You are on page 1of 206

bilimname

dnce platformu
say: XIII, 2007/2

ilhyat bilimleri aratrma vakf (BAV) adna sahibi


efaettin Severcan brahim Grener nver Gnay, M. Zeki Duman, Ali Toksar, Celal Krca, Harun Gngr, H.Yunus Apaydn, Turan Ko, efaettin Severcan, Erdoan Pazarba, Celal Trer, A. Kamil Cihan, brahim Grener, Ali Kat, Sleyman Akyrek, Seyfullah Sevim, Muharrem Akolu

say editr

yayn kurulu

yaz ileri mdr


Erdoan Pazarba Ali avuolu

redaksiyon ve son okuma


Menderes Grkan Habil Nazlgl, Abdullah Benli, Yavuz Frat Ahmet Uyar, Davut lta Mustafa akmaklolu, H. Hseyin Ezer brahim Grener Kalpaklolu mah. Ahmet Yesevi Bulvar, No: 4, Kat: 1 Melikgazi, Kayseri Tel: 0352 4372819 PK: 95 KAYSER web: www.bilimname.com email: bilgi@bilimname.com bilimname hakemli bir dergidir. Alt ayda bir yaynlanr. bilimnameye gnderilen yazlar nce dergi yazm ilkelerine uygunluk asndan yayn kurulunca incelenir ve uygun bulunanlar o alandaki almalaryla tannm iki hakeme gnderilir. ki hakemden sadece birinin olumsuz rapor vermesi durumunda yaz nc bir hakeme gnderilir. Yazlarn yaynlanmasna yayn kurulu karar verir. bilimnamede yaynlanan yazlarn bilimsel ve hukuk sorumluluu yazarlarna aittir.

iletme

tantm

abonelik

mizanpaj irtibat

fiyat: 7 YTL abone bedeli (2007) normal: 12 YTL indirimli*: 10 YTL yurtd: 16 veya 20 $ *retmen, retim eleman ve renci
Kayseri 2008 Temsilcilik: Dergimize temsilci olmak isteyenler abone@bilimname.com e-posta veya PK: 95 Kayseri adresine bavurabilirler.

NDEKLER
EDTRDEN 5

Do. Dr. brahim GRENER

OSMANLI KOZMOPOLTANZM N TAB HUKUK TEORS: SAVA PAA 7


Do. Dr. Bedri GENCER

TEODSENN SOSYOLOJS 37
Do. Dr. Celaleddin ELK

ZENCNNN TAHRCL-FR ALEL-USL SML ESER ZERNE BR DEERLENDRME 67


Dr. Davut LTA Dr. Salim ZER

FUKAHA VE USULCLERN HAKKAT VE MECAZ ANLAYII 111 KAVALALI MEHMET AL PAANIN (1770-1849) SOSYAL POLTKALARI; MISIR VE DER OSMANLI EYALETLERNDEK ETKS 131
Prof. Dr. Sebahattin SAMUR Oktm. Ayhan KUCULUO

JAPONYADA HIRSTYAN MSYONER HAREKETLER (1542-1587) 139 KUFE NAHV EKOLNN KURUCUSU EL-KS VE NAHVLE LGL GRLER (I) 153
Dr. Kadir KINAR

RADYOKARBON (CARBON14) TARHLEME YNTEM VE KURN YAZMALARI 175


M. Saifullah, Ghali Adi, Abdullah David / ev: Dr. Mehmet DA Yrd. Do. Dr. A. Vehbi ECER

KTAP TANITIMI 193

Dergimizin bu saysnn basm ARA Tem. n. Oto. Gda San. Ltd. ti.
Ynetim Kurulu Bakan katklaryla gerekletirilmitir.

smet ITAKn

EDTRDEN
2002 ylnda aratrma ve planlamann ardndan 2003te yayna balayan Bilimname dergisi elinizdeki 13nc ve basks hazr olan 14nc saylar ile, yayn sreci iindeki ufak aksamalar nedeniyle kaybettii zaman tekrar kazanm bulunuyor. Bilimname, 2007 sonu itibaryle be yl tamamlam bir dergi olarak gelecee daha gvenle bakmakta; deerli bilim adamlarmzn dergiye yazlaryla katk salarken dikkate aldklar be yllk dergi statsn de kazanm bulunmaktadr. Bilimname, deerli yazarlarmza, hakemlerimize, makalelerin dergiye ilk geliinden baskya ve oradan da okurlara ulamasna kadar uzanan izgide emei geenlere ve abone olarak desteklerini srdren okurlarmza byk minnet borludur. izgisini hi deitirmeden yayn hayatna devam eden bilimnamenin bu baarsnda en byk katk hi phesiz bilimsel deneyimlerini aktardklar yazlaryla yazarlar olmutur. Dergiye olan tevecchn devamnn, derginin kalitesinin artmasna ve hayatiyetinin srmesine katk salayaca muhakkaktr. Bilimname, sosyal konulu bir dergidir ve kendisini sosyal bilimler iinde belirli bir alanla kstlamamtr. Bu bakmdan imdiye kadar dergide yaynlanan yazlara baktmzda ilahiyat arlkl olmak zere iktisat, edebiyat, felsefe, dil ve tarih alanlarnda da makalelerin olduunu grrz. Bu sayda da benzer bir eitlilik karmza kmaktadr. Bilimnamenin bu says karma konulardan olumaktadr: Do. Dr. Bedri Gencer tarafndan kaleme alnan ilk makalede 19. asrda ngiliz smrgecilii ve Osmanl aleyhtar propagandalar karsnda Sava Paa tarafndan ortaya atlan ve Franszca olarak yazlan tabii hukuk teorisi incelenmektedir. kinci

yaz Do. Dr. Celalettin elike aittir. Bu makalede o, teolojik ve felsef dnce sistemlerinin tartt ilah adalet veya teknik ifadesiyle teodise konusuna sosyolojik bir adan bakmaktadr. Bu konunun farkl toplumlarda deiik boyutta ele alnmas dinlerin farkl Tanr anlaylarna balanmakta, antropoljik boyutun da teodise konusunda ihmal edilmemesi gerektii vurgulanmaktadr. Dr. Davut ltan ele ald konu ise bir eser deerlendirmesidir. Fkh literatrnde hilafiyat bal altnda incelenen eserlerden Zencnnin Tahrcul-Fr adl eseri, izledii yntem asndan dikkat ekmektedir. Eseri deerlendirme yntemi olarak yazar, Zencnnin bu eseri ile Debsnin Tessun-Nazar adl eseri karlatrlmaktadr. Drdnc yazda Dr. Salim zer, hakikat ve mecaz kavramlarnn fkh uslndeki kullanmlarn ayrntl olarak ele almaktadr. Beinci makale olarak, Prof. Dr. Sebahattin Samur, 18-19. yzyllara ait bir kesiti bizlere sunmakta, Kavalal Mehmet Ali Paann Sosyal politikalar, Msr evresinde elde ettii baarlar zetli bir ekilde anlatlmaktadr. Bir sonraki yaz, Okutman Ayhan Kuuluonun, 16nc yzyl Japonyasndaki misyoner almalar ve oradaki Hristiyanlatrma hareketlerinin ticaretle ilikisini ele alan almasdr. Yedinci makalede Dr. Kadir Knarn Kisa ve grlerini ele ald kapsaml bir yazdr. Yaz hacmi sebebiyle ikiye blnmtr. Sekizinci yaz bir eviri makaledir. Bir ekip almas olan ve Dr. Mehmet Dan evirdii bu makalede eski nsha yazlarn tarihinin bilimsel tespit yntemlerinden bahsedilmekte ve Kuran yazmalarna bu gzle baklmaktadr. Son alma ise bir kitap tantmdr. Dr. Hasan Yavuzerin ada Din Hizmetleri ve Diyanet leri Bakanl isimli eseri, Yrd. Do. Dr. A. Vehbi Ecer tarafndan tantlmaktadr. Daha nice saylarmzda bulumak dileiyle...
Do. Dr. brahim GRENER

bilimname XIII, 2007/2, 7-36

OSMANLI KOZMOPOLTANZM N TAB HUKUK TEORS: SAVA PAA


Bedri GENCER Do. Dr., Kocaeli . ktisadi ve dari Bil. F. bedrigencer@gmail.com

Ykselen Batnn lmcl bir Bat/Dou medeniyetleri kutuplamana yol at XIX. Asrda Osmanl mparatorluu, bir taraftan Batnn diplomatik ve kltrel hcumuna kar koymaya, dier taraftan da zlmeye balayan mparatorluk halklarn bir arada tutacak kimlikler gelitirmeye alyordu. Bu asrda zellikle smrgecilik ampiyonu olarak beliren ngiltere, Osmanl ve slama kar ok ynl bir kltr sava at. Sava, balca hukuksuzluk anlamnda despotizm, ilerleme kartl anlamnda barbarlk ile slamn trevsellii ithamlar etrafnda yapld. Sava Paa, bir dnem Dileri Bakan (18791880) olduu Sultan II. Abdlhamidin tevikiyle Franszca yazd fkh teorisine ilikin eseriyle ngiliz kltr savann bu ithamlarna cevap vermeye alt. Paa, eseriyle dar anlamda ittihd- ansr denen Osmanlcln, geni anlamda kozmopolitanizmin ideolojik temelini oluturacak bir tabi hukuk teorisi ortaya koymay amalad.

Sultan II. Abdlhamid (18761909)in Dileri Bakanlarndan (18791880) Sava Paa (18321905) , rivayete gre Sultann tevikiyle yazd ve 1891de Pariste yaynlad Franszca eseriyle, modern dnyada eksik olarak slam hukuku denen fkhn teorisi edebiyatna nemli bir katk yapt. Ancak her eserin bir ontolojik boyutu vard; entelektel deeri bir tarafa, vcut bulduu XIX. Asrda Osmanlslam dnyasnn iinde bulunduu kritik konjonktr, Sava Paann eserini, slam tarihinde yazlan benzer eserlerden ayryordu. Bu yzden eserin entelektel deeri, siyas ve kltrel arka pln aydnlatlmadan tam anlalmazd. Bu yazdaki amacmz

Bedri Gencer

eserin, siyas-kltrel anlamyla birlikte entelektel deerini tespittir.

ark Meselesi
Sava Paann eserinin entelektel deeri, ancak siyas arka pln aydnlatlarak tam anlalabilir. Zira eser, siyas ve kltrel boyutlaryla, Osmanl mparatorluunu konu alan XIX. Asrdaki ark Meselesinin rnyd. Bu bakmdan eserin, kltrel ve defansif ile siyas ve ofansif olarak iki temel amac olduu sylenebilirdi. ark Meselesinin kltrel ynnn siyas yn kadar iyi bilindii sylenemez. Hlbuki 1820lerde Yunan Bamszlk Sava ile balatlabilecek bu srete asker ve diplomatik sava ile balca Trk slamn hedef alan kltrel sava el-ele yrmtr. Maalesef ne tarih perspektiften Trk slam yorumunun karakteri ne de bunun XIX. Asrda Bat tarafndan tekiletirilmesi tarz hakknda doyurucu incelemelere sahibiz. Bu konuda zannediyoruz en geni aklama bizim kacak eserimizde (Gencer 2008a) yer almaktadr. Coraf konumundan dolay geleneksel olarak Ktasal gler dengesinde dengenin dengeleyicisi roln oynayan XIX. Asr Batl smrgecilik ampiyonu ngiltere, Douda statkonun korunmasna ynelik reelpolitik-temelli bir diplomasi izliyordu. Rusyann Panslavizm dorultusunda yaylma emellerine kar Osmanlnn desteklenmesi politikasn Kk Kaynarcadan sonra 1791 ylnda William Pitt balatmt (Sonyel 1993: 156). ngiltere, XIX. Asrn balarnda Napoleonun Msr igalinin etkisiyle geleneksel g dengelerinin bozulmaya balad Ortadou ve dolaysyla Hindistan ve Akdenizdeki karlarnn selameti iin Osmanl lehine bir reelpolitik izledi. Ancak nl Katolik rahip John Henry Newman, Krm Savandan nce 1853te Liverpool Katolik Enstitsnde verdii, daha sonra The History of Turks and their Relation to Europe adyla kitaplaacak derslerinde, hkmetin, Hristiyan bir lke olan Rusyaya kar kanlmaz bir ke doru giden barbar Trkiyeyi destekleme siyasasnn hata olduunu savundu (Demiraj 2001). 1875 Bosna ve 1876 Bulgar syan olaylar ise, ngiliz aydnlar tarafndan Trklk ve slama kar acmasz bir kltr savann almasna yol at. Trk ve slam kart bu kltr savann balca temas vard. Birincisi, hukuksuzluk anlamnda kullanlan despotizmdi. Eski Yunandan beri kullanld ekliyle Avrupal aydnn dilinde medeniyet (civilization) , hukuk bir terim olarak meden kanunun, vahi bir topluma zg asker kanunun yerini ald toplum tipini belirtiyordu. Liberal Parti lideri ve babakan William E. Gladstone

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

(180998) , Bulgar olaylar zerine Eyll 1876da kard The Bulgarian Horrors and the Question of the East adl risalede Trklere hakaretler ederek babakan Disraeli ve hkmetin Osmanl lehindeki politikasn iddetle eletirdi. Gladstone (1876: 123)e gre Trkler barbar olduu kadar despottu; onlar, her yerde hukuka dayal ynetim yerine zora dayal ynetimi temsil etti. Karmak yaplarnn incelikle dzenlenmesi ihtiyacndan dolay imparatorluklar denen byk lkeler, gelimi, mdevven hukuk ile temayz ederler. Justinian, Sleyman, Napoleonun hepsi hukuk kodlaryla nam salmt; Batya hukuku armaan eden Roma idi. Maverannehirde yetien en byk fkhlar Trk kkenli olduu gibi, Osmanl limlerinin en orijinal katkda bulunduu slam ilim de fkht (Kavak 1976, Cici 2001). Buna karlk Avrupada daha nce Aydnlanma anda Montesquieu, Trkleri despotizmle itham ettii hlde Voltaire, Osmanl mparatorluunun kanuna dayanmakszn, keyf, despot bir ekilde ynetildii tezini eletirmiti (Timur 1986: 14248). Ne yazk ki Voltairein fazlaca etkili olmayan bu insafl yaklamn baz XIX. Asr Avrupa aydnlarnda da grmek mmknd. rnein Gladstoneun Osmanlya ynelik despotizm sulamalar zerine milletvekili Butler Johnstone, 8 ubat 1876da Avam Kamarasnda yapt konumada 1856 Krm Savandan sonra Avrupal lkelerin basksyla l Paann lkenin geleneksel anayasal rejimi yerine keyf bir ynetime getiini, keyf idareye almam Trkler bunu kaldramayacaklar iin eski er dzene dnmekten baka are olmadn savunur. Bunun zerine yazd yorumda David Urquhart da Krm Savann ardndan Batnn dayatt reformlar yznden eski dzenini kaybeden Trklerin kanunsuzluun strabn ektiini syler (elik 1994: 126, 5801). XIX. Asrda Trk ve slam kart ngiliz kltr savann ikinci temas, barbarlkt. Aslnda belirttiimiz gibi eski Yunana geri giden orijinal anlamyla barbarlk ile kastedilen, meden kanunun geerli olduu toplum tipini belirten medeniyetin zdd olarak hukuksuzluk anlamnda despotizm idi. Ancak Aydnlanma sonras Avrupada medeniyet, yeni bir hayat ve dnce tarzn belirten bir norm olarak dinin yerini almt (Gencer 2007, 2008b). Bu yeni anlamyla medeniyetin zdd olarak barbarlk da Almancada feindbild denen Maniheik tekiletirmeye yarayan bir etiket olarak yeni, zsel bir anlam kazanmt. Evet, Trkler gibi topluluklarn da bir kanunu olabilirdi; ama bu kanun, ierik olarak seklerleen Batl hukuk normuna ne derece uygundu? Seklerleen Batl hukuk, insann Tanr, Kral ve

10

Bedri Gencer

nsan ile olduu gibi, kadn-erkek ilikilerini de byk lde deitirirken fkh gibi Doulu hukuklar bu deiime ayak uyduramamt. Balca Maverannehir blgesinde temel slam ilimleri tedvin eden ve daha sonra Seluklu ve Osmanlda bunlar gelitiren eserlerini Arapa yazan Trkler, yksek slamn temsilcisi olmutu. Ali Savinin de dikkat ektii gibi Arapa, Avrupadaki Latince gibi sadece Araplarn deil, slam mmetinin entelektel-kltrel diliydi. Dolaysyla Trklerin eserlerini Arapa yazmas, temsil ettikleri bir din olarak yksek slamn Arap slam olduu anlamna gelmiyordu (Kaplan 1974: II/515). Bylece Trkler, stanbulun fethinden sonra din ile devleti, yani slam dini ile Trk imparatorluunu zdeletirmilerdi. Tam aksine artk Hristiyan dini yerine Avrupa medeniyeti ile imparatorluunu zdeletiren ngiltere bunu kabullenemezdi. XIX. Asrda seklerleen Bat tarafndan mahkm edilen, ok-elilik, zinaya talama, hrszla el kesme gibi emir ve yasaklardan oluan, klelie cevaz veren, kadn haklarn bastran erat=hukuka dayal bir din olarak Trk slam idi. Buna karlk makbul grlen, balca Fransz oryantalizmi tarafndan tasvir edilen bilim, felsefe ve sanat alanndaki performansyla Akdeniz medeniyetinin tedavlnde tarih araclk eden medeniyet olarak Arap slamyd; Hegelin yaklamnda da grld gibi (Hentsch 1992: 144). Bu zihniyete gre Trklerin eseri fkh ile zdeletirilen slam dini, ilerlemeye engel (mni-i terakki) , buna karlk Araplarn eseri bilim, felsefe ve sanat ile karakterize slam medeniyeti, ilerlemeye elverili (kbil-i terakki) dir.XIX. Asrda Alman asll ngiliz filolog Friedrich Max Mller (18231900) ve Fransz filolog Ernest Renan (18231892) tarafndan gelitirilen lengistik rk teorileriyle barbar Trklerin Turanl onlarn , eseri legalistik slam dininin Sami olarak stereotipletirilmesi de, Trklkle zde slamn tekiletirilmesi srecinin uzantsyd. XIX. Asrda Trk ve slam kart Avrupal kltr savann nc yn, slamn ve fkhn trevselletirilmesiydi. slamn tekiletirilmesi sreci, Smletirmenin (semitization) ardndan gelen trevselletirme (derivativization) ile tamamlanacakt. Aal bilimsel olarak temellendirilen iki rk, Sm ve Turanl Arap ve Trklerin elinde slamn ilerleme kartl tescillenmiti. Ancak bu yeterli deildi; zira bu, slamn kendisine deil de, ona bal uluslarn karakterine bal arz bir kusur olarak dnlebilirdi. Bu yzden bizzat slamn trevsel olduunun kantlanmas gerekiyordu. Bir taraftan Yahudilik ve Hristiyanlk, dier taraftan

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

11

Hristiyanlk iindeki blnmeden dolay tarih boyunca yaplan teolojik mcadelede genelde slam stn kmt. Bu yzden slamn bizzat kkeninin, temellerinin sorgulanmasna imkn verecek daha farkl bir metodun, Hristiyanln kkenine uygulanan yksek eletirinin uygulanmas gerekiyordu; ama, tarih saya karlk tarih Muhammedi ortaya karmakt. Bu balamda Yahudilik/Hristiyanlk arasndaki Avrupa-ii ekime de rol oynad.XIX. Asrda Renann temsil ettii r rk paradigmasnn rn antisemitizm ile seklerleen Avrupa, aslnda Yahudilik, Hristiyanlk ve slam dahil btn brahim dinleri semitik olarak tekiletirmiti. Buna kar ise Abraham Geiger gibi Yahudi teologlar bir taraftan dorudan Yahudilii savunma, dier taraftan da slam trevselletirme yoluyla mcadele yoluna gittiler. Geni olarak bakldnda Katoliklik gibi slam tekiletiren de, Hristiyan Avrupann solunu ve artk seklerleen Avrupann san temsil eden Protestan-Cizvit-Yahudi cephesiydi. William Muir ve Henri Lammens gibi az sayda Protestan ve Cizvit oryantalist yannda, Abraham Geiger bata olmak zere David Samuel Margoliouth, Samuel Marinus Zwemer, Julius Wellhausen, Gustav Flgel, Theodor Nldeke, Ignaz Goldziher, Leone Caetani, Snouck Hurgronje, Joseph Schacht gibi ou Alman ve Yahudi oryantalist, slamn, uydurma hadislere dayal, Yahudi-Hristiyan dininin yoz bir kopyas, insanla sunacak orijinal bir kurtulu mesaj olmayan bir din olduunu gstermek iin seferber oldular. Bunlardan Geiger gibi Yahudi teologlar, hem Hristiyanlk hem slamn, aslnda Yahudiliin, dier taraftan William Muir (18191905) ve Clair Tisdall (18591928) gibi Hristiyan din adamlar ise Hristiyanln orijinalitesi iddiasyla slamn Yahudi-Hristiyan dininin yoz bir trevi olduunu ispatlamaya giritiler. Erken oryantalist kuak, arlkl olarak ana kaynaklar Kurn ve hadis yoluyla slam trevselletirmeyi hedeflemiti. Buna karlk Ignaz Goldziher, ana kaynaklar kadar fkh trevselletirmeye alrken Joseph Schacht gibi sonraki oryantalistler ise arlkl olarak fkh trevselletirmeye yneldiler. Sava Paann eseri, ngiliz kltr savann rn bu tr ithama da dorudan cevapt. amzda Enver Ziya Karaln at rda Kemal H. Karpat, erf Mardin, lber Ortayl, Selim Deringil, M. kr Haniolu, Orhan Kololu, Cezmi Eraslan, Tufan Buzpnar, Gkhan etinsaya gibi aratrmaclarn almalar, Sultan II. Abdlhamidin kadersel ark Meselesi srecinde imparatorluun toprak btnln ve Mslman kimlii korumak iin hem diplomatik hem de kltrel plnda nasl yaman bir mcadele verdiini ortaya koydu. Bu srete Sultann,

12

Bedri Gencer

imparatorluun Dileri Bakanl ile talanan bir siyas vizyonla Doulu ve Batl kltrn birletii ender bir formasyona sahip Sava Paay Batya kar byle bir eserle kltrel cihada tevik etmesi doald. imdilik bu konudaki tek ipucunu srpriz bir isimde buluruz: Cemaleddin Afgn. Afgn (1987: 12931) , Londrada bulunduu 1892 ylnda kitap hakknda bir deini yazar. Sava Paann gerekten slamn tm gzelliklerini toplayan bir kitap telif ettiini syleyen Afgn, bu zamanlarda bu tr bir esere olan ihtiyac vurgularken Kuku yok ki, o, asrn hlifesinin en byk iyiliklerinden biridir. diyerek Sava Paay eserini yazmaya tevik edenin II. Abdlhamid olduunu ima eder. O sralarda Afgn ile Sultan arasndaki flrtn ipucunu veren bu kayt, baka bir kaynakta tesadf edilmeyen bir bilgi verdiinden nemlidir. Dier taraftan Sava Paann eserinin szde Panislamizm asndan nemi, mparatorluun zlme srecindeki karmak kolektif kimlik arayna bakarak tam anlalr. Kimliin, birincisi, toplum, ikincisi devletle zdelemeye ynelik yatay/sosyal ve dikey/siyasal olarak iki boyutu vardr. Kimliin din ballk tarafndan belirlendii btn geleneksel dnyada olduu gibi Osmanlda da kltrel-sosyal ile siyasal kimlik, millet sistemi denen din, hiyerarik bir rgtlenmeyle kazanlyordu. Ancak kimliin belirleyicisi olarak dinin yerini ulus ve medeniyetin ald modern ada bu sistemin srdrlmesi imknsz hle gelmiti. Fransz Devrimi ile gelen milliyetilik dalgas, Osmanl ve Avusturya-Macaristan gibi ok-uluslu imparatorluklar, heterojen tebaalarn bir arada tutacak yeni kimlikler bulmaya zorluyordu. Osmanl barnn temel unsuru Yunanllarn 1832da mparatorluktan kopmas, yeni kimlie ihtiyacn aciliyetini gsterdi. R. Davison (1990: 1169)un devrin nde gelen drt paas, Reid, l, Fud ve Midhat rneinde tespit ettii gibi, bil tefrk-i cins mezheb (etnik ve din ayrm yapmakszn) tm tebaann hukuk eitlii ilkesine dayal bir Osmanl vatanseverlii olarak Osmanllk, yeni bir kimlik arayndaki Tanzimat ve I. Merutiyet ynetimleri tarafndan resmi ideoloji alnd. Yeni Osmanllar ise 1860 ve 70lerde Osmanll ideolojik olarak temellendirerek ittihd- ansr olarak ifade edilen Osmanlcla dntrmeye altlar. Geleneksel olarak nce din cemaate mensubiyetle sosyal-kltrel kimlik (Ortodoks, Ermeni, Yahudi vs.) daha sonra da cemaatlerin fkh millet ve zimmet kategorisiyle Osmanl hkmranlna tabiyeti sayesinde siyasal kimlik (mill ve zimm) kazanlyordu. Ali Savinin de belirttii gibi geleneksel olarak slam-Osmanl dnyasnda millet, din topluluu, mmet veya cemaat ise siyas topluluu belirti-

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

13

yordu (Kaplan 1974: II/525, 529). Bu bakmdan gayrimslimler, slam milletinden deil, ehl-i zimmet olarak Osmanl mmetinden idiler (elik 1994: 616). 1839 Glhane Hatt- Hmayunu, aslnda hakkaniyet kavramnca, srdrlen geleneksel, fkh, hiyerarik mill/zimm vatandalk statleri arasnda ngrlen manev eitlik ilkesinin sadece modern bir tarzda yeniden ifadesini ieriyordu. Btn geleneksel dnyada olduu gibi Osmanlda da siyasal toplum, yazsz anayasa ve szsz szlemeye dayanyordu. Glhane Hatt, bunun yerine devlet ile tebaa, ynetenler ile ynetilenler arasnda modern dnyaya zg yazl anayasaya dayal ak szleme ile yeni bir kimlik tanmlanmas srecini balatyordu. Bu, Fransz Devriminin rn soyut bir insan haklar kavramnca mslim ve gayrimslim tm tebaa arasnda devrimsel, mutlak bir eitlik isteyen Bat gleri tatmin etmediinden 1856 Islahat Ferman iln edildi. Bu fermanda kltrel balln oda olarak dinin yerine vatan geirilerek geleneksel dindaln yerini vatandaln (patriotism) almas hedeflenmiti. Bylece Ortodoks, Ermeni, Yahudi vs.yerine Ottoman patriot anlamnda Osmanl yeni kltrel kimlik, zimm yerine Ottoman citizen anlamnda seklerleen mill de yeni siyas kimlik hline getirildi.1 Osmanllk, ulusal-st bir emperyal milliyeti kimlik, Osmanl vatanseverlii (Ottoman patriotism) olarak tasarlanmt. Ancak ulus-devletlerine doru hzlanan tarih ak, bu ideolojiye de hayat hakk tanmad. Avrupada olduu gibi sinoesizm denen modernleme, politik ile sosyal kreleri giderek birbirinden ayryor ve bu yzden ynetilenler arasndaki geleneksel yatay/ sosyal ve evre/ynetilenler ile merkez/ynetenler arasndaki dikey/siyasal balar andryordu. Ulus-devletleri dneminde bu yatay ve dikey zdeleme, vatandalk ve ulusal kltr ile salanacakt. Bu yatay ve dikey zdelemeyi salayan balarn zlmeye yz tutan ok-uluslu bir imparatorlukta nasl dntrlecei, Sultan II. Abdlhamid gibi liderlerin ana kaygsn oluturdu. Giderek ykselen Slav milliyetilii dalgasyla Balkanlardaki Osmanl varlna bilkuvve son veren Rusya ile 93 (187778) harbini izleyen 1878 Berlin Antlamasndan sonra Osmanlclk fiilen km, mparatorlukta Arapa konuan nfus oran artmt. Nitekim Yeni Osmanllara karlk Tunuslu (1986: 144) Hayreddin Paa, 1868 ylnda yaynlad Akveml-Meslik adl eserinde Osmanllk projesinin
1.

Bunlar (citizen, patriot) ngilizce asllaryla vermemizin sebebi, Trkede yanltc bir ekilde her ikisinin de vatanda olarak karlanmasdr.

14

Bedri Gencer

ciddi risklerine dikkat ekmiti. imdi ana kayg, mparatorluun toprak btnlnn korunmasyd. Bunun zerine 1880lerde Namk Kemal gibi Yeni Osmanllar, daha gereki bir tutumla Sultan Abdlhamid ile birlikte mparatorluun Mslman nfusu arasnda birlii ngren Osmanlc-slamcla, ittihd- ansrdan ittihd- slama kaydlar. Artk hedef, heterojen bir Osmanl siyas kimlii yerine homojen bir Mslman siyas kimlik geirmekti. Osmanl aydnlarnn ittihd- slam Batllarn Panislamizm dedii bu emperyal slamclk, aslnda geleneksel , Mslman siyas kimlik millnin yeniden ifadesinden baka bir ey deildi. Modern slama ilikin bir makalesinde Panislamizmi bir Batl icat olarak eletiren nl oryantalist Louis Massignon (1922: 9) da slamn zaten a priori olarak uluslararas-evrensel bir din olduunu belirtir. Pancermenizm veya Panslavizm gibi pan hareketleri, deyim yerindeyse dikey bir evrensellik ngren ideolojik hareketlerdir. Hlbuki slam, yatay bir evrensellik ngrr. Fkha gre dnyann neresinde olursa olsun ehl-i millet saylan bir Mslman, mill denen ortak bir siyas kimlik, snr-tesi bir vatandalk stats tar. Bu geleneksel Mslman siyas kimlik, Osmanlda olduu Mslman emperyal sistemlerde gayrimslimlerin zimm vatandalk stats, siyas kimliiyle tamamlanyordu.1856 Islahat Ferman, modern anayasal eitlik ilkesiyle bu geleneksel mill/zimm dalizmini kaldrm, szde millet sistemiyle bir anlamda mslim/gayrimslim tm Osmanl tebaasn mill saymt. Ancak tarihin gidiat, bu kimliin tutmasnn imknszln gstermiti. u hlde emperyal slamclk, onu tekrar Mslmanlara hasrederek mill kimliini asl anlamna irca etmekten ibaretti. Bylece geleneksel mill/zimm dalizmi gibi monizmi de kaldrld; mill, Mslman bir mparatorluun vatanda anlamnda tekrar Mslmanlara has bir kimlik hline geldi. Batllarn iddia ettii gibi bunun Panislamizmle alkas yoktu. Sosyal bilimsel, objektif olarak bakldnda Panislamizm, Weberyen anlamda bir ideal tip, bulusal bir kavram olarak grlebilirdi. Ancak siyas bakmdan bu etiketin, Batl, zellikle ngiliz emperyalizminin rn olduu aka grlebilirdi. Nitekim dier -pan ideoloji ve hareketleri iinde Panislamizmin sui generis niteliini belirten Landau (1994) da bu kavramn, daha ziyade bir tipoloji veya tipolojiler kmesi olarak Mslmanlarn siyas deneyim ve projelerini aklamaya yaradn syler. Bu konudaki nc incelemelere atf yapan Rosenthal (1965: 65)

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

15

ise Panislamizmi bir organizasyondan ok bir eilim olarak tanmlar. Massignon (1922) gibi nc isimlerin eletirilerinin ardndan bugn zellikle Deringil (1999) ve Karpat (2001) gibi Trk aratrmaclar tarafndan yaplan almalar, Bat-mal Panislamizm efsanesini ykmtr.2 Modern, total politik ideolojiler, modernizm denen yeni bir dnya kurma projesinin programlar olarak grlebilirdi. Bu yzden modern Bat, dini-vari ideolojilere peygamber-vari ideologlar aramaya almtr. rnein Batl literatr, Edmund Burkeyi muhafazakrln, Fichteyi ise milliyetiliin babas olarak tanmlad gibi, slam dnyasnda n-milliyetilik olarak grlen Panislamizm ve Panarabizm gibi ideolojilere de Cemaleddin Afgn ve Abdurrahman Kevkib gibi babalar buldu. Panislamizm anlatsnda Afgn teorisyen, II. Abdlhamid ise uygulayc lider olarak konumlandrld (Keddie 1966). Massignon (1922: 9)a gre ise Osmanl hlifesinin slam dnyasndaki ruhan otoritesi fikrine dayal Panislamizm, Ermeni Mouradgea dOhsson (1788) ve Rum Sava Paa (1898) gibi Osmanl Hristiyanlarn eseridir. Hlbuki bu iki ismin balca ilevi, Osmanl tarafndan yorumland ekliyle slam Batya tantmakt. mparatorluun Mslman tebaas arasnda orijinal mill siyas kimliine dayal bir birlik araynda Sultan II. Abdlhamid tarafndan halife unvannn canlandrlmasnn amac, ilerleyen Bat karsnda slam dnyasnda beliren zlme duygusuna kar hilafetin sembolik etkisiyle dayanma salamakt.1258 ylnda Badatn Moollara dmesinden sonra tek hlife-tek mmet idealinin rafa kaldrlmas sonucu meru slam siyasetin kipi olarak hilafetin yerini, Osmanllarn tarih sahnesine kyla mmetin silahl korunmasn hedefleyen gaz almtr (nalck 1986). Osmanl sultanlar halife yerine artk gazi unvanyla anlr olmutur. Bu bakmdan Sultann hlife olarak slamn klsik anda bile grlmeyen papa gibi bir evrensel ruhan otorite iddiasnda bulunmas dnlemezdi. Onun 1897de Yunanistan ile yaplan sava esnasndaki dnda asla slam dnyasna cihat ars yapmamas, bunun en somut gstergesiydi. Massignonun iddiasnn aksine Osmanl-kart, hlifenin ruhan otoritesi, Mslman Papalk fikrine dayal Panislam projesi, iki ngiliz oryantalistin rnyd: William Muir (18191905) ve Wilfrid Scawen Blunt (18401922). 1861de
2.

Bu konuda baz Trk aratrmaclarn eletirileri iin, Karpat (1987) , Kololu (1990) , Yavuz (1991). Bu eletirilere kar cevap olarak Landau (1990).

16

Bedri Gencer

kard The Life of Mahomet isimli kitabndan sonra 1891de ngiliz emperyal siyaseti dorultusunda hilafetin k temasn ele alan kitabn karan Muir (1891)in esas amac Osmanl hilafetinin meruiyetini sarsmakt. Buna karlk Osmanl liderlii, dorudan Osmanl hilafetinin meruiyetini ispatlama abasna asla girmedi. Muirin Osmanl hilafetinin meruiyetini sarsmaya ynelik eserinin ardndan Blunt (2002) ise hem teorik hem pratik, siyas faaliyetle Osmanly ykacak Arap hilafeti projesini gerekletirmeye alt. Blunt ve Lawrence gibi dier ngilizler, siyas-dnyev yetkiden arndrlm, slam dnyas zerinde ruhan otorite kullanacak bir Arap hlife fikriyle Muhammed Abduh, Abdurrahman Kevkib gibi aydnlarn ardndan Mekke erfi Hseyini kandrarak sonunda Osmanl mparatorluunun ykln saladlar. u hlde Massignon (1922: 9)un iddiasnn aksine dOhsson ve Sava Paa gibi Osmanl Hristiyan aydnlar, mparatorluun zlme srecindeki birlik araynda Panislam bir siyas kimlik deil, fakat Mslman kltrel kimlik tanmnda rol oynamlard. Bunu daha iyi anlamak iin nce tabi hukuk ile fkh usul ilikisini akla kavuturmak gerekir.

Tabi Hukuk ve Fkh Usul


Organizma simlasyonunca din, insanlar dnya ve ahiret hayatnda mutlulua gtrecek beden, balca emir ve yasaklar eklindeki hkmlerden oluan hukukyasa ise bu bedenin iskeleti anlamna gelir. Bu iskelet, Yahudilik, slam gibi semav dinlerde halakha ve erat, tabi dinlerde ise tabi hukuk (nomos) adn alr. W. C. Smith (1991: 98102)in kavramsal aratrmasnn gsterdii gibi, dinin iskeletini oluturduu iin hukuk, geleneksel dnyada neredeyse din ile zde saylmtr; birbirlerinin yerine kullanlan slam erat ve slam dini tabirlerinin gsterdii gibi. En eski devirlerden beri yrrlkteki pozitif hukukun stnde yer alan, adaleti tecessm ettirecek ideal bir hukuk, yasa-yapclara ilham kayna olarak alnmtr. Tabi hukuk tabiatta yatt varsaylan dzenliliklere tekabl eden hukuk dstur, lardan oluur; o, tabiata uygun iyi hayatn bir rnts kadar doruyla yanln niha lt olarak tasavvur edilmitir. Beer hayata yn verecek amaz dstur olarak tabi hukuk, dEntrves (1972: 13, 19)in de ifade ettii gibi, tarih boyunca hukuk ve siyaset felsefesinin ana konusunu oluturur. Bu bakmdan insanlk tarihi boyunca gerek semav dinlerden uzak, gerekse de Avrupa gibi zamanla seklerlemeyle semav dinlerinin aslndan uzaklam toplu-

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

17

luklar, tabi hukuk arayndan hibir zaman kesilmemitir. Avrupada seklerleme srecinde dnyann paralanmasyla hem tabiat hem de kanun kavramlarnn anlam deimitir. Geleneksel olarak hem organik hem inorganik varlk dnyasn, insan ve evreni kapsayan btncl anlamnn paralanmasyla tabiat (nature) kavram, inorganik varlk alanna indirgenmi, bylece doal ve sosyal bilim ayrmas ortaya kmtr. kincisi, deneysel, doal bilimlerin gelimesiyle law kavram da normatiften deskriptif bir anlama, Trke hukuktan kanuna indirgenmitir (Zilsel 1942). Bylece bir taraftan doal ile sosyal yasa (lar) kavramlar, dier taraftan tzel bir kii olarak devletin zuhuruyla tabi ile pozitif hukuk arasnda ayrma ortaya kmtr. Batda seklerlemenin zirveye kt XIX. Asr pozitivizm anda hukuk, tzel kiilie sahip devletin koyduu mevzuata, pozitif hukuka indirgenirken, tabi hukuk, doal bilimlerin baard gibi beer alanda geerli kesin yasalar bulacak sosyolojiye (sosyal bilime) dnmtr. Bununla birlikte klsik anlamda tabi hukuk meselesi, asla gndemden tamamyla dmemitir. Kaderin cilvesidir ki seklerlemenin zirveye kt XIX. Asr Avrupasnda tabi hukuk, pozitif hukuk ve sosyolojinin ykseliiyle gndemden derken akltrasyon sonucu din/bilim atmas gibi yabanc bir problem olarak slam dnyasna aktarlmtr. Zira tabi hukuk ad stnde tabi din. denen , pagan dinlere zgdr; bu yzden Yahudilik, Hristiyanlk ve slam gibi iskeletini oluturan bir ana-yasa ile gnderilmi vahy edilmi dinlerde bu kavramn yeri yoktur.3 rnein slam filozoflar Batda zamanla tabi hukuk anlamn kazanan Yunanca nomosun Arapalatrlm versiyonu nmsu Allahn koyduu er olarak tanmlar (Crcn 2003: 328). lah yasasn koruyan slama karlk ksmen Yahudiliin ve zellikle Hristiyanln niin tabi hukuk problemiyle yzlemek zorunda kald, ayr bir meseledir. Anlalaca gibi tabi hukuk kavram, nedensellik ve determinizm kavramyla dorudan balantldr; dolaysyla slam dnyasnda tabi hukuk, dorudan veya dolayl olarak alternatif meruiyet araynda olan Kind, Farab ve bni Sina gibi filozoflar tarafndan ancak gndeme getirilecektir. Farab ile bni Sinann tabi hukuk anlaylar arasnda grlen fark, aslnda Platon ve Aristoya giden toplum vizyonlar arasndaki farktan kaynaklanyordu. Farab, Platondan mlhem faziletli ehir vizyonunca Paulda olduu gibi idealistik denebilecek bir tabi hukuk ngrmt. Hlbuki bni Sina, Aristodan mlhem adil ehir vizyonunca nedensellie
3.

Dorudan slam ve tabi hukuk baln tayan almalar olarak Khalifa Abdul Hkim (1951) , Kerr (1957) ve Ezzati (2002)ye baklabilir.

18

Bedri Gencer

dayal, natralistik bir tabi hukuk ngrmt (Khadduri 2002: 78105, Mahdi 2001: 158). Gazl, bu filozoflarn savunduklar nedensellik kavramn rtmek suretiyle tabi kanun ve hukuk fikrine de darbe vurmutu. Bu mesele, asrlar sonra ancak XIX. Asrda tekrar Mslman aydnlarn gndemine gelecekti. Pagan topluluklarda Aristo gibi filozoflarn amac, tabi hukuku kefetmek iken, Aquinas, Montesquieu, Burke gibi filozoflarda grld gibi Hristiyan ve Mslman dnyadaki bilginlerin amac, Paul gibi ilh ile tabi hukukun denkliini gstermeye almak olmutur; Aquinasn Augustineden ald ebed yasa deyiminin de gsterdii gibi (Zilsel 1942: 256). XIX. Asrda Osmanl ve Msr dnrlerinin tabi hukuk konusundaki tavrlar, bu denklii gsterme tarzlarna gre deiti. Msrl Rifa Rfi Tahtv, ilh ile tabi hukuk arasnda denklik tezini savunan Msr modernistlerinin ncln yapt. O, kendi ifadesine gre Paristeki tahsili srasnda svireli filozof Jean-Jacques Burlamaqui (16941748)nin4 eserini tercme etmi ve kavramt. Ona gre tabi hukuk disiplini, maruf ve mnker saylan eylerin akla uygun aklamasn ierir (Newman 2004: 292). Tabi hukuk kurallar, er hkmlere takaddm etse de ou onlarla ihtilaf hlinde deildir. Pariste iken tabiat kanunlarnn ebediyeti grn reddinden dolay Renann eletirisine urayan Tahtvnin zaman iinde dncesindeki seklerleme burada grlebiliyordu. Onun bu, eratn evrensellii ile deiime dayal tabiat kanunu arasndaki denklik gr, bni Bdiste de grld gibi, ada slam dnyasnda standart bir tez hline gelmitir (Al-Azmeh 1996: 4089). Bu ekilde modern ada tabi hukuk meselesinin tekrar Mslman aydnlarn gndemine gelii, erat/fkh ile fkh usul/fkh fru ilikisinin revizyonunu gerektirdi. Kabaca birinciler, tabi hukuk ikinciler ise pozitif hukuk olarak grle, bilirdi. Tabi hukuk ile erat ve fkh ilikisi, kanaatimizce Edmund Burke ile Ahmed Cevdet rneklerinde l emperyal hukuk tasnifiyle daha iyi anlalacaktr. Hristiyan ve Mslman bilginler gibi Ahmed Cevdet (1309: IV/254) de ilh yasa erat, tabi hukukun karl olarak alr. Burken yapt tabi/mterek hukuk ayrm, kanaatimizce slamdaki erat/fkh ayrmna tekabl eder. Osmanl hukuku, Burke gibi Cevdet (1986: IV/263; 1309: I/217, IV/294)in de ifade ettii, Romal emperyal gelenee zg l ayrma dayanyordu (Pollock 1901: 15). Birincisi, tm varlk dnyasnda adaleti salayacak, slamda erat denen tabi veya ilh
4.

Bu eserin yaknlarda yeni ngilizce yayn yaplmtr: Jean-Jacques Burlamaqui, The Principles of Natural and Politic Law, Petter Korkman (ed.) (Indianapolis: Liberty Fund, 2006).

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

19

hukuk (ius naturale, natural law) , ikincisi, insanlar arasnda hakkaniyeti (equity) gerekletirecek, slamda fkh denen mterek hukuk (ius gentium, common law) , ncs belli bir lkede dzeni salayacak, Osmanlda kanun veya nizam denen pozitif hukuk (ius civile, civil law) : Tedbir-i mlk ve emr-i idre hakknda mevzu olan kavid ve erit-i slmiyeye nazar- imn ile baklr ise grlr ki bu kavid erite tamamyla tevfik-i hareket eyleyen devlet bir taraftan adalet hakkaniyete en muvafk vechile hrriyet esaslarn mtemil ve dier taraftan hkmet-i mutlakaya mahsus olan inzibat ve iktidar salar. ematik olarak gsterilirse:
Hukuk Tr ius naturale (tabi hukuk erat) ius gentium (mterek hukuk, fkh) ius civile (pozitif hukuk, kanun) Konusu Adalet Hakkaniyet Nizam

Lfzen eratn anlalmas anlamna gelen fkh, esas slam dncesi, fr- fkh, fkhn pratii veya mevzuat, usl-i fkh ise fkhn teorisi veya metodolojisi demekti. slam dnyasnda XIX.yzylda balayan modernleme, fr- fkh denen fkhn pratiinin modern dnyaya yeterliini sorgulamaya amt. Buna verilecek belli bal drt alternatif karlk vard. Birincisi, modernliin dorudan reddiyle fkhn olduu gibi yeterli olduunun mdafaasyla kendini gsteren pasif muhafazakr karlkt. kinci karlk, Namk Kemal gibi aydnlarn yapt gibi kar atakla fkhn yeterliinden kukuya yol aan modernlii bizzat eletiri yoluyla fkhn mdafaas tutumuydu. nc karlk, Ahmed Cevdet ve Sava Paa gibi aydnlarn yapt zere, fkhn teori ve pratiinin yeni bir tarzda sunulmas giriimiydi. Drdnc karlk, Msr modernistlerinde olduu gibi itihat kapsnn almasyla fkhn teori ve pratiinin kkten yeniden yorumlanarak modern dnyaya uydurulmas giriimiydi. Fkhn pratiine bak belirleyen teorisiydi; bu yzden fkh hkmlerinin modern dnyada yeterli olup olmadnn tam karar, ancak usulnn gzden geirilmesinden sonra verilebilirdi. Fkh mezheplerin doduu dinin evrensellemesi srecinde tecdit, fr- fkh alannda teknik anlamda itihada dayanyordu. Bu anlamda mezhep imamlarnn hepsi en byk mcedditleri temsil ediyordu. Mezheplerin ekillendii klsik fkh dneminden sonra ise tecdidin teorik yolu olarak itihat, fr- fkh yerine usl-i fkh alanna yneldi. Zira fkh ve dolaysyla din, kemaline ermiti; bundan sonra bizzat fkhta, dinde deil, ancak onun tedeyyn denen beer alglanmasnda ve yaanmasnda, entelektel ve ahlk bir kusur grlebilirdi. Bu yzden ama, devrimsel bir ekilde fkh yeniden kurmaktan ok, hikmet-i teriiye (eratn hikmeti) denen slam dnya grn de ieren fkh usuln tecdit ile

20

Bedri Gencer

ihya (snnetleri diriltmek) ve slah (bidatleri gidermek) idi. slamda teorik anlamda sadece tecdit ile megul olanlar, genelde lim olarak adlandrlrken, peygamber, tasavvuf izgide tecdit, ihya ve slah misyonlarnn n de bnyesinde toplayan Gazl-sonras mcedditler, eyh adn almtr. slam dncesi, asleyn (iki asl) denen iki disipline dayanr: Usuld-din (dinin temelleri, akaid ve kelam) ile usll-fkh.5 Birincisine nispetle ikincisinin nemi amzda tam anlalmamtr. Fkh mezheplerinin imamlar dorudan fr- fkh ile megul olduklar iin, hkm karmada dayandklar metodolojik ilkeleri ayrca usl-i fkh olarak ifade etmeye gerek duymamlardr. Usl-i fkh alanndaki ilk giriimi afi mezhebinin kurucusu mam afi (767819) yapmt. afinin usl-i fkh hakknda ilk deneme saylan er-Risle adl eserinde, beer muhakemenin dzenli uygulamasnn sentezi ve vahyin hukukun temeli olarak tamamyla zmsenmesi gibi, bulunduu devrin artlarna gre naiv bir felsef yaklam bulmak mmkndr (Hallaq 2002: 349). Ancak ondan sonra gelen usulcler, hukukun metinsel bir yap iinde olutuu gereinden hareketle disiplinin alann, bir tr dil felsefesine, kesinlik ve ihtimal gibi kategorilerin arlk tad geleneksel epistemolojiye kaydrmlardr. XI. Asrda gelen Gazl ise bir taraftan usl-i fkh metodolojik olarak mantksal temellere oturtmu, dier taraftan ilk kez maksdu-era denen slam hukuk felsefesini formle etmitir.6 nk metodik usl-i fkh, geleneksel fkh birikiminden daha dinamik olarak yararlanmalar iin mftlere hitap ederken, felsef usl-i fkh, pozitif hukuk anlamnda fkh ile tabi hukuk anlamnda erat arasnda grlebilecek bir aktan dolay er topyadan kukuya den, eratn ama ve aralar, ara ve niha hedefleri arasndaki ilikiyi kavramak isteyen herkese hitap ediyordu.
XIII.yzyl fkh ve tarih limlerinden Eb me (.1267)nin tasnifinden aktaran Makdisi 1991: II/37; ayrca Ktib elebi 1994: I/143. lgintir ki X.asr limlerinden Ebu Htim Rzi, usll-fkhtan usll-ilm yani bizzat epistemoloji olarak bahseder (Hallaq 2002: 34). 6. Hallaq 2002: 40, 88. mam afinin er-Risle adl eseri hakknda derinlikli bir inceleme yapan George Makdisi (1991: II/547) ise nispeten farkl bir yorum yapar. Ona gre afi sadece pozitif hukuk alannda kalarak fkhn metodolojik esaslarn ortaya koyan saf bir usul gelitirmi, ancak zellikle XI.asrdan sonra gelen usulcler, onun yolundan saparak esasen kelamn alanna giren hukuk felsefesine kaymlardr. Oysa Makdisinin kendisinin de belirttii gibi, ehl-i hadis ile ehl-i reyi uzlatran afi zamannda fkh, saf hlde olduu iin felsef bir perspektife ihtiya olmamt. Hallaq (2002: 305) ise ehl-i hadis ile ehl-i reyin gerek uzlatrcs olmayan afiye sistematik usl-i fkhn kurucusu unvannn sonradan gelenlerce atfedildiini belirtir. Makdisinin teknik fkh usulnden sapma olarak grd kelamn alanna giren hukuk felsefesine kayma eilimi ise, Gazlden iktibas ettii gibi, aslnda bir gei dnemi araynn sonucudur.
5.

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

21

Bu yzden neredeyse btn mcedditler, usl-i fkh ilmini gzden geiren eserler vermilerdi. rnein Gazl, hem slam ilimler iin btncl bir metodoloji hem de hukuk felsefesini veren el-Mustasf adl eseriyle bu alana da damgasn vurmu, bni Teymiye de el-Msvedde adl eseriyle yeni bir usl denemesine girimiti (Makdisi 1991: 14, 17, 335, 46). Malik fkh Ebu shak brahim tbi (.1388) el-Muvfakt adl nemli eserinde metodik ve felsef boyutlarn birletirdii fkh usuln bir tr slam ilimler metodolojisine dntrm, Hindistanl mceddit ah Veliyullah Dihlev (16991783) (1992) ise Huccetullhil-Blia adl eseriyle bu alann en byk yazar kabul edilmi, ondan sonra hikmet-i teriiye veya meksd- era adn alan slam hukuk felsefesi, metodolojik usulden ayrlarak bamsz bir gelime gstermitir.7

Osmanl Kozmopolitanizmi in Tabi Hukuk Teorisi


Bu teorik arka plndan sonra usl-i fkhla ilgili eserini ele alacamz Sava Paay tanmaya alalm. Maalesef unutulmaya yz tutan Paann hayat hakknda bilgi veren snrl kaynaklardan biri Osman Nuri Ergindir.8 Yanyal Doktor Sava Efendinin olu olan Yunan asll Sava Paa (18321905) , Sadrazam Fuat Paa gibi tp okuduu hlde doktorluk yerine devlet adamln semiti. Salnamelerdeki ilk kaytlarna gre nce Girit Mutasarrf olarak atand (1870). Hoca Tahsinin nazr olarak atand ilk Osmanl Darlfnununun (18 ubat 18701872) Cemaleddin Afgnnin konumas yznden kapanmas zerine Saffet Paann Maarif Nazrl srasnda Sava Paaya yeni bir Darlfnun kurma grevi verildi. Mekteb-i Sultan (Galatasaray) Mdrl yaparak (18751878) Mekteb-i Hukuku kuran Paa, bu arada 8 Ekim 1976da kurulan kanun- Ess hazrlk komisyonunda da Namk Kemal ile birlikte grev ald (Davison 1963: 370). Kariyeri Sultan Abdlhamid dneminde parlayan Sava Efendi, vezaret rtbesiyle Paa oldu (1878). Cezayir-i Bahr-i Sefid Valisi (1879) , Hariciye MstEar ve sonra Hariciye Nazr (18791880) , Nfia Komisyonu Azas (1885) ve en son Girit Valisi (1887) olarak grev yapt. slam mensuplarna byk sayg ve sevgi duyan Paa, Girit valilii yapt srada her akam slam limlerini davet eder, onlarla sohAnlan iki eser de Trkeye evrilmi bulunmaktadr: e-atbi, el-Muvafakat: slam limler Metodolojisi, ev. Mehmet Erdoan (stanbul: z, 1990) , I-IV; ah Veliyyullah ed-Dihlevi, Hccetullahil-Balia, ev. Mehmet Erdoan (stanbul: z, 1994) , I-II. 8. Ergin 1977: I/6979. Aslnda Ergin de Paa hakkndaki bilgileri, Abdurrahman Adil Erenin Hadisat- Hukukiyye ve Tarihiyye adl eserinden almaktadr. Gr (1975)n yazs ise sadece Paann eseri zerine yaplm bir kitap eletirisi mahiyetindedir. Yeni bir inceleme iin, Koca, 2005.
7.

