde değerlendir.
HiÁbir zaman, (sen hayatta olduğun s¸rece), her şey bitmiş olamaz. Sen varsan mutlaka
Áˆzersin. Unutma; sen ˆncelikle kendini yˆnetmek iÁin geldin d¸nyaya.
Fazladan bir danışmanın daha olmuş olacak fena mı?
İnsanları sonuna kadar dinle ama son sˆz¸ mutlaka
kendin sˆyle. Unutma seni senden Áok hiÁ kimse
sevemez. Senden başka hiÁ kimsenin senin geleceğini
doğrudan yˆnlendirmeye hakkı yoktur. Buna inan.
Bu ilk başta egoist bir yaklaşım gibi gˆz¸kse de,
aslında hiÁ ˆyle değil. Bu yaklaşım sadece objektiflik
kazandırır sana. Eskiden on kişiye danışırken,
şimdi on bir kişiye danışmış olursun. Fena mı?
128

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri Yavrum


Kuşlar Áırparda kışlar Áalkalar Kˆrpe kˆklerin kˆrlenir yavrum. Gˆz¸n altında pembe
halkalar, Dolanır dˆner morlanır yavrum...
Kırılır gˆnl¸n kral gururu Siner sinenin taşkın s¸r¸r¸ Biner boynuna cihan umuru Zavallı
canın zarlanır yavrum...
Doğanla serÁe, kartalla karga, S¸rer gider bu kˆr dˆv¸ş kavga Kˆr¸kler kˆr şeytan verir
ivga, Temiz tiynetin kirlenir yavrum...
Gerek geÁ solacak gerek erken G¸l yastığın da olacak diken Akşam, sabah, bug¸n, yarın
derken, Kara kahkulun kırlanır yavrum...
Zevraki sˆyler hep eni konu, Mutlak borandır baharın sonu, Beyler de giyer o beyaz donu,
Y¸klenir kervan yollanır yavrum...
129

7. Bˆl¸m
Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım
G¸neş, "Ben sıcağım" derse / asla ukala olmaz...

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Ben o adamım! .
D¸nya insanının kullandığı takvim, yılı 1993 olarak tayin etmişti ve ben Marmara
‹niversitesi İdari Bilimler Fak¸ltesi, İşletme Bˆl¸m¸, 3 sınıfta ˆğrenciydim. Sınıf 350
kişiydi. Herkes aktifti, herkes sosyaldi... Bir ben sessizdim, bir ben durgun. Susuyordum.
Belki eli havaya kalkmayan tek adamdım sınıfta...
Profesyonel Teakvvondocuydum. Bedeni g¸c¸m hep vardı ama medeni g¸c¸m 1993'e
kadar yok denecek kadar azdı. Ta ki takvim 18 Haziran 93'¸ gˆsterinceye kadar. O g¸n
hoca bana bir soru sormuştu ve ben rezil olmuştum. Okuldan erken Áıktım, eve erken
geldim. Sinirlerim alt ¸st olmuştu. Bu b¸y¸k sorunu Áˆzmenin bir yolu olmalı diye
d¸ş¸nd¸m. Her zamanki gibi elime bir kağıt kalem aldım. Yazmaya başladım:
Soru: Ben niye korkuyorum, neden konuşmaktan kaÁıyorum?
Cevap: Ben birilerinin bana g¸lmesinden, rezil olmaktan korkuyorum. Ben herkesi
kendimden daha akıllı gˆr¸yorum. Peki ne yapmalı, Bu korkuyu nasıl yenmeliyim?
"Bir adama 40 g¸n deli desen deli olur!" sˆz¸ geldi aklıma. Doğruydu. Yani biri olsa ve
bana s¸rekli "Sen delisin" dese belli bir zaman sonra buna inanabilir ve deli olabilirdim. ,•
._,..• . . .-, , . •> ,,,,,.„ ;
Lise yıllarımda bir kitapta okumuştum. Bir grup ˆğrenci, arkadaşlarından birine bir
oyun yapmışlar ve ona "sen ˆld¸n" demişler. O da inanmış. Sonra yaşadığı konu-
133

Ben D¸nyanın En Akıllı İnşamı

Ben

D¸nyanın

En Akıllı insanıyım

sunda ikna edebilmek iÁin iki ay uğraşmışlar. Demek ki dedim, bir adama 40 g¸n deli
dersen gerÁekten deli olur. Q halde bunun tam tersi de doğrudur: "Bir adama 40 gQn
akıllı dersen o da akıllı olur."
D¸ğ¸m Áˆz¸lm¸şt¸, birileri bana "Sen akıllısın!" diyecekti. Ama kim? ÷yle bir enayi
yoktur herhalde. Delisin derler de, akıllısın demeye dilleri varmaz.
Kim gelir de her g¸n durduk yerde bir adama sen akıllısın der ki? Tam umutlarım
kırılmak ¸zereyken, bir an durdum. İÁimdeki adam konuşmaya başladı: "Yahu kardeşim
niye birini bekliyorsun, ^Óu zaten psikolojik bir şartlanma değil mi? Kendi kendine
yapabilirsin. Sen sˆyle sen inan, sen sˆyle sen inan, kendine inan, kendine inan!"
Hemen elimdeki kağıda yazmaya başladım: "Ben akıllı bir insanım. Ben en az
sınıftakiler kadar akıllı bir insanım." Bunu yazarken dayanamayıp bazen g¸l¸yordum, ama
iÁimdeki adam izin vermiyordu g¸lmeme. "Devam et, sen g¸lersen, sen inanmazsan hiÁ
kimse inanmaz, iyice komik olursun. Devam et!" diye mırıldanıyordu.
O g¸nlerde anladım. G¸l¸nÁ olmak da bir ter-cihmiş meğer...
Devam ettim. Bir ay geÁti, artık g¸lm¸yor, sadece g¸l¸ms¸yordum. İnanmaya
başladım. İÁimdeki adam tekrar mırıldandı. Biraz daha abartmalısın "Ben Áok
akıllıyım-" filan demelisin dedi. O dedi ben yazdım. "Ben Áok akıllıyım." YazdıkÁa
y¸r¸y¸ş¸m, insanlara bakışım ve hareket-

. değişti- Sanki daha yakışıklı, daha karizmatik, daha


• /¸ dinlenir bir adam oluyordum. Bu iş Áok hoşuma gitti
5_e d¸ş¸nd¸m: "Madem bu bir şartlanma ve g¸n geÁtik-
Ve beni daha da sosyal bir insan yapıyor, kendimi iyi
hissetmemi sağlıyor, o halde niye daha da abartmıyo-
rum!
Abartma zamanı
Bunun en abartılmış haline şartlanmaya karar verdim ve bu karar tamamen bana aitti.
Hayatımda belki de ilk defa, kendimle ilgili hem de inanılmaz derecede inanarak, b¸t¸n¸
bana ait bir karar verdim. Elimdeki kağıda "Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım" diye
yazdım. Bu birkaÁ ay s¸rd¸. HiÁ ş¸phem kalmamalıydı. Ben buna inandım dostum,
inandım! anlıyor musun? Bir başkası ne der, diye d¸ş¸nmeden inandım. İnsanların alay
etme ihtimalini hiÁe sayarak inandım...
İlk karar
İlk kararımı aldım ve kendi hayatımı kendim yˆnetmeye ant iÁtim. Kendimi
tanımlarken sˆze, "Ben Erdal DE-MİRKIRAN'ım, D¸nyanın En Akıllı insanıyım." diye
başlama kararı aldım. Bunun denemelerini evde yalnızken, gˆz¸m¸ bağlayarak kaÁ y¸z
defa yaptım kim bilir!
Karşımda binlerce insan var ve ben sahneye Áıkıyorum, onlara konuşmam gerekiyor
diye hayal ediyordum. G¸ya sahneye Áıkıyor ve "Merhaba insanlar, ben Erdal DE-
MİRKIRAN'ım, d¸nyanın en akıllı insanıyım." diyordum. Hayalimde bazıları g¸l¸yordu
bana. Deli diyorlardı. Bunlardan etkilenmediğimi hayal ederek s¸rd¸rd¸m egzersizlerimi...

134

135

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Gˆz¸m kapalı o kadar Áok egzersiz yaptım ki; gˆz¸m¸ aÁınca sanki az ˆnce gerÁekten
bir kitleye konuşmuş gibi hissediyordum kendimi. ÷yle g¸Ál¸ hayal ediyordum ki;
hayalimin yanında gerÁeği Áok basit kalıyordu. D¸ş¸nsene, hayalinde y¸z binlerce
insana konuşmuşsun, gˆz¸n¸ aÁtığında karşında ¸Á beş kişi gˆr¸yorsun. Y¸z binlere hitap
eden bir adam, ¸Á. kişiye konuşurken sıkılır mı artık?
«ile s¸reci bittiğinde yaklaşık bir yıl geride kalmıştı. Bu bir yılı kimseden
etkilenmeyeyim diye neredeyse gazete okumadan ve TV izlemeden geÁirdim. Ben ve
hayal d¸nyam...
O g¸nlerde anladım: Meğer insan tek kişilik koca bir orduymuş...
Herkes duysun: "Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım!"
...Artık her şey tamamdı. Y¸r¸y¸ş¸m tamamen değişti. Artık dik y¸r¸yordum. Elleri
cebinde, boynu b¸k¸k adam hoş bir anıya dˆn¸şt¸. Bu inancımı anlatmaya ve bu muhteşem
adamı insanlara tanıtmaya karar verdim.
÷nce babama gittim. Babam diğer odada gazete okuyordu. "Baba biliyor musun? Sen
d¸nyanın en şanslı adamısın!" gˆzl¸klerinin ¸zerinden şaşkın şaşkın y¸z¸me baktı, "niye?"
diye sorunca: "«¸nk¸ baba, sen d¸nyanın en akıllı insanının babasısın" karşılığını verdim.
Babam bana her zaman g¸lerek hatırlayacağım ilk tepkiyi iki kelimeyle verdi: Ha siktir!

gen D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Sonra anneme gittim. Elişi yapıyordu kadıncağız. "Biliyor musun anne? Sen d¸nyanın
en şanslı kadınısın" annem de babam gibi neden şanslı olduğunu sordu. Ben aynı cevabı
anneme de verdim. "«¸nk¸ sen anneciğim d¸nyanın en akıllı insanını doğurdun.
D¸ş¸nsene, d¸nyanın en akıllı insanı resmen senin oğlun. «ok şanslısın Áoook!" Annem
elişini havaya fırlatıp iki elini birbirine vurarak, "Vah yavrum vah" deyip komşuya gitti.
Sonra ˆğrendiğim kadarıyla dini b¸t¸n bir hanım teyzeden beni okuması iÁin ricada
bulunmuş!
Sonra arkadaşlarıma anlatmaya başladım. Hayalimdeki gibi oluyordu her şey. Kimi
g¸l¸yordu, kimi de sen uÁmuşsun diyordu. HiÁbiri umurumda değildi. Zaten ben
başkasının buna inanmasını da beklemiyordum. Buna benim inanmam ˆnemliydi ve ben
de Áoktan inanmıştım. Birilerine anlatmam, inancımı daha da kuvvetlendirip bilinÁaltını
kendi kontrol¸me alarak, b¸y¸k bilince dˆn¸şt¸rebilmek iÁindi.
Eli havadaki adam, komplekslerini Áˆpe atıyor...
Artık okulda elim hep havadaydı. Soru moru yok ama benim elim hep havadaydı.
Vara yoğa konuşuyordum. Anlamlı ya da anlamsız, artık her konuda mutlaka bir fikrim
vardı ve d¸nyanın en akıllı insanı olarak yorumlar yapıyordum. Arkadaşlarım alay edince
uzun konuşmuyordum. Sadece iki kelimeyle karşılık veriyor, "Kapasiten yetmez" deyip
kendi alemime geri dˆn¸yordum. Kendime yetiyordum artık. Aynayla barışmıştım,
kendimi Áirkin bulan ben, kendimi de sevmeye başladım. T¸m komplekslerimi bir anda
«ˆpe attım. Burnumun uzun olmasından yakınırken artık burnu bana benzemeyen
insanları ˆz¸rl¸ gˆrmeye başla-

136

137

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


mistim. Kilomla boyumla ilgilenmiyordum. Benim uzun veya kısa, kilolu veya zayıf
olmama karar veren otorite kim, ona bu hakkı kim verdi? B¸t¸n bu kuralları koyan
insanları reddetmiş ve kendi standardımı kendim belirleme kararı almıştım. Boyum 1.79,
kilom 70'ti. Bana gˆre t¸m normaller bana bağlıydı. Bana gˆre bir insan 1.78 ise kısa, 1.80
ise uzun, 69 kiloysa zayıf, 71 kiloysa şişmandı.
Burnumu dert edecek kadar uzun bir zamanım yok benim.
Halen anlam veremiyorum: Topu topu 60-70 sene yaşayacağız ve bu s¸reyi boyumuzu
kilomuzu ˆlÁ¸p hesap yaparak geÁiririz. Daha sonra kendimizi psikolojik baskılara
sokarak rejimler yapar, uzun topuklu ayakkabılara merak salarız. Neden yahu? Niye?
İnsanlar senin kilonla ilgilenmeyecekler ki! ‹rettiklerinle anılacaksın, eserlerinle.
Atat¸rk'¸ saÁlarıyla değil devrimleriyle hatırlıyorsun. KaÁ kişi Edison'un kilosunu merak
etmiştir ki? Einstein'ın boyunu, Leonardo da Vinci'nin gˆz rengini kim merak etmiştir?
«ok yakışıklı bir salağı kim ne etsin?
Hastalık boyutunda olmadığı s¸rece boyunla, kilonla, burnunla, kulağınla ilgilenme!
Bir şeyler icat et ve tarihe
geÁ!
Kendi normallerini kendin belirle! İnsanlar sana benzemeye Áalışacak gˆreceksin.
SaÁın yoksa saÁ ektirmek yerine saÁı olanların ˆz¸rl¸ olduğunu d¸ş¸n ve bu konuyu
sonsuza kadar kapat!

gen D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Ben inanmalarını beklemiyordum ama inandılar.
Artık arkadaşlarıma mektup yazarken bile ismimin altına "D¸nyanın en akıllı insanı"
ibaresini koyuyordum. Bunu yazarken, sˆylerken o kadar ciddiydim ki insanlar bir m¸ddet
sonra acaba demeye falan başladılar. BirkaÁ yıl sonra beni birileriyle tanıştırırken,
g¸lerek de olsa, "d¸nyanın en akıllı insanı" diye tanıştırır oldular.
Bu iş bˆyle işte, sen kendini nasıl tanımlarsan, insanlar seni ˆyle gˆr¸rler. Şimdi git
birilerine, "Ben 2015 yılında T.C. Başbakanı olacağım." de, ˆnce g¸leceklerini ve alay
edeceklerini gˆreceksin. Ciddiyetini muhafaza eder, onlar g¸lerken sen g¸lmezsen, birkaÁ
ay sonra "Nasılsın sayın başbakan?" derler. İnancın devam ederse 2015 yılında en kˆt¸
ihtimalle bir belediye başkanı olur Áıkarsın...
Ben hıyarım dersen de alır seni salataya doğrarlar. Ciddiyetini muhafaza edersen, buna
iÁtenlikle inanırsan, birkaÁ ay sonra cacık olur Áıkarsın.
Noterdeki kadını gˆrmeliydin!
T¸m hayatım değişmişti. Notere gittim ve bir kağıda "Ben d¸nyanın en akıllı
insanıyım, beyan ederim." diye yazdım. Noterdeki kadın ˆnce bunun saÁma olduğunu ve
benim iyi olup olmadığımı sordu. Ben iyi olmanın yanı sıra, d¸nyanın da en akıllı insanı
olduğumu sˆyledim. Aksi ispat edilemedi ve beyanım tasdik edildi.
...Kendime bir kartvizit yaptırdım, ismimin altına da "D¸nyanın En Akıllı İnsanı"
ibaresini yazdırdım. Kendimi in-

138

139

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


sanlara, kimin ne d¸ş¸nd¸ğ¸ umurumda olmadan, "ben d¸nyanın en akıllı insanıyım" diye
tanıtıyordum artık'.
B¸t¸n bunları yaparken bu ismi sanki kendi tekelime almış gibi gˆz¸kt¸m. Halbuki
hiÁ alakası yok! Gˆr¸nd¸ ğu gibi değil. Bu Áok ciddi bir felsefe sadece, insanın
m¸kemmel olduğunu anlatan zavallı bir c¸mle aslında. Yeni bir keşif falan da değil bu.
B¸t¸n dinler insanın m¸kemmel olduğunu binlerce yıldır anlatır. Ben sadece insanın
kendini fark edememesini hazmedemediğim iÁin bunu dillendirmek istedim. Ben buna
inandım ve insan oluşumun hakkını vermeye Áalıştım. ÷mr¸m oldukÁa da Áalışacağım.
Herkes kendirli en akıllı gˆr¸r
Aslında sˆylediğim sˆz¸n hiÁbir uÁuk yanı yoktur biliyor musun? Her insan kendini
en akıllı gˆr¸r, herkes "ben en iyiyim" der. Benim tek farkım bunu y¸ksek sesle sˆyl¸yor
olmam. Ne gariptir ki insanlar inandıkları gibi yaşaya-mıyorlar. inandıklarını
haykıramıyorlar. "Birileri ne der?" engeli insanları ˆyle bir sarmış ki, bir t¸rl¸
kurtulamıyorlar SonuÁta herkes birbirine benziyor.
Herkes kendini oynasa, işimiz ne kolay olacaktı. Peki şimdi ne oldu?
Estağfirullahlarla yaşayan, kendini inandığı gibi ifade etmekten korkan, başkalarına ˆzene
ˆzene ˆm¸r geÁiren zavallılar olduk. Aşmalıyız bunu. Aşmalısın dostum, bildiğim
okumalısın. İÁindeki adama kulak vermelisin! Dinle bak ne diyor: "Ben m¸kemmelim
ama sen başkalarıyla ilgilendiğin kadar benimle ilgilenmedin. SonuÁta onlar erişilmez
oldu, bense sıradan. Beni fark et artık! Bir şeyler yap ve elini Áabuk tut, zaman geÁiyor."

gen D¸nyanın En Akıllı insanıyım


D¸ş¸nsene, birisi ben aptalım dediğinde insanlar niye b¸y¸k bir keyifle estağfirullah
diyorlar da bir başkası ben akıllıyım dediğinde Hadi canım sen de diyorlar. «¸nk¸ onlar
birilerini aptal gˆrmekten hoşlanıyorlar. BirÁok insan kendinden daha akıllı olana
tahamm¸l edemez. Onu yok etmek iÁin, yok saymak iÁin yapabileceği ne varsa yapar.
«ok ahmakÁa ama...
Başarıyı yakalayamayanlar, Áevrelerinde başarılı insan gˆrmek istemezler. Ta ki sen
aradaki mesafeyi, kaplanla kedi arasındaki mesafeye Áıkarıncaya kadar. Sen o seviyeye
gelince diğerleri artık seni tutamayacaklarını fark ederler. Yine destek olmazlar belki ama
en azından senden faydalanmak adına rol yaparlar.
Başarılı olmayı bırak, başarılı olmaya adaysan bile; başkaları seni kasıtlı olarak yanlış
yˆnlendirme Áabalarına girebilir, bazıları da kapasitesi yetmediği iÁin, yardım ettiğini
d¸ş¸nerek, tamamen iyi niyetle sana zarar verebilir.
T¸m acılar eşittir.
D¸nyadaki t¸m insanlar aynı oranda acı Áeker ve aynı oranda mutlu olurlar. Bosna
Hersek'te savaş altında olan bir insanla, evine ekmek gˆt¸rmek zorunda olan bir insan aynı
oranda acı Áeker. «¸nk¸ ikisinin de beklentisi bildiklerine ve hayallerine gˆre
belirlenmiştir. Birinin en b¸y¸k hayali savaşın bitmesi iken, diğerinin en b¸y¸k hayali
Áocuklarına ekmek gˆt¸rebilmektir.
Askere giden herkes askerliğini anlatırken ¸Á aşağı beş yukarı aynı şeyleri sˆyler.
Kimi Mardin'de, kimi Antal-

140

141

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


ya'da, kimi Hakkari'dedir ama hepsinin teskereye olan mesafesi aynıdır.
Aynı g¸n İstanbul'da Chrysler jeep alan bir adamla, Van'da 1972 model 124 Murat
alarTbtr adamın sevinci aynıdır. «¸nk¸ ikisi de hayalini gerÁekleştirmiştir.
Ben d¸nyayı değiştirmeyi hedefleyen bir insanım. Ahmet Bey de emekli olmayı
planlayan bir insan. Emin ol ki benim d¸nyayı değiştirdiğim zamanki sevincim ile Ahmet
Bey'in emekli olduğu g¸nk¸ sevinci eşit olacak. «¸nk¸ ikimiz de zirveye ulaşmış oluyoruz.
İlginÁtir, herkesin yaşadığı aşk en b¸y¸kt¸r. Ve herkese gˆre ˆb¸rleri aşk mask
yaşamamıştır. Bu doğrudur. Aşık olan herkes sevgisini sonuna kadar harcamaktadır.
Dolayısıyla ¸st sınırları zorladığı iÁin sevgide başka bir nokta hayal edemiyor. Sanırım
başka bir ˆrnekle ne demek istediğim daha net anlaşılacak!
• ': • V^vf ' • '>-: > •"' '-•". ••:<;:;'•,;
En fazla ben...
HiÁ kimsenin birbirini tanımadığı bir ortamda, bir hayır kurumu iÁin para toplanıyordu.
Para gizli bir bˆlmede bir sandığın iÁine atılıyordu. Herkes kendine gˆre bir ˆdeme yaptı.
Daha sonra bir araya geldikle-- * rinde, her biri diğerlerinin ˆdediği parayı bilmemele-
n, ! rine rağmen, "En fazla yardımı ben yaptım." dedi. ••>-, • Hepsi haklıydı. «¸nk¸
herkes cebindeki paranın tamamını bağışlamıştı...
Yine ilginÁtir herkes Áektiği acının en b¸y¸k acı olduğunu savunur. O halde herkes
acıyı da aynı yaşıyor. Bu da

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


doğrudur. «¸nk¸ herkes kendi bakış aÁısına ve yaşadıklarına gˆre değerlendirme yapar.
Ben ne acılar Áekmişim... ••'''
Adam "Ben bˆyle acı yaşamadım." dedi parmağı kesildiğinde... Tam o sırada oradan
geÁen bir başka adamın eli yoktu, adam g¸ld¸ ve "O da bir şey mi? Sen elini kaybetmek
ne demek bilir misin" dedi. Tam o sırada kolu olmayan bir başka adam geÁti oradan ve o
da g¸ld¸. "Siz onlara acı mı diyorsunuz? Ben kolunu kaybetmiş bir adamım." dedi. Biraz
sonra iki kolu ve bir bacağı olmayan bir başkası geldi. O da aynı şeyleri sˆyledi. "O da bir
şey mi? Bana bakın benim v¸cudumun yarısı yok!" dedi. Onlar kendi aralarında
tartışırlarken bir başka adam geldi. Adam hem sağır, hem dilsiz, hem de akıl hastasıydı.
Anlamsız anlamsız baktı ve hiÁbir şey sˆylemedi...
...Ertesi g¸n ben geÁtim oradan; tartışmaya devam ediyorlardı.
«ok daha ilginÁtir, herkes kendi sˆylediğinin en doğru olduğunu savunur. O halde
herkes doğru sˆyl¸yor.
B¸t¸n bu yukarıdaki ˆrnekler aslında kendimizi pek tanımadığımızı ve diğerlerini de
pek ciddiye almadığımızı gˆsteren muhteşem kanıtlardır... Halbuki herkes, ˆzel şeyler
yaşar. Herkes iÁin ˆnemli olan şey başkadır. Birbirimizle sidik yarıştırmak yerine,
birbirimizi anlamaya Áalışsak Áoktaaan anlardık. Anlardık, bazen senin iÁin hiÁ ˆnemli
olmayan bir şeyin, bir başkası iÁin en ˆnemli olabileceğini,

142

143

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


anlardık, bazen bir başkası iÁin hiÁ ˆnemli olmayan bir şeyin, senin iÁin en ˆnemli
olabileceğini...
÷ylesine bir karıncaydı o!
Hikayeye gˆre; italyajvyazar Lucianno d¸ş¸nce suÁlusuydu. 4 m2Tık bir h¸creye
mahkum oldu, hem de tam 17 sene iÁin! O kahrolası h¸creye yerleştiği birinci g¸n, her
şey normaldi. Aradan birkaÁ hafta geÁti. Lucianno d¸ş¸nmeye başladı. Burada 17 sene
nasıl geÁer...
Aradan aylar geÁti. Sanki her geÁen g¸n biraz daha mahkum oluyordu zavallı
h¸cresinde. Bir sabah bir karıncanın burnunu ısırması ile uyandı Lucianno. Onu b¸y¸k bir
titizlikle parmağının ucuna alıp'acaba' dedi. Acaba bu karıncayı yetiştirip, kendime bir
dost yapabilir miyim? dedi. Kaybedecek hiÁbir şeyi yoktu ve bu denemeye değerdi.
Karıncayı.yanı başında duran k¸Á¸k sehpanın ¸zerine koydu. Karınca karıncalı-ğmı yapıp,
kaÁmaya Áalıştıysa da Luci bırakmadı onu. Etrafını Áevirerek karıncanın kaÁmasına
engel oldu. Onunla konuşmaya ve onu eğitmeye kararlıydı. Başa-rabilirse yalnızlığı sona
erecekti. Karınca ile tam ¸Á sene uğraştı. Karşılıksız da olsa konuştu ve dertlerini anlattı
ona. Bir de isim taktı karıncaya. Tito.
Bir sabah Tito'sunun ona g¸naydın demesi ile uyandı Lucianno. Bu duyabileceği en
muhteşem sesti. B¸y¸k bir heyecanla yatağından dışarıya fırlayıp bağırmaya başladı:
Konuştun, Tito sen konuştun. Nihayet konuştun. G¸naydın, g¸naydın, binlerce g¸naydın
dostum.

gen D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Artık bir dostu vardı Lucianno'nun ve bunu hiÁ kimse bilmiyordu. Tito'nun varlığı
yazarın en b¸y¸k sırrıydı. Kimse duymamalıydı. Gardiyan duymamalı, bu r¸ya
bitmemeliydi. Bu b¸y¸k dostluk tam 17 sene s¸rd¸. HiÁ kimse bilmedi Tito'yu. Lucianno,
Tito'ya t¸m bildiklerini ˆğretti. Konuşmayı, okumayı, yazmayı, dansetmeyi, şarkı
sˆylemeyi, fikir ¸retmeyi... bildiği her şeyi ˆğretti. Kah ağladılar, kah g¸ld¸ler.
Aradan tam 17 yıl geÁti ve bir g¸n asık suratlı, soğuk y¸zl¸ gardiyan demir kapıyı
araladı. Hazırlan yarın Áıkıyorsun, dedi beton sesli gardiyan. Gardiyan gittikten sonra
Lucianno ağlayarak karıncaya dˆnd¸, "Bitti Tito. Bitti b¸y¸k dostum. Yarın Áıkıyoruz,
yarın ˆzg¸r¸z." dedi. Tito da ağladı. Yazar Tito'ya sordu, "Sˆyle dostum yarın Áıkar
Áıkmaz ilk ne yapalım?" Tito: "Gidelim bir bara ve hayvan gibi iÁelim." dedi. G¸l¸şt¸ler.
Sabaha kadar uyumadılar. Hayal kurup bu fare kapanından farksız lavabolu dikdˆrtgenin
ilk defa tadını Áıkardılar. Bir anda sanki h¸cre genişlemiş gibiydi.
Sabahın ilk ışıklarıyla son kez aÁıldı demir kapı. Kapıdan Áıkarken son kez geri dˆnd¸
ve ranzasına baktı İtalyan yazar. Sadece şu iki kelimeydi ağzından dˆk¸len: "Vay bee..."
Dışarı Áıktılar.
Tito, Lucianno'nun omzundaydı. Sabahın kˆr¸yd¸ ve mevsim kıştı. Kar lapa lapa
yağıyordu. Lucianno bavulunu havaya fırlattı ve 'ˆzg¸rl¸k' diye bağırdı. Tito da bağırdı.
Yağan kar umurlarında değildi. Y¸r¸d¸ler, kara inat y¸r¸d¸ler. ÷zg¸rl¸k sıcaklığına kar mı
dayanır kış mı?...

144

1 45
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Nihayet bir barın ˆn¸ne geldiler. Tito sordu: "Şimdi biz buraya girebilecek miyiz?" Avazı
Áıktığı kadar 'biz artık ˆzg¸r¸z' diye bağırdı Lucianno. İÁeriye girdiler. İÁeride sızmış
kalmış ¸Á - beş adamla kasanın başında uyuyakalan barmenden başka kimse yoktu. Bir
masaya oturdular.
Bir ara Lucianno'nun gˆz¸ masanın yanındaki aynaya ilişti. Hapisten Áıkarken yaptığı
gibi.yeniden mırıldandı, "Vay bee." SaÁları bembeyaz olmuştu, y¸z¸ buruş buruştu.
Yaşlanmıştı Lucianno. Tebess¸m¸ne aradan sızan birkaÁ damla gˆzyaşı karıştı. "Barmen
bize iki bira getir." diyebildi titrek bir sesle. Barmen yerinden fırlayıp biraları getirdi. Bir
adamın iki bira istemesinin sebebini bilmiyordu. Bilmesi de gerekmiyordu, bilmek de
istemiyordu zaten. Biraları bıraktı ve kuş t¸y¸ kasasına geri dˆnd¸.
Lucianno omzundaki dostunu bardağın iÁine attı. İÁtiler. Tito'da iÁti. İÁtikÁe
keyiflendiler. Bir ara Tito, bardaktan fırlayıp masanın ¸zerinde dans etmeye başladı. Elini
y¸z¸ne koyup masanın ¸zerine abanmış olan Lucianno b¸y¸k bir gururla kendi yetiştirdiği
dostunun dansını izledi. Bir an durdu ve 'ne g¸nlerdi be Tito' dedi. Dertleştiler, biraz sonra
yine dans etmeye başladı.
Tito dans ediyor, Lucianno korkunÁ bir keyifle bu muazzam manzarayı izliyordu.
Bunu mutlaka birilerine anlatmalıydı. İyi bir şey yapmanın belki de en keyifli yanıydı
onu biriyle paylaşmak. Ama Lucianno bu keyfi 17 sene hiÁ yaşamadı.

÷zg¸rl¸ğ¸n¸n bu birinci g¸n¸nde, yıllarca gizli tuttuğu bu b¸y¸k ve onur verici sırrı
birileriyle paylaşmalıydı. Etrafına baktı, barmenden başka kimse yoktu. 'Barmen,
barmen!' diye seslendi. Barmen yarı uykulu, Lucianno'nun masasına geldi. Lucianno dans
eden Tito'yu işaret ederek, b¸y¸k bir heyecanla "Barmen şuna bir baksana, şuna bir bak..."
dedi. Barmen sessizce parmağını Tito'nun ¸zerine gˆt¸rd¸. "«ok affedersiniz beyefendi!"
diyerek karıncayı ezdi...
Lucciano iÁin Tito, en b¸y¸k dosttu, 17 yıllık emekti. Barmen iÁinse ˆylesine bir
bˆcekti.
Herkesin karıncasına saygı duy ve asla unutma! Herkesin karıncası en ˆnemlidir...

146

147
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

gen D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Egzersiz Zamanı ——-


Kitap yaz...
Kendi gˆzlemlerini iÁeren bir kitap yazmaya başla. Hemen başla. Nasıl yazarım deme
sakın! Senden bir best-seller yazmanı isteyen yok... Kafana gˆre bir şeyler yaz.
Başkalarının gˆremediklerini gˆrmeye Áalış. Bunu yaparsan, beynine 'Her şeyi gˆzlemle
ve her şeye farklı bak' emrini vermiş olursun ki, bu sadece beynini geliştirmez, ayrıca
d¸nyaya bakışını inanılmaz ˆlÁ¸de değiştirmiş olur. Bu s¸reÁ başladı mı ˆm¸r boyu s¸rer
gider.
Sadece bu egzersiz bile hayatını değiştirmeye yeter. Hemen emri ver ve kitabını
yazmaya başla. Haydi...

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri Daha eydi...


«imen olduk Áiğnediler, «ˆl m¸ olsak daha eydi? Akarsuyduk Áimmediler, Gˆl m¸ olsak
daha eydi?
Goncamıza konmuyor kuş, Ne el yel, ne el dokunmuş... Alı solmuş g¸n¸ dolmuş G¸l m¸
olsak daha eydi?
Yemiş bastı başı eğdik, Yeyin diye yere değdik, Kuru muru sivri dimdik Dal mı olsak
daha eydi?
Ne kibir biliriz ne kin, Ne bağ bastık ne de ekin, Aktık durduk sakin sakin Sel mi olsak
daha eydi?
Zevrak gelir ya asmaya, Boynum sığmaz hiÁ tasmaya, Bağlanıp da bir yosmaya Kul mu
olsak daha eydi?

