Professional Documents
Culture Documents
Teknik
Cilt I
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR A.Ş. YAYINLARI
Fulya Mahallesi, Mevlüt Pehlivan Sokak, No: 23, 80280 Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 317 77 00, Faks: 0212 274 58 40, kultursan@kultursanat.org - www.kultursanat.org
‹slam'da Bilim ve
Teknik
Fuat Sezgin
Yay›n Dan›şman›
Prof. Dr. ‹skender Pala
Yay›n Koordinatörü
Hasan Iş›k
Çeviri
Abdurrahman Aliy
Yay›na Haz›rlayan
Hayri Kaplan, Abdurrahman Aliy
Sezgin, Fuat
İslam’da Bilim ve Teknik/ Fuat Sezgin; Çev.: Abdurrahman
Aliy; Eckhard Neubauer’in katkılarıyla; Yay. Haz.: Hayri
Kaplan, Abdurrahman Aliy.- Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı;
Türkiye Bilimler Akademisi, 2007.
‹kinci Bas›m
Nisan 2008
1. Basımı TUBA ve KÜLTÜR BAKANLIĞI tarafından gerçekleştirilmiştir.
Cilt I
Fuat Sezgin
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
ORTAK ÇALIŞMASIDIR.
ÖNSÖZ
Günümüz dünyasının ulaştığı uygarlık düzeyi, insanlığın asırlar boyu süren etkileşimi
ve daha iyiye yönelik olan ortak arayışının ürünü sayılmalıdır. Özellikle bilim ve teknoloji
alanında başarılanlar, belli bir coğrafya ya da kültüre mal edilemez; aksine insanlığın bugün
vardığı nokta farklı tarihsel dönemlerin, farklı uygarlıkların ufuk açan yenilikler kattığı,
akla ve bilgiye verilen öneme paralel olarak gelişen bir düşünce yapısının birikimidir. Bilim
ve teknoloji alanındaki gelişmeler ancak böyle bir anlayışla evrensel birer kazanım olarak
görülebilirler.
Değerli Türk bilim adamı Prof. Dr. Fuat SEZGİN; uzun yıllar süren çalışmaları
sonucu ortaya koyduğu bu eserle, İslam dünyasının bilim ve teknoloji alanlarında insanlığın
gelişmesine yaptığı katkıları incelemekte, bilim tarihi için yeni bir bakış açısına kapı arala-
maktadır. Dünya bilim tarihinde İslam biliminin oynadığı rolü çeşitli örneklerle ele alan bu
eser, Batı merkezli bilim anlayışına bir alternatif niteliği taşımakla birlikte, İslam dünyası
için de bilim alanındaki büyük başarılarını hatırlatan bir kaynak oluşturmaktadır.
Kurumlarımız işbirliği yapan ve ortak değer üreten kurumlar haline geldikçe, düşün-
sel birikimin ekonomik birikim kadar hayati öneme sahip olduğu genel kabule dönüştükçe
ve hepsinden önemlisi bu yaklaşım bir toplumsal irade biçimini aldıkça, toplum olarak
hedeflerimize daha hızlı ve daha kolay ulaşacağız.
Ertuğrul GÜNAY
Ertuğrul GÜNAY
Kültür veKültür
Turizm veBakanı
Turizm Bakanı
6
7
TAKDİM
Birbirinin çağdaşı olan iki Türk hükümdarı, Uluğ Bey ve Fatih Sultan Mehmed,
çevrelerinde bilim adamlarını ve filozofları himaye etmişlerdir. Osmanlı toprakla-
rından Türkistan’a giden Kadızade Rumi, Semerkant’taki rasathanede görev almış;
Semerkant’tan İstanbul’a gelen Ali Kuşçu da medreselerde ders vermiştir.
Uluğ Bey bugün bile yazdıklarına başvurulan bir astronomdu. Arapça, Farsça,
Latince ve Yunanca bilen Fatih Sultan Mehmed, döneminin önemli şairlerindendi
ve çok zengin bir kütüphaneye sahipti. Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlı
Sarayı’nda büyük bir fikir özgürlüğünün olduğunu, çok ilginç felsefi tartışmaların yapıl-
dığını biliyoruz.
ÖNSÖZ
Günümüzün dünya bilim tarihi anlayışında, Batının, karanlık bir Orta Çağ
döneminden sonra eski Yunan uygarlığında yatan kökenlerinin ayrımına vararak,
Rönesans, Aydınlanma ve Bilim Devrimi gibi açılımları kapsayan bir süreç üzerinden
çağımızın kendisiyle özdeşleşen uygarlığını ve bilimini geliştirdiği görüşü genel bir
kabul görmektedir. Eski Çağ ile Yakın Çağlar arasındaki yaklaşık 1000 yıllık boşluk bu
bağlamda yeterince irdelenmemekte, Batı biliminin bir yerde eski Yunan uygarlığının
küllerinden yeniden doğarak gelişme sürecine girmiş olduğu düşüncesi bir açık gerçek
olarak yalnızca Batı dünyasında değil onun dışında kalan coğrafyada da yaygın biçimde
benimsenmektedir.
Bilim tarihinin bu yazım biçimi, 19. yüzyıl ortalarından başlayarak, gene Batı
kültür çevresindeki bir avuç bilim insanının Orta Çağ İslam dünyasının doğa bilimleri
alanındaki eserleri üzerinde yürüttükleri çalışmaların sonuçlarının ışığında sorgu-
lanmaya başlanmıştır. Bu öncü bilim tarihçilerinin başlattığı geleneğin günümüzdeki
seçkin temsilcisi Prof. Dr. Fuat Sezgin bu konuda yaşam boyu sürdürdüğü köklü araş-
tırmalarla Orta Çağın, Batının gözünden kaçmış olan ve büyük ölçüde İslam bilimiyle
özdeşleşen, bilimsel başarılarını ve bu dönem araştırmalarının özgünlüğünü ortaya
koymaya çalışmaktadır.
Fuat Sezgin’in bilim tarihine yeni bir boyut getiren eser ve görüşleri günümüz
İslam dünyası için ayrı bir önem taşımakta, bu kültür çevresine unutmuş olduğu bilimsel
geçmişini anımsatmak, yitirmiş olduğu gözlenen belleğini yeniden kazandırarak, bilim-
sel araştırma şevkini uyandırmak ve ona özgüven aşılamak gibi tarihi bir görevi yerine
getirmektedir. Bu doğrultuda, Fuat Sezgin’in kataloğunun Türkçe çevirisinin, Orta
Çağ İslam dünyasında geliştirilmiş olduğunu ortaya koyduğu bilimsel alet ve cihazların
kendisi tarafından gerçekleştirilen yeni yapımlarının yer alacağı İstanbul İslam Bilim
ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin yakın gelecekteki açılışıyla birlikte, ülkemiz insanlarına
kendi kültürel geçmişlerini tanımaları yönünde çok değerli katkılar sağlayacağına ina-
nılmaktadır.
İçindekiler
(Katalog Geneli)
Cilt I:
Önsöz....................................................................................................................xi
Giriş........................................................................................................................1
Cilt II:
1. Bölüm: Astronomi..............................................................................................1
Cilt III:
2. Bölüm: Coğrafya................................................................................................1
3. Bölüm: Denizcilik............................................................................................33
4. Bölüm: Saatler.................................................................................................83
5. Bölüm: Geometri...........................................................................................123
6. Bölüm: Optik.................................................................................................163
Cilt IV:
7. Bölüm: Tıp.........................................................................................................1
8. Bölüm: Kimya..................................................................................................95
9. Bölüm: Mineraller ve Fosil Oluşumlar..........................................................155
Cilt V:
Transkripsiyon İşaretleri
Ā=ā آ
Ḍ=ḍ ض
Ġ=ġ غ
Ḥ=ḥ ح
Ḫ=ḫ خ
Ī=ī ي
S=s ث
Ṣ=ṣ ص
Ṭ=ṭ ط
Ū=ū و
Ẕ=ẕ ذ
Ẓ=ẓ ظ
ʿ ع
ʾ ء
NOT:
ʿUmar (ʿÖmer) ʿUsmān (ʿOsmān) gibi isimlerin yazımında her ne kadar
transkripsiyon işaretleri kullanıldıysa da dilimize yerleşmiş şekilleri tercih
edilmiştir.
ÖNSÖZ 13
1 Traité des instruments astronomiques des Arabes, 2 Bde., Paris 1834-1835 (Tıpkıbasım Frankfurt
1998, Islamic Mathematics and Astronomy Bd. 41).
2 Mémoire sur les instruments astronomiques des Arabes, Paris 1844 (Tıpkıbasım Islamic Mathema-
tics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 42, 45-312).
3 Bu alandaki birçok çalışması arasında Introduction générale à la géographie des Orientaux isimli,
Abū el-Fidā’nın coğrafya kitabının tercümesine bir giriş cildi olarak yayınlanan çalışmasıyla Rei-
naud, coğrafya historiyografyacılığına müstesna bir etkide bulunmayı başarmıştır (Géographie
d’Aboulféda, 2 Cilt., Paris 1848, 1883, Tıpkıbasım Frankfurt 1998 Islamic Geography serisinde Cilt
277-278).
4 Monumens arabes, persans et turcs du cabinet de M. le Duc de Blacas, 2 Cilt, Paris 1928.
5 Bu alanda Ildephonse Favé ile ortak çalışmasından doğan şu eserden söz edilebilir: Du feu grégeo-
is. Des feux de guerre et des origines de la poudre à canon, Paris 1845 (Tıpkıbasım Frankfurt 2002,
Natural Sciences in Islam Cilt 87).
6 J.-T. Reinnaud ve I. Favé, Du feu grégeois, a.e. s. 2.
14
Ö N S Ö Z
hayli yeni ve şaşırtıcı bir tablosunu çizerken, Alexander von Humboldt’un des-
teğiyle Paris’te okumuş olağanüstü yetenekli genç bir Alman bilim adamı 1851-
1864 yılları arasında Arap matematiğine ilişkin yaklaşık 40 kadar çalışma yaptı.
Bu, maalesef çok genç, 38 yaşında ölmüş olan Franz Woepcke (1826-1864)’dir.
Onun günümüze kadar kısmen aşılamamış Fransızca yazdığı çalışmaları, bugün-
kü Arap-İslam matematik historiyografyası için sağlam bir temel oluşturmuştu.
Özellikle 1851 yılında yayınlanmış olan doktora çalışması L’algèbre d’Omar
Alkhayyâmî beklenmedik bir etki yaratmıştı. Bu eserinde Franz Woepcke,
5./11. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olan filozof, astronom ve matematikçi
Ömer el-Ḫayyām’ın cebir alanındaki eserinin, üçüncü dereceden denklemlerin
sistematik bir tanıtmasını ortaya koymaktaydı. Ulaşılan bu sonuç, dönemin
matematikçilerini özellikle şu sebepten dolayı şaşkınlığa düşürmüştü: Otorite
olarak kabul edilen matematik tarihçisi Jean-Étienne Montucla’nın7 Arapların
cebirde ikinci dereceden denklemleri aşamadığına ilişkin kesin yargısını zihin-
lerinde tutuyorlardı. Böylelikle J.-J. Sédillot, L.-A. Sédillot, J.-T. Reinaud ve F.
Woepcke gibi büyük oryantalistlerin yoğun ve geniş kapsamlı çalışmaları gele-
cekteki araştırmalara Arap-İslam bilim adamlarının evrensel bilimler tarihinde-
ki yerlerine ilişkin umulmadık ve hayret verici perspektifler açmış oluyordu.
Bu dört bilim adamının güçlü etkilerinden bağımsız olmaksızın Eilhard
Wiedemann (1852-1928) 1876 yılında, yarım yüzyıl sürecek olan çalışmalarına
başladı. Wiedemann bir fizikçiydi ve çalışmalarının büyük bir çoğunluğu fizik
ve teknik alanlarıyla ilgiliydi. Bununla birlikte, ilgisini zamanla Arap-İslam
doğa bilimlerinin bütün alanlarına yöneltti. Bu yorulmak bilmez bilim adamı-
nın verdiği yazılı ürünler, ikiyüz kadar makale ve monografi olarak yayımlandı.
Sonradan beş büyük cilt içinde toplanıp basılan çalışmaları8 yazarın hayatta
olduğu dönemde ve sonrasında, doğa bilimleri historiyografyasını köklü bir
şekilde etkilemiştir ve gelecekte de bu alanın vazgeçilmez eserleri olarak kala-
caktır.
Wiedemann buna ilaveten büyük bir öğrenci kitlesini çevresinde topladı ve
onları bu alanla ilgili konuları işlemekle görevlendirdi. Bu çalışmalardan doğan
ürünler hocalarınınkiler kadar önemlidir. Bu ürünler şimdiye kadar olduğu gibi,
gelecekte de Arap-İslam kültür çevresi içerisinde yürütülen tabii bilimler histo-
riyografyası için yapı taşlarını teşkil edecektir.
Arap-İslam kültür çevresinde kullanılmış, geliştirilmiş veya icat edilmiş aletler,
cihaz ve avadanların prototiplerini inşa etmede Eilhard Wiedemann’ı bizlerin
öncüsü olarak kabul ettiğimizi belirtmek benim için hoş bir görevdir. Wiedemann
yardımcılarıyla birlikte şu ya da bu aletin prototipini inşa ettiğini yazılarında sık
sık belirtmektedir. Münih’teki Alman Müzesi’nin 1911 yılında Wiedemann ve
onunla birlikte çalışan usta F. Kelber’den satın aldığı beş tanesinin dışında, onun
tarafından yapılmış modellerin kaderi hakkında daha fazla bir bilgiye maalesef
ulaşamadım. Müzenin satın aldığı aletlerden birisi olan usturlap hakkındaki
yazışmalar, o zamanlar harflerin (usturlap üzerine) yazılmasında karşılaşılan
zorlukları göstermektedir. Müzenin harflerin Arapça yazılması talebi karşısında
Wiedemann şöyle cevap vermektedir: «Ben, rakamların usturlap üzerine işlen-
mesinde bizim yazımızın kullanılması çaresini öneriyorum. Arapça rakamlar
kazınacak olursa, çok pahalıya mal olmaktan başka, benim için de çok zahmetli
olacaktır.» Bugün kesinlikle bilinmektedir ki, Wiedemann’ın yaptığı modelin
aslı Muḥammed İbn eṣ-Ṣaffār’ın (420/1029, bkz. Cilt II, s. 95) Berlin Devlet
Kütüphanesi’nde bulunan usturlabıdır. Bu alet sergilenmiştir. «Derece bölüm
çemberinde (limbus) ve arka yüzde kesinliği tartışmalı yerler boş olarak kalmış,
plaka ve örümcek denen ağ (rete) üzerine harflerin kazınması yerine basılı kâğıt
yapıştırılmıştır»9.
Sunulan bu katalogda anlatılan ve resimlerle gösterilen aletler, cihazlar ve
avadanlar, 1982 yılında Johann Wolfgang Goethe Üniversitesine bağlı olarak
kurulan “Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften”
yayınlarıyla birlikle, 800 yıl boyunca Arap-İslam kültür çevresinde gerçekleş-
tirilmiş olan başarılara yönelik küçümseyici yaygın kanaati mümkün olduğun-
ca değiştirebilmeye katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır. Fakat ne temel
düşüncemizde ne de üstlendiğimiz bu ödevi yerine getirme gayretimizde “biz
bulduk” heyecanıyla hareket etmiyoruz, bilakis biz bilimler tarihinin bütünlü-
ğüne ve yukarıda Reinaud ve Favé tarafından formüle edilmiş prensibe inanı-
yoruz: İnsanlığın ortak bilimsel mirası, süreğen adımlarla, her zaman düz bir
çizgi halinde olmasa da, değişken bir hızla büyümektedir. Tarihte belirli bir
zaman dilimindeki bir kültür çevresi, bilimsel mirası, küçük olsun büyük olsun
bir adım daha ileri taşımak için öncülüğü üstlenmiş, daha doğrusu içinde bulu-
nulan koşullar doğrultusunda öncülüğe getirilmişse, tarihî koşullar ve o öncü
tarafından ulaşılan seviye, ardılın kaydedeceği olası ilerlemeleri ve bu iler-
lemelerin hızını etkileyen faktörleri belirler. Yunanların olağanüstü yeri,
bilimler historiyografyası tarafından genel olarak kabul ve takdir edilir. Fakat
Yunanların daha önceki ve komşu kültür çevrelerinden doğrudan ya da dolaylı
bir şekilde miras alıp üzerine bina ettikleri sonuçlarla ilgili Yunan bilim tarihçi-
lerinin pek hoşlanmadıkları soru hususunda hâlâ bir belirsizlik hakimdir. Daha
1932 yılında Otto Neugebauer buna ilişkin olarak şöyle demektedir: «Yunan
9 Burkhard Stautz, Die Astrolabiensammlungen des Deuschen Museums und des Bayerischen Natio-
nalmuseums, München 1999, s. 385-386.
16
olanı Yunan-öncesine her bağlama girişimi çok yoğun bir karşı koymayla kar-
şılaşıyor. Alışılageldik Yunan imajını değiştirme gerekliliği ihtimali düşüncesi,
Winkelmann’ın döneminden beri mevcut imajın geçirdiği bütün değişmelere
rağmen her defasında arzu edilmez görünmüştür. Hâlbuki o zamandan bu güne
geçen 2500 yıllık “tarihe” bir 2500 yılın daha eklenmesi gerektiği gibi çok basit
bir olgu vardır, ve buna göre Yunanların artık başta değil, ortada bulunmaları
gerekiyor. »10
Bana göre burada, bilim tarihinde gereğince dikkate alınmamış olan şu olguya
işaret edilmelidir: Biz, Arap-İslam bilim adamlarının kaynaklarını ve öncüle-
rini, bildiğimiz kültürlerdeki durumun aksine, daha kolay ve açık bir şekilde
tanıyabiliyoruz. Arap bilim adamları, kaynaklarının isimlerini tam olarak belirt-
meyi ve öncülerini, özellikle Yunanları büyük bir saygı ve şükranla anmayı adet
edinmişlerdi. Mesela, aksi takdirde Yunanların tanınmamış kalacak olan alet ve
edevatının izine ulaşmamızı ve orijinali kaybolmuş Yunanca eserlerin fragman-
larını –yapılan alıntılardan hareketle– yeniden kazanmamızı böylece olanaklı
hale getirdiler.
Kendilerine borçlu olduğumuz J.-J. Sédillot, L.-A. Sédillot, J.-T. Reinaud ve
F. Woepcke gibi öncülerin güçlü etkilerinden itibaren, bilim tarihi ağırlıklı
çalışan oryantalistlerin, Arap-İslam kültür çevresinde insanlığın düşünce tari-
hine katkı olarak ortaya konulmuş başarılı çalışmalara ilişkin yaygın ama yanlış
kanaatin değiştirilmesinde kesinlikle birçok katkıları olmuştur. Buna rağmen E.
Wiedemann’ın 1917 yılında dile getirdiği şu şikayet maalesef hâlâ geçerliliğini
korumaktadır: «Arapların Antik Çağ’dan kazandıkları bilgileri sadece tercümeler
yoluyla bize ulaştırdıkları ve buna önemli sayılabilecek bir yenilik eklemedikleri
görüşüyle her defasında yeniden karşılaşılmaktadır.»11 Bunun sebebi her şeyden
önce bilimler historiyografyasında inatçı bir şekilde tutunan, Arap-İslam kültür
çevresinin bilimler tarihindeki yaklaşık 800 yıllık yaratıcı dönemini görmezden
gelen ve böylelikle de modern insanın temel bilim tarihi bakış açısını daha okul
kitaplarından başlayarak perçinleyen ele alış tarzında görülebilir. Bu yargı sade-
ce Batı dünyası için değil, aynı zamanda en geniş anlamda, okul kitaplarının
10 Zur geometrischen Algebra, Quellen und Studien zur Geschichte der Mathematik, Astronomie und
Physik içerisinde (Berlin) 3/1936/245-259, özellile s. 259. Neugebauer pek çok çalışmasında, astrono-
mi ve matematik alanında Yunanlara öncülük edenleri ortaya çıkarma gayreti içinde olmuştur. A Hi-
story of Ancient Mathematical Astronomy (3 Cilt, Berlin, Heidelberg, New York 1975) isimli anıtsal
eserinin dışında şu yazılarına bkz.: Über griechische Mathematik und ihr Verhältnis zur vorgriechi-
schen, in: Comptes rendus du Congrès internationale des mathématiciens içerisinde (Oslo 1936),
Oslo 1937, s. 157-170; Über babylonische Mathematik und ihre Stellung zur ägyptischen und grie-
chischen, Atti des XIX Congresso Internazionale degli Orientalisti içerisinde (Roma 1935), Roma
1938, s. 64-69; The Survival of Babylonian Methods in the Exact Sciences of Antiquity and Middle
Ages, Proceedings of the American Philosophical Society içerisinde 107/1963/528-535; Babylonische
Mathematik und Astronomie und griechische Wissenschaft, 400 Jahre Akademisches Gymnasium
Graz içerisinde. Festschrift, Graz 1973, s. 108-114.
11 Die Naturwissenschaften bei den orientalischen Völkern, Erlanger Aufsätze aus ernster Zeit içe-
risinde, Erlangen 1917, s. 49-58, özellikle s. 50 (Tıpkıbasım E. Wiedemann, Gesammelte Schriften
içerisinde, Cilt 2, s. 853-862, özellikle s. 854).
17
İçindekiler
Bibliyografya.............................................................................................................. 183
Dizinler....................................................................................................................... 193
I. Şahıs Adları................................................................................................. 193
II. Kavramlar ve Yer Adları.......................................................................... 204
III. Kitap Adları.............................................................................................. 214
20
I. BÖLÜM
İslam’da Bilimlerin Gelişimi
1./7. Yüzyıldan 10./16. Yüzyıla Kadar
verdiği hükümlerde ve de bu konuları değer- nulduğu bir dönemde yetişmiştir. Belirli bir
lendirmede her zaman için objektif kala- düzeltme ise ancak gelecekte geniş bir temel
mayan bu arabistik, buna rağmen 200 yıllık üzerinde yürütülecek araştırmalardan ümit
tarihi boyunca kaynak çalışmaları, edisyonları edilebilir. Bunda önemli olan bu tür araştır-
ve tercümeleriyle başvuru kaynakları oluş- ma sonuçlarının olabildiğince geniş ilgililer
turmak, Arapça, Farsça, Türkçe el yazma-
kitlesine ulaştırılabilmesidir. Arap-İslam fen
larını Avrupa kütüphanelerinde toplamak
bilimleri ve tekniği çerçevesinde kullanılmış,
ve bunları kataloglamak suretiyle muazzam
bir başarı ortaya koymuştur. Eğer bugüne geliştirilmiş ve icat edilmiş araç-gereçleri,
kadar bu arabistik, tarih kitaplarındaki sözde avadanları tanıtmak, bize ulaşmış değillerse
“Rönesans” tasvirini sarsmayı başaramamışsa yeniden imal etmek bu araştırma sonuçları-
da, Jean-Jacques Sédillot (1777-1832) ve oğlu nı etkili şekilde aktarabilmenin bir yoludur.
Louis-Amélie (1808-1875), Joseph-Toussaint Kurduğumuz müze ve bu müzede sergilenen
Reinaud (1795-1867), Franz Woepcke (1826- parçaları tanıtan katalog bu tarz bir aktarımı
1864) ya da Eilhard Wiedemann (1852-1928) hedeflemektedir.
gibi bilim adamlarının gayretleri sayesinde Bu yol döşeme niteliğindeki cümlelerin ardın-
ulaşılan tashih izleri göze çarpıyor. George dan şimdi, Arap-İslam kültürünün evrensel
Sarton (1884-1956) bugüne kadar oryan-
bilimler tarihi içerisindeki konumu hakkında
talistiğin araştırma sonuçlarını eksiksiz bir
bir panorama sunmaya geçiyorum.
biçimde işlemek için büyük çaba sarf eden
yegâne bilim tarihçisidir. O Introduction to
the History of Science2 isimli eserinde bu 1./7. Yüzyıl
işi kusursuz bir biçimde gerçekleştirmiştir. İslam’ın doğuşunun üçüncü on yılında onunla
Sarton’un bize ulaştırdığı sonuçların, daha birlikte ortaya çıkan devlet, fetihler yoluyla
sonraları tabiî bilimlerin ayrıntılı dallarını ele sınırlarını kuzeyde Anadolu’ya ve batı İran’a,
alan historyografik eserlerde maalesef çok az güneybatıda ise Mısır’a kadar genişletti.
dikkate alınmıştır. Okul kitaplarının gelenek- Şam’ın 15/636, Emessa’nın (bugün: Ḥımṣ),
sel bilimler historiyografyasından miras kalan Halep’in 16/ 637, Antakya’nın 17/638 ve
bakış açısında kayda değer düzeltmeler yap- İskenderiye’nin 21/642 yıllarında alınmasıyla
mamış olması da teessüfle görülüyor. Benim
Müslümanlar, bu şehirlerin önceleri Roma
kuşağım, bu bakış açısının okul kitaplarında
İmparatorluğu’na sonrasında ise Bizans
sarsılmaz bir biçimde iddia edildiği ve savu-
İmparatorluğu’na ait olan sakinleriyle devam-
lı olacak bir temasa geçtiler. Malumdur ki
bu fatihler, ele geçirdikleri geleneksel bilim
«... Kişinin elimine ettiği her gerçek olgu için, ilkin yara-
tılan, daha sonra yorumlanan ve dahası nihayette kendi-
merkezi olan o şehirlerin sakinlerine karşı iyi
sine dayanılan, kendileriyle hayalin uyuşmadığı bütün di- davrandılar, onların bilimlerinden ve teknik
ğer olguları tarihten elimine etmeye yarayan bir uydurma
olgu ortaya çıkar.» bkz. a.e., s. 102; krş. H. Schipperges,
bilgilerinden yararlanmasını bildiler. Bu poli-
Ideologie und Historiographie des Arabismus, Sudhoffs tika olmaksızın, Müslümanların daha 28/649
Archiv içerisinde, Beihefte, Heft 1, Wiesbaden 1961, s.
14.
yılında güçlü bir donanmayla Kıbrıs adasını
2 Beş cilt halinde yayınlanmıştır, Baltimore 1927-1948. almaları, 31/652 yılında Sicilya kıyılarını vur-
G İ R İ Ş 3
maları ve kısa bir süre sonra Rodos’u fethet- Mısırlıları arasındaki düşünsel uzaklık çok
meleri düşünülemezdi3. büyük olsaydı, kesinlikle gerçekleşemezdi.
Kuşkusuz, özellikle Emevi saltanatının 41/661 Bilhassa düşünsel ve politik hareketin taşıyıcı-
yılındaki başlangıcından itibaren bu fatih- ları olan şehirli Araplar, Muhammed’in orta-
lerin, Müslümanlığa geçmiş veya geçme- ya çıkmasından önce komşu halkların kültürel
miş vatandaşlarının kültür mirasını tedrici etkilerine tamamen kapalı veya matematik
bir şekilde alarak özümsemeleri için uygun tarihi açısından önem kazandıkları çağda bile
koşullar gerçekleşti. Günümüze kadar ulaşan neredeyse okuma yazma bilmeyen yarı vahşi-
Arapça simyaya dair elyazması, Yunan simya- ler olarak tasavvur edilemez ... »5
cı Zosimos’un (350-420) bir risalesinin 38/658 Eski kültür merkezlerindeki sakinlerin yeni
yılında gerçekleştirilmiş bir Arapça tercümesi topluma uyum sağlayabilmede çok büyük zor-
olarak karşımıza çıkmaktadır4. Eğer biz kay- luklar yaşamadıkları görülmektedir. Mesela
dedilen bu tarihe inanacak olursak, bu şu ilk dönem Emevi hükümdarlarının sarayında
Hıristiyan hekimler çalışmaktaydı. I. Mu āviye
anlama gelir: Gelecekte Emevilerin ilk hali-
(dönemi: 41/661-60/680) zamanında hizmet
fesi olacak Muaviye’nin henüz valilik döne-
eden İbn Asāl’ın adı bunlar arasında geçmek-
minde Yunanca eserlerin Arapça çevirisine
tedir. Ebū el-Ḥakem adlı bir başka Hıristiyan
yönelik ilgi uyanmıştı.
hekim daha Muʿāviye’nin hizmetinde çalış-
Arapların böylesine erken bir dönemde
mıştır. Hükümdar ilaçların hazırlanmasında
yabancı kültür mirasını alarak özümsemeye
ona güvenmekteydi.6 Emeviler devletin bir-
hazır ve yetenekli olmalarını 1917 yılında
çok alanında, fethedilmiş ülke sakinlerinin
Julius Ruska matematik tarihi çerçevesinde hizmetlerine ve desteklerine gereksinim duy-
son derece doğru olarak şu ifadelerle dile muşlardır. Bu alanda işbirliğinin iyi bir şekilde
getirmekteydi: «Önemle ve ısrarla ifade edil- işlediği görülmektedir, hatta belirli bir süre
melidir ki İran ve Roma’nın taşra vilayetlerine vergi ve idare uygulamasında geleneksel yay-
taşan Araplar ne hukuk bilimini ne de devlet gın diller kullanılmıştır. Bunlar Mısır’da Kopt
yönetimi sanatını hazır ve oluşmuş bir şekilde dili, Suriye’de Yunanca, Irak ve İran’da eski
beraberlerinde getirmişlerdi, bilakis fethedi- Farsça idi. Devlet sicillerinde Arapça’nın kul-
len ülkelerin yönetim metotlarını ve hukuk lanımı daha sonraları gerçekleşti. Arapça’nın
formlarını büyük ölçüde değiştirmeden aynen kullanımı Suriye’de 81/700 yılında Abdülmelik
almak zorunda kalmışlardı. Onların şaşırtıcı b. Mervān’ın sayesinde, Irak’ta 78/697 yılında
bir hızla daha kapsamlı ilişkilere uyum sağ- Vali el-Ḥaccāc b. Yūsuf’un emriyle, Mısır’da
layabilmeleri ve sadece devlet idaresiyle ilgili 87/705 yılında vali ʿAbdullāh b. ʿAbdülmelik
kurumları değil, aynı zamanda eski ve olgun b. Mervān’ın ve kuzey doğu İran’da (Ḫorāsān)
bir kültürün diğer bütün meyvelerini alarak 124/742 yılında Halife Hişām b. Abdülmelik
özümsemeleri anlamında bilinen bir olgudur. dönemlerinde gerçekleşmiştir.7
Ama bu, eğer çok yakın dönemlere kadar
kabul edilegeldiği gibi, fatih konumundaki
5 Ruska, J., Zur ältesten arabischen Algebra und Rechen-
halk ile o dönemin İranlıları, Yunanları ve kunst, Heidelberg 1917, s. 36-37; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
s. 8.
3 Bkz. Sezgin, F.: Fuat, Geschichte des arabischen Schrift- 6 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 5.
tums, Cilt 11, s. 6. 7 Bkz. İbn Nedīm, Fihrist, s. 242; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
4 Bkz., a.e., Cilt 4, s. 75. s. 21.
4 G İ R İ Ş
şehrinin enlem derecesi ve ekliptik eğim ile art niyet olmaksızın ileride göreceğimiz üzere
ilgili bilgilere de rastladığını söylemektedir.15 Arap-İslam bilimlerinin daha sonraki dönem-
Emevi hükümdarı Hişām b. ʿAbdülmelik de Avrupa’daki hiç de hoş olmayan resepsiyo-
(dönemi: 105-125/724-743) zamanında, vak- nu ve özümsenmesinden tamamen farklı bir
tiyle Aristoteles’in Büyük İskender’e yazdığı şekilde devam edegelmiştir.
iddia edilen sahte mektupların ve bu arada Yabancı bilgiyi alıp benimsemenin altın-
περί κόσμου adlı kitabın tercümelerinin, resep- daki teşvik faktörünü 1965 yılında Franz
Rosenthal17 şu ifadelerle açıklamaktadır:
siyonun başlangıç dönemi bakımından kuşku-
«Belki de, kapsamı hızla genişleyen çeviri faa-
suz çok büyük bir önemi vardır. Muhtemelen
liyetlerini temellendirmek için, Müslümanlara
2. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış bu pseudo
tıp, simya ve pozitif bilimlerle tanışmayı cazip
kitabın tercümesiyle, Arap-İslam kültür çev- gösteren ne pratik faydacılık, ne de felse-
resi kısmî ama bununla birlikte İslam bölgele- fi-teolojik sorunlarla uğraşmalarına sebep
rinin sınırlarını aşan coğrafya bilgisine, atmos- olan teorik faydacılık yeterli olabilirdi, eğer
ferik olaylara ilişkin yerel kanaatten farklılık Muhammed’in dini ta başlangıçtan itibaren
gösteren meteoroloji bilgisine, dünyanın şekli bilimin ( ilm) rolünü dinin ve böylece bütün
ve yapısıyla alakalı şu temel Yunan düşün- bir insan hayatının asıl itici gücü olarak öne
cesine ulaşmışlardır: Dünya evrenin ortasın- sürmemiş olsaydı... 'Bilim' İslam’da böylesi-
da bulunmaktadır. Evren bütün gökyüzüyle ne merkezî bir konuma yerleştirilmiş, hatta
birlikte sürekli dönmektedir. Sabit yıldızlar neredeyse dinî bir saygı görmüş olmasaydı,
gökyüzüyle birlikte dönmektedir. Yıldızların muhtemelen çeviri faaliyeti, olduğundan daha
sayısı insan tarafından bilinemez. Gezegenler az bilimsel, daha az sürükleyici ve daha çok
yedi tanedir, hem doğaları ve hızları hem de yaşamak için pek zaruri olanı almaya –gerçek-
yeryüzüne olan uzaklıkları itibariyle birbir- te bilinenden farklı bir şekilde– sınırlanmış
olarak kalırdı. »
lerinden farklıdırlar. Bunlar iç içe bulunan
Şüphesiz ki genç İslam toplumunun ilk yüz-
ve sabit yıldızlar küresi tarafından kuşatılmış
yılda nispeten çabuk ulaştığı bilim alanındaki
olan kendi yörüngelerinde hareket ederler.16
başarısı, sadece kitap çevirileri yoluyla yaban-
Bize küçük bir bölümü ufak parçalar halinde cı kökenli bilim mirasının aktarımı şeklinde
ulaşmış olan örneklerin sayısını çoğaltmadan, sınırlı kalmamıştır. Yeni din ile birlikte ortaya
Arap- İslam kültür çevresinde, aynı zaman- çıkan ve sürekli iddia edilenin aksine hiç de
da bütün bilimlerin resepsiyon ve özümsen- ilkel olmayan durum ve ortamda Araplar, ken-
me dönemi için de karakteristik olan bu ilk dileri için çok yeni olan düşünsel problemlerle
resepsiyon evresinin birkaç önemli özelliğine uğraşmaya hızla itildiler, özellikle yazı sanatı-
işaret etmek istiyorum. Yabancı bilimi alıp nı öğrenmeye yönelik şaşırtıcı bir ilgi doğdu.
benimseme süreci başlangıçtan itibaren bütün Bununla ilgili Arapça kaynaklar incelendi-
bir açıklıkla, yabancı olanla temas korkusu ve ğinde, 1./7. yüzyıl İslam bölgelerinde yaşayan
insanların okuryazarlık oranının Batı ortaça-
ğındaki çağdaşları ile karşılaştırılamayacak
15 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, 122.
16Bkz. a.e., Cilt 6, s. 72; Risālet Arisṭāṭālīs ile l-İskan-
dar fi l- ālem, Tahran, Dānişgāh no: 5469 nüshası (varak
36b-41b); Strohm, H.: Aristoteles. Meteorologie. Über die 17 Das Fortleben der Antike im Islam, Zürich ve Stuttgart
Welt, Berlin 1970, s. 240-241. 1965, s. 18.
6 G İ R İ Ş
derecede yüksek bir seviyeye ulaştığı izlenimi zemin hazırladı. Bu historiyografya faaliyeti-
oluşur. Peygamber’in ölümünden sonra teda- ne oldukça erken dönemde doğmuş ve herbir
vülde olan Kur’ân nüshaları arasındaki farklı- bilimi ayrı ayrı ele alan bilim tarihi de eklene-
lıklar, Müslümanların geneli tarafından kabul bilir. Bu tamamen İslam fikir coğrafyasında
edilmesi amaçlanan kritik edilmiş bir metin doğan tarih yazımcılığının ve onun bağımsız
oluşturmayı zorunlu kıldı. Kur’ân’da geçen bir şekilde gelişen metodolojisinin önemine
fakat yaygın olmadığı için anlamı az bilinen ilişkin soru, bildiğim kadarıyla evrensel tarih
kelimelerin açıklanması sadece ilk Kur’ân dalı içerisinde şimdiye kadar ya hiç sorulmuş
tefsirlerinin doğmasına değil, aynı zamanda ya da yeteri derecede ele alınmış değildir.
leksikografinin doğmasına neden oldu. Bu Hatta bizzat arabistler bile, İslam’ın özellikle
bağlamda henüz çok erken dönemde önemli ilk üç yüzyılı (7.-9.) içerisinde ortaya çıkan
bir filolojik yöntemle karşılaşmaktayız: Eski tarih eserlerinin içeriğini, kendi kaynakları-
şiirin dil belgesi [şahit] olarak kullanılması. nı alıntılama yöntemlerinden dolayı yeteri
Ulaşılan bu filolojik bilgi, İslam öncesi ve kadar önemsemediler. O eserlerdeki, genel-
İslam’a geçiş dönemlerine ait şiirlere hak likle otantikliklerine delil olması için başta
ettiği büyük takdiri ve bunun sonucu olarak sunulan rivayet zincirleri ile yazarın yer yer
kitap formunda ve parçalar halinde ulaşan şiir kendi görüş ve yorumlarını vermesi müsta-
malzemelerinin toplanmasını ve muhafazasını kil tarihsel haberlerin (ḫaber, çoğulu:aḫbār)
beraberinde getirdi. Kur’ân metnindeki keli- ne yazık ki şu şekilde anlaşılmasına neden
melerin basit açıklamalarıyla başlayan filolo- olmuştur: Bu haberler ya yüzlerce yıl boyun-
jik çabalar, yüzlerce yıl devam eden süreçte, ca sözlü olarak aktarılmış rivayetlerdir ya da
hem içsel prensipler hem de dışsal boyut elimizdeki o eserden bir iki kuşak önce belirli
bakımından “sadece Çinlilerinki ile karşılaştı- eğilimlere göre kaleme alınmış, ravilerden
rılabilecek”18 şekilde bir gelişim gösterdi. birisinin kişisel görüşlerinden ibaret olan ve
Aynı zamanda Arapça gramerin başlangı- yayılan rivayetlerdir.
cı, Arapça kaynaklar tarafından 1./7. yüzyı- Bu giriş çerçevesinde ayrıntılara girmeden
la çıkarılmaktadır. 2./8. yüzyılda gerçekleşen şunu söyleyebiliriz: Söz konusu rivayet zincir-
olağanüstü büyüklükteki gelişme ancak bu leri hem yazılı kaynakların yazarlarının isim-
şekilde erken bir başlangıçla kavranabilir. lerini hem de o kaynakların, çok katı kural-
Peygamber’in sözlerini (hadisleri) yoğun bir lar doğrultusunda kendilerine belirli eserleri
şekilde toplama ve yazılı olarak muhafaza rivayet etme izni verilen ravilerinin isimlerini
etme faaliyeti, kendine özgü kuralları olan içerisinde saklamaktadır.19 Bizim anlayışımıza
ve modern dönem araştırmacıları tarafından göre Arapça tarihsel eserlerde karşılaşılan
sıklıkla yanlış anlaşılan bir “rivayet bilimi”nin rivayet zincirleri pekâlâ günümüz kitapların-
doğmasını sağladı. daki dipnotlar gibi kaynaklara işaret olarak
Peygamber’in biyografisini, savaşlarını ve ilk kabul edilebilirler.
halifelerin hayatlarını yazmaya yönelik gay- Hukukla ilgili en erken yazılı kaynaklar da
ret, çok değişik şekiller almış ve olağanüstü 1./7. yüzyılda hatta bu yüzyılın ilk yarısında
gelişmiş olan historiyografyanın doğmasına aranabilir. Tabi ki mütevazı hacimli bu vesi-
18 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 8, s. 15. 19 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 53-84, 237-256.
G İ R İ Ş 7
kalarda yalnızca belirli konular işlenmiştir. edilmeleri tamamen tesadüfe bağlı kalmıştır.
Daha hacimli ve belirli bir sistematikle yazı- Ne çevirmenler ne de okuyucular bu eserlerin
lan İslam hukuku külliyatları 2./8. yüzyılın ilk uydurma yazar isimleri taşıdığını bildiler ne de
yarısında görülmeye başladılar.20 bilme olanağına sahip idiler. Arap-İslam bilim
Yabancı bilim ve kültür mirasının resepsiyon adamları bu eser adlarını, bu eserlere sonraki
süreci 2. yüzyılın ilk yarısında hem niteliksel dönemlerde Yunanca orijinalleri veya Arapça
hem de niceliksel olarak hızla gelişti ve çağın çevirileri halinde ulaştıktan sonra bile, sahte
hemen hemen bütün bilim dallarını kapsaya- yazarlarının gerçek eserleri gibi alıntıladılar.
cak boyuta ulaştı. Kaynaklar sadece, doğru- Mesela Aristoteles’in, Platon’un, Ptoleme’nin
dan doğruya Yunanca’dan ya da dolaylı ola- adını taşıyan pseudo eserlerini hakikilerinden
rak Süryanca üzerinden çevrilen eserlerden önce tanıdılar ve gerektiğinde hem pseudo
değil, aynı zamanda orta dönem Farsça’dan olanı hem de hakiki olanı yan yana kullan-
çevrilen eserlerden de oluşmuştur. dılar. Bu eserlerin birçoğu sonraki dönem-
Yunanca’dan yapılan erken dönem çevirilerin lerde, pseudo yazarlarının eserleriymiş gibi
önemli bir özelliği, pseudo epigraflardan oluş- Arapça’dan İbranca’ya ve Latince’ye çevrildi,
ması yani antik dönemin otorite kabul edilen daha sonraları Batı’da da yüzlerce yıl hakiki
Aristoteles, Sokrates, Ptoleme gibi meşhur sanılarak kullanıldı.
isimlerin bu eserlerin sözde yazarları gibi Yunan, Babil, Fars ya da başka kökenli yazar
verilmesidir. Bu eserler, en azından milat- isimleri altında tam veya parçalar halinde
tan önce 2. yüzyıla kadar geriye giden pseu- korunarak bize ulaşmış pseudo-epigrafik
do-epigrafik Yunanca kaynaklar geleneğinde eserlerin, Arap yazınında ne zaman doğdukla-
doğmuşlardır. Bize Arapça çeviriler halinde rına ve önemlerine ilişkin soruları Geschichte
ulaşmış bu uydurma epigrafların içeriği, bir- des arabischen Schrifttums isimli kitabımda
çoğunun geç antik çağda yani İslam’ın orta- birçok vesileyle ele aldım. Orada21 söyledik-
ya çıkışından kısa bir süre önce doğdukları lerime atıfta bulunarak şunu belirtmekle yeti-
izlenimi vermekte, kazanılmış olan bilgilerin, niyorum: Çoğu arabist bu pseudo-epigrafik
tecrübelerin ve ulaşılan gelişimin seviyesini eserleri çeviri eserler değil, bilakis Arap-İslam
bize aktarmaktadır. Muhtemelen bu eserlerin bilim adamlarının yaptığı düzmece eserler
çoğunluğu Doğu Akdeniz ülkeleri kökenli- olarak görmektedirler. Bu şöyle bir anlama
dir. Arapça’ya aktarılmış bu pseudo-epigrafik gelir: Bu bilim adamları sözü geçen pseu-
eserlerin çok azının Yunanca orijinalinde tam do-epigrafları, daha eski Arapça kitaplarda
veya parçalar halinde kalabilmiş olmasının olduğu gibi, hakiki eserlermiş gibi alıntılamak
sebebi, benim düşünceme göre, bu eserlerin için bizzat yazmışlardır. Ama burada şu soru
çoğunun İslam’ın tarih sahnesine çıkmasından yanıtlanmamış kalmaktadır: Araplar ya da
çok kısa bir süre önce, 1./7. yüzyılın ilk yarısın- ilk Müslümanlar coğrafi veya kültür-tarih-
dan itibaren İslam hâkimiyetine girecek olan sel durumlarında, kısmen çok hacimli dene-
[önceki] kültür merkezlerinde kaleme alın- bilecek bu eserleri uydurabilecek durumda
malarıdır. Bu tür eserlerin tercüme edildik- mıydılar? Arap yazınında muhafaza edile-
ten sonra Yunanca orijinallerinin muhafaza rek aktarılmış bu pseudo-epigrafik eserlerin
20 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 393 vd. 21 Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 15 vd., 31 vd.
8 G İ R İ Ş
geç döneme tarihlendirilmeleri ve değerden yılın ilk yarısında Arapça’ya çevrildi. Bu çevi-
düşürülmeleriyle geç antik dönem bilim tarihi rinin Arap-İslam bilim adamlarını çok erken
açısından önemli vesikalar kaybolmaktadır. dönemde bilimsel astronomiyle uğraşma nok-
tasında harekete geçirici etkisinin hayli büyük
2./8. Yüzyıl olduğu görülmektedir24.
Komşu kültürlerden resepsiyonun boyutu Felsefe alanında Aristoteles’in Organon adı
2. yüzyılın ikinci yarısında önemli derecede altında toplanan mantık kitaplarının bazı-
büyüdü. Ayrıca, alıp benimseme yeteneği, ları ʿAbdullāh İbn Muḳaffa 25 (ö. 139/756)
çok çeşitli uygun koşullar sayesinde sürekli tarafından orta dönem Farsça çevirilerden
ve hızla gelişti. İntikal süreci deyince elbette Arapça’ya tercüme edildi. İbn Muḳaffa Fars
sadece kitap çevirileri ve bunun etkileri düşü- asıllıydı ve kendi yüzyılının en önemli edebi-
nülemez. Doğu Akdeniz’in fethedilen ülkele-
yatçılarından birisiydi. Bizzat kaleme aldığı
rindeki kültür merkezleri temsilcilerinin bir
eserlerden başka, Farsça’dan yaptığı fark-
süre Müslümanların hocaları olarak oyna-
lı bilim dallarına ait kitapların çevirileriyle
dıkları rolde, Farsça konuşulan bölgelerden
resepsiyon sürecinin seyrini etkiledi. Yaptığı
çıkan bilim ve kültür taşıyıcılarının önemi açık
seçik görülmektedir. önemli çevirilerden birisi de, hayvan fablları
Yabancı bilimin Sasaniler dönemindeki – formunda bir “siyasetname” olan Kelīle ve-
özellikle I. Şāpūr (dönemi: 242-272)–resep- Dimne çevirisidir. Bu eser ilk olarak I. Ḫusrev
siyonu hakkında iyi bir şekilde bilgilendiril- Enūşirvān (dönemi: 531-579) zamanında Fars
miş durumdayız.22 Özellikle Yunanlardan ve Burzūyeh tarafından Sanskritçe’den çeviril-
Hintlilerden, muhtemelen dolaylı şekilde geç mişti. Yine Burzūyeh tarafından eklenen giriş,
dönem Babillilerden de alınarak benimsenen tıp ahlakına ilişkin ve aynı zamanda bir heki-
bilimsel bilgiler, Sasaniler İranı’nda sınırlı bir min otobiyografisini sunan, bize kadar ulaşan
gelişme yaşadı. Sasanilerden daha ziyade har- en eski risalelerden birini içermektedir.26
manlanmaya uğrayan bilim alanlarının etkisiy- Dar anlamıyla tıbbın 2./8. yüzyılın ilk yarısın-
le, İslam’da astronomi, astroloji, matematik, daki resepsiyonuyla ilişkili olarak şu olaydan
coğrafya, felsefe ve tıp gibi dallarda hızlanmış bahsedilebilir: Sasanilerin ünlü bilim merkezi
bir resepsiyon süreci göze çarpıyor.23 Şimdi Cundişāpūr en azından Halife el-Meʾmūn
bu gelişimi zihinlerde canlandırmak gayesiyle (dönemi: 198-218/813-833) zamanına kadar
astronomi, felsefe ve tıpla ilgili üç örnek ileri hâlâ yaşıyordu ve hekimleri Bağdat’ta faa-
sürülebilir. liyette bulunuyorlardı. Bildirildiği kadarıy-
Ptoleme’nin Kanon adlı astronomik cetveller
la Cūrcis b. Cibrīl b. Buḫtīşūʿ, Cundişāpūr
kitabının, Hint kökenli cetveller yardımıyla
Hastanesi’nin başhekimiydi ve bazı tıp kitap-
gözden geçirilerek işlenmesi bazı düzeltmele-
larının müellifiydi. Bu hekim ilerlemiş yaşı-
rin yapılmasını sağlamıştı. Bu gözden geçirme-
nin en yeni redaksiyonuna, III.Yezdecird’in
(dönemi: 632-651) direktifiyle girişildi ve Zīc
24 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 203-204; Cilt 6, s. 107-
eş-Şehriyār adı altında muhtemelen 2./8. yüz- 110,115.
25 Bkz. a.e., Cilt 7, s. 322; Geschichte des arabischen
22 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 106 vd. Schrifttums’un yaklaşık yirmi yıl önce hazırlanmış “Eğlen-
23 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 182-186; Cilt 4, s. 59-60; Cilt 5, s. 205 ce Edebiyatı” bölümünde ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir.
vd.; Cilt 6, s. 106-111; Cilt 7, s. 69-71, 80-88. 26 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 182-183.
G İ R İ Ş 9
na rağmen, Halife el-Manṣūr tarafından, bir Burada, Halife el-Manṣūr’un (dönemi: 136-
mide rahatsızlığını tedavi için 148/765 yılında 158/754-775) astronomiyle ilgili çok hacim-
Bağdat’a çağrılmıştı. Yine bildirildiğine göre li bir eser olan Siddhānta’yı Sanskritçe’den
o, Yunanca’dan Arapça’ya birçok tıp kita- Arapça’ya tercüme ettirmesi büyük önem
bı çevirmiştir. Kendi telif ettiği kitapları ise taşır. Onun verdiği direktif, Sasani astrono-
Süryanca olarak kaleme almıştır.27 misinin İslam’daki en genç temsilcilerinden
2./8. yüzyılın ilk yarısında Arap-İslam kül- birisi, el-Fezārī, tarafından 154/770 yılında
türünde sosyal bilimler alanında gerçekle- yerine getirildi.29
şen gelişme olağanüstü büyüklükteydi. Hadis Sadece, astronomik ve matematiksel bir konu-
bilimleri ve önceleri tek tek konularla sınırlı da çeviri için zorunlu olan Arapça terminoloji
yazılan hukuka dair eserler konulara göre gibi gerekli koşulların o dönemde gerçekleş-
düzenlenen hacimli külliyatlar halini aldı. miş olması değil, aynı zamanda el-Fezārī ve
Ayrıca hadis biliminde metodoloji gelişmeye onun çağdaşı Ya ḳūb b. Ṭārıḳ’ın kendi eserle-
başladı. Historiyografya da hacim ve içerik rinin birçoğunda teorik ve pratik astronominin
bakımından gelişti. Fetihler tarihine dair yazı- konularını ele alabilmeleri de dikkate değer.
lan kitaplar o ülkelerin coğrafi açıdan tanıtı- Bu ikisi, diğer konuların yanı sıra usturlaba
mına da yer veriyorlardı.
ve gökyüzü koordinatlarını ölçen halkalı-küre
Yukarıda anılan filoloji dallarının gelişimi
(ḏāt el-ḥalaḳ)’ye dair eser vermişlerdir.30 Ben,
2./8. yüzyılın ilk yarısında dikkat çekici canlı-
astronomi alanındaki özümseme döneminin
lıkta ilerledi. Aynı durum, hem İslam öncesi
başlangıcını burada görmekteyim.
Arap şiirlerinin toplanması ve yazılmasında
Devlet ve bilim adamı olan Yaḥyā b. Ḫālid el-
hem de gramatik alanında kullanılan mater-
Bermekī’nin (120-190/738-805) Ptoleme’nin
yal çerçevesinin genişletilmesi ve leksikog-
Almagest isimli eserini Arapça’ya tercüme
rafinin şekillendirilmesinde de geçerlidir.
ettirme amacı bu bağlamda anlaşılabilir. Onun
Mesela el-Ḫalīl b. Aḥmed’in çalışmalarını
bu arzusu Hintçe Siddhānta’nın çevirisinden
ele aldığımızda, onun leksikografi ile grame-
tahminen 25 yıl sonra gerçekleşebilmişti.
rin şekillenmesinde ve aruz ölçülerinin oluş-
masında oynadığı rolün önemi ortaya çıkar. Arap-İslam kültür çevresinde astronominin,
Muhtemelen o, kendinden öncekilerin birçok hatta genel olarak bütün bilimlerin ulaşmış
monografik eserleri temel alıp bunları derle- olduğu seviye hakkında hüküm verebilmek
yerek kapsamlı bir eser oluşturma girişiminde için şu örnek yeterlidir: Bilgin ve sanatçılar
bulunan ilk kişidir. Kitāb el- Ayn isimli eseri hamisi el-Bermekī bu ilk çeviriden memnun
çok erken dönemden itibaren leksikografi için olmadığı için, farklı bilim adamlarını aynı
temel eser haline gelmiştir.28 eseri yeniden çevirmekle görevlendirmişti.31
2./8. yüzyılın ilk yarısında ve takip eden yüzyıl- Özümseme sürecinin başlangıcına yönelik
da bilimlerin resepsiyon süreci bütün yoğunlu- daha açık bir işaret kimya alanında görülebilir.
ğuyla devam ederken bununla eş zamanlı ola- Arapça yazan birçok bilim adamı 2./8. yüzyılın
rak bilimlerin özümsenme periyodu başladı. ikinci yarısında bu alanda, genellikle kitapları
henüz çevrilmiş yazarların dümen suyunda yol nesillerce gramerin başyapıtı olarak kabul
alıyorlardı. Şüphesiz bu mütevazı çapta bir edilen bu anıtsal eser, hacmiyle ve sistematik
özümseme olarak algılanabilir. Fakat burada yapısıyla Arap-İslam kültürü içerisinde bilim-
kastedilen bu mütevazı özümseme değil, geli- lerin kısa bir zaman zarfında ne kadar hızlı ve
şerek kimyacılıktan doğa filozofluğuna yük- köklü gelişim bulduğuna tanıklık etmektedir.
selmiş, bahsedilen zaman dilimindeki hemen
hemen bütün bilim dallarıyla uğraşmış bir 3./9. Yüzyıl
bilim adamının, Cābir b. Ḥayyān’ın, ortaya 3./9. yüzyılın ilk beşte birinde bilimlerin geli-
çıkması olgusudur. Bununla ilgili bölümde şim süreci, yaratıcılık periyodunun başlangı-
ayrıntılarıyla değineceğimiz üzere, onun bize cı sayılabilecek derecede tamamen yeni bir
ulaşan yüzlerce risalesi, çalışmalarını öncelik- karakter kazandı.
le uydurma eserler yoluyla kendisine ulaşan Gerçi İslam dünyasında uğraşılan bilimler,
bilgiler üzerine inşa ettiğini göstermektedir. 3./9. yüzyılda da rahatsız edilmeden yolların-
Cābir’in eserlerinin, kendi verdiği atıflardan da ilerleyebilmek için, niteliksel ve nicelik-
hareketle ortaya çıkan kronolojik sıralaması sel gelişimlerinde bir önceki yüzyılda oluşan
şaşırtıcı derecede bir bilimsel gelişimi açığa uygun koşullardan yararlanabildiler ve dahası
vurur. O, kimya alanında, doğada var olan bu yeni yüzyılın ilk on yıllarında Halife el-
maddeleri niceliksel ilişkilerini belirleme Meʾmūn’un (dönemi: 198-218/813-833) saye-
yoluyla niteliksel analizlerine ulaşmayı hedef- sinde doğan yepyeni bir kuvvet kazandılar.
leyen bir disiplini kurmaya çalışan bir bilim Yunan bilimlerinin hayranı olan bu hüküm-
adamı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ona dar, Yunanca eserleri Bizans’tan ve fethedilen
göre insan bilgisinin bütün gerçeklikleri, ken- diğer kültür merkezlerinden Bağdat’a getirtti.
disinin «ölçüler öğretisi» (ilm el-mīzān) adı Henüz çevirilmemiş eserleri Arapça’ya çevirt-
verdiği denge ilişkileri prensibine götüren bir mekle kalmayıp, aynı zamanda birçok eski
nicelik ve ölçü sistemine bağlanabilir. Cābir, çeviriyi de yeniletti.
bilimsel gelişiminin başlangıcında özümseme Bizim şimdiye kadar çok kesinleşmeyen bilgi-
sürecinin bir figürü olarak belirdi ve hemen mize göre, el-Meʾmūn kurduğu «Bilgelik Evi»
sonrasında ise cesur ve olabildiğince yaratıcı (Beyt el-Ḥikme) adındaki bir kurum aracılı-
bir doğa filozofu oldu (Bkz. katalog Cilt IV, ğıyla bilim adamlarının çalışmalarını kolaylaş-
99 vd.). tırdı ve organize etti. Halifenin bizzat kendisi
Sosyal bilimler alanındaki eş zamanlı devam birçok bilim alanına vakıftı. Onun inisiyatifi
eden gelişim de çok büyük atılımlar göster- sayesinde birçok eser doğdu. Yine o, projele-
di. Her bir bilim adamı kendi öncülerinin rin yürütülmesine sık sık katıldı. Ulaşılan bir
eserleri üzerine yeni şeyler inşa ederek bun- sonuçtan memnun olmaması, ya da o sonucu
ları olabildiğince genişletiyor ve vazgeçilmez aşmak istemesi bağlamında yaratıcı bir karak-
eserler haline getiriyordu. ʿAmr b. ʿOsmān ter gösterdiği için onun başarılı işlerinden
Sībeveyh’in (ö. tahminen 180/796)32, «Kitap» bazıları burada dile getirilmelidir.
(el-Kitāb) diye tanınan gramer kitabı buna O, Ptoleme’nin Almagest’inin Arapça’ya
örnek olarak gösterilebilir. Daha sonraki ilk tercümesinin yapıldığı zamanda çevril-
miş bulunan, yine Ptoleme’ye ait πρόχειροι den tespit ettirme fırsatından da yararlandı.
κανόνες isimli diğer bir eserini astronomla- Dünyanın yarıçapını trigonometrik olarak
rına kontrol ettirip düzeltmeler yaptırdı. Bu belirleyebilmek için, deniz seviyesinden hayli
girişimin sonuçları ez-Zīc el-Mumtaḥan adı yüksek konumda bulunan bir kıyıda, batışı
altında yayınlandı.33 esnasında güneşin alçalmasını kendisine eşlik
Halifenin astronomlarıyla yürüttüğü çalışma- eden astronom Sind b. ʿAlī’ye ölçtürdü. Bu,
lardan birisi de kıblenin olabildiğince kesin daha sonraları Francesco Maurolico (1558),
belirlenmesi için Bağdat’la Mekke arasındaki Sylvius Belli (1565) ve Francesco Giuntini’ye
boylam farkının tespit edilmesidir. Burada (1580) atfedilen bir yöntemdir.36
önemli olan, halifenin bu iki şehrin yürürlükte Halife el-Meʾmūn’nun astronomiye ve bu
bulunan astronomik cetvellerin koordinatla- dalın ilerlemesine yönelik yoğun ilgisi, onu
rına güvenmek yerine, ay tutulmasını şahsen ilk olarak Bağdat’ın Şemmāsiyye semtinde
gözlemleyerek sağlamış olmasıdır. Elde edi- ve daha sonra Şam’ın yakınında bulunan
len 3° lik boylam farkı (doğrusu 4°37’) hayli Ḳāsiyūn tepesinde birer gözlemevi kurma-
başarılıdır.34 ya sevketti. O, büyük araçlar ve aralıksız
İleriki dönemlerde yeryüzünü matematiksel gözlemler yoluyla, öncekilerin ölçümlerin-
kavrama girişimleri açısından, el-Meʾmūn’un den daha kesin ölçümlere ulaşmayı hedefledi.
meridyendeki bir derecelik boylam uzunluğu- Görüldüğü kadarıyla el-Meʾmūn astronomi
nun tam olarak tespiti amacıyla astronomları tarihinde gerçek anlamda gözlemevi kuran ilk
görevlendirmesinin çok büyük önemi vardır. kişidir.
Halifenin astronomlarından bir grup, hem Son olarak, el-Meʾmūn tarafından hayata
güneşin konumunu hem de öğlen çizgisinin geçirilmiş, şüphesiz çok önemli ve gelecek
tam yönünü belirlemek amacıyla bazı aletler, kuşaklar için de mühim sonuçlar doğurduğu
ip ve çubuklar yardımıyla Suriye ve Irak ova- gözlemlenebilen bir projeden bahsedilmeli-
larında bir çok ölçüm yaptılar, bir derecelik dir. Bu proje coğrafya ve kartografi alanına
boylam uzunluğunun 56⅓ ve 57 mil arasında aittir.
olduğunu belirlediler, ortalama değer olarak Arap-İslam kültür dairesinde, enlem-boylam
56⅔ mil kabul edildi. Bu, modern ölçüm dereceleri ile haritalar ve ülkeler coğrafyası
değerlerine çok yakın bir sonuçtu. Carlo A. alanında henüz yeni elde edilmiş ve hiç de
Nallino’nun ifadesine göre bu ölçüm, kesin önemsiz sayılamayacak tanışıklığın kazanıl-
olmayan birçok hipoteze dayalı Eratosthenes masından sonra37, Ptoleme’nin γεωγραϝική
ölçümü karşısında bilimsel, uzun ve yorucu ύφήγησις isimli eseri Arapça’ya çevrildi. Buna
bir çalışmanın sonucunda elde edilen ilk ciddi ek olarak Arap-İslam bilginleri, Marinos’un
yeryüzü ölçümüdür.35 Ayrıca halife, Bizans’a (2. yüzyılın ilk yarısı) coğrafya ve haritaları-
yaptığı sefer esnasında bir derecelik boy- nı 3./9. yüzyılın başlangıcında tanıdılar.38 Bu
lam uzunluğunu trigonometrik olarak yeni- bağlamda el-Meʾmūn, bir dünya haritası ve
33 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 136-137. 36 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 96.
34 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 94. 37 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 73 vd.
35 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 95. 38 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 30-31, 80, 82.
12 G İ R İ Ş
bölgesel haritalar içeren coğraya eseri meyda- Carignano39 gibi bir rahibin, ikamet ettiği yer
na getirilmesine karar verdi ve bir grup bilgini Cenova’da sadece kendisine ulaşan haberlere
bu iş için görevlendirdi. Anlaşılacağı üzere, dayanarak, Akdeniz, Karadeniz, Hazar Denizi
bu bilginler ilk olarak, bir coğrafya kitabı ve Anadolu’yu, oralarda bulunmaksızın ve
olmaktan ziyade kartografik bir giriş niteli- nesillerboyunca aktarılarak kazanılan hari-
ğindeki Ptoleme Coğrafyası’nı temel aldılar. taları ve kayıtları kullanmaksızın, gerçeğine
Bu Ptoleme Coğrafyası yaklaşık 8000 yerin çok yakın tasvir eden bir dünya haritası yapa-
koordinatlarını içermekteydi ve bunlar, çok bilecek durumdaymış. Bu bakış açısına bir
azı müstesna, astronomik ölçümler yoluy- başka örnek de şudur: 1724 yılında Guillaume
la ulaşılmış veriler değildi. Bu koordinatlar Delisle Paris’teki atölyesinde oturarak, yüz-
Marinos’un coğrafya ve haritalarından elde lerce yeri koordinatlarıyla, denizleri ve gölleri
edilmiş ve biraz daha geliştirilmişti. sahilleriyle, devletleri sınırlarıyla ve ırmakları
el-Meʾmūn’un coğrafyacıları tarafından çizil- yataklarıyla birlikte hemen hemen mükem-
miş olan ve günümüzden yaklaşık yirmi yıl melliğe ulaşır derecede, Doğu Anadolu ve
önce keşfedilen dünya haritası, bölgesel hari- Kafkasya’yı da içeren bir İran haritasını o
talar ve de bunların koordinatlarını toplayan bölgede nesiller boyunca geliştirilen haritalar
kitap, kartografya tarihi için çok yeni bir ve kendi diline yapılan çeviriler olmadan çize-
ufuk açmaktadır. Yine de tarihçinin bunun- bilmiştir.40
la ön yargısız bir şekilde değerlendirmeye Sunduğumuz bu realite temeline ve tarihsel
hazır olup olma- dığı sorulmalıdır. Ben kendi verilere dayanarak görüyoruz ki el-Meʾmūn’un
değerlendirmemi iki yıl önce yayınlanmış olan coğrafyacıları kendi öncülerinden aldıkları kar-
Mathematische Geographie und Kartographie tografik tasvirleri önemli ölçüde tashih etmiş-
im Islam und ihr Fortleben im Abendland lerdir. Elde ettikleri bu ilerleme, Bizanslı bilgin
(Geschichte des arabischen Schrifttums’un Maximos Planudes’in Ptoleme coğrafyasının
10. ve 11. cildi) isimli araştırmamda ortaya aktarılan bilgilerine dayanarak, 1300 yılında
koydum ve araştırmanın önemli bazı nokta- yeniden oluşturduğu dünya haritası sayesinde
larını bu katalogun haritayla ilgili bölümünde ölçülebilir. el-Meʾmūn tarafından görevlendi-
sunacağım. Arap-İslam kültürünün evren- rilmiş olan bilginler, o zamanın meskûn dün-
sel bilimler tarihindeki konumuna ilişkin bu yasında hemen hemen merkez konumda olan
genel girişte ben, temel düşüncemi ve konuya Bağdat’tan hareketle, mümkün olabildiğince
ilişkin yıllar boyu süren uğraşım sonucunda kendi gözlemlerine ve ölçümlerine dayanarak
elde ettiğim kanaatimi dile getirmek istiyo- güney ve orta Asya, doğu ve kuzey Afrika’yı
rum. Halife el-Meʾmūn tarafından görevlen- kavrama gibi bir avantaja sahiptiler. Bizim için
dirilen astronom ve coğrafyacıların gayret- el-Meʾmūn’un haritası birçok farklı sebepten
leri ne kadar büyük olursa olsun, başarıları ötürü çığır açıcı bir öneme sahiptir. Koordinat
sınırsız olmamıştır. Bu durum onların Yunan kitabına dayanarak yeniden oluşturulmuş
öncüleri için geçerli olduğu gibi, Avrupa’daki haritayla birlikte bu harita, –ana nüshanın
ardılları için de geçerliydi. Naif ve zorlamayla artık aktarılamayacak olan bazı özellikleri
ortaya çıkan harita tarihçiliği bakış açısına
artık kendimizi teslim edemeyiz. Bu bakış 39 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 332 vd.
açısına göre, 14. yüzyılın başında Giovanni 40 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 413 vd.
G İ R İ Ş 13
bir yana– insanlığın 3./9. yüzyılın ilk çeyreğin- baren Batı’yı çok derin şekilde etkilemiştir44.
de yeryüzünün kartografik tasvirinde ulaştık- 3./9. yüzyılın ortalarında İslam’da matematik,
ları kazanımları yansıtmaktadır. Böylelikle sahip olduğu yaratıcılık periyodunun eşiğine
hem Arap-İslam kültür çevresinde hem de ulaşmış görünmektedir. Bu olgunun tipik bir
örneğiyle Benū Mūsā’nın (Mūsā b. Şākir’in
Avrupa’da çok büyük etkilerde bulunan bu
oğulları: Muḥammed, Aḥmed ve el-Ḥasan)
harita, söz konusu gelişme hakkında hüküm
eserlerinde karşılaşmaktayız. Daha onların
verebilmek için bize sağlam bir temel sağla- matematikle uğraştıkları dönemde bu ala-
maktadır. Bu harita, yer yüzünü tasvir etme- nın en önemli eserleri olan Öklid, Arşimed,
deki hayli gelişmiş formu bir yana, küresel Apollonios, Menelaos ve diğer yazarların
projeksiyon, kartografik ölçekleri ve dağların kitapları Arapça’ya tercüme edilmiş olarak
perspektif tasviri gibi kartografik yardımcı bulunuyordu. Terminolojik zorluklar büyük
araçlarıyla, bizim bu yardımcı araçların doğuş ölçüde aşılmıştı. Öklid’in Elementler isim-
zamanını olabildiğince geriye doğru tarihleye- li geometri eserinin içeriği, 70-80 yıl önce
rek düzeltmemize yardım etmektedir. kaleme alınmış şerhler yoluyla tam anlamıyla
özümsenmişti. Mūsā oğullarının daha yaşlı
Henüz 2./8. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle
çağdaşları canlı ilgileriyle Yunanların tüm-
Hintçe Siddhānta’nın Arapça’ya tercümesin-
dengelimsel geometrilerine ilişkin monogra-
den sonra sıfır rakamı bilgisine (kavramına) fik risaleler kaleme almışlar; bu üç kardeş de
ulaşılmasını sağlayan ve böylece kayda değer başlayan bu faaliyeti bizzat kendi monografile-
bir ilerleme gösteren matematik, 3./9. yüzyı- riyle ileriye taşımışlar ve geliştirmişlerdi. Bize
lın ilk çeyreğinde hemen hemen eş zamanlı kadar ulaşan eserleri onların, öncüleri olan
doğan üç cebir kitabı sayesinde yeni bir zen- Yunanların çalışmalarını bir yaratıcılık gay-
ginleşme yaşamıştır. Bu eserlerin yazarları reti ile korkusuzca tartışabildiklerine tanıklık
Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī41, Sind b. etmektedir. Onların bu çabaları ile gerçekten
ne kadar yenilik getirebildikleri belirleyici bir
ʿAlī42 ve ʿAbdulḥamīd b. Vāsiʿ İbn Türk’dür43.
ölçüt değildir. Geometri eserlerinde bir açının
Kitaplarının başlığı ise «yeniden kurmak ve
üç eşit parçaya bölünmesinde yeni bir çözüme
karşılaştırmak» anlamında Kitāb el- Cebr ve- ulaştıklarını söylemektedirler. Bu çözümde,
l-Muḳābele’dir. Bunlar cebirin aritmetikten daha sonra devam eden gelişim sürecinde
bağımsızlaştırılan birinci ve ikinci dereceden «Paskal helezonu» diye isimlendirilecek olan
ilk denklemleridir. Kendi verdiği bilgiye göre bir “eğri”den hareket etmektedirler. Bizim bir
el-Ḫārizmī, kitabını Halife el-Meʾmūn’un kanaate ulaşmamızda kardeşlerin bu başarı
isteği üzerine yazmıştır. Her üç eserin de, dereceleri, takındıkları tavırdan daha az önem-
helenistik doğuda şekillenen, Yunan, Hint lidir. Bu üç kardeş ayrıca Arşimed tarafından
ve geç dönem Babil elementlerini doğrudan geliştirilen metoda göre daire hesaplamasına
kalkışmışlar ve bunu başarmışlardır. Onlar
ya da dolaylı olarak içine alan harmanlama
«farklı delil sunuşları ve şekillerin tariflerin-
karakterli bir geleneğe bağlı oldukları görül-
de başka harfler kullanmalarıyla kendilerini
mektedir. el-Ḫārizmī’nin cebir ve aritmetiği, Yunan üstatlarından mümkün olabildiğince
Latince’ye çevrildikten sonra 12. yüzyıldan iti uzaklaştırmaya» çabaladılar45. Bu kardeşler,
41 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 228-241. 44 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 28.
42 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 242-243. 45 Suter, H.: Über die Geometrie der Söhne des Mûsâ ben
43 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 241-242.
14 G İ R İ Ş
3./9. yüzyılın ikinci yarısında eser vermiş olan ladığı gibi, el- Māhānī bu konuda Johannes
coğrafyacı Aḥmed b. ʿÖmer İbn Rusteh62 Regiomontanus’un (1436-1476) öncüsüdür.
çağında yaygın kozmolojik ve astronomik teo- 3./9. yüzyılın ikinci yarısında Sābit b. Ḳurra
riler arasında şunları anlatıyor: Dünya evre- sadece astronomide değil aynı zaman-
nin herhangi bir yerinde bulunmaktadır, orta da matematikte de mükemmel işler başar-
noktasında değil; Dünya dönmektedir, fakat dı. Pythagoras teoremini her tür üçgen için
Güneş ve gök küreleri değil. Bu güneş mer- genelleştirdi. Ancak, Sābit b. Ḳurra’nın bu
kezli sistem vizyonunun nereden kaynaklan-
teoremi, Avrupa’da mucit olarak John Wallis
dığını gerçekten bilmek isterdik. İbn Rusteh
(1616-1703)’in adını taşımaktadır67. Sābit b.
devamla şu görüşü dile getirmektedir: Evren
Ḳurra, parabollerin kare ve küplerini almaya
sonsuzdur ve evren içerisinde dünya sonsuza
doğru hareket etmektedir. dair yazdığı her iki kitabında Arşimed’in bu
Arap-İslam kültür çevresinde astronomik araç alanda ortaya koyduğu çalışmayı bilmeksizin
ve gereçlerin icadı da bu yüzyılın son çeyreğin- sonsuz küçükler hesabını kullanmıştır. Onun
parabolün karesini alması integralin o∫ √px
a
de başlamıştır. Bunlardan bir tanesi, mucidi
olarak Cābir b. Sinān el-Ḥarrānī’nin63 kabul dx hesaplamasıyla örtüşmektedir. O, böyle-
edildiği küresel usturlaptır (bkz. Katalog Cilt ce «unutulmaya yüz tutmuş integral toplamı
II, s. 120). Çağdaşı olan el-Faḍl b. Ḥātim en- hesaplama yöntemini ustalıkla tekrar canlan-
Neyrīzī, atmosferde bulunan ya da yer yüze- dırdı; bu yöntemin yardımıyla fiilen ilk kez
yinden yükselen cisimlerin uzaklığını ölçmeye xn gücünün bir integralini kesirli bir üs için
yarayan aletlerin ilk mucidi olarak kendisini hesapladı ve hatta yine, integrasyon aralığı-
görmekte ve bununla övünmektedir64. nı eşit olamayan parçalara bölmek suretiyle
Matematik tarihinde ileriye doğru atılmış çok
o∫ x
½ dx’i ilk olarak hesapladı. 17. yüzyılın
a
ya da basık tepe noktasıyla hesaplamasıdır. konuya ilişkin Ebū Kāmil Şucāʿ b. Eslem73 tara-
Arşimed sadece rotasyon ekseni ile parabol fından yazılan eserle onun öncüllerinin yakla-
ekseninin aynı olduğu parabolitlerle uğraş- şık h. 60-70’li yıllarda ortaya çıkmış eserleri
mıştı.69 arasında bir karşılaştırma yapıldığında ortaya
Sābit b. Ḳurra’nın çağdaşı olan Ḥabeş el- çıkar. Gerçi Ebū Kāmil, tıpkı öncülleri gibi
Ḥāsib daha önceleri, ay paralaksının hesap- birinci ve ikinci dereceden denklemler sınırını
lanmasında bir tür iterasyonal metot [adım aşmıyor, ama onun, aritmetikleştirmede çok
adım yaklaşma metodu] kullanmıştı. Burada uzun bir yol katettiği ve teorik yanının çok öne
söz konusu olan, daha sonraları Johannes çıktığı görülmektedir. Geometrik kanıtlama
Kepler (1571-1630) tarafından gezegenler yöntemini kullanımda Ebū Kāmil’in kendini
hareketi öğretisi bağlamında ileri sürdüğü bir boyuta bağlılık zincirinden kurtardığını da
denklemin benzeridir.70 Ḥabeş belki de 1°-90°
görmekteyiz74: Ebū Kāmil orantılardan bah-
lik bir logaritma çizelgesinde kosekantları
setmekte, ölçekdeş olan ve olmayan unsurlar
(ḳuṭr eẓ-ẓill) sunan ilk matematikçi ve astro-
arasında hiç bir ayrım yapmamaktadır. Onda,
nomdur;71 bununla birlikte Arap ardılları bu
Yunanlarda göze çarpan, irrasyoneller kar-
konuda onu takip etmediler. Anlaşılan o ki
şısındaki ürkeklik kaybolmuştur. el-Ḫārizmī
onlar sekantların ve kosekantların, trigono-
tarafından tanıtılan üç elemana –sayılar, kök-
metrik hesaplamalarda zorunlu olmadığını
ler ve kareler– yedinci dereceye kadar bilin-
fark etmişlerdi. Batı’da ilk olarak Nikolaus
Kopernikus (1473-1543) sekant çizelgesini meyenler eklenmiştir75.
yaptı ve bunlar Batı’da da 17. yüzyıldan itiba- el-Ḫārizmī ile birlikte Ebū Kāmil, eserle-
ren, gereksizliklerinin iyice belirginleşmesin- rinin İbrani ve Latince çevirileri yoluyla
den sonra trigonometri alanından kayboldu- Avrupa’da derin etkilerde bulunan İslam
lar.72 bilginlerindendirler. «Ebū Kāmil’in en uzun
Cebirin İslam ülkelerinde 3./9. yüzyılın ikinci süreli ve güçlü etkisi, onun Latince’ye çev-
yarısında çok hızlı bir gelişim göstermiş oldu- rilen haliyle “Algebra”sını sıklıkla kullanan
ğu, tahminen bu yüzyılın son çeyreğinde bu Pisalı Leonardo’nun Liber abaci isimli eseri
aracılığıyla olmuştur.» Pisalı Leonardo prob-
69 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 38, 266.
lemlerin bir kısmını Ebū Kāmil’in kitabından
70 Bkz. Kennedy, E. S. - Transue, W. R.: A medieval it-
erative algorism, The American Mathematical Monthly kelimesi kelimesine almıştır76.
(Menasha, Wisc.) 63/1956/80-83; Kennedy, E. S.: An early 3./9. yüzyılın ikinci yarısında tıp ve farmako-
method of successive approximation, Centaurus (Kopen-
hagen) 13/1969/248-250; Juschkewitsch, A. P., a.e., s. 324; loji de dikkate değer ölçüde gelişti. Ebū Bekr
Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 276. er-Rāzī (doğumu yaklaşık 251/865 – ölümü
71 Schoy, K.: Über den Gnomonschatten und die Schatten-
tafel der arabischen Astronomie. Ein Beitrag zur arabi- 73 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 277-281.
schen Trigonometrie nach unedierten arabischen Hand- 74 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: a.e., s. 223; Sezgin, F.: a.e.,
schriften, Hannover 1923, s. 14-15 (Tıpkıbasım: Islamic
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 25, s. Cilt 5, s. 39, 278-279.
75 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 40.
187 vd., özellikle s. 200-201); Tropfke, J.: Geschichte der
Elementar-Mathematik, Cilt 5, 2. Baskı, s. 29; Juschke- 76 Weinberg, Josef: Die Algebra des Abū Kāmil Šoǧāʿ
witsch, A. P.: a.e., s. 309; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 39, 276. ben Aslam, Münih 1935, s. 16 (Tıpkıbasım: Islamic Mat-
72 Tropfke, J.: a.e. Cilt 5, S.29-30; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, hematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 23, s. 107
s. 39. vd., özellikle 122); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 280.
18 G İ R İ Ş
haberlere eklenmiş uydurma ravilerin isimleri yapı ve şekillerinin çok farklılık arzetmesin-
olarak kabul edilmektedir. Böylelikle sadece den kaynaklanan bir sevinci yansıtıyor gibi
haberlerin içeriğine karşı haksız bir yadsıma görünmektedir. Araştırmacı89 kendi açısın
doğmuş olmakla kalmıyor, ayrıca evrensel dan şu soruyu sormaktadır: «İslam topluluğu,
historiyografya, İslam’ın ilk yüzyıllarında çok literatürlerinin böylesine erken bir dönemin-
katı olarak uygulanan kaynak alıntılama meto- de nasıl olup da dâhi Helenlere bu noktada
dolojisini de tanımaktan mahrum kalıyor86. erişebilmiş ve hatta onları aşabilmiştir?»
Bu dönemin leksikografi alanındaki gelişmesi Ebū Ḥanīfe’nin kitabı, botanik alanında geliş-
monografik konuların çok geniş çaplı olarak miş bir bilimsel terminolojiye tanıklık etmek-
ele alınmasıyla kendisini ortaya koyar. Bu da tedir. O «bitki parçalarının değişik şekillerini
ileriki dönemde, 4./10. yüzyılda görüldüğü
ifade etmek için geniş bir botanik terminoloji
gibi, alfabetik ya da konulara göre düzen-
bilgisine sahiptir. Bu terminoloji tarafsız bir
lenmiş hayli kapsamlı sözlüklerin doğmasına
kimsede şu izlenimi doğurmaktadır: Sanki
neden olur. Bu türün en ilgi çekici örne-
bu ifadeler daha büyük bir ifade hassasiyetini
ği olarak Ebū Ḥanīfe ed-Dīneverī’nin87 (ö.
sağlamak için yaratılmış bir uzmanlık dili-
282/895) “Bitkiler Kitabı”nı (Kitāb en-Nebāt)
anmak istiyorum. Sekiz ciltlik bu kitabın bize ni ortaya koymaktadırlar».90 Ebū Ḥanīfe’de,
ulaşan kısımları, eskiden Yunanlar tarafın- ilerlemiş bir bilimsel-morfolojik anlayış görül-
dan işlenmiş bilimsel bir alanın, ne kadar mektedir91; o, fizyolojik yönleri gözlem ve
geniş çaplı ve hızlı bir şekilde 3./9. yüzyılın tanımlamada da yetkindir92 ve «komplike
bitiminden hemen önce onlardan tamamen bitki şekillerini tanınan bitkilerle karşılaştır-
bağımsız bir şekilde Arap filologları tara- ma yoluyla» göz önünde canlandırmaktadır93.
fından aşılabildiğini açıkça göstermektedir. 3./9. yüzyılın sonlarına doğru retorik (ʿilm el-
Bu kitabın sadece sonraki dönem sözlüklere bedīʿ) ve şiir sanatının (ʿilm eş-şiʿr) doğuşu,
alınmış parçalarına dayanarak yapılmış bir bilimlerin bu dönemdeki gelişimine verile-
araştırma88, Ebū Ḥanīfe’nin bitki tanımlama- bilecek örnekler arasında anılmalıdır. Gerçi
larının, Dioskurides’in Materia medica isimli Aristoteles’in konuyla ilgili eserleri çeviriler
eserindeki tanımlamalarla boy ölçüşebildiği- sayesinde erişilebilir durumdaydı, fakat yine
ni göstermektedir. Dioskurides’in eserindeki de yerli Arap yazını teorisinin bu eserlerden
tanımlamaların gayesi, Ebū Ḥanīfe’nin Kitāb hemen hemen hiç etkilenmediği görülmekte-
en-Nebāt ’ında olduğundan başkadır. Materia dir. Aristoteles’in bu iki eseriyle, sadece filo-
medica’nın hedefi, okuyucuya ilaç olarak kul- zoflar ve mantıkçılar Organon’un bir parçası
lanılacak bitkileri bulmayı kolaylaştırmaktır, olarak uğraşmışlardır94.
yani tam anlamıyla pratik bir hedefe yönelik-
tir. Ebū Ḥanīfe’nin tanımlamaları ise, bitki 89 Silberberg, Bruno: a.e., s. 44 (Tıpkıbasım: s. 164).
90 a.e., s. 45-47 (Tıpkıbasım: s. 165-167).
86 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 53-84, 237-256. 91 a.e., s. 67 vd. (Tıpkıbasım: s. 187 vd.).
87 Bkz. a.e., Cilt 4, s. 338-343. 92 a.e., s. 65-66 (Tıpkıbasım: s. 185-186).
88 Silberberg, Bruno: Das Pflanzenbuch des Abû Ḥanîfa 93 a.e., s. 69 (Tıpkıbasım: s. 189).
Aḥmad ibn Dâʾūd ad-Dînawarî. Ein Beitrag zur Gesc- 94 Bkz. Bonebakker, Seeger A.: Reflections on the Kitāb
hichte der Botanik bei den Arabern, Zeitschrift für Ass- al-Badīʿ of Ibn al-Muʿtazz, Atti del Terzo Congress di
yrologie und verwandte Gebiete içerisinde (Strassburg) Studi Arabi e Islamici içerisinde, Ravello 1-6 settembre
24/1910/225-265, 25/1911/39-88, özellikle 43-44 (Tıpkı- 1966, Napoli 1967, s. 191-209; Heinrichs, Wolfhart: Ara-
basım: Natural Science in Islam serisinde Cilt 18, s. 117- bische Dichtung und griechische Poetik. Ḥāzim al-
208, özellikle 163-164); Sezgin, F.: a.e., Cilt 4, s. 339.
20 G İ R İ Ş
Arvupa’da Äquatorium adı altında 16. yüzyıla Lehrsatz in der islamischen Mathematik, Mathematische
Annalen içerisinde (Berlin) 120/1948/217-274 (Tıpkıba-
sım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi içerisin-
Qarṭāǧannīs Grundlegung der Poetik mit Hilfe aristo- de Cilt 56, s. 11-68).
100 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 343-345.
telischer Begriffe, Beirut 1969, s. 16; aynı yazar: Poetik,
101 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 345-348.
Rhetorik, Literaturkritik, Metrik und Reimlehre, Grund-
102 Die Ausziehen der n-ten Wurzel, a.e., s. 220-221 (Tıp-
riss der arabischen Philologie içerisinde, Cilt 2, Wiesba-
den 1987, s. 177-207, özellikle s. 188-190. kıbasım: s. 14-15).
95 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 224-225. 103 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 43.
96 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 298-299, 305-307; Cilt 6, s. 189-190. 104 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 325-329.
G İ R İ Ş 21
daşı Ebū el-Vefāʾ Muḥammed b. Muḥammed parçaya bölünmesine ilişkin problemin güzel
el-Būzecānī105 yedinci dereceye kadar, kök- bir çözümünü de bıraktı111. Üçüncü derece
lerin bulunmasıyla ilgili bir risale yazmıştı106. eğrilerle yoğun uğraşısı sonucunda el-Kūhī,
Bu yüzyılın ortasında Aḥmed b. İbrāhīm el- konik kesit çizimleri için «özel bir pergel»
Uḳlīdīsī ondalık kesirleri ele aldı. Kendi ifa- (barkār tāmm) buluşuna ulaştı112. Yine o, sonlu
desine göre o, küp sayılar ve küpkökler konu- bir düz çizgi üzerinde sonsuz devam eden bir
sunu bir kitapta ele alan ilk kişidir107. hareketin olup olamayacağına ilişkin fizik-
Yaptıkları katkılarla 4./10. yüzyılda matema- geometrik probleme geometrik bir açıklama
tik disiplininin seviyesini belirleyen dönemin bulmaya çalıştı113. Onun bu soruyu evetlemesi
önemli şahsiyetlerinden birisi de Ebū Sehl ve çözümünde kullandığı yöntem Giovanni
Veycān b. Rustem el-Kūhī’dir108. Öncülerinin Battista Benedetti’nin114 (1530-1590) tarzını
sonsuz küçükler hesabı konusundaki deneme- hatırlatmaktadır. Açıkça söylemese de Ebū
lerini ileriye taşıyarak el-Kūhī, parabolik kub- Sehl, Aristoteles’in sınırlı bir çizgide devam-
benin hacmini çok basit bir yöntemle ölçtü109. lı hareketin mümkün olamayacağı görüşünü
Bu dönemde, üçüncü dereceden denklemlere çürütmek istemiş olması muhtemeldir115.
götüren geometrik problemleri çözme giri- Genellikle astronominin tamamlayıcı dalla-
şimlerinde hacmi, belirli bir sekmanın hac- rı olarak kabul edilmişlerse de, düzlemsel
miyle, yüzeyi ise belirli başka bir sekmanın ve küresel trigonometri alanındaki başarılar,
yüzeyiyle denkleşen bir küre sekmanı prob- matematiğin bu dönemdeki büyük başarı-
leminin üstesinden önce Ebū Sehl geldi. «O, larından sayılabilir. Trigonometrik element-
denklemin bilinmeyenlerini eşit kenarlı bir lerin sistematik olarak ilk ele alınışına Ebū
hiperbol ve bir parabolün kesişme noktaları el-Vefāʾ Muḥammed b. Muḥammed el-
ile buldu. Ayrıca o, problemin çözülmesi için Būzecānī’de (328-388/940-998)116 rastlamak-
gerekli koşulları çok dakik tartışmak gibi bir tayız. el-Būzecānī trigonometrik fonksiyonları
katkıda da bulundu.»110 Ebū Sehl el-Kūhī, bir bütün olarak ele almakta ve interpolasyon
bize, hiperbol yardımıyla bir açının üç eşit yöntemi doğrultusunda logaritma çizelgele-
rinin yapımında yeni bir metot ortaya koy-
maktadır. Bu metoda göre o, sinüs, tanjant ve
105 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 321-325.
106 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 43.
107 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 296.
111 Bkz. Sayılı, Aydın: The trisection of the angle by Abû
108 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 314-321.
Sahl Wayjan ibn Rustam al-Kûhî (fl. 970-988), Belleten
109 Bkz. Suter, H.: Die Abhandlungen Thâbit b. Kurras und
(Ankara) 26/1962/696-697; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 317.
Abû Sahl al-Kûhîs über die Ausmessungen der Parabolo- 112 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 317; Katalog III, 151.
ide, Physikalisch-medizinischen Sozietät’in oturum bül- 113 Bkz. Sayılı, Aydın: A short article of Abû Sahl Waijan
tenlerinde yayınlanmıştır (Erlangen) 48-49/1916-17/186- ibn Rustam al-Qûhî on the possibility of infinite mo-
227, özellikle 222 (Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and tion in finite time, Actes du VIIIe Congrès international
Astronomy serisi içerisinde Cilt 21, s. 68-109, özellikle d’histoire des sciences, Floransa– Milan 3-9 Eylül 1956,
104). Florenz 1958, Cilt 1, s. 248-249; aynı yazar, Belleten (An-
110 Bkz. Cantor, M.: Vorlesungen über die Geschichte der kara) 21/1957/489-495.
Mathematik, Cilt 1, üçüncü baskı 1907, s. 749; Woepcke, 114 Lasswitz, Kurd: Geschichte der Atomistik vom Mittel-
Fr.: L’algèbre d’Omar Alkhayyâmî, Paris 1951, s. 103-114 alter bis Newton, Cilt 2, Leipzig 1890 (Tekrarbasım Hil-
(Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi desheim 1963), s. 15-16.
içerisinde Cilt 56, s. 1-206, özellikle s. 127-138); Sezgin, 115 Aristoteles’in görüşü için bakınız a.e., s. 19.
F.: a.e., Cilt 5, s. 315. 116 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 321-325.