22

Bedri Gencer

betten byk zevk alrd. Ramazanolu Hseyin Rza (18381904) Paann Adliye Nazrl (Mays 1890-Kasm 1895) srasnda, kiliseler meselesinde devlete darlarak muhtemelen 1890 ylnda Parise gt. Hi evlenmemi olan Paa, Pariste Neuilly yaknlarnda bir ev kiralayarak stanbuldaki zengin ktphanesini getirtti ve fkh ve hukukla ilgili almalarna younlat, 1905 ylnda vefat etti. Sultan II. Abdlhamid dneminde mparatorluun Mslman tebaasn bir arada tutacak geleneksel Mslman siyas kimlik mill tahkim edilmiti. Bunun kltrel kimlik olarak Mslmann tahkimiyle tamamlanmas gerekiyordu. Bu tahkim, iki yolla yapld. Birincisi, ehl-i snnet inancnn tahkimi, ikincisi, Araplarn yksek, evrensel slamn sembol hline getirilmesi.klsik ada ntr olan slam, geleneksel Mslman kimlii tehdit eden mtehakkim modernliin etkisiyle Osmanl devleti iin resm bir ideoloji hline getirilmeye baland. Bu ideolojileme, cemaatin pratiinde yaayan geleneksel ehl-i snnet vel-cemaat inancnn yeniden tanmlanarak vurgulanmas eklinde kendini gsterdi (Karpat 2001: 187, Deringil 1993: 27). mparatorluk sekinleri, ulus-devletleri dneminde ulusal kltr ile salanan yatay zdelemeyi, slam dnyasnda bu ekilde gerekletirmeye alt. Gazlden Nablusye slamn anadamar, snn yorumunun klsiklerinin bu dnemde Arapa asllar veya Trke tercmeleriyle yaynlanmas tesadf deildi. Yakndan bakldnda Sultan II. Abdlhamid dneminde yaynlanan bu eserlerin klsik akait kitaplarndan farkll grlecekti. zellikle Nablusye ait Esrru-era (eratn Srlar) balkl kitaptan anlalaca gibi bunlar, fkh usulnn alt-dal hikmet-i teriiye (eratn felsefesi) asndan slam dnya grn iliyordu. Massignon (1922)un Panislamizmin ncs olarak gsterdii dOhsson, Tableau General de lEmpire Ottoman (Paris, 178488) adl eserinde fkh ve akait alanlarnda Osmanl slam anlaynn dayand, Saadeddn Taftaznnin erhul-Akid ile brahim Halebnin Mltekal-Ebhur adl iki temel eseri zetleyerek Franszcaya evirmi, bylece ilk kez Osmanl slam anlaynn kaynaklarn Batya tantmt (Beydilli 198384: 294, Timur 1986: 46, 63). Bu eserler, Osmanl despotizmine, hukuksuzluuna ilikin Batl n yarglar ksmen gidermeye katkda bulunmutu. Ancak XIX.yzylda ngilizlerin ban ektii kltr sava, Osmanl despotizmine ilikin geleneksel Batl itham, fkhla karakterize Trk slamnn barbarl itham ve slamn trevsellii iddiasyla katlamt. Dolaysyla imdi Batl dilde bir eserle Batya Trk slam yorumunun karakteristii fkhn teorik ve evrensel boyutunu, bunun aslnda Batllarn asrlardr arad tabi hukuk olduunu

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

23

gstermek gerekiyordu. ngiliz kltr savana kar Snn fkh usuln Bat dnyasna tantmada ilk adm Yeni Osmanllar grubunun lim yesi Ali Savi atmt. Savi, bni Nceymin el-Ebh ven-Nezir adl fkh eserinin Mecellenin de bana ald 99 evrensel kaidesini Osmanlcaya tercme etmi ve 1868de Londrada Muhbir matbaasnda baslan eserin Arab bare Usll-Fkh Tercmesi Trke balnn altna ngilizce The Principles of Jurisprudence baln koymutu. O, eserin mukaddimesinde baz Avrupal oryantalistlerin kasten Mutezile ve mamiye gibi Snn akideye aykr inan mezheplerinin fkh usul kitaplarn Bat dillerine tercme ettikleri iin Batllarn gerek slam renme imknndan mahrum kaldklarn belirtir (elik 1994: 513). Ancak Savininki sadece bir heves olarak kald. Bu konuda asl bir Batl dilde, Fanszca bir eseri yaynlamak, Ortodoks Hristiyan olan Sava Paaya ksmet oldu. O, slam tecdit gelenei iinde dnlebilecek usl-i fkhla ilgili Franszca eserinin birinci cildini 1891de Pariste yaynlad.9 Banda kendisini eserini yazmaya iten sebepleri aklayan Paa (1955: I/17)nn fkh usul alanna ynelmesine Mektebi Hukuku kurma teebbs vesile olmutu. Usl-i fkh alannda bilhassa Avrupa kamuoyuna hitap edecek bir eser vermeye niyetlenen Sava Paa, nceleri kendisini bu alana hkim zannederken hocas Ktahyal Nuri Efendi ile karlatktan sonra eksikliini anladn belirtir. O, hocasnn nezareti altnda Molla Hsrevin Mirtul-Usl kitabn sene altktan sonra bu alanda sz syleyebilecek duruma gelmitir. Okuyucular kitapta, Hsrev ile Hdimnin eserlerinin bir zetini bulacaklardr Paa (1955: I/1920)ya gre. Ona gre fkhn usl denen teorik ksm, cebrin matematikte tad yere benzetilebilir. Bu bakmdan disiplinin Arapa ismi usul- fkhn baka dillere tercmesi zel bir dikkat gerektirir. Paa, fkh usul disiplinini ele alan kitabn nce hukukun temeli veya kayna daha sonra da hukuk felsefesi olarak adlandrmay dnse de bundan vazgemitir; nk bunlarn ikisi de Arapa usl kavramnn sadece bir boyutunu anlatr. Fkh usl, nce hukukun kaynaklarnn ierdii er delilleri, sonra da bu kaynaklardan hkm karma metodunu konu
9.

Eserin tam knyesi, Etude sur la Thorie du Droit Musulman, par Savvas Pacha (Ancien Gouverneur et Gouverneur General, Ancien Ministre des Travaux Publics et des Affaires Etrangeres de Turquie, Membre Honoraire et Correspondant de Plusieurs Societes Savantes) (Paris: Marchal et Billard, 1891). Kitabn ikinci cildi ise tam yedi yl sonra 1898de kmtr.

24

Bedri Gencer

alr, ksaca, yasamann hem tekniini hem felsefesini kapsar. Bu yzden Paa (1955: I/22) , byk mtehitlerin usl ile kastettikleri orijinal anlama uygun dtnden kitabn bal iin teori kavramn seerek fr- fkha, hukuk pratii, usl-i fkha da hukuk teorisi karln verir. Modern dnyada Sava Paa (1955: I/12, 128)nn eseri, hem geleneksel hem modern olmakla temayz eder. Eser, Osmanl ve Hanef perspektifinden yazld iin znde tamamyla gelenekseldi. Ancak apolojetik bir maksatla ve Franszca ve nispeten modern bir metot ve slupla yazld iin moderndi. Eseri, znde geleneksel kadar ekilde modern klan husus, yle zetlenebilirdi: Eserde tabi hukuka e slam dnya gr olarak sunulan, teorik ve boyutlaryla fkhn Hanef ve Trk yorumu idi. rnein Paa, Roma hukukuna kar slam hukukunu savunurken mam- Azamn derledii hukuk szyle fkh fiilen onun mezhebiyle zdeletirir. Dahas, fkhn metafiziini bile hocas Ktahyal Nuri Efendinin notlar sayesinde slam mtehitlerinin en ulularndan biri olarak tanmlad mam- Azama dayandrr. Bu noktada Osmanl slam yorumuna dair nemli bir tespit yaplabilir. Osmanl gibi emperyal rejimler, tek tanr-tek hakikat-tek dnya formlne dayal kozmopolitanizm uyarnca beden hiyerari tarznda bir din yorumu gelitirirler. Bunu aarsak beer oulluk gereince din, zamanla hiyerarik ekilde farkl yorumlara kavuurken tekrar bir bedenin ba gibi standart bir yoruma dnmeye ynelir. Bu bakmdan zamanla Snn ve i olarak iki ana kola ayrlsa da slam, fiilen Snnilikle zdelemitir. Mutlak olarak kullanldnda slam ile kastedilen Snn slamdr; br trl ya iilik veya i slam olarak tasrih edilmitir. Keza Osmanl gibi Mslman imparatorluklarda Snn slam, inan bakmndan Earlik, fkh bakmndan da Haneflik ile zdeletirilmitir. Geleneksel olarak Trklerde fkhta Haneflik, akaitte Matridilikle eletirilmise de bu, popler slama zg saylabilirdi. Yksek slam asndan bakldnda btn slam dnyasnda olduu gibi Osmanl ilim geleneinde de baskn ekol, rasyonalistik slam inan mezhebi Mutezileye muhalefetten doarak zamanla Snn kelamla zde hale gelen Earilikti. lk Osmanl eyhlislam Molla Fenar, byk Ear kelam limi Seyyid erf Crcnnin talebesi olarak Osmanl medrese mfretatn da Ear ekole dayandrd (nalck 1997: 175). Bu bakmdan Paa, atb ve Dihlevninkiler gibi dier Arapa klsik eserlerden ziyade klsik Osmanl usul eserlerini kaynak alr. ktaya yaylm slam medeniyeti,

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

25

mevzuatn bu teorik ksmna hukuk tahsilinin anahtar olarak hayat nem vermiti. Fkhn hem pratii hem teorisinde parlak eserler veren Molla Hsrevde grld gibi Osmanllar fkhn bu ksmnda da glerini gstermilerdir. Ancak bir asrdan bu yana Osmanl medreselerinde hukuk usul ihmale uramtr. Sava Paa (1955: I/19, 20)nn da yararland ana kaynaklardan olan Ebu Said Muhammed Hdim (17011762)nin Mecmiul-Hakik adl eseri, bildiimiz kadaryla Osmanl usl-i fkh literatrnn son byk eserini oluturuyordu. Paa (1955: I/14, 119)ya gre Osmanlda pratik hukuka, kanun maddelerine odaklanan fkh eitimi, yetersiz olmann tesinde zararlyd, zira teorik bir perspektif vermeden pratiine bomak, talebeyi fkha yabanclatracakt. Fkhn teorisini bu ihmalin daha da byk sakncas, yabanclarda fkh hakknda n yarglara yol amasdr. Avrupa hukukularnn fkh hakknda n yarglar beslemelerinin suunu asl kendimizde aramalyz. Zira iki asrdan beri yabanc bilginlere slam hukukunu teorik ve felsef boyutlarndan tamamyla soyutlayarak kuru kuruya ahkmn aktarp durmaktayz. Bu yzden Avrupada fkh denince, ok-elilik ve klelii onaylayan, hrszl el kesmeyle cezalandran, kadn haklarn bastran Trk slam akla geliyordu. Hlbuki bizlere ve onlara slam hukuku mabedinin kapsn aacak anahtar, fkh usldr. Sava Paa, takdir etmekle birlikte gerek burada zmnen ve baka yerde aka dOhssonu eletirir. Zira dOhsson, aslnda fkhn alt kanonik eserinin derlenmesini belirten brahim Halebnin eserinin bal Mltekal-Ebhur (Denizlerin Birletii Yer) , konuyu bilmediinden hukuk bir eklektisizmi iham eden bir ekilde evirmitir. Paa tarafndan fkhn teorik-evrensel boyutunu ortaya koyma giriiminin arkasnda, partizan deil, kozmopolitan bir kayg yatyordu. Paa (1955: I/13) , slam hukukunun gerek anlam ve deerini ortaya koyacak byle bir almada kendisinden, bir dinin dierine stnln ispatlama gibi partizan bir tutumun beklenmemesini ister. Byle bir beklenti, kendisine kar bir hakszlk anlamna gelecei gibi objektif incelemesine de glge drecektir. O, bir Hristiyandr, fakat yle bir Hristiyan ki, btn insanlar seven ve herkese kar adil olmak isteyen bir Hristiyan. () Bizce btn dinler hrmete lyktr ve biz, hem-nevimizi, itikad ve dinleri ne olursa olsun, ayn ekilde severiz. Bunu, btn hayatmz, isbata kfi bulunmakla iftihar duymaktayz. Bylece Paa, eserinin esas maksadn ifade eder. Sultan II. Abdlhamid devrinde yaynlanan Nablusninki gibi Snn dnya grn formle eden eserler, zlme srecindeki Mslman kltrel kimliini

26

Bedri Gencer

tahkimi amalyordu. Sava Paa ise bu eseriyle dar anlamda ittihd- ansr denen Osmanlc, geni anlamda kozmopolitan bir barn ideolojik temelini oluturacak bir tabi hukuk teorisi ortaya koymay amalar. Burada o, zellikle brahim dinlerin yeryznde adaleti gerekletirmeye ynelik temel, ahlk zn kavram, samimi, idealist bir insan olarak karmza kar. Osmanl padiah ve limlerinden, Hz. Peygamber ve slam dininden tam bir saygyla bahseden, zellikle mezhep imamlar arasnda Hanef mezhebinin kurucusu mam- Azam ycelten10 Sava Paa, zarif slubuyla da tam bir Osmanl elebisi portresi ortaya koyar. O, kkl Osmanl-slam kltrnn kriz annda kard bir istisna olarak grlebilirdi. Gerek slam tarihinde, gerekse modern dnemde oryantalistler gibi slam kltrne ciddi katklar yapan birok gayrimslim bilgin kmsa da, bylesine empatik bir ekilde slam dnya grnn dayand bir disiplini modern aa tercme edebilen Sava Paa gibi bir figr bildiimiz kadaryla kmamtr. Batl/Doulu dinlerin karlamasnn zirveye kyla Osmanl mparatorluunun ke getii bir zamanda Ortodoks Hristiyan bir Osmanl paasnn Franszca yazd usl-i fkh eseri, doal olarak entelektel deerinin tesinde zel bir siyasal anlam da tayacakt. Nitekim Sava Paa kitabnda ismine eski Osmanl Dileri Bakan gibi unvanlarn da ekler. Bu, o zaman iin Avrupa entelektel dnyasna nispeten yabanc bir isim olan Paann eserine dikkatleri ekmeye yarar. Ayn zamanda farkl bir din arka plndan gl bir entelektel, bilge bir devlet adam olarak Paa, deien hakimiyet pozisyonlaryla birlikte yaamak zorunda olan slam ve Hristiyan dnyas arasndaki din kutuplamann, uzun vadede herkes iin lmcl, ykc sonular vereceinin, bu yzden ortak bir hukuk ve medeniyet anlaynda bulumann zorunlu olduunun uuruna varmt. Roma mparatorluunda Zeno gibi Stoac filozoflar, kozmopolis projesini, logos kavramnda temellenen bir tabi hukuk fikrine dayandrmlard. Sava Paa da gerek slam, gerekse de Hristiyan hakimiyeti altnda yaayan mill ve zimm, mslim ve gayrimslim tebaay birbirine balayacak bir tabi hukuk teorisi olarak fkh usuln yeniden sundu. O sralar Fransz kamuoyunda smrgeletirdikleri Mslman Cezayirde izlenecek siyasa konusunda hararetli tartmalar cereyan ediyordu.1830da igal
10.

rnein mam- Azam hakkndaki u szleri arpc bir itenlik yanstr: (...) htirasa boyun ememi seciyeler hakikaten enderdir.Bahis mevzuumuz bulunan tarihede byle bir seciyeye sahip olarak yalnz mam Azam grmekteyiz ki, marunileyhin mezar tana Hayatn hakikate vakfetmi (vitam impendere vero) ibaresi yazlsa yeridir. I/12, 112.

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

27

ettii Cezayirde yaklak 60 yl boyunca youn direnile karlaan Fransa, 1890da lkede tam kontrol ele geirmiti. Srf zora dayal bir tutumla smrgeleri elde tutamayacan anlayan Fransa, Mslman Cezayir halknn az-ok rzasna dayal, istikrarl bir smrge ynetimi iin slam tanmak gerektii sonucuna varmt. Sava Paaya gre bugn Fransann mukadderatn belirleyenler eserine bavurduklar takdirde Mslman halklarn idaresinin srrn veren iki temel hakikati reneceklerdir. Buna gre Mslmanlarn herhangi bir emir veya kanunu kabul ve riayeti, ancak onun slam olarak temellendirilmesiyle mmkndr. Bu konuda Batl ynetici ve bilginlere bir rehber olarak eserini yazan Sava Paa (1955: II/3, 5, 15, 372) , tebaalar arasnda birok Mslmann bulunduu Avrupal devlet adamlarnn, eserinde slam siyas felsefesinin temellerini bulacaklarn belirtir. Bir Batl bilgin, eserdeki fkh metodolojik ilkeler sayesinde Mslman tebaann da benimseyebilecei bir tarzda lke kanunlarn dzenleyebilecektir. Ona gre yetkililer bu suretle Asya ve Amerikann muazzam bir kitlesini tekil eden slam camiasna kayda deer bir hizmet ifasyla kalmayacak, ayn zamanda ayn toprakta yaayan eitli din ve mezhepten vatan ocuklar arasnda uyum kurmak suretiyle durmadan yryen medeniyetin toplumsal istikrarn salayacaktr. Geleneksel dnya grne gre hukuk, ethos da denen toplumsal kltrn temelini oluturur. Bu yzden Paa, eserinde ortaya koyulan slam hukuk ilkelerle mslim ile gayrimslimler arasnda hukuk yaknlamann tesinde kltrel bir yaknlama salamay da hedeflediini ifade eder. Ona gre gerek bamsz, gerekse de smrge Mslman lkelerin gelecei, hukuk bata olmak zere modern bilim ve medeniyeti slam esaslar ile badatrmaya baldr. Mslman, dinle elimedii salam slam delillerle ispatland takdirde Batdan gelen bilim ve medeniyetin btn rnlerini kabule hazr hale gelecektir. Paa, fkhn felsef, evrensel boyutunu ortaya koymak suretiyle, Avrupallarca iddia edildii gibi slamn ilerleme kart olmadn gstermeyi hedefliyordu. Sava Paa (1955: I/8, 12, 13, 63) , eserinde Avrupallarn Trkler ve slama ynelttikleri despotizm ve barbarlk ithamlarnn uzants slamn trevsellii iddiasn da rtmeyi hedefledi. O, uzun sre birok Avrupal bilgin gibi kendisinin de bilgisizlikten dolay slam hukukunun, Roma hukukunun byk oranda kopyas olduunu zannettiini belirtir. Bu yanl tasavvurun sebebi, iki hukukun ierdii hkmlerin ounun birbirine benzerlii ve grnte tarihin de bunu dorulamasyd. Hlbuki yaplan tahkik, fkhn orijinalitesini ortaya koyuyordu.

28

Bedri Gencer

Ona gre Hz. Peygamberin getirdii din, tamamyla vahye dayal ve bizzat dinle kaynam mkemmel bir pozitif hukuk ieriyordu. Hkmleri belki benzese de iki hukuk, tamamyla farkl kaynaklara dayanyordu. Justinien hukuku, temelinde Hristiyan ahlknn yatt beer akla, mam- Azamn derledii hukuk ise sadece Allahn kelamna ve Hz. Peygamberin snnetine dayanmaktadr.

Tepkiler
Paann znde geleneksel eseri, doal olarak modernleen Batnn hkmettii bir dnyada itirazlara urayacakt. rnein nl Yahudi oryantalist Ignaz Goldziher, eser ktktan sonra Sava Paann slam hukukunun orijinalitesini savunan kitabn eletiren bir yaz yazd.11 lgintir ki M. Fuat Kprl (1983: 15, 258) de Sava Paay eletiren Goldziheri destekler. Ona gre Hurgronje ve Goldziher gibi oryantalistler slam hukukunun kaynaklarn eski, salam belgelere dayandrdklar hlde Sava Paa, XI-XV. Asrlarda ekillenmi geleneklere bal kalmtr; Batl tarih, mukayeseli metottan uzak Sava Paann eseri, dogmatik, ortodoks, skolastik zihniyeti yanstmaktadr. Oysa Sava Paa (1955: I/12, 16, 20, 23, 5968) , geleneksel literatrden farkl olarak eserinin birinci cildinde tarih ve felsef bir arka pln verirken, ikinci cildini esas, geleneksel usle ayrmt. Hatta o, saygl bir dille Renan gibi oryantalistlerin, erken Abbas dnemindeki slam messeselerin ran, r dehasnn rn olduu yolundaki tezini de nispeten ayrntl bir aklamayla eletirir. Ernest Renan ve daha sonra Leon Gauthierin stereotipletirmesine gre Sm zihni, sadece birbirleriyle balantsz tikel paralar kavrayarak kopyalama kabiliyetine sahiptir. Dier taraftan onlara gre Sm zihni, din, r zihni, medeniyet alannda yaratcdr. Oysa Sava Paaya gre tevhid dnya grne dayal slamda din, hukuk ve medeniyet iie olduundan bunlar birbirlerinden ayrmak imknszdr. Dardan ald medeniyet unsurlarn zgn bir ekilde sentezleyerek kendilerine mal edebilen Sm rkndan Araplarn zellikle sosyal hayatn temelini oluturan hukuk alannda pratikten teoriye intikal ederek evrensel kaideler karmada gsterdikleri entelektel kabiliyetin kefi, tarih felsefecilerinin himmetini beklemektedir ona gre.
11.

Sava Paa, Goldziherin eletirisine kar Byzantinische Zeitschrift dergisinde cevap vermitir. Le Droit Musulman Expliqu: Rponse un Article de M. Ignace Goldziher, Byzantinische Zeitschrift II/2 (1893) : 317325.Daha sonra da bunu 1896da kitaplatrmtr: Savvas Pacha, Le Droit Musulman Expliqu. Paris: Marchal et Billard, 1896.

Oryantalistler ve Kprlnn iddia ettikleri Sava Paadaki metodolojik

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

29

eksiklik, aslnda din telakki tarzndan kaynaklanyordu. Cevdet ve Sava Paa gibi Osmanl aydnlarnn fkh ve usulne ilikin almalar, ancak metodik, slupsal bir yenilie ynelik bir apolojetik kaygdan vcut bulmutu. ki Paa, sunumunda yaptklar yeniliin tesinde fkh zsel olarak savunma gereini asla duymamlard. Onlar, dnyaya ebediyen yeterliini gsterdikten sonra fkh uygulayp uygulamama kararn insanlarn iradesine brakyorlard. Oysa Namk Kemal gibi Yeni Osmanllar, ideolojik-apolojetik bir ekilde modernistlere kar slam hukukunu, hsn kubh gibi kavramlar etrafnda savunuyordu. znde din telakki tarzlar ve amalar ayn olsa da bu iki grubun slam sunma tarzlar arasndaki fark, tecdit ile (diskrsif) modernizm arasndaki fark gsteriyordu. Paann eserinin 1891 ylnda Pariste knn ardndan Trkiyede bir makale yazan Abdurrahman Adil (Eren) , eserin Fransz bilimsel kamuoyu tarafndan byk bir ilgi ile karlandn, geni inceleme ve yorumlara konu olduunu belirtir ki bu ilginin tespiti, ayr, kapsaml almalar gerektirir. Bildiimiz kadaryla nl Fransz sosyolog Gabriel Tarde (18431904) , Sava Paann eseri 1891de kar kmaz Les Transformations du Droit: tude Sociologique (1891) ve tudes Pnales et Sociales (1892) gibi eserlerinde atf yapmtr. Dier taraftan eserin Avrupada grd ilgiye ilgin bir tanmz vardr: Cemaleddin Afgn. Afgn, Londrada bulunduu 1892 ylnda haberdar olduu kitab yazd heyecanl bir deiniyle Arapa-konuan dnyaya tantmaya alr. O, Nasruddin aha kar yrtlen protesto hareketindeki inisiyatifi sebebiyle randan srldkten sonra 1891 ylnda getii Londrada ngilizler nezdinde kamuoyu oluturarak rejim-kart muhalefeti glendirmek iin Melkum Han ile birlikte propaganda faaliyetine balamt. Afgn, bu amala 1892 ylnda Londrada Zyl-Hfikayn (ki Yarmkrenin I) adl Arapa bir gazete karmaya balad. Makalelerinin ounun Afgnnin grleriyle uyumad bu ksa mrl gazetenin fazla bir etkisi olmamtr (Keddie 1972: 370). Afgn (1987: 12931)nin bu gazetede ran rejimi aleyhine siyas yazlar dnda yazd nadir yazlardan biri Sava Paann eseri hakkndadr. slam Hukuku balkl makalesinde Afgn, Avrupal oryantalistlerin fkh hakkndaki n yarglarn eletirir. O, Arap dilini ve fkh stlahlarn bilmedikleri iin onlarn ksmen mazur saylabileceklerini, ancak imdi kendi dillerinde kan bu eser ile mazeretleri kalmadn, slam hukukunun gerek deerini renme frsatn bulduklarn belirtir. slam hukukunun felsefe ve metodolojisini vukufla ele alan Sava Paa, onun, tamamyla orijinal ve her an ihtiyalarn karlayabilecek dinamik

30

Bedri Gencer

karakterini baaryla gstermitir. Tabi burada Afgn, eseri kendi perspektifine uygun tantr. rnein, hsn ve kubhun drt delilden kyasla belirlendii, slam hukukunun dinamik niteliini vurgulayan Sava Paann, itihat kapsnn kapanmasna hayflandn sylemesi gibi. Oysa Sava Paa, tam aksini savunmaktadr. Son olarak Afgn, baz tarih maddelerinin tashihinden sonra Paann kitabn slam okullarda okutmak istediini belirtir. slam gibi vahy edilmi dinler aleyhine hzla deien bir dnyada Sava Paann eseri, maalesef ne yurtta, ne dnyada hakkyla deerlendirilmi, hatta hatrlanmtr. lmnden (1888) sene sonra yaynlanan eseri grd takdirde Namk Kemalin dnce dnyasnda yeni bir ufkun alaca muhakkakt. Ahmed Cevdet Paann eserlerinde de, lmnden (1895) drt sene nce kan eser hakknda herhangi bir kayda rastlanmaz. Paa, muhtemelen Franszca bilmediinden eserden yararlanma imkn bulamamtr. Dier taraftan Sava Paann eserini Osmanl ve Arap dnyasnda takdir eden nadir isimlerden ikisi, ekib Arslan (18691946) ile son Osmanl eyhlislamlarndan Mustafa Sabri (18691954)dir. Franszcaya vakf ekib Arslan, Gaudefroy Demombynes adl Fransz msterikin slam hukuku hakkndaki n yarglarna cevap verirken Sava Paann eserini tank gsterir. Onun bu konuya nasl yneldiinin aklamasn kendi eserinden aktaran Arslan (1971: I/1713) , onun, sonuta oryantalistlerin slam hukukunun Roma hukukunu kopya ettii yolundaki tezlerini rttn belirtir. Arslana gre Sava Paannki, o zamana kadar bu konuda Bat dillerinde kan kitaplarn en gzelidir. Onu benzer eserlerden ayran, hkmlerini, tarih belge ve gerekler, delillerle temellendirebilmesidir. Hlbuki dier Batl eserler, ounlukla n yarg, zan ve varsaymlara dayandklarndan incelemeden ziyade bir tahmin mesabesinde kalmaktadrlar. eyhlislam Mustafa Sabri (1981: I/4824) ise Franszca bilmediinden, arkada ekib Arslann zetleyerek yapt tercme sayesinde eseri deerlendirir. Onun, Paann slam hukukunun gerek kymetini ortaya koyan eserinden ibret almasn istedii asl kesim, Avrupallardan ok Bat karsnda aalk kompleksiyle slam hukukunun yetersizliinden sorumlu tutarak gemi limlere hakszlk eden Msrl modernistlerdir. Modernistlerin balca eletirilerinden biri, gemi mtehitlerin kiisel grlerine dayanan fkh birikimin, Mslmanlar ile Kitab ve Snnet arasna girdii, onlar bu ana kaynaklardan uzaklatrddr. Oysa Mustafa Sabri, tam aksine fkhn, herkesin kolayca ulaamayaca bu asl kaynaklar ile Mslmanlar arasnda engel yerine kpr oluturduunu vurgular. Gemi fkh limleri, ortaya

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

31

koyduklar hkmlerin, akla deil, iki kaynaa dayandn gstermek zere byk bir titizlikle fkh usl ilmini gelitirmilerdir. te Sava Paa, baz modernistlerin de slogan hline getirdii, slam hukukunun muamelat ksmnn Roma hukukundan alnd iddiasn rtmek zere Franszca bir kitap kaleme almtr. Daha sonra Sava Paann slam hukukunun gerek kaynak ve mahiyetini beyan eden aklamalarn iktibas ederek yle der: te bu, slam hukukunun, ehli bir yana, ehlinden olmayan bir tann ehadetiyle sbut bulan kymetidir. O ki son sznde, Ben dinime inanm bir Hristiyanm; fakat tm insanlara hakka gre davranan gerek bir Hristiyan. Bunun iin slam eratn aratryor ve tamamyla tarafsz bir ekilde hakkyla deerlendiriyor ve onu bu sebeple en yksek hrmete lyk buluyorum demektedir. (...) Ancak ulemadan geinen modernistler, fkh kitaplarn yalnzca meselelerin derlenmesine zg grerek, bu meselelerin Kitap ve Snnet kaynakl delillerle dolu olan ana kitaplarn grmezlikten geldiler ve selef-i salihinin eserlerini bu Hristiyan Paas kadar bile incelemediler. Bu Hristiyan Paann dikkati ektii bir srada fkh ve usul ilminden bir rpda vazgetiler. Sanki Paa, slama yabanc olup kmseyenler kadar, fkh ilmini ve fakihlerin slam eratna olan hizmetlerini kmseyerek nankrlk eden szde Msrl ulemann dikkatini ekmektedir. Mustafa Sabri (1981: IV/296300) , ayn eserinin baka bir yerinde de u deerlendirmelerde bulunur:Sava Paann kitab, gren gzler iin kymetli bir ehadet, byk bir ders ve slam fkh ve usul ilimleri hakknda ihtisas olmadan bu konularda ileri geri konuanlara indirilmi lmcl bir darbedir. Ne gariptir ki Avrupay taklit ederek bu konularda yazanlar, ne fkh, ne de usl-i fkh, bu Hristiyan Osmanl Paas kadar okumulardr. Peki, Paa, Mslman olmadan nasl kendini byle fkha vakfedebilmiti? Sabri, Sultan Abdlhamid zamannda Medrese-i Hukukta mderrislik yapan Ermeni Hristiyan Ali ahbaz Efendi, fkh incelemesi sonucunda Mslman olmutu. Belki de Sava Paann dininde kalmas, Allaha kar slam erat hakkndaki yce ehadetinin deerini korumak iindi. Bununla beraber o, Roma kanunundan alnm olduu ihtimaliyle bu hukuka kar pheler douran Avrupallarn izinden giden birok Mslmandan ok daha slama yaknd. Elbette Allah, iyilik sahiplerinin ecrini zayi etmez. diyerek Sava Paann Allah nezdinde Mslman olmas ihtimaline de dikkat eker. Trkiyede Cumhuriyet dneminde Sava Paay hatrlayan nadir isimlerden

32

Bedri Gencer

biri de A. Cerraholu (Kerim Sadi)dur. O, farkl bir balamda Paaya atf yapar. Trkiyede sosyalist dnce ve hareketin tarihini inceledii kitabna yazar, Osmanl brokrasisinin yksek kademelerinde bulunmu bir Hristiyan Paasnn ilgili grlerini de almay uygun bulmutur. Cerraholu (1994: 1137) , tm monoteist dinlere saygl idealizminden rnek verdikten sonra onun sosyalizm ve slamda zekt prensibinin sosyal tazammunlarna ilikin grlerini aktarr. Yazar, Paann, slamn kurmay hedefledii evrensel topluma ilikin aklamalarn aktardktan sonra okuyucularn, onun, sosyalizmin ideallerinin zaten slamda ierilmi olduu yolundaki tespiti zerinde dnmeye davet eder. Sava Paann eserinin Trkiyede Cumhuriyet dneminde nisyana terk edilmesini basite seklerleme sonucu slam gelenekle balarn kopmasna atfedebiliriz. Paa ve eserinin, dnyada, Batl literatrde unutulmasnn ise drt balk altnda toplayabileceimiz farkl sebepleri vardr. Birincisi, XIX. Asrda Bat tarafndan din olarak Trk slamna kar medeniyet olarak Arap slamnn karlmas. slam Araplarn eseri olarak gsteren oryantalizm, Osmanl-slam ilim geleneinde yazlm bu eseri kasden veya sehven ihmal etmitir. kincisi, usl-i fkhn oryantalizm tarafndan neminin kavranamamas. Yahudi ve Hristiyan arka plndan XIX.ve XX.yzyl ba oryantalistleri, slam doal olarak kendi dinleri bakmndan algladlar. slama ya kendi dinlerini karakterize eden teoloji (kelam) veya medeniyet perspektifinden bakmlar veya trevsel olduunu gsterme amacyla Kurn, Hadis ve Fkh incelemeye ynelmilerdir. Muhtemelen bir Bat dilinde yazlan ilk kapsaml snn fkh usul kitab olan Sava Paann eseri ise, slam dncesinde disiplinin merkeziliini gsterdi.XX.yzylda Louis Massignon, Henri Laoust, Louis Gardet ve George Makdisi (1997: XVI) gibi Franszca-konuan oryantalistlerin usl-i fkhn nemini kefetmesinde Sava Paann Franszca eserinin etkisi olmutur denebilir. Gnmzde Baber Johansen, Wael B. Hallaq, Bernard Weiss, Norman Calder, Kevin A. Reinhart, Brannon M. Wheeler, Sherman Jackson, Christopher Melchert ve Joseph E. Lowry gibi daha gen oryantalistler kua onlarn izinde usl-i fkh aratrmalarn ilerletmektedirler. ncs, btn dnyada ykselen ngilizce karsnda Franszca okuyanlarn azalmas.

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

33

Drdncs, hi evlenmediinden ocuu olmayan Sava Paann mirasn srdrecek ne zelde bir yakn ne de genelde bir rencisi olmas da isminin ve eserinin tedricen unutulmasna yol amtr.

Kaynaka
el-Afgn, Cemaleddin (1987) Silsiletl-Amlil-Mechle. Ali ele (yay.) , London: Riad Al-Rayyes. Ahmed Cevdet Paa (1309) Trh-i Cevdet, Tertib-i Cedid, IXII. Dersaadet: Matbaa-i Osmaniye. (1986) Tezkir, IIV. Cavid Baysun (yay.) , Ankara: Trk Tarih Kurumu. Al-Azmeh, Aziz (1996) Muslim Modernism and the Text of the Past. Islam and The Challenge of Modernity: Historical and Contemporary Contexts, Sharifah Shifa Al-Attas (ed.) , 391428, Kuala Lumpur: ISTAC. Beydilli, Kemal (198384) Ignatius Mouradgea dOhsson (Muradcan Tosunyan) , stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Tarih Dergisi 34: 247314. Blunt, Wilfrid Scawen (2002) The Future of Islam. Riad Nourallah (ed.) , London: RoutledgeCurzon. Cerraholu, Ahmet (1994) Trkiyede Sosyalizmin Tarihine Katk. stanbul: letiim. Cici, Recep (2001) Osmanl Dnemi slam Hukuku almalar: Kurulutan Fatih Devri Sonuna Kadar. Bursa: Arasta. elik, Hseyin (1994) Ali Suavi ve Dnemi. stanbul: letiim. Davison, Roderic H. (1963) Reform in the Ottoman Empire 1856-1876. Princeton: Princeton UP. (1990) Essays in Ottoman and Turkish History 1774-1923: The Impact of the West. USA: Saqi.

Demiraj, Voltisa (2001) Newman and the Ottoman Turks (Master thesis, Bilkent University).

dEntrves, Alexander Passerin (1972) Natural Law: An Introduction to Legal Philosophy. London: Hutchinson. Deringil, Selim (1991) Legitimacy Structures in the Ottoman State: The Reign of Abdlhamid II, International Journal of Middle East Studies 23/3 (August) : 345359. (1993) The Invention of Tradition as Public Image in the Late Ottoman Empire, 18081908, Comparative Studies in Society and History 35/1 (January)

34

Bedri Gencer

: 329. (1999) Well-protected Domains: Ideology and the Legitimation of Power in the Ottoman Empire, 1876-1909. London: I. B. Tauris. Ergin, Osman Nuri (1977) Trk Maarif Tarihi, IV. stanbul: Eser. Ezzati, Ali (2002) Islam and Natural Law. London: I. B. Tauris. Gencer, Bedri (1986) Tercme Teknii, lim ve Sanat 5 (Ocakubat) : 9597. (2007) Dinden Medeniyete Batdan Douya, Ay Vakti Medeniyet zel Says 7/828384 (Ocak) : 5368. (2008a) slamda Modernleme, 18391939. stanbul: letiim. (2008b) The Transformation of Western Cosmopolitanism from Evangelizing to Civilizing, History of Political Thought (forthcoming) Gladstone, William E. (1876) The Bulgarian Horrors and the Question of the East. London: John Murray. Gr, A. Refik (1975) slam Hukuku zerine Dnceler ve Sava Paa, slam Tetkikleri Enstits Dergisi 6/12: 136. Hallaq, Wael Bahjat (2002) A History of Islamic Legal Theories: An Introduction to Sunn Usl Al-Fiqh. Cambridge: Cambridge UP. (1984) Was the Gate of Ijtihad Closed? International Journal of Middle East Studies 16/1 (March) : 341. Hentsch, Thierry (1992) Imagining the Middle East. Fred A. Red (trs.) , Montreal: Black Rose. nalck, hlil (1986) Arab-Turkish Relations in Historical Perspective (12601914) , Studies on Arab-Turkish Relations 1: 148157. (1997) The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600. London: Phoenix. Kaplan, Mehmet v. D. (yay.) (19741979) Yeni Trk Edebiyat Antolojisi, IIII. stanbul: . . Edebiyat Fakltesi. Karal, Enver Ziya (1988) Osmanl Tarihi: Birinci Merutiyet ve stibdat Devirleri (1876-1907) , VIII. Ankara: Trk Tarih Kurumu.

Karpat, Kemal Haim (1987) Pan-slamizm ve kinci Abdlhamid: Yanl Bir Grn Dzeltilmesi, Trk Dnyas Aratrmalar 48 (Haziran) : 1337.

(2001) The Politicization of Islam: Reconstructing Identity State Faith and Community in the Late Ottoman State. Oxford: Oxford UP. Ktib elebi (1994) Kefuz-Zunn an Esmiyil-Ktbi vel-Fnn, IVI. M. erafeddin Yaltkaya (yay.) , Beyrt: Drul-Fikr. Kavak, Yusuf Ziya (1976) XI.ve XII. Asrlarda Karahanllar Devrinde Mverun-Nehr slam Hukukular. Ankara: Atatrk niversitesi. Keddie, Nikki R. (1969) Pan-Islam as Proto-Nationalism, The Journal of Modern

Osmanl Kozmopolitanizmi iin Tabi Hukuk Teorisi: Sava Paa

35

History 41/1 (March) : 1728. (1966) The Pan-Islamic Appeal: Afghani and Abdlhamid II, 3/1 Middle Eastern Studies (October) : 46- 67. Kerr, Malcolm H. (1957) Islam and Natural Law, Middle East Forum 32/8 (Summer) : 2243. Khadduri, Majid (2002) The Islamic Conception of Justice. Baltimore: Johns Hopkins UP. Khalifa Abdul Hakim (1951) The Natural Law in the Muslim Tradition, University of Notre Dame Natural Law Institute Proceedings V, Edward F. Barrett (ed.) , 2965, Notre Dame: University of Notre Dame Press. Koca, Ferhat (2005) Osmanllar Dneminde Gayr-i Mslim Bir slam Hukukusu: Sava Paa (.1901) Hayat, Eserleri ve slam Hukukuna Dair Grleri, slam Hukuku Aratrmalar Dergisi 6: 93114. Kololu, Orhan (1990) Dnya Siyaseti ve slam Birlii Tarih ve Toplum 83 (Kasm) : 268273. Landau, Jacob M. (1990) Some Comments on the Organization of Pan-Islam in the Late Ottoman Empire, V. Milletleraras Trkiye Sosyal ve ktisat Tarihi Kongresi, Marmara niversitesi Trkiyat Aratrma ve Uygulama Merkezi (dz.) , 27580, Ankara: TTK. (1994) The Politics of Pan-Islam: Ideology and Organization. Oxford: Clarendon. Mahdi, Muhsin S. (2001) Alfarabi and the Foundation of Islamic Political Philosophy. Chicago: University of Chicago Press. Makdisi, George (1991) Religion Law and Learning in Classical Islam. Hampshire: Variorum. (1997) Ibn Aqil: Religion and Culture in Classical Islam. Edinburgh: Edinburgh UP. Massignon, Louis (1922) What Moslems Expect. An Introductory Study of Moslem Demands, The Muslim World 12/1 (January) : 724. Muir, William (1891) The Caliphate: Its Rise, Decline and Fall from Original Sources. London: The Religious Tract Society. Mustafa Sabri (1981) Mevqful-Aql vel-Ilm vel-lim min Rabbil-lemn ve Ibdihil-Mrseln, IIV. Beyrt: Dru hyit-Trsil-Arab. Rosenthal, Erwin Isak Jakob (1958) Political Thought in Medieval Islam: An Introductory Outline. Cambridge: Cambridge UP. (1965) Islam in the Modern National State. Cambridge: Cambridge UP. Sava Paa (19551956) slam Hukuku Nazariyat Hakknda Bir Etd, III. Baha Arkan (trc.) , Ankara: Diyanet leri Bakanl. Smith, Wilfred Cantwell (1991) The Meaning and End of Religion. Minneapolis: Fortress. Sonyel, Salahi R. (1993) Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire. Ankara:

36 Trk Tarih Kurumu. Timur, Taner (1986) Osmanl Kimlii. stanbul: Hil.

Bedri Gencer

Yavuz, M. Hakan (1991) Pan slamizmin Yanl Yorumlanmas -Bir Deerlendirme Yazs-, Trkiye Gnl 17 (K) : 6492.

Zilsel, Edgar (1942) The Genesis of the Concept of Physical Law, The Philosophical Review 51/3 (May) : 245279.

bilimname XIII, 2007/2, 37-66

TEODSENN SOSYOLOJS: Toplumsal Srelerle likisi inde Teodise Konusuna Sosyolojik Bir Yaklam
Celaleddin ELK Do. Dr., Erciyes . lahiyat F. celikc@erciyes.edu.tr Bu makale, teolojik ve felsef dnce sistemlerinde tartlan ilh adalet konusuna sosyolojik bir bak as getirmeye almaktadr. Temelde dinlerin Tanr anlayna bal olarak ekillenen ilh adalet problemi, bu makalede toplumsal yap ve srelerle ilikisi bakmndan ele alnmtr. Bu balamda Weber ve Bergerin tipolojik yaklamlar deerlendirilmi, Trk toplum yapsnn kendine zg geliim srelerinin teodiseye nasl etki edebilecei zerinde durulmutur. zellikle modernleme ve seklerleme srelerinin teolojide olduu gibi teodise anlaylarnda da kkl deiimler meydana getirdii vurgulanmtr.

Giri: lahi Adalet Dncesinin Sosyokltrel Balam


Bu makale dnce tarihinde daha ok felsef ve teolojik boyutlarda tartlan teodise konusunu toplumsal srelerle ilikisi iinde incelemeyi amalamaktadr. Esasen ilh adalet problemi ya da teknik adyla teodise balangta din sosyoloji, sinin kurucu isimlerinden Weberin de ilgisini ekmi olup, o bu konuda kendi bak asna uygun bir teodise tipolojisi de gelitirmitir. Ancak teodiselerin sosyokltrel srelerle ilikisinin aklna ramen, dine dayal sosyal davranlar ve din yaan1 tlar inceleme konusu yapan din sosyolojisi iinde gereken ilgiye mazhar olduunu sylemek zor grnmektedir. Oysaki teolojik arka pln iinde teodiselerin belli tarihsel ve sosyal durumlara tekabl eden olgular ve sosyolojik gereklii anlama imkn sunduu aktr. zellikle bilgi sosyolojisinin vurgulad inanlar, dnceler ve bilme biimleri ile toplumsal sreler ve gler arasndaki iliki, teodiseleri srf
1.

KEHRER 1998, 17.

38

Celaleddin elik

bu bakmdan din sosyolojisinin zel bir konusu hline getirmektedir. te yandan din sosyolojisinin yntem ve yaklamlar da kuramsal ve metodolojik gelimelere paralel olarak deimi, bu erevede zellikle bir kltrel sembol ve anlam sistemi olarak din ile sosyal yaantlar arasndaki etkileim btn boyutlaryla ilgi ve aratrma alanna girmitir. Din sosyolojisinin toplumsal etkileimde rol oynayan dnce, iliki ve srelere ynelik bu ilgisi, teodisenin de gerek teolojik yorumlarn gerekse sosyo-tarihsel arka plnn anlamay mmkn klan bir strateji iinde ele alnmasn gerektirmektedir. Bu erevede makalenin temel problemi, geleneksel teodiselerin modern dnya ve toplum sorunlaryla birlikte nasl bir etkileim ve dnme maruz kald/kalaca sorular etrafnda ekillenecektir. Ktlk olgusu karsnda Tanrnn adaletini ve haklln savunmak (teodise) iin, tarih boyunca dinler ve felsef sistemler tarafndan eitli aklamalar ve zmler retilmitir. Bu anlamda genellikle Ktlk nereden geliyor? veya Tanr ktle neden izin veriyor? gibi sorular yantlamaya dnk giriimler hep bir teodise ortaya koymutur.2 Dinsel sistemlerde gelien teodiseler ise genellikle Tanr anlaylarna gre farkllamtr. Buna gre bir inan sisteminde talihsizlikler ve felaketleri aklayan muhteva, Tanrnn her eyi bilen, mutlak iyilik ve kudret sahibi olarak kabul edilip edilmemesine bal olarak deiebilmektedir. rnein her eyi bilen, mutlak iyi ve kudret sahibi olduuna inanlan Tanrnn, neden kullarnn ihtiya duyduu bilgi, g ve servet gibi baz eyleri onlardan esirgediini veya insann eziyet ekmesine sebep olan musibetleri engellemediini3 sorgulama eilimi, byk lde benimsenen Tanr anlay ve onun eylemleri arasndaki bantnn sonucu olarak ortaya kar. Ancak teodiseler hangi biimde geliirse gelisin, grnen ktlklere ve ekilen aclara ramen her eye kadir ve mutlak iyi Tanr dncesiyle dine ykledikleri muhafazakr rol balamnda4 sosyolojik deerlendirmelere konu olur. Tanr-evren ilikisini aklamada farkllaan eilimler, teodiselerin de eitlenmesindeki temel teorik nedeni tekil eder. Bu erevede Tanrsal olan aknlatran Platon ve Aristoya karlk, Tanry dnyann cevheri ile bir kabul eden Stoac filozoflar bir kartlk olutururlar. Stoaclara gre Tanr, her eyi kuatan tabiattan baka bir ey olmayp, bu anlamda ilh yasa, evrenin btn boyutlarn kapsar ve kader diye adlandrlan sebepleri ortaya karr. lahi takdirin bu tarz yorumu, btn
YARAN 1997, 79-80. YASA 2003, 20, 22. 4. MARSHALL 1999, 726.
2. 3.

Teodisenin Sosyolojisi

39

yaratklarn iyilii iin onlara gz kulak olmasn ve onlar kusursuzlua sevk etmesini gerektirmektedir. Bir baka deyile btncl alglamadaki eksikliklere atfedilen ktlk, gerekte iyilii tamamlayan bir unsur, yani kartlklarn birlikteliinin bir gerei olarak aklanr.5 Orta a dnrlerini oka megul eden ilh adalet ve ktlk problemi, gerekte ktln olmad konusunda varlan bir uzlamayla almaya allr. Bir baka deyile ktlkler daha ok yoklua eksiklie ve belirsizlie ilikin bir , 6 durum olarak tanmlanr. Nitekim teodise tartmalarnda zel bir yere sahip olduu anlalan Leibniz bu dnyann muhtemel dnyalarn en iyisi olduunu vurgulayan ana yaklamnda, btn madd ktlklerin insann gnahndan kaynaklanan ahlk ktle tbi olduunu, ahlk ktln de metafizik ktle bal olduunu temellendirmeye alr. Buna gre varlklarn hayatnda iyinin bir n art olduu iin ktle izin verilmektedir.7 Leibniz, her trl ktle ramen ilh adaletin bu lemde tecelli ettiini savunan olumlu bir yaklama sahiptir.8 On yedinci yzyl felsefesinin nemli rasyonalistlerinden Spinoza ise mutlak iyimserlik anlayndan hareketle ktln yokluunu savunarak, kt olan bir eyin gerekte alglamamzdaki yanlglardan kaynaklandn belirtir.9 Bu olumlu yaklamlarn karsnda ise Schopenhauerin Hint felsefesine ve dinine dayal dnya hayatnn temelini ac olarak gren ktmser eilim yer alr. Ktmser aklama biimine gre, dnya hayatnn temelini oluturan irade ve arzu gds, insan aslnda gerek olmayan ve gelip geici bir hayalden ibaret olan yaama balamaktadr. Oysa yaamn bizatihi kendisi bir felaket ve dnya ise mmkn olan dnyalarn en ktsdr. nsan, hayata ynelik iradesinin zincirlerinden kendisini kurtararak ruhunu zgrletirebilir ve arzu gdsnden vazgeerek acdan kurtulabilir.10 Felsef yaklamlar ktl genellikle metafiziksel, fiziksel ve ahlk olmak zere balk altnda aklamaktadrlar.11 nsan iradesinden bamsz, doa yasalarna gre gerekleen deprem, frtna, sel, ktlk vb. Durumlar metafizik, madd ve ruhsal aclar fizik ktlkleri, daha ok insan iradesinde gerekleen ahlk
Bkz. WERNER 2000, 14-15. YASA 2003, 13. 7. WERNER 2000, 35. 8. AYDIN 1992, 150. 9. ARICAN 2004, 131. 10. Bkz. WERNER 2000, 45-49. 11. Bu konuda bni Sinann yapm olduu l ayrm (ahlk, fiziksel ve metafiziksel) iin bkz. ALBAYRAK 2001, 112.
5. 6.

40

Celaleddin elik

kurallarna aykr davranlar ve gnahlar ise ahlk ktlkleri ifade etmektedir. Burada metafiziksel ve fiziksel ktlkler, bilimin ilerlemesiyle belli lde sebepleri aklanabilir ve hatta stesinden gelinebilir olgular olarak teodise yorum alanndan uzaklarken, ahlk ktlklerin zm ise insan iradesine bal olmas nedeniyle12 seklerlemenin etkilerine ak grnmektedir. lahi adalet ve ktlk meselesinin iyimserlik ya da ktmserlik perspektifinde alamayacan savunan dualistik retiler ise, iyi ve kty temelde birbirinden ayr ve atan iki farkl ilke olarak yorumlarlar. Zerdtln dalizminde iyiyi, temsil eden ve dnyay yaratan Hrmz, ktl ve karanl temsil eden Ehrimene kar srekli bir mcadele iindedir. Dualizmin Yunan felsefesindeki temsilcisi ise Platon olmutur. Platon Tanry btn varlklarn deil sadece iyi eylerin sebebi olarak grr. Zorunlu olarak iyinin bir kart olan ktln kayna, lml olan dnya hayatndadr.13 Aydnlanmac tabulara tepkilerin doduu onsekizinci yzylda Jean-Jacques Rousseau reformistlerin etkisiyle ktln insann suu yznden dnyaya indii dncesini benimser. Bilimin insana iyilii ve mutluluu getirecei idesi ile mcadele eden Rousseauya gre, aslnda akln ve uygarln ilerlemesiyle insann tabiat ktye dnmtr. nsan iyi ve zgr yaratlm, ancak kstah bilgi sayesinde zgrln ktye kullanmtr. Kant ise ktln kaynan insann iindeki ktye eilimde grr. Ona gre insan iradesi hareket gcn akl ve duyularn ynlendirdii bencillikten alr. Normalde akln yasasna duyularn eiliminden daha fazla arlk izafe edilir, ancak bu denge bozulurda bencillik akln yasas zerine egemen olursa ktlk ortaya kar.14 Hristiyan mitinden etkilenen Kant, insann doasna ait evrensel bir zellik olarak grd ktl, gnah, ac ve adaletsizlik olarak grupta toplar.15 slam filozoflar ise ktlk problemini genellikle eksiklik, kusur ve yokluklarla aklama eiliminde olmulardr. rnein Farabi ve bn Miskeveyh ktl, kemalin yokluu olarak grmlerdir. Buna gre btn aclar, hastalklar ve benzeri zulmlerin temelde bir kk ve varl yoktur. Yine hastalklar insann doal mizacnn dengesini kaybetmesi, zulm adaletin yokluunu, lm ise ruhun bedendeki
Bkz. MOHAPATRA 2003, 103-110. WERNER 2000, 61-65. 14. WERNER 2000, 92-93. 15. EMROLU-AYDIN 2003, 795.
12. 13.

Teodisenin Sosyolojisi

41
16

fonksiyonunun yitirilmesi olarak aklanmtr.

Genel olarak slam teodiseler adalet ve ktlk probleminin zmnde Tanr kavramn temel alrlar. Augustineci Hristiyan teodiseleri ise Tanr dndaki varlklar devreye sokarak meseleyi halletmeye alrlar. Augustinea gre ktln Tanryla ilikisi yoktur, ahlk ktlk temelde eytana ve eytann dne neden olan insana aittir. Ondokuzuncu yzyldan sonra yaygnlamaya balayan Ireneauscu teodise ise ktln nihai kaynan Tanrsal hikmette arar.17 Esasen kitapl dinlerin hepsinde de acnn ve ktln bir anlam tamas ortaktr. Ktln varlna bir aklama getirmemekle birlikte, onlar btn tensel, tinsel aclar ve ktln her biiminin zamann sonunda kesin olarak ortadan kalkaca umudunu verirler.18 Kitab Mukaddeste yer alan Eyp Kitabnn ana temas, Tanrnn kullarnn bana btn felaketleri baz bilgelerin sand gibi gnahlarn cezalandrmak iin deil, inancn ve sadakatini snamak iin gnderdii zerine rldr. Bu anlamda Hristiyan teolojisi gnah ile hastalk, ykm vb. Cezalar arasnda ba kurulmasn onaylamamaktadr.19 Ancak Hristiyanlkta, kurtuluun bir koulu olarak ac zerinde srarla durulmasnn, temelde ileci, ar zveriye ve mazoizme dayal, bizatihi acnn kendisine deer veren bir din grntsne yol at ifade edilmektedir.20 yilik ve ktl insan ilikilerinin pratik bir ifadesi olarak gren ateistler ise bedensel, duygusal ve entelektel gereksinimlerimize ket vuran tm gleri kt olarak deerlendirdiimizi savunarak, din ve felsef dnce sistemlerinin ilh adalet konusundaki aklamalarna katkda bulunmuturlar.21 Felsef dnce sistemlerinin ilh adalet ve ktlk konusunu anlamlandrma abalar dinsel ve teolojik dnce ile etkileim iinde olmutur. Ancak dinin teodise balamnda icra ettii ilevler sosyolojik dzeyde genellikle bir merulatrma konusu olarak ele alnmtr. Bu anlamda dinsel merulatrmann salad kutsallatrmann kapsam btn dnce, davran ve eylemlere kadar uzanr. Bireysel dzeyde
Bkz. ALTINTA 1998. YARAN 1997, 181. 18. DELMEAU 2001, 71. 19. Bu konuda Delimeauyla yaplan bir konumada AIDSin ilh bir ceza gibi grlmesinin kktenci bir sapma olarak iaret edilmesi dikkat ekicidir.Bkz.DELMEAU 2001, 73. 20. sann lmn takip eden ilk yllardan itibaren Hristiyan ilecilii, gnahlardan arnmak iin ekilecek ilenin hi bir zaman yeterli olamayaca dncesine sahipti.Bu eilim temelde iddetli bir gnah duygusundan kaynaklanmaktayd.Bkz.DELMEAU 2001, 74-75. 21. EMROLU-AYDIN 2003, 795.
16. 17.

42

Celaleddin elik

inan ve pratikleri merulatran din, toplumsal dzeyde sosyal iliki, tabakalama ve sreleri, iine yerletirdii kutsal formlarla anlaml ve makul yaplar hline dntrr. Mevcut durum, yaananlar veya baa gelenleri merulatrma ou kez bu tr doktrinlere kaynaklk eden din organizasyonlar vastasyla gerekletirilir.22 Dinin ilh adalet ve teodise konusunda icra ettii ilevi sadece mevcut durumu bir merulatrmayla snrlamak doru olmaz. Bunun tesinde din, inanlan yce bir yaratcnn varlna ramen dnya hayatnda yaanan ktlkleri, talihsizlik ve adaletsizlikleri bir anlam sistemine kavuturmakta, fertler iin dnyay ekilebilir hale getirmektedir. Teodiseler de bu dnyada tecrbe edilen ve anlam tehdit eden ktlkleri ilh adalet asndan anlaml ve makul hale getirerek merulatrrlar. Anlam atfetme, yaanan tecrbelerin ilh dzenin bir gerei veya paras olarak yorumlanmas suretiyle gerekletirilir. Zira inanan iin olaylarn arkasnda bir dzenin var olduunu bilmek, dzenin ne olduunu bilmekten daha nemli ve hayat dir, yani bir teodise insann bana gelen lm, yaralanma, sel, deprem gibi talihsizlik olarak alglanan tecrbelerin anlamn ortaya koymaldr.23 Yine bu erevede artan karmakla bal olarak karar verme durumunu zorlatran olumsallkla ba edebilme konusunda da dinin zel bir ilev tadn belirtmeliyiz. Akas din sadece aclar ve felaketleri makulletirmekle kalmyor, ayn zamanda gelecekte olmas beklenen durumlar ya da mevcut oulluk iinde seimi zorlatran meselelerde de karmakl indirgeme ilevi tayor.24 Ancak dinin teodiseye ilikin ilevlerinin zellikle toplumsal nitelikli olaylarda deiebilen bir karakter tad gz nnde tutulmaldr. Doal felaket ve ansszlklarn yaratt endieler bilimsel ve teknolojik gelimenin salad ksm gvenle belli lde azaltlabilir ya da kontrol altnda tutulabilirken, toplumsal sistemlerde artan belirsizlik, adaletsizlik ve karmakln yaratt gvensizlikler ise zincirleme etkileimlerle sosyal katmanlarn her birinde farkl etkileimlere yol aar. Sosyal refahn ve piramidin st ksmlarna kolaylkla kan ve mekansal siyasal statsn pekitiren katmanlar, durumlarna uygun bir mutluluk teodisesine daha yakn dururken, sosyoekonomik ve kltrel merkezin kenarnda kalp, sosyal iletiimin hukuki ve siyasi kodlarn kullanamayan tabakalar ise, kurtulma vaadini duruma gre ya ahirete ya da gelecekte bir zamana brakan ac teodisesine sarlrlar. Her durumda bu teodiselerin sosyolojik srelerle ne kadar
Bu konuda McGURE 1987, 20den akt. OKUMU 2003, 53-54. McGURE 1987, 29dan akt. OKUMU 2003, 55. 24. Dinin karmakl indirgeme fonksiyonu konusunda zellikle Niklas Luhmannn aklamalar iin bkz.DAHM 1975, 273-274.
22. 23.