148

149

8. Bˆl¸m
Asla VazgeÁme!
Suya 10 metre kala susuzluktan
ˆlmek kim bilir ne acıdır, ama ˆlen
hiÁbir zaman bunu bilemez.
:;',a VazgeÁme!
Ne olursa olsun asla vazgeÁme!
Gˆzlerini aÁtığında Áˆl¸n tam ortasındaydı. Fidye iÁin yanlış adamı kaÁıran mafya,
sanki intikam almak istercesine genÁ ve suÁsuz adamı, Áˆl¸n ortasında ˆl¸me terk edip
kaybolmuştu. İnanılır gibi değildi. Epeyce bir şaşkınlıktan sonra d¸ş¸nmeye başladı genÁ
adam. Aklına hen¸z dˆrd¸nc¸ sınıfa giden on bir yaşındaki oğlu geldi. Oğlu uzaktaydı ve
yaşadıkları kasabada yapayalnızdı.
GeÁen yıl bir trafik kazasında karısını kaybetmişti. Oğlu iÁin, onun geleceği iÁin
yaşamak zorunda olduğunu biliyordu. Bunları d¸ş¸n¸nce y¸z¸nde bir intikam ifadesi
oluştu. Bekle beni yavrum geliyorum, senin iÁin yaşayacağım, seni asla yalnız
bırakmayacağım dedi...
G¸neşin battığı yˆne doğru y¸r¸meye başladı. Y¸r¸d¸, y¸r¸d¸, y¸r¸d¸... AÁ ve susuz tam
¸Á g¸n y¸r¸d¸. Umutlan bitmek ¸zereydi. ‹Á g¸nd¸r bir vahaya ulaşamamıştı. Kararlıydı,
yavrusuna kavuşacaktı, vazgeÁmemeye yemin etti. Y¸r¸d¸. B¸y¸k bir inanÁla y¸r¸d¸.
Susuzluktan Áatlayan dudaklarından akan kanı eme eme y¸r¸yordu...
Birden muhteşem bir şey oldu ve bir vaha gˆrd¸, yaklaştı. Kurtuldum, geliyorum
yavrum diye diye koşmaya başladı. Vahanın yanına geldi, su diye elini daldırdığı şeyin
kavurucu sıcağı adeta bir serap
153

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


tokadı savurdu adama. Lanet olsun dedi ve y¸r¸meye devam etti. Kısa bir s¸re sonra
yeniden bir vaha gˆrd¸. AğaÁ, ÁiÁek, su, her şey vardı. Yine koştu. Bu seferki kesinlikle
vahaydı. Ama yaklaşınca Áˆl sağır edercesine y¸ksek bir sesle bağırdı: Ben bu kadar
cˆmert değilim, serap gˆr¸yorsun seraaap! GenÁ adam yılmadı, yıkılmadı. Yine y¸r¸d¸.
Oğlu bir an bile Áıkmıyordu aklından... Tekrar bir vaha gˆrd¸, koştu koştu ve y¸z¸st¸ suya
atladı. Ağzına dolan kumlar yine serap diye bağırdı. HiÁ hali kalmamıştı ama her
gˆrd¸ğ¸ vahaya koşuyordu, her seferinde serap olsa da...
Artık beşinci g¸n de bitmişti. S¸r¸nerek gidiyordu oğluna, yeniden bir vaha gˆrd¸.
Kumlara tutuna tutuna gitti. Bu kaÁıncı seraptı Allah bilir... Hızı tamamen biten genÁ
adam artık s¸r¸nemiyordu bile. Yeniden bir vaha gˆrd¸. Biraz daha gitti, biraz daha
s¸r¸nd¸. G¸Ál¸kle şunları mırıldandı: Beni affet oğlum gelemiyorum. Biliyorum bu da
serap, bir sonraki de. Elveda!
Kendini g¸neşin eriten sıcağına bıraktı ve teslim oldu. Kısa bir s¸re sonra ˆld¸. Ertesi
g¸n aynı yerden bir kervan geÁti. Kervanın kılavuzu genÁ adamın cesedini buldu ve
şˆyle seslendi: Su iÁmeyi bırakın da Áabuk buraya gelin. Burada bir ˆl¸ var.
Suya 10 metre kala susuzluktan ˆlmek kim
bilir ne acıdır, ama ˆlen hiÁbir zaman bunu bil
mez. . • •,
•j - •.; -

VazgeÁme!
Sadece iyi niyetle sˆylenen bazı sˆzler:
• Bu işten vazgeÁ. Bˆyle bir şey olsaydı Japonlar
yapardı.
• Kim yapmış ki sen de yapabilesin!
• Sen ona uyma! O deli.

• Niye sen de normal insanlar gibi olmuyorsun.


• Bˆyle kitaplar okuyup kafanı bulandırma.
Herkesi dinie! Sonuna kadar dinle! En sonunda karar ver. Kendi yˆn¸n¸ kendin tayin et.
Kendi pusulana g¸ven. Ne olmak istiyorsan, o olursun demiştim. Kararını ver ve sanki
olmak istediğini olmuşsun gibi davran. Yani bir milletvekili olmak istiyorsan artık bir
milletvekiliymişsin gibi davran. Hayalinde milletvekili ol. Şimdiden meclise mektuplar
gˆnder, fikirlerini anlat. Hayallerinde devleti yˆnet... Eğer bir tenisÁi olmak istiyorsan
gˆzlerini kapat Andre Agasi ile maÁ yaptığını ve her seferinde onu en zor sayıları alarak
yendiğini d¸ş¸n! Ama ˆyle konsantre ol ki, gˆzlerini aÁtığında bakışın değişsin. Buna
inan! Herhangi bir arkadaşınla maÁ yapmak iÁin sahaya Áıkarken, ben Andre Agası'yı
yenmiş adamım, seni harcarım de. Raketi eline alınca kendini nasıl daha g¸Ál¸
hissedeceğini ve yerinde duramadığını gˆreceksin.
Şimdiden y¸r¸y¸ş¸n değişsin! Yıllar sonraki kendini hayal et ve onun gibi y¸r¸.
D¸nyayı Değiştirebilirsin
Asla Ben tek başıma ne yapabilirim ki? demeyeceksin. Yemin ediyorum ki sen tek
başına d¸nyayı değişti-

154

155

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


rebilirsin. HiÁ d¸ş¸nmez misin, d¸nyayı her seferinde bir kişinin değiştirdiğini?
Parayı Lidyalılar buldu, doğru. Ama herhalde y¸z bin Lidyalı bir araya gelip bulmadı
parayı. Biri Áıktı ve: Bu iş bˆyle olmayacak! Sen bana inek veriyorsun, karşılığında ben
sana bir eşekle bir koyun veriyorum. ÷yle bir şey yapalım ki hem k¸Á¸k, hem değerli
olsun. Onu yanımızda taşıyalım ve değişim aracı olarak kullanalım, dedi. İhtiyar heyeti
onayladı ve para basıldı. SonuÁ; d¸nya değişti.
Adamın biri Áıktı: Orası senin evin, ben giremem. Burası da benim, sen giremezsin.
Gel araya bir Áizgi Áekelim ve yerimizi bilelim... dedi. «izgi Áektiler, sınır icat edildi.
SonuÁ; d¸nya değişti.
Yazıyı S¸merler buldu. Tabi ki yine y¸z bin insan birden bulmadı yazıyı. Biri Áıktı ve:
Bu iş bˆyle olmaz, sˆylediklerimiz uÁup gidiyor. ÷yle bir şey yapalım ki, sˆylediklerimiz
kaybolmasın, dedi. ÷nce komik oldu ama yazı icat edildi...
SonuÁ; d¸nya değişti.
Adamın biri Áıktı. Bu iş bˆyle tekme tokatla olmaz, ˆyle bir şey yapalım ki vurdu mu
ikiye bˆls¸n dedi. BıÁağı biraz daha uzatıp keskinleştirdi, kılıÁ icat edildi...
SonuÁ; d¸nya değişti.

Asla VazgeÁme!
iş bˆyle gaz lambasıyla falan ßey yapacağım ki d¸ğmeye
u| jcat edj|dj
Adamın biri Áıktı: olamayacak, ben ˆyle basacaksın, ışık olaca*
SonuÁ; d¸nya değiş*1-
,p Kendini hafife alma. Yaz, Áiz, yap,
Şimdi sıra sena<jnsan|ara en faydalı olmak iÁin Áalış,
¸ret; bir eserin ols"n; Dediğin, insanlara zarar veren ne
Buna g¸c¸n var. ´eğ D¸nyayı değiştir...
varsa değiştirmeye, gel"?
Fn Akıllı İnsanı olarak, insanların kendi-Ben D¸nyanın ti a||Ş||mış
duş¸nce kalıplarını yık-
ni keşfetmesi noktp insanların başkalarına ˆzenmesini
maya Áalışıyorum. B > senjn jÁjndekj enerjiye ulaşmanı
anlamsız buldugurrı iv 'başaracağım. Durma, sen de tut
arzu ediyorum ve DU ¸ , 0|sun d¸nya denen bu al-
bir kˆşesinden, yaşama^ y tın yumurtanın.
Bilen bilir-
• ^A^Q ulaşmak başka şeye benzemez. B¸y¸k bir heae ^^ ka|,rsın... Cam kırıklarıyla,
Acı Áekersin, aÁ Kan ş yo|lardan koşarak geÁmek zo-Áakıl taşlarıyla dona rÁa|anmış
ayak|arınla tuz tarlaların-runda kalırsın. Sonra/j,ir. Bataklıklar Áıkar karşına bazen, dan
geÁmen 9ereKecoğU vazgeÁer Áekilir bu zorlu, bu vi-dayanmak g¸Á olur. v Ka,an|ar
her geÁen g¸n biraz daha
rajlı, bu tirajlı y_'Jar'n ya da kalanlar mutlaka kazanırlar,
azalır. Sonunda kaıa ^ adam|ar, dani diye anarlar...
Sonra da yoldan Áekıie'

156

157

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


İnanırsan Mutlaka Başarırsın
1999 yılına kadar denemediğim veya Áalışmadığım iş kalmadı. Elektrikli battaniye
satışından DJ'liğe, DJ'iikten stand up'a, stand up'tan inşaat işÁiliğine, inşaat işÁiliğinden
¸st d¸zey yˆneticiliğe kadar birÁok işte Áalıştım. 1999 yılında ailemin ve Áevremin t¸m
baskılarına rağmen, Ticaret M¸d¸r¸ olarak Áalıştığım cam fabrikasından d¸nyayı
değiştirmek ¸zere ayrıldım. 1993'ten o g¸ne kadar d¸nyayı değiştirmek iÁin bir alt yapı
oluşturmaya Áalışıyordum ama olmuyordu. Okul aÁmak iÁin ihtiyacım olan parayı bir
t¸rl¸ kazanamıyordum. Bu iş bˆyle olmayacak dedim. Alt yapı olarak ben hazırdım ve
gelişimimi tamamlamıştım. Ben varsam başka bir şeye gerek yok dedim.
Zor bir d¸ğ¸m
O g¸ne kadar hep az başarılı olduğum iÁin ailemden de destek alamayacaktım ama
onları ikna etme yolum hep aÁıktı. ÷nce ailemi ikna ettim. Bana son bir şans daha verin,
dedim. Zor oldu ama ikna ettim onları. «alışmalarıma bireysel uygulamalarla başlama
kararı aldım. Gazeteye ilanlar verdim. Bu yolla m¸şteri bulmaya Áalışıyordum ama bir
t¸rl¸ olmuyordu. Artık beş parasızdık. Ailem haklı Áıkmıştı. D¸ş¸nsene, eve ekmek
gˆt¸remiyorsun ve evlisin. B¸t¸n bunlar olurken, ben ısrarla d¸nyanın en akıllı insanı
olduğumu sˆyl¸yor ve başaracağımı haykırıyordum.
HiÁ kimse eğitimimi almak istemiyordu. Denemedi
ğim yol kalmadı. BirkaÁ bireysel uygulamadan başka iş ya
pamadım. ,5

Asla VazgeÁme!
Dershane ve kolejlere gitmeye karar verdim. Bulabildiğim kadar dershane telefonu ve
adresi buldum. O dershane senin, bu dershane benim, koşturmaya başladım. Onlarca
dershanenin kapısını Áaldım. Y¸zlerce insanla gˆr¸şt¸m. Her seferinde insanlar
değişmesine rağmen, cevap asla değişmiyordu. Tek kelime: HAYIR.
Dershane gˆr¸şmelerine gidecek yol param dahi kalmamıştı. Gˆr¸şmelere otostop
yaparak gidiyordum. Minib¸se veya metroya binebilmek iÁin ne acılar Áekmiştim. En
b¸y¸k hayalimdi, parasını vererek minib¸s¸n arka koltuğuna oturmak. Her defasında şofˆre
yalvarmaktan bıkmıştım artık. Bir g¸n "Abi benim param yok ama Me-cidiyekˆy'e
gitmem gerekiyor; minib¸se binebilir miyim?" dediğimde, şofˆr: "Hayır kardeşim
binemezsin. Su yakmıyoruz, mazot yakıyoruz" demişti. Ne g¸lm¸şt¸m o g¸n. Kendi
kendime hem g¸l¸yor hem de: "Adama bak ya! D¸nyanın En Akıllı insanına hayır diyor."
diyordum...
Yine ekmek paramızın olmadığı bir g¸n, yani sıradan bir g¸n, cebimdeki boş Akbil'i
satıp, eve ekmek gˆt¸rmeye karar verdim. Ne de olsa boş olduğu iÁin bir işe
yaramıyordu. En azından depozitosu biraz iş gˆr¸rd¸. Sanki Áok b¸y¸k bir iş
başaracakmışım gibi keyifle metro istasyonuna geldim. Metrodaki adam akbili eline aldı
ve Beyefendi bunu alamam, Á¸nk¸ bu hasarlı dedi. O an karşımda ayna olmadığı iÁin ne
kadar da şanslıydım. Adamı bembeyaz olmuş y¸z¸mle dinliyordum. Tam bu esnada
beynimde bir Şimşek Áaktı, adama Satmaktan vazgeÁtim dedim ve Ak-bilimi geri aldım.
Bana gˆre bu bir işaretti ve ben bir g¸n ˆğrencilerime bu akbil hikayesini anlatacaktım. O
g¸n eve geldim ve karıma durumu anlattım. D¸nden kalma hayallerimizi tekrar ısıtıp
yedik. O gece yarı aÁ yan tok uyuduk...

158

159

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


B¸t¸n bunları yaşarken eşim hep ¸z¸l¸yordu. Babam, hele de annem kahroluyordu. Fakat
ben her olumsuz durumu b¸y¸k bir heyecanla, sona yaklaşıyorum diye
değerlendiriyordum.
Aylar geÁnpesine rağmen halen sonuca gidemediğimi gˆren ailemin sabrı bitmişti
artık. Ben her gittiğim yerden referansım olmadığı iÁin red cevabı almaya devam
ediyordum. Yeni bir karar verdim. İlk işimi para almadan yapacaktım ve bˆylece bir
referansım olacaktı. Hemen telefonun başına oturdum, dershaneleri aradım. Kulaklarıma
inanamı-yordum. Dershanelere parasız eğitim vermeyi teklif ediyordum ve onlar bˆyle bir
uygulama iÁin zamanları olmadığı gerekÁesiyle yine hayır diyorlardı. ‹ste para versek
herhalde yine olmayacaktı.
Peki benim referansım nasıl olacaktı? Her kurum ˆnce referans istediğine gˆre, ben
nasıl olacak da bir referans edinecektim? Bunu aşmanın bir yolu olmalıydı. Bir yandan
bunu d¸ş¸n¸rken, diğer yandan da bu eğitimlerime d¸nyanın ne kadar ihtiyacı olduğunu
daha iyi kavrıyordum. D¸ş¸nsene herkes bana, bir başka yerde bu uygulama yapılmadığı
iÁin hayır diyordu. İlk olmaya cesareti yoktu kimsenin... Profesyonel veya amatˆr hiÁ
farkı yok. Kurumlar veya insanlar, herkes ilk olmaktan korkuyordu. Ve ben bˆyle bir
d¸nyada, bˆyle bir ortamda dahi yetiştirmeye kalkıyordum.
160

Asla VazgeÁme!
T¸m d¸nya birleşse, kırk g¸n değil, kırk yıl "Sen delisin" dese ne Áıkar!
Bu arada kartvizitimde D¸nyanın En Akıllı İnsanı yazıyor olması işimi her seferinde
biraz daha zorlaştırıyordu. Herkes bana: Sil kardeşim şunu, kişisel gelişim uzmanı yaz
diyordu. Ben bunu asla kabul etmedim. AÁ kalmak pahasına da olsa kartlarımı
değiştirmedim. Bu oyun bu kartlarla oynanacaktı. Bu benim verdiğim en asil karardı. Sırf
bu ibareden dolayı Áok yerden kovuldum. Bazı arkadaşlarım beni dışladı. Deli olduğumu
d¸ş¸nenler bile oldu. Ama ben oraları Áoktaaaan geÁmiştim.
Bu inanılmaz...
İnsanlar bir t¸rl¸ m¸kemmel olduklarını kabul
etmek istemiyorlardı. Karıncanın, filin,
ˆr¸mceğin m¸kemmelliğinden bahsediyorlardı
ama insanın m¸kemmel olduğunu her nedense
kabul edemiyorlardı.
Herkes bir şeyler sˆyledi, başıma gelmeyen kalmadı ama ben hiÁbir zaman başarılı
olacağıma dair inancımı yitir-medim. Evimizin elektriğini kestiklerinde bile. HiÁ ara
vermeden okuyor, yazıyor ve yeni kanunlar icat ediyordum.
D¸ğ¸m Áˆz¸l¸yor...
Bir Áok zorlu m¸cadeleyi daha da abartarak hızlandırdım. Birileri ikna olmalıydı. İkna
olmak zorundaydı. ÷yle yoğunlaşmıştım ki, otostopla gittiğim dershaneler benim
161

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Áok g¸Ál¸ olduğumu d¸ş¸n¸yorlardı. Evden Áıkarken karıma "Haydi eyvallah"
anlamında bir el sallayışım vardı ki, o an resmimi Áekip birine "Bu adam ne yapıyor?"
diye sorsanız, beş milyon insanı selamlıyor derdi. Karım bile benim ondan bir şeyler
sakladığımı d¸ş¸nmeye başladı. Bir insan kendine bu kadar g¸veniyorsa bir bildiği vardır,
diyordu. Doğruydu. Benim gerÁekten bir bildiğim vardı: Kararlılık karşısında duracak
hiÁbir g¸Á yoktur.
Nisan ayıydı. Hava soğuktu. Bir dershaneye girdim. Amacım işten Áok, sıcak bir Áay
iÁmekti. Dershane m¸d¸r¸ beni odasına aldı ve minik hayalimi gerÁekleştirdi. «aylar
geldi, sohbete başladık. Ben ona projemi anlattım. On saatlik bir Áalışmayla
ˆğrencilerinizi kudurtabilirim. Az uyurlar, Áok Áalışırlar, ahlaklı olurlar, ˆzg¸venleri
zirveye ulaşır, gecelerini g¸nd¸zlerine katarlar... Referansım yok bana bir fırsat verin ispat
edeyim. Bunu yapabilirim. Dershane m¸d¸r¸ rehberlik ve psikolojik danışmanlık
mezunuydu. Diğerlerinin aksine benim referanslarımla değil, işimle ilgilendi. Ben
anlattım, o not aldı. «ok heyecanlandı. "O halde zaman kaybetmeyelim. Bu uygulamayı
hemen başlatalım." dedi. Hemen on kişilik bir deneme grubu oluşturuldu. «alışmamı
gerÁekleştirdim. SonuÁ m¸kemmeldi. Dershane m¸d¸r¸ tamamen ikna olmuştu. Genel
m¸d¸rle konuşup, bana dˆneceğini sˆyledi.
Aradan bir ay geÁti. Karar bir t¸rl¸ Áıkmıyordu. Samimiyeti arttırmak iÁin kendisini,
mantı yemek ¸zere eşiyle birlikte bize davet ettim. Kabul etti. Etti ama mantı yapmaya
parayı nereden bulacaktık ki? Artık bana borÁ vermekten bıkan arkadaşlarımdan g¸Á
bela borÁ aldım ve alışverişe gittim. İki adet muz, iki adet şeftali, 250 gr. Kıyma, yarım
kilo yufka, 300 gr. Karışık kuruyemiş aldım. Param

Asla VazgeÁme!
bitti ama misafirlerimizi ağırlamaya hazır hale geldik. Akşam oldu geldiler. Ben her
seferinde konuyu "Bizim eğitim ne oldu?" boyutuna getirmeye Áalışıyordum. M¸d¸r her
seferinde ustaca kaÁıyordu. O g¸n ˆylece geÁti ve bizim mantı uygulaması bir işe
yaramadı.
Bir ay sonra karar Áıktı. Genel m¸d¸r onay vermişti. Ancak saat ¸creti benim
istediğimin ¸Áte biri olacaktı. Eğitimi sınıflara tek tek değil, iki sınıfı birleştirerek
verecektim. Eğitim on saat yerine beş saat olacaktı. Ayrıca dershanenin sadece hafta iÁi
grubu bu uygulamaya katılacaktı. Ben itiraz ettim. Sınıfları tek tek alacağım. Eğitim beş
değil, on saat olacak. Fiyat da sizin istediğiniz gibi olacak, dedim. Yani ceplerinden
Áıkan para aynı olmasına karşın, ben dˆrt katı iş yapacaktım. Anlaştık. Başladım.
Aldığım t¸m parayı eğitim gereÁlerine ve ˆğrencilerime harcadım. SonuÁ tahmin
ettiğim gibi oldu. M¸kemmel! Eğitim devam ederken, ˆğrencilerim aldıkları eğitimden o
kadar Áok etkilendiler ki, anlattıklarımı eğitime katılmayanlara da anlatmaya başladılar.
Bunun ¸zerine dershanenin diğer ˆğrencileri de bu eğitime katılmak istediler. Bu benim
beklediğim bir şeydi zaten. SonuÁta sˆz konusu dershanenin t¸m ˆğrencileri benim
eğitimimden geÁmiş oldu. Sonra diğer şubeye yollandım. Sonra da iş Áığırından Áıktı,
bana kapılarını kapatanlar tek tek beni arayarak benden eğitim istediler. Adım "Mucize
adam"a Áıktı. Para almadan eğitim vermeyi teklif ettiğim dershane, bana para vererek
eğitim aldı. Fakat o hala bunun farkında değil.

162

163

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

/\sla VazgeÁme!

D¸ğ¸m Áˆz¸ld¸
B¸y¸k bir m¸cadele ve binlerce zorluktan sonra ben bir efsane yarattım. Efsanenin adı:
Erdal Demirkıran. Bana ilk fırsatı vererek yolumu aÁan, farklı yaşayan ve referanslarla
ilgilenmeyen sayın Adem Doğan'ı tanıdığım iÁin onur duyuyorum. Yaptıkların iÁin
sağol dostum. Her zaman mantı yemeye bekleriz.
O g¸nden bug¸ne kadar binlerce insan benim derslerime katıldı. Katılımcı
memnuniyeti neredeyse %100. Herkesi memnun etmek m¸mk¸n değildir diyenlerin
aksine ben bağırıyorum: Herkesi memnun edebilirsin. Yeter ki iste ve sabırlı ol. Şimdi
binlerle ifade ettiğim katılımcı sayısını 2030 yılında milyarlarla ifade edecek ve t¸m
d¸nyayı değiştireceğim. Gˆreceksin!
Bug¸n ˆzel şirketlerden dershanelere, belediyelerden emniyet teşkilatına kadar
Áalışmalarım b¸y¸k bir hızla devam ediyor.
Bu arada o g¸n satamadığım Akbil'i, bug¸n ders konusu olarak işliyor ve o g¸nleri her
yerde gururla anlatıyorum.

Egzersiz Zamanı
Televizyon izleme s¸reni yeniden gˆzden geÁir...
Televizyon izleme s¸reni yeniden gˆzden geÁir. Bu s¸reyi m¸mk¸n olduğu kadar
azaltmaya bak. TV hakikaten beyninin etkin olmasını engelleyen bir makine. Hele de
kimseye, hiÁbir faydası olmayan magazin programları. Sana ne Sibel «an'ın
silikonlarından. Sana ne faydası var? Dinliyorsan yaptığı m¸ziği dinle ve geÁ. Kendi
hayatınla ilgilen. «evrendekilerin hayatıyla ilgilen. B¸y¸k insanların hayatını incele. Yani
sana mutlaka faydası olan işlerle uğraş...

Unutma! Bir kişiye yemek yapabiliyorsan, bin kişiye de


yapabilirsin. Sadece b¸y¸k bir tencereye ve yetişmiş
aşÁılara ihtiyacın var.

164

165

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri Hay Gˆn¸l...


Şu d¸nyanın rindinde rindanında
Bir d¸r bulamadın gitti hay gˆn¸l vay gˆn¸l.
Zebun d¸ş¸p, zay oldun zindanında
Bir h¸r bulamadın gitti hay gˆn¸l vay gˆn¸l.
Gˆrd¸ğ¸n g¸breyi g¸lce koklandın
Okkaladığından nice oklandın
Envai Áeşit de ÁiÁek yokladın,
Bir bar bulamadın gitti hay gˆn¸l vay gˆn¸l.
Faş edemez oldu feraset falı
Kalp kutusu gibi kaldın kapalı,
Sendeki bu esrara kadir kafalı
Bir er bulamadın gitti, hay gˆn¸l vay gˆn¸l.
Bir zerreyi on dokuz bine bˆlsen
Delidir bu derler sen seni bilsen,
İnsanlık dalında emin ve esen,
Bir yer bulamadın gitti, hay gˆn¸l vay gˆn¸l,
Yalvardım yakardım, yola yatmıyor, Hasta hırıltıda hapı yutmuyor. «ıkardığın malı moda
tutmuyor, Bir kar bulamadın gitti, hay gˆn¸l vay gˆn¸l.
Zevraki'miz der ki; d¸şm¸ş¸z meşka Aşkımız sıkıdır asrımız laÁka Nur gˆzl¸k satacak
sen benden başka , Bir kˆr bulamadın gitti, hay gˆn¸l vay gˆn¸l.

9. Bˆl¸m
Beyin Kemiren Bˆcekler..
‹Á beş zavallı bˆceğe meze olamazsın!

166

Beyin Kemiren Bˆcekler...


En b¸y¸k bˆcek...
Farkında olmadığımız, Áoğu zaman hafife aldığımız ˆyle kavramlar var ki; bunlar
iÁten iÁe beynimizi kemirir, k¸Á¸lt¸r ve biz bunu asla fark edemeyiz.
İşte bazılarına gˆre, gurur vesilesi bile olan en tehlikeli kemirgen bˆcek: Sinirlilik.
Beynin k¸Á¸l¸yor! «¸nk¸ sinirleniyorsun...
Artık eskisi kadar g¸Ál¸ bir hafızan yok, artık eskisi
kadar hızlı d¸ş¸nemiyorsun, son zamanlarda Áok fazlaca
"dilimin ucunda" deyimini kullanıyorsun, artık eskisi kadar
hızlı karar veremiyorsun, artık okudukların aklında kalmı
yor, artık randevularını, verdiğin sˆzleri unutuyorsun. Peki
neden? «¸nk¸ Sinirlisin! ..,,.,.
Sinirlilik veya Asabiyet! İkisi de aynı şey. İkisi de sen farkında olmadan beynini
kemiriyor. Asabi bir insan olman, s¸rekli pişman olduğun anlamına gelir ve t¸m
pişmanlıklar beyni k¸Á¸lt¸r.
Sen de en az benim kadar iyi biliyorsun sinirlenince mantıklı d¸ş¸nemediğini. Mantıklı
d¸ş¸nemeyince yanlış kararlar veriyor ve karşındakini Áoğunlukla boş yere
yıpratıyorsun. Kısa bir s¸re rahatlasan da sonradan pişman olup kendine kızıyorsun. Ben
bunu yapmamalıydım, yanlış yaptım diyor, arkasından da keşkeli c¸mleler kuruyorsun.
Keşke ˆyle sˆylemeseydim, keşke şˆyle yapsaydım... Zamanı geri alıp yaptığın hatayı
d¸zeltemeyeceğine gˆre, bu durum beynini kemirmeye başlıyor. Her yerde haklı ol-
169

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


d¸ğ¸n¸ anlatsan da, iÁinden bir ses, senin haksız olduğunu haykırmaya devam ediyor.
B¸t¸n bunlar olurken bilinÁaltı n negatif kayıtlar yapmaya devam ediyor. Farkında olsan
da olmasan da d¸ş¸nsel anlamda beynin k¸Á¸l¸yor. «¸nk¸ t¸m pişmanlıklar beyni k¸Á¸lt¸r!
Şimdi bir dakika d¸ş¸n! Bug¸ne kadar sinirli olmanla neyi Áˆzd¸n? SinirlF olman ne
zaman işe yaradı? Cevap: HiÁbir şeyi Áˆzemedim ve hiÁbir zaman bir işime yaramadı.
Son bir soru: HiÁ sinirliyken aynaya baktın mı?
Beş saniye kuralı
Senden Áok k¸Á¸k bir şey istiyorum, her ne olursa olsun sinirlendiğinde beş saniye
dur ve d¸ş¸n. Beş saniye sonrasını d¸ş¸n! Ne kadar pişman olacağını ve beyninin
k¸Á¸leceğini d¸ş¸n! Sonra seni sinirlendiren her kimse, ona NEDEN diye sor? NEDEN,
insanlık tarihinin en b¸y¸k icadı. Ateş, yazı, telefon, ampul... kaÁ para ki? Neden sorusu
olmasaydı, hiÁbirini bulamazdık. Bu sihirli sˆzc¸ğ¸ hayatında hep kullan. Hele de
sinirlenince NEDEN diye sor. Karşındaki insan bir an iÁin sinirlerine yenik d¸şt¸ğ¸,
bˆyle bir karşılık alacağını tahmin etmediği iÁin cevap veremeyip ˆz¸r dileyecektir.
Gˆreceksin! Olumsuz bir cevap alırsan, ˆz¸r dile ve yoluna devam et! GerÁekten bˆyle
yap! Bırak senin beynin k¸Á¸leceğine onun beyni k¸Á¸ls¸n! K¸fretseler bile g¸l geÁ!
Emin ol ki bu tavrın daha etkileyici olacak. D¸ş¸nsene birisine k¸frediyorsun ve adam
sana acıyarak bakıp yoluna devam ediyor. Seni dˆvse daha az ¸z¸leceğine eminim.
Olumlu ya da olumsuz her tavır karşısında beş saniye sessiz olmak sana nasıl bir g¸Á ve
karizma katar. Yaşayan bilir. Hele y¸zlerce kez yaşayan hem de nasıl bilir. Ben bilirim!

Beyin Kemiren Bˆcekler...


B¸y¸k ders... lft :
Vaktiyle İstanbul'da kamyon şofˆrl¸ğ¸ yapan bir iş adamı anlatmıştı...
"O zaman gencim, g¸Ál¸y¸m, taşı sıksam suyu Áıkar. Bir g¸n kamyonumla Reno marka
bir arabaya Áarptım. SuÁluydum. Adamın arabası mahvolmuştu. Para ˆdememek iÁin
Reno'nun iÁinden Áıkan cılız adama bağırmaya başladım. Adam beni sakinleştirmeye
Áalışıyor, bense avazım Áıktığı kadar bağırıyor-dum. «ok korktu. L¸tfen bağırmayın,
diyordu. Ben bunu fırsat bilerek iyice abarttım ve adama y¸klendim. Kırılan farımın
parasını almak iÁin bağırmaya devam ettim. Adam da "Peki, o zaman karakola gidelim"
dedi. Karakoldaki b¸t¸n polisler arkadaşım olduğu iÁen hemen kabul ettim ve adamı
s¸r¸te s¸r¸te karakola gˆt¸rd¸m. Dışarıdaki polislerle selamlaştığı-mı gˆren adam iyice
korktu. Komiserin odasına girdiğimizde, komiser ayağı kalktı. Kendi kendime "Ne Áok
tanıdığım!" var diye gururlandım. Komiserin, "Buyurun sayın savcım." demesiyle, benim
"Eyvah!" demem eş zamanlıydı. Rezil olduğuma mı yanayım, sabaha kadar yiyeceğim
dayağa mı?
Komiser, savcıya "Ne iÁersiniz efendim?" deyince, savcı: "Ben bir Áay alayım,
arkadaşıma da soğuk bir su verin!" dedi. Bayılmak ¸zereydim. Oturmamı sˆyledi,
oturdum. Bu arada Áay ve su geldi. O Áayını iÁti, ben de suyu iÁmeye Áalıştım. Bir an
ˆnce dayak faslına geÁilse de bitse bu iş diyordum.

170

171

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Savcı bey Áayını iÁtikten sonra, "Gidebilirsiniz Ali bey!" dedi.
Keşke dˆvseydi beni. Keşke nezarete falan atsaydı. Eminim Áok daha az ¸z¸l¸rd¸m.
İÁtiğim su halen boğazımda ama o g¸n ˆğrendiklerim beni tam kırk yıldır yˆnetiyor.
Tepki ve asabiyet.
Sessizlik bir insana en son yakışan şeydir. Asla sessiz ve tepkisiz olma! Haksızsan ˆz¸r
dilemeli, haklıysan da mutlaka bir tepki vermelisin. Sinirlenmek de bir tepkidir ş¸phesiz
ama yanlış bir tepki olduğu kesin. Kesin Á¸nk¸ beynini k¸Á¸lt¸yor. Amacın her zaman
sorunu Áˆzmek olmalı, b¸y¸tmek değil. SonuÁta pişman olmayı ya da beyninin
k¸Á¸lmesini istemiyorsan, haklı olduğunda beş saniye durmalı ve sadece neden diye
sormalısın. Hepsi bu!
Git, herhangi bir gazete al ve katliam sayfasını oku! Pişman olan binlerce insan var.
Hepsinin gerekÁesi aynı: Bir anlık ˆfke. Acaba b¸t¸n bu insanlar sadece beş saniye
dayanabilselerdi, gazetelerde ve televizyonlarda bu kadar Áok katliam haberi izleyebilir
miydik?! Asla! Evet dostum kendine gel! Hayatını d¸ş¸n! Anneni, babanı, kardeşlerini,
eşini, Áocuğunu d¸ş¸n. Bir anlık ˆfkeyle, herkesin hayatını karartabilirsin... Bunları
sadece beş saniye d¸ş¸n ve bildiğini yap! Asla pişman olmayacaksın.