22 G İ R İ Ş
kotanjant çizelgelerini hesaplamıştır. Onun yeni bir çevirisiyle bir daha Avrupa’da yayıl-
sinüs çizelgesi değerlerini her dörtte bir dere- ma imkanı buldu122. ez-Zehrāvī’nin et-Taṣrīf
ceye göre vermektedir117. Çağdaşlarından isimli eserinin cerrahlık konusunu işleyen 30.
Ḥāmid b. Ḫıḍr el-Ḫucendī ve Ebū Naṣr bölümü 12. yüzyılda Cremonalı Gerhard tara-
Manṣūr b. ʿAlī ibn ʿIrāḳ da Ebū el-Vefāʾ ile fından Latince‘ye çevrildi. Bu eserin ilaç-
aynı zamanda küresel trigonometrinin temel lar konusunu işleyen 28. ve cerrahlık konu-
teoremini bulduklarına inanıyorlardı (Katalog sunu işleyen 30. bölümleri Arap tıbbının
III, 133 vd.). Burada esas itibariyle söz konusu Avrupa’daki en yaygın kitaplarındandır. el-
olan problem, küresel bir üçgenin açılarından Muʿālecāt el-Buḳrāṭiyye isimli üçüncü eser
hareketle kenarlarını hesaplamaktır. Görünen Avrupa’ya Yakın Çağ’dan önce ulaşmadı.
o ki, bu problemin çözümünde öncelik Ebū el Ebū Zeyd Aḥmed b. Sehl el-Belḫī’nin123 (ö.
Vefāʾ’ya aittir. Ve yine o, geometrik problem 322/934) Meṣāliḥ el-Ebdān ve-l-Enfüs isim-
çalışmalarında sistematik olarak pergel kullan- li eseri de bu yüzyılın en önemli çalışma-
mayı prensip edinen ilk matematikçidir118. Tıp larından birisi olarak sayılabilir. Bu bilgin,
alanında da şu vurgulanmalıdır:Aynı zaman psikosomatikin [hastalıklarda ruhsal duru-
diliminde bu disiplinin ulaştığı seviye, dünya mun rolü konusunun] erken dönem tem-
tıp literatüründe bütün hastalıkların tedavisi- silcisi olarak görünmektedir124. Bu yüz-
ni kapsayan eş zamanlı ve birbirinden bağım- yılda tıp alanında kaydedilen en büyük
sız ilk “el kitapları”nın doğmasını sağlamıştır. gelişmelerden birisi de oftalmoloji alanında-
Bu eserler ʿAlī b. el-ʿAbbās el-Mecūsī’nin119 dır ve ʿAmmār b. ʿAlī el-Mevṣılī adıyla birlik-
Kāmil eṣ-Ṣınāʿa eṭ-Ṭıbbiyye, Ebū el-Ḳāsim te anılır. Julius Hirschberg125 el- Mevṣılī’nin
Ḫalef b. ʿAbbās ez-Zehrāvī’nin120 et-Taṣrīf 4./10. yüzyılın sonuna doğru yazılmış olan
li-men ʿAcize ʿan et-Teʾlīf ve Ebū el-Ḥasan kitabında, «onun açık-seçik ve canlı bir tarz-
Aḥmed b. Muḥammed aṭ-Ṭaberī’nin121 el- da anlattığı, hatta bugünün okuyucusu için
Muʿālacāt el-Buḳrāṭiyye isimli eserleridir. ʿAlī bile çok büyük bir çekiciliğe sahip olan 6
b. el-ʿAbbās el-Mecūsī’nin eseri 11. yüzyılda katarakt ameliyatını» çok ilgi çekici bul-
Constantinus Africanus tarafından Salerno’da
Liber pantegni adı altında Latince‘ye çev-
rildi ve Avrupa’da yüzlerce yıl çevirmeni-
nin eseriymiş gibi görüldü. 1127 yılında aynı 122 Bkz. Schipperges, Heinrich: Die Assimilation der ara-
eser Stephanus Antiochienus’un (Antakyalı) bischen Medizin durch das lateinische Mittelalter, Wi-
esbaden 1964, s. 34 vd.; Jacquart, Danielle – Micheau,
Françoise: Le médecine arabe et l’occident médiéval,
Paris 1990, s. 96 vd.; Burnett, Charles - Jacquart, Danielle
117 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik (Edit.), Constantine the African and ʿAlī Ibn al-ʿAbbās al-
im Mittelalter, s. 309-310. Maǧūsī. The Pantegni and related texts. Leiden 1994 (16
118 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 46. çalışma içermektedir).
119 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 320-322; Tıpkıbasımı üç cilt 123 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 274.
halinde Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen 124 Kitabının bize ulaşmış olan her iki el yazmasının
Wissenschaften tarafından yapılmıştır, Frankfurt 1985. da tıpkıbasım müstakil olarak Institut für Geschichte
120 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 323-325; Tıpkıbasımı üç cilt halinde der Arabisch-Islamischen Wissenschaften tarafından
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissen- yapılmıştır, Frankfurt 1984 ve 1998. Ayrıca Özkan, Za-
schaften tarafından yapılmıştır, Frankfurt 1986. hide: Die Psychosomatik bei Abū Zaid al-Balḫī (gest. 934
121 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 320-329; Tıpkıbasımı üç cilt halinde A.D) Frankfurt 1990 (Tekrarbasım: Islamic Medicine
Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissen- serisi Cilt 98).
schaften tarafından yapılmıştır, Frankfurt 1990. 125 Geschichte der Augenheilkunde im Mittelalter, s. 54.
G İ R İ Ş 23
maktadır. Yunanca kaynaklarda bununla tedir. Kullandığı malzemeyi geniş bir temelde
karşılaştırılabilecek hiçbir şey bulunmamak- ele alabilme gücüyle ve yabancı kültürleri
tadır ve hatta yakın dönem literatüründe bile objektif bir şekilde tanıtma gayretiyle bizi
benzeri yoktur. Bu durum 18. yüzyıla kadar şaşkınlığa düşüren bu bilim tarihi çalışmasının
öylesi kesin ve öylesi ilgi çekici hastalık ve meydana gelmesi, böylesi bir çalışmanın doğ-
tedavi hikayeleriyle tekrar karşılaşılıncaya masını mümkün kılan daha eski bir geleneğin
kadar devam etmiştir. ʿAmmār’ın en önemli varlığı olmaksızın anlaşılamaz. Biz bugün bu
yanı (bazı rivayetlere göre) kendisinin icat geleneği gerçekten iyi bir şekilde tanımak-
ettiği metal bir iğne ile yumuşak katarakt tayız128. Mesela seyyah ansiklopedist ʿAlī b.
tabakasını radikal bir şekilde ameliyat etmesi- el-Ḥuseyn el-Mesʿūdī’nin (ö. 345/956 civarın-
dir. Dikkate değer bir başka şey de, sarkık iris da)129 eserlerini hatırlayabiliriz. Ben bu eser-
tabakasını alması ve bununla birlikte görme lerde, geçmişte ve onun bulunduğu dönem-
yetisinin kaybolmamasıdır ki «ondan önce de bilinen bütün kültürleri ve medeniyetleri
tanıtma girişimi görüyorum130. İbn en-Nedīm,
hem Yunanlar hem de Araplar bu ameliya-
kitabının oluşumunu anlamamıza yardımcı
tı sadece estetik amaçlı yapıyorlardı, yoksa
olacak çok ilginç ipuçları vermektedir. Hint ve
görme yetisini iyileştirmek için değil»126.
Çin131 kültürlerine ayrılmış dokuzuncu bölü-
Coğrafya alanında devam edegelen gelişme
mün ikinci kısmında Hint dinleri, mezhep-
4./10. yüzyılda, düzeyi Avrupa’da ancak 19.
leri ve kült mekânları hakkındaki bir pasajı,
yüzyılda rastlanılabilecek bir beşeri coğrafya- devlet adamı Yaḥyā b. Ḫālid el-Bermekī’nin
nın doğmasını sağladı. Arap-İslam coğrafyası- (ö. 190/805) oradaki dinler hakkında rapor
nın bu türü, şablon karakterli ve didaktik hari- hazırlaması ve kullanılan ilaçları getirmesi
taları bakımından belki de Sasani-Fars kül- için Hindistan’a gönderdiği birisi tarafından
tür çevresinin tesiri altındaydı, fakat yine de yazılmış bir kitaptan alıntılamaktadır.
kendi gelişiminde tamamen otokton kalmıştı; Dönemin ikinci önemli bilim tarihi kitabı İbn
bu tip coğrafyanın geliştiricileri Ebū Zeyd el- en-Nedīm’in eserini tamamladığı yılda, yani
Belḫī, el-Ceyhānī, el-İṣṭaḫrī, İbn Ḥavḳal ve el- 377/987’de yazıldı. Bu, Endülüslü hekim
Maḳdīsī (el-Muḳaddisī) idi. Bunların en genci Süleymān b. Ḥasan İbn Cülcül’ün132 tıp tarihi
olan el-Maḳdīsī’yi oryantalist Alois Sprenger (Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ ve-l-Ḥukemāʾ) eseridir.
19. yüzyılın ortalarında, onun kitabının bir Bu eser de sadece İslami dönemle sınırlı kal-
el yazmasını Hindistan’da bulup okuduktan mamıştır. Eğer bu eseri, İsḥāḳ b. Ḥuneyn’in
sonra, «gelmiş geçmiş en büyük coğrafya- (ö. 298/910), hemen hemen ancak bir yüzyıl
cı» olarak tanımlamıştır (Katalog III, 3 vd.). önce İskenderiyeli Johannes Grammatikos’un
Bu yüzyılda gerçekleştirilmiş başarılı işlere (6. yüzyılın birinci yarısı) ufak hacimli ese-
bilim tarihi alanında yazılmış temel iki eser rini temel alarak «hekimler tarihi» hakkın-
de dahildir. Bir tanesi Muḥammed b. Ebū da yazdığı risale ile (Taʾrīḫ el-Eṭıbbāʾ)133
Yaʿḳūb İsḥāḳ İbn en-Nedīm127 (ö. 400/1010’a
doğru) tarafından kaleme alınmış «Fihrist» 128 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 383-388.
isimli eserdir. Mütevazı başlığı altında bu 129 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 332-336; Cilt 6, s. 198-203; Cilt 7, s.
eser, çağına kadar bilinen kültür bölgelerinin 276-277.
130 Bu konudaki fikrimi, henüz müsvedde halinde bu-
bilimsel literatürünü kapsamayı hedeflemek-
lunan Geschichte des arabischen Schrifttums’un beşeri
coğrafya ile ilgili bölümünde dile getirdim.
131 İbn Nedīm, Fihrist, s. 345-351, özellikle s. 345.
126 Hirschberg, J.: a.e., 54; Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 331. 132 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 309-310.
127 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 385-388. 133 Bkz. a.e., Cilt 3, s. 268.
24 G İ R İ Ş
karşılaştıracak olursak, bilim historiyograf- lerde müziğin, şiirin ve edebiyatın ilk mevkiyi
yasının bu kısa zaman zafında ne denli ileri aldığı uygar bir şehir hayatının karşısında bul-
bir gelişim gösterdiğini ve hangi evrensellik maktadır. Başka kültürlerde benzeri buluna-
boyutuna ulaştığını anlayabiliriz. mayacak bir eserdir bu kitap.
Sosyal bilimlerin filoloji ve tarih alanında, 4./10. yüzyılın kazanımlarından birisi de, Çin
felsefe ve edebiyat biliminde gösterdiği iler- mürekkebinden ilham alınarak, isten başlayıp
lemeyi –bu ilerlemenin niteliği ve önemine demir sülfatı, meşe palamutu ekstresi, arap
Adam Mez 1922 yılında yayınlanmış olan zamkı ve demir palamutu mürekkebine kadar
Renaissance des Islâm134 isimli eserini ada- çeşitli ilavelerle oluşturulan karma mürekke-
mıştır– dile getirmeyerek sadece 4./10. yüzyı- bin geliştirilmesidir140.
lın kültür tarihi bakımından eşsiz bir başarı-
sını hatırlatmakla yetiniyorum. Kasdettiğim, 5./11. Yüzyıl
Ebū el-Ferec Aḥmed b. el-Hüseyn el- Dünya’nın, gezegen yörüngelerinin merkezin-
İṣfehānī’nin135 (ö. 356/967) «Şarkılar Kitabı» de bulunup bulunmadığına ilişkin 4./10. yüz-
(Kitāb el-Eġānī) adlı 24 ciltlik eseridir. Bu yılda başlamış olan kuşkular yönünde 5./11.
eser, Halife Hārūn er-Reşīd’in direktifiyle, üç yüzyılda Ptoleme modelinin ne derece doğru
meşhur müzisyen tarafından bir araya getiril- olduğu konusunda bir tartışma belirmeye baş-
miş, daha sonra büyük müzisyen ve edebiyatçı lamıştı. Bu yöndeki ilk gayret Ebū Caʿfer
İsḥāḳ b. İbrāhīm el-Mevṣılī136 (150-235/767- Muḥammed b. el-Ḥüseyn el-Ḫāzin’in bir
850) tarafından revize edilerek genişletilmiş kitabında karşımıza çıkıyor. O, Ptoleme’nin
olan137 seçili 100 şarkı bestesi koleksiyonu- gezegenlerin yörünge merkezinin Dünya
nun genişletilme ve tamamlanma çalışması- dışı bir daire olduğu ve ayrıca gezegenlerin,
dır. Ebū el-Ferec el-İṣfehānī’nin, öncülerinin merkezleri bu daire muhitinde bulunan ek
zamanla unutulmaya yüz tutmuş geleneği- yörüngeler çizerek döndükleri görüşü yerine,
ne sadık kalan bu anıtsal eseri, bize sadece merkezleri Dünya’dan ibaret olan yörüngeler
saray müzisyenlerinin138 besteleri139, onların tezini savunuyor, gezegenlerle Dünya arasın-
hayatları ve müziklerinin pratik ve teorik da gözlemlenen uzaklık değişmelerini yörün-
orjinalitelerinden başka, bestelenmiş şiirler ge sathına oranla ortaya çıkan eğim değişik-
ve şairleri hakkında bilgi vermekle kalmıyor, likleri olarak düşünüyordu141. 4./10. yüzyılın
ayrıca Emevi ve Abbasi sarayındaki yaşamı ve sonuna doğru Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ142 çağdaşları
de bu yaşama katılan entellektüel çevreleri de arasında ortaya çıkan, her iki eksen uzunlu-
yansıtıyor. Okuyucu kendisini, zihinsel ilgi- ğu arasındaki çok küçük mesafeli oval geze-
gen yörüngeleri bulunduğu ve yörüngelerdeki
134 Mez 1917 yılında öldü. Kitabının bizzat gözden
gezegen hızlarının her zaman eşit olmadığı
geçiremediği el yazma müsveddesi Hermann Reckendorf
tarafından yayına hazırlandı ve 1922 yılında Heidelberg’te
ihtimalini tartıştı. Bununla birlikte o, geze-
basıldı. genlerin hızlarının değişmez olduğu kanaatin-
135 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 378-382. deydi. Ona göre, görünürdeki değişik hızlar
136 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 371. ve gözlem esnasında meydana çıkan geze-
137 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 378. gen yörüngelerinin nominal çaplarındaki
138 Bkz. Neubauer, E.: Musiker am Hof der frühen Abba-
siden, Doktora, Frankfurt 1965.
139 Bkz. Farmer, Henry George: The Song Captions in the 140 Bu bilgiyi, yıllardır bu konuda çalışan Sayın Dr.
Kitāb al-Aghānī al-Kabīr, Transactions of the Glasgow Armin Schopen’e borçluyum. Umarım henüz bitmiş olan
Universty Oriental Society 15/1953-54/1-10 (Tekrarbasım: çalışması kısa sürede yayınlanır.
The Science of Musik in Islam serisi içerisinde Cilt 1, s. 141 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 189.
değişimler, Dünya’nın onların yörüngelerinin Ama buna bağlı olarak İbn el-Heysem’in
merkezinde bulunmaması ile açıklanabilir. ortaya koyduğu gezegenler kinematiki
Anlaşıldığı kadarıyla, Ebū Naṣr ek yörünge (Katalog II, 9 vd.) ise çok önemlidir. İbn el-
(episikl, Arapçası tedāvīr el-eflāk) diye varlık- Heysem’in çağdaşı, evrensel bilgin Ebū er-
ları Ptolemece farzolunan ek yörüngeleri göz Reyḥān Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī (362-
önünde bulundurmayı zorunlu görmüyordu. 440/973-1048) yaptığı birçok müstakil çalışma-
Bu tartışma Ebū ʿAlī İbn el-Heysem’le143 (ö. nın yanısıra astronomi için, kendi zamanına
432/1041) birlikte bir dönüm noktasına ulaştı. kadar bu bilim dalının gelişimini sistematik
« Ptoleme’ye Karşı Şüpheler» adlı kitabında bir biçimde ele alan ve kapsayan temel bir
şu düşünceleri ortaya koymaktadır: Ptoleme eser yaratmayı kendine ödev edindi. Bu eseri,
gezegenlerin hareketi modelinde aequ- ithaf edildiği kişiye yani Ġazne Hükümdarı
ans diye adlandırdığı bir daire tasavvuru ile Mesʿūd b. Maḥmūd b. Sebüktigin’e nispet-
gezegenlerin eşit zamanda eşit hareket ediş le el-Ḳānūn el-Mesʿūdī olarak isimlendirdi.
prensibini zedelemiştir, çünkü bu durumda el-Bīrūnī esas itibariyle Ptoleme sistemini
ek daire merkezlerinin deferentteki (taşıyan takip etmiştir. Elbette o, bilimin zamanla bir
büyük daire) hareketi eşit olamaz. İbn el- ilerleme kaydettiğini ve kendisinin de buna
Heysem Ptoleme’nin böylesine akıl dışı bir yeni birşeyler eklemesi gerektiğini biliyordu.
sistemi, kendi gezegen yörüngeleri sistemini Başarılı işlerine örnek olmak üzere evcin,
terk etmek zorunda kalmamak için ortaya yani Dünya ile Güneş arasında yörüngede her
koyduğuna kesinlikle inanmış bulunuyordu144. yıl ilerleyen en uzak noktanın, bahar nokta-
Ona göre Ptoleme böylece, gerçekte var olma- sından uzaklığını hesaplaması anılabilir. O,
yan değersiz bir gezegenler modeli ortaya bunu, en çok yükselen hız artışı ve en kısa
koymuştu.145 İbn el- Heysem’in Ptoleme eleş- mesafe noktasındaki azalmasında çizelgeler-
tirisi sonraki nesiller üzerinde, Kopernik’e de ortaya çıkan farklara dayanarak hesaplı-
kadar takip edilebilecek uzun süreli bir etkide yordu. Böylelikle sonsuz küçükler hesabının-
bulundu. Ama diğer yandan İbn el-Heysem çığır açıcılarından biri oldu148.
Ptoleme’nin ύποθέσεις isimli eserindeki geze- Aynı yüzyılın en önemli başarılarından bir
genlerin şeffaf camdan gök halkaları içeri- diğeri matematiksel coğrafyanın bağımsız
sinde hareket ettiklerine dair tasavvurunu bir disiplin haline gelecek şekilde gelişti-
kabullendi ve bu tasavvuru Kitāb fī Heyʾet el- rilmiş olmasıdır. Bu büyük hizmet yine el-
Ālem adlı eserinde işledi. Kuşkusuz bu, astro- Bīrūnī’ye nasip olmuştur. Onun bu konu-
nominin gelişim tarihinde açık bir gerilemey- ya özel Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin li-Taṣḥīḥ
di. Yaklaşık yüz yıl sonra Muḥammed b. Mesāfāt el-Mesākin isimli eserinden öğrendi-
Aḥmed el-Ḫaraḳī (ö. 533/1139) tarafından ğimiz kadarıyla, 4./10. yüzyılda İslam dünya-
eleştirilen146 cismanî küreler Newton çağına sının doğusunda, adeta hummalı bir şekilde
kadar yüzyıllarca geçerliliğini korudu147. coğrafi mekân hesaplaması ile uğraşılmıştır.
Yine, el-Bīrūnī’nin de gençlik yıllarında bu tür
143 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 251 vd.
144 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 34.
145 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 87.
146 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 253
148 Bkz. Hartner, Willy – Schramm, Mathias: al-Bīrūnī
147 Bkz. Kohl, Karl: «Über das Licht des Mondes».
Eine Untersuchung von Ibn al Haitham, Physikalisch- and the Theory of the Solar Apogee: an example of the
medizinischen Sozietät’in oturum bültenlerinde (Er- originality in Arabic Science, Scientific Change. Sympo-
langen) 56-57/1924-25 (1926)/305-398, özellikle s. 306. sium on the History of Science içerisinde. University of
(Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Oxford, 9-15 Temmuz 1961, ed. A.C. Crombie, London
içerisinde Cilt 58, s. 135-228, özellikle s. 136). 1963, s. 206-218; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 263.
26 G İ R İ Ş
çalışmalara büyük bir eğilim duyduğunu öğre- 5./11. yüzyılın başlarında el-Bīrūnī ve İbn
niyoruz. Kendi hocalarının başardığı, küresel el- Heysem birbirlerinden bağımsız olarak,
bir üçgenin kenarlarının, açılardan hareketle öğlen çizgisinin Hint dairesiyle geleneksel
hesaplanması onu daha sonra küresel trigono- tespit yöntemini –Güneş’in deklinasyonunun
metrinin problemlerini sadece bu konuya has- günlük değişmesinin neden olduğu yanlışlar-
redilmiş bir monografide ele alıp işlemesine dan ötürü –şüpheli bulmaya götürüldüler. el-
iletmiştir. Bu çalışma bize kadar ulaşan Kitāb Bīrūnī tarafından önerilen yöntemden haber-
Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe149 isimli eserdir ve dar olmaksızın İbn el- Heysem, öğlen çizgisini,
eserde bu disiplin hâlâ astronominin hizme- bir sabit yıldızın yöndeş açılı yüksekliklerini
tindedir. el-Bīrūnī el-Ḳānūn el-Mesʿūdī’nin 8. gözlemeye dayanan metotla tesbit etti ve bu
bölümde tanjant ve kotanjant fonksiyonlarıyla işlem için özel bir alet icat etti (Katalog II,
uğraştı ve kitaba bir tanjant çizelgesi ekledi150. 146). İbn el-Heysem’in metoduna Avrupa’da
Bunun hemen ardından, mekânlar arasındaki ilk olarak 15. yüzyılın ilk çeyreğinde Alman
boylam farklılıkları ve mesafelerin araştırma- bilgin Regiomontanus’ta rastlanıyor.
sında da o yeni metodu kullanmasını bildi. Matematik alanında da 5./11. yüzyılda karşı-
Buna göre, Ġazne ile Bağdat arasındaki bir- mıza büyük başarılar çıkmaktadır. el-Bīrūnī
çok mekânın boylam farklılıklarına ilişkin ve İbn el-Heysem’in bütün çalışmaları gös-
elde edilen değerler 6' dan 45' ya kadarlık bir termektedir ki, daha bu yüzyılın ilk 30 ila 40
yanlışlıkla bu günkü değerlere uymaktadır. yılında geçen yüzyıla nispetle dikkate değer
Onun metodunu ve bunun Ġazne ile Bağdat ilerlemeler kaydedilmiştir.
arasındaki çalışmasını yürüttüğü uzun mesa- Sonsuz küçükler hesabında anılan başarı
felere pratik olarak uygulanışını, onun verdiği bir yana, el-Bīrūnī astronominin temel eseri
bilgiler ve canlı anlatımlar yoluyla öğrenmek- el-Ḳānūn’unda açının üç eşit parçaya bölün-
teyiz. Bu konuyla ilgili çalışmalarını, biri hariç mesi konusunda kendi öncülerinden ve çağ-
diğerleri kaybomuş bulunan birçok kitabın- daşlarından gelen 12 yöntemi anlatmaktadır.152
da belirtmiştir. O eserlerin ilginç başlıkları Çözümlerine ancak kübik denklemlerle ulaşı-
ve bize ulaşmış olan Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin lan bu problemler, denklemleri sayısal ola-
adlı eseri, el-Bīrūnī’nin gerçekte matema- rak çözümleme girişimine sevk etmiştir. Bu
tiksel coğrafyayı bağımsız bir disiplin haline tür girişimin ilginç bir örneği el-Bīrūnī’nin
getiren bir bilgin olduğu düşüncesini doğur- dokuzgenin kenarlarını belirleme problemi-
maktadır151. Ve bize ulaşan bu kitabı, disip- dir153. Son olarak onun matematik alanında
linin temel eseri olarak nitelendirilmeyi hak şimdiye kadar bilinen çok sayıdaki başarılı
etmektedir. işlerinden birisini, bir iç ve dış dokuzgenin
Trigonometri alanında onun küresel kotan- Açıkça görüldüğü kadarıyla Ebū el-Cūd,
jant teoremine işaret edilmelidir. Bu teoremi üçüncü dereceden denklem formlarını ve
ilgi çekici bir biçimde tam anlamıyla geomet- çözüm yöntemlerini, bu konuya hasredilmiş
rik olarak kazanmış ve kıble yönünün tespi- bir risalede ele alan ilk matematikçidir. Bu
tine ilişkin yazdığı makalede uygulamıştır161.
Küresel trigonometrinin bu üçüncü temel bilgiyi, ardılı ʿÖmer el-Ḫayyām’dan (5./11.
teoremi ile İbn el-Heysem, François Viète’in yüzyılın ikinci yarısı) öğrenmekteyiz. Gerçi
(1593) öncüsü olarak görülmektedir162. el-Ḫayyām bu eseri bizzat görmemişti ama
İbn el-Heysem ve el-Bīrūnī’nin Muḥammed bir çağdaşı vasıtasıyla o eser hakkında bilgi
b. el-Leys Ebū el-Cūd isimli bir çağdaşını da sahibi olmuştu170. ʿÖmer el-Ḫayyām’ın bize
unutmamak gerek163. Onun, daire içerisinde kadar ulaşan, Franz Woepcke tarafından 150
bir yedigen konstrüksiyonu bize ulaşmıştır yıl önce yayınlanan, incelenen ve Fransızcaya
ve bu konstrüksiyonu üçüncü dereceden bir
denkleme dönüştürmüştür164. Bu konstrük- çevirilen cebir konulu eseri (el-Berāhīn ʿalā
siyonu daha önceleri Ebū Sehl el-Kūhī165 ve Mesāʾil el-Cebr ve-el-Muḳābele) Arap-İslam
Aḥmed b. Muḥammed es-Siczī166 yaklaşık matematiğinde cebirin geçirdiği gelişimin bir
yarım yüzyıl önce tatbik etmişlerdi, fakat Ebū yansıması olarak kabul edilebilir. el-Ḫayyām
el-Cūd, öncülerine nasip olmayan başka bir 25 tip denklem tanıtmaktadır. Bunlardan 12
yol takip ederek167 x3+13½ x+5=10x2 denkle- tanesi birinci ya da ikinci derecedendir. Geri
minin konstrüksiyonunu bulmuştu168. Yedigen kalanlar ise konik kesitler yoluyla çözülebi-
konstrüksiyonda Arap-İslam matematikçileri-
nin Avrupalı matematikçilere olan sonraki len ve el-Ḫayyām’ın sistematik bir şekilde
etkileri 17. yüzyıla kadar kendini hissettir- ele aldığı üçüncü dereceden denklemlerden
mektedir169. oluşmaktadır. el-Ḫayyām bu denklemlerin
henüz sayısal çözümlerinin bulunamadığın-
dan yakınmakla birlikte yine de bunun gelecek
161 Bkz. Schoy, Carl: Abhandlung des al-Ḥasan ibn al- nesillere nasip olacağına ilişkin ümidini dile
Ḥasan ibn al-Ḥaysam (Alhazen) über die Bestimmung der
Richtung der Qibla, Zeitschrift der Deutschen Morgen- getirmektedir171. el-Ḫayyām’ın dikkat çektiği
ländischen Gesellschaft içerisinde (Leipzig) 75/1921/242- hususlardan birisi de, ikinci dereceden denk-
253 (Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy lemlere indirgenemeyen kübik denklemlerin
serisi içerisinde Cilt 58, s. 28-39); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
s. 362. genel olarak dairenin özellikleri yardımıyla
162 Bkz. Tropfke, J.: Geschichte der Elementar-Mathema- yani pergel ve cetvel yardımıyla çözülemeye-
tik, Cilt 5, 2. Baskı, Berlin ve Leipzig 1923, s. 143. ceğidir. Bu düşünce sonraları René Descartes
163 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 353-355.
164 Bkz. a.e., Cilt 5, s. 353.
(1637) tarafından dile getirilmiş fakat doğru-
165 Bkz. [Dold-]Samplonius, Yvonne: Die Konstruktion luğu ilk olarak Pierre Laurent Wantzel (1837)
des regelmäßigen Siebenecks nach Abû Sahl al-Qûhî Way- tarafından ispat edilmiştir172.
can ibn Rustam, Janus içerisinde 50/1963/227-249; Sezgin,
F.: a.e., Cilt 5, s. 316.
166 Bkz. Schoy, Carl: Graeco-arabischen Studien..., Isis
içerisinde (Brüksel) 8/1926/21-40 (Tıpkıbasım: Islamic 170 el-Ḫayyām, ʿUmar: Risāle fī el-Berāhīn ʿalā
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 62, s. Mesāʾil el-Cebr ve-el-Muḳābele, Woepcke, F.: L’algèbre
29-48); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 330. d’Omar Alkhayyâmî içerisinde yayınlandı, Paris 1851, s.
167 Bkz. Schoy, Carl: Graeco-arabischen Studien..., aynı (Arapça) 1 vd., özellikle s. 47, çeviri s. 81-82 (Tıpkıbasım:
yer, 38-39 (Tıpkıbasım: s. 46-47); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, Islamic Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt
s. 353-354. 45, s. 105-106, 158).
168 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik 171 el-Ḫayyām, ʿUmar: a.e., s. (Arapça) 6, çeviri s. 9
im Mittelalter, aynı yer, s. 259. (Tıpkıbasım: 33, 199); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 50.
169 Krş. Tropfke, J.: Geschichte der Elementar-Mathema- 172 Bkz. Tropfke, J.: a.e., Cilt 3, s. 125; Juschkewitsch, A.
tik, Cilt 3, s. 132. P.: a.e., s. 261.
G İ R İ Ş 29
Leopold Schnaase181 1890 yılında İbn el- bütün ayna çeşitleri için kanıtlamakta ve ayna-
Heysem optiğinin ve öneminin mükemmel daki yansımalar hakkında ilk doğru açıklama-
bir değerlendirmesine bu eserin Latince çevi- yı sunmaktadır. Objelerin gözde şekillenme
risine dayanarak ulaşmıştı. Bu değerlendir- yeri ve şekillerin bozukluğuna ilişkin yaptığı
menin, Schramm’ın çalışmasında ustalıkla bütün araştırmalar ve onun adıyla adlandırı-
desteklendiğini görüyoruz. Schnaase İbn el- lan problemin çözümü orijinaldir.»
Heysem’i Latinceleştirilmiş ismiyle anmakta «[Işığın] kırılma bilgisiyle de İbn el-Heysem
Ptoleme’yi aşmaktadır. O, kırılma açısı ile
ve şöyle yazmaktadır: «Alhazen’in başarılı
geliş açısı arasındaki oranın sabit olmadığını,
işlerini Ptoleme’ninkilerle yapılacak bir kar-
ışığın takip ettiği yolun iki merkez vasıtasıy-
şılaştırma, optik’in birinciye ne denli önemli la ileriye ve geriye doğru aynı kaldığını ve
ilerlemeleri borçlu olduğunu göstermektedir. bir nesnenin şeklinin ve bulunduğu mekânın
Alhazen gözün yapısını inceleyerek ayrıntılı kesif bir merkezde olduğundan daha yuka-
bir görme teorisi ortaya atmış ve geliştirmiş rıdaymış ve büyütülmüş gibi göründüğünü
ilk fizikçidir. Bu teori, kristal merceklerin biliyordu. Bu, bugün bile geçerli bir bilgi-
fonksiyonlarına ilişkin yanlış anlayışına rağ- dir. Araştırmalarının çok ilgi çekici sonuç-
men bugünkü öğretilerimizle hemen hemen larından biri olarak, camdan mamul küresel
tam olarak örtüşen sonuçlara götürmüştür. dilimin büyütücü gücünün keşfi belirmek-
Tek ve çift görmenin koşullarını belirledi- tedir ki bunun elbette ilk gözlük camı yapı-
ği düşünce ve deneyler onun bizzat kendi mına etkide bulunmamış olması düşünüle-
buluşları olarak tanımlanabilir. Buna ilaveten mez. Yıldızların ufukta büyük görünmelerine
o, görmenin gözden objeye giden ışınların yönelik olarak İbn el-Heysem’in dile getirdi-
sonucu olarak oluştuğu öğretisinin geçersiz- ği açıklama, şimdiye kadar bizim bildiğimiz
ve Ptoleme’ninkinden çok daha doğru tek
liğini belirli bir yöntemle ilk kez ispatlamış
açıklamadır. Ptoleme, yıldızlarn gökte başucu
ve bu öğretiyi nihai olarak fizikten dışlaya-
yönünde daha ufak görülmesini gözün görme
rak bunun tam karşısında bulunan öğretiyi esnasındaki alışılmadık konumlanmasıyla
yerine geçirmiştir ki bu, optiğin temellerin- açıklamaya çalışmıştır. Gerçi onun, astrono-
de gerçekleştirilen çok geniş etkili bir ham- mik ışın kırılmasına ilişkin bazı konulardaki
ledir. Ayrıca ışığın hızının zamanla sınırlı görüşleri İbn el-Heysem’inkinde daha doğ-
olduğu savını da onda bulmaktayız. Burada rudur, fakat atmosfer yüksekliğinin hesap-
Ptoleme ile İbn el-Heysem’i; Yunan okulu ile lanması, hem de yakıcı kristal küreye dair
Arap okulunu birbirinden ayıran uçurum çok araştırmaların İbn el-Heysem’den önce hiçbir
derindir!» fizikçi tarafından dile getirilmemiş, hatta ima
«Refleksiyon (yansıma) öğretisinde İbn el- bile edilmemiş olduğunu [yazar bu bilgisinde
Heysem, kendisinin bütün öncülerini görüş yanılıyor] özellikle hatırlatmamıza gerek yok-
açık-seçikliğiyle aşmaktadır. Ayrıca o, ilk kez tur.»
konuyla ilgili bütün yasaları aparat aracılığıyla «...Gerçi yer yer onun görüşlerine benzer
görüşler ondan önce dile getirilmiş olabilir,
fakat bunları açıklığa kavuşturmak ve karşı
görüşler arasında nihai olarak bir karara var-
181 Alhazen. Ein Beitrag zur Geschichte der Physik, mak İbn el-Heysem’in tartışılmaz hizmetidir.
Schriften der Naturforschenden Gesellschaft in Danzig Bözlece o, optik biliminin temel öğretilerinde
içerisinde N.F. 7, Heft 3, 1890, s. 140-164, özellikle 163- olağanüstü devrimler gerçekleştirmiştir. Bu
164 (Tıpkıbasım: Natural Science in Islam Cilt 33, s. 26-
devrimler sayesinde yeni bin yılın başlangıcın-
52, özellikle s. 51-52).
G İ R İ Ş 31
da bilimsel araştırmalara yeni yollar gösteril- yaptığı açıklamalar, dönemin yüksek bilimsel
miş ve Yeni Çağ’ın parlak buluşları için zemin karakteri hususunda bizde gelişen tasavvuru
hazırlanmıştır.» destekleyen canlı bir örnektir. el-Bīrūnī’nin
Hümanist anlayışlı bir fizikçinin 19. yüzyıl son- fizik tarihindeki gerçek veya gerçeğe yakın
larındaki bu son derece bilgilendirici hükmü- değerlendirilmesi hâlâ gerekli araştırma-
ne çağdaşımız tıp tarihçisi H. Schipperges’in182 yı beklemektedir. Şimdiye kadar onun daha
görüşünü eklemek istiyorum. Yazar bu görü- ziyade özgül ağırlıkların bulunması konu-
şü, Schramm’ın İbn el-Heysem’in fizik tarihin- sundaki başarılı çalışması incelenmiş ve
deki yeri ve konumuna ilişkin yapmış olduğu bilim tarihi açısından değerlendirilmiştir185.
çalışmadan kazanmıştır. Yazar, Schramm’la Birçok kere giriştiği ve başarısızlıkla sonuç-
şu konuda aynı görüşü paylaşmaktadır: lanmış deneyleri sonrasında o, bu amaç
«Gerçekten İbn el-Heysem doğa bilimine için, modern eczacı piknometresine benze-
yeni bir ele alış ve onu Yunanların doğa yen bir avadanlık imal etmeyi başarmıştır
araştırmalarından açıkça ayıran Galilei döne- (Katalog Cilt V, s. 9 vd.). Onun ve ardılları-
mini aşarak modern deneysel fiziğe bağlayan nın, bir dizi metal ve değerli taşın özgül ağır-
metodu ilk defa getiren kimsedir.» Bu döne- lıklarına ilişkin verdikleri değerler modern
min fizikle ilgili diğer orijinal fikirlerini ve rakamsal değerlerle hemen hemen aynıdır.
başarılı işlerini Ebū er-Reyḥān el-Bīrūnī’nin 5./11. yüzyılın ilginç denemelerinden birisi
bize kadar ulaşabilen eserlerinden ve onun de burada dile getirilmelidir: Atmosferin yük-
kaybolmuş eserlerinin adlarından öğrenmek- sekliğini belirleme. Bu problem trigonomet-
teyiz. O dönemin, doğa bilimi problemleri ile rik-astronomik yolla çözüldü ve bu çözüm
uğraşma olgunluğu, el-Bīrūnī ile daha 11 yaş yanlışlıkla İbn el-Heysem’e atfedilen De
küçük olan, o sıralar 17 yaşındaki Ebū ʿAlī İbn crepusculis et nubium ascensionibus ismiyle
Sīnā arasında geçen yazışmalarda yansıyor. Latinceye çevrilmiş eserin içerisinde bulun-
Bu yazışmaların bize ulaşan metni bir yana183, maktadır. Bu eserin gerçek yazarı186 Endülüslü
el-Bīrūnī’nin, ışığın hızına ve dünyanın nasıl bilgin Ebū ʿAbdullāh Muḥammed İbn Muʿāẕ
ısındığına ilişkin İbn Sīnā ile yaptığı yazışma- el-Ceyyānī’dir187. 1542 yılında Portekiz’de
lara atıflarda bulunduğu ve İbn Sīnā’yı çok basılmış olan bu Latince risale Avrupa’yı uzun
meziyetli genç bir bilim adamı olarak övdü- süreli etkilemiştir188.
ğü «Geçen Devirlerin Kronoloji»sinde (el-
Āsār el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye)184
Natural Sciences in Islam serisi içerisinde Cilt 46, s. 113-
182 Schramm’ın kitabının tanıtımı ve değerlendirilmesi: 117); aynı yazar, Über die Verbreitung der Bestimmun-
Archives internationales d’histoire des sciences içerisinde gen des spezifischen Gewichtes nach Bîrûnî, Erlangen
(Paris) 17/1964/183-184, özellikle s. 184. Physikalisch-medizinischen Sozietät’in oturum bültenleri
183 Muhammed Tancî tarafından Türkçeye çevrilerek içerisinde (Erlangen) 45/1913/31-34 (Tıpkıbasım: Natu-
yayınlanmıştır: Beyrunî’ye armağan, (doğumunun 1000. ral Sciences in Islam serisi içerisinde Cilt 46, s. 119-122);
yılı münasebetiyle) içerisinde, yayınlayan Aydın Sayılı, Bauerreiß, Heinrich: Zur Geschichte des spezifischen Ge-
Ankara 1974, s. 231-301. wichtes im Altertum und Mittelalter, Erlangen 1914, s. 28
184 Eduard Sachau tarafından yayınlanmıştır, Leipzig vd. (Tıpkıbasım: Natural Sciences in Islam serisi içerisinde
1878 (Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Cilt 45, s. 193-324, özellikle 224 vd.).
serisi içerisinde Cilt 30), s. 256-257; İngilizce çevirisi yine 186 Bkz. Sabra, A.I.: The authorship of the Liber de crep-
aynı kişi tarafından, Londra 1879 (Tıpkıbasım: Islamic usculis, an eleventh-century work on atmospheric refrac-
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 31), s. tion, Isis içerisinde (Berkeley) 58/1967/77-85.
247. 187 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 109.
185 Wiedemann, E.: Über das al Bêrûnîsche Gefäß zur 188 Bkz. Schramm, Mathias: Ibn al-Haythams Stellung in
spezifischen Gewichtsbestimmung, Verhandlungen der der Geschichte der Wissenschaften, Fikrun wa Fann içe-
Deutschen Physikalischen Gesellschaft im Jahre 1908 risinde (Hamburg) 6/1966/65-85, özellikle s. 73-74; Sez-
içerisinde, Braunschweig 1908, s. 339-343 (Tıpkıbasım: gin, F.: a.e., Cilt 5, s. 364.
32 G İ R İ Ş
Ebū ʿAlī İbn Sīnā’nın (ö. 428/1037) iki baş- İbn Sīnā’nın bu iki eserinden sonra Hıristiyan
yapıtı, «Tıp Kanonu» (el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb) göz hekimi ʿAlī b. ʿĪsā el-Keḥḥāl’ın (5./11.
ile, felsefe ve pozitif bilimler konusun- yüzyılın ilk yarısı) büyük başarısını da dile
da yazdığı «Şifā» başlıklı ansiklopedik getirmeliyiz. J. Hirschberg onun kitabını,
eseri (Kitāb eş-Şifāʾ), Arap-İslam kül- takip eden 800 yıl boyunca oftalmoloji ala-
tür çevresinin en önemli bilimsel başarıları nında yazılmış eserlerin öncüsü ve en ile-
arasında hiç şüphe yok ki yer almaktadır. risi olarak görmektedir. Bu eserin Latince
Olağanüstü yetenekli ve çalışkan bu düşü- çevirisine dair ise şöyle demekte: «Şayet
nürün «Kanon»unu Julius Hirschberg189 şu zamanında bu eserin Latince çevirisi kolay-
şekilde nitelemektedir: «[Bu eser] düzeni, ca ulaşılabilir ve buna paralel olarak daha
doğruluğu nedeniyle fevkalade, oldukça yaygınlaşmış olsaydı, o dönem Avrupa’sında
hacimli ve cerrahlık dahil bütün tıp alanlarını oftalmoloji daha yüksek bir konuma ulaşılır
kapsayan eksiksiz bir öğretiler toplamıdır ve ve insanlığın yararına daha iyi işler başarı-
dünya literatüründe hemen hemen bir ben- lırdı.»191 Hirschberg, operasyonların narkoz
zeri yoktur. Yunanlardan bize miras kalanlar yoluyla yapılmasının o dönemde bilinen tıbbî
derleme türü çalışmalar, belirli konulara ait yöntemlerden birisi olduğuna işaret etmek-
özetler ve kompilasyonlardır. Kanon ise tam te ve Araplar tarafından uygulanmış olan
bir bütünlüğe sahip bir yapıttır. Günümüzde cerrahî “uyutma” (tenvīm) yönteminin tıp
buna benzer bir “el kitabı” oluşturmak için tarihçilerinin tamamen meçhulü olarak kal-
birçok hekimin katılacağı ortak bir çalışma masını esefle karşılamaktadır192.
gerekmektedir. Kanon 500 yıl boyunca geçer- Bu yüzyılın coğrafya alanındaki çalışmaları
liliğini korurken, İbn Sīnā da Aristoteles ve arasında, bizim bildiğimiz ilk ve çok hacim-
Galen gibi hâkim bir pozisyonda bulundu.» li coğrafya sözlüğüne işaret edilmelidir. Bu
Bu kitap 12. yüzyılda Latince’ye çevrildi ve 17. eser Cordobalı Ebū ʿUbeyd ʿAbdullāh b.
yüzyıla kadar Avrupa tıp bilimini etkiledi. ʿAbdulazīz er-Bekrī193 tarafından ortaya kon-
İbn Sīnā’nın yine aynı şekilde hacimli ve muştur. Bu coğrafyacı, tarihçi ve leksikog-
kapsamlı ansiklopedik eseri, doğal cisimler raf, elinin ulaşabildiği birçok monografiden
prensibi öğretisini, dünyanın yapısını, varoluş ve diğer kaynaklardan yararlanarak kervan-
ve yok oluşu [el-kevn ve-el-fesād], doğadaki saraylar, dağlar, ırmaklar, su kaynakları vs.
etkinlik ve edilgenliği, meteoroloji ve coğraf- hakkında alfabetik düzenlenmiş bir başvuru
yayı, psikoloji, botanik, zooloji, matematik, eseri meydana getirdi. Yine aynı yazar, beşeri
astronomi, müzik, felsefe ve mantık gibi disip- coğrafya doğu ekolüne mensup coğrafyacı-
linleri kapsamaktadır190. Bu eser 12. yüzyılda larından bağımsız olarak bize çok değerli bir
Johannes Hispaniensis tarafından Latince’ye “ülkeler coğrafyası” eseri bırakmıştır (Kitāb
çevrilmiş ve böylelikle yüzlerce yıl Avrupa’da el-Mesālik ve-el-Memālik). Bu eserin yüksek
bilimlerin gelişimini etkilemiştir. değeri, onun İspanya ile ilgili çok başarılı
betimlemelerinde ve çok nadir ve bize kadar
cennas, Halle ve New York 1907 (Tıpkıbasım: Islamic 193 Muʿcem ma-staʿcem min Esmāʾ el-Bilād ve-el-Mevāḍiʿ,
Philosophy Cilt 40-41), s. VIII. ed. Muṣṭafā es-Seḳḳā, 4 cilt, Kahire 1945-1951.
G İ R İ Ş 33
ulaşamamış kaynaklardan alınan orta ve doğu da sıralanan büyük başarıları arasında son
Avrupa ile kuzey Afrika’ya dair bilgilerde yat- olarak, ʿAbdulḳāhir b. ʿAbdurraḥmān el-
maktadır194. Curcānī’nin (ö. 471/1078) dil bilimleri ala-
Tarih bilimi alanında ise el-Bīrūnī’nin nındaki çok yüksek önem taşıyan iki eseri
Hindistan’a dair yazdığı eserden bahse- anılmalıdır. Bunlar Kitāb Delāʾil el-İʿcāz
dilmelidir. Bu eser, örnek alınabilecek bir ve Kitāb Esrār el-Belāġa isimli eserlerdir.
hakikat sevgisine, eleştirici bir düşünceye, İlk esere dair yaptığı çok önemli çalışma-
keskin bir gözleme, dünya kültürlerine karşı sında Max Weisweiler196 şu tespitte bulun-
şaşırtıcı bir açıklığa ve yazarın nesnelliğine maktadır: «Yazar, dil vasıtası ile duyulan
tanıklık etmektedir. el-Bīrūnī Hint kültürünü, ifadeleri sebep, amaç ve tesir esasına göre
Hindistan’daki dinleri ve bilimleri bizzat ken- psikolojik açıdan kavramaya çalışmakta-
disi uzun yıllar orada yaşadığı sıralarda yap- dır.» Görünen o ki el-Curcānī, kendisinin
tığı araştırmalar ve gözlemler temelinde ele bu öncü düşüncelerle ve verdiği örneklerle
almakta ve işlemektedir. Eserin girişinde şöyle stilistik gramerin temellerini attığının farkında
demektedir195: «Bu kitap polemik değildir, değildi. Bu disiplin bir sonraki nesilde ʿilm el-
sadece gerçeklerin kaydedilmesidir. Burada meʿānī adı altında sistematik olarak kurgulan-
ben, Hintlilerin teorilerini olduğu gibi akta- mış bir ders kitabı formunda dil bilimlerinin
racağım ve bunlarla ilişkili olarak Yunanların yeni bir dalı haline gelmiştir197. el-Curcānī’nin
benzer teorilerini aralarındaki yakınlığı gös- insanda hayranlık yaratan düşüncelerinin
termek için anacağım.» el-Bīrūnī’nin kitabı, bugünden yarına oluşamayacağı, daha ziyade
erken Abbasi döneminden beri tanıdığımız, evvelce uzunca süren bir gelişimin neticesi
yabancı kültürleri ve dinleri tanımaya yöne- olarak ulaşılabilen yüksek bir seviyeyi gös-
lik bir anlayış geleneğinden beslenmektedir. terdiğini ispata kalkışmaya gerek yoktur. Bu
Bu gelenek, birçok seyahat kitaplarında, el- alanda daha önceden oluşmuş ve süregelmiş
Mesʿūdī’nin şaheser olarak nitelendirilebi- çalışmalar ve başarılar bugün daha iyi bilin-
lecek eserlerinde ve el-Bīrūnī’nin «Geçen mektedir198.
Devirler Kronoloji» sinde ifadesini bulma- Hellmut Ritter199 yayın ve Almanca’ya çeviri-
ya başlamıştı. el-Bīrūnī’nin Hindistan kitabı sini yaptığı ʿAbdulḳāhir el-Curcānī’nin Esrār
yabancı uygarlıkları tanıtılmasında aşılama- el-Belāġa (Belagatın Sırları) eserinde «şiirin
mış bir zirvedir, hatta sadece Arap-İslam kül- estetik değerlendirilmesinin psikolojik temel-
türünde değil. lendirilmesini» keşfetmiştir. Kitabın tahkiki
Bu 5./11. yüzyılın seçilmiş olarak bura- ve Almanca çevirisiyle yaklaşık 25 yıl uğra-
şan, Arap dilini ve yazınını en iyi bilenler-
den birisi olan araştırmacı, bildiği kadarıy-
194 Mac Guckin de Slane tarafından yayınlanmış olan bu la buna benzer bir çalışmanın «İslam kültür
eserin bu bölümünün adı Kitāb el-Muġrib fī Ḏikr Bilād
İfrīḳiyye ve-el-Maġrib’dir, Cezair 1857 (Tekrarbasım:
Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 134), Fransızca
196 ʿAbdalqāhir al-Curcānī’s Werk über die Unnachahm-
çevirisi aynı yazar, Cezair 1913 (Tekrarbasım: Islamic
Geography serisi içerisinde Cilt 135). lichkeit des Korans und seine syntaktisch-stilistischen
195 Kitāb Taḥḳīḳ mā li-l-Hind min Maḳūle Maḳbūle Lehren, Oriens içerisinde 11/1958/77-121, özellikle s. 79.
fī el-ʿAḳl ev Merzūle. Edward Sachau tarafından 197 Krş. Simon, Udo Gerald: Mittelalterliche arabische
yayınlanmıştır, Londra 1887 (Tıpkıbasım: Islamic Geog- Sprachbetrachtung zwischen Grammatik und Rhetorik:
raphy serisi içerisinde Cilt 105); Burada yapılan alıntılar ʿilm al-maʿānī bei as-Sakkākī, Heidelberg 1993, s. 3-4.
Max Krause’den alınmıştır, al-Biruni. Ein islamischer 198 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 9, s. 11.
Forscher des Mittelalters, Der Islam içerisinde (Berlin) 199 Die Geheimnisse der Wortkunst (Asrār al-balāġa) des
26/1942/1-15, özellikle s. 13. ʿAbdulqāhir el-Curcānī. Wiesbaden, 1959, s. 1.
34 G İ R İ Ş
595/1198) ve İbn Ṭufeyl’in talebesi Nūreddīn İslam dünyasının batısından Endülüslü mate-
el-Biṭrūcī (ö. 600 civarında) gibi. Onlar, geze- matikçi ve astronom Cābir bin Eflaḥ adını
genlerin yörüngedeki hareketlerinin tekdü- tekrar dile getirmek istiyorum. Birçok mate-
ze oluşu prensibinin ayrık merkezli ve ek matik tarihçisi, onun Almagest kritiği çalışma-
yörüngelik (eksantriklik ve episikller) var- sının trigonometri bölümünün Avrupa’da bu
sayımı vasıtasıyla bozulduğuna inanıp, bunu disipline çok büyük bir etkide bulunmuş oldu-
kendilerinin düşündükleri modellerle düzelt- ğu görüşündedirler. Mesela, Regiomontanus
meye çalıştılar. Bu yönde Batı astronomi- (1436-1476) De triangulis omnimodis adlı
sine büyük ve sürekli etkiyi bu ekolün son eserinde Cābir bin Eflaḥ’ın kitabından çok
temsilcisi Nūreddīn el-Biṭrūcī’nin kitabı yap- şey almıştır. Johannes Tropfke’ye göre210 o,
mıştır. Yayınlanmasından çok kısa bir süre «Regiomontanus, eserinin ilk bölümlerin-
sonra Michael Scotus (ö. yaklaşık 235) tara- de öncülerinin ulaştığı sonuçları bağımsız
fından yapılan çeviri, bu eserin İspanya dışı bir şekilde işlerken, dördüncü bölümünde
Avrupa’ya da ulaşmasını sağladı. İbn Ṭufeyl Cābir’in çıkarımlarına kelimesi kelimesine
ve İbn Rüşd gibi el-Biṭrūcī de gezegen küre- bağlı kalmaktadır». Küresel trigonometri tari-
lerinin yeryüzü orta noktası çevresinde ortak hinde211 temel bir formül onun adıyla adlan-
merkezli bir tarzda dönmeleri gerektiğini ve dırılmaktadır: “Geber [Cābir] Teoremi”. Bu
yine tıpkı İbn Rüşd gibi gezegenlerin helezoni teorem, dik açılı küresel bir üçgen, verilen bir
olarak değişik eksenlerle hareket ettiklerini dik kenar ɑ ve verilen bir komşu açı β ’den
düşünüyordu (Katalog II, 12f.)207. hesaplanabilir, bu da cos α = cos ɑ sin β for-
Bu dönem matematiğinde, İslam dünyasının mülüne götürür.
doğusunda daha önce bahsi geçen Şerefeddīn Son olarak 6./12. yüzyıl matematiğinin
eṭ-Ṭūsī (ö. 606/1209’den sonra) önemi çok birinci sınıf bir matematikçisine, Aḥmed
belirgin bir rol oynamıştır. el-Muʿādelāt208 b. Muḥammed İbn es-Serī b. eṣ-Ṣalāḥ’a (ö.
isimli kitabıyla üçüncü dereceden denklemle- 548/1153) işaret etmek gerekir. İbn eṣ-Ṣalāḥ,
rin sistematik bir tarzda ele alınması sürecinde Yunan ve önceki dönem Arap otoritelerinin
çok önemli bir yer elde etmiştir. O, ʿÖmer el- ulaştıkları sonuçları yeniden gözden geçir-
Ḫayyām’ın yolunu takip ederek aradan geçmiş meye ve eleştirmeye adadığı bir dizi eser
yüzyıl boyunca İslam dünyasında matematiğin kaleme almıştır. Böyle bir eleştiriye gerçek-
ulaştığı ilerlemeler hakkında fikir veriyor. Bu ten ehil olduğunu, kendi Arap öncülerinin
ilerlemeler kendilerini özellikle numerik ve Yunanlara yönelttikleri eleştirileri yeniden
geometrik gelenekler bağlamında ve bütün- gözden geçirmede ve kısmen çürütmede
cül bir numerik işlemler dizisinin formüle tarihsel olarak adil olmayı ön plana aldığını,
edilmesinde ve temellendirilmesinde kendini Matthias Schramm’ın212 onun bir kitabı hak-
gösterir209.
210 Geschichte der Elementar-Mathematik, 2. Baskı, Cilt
5, s. 137; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 53.
207 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 36-37. 211 von Braunmühl, A.: Vorlesungen über Geschichte der
208 Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī, Oeuvres mathématiques: Algè- Trigonometrie, Cilt 1, Leipzig 1900, s. 81-82; Tropfke, J.:
bre et géométrie au XIIe siècle. Texte établi et traduit par a.e., Cilt 5, s. 131-132; Juschkewitsch, A.P.: a.e, s. 304;
Roshdi Rashed, 2 Cilt, Paris 1986. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 53.
209 Berggren, J.L.: Innovation and tradition in Sharaf al- 212 Ibn al-Haythams Stellung in der Geschichte der
Dīn al-Ṭūsī’s al-Muʿādalāt, Journal of the American Ori- Wissenschaften, Fikrun wa Fann içerisinde (Hamburg)
ental Society içerisinde 110/1990/304-309, özellikle 309. 6/1965, s. 65-85, özellikle 81.
36 G İ R İ Ş
kındaki araştırmasından öğrenmekteyiz. imal edilmiş özel bir su saati (Katalog III,
Fizik ve teknoloji alanının bu dallarının 6./12. s. 117), ve geç dönem antiketeden bilinen
yüzyılda Arap-İslam kültür dünyasında ulaş- farklı sıvıların özgül ağırlıklarını belirlemeye
tığı yüksek seviyeyi gösteren en azından iki yarayan bir areometre (Katalog V, 12 vd.)
kitap tanıyoruz. Bu eserler ʿAbdurraḥmān tanıtmaktadır.
el-Ḫāzinī’nin213 (515/1121 yılında yazdığı) el-Ḫāzinī’nin, bir cismin daha ince havada
Mīzān el-Ḥikme ile, Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl İbn ağırlık kazandığını ve daha yoğun havada
er-Rezzāz el-Cezerī’nin214 (yaklaşık 600/1203 veya suda ise ağırlığının azaldığını bilmesi
yılında kaleme aldığı) el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm hayli ilginçtir215. Onun şu düşüncesi de olduk-
ve-el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Ṣınāʿat el-Ḥiyel isimli ça dikkate değerdir: «Sıvılar bir kapta, eğer
eserleridir. bu kap yerin merkezine daha yakın ise daha
Mīzān el-Ḥikme adı bir “Bilgelik Terazisi” büyük bir hacim, eğer daha uzak ise daha
konusunda bir eser vaat ediyorsa da, kitabın küçük bir hacim kaplarlar.»216 E. Wiedemann
içeriği bunun çok ötesine gitmektedir. Yazar, 1890 yılında Roger Bacon’ın (13.yüzyıl) Opus
her şeyden önce, özgül ağırlıkları belirle- majus217 isimli kitabında aynı düşünceyi bul-
me konusunda el-Bīrūnī’nin ulaşmış olduğu muş ve her iki yazarın delillerinin birbirlerine
sonuçları geliştirmekte ve tamamlamakta- yakın olduğunu ve Bacon’ın argümantasyonu-
dır. Kitabın adında geçen terazi, hata oranı- nun «Arab’ınkine oranla biraz daha çapraşık»
nı 1/60000 lik bir hassasiyete hedefleyecek bulunduğunu tespit etmiştir. el-Ḫāzinī’nin
tarzda yapılmıştır (Katalog V, s. 5 vd.). el- Mīzān el-Ḥikme’si kelimenin tam anlamıyla
Ḫāzinī suyun özgül ağırlığının sıcaklık dere- bir fizik kitabıdır ve bize 6./12. yüzyılda Arap-
cesine bağlı olduğuna ilişkin açık-seçik bir İslam bilginlerinin bildiği birçok fiziksel yasa-
bilgiye sahiptir ve bu anlamda ulaştığı gözlem ları öğretmektedir. Onun, deneylerin İbn el-
sonucunu, kendi terazisinde tarttığı suyun Heysem ve el-Bīrūnī’den de alışık olduğumuz
yazın kışa göre daha düşük bir ağırlığa sahip yüksek değerli anlatımları ve deneyi çalışma
olduğunu belirtmektedir. Ayrıca o, dakikala- sırasında sistematik olarak kullanılacak bir
rı ölçmek maksadıyla terazi prensibine göre elaman diye tanıması göze çarpıyor.
213 Bkz. Khanikoff, Nicolas: Analysis and extracts of 215 Bkz. Mīzān el-Ḥikma, ed. Khanikoff s. 68 (Tekrarbasım:
Kitāb Mīzān al-ḥikma [Arapça Orijinal olarak verilmiştir] s. 68); ed. Haydarabad s. 69 (Tekrarbasım: s. 414); Ger-
«Book of the Balance of Wisdom», an Arabic work on the land, E.: Geschichte der Physik. İlk bölüm: Von den ältesten
water-balance, written by Khâzinî, in the twelfth century, Zeiten bis zum Ausgange des achtzehnten Jahrhunderts,
Jourmal of the American Oriental Society içerisinde Münih ve Berlin 1913 (=Geschichte der Wissenschaften
(New Haven) 6/1860/1-128 (Tıpkıbasım: Natural Sci- in Deutschland. Neuere Zeit. Cilt 24), s. 175.
ences in Islam serisi içerisinde Cilt 47, s. 1-128); Ibel, 216 Mīzān el-Ḥikma, ed. Khanikoff s. 38 (Tekrarbasım:
Thomas: Die Wage im Altertum und Mittelalter, Erlangen s. 38); ed. Haydarabad s. 25 (Tekrarbasım: s. 484); Wi-
1908, s. 73-162 (Tıpkıbasım: Naturalsciences in Islam seri edemann, E.: Inhalt eines Gefäßes in verschiedenen Ab-
içerisinde Cilt 45- s. 77-166); Brockelmann, C.: GAL, 1. ständen vom Erdmittelpunkte nach Al Khâzinî und Roger
Suppl. Cilt, s. 902. Metin Bombay’da bulunan bir camide- Baco, Annalen der Physik içerisinde (Leipzig) 39/1890/319
ki bir el yazmasından tahkik edilmiş ve Haydarabad’da (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 1,
basılmıştır, 1940. (Tıpkıbasım: Naturalsciences in Islam s. 41); aynı yazar: Inhalt eines Gefäßes in verschiede-
seri içerisinde Cilt47, s. 219-510). nen Abständen vom Erdmittelpunkt, Zeitschrift für Phy-
214 Birçok el yazması halinde bize ulaşmış olan eser Aḥmed sik içerisinde (Braunschweig ve Berlin) 13/1923/59-60
Y. el-Ḥasan tarafından yayınlanmıştır, Halep 1979; (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içerisinde
İngilizce çevirisi Hill, Donald R.: The Book of Knowledge Cilt 47, s. 217-218.
of Ingenious Mechanical Devices, Dordrecht ve Boston 217 The <Opus majus> of Roger Bacon, ed. Bridges, John
1974; 3606 nolu Ayasofya nüshasının tıpkıbasımı Institut H., London 1900 (Tekrarbasım: Frankfurt 1964) Cilt 1, s.
für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften 157-159; İngilizce çevirisi Burke, Robert B., Philadelphia
tarafından yapılmışıtır 2002. 1928, Cilt 1, s. 179-180.
G İ R İ Ş 37
Söz edilen kitaplardan ikincisi, daha önce bağımsız olarak oluştuğunu bilmemekteyiz219.
tanınmayan İbn er-Rezzāz el-Cezerī tara- el-Cezerī’nin kitabındaki kendi yaratıcılık
fından Āmid [Diyarbakır] prensi Nāṣireddīn payına gelince: Arap-İslam kültürünün tek-
Maḥmūd b. Muḥammed b. Ḳarāʾarslan’ın noloji tarihi araştırmaları kesin ve sağlam
isteği üzerine yazılmaya başlanan ve onun sul- bir zemine oturmadıkça ve genel bilim tarihi
tan oluşundan iki yıl sonra tamamlanan kitap- çerçevesindeki yeri tatmin edici bir şekilde
tır. Birçok nüshalarla ve renkli resimlerle açıklanmadıkça biz, eserinde tanıttığı buluş-
donatılmış olarak günümüze ulaşan bu eser, ların bazılarının onun buluşları olduğuna dair
mekanik alanında yazmalarına kavuştuğumuz sadece tahmide bulunabiliniriz220. Tek bir şey
kitapların kuşkusuz en güzelidir. «Ekinoksal kesin olarak söylenebilir ki, bu eser kültürel
ve temporal [gece ve gündüz eşitliği ve gün ve bilimsel açıdan ulaşılan yüksek seviyenin
uzunlukları esaslarına göre yapılan] saatler» tarihsel bir tanığıdır. Araçlar ve cihazlar ile
ve «cisimleri doğal konumlarından başka bunların imali ve kullanılan malzemeler hak-
cisimler aracılığıyla hareket ettiren makine- kında bu eserden yeni bilgiler öğrenmekteyiz.
ler» yazarın kitabında ele aldığı konulardan Bu açıdan bakıldığında kitap, her ne kadar
bazılarıdır. O, en ince ayrıntılarına varınca- bütün İslam dünyasında ulaşılan teknoloji
ya kadar toplam 50 makine ve nesneyi bir seviyesini ortaya koymakta muhtemelen tem-
mühendis bakış açısıyla tanıtmakta ve 50’sini sil niteliği taşımıyorsa da, genel bilim tarihini
tam ve yaklaşık 100’ünü detay resimlerle öyle- anlamada çok önemli katkılar sağlamaktadır.
sine anlaşılır bir şekilde donatmaktadır ki, Bu kitapta tanıtılan bazı araçlar, daha son-
bunlar çok ciddi zorluklarla karşılaşmadan raları Avrupa’da araç ve gereçler hakkında
imal edilebilir. yazılmış kitaplarda tanıtılan araçlarla yakınlık
Haçlı savaşlarının halk arasındaki iletişimi ve göstermektedir; bununla birlikte doğrudan
İslam ülkeleri arasında kitap ve bilgi dolaşımı- bir bağlantı yokmuş gibi görünüyor.
nı zorlaştırması gibi o dönemin hiç de uygun 6./12. yüzyılın coğrafya alanında en kayda
olmayan politik koşulları altında Anadolu’nun değer başarısı, Malaga’da 1042-47 ve 1054-55
doğusunda ortaya çıkmış olan bu eserin, muh- yılları arasında hüküm sürmüş olan II. İdrīs’in
temelen Arap-İslam teknolojisinin o zaman- soyundan gelen Ebū ʿAbdullāh Muḥammed
lar veya genel olarak ulaşmış olduğu en son b. Muḥammed b. ʿAbdullāh el-İdrīsī tarafın-
gelişim basamağını yansıtmış olması beklene- dan meydana getirilmiş coğrafya eseridir. Batı
mez. Burada söz konusu olan kitap, maharetli İslam dünyasının bu asilzadesi ya Normanların
bir mühendisin yetenek ve anlayışı ölçüsünde, Kralı II. Roger’ın (dönemi: 1130-1154) misa-
sahip olduğu bilgi kaynakları temelinde ve firi olarak ya da sadece bir seyyah olarak
içinde bulunduğu yaşam koşullarının gerek- Palermo’ya gelmiştir. Uzun yıllar süren ikame-
sinimleri çerçevesinde oluşturabileceği bir ti esnasında, ev sahibinin isteğiyle gümüş bir
çalışmanın ürünüdür. Mesela hidrolik cihaz- disk üzerinde yuvarlak bir dünya haritası, buna
lardaki su durumunu düzenlemeye yarayan bağlı olarak 70 parçaharita ve bir de Nüzhet el-
konik valf ilk olarak el-Cezerī’nin kitabında Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ adı altında bir dünya
rastlanıyorsa, bu tek başına onu bu gerecin coğrafyası kitabı ortaya koymuştur. Ayrıca
mucidi olarak görmemiz için yeterli sebep o, bir sonraki Kral I. Guillaume (dönemi:
olamaz218. Ayrıca belirtilmelidir ki, bu tarz
valf Avrupa’da 18. yüzyıla kadar bilinmiyordu.
Bunun bilgisinin Arap-İslam dünyasından mı
Batı dünyasına geçtiğini, ya da Batı’da bunun 219 Bkz. Mayr, Otto: The Origins of Feedback Con-
trol, in: The Scientific American içerisinde (New York)
223/1970/111-118, özellikle s. 114; Hill, D.R.: The Book of
Knowledge of Ingenious Mechanical Devices, a.y., s. 279.
220 Bkz. Enstitümüzün yaptığı tıpkıbasımın girişi s. VIII-
218 Bkz. Enstitümüzün yaptığı tıpkıbasımın girişi s. VIII. IX.
38 G İ R İ Ş
1154-1161) için kitabının kısaltılmış bir versi- ve sapmalar bir yana bırakılırsa, el-İdrīsī’nin
yonunu Üns el-Mühec ve-Ravḍ el-Furec adı haritası öncüsü olan dünya haritasını birçok
altında 72 parçaharita ekleyerek sağlamıştır. açıdan aşmaktadır. Mesela, Avrupa, özellikle
Gümüşten yapılmış yuvarlak dünya haritası Akdeniz bölgesi nispeten daha iyi gösterilmiş,
(Tabula Rogeriana) 1160 yılında isyancılar kuzey doğu Asya tamamen yeniden şekillen-
tarafından parçalanmış ve aralarında payla- dirilmiş ve orta Asya da gölleri ve ırmaklarıyla
şılmıştır. daha gelişmiş düzeyde ortaya konulmuştur.
Dünya haritasının ve parçaharitaların kop- Bunun ardından şöyle bir soru belirir: Aslında
yaları, birçok kez yapılmış kopyalamanın son yerinde yürütülmesi ve nesiller boyu devam
ürünü olarak coğrafya eserinin birkaç yazma etmesi gereken bir çalışmayı kaçınılmaz kılan
nüshası içerisinde bize ulaşmıştır. el-İdrīsī’nin bir haritayı nasıl olur da bir coğrafyacı otur-
bu haritaları nasıl yaptığına ve bütün çalış- duğu Sicilya’da gerçekleştirebilmiştir? Ben,
malarının coğrafya tarihi açısından önemine böyle bir çalışmanın sonucunun (haritalar
ilişkin sorulan soru çoktandır tartışılmakta ve da içeren) kitap olarak el-İdrīsī’ye gerçek-
hayli farklı şekillerde yanıtlandırılmaktadır. ten ulaşmış bulunduğuna inanıyorum. Bu
Haritaların nasıl oluşturulduğuna ilişkin soru- kitap Ḫānāḫ (Ġāġān veya Cānāḫ) b. Ḫāḳān
lan sorunun tartışılmasında, hemen hemen el-Kīmākī isimli birisi tarafından kaleme
sürekli olarak şu varsayımdan hareket edil- alınmıştır ve el-İdrīsī bu eseri kendi kay-
miştir: el-İdrīsī, Ptoleme’nin dünya haritasını naklarından birisi olarak zikretmektedir222.
model olarak önünde bulundurmuş olmalı- Göründüğü kadarıyla Kimak Türklerinden
dır. Elbette daha 20 yıl önce bulunmuş olan, bir hükümdarın coğrafi-kartografik eseri olan
Halife el-Meʾmūn (dönemi: 198-218/813-833) bu kitap, Arap-İslam kartografi geleneği içe-
coğrafyacıları tarafından yapılmış dünya hari- risinde oluşmuş bulunan “haritası yapılacak
tası ve parçaharitalar bu tartışmalar sırasın- yerde uzun süreli veri toplama” yöntemini asıl
da göz önüne alınamazdı. Sorunun ayrıntılı almıştır. el-İdrīsī’deki kuzey ve kuzey doğu
bir tartışmasının Geschichte des arabischen Asya sunumu, el-Meʾmūn coğrafyacılarının-
Schrifttums isimli kitabımın 10 ve 11. ciltlerin- kine nispetle oldukça yenidir –tabî ki sözde
de ve ayrıca müsvedde halde bulunan beşeri Ptoleme haritalarını burada dile getirmeye
coğrafya hakkındaki ciltte yer aldığına işaret bile gerek yok– ve 18. yüzyıla kadar Avrupa’da
ederek görüşümü çok kısa bir şekilde aşağıda çizilmiş dünya haritalarının çoğunda bu şekil
ifade ediyorum: Aslında harita çizimine bir görülmektedir. Bildiğim kadarıyla şimdiye
girişten ibaret olan Ptoleme Coğrafyası, çok kadar hiçbir coğrafya tarihçisi, Avrupa harita-
büyük bir ihtimalle hiçbir harita içermemek- larındaki bu Asya formunun nereden geldiği
teydi. Ptoleme’ye atfedilen haritalar 13. yüz- sorusunu sormamıştır.
yıldan 14. yüzyıla geçiş döneminde Bizanslı Kanaatimce el-İdrīsī’nin dünya haritası, yeter-
Maximos Planudes tarafından, Ptoleme’nin sizliklerine rağmen, el-Meʾmūn haritasının,
kitabındaki koordinatlar temel alınarak ve Arap-İslam kültür çevresinde ortaya çıkışın-
muhtemelen el-Meʾmūn coğrafyacılarının dan beri kartografinin geçirmiş olduğu geli-
dünya haritasından istifade edilerek kaza- şimi takip etmemize olanak tanımaktadır.
nıldı221. Bugün biz, el-İdrīsī’nin, el-Meʾmūn Ayrıca bu harita, uzun süreden beri tartışılan,
haritalarını model olarak göz önünde bulun- portolan diye adlandırılan haritaların köke-
durduğunu ispat edebiliriz. Enlem-boylam ninin ne olduğu ve 13. - 14. yüzyılda Avrupalı
ağının ortadan kaldırılması ve yerine sehven denizciler ve kartograflar arasında nasıl «bir-
yedi iklimi gösteren eşit aralıklı paralelle- denbire ortaya çıkabildiği» sorusunu cevap-
rin konulması gibi göze çarpan bazı hatalar
222 Nüzhet el-Müştāq, Opus geographicum içerisinde ed.
Bombaci, A. ve diğerleri: Neapel ve Roma 1970-1984, Cilt
221 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 50-57. 1, s. 5; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 349.
G İ R İ Ş 39
ischer Transkription und Übertragung in neuzeitliche Islām içerisinde Cilt 4, Leiden ve Leipzig 1934, s. 547-
Kartenskizzen. Konrad Miller tarafından giriş mahiyetin- 548.
deki metinlerle yayınlanmıştır, 6 Cilt, Stuttgart 1926-1931 226 Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt Wissenschaften tarafından tıpkıbasımı yapılmıştır,
240-241). Frankfurt 3 Cilt 1995.
40 G İ R İ Ş
fazla bitkisel ilaca «yaklaşık bir düzine dilden el-Hādī li-eş-Şādī isimli bu konuda kaleme
binlerce sinonim»227 toplamıştır228. Bağdatlı alınmış eserlerindeki malzemeleri bir araya
filolog Ebū Manṣūr Mevhūb b. Aḥmed el- getirilmiştir234.
Cevālīḳī229 (ö. 539/1144) kitaplarından biri- Burada bir de 6./12. yüzyılda savaş tekniği
sini, Arapça’ya alınmış yabancı kelimeler alanında kaydedilen ilerlemelerden bahse-
ve Arapçalaşmış kelimelere hasretmiştir dilecektir. 1948 yılında Claude Cahen tara-
(Kitāb el-Muʿarreb). Şimdiye kadar tama- fından ilgili uzmanların bilgisine sunulan bir
men bilinmez olarak kalmış, nispeten hacimli kitap, bu konu hakkında çok faydalı bilgiler
bir Arapça-Farsça sözlük olan eṣ-Ṣaḥīfa el- taşımaktadır. Bu bilgiler konunun uzmanı
ʿAẕrā’daʾ230 yazar Muḥammed b. ʿÖmer en- tarihçilerin bazı tez ve hipotezlerinin savunu-
Nesefī231 tarafından kendisinin iki öncülü, el- lamaz olduğunu göstermektedir. Söz konusu
Ḥuseyn b. ʿAlī ez-Zevzenī’nin232 (ö. 486/1093) olan eser, Eyyubi Sultanı Ṣelāḥaddīn (döne-
Kitāb el-Maṣādir ve Aḥmed b. Muḥammed mi: 569-589/1174-1193) zamanında Murḍā
b. Aḥmed el-Meydānī’nin233 Kitāb es-Sāmī ve b. ʿAlī b. Murḍā eṭ-Ṭarsūsī (Katalog Cilt
V, s. 94) tarafından yazılmış olan Tabṣıra
Arbāb el-Elbāb isimli eserdir. Bu eserde
227 Meyerhof, Max: Über die Pharmakologie und Botanik
birçok şeyin yanı sıra büyük bir tatar oku
des arabischen Geographen Edrisi, Archiv für Geschich-
te der Mathematik, der Naturwissenschaft und der Tech-
(arbalet) (ḳavs ez-ziyār) tanıtılmaktadır. Bu
nik içerisinde (Leipzig) 12/1930/45-53, 236, özellikle s. aletin o döneme kadar yapılmış olanların
51 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt en büyüğü, en uzun menzillisi ve en etkilisi
96, s. 59-68, özellikle s. 65); aynı yazar: Die allgemeine olduğu rivayet edilmektedir. Onun, birbiri-
Botanik und Pharmakologie des Edrisi, Archiv für Ge- ne yapıştırılmış çok sayıdaki ahşap ve boy-
schichte der Mathematik, der Naturwissenschaft und der nuz plaka katlarından oluşan devasa yayı, bir
Technik içerisinde (Leipzig) 12/1930/225-236, özellikle
çark kullanılarak (yaklaşık yirmi kişi yerine)
226 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt
96, s. 69-80, özellikle s. 70). bir ya da iki kişi tarafından gerilebiliyordu. Bu
228 el-İdrīsī eserini oluştururken muhtemelen el-Bīrūnī’yi tür tatar oku (arbalet) Avrupa’da 13. yüzyılda
örnek almıştır. el-Bīrūnī bitki ilaçları kitabında, Kitāb ortaya çıkmaya başladı. Leonardo da Vinci’nin
eṣ-Ṣaydana’da, birçok bitkisel ilaç için onlarca dilden bu tarz bir fırlatma aletinin dev bir modelini
değişik isimler ilave etmiştir «hemen her zaman Yunanca, resmetme fantazisini muhtemelen bu canlan-
Süryanca, Farsça, Hintçe ve sıklıkla da İbranca, merkez dırmıştır (Katalog Cilt V, s. 119). Görüldüğü
ve güney Asya dilleri (Hwarizm, Belh, Tohar, Zabul, Si-
cistan, Sind ağız ve dillerince vb.)», bkz. Meyerhof, M.:
kadarıyla haçlı seferleri, Müslümanları Suriye
Das Vorwort zur Drogenkunde des Bērūnī, Quellen und ve Mısır’da kendilerini olabildiğince etkili
Studien zur Geschichte der Naturwissenschaften und der silahlarla savunmaya itmiştir. Bu tür silahla-
Medizin içerisinde (Berlin) 3/1933/157-208, özellikle 170 rın geliştirilmesi 7./13. ve 8./14. yüzyıla kadar
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 96, devam etmiştir.
s. 171-240, özellikle 184).
229 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 280, Suppl. Cilt
1, s. 492. 233 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 289, Suppl. Cilt
230 Benim bildiğim tek nüsha İstanbul’da Topkapı Sarayı 1, s. 506-507.
Müzesi Kütüphanesinde bulunmaktadır, III. Ahmet, no. 234 Maḥmūd b. ʿÖmer ez-Zemaḫşerī’nin Muḳaddime el-
2707 (649 H.), bkz. F. E. Karatay’ın hazıladığı katalog Cilt Edeb isimli eserini 6./12. yüzyılın Arapça-Farsça sözlüğü
4, s. 29. olarak göz önünden bulundurmuyorum. Bu kitabın bir-
231 Eserdeki bazı işaretlerden en-Nesefī’nin el- çok el yazmasında rastlanan Farsça, Türkçe ve Moğolca
Meydānī’nin bir çağdaşı olduğu sonucuna varılabilir. kelimeler daha sonraki dönemlerin ilaveleri gibi görünü-
232 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 288, Suppl. Cilt yorlar, bkz. Grotzfeld, Heinz: Zamaḫšarī’s muqaddimat
1, s. 505. al-adab, ein arabisch-persisches Lexikon? Der Islam içe-
risinde (Berlin) 44/1968/250-253.
G İ R İ Ş 41
de doğudan batıya doğru hareket eden geze- ʿUrḍī. A thirteenth century reform of Ptolemaic astron-
gen episikllerinin eş zamanlı olarak (doğuya omy. Kitāb al-Hayʾah, yayınlayan George Saliba Beyrut
1990.
42 G İ R İ Ş
7./13. yüzyılın astronomi alanındaki en önemli bilimlerinin tipik gelişmesine şahitlik etmekte
başarılarından birisi de, Urmiye gölünün güney olup geleceğin matematikçi nesillerini çok
doğusunda bulunan Merāġa’da bir rasatha- derinden etkilemiştir. aṭ-Ṭūsī’nin geometri
ne kurulmasıdır. Bu proje yaklaşık 657/1259 alanında (bkz. Katalog III, s. 127) ileride bah-
ve 668/1270 yılları arasında Batı Moğol sedilecek olan, paraleller öğretisinin geliştiril-
İmparatorluğu’nun kurucusu Hulâgu’nun mesinde oynadığı rolün yanı sıra onun bileşik
emriyle, Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’nin yönetiminde, oranlar teorisine yaptığı katkı da anılmalıdır.
Bağdat ve Suriye’de faaliyette bulunurken Onun paraleller öğretisi 18. yüzyılda Öklidci
buraya getirilen bir grup astronom tarafından olmayan geometrinin doğmasına yol açmıştır.
gerçekleştirilmiştir. Astronomik gözlem ama- Onun «Oranları ölçme» teorisi de Gregorius a
cıyla inşa edilmiş büyük ana bina ve burada ilk Sancto Vincentio’nun (1584-1667) «Oranların
kez inşa edilmiş devasa aletlerle gerçekleştiri- İsimlendirilmeleri»inde kendini gösteriyor241.
len bu girişim, Arap-İslam kültürü içerisinde Bu yüzyılda matematiksel coğrafya alanında
rasthaneler tarihi bakımından çığır açıcı bir gerçekleştirilen başarılar hem niteliksel hem
öneme sahiptir. Biz bu girişimin etkilerini 16. de niceliksel olarak olağanüstü büyüklükte ve
yüzyıla kadar İslam dünyasında takip edebil- geleceği belirleyecek önemdedir. İslam dün-
diğimiz gibi, Avrupa’da 16. yüzyılın ortaların- yasının batısında Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī
da başlayan gelişimde de görebiliriz. (yaklaşık 600-680/1203-1280), doğu veya batı
Bu yüzyıl için karakteristik olan, öncüler ufkunun üzerinde bulunan sabit yıldızların,
tarafından kazanılmış başarıların geliştiril- bir usturlap aracılığıyla tespit edilen yüksek-
mesi ve mantıksal olarak sistemleştirilme- likleri sayesinde mekanlar arasındaki zaman
si gayretinin en veciz örneklerinden birisini farklarını ve dolayısıyla boylam farklılıkla-
Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī, trigonometriyi ilk defa rını belirlemeye ilişkin bir metot tanıtmak-
bağımsız bir disiplin halinde sunan Kitāb eş- tadır242. el-Marrākuşī ayrıca bu problemi
Şekl el-Ḳaṭṭāʿ isimli eseriyle vermektedir. Bu usturlap kullanmadan çözebilecek bir yöntem
büyük hizmet, 19. yüzyılın sonlarına doğru de önermektedir. Geschichte des arabisc-
gerçek durumun A. von Braunmühl tara- hen Schrifttums’un 10. cildinde açıklanan bu
fından ortaya konulmasına dek, uzun yıllar problem ve çözümü en geniş anlamıyla, bir
boyunca J. Regiomontus’a atfedilmiştir (bkz. sabit yıldızın yükseklik ve azimutundan [hare-
Katalog III, 135 vd.). Küresel trigonometri- ketle] onun saat açısının, diğer bir deyimle, bir
nin temel unsuru olan ve Avrupa’da ilk kez sabit yıldızın meridyen çizgisinden geçişinden
François Viète’de (1540-1603) ortaya çıkan itibaren belirlenen gökkubbesinin dönüşü ve
“polar üçgen” veya “supplementer üçgen” de yıldızın merkezinden hesaplanmasıdır243.
Naṣīreddīn’e dayanmaktadır. Gerçi bu, daha
önceleri Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ tarafından bulun-
muştu ama ilk kez Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī tarafın-
dan açık bir şekilde tasvir edilmiştir240.
Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’ninkiyle aynı olmayan 241 Bkz. Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 255; Sezgin, F.: a.e.,
fakat çok büyük bir ihtimalle onun yüzyılında Cilt 5, s. 58.
242 Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī, Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-
ortaya çıkmış olan Öklid “Elementler”inin bir
“yeniden ele alınıp şekillendirilmesi” çalışma- el-Ġāyāt, tıpkıbasım Frankfurt 1984, Cilt 1, s. 153-154,
160; Schoy, C.: Längenbestimmung und Zentralmeridian
sı 1594 yılında aṭ-Ṭūsī’nin kitabı olarak yayın-
bei den älteren Völkern, Mitteilungen der K.K. Geogra-
landı. Bu eser de 7./13. yüzyıl Arap-İslam phischen Gesellschaft içerisinde Viyana 58/1915/25-62,
özellikle s. 39-43 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi
içerisinde Cilt 18, s. 36-71, özellikle s. 48-52); Sezgin, F.:
240 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 57 ve Katalog III, 133 a.e., Cilt 10, s. 170.
vd. 243 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 168-171.
43
Elbette saat açısının belirlenmesi yöntemi- zaten bunu iddia etmemektedir. Tam tersine
ne ve boylam farklarının tespitinde küresel o, bizzat kendisi tarafından belirlenen koor-
trigonometrinin kullanımına ilk olarak el- dinatları, daha önceden beri varolanlardan
Marrākuşī’de rastlıyor değiliz. Evvelce el- ayırmak için, kırmızı mürekkeple belirgin ve
Bīrūnī kendi hocaları tarafından küresel üçgen tanınır hale getirdiğine işaret etmektedir245.
için varılan sonuçları matematiksel coğrafya- Bu koordinatların önemini, 19. yüzyılın orta-
nın hizmetine sunmuştu. Sonraki nesillerde larında coğrafya tarihçisi Joachim Lelewel246
–el-Marrākuşī’nin çalışmasını iyice tanıyoruz– gereği ile takdir etmiş, bunu bir «coğrafya
daha ileri götüren bir gelişim bulmaktayız. Bu reformu» diye değerlendirmiştir: «İspanya
gelişimde yerel saatin belirlenmesi için trigo- çok faydalı bir doğrultmayla daha önceki kar-
nometrik-astronomik bütün yardımcı araçla- tografyada çok büyük olarak abartılan boyut-
rın sabit yıldızlar gözlemi yoluyla sistematik larından kurtuluyor; bu abartmanın sonucu
bir şekilde hizmete sokulmasıdır. Bu, sabit yıl- olarak Afrika’nın kuzey batı tarafı aşağıya
dızların yükselmeleri ve eğimlerinden hareket doğru itilmiş ve İspanya’nın büyük bir kısmı
prensibini gittikçe daha çok ilk aşamada tutan kuzeye çıkmış ve de batıya doğru uzatılmış-
astronomik gözlem tekniğiyle Avrupa’da 16. tı». el-Marrākuşī’nin tashihleri sonucunda
yüzyılın ikinci yarısında Tycho Brahe’de kar- Mağrip’teki bütün yerler enlemsel olarak
şılaşmaktayız244. yukarı doğru çıkarılmış ve böylelikle de ger-
Bahsi geçen coğrafi boylam belirlemeye yöne- çekte olmaları gereken pozisyona kavuşmuş-
lik özgün yöntemi Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī lardır.
gerçekten kullanmış görünmektedir. O geriye Bağdat’ın batısında ve doğusunda bulunan
130 yerin koordinatlarını içeren bir çizelge bölgeleri, mümkün olabildiğince tam ve doğru
bırakmıştır. Bu çizelgenin coğrafya tarihin- bir şekilde astronomik-coğrafik kapsama çaba-
deki önemi, Akdeniz kıyı şehirlerinin ve İber larının 5./11. yüzyılın ilk yarısında birbirlerin-
yarımadası ile kuzey Afrika’daki birçok yerin den bağımsız başladığı, bugün tatmin edici bir
önemli ölçüde düzeltilmiş enlem ve boylam tarzda belgelenmiş görünmektedir247. İslam
derecelerini içermesinde bulunmaktadır. Bu dünyasının batısında yapılan ölçüm sonuçla-
sayede, Ptoleme Coğrafyası karşısında 19° rından birisi de şudur: Marinos- Ptoleme’den
lik ve el-Meʾmūn coğrafyacılarının ulaştığı alınan, Kanarya adalarından geçen sıfır
sonuçlarla karşılaştırıldığında ise 8° lik bir meridyeni, Atlas Okyanusuna doğru 17°30'
düzeltme ile el-Marrākuşī Akdeniz boylamı- daha batıya, yani Toledo’nun 28°30' daha
nın ölçümünde modern değere 2° - 3° kadar batısına kaydırılmıştır. Batı yarımküresinde-
yaklaşmış ve Toledo ile Bağdat arasındaki ki bu boylam derecesi tashihinden sonra,
boylam farkını 51° 30' lık bir değerle benzer bize kadar ulaşan en eski coğrafi-koordinat
şekilde düzeltmiştir. tablolarından birisinde Roma’nın 45°25' ve
İspanya’dan Bağdat’a kadar uzanan çok büyük İstanbul’un (Constantinople) 59°50' lik tashih
coğrafi bir bölgenin koordinatlarının böylesi- edilen değerleri görülmektedir. Her defasın-
ne derinden ve hassas şekilde düzeltilmesi- da 28°30' lık değerin çıkarılmasından sonra
nin tek bir insan tarafından başarılamayacağı (Roma 16°50'; İstanbul 31°20') bu değerler
ve bir insan ömrü içerisinde yapılamayacağı bugünkü değerler (Roma 16°30'; İstanbul
bir gerçektir. Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī de
245 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 171.
246 Géographie du moyen âge, Cilt 1, Bürüksel 1852, s.
138; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 154-167.
244 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 171. 247 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 154-167.
44 G İ R İ Ş
32°57') karşısında Roma için sadece 20' daha natlar çizelgeleri ile ya da Arap çizelgelerin bir
büyük, İstanbul için ise 1°37' daha küçüktür. veya her iki türüyle bağlılıklarını gösteriyorlar.
Toledo’ya 51°30' lık boylam farkı ve doğuda Ayrıca vurgulanmalıdır ki bu tespit, bu hari-
bulunan merkez meridyene 10° lik bir uzaklık- taların Avrupalılar tarafından Arap çizelge-
la Bağdat’ın boylam derecesi 80° olarak tespit lerinin koordinatlarına göre çizilmiş haritalar
edilmiştir248: olduğu gibi yanlış bir sonuca götürmemelidir.
Bu haritalar daha ziyade, zaman zaman Arap-
İslam dünyasından Avrupa’ya ulaşan farklı
kalitedeki haritaların ya kopyalarıdır ya da
onlara dayanarak kazanılan yeni ürünlerdir.
5./11. yüzyıldan itibaren İslam dünyasının batı
ekolü coğrafyacıları ve astronomları tarafın-
Alexander von Humboldt 1843 yılında Asie dan ulaşılan, meskûn dünyanın batı sınırı ile
centrale isimli eserinde, Libros del saber de Bağdat arasındaki boylam dereceleri üzerinde
astronomía’nın (1262-1272 yılları arasında ulaşılan radikal tashihler bu alanla uğraşan
Kastilya kralı Alfons’un emriyle tamamlan- bilginlerin çoğunluğu tarafından hemen far-
mıştır) çizelgelerinde de çifte sıfır meridye- kedilmemişti. Gerçi batı ekolünden olmayan
ninden bahsedildiğine dikkat çekmektedir249. bazı çizelgelere bu tür düzeltmeler daha 5./11.