Teodisenin Sosyolojisi

43

derin bir etkileimde bulunduunu gryoruz.

Teolojiden Sosyolojiye Teodiselerin Farkllamas


slam teolojisinde ilh adalet ve ktlk problemi, Mutezile ve Ehl-i Snnet kelamclar arasnda byk tartmalarn konusu olmutur. Buna gre Tanrnn ktl dileyip dilememesi, yaratp yaratmamas, kendi adna bir zulm olup olmamas gibi bir dizi tartmal konular, ktlk probleminin ana balklarn oluturur. slam dncesinde metafizik ve doal ktlk iki farkl bak asndan ele alnmtr. Birincisi var olan her eyin ilh hikmet ve adalete uygunluunu delilleriyle gsterme zorunluluunu hisseden Mutezil bak as, dieri ise tevekkle ve teslimiyete arlk veren Ehli Snnetin yaklamdr. Mutezilenin yapmaya alt ey aslnda tam bir teodise abas olarak yorumlanmtr. Zira Mutezile bu konuda btn enerjisini, lahi adaletin Tanrnn tm ktlklerden uzak kalmasn gerektirdiini, mevcut ktlklere ramen Onun adaletinin hibir zaman zarar grmediini ortaya koymak iin harcamtr.25 Mutezile temelde Allah dil ve hkimdir, Ondan irkin i sadr olmaz, Onun btn fiilleri gzeldir. anlayyla Tanrnn zulm ilemeyeceini ve zulmn esasen insann eseri olduunu savunarak, insanlarn ktlklerini Tanrya atfedemeyeceklerini vurgular. Ktln sorumluluunu ilh irade dnda arayan bu bak as, salt teorik bir tartmann taraflarndan biri olmasnn tesinde, Mutezilenin sosyal temellerine ve dnemin sosyopolitik olaylarna ait bir sosyolojik z tamaktadr. Aklc bak asna sahip olan Matridi limleri de Tanrnn adalet ve hikmet sahibi oluundan dolay, zulm ve hakszlk yapmaktan uzak olduunda uzlarlar. Ear yorumda ise adalet ve zulm anlay farkllamakta, Tanr zulm kendisine deil bakasna, yani onu ileyen insanlara yarat iin zalim olarak saylamayaca vurgulanr.26 Eariliin Tanr tasavvurunun teolojideki tartmalar bir yana, tarihsel tecrbenin sosyolojik analizi bu yorumun despot yneticiler iin ideolojik bir merulatrma sunduuna iaret eder. Ayn ekilde Mutezilenin zulm ve ktl insan iradesine bal aklama eilimi ile Mutezil alimlerin daha ok Arap olmayan unsurlardan (Mevali) olumas27 arasndaki muhtemel ilikiler de, toplumsal kategoriler ile dnce ve inanlar arasndaki banty vurgulayan sosyolojik gerekliin nemini gsterir. Daha ok dlanmlarn, kenardakilerin
ZDEMR 2001, 54. Bu konuda bkz. GLCK/TOPRAK 1991, 230-31. 27. AKOLU 2006, 44, 279.
25. 26.

44

Celaleddin elik

kendilerini ifade etme kanal olarak ilevselleen Mutezilenin, zellikle bireysel sorumluluk ve kararlar vurgulayan teodisesinde, Emevilerle balayan Arap asabiyetine ve zellikle yneticilerin hakszlk ve zulmlerine kar gelien bir tepkinin kodlarn okumak mmkndr. Bir baka deyile iledikleri sosyal zulm ve ktlkleri de Allaha atfetmeye alan yneticilere kar, Mutezile, Allahn erri yaratmayaca ve Ona ktlk atfedilemeyecei eklindeki aklamalar ile hem insann zgr iradesine hem de yneticilerin iledikleri zulmlere kar bir protesto ortaya koymaktadr. Mutezilenin adalet ilkesi zerinde fazlaca durmas ve Allahn adaletindeki kusursuzluu aklayan teodisesi bu bakmdan anlamldr. Sosyal taban Mevaliye dayanan Mutezilenin kulland dil, iktidar sahiplerinin de anlayabilecei bir dinsel reaksiyonu iermektedir. Gryoruz ki, Mutezile rneinde toplumsal arka plnn anlamaya altmz bir teodise yalnzca zulme urayan, dlanan ve madur olan gruplarn mevcut durumlarn makulletirmiyor, ayn zamanda muhtevalarna gizlenmi sosyal protesto vurgularyla aydnlk bir gelecek ve kurtulu da vaat edebiliyor. Tartmalarda belirleyici olan Tanrnn irade sfatna ilikin anlam farkllklar da bu sosyotarihsel arka pln iinde ekillenmi olmaldr. Earilikte Tanr mutlak hkim olarak tasavvur edildii iin istedii gibi davranr; onun ektirdii ac, strap, zulm ve ondan gelen ktlkler de bu anlamda gzel ve meru kabul edilmitir. Mutezile ve Maturidler de Tanrnn insanlara ac ektirdiine inanmakta, ancak onlar bu aclarn bir karlk verme deil, bir hikmet ve ibret iin olduunu, bunlarn hata ve gnahlara bir kefaret ve nefsi temizlemeye vesile olduunu savunurlar. Eariliin kaderci Matridiliin ve Mutezilenin aklc yorumlaryla ekillenen bu anlaylarda te dnyada karlk vaad.ni esas alan bir teodise kendini gstermektedir. Ancak modern aklamalarda klasik teolojinin bu yaklam eletirilerek, bu anlayn insann esasen yeryznde ktlkleri, zulmleri, bask ve smry ortadan kaldrmak iin giriecei mcadelede skntlara direnme anlamndaki bir imtihan olgusunu arptt bunun da parac/lafzc bir yorum metodolojisinden kaynakland ifade edilmektedir. lahi adalet konusunda byk lde Earilin yaygnl lsnde, bireyi ve toplumu sorumluluklarndan uzaklatran, dnyayla ve yaamla balar zayflatan arpk bir anlayn egemen olduu sylenebilir; ancak bu etkinin yalnzca metodolojik sorunlardan kaynaklanmad, bu tr teodiselerin arkasnda sosyal ve tarihsel ortamn belirleyici konumunun da dikkate alnmas gerektii aktr. Klasik teolojinin, kendi mlknde kural, kanun ve ahlk tutarll olmayan Tanr tasavvuru ile slam dnyasnda bugn yaygn grlen birok

Teodisenin Sosyolojisi

45

ahlkszlk, arpklk ve toplumsal hastalklar arasnda bir iliki olduu ve esasen modern dnyann sorunlar karsnda artk ihtiyalara da cevap vermesi zorlat iin kt varsaylmaktadr.28 Klasik teolojinin adalet ve zulmle ilgili bu aklamalar, bugn modern toplum sorunlaryla belli lde boyut deitirmi olmaldr. nsann doay ve toplumu kefettii modern dnem, hem geleneksel bilgi ve dnyadan kkl bir kopuu hem de btn bilimsel ve teknolojik geliime ramen daha nce insann yaamad doal, toplumsal endieleri ve sorunlar iermektedir. nsanolunun doay ve toplumu denetim, kontrol ve plnlama amalar dorultusundaki abas srekli gelime iindedir. Duruma gre adaletsizlik artlarna mdahale etme ve yok etmede baar sahibi olurken, ou zaman da yeni sknt ve sarsntlarla kar karya gelmektedir. Gemite yeni doan ocuklarn yaama istatistiklerinin dklne ramen modern dnemde yeni doan ocuk lm oranlar dmekte, teknolojik imknlara bal olarak ocuk daha domadan anne karnnda hastalklar tespit edilip tedavisi yaplabilmektedir. Ancak tp ve gen teknolojisinin ilerlemesi, doum ncesi mdahale, genlerde oynama, salk maliyetlerinin topluma yksek maliyeti nedeniyle baz doumlar engelleme, tenazi, kopyalama vd.hzl gelimeler, yalnzca ahlk, din kayglar deil, toplumsal gelimeyi de etkilemektedir. Yine daha nce Tanrnn bir cezalandrmas olarak alglanan deprem, sel vb. Doal afetlerin, yerleim ve imar dzeninde yaplan doru seimler ve iyiletirmelerle belli lde ba edilebilir olgular hline gelmesi, bu tr durumlarda Tanrsalla atfedilen mdahale alann daraltmakta, insan sorumluluu n plna kartmaktadr. Ancak burada zellikle sosyal sistem asndan yaanan gelime ve farkllamalar balamnda tartlmas gereken sorunlar da bulunmaktadr. zellikle toplumsal gelimelere bal olarak sosyal iliki ve srelerde meydana gelen deiimler, modern ncesi dnemin hiyerarik ve katmanl yaps yerine yeni sosyal tabakalama ve ayrmlama kategorileri ortaya koymaktadr. Daha nceleri sosyal katmanlar arasndaki stat farkllklarn merulatran dinsel anlay, bugnn geii kolaylatran yeni sosyal dzeni karsnda doal bir farkllama yaamakta, toplumsal dinamiklerinin deiimine bal olarak ktln kaynaklarna ilikin anlaylarda da bir farkllama sz konusu olmaktadr. Bir baka deyile, zenginlik ve yoksulluu ilh irade ve adalet plnndaki dalmn iselletirmi bir toplumsal dnyadan, yeni devinim ve ykselme imknlaryla bunu daha ok bireyin
28.

mtihan ve bret iin ac ektirme dncesini ve te dnyada karlk vaadinde somutlaan teodisenin eletirisi iin bkz. GLER 1998, 148-157.

46

Celaleddin elik

yetenek ve giriimlerine sunan bir toplumsal dnyaya gei ile geleneksel alglama ve yorumlama erevesi de yerini yeni dinsel anlay ve yorumlara brakacaktr. Burada elbette dinin salt sosyolojik deiime bal bir baml deiken olduunu iddia etmiyoruz. Ancak dinin toplumsal etkiler boyutunda sosyal etkileime ilgisiz kalmayan bir yorum genilii ve esnekliine sahip olduunu da, tarihsel dindarlk grnmlerinin eitliliinden anlyoruz. Esasen dinin asli kaynaklarnda sunulan teorik muhtevann da bu trden etkileimlere ak bir potansiyel sunduunu sylemek mmkndr. Kurann ktlkler, ekilen aclar veya teodiseyle ilgili tema ve aklamalarnn genelde, imtihan ve eitim, cz iradenin hatal kullanlmas, disiplin ve ceza ile gerek adalet yurdu olarak ahirete odaklanmas, zellikle bireysel sorumluklara vurgu yapacak yorumlar iin nemli frsatlar iermektedir. Zira aklamaya gre, aclar, straplar ve karlalan felaketler, ya hata ve gnahlarn karl olarak ya da imtihann bir unsuru olarak insanlarn karsna kmaktadr.29 Yine ac ve straplar, musibetler insanlarn iman ynnden olgunlamalarn, davran, ahlk ve karakter ynnden de gelimelerine katkda bulunan bir deneme olarak yorumlanr. Aclar kiileri eitli ynlerden eitmekte ve yetitirmekte, bu balamda alakgnlllk, sabr, minnettarlk, merhamet meydana getirmektedir. Bu musibetler tekileri ise ahlk ve karakter ynnden olgunlamaya, epistemolojik adan bilgilenme, ders ve ibret almaya, sosyolojik adan ise birbirini tanmaya imkn vermektedir.30 Ancak Kuran, musibetlerin sebepleri arasnda ksmen zgr iradenin yanl kullanlmasn da gsterir. nsanolunun bana gelen pek ok ktln sebebi yine bizzat kendi eylemleri olarak aklanr. Gerek bireysel gerekse toplumsal olarak yaanan ktlk veya afetler ya bir imtihann unsuru ya da ktlklerin bir cezasdr. Bununla birlikte bu trden cezalandrmalar evrensel bir ilke ya da her durumda uygulanabilecek bir teodise deildir. Btn bu ekilen aclar ve musibetlerin gerek karl lmden sonraki hayatta verilecektir.31 slam teodiselerde Weberin tipolojisinde ayrt ettii vaadi te dnyaya brakma ve vaadi bu dnyada grme eklindeki iki farkl aklama biimini bir arada grmek mmkndr. Teorik birikime baklrsa dl veya ceza anlamndaki karl byk lde ahirete ait bir sonu olarak grme eiliminin baskn olduu anlalmakta, ancak baz musibetlerin temel nedeni olarak insann kendi gnah ve hatalarna iaret edilmesi ise ayn zamanda karl bu dnyada
YARAN 1997, 114-115. Bkz. YARAN 1997, 122. 31. Bu konuda ayrntl aklamalar iin bkz. YARAN 1997, 123-133.
29. 30.

Teodisenin Sosyolojisi

47

grme vaadini de birlikte dnmeyi gerektirmektedir. Adaletsizlik ve ktln genellikle bir imtihan ve ceza balamnda aklanmas, slam teodiselerin ana vurgusudur. Mslman toplumlarn kltrlerinde bu yzden, yaanlan adaletsizlik ve ktlklerin, bir snanma ve cezalandrlmann sonucu olarak kabullenilmesi eilimi baskndr. Birey bu imtihanda hem snanmakta ve ders almakta hem de yakn ve uzak evresindeki insanlar da bu yaanlanlardan ibret almaktadr. Ceza ise bu ekilde gelen snanmalarn bir sonucu olarak alglan32 maktadr. Bu anlay eliinde slam tarihinde benlii ve kiilii ktlklerden temizlemeyi ama edinen, ktlklerin kayna olarak grlen nefsi bir zhd ve ile anlay iinde kreltmeyi, ruhu olgunlua ulatrmay amalayan tasavvuf tecrbenin ekillendirdii bir teodisenin yaygnlamas da kayda deerdir. Varl ilh bir tecelli olarak grmenin eitli boyutlarna sahip olan tasavvuf anlaynda, evrende btn gzellikler, iyilikler Tanrnn bir tecellisi iken ayn zamanda ktlkler, aclar, olumsuzluklar da geici nitelikler olup esasen iyiliin gzelliin anlalmas iin vardrlar. Varl ilh hakikatin bir aynas olarak yorumlayan tasavvuf, aslnda bu anlamda teodise konusunu halletmi grnmektedir. Dnyann fanilii ve geicilii, lmn ve ahiretin gereklii karsnda dnya hayatn oyun ve elenceden ibaret gren tasavvuf zht anlaynda, btn madd duygu ve pratikler yaananlar izafiletirir, vahdeti vcud anlaynda ise insan gerekliin snr ve zorlamalar alr, huzur ve sknete ulalr. Bu balamda rnein Gazalinin sufi yn, insann yeryznde varolu sebebinin ahiret mutluluu ve kurtuluuna hasredilmesinde ortaya kar. Gazali bu hedefe, ancak dnyada zhtle ve yalnzca Allaha balanp Onun dndakileri dlamakla mmkn olacan dnr. Onun dnya ve ahiret ilikisine ynelik anlay keskin bir dikotomiye dayanr. Hadisler hi lmeyecekmi gibi dnya iin yarn lecekmi gibi ahiret iin. almay talep ederken Gazali dnya ve ahiret arasn kesin bir ekilde ayrr.33 Esasen Gazalinin bu lemi mmkn lemler arasnda en iyisi, en gzeli ve en mkemmeli olduunu bildiren, ktlkleri iyilikler iin yararl gren teodisesi, temel yaklamlar iinde kaderci yorumu glendiren Ear doktrininin mantksal bir sonucu olarak ekillenmitir.34 Sosyolojik deerlendirme, Mslman toplumlarn tarihsel pratiinde insana pek fazla hareket ve zgrlk alan brakmayan dinsel ynelimlerin, zellikle yabanc g ve kltrlerin istilasyla, sosyoekonomik ve kltrel gerileme dnemlerinde
EMROLU-AYDIN 2003, 796. ZEYD 2001, 294-295. 34. YARAN 1997, 154-155, 167.
32. 33.

48

Celaleddin elik

yaananlar anlaml bir teodiseye balama konusunda icra ettikleri ilevlere dikkat ekecektir. slam teodiselerin dnsel ve ideolojik yaps zerine Yarann tespitleri nemlidir. Ona gre slam teodiseler genellikle ktln niin.i zerinde durmaktan ok ktln kayna kimdir. sorusu zerinde durmulardr. Tanrnn varlnn delillerine nem veren slam teodiseler, kavramsal zmlemelere bavurmular, kudret sahibi yaratcnn eseri olan bu dnyada amasz bir ktln olamayacan savunmulardr. Ayrca bu dnyada bir miktar ktln bulunmasnn gerekli olduunu, ktlk gibi gzken pek ok olgunun da doann dzeninin ileyiine hizmet ettiini belirtmilerdir. te yandan Tanrsal hikmetin tam anlamyla bilinemeyecei, ktlkle ilgili baz zlememi srlarn olabilecei de kabul edilmitir. slmi teodiseleri karakterize eden unsurlardan biri de bu dnyada gereklemeyen ilh adaletin te dnyada muhakkak gerekleeceine ilikin ok gl vurgudur.35 Burada sorunun entelektel plndaki btn zsel karmaklna ramen, pratikte ilh adaleti te dnyaya brakan teodisenin yaygnl ile Dou Mslman kltrlerindeki cemaati, merkeziyeti, patrimonyal yaplar arasndaki ilikinin nesnel analizlerine duyulan ihtiya ortadadr. Mutezilenin ilh ktln kayna konusundaki dncelerine atfen altn izdiimiz sosyokltrel ve tarihsel gdlenme potansiyeli, genel olarak slmi teodiselerin muhtemel sosyal motifleriyle birlikte deerlendirilmelerini nemli klmaktadr. Bireysel ve sosyal eylemlilik ya da eylemsizlik durumunu yaratan teodiselerin toplum tarafndan iselletirilmi teolojik yorumlarla ilikisi olduu gibi, toplumsal yap ve srelerin rettii teodiseler de bu ilikinin dier tarafna ait bir yansma olarak dikkate alnmak durumundadr. Mslman kltrler zerinde bireysel zgrlklere, sosyal sorumluluklara ve yaratc dnceye kaplar kapatt varsaylan kaderci Ear doktrininin etkinlii ile zgr, ahlk ve sivil bir toplumsal zihniyetin yokluu arasnda kurulan bantlar ise bu balamda entelektel boyutun etkisine atfedilen nemi gsterir. Ancak daha nce de vurguladmz gibi tarihsel ve toplumsal gerekliin inalar yalnzca entelektel faktrle aklanamayacak kadar karmak ve maddi faktrlerin de hesaba katlmasn gerektiren ok ynl bir olgudur. Bu anlamda toplumsal faktrlerin btnl iinde teolojiyi ve teodi35.

Bkz. YARAN 1997, 180-181. slam dnrleri genel anlamda Tanrnn fiilleri bahsinde tarttklar teodise sorununda, Tanrnn iyilii irade edip, iyilik yarattn ancak ktln Tanrya nispet edilmesinin uygun olup olmad konusunda ayrla dmlerdir.Bkz. YASA 2003, 13-14.

Teodisenin Sosyolojisi

49

seyi de ekillendiren bir dinamizm bulunmaktadr. Dolaysyla zaman iinde dinin sosyal yaam byk lde belirledii toplumsal dnyadan, farkllam ve ilevsel ayrmlamaya gre yaplanm bir toplum biimine geiin, bilimin seklerletirici etkisi, kentlileme, bireyselleme ile kurumsal ve cemaatsel dindarlk yerine bireyci ve yeni dindarlk grnmleri gibi olgularn byk lde ilh adalet konusundaki klasik teoloji ve teodiseleri de deiime zorlayc bir diyalektiin gstergeleri olarak dikkate alnmas gerektii aktr. Bu durum tarihsel srete gelien dnce ve inanlarn da toplumsalla balantsn veya bir baka deyile sosyolojik arka plnn dikkatlerden uzak tutmamay gerektirmektedir. Teolojik tartmalarn tarihsel ve toplumsal balamlarn srekli olarak ne karan sosyolojik ilgi, teori ile toplumsal pratik arasndaki muhtemel iliki ile yetinmeyip, toplumsal yaamn gelerinde, gndelik hayatn ayrntlarnda bu etkileimin yansmalarn da aratrr. Toplumsal kltrn gndelik hayat pratiklerinde yaayan ve kltrn kuaklararas devamllna istikrar kazandrarak btnletiren en somut gstergelerden biri de dildir. Bilindii gibi kltrel sistemler genellikle sembolik unsurlarla biimlenmi szl ve yazl dilsel rnlerle aktarlr. Bir kltrel sistemi belirleyen merkez temay da yine bir semboller sistemi olan dil zerinden anlamak mmkndr. Dinsel anlaylar ve kabuller bakmndan da dilsel kullanm baz eilimler hakknda bilgi verici zellikler tar. Nitekim gndelik hayatta kullanlan bir takm atasz, deyi, kavram ve szler zerinden toplumun din yaay sistemine ait inan, pratik ve trensel uygulamalarla ilgili baz karakteristikleri okumak mmkndr. Bu balamda Trkede halk arasnda yaygn bir ekilde kullanlan din nitelikli ifadelerin genel yapsal zelliklerine bakldnda, nerdeyse insan hayatnn ve etkinliklerinin tamamnn Tanr tarafndan biimlendii veya ynlendirildiine ilikin bir vurgunun ok baskn olduunu grrz.36 rnein yaygn bir ekilde kullanld anlalan aln yazs iyi veya kt hangi durumda , yaarsa yaasn insann her durumda sonularna katlanmas ve kabullenmesi gereken, inceden inceye ilenmi ve btnyle klli iradeye teslimiyeti ieren bir kader inancn motive etmektedir. Glerin de belirttii gibi, kader inancnn, Tanrnn ezelde bilmesi olarak deil de, insanlarn pratik yaamlarndaki davran ve eylemlerinin Tanrnn irade ve kudreti ile ilikisi balamnda izah edilmesi, insann bana gelecek olaylarn mutlak irade tarafndan nceden belirlemesi eklinde bir
36.

GLER 1998, 19.

50

Celaleddin elik

alglamaya ve kabule yol amaktadr.37 Gler, Trk toplum ve kltr hayatn yanstan dilimize yerlemi deyimlerden hareketle, rzk, ecel ve kaderle ilgili sosyolojik temelde gzlemlenebilecek anlay ve kabullerin teolojik bir perspektifte sorgulamasn yapmaktadr. Onun da iaret ettii gibi zellikle rzk konusunda gndelik konumalar arasnda ska duyulan ve bilinen Allah, mal istediine ilmi isteyene verir anlay, esasen sosyoekonomik konum, tabakalama ve servet konusundaki eitsizliin ilh temelini veya meruiyetini salamaktadr. Kolektif tasavvurda rzk (zenginlik, servet) Tanr tarafndan verilen, takdir edilen bir eydir. Tanr herkese bu dnyadaki nasibini nceden taksim etmitir. Kii bu dnyada, kendisine nceden takdir edilen nasibinin peindedir. Ayn durum evlilik konusunda da bir ksmet-belirlenim olarak karlk bulmaktadr. Evlenen iftler, birbirlerinin ksmetidir. Ksmeti bal olup da bir trl evlenecei ei bulamayan bayanlarn ksmetinin almas iin adak ve ziyaretler sz konusudur. Yine bir ksmetin kmas durumunda bunun ileriye dnk hayrl olup olmayaca konusunda yaplan istihare de bir karar durumunu kolaylatrr. Ecel, yani insann dnyada ne kadar yaayacann nceden takdir edilmesiyle ilgili inan ve kabuller en yaygn bir ekilde len iin vadesi yetmi, vadesi dolmu szyle aklanmaktadr. Mukadderat, mukadderata boyun emek lzm, kaderin cilvesi, kader mahkmu gibi deyimlerde de, iinde bulunulan durumu ilh iradeden dolay makulletirme eilimini grmek mmkndr. Bu tr anlaylarda insann toplumsal konumu ve bana gelen her ey ilh adaletin bir gerei, ya da Tanrnn bir takdiri olarak benimsenmekte, olaylarda kiisel sorumluluk ve iradenin pay sfrlanmaktadr. Burada teodiseyi ekillendiren kader, rzk, ecelle ilgili Tanr tasavvurlar, insann ocuk lmleri, hastalklar, kazalar ve koruyucu hekimlik gibi nlemlerle olaylarn seyrinde ve niteliinde deiim yapma gcn zayflatmakta, 38 bu durum btn bir toplumsal dnya iin nemli sonular olan kararlar anlamna gelmektedir. nsann toplumsal alandaki ktlkleri ve adaletsizlikleri ortadan kaldrma imkn ve iradesi vardr, ancak tabiatn dzeninden kaynaklanan ya da doutan gelen ktlk ve felaketler, slam inanlar asndan zellikle bir azlk-okluk veya genellik prensibiyle ele alnmaktadr. Daha dorusu Tanrnn tabiatta verdii nimetlerle mukayese edildiinde zarar veren eylerin daha az oluu burada bir k noktas oluturur. Ayrca her eyin iyi olduu ve zarar verme potansiyelinin yok
37. 38.

GLER 1998, 20. Bkz. GLER 1998, 21-25

Teodisenin Sosyolojisi

51

edildii bir dnyann hem imknsz hem de insan iin ngrlen denenme amacn anlamszlatraca kabul edilmektedir. te yandan tabiattaki ktlklerde tek tek insanlara dnk deil, toplumdan topluma ve zamandan zamana farkllamaktadr. nsan dnce ve iradesini kullanarak deprem rneinde olduu gibi bu zararlar hafifletebilmekte, etkisini azaltabilmektedir.39

Teodiselerin Toplumsal Temelleri


Genel olarak toplumlar arasndaki gelime farkllklarn ve toplum ii sosyal katmanlar arasndaki sosyoekonomik ayrmlar belli lde ilh adaletin bir gerei olarak aklayan teodiseler, aslnda sosyal yapdan kaynaklanan eitsizlik ve adaletsizlikleri sorgulama ya da deitirme gdlerini zayflatabilmektedir. Oysa gnmzde artk kitle iletiim imknlarnn artna bal olarak en cra yerde yaayan insanlar bile toplumsal gelimilik farknn uzun yaama istatistiklerini etkilediini, kaza ve lm oranlarnn yoksul lkeler ile gelimi lkelerin arasn ayrt eden gstergeler olarak kullanldn fark edebilmektedir. Bu bilginin inan ve anlaylarda yaratabilecei etkiyi dndmzde geleneksel aklama biiminin ne tr sarsntlarla kar karya kalaca tahmin edilebilir. Bu balamda Allahn iradesine atfedilen doum, lm ve benzeri ilemlerin teolojik plnda yeniden gzden geirilmesini zorlayan bir etkileim sz konusudur. Teolojik alanda bu ayrmlarn sosyolojik temelleri ekillenirken, kutsalla kurulan anlam bantsn zorlayan yoksunluklar, atmalar ve bunalmlara ramen, din halen aclar yattrma ve anlam sunma konusunda temel bavuru ve snma oda olma iddiasn srdrmektedir. Dinin ekonomik ayrmlar merulatrma ilevine eletirel yaklamlar, bir anlamda hem teodisenin hem de toplumsal sistemle dinin ilikilerinde ortaya kan yeni etkileimleri gstermektedir. Nitekim sosyal eitsizlikleri ilh bir taksimat ve kader eklinde alglamaya imkn veren baz ayetlerin (Zuhruf/32, Nahl/71 ve Rad/26) yorumunda Gler de zenginliin ve fakirliin sebebi olarak insanlarn alkanlklar ve tembellikleri ile sosyal, siyas ve iktisad sistemin yapsn dikkate almay ne karmakta, rzkn ilh datm anlaynn bizatihi ilh hedefe ve aklamaya aykr olduunu vurgulamaktadr.40 Doal felaketler balamnda depremler gibi byk lekli olgular hala Allahn bir cezalandrmas eklinde yorumlayanlar
39. 40.

Bu konuda bkz. GLER 1998, 62-63. GLER 1998, 131.Bu konuyu farkl balklar altnda ele alan Glerin aklamalar teodisenin teolojik dnm hakknda olduka bilgi verici grnmektedir. Ayrntl olarak bkz. GLER 1998, 115-157.

52

Celaleddin elik

varsa da bu konuda zellikle sekler eitim ve bilgi kaynaklarnn yaygnlamas, konuyu yalnzca bir doa olay olarak grmeye, ac ve lmleri de bu olayda tedbirini almamaya balama eilimini glendirmektedir. Ancak genel anlamda doal ve sosyal nitelikli aclar, ktlkler ve felaketlerin potansiyel sreklilii, 41 bir yandan ilh adalete kar ynelen kukulara dier yandan da teodiselere kaynak ve daimilik salamaktadr. Felsef ve teolojik dnceyi tarih boyunca megul eden bu meselenin, bilimsel teknolojik gelimeler nda tartma ierii deimi, fakat yeni evre ve toplum sorunlar balamnda hem muhtevasnda bir derinleme hem de eitliliinde bir art yaanmtr. Her ne kadar modern toplumda ktln (doal ve sosyal) baz sebep ve grnmleri ilga edilmi olsa da, kabul etmek gerekir ki modern akl artk gemie gre daha youn ve karmak bir dzeyde teodise sorunuyla karya karyadr. Burada herhlde yant aranmas gereken temel soru, geleneksel aklamalarn modernlikle birlikte ne tr bir farkllama ya da deiime urad zerine olmaldr. Esasen modern zamanlara zg byk apl deiimlerle birlikte teolojide ve teodiselerin tartma ieriinde ortaya kan genileme din sosyolojisinin zel ilgi konusu durumundadr. Bu kkl deiim srecinde insanolu doa ve toplum hayatna hakim olmann (denetim, plnlama ve dntrme) aralarn kefettike, bir yandan kendi iradi sorumluluk alann genileten imknlara sahip olmakta, ama dier yandan da sosyal sonular olan bireysellik, yabanclama ve anlam krizi gibi yeni sorunlarla yzyze gelmektedir. Konunun sosyolojik cazibesi ise, klasik teoloji ve teodisenin sosyal deime ve atmalarla ortaya kan karmaklk ve anlam sorunlarn tartma ve zm retme abalarnda kendini gsterir. Tekrar vurgulamak gerekirse, bireysel dzeyde ekilen aclar, hastalklar, kazalar, intiharlar, ocuk ve gen lmleri esasen toplumsal srelerden bamsz olmad gibi, yaanan ac ve felaketlere, beklenmedik durumlara getirilen aklamalar da toplumsallk boyutu olan inan formlarna bitiiktir. Sonuta her ne kadar adaletsizlikler, aclar ve ktlkler, modern dnyann rasyonel, kurumsal brokratik srelerinde denetim altna alnm ve etkisizlemi gibi grnse de; kitle iletiim aralar yoluyla daha fazla anlk, seyirlik ve kitlesellik kazanan ktlkler, endie ve kayglarla birlikte yeni dnce ve yaklamlar motive etmektedir.

41.

CEVZC 1999, 840; Ayrca bkz. GL/UZUN/UZUN/YOLSAL 2003,

Teodisenin Sosyolojisi

53

Teodiselerin Toplumsal levleri


Bergere gre teodiselerin temel toplumsal ilevi, onlarn toplumda sosyal g ve imtiyaz eitsizliklerini aklama zelliinde gizlidir.42 Bu ilev toplumsal eitsizliklerin iddet ve younluuna gre deiir. zellikle hzl ve atmal deiim dnemlerinde toplumsal devinim ve deiimin farkna varld, sosyal sermayenin, ekonomik ve kltrel frsatlarn eitsiz dald dnemlerde toplumsal yaamn hiyerarik, tabakal, snflam yaps entelektel olduu kadar dinsel sorgulamann da konusu hline gelebilmektedir. Bu balamda hem toplumlar aras hem de snf ve katmanlar aras tabakalamada merkeze gre, kenarda/evrede kalanlar, yenilgi ve felaketlerle karlaanlar durumlarn akliletirecek temel kayna dinden bulurlar. Elbette iinde bulunduklar durumu merulatrma ihtiyac duyanlar yalnzca mahrumlar, ezilenler ve maluplar deildir. te burada Weberin ifte teodise anlayn gelitiren Bergere gre zenginler ve galiplere de durumlarn makulletiren, anlaml klan bir ilevi vardr teodisenin.43 Bu durum aslnda sosyoekonomik ve kltrel bakmdan farkllam toplumsal kesimlerin genel din yaaynda da gzlenebilen bir olgudur. Sosyal ayrmlarn belirledii hayat tarz ve dnya grndeki eitlenmeler, dini alglama, anlay ve uygulamalara da yansmaktadr. Mutluluk teodiseleri bu bakmdan zellikle gelimi modern toplumsal sistemlerde ve sosyal yaam standartlarn ykseltmi sosyal katmanlarda daha yaygn olmaldr. Mutluluk teodisesinin de merulatrma iin dinsel dayanaklara gereksinim duyaca dnlebilir. Trk toplumunda slam temelleri olduu bilinen Allah zenginlii dilediine, ilmi ise dileyene verir Allah snamak iin mal-mlk ve serveti, , insanlar arasnda dolatrmaktadr. , Allah kulunu ksmeti ile yaratr gibi inan ve , kabuller, genelde g, servet ve iktidar gibi imtiyaz ve stnlkleri anlaml klmaktadr. Tam bunun karsnda btn ekonomik, kltrel, doal mahrumiyetleri ve onun verdii aclar yattrma ilevini ise yoksunluk teodisesi stlenmi olmaldr. Ancak ac ve straplar bu ekilde dindiren, yaral gnlleri sknete kavuturan bir teodisenin sosyal kader gibi muhtemel yansmalarnn sosyolojik bakmdan zel toplumsal etkilere yol aaca sylenebilir. Burada konunun karmakln ortaya koymak bakmndan sorular derinletirebiliriz. rnein her eye ramen iinde bulunduklar sosyal eitsizlik ve adaletsizliklere itiraz edenlerin durumu nasl aklanacaktr; bu grup veya kesimler ac ekme teodisesi yerine neden alternatif yorum
42. 43.

BERGER 2000, 108. BERGER 2000, 109.

54

Celaleddin elik

ve eilimleri tercih etmektedirler; sosyal itiraz ve eletirilerle yol bulan teodiseler modern dnyayla dinamik bir etkileimde ekillenen yeni dindarlk anlaylarnn bir sonucu mudur? Bir baka deyile, modernlikle yksek oranda etkileen teodise anlay, insanlar ac ekme teodisesinden uzaklatran motiflerin etkisinde mi ekillenmektedir? Kltrel anlamda geleneksel balardan uzaklama, bireyselleme, rasyonelleme ve kurumsallama ile ac ekme ya da mutluluk teodisesi arasnda bir etkileim var mdr? Dinin kaderci, zht yorumundan, iradeye, deiim gcne ve kiisel sorumlulua vurgu yapan boyutuna (uhrev zhdden dnyev zhde) geile teodise yorumlar arasnda nasl bir etkileim olabilir? Toplumsal talihsizlikler, bireyin aidiyet bann gl ve grubuyla btnleme dzeyinin yksek olduu durumlarda daha kolay merulatrlabilmektedir. Grup, cemaat ya da toplumla zdelemi olan birey, toplumun bireye gre daha srekli, kalc ve lmsz olduuna inanmaya yatkndr. Bu tr sosyal felaketlerin toplumu sarssa bile onu yok edemeyeceine inanr.44 Ancak bu aidiyet bann giderek zayflad, anonim ve kurumsal ilikilerin hkim olduu bir ortamda frsatlarn paylalma biimi her zaman sorgulanr. Byk pay alanlar bunu hak edip etmedikleri konusunda eletiriye muhatap olurlar. Bu durumda teodiseler de bir deiim geirir, bir baka deyile Tanrnn eli, glgesi ve szcs gibi kavramlar herhangi bir temsiliyet ifade etmez hale gelir.

Din Sosyolojisinde Teodise, Teodiselerin Kanlmazl


Weber, teodise probleminin, monoteizmle giderek rasyonelleen ve bir o kadar da evrenselleen ve aknlaan Tanr tasavvurunun alm olduu yeni anlam ve biimleriyle ilgili olduunu dnr. Sorun temelde, bylesine mutlak bir kudret sahibi olduuna inanlan Tanr anlay ile onun yaratt ve ynettii dnyann eksiklik ve kusurlarnn nasl badatrlaca zerine ekilleniyordu.45 Weber esasen deiik ekillerde zlen teodise probleminin zellikle Tanr tasavvurlarnn, gnah ve kurtulu dncesinin biimleriyle sk bir ekilde balantl olduunu vurgular.46 O, teodise problemini analiz ederken dinin evrimsel geliiminde insan akln stesinden gelmek zorunda olduu ilk gnah gibi meselelerin dinsel rasyonalitenin de ilk basamaklarn tekil ettii dncesindedir. Bu durumu dinin isel geliimi olarak
BERGER 2000, 110-111. Weber teodise sorununu zellikle rasyonellemenin artyla birlikte, anlaml bir kozmik dzen kavramlatrmasnda dnyann kusurlaryla karlalaca ve dolaysyla mevcut olan zulm ve adaletsizliin aklanmas gerekliliinde deerlendirir.Bu konuda bkz. MORRS 2005, 127-130. 46. WEBER 1980, 315.
44. 45.

Teodisenin Sosyolojisi

55

gren Weber, hangi g ve srelerin bu gelimeye yol at sorusunu tartr. Weber aslnda btn gelime basamaklarnn temelinde insana ikin olan ve daima dinsel gelime ynnde yeni zm ve cevaplar gerektiren bir problemden kaynaklandn belirtir. nsann varoluuyla birlikte balayan bu problem, temelde dnyann adaletsizlii ve eksiklii zerine yaanan tecrbelere dayanr. Yine bu tecrbeler dnyev adaletsizlikler, yaam ansnn, talihsizliin ve aclarn adaletsiz dalm gibi konularda tezahr eder. nsan temelde aclarna katland ama kendisine stnlk kurmaya ve ona hkim olmaya alt bir dnyada yaamaktadr. Weber bu temel antropolojik problemin yantlanmas ve zmlenmesi konusunu karizma ve teodise kavramlar balamnda ele alr. Karizma, insann srgne gnderildii dnyann kusurlar, aclar ve adaletsizlii ile dnyann anlamszln ksm olarak onun stesinden gelmek suretiyle kurtuluu mmkn klmaktadr. Zira karizma sahibi karizmann gsterdii olaanst niteliklerle dnyann ve onun aclarnn talihsizliklerinin aknlamasn salar. Karizma aray bir bakma insann gndelik hayatnda, doal ve sosyal dnyada btn ac tecrbelerin bulunduu yerlerde bir olaanst yaantlar ve manevi tecrbeler arayna tekabl eder. Btn dinsel gelime srecine elik eden bu sre aslnda dinin isel mantna ve dinamiine iaret eder. Talihsizliklerle ilgili teodiseler dinin balangcnda ortaya kmtr; aclarn ve skntlarn din bakmdan telafisini ieren teodiseler dinsel dncenin geleceini belirlemekteydi. Ancak dinsel gelime sreci ayn zamanda teodisenin rasyonellemesini ifade etmektedir. Son tahlilde kurtulu dinlerinin mensuplarna yaamn rasyonel sistematiklemesini salayan prensipler ve ykmllkleri, btnyle aclardan kurtulmay vaat eder. Teodise sorununa cevap olarak dnyann ve aclarn kapsaml bir aklamasnn ortaya konduu bu srete kozmosun monoteistik tasarmlar geliir. Sonuta bu din anlay inananlarn davranlarn daima rasyonel din-ahlk amalara yneltir ve onlar birletirir.47 Din sosyolojisi bakmndan teodise konusunda Weberin rasyonellik temelinde ayrt ettii bu dnyada karlk vaad. te dnyada karlk vaad. dalizm ve , , 48 karma doktrinleri eklindeki drt tarihsel ideal tip, modern dnyann sorunlaryla birlikte yeni dinsel hareketler ve gelimeler balamnda tartmaya aktr. Weberin teodise konusundaki tipolojisi, esas yaklamna uygun olarak rasyonel
47. 48.

Bkz. KENZLEN 1980, 105-107. Bergerin Webere atfen belirlemi olduu bu drt tipe karlk Morris, Weberin dnya dinlerinin teodise sorununu mesihi eskatolojiler bir yana braklrsa biimde zdn vurgular: (1) Kader ya da ilh takdir kavray, (2) Zerdtlk, Maniheizm ve Gnostisizm tarafndan ifade edilen ikicilik ve (3) Karma retisi.Bkz. MORRS 2005, 127-128.

56

Celaleddin elik

ve irrasyonel temelde yaplan bir ayrm olup, 49 Hint din dncesinde gelitirilen karma-samsara retisi rasyonel 50 genellikle te dnyac mistisizm ise irrasyonel , tipi temsil eder. Weber mesiyanik eskatoloji bal altnda adaletin teminini bu dnyann geleceinde bekleyen bir ina olduunu aklar. Aslnda eskatolojik sre, bu dnyann siyas ve sosyal bakmdan deiimini ifade eder. Buna gre karizma sahibi bir kahraman veya Tanr, gelecekte her hangi bir zamanda gelerek mntesiplerini dnyada kazanlm bir konuma yerletirir.51 Mesiyanik teodiselerin eitlii, adaleti ve mutluluu bu dnyada gerekletirme vaadi, bir bakma Cenneti yeryzne getirmek isteyen topik sekler teodiselerin de dikkate alnmasn gerektirmektedir. Weber Bat ve Dou dinlerinde akn ve her eye kadir kutsal kavram ile Tanrnn mkemmeliyetsizlikler iinde yaratt dnya olgusunun bartrlabileceini dnr. Bu sorunun ksaca ya son zamanlarda dnyann Tanrnn krallna braklaca mesiyanik eskatoloji, ya dalist Zerdtlk ve Maniheizmle ya da Karma felsefesi ile zmlenmeye alldn vurgulayan Weber, teodise problemine en uygun zmn zellikle Karma felsefesinde ortaya konduu dncesindedir.52 Tarihsel ideal tipler, eitli toplum ve inan sistemlerinde teodiseleri bir ayrmlamann nesnesi yaparken, toplumsal gereklikle ilikileri bakmndan bir dizi soruyu da beraberinde getirmektedir. Bu erevede rnein, ilh vaadi/karl bu dnyaya ya da te dnyaya brakan teodiseler, hangi tarihsel-toplumsal sre ya da yaplarla ilikili olarak farkllamaktadrlar? Bir baka deyile sosyokltrel ve ekonomik yaplar ile teodisenin ilh mdahaleyi bu dnyada vaat etmesi veya ahirete brakmas arasnda belirleyici bir iliki var mdr? Dindarln inan, pratik ve sosyal etkiler gibi boyutlarnda toplumsal ayrmlarn gdledii kimi yansmalar, ayn zamanda tahayyl, tasavvur, umut ve topyalar dzeyinde de bir etkiye sahip midir? Sorularn artrlmas mmkndr, ancak problemin modern dnemle ilgili boyutunda tahminleri zorlayan bir genilemeye urad dikkate alnmak durumundadr. Yani teodiselerin yalnzca toplum ii eitsizlik ve adaletsizlik durumlarnda deil, kreselleme gereiyle birlikte artk gelimenin doal ve toplumsal
BERGER 2000, 109. Karma-samsara retisinde btn insan eylemler kendi zorunlu sonularyla karlat gibi, mevcut her insan konum da gemiteki yaantlarn zorunlu bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Burada kiiler uradklar hakszlk ya da maduriyetlerden dolay hi kimseyi sulayamamakta, sahip olduu veya kazand iyilikleri de yine kendi z meziyetlerine dayandrmaktadr.Bkz. BERGER 2000, 115-116. 51. WEBER 1980, 318. 52. EMROLU-AYDIN 2003, 796.
49. 50.

Teodisenin Sosyolojisi

57

grnmlerinde evrenselleen sorunlar da aklama kapsamna girmektedir. Bu balamda yeni kresel gler karsnda evre lkelerin ya da toplumlarn duyduklar ylgnlk, aresizlik, mitsizlik ve ekolojik felaketler acaba hangi teodiselerde karlk bulacaktr? Teodiseler yalnzca toplumsal dnyann etkilerine ak bir baml deiken olmayp, ayn zamanda yaygn kabul hline geldikleri sosyal gruplar araclyla sosyokltrel sre ve deiimlere de etki yaparak onlar dntrme potansiyeli tarlar. Bu durumda sosyal ktlkler ve adaletsizlikleri din adna merulatran bir teodise, gerek mevcut hakszlk ve dzensizliklerin srmesi ve yerlemesinde gerekse madur olan kii ve gruplarn ynlendirilmesinde bamsz bir deiken gibi dikkate alnmay gerektirmektedir. Yaanan talihsizlikler, ekilen aclar ve skntlarn aresi olan dinsel aklamalar zellikle duygusal boyutta younlamakta, bir baka deyile mahrumiyet ve maduriyetlerin besledii mazlumiyet psikolojisi insanlar daha ok duygulara hitap eden yattrc bir dindarla yneltmektedir. Bu durumun benzerini toplumsal talihsizlikleri aklayan teodiseler iin de sylemek mmkndr. Ancak din adna retilen teodiseler, baa gelen aclar ve talihsizlikler konusunda mevcut durumu ya kabullenmeye ve kadercilie, ya da isyan, itiraz ve sorgulamaya dnk tutumlara yneltmektedir. Bu farkllama bir ynyle dinin tarihsel srete deien muhtevasnda dier ynyle mntesiplerinin sosyolojik tabannda biimlenmektedir. Sosyal devinim ve gei imknlarnn dk olduu evrenin sefalet iinde yaayan insanlar iin, ou durumda ilh adaleti te dnyaya brakan kaderci merulatrmadan baka seenek kalmamaktadr. Bir baka deyile dinsel anlamlandrma, iinde bulunan sosyal katmann imkn ve ufuklarna gre ekil ve yn almakta, tarihsel grnmlerdeki farkllamalar ise ilgili sosyokltrel evrelerin dnyasn yanstmaktadr. Teodisede her trl bireyselliin toplumun dzenleyici gcne teslim olma tutumu ferdin hayatna ve onun eliki ve ac dolu ynlerine anlam kazandrmaktadr.53 Hayat, gemite de ktln, ac ve korkunun belirsizliinden-amaszlndan korunarak ve akn bir gerekliin paras hline getirilerek anlaml klnyordu. Bu sre genellikle topluluun aidiyet salayc fonksiyonlaryla salanmakta, aidiyet banda somutlaan kolektif tutumlar bir yandan bireyi kuatmakta, dier yandan topluluun varln glendirebilmektedir. Ancak bilindii gibi modern karmak
53.

BERGER 2000, 102.

58

Celaleddin elik

toplumun tekno-brokratik kurumsal yaplar arasnda kaybolan bireyi, bireysel anlam sorunlar ile birlikte evresel felaketler, kltrel yozlama gibi byk lekli sorunlar da derinden hissetmekte ve etkilenmektedir. Bilimsel ve teknolojik gelimelerin yeni mantksal ve rasyonel aklama sistemleri ise, hayatn ve dnyann pozitivist alglama snrlarn aan sorunlarna kar geleneksel anlam kalplarndan boalan yeri hala doldurmu grnmemektedir. Bununla birlikte modern dnyada yaanan ekonomik, demokratik gelimelerle birlikte insan haklar ve hmanizm gibi deerlerin yaygnlamas, bir yandan geleneksel anlam sistemlerini sarsyor, dier yandan aclar, ktlkler, hastalklar ve lm zerine yeni teodise sorunlarna kap ayor.54 Burada modern toplum sorunlarna Bat-d toplumlar asndan bakldnda, farkllaan sreler ve bu ereveye uygun teodiseler dnmeye zorlanrz. Kentin yalnzlk ve yabanclama sorunlar altnda yaayan birey, daha ok sanayi sonras yksek refah toplumu hline gelen Bat toplumlarna zg bir tipi temsil eder. Belki bu tr toplumsal yaplarda kurumsallam hukuk sistemi ve brokratik, organizasyonel yaps iinde devlet mekanizmas, kanunlarn, ynetmelik ve ynergelerin anonim atmosferinde, bireylerarassosyal gveni tesis etmedeki yetkinlii bakmndan tartlr. Ancak kent yaplarn arpk kentlemeye bal youn g ve nfus akn karsnda kurumsallatramayan, toplumsal ilikiler ve hareketlilik dzenini informel ve mafyatik mdahalelere brakm bir sosyal sistemin yanstt teodise de herhlde ncekinden daha farkl olacaktr. Yine gerekli kurumsal gvenin olumad bu durumlarda insanlarn hak ve adalet beklentilerini karlayacak muhtemel teodiseler byk ihtimalle te dnyaya dnk olacaktr. Burada elbette modern dnyann karmakl ve rettii yeni sorunlarla yzlemek zorunda kalan klasik teoloji, teodise konusunu da sosyal bilimlerin yeni yaklam ve yorumlarndan uzakta tartamayacaktr. Zira biliyoruz ki modern dnyada ortaya kan yeni toplum ve evre sorunlar acnn, ktln ve lmn younluunda bir arta yol aarken, bu durumu anlamlandrmada geleneksel inan sistemlerinin de dilini, sembollerini ve beklentilerini deitirmeye zorlar. te yandan yalnzlk, bireycilik ve yabanclama ile ykselen ada anlam krizi, bir yandan yeni din hareket ve gruplarn poplaritesi, dier yandan bunlarn adaletsizlik ve acy telafi etme stratejilerinde din ve toplum asndan yeni tartma alanlar amaktadr. Dinin sunduu anlamlandrma erevesinde, bir yandan varlk, hayat ve evrenin niin.lerini aklayarak rasyonel bir boyut, dier yandan ac, talihsizlik ve felaket54.

Modern dnyada teodise problemini din felsefesi asndan inceleyen Geyerin almas bu anlamda nemli tartma noktalarna iaret etmektedir.Bkz. GEYER 1975.

Teodisenin Sosyolojisi

59

lerin niin insann bana geldiini de aklayan psikolojik-manevi bir boyut vardr. Bu konularda anlamlandrma sistemlerinin ve teodiselerin oullamas sorunu, elbette yeni anlam ve meruiyet krizlerine yol aacaktr.

Teodiselerin Sosyolojik Tipletirilmesi


Berger, teodiselerin gerekte anomik olaylar telafi etmek zere gelecee dnk inalar olduunu belirtir. Kurtuluu ya da kurtarcy gelecee atfeden mesiyanik aklamalar, u anda ac eken ve ezilen madurlarn ileride zaman gelince gerekleecek ilh mdahaleler araclyla teselli edileceini, hakszla ve zulme yol aanlarn cezalandrlacan ngren bir teodisedir. Modern ncesi geleneksel toplumlara doru gidildike mesiyanik-mehdici kurtulu retilerinin yaygn bir tarihsellie sahip olduu grlr. Zaman ierisinde modernlemeye bal olarak gerek sosyal sistemlerin ayrmlama temelinde gelimesi, gerekse yeni toplumsal durumlara gre teolojilerin kendilerini uyarlamas neticesinde mesiyanik aklamalarn ve hareketlerin de zayflamas beklenir. likilerin ikincil, resmi kurumlar araclyla yrtld modern kurumsallam sistem iinde, ortaya kabilecek iletiim sorunlar da sistem iinde zlecek ekilde yaplandrlmakta, bylece insanlar bir kurtarc beklentisine iten ayrmc ve baskc sistem sorunlarnn ntrlemesi sz konusu olmaktadr. Bununla birlikte sarsc toplumsal deimelerin ortaya kt, sosyal iliki ve srelerin bozulduu risk ve karmakln artt, gvenin kaybolduu toplumlarda, btn bu umutsuzluu ve aclar sona erdirecek, karanlktan aydnla karacak bir kurtarc, mehdi beklentisinin ykselmesi muhtemeldir. Burada eer sistemin kendi kendini dzenleme, aklarn kapatma, ilevsizlikleri ileve dntrme gibi kurumsal dinamizmi km ve insanlarn kurumsal ileyie olan gveni kaybolmusa bu kurtarc figrlere olan talep de artar. Beklentileri motive eden, ya da byle bir beklenti dncesini yaratan sosyo-kltrel ve tarihsel faktrler olmakla birlikte, gerekte bu kurtarclar dnya hayatna ait bir teodise hline getiren dinsel temeller de bulunmaktadr. Yaanan ac ve talihsizlikleri sona erdirecek ilh mdahaleyi insan eylemleriyle birletirebilen teodiseler, Bergere gre devrimci potansiyel tamalaryla da55 dikkat ekerler. Mesiyanik/mehdici teodiseler, sosyal atma ve ayrmlamann derinletii, sosyal sistem sorunlarnn telafi edilemedii ve toplumsal iletiimin zayflad durumlarda, sistemi deitirmeye dnk marjinal sosyal hareketlerin dinsel ideolojik manivelasn salamada ilevsellik kazanabilmektedirler.
55.

BERGER 2000, 122.

60

Celaleddin elik

Mesiyanik/mehdici teodiseden baka bir dier teodise tipi de ikici (dalist) aklamalarda kendini gsterir. Bu teodise biimi Zerdtlkle ilgili olarak akladmz gibi, dnyay iyilik ve ktln bir mcadele alan olarak grr, btn dzensizlik, ktlk ve felaketler kt glere, iyilik ve dzenlilikler de iyi glere balanarak aklanr. Bu dnyay dzensizliin, olumsuzluun ve kaosun bir mekn olarak yorumlayan gnostik aklamaya gre ise, insan ruhu aslnda bu dnyada srgn hayatn yaamakta olup, onun btn hedefi asl vatan olan nuran leme dnk olmaldr.56 Gnostik aklamann zhd dindarlk eilimlerine temel olan bir mistik potansiyeli tamas nedeniyle, belli sosyal srelere tekabl eden bir ilevsellik ierdii sylenebilir. Tanry evrenin dna iten ya da mdahil olmayan Tanr inancna sahip olan deistik anlay iin de Tanr-ktlk ilikisi bir anlam ifade etmez. Bir baka deyile ktlk problemi daha ok Tanr-evren ilikisinden sz eden din ya da felsefe anlaylar iin sz konusu olup, bu anlayn dnda kalanlar iin byle bir problem yoktur.57 Teodiselerin modern toplumla birlikte aklama biim ve muhtevalarnda meydana gelen farkllamalar, tipolojik eitliliin geen zaman iinde artacan ve yeni boyutlar kazanacan gsteriyor. nsanolu tarihsel ve toplumsal deiim srecinde kendi eliyle gerekleen ve ekosistemi olduu kadar toplumlar da etkileyen kresel boyutlu felaketlere yol at iin, artk din nitelikli sorulardan antropolojik nitelikli sorulara geilmesine tank olmaktayz. Bu erevede daha nce Tanr neden buna izin veriyor? diye soran insanolu artk, nsan nasl olur da byle davranr? eklinde sormaya balamaktadr. Bergerin vurgulamaya alt gibi, insanolunun iine dt yeni bunalm ve skntlar, yaanan yeni felaket ve ansszlklar zellikle toplumsal eitsizlikleri ve maduriyetleri merulatran kimi geleneksel teodiselerin bilinen etki ve ilevlerine ihtiyatla yaklamay gerektirmektedir.58 Bir baka deyile ve Sparnn isabetle vurgulad gibi her eyden nce modern dnyada insann bana gelen aclarn anlalmazl deil, insann ktlklerinin anlalamazl adeta yeni bir teodise sorunu olarak karmza kyor.59

Modernleme, Seklerleme ve Teodise Etkileimi


Dinin dnyevleme srecinde btn toplumsal kurumlar iin kuatc semboller salama gcn giderek kaybetmesi, eski din sembollerin yeni kurumlar
BERGER 2000, 123-124. YASA 2003, 23, 33. 58. BERGER 2000, 133. 59. Bkz. SPARN 1990, 211 vd.
56. 57.