II

Beyin Kemiren Bˆcekler...


«ok yazık Áok!
İstanbul Zeytinburnu'nda y¸r¸yordum. Acı kornasına irkildiğim minib¸s, b¸y¸k bir
hışımla başka bir aracın ˆn¸n¸, Áapraz bir şekilde kesti ve minib¸sten inen şofˆr bağıra
bağıra otomobilin yanına geldi. Adam korkusundan camı kapatıp, kapılarını kilitledi ve
adeta yalvarırcasına ellerini aÁıp ˆz¸r dilemeye başladı. Minib¸sÁ¸ abi, bir yandan
k¸frediyor, bir yandan da arabanın camını dˆv¸yordu. Adam yalvarmaya devam ettikÁe o
y¸klendi. Bir ara minib¸sÁ¸ iyice abartıp Áoluğuna Áocuğuna k¸fredince, adamın
omuzları iki yana d¸şt¸. Bir elini koltuğun altına uzatırken, diğer eliyle de camı araladı.
Koltuğun altından Áıkardığı tabancayı araladığı camdan, k¸freden sinirli minib¸sÁ¸ye
uzatıp ateşledi. Kafasından vurdu mi-nib¸sÁ¸y¸.
Her şey bir dakikada olup bitti, ikisinin de hayatı karardı.
Bu akşam tabutla eve dˆnecek adam, kim bilir d¸n nasıl bir neşeyle gitmişti evine...
Bu akşam demir parmaklıklı kafese giren adam, d¸n akşam Áocuğunu severken kim
bilir ne kadar ˆzg¸r, ne kadar huzurluydu...
Ben trafikte bana k¸fredenleri hiÁ duymuyorum. Yolda bana omuz atanları
hissetmiyorum bile... SonuÁta onlar acı iÁinde kıvranıp, beyinlerini k¸Á¸ltedururken, ben
mutlu bir şekilde bebeğimi seviyorum ve hiÁ d¸şmanım yok. Akşam evime giderken hiÁ
arkama bakmıyorum, telefo-

172

173

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Beyin Kemiren Bˆcekler...


n¸m Áalınca ¸rkm¸yorum, kapım vurulunca tedirgin olmuyorum... ve dostum biliyor
musun alabildiğine ˆzg¸r¸m; hayatı ve kendimi Áoook seviyorum.
Aslında Sinirlilik Yok; G¸c¸, G¸c¸ Yetene Var
D¸ş¸nsene yukarıdaki kamyoncu karakola gidinceye kadar nasıl da sinirliydi. Ama
adamın savcı olduğunu anlayınca t¸m sinirliliği bir anda yok olup gitti. «¸nk¸ savcı ondan
daha g¸Ál¸yd¸.
Adam evde karısına, Áocuğuna, anasına, babasına bağırır da, dışarıda kuzu kesilir.
«¸nk¸ ancak onlara g¸c¸ yetiyor da onun iÁin. Cinnet durumları dışında kimse
karşısındakini tartmadan sinirlenmez. Cinnet geÁiren bir insanı da, o an iÁin normal
kabul edemeyeceğimize gˆre, normal insanlar iÁin tekrar ediyorum: Sinirlilik diye bir şey
yok; g¸c¸ g¸c¸ yetene var.
Sanıyorum 1986 yılıydı, anneme inanılmaz bir g¸r¸lt¸yle bağırmaya başladım. Canım
anam bir an durdu ve: "Yapma oğlum, ben senin ananım. Bana bˆyle bağırma!" dedi.
Sonra dışarı Áıktım, arkadaşlarla buluştuk. Nasıl oldu bilinmez veya bilinir de sˆylenmez,
bir anda bir başka grupla kavga etmeye başladık. Adamlar bizden g¸Ál¸yd¸. Dayak
yiyeceğimizi anlayınca şirinlik yapmaya başladık. Adamlar espriden anlamadıkları ve
Áok ciddi oldukları iÁin bizi yamulttular. Eve geldiğimde mor gˆz¸m¸ gˆren anam
ağlamaya başladı. O g¸n d¸ş¸nd¸m. GerÁekti bu. Anama g¸c¸m yettiği iÁin bağırıyor,
dışarıda dayak yiyordum. Bu utanÁ verici bir şeydi. O g¸nden sonra bir daha da asla
g¸c¸m yeten insanları ezmeye kalkmadım.

Simdi d¸ş¸nmeni istiyorum:


Sinirlendiğin zamanları hatırla! KaÁ defa bir baş
komiserin ya da baş savcının yanında, ya da g¸c¸n¸n
yetmediği birilerinin yanında sinirlendin? Hıı?
Bu da başka bir bˆcek: Stres...
Beynin k¸Á¸l¸yor, Á¸nk¸ kendini strese sokuyorsun...
Asabiyetten sonra beyni k¸Á¸lten bir başka unsur da strestir. Diyelim ki bir iş
gˆr¸şmesine gideceksin. En g¸zel kıyafetlerini giyiniyorsun, kendini psikolojik olarak
hazır hissediyorsun. Her şey tamam! Birden bir şey oluyor ve strese giriyorsun. Ya
olmazsa, ya başaramazsam... Yukarıda anlattığım bilinÁaltı kayıtları aÁığa Áıkıyor.
÷nceden ˆğrendiklerin tam bu esnada karşına dikiliyor. O kadar Áok olumsuz kayıt
y¸klemişsin ki bilinÁaltına, onlardan kurtula-mıyorsun. Sadece kendini kˆt¸ hissettiğin
zamanki tecr¸belerinle y¸zleşiyorsun. Her şeyi unutup hep başarılı olmuş bir insan gibi
davranabilsen, şeytanın bacağını kıracak ve mutlaka galip geleceksin. Zaten bir defa galip
geldin mi, Áorap sˆk¸l¸r gider.
İş gˆr¸şmesinde kalmıştık. Hemen sˆyleyeyim bu sadece bir ˆrnek. Ama anlattığımı
hayatının b¸t¸n¸nde gˆrebilirsin. Devam edelim. İş gˆr¸şmesine gittin, bilinÁaltın-daki bu
olumsuz kayıtlar bir bir aÁığa Áıktı ve "Ya başaramazsam?" korkusu t¸m bedenini sardı.
Bedenini diyorum

174
175

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


Á¸nk¸ bu psikolojik durum, d¸ş¸nce yapından, bedeninin duruşuna kadar etkiliyor seni.
Hızlı karar veremiyorsun. Ya yanlış bir şey sˆylersem, ya bir gaf yaparsam diye
d¸ş¸n¸yorsun s¸rekli. Omuzların Áˆk¸yor, boynun eğiliyor dizlerin titriyor. Yani tam bir
biÁare olarak iş verenin karşısına geÁiyorsun. Ben işe girmek istemiyorum desen, belki
şansın daha fazla olabilirdi. Ter iÁinde, kekeleyerek sˆyleyeceğin hangi c¸mle bir patronu
etkileyebilir ki? O halde bir karar vermelisin. Stres mi, İş mi? Bu gerÁekten Áok ˆnemli.
«¸nk¸ ben hen¸z strese girerek, bir işe giren hiÁ kimseyi tanımadım...
Bir yerden bir başka yere Áok ˆnemli bir evrak gˆt¸-ruyorsun. Feci bir trafik var. Yine
kendini boş yere strese sokuyorsun: "Eyvah geÁ kaldım, lanet olsun geÁ kaldım!"
Arayıp adama durumu anlatmak yerine, kendini yiyip biti-nyorsun. SonuÁ: Evrak yine
yetişmiyor. ‹st¸ne ¸stl¸k karşındaki senin yalancı olduğunu d¸ş¸n¸yor... Sinirlenerek veya
strese girerek trafiği aÁabilen kimseye de hen¸z rastlamadım.
Asla kafanı kuma gˆmme! Ben biliyorum sen oradasın.
Ne olursa olsun hiÁ gerilme, hiÁ strese girme! Hemen alternatif bir yol, bir Áˆz¸m
bulmaya Áalış. Bu yol bazen y¸ksek sesle şarkı sˆylemek bile olabilir. Unutma, strese
girince bir zaman sonra işe yaramaz olduğunu d¸ş¸neceksin. Bunun sonucu olarak da
beynin senden yana Áalışmaktan vazgeÁecek. Bence buna hakkın yok! Stresle sorunu
Áˆzemeyeceğini ezberlemen l‚zım. Kafanı kuma gˆmme. Madem ortada bir sorun var,
sorunu gidermeye Áalış

Kemiren Bˆcekler...
Beyin
Ağiarnan sızlaman Áˆz¸m olacaksa, akrabalarını birden a*lavın. Yok bˆyle bir sev.
Ben m¸cadelemi verirken, bana hayır diyenlere hiÁ . m Hep hatayı kendimde aradım. Bir
yerlerde bir kızmadı . a Banıyordum. Tamam adamların kapasitesi hata yap g yetmiyordu
ama bu bir mazeret sayılmaz-beriMatlaka bir yerlerde kapasitesi uygun birileri olacaktı.
dl-
taa
h fazla sayıda gˆr¸şme yapmam gerekiyordu. Yap-
unda oldu işte. Anlayan birileri Áıktı. Benim otu-
tim T derime yanma gibi bir alternatifim de vardı ş¸phe-
rup Kaa ^^ Her gittiğim yerde sanki daha ˆnce binler-
siz. Yap gjbj diyordum. Az ˆnce neredeyse beni
ce iş yaP ß aşağılayan adamı ve t¸m sˆylediklerini ken-‹_T fnHPonunla baş başa
bırakarak Á.k.yor, yeni bir he-y'eclnla yandaki kap.y. vuruyordum.
ve hiÁ kimsey' inmal etme- Verdi-
- • ˆzlerden asla dˆnme. Hayatta hiÁbir yere geÁ kal-gın S
Y hiÁbir zlerden
oonuna kadar git, başarmadan da geri dˆnme. İşi-ma "kemmel ve zamanında yap...
alnın ak ve y¸reğin
rahat olsun.
Ya da herkesi ve her şeyi ihmal et. Verdiğin sˆz-• qla tutma- Her yere geÁ git. Canın
yandı mı başa-d¸ş¸nme, hemen geri dˆn. İşini baştan sav-
' 9ir ve her defasında

176

177

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


...Ve dedikodu bˆceği! Beynin k¸Á¸l¸yor, Á¸nk¸ dedikodu yapıyorsun...
Dedikodu da bir başka bˆcek. ÷yle enterasandır ki; istediğine sor, hiÁ kimseden "Ben
dedikodu yaparım."
Şeklinde bir cevap alamazsın. Herkes dedikoduya karşıdır ama...
Beyni k¸Á¸lten bir başka unsur da dedikodudur. «¸nk¸ sonunda mutlak bir pişmanlık
vardır. İlginÁtir; insanlar Áoğunlukla birilerine anlatmamaları gerektiğini bile bile
sırlarını başkalarına anlatırlar. Sonra da pişman olurlar. Bu gerÁekten Áok ilginÁ.
İÁinden bir ses: "Hayır yapma, sakın anlatma!..." diye bağırır ve bu ses kulaklarını
patlatır-casına y¸ksektir. İÁin iÁini yer ve sen anlatmaya devam edersin. Anlatacakların
biter, arkadaşın gider, vicdanınla baş başa kalırsın. O ses geri dˆner ve anlatmamalıydm
der. "Evet anlatmamalıydım." dersin ama iş işten geÁmiştir. BilinÁaltı kayıtlarını tutan
adam anında olumsuzlar hanene bir Áentik atar. Sen de kayıtlarını tutan adamın yerinde
olsan aynısını yapardın!
Birilerinin arkasından konuşmak kadar iğrenÁ ve anlamsız bir şey tanımıyorum. İş
yerinde bir arkadaşına kızarsın. Ama ona kızdığını asla belli etmez, sonra da başka birini
bulup, hararetli hararetli anlatmaya başlarsın. Mehmet bug¸n ne yaptı biliyor musun?...
İşin garibi rahatlarsın da! Kimse de sana: Yahu kardeşim, adam yan odada niye ona
sˆylemiyorsun? demez. Ama aynı adam, yani derdini anlattığın vatandaş, sen gittikten
sonra bir başka-

Beyin Kemiren Bˆcekler...


sını bulur ve ona senin iÁin: "Yahu şu Ahmet dedikodu yapmayı ne Áok seviyor."
diyerek senin dedikodunu yapar. Uzun lafın kısası, inanılmaz g¸zel rol yapıyoruz.
Sahtek‚r, riyak‚r olup Áıktık. Bˆyle giderse beynimiz k¸Á¸lmekle kalmayacak, bitecek.
Kafanda soru işaretleriyle yaşamak istemiyorsan insanlarla konuş, onlara doğru bildiğini
sˆylemekten Áekinme! Transparan d¸ş¸n.
İÁimden bir anı anlatmak geldi: Ah be Mahmut, ah...
Ó •'•
Yıllar ˆnce Áok sevdiğim bir arkadaşım bir şirkete genel m¸d¸r olmuştu. Onu kutlamak
¸zere ziyaretine gittim. Odasındaydı. Geldiğimi haber ettiler, iÁeriye girdim. Genel
m¸d¸rl¸k koltuğunda oturan benim en iyi arkadaşlarımdan biriydi. Gurur duydum onu ˆyle
bir makamda gˆrmekten. Yanında birileri vardı. Ama bir şeyler ters gidiyor gibiydi. «¸nk¸
10 yıllık arkadaşım, ben odasına girdiğimde hiÁ kımıldamadı koltuğundan. Kendi
kendime, "Mahmut'a bak, nasıl da değişmiş! Genel M¸d¸r olunca insanlığını unutmuş.
Halbuki yediğimiz iÁtiğimiz ayrı gitmezdi bizim. O benim kan kardeşimdi. Mahallede,
lisede, ¸niversitede, her yerde beraberdik. Bizi ayrı gˆren hiÁ olmadı." Olup biteni ak-<
lım almıyordu. B¸y¸k dostum, canım, ciğerim, kardeşim beni gˆr¸nce yerinden kalkmadı
bile.
Biraz sonra yerinden kalktı ve kasıla kasıla dışarı Áıktı. Bˆyle kasılmasını da
anlayamıyordum. İyice midem bulandı. Sıkıldım, Áok sıkıldım. Bir an ˆnce ı oradan
uzaklaşmak istiyordum. Sert bir iki direktif

178

179

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


verip, daha da fazla kasılarak koltuğuna geri dˆnd¸. Mafya usul¸ y¸r¸y¸ş¸ gerÁekten Áok
iğrenÁti. Ne iÁersin sevgili dostum dedi. Ben gitmek istediğimi ve hiÁbir şey iÁmek
istemediğimi sˆyledim. «ok diretti ve zorla Áay sˆyledi. İyice gerilmiştim. Biraz sonra
herkes Áıktı ve odada sadece ikimiz kaldık. «aylar geldi. «aycı, Mahmut'a bir ilaÁla bir
bardak su verdi. İlacını iÁerken konuşmaya başladı bizim kasıntı dostumuz. "Erdal'cığım
kusura bakma, sen geldiğinde de ayağa kalkamadım. GeÁen hafta belimden ameliyat
oldum ve halen acı Áekiyorum. Eski g¸nlerdeki gibi sarılamadım sana. Beni bağışla!
Zaten dikkat ettinse, y¸r¸rken dik dik y¸r¸yorum. Gˆren de kasıldığımı sanır. Neyse ki sen
yabancı değilsin." dedi.
D¸ş¸nsene ¸Á dakika ˆnce o odadan Áıksay-dım, kim bilir arkasından neler
sˆyleyecektim. Belki de dostluğumuz sona erecekti. O g¸n bir kez daha anladım, hiÁbir
şey gˆr¸nd¸ğ¸ gibi değilmiş. O g¸n vazgeÁtim, t¸m peşin yargılarımdan. Anlamadan,
dinlemeden h¸k¸m vermek bana gˆre bir iş değil.
Transparan D¸ş¸nme Metodu
Yıllar ˆnce yˆnetici olarak Áalıştığım fabrikada, yˆneticiler arasında inanılmaz bir
soğuk savaş ve kin ortamı yaşandığını fark etmiştim. Herkes birbirine g¸l¸yordu. Herkes
birbiriyle alay ediyordu. İstisnasız herkes, ama herkes birbirinin kuyusunu kazıyordu. Bu
bir yandan işlerin aksamasına sebep oluyor, diğer yandan da herkesin beynini k¸Á¸lterek,
bizleri sahtekarlığa itiyordu. Bir sorun varsa, bu sorunu asıl bilmesi gereken insan dışında
herkes biliyor ve

Beyin Kemiren Bˆcekler...


sorun bir t¸rl¸ Áˆz¸lemiyordu. Dedikodu konusu aÁılınca da Áok ilginÁ şeyler
yaşanıyordu yemekhanede. ‹Á dakika ˆnce Ahmet'i Mehmet'i Áekiştiren insanlar,
dedikodu yapmanın iğrenÁliğinden bahsediyor, ¸Á dakika sonra da kaldıkları yerden
devam ediyorlardı... insan işte!
Bir g¸n servis aracında Arkadaşlar ben "Transparan D¸ş¸nmek" diye bir metot
keşfettim. Diyorum ki birbirimize istediğimizi sˆyleme hakkımız olsa, birbirimizin
arkasından konuş-masak, ne g¸zel olurdu değil mi? Seninle ilgili bir sorunum olduğunda
sana sˆy-leyebilsem harika olurdu. Yani demek istiyorum ki, ben birini sevmiyorsam
bunu doğrudan ona sˆyleye-bilmeliyim. O da bana geleneksel kalıpların dışına Áıkarak;
"Sen beni sevmiyorsan, ben seni hiÁ sevmiyorum" yerine "Neden?" diye sorabilmeli.
Bˆylece ben gerekÁemi aÁıklama, o da kendini d¸zeltme fırsatı bulabiliriz, dedim.
÷nce anlamakta g¸Ál¸k Áektiler. Daha iyi anlamalarını sağlamak iÁin bir ˆrnekleme
yaptım. Fabrika M¸d¸r¸ne dˆnerek: Mesela "Zeki Abi ben senden nefret ediyorum"
dedim. Hepsi g¸lmeye başladı. Ben ciddi bir ifadeyle şaka yapmadığımı, hakikaten Zeki
abiden nefret ettiğimi sˆyledim. BirkaÁ saniye sonra Zeki Bey sinirli bir şekilde ayağa
kalktı. Geleneksel bir tepki vermeyi deneyecekken ben "Transparan d¸ş¸nmek" diye bir
hatırlatma yaptım. Tekrar g¸l¸şt¸k. Bir an bocalayan ve neye uğradığını şaşıran Zeki bey
sordu: "Neden?" Ben de onun kusurlarını anlattım. G¸nd¸z işin en yoğun zamanında,
adamlarımı alıp alakasız işlerde kullandığını, ben de yaşına h¸rmeten bir şey
sˆylemediğimi fakat bunun şirkete zarar verdiğini anlattım. Beni haklı buldu! O da bana
gerekÁelerini ve beğen-

180

181

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıy

ırn

Beyin

Kemiren Bˆcekler..

mediği yˆnlerimi anlattı. M¸thiş bir şeydi bu eğer uygula-yabilirsek, hatalarımızı


gˆrebilecektik artık. Elbette ki bu metot benim Zeki abiye yaptığım gibi ulu orta, herkesin
iÁinde uygulanmayacaktı. O, pilot bir uygulamaydı sadece ve bunu herkes anladı. Sorun
kimleri ilgilendiriyorsa, onlar kendi aralarında, hiÁbir kaygı taşımadan Áˆzeceklerdi
sorunlarını.
O g¸n herkes birbirine g¸lerek de olsa bir takım itiraflarda bulundu. Meğer birbirinden
nefret eden ne Áok insan varmış. Bu metot kısa s¸rede ˆz¸msendi ve fabrikada inanılmaz
bir dostluk ortamı oluştu. Artık birbirimizi arılıyorduk. İşlerimiz hızlandı.
M¸kemmelleşme yolunda yeni adımlar atılmaya başlandı. Mesela ben farkında ol-madan
kulağımı karıştırdığımı, bunun iğrenÁ gˆz¸kt¸ğ¸n¸ ¸retim m¸d¸r¸nden ˆğrendim ve bu
huyumdan vazgeÁtim.
O g¸nlerden son bir anı:
Ağzı kokan ve kanayan diş etlerinden dudaklarına s¸rekli kan bulaşan bir m¸d¸r¸m¸z
vardı. Adamı gˆrsen bire beş bahse girersin; bu adam on dakika ˆnce bir kedi yemiştir
diye. Ağzının kokusunu beş metreden Áok net duyabilirdin. Transparan D¸ş¸nme
Metodunu geliştirene kadar bu kokuyu ve vahşet tablosunu Áektik. Aman adam
kırılmasın diyorduk s¸rekli. Hep arkasından konuşuyor, yanımıza yaklaşmasını da
istemiyorduk. Bir an ˆnce gitmesi iÁin bildiğimiz t¸m duaları okuyorduk. Bazen "Bu
adam nasıl bunun farkında değil? Kimse sˆylemez mi?" filan diyorduk.
Bir g¸n odasında tek yakaladım onu ve "Arif abi seninle bir şey konuşmak istiyorum."
diyerek sˆze girdim. Ağzının koktuğunu ve insanların ondan kaÁtığını ama bunun basit
bir sorun olduğunu, isterse bu durumdan kurtulabileceğini sˆyledim. Dikkatle dinliyordu.
Cebimden onun iÁin aldığım ağız spreyini ve k¸Á¸k aynayı Áıkardım. Ara sıra bu k¸Á¸k
aynaya bakıp, dudaklarına biriken kanı temizlemesini ˆnerdim. Adam inanılmaz mutlu
oldu. Elini omzuma koyarak, "Sen bir dostsun." dedi.
Altı ay ˆnce karşılaştım Arif abiyle. Bana, Áaktırmadan cebindeki spreyi gˆstererek
tebess¸m etti. «ok mutlu oldum. Ha Unutmadan dudaklarmdaki kandan eser kalmamıştı.
Kedi yemeyi bırakmış anlaşılan.©
Kim bilir belki senin de, bilmediğin ve insanların sen kırılmayasın diye sˆylemediği
ne garip huyların vardır. Arif abi de bilmiyordu ama yıllarca dudağındaki kanla ve
ağzının kokusuyla dolaştı. Ben de bilmeden yıllarca olur olmaz yerlerde kulağımı
karıştırdım.
D¸r¸st olmak ayıp mı?
Biriyle iş konuşuyordum. Adam yalan sˆyl¸yordu. Konuşmanın bir yerinde kesip "÷z¸r
dilerim ama hiÁ inandırıcı değilsin. Yalan sˆylediğini d¸ş¸n¸yorum." dedim. "Bu ne
demek oluyor?" deyip tepki verdi. Ben de "Sinirlenmene gerek yok. Ben sadece senin
doğru sˆylediğine inanmıyorum. Eğer bunu sana sˆylemesem, dışarıdaki insanlara
anlatacağım ve sen cevap veremeyecek-

182

183

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım

Beyin

Kemiren Bˆcekler...

sin. Bunu senin y¸z¸ne sˆyleyerek sana, beni ikna etmen iÁin bir şans vermiş oluyorum.
Şimdi beni ikna et!" dedim. SonuÁ harikaydı. Adam dˆk¸lmeye başladı. Benimle ilgili
endişelerini de anlattı. Birbirimizi sonuna kadar dinledik. İkimiz de ikna olduk. Odadan
Áıktığımda kimseyle dedikodu yapmama gerek kalmadı. Ben her şeyi biliyordum artık.
Aman Haa!
Bildiklerimizle değil, alışkanlıklarımızla yaşıyoruz. «imenler mavi, denizler kırmızı
olsaydı ne tuhaf olurdu değil mi? İlk başta bu soruya evet dersin. Ama ˆyle değil işte,
doğduğumuzda Áimen mavi, deniz kırmızı olsaydı; biz, şimdi, "«imenler yeşil olsaydı ne
kadar tuhaf olurdu." diye d¸ş¸necektik.
Birileri biz doğduğumuzda bize sivrisineğin sevimli bir hayvan olduğunu sˆyleseydi,
şimdi bir Áoğumuz evde sivrisinek besliyor olurduk...
Bize neyin yanlış, neyin doğru olduğunu başkaları anlatmış, biz de ˆylece kabul
etmişiz. Sevgili okurum, dostum, gel kıralım b¸t¸n zincirleri. Bizim de kendimize ait
doğrularımız olsun. Sadece birilerinin dediği gibi değil, biraz da kendi bildiğimiz gibi
yaşayalım. Gˆreceksin, kısa bir zaman sonra her şey nasıl da değişecek.
Kendi bildiğin gibi yaşamak! Elbette ki bu %100 m¸mk¸n olamaz. Olmamalı da.
Tamamen kendi bildiğin gi-

bj yaşamaya kalkarsan; bu, t¸m toplumu ve sosyal Áevreni yok sayman demektir ki, bu
yapılabilecek en b¸y¸k hata olurdu. Ama birileri kırılmasın diye bu kadar kasılmanın da
bir esprisini gˆremiyorum. Konuşmalıyız. Birbirimizle konuşmalıyız.
Adamın gˆz¸nde Áapak var ve sen sırf o adam ¸z¸lmesin diye bunu ona
sˆyleyemiyorsun. O da, akşama kadar iğrenÁ iğrenÁ dolaşıyor...
Bunu yarın denesene: PaÁanın birini kıvır ve otob¸se bin! Herkes senin paÁana
bakacak ama kimse "Beyefendi / Hanımefendi paÁanızı d¸zeltin." demeyecek! Trans-
paran d¸ş¸nmek zorundayız. "Seni sevmiyorum Erdal." diyebilmelisin, ben de sana, "Sen
beni sevmiyorsan ben seni hiÁ sevmiyorum." demek yerine, beni neden sevmediğini
sorabilmeliyim. Sen de bana gerekÁeni anlatmalısın... Eğer bunu başarabilirsek, herkes
iyi olmayan yˆn¸n¸ kısa bir zamanda d¸zeltebilir.
S¸rekli farkında olmadan burnunu karıştıran bir insanı uyarmazsan, o zaten farkında
değil, bu huyundan nasıl vazgeÁer ki? «ok sıkıcı konuşan ve konuşmaktan da zevk alan
bir insanı eğer uyarmazsan susmayı nasıl tercih eder? İnanılmaz bir inatla zor olanı tercih
ederek, o insanla daha az gˆr¸şmeye Áalışıyorsun, ondan kaÁıyorsun. İlle de dinlemek
zorundaysan tiyatro yapıyorsun. Halbuki yapman gereken şu: Sˆz konusu gevezeyi bir
kenara Áekerek, "Bak dostum, sen konuşmayı Áok seven bir insansın. Ama insanlar
senin konuşmalarından bazen sıkılıyorlar. Bence daha az konuşmalı daha Áok
dinlemelisin." demen gerekiyor. Sana k¸sse de, darılsa da emin ol ki, bu c¸mleyi dikkate
alarak daha az konuşacaktır.

184

185

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


İnsanlara iÁinden geldiği gibi davranmaya başladığında ilk başlarda yadırganabilirsin!
Ama kısa bir zaman sonra insanlar buna alışır ve senin iÁin: Ha Ayşe mi? O ˆyledir.
İÁinden geldiği gibi davranır, Áok aÁık sˆzl¸d¸r
derler. Ne garip değil mi? insanlar aÁık sˆzl¸ olmanın bir erdem olduğuna inanırlar ama
bunu uygulamaya Áekinirler. Yanlış anlaşılmaktan, dışlanmaktan korkarlar. Halbuki
dikkat et, toplumda bˆyle insanlar, sanılanın aksine hep sevilirler. Riyakar değildirler ve
herkes onların sˆz¸ne g¸venir. Bunlar ÷z¸ sˆz¸ bir olan insan diye geÁer lugatımızda.
«evrendeki insanlara da anlatsan, onlar da "Trans-paran d¸ş¸nme"ye başlasalar,
Áoğalsak, yıllar sonra aÁık sˆzl¸ olmak, d¸r¸st olmak, erdem olmaktan Áıkmış olmaz mı?
Bizden ˆncekilerin başaramadığını biz başarabiliriz.
Muhalefet Mucizesi
İnsanlar kendilerini eleştiren insanları pek sevmezler. Halbuki eleştirilmek muazzam
bir g¸Át¸r. İnsanı m¸kemmele s¸r¸kler. Eğer hiÁ eleştirilmiyorsan, emin ol ki yanlış
yoldasın. Ya birileri sana şirin gˆr¸nmeye Áalışıyor, ya da yok sayılıyorsun.
Eleştirilen insan ister istemez sˆz konusu eleştirileri dikkate alır ve kendini geliştirir.
Etkilenmediğini sˆylesen de etkilenirsin...
Yıllar ˆnce bir iş gˆr¸şmesine gidiyordum, bir arkadaşım "O kravat o gˆmleğe hiÁ
olmamış." demişti. Ben de sert bir ¸slupla 'sana ne?' demiştim.

Beyin Kemiren Bˆcekler... ,"


Arkadaşım gittikten sonra eve geri dˆnd¸m; başka bir kravat takıp gˆr¸şmeye gittim ama o
bunu hiÁbir zaman bilmedi.
HiÁ eleştirilmeyen insansa kendini daima en iyi zanneder ve asla gelişemez.
Zavallı adam...
Belediye başkanı olmak en b¸y¸k hayaliydi. Gece demedi g¸nd¸z demedi Áalıştı.
S¸rekli okudu. K¸lt¸rl¸ bir belediye başkanı olacaktı. Şimdikileri hiÁ beğenmiyordu.
Kendini geliştirmek adına onlarca seminere katıldı. Akşamları gitar kursuna, hafta sonları
: da yabancı dil ve resim kurslarına katıldı. G¸nl¸k gazeteleri okumadan uyuduğunu gˆren
pek yoktu.
Aradan birkaÁ yıl geÁti. SeÁim oldu. Bu entelekt¸el adam başkan seÁildi. Yıllar
sonra hayalindeki koltuğa oturmuştu. Belediyedeki ilk g¸n¸yd¸. Birta-
~: nışma toplantısı tertip ederek, t¸m Áalışma arkadaş-
: larını topladı. O m¸tevazı ¸slubuyla;
-Arkadaşlar, bu dˆnem birlikte Áalışacağız. Ben tek başıma bir hiÁim. Biz bir ekibiz.
÷rnek bir belediye olacağız. İnsanlar bizi parmağıyla gˆsterecek, dedi... Herkes avuÁları
patlayıncaya kadar alkışladı bu entelekt¸el, bu idealist adamı. Ben de alkışladım.
...Biraz sonra Áaycı geldi ve 'efendim, iÁmek iÁin ne emredersiniz' dedi. 'Zahmet
olacak, Áay alayım' dedi genÁ başkan.

186

187

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Beyin Kemiren Bˆcekler...

...Biraz sonra imar m¸d¸r¸n¸ odasına Áağırdı bizim başkan. İmar m¸d¸r¸ başkanın
odasına girerken, 'beni emretmişsiniz efendim' dedi ve 'zatı alileriniz nasıl emir buyurursa
efendim' diyerek, başkanın verdiği gˆrevi yerine getirmek ¸zere odadan ayrıldı.
...gelen emret başkanım dedi, giden emret başkanım dedi. Uzun s¸rmedi. Başkan
kendisinin bir emir makamı olduğunu anladı ve emretmeye başladı.
GeÁen hafta eski arkadaşımı, başkanı gˆrmek ¸zere belediyeye gittim. Dışarıda
bekliyordum. Başkanın kapısının ˆn¸nde tam altı tane gˆrevli vardı. 5-10 dakika sonra bir
zil sesi duyduk. Bir anda herkes yerinden fırlayıp esas duruşa geÁti. Başkan dışarı Áıktı
ve Áok y¸ksek bir sesle emretti: "Lavaboyu hazırlayın!" Lavabonun da tıpkı bir evrak
gibi hazırlanabileceğini o g¸n ˆğrendim. Ayaktaki adamlardan en uzun boylu olanı hemen
atladı: "Efendim, lavabo emrettiğiniz şekilde hazır." Başkan lavaboya yˆnlendi. Bir
dakika sonra bağıra bağıra ¸zerimize y¸r¸d¸: "Ulan hani bu lavabonun kağıt havlusu?
Adamı deli ediyorsunuz. Bir şeyi 50 defa sˆyletmek hoşunuza mı gidiyor?" dedi ve tekrar
odasına geÁti. Oturduğum yerden fırladım ve vay be, vay be diye diye belediyeden
Áıktım ve evimin yolunu tuttum...
İki yıl ˆnceki entelekt¸el adam, asil başkan, yerini saÁma sapan bir ukalaya
devretmişti.