Bugün biz, her iki sıfır meridyenine göre yüzyıldan itibaren girmiştir252 fakat yine de
yapılmış enlem-boylam çizelgelerinin 12. bunlar, genelde Bağdat’ın batısında bulunan
yüzyılın ilk yarısından itibaren İspanya dışı yerlerle sınırlı kalmışlardı. 5./11. yüzyılın orta-
Avrupa’ya da geçiş yolu bulduğunu ispatla- larından itibaren Bağdat’ın hem doğusu hem
yabilecek durumdayız. İlkin ağır ağır ortaya de batısı için elde edilmiş boylam derecele-
çıkan, sonraları yaklaşık 14. yüzyılın başların- ri tashihlerini standartlaştırma yolunda ciddi
dan 18. yüzyıla kadar, mantar misali topraktan bir inisiyatif yani Bağdat’tan itibaren doğuya
fışkırırcasına Avrupa’da ortaya çıkan yüzler- doğru sayılan boylam derecelerini Toledo’nun
ce çizelge araştırıldığında şu sonuca varılır: batısından geçen 28°30' lik sıfır meridyenine
Onlar ya Arapça örneklerin yanlışlıklarla dolu taşıma inisiyatifi için 300 yıl kadar bir zaman
kopyaları veya farklı başlangıç meridyenine geçmesi gerekiyordu.
göre kazanılmış boylam derecelerini içeren Kartografya tarihi açısından bakıldığın-
ve kısmen de Ptoleme’nin Coğrafya’sından da bu devrimsel çığır açış, doğulu astronom
Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī (ö. 672/1274) ile batılı
ulaşan karman çorman çizelgelerdir 250.
astronom Muḥyiddīn Yaḥyā b. Muḥammmed
Aynı zamanda Geschichte des arabischen
b. Ebū eş-Şükr el-Maġrībī’nin (ö. 680/1281)
Schrifttums’ta251 da ayrıntılı bir şekilde işlen-
tarafından 670/1272 yılından çok kısa bir süre
miş olan bir olguya işaret edilmelidir: 16. yüz-
önce, Merāġa’da kurulmuş olan rasathane-
yılın ikinci onluğundan 18. hatta 19. yüzyıla deki ortak çalışmalar sonucunda gerçekleş-
kadar Avrupa’da çizilmiş olup enlem-boylam tirilmiştir. Yani Bağdat’ın batı ve doğusunda
ağı taşıyan dünya haritaları ya karma koordi- zamanla kazanılan boylam derecelerini bağ-
daştırma bu iki bilginin astronomik çizelge
eserlerinde yani ez-Zīc el-İlḫānī ve Edvār el-
248 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 162.
249 Bkz. Schoy, C.: Längenbestimmung und Zentral-
meridian bei den älteren Völkern, adı geçen yer, s. 54
(Tekrarbasım: adı geçen seri, s. 63); Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 162-213.
250 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 205-267.
251 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 85-154. 252 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 164.
G İ R İ Ş 45
Envār medā ed-Duhūr ve-el-Ekvār’da tutarlı dünya haritalarından çok daha fazla, okya-
bir şekilde gerçekleştirilmiştir253 nus tarafından çevrelenmiş meskûn dünya-
Eğer, Ebū el-Fidāʾ İsmāʿīl b. ʿAlī’nin (ö. nın ileri düzeyde temel tasvirini vermektedir.
732/1331) büyük boyutlu mukayeseli coğrafî Yukarıda bahsedilen faktörlerden birisi de,
koordinatlar çizelgelerinin, Bağdat’ın batı- meskûn dünyanın batı ve doğu arası genişliği
sındaki yerlerin çok incelikli tashihlerini önemli ölçüde daraltılmıştır256.
henüz içermediğini gözönüne alacak olursak, Kartografya tarihinde şimdiye kadar dikkate
Merāġa’da gerçekleştirilmiş bağdaştırma işini alınmayan, 7./13. yüzyıldan 8./14. yüzyıla geçiş
haklı olarak kartografya tarihinde devrimsel döneminde doğan bir tarih kitabında257 veri-
bir çığır açış olarak değerlendirebiliriz. Bu len bir habere göre, 664/1265 yılında Bağdat
girişimin önemi iki örnekte okunabilir: Toledo Rasathanesi’nde Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī yöneti-
(28°30') ile Ġazne (104°20') arasındaki boy- minde özel bir kâğıt hamurundan mamul bir
lam farkı, bugünkü değer 72°22' ya göre 3°28' küre üzerine dünya haritası yapılmıştır. Buna,
lık çok küçük bir hatayla 75°50' olarak tespit Sung Lien (1310-1381) tarafından oluşturul-
edilmiştir. Roma (45°27') ile Hindistan’daki muş Yüān Hanedanı’nın salnamelerindeki
Daybul (102°30') arasındaki fark, bugünkü bir haber tam olarak uymaktadır. Bu haberde
değer 55°15' ya göre 1°48' gibi daha da küçük batıdan (yani orta Asya’dan) Çin’e getiril-
bir hatayla 57°03' olarak hesaplanmıştır. Bir miş bir aletten bahsedilmektedir. Bu haberde
bütün olarak bakıldığında bu boylam derece- 1267 yılında (yani Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’nin ölü-
leri Avrupalı haritacılar tarafından ilk olarak münden 7 yıl önce) Cemāleddīn adında birisi
19. ve 20. yüzyılda peyder pey biraz daha tarafından Moğol hükümdarı Kubilay Han’a
düzeltilme imkanına kavuşmuştur. verilen 6 astronomik araç ve bir yeryüzü
Bizim tahminimize göre, ilk kez köklü bir şekil- küresi tanıtılmaktadır. Bu yeryüzü küresinin
de tashih edilen koordinatlara dayanarak çizil- ahşaptan olduğu, yedi denizin yeşil, üç kara
miş haritalar daha 7./13. yüzyılın ikinci yarısın- parçasının ise ırmakları, gölleri vs. açık renk-
da ortaya çıkmıştır. Böyle bir tahmine götüren li (beyaz) olarak resmedildiği bildirilmekte-
bazı olgular bulunmaktadır. Bunlardan birisi, dir. Bölge büyüklüklerinin ve bütün yolların
Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin et-Teẕkire fī el-Heyʾe uzunluklarının hesaplanabilmesi için küçük
isimli eserinin günümüzde kayıp olan bir el kareler çizilmiştir258. «Küçük kareler» ifade-
yazması, muhtemelen müellif nüshası, bu sinden birbirlerini kesen enlem ve boylam
tarz bir dünya haritası içermekteydi. Joseph dairelerinin kastedildiği kuşkusuzdur. Ayrıca,
Needham254 tarafından orijinaline dayanıla- elçi Cemāleddīn ile Moğol İmparatorluğu’nda
rak yapılan ve 1959 yılında yayınlanan kopya255 Kubilay tarafından kurulan rasathanenin ilk
çok kaba taslak tarzda olmasına rağmen bize müdürünün aynı kişi olduğu ispatlanmış bulu-
el-Meʾmūn coğrafyacılarının ve el-İdrīsī’nin nuyor. Cemāleddīn ayrıca bütün imparator-
luğun coğrafyasını yazmıştı. Bu hacimli ve
gelecek dönemlerin kompilasyonlarına kay-
nak olmuş eserden bize çok küçük parçalar
kalmıştır259.
253 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 177 vd. Tutarsız integ-
rasyonların izlerini mesela Kūşyār b. Lebbān’ın (5./11.
yüzyılın ilk yarısı) tablolarında ve yazarı bilinmeyen
Destūr el-Müneccimīn’de (5./11. yüzyılın ikinci yarısı) ve 256 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 310.
Ebū el-Ḥasan el-Marrākūşī’de bulmaktayız. 257 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 310-311.
254 Science and Civiliation in China, Cilt 3, Londra - New 258 Kaynakalar hakkında bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s.
York – Melbourne 1959, s. 563. 311-312.
255 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 36, Harita no. 15. 259 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 312.
46 G İ R İ Ş
Bizim, 5./11. yüzyılda gerçekleştirilen çok tım. Brunetto Latini (1260-1266 civarında)’nin
önemli ve köklü koordinat tashihlerine göre Livres dou trésor adlı eserine aldığı dairesel
yapılan ilk dünya haritalarının henüz 7./13. dünya haritası, el-İdrīsī’nin (578/1154) dünya
yüzyılın ikinci yarısında doğdukları yönün- haritası ile, muhtemelen 7./13. yüzyılın ikinci
deki tahminimiz lehinde başka bulgular da yarısında yapılan ve Akdeniz ve Karadeniz’i
bulunmaktadır. Bunlar 8./14. yüzyılın coğ- çevreleri ile birlikte hemen hemen kusursuz
rafya çabaları çerçevesinde dile getirilecek- biçimde gösteren haritalar arasındaki gelişim
tir. Burada son olarak, 13. yüzyılın dikkate dönemini belgeleyen çok önemli bir doküman
değer başarılarına örnek olarak, mükem- konumundadır. Latini, Toledo ve Sevilla’da
mel ya da mükemmele yakın Akdeniz ve bulunmuş Florentinalı bir elçiydi ve oralarda,
Karadeniz haritalarının doğuşu dile getiril- Arap-İslam bilimlerinin büyük bir ivmeyle
melidir. Bunlar Yeni Çağ kartografya tarihin- devam eden resepsiyonuyla tanışma imkanı
de «portolan haritaları» olarak adlandırılan buldu. Bilindiği gibi yine o, Dante Alighieri’-
haritalardır. Bu tip haritaların Avrupa kül- nin İslam hakkındaki bilgilerini derinleştir-
tür çevresinde tanınan en eskilerinin doğuş di260. İtalya’da birdenbire gün yüzüne çık-
tarihi olarak 13. yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş mış olan ve 13. yüzyıl Avrupa’sında elden
aralığını kabul edebiliriz. Kökeni hakkındaki ele dolaşan eski Imago mundi denen dünya
soru ise yaklaşık 150 yıldır tartışılmaktadır. haritalarından çok büyük farklılıklar gösteren
Bu tartışma bugüne kadar –bu haritaların el- bu dünya haritası, Arap-İslam kültüründen
İdrīsī’nin haritalarıyla yakınlıkları olduğunu gelen, geriye doğru gidildiğinde el-Meʾmūn
tesbit eden bazı oryantalistler bir yana bırakı- haritasıyla bağlantısı olan, ama bununla bir-
lırsa –matematik ve coğrafya alanında Arap- likte Akdeniz, Anadolu ve Afrika formları
İslam kültür dairesinde elde edilen başarılar açısından belirli bir ilerlemeyi gösteren bir
hakkında hiçbir bilgi sahibi olunmadan yapıl- numune haritanın kopyası olduğu izlenimi
mıştır. Kendiliğinden anlaşılır ki, bu tartışma- vermektedir. Buna rağmen bu haritada, bizim
da, mesela Tanca ile Roma, Toledo ile Roma, el-İdrīsī haritasından bildiğimiz kuzey Asya,
Roma ile İskenderiye ve Roma ile İstanbul kuzeydoğu Asya ve orta Asya tasvirinde ula-
arasındaki doğu-batı boyutları ve mesafelerin şılan ilerlemeler mevcut değildir. Ayrıca dik-
daha önceleri bugünkü değerlere oldukça kate değer olan, Brunetto Latini haritasının
yaklaşan bir kesinlikle ve doğrulukla ölçül- Arap haritaları tarzında güneye dönük çizil-
düğü bilinmiyordu. Bu doğru veriler, el-İdrīsī miş olmasıdır. Dağların ve sıra dağların dikey
haritasındaki Akdeniz’in gerçeğe oldukça kesit olarak tasvir edilmesi el-Meʾmūn harita-
yakın formu ile çizgi ağlarıyla kaplı mükem- sındaki tasvire uymaktadır261.
mel portolan haritalarındaki form arasındaki Tahminimizce batı İslam dünyası orijinli
ilerlemeyi açıklayabilen kesin unsurları oluş- bir haritadan kopya edilmiş olan Brunetto
turmaktadır. Farklı kültürlerin katkılarıyla –ki Latini haritasının yanı sıra, 7./13. yüzyılın
bu katkıların en genci portolan haritalarında ikinci yarısında Asya ile ilgili ilerlemeleri
Arap-İslam kültür dairesine aittir –oluşan ortaya koyan kabataslak formda bazı haritalar
Akdeniz’in kartografik tasvirinin uzun süren
260 Bkz. Palacios, Asín M.: La escatologia musulmana en
gelişim tarihine ilişkin düşüncemi, Geschichte la Divina Commedia, Madrid 1961, s. 381-386; Sezgin, F.:
des arabischen Schrifttums isimli kitabımın a.e., Cilt 10, s. 223.
10. ve 11. ciltlerinde temellendirmeye çalış- 261 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 327-386.
G İ R İ Ş 47
vardır. Bunlar, Marco Polo’nun beraberin- dıran şu gerçekler tespit edildi: Bu haritalarda
de getirmiş olduğu iddia edilen beş harita- Afrika’nın üçgen biçimi bilinmekte, Akdeniz’in
dır262. Marco Polo’nun Asya yolculuğu sıra- tüm şekli neredeyse tam olarak tasvir edil-
sında Çin’e kadar varıp varmadığı tartışma- mekte ve dahası, Avrupa’da bulunan 100
sına263 hiç girmeden, onun giderken (1272) civarında şehir ve ülkenin Arapçalaştırılmış
İlhanlılar’ın yönetiminde bulunan batı İran’ı
adları ve de şu ana kadar tespit edildiği
ve dönerken (1294/1295) de Tebrīz’i ziya-
ret ettiğine işaret etmek istiyoruz. Bu bölge kadarıyla, Afrika’dan 35 ismi taşımaktadır.
matematiksel coğrafyanın ve buna dayalı ola- Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, sözbir-
rak yeni kartografyanın en yoğun şekliyle liği içinde Çin’de «kökleri 1300 yılı dolayları-
işlevsel olduğu bölgedir. İlhanlılar’ın başkent- na kadar» giden bu harita modelinin ortaya
leri olan Merāġa ve daha sonra Tebrīz’de çıkışı, bu model için örnek teşkil eden bir
yeni bilim merkezleri doğmuştu. Buralardan Arap haritasının varlığı ile açıklanmaktadır.
kitaplar, araçlar, haritalar ve diğer gereçler Bu model, 1267 yılında, yukarıda adı geçen
genellikle İstanbul yoluyla Batı’ya ulaşmıştır. coğrafyacı ve astronom Cemāleddīn tarafın-
Otantiklikleri sorusunu Geschichte des ara-
dan Merāġa’dan Da Du’ya (Pekin) götürül-
bischen Schrifttums’ta264 ele aldığım Marco
müş ve 6 astronomik araçla birlikte Sultan
Polo’nun beraberinde getirdiği ileri sürülen
haritalar, gerçekten çok acemice yapılmış kop- Kubilay Han’a sunulmuş, üzerinde boylam ve
yalardır, fakat yine de bunlar bir yandan bize enlem daireleri çizili yeryüzü küresi olmalıdır.
kadar ulaşan en eski güney Asya’nın kartog- Bu tahmin doğru olabilir, fakat ben daha çok
rafik tasvirini diğer yandan da Asya’nın doğu şu kanaatteyim: Arap-İslam dünyasının doğu-
kıyısını 140° olarak gösteren ortogonal (dik sundan çıkan düzlem-küresel dünya haritaları
açı kesimli) bir enlem-boylamağını içermekte- da ortaya çıkışlarından kısa bir süre sonra
dir. Ptoleme’ye göre meskûn bölgelerin doğu Çin’e ulaşmıştır. Çünkü bu haritalar üze-
çizgisi 180° iken bu ilk olarak 7./13. yüzyılda rinde yeryüzü küresine göre çok daha fazla
Arap-İslam astronomları tarafından gerçek
yer adı yazılabilir. Ben burada, Geschichte
değerine büyük ölçüde indirgenmiştir265.
7./13. yüzyılın ikinci yarısında Arap-İslam des arabischen Schrifttums’un267 iki yıl kadar
kültür dairesinde geliştirilen dünya haritası önce yayınlanan konuyla ilgili cildinden o
modeli sadece Avrupa’ya değil aynı zaman- haritalara yönelik kartografya tarihi açısından
da Çin’e de ulaşmıştır. Çin’de 14. yüzyılın değerlendirmemi daha geniş okuyucu kitle-
başında, geleneksel yeryüzü tasavvurlarıyla sine sunmayı faydalı görüyorum. «Avrupa’da
ve kartografik gelenekleriyle bağdaşmayan yeni bir dünya ve portolan haritaları modeli-
haritalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Geçen nin görülmeye başladığı hemen hemen aynı
yüzyılın ortalarına doğru bu haritalar araştır- zaman diliminde, o zamana dek Çinlilerin Çin
macıların ilgisini kendine çekmeye başladı266. ve doğu Asya’dan ibaret olan kartografyasının
Bu haritaların zamanımıza daha yakın tarihli eski gelenekten ayrılması, dünya yüzünü yan-
redaksiyonları incelendiğinde, şaşkınlık uyan- sıtma sınırlarının Atlantik kıyılarına ve Güney
Afrika’dan merkez Rusya’ya kadar genişle-
mesi, bununla eş zamanlı olarak Akdeniz’in
262 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 315-320 tam ve kesin şekli ile Afrika’nın üçgen for-
263 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 318, dip not 2.
264 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 315-319.
265 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 317-318.
266 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 321-326. 267 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 326.
48 G İ R İ Ş
munun belirgin hale gelmesi gibi coğrafya ları meselesinde değil, Orta çağ araştırmaları
tarihi bakımından son derece önemli olgu, anlayışının akıntısında, 12. yüzyıldan itiba-
portalan haritalarının doğuşuna ilişkin benim ren İspanya dışı Avrupa’da kendini gösteren
bildiğim tartışmalarda bugüne kadar dikkate teknolojik yenilikler, yeni doğa bilimleri ve
alınmamıştır. Yani hemen hemen aynı dünya felsefi düşüncelerin tarihlendirme ve köken
yüzü tasavvurlarını Avrupa’da ve Çin’de aynı sorununu Arap-İslam bilimlerinin resepsiyon
zamanda ortaya çıkış fenomeni, kanaatim- ve özümsenmesi bütünselliğinde çözme fırsatı
ce, coğrafya tarihçilerini her iki kültürün de da çoğu kez kaçırılmıştır.
ortak bir örneğe sahip oldukları varsayımına İslam dünyasının 7./13. yüzyıldaki kartografik
yönlendirmeliydi. Aranan bu ilk modellerin, yetisinin karakter ve kalitesine ilişkin olan
İslam kültürünün bilimler tarihinde önder kanaatimi desteklemek üzere, bu kartografik
durumda olduğu dönem içerisinde buluna- gelişime katkıda bulunan en önemli şahsiyet-
bileceğini kanıtlayan yeterli kartografik ve lerden birisine borçlu olduğumuz bir başka
matematik-coğrafya dokümanları bize sadece kanıtı daha ileri sürüyorum. Kastettiğim şah-
İslam kültürü veriyor değil.» siyet, biraz önce adı anılan evrensel bilgin
Bu en yeni gelişim basamağının bize kadar Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī (710/1311)’dir. Coğrafya
ulaşan en eski Arapça dokümanı bir Mağrip problemlerini ele alırken, o, astronomi konu-
haritasıdır268. Bu harita İber Yarımadası’nın sundaki et-Tuḥfe eş-Şāhiyye fī el-Heyʾe isimli
tam şekli ile Akdeniz’in batısını, İngiltere eserinde meskûn bölgelerin kartografik tasvi-
ve İrlanda’nın bazı kıyı şeritleri ile birlik- rinden ve zorunlu detayların küçük boylarda
te Avrupa’nın batı kıyısını göstermektedir. gösterilmesindeki zorluklardan söz etmekte-
Muhtemelen bu Mağrip haritası şimdiye kadar dir. Bu amaca yönelik olarak o, daha basit-
bilinen ve doğuş tarihi 1300’ler civarı olarak leştirilmiş ve şematize edilmiş bir Akdeniz
kabul edilen «portolan haritalar»ının en eski- haritası oluşturmak için pratik bir metot öner-
sinden daha eskidir. Bu en eski portolan hari- mektedir. Akdeniz ve Karadeniz, 1200 kare-
tasının ilk araştırmacısı, Gustavo Uzielli269, ye bölünmüş bir dikdörtgene yerleştirilmiş-
onu her halükarda 13. yüzyılın bir eseri olarak tir. Boylamlar ve enlemler dereceler yerine
tanıtmıştı. Birkaç yıl sonra Theobald Fischer270 kareler yoluyla ifade edilmiştir. Denizler ve
Orta Çağ dünya ve deniz haritaları çalışmaları kara parçaları açıkça değişik renklerle tas-
çerçevesinde bu haritanın doğuş zamanı ola- vir edilmiştir. 20. yüzyılın ilk yarısında bir-
rak 14. yüzyılın sonunu ileri sürmektedir; böy- kaç oryantalist bu tarz bir harita şemasını
lelikle daha sonraki «portolan haritaları»nın Ḳuṭbeddīn’den aktarılan verilere dayanarak
doğuşuna ilişkin bilimsel çalışmalar için çok yeniden oluşturmuşlardır (aşağıdaki harita).
önemli bir çıkış noktası gözden kaçırılmış Haritadaki Kuzey Afrika, Akdeniz, Karadeniz
oluyordu. Maalesef sadece portolan harita- ve Avrupa’nın tasvir edilen bölgelerinin şekil-
leri şu konuda hiçbir kuşkuya yer bırakma-
268 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 27-31. maktadır: Adı geçen bölgelerin kartografik
269 Studi biografici e bibliografici sulla storia della geo- şekilleri, tıpkı portolan haritalarında karşı-
grafía in Italia, İkinci baskı 2. Cilt, Roma 1882, s. 229; mıza çıktığı gibi, Ḳuṭbeddīn’in malumuydu.
Fischer, Theobald: Sammlung mittelalterlicher Welt- und Yine şüphesiz olan bir başka konu şudur:
Seekarten italienischen Ursprungs und aus italienischen
Ḳuṭbeddīn, verilerini elinin altında bulu-
Bibliotheken und Archiven, Marburg 1885 (Tekrarbasım:
Haritasız olarak Amsterdam 1961), s. 220; Sezgin, F.: a.e., nan bir haritadan almıştır271. Bunu destekler
Cilt 10, s. 27-28.
270 Fischer, Theobald: a.e., s. 220. 271 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 313-314.
G İ R İ Ş 49
Böylelikle onun eseri, Arap-İslam kültürü içe- rı birçok çalışma sayesinde bugün biz, İbn
risinde bilimler ve kültür historiyografyasının en-Nefīs’in bu keşfinin Michael Servetus
paha biçilmez bir kaynağı haline gelmiştir. (Miguel Servet) tarafından Christianismi resti-
Ferdinand Wüstenfeld’in takdire şayan edis- tutio (Viyana 1553) isimli eserine alındığını ve
yonunda (1866-1870) bu eser 3500 sayfalık bu yüzden de bu kişinin yüzlerce yıl bu keşfin
bir hacime sahiptir. Yāḳūt’un eseri nitelik ve asıl sahibi olarak kabul edildiğini bilmekteyiz.
nicelik yönünden, Yeni Çağ’da Avrupa’da Ayrıca Realdus Columbus (Realdo Colombo)
bu konunun ilk eseri olarak ortaya çıkmış da De re anatomica libri XV (Venedik 1559)
olan Abraham Ortelius’un (1578) Latince isimli eserinde bu keşfi doğrudan ya da dolaylı
Synonymia geographica274 isimli coğrafya olarak İbn en-Nefīs’den almış görünüyor. İbn
leksikonuyla karşılaştırılırsa Arap dilindeki en-Nefīs’in, İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn’una yazdığı
bilimsel edebiyatın bu kolundaki önemli geli- şerhte dile getirdiği akciğer dolaşımı betimle-
şimi daha iyi anlaşılır. mesinin Avrupa’ya Andreas Alpagus (Andrea
Tıp alanına geçecek olursak, tıp tarihçi- Alpago ö. 1520 civarında) tarafından yapılmış
si L. Leclerc’in275, Suriye merkezli olarak bir çeviri yoluyla ulaştığı tahmin ediliyor278.
bilimlerin, özellikle de tıp biliminin en par- Bu kişi Suriye’deki 30 yıllık ikameti sırasın-
lak zamanı olarak tanıttığı 7./13. yüzyıla ait da Arapça’yı ve Arap tıbbını yakından tanı-
ilk önemli gelişme olarak sunduğu ʿAlī b. mış ve öğrenmiştir. Padua’ya geri dönüşünde
Ebū el-Ḥazm İbn en-Nefīs el-Ḳuraşī’nin (ö. yanına birçok Arapça kitap almış ve evvelce
687/1288) küçük kan dolaşımını keşfetmesi Cremonalı Gerhard tarafıdan çevrilmiş olan
dile getirilmelidir. Mısırlı doktora öğrencisi İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn’u da dahil olmak üzere
Muḥyiddīn eṭ-Ṭaṭavī 1924 yılında, İbn en- birçok kitabı Latince’ye çevirmiştir.
Nefīs276 tarafından İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn fī Bilimsel araştırmalar, 7./13. yüzyılın bir başka
eṭ-Ṭıbb eserindeki cerrahî bölümüne yazı- hekiminde de büyük bir keşfin izine rastla-
lan şerh hakkındaki doktora çalışması esna- mıştır. Çok yönlü bir tabip ve çok dirayetli
sında bununla karşılaşmıştı. Max Meyerhof bir doğa tarihçisi olan ʿAbdullaṭīf b. Yūsuf b.
ve Joseph Schacht’ın277 yapmış oldukla- Muḥammed el-Baġdādī (557-629/1162-1232)
Kahire’deki ikameti esnasında, 598/1202 yılın-
da veba salgınından ve kıtlıktan ölen insan-
274 Bkz. Reinaud, J.-T.: Notice sur les dictionnaires géo- ların iskeletlerini inceleme fırsatı bulmuş ve
graphiques arabes, Journal asiatique içerisinde (Paris), bunu değerlendirmişti. Gözlemlerine ve ince-
5e série 16/1860/65-106, özellikle 67 (Tekrarbasım: Isla-
leme sonuçlarına dair, Mısır hakkında yazdığı
mic Geography serisi içerisinde Cilt, 223, s. 1-42, özellikle
Kitāb el-İfāde ve-el-İʿtibār fī el-Umūr el-
s. 3).
275 Histoire de la médecine arabe, 2 Cilt Paris 1876 Müşāhede ve-el-Ḥavādis el-Muʿāyene bi-Arḍ
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt 49), s. 157;
Meyerhof, M.: Ibn an-Nafīs und seine Theorie des Lun-
genkreislauf, Quellen und Studien zur Geschichte der
Naturwissenschaften und der Medizin içerisinde (Berlin)
4/1935/37-88, özellikle s. 40 (Tekrarbasım: Islamic Medi- 278 Coppola, Edward D.: The discovery of the pulmo-
cine serisi cilt 79, s. 61-134, özellikle s. 64). nary circulation: A new approach, Bulletin of the His-
276 Der Lungenkreislauf nach el Koraschi. Wörtlich über- tory of Medicine içerisinde (Baltimore) 31/1957/44-77
setzt nach <Kommentar zum Teschrih Avicenna>… von (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 79,
Mohyi el Tatawi, Freiburg 1924 (daktilo nüshası doktora, s. 304-337); O’Malley, Charles D.: A Latin translation of
Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içinde Cilt 79, s. 1- Ibn Nafis (1547) related to the problem of the circulation
25). of the blood, Journal of the History of Medicine and Al-
277 Bu konuda 1957 yılına kadar yayınlanmış olan lied Sciences içerisinde (Minneapolis) 12/1957/248-253
araştırmalar bir araya getirilmiş ve Islamic Medicine se- (Tıpkıbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 79, s.
risi içerisinde basılmıştır, Cilt 79. 338-343).
G İ R İ Ş 51
Mıṣr isimli eserinde bilgiler vermektedir. Bu rak tanımlamış olsa da, onunʿUyūn el-Anbāʿ fī
eser sadece gözlemlerden oluşan bir kitap Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ isimli eserinin kalitesini ve
değildir, ayrıca o bölgenin taşları, bitkileri ve karakterini çok yerinde olarak şöyle tanımla-
hayvanları, eski eserleri, binaları ve bölgeye maktadır: «İbn Ebī Uṣaybiʿa kendisini Antik
özgü yemek türleri hakkında bilgiler aktardı- ve İbrani dünyası efsanelerinin tek yanlılığın-
ğı, ülke bilgisi alanında bir eserdir. Binlerce dan koparmıştır. O, tıbbın doğuşuna ilişkin
iskelet üzerinde yaptığı anatomik incelemele- her milletin kendine özgü bir tarihi olduğunu
rinde öncülerinin ve özellikle Galen’in hata- bilmektedir. Yine ona göre, her millet ken-
larını ve belirsizliklerini ele almış ve bunların dine özgü bir tıbba sahiptir. Böylece bir tıp,
üzerine gitmiştir. Birçok şeyin yanı sıra el- yüzlerce yıl içerisinde diğerinin yerini alır.
Baġdādī, insan alt-kafatasının Galen’in söy- İbn Ebī Uṣaybiʿa, bir milletin tıbbı hakkında
lediği gibi, çene bölgesinde birbirine bağlı ‘Bu en eski tıptır.’ denilebileceği konusun-
iki kemikten değil tek kemikten oluştuğunu da kuşkuludur. Anavatanı Mısır’da Batı ve
tespit etmiştir279. Bu arada o, her ne kadar Doğu’nun farklı milletlerinin kültürlerinin
Galen çok büyük bir dereceye sahip olsa da, bir potada eridiği bu Arap tabip, ondan önce
insanın kendi gözlemlerine dayanan kanıtla- hiçbir hekimin sahip olamadığı dünya çapında
rının, Galen’in öğretisinden çok daha fazla tarihsel bir bakış açısı elde etmiştir. İlk defa
güvenilir olduğunu söylemektedir280. onda, yani İbn Ebī Uṣaybiʿa’da tıbbın geçmişi
Dönemin hem geniş bakış açılı olgunluğu evrensel tarih bakış açısıyla ele alınmıştır.»
hem de kültür dairesi içerisindeki başarılı «...Avrupalı tıp tarihçilerinin, bu bilgiye ulaş-
işlerin çokluğu ve büyüklüğü, İbn en-Nefīs mak için takip etmek zorunda kaldıkları uzun
ve ʿAbdullaṭīf el-Baġdādī’nin çağdaşı olan bir yol. Bu Arap hekimin evrensel bakış açısı-
Aḥmed b. el-Ḳāsım İbn Ebī Uṣaybiʿa’yı (ö. na, Avrupa’nın tıp tarihçileri ilk olarak Antik
668/1270) imkânları dahilinde evrensel bir tıp dönemin ve İncil’in otoritelerini aştıktan sonra
tarihi yazmaya sevketmiştir. Tıptarihçisi Edith ulaşmışlardır.»282
Heischkel281 her ne kadar İbn Ebī Uṣaybiʿa’nın 7./13. yüzyıl tıp alanında son olarak Memlük
dönemini hatalı bir şekilde «Arap bilimleri- sultanı el-Melik el-Manṣūr Seyfeddīn
nin, yaratıcı olmaktan çok, artık sadece varo- Ḳalāvūn283 tarafından 683/1284 yılında
lanların yeniden ele alındığı geç dönemi» ola- Kahire’de kurulan hastane anılmalıdır. Bu has-
tane Bağdat’taki ʿAḍudī Hastanesi (372/981)
ve Şam’daki Nūreddīn Hastanesi’nden
(549/1153) sonra en yenisi ve bu hastaneler
arasında, İslam dünyasında o döneme kadar
279 Leclerc, L.: Histoire de la médecine arabe, Cilt 2, s. doğan hastanelerin en gelişmişidir. Bazı
182-187, özellikle s. 184-185; The Eastern Key. Kitāb al- açılardan modern bir hastane hissi veriyor.
Ifādah waʾl-iʿtibār of ʿAbd al-Laṭīf al-Baghdādī. Kamal Bunlardan birisi ayrılıklı tedavi esasına daya-
Hafuth Zand, John A. ve Ivy E. Videan tarafından
nan bir hastane bünyesidir. Mesela ruh has-
İngilizceye çevrilmiştir, Londra 1965, s. 272-277.
280 Serbest tercümesini verdiğimiz bu ifadenin arapçası: talarının özel bir metotla terapileri ve uyku-
Fe-inne Cālīnūs ve-in kāne fī ed-derece el-ʿulyā fī et-
taḥarrī ve et-taḥaffuẓ fī-mā yubāşiruhū we yaḥkīhī, fe-inne
el-ḥıss aṣdaḳ minhu. Arapça’dan çeviren ve açıklayan
Wahl, Günter S.F., Halle 1790, s. 342-343. 282 a.e., s. 210.
281 Die Geschichte der Medizingeschichtschreibung, Wal- 283 Bkz. Terzioğlu, Arslan: Mittelalterliche islamische
ter Artelt’in Einführung in die Medizinhistorik. Ihr We- Krankenhäuser unter Berücksichtigung der Frage nach
sen, ihre Arbeitsweise und ihre Hilfsmittel, isimli eserinin den ältesten psychiatrischen Anstalten, Doktora Berlin
sonunda, Stuttgart 1949, s. 201-237, özellikle s. 205. 1968, s. 88 vd.
52 G İ R İ Ş
suzluk sorunu çekenlerin özenli bir şekil- Tinsel bilimlerden de Yūsuf b. Ebū Bekr
de müzik yoluyla rehabilitasyonu, hastanede es-Sekkākī’nin (555-626/1160-1229) filoloji-
[pratik] tıp eğitimi, çok ayrıntılı organizas- nin disiplinlerarası iki alanında yani ʿilm el-
yonu, vakıf senedinde yer alan ve çok ilginç meʿānī ve ʿilm el-beyānda elde ettiği başarı-
koşullarla vakıftan kaynaklanan yeterli finans
garantisi ve son olarak binanın kendisi ve tef- sını dile getiriyorum. Birinci bilim dalını “stil
rişatı örnek olarak gösterilebilir. Tahmin edil- grameri” olarak çevirirken, ikincisi için ise
mektedir ki kubbesiyle (muhtemelen 11./17. Wolfhart Heinrichs’in288 kullandığı “resimsel
yüzyılda çökmüştür) ve haç formundaki yatay dil” tanımlamasını alıyorum. Daha önce adı
kesimi ile bu hastane, Avrupa’daki benzer geçen ʿAbdulḳāhir el-Curcānī (ö. 471/1038)
hastanelere bir model teşkil etmiştir284. tarafından Delāʾil el-İʿcāz ve Kitāb Esrār el-
Doğa bilimlerinin bir parçası olarak müzik Belāġa isimli eserlerinde ortaya konan temel
biliminde de 7./13. yüzyıl zirve noktasıdır.
Çoğunlukla geç dönem antik kaynakların 3./9. prensipleri es-Sekkākī Miftāḥ el-ʿUlūm’da289
yüzyılda Yaʿḳūb b. İsḥāḳ el-Kindī tarafından mantıklı bir sistem içerisinde çok kesin belir-
yeniden işlenmesinden ve kendilerine özgü lenen disiplinlerden birisi haline getirdi. Adil
Arap müzik öğretilerini oluşturmak için Ebū kalmak prensibiyle şunu da anmak gerekir
Naṣr el-Fārābī (4./10. yüzyıl) ve Ebū ʿAlī İbn ki, bu disiplinler, biraz daha evvel, çok yönlü
Sīnā (5./11. yüzyılın başları) tarafından klasik bir bilgin olan Faḫreddīn er-Rāzī’nin290 (543-
Yunan kaynaklarının hakimane bir şekilde 606/1149-1209) Nihāyet el-Īcāz fī Dirāyet
değerlendirilmeleri ve istifade edilmelerinden
sonra, Ṣafiyyeddīn ʿAbdulmuʾmin b. Yūsūf el-İʿcāz isimli eserinde bir ara evreye ulaşmış
el-Urmevī (ö. 693/1294), müzik öğretisi için görünüyorlar291.
Kitāb el- Edvār285 adlı sistematik yapılı kita- Arap-İslam historiyografyasının hemen
bında alanındaki son gelişmeleri özetliyor ve hemen bütün akımlarının ilerlemeler kay-
son halkayı kendisi ekliyor. H.G. Farmer286 dettiği bu 7./13. yüzyılda dünya tarihçiliği
onu, 900/1500’lere kadar varlığını devam özel bir ilgiyle sürdürüldü. Yüzyılın ilk çey-
ettiren müziğin matematik-fiziksel yönünün reğinde, ʿİzzeddīn ʿAlī b. Muḥammed İbn
«sistematik okulunun» kurucusu olarak nite-
lendirmektedir. Oktavların 17 eşit olmayan el-Esīr’in (555-630/1160-1233)292 el-Kāmil fī
basamağa ayrılmasının tam sistemli haline et-Taʾrīḫ isimli, yaratılıştan 628/1231 yılına
ilk olarak el-Urmevī’nin Kitāb el-Edvār’ında kadar dünya tarihini içeren kronik tarzda-
rastlamaktayız287. ki anıtsal eseri doğdu. Bildiğimiz kadarıyla
bu eser, Muḥammed b. Cerīr eṭ-Ṭaberī (ö.
310/923) tarafından yazılmış dünya tarihin-
284 Bkz. Terzioğlu, Arslan: a.e., s. 97; Jetter, Dieter: Das den beri kendi türünün en kapsamlısı ve
Mailänder Ospedale Maggiore und der kreuzförmige
Krankenhausgrundriß, Sudhoffs Archiv içerisinde (Wies-
baden) 44/1960/64-75, özellikle s. 66.
285 Tıpkıbasım Ḥ.ʿA. Maḥfūẓ tarafından Bağdat’ta, In-
stitut für Geschichte der Arabisch-İslamischen Wissen- 288 Poetik, Rhetorik, Literaturkritik, Metrik und Reimleh-
schaften tarafından Frankfurt’ta, 1984; Edisyonları: H.M. re, Grundriss der arabischen Philologie, içerisinde Cilt 2,
er-Receb, Bağdat 1980 ve Ġ.ʿA. Ḫaşebe - M.A. el-Ḥıfnī, Wiesbaden 1987, s. 184.
Kahire 1986. 289 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt1, s. 294, Suppl. Cilt
286 The Sources of Arabian Music, Leiden 1965, s. XXIII; 1, s. 515.
Manik, Liberty: Das arabische Tonsystem im Mittelalter, 290 a.e., 1, s. 506, Suppl. Cilt 1, s. 920.
287 Bkz. Neubauer, E.: Tıpkı basıma yazdığı önsöz, 292 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt1, s. 345, Suppl. Cilt
Frankfurt 1984. 1, s. 587
G İ R İ Ş 53
bilgi sahibiydi ve dolayısıyla onlardan büyük Peurbach’ın Theoricæ novæ planetarum isimli
ölçüde etkilenmiş olması gerekiyor. Kopernik eserlerine yazdıkları şerhlerde Arap-İslam
ile onun Arap-İslam öncüleri arasında şimdi- kültür çevresinin anılan gezegen teorilerini
ye kadar tespit edilen ortak noktalar şu şekil- çok iyi bildikleri anlaşılmaktadır298, buna göre
de özetlenebilir: adı geçen teorilerin 15. yüzyılda (Kopernik’in
1) Hem Kopernik hem de Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī yaşadığı) Krakau’da biliniyor olmaları gerek-
ve Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī kayıtsız şartsız şu pren- mektedir.
Dönemin en önemli başarılarından birisi de,
sibi kabul ettiler: Her gezegen modeli temel
Suriye’de Aḥmed b. Ebū Bekr İbn es-Serrāc
olarak, aynı mesafelerin aynı vektörler tara- (ö. 730/1330 civarında) tarafından imal edil-
fından aynı açısal hızla katedildiği bir hareket miş bir usturlap modelidir. Bu alet (Katalog
mekanizmasına sahip olmaları gereklidir. Cilt II, s. 119) normal bir usturlap ile İslam
2) Kopernik ve onun Arap öncüleri aequans dünyasının batısında geliştirilmiş olan evren-
diye kabul edilen yörünge dışı bir dairenin sel diskin özelliklerini kendisinde birleştir-
varlığıyla uzlaşabilecek gezegen modellerini, mektedir. Böylelikle, usturlap yapımında ile-
tüm ve yarım eksantrik uzunluğunu da çift ride ne İslam ülkelerinde ne de Avrupa’da
vektör mekanizmasıyla kurtarmaya çalışmış- aşılabilmiş bir gelişim seviyesine ulaşılmıştır
lardır. (Katalog Cilt II, s. 84).
3) Kopernik’in Ay modeli İbn eş-Şātır’ın Ay Matematikte, 7./13. ve 8./14. yüzyılda kuzey-
modeliyle aynıdır. Her ikisi de boyutları bakı- batı Afrika’da dikkate değer bir gelişim ken-
mından Ptoleme modelinin boyutlarından çok dini göstermiştir. Bugünkü bilgilerimize göre
büyük farklılık gösterirler. bu gelişim, İslam dünyasının doğusunda hiç
bilinmeyen cebirsel sembolik bilgisini ve
4) Kopernik’in Merkür modeli, vektörlerin
kullanımını içermektedir. Bu gelişim özel-
uzunluklarındaki çok küçük değişiklikler bir likle Aḥmed b. Muḥammed İbn el-Bennāʾ
yana bırakılırsa, İbn eş-Şātir’inkiyle aynıdır. el-Marrākuşī’de299 (ö. 654-721/1256-1321) ve
5) Kopernik, eṭ-Ṭūsī’nin Epikür modelinde onun ikinci kuşak öğrencisi olan Ebū el-
kullandığı çift episikller mekanizmasını kul- ʿAbbās Aḥmed b. Ḥasan İbn Ḳunfuẕ’da300
lanmaktadır ki bunu İbn eş-Şātir de kullan- (731-809/1331-1406 veya 741-810/1340-1407)
mıştır 297. kendini gösterir. Ünlü tarihçi ʿAbdurraḥmān
Yapılan en son araştırmalara göre, gezegen İbn Ḫaldūn (ö. 808/1406) bize, İbn el-
hareketleri hakkında dönemin en yeni Arap- Bennāʾ ’nın, Rafʿ el-Ḥicāb301 isimli kitabında-
Fars teorileri Kopernik’e Latince çeviriler
yoluyla değil, Bizans aracılığıyla Tebrīz ve
Merāġa’dan Trabzon ve İstanbul yoluyla ulaş- 298 Bkz. Rosińska, G.: Naṣīr al-Dīn al-Ṭūsī and Ibn al-
mıştır. Şunu da hatırlatmak yerinde olur: Shāṭir in Cracow?, Isis içerisinde 65/1974/239-243; Sez-
gin, F.: a.e., Cilt 6, s. 56.
İki Polonyalı bilgin Czechel’li Sandivogius 299 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 255, Suppl. Cilt 2, s.
(1430) ve Brudzevo’lu Adalbertus (1482),
363-364; Vernet, Juan: Dictionary of Scientific Biography
Gerhardus’un Theorica planetarum ve Cilt 1, New York 1970, s. 437-438.
300 Bkz. Renaud, H.P.J.: Sur un passage d’İbn Khaldûn
relatif à l’histoire des mathématiques, Hespéris içerisinde
(Paris) 31/1944/35-47 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
s. 377; aynı yazar: Planetary theory in the medieval Near and Astronomy seri içerisinde Cilt 44, s. 191-203); Sezgin,
East and its transmission to Europe, Oriente e Occidente F.: a.e., Cilt 5, s. 62.
nel medioevo. Convegno internazionale içerisinde 9-15 301 Aballagh, M. tarafından yayınlanmıştır, Paris 1988;
Nisan 1969, Roma 1971 (Accademia Nazionale dei Lin- bkz. aynı yazar, Les fondements des mathématiques à
cei), s. 595-604, özellikle s. 600-602Ö Sezgin, F.: a.e., Cilt travers le Rafʿ al-Hijāb d’Ibn al-Bannā (1256-1321), His-
6, s. 56. toire des mathématiques arabes. Actes du premier col-
297 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 55-56.
G İ R İ Ş 55
Optik alanında, 8./14. yüzyılda da eskiden mez bir şekilde merceğin ön yüzeyinden gelen
olduğu gibi yaratıcılığını gösteren Arap-İslam yansımayı tespit etmiş ve bu yansımayı kendi
kültürünün en önemli şahsiyetlerinden birisiy- teorisi çerçevesinde mükemmel bir şekilde
le karşılaşmaktayız. Bu kişi, bizim olağanüstü temellendirmiştir». Schramm, Kemāleddīn’in
bir fizikçi ve matematikçi olarak da tanıdığımız ulaşmış ulduğu sonucun «ta 1823 yılında ilk
Kemāleddīn Muḥammed b. el-Ḥasan el-Fārisī olarak Johannes Evangelista Purkynje tara-
(665-718/1267-1318)’dir. İbn el-Heysem’in fından tekrar ulaşılan sonuçla» aynı olduğuna
“Optik”ine yazdığı ve henüz gerektiği ölçü- işaret etmektedir.
de ve kapsamda değerlendirilmeyen anıtsal Kemāleddīn’in gökkuşağı fenomenine getir-
diği açıklamanın, 14. yüzyılın ilk on yılın-
şerhinde, Tenḳīḥ el-Menāẓir isimli eserinde,
da pek tanınmayan Dominik keşiş Freibergli
gökkuşağı fenomeninin çığır açıcı bir açıkla-
Dietrich’in (Theodoricus Teotonicus) De
masını bulmaktayız. Bu açıklamayı, öncüleri iride et radialibus impressionibus isimli ese-
olan İbn el-Heysem ve İbn Sīnā 5./11. yüzyılda rinde çok önemsiz farklılıklarla görülmesi
bütün uğraşmalarına rağmen yapamamışlardı Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resep-
(Katalog Cilt III, s. 166 vd.). Gökkuşağının siyonu tarihine ilişkin bakış açısından çok
optik olarak algılanması –ki ona göre bu algı- büyük bir önem taşıyor. 1902 yılında fizikçi G.
lama saydam, küresel ve birbirlerinin yakı- Hellmann, sadece bilgisizlikten ya da Arap-
nında bulunan damlaların özel mahiyetine İslam bilimlerinin Avrupa’da resepsiyonu ve
dayanmaktadır – güneş ışığının bir damlaya özümsenmesi sürecini göz önünde bulundur-
girme ve çıkması esnasında iki kat kırılmasıyla madığından, Freibergli Dietrich’in kitabın-
ve bir veya iki katı yansımasıyla gerçekleşmek- daki gökkuşağı teorisine ilişkin açıklamasını
tedir. Bu sonuca Kemāleddīn el-Fārisī, cam «Orta Çağ Avrupa’sının fizik alanındaki en
ya da kaya kristalinden (kuvars-Necef taşı) büyük başarısı»310 olarak tanımlamıştı.
mamul bir küre üzerinde gerçekleştirdiği bir Freibergli Dietrich’in kitabına yönelik bu mü-
dizi sistematik deney sonucunda ulaşmıştır balağalı övgüden hemen sonra Kemāleddīn’in
(Katalog III, s. 166). eseri E. Wiedemann’ın öğrencileri arasında
Şimdiye kadar tespit edildiğine göre, tanındı ve Kemāleddīn ile Freibergli Dietrich
Kemāleddīn’in optik alanında ulaştığı önemli arasında bir bağlantı olup olamayacağına iliş-
araştırma sonuçlarından birisi de gözbebeği- kin sorulara cesaret edildi. Bu elbette, resep-
siyon ve özümsenme sürecinin, bu sürecin
nin yapısına ilişkin öğretisidir. Kemāleddīn’in
öneminin, boyutunun ve ne tarzda olduğu-
«Galen’in açıklamasını optik prensipleriy-
nun günümüzdeki açıklığa kavuşturulmadığı
le bağdaştırılamaz gerekçesiyle reddettiği- bir dönemde gerçekleşmişti. Açıklamalardan
ni» ve deneylerle destekli kontrol yoluyla bir tanesi, Otto Werner’in311 1910 yılında
işin hakikatini aramış olduğunu [bundan bir Leonardo da Vinci’nin fiziği üzerinde yaptığı
buçuk yıl önce aramızdan ayrılan aziz dos- çalışmada yer almaktadır ve önemi sadece
tum, büyük bilgin]∗ Matthias Schramm309 tes- bizi burada ilgilendiren soru açısından iba-
pit etmiştir. Kemāleddīn el-Fārisī, kesilen ret değildir. Werner, Kemāleddīn’in kitabının
bir koyundan aldığı göz üzerinde deneylerini Avrupa’da tanındığı ve Leonardo da Vinci
yapmıştır. Bu esnada o «ilk olarak itiraz edile- tarafından kullanılmış olması gerektiği tahmi-
ninde bulunmaktadır. Ayrıca Kemāleddīn ile
Dietrich’in tanımlamaları arasında çok yakın
∗ Matthias Schramm 19.01.2005 tarihinde aramızdan
ayrıldı. Bu not yazar F. Sezgin tarafından çeviriyi kontrol
ettiği sırada eklenmiştir.
309 Zur Entwicklung der physiologischen Optik in der 310 Meteorologische Optik 1000-1836, Berlin 1902
arabischen Literatur, Sudhoffs Archiv für Geschichte der (=Neudrucke von Schriften und Karten über Meteorolo-
Medizin und der Naturwissenschaften içerisinde (Wies- gie und Erdmagnetismus serisi içerisinde Cilt 14), s. 8.
baden) 43/1959/289-316, özellikle s. 311-316. 311 Zur Physik Leonardo da Vincis, Doktora 1910, s. 111.
G İ R İ Ş 57
bir ilişki olduğu görüşündedir (Katalog III, Muḥammed b. ʿAlī eş-Şeḳūrī’nin (doğumu
169 vd.). Bizce şu konuda hiçbir kuşku yoktur: 727/1327)314 Taḥḳīḳ en-Nebeʾ ʿan Emr el-
Freibergli Dietrich, Kemāleddīn’in çalışma- Vebeʾ isimli eserleridir. Günümüze tam olarak
ları hakkında, ya kitabıyla dolaylı tanışıklığı ulaşmış ilk iki eser, bulaşıcı etki hakkında
ile ya da doğrudan doğruya İslam dünyasın- yazarlarının tecrübelerini aktarmaktadır. İbn
daki ikameti esnasında bilgi sahibi olmuş-
el-Ḫaṭīb’in önemini Marcus Joseph Müller,
tur. Hem çekirdek soruda hem de ayrıntı-
larda ortaklıklar o kadar büyüktür ki, bura- daha 1863 yılında Arapça metni Almanca
da birbirinden tamamen bağımsız yapılmış çevirisiyle birlikte yayınlayarak tıp dünyasına
işlerden bahsedilemez. 14. yüzyılın ilk yarısı, ulaştırılmıştı. Max Meyerhof’a315 göre veba
Arap-İslam kültür çevresi bilimlerinin kuzey hakkındaki Arapça risaleler, 14. ve 16. yüz-
Afrika’dan Fransa’ya ve İtalya’ya, Suriye’den, yıllar arasında Avrupa’da bu konuda yazılmış
Anadolu’dan ve İran’dan doğrudan doğruya olan eserlerden çok çok ileri bir seviyededir.
ya da İstanbul üzerinden kısa bir zaman içeri- İbn el-Ḫaṭīb’in birkaç cümlesi bunu belgeler:
sinde İtalya’ya ve Orta Avrupa’ya ulaşma yol- «[Hastalığın] bulaşıcılığı tecrübe, araştırma,
larını buldukları bir periyot olarak belirir. Din
duyular yoluyla algılama, otopsi ve güveni-
adamı kimlikli aracılar, özellikle Dominiken
tarikatı mensupları, bu resepsiyon sürecinde lir haberler yoluyla sabittir, bunların hepsi
kendilerine özgü yeteneklerini ispat etmişler de ispat materyalleridir. Bu meseleye bizzat
ve çok büyük hizmette bulunmuşlardır. şahit olan veya hakkında bilgisi bulunan her-
Tıpta, birçok konunun yanı sıra, enfeksiyonun kes bilir ki, bu hastalığa düçar olan kişilerle
mahiyeti hakkında net bir bilgi sahibi olun- temasta bulunanlar ölüyorlar; temasta bulun-
duğu izlenimi vardır. Müslüman İspanya’da, mayanlar ise sağlıklı olarak kalıyorlar. Ayrıca
749/1348 yılında batı Akdeniz ülkelerinin bu hastalığın bir evde ya da bir mahallede bir
maruz kaldığı çok yıkıcı veba salgını dolayı- elbise veya kap yoluyla ortaya çıktığı, hatta
sıyla bazı eserler ortaya çıkmıştır. Bunlardan
bir küpenin bile aynı küpeyi takan başka
bazıları şunlardır: Muḥammed ʿAbdullāh İbn
el-Ḫaṭīb’in (713-776/1313-1374)312 Muḳniʿāt. bir şahsın ölümüne sebep olacağı, bir kimse
es-Sāʾil ʿan el-Maraḍ el-Hāʾil, Aḥmed b. ʿAlī yüzünden bütün bir ev halkının yok olacağı,
İbn Ḫātime’nin (ö. 770/1369)313 Taḥṣīl el- hatta bu hastalığın bir şehirde tek bir evde
Ġaraḍ el-Ḳāṣid fī Tafṣīl el-Maraḍ el-Vāfid, ortaya çıkması ve buradaki hastalarla temasta
bulunanlarda hemen baş göstermesi, sonra
312 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 262, Suppl. Cilt
komşularda ve özellikle bu hastanın evini ziya-
2, s. 372; Müller, M.J.: Ibnulkhatîbs Bericht über die Pest,
Sitzungsberichte der Königlich Bayerischen Akademie ret eden akrabalarda bu hastalığın görülmesi
der Wissenschaften içerisinde (München). Philosophis- ve bu çemberin gittikçe genişlediği herkesin
ch-philologische Klasse 2/1863/1-34 (Tekrarbasım: Isla- malumudur. Ve veba salgınının hakim olduğu
mic Medicine serisi içerisinde Cilt 93, s. 37-70).
313 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 259, Suppl. Cilt bilinen bir ülkeden bu hastalığı taşıyan birinin
2, s. 369; Bkz. Ayrıca M. el-ʿArabī el-Ḫaṭṭābī tarafından
eṭ-Ṭıbb ve-el-Eṭibbāʾ fī el-Endülüs el-İslāmīye adıyla tah- 314 Bkz. Renaud, Henri-Paul-Joseph: Un médecin du
kik edilmiş ve yayınlanmış olan seçki, Beyrut 1988, Cilt royaume de Grenade. Muḥammad aš-Šaqūrī, Hespéris
2, s. 161-186; Almanca çeviri, Dinānah, Taha: Die Schrift (Paris) 33/1946/31-64 (Tekrarbasım: Islamic Mathema-
von Abī Ğaʿfar Aḥmed ibn ʿAlī ibn Moḥammed ibn ʿAlī
tics and Astronomy seri içerisinde Cilt 92, s. 181-214).
ibn Ḫātimah aus Almeriah über die Pest, Archiv für Ge- 315 Science and medicine, The Legacy of Islam içerisinde,
schichte der Medizin içerisinde (Leipzig) 19/1927/27-81
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 92, ed. Arnold, Th.: Londra 1931, s. 311-355, özellikle 340-
s. 239-293); Antuña, Melchor M.: Abenjátima de Almería 341 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt
y su tratado de la peste, Religion y Cultura içerisinde (El 96, s. 99-147, özellikle s. 132-133); Bkz. Ayrıca von Gru-
Escorial/Madrid) 1,4/1928/68-90 (Tekrarbasım: Islamic nebaum, Gustave E.: Medieval Islam. A study in cultural
Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 294-316. orientation, 2. baskı Chicago 1961, s. 335-336.
58 G İ R İ Ş
gelmesine değin tamamen sağlıklı sahil şehir- «sadece bize ulaşmayan eserlerin yeteri
lerinde bu hastalığın ortaya çıkış tarihi ile has- ölçüde karakteristiklerini içermekle kalma-
talığı taşıyan kişinin geliş tarihinin örtüştüğü makta, ayrıca bu vezir-i azamın olağanüs-
bilinmektedir»316. tü büyüleyicilikteki ufuk ve ilgi genişliği-
Arap-İslam kültüründe tıp biliminin bu nin çapını bize aktarmaktadır... Günümüze
dönemde kaydettiği ilerlemenin bir başka ulaşan bu kitap, girişte “Tenksūḳnāme”de
belirtisiyle Ṣadaḳa b. İbrāhīm el-Mıṣrī eş- özetlenen, ağırlıklı olarak mediko-farma-
Şaẕilī’nin (8./14. yüzyılın ikinci yarısı) oftal- kolojik 4 eserin karakterizasyonu sonra-
moloji alanında kaleme aldığı oldukça hacimli sında kendisini, kısmen şiir formundaki
ders kitabı el-ʿUmde el-Kuḥliyye fī el-Emrāḍ bir anatomi kitabının Farsça çevirisi olarak
el-Baṣariyye317 adlı eserinde karşılaşmaktayız. ortaya koymaktadır ve başlık olarak kitabın
J. Hirschberg bu eserin «Hayvan gözlerinin sözde Çinli yazarına nispetle <Wang Shuho>
insan gözünden farklılıkları ve insan gözü- ismi verilmektedir. Burada söz konusu olan
nün kendine has özellikleri»318 konulu birin- meşhur hekim Wang Shu-ho’nun (265-317)
ci bölümün 6. kısmında «görme organının Mo-ching adlı klasik eseri değil, aslında nabız
karşılaştırmalı anatomisinin ve fizyolojisinin izleme modaliteleriyle ve hayati insan organ-
nüve halini» bulmaktadır; bu karşılaştırmalı larının anatomisini ele alan ve Kin Hanedanı
anatomi ve fizyoloji, bilimsel biçimde ilk ola- (1122-1234) döneminde Çin’in kuzeyinde
rak 19. yüzyılın ikinci yarısında oftalmoloji el yazılmış Mo-chüeh adlı eserdir. Kuşkusuz
kitaplarındaki yerini almıştır (Katalog Cilt IV, Çince orijinalinden alınan birçok illustras-
s. 17). yonuyla bu sözde <Wang Shu-ho>, Yakın
Tıp konusunda son olarak 8./14. yüzyılın baş- Doğu’da ve hatta Batı dünyasında <resim-
langıcında doğan Tenksūḳnāme-i Īlḫānī der li Çin anatomisinin> ispatlanabilir en eski
Funūn-i ʿUlūm-i Ḫitāʾī isimli Farsça eser anıl- örneğini teşkil etmektedir.» Kısmen eski Çin
malıdır. Bu eser «Çin Bilimlerini» ele almakta ilaçlarını kısmen de diğer ilaçları ele alan far-
ve yazarı olarak İlhanlılar’ın vezir-i azamı makoloji kitabı formundaki üçüncü esere, asıl
Reşīdeddīn Faḍlallāh b. ʿİmāduddevle (645- mesleği hekimlik olan Reşīdeddīn Faḍlallāh
718/1247-1318) adını taşımaktadır319. Bu kitap bir ek bölüm eklemiştir. Bu ekte Faḍlallāh,
«Yunanlar tarafından bilinmeyen Çin ilaçla-
rı listesini, kullanımları ve etkilerinin kesin
tanımlamalarıyla birlikte bir kitap formunda»
316 M.J. Müller tarafından çevrilmiştir, a.e., s. 18-19 bir araya getirmiştir320.
(Tekrarbasım: 54-55), burada çok küçük değişiklikler ya-
pılmıştır..
317 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 137, Suppl. Cilt
2, s. 170.
318 Geschichte der Augenheilkunde, Cilt 2: Geschichte der
Augenheilkunde im Mittelalter, Leipzig 1908 (=Graefe- The still missing works of Rashīd al-Dīn, Central Asiatic
Saemisch, Handbuch der gesamten Augenheilkunde, Cilt Journal (Wiesbaden) 9/1964/113-122; aynı yazar Wissens-
13), s. 156-159. chaftliche Kontakte zwischen Iran und China in der Mon-
319 Bize kadar ulaşmış, Reşīdeddīn’in kendi dönemin- golenzeit, Anzeiger der Philologisch-historischen Klasse
de yazılmış tek el yazma İstanbul’da, Ayasofya 3596 der Österreichischen Akademie der Wissenschaften içe-
(264 vd., 713 hicri) bulunmaktadır. Tıpkıbasım Müctebā risinde (Viyana), 106/1969/200-211.
Mīnuvī tarafından yapılmıştır, Tahran 1972; Jahn, Karl: 320 Jahn, Karl: Wissenschaftliche Kontakte zwischen Iran
und China in der Mongolenzeit, aynı yer, s. 201-203.
G İ R İ Ş 59
olarak muhtemelen 8./14. yüzyılın ilk yarı- tır. Onun kitaplarını uygun biçime sokmakla
sından gelen ve ʿAbdulḥalīm b. Süleymān aṭ- görevli asistanı, hocasının coğrafya kitabında
Ṭūḳātī323 isimli birinin usturlaba dair yazdığı yedi iklimin tasvirinin, meskûn bölgelerin bazı
bir kitapta bulunan erken dönem Osmanlı kısımlarının, denizlerinin, dağlarının, vadile-
çizelgesi bize 151 yerin koordinatlarını ver- rinin vs. bu konuyla ilgili kitaplarda verilen
mektedir; bu yerlerin sekizde biri Anadolu’da enlem-boylam dereceleriyle birlikte verildiği-
bulunmaktadır. Bu çizelge, Osmanlı bilgin- ni, diğer eserlerdeki bilgilerle doğruluklarının
lerinin, en azından Anadolu enlem-boylam kontrol edildiğini ve verilen bilgilerin yanlış
dereceleri ağının şekillendirilmesine çok olmaması için bahsi geçen ülkeleri tanıyan-
erken katılımlarının bir belgesidir. Bu çizel- lardan bilgiler toplandığını söylemektedir.
ge ayrıca, Anadolu’nun matematiksel ola- Ayrıca, haritaların büyüklüğü sebebiyle ve
rak kavranmasında daha o dönemde gerçeğe «işin uzmanlarının metotlarına» göre çizilmiş
çok yakın bir kesinlik elde edilmiş olduğunu haritaların «mümkün olabildiğince anlaşılabi-
gösterir. Çizelgenin Akdeniz’e ilişkin vermiş lir ve görülebilir» olması ve yerleşim yerleri-
olduğu koordinatlar da bu tarz bir kesinli- nin en doğru şekilde işaretlenmesi için kitaba
ğe tanıklık eder. Mesela biz bu çizelgede, alışılmadık büyük bir formatın seçildiğini de
Roma ile İstanbul ve Roma ile İskenderiye öğrenmekteyiz324.
arasındaki boylam farklarının bugünkü değer- Bu dönemden Arapça ve Farsça olarak, yani
lerden çok az ayrılık gösterdiğini görmekte- orijinal dilleriyle bize ulaşan harita mater-
yiz. Anadolu’nun batı-doğu ve kuzey-güney yalinin, Anadolu’dan Orta Asya’ya uzanan
boyutları açısından eṭ-Ṭūḳātī’nin İstanbul ve bölgelerin kabaca çizilmiş bir taslaktan ibaret
Ahlat’a (Anadolu’nun doğusunda) ilişkin ver- olması hayıflanacak bir durumdur. Bu hari-
diği değerleri burada ele alalım. Boylam farkı ta, Fars coğrafyacı ve tarihçi Ḥamdullāh el-
bugünkü değerden sadece 1°29' farklılık gös- Müstevfī’nin (ö. 740/1340) Nüzhet el-Ḳulūb
termektedir, hatta enlem farkı sadece 2’ dır. isimli eserinde bulunmaktadır. Harita325 ekva-
Okuyucuda, 8./14. yüzyılda ulaşılan sonuçla- torun kuzeyinde boylamda 63° den 112° ye,
rın önemine ilişkin uygun bir tasavvur oluş- enlemde de 16° den 45° ye kadar uzanmak-
turabilmak için şu durum vurgulanmalıdır: tadır. Bir dik açılarla kesişen (ortogonal)
Adı geçen yerler arasındaki enlem ve boylam derece ağında 120 bölgenin isimleri kaydedil-
farklılıklarının hatasız ölçümüne ilk olarak 20. miştir. Kullanıcı, haritayı çevreleyen çizelge-
yüzyılda ulaşılmıştır. lerde koordinatları okuyabilir. Bu haritanın
8./14. yüzyılın ilk yarısının Arapça ve Farsça kendine has önemi, içerdiği derece ağının,
kaynaklar bu konuya ilişkin o kadar çok dokü- yukarıda bahsi geçen Merāġalı astronomlar
man ve veri sunmaktadır ki buna dayanarak o tarafından entegre edilmiş ve Toledo’nun
dönemin birçok haritacı ve coğrafyacısında şu 28°30' batısındaki sıfır derece meridyeninden
fikrin mevcut olduğunu varsaymaktayız: Kesin başlayarak sayılan batı-doğu boylam dere-
ve doğru enlem-boylam bilgileri gerçeğe en celeriyle belirlenmesinde yatmaktadır. Buna
yakın haritaların oluşturulmasında vazgeçil- ek olarak, açıkça görülen bazı hatalar bir
mez bir temeldir. Şu anki bilgime göre bunun
en önemli kanıtlarından biririni çok yönlü bir
bilgin olan ve yukarıda Çin tıbbı hakkındaki 324 Bkz. Quatremère, Étienne: Raschid-eldin. Histoire
eserinden söz ettiğimiz Reşīdeddīn bırakmış- des Mongols de la Perse, Paris 1836 (Tekrarbasım: Ams-
terdam 1968), giriş s. CXLVIII, CLX; Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 314.
325 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 200-210; Cilt 12, No.
323 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 180-181. 16a.
G İ R İ Ş 61
yana bırakılırsa, boylam derecesinin bugünkü eseri Cāmiʿ et-Tevārīḫ’dir. Bu eser 700/1301
değerlere 3° ya da 4° kadar yaklaştığı dile geti- yılında İlhanlı Ġāzān’ın direktifiyle, ilkin
rilebilir. Moğolların ve Türklerin tarihi olarak başla-
Arap-İslam kültür çevresinin coğrafya ala- mış ama birkaç yıl sonra Ġāzān’ın kardeşi ve
nındaki önemli katkılarından birisi de, Fas’ın ardılı Olcaytu’nun arzusu üzerine evrensel
Tanger kentinden Muḥammed b. ʿAbdullāh tarih eseri haline getirilmiş ve 710/1311 yılın-
İbn Baṭṭūta’nın (703-770/1304-1369) büyük da tamamlanmıştır. İlk cilt Cengiz Han’ın ve
seyahatnamesidir. İbn Baṭṭūta 22 yaşında onun Doğu ve Batı Asya’daki ardıllarının tari-
vatanından ayrılıp, Mekke’ye doğru yola çık- hini, ayrıca Türk ve Moğol boylarını işlemek-
mış, İskenderiye ve Kahire’yi ziyaret etmiş, tedir. İkinci ciltte, Moğollarla münasebetleri
Nil boyunca giderek Syene’ye (bugün Assuan) olan milletlerin tarihi ayrıntılı bir şekilde ele
ulaşmış, oradan Suriye ve Filistin’e geçmiş, alınmaktadır. Bu cilt, İslam öncesi Pers impa-
Arabistan’ı Mekke’ye kadar dolaşmış, daha ratorluklarıyla başlamakta, peygamberler ve
sonra doğu Afrika’ya yönelmiş ve Mozambik’e halifeler tarihiyle devam etmekte, İran’daki
kadar uzanmıştır. Ayrıca Anadolu’yu, İslam hanedanları, Oğuzlar, Türkler, Çinliler,
Bizans’ı ve 55 enlem derececesine kadar Yahudiler, Frenkler ve en sonda Budizm
Güney Rusya’yı, Orta Asya’yı, Hindistan’ı, ağırlıklı olarak Hindistanı ele almaktadır.
Malezya Yarımadası ve Çin’i ziyaret etmiştir. Coğrafyaya ayrılmış olan üçüncü cilt kaybol-
Konakladığı duraklarda çok uzun süre ikamet muştur.
etmiş ve bazı yerleri defalarca ziyaret etmiş- Reşīdeddīn’in kitabı kuşkusuz Arap-İslam
tir. Ayrılışından 24 yıl sonra tekrar Tanca’ya kültür çevresinde, yabancı milletlerin tarih
dönmüştür. İkinci seyahati onu Endülüs’e, ve kültürlerinin aynı çevrede yaşayan mil-
üçüncüsü ise Kuzey Afrika’ya götürmüştür. letlerin tarih ve kültürleriyle birlikte ele
Toplam 27 yıl süren seyahatleriyle İbn Baṭṭūta, alındığı ilk evrensel tarih değildir. Bu ese-
Richard Hennig’in326 ifadesiyle, «eski çağın ve rin birçok öncüsü vardır, ʿAlī b. el-Ḥuseyn
ortaçağın ortaya çıkardığı en büyük dünya el-Mesʿūdī’nin (345/956 bazı kaynaklarda
seyyahıdır». İbn Baṭṭūta’nın oldukça hacimli 346)327 Murūc eẕ-Ẕeheb, Aḫbār ez-Zemān
seyahatnamesi, çok keskin gözlem yeteneği ve Kitāb el-ʿAcāʾib isimli eserleri, Maḥbūb
yanında tarihi-coğrafi, etnik ve kültür tarihini b. Ḳusṭanṭīn el-Menbicī’nin (350/961)328
ilgilendiren nesneleri algılayabilmesi sebebiy- el-ʿUnvān el-Kāmil ’i, Ḥamza b. el-Ḥasan
le paha biçilemez bir coğrafya ve tarih dokü- el-İṣfehānī’nin (ö. 360/970)329 Tevārīḫ Sinī
manıdır (Katalog Cilt III, s. 8). Mulūk el-Arḍ ve-el-Enbiyāʾ ’sı, Ebū er-Reyḥān
8./14. yüzyılda birçok dünya, şehir ve yerel Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī’nin (362-
tarihi, hem bütün İslam periyodunu içe- 440/973-1048)330 el-Āsār el-Bāḳiye ʿan el-
ren hem de sadece bu yüzyılla sınırlı kalan Ḳurūn el-Ḫāliye’si (Yunanların, Romalıların,
biografik ve başka türden eserler orta- İranlıların, Soġd, Ḫārizm ve Ḥarrān sakin-
ya çıkaran historiyografya alanından sade- lerinin, Kıptilerin, diğer Hıristiyanlarla
ce bir dünya tarihi ve üç ansiklopediyi ele Yahudilerin dönemleri ve kutsal günler tak-
almakla yetineceğim. “Dünya tarihi”inden
kastım, yukarıda adı geçen çok yönlü bilgin
Reşīdeddīn Faḍlallāh (ö. 718/1318)’ın anıtsal 327 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 332-336.
328 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 338.
329 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 336.
326 Terræ incognitæ, Cilt 3, Leiden 1953, s. 213. 330 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 270-271.
62 G İ R İ Ş
adı da bu tür bir nitelemeye uygun düşmek- tarihi el-ʿİber ve-Dīvān el-Mübtedeʾ ve-el-
tedir. 27 ciltlik bu eserin ilk 4 cildi coğrafyaya Ḫaber isimli eserine ek olarak tamamlanan
adanmıştır. Diğer ciltler insanların düşünsel Muḳaddime, 19. yüzyılın başlarında Antoine-
alandaki başarılarını onların içinde bulunduk- Isaac Silvestre de Sacy339 ve Joseph von
ları çevreleri ele alarak işlemektedir. Eserin Hammer-Purgstall340 isimli bilim adamları-
tamamı, henüz tam olarak gelişmemiş bir nın bu eserin içeriğine dikkat çekmelerinden
ansiklopedi kavramı izlenimi uyandırıyorsa sonra, oryantalistlerin ve oryantalist olmayan
da, günümüze ulaşmayan kaynaklardan der- bilim adamlarının ilgisini kendisine çekmiştir.
lenen zengin içeriği ve kendi döneminde bili- Bilim adamları dünyasında daha özel ilgiyi,
min ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından, Joseph von Hammer-Purgstall’ın İbn Ḫaldūn’u
o yüzyılın en önemli yazınsal başarılarından «Arap Montesquieu’sü»341 olarak nitelen-
birisidir. Benim kanaatime göre, bu eser içe- dirmesi uyandırmıştır. Bu Prolegomena’da
risinde el-Meʾmūn coğrafyasından bize ulaşan önemli sosyolojik, ekonomik, psikolojik
dünya haritası, üç adet iklim haritası ve zen- temel düşünceler, bilim tarihi ve tarih felse-
gin metin parçaları, coğrafya ve kartografya fesi görüşleri keşfedilmiş ve büyük bir hay-
tarihinin en önemli dokümanları arasında ranlıkla yorumlanmıştır. İbn Ḫaldūn pek çok
bulunuyorlar337. kişi tarafından sosyoloji ve tarih felsefesinin
8./14. yüzyılın ansiklopedilerinden, dönemin kurucusu görülmüştür. Bazı araştırmacılar da
olgunluğunu yansıtan, Arap-İslam bilim- İbn Ḫaldūn’da, bütün bilim dallarının temel
lerinin tinsel bilimler alanında ulaştığı en problemlerinin işlendiği görüşüyle yetinmiş-
büyük başarılarından olan bir esere dönüyo- lerdir. Devlet teorisi bakımından Muḳaddime,
ruz. Bu eser, ʿAbdurraḥmān b. Muḥammed Niccolò Machiavelli’nin (ö. 1527)342 Il princi-
İbn Ḫaldūn’un (732-808/1332-1406)338 tarih pe adlı eseriyle karşılaştırılmıştır.
eserine yazdığı Muḳaddime yani “Giriş”tir. Savaş tekniği alanında, ateşli silahlar konu-
İbn Ḫaldūn’un Merinid sultanı Ebū Fāris sunda bir önceki yüzyılda başlayan geli-
ʿAbdulʿazīz’e (dönemi: 768-774/1366-1372) şim 8./14. yüzyılda da devam etmiştir. St.
ithaf ettiği ve 779/1377’de tamamladığı dünya Petersburg Asya Müzesi’nin343 Narodov Azii
Enstitüsü (Asya Halkları Enstitüsü)’nde bulu-
nan ve muhtemelen 14. yüzyılın ilk yarısın-
ve öldüğü yer olan Kahire’de çok önemli yüksek devlet lèbre ouvrage arabe d’Ibn Khaldoun, Journal Asiatique
görevleri üstlenmiştir, bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, içerisinde (Paris) 1/1822/267-278.
s. 242-245, Suppl. Cilt 2, s. 342-344; Bel, Alfred: Encyc- 341 Über den Verfall des Islams nach den ersten drei Jahr-
lopædie des Islām içerisinde, Cilt 27, Leiden ve Leipzig hunderten der Hidschrat, Viyana 1812 (göremedim), bkz.
1927, s. 419-421; Sarton, G.: Introduction to the history of Sarton, G.: aynı yer, Cilt 3, 2. Kısım, s. 1776.
science, Cilt 3, Kısım 2, s. 1767-1779; Talbi, M.: Encyclo- 342 Bkz. Gilbert, Allan H.: Machiavelli’s «Prince» and
paedia of Islam içerisinde. New edition, Cilt 3, Leiden ve its forerunners, Durham, N.C. 1938, s. 280 (göremedim),
London 1971, s. 825-831; Rosenthal, Franz: Dictionary of bkz. Sarton, G.: aynı yer, Cilt 3, 2. Kısım, s. 1769-1775.
Scientific Biography içerisinde Cilt 7, New York 1973, s. 343 Bugünkü signatür C 686’da bulunan yazma el-Maḫzūn
da yazılan savaş tekniği konulu anonim bir getirmeyi gerçekleştirdi345. Gençliğinde teolo-
eserde, barutun muharrik gücü yoluyla bir ji, tarih, edebiyat, şiir ve diğer bilim dallarında
mermiyi fırlatmaya yarayan içi oyuk mızrak- mükemmel, sağlam bir eğitim alan bu bilim
tan ibaret bir ateşli el silahı tanıtılmakta- aşığı şehzade, daha iktidara gelmeden önce
dır. Görünen o ki bu tür ateşli el silahları Ġıyāseddīn Cemşīd b. Mesʿūd el-Kāşī (ö.
Avrupa’ya ilk olarak 8./14. yüzyıldan 9./15. 832/1429), Ḳāḍīzāde Rūmī (ö. 840/1436) gibi
yüzyıla geçiş döneminde ulaşmıştır (Katalog birçok bilgini yanına, Semerkant’a getirtmişti.
Cilt V, s. 133). Bunun yanısıra, yine aynı el Onun Semerkant’ta başardığı işlerin en önem-
yazmasında, havan benzeri bir ateşli silahın lisi kuşkusuz, öncülerinin Merāġa’da kurduk-
resmi bulunmaktadır. Ama bu silah metindeki
larından esinlenerek ve yukarıda adı geçen
tarife uymamaktadır. Muhtemelen burada söz
bilginlerle birlikte çalışarak inşa ettiği anıtsal
konusu olan silah, tarif edilenden farklı havan
rasathanedir. Bu Semerkant Rasathanesi’nin
benzeri bir silahtır (Katalog Cilt V, s. 133).
Bugüne kadar bilinen çelik yay hakkında- kuruluşuna ve geliştirilmesine kendisinden
ki en eski rivayet 8./14. yüzyılın ilk yarısına daha genç bir bilgin olan ʿAlāʾaddīn ʿAlī b.
uzanmaktadır (Katalog Cilt V, s. 96). Çok Muḥammed el-Ḳūşcī (ö. 879/1474) de katkı-
büyük bir olasılıkla Avrupa, 8./14. yüzyıldan da bulunmuştur. Rasathaneden geriye kalan
9./15. yüzyıla geçişin hemen öncesinde bunun izlere göre şu yargıda bulunabiliriz: Rey (eski
bilgisine sahip olmuştur. Avrupa’da çelik yay Tahran)’de kurulmuş olan rasathanenin seks-
kullanımına dair en eski rivayet 1435 yılından tantını (4./10. yüzyıl, bkz. Katalog Cilt II, s.
gelmektedir344. 25) örnek alarak bu yeni rasathanede yarısı
yeraltında kurulan gözlem skalasının yarıçapı
9./15. Yüzyıl 30 m. büyüklüğündeydi. Burada yürütülen
gözlem sonuçlarının birçoğu346 bizzat Uluğ
Şu anki bilgimize göre, 9./15. yüzyılda bilimsel
Bey tarafından sağlanmış olan çizelge-esere,
faaliyetler bütün alanlarda İslam dünyasının
Zīc-i Sulṭānī ’ye alınmıştır. Avrupa’da daha
tamamında hâlâ aktif haldeydi. 6./12. yüzyıl-
dan itibaren Anadolu’da kurulan Selçuklu 17. yüzyılın ortalarında John Graves347 buna
devletlerinde ve 8./14. yüzyılın başından iti- dikkat çekmiştir.
baren genişlemeye başlayan Osmanlı top- Bu yüzyılın anılmaya değer başarılı astrono-
raklarında kurulan yeni kültür merkezlerinin mik çalışmalarından biri de Ġıyāseddīn el-
bilimsel faaliyetlere önemli katkıları olmuş- Kāşī’nin Zīc-i Ḫāḳānī isimli hayli kapsamlı
tur. 9./15. yüzyıldan bize kalan ve el yazması çizelge-eseridir. Bu eseri o, daha Semerkant
halinde muhafaza edilen birçok eserden yal- Rasathanesi’nin kuruluşundan önce, 816/1413
nızca çok küçük bir kısmı yayınlanmıştır ve yılında Herat’ta bir araya getirmişti. Eserin içe-
yayınlananların da hemen hemen hiçbiri ince- risindeki coğrafik çizelge Maveraünnehir’den
lenmemiştir. Bu gerçek gözden kaçırılmadan, itibaren koordinatlardaki gözle görülür artışa
bu yüzyılın ilk yarısında Maveraünnehir’de tanıklık etmektedir.
astronomi ve matematik alanlarında öne
çıkan ve devlet adamı Uluğ Bey Muḥammed 345 Grousset, René: Histoire de l’Asie, Cilt 3, Paris 1922,
Turğay (796-853/1394-1449) adıyla bağlan- s. 127 (göremedim); Bouvat, L.: Encyclopædie des Islām,
tılı bulunan çalışmaları ele alalım. O, dede- Cilt 4, Leiden und Leipzig 1934, s. 1077).
si Timur’un hayalinde yaşattığı şeyi, yani 346 Bkz. Kennedy, Edward S.: The heritage of Ulugh Beg,
Semerkant’ı İslam uygarlığının merkezi haline Science in Islamic civilisation içerisinde, İstanbul 2000, s.
97-109.
344 Bkz. Köhler, G.: Die Entwickelung des Kriegswesens 347 Gravius, Johannes: Binæ tabulæ geographicæ, una
und der Kriegführung in der Ritterzeit von der Mitte des Nassir Eddini Persæ, altera Ulug Beigi Tatari, London
11. Jahrhunderts bis zu den Hussitenkriegen, Cilt 3, Bres- 1652 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
lau 1887, s. 181-182. serisi içerisinde Cilt 50, s. 1-79).
G İ R İ Ş 65
el-Kāşī, astronomik araç-gereçlerin gelişim merkezini bulmak için her bir deferentin orta
tarihinde de azımsanamaz bir öneme sahiptir. noktasına yerleştirilmesi gibi349.
Bu konuya ilişkin kaleme aldığı ve bilhas- el-Kāşī’nin aletinin G. Marchionis’e350 (1310
sa Merāġa Rasathanesi’nde bulunan araç- yılında yazmıştır) ve Geoffrey Chaucer’e351
gereçleri tasvir ettiği (Katalog Cilt, II, s. 38 (ö. 1400’e doğru) nispet edilen ekvatoryumlar
vd.) risaleden başka, Nüzhet el-Ḥadāʾiḳ348 arasında bir yakınlık göstermesi olgusundan
isimli müstakil risalesinde tanıtılmış olan hareketle, bu iki kişiye, aynı zamanda el-
Ṭabaḳ el-Menāṭiḳ ve Levḥ-i İttiṣālāt diye Kāşī’nin aletine de modellik yapan doğulu
isimlendirdiği iki astronomik alet anılmalıdır. daha eski bir modelin bilgisinin ulaşmış olma-
Birisi, 4./10. yüzyılda Ebū Caʿfer el-Ḫāzin sı gerektiği kanaatindeyim. Levḥ-i İttiṣālāt,
tarafından icat edilmiş olan Zīc-i Ṣafāʾih adlı “Bağlaç Levhası”352, isimli ikinci alete gelince,
aletin bizim bildiğimiz en son gelişim aşama- bu, iki gezegenin boylam dereceleri arasında-
sını oluşturmaktadır. Zīc-i Ṣafāʾih, bir geze- ki önceden bilinen farklarla bu her iki geze-
genin gerçek posizyonunu ekliptik üzerinde genin günlük olarak kat ettikleri mesafeler
herhangi bir zamanda mekanik yolla ve genel- arasındaki aktüel farklara dayanarak ekliptik-
likle astronomik çizelgeleri kullanmaksızın te beklenen ittisal (arka arkaya gelme) günle-
bulmaya yarayan bir aletti. Konuya ilişkin rini aletsel olarak hesaplamaya yaramaktadır.
yerde belirttiğimiz üzere, bu aletin en eski Bunun dışında (ahşaptan veya pirinçten imal
versiyonu gerçekten çok eski bir dönemde edilmiş) bu tür bir hesaplama aracı bilinme-
Müslüman İspanya’ya yollarını bulmuşlardı. mektedir.
Aṣbaġ b. Muḥammed İbn es-Semḥ el-Ġarnāṭī Teorik astronomi alanında da, daha birkaç yıl
(ö. 426/1035)’nin ve Ebū eṣ-Ṣalt Ümeyye b. önce tanıtılan ve yukarıda adı geçen ʿAlāʾaddīn
ʿAbdulʿzīz el-Endülüsī’nin (ö. 528/1134) ve ʿAlī el-Ḳūşcī (ö. 879/1474) tarafından Merkür
İbrāhīm b. Yaḥyā ez-Zerḳālī’nin (5./11. yüz- gezegeni için geliştirilmiş olan model kayda
yılın ikinci yarısı) bu aletin oldukça geliş- değerdir353.
miş bir şeklini belirten risaleleri, İspanya dışı
Avrupa’ya en geç 13. yüzyılın ikinci yarı-
sında Libros del saber de astronomía adlı
349 Price, Derek J.: The equatorie of the planetis, Cam-
Kastilce ansiklopedik eserde mahfuz kalan
bridge 1955, s. 131.
çevirileriyle ulaştı. el-Kāşī’nin aletindeki 350 Bkz. Poulle, Emmanuel: Les instruments de la théo-
en modern özellik, derecelendirilmiş para- rie des planètes selon Ptolémée: Équatoires et horlogerie
lel bir cetvelle çalışan merkezi bir gösterge planétaire du XIIIe au XVIe siècle, Cilt 1, Cenevre ve Pa-
(Alhidade) idi. Bu paralel cetvel ile kazanıla- ris 1980, s. 192, 260ff.
351 Price, Derek J. de Solla: Isis içerisinde 54/1963/153
bilen basit işaretlemeli projeksiyonlar yoluyla
(el-Kāşī’nin kitabının edisyonu hakkında E.S. Kennedy
çok esaslı sonuçlar alınabilmektedir, mesela tarafından yazılmış olan resensiyon); aynı yazar, Chau-
paralel cetvelin, gezegenlerin, tasavvur olu- cer, Dictionary of Scientific Biography içerisinde Cilt, 3,
nan ek daireli yörüngelerinin deferentler s. 217-218.
(yani taşıyıcı büyük yörüngeler) üzerindeki 352 Bkz. Kennedy, Edward S.: The planetary equatorium,
aynı yer, s. 78-161, 238-243.
353 Bkz. Saliba, George: Al-Qushji’s reform of the Ptole-
348 El yazması Princeton University, Garrett collec- maic model for Mercury, Arabic Science and Philosophy
tion no. 75, Kennedy, Edward S. tarafından İngilizceye 3/1993/161-162; aynı yazar, Arabic planetary theories af-
çevrilmiş ve yayınlanmıştır, The planetary equatorium of ter the eleventh century AD, Encyclopedia of the History
Jamsshīd Ghıyāth al-Dīn al-Kāshī (d. 1429), Princeton of Arabic Science içersinde, Cilt 1, London ve New York
NJ 1960. 1996, s. 58-127, özellikle s. 123-125.
66 G İ R İ Ş
yoluyla gerçek değere yaklaşmanın beklen- dir». el-Kāşī’nin ondalık kesirler yönteminin,
medik bir tarzda keskinleştiği yeni parlak bir onun öğrencileri ve onun izinden yürüyen-
zamanın» ilk olarak F. Viète ve Adrian van ler aracılığıyla veya Bizanslı İran seyyahları
Roomen (1561-1615)’le başladığını söylemek- yoluyla çok kısa bir süre sonra Anadolu’ya
tedir. Viète, işleminde poligon hesaplamaları oradan da İstanbul’a ulaşmış olması gerekti-
yardımıyla π sayısını 9 ondalık kesire kadar ği hususunda hiçbir kuşkuya yer yoktur. Bu
ilerletmiş, van Roomen ise 15 ondalık kesire bağlamda bize ulaşan 15. yüzyıldan bir Bizans
kadar götürmüştü. el-Kāşī kendi zamanında hesaplama kitabı366 anılmalıdır. Bu kitabın
çoktan 17 kesire kadar gelmişti. yazarı ondalık kesirlerin kullanımını bilmekte
Kiriş hesaplaması bağlamında el-Kāşī, ve Bizans ülkesinde hâkimiyet kurmuş olan
Avrupa’da Johann Heinrich Lamberts (1728- Türklerin bu tür hesaplama işlemlerini kul-
1777) adıyla bilinen şu trigonometrik formü- lanmakta olduklarını söylemektedir. Ondalık
le362 ulaşmıştır: sin (45°+φ/2) ≈√ 1+sin
2
.φ kesirlerin Avrupa’da sistematik olarak ilk
Ondalık kesir tarihinde de el-Kāşī seçkin ele alınışı, Hollandalı tüccar, matematikçi ve
bir konuma sahiptir. Bu alanda onun öncü- mühendis Simon Stevin (1548-1620) tarafın-
sü olarak karşımıza Arap matematikçi el- dan Flemenkçe kaleme alınan De Thiende
Uḳlīdīsī (4./10. yüzyıl) çıkıyor. Bununla (Onda Bir) isimli eserde gün yüzüne çıkmış-
birlikte konunun ilk sistematik işlenişini tır367.
el-Kāşī’de363 görmekteyiz. Bizim bildiğimiz Son olarak el-Kāşī’nin matematik alanında-
kadarıyla İslam dünyasında ondalık kesirlerle ki önemli başarılarından birisi Miftāḥ el-
yaygın bir uğraşım el-Kāşī’den sonra kendi- Ḥisāb (Hesap Anahtarı) isimli eserinde yer
ni göstermektedir. Avrupa’da ondalık kesir- alan düzenli ve yarı düzenli cisimler konulu
ler Yahudi matematikçi Immanuel Bonfils bölüm anılmalıdır. el-Kāşī’nin bu konuda hiç
(14. yüzyılın ortaları) tarafından kullanılmış- bir öncüsü yoktu denemezse de onun, eğik
tır364. Bu kişinin bu bilgiye ve kullanıma nasıl çizgisel sınırlı cisimlerin, eğik silindirlerin ve
ulaştığı, hâlâ açıklanmayı gereksemektedir. konilerin, ayrıca düzensiz içi boş cisimlerin,
Juschkewitsch’e365 göre onun kaleme aldığı sivri kemerlerin (ojivler), tonosların, kub-
kısa taslak «el-Kāşī’nin ondalık öğretisiyle- belerin, sarkıtların (stalaktitler) hacimlerini
karşılaştırıldığında hiçbir öneme sahip değil- komplike hesaplamalarla ve konstrüksiyon-
larla çok hâkimane bir şekilde ortaya koyabil-
mesi Arap-İslam matematiğinin 9./15. yüzyıl-
362
da el-Kāşī ile ulaşmış olduğu düzeye tanıklık
Bkz. Luckey, P.: Der Lehrbrief über den Kreisumfang,
aynı yer, s. 49 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and etmektedir368.
Astronomy seri içerisinde Cilt 56, s. 283); Sezgin, F.: a.e.,
Cilt 5, s. 66. 366 Bkz. Hunger, H. ve Vogel, K.: Ein byzantinische Re-
363 Bkz. Luckey, P.: Die Rechenkunst bei Ǧamšīd b. chenbuch des 15. Jahrhunderts. Text, Übersetzung und
Masʿūd al-Kāšī mit Rückblicken auf die ältere Geschichte Kommentar, Viyana 1963, s. 33; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10,
des Rechnens, Wiesbaden 1951, s. 102-114 (Tekrarbasım: s. 245.