Teodisenin Sosyolojisi
60

61

rgsne hitap edememesi ile teodiseler arasnda ne tr bir etkileim olabilir? Elbette seklerlemenin genel anlamda din sitemlere yapt etkiler anlalmadan sekler ada teodiselerin alm olduu biim ve ynelimlerin de anlalmas zordur. Bilindii zere seklerleme srecinde din sadece toplumsal otoritesini deil, ayn zamanda kltr, deerler ve gereklii tanmlamadaki belirleyicilik inisiyatifini de kaybetmi oluyordu.61 Modernleme ve seklerlemenin geleneksel zihinlerde ve yaam dnyalarnda yaratt en nemli deiimlerden biri, her eyden nce alglama ve yorumlama erevelerinin insan merkezli bir dnya ekseninde ekillenmesine bal olarak sorumlu insan tipini ne karmak olmutur. Ancak seklerleme srecinde dinin yeni konumunu bir gerileme veya d deil de, temel alnan din tanmna gre bir biim deitirme eklinde yorumlayanlar da olmutur. Buna gre dinin aslnda bir tr anlam dnyas oluturduu eklinde geni tanmn benimseyenler dinde bir d deil, aksine daha ok bir biim deitirme, kiisel ve zel bir tipe doru bir gei olduunu savunmulardr.62 Elbette seklerleme her ne kadar evrensel bir olgu hline gelmise de onun farkl toplumsal ve tarihsel balamlara gre deien etki ve sonularn da dikkate almak gerekir. te yandan modernliin byk din sistemleri andrc etkisine ramen ayn srete yeni din anlam sistemleri ve hareketlerin ortaya k da kayda deer bir olgudur.63 Grnen o ki seklerleme ile dinsel sistemlerde bir anlam daralmas yaanmasna ramen, modern toplumsal dnyada evresel, ekolojik felaketler, toplumsal yabanclama, kltrel yozlama ve anomi gibi sorunlar tepkisel de olsa yeni din anlam sistemlerinin ortaya kmasna neden olmutur. Seklerlemenin zellikle sosyokltrel kurum ve srelerde, dnya gr ve hayat tarzlarnda bir eksen deiimini ifade etmesi, bir anlamlandrma ve merulatrma sistemi olarak teodiseleri de etkilemitir. Kukusuz bu srecin insan zihni ve davranlar zerinde zellikle rasyonel kararlar vermeye dnk bir etki yapmas beklenir. Bu karar verme eilimi eitim, ekonomi gibi seklerletirici kurumsal dzenlemelerin yan sra bilimsel gelimeler, medya ve kitle iletiim aralarndan da beslenmektedir. Ancak zellikle srekli gelimeye ak bilim ve teknolojinin insan hayatnda artan etkinlii bir anlamda insanlar karlatklar veya karlaacaklar muhtemel sorunlara kar zmler retme potansiyeli ile hep bir umut, beklenti ve gven mekanizmalar oluturmaktadr. Pozitivizmin geirdii sarsntya raBERGER 2002, 150. MERT 1994, 37. 62. THOMPSON 2004, 11. 63. LEGER 2006, 142.
60. 61.

62

Celaleddin elik

men bilimsel gelimelerin gelecee dnk vaat ettii umutlar yine de insanlar iin belli lde bir anlam tamaktadr. Bununla birlikte modernliin insan, evre ve toplum dzeyinde yaratt kresel kaotik sorunlar bilim ve teknolojik gelimenin salad gveni bastran bir endieyle alglanrsa, bu durumda rasyonalizasyonun tersine dnmesi bile mmkndr. Esasen bu olgu modernlii tarihsel ve felsef bir arka pln iinde yaayanlarla, onu gecikmi tecrbe eden toplumlar bakmndan da farkllamaktadr. Batl modern dnyann sorunlar ile Bat-d dnyann modernleme krizi seklerleme olgusunu zel durum ve konumlardan ele almay gerektirmektedir. Bu erevede modern seklerlemi toplumlarda daha ok kurumsal dindarlk boyutunda bir gerileme sz konusu iken, kendi zgl modernleme tecrbesini yaayan Bat-d toplumlarda ise dinin grnt ve ilevler bakmndan farkllat grlr. Bununla birlikte genellemi bir olgusal durum olarak sekler sistemlerin, dinsel anlam sistemlerinden boalan ilevleri karlama kapasitelerine bal bir takm sorunlar yaad anlalmaktadr. Trk toplumunda yaanan dzensiz kentleme, sanayileme ve brokratik organizasyona ilikin sosyolojik problemler, zellikle g ve kentlemenin yapsndan kaynaklanan bireysel aidiyet ve sosyal gvenlik gibi olgular sekler kltrden ok, sosyoekonomik problemlerin belirledii bir yansmay iaret etmektedir. Bu srete kitle iletiim aralarnn da etkisiyle (sr dizileri vb.yaynlarla) dikkat ekici bir ekilde ahirete dnk teodiselerin rabet grd anlalmaktadr. Sz konusu olgunun sosyokltrel ve ekonomik temellerini hesaba katmayan bir teolojik kritiin ilgili toplumsal talebin ykseliini veya dn yeterince aklamas beklenemez. Dolaysyla burada yaptklarnn karln bu dnyada alanlarla, lm sonrasnda hesaba ekilenler arasndaki ayrmlarn hangi balamdan ya da motiften hareketle kurguland sorusu nemli hale gelmektedir. Dier yandan senaryolarda kullanlan aklama biiminin hangi toplumsal kesimlere daha anlaml geldii ya da karlk bulduu ve izleyici kitlede bu senaryolarn ne tr bir teodiseyi ekillendirdii sorular da zel bir nem tayacaktr. Seklerlemenin bilgi kaynaklarnda ve dinsel otoritede yol at rasyonel etkiler, bu kaynaklarn deiimine bal olarak dindarlk alglama ve anlaylarnda dolaysyla muhtevas ve ynelimleri bakmndan teodiselerde de deiimlere yol amaktadr. Burada elbette insan iin bir tr felaket olarak yorumlanan doa olaylarn geliim ve sonular bakmndan kontrol altna alma konusundaki bilimsel ve kurumsal gelimelerin olumlu etkisi de gz nnde tutulmaldr. Ancak teknolojik

Teodisenin Sosyolojisi

63

boyutta modernliin gven salamaya dnk btn bu yapsal rgsne ramen, zaman zaman, maduriyeti nleme ya da ortadan kaldrma iin kurumsallam hak arama stratejileri yerine kaderci teslimiyetilik eklinde ne kan pasif marjinalliklerin bir tr sosyal sistem sorunlar olarak sorgulanmas gerekir. Nitekim bu sosyal sistem sorunlarnn kuatcl sayesindedir ki, bireylerin sekler kltrn kurumsal ilikiler formunda yrtmesi gereken ilikiler yerine, cemaatsel himaye a ilikileri temelinde yol bulmas yaygn bir seenek olarak ne kmaktadr. Giderilmeyen adaletsizlikler ise cemaatlerin sosyal sistemle iliki ve atma durumuna gre ya ilh adaleti te dnyaya brakan ya da bu dnyada gerekletirmeyi vaat eden dinsel veya sekler teodiselerinin potansiyel kayna olmaya devam edecektir.

Sonu
Bu yazda, daha ok teolojik ve felsef dnce sistemlerinde tartlan ilh adalet konusunun sosyolojik temelleri incelenmitir. Genelde dinlerin Tanr anlayna gre yorumsal bir eitlilik ieren ilh adalet problemi, toplumsal yap ve srelerle ilikisi bakmndan deerlendirilmi, bu erevede Weberin teodise tipolojisi, genel yaklamlar ve sosyolojik teorinin geliimi asndan tartma konusu yaplmtr. Teodise probleminin toplumsal farkllama ve deiim sreleriyle ilikisi irdelenirken, zellikle Trk toplumunun yapsal tarihsel deiim tecrbelerinin etkileri zerinde durulmu, bu balamda modernleme ve seklerleme srelerinin teoloji ve teodise anlaylarnda yaratt sarsnt ve deiimler kayda deer bulunmutur. Tarihsel ve toplumsal srete teodiselerin ideolojik arka plnn oluturan Tanr-merkezli dnya anlaynn toplumsal ve dnsel zemininin insan merkezli dnya anlayna kaymas, teodise sorgulamasnda sorumluluun Tanrdan insana dnmesine yol amtr. Savalar, salgn hastalklar ve depremler gibi felaketlerle cezalandran veya snayan Tanrnn yerine artk sorumluluu btnyle insana havale edilmi doa ve toplumu tehdit eden kresel boyutlu, eitsizlik, istismar, evresel kirlilik, nkleer tahribat ve ykmlar gibi konularda tartmalar balamtr. Bir anlamda mesiyanik dinlerin beklentilerini de glendiren bu kaotik grnm, temelde insann kendisiyle ve evreyle ilikisi zerine yaplan eletirel klarn sebebini oluturur. Bununla birlikte dinsel anlamlandrma ve merulatrma sistemlerinin de insann aktif rolyle yaanan yeni karmakla kar ilgisiz kalmadklar anlalmaktadr. Bilimsel ve teknolojik gelimeye ramen, insann mutluluunu ve birlikteliini tehdit eden sosyal sistemle ilgili adaletsizlik, ayrmlama, belirsizlik ve karmaklk gibi olgular yeni risk durumlarn ifade etmektedir.

64

Celaleddin elik

lahi adalet konusundaki farkl yaklamlarn byk lde dinlerin Tanr anlaylarna bal olarak deimesi, teolojik tartmada ihmal edildii anlalan antropolojik boyutun da dikkate alnmasn gerektirmektedir. Elbette bu, din ve ideolojide olduu gibi teodiseyi de toplumsal ilevlerine balayan pozitivist ya da onu sosyal bileenlerinden uzakta aklamaya alan teolojik indirgeme kolayclna dmeden yaplmaldr. Esasen teodisenin toplumsal hayatla olan yksek ilikisine ramen konunun sosyolojik problematik iindeki neminin Weberden sonra gereince tartlmamas da kayda deer bir eksikliktir. Toplumsal dnyann yaplanma ve farkllama dinamikleriyle birlikte dnyay alglama ve yorumlama perspektiflerinin deitii modern dnemde, teodise gibi alt sistemleri iinde dinlerin de kurumsal ve toplumsal nemini derinden etkileyen bir dnm yaanmtr. Bu balamda Bergerin de iaret etmeye alt gibi, geleneksel dnemde insanlarn ilh adaleti sorgulamaya dnk ifadelerinin yerini, insann sorumluluunu vurgulayan ve insanln genelini kuatan kresel sorunlar karsnda yeni ahlk ve sosyolojik kayglarn daha belirleyici olarak ne kn dikkate deer bir gelime olarak gryoruz.

Kaynaklar
Akolu, M. (2006) : Mihne Srecinde Mutezile, z Yaynclk, stanbul. Albayrak, M. (2001) : bn Sina ve Whitehead Asndan Tanr-Alem likisi ve Ktlk Problemi, Faklte Kitabevi, Isparta. Altnta, R. (1998) : bn Miskeveyhin Adalet Anlay, Cumhuriyet niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 2. Say 1. Arcan, M. K. (2004) : Panteizm, Ateizm ve Panenteizm Balamnda Spinozann Tanr Anlay, z Yaynclk, stanbul. Aydn, M. (1992) : Din Felsefesi, 3. Bask, Seluk Yaynlar, Ankara. Berger, P. L. (2000) : Kutsal emsiye, ev. Ali Cokun, Rabet Yaynlar, stanbul. Cevizci, A. (1999) : Felsefe Szl, Paradigma Yaynlar, stanbul Dahm, K.-W. (1975) : Gesellschaftliche Bestimmung von Unbestimmbaren: Niklas

Teodisenin Sosyolojisi

65

Luhmann, in: Das Jenseits der Gesellschaft, Cladius Verlag, Mnchen, s.269279. Delimeau, J. (2001) : Yeniden Gndeme Getirilen Vahiy, Zamanlarn Sonu stne Syleiler iinde, ev. Necmettin Kmil Sevil, YKY stanbul, 62-113. Eb Zeyd, N. H. (2001) : lahi Hitabn Tabiat, ev. M. E. Maal, Kitbiyt Yaynlar, Ankara. Emirolu, K.; Aydn, S. (2003) : Antropoloji Szl, Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara. Geyer, C.-F. (1975). Das Theodizeeproblem heute, Neu Zeitschrift fr systematische Theologie und Religionsphilosophie, 17 (1975) , p.179-194. Glck, ./Toprak, S. (1991) : Kelam, Tekin Kitabevi, Konya. Gl, A. B./Uzun, E./Uzun, S./Hsrev, . Y. (2003) : Felsefe Szl-Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara. Gler, . (1998) : Allahn Ahlkilii Sorunu, Ehl-i Snnetin Allah dasavvuruna Ahlk Adan Bir Yaklam, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara. Kehrer, G. (1998) : Din Sosyolojisi, ev. M. E. Kkta, Din Sosyolojisi iinde, 2. Bask, Der. Y. Aktay-M. E. Kkta, Vadi Yaynlar, Ankara, 17-118. Kenzlen, G. (1980). Die Religionssoziologie Max Webers, Duncker & Humblot, Berlin. Lger, H. (2006) : Seklerleme, Gelenek ve Dindarln Yeni ekilleri: Baz Teorik neriler, ev. H. Aydnalp, Din Sosyolojisi iinde, Ed. B. Solmaz-. apolu, izgi Kitabevi Yaynlar, Konya, 137-154. Marshall, G. (1999) : Sosyoloji Szl, ev. Osman Aknhay ve Derya Kmrc, Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara. Mert, N. (1994) : Laiklik Tartmasna Kavramsal Bir Bak, Balam Yaynlar, stanbul 1994. Mohapatra, A. R. (2003) : Ktlk Problemi, ev. Metin Yasa, Tanr ve Ktlk iinde, Yasa, Metin, Tanr ve Ktlk, Elis Yaynlar, Ankara, 103-110. Morris, B. (2004) : Din zerine Antropolojik ncelemeler, ev. Tayfun Atay, mge Kitabevi, Ankara. Okumu, E. (2003) : Toplumsal Eitsizliklerin Meruiyet Kazanmasnda Din, C. . Sosyoloji Aratrmalar Dergisi iinde, Say: 1, s.51-68. zdemir, M. (2001) : slam Dncesinde Ktlk Problemi, Furkan Kitapl, stanbul. Sparn, W. (1990) : Mit dem Bsen leben, zur Aktualitt des Theodizeepreoblems, Neu Zeitschrift fr systematische Theologie und Religionsphilosophie, 32 (1990) , p.207-25. Thompson, I. (2004) : Odaktaki Sosyoloji, ev. Bekir Zakir oban, Birey Yaynlar, stanbul. Weber, M. (1980) : Das Problem der Theodizee, Wirtschaft und Gesellschaft iinde,

66

Celaleddin elik

5. Aufl. J. C. B. Mohr, Tbingen, 314-19. Werner, C. (2000) : Ktlk Problemi, ev. Sedat Umran, Kakns Yaynlar, stanbul. Yaran, C. S. (1997) : Ktlk ve Theodise, Vadi Yaynlar, Ankara. Yasa, M. (2003) : Tanr ve Ktlk, Elis Yaynlar, Ankara.

bilimname XIII, 2007/2, 67-109

ZENCNNN TAHRCL-FR ALEL-USL SML ESER ZERNE BR DEERLENDRME


Davut LTA Dr., Erciyes . lahiyat F. diltas@erciyes. Edu.tr

Klasik fkh literatrnn nemli bir blmn oluturan hilfiyt ile ilgili eserler, mezhepler arasndaki ihtilafl meseleleri, dayandklar cz deliller ile birlikte ele alan eserlerdir. afilerden Zencnnin Tahrcl-frunda olduu gibi bu eserlerden bazlar ise ihtilafl meseleleri, dayandklar usl ya da fkh kaideler ile balants asndan ele alr. Bu makalede, trnn nadir rnekleri arasnda yer alan Zencnnin Tahrcl-fr alel-usl adl eserinin literatrdeki yeri ve nemi, mellifin eserde izledii yntem ve eserin muhtevasna ynelik genel bir deerlendirme ve Debsnin daha nce kaleme ald Tessn-nazar isimli eseri ile bir mukayesesi yaplacaktr. Buna ek olarak eserin ekil ve ieriine ynelik baz eletirilere yer verilecektir.

Giri
Mslman hukukular tarafndan hukukun deiik meselelerine ilikin olarak retilen zm ve grlerin sistematik bir biimde toplanmas sonucu oluan klasik fkh literatrn, esas itibariyle iki gruba ayrmak mmkndr. Bunlardan birincisi, belli bir ekoln grlerinin klasik fkh sistematii erevesinde ele alnd fr fkha dair eserler, dieri ise farkl ekollere ait grlerin karlatrmal olarak incelendii hilfiyt tr eserlerdir. Hilfiyt ile ilgili erken dnemlerden itibaren farkl mezheplere mensup fakihler tarafndan yazlm birok eser mevcut olup bu alanda zengin bir literatr olumutur.1 Bu eserlerden bir ksm, mezhepler arasnda ihtilafl olan meseleleri
1.

Hilafiyt ile ilgili literatr hakknda ayrntl bilgi iin bk. kr zen, DA, Hilf md., XVII,

68

Davut lta

gerekelerine girmeksizin gr ve sahibini vermekle yetinir. Bir ksm ise grlerin yannda ya sadece mellifin mezhebinin grnn gerekelerine ya da her iki mezhebin grnn gerekelerine yer verir. Kimi eserlerde ise mellif, grlerin gerekelerine yer vermekle kalmayp kendi grnn kuvvetli, muhalifin grnn zayf olduunu ortaya koymak amacyla gerekeler zerinde deerlendirmeler yapar. Grlere, gerekelerine ve deerlendirmelerine yer veren eserlerden bazlar ise zellikle ihtilafn kaynakland hadisler zerinde younlamtr. Dier bir adan bakldnda bu eserlerin bir ksm mezhep snrlamas olmakszn ihtilafl meseleye ilikin birok mezhep ve fakihin grne yer verirken, bir ksm mezhepler aras rekabetin bir sonucu olarak sadece iki mezhep arasndaki ihtilafa yer verir. Rekabetin en fazla yaand mezhepler ise hi kukusuz Hanef ve fi mezhepleridir. Bu iki mezhep arasndaki tarih ilm rekabetin birok alanda yansmas olmakla birlikte esas yansmas fkh ve ilgili disiplinlerde gn yzne kmtr. Bu rekabetin, her iki mezhebin fkh birikiminin belli bir sistematik yapya kavuturulmas ve buna bal olarak fkh edebiyatna olan katks gibi nemli sonular olmutur.2 Haneflerden Kudrnin (.428) et-Tecrdi, 3 Nshnin (.484) Kitbul-muhtelef beyne Eb Hanfe ve-fisi, Zemahernin (538) Rusl-mesili, 4 smendnin (.552) Tarkatl-hilf;5 afilerden Beyhaknin (.458) el-Hilfiyyt, 6 rznin (.476) en-Nket fil-mesilil-muhtelef fih beyne-fi ve Eb Hanfesi, 7 Cveynnin (.478) ed-Drretl-mudiyye fm vakaa fhil-hilf beyne-fiiyye
536-538. afilerden Semnnin (.489) , Eb Zeyd ed-Debsnin (.430) Takvml-edillesine karlk benzer isimde kaleme ald Kavtul-edillesi, bu rekabetin fkh usul alanndaki yansmasna bir rnektir. Haneflerden Timurtnin (.1004) usln fra yansmasn konu edinen el-Vusl il kavaidil-usl isimli eseri de afilerden Cemlddn el-snevnin (.772) et-Temhd fi tahrclfr alel-usl isimli eseri rnek alnarak yazlm bir eserdir. 3. Kudr, Ebul-Huseyn Ahmed b. Muhammed b.Cafer el-Badad, et-Tecrd, I-XII, ner: Muhammed Ahmed Serrc-Ali Cuma Muhammed, Drus-Selme, Kahire 2004. 4. Zemaher, Crullh Ebul-Ksm Mahmd b. mer, Rusl-mesil, ner: Abdullah Nezr Ahmed, Drul-Beiril-slmiyye, Beyrt 1987. 5. smend, Aluddn Muhammed Abdlhamd, Tarkatl-hilf fil-fikh beynel-eimmetil-eslf, ner: Muhammed Zek Abdulberr, Mektebet Drit-Trs, Kahire tz. 6. Beyhak, Eb Bekr Ahmed b.el-Hseyin b. Ali, el-Hilfiyyt, I-III, ner: Mehur b. Hasan l-i Selmn, Drus-Smii, Riyad 1994.Beyhknin bu eseri Lahm tarafndan ihtisar edilmitir. Lahm, Ahmed b. Ferah el-bil (.699) , Muhtasaru Hilfiyytil-Beyhak, I-V, ner: Ziyab Abdlkerim Ziyab Akl, Mektebetr-Rd, Riyad 1997. 7. Eb shk e-rznin bu eserinin ibadetler ile ilgili blm 1 cilt olarak mn binti Sad Abdullah
2.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

69

vel-Hanefyyesi, Semnnin (.489) el-Istlm fil-hilf beynel-immeyn e-fi ve Eb Hanfesi, 8 bu rekabetin hilfiyt alanndaki rnlerinden bazlardr. Bu ve benzeri eserler, mnhasran Hanefler ile afiler arasndaki ihtilafl meseleleri konu edinen eserlerdir. ncelemeye konu edindiimiz fii fakihlerden Ebl-Menkb ihbddn Mahmd b. Ahmed ez-Zencnye (573-656) 9 nispet edilen Tahrcl-fr alel-usl10 isimli eserin de bu rekabetin bir rn olarak deerlendirilmesi ve hilfiyt trne dahil edilmesi mmkndr.11 Zira eser, afiler ile Hanefler arasnda ihtilafl olan asllar12 ve bu asllardan kaynaklanan ihtilafl meseleleri ihtiva etmektedir.13

et-Tuveyrik tarafndan mml-Kur niversitesinde master tezi olarak tahkik edilmitir. Semnnin bu eseri, ba taraf eksik olarak tahkik edilmi ve yaynlanmtr. 9. Mellifin hayat ve eserleri hakknda eserin tarafmzdan yaplan evirisinin giriinde bilgi verilmitir. 10. Nereden Muhammed Edib Salih, Messesetr-Risle, Beyrut 1978. 11. Usul kaidelerinin yan sra fkh kaideleri de iermesi sebebiyle Tahrcl-fra kavaid literatr iinde de yer verilmitir. rnein Mustafa Baktr, kavaid ile ilgili literatr verirken Usl-i Fkhla lgili Kavaid Kitaplar eklinde bir balk aarak Zencnnin bu eserinin, snevnin et-Temhd f tahrcil-fr alel-usl, bnl-Lahhmn el-Kavaid vel-fevidl-usliyye, Tilimsnnin Mifthul-vusl il binil-fr alel-usl ve Timurtnin el-Vusl il kavaidil-usl isimli eserleri ile birlikte usl-i fkh literatrnn bir trn oluturduunu ifade etmitir. Bk.DA, kide md., XXIV, 209. 12. Burada asl derken hem usl-i fkha ait kaideler hem de fkh kaideler kastedilmektedir. Nitekim Karf, eratn usl ve frdan mteekkil olduunu ifade ederek usl hakknda u deerlendirmeyi yapar. eratn asllar, iki ksmdr: Birisi usl-i fkh diye isimlendirilen ksmdr ki, bu ksm ounlukla zellikle Arapa lafzlardan kaynaklanan hkmlerin kaidelerini ve nesih ve tercih, emrin vcb iin, nehyin tahrm iin olmas, umma ait sygalar gibi bu lafzlara ilikin durumlar ve bunun dnda kalan kyasn hccet olmas, haber-i vhid ve mtehitlerin nitelikleri gibi konular sz konusu edinir. kinci ksm ise deerli, saylar ok olan, yardm byk olan ve erin srlarn ieren kll fkh kaidelerdir.Bu kaidelerden her birinin eratta saylamayacak kadar feri vardr. Bununla birlikte bunlarn hibiri usl-i fkhta zikredilmez El-Furk, Beyrut 1998, I, 5-7. 13. Bu balamda H. Yunus Apaydnn Ancak, birbirlerinden ufak farkllklarla ayrlsalar da, genel hatlar itibariyle hilfiyt eserleri, yazl amacna gre, genelde iki grupta ele alnabilir.Bir ksm hilfiyt eserleri, nce ihtilafn kaynakland usl menei veya toparlayc hukuk ilkesini (kll kaide) zikreder, daha sonra bu usul ve kll kaidelere dayandrlan ve dayandrlabilecek olan fr meseleleri belirtir.Bir ksm hilfiyt eserleri ise, farkl grleri belirtir ve genelde bu grlerin nasslardan olan gerekelerine iaret eder. eklinde hilfiyta ilikin eserleri yazl amacna gre ikili tasnifi isabetli bir tasniftir. Bk. Sbt bnil-Cevznin srul-nsf Adl Hilfiyt Eseri zerinde Fukahnn Hadisler Karsndaki Tavr Asndan Bir nceleme EFD, Kayseri 1990, say: 7, s. , 135.Bu tasnifte Tahrcl-fr birinci ksmda yer almaktadr.
8.

70

Davut lta

I. Tahrcl-Frun Tantm ve Deerlendirilmesi: A. Eserin Yazl Amac ve nemi:


Tahrcl-frdan nce yazlan ve grlerin gerekelerine yer veren hilfiyt ile ilgili eserlerin hemen hepsi ierdii ihtilafl meselelerin ayet, hadis, kyas gibi cz gerekelerine odaklanmtr. Bu eserler, ele aldklar dank fkh meselelerin dayandklar kaidelere ilikin bir takm bilgiler ierse de mstakil olarak bu kaideleri ieren eserler deildir. Fkha yeni balayanlar ve bu alanda derinlememi olanlar asndan mezheplere ait grlerin dayand kaideleri bu eserlerden elde etmek ve anlamak uzun bir abay gerektiren zor bir itir. Zencnnin Tahrcl-frda yapmay hedefledii budur. Niketim mellif, mukaddimede kitabn yazl maksadnn, dank olan fr meselelerinin dayand asllar tespit ederek meselelerin bu kaidelerden nasl karldn ortaya koymak ve bu ekilde deyim yerindeyse bir fkh mant oluturmak olduunu yle ifade eder: Hkmlerin kendilerinden anlald deliller usl-i fkh diye isimlendirilir. Bilindii gibi fr ancak asllara dayandrlr. Bu yzden hkm karma keyfiyetini bilmeyen ve fer hkmlerle bu hkmlerin usl-i fkhtan ibaret olan delilleri arasndaki balant ynn kavrayamayan kiinin, bu alana girmesi ve delillerden hkm karmas mmkn olmaz. Fer meseleler, geni ve usuz bucaksz olmakla birlikte bunlarn bilinen belli asllar ve konulular vardr. Bu meselelerin asllarn bilmeyen kimse, bu meseleleri ihata edemez. Gemi alimlerden ve nceki fakihlerden bu amac gerekletirmeye ynelen kimseyi grmedim. Aksine usul limleri sadece usulle ilgilenmiler, fr limleri de fer meselelerin bu usule nasl dayandna dikkat ekmeksizin dank meseleleri nakletmekle yetinmilerdir. Bu yzden tahkik ehli tartmaclara holarna gidecek bir eser ithaf etmek istedim ve bu nemli ii ihtiva eden bu kitab yazdm. Bu kitapta mtehitlerin tarttklar konular lyk vechile ele aldm ve doru yolu bulmak isteyenlerin susuzluunu giderdim. Her kaideye frun dayand usl mesele ile baladm ve buna her iki tarafn (afiler ve Hanefler) usl gerekelerini de ekledim. Ardndan bu usl kuralndan kaynaklanan fer meseleleri ele aldm. Bylece kitap hacminin kklne ramen usl kaidelerini ieren fr kanunlarn toplayan bir kitap oldu. Ksa olmasn arzu ettiimden dolay sadece ihtilafl olan meseleleri zikretmekle yetindim. Burada zikrettiim meseleleri, zikretmediim meseleler iin rnek ve grdklerinden hareketle grmediklerine

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

71

klavuz olarak sundum. smin manaya uygulamas olmasndan dolay da kitab, Tahrcl-fr alel-usl diye isimlendirdim.14 Eser incelendiinde unu sylemek mmkndr: Mellif, afiler ile Hanefler arasnda ihtilafl olan meseleleri, cz delillerine deinmeksizin usl ya da fkh hangi kaideye dayanyorsa o kaide erevesinde ele almaya zen gstermitir. Bu ise iki mezhep arasndaki ihtilafn hangi prensipten kaynaklandnn tespitinin yan sra iki mezhepten her birinin anlayna yn veren temel prensiplerin de tespiti anlamna gelir. Dolaysyla eseri deerli klan, her biri ayr eserlere konu olmu nemli konuyu, fer meseleleri dayand usl ve fkh kaideler ile balants asndan afiler ile Hanefler arasnda mukayeseli olarak bir eserde birletirmi olmasdr. Zencnnin bu eser ile usul ve fr arasndaki irtibat kurmaya ynelik abasnn, afiler asndan ayr bir nemi vardr. yle ki, usul anlaylarnn karakteristiinin, usln frdan kartlmas (tmevarm) eklinde olmas ynyle Haneflerin usl eserleri, usln fra yansmasna ilikin olduka bol rnekler ierir. Hatta bu yzden Hanefler eletirilere maruz kalmtr.15 afilerde hkim olan usul anlaynn ise daha ziyade usln frdan bamszl (tmdengelim) eklinde olmas sebebiyle afiler tarafndan yazlan usul eserleri, rneklemenin dnda fra ait meseleleri iermez.16 Bu ise biri dierine dayanan usl ve frun birbirinden kopuk bir ekilde ele alnmas sonucunu dourmutur. Nitekim mellif eserini yazmadaki amacn ortaya koyarken bu kopukluktan ikayet etmekte ve eserini bu balanty kurmak amacyla yazdn ifade etmektedir. Bu adan bakldnda Tahrcl-fr, gzettii maksat asndan Haneflerden ziyade afiler asndan daha fazla neme sahip bir eser olarak deerlendirilebilir.

Tahrcl-fr, s. 34-35. rnein Gazzl, Debsyi bu konuda ly kard gerekesiyle eletirmitir. Bk. slam Hukukunda Deliller ve Yorum Metodolojisi, ev. H. Yunus Apaydn, Rey Yaynclk, Kayseri 1994, I, 9. 16. Bu ayrm, fkh usul yazmnda iki ayr ynteme iaret eder.Bunlardan birincisi, daha ziyade Hanefler tarafndan takip edilen tarkatul-fukh diye isimlendirilen yntem olup, bu yntemde usul kaideleri mezhep imamlarnn gr ve zmlerinden hareketle tespit edilir.Bu yzden de bu tr eserlerde usl ile fr i iedir. Dieri ise zellikle farkl ekollere mensup kelamc usulcler tarafndan takip edilen tarkatul-mtekellimn diye isimlendirilen yntem olup, usul kaideleri prensip olarak mezhep imamnn gr ve zmlerinden bamsz olarak tespit edilir.Bu yzden de bu tr eserlerde fer meselelere sadece rnekleme kabilinden yer verilir.
14. 15.

72

Davut lta

B. Mellifin Tahrcl-Frda zledii Yntem:


Sistem olarak eser, fkh kitaplarnn sistematiine gre tertip edilmitir. Ana konu rnein, Kitbut-Tahre eklinde Kitb balyla, bu konuya dahil olan alt konular ise rnein, Mesilut-Teyemmm eklinde Mesil balyla verilmitir. Mellif, her konu ile ilgili tespit ettii ihtilafl asllar ise Mesele bal altnda vermitir. Asl ile ilgili taraflarn gr ve gerekelerden sonra Ve yeteferrau an hzel asli mesil (Bu asldan baz meseleler doar) ifadesinin ardndan bu asllarndan doan ihtilafl meseleleri, minh ve minh (bu meselelerdendir) ifadeleri ile , sralamtr. Asln kapsamna bal olarak kimi zaman bir asl iin ondan fazla rnek verirken kimi zaman da bir ya da iki rnek vermitir. Yntem olarak, istisnalar bulunmakla birlikte konu ile ilgili asl/asllar verirken nce fi/afilerin kabul ettii gre ve gerekesine, ardndan Eb Hanfe/Haneflerin kabul ettii gre ve gerekesine yer vermitir. Mesele hakknda her iki tarafn grn ayr ayr verirken kimi zaman Haneflerin grne yer vermemitir.17 Asllar ve meseleler konusundaki grleri verirken prensip olarak kendi mezhebini destekleme ve dierini rtme yoluna gitmemitir. Ancak bu prensibin dna kt yerler de olmutur.18 Meselenin yeterince ak ve anlalr olmad yerlerde kolayca anlalmasn salamak amacyla sretl-mesele (meselenin tasviri yledir) veya mislulmesele (meselenin rnei) diyerek meseleyi bir rnek zerinde aklamtr.19 Mellif, taraflara nispet ettii grler ve verdii bilgiler konusunda herhangi bir esere atfta bulunmamtr. Bunun tek istisnas fi fkhna dair kendi eseri olan Drerl-urer ve neticl-fiker (s.147, 348) isimli eserine yapt atftr. Mellifin eserde izledii yntemi gstermesi asndan biri usl asla, dieri fkh asla olmak zere iki rnek vermek istiyoruz.
Bk.s.165, 209, 224, 264, 311. Ksr illet ile tallin caiz olmad (s.47) , keffaretlerde kyasn geerli olmad konusunda (s.132133) , alm-satmda tetnin cab ve kabln yerine geecei (s.144) , ya hurmann kuru hurma karlnda satnn caiz olduu konusunda (s.158) , kyastan vazgeilen asla kyasn yaplamayaca konusunda (s.183) , gasbn tanm (s.223) , kircnn lm ile icre akdinin batl olaca (s.234) , efendinin klesini ticaret yaparken grp skut etmesinin izin sayld (s.243) , gzelliin akl olduu (s.246) , talkta ricatin art ile ortadan kalkaca (s.281) , Kitbn ummunun kyas ile tahsis edilemeyecei (s.331) , kafirlerin mm hitabn kapsamna dahil olmad (s.339) , hakimin hkmnn bir hakkn ins olduu (s.373) , gibi asl ve konularda Haneflerin grlerini eletirmitir. 19. Bk.s.114, 148, 162, 170, 334, 379.
17. 18.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

73

rnek 1: Keffretlerde Kysn Cevz Meselesi


fi radyallhu anha gre, talili mmkn olan her er hkmde kyas caizdir. dir. Eb Hanfenin ashab ise keffretlerde kyasn geerli olmad grnde-

Bu yanl bir grtr. Zira kyasn kabulnn dayana, sahabenin -Allah onlarn hepsinden rz olsun- icm olup onlar, talili mmkn olan konularda u veya bu hkm arasnda bir ayrma gitmemilerdir. Dier yandan onlara unu sorar ve deriz ki, keffretlerde kyasn geerlilii, anlamn ak ve ayan beyan olmasna ramen mi yoksa ak olmad iin mi caiz deildir? Eer ak ve ayan beyan olmasna ramen derseniz bu keyfi bir hkm vermedir ve bu durumda bu sz, her ikisinde de anlam ak ve ayan beyan olmasna ramen u meselede kyas geerli gryorum, u meselede geerli grmyorum diyen kimsenin sz konumunda olur. ayet anlamn ak olmamasndan dolay geerli deildir diyorsanz biz ve siz bu konuda ayn yaklam ierisindeyiz demektir. Onlar, bu grlerini yle diyerek gerekelendirmilerdir: Keffretlerde kyasn geerli olduuna kar kmamzn nedeni udur. er, zhr yapana keffreti vacip klm ve bunu da phesiz onlar irkin bir sz ve yalan sylyorlar. (Mcdele 58/2) diyerek talil etmitir. Zhr yapandan daha ar ve irkin bir sz syledii hlde mrtede ise keffreti vacip klmamtr. Bu yzden (meselenin) rey ve kyasn ulaamayaca bir biime evrilmesi gerekir. Dier yandan er, yemin eden kimseye (yeminini bozmas hlinde) bir kle azat etmeyi veya gn oru tutmay20 ya da on miskni doyurmay vacip klmtr. Zhr yapana ise bir kle azat etmeyi veya iki ay oru tutmay ya da altm miskni doyurmay vacip klmtr. Bu durumda ayet kle azat etmenin bedeli gn oru tutmak dersek (zhrda) iki ay oru tutmay gerektiren ey nedir? Yok eer bedeli iki ay oru tutmak dersek o zaman ne diye (yemin keffretinde) gn oru tutmay vacip klyoruz? Bedeli olan ey (mbdel) ayn olduu hlde nasl oluyor da bedelin kendisi deiebiliyor? Onlarn ileri srdkleri bu gereke zayf bir gerekedir. Zira bedellerde kyasn mmkn olmamas, sebeplerin birbirine kyas edilmesine engel tekil etmez. Bu asldan baz meseleler doar:
20.

Hata eseri olsa gerek metinde iki ay oru tutma eklinde gemektedir. Ancak yemin keffreti olduu iin dorusunun gn oru tutma eklinde olmas gerekir.

74

Davut lta

1. Bu meselelerden biri udur: Bir kimse ayn ramazan aynda iki ayr gnde cinsel ilikide bulunursa bize gre, iki sebep birbirine denk olduu iin bu kimseye iki ayr keffret gerekir. Haneflere gre ise (kyas yoluyla) bakasna ilhak imknsz olduu iin bir keffretten bakas gerekmez. 2. Bu meselelerden bir dieri udur: Hkim, tek bana hilli grdn syleyen kimsenin ehadetini reddettiinde, (hilli grdn syleyen) bu kii ramazann bu gnnde cinsel ilikide bulunursa bize gre, tpk (hkimin, ehadetini) kabul etmesi hlinde cinsel ilikide bulunmasnda olduu gibi bu kiiye keffret gerekir. Haneflere gre ise ilhak kapsnn kapal olmasndan dolay bu kiiye keffret gerekmez. 3. Bu meselelerden bir dieri udur: Bir kimse kastl olarak cinsel ilikide bulunmaya devam eder de bu hlde iken fecr doar ve ilikiyi bitirmezse bize gre, balanlmasn nlemek iin (balanldktan sonra) orucu bozmaya kyas edilerek bu kimse keffreti yklenmi olur. Haneflere gre ise bu konuda kyasa bir alan bulunmad iin bu kimseye keffret gerekmez. 4. Bu meselelerden bir dieri udur: Bize gre, hata ile adam ldrmeye kyas edilerek kasten adam ldrme de keffreti gerektirir. fi radyallhu anh yle demitir: Hatada keffret vacip olduuna gre kastta evleviyetle vaciptir. Haneflere gre ise belirttiimiz sebepten dolay kasten adam ldrmede keffret vacip deildir.21

rnek 2: Alm-Satmda Maln eran Temizlii Meselesi


fi radyallhu anh, mallarn satmnn caiz olmasnn temiz olmasna bal olduu, yani temizliin dier artlar gibi art olduu grndedir. Dier artlar bulunduu taktirde temiz olan eyin satlmas caizdir, temiz deilse satlmas caiz deildir. Bu konudaki gerekesi udur: Necis olan bir eyden kanmak vaciptir, ona yaklalmas yasaklanmtr. Satm ise o eye yaklamaya vesiledir.
21.

Tahrcl-fr, s. 132-135.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

75

Eb Hanfe ise yle der: Satmn cevaz, faydalanlmaya baldr. Dolaysyla kendisi ile faydalanlan her eyin (kural olarak) satlmas caizdir. Bu konudaki gerekesi udur: Mallar (ayn) insanolunun menfaati iin yaratlmtr. Nitekim Allah Tel Yeryznde bulunanlarn hepsini sizin iin yaratmtr (Bakara 2/29) buyurmaktadr. Dolaysyla insanolunun menfaatinin taalluk ettii her ey satma konu olur. Eb Hanfe yle der: Bundan arap, domuz, insann pislii, tabaklanmadan nce derinin ve necis olan yan satlmasnn caiz olmas gerekmez. nk bu eylerden hibir ekilde faydalanlmas caiz deildir. Bu yzden de satlmas caiz olmaz. Bu asldan baz meseleler doar: 1. Bu meselelerden biri udur: Bize gre, av kpeinin satlmas caiz deildir, itlaf edilmesi hlinde dier mallarn tazmin edilmesinin aksine tazmin edilmez. nk (av kpei) necistir. Haneflere gre ise satlmas caizdir, itlaf edildiinde tpk dier mallarn tazmin edilmesi gibi bu da tazmin edilir. 2. Bu meselelerden bir dieri udur: Bize gre, temiz olduu iin kadnlarn stnn satlmas caizdir. Haneflere gre ise caiz deildir. nk bundan faydalanlmas zaruret sebebiyle olup zaruret miktarnca takdir olunur ve bu faydalanmann tahsis olunduu mahallin dna nakledilmesi kabul edilemez. Bu yzden de itlaf edilmesi hlinde tazmin edilmez. 3. Bu meselelerden bir dieri udur: Bize gre, necis olmas sebebiyle hayvan gbresinin satlmas caiz deildir. Haneflere gre ise topran ve rnn verimliliini artrmada faydalanld iin satlmas caizdir. 4. Bu meselelerden bir dieri udur: Bize gre, necis olmas sebebiyle zimmilerin kendi aralarnda arap satmalar batldr. Haneflere gre, faydalanmalarnn caiz olmas sebebiyle kendi aralarnda satmalar caizdir. Bu yzden itlaf edilmesi hlinde tazmin edilir.22 Zencn, eserde afiler ile Hanefler arasnda ihtilafl olan yaklak 100 civarnda
22.

Tahrcl-fr, s. 189-191.

76
23.

Davut lta

asla yer vermitir. Bu asllarn te ikisi fkh usul ile23 te biri ise fkh ile ilgili24
Mellifin eserde yer verdii usl asllar konularna gre yle tasnif edilebilir: Harflerin anlamlar ile ilgili asllar: Vv Min ve Hattnn Anlam. , Hakikat ve Mecaz ile ilgili asllar: er Hakikat-Lugav Hakikat atmas. Mecazn, Hakikate Uygunluu. Hkm konusu ile ilgili asllar: Vakit Asndan Vcib. Mbah ya da Mendb Balamakla Vcibe Dnr m? Unutan ve Gfil Mkellef midir? krahn Tasarruflara Etkisi. Hkmler Sebeplere mi Yoksa Hitaba m zafe Edilir? Hkmler Sebeplerin ekillerine mi Yoksa Anlamlarna m Balanr? artn Sebebe Etkisi. Sebebin Mahiyeti. Tasarruflarda Btl ve Fsit Ayrm.Bir eyin Hkm Eserinin Varlna m Baldr? Akl Gzellik ve irkinlik.Bir Makdrun ki Kudret Sahibi Arasnda Ortak Olmas. Emir konusu ile ilgili asllar: Emredilen Fiilde cz (Asgari Yeterlilik) art. Mutlak Emir Tekrar Gerektirir mi? Fevr ve Terh Asndan Mutlak Emrin Mcebi.Emirde Temekkn art mdr? Bir eyi Emretmek Zddn Nehyetmek Anlamna Gelir mi? Mutlak Kll Emir stirak fade Eder mi? Kafirlerin Fer Hkmler Karsndaki Konumu. mm konusu ile ilgili asllar: mm Lafzn Umma Delleti. Nass zerine Ziyade Nesih midir? Mutlakn Mukayyede Hamli. ki ey Arasndaki Eitliin Nefyi Umumu Gerektirir mi? Mterekin Umumu Var mdr? Hakikat ve Mecazn Birlikte Kastedilmesi Mmkn mdr? Kitabn Umumunun Kyas ile Tahsisi Caiz midir? Kafir mm Hitabn Kapsamna Dahil midir? zel Bir Olayda Verilmi Hkmde Umum ddias Mmkn mdr? Tahsis Delili Bulunmayan Ummun Hkm. art Edat Men Diileri Kapsar m? zel Bir Sebep zerine Gelen mm Lafz Sebebine mi Tahsis Edilir? stisnann Hakikati. Pe pee Gelen Cmlelerden Sonraki stisnann Hkm. Muktezann Umumu Var mdr? Mefhmul-Muhalefe Hccet midir? Fiilin Cinsine zafe Edilen Nefiy. Haber-i vhid ve Hz. Peygamberin sktu ile ilgili asllar: Asl Rvnin Rivayetini nkar Etmesi. Ummul-Belvdaki Haber-i Vahidin Hcciyyeti. Haber-i Vahidin Kysul-Usle Aykr Olmas. Hz. Peygamberin Sktu. Kyas ile ilgili asllar: Hkmlerde Asl Olan Teabbudlik midir, Yoksa Talil midir? Ksr llet ile Talil Caiz midir? Luav simlerde Kyas Geerli midir? Keffretlerde Kyas Caiz midir? Kyastan Vazgeilen Asla, Kyas Yaplr m? Hkmlerin Sebeplerinde Kyas. Dier deliller ile ilgili asllar: stshbu Hlil-cm Hcciyyeti. stshbn Hcciyyeti. Sahab Sznn Hcciyyeti. eru Men Kablennn Hcciyyeti. erin Kll Esasna Dayanan Maslahatlara Tutunmak. ctihat ve tercih ile ilgili asllar: ctihad Meselelerde Dorularn okluu. ki Asl Arasnda Gidip Gelen Meseleler.Delillerin ve lletlerin Birbirine Eklenmesi Tercih Sebebi midir? 24. Mellifin eserde yer verdii fkh asllar konularna gre unlardr: bdet ile ilgili asllar: Namazda mama Uymann Anlam. Zekatta Mal Ykmllk Anlam m, Yoksa badet Anlam m Asldr? Beden Ykmllklerde Niyabet Geerli midir? Alm-satm, rehin, gasp, icre, ufa ve veklet ile ilgili asllar: Alm-Satmda Tet, cab ve Kabln Yerine Geer mi? Akitlerde Asl Olan arar ve Cehalet ermemesidir. Ribnn lleti. nikad ve Mlkiyetin ntikali Ayrm. Satma Konu Olan Maln eran Temizlii. Semen, Akdin Rkn mdr? Rehnin Mahiyeti. Thmet Fesad Gerektirir mi? Tazmin Mlkiyet fade Eder mi? Gasbn Mahiyeti. Menfaat Mal Olarak Deerlendirilir mi? crenin Mahiyeti. ufann Mahiyeti. zinli Klenin Tasarruflar Kimin Adna Geerlidir? Nikh ve talk ile ilgili asllar: Kzlar Hakkndaki cbar Velayetinin lleti Nedir? Velinin Evlendirme Velayetinin Dayana Nedir? Kadnlarn ehadeti Asli midir, Yoksa Arz midir? Nikh Akdinde Akdin Konusu Nedir? Nikhtaki Helalliin Konusu Nedir? Nikhn Hkm Zevc ve Zevce Asn-

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

77

asllardr. Burada dikkat ekilmesi gereken husus afiler ile Hanefler arasndaki asllarn bunlardan ibaret olmaddr. Zira mellifin zikretmedii ihtilafl asllar da bulunmaktadr. Buradan hareketle mellifin iki mezhep arasnda ihtilafl olan tm asllara yer verme gibi bir iddiasnn olmadn sylemek mmkndr.

C. Eserin Tertip ve Muhteva Asndan Deerlendirilmesi:


1. Tertip asndan: Mellifin eserde yer verdii asllardan bazlar fkhn bir konusunu, bazlar ise birden fazla konuyu ilgilendiren asllardr. Bir konuyu ilgilendiren asllar, tabi olarak ilgili konuda ele alnmtr. Birden fazla konuyu ilgilendiren asllar ise eserin fkh konularnn sistematiine gre tertip edilmi olmasnn dourduu zorunluluk sebebiyle sz konusu asllarn ilgili olduu ilk konu altnda ele alnmtr. Asl kapsamnda yer alan meselelerde de benzer bir durum sz konusudur. Farkl konulara ilikin meseleler, yine bu zorunluluk sebebiyle bir asl altnda toplanmtr. Bu yzden de baz konularda bu konuya ilikin meselelerin bir ksmnn daha nceki konularda yer verilen asllarda ele alndna atfta bulunulmutur. Fkh kitaplarnda Kitb bal altnda yer alan birok konu, asl ve meselelerin azl yznden olsa gerek Kitb bal altnda deil, rnein Mesilr-rehn , Mesill-vekle gibi alt balklar ile verilmitir. Asllarn birden fazla konuya ait meseleler ile ilgili olmas sebebiyle tertibin asllara gre olmasnn daha makul olaca dnlebilir. Nitekim daha sonra yazlan benzer eserlerde bu mantk esas alnmtr. Ancak fkhn farkl konularna ilikin meselelerin hangi asllar erevesinde deerlendirildii konusunda okuyucuya fikir vermesi asndan bu tertibin daha faydal olduunu syleyebiliriz. 2. Asllarn nispeti asndan: Eser, daha nce de belirtildii zere mnhasran Hanefler ile afiler arasnda ihtilafl olan asllar ihtiva etmektedir. Bu yzden de mellif, taraflarn asl konusundaki grn, kimi zaman inde-fi (fiye gre)
dan Mterek midir? Mehir Kul Hakk mdr, Yoksa Allah Hakk mdr? Talakta Kocann Durumu mu, Yoksa Kadnn Durumu mu Esastr? Ric Talakn Nikh Bana Etkisi. Talakta Ricat, art ile Sona Erer mi? Zevcenin Nafakasnn Neyin Karldr? Ksas ve hadler ile ilgili asllar: Ksas, Mahal Karlnda m Yoksa Fiil Karlnda mdr? erin zni ile Yaplan Fiilden Doan Sonu; Zina Szcnn Kadn Hakkndaki Kullanm Hakikat midir, Mecaz mdr? Siyer ile ilgili asllar: lke Farkllnn Hkmlere Etkisi; Ganimetlere Malik Olmann art. Keffret ile ilgili asl: Keffretlerin Hikmet-i Teriyyesi. Kaz ile ilgili asl: Kaznn (Hkm Vermenin) Hakikati hbar mdr, n mdr? Mkateb kle ile ilgili asl: Kitabet Akdinde Akdin Konusu Nedir?

78

Davut lta

mutekadu-fi (finin inanc udur ki) ve inde Eb Hanfe (Eb Hanfeye , , gre) eklindeki ifadelerle mezhep imamnn kendisine; kimi zaman da inden (bize gre) inde ashbi-fi (finin ashabna gre) ve kle ashbu Eb Hanfe , (Eb Hanfenin ashb dedi ki) eklinde mezhebe nispet etmitir. Ndiren baz usulc ve fakihlerin isimlerini zikretmitir.25 Kimi asllar konusunda Mutezilenin de grne yer vermitir.26 afilerden bir ksmnn ounluundan farkl grte olmas hlinde baz yerlerde buna da atfta bulunmutur.27 3. Meselelerin nispeti asndan: Mellif, asl kapsamnda yer verdii meseleleri sralarken genelde mezhebinin grn inden (bize gre) ve kar tarafn grn indeh (ona (Eb Hanfe) gre) veya indehum (onlara (Haneflere) gre) ifadeleri ile vermitir. Mezhepte konuya ilikin finin birden fazla gr bulunmas hlinde dier gr (ler) e dikkat ekmeksizin genelde mezhepte tercih edilen gr esas almtr.28 Farkl grlerin bulunduu sadece iki meselede hilfiyytta desteklenen gre yer verdiini ifade etmitir (s.174, 195). Mellif, Haneflere nispet ettii grlerde kimi zaman indeh ifadesiyle Eb Hanfenin grne, kimi zaman da indehum ifadesiyle genel olarak Haneflerin grne yer vermitir. Bu durumda ihtilafn Eb Hanfe ile olduu meselelerde mellifin indeh ifadesiyle Eb Hanfenin dierlerinden ayrldna iaret ettii dnlebilir. Nitekim bu ekilde verdii meseleler incelendiinde genellikle ihtilafn sadece Eb Hanfe ile olduu grlr.29 Fakat ihtilaf indehum eklinde
smen atfta bulunduu kiiler iin bk. Mlik 55, 359, Kab 138, Bklln 323, Ebl-Abbs b. Sreyc 346, Eb Sevr, Mzen 359, Kaffl e- 359, Eb Bekr ed-Dekkk 360, Sbeveyh 383, Ebl-Abbs el-Mberred 383. 26. Bk.79, 97, 119, 136, 138, 285, 306, 314.Bu konularn ounda Mutezile Hanefler ile ayn grtedir. 27. Bk.163, 309, 323. 28. afilerin fkhla ilgili eserlerinde birok konuda kavl-i kdim ve kavl-i cedd ismiyle fiden iki gr nakledilmektedir. afi fakihlerin eserlerinde genelde bu iki gre de yer verilir ve hangisinin tercih edilen ve sahih kabul edilen gr olduu konusunda da deerlendirme yaplr. finin szlerine gre tahrci yaplan baz meselelerde ise mezhepte ikiden fazla gr bulunmaktadr. 29. Mellifin indeh ifadesiyle Eb Hanfeye nispet ettii Mterek klede ortaklardan birinin kendi hissesini azat etmesi ve dier ortan fakir olmas hlinde, azat blnme kabul etmeyecei iin kle, kalan ksm iin altrlr. (Tahrcl-fr s. 176) eklindeki gr ise Eb Hanfeye deil, Eb Ysuf ve Muhammede aittir. Zira Eb Hanfeye gre azat, blnme kabul eder.Bu durumda ortak, kendi hissesine den ksm azat etme, kendi hissesi konusunda kleyi mdebber kle yapma, kitbet yapma ve kleyi altrma seeneklerine sahiptir. Eb Ysuf ve Muhammede gre ise azat blnme kabul etmedii iin bir ksmnn azat edilmesi ile tamam azat edilmi saylr ve kalan ksm iin klenin altrlmasndan baka seenek yoktur. Bk. Semerkand, Tuhfetl-fukah, ner: Muhammed Zeki Abdilberr, Mektebet Drit-Trs, Kahire 1998, II, 389-390; Ksn,
25.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

79

verdii meseleler incelendiinde ondan fazla meselede Eb Hanfenin Eb Ysuf ve Muhammedden ayrld grlr.30 Bu durumda grlerin nispetinde mellif
Bedius-sani f tertbi-eri, Drul-Kitbil-Arab, Beyrut 1982, IV, 89. Kudr ve onu esas alan kaynaklarda ise azat edenin fakir olmas hlinde Eb Hanfeye gre, ortan azat etme ve altrma eklinde iki seenei bulunduu ifade edilmektedir. Bk. Muhtasarul-Kudr (el-Lbb erhi ile), Drul-Kitbil-Arab, Beyrut 2004, III, 9-10; smend, Tarkatl-hilf, ner: Muhammed Zeki Abdilberr, Mektebet Drit-Trs, Kahire tz., s. 159; Merinn, el-Hidye, Ed Neriyat, stanbul 1991, II, 55; Sbt bnl-Cevz, srul-insf f sril-hilf, ner: Nsr el-Al, Drus-Selm, Kahire 1987, s. 191-192. 30. Mellifin indehum eklinde Haneflere nispet ettii u meselelerdeki grler, Eb Hanfenin gr olup Eb Ysuf ve Muhammed bu meselelerde fi ile ayn grtedir: 1) Gemi yllara ait zimm zerinde biriken cizye borcu tedhul eder. Tahrcl-fr, s. 89. Kr. Kudr, et-Tecrd, ner: Muhammed Ahmed Serrc-Ali Cuma Muhammed, Drus-Selm, Kahire 2004, XII, 6249-6250; Ksn, Bedius-sani, VII, 112; Merinn, el-Hidye, II, 161.2) Mterinin birden fazla olmas ve ikisinin de muhayyerlik hakkna sahip olmas hlinde mterilerden birinin kendi hissesini tek bana reddetme hakk yoktur. Tahrcl-fr, s. 202. Kr. Kudr, et-Tecrd, V, 2462-2466; Ksn, Bedius-sani, V, 283-284; Merinn, el-Hidye, III, 32.3) Evlenme konusunda efendinin klesine verdii izin sahih nikhn yan sra fsid nikh da kapsar. Tahrcl-fr, s. 211. Kr. Ksn, Bedius-sani, II, 236; Merinn, el-Hidye, I, 216.4) frz yaplmam mlkn kiraya verilmesi caiz deildir. Tahrcl-fr, s. 233. Kr. Kudr, Et-Tecrd, VII, 3655-3659; Ksn, Bedius-sani, IV, 180; Merinn, el-Hidye, III, 240.5) Bekreti zina ile zil olan kz, bkireler gibi evlendirilir. Tahrcl-fr, s. 269. Kr. Kudr, et-Tecrd, IX, 4377-4382; Ksn, Bedius-sani, VII, 347-348; Merinn, el-Hidye, I, 197.6) Mahremi olan bir kadn nikhlayp cinsel ilikide bulunan kiiye hadd gerekmez. Tahrcl-fr, s. 302. Kr. Kudr, et-Tecrd, XI, 5901-5907; Ksn, Bedius-sani, VII, 35; Merinn, el-Hidye, II, 102.7) Zina etmek iin bir kadn kiralayp zina eden kimseye hadd gerekmez. Tahrcl-fr, s. 302. Kr. Kudr, et-Tecrd, XI, 5908-5909; Serahs, el-Mebst, Drul-Marife, Beyrut tz., IX, 58; Sbt bnl-Cevz, srul-insf, s. 212-213.8) Maktln kk ve byk vrisinin bulunmas hlinde byk olan vris, tek bana kss hakkn kullanr. Tahrcl-fr, s. 319. Kr. Kudr, et-Tecrd, XI, 5557-5567; Ksn, Bedius-sani, VII, 243-244; Merinn, el-Hidye, IV, 162.9) Bir kimse, ksasen ldrmeye hak sahibi olduu kimsenin elini kesip cann balar ve elini kestii kimse de lmez ise kestii elin diyetini der. Tahrclfr, s. 319. Kr. Kudr, et-Tecrd, XI, 5651-5654; Ksn, Bedius-sani, VII, 304; Merinn, el-Hidye, IV, 172-173.10) Livta, zina haddini gerektirmez. Tahrcl-fr, s. 346. Kr. Kudr, et-Tecrd, XI, 5910-5916; Ksn, Bedius-sani, VII, 34; Merinn, el-Hidye, II, 102.11) Anne karnndan kan l cenin hell deildir. Tahrcl-fr, s. 364. Kr. Kudr, et-Tecrd, XII, 63076313; Ksn, Bedius-sani, V, 42-43; Merinn, el-Hidye, IV, 67.12) Hkimin yalanc ahitlerin ehadetine dayanarak verdii hkm, haram bir eyi helal hale getirir. Tahrcl-fr, s. 374-375. Kr.Cesss, Muhtasaru htilfil-fukah, III, 376; Ksn, Bedius-sani, VII, 15; Merinn, elHidye, I, 195-196, III, 107. Mellifin indehum eklinde Haneflere nispet ettii u meselelerdeki grler ise Eb Ysuf ve Muhammedin grdr: 1) Mphem azattaki cinsel iliki, ilikide bulunulmayan cariyenin azadnn tayini anlamna gelir. Tahrcl-fr, s. 196. Kr. Ksn, Bedius-sani, IV, 104; Merinn, el-Hidye, II, 62.2) Yapt ite kusuru bulunmayan mterek ii, elinde telef olan mal tazmin ile sorumludur. Tahrcl-fr, s. 210. Kr. Kudr, et-Tecrd, VII, 3641-3651; Ksn, Bedius-sani, IV, 210-211; Merinn, el-Hidye, III, 244.