İşte bu adamı bu hale getiren, "eleştirilmemekten" başka bir şey değildi. O artık bir
başkandı ve ne yapıyorsa doğruydu. Artık ÁırılÁıplak da olsa, altın kakmalı bir kost¸m¸
vardı onun.
İşin daha da kˆt¸ yanı, başkanın bu durumu asla bilemeyecek olmasıydı. Zavallı adam!
Birileri beni ˆmr¸m¸n sonuna kadar eleştirseler ben
kesinlikle d¸nyadaki en g¸Ál¸ adam olurdum. Ama
ne yazık ki, yanlış anlaşılma korkusu insanları hep
engelleyecek ve ben asla gerÁek DEMİRKIRAN'ı
tamyamayacağım, tabi ki sen de...
Muhalefet Departmanı
Herkes ˆv¸lmekten ve iltifattan hoşlanır. Herkes eleştirilmekten nefret eder. (Herkes
dedikse anla işte, istisnalar falan filan...) Fakat bu eleştirilmekten kurtarmaz insanı.
D¸ş¸n ki senin dışındaki herkes seninle ilgili eleştirileri bilir de bir sen bilmezsin.
Bizim kˆyde bunun adına dedikodu derdi yaşlı amcalar. Bu her devirde ve her yerde
tehlikelidir. Hatta g¸n¸m¸zde birÁok firma bu y¸zden batmaktadır.
Firmalarda bir dolu departman olmasına rağmen (Muhasebe, pazarlama, ¸retim, AR-
GE, bilgi işlem, planlama, insan kaynakları...) hiÁbir firmada muhalefet departmanı diye
bir departman yok. En azından ben ˆyle biliyo-

188

189

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


rum. Halbuki bˆyle bir departman, hem de yˆnetim kuru
lunun bile ¸zerinde olsa, işi sadece eleştirmek olsa ne
manyak olurdu kim bilir! D¸ş¸nsene, adamın işi bu. Firma
da neye bakarsa baksın, onda eleştirebileceği bir şey ara
yacak. $
Bu departmanın t¸m ¸yeleri profesyonel olacak. Şirketin t¸m ¸yeleri, genel m¸d¸rden
Áaycıya kadar herkes eleştirilerini yazılı olarak bu bˆl¸me iletecek. İşi sadece eleştirmek
olan bu insanlara kimse g¸cenip darılmayacak. «¸nk¸ bu departman ne kadar Áok
eleştirirse, işini o miktarda iyi yapmış sayılacak ve bu uygulama amacına ulaş-tıkÁa-ki
kesinlikle ulaşacaktır- insanlar eleştirmenin ve eleştirilmenin g¸c¸n¸ anlayacaklar. Bu yeni
ahlak t¸m insanlara yansıyacak.
Muhalefet departmanını, m¸kemmele ulaşmak iÁin d¸ş¸nm¸şt¸m. Gerekli ve olmazsa
olmaz detayların tespit edilmesi iÁin olağan¸st¸ bir fikir bu! Firmanda
bu departmanı profesyonel bir kadro ile harekete geÁirirsen top atsalar yıkılmazsın
artık...

ıpcek: Gereksiz ayrıntılar. bilmeyen bir kadın...


Beyin Kemiren Bˆcekler...
-<; Bir başka kemi
•P
c Saatini g&f> "
aat ilerideydi. Ben de kendisine: Saatitam P.'rj geri almayı unutmuşsunuz."
"Sanırım saatin'^ eSs¸mle y¸z¸me baktı ve: "Ara-dedim. İnce bir t<? saati geri almayı
bilmiyorum." de-mızda kalsın, b^"1 ‚,rdım... Sonra anlattı: "Ben yedi. "Ne?" diye ^^\em,
Á¸nk¸ herkes yapabilir, mek yapmayı ^' araba kullanmayı da bilmem. Basit bir iş... &<*?
< t,ir İŞ ve herkes yapabilir... ve Á¸nk¸ o da b0$!\,|rnayı da bilmem, Á¸nk¸ buna ben
saatimi gerl Asanların daha kaliteli, daha vaktim yok! $e** jÁin Áalışıyorum. Benim
eğlen-sağlıkh yaşam^^^ ^ayat\m, her şeyim işte bu ..."
cem, mutluluğ1^ '
l,ğa adamış bu kadın, g¸nde sa-Hayatını Ws&or, haftada en az ¸Á seminer d¸-
dece iki saat uVu>'c0cuğun yaşaması iÁin m¸cadele zenliyor, y¸zler^0 L,utluluğu iÁin
gece g¸nd¸z aralık-veriyor, insanlığ'n ^ bahsettiğimi bilen bilir. Bılme-sız Áalışıyor... ^,-
eni^Bu ismi bir yerlere not edin!: yen de yakında " "Prof. Dr.

Her kurum bir muhalefet departmanı oluşturursa kısa bir zaman sonra t¸m d¸nya
eleştirilmeyi ˆz¸mser. Bu da dedikodu denilen o illeti tarihe gˆmer ve başkan, bakan,
başbakan, yˆneticiler... Áıplak dolaşmaktan kurtulurlar.
Bazen bana 'Bu iş bu kadar basit mi?' şeklinde sorular yˆneltiyorlar. Hayır, elbette bu
kadar basit değil, Áok daha basit diyorum onlara...

ani şu beyinleriyle harikalar yara-


Aborjinleri bilirsif1' o|ağan¸st¸ şeyler başarmalarının
tan insanları... Onlar"1 yılarla ilgilenmemeğidir. Duşun
tek sebebi, gereksiz ayl|tan tek şey kum. Elbisen bile yok!
ki Áˆldesin, dikkatini da9 p|ak olduklarına inanmıyorlar, Áun-
«ıplaksın, aslında oniar*eS giyinmiş demektir. Tabii ki boy-
k¸ herkes Áıplaksa, az\, gaz faturası, telefon fatu-
le bir ortamda; e
190

191

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


rası, televizyonun anteni, gˆkdelenlere d¸şen uÁak, dep-l rem sıkıntısı, vergi borÁları,
gˆmleğinin ¸t¸s¸... gibi ayrırt-l tıların olmadığı bir ortamda beynini kullanmaktan başka|
hangi alternatiften bahsedilebilir ki?
Aklıma geldi de birden! ...ve insanoğlu ¸t¸y¸ keşfetti.
İnsan kadar garip başka bir yaratık yoktur herhalde. Aklı ile ˆnce ¸t¸y¸ bulmuş, sonra
da Áift ¸t¸den rahatsız olmuştur.
‹t¸n¸n olmadığı devirde herkesin pantolonu kırışıktı, kimse de aldırış etmiyordu. «¸nk¸
herkesin pantolonu kırışıksa, herkesin pantolonu ¸t¸l¸d¸r. Sonra insanoğlu ¸t¸y¸ buldu,
kısa bir zaman geÁti. ‹t¸s¸z sokağa Áıkmak ayıp oldu.
Teknoloji iflahımızı kesti... Eski bir dosttan ince bir sitem...
Sen ne yaptığının farkında mısın dostum? Son
zamanlarda beyninden başka her şeyi kullanır oldun.
Evinin telefon numarasını hattrlayamadın geÁen g¸n
; de, iki y¸z elli hafızalı cep telefonundan ˆğrendin
••"-•'"•< kendi numaranı. Oysa eskiden y¸zlerce telefon nu-
n¸<i; marasını ezbere biliyordun.
Hesap makinen olmadığı iÁin 76'yla 13'¸ cari pamadın o g¸n. Kilitlenip kaldın. Ne
kadar da kˆrelj mis ana makinen.

Beyin Kemiren Bˆcekler...


Hatırlıyor musun, eskiden ¸Á saat y¸r¸y¸p yorulmazdın sen? Şimdi arabasız hiÁbir
yere gitmiyorsun. Yan sokaktaki komşuna "Arabam tamirde, yarın gelelim" dedin geÁen
akşam. Senin adına ben utandım. En Áok da "Son zamanlarda insanlar ne kadar da genÁ
ˆl¸yor" diye mırıldandığında kahroluyorum. Ne bekliyordun ki?
Eskiden elektrik kesilince de Áalışabiliyordun ama şimdi? Elektrik kesilince işin
bitiyor. Saatlerce oturuyorsun.
Maazallah bir uydun d¸şse işin bitecek, t¸m d¸nyayla irtibatını keseceksin...
Eskiden arkadaşların vardı, uzun uzun sohbet ediyordun. İntihar etmek isteyen
dostunu belki de bir kelimenle caydırıyordun. Şimdi arkadaşının intihar ettiğini
televizyondan izleyip cenazesine gidiyor: "Allah Allah bunu yapacak biri değildi, nasıl
yaptı halen aklım almıyor." diye garip garip sorular soruyorsun.
Artık en b¸y¸k dostun televizyon oldu. Ama o seni anlamıyor ki! Bile bile teslim oldun
ona. ÷yle bağlandın, ˆyle yapıştın ki istesen de bırakamıyorsun onu.
Eskiden salakÁa da olsa misket oynuyordun, bir muhatabın vardı en azından. Şimdi
playstation oynuyorsun. Makineye bağırıyorsun, yeni tabirle stres oluyorsun. Senin bu
halini gˆr¸nce acı Áekiyorum.

192
193

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Eskiden yağmur yağınca derin bir nefes Áekip "toprak ne g¸zel koktu!" diyordun.
Şimdi asfalt, beton ve bina soluyorsun...
Eskiden ne g¸zel mektuplar yazardın sen. Mektubun hasret kokardı. Duygu vardı her
bir c¸mlende. Yazın ne kadar.da g¸zeldi hatırlıyor musun? Şimdi yazın da Áok kˆt¸. «¸nk¸
bilgisayarda yazıyorsun t¸m mektuplarını. Tabii onlara da mektup denirse. Duygu yok,
chatteki kısa c¸mlelerinde. Hasret kokmuyor gˆnderdiğin e-mailler. «ok denedim ama
olmuyor. Tadı yok eskisi gibi. Makinelerle yaşamanın tadı yok, yok be dostum, yok!
Uyan insanoğlu, uyan! Sen yavaş yavaş kendini yok ediyorsun...
Neden yarattığın teknolojiyi kendini mahvetmek iÁin kullandın? Alfred Nobel
dinamiti; yol, t¸nel, kˆpr¸... yapa-sın diye bulmuştu ama sen savaşta kullandın. Adam
TV'yi d¸nyadan haber alasın, şaheser yapımları, belgeselleri izle-yesin diye buldu; ama
sen magazini icat ettin, ona m¸ptel‚ oldun. Adam interneti kendini geliştir diye buldu, sen
eşinden dostundan vazgeÁtin, chat uzmanı oldun.

Kemiren Bˆcekler...
Beynin k¸Á¸l¸yor! «¸nk¸ Áok uyuyorsun...
«ok uyumak, beş saatten fazla uyumak yani. Yanlış zamanda uyumak. Yanlış
uyumak... Kısacası tercih edilen uykunun hatalı olması da beynini k¸Á¸lten bir unsurdur.
Fazla uyumak Ferrari bir otomobile mazot koymak gibi bir şeydir. Bu konuyu aşağıda
detaylı bir şekilde anlatacağım.
İşin ilginÁ olan yanı; asabi olmanın, stresli yaşamanın, dedikodu yapmanın, gereksiz
ayrıntılara takılmanın ve Áok uyumanın beynimizi nasıl kˆrelttiğini anlayamıyor
olmamızdır. Evet d¸ş¸nsel anlamda beynimizi kemirir b¸t¸n bunlar ama biz bunu asla
fark etmeyiz veya fark etmeyi istemeyiz. Aynı anı iki defa yaşayamayacağımıza gˆre,
maalesef bizim bunu ˆlÁme şansımız da yoktur. Yani bir seneyi g¸nde on saat uyuyarak
yaşayıp, sonra aynı seneyi yeniden ama bu sefer beş saat uyuyarak geÁirebilme şansımız
yok. Eğer bˆyle bir şansımız olsaydı, aradaki farkın ciddiyetini daha iyi kavrayabilirdik.
Ancak bug¸nden itibaren sinirlenmeyi, stresi, dedikoduyu, fazla uykuyu terk edersen, kısa
zamanda hayatında birÁok şeyin değişeceğini gˆr¸rs¸n. Belki bu sefer on saat uyusaydım
ne olurdu? sorusunun cevabını asla ˆğrenemeyeceksin ama kaliteli bir hayat s¸receğin
muhakkaktır. Bence denemeye değer...
Not: Beyin kemiren en b¸y¸k bˆceklerden biri olarak adından bahsedeceğim uykuyu o
kadar ciddiye aldım ki; onun iÁin ayrıca bir bˆl¸m aÁtım...

1&4

195

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Beyin Kemiren Bˆcekler...

Egzersiz Zamanı
Gereksiz Ayrıntılardan Kurtul!
Bug¸n bir şey yap! Kendine iki dakika ayır ve hayatındaki gereksizleri incele.
«ıkarabildiklerini Áıkar hayatından! Bir tek tane gereksiz ayrıntıyı bile yok edebilir-sen,
kendini şanslı say! «¸nk¸ beynini kemiren bir bˆcekten kurtulmuş oldun.

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri Bağlıdır...


Asla gitmem amma gˆn¸l peşinden, Ne Áare ki gˆvde ona bağlıdır... Aşkın atasından
sitem daşından, Sinem netsin sevda ona bağlıdır...
Bak ki kainatta şu keşmekeşe! Kar kalmış kerize, keleğe, keşe... B¸lb¸l g¸le konar kuzgun
da leşe, Karga netsin, kavga ona bağlıdır...
Sahra ıssız, toprak susuz, Áˆl sağır. Sopa sivri, semer sıkı, bel yağır. Yollar yıprak,
menzil ırak, y¸k ağır; Kervan netsin, kira ona bağlıdır...
Vallahi kralı kargadan beter. Toprak beylerindir bizimdir kan ter. Kimisi g¸d¸l¸r kimisi
g¸der. Geda netsin, moda ona bağlıdır...
Ne haşmetin kalır, ne de heybetin, K¸le dˆner gider g¸l benzin betin... Sıladan Áekince
yolu gurbetin; Veda netsin, gıda ona bağlıdır...
Feragat gel Zevraki eyleme firak! Zaman zındık, zeval yakın, zan ırak, «eneler Áeynerse
yutmaz mı gırtlak? Mide netsin o da ona bağlıdır...

196

197

10. Bˆl¸m
Uyku «ılgınlığı
B¸y¸k Miras: UYKU

Uyku «ılgınlığı
Uy m ....
Eğitimlerimde uyku hakkında ne biliyorsun diye her soruşumda cevap verebilen insan
sayısı hiÁbir zaman %1'i geÁmedi. Cevap verenler de Uyku dinlenme zamanıdır ve Áok
g¸zel bir şeydir c¸mlesinin dışında hiÁbir şey sˆylemediler. «ok garip, her g¸n 8 saat
yapmış oldu-ğun bir işle ilgili sˆyleyebileceğin iki c¸mle yok. iki binli yıl-larda insanoğlu
bˆyle yaşıyor hayatını işte. BilinÁsizce...
t. *
BirÁok bilim adamı yıllarca, "Erişkin bir insan, g¸nde en az sekiz saat uyumalıdır.
Sekiz saat uyumadığı taktirde metabolizma Áabuk yaşlanır. Az uyumak kesinlikle erken
yaşlanmaya sebep olur." demiştir. Bizler de uzmanların bu uyarısını Áok ciddiye alıp,
sekiz saatten az uyumamaya ˆzen gˆsterdik.
HiÁ d¸ş¸nd¸n m¸? Bir g¸n tıp otoriteleri bunların yanlış olduğunu sˆylerse, ne
yapacağını. Hem de sen altmış yaşına geldiğinde. HiÁ d¸ş¸nd¸n m¸ o zaman elini dizine
vurmanın hiÁbir anlamı olmayacağını? Diyelim ki sekiz saat yerine beş saat uyumak
yetermiş meğer, dediler ve sen altmış yaşındasın. Ne yapardın? Kaybettiğin sekiz yılı
kimden tahsil ederdin?
Bu bahsettiğim hiÁ uzak bir ihtimal değil. Daha geÁen g¸n anladı tıp alemi, ¸lserle
ilgili temel yargılarının yanlış olduğunu...
201

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


"Yediğin gıdadan, iÁtiğin sigaradan veya alkolden ya da aşırı stresten..." cevabını
vermiyor muydu? GeÁenlerde anlaşıldı ki ¸lserin gerÁek nedeni ne stres, ne yiyecekler,
ne de iÁeceklermiş. Meğer ¸lserin gerÁek nedeni, Heli-cobakter Plory (hp) adlı bir
bakteriymiş. Ve yine hiÁbir şey gˆr¸nd¸ğ¸ gibi değilmiş.
Not: Ben!|bunları yazarken, dostum Ahmet Yaşar Patır aşağıdaki haberi okuyup bana
e-mail vasıtasıyla ulaştırdı. Ben de kendi yazılarıma hiÁ dokunmadan, bu haberi aynen
takdim etmek istedim. Ben ˆzellikle de son ¸Á senedir az uyumanın faydalı olduğunu
iddia eden bir insanım ve binlerce insan bunu, eğitimlerimde benden dinlemiştir. ‹z¸lerek
sˆylemek zorundayım ki; bu haber benden daha etkili olacak ve insanlarda bu referans
hastalığı devam ettiği s¸rece birÁok değer daima kaybolup gidecektir...
Az uyu, Áok yaşa!!!
işin stresi ve yoğunluğu nedeniyle d¸zenli beslenemiyorsunuz... Vakit bulup da spor
yapamıyorsunuz... Spor şˆyle dursun, y¸r¸y¸şe bile Áıkamıyorsunuz... Ama, "Bari birkaÁ
saat fazla uyuyayım da zinde olayım..." diyorsunuz... İşte orada durun. «¸nk¸, Amerika'da
bilim adamlarının yaptığı araştırma, bir gerÁeği ortaya Áıkardı: Gece uykusunu kısa
tutanlar daha Áok yaşıyor.
California ‹niversitesi bilim adamları tarafından yapılan bu uyku araştırması, yaşları 30
ile 102 arasında değişen 1 milyon 100 bin kişi arasında yapıldı. Araştırmaya gˆre, gece 8
saat uyuyan kişilerin ˆmr¸, 7 saat uyuyanlara gˆre 6 yıl iÁinde y¸zde 12 oranında azalıyor.
Bilgi: Bu haber, 27.02.2002 tarihli Sabah Gazetesi'nden alınmıştır.

Uyku «ılgınlığı
Haa bu arada sˆylemeden geÁemeyeceğim: Califor-nia ‹niversitesi'nin araştırmasına
gˆre ideal uyku s¸resi, 6 saat 30 dakikaymış. Ben ideal uyku s¸resinin beş saat olduğunu
iddia ediyorum. (Bu da 10 sene sonraki gazetelerden bir haberdi!!!)
Ben aslında bir nevi erken uyarı sistemiyim...
Uyarıyorum: Erişkin ve sağlıklı (d¸zenli beslenen, sigara veya alkol¸ abartmayan ve
herhangi bir rahatsızlığı olmayan) bir insana, g¸nl¸k beş saatlik uyku yeter.
Fazla uyumak aslında alışkanlıktan başka bir şey değildir. Doğmuşuz, annelerimiz
sıhhatimiz bozulmasın diye: Eee yavrum ee eee e... efektiyle biyolojik saatimizin ayarıyla
oynamışlar. Beş saatlik bir uykuyla yetinebilecekken biz, ekstradan bir de ¸Á saatlik bir
alışkanlık uykusu kazanmışız. «evrende Áocuğunu uyutmaya Áalışan biri varsa dikkat et!
Uyurken mutlu olan tek bir Áocuk gˆremezsin. Hepsi uyurken mutlaka ağlıyordun «¸nk¸
uyku Áaresizce kabul ettiğimiz bir nevi dayatmadır. Farkında olmadan ˆmr¸m¸z¸n 1/8'ini,
yani altmış senelik bir ˆmr¸n yaklaşık sekiz senesini boş yere uykuyla geÁiriyoruz.
Annelerimiz, tamamen iyi niyetle, bizler hen¸z birer bebekken, erkenden uyutmuşlar
bizi. Bu arada az da olsa magazin programlarını ve M¸jgan hanımla yapacağı dedikoduyu
Áocuğundan daha Áok seven anneler de var ş¸phesiz. Onlar da kendi keyifleri iÁin
uyuttular Áocuklarını.

202

203

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Bu arada ben asla ve kat'a annelere, Áocuklarını beş saat uyutsunlar falan demek
istemiyorum. Sadece yirmi saat uyutmasınlar diyorum. Anneler bıraksınlar Áocuklarının
biyolojik saati kendiliğinden işlesin. Uykusu gelen Áocuk zaten uyur. Uyuması iÁin
ayrıca bir Áalışma yapılması gerekmez. «ocuğun uyanması da bˆyle. Uyanma zamanı
geldiğinde de kendiliğinden uyanır. "'*
HiÁ hesapta yokken, bir de bebeklerimize sallanınca uyumayı ˆğretiyoruz. Emzik
alışkanlığı da bizim uydurmamız aslında. Bˆyle bir şey gerekli olsaydı, bebek emziğiyle
beraber doğardı. Kendilerine acındırmayı da biz ˆğrettik onlara. «ocuk ağladı. Sussun
diye istediğini yaptık. Sustu. B¸y¸y¸nce de bˆyle olacağını zannetti. Bir işe başvurdu,
işverene kendini acındırmaya kalktı. Ağlamadı ama ağlamaktan beter oldu. Fakat bu
hiÁbir işe yaramadı. İşsiz ve komik oldu. «¸nk¸ hiÁbir işveren annelerimiz kadar şefkatli
değildi.
Eğitimlerimde bazı anneler bana, "Peki ama eğer uykusu yoksa, neden sallayınca
bebeklerimiz uyuyor?" diye soruyorlardı. V¸cut yatay pozisyona geÁtiğinde beyin anında
uyku hormonlarını devreye sokar ve uyuruz. Yani erişkin bir insanı da dizlerine alıp
dizlerinde salla-san uyur. Aslında otob¸ste, metroda, minib¸ste... seyahat ederken
uyumamız da, Áok eski bir bilinÁaltı kaydının aÁığa Áıkmasından başka bir şey
değildir.
Yatay pozisyonda sallanmaya, sallanınca da uyumaya alışan beden, ileride de
sallanınca tıpkı eski g¸nlerdeki gibi uyku hormonları tarafından kuşatılır ve uykumuz
gelir. Buradan hareketle uyku kaynaklı

Uyku «ılgınlığı
birÁok trafik kazasının temelinde nostalji yatmaktadır diyebiliriz.
Bu konuyu biraz daha netleştirmek iÁin, kitap okurken neden uyuduğumuz konusuna
biraz değinmek istiyorum.
Uykun kaÁar, eline bir kitap alır ve uyumaya Áalışırsın. «ok doğaldır ki v¸cut yatay
pozisyona geÁince uykun gelir. Normal bir biÁimde yatağa girince uyuman gerekmesine
rağmen uyuyamazsın Á¸nk¸ aklına bin t¸rl¸ sorun takılır. Halbuki eline bir kitap alınca
kafanı yeniden toplar, uyku hormonlarınla m¸cadele etmekten vazgeÁer ve uyursun.
Beyin, yatay pozisyonunla kitap arasında bir bağlantı kurar. Bu bağlantıyı da uykunla
ilişkilendirir. SonuÁta yatay pozisyona geÁince zaten uykun geliyor idiyken, şimdi
yatmana gerek kalmadan, eline bir kitap alınca uyuyorsun. Yatarak TV izleyen ve uyuyan
bir insan, belli bir zaman sonra TV yi dikilerek bile izlese uykusu gelir.
.:• . ''.- /Ó
Sanki uyumaya geldik koca d¸nyaya...
G¸nde beş saatlik uykunun insana yetebileceği gerÁeğinin son derece ¸topik
gˆz¸kmesi, sekiz saatlik uykuya alışmamızdandır. D¸ş¸n şimdi, g¸nl¸k uyuma saati on altı
saat olsaydı ve biri Áıkıp, "Sana sekiz saat uyku yeter!" deseydi ne d¸ş¸n¸rd¸n? Sekiz
saat uyuyan bir insana da "Sana beş saatlik uyku yeter!" demek bˆyle bir şey işte.
BirÁok g¸zel şeyle birlikte uykuyu da biz icat ettik.

204

205

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıy

ırn

uyku «ılgınlığı

Biz insanız, kullanabildiğimiz bir beynimiz var. Bu da doğal olarak bize ¸retebilme
imk‚nı sağlıyor. Tembelliği de, uykuyu da beynimizle kendimiz ¸retiyoruz.
Mesel‚ karıncalar hiÁbir zaman uyumazlar. Buna karşın, bu ˆzellikleriyle asla hava
atamazlar. Bu onların yaratılışında vardır ve buna m¸dahale edemezler. Uyumaya Áalışan
bir karınca gˆremezsin. Halbuki biz m¸dahale edebiliyoruz. Tembelliği, uyuşukluğu ve
fazla uyumayı da yine biz insanlar icat etmişiz. Acaba ormanda her şeyden ve herkesten
uzak yaşayan varlıklar olsaydık, g¸nl¸k uykumuz kaÁ saat olurdu? Acaba g¸neş
doğduktan sonra mı uyanırdık, yoksa kuşlarla birlikte g¸neş doğarken mi?
D¸ş¸nebiliyor musun? Kainattaki her canlı g¸neşle birlikte uyanır. Kuş, kurt, ÁiÁek,
bˆcek, sinek... ne varsa yaşama dair, hepsi g¸neşle birlikte uyanır da sadece insan takmaz
g¸neşin uyarılarını.
Uyku yaşam tarzıyla da doğrudan ilgilidir. Hedefi olmayan bir insan ne diye erken
uyansın? Ayrıca uyansın da ne yapsın? ÷te yandan; hedefi olan, b¸y¸k d¸ş¸nen, iz
bırakmak isteyen, kendine saygısı olan insan uykuyu ne yapsın?!
Başarılı insanlar az uyumazlar, az uyuyan insanlar başarılı olurlar.
Herkes bilir ki, başarılı insanlar az uyurlar. Ama bu yanlıştır. Başarılı insanlar az
uyumazlar, az uyuyan insanlar başarılı olurlar. HiÁ kimse dur ben bir başarılı olayım,
sonra az uyurum dememiştir. Az uyuduğu iÁin başa-

nlı olmuştur Edison. İbni Sina az uyuduğu İÁtoİbni Sina ol


muştur. Napolyon da ˆyle... * :
21. y¸zyılda insanlar sekiz saat uyuyorlar. Bu ortalaması tabii ki. G¸nde on beş saat
uyuyan adam var. Ben gˆrd¸m, var. Ama benim gibi dˆrt saat uyuyan adam da var,
ortalamasını alınca sekiz saat oluyor işte.
G¸nde sekiz saat uyuyan bir insan, toplam ˆmr¸n¸n ¸Áte birini uykuda geÁirirken, beş
saat uyuyan bir insan, ˆmr¸n¸n ortalama beşte birini uykuya verir ki, bu da toplam altmış
yıllık bir ˆm¸rde yaklaşık sekiz sene zaman kazanmak anlamına gelir. O halde t¸m d¸nya,
sekiz saat yerine beş saat uyursa, mevcut n¸fus değişmeksizin 6,5 milyar insan, yaklaşık 1
milyar daha artar ve bu bir milyarlık yeni katılımı ¸retime dˆn¸şt¸rebilirseniz, manyak
şeyler olur.
Ayrıca az uyumak zihnin daha g¸Ál¸ olmasını sağlayacağı iÁin, sinerjik bir etkiyle t¸m
insanlar daha verimli, daha g¸Ál¸ olacaktır. Bˆylece matematiksel artış 1/8 nispetinde olsa
da, reel artış Áok daha ciddi bir boyutta olacaktır ki, benim matematiğim bunu hesap
etmeye yetmez...
Az uyuyanlar daha sosyal
«evrende az uyuyan insanlara bak! Daha hareketli, daha sosyal ve daha dışa dˆn¸k
olduklarını gˆreceksin. Acaba onlar da az uyudukları iÁin mi dışa dˆn¸k oldular, yoksa
dışa dˆn¸k oldukları iÁin mi az uyuyorlar? Bence ilki doğru. Yani az uyudukları iÁin
sosyal birer varlık olmuşlar. «¸nk¸ beyinlerinin uyuşmasına izin vermemişler. Zihinleri

206

207

Ben D¸nyanın En Akıllı insan

yım

Uyku «ılgınlığı

hep daha zinde olmuş, daha analitik d¸ş¸nebilmişler ve sonuÁta daha başarılı olmuşlar.
Uyku...
Genel bir ifadeyle uyku, bir şarj ve deşarj zamanıdır. Uyku, beynimizde bulunan
hipotalamus tarafından kontrol edilmektedir. Hipotalamus, uykumuz s¸resince bize, iki
aşamalı .bir uyku ˆngˆr¸r. Bu aşamalar Rem ve NRem uykusu olarak adlandırılmıştır.
Rem uykusu hafif, NRem uykusu ise derin uykudur.
Rem uykusu, r¸ya gˆrd¸ğ¸m¸z uykumuzdur. R¸ya hakkında birÁok efsane ¸retilmiş
olmasına rağmen bazı bilim adamları r¸yayı, "G¸n boyu ˆğrendiklerimiz Rem uykusu
sırasında tasnif edilir ve bu tasnif sırasında aÁığa Áıkan gˆr¸nt¸lere r¸ya deriz." şeklinde
tarif etmektedirler ki ben de buna inananlardanım. Ancak Rem uykusu daha Áok gece
boyunca, ¸zerimizdeki psikolojik baskılarla m¸cadele eder. G¸n iÁinde yaşadığımız t¸m
psikolojik etkiler, Rem uykusu sırasında zayıflatılır ve gerginliğimiz hafifletilir.
NRem uykusu sırasında ise, fizyolojik yorgunluklarımız giderilir. Kasılan kaslarımız,
yorulan t¸m organlarımız bu aşamada (NRem uykusu) gˆzden geÁirilerek ertesi g¸ne
hazır hale getirilir.
Toplam uykumuzun (100 birim kabul edelim) dağılımına baktığımızda, uzmanlara
gˆre yeni doğan bebeklerde NRem ve Rem 50+50 şeklindedir. B¸y¸d¸kÁe Rem uykusu
azalır ve onun yerini de NRem uykusu alır(25+75 veya 30+70 gibi). Bu oran yapılan
işlere gˆre kişiden kişiye de-

ğişir. GenÁlik ve orta yaş geÁilince, yaşlılık dˆneminde Rem uykusu tekrar geri dˆner ve
yeni oran tıpkı eskisi gibi 50+50 olur.
Bedenimizdeki muhteşem klinik...
Aslında bedenimizde kocaman bir klinik var diyebiliriz. Bu kliniğin şefi Dr.
Hipotalamus, Psikologu Dr. Rem, Dahiliye uzmanı da Dr. NRem'dir.
÷nce Dr. Hipotalamus bizi uyutur. Uykuya daldığımız an, Dr. NRem gelip tedaviyi
başlatır. İlk Áalışmayı tamamlar. Ardından Dr. Rem gelir. O da Áalışmasını
tamamladıktan sonra tedavimizi uyanıncaya kadar dˆn¸ş¸ml¸ olarak s¸rd¸r¸rler.
Asıl Áalışma ilk 3,5 - 4 saatte tamamlanmış olur. Geriye kalan 1-1,5 saatlik zaman
dilimi de son kontrollerin yapılması iÁin harcanır. Bˆylece beş saatlik uyku tamamlanmış
olur.
Bahsettiğim uyku s¸resi, Áalışma temposuna gˆre, 30 dakikalık bir sapma gˆsterebilir.
Bu beş saatlik s¸reyi, ortalama bir uyku s¸resi olarak kabul etmek lazım. «¸nk¸ herkes
aynı oranda yorulmaz. Bazıları daha ağır işlerde Áalışır. Yani bir inşaat işÁisiyle,
m¸teahhidinin uykuya olan ihtiyacı aynı değildir. Fizyolojik yorgunluk aÁısından işÁi
daha Áok yorulur. Ama ˆyle işler vardır ki; psikolojik yorgunluğu, fizyolojik
yorgunluktan daha fazla y¸k olur bizim kliniğe. Bir bilgisayar programcısıyla, bilgisayar
taşıyan insanı mukayese ettiğimizde beş buÁuk saat uyuması gereken programcıdır.
«¸nk¸ onun zihinsel yorgunluğu daha ağır basar.