367 Bkz. Minnaert, M.G.J.: Stevin, Dictionary of Scientific
Islamic Mathematics and Astronomy seri içerisinde Cilt
56, s. 75-225, özellikle s. 184-196). Biography içerisinde Cilt 13, New York 1976, s. 47-51.
368 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 277; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5,
364 Bkz. Gandz, S.: The invention of the decimal fractions
s. 69; Dold-Samplonius, Yvonne: Practical Arabic mat-
and the application of the exponential calculus by Im-
hematics: Measuring the muqarnas by al-Kāshī, Centau-
manuel Bonfils of Tarascon (c. 1350), Isis 25/1936/16-45; rus içerisinde (Kopenhagen) 35/1992/193-242; aynı yazar,
Luckey, P.: Die Rechenkunst bei Ǧamšīd b. Masʿūd al- The volumes of domes in Arabic mathematics, Vestigia
Kāšī, aynı yer, 120-125 (Tekrarbasım: Islamic Mathema- Mathematica. Studies in medieval and early modern mat-
tics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 56, s. 202-207); hematics in honour of H.L.L. Busard içerisinde, ed. M.
Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 67-68. Folkerts ve J.P. Hogendijk, Amsterdam ve Atlanta 1993,
365 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 241. s. 93-106.
68 G İ R İ Ş
Bu yüzyılın matematik alanıyla ilgili olarak şu ilişkin kaba bir tasavvur üzerine kuruluydu.
da dile getirilmelidir: İslam dünyasının batısın- Bu büyük kıtanın matamatiksel olarak kap-
da 13. yüzyıldan beri gelişmekte olan cebirsel sanması için daha birkaç yüzyıl beklemek
sembolik, Ebū el-Ḥasan ʿAlī b. Muḥammed gerekliydi. el-Meʾmūn haritasından sonra bize
el-Ḳaleṣādī’nin (ö. 891/1486) Keşf el-Maḥcūb ulaşan en eski üç Afrika tasviri, el-Kindī ve es-
min ʿİlm el-Ġubār isimli eserinde zirve nok- Seraḫsī’nin372 (her ikisi de 3./9. yüzyıl), 4./10.
tasına ulaşmıştır369. «Denklemlerde birinci ve 5./11. yüzyıldan anonim373 bir yazarın ve
el-İdrīsī’nin374 (1154 civarında) haritalarıdır
kuvvet, kare ve bilinmeyenin üçüncü kuvveti
ve bunlar el-Meʾmūn için yapılan haritanın ya
şeyʾ, māl ve kaʿb kelimelerinin ilk harfleriy-
sakat veya kaba reprodüksiyonlarıdır. Buna
le sembolize edilmişlerdir. Bu işaretler aynı karşın dikkate değer bir gelişme, Naṣīreddīn
şekilde katsayılı bilinmeyenler üzerinde de eṭ-Ṭūsī (ö. 672/1274)’den taslak halde bize
belirmektedir»370. ulaşan dünya haritasındaki Afrika tasviridir.
9./15. yüzyıl Arap-İslam kültürü içerisinde kar- Bu dünya haritası diğer taraftan Çin dünya
tografya alanında kaydedilen ilerlemenin çok haritasındaki Afrika tasviriyle ilişkilidir. 1267
büyük olduğu görülmektedir. Dünya tarihi açı- yılında Merāġa’dan Çin’e yollanan yeryüzü
sından çığır açıcı sonuçlar doğuran en önemli küresinden esinlenen bu Çin dünya haritası
gelişme, güney Afrika’nın gerçeğe oldukça 14. yüzyılın başlarında meydana çıkmıştır. Çin
yaklaşan formu bağlamındadır. Hint okyanu- dünya haritasının, orjinal boyutları kopyacı-
sunun, Marinos ve Ptoleme’de görüldüğü gibi, ların yetersiz hassasiyetlerinin kurbanı olan
kapalı bir iç deniz olduğu tasavvuruna karşın, Afrika tasvirindeki en önemli ayırdedici yanı,
el-Meʾmūn coğrafyacıları haritalarının 3./9. kıtanın güney bölümünün bir üçgen şeklin-
yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak ortaya çık- de olmasıdır. Avrupa’da Brunetto Latini’den
(1265 civarında) Fra Mauro’ya (1459) kadar
masından itibaren Afrika kıtasının güneyden
yapılmış dünya haritalarındaki375 Afrika’nın
dolaşılabileceğine ilişkin kanaatin Arap-İslam
yarımada şeklinin reprodüksiyonları bize,
kültür çevresinde hakim olduğu ispatlanabilir. matematik-astronomik olarak elde edilmiş
3./9. yüzyıl tarihçi ve coğrafyacısı Aḥmed b. bir çalışmanın izlerine dair herhangi bir ip ucu
Ebū Yaʿḳūb b. Caʿfer el-Yaʿḳūbī’nin aktar- verebilmekten uzaktır. Elbette bu, o zama-
dığı ilginç bir rivayet yoluyla, Dicle üzerinde na kadar İslam dünyasında zaman zaman
bulunan Ubulla’da inşa edilen ve Çin’e ve Afrika’da bulunan bazı yer koordinatlarının,
Çin’den ticaret malları taşımada kullanılan 9. yüzyılın başlangıcında başlayan ve devam-
gemilerin Mağrip’te bulunan Atlantik limanı lı genişleyerek yoğunlaşan çalışma geleneği
Māsse’de (Agadir’in güneyi) Behlül camii- içerisinde matematiksel coğrafya kurallarına
nin yanında demir attıklarını öğrenmekte- göre tespitlerinin denenmediği anlamına gel-
yiz371. el-Meʾmūn coğrafyacılarının Afrika’yı mez. Bununla birlikte, Afrika koordinatları-
gösteren haritaları, güneyden dolaşılabilir ve nın haritalarda yer almaları yeterli bir zamana
160° doğuya doğru uzanan bir kara kütlesine bağlıydı. Bundan da öte, gerçeğe tam uygun
şekilde bütün bir kıtanın sahillerinin ve diğer
369 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 62.
370 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 270.
371 el-Yaʿḳūbī, Kitāb el-Büldān, Leiden 1892 (Tekrarbasım:
Islamic Geography Cilt 40), s. 360; Picard, Christophe: 372 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 136-137; Cilt 12, s. 11.
L’océan Atlantique musulman. De la conquête arabe à 373 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 134; Cilt 12, s. 12
l’époque almohade, Paris 1997, s. 31, 233-234, 248, 511; 374 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 134-135; Cilt 12, s. 13, 18-19.
Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 383-384. 375 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 549-550.
G İ R İ Ş 69
kısımlarının tasviri için nesiller boyu, sürekli Cantino haritası üzerinde modern değerden
ve bir hedefe yönelik çalışmaların yapılmış (35°) yarım derece büyük olarak görünmekte-
olması gerekliydi. dir377. Buna göre, bu harita Afrika’nın güney
Vasco da Gama’nın Hindistan’a yaptığı ilk yarısı boyutlarında, Afrika’nın doğu kıyısının
keşif seyahatinden hemen sonra, Afrika’nın Hind Yarımadasının güney noktasından uzak-
ve Hindistan’ı da içerecek şekilde güney lığında, enlem ve boylamda tam bir doğruluk
Asya’nın konfigürasyonlarının mükemmel ya gösterir ki buna Avrupa ve Asya sözkonusu
da mükemmele yakın kartografik tasvirleri- olduğunda 19. yüzyıldan, hatta kısmen 20.
nin Avrupa’da tedavüle çıkması, coğrafya ve yüzyıldan önce Avrupa’da yapılan haritalar-
kartografya tarihi açısından çok büyük bir da ulaşılabilmiş değildir. Cantino haritasının
olaydır. Arap-İslam kültür çevresinde başa- doğruluğu gerçeğinden şu inanca varıyoruz:
rılan matematiksel coğrafya, kartografya ve Bu harita bizi, dayandığı bir örneğin izle-
bilimsel denizcilik seviyesinin yüksekliği hak- rine götürüyor. Ve o örnek, gerekli enlem
kındaki bilgisizlik, Avrupa’da ortaya çıkan ve boylam dereceleri ile diğer uzaklıkların
o haritaların gerçek yaratıcılarının kimler tespiti için yerinde, yeteri kadar uzunca bir
olduğunu bilme işini güçleştirmektedir. Bu süre yürütülmüş ön çalışmalar temeline daya-
haritaların, Portekizli haritacılar tarafından
nan bir harita olmalıdır. Daha önce belirlen-
Vasco da Gama’nın topladığı ve beraberinde
miş ve bilinen bir rota üzerinden güney batı
getirdiği verilere dayanılarak yapıldığını dile
Hindistan’a ulaşmış ve yine mümkün olabil-
getiren ve kabul gören görüş376, bir yandan
diğince kısa bir süre sonra aynı rotayı takip
çok büyük bir yeryüzü parçasının mükemmel
ederek Portekiz’e geri dönmüş olan Vasco
haritasının yapılabilmesi için gerekli koşulla-
da Gama’nın harita çizimi için gerekli verileri
rın kelimenin tam anlamıyla görmemezlikten
böylesine kısa bir zaman zarfında kendisinin
gelindiğini, diğer yandan ise bu görüşün yan-
lışlığını gösteren birçok tarihi kanıtın tanın- oluşturamayacağı kesindir. Bu tür seyahat-
madığını ifade eder. Kartografik realitenin lerin amacı, doğası itibariyle ticari ve siyasi
yanlış anlayışının bir örneği olarak, Vasco idi. Adaletli olmak gerekirse, Portekizlilerin
da Gama’nın ilk Hindistan seyahati dönüşü o dönemde, o haritalar için gerekli koşulları
sonrasında tahminen 1502 dolayında yapıldığı bizzat sağladıkları iddiasında bulunmadıkları
sanılan sözde “Cantino” haritası anılabilir. da belirtilmelidir. Onların bu bakımdan göre-
Bu haritanın günümüz haritalarıyla karşılaş- vi ve başarıları, olabildiğince yerinde yapıl-
tırılması gösterir ki ekvator çizgisi ve her iki mış haritaları Portekiz’e getirmek olmuştur.
dönence daireleri tamamen doğru bir şekilde Burada haritacılar kendilerine ulaşan harita-
Afrika, Arap Yarımadası ve Hindistan üze- ları Portekizce’ye aktarmışlar, çoğaltmışlar
rinden geçirilmiştir. Afrika’nın ekvator üze- ve kendi anlayışları ve zevkleri doğrultusunda
rindeki doğu-batı uzaklığı ve ekvator ile Ümit kamuoyuna sunmuşlardır. Hint Okyanusu’na
Burnu arasındaki mesafe Cantino haritasın- ilk seferleri yapan Portekizli denizcilerin çoğu,
da ve günümüz haritasında hemen hemen Arap ve diğer Müslüman denizcilerin ellerin-
aynıdır (modern değerler şunlardır: 33°30' de sık sık haritalar gördüklerini veya onlardan
ve 34°30'). Afrika’nın doğu kıyısı ile ekva- haritalar aldıklarını gizleme ihtiyacı da hisset-
tor çizgisi üzerinde bulunan Kap Comorin memişlerdir. Bildiğimiz rivayetlerden378 birisi
(Hindistan'ın güney ucu) arasındaki mesafe
377 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 399.
376 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 354 vd. 378 Bkz. a.e., Cilt 11, s.
70 G İ R İ Ş
de, bizzat Vasco da Gama’nın379 Afrika’nın lamış olabileceği konusunda bir tahminde
doğu kıyısında Müslüman bir denizciyle ilk bulunulamaz.
karşılaşması hakkında yapmış olduğu ayrıntılı Bu konuyu bitirirken, benim kanaatimce keş-
anlatımdır. Bundan öğrendiğimiz kadarıyla o, fini ve muhafazasını Portekizlilere borçlu
Arap meslektaşının elinde, deniz yolculukla- olduğumuz Arap-İslam kültür dairesinin en
rında kullandığı enlem ve boylam daireli hari- önemli kartografik başarısı anılmalıdır. Bu,
talar görmüştü. Bu şahıs, Vasco da Gama’ya 1511 yılında Malakka’nın işgalinden çok kısa
Hindistan’ın güney batı kıyısına deniz yoluyla bir süre sonra işgalci Portekizliler’in eline
giden direkt rota üzerindeki Calicut’a kadar geçen ve burayı alan Alfonso de Alburquerque
kılavuzluk etmiş olan denizcilerden birisiydi. tarafından Kral I. Emanuel’e (ö. 1521) gön-
Daha 15. yüzyılın ilk yarısından itibaren, derilen «Cava» atlasıdır382. Bu atlasa ilişti-
Hint Okyanusu’nu ve güneyden dolaşılabi- tilerek Kral’a gönderilen mektupta Alfonso
lir Afrika’yı gösteren haritaların Portekiz’e şöyle demektedir: «Majestenize, Cavalı bir
ulaştığına ilişkin haberler de günümüze kadar gemi pilotu tarafından yapılmış çok büyük bir
ulaşmıştır. Böylelikle Portekizliler Hindistan’a atlasın kopyasından bir kısmını yolluyorum.
giden deniz yolunu öğrenmiş olup380, ancak Bu, Ümit Burnu’nu, Portekiz’i, Brezilya’yı,
bu haritalar yardımıyla, sonraları yanlış olarak Kızıldeniz’i, İran Deniz’ini, Baharat Adalarını
“Keşif Seferleri” diye adlandırılan seyahatlere [Moluk Adalarını], gemilerin izlediği Çin’den
cesaret edebilmişlerdi. ve Formosa’dan giden direk yolu gösteren
Bu kısa açıklamalarla, Geschichte des ara- yelken rotalarını, bunların yanı sıra birbirleri-
bischen Schrifttums’un381 11. cildinde ortaya ne sınır olan [bu ülkelerin] iç taraflarını tasvir
koyduğum araştırma sonuçlarımı, Portekiz etmekte. Bana öyle geliyor ki, bu gördükle-
seferleri öncesinde, en son ve gerçeğe oldukça rimin en güzeli. Majesteleri bunu görmekle
uygun Afrika’nın ve Hint Okyanusu’nun kar- çok mutlu olacaklardır. Yer adları Cava yazı
tografik tasvirinin Arap-İslam kültür çevre- karakterindedir. Yanımda okuryazar Cavalı
sinde 9./15. yüzyılda ulaşılan en önemli başa- birisi vardı. Siz Majestelerine, Francisco
rılarından birisi olduğunu okuyucuya ulaş- Rodrigues’in, orijinalinden kopyaladığı bu
tırma maksadıyla yapıyorum. Portekizlilerin kısmı yolluyorum. Bununla Majesteniz biz-
bu konudaki en büyük hizmeti, bu haritala- zat Çinliler’in ve Formosa sakinlerinin nere-
rın önemini kavramaları, onları toplayarak den geldiklerini, gemilerinizin altın ocakla-
Portekiz’e ulaştırmaları ve böylelikle Avrupa rının bulunduğu Karanfil Adaları’na, Cava,
dillerinde çok yaygın hale gelmesine yol açma- Banda ve Hindistancevizi ve Hindistancevizi
çiçeği Adalarına gelmek için hangi rotayı
ları ve böylece son olarak Avrupa’da kartogra-
takip etmeleri gerektiğini, Siyam Krallığı’nı,
fik hareketlere çok büyük bir ivme kazandır-
Çinliler’in gemileriyle dolaştıkları ve oradan
malarıdır. Bu haritaların, eğer Protekizlilerin
itibaren daha ileri gitmeyerek döndükleri
aracılığı olmasaydı, ne zamandan itibaren ve
kimlerin aracılığıyla sadece tek tük değil de
382 Santarem, Atlas composé de mappemondes, de portu-
çok büyük ölçüde Avrupa’ya ulaşmaya baş-
lans et de cartes hydrographiques et historiques depuis
le VIe jusqu’au XVIIe siècle, Paris 1849 (Tekrarbasım:
Amsterdam 1985); A. Cortesão, Cartografia e cartógra-
379 Bkz. de Barros, João: Ásia. Das feitos que os portugu- fos portugueses dos séculos XV e XVI, Cilt 2, Lissabon
eses fizeram no descobrimento..., Década I, Liv. IV, Ed. 1935, 126-130; aynı yazar, The Suma Oriental of Tomé Pi-
Lissabon 1945, s. 151-152; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 227- res and the Book of Francisco Rodrigues, Cilt 1, London
229. 1944, giriş s. 78-79; Cortesão, A. ve de Mota, A. Teixeira:
380 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 358-362. Portugaliae monumenta cartographica, Cilt 1, Lissabon
381 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 323-444. 1960, s. 80.
G İ R İ Ş 71
Çin Burnu’nu görecektir. Orijinali Frol de la şudur: Miras alınan kartografik dünya resmi-
Mar’la birlikte [deniz kazasında] kayboldu. nin en yeni bilgilere göre daha ileri taşınarak
Siz Majestelerine açık ve seçik bir şekilde geliştirilmesi yönünde Arap-İslam kültür çev-
tasvirlerde bulunabilmek için, o gemi pilotu resinin çabaları 10./16. yüzyılın ilk on yılında
ve Pero Dalpoem ile birlikte bu haritanın içe- hâlâ canlı idi.
riği hakkında görüş alışverişinde bulundum. Eğer kartografya bilimsel denizciliği refaka-
Bu harita son derece doğru ve meşhurdur, tinden ve desteklemesinden devamlı bir suret-
çünkü deniz yolculuğunda kullanılmaktadır. le faydalanmamış olsaydı, Hint Okyanusu’nun
Bu haritada eksik olan, “Selat” diye adlan- ve Afrika Yarımadası’nın haritalarında böy-
dırılan takım adalardır [Malakka ve Cava lesine yüksek bir gelişim basamağına ulaşıla-
arasındaki].»383 mazdı. Bugün biz, bu denizcilik biliminin ori-
Bu haritaların değerlendirilmesi, nereden, jinalliğini kısmen iyi bir şekilde tanıyabilme
nasıl ortaya çıktıklarına ilişkin soru hususun- şansına sahibiz. Çok uzun bir gelişim süreci
da günümüzde geçerli kartografya historiyog- sonrasında bu bilim 9./15. yüzyılın ikinci yarı-
rafyası kendisini bir çıkmaz sokağa sokmuş sında ve 10./16. yüzyılın ilk çeyreğinde Hint
bulunuyor, çünkü bu historiyografyanın daha Okyanusu çevresinde zirve noktasına ulaş-
önce gelişen Hint Okyanusu haritalarının mıştır.
ortaya çıkışından çok önemli yapı malzemesi Arabistan ile Çin arasındaki birkaç bin yıl-
sağlayan çok yüksek seviyeye ulaşmış bulu- lık deniz yolları biliminin doğrudan doğruya
nan denizcilik bilgisinin varlığından haberi bize kadar ulaşan en eski dökümanları 9./15.
yoktur384. Boylam ölçekleri ve enlem skalaları yüzyılın ikinci yarısına uzanmaktadır. Gerçi,
ve neredeyse mükemmel denilebilecek kon- çok daha önceleri denizcilik kuralları, rotalar,
figürasyonlarıyla atlasın geriye kalan 26 par- limanlar ve Hint Okyanusu’ndaki mesafe-
çası, matematiksel–astronomik temel üzerine lerin bilgileri hakkında yazılı bir edebiyatın
inşa edilmiş uzun bir kartografya geleneğine bulunduğu bilinmekte ise de, bu belgeler,
tanıklık etmektedir. Bu atlas şimdiye kadar alanın daha yüksek bir gelişimini yansıtan,
bilinen en eski ve tam doğru Bengal körfezi, 9./15. yüzyılın ikinci yarısı ve 10./16. yüzyılın
Malakka boğazı ve Cava’dan Moluk üzerin- ilk çeyreğinde yaşayan denizcilik biliminin en
den Kanton’a kadar Çin Denizi tasvirlerini büyük iki temsilcisinin eserleri ile aşılmış ve
vermektedir. İlk olarak bu haritada ve aynı maalesef kaybolup gitmişlerdir.
zamanda çok iyi bir formda ortaya çıkan Bu temsilcilerin ilki ʿUmmān yöresinde bulu-
Madagaskar Adası, ilk olarak 19. yüzyıl ve nan Culfār’lı Şihābeddīn Aḥmed İbn Mācid b.
20. yüzyılın ilk yarısı kartografyası tarafın- Muḥammed’dir. Ondan bize bir dizi eser kal-
dan belirli tashihler geçirdi. Eğer bu atlasın mıştır. Bu eserlerden, yazarının bilgi ve yete-
daha o zaman Güney Amerika’nın kuzeydoğu neklerinin yaşamı boyunca süreğen bir gelişim
sahil şeridini gösterdiğine385 rastlıyorsak, –bu gösterdiği anlaşılmaktadır. İbn Mācid’e göre,
bilgiye Alfonso de Alburquerque de işaret İlm el-Baḥr yani deniz bilimi olarak nitelen-
etmekte ve böylece, haritanın aktardığı bilgi- dirdiği denizcilik bilimi, «teorik ve empirik,
nin daha sonraki bir Portekiz ilavesi olma ihti- ama sadece kâğıt geleneğine bağlı olmayan
malini ortadan kaldırmaktadır– bunun anlamı bir bilimdir» (ʿİlm ʿAḳlī Tecrībī lā naḳlī)386.
383 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 327-328. 386 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid fī Uṣūl ʿİlm el-Baḥr ve-el-
384 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 426-433. Ḳavāʿid, ed. I. Ḫūrī, Dımeşk 1980, s. 171; Sezgin, F.: a.e.,
385 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 441. Cilt 11, s. 177.
72 G İ R İ Ş
O, denizcileri üç gruba ayırmakta. İlk grup, olmadığını aynı zamanda yıllar boyunca
basit deniz kılavuzlarıdır. Bunların yolculuk- Arabistan ile Hindistan ve Güneydoğu Asya
ları bazen iyi gider bazen de kötü; verdikle- arasında denizci olarak aktif görev aldığını
ri cevaplar bazen doğrudur bazen de yanlış. öğrenmekteyiz. Kitapları –belki arzulanılan
Bu denizciler muʿallim (üstad) nitelemesini sistematik içerisinde değilse de– şu izlenimi
hak etmezler. İkinci kategorinin orta seviyeli vermektedirler: O, Kutup Yıldızı’nın ve ufuk
meʿālime (üstadlar) olan mensupları, bilgile- dairesinde enlemde 11°15' lık belirli mesafeler-
rinin büyüklüğü ve kapasiteleriyle tanınırlar. le doğan ve batan bir dizi sabit yıldızın oryan-
Onlar yeteneklidirler, gittikleri yerin rotalarına tasyonu ve aynı zamanda pusula kullanımı
hâkimdirler, fakat öldükten sonra unutulmaya temeline dayanan bir denizcilik bilimini temsil
mahkumdurlar. Denizcilerin üçüncü grubu en etmektedir.
yüksek mertebelerini oluşturur. Bu kalitedeki Kitaplarında İbn Mācid, Hint Okyanusu’nda
denizci çok meşhurdur, bütün deniz operas- bulunan yüzlerce yerin enlem derecelerini yön
yonlarına hâkimdir ve hem kendi zamanında eğiklikleri ile birlikte kaydetmektedir, ama
hem de daha sonraları yararlanılan kitapları bununla birlikte mesafe ölçümüne ilişkin
yazmış olan bir bilgindir387. somut çok az bilgi öğrenmekteyiz. Yazıları,
İbn Mācid ayrıca bir kaptanın sefer esnasın- onun diğer bazı durumlarda olduğu gibi, oku-
da gözönünde bulundurması gereken kural- yucunun ön bilgilere sahip olduğunu varsaydığı
ları ve ondan beklenen ahlaki prensipleri dile izlenimi vermektedir. Hacimli eseri el-Fevāʾid
getirmektedir. Ve yine o, kendisinin deniz- ’in 390 bir yerinde, denizcilik bilimindeki bazı
cilik bilimi tarihinde çok önemli bir konuma buluşların kendi başarılı çalışmalarına ait oldu-
sahip olduğunun ve başardığı işlerin gelecek ğunu söylemektedir. Bunlardan biri pusulanın
nesillerde etkisiz kalmayacağının bilincinde- gelişimindeki başarısıdır. Bu geliştirilen tipin
dir. («Bizden sonra, bizlerin kendi alanımız- mıknatıs iğnesi doğrudan doğruya pusulanın
da hangi konumda bulunduğumuz hakkında üstüne yerleştirilmiştir yani yön belirleme için
hüküm verilebilecek bir zaman gelecektir.»)388 gerekli olan 32 kısma bölünmüş karton diskin
İbn Mācid389, kendisinin, bu alanı ileriye taşı- alt tarafına taşıyıcı olarak değil üst tarafı-
dığından ve erken dönem eserlerinde düzeltil- na yerleştirilmiş olup kartona bağlı olmadan
meye muhtaç şeyleri de bulunduğundan emin- hareket etmektedir (bkz. Katalog 3, s. 65).
dir. İçinde bulunduğu andaki bilgi seviyesinin Mevcut eserlerinde İbn Mācid, konusuna
üstünlüğü karşısında, daha önceki eserlerinde hâkim, kendine güvenen ve astronominin
yazdıklarının arasında artık geçersiz şeylerin temel bilgilerine sahip ve de döneminin bir-
bulunduğunu dile getirmek için, çok ilginç bir çok bilim dalında gezinen bir bilgin denizci
şekilde, Kur’ân vahyi bağlamında kullanılan olarak belirmektedir. Kullandığı malzeme-
terminolojiyi kullanmakta: mensūḫ (iptal edil- ler, matematiksel olarak kapsanan bir Hint
miş) nāsiḫ (iptal eden). Okyanusu’nun ve oldukça gelişmiş bir deniz-
İbn Mācid’in bize ulaşan eserlerinden çok cilik biliminin söz konusu olduğunu göster-
açık bir şekilde, onun sadece bir teorisyen mektedir. Bütün bunlara nasıl ulaşılabildiğini
ve hangi bileşenlerin bu biliminin özünü oluş-
turmada önemli rol oynadığını, yaşca küçük
meslektaşı Süleymān el-Mehrī’den öğrenmek-
387 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 171; Sezgin, teyiz. Biz burada takip ettiğimiz kronolojik
F.: a.e., Cilt 11, s. 11, 177.
388 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 18; Sezgin, F.:
a.e., Cilt 11, s. 177-178.
389 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 151-152; Sez- 390 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 192; Sezgin,
gin, F.: a.e., Cilt 11, s. 178-179. F.: a.e., Cilt 11, s. 261.
G İ R İ Ş 73
prensibe sadık kalarak, el-Mehrī’nin bu alana düzenlenmiş en eski ansiklopedik başvuru kay-
yönelik net tasvirini 10./16. yüzyılın seçilmiş nağı türündedir ve yaşamın bütün alanlarına
konuları çerçevesinde dile getireceğiz. dair bilgiler vermektedir. 62. cilt ḳāf harfin-
9./15. yüzyıldan, dönemin seviyesini karakteri- de son bulmaktadır. Yazar, kullandığı fakat
ze eden iki ansiklopedi örnek verilecektir. Bu günümüzde büyük bir kısmı kaybolmuş olan
ansiklopedilerden birisi, yazı sanatı ve kâtipler kaynakların isimlerini vermektedir. Sayılarını
için gerekli bilgiler içeren, Mısırlı devlet kâtibi üç bin olarak veriyor.
Şihābeddīn Aḥmed b. ʿAlī el-Ḳalḳaşendī (756-
Bu devasa ansiklopediye ilaveten bir eser daha
821/1355-1418) tarafından yazılan ve Ṣubḥ
dile getirilmelidir. Bu eser, yazarının o döne-
el-Aʿşā fī Ṣınāʿat el-İnşāʾ adıyla bilinen, 10
ana bölümü 14 ciltte içeren meşhur ansiklope- min kültür tarihine yönelik belirgin ilgisini
didir391. 814/1412 yılında tamamlanan, içerikçe ve tarihî görüşünü yansıtmaktadır. Çok fazla
zengin ve sistematik olarak inşa edilen bu tanınmayan bu Suriyeli bilgin ʿAbdulḳāhir b.
ansiklopedi çok net olarak alıntılanan ve isim- Muḥammed en-Nuʿaymī394 (927/1521), kendi
leri belirtilen kaynaklarıyla, 800 yıllık yaşamın memleketindeki okul ve yüksek okulların
bütün alanlarında çok yüksek bir kültürel par- 5./11. yüzyıldan 10./16. yüzyıla kadarki tari-
laklığa doğru gelişen Arap-İslam toplumunun hini yazmayı üstlenmiştir. Dāris fī Taʾrīḫ el-
en belirgin kanıtlarından biri olarak değerlen- Medāris395 adlı iki cilt halinde bize ulaşan ve
dirilebilir. medreselerle ilgileri nedeniyle aynı zamanda
Bu yüzyılın ikinci önemli ansiklopedisi, şimdi- camileri, manastırları, türbeleri de ele alan
ye kadar büyük ölçüde fark edilmeden kalan, bu eserin, yazarın daha hacimli Tenbīh eṭ-
çok yönlü İskenderiyeli bilgin Muḥammed b. Ṭālib ve-İrşād ed-Dāris fī mā fī Dımeşḳ min
Muḥammed b. ʿAlī el-ʿAvfī392 (818-916/1415-
el-Cevāmiʿ ve-l-Medāris isimli eserin bir özeti
1501) tarafından kaleme alınmış Keşf el-
olduğu anlaşılıyor. Birçok konunun yanı sıra
Beyān ʿan Ṣıfāt el-Ḥayavān isimli eserdir.
Müellif hattı halinde 62 cilt içerisinde bize «bilginlerin hayatı ve eserleri hakkında, onla-
ulaşan eser393 muhtemelen alfabetik olarak rın özellikleri ve giysileri ve sultanın son sözü
söylemesiyle biten aralarındaki tartışmalar,
Mısır’dan gönderilen ve muallim atamalarını,
hangi kitapların hangilerinin yerine okutula-
391 Bkz. Wüstenfeld, Ferdinand: Calcaschandi’s Geo-
caklarını düzenleyen emirnameler hakkında
graphie und Verwaltung von Ägypten. Aus dem Arabi-
schen, Abhandlungen der Königlichen Gesellschaft der bilgiler vermektedir. Bazı muallimler sadece
Wissenschaften zu Göttingen, historisch-philologische yarım öğretim hakkına (nıṣf et-tedrīs) sahip-
Classe içerisinde, Cilt 25, Göttingen 1879 (Tekrarbasım: tiler.»396 Bu kitabın önemi, benzeri aynı döne-
Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 52, s. 1-223); Mi-
chel, Bernard: L’organisation financière de l’Égypte sous min Avrupa’sında beyhude aramaya kalkışılın-
les sultans mamelouks d’après Qalqachandi, Bulletin de ca daha iyi anlaşılır.
l’Institut d’Égypte içerisinde (Kahire) 7/1924-25/127-147
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 52,
s. 225-245); Björkman, Walther: Beiträge zur Geschichte
der Staatskanzlei im islamischen Ägypten, Hamburg 1928
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt
53); Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 134, Suppl. Cilt 2, leksiyonunda (No. 873 Süleymaniye). Bu ilk cild-
s. 164-165. din geç dönem bir kopyası Paris’te bulunmaktadır
392 Necmeddīn Muḥammed b. Muḥammed el-Ġazzī, el- Bibliothèque nationale, ar. 4825.
Kevākib es-Sāʾire bi-Aʿyān el-Miʾe el-ʿĀşire, Cilt 1, Bey- 394 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 133; Suppl. Cilt
rut 1945, s. 14-17; Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 57, 2, s. 164.
Suppl. Cilt 2, s. 58. 395 Ed. Caʿfer el-Ḥasanī, 2 Cilt, Dımeşk 1948-1951.
393 Cilt 2-62 Feyzullah koleksiyonunda (No. 1687-1745, 396 Walther Björkman’ın edisyon hakkında yazdığı tanıt-
İl Halk Kütüphanesi) İstanbul. 1. cilt Süleymaniye ko- ma, Oriens içerisinde 5/1952/178.
74 G İ R İ Ş
edici sonuçlar doğuracağı gerekçesiyle kan- manidardır400. Kısa bir süre sonra Avrupa’da
dırıldı ve yapılmasından birkaç yıl sonra onu Georgius Agricola’da401 (1494/1555) ve
yıktırdı. Agostino Ramelli’de402 (1531-1600?) tanım-
Taḳiyyeddīn muhtemelen, zaman ölçme aleti- lanan çok pistonlu su cihazlarının Arap-İslam
ni yani saati astronomik gözlem araçları ara- kültür çevresindekilerle ilişkili olup olmadığını
sına sokan ilk astronomdur. Bu amaçla o, veya ondan bağımsız mı geliştiğini şu anda bil-
rasathanenin aletlerini tamamlayıcı çok büyük memekteyiz.
bir astronomik saat (bingām raṣadī) inşa etti Taḳiyyeddīn ayrıca kendi zamanında yaygın
(Katalog Cilt III, s. 117). Sadece rāṣıd (göz- olan bir mekanik kızartma şişine ait iki kons-
lemci/astronom) olarak değil, aynı zamanda trüksiyonun tanıtımını yapmaktadır. Bunlardan
mühendis olarak da Taḳiyyeddīn Osmanlı birisi su buharıyla, diğeri ise sıcak hava ile dön-
İmparatorluğu’nda çok büyük ün kazandı. dürülmektedir.
Aslında su ile çalışan konstrüksiyonlar ve İkinci alet, Leonardo da Vinci tarafından tas-
saatlere ilişkin bize ulaşan her iki kitabında lağı yapılan mekanik kızartma şişine benze-
Taḳiyyeddīn karşımıza önemli bir fizikçi ve mektedir. Bu cihaz da ısıtılan hava aracılığıyla
mekanikçi olarak çıkmaktadır. Su-hava basın- hareket etmektedir (Katalog V, 39). Bundan
cı ile çalışan aletlere dair 953/1546 yılında başka Taḳiyyeddīn, dişli çark aracılığıyla gücün
kaleme aldığı eṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt bir yerden diğer bir yere taşınmasıyla çalışan
er-Rūḥāniyye399 kitabında Taḳiyyeddīn ger- çok sayıda cihaz tanıtımı yapmaktadır. Onun
çekten daha o zamanlar hayli ileri düzeydeki ifadelerinden, bu tür aletlerin o dönemde hayli
teknolojiyi gösteren bir dizi makine ve aracın yaygın olduğu anlaşılıyor. Bunlardan birini
tanıtımını yapmaktadır. Bugün biz bu maki- kendi buluşu olarak nitelemektedir.
nelerin oldukça anlaşılır tasvirleri sayesinde Matematiksel coğrafya alanında 10./16. yüz-
rekonstrüksiyonlarını çok büyük zorluklarla yılda, meskûn bölgelerin matematiksel olarak
karşılaşmadan yapabilmekteyiz. Bu makineler- kapsanan parçalarındaki genişlemeyi ve kar-
den ilkin 6 pistonlu bir su çıkarma ve dağıtım tografik tasvirin yüksek kalitesini ortaya koyan
mekanizması dile getirilmelidir. Bu tesisatta koordinat çizelgeleri ve haritalarla karşılaş-
nehir akıntısı bir su çarkı aracılığıyla bir eksan- maktayız. Ama bu durumda yine de, kaydedi-
trik mili üzerine taşınmıştır. Bu eksantrik, len bu ilerlemelerin hangilerinin 16. yüzyılda
pistonları çalıştıracak olan 6 kaldıracı hare- gerçekleştirildiğini ve hangilerinin bir önce-
kete geçirmektedir. 6 pistonlu sistemiyle bu ki yüzyılın mirası olduğu konusunda yargıda
su tesisatı ilk olarak Taḳiyyeddīn’in kitabında
ortaya çıkmaktadır. Yaklaşık 350 yıl kadar
önce İbn er-Rezzāz el-Cezerī kendi dönemin- 400 Şu eserinde el-Kevākib ed-Durriyye fī Vaḍʿ el-Bingāmāt
de 2 pistonlu su tesisatı biliyordu. Dolayısıyla, ed-Devriyye, ed. Sevim Tekeli, 16. asırda Osmanlılarda
bu iki bilgin arasında gerçekleşen bir gelişim saat ve Takiyüddin’in «Mekanik saat konstrüksiyonuna
döneminin bulunduğu ihtimal dışı değildir. Bu dair en parlak yıldızları» adlı eseri, Ankara 1966, s. 46,
144, 221.
bakımdan, Taḳiyyeddīn’in ʿAlī el-Ḳūşcī’ye (ö. 401 De re metallica. Translated from the first Latin edition
879/1474) ait olan aynı konulu eseri övmesi ve of 1556… by Herbert C. Hoover ve Lou H. Hoover, Lon-
kaynaklarından birisi olarak anması oldukça don 1912 (Tekrarbasım: New York 1950), s. 185-189.
402 The various and ingenious machines of Agostino Ram-
elli. A classic sixteenth-century illustrated treatise on
technology. Translation and biographical study by Mar-
399Aḥmed Y. el-Ḥasan tarafından Taqiyyeddīn ve-el- tha Teach Gnudi, annotations… by Eugene S. Ferguson,
Hendese el-Mīkānīkyye el-ʿArabiyye adı altında yayınlan- Toronto 1976 (Tekrarbasım: New York 1994), s. 258-259,
mıştır, Halep 1987. Tafel 97.
76 G İ R İ Ş
genel fiziksel ve iklimsel özelliklerini işlemek- 412 Description de l’Afrique tierce partie du monde, écrite
tedir. İkinci bölüm Marrākuş (Marrakesch) par Jean Léon African,… mise en François. Novelle édi-
tion annotée par Charles Schefer, 3 Cilt, Paris 1896-1898
bölgesini şehirleriyle ve dağlarıyla ele almak- (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt
tadır. Üçüncü bölüm Fās’ı, dördüncü bölüm 136-138, Frankfurt 1993), Önsöz Cilt 1, s. 30-36.
413 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 102-103, Cilt 12, s. 306-
409 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 388. 310.
78 G İ R İ Ş
basılmasından az sonra ortaya çıkmaya başla- oynadı. Görüldüğü kadarıyla, yaklaşık 200
yan haritalarla olan bağların kopmasına sebep yıl devam eden devrenin ağırlık merkezi-
olmuşlardır. Bu dönüm noktası, kendisini ni, ülkenin iç kesimlerinin kartografyası için
1539 yılından itibaren Ptoleme haritalarının gerekli verilerin tespiti oluşturmaktadır.
yayınlanmasına adamış olan İtalyan kartograf Bu türden bilinen en eski doküman, Hint
Giacomo Gastaldi’nin (ö. 1567) 1560 yılında Moğol İmparatorluğunun ilk yüzyılının ikinci
yayınladoğı Asya haritası tayin etmektedir414. yarısına uzanmaktadır. Bu doküman, gayet
hacimli ve bizzat Hindistan’da doğmuş olan
Burada, matematiksel coğrafyanın ve haritacı-
bir çizelge-eserdir. Bu eserin yazarı Ebū el-
lığın Hint Yarımadası bağlamında yaşadığı ve
Faḍl ʿAllāmī (958-1001/1551-1593) Moğol
kapsamlı bakışla ayrıntılı şekilde kavranılması
İmparatorluğu’nda görev yapan bir devlet ada-
zor olan bir gelişime işaret edilmelidir. Daha mıydı. Moğol tarihi mahiyetindeki Ekbernāme
önce dile getirildiği gibi, el-Bīrūnī daha 5./11. isimli eserinin, aynı zamanda Āʾīn-nāme müs-
yüzyılın ilk yarısında kapsamlı bir faaliyet takil başlıklı, beşeri coğrafyayı muhteşem bir
çerçevesinde Hindistan’ın önemli bazı nokta- şekilde sosyal, idari ve mali kurumların tas-
larının koordinatlarını kendi araştırmalarıyla viriyle bağıntılandıran üçüncü bölümünde,
belirtebilmişti. Bu, olağanüstü derecede çalış- 656 yerin koordinatlarını veren büyük bir
kan bir bilginin, yıllarca süren çalışması saye- çizelge sunmaktadır. Bu yerlerin 45 tanesi
sinde ulaşabileceği en büyük sonuçtu. Geriye Hindistan’da bulunan şehirlerdir. 3050 küçük
kalan çalışmayı gelecek kuşaklar tamamla- yeri de kısmen mesafe ölçüleriyle birlikte
yacaktı ve bu birçok yüzyıl içinde gerçek- vermektedir. Hindistan’da bulunan yerlerin
leşebilecekti. Bugünkü bilgilerimiz ışığında verilen koordinatlarının hepsinin kalitesi yük-
görüldüğü kadarıyla, önemli kıyı noktalarının sektir. Enlem dereceleri bugünkü değerlerle
hemen hemen aynıdır ve boylam dereceleri
enlem dereceleri ve bu noktalar arasındaki
ise çok önemsiz sapmalar göstermektedir416.
yönler 7./13. ve 8./14. yüzyılda o derece ayrın-
Āʾīn-nāme’de muhtemelen bu konuya özgü
tılı bir şekilde gerçekleştirilmişti ki, artık Hint
çağdaşı kaynaklardan seçilerek kayda geçiril-
Yarımadası’nın dış çizgilerinin bir taslağını miş olan ve ayrıca 11./17. yüzyılın ilk yarısın-
ortaya koymanın olanağı sağlanmıştı415. dan417 gelen zengin veriler bizde, Hindistan’ın
Ülkenin daha başarılmayı bekleyen iç kesim- İslam’ın idaresi altında bulunduğu sürede
lerinin matematiksel olarak kavranılma- matematiksel olarak kapsanmasının yüksek
sı işinin başlamasında Timur ve ardıllarının bir seviyeye ulaştığı kanaatini uyandırmak-
idaresi altında Semerkant okulunda hâkim tadır. 10/16. yüzyılın Hindistan tasvirininin
olan bilimsel faaliyetlerin, Bābür tarafından dikkate değer seviyesine yönelik en eski kanıtı
932/1526 yılında Moğol İmparatorluğu’nun oranın haritasını beraberinde getirip 1596
kurulması sonucunda politik güçle birlikte yılında Amsterdam’da yayınlayan Hollandalı
Hindistan’a taşınması harekete geçirici rol Jan Huygen van Linschoten’e borçluyuz418.
Burada Hindistan haritalarından Hint b) İkinci mesafe herhangi bir açıyla merid-
Okyanusu denizciliğine geçiyoruz. Mevcut yene eğik olarak alınmaktadır. Bu mesafe-
kanıtlara göre, zirve noktasına daha 9./15. nin hesaplanması, geminin harekete başladığı
yüzyılda erişmiş olan bu bilimin trigono- esnada, Kutup Yıldızı’nın yüksekliği, merid-
metrik-astronomik temele dayanan kendine yene eğik olarak giden rotanın açı büyüklüğü
mahsus özellikleri ancak 10./16. yüzyılın ilk ve ayrıca kutup yüksekliğinin belirli sefer
çeyreğinde ilk olarak Süleymān el-Mehrī’nin mesafesine göre dereceler halinde tespit edil-
eserinden öğrenilmektedir. Bizim çok kısa mesiyle sağlanır. Böylece dik açılı bir üçge-
bir süre önce adını andığımız bu bilgin deniz- nin hesaplanması gerçekleştirilir. Bu üçgende
ciye göre de, Hint Okyanusu’nda geliştirilen hipotenüs, yani dik açının karşısında bulunan
denizcilik bilimi, teori ve gözlemden oluşan ve kenar, her defasında ölçülecek olan mesafe-
her bir konuya ilişkin sorular alanında değiş- dir.
kenlik gösteren yani gelişim yasasının kural- c) Üçüncü mesafe, boylam derecelerinin
larına boyun eğen bir disiplindir. Yüzlerce yıl bulunmasına götüren ölçümdür. Burada söz
devam eden bir süreç içerisinde müstakil bir konusu olan, okyanus sularında bulunan kıyı-
bilim dalı haline gelen bu alanın üç esas taşı- lardaki aynı coğrafi enleme sahip olan yerler
yıcı direği şunlardır: arasındaki mesafelerin, başka bir ifadeyle,
1) Kutup Yıldızı’nın veya kutup yakını diğer ekvatora paralel olan mesafelerin ölçümü-
sabit yıldızların 24 saat içerisinde değişen dür.
en yüksek ve en düşük noktalarının ortasın- Bu metot sahillerde veya açık denizde bulu-
da bulunan kutbun yüksekliğinin denizden nan iki nokta arasındaki boylam dereceleri
ölçülmesi ile enlem derecelerini elde etme farkını elde etme işine denk bir değer taşır.
metodu. Bu işi amaçlayan denizci bundan önce (b)
2) Süleymān el-Mehrī’nin empirik olarak işleminde anlatıldığı şekilde hareket eder,
(tecrībī) kazanılan ölçümden ayırdığı “ḥisābī” yani o meridyene eğik bir mesafeyi kateder,
kapsamı içerisinde ulaşılan açık denizde uzak- bu ilk mesafenin (b)ye göre ölçülmesinden
lıkların astronomik-matematiksel ölçümü419. sonra herhangi bir açıyla bundan önceki isti-
3) Açık denizde pozisyon belirleme. Bu işlem- kametinin tam tersine doğru harekete başla-
de, ölçülecek mesafeler ve ölçüm metotları masından evvel katettiği kutup yüksekliğine
üçe ayrılmaktadır: (aynı enlem derecesine) ulaşıncaya kadar yol
a) İlk ve en basit ölçme işi meridyene paralel alır. Takip edilen rota açıları ve elde edilen
giden mesafelere ilişkindir. Bunların ölçül- kutup yüksekliği farkı ile gemici, sözü geçen
mesi için geminin harekete başlaması anında kutup yüksekliği farkından ibaret olan ortak
ve belirli bir süre yol aldıktan sonra kutup bir kenarlı iki dik açılı üçgen kurmuş olur.
yüksekliklerini ya derece ile veya parmak Birbirine karşı bulunan (aynı enlem dere-
ölçüsüne yani ʿiṣbe ’ye (1 ʿiṣbe = 1°36' 26'' ya cesindeki) iki sahil noktası arasındaki boy-
da 1°42' 51") göre ölçmek, her iki ölçü arasın- lam farkını bulmak için denizci, kaydettiği
daki farkı mesafelere dönüştürmektir (1° = iki kutup yüksekliği ile saptanan enlem dere-
56 2/3 mil). celeri arasındaki zikzak seyrini karşı sahile
ulaşıncaya kadar tekrarlar. Üçgenlerin taban
419 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 199.
uzunluklarının toplamı ile aranılan mesafeyi
80 G İ R İ Ş
uzunluk ölçüsü ile elde eder ve isterse onu Hint Okyanusu’nda kullanılan farklı pusu-
dereceye çevirir (1° = 56 2/3 mil = 1972,3 km.) la türleri hakkında bilgilendirilmekteyiz.
(Bkz. Katalog III, s. 38). Özellikle Portekizli tarihçi Hieronimus
Sözü geçen (c) yöntemi, kelimenin tam anla- Osorius (1506-1580)’un Arap deniz bilim-
mıyla, yaklaşık 500 yıl önce el-Bīrūnī tara- cilerinin kullandıkları pusulanın üç gelişim
sürecini anlatışı gerçekten çok önemlidir421.
fından, kara üzerinde Bağdat ile Ġazne ara-
Üçüncü tipte, mıknatıslı iğne ile birlikte
sındaki yerlerin boylam farklarını tespit için dönen (32 kısma bölünmüş) diski taşıyan kap,
kullanılan üçgenler zinciri (triangulation) daha sonraları (İtalyan bilgini Cardanus’un
metodunun açık denizde uygulanmasıdır. Bu buluşu sanılıp) “kardan” sistemi diye tanı-
metodu uygulayabilmek için belirli astrono- nan silindirik bir mekanizmaya asılmaktaydı.
mik bilgilerin dışında, trigonometrik kurallara Bu tip, görüldüğü kadarıyla daha 15. yüzyıl-
hakim olmak zorunluydu. Arap-İslam kültür da Akdeniz’deki İtalyan denizcilere ulaşmış,
çevresinde çok ileri seviyeye gelmiş ve çok hatta Christoph Kolombus da bu tip bir busu-
büyük bir alana yayılmış olan bu hesaplama layı yanında bulundurmuştu422. Bu tip pusula
yöntemiyle elbette her denizci işlem yapamaz- genel olarak Avrupa’da 20. yüzyılın başlarına
kadar, magnetik iğne karton diskten ayrılıp
dı. Eğer gerekli bilgiler yoksa meridyene eğik
diskin üstünde bulunan bir çivi üzerine yer-
giden mesafeler ölçümünde mevcut çizelge- leştirilinceye kadar kullanılmaktaydı. Eğer
lerden yararlanabilirdi. İbn Mācid’in açıklamalarını doğru anlıyorsak
Açık denizde yön bulma ve belirlenen bir (Yukarı s. 72, Katalog III, 67) o, pek yayıl-
rotaya geceleyin tam sadık kalabilme konu- mamış [ve Avrupalıların bilgisine ulaşmamış]
sunda -pusulanın kulanılmasına kadar- kuzey bulunan bu yeni tipin mucididir.
ve güney kutup yıldızlarının yanı sıra, doğuş Her iki büyük denizcilik bilgini İbn Mācid ve
ve batış noktaları yaklaşık 11°15' kadar bir- Süleymān el-Mehrī tarafından kaydedilmiş
birlerinden aralıklı bulunan ve böylece ufuk Hint Okyanusu limanları, adaları, burunla-
dairesinin 32 parçaya bölümlenmesine ilet- rı ve körfezleri arasındaki mesafe ölçümleri
bugünkü değerlere şaşırtıcı derecede yakın-
meye götüren 15 sabit yıldıza bağlı kalınmış-
dır. Özellikle el-Mehrī tarafından bildirilen
tır. Tam olarak belirlenememekle beraber Doğu Afrika kıyısıyla Sumatra veya Cava ara-
3./9. veya 4./10. yüzyıl olması muhtemel bir sındaki okyanus ötesi 7 uzaklık çok önemlidir,
zaman diliminde pusula bilgisi Arap-İslam çünkü ekvatorun yaklaşık 1° kuzeyinde bulu-
kültür dairesine ulaşmıştı. Çok büyük bir ihti- nan bu iki yer arsındaki mesafe bugün aktüel
malle magnetik iğne en eski formunda Çin’de olan değerden sadece yarım derece farklılık
ortaya çıkmış, ama ilk olarak Hint Okyanusu göstemektredir423. Yine şaşırtıcı bir şey, bu
deniz bilimcileri tarafından sistematik tarzda kesin ekvator uzunluğunun 1519 yılı civarında
deniz seyrüseferlerinde kullanılmıştır420. Arap Portekiz’de Jorge Reinel tarafından çizilmiş
kaynaklarındaki çok çeşitli rivayetler bir yana, olan haritada ortaya çıkmasıdır –bunu ancak
sıklıkla Portekiz kaynakları tarafından da bir Arap haritasının örnek alınmasıyla anlaya
biliriz– ve böylesine bir ekvator uzunluğunun Mehrī’nin birçok kitabını özetledi427. Özellikle
haritalarda yeniden ortaya çıkması için 19. haritalara ayrılmış olan yedinci bölümün dört
yüzyılın ikinci yarısına hatta 20. yüzyılın ilk faslında yaptığı açıklamalar, katedilecek yolun
yarısına kadar beklenmesi gerekiyordu424. hesaplanmasına ve yön belirlemesine dayanan
Matematiksel-astronomik temelli bu tarz bir deniz seferinin ne Akdeniz’de ne de Hint
bir denizcilik bilimi çerçevesinde yüzlerce Okyanusu’nda, bunun için uygun haritalar
yıl boyunca toplanan verilerin, kartografların kullanılmaksızın mümkün olamayacağı konu-
sunda hiç kuşku bırakmamaktadır. Sīdī ʿAlī üç
elinde çok yüksek kaliteli haritalarda ürünle-
tür haritadan bahsetmektedir: Hint Okyanusu
rini vermiş oldukları kolaylıkla düşünülebilir.
haritaları, Akdeniz haritaları ve dünya hari-
Portekizli denizcilerin ve diğer Avrupalı sey- taları. Bu konuda yaptığı açıklamalar genel
yahların Hint Okyanusu’ndaki yerel denizcile- olarak göstermektedir ki o, harita denilince
rin elinde bulunan deniz haritaları ve özellikle matematiksel olarak kapsanan yeryüzü res-
bu haritaların enlem ve boylam daireli oluşla- mini anlamaktadır ve onun için bir deniz
rı425 hakkında defalarca verdikleri bilgilerin seferi ancak harita, pusula, pergel, usturlap ve
yanı sıra, bu haritaların bazıları Portekizce quadrant (rubu tahtası) gibi aletler yardımıyla
redaksiyonunlarında günümüze ulaşabilmiş- gerçekleştirilebilir428.
lerdir. Hint Okyanusu denizcilik biliminin en Denizcilik biliminin desteği ile ortaya çıkmış
büyük iki temsilcisinin haritalardan hemen olan Hint Okyanusu haritaları ve her denizci-
hemen hiç bahsetmiyor olmaları, bazı kar- liüin iki esas aleti, pusula ve Avrupa’da Yakup
tografya tarihçilerine, bu deniz bilimcileri Sopası429 veya balhestilha olarak tanınan göz-
haritadan ibaret olan yardımcı vasıtayı ya lem aracı (Arapçası ḫaşabāt veya ḥaṭabāt)
bilmiyorlar veya bilseler bile buna sahip değil- dışında, meridyene eğik mesafe ölçümü kuralı
da Avrupa’ya ulaşmıştır. Bu toleta de martelo-
lerdi tarzındaki iddiaları için kanıt olarak kul-
io olarak isimlendirilen ve İtalya’ya 15. yüzyıl-
lanılmıştır. Bu açığı Osmanlı Amirali Sīdī ʿAlī
da ulaşmış olan, denizde mesafe ölçme meto-
(ö. 970/1562)’nin Kitāb el-Muḥīṭ (Okyanus dudur430. Hint Okyanusu bağlamında doğmuş
Kitabı) isimli eseri kapatmaktadır. Bu kitap ve zamanla mükemmelleştirilmiş olan deniz-
tıpkıbasım olarak426 bilimsel araştırmaların cilik bilimi açısından Portekizlilerin hizmeti
sadece birkaç yıldır hizmetinde bulunmak- onun kendi kavrayışlarına göre Avrupa’da
tadır. Aslında Akdeniz’de çalışan bu deniz- daha fazla yayılmasına hizmet etmiş bulunma-
ci, 15 Osmanlı donanma gemisini Basra’dan larıdır. Aynı enlem derecesi üzerinde karşı-
Süveyş’e götürme misyonu (960/1553) sıra- lıklı kıyılardaki iki nokta arasındaki uzaklığın
sında Portekiz saldırıları yüzünden çok büyük ölçümü ve böylece okyanusların batı-doğu
bir kayba uğramış, filosunun geriye kalan sahilleri arasındaki uzaklıkları sonuçlandıran
gemileriyle batı Hindistan’ın Sūret limanına boylam derecelerinin tespiti gibi denizcilik
demir atmıştı. Buradaki ikametini takip eden bilimin belki de en önemli başarısı sayılabi-
Aḥmedābād ikameti (961/1554) esnasında
yukarıda adı geçen kitabını yazdı. Bu eser- 427 Bkz. Die topographischen Capitel des indischen Sees-
de genel olarak İbn Mācid ve Süleymān el- piegels Moḥîṭ, Wilhelm Tomaschek’in önsözüyle Maximi-
lian Bittner tarafından yayınlanmıştır, Viyana 1897, s. 2.3
(Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 16,
424 Krş. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 93-99. s. 129-254, özellikle 136-137).
425 Bkz.a.e., Cilt 11, s. 323-336. 428 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 265-268.
426 Institut
für Geschichte der arabisch-islamischen Wis- 429 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 302-306.
senschaften tarafından yayınlanmıştır, Frankfurt 1984. 430 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 289-294.
82 G İ R İ Ş
lecek metot onlar için bir kapalı kutu olarak Yunan felsefesini mistisizmle birleştirmiştir.
kalmıştır. Onlar problemi öğrenmişlerdi ama Aristoteles ve İbn Sīnā onun görüşüne göre
bunun431 çözümünde kullanılan metodu anla- en büyük filozoflardır. Onların arkasından
yabilmede zorunlu olan trigonometri bilgileri- Platon ve es-Sühreverdī (ö. 587/1191)’yi izler.
ne sahip değillerdi432. Faḫreddīn er-Rāzī (606/1209) ise Aristoteles
11./17. yüzyılı büsbütün dikkate almayarak bu felsefesinin en büyük eleştirmenidir. Bununla
periyodun olağanüstü bir filozofuna haksız- birlikte Mollā Ṣadrā’nın düşünce dünyası adı
lık edeceğim duygusunun baskısını kendimde geçen üstadların öğretilerinin yalnızca kuru
duymamış olsaydım, denizcilik bilimi alanının bir iktibası değildir; bilakis o, bilinçli bir şekil-
bu genel panoramasıyla, Arap-İslam kültür de İbn Sīnā öğretisini geliştirmeyi üstlenmiş-
çevresinin benim bildiğim en önemli başarı- tir435.
ları hakkındaki toplu bakışımı sonlandırır ve Mullā Ṣadrā’nın felsefe alanındaki önemine
bu başarıların Avrupa’daki etkileri sorununa ilişkin bu kısa işaretle, Arap-İslam kültür dün-
geçerdim. Bu filozof, Mollā Ṣadrā olarak tanı- yasında gerçekleştirilen başarıların bilimler
nan Ṣadreddīn Muḥammed b. İbrāhīm Şirāzī tarihine olan katkılarına ilişkin örneklere son
(980 civarı-1050/1572-1640)’dir. Bu filozofun veriyorum. Bu son veriş, bunlara ilaveten son-
felsefe tarihindeki önemli konumu 1912 yılın- raki dönemlerde arasıra daha başka önemli
dan itibaren Max Horten’in çabasıyla gün başarıların bulunmadığı anlamına alınmama-
ışığına çıkmıştır. Max Horten, Mollā Ṣadrā’yı lıdır. Biz 10./16. yüzyılın sonuna kadar gelmek-
«insanlık fikir tarihinin büyük meçhullerinden le sadece, Batı dünyasının bilimler alanında
birisi» olarak nitelemektedir. «Öğretmenlik öncülüğü ele almaya başladığı ve bu rolüyle
konumunun küçük ve fakir ilişkileri içerisinde İslam kültür çevresinin yerini alacağı periyo-
o, kendi dünya görüşünü kurmaya zaman ve dun eşiğine ulaşmış oluyoruz. Bu bakımdan,
güç bulmuştur»433. Mollā Ṣadrā, Şihābeddīn Arap-İslam bilimlerinin Batı’daki resepsiyo-
es-Sühreverdī’nin ışık öğretisini temel alarak nu ve özümsenmesinin devasa kompleksi,
«varlığın gelişim aşamaları» öğretisini orta- incelemenin dışında bırakılacak olursa bu
ya koymuştur. Bu öğretide «varlık kavramı toplu bakış hedefine ulaşmamış olacaktır.
ışık tasavvurunun yerine geçmiştir. » Bu yer Onun burada cesaret edilecek deneme mahi-
değişikliği ile Mollā Ṣadrā «kendi döneminde yetindeki ele alınışında okuyucuya sunulan bu
geçerli bulunan felsefeyi tamamen değiştire- “Giriş”in karakterine uygun olarak çok temel
bilecek bir görüş noktası» kazanmıştır434. Çok sorunlara işaret etmekle yetinilecektir, zira
büyük bir özgüvenle, dönemindeki hakim fel- bu problematikin tarihi realiteler yansıtacak
sefeye karşı çıkmış ve kendi sisteminde, tüm tam ve adil bir sunumu için daha çok uzun bir
zamanın geçmesi gerekiyor.
II. BÖLÜM
Arap-İslam Bilimlerinin Avrupa’da
Resepsiyonu ve Özümsenmesi
19. yüzyılın ortalarında tarihçilerin ilgilerinin Bundan önceki bölümde geçen açıklamalar-
gitgide fen bilimlerindeki gelişime çevrilmiş lardan anlaşılacağı üzere, bize ulaşan birçok
bulunduğu ve Arap-İslam bilimlerinin önemi- eserin içerik değerlendirmesinde arabistik
nin takdir edilmesi yerine küçümsendiği bir araştırmalar bugüne kadar çok önemli sonuç-
sırada, Batı’ya çeviriler halinde ulaşan “Doğu lara ulaşmış, böylece bu sonuçları evrensel
Alemi”nden kitaplar hakkında ilk ve tabiîdir bilimler tarihi çerçevesinde ilk değerlendir-
ki mütevazı bibliyografik tanıtımlar yayımlan- melerinin yapılabilmesi ve etki sorunu baş-
maya başlandı. Bunlar Johann G. Wenrich’in langıç aşaması şeklinde olsa da ele alınmış
De auctorum græcorum versionibus et bulunuyor. İkincisi yani etki sorunu, genel-
commentariis syriacis arabicis armeniacis likle bazı konularla veya problemlerle sınırlı
persicisque commentatio (Leipzig 1842) ve olarak ele alınmış, ancak çok az alanda daha
Ferdinand Wüstenfeld’in Die Übersetzungen büyük çerçevede cevaplanabilmiştir.
der arabischen Werke in das Lateinische seit Çalıştığı alanda döneminin hiç bir deste-
dem 11. Jahrhundert (Göttingen 1877) isim- ğine sahip olmadığı ve çok az sayıda kay-
li çalışmalarıdır. Aslında bugüne kadar da nağa ulaştığı bir zamanda, Fransız arabist
diyebileceğimiz uzunca bir süre, Arap-İslam Ernest Renan (1823-1892)’ın felsefe alanında
bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu soru- Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resep-
nuna ilgi, birkaç alan ayrı tutulursa, esas ola- siyonu fenomeninin, hayranlık uyandıran ve
rak çeviri yapan şahsiyetler, çevirilen eserler hâlâ geçerliliğini koruyabilen Averroès et
ve bize ulaşan el yazmalarının bibliyografyası l’Averroïsme 1 isimli eserinde çizdiği tablo
ile sınırlı kalmıştır. Arap-İslam bilimlerinin bilim tarihçiliğinin nadir çıkışlarından biri-
Avrupa’yı ya çeviriler yoluyla ya da insani sidir. Arapça’nın 4./10. yüzyılda İspanya
temaslarla etkilemesi problemi ve bu Arap- Müslümanları, Hıristiyanları ve Yahudilerinin
İslam bilimlerinin öneminin değerlendiril- ortak dili olması düşüncesinden hareket-
mesi, her şeyden önce Arapça (ya da Farsça) le Renan, Yahudilerin, Arap-İslam felse-
kitapların bilimsel içeriğinin incelenmesine fesinin Avrupa’da yayılmasında önemli bir
ve buna bağlı olarak Arap-İslam yazarları-
nın, öncüleri olan Yunanlara kıyasla erişmiş
oldukları ilerlemelerin tespitine bağlıdır.
1 Üçüncü baskı Paris 1867. Tekrarbasım Institut für
Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften
tarafından Frankfurt 1985.
86 G İ R İ Ş
adlı, Arap etkilerine ilişkin öncü bir çalışma Ursprung 1934 yılında onun eski çalışmasına
ortaya koydu. Üç bölümlük çalışmanın birin- çok sert bir reddiye yayınladı18.
cisinde İslam dünyasında 12. yüzyıla kadar Farmer’ın Arap etkisini ele alan ve çok şiddet-
Arap müziği tarihini, ikinci bölümde bu li eleştirilerle karşılaşan ana konuları ve hipo-
müziğin İspanya’daki tarihini işlemektedir. tezleri, notalamaya ve erken dönem çoksesli-
Üçüncü bölüm, yazarın asıl hedefine adan- liğe, solmisationa [do, re, mi... gibi hecelerin
mıştır: Arap müziğinin İspanyol müziğine kullanımıyla oluşturulmuş ton sistemi], müzik
ve Batı’daki troubadour müziğine olan etki- aletlerine, notalara ve takt tarzına ilişkin
si14. Ribera’nın fikirleri ve ulaştığı sonuçla- sorulardır. Bu sorular etrafındaki tartışma-
rın –özellikle Ortaçağ’da Batı müziğine olan ların birçoğunda asıl konu, 9. yüzyıldan beri
etkiler problemi bakımından– zayıf noktalar Avrupa’da müzik alanında ortaya çıkan yeni
içermesi, birçok noktada geçerliliğinin bulun- unsurların Yunan-Bizans etkilerine mi yoksa
maması ve karşı çıkılmaksızın kabul edilebilir Arap etkilerine mi bağlanacağı meselesidir.
olmaması anlayışla karşılanabilir. Farmer doğal olarak Arap müzik teorisinin
Ribera’nın kaleme aldığı kitabın yayınlan- Yunan temellerini yadsımıyordu, Arapların
masından 3 yıl sonra Henry George Farmer, alınan öğretileri işledikleri ve sürekli bir şekil-
Clues for the Arabian influence on European de geliştirdikleri inancındaydı. 1976 yılında
musical theory15 isimli büyük sansasyon yara- bu konuya ilişkin iki çalışma yayınlandı. Bu
tan çalışmasını yayınladı16. Hemen peşinden, çalışmalarda Farmer’ın sonuçları esaslı bir
müzik tarihçisi Kathleen Schlesinger’in The şekilde tartışıldı ve kısmen de işlendi. Bunlar
question of an Arabian influence on musi- Eva Ruth Perkuhn’un19 Die Theorien zum
cal theory17 adlı eleştirisi izledi. 1929 yılın- arabischen Einfluß auf die europäische Musik
da Londra’da Farmer’ın Arap müzik tari- des Mittelalters ve Eckhard Neubauer’in20
hini detaylı şekilde ele aldığı A history of Zur Rolle der Araber in der Musikgeschichte
Arabian music to the XIII th century isimli des europäischen Mittelalters isimli çalışma-
çalışması yayınlandı. 1930 yılında özellikle larıdır. İlk çalışmanın sahibi, etki teorisine
K. Schlessinger’in eleştirileriyle hesaplaştığı karşı prensipte karşı çıkmıyor, fakat yine
Historical facts for the Arabian musical inf- de «etno-müzikoloji tarafından Arap etkisi
luence (Londra) isimli çalışması yayınlandı. problemine ilişkin ortaya konulan çalışma-
Farmer’ın bu sorunu yeni ve çok önemli larda metodik ve teorik soruların yüzeysel
tarzda ele alışından habersiz bulunan Otto ele alındığı» fikrinde direniyor21. Ona göre
«Arap [etkisi] teorisinin baş temsilcileri»
Ribera ve Farmer «etno-müzikolog olmak-
14 Faydalı bir içerik tasviri için bkz. Ursprung, Otto: Um tan çok arabisttirler» ve hem «Arap müzis-
die Frage dem arabischen bzw. Maurischen Einfluß auf
die abendländische Musik des Mittelalters, Zeitschrift für yenlerin uygulamalarına» hem de «etno-
Musikwissenschaft (Leipzig) 16/1934/129-141, 355-357,
özellikle s. 132-133.
15 Journal of the Royal Asiatic Society içerisinde 1925, s. 18 Um die Frage dem nach arabischen bzw. maurischen
61-80 (Tekrarbasım: The Science of Music in Islam serisi Einfluß auf die abendländische Musik des Mittelalters,
içerisind, Cilt 1, Frankfurt 1997, s. 271-290). aynı yer.
16 Farmer’ın teşebbüsü Eugen Beichert tarafından olumlu 19 Waldorf’ta (Hessen) yayınlandı.
karşılanmıştır, Orientalistische Literaturzeitung içerisinde 20 Islam und Abendland. Geschichte und Gegenwart içe-
(Leipzig) 29/1926/273-277. risinde, ed. André Mercier, Bern ve Frankfurt 1976, s.
17 The Musical Standard içerisinde (London) N.S. 111-129.
25/1925/148-150, 160-162. 21 Perkuhn, E.R.: a.e., s. 232.
88 G İ R İ Ş
müzikolojinin kültür-antropolojik problemle- ması çok tepki ile karşılaşmış ise de, şimdiye
rine çok fazla vakıf değildirler»22. Onlar yön- dek çürütülememiştir». Farmer’ın ele aldığı
temleri nedeniyle «objektif olmaktan daha ve bu kitabında daha derinleştirdiği konulara
çok duygusal sebeplerden hareketle Arap «hem Araplarda hem de Avrupa Ortaçağı’nda
müziği etkisi teorisine karşı çıkan» ve «çok rastlanan enstrümental müzik notasyon
bariz teorik tereddüt noktasında bir çok açı- denemeleri»27 dahildir. «Burada esas olan,
dan saldırı alanı bulabilen müzik bilim tarihi tıpkı Eski Yunan’da bilindiği üzere, tonların
tarafından» çok şiddetli eleştirileri üzerlerine adlandırılmasında harfler, derecelendirilme-
çekmişlermiş23. Hem Ribera hem de Farmer sinde ise –kökeni muhtemelen Yakın Doğu
«gelenek sürecine çok az dikkat» etmişlermiş. antikitesine uzanan– çizgiler kullanılması-
Farmer «alan daraltmasında, “şifahi“ aktarı- dır28. Arap melodileri yazıyla, tonun süresi ve
mı ele almada kaçınılmaz olan etnomüziko- ritimi belirti heceleriyle veya rakamlarla tespit
lojik yönleri bir yana bırakarak ve kendisini ediyor, gerçekte bunu bize ulaşan çok kısıtlı
sadece müzik enstrümalarıyla sınırlayarak sayıdaki dokümandan çıkarsayabileceğimizin
bir adım daha ileri gitmiş bulunuyormuş»24. çok daha öncesinde ve sıklıkla yapmakta idi-
Perkuhn böylelikle şu sonuca ulaşmaktadır: ler. Tonları harflerle gösteren bir nota tabela-
«Orta Çağ Avrupası müzik yapımının çeşitli sı bize 10. yüzyıldan ulaşmış bulunmaktadır29.
alanları için savunulan Arap müziği etkisi
Ayrıca, Ebū el-Ferec el-İṣfehānī’nin Büyük
teorisinin nihai anlamda temellendirilmesi»
Şarkılar Kitabı [Kitāb el-Eġānī el-Kebīr],
kelimenin tam anlamıyla ancak şu koşulla
İsḥāḳ el-Mavṣılī ile ilgili 9. yüzyıl olarak tarih-
gerçekleşebilir: «Eğer Arap müzik kültürü
lendirilebilen bir haber muhafaza etmektedir.
araştırmaları bir yeniden ele alış ve kontro-
Bu habere göre İsḥāḳ, bir meslektaşına bütün
le tabi tutulur, genel standart, lexikografik
tizlikler, ses ton süreleri ve duraklar hakkın-
bilgi, etnomüzikolojik ve kültür antropolojik
daki bilgileri de içeren yeni bir besteyi yazılı
düşüncelerle karşı karşıya getirilirse»25.
formda yollamıştır. Meslektaşı bu sayede, bir
Bir arabist ve müzik tarihçisinin kalemin-
kere bile duymaksızın parçayı doğru olarak
den çıkan ikinci çalışma26 bize sadece H.G.
Farmer’ın eserleri ve başarıları hakkın- söylemiştir30. İbn Sīnā 11. yüzyılın başında,
da uygun hükümler vermemizi sağlamakla hiç bir şarkının daha önceden özenli ve tam
kalmıyor bunun ötesinde, yapılan en yeni şekilde, hem tonun tizliğine, hem de süre-
araştırmaların sonuçlarını da ortaya koyu- sine göre kâğıt üzerinde tespit edilmedikçe
yor: «1930 yılında İngiliz müzik araştırmacı- öğrenilmemesini şart koşuyordu31. Bizlere
sı Henry George Farmer, Arapların müzik ulaştığı kadarıyla Arap notasyonunun çoğu
alanındaki etkilerine ilişkin teorileri özet- 27 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 83 vd., 304 vd.; Neu-
lemiş ve bu teorileri özenle belirleyerek bauer, E.: a.e., s. 119, 127.
kendisinin ulaştığı birçok araştırma sonuç- 28 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 302 vd., 325 vd.; Neu-
larını eklemiştir. Onun Historical facts for bauer, E.: a.e., s. 119, 127.
29 Risāle Yaḥyā b. el-Müneccim fī el-Mūsīḳī, ed. Zekeriyyāʾ
the Arabien musical influence isimli çalış- Yūsuf, Kahire 1964, s. 45; Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127.
30 Ebū el-Ferec el-İṣfehānī: Kitāb el-Eġānī el-Kebīr, Cilt
22 Perkuhn, E.R.: a.e., s. 232. 10, Kahire 1938, s. 105-106; Neubauer, E.: a.e., s. 119,
23 a.e., s. 233. 127.
24 a.e., s. 233. 31 Ebū ʿAlī İbn Sīnā: eş-Şifāʾ. er-Riyāḍiyāt. 3. –Cevāmiʿ
25a.e., s. 236. ʿİlm el-Mūsīḳī, ed. Zekeriyyāʾ Yūsuf, Kahire 1956, s. 142;
26 Neubauer, E.: Zur Rolle der Araber, a.y. s. 118 vd. Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127.
G İ R İ Ş 89
ud ile ilişkilidir. Avrupa’nın alfabetik notas- rını yaptıktan sonra şöyle devam etmekte38:
yonu da diğer enstrümentalistlerden sonra «Arapça metinlerin çevirileri yoluyla başlayan
Notker Labeo (ö. 1022)’dan ortaya çıkmış etki konusunda sağlam bir zeminde bulun-
ve ilkin (vurma ve yaygı çalgılar) lira ve rota maktayız. Müzik teorisi alanında, filozof Ebū
için kullanılmıştır32. Yani başlangıçta her iki Naṣr el-Fārābī (ö. 950)’nin İlimlerin Sayımı
tarafta da ortak bir gelenek var görünüyor. [İḥṣāʾ el-ʿUlūm] isimli eserinin Latince’ye
Fakat İbn Sīnā’nın hayatta olduğu dönemde çevirilmesinin sebep olduğu teşvikler etkili
tizliği yazıya dökmedeki yenilikler hemen olmuştur39. Bu kitap vasıtasıyla Batı dünyası
hemen aynı zamanda ve aynı prensip doğ- 12. yüzyılın ortalarında, musica mundana,
rultusunda Hermannus Contractus (ö. 1054) humana ve instrumentalis (evren, insan ve
tarafından (Avrupa’ya) sokulmuş ve aynı enstrüman müziği) bölümlemeye ek olarak
zamanda Bizans’ta ortaya çıkıyorsa, bunun musica speculativa ve activada (teorik ve
için Arap bir örnek dışında başka bir şey söz pratik müzik) bir başka bölümlemeyle tanıştı.
konusu bile olamaz33. Ayrıca Hermannus Bu sınıflama aktif müzisyenin eyleminden
Contractus Arap doğa bilimlerini yakından türemektedir, “ya gözlemleyen ve araştıran
tanıyordu»34. (spekülatif) ya da eylemsel (aktif) olabilir”40.
«Gelişimin bir başka basamağı bizi Arezzolu Bu sınıflama daha önceleri Yunan müziği
Guido (ö. 1050)’nun çizgisel notalamasına tarafından da biliniyordu, gelişmiş formda
götürmektedir. Guido, üçten beşe kadar Orta Çağ yazınında yerini aldı ve orada hiç de
üstüste çizerek oluşturduğu çizgileri “Kiriş/ azımsanmayacak derecede teorik bakış açısı-
tel taklidi”35 olarak nitelemektedir. Bu çiz- nın “konu dairesinin zenginleştirilmesine”41
gilerin iki tanesi renklendirilmiştir: “Parlak sebep oldu».
safran, üçüncü ton yerini alınca ışıldar, altıncı «Doğa-bilimsel ve felsefi Arapça eserlerin
ise kızılboya olarak parlar”36 Guido’nun şim- çevirisi zirve noktasına 12. ve 13. yüzyılda
diye kadar bizzat kendi çalışması ve başarısı İspanya’da ulaştı. Çeviri faaliyetlerinin yay-
olarak görülen bu sunum tarzı için kullandığı gınlaşması manidar bir tarzda ilk Avrupa
kaynaklar gizli kalsa da37, Arapça kaynaklar üniversitelerinin kuruluşuyla aynı zamana
en azından kiriş/tel, çizgiler ve renkler arasın- rastlamıştır ve bu yeni üniversitelerin öğre-
da bir bağlantı olduğuna ilişkin ikna edici bir tim programlarını belirlemiştir42. Bu süreç-
açıklama sunmaktadır ». te İbn Sīnā’nın eserleri, bunlar arasında
Neubauer, Farmer karşıtlarının tepkisini
çeken diğer noktalar hakkında açıklamala- 38 Zur Rolle der Araber in der Musikgeschichte des euro-
päischen Mittelalters, a.y., 122-123.
39 Farmer, H.G.: al-Fārābī’s Arabic-Latin writings on mu-
sic, Londra 1934 (Tekrarbasım: New York 1965 ve The
32 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 317; Neubauer, E.: Science of Music in Islam serisi içerisinde, Cilt 1, Frank-
a.e., s. 119, 127. furt 1997, s. 463-533); Beichert, E.A.: Die Wissenschaft
33 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 36, 83 vd.; Jammers, der Musik bei al-Fārābī, Regensburg 1931, s. 24 vd.; Neu-
E.: Gedanken und Beobachtungen zur Geschichte der No- bauer, E.: Zur Rolle der Araber, s. 123, 128.
tenschriften, Festschrift Walter Wiora içerisinde, Kassel 40 Bkz. Pietzsch, G.: Die Klassifikation der Musik von Boe-
1967, s. 199; Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127. tius bis Vgolino von Orvieto, Halle 1929 (Tekrarbasım:
34 Farmer, H.G.: Historical facts, s. 35; Neubauer, E.: Darmstadt 1968), s. 79; Neubauer, E.: Zur Rolle der Ara-
a.e., s. 119, 127. ber, s. 123, 128.
35 Oesch, H.: Guido von Arezzo, Bern 1954, s. 5; Neubau- 41 Pietzsch, G.: a.e., s. 78; Neubauer, E.: Zur Rolle der
er, E.: a.e., s. 119, 127. Araber, s. 123, 128.
36 Oesch, H.: a.e., s. 6; Neubauer, E.: a.e., s. 119, 127. 42 Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften
37 Ursprung, O.: Um die Frage nach dem arabischen bzw. auf die Entstehung der Universität, Nova Acta Leopoldi-
maurischen Einfluß, a.y., s. 137-138, 356; Neubauer, E.: na içerisinde (Halle) 27/1963/201-212; Neubauer, E.: Zur
a.e., s. 119-120, 127. Rolle der Araber, s. 123, 128.
90 G İ R İ Ş
Latince Liber sufficientiæ adıyla tanınan lara rağmen, günümüz insanında bu mirasın
Kitāb eş-Şifāʾ isimli eserinin bazı bölümleri büyük önemini hemen hemen tamamen inka-
ön planda bulunmuştur». ra götüren tutumun net bir tablosunu çizmek-
«Avrupa, Araplar tarafından geliştirilen tedir. Schipperges için “Arabizm”, «yüzlerce
“müzik terapisi”nin teorisi ve pratiğine yine yıl çok güçlü etkilerde bulunan ve hâlâ da
aynı çeviriler ve ilkin İspanya, İtalya ve Fransa etkilerine devam eden, onsuz, modern dün-
üniversitelerindeki öğretim yoluyla ulaşmıştır. yanın kuruluşunu kavrayamayacağımız bir
Ruhi rahatsızlıkların çalgı ve melodiler yoluy- fenomendir»45.
la dizginlenmesi Arap tedavisinde önemli Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da alınma-
bir yer işgal etmiştir. Araplar, öğretilerini sına ve bunun etkisine ilişkin bilim-tarih-
eski Yunan teorisinden ve geç dönem anti- sel fenomenin gerçeğe yakın bir tablosunu
kite pratik tecrübelerinden geliştirmişlerdir. elde etme girişimimizde bize oldukça yar-
Araplar, Sasani dönemi Farsların melanko- dımcı olan Die Assimilation der arabischen
liyi müzik yoluyla iyileştirmeye çalıştıklarını Medizin durch das lateinische Mittelalter46
biliyorlardı, Platon sonrası ahlak öğretisi, isimli ikinci çalışmasında, Schipperges ilgisini
(Yunanlardan beri kabul edilegelen) bedenin herşeyden önce şu konuya çeviriyor: «Arap
dört temel sıvısı ile ud telleri arasında bağlan- tıbbının resepsiyonu Latin Ortaçağında nasıl
tı kurmaya kadar etkili oluyordu »43. gerçekleşti?»47 Schipperges resepsiyonu ger-
Çok sayıda makale ve monografik çalış- çekleşen bu tıp için «Yunan-Arap» nitele-
mayla 20. yüzyılın ikinci yarısında Heinrich mesini kullanmaktadır ve bu ifadeden Arap-
Schipperges Arap-İslam tıbbının resepsiyo- İslam kültür çevresinde bu bilimde Yunan
nu ve özümsenmesi konusunda büyük bir öncülerin çalışmaları üzerine kurulan “tedavi
hizmet gerçekleştirdi. Kaleme aldığı çok sanatı”nı anlamaktadır. Konuyu sınırladık-
sayıda makaleyi takdirle anarak, ele aldı- tan sonra, herşeyden önce «Arabizm»in çok
ğımız konuyu geniş bir zeminde işleyen iki temel rol oynadığı bilinen 11. yüzyıldan 13.
çalışması öncelikle dile getirilecektir. Bu iki yüzyılın sonuna kadar uzanan bir zaman dili-
çalışmadan Ideologie und Historiographie mini konu olarak almaktadır, bu hedefini
des Arabismus44 adını taşıyan ilkinde şöylece çizmektedir: «Burada Yunan-Arap
Schipperges, bildiğim kadarıyla, Arap-İslam tıbbının alınması sadece Latince çeviriler
bilimlerinin Avrupa’da resepsiyon ve özüm- bakış açısıyla değerlendirilecek; araştırmamız
senme fenomenini tarihi gelişim açısıyla çeviri yapan kişilerle ve onların kitaplarıyla
değerlendirmek gibi zor bir ödevi üstlenen sınırlı kalacak, bunların Arapça içerikleri ele
ilk kişidir. Bu fenomenin bilincine varıldığı alınmayacak, daha ziyade onların Latince
tarihi başlangıç kabul etmekte ve 20. yüzyı- el yazmalarıyla yetinilecektir»48. Schipperges
lın ortalarına kadarki gelişimi izlemektedir. kendisine düşen ödevin, «resepsiyon döne-
Zengin içerikli çalışmalarında Schipperges, minin zaman şartlarına bağlı anlayışlar açı-
13. yüzyıldan beri Arap-İslam kültür çev- sından bütün Orta Çağ tıbbına sistematik bir
resinden alınan bilgi mirasına karşı oluşan
45 Schipperges, H.: Ideologie und Historiographie des
düşmanca ve bu mirastan alınan bilim ser-
Arabismus, a.y., s. 5.
vetine karşı adil olmaya yönelik bütün çaba- 46 Wiesbaden’da 1964 yılında yayınlandı.
47 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
43 Neubauer, E.: a.e., s. 123. dizin, a.y., s. 2.
44 Wiesbaden’da 1961 yılanda yayınlandı. 48 a.e., s. 2.
G İ R İ Ş 91
tür. Fakat yalnızca Hipokrat’ı yani bu sanatın tışılmazdır: Constantinus, Avrupa tıbbının
mükemmel ustasını taklit etmek istememiş- üstadı (Magister Occidentis) olmuştur!».
tir, çünkü onun eserleri çok açık ve seçik Sudhoff59, Constantinus’un birçok Arapça tıp
olmadığı gibi aynı zamanda kısadır. Galenos kitabını Latince versiyonda kendi adıyla orta-
çok sayıda büyük eser kaleme almıştır… fakat ya çıkarttığını biliyor, bu davranışı şu şekilde
bu eserlerin hacmi göz korkutucu şekilde açıklıyordu: «Tam anlamıyla doğulu yazarlar
büyük olduğundan çoğunlukla onun 16 eseri sözkonusu olduğunda hiçbir isim kaydetmi-
kullanılmaktadır»56. Adı geçen eserin ikinci yor. Bir dizi küçük eser bu yazarlara ait
çevirmeni Antakyalı Stephanus tarafından olabilir, mesela cinsel ilişki, melankoli, unut-
Constantinus’a karşı ileri sürülen aşırma-
kanlık, cüzam hakkındaki kitaplar gibi. Bu
cılık suçlamasından sonra, Constantinus’un
eserlerde yalnızca kendi adını zikretmiştir,
yazar olarak rolü günümüze kadar çok farklı
tıpkı “Viaticus” ve “Pantegni” isimli, sade-
şekillerde değerlendirilmiştir. Constantinus
ce Arapça’dan çeviri eserleri haksız olarak
«aşırmacı» olarak ayıplanmış, «magister
orientis et occidentis novusque effulgens yalnızca kendi adıyla ortaya çıkarması gibi.
Hippocrates» (doğunun ve batının yeni orta- Böyle yapmakla Constantinus, Müslüman bir
ya çıkan Hipokrat’ı) olarak övülmüş ve «deli yazarın ismini taşımadığı takdirde, bu eserle-
rahip!» diye aşağılanmıştır. 19. yüzyılın orta- rin Salerno bilginleri tarafından daha kolay
larında bir Fransız tıp tarihçisi şu öneride kabul edileceğini ümit etmiştir».
bulunmaktaydı: «Oluşturulacak bir Avrupalı Sudhoff’un bu açıklamasına karşı şu itirazda
bilim adamları kongresi Constantinus bulunulabilir: Constantinus, bir Hıristiyan
için ya Salerno körfezinde ya da Monte- olan Ḥuneyn b. İsḥāḳ’ın60 (194-260/809-873)
Cassino tepesinde bir anıt dikmelidir». Julius oftalmoloji kitabının (Kitāb ʿAşr Maḳālāt)
Hirschberg’e göre «düşünsel miras anlayı- Latince versiyonunu biliyordu, onun adını
şından nasibini alamamış olan Arap mürtet ve dinini övünçle açıklayabilirdi. Fakat o,
ve daha sonra Monte-Cassino’lu rahip»57, okuyucuya bu eseri de kendi eseriymiş gibi
diğer yandan Karl Sudhoff58 tarafından şöyle sunmuştur. Onun bu esere yazdığı önsözün
övülmektedir: «Constantinus, Salerno’nun çevirisi şu şekildedir: «Bizim “Pantegni”
dilini çözdü. Onun etkisi altında, yetenekle- [Kāmil eṣ-Ṣınāʿa] ve “Viaticus” [Zād el-
riyle canlandırılan Orta Çağ tıbbının ilk yazı- Musāfirīn] kitaplarında göz hakkında yete-
nı yaratıldı. «Rahip kardeşlerinden Petrus ri ölçüde açıklamış olduğumuz sözler Latin
Diaconus’un onun hakkındaki övgü dolu dilinde olan sözlerin toplamıdır. Çünkü biz
ifadelerinden bazıları aşırı olsa da, şu tar-
o zamanlar gözü inceleyen o kitapçığı bilmi-
56 Creutz, Rudolf: Der Arzt Constantinus Africanus von yorduk. Bu nedenle ben Monte Cassinolu
Montekassino. Sein Leben, sein Werk und seine Bedeutung rahip Constantinus, sen Johannes için bu
für die mittelalterliche medizinische Wissenschaft, a.y., s. kitapçığı derledim. Böylelikle, diğer kitap-
17-18 (Tekrarbasım: a.y., s. 213-214).
57 a.e., s. 1 (Tekrarbasım: a.y., s. 197); Hirschberg, J.: Über ların oftalmolojinin temelleri hakkındaki
das älteste Lehrbuch der Augenheilkunde, Sitzungsberi-
chte der Königlichen Preußischen Akademie der Wissen- 59 Constantin, der erste Vermittler muslimischer Wissen-
schaften (Berlin), Jahrgang 1903, s. 1080-1094, özellikle schaft ins Abendland und die beiden Salernitaner Früh-
s. 1088 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt 23, s. scholastiker Maurus und Urso, als Exponenten dieser
30-44, özellikle 38). Vermittlung, Archeion (Roma ve Paris) 14/1932/359-369,
58 Konstantin der Afrikaner und die Medizinschule von özellikle s. 362 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt
Salerno, a.y., s. 297-298 (Tekrarbasım: Islamic Medicine 43, s. 185-195, özellikle s. 188).
serisi Cilt 43, s. 183-184). 60 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 247-256.
G İ R İ Ş 93
Orada pratik çalışmalar sonucunda “Studio yon evresinin başlangıcını zaman olarak 12.
et exercitio” tıp bilgisi elde edilmiş ve kulla- yüzyılın ilk yarısında, yer olarak 711 yılından
nılmıştır [diye cevaplamıştı]». 1085 yılına kadar Arap hâkimiyetinde kalan
«Constantinus bu cevaptan kendisinin kültür Toledo’da görmektedir. Daha 10. yüzyılda
ödevini kavradı ve Kartaca’ya döndü… ve İber Yarımadası’nda tektük görülmeye baş-
3 yıl boyunca yeniden tıp bilimiyle uğraşdı, layan Arapça kitapların72 Latince’ye tercü-
çok sayıda Arapça tıp ders kitabı topladı… melerinin etkisiyle de, Toledo’da «Arapça
gemiye bindi … bir fırtınaya yakalandı…bu Aristoteles’in yoğun bir resepsiyonu» gerçek-
fırtınadan yazma hazinesi çok büyük zarar leşti73. Bu şehir, Hıristiyanların eline geçtiğin-
gördü…Geriye kalan eserlerle mutlu bir de, galiplere Arap-İslam bilginliğinin yazılı
şekilde Salerno’ya ulaştı »70. birçok belgelerini sunmakla kalmamış, ayrıca
Bizim dile getirdiğimiz soru açısından bu «dilsel ve kültürel bileşimi bakımından kap-
rivayetteki kesin sonucu temin eden olgu, samlı bir kültür alış-verişi için uygun atmosfe-
Salerno’nun yukarı tarafında bulunan ve ri temin etmiştir»74. Bu resepsiyon dalgasıyla
Constantinus’un da daha sonra üyesi oldu- Avrupa’ya ulaşan peripatetik ansiklopedi-
ğu Monte Cassino manastırı rahiplerinin yi Schipperges «yeni Aristoteles»75 olarak
tıpla ilgili çalışmalarının sadece pratik yönde nitelemektedir. Bu eser Ebū ʿAlī İbn Sīnā
olması ve en azından tıp alanında kitap (Avicenna, 980-1037)’nın Aristoteles külli-
yazma tecrübelerinin ya hiç olmaması, yada yatını yeniden işlediği Kitāb eş-Şifāʾ isimli
çok az olmasıdır. Bundan dolayıdır ki onlar- eseridir76.
dan, Arapça’dan çevirilen kitapların yazarları Arap tıbbının Avrupa’da resepsiyonunun
konusunda Constantinus’un uygunsuz hare- üçüncü dalgasını Schipperges Toledo’daki
keti karşısında bir hayrete düşme beklene- çeviri sürecinin daha da gelişmiş evresinde
mezdi. görmektedir. Bu dalga 12. yüzyılın ikinci yarı-
2) Constantinus, oradaki rahiplere kıyasla, sına rastlar. Bu evrenin en önemli çevirmeni
sahip olduğu dilbilgisi, konulara vukufiyeti ve Cremonalı Gerhard (yaklaşık 1114-1187)’dır.
yazarlık yönüyle çok üstün bir konumdaydı. Ebū Bekir er-Rāzī77 (Rhazes, 865-925)’nin
Tahminen diğer rahipler tarafından kendisi- eserlerinden şu kitapları çevirmiştir: Kitāb
ne aşırı saygı duyulmuş ve böylece eserlerin el-Manṣūrī fī eṭ-Ṭıbb (Liber medicinalis ad
yazarlığını belirtme konusunda özgürce karar Almansorem), Kitāb et-Teḳāsīm (Liber divi-
verebilmiştir. sionis) ve Kitāb el-Cederī ve-el-Ḥaṣbe (De
3) Çevirilen eserlerin Arap yazarlarının isim- variolis et morbillis). «Bu eserler dizisiyle
lerini ve bu eserlerde alıntılanan Arapça kay- patoloji ve terapinin temeli yeteri ölçüde
nakları Yunan yazarlar ve kaynaklar lehine atılmış oldu. er-Rāzī’nin muhteşem en son
olacak tarzda dile getirmesi, dini bir sebebe eseri el-Ḥāvī veya Continens ilk olarak 100 yıl
bağlı görünmektedir71. sonra Ferec ben Sālim tarafından çevirildi,»78
Schipperges, Arap tıbbının ikinci resepsi- ve tamamlanmamış halde kaldı.