80

Davut lta

tarafndan bu ekilde bir ayrm yaplmasnn sz konusu amaca ynelik olmadn sylemek mmkndr. 4. Asllar ile meseleler arasndaki balant asndan: Mellifin eserdeki esas baars, asllar ile meseleler arasnda kurduu balant olup usl ve fra hakimiyeti, kurduu bu balantlarda ortaya kmaktadr. Bu balantlardan birou daha nce kurulmakla birlikte bunlarn derlenip toparlanmasnda ve nceden kurulmayan birtakm balantlarn kurulmasnda Zencnnin nemli katklar olduu inkr edilemez. Debsnin Tessn-nazar ile hilfiyta getirdii bu yeni boyut, Zencn tarafndan Tahrcl-fr ile afi literatrne hediye edilmitir. Bu adan eser, afiler iin daha nemlidir. Asllar ile meseleler arasndaki balant konusunda burada dikkat ekilmesi gereken husus, bir meselenin farkl alardan birden fazla asl ile ilikilendirilmesinin mmkn olmasdr. Nitekim Debsnin Tessn-nazarnda bunun rneklerini grmek mmkndr. rnein Debs, zimmlerin kendi aralarnda arap satmalarnn caiz olduu meselesini, hem kyasa aykr olan sahabe sznn hcciyyeti eklindeki asl ile31 hem de beyin cevaznn tazmine tb olduu eklindeki asl ile32 ilikilendirmitir.33 Bu husus dikkate alndnda mellif tarafndan bir asl ile ilikilendirilen bir meselenin dier bir fakih tarafndan baka bir asl ile ilikilendi34 rilmi olabilecei gz nnde bulundurulmaldr. Mellif, balantlar konusunda kimi zaman teshl gstererek ihtilafl bir meseleyi, aslla balantsn kurduu asl mesele ile birlikte ayn asl kapsamnda ele almtr. rnein mellif, ufada hisselerin mi yoksa ortaklarn saysnn m esas alnacana ilikin meseleyi, ufann tanmndan kaynaklanan komu iin ufa hakknn sabit olup olmadna ilikin meselenin ardndan ele almtr.35
Debs, Tessn-nazar, ner: Mustafa Muhammed el-Kabbn, Dru bn Zeydn, Beyrut tz., s. 113, 114. 32. Tessn-nazar, s. 135. 33. Bu mesele mellif tarafndan satma konu olan maln eran temiz olmas gerektii eklindeki asl ile ilikilendirilmitir. Bk. Tahrcl-fr, s. 191. 34. rnein olunu kesmeyi nezreden bir kimsenin nezrinin geerli olmad meselesini, mellif, ncekilerin eratnn afilere gre hccet olmamasna, Haneflere gre bu nezrin geerli olmasn ise ncekilerin eratnn hccet olmasna balamtr. Bk. Tahrcl-fr, s. 370.Debs ise bu meseleye kyasa aykr olan sahabe sznn hcciyyeti eklindeki asl kapsamnda yer vermitir. Tessn-nazar, s. 114. 35. Tahrcl-fr, s. 236-238.
31.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

81

D. Tahrcl-Frun Sonraki Eserlere Etkisi:


nemli bir eser olmasna ramen Tahrcl-frdan sonra yazlan eserlerde bu esere herhangi bir atfa rastlayamadk. Bununla birlikte ierdii usl ve fkh kaideler ve bu kaideler ile meseleler arasnda kurduu balant asndan Tahrclfrun kendisinden sonra yazlan eserlere etkisi dnlebilir. Bu etkinin, her biri ayr mezhebe mensup usulcler tarafndan kaleme alnan u drt eserde gzkt sylenebilir. Bunlar, Maliklerden Tilimsnnin ( 644) Mifthul-vusl il binilfr alel-usl, afilerden snevnin (.772) et-Temhd f tahrcl-fr alel-usl, Hanbelilerden bnl-Lahhmn (.803) el-Kavid vel-fevidl-usliyye ve m yeteallaku bih minel-ahkmil-feriyye ve Haneflerden Timurtnin (.1004) el-Vusl il kavidil-usl isimli eserleridir. Bu eserler de usuln fra nasl yansdn gstermek amacyla yazlmtr. Tahrcl-frdan farkl olarak bu drt eser, tertip bakmndan fkh usulnn tertibinin gzetildii eserler olup, usl kaidelerin fra yansmasn konu edinirler, fikh kaideleri iermezler. Tilimsnnin Mifth dndakiler ise esas itibariyle bir mezhebin usl grlerinin fra yansmasn konu edinirler. Tahrcl-fr ile bu eserler arasnda bir mukayese yapldnda Tahrclfrun fkh konularna gre dzenlenen tertibi, ierdii fkh kaideler ve afiler ile Hanefler arasnda yapt mukayese ile bu eserlerden ayrld grlr. Zencnnin Tahrcl-fru, zellikle mezhepda snevnin benzer ad tayan et-Temhd fi tahrcl-fr alel-usl isimli eseri ile karlatrldnda Zencnnin eserinin daha baarl olduunu sylemek mmkndr. yle ki, snev eserinde sadece usl kaidelerin fra yansmasn konu edinmitir. Bunu yaparken usl kaidelerin gerekelerine inmemi ve bu kaideler konusunda sadece mezhep ii ihtilaf vermekle yetinmitir. Dier yandan usl kaideler iin verdii rnek meselelerin byk ounluu, talkla ilgili meseleler olup usln, fkhn dier konulardaki yansmalarn tebarz ettirememitir. Bu adan snevnin eseri, sadece fi mezhebinin usl grlerinin fra yansmasn konu edinen bir eser olup fr ile usl arasndaki balanty kurma noktasnda daha yzeysel kalmtr. Zencn ise usl kaidelerin yan sra fkh kaidelerin de fra yansmasn ele alm, bununla yetinmeyip bu kaidelerin her iki mezhep asndan gerekelerine inmi ve bu kaidelerin fra yansmasn fkhn hemen her konusundan verdii bol rneklerle desteklemitir.36 Bu ynyle Zencnnin eseri, snevnin eserine kyasla fr-usl
36.

Nitekim snevnin et-Temhdini nereden Muhammed Hasan Heyto, snevnin usl kaidelere

82

Davut lta

balantsn kurma noktasnda daha baarldr. Kavid literatrnn ise hilfiyta gre, olduka ge dnemde olutuu ve bu tre ait mstakil eserlerin zellikle Tahrcl-frdan sonra ortaya kt37 gz nne alnacak olursa ierdii fkh kaideler, usl kaidelere nispetle daha az olsa da Tahrcl-frun kavid literatrne etkisi de dnlebilir.

II. Tahrcl-fr ve Tessn-nazarn Mukayesesi:


Zencnye kadar geen srede Tahrcl-fr gibi bir eserin yazlmasna zemin hazrlayacak yeterli miktarda literatr mevcuttur. yle ki, mellifin yaad hicr VII.yzyla kadar fkh usul ile ilgili her iki mezhebin benimsedii anlay artk mecrasn bulmu ve buna ilikin her iki taraftan aheser olarak isimlendirilecek eserler kaleme alnmtr. Ayn ekilde mezhep imamlarnn fkhn farkl konulardaki grleri, iki mezhebe ait fkh eserlerinde sistemli bir ekilde derlenmi ve gerekelendirilmitir. ki mezhep arasndaki ihtilafl konular ise birok eserde tespit edilmi, bunlarn gerekelerine yer verilmi ve kar mezhebin grnn deerlendirmesi yaplmtr.38 Geriye bunlarn yorularak mezheplerin fkh anlayn yanstan belli kaidelere dayandrlmas kalmtr. Mellifin ihtilafl meseleleri dayandrd bu kaideler, aslnda daha nce yazlm olan eserlerde bulunmaktadr. Bunlardan usul ile ilgili olanlar, zellikle Debs, Serahs ve Pezdev gibi Hanef usulclerin eserlerinde afilerin grleri ile mukayeseli olarak incelenmi ve bu erevede ok sayda fra ilikin ihtilafl mesele rnek olarak verilmitir. Dolaysyla bu konuda fazla bir aba sarfetmeye gerek kalmamtr. htilafl meselelerin dayand fkh kaideler ise usl kaidelerine nispetle dank bir ekilde fkh veya hilfiyt kitaplarnda mevcuttur.39
verdii rneklerin % 80ninin talk ile ilgili lafz ve meselelerden olutuunu bunun, eserin nemini byk lde kaybetmesine sebep olduunu ifade ederek bu adan ikisi arasnda yaplacak bir kyaslamada fkhn her konusundan bol rnekler ihtiva etmesi sebebiyle Zencnnin eserinin daha baarl olduunu belirtir. Bk., snevnin et-Temhdine yazd giri, s. 34-35. 37. Mustafa Baktr, bir iki istisna (Kerhnin usule dair er-Rislesi ve Debsnin Tessn-nazar) dnda kavaid literatrnn oluumunun hicr VII.yzyln ikinci yarsndan itibaren baladn ifade eder ki, (bk. DA, kide md., XXIV, 207) bu tarih Zencnnin lmnden sonraki tarihi iaret eder. 38. Bu eserlerden bazlarna yukarda deinmitik. Hanefler ile afiler arasndaki ihtilafl meselelere yer veren bu eserlerden bazlar bir mezhebe ait ortalama bir fkh kitabndan daha hacimlidir.12 cilt hlinde baslan Kudrnin et-Tecrd isimli eseri buna rnek verilebilir. 39. rnein Haneflerden Ksnnin Bedius-sani isimli eseri bu bakmdan nemli bir eserdir. Ksn, bu eserde Hanef mezhebinin gr ve gerekelerine yer vermekle kalmam, ayn zamanda ihtilafl konularda finin gr ve gerekesine de yer vermi ve birok yerde bu grlerin dayand fkh kaideleri de tespit etmeye zen gstermitir. Nitekim eserinin mukaddimesinde meselelerin

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

83

Bununla birlikte fer meselelerin dayand zellikle fkh kaidelerin tespiti konusunda da Zencnden nce yaplan almalar mevcuttur. Haneflerden Ebl-Hasen el-Kerhnin (.340) Usl risalesinin40 bu trn ilk nvesini tekil ettii sylenebilir. Kerh, bu risalesinde Hanef mezhebinin frunun dayand yaklak 40 asl tespit etmitir ki, bu kaideler, Hanef fkh mantnn anlalmas bakmndan olduka nemlidir.41 Kerh tarafndan Hanef mezhebinin frunun belli kaideler erevesinde sistemletirilmesine ynelik bu ilk saylabilecek adm, yine Haneflerden Tessnnazar isimli eseri ile Eb Zeyd ed-Debs (.430) takip etmitir. Debs, bu eserinde gerek Hanef mezhebi imamlar arasnda gerekse Hanefler ile dierleri (Malik, bn Eb Leyl ve fi) arasnda fra ait ihtilaflarn dayand asllar tespit etmeye almtr. Bu ynyle eser, bir ekol erevesinde fr-usl balantsn kurmasnn yan sra farkl ekoller erevesinde fr-usl balantsnn da mukayeseli olarak incelendii bir eserdir. Debsden nce yazlan hilfiyt ile ilgili eserler, genelde fer meselelerdeki grlerin mukayesesine ynelik iken Debs, mukayeseyi bu grlerin kaynakland kaideler erevesinde yapmtr. Tessn-nazar ile Tahrcl-fr arasnda genel bir mukayese yaparsak unlar sylemek mmkndr: 1. Yazl amac asndan bakldnda Tessn-nazarn da benzer bir amaca ynelik olarak kaleme alndn sylemek mmkndr. Debs, bu eseri yazmadaki amacn yle ifade etmektedir: Fkh renenlere hilaf meselelerini ezberlemenin zor geldiini, bu meselelerin kaynaklarnn hakikatine muttali olmadaki bilgi eksikliklerini ve tartma esnasnda meselenin dayand noktalar kartrdklarn grnce, bu kitabmda birtakm prensipleri topladm ki, aratrmac bu prensipler zerinde dndnde tartma srasnda anlamazln konusunu ve ekimenin dayanan anlar. abasn, sylediini tutarllk iinde sylemeye ve tartlan konuda meselenin dayanana ve
daha seri anlalmas, daha kolay kavranmas ve ezberlenmesi amacyla bu hususa zen gsterdiini ifade etmektedir.Bedius-sani, I, 2. 40. Kerhnin tespit ettii bu asllar, Necmddn Eb Hafs en-Nesef tarafndan rneklendirilmi ve risale bu ekliyle, Debsnin Tessn-nazar ile birlikte baslm olup, Ferhat Koca tarafndan Tessn-nazar ile birlikte Trkeye evrilmitir. Bk. Mukayeseli slam Hukuk Dncesinin Temellendirilmesi, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara 2002, ss.255-275. 41. Bu deerlendirme ve Kerhnin Hanef mezhebi iindeki yeri iin bk. H. Yunus Apaydn, DA, Kerh md., XXV, 286.

84

Davut lta

tartmann alanna ilikin olduunu bildii konularda delillerini kuvvetlendirmeye sarfeder. Bylece kendileri iin bu ihtilafl meselelerin ezberlenmesi ve dayanaklarnn bilgisine ulama yolu kolaylar ve bakalarnn bunlar zerine kyas edilmesi mmkn olur.42 Bu durumda kapsam, tertip ve mukayese asndan aralarnda farkllk olsa da Zencnnin mukaddimedeki Gemi alimlerden ve nceki fakihlerden bu amac gerekletirmeye ynelen kimseyi grmedim. Aksine usul limleri sadece usulle ilgilenmiler, fr limleri de fer meselelerin bu usule nasl dayandna dikkat ekmeksizin dank meseleleri nakletmekle yetinmilerdir. ifadesinin aksine Debsnin Tessn-nazarnn benzer bir amac gerekletirmeye ynelik daha nce yazlm bir eser olduu aktr. 2. Debs, sadece Hanefler ile fi arasndaki ihtilafa deil, Hanef mamlarn kendi aralarndaki ihtilafa ve Hanefler ile Malik ve bn Eb Leyl arasndaki ihtilafa da yer vermitir. Zencn ise eserini afiler ile Hanefler arasndaki ihtilafa tahsis etmitir. 3. Debs, ihtilafl olduunu tespit ettii asllarn gerekelerine girmeksizin srf kabul edilen asl vermekle yetinmitir. Zencn ise bu asllarn gerekelerine de yer vermitir. 4. htilafl meselelerin dayand hem usl hem de fkh kaideleri iermekle birlikte Tahrcl-frda arlk usl kaidelerdedir. Tahrcl-frdaki yaklak 100 asldan te ikisi usl, te biri fkh kaide niteliindedir. Tessn-nazar ise daha ziyade fkh kaideleri ieren bir eserdir. Gerek Hanef imamlar arasndaki gerekse Hanefler ile dierleri arasndaki 90 civarndaki asln sadece birka tanesi usl kaide niteliindedir.43 5. Tessn-nazar, ierdii mesele bakmndan daha zengindir. Debs Hanefler ile afiler arasnda ihtilafl olan 25 asla, 100 civarnda ihtilafl mesele zikretmitir.44 Toplam mesele says ise 600 civarndadr. Zencn ise 100 civarnda asl kapsamnda 280 kadar meseleye yer vermitir. Zencnnin Tahrcl-fru kaleme alrken Tessn-nazar grp grmedii
Tessn-nazar, s. 9. Debs, Hanefler ile afi arasndaki ihtilafta 25 asla yer vermitir.Bu asllardan sadece ikisi usl kaidesi olup bunlar da kyasa aykr sahab sznn hcciyyeti ile mefhm- muhalefetin hcciyyetidir. 44. Ancak Eb Hanfe ile Eb Ysuf ve Muhammed arasnda ihtilafl olarak zikrettii asllar ve meselelerin birounda fi, immeyn ile ayn grtedir.
42. 43.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

85

konusunda bir tespitte bulunmak zordur. Ancak Tahrcl-frdaki baz ifadelerin Tessn-nazardaki ifadelerle neredeyse kelimesi kelimesine rtmesi ve baz asllara ayn meselelerin rnek verilmesi Tessn-nazar grd ve etkilendii konusunda kuvvetli karine tekil etmektedir. Bu benzerlie verilebilecek rneklerden bazlar unlardr: rnek 1: Tazmnin mlkiyet ifade edip etmedii eklindeki asl konusunda Debsnin ifadesi u ekildedir: Bize gre asl olan, tazmine konu olan eylerin nceki tazmin ile mlkiyet ifade etmesidir. Sahip olunan eyin karlkl rza ile temellk vacip olan bir ey olmas hlinde bu konudaki mlkiyet tazminin gerekli olduu zamana istinat eder. Kureyli mam Eb Abdillah e-fiye gre ise tazmine konu olan eyler tazmin ile mlkiyet ifade etmez.45 Ayn asla ilikin Zencnnin ifadesi ise yledir: Eb Hanfe radyallhu anhn ashab, tazmine konu olan eylerin tazmin ile mlkiyet ifade ettii grndedir. Tazmin edilen eyin karlkl rza ile temliki mmkn olan bir ey olmas hlinde bu konudaki mlkiyet, tazminin gerekli olduu zamana istinat eder. Karlkl rza ile temlikinin mmkn olmas ise mdebberden kanmak iindir. fi radyallhu anh ise tazmine konu olan eylerin tazmin ile mlkiyet ifade etmedii grndedir.46 Zencnnin bu asla rnek verdii sekiz meseleden biri hari dierleri Debs tarafndan da bu asln kapsamnda deerlendirilmitir.47 Zencnnin bu meselelere ilikin yapt aklamalar da hemen hemen Debsnin aklamalaryla ayndr. rnein Hrszlkta el kesme ve tazmin bir araya gelir mi? meselesine ilikin
Tessn-nazar, s. 115. Tahrcl-fr, s. 215. 47. Zencn, bu asla u sekiz ihtilafl meseleyi rnek vermitir (s.217-221) : 1) Gasp edilen mal, tazminden sonra ortaya ktnda kime aittir? 2) Bir kimse cinayet sebebiyle tamamn tazmin ettii kleye malik olur mu? 3) Gasp edilen malda deiiklik meydana gelmesi hlinde tazmin mlkiyet ifade eder mi? 4) Hrszlkta el kesme ve tazmin bir araya gelir mi? 5) Davann mahkemeye intikalinden sonra alnan maln hrsza hibe edilmesi haddi drr m? 6) Baba, olunun cariyesi ile ilikide bulunduunda cariye hamile kalsa babann mehir ve kymetini demesi gerekir mi? 7) Bakasnn cariyesi ile zina eden kii hakknda hadd ve mehir bir araya gelir mi? 8) Hr kadn zinaya zorlayana hem hadd hem mehir gerekir mi?
45. 46.

86

Davut lta

olarak Debsnin ifadesi ise yledir: Hrszlk konusunda bize gre, el kesme ve tazmin bir araya gelmez. nk hrsz, ayet tazmin edecek olsa alnan mala malik olur ve bu mlkiyet mal ald vakte istinat eder. Bu durumda elinin kesilmesi, mal kendi mlkiyetinde iken vaki olur. Kureyli mam Eb Abdillaha gre ise el kesme ve tazmin bir araya gelir.48 Zencnnin ifadesi ise yledir: Haneflere gre, el kesme ve tazmin bir araya gelmez. nk ayet tazmin edecek olsa alnan mala malik olur ve bu mlkiyet mal ald vakte istinat eder. Bu durumda elinin kesilmesi, mal kendi mlkiyetinde iken hasl olmu olur ki, bu caiz deildir. Bize gre ise sebeplerin farkl olmas ve mlkiyetin tazmine dayandrlamamas sebebiyle el kesme ve tazmin bir araya gelir.49 Debsnin bu meseleyi verdikten sonra (u meselelerin de) bu asldan hare50 ketle anlalmas mmkndr ifadesinin ardndan sralad meseleler de benzer ekilde Zencn tarafndan bu meseleden sonra Sonra bu asla birtakm meseleler ilhak edilir. 51 eklindeki ifadenin ardndan sralanmtr. Debsnin (u meselelerin de) bu asldan hareketle anlalmas mmkndr ifadesinin ardndan yer verdii Davann mahkemeye intikalinden sonra alnan maln hrsza hibe edilmesi haddi drr m? meselesine ilikin aklamas yledir: alnan maln hrsza hibe edilmesi, bize gre, ondan el kesmeyi drr. nk hrsz, bu mala hibe ile malik olmutur ve bu maldaki mlkiyeti de mal () ald vakte istinat eder. ayet bu durumda eli kesilecek olsa mal kendi mlkiyetinde iken kesilmi olur. mam e-fiye gre ise dava mahkemeye gtrldkten sonra alnan mal hrsza hibe edildiinde el kesme dmez. Hrsz, bu mala hrszlk fiili ile deil, hibe ile malik olmutur denirse, buna yle denir: phe sebebiyle haddin kaldrlaca hususlarda sonradan arz olan ey,
Tessn-nazar, s. 116. Tahrcl-fr, s. 219-220. 50. Tessn-nazar, s. 116. 51. Tahrcl-fr, s. 220.
48. 49.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

87

balangta mevcut olan gibidir.

52

Zencnnin Sonra bu asla birtakm meseleler ilhak edilir. ifadesinin ardndan ayn meseleye ilikin ifadesi ise yledir: Mal alnan kii, dava mahkemeye gtrldkten sonra alnan mal, hrsza hibe etse bize gre, hrszdan el kesme (cezas) dmez. Haneflere gre ise der. Zira hrsz, bu mala artk hibe yoluyla malik olmutur ve bu mlkiyet de ayet eli kesilecek olsa kendi mlkiyetinde iken kesilmi olaca bir zamana dayand iin caiz deildir. Hanefler yle der: Burada mlkiyet her ne kadar hrszlk fiili ile deil de hibe akdi ile hasl olmu olsa da phe sebebiyle haddin kaldrlaca hususlarda sonradan arz olan ey, balangta mevcut olan gibidir.53 Debsnin bu meselenin ardndan ele ald Baba, olunun cariyesi ile ilikide bulunduunda cariye hamile kalsa babann mehir ve kymetini demesi gerekir mi? eklindeki meseleye ilikin aklamas yledir: Olunun cariyesi ile ilikide bulunup ocuk bekleyen kimseye bize gre mehir gerekmez. nk cariyenin kymetini tazmin ettiinde cariyedeki bu mlkiyeti cinsel ilikinin balangcna dayanr. Bu durumda baba, kendi mlkiyetinde olan bir cariye ile ilikide bulunmu olur, dolaysyla mehir demesi gerekmez. Mterek cariyedeki durum ise bundan farkl olup burada tazmin, cinsel iliki sebebiyle deil, cariyenin mlkiyetini (btnyle) kendine ait hale getirmesi sebebiyledir. nk cinsel iliki bir tasarruf olup (mterek) cariyedeki tasarruf da tazmini gerektirmez. Mterek cariye ile yaplan bu iliki tpk kiinin hayzl iken cariye ile cinsel ilikide bulunmas gibi helal olmasa da tazmini gerektirmemesi asndan cariyenin altrlmas gibidir. Kureyli mam Eb Abdillah e-fiye gre ise mehir gerekir.54 Ayn meseleye ilikin olarak Zencnnin ifadesi ise yledir: Baba, olunun cariyesi ile ilikide bulunup ocuk beklediinde bize gre, mehir vermesi ve kymetini demesi gerekir. Haneflere gre ise kymetini demesi gerekmez. Zira ayet kymetini deyecek
Tessn-nazar, s. 116. Tahrcl-fr, s. 220. 54. Tessn-nazar, s. 116.
52. 53.

88

Davut lta

olsa bu durumda babann cariyedeki mlkiyeti cinsel ilikinin ncesine dayanm olacandan kendi mlkiyetindeki bir cariye ile cinsel ilikide bulunmu olur. Dolaysyla mterek cariyenin aksine bu cariyenin kymetini demesi gerekmez. Zira mterek cariyedeki tazmin, cariyenin mlkiyetini (btnyle) kendine ait hale getirmesi sebebiyle olup cinsel iliki sebebiyle deildir. nk cinsel iliki bir tasarruf olup mterek cariyedeki tasarruf da tazmini gerektirmez. Mterek cariye ile yaplan bu iliki tpk kiinin hayzl olan cariyesi ile cinsel ilikide bulunmas gibi helal olmasa da tazmini gerektirmemesi asndan cariyenin altrlmas gibidir.55 rnek 2: Ganimetlere malik olmann ganimeti drul-slamda koruma altna almaya bal olup olmad eklindeki asl konusunda Debsnin ifadesi yledir: Alimlerimize gre asl olan udur: Ganimetteki hak, alnmasna baldr. Drul-slamda koruma altna alnmasyla bu hak, istikrar kazanr ve bizzat taksim edilmesiyle de mlkiyet gerekleir. mm Eb Abdillah e-fiye gre ise mlkiyet, bizzat ele geirmekle gerekleir.56 Ayn asla ilikin Zencnnin ifadesi ise yledir: fi radyallhu anha gre, ganimetlere malik olmak, bunlar darul-slamda koruma altna almaya bal deildir. Aksine srf ele geirmek ile bu mlkiyet gerekleir. Eb Hanfe radyallhu anh ise yle der: Ganimette hak, alnmasna baldr ve (darul-slamda) koruma altna alma ile de buna malik olunur.57 Zencnnin bu asla rnek verdii ihtilafl meselelerin58 tamam, Debs tara59 fndan ayn asln kapsamnda deerlendirilmitir.
Tahrcl-fr, s. 220-221. Tessn-nazar, s. 118. 57. Tahrcl-fr, s. 356-357. 58. Tahrcl-fr, s. 357-358. 59. Tessn-nazar, s. 118-119.Bu meseleler unlardr: 1) Ganimetlerin drul-harpte taksimi caiz midir? 2) Ganimet drul-slamda koruma altna alnmadan nce askerlere katlan destek kuvvetler ganimete ortak olur mu? 3) Askerin ganimetteki hissesi, snr geerkenki durumuna m, sava hlindeki durumuna gre mi belirlenir? 4) Askerin, ganimetlerin drul-slamda taksiminden nce lmesi hlinde hissesi miraslarna intikal eder mi? 5) Bir ehrin fethedilmesi hlinde devlet bakannn ehri halkna brakma hakk var mdr?
55. 56.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

89

rnek 3: lke farkllnn hkmlere etkisi eklindeki asl konusunda Debsnin ifadesi yledir: Bize gre asl olan udur: Dnyann tamam drul-slam ve drul-harb olmak zere iki yurttan ibarettir. mam e-fiye gre ise asl olan dnyann tek yurttan ibaret olmasdr.60 Ayn asla ilikin olarak Zencnnin ifadesi ise yledir: lke farkll -ki, bununla darul-slam ve darul-harbi kastediyorum- fi radyallhu anha gre, hkmlerin farklln gerektirmez. Eb Hanfe radyallhu anh ise lke farkllnn hkmlerin farklln gerektirdiini syler.61 Zencnnin bu asla rnek verdii ihtilafl meselelerin62 tamam yine Debs tarafndan ayn asln kapsamnda deerlendirilmitir.63

III. Tahrcl-Frun ekil ve eriine Ynelik Eletiri: A. Tertip Bakmndan:


Eserde yer verilen asllarn ilgili meseleler dorultusunda fkh konularna gre tertip edilmesi sebebiyle baz meselelerin ilgili olduu asl ile birlikte farkl konularda yer almas kanlmazdr. Bununla birlikte baz asllar, kanaatimizce daha uygun bir konu olduu hlde uygun olmayan konular altnda ele alnmtr. Buna unlar rnek verilebilir: 1. Mellif, nikh, hkm asndan zevc ve zevce arasnda mterek midir, deil midir? eklinde ifade edilebilecek asla, namaz konusunda yer vermitir.64 Hlbuki bu asln, nikh konusunda yer almas daha uygun grnmektedir. Zira ne bu asln ne de bu asln feri olarak verilen meselenin namaz konusu ile bir ilgisi
Tessn-nazar, s. 119. Tahrcl-fr, s. 227. 62. Tahrcl-fr, s. 228. 63. Tessn-nazar, s. 119-120.Bu meseleler unlardr: 1) Elerden birinin zimm veya Mslman olarak drul-slma gelmesi ve dierinin drul-harpte kalmas ile nikh sona erer mi? 2) Mslman olup drul-slama gelen harbnin, drul-harpte brakt mallar zerindeki mlkiyeti sona erer mi? 3) Drul-harpte Mslman olup drul-slama hicret etmeyen kii, dokunulmazla sahip olur mu? 64. Tahrcl-fr, s. 105-107.
60. 61.

90

Davut lta

bulunmaktadr.65 2. Mellif, Kitbul-buy ierisinde rib konusunda on bir asla yer vermitir. Ancak rnek verdii meseleler asndan bakldnda bu asllardan sadece tanesi rib ile ilgili meseleleri ihtiva etmektedir.66 Dier sekiz asln ou ise ierdii meseleler itibariyle rib ile ilgili asllar kapsamnda deil, Kitbul-buy ana bal altnda yer almas uygun olurdu. 3. Mellif, nikh akdinin konusu ile ilgili asl ve meselelere Kitbul-buyda yer vermitir. Ancak mellifin buradaki asla rnek verdii yedi meseleden sadece satn alnan cariye ile cinsel iliki, ayp sebebiyle redde mani midir? eklindeki mesele alm-satm ile ilgili olup dier meseleler nikh, mehir, talk ve azat ile ilgilidir.67 Bu yzden sz konusu asln ve bu asla dayandrd meselelerin Kitbun-nikh blmnde ele alnmas daha uygun olurdu. 4. Mellif, lke farkllnn hkmlere etkisi ile ilgili asl ve bu asl kapsamnda yer alan meselelere Kitbun-nikhda yer vermitir.68 Ancak ierik itibariyle bu asl ve meselelerin Kitbus-siyerde ele alnmas daha uygun gzkmektedir. 5. Mellif, sebebin mahiyeti erevesinde baz meselelerdeki ihtilafn hkmn, kendisine izafe edilmesi iin mnasip olup olmad veya ak ve elverili olup olmad noktasnda mstakil sebebin bulunup bulunmadndan kaynaklandn ifade ederek bu asl kapsamnda iki meseleye yer vermitir. Bu meselelerden birisi, bir kimsenin keffret niyetiyle babasn satn aldnda babasnn hrriyete kavumasnn keffret yerine geip gemeyecei, dieri ise kendisine saldran hayvan savunma
Mellifin bu asln feri olarak verdii mesele unlardr: 1) Koca, karsnn cenazesini ykayabilir mi? 2) Nikh akdi, tezvc ve inkh lafzlarnn dnda bir lafz ile mnakid olur mu? 3) Kocann Ben senden boum diyerek talk kendine izafe ettii ve karsna Kendini boa sznn ardndan karsnn Sen benden bosun sz ile talk vaki olur mu? 66. Tahrcl-fr, s. 143-202. 67. Tahrcl-fr, s. 192-196.Dier alt mesele unlardr: 1) Nikh akdi tezvc ve inkh lafzlarnn dnda bir lafz ile mnakid olur mu? 2) Halvet-i sahha mehri gerektirir mi? 3) Kadndaki bir kusur sebebiyle nikh akdi fesholur mu? 4) Hul fesih midir, talk mdr? 5) Efendi klesini zorla evlendirebilir mi? 6) Mphem azattaki cinsel iliki azadn tayini anlamna gelir mi? 68. Tahrcl-fr, s. 277-278. Mellif, burada u meseleye yer vermitir.1) Elerden birinin zimm veya Mslman olarak drul-slma gelmesi ve dierinin drul-harpte kalmas ile nikh sona erer mi, ermez mi? 2) Mslman olup drul-slama gelen harbnin, drul-harpte brakt mallar zerinde mlkiyeti sona erer mi, ermez mi? 3) Drul-harpte Mslman olup drul-slama hicret etmeyen kii, dokunulmazla sahip olur mu, olmaz m? Muhtemelen mellif, birinci meselenin nikh ile ilgili olmasndan dolay bu asl ve dier meseleleri Kitbun-nikhda yer vermitir.
65.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

91
69

amacyla ldren kiinin tazmin ile ykml olup olmayaca meselesidir.

Ancak mellif, bu asl ve sz konusu iki meseleye Kitbul-huddda hrszlk ile ilgili asl ve meseleler kapsamnda yer vermitir. Mellifin bu konuyu burada almasn gerektirecek herhangi bir neden bulunmamaktadr. Bu asln, birinci mesele dikkate alnarak Kitbus-savmda, ikinci mesele dikkate alnarak Kitbul-cirhda ele alnmas daha uygun gzkmektedir.

B. Asllarn Nisbeti Bakmndan:


Mellifin baz asllar konusunda taraflara nispet ettii grlerin nispeti tartmaya aktr. Buna ilikin tespit edebildiimiz baz asllar unlardr: 1. Mellif, finin hkmlerde teabbudn asl olduunu kabul etmesinden dolay teabbud ihtimaline arlk verdiini ve fer meseleleri de bu prensibe dayandrdn, Eb Hanfenin ise talilin asl olduunu kabul etmesinden dolay fer meseleleri bu prensibe dayandrdn ifade etmitir.70 Eb Hanfeye nispet ettii gr doru olmakla birlikte71 fiye nispet ettii gr tartmaya aktr. Teftzn, hkmlerde asl olann teabbud olduu eklindeki grn afiler arasnda yaygn olduunu ifade etse de72 ne afilerin ne de Haneflerin eserlerinde bu ifadeyi destekleyecek bir bilgiye rastlayamadk. Hanefler tarafndan fiye nispet edilen gr ise talilin asl olduu eklindedir.73 afi usulclerden Semnnin, Debsnin fiye nispet ettii gr deerlendirirken buna ynelik bir itirazda bulunmayp bu gr desteklemesi, 74
Tahrcl-fr, s. 351-355. Tahrcl-fr, s. 41. 71. Hkmlerde tallin asl olduu konusunda Haneflerin grleri iin rnek olarak bk.Debs, Takvmul-edille, ner: hlil Muhyiddin el-Meys, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 2001, s. 301; Serahs, Usl, ner: Ebul-Vef el-Efn, Drul-Marife, Beyrut tz., II, 144; Pezdev, Usl (Keful-esrr erhi ile) , Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 1997, III, 432; Sadruera, et-Tavdh, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut tz., II, 64-65. 72. Bk. Teftzn, et-Telvh, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut tz., II, 64. 73. Bu konuda bk.Debs, Takvml-edille, s. 301; Pezdev, Usl (Keful-esrr erhi ile) , III, 431; Serahs, Usl, II, 144; Semerkand, Mznul-usl, ner: Abdlmelik Abdurrahman es-Sad, Mekke 1987, II, 895-896.Debs, bu gr (asl olan talldir) tam olarak fiye nispet etmediini belirtmekle birlikte ele ald meselelerin bu gre delalet ettiini ifade eder. Pezdevi ve Serahs ise bu gr, finin mezhebine daha uygun bir gr olarak verir. Sadruera gibi sonraki Hanef usulcler ise ihtiyat payn kaldrarak bu gr fiye nispet etmilerdir. Bk. Sadruera, et-Tavdh, II, 64. 74. Semn, Kavtul-edille, ner: Muhammed Hasan Muhammed Hasan smail, Drul-Ktbil69. 70.

92

Davut lta

fiye gre, hkmlerde asl olann teabbud deil, talil olduunu gsterir.75 Debs ve Semnnin ifadeleri birlikte deerlendirildiinde Hanefler ile afiler hkmlerde asl olann tall olduu konusunda hemfikirdir. Ancak aralarnda yle bir fark vardr: afilere gre, kyas iin naslarn genel olarak bir illet ile mall olduunu gsteren delil yeterli iken Hanefler, bunu yeterli grmeyip, illetinin tespiti yaplan muayyen asln da mall olduuna ilikin art bir delilin bulunmasn gerekli grmlerdir. 2. Zencn, atf harfi vvn fi ve afilere gre, tertip ifade ettiini belirtmi ve buna abdest ve sayde tertibin vacipliini rnek vermitir.76 Ancak bu nispet tartmaya aktr. Cveyn gibi, fiden vv harfinin tertib ifade ettii grnn mehur olduunu ifade eden77 usulcler bulunmakla birlikte bunu reddeden fii usulcler de vardr. rnein Semn, srf abdest uzuvlarnn ykanmasnda tertibe riayetin vacip olduu grnden hareketle mutlak olarak fiye vv harfinin tertib ifade ettii grn nispet etmenin doru olmadn, finin tertpin vaciplii grn ayetin anlamna ilikin bir incelemeden karttn ifade eder.78 Zencn, vvn tertip ifade ettiine Saf ve Merve Allahn nianelerindendir. (Bakara 2/158) ayeti ile ilgili olarak saye hangisinden balanaca sorulduunda, Hz. Peygamberin syledii Allahn balad ile balayn eklindeki szn gereke olarak gstermitir. Rz gibi baz fi usulcler ise bunun tertp ifade etmesine deil, tertpi ifade etmediine gereke olduunu belirtir. Rz, bunu u ekilde aklar: ayet vv tertpi ifade etmi olsayd, saye hangisinden balanaca dili bilen sahabe iin problem tekil etmez ve Hz. Peygambere sorma ihtiyac duymazlard. 79
lmiyye, Beyrut 1997, II, 137-139. Naslarda asl olann teabbudlik olduu grn Semerkand baz kyaslara nispet etmitir. Bk. Mznul-usl, II, 895. 75. Hadd ve keffretlerde, isimlerde ve sebeplerde kyas caiz grmesi, ksr illet ile talli caiz grmesi ve kyastan vazgeilen asla kyas caiz grmesi gibi hususlar, finin hkmlerde asl olann tall olduu grn benimsediini destekleyen hususlardr. 76. Tahrcl-fr, s. 53. 77. Cveyn, el-Burhn, ner: Abdlazim Mahmud ed-Db, Drul-Vef, 1997, I, 137. 78. Semn, Kavtul-edille, I, 39. 79. Rznin bu deerlendirmesi iin bk. El-Mahsl (el-Kif erhi ile) , ner: Adil Ahmed AbdlmevcutAli Muhammed Muavvaz, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 1998, II, 411. Ayrca vvn mutlak cem ifade ettii konusundaki gerekeler ve tertb ifade ettii konusundaki gerekelerin rtlmesi konusunda ayrntl bilgi iin bk. Rz, El-Mahsl (el-Kif erhi ile) , II, 410-428.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

93

Gerek rz gerekse Semn, vv harfinin tertib ifade ettii grnn afilerden bazlarna ait olduunu ifade etmiler ve bu gr hatal bularak ele80 tirmilerdir. Onlara gre, vv tertib deil, cem ve ortaklk ifade eder. 3. Zencn, finin mutlak emrin tekrar gerektirdii grnde olduunu ifade ederek buna bir teyemmm ile iki farzn birletirilemeyeceini, eda vakti girmeden nce bir farz iin teyemmmn caiz olmadn ve hrszln tekerrr etmesi hlinde cezasnn da tekerrr edecei meselelerini rnek vermitir.81 Burada mellifin hem mutlak emir konusunda fiye nispet ettii bu gr hem de verdii rneklerin bu aslla balants asndan hata sz konusudur. Birincisini ele alacak olursak afi usulclerin eserlerinde mutlak emrin tekrara dellet ettii gr, ilerinde Eb shk el-sferynnin de bulunduu baz afilere nispet edilmekte, fiye nispet edilmemektedir.82 Aksine fi usulclerin byk ounluu mutlak emrin tekrar gerektirmedii grndedir.83 Hanefler tarafndan fiye nispet edilen gr de mutlak emrin tekrar gerektirmedii ancak tekrara ihtimalinin bulunduu eklindedir.84 kinci olarak, bu asla rnek olarak verdii meseleler incelendiinde bunlarn mutlak emir ile deil, arta bal emrin tekrara delleti ile ilgili meseleler olduu grlr. Zira teyemmm ile ilgili verdii iki meselenin dayand Namaza kalktnz zaman yzlerinizi, ellerinizi ykayn su bulamamsanz teyemmm edin. (Mide 5/6) ayetindeki emir ile hrszln tekerrr etmesi hlinde cezasnn da tekerrr edeceinin dayand Hrsz erkek ve kadnn ellerini kesin. (Mide 5/38) ayetindeki emir, mutlak deil, arta bal emirdir.
rz, erhul-Lma, ner: Abdlmecid Trk, Darul-arbil-slam, Beyrut 1988, I, 537; Semn, Kavtul-edille, I, 36-37. 81. Tahrcl-fr, s. 75-78. 82. Bu grn baz afilere nispeti iin bk. rz, erhul-Lma, I, 220, et-Tabsra, ner: Muhammed Hasan Heyto, Darul-Fikr, Dmek 1980, s. 41; Cveyn, el-Burhn, I, 166-167; Semn, Kavtuledille, I, 69-72; bn Berhn, el-Vusl ilel-usl, ner: Abdlhamid Ali Ebu Zneyd, Mektebetl-Merif, Riyad 1983, I, 141-142; Amid, el-hkm f uslil-ahkm, ner. brahim el-Acz, Darul-Ktbillmiyye, Beyrut 1985, I, 378; sfehn, el-Kif, III, 288; Sbk, el-bhc f erhil-Minhc, ner: Ahmed Cemal Zemzem-Nureddin Abdulcebbar Sar, Darul-Buhs, Dubai 2004, IV, 1093-1094. 83. Mutlak emrin gerei konusunda aralarnda farkllk bulunsa da fi usulclerin byk ounluu tekrar gerektirmedii konusunda hem fikirdir. Bk. rz, erhul-Lma, I, 220-228; Cveyn, el-Burhn, I, 164; Semn, Kavtul-edille, I, 65; Gazzl, slam Hukukunda Deliller, II, 64; Rz, el-Mahsl (el-Kif erhi ile) , III, 287-288; Amid, el-hkm, I, 378; Beydv, el-Minhc (el-bhc erhi ile) , IV, 1092; Sbk, Cemul-cevmi (Tenfl-mesmi erhi ile) , ner: Eb Amr el-Huseyn, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 2000, I, 306. 84. rnek olarak bk. Serahs, Usl, I, 20; Pezdev, Usl (Keful-esrr erhi ile) , I, 184.
80.

94

Davut lta

Nitekim baz kaynaklarda fiye nispet edilen gr, budur.85 Ancak bu grn de fiye nispetini ihtiyatla karlamak gerekir. Zira, ilerinde rz ve Semn gibi finin grlerine sk skya bal usulclerin de bulunduu afilerin ounluunun kabul ettii gr, mutlak emirde olduu gibi arta bal emrin de tekrara delletinin olmad, tekrarn emrin dnda tekrara dellet eden bir karine ya da delilden anlalddr.86 Dolaysyla mellifin rnek olarak verdii meseleleri de bu ekilde deerlendirmek mmkndr.87 Meliffin burada teyemmm konusunda zikrettii bu iki mesele, farkl mezheplerden birok fakih tarafndan teyemmmn mutlak bedel mi yoksa zarur bedel mi olduu eklindeki asla balanmtr.88 4. Mellif, Haneflerin vcubda geni zamann olmasn reddettiini ve vcubun vaktin son ksmna has olduunu ileri srerek vcibin vaktin banda yerine getirilrnein Haneflerden Serahs, arta bal emrin tekrara delalet ettii grnn, sz konusu ayettin zahirine dayanarak her bir namaz iin teyemmm vacip kabul etmesinden hareketle fiden nakledildiini ifade eder. Bk. Usl, I, 22. Zerke de kimi zaman bu grn fiye nispet edildiini belirtir. Bk. El-Bahrul-muht, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 2000, II, 121. 86. rz, erhul-Lma, I, 228-231; Semn, Kavtul-edille, I, 73-75.Bu konuda Gazzl, rnein, Eer cnb iseniz temizlenin (Mide 5/6) ve Namaza kalktnzda ykayn, teyemmm edin (Mide 5/6) ayetlerinde olduu gibi erin emirleri, sadece sebeplerin tekerrr etmesiyle tekerrr eder eklindeki itiraza yle cevap verir: Sebeplerin tekerrr ile emirlerin de tekerrr edecei hususu, dilin ve salt izafenin gerei olan bir husus olmayp, tam tersine, her bir art hususunda er bir delil ile bilinir. Nitekim Allah Tel, Yol olarak g yetirenlerin haccetmeleri insanlar zerinde Allahn hakkdr dedii hlde, g yetirmenin tekerrr sebebiyle vcub tekerrr etmemitir.Eer onlar, bu durumu delile havale edecek olurlarsa, biz de tekerrr eden eyleri delile havale ederiz. Kald ki, henz abdesti bozulmam olan birinin namaza kalkmas durumunda, yeniden abdest almas gerekmez. Yine cnb olan kiinin de namaz klmay kastetmediinde temizlenmesi vacip deildir. Grld gibi vcub mutlak olarak tekerrr etmemekte, fakat bu hususta delilin gereine gre davranlmaktadr. slam Hukukunda Deliller, II, 70. 87. rnein, fiye gre, bir teyemmm ile birden fazla farzn eda edilemeyecei grn afi fakihlerden Imrn, u gerekeye balamtr. 1) Namaza kalknz zaman yzlerinizi, ellerinizi ykayn. su bulamamsanz teyemmm edin (Mide 5/6) ayetinin zahiri. Ancak Imrn, bu ayetin zahirini gereke olarak verirken her ne zaman (kllem) namaz klmaya kalkarsanz eklinde vermitir ki, kllem emrin dnda tekrra delalet eden bir karinedir. 2) bn Abbastan rivayet edilen Bir teyemmm ile tek bir namaz klnmas snnettendir. Sonra kii dier namaz iin (tekrar) teyemmm eder sz. 3) Teyemmmn zarur bir temizlik olduu ve mstehzann abdestine kyasla bir teyemmm ile birden fazla farzn eda edilemeyecei. Bk. Imrn, el-Beyn f mezhebil-mm e-fi, Drul-Minhc, Beyrut 2000, I, 314-315. Ayn ekilde hrszln tekerrr etmesi hlinde cezann da tekerrr edecei konusunda bu konuda gelen haberlere dayanlmtr. Bk. Imrn, el-Beyn, XII, 492-493. 88. rnein Ksn, teyemmm ile ilgili bu meseleleri, teyemmmn mutlak bedel mi yoksa zarur bedel mi olduu eklindeki asla dayandrmtr. Bk.Bedius-sani, I, 55-56.
85.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

95
89

mesini, zekatn vaktinden nce verilmesi gibi deerlendirdiklerini ifade eder.

Mellifin Haneflere nispet ettii bu gr, Haneflerin bir ksmnn benimsedii gr olup ounluk farkl grtedir. ncelikle Haneflerin geni zamanl vacipi reddettikleri doru deildir. Zira Haneflere gre, geni zamanl vacip, mukayyet vacipin ksmndan biridir.90 Cesssn verdii bilgilere gre, Haneflerde geni zamanl vacipte vcubun vaktin hangi ksm ile ilgili olduu konusunda grten sz etmek mmkndr. Birinci gr, fi tarafndan kabul edilen gr olup fiil, geni zamanl olarak vaktin banda vacip olur. Farzn eda edilebilecei kadar bir zaman ile vaktin sonuna ulaldnda artk dar zamanl vcib hline dnr. Bu gr, Haneflerden Muhammed b. c es-Selcye nispet edilmektedir ki, bu ayn zamanda Debs, Serahs, Pezdev gibi Mavernnehir Hanef usulclerinin benimsedii grtr. Bununla birlikte vcubun kendisi ile edann vcubu arasnda ayrma giderek edann vcubunun hemen olmad konusunda fiden ayrlmlardr.91 kinci gre gre vcub, vaktin sonuna taalluk eder. Bu gr benimseyenlerden bir ksmna gre, vaktin banda yaplan fiil, nafile olup vaktin sonunda farzn balayclna manidir. rnein vaktin sonunda hayz gren kadnn bu vaktin namazn kaza etmesi gerekmez. Bir ksmna gre ise bu durumda baklr. Eer kii mkellef olarak vaktin sonuna eriirse eda ettii fiil farz olarak eda edilmi olur, ayet vaktin sonuna mkellef olarak erimez ise eda ettii fiil nafile olur. nc gre gre ki, bu, Cesssn Kerhye nispet ettii ve kendisinin de benimsedii grtr, vaktin tamam farzn edasnn vakti olup vcub iki eyden biri ile belirgin hale gelir. Birincisi, fiilin, artk ertelenmesi caiz olmayan son vakte kadar tehir edilmesi durumunda bu son vakitte vcub belirgin hale gelir. kincisi, fiil bu vaktin hangi ksmnda yaplm ise o vakit vcub iin belirgin hale gelir.92 Birinci ve nc gr asndan bakldnda mellifin Haneflere nispet ettii gr hataldr. Zira birinci gre gre, vcub vaktin ilk ksmnda sabit olup vcibin edas sahihtir. nc gr asndan bakldnda vaktin banda eda edilTahrcl-fr, s. 90-91. Haneflerin bu konudaki grleri iin bk.Debs, Takvmul-edille, s. 67-68; Serahs, Usl, I, 26-30; Pezdev, Usl (Keful-esrr erhi ile) , I, 314-317. 91. Ayrntlar iin bk.Debs, Takvmul-edille, s. 68-69; Serahs, Usl, I, 30-36; Pezdev, Usl (Kefulesrr erhi ile) , I, 317-337. 92. Ayrntlar iin bk.Cesss, el-Fusl fil-usl, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 2000, I, 307-312.
89. 90.

96

Davut lta

meyip son ksmna brakldnda vcub bu son ksmda gerekleirse de peinden eda edilmek kayd ile ilk vakti de vcub iin sebep tekil eder. Bu durumda sadece ikinci gr asndan bakldnda mellifin Haneflere nispet ettii gr doru olarak deerlendirilebilir.93 5. Mellif, Hz. Peygamberin Oruca geceden azmetmeyenin orucu yoktur sznde olduu gibi fiilin cinsine izafe edilen olumsuzluun, Haneflere ve Mutezileye gre mcmellii gerektirdiini, mcmelliin kaynann da bu szn hakikat anlamndaki oru ile er oru arasnda mtereddit oluu olduunu ifade etmitir.94 Hanefler ve Mutezileye gre bu tr ifadelerin mcmel olduu ve mcmelliin de belirtilen ekilde olduu baz bakmlardan tartmaya aktr. Mellifin Haneflere ve Mutezileye nispet ettiinin aksine bu tr ifadelerde mcmellik iddias, shhat ile nefy-i kemal anlamlar arasndadr.95 Bu tr ifadelerde lugav anlamn kastedilmedii, dier bir ifadeyle amelin biimsel varlnn nefyedilmedii konusunda esasen usulcler arasnda bir tartma yoktur. Zira amelin biimsel varl mevcuttur ve bunun olmadnn ileri srlmesi, Hz. Peygamberin sznde yalan olmasn gerektirir ki, ismet sfat sebebiyle bu caiz deildir. Mellifin bu hatasnn kayna, sz konusu mcmellik iddiasnn Mutezileye nispetinin kimi afi usulcler tarafndan bu ekilde yaplm olmasdr.96 Bu tr ifadelerin shhat ve nefy-i kemal arasnda tereddtl olmas sebebiyle mcmel olduu grne gelince bu gr, Basr ve Rz tarafndan Eb Abdillah Basrye, 97 Gazzl tarafndan Mutezile ve Bkllnye, 98 Amid tarafndan Eb Abdillah Basrye ve Bkllnye, 99 rz tarafndan Basral afilere, 100 Semn
Haneflerden Kudrnin tercih ettii gr budur. Bk.Et-Tecrd, I, 377-381. Tahrcl-fr, s. 117-119. 95. Nitekim bu tr ifadelerdeki mcmellik tartmas, usulcler tarafndan shhat ve nefy-i kemale ihtimali olduu erevesinde yaplm olup mcmel olmadn kabul edenler de bu tr ifadelerin olumsuzluun bana geldii fiilin er hkmnn olmad konusunda zahir, nefy-i kemal anlamnda ise mevvel olduu ve buna ancak bir karine ile gidilebileceini ifade etmilerdir. rnek olarak bk. rz, erhul-Lma, I, 460-463; Cveyn, el-Burhn, I, 280; Semn, Kavtul-edille, I, 292-293; Gazzl, slam Hukukunda Deliller, II, 19-20. 96. rnek olarak bk. Gazzl, slam Hukukunda Deliller, II, 18. 97. Basr, el-Mutemed f uslil-fkh, ner: hlil el-Meys, Darul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 1983, I, 309; Rz, el-Mahsl f ilmi uslil-fkh, ner: Taha Cabir Feyyaz el-Alvn, Messesetr-Risale, Beyrut 1992, III, 166. 98. Gazzl, slam Hukukunda Deliller, II, 18, 19. 99. mid, el-hkm, II, 18. 100. rz, erhul-Lma, I, 461.
93. 94.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

97

tarafndan ilerinde Kerh ve Eb Abdillah el-Basrnin bulunduu baz Haneflere, 101 Bc tarafndan baz Haneflere, Bklln ve baz Maliklere102 nispet edilmitir. Mutezileden Kad Abdulcabbar ve Ebul-Hseyn el-Basr ise olumsuzluun bana geldii ismin er isim olmas ile lugav isim olmasn farkl deerlendirmitir. Buna gre, olumsuzluun bana geldii isim namaz, oru gibi er bir isim ise mcmel deildir. Bu durumda sz konusu amelin yeterlilii/shhati nefyedilmi olur, nefy-i kemale ise ancak bir karine olmas hlinde hamledilir. Olumsuzluun bana geldii isim lugav bir isim ise bu taktirde icz ile nefy-i kemal arasnda mtereddit olduu iin mcmeldir.103 Haneflerden Cesss da bu tr ifadelerin mcmel olmad grndedir. Cesssa gre, bu tr ifadelerden asln nefyedildiinin anlalmas zahir olup nefy-i kemale ancak bir karine bulunduu taktirde gidilir.104 Haneflerdeki genel eilimin bu dorultuda olduu sylenebilir.105 Gerek farkl ekollerden usulclerin bu konudaki nispetleri gerekse Hanef ve Mutezil usulclerin kendi ifadeleri dikkate alndnda mellifin bu nispetinin doru olmad ortaya kar. Bu tr ifadelerin mcmel olduu grnn Haneflere ve Mutezileye nispet edilmesi, muhtemelen Hanef olarak bilinen Mutezil Eb Abdillah el-Basr sebebiyledir. 6. Zencn, ykmllkler ve beden ibadetlerde niybet konusunda Haneflere niybetin geerli olmad grn nispet etmitir.106 Haneflere nispet ettii bu gr de tartmaya aktr. yle ki: Haneflere gre, niyabeti kabul edip etmemesi asndan ibadetler ksma
Semn, Kavtul-edille, I, 292. Bc, hkmul-fusl f ahkmil-usl, ner: Abdullah Muhammed el-Cebbr, Messesetr-Risale, Beyrut 1989, s. 201. 103. Basr, el-Mutemed, I, 309-310. 104. Cesss, el-Fusl, I, 195-197. 105. Bu tr ifadelerde mcmellik olmad konusunda rnek olarak bk. bnl-Hmm, et-Tahrr (et-Takrr vet-tahbr erhi ile) , Darul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 1999, I, 214-215; bn Abdiekr, Msellems-sbt (Fevtihur-rahamt erhi ile) , Drul-Fikr, Dmek tz., II, 38-39. Dolaysyla Haneflerin bu tr ifadelerden nefy-i kemale hamlettiklerini bir karine sebebiyle nefy-i kemale hamlettikleri sylenebilir. 106. Zencnnin ifadesi u ekildedir: Haneflere gre ise mkellefiyetlerde ve beden ibadetlerde niyabet sz konusu olmaz. nk onlara gre sevab, taatin sonucu, ceza ise masiyetin sonucudur.Bu yzden gerek sevab gerekse ceza, failleri ile snrldr. Onlar bu konuda aslaha riayet prensibine dayanmlardr. Tahrcl-fr, s. 140-141.
101. 102.