208

209

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Elbette ki uyku s¸resini sadece yorgunluk kavramına bağlayamayız. Hedeflerimiz de
bu s¸renin tayininde Áok ciddi rol oynar. Yapacak bir şeyi olmayanlar, bilinÁaltı
d¸zleminde uykuyu bir kaÁış s¸reci olarak değerlendirecek ve daha fazla uyuyacaklardır.
Ben bunu kendi hayatımda birebir yaşayan bir adamım. Bu kitabı yazarken, haftalarca iki
saat uyuduğumu bilirim.
Beş saatlik uykudan sonraki s¸reyi kesinlikle alışkanlığımız ve Áok uyumaya olan
inancımız iÁin uyuruz.
Ayrıntı:
Yaklaşık on saattir aralıksız yazıyorum. Şu anda
saat 06:30 ve ¸Á saat sonra Áok ciddi bir
seminerim var. Artık uyumalıyım.
Enteresan bir oyun...
İki bilim adamı, bir araştırma iÁin kuzey kutbuna gittiler. Hem de bir g¸n¸n tam ¸Á ay
s¸rd¸ğ¸ bir zamanda gittiler. Akşam oldu, sabah oldu kavramının olmadığı bir yerdi
kuzey kutbu. Her zaman g¸nd¸zd¸. Saat olmazsa akşam yemeğini kaÁırabilirdin yani.
G¸n boyu Áalışan iki araştırmacı, saate gˆre akşam olduğunda araştırma ¸ss¸ne geri
dˆnd¸. İkisi de Áok yorgundu. John her zamanki gibi g¸nl¸ğ¸ne bir şeyler karaladı. Saat
23:00 oldu. John artık dayanamayacağını ve uyuması gerektiğini sˆyledi. Brian'a saati
işaret ederek; "09:30'a kur da yarın balığa

yyku «ılgınlığı
gidelim." dedi. Brian saati kurdu ve uyumak iÁin yataklarına girdiler.
Balık tutmayı saymazsak, uyumak en b¸y¸k hobisiydi John'un. Anında uyudu. Brian'ı
bir t¸rl¸ uyku tutmuyordu, O da uykusuna d¸şk¸n biriydi ama kutba geldiklerinden beri
uyku d¸zeni alt ¸st olmuştu. Brian yatağında epeyce debelendikten sonra yerinden kalktı.
Yapacak bir şeyler aradı ama bulamadı. Okuyacak kitap da yoktu Á¸nk¸ getirdiği t¸m
kitapları bitirmişti. Masanın ¸zerinde duran eski tarihli bir gazeteye baktı. Sıkıldı...
Brian'in aklına John'a bir oyun yapmak geldi ve o esnada 23:55 olan saati ileri aldı,
09:15 konumuna getirdi. Sonra tekrar yatağa girdi. 09:30'a kurdukları saatin Áalmasını
bekledi. On beş dakika sonra saatin zili b¸y¸k bir g¸r¸lt¸yle Áalmaya başladı. John
yerinden fırladı, saati susturdu ve Brian'a kalkmasını sˆyledi. Brian ˆnce şaka yaptığını
sˆylemeyi d¸ş¸nd¸ ama sonra vazgeÁti. Ne de olsa uykusu yoktu. HiÁ Áaktırmadan,
sˆzde uyumuş ama uykusunu almamış bir tavırla uyandı ve "Yarın gitsek olmaz mı?"
dedi. John, "Hayır yarın olmaz bug¸n gideceğiz, ˆyle planlamıştık." dedi. Yola Áıktılar.
Balık tuttular, ızgara yaptılar. Sonra d¸nden yarım kalan işlerini tamamladılar. B¸t¸n
bunlar olurken, bir saatlik uykusuna rağmen, hiÁ uykusu gelmedi John'un.
Tekrar saate gˆre akşam oldu, ¸sse dˆnd¸ler. John'un ekstra bir yorgunluğu falan da
yoktu ama Brian bitmişti. «¸nk¸ John'un aksine, o uyumadığını biliyordu.

210

211

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Uyku «ılgınlığı

Her şeye rağmen Brian, yaptığı oyunu John'a anlatmadı. Saat yine 23:00 oldu. John
g¸nl¸ğ¸ne, geÁirdikleri bu m¸thiş g¸n¸ yazdı. Sonra yarının planını yaptılar ve saati yine
09:30'a kurup yataklarına girdiler. Brian t¸m bu olup bitenler karşısında şaşkındı. Basit
bir oyun onda inanılmaz Áağrışımlar yapmıştı.
Brian'o gece başka bir oyun denemeye karar verdi. John uyuduktan sonra, Brian
tekrar yerinden kalktı. Bu sefer saati geriye aldı. 19:00 konumuna getirdi ve tekrar
yatağına dˆnd¸. Deliksiz uyuyan John, sekiz saat sonra kendiliğinden uyandı ve saate
baktı. Saatin hen¸z 03:00 olduğunu gˆrd¸ ve tekrar uyudu. Saat 09:30'da saatin zili Áaldı
ve uyandılar. John o g¸n neredeyse on dˆrt saat uyumuştu ama değişen hiÁbir şey yoktu.
Yine eğlendiler, yine Áalıştılar, yine yoruldular ve saat yine 23:00'¸ gˆsterdi, ¸sse geri
dˆnd¸ler.
Değişen hiÁbir şey yoktu, Brian'ın kafasında yıkılan tabular dışında.
Brian, John'a olanların hepsini anlattı. John inanmadı ˆnce ama Brian Áok ciddiydi.
Uykunun bir alışkanlık olduğunu anladılar. İnancın inanılmaz etkisini gˆrd¸ler...
Brian ve John araştırma yapmak iÁin gittikleri kuzey kutbundan, yarı yarıya
azalttıkları uykularıyla geri dˆnd¸. İki kafadar geÁen sene tatillerini Mi-amı'de geÁirdi ve
her gece, herkesten dˆrt saat daha fazla eğlendiler.

Aslında kuralları pek sevmem ama uyumanın ciddi ciddi kuralları var...
BilinÁaltında, sekiz saat uyumayla ilgili kayıt o kadar g¸Ál¸d¸r ki, bu kaydı tek
c¸mleyle silmek gerÁekten zordur. Sadece "Ben artık beş saat uyuyacağım" demekle
olmaz. Uyumanın belli kuralları var. ÷ncelikle ona uygun uyuman gerekiyor. Ta ki
bilinÁaltmdaki yeni kaydı, eski kayıttan daha g¸Ál¸ hale getirinceye kadar.
Uyumanın Kuralları
Geleneksel uyuma pozisyonu: Yan yatılır, bacaklar gˆğse doğru Áekilir. Sonra
omuzlar b¸z¸şt¸r¸l¸r ve boyun, gˆğse doğru eğilir. Son olarak iki el, avuÁlar birbirine
bakacak şekilde kavuşturulur, yanağın altına koyulup son bir mutluluk hareketi yapılarak
uyunur...
Ve klinik faaliyete geÁer. Dr. NRem gelir ve g¸n boyu kasılan t¸m kasları gevşetmek
iÁin Áalışmaya başlar. Dr. NRem Áalışmasına en son kasılan kastan başlar ve başa doğru
gider. Uyurken kaslarını gererek uyuduğun iÁin de sadece uyuma anında gerilen kaslarını
uykuya hazır hale getirebilmek iÁin Áok ciddi bir zaman harcar. Yani geleneksel uyuma
pozisyonunda uyumuşsan, Dr. NRem, başhekimlik tarafından kendine ayrılan s¸renin
oldukÁa ˆnemli bir kısmını, uyurkenki kasılmalarını gidermeye ayırır. Bˆylece Dr. NRem
asıl yapması gereken işlerden daha Áok, sabaha kadar, ona uyurken verdiğin il‚ve ve
gereksiz işlerle uğraşır ve işini hakkıyla tamamlayamaz. Sonra da sabahları kalkmakta
g¸Ál¸k Áekersin. Beş dakika daha uyuyayım diye Áırpmırsın.

212

213

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Kural -1: Kasılmadan uyu!
Uyumaya geÁmeden ˆnce tamamen rahat ol. Asla kasılma. Adeta bir ˆl¸ gibi yat...
÷ğrencilerime bunu sˆylediğimde, ertesi g¸n bazıları bana: "Hocam d¸n gece uyurken
kasılmamak iÁin acayip kasıldım." diye geliyorlardı. «¸nk¸ kasılmayı engellemek iÁin
yan yatmak yerine, y¸z¸st¸ veya sırt¸st¸ yatmaya kalkmışlardı. ÷zel bir Áaba harcayıp,
kasılmamaya şartlanarak uyumayı denemişlerdi. Halbuki kasılmayacağım diye
şartlanmak, daha Áok kasar insanı... Geleneksel uyuma pozisyonuna geÁ ve kendine
dışarıdan bak. Omuzlarını ve boynunu serbest bırak, bacaklarını da birazcık gevşet. Hepsi
bu!
TV'nin karşısında uyumaktan daha rahat bir uyuma şekli tanımıyorum. TV izlerken
uyuyan birinin yatış şekline bak, elleri iki yana d¸şm¸ş ve hiÁbir kası gerilmemiştir. Dr.
NRem tedaviye geldiğinde hastası iÁin yapacağı Áok fazla bir şey yoktur. Sadece g¸nl¸k
rutin yorgunluğuyla ilgilenir. Ancak TV'nin karşısında uyuduğumuzda mutlaka birileri
gelir, uyan da yatağına geÁ diyerek t¸m tedaviyi alt ¸st eder. Kim ne bilsin o anda senin
NRem uyuduğunu ve uyandırılmanm sana, kafana Áivi Áakmaktan daha fazla zarar
vereceğini. TV'nin karşısında uyuyakalan bir insana yapılabilecek en b¸y¸k iyilik; ¸zerine
bir battaniye ˆrt¸p TV yi kapatmaktır.
Kitap okurken uyumak da bˆyle. HiÁ kasılmadan uyursun. Bˆyle uyumanın uykuyu
daha verimle hale getirdiği doğrudur. Tek sakıncası yukarıda da bahsettiğim gibi, ileride
herhangi bir kitap okurken uykunun gelebilecek olmasıdır ancak hedefinin Áok b¸y¸k
olmasının da t¸m uyku

Uyku «ılgınlığı
tuzaklarını yerle bir edeceği muhakkaktır. O halde en kısa zamanda Áok b¸y¸k bir hedef
belirlemeye bak.
Kural - 2: Dolu bir mideyle asla uyuma...
Uyumadan iki buÁuk saat ˆnce yemek yeme işini bitirmiş olman gerek. Bu s¸re
sağlıklı bir insanın hazım s¸residir. 23:00'te uyuyorsan, 20.30 itibarıyla yemek işi bitmiş
olacak. Aksi halde Dr. NRem bir de midenle uğraşmak zorunda kalacaktır ki bu da Dr.
Nrem iÁin ilave bir iş demektir. Bu arada yatmadan ˆnce iki buÁuk saat oruÁ tut
demiyorum. Neticede aÁ yatmak da bir nevi kasılmadır. D¸ş¸nsene karnın Áok aÁ
yatağa girmişsin, uyku mu tutar adamı. GerÁekten aÁsan, m¸mk¸n olduğu kadar hafif
şeyler yemeyi tercih et. Gidip de soslu makarna veya mantı yeme mesela.
Kural - 3: Algılayıcılarını etkilemeden uyu.
Gece boyunca, daha doğrusu uyurken t¸m algılayıcılarımız aÁıktır. Uyurken herhangi
biri lambayı yaktığında gˆz¸n¸ kırpman, gˆz¸n¸n gˆrd¸ğ¸ anlamına gelir. Birisi ismini
sˆylediğinde duyman, sıcak olduğunda terlemen, ağır bir kokuyu alabilmen t¸m
algılayıcılarının uyku boyunca aÁık olduğu anlamına gelir. Eğer algılayıcılarını meşgul
edersen, değil Dr. NRem, değil Dr. Rem, değil Dr. Hi-potalamus direkt olarak beynini
meşgul edersin ki, bu en tehlikelisidir. Yani gece uyurken m¸zik dinliyorsan, beynin
dinlediğin m¸zikle meşgul olacak ve klinik yavaş Áalışacaktır.
En b¸y¸k hipnoz gece uyurken gerÁekleşir. Birisi kulağının dibinde sabaha kadar sen
salaksın, sen salaksın...

214

215

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


diye sˆylense, sabahleyin sebebini bilmeden kendini kˆt¸ hissedersin. Aynı şekilde sen
m¸kemmelsin, sen harikasın denildiğinde de m¸thiş bir ˆzg¸venle uyanırsın.
K¸Á¸k bir hatırlatma: Gece uyurken yapılan y¸kleme hemen ertesi g¸n karşına
dikilmeyebilir. Belki haftalar, belki aylar, belki yıllar sonra yakalar seni. Hani bazen
durduk yerde moralin bozulur, teneke kutulara tekme atarsın da sorarlar, hayırdır ni-' ye
moralin bozuk derler ve sen de cevap olarak; "Valla ne bileyim bozuk işte?" dersin.
GerÁekten moralinin neye bozuk olduğunu bir t¸rl¸ anlayamazsın. Sˆyleyeyim bˆyle
durumlarda, moralinin neden bozuk olduğunu bilmediğin zamanlarda bil ki; yıllar ' ˆnce
veya d¸n gece yaşadığın olumsuz bir şey, dinlediğin ağır bir parÁa veya acıklı bir Ferdi
Tayfur filmi dikilmiştir karşına. «¸nk¸ bilinÁaltın hiÁbir şeyi kaÁır-maz, her şeyi
kaydeder ve g¸n gelir o eşsiz sunu-muyla servisini yapar.
Halen ¸z¸l¸r¸m Ferdi'ye
«ocukluğum Almanya'da geÁti benim. On iki yaşımdaydım T¸rkiye'ye geldiğimizde.
Saf saf dolaşıyordum, anlamaya Áalışıyordum olup biteni. Burada bir şeyler farklıydı.
Geleli iki hafta olmuştu. Herkes sinemadan bahsediyordu, Ferdi Tayfur'dan. Yazlık bir
sinema vardı bizim mahallede. Bazen ˆn¸nde dikilir, sinemaya girip Áıkanları izlerdim.
Sinemaya gelenler mendil-siz girmiyorlardı iÁeriye. «ıkanlar da salya s¸m¸k, ağ-

Dyku «ılgınlığı
laya ağlaya evin yolunu tutuyorlardı. Ağlamaları her zaman Áok ilgimi Áekerdi. İÁeride
nelerin olup bittiğini hep merak ederdim. Bir g¸n amcamın oğullarıyla birlikte sinemaya
gittik. Benim iÁin Áok ˆzel bir andı o. İÁeride olanları ˆğrenecektim.
Mendillerimizi cebimize koyduk ve sinemanın yolunu tuttuk. O dˆnem gişe rekorları
kıran bir Ferdi Tayfur filmi oynuyordu, iÁerisi tıklım tıklımdı. Yerlerimize oturduk.
Koltuğa adeta yapıştım. «ok heyecanlıydım. Hayatımda ilk defa bir T¸rk filmi
izleyecektim. Biraz sonra lambalar sˆnd¸, film başladı.
Her şey Áok g¸zeldi. Ferdi mutluydu. Her şey yolunda gidiyordu. Ben bir ara
sinemadan Áıkan insanlar neye ağlıyor diye d¸ş¸nmeye bile başladım. Fazla s¸rmedi,
biraz sonra kıyamet koptu. Ferdi'nin karısı tecav¸ze uğradı. Ferdi tecav¸zc¸leri ˆld¸rd¸.
Karısını tıp fak¸ltesinde okuyan kardeşine emanet etti ve hapse girdi. Ferdi hapisteyken,
kardeşi de Ferdi'nin karısına tecav¸z etti. Karısı kˆt¸ yola d¸şt¸. Ferdi'nin kız kardeşi eroin
bağımlısı oldu. Yani bir adamın başına gelebilecek kˆt¸ ne varsa, Ferdi hepsini yaşadı...
Yıllar geÁti, Ferdi hapisten Áıktı. SaÁları bembeyaz olmuştu. Olayları ˆğrendi. Kısa bir
s¸re sonra karısı, bu utanÁla senin y¸z¸ne bakamam artık, dedi ve intihar etti. Kız kardeşi
bir otel odasında ˆl¸ olarak bulundu. Ferdi ˆnce kız kardeşini eroine bulaştıranları, sonra
da kardeşini ˆld¸rd¸ ve hapse geri dˆnd¸.
Ben sanki babam ˆlm¸ş gibiydim. Mendil elimde h¸ng¸r h¸ng¸r ağlıyordum. Amcamın
oğlu da ağ-

21 6

217

Ben D¸n/anın En Akl111 insanıyım


lıyordu. Birbirimizin y¸z¸ne bakıp baklP ağlıyorduk. Herkes aynıydı, ağlamayan yoktu.
Film bitti amca oğluna sarıldım ve iyice ağladım. Ara sıra omzuna yumruklar at'P
"Bˆyle olmamalıydı." diyordum. O da hem ağlıyor, hem de beni teselli ederek ¸z¸lme
bunlar da geÁecek, anlamında omzumu okşuyordu.
Eve dˆnd¸k. O kadar etkilenmiştim ki, tam iki ay kabus gˆrd¸m. Bazı geceler "Bırakın
Ferdi'yi, o suÁsuz!" diye feryat ederek uyandığımı biliyorum.
Aradan tam yirmi yıl geÁti. Halen zaman zaman sebebini bilmediğim bir moral
bozukluğu yaşadığımda, "Ah ulan Ferdi!" der, iÁ Áekerim...
•,;. G¸ler misin, ağlar mısın? Bu millet bˆyle film-
lerle b¸y¸d¸ işte. Kim bilir, belki de otob¸steki insanların y¸z¸ hep bu y¸zden asık.
Uyurken sadece uyu...
Filmleri bilincinle izlediğin halde, bilinÁaltında bˆyle etkiler yapıyorsa, uyurken
dinleyeceğin bir M¸sl¸m G¸rses şarkısı ne yapar Allah bilir.
ı Allah ˆld¸r¸r adamı d¸nyadan alır, -.ı Sen beni ˆld¸rd¸n burda bıraktın. '•
Allah'ım neydi suÁum ne g¸nah ettifn,
Beni bırakıp da terk edip gittin...
Gecenin bir vakti, uyuyorsun. Kulağında vvalkman ve

Uyku «ılgınlığı
yukarıdaki şarkı akıyor. Beyin, "Ben herhalde bir şeyler kaÁırdım. Baksana bizim adam
terk edilmiş." diyecek ve sˆz konusu olayı sanki sen yaşamışsın gibi algılayacak,
bilinÁaltm da sabaha kadar olumsuzlar hanene binlerce Áentik atacaktır.
Bence uyurken sadece uyu. m¸zik dinlerken sadece m¸zik dinle, Áalışırken sadece
Áalış... Yani yaptığın her şeyi bilincinle yap, uyumayı bile. Uyurken ille de m¸zik
dinlemek istiyorsan, iÁinde Áaresizlik ve terk edilmişlik olan şarkılar yerine,
enstr¸mantal m¸zikler dinle. Ama benim fikrimi soruyorsan, uyurken sadece uyu.
Masum uyuma hatalarından vazgeÁ...
Uyurken; yorganı, kafanı da ˆrtecek şekilde ¸st¸ne Áekme. V¸cut ısını ayarlayan
bˆlgenin adı da hipotalamus, yani bizim kliniğin şefi. Yorganı kafanın ¸st¸ne Áekersen,
direkt şefi meşgul edersin ve şef meşgul olursa, senin klinikte herkes başıboş Áalışacağı
iÁin verim mutlaka d¸şer.
Ayrıca doğada hiÁbir canlı karbondioksit alıp karbondioksit veremez. Bitkiler gece
oksijen alıp karbondioksit verir, g¸nd¸z de karbondioksit alıp oksijen verirler. İnsanlar ve
hayvanlar oksijen alıp karbondioksit verirler. Sadece ve sadece yorganın altındaki adam
karbondioksit verip karbondioksit alır. Beynimizin, oksijene en fazla ihtiyaÁ duyan
organımız olduğunu d¸ş¸n¸rsek, sağlıklı d¸ş¸nebilmemiz ve beynimizin daha iyi
Áalışabilmesi iÁin, bolca oksijen iÁeren ortamlarda uyumamızın gerekliliği daha net
anlaşılır.

218

219

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Kısacası bol oksijenli, g¸r¸lt¸s¸z bir ortamda, oda sıcaklığında ve minimum ışıkla
uyuman en doğrusudur.
Uyuma zamanları...
Her şeyin bir zamanı olduğu gibi, uyumanın da belli zamanları vardır. Beden, g¸n¸n
her saati aynı oranda uykuya hazır olamaz. Uyku dalgası diye adlandırılan, g¸neşin
d¸nyaya ve dolayısıyla bize olan etkisiyle değişen, beynimizin uyku hormonu salgılama
zamanları vardır. Bu zamanları Áok iyi bilirsek yanlış zamanda uyumamış oluruz.
Bˆylece, uykumuz daha verimli olur ve az uyumak (ki, aslında bunun adı normal
uyumaktır. Yani beş saat uyuyan insanlar aslında normal uykularını uyumaktadırlar. Ama
maalesef herkes fazla uyuduğu iÁin, biz beş saat uyuyanlara az uyuyor diyoruz.) bizi asla
etkilemez.
Uyku dalgaları...

Uyku - Dalga «izelgesi


Dalgalar
Saat
Uygulama
Dalga Etkisi
1. Dalga
01:30-06:30
Uyku dalgası
*****
2. Dalga
06:30 - 08:30
Nˆtr zaman
0
3. Dalga
08:30- 11:30
Uyanma dalgası
* **
4. Dalga
11:30- 12:30
Uyku dalgası
*****
5. Dalga
12:30- 15:30
Uyanma dalgası
**
6. Dalga
15:30- 17:30
Uyanma dalgası
*****
7. Dalga
17:30-23:30
Uyanma dalgası
***
8. Dalga
23:00-01:30
Uyku dalgası
** *
Uyku «ılgınlığı
zelge kış mevsimine gˆre uyarlanmıştır. Şimdi bu zamanları tek tek inceleyelim.
1.Dalga: 01:30 - 06:30 Uyku dalgası.
Bu zaman uyku dalgasının en iyi zamanıdır. Uyku zamanını, en az 3 saat bu periyotta
olabilecek şekilde d¸zenlemek, yapılabilecek en akıllı iştir. «¸nk¸ bedenin uykuya en
uygun olduğu iki zamandan birisi budur.
2.Dalga: 06:30 - 08:30 Nˆtr zaman
Bu zamanda uyumak veya uyumamak arasında bedenin uygunluğu aÁısından hiÁbir
fark yoktur. Ancak saat 06:30'dan sonra uyanıp tekrar uyumayı saymazsak. HiÁ
uyanmadan uyuduğunda bir sorun olmamasına rağmen, bu saatte uyanıp sonra tekrar
uyumak sabaha kadar gerÁekleşen t¸m tedaviyi mahveder. BirÁok insan bu saatlerde
uyandıktan sonra, tekrar uyumak ister, bilirsin şu "10 dakika daha uyuyayım, sonra
kalkarım." muhabbetlerini. Zaten son zamanlarda cep telefonları bile bu ihtiyaca uygun
olarak dizayn edildi. Telefonun alarmını kuruyorsun. Zili Áalıyor, uyanıyorsun ve
herhangi bir tuşa bastığında telefonun alarmı 10 dakika daha ertelenmiş oluyor.
3.Dalga: 08:30 -11:30 Uyanma dalgası
Artık uyanma dalgası gelmiştir. Bu saatlerde uyumak Ferrari marka bir otomobile
normal benzin koymak gibi bir şeydir.

Yukarıdaki "Uyku-Dalga Áizelgesi" bedenin uykuya uygun olan ve olmayan


zamanlarını gˆstermektedir. Bu Ái-

220

221

yırn
Ben D¸nyanın En Akıllı insanı
4.Dalga: 11:30 - 12:30 Uyku dalgası
Uyanma dalgası, yerini, g¸n iÁindeki en iyi uyuma dalgasına bırakmıştır. M¸mk¸n
olabiliyorsa bu zaman diliminde 30 dakika uyu (Tabii ki yemekten ˆnce). Bazı bilirn
adamları, buradaki 1 saatlik uykunun, normal bir zamanda (1. Dalga zamanı dışında)ki
dˆrt saatlik uykuya bedel olduğunu sˆylerler.
•f
Yeri gelmişken sˆylemek istiyorum. Tarih yazar ki: BirÁok bilim adamı, birÁok
filozof, birÁok alim bu zamanlarda uyumuştur. Ayrıca başta Japonya olmak ¸zere,
birÁok gelişmiş ¸lkede b¸y¸k işletmeler, verimliliği ciddi oranda artırdığı gerekÁesiyle
personelini bu zaman diliminde uyuması iÁin teşvik etmektedir. Personelini bu periyotta
uyutmak iÁin ¸cret ˆdeyen kurumlar bile var.
S.Dalga: 12:30 -15:30 Uyanma dalgası
Uyku dalgası azalarak uyanma dalgasına geÁer ve
sasti 15:30 itibarıyla uyanma dalgası zirve yapar. ;
G.Dalga: 15:30-17:30 Uyanma dalgası
Uyanma dalgasının en iyi zamanıdır bu zaman. Bir mecburiyet yoksa (hastalık,
vardiyalı Áalışma...) bu saatlerde uyumak, intihar etmek gibi bir şeydir. Bu saatlerde
uyuyan insanların t¸m dengesi alt ¸st olur. G¸n¸, saati karıştırırlar. Sabah mıydı, akşam
mı? Salı mıydı, Cuma mı?... bu saatlerde uyumak Ferrari'ye mazot koymaktan daha
kˆt¸d¸r. Uyumamanı şiddetle tavsiye ediyorum.

Uyku «ılgınlığı
7.Dalga: 17:30 - 23:00 Uyanma dalgası
Uyanma dalgası 6. Dalgadaki kadar tehlikeli olmamakla beraber, bu saatler arasında
da azalarak devam etmektedir.
S.Dalga: 23:00 - 01:30 Uyku dalgası
Uyanma dalgası yerini tekrardan uyku dalgasına bırakmıştır. «ok hafif bir uyku
dalgası olarak geÁer. Saat 01:30'da uyku dalgası zirve yapar ve yeniden uykunun en iyi
zamanına ulaşırsın...
Asıl Form¸l
Yukarıda da belirttiğim gibi, bu Áizelge kış mev-si-mine gˆre ayarlanmıştır. Diğer
mevsimlerde de dalga zamanlarını, g¸neşi takip ederek tespit edebilirsin. ވyle ki:

222

223

Ben D¸nyanın En Akılı, i

Dalgalar
1. Dalga
G¸neş doğmadan ˆnceki 5 saat
Nˆtr zaman Uyanma D.
G¸neş doğduktan sonraki 2 saat
G¸neşin zirveye
«ıktığı zamandan
ˆnceki 3 saat
3. Dalgadan sonraki 1 saat
4. Dalgadan sonraki 3 saat
G¸neş batmadan ˆnceki 2 saat
G¸neş battıktan sonraki 5,5 saat
7- Dalgadan sonraki 2,5 saat
224
Egzerşİz_Zamam
Uykuyu Yenme Egzersizi
Klinik Şefinin (Hipotalamusun) Eğitimi
÷nce hipotalamusu ˆzelleştirmen ve bir simge olarak eline alman gerekiyor. Ben
eğitimlerimde ˆğrencilerime, k¸Á¸k birer tane kauÁuk top dağıtıp bunun hipotala-mus
olduğuna inanmalarını istiyorum. İyice şartlanıyorlar. Onunla oynuyorlar. Tıpkı bir top
gibi. Sonra oynadıkları şeyin bir top değil de hipotalamuslan olduğunu d¸ş¸nd¸klerinde,
onu alt etmek inanılmaz kolay oluyor. Bu s¸reÁte, yani bir topu hipotalamus olarak kabul
etme s¸recinde, ben Áok fazla bir şey yapmıyorum. Her şey katılımcının kendini
adamasına bağlı.
Eğer sen de fazla uyumaktan kurtulup normal uyuyan bir insan olmak istiyorsan,
şimdi kitabı kapatıp kırtasiyeden minik kauÁuk bir top edinir gelirsin. Bunu yap!.. (Halen
okumaya devam ediyorsun. L¸tfen samimi ol ve git o topu al. Bunu şimdi yap. «ok
ciddiyim.)
Şimdi elindeki o minik topun, senin hipotalamusun olduğuna inan. Onunla bir top gibi
oyna. Duvara at geri gelsin. Hipotalamusunla bir top gibi oynadığını gˆr¸yor musun? Bu
sana ilk başlarda saÁma gelebilir ama sˆylemek zorundayım ki, binlerce insan bu
yˆntemle hipotalamusu-na pes dedirtti ve normal uyur hale geldi. Sen de başarmak
istiyorsan, inanmak zorundasın. Eğer inanmazsan kesinlikle az başarılı olursun.
225

istasyonlar Yatış Saati


Uyku
Uyku Uyku
Uyku
Uyku Uyku
00:00
00:00 00:00 00:00 00:00 00:00
im
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıy
Kim kimi ikna edecek gˆreceğiz...
Sen doğduğunda bedenin beş saat uyumaya programlanmıştı ama hipotalamus bu
konuda seni ikna edemedi. Yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı sekiz saat uyuman
gerektiği konusunda sen onu ikna etmeyi basardın. ÷yle bir ikna ettin ki, yıllarca hep
senin dediğini yaptı. Sekiz saat uyuttu seni. Sana ˆyle bir inandı ki, senin beş saat
uyuyabileceğine neredeyse o bile inanmıyor artık.
Yıllar ˆnce yaptığının aynısını yapıp, onu tekrar ikna etmeye Áalışacaksın şimdi.
Ama o artık normal uykunun sekiz saat olduğuna inanıyor. Hadi sana kolay gelsin.
Hipotalamusu ikna etmek iÁin yol haritası...
Eline bir A4 kağıdı al ve aşağıdaki gibi yaz.

226

227

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Uyku «ılgınlığı

Bu tablodaki veriler standart değildir. Kişiden kişiye değişir. Yukarıdaki veriler pilot
bir uygulama iÁin, her g¸n ortalama bir hesapla 00:00'da yatıp, 08:00'de kalkan ve
uykusunu sekiz saatten beş saate indirmek isteyen bir insana gˆre kurgulanmıştır. Sen
kendine gˆre bir plan yapmalısın. Mesela uykunu beş saate değil de, altı saate indirmek
istiyorsan, bu tabloyu biraz değiştirip son istasyon olarak 14. İstasyonu
belirlemelisin...gibi.
Uygulamaya geÁmeden ˆnce uyarılar... Temel uyarılar
; • Aşırı sigara iÁiyor veya alkol alıyorsan azaltmaya
l Áalış. En azından abartma...
; • D¸zenli beslenmiyorsan, bug¸nden itibaren ye-
meklerini belli bir d¸zende yemeye başla ve kah-
t valtıyı asla ihmal etme.
) Diğer uyarılar
• Yukarıdaki tabloyu mutlaka bir A4 kağıdı ¸zerin
de, yazarak uygula.
• Sˆz konusu A4 kağıdını, hipotalamusunla birlikte
g¸n boyu yanında taşı.
• G¸n iÁinde kendi kendine, o g¸n hangi istasyonda
olduğunu ve kaÁ saat uyuyacağını d¸ş¸n. Bu şartlanmanı sağlayacak ve işini daha da
kolaylaştıracaktır.
• G¸n iÁinde fırsat buldukÁa, hipotalamusunla oyna
ve her seferinde ona h¸kmettiğini ve onunla bir top gibi oynadığını hayal et.

Her istasyonda, bekleme s¸resinde belirtilen g¸n sayısı kadar kal.