Toledo’daki Arap tıbbının resepsiyonu süre- ilişkin olarak şu soruyu açıklığa kavuşturma-
cinde Ebū ʿAlī İbn Sīnā’nın Kitāb el-Ḳānūn ya çalışmaktadır: Dile getirilen üç çeviri dal-
fī eṭ-Ṭıbb (Liber canonis de medicina) isimli gasında tercüme edilen Arapça kitaplardan
eseri çok önemlidir. Yine Cremonalı Gerhard ne ortaya çıktı? «Alıp özümsenen metinler
tarafından çevrilen bu eser kayıtsız şartsız Avrupa tıbbında hangi rolü oynadı? Orta
«Avrupa için bilimsel tıbbın temel kuralları- Çağ’ın bu yeni [Arap-İslam] tıp eğitim mater-
nın yasası»79 olmuştur. yali hangi formlarda ve hangi yolla bünye-
Yine Cremonalı Gerhard tarafından çevirilen ye dahil edildi? Bu çeviriler, tartışmalar ve
Ebū el-Ḳāsım Ḫalef b. ʿAbbās ez-Zehrāvī80 (ö. özümseme kitapları kimler tarafından gerçek-
400/1010 civarında)’nin tıbbın bütün alanları- leştirildi? En geniş anlamıyla Arabizm olarak
na yönelik eğitim kitabının (et-Taṣrīf li-men geç dönem Orta Çağ boyunca ortaya .çıkan
ʿAcize ʿan et-Taṣnīf) cerrahiye ayrılmış 30. bu elemanların kaderi ne olmuştur?»85
bölümü bu bağlamda anılmalıdır. Avrupa’da Schipperges bu soruları yanıtlamak için dik-
Cirurgia Albucasis veya Tractatus de opera- katini Fransa, İngiltere ve Güney İtalya’daki
tione manus81 adıyla tanınan bu metin cerrahi «özümseme merkezlerine» çevirmektedir.
dalını yüzlerce yıl etkilemiştir. Daha 10. yüzyılın sonuna doğru Arap doğa
bilimleriyle irtibata geçilmiş olan Chartres’da
Ayrıca Ḥuneyn b. İsḥāḳ82 (809-873)’ın «Tıbba
12. yüzyıl, Aristoteles (Arabus) ve Arap
Giriş» eseri de (el-Mudḫal ilā eṭ-Ṭıbb veya
astronomisi ve tıbbıyla tanışmaya şahit oldu86.
Mesāʾil fī eṭ-Ṭıbb li-l-Müteallimīn) burada
İspanya eyaletlerinin Hıristiyanlarca tekrar
anılmalıdır. Daha Constantinus Africanus’un
ele geçirilmesinden sonra Fransız eğitim
Ysagoge Iohannicii ad tegni Galieni83 adıyla
kurumlarında «Arap etkileri altındaki kül-
yaptığı çeviri aracılığıyla Avrupa’ya ulaşan bu
tür merkezlerinden gelen Arap kültür biri-
eser, Toledo tıp kitapları çeviri dalgası akıntı-
kiminin resepsiyonu gerçekleşmeye başladı.
sında Toledolu Marcus isimli bir şahıs tarafın-
12. yüzyılın başında güney Fransa’da, Arap
dan Liber introduction in medicinam ismiyle bilimleriyle olan ilk temasın meyvesi sonu-
tedavüle sokulmuştur. Bu kitap Avrupa’daki cunda ortaya çıkan yeni bir bilimsel filizlen-
tıp elkitaplarının en yaygınlarından biridir menin ilk belgelerini bulmaktayız»87.
ve «17. yüzyıla kadar bütün üniversitelerde «12. yüzyılın ortalarına doğru Toulouse’da
okunmuştur»84. yeni bir çeviri merkezi görüş alanına çıktı.
Kitabının «Özümsemenin Şahsiyetleri ve Bu merkez Fransız geleneğine dayanmak-
Merkezleri» konusuna ayırılmış ikinci bölü- tadır ve kısa bir süre sonra İspanyol eğitim
münde Schipperges, en azından 13. yüzyıla merkezlerine köprü olacaktır»88. Toulouse
79 Bkz.
okulunun 12. yüzyıldaki en önemli çevir-
Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
Medizin, a.y., s. 93. menleri Hermannus Dalmata ve Robertus
80 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 323- Ketenensis’tir. Onların çevirdiği kitaplar
235. ağırlıklı olarak astronomi, astroloji ve fizik
81 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
Medizin, a.y., s. 95. alanına aittir.
82 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 247-256.
83 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen 85 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
Medizin, a.y., s. 33, 89. dizin, a.y., s. 107.
84 Schipperges, H.: Eine griechisch-arabische Einführung 86 a.e., s. 111-118.
in die Medizin, Deutsche medizinische Wochenschrift 87 a.e., s. 123-124.
(Stuttgart) 87/1962/1675-1680, özellikle s. 1675. 88 a.e., s. 124.
G İ R İ Ş 97
yeni bilimle hayli canlı bir çekişmeye girdiler ilk Avrupalıdır100. Yeni doğa bilim bilgileri
ve yeni bilimsel materyalin geniş kapsamlı İngiltere’de diğer aracı şahsiyetlerden birisi,
ve orijinal bir özümsenişine eriştiler. Zira 1079 yılından 1095 yılına kadar Hereford baş-
onlar, eski okullarına dönmelerinden sonra piskoposu olan Robertus de Losinga101, bir
bu okulların tozlanmışlığını anlayarak bağ- diğeri de Malvernli Walcher (ö. 1135)’dir. Bu
lanan kabuklarını kırmak istediler. Böylece Lothringen doğumlu bilgin İtalya’yı ziyaret
[getirilmiş olan yeni materyal] İngiltere’de etmiş ve 1091 yılında İngiltere’ye dönmüştü.
13. yüzyılın bilim merkezlerinin yapı malze- O, özümseme sürecini Bathlı Adelard anla-
mesi olmuştur»97. yışında devam ettirdi102. Bundan başka ayrıca
Bu akımın en önemli temsilcisi Bathlı Ade- Malvern’de (Hereford civarında) Herefordlu
lard98 (ki, faaliyeti 1116 ve 1142 yıllarını Roger 12. yüzyılın ikinci yarısında arabist
kapsar)’dır. Fransa, İspanya, İtalya’da araştırmalar merkezi kurdu103.
bulunan özümseme merkezlerindeki ve Arabizm ve İngiltere konusu bağlamında
Suriye’deki uzun süreli ikametlerinden Robertus Ketenensis adı unutulmamalıdır.
sonra İngiltere’ye geri döndü. Arapça’dan Gerçi o bir İngiliz değildi fakat Schipperges’e
Latince’ye yaptığı çeviriler yoluyla Bathlı göre, «doğrudan doğruya Bathlı Adelard’ın
Adelard, önemli astronomik-astrolojik ve geleneğini izlemiştir». Eğitimini ve donanı-
matematiksel bazı eserleri Avrupa’da eri- mını Arap İspanya’ya borçludur. Chartres
şilebilir kıldı99. Muhtemelen o, Arap-İslam Okulu’nda faaliette bulunmuştur ve 1147
bilimlerinin yüksek seviyesinin kendi kül-
yılından itibaren Londra’da olduğu sapta-
tür çevresininkine karşı üstünlüğünü dile
nabiliyor. Arap cebirini ve kimyasını İngiliz
getiren sadece ilk İngiliz değil, belki de
okullarına getiren odur104.
97 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Anglo-Sakson resepsiyon ve özümseme
Medizin, a.y., s. 143. hareketinin önemli bir temsilcisi olarak 12.
98 Bathlı Adelard hakkında bkz. Clagett, Marshall: Ad- yüzyılın ikinci yarısında karşımıza Morleyli
elard von Bath, Dictionary of Scientific Biography Cilt 1 Daniel çıkmakta. Cremonalı Gerhard’ın
içerisinde, New York 1970, s. 61-64.
99 Bkz. Adelard of Bath. An English scientist and Arabist öğrenci halkasına dahil olduğu105 Toledo’daki
of the early twelfth century, ed. Charles Burnett, Londra
1987, bu çalışma şu makalelerden oluşmaktadır: Gibson, alıyorum, burada hitap yeğeninedir: «We agreed that I
Margaret: Adelard of Bath; Drew, Alison: The De eodem would investigate the learning of the Arabs to the best
et diverso; Evans, Dafydd: Adelard on Falconry; Burnett, of my abilty; you on your part would master the unsta-
Charles ve Cochrane, Louise: Adelard and the Mappae ble doctrines of the French», ve «of course God rules the
clavicula; Evans, Gillain: A note on the Regule abaci; Al- universe, but we may and should enquire into the natu-
lard, André: L’époque d’Adelard et les chiffres arabes ral world. The Arabs teach us that» [«Şunda anlaştık ki,
dans les manuscrits latins d’arithmétique; Lorch, Rich- ben Arapların bilimini, gücüm yettiği kadar araştırmak is-
ard: Some remarks on the Arabic-Latin Euclid; Folkerts, tiyorum; sen ise Fransızların zayıf doktrinlerine sahip ol-
Menso: Adelard’s version of Euclid’s Elements; Burnett, mak istiyorsun», ve «kuşkusuz, Allah kainatın hakimidir,
Charles: Adelard, music and the quadrivium; Mercier, ama biz tabiat alemini araştırıyoruz. Araplar bize bunu
Raymond: Astronomical tables in the twelfth century; öğretiyor»]; krş. Burnett, Charles: Adelard of Bath, Con-
Poulle, Emmanuel: Le traité de l’astrolabe d’Adélard de versations with his nephew, Cambridge 1998, s. 91, 97-99,
Bath; Burnett, Charles: Adelard, Ergaphalau and the sci- s. 103; Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
ence of the stars; North, John: Some Norman horoscopes; Medizin, a.y., s. 144.
Burnett, Charles: The writings of Adelard of Bath and 101 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
closely associated works, together with the manuscripts Medizin, a.y., s. 149-150.
in which they occur. 102 a.e., s. 150.
100 Adelard’ın Quæstiones naturales isimli eserinin (Lat- 103 a.e., s. 150.
ince metin M. Müller tarafından yayınlanmıştır, Beiträge 104 a.e., s. 151-152.
zur Geschichte der Philosophie des Mittelalters içerisinde 105 Bkz. Rose, Valenti: Ptolemäus und die Schule von To-
31/1934/ özellikle s. 4 ve 12) iki pasajının Margaret Gip- ledo, Hermes (Wiesbaden) 8/1874/327-349, özellikle s.
son tarafından (Adelard of Bath, a.y., s. 9 ve 16) çevirisini 330.
G İ R İ Ş 99
ikametinden sonra 1177 yılında çok sayıda ve tekniğini beraberinde getirdi, bilhassa
Arapça kitapla memleketine döndü. Bizzat yeni Aristoteles [Aristoteles Arabus], mete-
kendisinin bu eserlerden çeviri yapıp yap- oroloji ve kimya alanındaki bilgisini»111.
madığını bilmiyoruz. Arabizm anlamındaki Onun tarafından Palermo’da çevirilen eser-
etkisi Liber de naturis inferiorum et supe- ler burada dile getirilmeyecektir, ama yine
riorum106 isimli eserinden daha çok «kişisel de Schipperges’e dayanarak Michael Scotus
aracılığıyla»107 olmuştu. adına deforme olan çeviri yazını eğilimine
işaret etmek istiyorum. Bu eğilim, bilimler
Schipperges, Arap tıbbının Avrupa ortaçağın-
tarihi açısından, kaynaklarla ne kadar ber-
da alınıp benimsenmesi konusundaki genel
bat bir ilişki içinde bulunulduğunu göster-
panoramayı, İtalya güneyindeki özümseme
mektedir ve «14. ve 15. yüzyılda fevkalade
akımları hakkındaki bölümle sonlandırmak- bilimsel olmayan ve karmakarışık risaleler»
tadır. Çok değerli açıklamaları, Arap fet- doğurmuştur. Paris’teki bir el yazmasına
hinden sonra 9. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar göre Michael Scotus Averroes’u [İbn Rüşd]
«doğu ile batı kültürleri arasında doğal bir Yunanca’dan çevirmiştir!112 Çok daha vahim
bağlantı noktası olan»108 Sicilya’daki durum bir örnekte, «16. yüzyıldan kalma bir el yazma-
hakkında canlı bir tablo sunmaktadır. sı, uydurma bir Arapça metin üzerinde yeşil,
Orada özümseme süreci özellikle Kayser II. kırmızı ve siyah renklerde yazılmış Latince
Friedrich (dönemi: 1212-1250) şahsıyla yeni şerhler içermektedir». Sözde Arapça olan
bir nitelik kazandı. Kayser «kişisel eğilimi yazı, ki yazarının Praglı Michael Scotus oldu-
ve özel temaslar nedeniyle Arap kültürü- ğu anlaşılmaktadır, “secreta naturæ” başlığı
ne yönelmişti»109. Bunun hangi tarzda ve altında birçok batıl inancı tıbba sokmaktadır.
bu temaslardan doğan ürünlerin ne kadar Schipperges’in de işaret ettiği gibi, bilim tari-
hi açısından önemli olan, tıbba astrolojinin ve
önemli olduğuna ilişkin soruya başka bir
büyünün karıştırılması eğilimi ve bu öğreti-
bağlamda değineceğiz. Burada sadece, özüm-
nin Arap otoritelere dayandırılarak tedavüle
seme sürecine dahil olan ve Schipperges tara-
çıkarılması 16. yüzyılın başlarına kadar takip
fından bildirilen bilginlerin isimleri anıla- edilebilir113.
caktır. II. Friedrich’in bilginler halkasında- Arap tıbbının resepsiyonu ve özümsenme-
ki en önemli şahsiyet Michael Scotus’dur. si sürecine ilişkin Heinrich Schipperges’in
Bu filozof, kimyacı, astrolog ve çevirmen110, çok değerli sunumuna yönelik işaretimiz,
Toledo ve Bologna’daki faaliyetlerinden onun özetinden yapılacak şu alıntılamayla
sonra Kayser tarafından Palermo’ya çağrıldı. sonlandırılacaktır114: «Resepsiyon evresinin
«Michael Scotus, Sicilya’daki çeviri periyo- tamamını yoğunluğu açısından ele alacak
duna İspanya’nın bilimsel geleneğinin ruh olursak, resepsiyon akımları görüntüsü altın-
da ilk önce Constantinus Africanus, Bathlı
106 Ed. Sudhoff, Karl: Daniels von Morley liber de natu- Adelard ve Dominicus Gundissalinus gibi
ralis inferiorum et superiorum…Archiv für die Geschich- bir initiator (öncü) grubuyla karşılaşırız.
te der Naturwissenschaften und der Technik içerisinde
(Leipzig) 8/1917-18/1-40. Daha sonra Salerno ve Chartes gibi şehir-
107 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
dizin, a.y., s. 153. 111 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
108 a.e., a.y., s. 164 dizin, a.y., s. 173.
109 a.e., s. 166. 112 a.e., s. 175.
110 Sarton, G.: Introduction to the history of science, Cilt 113 a.e., s. 176.
2, Kısım 2, s. 579-582. 114 a.e., s. 187-188.
100 G İ R İ Ş
lerde ve aynı zamanda güney İtalya’da ger- yüzyılın klasik coğrafya eserlerini bir kenara
çekleşen, süreğen fakat çok hızlı ilerlemeyen bırakacak olsak bile, el-İdrīsī’nin Sicilya’da
kuluçka periyodu gelir. Bir diğer grup pro- yazdığı coğrafyasının etkisinin Avrupa’da
pagatorist (propagandacı, tanıtımcı aracı- neden sadece onun haritalarıyla sınırlı kaldı-
lar) grubudur, Petrus Venerablis, Toledolu ğı sorusu yanıtlanmamış halde durmaktadır.
Raymundus ve Sicilyalı II. Friedrich gibi. Coğrafya biliminin Avrupa’da Ortaçağ’dan
Son olarak Cremonalı Gerhard, Michael 16. yüzyıla kadar kayda değer bir ilerleme
Scotus, Hermannus Dalamata [Dalmaçyalı] kaydetmemesini ve beşeri coğrafyanın Arap-
gibi kişilerin çevresinde öbeklenmiş olan İslam kültür çevresinde tanıdığımız düzeyine
veya Conchesli Wilhelm ve Petrus Hispanus Avrupa’da ancak 19. yüzyılda ulaşılabilmesi-
gibi şahsiyetlerle anlam kazanan realisatör ni, belki de bu disipline ait temel eserlerden
(gerçekleştiriciler) grubu». hiçbirinin resepsiyon dalgalarının birisi dahi-
«Özümseme görüntüsü bakımından şu ayrımı linde Latince’ye veya başka bir Avrupa diline
yapabiliriz: Materyali tam anlamıyla kayde- çevrilmemesiyle ilişkilendirmek doğru olmaz
den ve ona hakim olan saf resepsiyon evresi mı?
ki, bu evre sadece 10. ve 11. yüzyılda matema- Görünen o ki İber Yarımadası’nda çeviriler
tik ve astronomi için düşünülebilir. Taklitçi yoluyla belirli ölçüde tanınan Arapça coğ-
resepsiyon evresinde ise kompendyum ve rafya eserleri bile, İspanya’nın komşularında
kompilasyonlar yoluyla Arap bilimine ilişkin hiçbir ilgi görmemiştir. Bu gözlemi bir örnek-
bir bilgi vermeye çalışıldı. Chartes ve Toledo le daha belirgin kılalım. Ebū Bekir Aḥmed b.
gibi merkezlerde yeni materyali yaratıcı bir Muḥammed b. Mūsā er-Rāzī115 (273-344/887-
tarzda yorumlayan üretici evre. Ve son olarak 955)’nin Endülüs coğrafyası Portekiz Kralı
13. ve 14 yüzyıl denemelerinde yarım kalan Denis (1279-1325)’in direktifiyle Arapça bil-
kritik-sentezci bir özümseme evresi». meyen Gil Peres isimli bir keşiş tarafından
Bu bölümde son olarak, resepsiyon ve özüm- Müslüman Maese Mohamed (el-Muʿallim
senme sorununun daha önce kısmen kapsam- Muḥammed)’in şifahi çevirisine dayanılarak
lı şekilde ortaya konulduğu Arap-İslam bilim- Portekizce’ye çevirilmiştir. Bu çeviriden bir
leri alanlarından olan kartografya ile beraber Kastilyanca versiyon ve birçok Kastilce uyar-
coğrafya ele alınacaktır. Burada öncelikle lama ortaya çıkmıştır116. Portekizce’ye çevril-
şaşırtıcı nokta, Arap-İslam kültür çevresinin meden önce bu kitabın İspanya’da hayli ünlü
çok önemli seviyeye ulaştığı bir bilimsel dal olduğu anlaşılıyor. Orta Çağ uzmanı Fransız
olan yöresel beşeri coğrafyanın klasik eser-
lerinden hiçbirisinin Avrupalı kosmografla-
rın malumu olmamasıdır. Hangi sebeplerden
115 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 150, Suppl. Cilt
dolayı bu alana özgü eserlerden hiçbirisinin
1, s. 231.
Latince’ye çevirilmediği sorusu uzun zaman- 116 Bkz. Lévi-Provençal, E.: La «Description de l’Espagne»
dan beri beni meşgul etmektedir. Yoksa asıl d’Aḥmad al-Rāzī: Essai de reconstitution de l’original
arabe et traduction française, Al-Andalus içerisinde
neden, bu konuya ilginin eksikliği miydi? 4./10. (Madrid, Granada) 18/1953/51-108, s. 52.
G İ R İ Ş 101
P. Gautier Dalché117 tarafından yapılan bir Arap-İslam beşeri coğrafyası geniş ölçüde ve
araştırma sonucunda biliyoruz ki Historia uzun zaman İspanya dışı Avrupa’da bilinme-
veya Chronica Pseudo-Isidoriana isimli ese- miş olarak kaldıysa da, bugün biz kuşkusuz,
rin muhtemelen 12. yüzyılda yaşamış olan Arap-İslam kültür çevresine ait matematiksel
anonim yazarı, İber Yarımadası tasviri ve coğrafya ve kartografyanın 11. yüzyıldan 18.
haritasını er-Rāzī’nin kitabından almıştır. yüzyıla kadar Avrupalı ardıllarını çok derin-
Gerçi, Gautier Dalché burada «Arap kül- den etkilediğini tespit edebiliyoruz.
türünün Latin kültürüne olan etkisinin has- Matematik coğrafya açısından öncelikle şu
sas bir olgusunu»118 görme eğilimindedir, belirtilmelidir: Önemli bir bölümü kartogra-
fakat bu durumda etkilemenin sadece İber fik ön bilgilendirmeden ve yaklaşık 8000 yerin
Yarımadası ile sınırlı kaldığı görünmektedir.
koordinat çizelgelerinden oluşan Ptoleme
Avrupa’ya ulaşan tasvir karakterli Arap coğ-
Coğrafyası 15. yüzyıla kadar Latin dili böl-
rafyasının şimdiye dek bilinen en eski eseri
gesinde bilinmiyordu. Kaybolduğu varsayı-
1550 yılında Della descrittione dell’Africa et
lan Yunanca orijinalini ilk olarak Bizanslı
delle cose notabili che ivi sono adıyla Gian
Battista Ramusio tarafından Navigationi Maximos Planudes 13. yüzyıldan 14. yüzyıla
et viaggi koleksiyonu içerisinde yayınlanan geçiş sırasında yeniden bulduğunu bildiriyor.
Afrika tasviridir. Bu tasvir, önceden İtalyan Bu eserin Latince çevirisi Jacopo Angeli
esaretine düşüp Leo Africanus adıyla vaftiz (Jacobus Angelus) tarafından 15. yüzyılın
edilen kuzey Afrikalı el-Ḥasan b. Muḥammed başlarında yapıldı120.
el-Vezzān tarafından yazılmıştır. Bu kitabın Matematiksel coğrafyanın Ebū er-Reyḥān el-
hem haritalarıyla hem de mükemmel tasvir- Bīrūnī (ö. 440/1048) tarafından yazılan temel
leriyle 16. ve 17. yüzyıl İtalyan bilginlerini eseri Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin li-Taṣḥīḥ
derinden etkilediği hususu yukarıda (s. 77) Mesāfāt el-Mesākin ne yazık ki Avrupa’ya
anıldı. ulaşmadı. Enlem-boylam derecelerine ve
Yine hayrete düşüren bir diğer husus –harita- bunların el-Bīrūnī’den önceki zamanlarda
ların aksine– yukarıda bahsedilen el-İdrīsī’ye nasıl ve hangi tarzda belirlendiğine ilişkin bir
ait eser metninin geç dönemde ve aşırı kısaltıl- tasavvuru Avrupa, daha 10. yüzyılda Arap
mış, hatta neredeyse tahrif edilmiş bir redak- İspanya’yla temas sayesinde tektük halde ve
siyonla Avrupa’da tanınmış olmasıdır. Bu daha sonra 11. yüzyılda bu kavramların ve
metin ilkin 1592 yılında Roma’da basıldı ve hesaplama işleminin önemli bir yer tuttuğu
1600 yılında B. Baldi tarafından İtalyanca’ya ilk Arapça astronomik eserlerin yoğun bir
ve 1619 yılında iki Maronit Gabriel Sionita şekilde çevirilmesiyle elde etmişti.
ve Johannes Hesronita tarafından Latince’ye
Henüz 10. yüzyılda, daha sonra Papa II.
çevirildi119. Fakat Latince çeviri, yazar el-
Silvester olacak Aurillaclı Gerbert (ö.
İdrīsī adı anılmaksızın, Geographie Nubiensis
1003)’e atfedilen usturlabın taşıdığı iç diskte
(Sudanlının Coğrafyası) diye yayınlandı ve
bazı enlem bilgileri görülüyor. Kaydedilen
uzunca bir süre bu şekilde alıntılandı.
değerlerin ve çizgilerin üçü İslam dünyasında
117 Notes sur la «Chronica Pseudo-Isidoriana», Anuario bulunan bölgelerle ilgilidir, 4. enlem derecesi
de estudios medievales içerisinde (Barcelona) 14/1984/13- (42°) Roma’yla ilgilidir. Bu değer de (41°40’
32. olarak) 9. yüzyıldan beri Arap koordinat
118 a.e., s. 14.
119 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 82; Oman, G.: Encyclo- çizelgelerinde kaydedilmiş olan enlem dere-
paedia of Islam içerisinde ilgili madde. New edition Cilt 3,
Leiden 1971, s. 1033. 120 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 272.
102 G İ R İ Ş
larının ilk çevirilerinden hemen birkaç yıl şehirlerinin, istisnasız Arapça kaynaklara
sonra, coğrafik yerlerin derleme türü ilk dayanan koordinatlarını veriyor. Ne var ki
çizelgeleri doğdu. Bunlardan biri 1139-1140 karmaşık yollarla ulaşılan bu koordinatların
yıllarında Raymundo adında bir Marsilyalı gerçekle hiç bir ilgisi yoktur. Buna göre Paris
tarafından derlenen Liber cursuum plane- Roma’nın yaklaşık 4° doğusunda (gerçekte
tarum isimli eserdeki çizelgedir. Derleyen, 9°50’ batı), Toulouse’ün ise 16' güneyinde
kullandığı eserlerin çevirmenlerinin isimle- (gerçekte 5°15' kuzey) bulunmaktadır128.
rini görmezden gelmekte ve kendisini Arap Arap yer çizelgelerinin çevirileri veya uyarla-
bilimlerinin ilk çevirmeni olarak tanıtmak- maları ve bunun üzerine inşa edilen kompi-
tadır126. Gerçi, bir dizi Arap ve Avrupalı lasyonlar veya koordinatları bulma yöntem-
otoritenin ismini anmaktadır, fakat onların lerini tanıtmaları 13. yüzyılda o kadar yayıl-
eserlerini çok büyük bir ihtimalle çalışmasın- mıştı ki bundan böyle adım adım İspanya dışı
da kullanmamıştır. Diğer yandan kendisini Avrupa’da da, enlem ve boylam derecelerini
tespite yönelik gayretler kendisini göstermeye
ez-Zerḳālī’nin127 taklitçisi olarak görmekte,
başladı. Bildiğimiz kadarıyla Ristoro d’Arezzo
hatta 1139 yılında çizelgeleri yanlış olan iki
(ö. 1282 sonrası), kendisini bu gelişim mecra-
bilginle tartıştığını bildirmektedir. Bizim özel
sında, bir yerin enlem derecesini astronomik
konumuz açısından, bu kitapta bulunan çizel-
olarak belirleyebilecek durumda hisseden ilk
gelerden birisinin sadece Arapça kaynaklar-
İtalyandır. Doğduğu şehir Arezzo’nun enle-
dan alınan 60 şehrin koordinatlarını içermesi mini 42°15' olarak, yani sadece 1°13' lık bir
önemlidir. Burada kaydedilen veriler birçok yanlışlıkla tespit etmişti129.
Arapça eserden alınan koordinat çizelge- Avrupa’nın o dönemde Arap-İslam mate-
lerinin, oldukça erken (İspanya üzerinden) matiksel coğrafyası açısından ulaşmış olduğu
Avrupa’ya gitmiş olduğunu göstermektedir. en yüksek özümseme basamağı kendisini bir
Kompilatör bu koordinatların aynı cinsten Fransisken olan Roger Bacon (1214-1292)’da
yapısını ve boylam derecelerinin kısmen fark- göstermektedir. Onda, kendi kültür çevresi-
lılık gösteren sıfır meridyenlerine göre sıra- nin bilinen tek erken dönem, enlem-boylam
lanmasını anlayamamıştır. Geneli itibariyle derecelerini göz önünde bulundurarak bir
söylecek olursak en eski Latince kompilas- harita çizimi denemesini bulmaktayız. Bu
yonun Arap astronomisinden aşırmacı bir arada onun, Latin dünyasında enlem-boylam
tarzda olması üzücüdür. derecesi bilgisinin hâlâ bulunmadığına ve
Latin dünyasında bazı Avrupa şehirlerinin bunun da Papalığın, Kayserliğin ve Krallığın
koordinat çizelgesini genişletmeye yönelik destekleri olmaksızın başarılamayacağına
en eski deneme 12 yüzyılın sonuna doğru dair şikayetini duymak bizim için aydınlatı-
yapılmış görünüyor. Bu çabayı, Arapça eser- cıdır130. Okuyucuya gerekli boylam ve enlem
lerin meşhur çevirmeni Cremonalı Gerhard derecelerini kendisi bulmuş gibi gösterme-
(ö. 1187)’a atfedilen Theorica planetarum yip kaynak olarak astronominin Ḳānūn ’unu
isimli eserde görmekteyiz. Yazar bu eser- (tabi ki ez-Zerḳālī’nin kitabının Latince
de Fransa, İtalya, İspanya ve bazı Avrupa çevirisi) ve «Boylam ve Enlem Dereceleri
Borealis
Polus
Polus
Matematiksel coğrafyanın basit yöntemleri mektedir. Avrupa’da 13. yüzyılın ikinci yarı-
ve Arvupa’nın el-Ferġānī’nin astronomi elki- sında bile önemli şehirlerin boylamlarına ve
tabının defalarca çevirisi yoluyla öğrendiği birbirleri arasındaki boylam farklarına ilişkin
sayısal değerleri Albertus Magnus (yakla- berrak bir tasavvurun olmadığı izlenimi sade-
şık 1200-1280)’da açıkça görülmektedir. De ce bu yanlış değerlerden öğrenmiyoruz136.
cælo et mundo isimli eserinde onun, Halife Arap-İslam kültür dünyasının matematik-
el-Meʾmūn tarafından yaptırılan yeryüzü sel coğrafya alanında ulaştığı kazanımların
ölçümlerini bildiği görülmektedir. Albertus Avrupa tarafından adım adım alındığının
bu ölçümlerde elde edilen bir meridyen dere- ve benimsendiğinin daha belirgin izlerine
cesinin uzunluğunun 56 2/3 mil olduğunu ve Dante Alighieri (1265-1321)’de rastlanmak-
ayrıca Arap ve Latin milleri arasındaki farkı tadır. Onun astronomisi gibi kosmografisi de
bilmektedir133. Yine onda, yedi iklimin el- el-Ferġānī’nin elkitabına bağlıdır. Dante bu
Meʾmūn coğrafyasından tanıdığımız kuzey kitaptan sadece iki Latince çevirisinden değil,
ve güney sınırlarının derece bilgilerine rastla- aynı zamanda Fransızca çeviriye göre hazırla-
maktayız. Albertus Magnus’un burada sade- nan İtalyanca versiyonundan yararlanmıştır.
ce tam derece rakamlarını almış ve dakikaları el-Ferġānī’nin yedi iklim tasviri Dante’de en
bırakmış olduğu açıkça görülmektedir134. ince ayrıntısına kadar ortaya çıkmaktadır.
Yine aydınlatıcı bir başka nokta Albertus’a İlahi Komedya’daki Arap matematiksel coğ-
rafyasından alınmış bazı boylam ve enlem
(veya aynı zamanda Roger Bacon’a) nispet
dereceleri, onun bu bağlamda da Arap kay-
edilen Speculum astronomiæ isimli kitapta
naklara bağlı olduğunun ve muhtemelen eli-
İskenderiye’nin coğrafik boylamının Ptoleme
nin altında bir Arap haritası bulunduğunun
Coğrafyası’ndaki (60°30') olarak görünen
işaretleridir137.
değerine kıyasla (51°20') olarak kısaltılma-
Bize kadar ulaşan Avrupalı koordinat çizel-
sıdır, ayrıca bu kısaltma Ptoleme’nin Kanon
geleri, 14. yüzyılın başından itibaren bu
’una dayandırılmaktadır. Bu tashihin ilk
konuya ilginin arttığı ve ilgi duyanlar çevre-
olarak el-Meʾmūn coğrafyacıları tarafından sinin zamanla genişlediği izlenimi uyandır-
yapıldığı kesinlikle ispat edilebilir135. maktadır. Mathematische Geographie und
Ağırlıklı olarak Arapça astrolojik ve astro- Kartographie im Islam und ihr Fortleben im
nomik kaynakların kompilasyonundan ibaret Abendland [İslam’da matematiksel coğrafya
olan bu kitaptaki açıklamalardan rahatlıkla ve kartografya; bunların Avrupa’da devamı]
anlaşılır ki yazar Toledo’dan geçen daireyi isimli çalışmam esnasında yüz kadar çizel-
sıfır meridyeni ve Arin’i merkez meridyenin geyi incelemem sonrasında onların doğuş
başlangıcı olarak tanımıştır. Başka bir yerde ve karakterlerine dair elde ettiğim tasav-
yazar, çok sayıda astronomik çizelge tanı- vur burada tekrar edilecektir138. Bahsedilen
dığını ve bu çizelgelerde Marsilya, Londra, çizelgelerin bir kısmı Arapça orijinallerin
Toulouse veya Paris’in sıfır meridyenin yeri çevirileridir, bir kısmı da Toledo çizelgele-
olarak kabul edildiğini bildirmekte ve ayrı- rinin taklididir ve bir kısmı da bu taklitlerin
ca, bu son iki şehrin 40°47' lık boylama ve geliştirilmişidir, eğer ortaya çıkış tarihleri
49°10' lık bir enleme sahip olduğunu belirt- yaklaşık 1250 yılından önceye rastlıyorsa. 13.
133 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 222. 136 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 221-222.
134 a.e., Cilt 10, s. 223. 137 a.e., Cilt 10, s. 224.
135 a.e., Cilt 10, s. 221. 138 a.e., Cilt 10, s. 230.
106 G İ R İ Ş
yüzyılın son çeyreğinden itibaren Arap ve tashih edilmiş verileriydi. Bunlardan bazıları
Arap-İspanyol öncüler tarafından başarıl- Akdeniz’in doğu-batı ekseninin tashih edilmiş
mış olan çizelgelerin gelişimleri Avrupa’da, 53° olan boylamı, diğer taraftan Atlantik’te
bulunan yerler bakımından herşeyden önce 17°30' batıya kaydırılmış sıfır meridyeni ve
İspanya’da hız kazanmıştır. Geliştirilen ver- Ptoleme’den farklı yeryüzü çevresi uzunluğu
siyonlar Alfons Çizelgeleri adıyla yayınlan- ve buna bağlı olarak Arap coğrafyacılarda
mıştır. 14. yüzyılın başından itibaren İslam geçerli olan meridyen derecesi uzunluğunun
dünyasının doğusunda yapılan bazı çizelgeler 56 2/3 mil olmasıdır (Ptoleme tarafından alı-
Bizanslı bilginler tarafından Yunanca’ya çev- nan Poseidonios’un beşyüz Stadion’u [Eski
riliyordu. Bu çizelgeler 15. yüzyılın başından Yunan’da 179-213 m. arasında bir uzunluk
itibaren Avrupa’ya ulaşmaya başlamış görü- ölçüsü] karşısında). Bütün bunlar işi daha da
nüyorlar. Avrupa’da 15. yüzyılda derleme zorlaştırıcı ve karmaşık hale getiriyordu140.
türü çalışmalar, bir yandan mevcut kaynak-
Ptoleme Coğrafya’sına yeniden dönüşün
ların koordinatlarıyla birlikte yer adlarının
sonuçlarından birisi de, Avrupa’daki bilgin-
seçilmesinden ibaret iken, diğer yandan da
lerin bir bölümünün, önce Poseidonios tara-
Avrupa’daki yerlerin, hangi prensibe daya-
fından tahmin edilmiş olup sonra da Ptoleme
narak elde edildikleri sorusu bir yana, koor-
tarafından kabullenilen bir derecenin 500
dinatlarının eklenmesinden ibaretti. Görül-
stadyonluk uzunluğunu yeniden kullanma-
düğü kadarıyla bazı derlemeciler, mevcut
larıdır ki, buna göre bir meridyen derecesi
haritaları kaynak olarak ilaveten kullanma-
yı ihmal etmemişlerdir. Değişik tarihlerden el-Meʾmūn coğrafyacıları tarafından belir-
gelen ve farklı sıfır meridyenlerine göre elde lenen ve uzun zamandır Avrupa’da bilinen
edilmiş değişik kaliteli koordinatların ora- 562/3 mil yerine 62 1/2 Roma mili olarak değer-
dan buradan öylesine toplanması yeterin- lendiriliyordu141.
ce karışıklığa yol açarken, 15. yüzyılın ilk Yaklaşık 100 yıl boyunca geçerli boylam ölçü-
çeyreğinden itibaren Ptoleme Coğrafyası’nın sünden kaynaklanan kargaşa sonrasında bir
çevirilmesiyle yeni bir karmaşa ortaya çıktı. meridyen derecesini yeniden belirlemeye
Bu durumda İtalya’dan başka bilhassa yönelik birçok deneme yapılmıştı. İlk dene-
Almanya’da, Regiomontanus ve Nürnberg meyi Fransız Jean Fernel gerçekleştirmişti.
ekolünün diğer mensupları gibi bir bilginler Asıl mesleği hekimlik olan bu şahıs 1525
grubu, yarım yüzyıl veya biraz daha uzun bir yılında Paris ile Amiens arasındaki mesa-
süre sistemlerini Ptoleme koordinatları üze- feyi posta arabası tekerleklerinin dönüşün-
rine kuruyorlardı139. den tespit ekmekle öğünerek bir derece-
Ptoleme Coğrafya’sının Yunanca’dan Latin- nin uzunluğunun 110,602 metre olduğu ve
ce’ye çevirilmesiyle (1406) ve özellikle ilk yeryüzü çevresinin 39.817 kilometre olduğu
baskısından (1477) sonra Avrupa’da onun sonucuna ulaşıyordu. Onun, birçok belir-
zengin malzemesine sahip olunmakla bera- sizliklere rağmen böylesine şaşırtıcı derece-
ber, yeni zorluklarla da yüz yüze gelindi. Zira de iyi bir sonuca ulaşması ardılı Willebrord
daha önce Arapça çizelgelerden koordinat- Snellius’u kuşkulandırmıştı. Snellius diyor
lar alınmıştı ki, bunlar kısmen Ptoleme’nin ki: «Fernel, Arap derece ölçümlerini keyfi
140 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 270.
139 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 230-231. 141 a.e., Cilt 10, s. 280.
G İ R İ Ş 107
bir tarzda geometrik adımlara dönüştürdü, yonlarını tashih etmek için, çevirdiği bölüm-
çağdaşları da göz kamaştırıcı bir sonuçla lerden çizelgeler oluşturdu. 1554 yılında
yanıltılmış oldular». Aslında o, ulaştığı bu Postel, yukarıda adı geçen, Navigationi et via-
sonuca rağmen «boylam ölçümü bağlamında ggi isimli eseri toparlayıp yayınlayan İtalyan
kendisine model teşkil eden Araplardan çok bilgin Gian Battista Ramusio’yu bu çizelge-
geride kalmıştır»142. lerden haberdar etti. Bu şahıs da bunları hari-
Bir meridyen derecesinin uzunluğunu tacı Giacomo Gastaldi’ye tanıttı. Belki de her
ölçme denemelerinde biraz önce adı geçen iki bilgin Ebū el-Fidāʾ’nın kitabını bir Latince
Hollandalı bilgin Willebrord Snelllius (1580- çevirisinde kullanma olanağına sahip olmuş-
1626) yüksek bir bilimsel kaliteyi gösteriyor. lardır. Ramusio bu eserden küçük bir koordi-
Bunu yaparken bir triangulasyon [üçgen- natlar seçkisi almıştır ve bu kitabın bulunuşu-
ler zinciri] formundan yararlandı. Bununla na dair sevincini şu kelimelerle ifade etmek-
birlikte, iki çıkış yerinin enlem derecelerini tedir: «Bu eser bugün ilahi bir lütuf olarak
verecek olan kutup yüksekliklerinin hatalı gün ışığına çıkmıştır». Kısa bir süre içerisinde
yapılmış ölçüleri yüzünden yeryüzü çevresi kitabın bütün Avrupa’ya yayılan bu şöhreti
ölçümünde çok küçük bir değere ulaştı143. İngiliz bilgin Richard Hakluyt (ö. 1616)’da
Doğrusu bugün ben, modern coğrafyanın bu eseri edisyon yoluyla daha geniş ilgililer
ne zamandan beri yeryüzü çevresi için el- kitlesine ulaştırma arzusunu doğurmuştu. Bu
Meʾmūn coğrafyacılarının ulaştığı değerden amaca yönelik olarak 1583 yılında bu kitabın
daha kesin bir değere sahip olduğunu bilme- Suriye’de yani Ebū el-Fidāʾ’nın memleketin-
mekteyim. de bulunan bir yazmasını araştırmıştı146.
Ptoleme Coğrafya’sının Latince çevirisi ilk Ebū el-Fidāʾ’nın kitabının yaygın şöhretine
baskısının (1477) etkisiyle enlem-boylam John Dee’nin bugüne kadar yayınlanmamış
derecelerinin belirlenmesindeki gelişimin Volume of Great and Rich Discoveries isimli
Almanlarda büyük ölçüde, İtalyanlarda ise eseri de şahitlik etmektedir. Bu eserde, bir-
tamamen kesintiye uğradığı144 periyotta çok şeyin yanı sıra 1570’li yıllarda, Asya’nın
Ebū el-Fidāʾ (ö. 732-1331)’nın coğrafi eseri Arktik kıyısı boyunca ilerlenerek Tabin
(Taḳvīm el-Büldān), karşılaştırmalı koordi- burnuna gemi ile ulaşılabileceği yönündeki
nat çizelgeleriyle Avrupa’ya ulaştı145. 1534 düşüncelerin yeni ortaya çıktıkları da rivayet
yılından itibaren İslam dünyasında elçi ve edilmektedir. Bu, Doğu Asya’ya kuzeyden
misyoner olarak birkaç yıl geçiren Fransız deniz yoluyla ulaşılıp ulaşılamayacağı soru-
oryantalist Guillaume Postel, bu kitabın nudur. Bunu, dönemin çok önemli iki harita-
bir nüshasını İstanbul’dan Paris’e getirmiş- cısı Gerhard Mercator ve Abraham Ortelius
ti. Cosmographiae compendium adlı eseri yadsırken, John Dee bu yolun katedilebilece-
(Basel 1561) için faydalı gördüğü kısımları ğini savunuyordu. Bu noktada John Dee, Ebū
çevirdi ve Avrupa haritalarında, özellikle el-Fidāʾ’nın Kuzey Çin’in ve kuzeyde Rusya
Venedik haritalarında bulunan yer pozis- ile birlikte Asya kıyısının birbirleriyle bağlan-
tılı olduğuna yönelik bilgilerine dayanmak-
142 Peshel, O.: Geschichte der Erdkunde bis auf Alexander tadır ve bu bilgiyi şu şekilde nitelemektedir
von Humboldt und Carl Ritter, gözden geçirilmiş ikinci «a record worthy to be printed in gold» [altın
baskı S. Ruge tarafından, Münih 1877, s. 394; Wolf, R.: harflerle yazılmayı hak eden bir kayıt]147.
Geschichte der Astronomie, Münih 1877, s. 169; Sezgin,
F.: a.e., Cilt 10, 280-281.
Ebū el-Fidāʾ’nın kitabı en büyük takdiri
143 Peshel, O.: a.e., s. 396; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 270. Alman bilgin Wilhelm Schickard (1592-
144 Lelewel, J.: Géographie du moyen âge, Cilt 5, Épilo-
gue, Paris 1857, s. 192; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 270. 146 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 79-80.
145 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 75 vd. 147 a.e., Cilt 11, s. 80.
108 G İ R İ Ş
ve 1696 yılları arasında Akdeniz’in boyla- temellerini tashihe yönelik katkılarını özetle-
mını tashih için yapılan bir bilimsel araştır- yecek olursam şöyle derim: Bu katkı yalnızca
ma gezisinin neticesi, Kahire, İskenderiye ve dünya haritasının bir dizi karakteristik nokta-
İstanbul’un enlem ve boylamlarıyla, Larnaka, larına ait boylam derecelerinin Jupiter uydu-
Dimyat ve Çanakkale Boğazı’nın enlemlerini larının gözlemlenmesiyle doğrulanmasından
bulmakla sınırlı kalmıştı152. Elbette bu kadar ibaretti ve o ilk evresinde sadece bundan iba-
güçlükler elde edilebilen boylam ve enlem ret olabilirdi. Bu husus ilk planda, dünya hari-
bilgilerine dayanarak mevcut haritalarda çok tasındaki batı-doğu yönünde uzanan önemli
geniş çaplı tashihlerin yapılması beklenemez- bölümlerin mesafelerinin kesinliklerini yar-
di. gılamayı ve kartografya için gerekli sonuçları
Chazelles tarafından Paris’e iletilen koordi- çıkarmayı öngörmekteydi. Bugün bizim tespit
natları Arap-İslam çizelgelerinin değerleriyle edebildiğimiz kadarıyla, Toledo’nun 28°30'
karşılaştıracak olursak, Larnaka, Damiette batısından geçen sıfır meridyeninden itibaren
ve Dardenelle için boylam bilgilerinin mevcut hesaplanacak olursa, Arap-İslam haritaları-
olmaması bir tarafa, birincilerin ikincilerle nın boylam dereceleri birkaç derece büyük-
ya hemen hemen aynı ya da onlara çok yakın tür. Yani Akdeniz’in doğu kıyısı yaklaşık 2°,
olduğunu görürüz153. Bu yüzden kayda değer- Bağdat 3°-3°30', Derbent (Hazar Denizi’nin
dir ki Paris Akademisi’nin üyeleri bu işlem- batı sahilinde) yaklaşık 4°, Delhi yaklaşık
den sonra, «Akdeniz’in gerçek boylamına iliş- 4° ve Çin’in doğu kıyısı yaklaşık 5°-7° daha
kin tahminlerinin nihai olarak Chazelles’in doğuya kaymış bulunuyordu. Buna karşın
ölçümleriyle tasdik edildiği» görüşünü kabul önemli bir doğruluğa Bağdat ile Hindistan
etmişlerdi154. Elbette onlar -aynı kartografya arasında ulaşılmıştır. O mesafe için Arap-
tarih yazımcılığının bu konuda bugün bile İslam haritaları bugünkü değerlerden 1° nin
çok net bir bilgi sahibi olmayışı gibi- Akdeniz altında bir sapma göstermektedir155.
bölgesi koordinatlarının ve bunun da çok öte- 17. yüzyılın sonlarına doğru Fransız astronom
sinde sadece yüzyıllar boyunca Arap-İslam ve coğrafyacılar tarafından başlatılan, gele-
kültür dairesindeki ortak çalışmalar sonucun- neksel haritaları yeni elde edilmiş boylam ve
da elde edilebilmiş olduğunu ve sadece bu enlem derecelerini esas alarak tashih etmeye,
verilerin kesin haritaların yapımını mümkün bir başka ifadeyle oranlı olarak küçültmeye
kıldığını bilmiyorlardı. yönelik girişimler çerçevesinde, Fransız coğ-
Kendi çalışmalarım sonucunda, Avrupa’lı rafyacıların belki de en önemlisi olan Jean-
astronomların 1690 ve 1725 yılları arasında Baptiste Bourguignon d’Anville (1697-1782)
geleneksel yeryüzü ölçüsünün matematiksel başka bir yol izledi. Hindistan kartografyasına
hasredilmiş olan Éclaircissemens géographi-
eques sur la carte de l’Inde (1753) isimli çalış-
152 Bkz. Regiæ Scientiarum Academiæ historia, Paris masında bu konu hakkında bizzat kendisin-
1698, s. 394, 395, 396; Krş. Delisle, G.: Détermination den bazı bilgiler öğrenmekteyiz156. Hindistan
géographique de la situation et de l’étendue des différen-
tes parties de la terre, Histoire de l’Académie Royale des haritasını düzeltmek ve dereceler ağıyla mesa-
Sciences içerisinde, Cilt 1, Paris 1722, s. 365-384, özellikle
s. 366, 367; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 143.
153 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 144.
154 Histoire de l’Académie Royale des Sciences, Cilt 2, Pa- 155 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 160 vd.; Cilt 11, s. 155.
ris 1733, s. 142; Sandler, Chr.: Die Reformation der Karto- 156 Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 255, Frank-
graphie, a.y., s. 9a; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 144. furt 1997; Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 592.
110 G İ R İ Ş
feleri kontrol etmek için d’Anville çalışma- göre James Rennel (1742-1830), yeni dönem
sında o zamanlar bildiği coğrafi, tarihi ve Arap-İslam bilginlerinin ulaşmış oldukları
astronomik içerikli Arapça, Farsça ve Türkçe boylam derecelerinin, en azından Halep ile
eserleri kullanmıştır. Bildiğimiz kadarıyla o, Delhi arasındaki bölge için bile olsa, önemini
18. yüzyılın ilk kez Arap-İslam kültür daire- kabul eden ilk Avrupalı coğrafyacıdır159.
sinden o denli çok kaynağı kullanıp değer- d’Anville kendisinin malumu olan boylam
lendiren coğrafyacısıdır. Hatta Johannes derecelerinden faydalanma yolunu bulama-
Gravius157 tarafından 1652 yılında ilk edis- yınca Arapça, Farsça ve Türkçe coğrafya
yonları ve Latince çevirileriyle birlikte ünle- ve tarih eserlerinde bulunan mesafeleri kul-
ri Avrupa’da yayılan Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī ve landı, bu bakımdan Ebū el-Fidāʾ’nın kitabı
Ulūġ Bey’in çizelgelerini de gözden kaçırma- onun en çok başvurduğu Arapça kaynak-
mıştır. Fakat maalesef d’Anville, bu Arap- tı160. Çevirisini kullandığı bu kitap seyesinde
İslam çizelgelerinin boylam derecelerini değil d’Anville, kendisine çeviriler yoluyla ulaşma-
de sadece enlem derecelerini göz önünde mış veya kaybolmuş olan eserlerdeki bilgileri
bulundurmuştur. Hiç şüphe yok ki, bunun elde etmiştir. Ayrıca o, matematiksel coğ-
sebebi bazı çizelgelerde sıfır meridyeninin rafya alanına ait olmayan fakat itinerer [yol
Toledo’nun 28°30' veya Kanarya Adaları’nın haritası niteliğinde] veya topografik değeri
17°30' batısında bulunduğunu ve dolayısıyla olan literatürden Ebū el-Fidāʾ’nın alıntıları
Paris’ten itibaren hesaplandığında sadece 20° yoluyla faydalanmıştır. Bundan başka, Çin
batıda (17. yüzyılın son çeyreğinden itiba- haritası çalışmasında neredeyse sadece Ebū
ren Fransız coğrafyacılarda alışıldık olduğu el-Fidāʾ’nın ve el-İdrīsī’nin eserlerini kulla-
üzere) olmayıp bilakis yaklaşık 34°50' daha nabilmiştir.
batıdan geçtiğini bilmemesiydi. Bunu müte- d’Anville’nin «Tables des Orientaux»
akiben, Kanarya Adaları’ndan geçen sıfır (Doğuluların Çizelgeleri) diye adlandırdığı
meridyeninden itibaren hesaplanan boylam kaynakların enlem değerlerinin doğruluğu
dereceleriyle Toledo’nun 28°30' batısında ve bu çizelgelerin yeryüzünün, Hindistan’ın
bulunan yeni sıfır meridyenine göre hesapla- ötesi de dahil olmak üzere daha geniş böl-
nan boylam dereceleri arasındaki çok büyük geleri için geçerliliği bakımından beklenti-
miktardaki sapmalar onun için bir şey ifade lerinin oldukça yüksek olduğu görünüyor.
etmemiş olmalıdır. İlk boylam derecelerini, Hindistan’ın batı kıyısında bulunan meşhur
Ebū el-Fidāʾ’nın karşılaştırmalı çizelgelerinin Kambaya noktasının pozisyonunu belirleme-
çevirileri sayesinde tanıyordu. Ulūġ Bey’in ye yönelik şu beyanda bulunmaktadır: «Ebū
Zīc eseri meselesinde de, bu coğrafi koor- el-Fidāʾ’nın kitabının sahip olduğum bir çevi-
dinatlar çizelgesinin başlığı yanlış anlamaya risi Kambaya’nın enleminin el-Bīrūnī’ye göre
sebep olmuştur. Çünkü bu başlık yanlışlıkla, 22°20' olduğunu kaydetmektedir ki bu değer
boylam derecesinin Kanarya Adaları’ndan çok küçük bir sapma ile haritayla örtüş-
itibaren hesaplandığını ifade etmektedir158. mektedir»161. D’Anville, bildiğim kadarıy-
Şu anda sahip olduğumuz bilgi seviyesine la, el-Bīrūnī’nin adını ve astronomik eseri
el-Ḳānūn el-Mesʿūdī’yi anan ilk Avrupalı
157 Binæ
bilgindir.
tabulæ geographicæ, una Nassir Eddini Persæ,
altera Ulug Beigi Tatari, Londra 1652 (Tekrarbasım: Isla-
mic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 50, s. 1-79).
158 Bunu dikkatsizlikten doğan bir yanlış olarak saymalıyız. den bahseden Muṣṭafā ʿAlī er-Rūmī (ö. 979-1571)’ye işa-
Daha öncelerden Roger Bacon yanlışlıkla çok fazla batıya ret ediyorum (Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 186).
kaydırılmış olan sıfır meridyenini biliyordu. Osmanlı dö- 159 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 596.
neminden de, 930/1524 yılında tamamlanmış çizelgesine 160 a.e., Cilt 10, s. 596-597.
yazdığı önsözde batıya kaydırılmış olan sıfır meridyenin- 161 a.e., Cilt 10, s. 597-598.
G İ R İ Ş 111
d’Anville’den sonra, büyük belki de en büyük rı için hareket noktası yaptı. Āʾīn-i Ekberī ’nin
İngiliz coğrafyacısı olan James Rennell 1780’li yanısıra Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī ve Ulūġ Bey’in
yıllarda yapılan Hindistan’ın kartografik tas- çizelgelerine dayanıyordu, fakat o da, bir hata
virini yeniden kontrol etmek ve kendi çalış- eseri olarak o çizelgelerde bulunan boylam
maları ile mümkün olabildiğince düzeltme derecelerinin Kanarya Adaları’ndan geçen
görevini üstlenmiştir. Bu çalışmaya Doğu sıfır meridyenine göre verildiğini sanıyordu.
Hindistan’daki 1763-1777 yılları arasında Bu nedenle (çizelgelerin boylamlarında) 20°
İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin mesaha den daha büyük hatalı değerlerle karşılaşılı-
mühendisliği ödevini sürdürdüğü yıllarda yordu. Fakat boylam derecelerini Delhi’den
ulaşmıştır. Bu maksadını gerçekleştirme süre- itibaren batıya doğru hesapladığında, bu
since, özellikle yaptığı Hindistan haritasına ek derecelerin kendi hedefi için yeterli oldu-
olan Memoir of a map of Hindoostan or the ğu kanaatine ulaşmıştı. Çizelgelerin boylam
Mogul Empire (1793 Londra)162 isimli kitabın derecelerini batıdan doğuya doğru değerlen-
ikinci edisyonunun 1783-1792 yılları arasında dirmek için onları, sıfır meridyenlerine göre
süren ön çalışmaları esnasında yöresel kay- değil de, Delhi’nin daha batısında bulunan
nakların önemini kavramıştı. Sahip olduğu şehirlerle olan derece farklarına göre hesap-
çok sayıda Arapça, Farsça ve Türkçe kay- lıyordu164.
Rennell’in, yaptığı haritalarda derece ağı
naklardan Moğol İmparatorluğu’nun büyük
çizelgelerini şekillendirirken nasıl Arap-İslam
tarihçi ve coğrafyacısı Ebū el-Faḍl el-ʿAllāmī
çizelgelerine dayandığını bir örnekle göstere-
(ö. 1011/1602)’nin Āʾīn-i Ekberī isimli eseri
biliriz: «Semerkant, Ulūġ Bey’in çizelgelerine
merkezi bir konum kazanmaktadır.
göre Kanarya Adaları’nın 99°16' doğusunda
300 yıldan beri üretilmiş haritalara dayanarak bulunmaktadır [daha önce söylendiği gibi o,
Hindistan’ı, gerçekliğe mümkün olabildiğin- sıfır meridyeninin Toledo’nun 28°30' batısı-
ce yakın bir biçimde tasvir etmeyi, ülkenin na kaydırıldığını bilmiyordu]; Halep yine bu
iç kesimlerini mevcut parça-haritalar ve reh- çizelgelere göre 72°10' lık bir değere sahip-
nümalar (yol haritaları) yardımıyla olabildi- tir. Yani Semerkant, Halep’in 27°06' doğu-
ğince doğru çizmeyi hedefleyen Rennell için sunda bulunmaktadır. Halep, [yeni ölçülere
Āʾīn-i Ekberī, hiç şüphesiz birinci derece bir göre] Greenwich’in 37°09' doğusunda bulu-
kaynaktı. Bu eser ona yalnızca Dekkan’ın nan bir boylam derecesine sahiptir (Fransız
kuzeyinde bulunan 11 eyalet hakkında ayrın- Akademisi’nin en son bulduğu değere göre
tılı coğrafi tanımlamalar ve mesafe bilgileri Paris’in 34°49' doğusunda bulunmaktadır).
sunmakla kalmamıştı, aynı zamanda enlem Buna göre Semerkant, Greenwich’in 64°15'
ve boylam dereceleriyle en güvenilir kontrol doğusunda olmalıdır. Ḳazvīn’den hareket edi-
dayanağını teşkil ediyordu163. lirse, bu şehrin boylam derecesi Beauchamp’ın
Bundan başka Rennell, tıpkı öncüsü [astronom Joseph Beauchamps, 1752-1801]
d’Anville gibi, Hindistan’ın meşhur nokta- gözlemine göre Greenwich’in 49°33' doğusun-
larının, Jupiter uydularının gözlemlenmesi da, Ulūġ Bey’e göre ise Semerkant’ın 14°16'
sonucunda yeni bulunmuş birkaç boylam batısında bulunmaktadır. Bu hesaplamaya
dereceleri değerlerine sahip bulunmaktaydı. göre Semerkant 63°49' da, yani Halep’ten
Hindistan haritası çalışmasında (Greenwich itibaren hesaplanacak olursa 26' daha batı-
yerine) başkent Delhi’yi mesafe hesaplamala- da bulunmaktadır. Ḳazvīn ve Semerkant
arasındaki mesafenin detaylarını çok büyük için başlıca kaynak olan eserlerin, orijinalleri
bir zahmetle araştırdıktan ve orient kaynaklı çoğunlukla Arap-İslam kültür dünyasında
çizelgelerde kaydedilmiş olan bu iki şehir çizilmiş haritalardan ibaret oluşuna ileride
arasındaki enlem ve boylam derecelerini kar- tekrar değinilecektir.
şılaştırdıktan sonra Semerkant’ın boylamını Arap-İslam kültüründe doğmuş olan ve 18.
64°15' olarak kabul ediyorum. Ulūġ Bey’in yüzyılda Avrupalı coğrafyacıların eline geç-
meşhur kadranı ile bulunmuş olan enlem miş bulunan derece ağlı haritaların kesinli-
derecesi ise 39°37' ve birkaç saniyedir»165. ğini kontrol etmede kullanılan yer çizelgele-
Görülüyor ki, Rennell ilk olarak Semerkant’ın, rinin önemi hakkında son olarak Rennell’in
Ulūġ Bey’in çizelgesinde 99°16' olan boy- kendi sözlerini aktaralım: «Eğer Ptoleme
lam derecesini Greenwich’den hareket- Ebū el-Fidāʾ’nın, Naṣīreddīn’in, Ulūġ Bey’in
le elde etmeye çalışıyor. Ulūġ Bey’in sıfır çizelgelerine ve Şerāfeddīn’in Timur tarihi-
meridyenini bilmediği için, onun çizelgesinde ne Avrupa dillerinde uzun süredir erişebilir
72°10' olan ve en yeni metoda göre Jupiter durumda olduğumuz zamanımızda yaşasaydı,
uydularını gözlemleyerek ulaşılan 37°09' sahip olduğumuz bütün avantajlara rağmen
olan Halep’in boylam derecesinden hareket Asya haritalarımızın böylesine eksik olması-
etmektedir. Rennell, Ulūġ Bey’e göre her iki na hayret ederdi. »166.
şehrin boylam farklılıklarını Halep’in modern Bu arada, Arap-İslam coğrafyacılarının hari-
ölçümlerde belirtilen boylam derecesiyle top- talar yoluyla batı coğrafyasına yaptıkları etki
layarak (99°16' – 72°10' + 37°09' = 64°15') problemine değineceğim. Aynı zamanda
Semerkant’ın boylam derecesini elde ediyor. arabistikte oldukça iyi bir bilgi sahibi olan
İkinci yaklaştırma denemesinde de aynı yolu coğrafya tarihçisi Joachim Lelewel, benim
takip etmekte, Ḳazvīn ile Semerkant arasın- bildiğim kadarıyla, 13. yüzyıldan 14. yüz-
daki boylam farkını kullanmaktadır. Rennell, yıla geçiş döneminden itibaren Akdeniz’i
eğer sıfır derecenin Arap-Fars çizelgelerinde (çoğu kez Karadeniz’le birlikte) gerçeğe çok
Toledo’nun 28°30' batısında (Grennwich’in yakın şekillendiren haritaların kökenine iliş-
32°30' batısında) bulunduğunu bilseydi, çok kin soruyla uğraşan ilk kimsedir. Genellikle
fazla zahmet çekmeden Semerkant’ın boylam deniz haritaları, zamanla portolan haritaları
derecesini şu çıkarma işlemiyle hesaplayabi- olarak da nitelendirilen haritaların teme-
lirdi: 99°16' – 32°30' = 66°46'. linde, Lelewel’e göre, aynı zamanda gele-
Rennell’in Hindistan ve Hindistan’ın kuzey cekteki gelişmeler için temel teşkil edecek
sınır bölgelerini içeren harita çalışmasında olup coğrafi koordinatlar aracılığıyla kaza-
mümkün olabildiğince doğru koordinatla- nılan bir “derece ağı” yatmaktadır. Bu dere-
rı bulmak için esas olarak Arap-İslam ast- ce ağının, Arap coğrafyacılardan ve onların
ronomların ve coğrafyacıların çizelgelerini Yunan öncülerinden miras aldıkları materya-
nasıl kullandığına ve Avrupalı çağdaşları- li el-İdrīsī’nin coğrafya ve haritaları biçiminde
nın elde ettiği verilerden ve kaynaklarda geliştiren «Sicilyalı coğrafyacılar» tarafından
bulduğu parasange [fersah] veya qoss (1 (1139-1154 arası) başarılmış olması gerektiği
qoss = yaklaşık 3 km.) olarak ifade edilen inancındadır167.
mesafe bilgilerinden de nasıl yararlandığına Bunun ardından, portolan haritalarının
dair birçok örnek daha verilebilir. Çalışması doğuşuna ilişkin baş gösteren tartışma bugü-
166 Rennell, J.: a.e., Cilt 1, s. 199; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10,
165 Rennell, J.: Memoir of a map of Hindoostan or the s. 610.
Mogul Empire, London 1793 (Tekrarbasım: Islamic Ge- 167 Lelewel, J.: Géographie du moyen âge, a.y., Cilt 1, Gi-
ography serisi Cilt, 260), s. 191-192; Sezgin, F.: a.e., Cilt riş s. LXXXIX-LXXX, Cilt 2, s. 17; Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 609. 10, s. 289.
G İ R İ Ş 113
ne kadar sürdürülmüştür ve bu konuya ilişkin temel motif, sadece delil niteliğindeki hari-
görüşler çoğunlukla birbirine taban tabana ta materyallerinin eksikliği değildi. Bundan
zıttır168. Lelewel’dan bağımsız olarak bazı daha çok, 19. ve 20. yüzyılda dikkati çekmek-
arabistler bu haritaların el-İdrīsī (1154) hari- sizin temel ilke haline gelen şu batılı tasavvur
talarına bağımlı olduğu tezini zaman zaman etkili oldu: Eski dünyanın somut kartogra-
savundular169. Bununla birlikte, bu görüşler fik tasviri ve bunun 13. yüzyıldan itibaren
arabist olmayan kahir ekseriyet tarafından geliştirilmesi Avrupa kültür dairesinin bir
hemen hemen hiç dikkate alınmamıştır. Bu ürünüdür ve başka türlü düşünülemez. Bu
çoğunluğun sözü geçen portalan haritalarının
satırların yazarı da bir zamanlar, çoğu çağda-
Arap modellere bağımlı olduğunu benim-
şı gibi, okuldaki eğitim ve genel kabul bulan
seyememelerinin veya kabul edememeleri-
bu görüş ile yetişmişti. Eğer bugün ben bu
nin sebepleri çok yönlüdür. Tarihsel doğa
bilimleri araştırmalarının bütün düzeltme görüşü tutunulamaz, tarihsel olarak temel-
girişimlerine rağmen, insanlığın miras aldığı lendirilemez ve hatta saçma buluyorsam, bu
bilimsel seviyeyi Avrupa merkezli bakış açı- görüşüme tedricen ve konuya ilişkin uzun
sından gören inatçı bir görüş varlığını hâlâ süren araştırmalarımın son yıllarında ulaştı-
sürdürmektedir. Bu tutumdan ötürü, bilimle- ğımı belirtmeliyim. Bunda, Halife el-Meʾmūn
rin Arap-İslam dünyasında muazzam bir geli- (dönemi: 198-218/813-833) coğrafyacılarının
şim gösterdiğine, o dönemde hemen hemen yaptığı dünya haritasına rastlamam benim
mükemmel denilebilecek haritaların gün ışı- için büyük bir şans oldu. Çalışmalarımın
ğına çıktığına ve bu gelişim sürecinin çok yük- sonuçları üç yıl önce (2000) Geschichte des
sek bir seviyesinde bulunmasına ilişkin bilim arabischen Schrifttums’un 10., 11. ve 12. cildi
tarihi araştırmalarında elde edilen aydınlık, halinde şu başlıkla yayınlandı: Mathematische
ne yazık ki dikkate alınmamıştır. Bu devir, Geographie und Kartographie im Islam und
bilim tarihsel açıdan Arap-İslam bilimlerinin ihr Fortleben im Abendland. Beni, berabe-
Avrupa’daki resepsiyonu ve özümsenmesi rimde yarım yüzyıl boyunca taşıdığım bu
periyoduna tekabül eden, Avrupalıların yeni yerleşik tasavvuru revizyona tabi tutmaya
bilgileri alıp kendilerine mal ettikleri dönem- götüren nedenlerin bir kısmını, Arap-İslam
dir.
haritalarının Avrupa’daki resepsiyonu soru-
Portolan diye isimlendirilen haritaların
nu bağlamında dile getireceğim.
Arapça modellere dayandığını savunan görü-
Şu anki bilgilerimize göre, Avrupa’da orta-
şü destekleme bağlamında arabistik, önce-
likle kayda değer yardımcı bir araç ortaya ya çıkmış olup Arap etkilerinin bariz izle-
koyamadı. Dahası var, arabistik araştırmalar rini taşıyan en eski harita, Yahudilikten
tarafından, matematiksel-astronomik temel Hıristiyanlığa geçen Petrus Alphonsus’un
üzerine kurulan Arap-İslam kartografyası- yaptığı haritadır. Bu çok basit dünya hari-
nı göstermeye ve Arap-İslam bilimlerinin tası yine Alphonsus tarafından 1110 yılın-
Avrupa’da resepsiyonu ve özümsenmesi dan sonra yazılan astronomi içerikli küçük
süreci çerçevesinde bu kartografyacılığın bir kitaba eklenmiştir. Bu harita, Arap tar-
etkisine dair bir tartışmaya yolaçmaya yöne zında güneyi yukarıdadır ve Araplar tara-
lik hemen hiçbir girişimde bulunulmadı. fından benimsenen yedi iklim bölümle-
Arabist çalışmaların bu pasif tutumundaki mesi ile Arin şehir adını taşımaktadır170.
Wallingfordlu Johann (1258)’ın meşhur hari-
168 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 285-300.
169 a.e., Cilt 10, s. 300-310. 170 Bkz. Beazley, C.R.: The dawn of modern geography,
114 G İ R İ Ş
tasında da Arap izlerine yönelik işaretler bul- mik-kosmografik tarzda Arap kaynakların
maktayız171. izlerini taşıdığı da bir yana, böyle bir kartog-
Kartografya tarihinde çok az ilgi gören bir rafik gösterimin o dönem Avrupası için ne
dünya haritası da İtalyan bilgin Burunetto denli alışılmadık olduğunu belirgin bir şekil-
Latini’nin172 Livres dou Tresor (1265 civarın- de ortaya koymak için yeterlidir.
da) isimli kitabında ortaya çıkmaktadır, ve Bildiğimiz kadarıyla el-Meʾmūn coğrafyacı-
çok ilginçtir ki, bunun, kitabın muhtevasıyla larının ve el-İdrīsī’nin dünya haritalarıyla
hiç bağı bulunmamaktadır173. Bunun genel görmezden gelinemeyecek bir benzerlik gös-
şekli, deniz, dağ ve ırmak tasvirleri ve de kıta teren en eski ikinci harita yaklaşık 1320 yılın-
formları, el-Meʾmūn coğrafyacılarının ve el- dan gelmekte ve Marino Sanuto ve Petrus
İdrīsī’nin dünya haritaları geleneğinden gelen Vesconte isimlerini taşımaktadır. Modern
bir öncülün bu haritaya modellik ettiği sonu- araştırmalarda bu dünya haritası, el-Meʾmūn
cuna götürmektedir. Ama harita, Akdeniz, haritası bilinmediği için sadece ve doğrudan
Karadeniz ve Anadolu formları bakımından doğruya el-İdrīsī arasında bir bağlantı kurma-
diğerlerine oranla belirli bir gelişimin gerçek- ya çalışılmıştır176.
leştiği kanısını kazandırmaktadır. Burunetto Sanuto ve Vesconte’nin dünya haritası bütün
Latini’nin kitabının taşıdığı haritadaki dünya redaksiyonlarıyla, kökenleri 1850 yılından
tasvirinin, İspanya dışındaki Avrupa’da hem beri tartışılan ve çok farklı şekillerde cevap-
bütünde hem de detayda tamamiyle yeni ve lanan portolan haritalarının arasında ele alın-
yabancı tepkisi yaratmış olması gerektiğini, maktadır. Bizim düşüncemize göre, bu hari-
13. yüzyılın diğer dünya haritalarıyla yapılacak talar insanlığın bir bütün olarak kartografya
bir mukayese açıkça gösterebilir. Onun çağda- tarihinde gösterdiği gelişimin o zamana kadar
şı olan Albertus Magnus174 (ö. 1280)’un veya en yeni basamağını ortaya koymaktadır. Bir
14. yüzyılda Petrus de Alliaco175 (1410)’nun gelişme ki, yaklaşık 500 yıldır devam eden ve
dünya haritasıyla bunun arasında yapıla- 300 yıl daha devam edecek olan yani yaklaşık
cak bir karşılaştırma, Albertus Magnus ve 800’den 1600’e kadar 800 yıl boyunca Arap-
Petrus de Alliaco’nun haritalarının, astrono- İslam kültür çevresinde gerçekleşmiştir.
Portolan haritalarının büyük çoğunluğunda
kıyı çizgilerinin ve boylam uzunluk oranla-
Cilt 2, Londra 1897, s. 575-576; Haskins, C.H.: Studies in
rının dikkat çeker doğruluğa, kartografya
the history of mediaeval science, New York 1924, s. 113- tarihinin Arap-İslam periyodunda ulaşıldığı-
119; Mercier, R.: Astronomical tables in the twelfth centu- na dair kanaatimi –burada belirtmekten vaz-
ry, Adelard of Bath. An English scientist and Arabist of the geçerek sadece bu “Giriş”in ilk bölümünde
early twelfth century içerisinde, ed. Ch. Burnett, Londra
1987, s. 95-96; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 207-208.
ileri sürdüğümüz dolaylı argümanlara işaret
171 von den Brincken, A.-D.: Mappa mundi und Chrono-
graphia. Studien zur imago mundi des abendländischen
Mittelalters, Deutsches Archiv zur Erforschung des Mit-
telalters içerisinde (Köln-Graz) 24/1968/118-186, özellik-
le s. 148-149; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 208-326 176 Bkz. Miller, K.: Mappae arabicae, Cilt 1, Stuttgart
172 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 114. 1926 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 240),
173 von den Brincken, A.-D.: Die kartographische Dar- s. 51; Lewicki, T.: Marino Sanudos Mappa mundi (1321)
stellung Nordeuropas durch italienische und mallorquini- und die runde Weltkarte von Idrīsī (1154), Rocznik Orien-
sche Portolanzeichner im 14. und in der ersten Hälfte des talistyczny içerisinde (Varşova) 38/1976/169-195; Wawrik,
15. Jahrhunderts, Hansische Geschichtsblätter içerisinde Fr.: Die islamische Kartographie des Mittelalters, Kultur
(Köln ve Graz) 92/1974/45-58; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. des Islam. Referate einer Vortragsreihe an der Österrei-
223, 327-331. chischen Nationalbibliothek, 16.-18. Juni 1980 içerisinde,
174 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 220-223; Cilt 12, s. 111. ed. O. Mazal, Wien 1981, s. 135-156, özellikle s. 152-153;
175 a.e., Cilt 10, s. 216; Cilt 12, s.111. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 291, 293-294.
G İ R İ Ş 115
ederek (s. 50 vd.)– günümüze ulaşan ve her (çok büyük bir ihtimalle hiç mevcut olamamış)
biri 1300’lerden önceki önemli bir gelişim haritasını değil, el-Meʾmūn coğrafyacılarının
aşamasını ifade eden üç harita kısaca tanıtı- dünya haritasını model olarak elinin altında
lacaktır. bulundurmuştur. el-Meʾmūn haritasına nis-
Birinci harita Halife el-Meʾmūn coğrafyacı- petle bazı dezavantajları bulunan el-İdrīsī
larının 3./9. yüzyılın ilk çeyreğinde yaptıkla- haritası daha iyi bir Akdeniz, Avrupa ve özel-
rı dünya haritasıdır. Bu haritanın 740/1340 likle Orta, Kuzey ve Kuzeydoğu Asya tasviri
yılında yapılmış ve -muhtemelen muhteşem ortaya koymaktadır. el-Meʾmūn haritasının
olması gereken- orijinalini tam olarak yan- doğuşundan itibaren yaklaşık 325 yıllık bir
sıtmayan kopyası (bkz. Katalog III, s. 24) ve süre içerisinde kaydedilen, özellikle Asya
orijinalin bize ulaşan koordinat çizelgelerine
söz konusu olduğunda büyük önem arz eden
dayanılarak [enstitümüzde] yapılmış olan bir
bu gelişmeler göstermektedir ki yeryüzünün
harita (bkz. Katalog III, s. 25) göstermekte-
kartografik tasvirinde çok canlı bir gelişim
dir ki bu önemli doküman, genel kartografya
tarihinde en önemli gelişim basamaklarından cereyan etmiştir.
birini oluşturmaktadır. Bu harita Marinos Portolan haritalarının oluşumu yönündeki
(2. yüzyılın ilk yarısı)’un haritasına, Ptoleme üçüncü gelişim aşamasının bize ulaşan kar-
(2. yüzyılın ikinci yarısı)’un Coğrafya’sına ve tografik kanıtlardan birisi de, Akdeniz’in
Halife tarafından görevlendirilen büyük bir batıda dörtte birinin kıyılarını bütün adalarla
bilginler grubunun ulaştığı ölçüm ve coğra- birlikte, Avrupa’nın batı kıyılarını Cebelitarık
fi bilgi toplama sonuçlarına dayanmaktadır. Boğazı’ndan kuzey Fransa’ya kadar, İngiltere
Elbette bu bilginlerin, miras alınan dünya ve İrlanda kıyılarının bazı paçalarını gerçeğe
resmini düzeltmede ve tamamlama yönün- oldukça uygun olarak resmeden bir Arap-
deki ilk denemelerinde, imkansızı gerçekleş- Mağrip haritasıdır178.
tirmiş olamadıkları kendiliğinden anlaşılır. Yukarıda bahisleri geçen Çin dünya haritası-
Dünya haritası resmetmedeki en dikkat çeki- na, Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin dünya haritasına,
ci bilimsel katkıları arasında, sonraki gelişim Akdeniz, Karadeniz’in Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī
evreleri için çok önemli olan şu yenilikler var- tarafından yapılan didaktik taslağına (bkz. s.
dır: Marinos ve Ptoleme’nin birbirine bağlı 49) ilaveten –ki bunlar ana hatları ile belirti-
tek kıtalar tezine karşın -ki bu teze göre Hint len, Avrupa’da 1300 yılı civarında görünme-
Okyanusu bir iç denizdir– el-Meʾmūn coğraf- ye başlayan portolan haritalarını öncüleyen
yasında meskûn bölgeler su ile çevrelenmiştir İslam kültür dünyasındaki kartografik gelişim
ve Afrika güneyden dolaşılabilir haldedir. aşamalarına dair tasavvurumuzu destekleme-
Ayrıca el-Meʾmūn coğrafyacıları Ptoleme
ye elverişlidir– bu gelişmenin aynı devirde
tarafından verilen Akdeniz’in aşırı boylamını
başarılan matematik-astronomik temellerini
63° den 52° ye indirmişler ve kartografik tas-
birkaç örnekle gösterelim.
virinde belirli düzeltmeler yapmışlardır.
Bir diğer gelişim basamağını temsil eden ikin- İlk olarak Akdeniz’in büyük ekseninin boy-
ci harita 548/1154 tarihli el-İdrīsī haritasıdır. lamı ve Akdeniz’in önemli kıyı şehirleri
Bugün ispat edilebilmektedir ki el-İdrīsī, sık arasındaki boylam farklarını göz önüne ala-
sık iddia edildiğinin aksine177, Ptoleme’nin
jection des cartes de géographie, Bulletin de la Société de
Géographie (Paris) 5e série, 5/1863/257-485, özellikle s.
177 Bkz. örneğin d’Avezac, M.A.P.: Coup d’æil sur la pro- 293-294; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 286.
178 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 27-31; Cilt 12, s. 74.
116 G İ R İ Ş
lım. Değerler, 5./11. yüzyılın ilk yarısından de tutulduğu çizelgelerden alınmıştır. Ebū
itibaren Toledo ile Bağdat arasındaki yerle- el-Ḥasan el-Marrākūşī179 (ö. 660/1260 veya
rin boylam derecelerinde kapsamlı ölçüde 680/1280)’nin çizelgesine göre aşağıdaki altı
gerçekleştirilmiş olan tashihlerin göz önün- şehir arasındaki boylam farklılıkları şöyledir:
Boylam Farkı Bugünkü Değer
el-Marrākūşī’de hâlâ 45°23' olan Akdeniz’in tılmış ve düzeltilmiş olarak ortaya çıkmakta-
Tanger ile Antakya arasındaki uzunluğu dır ki bu değer 44°00' dır181. Buna göre yuka-
genç meslektaşı Muḥammed b. İbrāḥīm İbn rıda adı geçen şehirler arasındaki boylam
er-Raḳḳām180 (ö. 715/1315)’da tekrar kısal- farkları şöyledir:
Boylam Farkı Bugünkü Değer
Tanger 25°00' —Antakya 69°04' 44°04' 42°00'
Tanger 25°00' —Roma 45°00' 20°00' 18°20'
Toledo 28°00' —Roma 45°00' 17°00' 16°32'
Toledo 28°00' —İskenderiye 61°20' 33°20' 33°55'
İskenderiye 61°20' —Antakya 69°04' 07°44' 06°05'
Arap-İslam kültür dünyasında yapılan coğ- bir koordinatlar çizelgesi Avrupa kartograf-
rafi boylam üzerindeki radikal kısaltmalar yasında kullanılmıştır. Avrupa’da ilk olarak
Avrupa’ya çok erken tarihte ulaşmıştır, en 1630 yılında Wilhelm Schickard ve Willem
azından İbn er-Raḳḳām’ın çizelgeleri yoluy- Janszoon Blaeu, Akdeniz’in kartografik tas-
la. Bu çizelge Latince Latitudo et longitudo virindeki çarpıklığa işaret etmişlerdir183 ve
regionum sicut continetur in Libro alg’alien182 Avrupa’da gerçeğe uygun bir Akdeniz boy-
isimli anonim eserde ortaya çıkmaktadır. lam uzunluğuna ulaşılması 1700’e kadar sür-
El yazması muhtemelen 14. yüzyıldandır. müştür184. Fakat Avrupa’da daha 17. yüzyılın
Yüzlerce yıl boyunca ne bu ne de başka ikinci yarısında bile Akdeniz’in bir mate-
matiksel coğrafya açısından kazanım kap-
samından ne kadar uzak olunduğu, bir özet
tablo yardımıyla kolayca görülebilir. Roma
179 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 168-173. ile Toledo arasındaki boylam farklılıkları
180 a.e., Cilt 10, s. 165.
181 a.e., Cilt 10, s. 166, 231.
182 El yazması Viyana, Nationalbibliothek 183 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 129, 132.
2452; Sezgin,
184 a.e., Cilt 11, s. 132 vd.
F.: a.e., Cilt 10, s. 231.
G İ R İ Ş 117
eden diğer kısımları göz önüne alınırsa, bir parçasının kısmen gerçeğe yaklaşan bir
çok belirgin önemde bir karakter kazanır. haritasının çizilebileceği gibi naif bir bakış
Bu atlas bize, Akdeniz’in mükemmel detay açısına karşı deliller sunmakla uğraşmaya
haritaları bir yana, çok belirgin bir şekilde kendimi kaptırmayacağım. Marco Polo’nun
gerçekliğe yakın Hazar Denizi’nin192 ve Hint veya herhangi bir Avrupalı doğu seyyahının
Yarımadası’nın üçgen formunu vermekte- kartografya tarihinde oynadığı rol, sadece
dir193. uzak ülkelerden kendi ülkelerine haritalar
Bildiğim kadarıyla sinolog Walter Fuchs şim- getirmekten ibaret olabilir. Bu yüzdendir ki
diye kadar, bir Avrupa haritasında kaşıla- Venedikli bir tüccar olan Marco Polo’nun,
şılan Afrika’nın o formunun Avrupalı bir gidiş yolculuğunda (1272) İlhanlılar ülkesini,
harita yapımcısının kendi çabalarının sonu- dönüş yolculuğunda ise (1294-1295) Tebriz
cu olabileceği görüşüne karşı çıkan yegane
gibi 13. yüzyılda matematiksel coğrafya-
bilgindir. Bu görüşüne, 14. yüzyılın başla-
nın geliştirildiği doğu İslam dünyasının çok
rında doğan Çin dünya haritası üzerindeki
önemli kültür merkezlerini ziyaret etmesi, bu
incelemeleri sonucunda ulaşmıştı. Bu harita,
merkezlerde dünya ve deniz haritalarını tanı-
onun araştırmalarına göre, 13. yüzyılın sonla-
rına doğru İslam dünyasından çıkan ve Doğu ması ve bunlardan kopyalar ya da en azından
Moğol İmparatorluğu’na ulaşan dünya hari- taslaklar almış olması şaşırtıcı değildir196.
tasını temel alarak doğmuştur ve de gerçe- 1930’lu yıllarda, Marco Polo’nun Asya seya-
ğine oldukça yakın Akdeniz tasviri ve Afrika hati esnasında sahip olduğu haritalardan biri,
güneyinin üçgen formuyla hayrete düşür- sonraki yıllarda ise dört başka harita tanın-
mektedir. Fuchs194, böyle bir tasviri tesadüf dı197. Bu haritalar çok kaba hatlarla çizilmiş
eseri saymaya inanmanın çok güç olduğu güney ve doğu Asya kıyılarını göstermekte,
düşüncesindedir. O, Arapların kartografik fakat Hindistan’ın ve Malaya’nın ve takıma-
mirasının bize tam olarak aktarılmadığı ve o dalarının gerçeğe şaşırtıcı derecede yakın
kartografların denizcilerin seferlerinde elde bir tasvirini vermektedir. Burada çok önemli
ettikleri en yeni tecrübeleri yansıtmadıkları olan, iki haritada da acemice yazılmış Arapça
tezine meyletmektedir. bilgilerin ve bunların İtalyanca tercümelerinin
14. yüzyıl haritalarında yeni verilerin ortaya bulunmasıdır. Bu bilgilerden birisi şudur: 30
çıkması, harita hangi ismi taşırsa taşısın, maa- yıl boyunca Suriye (Arabistan) ile Uzak Doğu
lesef çok sık olarak Marco Polo’nun seya- arasında seyahat emiş olan Suriyeli kaptan
hatnamesindeki ifadelerle ilişkilendirilmiştir, Sirdumab (?) bu haritayı 1287 yılında (hari-
hatta bunlar yetersiz veya anlamsız olsalar tada el yazısıyla, yazım hatası nedeniyle 1267
bile195. yazmakta) Marco Polo’ya hediye etmiştir198.
Elbette, Marco Polo’nun vermiş olduğu Bence bu taslaklar, Marco Polo’nun malumu
tek tük, yüzeysel ve çoğunlukla da doğru olan geliştirilmiş formda ve daha da ayrıntı-
olmayan coğrafi bilgi kırıntıları veya sey- landırılmış halde yüzlerce yıl boyunca devamlı
yahlar yoluyla gelen bilgilerle, yeryüzünün
olarak Avrupalı haritacılara ulaşmış bulunan
bazı Arap-Fars dünya ve deniz haritalarının ve çok da uygun olmayan koşullar altında-
basit temel çizgilerini yansıtmaktadır 199. ki yolculukla 40 günde yaklaşık 2000 mil
Arap-İslam dünyasından gelen örneklerin katettiği belirtilmektedir202. Bu rivayette R.
resepsiyonu ve özümsenmesi çerçevesinde Hennig203 «kültür tarihi bakımından çok
Avrupa’da 14. ve 15. yüzyılda yetkin olma- önemli bir olgu» bulmaktadır: «Fra Mauro
yan sayısız dünya haritası doğdu. Elbette bu Arapların rivayetlerine dayanarak 1420’li yıl-
haritaların hepsi orijinallerin değil, gerçekte larda hiç kuşku duymaksızın Afrika’yı güney-
birbirlerinin kopyalarıydı ve harita yapımcıla- den dolaşılabilir olarak resmetmiştir». 16.
rının fantazilerinden bağımsız değillerdi. Bu yüzyıldan bize ulaşan bir görüşe göre ise Fra
haritaların sadece en meşhurlarından birini Mauro, dünya haritasını Marco Polo’nun ve
ele alalım. Harita, Venedik yakınlarındaki babasının Çin’den beraberlerinde getirdikle-
Murano’da bulunan Kamadulensa Manastırı ri «çok eski ve çok güzel bir dünya ve deniz
rahiplerinden Fra Mauro [Arap Rahip] tara- haritasından almıştır »204. Ben bu ifadeden,
fından yapılmıştır. Fra Mauro bu haritayı Marco Polo’nun (sözde) Çin’den dönüş seya-
Portekiz kralı V. Alfons (1433-1481)’un tale- hatinde bir İslam ülkesinde elde ettiği Arap-
bi üzerine 1457-1459 yılları arasında çizmiş- İran haritasını anlamaktayım, bununla bera-
tir200. Yapılacak bir karşılaştırma, bu haritanın ber Fra Mauro’nun gerçekten model olarak
genel görünüşünün, Akdeniz ve Karadeniz ile kullandığı haritanın, Marco Polo’nun berabe-
birlikte üç kıta tasvirinin, yukarıda adı geçen rinde getirdiğinden ibaret olması gerekmez.
Brunetto Latini ve Sanuto-Vesconte’nin Arap-İslam coğrafyacılarının oluşturduğu
haritalarını andırdığını gösterecektir. Bu yeni yeryüzü resmiyle bir dereceye kadar
haritalar da, yukarıda bahsedildiği üzere, kazandıkları tanışıklığa paralel olarak
Arap haritaları örnek alınarak yapılmışlardı. Avrupa’da matematiksel coğrafya alanında
Fra Mauro’nun haritasında yeni olan unsur, bir bilgi genişlemesi devam etti. Bununla
önceki iki haritayla kıyaslandığında, Hazar birlikte, 1406 yılında Latinceye çevirilen
Denizi’nin oldukça kesin formudur. Burada Ptoleme Coğrafya’sının 1477 yılında ger-
dikkat edilmesi gereken husus, kuzey-güney çekleşen basımıyla bir şaşırma ve kargaşa
ekseninin yaklaşık 70° batıya dönük olma- kendini gösterdi. Akdeniz’in el-Meʾmūn
sıdır. Çok büyük bir ihtimalle bu çeviriş, bir coğrafyacılarının dünya haritasında yakla-
Hazar Denizi kısmi haritasının temel alınan şık 52°-53° olan boylamı yerine, Ptoleme’nin
bir dünya haritasına eklenmesinin bir sonu- çevrilen bu eserindeki çizelgeler ve daha
cudur. Şuna da işaret edilmelidir ki, bu hari- sonra Bizanslı Maximos Planudes tarafın-
tanın Arap tarzında güneyin yukarıya dönük
dan yaklaşık 1300’lerde bunlara dayanarak
çizilmiş olmasıdır. Ayrıca yapılan son araştır-
canlandırdığı haritalar, boylamı 62°-63° (ger-
malar Atlantik isminin Arapça kökenli oldu-
çekte 42°) olarak veriyordu. Bu haritalar-
ğuna dikkat çekmektedir (el-Bahr el-Muẓlim
da Hindistan’ın Kanarya Adaları’na uzaklığı
Karanlık Deniz)201. Ayrıca bir lejantta, bir
125° olarak (el-Meʾmūn coğrafyasına göre
Arap gemisinin doğudan Afrika’nın güney
115°), Asya güney doğuda Afrika’ya bağlı ola-
burnu üzerinden Karanlık Deniz’e geçtiği
199 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 318. 202 a.e., Cilt 4, s. 45, 49.