98

Davut lta

ayrlr.1) Hz. Peygamberin Kimse kimse adna oru tutamaz, namaz klamaz. hadisi sebebiyle namaz ve oru gibi srf beden ibadetlerde acziyet durumu olsun olmasn niyabet, geerli deildir.2) Zekat, ftr sadakas, keffretlerde yedirme ve giydirme, r ve nafaka gibi srf mali ibadetlerde ise acziyet durumu olsun olmasn niyabet geerli olup vekil ya da vas, kii adna bu ykmllkleri yerine getirebilir.3) Hacc ibadetinde olduu gibi beden ve mlden mrekkep olan ibadetlerde ise niyabet, acziyet bulunmas hlinde geerlidir.107 Nitekim afilere gre de hacc ibadetinde niyabetin geerli olmas, acziyet bulunmasna baldr.108 7. Zencnnin, bir eyi emretmenin zddn nehyetmek anlamna gelip gelmedii konusunda fiye nispet ettii gr, bir eyi emretmenin zddn nehyetmek olmad, Haneflere nispet ettii gr de bir eyi emretmenin zddn nehyetmek olduu grdr.109 Mellifin her iki mezhebe nispet ettii gr, iki mezhepten baz usulclerin grdr. finin, mellifin kendisine nispet ettii gr benimsediine ilikin kaynaklarda bir bilgi bulunmamaktadr. Bununla birlikte mellifin fiye nispet ettii bu gr, Cveyn ve Gazzl gibi nde gelen baz fi usulcler tarafndan benimsenmi110 olsa da afi usulclerin byk ounluu mellifin Haneflere nispet ettii gr benimsemitir.111 Zencnnin Haneflere nispet ettii gre gelince bu Mturd, Semerkand ve Lmi gibi usulclerin benimsedii grtr.112 Cesss, emirde ayn gr benimsemekle birlikte nehiyde nehyedilen eyin bir zdd olmas ile birden fazla zddnn olmasn farkl deerlendirmitir. Buna gre, eer nehyedilen eyin bir zdd var ise bu, o eyin emredilmesini gerektirir. Bununla birlikte birden fazla zdd olan eyi nehyetme, o eyin ztlarn emretmeyi gerektirmez.113 Debs, Serahs, Pezdev ve
Ksn, Bedius-sani, II, 212; Merinn, el-Hidye, I, 183. rnek olarak bk.Cveyn, Nihyetul-matlab f diryetil-mezheb, ner: Abdlazim Mahmud edDb, Drul-Minhc, Beyrut 2007, IV, 133. 109. Tahrcl-fr, s. 251. 110. Cveyn, el-Burhn, I, 180; Gazzl, slam Hukukunda Deliller, I, 114-115. 111. rz, Semn, Rz ve mid bu usulclerden bazlardr. Bk. erhul-Lma, I, 261-263; Kavtul-edille, I, 123-131; el-Mahsl (el-Kif erhi ile) , III, 559 vd.; el-hkm, I, 393. Semn, bu gr fukahann geneline nispet etmitir. Cveyn, katlmamakla birlikte bu gr afilerin cumhuruna nispet etmitir. Bk. El-Burhn, I, 179. Konu ile ilgili daha fazla ayrnt iin bk. Zerke, el-Bahrul-muht, II, 144-150. 112. Semerkand, Mznul-usl, I, 258-273; Lmi, Kitbun f uslil-fikh, ner: Abdlmecid Trk, Darul-arbil-slm, Beyrut 1995, s. 98-99. 113. Cesss, el-Fusl, I, 332.
107. 108.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

99

bunlar takip eden Hanef usulcler ise emretmenin iktiz yoluyla o eyin zddnn kerahetini gerektirdiini, nehyin ise nehyedilen eyin zddnn snnet olmasna ihtimalinin bulunduu eklinde bir gr benimsemilerdir.114 8. Zencn, zevciyet nafakasnn afilere gre, hapsin karlnda, Haneflere gre ise yaknn nafakasyla balantsndan dolay vacip olduunu ifade etmitir.115 Mellifin her iki mezhebe nispet ettii gr de tartmaya aktr. afilerde zevciyet nafakasnn neyin karl olduu konusunda iki gr bulunmaktadr. Birincisi, mellifin zikrettii, akit ile sabit olan hapistir. kincisi ise akit ile sabit olan cinsel istifadenin mmkn oluudur.116 Nevev, bu iki grten birincisinin finin kavl-i kadmi, ikincisinin ise kavl-i ceddi ve mezhepte ar basan gr olduunu ifade eder. Buna gre zevcenin nafakas, cinsel istifadeye karlk gnbegn sabit olur.117 Bu durumda Zencnnin afilere nispet ettii grn afi mezhebinde rcih olmayan dier gr olduu sylenebilir. Zencnnin afilere nispet ettii gr, esasen Hanefler tarafndan benim118 senen grtr. Haneflere gre, zevciyet nafakas, hapsin karldr. 9. Zencn, bir makdrun iki hdis kudret arasnda bulunmasnn cevaz konusunda Earlere, bunun mmkn olduu grn, Mutezile ve Haneflere ise bunun mmkn olmad grn nispet ederek birden fazla elin bir el karlnda ksasen kesilip kesilemeyecei meselesini bu tartmaya balamtr.119 Zencnnin bu konuda Earlere nispet ettii gr, doru deildir. Zira Earler de bir makdrun iki kadm kudret veya iki hdis kudret arasnda ortak olamayaca konusunda Mutezile ile hem fikirdir. Earlerin Mutezileden ayrld nokta ise bir makdrun biri kadm dieri hdis iki kudret arasnda ortak olmasnn mmkn olmasdr. Earler yaratma cihetinin Allaha, kesbetme cihetinin kula ait olduunu kabul ettikleri iin bir fiilin, biri yaratc dieri hdis iki kudret arasnda mterek
Ayrntlar iin bk. Debs, Takviml-edille, 48-49; Serahs, Usl, I, 94-99; Pezdev, Usl (Kefulesrr erhi ile) , II, 479; Sadruera, et-Tavdh, I, 223. 115. Tahrcl-fr, s. 297. 116. Cveyn, Nihyetul-matlab, XV, 446-447; Gazzl, el-Vast fil-mezheb, ner: Ahmed Mahmud brahim, Drus-Selm, Kahire 1997, VI, 214. 117. Nevev, Ravdatt-tlibn, ner: Adil Ahmed Abdlmevcud-Ali Muhammed Muavvaz, Dru Alemil-Ktb, Riyad 2003, VI, 466. 118. Kudr, et-Tecrd, X, 5410; Semerkand, Tuhfetl-fukah, II, 231; Ksn, Bedius-sani, IV, 16. Nitekim Semerkand yle demektedir: Zevcelerin nafakas, bize gre, nikh sebebiyle kocann kadn hapsetmeye hak sahibi olmas sebebiyle vaciptir. fiye gre ise zevciyet sebebiyle vaciptir. 119. Tahrcl-fr, s. 306-308.
114.

100

Davut lta

olduunu kabul etmektedirler.120 Mutezile ise bunu da kabul etmemektedir.121 Bu tartma, kullarn fiillerinin yaratlmas meselesi ile ilgili kelm bir tartmadr. Zencnnin Earlere nispet ettii gr hatal olunca, tabi olarak sz konusu meseledeki ihtilaf bu prensibe dayandrmas da hatal olmutur. 10. Zencn, zel bir sebep zerine gelen mm lafzn fiye gre, bu zel sebebe hasredileceini ifade ederek bu gr, ayn zamanda baz afiler ile birlikte Mlike nispet etmitir.122 Zencnnin fiye nispet ettii gr konusunda afi usulcler arasnda farkl deerlendirmeler bulunmaktadr. Cveynnin kanaatine gre, finin sahh olan gr, bu tr mm lafzn sebebine tahsis edilmesi eklindedir.123 Semn ise kimi afilerin baz meselelerdeki ifadelerinden hareketle finin bu tr mm lafzlarn sebebine tahsis edilecei grnde olduunu sylediklerini ancak bunun delil bulunmas hlinde byle olduunu, delil bulunmad taktirde finin grnn de umuma hamledilecei eklinde olduunu belirtir.124 fii usulclerin byk ounluu ise zel bir sebep zerine sylenen mm lafzn, sebebine tahsis edilemeyecei grndedir.125
midnin bu konudaki ifadesi yledir: Ashabmzn gr, bir makdurun yaratc ve kesbedici iki kudret arasnda bulunmasnn mmkn; iki yaratc kudret ya da iki kesbedici kudret arasnda bulunmasnn ise imknsz olduu eklindedir.Ebul Huseyn el-Basri hari Mutezile ise bunun mutlak olarak (iki kudret arasnda) imknszl (metinde ictim kelimesi gemektedir ki, bu hatadr) konusunda icma etmitir. Ebkrul-efkr f uslid-dn, ner: Ahmed Ferid el-Mezidi, Darul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 2003, II, 44-51. cnin ifadesi de yledir: Bir makdurun iki kudret sahibi arasnda bulunmas mmkn mdr? Ebul Huseyn el-Basr bunu mutlak olarak; ashab (Eariler) da Allahn kudretinin kapsamll karsnda kul iin bir kudret ispatnn messir olmadna dayanarak mmkn grmtr. Mutezile ise messir olmayan bir kudretin imknszlndan, dolaysyla temnu (iki kudret arasnda atma) gerekeceinden dolay bunu reddetmitir. Ashabmzdan bunu mmkn grenler, temnudan dolay bunun iki messir kudret ve iki kesbedici kudret arasnda varlnn imknsz olduu konusunda ittifak etmilerdir. El-Mevkf (Crcn erhi ile), Drul-Cl, Beyrut 1997, II, 118-120. 121. Mutezilenin, bir makdrun ister iki hdis kudret, ister iki yaratc kudret isterse biri yaratc dieri hdis iki kudret arasnda ortak olmasnn imknszl konusundaki grleri ve gerekeleri hakknda ayrntl bilgi iin bk. Kd Abdulcebbr, el-Mun f ebvbitt-tevhd vel-adl (el-Mahlk), VIII, 109 vd. 122. Tahrcl-fr, s. 359-360. 123. Cveyn, el-Burhn, I, 253. 124. Semn, Kavtul-edille, I, 195. 125. Cveyn, el-Burhn, I, 254-255; rz, erhul-Lma, I, 394; Semn, Kavtul-edille, I, 193-194; Gazzl, slam Hukukunda Deliller, II, 112-114; bn Berhn, el-Vusl, I, 227-233; Rz, el-Mahsl (el-Kif erhi ile) , IV, 564-565; mid, el-hkm, I, 449-452; Beydv, el-Minhc (emsddn el-sfehn erhi ile) , ner: Abdlkerim en-Nemle, Mektebetr-Rd, Riyad 1999, I, 422; Sbk,
120.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

101

Zencnnin mam Malike nispet ettii gr de Malikten rivayet edilen iki grten biridir. Nitekim Bc, Malikten bu konuda iki rivayet bulunduunu belirterek, nde gelen Irakl Maliklerin ekserisinin bu tr mm lafzlarn umuma hamledilecei grnde olduunu, kendisine gre, doru olan grn de bu olduunu ifade eder.126 Malik usulclerin ounluu da bu tr mm lafzlarn umuma hamledilecei grndedir.127

C. Meselelerin Nisbeti Bakmndan:


Zencn, fi veya afilere genelde mezhepte kabul gren gr nispet etmi olup bunda bir problem gzkmemektedir. Bununla birlikte Zencnnin Haneflere nispet ettii baz grler ise ksmen veya tamamen hataldr. Kimi meselelerde ise mezhepte kabul grmeyen grleri Haneflere nispet etmitir. u meseleler bunlara rnektir. 1. Zencn, hrszln tekerrr etmesi hlinde Haneflere gre, ikinci defada el kesmenin olmadn ifade etmitir128 ki, bu doru deildir. Haneflere gre, hrszln ikinci kere tekrarlanmas hlinde sol ayan kesilmesi sz konusudur. nc defa tekerrr etmesi hlinde artk kesme yoktur. Bu durumda tazir cezas verilir ve hapsedilir.129 2. Zencnnin, husn ve kubuhun akli mi, er mi olduu eklindeki asl kapsamnda temyiz ana ulam ocuun mslmanlnn shhati konusunda Haneflere nispet ettii gr udur: Eb Hanfe radyallhu anhn ashab ise mkellefiyetin aklen sabit olduu gerekesinden hareketle ocuun Mslman olmasnn sahh olduu grndedir. Zira akl, akl olgunlua erimi ise ocuk ve blua eren iin mkellefiyeti vacip klar. 130 Haneflerin kendi eserlerinde benimsedikleri gr ise mkellef olmamakla
Cemul-cevmi (Tenful-mesmi erhi ile) , I, 396. Bc, hkmul-fusl, s. 178-179. 127. Mzer, zhul-mahsh min Burhnil-usl, ner: Ammar et-Talib, Darul-arbil-slam, Beyrut 2001, s. 290; bn Rek, Lbbl-mahsl f ilmil-usl, ner: Muhammed Gazali mer Cb, Darul-Buhs lid-Dirasetil-slamiyye, Dubai 2001, II, 562-563; bnl-Hcib, Muhtasarul-mnteh (Tuhfetul-mesl erhi ile) , ner.El-Hd b.el-Huseyn ibl, Darul-Buhs, Dubai 2002, III, 108. 128. Tahrcl-fr, s. 78. 129. Haneflerin gr ve gerekesi iin bk. Kudr, et-Tecrd, XI, 6009-6015; Zemaher, Rusl-mesil, ner: Abdullah Nezir Ahmed, Drul-Beiril-slamiyye, Beyrut 1987, s. 496; smend, Tarkatlhilf, 227-229; Ksn, Bedius-sani, VII, 86; Merinn, el-Hidye, II, 126; Sbt bnl-Cevz, srul-insf, 221-224. 130. Tahrcl-fr, s. 245-246.
126.

102

Davut lta

birlikte mmeyyiz ocuun imannn sahih olmasdr. Zencnnin Haneflere nispet ettii gr ise Haneflerin kaynaklarnda Mutezileye nispet edilmitir.131 3. Zencn, Haneflere gre, talkn kadnn muayyen bir parasna izafe edilmesinin sahih olmadn ifade etmitir.132 Zencnnin Haneflere nispet ettii bu gr, talkn bedenin tamamn ifade etmeyen uzuvlara nispet edilmesi hlinde dorudur. Ancak Haneflere gre, talkn izafe edildii parann kullanmda bedenin tamamn ifade eden ba, yz, rakabe gibi uzuvlar olmas hlinde talkn bunlara izfe edilmesi sahihtir ve talk vaki olur. Nitekim bu meseledeki ihtilaf, Haneflerin kaynaklarnda talkn bedenin tamamn ifade etmeyen bir parasna izfe edilmesi eklinde verilmitir.133 4. Zencn, lmcl hastann alacakllar lehine ikrar konusunda Eb Hanfeye iki gr nispet etmitir. Birincisi, bu ikrarn sahih olmad, ikincisi ise bu ikrarn sahih olduu, fakat salkl iken ki alacakllar lehine yapt ikrarn ncelikli olduudur.134 Haneflerin muteber kaynaklarnda Eb Hanfenin bu ekilde bir gr olduuna ilikin herhangi bir bilgiye rastlayamadk. Eb Hanfe ve Haneflerin benimsedii gr Zencnnin ikinci olarak verdii grtr.135 5. Zencn, Eb Hanfeye gre, lmcl hastann vris lehine ikrarnn sahih olmadn ifade etmitir.136 Zencnnin Eb Hanfeye nispet ettii bu gr, dier vrislerin kabul etmemeleri hlinde doru olmakla birlikte dier vrislerin dorulamas veya bir beyyine bulunmas hlinde geerlidir.137
Pezdev, Usl (Keful-esrar erhi ile) , IV, 325, 329; Serahs, Usl, II, 341 vd.; Sadruera, et-Tavdh, II, 160-161. 132. Tahrcl-fr, s. 284. 133. Cesss, Muhtasaru htilfil-fukah, ner: Abdullah Nezir Ahmed, Drul-Beiril-slamiyye, Beyrut 1995, II, 410; Kudr, et-Tecrd, X, 4937-4943; Zemaher, Rusl-mesil, s. 416-417; Semerkand, Tuhfetl-fukah, II, 292; smend, Tarkatl-hilf, s. 105-107; Ksn, Bedius-sani, III, 143; Merinn, el-Hidye, I, 232; Sbt bnl-Cevz, srul-insf, s. 152-153. 134. Tahrcl-fr, s. 213. 135. Cesss, Muhtasaru htilfil-fukah, IV, 210; Kudr, et-Tecrd, VII, 3189-3200; Zemaher, Ruslmesil, s. 340; Semerkand, Tuhfetl-fukah, III, 334; smend, Tarkatl-hilf, s. 408-411; Ksn, Bedius-sani, VII, 225; Merinn, el-Hidye, III, 189; Sbt bnl-Cevz, srul-insf, s. 357. 136. Tahrcl-fr, s. 213. 137. Cesss, Muhtasaru htilfil-fukah, IV, 210; Kudr, et-Tecrd, VII, 3201-3207; Semerkand, Tuhfetl-fukah, III, 334; smend, Tarkatl-hilf, s. 411-412; Ksn, Bedius-sani, VII, 224;
131.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

103

6. Zencn, sayde Haneflere gre, Merve tepesinden balansa da sayin yerine getirilmi olacan ifade etmitir.138 Eb Hanfeden bu ynde bir gr bulunmakla birlikte ondan mehur olan rivayete gre, Saf tepesinden balanlmas vaciptir. Buna gre, Merve tepesinden balanlmas hlinde bu bir avt saylmaz ve kii bu avt iade etmek durumundadr.139 Bu durumda mesele ihtilafl bir mesele olmaktan kar. Nitekim bu yzden olsa gerek Haneflere ait hilfiyt ile ilgili eserlerde bu mesele sz konusu edilmemitir. 7. Zencnnin, beden olarak haccetmeye gc yeten kimsenin, bu ibadetin ifasn erteleyip daha sonra da yatalk hasta hline gelmesi durumunda niyabeten birini gnderdiinde yaplan haccn, gnderen adna deil, gnderilen adna geerli olduu grn Haneflere nispet etmitir. Zencnnin Haneflere nispet ettii bu gr, bir rivayette Muhammedin gr olup mteahhirin Hanefler tarafndan benimsenmitir. Bununla birlikte mezhepte sahih kabul edilen gr, bu haccn gnderen adna geerli olduudur.140 8. Zencn, Haneflere gre, velisinin ocuk adna ihrama girmesinin sahih olmadn ifade etmitir.141 Her ne kadar baz kaynaklarda ocuun haccnn sahih olmad gr Haneflere nispet edilse de142 mmeyyiz kn yapt haccn nafile olarak geerli olduu konusunda Hanefler ile afiler arasnda esasen bir ihtilaf bulunmamaktadr. Mmeyyiz olmayan kn haccnn geerli olup olmad konusunda ise Hanefler arasnda grece bir ihtilaf sz konusudur. rnein, Ksnnin haccn farziyetinin artlar arasnda akl sayarken ocuun bludan nce yapt hacc, nafile olur. 143 eklindeki ifadesi , ihramn rknlerinin artlarn sayarken Kendilerine hacc vacip olmad gibi mecnun ve akletmeyen ocuk tarafndan haccn edas da caiz
Merinn, el-Hidye, III, 190; Sbt bnl-Cevz, srul-insf, s. 357. Tahrcl-fr, s. 57. 139. Ksn, saye, Saf tepesinden balanlmasnn cevaz art olduunu kaydetmekte ve burada Hz. Peygamberin Allahn balad ile balayn sznden dolay tertbin emredildiini ifade etmektedir. Bk.Bedius-sani, II, 134.Bu konuda ayrca bk. bn Nceym, el-Bahrur-rik, II, 584; Meydn, el-Lbb, I, 170; Hiyet bn Abidn, II, 469. 140. Bk. Kudr, et-Tecrd, IV, 1649-1652; Serahs, el-Mebst, IV, 147-148; Ksn, Bedius-sani, II, 212; Merinn, el-Hidye, I, 183; bn Nceym, el-Bahrur-rik, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 1997, III, 110. 141. Tahrcl-fr, s. 142. 142. rnek olarak bk. Zemaher, Rusl-mesil, s. 266-268. 143. Ksn, Bedius-sani, II, 120.
138.

104

Davut lta

deildir. Bl ve hrriyet ise cevaz artlarndan deildir. Dolaysyla kil ocuun velisinin izni ile byk klenin efendisinin izni ile haccetmesi sahihtir eklindeki ifadesi144 ile birlikte deerlendirildiinde hacc nafile olarak geerli olan ocuun, mmeyyiz ocuk olduu, mmeyyiz olmayan ocuun haccnn geerli olmad anlalmaktadr. Buna karlk Serahs, Kadnn biri hevdecinden kartt ocuu Hz. Peygambere doru uzatarak Bunun iin de hacc var mdr diye sorunca Hz. Peygamber Evet, ecri de sanadr diye cevap verir eklindeki rivayetin babasnn kk ocuk adna ihrama girmesinin caiz olduuna dellet ettiini ifade eder.145 Bu konuda bir deerlendirme yapan bn Abdin, Ksnnin ifadesini velisiz olarak kendi bana hacc yapmas eklinde yorumlayarak mmeyyiz olmayan ocuun velisinin onun adna ihrama girmesi ile yapt haccn nafile olarak geerli olduunu ifade eder.146 Buna gre Zencnnin nispet ettii grn aksine, Haneflerin mmeyyiz olmayan kk adna velisinin ihrama girmesini caiz grdklerini sylemek mmkndr.

D. Asllar ile Meseleler Arasndaki Balant Bakmndan:


Yukarda meselelerin asllar ile balantsnn farkl alardan deiik ekillerde kurulabileceine ve bu hususa dikkat edilmesi gerektiine deinmitik. Bu hususu gz nnde bulundurmakla birlikte baz meselelerin ilikilendirildii asllar ile balantsnn tartmaya ak olduu kanaatindeyiz. Buna unlar rnek verilebilir: 1. Zencn, namaz ve orularn kazasnn, mutlak nezirler ve keffaretlerin afilere gre, geni zamanl olarak, Eb Hanfeye gre ise fevr zere olmak zere dar zamanl olarak vacip olduunu ifade etmitir.147 Bu meseleyi, fiye gre, vacipin dar zamanl ve geni zamanl olmak zere ikiye ayrld, Haneflere gre vcubda geni zamanlln olmad eklindeki asln feri olarak zikretmitir.148 Yukarda bu asl konusunda Haneflere nispet ettii gr ile ilgili deerlendirme yapmtk. Burada sz konusu meselenin bu asla balanmasn deerlendireceiz. Zencnnin, bu asla verdii ilk rnek geni zamanl vacipe verilen be vakit namaz rneidir. Mellif burada fiye gre, namazn geni zamanl olarak vaktin ilk
Ksn, Bedius-sani, II, 160. Semerkandnin ihrma girecek ocuu, kil olarak kaytlamas da ayn ekilde yorumlanabilir. Bk. Tuhfetl-fukah, I, 583. 145. Serahs, el-Mebst, IV, 69. 146. Ayrntlar iin bk. bn bidn, Minhatul-hlik (el-Bahrur-rik ile) , II, 544-545. 147. Tahrcl-fr, s. 93-94. 148. Tahrcl-fr, s. 90.
144.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

105

ksmnda, Eb Hanfeye gre ise vaktin son ksmnda vacip olduunu ifade etmitir. ayet namaz ve orularn kazas, mutlak nezirler ve keffaretler geni zamanl vacip olarak deerlendirilecek olursa bu durumda fi ve Eb Hanfeye her iki meselede farkl grler nispet edilmi olur ki, bu bir elikidir. Zira bu durumda her ikisi de geni zamanl vacip olduu hlde fiye gre, be vakit namazda vcub sebebi vaktin ilk ksm olduu hlde dierinde (kaza, nezir ve keffaretlerde) vaktin ilk ksm vcub sebebi olmamaktadr. Ayn ekilde Eb Hanfeye gre birinci meselede vaktin son ksmnn vcub sebebi olduu gr nispet edilirken ikinci meselede ilk ksmnn vcub sebebi olduu nispet edilmitir. Bu hatann sebebi, Zencnnin baka bir asl ile ilgili meseleyi bu asln feri olarak ele alm olmasdr. Hlbuki bu mesele geni zamanl ya da dar zamanl vacip ile ilgili olmayp mutlak vacip ile ilgilidir ki, bu da mutlak emrin fevri gerektirip gerektirmedii eklindeki usul kuralla ilgilidir.149 Zencnyi bu hataya srkleyen ey, Hanefler tarafndan geni zamanl vacip ile mutlak vacip arasnda yaplan ayrm gzden karm olmasdr. yle ki, Haneflere gre, vacip esas itibariyle mutlak ve mukayyet (muvakkat) olmak zere ikiye ayrlr. Mukayyet vacip, edas iin belli bir vaktin tayin edildii vacip olup bu vakit asndan geni zamanl, dar zamanl ve mkil zamanl olmak zere ksma ayrlr ve Hanefler her bir ksma giren vacip iin ayr bir sonu balarlar. Mutlak vacip ise edas iin belli bir vaktin tayin edilmedii vacip olup tek trdr. Zencnnin namaz ve orularn kazasnn, mutlak nezirler ve keffaretlerin fs vacipin bu ksm ile ilgilidir.150
Her iki mezhepte de mutlak emrin fevr zere ve terh zere olduunu benimseyen usulcler bulunmakla birlikte iki mezhepte de hakim olan gr mutlak emrin fevri gerektirmedii grdr.Bununla birlikte her iki mezhepten bu gr benimseyen usulcler, dierine mutlak emrin fevr zere olduu grn nispet etmitir. rnein, rz ve Semn mutlak emrin fevr zere olduunu benimseyen afiler olduunu belirtmekle birlikte mezhepte doru kabul edilen grn mutlak emrin terh zere olduu gr olduunu, Haneflerin ekserisinin ise mutlak emrin fevr zere olduu grnde olduklarn ifade ederler. Bk. erhul-Lma, I, 234-235; Kavtul-edille, I, 75. Ayn ekilde Hanefler de mutlak emrin fevr zere olduunu benimseyen Kerh gibi Hanef usulcler bulunmakla birlikte mezhepte doru olann mutlak emrin terh zere olduu gr olduunu, finin grlerinden anlalan grn ise mutlak emrin fevr zere olduu gr olduunu ifade ederler. rnek olarak bk. Serahs, Usl, I, 26. Nitekim Abdlaziz Buhr, iki mezhebin ounluuna gre de mutlak emrin terh zere olduunu, fevr zere olduu grnn ise iki mezhepten baz usulc ve fakihlere ait olduunu ifade ederek bu hususa dikkat ekmitir. Bk. Keful-esrr, I, 373. 150. Haneflerin bu taksimi hakknda bk.Debs, Takvmul-edille, s. 67-68; Serahs, Usl, I, 26-30; Pezdev, Usl (Keful-esrr erhi ile) , I, 314-317.
149.

106

Davut lta

Dolaysyla doru olan, bu meselenin usul eserlerinde ele alnd ekli ile mutlak emir fevri gerektirir mi, gerektirmez mi? eklindeki usl kaidenin feri olarak ele alnmasdr. Sz konusu meselede Eb Hanfeye nispet ettii gr, bu asl ile irtibat asndan deerlendirilecek olsa bile Haneflerdeki hkim gr yanstmamaktadr. yle ki, Zencnnin bu ibadetlerin ifsnn fevr zere olduu konusunda Eb Hanfeye nispet ettii gr, Haneflerden Kerhnin gr olup151 bu konuda Eb Hanfeden net bir gr nakledilmemektedir. Haneflerde hkim olan gr ise mutlak emrin fevri gerektirmedii grdr.152 Buna gre, farz ibadetlerin kazas, keffretler ve mutlak nezirler, mellifin nispet ettiinin aksine terh zeredir.153 2. Zencn, afilere gre, nikhn, ancak nikhn hkmne dellet eden tezvc ve inkh lafzlar ile mnakid olduu, Haneflere gre ise bey, hibe ve temlk lafzlar ile de mnakid olduu meselesine, nikhn, hkm asndan zevc ile zevce arasnda mterek olup olmad eklindeki aslda yer vermitir.154 Oysa bu meselenin, namazda tekbr ve teslm lafzlar meselesi ile birlikte hkmlerde asl olan teabbudlik midir, tall midir eklindeki birinci aslda ele alnmas daha yerinde olurdu.155 3. Zencn, mterek lafzn umumu konusunda afilere, mterekin umumu olduu, Haneflere ise mterekin umumu olmad grn nispet ettikten sonra bu asla, kasten ldrmede maktln velisinin, ksas ile diyet arasnda muhayyer olup olmad meselesini balamtr.
Cesss da hocas Kerhye nispet ettii bu gr benimsemitir. Bk.El-Fusl, I, 295.Cesss, Kerhye gre, bu ibadetlerin fevr zere olduunu u ekilde vermektedir: Bir keresinde eyhimiz Ebul-Hasen meseleyi bu ekilde gerekelendirmi ve ben de onu kiinin zimmetinde gayr- muayyen bir vakitte sabit olan zekatlar, nezirler, Ramazan orucunun kazas gibi Allah haklarndan olan eylerle ilzam ederek Bu gerekelendirme btn bunlarn vacip olduktan ve kiinin zimmetinde sabit olduktan sonra imkn bulunan ilk vakte bal olmasn gerektirir demitim.Bunun zerine ileri srd gre bal kalarak bunlardan hibirinin tehirinin caiz olmadn syledi. El-Fusl, I, 298. 152. Bu gr ve Kerhnin benimsedii grn eletirisi iin bk.Debs, Takvmul-edille, s. 75-76; Serahs, Usl, I, 26 vd.; Pezdev, Usl (el-Kf erhi ile) ner: Fahreddin Seyyid Muhammed Kanet, Mektebetr-Rd, Riyad 2001, II, 582-595, (Keful-esrr erhi ile) I, 365-375. 153. Nitekim Ksn, bu konulardaki ihtilafn kaynann mutlak emirdeki vcubun keyfiyetine bal olduunu belirterek Haneflerin geneline gre bunun terah zere olduunu ifade eder. Bk.Bedius-sani, II, 104. Ayrca bk. El-Hidye, I, 127. 154. Tahrcl-fr, s. 105-107. 155. Nitekim Cveyn, nikhn sadece bu iki lafz ile mnakid olmasn teabbudlie balamtr. Bk. Nihyetul-matlab, XII, 170.
151.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

107

Zencn, afilerce benimsenen maktln velisinin ksas ile diyet arasnda muhayyer olduu eklindeki gre156 Her kim mazlum olarak ldrlrse, biz onun velisine bir hak (sultan) vermiizdir. (sr 17/33) ayetindeki mterek lafz olan sultan kelimesinin hem ksasa hem de diyete ihtimalini gereke gstermitir.157 Ancak bu meselede afilerin benimsedii grn mterekin umumuna dayandrlmas isabetli deildir. Zir mterekin umumu ile kastedilen, alt ve st mevls bulunan kiinin vasiyetinin her iki mevly da kapsamas meselesinde olduu gibi lafzn, mterekin konulduu anlamlar ayn anda birlikte ifade etmesidir. Dolaysyla ksas ve diyetin birlikte vacip olmas eklinde bir gr asndan bu meselenin mterekin umumunun olduu eklindeki asla balanmas doru olurdu. Hlbuki afilerce benimsenen gr, ksas ve diyetten birinin bedel yoluyla vacip olmasdr. Mterekin konulduu anlamlara bedel yoluyla delletinde ise mterekin umumunu kabul etmeyenlerce de bir problem bulunmamaktadr. 4. Zencn, art edat menin diileri kapsayp kapsamad konusunda afilere bunun diileri de kapsad grn, Haneflere ise bunun erkeklere has olduu, diileri kapsamad grn nispet etmitir. Zencn, irtidt eden kadnn ldrlp ldrlmeyecei konusunda afiler ile Haneflerin grn Men beddele dneh faktulhu (Kim dinini deitirirse onu ldrn) hadsine bal olarak bu asla dayandrmtr.158 Zencnnin bu asl konusunda Haneflere nispet ettii gr hatal olduu gibi, sz konusu meseledeki ihtilaf bu asla dayandrmas da hataldr. yle ki: Zencnnin bu asl konusunda Haneflere nispet ettii gr, Haneflerin geneline ait ve Haneflerde hakim olan bir gr deildir. Nitekim Cveyn ve Al gibi fii usulcler de bu gr Haneflerden aznlk bir gruba nispet etmitir.159 Al, kimi usulclerin Haneflerden bazlarnn bu grte olduunu ifade ettikten sonra kendi eserlerinde Haneflerin bu konuda cumhur ile ayn gr paylatklarn belirtirek Pezdev ve arihleri ile bns-Stnin bunu aka belirttiklerini kaydeder. Pezdev rihlerinden Abdlaziz Buhrnin ifadeleri de Alyi dorular nitelikteafilerin bu gr iin bk. rz, el-Mhezzeb, II, 188; Cveyn, Nihyetul-matlab, XVI, 137; Gazzl, el-Vast, VI, 316; Lahm, Muhtasaru Hilfiyytil-Beyhak, ner: Ziyab Abdlkerim, MektebetrRd, Riyad 1997, IV, 343-347; irbn, Munil-muhtc, Drul-Marife, Beyrut 1997, IV, 48. 157. Tahrcl-fr, s. 313-315. 158. Tahrcl-fr, s. 336-337. 159. Bk.Cveyn, el-Burhn, I, 245; Al, Telkhul-fuhm f tenkhi syail-umm, ner: Ali Muavvazdil Abdlmevcd, Drul-Erkam, Beyrut 1998, s. 330-331.
156.

108

Davut lta

dir. Abdlaziz Buhr yle demektedir: Men, akl sahiplerine hastr ve tekil, ikil, oul, erkek ve dii iin kullanlr. Birisi Men dehale min memlik ed-dra fehuve hurrun (Sahip olduklarmdan kim eve girerse o, hrdr) dese, bu sz, kleleri de cariyeleri de kapsar.160 Dier yandan Zencnnin bu asla rnek mesele olarak verdii irtidat eden kadnn ldrlp ldrlmeyecei meselesinde mracaat ettiimiz kaynaklarn hibirinde Hanefler tarafndan men art edatnn sadece erkeklere has olduu eklinde usul bir gerekeye tutunulmamas da bunu destekler mahiyettedir.161 Dolaysyla mellifin bu asl bir ihtilaf konusu yapmas ve bunu da irtidat eden kadnn ldrlp ldrlmeyecei meselesi ile rneklendirmesi isabetli olmamtr. 5. Zencn, kafirlerin eratn fruna muhatap olmadklarn benimsediklerinden dolay, Haneflere gre, kafirlerin mm hitabn kapsamna dahil olmadn ifade ederek bu asla evli zimmnin zina etmesi hlinde recmedilmeyecei grn balamtr.162 Zencnnin gerek Haneflere nispet ettii asl gerekse rnek olarak verdii meselenin bu asla balanmas tartmaya aktr. yle ki: Zencnnin kafirlerin eratn fruna muhatap olmad eklinde Haneflere nispet ettii gr konusunda Hanefler ikiye ayrlmtr. Kerh ve Cesss gibi Irakl Haneflere gre, kafirler slamn fru ile muhatap olduklar iin umum hitaplarn kapsamna dahildir. Mvernnehir blgesi Haneflerine gre ise muhatap olmadklar iin umum hitaplarn kapsamna dahil deildirler.163 Ancak Serahs ve Pezdevnin aka belirttii zere bu meselede Mavernnehr blgesi Hanefleri ile Irakl Hanefler ve afiler arasndaki tartma ibadetler gibi Allahn rzasnn arand hkmler ile kafirlerin ykml olup olmaddr. Gerek Serahs gerekse Pezdev, ibadetler dnda Allahn rzasnn gzetilmedii dnyev maslahatlar ile ilgili muamelat ve ksas ve had trnden cez hkmlere kafirlerin muhatap
Bk. Abdlaziz Buhr, Keful-esrr, II, 8. Haneflerin irtidat eden kadnn ldrlmeyecei konusunda Hz. Peygamber kadnlar ve ocuklar ldrmeyi yasaklad. eklindeki habere tutunmulardr.Dier yandan Hanefler, mrtedin ldrlmesinin illetini muharip olma vasfna balamlardr. Kadnda bu vasf bulunmad iin ldrlmez. Haneflere gre, irtidat eden kadn hapsedilir ve tevbeye davet edilir. Bk.Cesss, Muhtasaru htilfil-fukah, III, 471-472; Kudr, et-Tecrd, XI, 5842-5846; Debs, Tessn-nazar, s. 147; Zemaher, Rusl-mesil, s. 361-362; Semerkand, Tuhfetl-fukah, III, 530; smend, Tarkatl-hilf, s. 247-249; Ksn, Bedius-sani, VII, 135; Merinn, el-Hidye, II, 165; Sbt bnl-Cevz, srul-insf, s. 240-242. 162. Tahrcl-fr, s. 338-339. 163. Cesss, el-Fusl, I, 329; Serahs, Usl, I, 74-76; Pezdev, Usl (Keful-esrr erhi ile) , IV, 342-345.
160. 161.

Zencnnin Tahrcl-Fr Alel-Usl simli Eseri zerine Bir Deerlendirme

109

olduunu aka belirtmitir. Evli zimmnin recmi meselesinin bu asla balanmas da hatadr. Zira Hanefler, evl zimmnin recmedilmeyecei grnde olmakla birlikte celde cezasna muhatap olduu grndedirler ve bunu ayetin (Nr 24/2) ummuna dayandrmaktadrlar.164 Dolaysyla Serahs ve Pezdevnin ifade ettii gibi cez hkmlere muhataptrlar. Haneflere gre, evli zimmnin recmedilmemesi ise cez hkmlere muhatap olmadndan dolay deil, recm iin gerekli olan ihsan vasfna sahip olmadklarndan dolaydr. Haneflerin bu konudaki gerekesi ise Hz. Peygamberin Allaha irk koan muhsan deildir. hadsidir. Dolaysyla Zencnnin bu meseleyi sz konusu asla rnek vermesi de yerinde olmamtr.

Sonu:
Zencnnin Tahrcl-fr adl eseri, nceki hilfiyt eserlerinde cz deliller ile gerekelendirilen fer meseleleri, usl ve fkh kaidelere balayarak kavramaya ilikin genel bir bak as sunmas ynyle Debsnin Tessn-nazar ile birlikte hilfiyta yeni bir boyut kazandrmtr. Bu ynyle kendisinden sonra benzer tarzda yazlan eserlere etki etmitir. Tahrcl-frdaki baz ifadelerin Tessn-nazardaki ifadelerle neredeyse kelimesi kelimesine rtmesi ve baz asllara ayn meseleleri rnek vermesi, bizde Zencnnin Tessn-nazar grd ve etkilendii eklinde bir kanaat oluturmutur. Ayn amaca ynelik olmakla birlikte Debs, Tessn-nazarda fkh kaidelere arlk verirken Zencn, Tahrcl-frda usl kaidelere arlk vermitir. Debs, eserinde yer verdii kaidelerin gerekelerine deinmezken, Zencn yer verdii hem usl hem de fkh kaideleri iki ekol asndan gerekelendirmitir. Asllar ve meselelerin nispetleri ve asllar ile meseleler arasndaki balantlar asndan baz hatalar mevcut olsa da eser, genel anlamda iki ekol erevesinde mukayeseli olarak fr ile usl arasndaki balanty kurma noktasnda baarl ve nemli bir eserdir.

164.

Cesss, Muhtasaru htilfil-fukah, III, 279-281; Kudr, et-Tecrd, XI, 5876-5880; Zemaher, Rusl-mesil, s. 489-490; Semerkand, Tuhfetl-fukah, III, 215-216; smend, Tarkatl-hilf, s. 199-201; Ksn, Bedius-sani, VII, 38-39; Merinn, el-Hidye, II, 98; Sbt bnl-Cevz, srulinsf, s. 203-206.Bir rivayette Eb Ysuf, Mslman olmann ihsan art olmad grndedir.

110

bilimname XIII, 2007/2, 111-130

FUKAHA VE USULCLERN HAKKAT VE MECAZ ANLAYII1


Salim ZER Dr., Erciyes . lahiyat F. salimozer@erciyes.edu.tr

Giri:
Fkh usul alimleri ehemmiyetine binaen din naslardan er hkmleri karmak iin dellet bahislerine nem vermilerdir. Bu nedenle onlarn kitaplarnda lafz-mana, hakikat-mecaz, eanlamllk-okanlamlllk, m-has gibi konular incelediklerini grmekteyiz. Lugav ve gayr-i lugav dellet eitlerini saydklarn, dellet yollarn aadaki eitlere ayrdklarn grmekteyiz. Birok usulcnn lafzlarn delletleri konusundaki aklamalarnn er naslar anlamak iin yazlm olsa da madem ki Arap dilinde yazldna gre, her trl Arapa metinlerin anlalmas ve yorumlanmasnda da kullanlabilecei belirtilmitir.2 Biz, bu makalemizde hakikat ve mecaz. teriminin usulcler tarafndan nasl anlaldn tespit etmee altk. Bunu yaparken usulclerin dnda dilcilerin eserlerinden de yararlandk ve onlarn da bu terimlere bak alarn tespit etmeye dikkat ettik. Bu tespit esnasnda muhtelif ekollere mensup usulclerin hakikat ve mecaz terimine yaklam farkllndan kaynaklanan deiik grlerini; fkh-i adan rneklemeye zen grterdik. Bu terimlerin usulcleri nasslardan hkm karmada ne ekilde etkilediini ve bu etkileme neticesinde usulcler tarafndan farkl hkmlerin nasl meydana
1. 2.

Fukaha ve Usulcler terimlerini ayn manada kullandk. Abdulkadir Udeh, et-Terl-ciniyyul-slm, Darul-ktibil-Arab, Beyrut, ts., I, 186; Mankur Abdulcell, lmud-delle (usluhu ve mebhisuhu fit-tursil-Arab) , Menrtu ittihdi kuttbilArab, Dmak, 2001, s. 32

112

Salim zer

karldn rnekleriyle gstermeye gayret sarfettik. Bu almamzda mecaz aklarken, mrsel ve mfret mecazn dnda kalan dier mecaz eitlerine konunun uzayacandan dolay deinmemeye aba gsterdik. Ayrca mecaz teriminin Kuran da, er nasslarda ve dilin dier ksmlarnda varln kabul etmeyenlerin grlerine de yer vermedik. a) Hakikat; kknden tretilmitir. Buna gre; denildiinde: Bir ey zorunlu hale geldi kendi yerinde durdu ve sabit oldu , dendiinde: Hakknda kesin ve deimeyen hkme manas anlalr. varld. gibi bir anlam anlalr. Hakikat kelimesi, kalbndan olup ism-i fail olarak kabul ettiimizde, sabit manasnda veya ism-i meful olarak kabul edersek sabitletirilmi anlamndadr. b) Mecaz; kknden tretilmi olup, Bir yeri yrmek suretiyle gemek yol kat etmek manasndadr. dendiinde; bir eyi , geirmek, ise; baladm manas anlalr. Mecaz, vezninde olup mimli mastar, ism-i zaman ve ism-i mekan kalb olarak kullanlr. Mastar kalbndaki mecaz. lafzn ism-i fail kabul edersek, asl manadan baka anlama geen lafz veya ism-i mefl kabl ettiimizde, asl manasndan baka manaya nakledilen lafz olarak iki ekilde ifade edilebilir.3 Terim olarak Hakikat; bir lafzn, tahsis edildii manaya delletidir. Yani dilde
3.

Hakikat ve Mecaz Teriminin Szlk Anlamlar

Hakikat ve Mecaz terimleri iin bkz.Casss, Ahmet b. Ali er-Rz, el-Fusl fil-Usl, Kveyt, 1985, I.Bask, I, 359; Baklln, Eb Bekr Muhammed b. Tayyip, et-Takrb vel-rd es-Sagr, thk. Abdlhamit Eb Zeyd, Beyrut 1998, I, 352; Debbsi, Eb Zeyd Ubeydullah b. mer, Takviml Edille, thk. Salim zer, Baslmam, s. 81; Ebl Hasen el-Basr, el-Mutemed fi Uslil-Fkh, yayna hazrlayan, Halil Elmeys, Beyrut 1983, I, 11; Crcn, Eb Bekr Abdulkahir, Esrrul-Belga, thk. H. Ritter, 1954 st.s.324-326; Es-Serahs, Eb Bekr Muhammed b. Ahmed, Uslus-Serahs, Beyrut, 1973, I, 170; Gazl, Muhammed b. Muhammed, el-Mustasf min lmil Usl, Fevatihurrahamut ile birlikte Msr, 1322, I, 341; er-Raz, Fahrededin b. Muhammed, el-Mahsl fi ilmil-Usulil-fkh, Beyrut 1992, I, 285; mid, Ali b. Muhammed, el-hkm fi Uslil-Ahkm, Riyad, 2003, I, 45; Buhr, Abdlazz b. Ahmed, Kefl- Esrr, Beyrut, tz. I, 61; Nesef, Abdullah b. Ahmed, Kefl esrr Alal-Menr, st.1985, I, 154; c, Adudiddn Abdurrahman, erhl-Muhtesarl-Mnteh, thk. Muh. Hasan smail, Beyrut, 2004, I, 505; Sbk, Tacettin Abdlvahap b. Ali, Cemu-l Cevmi, Beyrut 2003, I, 29; Zerke, Bedruddn Muhammed.b. Abdillah, el-Bahrul-Muht, Kveyt, 1992, I, 152; bn Melek, Abdllatif b. Ferete, erhl-Menr, st.1292, s. 107; Teftezn, Sadeddin Mesd b. mer, et-Telvh alaTavdh, Beyrut, 1957, I, 69; bn Neccr, Muh.b. Ahmed b. Abdlazz, erhul-Kevkebil-Mnr, thk, V. Zuhayl, N. Hammd, Riyad, 1993, I, 149; evkn, Muhammed b. Ali, rdul-Fuhl, thk. Ebil-Hafs Sami b.El-Arabi, Riyad, 2000, I, 135.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

113

asl olarak hangi anlam iin konulmu ise o anlam ifade etmek iin kullanlan lafzdr. Gnlk yaantmzda etrafmzdaki canl veya cansz varlklara verilen isimleri ounlukla hakikat anlamnda kullanrz. Mesela; da kelimesiyle etrafmzda bulunan yksek rakml, aal veya aasz toprak ykseltilerinin, rmak kelimesi ile iinde sularn akt etraf aalarla kapl sularn, aslan kelimesi ile dnyamzn belli ktalarnda yaayan cesur ve vahi hayvanlarn, ay kelimesi ile geceleyin dnyamz aydnlatan gezegenin, gne kelimesi ile gndzn bizi aydnlatan ve stan yldzn, kar kelimesi ile k mevsiminde gkten yaan beyaz maddenin kastedilmesi byledir. Yine, yediimiz, itiimiz, giydiimiz ve gnlk hayatta kullandmz eylere verdiimiz isimler hakiki manada kullanlan lafzlara rnektir. zetle ariin, dil bilimcilerin veya dili konuanlarn herhangi bir manada kullandklar lafzlar karinesiz veya vastasz anlalyorsa, o lafzlar hakiki mana da kullanlm kabul edilir. Zira lafzla mana arasnda bu ynden tam bir mutabakat vardr. Terim olarak Mecaz; lafzn asl manasndan alnp, aralarnda ilginin ve benzerliin bulunmasndan dolay baka bir manaya nakledilmesidir. Bir baka ifadeyle, asl manann anlalmasna ynelik bir engelden dolay lafzn baka bir anlamda kullanlmasdr. rnein : Cesur insana bu zelliinden dolay aslan denmesi gibidir.

Hakikat Ve Mecaz Birbirinden Ayrmann Yollar


Bunu aadaki gibi ksaca zetlemek mmkndr: 1. Dilbilimcilerin; bir kelime hakknda, onun hakikat manas budur, mecazi manas ise udur diye aklamada bulunmalar ve hakikat ya da mecaz manada kullanldna dair delil ileri srmeleri.4 Bu deliller ekilde sralanabilir: a. Bir lafz iitildiinde o lafz dili kullananlarn karineye ihtiya duymadan akllarna gelen mana, o lafzn hakiki manada kullanldnn belirleyicisidir. Mana karinesiz anlalmad takdirde, o lafz mecazi mana ifade etmek iin kullanlm demektir.5 b. Mecazi manay inkr etmek, grmezlikten gelmek mmkndr; ancak hakiki manay grmezlikten gelmek veya kabullenmeyerek manaya itiraz etmek
Basr, I, 29; Casss, I, 367; Baklln, I, 353-355; Debbsi, s. 81; Serahs, I, 177-78; Gazl, I, 343; Rz, I, 345; Buhr, I, 63; mid, I, 50, 74; evkn, I, 141 5. Rz, I, 345-46; mid, I, 50; bn Neccr, I, 181; evkn, I, 141
4.

114

Salim zer

mmkn deildir. rnek: Dedeyi mecazen baba diye isimlendirmek doru olabilir; ancak yeri geldiinde O onun babas deil dedesidir. denir. Cesur kii iin, aslan deildir ahmak veya budala iin eek deildir demek mmkndr. Ama gerek , , baba, aslan ve eek iin bu lafzlar kullanmamak mmkn deildir.6 c. artlar mecazn kullanlmasna msait olsa bile, alkann olmayndan dolay baka bir yerde bu mecazi anlamn kullanlmasnn doru olmamasdr. Bu hususa u rnei verebiliriz. Uzun boylu insana mecazi olarak kavak aac demek mmkn iken, insan dnda ki her boyu uzun olana ayn ad takmann doru olmamas yani ilikinin sreklilik tamamasdr. Yine bu rnee ilveten 7Kye sor ve Karlatmz kervandaki develere sor ayetine kyas ile halya veya kilime sor diyemeyiz; nk ikisi arasnda iliki ve mnasebet yoktur. liki srekli olsayd; hakikatle mecaz arasnda farkllk kalmazd. Ayeti kerimedeki kyden ve kervandaki develerden kast olunan kyn halk ve kervan sahipleridir.8 d. Kye sor ve Karlatmz kervandaki develere sor ayetlerinde olduu gibi lafz, imkn dahilinde olmayan bir mana iin isnat ifade edilerek kullanldnda, o kelimeden mecazn kastedildii anlalr.9

e. Lafz, ilk etapta herhangi bir mana hakknda ve o manann cz mecazi manalar iin kullanlmasnn ardndan, ilk mana ile ilgisi olmayan baka bir mana iin kullanlmas. Yani, lafzn, lgavi manasnn rf kullanmla anlamnn bir bakma daraltlmasdr diyebiliriz. Bu duruma rnek olarak: kelimesinin rfe dayal olarak sadece develer iin kullanlmasn gsterebiliriz.10 f. Hakikatin tekili, ikili, oulu ve ekimi olur, rnein: gibi mecazn ise olmaz.11

Hakikat anlamnda kullanlan kelimenin oulu ile mecaz anlamnda kullanlan kelimenin oulu farkl olabilir. Buyruk, (hakikat) anlamndaki emr in oulu evmir iken, durum (mecaz) anlamndaki emrin oulu umr dur.12 Hakiki isim, alkal olmad bir ey hakknda kullanlyorsa, bu takdirde bu
Gazl, I, 343; mid, I, 51; bn Neccr, I, 180; evkn, I, 142 Yusuf, 12/82 8. Basr, I, 30; Gazl, I, 343; mid, I, 51; bn Neccr, I, 180; evkn, I, 142 9. mid, I, 51; bn Neccr, I, 180; evkn, I, 142 10. evkn, I, 142 11. bn Neccr, I, 183; evkn, I, 142 12. Gazl, I, 343; mid, I, 51-52; bn Neccr, I, 183; evkn, 142
6. 7.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

115

ismin artrd hi bir mteallak olmaz. rnek; Kudret kelimesi ile sfat anlam yani g yetirme ii kastediliyorsa, bu kudretin bir makduru, etkiledii olur. ayet g yetirilen ey kastediliyorsa, bu ismin hibir mteallak olamaz. Gayet gzel bir bitki grldnde Allahn kudretine bak denilir ki bu sz Allahn gcyle ortaya kan hayranlk verici eye bak eklinde anlalr; nk nebatn sahip olduu kendi gcnn sayesinde bir eyi karmas, bitirmesi mmkn deildir.13 Bir kelimenin her hangi bir mana iin kullanlabilmesinin ancak baka bir kelimenin ifade kullanmna bal olmas, rnein: ( 41 Onlar tuzak kurdular Allah da tuzak kurdu) ayetinde olduu gibi, zikredilmeden diye balanmas doru deildir.15

( 61 anne ve babaya, efkatli ve merhametli davran 71 savaa neden olsalar ayeti kerimelerinde olduu gibi lafzn mutlak olarak deil de her ne zaman mukayyet olarak kullanlmas o lafzn mecazi olduunun iareti olur; nk hakiki manadaki kanat ve ate lafzlar her hangi bir kayt olmakszn kullanlr.18 Lafz mutlak olarak sylendiinde akla baka ve farkl manalarn da gelmesinin imkn dahilinde olmas; ancak karine ve ipucunun sayesinde dier manalarn kastedilmediinin anlalmas.19 2. Dilbilimcilerinin her iki terimin de tanmn yaparken, bu kelime hi deiiklie tabi tutulmadan aynen u ilk manadaki gibi kullanlyor, dier kelime ise ilk konulduu manann dnda kullanldna dair beyanda bulunmas veya dili kullananlarn bu terimlerin farkl ve eitli zelliklerinden bahsetmeleri tanm yerine geer.20

Hakikatin Delalet Bakmndan Snflandrlmas


Hakikat, iki esasa gre snflandrlr: Birincisi: Lafz kullananlarn meramna gre yaplan snflandrma. kincisi: Manann azlk ve okluuna gre snflandrma.
Gazl, I, 343; mid, I, 51-52; evkn, 142 Ali Imrn, 3/54 15. mid, I, 54; Nizmddn, I, 207; evkn, 142 16. sr, 17/24 17. Mide, 5/64 18. bn Neccr, I, 183; evkn, 142 19. bn Neccr, I, 182 20. evkn, 141
13. 14.