Yatış saatini m¸mk¸n olduğu kadar sabit tutmaya Áalış.
Yatış saatini kaydırsan dahi, yatış-kalkış saatleri arasındaki s¸reye mutlaka belirtildiği
ˆlÁ¸de uy. Uykunu azaltırken asla abartma. En fazla 15 dakika azalt.
10. İstasyonda uykunu artırırken en fazla 60 dakika artır. «alışma boyunca mutlaka bir
Áalar saat kullan...
..ve uygulama başlıyor
• 1. İstasyon: Bu gece normal standardına, yani 8
saatlik uykuna uy, her zamanki gibi 8 saat uyu ve
bu istasyonda son defa sabahla.
• 2. İstasyon: Saatini 07:45'e kur. HipotalamusuRU
da saatinin yanına koy. Saat Áaldığında ˆnce hipo-
talamusu eline al, sonra saatin ziline bas ve uyan.
Asla ˆnce saatin ziline basmaya kalkma. Bunu de
neyenler genelde uyuyakalıyor ve sisteme olan
inanÁlarını kısa bir zamanda kaybediyorlar. Bu is
tasyonda toplam 3 g¸n kal.
• 3. İstasyon: Toplam uyuma s¸resini yedi saat 30 dakika olarak belirle ve bu istasyonda
da 3 g¸n kal. Uyandığında tıpkı diğer istasyonlarda olduğu gibi ˆnce hipotalamusunu al.
Yaptığın işin ciddiyetini ve hipotalamusunun bu oyunu yavaş yavaş kaybettiğini d¸ş¸n.
Zaman zaman onunla alay et.
228

229

Uyku «ılgınlığı
Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım
Hani ne oldu? Artık beni uyutamıyorsun, de.
Yakmındakiler senin bir topla konuştuğunu sˆyleseler de, sen konuştuğun şeyin bir top
değil, hi-potalamusunun ta kendisi olduğuna inan.
• 4, 5, 6, 7, 8 ve 9. istasyon: Her yeni istasyonda uyuma s¸reni, diğer istasyonlarda olduğu
gibi en fazla 15'er dakika azalt ve her istasyonda 3'er g¸n kalarak devam et.
9. İstasyonu da geride bıraktın. Bu istasyonda herkes yorulmuştur artık. Kafanda daha
iyi canlandırabilmen iÁin, senin klinikte yaşananları biraz filimize etmek istiyorum.
Klinik manzaraları -1: Dr. Rem ve Dr. NRem seni şik‚yet etmek iÁin şefe, Dr.
Hipotalamusa giderler. "Efendim bu adam Áıldırmış olmalı. Yaklaşık 3 haftadır, her ¸Á
g¸nde bir 15 dakika azaltıyor uykusunu, ona yetişemiyoruz. İşimiz yarım kalıyor. Ne
yapmamızı ˆnerirsiniz?" Hipotalamus n‚zikÁe: Ben bu tipleri Áok iyi bilirim. 2 haftadan
fazla dayanamaz, bekleyin birkaÁ g¸n sonra vazgeÁer. Size ˆnerim bu periyodik inişlere
gˆre davranmanızdır. Gidin aynı şekilde bu gece 15 dakika ˆnce uyanacağını planlayarak
işinizi Áabuk bitirin, diyecektir. ‹zg¸n¸m ama genelde Hipotalamus haklı Áıkar.
Uykunu azaltman gerÁekten de seni ilk başlarda rahatsız edecek ve uykusuz
kalacaksın. Kendini yorgun hissedeceksin. «¸nk¸ her g¸n 8 saat uyurken artık sadece 6
saat uyuyorsun ve doktorlar hen¸z bu yeni uygulamaya

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


alışmadığı iÁin işleri hep yarım kalıyor. Sakın pes etme. D¸ş¸n! Yılların alışkanlığını
yok etmeye ve yeni bir alışkanlık kazanmaya Áalışıyorsun. Bu hiÁ kolay olur mu, hiÁ
terlemeden, yorulmadan olur mu? Dayanmalısın dostum. Bu bir savaş. Unutma Áok
b¸y¸k bir iş yapıyorsun, dayatmalarla savaşıyorsun!
• 10. İstasyon: Bu, t¸m istasyonların en farklı olanıdır. Bu istasyonda uykunu tekrar
artırıp 7 saate Áıkart. Keyifli bir istasyondur ama bu istasyonda sadece 1 g¸n bekle. Bu
istasyonun amacı klinik Áalışanlarını yeniliklere alıştırmak ve t¸m kontrol¸ ele
geÁirmektir.
Klinik manzaraları - II: Dr. Rem ve Dr. NRem senin uyanmanı bekledikleri halde sen
uyanmayıp, uyumaya devam ettiğinde tekrar şik‚yet etmek ¸zere Hipotalamusa giderek:
Efendim bu gece sˆylediğinizi yaptık, işimizi erkenden bitirdik fakat bir sorun var, adam
uyanmıyor. ÷ld¸ m¸ ne yaptı?, Hipotalamus: SaÁmalamayın Beyler, ˆlse biz nasıl
konuşabiliriz, demek ki yaşıyor. İşinizin başına geÁip bekleyin. Er geÁ mutlaka uyanır,
diyecektir. Şefin odasından geri dˆnerken Dr. Rem, Dr. NRem'e; Şu bizim şef aslında boş
bir adam, hiÁbir şey bilmiyor. Yaşlandı artık. Gˆrm¸yor musun, dedikleri hep yanlış
Áıkıyor, der. Bˆylece Dr. Hipotalamusun t¸m karizması yerle bir olur ve doktorlar kendi
bildiklerini okumaya karar verirler. Yani sana uymak zorunda kalırlar.
• 11. İstasyon: Uykunu 15 dakika azaltarak, 06:45 seviyesine getir. Bu istasyonda 3 g¸n
kal.
230

231

Uyku «ılgınlığı

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Uyku «ılgınlığı

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Klinik manzaraları - III: Şef Dr. Hipotalamus, acil bir toplantı yaparak, hemen bir
durum değerlendirmesi yapar. Dr. Rem ve Dr. NRem'e: Beyler gemi kontrolden Áıktı,
adamın ne yaptığı belli değil. Başında bekleyin ve uyanmcaya kadar gˆrev yerini terk
etmeyin. Erken kalkıyorsa bunu bana şikayet etmeyin. İşinizi daha hızlı yapın. Siz zaten
hızlı Áalışmaya programlanmıştınız. Yıllardır uyuşuk uyuşuk oturuyordunuz. Şimdi
Áalışma zamanı, der.
•12,13,14 ve 15. İstasyon: Uykunu her istasyonda 15'er dakika azaltarak Áalışmanı s¸rd¸r.
Bu istasyonlarda yine yorulacaksın ama eskisi gibi değil. Doktorların yavaş yavaş ikna
olacak...
Final sahnesi...
Son İstasyon: Bu İstasyon, bu yˆndeki son istasyondur. İşin sonudur. Zor bir
istasyondur. Eğer burada 10 g¸n kalabilirsen, işi bitirdin demektir. Bu 10 g¸nl¸k s¸renin
ilk periyodu, 4 g¸nd¸r. Bu s¸re Dr. Hipotalamusun yenilgiyi kabul ederek, senin 5 saat
uyuyabileceğine ikna olması iÁindir. İkinci periyot 3 g¸nd¸r. Bu s¸re şefin, Dr.
Hipotalamusun, Dr. Rem ve Dr. NRem'e son durumu ve yeni mesailerini aÁıklaması
iÁindir. Son periyot da ¸Á g¸nd¸r ve bu s¸re; Dr. Hipotalamus, Dr. Rem, Dr. NRem ve
senin yeni uyku d¸zenini idrak etmeniz iÁindir.
NOT: Uygulamayı bir film gibi anlatmaya Áalıştım. Amacım daha net anlamanı
sağlamaktı. Elbette ki hakikatte bˆyle bir senaryo yok ancak sistem kesinlikle bˆyle
işliyor.
Binlerce insan kafasında bu senaryoyu canlandırdı ve

hipotalamusu bir muhatap kabul ederek, onun hakimiyetine son verdi. Umuyorum ki sen
de aynı inanÁla hipotala-musunun ¸zerine gider ve milyarlarca insanın yapmadığı bir şeyi
yaparak, bu uyku Áılgınlığına bir son verirsin...
Bundan sonra...
Yeni uyku d¸zeninden sonra, hafta sonları fazla uyumamanı tavsiye ediyorum ancak
yine de tatil moduna girip birkaÁ saat fazla uyumayı isteyebilirsin. Bunun kesinlikle bir
mahzuru yok. Gel gˆr ki bu s¸re, 3 g¸n¸ geÁerse, yeniden bir organizasyona ihtiyaÁ duyar
ve yeniden ayar yapmak zorunda kalırsın.
M¸mk¸n olduğu kadarıyla ˆğlen uykusunu 15 dakika da olsa uyumaya Áalış. ÷ğlen
vakti uyumaya uygun bir işin yoksa asla dert etme, boş geÁ.
Uyanma zamanını g¸neşin doğuşuna gˆre ayarla, kuşların sesini her sabah dinle ve
hayatın asıl y¸z¸n¸ gˆr, o keyfi mutlaka yaşa.
Başarılı insanların az uyuma gibi bir ortak ˆzelliği var. İnsanlar az ve doğru zamanda
uyuyunca beyinleri daha etkin ve g¸Ál¸ Áalışır. Bu doğru ama asıl ˆnemli olan herkes 8
saat uyurken sen 5 saat uyuyorsan, bu seni diğerlerinin ˆn¸nde olduğun konusunda ikna
eder ve psikolojik olarak kendinle barışıp başarıya doğru koşarsın.
Saat 5'te uyanıp 8'e kadar yapacağın 3 saatlik Áalışmanın nasıl bir şey olduğunu
anlamak iÁin, bunu sadece bir g¸n denemen yeterli. O kesinlikle olağan ¸st¸ bir zamandır
ve seni alır, direkt zirvelere taşır.

232

233

Uyku «ılgınlığı

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Uyku «ılgınlığı

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

Sorma yardan Áektiğimi Yaradan bilir bir de ben «ˆzemezsin Áˆkt¸ğ¸m¸ Yaradan bilir
bir de ben... Ne anlarsın yaradan sen?
Gˆnl¸mdeki gˆkdeleni, Yıkıp dedi Áek Áileni. Garip başıma geleni, Yaradan bilir bir de
ben... Ne anlarsın yaradan sen?
Felek der ki az yine de, Sızı oldu y¸z sinede. Ne sancıdır, kanser ne de, Yaradan bilir bir
de ben... Ne anlarsın yaradan sen?
Ne meyy¸ cama ne meşka, Benzemiyor aşka maska. Ağrı başka acı başka. Yaradan bilir
bir de ben... Ne anlarsın yaradan sen?
Artık az uyuyan bir insansın ve her g¸n iÁin 3-4 saat fazla zamanın var. Bu zamanı
seÁtiğin bir konuda kitap okuyarak değerlendirirsen, bir sene sonra ilgili konuda alim
olursun. Sadece okumakla kalmayıp, okuduklarını bir de yorumlayıp yazarsan; bu, kısa
bir zaman sonra senin de bir kitabın olacağı anlamına gelir. Bu zamanı işinde gelişmek
iÁin harcarsan, birkaÁ sene sonra mesleğinde bir numara olursun. Bu zamanı spor
yaparak geÁirirsen, sağlıklı bir insan olursun. Bu zamanı ailene harcarsan mutlu olursun.
Bu zamanı ibadetle geÁirirsen cennete gidersin. Bu zamanı uyuyarak harcarsan, sıradan
bir insan olursun. SeÁim senin. Bahtın aÁık olsun.

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri Sen...


Biz, tuz, kˆz, sˆz var yarada, Biber miber bir arada, En beteri sığmaz ada. Yaradan bilir
bir de ben... Ne anlarsın yaradan sen?
Mescitlerden geÁtiğimi, Meyhaneyi seÁtiğimi, iÁim yanıp iÁtiğimi, Yaradan bilir bir de
ben... Ne anlarsın yaradan sen?
Benim gˆnl¸m viranedir, Eyy¸b'¸n derdi de nedir, Yanıyorum kaÁ senedir Yaradan bilir
bir de ben... Ne anlarsın yaradan sen?
Yaman işler yelda oku, Yarda z¸l¸f yelde koku Zevrak tutmaz neden uyku, Yaradan bilir
bir de ben... Ne anlarsın yaradan sen?

234

235

11. Bˆl¸m
T¸rkiye İÁin
Kriz - mriz yok! " Sadece psikoloji var..

T¸rkiye iÁin
Prens ÁırılÁıplak...
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman iÁinde, kalbur saman iÁinde, develer tellal,
pireler berber iken bir ¸lke varmış. Her yıl olduğu gibi şubat ayının son haftası, kral bilir
kişi heyetini ¸lke meselelerini tartışmak iÁin sarayında toplamış. Her sene d¸zenli olarak
yapılan bu toplantılar Áok ˆnemliymiş. «¸nk¸ bu toplantılarda, ¸lke iÁin Áok ciddi
kararlar alınırmış.
Halk kraliyet binasının ˆn¸nde Áıkacak olan kararları beklemeye koyulmuş. Herkes
b¸y¸k bir heyecanla acaba ne olacak diye bekliyormuş. Tam bu sırada sarayın ˆn kapısı
aÁılmış ve prens b¸y¸k bir hışımla dışarıya Áıkmış. Suratı asık olan prens, ağlamaklı bir
ifadeyle halka bakmış. Şaşkın ve tedirgin bir ifadeyle halktan biri prense sormuş:
• Ne oldu ekselansları?
Prens bu soru karşısında kendini tutamamış ve ağlamaya başlamış. Ağlamış, ağlamış,
ağlamış:
• Ne olacak ya! Kral y¸z¸me kitap fırlattı.
Bana bağırdı, misketlerimi Áaldı, demiş.
Prensin bu cevabıyla bir anda her şey alt ¸st tfÓmuş. ‹lkenin parası pula, pulu da Áula
dˆnm¸ş. Halk perişan ve bitap d¸şm¸ş. Bir anda herkes fakirleşmiş. Millet birbirini
yemeye başlamış. Herkes acı Áekiyormuş. 'Vah benim ¸lkem vah!' diye diye dolaşır
olmuş insanlar... Kısacası prensin suratına kitap
239

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyn

T¸rkiye iÁin
fırlatılıp, misketlerinin alınması Áok zoruna gitmiş halkın ve ¸lke b¸y¸k bir bunalıma
girmiş...
Kral, ¸st¸ne bir şeyler almış ama prens hala Áı-rılÁıplakmış. Gˆkten d¸şt¸ ¸Á elma ve
halkın kafası yarıldı.
Masaldan da ˆte...
Bu anlattığım masallarda bile olmaz belki ama T¸rkiye'de en son şubat krizi bˆyle
başladı işte. "Bana kitap fırlattı." dedi k¸Á¸k patron, dolar fırladı.
Ben 4 yıl ekonomi okudum ama hiÁbir hocam bana kitap fırlamasıyla, dolar fırlaması
arasındaki bağlantıyı anlatmadı. İnanıyorum ki başbakan da bu ikisi arasındaki ilişkiyi
bilmiyordur. Ama eminim ki "Ne b¸y¸k adamım ben; bir lafımla T¸rkiye'nin kaderini
değiştirebiliyo-rum." diye d¸ş¸nm¸şt¸r.
Zaman geÁti ve Derviş Baba geldi ekonominin başına. Akıllı adamdı. Kitap - Dolar
ilişkisini Áˆzm¸şt¸ herhalde ki ilk c¸mlesi şˆyle oldu: Merak etmeyin Áocuklar, ben size
para bulacağım. C¸mle bitmeden dolar indi. Piyasa hareketlendi. Biraz sonra para
bulunamadı denildi, hay-daa dolar yine fırladı. Başbakan hastalandı dolar fırladı, iyileşti
dolar d¸şt¸... B¸t¸n bu olanlar sadece ekonomi bilimiyle aÁıklanmaya Áalışıldı. T¸m
tartışmalar havada ve anlamsız kaldı. «¸nk¸ asıl bozulan ekonomi değil, psikolojiydi.

Bazen d¸ş¸n¸yorum da, bizim başbakan daha dik


y¸r¸se, biraz daha sert ve ciddi baksa herhalde
Amerikan ekonomisi iflas ederdi.
Elbette ki t¸m krizler bir birikimin sonucudur. Kriz, bir anlık bir psikoloji
değişikliğiyle oluşmaz. Bunu kabul etmemek ahmaklık olurdu. Fakat şunu iyi biliyorum
ki o birikimler de yine psikolojik bir temele dayanmaktadır. T¸rkiye iÁin d¸ş¸n¸rsek, biz
yıllardır ısrarla "Bizden hiÁbir şey olmaz." demiyor muyduk? Bu tarz c¸mleleri o kadar
Áok kullandık ki; ahlakımız, yaşam tarzımız, Áalışmamız, dinlenmemiz... değişti. Bizden
bir şey olmaz diye az Áalıştık mesela. Benden bir şey olmaz diye yere t¸k¸rd¸k, camdan
aşağı Áˆp attık. Bu ¸lkeden bir şey olmaz dedik, kendi halimize g¸ld¸k. Her g¸n daha beter
olacağımıza inandık. Şimdi inandıklarımız gerÁek oldu. «¸nk¸ "Bug¸n ne olduğuna
inanıyorsan, yarın o olursun." İnandığımızı oluruz ancak. Dediğimizi başardık.
Atalarımız boşa sˆylememiş "Bir adama 40 g¸n deli dersen, deli olur." diye.
İstiyorsan mutlaka olur.
Okullarda, kolejlerde, dershanelerde... konferanslar verirken dikkatimi Áekti.
÷ğrenciler espri yapmak, komik olmak iÁin adeta ˆzel enerji harcıyor. Herkes işi g¸c¸
bırakmış komik olmak iÁin uğraşıyor. Bˆyle bir sınıf ortamı nasıl olur? Komik olur tabii.
Hedefin komik olmaksa mutlaka komik olursun. Biz bunu başardık. GerÁekten Áok
başarılıyız. Esprilerimiz tuttu. T¸m d¸nya bize kıÁıyla g¸l¸yor.

240

241

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


İstedik ve oldu. Kendimizi mahvettik. i
1 - Kesinlikle samimi değiliz.
Bizden hiÁbir halt olmaz.
Biz kim, AT kim?
Biz hiÁbir şey yapamayız. T¸rkiye bitmiş arkadaş.
; %
Yukarıda artık klişeleşmiş, hatta deyim haline gelmiş sˆzleri eminim sen de kahveden,
arkadaşlarından, işyerinden duymuşsundur. Belki az ˆnce sen de benzer bir laf ettin. Bu
tarz c¸mleler hep Áoğul başlar. Giriş kelimesi hep aynıdır, Biz. Ancak işin Áok ilginÁ bir
yanı var. Bunu herkes sˆyl¸yor ve sˆyleyen herkes kendini bu biz'in iÁinden soyutlamayı
başarıyor. Bir şeyi cidden merak ediyorum. Herkes T¸rkiye'ye laf sokuyor; (Bizden bir
şey olmaz gibi) peki bu işin sorumlusu kim?
«ık sokağa ve insanlara sor! Yere t¸k¸rmek sence
doğru mu? Allah'ın bir kulu "Doğrudur." diye cevap vermez. 100 kişiye sor, 1.000 kişiye
sor. 70 milyon insana sor. Cevap hep aynıdır. Yere t¸k¸rmek gˆrg¸s¸zl¸kt¸r.
Peki be kardeşim bu sabah işe giderken yerde gˆrd¸ğ¸m balgamı uzaylılar mı attı?
Konuştuğumuz gibi yaşamıyoruz.
Kırmızı ışıkta geÁen birisine k¸fredip, bir sonraki ışıktan kırmızıda geÁen ve niye
geÁtin diye sorduğumda, "Amaaan! Ben mi kurtaracam arkadaş?! Memleketin her tarafı
bozuk." diyen adamı tanıyorum ben.

T¸rkiye iÁin
Kriz var diye şartlanıp perişan olmak yerine, Kriz
yok deyip, uygulamaya geÁmelisin. Ha, unutmadan sˆyle
yeyim: Tabii ki sen kurtaracaksın bu memleketi. Ayrıca
memleketin her tarafı bozuk olsa ne yazar. Başarmak elin
de... ,. „,.
2 - Birbirimize g¸venmiyoruz.
Ne vatandaş devlete, ne de devlet vatandaşa g¸veniyor. Ne işÁi patronuna, ne de
patron işÁisine g¸veniyor. Ne halk medyaya, ne medya halka g¸veniyor. Bu listeyi uzat
gitsin. Listenin sonuna da en acı olan son sˆz¸ koy: Ben kendime g¸venmiyorum. Şimdi
sˆyler misin, bˆylesine bir g¸vensizlik, bir karamsarlık ortamında olan bir ¸lkeden ne
beklenebilir ki?!
3 - Memlekette lider yok.
‹zg¸n¸m ama T¸rk halkı lider yetiştiremiyor. ‹zg¸n¸m ama T¸rk halkı hatip de
yetiştiremiyor. Dikkat et, gˆz kulak kesil ve izle. Ben liderim diye ¸lke yˆnetimine talip
olanların hangisi iÁin o bir lider diyebilirsin?
• Bir defa, 100 liderden 90'ı konuşmasını kağıttan
okuyor. Hatip değil.
: • 10'u doğaÁlama konuşuyor ama bu 10'un 8'i boş konuşuyor.
• Geriye kalan 2'nin 1'i iyi konuşuyor, karizma ye
rinde filan ama o da işi bilmiyor.
• Geriye 1 'i kaldı ve o da iyi konuşuyor, karizma ta
mam, işi de biliyor ama fırsat verilmiyor. Tabii ki
- bu bir mazeret olamaz. Eğer gerÁek bir lider olsa
242

243

im
Ben D¸nyanın En Akıllı insaniyi

T¸rkiye iÁin

o fırsatı da kendisi yaratabilirdi. Demek ki o da fos.


Birisi Áıkacak mantıklı konuşacak, farklı bir programı ve karizması olacak. Bu halkın
karamsarlığını iyimserliğe, g¸vensizliğini g¸vene dˆn¸şt¸recek. Medyayı yanına alacak ve
elindeki sihirli değneği 70 milyon insana aynı anda değdirecek bir yeteneğe sahip olacak.
Sen o zaman gˆr T¸rkiye'yi.
D¸ş¸n hele, T¸rkiye'yi d¸ş¸n! D¸ş¸n ki herkes işini m¸kemmel yapıyor. Herkes 8 saat
yerine g¸nde 12 saat Áalışıyor. 8 saat yerine g¸nde 5 saat uyuyor ve kazandığı 3 saatlik
zamanı okuyarak, yazarak geÁiriyor. Herkes kendisini ¸lkesine adamış ve ¸lkesinin
iyileşmesi iÁin değil, s¸per g¸Á olması iÁin Áalışıyor.
Herkes devlete g¸veniyor, herkes hakkına kanaat ediyor ve hiÁ kimse yolsuzluk
yapmıyor. Okuma yazma bilmeyenler ˆğrenmeye Áalışıyor. ÷ğrenciler sınıf geÁmek
iÁin değil, ˆğrenmek iÁin Áalışıyor. Medya samimi bir şekilde halkın ve devletin
yanında. TV'lerde, radyolarda eğitici, ˆğretici ve bilgilendirici programlar yapılıyor.
Gazetelerde Sevda Demire!' in silikonları yerine T¸rkiye'yi yurtdışında başarıyla
temsil eden doktorlarımız anlatılıyor. Gazeteler, H¸lya Avşar'ın Cilingiroğlu'ndan
boşanma ihtimali yerine, H¸lya Avşar'ın yaptırdığı okulu yazıyor. Devlet halkına
g¸veniyor ve halkını gerÁekten adam yerine koyuyor,
Bu ortamı beş sene sağlayabilecek bir lider, T¸rkiye'yi kesinlikle s¸per g¸Á yapar.

4 - Medya Birinci Kuvvet.


Yukarıdaki ortamın sağlanmasında elbette ki medya 1. kuvvet. Ama onlar da "Halk
bunu istiyor." diye bir c¸mle icat etmişler.
B¸y¸k zırva: Halk bunu istiyor...
Medya patronlarının "Halk bunu istiyor, biz de halkın istediğini veriyoruz." demesini
anlamak m¸mk¸n değil.
Bir ˆğretmenin sınıfa girip "Bana bir ˆğrenci lazım, kim gelmek istiyor?" dediğini ve
hiÁ kimsenin gˆn¸ll¸ olmadığını, el kaldırmadığını varsay. ÷ğretmen ne yapacak?
Rastgele birini seÁmek zorunda kalacak. Herkes gˆn¸ll¸ olsaydı, herkes elini kaldırsaydı,
ˆğretmen ne yapacaktı? Yine rastgele birini seÁecekti. ÷yle ise herkesin elini kaldırma-
sıyla, hiÁ kimsenin elini kaldırmaması arasında hiÁbir fark yoktur. Evet ne sˆylemek
istediğimi anladığını umuyorum.
Her kanalda silikon muhabbeti olduğu iÁin, halk onu izliyor. T¸m kanallar adam gibi
yayın yapsa, ortada silikon milikon kalmasa, halk neyi ister ve ne izler sence?
Halk onu istediği iÁin yayınlanmıyor magazin programları, magazin programları
yayınlandığı iÁin halk onu istiyor.
Onlar halen ısrarla, "Biz bˆyle olmasını istemiyoruz, basın - yayın kalitesi Áok kˆt¸"
diyorlar. Kalitenin
g¸n geÁtikÁe halk bunu istiyor sloganıyla d¸ş¸r¸lmesi

244

245

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


gerÁekten şaşırtıcı. Eğer herkes, t¸m medya mensupları kaliteyi y¸kseltme noktasında bir
araya gelse, bir karara varsalar ve bu kararlarını yarınki yayınları ile icra etseler acaba
halk yine Sevda'nm silikonları mı diyecek. Kusura bakmayın ama beyler, siz kesinlikle
samimi değilsiniz. Bunu değiştirmek elinizde iken değiştirmiyorsanız, samimi
olduğunuza inanamam.
"•f
«ok kolay...
İnsanların bir anda bˆyle psikolojik duruma geÁmesi iÁin ne gerekiyor, bu Áok mu
zor? Kesinlikle Áok kolay. Yemin ediyorum y¸r¸mekten daha kolay. Kurtuluş Savaşı'nı
hatırlasana, nasıl da hepimiz bir araya geldik, nasıl organize olduk ve nasıl başardık. O
g¸nk¸ başarının dibinde b¸y¸k harflerle sadece g¸ven + samimiyet + inanÁ yazıyordu.
Dedelerimiz komutanlarına, komutanlarımız Atat¸rk'e, Atat¸rk başta kendine olmak ¸zere,
ekibine g¸veniyordu. Herkesin birbirine inancı tamdı ve herkes gerÁekten samimiydi.
Dedem Atat¸rk'e ˆyle bir g¸vendi ki, adamın başka şansı kalmadı. Başarmak zorundaydı
ve başardı. Halkın g¸venini boşa Áıkaramazdı Atat¸rk. «aresizlik psikolojisi Atat¸rk'¸ ve
ekibini ˆyle bir kuşattı ki, başaramama alternatifi hiÁbir zaman aklına ve akıllarına
gelemedi. Başardılar.
Şimdi yıl 2002. Yeniden birleşmek ve bir araya gelmek zorundayız. Tıpkı Kurtuluş
Savaşı'nda olduğu gibi. Bunu başarabiliriz.
Dedelerimiz savaşmak iÁin, ¸lkeyi kurtarmak iÁin yaratıldıklarına inanmışlardı. Bu
uğurda kendilerini feda ettiler. Şimdi sıra bizde. Sen, ben, biz, bizim kuşak T¸rkiye'yi

T¸rkiye iÁin
s¸per g¸Á yapmak iÁin doğduğumuza inanmalıyız. Gerekiyorsa kendimizi feda etmeliyiz.
"150 milyon maaş alıyorum, kiramı bile veremiyorum. Bana ne T¸rkiye'den, batarsa
batsın! Be-nim bir dikilitaşım bile yok. Yanarsa yansın, bana ne?" dediğin s¸rece
maaşının bir lira dahi artmayacağına dair sana garanti veriyorum. Bu Áok boşa bir
hayıflanmadır.
Maaşımızın artmasını istiyorsak, ¸retimin artması gerektiğine inanmalıyız. ‹retimin
artmasını istiyorsak, işimizi aksatmadan, verimliliği belki de %200 artırarak Áalışmaya
devam etmeliyiz. Sabahleyin işe geldiği dakikadan itibaren saatine bakıp, akşam olsa da
gitsek diyen, işe başladığı ilk g¸n, daha 25 sene var emekli olmama diyen, her g¸n
emeklilik yaşını hesap eden bir insan ne verebilir T¸rkiye'ye?
Akşam olduğunda ¸z¸lmelisin. Emekli olma yaşını hesap etmek yerine, işinde nasıl
m¸kemmel olabileceğini hesap etmelisin. «alışırken sadece işini d¸ş¸nmelisin. Her zaman
dakik olmalı, her zaman tebess¸m etmelisin... Bˆyle yap! Belki sen ˆmr¸n¸n sonuna kadar
hep 150 milyon alırsın ama senden sonra senin evladın, evlatlarımız; s¸per bir d¸nyada
bizim hayal edemediğimiz rakamları alırlar...
Dedelerimizin kanı aktı, ¸lke kurtuldu. Şimdi dedelerimizin kanı ile aldığı bu ¸lkenin
alın terine ihtiyacı var. Sen kan değil sadece ter dˆk yeter. Ben b¸t¸n bu anlattıklarımı
T¸rk halkının yapacağına sonsuz ve sınırsız inanıyorum. Eksik olan tek şey bir lider. Peki
ne yapmalı ˆyleyse? Lider yok, g¸veneceğimiz yˆneticimiz yok deyip kenara Áekilmek,
her akşam 4 saat «arkıfelek izlemek, diskolarda sa-

246

247

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


bahlara kadar tabak kırmak bir Áˆz¸m m¸? Kendine dˆn. Kendini tanı, sorular sor kendi
kendine. Kim bilir belki de aradığımız lider sensindir.
G¸ler misin ağlar mısın? Uyanık hasta...
GenÁ adam idrar tahlili iÁin bir hastaneye gitti. Laboratuardaki kadın, adama b¸y¸kÁe
bir kova vererek tuvaletin yolunu gˆsterdi... adam kovayı şaşkın bir bakışla alarak
tuvalete gitti. Biraz sonra elindeki kocaman kovayla tuvaletten Áıktı. BirkaÁ damla idrar
kovanın iÁinde Áok komik duruyordu ama gˆrevini -",-. tamamlamış olmak yetiyordu
genÁ adama. Laboratuardaki kadın, kovayı gˆr¸nce ˆnce adama, sonra kovaya ve sonra
tekrar adama bakarak sinirli bir ifadeyle "Bu ne bˆyle? Bu kadarcık idrarla lˆkositi-ni bile
sayamayız. Git bunu doldur gel." dedi ve bir damacana da su vererek "Bunu iÁ, belki
işine yarar." dedi. Adam suyu da alarak tekrar tuvaletin
- ' yolunu tuttu. Bu sırada tuvaletten, elinde ağzına ka-
dar dolu kovayla Áıkan adamı gˆr¸nce t¸m motivas-
• • yˆn¸ bozuldu. Kendi kendine elindeki kovaya baka-
rak, "El alem neler yapıyor, bÓr de bana bak kuş Áişi kadar..."
Tuvalete girdi. On dakika sonra Áıktı. Elindeki suyu sonuna kadar iÁmiş fakat kovayı
yine boş bırakmıştı. T¸m hastalar dolu kovalarla yanından geÁer-Ren o bomboş
kovasıyla ¸z¸nt¸ye boğuldu. Sonra bir adam geldi yanına. Onun da kovası doluydu. "Ne
oldu kardeşim?" diye sordu. Bizim adam olanları

T¸rkiye iÁin
anlatınca adam atladı: "Bak dostum, şu kˆşede bir kova Áiş var adam daha yeni yaptı.
Şimdi sen git Áaktırmadan al onu kendi kovana boşalt, gˆt¸r hemşireye ver. Sakın
kimseye de sˆyleme ha...
Bizim adam b¸y¸k bir heyecanla ve inanılmaz bir gizlilikle adamın dediğini yaptı. HiÁ
kimse gˆrmedi ama tahlil sonuÁlarına gˆre bizim adam altı aylık hamile Áıktı...©
Kendini dolandıran adam...
T¸rkiye'de Áekilmiş bir kamera şakas.ydı yukarıda anlattığım. Şimdi var gerisini sen
d¸ş¸n! ÷yle adam var k, sağlığıyla ilgili bir konuda kendi kendine hıle yapıyor ve sonra
da kahvede hemşireyi nasıl kand.rd.g.n. b¸y¸k b,r ke-yifle anlatıyor.
Sorgulamıyoruz. HiÁbir şeyi sorgulam.yoruz. O kadar kanıksamışız ki acayiplikleri,
her şeye olabilir ._nyargıs,yla vaklasıvoruz "Burası T¸rkiye abı. Burada her şey olur."
diye diye t¸m normallerimizi değiştirmiş bulunuyo-ruz.
Ambulansta oksijen bitebilir, itfaiyede su bitebilir adam su koymay, unutmuş olabilir,
şofˆr da m.ş olabd r yanlış iğne adam ˆld¸rebilir, yolda giderken aıtecek Áukura d¸ş¸p
kaybolunabilir, on katrilyon para bir anda yok olab, lir... Eee normaaal!

248

249

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Sayısal loto oynarkenki ciddiyetimizi hayatımıza yansıtsak, her şey m¸kemmel o|ur.
Daha ˆnce de sˆylemiştim: Loto oynarken d¸ş¸nen adam var! Var, ben gˆrd¸m..
Bu ne akıl?
D¸nya ¸zerinde bizim milletimizden daha akıllı bir millet olduğuna inanmıyorum ben.
‹şenmesek Etiyopya'dan, Somali'den veya d¸nyanın başka yerlerinden bir adam getirsek
T¸rkiye'ye ve ona 150.000.000 Lira versek, desek ki abi al bu parayı yemen, iÁmen, ev
kiran... bize ait olmak ¸zere bir ay boyunca bu parayla İstanbul'da dolaş. Bire - beş bahse
giriyorum ki becerip de ayın sonunu getiremez. Ama biz aynı miktarda parayla elektrik,
su, doğal gaz, telefon faturası ve kira ˆder, ¸Á Áocuk okuturuz. Soran olursa da hiÁ
oflayıp p¸flemeden '«ok| ş¸k¸r g¸l gibi geÁinip gidiyoruz. Yediğimiz ˆn¸m¸z- [ de
yemediğimiz arkamızda...' gibi de cevaplar veririz.
GeÁenlerde kalabalık bir yerde seminer veriyordum. «ay geldi. Kaşık getirmeyi
unutmuşlar. Yanımdaki arkadaşım hiÁ beklemedi, hemen gˆzl¸ğ¸n¸ Áıkardı, gˆzl¸ğ¸n
sapıyla Áayını karıştırdı ve afiyetle iÁti. Yemin ederim ki bunu hiÁbir Alman yapamaz,
akıl edemez demek istiyorum. O efendi efendi birilerinin kaşık getirmesini bekler.
Sonunda kaşık gelir ama buz gibidir iÁtiği Áay...

T¸rkiye iÁin
Ne iş olsa yaparım diye bir vasıf bizim milletimizden başka kimde var? Biz gerÁekten
de olağan¸st¸y¸z ve her işi biliriz. El alemin milleti gibi iş değiştirmeyiz Á¸nk¸. Direkt
sektˆr değiştiririz biz. Adam tencere satıyorsa mesela, o iş yerinden Áıkıp tencere satan
başka bir yere girip Áalışmaz. Ayakkabı tamircisinin yanına girer.
GeÁen, şˆyle bir hesap ettim de yaklaşık on k¸sur tane sektˆr değiştirmişim ben.
S¸ngercilik, mobilya, yedek parÁa, cam, inşaat, yapı malzemeleri, radyo, senaryo,
reklam, gıda, elektrikli battaniye, stand-up, bilgisayar... bunlar eğitimci oluncaya kadar
uğraştığım işlerden sadece bir kaÁı. Ana başlıklar halinde verdim ki, zamanını
almayayım. Bˆyle adam T¸rkiye'den başka hiÁbir yerde yok!
Askeriyede bize komutanlarımız ot yoldurmuştu. O zamanlar Áok kızmıştım ama
sonra haklı olduklarını anladım. Asker adam eğer boş kalırsa sevgilisini, karısını, anasını,
babasını d¸ş¸n¸p bunalıma girer ve firar eder. Halbuki s¸rekli oyalanırsa kimseyi
d¸ş¸nemez ve mutlu bir asker olur. (Bu anlamı ben y¸kledim, ot yoldurma Áalışmasıyla
belki de hiÁ alakası yok, belki de sırf insan g¸c¸nden optimum d¸zeyde faydalanmak iÁin
yaptırıyorlardı bunu.)
T¸rkiye'de bizi oyalayan; d¸ş¸nmemizi, ¸retmemizi engelleyen o kadar Áok konu var
ki asıl işimizi yapmak yerine daima oyalanıyoruz. Daima ayakta durabilmek iÁin yeni
Áareler ¸retiyoruz. S¸rekli Áaresizlik psikolojisi iÁinde yaşadığımız iÁin de inanılmaz
akıllı olmuşuz. Şaka değil, biz hakikaten Áok akıllı bir milletiz. «ocukluğum Almanya'da
geÁti benim. HiÁ unutmam T¸rkiye'ye geldiğimiz zamanlarda d¸şt¸ğ¸m komik
durumları. Her şeye şaşırarak bakıyordum.