200 Bkz. Hennig, R.: Terrae incognitae. Eine Zusammen- 203 a.e., Cilt 4, s. 54.
stellung und kritische Bewertung der wichtigsten vorco- 204 Bkz. The celebrations of the 700th anniversary of Mar-
lumbischen Entdeckungsreisen an Hand der darüber vor- co Polo’s birth at Venice, Imago Mundi içerisinde (Lond-
liegenden Originalberichte, Cilt 4, s. 48. ra) 12/1955/139-140, özellikle s. 139b; Sezgin, F.: a.e., Cilt
201 a.e., Cilt 4, s. 48. 10, s. 318-319
120 G İ R İ Ş
rak verilmiştir. Böylece Hint Okyanusu bir uzun bir süre tutunamadı. Daha Vasco da
iç deniz olmakta, Asya anakarası doğuda ve Gama’nın ilk seyahatiyle, Afrika’nın ve Hint
kuzey doğuda 180° yi aşmakta, Hazar Denizi Yarımadası’yla birlikte Hint Okyanusu’nun
kavun formunda doğudan batıya doğru yakla- batı yakasının hemen hemen mükemmel
şık 23° genişlemekte vs.. Kartograflar ve koz- bir haritası İber Yarımadası’na ve İtalya’ya
mograflar, hâlâ el-Meʾmūn coğrafyacılarının ulaşmıştı. Bu haritayı diğerleri izlemiştir.
tasvirlerine mi yoksa Ptoleme’nin tasvirlerine Mesela, Cava dilinde yazılmış 26 parçahari-
mi bağlı kalacakları konusunda bir seçim yap- ta içeren atlas gibi. Bu atlasın sadece Hint
mak durumunda bulunuyorlardı. Arap-İslam Okyanusu tasviri değil, aynı zamanda diğer
dünya tasvirinin temel unsurlarından birisi, özellikleri de, yeryüzünü kartografik olarak
yani Afrika’nın güneyden dolaşılabilir ve Hint tasvir etme işinin yaklaşık 905/1500’den önce
Okyanusu’nun karaları çevreleyen okyanu- Arap-İslam kültür çevresinde dikkat çekici
sun bir parçası halinde olduğu, Ptoleme’nin bir seviyeye ulaşmış olduğunu gösterir. Hint
tasvirine rağmen, ne olursa olsun varlığını Okyanusu’ndaki Portekizli denizciler, o böl-
koruyabildi. Ptoleme Coğrafya’sının Latince gelerden Portekiz’e haritalar getirdiklerini ve
çevirisinin ilk edisyonundan çok kısa bir süre Arap denizciler elinde bulunan çok gelişmiş
sonra yayınlanan bir dünya haritası205 çok pusulalar ve üst seviyede bir denizcilik bili-
nadir karşılaşılan bir durum olarak okyanus miyle karşılaştıklarını gizleme ihtiyacını duy-
tarafından çevrelenmiş kara kitlesine ilişkin mamışlardır. Ayrıca Portekizce kaynaklar,
Arap-İslam tasavvuru ile Hint Okyanusu’nu güneyden dolaşılabilir Afrika şeklini gösteren
bir iç deniz olarak gösteren Ptoleme formu- Hint Okyanusu haritalarının 15. yüzyılın ilk
nu birleştirmektedir. Bu harita bir yandan yarısından itibaren Portekizlilerin ellerine
Avrupa’nın biçimi hakkında gerçekten iyi bir geçtiğine ilişkin çok açık bilgiler vermektedir.
bilgi yansıtmakta ve Hazar Denizi’ni büyük Bunun sonucu olarak Portekiz’de – çoktan
ölçüde doğru göstermekte, diğer yandan da, beri bilinen – deniz yoluyla Hindistan’a ulaş-
Cennet’in yeryüzünün dört ana nehrinin çık- ma arzusu uyandı207.
tığı meskûn bölgelerin doğusunda olduğuna Avrupa’da Ptoleme Coğrafya’sının çevi-
ilişkin Hıristiyanlık görüşünü yansıtmakta- risiyle ortaya çıkmış olan dünya haritası
dır206. çizimciliğindeki geriliğin hâlâ etkili olduğu
Bununla beraber, Ptoleme Coğrafya’sıyla 1550’li yıllarda, Portekizliler tarafından geti-
olan tanışıklık sonrası Avrupa’daki dünya rilen haritalar olumlu etkilerini gösterme-
haritalarında baş gösteren bu iki farklı değer- ye başladı. Coğrafyaya ve seyahatnamelere
lendirme, 13. yüzyılda Avrupa’da başlayan büyük ilgi duyan Venedikli Gian Battista
yeni gelişimin kaderini belirler pozisyon- Ramusio (1485-1557)’nun şu sözleri kartog-
da kalamadı. Gerçekte Ptoleme’nin dünya rafya tarihi açısından ne kadar vurgulan-
tasviri, özellikle Portekiz Hindistan seya- sa azdır208: «Ptoleme Coğrafya’sının Afrika
hatleri yoluyla İslam kültür çevresinden ve Hindistan haritaları, o bölgeler hakkın-
Avrupa’ya gelen haritalarda bulunan tas- da bugün ulaşılan büyük bilgi karşısında
virler karşısında, çok uzun süre, daha kesin bana oldukça yetersiz göründükten sonra
söyleyecek olursak, yarım yüzyıldan daha
ben, adı geçen bölgelerde bulunmuş olan ve Bu notun bana göre coğrafya tarihi açısından
oraları ayrıntılı biçimde anlatan yazarların önemi, Ortelius meslektaşı Gastaldi’ninki
anlattıklarını bir araya getirmeyi ve buna gibi bir Asya haritasının ancak Arap gele-
Portekizlilerin deniz haritalarındaki tasvirleri neği temelinde yapılabileceği düşüncesinde
eklemeyi maksada uygun ve çok da faydalı olmasıdır. Bir haritanın genel şeklini verme
bulmaktayım. Böylece herkesi memnun ede- işinde Ebū el-Fidāʾ’nın kitabından alınan
cek bu tarz başka haritalar çizilmesi mümkün koordinatların yeterli olup olmadığı ve de bu
olabilecektir». koordinatların Gastaldi’nin haritası ile uzlaş-
Ramusio tarafından kopyaları verilen harita- tırılabilir olup olmadığı sorusunu o elbette
lar şu dört parçadan oluşmaktadır: (1) Africa, kendi kendisine sormadı. Yine hem ondan
(2) Arabica-Persia-India, (3) Isole Moluche
önce gelenlerden, hem onun çağdaşlarından
(Güneydoğu Asya) ve (4) bir Afrika parça-
veya ardıllarından hiç birisi, Ebū el-Fidāʾ
haritası. Bütün haritaların Arap tarzına göre
tarafından karşılaştırmalı bir çizelgede kay-
güneyin yukarıda oluşu bir yana, bunların
toponomik özellikleri ve enlem-boylam ska- dedilmiş olan coğrafi koordinatların 13. yüz-
laları, Arap kökenli olduğunda hiç bir kuşku- yılın sonlarından önceki bir zaman dilimin-
ya yer bırakmamaktadır209. Elbette çağdaşla- den çıktığını ve sıfır meridyeninin Toledo’dan
rını hayrete düşüren ve günümüz kartograf- 28°30' batıya kaydırılmasıyla boylam derece-
ya tarihçilerinin bugün bile kafalarını yoran sinin kısaltılmışlığının göz önünde bulundu-
haritalar Ramusios’unkiler değil de, onların rulmadığını bilemezlerdi. Kuşkusuz Ortelius
etkisiyle 1559-1561 yılları arasında ortaya da, Gastaldi’nin sıfır meridyeni Toledo’dan
çıkan ve Ramusios’un bir arkadaşı, Giacomo 28°30' batıya kaydırılmış bir ya da birden çok
Gastaldi, tarafından çizilen Asya haritasıy- Arap haritasını örnek aldığını bilmiyordu212.
dı210. 1539 yılından itibaren kendini Ptoleme Gastaldi’nin Asya haritasıyla aktardığı kar-
haritalarının yayınlanmasına adayan bu tografik verilerin çağdaşlarında uyandırdığı
Venedikli mühendisin, birdenbire tamamen yankının ne denli şaşırtıcı olması gerektiği,
farklı bir Asya çizimini tercih etmiş olma- özellikle onun haritasının Venedik Senatosu
sı, kartografya tarihinde günümüze kadar salonuna asılmakla büyük bir onur ve şöhret
açıklanamamış bir fenomen olarak kalıyor. kazanmasından 3 yıl sonra, onda tanınabilen
Gastaldi’nin çağdaşı olan, onun haritasından yerlerin, koordinatlarıyla birlikte çok kap-
bazı küçük değişikliklerle kendi redaksiyonu- samlı çizelgelerinin yapılmış olduğu gerçeği
nu yapan meşhur haritacı Abraham Ortelius, ile anlaşılabilir213.
Asya haritasının sağ alt köşesine şu açıklama- Yeryüzünün eski (Ptoleme) ve Gastaldi saye-
yı eklemişti211: «[Böylece] değerli okuyucuya
sinde ortaya çıkan yeni (Arap) haritaları
yeni bir Asya haritası sunuyoruz. Bu harita-
arasındaki göze çarpan en önemli fark bana
yı, coğrafya konusunda çok büyük hizmeti
göre şudur: Arapça haritasında Asya artık
olan Jacobus Gastaldus, Arap kosmograf
birbirine bağlı bir bütün teşkil eden anaka-
Ebū el-Fidāʾ geleneğine göre [çizmiştir]. Bu
yazarı [Ebū el-Fidāʾ] meşhur matematikçi ranın bir parçası olarak, kuzey ve doğuda
ve Arapça da dahil olmak üzere birçok dil en son noktaya kadar uzanmamakta, bilakis
bilen Guillaume Postel Ortadoğu’dan bizim oval ve çevresi dolaşılabilir bir şekil almakta-
Avrupa’ya getirmiştir...» dır. Bu, erken dönem Avrupa haritalarında
tektük ortaya çıkan ve Asya’nın kuzeydoğu
209 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 100-103.
210 a.e., Cilt 12, s. 177-179. 212 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 99-116.
211 a.e., Cilt 12, s. 182. 213 a.e., Cilt 11, s. 108.
122 G İ R İ Ş
kenarının Arap tarzındaki kartografik şekil, Gastaldi tarafından Avrupalıların eski dünya
bu tarihlerden itibaren çağdaş ve sonraki kartografyasına sokulan yeniliğin önemi, ne
dönem haritalarında genel bir geçerlilik kadar vurgulansa azdır. Bu yeniliğin en büyük
kazanmıştır. Buna sadece Asya’nın kuzeydo- etkisi Abraham Ortelius ve Gerhard Mercator
ğudan dolaşılabilirliği değil, aynı zamanda tarafından yapılan Asya haritalarıyla gerçek-
küçültülmüş ve eyere benzer şekli de dahildir. leşmiş görünüyor. Ortelius’da Asya haritası,
Bu çizim el-Meʾmūn haritasından kaynaklan- topografik hatalar bir dereceye kadar azal-
mamaktadır. Bu çizim için bize ulaşan en eski tılmış ve bir globular projeksiyon kazanmış-
model olarak el-İdrīsī’nin haritası belirmek- tır. Gastaldi haritasında görülen, Asya’nın
tedir. Daha önce saymış olduğum gerekçe- Akdeniz’in doğu taraflarıyla Hindistan’ın
leri214 tekrarlamaksızın sadece şunu vurgulu- güney ucu arasında yaklaşık 47° veya 48° lik
yorum: Bu önemli yenilik el-İdrīsī dönemin- uzanımı, Ortelius hemen hemen hiç değişti-
den (548/1154) önceye uzanmaktadır ve Asya rilmeden globular projeksiyonuna almıştır.
kartografyası gelişiminin bir parçası olarak Daha sonra aynı mesafe, Mercator’da stereo-
izleyen yüzyıllarda etkin bir şekilde devam coğrafik projeksiyonla 44° ye inmektedir219.
etmiştir215. Bu bağlamda 1570’li yıllarda alev- Coğrafya tarihçileri, Gastaldi’nin Asya hari-
lenen, G. Mercator’un ve A. Ortelius’un o tasına dayanarak ortaya çıkan dünya harita-
zamanlar Asya’nın kuzeyden geçilebileceği larındaki derece ağlarında yapılan tashihleri
fikrini kabullenememesi de anılmalıdır216. arasıra ve değişik tarzlarda yorumlamışlar-
Ortelius’un Asya haritasının sağ alt köşesinde dır. Bu açıklamaları tekrarlamaksızın, benim
yaptığı açıklama ve Gastaldi’nin Asya harita- İslam’da matematiksel coğrafya ve kartog-
sının Arap kökenine ilişkin soru 20. yüzyılda rafi ve bu bilimlerin Avrupa’daki devamı
konusundaki çalışmalarım esnasında edin-
defalarca tartışıldı217. Portolan ve dünya hari-
diğim izlenimi anmak istiyorum220: 16. yüzyıl
talarının doğuşuna ilişkin Avrupa’da hakim
Avrupalı kartografların, Ptoleme adı altın-
olan görüşler nedeniyle bu soruya, kartograf-
da tedavülde bulunan dünya haritalarının
ya tarih yazıcılığının durumu, Arap-İslam kül-
temel boyutlarında yaptıkları düzeltmeler
tür dünyası haritalarının yaptığı etkiyi dikkate
ne çizelgelerden alınan ve daha iyi görünen
almaya imkan vermediği sürece, ikna edici bir
koordinatlar üzerine yapılmış, ne de bizzat
yanıt beklenemezdi. Durumu daha da zorlaş-
gerçekleştirmiş oldukları ölçümlerle elde
tıran husus ise, İslam dünyasında matema-
ettikleri koordinatlara dayanmaktadır. Sözü
tiksel coğrafyanın ne kadar büyük bir ilerle-
geçen düzeltmeler, Arap-İslam kültür dün-
me gösterdiği hakkında hemen hemen hiçbir
yasından yeniden gelen ve daha iyi oldukları
şeyin bilinmemesiydi. Halbuki bu, Avrupa
görünen haritaların alınıp benimsenmesinin
haritalarının temelini oluşturan veya o hari- bir sonucudur. Benim şu ana kadar edin-
taları kaplayan derece ağları ile ilgili bütün diğim bilgiye göre J. Kepler, yaygın harita-
soruların anahtarı demekti218. lardaki Akdeniz çizimiyle kendi eli altında
bulunan çizelgelerdeki yerlerin koordinatları
arasında belirli bir uyum sağlamaya çalışan
214 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 119.
215 a.e., Cilt 11, s. 108-109.
ilk kişidir. Bildiğimiz kadarıyla bu çabaların
216 a.e., Cilt 11, s. 80.
217 a.e., Cilt 11, s. 104-107. 219 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 111.
218 a.e., Cilt 11, s. 108. 220 a.e., Cilt 11, s. 116.
G İ R İ Ş 123
meyveleri bir dünya haritası ve açıklayıcı Ancak Avrupalı bilginlerin İslam dünyasıyla
giriş eşliğindeki coğrafi yerler çizelgesidir. gittikçe artan temasları sonucunda, 17. yüz-
Kepler’in çizeceğini bildirdiği, fakat gerçek- yılın ortalarından hemen kısa bir süre önce,
leştiremediği harita, Nürnbergli arkadaşı Avrupa’da ortaya çıkan Asya haritaları yüksek
Ph. Eckebrecht tarafından tamamlanmış ve bir kalite kazanmaya başlamıştır. Buna, doğu
1630 yılında yayınlanmıştır. Onun haritasın- ülkelerinden getirilen veya üretildikleri yerde
da, Hindistan’ın güney ucunun Akdeniz’in değerlendirilen haritaların doğduğu yerlerin
batı kıyısından mesafesi, Akdeniz’in büyük adlarının gittikçe artan bir ölçüde zikredilme-
ekseninin boyutu, Afrika’nın doğu kıyısı si de ek olarak anılabilir. Bu bağlamda bence,
ile Sumatra’nın ekvatordaki batı kıyısı ara- Adam Olearius (1599-1671) tarafından getiri-
sındaki mesafe gibi, Eski Dünyanın temel len İran haritası bir tür kilometre taşı önemi-
boyutları, öncüleri olan Gastaldi, Ortelius ve ne sahiptir. Arapça bilen Gottroplu bu bilgin,
Mercator’un haritalarındaki boyutlarla ben- Otto Brügmann’ın yönettiği bir delegasyonun
zerlik göstermektedir. Kartografyadaki yeni- Rusya üzerinden İran’a yaptığı ticari bir seya-
liği sadece batı Akdeniz havzası ile alakalı- hate katılmıştı.
dır221. 22 Ekim 1636’dan 1 Ağustos 1639 yılına
Kepler bize oldukça heterojen coğrafi yer kadar süren seyahatin notları, 1647 yılın-
çizelgesi bıraktı. Bu çizelgede o, Ptoleme da harita ile birlikte yayınlandı224. Leipzig
değerleriyle Arap coğrafyacıların Akdeniz’in Üniversitesi’ndeki meslektaşlarının bu hari-
boylamında gerçekleştirdikleri 10° lik bir ta hakkındaki tepkileri şöyleydi: O bununla
kısaltmanın sonucu olan değerler arasında «bütün coğrafyacıların şimdiye kadar sahip
bir uyum sağlamaya çalışmıştır. Sonuç olarak oldukları tasavvurun»225 aksine hareket edi-
şunu görmekteyiz: Doğu Akdeniz havzası yor. Bu meslektaşları, «onun neden İran
onun çizelgesinde ve haritasında Ptoleme topraklarının ve özellikle Hazar Denizi’nin
de olduğu gibi 10° daha büyüktür, batı hav- çiziminde, Ptoleme, Strabone ve Dionysio
zasının boylamı ise 10° lik bir küçültmey- Alexandrino gibi dünyaca ünlü coğrafyacılar-
le Arap-İslam kültür çevresinin en gelişmiş dan ayrıldığını anlamak istemiyorlardı»226.
haritalarıyla birebir örtüşmekte ve hemen Olearius’un Şirvān’ın başkenti Şamāḫa’daki
hemen gerçek değerlere ulaşmaktadır. Büyük ikametine dair anılarında aktardığı bilgiler
bir şans eseri olarak bu sakat Akdeniz çizimi sadece bu haritanın kökenine227 ilişkin olması
dikkate değer bir yayılma bulmadı222. bakımından değil, aynı zamanda genel kar-
1559-1561 tarihli Gastaldi haritalarının ardın- tografya tarihi açısından da çok öğreticidir.
dan, Avrupa’nın kuzey bölgeleri hariç, eski Olearius orada, bir Arap astronom ve teolog
dünyanın karakteristik parçalarının temel ile dostluk kurma fırsatı bulmuştu. Kendisini
boyutlarında ve kartografik formunda 17. Hicazlı el-Ḫalīl el-Müneccim olarak tanıtan
yüzyılın ortalarına kadar önemli sayılabilecek bu astronom, «hemen hemen bütün Asya’yı
gelişmeler kaydedilmemiştir. Ufak değişiklik-
ler dekoratif tarzdadır veya haritaların derece
ağında Afrika’nın batı kıyısının mekanik ola-
rak oraya buraya itilip çekilmesinden ibaret 224 Olearius: Vermehrte newe Beschreibung der Muscovi-
kalmıştır223. tischen und Persischen Reyse, Leipzig 1656 (Tekrarbasım:
The Islamic World in Foreign Travel Accounts serisi, Cilt
3-4, Frankfurt 1994).
225 a.e., s. 204; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 398.
221 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 121-122. 226 Olearius: Vermehrte newe Beschreibung, a.y., Vorrede
222 a.e., Cilt 11, s. 124. s. 8a; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 398.
223 a.e., Cilt 11, s. 117. 227 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 211.
124 G İ R İ Ş
ve bir de birçok parçaharita» kapsayan bir Avrupa’da, Asya bakımından alışılmış Eski
enlem-boylam çizelgesini Olearius’un kulla- Dünya’nın kartografik çizimi, ilk Fransız
nımına sunmuştu. Olearius, haritaların bir dünya atlasını hazırlayan Fransız saray hari-
bölümünü kendi kitabına eklediğine işaret tacısı Nicolas Sanson d’Abbéville (1600-1667)
ediyor228. O, ayrıca bize, seyahat yöneticisi O. sayesinde yeni unsurlar kazanmıştır. Eğer
Olearius tarafından Avrupa’da tanıtılan İran
Brügmann’ın, onu meşgul etmek için, İran ve
ve doğu Türkiye haritasını bir yana bırakacak
Türkiye haritalarını tek bir harita haline getir-
olursak, benim bildiğim kadarıyla Sanson,
mekle görevlendirdiğini söylemektedir229. Asya haritasını «el-İdrīsī’den ve diğer Arap
Olearius’un İran ve doğu Türkiye parça-hari- yazarlardan» oluşturduğunu ve Tatar ülke-
talarını birleştirmek suretiyle kazandığı ve sinin tasvirini (Sibirya), seyahatnamelere
yer adlarını Latin harfleriyle verdiği harita ve o dönemde hayatta bulunan farklı Arap
(kuzey kenarda) boylamı 62° den 108° ye yazarlara dayanarak yapılan haritalardan kıs-
ve enlemi 23° den 48° ye kadar olan coğrafi men aldığını en açık şekliyle dile getiren ilk
alanı enlemleri kapsamaktadır. Derece ağının Avrupalı kartograf olarak kalmaktadır231.
sıfır meridyeni Toledo’nun 28°30' batısında Sanson’un Asya ve dünya haritalarının değişik
bulunmaktadır. Haritada belirtilen şehirle- redaksiyonları bize, kısmî haritalarından daha
rin posizyonları, 7./13. yüzyılın 60’lı yılların- kesin bir ölçüde ve açıklıkta, onun zaman içe-
risinde kendisine ulaşan yeni örnekleri temel
da Merāġa Rasathanesi’nin kurulmasından
alarak yeni çizimlere nasıl ulaştığı hususunda
sonra ortaya çıkan, mesela Naṣīreddīn eṭ-
bizi aydınlığa kavuşturmaktadır. Bu izlenime
Ṭūsī’ninki gibi coğrafi çizelgelerdeki koor- herşeyden önce, onun 1650, 1651, 1654, 1659
dinatlarıyla karşılaştırıldığında, enlem ve ve 1669232 tarihli haritaları birbirleriyle karşı-
boylam derecelerinin biribirlerine uyduğu laştırıldığında ulaşılır. 1659 tarihli haritanın
görülür230. Bu bizde Merāġa Rasthanesi’nin önemi bana göre, bu haritanın, sıfır meridyeni
kurulmasından sonraki dönemden bir Arap- Toledo’nun 28°30‘ batısında bulunan derece
İslam haritasının karakteri hakkında net bir ağına göre ve Arap-İslam kültür dairesinde
tasavvur oluşturmaktadır: Bunlar derece ağı ulaşılan radikal boylam dereceleri tashih-
taşıyorlardı ve çok doğru haritalardı. Buna lerini göz önünde bulundurarak yapılan ilk
rağmen, Olearius’un Batı dünyasında erişile- Avrupalı harita olmasında yatmaktadır233.
Bu Asya haritasında, kendisinden beş yıl önce
bilir kıldığı o harita, benim tahminime göre,
tamamlanmış olan öncüsünün aksine orta-
bu bölgenin Arap-İslam kültür dünyasındaki
ya çıkan yeniliklerden bir tanesi de, Kızıl
kartografik çizimi bakımından oldukça başa- Deniz’in Avrupa haritalarında çoktan kaybol-
rılı bulunmakla birlikte ulaşılan en yüksek muş olan ʿAḳabe körfeziyle birlikte çizilmesi-
aşamayı temsil etmemektedir. Bu çok önemli dir. Yaklaşık bir asırdır bir kartografın diğe-
dokümanın kartografya tarihinde şimdiye dek rinden kopyaladığı Hazar Denizi’nin doğu-
hak ettiği dikkati çekmemiş olması gerçekten batı yönünde genişleyen kavun şeklindeki
çok üzücüdür. formu, burada bu denizin gerçekliğe hemen
228 Olearius: Vermehrte newe Beschreibung, a.y., s. 434. 231 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 117.
229 a.e., s. 434; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 400. 232 a.e., Cilt 12, s. 167, 186, 187, 188, 189.
230 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 402, 423-424. 233 a.e., Cilt 11, s. 120-121.
G İ R İ Ş 125
234 Bkz. Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 118. 236 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 140; Cilt 12, s. 168.
235 a.e., Cilt 11, s. 118. 237 a.e., Cilt 11, s. 141-143.
126 G İ R İ Ş
örnekler göstermektedir ki, bu haritaların İngiliz kaptan W.H. Smyth tarafından ölçülen
boylam dereceleri, ilgili sıfır meridyeninden kıyı çizgilerinin mesafelerinin toplamı arasın-
hareketle göz önüne alındığına, 2° veya 3° da yapılan bir karşılaştırma ile elde etmişti.
daha büyüktürler. Fakat eğer boylam farkla- Yapılan hesaplamada, el-İdrīsī’nin ulaştığı
rı, Halep’le Semerkant veya Bağdat’la Delhi 1050 km. sonucu, Smyth’in ulaştığı 1041 km.
arasında olduğu gibi, modern haritalardaki- sonucuyla büyük ölçüde örtüşmekteydi240.
lerle karşılaştırılacak olursa, ya hemen hemen Buna şu açıklama eklenmelidir: Amari, Pīrī
kesin doğru oldukları ya da dakikalarla ifade Reʾīs’in241, el-İdrīsī’ye nispetle daha gelişmiş
edilebilecek ufak bazı sapmaların ortaya çık- bir tasvir ortaya koyan Sicilya haritasını henüz
tığı görülür. Ayrıca bu tashih çabaları uzunca tanıyamamıştı.
bir süre ülkelerdeki veya kıyılardaki önemli Paris Rasathanesi astronomlarının, bazı
bazı yerlerin pozisyonlarıyla sınırlı kaldı. Yine, noktalarda yeniden gözden geçirilen dünya
nesiller boyu yerinde yapılan çalışmalar sonu- haritasını, eski dünyanın bazı parçalarının
cunda elde edilen kıyı çizgilerinin ve ülkeler boylamda birkaç derece kısaltılması veya
çevrelerinin, çoğu durumda 20. yüzyıla kadar batıya doğru mümkün olabildiğince kaydırıl-
geçerliliğini koruduğu görülmektedir. Bu ması yoluyla düzeltme teşebbüsünden sonra,
bağlamda Sicilyalı arabist M. Amari’nin238 19. Paris Akademisi’nin genç üyesi Guillaume
yüzyılın ortalarında kendi vatanının kartogra- Delisle (1675-1726), sonuçları coğrafya tari-
fik olarak kavranması çalışmalarının durumu- hinde “kartografya reformu” olarak nitelene-
na ilişkin söylediklerine kulak vermek hayli cek faaliyeti devam ettirme ödevini üstlendi.
bilgi vericidir. O kendi zamanında «genel bir Şukadarı var ki onun ulaştığı başarı da, tıpkı
üçgenler zincirlemesine göre çizilmiş hiçbir öncülerinin ve çağdaşlarının çalışmalarında
Sicilya haritasının» olmadığı sonucuna varıp olduğu gibi, Arap-İslam kültür çevresindeki
böyle bir çalışmanın «zaman ve para» gerek- muazzam ön çalışmaların tam bir bilgisiz-
tirdiğini, defalarca başlatıldığını fakat vazge- liği içerisinde değerlendirilmiştir. Bildiğim
çildiğini söylemişti. Arap-İslam haritaları ve koordinat çizelgeleri
Amari kabul edilebilir bir Sicilya haritası ışığında, bir yan alanda, Delisle’in bu hari-
çizme çabasında, adanın el-İdrīsī’nin kitabın- talara ne derece bağımlı kalmak zorunda
da bulunan şimdiye kadarki tek küçük boylu olduğu sorusunun ardına düştüm. İncelenen
kopya olarak günümüze ulaşan parçaharitaya harita malzemesi İran’ı, Hazar Denizi’ni,
ve kendi zamanının “en az yanlış” haritasının Kafkasya’yı ve Aral Denizi’ni kapsamakta-
çevre şekline dayanmış ve bu haritaya el- dır. Delisle’in bu bölge haritalarının bazıları
İdrīsī’nin kitabındaki topografik niteliklerini şaşırtıcı bir doğruluk göstermektedir. Mesela
ve uzaklık verilerini taşımıştı239. el-İdrīsī’nin onun 1724 tarihli İran haritası, bu mükemmel
sunduğu verilerin doğruluk derecesini ve çizime katkısının ne büyüklükte olabileceğini
onun verdiği kıyı noktaları arasındaki uzun- açıklamak için iyi bir örnekdir. Kim bu harita-
luk farkları toplamıyla 1814-1824 yıllarında ları daha yakından inceleyecek, Gastaldi’nin
ve ardıllarının ya da Delisle’in daha erken
238 Dufour, A.H. ve Amari, M.: Carte comparée de la Si- dönem haritalarıyla karşılaştıracak olursa,
cile moderne avec la Sicile au XIIe siècle d’après Édrisi
et d’autres géographes arabes. Notice par M. Amari, Paris kendi kendine şu soruyu soracaktır: Nasıl
1859, s. 20 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt, 5,
s. 63-111, özellikle s. 80) ; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 35 240 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 35.
239 Harita için bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 26. 241 a.e., Cilt 12, s. 88.
G İ R İ Ş 127
oldu da o birkaç yıl içerisinde bu İran harita- yaklaşık 50 adet yer ile karşılaştırılmasında
sını meydana getirebildi? 10 ila 20 kat geniş- görüyorum. Bu karşılaştırmanın, üç yıl önce
letilmiş topografisiyle, gelişmiş hidrograf- yayınlanan kitabımda243 detaylı şekilde ortaya
yasıyla, çok daha iyi hale getirilmiş Hazar koyduğum sonucu beni şu kanaate götürdü:
Denizi çizimiyle ve de Hint Yarımadası’nın Delisle yerel bir İran haritasının derece ağını
kuzeydeki sınırlarına dek İran Körfezi ile ayrıca içeriğini enlem dereceleri şöyle dursun,
Arap Denizi kıyıları tasviriyle bu harita göz boylam derecelerini de, hiç bir proporsiyonal
kamaştırmaktadır. Ayrıca, bu İran harita- kısaltmaya gitmeden olduğu gibi Fransızca
sındaki yaklaşık 600 yerin -bunlar arasında radaksiyona aktarmış olmalıdır. Böylece
hiç de önemli olmayan köyler, termal sular, onun haritası, kendisine modellik eden, anla-
kervansaraylar, köprüler, geçitler, kaleler vb. şıldığı kadarıyla o zamana kadar İran’ın ve
bulunmaktadır- pozisyonunun derece ağın- Hazar Denizi’nin kartografik tasvirinde en
da, enlem ve boylam derecelerinin –eğer bu yüksek gelişim basamağını ortaya koyan bir
yerler hâlâ mevcut ise yani modern atlaslarda Arap-Fars haritasının Fransızca çevirisi ola-
yer bulmuşlarsa– minimal sapmalarıyla ger- rak görülebilir. Çok büyük bir ihtimalle oriji-
çeklikle bu denli kesin örtüşmesi sebebiyle nal harita 16. yüzyıldandır.
Bu sonuç yine onun adını taşıyan Karadeniz244,
hayret daha da büyümektedir. Bu durumda şu
Hazar Denizi245, ve Kafkasya246 haritaları için
soru kendiliğinden sorulur: Delisle, Paris’de
de geçerlidir. Bu haritalar için daha önce
bulunan atölyesinde nasıl oldu da İran hari-
adı geçen kitabıma işaret etmekle yetiniyo-
tasındaki bu yüzlerce yerin ve kıyı çizgileri-
rum. Yalnız Karadeniz haritası konusunda
nin hemen hemen tam doğru coğrafi pozis-
şu belirtilmelidir: Delisle yer yer, bu harita-
yonlarını elde edebildi? Düşünülebilecek tek
yı, Jean-Baptiste Fabre tarafından Paris’e
şey şudur: 1724 yılında yayınlanan bu harita,
getirilen ve İstanbul’da son derece değer
matematiksel coğrafya temelinde o bölgenin verilen el yazması bir haritayı örnek alarak
yüzlerce yıldır yürütülen bir kartografyası- yaptığına bizzat işaret etmektedir247. Paris’e
nın en yüksek noktasını yansıtan bir örneğe gelen ve Delisle tarafından örnek alınan
dayanılarak sağlanmıştır. İslam dünyasından Karadeniz haritasının bir Osmanlı-Türk kop-
çıkan, Giacomo Gastaldi (1559-61), Nicolas yası, bir talih eseri olarak günümüze ulaş-
Sanson (1655) ve Adam Olearius (1637) tara- mıştır248. Bu haritanın boylam ve enlem ska-
fından Avrupa dillerinde ulaşılabilir kıldıkları laları, Osmanlılar zamanında Karadeniz’in
İran haritaları Delisle’in haritasına model çiziminde büyük bir doğruluğa ulaşıldığını
teşkil etmekte yeterli olamazlar. Bu harita ispatlamaktadır ve yine Delisle’in haritasın-
eski haritalarla olan apaşikar ortak noktalara
rağmen onlarla kıyas edilemeyecek zenginlik-
te bir içeriği, çok güçlü çapta genişletilmiş bir 243 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 413-423.
Fars çizelgelerinde bulunan ve sıfır merid- et de l’étendue des différentes parties de la terre, Histoire
de l’Académie Royale des Sciences année 1720 içerisinde.
yenleri Toledo’nun 28°30' batısından geçen Paris 1722, s. 365-384, özellikle s. 381; Sezgin, F.: a.e., Cilt
10, s. 448.
242 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 149-150. 248 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 234.
128 G İ R İ Ş
da vurguladığı denizin derecelere göre tam görünen haritaları, yeni astronomik yöntem-
ölçümleri, eldeki Osmanlı kopyasındakiyle lerle ve yardımcı araçlarla elde edilmiş koor-
tamamen örtüşmektedir249. dinatlar esasına göre şekillendirilmiş değil-
17. yüzyıldan 18. yüzyıla geçiş aralığında, lerdir, daha ziyade haritacılar ya kendilerine
kadim dünyanın eskimiş kartografik tasvirleri- model teşkil eden haritaları kopya etmişlerdir
ni daha doğru haritalarla değiştirmeye yönelik ya da değişik zamanlardan gelen, birbirle-
çabalardan birisi olarak, –kendisinden daha rinden farklılık gösteren haritaları bir araya
genç çağdaşı Chr. Gottlieb Jöcher250 (1694- getirmişlerdir. Olağanüstü üretici bir hari-
1758)’in ifadeleriyle–, «farklı İran, Filistin vb. tacı olan Homann, bizzat verdiği bilgilere
haritalarını tanıtmış olan» Hollandalı oryan- göre İran haritasını Olearius, Tavernier ve
talist Adrian Reland (1676-1718)’ın İran hari- Reland’ın eserlerini ve daha genç yazarları
tası anılmalıdır. Onun gün yüzüne çıkan İran göz önünde bulundurarak çizmiştir.
haritasının251 başlığı şöyledir252: «İran devle- Bu haritanın255 toponomik, topografik ve kon-
tinin en büyük Arap ve Fars coğrafyacıların figüratif tarzdaki kendine özgü nitelikleri bir
eserlerinden alınmış çizimidir – yapan Adrian yana bırakılarak burada, tuhaf karakterli dere-
Reland». Kendi ifadeleri göz önünde tutula- ce ağına işaret etmek istiyorum. Görünen o ki
rak denilebilir ki, Reland’ın katkısı, eli altında bu ağ, Homann’ın değişik derece ağlı örnek-
bulunan orijinal dilindeki bir haritayı –belki leri kullanmasıyla doğmuştur. Onun iki örne-
bazı değişikliklerle– Latince’ye çevirmiş veya ği, Olearius ve Reland haritaları, Toledo’nun
Latince harflere aktarmış olmasından ibaret- 28°30' batısından geçen sıfır meridyenine
tir. Onun İran haritası, 13. yüzyıldan 16. yüz- sahiplerdi ki buna göre Akdeniz’in doğu
yıla kadar devam eden Arap-Fars kartografi
kıyısı 70°, Bağdat 80° ve Hazar Denizi’nin
okulunun, sıfır meridyeni Toledo’nun 28°30'
batı kıyısı 85° dir. Daha önce defalarca dile
batısından geçen gelişmiş bir İran haritasının
getirildiği üzere, bu derece ağı, el-Meʾmūn
kendisine temel teşkil ettiğini kanıtlamakta-
coğrafyacılarının 3./9. yüzyılın ilk yarısında
dır. Reland’ın bu haritasının, Delisle’in İran
yaptıkları dünya haritasının derece ağı kar-
haritasına oranla, bu bölgenin kartografik
şısında, boylamda yaklaşık 10° lik bir tashi-
tasvirinin daha erken bir gelişim döneminde
hin yapıldığını göstermektedir. el-Meʾmūn
ortaya çıktığı anlaşılıyor253.
haritasındaki derece ağında Akdeniz’in doğu
Asya bölgelerinin Arap-İslam kültür dünya-
kıyısı 60°, Bağdat 70° ve Hazar Denizi’nin batı
sında doğan kartografik tasvirler grubu içeri-
kıyısı 75° dir. Buradan anlaşılır ki el-Meʾmūn
sinde yer alan ve Avrupa’da erişilebilir duru-
haritasında ve Homann haritasında adı geçen
ma gelen J. Baptist Homann (1163-1724)’ın
önemli noktalar arasındaki boylam farkları
İran haritası254, şu durum için oldukça ilginç
bir örnektir: O dönemin derece ağı altında aynıdır. Akdeniz’in doğu-batı ekseninin yak-
laşık 54° olduğu Homann haritasını256 biraz
249 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 448-449. daha yakından inceleyecek olursak bu durum
250 Allgemeines Gelehrten-Lexicon. Dritter Theil, Leipzig daha da belirginleşir. Böylece el-Meʾmūn
1751 (Tekrarbasım: Hildesheim 1961), Sp. 2002-2004.
251 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 214. coğrafyacılarının haritasındaki yaklaşık 53°
252 Orijinal haliyle: Imperii persici delineatio ex scriptis
potissimum geographicis arabum et persarum tentata ab 254 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 216.
Adriano Relando, krş. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 407. 255 a.e., Cilt 10, s. 407 ff.
253 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 407. 256 a.e., Cilt 12, s. 205.
G İ R İ Ş 129
en önemli iki kartografik dokümanıyla karşı tografik tasvirindeki bildiğimiz gelişimle tam
karşıya olduğumuza ilişkin asla çürütüle- bir uyum içinde bulunmakta ve çok önemli
mez deliller vermektedir. Araştırmalar bizi bir boşluğu doldurmaktadır. İkinci haritaya
o haritalardan eski olanını 7./13. veya 8./14. gelince, bütün yeni unsurlarıyla 16. yüzyıl
yüzyıl, yeni olanını ise 10./16. yüzyıl olarak Arap-İslam kartografyasının olağanüstü bir
tarihlendirmeye götürmektedir. Kıyı çizgi- dokümanı olarak ortaya çıkmaktadır.
leriyle, nehir sistemleriyle, diğer topografik Bu iki Kuzey ve Orta Asya haritalarına dair
ve toponomik unsurlarıyla ve aynı zamanda mülahazalarımı, Arap-İslam coğrafya tarihi
derece ağı ile bu haritalar bizim şimdiye alanında kendisine önemli çalışmalar borçlu
kadar ifade ettiğimiz şu düşünceyi destekle- olduğumuz büyük Rus arabist W. Barthold273
mektedir: Kuzey ve Orta Asya’nın kartogra- (1869-1930)’un Hazar bölgesinin 18. yüzyılın
fik tasvirinin erken dönem gelişimi, tıpkı el- ilk yarısındaki kartografik tasvirine ilişkin
Meʾmūn coğrafyasına nispetle el-İdrīsī (548- bir görüşüyle bitiriyorum. Barthold büyük
1154)’nin dünya haritasında ve parça-harita- bir saygı ve takdirle, Arap-İslam kültür çev-
larında görüldüğü üzere, bunu daha da aşarak resinin coğrafya tarihindeki rolünü dile
ilerlemeye devam etmiştir. Bu geç dönem getirmekte ve şu şekilde devam etmekte-
gelişim evresinde, el-İdrīsī haritasında çok dir: «Bazı Arap haritaları daha Orta Çağ’da
kabaca ortaya konulan göllerin ve ırmakların Avrupalılar tarafından kullanılmıştır. Arap
Kuzey Okyanus’a ulaştığı noktaların enlem ve coğrafyacılarının bazı eserleri XVII. yüzyıl-
boylamları bu iki haritamızda gerçeğe yakın da bile Latince’ye çevirilmiş halde yayın-
değerlere yaklaşmıştır. Asya’nın iki iç deni- lanmıştır. Buna rağmen Arapların Hazar
zinin yani Hazar Denizi’nin ve Karadeniz’in Denizi’ne, Aral Gölü’ne, Seyhun ve Ceyhun'a
tasvirleri, el-İdrīsī’nin dünya haritasındaki dair aktardıkları detaylı ve kesin haberler
çevre çizgileriyle karşılaştırıldığında dikkate Avrupa bilimine hiç bir etkide bulunmamıştır.
değer bir kesinliğe ulaştığı görülür. Bu iki Batı Avrupa 800 yıl önce Araplardan öğre-
önemli su havzası, enlemleri, boylamları ve nebileceklerini, XVIII. Yüzyılda Ruslar’dan
birbirlerine olan mesafeleriyle derece ağın- öğrendi. 1697 yılında Remezof tarafından
da hemen hemen gerçekliğe uygun boyutlar yapılan haritada Aral Gölü (More Aralsko)
kazanmıştır. Yine bu haritalar bize, Ortelius ilk defa Hazar Denizi’nden tamamen bağım-
ve Mercator’dan beri Avrupa’da yapılan hari- sız, “Amun-Darja” (Amu-Derya, Oxus)’nın,
taların Arap-İslam temellerinin izlerine ula- “Syrt” (Sir-Derya, Jaxartes)’ın ve diğer bir-
şabilmede başka dayanak noktaları vermek- çok küçük nehrin döküldüğü bir iç deniz
tedir271. Asya kartografyası bağlamında ayrın- olarak resmedilmiştir. Bahsi geçen bölgenin
tılı bir şekilde ele aldığım272 bu iki haritadan
273 von Voth, H.: Nachrichten über den Aral-See und den
daha eski olanı 13.-14. yüzyılın eseri olarak unteren Lauf des Amu-darja von den ältesten Zeiten bis
Akdeniz’in, Afrika’nın yarımada yapısının, zum XVII. Jahrhundert. Deutsche Ausgabe mit Berichti-
gungen und Ergänzungen vom Verfasser. Nach dem rus-
Güney Asya’nın ve Hint Okyanusu’nun kar- sischen Original übersetzt, Leipzig 1910, Bkz. Vorwort s.
VI-VII (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 100,
271 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 396. s. 245-336, özellikle 248-249); Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s.
272 a.e., Cilt 10, s. 376-396. 344-345.
132 G İ R İ Ş
coğrafi ve fiziki şartlarına ilişkin daha ayrıntılı şim basamaklarını temsil eden zaman dilim-
haberler Rusya’da XVIII. yüzyılın başında lerinden ulaşmıştır. Ellerinin altında bulunan
toplanmış ve Büyük Peter tarafından kısmen haritaları model olarak kullanan Avrupalı
şahsen (1717 yılındaki Paris ikameti esna- haritacılar bunların kesinliklerine ilişkin hiç
sında) kısmen de mektup yoluyla Fransız bir kritere sahip değillerdi. Hazar Denizi’nin
saray coğrafyacısı Delisle’e bildirilmiştir. daha eski ve daha doğru tasvirleri 16. yüz-
Delisle’in 1723 tarihli haritasında Aral Gölü yıldan itibaren, yani Ptoleme Coğrafyası’nın
ilk defa bu adıyla anıldı, her ne kadar Yunan basılı Latince çevirisinin yaygınlaşmasından
Basilios Batatzes bu göl hakkındaki ilk haberi sonra, bu eserdeki gerçek dışı tasvirlerin lehi-
Avrupa’ya kendisinin getirdiğini ve bu yolla ne, gittikçe unutulmaya yüz tutmuş oldukları
1732 yılında Londra’da büyük bir sansasyon görünüyor274.
uyandırdığını iddia etmiş olsa bile. Her halü- 17. ve 18. yüzyılda Jean Chardin, Melchisédec
karda XVIII. yüzyılın haritaları ispatlamak- Thévenot, Jean-Baptiste Tavernier, François
tadır ki, bu bölgenin coğrafi ve fiziki şartları Pétis de la Croix ve aynı adı taşıyan oğlu,
hakkında hâlâ çok açık olmayan bir tasavvur François Bernier, Jean-Baptiste Fabre,
bulunmaktadır ve Yunan coğrafyacıların iddi- William Kirkpatrick veya James Rennel gibi
alarının kurtarılabilecek kadarını kurtarmaya seyyah bilginler tarafından Avrupa’ya getiri-
girişilmiştir. Hatta Delisle Aral Gölü’nden len haritaları ayrıntılı olarak incelemek yeri-
bir ırmağı Hazar Denizi’nin kuzey bölgesine ne, Avrupalı haritacıların ellerine geçen hari-
doğru “ancien cours de la rivière Sir”olarak ta materyalini ve koordinat çizelgelerini ola-
götürür». bildiğince iyi bir şekilde kullanma çabalarını
Bu bilgilerin ve zengin açıklamaların iki nok- gösteren çok yatkın iki örnekle yetiniyorum.
tasında, bugünkü daha uygun koşullar saye- İlk örnek daha önce dile getirilen İngiliz
sinde, Barthold’dan daha farklı görüşlere ula- haritacı Emmanuel Bowen (1738’den
şıyorum. Birinci nokta: Ben, Arap coğrafyası- sonra)’ın Map of Turky, Little Tartary, and the
nın tasvirî açıklamalarından ziyade, haritaları Countries between the Euxine and Caspian
yoluyla ve sadece Hazar Denizi ve Aral Gölü Seas275 (1738’den sonra) isimli haritasının
bakımından değil, bilakis daha geniş çaplı sol kenarında bulunan lejanttır. Buradan
olarak Avrupa haritacılarını etkilediğinden anlaşıldığına göre o, değişik modellerden
ve böylelikle yeni bir çağın önünü açtığından biraraya getirdiği haritası için 1729 yılında
eminim. İkinci nokta: Hazar Denizi veya Aral İstanbul’da basılan Doğu Anadolu ve İran
Gölü bağlamında şimdiye kadar Rus bilginle- haritasının ve diğer haritaların yanı sıra şu
rin 18. yüzyılın ilk yarısındaki araştırmalarının haritaları kullanmıştır: Karadeniz kıyıları-
meyvesi olarak görünen şeyin aslında, 17. yüz- nın Asow Boğazından Tuna’nın kuzeydeki
yıl Avrupalı ve bu arada Rus kartograflarınca, dökülme noktasına kadar çizimini bir Türk
Arap-İslam coğrafyacılarının çalışmalarının haritasından almıştır, ....Dicle nehrini ve
yeniden tanınmaları olduğu gerçeği ortaya
çıkıyor. Birinci noktada dikkat edilmesi gere-
ken, özellikle Hazar Denizi bakımından, doğu-
batı etkilemesinin devamsız ve tesadüflere
bağlı kalmış olmasıdır. İslam kartografyasının
ürünleri Avrupalı kartograflara, değişik geli- 274 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 345.
275 a.e., Cilt 10, s. 455; Cilt 12, s. 225.
G İ R İ Ş 133
Basra civarındaki bazı parçaları Thévenot’un ou Mer Rouge adlı haritanın kuzey bölümü-
seyahatnamesine276 ekli bir Arap haritasın- nü çizmekte kullanmıştır. Burada anılmaya
dan277 almıştır. Hemen hemen birbiriyle bir- değer nokta, d’Anville’in, Süveyş ve ʿAḳabe
leşik gösterilen Van ve Urmiye (Lake Shahi) körfezlerinin tasvirini bu Türk haritasın-
göllerini G. Delisle'den (ki onun Gürcistan dan aldığına işaret etmesidir. Diğer birçok
haritasını kullanıyordu) almaktan kaçınmayı şeyin yanında, kuzeyden ʿAḳabe körfezine
tercih ediyor, zira Delisle bu gölleri birbirine bir çıkıntı yapan (gerçekte mevcut olmayan)
yaslanmış göstermesine ilişkin herhangi bir ve bunun kuzey sonunu iki körfez halinde
otorite zikretmiyor. Bowen faydalandığı bazı bölen bir burunu da yine bu haritadan almış-
çağdaş haritaları da sayıyor. İkinci bir lejantta tır. Yani d’Anville 18. yüzyılın ikinci yarısın-
o koordinatları kaydetmiştir. Bunlar bir dizi da bile hâlâ, Suveyş ve ʿAḳabe körfezleri-
yerin, kendisinin daha yaşlı ve genç çağdaşla- nin ve Sina Yarımadası’nın çizimlerinin bu
rının gözlem sonuçları olarak verdiği veya İbn Osmanlı haritasında ne derece doğru oldu-
Yūnus, el-Baṭṭānī, Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī gibi ğu konusunda Paris’ten hüküm verebile-
coğrafyacıların Arap çizelgelerinden alın- cek durumda değildi281. Dolayısıyla, Avrupa
mış enlem dereceleridir. Arap çizelgelerin kartografyasında bu hatayı tashih etmek
boylam derecelerini, el-Baṭṭānī’nin verdiği için asgari yarım yüzyıllık bir zamana ihtiyaç
bir bilgi hariç, almamıştır. Böyle yapmasının duyulmuş olması bizi şaşırtmamalıdır282.
sebebi muhtemelen, Arap çizelgelerin değişik 18. yüzyılın coğrafyacılarının en önemli iki
sıfır meridyenlerini nasıl kullanacağını bilme- şahsı D’Anville ve İngiliz James Rennel
mesidir278. (1742-1830), Arap-İslam öncülerinin başa-
İkinci örnek, meşhur Fransız coğrafyacı rılarına karşı büyük bir saygı duymuşlar ve
Jean-Baptiste Bourguignon d’Anville (1697- onları layıkıyla övmüşlerdir. Bu iki coğraf-
1782)’in tahminen 945-948/1538-1541 yılla- yacı sadece düzeltilmeleri gereken Asya ve
rı arasında çizilen bir Osmanlı-Türk ürünü Afrika haritalarına dair yaptıkları betimle-
Kızıldeniz haritasını kullanmasıdır. Bu yici açıklamalarında Arap-İslam kaynakla-
harita279 d’Anville’in sunumuna göre Kızıl rının tanıtımına, coğrafi koordinatlarına
Deniz’i kuzeyden Jeddah (Cidde)’a kadar ve diğer mesafe bilgilerine tam bir güven
tasvir etmektedir. d’Anville bu haritayı, duygusuyla dayanmakla kalmamışlar, aynı
Mémoires sur l’Egypte ancienne et moder- zamanda Arap-İslam kültür çevresinde
ne280 isimli eserine eklediği Golfe Arabique doğan ve çalışmaları esnasında fark ettikleri
haritaları da kullanmışlardır. Kaynakları ve
model alınan haritaları dile getirmek kar-
276 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 226. Söz konusu olan eser tografya tarihi içerisinde âdet değildir. Bu
şudur: Relation de divers voyages curieux, qui n’ont point
nedenle, daha 1755 yılında haritacı Robert
esté publiés et qu’on a traduits ou tirés des originaux des
voyageurs français, espagnols, allemands, portugais, an- de Vaugondy’nin283 meslektaşı d’Anville’in
glais, hollandais, persans, arabes et d’autres Orientaux,
le tout enrichi de figures et de cartes géographiques, Paris
1663-1667.
277 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 236. 281 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 417-419.
278 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 455-457. 282 a.e., Cilt 11, s. 419.
279 a.e., Cilt 12, s. 317, kuzey tarafı. 283 Essais sur l’histoire de la géographie ou sur son ori-
280 Paris 1766 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt gine, ses progrès et son état actuel, Paris 1755, s. 385 ; Sez-
256), s. 276. gin, F.: a.e., Cilt 10, s. 457.
134 G İ R İ Ş
eski bir kusurunu ayıplaması aydınlatı- ki Pazar yerlerinde her iki kültür mensupları-
cıdır: «Türkiye’nin Asya’daki bölgesine ve nın kişisel temasları yoluyla gerçekleşmiştir.
İran devletine gelince, gerçekten d’Anville Bu konuda, 999 yılında II. Silvester lakabıyla
tarafından bu ülkeler hakkında Asya harita- papa seçilecek olan Aurillaclı Gerbert (d.
sının ilk bölümünde sunulan yeni bilgile- yaklaşık 950, ö. 1003)’e öncü rolü tanınmak-
ri sağlayan asıl orijinalleri görmek isterdik. tadır.
Onlar bir seyahatnameden beklenebilecek Onun adıyla ilişkilendirilen284 Arap rakam-
olanlardan çok farklı detaylar içerir. Bu ori- larının Avrupa’ya getirilmesi olayında, bu
jinallerin sunduğu topografi ancak, yerin- olayın ondan bağımsız olduğunu gösteren
de çizilmiş olup, aktardıkları bilgiler bizim yeni dokümanlar ve işaretler bilinmektedir.
için çok fayda sağlayacak parçaharitalardan Arap rakamları, biri 976 diğeri 992 tarihinde
sağlanabilir. » İspanya eyaletinde kopyalanan iki el yazma-
sında ortaya çıkmaktadır. Escorial kütüpha-
nesinde muhafaza edilen bu önemli dokü-
ARAP-İSLAM BİLİMLERİNİN manlar matematik tarihçileri tarafından hâlâ
AVRUPA’YA GİDİŞ YOLLARI göz önüne alınmamış görünüyor285. Ayrıca
Gerbert’in bize ulaşan bir mektubundan, onun
Bu “Giriş”in ilk bölümünde felsefe, astrono- manastır başpapazı Aurillaclı Gerald’dan
mi, müzik, tıp ve coğrafya gibi Arap-İslam Joseph Sapien (veya Hispanus) adlı şahsın De
bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu ve multiplicatione et divisione numerorum isimli
özümsenmesi süreci ele alındı. Bu gerçekleş- risalesini temin etmesini286 rica ettiği ortaya
tirilirken de, daha çok ön çalışma karakteri çıkmaktadır. Bu durum, Arap rakamlarının
taşıyan veya olayları süjeye göre değil, yazı- bu zaman diliminden önce güney Fransa’ya
lı ürünleri temel alarak açıklamaya çalışan ulaştığına işaret etmektedir287.
Bir başka örnek olarak: 10. yüzyıldan kalan
bugüne kadarki araştırmalardan hareket edil-
bir usturlap, Latince yazıları köken itibariyle
di. Şimdi burada, Avrupa’daki resepsiyon ve
Arapça harflerin transkripsiyonunu ortaya
özümseme sürecine götüren yollar kısaca dile
koymaktadır (Katalog II, 91). Bu ustur-
getirilecektir.
labın kâşifi ve daha önceki sahibi Marcel
1) Müslüman İspanya Üzerinden Giden Yol
Kuşkusuz en eski ve en bilinen yol, 711 yılı 284 Bkz. Weissenborn, H.: Gerbert. Beiträge zur Kenntnis
fethi sonrası 20 yıl içerisinde büyük bir bölü- der Mathematik des Mittelalters, Berlin 1888; aynı yazar:
mü Arap egemenliğine giren İber Yarımadası Geschichte der Einführung der jetzigen Ziffern in Europa
durch Gerbert, Berlin 1892.
yoludur. Orada fatihler tarafından sonraki 150 285 Bkz. van de Vyver, A.: Les premières traductions latines
yıl boyunca sürdürülen bilimler, İslam dünya- (Xe-XIe s.) de traités arabes sur l’astrolabe, 1er Congrès
sının merkezinde sürdürülenlerin büyük ölçü- International de Géographie Historique içerisinde. Tome
II. Mémoires, Paris ve Brüksel 1931, s. 266-290, özellikle
de aynısıydı. s. 286 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Bu konuyla uğraşının erken bir evresinde serisi Cilt 90, s. 377-405, özellikle s. 400).
286 Bubnov, N.: Gerberti opera mathematica, Berlin 1899
şu görüşe ulaşılmıştı: Hıristiyan Avrupa’nın
(Tekrarbasım: Hildesheim 1963), s. 101.
Arap-İslam bilimleriyle olan ilk tanışıklığı, 10. 287 van de Vyver, A.: Les premières traductions latines,
yüzyılın son üçte birinde, Barselona etrafında- a.y., s. 286-288 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
Astronomy serisi Cilt 90, s. 400-403).
G İ R İ Ş 135
de bunu 1092 yılında bir usturlap yardımıyla yeni bir astronomi ve matematik taşıdı. Ebū
yaptığı gözlem sayesinde başarmıştır305. el-Ḳāsım Mesleme b. Aḥmed el-Mecritī (ö.
Resepsiyon sürecinin Batı Avrupa akımı- 398/1007) tarafından yeniden ele alınmış şek-
nı ele alırken 11. yüzyılın ikinci yarısında liyle yukarıda adı geçen Muḥammed b. Mūsā
Constantinus Africanus tarafından gerçek- el-Ḫārizmī’nin Zīc306 adlı eserinin çevirisiy-
leştirilen ve çok büyük önemi haiz Arap tıb- le o, çağdaşlarına Arap astronomisinin, bu
bının -daha önce bahsettiğimiz üzere- giriş alanın asimile edilmiş hem teorik hem de
mahiyetindeki eserlerini burada bir kenara pratik Hint ve Yunan eserlerinin temelin-
bırakıyoruz. Bu konu, Arap-İslam bilimleri- de artık kendine özgü çizgiler taşıyan bir
nin Avrupa’daki resepsiyonunun ve özümsen- elkitabından faydalanma imkanını sağlamış-
melerinin ikinci yolu çerçevesinde tekrar dile tı. Bu çalışmada aktarılan trigonometri ile
getirilecektir. trigonometrik çizelgeler Avrupa’da ileriki
Muhtemelen daha 9. yüzyılın erken dönemle- dönemlerde gerçekleşecek olan matematik-
rinde vuku bulan İslam dünyasında uğraşılan sel, astronomik ve geodetik bilgi gelişimine
bilimlerle tanışma işinden ve bu bilimlerin 10. hizmet etmiştir. Raymond Mercier307, Latin
yüzyılın ikinci yarısında başlayan resepsiyo- dünyasının böyle bir eser için hayli hazırlıksız
nundan sonra –ki bu resepsiyon sürecinin 11. olduğunu, bu yüzden de özümseme süre-
yüzyıldaki diğer gelişimlerini ayrıntılı olarak cinin oldukça yavaş ilerlediğini söylemekte
takip edememekteyiz– 12. yüzyıl, Arapça’dan haklı olabilir, ama Avrupalılar, Arapça’dan
Latince’ye ve İbranice’ye büyük bir çeviri çeviriler yoluyla kazandıkları matematik ve
dalgasını beraberinde getirdi. Bu hareketin astronomi bilgilerini bizzat kendi güçleriyle
öncülerinden birisi Bathlı Adelard (1116- yaratmak zorunda kalmış olsalardı bunun ne
1142 yılları arasında faaliyette bulundu)’dır. kadar uzun süreceğini düşünmemiz gerekir.
Robert Grosseteste (ö. 1253) ve Roger Bacon Bathlı Adelard’ın, kurulacak matematik ve
(ö. 1292) ile birlikte o, resepsiyon ve özümse- astronomi binası açısından temel öneme
me sürecinin en önemli üç İngiliz bilgininden sahip diğer iki çalışması el-Ḫārizmī’nin arit-
biridir. Laon, Tours, Salerno, belki de Syrakus, metik eserinin ve Öklid’in Elementler’inin
Tarsus ve Antakya’da uzun süren ikameti son- Arapça’dan çevirisidir.
rasında 1120 yılında İngiltere’ye geri döndü. Bilimler tarihinin 12. yüzyıldan tanıdığı büyük
Birçok çevirisi ve kendi eserleri yoluyla çeviri akımı bilhassa Toledo’dan beslenmiş-
Bathlı Adelard Avrupa’ya herşeyden önce tir. 92/711 yılında Araplar tarafından alınan
bu şehir zaman içerisinde yüksek seviyeli
bir bilim merkezi haline geldi. Müslümalar,
305 Bkz. Haskins, C.H.: Studies in the history of mediaeval Hıristiyanlar ve Yahudiler arasında ortak
science, New York 1924, s. 114-117; Schipperges, H.: Die
bilimsel çalışma geleneğine ve büyük kütüp-
Assimilation der arabischen Medizin, a.y., s. 149-150; Ku-
nitzsch, P.: Glossar der arabischen Fachausdrücke in der hanelere sahip bu merkez 478/1085 tarihinde
mittelalterlichen europäischen Astrolabliteratur, a.y., s.
483; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 214-215; daha fazla ayrın-
tı için bkz. Mercier, Raymond: Astronomical tables in the
twelfth century, Adelard of Bath. An English scientist and 306 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 142.
Arabist of the early twelfth century içerisinde, ed. Charles 307 Mercier, Raymond: Astronomical tables in the twelfth
Burnett, Londra 1987, s. 87-118, özellikle s. 102-103. century, a.y., s. 87.
G İ R İ Ş 139
kullanımı da ona aittir315. Chesterli Robert, Robert’e ithaf ettiği kendine ait bir eseri
aynı zamanda kimyaya dair bazı kitapları bilinmektedir. 1143 yılında yazılan bu felsefi
Arapça’dan İngilizce’ye çeviren ilk kişidir316. kitap Arapça ve Latince kaynaklardan bazı
Bu dönemde Hıristiyan İspanya’da Latince’ye metinlerin bir yığışımından ibarettir320.
çevirilen önemli eserlerden birisi de Liber cursuum planetarum adlı 1139-1140 yıl-
Muḥammed b. Cābir b. Sinān el-Battānī317 ları arasında tamamladığı eseriyle bu tarz bir
(ö. 317/929)’nin astronomi elkitabıdır. Tivolili başka derlemeci olan Marsilyalı Raymond’la
Plato (1134-1145 yılları arasında Barselona’da karşılaşmaktayız. Bu astronomik kitapla ve
yaşadı) ve bir kez de Chesterli Robert tarafın- içindeki Arapça kaynaklardan alınan coğrafi
dan çevirilen bu eser – son çeviri bize ulaşma- çizelgesiyle o, vatandaşlarına bir hizmette
mıştır– yoluyla Latin dünyası el-Ḫārizmī ve bulunmak istemiştir. el-Battānī’nin yanı sıra
el-Ferġānī’nin biraz önce bahsi geçen eser- Toledo çizelgelerine ve kendisini taklitçisi gör-
lerine ilaveten, İslam dünyasında daha erken düğü ez-Zerḳālī’nin Kanon (el-Ḳānūn)’una
bir devirde astronomi alanında geliştirilmiş dayanmıştır. Onun coğrafi çizelgesi 60 şehrin
bir dizi işlem ve fikir öğrendi. koordinatlarını içermektedir. Böylece o, bir
12. yüzyılın ilk yarısında Arapça’dan Arap çizelgesine Avrupa’da yayılma imkanı
Latince’ye çevirilen eserlere dair bu kısa sağlayan ilk kişilerden biri, belki de ilk kişi-
genel bakıştan sonra, sadece çeviriler yoluyla dir321. Kitabı, Roger Bacon’ın kaynaklarından
değil, ayrıca oluşturdukları kendi derleme- birisidir ve muhtemelen Albertus Magnus
leriyle Arap-İslam bilimlerinin özümsenme- tarafından da kullanılmıştır322.
sine yönelik katkıda bulunan dönemin bazı
Burada bir de Abraham bar Ḥiyya veya
bilginleri de dile getirilmelidir. Bu grubun
Savasorda (Arapça ṣāḥib eş-şurṭa, yani emni-
ilginç bir temsilcisi, 1138 -1142 yılları arasında
İspanya’da, 1143 yılında Toulouse’de yaşayan yet amiri) diye bilinen, 11. yüzyılın ilk yarı-
ve Chesterli Robert ile birlikte Kuran’ı tercü- sında Barselona’da yaşayan Yahudi bilgin
me eden Hermannus Dalmata veya bilinen de anılmalıdır. O doğrudan doğruya kendi
diğer adıyla Carinthialı Hermann’dır. Onun, Latince çevirileriyle değil, daha çok, birçok
astrolojik konulu bazı kitapları ve yukarıda Arapça kaynağın kendi sunumuyla içerik-
adı geçen Ebū el-Ḳāsım Mesleme b. Aḥmed lerini aktardığı İbranice kitaplarıyla etki-
el-Mecrītī (ö. 398/1007)’nin Ptoleme’nin pla- de bulunmuştur. George Sarton’a göre o,
nisfer [bir kürenin üzerinde bulunan verilerin Provence, İspanya ve İtalya Yahudilerinin
izdüşürümü] üzerindeki şerhinin318 çevirileri İslam bilimlerini Hıristiyan Avrupa’ya taşı-
yanında kendisinin yazdığı ileri sürülen bazı ma hareketinin ilk kamçılayıcılarından biri
kitapları319 ve De essentiis başlıklı, Chesterli
dir323. Abraham bar Ḥiyya’nın Arap-İslam Ḥuneyn b. İsḥāḳ328 (ö. 260/873) olduğunu
bilimlerinin Provence’de yeterince bilinme- ispatlamıştır. Gundissalinus’un en meşhur ve
mesinden yakındığını bilmekteyiz324. Ḥibbur önemli eseri De divisione philosophiae ’nin
ha-Meşiḥa ve-ha-Tişboret isimli eserinde çok büyük bir bölümü Ebū Naṣr el-Fārābī329
Arap cebri, geometrisi ve trigonometrisinin (ö. 339/950)’nin İḥṣā el-ʿUlūm’undan kopya
önemli bir bölümünü yüksek bir seviyede edilmiştir. Boethius gibi yazarların Latince
ortaya koymaktadır. Bu kitabın, Tivolili Plato eserlerini, İbn Sīnā ve el-Ġāzzālī’nin kitap-
(1141) tarafından Liber embadorum adıy- larını da kullandığı anlaşılmakla beraber, o
la yapılan Latince çevirisi yoluyla Abraham bu eserleri kaynak olarak zikretmemektedir.
bar Ḥiyya, Arap matematiğinin onun tara- Çok değerli bir çalışmasında Ludwig Baur330
fından işlenen elementleri daha önce başka Gundissalinus’un De divisione philosophiae
kanallar yoluyla Avrupa’ya ulaşmış olmasına adlı kitabının kaynaklarını araştırarak şu tes-
rağmen325 Avrupa matematik bilgisinin geliş- pitte bulunmuştur: Daha çok erken dönem-
mesinde oldukça önemli bir etkide bulun- lerde bunun el-Fārābī’nin bir eseri olabileceği
muştur Muhtemelen o, Arap müzik teorisinin tahmininde bulunulmuştur. «Esasında böyle
Avrupa’ya ulaşmasında da belirli bir rol oyna- Bir tahminin doğmuş olabilmesi, el-Fārābī’nin
mıştır326. kitabının (de scientiis / İḥṣā el-ʿUlūm)
Çeviri etkinlikleri çoğunlukla 1150-1200 yılla- Gundissalinus tarafından çok ayrıntılı bir
rı arasında gerçekleşen sonraki dönem çevir- şekilde kullanılmış olduğunu hesaba katan hiç
menlerinden Dominicus Gundissalinus’u kimseyi hayrete düşürmez»331. Baur bu kitabı
özümsemenin ilk temsilcisi olarak görebiliriz. [Gundissalinus’un] bir «serbest derleme» ola-
Çevirdiği eserlerden daha çok, çevirilerinden rak nitelemektedir332. « Gundissalinus’un bu
derlediği kitaplar yoluyla dikkati çekmek- derleme tarzındaki çalışma metodu, bize ne
tedir. Johannes Hispalensis ile birlikte İbn kadar yabancı ve yanlış gelse de, bizi şaşırtma-
Sīnā’nın eseri olarak tedavüle sürdüğü ve malıdır: Bu, genel olarak geç dönem Eski Çağ
yüzlerce yıl bu şekilde kabul edilen De celo ve Ortaçağ’ın metodudur... Ben bu tarz yazın-
et mundo isimli risale bağlamında Manuel sal faaliyet ile Eski ve Orta Çağ’ı Yeni Çağ’dan
Alonso Alonso327, bu eserin gerçek yazarının ayıran bilginin ve öğreti ödevinin felsefi anla-
yışı arasında çok sıkı bir bağlantı düşünül-
mesi gerektiğine inanıyorum». Orta Çağ’ın
düşünüş tarzına ilişkin şöyle diyor: «Orada,
323 Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 206.
324 Bkz. Vernet, Juan: Die spanisch-arabische Kultur in
Orient und Okzident, Zürich ve Münih 1984, s. 197.
325 Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 207; Le-
vey, Martin: Abraham bar Ḥiyya ha-Nasi, Dictionary of
Scientific Biography içerisinde, Cilt 1, New York 1970, s.
22-23.
326 Bkz. Farmer, H.G.: Clues for the Arabian influence Gundisalvo, Al-Andulus içerisinde (Madrid-Granada)
on European musical theory, Journal of the Royal Asia- 16/1951/37-47; Schipperges, H.: Die Assimilation der ara-
tic Society içerisinde (Londra) 1925, s. 61-80, özellikle s. bischen Medizin, a.y., s. 65.
71 (Tekrarbasım: H.G. Farmer, Studies in Oriental mu- 328 Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 247-256.
sic içerisinde, Cilt 1, Frankfurt 1986, s. 271-290, özellikle 329 a.e., Cilt 3, s. 298-300.
281); aynı yazar: The Jewish dept to Arabic writers on mu- 330 Baur, L.: Dominicus Gundissalinus, De divisione phi-
sic, Islamic Culture içerisinde (Haydarabad) 15/1941/59- losophiæ, Münster 1903 (Beiträge zur Geschichte der Phi-
63), özellikle s. 60 (Tekrarbasım: a.y., Cilt 1, s. 535-539, losophie des Mittelalters, Cilt 4, Heft 2-3).
özellikle s. 536). 331 a.e., s. 160.
327 Ḥunain traducido al latín por Ibn Dāwūd y Domingo 332 a.e., s. 161.
142 G İ R İ Ş
sağlam, objektif olarak gerçek, değiştirilemez olması gereken bir ikinci eserin» katıldığını
bir hakikat bilgisinin olabileceğine inanan tespit etmekte: «Bu eser Michaël Scotus’un
felsefeyle karşılaşmaktayız. Tüm bilimsel ilgi, Divisio philosophiæ isimli eseridir» demekte-
hedefi olarak gördüğü hakikat üzerine yoğun- dir. Bu kitaptan geriye kalan parçalar göster-
laşmaktır, mutlak kesinliğe sahip hakikatin mektedir ki bu, Gundissalinus’un kitabından
bulunmasına çalışılmaktadır. Bunlar [hakikat ve Arapça kaynaklardan oluşturulmuş bir
bilgileri] herkesin ortak malı olarak görü- derlemedir.
lüyor, kimin tarafından bulunduğu sorusu Arapça kaynaklarla ve içerikleriyle olan bu
önemli bulunmuyordu»333. ilişki tarzı, Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da
Bu açıklama genel olarak Latin yazarlar için, resepsiyonu ve özümsenmesi tarihinde sade-
bir dereceye kadar da eski Yunanlar için ce Gundissalinus’da karşılaştığımız bir bilim-
geçerli olabilir; fakat bu yargıdan Arap-İslam tarihsel fenomen değildir. Bugün bizler, kay-
kültür dairesini müstesna tutmak gerekir. naklarla olan bu tür bir münasebeti o dönem
Şimdiye kadarki bilimler historiyografyasında kültür dünyasının özel yaklaşım ve ele alış
maalesef çok az önemsenen bir olgu, kaynak tarzı olarak görmeli ve buna göre değerlen-
belirtmenin Arap-İslam eserlerinin karakte- dirmeliyiz. Historiyografyaya düşen, arabistik
ristik bir özelliği olduğudur. Gerçi bu, Arap- araştırmaların katkısıyla Avrupa bilim tari-
İslam kültüründe de aşırmacılığın olmadığı hinin geleneksel tasavvurunu, özellikle 11.
veya bütün yazarların bu genel kurala uyduk- ve 13. yüzyıllar arasındaki dönemde, verilere
ları anlamına gelmez. dayanarak yeniden gözden geçirmektir.
Gundissalinus’un kaynaklarıyla, özellikle Arap-İslam kültüründe bilimlerin hemen
çeviriler yoluyla, belki de orijinallerinden hemen bütün alanlarda yaratıcı ilerlemeler
beslendiği Arap öncülerinin eserleriyle ilişki gösterdiği 12. yüzyılda, daha 10. yüzyılda baş-
tarzı, onları nasıl kullandığı, onun adını taşı- layan Arap eserlerinin ve Arapçaya uyarlan-
yan bütün çalışmalar için karakteristiktir334. mış Yunanca eserlerin Arapça’dan Latince’ye
Baur335 ayrıca, Gundissalinus’un «birçok ve İbranice’ye çevirilme süreci zirve noktasına
Arap yazar üzerine inşa edilen» De divi- ulaşmıştı. Cremonalı Gerhard adıyla bağlantı-
sione philosophiae isimli eserinin peşine, lı önemli gelişim belki de uzunca bir süre, sağ-
«muhtemelen XIII. yüzyılın başında doğan lam temellendirilmiş bir açıklamayı bekleyen
ve tam olarak aynı Arap karakterini taşıyor bilim tarihsel bir fenomen olarak kalacaktır.
1114 yılında İtalya’nın Cremona şehrinde
doğan bu bilgin, daha sonra Toledo’ya git-
333 Baur,
mişti ve ölene kadar (1187) orada çalışmıştı.
L.: Dominicus Gundissalinus, De divisione phi-
losophiæ, a.y., s. 315 vd.
Arap-İslam kültürüne ait eserlerin kuşkusuz
334 Ayrıca bkz. Bülow, Georg: Des Dominicus Gundissa- bu en büyük Latince çevirmeninin hayatı hak-
linus Schrift von der Unsterblichkeit der Seele, Beiträge kında hemen hemen hiçbir şey bilmemekte-
zur Geschichte der Philosophie des Mittelalters içerisinde yiz. Dönemin bütün çevirmenleri gibi muhte-
(Münster) Cilt 2, Heft 3, 1897, s. 1-38; aynı yazar: Des Do-
minicus Gundissalinus Schrift von dem Hervorgange der
melen o da ruhban sınıfındandı. Ölümünden
Welt (De processione mundi), a.y., Cilt 24, Heft 3, 1925, s. kısa bir süre sonra konulara göre düzenlenen
1-54; The treatise De anima of Dominicus Gundissalinus, çeviri eserleri listesi336 71 başlık içermekte-
ed. J.T. Muckle with an introduction of Etienne Gilson,
Mediaeval Studies içerisinde (Londra) 2/1940/23-103;
Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 172-173;
Kren, Claudia: Gundissalinus, Dictionary of Scientific Bi-
ography içerisinde, Cilt 5, New York 1972, s. 591-593. 336 Ed. Boncompagni, Baldassarre: Dellavita e delle ope-
335 Dominicus Gundissalinus, De divisione philosophiæ, re di Gherardo Cremonese, traduttore del secolo duode-
a.y., s. 364, 365.
G İ R İ Ş 143
ihtimali yüksektir340. Orada kaydedilen eser- mamıştı. P. Kunitzsch342 genel olarak şu izle-
lerin sayısı tek bir çevirmen için çok büyük nimi edinmiş bulunuyor: Arapça’dan çıkan
görünmekte ve ele alınan alanların genişliği, ilk eserler Avrupa Ortaçağ’ında, anti-arabizm-
olarak 30 yaşlarında Cremona’dan Toledo’ya in başlangıcına kadar diğer eserlerden çok
gelip yerleşen bir kimsenin, dâhi bir bilgin daha yüksek bir otoriteye nail olmuştur.
bile olsa bu kadar çok eseri Latince’ye çevir- Gerçek çevirmenin kim olduğu sorusunu bir
miş olabileceğine inanmayı güçleştirmektedir. kenara bıraksak da, şu bulgu yine de varlığı-
Bu listede dikkati çeken bir başka husus da, nı korumakta: Cremonalı Gerhard’ın yaptığı
ileri sürülen çeviriler listesinde, Toledo’da
Öklid’in Elementler’i, Muḥammed b. Mūsā
Arapça’dan çevirilmiş olan 71 kadar eserin adı
el-Ḫārizmī’nin Cebir’i, el-Ferġānī’nin astro-
bulunmaktadır. Ayrıca bu listede bulunmayan
nomi elkitabı gibi daha önce birçok kez tercü-
başka çevirmenler tarafından Latince’ye akta-
me edilen eserlerin isimlerinin de burada kay-
rılmış eserler de vardır. Bunlar bir bütün ola-
dedilmiş olmasıdır. Ancak şöyle bir tahminde
rak değerlendirildiğinde Arap-İslam bilimle-
bulunabiliriz: Listede bulunan eserlerin belir-
rinin şimdiye kadar 12. yüzyıldaki resepsiyon
li bir kısmı gerçekten Cremonalı Gerhard’ın sürecinin kısmi bir tablosunu ortaya çıkar-
yaptığı orijinal çevirilerdir. Bunlara hacimli maktadır. Avrupa’da bilimlerin gelişiminde
ve gerçekten çok önemli bazı eserler dahil- bu sürecin önemi şimdiye dek tinsel bilimler
dir; Hippokrates ve Galen’in eserlerinin yanı historiyografyasında gerçekliğe uygun olarak
sıra Ptoleme’nin Almagest’i, İbn Sīnā’nın el- ortaya konulmamıştır.
Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb’ı ve ez-Zehrāvī’nin et-Taṣrīf
li-men ʿAcize ʿan et-Taṣnīf isimli eserinin 2) Sicilya ve Güney İtalya Üzerinden
cerrahi bölümü gibi. Cremonalı Gerhard’ın Giden Resepsiyon Yolu
Arapça’dan yaptığı çevirinin tamamlanma-
Heinrich Schipperges’in343, tıp alanındaki
sından yaklaşık 25 yıl önce, 1150’lere doğru
gelişimi anlatırken, resepsiyon hareketinin
Almagest anonim bir çevirmen tarafından “Güney İtalya’daki kültür merkezlerinden”
Sicilya’da doğrudan doğruya Yunanca’dan başlayıp “İspanya, Fransa ve İngiltere üze-
Latince’ye çevirilmişti. Bir araştırmacının rinden maceralı bir yolculuğun ardından yine
tahminine341 göre bu çevirmen Carinthialı eski kültür çevresine döndüğünü”, orada ilk
Hermann (Hermannus Dalmata) olabilir. resepsiyon dalgasının “Salerno okulu”ndan
Çevirmeni kim olursa olsun Yunanca’dan çıktığını, orada da Constantinus Africanus’un
yapılan bu tercüme Avrupa’da önem kazan- (yaklaşık 1015-1087) öncü rolü oynadığını
belirtir. Bu anlatım dikkate alındığında, 9.
340 Bkz. Kunitzsch, P.: Gerard’s translation of astronomi-
cal texts, a.y., s. 71.
yüzyıldan itibaren Kuzey Afrika’da yoğun
341 Bkz. Lemay, R.: Hermann de Carinthie, auteur de la
traduction «sicilienne» de l’Almageste à partir du grec 342 Kunitzsch, P.: Gerard’s translation of astronomical tex-
(ca. 1150 A.D.), La diffusione delle scienze islamiche nel ts, a.y., s. 73.
medio evo europeo. Convegno internazionale içerisinde 343 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me-
(Roma, 2-4 ottobre 1984), Roma 1987, s. 428-484. dizin, a.y., s. 185.
G İ R İ Ş 145
bir şekilde geliştirilen tıp biliminin, hemen Bugün biz sadece ara sıra duymuş ve yeterince
sonraki İslam idaresi döneminde Sicilya’ya, bilgi sahibi bulunmuyorsak da, II. Roger İslam
Sicilya’dan da Kıta Avrupa’sına sıçrayıp sıç- dünyasının teknolojisinden ve orada yürütü-
ramamış olabileceği sorusu cevaplanma- len bilimlerden çok büyük ölçüde ilhamlar
yı beklemektedir. Unutmamak gerekir ki, almıştır. Örnek olarak, onun 1142 yılında
Akdeniz’in bu büyük ve merkezi adasının, 9. Palermo’da inşa ettirdiği su saati anılabilir.
yüzyıldan 1086 yılına kadar Arap idaresinde Bu saatten günümüze 87 cm. boyunda 49
yüksek bir kültürel ve sosyal seviyeye ulaşmış cm. eninde beyaz mermer tabakası kalmıştır.
olduğu şüphesizdir344. Bu tabaka şimdi asıl yerinde bulunmamakta,
Sicilya üzerindeki Arap egemenliğinin sona
Palermo’daki Palatina Cappella’sının girişin-
ermesiyle geçen iki buçuk asrın oluşturdu-
de duvara yerleştirilmiştir. Arapça, Yunanca
ğu yeni düşünce ve kültür, önemini hemen
ve Latince yazılmış yazıtta349 II. Roger’ın
yitirmemişti. Normanların üçüncü kralı II.
eserinin kanıtı vardır. E. Wiedemann’ın350
Roger (yönetimi 1130-1154)’in idaresinde
Almanca’ya çevirdiği Arapça yazıtta şöyle
Araplar hâlâ nüfusun büyük bir bölümünü
deniyor: «Majesteleri Yüce Kral Roger, Allah
oluşturuyorlardı345. «Roger birçok Arap çalış-
tırıyor ve böylelikle Arap kurumların yeniden günlerini uzatsın ve sancağını desteklesin,
organizasyonuna imkân tanıyordu. Sicilya’nın zamanı gözlemek için Sicilya’nın, Allah’ın
Müslüman idaresi tarafından tutulan kadas- koruduğu başkentinde 536 h. yılında bir alet
tro kayıtları yeni dönemde de Arapça olarak imal ettirdi». Roger tarafından yaptırılan saa-
tutuluyordu»346. tin ne tür bir saat olduğuna ilişkin soru hakkın-
«Mali idare organizasyonu gibi kraliyete bağlı da Arap Sicilya’yı çok iyi bilen Michele Amari
ipek imalatı da, Ṭirāz denilen daha önceki şuna işaret etmektedir: Arapça bir kaynakta
Arap sistemine bağlanıyordu. II. Roger’ın bulunan bir habere göre aynı dönemde Malta
Alman krallar için taçlanma sembolü olarak adasında Arap bir mühendis, hükümran için
hizmet gören paltosu da saraydaki Norman bir su saati yapmıştır. Bunda bir kız figürü
atölyesinin bir ürünüdür»347. saat başlarını göstermek için bir bilyeyi metal
«Roger’ın Palermo ve çevresinde sahip oldu- bir çanağın içine atmaktadır351.
ğu saraylar ve parklar, Arap zevkinden etki-
lenmiştir ve kısmen Arap mimari eserlerinin 349 Birçok kez yayınlandı, Arapça metin için bkz. Ama-
ri, M.: Le epigrafi arabiche di Sicilia, Bölüm 1, Palermo
ve tesislerinin kalıntılarından yapılmıştır. Bu 1875, s. 39.
eserler Sicilyalı Arap şairlere konu olmuş, 350 Auszüge aus arabischen Enzyklopädien und Ande-
onların beyitlerinde Roger, parkları ve saray- res (Beiträge zur Geschichte der Naturwissenschaften.
V), Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen So-
larıyla birlikte övülmüştür»348. zietät (Erlangen) 37/1905/392-455, özellikle s. 412-413
(Tekrarbasım: Wiedemann, Aufsätze içerisinde Cilt 1,
344 Literatür için bkz. Ṣikilliya, Encyclopedia of Islam içer- Hildesheim 1970, s. 109-172, özellikle s. 129, 130).
isinde. New Edition, Cilt 9, Leiden 1997, s. 582-591, ayrıca 351 Bkz. Zekeriyyāʾ b. Muḥammed el-Ḳazvīnī: Āsār el-
konuyla ilgili olarak bkz. Schack, Dietlind: Die Araber im Bilād ve-Aḫbār el-ʿİbād, Göttingen 1848 (Tekrarbasım:
Reich Rogers II., Doktora Berlin 1969. Islamic Geography serisi Cilt 198, Frankfurt 1994) s. 374;
345 Schack, Dietlind: Die Araber im Reich Rogers II., a.y., Amari, M.: Bibliotheca arabo-sicula, Leipzig 1857 (Tek-
s. 195. rarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 153, Frankfurt
346 a.e., s. 195. 1994), Arapça metin s. 142-143; Wiedemann, E.: Auszüge
347 a.e., s. 195. aus arabischen Enzyklopädien und Anderes, a.y., s. 413-
348 a.e., s. 196. 414 (Tekrarbasım: a.y., s. 130-131).
146 G İ R İ Ş
Arapça bir kitabın Sicilya’da yapılan bizim olarak 11. yüzyılın sonlarına doğru bütün
bildiğimiz en eski Latince çevirisi tahminen kültür mirasıyla, tarihi ve bilimsel eserleri ve
II. Roger’ın direktifiyle gerçekleşmiştir. Bu, başarılarıyla Hıristiyan-Latin kültürünün ege-
Eugenios adlı bir amiral (veya Emir, amira- menliğine geçmesi, bilim tarihinin en önemli
tus regis Siciliae) tarafından çevirilmiş olan tesadüflerindendir. 1085 yılında Kastilyalı VI.
Ptoleme’nin optik kitabıdır352. Sicilya’daki Alfons Toledo’yu aldı, 1091 yılında I. Roger
daha eski çevirilerin bilinmemesinin sebebi, Araplardan Sicilya’yı kopardı. Diğer yandan
muhakkak ki ada halkının büyük bir bölümü- 1099 dan 1291 yılına kadar, Suriye’nin büyük
nün buranın Hıristiyanlarca geri alınmasına bir bölümü ki bunların arasında Antakya
dek Arapça biliyor olmalarında yatmaktadır. ile Kudüs arasındaki kültür merkezleri de
Arap bilimlerinin resepsiyonu ve teşviki bakı- bulunmaktadır, fasılalarla birlikte yaklaşık
mından II. Roger büyük hizmette bulunmuş- 200 yıllığına, literatürde Doğu Latinleri ola-
tur. Çünkü onun direktifi sayesinde, destekle- rak da isimlendirilen Latin Haçlılar’ın eline
riyle ve bir dereceye kadar çalışmalara bizzat geçti. Yeni ele geçirilmiş, veya tekrar kazanıl-
katılmasıyla bir coğrafya eseri ve bir dünya mış bölgelerde işlenen bilimlerin resepsiyonu
haritası ortaya çıkmıştır. Bunlar, eş-Şerīf el- ve özümsenmesi sürecinde, Güney İtalya ve
İdrīsī’nin Nuzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ
Suriye kültür merkezlerinin temsilcileri, Batı
adlı coğrafya kitabı ve büyük bir gümüş dis-
Avrupa kültür merkezlerindekilere nispetle
kin üzerine kazınan dünya haritasıdır. Bilim
önemli bir avantaja sahiptiler. 10. yüzyılda
tarihinin ilginç fenomenlerinden birisi de, bu
İspanya’da başlayan ve süreğen bir şekilde
kitabın 17. yüzyıla kadar Avrupa’da kayda
genişleyen hem çeviri faaliyeti hem de yeni
değer bir ilgi görmemiş olmasıdır. Buna kar-
elde edilen malzemenin özümsenmesi orada
şın dünya haritası Avrupa kartografyasını
uzun zamandan beri hayli ilerlemişti. Doğu
doğuşundan hemen kısa bir süre sonrasından
itibaren 18. yüzyıla kadar çok derinden etkile- Latinleri kendi açılarından, hem Avrupa kül-
miş görünüyor. tür merkezlerinde edinilen bilgileri kendileri-
Sicilya’da bu orijinal ya da Latince çeviri- ne mal etme, hem de, Arap-İslam kültür mer-
lerinde Arapça eserlerden gelen ilk tek tük kezleriyle 200 yıl süren temasları esnasında
teşvikler, eskiden beri tanınan fakat 11. yüz- orada bulunan fakat çok yeni katkılar olma-
yılın bitiminden itibaren tamamen yeni bir ları nedeniyle İspanya üzerinden Avrupa’ya
ilişki içinde olunan komşu kültür dairesinin ulaşamamış kaynaklara ve yapılan başarılı
kültür ve bilim miraslarının resepsiyon ve işleri tanıma imkânı buldular.
özümsenmesinde bir kuluçka devrinin ema- Batı ve Kuzeybatı Avrupa merkezlerinde 10.
releri olarak görülebilirler. Bugünkü bakış yüzyıldan beri sürdürülen ulaşılabilir, genel-
açısıyla yargılayabileceğimiz kadarıyla, Arap- likle klasik eserlerin çevirilme süreci -bu
İslam dünyasının üç önemli bilim ve kül- süreç 150 ila 200 yıl boyunca hayli genişle-
tür merkezinin hemen hemen eş zamanlı mişti- İtalya’ya varma yolu buldu. Güney
İtalya bölgesinde gerçekleştirilen çeviriler,
M. Steinschneider353, Ch. H. Haskins354 ve H.
352 Steinschneider, M.: Die europäischen Übersetzungen
aus dem Arabischen, a.y., s. 13; Haskins, C.H.: Studies in the
history of mediaeval science, New York 1924, s. 171; Sar- 353 Steinschneider, M.: Die europäischen Übersetzungen
ton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 346; L’optique aus dem Arabischen, a.y.
de Claude Ptolémée dans la version latine d’après l’arabe 354 Haskins, C.H.: Studies in the history of mediaeval sci-
de l’émir Eugène de Sicile, ed. A. Lejeune, Leiden 1989. ence, New York 1924, s. 155-193.
G İ R İ Ş 147
“Frenkler”le kastedilen onların Kralı açıklaması olarak ileri sürülen nem güneyde
Staufer hanedanından Alman Kayseri II. yoktur, çünkü güney bölgeleri kurak çölller-
Friedrich (dönemi 1212-1250)’dir, muhatab dir»359.
ise 626/1292 yılında bir uzlaşma sonrasında Üçüncü örnek olarak II. Friedrich’in «Sicilya
Kudüs’ü Friedrich’e terkeden Eyyubi sultanı soruları» olarak bilinen felsefi nitelik-
Nāṣireddīn Muḥammed el-Melik el-Kāmil li olanları verilebilir. II. Friedrich bu soru-
(d. 615-635/1218-1238)’dir. Friedrich’in böyle ları Muvahhidi hükümdarı ʿAbdulvāḥid
zor matematiksel bir probleme nasıl ulaştığı er-Rāşid (d. 630-640/1232-1242)’e yöneltmiş-
sorusunu bir tarafa bırakarak başka bir örnek tir. O dönemde Septe’de bulunan filozof-
veriyorum: sufi ʿAbdulḥaḳḳ b. İbrāhīm İbn Sebʿīn360
(613,614?-668,669?/1216-1270) bu soruları
II. Friedrich, el-Melik el-Kāmil’e doğa bilim-
yanıtlamakla görevlendirildi. Kayser’in ilk
lerine ilişkin yedi soru sordu ve bunların,
sorusu şuydu: «Bilge Aristoteles bütün eser-
bilginleri tarafından cevaplandırılmasını
lerinde dünyanın ezelden beri var olduğu-
istedi. Soruların bir kısmını bir fıkıhçı olan
nu söylemektedir. Kimse bunun onun görü-
Mısırlı Şihābeddīn Aḥmed b. İdrīs el-Ḳarāfī
şü olduğu konusunda kuşku duymadı. Eğer
(ö. 684/1285) doğa bilimsel başka sorularla
Aristoteles bunu ispatladı ise, ileri sürdüğü
birlikte Kitāb el-İstibṣār fī-mā Tudrikuhu el- deliller nelerdir?»