116

Salim zer

Birinci esasa gre drt eit hakikatten bahsedilir: 1- Lgav Hakikat: Dil koyucunun (dilci) , cesaretiyle ve vahilii ile bilinen hayvan iin aslan dnyamz aydnlatan yldz iin gne konuabilen canl iin , , de insan lafzlarn koymasdr. lk lafzlarn anlalmasnda asl olan, kendisine ilk batan verilen manadr ve ncelik onundur.21 2- er Hakikat: Dilde kullanld manalara ilve olarak riin namaz, zekt, oru ve hac lafzlarn belirli ibadet ve taatler iin kullanmasdr.22 Bu durumda acaba ri bu kulland lafzlarn ilk manalarn dikkate alarak m yeni manalarda kullanmtr? Yahut ilk manasnda hi deiiklik ve nakil yapmadan yeni manada m kullanmtr? Veyahut belirli lde deiiklik yapm ve mecazi anlamda kul23 landktan sonra zamanla bu anlam n bulup er hakikatlere mi dnmtr? riin kulland bu lafzlar aadaki gibi blmlere ayrmak mmkndr: a-er tarafndan kullanlan lafzn, mana ve lafz cihetiyle dil bilimciler tarafndan nceden bilinmesi ve tannmas; ancak o lafzn bahsi geen mana iin nceden dilbilimciler tarafndan kullanlmam olmamas. rnek olarak: lafz Arap dilinde vard. Ancak bu lafzn iin kullanm, erin yeni bir kullanm olmutur. b- Baz surelerin balarndaki hurful-mukatta gibi lafzlarn, mana ve lafz cihetiyle dil bilimciler tarafndan nceden bilinmemesi. c-Salt ve Savm gibi baz lafzlarn, lugav anlamdan baka bir terim anlam verilmesi. erat bu lafzlara lgat anlamlarndan ayr birer mana yklemitir. Dolaysyla bu kelimelerin dindeki kullanm, lgat manasndan ayr bir anlam ifade etmektedir. d- eratta kullanlan baz lafzlarn ne anlama geldiinin bilinmemesi; nk 42 meyveler ve ayrlar ayeti kerimesi nazil olduunda Hz. mer nedir diye sormaktan kendini alamamtr.25 3- rfe Dayal Hakikat: nsanlarn gnlk yaamda kelimeyi belirli bir manada ok kullanmalarndan dolay kelimenin dier manalarndan sadece bir manasnn
Basr, I, 11; Rz, I, 295; Buhr, I, 61; mid, I, 46; Zerke, I, 154;bn Neccr, 149; Abdl-Ali Muhammed b. Nizmddn, Fevtihurrahamt bierhi Msellems-Sbt, Bulak, 1322, s. 203; evkni, s. 135 22. Rz, I, 298; Buhr, I, 61; mid, I, 47; Zerke, I, 157; bn Neccr, I, 150 23. Muhammed Hudar, Usull-Fkh, Msr 1969, s. 111 24. Abese, 80/31 25. Basr, I, 18; Rz, I, 298-299; Zerke, I, 159
21.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

117

mehur olmas, dier manalarnn da hakiki mana ve genel olmasna ramen akla gelmemesi. Dolaysyla o manalarn anlalmayp ok kullanlan yaygn manann akla gelmesidir. rnein: kelimesi ilk bata karada yryen btn hayvanlar ifade etmek iin kullanlrken zamanla insanlar arasnda sadece drt ayakl hayvanlar veya trnakl hayvanlar iin kullanlr olmutur. Yine kelimesi lgat olarak balk etini de iine alan btn etleri ifade etmek zere konulmu bir kelime iken zamanla sadece krmz eti ifade eder hale gelmitir. Bu hakikate de genel rf ad verilir.26 Havasn rf: Birtakm meslek erbabnn kendi aralarnda gelitirdikleri baz terimlerdir. rnein; usulclerin hs, mm; nahivcilerin fil, meful; hukukularn su, kusur, baboluk; mhendislerin gen, drtgen terimleri ve nice buna benzeyen eitli meslek erbabnn kendi ihtisaslarna dair kullandklar zel kelime ve terimler bunlardandr. Bu tr hakikate de havassn rf ad verilir.27 kinci esasa girenler: Lafz ya yalnz bir manaya ya da birden fazla manaya dellet eder. Bu da hakikatn bir baka ynden snflandrlmasna neden olmutur. Bu snflandrlma da drt eittir: a) Mfret dellet; bir lafzn sadece kendisine mevzu olan, ceket, gmlek, aa kelimelerinin delleti gibi. b) Mterek lafz; bir lafzn hakikat olmak zere- birden fazla manaya delletinde eitlik vardr veya yoktur. Delaleti eitlik zere bulunan kelimeye mterek lafz denir. Mesela ayn gz e, pnar a ve altna a eit ekilde dellet etmektedir. c) Menkul; birden ziyade manas bulunan bir kelime nce bu manalardan birine dellet ederken sonra bir ihtiya yznden baka manalara nakledilir. Bu yzden ilk mana tmyle ortadan kalkar. d) Mrtecel; herhangi bir mnasebete dayanmakszn mana deimelerine urayan lafzlar. Bu husus iin ocuklara verilen adlar rnek saylmtr.28

Ekollere Gre Mecazn Tespiti


A- Hanef Mezhebine Mensup Usulclere Gre Mecazn Tespiti: Bu grup usulcler; sz syleyenin lafzla mecaz mana arasnda gerekli ilgi
Rz, I, 296-97; mid, I, 46-47; Zerke, I, 157; bn Neccr, I, 150, Rz, I, 298; Buhr, I, 61; Zerke, I, 157; bn Neccr, I, 150 28. Daha geni bilgi iin bkz.Bilgegil, M. Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri, st.1989, s. 128-129
26. 27.

118

Salim zer

ve alkay kurduunda o lafz, mecazi manada kullanabileceini; eski dilcilerin bu husustaki kullanmlarn aratrma ihtiyacna gerek olmadn belirtmilerdir. nk dil erbab bu tr kullanmlar hep yapa gelmilerdir. Bir lafz mecazi anlamda kullanmak iin dilcilerin o anlam kullandklarn aratrmak, bilmek veya duymak art deildir. Eer bu hususta duyum art olsayd bunu hi kimse yapamazd ve buna dair rnek vermek ve gstermek imknsz olurdu. Bu husustaki rneklerin ve malzemenin ok oluu bu grn benimsendiinin bir kant olabilir. Dilcilerin bu kabil tasarruflar, mtehitlerin gerekli illeti bulduktan sonra nasslardan hkm karmalaryla ayn benzerlii ve paralellii tamaktadr.29 B- afi ve Dier Mezheplere Bal Usulclerin Mecaz Tespitleri: Bu gruba mensup usulclere gre, sz syleyenin mecazi bir ifade kullanabilmesi iin kendisinden nceki dilcilerin bu hususta nasl bir deyim ve ifade kullandn bilmesi arttr. Dolaysyla kii sadece gerekli alkadan ve ilgiden hareketle kendince uygun grd mecaz terimlerini ve deyimlerini kullanamaz. Bu durumda; cesur kiiye, cesaret ynyle aslana benzedii iin aslan denilebilir. Ancak ayn kiiye aslanda var olan baka bir zellikten, mesela az kokusundan dolay aslan denilemez. nk mecazi terimlerin kullanmnda ve bilinmesinde duyum art esastr, demilerdir. Bununla birlikte, eer kii, eskilerin kulland mecaz terimin e anlamllarn veya eski manaya yakn olanlar kullanrsa bu kullanm da caizdir. rnein: yurtlara sor yerine, blge ve yerleim yerine sor 30 denilebilir.

Alka Ve Karine likisi Bakmndan Mecaz


Alka; mecaz teriminin kullanmnn doru olmasn salayan iliki demektir. Yani; alka iki mana arasnda kpr vazifesi grmektedir. Karine ise; hakiki manann anlalmamas iin zihni, akli, hissi, alkanlk veya er ynden mecazi manaya ynlendiren ve sevk edendir. Karine, konuandan veya konuann ifadelerinden anlalr. Belagatlara gre; karine mecaz teriminin iinde kabul edilir. Usulclere gre ise; mecaz teriminin doru olabilmesi iin gereklidir.31

Debbsi, s. 81; Serahs;I, 178; Buhr, I, 63 Baklln, I, 354-355; Basr, I, 37; Gazl, I, 342; Rz, I, 329; mid, I, 50; bn Neccr, I, 179 31. Debbsi, s. 81; Serahs, I, 181-182; Rz, I, 323; Buhr, I, 62; mid, I, 48-49; Zerke, I, 192-196; bn Neccr, I, 154-155; evkn, I, 139
29. 30.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

119

Mecaz Gerektiren Nedenler


fade ve kelamda asl olan, hakiki anlamdr. Ancak, telaffuz, vezin, kafiye, seci edeb sanat, kulaa daha ho gelme, ekici ve maksad daha iyi ifade edici oluundan dolay lafzn hakiki anlam terk edilip mecaza gidilebilir. Bazen konuann halet-i ruhiyesi ile ilgili manevi olarak sayg, tevik, kk grme, manay pekitirme ve korkutmak nedeniyle de mecazi anlam tercih edilebilir. Veyahut da konuann szn gzelletirmek, kar taraf szn dinlemesi iin tevik etmek gayesiyle mecaz tercih edilir.32

Mecaz eitleri
Mecaz denince ilk akla gelen lugav mecaz olup mfret ve mrekkep olmak zere ikiye ayrlr. Mrekkep Mecaz, stire-i Temsiliyyedir. Temsili istire ise; sylenen bir mebbehin mlayimleriyle, sylenmeyen bir mebbehnbihine ait mlayimleri dndrmek yoludur ve genelde ataszlerinde kullanlr.33 Kelimenin asl anlamndan baka manaya nakledilmesine dayal mfret mecaz da istire ve mrsel mecaz eitlerine ayrlr. Biz burada her iki mecazn zerinde de duracaz. Mfret mecaz kendi ara34 snda, lgavi, eri ve rf olarak e ayrlr. a-Lgavi Mecaz: Hakiki manann kastedilmediine dair bir ipucu bulunan ve aralarndaki ilikiden dolay baka manada kullanlan lafzlardr. rnein: Cesur kiiye aslan aptal kiiye de eek denmesi lgav mecazdr.35 , b- eri Mecaz, salt kelimesi, er hakikat olarak namaz.a dellet etmektedir. Din bilginlerinin ayn lafz dua manasnda kullanmalar ise er mecaz olur.36 c- rf Mecaz: Bu mecaz kendi iinde ikiye ayrlr. a) rf-i mm Olan Mecaz: Dbbe kelimesinin drt ayakl hayvanlar iin kullanlmas yaygn olan bir mecazdr.37
Rz, I, 334-36; mid, I, 69; Spk, I, 30; Zerke, I, 189-90; bn Neccr, I, 155-56 Tavile, Abdlvahap, Eserl-Luga fi htilafil-Mctehidn, Beyrut2000, s. 148 33. Bilgegil, s. 163-64 34. Kazvn, Celaleddin Muhammed b. Abdrrahman, et-Telhisu fi Ulmil-Belgati, Kahire 1932, s. 295 35. Rz, I, 298-299; Buhr, I, 62; mid, I, 48-49; Kazvn, s. 295; bn Neccr, I, 154;Tavile, s. 148 36. Kazvn, s. 295 37. a.g.e, s. 295
32.

120

Salim zer

b) rf-i Hss Olan Mecaz: Belirli sanat erbabnn kendi aralarnda kullandklar terimlerdir.38

Aralarndaki Alkadan Dolay Mrsel Mecazn Tanm Ve eitleri


Bir lafzn, arada hakiki manasn dnmeye herhangi bir mani ve engel bulunmas sebebiyle, benzerlik haricinde tam bir ilgi yznden kendi manas dnda kullanlmasna mrsel mecaz denir. te bu ilgi sayesinde lafza ait hakiki manadan nce lafz iitenin aklna mecaz manas gelir. nk o iliki ve alka hibir ekilde farkl alglanmaya imkn verecek durumda deildir. Tasavvurun meydana gelebilmesi iin ister fiil, ister kuvve hlinde olsun bu alkann vcuduna lzum vardr.39 Usulcler, mrsel mecaz meydana getiren ilgilerin ve alkalarn saysnn farkl olduunu ileri srmlerdir: 1. Sebebiyet ilgisi: Sebepler drt eittir: a) Elverililik, baka bir ifadeyle el-Kabili sebebiyet: rnein; Vadi aktdenildiinde aslnda vadide su akt manas kastedilmitir; vadi suyun akna msait olduundan vadi suyun yerine msebbep olarak kullanlmtr.40 b) ekilsellik (es-Suveri sebebiyet) : rnein; ayeti kerimede mealen Allahn eli onlarn ellerinin zerindedir.41 denmektedir. Ele kudret anlamnn verilmesinin nedeni ise; elin zel eklinin olmas ve kudretin elin sayesinde gsterilmesidir.42 c) Etkililik (el-Faili sebebiyet) : rnein; Bahar baklagilleri bitird. Gne , meyveleri olgunlatrd. denir. Aslnda bitiren ve olgunlatran Allahtr. Bulut indi denildiinde mecazi olarak yamur yad denmek istenmitir.43 d) Amallk (el-Gi sebebiyet) : rnein; Ayet-i kerimede mealen Ryada kendimi arap skarken grdm44 denmektedir ve bu ifadeden zm skld kasKazvn, s, 295 Bilgegil, , s. 168-169 40. Rz, I, 323; snev, Cemalddn Ebi Muhammed Abdrrahim, et-Temhd fi tahricil-Fur alal-Usl, thk. Mahmut Hitu, Beyrut 1981, s. 188; bn Neccr. I, 157 41. Feth, 48/10 42. Rz, I, 324; snev, s. 189; bn Neccr, I, 157 43. Rz, I, 324; snev, s. 189; bn Neccr, I, 158 44. Yusuf, 12/ 36
38. 39.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

121
45

tedilmitir; nk sonu olarak zmden elde edilecek olan ey araptr.

Ad geen bu drt sebep arasnda atma sz konusu olduunda, g illet tercih edilir; nk her iki vechi (sebebiyet ve msebbebiyet) de barndrmaktadr.46 2. Msebbebi syleyip sebebi kasdetme ilgisi: Ar hastala, lm denmesi ve Rahmet yad. sz ile, rahmete sebep olan yamurun kastedilmesi bunu ifade eder.47 Bu balamda; Hanef ekolne gre nikh lafz, hakiki mana olarak cinsel ilikiyi, mecazi olarak ise nikh akdini ifade eder. afi ekolne gre ise; hakiki olarak nikh akdini, mecazi olarak da cinsel ilikiyi ifade eder. afilerin bu ekil anlamalarnn gerekesi ise, nikh akdi ama olarak genelde cinsel ilikinin sebebi ve illeti durumunda olmasdr. Onlarn iddia ettii gibi nikh lafz hakiki mana da nikh akdini mecazi manada da cinsel ilikiyi ifade ettii kabul edilirse, sebebi syleyip msebbebinin kastedildii anlalr. Hanef ekolnn de iddia ettii gibi bunun tersi dnlecek olursa, msebbibi syleyip sebebin kastedildii anlalmas gerekir.48 3. Mbehet ilgisi: Bir nesneye benzerinin adnn verilmesi anlamndadr. Mesela; cesur kiiye aslan aptal kiiye de eek denmesi bu kabildendir. Bu blme , mstear ad da verilir.49 4. Bir eye zddnn veya tersinin ad verilmesi ilgisi: rnek olarak: ayeti kerimede mealen ktln mkafat ktlktr50 diye zikredilmektedir. 5. Paray syleyip btn kastetme: Mesela; ayeti kerimede mealen Allahn zat hari her ey yok olacak51 denmi ve yz tabiriyle Allahn zt kastedilmitir.52 6. Btn syleyip paray cz kastetme: Ayet-i kerimede mealen, Onlar kulaklarn parmaklaryla tkyorlar53 denmekte ve bununla parmak ular kasteRz, I, 324; snev, s. 189; bn Neccr, I, 158 Rz, I, 325; snev, s. 189 47. Rz, I, 325; bn Neccr, I, 160 48. Buhr, I, 85-86; snevi, s. 190 49. Rz, I, 325 50. r, 42/40 51. Kasas, 28/ 88 52. Rz, I, 326; Buhr, II, 88-89; snevi, s. 191 53. Bakara, 2/ 19
45. 46.

122

Salim zer

dilmektedir.54 7.hli hazrda var olan eyi, sahip olduu etkiye gre isimlendirme ilgisi: Mesela; Kpteki araba var olan mevcut zelliinden hareketle sarho edici den55 mesi gibi. 8. Mtak isme, etkisi bittikten sonra bile mtak ismin kullanlmas ilgisi: Mesela; dvme iini bitiren kiiye dven denmesi de byledir.56 9. Mcverat (yaknlk) ilgisi: Suyu tayan deveye raviye denmektedir. Hlbuki devenin zerinde deriden imal edilmi su tamaya yarayan kaba raviye denir. nsan dksna gait denmesi de bu kabildendir. Aslnda gait salam yer demektir, olayla yakn ilikisinden dolay mecazen bu adla isimlendirilmitir.57 10. Hazif ve Ziyadelik ilgisi: a) Hazif: Cmleden drlen harf veya lafz, ya muhatabn bilmesinden dolay veya durum itibaryla cmlede varm gibi kabul edilir. Mesela: Ayet-i keri58 mede Onlar sarlar, dilsizler ve krlerdir. denilmektedir. Bu ayeti okuyan veya duyan kimse sz edilen kimselerin gerekte kr olmadklarn bildii iin ayette gibidirler lafznn hazfedilmi olduunu hemen anlar. Buradaki benzetme harfi drlmtr. Kye sor ayeti de yine bu kabildendir.59

b) Ziyade: 06 Ona hibir ey benzemez ayeti kerimesinde olduu gibi cmleye harf ilve edilmesiyle olur. Ad geen ayeti kerimedeki benzetme edatnn zait olduu ifade edilmitir.61 11. Mteallk mtellk olarak isimlendirme ilgisi: rnein; yani; Allahn yaratt, yani; adildir demek istemek. Malumu ilim, makduru kudret diye isimlendirmek te byledir.62

12. Malla llet denilmesi ilgisi: Mesela; ayeti kerimede 36 yani;

bn Neccr, I, 161 Rz, I, 326; Sbki, I, 31;bn Neccr, I, 163 56. Rz, I, 326; snevi, s. 196; bn Neccr, I, 162 57. Casss, I, 366; Rz, I, 326; Sbki, I, 31; snevi, s. 195 58. Bakara, 2/ 18 59. Casss, I, 361; Rz, I, 327; Sbki, I, 31; bn Neccr, I, 175 60. r, 42/ 11 61. Casss, I, 362; Rz, I, 327; Sbki, I, 31; bn Neccr, I, 169 62. Rz, I, 3 27; Sbki, I, 31; bn Neccr, I, 166 63. Mide, 5/42
54. 55.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

123
64

karar verme istediinde, diye buyurmutur. 13. Lazimiyet ve melzumiyet ilgisi: Bu ilginin iki yolu vardr:

a) lme, hayat adn vererek, lazm syleyip melzumu kastetmek. rnein: Bir fakir bir zengine beni sevindir. dese, lazm syleyip melzmu kastetmi olur; nk bu yol sadaka istemenin yerini tutacaktr. b) Hoca snfa girdi cmlesinde, melzmu syleyip lazm kastederiz, yani hocann ders vermee baladn kastederiz.65 14. Hll ilgisi: Bu ilginin de iki yolu vardr: a) Dersten ktm derken snftan ktmz kastederiz, buna hli syleyip mahalli kastetmek denir. b) Czdan para ve kadehi arap diye isimlendirirken, mahalli syleyip hli , kastederiz.66

15. snat ilgisi: Mesela; 76 Onun ayetleri onlara okunduunda onlarn imanlar artar ayeti kerimesinde imann arttrlmas ayetlere isnat edilmitir halbuki bu i Allaha aittir. Burada fiil failinden bakasna isnat edilmitir.68

16. Deer verilmemesi gereken bir eye muhatabn deer vermesi yznden ortaya kan ilgi; mesela; ayeti kerimede 96 denmektedir. Yani; onlarn iddalarna gre onlarn ilhlar onlara azaplarndan ve dtkleri kt durumdan kurtulmada fayda salamamtr.70 Baz kaynaklar mrsel mecaz meydana getiren ilgilerin says otuzlara kmaktadr; ancak bunlarn bazlar tutarsz veya tekrar kabilinden olduundan dolay
bn Neccr, I, 164 bn Neccr, I, 165; Bilgegil, s. 172-73 66. bn Neccr, I, 165; Bilgegil, s. 171 67. Enfal, 8/2 68. Sbki, I, 31; Bilgegil, s. 174 Hud, 11/101 69. Casss, I, 366 70. Baklln, I, 358; Gazl, I, 344; Rz, I, 295; mid, I, 54; Zerke;I, 192; bn Neccr, I, 189; evkn, I, 143
64. 65.

124

Salim zer

hepsini burada yazarak konuyu uzatmay uygun grmedik.

Mecaz Terimi Hakikat Terimi Olmadan da Olabilir mi?


Usulcler bu konuda iki gruba ayrlmlardr: Birinci gruba gre; mecaz hakikatten kaynakland iin her mecazn bir hakikati olmas gerekir; nk ne zaman asl varsa ferin de bulunmas gerekir. Dili koymann yarar; ilk konulduunda kelimelere verilen manalar tekrar kendilerine kazandrmaktr. Aksi takdirde dilden umulan yarar elde edilmemi ve abesle itigal edilmi olur. Bu gr benimseyenlere gre; hakikat mecaz gerektirmez; nk dil, mecaz olmayan hakikatlerle de doludur.71 Cumhurdan oluan ikinci gruba gre; mecaz hakikate bal deildir. Her mecaz kendine has bir hakikat gerektirseydi, baz deyimlerdeki manalar aklamak imknsz olurdu. Gecenin karanl aydnland. yerine Gecenin sa , aard. Sava iddetlendi yerine Harp baca zere dikildi. Bizim Rahmanmz vardr yerine nce kalpli insan olarak anlalmas gerekir; nk bunlarn deyim olduu ancak bu ekil anlamalarla ortaya kar. Eer Sava iddetlendi dersek bu cmlenin gerek manasn vermi oluruz. Ayrca harbin bacann olmad aktr. Buna gre, sraladmz bu deyimlerin hibirinin hakikati yoktur.72

Bir Kelimenin Ayn Anda Hem Hakikat Hem de Mecaz fade Etmesi
Usulclerin bu konuda iki gruba ayrldklarn grmekteyiz: Dilcilerin ounluunun, Haneflerin tamamnn, bir grup Mutezilnin ve baz afi muhakkiklerin oluturduu birinci gruba gre; bir kelime ayn anda hem hakiki ve hem de mecazi manay ifade etmez. nk; hakikat asl, mecaz ise ferdir ve her ikisi de birbirinden farkldr. Bu, kiinin giydii elbisenin ayn anda kiinin hem kendi mal ve hem de dn olmasnn imknsz olmas gibidir.73 Bu grn sahipleri; 47 ayetinde zikrolunan fiilini mecazi olarak cinsel iliki olarak anlamlar, elle dokunma manasna gelen hakiki manann kastedilmediini; nk ne zaman mecazi manann kastedildii anlalrsa hakiki manann darda
Rz, I, 295; mid, I, 54; Nizamddn, I, 308; evkn, I, 143 bn Neccr, I, 189 73. Casss, I, 369; Debbsi, s. 82; Serahs, I, 173; evkn, I, 146 74. Nis, 4/ 43
71. 72.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

125

kalacan belirtmilerdir. Yine bu ayeti kerimeye dayanarak cnp kiinin teyemmm edebileceini ifade etmilerdir. Hanefler bu kurala dayanarak arabn yasak oluuyla ve ienin had cezasna arptrlmasna dair ilgili nassn hkm, sarho etmedii srece dier sarho edici ieceklere de amil ve kapsamayacan ayrca ienlerin de sarho olmadklar srece had cezasna arptrlmayacaklarn; nk dier ieceklerin mecazi olarak arabn kapsamna girdiini bildirmilerdir.75 2. Grubu oluturan baz afiler ve Kad Abdlcebbar (415/1024) gibi baz mutezillere gre; bir kelime ayn anda her iki manann cemini gerektirmeyecek ekilde olursa, hem hakikat hem de mecaz ifade etmesinin mmkn olduunu, eer kelime her iki manann cemini gerektirirse bu durumun mmkn olamayacan sylerler. rnein: kelimesi emir olarak kullanldnda bir eyin yaplmasn, tehdit olarak kullanldnda ise, bir eyin yaplmamasn gerektirmektedir. Bundan dolay her iki manann bir araya gelmesi mmkn deildir. Eb Ali Cubye (303/915) gre ise bir kelime mutlak surette her iki anlam da ayn anda ifade edebilir. Gazl (505/1111) ve Ebul-Hseyne (436/1044) gre de bir kelimenin akl ynden hem hakikat hem mecaz manada kullanlmas dorudur. Lugav olarak kullanlmas doru deildir. Bu sonuncu gr benimseyenlere gre, kelime ikil ve oul kalplarda kullanlrsa Kalem iki dilden (ifade aracndan) biridir. rneindeki gibi olursa o zaman hibir beis yoktur demilerdir.76

Umum fade Etme Ynnden Hakikat Ve Mecaz


Mecaz manann kullanm, dilciler, edebiyatlar, airler ve hatipler arasnda ok yaygn olduundan, hatta baz yerlerde mecaz hakikatin nne getiinden ve dinleyenler tarafndan beenilmesinden dolay konumann bir paras hline gelmitir. Mecaz kullanm hakikatin yannda yerini alm ve hatta hakikatin yerine getii gibi hakikatin yapt ii de yapmtr. Buna gre; hakikat iin ngrlen umumluk, hususluk, nehiy ve emir durumlar mecaz iin de geerlidir. Bununla birlikte; baz afiler ve sonraki baz usulclere gre; mecaz umum ifade etmez demilerdir ve Hz. Peygamberin (s. A.v.) 77 Yiyecek karlnda yiyecek alrken her iki yiyecein miktarnn eit olmasna dikkat edin. hadisi erfiyle, 87 Bir dirhemi iki dirheme, bir s iki sa satmayn
Debbsi, s. 82; Serahs, I, 173 Casss, I, 369; Rz, I, 344; evkn, I, 146 77. Tahv, Eb Cafer, erhu Menl-sr, Thk. M. Zehr en-Neccr, Beyrut, 1399, IV, 70 78. Tahv, IV, 70. AyrcaBir sa 4 litre 212 gramdr.
75. 76.

126

Salim zer

hadisi arasnda tearuz vardr. Sadan karlan mana mecazi olarak o lekle tartlan eylerdir. Mecazn da umumu yoktur ve birinci hadisi erf hakiki mana iermesinden dolay ikinci hadisi erfin nnde yer almak durumundadr. Hal byle olunca; yiyeceklerin dndaki sa ile llen eylerde rib yoktur. Ksacas; Kuran- Kerimde de mecaz saysz yerlerde kullanld iin mecazn manas sanki iktiza ve zaruret muvcehesinde sabit olmu durumunda kabul edilmemesi gerekir. Hanefler ve onlarn grnde olanlara gre ise; mecaz szn dier yars olduu iin biri iin geerli olan hkmlerin dieri iin de geerli olmas gerekir; nk hakikat umumluunu hakikat olduundan dolay kazanmamaktadr. Aksine dier umum ifade etmede kullanlan Elif lm taks, ikil ve oul zamirleri gibi ek taklar sayesinde kazanmtr. Sa hadisi erfi Elif-lam takl (marife) olduu, dolaysyla umum ifade ettii iin; btn llenlerde eitlik zorunludur. Aksi takdirde yaplan alveriler, faizli alveri olmu olur.79

Hakikat ve Mecazn atmas


Hakikat ve mecaz manann baz durumlarda attn grmekteyiz. Bu durumu iki ksma ayrabiliriz: 1. Karine sayesinde anlalabilen mecazla hakikat attnda, hakikat tercih edilir; nk bu durum, kiinin zerindeki elbisenin kendisine ait olmadna dair delil olmad srece giyene ait olmas gibidir.80 2. Lafzn hakikat anlam; dili kullananlar tarafndan kullanlmaz hale geldiyse, mecaz tercih edilir; nk azdan kan szn doru anlalmas gereklidir. Mesela, kii bu aatan veya bu tencereden yemeyeceine dair yemin etse, byle hallerde hakikat kullanlmad iin aacn meyvesi ve tencerede pien yemein anlalmas gerekir. Kii bu durumda yeme iinin zorluuna ve meakkatine katlanp bizzat o hurma aacnn kabuunu veya tencerenin bir parasn yese yemini bozulmaz; nk imknsz bir olaya hkm bina etmek hem doru deildir ve hem de geersizdir. Yine kii, bu koyundan yemeyeceine dair yemin ettikten sonra o koyunun stnden ise, yemini bozulmaz; nk koyunun eti hakiki manada anlalmtr. St ise mecaz olarak anlald iin hakiki manaya dahil olarak kabul edilmemitir.81
Debbsi, s. 81-82; Serahs; I, 171-172; Buhr, I, 40-42; bn Melek, s. 108 Serahs, I, 172 81. Debbsi.s.82; Serahs, I, 172-73; Nesef; I, 176; Nizamddn, I, 220
79. 80.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

127

Hakiki Manann Terk Edilip Mecazi Manaya Ynelmeyi Gerektiren Durumlar


Usulcler, farkl sebeplerden dolay hakik manann terk edilip mecaza ynelinebileceini sylemilerdir. Bu sebepleri yle sralamak mmkndr: 1. Lafza er Veya rf Anlam Yklenmi Olmas: rnein; kii namaz ve oru iin adakta bulunmas hlinde, kiiye mecazi manadaki namaz ve hac farz olur; nk her iki terimin szlk manalar dua ve kast manasndadr.82 2. Bizzat Lafzdan Kaynaklanan Anlay: rnein; kii et yemeyeceine dair yemin ettikten sonra balk eti yese yemini bozulmaz; nk et terimi balk etini kapsamamaktadr, ayrca balk satana kasap da denmemektedir.83 3. Cmlenin Siyak ve Sibak: rnein; muhatab kk drmek amacyla biri dierine yle dese: Eer adamsan karm boa Bu sz hakikat olarak anlalmaz; nk bu tr szler mecazi olarak azar olarak kabul edilmektedir.84 4. Konuann Hl ve Tavr: rnein; bir kocann evden dar kmak isteyen karsna; Eer dar karsan bosun. Dedikten sonra kadn bir sre bekledikten sonra dar ksa bu kadn sz syleyen kocasndan bo olamaz; nk kocann niyetindeki ve kastettii k sz, syleme esnasndaki ktr.85 5. Sz Syleyenin Konumu: rnein; Hz. Peygamber (s. A.v.) bir hadisi erflerinde mmetimden hata etme ve unutma kaldrlmtr.86 buyurmaktadr. Bununla birlikte, hata ve unutma mmette mtemadiyen tahakkuk eden bir gerektir. Dolaysyla bu durum mmette var olan gereklerle uyumamaktadr. Ayn zamanda Hz. Peygamber (s. A.v.)in yalan sylemedii bir gerektir. Bu durumda hadiste sylenmek istenenin, hata ve unutmann bizzat kendileri olmayp, bu iki sebepten kaynaklanan sorumluluun kaldrlm olduudur. Szn geerli ve doru olabilmesi iin hakiki manann kastedilmedii istikametinde anlalmas gerekir.87
Nesef, I, 182-189; bn Melek, s. 127 Nesef, I, 182-189; bn Melek, s. 127 84. Nesef, I, 182-189; bn Melek, s. 129 85. Nesef, I, 182-189; bn Melek , s. 129 86. Buhr, Talk 2, ilm 44; bn Mce, Talk 16-20 , , , 87. Nesef, I, 182-189; bn Melek, s. 129; Nizamddn, I, 221
82. 83.

128

Salim zer

Mutlak Olarak Kullanlan Lafzn Ayn Anda Hakiki ve Mecazi Manas da Kullanlyor Ve Biliniyorsa Bunlardan Hangisi Anlalmaldr?
Bu konuda iki gr vardr: Birinci gre gre; hakiki manann anlalmasnda ihtilaf olmad iin lafz, hakiki manaya hamletmek daha evladr. nk hakiki mana asl, mecazi mana ise fer durumundadr. Fer hibir zaman asl manay mzhim olamaz ve lafz, ncelikle hakiki manay ifade iin konulmutur. Ayrca buradaki hakiki mana terk edilmi durumda olmadndan ve akla hemen gelmesinden dolay bu ynde anlalmas gerekir. Bu gr Ebu Hanifenin benimsedii grtr. nk ona gre mecaz, cmlenin ifade edilmesi ve konuulmas esnasnda hkmn deil hakikatin yerine geer. Ona gre, hakikat imkn dahilin de olduu srece ona itibar edilir. mkan dahilinde olmadnda, mecazi manaya gidilir. rnein: mkan dahilindeki hakikatle ilgili olarak kii, mecazi veya hakiki mana diye ayrm yapmadan ve herhangi biri diye niyet etmeden, Frat nehrinden imeyeceine veya bu budaydan yemeyeceine dair yemin etse, daha sonra kylerde ve krsal kesimde yapld gibi, suyu kap kullanmadan yatarak azyla ise veyahut buday kaynattktan sonra kzartp yese, btn bunlar hakiki anlamda mmkn olduundan bizatihi o suyu imi ve o buday yemi saylr. Hakiki manadan hareketle Ebu Hanifeye gre; bizzat buday erez gibi tane tane yiyince ve sudan sadece azyla yani hi elini veya herhangi bir ara kullanmadan iince kiinin yemini bozulur.88 kinci gre gre; mecazi mana da umum ifade edebilecei iin, lafz hem hakiki hem de mecazi manann her ikisini de kapsar. Eb Yusuf ve Muhammed bu gr benimsemilerdir. Onlara gre; burada nemli olan mecazn lafz itibaryla deil hkm ynyle hakikatin yerine geme kabiliyetinin olmasdr; nk burada kast olunan hkmdr, lafz deildir. Bu durumda; kii o budaydan yaplm ekmei yese veya suyu avucuyla veya bardakla ise yemini bozulur.89 Bu durumda, un ve sevikin (undan yaplm bir eit tatlnn) eit olmadan satlmas caizdir.90 Bu ihtilafn sonucu, rnein: Kii kendisinden yaa byk klesi iin, Bu benim olumdur dese, Ebu Hanifeye gre bu ifadeyi hakiki manada anlamak gerektiinden ad geen klenin hrlne hkmedilir. Eb Yusuf ve Muhammede gre ise meselenin hakiki manasnn imknsz oluundan dolay halefiyet sz
Serahs, I, 184; Nesef, I, 179; bn Melek, s. 124-125; Nizamddn, I, 220 Serahs, I, 184; Nesef, I, 179; bn Melek, s. 124-25; Nizamddn, I, 220 90. bn Melek, s. 124-125; Nizamddn, I, 220
88. 89.

Fukaha Ve Usulclerin Hakikat Ve Mecaz Anlay

129

konusu olamaz. nk asl olmaynca fer de dnlemez ve klenin azatlna hkmedilemez.91

Hakikat ve Mecazn Kullanlmad simler


Baz usulcler iki tr isme ve lafza mecaz manann verilemeyeceini ifade etmilerdir. 1. En geni manada yzde yz kapallk ve umumluk ifade eden ve ifade ettii mana da nass gibi kabul edilen rnein: malum, mehul, maznun, mezkr, mekukn fih (hakknda phe duyulan) gibi isimlere mecazn giremeyeceini bildirmilerdir; nk bu isimler ilk konulduu manada srekli olarak hakiki anlamda kullanlmlardr.92 2. zel isimler: Bu isimler kiileri birbirlerinden ayrt etmek iin kullanlr. sim, verildii ahsn bir sfat veya isimlendirilenin bir zelliini belirgin hale getirmek iin kullanlmamtr. Aksi hlde bu sfatlara sahip olmayan bir kiiye kullanlrsa mecaz olmu olur veya zel isimlerde mecaza cevaz verilirse, zel isimlerden kas93 tedilen amatan saptrlm olunur. Baz usulcler, zel isim ve lakaplarn baka ad ile isimlendirenlere mecazi olarak kullanlmasnn mmkn olduunu sylemilerdir. Mesela: Bu Sibeveyhin ilmidir. derken Onun kitabdr denilmek istendiini ve yine Mzeniyi ezberledim. Sibeveyhi ezberledim. diyen kimsenin bu szyle Mzeninin ve Sibeveyhin kitaplarn ezberlediini ifade etmek iin kullanlabileceini ifade etmilerdir.94

Mecazn Huccet Olarak Kullanlmas


Fukaha, hakikat mana gibi mecaz manann da delil olabileceini ve hatta bu hususta usulcler arasnda icma olduunu iddia etmilerdir; nk mecazi lafzn, aynen hakiki lafz deerinde olduu, istenilen ve amalanan manay ifade ettii ve baz durumlarda hakiki lafzn ifade ettii manadan daha anlaml ve iitenler zerinde daha etkili olduu inkr edilemez bir gerektir. Bu meyanda mam Malik (179/795) , 59 O gn nice ldayan ve parlayan yzler Rabbine
Serahs, I, 184-185; Nesef, I, 179; bn Melek, s. 124-125; Nizamddn, I, 220 Baklln, I, 358 93. Baklln, I, 359; Rz, I, 328; mid, I, 54; bn Neccr, I, 190 94. Baklln, I, 359-60; Gazl, I, 344; Nizamddn, I, 220 95. Kyamet, 75/22-23
91. 92.

130

Salim zer

bakar. ayeti kerimesine dayanarak, insanlarn Rablerine kyamet gn bizzat ba gzleriyle bakmalarnn vacip olduunu sylemitir.96

Sonu:
barelerin ama ve inceliklerine vakf olabilmek, delillerden hkm karabilmek, delilleri kuvvet derecesine gre sralayabilmek, zann ve katyi ayrabilmek, nasslardan hkm karabilmek iin kiinin nasslarn dilini iyi bilmesi gerekir. Hakikat ve mecaz terimleri zellikle de mecaz terimi Arap dilinin gzel ifade edilmesinde mstesna bir yere sahiptir. Bu terimlerin iyi bilinmesinin nasslardan hkm karmada usulclere nemli faydalar salayaca aikrdr. Usulcler, lafzlar dellet bakmndan pek ok eitlere ayrmlardr. Bunlardan biri de, sz syleyici tarafndan belirli llerde kullanlp, amaland manaya dellet eden hakikat ve mecaz ayrmdr; nk usulclere gre; lafzn hakikat veya mecaz olabilmesi iin nce o lafzn kullanlmas gerekir, zira kullanlmayan lafz hi bir ey ifade etmez. Bu meyanda usulcler zellikle de Hanef ekolne mensup usulcler, sz syleyenin gerekli ilgi ve alkay bulduktan sonra diledii ekilde yeni mecazi deyimler ve terimler deneyebileceini, eskilerin byle bir yntemi uygulayp uygulamadklarnn bilinmesinin nemli olmadn, eskilerden bu ynde kullanlm olduunun duyulmu olmasnn gereksiz olduunu ve kiinin bu hususta hr olduunu ifade etmilerdir. afi ve dier ekollere mensup usulclere gre, sabit ve deimez olduundan hakikate kyas yaplr. Mecaz ise; sabit olmayp deiken olduundan, yani ilk sylenildii zaman ve artlara ve o sre dilimindeki insanlarn rza ve kabulne bal oluundan dolay kendisine kyas kabul etmez, demilerdir. Mutlak olarak kullanlan lafzn hem hakiki hem mecazi manas biliniyor ve kullanlyorsa bunlardan hangi manann anlalmas gerektii hususunda Hanef Mezhebi mamlar arasnda iki gr vardr. Eb Hanife, lafzn hakiki manasnn anlalmasnn gereini belirtmitir. Eb Yusuf ve Muhammed ise, her iki manann da anlalabileceini ifade etmilerdir. Hanef ekolne mensup usulcler, mecazn umum ifade edeceini belirtirlerken, afi ve dier ekollere bal usulcler, mecazn bir zorunluluktan kaynakland bundan dolay da umum ifade edemeyeceini belirtmilerdir.
96.

bn Neccr, I, 188

bilimname XIII, 2007/2, 131-138

KAVALALI MEHMET AL PAANIN (1770-1849) SOSYAL POLTKALARI; MISIR VE DER OSMANLI EYALETLERNDEK ETKS
Sebahattin SAMUR Prof. Dr., Erciyes . lahiyat F.
samurs@erciyes.edu.tr

Kavalada doan Mehmet Ali gen yata askerlie intisap etmi (1787) , mesleinde gsterdii baar dolaysyla da Kavala orbacsnn dikkatini ekmiti. Bu ehirde evlenerek ocuklaryla mtevazi bir hayat srdren Mehmet Alinin dnyas, Franszlarn Msr igaliyle gelien olaylardan sonra tamamen deiti. Kavaladan gnderilen askerlerle Msra ayak basan Mehmet Ali (1801) , gsterdii baar dolaysyla o yl iinde Msr valisi Hsrev Paa tarafndan binbala ykseltildi. Franszlarn terkedip gittikleri Msr, o yllarda bir tr i sava yayordu. Mehmet Ali keskin zekas ve elik iradesiyle trl entrikalar evirerek gl rakiplerini bir bir eleyip sonunda Bb lnin kendisine verdii Paa sfatyla Msrn hkimi oldu (1805). Ancak Msrda ilerin yoluna girmesi iin yaplacak daha ok ey vard. zellikle ngilizlerin ve Franszlarn tahrikleriyle zaman zaman iyice alevlenen i atmalar, mahalli yneticilerin, bilhassa klemenlerin imtiyazlarndan vazgemek bir yana bunlar artrma giriimleri ve askerler arasndaki rekabetler Mehmet Alinin Msrda esasl bir dzen kurmasna izin vermiyordu. Ancak zaman onun lehine iledi. skenderiye zerine yaplan ngiliz saldrsnn kesin bir baaryla savuturulmas (1807) Mehmet Aliyi Msr halknn gznde ve Bb linin yannda daha itibarl hale getirirken, kendisinden nce, Kahiredeki Msr Paalar yerine Kaptan Paalar tarafndan idare edilen skenderiye ve Reidi onun ynetimine verdi1.
1.

Muhammed Hanef Kutluolu, Kavalal Mehmed Ali Paa, DA, Ankara 2002, XXV, 62-63

132

Sebahattin Samur

Mehmet Ali Paa bundan sonra esasl bir slah almasna balad. Dardan yneltilen saldrlara kar koyabilmek, ierideki g merkezlerine boyun edirebilmek iin askere, asker iin ise acil paraya ihtiyac vard. Bunun kayna ise vergiydi. Paa toprak dzenini yeni batan ele almaya teebbs etti. Zira mevcut toprak dzeni, vergi kayna olduu kadar ayn zamanda kendisine boyun emeyen klemen ocaklarnn ve ulemann da nfuz kaynayd. Asrlardan beri tmardan iltizama dnen ve denetimsizlikten dolay ilemez hale gelen toprak dzenini ele ald. ltizamlar kaldrarak veya kendi onayna tabi hale getirerek bir anlamda tek mltezim kendisi oldu. eitli sebeplerle vakfedilen, gelirleri ulema ve meyih tarafndan kullanlan vakf arazilerinin gelirlerine de el koydu. Bu durum onun yerini btn muhaliflerine kar perinledi2. lkenin en byk iftisi olan M. Ali Paa, tarm yeni retim teknikleri ve imknlaryla destekleyerek hem eitlendirdi hem de retimi artrd. Pamuk, ttn, pirin, kenevir ve daha birok sanayi bitkisinin retimini desteklerken, ipek retimi ve ipekli dokuma sanayisini, eker kam ve eker retimini destekledi. Salanan istikrar ve alan kanallarla zirai retim eski yllarla kyaslanmayacak lde artt. Mehmet Ali Paa, ticareti de ele alarak lkenin en byk tccar oldu. Buday ticareti ve at satndan byk krlar elde etti. Yurt dnda ticari temsilcilikler at. Btn bunlar yaparken de merkezi hkmetten izin almaya gerek grmeksizin, bamsz bir ynetici gibi karar verdi. nk bu sralarda devletin merkezinde stanbulda da en az Kahiredeki kadar karklklar oluyordu. stanbulun bu durumu, d tehditlere kar M. Aliye salad himaye grevinde zaaf meydana getiriyorsa da onun elini tamamen serbest brakyordu. Bu sralarda Arabistan Yarmadasnda ortaya kan Vehhbi hareketi Hicaz ele geirmi, Haclarn Mekkeye ulamalarna engel olduklar gibi am, Halep ve Basray da tehdit etmeye balamt. Bb li bu meseleyi halletme grevini M. Aliye verdi. Paa bu sorumluluu alma konusunda gnlsz davrandysa da sonunda, hazrlklarn tamamlayarak harekete geti.1 Mart 1811 tarihinde Hicaz seferine kacak ordunun komutasna atad, Cidde valisi, olu Tosun Paann erefine bir davet verdi. Kahire kalesinde dzenlenen bu davet M. Ali Paaya dili rakipleri olan Klemen beylerini yok etme frsatn salad. Bu olaydan sonra kalan dier klemenler de
2.

Geni bilgi ve tartmalar iin bak. Gilbert Sinoue, (ev. Ali Cevat Akkoyunlu) , Kavalal Mehmed Ali Paa Son Firavun, stanbul 1999, s. 105-110.

Kavalal Mehmet Ali Paann Sosyal Politikalar

133

ya ldrld veya bir biimde denetim altna alnd. Hicaz seferi birok skntsna ramen Paaya baka frsatlar da tand. O ordunun ihtiyalarn karlamak iin silah ve mhimmat retimine hz verdi. stanbula byk bakr kazanlar smarlad. Bulakta bir tersane kurarak Anadoludan getirttii tomruklar ilemeye balad. Sveyte malzeme ve erzak iin depolar ina ettirdi. phesiz byle bir gerekesi olmasayd Bb li bunu engellemek isterdi. Hicaz seferi ordu iin ayn zamanda bir eitim alan olurken, Paann kendisini rahatsz eden babozuk birliklerinden kurtulmasna da vesile oldu. Btn bunlardan daha nemlisi Mekke ve Medine Vehhbilerden kurtarld (1812) ve bu baars nedeniyle Paaya gazilik unvan verildi. Artk M. Ali Paa unvanlarn en ereflisiyle talanm, Mslmanlara hac yolunu am, ngilizlere kar zafer kazanm, Msr ayaa kaldrm byk bir nder olarak alklanyordu. Hicaz ve Necit seferini tamamlayan M. Ali, tbi olduu Sultann yapmaya alt gibi ordusunu nizm- cedit zere yeniden tekilatlandrmaya balad (1819). Bir yandan Sudana ve Yukar Nil Havzasna mdahale ederken, dier yandan modern bir ordu iin gerekli yatrmlara teebbs etti. Bu yatrmlar yalnzca silah ve mhimmat alannda deildi. Ayn zamanda orduya komuta edecek subaylar, hastalarn tedavi edecek tabipleri ve hayvanlar iin baytarlar yetitirmek maksadyla eitli okullar atrd. Btn eitim sistemini bu ihtiyaca cevap verebilecek ekilde dzenledi3. M. Ali Paa yeni ordusunu ve donanmasn Morada deneme imknn buldu. Ordunun baars onun iin gurur vericiydi. Ancak Navarin faciasndan sonra (20 Ekim 1827) ortaya kan durum hi de i ac deildi. Paa ile Sultann aras hzla ald. M. Ali Paann Fransa ile ilikileri ve dier Avrupa devletleriyle srdrd grmeler kukular zerinde toplarken, onun eitli bahanelerle, kendi devletinin yani Osmanl Devletinin Rusyaya kar srdrd savaa destek olmamas ipleri iyice gerdi. Paa Mora seferindeki kayplarna karlk Suriyeyi istiyordu. Ancak isteklerine olumlu cevap verilmedi. O da bunun zerine istediklerini zorla alma yolunu seti. Ordusu, olu brahim Paann komutasnda Suriyeye yneldi (2 Kasm 1831). artlar hem askeri adan hem de sosyal adan ok uygundu. Osmanl devleti Rus harbinden yenik km ve henz toparlanma imkn bulamamt. Donanma Navarinde yok edilmi, ondan nce de merkez ordusunun bir ksmn kendi eliyle
3.

Mustafa Nuri Paa, (Sad. Neet aatay) , Netyicul-Vukut, I-IV, Ankara 1980, III-IV, 265-267.

134

Sebahattin Samur

yok etmiti (1826). Avrupa kendi meseleleriyle uramaktayd. Fransa Cezayiri igale balamt (14 Haziran 1830). Sosyal artlara gelince M. Ali Paa daha nce Msrda evirdii entrikalarn benzerlerini Suriyedeki paalar arasnda evirerek onlar birbirine drmt. amda isyan kmasna sebep olmu, en azndan kan isyana destek olmutu. Lbnan emiri Emir Beirle ittifak kurmutu. M. Ali, gerek Suriye, gerekse Anadolu halknn gznde Mslmanlar dtkleri zillet hlinden kurtaracak byk bir liderdi. Hlbuki Sultan Mahmut gvurlar taklit eden, halknn hi de houna gitmeyen ve askeri bir parti olan Yenieri Ocandan sa kalanlar karsna alm bir padiaht. Hicaz ve Necitteki hakimiyetini devam ettirebilmek ve Msrn savunmasn garantiye almak iin Suriye M. Aliye lzmd. Burann insan kaynaklarn ordusu, ormanlarn donanmas iin kullanmak istiyordu. Yalnz Gazi M. Ali, nce bir Mslman, sonra bir Paa olarak Cezayire yardm etmesi, orada Franszlara kar mcadele etmesi gerekirken bundan kanmt. Hlbuki bunu yapsayd hem Mslmanlarn gznde yeri ykselir hem de bir kolu Yemendeyken teki kolu Kuzey Afrikaya uzanabilirdi. Ama bu zor bir durumdu. Dman zorluydu. Hlbuki teki ynde btn artlar hazrd. M. Ali Paann kuvvetleri nce sava bahanesi olarak ne karlan Abdullah Paann savunduu Akka Kalesini kuattlar. brahim Paa, zerine gnderilen Osmanl kuvvetlerini srasyla Humus (Nisan 1832) , Belen (Temmuz 1832) ve Konyada (Aralk 1832) yenerek Ktahyaya kadar ilerledi ve orada durdu (ubat 1833). Byk devletlerin basks karsnda babasnn da emriyle geri ekilerek Hatay kendisine karargh olarak seti. Bundan sonra Toros dalar ile Msr arasnda bulunan yerlerde babasnn adna yeni bir idare kurmaya teebbs etti4. brahim Paann ynetiminden bahsetmeden nce bu dikkat ekici baarsn neye borlu olduunu sorgulamak gerekir. Bu nokta, konuyla ilgilenen btn aratrclarn dikkatini ekmi fakat bunlarn ou baary, brahim Paann sevk ve idare kabiliyeti, kurmay heyetinin tecrbeli oluuyla aklamaya almlardr. Ancak bu yorumlar akla gelen baz sorularn cevabn verecek durumda deildir. Mesel, brahim Paa Konya zerine 18000 kiiyle hareket ettii hlde daha sonra
4.

inasi Altunda, Kavalal Mehmet Ali Paa syan Msr Meselesi 1831-1841, Ankara1988; Philip K. Hitti, (ev. Salih Tu) , Siyasi ve Kltrel slam Tarihi, I-IV, stanbul 1981, IV, 1171 ve devam.

Kavalal Mehmet Ali Paann Sosyal Politikalar

135

askerlerinin says Msrdan bir yardm gelmeksizin nasl artt? Glek boazn koruyan Osmanl subaylar niin brahime katld? Halep Osmanl ordusuna ehrin kaplarn kapad hlde brahime niin yardmc oldu? zmir ve Kayseri gibi brahimin harekt noktasndan ok uzakta olan iki ehir nasl oluyor da ona tabi oluyorlar? Osmanl donanmas daha gl ve tecrbeli olmasna ramen neden sava boyunca M. Ali Paann donanmasna kar hareketsiz kald?..5 Aslnda sorularn cevab gayet aktr. Daha nce de iaret ettiimiz gibi Sultan II. Mahmutun imaj ile onun si paasnn imaj kar karya gelmi ve Sultan Mahmut kaybetmitir. Suriye ve Anadolu halk askeriyle, siviliyle M. Alinin temsilcisini desteklemilerdir. M. Ali Paa, Devletin Mslman tebeasn etki altna almak maksadyla, yukarda saylan, Msrn gelimesi, Hicazn istikrar bulmas gibi onlarn houna gidecek hususlar hari, baka yollara da bavurmutur. Paa, daha ilk yllarndan itibaren bizzat padiahn kendisi olmak zere, yaknlarna, etkili devlet adamlarna ve dier ileri gelenlere srekli deerli hediyeler sunmutur. Bundan baka hacca giden ulema, meyih ve erfa ikramda bulunmu, hediyeler vermitir. Hatta bazlarna gizlice aylk ve yllk denekler tahsis ederek onlarn gnln almaya ya da kendisine balamaya dikkat etmitir6. brahim Paa, Suriyede, Msrdaki uygulamalara benzer bir yntem izledi. Yeni idareyle tanan Suriye halknn ryadan uyanmas, gerekle yalan propaganday ayrt etmesi ok srmedi. brahim Paann istikrar salamas, zirai retimi teviki elbette ki tarm, ticaret ve dier hususlarda olumlu sonular dourdu. Ancak noktada M. Ali Paann genel siyaseti ile halknn arzular att: Birinci nokta vergiler konusuydu. Vergiler hem miktar olarak eskiye gre oaltld hem de uygulan biimi zulme varan adaletsizlie dnt. Mesela una ad verilen vergi bunlardan biridir. iftiler rettikleri mallardan, ordunun ihtiyalarn karlamak zere, hububat, zeytin ve zeytinya gibi maddeleri vermek zorunda idiler. Ancak istenilen miktar kadar nemli bir husus bu ayni maln bir de ordugha teslimi meselesi idi. Bunun tabi sonucu olarak tama masraflar da mkellefe kalmaktayd7. Meyvecilik tevik edilmekte, fakat vergi, fidann dikildii
Kmil Paa, Tarih-i Siyasi-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, stanbul 1327, III, 132-133; Sebahattin Samur, brahim Paa Ynetimi Altnda Suriye, Kayseri, 1995, s. 36-38. 6. Daha geni bilgi ve rnekler iin bak. M. Nuri Paa, III-IV, 268-269; 274, 278-279. 7. inasi Altunda, Kavalal Mehmet Ali Paann Suriyede Hakimiyeti Esnasnda Tatbik Ettii dare
5.

136

Sebahattin Samur

tarihten itibaren alnmaya balanmakta idi. Dolaysyla, bu da tevikten ziyade engel tekil etmekte idi8. Bu vergiler arasnda ferde adndaki vergi, miktar kadar alglan biimiyle de halkn tepkisini ekmiti. Verginin kii bana alnmas ve mr vergi gibi herhangi bir eyin, dorudan karl gzkmemesi Mslman halk arasnda cizye gibi telakki edildi. Bu nedenle aml bir mellif u notu dmtr: Mslmanlar bunu duyduklarnda teki her eyden daha ok ardlar. Uzun mrleri boyunca byle ey grmemilerdi. ller gibi oldular9. Aile reisleri askere giden ocuklarnn, len ocuklarnn, hatta askerde lenlerin bile vergilerini demeye mecbur tutuldular. Bir yerleim biriminde, nfus azalmsa, verginin miktar da azaltlmas gerekirken azaltlmayp, sanki bir ey olmam gibi, oradakiler onu vermeye zorlandlar. Hlbuki nfus oaldnda vergi miktar hemen ykseltilmekte idi10. Dayanma yasas veya toplu sorumluluk yasas adyla karlan bir yasaya dayanan bu uygulama, yani eksik vergi verenlerin ya da hi vermeyenlerin yknn bakasna yklenmesi, Msrda daha geni lekli olarak uygulanm ve beklenenin aksine retimde ciddi de sebep olmutur11. kinci nemli nokta Mslim gayrimslim ilikileri konusunda idi. Bu mesele, aslnda, Bb lnin yeni yeni hissettirmeye balad eilime uygundu. Fakat brahimin uygulamalar dikkat ekici ve ayn zamanda tahrik ediciydi. Genel siyaset olarak zmm hukukunu tamamen deitiren, eitlik adna Hristiyanlar stn ve imtiyazl konuma getiren bir siyaset izlendi. Nimette daha fazla, klfette daha az diye zetleyebileceimiz bu siyaset Mslman halk ciddi bir biimde rencide etti12. amda Mslmanlar ile Hristiyanlarn aras giderek ald. Sebep idarenin izledii genel siyaset idi. Oluturulan idari meclislere geleneklerin aksine Hristiyan ve Yahudi yeler atand. amda yabanc temsilciliklerin almasna ve bunlarn ehre byk gsterilerle girmesine izin verildi. Osmanl kuvvetleri yenilince amda Hristiyanlar gya zafer gsterileri dzenlediler. Maluplar lanetlendi. Ancak amllar lanetlenenlerin bakas deil kendileri olduunu dndler. Kar gsteri dzenleme ihtiyac
Tarz Belleten, Cilt VIII, Nsan 1944, Say 30, sayfa 242. , Sleyman Ebu zzettin, brahim Ba f Suriye, Beyrut, 1929, s. 148-149. 9. Mzekkirtun Tarihiyyetun an-Hamleti brahim B al Suriye li-Mellifin Mechlin (Tah. Ahmet Gassan Sabbnu) , am, 1981, s. 67-68. 10. Ebu zzettin, s. 147. 11. Sinou, s. 196. 12. Samur, s. 58-64.
8.