250

251

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

T¸rkiye İÁin

Daha Áˆmezdim o zamanlar...


Okulun birinci g¸n¸yd¸ daha. Lacivert ceket ve kravat, mavi gˆmlek, gri pantolon ve
siyah ayakkabı. Ne hoşuma gitmişti o zaman. Neyse, okula gittik. SaÁlarım diğerlerine
gˆre biraz uzundu. Sonradan, m¸d¸r muavini olduğunu ˆğrendiğim bir adam saÁımın
¸zerinde, elindeki makineyle tuhaf bir hareket yapmıştı. Arkadaşların tren yolu deyip
g¸l¸şt¸kleri bu uygulama beni şaşkına Áevirmişti. Aptal aptal ne yapacağımı
d¸ş¸n¸yordum ki, bir arkadaş bana 'Ne d¸ş¸n¸yorsun, git saÁını ¸Áe vur, olsun bitsin.'
demişti. ‹Á¸n ne olduğunu bilmiyordum ama dediğini yaptım ve basımdaki o tren yolu
birden yok oldu.
Aradan yıllar geÁti. Şimdi T¸rkiye'de yaşamayı ben de ˆğrendim. İsveÁ'te yaşayan bir
arkadaşım bize gelmişti. Bilgisayarda bir şeyler yapıyorduk, o an elektrikler kesildi.
Arkadaşım panikleyip birden masanın altına girdi. Ben eğilip onun bembeyaz olan y¸z¸ne
bakıp ne yaptığını sorduğumda benim de masanın altına girmemi sˆyledi ve benim
soğukkanlı oluşuma hayret etti. 'Adama bak, deprem olacak onun hiÁ umurunda değil'
dedi. Meğer onların ¸lkesinde elektrik sadece deprem ve savaş durumlarında kesilirmiş.
Neyse ki ben ona durumu anlatınca rahatladı. Elektik bu, dedim. Kul yapımı. Kesilir de
gelir de. Neyse biraz sonra elektrik geldi ama bizim bilgisayar Áalışmadı. Voltaj y¸ksek
geldiği iÁin bilgisayar yandı. Arkadaşım bana saÁma sapan bir soru daha sordu: "Şimdi
ne olacak?" Cevap verdim. "Yenisini alaca-
252

ğız." İnanmadı bana. Onların yaşadığı ¸lkede haber verilmeden bˆyle bir şey olduğunda,
şahısların zararını devlet karşılıyormuş. Daha neler! ©
Ben bu kitabı yazarken tam 47 defa elektrik kesildi. Ama asla yazdıklarım kaybolmadı.
«¸nk¸ bir elimle yazarken diğeriyle s¸rekli kayıt tuşuna basıyordum. Bazen saatlerce
elektrik gelmedi. E tabii ki bu kitap 3 ay yerine 7 ayda tamamlandı. Ama tamamlandı.
İsveÁli arkadaş bˆyle bir kitap yazsaydı ne olurdu peki? D¸ş¸nsene, bir defa elektrik
kesildi, adam ¸Á g¸n şok yaşadı. Demek ki devamlı burada olsa kitap yazayım derken
felÁ olurdu. Ayrıca o benim senin gibi bir eliyle yazıp, ˆb¸r¸yle kayıt yapamazdı.
T¸rkiye'de yaşamak gerÁekten ciddi bir ayrıcalık. Adam yarım ekmek arası dˆnerle bir
bardak ayran iÁiyor. Dˆnerin son lokmasıyla ayranın son fırtı aynı zamanda bitiyor. Bunu
bir T¸rk'ten başkası beceremez. @
Her gece acaba bu gece olur mu diyerek yatağa girip depremi bekliyoruz ve bu bizi
sarsmıyor. Amerikalıları 11 Eyl¸lde gˆrd¸k işte. Hepsi psikologa gitti. BirÁoğu bizim
tabirimizle kafayı yedi. Halbuki ayni şey T¸rkiye'de olsaydı hiÁbirimiz şaşırmazdık,
hiÁbirimiz kafayı filan da yemezdik. Niye? «¸nk¸ bunlar normal şeyler. Her şey olabilir.
D¸ş¸nsene bahÁe duvarına plastik top Áarpıyor, duvar yıkılıyor ve top oynayan
Áocuklar ˆl¸yor. Top oyriayan Áo-
253

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


cukların ˆlmesi gayet normal. ÷yle ya, oynamayan Áocuk ne diye ˆls¸n! GerÁi o da ˆlse
normal ya...
Depremci amcalar, depremle yaşamayı ˆğrenmeliyiz dediler, biz anında ˆğrendik.
Haydi onlar da bizim kadar Áabuk ˆğrensinler bakalım, gˆkdelene uÁak Áarpmasıyla
yaşamayı da gˆrelim.
$
Cep telefonundan evi aramadan sadece telefonu Áaldırarak saatlerce sohbet eden
İngiliz gˆrd¸n m¸ hiÁ? Bunu da bizden başkası d¸ş¸n¸p yapamaz.
Adam - Bir defa Áaldırıp kapatırsam o benim
ve ne
istediğini soruyorum.
anlar-
Kadın - KaÁ ekmek lazımsa o kadar Áaldırırım,
sın.
ve
Adam - İki defa Áaldırıp kapatırsam,,,yine benim "Misafir var mı?" diye soruyorum...
:
Kadın - Bir defa Áaldırırsam yok, iki defa Áaldırırsam var, ¸Á defa Áaldırırsam "«ok
misafir var; meyve, kuruyemiş filan al." diyorum.

T¸rkiye iÁin
...Ve sonuÁ:
SonuÁta, daima olumsuzluk ve Áaresizlik yaşadığımız iÁin, s¸rekli yeni form¸llerle
Áareler ¸retmek zorunda kaldık. İster istemez beynimizi zorladık ve Áaresizlik bizim
beyin gelişimimiz konusunda bir mucize oldu bize ve her birimiz birer dahi olduk...
İşte T¸rk insanının her g¸n kendi kendine sormak ve cevaplandırmak zorunda olduğu
sorulardan sadece bir kaÁı...
İşe giderken... r
«alıştığı şirketin mali yapısını Áok iyi bilir. Şirketin iflas e.dip etmeyeceğini
patrondan daha iyi bilir. •
Psikolojiyi Áok iyi bilir. Patronunun y¸z¸ne bakar bakmaz o g¸n maaşların ˆdenip
ˆdenmeyeceğini anlar.
Hastanede
Hastaneye giderken, ˆlme ihtimalini mutlaka gˆz ˆn¸ne alır ve ailesiyle vedalaşır.
Hatta vasiyetini bile yazar ˆyle gider.
Ameliyat olduktan sonra karnında şişliğin, doktor tarafından midesinde unutulan bir
şeyden kaynaklandığını bilir.
«ocuğu ambulansa atar ama ambulansta oksijen olup olmadığını d¸ş¸n¸r...

255

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Yaşarken
İtfaiyeye haber verir ama itfaiye aracında su olmama ihtimalini de hesaplar ve mutlaka
4-5 kova su bulundurur.
Sağlığı iÁin para ayıramadığı iÁin 4 yıl boyunca ağrıyan dişlerle yemek yemeyi bilir
ve asla şikayet etmez.
Her gece deprem olacak endişesiyle yatağına girer ama mışıl mışıl uyumakta
kesinlikle zorlanmaz.
Kontrol kalemi yoksa bile anında bir Áˆz¸m bulur ve prizde elektrik olup olmadığını
diliyle ıslattığı işaret parmağıyla kontrol eder.
Arabasının benzin lambası yanınca, kaÁ km daha gidebileceğini anında hesap eder,
asla yolda kalmaz.
Parası olmadığı iÁin faturayı yatıramaz belki ama elektriğin kaÁ g¸n sonra
kesileceğini net olarak bilir.
Pencerelerine demir korkuluk yaptırır, ¸st kilidi de kilitler ama yine de ş¸pheli durur.
Yağmur yağdığında yolların mutlaka kapanacağını bilir ve anında alternatif Áˆz¸mler
icat eder.
Bir yere giderken o sokaktan girmez. Orada iki yıldır Áalışma olduğunu bilir. Daha
doğrusu t¸m yolları Áukur-larıyla birlikte ezbere bilir.
Birine randevu verir fakat kˆpr¸ trafiğinden dolayı ¸Á saat rˆtar yapar ve karşı taraf
bunu anlayışla karşılar.

T¸rkiye iÁin
Vergisini en son g¸n yatırır, hatta bazen yatırmaz bile. «¸nk¸ eninde sonunda
affedileceğini bilir.
Parası varken arabasının deposunu fuller, Á¸nk¸ yarın zam geleceğinden emindir.
«antasını kapkaÁÁılara kaptırmamak iÁin, Áantayı hangi eliyle tutacağına doğru
karar vermek zorundadır.
Sıradan bir T¸rk bile ˆnce patatesleri sonra kˆfteleri yer, bunun daha zevkli olduğu
tecr¸belerle sabittir.
256

257

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım

T¸rkiye iÁin

Egzersiz Zamanı '


Aynı anda iki şey yapmak
İki eline iki kalem al, aynı kağıt ¸zerinde, aynı anda ayrı şeyler yazmaya Áalış.
Başarılı olup olmaman hiÁ ˆnemli değil. Bir elinle "a" yaparken ˆb¸r¸yle "b" yap mesela
Tekrar ediyorum sonuÁ alıp almaman hiÁ ˆnemli değil Akşamları 5 -10 dakika bunu
yapmaya Áalış, lobların Áıldırsm.
Radyodan maÁ dinlerken bir yandan da TV'den haberleri izlemeye Áalış. Kitap
okurken, radyodan haber dinle Muzık dinleyerek kitap okumak, bu etkiyi yapmaz
Ancak eğer sˆzlerini anlamaya Áalışıp aynı anda kitap okumayı denersen eyvallah.

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri ÷nceden ˆnce inceden ince...


Meşkin gemisiyle aşkın bahrine,
Dal da bak neler var ˆnceden ˆnce, inceden ince...
Yolun uğrar ise gˆn¸l şehrine,
Kal da bak neler var, ˆnceden ˆnce, inceden ince..
Tebedd¸le uğrar toprakta ÁiÁek,
An be an gelişen gizli bir gerÁek...
Gˆrmek istersen bir manevi mercek,
Al da bak neler var, ˆnceden ˆnce, inceden ince...
Yanlış hesap etme gittiğin yeri,
Bağdat değildir ki; dˆnesin geri.
Kopar şakağından bir beyaz piri,
Kılda bak neler var, ˆnceden ˆnce, inceden ince...
Yok iken cihanda can ile beden,
Kimdi enasırda en asıl deden?
Bil ki geÁmişiz biz en ˆn haddeden,
÷l de bak neler var, ˆnceden ˆnce, inceden ince...
Kazaya kurbanız kadere razı,
Merhemden m¸himdir bilmek marazı.
Gˆzden sisi, ˆzden kini garezi,
At da bak neler var, ˆnceden ˆnce, inceden ince...
Ezel evrakında ebed andını, :. '
Hatırla da kır o kibrin bendini.
Kainattan evvel kendi kendini,
Bil de bak neler var, ˆnceden ˆnce, inceden irtce.
Zevraki'yi g¸lle sˆk¸p g¸rz aÁmaz,
Bir kapıdır ki; kul sığar kıl geÁmez.
Yer yıl, hedef kıl, gez bozuk gˆz seÁmez,
Gel de bak neler var, ˆnceden ˆnce, inceden ince..

258

259

12. Bˆl¸m
Telkin ve Şartlanmalar.,
Unutma!
Şimdi ne olduğuna inanıyorsan, yarın mutlaka o olacaksın!

Telkin ve Şartlanmalar...
İstanbul'u Fetheden de Psikoloji...
İstanbul'un fethiyle ilgili bir sempozyumda konuşan tarihÁi profesˆr, Fatih'i ve fethi
anlatıyordu... şimdi o konuşmanın bir bˆl¸m¸n¸ olduğu gibi aktarıyorum.
Hacı Bayram Veli'nin Kehaneti...
"...II. Mehmet, Sultan II. Murat'ın oğludur ve 1432'de Edirne'de doğmuştur. Aynı yıl,
halk arasında, Ankara'da ikamet eden Hacı Bayram Veli'nin İmparatorluk adına b¸y¸k bir
tehdit unsuru olduğuna dair, bir takım sˆylentiler yayılmaya başlamıştır... Devrin uleması
Padişaha: "H¸nkarım, Ankara'da Hacı Bayram Veli adında bir şahıs var. OldukÁa kar izm
ati k, oldukÁa etkili bir insan, korkarız ki ileride bir ayaklanmaya sebep olacak. Acaba
Edirne'ye davet etsek de, kendisiyle bir gˆr¸şsek nasıl olur?" der. H¸nkar, ulemayı dikkate
alır ve ª Hacı Bayram Veli'yi Edirne'ye Áağırtır.
Kısa bir zaman sonra Hacı Bayram Veli Edirne'ye, h¸nkarın yanına gelir. Bu sırada
h¸nkar, tahtında; II. Mehmet, h¸nkarın yanında duran beşiğin iÁindedir. Akşemsettin
Hoca, H¸nkarın sağında dikilmektedir. Hacı Bayram Veli iÁeriye girer. H¸nkar Hacı
Bayram'a Ankara'yı sorar. Ankara'da her şeyin normal olduğunu sˆyleyen Hacı Bayram,
h¸nkara Ankara'yı merak etmemesini sˆyler... Bir ara Hacı Bayram, II. Murat'a İstanbul'u
fethetmek isteyip istemediğini sorar. II. Murat, "İstanbul'u fethetmek en b¸y¸k ha-
yalimdir!" deyince, Hacı Bayram, "Padişahım bunun iÁin asla uğraşmayın. İstanbul'u
fethetmek size na-
263

Ben D¸nyanın En Akıllı insan

iyim

Telkin ve Şartlanmalar...
sip olmayacak, istanbul'u, (kundaktaki bebeği gˆstererek) şehzadeniz Mehmet
fethedecektir."
demiştir.
Bˆylece II. Murat H. Bayram Veli'nin zarar verecek bir insan olmadığı kanısına vardı
ve H. Bayram Veli II. Mehmet'in İstanbul'u fethedeceği m¸jdesini vererek, Ankara'ya geri
dˆnd¸.
Gˆrd¸ğ¸n¸z gibi sayın dinleyiciler, Fatih daha kundaktayken, onun İstanbul'u
fethedeceği ulu bir -- '• ' insan olan Hacı Bayram Veli tarafından anlaşılmıştır."
Yukarıdaki vakayı anlatan insan, tarih konusunda Áok değerli bir profesˆrd¸. Ben
ondan bu Áağ kapatıp aÁan olayı psikolojik aÁıdan değerlendirmesini istediğimde cevap
alamamıştım. Sadece tarihi bir vakayı anlattı ve geÁti. Bu tarihi vakanın ¸zerinden tam
yedi asır geÁmiş yedi asırdır insanlar bu hikayenin sadece gˆr¸nen kısmını anlatıp
durmuşlar. Ben kamera arkasını araştırdım ve Áok enteresan şeyler buldum.
• *y\
Fatih'in Motivasyonu " i
>'••"•'•• H. Bayram Veli'nin kundaktaki bebeği işaret ederek, H¸nkarım İstanbul'u bu
bebek fethedecektir demesinin sebebi, belki de ˆld¸r¸lmekten kurtulmaktı. «¸nk¸ H.
Bayram Veli Edirne'ye Áağrılış sebebini biliyordu. Padişah onu, Ankara'da bir
ayaklanmaya sebebiyet verebileceği endişesiyle Edirne'ye Áağırmıştı. H. Bayram
kendisini iyi ifade edebilen bir insandı. Karizmatikti, etkileyiciydi. H. Bayram bir veliydi.
Kim bilir belki de o bunu hissetmişti. SonuÁ-

ta II. Mehmet hen¸z kundaktayken H.Bayram Veli bˆyle bir laf etmiştir.
İltifattan hoşlanmayan kimse yoktur...
II. Murat da dahil olmak ¸zere d¸nyada iltifattan hoşlanmayan hiÁbir insan yoktur. II.
Murat, Áocuğuna ilişkin yapılan bu olağan¸st¸ iltifattan alabildiğine etkilenmiştir. Kim
bilir belki de II. Murat, H.Bayram Veli'nin zararlı bir insan olmadığına bu b¸y¸k etkiden
dolayı karar vermiştir.
H.Bayram Veli, Akşemsettin hocayla birlikte h¸nkarın yanından ayrıldı. II. Murat ve
oğlu odada yalnız kaldı. II. Murat kundaktaki yavrusunu alıp bağrına basarak, "Yavrum
Mehmet'im! Sen haa, İstanbul haa... demek ki İstanbul'u sen fethedeceksin!" dedi. Fatih
daha bir bebekken bˆylesine g¸Ál¸ pozitif telkinlerle y¸klenmeye ve şartlanmaya başladı.
II. Murat bu muhteşem olayı herkese anlatarak oğlu ile gurur duydu. Akşemsettin Hoca
da Áevresindekilere Mehmet iÁin sˆylenenleri anlattı. Haber bir anda t¸m ¸lkeye yayıldı.
Padişahın oğluydu Mehmet. Herkes inandı. Daha bir bebekken insanlar onu İstanbul'u
fethedecek bir komutan olarak algıladılar. Herkes o gˆzle, İstanbul'u fethedecek komutan
gˆz¸yle bakıyordu Mehmet'e.
Mehmet b¸y¸meye başladı. En iyi hocalar tarafından yetiştirildi, tam yedi dil ˆğrendi.
Hen¸z 14 yaşındayken babası tahtını oğluna devretmeye kalktı. II. Murat bˆyle inanmıştı
Mehmet'in istanbul'u fethedeceğine. Bir an ˆnce gˆrmek istiyordu fethi. T¸m yatırımı oğlu
iÁindi. Meh-met'inse seÁme şansı yoktu, İstanbul'u kesinlikle o alacaktı. Herkes ona
g¸veniyordu. Tam 21 yıl t¸m insanlar Mehmet'in İstanbul'u fethedeceği g¸n¸ beklediler. II.
Murat gˆ-
264

265

Insanıy
Ben D¸nyanın En Akıllı j

ırn

Telkin

ve Şartlanmalar..

remedi ama Fatih İstanbul'u 29 Mayıs 1453'te, hen¸z 21 yaşındayken, m¸thiş bir askeri
deha ile fethetti. Savaş esnasında y¸r¸yen kuleleri, havan toplarını icat etti. «ağ kapadı,
Áağ aÁtı. Gelmiş geÁmiş en bilgili, en Áok yˆnl¸ Osmanlı imparatoru oldu...
Acaba?
Acaba H.Bayram Veli, II. Murat'ın yanına gelmeseydi ve Fatih iÁin "İstanbul'u bu
Áocuk fethedecek." demeseydi, fetih gerÁekleşir miydi?
Mutlakiyet ile idare edilen ¸lkelerde padişah, bazen 7 yaşında bile olabiliyor. Fakat
asla normal bir insanın 7 yaşındaki hali ile benzerlik gˆstermiyor. «¸nk¸ padişahın oğlu
doğduğu andan itibaren geleceğin imparatoru olarak tanınıyor, yetiştiriliyor ve babası
ˆl¸nce de tahta geÁiyor. Yani şimdiki gibi değil, adam 40 yaşına kadar herhangi bir
KiT'te Genel M¸d¸r, 41 yaşında başbakan. Mutlakıyette bˆyle bir şey yok! Belki de bu
rejimin en b¸y¸k avantajı bu. Padişahlık bir meslek gibi yani.
II. Mehmet, 14 yaşına rağmen, o g¸n babasına sˆylediği "Eğer h¸k¸mdar sizseniz
ordunuzun başına geÁin. Eğer bensem, emrediyorum, ordunun başına geÁ!" ifadesi 14
yaşındaki normal bir insanın edeceği t¸rden bir ifade değil. Bu ancak Áocuğa y¸klenen
toplumsal anlamla aÁıklanabilir. Bebek doğar doğmaz ailesi, Áevresi ve b¸t¸n ¸lke onu
geleceğin h¸k¸mdarı olarak gˆr¸yor. BilinÁaltında toplanan pozitif veriler Áocuğu
kuşatarak, onlarca defa kuşatılan İstanbul'u bir hamlede alma sonucunu doğurabiliyor.

Tekrar başa dˆnersek Fatih'in yerinde başka bir Áocuk olsaydı kundakta ve H. Bayram
Veli onu işaret ederek sˆyleseydi, belki de İstanbul'u o Áocuk fethedecekti.
BilinÁaltı yağmur Áamur dinlemeyen muazzam bir
tarladır. Her t¸rl¸ hava şartlarına rağmen, ektiğini mutlaka
biÁersin. •
Kim bilir?
ABD başkanı George W. Bush ˆğlen yemeğine sizin evinize gelse, Bush senin
Áocuğunu gˆrd¸ğ¸nde 'Aman tanrım' deyip, dudağını b¸kse, biraz sonra tekrar elindeki
kaşığı bırakıp, Áocuğa bakarak 'vay be!' deyip, tekrar dudağını b¸kse, biraz sonra da
Áocuğu kucağına alıp, orada-kilere "Arkadaşlar size bir şey sˆylemek istiyorum. Bu
Áocukla ilk gˆz gˆze geldiğimde bana bakışlarıyla telepatik bir mesaj gˆnderdi. Ben
d¸nyayı değiştireceğim dedi. Hayatımda ilk defa bˆyle bir Áocuk gˆr¸yorum. Olamaz
olamaz. Bˆyle bir şey olamaz!" deyip Áocukla uzun s¸re ilgilense ve Áıkarken tekrar
dˆnse ve "Bu Áocuk d¸nyayı değiştirecek!" dese, o an evinizde bulunan herkes bu olayı
tanıdıklarına anlatmaz mı? Sen anlatmaz mısın? Olayı duyan herkes sizin eve akın edip
Áocuğu gˆrmek, ona dokunmak iÁin yarışmaz mı? Gazetelerde 'Bush referanslı bebek'
şeklinde manşetler atılmaz mı? Herkesin bakışı değişmez mi ve sonra o Áocuk d¸nyayı
değiştirmez mi?
B¸t¸n cevapların evet olduğuna eminim. Aynı şey senin iÁin de geÁerli. Karizmasına,
g¸l¸ş¸ne, aklına g¸vendiğin birisi sana da bu tarz bir y¸kleme yapsa sen de uÁar-

266

267

Ben D¸nyanın En Akili, insan,y,m


sın. O halde birilerini bekleyeceğine hemen başla, kend' y¸klemeni kendin yap: BEN
M‹KEMMELİM... ' '
GeÁ kalmış sayılmazsın!
Belki sen kundaktayken Hacı Bayram Veli sizin eve gelmedi. Belki baban veya annen
sana II. Murat gibi dav-ranmadı. Belki Clinton'ın burnunu tutamadın. Belki Áevren senin
gˆzlerine hiÁbir zaman b¸y¸k bir adammışsın gibi bakmadı. Hatta belki ailen, "Senden
hiÁbir şey olmaz!" bile dedi. Belki b¸y¸k d¸ş¸nd¸ğ¸n zaman Áevrendekiler alay ettiler...
HiÁ ˆnemli değil. Baştan da sˆylemiştim, kendi efsaneni kendin yaratacaksın. B¸y¸k bir
hedef belirle ve insanlara, "Hedefime mutlaka ulaşacağım!" de. Y¸r¸y¸ş¸n kendiliğinden
değişecek, gˆreceksin.
Sˆyle, inan ve başar! Yalan da olsa, ˆnce sˆyle. Sen sˆyleyince Áevrendekiler farkında
olmadan, senin sˆylediklerine gˆre algılamaya başlayacaklar seni. Şimdiye kadar ˆyle
olmadı mı zaten? Sonra sana s¸rekli konunla ilgili sorular soracaklar. Eğer ciddiyetini
muhafaza eder, başaracağını sˆylemeye devam edersen, sana g¸lenler ve seninle alay
edenler de dahil olmak ¸zere herkes yavaş yavaş inanacak sana. Onlar birazcık inanınca,
sen tamamen inanacaksın. Bir g¸n bir de bakacaksın ki başarmışsın.
Sˆylemiştim sadece iki yol var ve tek tercih yapabilirsin:
1 - Yapabilirim - Yapıyorum - Yaptım.
2 - Yapamam - Yapamıyorum - Yapamadım.
Bunun ortası mortası yok! Sˆyle-İnan-Başar...

Te|kin ve Şartlanmalar...
Anne ve babalara k¸Á¸k bir tavsiye...
«ocuğunuz daha doğmadan, hen¸z anne karnındayken telkinlere başlamalısın. Bilim
adamları bebeğin anne karnındayken, her şeyi duyduğunu sˆyl¸yorlar. O halde bu
inanılmaz bir fırsat. Olumlu telkinlerle daha Áocuk doğmadan onun pozitif, idealist,
b¸y¸k d¸ş¸nen bir insan olmasını sağlayabilirsiniz. Konuştuklarınıza dikkat edin ˆyleyse.
Onu ˆnemsediğinizi hissettirin mesela. ÷zel olduğunu ve beklendiğini bilmesinin nasıl bir
sakıncası olabilir ki?
Diyelim ki bu şansı kaÁırmışsın, bebek doğmuş. Yine de geÁ kalmış değilsin. İster 1
yaşında, ister 5 yaşında, ister 7 yaşında olsun hiÁ fark etmez. KaÁ yaşında olursa olsun
Áocuğunu takip et. T¸m Áocuklar TV izlerken adeta dış d¸nyayla t¸m irtibatlarını keserek
transa geÁerler. «evresindeki hiÁbir uyarıcı onun dikkatini dağıtamaz. ‹st bilinci
neredeyse kapalıymış gibi meşgul olmasına rağmen, bilinÁaltı her zaman olduğu gibi
sonuna kadar aÁıktır. Sen konuşurken o seni duymaz ama bilinÁaltı kayıtlarını yapmaya
aralıksız devam eder. Tam bu sırada başla: Başaracaksın, Sen b¸y¸k adam olacaksın.
D¸nya senin iÁin dˆn¸yor. G¸neş, sen varsın diye doğuyor. Sen insanlara faydalı
olacaksın, seninle t¸m d¸nya gurur duyacak... ve yavrum sen ˆrnek bir insan olacaksın.
Sahip olduklarına değer ver, olmadıklarına da. Hayal kur ve hayallerini ˆnemse. Sen Áok
b¸y¸k bir insan olacaksın, t¸m d¸nya seninle gurur duyacak... Bu ve buna benzer telkinler,
Áocuk TV'ye tamamen teslim olmuşken, direkt olarak bilinÁaltına işleyecek ve
gˆreceksin ki Áocuğunun hareketleri, y¸r¸y¸ş ve davranışları değişecek. Tam tersi iÁin de
aynı durum sˆz konusudur.

268

269

Ben D¸nyanın En Akıllı

insanıyım

Telkin

ve Şartlanmalar...

Eğer bilinÁaltına negatif y¸klemeler yaparsan, bu da onu değiştirir ve değersizlik


makamına ulaşır...
Aynı telkinler Áocuk uyurken de etkili olacaktır. TV izlerken, Áok sevdiği bir
oyuncağı ile oynarken, adeta hipnoz olan Áocuk uyurken de aynı durumdadır. ‹st bilinÁ
meşgul olmasına rağmen, bilinÁaltı yine t¸m komutları almaya hazırdır. Akıllı
davranırsan, kelimelerini ˆzenli seÁip, ona daima olumlu y¸klemeler yaparsan, d¸nyayı
değiştiren bir insanın babası veya annesi olursun. Ve yıllar sonra "Bak o TV'de gˆrd¸ğ¸n,
d¸nyayı değiştiren benim yavrum..." dersin. Bunu bir hayal etsene, ne manyak olurdu
değil mi?
Aslında bu pozitif telkin metodu, bir t¸r dayatmay-mış gibi gˆz¸k¸yor. Bence de ˆyle,
bunlar insanların başarılı olması, b¸y¸k d¸ş¸nmesi iÁin kurgulanmış dayatmalardır. Ben
de bunlara ihtiyaÁ duyulmayan bir d¸nyada yaşıyor olmak isterdim. Ama gerÁekÁi
olmak zorundayım. Biz bu bildiğimiz d¸nyada yaşıyoruz. M¸kemmel yaratıklardık biz,
sonradan dejenere olduk. Hayallerimizi kısıtlamak zorunda kaldık, bildiğimiz gibi
yaşamaktan, doğru bildiğimizi sˆylemekten korktuk. Orijinalliğimizi yitirdik. Bir şekilde
eski halimize, yani 'orijinal ben'e yeniden ulaşmamız lazım diye d¸ş¸n¸yorum, işte bu
y¸zden, bu basit gibi gˆz¸ken telkinler, bunu başarabilmek iÁin k¸Á¸k bir adım olacak ve
akıntıya karşı daha g¸Ál¸ olmamızı sağlayacaktır. Hayat devam ederken bilinÁaltına
yapılacak olan olumsuz kayıtların yıkıcı etkisini hafifletmek, ancak olumlu kayıtların
daha yoğun olmasıyla m¸mk¸nd¸r. Sadece Áocuklarınıza değil her yaşta insana ve
kendinize mutlaka olumlu bildirimlerde bulunun, hayatınız değişsin.

Benim oğlum / kızım faydalı olacak...