Ebṣār isimli bu konuya ayrılmış bir risalede İkinci soru şudur: «Metafiziğin amacı nedir?
muhafaza etmiştir358. II. Friedrich tarafından Eğer varsa, onu önceleyen bilimler neler-
sorulmuş sorulardan bazıları şunlardır: dir?»
«1) Kürek, mızrak vb. düz cisimlerin bir bölü- Üçüncü soru: «Kategoriler nedir? Ne tarzda
mü berrak bir suya sokulduğunda neden su değişik bilim dallarının anahtarı olarak hiz-
yüzeyine doğru kırılmış gibi görülür?» met ederler? Sayıları kaçtır? Artırılabilir veya
«2) Süheyl Yıldızı (Konopus) doğarken, azaltılabilirler mi? Burada hangi ispatlama
neden en yüksek durumunda bulunduğun- ve düşünme metotları göz önünde bulundu-
dan daha büyük görünür? Halbuki bu olayın rulur?»
Dördüncü soru: «Ruhun ölümsüzlüğü-
Yûnis, H. Suter: Beiträge zur Geschichte der Mathematik nün, eğer ölümsüz ise, delili nedir? Bilge
bei den Griechen un den Arabern içerisinde, ed. J. Frank,
Erlangen 1922, s. 1-8, özellikle s. 3 (Tekrarbasım: Islamic Aristoteles Afrodisiaslı Alexander karşısında
Mathematics and Astronomy serisi Cilt 77, s. 307-314, nerede durmaktadır?»
özellikle s. 309). Beşinci soru Peygamber Muhammed’in bir
358 Bkz. Wiedemann, E.: Optische Studien in Laienkrei-
sen im 13. Jahrhundert in Ägypten, Eder. Jahrbuch der hadisiyle ilgilidir361.
Photographie içerisinde (Leipzig) 27/1913/65-72 (Tek-
rarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften, Cilt 2, 359 E. Wiedemann tarafından çevrilmiştir: Fragen aus dem
s. 710-717 içerisinde ve Natural Sciences in Islam serisi Gebiet der Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II.,
içerisinde, Cilt 34, s. 153-160); aynı yazar: Fragen aus dem dem Hohenstaufen, a.y., s. 484 (Tekrarbasım: Gesammel-
Gebiet der Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II., te Schriften, a.y., s. 790 ve Natural Sciences serisi, a.y., s.
dem Hohenstaufen, Archiv für Kulturgeschichte (Leipzig 174).
ve Berlin) 11/1914/483-485 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, 360 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 465, Suppl. Cilt 1, s.
Gesammelte Schriften, Cilt 2, s. 789-791 içerisinde ve Na- 844.
tural Sciences in Islam serisi içerisinde, Cilt 34, s. 173-175); 361 Bkz. Grabmann, Martin: Kaiser Friedrich II. und sein
Sayılı, Aydın M.: Al Qarāfī and his explanation of the rain- Verhältnis zur aristotelischen und arabischen Philosophie,
bow, Isis içerisinde (Brügge) 32/1940-47/16-26 (Tekrarba- M. Grabmann: Mittelalterliches Geistesleben. Abhand-
sım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 34, s. 176-186).
G İ R İ Ş 149
Bir Arap prense yöneltilmiş doğa bilimsel, çekten alkışlanmaya değer. Daha önceleri
felsefi hatta teolojik sorular, Haçlılar’ın İslam tercih edilen, Haçlılar’ın Arap-İslam kültür
dünyasının önemli bir bölgesinde bulunma- bölgesi bilimlerinin ve tekniğinin resepsiyonu
ları yoluyla yerel kültür mirasıyla tanışma sürecinde kayda değer bir rolü olmadığını
sürecine ve bu mirası almalarıyla yepyeni bir savunan görüşe karşın çok önemli ilerleme-
resepsiyon ortamının doğduğuna ilişkin tek ler kaydedildi. Son yıllarda ulaşılan sonuç-
işaret değildir. Tinsel bakımdan zengin bu lar, yakın gelecekte bilimler historiyograf-
atmosfere II. Friedrich’in şahsi temayülü, yasında gerçeğe uygun bir tashihe ulaşılabi-
prenslerle ve bilim adamlarıyla özel olarak leceği yönünde ümit verici görünüyor. Eğer
buluşması hususi bir kalite kazandırmıştır. Raymond Mercier363 zengin içerikli çalışma-
Geçen son on yılda «Doğu Latinler»in sında, Haçlılar’ın, “matematiksel astronomi”
Filistin’deki varlıklarının bilimsel yanını bilgilerinin alınmasının aracıları olarak görü-
inceleyen birçok liyakatlı denemenin özel lemeyeceği kanaatine ulaşmış ise, bu bulgu
bilimsel toplantılarda yapılmış olması362 ger- astronomik kitapların çevirileri anlamında
anlaşılmalıdır. Bazı Haçlılar’ın İslam dünya-
sındaki ikameti esnasında orada bulunan alet-
lungen zur Geschichte der Scholastik und Mystik içerisin- lerden herhangi birisiyle karşılaşıp onu bera-
de, Cilt 2, München 1936, s. 103-137, özellikle s. 130-131 berinde Avrupa’ya götürmüş olduğu kesinlik-
(Tekrarbasım: Islamic Philosophy serisi, Cilt 80, s. 275- le farz olunabilir. Böylece Doğu Latinlerini
309, özellikle s. 302-303). II. Friedrich’in felsefi sorularına
ilişkin, Islamic Philosophy serisi, Cilt 80’de (Ibn Sabʿīn and birçok yönden aletlerin, el araç ve gereçleri-
his philosophical correspondence with the Emperor Frede- nin, silahların veya ilaçların imalinde ve kul-
rick II, Frankfurt 1999) bulunan diğer çalışmalar şunlardır: lanımında aracılar olarak nitelendirebiliriz.
Amari, Michele: Questions philosophiques adressées aux
savants musulmans par l’empereur Frédéric II, Journal Onlar bu araç ve avadanları kitapları okumak-
asiatique (Paris), 5ème série 1/1853/240-274; Mehren, la değil de, Suriye’deki ikametleri esnasında
August Ferdinand: Correspondance du philosophe soufi kişisel olarak ilişkilerle tanımışlardır. Haçlı
Ibn Sabʿîn Abd oul-Haqq avec l’empereur Frédéric II de
Hohenstaufen, publiée d’après le manuscrit de la Biblio- seferlerinin astronomi alanındaki olumlu yan-
thèque Bodléienne, contentant l’analyse générale de cette larından birisi olarak mesela, II. Friedrich’in
correspondance et la traduction du quatrième traité sur 629/1232 yılında el-Melik el-Kāmil’den (veya
l’immortalité de l’âme, Journal asiatique (Paris), 7 ème
série 14/1879/341-454; Ibn Sabʿîn: Correspondance phi- Mūsā b. Muḥammed el-Melik el-Eşref’den,
losophique avec l’empereur Frédéric II de Hohenstaufen, d. 629-635/1228-1237) hediye aldığı altın pla-
Cilt 1: Texte arabe publié par Şerafettin Yaltkaya. Avant netaryum [gezegen, güneş ve dünya dizgesini
propos par Henry Corbin, Paris 1941 (Études Orientales
Cilt 8); Massignon, Louis: Ibn Sabʿīn et la critique psycho- gösteren bir alet] verilebilir. «II. Friedrich
logique dans l’histoire de la philosophie musulmane, Mé- daha sonraları önemli ziyaretçilerine eşsiz bir
morial Henri Basset. Nouvelles études nord-africaines et değere sahip, güneş, ay ve yıldızların gizemli
orientales içerisinde, Cilt 2, Paris 1928, s. 123-130; Lator,
Esteban: Ibn Sabʿīn de Murcia y su «Budd al-ʿārif», Al- bir şekilde hareket ettiği planetaryumunu
Andalus içerisinde (Madrid ve Granada) 9/1944/371-417; gösterdiğinde, bunun Arap dostu Sultan’ın
Gabrieli, Francesco: Federico II de Sicilia e Ibn Sabʿīn de hediyesi ve bunun kendisi için oğlu ve varisi
Murcia. Las <Cuestiones sicilianas>, Miscelanea de estu-
dios árabes y hebraicos (Granada) 4/1954/31-64. olan Kral Konrad’dan sonra dünyadaki en
362 Örneğin Crusader and Muslims in twelfth-century Sy- değerli şey olduğunu söylemekten büyük bir
ria, ed. Maya Shatzmiller, Leiden 1993; Occident et Pro-
che-Orient: Contacts scientifiques au temps des Croisa-
des. Actes du colloque de Louvain-la-Neuve, 24 et 25 mars 363 East and West contrasted in scientific astronomy, Occi-
1997, ed. Isabella Draelants, Anne Tihon, Baudouin von dent et Proche-Orient içerisinde, a.y., s. 325-342, özellikle
den Abeele, Louvain 2000. s. 340.
150 G İ R İ Ş
biliminin ileri seviyede geliştirilmiş pusula- çalışmalarına yakın tarihli çalışmalarda işaret
sı da 15. yüzyılda Güney İtalya üzerinden edilmiş üç bilginden bahsedilecektir. Bunlar
Avrupa’ya ulaşmış görünüyor367. Cenevizli Antakyalı Stephanus (12. yüzyılın birinci yarı-
Christoph Kolombus’un ilk coğrafi keşif seya- sı), Fibonacci olarak tanınan Pisalı Leonardo
hatinde bu tür bir pusulayı yanında taşıdığı (yaklaşık 1170-yaklaşık 1240) ve Antakyalı
bilinmektedir368. Theodorus (ö. 1250)’dur.
Otomatlar, usturlaplar, saatler, silahlar ve Antakyalı Stephanus aslen Pisalıdır ve muh-
diğer araç-gereçlere dair bize ulaşan minya- temelen Haçlı Seferleri çerçevesinde amcası-
türlü Arapça el yazmaları ve bunların Latince- nın patrik olarak görev yaptığı Antakya’ya git-
İbranice çevirileri, Haçlı seferleri döneminde miş, orada Arapça öğrenmiş ve Constantinus
-ki bu dönem İslam dünyasında okuma arzu- Africanus tarafından tam olarak çevirilme-
sunun çok yüksek olduğu bir dönemdi- bu tür yen ʿAlī b. el-ʿAbbās el-Mecūsī (ö. 4./10.
kitaplar Doğu Latinleri’nin ilgilerini çekmiş yüzyılın son çeyreği)’nin çevirmenin kendi
ve böylelikle de Avrupa’ya gidebilme yolu eseriymiş gibi tedavülde bulunan elkitabını
bulmuş olmalıdır. İllustrasyonlu eserlerden yeniden çevirme işini üstlenmiştir. Çok büyük
etkilenmek için bunların metinlerinin anlaşıl- bir olasılıkla Stephanus ilk olarak Antakya’da
ması her zaman zorunlu değildi. Arap-İslam orijinalini gördüğünde Liber pantegni’nin
bilimlerinin Hıristiyan Avrupa kültüründe- Constantinus Africanus’un telifi olmadığını
ki resepsiyonuna yönelik gelecekteki araş- fark etmişti369. Liber Mamonis370 isimli bir
tırmalar çerçevesinde bana, her iki kültür başka kitapta Stephanus Arap bilimlerinin
çevresinden geriye kalan eserlerin bu bakış özümseyicisi olarak belirmektedir. Bu ast-
açısıyla karşılaştırılmaları pek ümit verici geli- ronomi kitabında, bir Arap öncüsünü, ismi-
yor. Conrad Kyeser (1405), Mariano Taccola ni zikretmese de, takip ettiğini söylemek-
(1433), Leonardo da Vinci (1519), Georgius ten çekinmemektedir. İlginç olan rakamların
Agricola (1556), Agostino Ramelli (1588) Arapça tarzında verilmeleridir371.
ve Fausto Veranzio (1615) gibi yazarların
illustrasyonlu Latince ve İtalyanca eserlerinin
yer yer yaptığım konsültasyonunda, Arapça
kaynaklardan geniş çapta etkilenmiş olmaları 369 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen
gerektiği kanaatine ulaştım. Medizin, a.y., s. 34-37; Bkz. Talbot, Ch.H.: Dictionary of
Scientific Biography içerisinde, Cilt 13, New York 1976,
Arap-İslam bilimlerinin resepsiyon ve özüm- s. 38-39; Burnett, Charles: Antioch as a link between Ara-
senmesinin İtalya üzerinden geçen ikinci bic and Latin culture in the twelfth and thirteenth centu-
ries, Occident et Proche-Orient: Contacts scientifiques au
yoluna dair belirli bir tasavvuru oluşturmak temps des Croisades. Actes du colloques de Louvain-la-
için sunulan misallere, son olarak, etkileri ve Neuve, 24 et 25 mars 1997 içerisinde, ed. I. Draelants, A.
Tihon und B. van den Abeele, [Turnhout:] Brepols 2000,
s. 1-78, özellikle s. 6.
370 Haskins, C.H.: Studies in the history of medieval sci-
Horst, Eberhard: Der Sultan von Lucera. Friedrich II. und ence, New York 1924, s. 98-103; Burnett, Charles: Antioch
der Islam, Freiburg vd. 1997, s. 46-49. as a link between Arabic and Latin culture in the twelfth
367 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 252, 325. and thirteenth centuries, a.y., s. 13.
368 a.e., Cilt 11, s. 253; Balmer, Heinz: Beiträge zur Ge- 371 Bkz. Lemay, R.: De la scolastique à l’histoire par le
schichte der Erkenntnis der Erdmagnetismus Zürich 1956, truchement de la philologie: itinéraire d’un médiéviste en-
s. 79 vd.
152 G İ R İ Ş
12. yüzyıl Hıristiyan bilginleri arasında İncil kaynaklarının konu ve malzemelerini, –ken-
araştırmaları için Yunanca ve İbranice teşvik dinden problemler eklediği ihtimali inkar
edilirken Stephanus, kişinin hem beden hem edilememekle beraber– hayrete düşürücü
de ruhu için gıda bulabileceği arabica veritas bir ahenkte kompoze ederek Latin okuyucu-
(Arap bilimleri gerçeği)’dan bahsetmekte- ya taşımasında görülebilir. Bu çalışmada o
dir372. elbette Arap-İslam matematiğinin kendisinin
Pisalı Leonardo Fibonacci373, Antakyalı malumu olan önemli bütün sonuç ve prob-
Theodorus ile birlikte Kayser II. Friedrich’in lemlerini ele almış değildir. Sunumunun yük-
bilginler halkasındadır ve «Hıristiyan batının sek kalitesi aritmetik ve onluk değer sistemi
ilk büyük matematikçisi» olarak kabul edilir. temelindeki cebirle alakalıdır.
Fibonacci görüldüğü kadarıyla sıfır kavramını
1192 yılından beri Bugia (Bicāye, bugünkü
cephirum şeklinde Arapça ṣıfr kelimesinden
Cezair’de)’da bulunan Pisa ticaret koloni-
almış ilk matematikçidir (bundan da italyanca
si başkanının oğlu olarak Arap bilginlerle
zero olmuştur)374.
temasa geçmek için ya babasının eşliğin- 1202 yılında sayılarla paydaları ayıran kesir
de ya da yalnız başına Mısır’a, Suriye’ye, çizgisi ilk olarak onda görülüyor. Bundan
Yunanistan’a, Sicilya’ya Güney Fransa’ya onun kesir çizgisini Batı Arap matematikçile-
seyahat imkanı bulmuştu. Pisa’ya geri dön- rinden öğrendiği sonucuna varılabilir, mese-
dükten sonra aritmetik, cebir ve geometri- la kesir çizgisi Ebū Zekeriyyāʾ Muḥammed
ye dair beş kitap yazdı. Bunlar konuların- b. ʿAbdullāh b ʿAyyāš el-Ḫāṣṣār375 (6./12.
da Latince yazılan ilk eserler olmasalar da yüzyıl)’da kendini gösteriyor376.
canlılıkları ve çok yönlülükleriyle kendileri- Leonardo’nun Avrupalı çağdaşlarına göre
ni göstermektedir. Bu eserlerin özel önemi, çok daha yüksek bir matematik seviyesine
yazarının birinci ve ikinci dereceden denk- ulaşmasının açıklaması, onun bir yandan
lemleri kendi dönemine kadar bilinmeyen Arap-İslam ülkelerinde nispeten uzun sayı-
bir mükemmellikte ve açıklıkta ele almasıdır. labilecek ikameti sırasında Avrupa’ya henüz
Hiç kuşku yok ki onun kullandığı kaynaklar ulaşmayan kaynaklarla tanışabilmesinde,
diğer yandan da Arap-İslam matematikçile-
Arapça eserlerin çevirileridir. Ayrıca Pisalı
riyle temasında dersler ve tartışmalarla çok
Leonardo’nun Cezair’deki ikameti esnasında
özel bir tarzda konuyu kavrayışını keskin-
ve diğer Arap ülkeleri ziyaretinde matematik
leştirme şansına sahip olmasında aranabi-
eserlerini orijinallerinden tanımış ve sonra lir. Leonardo’nun özel durumunu Raymond
Pisa’ya beraberinde getirmiş olması ihtimal
dışı değildir. Arap matematiğinin resepsiyo-
nu ve özümsenmesi tarihindeki yeri, Arapça
374 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik
im Mittelalter, Basel 1964, s. 351.
375 Bkz. Suter, H.: Die Mathematiker und Astronomen der
tre Europe et Islam, La diffusşone delle scienze islamiche Araber und ihre Werke, Leipzig 1900, s. 197-198.
nel medio evo europeo. Convegno internazionale dell’Ac- 376 Suter, Heinrich: Das Rechenbuch des Ebû Zakarîjâ
cademia Nazionale dei Lincei içerisinde, Ror 1987, s. 399- el-Ḥaṣṣār, Bibliotheca mathematica içerisinde (Leipzig)
535, özellikle 471-472; Burnett, Ch.: a.y., s. 13 3. seri, 2/1901/12-40, özellikle 19 (Tekrarbasım: Islamic
372 Burnett, Ch.: a.y., s. 18-19. Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 77, s.
373 Bkz. Vogel, Kurt: Dictionary of Scientific Biography 322-360, özellikle 339); Juschkewitsch, A. P.: Geschichte
içerisinde, Cilt 4, New York 1971, s. 604-613. der Mathematik im Mittelalter, Basel 1964, s. 366.
G İ R İ Ş 153
lik özelliğinin Haçlılar’ın hakimiyetinde de richs II. zu zeitgenössischen Gelehrten des Ostens und
Westens, insbesondere zu dem arabischen Enzyklopädisten
devam ettiğini gösteren ilginç bir sunum- Kemāl ed-din ibn Yûnis, a.y., s. 8 (Tekrarbasım: a.y., s. 314)
çok az değişiklikler yapılmıştır. İngilizce çevisirisi, Burnett,
Ch.: Master Theodore, Frederick II’s philosopher, Frede-
rico II e le nuove cultur. Atti del XXXI Convegno storico
internazionale, Todi, 9-12 ottobre 1994, Spoleto 1995, s.
377 East and West contrasted in scientific astronomy, a.y., 225-285, özellikle s. 228-229.
s. 326. 380 Bkz. Burnett, Ch.: Master Theodore, a.y., s. 232.
154 G İ R İ Ş
İbn Sebʿīn’e matematiksel, doğa bilimsel ve Sanatına Dair») adlı zarif bir eseri kaleme
felsefi sorular yollamasında önemli ölçüde almış olması şaşırtıcı değildir.
etkili olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Pisalı
Leonardo’nun Theodorus’la matematik- 3) Resepsiyonun Bizans Üzerinden
sel problemler hakkında yazışmış olmaları Giden Yolu
manidardır. Leonardo ona, birinci derece-
den belirsiz denklemlerle ilgili problemler Arap-İslam bilimlerinin bu resepsiyon yolu
içeren bir mektup yollamıştır: «Theodorus İslam dünyasının merkezinden ve doğusun-
da Leonardo’ya ikinci dereceden belirsiz ana- dan Bizans’a oradan da Avrupa’ya uzan-
litikten bir problem yolladı. Bu problemi maktadır. Yaklaşık 130 yıl önce Herman
Leonardo Liber quadratorum isimli eserinde Usener385 Arapça ve Farsça eserlerin Avrupa
çözdü»381. kütüphanelerindeki Bizans tercümelerine
Kuşkusuz Theodorus Arapça eserler hak- dikkat çekmişti386. Bunun ardından bilimsel
kındaki bilgilerin Sicilya ve Güney İtalya’da araştırmalar zaman zaman Arapça kitapların
yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Onun Bizans Yunancası çevirileri sorusuna ilgi gös-
Kayser için bir şahincilik kitabını Latince’ye terdi. Mesela bir fabl koleksiyonu olan Kelīle
çevirdiğini bilmekteyiz. Bu eser Moamin382 ve Dimne’nin Symeon Seth387 (11. yüzyılın
adıyla günümüze ulaşmıştır ve büyük ölçüde sonu) tarafından, ʿAbdullāh b. Muḳaffaʿ (ö.
veterinerlik karakteri taşımaktadır. Arapça 369/979)’nın orta Farsça’dan derlediği Arapça
orijinalinin (ki bugüne kadar bulunamamış- versiyonuna göre yapılmış çevirisi ve Aḥmed
tır), çeyrek yüzyıl sonra X. Alfons’un direk- b. İbrāhīm İbn el-Cezzār388 (ö. 369/979)’ın tıp
tifiyle İspanyolca’ya çevrilmiş olan Arapça eseri Zād el-Musāfir’in çevirisi -ki bu eserin
“şahincilik kitabı”nın orijinalle383 çok sıkı çevirmeninin diğer Arapça kaynakları bildiği
bir yakınlıkta bulunduğu tahmin olunabi- anlaşılmakta389- örnek gösterilebilir.
lir. Kayser’in bu ve diğer kaynaklar yanında
Uzun bir fasıladan sonra Arap-İslam bilim-
kendi tecrübelerine dayanarak ve kendi ifa-
lerinin Bizans’ta bilinmesine ilişkin soru,
desiyle «büyük bir masrafla» sarayına getirt-
özellikle Otto Neugebauer’in bir Vatikan el
tiği Arap şahincilerin de etkisiyle De arte
yazmasında bir astronomi kitabının Yunanca
venandi cum avibus384 («Kuşlarla Avlanma
çevirisinde gezegenlerin çifte ek yörüngele-
381 Suter, H.:Beiträge zu den Beziehungen Kaiser Friedri-
chs II., a.y., s. 8 (Tekrarbasım: a.y., s. 314).
382 Die Falkenheilkunde des «Moamin» im Spiegel ihrer
volgarizzamenti. Cilt 1: Glessgen, Martin-Dietrich: Editi- 385 Ad historiam astronomiæ symbola, Bonn 1876.
on der neapolitanischen und der toskanischen Version mit 386 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 57.
philologischem Kommentar, Tübingen 1996 (Zeitschrift 387 Bkz. Krumbacher, Karl: Geschichte der byzantinischen
für romanische Philologie, Beiheft 269); Krş. Burnett, Litteratur von Justinian bis zum Ende des Oströmischen
Ch.: a.e., s. 239. Reiches /527-1453), 2. Baskı, Münih 1897 (Tekrarbasım:
383 Muḥammed b. ʿAbdullāh b. ʿÖmer İbn el-Bāzyār (3./9. Newe York 1970) s. 896; Sarton, G.: Introduction…, a.y.,
yüzyıl, Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 193, Cilt 7, s. 154, Cilt 1, s. 771.
329); İspanyolca çeviri: Libro de los animales que cazan, 388 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 304-307.
ed. J.M. Fradejas Rueda, Madrid 1987; Burnett, Ch.: a.e., 389 Bkz. Daremberg, Charles: Recherches sur un ouvrage
s. 240. qui a pour titre Zad el-Mouçafir, en arabe, Éphodes, en
384 Birçok edisyonu ve tıpkıbasımı vardır, en eski edisyonu, grec, Viatique, en latin, et qui est attribué, dans les textes
Willemsen, Carl Arnold: Friderici Romanorum Imperato- arabes et grecs, à Abou Djafar, et, dans le texte latin, à
ris Secundi De arte venandi cum avibus, 2 Cilt, Leipzig Constantin, Archives des missions scientifiques et littérai-
1942; Tıpkıbasım Graz 1969, esere yapılmış yorumlardan res, choix de rapports et instructions (Paris) 2/1851/490-
oluşan cilt, Willemsen, C.A.: Kaiser Friedrich der Zweite, 527, özellikle 505 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi
Über die Kunst mit Vögeln zu jagen, Frankfurt 1970. içerisinde Cilt, 39, s. 1-38, özellikle s. 16).
G İ R İ Ş 155
rinin modelini bulmasından sonra390, bilim ölçüde genel kabulden ve ne ölçüde karşı
tarihçilerinin dikkatini çekti. Bu, o zaman koymaktan bahsedilebilir? Kendisiyle birlikte
birkaç yıldır ispatlanan ve Kopernik’in, Louvain’deki araştırmacılar, Bizansların bu
Ptoleme’nin Almagest’i yoluyla gezegenlerin yoldaki davranışını iki evreye ayırmaya mey-
zedelenmiş olan aynı zaman içerisinde daima letmişlerdir: İlk evrenin 9. yüzyıldan 13. yüz-
aynı uzaklıkları geride bıraktıkları prensibini yıla kadar, ikinci evrenin ise 13. yüzyıldan 14.
yeniden sağlama denemesindeki Arap-İslam yüzyıla kadar devam ettiğini düşünüyorlar.
astronomlarının etkilerine ilişkin soruyu İkinci evre bilimsel alanda, Arap-İslam bilim-
cevaplandırma yolunu açtı391. leriyle temasın kesin bir rol oynadığı bir tür
Otto Neugebauer’in392 ve E.S. Kennedy’nin393 Rönesans’ın meydana geldiğini düşünüyor-
ön çalışmalarının ardından, sonraki dönem lar395. Mogenet’ye göre «geleneksel» olarak
araştırmacıları, İslam astronomisinin en yeni nitelediği ve astronominin astrolojiden daha
gezegen teorileri hakkında, ilgili Arapça ve az ilgi gördüğü ilk evrede de İslam bilimleri
özellikle Farsça kitapların Bizans versiyon- etkilerini göstermiştir396. Mogenet’nin ardı-
ları üzerinden Avrupa’ya ulaştıkları kanaa- lı Anne Tihon ilk evredeki astronomik ve
tine varmışlardır. O zamandan beri David astrolojik uğraşıların karakterleştirmesinde,
Pingree (Brown University), Joseph Mogenet iki akımdan bahsederek belirli tarzda bir
(Louvain) ve ardılı Anne Tihon ( Louvain) ayrımsayıcı bakış açısına ulaşmıştır. İlk akım
tarafından yapılan birçok araştırma-inceleme gerçekten bazı bilgi unsurlarını almakla kal-
ve metin edisyonları Arap astronomisinin ve mıştır. İkinci akımın belirleyici özelliği ise,
astrolojisinin Bizanslılardaki resepsiyonuna İslam astronomisinde oluşturulan çizelgele-
dair bilgimizi kayda değer ölçüde genişlet- rin alınmasıdır397.
miştir. Şu anki bilgimize göre, Bizanslıların Arap
1976 yılına kadar kazanılmış sonuçla- astronomisiyle tanışıklıklarına yönelik en
rı ortaya koymaya yönelik bir denemesin- eski kanıt 1032 yılından Almagest’e yapıl-
de Mogenet394 kendine şu soruyu sormakta- mış şerh-haşiye karışımı yorumlardır398. Bu
dır: 9. ve 14. yüzyıllar arasında Bizanslıların çalışmanın anonim yazarı, Ptoleme astro-
Arap astronomisine karşı tutumunda ne nomisiyle «yenilerin» (νεώτεροι) astronomi-
si arasında -ki bundan Arap astronomları-
nı kasdetmektedir- bir karşılaştırma girişi-
390 Bkz. Kennedy, Edward S.: Planetary
minde bulunmaktadır399. Yazar Άλίμ adında
theory in the me-
dieval Near East and its transmission to Europe, Oriente
e Occidente in medioevo: filosofia e scienze. Convegno
internazionale içerisinde, [Roma] 9-15 aprile 1969, Rom
1971, s. 595-604, özellikle s. 602. 395 a.e., 46.
391 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 55. 396 a.e., 48 vd.
392 Studies in Byzantine astronomical terminology, Phila- 397 Les textes astronomiques arabes importés à Byzance
delphia 1960 (Transaction of the American Philosophical aux XIe siècles, Occident et Proche-Orient: Contacts
Society, Cilt 50, Kısım 2). scientifiques au temps des Croisades, a.y., s. 313-324, özel-
393 Late medieval planetary theory, Isis içerisinde (Balti- likle s. 316.
more) 57/1966/365-378. 398 Mogenet, J.: Une scolie inédite du Vat. Gr. 1594 sur
394 L’influence de l’astronomie arabe à Byzance de XIVe les rapports entre l’astronomie arabe et Byzance, Osiris
siècle, Colloques d’histoires des sciences I (1972) et II içerisinde (Brügge) 14/1962/198-221.
(1973) içerisinde. Université de Louvain, Recueil de tra- 399 Tihon, Anne: L’astronomie byzantine (du Ve au XVe
vaux d’histoire et de philologie, série 6, 9/1976/45-55, özel- siècle), Byzantion içerisinde (Brüksel) 51/1981/603-624,
likle s. 45. özellikle s. 611.
156 G İ R İ Ş
Avrupa’da 10. yüzyıldan beri rastlandığı gibi gelişim hareketi sekteye uğramakla kalmamış
bir kuş formunda (en-Nasr el-Vāḳiʿ = düşen aynı zamanda o döneme değin oluşturulan
kartal) tasvir edilmiştir413. İkincisi, Bizans literatür ortadan kaybolmuştur414. Fakat 13.
(=Konstantinopel)’ın enlemi olarak verilen yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş dönemecinde Arap-
41° değeri, usturlabın iç diskinde bulunan Fars bilimine yönelik yeni bir ilginin kendini
tarihi şüpheli kılmaktadır. Bizans’ın Ptoleme belirgin kılması için çok uzun zaman geçmesi
Coğrafya’sındaki enlemi 43° dir ve erken gerekmedi. Bu sefer Konstantinopel’e götü-
dönem Arap coğrafyacılarında ise 45° dir ve ren yol doğudan gelmekteydi.
ilk kez 13. yüzyılın sonuna doğru 41° olarak Bağdat’ın 656/1258 yılındaki ele geçirilme-
(bugünkü değeri 41° 02‘ dır) düzeltilmiştir. sinden hemen sonra, Cengiz Han’ın torunu
Üçüncü olarak, usturlabın (ana parça diye Hülagu, Urmiye Gölü’nün yaklaşık 30 km.
adlandırılan kısmının) arka yüzünde dörtlü güneydoğusunda bulunan Merāġa kentine
bir tanjant quadrantı vardır ve kenardaki yerleşti ve orada evrensel bilgin Naṣīreddīn
cetvelle birlikte üst üste bindirilişi ile, daha eṭ-Ṭūsī’nin idaresinde özel olarak inşa edil-
sonra müdahale eden bir el tarafından işlen- miş yapısıyla büyük bir gözlem evi kur-
diği izlenimi uyandırmaktadır. Bu esnada, durdu (Katalog II, 28). Moğol döneminde
Ḥabeş (3./9. yüzyıl)’den beri bilinen tanjant Merāġa önemli bir Hıristiyan nüfusa sahip-
fonksiyonu ilk kez 11. yüzyılın ilk yarısından ti ve Bizans idaresinde bulunan Karadeniz
itibaren tanjant quadrantı olarak usturlabın kıyısındaki Trapezunt’la (Trabzon) ve bu
arka yüzünde karşılaşılmaya başlamıştır. Sabit şehir üzerinden Konstantinopel ile canlı bir
yıldız isimlerinin Almagest’tekilerle örtüşmesi ilişki içerisinde bulunuyordu. Bu şehirlerle
ve Arapça olmaması bu usturlabın yaşı için olan münasebet, Hülagu’nun ardılı Abaḳa
bir dayanak teşkil etmez. Bizanslılar uzun Han 663/1265 yılında Tebriz’i başkent ilan
zamandan beri Almagest’e ve verdiği bilgilere ettiğinde daha da büyüdü. Evrensel bilgin
yabancı değillerdi. Örümcek (ʿankebūt) diye Reşīdeddīn Faḍlallāh eṭ-Ṭabīb (ö. 718/1318)
adlandırılan ön diskle 14 yıldızın pozisyonla- burada İlhanlı Ġāzān (694-703/1295-1304)
rında esas olarak alınan burçlar dairesindeki ve Olcaytu (703-716/1304-1306) idaresi altın-
kesişme noktasının kesişme değeri olarak 66 da vezir-i azam olarak çalıştığı dönemde
yıl için 1° lik değer, Yunan değil Arap-İslam Tebriz önemli bir bilim merkezine dönüştü.
kökenlidir. Kısacası bu usturlap, stilinde ve Düşünce tarihinin en önemli şahıslarından
ayrıntılı unsurlarında tamamen Arap-İslam olan Reşīdeddīn, döneminin sadece efsanevi
dünyasının malıdır. Burada «Bizanslı» olan bir şahsiyeti olmakla kalmadı, aynı zamanda
sadece kazınan isimlerin ve diğer ifadelerin Tebrizi, doğudan ve batıdan gelen bilginle-
dilidir. Bu durum, o dönemdeki Bizans astro- rin bir vatanı ve farklı kültür tamsilcilerinin
nomi yazınının karışık kökenli ve tarihe aykırı buluşma noktası gördükleri bir dünya kenti ve
karakterini göstermektedir. bilim-sanat merkezi yaptı. Bize ulaşan eserle-
11. ve 12. yüzyılda Arap dilindeki astrono- ri kentin kültürel ve bilimsel hayatına ilişkin
mik çalışmaların Bizans’a girme sürecinin canlı bir tablo sunmaktadır.
gerçekten başarılı bir şekilde yürümesinden Şehrin bizzat Reşīdeddīn tarafından inşa etti-
sonra Konstantinopel’de kurulan Latin Haçlı rilen Rebʿ-i Reşīdī veya Şehristān-i Reşīdī
Devleti (1204-1261) yüzünden sadece diğer kısmı hakkında yine onun tarafından yapılan
413 Kunitzsch,
Paul ve Smart, Tim: Short guide to modern
star names and their derivations, Wiesbaden 1986, s. 43- 414 Bkz. Tihon, Anne: Les textes astronomique arabes
44. importés à Byzance, a.y., s. 324.
158 G İ R İ Ş
astronomide süreğen ve uzun yıllar süren nımı temin edebilen bir Arap filolojisiyle
gözlem uygulaması, eleştirinin önemi, kaynak karşı karşıyayız. Çok erken dönemde gelişen
kullanırken alıntı yapılan kaynağı tam olarak bir filoloji ile yakın işbirliği olmaksızın, 3./9.
vermek, öncüllerin başarılı işlerini takdirle yüzyılın ilk yarısından Yunanca eserlerin
anmak, gelişme-ilerleme kanunu vb. gibi. Bu Arapça’ya çevirilerinde tanıdığımız müke-
yönlere, İslam’da yaratıcılığın son bulmasına mellik ve egemen tavır düşünülemezdi.
ilişkin sorunun ele alındığı bir sonraki üçüncü Bilim tarihinin en hayrete düşürücü olgula-
bölümde sadec kısaca dokunulacaktır. rından birisi de, kimya ve simyada hemen bir
Akdeniz bölgesinin önemli bir bölümünün yüzyıl sonrasında resepsiyon ve özümseme
ve İran’ın Hicri 1. yüzyılın (m. 7. yüzyıl)
evresinin sonlanması ve yaratıcılığa dönüşe-
ilk yarısında fethedilmesiyle Müslümanlar,
bilmiş olmasıdır.
hemen hemen bütün önemli kültür merkez-
Doğa bilimsel diğer disiplinlerin birçoğunun
lerini kendi egemenlikleri altına alma imka-
resepsiyon ve özümseme süreci 2./8. yüzyılın
nına sahip oldular. O dönemin kültür taşıyı-
sonuna doğru o kadar ilerlemişti ki, hemen
cılarının, ister Hıristiyan, Yahudi, Sabii veya
Zerdüşt olsunlar ve İslam’ı kabullenmiş olsun hemen onlar da yaratıcılığın eşiğinde bulun-
ve ister olmasınlar, fatihlerle birlikte yaşaya- maktaydılar. Bu süreçle birlikte yüksek nite-
bilmiş ve bilimsel çalışmalarını sürdürebilmiş, likte geniş nicelikte bir tinsel bilimler gelişimi
hatta yeni efendileri tarafından teşvik görmüş yaşandı. Franz Rosenthal’in bir başka bağ-
olmaları ile bilimler tarihi için doğmuş olan lamda vurguladığı gibi, İslam «eğer ta başlan-
büyük şansın önemi tam anlamı ile değerlen- gıçtan itibaren bilimin ( ilm) rolünü dinle bağ-
dirilemez. İslam dünyasında farklı kültür ve lantılı ve bütün bir insan hayatının itici gücü
din mensuplarının geniş ölçüde uyumlu birlik- olarak ön plana çıkartmamış olsaydı» elbette
te yaşayışları temelinde, Avrupa Ortaçağ’ının bu tür bir yükseliş düşünülemezdi. Yabancı
bu biçimiyle tanımadığı bir öğretmen-öğrenci bilim mirasının hızlı bir şekilde alınıp benim-
ilişkisi doğdu. Bu durum, hızlı ve sağlam bir senmesi ve süreğen olarak şekillendirilmesi
öğrenime sebep oldu, bilimsel aşırmacılığı büyük ölçüde, eski kültür mensuplarının ken-
önledi ve böylece yüzyıllar boyunca süren dilerini başlangıçtan itibaren Müslümanlar
İslam bilim anlayışının en önemli özellikle- tarafından kabul edilmiş ve değer verilmiş
rinden birisini oluşturdu. Arap-İslam kül- olarak hissedebilmeleriyle bağlantılıdır.
tür çevresinin bu güçlü yanının, 16. yüzyılın Şimdiye kadar elde edilen bilimsel araştırma
başlangıcına kadar resepsiyon ve özümseme sonuçlarına göre şu hükümde bulunabiliriz:
sürecinde Latin dünyasında eksik olmasını Doğa ve matematiksel bilimler alanında yara-
belki de ilk olarak Raymond Mercier428 dile
tıcılık 3./9. yüzyılın ortalarında –bazı durum-
getirmiştir.
larda daha da erken– başlamış, resepsiyon ve
Daha 2./8. yüzyılda mükemmel bir gelişim
özümseme süreci ise bu yüzyılın sonuna doğru
seviyesine ulaşan, diğer disiplinlerin kurul-
tamamlanmış görünüyor. Yaratıcılık bütün
masında ve geliştirilmesinde gerekli dona-
bilim dallarında, gerçi her zaman tekdüzelikle
çizgisel olmasa da izlenebilir bir yoğunlukta
ve hatta yeni bilim dallarının temellerini ata-
428 East and West contrasted in scientific astronomy, Occi-
dent et Proche-Orient içerisinde, a.y., s. 325-342, özellikle rak 15. yüzyıla, bazı dallarda ise 16. yüzyılın
s. 340. sonuna kadar devam etmiştir.
162 G İ R İ Ş
son üç yüz yılın Avrupa merkezli düşünüşüy- bliotheken zum Arabismus des lateinischen Mittelalters,
Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) 52/1968/3-29,
le tekrar güçlendirilmektedir. Antiarabizm özellikle s. 27-28; aynı yazar: Arabische Medizin im Mit-
konusunda öğretici bir sunumu Heinrich telalter, a.y., s. 150.
433 Handschriftenstudien, a.y., s. 22.
434 a.e., s. 27.
435 Zur Wirkungsgeschichte des Arabismus in Spanien,
429Schipperges, H.: Arabische Medizin im lateinischen Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) 56/1972/225-254,
Mittelalter, Heidelberg 1976, s. 149. özellikle s. 248.
G İ R İ Ş 163
ne ilişkin çok ince basamaklarla gösterilmiş (1239) ve Palencia (1212) gibi Arap-İslam
evrelerinden saparak daha kaba bir devirlere bilimlerinin özümsenme merkezlerinde kurul-
ayırma çabası içerisinde, Avrupa’da Arap- muş olması şaşırtıcı değildir436. Arabist olma-
İslam bilimlerinin yeteri derecede uzun süre- yan bir bakış açısıyla kaleme aldığı çalışmasın-
li alımlama ve özümseme sürecinin sonu- da Herbert Grundmann437 şu sonuca ulaşmak-
cunda bir yaratıcılığın belirgin hale geldiği taydı: «Üniversiteler bilgi dürtüsünden, örnek
dönemin başlangıcını arayınca, 16. yüzyılın alacağı bir model olmaksızın, kendiliğinden
başlarına ulaşıyoruz. Elbette böyle bir ifa- doğmuştur». Buna işaret ettikten sonra o,
denin bile tek başına bazı kafaları rahatsız şunu söylemektedir: «Üniversiteler bize artık
edeceğinin bilincindeyim. Bununla birlikte o kadar alışıldık olmuştur ki bu kurumla-
19. yüzyıldan ve 20. yüzyılın ilk otuz yılından rın köklerini Avrupa Ortaçağ’ında arama-
Jean-Jacques Sédillot, Louis-Amélie Sédillot, nın ne kadar alışılmadık, hayrete düşürücü
Joseph-Toussaint Reinaud, Franz Woepcke, ve açıklama gerektiren bir durum olduğunu
Michael Jan de Goeje, Eilhard Wiedemann, çok az düşünmekteyiz»438. Schipperges439 bu
Carl Schoy, Heinrich Suter gibi yorulmak bil- konuya ilişkin görüşünü şöyle açıklamaktadır:
mez bilginlerin çok değerli ve liyakatli öncü «Grundmann’ın, üniversitelerin bilgi dürtü-
çalışmaları Arap-İslam bilimlerinin araştırıl- sünden, örnek alacağı bir model olmaksızın,
ması tarihini o kadar genişletmiştir ve bize kendiliğinden doğduğu yönündeki görüşüne,
o kadar çok kanıt malzemesi vermiştir ki, sadece kısmen hak verebiliriz. Eğer evvelce
biz, sorumluluğumuzun bilincinde olarak, bu bir Yunan, Roma veya Bizans modeli yoksa,
alanın bilimler tarihindeki yerleşik hükmünü bir Arap modelin olup olmayacağı, yani antik
gerçeğe doğru değiştirmek için her tür giri- dünyanın mirasını üniversite için kendine
şimde bulunmakla sorumluyuz. has bir katalizörle güncelleştirmiş bir Orta
Avrupa’da yaratıcılığın başlangıcını 16. yüzyı- Çağ aracı kültürün bulunup bulunmadığı
lın başlarına yerleştiren görüşle elbette bilim- neden sorulmuyor?» Arap modeller arasın-
ler historiyografyasının alışılagelen yolundan da Schipperges440 457/1065 yılında Bağdat’ta
sapmış oluyoruz. Ayrıldığımız görüş taraftar- kurulmuş Nizamiye Medresesi’ni anmakta-
larınca, ulaşılan bir dizi başarı sözde «Erken dır: «Benzer okul binalarının ayrıntılı plan-
Rönesans» öncülerinin başarıları gibi tanın- larına sahibiz. Bu yapılar, ortasında bahçesi
makta ve temeline Avrupa üniversiteleri yer-
leştirilmekte, matematiğin doğa bilimlerinde
kullanımı Roger Bacon (yaklaşık 1219-yak- 436 Bkz. Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissen-
laşık 1292)’a, gökkuşağına ilişkin ilk doğru schaften auf die Entstehung der Universität, Nova Acta
Leopoldina içerisinde (Halle) 27/1963/201-212; özellikle
açıklama Freibergli Dietrich (yaklaşık 1250- s. 210.
yaklaşık 1310)’e, camera obscura’nın (karan- 437 Vom Ursprung der Universität im Mittelalter, Berlin
lık oda), küresel sinüs teoreminin ve para- 1957 (Berichte über die Verhandlungen der Sächischen
Akademie der Wissenschaften zu Leipzig. Philol.-histor.
leller postulat kanıtının bulunuşu Levi ben Klasse Cilt 103, Heft 2), s. 63; Schipperges, H.: Einflüsse
Gerson (1288-1344)’a veya trigonometrinin arabischer Wissenschaften auf die Entstehung der Univer-
müstakil bir bilim haline getirilişi Johannes sität, a.y., s. 201.
438 Grundmann, H.: Vom Ursprung der Universität, a.y.,
Regiomontus (1436-1476)’a bağlanmaktadır.
s. 17.
Üniversitelerin kuruluşuna gelince: Avrupa 439 Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften,
üniversitelerinin en eskisinin 13. yüzyılın ilk a.y., s. 211.
üçte birinde, Napoli (1224), Padua (1222), 440 a.e., s. 108-109 burada Asad Talas’ın şu eserine işaret
edilmektedir; L’enseignement chez les Arabes. La madra-
Paris (1219), Toulouse (1229), Montpellier sa Nizamiyya et son histoire, Paris 1939.
164 G İ R İ Ş
olan kare şeklindeydi, anfileri, konferans akademiler, Avrupa’da 12. yüzyılın ortala-
salonları, bütün teknik bölümlemeleriyle bir rından itibaren eğitim konularının çok hızlı
merkez kütüphanesi, depoları ve ambarla- resepsiyonunda ve genç bilim adamlarının
rı vardı... Profesörlerin atanması bakanlık canlı doğu batı yolculuklarında hem de dış
kararıyla oluyordu. Profesörlüğe başlangıç görünüşleriyle tanınır olmuşlardır».
dersi, üst seviyedeki idarecilerin ve asillerin Avrupa’da Arap-İslam kültür çevresindeki
katılımıyla ve ders sonunda yeni atananın üniversiteler hakkında bilgi sahibi olmak için
onuruna, genellikle de Halife’nin huzurunda birçok imkan ve yol mevcuttu. Bu kurumun
gerçekleşen bir tartışmayla birlikte oluyordu. alınması ve benimsenmesi için gerekli hazırlık
ve olgunluk elbette şarttı ve bu şartlara Arap-
Ders sonunda yeni hoca bir kutlama yemeği
İslam bilimlerinin Hıristiyan Avrupa kültü-
veriyordu. Derste, tipik skolastik tartışmaları
ründe resepsiyonu ve özümsenmesi yoluyla
organize etmekle görevli profesörler de bulu-
ulaşılmıştı. Bunun için inandırıcı dayanak
nuyorlar ve müzakereci asistanlar görev yapı- noktasını bize Kayser II. Friedrich tarafından
yorlardı. Bağdat’taki Nizamiye Medresesi, 1224 yılında Napoli’de kurulan üniversite ver-
İslam’daki yüksek okul kurumlarına genel mektedir. Bu okul Avrupa’da kurulan ilk dev-
ders planını getirmiş olan ilk eğitim kurumu- let üniversitesidir442 ve bu yanıyla Bağdat’taki
dur». öncüsü Nizamiye Medresesi’ne ve İslam kül-
«Bu önemli okul kuruluşunun daha son- türündeki diğer okullara karşılık oluşturmak-
raki yansıması bir Bağdat akademisi olan tadır. II. Friedrich’in Arap-İslam dünyasıyla
Mustanṣıriyye Medresesi’nde çok daha doğru çok yakın bir ilişki içerisinde bulunduğu, o
bir şekilde görülebilir. Bu medrese 1227 yılın- dünyanın kültür ve biliminin hayranı ve taraf-
da Halife el-Muṣtanṣır tarafından kurulmuş- tarı olduğu geniş ölçüde bilinmektedir.
tur. Dicle’nin sol kıyısına konuçlandırılan Yukarıda dile getirilen noktalardan ikincisi
bina 1232 yılında tamamlanmıştır ve 4 büyük de Roger Bacon ile ilgilidir. Bilimler histori-
kompleksi içermektedir. Bunlardan özel bir yografyasının bugüne kadar sırtında taşıdığı,
bina tıp, farmakoloji ve doğa bilimleri eğiti- Avrupa merkezci bakış açılarının etkisi altın-
mine ayrılmıştı. Bu komplekslere bir hastane, da doğmuş ve çoktan eskimiş tasavvurlardan
merkezi bir yemekhane, hamamlar ve mah- gelişen yük sadece Bacon’la sınırlanmıyor.
zenler eklenmişti» (Krş. Katalog V, 65 vd.). Roger Bacon’ın matematiği doğa bilimsel
«Dersler arasında pozitif bilimlerin güçlü bir problemlere uygulayan ilk kişi olarak nitelen-
dirilmesi ile, aslında onun Arap öncülerinin,
şekilde vurgulanması dikkati çekmektedir:
bu arada İbn el-Heysem’in443 hakkı yenmek-
Din ve dil bilimlerinin yanında matematik ve
tedir. «Roger Bacon, doğa bilimsel araştır-
tıp özellikle anılmıştır, geometri, farmako-
maların temelinin deney olduğu yönünde-
loji ve hijyen tek tek dile getirilmiştir. Böyle ki genel görüşlerini ortaya attığında, Arap
bir okulun önemini şu olgu göstermektedir:
Bu okul 1258 yılında, Moğolların istilasında
kısmen zarar görmüşse de daha sonra bizzat
istilacılar tarafından kısa bir sürede tekrar
inşa ve yeniden organize edilmişti». 442 Grundmann, H.: Vom Ursprung der Universität, a.y.,
Schipperges ayrıca şunu eklemektedir441: «Hiç s. 13-14.
443 Bkz. Wiedemann, E.: Roger Bacon und seine Verdiens-
kimse kuşku duymamalıdır ki bu tarz ünlü te um die Optik, Roger Bacon Essays, contributed by vari-
ous authors içerisinde, Oxford 1914, s. 185-203, özellikle s.
441Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften 186-187 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Sch-
auf die Entstehung der Universität, a.y., s. 209. riften Cilt 2, s. 770-788, özellikle 771-772).
G İ R İ Ş 165
öncülerini -onlara ulaşamaksızın- örnek melidir (Katalog III, 184 vd.). Küresel sinüs
almıştır. Bu metotları o kendisi kurmamış, teoreminde448, kendisini Arap öncüleriyle
sadece sistematik olarak sunmuştur, tabî temasa geçiren kaynakları kullanmış olmalı-
ki Arapların yaptığından biraz daha farklı dır ve Avrupa’da ilk defa girişilen paraleller
şekilde. Nasıl Verulamlı Bacon (1561-1626) postulatın kanıtlanmasında (Katalog III, 126
indüktif metodun kurucusu olamazsa, o da vd.) da bir kere daha İbn el-Heysem’e bağlı-
deneysel metodun yaratıcısı değildir. Her ne dır449.
kadar İngilizler, yurttaşları olan bu iki şahsa Trigonometrinin müstakil bir bilim dalı ola-
bu özellikleri vermek istemiş olsalar da»444. rak sözde Johannes Regiomontanus (1436-
19. yüzyılın sonuna doğru P. Mandonnet445, 1476) tarafından kurulması meselesine gelin-
Roger Bacon’ın bütün bilimsel fikirlerini ce: Johannes Regiomontanus da Naṣīreddīn
Araplardan aldığını tespit etmiştir. eṭ-Ṭūsī’yi öncü olarak almıştır (bkz. yukarı,
1961 yılında Schipperges446 «Bütün eleştirel s. 160).
düşünceleri yanında, Roger Bacon önem- Gutenberg’in 1450 yılında kitap basımını
li ölçüde Arap düşünürlerden, özellikle geliştirmesi yoluyla ulaşılan ilerlemeyi bir
Averroes ve Avencebrol’dan etkilenmiştir. yana bırakacak olursak, Kopernik’in heli-
Haksız olarak o, modern bilim metotlarının osentrik [güneş merkezli] sistemi kabul
öncüsü yapılmak istenmiştir. Roger’ın ger- yönündeki kararı Avrupa yaratıcılığının bir
çekten bağımsız bir düşünsel tutuma sahip başka işaretidir. Heliosentrik sistem evvelce
olmasından çok onun kararsızlığının bu hük- Aristerch (3. yüzyıl) ve Seleukos (2. yüzyıl)
mün verilmesinde etkisi daha büyük olmuş- tarafından düşünülmüş ve Arap astronom-
tur» diye yazmakta. lar ve filozoflar tarafından dikkate alınmıştı.
Avrupa’da 14. yüzyılın ilk on yılında Freibergli Onların da kimisi bu sistemi kabul edeme-
Dietrich yoluyla tanınan, fakat aslında Arap- miş kimisi de dünyanın dönmesini kabul-
İslam kültür çevresinden gelen mükemmel le yetinmişti. Unutmamak gerekir ki -Carlo
gökkuşağı teorisi sorununa ilişkin bu girişteki Alfonso Nallino’nun ifadesiyle450– «Kopernik
(s. 56 vd.) ve kataloğumuzun optik bölümün- sistemi yüz yıldan da fazla süre için, gözleme
deki (Katalog III, 169 vd.) açıklamalara işa- dayanan bir astronomiye hiçbir ilgi göster-
retle yetiniyorum. meyen ve desteklenmesi için tek bir kesin
Levi ben Gerson (1288-1344)’a nispet edilen veya önemli ispat delili ileri sürmeyecek olan
buluşlara gelince: Camera obscura447 mesele- bir felsefi düşünceden ibaret bulunuyordu».
sinde, onun İbn el-Heysem’i izlediği söylen- Avrupa’nın en önemli astronomu Tycho
Brahe (1546-1601) de bu sistem lehine karar
444 Wiedemann,
verememiştir. O, yukarı gezegenlerin güne-
E.: Die Naturwissenschaften bei den ori-
entalischen Völkern, Erlangener Aufsätze aus ernster Zeit
içerisinde, Erlangen 1917, s. 49-58, özellikle s. 58 (Tek-
rarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften Cilt 2, s.
853-862, özellikle s. 862. 448 van Braunmühl, A.: Vorlessungen über Geschichte der
445 Les idées cosmographiques d’Albert le Grand et de S. Trigonometrie, a.y., Cilt 1, s. 126; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s.
Thomas d’Aquin et la découverte de l’Amérique, Revue 56.
Thomiste içerisinde (Paris) 1/1893/46-64, 200-221; Sezgin, 449 Juschkewitsch, A. P.-Rosenfeld, B.A.: Die Mathematik
F.: a.e., Cilt 10, s. 217. der Länder des Ostens im Mittelalter, Berlin 1963, s. 151;
446 Ideologie und Historiographie des Arabismus, a.y., s. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 60.
11. 450 Astronomie, Enzyklopædie des Islām, Cilt 1, Leiden
447 Bkz. Sarton, G.: Introduction Cilt 3, s. 602. und Leipzig 1913, Sp. 519b.
166 G İ R İ Ş
şin uyduları olduğu ve güneşin ay ile birlikte yordu. Bu sistemi o «hoş bir buluş» olarak
dünyanın çevresinde döndüğü tasavvuruyla nitelemiş ve kendi teorisinde kullanmıştı454.
yetinmiştir451. Biraz önce bahsedildiği gibi, Avrupalı bilginlerin Arap-İslam kültür çevre-
Kopernik (1473-1543) Arap astronomlara sinin çalışmalarına 16. yüzyılın ikinci yarısın-
bağımlılık gösteren bir gelenekte bulunmak- da bile kendini gösteren bağımlılıkları sadece
astronomi ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda
tadır ve onların gezegen modellerini almış-
bütün bilim alanları için de geçerli olmuştur.
tır. Gözleme dayalı astronomide bir ilerleme
Avrupalılar’ın, Arap-İslam kültür çevresinde
ancak 16. yüzyılın ikinci yarısında, Arap-İslam yürütülen ve daha 4./10. yüzyılda parlak bir
kültür çevresinde altı yüz yıldır yaygın olduğu seviyeye ulaşan beşeri coğrafya ile tanışık-
biçimde, rasathanelerin astronominin hizme- lıkları çok geç gerçekleşmiştir. Bu bilimle
tine sunulmaya başlanmasıyla mümkün oldu. tanışıklık 16. yüzyılın ilk yarısında, yukarı-
Ay yörüngesindeki üçüncü eşitsizlik veya da adı geçen (bkz. s. 77), Leo Africanus’un
değişmeyi (variyasyonu) tespit ederek bili- adı altında meşhur Afrika tasviri sayesinde
nen ilk gelişmeyi gerçekleştirmiş olan Tycho gerçekleşmiştir. Daha 13. yüzyılda öğrenilen
Brahe idi. Fakat belirtilmelidir ki, bu değiş- haritalarının sonraki etkinliği bir yana bırakı-
lırsa, el-İdrīsī’nin Coğrafya’sı, beşeri coğrafya
menin yarısı daha önce Arap astronomların
içeriğiyle Avrupalılar’a hayli geç ulaşmıştır.
ayın anomali denkleminde bulunmaktaydı452.
Bu eser 1619 yılında bir özetininLatince çevi-
Kopernik’in teorik astronomide, Tycho risiyle tanındı. Ne var ki Leo Africanus ve
Brahe’nin ise gözlemci astronomide kaydet- el-İdrīsī’nin etkilerini ta 19. yüzyıla kadar
tikleri ilerlemeler elbette Arap-İslam bil- izleyebiliriz. Aynı şekilde matematiksel coğ-
ginlerine bağımlılık evresinin böylece son rafyada ve kartografyada da Avrupalılar’ın
bulduğu anlamına gelmemektedir. Hatta Arap-İslam öncülere 18. yüzyılın sonuna,
Johannes Kepler (1571-1630) Arap-İslam hatta daha ileri tarihlere kadar çok güçlü
öncülerine bağımlıydı. Astronomi alanında bir şekilde bağımlı oldukları ispatlanabilir.
şu anılmalıdır: Endülüs’lü Arap bilgin ez- Birçok bilimsel alanda Avrupa’da yaratıcılı-
ğın kendini gösterdiği 16. yüzyılda, 13. yüz-
Zerḳālī’nin (5./11. yüzyılın sonu) açıkladığı
yıldan beri arabizme eşlik eden anti-arabizm
gibi, Merkür yörüngesinin oval olduğunun
de kendini göstermeye devam etti. Fakat bu
dedüktif açıklaması Kepler’in Mars yörün- yüzyılda anti-arabizm geçmişin yadsınması ve
gesi açıklamasına benzemektedir453. Kepler Araplara ve hatta Yunanlara ölçüsüzce sövme
ez-Zerḳālī tarafından ulaşılan güneş apo- haline dönüştü. Mesela Paracelsus (yakla-
geumu (evci) yani güneşin dünyadan en uzak şık 1493-1541) şöyle yazmaktadır: «Arapların
olduğu nokta değerine (bkz. s. 34) büyük ilgi veya Yunanların düşünceleri ve adetlerini
göstermişti. Kopernik de ez-Zerḳālī tarafın- taklit etmek vatanımız için zorunluluk değil-
dan geliştirilmiş olan güneş modelini bili- dir, bilakis bir yanılgı ve yabancı bir küstahlık-
III. BÖLÜM
Duraklamanın Başlangıcı ve
Yaratıcılığın Son Bulmasının Nedenleri
Geçen iki bölümde İslam kültür dünyasının Arap-İslam kültür dünyasındaki bilginliğin
7. yüzyılın başlarında dünya tarihi sahnesi- karakteristik özellikleriydi. Üniversitelerin
ne nasıl birden bire çıktığına, geçmiş veya kurulmasıyla bu karakterisitik özellikler ve
komşu kültürlerin bilim miraslarının kararlı, prensipler kendileri için besleyici en asil yer-
yoğun, devlet tarafından desteklenen ve din leri buldu.
tarafından rahatsız edilmemiş olması şöyle Önceki ikinci bölümde, Arap-İslam bilimle-
dursun, aksine teşvik edilmiş resepsiyonu rinin, Yunanca kitapların Arapça tercüme
temelinde çok hızlı bir şekilde kendi yaratıcı- ve çalışmalarının İspanya dışı Avrupa’daki
lık eşiğine ulaşmış olduğuna ilişkin geçici bir resepsiyon ve özümsenme akımının ana hat-
tablo çizmeye çalıştım. Diğer kültürlerden ları gösterildi. Bu süreç bizim bildiğimiz
miras alınan bilgiler, tecrübeler, teoriler ve kadarıyla 10. yüzyılın ikinci yarısında başladı
aletler yeni kültür dairesinde sadece kulla- ve yaklaşık 500 yıl sürdü. Avrupa’nın yaratıcı
nılmaya veya geliştirilmeye devam edilmedi; evresinin başlangıcı 16. yüzyılın başlarında
ayrıca buluşlar ve yeni bilgi alanlarının yara- görünüyor ve burada bilimler tarihindeki
tılmasıyla çok büyük bir şekilde genişletildi önderlik rolü de yaklaşık bir yüzyıl sonra
gerçekleşti.
ve önemli bir yüksekliğe eriştirildi. Ancak şu
Okuma yoluyla veya Arap-İslam kültür çev-
tarihi gerçek de elbette dikkate alınmalıdır:
resinin başarılı işlerine dair kulaktan dolma
16. yüzyılın ortasında yaratıcılık gevşemeye
bilgi sahibi ilgili birisinin, bir arabiste veya
başladı ve 16. yüzyıldan 17. yüzyıla geçiş
bilim tarihçisine, bu kültürün duraklama
döneminde, az sayıdaki istisnalar bir yana,
sebepleri hakkında soru sormasına sık sık
duraklamaya dönüşme kendini gösterdi.
rastlanır. Soru çeşitli şekillerde ifedesini
Bilimler alanında bir gelişim kanunu ile ilgili
bulur ve şu şekilde de dile getirilebilir: Eğer
net bir anlayış, kaynakları gizlemek bir yana, Müslümanlar bilim tarihinde o denli ileri
âdeta aşırı hassasiyetle tam olarak alıntıla- gitmiş idilerse, niçin bugün bu derece geri
ma alışkanlığı, adil bir eleştiri etiği, deneyin kalmış bulunuyorlar?
bilimsel çalışmalarda sistematik olarak kul- Bu soruyu yanıtlamak için 1956 yılında
lanılan bir yardımcı araç olarak kullanılma- Bordeaux’da1 bir sempozyum ve yine aynı
sı, bilimsel terminolojiler yaratma ve olanı
genişletme çabası, teori ile pratik arasında
1 Classicisme
denge prensibine riayet ve İslam döneminde et déclin culturel dans l’histoire de l’Islam.
Actes du symposium international d’histoire de la civilisa-
doğan rasathaneler yardımıyla uzun yıllar tion musulmane (Bordeaux 25-29 Juin 1956), organisé par
süren astronomik gözlem – bütün bunlar, R.Brunschvig et G.E. von Grunebaum, Paris 1957.
G İ R İ Ş 169
yıl Frankfurt’ta2 konuya ilişkin, yine ağır- sebeplerini göstermedeki zorluğa veya hatta
lıklı olarak bu konuyu merkeze alan bir imkânsızlığa işaret etmiştir. Gerçekten ben
seminer düzenlendi. Bizi burada ilgilendiren de bu soruya aydınlatıcı hiçbir yanıt vereme-
fenomen, her iki toplantıda da çok sayı- mekteyim».
da arabist ve bir bilim tarihçisi tarafından Hartner’in bu anlaşılabilir ihtiyatına karşın
«déclin culturel», «décadence», «ankylose», ben, Arap-İslam bilimlerinin tarihiyle uğra-
«Kulturverfall» ve «Kulturzerfall» [kültürel şım sırasında öğrendiğim faktörleri bura-
çöküş, çözülüş] kavramları altında işlendi. da sıralamak cüretkarlığını göstermekten
Kendi çalışma alanlarında «dekadans»ın kaçınmıyorum:
[gerilemenin] veya «çöküş»ün sebebini bul- 1) İslam’ın erken döneminde Araplar manevî
maya çalışan, çok dikkatli ve temkinli bir uyanış havasına ve zaferlerden doğan güven-
tutumla bunları açıklamayı amaçlayan farklı lerine paralel olarak güçlü bir bilgi susa-
disiplin temsilcilerinin orijinal fikirlerle dolu mışlığıyla doluydular; böylelikle öğrenmeye
katkılarıyla burada karşılaşıyoruz. Ancak bu tutkun ve yabancı unsurları almaya hazır
kadar çok ve birbirinden bu kadar farklı haldeydiler.
açıklamaların yapılmış olması, bir okuyucu- 2) Bu şuuru yansıtan yeni din, bilimleri
yu, özellikle konunun yabancısı olan bir oku- engellemediği gibi üstelik teşvik etti.
yucuyu çok derin bir şaşkınlığa düşürebilir. 3) Emevi, Abbasi hanedanları ve diğer dev-
Yaklaşık 50 yıl önce bu konunun tartışıl- let adamları bilimleri birçok yönden destek-
ma koşullarının bugüne göre çok daha az lediler.
elverişli olduğunu düşünmeliyiz. Arap-İslam 4) Diğer dinlerin kültür taşıyıcılarına karşı,
bilimlerinin öneminin ve tesirinin ayrıntılı memleketlerinin fethedilmesi sonrasında
çalışmalarla yaklaşık olarak yeterli seviyede Müslümanlar tarafından iyi davranıldı, değer
açıklanamamış olması bir yana, yukarıdaki verildi ve onların yeni topluma katılmasını
toplantılara katılan bilginler, bugün bizim sağladılar.
sahip olduğumuz bazı geniş çaplı araştır- 5) Daha birinci yüzyıldan itibaren İslam
malar ve el kitaplarından mahrumdular. toplumunda, Avrupa’nın Ortaçağ’da ve son-
Konunun bu ele alınışının dar çerçevesinde rasında malumu olmayan, eşi görülmedik,
yukarıda bahsi geçen katkılarda dile getiri- verimli bir öğretmen-öğrenci ilişkisi gelişti.
len açıklamalar ve açıklama denemeleri tar- Öğrenciler sadece kitaplardan değil, bunun
tışılmayacak, sadece, katılımcılar arasındaki yanısıra doğrudan doğruya hocalar tarafın-
tek bilim tarihçisi olan Willy Hartner3 tara- dan verilen dersler yoluyla bilgiler edindiler.
fından yapılan bir mülahaza ele alınacaktır. Bu, öğrenme eylemini kolaylaştırıyor, böyle-
“İlerleme ve gerilemenin önemli aşama- ce güvenilir bir bilginin garantisi oluyordu.
larını” ana hatlarıyla tasvir ettikten sonra 6) Doğa bilimleri ve felsefe, filoloji ve edebi-
Hartner şöyle demektedir: «George Sarton yat başlangıçtan beri, teolojik değil, dünyevi
sık sık “Arap kültürü mucizesi”nden bah- bir anlayışla yapıldı ve sürdürüldü. Bilimlerle
setmiş ve bu ifadeyle, bu kültürün ilerleme uğraşmak, sadece din adamları sınıfının imti-
yazı değildi, bütün meslek gruplarına açıktı.
Bu yüzdendir ki biyografik ve bibliyografik
2
eserlerde Arap-İslam kültür dairesinin çoğu
Klassizismus und Kulturverfall. Vorträge, ed. G.E. von
Grunebaum und Willy Hartner, Franfurt 1960.
bilim adamının baş adları meslek niteleme-
3 Quand et comment s’est arrêté l’essor de la culture leridir, terzi, ekmekçi, marangoz, demirci,
scientifique dans l’Islam?, Classicisme et déclin culturel deve sürücüsü ve saatçi gibi.
dans l’histoire de l’Islam içerisinde, a.y., 319-337, özellikle 7) Daha 1./7. yüzyılda camilerde umuma
s. 328.
170 G İ R İ Ş
açık ders faaliyeti başladı. 2./8. yüzyılda arap zamkı ve su) geliştirilmesi siyah koyu
önemli filologlar, edebiyatçılar ve tarihçiler bir yazıyı mümkün kıldı, böylece yazıların
büyük camilerde kendi eğitim kürsülerine zaman içerisinde solmadan veya kahveren-
(usṭuvāne) [sütun] sahiptiler. Bu eğitim- gileşmeden daha uzun süreli kalıcılığı sağ-
öğretimde derslerin ve tartışmaların nasıl landı5.
olduğuna ilişkin bize ulaşan haberler yüksek Tam hakkıyla iddia edebiliriz ki Arap-İslam
bir akademik stile tanıklık etmektedirler. Bu kültüründe bilimlerin hızlı, geniş ve köklü
büyük camiler, 5./11. yüzyılda devlet üniver- gelişimi üzerinde bütün bu faktörler hep
siteleri kurulana kadar kendiliklerinden ilk birlikte rol oynamıştır ve bu faktörler sade-
üniversitelere dönüştüler. ce kısa bir zaman dilimi için değil, aksine
8) Arap yazısının karakteri, Arapçanın kolay yüzlerce yıl etkili olarak kalmışlardır. Sık
ve hızlı yazılmasına imkan tanıyordu ve böy-
sık, genelde dinin, özelde ise ortodoksinin,
lelikle kitaplar çok geniş bir yayılma alanı
teolojinin veya tasavvufun bilime zarar verici
bulabildi.
etkisinden bahsetmek haksız bir davranıştır.
9) Hızlı ve köklü bir şekilde gelişen filoloji,
Bu tür düşüncelerde, Arap-İslam bilimleri-
bilginlere eserlerinin redaksiyonu ve yabancı
dillerle olan ilişkileri için sağlam bir temel nin bilinen gelişiminin yüzlerce yıl boyunca
sağladı. sürekli ilerlediği ve yaratıcılığın 16. yüzyıla
10) Yabancı terminolojilerin alınması ve kadar gevşemediğini göz ardı edilmektedir.
benimsenmesi, tam tanımlama ve bilimsel Bunun tam aksine, Aristoteles yüzlerce yıl
kesinlik için bakış açısını keskinleştirdi, ken- “ilk üstad” (el-muʿallim el-evvel) olarak isim-
dine özgü Arapça terminolojinin ve bilimsel lendirilirken ve Arşimed, Galen, Apollonios
dillerin oluşturulmasına götürdü. gibi büyük Yunan bilginlerin isimleri saygı
11) Yazılı aktarım, önce Hicretin ilk yüz- ifade eden sıfatlarla donatıldığında (el-fāḍıl
yılından beri ilerletilen geleneksel papirus gibi) teoloji yönünden hiç bir reaksiyon gös-
endüstrisi ile, daha sonra ise Çin’den alınan terilmediğinin hatırlatılması gerekir. Elbette
ve İslam dünyasında yazı malzemesi olarak bu durum, bu saygının herhangi bir kimseyi
geniş bir yaygınlık kazanan kâğıdın üreti- Yunan üstadlarını eleştirmekten alıkoyduğu
mi için imalâthaneler kurulmasıyla da ciddî anlamında alınmamalıdır. Eleştiri her halü-
biçimde desteklendi (bkz. s. 175 vd.)4. karda olmuştur, fakat belirli bir eleştiri etiği
12) 4./10. yüzyılda daha iyi ve daha uzun içinde. Eleştiri adaletsiz, ölçüsüz veya keyfi
süre kalıcı mürekkebin, bir tür karışım olan olamazdı. Burada şu üç örnek durumu daha
isden mamul demir palamutu mürekkebinin belirginleştirir:
(karışımda bulunan ögeler: demir sülfatı, İlk örnek üç Mūsā kardeşle (Benū Mūsā, 3./9.
meşe palamutu ekstresi, gummi arabicum/ yüzyılın ilk yarısı) ilgilidir. Bunlar Pergeli
Apollonios’un konik kesitlere ilişkin kitabı-
nın bazı bölümlerini tashih etmişler, kanıt-
4 Bu görüşe karşı, son yıllarda asıl alanı arabistik olma- lar, önermeler ve teoremlerle donatmışlar-
yan, Arap-islam kültür çevresine belirli bir küçümsemeyle
yaklaşan bazı kimselerde bir eğilim görünmektedir: Buna dır. Yaklaşık 150 yıl sonra büyük matema-
göre, Araplar kâğıdı İtalya’dan ithal etmek zorundaymış-
lar. Bu görüşün arkasında, Arapların bilimler tarihindeki 5 Bu bilgiyi sayın Dr. Armin Schopen’e borçluyum. Onun,
yaratcılıklarına ve Avrupa’daki bilimsel ilerlemeye etkile- Arap mürekkebine dair yürüttüğü uzun yıllar süren araş-
rinin olduğuna inanmamak yatmaktadır. tırması bitmek üzere bulunuyor.
G İ R İ Ş 171
tikçi ve astronom Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ, Benū savaş açma ve mahkûm etme veya8 Papa
Mūsā’nın bazı durumlarda hata yaptıklarına III. Innozenz’in 1209 yılındaki Aristoteles’i
işaret ederek Apollonios’u savunmuştur6. yasaklaması9 gibi tutumlar İslam dünyasında
İkinci örnek İbn el-Heysem’in Ptoleme düşünülemezdi.
kritiğidir. Bu eleştirisinde İbn el-Heysem, Hıristiyan ve Yahudi bilginlerin Emeviler ve
Ptoleme’yi yanlışlığı belli olan gezegenler erken Abbasiler döneminde mazhar olduk-
sistemi modelini kurtarmak için bile bile hata ları özgürlüğün, kadirşinaslığın ve bilimsel
yapmayı göze almakla suçlamaktadır: «İleri gelişime katkılarının, sonraki yüzyıllarda da
sürdüğümüz bu yerler, bizim Almagest’te bozulmadan devam etmiş olduğuna işaret
rastladığımız, onun açıktan açığa çelişki- etmemiz belki de faydasız değildir. Buna
ye düştüğü noktalardır. Bunların bir kısmı ilaveten onlar, Cordoba’da hüküm süren
mazur görülebilir, ama bir kısmı da var ki Muvahhidiler döneminde kısa bir süre devam
özür kabul edemez cinstendir. Bir kısmı her eden hoşgörüsüzlük bir kenara bırakılacak
beşerin başına gelebilecek yanılmalardandır, olursa, devlet kademelerinde önemli görev-
mazur görülebilirler, ama bundan başka öyle ler üstlenmişler, İran’dan Endülüs’e rahat
yerler vardır ki, oralarda Ptoleme bile bile hareket edebilmişler ve mesleklerini istedik-
hata yapıyor, mesela beş gezegen için sun- leri yerde icra edebilmişlerdir. (Avrupalıların
duğu modellerde olduğu gibi bunlar mazur Saladin dedikleri) Sultan el-Melik en-Nāṣır
görülemezler»7. Ṣalāḥaddīn’in ve oğlu el-Melik el-Efḍal’in
Üçüncü örnek olarak yukarıda (s. 35) adı özel doktoru, meşhur Yahudi hekim ve filo-
geçen matematikçi İbn Ṣalāḥ’ın tutumu dile zof İbn Meymūn (Maimonides, ö. 601/1204)
getirilmelidir. O, Arap öncülerinin Yunan idi10. 6./12. yüzyılın ortalarından aktarılan
bilginlere yönelttikleri eleştirileri sistematik bir rivayete göre11, o dönemde Bağdat’ta
bir şekilde izlemiş, haklı olup olmadıklarını Hibetallāh adında üç büyük hekim bulun-
tekrar kontrol etmiş ve çoğu kere Yunan maktaydı: Hıristiyan Hibetallāh b. Ṣāʿid İbn
bilginleri, kendi öncülerinin eleştirileri kar- et-Tilmiz, Yahudi Ebū el-Berekāt Hibetallāh
şısında savunmuştur. b. Malkā ve Müslüman Hibetallāh b. el-
Elbette, Arap yazınını iyi bilen bir okuyucu- Hüseyn el-İṣfehānī. Bunlar arasında, el-
nun Ebū Ḥāmid el-Ġazzālī (ö. 505/1111)’nin ʿAḍudī hastanesinin direktörü ve Hıristiyan
Yunan ve el-Fārābī, İbn Sīnā da dahil olmak cemaatin başkanı olan Hıristiyan Hibetallāh,
üzere Arap filozofların bazı görüşlerini Halife el-Mustaḍīʾ (dönemi: 566-575/1170-
çürütmeye yönelik Tehāfut el-Felāsife isimli 1180) tarafından baştabipliğe getirilmiş
eserini hatırlaması düşünülebilir. Bu çürüt- ve Bağdat civarındaki hekimlerin mesleki
melerde, köklü bir felsefe eğitimi sonrasında yeterlilik sınavlarını yapmakla görevlendiril-
ortodoks bir teologda doğan şüphe ifadesini mişti12. Arap-İslam kültürü için, Müslüman
bulmaktadır. Her ne kadar el-Ġazzālī bu
konuda çok aşırı bir tepki göstermişse de
kendini sövgülerden uzak tutmuştur, ayrıca
8 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Medi-
bu her şeyden önce bireysel bir reaksiyon-
zin, a.y., s. 136.
du, kurumsal değil. Paris Üniversitesi’nin 9 a.e., s. 66, 136, 160.
yaptığına benzer İbn Rüşd’e karşı resmi bir 10 Bkz. İbn Ebī Uṣaybiʿa: ʿUyūn al-Anbāʾ, Cilt 2, s. 117.
11 İbn el-ʿİbrī: Taʾrīḫ Muḫtaṣar ed-Duvel, a.y., s. 363-364.
6 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 137. 12 Bkz. Meyerhof, Max: Ibn al-Tilmīdh, Encyclopaedia of
7 İbn el-Heysem, eş-Şukūk ʿalā Baṭlamiyūs, Kahire 1971; Islam, New Edition Bd. 3, Leiden ve Londra 1979, s. 956-
bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 86. 957.
172 G İ R İ Ş
bir tıp tarihçisi olan İbn Ebī Uṣaybiʿa gibi, İslam dünyasını sadece ekonomik açıdan
Hıristiyan bir tarihçi olan İbn el-ʿİbrī’nin zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda bilim-
de, 7./13. yüzyılda farklı dinlere mensup sel ilerlemenin akışını da zedeliyordu ve
bu üç hekim hakkında ayrım yapmaksızın Filistin’de bazı bölgelerin işgaliyle -ki bu,
büyük bir kabul ve hürmetle yazmış olmala- İslam dünyasının merkezine kama saplamak
rı, alışılmadık bir durum değildir. İslam dün- gibi bir şeydi- ulaşılan yeni başarıların ve
yasında hâkim olan tolerans atmosferinin kitapların yayılma işini zorlaştırıyordu.
kültür tarihi bakımından önemi, 1241 yılın- Bugünkü bilgi seviyemize dayanarak diyebi-
liriz ki o dönemde Müslümanlar hem teknik-
da Avrupa’da bir Hıristiyan’ın Yahudi bir
te hem de bilimlerde işgalcilerden çok çok
hekim tarafından tedavi edildiğinde, aforoz
ileri bir seviyede bulunuyorlardı. İşgalciler
edilebilmiş olması göz önünde bulunduru-
burada karşılaştıkları seviyede, eşdeğer
lursa daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar13. herhangi yeni bir şey verebilecek durumda
Yukarıdaki açıklamalar ve örnekler, İslam’ın, değillerdi. Müslümanlar özellikle, savunma
gerilemenin veya Arap-İslam kültüründe gayesinde kanatlanmış olarak, silah geliştir-
yaratıcı bilimsel faaliyetlerin duraksaması- mede önemli başarılar sağlamış görünüyor-
nın ve sona ermesinin ana sebebi olamaya- lar; meselâ çarklı büyük tatar oku, dengeli
cağı yönündeki kanaatimi destekleme gaye- mancınık, ateşli el silahları, el bombaları ve
sini güdüyor. Kanaatimce, gelişme süreci bir ayrıca çelik yay kullanılması vb. gibi. Yalnız
kere kendi dinamiğini geliştirmiş ve uygun uzun vadeli bir bakış açısıyla yaklaştığımız-
koşullar altında yolunu bulmuş ise din, bir da, silah tekniğindeki bu gelişmeler, mucit-
kültür dairesinde bilimlerin ilerlemesini lerinden çok Haçlılar’ın memleketlerinde
ciddi anlamda çok zor tehdit edebilir. onların daha çok işine yarıyor ve onlardan
Herşeyden önce, Arap-İslam bilimlerinin faydalanılıyordu. Savaş tekniğindeki bütün
tercümeler sayesinde ve 10. yüzyılın ikinci bu yenilikler yaklaşık 50 yıllık bir zaman dili-
yarısından itibaren bilimsel, teknik aletler minde Avrupa’da yeniden ortaya çıkıyordu.
Bu silahlara ve onların kullanım ve imal bil-
ve araçlar yoluyla Arap İspanya üzerinden
gilerine Avrupa’da ilk önce Haçlılar yoluyla
Avrupa’ya ulaşmaya başlamıştır. Yaklaşık
ulaşıldığından hiçbir kuşkuya yer olmasa
bir yüzyıl sonra Avrupa’ya Sicilya ve Güney
gerek.
İtalya üzerinden geçen ikinci bir yol açılmış-
İslam dünyası merkezinin bir bölgesinin
tır. Avrupalılar’ın 11. yüzyılın sonundan kısa savaş ve işgal altında acı çektiği sıralarda,
bir süre önce İslam dünyası ile savaşmaya 613/1216 yılında doğu bölgeleri Moğollar
karar vermeleri çok büyük bir önem taşıyor. tarafından işgal edilmeye başlandı. İran’a
Haçlı seferleri adı altında bilinen sekiz savaş, yaklaşık yedi yıl boyunca süren Moğol sal-
1095 yılından 1291 yılına kadar sürmüştür. dırıları sırasında -ki bu, 628/1231 yılında
Bazen zafer bazen de yenilgi ile sonuçlanan ülkenin çok büyük bir bölümünün istilasıyla
bu savaşlarda Avrupalılar gerçek anlamda son bulmuştu– yerel bir çok kültür ve bilim
hep kazanan ve kârlı çıkan gruptu. Savaşlar merkezi tahrip edilmişti. İslam dünyasının
merkez bölgeleri 656/1258 yılında Bağdat’ın
13 Bkz.Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Cengiz Han’ın oğlu Hülagu tarafından alın-
Medizin, a.y., s. 128.
G İ R İ Ş 173
ile İtalyan milinin aynı ve her ikisinin de Fakat Amerika’nın keşfi ve Portekizler’in
1525 km.den iberet olduğunu zannetmesidir. Hint Okyanusu’nda belirmeleri yüzünden,
Sonucunda yeryüzünün çevresinin büyüklü- İslam dünyasının yeryüzünün eski meskûn
ğünü gerçekten bir çeyrek daha küçük tasav- bölgesindeki merkezi coğrafik konumunu
vur ediyordu17. İkinci cesaretlendirici unsur, yitirmesiyle, mevcut güç ilişkileri daha uzun
onun yeryüzünü armut şeklinde tasavvur süre devam edemezdi.
etmesidir, bunun sonucu olarak da batıdan Bu tarihi dönüşümün sebeplerini tam olarak
Hindistan’a giden yol çok kısalıyordu. Bu anlayabilmek için, yine 15. yüzyılın sonlarına
yanlış tasavvura 19. yüzyılın ilk yarısında doğru gerçekleşen Portekizler’in Afrika’yı
meşhur doğa bilimleri araştırıcısı Alexander dolanarak Hint Okyanusu’na yaptıkları
von Humboldt işaret etmiştir. Amerika’nın seferlerin önemini de göz önüne almalıyız.
keşfi, coğrafya ve denizcilik bilimi açısın- Bütün Avrupalılar arasında, özellikle ülke-
dan çığır açıcı olan ve Joseph-Toussaint leri hemen hemen 400 yıl Arap egemenliği
Reinaud’un18 150 yıl önce dile getirdiği gibi, altında bulunan Portekizler’in tam da bu
Müslümanların İber Yarımada’sındaki uzun rota üzerinde öncü konumu ele geçirme-
süren varlıkları olmadan, onların geliştirdik- leri bu bağlamda çok önemlidir. Eğer bu
leri denizcilik ve coğrafi bilgiler olmaksızın takdire değer ve başarılı deniz seferleri giri-
düşünülemeyecek bir başarıydı. şimleri Hindistan’a giden deniz yolunun ve
1492 yılında Araplar Granada ile birlik- Ümit Burnu’nun descobrimento anlamında
te sadece İber Yarımadası’ndaki 800 yıllık saf bir Portekiz “keşfi” olarak değerlendiri-
hakimiyetlerinin son kalesini kaybetmemiş, lir ve nitelendirilirse bu bilgi yetersizliğine
bu kayıp aynı zamanda Arap-İslam dünya ve tarihi gerçeğin görmemezlikten gelindi-
gücünün nihai anlamda sonunun başlangıcı- ğine tanıklık eder. Herodot bile, Firavun
nı duyuran bir çan sesisdir. Gerçi Osmanlılar Necho (yaklaşık 596-594 i.ö.)’nun emriyle
politik olarak egemenliklerini Akdeniz bölge- Finikeliler’in Afrika’yı gemi ile dolaştıkla-
sinin geniş alanlarına, Balkanlar’a, Ukrayna rını rivayet etmektedir19. İslam döneminde
ve Kafkasya ile birlikte Karadeniz bölgesine sadece Afrika’nın güneyden deniz yoluy-
ve Arap Yarımadası’na kadar Arap ülke- la dolaşılması değil, aynı zamanda güney
lerine ve Kuzey Afrika’ya genişletebilme Fas ile Çin arasında da bir ticaret yolunun
durumunda idiler. Safeviler de 16. yüzyılda var olduğu da çok iyi bilinen gerçeklik-
İran’da saygıdeğer bir politik gücü temsil edi- tir20. Portekizleri, Afrika’yı dolaşabilmeye
yorlardı. Ve 1526 yılında Hindistan’da kuru- ve Hint Okyanusu’nda hakimane bir şekilde
lan Moğol-İslam İmparatorluğu çok daha seyrüsefer yapmaya muktedir kılan yeni bir
önemli bir politik ve ekonomik güce sahipti. denizcilik biliminin kurucusu olarak görmek
Bu üç büyük İslam Devleti’nde bilimler de bilim tarihi bakımından gerçekliğe aykırıdır.
hâlâ yüksek bir seviye göstermekteydiler. Bugün biz, İber Yarımadası’nın batı kıyıla-
rıyla Afrika’nın kuzey batı kıyıları arasındaki ortaya çıkan yeni ekonomik ve askeri güç
Arap egemenliği esnasında, Muvahhidiler’in İspanya ve Portekiz’le sınırlı kalmayarak,
egemenliğine kadar (1130-1269) devam diğer Avrupa ülkelerine de yaramış ve
etmiş düzenli, tam ve canlı bir denizciliğin zamanla ağırlık merkezleri Avrupa içerisin-
bulunduğunu gerçekten çok iyi bilmekteyiz21. de konumlanmış oluyordu.
Bu denizcilik bilimi geleneğinde, daha önce İspanyollar ve Portekizliler yoluyla dünya
kullanılmış deniz rotalarının bilgisiyle ve sahnesinde etkili olan devrimler hakkındaki
Arapça haritalara dayanarak Portekizliler ilk bu açıklamalarla, Arap-İslam kültür çevre-
Avrupalılar olarak Hindistan’a deniz yoluyla sindeki yaratıcılığın duraksama sebepleri-
ulaşmışlar ve orada ele geçen Arap deniz ne ilişkin düşüncemi bazı somut örneklerle
kılavuzları, yerinde yapılmış mevcut parça göstermeyi hedefliyorum. Böylece kendimi-
ve genel bakış sağlayan ve mesafe bilgileri zi, uygarlık tarihinde sık sık tekerrür eden
de içeren haritalar ve orada gelişiminde çok bir tarihi bulguyla karşı karşıya buluyoruz:
yüksek bir seviyeye ulaşmış denizcilik bili- Kendi döneminde bilimde önder olan bir
mi sayesinde yaklaşık bir yüzyıl için liderlik kültür dünyası yerini, bizzat teşvik ettiği ve
pozisyonunu üstlenmişlerdi. eline kendisini vuracak silahları verdiği ardı-
Gerçi Portekizler ilkin yaklaşık 100 yıl, lına vermek zorunda kalmıştır.
Bu tarihi süreci biraz daha somutlaştıracak
bütün bilim dallarında Arap-İslam kültür
önemli ve öğretici bir örneği kâğıdın tarihin-
dünyası karşısında daha geri bir seviyede
de görmekteyim: Müslümanlar, kâğıdı diğer
bulunuyorlardı, fakat kesintisiz devam eden,
kültür çevrelerinden almışlar ve devamlı
siyasi, iktisadi ve dini sebeplerle başlamış,
surette geliştirmişler, Avrupalılara aktarmış-
aynı zamanda askeri olarak iyi hazırlan- lar ve daha sonra onlardan ithal etmek duru-
mış seferleri onlara çeşitli zaferler kazan- muna düşmüşlerdi. Şimdiye kadar yapılan
dırmıştı. Onların yarım yüzyıl süren istila- araştırmalar22 bu gelişimi kapsamlı bir şekil-
ları esnasında, her zaman zafer elde etmiş de ortaya koyabilmiştir. İlk olarak, Alfred
olmasalar da, zayıf Arap ve daha sonra onla- von Kremer’in 1877 tarihli23 Culturgeschichte
ra yardıma gelen Osmanlı donanmalarını des Orients unter den Chalifen isimli çalış-
bozguna uğratmışlar, Kızıl Deniz’in, Güney masında eski olmasına rağmen ustaca ifade
Arabistan’ın, Basra Körfezi’nin, Hindistan’ın edilmiş, ana hatlarında hâlâ aşılamamış tas-
ve Malezya Takımadaları’nın kıyı bölge- virini aynen almak istiyorum.
lerini yakıp yıkmışlar veya ele geçirmişler İslam topluluğunun ilk evresinde, diyor,
ve de ulaşabildikleri doğa zenginliklerini « yazı, posteki, parşömen veya Güney
Portekiz’e getirmişlerdi. 16. yüzyılın orta- Arabistan’da yapılan, parlaklığı veya inceliği
larından itibaren Portekizler, yüzlerce yıl ile ünlü olan deriler üzerine yazılıyordu24.
İslam dünyasının sanki bir iç denizi olan
Hint Okyanusu’nda egemen konuma gel-
22 Genel bir bakış için bkz. Bibliographie der deutsch-
mişlerdi. Hem Portekizliler’in hem de diğer
sprachigen Arabistik und Islamkunde von den Anfängen
Avrupalılar’ın bu bölgedeki egemenliğiyle bis 1986 nebst Literatur über die arabischen Länder der
ve Amerika’nın keşfiyle dünyanın politik, Gegenwart, ed. Fuat Sezgin, Gesine Degener, Carl Ehrig-
ekonomik ve stratejik manzarası Arap-İslam Eggert, Norbert Löchter, Eckhard Neubauer, Cilt 1-21,
kültür çevresi aleyhine değişmiş, böylece Frankfurt 1990-1995, özellikle Cilt 1, s. 287-294, Cilt 6, s.
387-389, ayrıca bkz. şu eserin bibliografyası, Bloom, Jo-
nathan M.: Paper before print. The history and impact of
paper in the Islamic world, New Haven ve Londra 2001,
21 Bkz. Picard, Christophe: L’océan Atlantique
musulman. s. 249-261.
De la conquête arabe à l’époque almohade, Paris 1997; 23 Cilt 2, Wien 1877, s. 304 vd.
Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 11-12. 24 İbn Nedīm: Fihrist, a.y., s. 40.
176 G İ R İ Ş
Çok kısa bir süre sonra papirus kullanmaya daki haberi28 başka şekilde izah edilemez;
başlanıldı. Zira Araplar, Mısır’ın fethinde, zira orada papirus bitkisi hiç yetişmiyordu.
orada daha eski çağdan kalma ve yazma mal- Kâğıt sadece başka maddelerden, pamuktan
zemesi olarak kullanılacak papirus bitkisinin ve ketenden elde edilebiliyordu. Bununla
işlenmesine özgü çok gelişmiş bir endüstri ile birlikte ketenden kâğıt elde etmeyi Araplar
karşılaştılar. Bu endüstri Arap fethi ile sade- daha geç öğrendiler. Bu sebepten şunu
kabulden başka bir çare kalmıyor: Araplar
ce bir yüksek kalkınmaya kavuştu, çünkü
aracılığıyla yayılan pamuk ekimi ile, Mısır’ın
yukarıda da belirtildiği gibi, İslam devleti ve kâğıt fabrikalarında papirusu pamukla karış-
idaresi zenaat ve imalat vergisi tanımıyordu. tırmak adeti ortaya çıktı, bununla zamanla
Bu endüstrinin esas yeri Dimyat bölgesinin sırf pamuktan kâğıt kazanma işi keşfolun-
sahilinde ve Nil deltasında bulunan Būra du».
kasabasıydı25. Burada, tahminen Menzale «Yalnız 3. yüzyılın başından 4. yüzyılın orta-
Gölü yakınında bol bol yetişen papirus bit- larına kadar geçen zaman zarfında bu alan-
kisi işleniyor ve satışa çıkarılıyordu. Araplar da büyük bir değişme kendisini gösterdi.
bu bitkinin eski adını “Fāfīr” şeklinde muha- Sadece çok pahalı olan Çin kâğıdı ithali
faza ederek, ondan imal edilen ürünü yeni ile yetinilmedi, bilakis Arap Yarımadası’nın
Yunanca’da (İslam’dan önce) kullanılan kuzeyinde (Tihāme’de) bir yerli kâğıt imali
“Cárta” anlamında “Ḳirṭās” diye adlandırı- işi başladı29».
«Bir işgüzar Çinli evvela Abbasi Devleti’nin
yorlardı26».
en uzak kuzey doğu vilayetine ketenden
«Bizans bürokrasisinin fazla yazışma sevda-
kâğıt imali tekniğini sokmuştu. Daha hicre-
sına düşürdüğü Doğu ve hatta Batı Roma tin 4. yüzyılının ikinci yarısındaki bir kitapta
İmparatorluğu [Mısır’ın Müslümanlar tara- (İbn en-Nedīm’in Fihrist’i) ketenden yapılan
fından alınmasından sonra] üzerine yazı yazı- birçok kâğıt çeşidinin sayıldığını görüyoruz.
lacak malzeme olarak tek kaynağa, Arapların Semerkand’da bu yeni endüstri en yüksek
Mısır’daki fabrikalarına muhtaç bulunu- ürünlerini verecek hale geldi ve bu şehir bir-
yordu, böylece Mısır’da yüksek bir papirus den bire ticaret yolu ile bir zenginlik ve geli-
ihracatı oluşmuştu ve satışın ödemesi peşin şim kazandı, bu arada kâğıt ihracatında çok
parayla gerçekleşiyordu27. Bununla beraber üstün bir konuma ulaştı. Milli bir edebiyatın
öyle görünüyor ki, Mısır’da oldukça erken, çok hızlı gelişmesi ile bilimsel araştırmaya
başka maddelerle yeni bir kâğıt hamuru çeşi- karşı görülen gayretli ilgi gittikçe yükse-
len bir kâğıt harcaması ile bu branşta ürün
di elde etme işi bulunmuştu. Böyle bir tah-
ve ticaret baş döndürücü bir gelişme ger-
minde bulunmadan, bu hayli eski bir yazarın
çekleşti. Kâğıt fabrikaları her yerde ortaya
bize ilettiği, Abbasi halifesi Muʿtaṣım’ın yeni çıktı; şuna da işaret edilmelidir ki, Doğu’nun
hükümet merkezi Semerra’ya, devletin her keten kâğıdı ile Batı’nın pamuk kâğıdı ara-
tarafından zanaatçıları ve Mısır’ın kâğıt fab- sında ortaya çıkan rekabette kazanan taraf
rikasından da (usta) işçi getirdiği hususun- sonuncusu oldu. Çünkü bunun maddesi çok
25 Bkz. el-Yaʿḳūbī: Kitāb el-Buldān, Leiden 1892, s. 338;
Fransızca çevirisi Gaston Wiet, Yaʿkūbī. Les pays, Kahire
1037, s. 57, 195. 28 Bkz. el-Yaʿḳūbī: Kitāb el-Buldān, a.y., s. 264; Gaston
26 Bkz. İbn el-Bayṭar: el-Cāmiʿ li-Müfredāt el-Edviye ve-l- Wiet, Yaʿkūbī. Les pays, a.y., s. 57.
Aġẕiya, Kahire 1291, Cilt 1, s. 86-87 (berdī maddesi), Cilt 29 İbn Nedīm: Fihrist, a.y., s. 40, von Kremer şu sözünü
3, s. 155 (fāfīr maddesi), Cilt 4, s. 17 (ḳirṭās maddesi). ekliyor: «Burada anlaşıldığı gibi, sadece pamuk kâğıdı söz
27 Bkz. el-Belāḏūrī: Futūḥ el-Büldān, Leiden 1866, s. 240. konusu olabilirdi».
G İ R İ Ş 177
ucuz elde edilebiliyordu, böylece öbürünün «... Parşömen veya papirus üzerine yazılmış
rekabeti imkansız oluyordu». kitaplar her yerde o kadar çok pahalıydı
«Araplar Mısır’dan hareket ederek adım ki, ancak çok küçük bir çerçeve içinde kalı-
adım bütün Kuzey Afrika sahillerini, daha yordu. Araplar, üzerine yazılacak bir ucuz
sonra İspanya’yı ve en sonunda Sicilya’yı madde imal edip böylece sadece Doğu paza-
fethettikten sonra papirus ekimi bilgisi, ki rı için değil, aynı zamanda Hıristiyan Batı’yı
bunu Sicilya’ya soktular, pamuk bitkisi, – da beslemeleriyle, bilim herkese ulaşılabilir
ki bunu hem İspanya’ya hem de Sicilya’ya hale gelmişti... 32»
ulaştırdılar– ile birlikte kâğıt fabrikacılığı- Sicilya’daki Arap egemenliğinde orta-
nı beraberlerinde taşıdılar, bu hem Sicilya ya çıkan kâğıt üretimine ve 12. yüzyıldaki
hem de İspanya’da çok geniş bir yayılma İspanyol kâğıt ithalatına bağlı olarak 13. yüz-
imkanı buldu30. Xativa [Şāṭibe]’nın fabri- yılın başında Kuzey İtalya’da ilk kez düşük
kaları 12. yüzyılda pamuktan yapılan kâğıt kaliteli kâğıt üretme girişimleri oldu, ancak
çeşitleri ile büyük bir şöhrete ulaşmıştı, bun- ilk başlarda başarı küçük çaplı kaldı. Fakat
lar batı Hıristiyan memleketlerine gönde- daha sonra Ancona civarındaki Fabriona’da,
riliyor, diğer taraftan doğu Avrupa kendi Doğu Akdeniz bölgesinin Arap kâğıt sana-
kâğıdını, kuşkusuz pamuk kâğıdı da, Charta tının özelliklerini yansıtan ve muhtemelen
Damascena adı altında tanınan doğudan, Haçlılar tarafından İtalya’ya getirilen yeni
muhtemelen Şam’dan sağlıyordu.» bir teknik ortaya çıkınca durum değişti33.
«11. ve 12. yüzyıllarda bu Arap imalatı 13. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey İtalya’da
gelişen kâğıt endüstrisi, bu yüzyılın sonuna
Avrupa’da kullanılan eski parşömeni büyük
doğru ihraç yapacak duruma gelmiş, 14. yüz-
ölçüde saf dışı etmişti, öyle ki İmparator II.
yılda İspanyol rekabetinin üstesinden gele-
Friedrich kendini 1224 yılında, pamuk kâğı-
rek Arap pazarını ele geçirmişti. Bu süreç-
dını daha kısa ömürlü oluşundan ötürü, bazı
te Venediklilerin ve Cenevizlilerin ticarî
devlet vesikalarında kullanmayı yasaklama-
becerileri, işbilirlikleri çok önemli bir rol
nın zarureti karşısında bulmuştu; sadece
oynamıştır34. Uygun fiyatıyla pazara hakim
fiyat konusu bu gibi yasağı etkisiz kılıyor-
olan İtalyan kâğıdının bize kadar ulaşan eski
du. İlk defa 13. yüzyılın ikinci yarısında
Arapça yazmalardan tanıdığımız yüksek kali-
Avrupa’da keten kâğıdı kendini göstermişti,
teye ne zamandan itibaren ulaşmış olduğunu
bu herhalde ucuz çeşitlerin maddesini yetiş- şu anda söyleyebilecek durumda değilim.
tirmek gayreti ile pamuğa keten maddesini Eğer bize bu ucuz kâğıtlar yoluyla ulaşmış
karıştırmak sureti ile kazanılıyordu; belki bu
da yine Arapların icadı idi, zira ketencilik 32 von Kremer, A., a.y., cilt 2, s. 308; ayrıca bkz. Franz ,
onlarda çok yaygın bir şekilde uğraşılan bir 308 vd. Ayrıca bkz. Babinger, Franz: Papierhandel und
Papierbereitung in der Levante, Wochenblatt für Papier-
işti31». fabrikation içerisinde (Biberach) 62/1931/1215-1219 (ayrı
basım 12 s.).
30 el-İdrīsī: Nüzhetel-Müştāḳ, a.y., Cilt 1, s. 556; Fransızca 33 Bkz. Bloom, J.M.: Paper before print, a.y., s. 210-211.
çevirisi, Jaubert, P.A.: Géographie d’Édrisi, Cilt 2, Paris 34 Bkz. a.e., s. 212; ayrıca bkz. Irigoin, Jean: Les origines de
1840, s. 37. la fabrication du papier en Italie, Papiergeschichte. Zeits-
31 «Bilhassa İspanya’da Bāce bölgesinde, bkz. Aḥmed b. chrift der Forschungsstelle Papiergeschichte içerisinde
Muḥammed el-Maḳḳarī, Nefḥ aṭ-Ṭīb min Ġuṣn el-Anda- (Mainz), Cilt 13 (No. 5-6, Dezember 1963), s. 62-67; aynı
lus er-Raṭīb, Cilt 1, Leiden 1855-1860, s. 100; A. von Kre- yazar: Pariers orientaux et papiers occidentaux, La paléo-
mer, Culturgeschichte des Orients unter dem Chalifen, cilt graphie grecque et byzantine içerisinde, ed. J. Bompaire
2, s. 308. und J. Irigoin, Paris CNR S 1977, s. 45-54.
178 G İ R İ Ş
Bibliyografya
ve
Dizinler
182 B İ B L İ Y O G R A F Y A
BİBLİYOGRAFYA
B İ B L İ Y O G R A F Y A 183
Aballagh, Mohamed: Les fondements des mathémati- tarafından şu başlık altında yapılmıştır Liber expu-
ques à travers le Rafʿ al-Hijāb d’Ibn al-Bannā (1256- gnationis regionum auctore al-Béladsorí, Leiden
1321), Histoire des math ématiques arabes. Actes 1866 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içeri-
du premier colloque international sur l’histoire des sinde Cilt 42).
mathématiques arabes içerisinde, Cezair 1-3 Aralık Berggren, John Lennart: Innovation and tradition in
1986, Cezair 1988, S. 133-156. Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī’s al-Muʿādalāt, Journal of the
[ʿAbdullaṭīf el-Bağdādī]: The Eastern Key. Kitāb American Oriental Society içerisinde (New Haven)
al-Ifādah wa˒l-iʿtibār of ʿAbd al-Laṭīf al-Baghdādī. 110/1990/304-309.
İngilizce çevirisi: Kamal Hafuth Zand, John A. ve Ivy el-Bīrūnī: el-Āsār el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye.
E. Videan, Londra 1965. Chronologie orientalischer Völker von Albêrûnî, ed.
Agricola, Georg: De re metallica. Translated from the Eduard Sachau, Leipzig 1878 (Tekrarbasım: Islamic
first Latin edition of 1556 ... Herbert C. Hoover ve Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt
Lou H. Hoover tarafından yapılan İngilizce çeviri, 30), İngilizce çevirisi von E. Sachau şu başlık altında
Londra 1912 (Tekrarbasım: New York 1950). The Chronology of Ancient Nations, Londra 1879
Alonso, Manuel Alonso: Ḥunain traducido al latín por (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
Ibn Dāwūd y Domingo Gundisalvo, AI-Andalus içe- serisi içerisinde Cilt 31).
risinde (Madrid ve Granada) 16/1951/37-47. el-Bīrūnī: Kitāb Maḳālīd ʿİlm el-Heyʾe. La trigonome-
Amari, Micheie (ed.): Biblioteca arabo-sicula, Leipzig trie sphérique chez les Arabes de l’Est à la fin du
1857 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisin- Xʿsiècle. Edisyon ve çeviri Marie-Thérèse Debarnot.
de Cilt 153-154). Dımeşk 1985.
Amari, Micheie: Le epigrafi arabiche di Sicilia trascit- el-Bīrūnī: Taḥḳīḳ mā li el-Hind. ed. E. Sachau, Londra
te, tradotte e illustrate. Parte prima, Palermo 1875 1887 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içeri-
(Tekrarbasım: Palermo 1971). sinde Cilt 105), İngilizce çevir E. Sachau tarafından
Antuña, Melchor M.: Abenjátima de Almería y su tra- şu başlık altında Alberuni’ s India, Cilt 1-2, Londra
tado de la peste, Religion y Cultura içerisinde (EI 1910 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içeri-
Escorial Madrid) 1 (tomo IV)/1928/68-90 (Tekrarba- sinde Cilt 106-107).
sım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 92, S. Björkman, Walther: Beiträge zur Geschichte der
294-316). Staatskanzlei im islamischen Ägypten, Hamburg 1928
Babinger, Franz: Papierhandel und Papierbereitung (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde
in der Levante, Wochenblatt für Papierfabrikation Cilt 53).
içerisinde (Biberach) 62/1931/1215-1219. Bloom, Jonathan M.: Paper before print. The history
Bacon, Roger: The «Opus majus» of Roger Bacon, and impact of paper in the Islamic world, New Haven
ed. Jhon H. Bridges, Londra 1897 (Tekrarbasım: ve Londra 2001.
Frankfurt 1964); İngilizce çevirisi Robert B. Burke, Boncompagni, Baldassarre: Della vita e delle opere
Philadel-phia 1928. di Gherardo Cremonese, traduttore del secolo duo-
Barhebräus, bkz. İbn el-ʿİbrī. decimo..., Atti dell’ Accademia Pontifica de’ Nuovi
de Barros, João: Ásia. Dos feitos que os portugueses Lincei içerisinde (Roma) 4/1850-51(1852)/387-493
fizeram no descobrimento..., Quarta décata, Lizbon (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
1945. serisi içerisinde Cilt 79, S. 9-115).
Barthold, Wilhelm: Nachrichten über den Aral-See und Bonebakker, Seeger A.: Reflections on the Kitāb
den unteren Lauf des Amu-darja von den ältesten al-Badīʿ of Ibn al-M uʿtazz, Atti del Terzo Congresso
Zeiten bis zum XVII. Jahrhundert. Deutsche Ausgabe di Studi Arabi e Islamici, Ravello 1-6 eylül 1966 içeri-
mit Berichtigungen und Ergänzungen vom Verfasser. sinde, Neapel 1967, s. 191-209.
Nach dem russischen Original übersetzt von H. von Brockelmann, Carl: Geschichte der arabischen
Foth, Leipzig 1910 (Tekrarbasım: Islamic Geography Litteratur, Cilt 1, Weimar 1898; Cilt 2, Berlin 1902;
serisi içerisinde Cilt 100, s. 245-336). Supplementbände 1-3, Leiden 1937-1942.
Bauerreiß, Heinrich: Zur Geschichte des spezifischen Brunschvig, Robert ve Gustave Edmund von
Gewichtes im Altertum und Mittelalter, Erlangen Grunebaum (editörler): Classicisme et déclin cultu-
1914 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi rel dans l’histoire de l’Islam. Actes du symposium
içerisinde Cilt 45, S. 193-324). international d’histoire de la civilisation musulmane
Baur, Ludwig: Dominicus Gundissalinus, De divisione (Bordeaux 25-29 Haziran 1956) içerisinde, Paris 1957
philosophiae, Münster 1903 (Beiträge zur Geschichte (Tekrarbasım: Paris 1977).
der Philosophie des Mittelalters, Cilt 4, sayı 2-3). Bubnov, Nicolaus: Gerberti opera mathematica, Berlin
Beichert, Eugen Alfred: Die Wissenschaft der Musik 1899 (Tekrarbasım: Hildesheim 1963).
bei al-Fārābī, Regensburg 1931. Bülow, Georg: Des Dominicus Gundissalinus Schrift
el-Belāẕurī: Futūḥ el-Buldān, ed. Michael Jan de Goeje von der Unsterblichkeit der Seele, Beiträge zur
184 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Geschichte der Philosophie des Mittelalters içerisin- 1-44 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde
de (Münster) Cilt 2, sayı 3, 1897, s. 1-38. Cilt 43, S. 197-240).
Bülow, Georg: Des Dominicus Gundissalinus Schrift Creutz, Rudolf ve Walter Creutz: Die «Melancholia»
von dem Hervorgange der Welt (De processione bei Konstantinus Africanus und seinen Quellen.
mundi), Beiträge zur Geschichte der Philosophie des Eine historisch-psychiatrische Studie, Archiv für
Mittelalters içerisinde (Münster) Cilt 24, sayı 3, 1925, Psychiatrie und Nervenkrankheiten içerisinde
s. 1-54. (Berlin) 97/ 1932/244-269 (Tekrarbasım: Islamic
Bumm, Anton: Die Identität der Abhandlungen des Medicine serisi içerisinde Cilt 43, s. 312-337).
Isḥāḳ Ibn ʿAmrān und des Constantinus Africanus Dalton, O. M.: The Byzantine astrolabe at Brescia,
über die Melancholie, Münih 1903 (Tekrarbasım: Proceedings of the British Academy içerisinde
Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 43, s. 65-95). (Londra) 12/1926/133-146, 3 resim.
Burnett, Charles (ed.): Adelard of Bath. An English Daremberg, Charles: Recherches sur un ouvrage qui
scientist and Arabist of the early twelfth century, a pour titre Zad el-Mouçafir, en arabe, Éphodes,
Londra 1987. en grec, Viatique, en latin, et qui est attribué, dans
Burnett, Charles: Adelard of Bath, Conversations with les textes arabes et grecs, à Abou Djafar, et, dans le
his nephew, Cambridge 1998. texte latin, à Constantin, Archives des missions scien-
Burnett, Charles: Antioch as a link between Arabic tifiques et littéraires, choix de rapports et instruc-
and Latin culture in the twelfth and thirteenth cen- tions içerisinde (Paris) 2/1851/490-527 (Tekrarbasım:
turies, Occident et Proche-Orient: Contacts scien- Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 39, s. 1-38).
tifiques au temps des Croisades. Actes du colloque Dekker, Elly: The Stars on the Rete of the so-called
de Louvain-la-Neuve, 24 et 25 mars 1997 içerisinde, «Carolingian Astrolabe», bkz. Kunitzsch, Paul.
yayına hazırlayan Isabelle Draelants ve diğerleri, Delisle, Guillaume: Détermination géographique de la
[Tumhout:] içerisinde Brepols 2000, s. 1-19. situation et de l’ étendue des différentes parties de la
Burnett, Charles ve Danielle Jacquart (editörler): terre. Histoire de l’ Académie Royale des Sciences,
Constantine the African and ʿAlī Ibn al-ʿAbbās année 1720 içerisinde, Paris 1722.
al-Mağūsī. The Pantegni and related texts. Leiden Destombes, Marcel: Un astrolabe carolingien et l’ori-
1994. gine de nos chiffres arabes, Archives internationales
Burnett, Charles: A group of Arabic-Latin translators d’histoire des sciences içerisinde (Paris) 15/1962/3-45
working in Northern Spain in the mid-12th cen- (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy
tury, Journal of the Royal Asiatic Society içerisinde serisi içerisinde Cilt 96, S. 401-447).
(Londra) 1977-1978,S.62-108. Dictionary of Scientific Biography, Ed. in Chief: Charles
Burnett, Charles: Hermann of Carinthia, De essentiis. C. Gillispie, Cilt 1-14, New York 1970-1976; Cilt 15:
A critical edition with translation and commentary, Supplement I ... Topical Essays, New York 1978; Cilt
Leiden 1982. 16: Index, New York 1980.
Burnett, Charles: Master Theodore, Frederick II’s Dinānah, Taha: Die Schrift von Abī Gaʿfar Aḥmed ibn
philosopher, Federico II e le nuove culture. Atti del ʿAlī ibn Moḥammed ibn ʿAlī ibn Ḫātimah aus Almeriah
XXXI Convegno storico internazionale, Todi, 9-12 über die Pest, Archiv für Geschichte der Medizin içer-
ottobre 1994 içerisinde Spoleto 1995, s. 225-285. isinde (Leipzig) 19/1927/27-81 (Tekrarbasım: Islamic
Cantor, Moritz: Vorlesungen über Geschichte der Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 239-293).
Mathematik, 3. baskı, Cilt 1: Von den ältesten Zeiten Dold-Samplonius, Yvonne: Practical Arabic mathemat-
bis zum Jahre 1200 n. Chr., Cilt 2: Von 1200-1668. ics: Measuring the muqarnas by al-Kāshī, Centaurus
Leipzig 1907 (3. baskıdan Tekrarbasım: New York ve içerisinde (Kopenhagen) 35/1992/193-242.
Stuttgart 1965). Dold-Samplonius, Yvonne: The volumes of domes in
Classicisme et déclin culturel dans l’ hisloire de l’ Arabic mathematics, Vestigia Mathematica. Studies
Islam, bkz. Brunschvig, Robert. in medieval and early modern mathematics in honour
Coppola, Edward D.: The discovery of the pulmonary of H.L.L. Busard, ed. M. Folkerts ve J.P. Hogendijk
circulation: A new approach, Bulletin of the History içerisinde Amsterdam ve Atlanta 1993, s. 93-106.
of Medicine içerisinde (Baltimore) 31/1957/44-77 Duhem, Pierre: Le système du monde. Histoire des doc-
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt trines cosmologiques de Platon à Copernic. Nouveau
79, S. 304-337). tirage, Cilt 3, Paris 1958.
Creutz, Rudolf: Der Arzt Constantinus Africanus The Encyclopaedia of Islam, New Edition, 11 cilt,
von Montekassino. Sein Leben, sein Werk und Leiden ve Londra 1960-2002.
seine Bedeutung für die mittelalterliche medizini- Enzyklopaedie des Islām. Geographisches, ethno-
sche Wissenschaft, Studien und Mitteilungen zur graphisches und biographisches Wörterbuch der
Geschichte des Benediktiner-Ordens und seiner muhammedanischen Völker. 4 cilt ve tamamlayıcı cilt,
Zweige içerisinde (München) 47 (N.F. 16), 1929, s. Leiden ve Leipzig 1913-1938.
B İ B L İ Y O G R A F Y A 185
Farmer, Henry George: Clues for the Arabian influence (Geschichte der Wissenschaften in Deutschland.
on European musical theory, Journal of the Royal Neuere Zeit. Cilt 24).
Asiatic Society içerisinde 1925, S. 61-80 (Tekrarbasım: Gilson, Étienne: Héloïse et Abélard, Paris 1938.
The Seience of Music in Islam içerisinde Cilt 1, s. Almanca çeviri S. Thieme-Paetow şu başlık altında
271-290). Heloise und Abälard, Freiburg 1955.
Farmer, Henry George: al-Fārābī’s Arabic-Latin writ- von Goethe, Johann Wolfgang: West-östlicher Divan.
ings on music, Londra 1934 (Tekrarbasım: New York Noten und Abhandlungen zu besserem Verständnis
1965 ve The Science of Music in Islam içerisinde Cilt des West-östlichen Divans, Goethes Werke içerisinde.
1, s. 463-533). Goethe ve Schiller Archivi’nin istyeğiyle yayınlayan
Farmer, Henry George: The Jewish debt to Arabic writ- Anton Kippenberg ve diğerleri Mainz 1932.
ers on music, Islamic Culture içerisinde (Haydarabad) Grabmann, Martin: Kaiser Friedrich II. und sein
15/1941/59-63 (Tekrarbasım: The Science of Music in Verhältnis zur aristotelischen und arabischen
Islam serisi içerisinde Cilt 1, s. 535-539). Philosophie, M. Grabmann, Mittelalterliches
Farmer, Henry George: The Song Captions in the Kitāb Geistesleben. Abhandlungen zur Geschichte der
al-Aghānī al-Kabīr, Transac-tions of the Glasgow Scholastik und Mystik içerisinde Cilt 2, München
University Oriental Society içerisinde 15/1953-54/1- 1936, s. 103-137 (Tekrarbasım: Islamic Philosophy
10 (Tekrarbasım: The Science of Music in Islam serisi serisi içerisinde Cilt 80, s. 275-309).
içerisinde Cilt 1, s. 433-442). Graves, John [yani Johannes Gravius]: Binae tabulae
Farmer, Henry George: The Sources of Arabian Music, geographicae, una Nassir Eddini Persae, altera Ulug
Leiden 1965. Beigi Tatari, Londra 1652 (Tekrarbasım: lslamic
Farmer, Henry George: Studies in Oriental music, 2 Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 50,
cilt, Frankfurt 1986 ve yeni basım 1997 ayrıca The S. 1-79).
Science of Music in Islam içerisinde Cilt 1-2. Grousset, René: Histoire de l’ Asie, 3 cilt, Paris 1921-
Fischer, Theobald: Sammlung mittelalterlicher Welt- 1922.
und Seekarten italienischen Ursprungs und aus Grundmann, Herbert: Vom Ursprung der Universität
im Mittelalter, Berlin 1957 (Berichte über die
italienischen Bibliotheken und Archiven, Marburg
Verhandlungen der Sächsischen Akademie der
1885 (Tekrarbasım: Amsterdam 1961 haritalar
Wissenschaften zu Leipzig. PhiIol.-histor. Klasse Cilt
olmaksızın).
103, sayı 2).
Fuchs, Walter: Was South Africa already known in the
von Grunebaum, Gustave Edmund: Classicisme et
13th century?, Imago Mundi içerisinde (Londra)
déclin culturel dans l’ histoire de l’Islam, bkz.
10/1953/50-51.
Brunschvig, Robert.
Gabrieli, Francesco: The Arabic historiography of the
von Grunebaum, Gustave Edmund ve Willy Hartner
Crusades, Historians of the Middle East içerisinde,
(editörler): Klassizismus und Kulturverfall. Vorträge,
ed. Bernard Lewis ve P.M. Holt, Londra 1962, S.
Frankfurt 1960.
98-107. von Grunebaum, Gustave Edmund: Medieval Islam. A
Garbers, Karl: Isḥāḳ ibn ʿImrān: Maḳāla fī l-māliḪūliyā study in cultural orientation, 2. ed. Chicago 1961.
(Abhandlung über die Melancholie) und Constantini Hartner, Willy ve Matthias Schramm: al-Bīrūnī and the
Afrikani Libri duo de melancholia, Arapça ve Latince Theory of the Solar Apogee: an example of original-
bir arada basımıştır, Hamburg 1977. ity in Arabic Science, Scientific Change. Symposium
Gautier Dalché, Patrick: Notes sur la «Chronica on the History of Science. University of Oxford, 9-15
Pseudo-Isidoriana», Anuario de estudios medievales Temmuz 1961, ed. A.C. Crombie içerisinde, Londra
içerisinde (Barcelona) 14/1984/13-32. 1963, s. 206-218.
[el-Cezerī, al-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm ve el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Hartner, Willy: Quand et comment s’ est arrêté l’ essor
Ṣināʿat el-Ḥiyel] The Book of Knowledge Ingenious de la culture scientifique dans l’Islam?, Classisisme
Mechanical Devices (Kitāb fī maʿrifat al-Ḥiyal al- et déclin culturel dans l’ histoire de l’Islam içerisinde,
handasiyya) by Ibn al-Razzāz al-Jazarī, çeviri ve Paris 1957, s. 319-337.
dipnotlar Donald R. HilI, Dordrecht 1974. Haskins, Charles H.: Studies in the history of medieval
[el-Cezerī] İbn er-Razzāz el-Cezerī Bedīʿazzemān science, New York 1924.
Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl b. er-Rezzāz (yaklaşık 600/1200): Heinrichs, Wolfhart: Arabische Dichtung und grie-
el-Cāmiʿ beyne el-ʿİlm ve el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Ṣınāʿat chische Poetik. Ḥāzim al-Qarṭāğannīs Grundlegung
el-Ḥiyel / Compendium on the Theory and Practice of der Poetik mit Hilfe aristotelischer Begriffe, Beyrut
the Mechanical Arts. Arapça ve İngilizce önsöz Fuat 1969.
Sezgin. Frankfurt am Main 2002. Heinrichs, Wolfhart: Poetik, Rhetorik, Literaturkritik,
Gerland, Ernst: Geschichte der Physik, Erste Abteilung: Metrik und Reimlehre, Grundriß der arabischen
Von den ältesten Zeiten bis zum Ausgange des acht- Philologie içerisinde, Cilt 2, Wiesbaden 1987, S. 177-
zehnten Jahrhunderts, München ve Berlin 1913 207.
186 B İ B L İ Y O G R A F Y A
Heischkel, Edith: Die Geschichte der Kitāb al-Aʿlāk an-Nafīsa VII auctore Ibn Rosteh et
Medizingeschichtsschreibung, Walter Artelt, Kitāb al-Boldān auctore al-Jakūbī, ed. M[ichael]
Einführung in die Medizinhistorik adlı çalışmasının J[an] de Goeje. Leiden 1891 (Tekrarbasım: Islamic
sonunda, Stuttgart 1949, s. 201-237. Geography serisi içerisinde Cilt 40).
Hellmann, Gustav: Meteorologische Optik 1000-1836, [İbn Sīnā: Kitāb eş-Şifāʾ] eş-Şifāʾ. er-Riyāḍīyāt. 3.
Berlin 1902 (Neudrucke von Schriften und Karten -Cevāmiʿ ʿİlm el-Mūsīḳī, ed. Zekeriyyā Yūsuf, Kahire
über Meteorologie und Erdmagnetismus içerisinde, 1956.
No. 14). [el-İdrīsī: Nüzhet el-Müşṭāḳ fī iḫtirāḳ el-Āfāḳ:] Opus
Hennig, Richard: Terræ incognitæ. Eine geographicum sive «Liber ad eorum delectatio-
Zusammenstellung und kritische Bewertung der wich- nem qui terras peragrare studeant» ... ed. Alessio
tigsten vorcolumbischen Entdeckungsreisen an Hand Bombaci et al., Neapel ve Rom 1970-1984, Fransızca
der darüber vorliegenden Originalberichte, 4 cilt, çeviri Pierre Amadée Jaubert şu başlıkla Géographie
Leiden 1944-1956. d’ Édrisi cilt 1-2, Paris 1836-1840 (Tekrarbasım:
HilI, Donald R.: The Book of Knowledge of Ingenious Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 2-3).
Mechanical Devices, bkz. el-Cezerī. Irigoin, Jean: Les origines de la fabrication du
Hirschberg, Julius ve Julius Lippert: Ali ibn Isa. papier en Italie, Papiergeschichte. Zeitschrift der
Erinnerungsbuch für Augenärzte, açıklamalı çeviri, Forschungsstelle Papiergeschichte içerisinde (Mainz)
Leipzig 1904 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi 13,5-6/1963 (Dez.)/62-67.
içeri-sinde Cilt 44). Irigoin, Jean: Papiers orientaux et papiers occiden-
Hirschberg, Julius: Geschichte der Augenheilkunde, 2. taux, La paléographie grecque et byzantine, ed. J.
kitap: Geschichte der Augen-heilkunde im Mittelalter, Bompaire ve J. Irigoin, Paris 1977, s. 45-54.
Leipzig 1908 (Graefe-Saemisch, Handbuch der Islamic Geography, Cilt 1-278, Frankfurt am Main:
gesamten Augenheilkunde içerisinde, Cilt 13). Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
Hirschberg, Julius: Über das älteste arabische Lehrbuch Wissenschaften 1992-1998.
der Augenheilkunde, Sitzungs-berichte der Königlich Islamic Mathematics and Astronomy, Cilt 1-112,
Preußischen Akademie der Wissenschaften içerisin- Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der
de (Berlin), 1903, s. 1080-1094 (Tekrarbasım: Islamic Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1997-2002.
Medicine serisi içerisinde Cilt 23, s. 30-44). Islamic Medicine, Cilt 1-99, Frankfurt am Main:
Horst, Eberhard: Der Sultan von Lucera. Friedrich II. Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
und der Islam, Freiburg 1997. Wissenschaften 1995-1998.
Horten, Max: Die Metaphysik Avicennas, übersetzt und Islamic Philosophy, Cilt 1-120, Frankfurt am Main:
erläutert, Halle ve New York 1907 (Tekrarbasım: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
Islamic Philosophy serisi içerisinde Cilt 40-41). Wissenschaften 1999-2000.
Horten, Max: Das philosophische System von Schirázi The Islamic World in Foreign Travel Accounts, Cilt
(ö. 1640), übersetzt und erläutert, Straßburg 1913 1-79, Frankfurt am Main: Institut für Geschichte der
(Tekrarbasım: lslamic Philosophy serisi içerisinde Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1994-1997.
Cilt 92). Jacquart, Danielle (ed.): Constantine the African and
Hunger, Herbert ve Kurt Vogel: Ein byzantinisches ʿAlī Ibn al-ʿAbbās al-Mağūsī, bkz. Burnett, Charles.
Rechenbuch des 15. Jahrhunderts. Text, Übersetzung Jacquart, Danielle ve Françoise Micheau: La médecine
und Kommentar, Viyana 1963. arabe et l’occident médiéval, Paris 1990.
Ibel, Thomas: Die Wage im Altertum und Mittelalter, Jahn, Karl: Die Erweiterung unseres Geschichtsbildes
Erlangen 1908 (Tekrarbasım: Natural Sciences in durch Rašīd al-Dīn, Anzeiger der Österreichischen
Islam serisi içerisinde Cilt 45, s. 1-192). Akademie der Wissenschaften, Philologisch-
İbn Ebī Uṣaybiʿa: ʿUyūn el-Enbāʾ fī Ṭabaḳāt el-Eṭıbbāʾ, historische Klasse içerisinde (Viyana)
ed. August Müller, 2 cilt, Kahire ve Königsberg 107/1970(1971)/139-149.
1299/1882. Jahn, Karl: The still missing works of Rashīd al-Dīn,
İbn el-Heysem: eş-Şükūk ʿalā Baṭlamiyūs, Kahire Central Asiatic Journal içerisinde (Wiesbaden)
1971. 9/1964/113-122.
İbn el-ʿİbrī, Ebū el-Ferec Barhebraeus: Taʾrīḫ Muḫtaṣar Jahn, Karl: Täbris, ein mittelalterliches Kulturzentrum
ed-Düvel, ed. Ṣālḫānī, Beyrut 1890 (Tekrarbasım: zwischen Ost und West, Anzei-ger der Philologisch-
Beyrut 1958). historischen Klasse der Österreichischen Akademie
İbn Mācid: Kitāb el-Fevāʾid fī Uṣūl ʿİlm el-Baḥr ve der Wissenschaften içerisinde (Viyana) 105/1968/201-
el-Ḳavāʿid, ed. İ. Ḫūrī, Dımeşk 1970. 211.
İbn en-Nedīm: Kitāb el-Fihrist, ed. Gustav Flügel, Jahn, Karl: Wissenschaftliche Kontakte zwischen
Leipzig 1872. Iran und China in der Mongolenzeit, Anzeiger der
[İbn Rusteh: Kitāb el-Aʿlāḳ en-Nefīse; bir parçası] Philologisch-historischen Klasse der Österreichischen
B İ B L İ Y O G R A F Y A 187
Akademie der Wissenschaften içerisinde (Viyana) Kunitzsch, Paul: Das Arabische als Vermittler und
106/1969/199-211. Anreger europäischer Wissenschaftssprache, Berichte
Jammers, Ewald: Gedanken und Beobachtungen zur zur Wissenschaftsgeschichte içerisinde (Weinheim)
Geschichte der Notenschriften, Festschrift Walter 17/1994/145-152.
Wiora içerisinde Kassel 1967, s. 196-204. Kunitzsch, Paul: Die arabische Herkunft von zwei
Jones, Alexander: An eleventh-century manual of Sternverzeichnissen in cod. Vat. gr. 1056, Zeitschrift
Arabo-Byzantine astronomy, Amsterdam 1987. der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft içe-
Juschkewitsch, Adolf P.: Geschichte der Mathematik im risinde (Wiesbaden) 120/1970/281-287.
Mittelalter, Leipzig ve Basel 1964. Kunitzsch, Paul: Gerard’s translations of astronomical
Juschkewitsch, Adolf P. ve Boris A. Rosenfeld: Die texts, especially the Almagest, Gerardo da Cremona,
Mathematik der Länder des Ostens im Mittelalter, ed. Pierluigi Pizzamiglio içerisinde, Cremona 1992
Berlin 1963. (Annali della Biblioteca Statale e Libreria Civica di
Kantorowicz, Ernst: Kaiser Friedrich der Zweite, 3. Cremona Cilt 41, 1990), s. 71-84.
baskı, Cilt 1-2, Berlin 1931. Kunitzsch, Paul: Glossar der arabischen Fachausdrücke
Kennedy, Edward S.: An early method of successive in der mittelalterlichen euro-päischen Astrolabliteratur,
approximation, Centaurus içerisinde (Kopenhagen) Göttingen 1983.
13/1969/248-250. Kunitzsch, Paul: al-Khwārizmī as a Source for the
Kennedy, Edward S.: Late medieval planetary theory, Sententie astrolabii, From Deferent to Equant: A
Isis içerisinde (Baltimore) 57/1966/365-378. volume of studies in the history of science in the
Kennedy, Edward S.: A medieval interpolation scheme ancient and medieval Near East in honor of E. S.
using second order differences, A Locust’s Leg. Kennedy içerisinde, New York 1987, s. 227-236.
Studies in honour of S. H. Taqizadeh içerisinde, Kunitzsch, Paul ve Tim Smart: Short guide to modern
Londra 1962, s. 117-120. star names and their derivations, Wiesbaden 1986.
Kennedy, Edward S. ve William R. Transue: A medi- Lasswitz, Kurd: Geschichte der Atomistik vom Mittelalter
eval iterative algorism, The American Mathematical bis Newton, Leipzig 1890 (Tekrarbasım: Hildesheim
Monthly içerisinde (Menasha, Wisc.) 63/1956/80-83. 1963 ve 1984).
Kennedy, Edward S.: Planetary theory in the medieval Leclerc, Lucien: Histoire de la médecine arabe, 2
Near East and its transmission to Europe, Oriente e cilt, Paris 1876 (Tekrarbasım: Rabat 1980, Islamic
Ocddente nel medioevo. Convegno internazionale Medicine serisi içerisinde Cilt 48-49).
9-15 aprile 1969 içerisinde, Roma 1971 (Accademia Lehmann, Hermann: Die Arbeitsweise des Constantinus
Nazionale dei Lincei), s. 595-604. Africanus und des Johannes Afflacius im Verhältnis
Kennedy, Edward S.:The heritage of Ulugh Beg, zueinander, Archeion içerisinde (Roma) 12/1930/272-
Science in Islamic civilisation içerisinde, Istanbul 281 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde
2000, s. 97-109. Cilt 43, s. 338-347).
Kiesewetter, Raphael Georg: Die Musik der Araber, Lelewel, Joachim: Géographie du Moyen Âge, Cilt
nach Originalquellen dargestellt, J. v. Hammer- 1-4; Cilt 5, Épilogue, Atlas composé de cinquantes
Purgstall’ın giriş yazısıyla, Leipzig 1842, Tekrarbasım: planches, Brüksel ve Paris 1850-1857 (Tekrarbasım:
Schaan (Liechtenstein) 1983. Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 129-133).
Köhler, G.: Die Entwickelung des Kriegswesens und Lévi-Provençal, Evariste: La «Description de l’Espagne»
der Kriegführung in der Ritterzeit von der Mitte des d’Aḥmad al-Rāzī: Essai de reconstitution de l’origi-
11. Jahrhunderts bis zu den Hussitenkriegen, 3 cilt, nal arabe et traduction française, Al-Andalus içeri-
Breslau 1887. sinde (Madrid ve Granada) 18/1953/51-108.
Kosegarten, Johann Gottfried Ludwig: Die mosle- Lewicki, Tadeusz: Marino Sanudos Mappa mundi
mischen Schriftsteller über die Theorie der Musik, (1321) und die runde Weltkarte von Idrīsī (1154),
Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes içerisin- Rocznik Orientalistyczny içerisinde (Warschau)
de (Bonn) 5/1844/137-163. 38/1976/169-195.
von Kremer, Alfred: Culturgeschichte des Orients unter Luckey, Paul: Die Ausziehung der n-ten Wurzel und der
den Chalifen, 2 cilt, Viyana 1875-1877. binomische Lehrsatz in der islamischen Mathematik,
Krause, Max: Al-Biruni. Ein iranischer Forscher des Mathematische Annalen içerisinde (Berlin)
Mittelalters, Der Islam içerisinde (Berlin) 26/1942/1- 120/1948/217-274 (Tekrarbasım: lslamic Mathematics
15 (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and Astronomy and Astronomy serisi içerisinde Cilt 56, s. 11-68).
serisi içerisinde Cilt 36, s. 1-15). Luckey, Paul: Beiträge zur Erforschung der arabischen
Krumbacher, Karl: Geschichte der byzantini- Mathematik, in: Orientalia içerisinde (Rom) N.S.
schen Litteratur von Justinian bis zum Ende des 17/1948/490-510 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics
Oströmischen Reiches (527-1453), 2. baskı, München and Astronomy serisi içerisinde Cilt 96, S. 46-66).
1897 (Tekrarbasım: New York 1970). Luckey, Paul: Der Lehrbrief über den Kreisumfang
188 B İ B L İ Y O G R A F Y A
(ar-Risāla al-Muḥīṭīya) von Ğamšīd b. Masʿūd al-Kāšī Meyerhof, Max: Über die Pharmakologie und Botanik
übersetzt und erläutert, ed. A. Siggel, Berlin 1953 des arabischen Geographen Edrisi, Archiv für
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Geschichte der Mathematik, der Naturwissenschaften
serisi içerisinde Cilt 56, s. 227-329). und der Technik içerisinde (Leipzig) 12/1930/45-53,
Luckey, Paul: Die Rechenkunst bei Ğamšīd b. Masʿūd 236 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde
al-Kāšī mit Rückblicken auf die ältere Geschichte des Cilt 96, s. 59-68). Micheau, Françoise, La méde-
Rechnens, Wiesbaden 1951 (Tekrarbasım: lslamic cine arabe et l’occident médiéval, bkz. Jacquart,
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 56, Danielle.
s. 75-225). Millás Vallicrosa, José Maria: Assaig d’història de les
Mandonnet, Pierre Félix: Les idées cosmographiques idees físiques i matemàtiques a la Catalunya medie-
d’Albert le Grand et de S. Thomas d’Aquin et la val, Cilt 1, Barcelona 1931 (Estudis Universitaris
découverte de l’ Amérique, Revue Thomiste içeri- Catalans. Sèrie monogràfica Cilt 1).
sinde (Paris) 1/1893/46-64, 200-221. Miller, Konrad: Mappae Arabicae, 6 Cilt, Stuttgart
Manik, Liberty: Das arabische Tonsystem im Mittelalter, 1926-1931 (Tekrarbasım: Islamic Geography sCilt
Leiden 1969. 240-241).
Manitius, Max: Geschichte der lateinischen Literatur Mogenet, Joseph: L’influence de l’astronomie arabe
des Mittelalters, 3 cilt, München 1911-1931. à Byzance du IXʿau XIVʿsiècle, Colloques d’histoi-
[el-Marrākuşī: Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve-el-Ġāyāt fī ʿİlm res des sciences I (1972) et II (1973). Université de
el-Mīḳāt ] el-Ḥasan ibn ʿAlī (ʿAlī ibn el-Ḥasan?) Louvain, Recueil de travaux d’histoire et de philolo-
el-Marrākušī (7./13. yy.): Jāmiʿ al-mabādi’ʾ wa gie içerisinde, séri 6, 9/1976/45-55.
al-ghāyāt fi ʿilm al-mīqāt / Comprehensive Collection Mogenet, Joseph: Une scolie inédite du Vat. gr. 1594
of Principles and Objectives in the Science of sur les rapports entre l’astronomie arabe et Byzance,
Timekeeping, Tıpkıbasım-Edisyon Fuat Sezgin, 2 cilt, Osiris içerisinde (Brügge) 14/1962/198-221.
Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch- Mordtmann, Johannes Heinrich: Das Observatorium
Islamischen Wissenschaften 1984 (Series C - 1, 1-2). des Taqī ed-dīn zu Pera, Der Islam içersinde (Berlin
el-Marrākuşī: Telḫīṣ Aʿmāl el-Ḥisāb, ed. M. Suvīsī, ve Leipzig) 13/1923/82-96 (Tekrarbasım: Islamic
Tunis 1969. Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 88,
Marre, Aristide: Le Talkhys d’ Ibn Albannâ, traduit pour s. 281-295).
la première fois ..., Atti dell’Accademia Pontificia Müller, Marcus Joseph: Ibnulkhatîbs Bericht
de’Nuovi Lincei içerisinde (Rom) 17/1864/289-319 Über die Pest, Sitzungsberichte der Königlich
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Bayerischen Akademie der Wissenschaften (Münih).
serisi içerisinde Cilt 44, s. 1-31). Philosophisch-philologische Klasse içerisinde
Mayr, Otto: The Origins of Feedback Control, 2/1863/1-34 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi
The Scientific American içerisinde (New York) içerisinde Cilt 93, s. 37-70).
223/1970/111-118. Müller, Martin (ed.): Die Quaestiones naturales des
Mercier, Raymond: Astronomical tables in the twelfth Adelardus von Bath, Münster 1934 (Beiträge zur
century, Adelard of Bath, ed. Charles Burnett, Londra Geschichte der Philosophie des Mittelalters, Cilt 31,
1987, s. 87-118. sayı 2).
Mercier, Raymond: East and West contrasted in scien- Natural Sciences in Islam, Cilt 1-90, Frankfurt am Main:
tific astronomy, Occident et Proche-Orient: Contacts Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen
scientifiques au temps des Croisades. Actes du col- Wissenschaften 2000-2003.
loque de Louvain-la-Neuve, 24 et 25 Mart 1997, ed. Needham, Joseph: Science and Civilisation in China,
Isabelle Draelants ve diğerleri, [Turnhout:] Brepols 10 Cilt, Cambridge, Londra, New York, Melbourme
içerisinde, s. 325-342. 1954-1985.
Mercier, Raymond: The parameters of the Zīj of Neubauer, Eckhard: Musiker am Hof der frühen
Ibn al-Aʿlam, Archives internationales d’histoire des Abbasiden, Doktora Frankfurt 1965.
sciences içerisinde (Roma) 39/1989/22-50. Neubauer, Eckhard: Zur Rolle der Araber in der
el-Mesʿūdī: et-Tenbīh ve-el-İşrāf, ed. Michael Jan de Musikgeschichte des europäischen Mittelalters, Islam
Goeje, Leiden 1893 (Tekrarbasım: Islamic Geography und Abendland. Geschichte und Gegenwart, hsg. von
serisi içerisinde Cilt 41). André Mercier içerisinde, Bern ve Frankfurt 1976, S.
Meyerhof, Max: Die allgemeine Botanik und 111-129.
Pharmakologie des Edrisi, Archiv für Geschichte Neugebauer, Otto: Commentary on the astronomical
der Mathematik, der Naturwissenschaften und treatise Par. gr. 2425, Brüksel 1969.
der Technik içerisinde (Leipzig) 12/1930/225-236 Neugebauer, Otto: Studies in Byzantine astronomical
(Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt terminology, Philadelphia 1960 (Transactions of the
96, S. 69-80). American Philosophical Society, Cilt 50, Kısım 2).
B İ B L İ Y O G R A F Y A 189
Özkan, Zahide: Die Psychosomatik bei Abū Zaid d’Ibn Khaldûn relatif à l’histoire des mathéma-
al-Balḫī (gest. 934 A.D.), Frankfurt 1990 ve 1998 tiques, Hespéris içerisinde (Paris) 31/1944/35-47
(lslamic Medicine serisi içerisinde Cilt 98). (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and Astronomy
Olearius, Adam: Vermehrte newe Beschreibung der serisi içerisinde Cilt 44, s. 191-203).
muscovitischen und persischen Reyse … Schleszwig Rennell, James: Memoir of a map of Hindoostan or the
1656 (Tekrarbasım: ed. Dieter Lohmeier, Tübingen Mogul Empire, Londra 1793 (Tekrarbasım: lslamic
1971 ve The lslamic World in Foreign Travel Accounts Geography serisi Cilt. 260-261).
serisi içerisinde, Cilt 3-4). Riccioli, Giambattista: Geographia et hydrographia
Palencia, Angel Gonzáles: Los Mozárabes de Toledo reformata, Venedik 1672.
en los siglos XII y XIII. Volumen preliminar, Madrid Ritter, Hellmut: Die Geheimnisse der Wortkunst (Asrār
1930. al-balāġa) des ʿAbdalqāhir al-Curcānī. Almanca
Perkuhn, Eva Ruth: Die Theorien zum arabischen çeviri Wiesbaden 1959.
Einfluß auf die europäische Musik des Mittelalters, Rose, Valentin: Ptolemäus und die Schule von Toledo,
Walldorf (Hessen) 1976. Hermes içerisinde (Wiesbaden) 8/1874/327-349
Peschel, Oscar: Geschichte der Erdkunde bis auf (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and Astronomy
Alexander von Humboldt und Carl Ritter, 2., von serisi içerisinde Cilt 63, s. 171-193).
Sophus Ruge yeniden gözden geçirilmiş baskı Rosenfeld, Boris: Die Mathematik der Länder des
München 1877. Ostens im Mittelalter, bkz. Jusch-kewitsch, Adolf P.
Picard, Christophe: L’océan Atlantique musulman. De Rosenthal, Franz: Das Fortleben der Antike im Islam,
la conquête arabe à l’époque almohade, Paris 1997. Zürich ve Stuttgart 1965.
Pietzsch, Gerhard: Die Klassifikation der Musik Rosenthal, Franz: Ibn Khaldûn, The Muqaddimah. An
von Boetius bis Vgolino von Orvieto, Halle 1929 introduction to history, New York 1958.
(Tekrarbasım: Darmstadt 1968). RosenthaI, Franz: A history of Muslim historiography,
[el-Qazvīnī: Āsār el-Bilād] Zakarija Ben Muhammed Leiden 1952.
Ben Mahmud el-Cazwini’s Kosmographie. Zweiter Ruska, Julius: Zur ältesten arabischen Algebra und
Theil: Kitāb āsār al-bilād [Arpça orjinal metin]. Die Rechenkunst, Heidelberg 1917.
Denkmäler der Länder, ed. Ferdinand Wüstenfeld, Saliba, George: Al-Qushji’s reform of the Ptolemaic
Göttingen 1848 (Tekrarbasım: lslamic Geography model for Mercury, Arabic Science and Philosophy
içerisinde Cilt 198). serisi içerisinde, 3/1993/161-162.
Quatremère, Étienne: Raschid-eldin. Histoire des Saliba, George: Arabic planetary theories after the
Mongols de la Perse, Paris 1836 (Tekrarbasım: eleventh century AD, Encyclopedia of the History of
Amsterdam 1968). Arabic Science içerisinde Cilt 1, Londra ve New York
[Ramelli, Agostino:] The various and ingenious 1996, S. 58-127.
machines of Agostino Ramelli. A classic sixteenth- Sandler, Christian: Die Reformation der Kartographie
century illustrated treatise on technology. Çeviri um 1700, Münih ve Berlin 1905.
ve biyografik araştırma Martha T.Gnudi. Dipnotlar Sarton, George: Introduction to the History of Science,
Eugene S. Ferguson, Toronto 1976 (Tekrarbasım: 3 Cilt 5 parça, Baltimore 1927-1948.
New York 1994). Sayılı, Aydın: Al Qarāfī and his explanation of fhe
Ramusio, Gian Battista: Delle Navigationi et viaggi, rainbow, Isis içerisinde (Brügge) 32/1940(1947)/16-
Venedik 1563-1606 (Tekrarbasım: I-III, Amsterdam 26 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi
1968-1970). içerisinde Cilt 34, S. 176-186).
[Raşīdeddīn Faḍlallāh] Mukātebāt-i Rašīdī, ed. Sayılı, Aydın: A short article of Abû Sahl Waijan ibn
Muḥammed Şefīʿ, Lahor 1947. Rustam al Qûhî on the possibility of infinite motion
Reinaud, Joseph-Toussaint: Géographie d’ Aboulféda, in finite time, Actes du VIII Congrès international
Cilt 1: Introduction générale à la géographie d’histoire des sciences, Florence-Milan 3-9 Eylül
des Orientaux, Paris 1848 (Tekrarbasım: lslamic 1956 içerisinde, Florenz 1958, Cilt 1, s. 248-249 ve
Geography serisi içerisinde Cilt 277). Belleten içerisinde (Ankara) 21/1957/489-495.
Renan, Emest: Averroés et l’ Averroïsme, 3. baskı, Paris Sayılı, Aydın: Thâbit ibn Qurra’s Generalization of the
1867, Tekrarbasım: Frankfurt, Institut für Geschichte Pythagorean Theorem, Isis içerisinde (Baltimore)
der Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1985 (Seri 51/1960/ 35-37.
B - Philosophy 1). Sayılı, Aydın: The trisection of the angle by Abû Sahl
Renaud, Henri-Paul-Joseph: Un médecin du royaume Wayjan ibn Rustam al-Kûhî (fl. 970-988), Belleten
de Grenade. Muḥammad aš-Šaqūrī, Hespéris içeri- içerisinde (Ankara) 26/1962/696-697.
sinde (Paris) 33/1946/31-64 (Tekrarbasım: lslamic Schack, Dietlind: Die Araber im Reich Rogers II.,
Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 181-214). Doktora Berlin 1969.
Renaud, Henri-Paul-Joseph: Sur un passage Schipperges, Heinrich: Arabische Medizin im latei-
190 B İ B L İ Y O G R A F Y A
nischen Mittelalter, Berlin, Heidelberg, New York Teutschland Nach Constantinopel und Jerusalem,
1976. Nürnberg 1608 (Tekrarbasım: The Islamic World in
Schipperges, Heinrich: Die Assimilation der arabischen Foreign Travel Accounts serisi Cilt 28).
Medizin durch das lateinische Mittelalter, Wiesbaden The Science of Music in Islam, Cilt 1-5, Frankfurt
1964. am Main: Institut für Geschichte der Arabisch-
Schipperges, Heinrich: Assimilations-Zentren arabi- Islamischen Wissenschaften 1997-1999.
scher Wissenschaft im 12. Jahrhundert, Centaurus Sezgin, Fuat: Geschichte des arabischen Schrifttums,
içerisinde (Kopenhagen) 4/1955-56/325-350. Cilt 1-9, Leiden 1967-1984. Gesamtindices zu Bd.
Schipperges, Heinrich: Einflüsse arabischer I-IX, Frankfurt a.M.: Institut für Geschichte der
Wissenschaften auf die Entstehung der Universität, Arabisch-Islamischen Wissenschaften 1995. Cilt
Nova Acta Leopoldina içerisinde (Halle) 27/1963/201- 10-12, Frankfurt 2000.
212. Silberberg, Bruno: Das Pflanzenbuch des Abû Ḥanîfa
Schipperges, Heinrich: Handschriftenstudien in spani- Aḥmed ibn Dâʾûd ad-Dînawarî. Ein Beitrag zur
schen Bibliotheken zum Arabismus des lateinischen Geschichte der Botanik bei den Arabern, Zeitschrift
Mittelalters, Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) für Assyriologie und verwandte Gebiete içerisin-
52/1968/3-29. de (Straßburg) 24/1910/225-265; 25/1911/39-88
Schipperges, Heinrich: Eine griechisch-arabische (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içe-
Einführung in die Medizin, Deutsche medizinische risinde Cilt 18, s. 117-208).
Wochenschrift içerisinde (Stuttgart) 87/1962/1675- Simon, Udo Gerhard: Mittelalterliche arabische
1680. Sprachbetrachtung zwischen Grammatik und
Schipperges, Heinrich: Ideologie und Historiographie Rhetorik: ʿilm al-maʿānī bei as-Sakkākī, Heidelberg
des Arabismus, Wiesbaden 1961, (Sudhoffs Archiv, 1993.
Beihefte, 1). Stautz, Burkhard: Die Astrolabiensammlung des
Schipperges, Heinrich: Zur Wirkungsgeschichte des Deutschen Museums und des Bayerischen
Arabismus in Spanien, Sudhoffs Archiv içerisinde Nationalmuseums, München 1999.
(Wiesbaden) 56/1972/225-254. Stautz, Burkhard: Die früheste bekannte Formgebung
Schlesinger, Kathleen: The question of an Arabian der Astrolabien, Ad radices. Festband zum fünfzig-
influence on musical theory, The Musical Standard jährigen Bestehen des Instituts für Geschichte der
içerisinde (Londra) N.S. 25/1925/148-150, 160-162. Naturwissenschaften der Johann Wolf gang Goethe-
Schlund, Erhard: Petrus Peregrinus von Maricourt, Universität Frankfurt am Main, ed. Anton von
sein Leben und seine Schriften (ein Beitrag zur Gotstedter, Stuttgart 1994 içerisinde s. 315-328.
Roger Baco-Forschung), Archivum Franciscanum Steiger, Amald: Zur Sprache der Mozaraber, Sache,
Historicum içerisinde (Florenz) 4/1911/436-455, 633- Ort und Wort. Festschrift für Jakob Jud, Genf 1942
643; 5/1912/22-40. (Romanica Helvetica Cilt 20) içerisinde, s. 624-723.
Schnaase, Leopold: Alhazen. Ein Beitrag zur Geschichte Steinschneider, Moritz: Die europäischen Übersetzungen
der Physik, Schriften der Naturforschenden aus dem Arabischen bis Mitte des 17. Jahrhunderts,
Gesellschaft in Danzig N.F. 7, Heft 3, 1890 içerisinde, Viyana 1904 (Tekrarbasım: Graz 1956).
s. 140-164 (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam Strohm, Hans: Aristoteles. Meteorologie. Über die
serisi içerisinde Cilt 33, S. 26-52). Welt, Berlin 1970.
Schneider-Carius, Karl: Wetterkunde, Wetterforschung, Sudhoff, Karf: Constantin, der erste Vermittler musli-
München 1955. mischer Wissenschaft ins Abendland und die beiden
Schramm, Matthias: al-Bīrūnī and the Theory of the Salernitaner Frühscholastiker Maurus und Urso, als
Solar Apogee: an example of originality in Arabic Exponenten dieser Vermittlung, Archeion içerisin-
Science bkz. Hartner, Willy. de (Roma ve Paris) 14/1932/359-369 (Tekrarbasım:
Schramm, Matthias: Ibn al-Haythams Stellung in der Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 43, s. 185-
Geschichte der Wissenschaften, Fikrun wa Fann içe- 195).
risinde (Hamburg) 6/1965/Ayrıbasım s. 2-22, arab. s. Sudhoff, Karl: Daniels von Morley liber de naturis infe-
85-65. riorum et superiorum … Archiv für die Geschichte
Schramm, Matthias: Ibn al-Haythams Weg zur Physik, der Naturwissenschaften und der Technik içerisinde
Wiesbaden 1963 (Boethius, Texte und Abhandlungen (Leipzig) 8/1917-18/1-40.
zur Geschichte der exakten Wissenschaften, 1). Sudhoff, Karl: Konstantin der Afrikaner und die
Schramm, Matthias: Zur Entwicklung der physiologi- Medizinschule von Salerno, Sudhoffs Archiv für
schen Optik in der arabischen Literatur, Sudhoffs Geschichte der Medizin içerisinde (Leipzig)
Archiv für Geschichte der Medizin içerisinde 23/1930/293-298 (Tekrarbasım: Islamic Medicine
(Wiesbaden) 43/1959/289-328. serisi içerisinde Cilt 43, s. 179-184).
Schweigger, Salomon: Ein newe Reysbeschreibung auß Suter, Heinrich: Die Abhandlung über die Ausmessung
B İ B L İ Y O G R A F Y A 191
des Paraboloides von el-Ḥasan b. el-Ḥasan b. el- Proche-Orient: Contacts scientifiques au temps des
Haitham, übersetzt und mit Kommentar versehen, Croisades. Actes du colloque de Louvain-la-Neuve,
Bibliotheca Mathematica içerisinde (Leipzig), 3. Seri 24 ve 25 Mart 1997, hsg. von Isabelle Draelants…
12/1912/289-332 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics içerisinde [Turnhout:] Brepols 2000, s. 313-324.
andAstronomy serisi içerisinde Cilt 57, s. 141-184). Tihon, Anne: Sur l’identité de l’astronome Alim,
Suter, Heinrich: Die Abhandlungen Thâbit b. Ḳurras Archives internationales d’histoire des sciences
und Abû Sahl al-Kûhîs über die Ausmessung der (Roma) 39/1989/3-2l.
Paraboloide, Sitzungsberichte der Physikalisch- Tihon, Anne: Les tables astronomiques persanes à
medizinischen Sozietät içerisinde (Erlangen) Constantinople dans la première moitié du XlV siècle,
48-49/1916-17/186-227 (Tekrarbasım: Islamic Byzantion içerisinde (Brüksel) 57/1987/471-487, ve 4
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 21, resim.
S. 68-109). Tihon, Anne: Tables islamiques à Byzance, Byzantion
Suter, Heinrich: Beiträge zu den Beziehungen Kaiser içerisinde (Brüksel) 60/1990/401-425.
Friedrichs II. zu zeitgenössischen Gelehrten des Tihon, Anne: Un traité astronomique chypriote du
Ostens und Westens, insbesondere zu dem arabi- XIVʿsiècle, Janus içerisinde (Leiden) 64/1977/279-
schen Enzyklopädisten Kemâl ed-din ibn Yûnis, H. 308; 66/1979/49-81; 68/1981/65-127.
Suter, Beiträge zur Geschichte der Mathematik Tihon, Anne: Traités byzantins sur l’ astrolabe, Physis
bei den Griechen und den Arabern, ed. J. Frank, içerisinde (Florenz) 32/1995/323-357.
Erlangen 1922 içerisinde s. 1-8 (Tekrarbasım: Islamic Togan, Zeki Velidi: İlhanlılarla Bizans arasmdaki
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 77, kültür münasebetlerine ait bir vesika (A document
s. 307-314). concerning cultural relations between the Ilkhanide
Suter, Heinrich: Die Mathematiker und Astronomen der and Byzantiens), Islam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi
Araber und ihre Werke, Leipzig 1900 (Tekrarbasım: içerisinde (İstanbul) 3/1966/ Ek s. 1*-39*.
Islamic Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Toomer, Gerald J.: The Solar Theory of az-Zarqāl: A
Cilt 82, s. 1-288). History of Errors, Centaurus içerisinde (Kopenhagen)
Suter, Heinrich: Das Rechenbuch des Abû Zakarîjâ 14/1969/306-366.
el-Ḥaṣṣâr, Bibliotheca Mathematica içerisinde Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar-
(Leipzig) 3. Seri, 2/1901/12-40 (Tekrarbasım: Islamic Mathematik, Cilt 3. Proportionen, Gleichungen. 3.
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 77, baskı Berlin ve Leipzig 1937.
s. 322-360). Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar-
Suter, Heinrich: Über das Rechenbuch des Alî ben Mathematik, Cilt 4. Ebene Geometrie. 2. baskı Berlin
Aḥmed el-Nasawî, Bibliotheca Mathematica içe- ve Leipzig 1923.
risinde (Leipzig, Berlin) 3. Seri 7/1906-7/113-119 Tropfke, Johannes: Geschichte der Elementar-
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Mathematik, Cilt 5, I-II. Ebene Trigonometrie. Sphärik
serisi içerisinde Cilt 82, s. 361-367). und sphärische Trigonometrie. 2. baskı Berlin ve
Suter, Heinrich: Über die Geometrie der Söhne des Leipzig 1923.
Mûsâ ben Schâkir, Bibliotheca Mathematica içe- Ursprung, Otto: Um die Frage nach dem arabischen
risinde (Leipzig, Berlin) 3. Seri, 3/1902/259-272 bzw. maurischen Einfluß auf die abendländische Musik
(Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy des Mittelalters, Zeitschrift für Musikwissenschaft
serisi içerisinde Cilt 76, s. 137-150). içerisinde (Leipzig) 16/1934/129-141,355-357.
eṭ-Ṭaberī, Muḥammed b. Cerīr: Ta’rīḪ ar-Rusul we-el- de Vaugondy, Robert: Essai sur l’histoire de la géogra-
Mulūk, ed. Michael Jan de Goeje, 15 Cilt, Leiden phie ou sur son origine, ses progrès et son état actuel,
1879 vd. (Tekrarbasım: aynı yer 1964). Paris 1755.
Talas, Asad: L’ ennseignement chez les Arabes. La Vernet, Juan: Die spanisch-arabische Kultur in Orient
madrasa Nizamiyya et son histoire, Paris 1939. und Okzident, Zürich ve München 1984.
Taḳīyeddīn: Kitāb aṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt van de Vyver, André: Les étapes du développement
er-Rūḥāniyye, Tıpkıbasım-Edition Aḥmed Y. philosophique du Haut Moyen-Age, Revue BeIge
el-Ḥasan, Taḳiyyuddīn ve el-Hendese el-Mīkānīkiyye de Philologie et d’Histoire içerisinde (Brüksel)
el-ʿArabiyye, Halep 1976. 8/1929/425-452.
Tekeli, Sevim: 16’ıncı asırda Osmanlılarda saat ve van de Vyver, André: Les premières traductions lati-
Takiyüddin’in «Mekanik saat konstrüksüyona dair en nes (Xʿ-XIʿs.) de traités arabes sur l’astrolabe, 1er
parlak yıldızlar» adlı eseri, Ankara 1966. Congrès International de Géographie Historique.
Tihon, Anne: L’ astronomie byzantine (du Vʿau XVʿ siè- Tome II. Mémoires, içerisinde Paris ve Brüksel 1931,
cle), Byzantion içerisinde (Brüksel) 51/1981/603-624. s. 266-290 (Tekrarbasım: lslamic Mathematics and
Tihon, Anne: Les textes astronomiques arabes impor- Astronomy serisi içerisinde Cilt 90, s. 377-405).
tés à Byzance aux XIʿet XIIʿsiècles, Occident et Wahl, Samuel Friedrich Günther: Abdallatif’s eines
192 B İ B L İ Y O G R A F Y A
arabischen Arztes Denkwürdigkeiten Egyptens ... Aus Wiedemann, Eilhard: Roger Bacon und seine Verdienste
dem Arabischen übersetzt und erläutert, Halle 1790. um die Optik, muhtelif yazarların katkılarıyla
Weinberg, Josef: Die Algebra des Abū Kāmil Šoğāʿ hazırlanan Roger Bacon Essays içerisinde, Oxford
ben Aslam, München 1935 (Tekrarbasım: Islamic 1914, s. 185-203 (Tekrarbasım: E. Wiedemann,
Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 23, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 2, s. 770-788).
s. 107-251). Wiedemann, Eilhard: Über das al Bêrûnîsche Gefäß zur
Weissenborn, Hermann: Gerbert. Beiträge zur Kenntnis spezifischen Gewichtsbestim-mung, Verhandlungen
der Mathematik des Mittelalters, Berlin 1888. der Deutschen Physikalischen Gesellschaft im Jahre
Weissenborn, Hermann: Zur Geschichte der Einführung 1908 içerisinde, Braunschweig 1908, s. 339-343
der jetzigen Ziffern in Europa durch Gerbert, Berlin (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içe-
1892. risinde Cilt 46, s. 113-117).
Weisweiler, Max: ʿAbdalqāhir al-Curcānī’s Werk über Wiedemann, Eilhard ve Fritz Hauser: Über die
die Unnachahmlichkeit des Korans und seine syntak- Uhren im Bereich der islamischen Kultur, Nova
tisch-stilistischen Lehren, Oriens içerisinde (Leiden) Acta. Abhandlungen der Kaiserlich Leopoldinisch-
11/1958/77-121. Carolinisch-en Deutschen Akademie der
Werner, Otto: Zur Physik Leonardo da Vincis, Doktora Naturforscher in Halle içerisinde 100/1915/1-272
Erlangen 1910. (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften,
Wiedemann, Eilhard: Aufsätze zur arabischen içerisinde Cilt 3, s. 1211-1482 ve Natural Sciences in
Wissenschaftsgeschichte, ed. Wolfdietrich Fischer, Islam serisi içerisinde Cilt 41, s. 21-292).
Cilt 1-2, Hildesheim 1970. Wiedemann, Eilhard: Über die Verbreitung der
Wiedemann, Eilhard: Auszüge aus arabischen Bestimmungen des spezifischen Gewichtes nach Bîrûnî,
Enzyklopädien und Anderes (Beiträge zur Geschichte Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen
der Naturwissenschaften. V), Sitzungsberichte Sozietät içerisinde (Erlangen) 45/1913/31-34
der Physikalisch-medizinischen Sozietät içerisin- (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içe-
de (Erlangen) 37/1905/392-455 (Tekrarbasım: risinde Cilt 46, s. 119-122).
Wiedemann, Aufsätze içerisinde Cilt 1, s. 109-172). Wiedemann, Eilhard: Über Ṯâbit ben Qurra, sein
Wiedemann, Eilhard: Fragen aus dem Gebiet der Leben und Wirken, Sitzungsberichte der Physikalisch-
Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II., dem medizinischen Sozietät içerisinde (Erlangen)
Hohenstaufen, Archiv für Kulturgeschichte içerisinde 52-53/1920-211 189-219 (Tekrarbasım: Aufsätze zur
(Leipzig ve Berlin) 11/1914/483-485 (Tekrarbasım: arabischen Wissenschaftsgeschichte serisi içerisinde
Wiedemann, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 2, Cilt 2, s. 548-578).
s. 789-791 ve Natural Sciences in Islam serisi içerisin- Woepcke, Franz: L’algèbre d’Omar Alkhayyâmî,
de Cilt 34, s. 173-175). Paris 1851 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and
Wiedemann, Eilhard: Gesammelte Schriften zur ara- Astronomy serisi içerisinde Cilt 45, s. 1-206).
bisch-islamischen Wissenschafts-geschichte, ed. Woepcke, Franz: Passages relatifs à des somma-
Dorothea Girke ve Dieter Bischoff, 3 Cilt, Frankfurt tions de séries de cubes extraits de deux manus-
a.M.: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen crits arabes inédits du British Museum de Londres,
Wissenschaften 1984 (Seri B-1, 1-3). Journal de mathématiques pures et appliquées içeri-
Wiedemann, Eilhard: Die Naturwissenschaften bei den sinde (Paris), 2 série, 10/1865/83-116 (Tekrarbasım:
orientalischen Völkern, Erlanger Aufsätze aus ernster Islamic Mathematics and Astronomie serisi içeri-
Zeit içerisinde Erlangen 1917, s. 49-58 (Tekrarbasım: sinde Cilt 44, s. 105-138.
E. Wiedemann, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt Wolf, Rudolf: Geschichte der Astronomie. München
2, s. 853-862). 1877.
Wiedemann, Eilhard: Optische Studien in Laienkreisen el-Yaʿḳūbī, Aḥmed b. İsḥāḳ: Kitāb el-Buldān, ed.
im 13. Jahrhundert in Ägypten, Eder. Jahrbuch Michael Jan de Goeje, Leiden 1892 (Tekrarbasım:
der Photographie içerisinde (Leipzig) 27/1913/65-72 Islamic Geography içerisinde Cilt 40), Fransızca
(Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften çevirisi Gaston Wiet Yaʿḳūbī. Les pays başlığıyla,
içerisinde Cilt 2, s. 710-717 ve Natural Sciences in Kahire 1937 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi
Islam serisi içerisinde Cilt 34, s. 153-160). içerisinde Cilt 265).
Ş A H I S D Aİ ZD İLNA R I 193
O – Ö – ʿÖ Q
Oesch, Hans 89 n. Quatremère, Étienne 60 n.
Olcaytu 61, 157
Olearius, Adam 123, 123 n., 124, 124 n., 127, 128, 129 R
O’Malley, Charles D. 50 n.
Oman, Giovanni 101 n. Ramelli, Agostino 75, 151, 178
Oribasius, Bizanslı 91 Ramusio, Gian Battista 77, 77 n., 101, 107, 170, 121
de Ortega, Juan 55 Rashed, Roshdi 35 n.
Ortelius, Abraham 50, 107, 121, 122, 123, 131 Raymond = Raymundo, Marsilyalı 103, 140
Osorius, Hieronimus (Jeronimo Ososrio) 80, 80 n. Raymundus, Toledolu 100
Öklid 13, 18, 27, 29, 42, 74, 138, 144, 153 er-Rāzī bkz. Aḥmed b. Muḥammed b. Mūsā
ʿÖmer b. ʿAbdulʿazīz, Emevi Halifesi 4 er-Rāzī bkz. Muḥammed b. Zekeriyyāʾ
ʿÖmer el-Ḫayyām 21 n., 28, 28 n., 29, 35 er-Receb, Hāşim Muḥammed 52 n.
el-ʿÖmerī bkz. Aḥmed b. Yaḥyā
Reckendorf, Hermann 24 n.
Özkan, Zahide 22 n.
Regiomontanus, Johannes 16, 26, 34, 35, 42, 106, 160,
163, 165
P
Reinaud, Joseph-Toussaint 2, 50 n., 163, 174
Papa Innozens III. 71 Reinel, Jorge 80
Papa Innozens IV. 97 Reland, Adrian 128, 129
Papa Leo X. 77
Remesow (Remezov), Semjon = Semyon Ul’yanovich
Papa Sylvester II. bkz. Gerbert, Aurillaclı
131
Papa Urban IV. 97
Paracelsus 166 Renan, Ernest 85, 86
Pascal, Étienne 13 Renaud, Henri-Paul-Joseph 54 n., 57 n.
Paulus, Eginalı 91 Rennell, James 110, 111, 112, 112 n., 129, 132, 133
Pellat, Charles 18 n. Reşīdeddīn eṭ-Ṭabīb bkz. Faḍlallāh b. ʿİmāduddevle
Peregrinus, Petrus 150 Rhazes bkz. Muḥammed b. Zekeriyyāʾ
Peres, Gil 100 Ribera y Tarragó, Julian 86, 87, 88
Perkuhn, Eva Ruth 87, 87 n. Riccioli, Giambattista 108, 108 n.
Peschel, Oscar 107 n. Ristoro d’Arezzo 102, 103
Peter, Büyük 132 Ritter, Hellmut 33
Petersen, Julius 167 n. Robert Grosseteste 102, 138
Pétis de la Croix, François 132
Robert, Chesterli (Robertus Castrensis, Retinensis vs.)
Peurbach, Georg 34, 54, 160
96, 98, 102, 139, 140
Philipp IV., İspanya Kralı 117
Robertus de Losinga 98
Picard, Christophe 68 n., 174 n.
Pietzsch, Gerhard 89 n. Rodrigues, Francisco 70, 70 n.
Pingree, David 155 Roger Bacon 36, 103, 104, 104 n., 105, 110 n., 138, 140,
Piri Reis 76, 126 163, 164, 165
Pizzamiglio, Pierluigi 143 n. Roger I., Norman, Sicilya Kralı 146
Planudes, Maximos 12, 38, 101, 119 Roger II., Norman, Sicilya Kralı 37, 55 n., 145, 146
Plato, Tivolili 102, 140, 141 Roger, Herefordlu 98
Platon 7, 82, 93 n., 158 van Roomen, Adriaan 66
Polo, Marco 47, 118, 119 Rose, Valentin 98 n., 139, 143 n.
Poseidonios 106 Rosenfeld, Boris A. 27 n., 66 n., 165 n.
Postel, Guillaume 107, 121 Rosenthal, Franz 5, 55 n., 62 n., 63 n., 161
Poulle, Emmanuel 65 n., 98 n.
Rosińska, Grażyna 54 n.
Price, Derek J. de Solla 65 n.
Ruffini, Paolo 20
Proklos 74
Ptoleme 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 15, 20, 25, 29, 34, 38, 41, 43, Rufus, Efesli 93, 93 n.
47, 53, 54, 59, 68, 74, 78, 101, 105, 106, 112, 115, 117, Ruge, Sophus 107 n.
119, 120, 121, 123, 140, 144, 146, 155, 156, 160, 171 Ruska, Julius 3, 3 n.
Purkynje, Johannes Evangelista 56
Pythagoras 16
202 D İ Z İ N
Ay hareketi 53 Boylam farklılıkları (coğrafi) 11, 26, 42, 43, 44, 45, 59, 60,
Ay ışığı 29 79, 81, 105, 108, 112, 115, 116, 117, 126, 129
Ay modeli 54 Boyuta bağlılık 17
Ay paralaksı 17, 66 Bölgesel coğrafya 49
Ay takvimi, frenk-gotik 150 Brescia 156
Ay tutulması 11, 108, 137 Brezilya 70
Ay variyasyonu 166 Bugia (Bicāye) 152, 153
Ay yüzündeki lekeler 29 Bulaşıcı bkz. Enfeksiyon
Ayın anomalisi 166 Būra 176
Ayna, İbn el-Heysem’de 27, 30 Burçlar 15
Azimut 15, 16 Büst 4
Büyü 99
B
Bağdat 8, 10, 11, 12, 26, 42, 43, 44, 45, 51, 59, 80, 84, 104,
C–Ç
109, 116, 126, 128, 153, 157, 163, 164, 172 Calicut 70
Bağdat (Moğollar tarafından alınması) 173 Camera obscura 29, 163, 165
Bağlaç Levhası (levḥ-i ittiṣālāt) 65 Cappela Palastina (Palermo)145
Baharat adaları 70 Carte de l’Asie Septentrionale Dans l’Estat où Elle s’est
el-Baḥr el-Muẓlim (Karanlık Deniz) 119 trouvée du temps de la grande Invasion des Tartares
baḥriyye (Denizcilik/Nautik) 76 dans l’Asie Meridionale sous la Conduite de Zingis-
Balḫaş Gölü 125 Chan pour servir à l’Histoire Genéalogique des
Balhestilha 81 Tatares (13. veya 14. yüzyıl) 130
balistas de torno et de duobus pedibus (Tatar oku) 150 Carte Nouvelle de l’Asie Septentrionale dressée Sur des
Balkan ülkeleri 39, 174 Observations Authentiques et Toutes Nouvelles (16.
Banda 70 yüzyıl) 130
barkār tāmm (Tam pergel) 21 Cava 70, 71, 80
Barselona 86, 134, 136, 140 «Cava» atlası 70, 71, 120
Barut 53, 64 Cebelitarık 115
Barutun harekete geçirici gücü 53, 64 Cebir 13, 17, 28, 66, 98, 139, 141, 152
Basra (el-Baṣra) 4, 81, 133 Cebirsel sembolik 54, 55, 67, 68
Başucu (astronomi) 30 Cennet 120
Batı Avrupa (koordinatlar) 59, 86 Cenova 12, 84, 117
Batı İran 2 Cenovalılar 177
Baykal Gölü 125 cephirum 152
Behlül camii (Māsse’de, Agadir’in güneyi) 68 Cerrahi 96
Bengal Körefezi 71 Cerrahi bölümü, İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb adlı
Beşeri Coğrafya 18, 23, 32, 38, 100, 101, 166 eserinin 50
Beyt el-Ḥikme (Bilgelik Evi) Cerrahi Operasyonlar 32
Béziers 86 Ceuta 152
Bilimlerin ilerleme ve gerilemelerinin önemli aşamaları, ceyb/cīb 139
İslam dünyasında 169 Cezair 152
bingām raṣadī (Astronomik saat), Taḳiyyeddīn 75 Charta Damascena 177
Binomischer Lehrsatz 20 Chartes 84, 96, 98, 99
Bitki tanımlamaları, Bitkiler Kitabı 19, 39, 40 Coğrafya (İbn Sīnā) 32
Bitki yapı ve şekilleri 19 Coğrafya 8, 11, 12, 13, 18, 23, 32, 33, 37, 38, 39, 59, 60, 61,
Bizans 10, 61 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 100, 101, 159
Bizans hesaplama kitabı (anonim) 67 «Coğrafya reformu» (el-Marrākuşī) 43
Bizans, Arap-İslam bilimlerinin aracısı olarak 54, 154, Coitos 92
155, 156, 157, 158, 159, 160 Cordoba 32, 84, 171
Bologna 77, 99 Corpus Constantinum (Constantinus Külliyatı) 93, 94
Bordeaux 168 Cremona 142, 144
Botanik (İbn Sīnā) 32 Culfār (ʿUmmān’da) 71
Boylam farklılıkları (araştırma) 26 Cundişāpūr 8
206 D İ Z İ N
P R
Padua 50, 84, 102 163, 167 raṣad cedīd (Taḳiyyeddīn’in yeni bir gözlem tarzı) 74
Palencia 163 Rasathane, Bağdat 11, 45
Palermo 37, 84, 99, 145 Rasathane, Şam (Ḳāsiyūn tepesinde) 11
Pamuk, Pamuktan yapılmmış kâğıt 176, 177 Rasathane, İstanbul, Taḳiyyeddīn 74, 75
Papirus 176, 177 Rasathane, Merāġa 42, 44, 45, 64, 65, 74, 124, 157, 160
Papirus endüstrisi 170 Rasathane, Paris 108, 125, 126
Papirus ihracatı 176 Rasathane, Rey (el-Ḫucendī) 20
Parabol 21 Rasathane, Semerkand (Uluğ Bey) 64, 74
Parabolitler 16, 17, 27 Rasathaneler 166, 168, 175
Parabollerin kare ve küplerini alma 16 Reşīd semti (Rebʿ-i Reşīdī), Tebriz 158
Parabolün karesini alma 16 Retorik (ʿilm el-bedīʿ) 19
Paralel çizgi 65 Rey (eski Tahran) 64
Paraleller öğretisi 27, 29, 42, 165 Ritim 88
Paraleller postulatı 163, 165 Rodos 3
Parasange 112 Roma 42, 43, 45, 46, 60, 74, 77, 84, 101, 103, 116, 117,
Paris 12, 84, 97, 103, 105, 106, 108, 109, 110, 125, 126, 160
127, 132, 163
rota (müzik enstrümanı) 89
Parmak ölçüsü (iṣbaʿ) 89
Rönesans 1, 2
«Paskal helezonu» 13
Ruffini-Horner metodu (kök alma) 20
Patoloji 95
Ruh hastaları 51
Pekin (Da Du) 47
Ruhun ölümsüzlüğü (II. Friedrich ʿAbdulvāḥid’e soru-
Pergament 175
su) 148
Pergel 16, 28, 81
Rusya, merkez 47, 132
Peripatetik öğreti 86
Rüzgâr, rüzgâr oluşumu (el-Kindī) 14
Petersburg bkz. St. Petersburg 63
Piknometre (Eczacı piknometresi) 31 Rüzgârın oluşumu 14
Pisa 84, 151, 152, 153
Pisa ticaret kolonisi (Cezair’de) 152 S–Ş–Ṣ
Planetaryum (II. Friedrich’in el-Melik el-Kāmil’den Saat (astronomik), Taḳiyyeddīn’in bkz. bingām raṣadī
hediye aldığı) 149, 150 Saat açısı 42, 43
Planisfer 140 Saat çizgilerinde yamuk çizgisellik 15
Planispère terrestre suivant les nouvelles observations Saat, İbn eş-Şātir’in 55
des astronomes (Jacques Cassini) 125 Sabit yıldızlar 5, 26, 42, 72, 157
Polar üçgen 42 Sabit yıldızlar astronomisi 20
Poligon hesaplaması (van Roomen) 67 Sabit yıldızların yükselmeleri ve eğimlerinden hareket
Portekiz 69, 70, 80, 173, 175 prensibi 43
Portekizler 70, 173 Sabit yılızların gözlemlenmesi 43
Portolan haritalar 39, 46, 47, 48, 113, 114, 115, 117, 122 Safeviler 174
Prag 99 ṣaḥib eş-şurṭa 140
Presesyon 15 Salerno 22, 84, 91,92, 94, 95, 99, 138, 144
Provence 140, 141
Salerno Körfezi 92
Pseudo epigraflar (Arapça çevirilerde) 7, 10
Saragossa 27, 86
Psikoloji (İbn Ḫaldūn) 63
Sarkık iris tabakası 23
Psikoloji (İbn Sīnā) 32
Sarkıtlar (matematik) 67
Psikosomatik 22
Sasani astronomisi 9
Pusula 72, 80, 81, 150, 151, 173
Sasaniler 8, 90, 150
Savaş tekniği 40, 53, 63
Q
secreta naturae (Michael Scotus) 99
Quadrant 81, 137 Sekant tablosu 17
Quadrant, İstanbul Rasathanesi’nde bulunan ahşap Sekantlar 17
quadrant 74 Sekstant (el-Ḫucendī) 20
Quadrant, Uluğ Bey’in 112 Selat Adaları 71
212 D İ Z İ N
V
Vakıf senedi, Ḳalāvūn Hastanesi’nin 52
Van Gölü 133
Varlığın gelişim aşamaları, filozof Mollā Ṣadrā’nın öğre-
tisi 82
214 D İ Z İ N
De revolutionibus (Kopernik) 34 G
De scientiis (el-Fārābī) bkz. İḥṣāʾ el-ʿUlūm Galeni de oculis liber a Demetrio translatus (Ḥuneyn b.
De Thiende (Simon Stevin) 67 İsḥāḳ, Constantinus Africanus’un intihali) 93
De triangulis omnimodis (Johannes Regiomontanus) γεωγραϝική ύφήγησις «Ptoleme Coğrafyası» 11, 38, 43,
35, 160 106, 107, 115, 119, 120, 122, 132
Geographia et hydrographia reformata (G. Riccioli)
De utilitatibus astrolabii (Gerbert) 135
108 n.
De variolis et morbillis (Rhazes, tercüme Cremonalı
Geographie Nubiensis (el-İdrīsī) 101, 108; ayrıca bkz. K.
Gerhard) 95; ayrıca bkz. K. el-Cederī ve-el-Ḥaṣbe) Nüzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ
K. Delāʾil el-İʿcāz (ʿAbdulḳāhir el-Curcānī) 33, 52 Geometria (Gerbert?) 135
Della descrittione dell’Africa et delle cose notabili che
ivi sono (Leo Africanus) 101 H–Ḥ
Destūr el-Müneccimīn (5./11. yüzyılın ikinci yarısı) 45 n. el-Hādī li-eş-Şādī (el-Meydānī) 40
Détermination géographique de la situation et de l’éten- K. el-Ḥāvī (Ebū Bekr er-Rāzī) 18, 95
due des différentes parties de la terre (G. Delisle) 127 K. fī Heyʾet el-Ālem (İbn el-Heysem) 25
n. Ḥibbur ha-Meşiḥa ve-ha-Tişboret (Abraham bar Ḥiyya
Divinia commedia «İlahi Komedya» (Dante) 46, 105 alias Savasorda) 141
Historia veya Chronica Pseudo-Isidoriana (Aḥmed er-
E Rāzī) 101
U – ʿU – Ü Y
el-ʿUmde el-Kuḥliyye fī el-Emrāḍ el-Baṣariyye (Ṣadaḳa ύποθέσεις (Ptoleme) 25
b. İbrāhīm el-Mıṣrī eş-Şaẕilī) 58 Ysagoge Iohannicii ad tegni Galieni (Ḥuneyn b. İsḥāḳ,
el-ʿUnvān el-Kāmil (Maḥbūb b. Ḳusṭanṭīn el-Menbicī) tercüme Constantinus Africanus) 96; ayrıca bkz. el-
61 Mudḫal ilā eṭ-Ṭıbb
K. el-Uṣūl = K. el-Usṭuḳusāt, Elementler (Öklid) 13, 27,
42, 138, 144 Z
Uyūn el-Anbāʿ fī Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ (İbn Ebī Uṣaybiʿa)
Zād el-Musāfir (İbn el-Cezzār) 154
51, 171 n.
Zīc (yaklaşık 100/719) 4
Üns el-Mühec ve-Ravḍ el-Furec (el-İdrīsī) 38
Zīc (el-Battānī) 102
Zīc (Ḥabeş el-Ḥāsib) 156
V Zīc (İbn el-Aʿlem el-Baġdādī) 156
K. el-Vāfī bi-el-Vefeyāt (eṣ-Ṣafedī) 55 n. Zīc (İbn er-Raḳḳām) 59
Vermehrte newe Beschreibung der Muscovitischen und Zīc (el-Ḫārizmī) 102, 138, 156
Persischen Reyse (Adam Olearius) 123 n., 124 n. Zīc-i Ḫāḳānī (Ġıyāseddīn el-Kāşī) 64
Viaticus (Pseudo Constantinus Africanus, İbn el- ez-Zīc el-İlḫānī (Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī) 44, 112
Cezzār’ın yazdığı Zād el-Musāfirīn’in tercümesi) 92, ez-Zīc el-Mumtaḥan 11
93 Zīc eş-Şehriyār (orta Farsça) 8
Volume of Great and Rich Discoveries (John Dee) 107 Zīc-i Sulṭānī (Uluğ Bey) 64, 110, 112