«ocuğuna asla "Doktor olacaksın, m¸hendis olacaksın, ressam olacaksın" gibi
telkinlerde bulunma! Bırak, o kararı ileride kendisi versin. Sen sadece b¸y¸k d¸ş¸nmesini
sağla, sınırlar koyma. Faydalı bir insan olmaktan daha b¸y¸k bir amaÁ tanımıyorum ben.
Bence Áocuğuna yapacağın en muazzam telkin bu olmalı. İnsanlara faydalı ol, insanlık
seninle gurur duyacak gibi ucu aÁık ve sınırsız ifadeler...
Hakikaten zaman zaman iÁinde.
Şimdi tekrar gˆzlerini kapat ve yine gidebildiğin kadar gerilere git. 3 yaşına, 5 yaşma...
Su birikintilerinde seksek oynadığın g¸nleri hatırla, nasıl da keyifliydi. Hani yağmur
yağmıştı bir g¸n, suyun altında b¸y¸k bir keyifle ıslanmıştın.
Bir g¸n amcalar sana "Şarkı sˆyle." dediğinde avazın Áıktığı kadar bağırarak t¸rk¸ler
sˆylemiştin de herkes seni alkışlamıştı. Ne g¸zeldi o g¸nler. Mutluydun, kaygısızdın. Bir
g¸n altına kaÁırdığında annen pataklamıştı seni hani. Sen artık b¸y¸d¸n, koca adam oldun.
«işin gelince haber vereceksin demişti de, sen inadına ertesi g¸n yine altını ıslatmıştın.
«ok g¸zel g¸nlerdi, Áok...
Şimdi aÁ gˆzlerini kaÁ yaşındasın. 15 mi? 20 mi? Yoksa 40 mı? Ya da 70. Yaşın kaÁ
olursa olsun, bir d¸ş¸n! Şu ana kadar geÁen 15, 20 veya 40 sene bundan, gˆz¸n¸ kapayıp
aÁtığın s¸reden daha Áabuk geÁmedi mi? Cevabın ş¸phesiz evet olacak. Zaman bu işte;
gˆz¸n¸ bir kapatır, bir de aÁarsın. Bir akşam ¸st¸ geldik ve g¸n bat-

270

271

Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım

Telkin ve Şartlanmalar.

madan gideceğiz. Topu topu iki saatlik bir ˆm¸r. Birini kullandın, biri de ˆn¸nde duruyor.
Aslında bu kadar kısa bir zamanda hiÁbir şey iÁin hiÁbir şeye değmez. Ve bu kadar
zamanda yapabileceğin ne varsa aslında hepsi boş.
Ben kitap yazdım, ben icat yaptım, ben Einstein'ırn, ben Edison'um, ben D¸nyanın En
Akıllı İnsanıyım, ben kılım, ben t¸y¸m... Ne olursan ol her şey bir anda olur ve biter. Sen
hatta gˆz¸n¸ aÁıp kapayamazsın bile. Peki o zaman niye b¸t¸n bunlar? Neden varım ki
ben? Niye Áalışayım? Madem her şey boş, her şey anlamsız... Niye bu telaş, nedir bu
sıkıntı?
Cehennemde isen en iyi sen yanmalısın!
÷yle k¸Á¸ks¸n ki aslında, uzay sonsuz olsaydı sana yoksun bile derdim. Ne var ki uzay
sonlu. Ve sen Áok k¸Á¸k de olsan varsın. Bilim adamları anlatıyor, iÁinde
bulunduğumuz g¸neş sistemi başka bir sisteme doğru saniyede beş y¸z bin kilometre hızla
gitmektedir. Yani ışık hızı diye bir şey varsa, onun yaklaşık iki katı. Hesaplara gˆre bu
hızla gidersek yetmiş beş milyon ışık yılı sonra Áarpışacak ve yok olacağız.
D¸ş¸nebiliyor musun yetmiş beş milyon yıl, deli mesafe, deli zaman. Şimdi bu mesafeyi
hayal et. Diğer sistemleri, gezegenleri, yıldızları, galaksileri d¸ş¸n...
...Şimdi yavaş yavaş geri dˆn. Tekrar g¸neş sistemimize gir ve koca sistemde Áok
k¸Á¸k kalan d¸nyaya geri dˆn. D¸nyada Áok k¸Á¸k kalan kıtalardan Asya kıtasını d¸ş¸n.
Asya kıtasında Áok k¸Á¸k olan T¸rkiye'yi canlandır gˆz¸nde. T¸rkiye'de Áok k¸Á¸k kalan
birazcık Avrupa kıtasına kaymış olan Marmara Bˆlgesi'ni, orada da Áok k¸Á¸k kalan
İstanbul'u d¸ş¸n. İstanbul'da isen bulunduğun ma-

haileyi, sokağı, binayı, daireyi, oturduğun odayı, ¸zerinde durduğun koltuğu ve koltuğun
¸zerinde duran kendini d¸ş¸n. Kainatta ne kadar yer kapladığını anladığını sanıyorum.
Ne kadar k¸Á¸k olursan ol, sonuÁta mutlaka varsın. Ve eğer varsan varlığının hakkını
mutlaka vermelisin. Yarın bir yerlerde hesap verirken "Ben kendimi biliyordum ve bana
verilen gˆrevi hakkıyla yerine getirdim. En faydalı olan bendim." diyebilmelisin.
Ağaca bak! G¸n doğar doğmaz başlıyor oksijenini ¸retmeye. G¸neşe bak! KaÁ milyar
yıldır her g¸n dakika şaşmadan doğuyor. Kalbine bak! HiÁ sektirmeden her an atıyor.
Yağmura bak! Zamanı gelince aksamadan nasıl da yağıyor. D¸nyaya bak! HiÁ taviz
vermeden nasıl da dˆn¸yor... Ve kendine bak hepsinden daha ¸st¸n bir vasfa sahipsin, bir
aklın var. Bu kadar akılsızın gˆrevini tam yaptığı bir meydanda bir akıllı olan senin
varlığını reddetmen, yan gelip yatman, hatta bir de sisteme zarar vermen komik olmaz
mı? Herkes gibi, her şey gibi sen de gˆrevini yap!...
İnsanların en b¸y¸k ve tek amacı: 'Faydalı olmak' olmalıdır.
GeÁmişi unut, yani geÁen bir saati yok say. ÷n¸nde hiÁ ellenmemiş, hiÁ
bellenmemiş bir saatin daha var. «abuk geÁtiğini bile d¸ş¸neceğin zamanın yok. İşe
hemen y¸z¸-

272

273

'yırn
Ben D¸nyanın En Akıllı insan
ne bir tebess¸m monte ederek başlayabilirsin. Bazen birine sadece tebess¸m edersin,
hayatı değişir.
Kˆpr¸ye Áek!
GenÁ adam intihar etmek ¸zereydi, hiÁ dostu yoktu. Herkes dışlamıştı onu, acı
Áekiyordu. İntihar etmek tek Áˆz¸md¸. Yola Áıktı, kˆpr¸ye yˆneldi, bi-
' razdan atlayıp her şeyi bitirecekti. Bir taksiye bindi.
' ' Taksici sanki doğuştan y¸z¸ne yerleştirilmiş bir tebess¸m ile 'buyurun' dedi genÁ
adama. GenÁ adam kendisine ilk defa tebess¸m eden biriyle karşılaşmanın şaşkınlığını
yaşıyordu.
Taksici - Nereye gidiyoruz? '•-'.. GenÁ Adam - Kˆpr¸ye...
Şofˆr kahkahayı basarak g¸lmeye başladı. GenÁ adam sinirli bir ifadeyle sordu:
GenÁ Adam - Niye g¸l¸yorsun be adam? Taksici - HiiiÁ! Aklıma bir anım geldi de...
GenÁ Adam - İyi...
Bu kısa cevapla taksicinin konuşmasını kesmek
istiyordu. Fakat o anlatmaya kararlıydı.
ı
Taksici - Bir zamanlar hiÁ dostum yoktu. Yalnızlıktan bunaldım ve bir karar verdim,
intihap etmeliyim. Yalnızlıksa ha toprağın altı, ha toprağın ¸st¸ ne fark eder ki, dedim.

Telkin

ve Şartlanmalar...
GenÁ adamın gˆzleri parıldadı. Taksici sanki onu anlatıyordu.
GenÁ Adam - Eee sonra?
Taksici - Eesi o sinirle, o kararlılıkla evden Áıktım ve bir taksiye bindim. Taksici
nereye dedi, ben de kˆpr¸ye deyince kahkahalarla g¸lmeye başladı...
Bu arada kˆpr¸y¸ Áoktan geÁmişlerdi bile. GenÁ adam biraz sonra taksiden indi ve
evine geri dˆnd¸. O şimdi İstanbul'da taksicilik yapıyor, kˆpr¸ye adam taşıyor yani.

274

275

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıylm

Telkin

ve Şartlanmalar..

D¸nyanın En G¸zel Şiirleri D¸ş¸n biraz insanoğlu!

Egzersiz Zamanı * Zıtlık Metodu...


Hayata dair inandıklarını ana başlıklar halinde bir kağıda yaz. Sonra her g¸n sadece
birini, tam tersini iddia edi-yormuşÁasına savun. Yani kendi inancını Á¸r¸tmeye Áalış.
Mesela, ışık hızının varlığına inanıyorsan bu sefer inanma ve sanki birilerini bu
konuda ikna etmek zorunday-mışsın gibi d¸ş¸n! Sˆze "Işık hızı diye bir şey yok arkadaş."
diye başla!...
Bu şu ana kadar inandıklarınla ilgili t¸m nˆronik bağlantılarını yeniden gˆzden
geÁirmeni ve aynı sayıda yeni bağlantılar oluşturmanı sağlarken, bir yandan da her
konuyu zıttıyla birlikte d¸ş¸nmeni sağlayacağı iÁin d¸ş¸nme hızını doğrudan
etkileyecektir. "Dahi" dedikleri zaten her şeyi enine boyuna d¸ş¸nen ve sınırsız Áelişkiler
oluşturarak sonuca giden insanlar değil mi?

Başımızda beyin vardır, D¸ş¸n biraz insanoğlu, Beyin yoksa neyin vardır, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
Halik sondan gelir bence, Huluk vardır ondan ˆnce, Hesap et de ince ince, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
Nardan idi d¸nya esas, Nerde idi nebatla nas, Nesil nasıl oldu ihdas, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
Kainata bil umumu, Kim ekmiştir ilk tohumu? Ben mi, sen mi, yoksa o mu. D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
D¸nya desek kuru tabut, Kimya desek dˆn¸p yahut, Mahluktan olur mu mabut, D¸ş¸n
biraz insanoğlu!
Su iÁerken kılar ş¸kr¸n, Gˆğe bakar eder zikrin, Ferik kadar yok mu fikrin, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
Dehamıza dil uzatma, Kaşın Áatıp, daşın atma, Domuz gibi d¸ş¸p yatma, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!

Tuzaklandık sollu sağlı, Azık yavan kazık yağlı, Gitme bˆyle gˆz¸ bağlı, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
Tesbitimi sanma tahmin, Toprak değil tanrı rahmin, Fıtratını bulur fehmin, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
«ehrene bak sakil kişi, Değil toprak Áakıl işi, T¸rl¸ ÁiÁek akıl işi, D¸ş¸n biraz insanoğlu!
Tiynetini temizle gel, Tenine de bağlama bel, Başını dˆv d¸ş¸n¸ del, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
Gafur varsa her zerrede, Kafir acep daha nede, Saklı yoktur bu sahnede, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!
Kervan kalkar geÁten erden, Keser seni g¸Áten ferden, Dˆnen var mı bu seferden, D¸ş¸n
biraz insanoğlu!
Ayık ol sen ey Zevraki, Zehri sunar bir g¸n saki, Saki dahi değil baki, D¸ş¸n biraz
insanoğlu!

276

277

13. Bˆl¸m
T¸m Keramet Senin Bakışında Gizli...
Her pencereden aynı manzara gˆr¸n¸r ama bazıları başka gˆr¸r...
T¸m Keramet Senin Bakışında Gizli...
Şanssız adam ,
• Sabahleyin aceleyle evden Áıktı. Otob¸s durağına
yˆneldi. Durağa on metre kala otob¸s¸ gˆrd¸
ama yetişemedi.
• İş yerine gitti, hemen hazırlaması gereken bir ra
por vardı. Bilgisayarını aÁtı, raporu hazırladı. «ok
g¸zel bir rapor olmuştu, tam ¸Á saat uğraşmıştı.
Tam kaydedecekken bir anda elektrikler kesildi.
• Akşam yorgun argın eve geldi. Banyoya girdi, sa-
bunlandı, tekrar suyu aÁmak istedi ama olmadı, Á¸nk¸ sular bir saniye ˆnce kesilmişti.
• Sabahleyin bir Áekin tahsili iÁin bankaya gitti. Ban-
ka Áok kalabalıktı ve sırada yaklaşık otuz beş kişi vardı. ÷ğlene kadar sıranın kendisine
gelmesini bekledi. Tam sıra kendine geldiğinde sistem arızalandı.
• Randevuyu koparıncaya kadar tam altı ay uğraş
tı. Ama sonunda oldu, aldı randevuyu. Buluşmak
iÁin adamın ofisine gittiğinde beyefendinin acil bir
iş iÁin şehir dışına Áıktığını ˆğrendi.
• Pahalı bir cep telefonu aldı, ertesi g¸n telefonun
fiyatının yarı yarıya ucuzladığını ˆğrendi.
• Biraz doları vardı, bozdurdu ve bir daire aldı, erte-
si g¸n deval¸asyon oldu.
• Muhallebi yerken dişi kırıldı... " •.;'••
281

insanıylrrı
Ben D¸nyanın En Akıllı
Yukarıdaki adamın yaşadıklarını ya da benzerlerini sen de yaşamışsındır. BirÁok kere
ne kadar şanssız olduğunu d¸ş¸nm¸şs¸nd¸r. Halbuki olumlu gˆrebilsen, hiÁbir zaman
şanssız olduğunu d¸ş¸nmez, hiÁbir zaman k¸fret-mezdin.
Her insan, her g¸n bir dolu şanssızlık yaşıyor., Hayatında ilk-defa Áatalla meyve
yemeye kalkan ve Áatalı tam ağzına gˆt¸r¸rken, ensesine vay Mehmet diye tokat yiyen,
boğazına Áatal kaÁan ve ˆlen adamı duydun mu sen? ‹stelik adı da Mehmet değil
Abdullah'tı. Bakışını değiştirmelisin. Ben Áok şanssızım, diye diye ortalarda y¸r¸rsen, her
olana kˆt¸ bakarsan, her şey daha kˆt¸ olur buna emin ol ve yine emin ol ki bir g¸n su
iÁerken boğulup gidersin. Bakışını değiştir. Biraz daha, biraz daha dikkatli bak, ne kadar
şanslı olduğunu gˆreceksin.
«ok şanslı adam...
• Biraz ˆnceki şanssız adamı d¸ş¸n! Belki otob¸s¸
kaÁırdı ama milyonlarca insanın aksine onun geÁ
de olsa gidebileceği bir işi vardı.
• Raporu hazırlarken elektriğin kesilmesi ona, rapo
runu tekrar gˆzden geÁirme ve hatasız bir rapor
yazma fırsatı verdi.
• Banyoda suyu kesilse de akşam evine dˆneme
yen milyonlarca insanın aksine o, evine dˆnmeyi
başardı ve hatta evi olmayan binlerce insan var
ken, o en fazla suyu kesilecek bir evde yaşama
nın keyfini s¸rd¸.

T¸m Keramet Senin Bakışında Gizli...


• Bankada sistem arızalansa da, dˆnen binlerce Áe
kin arasından ˆğleden sonra da olsa onun Áeki
ˆdendi.
• Fiyatı yarı yarıya ucuzlasa da pahalı bir cep tele
fonu alabilecek g¸ce sahipti.
• Deval¸asyon olsa da, evine ekmek gˆt¸remeyen
binlerce insanın aksine ilk değerini kaybetmiş olsa
bile, kendine ait bir dairesi vardı.
• Muhallebi yerken dişi kırılsa da yediğinin muhalle
bi olduğunu idrak edecek sağlıklı bir beyne sahip
ti.
• Nefes alamayan binlerce insanın aksine o nefes
alabiliyordu.
GerÁekten de sahip olduklarımızın kıymetini hiÁ bilmiyoruz.
Elini vicdanına koy ve hesap et. ÷n¸ne bir kağıt al, bir tarafa sahip olduklarını, bir
tarafa sahip olamadıklarını yaz. İnanamayacaksın, Áok şanslısın Áoook!
Başkalarının bildiği gibi yaşamak...
«evren seni adeta bir heykeltıraş gibi işliyor. Eğer onların verdiği şekli kabul edersen,
buruşuk bir heykelcikten başka bir şey olmazsın. G¸Ál¸ olmalısın seni kimse bu-
ruşturamamalı. HiÁbir davranıştan etkilenmemelisin. İnsanlar ne yaparlarsa yapsınlar,
g¸l¸p geÁebilmelisin. ÷ğretilen ne varsa unut, her şeye yeniden başla, yeniden bak...

282

283

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıylm


Bu da kısa bir balina hikayesi...
Balina daha yeni doğmuştu. Binlerce salyangoz sanki sˆz birliği etmişÁesine anında
bir akvaryum yaptılar balinanın etrafına. Akvaryum tamamlandıktan sonra gˆzlerini aÁtı
balina. Salyangozlardan ˆğrendi hayatı. Salyangozlardan ˆğrendi akvaryumdan ibaret
k¸Á¸k d¸nyasını... ve salyangozlardan ˆğrendi kendisinin de b¸y¸k bir salyangoz
olduğunu. Akvaryumun kurallarına gˆre yaşadı hayatını. Bir tek defa bile y¸zemedi
neredeyse sınırsız olan okyanusta. Ne acı...
Herkes başka yaşar aslında.
. 17 Ağustosta bir deprem oldu Marmara'da. Binlerce
^ S9n enkaz altında kaldı. Cep telefonu olanlar enkaz altın-
^ eğer sağ iseler 112 acili aradılar. İlk telefon geldiğinde,
^ntraldeki memur, kim bilir nasıl etkilenmiştir. Kim bilir o
^ Vanındaki arkadaşına nasıl bir duygusallıkla anlatmıştır...
fonci telefon geldiğinde de Áok duygusaldır. Ancak tele-
^.nl9r ÁoğaldıkÁa duygusallık azalarak bitmiştir. Hatta bel-
fo santraldeki memur, arayan bininci adamın y¸z¸ne tele-
. n kapatmıştır. O an, santraldeki kızla enkaz altındaki
l^anim d¸nyaya bakışı arasındaki farkı hiÁbir matematikÁi
~ Se*p edemez. O halde nasıl oluyor da hayatı başkalarının
"Atıklarıyla yaşıyorsun?!

T¸m Keramet Senin Bakışında Gizli...


Herkesi ciddiye al ama...
Herkesi dinle, herkesten ˆğren, herkesten topla... sonunda mutlaka kendi bildiğini
yaşa. Baş ağrısından daha b¸y¸k bir acı yaşamayan adamla, bir anda t¸m servetini,
sağlığını ve s¸lalesini kaybeden adam aynı heyecanla anlatıyorsa yaşadığını, oturup biraz
d¸ş¸nmelisin bence.
Su değilsin sen! İnsansın...
İstisnasız her şeyin bir kaynama noktası var. Su normal şartlar altında 100 derecede
kaynar mesela. Biliriz ki bu suyun genel ˆzelliğidir. Nerede H20 bileşimi varsa, kaynama
noktası 100 derecedir. Aklı yoktur ve direnci sabittir. Ama sen bir insansın, senin aklın
var. Aklın olduğu iÁin yaşadıklarına gˆre değişen bir direncin var. Kimini baş ağrısı
perişan ederken, kimine kalp krizi vız gelir. Acının ¸st sınırı insandan insana değişir.
Bacağı kopan bir adama iğne batırsan duymaz ama sağlıklı bir adam feryat eder.
Herkesin direnci yaşadıklarına gˆre belirlenir. Herkes değişik şeyler yaşadığına gˆre
tepkilerin farklı olması da Áok normaldir. Ama su 100 derecede kaynar ve y¸z dereceden
sonra sadece buhar olur. İstersen 100.000 derece ısı ver, buhardan başka hiÁbir şeye
dˆn¸şmez su.
Benim yanımda bir arkadaşım ˆlse belki ben kahrolurum ama onlarca arkadaşı,
yanında şehit olan bir gazinin kılı bile kıpırdamaz. Bağırsakları dışarı dˆk¸lm¸ş adamın,
bir doktora yansımasıyla, bana yansıması ateş bˆceğiyle şimşek kadar farklıdır. O halde
hayatı kendi bildiğin gibi yaşa.

284

285

Ben D¸nyanın En Akıllı Insanıy


'im
Kim ne derse desin, unutma ki anlattıkları kendi yaşadıklarıdır. Seninkiler değil.
HiÁ kimse hayatı bir başkasının bildiği gibi bilmez.
Benzer yaşamlar sergilemeleri inandıkları iÁin değil,
etkilendikleri iÁindir...
Ben Ay'dayken...
Yaşlı bir adamdan bir anısını anlatmasını istiyorlar. Adam c¸mleye şˆyle başlıyor:
"HiÁ unutamam, aya ilk Áıktığımızda gemiden ilk olarak Ne-il indi. Sonra ben indim.
Ben aya ayak basan ikinci adam olmuştum. Neil y¸z¸n¸ bana dˆnd¸ aynı anda ben de ona
dˆnd¸m. KorkunÁ bir andı o. Beş saniye kadar ˆylece kalakaldık. Orası muhteşem bir yer.
Oradan d¸nyayı parmağınızın ucuyla gˆsteriyorsunuz. Olağan¸st¸ bir duygu bu. O g¸n¸
hayatımın sonuna kadar unutamam ve Neil'le her karşılaştığımızda o an gelir aklımıza.
Kimse bilmez. Biz tebess¸m ederiz."
Sˆz¸n¸ ettiğim yaşlı adam Buzz Aldrin'dir. Neil Armstrong'un ortağı, aya ilk Áıkan
adam. Bˆylesine manyak anısı olan insanlar da var. Olağan¸st¸ değil mi?
Aynı anda, yani TV'de Buzz Aldrin bu hikayeyi anlatırken, yanımdaki adam da bir
arkadaşına kendi anısını anlatıyordu. Hem de Buzz Aldrin'den daha b¸y¸k bir heyecanla:
"Bir g¸n okey oynuyoruz, tam sekiz tane taş

T¸m Keramet Senin Bakışında Gizli...


Áaldım, kimsenin ruhu duymadı. Abi ben bu işi biliyorum ya..." dedi.
...İkisi de adam. İkisinin de sadece birer beyni var. İkisi de sadece birer anı anlattılar.
Daima en iyi ol!
Anıların bile ¸rk¸ts¸n insanları. Geldiğin gibi gitme. GeÁip giderken tozu dumana kat.
Birilerinin dudağı uÁuklasın. İnsanlar ne oldu diye paniklesinler, bir şeyleri değiştir.
Hayatını anlatılanlarla değil, bildiklerinle yaşa. Bir şeyi yaparken en iyisini yap!
Cehennemde yanarken bile en iyi sen yan. En b¸y¸k anın tavlada attığın d¸şeşse, biraz
d¸ş¸nmelisin!
Bir kartal hikayesi
Bir rivayete gˆre; dˆrt tavuk, bir kartal yuvasına gidip, bir yumurta Áaldılar.
Yumurtayı k¸mese getirdiklerinde, k¸meste bulunan diğer tavuklar gˆrd¸kleri bu
yumurtanın Áok b¸y¸k bir tavuğa ait olduğunu d¸ş¸nd¸ler. Zaman geÁti, yumurtayı
getirenler de unuttu, onlar,da bu yumurtanın b¸y¸k bir tavuğa ait olduğuna inandılar.
...Bir anne bulundu yetim yumurtaya, kuluÁka başladı. Kısa bir zaman sonra
yumurta kırıldı. İÁinden simsiyah kanatlı, ilginÁ gagalı tuhaf bir tavuk Áıktı...Herkes
Áok mutluydu, bˆylesini ilk defa gˆrm¸şlerdi. Anne tavuk, dersler vermeye başladı
yavrusuna: "Bak yavrum, yerden bulduğun bˆceği şˆyle ye! Arpayı, buğdayı bˆyle ye!".
An-

286

287

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım

T¸m Keramet Senin Bakışında Gizli...

ne tavuk her g¸n yeni şeyler ˆğretiyordu yavrusuna. B¸y¸k tavuk annesinin her sˆylediğini
yapıyordu. Tehlikelere karşı nasıl davranacağını da ˆğretti annesi: "Bak yavrum eğer kedi
buradan gelirse aksi istikamete doğru kaÁ, şuradan gelirse buraya kaÁ..."
B¸y¸k tavuk b¸y¸d¸kÁe g¸zelleşiyordu. OldukÁa uzun kanatları vardı. Ara sıra
diğerleri onun kanatlarına bakmak iÁin geliyorlardı...
Bir g¸n anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendisini nasıl
savunacağını anlatırken b¸y¸k tavuğun gˆz¸, gˆky¸z¸nden s¸z¸lerek korkunÁ bir ihtişamla
geÁiş yapan bir başka canlıya ilişti.
- Anne bu ne? dedi b¸y¸k tavuk.
- Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı.
Ne de g¸zel uÁuyor!
- Evet yavrum! Ama sen sakın ona ˆzenme.
Asla onun gibi olamazsın! Sen bir tavuksun.
Senden ˆnce baban, deden, amcan hepsi ona
ˆzendi ama hiÁbiri onun gibi uÁamadı...
Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın.
Annesi gittikten sonra siyah kanatlı b¸y¸k tavuk, k¸mesin arka bahÁesinde yalnız
kaldı. Kartalın yeniden geÁmesini bekliyordu. Biraz sonra korkunÁ ihtişamıyla s¸z¸lerek
geÁti kartal. Bir an etrafına baktı siyah kanatlı b¸y¸k tavuk ve haddini aşarak, kanadını
şˆyle bir aÁtı. Kendi kanadı ile kartalın kanadı arasında inanılmaz bir benzerlik vardı.
Heyecanlandı. O heyecanla k¸mese daldı. K¸meste siyah kanatlı birkaÁ b¸y¸k tavuk daha
vardı. Hepsi mışıl mışıl uyuyordu.

"Arkadaşlar, uyanın ve beni dinleyin, ben bir şey fark ettim. Bizim kanatlarımız o uÁan
şeyin kanatlarına Áok benziyor. Bence uÁmayı denemeliyiz." Arkadaşları sanki sˆzbirliği
yapmışÁasma "Hadi canım sen de, dalga mı geÁiyorsun? Unuttun mu biz tavuğuz ve
asla uÁamayız. Annemiz ˆyle sˆylemişti." dediler.
Siyah kanatlı b¸y¸k tavuk, diğer siyah kanatlılar tarafından reddedilmişti. O da adeta
"Ne haliniz varsa gˆr¸n!" diyerek, tekrar k¸mesin arka bahÁesine geÁti. Saatlerce kendi
kanadını inceledi. Gˆky¸z¸nden s¸z¸len kartalın kanatlarına benzetti kanatlarını. Kendi
kendine "Bunu denemeliyim." dedi. Herkesin tam olarak uyumasını bekledi. Kimse
gˆrmemeliydi onun uÁmaya Áalıştığını. Delilikle suÁlanmaktan korktu. Biraz sonra
herkes uyudu. Yalnız o ayaktaydı.
Kanatlarını Áırpmaya başladı. KorkunÁ bir şey oldu, y¸kseliyordu. Her kanat
Áırpışında biraz daha, biraz daha y¸kseliyordu. Y¸kseldi, y¸kseldi, y¸kseldi... Havadan
aşağıya bakmak meğer ne muhteşem bir şeymiş, dedi. Bir ses duydu sonra; "Sen tavuk
değilsin. Sen bir kartalsın! Yakala avını, parÁala ve ye!" Hemen bir kuş yakaladı ve onu
yedi. Hayatındaki en b¸y¸k tecr¸beydi bu. Kalp atışı hızlanmıştı. ÷lecek gibi olmuştu.
Apar topar k¸mese indi. Her şeyden habersiz uyuyan arkadaşlarını yeniden uyandırdı.
"Arkadaşlar uyanın; ben uÁtum, siz de yapabilirsiniz, ne olur benimle gelin, sizlere de
gˆstereyim." dedi. Kimse inanmadı onun uÁtuğuna. 'Sen uÁmuşsun' dediler, alay ettiler.
"Siz bilirsiniz, ben gidiyorum." dedi ve oradan uzaklaştı. Kimin ne dediği umurunda
değildi artık, tekrar kanat Áırpmaya korkuyordu; ya bu bir r¸yaysa, diye mı-

288

289
Ben D¸nyanın En Akıllı insanı

yırn

T¸m Keramet Senin Bakışında Gizli...

rıldandı. T¸m cesaretini topladı ve yeniden o muhteşem kanatlarını Áırpmaya başladı,


yine y¸kseldi. Y¸kseldiğini bazı siyah kanatlılar da gˆrd¸. Gˆrmelerine rağmen
inanmadılar onun uÁtuğuna... O y¸kseldi; y¸kseldikÁe yeni dostlar, yeni kartallar,
şahinler, atmacalar, doğanlar tanıdı.
...Artık o da bir kartaldı. Yıllar sonra bir g¸n bir kartal dostuna, "Yıllar ˆnce yaşadığım
bir k¸mes vardı, oraya gitmek istiyorum, benimle gelir misin?" dedi. Arkadaşı sert Áıktı.
Kartallar yalnız uÁar, yalnız gitmelisin, dedi. Bırak bu saÁma sapan kaideleri, kır artık
bu zincirleri, neden yalnız, diye sordu. Eski kartal cevap veremedi. İkna oldu ve evet
gerÁekten de Áok anlamsız, hadi gidelim, dedi.
Bizim kartal kendini ˆyle bir aşmıştı ki, kartalların geleneklerini bile değiştirmeye
başladı. Ona gˆre tavuklar alemindeki saÁmalıklar, her alemde benzer şekillerde vardı...
Neyse, uÁtular. K¸mesin ¸st¸nden tıpkı yıllarca ˆnce geÁen ihtişamlı kartal gibi geÁtiler.
Bizim kartal bu geÁiş esnasında aşağıya doğru baktığında eski arkadaşlarının, siyah
kanatlı b¸y¸k tavukların yıllar ˆnce kendisinin de yaptığı gibi gıpta ile kendilerine
baktığını gˆrd¸. Gˆz¸nden iki damla yaş d¸şt¸ bizim kartalın. Arkadaşı sordu, "Neden
ağlıyorsun dostum?" Bizim kartal sessizce ve Áok derinden ve Áok iÁten sadece şu
kadarını sˆyleyebildi: HiiiÁ! HiÁ...

Egzersiz Zamanı '-.


M¸kemmele ulaşma egzersizi.
Uzun bir aradan sonra bu sene ilk defa kar yağdı İstanbul'a. Herkes, "Mevsimler ne
kadar da değişti. Baksana ciddi ciddi kar yağıyor." dedi.
Doğru aslında, yağmur başka şey, kar başka şey
ve ikisinin arasındaki fark, kibrit ateşiyle g¸neş kadar! Ama
herhangi birinin yerine, bir diğerinin oluşabilmesi iÁin ihti
yaÁ duyulan enerji sadece 0,00000000 00000001
derece. (Aradaki noktalı yere istediğin kadar 'O' ekleyebilirsin.)
ވyle ki: Su sıfır derecede donduğuna gˆre (kar),
onun tekrar eriyip suya (yağmura) dˆn¸şebilmesi iÁin ge
reken ısı sadece 0,00000000 00000001 derece
dir. Yani sıfırın ¸zerine bu kadarlık bir ısı eklersen kar yağ
mura dˆn¸şm¸ş olur.
Bazen bizlere olağan¸st¸ farklıymış gibi gˆsterilen bir dolu şey, aslında birbirine
yağmurla kar kadar yakın.
...ve m¸kemmellikle sıradanlık arasındaki fark da en
fazla bu kadar. Sadece 0,00000000 00000001
puan kadar. Sadece kanat Áırpmak kadar...
290

291

Ben D¸nyanın En Akıllı insanıyım


Kanatlarını Kontrol Et!
Bug¸n kendinle biraz oyna! Muhteşem bir dizayna sahip olan kanatlarını incele...
Belki bir bakışta bulamayacaksın onları. Belki kanat Áırpacak fakat hemen
uÁamayacaksın... Bu kanatlarının olmadığı anlamına gelmez. Kesinlikle oralarda bir
yerde onlar, sadece ¸zerinde biraz toz var, sadece bir parÁa k¸f var onların ¸zerinde...
Ulaş onlara! Ulaştığın anda da hiÁ vakit-'kaybetmeden hemen Áırpmaya başla...
UÁmakla uÁmamak arasında sadece basit bir kanat Áırpma hareketinin olduğunu gˆr¸nce
soranlara, "hi-iiiÁ" deyip ağlayacaksın! Ben ˆyle yaptım.
Burnunun dikine git! Kendi bildiğini oku! Asla taviz verme! Asla vazgeÁme! Ve anneni,
babanı Áok sev! Unutma onlar bir daha asla olmayacak! Ve t¸m sahip olduklarını Áok
sev! «¸nk¸ onlar senin... Ve kendini Áok sev, kendini en sev, kendini ˆte sev... Asla
Unutma! Sen varsan her şey anlamlı, sen varsan her şey ˆnemli. Sen yoksan hiÁbir şeyin,
hiÁbir anlamı yok! G¸neşin bile...
"D¸n iÁin pişman olma! Yarın iÁin asla kaygılanma!...
Bug¸n¸ yaşa! Sadece bug¸n¸ yaşa! Bug¸n¸ sanki en
son g¸n¸nm¸ş gibi yaşa! Unutma ki yarın bug¸ne d¸n
diyeceksin, tıpkı d¸n bug¸n iÁin yarın dediğin gibi..."
"Zirveye Bekleriz!"
Erdal DEMİRK1RAN
"D¸nyanın En Akıllı İnsanı"
istanbul - 2029
292

Erdal Demirkıran _ Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım


www.kitapsevenler.com
Merhabalar
Buraya Y¸klediğimiz Gˆrme engellilerin okuyabileceği formatlarda hazırladığımız
E-Kitaplar ve daha pek Áok konudaki Kitapları bilhassa gˆrme engelli
arkadaşların istifadesine sunuyoruz.
Ben de bir gˆrme engelli olarak kitap okumayı seviyorum.
Ekran okuyucu program konuşan Braille Not Speak cihazı kabartma ekran ve benzeri
yardımcı araÁlar
sayesinde bu kitapları okuyabiliyoruz. Bilginin paylaşıldıkÁa pekişeceğine inanıyorum.
Siteye y¸klenen e-kitaplar aşağıda adı geÁen kanuna istinaden t¸m
kitap sever arkadaşlar iÁin hazırlanmıştır.
Amacımız yayın evlerine zarar vermek ya da eserlerden menfaat temin etmek değildir
elbette.
Bu e-kitaplar normal kitapların yerini tutmayacağından kitapları beğenipte engelli
olmayan okurlar,
kitap hakkında fikir sahibi olduklarında indirdikleri kitapta adı geÁen
yayınevi, sahaflar, k¸t¸phane ve kitapÁılardan ilgili kitabı temin edebilirler.
Bu site tamamen ¸cretsizdir ve sitenin iÁeriğinde sunulmuş olan kitaplar
hiÁbir maddi Áıkar gˆzetilmeksizin t¸m kitap dostlarının istifadesine sunulmuştur.
Bu e-kitaplar kanunen hiÁ bir şekilde ticari amaÁla kullanılamaz ve kullandırılamaz.
Bilgi Paylaşmakla «oğalır.
Yaşar MUTLU
İlgili Kanun: 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bˆl¸m-«eşitli H¸k¸mler " bˆl¸m¸nde yeralan
"EK MADDE 11. - Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim
ve edebiyat eserlerinin engelliler iÁin ¸retilmiş bir n¸shası yoksa hiÁbir ticarÓ amaÁ
g¸d¸lmeksizin bir engellinin kullanımı iÁin kendisi veya ¸Á¸nc¸
bir kişi tek n¸sha olarak ya da engellilere yˆnelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya
dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaÁ kadar kaset, CD, braill
alfabesi ve benzeri formatlarda Áoğaltılması veya ˆd¸nÁ verilmesi bu Kanunda ˆngˆr¸len
izinler alınmadan gerÁekleştirilebilir."Bu n¸shalar hiÁbir şekilde
satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz.
Ayrıca bu n¸shalar ¸zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması
ve Áoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde
deneme yayınına geÁilmiştir.

T.C.K¸lt¸r ve Turizm Bakanlığı Bilgi İşlem ve Otomasyon Dairesi Başkanlığı


ANKARA
bu kitap Gˆrme engelliler iÁin d¸zenlenmiştir.
Tarayan bilinmiyor
kimler taradıysa Áok teşekk¸rler.
Erdal Demirkıran _ Ben D¸nyanın En Akıllı İnsanıyım

You might also like