Kavalal Mehmet Ali Paann Sosyal Politikalar

137

duydular fakat bu gsteriler yetkililerce g kullanlarak engellendi. Blgenin mali ynetimini stlenmek zere ama gelen Hanna Bahri grevine baladnda yerli Hristiyanlar tebrik iin onun ziyaretine geldiler. Ancak bunu yle abarttlar ki, aml Mslmanlar Biz Selim Paaya13 alay olsun diye Hanna Paamz diyorduk Allah da bize gerekten Hannay yollad. diyorlard14. Btn bunlar yetmiyormu gibi amda, kuralsz bir biimde herkesi skntya sokacak bir tarzda, asker toplanyor fakat gayrimslimler askere alnmyordu. Onlara iliilirse, her bahaneyle yabanc misyon temsilcileri hemen Hristiyanlarn lehinde mdahalelerde bulunuyorlard15. Anlatlan bu durum yalnzca ama mnhasr bir gelime deildi. Aksine blgedeki btn yerleim birimleri iin benzer bir durumun sz konusu olduunu tahmin edebiliriz. M. Alinin Lbnan politikas ise belki de hi kapanmayacak bir yara at. Onun Emir Beire bal Hristiyanlar silahlandrmas, bunlar Mslmanlara kar kullanmas, Emirin nfuzunu Drzilere kar ktye kullanmas ksa srede bu dalk blgeyi atee verdi16. nc nokta ise zorunlu askerlik hizmeti ve silahlarn toplanmas meselesi idi. Askere alnacak genlerin ne kadar sre askerlik yapacaklarnn belli olmamas, onlara verilecek cretlerin denememesi, Hristiyanlarn askere alnmamas ve asker toplama usulnn sknt veren biimi halk bu konuda tavr almaya zorlad. brahim Paann, babasnn emriyle, zorunlu askerlik uygulamasna geebilmek iin halk silahszlandrmaya teebbs etmesi birok adan kendini gvende hissetmeyen ve silahlarn braktklarnda her eylerini kaybedeceklerini dnen blge halk tarafndan tepkiyle karland. Bu durum dier haksz uygulamalar ve dardan gelen tahriklerle birleince blgede bitmek bilmeyen isyanlar ba gsterdi17. 1840 ylna gelindiinde durum M. Ali Paa iin son derece i karartcyd. Msrdaki muazzam teknik gelimeye ve retim artna ramen, gerek savalar gerekse izlenen tekelci ticaret anlay sonucunda Msr halk daha da fakirlemiti.
am olaylar ve Selim Mehmed Pann ldrlmesi ile ilgili geni bilgi iin bak. Mustafa Bykl, am Vakas (1831) ve Sonular, Trkler, (Yayn organize eden, Hasan Celal Gzel) , XII, s. 730740, 2002. 14. Mzekkirt, s. 55-56, 59-60. 15. Ayn eser, s. 96-98. 16. Mihail ed-Dmaki, Tarihu Havdisi-am ve Lbnan (1782-1841) , (Tah. Ahmed Gassan Sabanu), am, 1982, s. 149-150. 17. syanlarla ilgili geni bilgi iin bak. Samur, s. 78-88.
13.

138

Sebahattin Samur

ok can kaybetmiti. Paa ve Sultan asndan kazan yok kaypsa oktu. II. Mahmutun Yenieri Oca mensuplarna kar izledii sert siyaset, takip eden yllarda ulema ve erafa kar tavr, zellikle de halkn houna gitmediini bile bile yapt ekl dzenlemeler onun valisine yenilmesine sebep olmu; halkna dayanamaynca ezeli dman Rusya arndan yardm istemek zorunda kalmt. ngiliz desteini temin iin ise 1838 Ticaret Anlamas18 gibi en ar imtiyazlar vermek zorunda kalmt. M. Ali Paa ise ngilizlere ve Vehhablere kar kazand baarnn verdii imaj ve Msrda salad gelime sayesinde halkn gznde yle bir yere gelmiti ki, halk onu Moskoftan intikamlarn alacak, igal altna den Krm kurtaracak bir nder olarak gryorlard. O ise, bu gvenle, kendisinden beklenen hedefleri gerekletirmek yerine kolaycl seti. Fransay memnun etmeyi ve onlarn desteklerini almay, ngilterenin dmanln zerine ekmeden yola devam etmeyi halknn arzularna ve ideallerine tercih etti. Ancak korktuu bana gelmekte gecikmedi. Hrsna yenilerek kt Suriye seferi hemen her eyini kaybetmesine sebep oldu ve onunla birlikte Anadolu ve Msr insan da ok ey kaybetti.

18.

Geni bilgi iin bak. Mbahat S. Ktkolu, Osmanl-ngiliz ktisadi Mnasebetleri (1580-1838), I, 1974.

bilimname XIII, 2007/2, 139-151

JAPONYADA HIRSTYAN MSYONER HAREKETLER (1542-1587)


Ayhan KUCULUO Oktm., Erciyes . Fen-Edebiyat F. Japon Dili ve Edebiyat A. B. D. kusculu@erciyes.edu.tr 1542 Ylnda Portekizlilerin Kyuunun Tanegashima Limanna ayak basmas ncelikle Japonyadaki ticaretin gelimesine yardmc oldu. Bunun yan sra Portekizlilerin ateli silahlar konusunda ve bilim alannda ilerlemi olmalar bata Japon derebeyleri olmak zere Japon halkn etkiledi. Portekizlilerin ardndan spanyollar da Japonyaya geldiler ve onlar da ticari faaliyetlerde bulundular. 1548 Ylnda ise Cizvit Tarikatndan Xaiver adnda bir misyoner Japonyaya ayak basarak yzyllardr Budizm ve intoizmin retilerine inanan ve itaat eden Japonlar Hristiyanlk ile tantrm oldu. Misyonerlerin artmasyla birlikte kiliseler, misyoner okullar ve misyoner hastaneleri Japonyada almaya balad. Hristiyan misyonerler dinlerini tebli ederken zellikle derebeylerden balayarak halka Hristiyanl daha kolay anlatmak istediler ve baz blgelerde baarl oldular. Japonlarn Portekizlilerle srdrd ticaretten yksek gelir elde etmeleri sayesinde Hristiyanlara kar bir snrlama getirmediler. Hideyoshi1 yeni bir yasa kararak Misyonerlik faaliyetlerini durdurmak istedi, ancak ticari kayglardan dolay kendi karm olduu yasalar uygulayamamtr.

1.

Toyotomi Hideyoi (15361598) Yirmi iki yanda iken Nobunagann hizmetine girmitir.1582 tarihinde Nobunagann yerine gemi ve onun siyasetini takip etmitir. Ancak Hideyoi ogun olarak deil Kwanbaku (babakan ya da vezir) sfatyla devleti ynetti.Devletin iinde bulunduu i karklklar gidermitir.1587 Kyuuyu alarak lkede yz yldr salanamayan toprak btnln salamtr.1587 tarihinde Hristiyanlarn lke d edilmesi ile genelge hazrlad.1590 tarihinden itibaren Kore zerine seferler dzenlemitir.1598de lmtr. Japon tarihinin en nemli ahsiyetlerinden biridir.

140

Ayhan Kuculuo

1. Giri
Uzak Douda bir adalar topluluundan oluan Japonyay, on nc yzyln sonunda, Cengiz Hann ine, rana ve Rusyaya hkim olan ocuklar istila etmeye kalknca sert bir mukavemetle karlatlar ve teebbslerinden vazgemek zorunda kalmlardr. Moollarn Asyann drtte ne, Avrupann yarsna boyun edirmi olan korkun kuvveti, Japonlarn vatanseverlii karsnda krlmtr.2 Japonyada on birinci yzyldan on altnc yzyla kadar devam eden i savalar lkeyi kana bomutur. Japon adalar, Herkesin herkese kar dvt bir sava alan hline gelmiti.3 Japonyada on beinci yzyla gelindiinde feodal rejim hkimdi.4 Japon toplumunun en alt tabakasn Eta denen paryalar tekil ediyordu. Onun stnde tccar ve esnafn oluturduu Heymin denen snf bulunuyordu. Toplumun en st tabakasnda ise asker-asiller yer alyordu. Bu feodal rejim ierisinde Daimiyolar tarafndan ynetilen birok derebeylik bulunuyordu. Her Daimyonun kendine ait askerleri bulunuyordu. Bu askerler Samuray olarak isimlendiriliyordu. Bunun dnda Daimyolarn ierisinde en gl olan bakomutan anlamna gelen ogunluk grevini stleniyordu. ogunluk genellikle babadan ola geiyordu. ogunluk sistemi on ikinci yzylda ilemeye balam ve 1867 ylnda ogunluk yasaklanana kadar devam etmitir. yle ki ogunluk, mparatoru glgede brakm ve lkenin ynetiminden sorumlu hale gelmitir. mparator ise, din ve uhrev bir konumda sembolik bir hale brnmt. Minamoto, Hojo, Aikaga ve Tokugawa aileleri ogunluu elinde bulundurmu olan nemli ailelerdi. ogunluk lkede belirli bir dzenin salanmasnda nemli bir rol stlenmitir.5 1467den 1569a kadar Japonyann hemen her bir yerinde savalar olmutur. Bu zamana tarih kitaplarnda genellikle i sava devri denilir. Bu savalar, Aikaga slalesinin ortadan kalkmas ile sona ermitir.6 Avrupa 1096 tarihinden 1292 tarihine kadar sren Hal Seferleri ile kendisine bir k yolu aryordu. Avrupa o yllarda Batda egemen olan karanlk bilgisizliin ar eziklii altnda kvranarak bu durumdan kendini kurtaracak bir k yolu
Rene Grousset, Asyann Uyan, ev. Saadettin Gme, Aka Yaynlar, Ankara, 1999, s. 112. Raimondo Luragh, Smrgecilik Tarihi, ev. Aydn Eme, Sosyalist Yaynlar, 1994, s. 172. 4. Server Tanilli, Yzyllarn Gerei ve Miras, AdamYaynlar, stanbul, 2003, 3.cilt, s. 503. 5. Fahir Armaolu, 19. Yzyl Siyasi Tarihi, Trk Tarih Kurumu, Ankara, 1997, s. 742. 6. W.Eberhard, Eski Devirlerden Zamanmza Kadar Uzakdou Tarihi, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara, 1992, s. 121123.
2. 3.

Japonyada Hristiyan Misyoner Hareketleri

141

aryordu. Batda edebiyat, sanat ve sosyal kurumlar bulunmad gibi kanun ve idare ilem kavramlar da olumu deildi. Halkn ensesine reklenmi feodal dzen halkn geici ve anlk efendiler altnda ezilmesine kahredici bir umutsuzlua srklenmesine neden oluyordu. te, yllardan beri byk bir alk, yoksulluk ve toprak azl eken Bat Avrupa iin Dounun gzellikleri, zenginlikleri bulunmaz bir frsatt.7 Atlantik Okyanusu, on beinci yzyla kadar Avrupa iin byk bir engel olmutu. On beinci yzylda ise bir kpr ve balang noktas olmutur. Portekiz Krall Atlantikte kefi tevik edip mali destek salaynca Vasco De Gama Afrikay gneyden dolap, kendisini daha nce bilmedikleri Arap ticaretinin ortasnda buldular. Portekizliler o zamana kadar grlmemi bir katliamla Goa, Aden, Hrmz Boaz ve Dou Afrikada srekli ticaret istasyonlar kurdular ve buradan Malaka Yarmadas, in Limanlar ve Yeni Gineye kadar uzandlar. Bylece, Avrupann ateli silahlar ve deniz gcyle desteklenen ilk smrge imparatorluu kurulmu oldu. Kralie sabellann destei ile Kristof Kolombun 1492de Amerika ktasn bulmas, Portekizden sonra spanyay da denizar imparatorluk kurmaya itti. Douda Portekizin stnln dengelemek iin spanyollar byk bir hevesle Amerikann ilerini kefe baladlar. Kilise yeni bir Hal Ruhu ile Hristiyanl, yeni ktada da yaymak iin misyonerler gnderdiler. Hkmet, hazinesini doldur8 mak iin ktay hazine deposu olarak grmtr. Dou ile Batnn denizlerine tam yzyl boyunca hkim olan Portekiz ile spanya arasnda 1494 Temmuzunda Tordesillas Antlamas yapld.9 Bu anlama ile Macellann kefettii Filipinler spanyaya, Portekizliler tarafndan bulunan Brezilya ise Portekize verildi. Ayrca spanya tm Amerikada, Portekiz ise Asya ve Dou Hint Adalarnda ticaret yapma hakk elde etmi oldu. Bu yeni dnemde Avrupa ktas dnya merkezi hline gelmitir. Ulam ve tamaclk, karadan ok, denizlerde yaplmaya balaynca Mslmanlar yeryzndeki merkezi durumlarn yitirmilerdir.10

H. A Nomiku, Hal Seferleri, ev. Krinton Dinmen, letiim Yaynlar, stanbul, 1997, s. 1617. Oral Sender, Siyasi Tarih lk alardan1918e, mge Kitabevi, Ankara, 2005, s. 90. 9. Tanilli, a.g.e., s. 4142. 10. Oral Sender, a.g.e., s. 90.
7. 8.

142

Ayhan Kuculuo

2. Avrupallarla lk Temas
Avrupallarn Japonyaya ilk geli yl 1543 olarak tahmin edilmektedir. Ancak bu tarihi net bir ekilde dorulayabilecek bir belge bulunamamtr. Avrupallarn Japonyaya ilk gelileri ile ilgili olarak deiik rivayetler bulunmaktadr.1536 tarihinden itibaren birka yl Malaka valisi olarak grev yapm olan Antonio Galvano Dnyann Keif Tarihi adl eserinde bu tarihin 1541 olduunu iddia etmitir. Ancak On altnc yzyln ortalarnda Dounun her bir yerine seyahat etmi olan Fernando Mendez Pinto Seyahat Hikyeleri adl eserinde ise, Avrupallarla Japonlarn ilk temaslarnn 154344 tarihleri arasnda gerekletiini belirtmitir.11
Ayrca 1577 tarihinden 1613 tarihine kadar Japonyada yaam ve Japonyann iinde bulunduu durumu ok iyi bilen Cizvit Cemaati yelerinden Joao Rodriguez Japonya Kilise Tarihi adl eserinde bu tarih 1542 olarak belirtilmitir. Bunun yan sra, uzunca bir sre Portekiz hkmeti adna Hindistanda grev yapm olan Diego Couto da Asya iirleri adl eserinde Avrupallar ile ilk temasn 1542 ylnda gerekletiini ifade etmektedir. Ksaca zetleyecek olursak, Avrupallarn Japonyaya ilk geli tarihleri hakknda deiik sylentiler olmasna karn, bu tarihin 15411544 arasnda bir tarih olduu anlalmaktadr.12

Japonya ile Avrupa arasnda ilk balant in gemisi ile Kyuunun gneyinde yer alan Tanegashima Limanna giri yapan tccarlar vastasyla olmutur. Japonlarn sahip olduklarna nazaran daha gl silahlar olan Portekizliler ticaret mallarnn zenginlii, byk gemileri ve askeri kabiliyetleri ile Japon sava-soylu snflarn etkilerken, Hristiyan misyonerler de halk arasnda taraftar bulmaya balamlard. Japon derebeyleri, d ticaret sayesinde Avrupa mallarn tanyp sahip olurken, ayn zamanda dnemin teknolojik yeniliklerini, fikr ve siyas gelimelerini de reniyorlard. zellikle ateli silahlarn yava yava yerel beylerin eline gemesi ve tfek imalatnn balamasyla, Japonlar arasnda var olan iktidar mcadelesi daha da kanl olmaya balamtr.13 Japonlar Portekizlilerden silah yapm ve kullanm tekniklerini renmeye baladlar. Portekizliler her yl Kyuu limanlarna gemilerle gelip Japonlar ile ticareti devam ettirdiler. Hizennin Hirato blgesine gelen spanyollarn Japonlarla ticarete balama tarihleri ise 1584 olarak bilinmektedir. Japonlar, spanyol ve Portekizlilere
Choichi vashi, Japon Tarihi, Chuobunko Yaynevi, Tokyo, 1985, 14.cilt, s. 11. vashi, a.g.e., s. 12. 13. Ali Merthan Dndar, Panislmizmden Byk Asyacla, tken Neriyat, stanbul, 2006 s. 126.
11. 12.

Japonyada Hristiyan Misyoner Hareketleri

143

genel olarak Gneyli Barbarlar dediler ve yaptklar ticarete de Gneyli Barbar Ticareti adn verdiler. Gneyli Barbarlar silah, barut ve in ipei gibi rnleri Japonyaya getirip, on altnc yzylda retimi artm olan Japon Gm karlnda ticaret yapmaya balamlardr. Tfek, btn blgesel gler tarafndan yeni silah olarak kabul edilmitir. Gneyli barbarlarn gelmesiyle birlikte askeri yapda da baz deiiklikler olmutur. Piyade birlikler yerlerini atl birliklere brakmt. Avrupa kaleleri rnek alnarak eskisine gre daha salam ve modern kaleler yaplmaya balanmtr.14 Dier taraftan, tp ilminden anlayan Portekizlilere hekim olarak ok hrmet edilmitir. Anlald zere, Japonlar Avrupallara kar ok mspet davranmlar, Avrupallar da bat ilmini derhal buraya sokmulardr. Bundan dolay, Avrupallarn Japonyaya gelileri, in veya Hintini gemileri gibi dier yabanc gemilerinin gelii ile mukayese edilemez. Bu dnemde Avrupallarn bu ticaretten elde ettikleri kr, sermayelerinin on iki misli olmutur.15

3. Reform Hareketleri ve Cizvitlerin Ortaya kmas


16. Yzyln balarnda Kilise tarafndan halktan endljans16 yoluyla para toplanmaya balanmt. Bu duruma Wittenberg niversitesinde profesr olan rahip Martin Luther (14831546) iddetle kar kmtr. Luther balanmann ve kurtuluun imanla elde edilebilecei ve bu dinsel kurtulu sresinde hem papalk hem de herhangi dnyev bir etkinin sz konusu olamayaca dncesine sahipti. Luther yllardr din eitimi ald ve hiyerarisi iinde adm adm ykseldii Katolik Kilisesine ve Papala ilk kez kar gelerek endljanslara ynelik eletirilerini doksan be maddeli bir manifesto olarak 1517 ylnda Wittenberg Kilisesinin kapsna asmtr.17 Bu durum, Reform Hareketini18 ateleyen ilk kvlcm olarak tarihe gemitir. Ortaa boyunca Katolik Kilisesi sk sk dinsel sapklklar ve hizipilik tehdidiyle kar karya kalmt. Buna ramen zarar grmeden kendisini korumay bildii hlde, Reform Hareketi ile artc bir ekilde yara almtr. Papalk, Protestan
Susumu shii, Kazuo Kasawara ve dierleri, Yeni Japon Tarihi B, Yamagawa Yaynevi Tokyo, 1998, s. 140. 15. Eberhard, a.g.e., s. 131. 16. Katolik Kilisenin, Hristiyanlara para karlnda gnahlarnn balandn ve cennete gidebileceklerini belirtmek iin verdii beraat tapusu veya cennet tapusu olarak da bilinen belge 17. Hakan Olgun, Seklerliin Teolojik Kurgusu Protestanlk, z Yaynclk, stanbul, 2006, s. 22, 23. 18. Kuzey Avrupann Latin Hristiyanl dnyasndan ayrlarak balatm olduu hareketlere Reform ya da Protestan Hareketleri denir.
14.

144

Ayhan Kuculuo

Reformunun herhangi bir ortaa dinsel sapknlndan daha byk bir tehlike tayabileceini dnmyordu.19 Luther, Papa kart sylemlerini gn getike artrmtr. Kukusuz Katolik Kilisesinin dinsel ve dnyev uygulamalarndan en ok ikyeti olanlar, Alman Prensleri ve halk olmutur. Bu durum siyasi idarecilerin ve halkn Reform Hareketlerine katlmalarn hzlandrmtr. Bir sre sonra durumun ciddiyetini anlayan Papalk, oluturduu bir komisyon karar ile Luthere bir tehdit belgesi gndermitir. Bu belgede Luthere altm gn sre verilmitir. Lutherden bu sre ierisinde dinsel sapknlklar ieren dncelerinden vazgemesi istenmitir. Ancak Luther bu belgeyi yakarak Romaya olan protestosunun aka ilan etmitir. Bunun zerine Luther 3 Ocak 1521de Katolik Kilisesi tarafndan aforoz edilmitir.20 Protestanlk, eitli lkelerde ilerlerken, Katoliklie bal kalm lkeleri korumak ve Protestanla direnmek iin Katolik Kilisesinde bir kar-reform hareketi bala21 mtr. Bylece ilk olarak yeni tip tarikat anlay Domiken ve Fransisken tarikatlar kurulmutur. Bu ikisine daha sonradan Cizvitler eklenmitir. Bu cemaatlerin ortak zellii, on altnc yzylda Protestan Reformu nedeniyle zor durumda kalan Katolik Kilisesinin kendi ierisinde balatt Katolik Reformuna destek olmalardr. On altnc yzylda yaanan bu yenileme sreci, baz tarihiler Kar-Reform bazlar da Katolik Reformu kavramyla ifade etmektedir.22 Kilise iindeki Reformasyonun on altnc yzyldaki en nemli temsilcisisi, spanyol Loyalal Aziz ngatiustur23. ngatius 1538de sann Toplumu (Society of Jesus) adyla bir tarikat kurdu ve bunlara Cizvitler (Jesuits) denmeye baland.24 Kuruluunda sann askerleri olarak fakirlik, iffet, itaat ahdi ile birbirine balanan alt renciyi ihtiva etmekteydi. Bu tarikat mensuplar Ortaan manastr tarikatlarndan farkl olarak, dnyay terk edip manastr duvarlarnn arkasna gizlenJ. Lee Stephen, Avrupa Tarihinden Kesitler (14941789) , ev.Ertrk Demirel, Dost Yaynlar, Ankara, 2004, s. 49. 20. Olgun, a.g.e., s. 24 21. Tanilli, a.g.e., s. 87. 22. sa Gngr, Cizvitler ve Katolik Kilisesindeki Yeri, Avrasya Stratejik Aratrma Merkezi Yaynlar, Ankara, 2002, s. 1718. 23. Kuzeybat spanyann dalk bir yerleim merkezi olan Bask Blgelisinin Guipuzcoa Eyaletinde 23Kasm 1491 ylnda domutur.15 yanda iken Kral Ferdinandn sarayna yetitirilmek zere alnmtr.1521 ylnda Franszlara kar yaplan savata yaralanmtr.1523 ylnda Kudse misyonerlik yapmak zere gitmitir.1528 ylnda ise Parise gelip Montaign Kolejinde eitim grmtr.1537 ylnda ise papaz olarak tayin edilmitir. 24. Sender, a.g.e., s. 87.
19.

Japonyada Hristiyan Misyoner Hareketleri

145

mek zorunda deillerdi. Tarikatn, alabildiine merkezilemi bir rgtlenii oldu. Cemaatin banda Romada oturan bir general vard. Bu general kendisine yakn olanlar ve mahiyetindekilerle birlikte, byk gizlilik iinde tarikatn politikasn oluturuyordu.25 Cizvitler; Hristiyanlktaki geleneksel tarikat anlaynn temel unsurlarn kullanmakla beraber, bu unsurlar sistemli hale getirmeleri, gnn artlarna ve ihtiyalarna gre uyarlamalar bakmndan yeni tip tarikatlar arasnda gsterilmektedir. Bu noktada Cizvitlerin zellikle misyoner karakteri, itaat anlay eitim sistemleri, tekilatlanma biimleri, teolojik, felsef ve ahlk yorumlar onlarn Katolik Kilisesi iinde nemli bir yer edinmelerini salamtr. Bundan dolay Cizvitlerin hem din bir cemaat hem de organize bir tekilat olarak ele alnmas nem tamaktadr.26 Cizvitler, dnyann en byk misyonerlik cemiyetlerinden biri olarak kabul edilmitir. Hristiyanl Hindistana, ine ve Amerikaya gtrdler. Roma Kilisesinin daln nleyerek, Katolik leminin eitim seviyesini ykselttiler.27 Cizvitler Asyadaki faaliyetlerinde in ve Hindu dinlerinin aslnda Kitab- Mukaddesin retisi ile rtt eklinde bir yol izleyerek bu eilimin ilk uygulayclar olmulardr. Bir misyon teknii olarak dinlere olumlu bir bak sergileyen ilk Hristiyan hareketi Cizvitlerinkidir.28

4. Japonyada Misyonerlik almalar


Misyon kelimesi, Latince Mittere den gelir. Anlam, gndermek dir. Franszcaya misyon olarak gemi, bir kimseye, bir eyi yapmak iin verilen zel grev anlamn kazanmtr. Misyon kelimesinden gelen Misyonerlik in ilm terim anlam Bir din tekilat kurarak, din propagandas yapmak, insanlar o dinin mritleri hline getirmek tir. Dinsel anlamda misyon ve misyonerlik ilk Havariler dneminden gnmze gelen evrimde, esas itibariyle ncili retmek, Hristiyan olmayanlar bu dine kazanmak ya da belirli bir mezhepten olmayanlar o mezheplere evirmek eklinde anlalm ve matbuat, tbb bakm, okul gibi aralarn yardmyla uygulamaya konulmutur. Ayrca kendisini yayma faaliyeti iinde olan dinlere Proselyist dinleri denmitir. Hristiyanlk, slamiyet, Budizm, Manihaizm,
Tanilli, a.g.e., s. 122. Gngr, a.g.e., s. 34. 27. . Wells, a.g.e., s. 237. 28. Krad Demirci, , Misyonerlik Metodunda Deiimler Trkiyede Misyonerlik Faaliyetleri, Ender , Neriyat, stanbul, 2005, s. 85.
25. 26.

146

Ayhan Kuculuo

Konfyslk bu dinlerdendir.29 Portekiz gemilerinin Japonyaya ilk gelilerinin hemen sonrasnda Katolik bir akm olan Cizvit Tarikat misyonerlerinden Francisco Xaver30 misyonerlik yapmak iin Malaka da tant Yajiro31 isimli bir ahsn rehberliinde 1549 tarihinde Japonyaya gelmitir. Onu takiben birok rahip ve papaz gelerek Japonyada propaganda almalarna destek vermilerdir. Cizvitler misyonerlik almalarna derebeylerinden balamlardr. Cizvitler derebeylerinin korumas altna girerek kendilerini gvenceye almlar ve halk toplu hlde din deitirtmeye tevik etmilerdir. Derebeyleri ise Portekizlilerle yaptklar ticaretin getirisini kaybetmemek iin misyonerleri sevgiyle karlayarak blgelerinde misyonerlie izin vermiler, onlar desteklemilerdir.32 lk zamanlarda Japonlarn Xavere kar tepki gstermemesinin ve bu dosta kabuln sebebi nedir? Hi kukusuz balca sebeplerden birisi; birok pratik neriler getirmesiydi. Bu neriler savata kullanlacak olan ordu malzemeleriydi. Top ve tfek savalarda etkili silahlard. Derebeylerinin byk bir ksm Portekizlilerden top ve tfek yapmnn srrn renmek istiyorlard. Portekizliler sadece silah konusunda deil birok ilim alannda da Japonyann ilerisindeydiler Bunun farkna varan Derebeyleri Portekizlileri kendi sorumlu olduklar blgelere davet etmilerdir. Mesela, Xavern astronomiye olan bilgisinden ok faydalanmlardr.33 Bu arada Hristiyan misyonerlerinin ve Avrupa mallarnn Japon toplumu iine szmalar, mesafeli duran ve kendi kabuundan kmayan Ming mparatorluuna szmalarndan daha kolay olmutur.34 Aziz Francis Xavere gre, Japonlar kendilerini cesaret ve silah konusunda dnyann en gl ulusu olarak kabul ediyorlard. Yabanclarn hepsini aa gryorlard. Ordular onlar iin onur ve itibarn semboldr. Silah konusunda ise
Sleyman Kocaba, Trkiye Gizli Tarihi III Misyonerlik ve Misyonerler, Vatan Yaynlar, Kayseri, 2002, s. 9. 30. 15061552 tarihleri arasnda yaam, spanyol Katolik sa Cemaati Pederi olup 1549 tarihinde Japonyaya gelerek misyonerlik faaliyetinde bulunmutur. 31. Bir samuray olup 1546 tarihinde cinayet ileyip bir Portekiz gemisiyle Malakaya giderken Hiristiyan olmutur.1549 sa Cemaatine katlmtr.Cemaat tarafndan Goaya gnderilmitir. Goada din eitim alp, Portekizce renmitir. 32. Kyoshi nue, Japon Tarihi, vanamishinsho Yaynevi, Tokyo, 1974, 1.Cilt, s. 231. 33. nue, a.g.e., s. 232. 34. Paul Kenndy, Byk Glerin Ykselii ve k, ev.Birtane Karanak, Trkiye Bankas Yaynlar, Ankara, 1994, s. 165.
29.

Japonyada Hristiyan Misyoner Hareketleri

147

dnyada benzeri olmayan altn ya da gmle sslenmi silahlar tercih ederlerdi. Onlar evin iinde de dnda da kl ve kama tayorlar, hatta uyurken bile yastklarnn altnda bulunduruyorlard. Okulukta mkemmeller ve lkede at olmasna karn yaya olarak savayorlard. Birbirlerine kar ok kibar davranmalarna karn, yabanclar hor grrler ve onlara kar nezaket gstermezlerdi. Btn paralarn elbise, silah ve uaklara harcarlar ve birikim yapmazlard. Savamay severlerdi. Bir imparatorlar vard, ancak sembolik durumdayd. mparatorun pasif olmas yznden bir trl i savalarn sonu gelmiyordu.35 1580de Portekiz ve spanya krallklar birletirilmiti. Fakat hususi bir anlama sayesinde, Japon ticareti ile Japonyadaki papazlarn faaliyeti Portekizliklerin tekeline braklmtr.36 1582 Tarihinde Hristiyan olanlarn saysnn Kyuu blgesinde on iki binden fazladr. Kinai37 blgesinde ise yaklak yirmi be bine ulat sylenmekte olup, Hristiyanlar tarafndan birok yere kilise, kolej, semineryum38 ve hastane yaplmaya balanmtr.39

5. Japonyada Faaliyet Gstermi Olan nemli Misyonerler


Cosmo De Torres (15101570) (spanyol) Francisco Xaver ile birlikte Japonyaya gelmi Yamaguchide bir kilise kurmutur.40 Gaspar Vilela (15251572) (Portekizli): sa Cemaati Pederi olarak 1556 ylnda Japonyaya gelmitir. Shogun Ashikagann izniyle Kinai Blgesinde mis41 yonerlik yapmtr. Luis Frois (15321597) (Portekizli): sa Cemaati Pederi olarak 1563 tarihinde Japonyaya gelmitir. Kyotoda Nobunaga42 ile grp Hideyoshi ile birlikte Hristiyanln durumunu salamlatrmtr. Hideyoi tarafndan karlan genelgeyle
J. Lu David, Japan A Documentary History, M.E. Sharpe, New York, 1997, 1.Cilt, s. 198. Eberhard, a.g.e., s. 138 37. Eskiden Yamashiro, Settsu, Kawachi, zumi, Yamato blgelerine verilen genel addr.Bu blgeler gnmzde Osaka, Kyoto, Nara, Hyogo, Kobe nin bulunduu blgedir. 38. Gnmzdeki karl Din Akademisi veya lahiyat Fakltesi olarak kullanlmaktadr. 39. Masahide Hidou, Kadowaki Deiji, Chart, Yeni Japon Tarihi, Suken Yaynevi, Tokyo, 1996, S.181. 40. Shova Hamaima, Yeni Ayrntl Aklamal Japonya Tarih Atlas, Hamaima Kitabevi, Nagoya, 1988, s. 104. 41. Tarihi Terimler Szl B, Yamakava Basmevi, Tokyo, 1998, s. 140. 42. Oda Nobunaga (15331582) Tokugawa ogunlarnn en nemlilerindendir. 1571de kendine ihanet eden Hiei dandaki Budist rahipleri ldrm btn binalar yakmtr.1582 tarihinde Japonyadaki altm sekiz eyaletden otuz ikisini kendi emrine almtr. 21 Haziran 1582de bir suikast sonucu ldrlmtr.
35. 36.

148

Ayhan Kuculuo

Japonyadan ayrlmas istenmi ve ayrlmtr. Sonra yeniden Japonyaya gelerek 1597 Nagasakide lmtr. Japon Tarihi adl eseri kaleme almtr.43 Gnecchi-Soldi Organtino (1530-1609) (talyan): sa Cemaati Pederi olarak 1570 tarihinde Japonyaya geldi Nobunagann gvencesi altnda Kiyotoya bir kilise, Aizui ye bir semineryum kurmutur.44 Alessandro Valignano (15391606) (talyan): sa kilisesi mfettii olarak 1579 ylnda Japonyaya geldi. Semineryum ve Kolej kurmutur.1582 ylnda Japonyadan ayrlmtr. Hindistan ve Goa da sefirlik grevini yapp lkesine dndkten sonra 1590 ylnda tekrar Japonyaya gelmitir. Japonyaya matbaann getirilmesi iin gayret gstermitir.45

6. Japonyada Hristiyan Kartl


Japonyada Hristiyanlk epeyce ilerlemitir. Nobunagann Budist manastrlarna kar 1571 ylnda giritii sava, Hristiyanlarn iine yaramtr. Hideyoinin saray halk arasnda bile birka Hristiyan Japon bulunuyordu. Kiyoto civarnda bir kilise vard, fakat 1583te bu kilise Osaka ehrine tanmtr. Hideyoi o sralarda Kyuuyu alarak lkede uzun zamandr yaplamayan toprak btnln salamay plnlyordu. Hideyoi yaknnda bulunan Hristiyanlara kar nazik davranarak onlarn vastasyla Kyuuda yaayan dier Hristiyanlardan nemli bilgiler alyordu. Misyonerlerde Hideyoinin Kyuuyu almas durumunda, btn Japonyann Hristiyanlaaca midi tayorlard. Ancak Hideyoi bu byk zaferden sonra Hristiyanlardan ekinmee balamtr. Kendisi nasl Kyuuyu alrken Hristiyanlardan yararlanmsa, yabanclarda ayn ekilde onlardan rahatlkla yararlanabilirlerdi. inde de papazlar olduuna gre, ine kar sava amay dnen Hideyoi iin Hristiyanlar tehlikeli olabilirdi. Bunun dnda papazlardan biri Nagasaki derebeyine dn para vermi ancak bu bor denemeyince derebeyinden Nagasakinin byk bir blm istenmitir. Derebeyi istemeyerek de olsa papazlarn istediini yapmak zorunda kalmtr. Nagasaki ehri ksa srede Avrupallarn en mhim liman hline gelmitir. ehir sakinleri Japon kanunlar altnda deil, papazlarn idaresi altnda yayorlard. Bu durum hi hoa giden bir durum deildi. Ayrca Budist rahiplerini de hesaba katmak lazmd. Memleketin byk bir ksm Budist idi. Papazlar Budist tapnaklarnn yaklmasn tevik ediyordu. Bu tr olumsuzluklardan dolay Hideyoi
Japon Tarihi Terimler Szl B, a.g.e., s. 104 Japon Tarihi Terimler Szl B, a.g.e., s.104 45. Japon Tarihi Terimler Szl B, a.g.e., s. 104
43. 44.

Japonyada Hristiyan Misyoner Hareketleri

149
46

9 Haziran 1587 tarihinde be maddeden oluan bir genelge yaynlamtr. Bu genelgeye gre:

1. Japonya tanrlar lkesidir ve yanl retilerin Hristiyan lkelerinden alnmas kabul edilemez. 2. Misyonerlerin ehirlerde ve blgelerde taraftar toplamalar, into tapnaklar ve Budist mabetlerin tahrip edilmesine izin verilmesi uygun deildir. Bir derebeyi ald blgeyi, ili, ky ya da devrald tmarn kendisinin sorumluluuna geici olarak verilen bir emanet olduunu gz nnde bulundurmaldr. Onlar bu lkenin yasalarn takip etmek ve onlara uymak zorundadr. Bununla birlikte baz derebeylerinin yasal olmayan (kiliseye tmarlarndan bir blm ayrt etmesi) iler yapmalar yasalara aykrdr. 3. Papazlarn zel bilgileri ile (Bilim veya tp) insanlar batan kararak kendi inananlarndan yaparsa bu Japonyada geerli olan Budizm inancn tahrip eden kanun d bir hareket olarak kabul edilir. Bu papazlarn Japonyada kalmalarna kesinlikle izin verilmeyecektir. Bu yasann yaynlanmasndan yirmi gn ierisinde lkelerine dnmeleri iin gerekli hazrl yapmak zaruridir. Bununla birlikte derebeyleri pederlere sorumsuzca davranamaz, ancak derebeyleri sorumsuzluk gsterirlerse bu durum yasaya aykrdr. 4. spanyol ve Portekizli gemilerin Japonyaya ticaret iin gelmeleri ayr bir konudur. Sadece ticaret amal gelmeleri devam edecektir. 5. Gelecekte herhangi biri Buda retilerine engel olmad takdirde ister tccar olsun ister olmasn Hristiyan lkelerden rahata Japonyaya gelebileceklerdir.47 Ancak Hideyoi, Portekizlilerin kendisiyle ticaret ilikilerini keserek misilleme yapmalarndan korktuu iin kendi buyruunu uygulamay uygun grmemitir.48

7. Sonu
Portekizlilerin Japonyaya ilk gelileri ticari amala olmutur. Portekizlilerin adaya gelmesi Japon ticaret hayatn nemli oranda gelitirmitir. Bu durum Hristiyanln Japonyaya girmesine iyi bir zemin hazrlamtr. Ayrca baz derebeyleri glerini
Eberhard, a.g.e., s. 135 David, a.g.e., s.197. 48. H. McNeil William, Dnya Tarihi, ev. Aleddin enel, mge Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1994, s. 388.
46. 47.

150

Ayhan Kuculuo

artrmak iin ateli silahlarla yakndan ilgilenmilerdi. Portekizlilerle iyi ilikide bulunmalar ve Hristiyanla kar saygl davranmalar onlarn istedikleri miktarda silah alabilmelerine olanak salayaca dncesindeydiler. Hristiyanlara kar tepki gstermediler. Hatta kilise ve okullarn yaplanmasna katkda bulundular. Hideyoi, Hristiyanlarn kuvvetli olduu Kyuu adasn igal etmek istiyordu. Bu blgenin durumu hakknda bilgi alabilmek iin, papazlar bata olmak zere btn Hristiyanlara kar iyi davranyordu. zellikle Kyoto ve Osakadan Kyuuya gidipgelen Hristiyanlardan ald bilgiler onun bu aday ele geirmesine byk katklar salamtr. Buna ramen siyasi otoritesini gstermek ve baz evreleri kazanmak maksadyla Hristiyanlarn aleyhine bir genelge hazrlayan Hideyoi, ticaretle uraan yabanclar hari, btn Hristiyanlarn yirmi gn ierisinde Japonyay terk etmelerini istemise de bu sre sonradan alt aya karlmtr. On altnc yzyl Portekizlilerin neredeyse btn dnya ticaretini elinde bulundurduklar bir dnemdi. Japonlar da Portekizliler ile srdrdkleri ticaretten azmsanamayacak bir gelir elde ediyorlard. Ancak Hristiyanln yasaklanmas hlinde, Portekizlilerin bu duruma tepki olarak Japonya ile olan btn ticari ilikilerini bitirmesi kanlmaz bir son olabilirdi. Hideyoi byle bir riske girmemek iin karm olduu genelgeyi ardan alarak etkili bir ekilde uygulayamamtr. Sonu olarak Hristiyanl Japonyaya ticari ilikiler sayesinde sokan Portekizliler, yine ticari gleri sayesinde Hristiyanln Japonyadan tamamen atlmasna engel olmulardr.

Kaynaka
Armaolu, Fahir, 19. Yzyl Siyasi Tarihi, Trk Tarih Kurumu, Ankara, 1997. David, J. Lu, Japan A Documentary History, M. E. Sharpe, New York, 1. Cilt, 1997. Demirci, Krad, Misyonerlik Metodunda Deiimler Trkiyede Misyonerlik , Faaliyetleri, Ender Neriyat, stanbul, 2005. Dndar, Ali Merthan, Panislamizden Byk Asyacla, tken Neriyat, stanbul, 2006. Eberhard, W. Eski Devirlerden Zamanmza Kadar Uzakdou Tarihi, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara, 1992. Grousset, Rene, AsyannUyan, ev. SaadetinGme, Aka Yaynlar, Ankara,

Japonyada Hristiyan Misyoner Hareketleri

151

1999. Hamaima, Shova, Yeni Ayrntl Aklamal Japonya Tarih Atlas, Hamaima Kitabevi, Nagoya, 1988. Hidou, Masahide ve Kadowaki Deiji, Chart Yeni Japon Tarihi, Suken Yaynevi, Tokyo, 1996. nue, Kyoshi, Japon Tarihi, vanamishinsho Yaynevi, Tokyo, 1. Cilt, 1974. shii, Susumu ve dierleri, Yeni Japon Tarihi B, Yamagawa Yaynevi Tokyo, 1998. vashi, Choichi, Japon Tarihi, Chuobunko Yaynevi, Tokyo, 14. Cilt, 1985. Japon Tarihi B Teknik Terimler Szl, Yamakava Basmevi, Tokyo, 1998. Gngr, sa, Cizvitler ve Katolik Kilisesindeki Yeri, Avrasya Stratejik Aratrma Merkezi Yaynlar, Ankara, 2002. Kenndy, Paul, Byk Glerinin Ykselii ve k, ev. Birtane Karanak, Trkiye Bankas Yaynlar, Ankara, 1994. Kocaba, Sleyman, Trkiye Gizli Tarihi III Misyonerlik ve Misyonerler, Vatan Yaynlar, Kayseri, 2002. Nomiku, H. A., Hal Seferleri, ev. Krinton Dinmen, letiim Yaynlar, stanbul, 1997. Olgun, Hakan, Sekilerliin Teolojik Kurgusu Protestanlk, z Yaynclk, stanbul, 2006. Luragh, Raimondo, Smrgecilik Tarihi, ev. Aydn Eme, Sosyalist Yaynlar, 1994. Sender, Oral, Siyasi Tarih lk alardan1918e, mge Kitabevi, Ankara, 2005. Stephen, J. Lee, Avrupa Tarihinden Kesitler (1494-1789) , ev. Ertrk Demirel, Dost Yaynlar, Ankara, 2004, Ankara. Tanilli, Server, Yzyllarn Gerei ve Miras, AdamYaynlar, stanbul, III. Cilt, 2003. William, H. McNeil, Dnya Tarihi, ev. Aleddin enel, mge Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1994.

152

bilimname XIII, 2007/2, 153-174

KUFE NAHV EKOLNN KURUCUSU EL-KS VE NAHVLE LGL GRLER (I)1


Kadir KINAR Dr., Erciyes . lahiyat F. kinark@erciyes.edu.tr

Dil ve edebiyat alannda yaplan aratrmalarda bazen bir yazar merkeze alnarak onun yapt almalar nda iinde bulunduu edeb muhit ve akmla, egemen olan grler incelenmeye allmaktadr. Bazen de bir ekolden, akmdan ve o akmn iinde gelitii tarih artlardan hareketle o akma mensup olan yazarlar airler ve dier sanatkarlar aratrlmaktadr. Bunlardan birincisine, ahs metot, ikincisine ise tarih metot ad verilmektedir.2 Bu balamda Mehmet Zihni Efendinin (1262/1845) Arap edebiyatna balamada en faydal yntem tercim kitaplardr sz bu metotlardan birine iaret eder gibidir. Bir ekoln ve mezhebin kurucusunun hayatnn, eserlerinin, ilm faaliyetlerinin incelenmesi o mezhep, ekol ve sistem hakknda belli lde yeterli bilgi verir. Nahiv ilminin temel iki ekolnden biri olan Kufe ekol hakknda bilgi edinmek amacyla onun kurucusu olan el-Kis ve nahiv ilmine dair grlerinin aratrlmas amalanmtr. Onun hayat ve nahiv ilmine dair grleri kaynaklardan aratrld. Aratrma konusu bir makale snrlar iin uzun saylabileceinden aratrmann iki ana blme ayrlarak incelenmesi uygun grld. Birinci blmde el-Kisnin doumu, ocukluu, eitimi, yetimesi, hocalar, rencileri gibi hayatyla ilgili konular; ikinci blmde de ilm kiilii ve nahiv ilmiyle ilgili grleri incelenmitir.
1. 2.

Bu yaznn devam gelecek saydadr. Ahmed e-yib, Uslun-nakdil-edeb, Mektebetun-nahdatil-Msriyye, 7.bask, Kahire, 1960, s. 92-105

154

Kadir Knar

Giri el-Kisnin Yaad Dneme Bir Bak:


Hicr birinci ve ikinci asrlarda dille ilgili almalar alanda younlayordu. Bunlar, dil malzemelerinin toplanp tedvin edilmesi, iirlerin rivayeti ve nahiv kaidelerinin konulmasyd. Bu bran bir kkten yani dil kknden uzanyordu. Irak, dilin tedvini, nahiv kaidelerinin belirlenmesi, iir ve haber rivayeti asndan en nde gelen merkezlerden biriydi. Bu konuda Ahmed Emin, Duhal-slam isimli eserinde yle demektedir: Gerekten Irak ilimlerin icad ve tedvininde dier beldelerden nde gelmektedir. Bunun nedeni, Irak halknn ilim ve aratrma karakterine sahip meden milletlerin nesillerinden geliyor olmalardr. Bu halk slma girince Arapaya dayal ilimlerde gemite atalarnn yapt gibi yaptlar. Mslman olduktan sonra karlarna kan hereye atalarnn uygulamasn tatbik ettiler. Bu durum, btn ilimlerde, genel olarak, nahiv, sarf ve lgat ilimlerinde de zellikle byleydi. nk bu ilimlere yabanc unsurlarn ihtiyalar Araplarnkinden daha fazlayd. Nahiv ilmine kaidelerin konulmasna sebep olan hadiselerin biri de halk arasnda lahn ad verilen dil yanllklarnn oalmasyd. Nahiv kaidelerinin konulmas hareketinin Irak gibi yabanc unsurlar oka barndran bir beldeden balam olmas tabi idi. Bunun iin Irak en uygun zemindi. Yabanc unsurlara ilveten geni ve derin bir kltr barndryordu.3. Halk arasnda yabanc unsurlarn ok olmas, yeni dinlerinde Arapann renilmesini bir zorunluluk hline getirmiti. Bu nedenle de dilin tedvinine ve kaidelerin konulmasna ihtiya duyuluyordu. Bunlarn yan sra yabanc unsurlarn slma giriiyle birlikte, kltrlerin karlamas ve yanl kullanmlarn yaygnlamas dilin derlenmesi ve nahiv kaidelerinin konulmasn gerekli klyordu. Kfeden nce Basrada el-Hall b. Ahmed bu faaliyeti balatt. El-Hall b. Ahmed el-Ferhd (175/791) szlk almalarn, arz ilmini ve nahiv ilminin temel kaidelerini koyma yolundaki ilk teebbsleri balatt. Bu srada Kfe ekol ilmini Basral hocas sa b. merden (149/766) alan ilk hocalar Ebu Cafer er-Rusnin (187/803) izinden gidiyordu. Er-Rus nahivle ilgili kitaplar telif etmeye devam ediyordu. Muhtemelen Sbeveyh (180/796) eserlerinde byk ounlukla bu kitaplardan nakillerde bulunmutur. Es-Suyt yle der: Sbeveyh el-Kf diye birini zikrettii zaman bununla mutlaka Ebu Cafer er-Rusyi kastetmektedir.4.
el-Muhtr Ahmed Dre, Dirsetun fin-nahvil-Kf min hlli manil-Kuran lil-Ferr, Daru Kuteybe, Beyrut, 1991, s. 38 4. es-Suyt, Celaluddin Abdurrahman, el-Muzhir fi ulmil-lua ve envih, Tash: Muhammed Ahmed Cdelmevl, Ali Muhammed el-Becv, Muhammed Ebul-Fadl brahim, el-Mektebetul-asriyye,
3.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

155

Er-Rusden sonra Kfe nahiv ekolnn temellerini atan ve binasn ykselten iki rencisi el-Kis ve al-Ferr (207/822) gelmektedir.5 Kufe ekoln tam bir ekol hline getiren nahiv imamndan sz etmek mmkndr. Bunlar bu ekoln statlar ve otoriteleridir. Bu nemli isim Ali b. Hamza el-Kis, Yahya b. Ziyad el-Ferr ve Ahmed b. Yahya Salebtir. te Kufe ekol genel itibariyle bu isimle balam ve bu isimle sona ermitir. Ekol bunlarn grlerine gre kurulmu, gelimi ve ekole mensup renciler bu stadn elinde yetimilerdir. Nahiv kitaplarnda nakledilen grlerin ou bu nahiv imamna aittir. Bunlarn dndakiler ise ya el-Kis, ya el-Ferr ya da Salebin rencileridir. Nakledilen grleri azdr. Tam bir fotoraf ekmek iin yeterli deildir. Mstakil bak alar oluturmazlar. El-Kisnin rencileri el-Kisnin grlerini naklederler. Hiam b. Muaviye gibi kendilerine has grleri olanlar pek azdr. El-Ferrnn rencileri de onun grlerinin nakilcisi ve nahivdeki mezhebinin koruyucusudurlar. Salebin rencileri Basra ve Kufe ekolnn grlerini birletiren eklektik bir zihniyete sahiptirler.6 zellikle el-Kis, es-Suyt7 (911/1506) ve Ebut-Tayyib el-Luavnin8 belirttii gibi Kfelilerin dilde ve nahivde tartmasz otoriteleri ve alimleridir. leride el-Kisnin ilm nasl elde ettiini anlatrken deineceimiz gibi el-Kis yapt bir telaffuz yanll (lahnden) dolay ayplanm ve bunun zerine kendisine nahvi retecek birilerini aramaya balamtr. lk defa Muz el-Herr (187/803) olmak zere birok hocadan ders alm ve zaten ocuk yalarnda ezberledii Kuran kraatini nahiv bilgileriyle de destekleyerek mkemmel bir hale getirmitir. Takprzdeye (901/1459) gre el-Kisnin kraati bn Mesuda (32/653) kadar dayanmaktadr.9 Kraat alannda Hamza b. Hamza ez-Zeyyt (156/773) gibi alimlerden ders alm, mtevatir kabul edilen yedi kraatten birinin imam olmutur.10 Merkez camiinde yksek bir yere oturur, Kuran okur, insanlar onun okuyuuna gre mushaflarnda ayetlerin balang ve biti noktalarn iaretlerler gerekli hareke
Sayda, Beyrut, 1986, II/400 Mehdi el-Mahzm, Medresetl-Kfe ve menhecuh fi dirsetil-lua ven-nahv, Darur-Ridil-Arab, 3.bask, Beyrut, 1986, s. 74 6. Mehdi el-Mahzm, a.g.e, s. 88 7. es-Suyt, Celaluddin Abdurrahman, Buyetul-vut fi tabaktil-luaviyyn ven-nuht, Tah: Muhammed Ebul-Fadl brahim, Matbaatu sa el-Bb ve rekhu, Kahire, 1965, II/162 8. Ebut-Tayyib el-Luav, Mertibun-nahviyyn, Tah: Muhammed Ebul-Fadl brahim, Darul-fikrilArab, Kahire, 1974, s. 125 9. Takprzde, Ahmed b. Mustafa, Mifthus-sade ve msbhus-siyde fi mevztil-ulm, Tah: Kmil Kmil Bekr, Abdulvehhb Ebun-Nr, Darul-kutubil-hadse, Kahire, Tarihsiz, II/12 10. Takprzde, a.g.e II/369
5.

156

Kadir Knar

ve rumuzlar koyarlard. Kk yata iken Kuran ezberleyerek hfzn tamamlayan el-Kis sonradan nahiv ilmini de yapt ilm seyahatleri ve aratrmac kiiliiyle mkemmel bir ekilde renerek Kfe ekolnn kurucusu nvann almaya hak kazanmtr. Zaten nahiv ilmi Kuran dzgn okuma ve okutma gayretlerinin bir neticesi olarak ortaya kmtr. El-Kis de bu her iki ilimde otorite sahibi olmutur11.

A-el-Kisnin Hayat:
a) Doumu: Eski alarda dzenli nfus ktkleri yazlmad, insanlarn doum ve lm tarihleri kesin olarak tespit edilmedii grlmektedir. Kaynaklar genel olarak ahslarn lm tarihlerini tespit etmekte ama bu tarihlerde ihtilaflar bulunmaktadr. Bu durum el-Kis iin de sz konusudur. Eski kaynaklar el-Kisnin lm tarihi konusunda olduka ihtilafl grnmektedir. Bu bakmdan el-Kisnin doum tarihi hakknda bir kanaate sahip olabilmek iin nce lm tarihinin tespit edilmesi gerekmektedir. slam ansiklopedisi el-Kis maddesi12 yazar, evki Dayf13 ve el-Kisnin M Telhanu Fhil-mme isimli eserinin muhakkiki Ramazan Abduttevvab14 gibi ada yazarlar el-Kisnin lm tarihini 189/805 olarak kabul etmektedirler. Baz kaynaklarda el-Kisnin 70 sene yaad belirtilmektedir15. Buna gre onun doum tarihini hicr 119/737 olarak belirlemek mmkn grnmektedir. bnlCezer de el-Kisnin doum ve lm tarihlerine ilikin en mehur grn bu olduunu belirtmektedir16.

Mehdi el-Mahzm, Medresetl-Kfe ve menhecuh fi dirsetil-lua ven-nahv, Darur-RidilArab, 3.bask, Beyrut, 1986, s. 20 12. Moh.Ben Cheneb Kis md. slam Ansiklopedisi, M.E.B.Basmevi stanbul, 1967, VI/824 13. evki Dayf, el-Madrisun-nahviyye, Mudriyetul-kutub vel-matbtul-cmiiyye, Kahire 1996, s. 175 14. el-Kis, Ali b. Hamza, M telhanu fihil-mme, Tah: Ramazan Abduttevvab, Mektebetul-Hanci, Kahire, Mektebetur-Rif, Riyad, 1982, (Mukaddime: Ramazan Abduttevvabn mukaddimesi bundan sonra getii yerde Muk.eklinde ksaltlacaktr.) , s. 47 15. el-Hatb el-Badd, Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. Sabit, Trhu Badad, Darul-kitbil-Arab, Beyrut, Tarhsiz, XI/114; bnul-Cezer, emsuddn Ebul-Hayr Muhammed b. Muhammed, ayetun-nihye fi tabaktil-kurra, Nr. G.Bergstraesser Mektebetul-Hanci, Msr 1932, I/539; bnul-Cezer, emsuddn Ebul-Hayr Muhammed b. Muhammed, en-Ner fil-krtil-ar, Tash: Ali Muhammed ed-Debba, Matbaatu Mustafa Muhammed, Msr, Tarhsiz, I/172 16. bnul-Cezer, en-Ner, I/172
11.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)


17

157

Knyesi Ebul-Hasendir. bnn-Nedm (377/987) knyesinin Eb Abdillah olduu eklinde de bir rivayet olduunu sylemitir18. Ancak bnn-Nedm bu rivayette tek kalmakta; onu destekleyen baka bir rivayet bulunmamaktadr. Ad, Ali b. Hamza b. Abdillah b. Bahman b. Frz el-Eseddir.19 Kendisinin neden el-Kis lkabyla anld hususunda birka deiik rivayet bulunmaktadr. Bu rivayetler yledir: a) zerindeki elbisesiyle Hamza ez-Zeyyta (156/773) gelir. Hamza, gelenlere, Kim okuyacak? diye sorar, el-Kis /elbiseli diye cevap verilir. Bu olaydan sonra el-Kis olarak anlmaya balar20. b) Neden el-Kis diye isimlendirildii bizzat kendisine sorulmu o da elbiseli olarak ihrama girdiinden tr byle isimlendirildiini aklamtr21. c) el-Kis, Muz el-Herrnn (187/803) meclisine devam ederken dier insanlar ssl elbiseler giyiyorlard, kendisinde de sradan bir elbise ve cbbe vard. Bu nedenle el-Kis diye isimlendirilmitir22. d) Bkusy kasabasna mensup olduundan bu ismi almtr23. Eer bu gr doru ise buna gre, muhtemelen nceleri bu kasabaya nispetle el-Bkusy diye anlm sonra dildeki ses deiimi hadisesinin bir sonucu olarak nceki syleyi terk edilerek el-Kis denilmi olabilir. bnl- Cezer bu rivayetleri zikrettikten sonra birinci grn daha sahih olduunu vurgulayarak, bu grn en zayf gr olduunu sylemektedir.
bnun-Nedm, el-Fihrist, Darul-marife, Beyrut, 1978.s.97; , a.g.e XI/403; el-Kft Cemluddin EbulHasen Ali b. Yusuf, nbhur-ruvt al enbhin-nuht , Darul-fikril-Arab, Kahire 1986, II/256; bnul-Cezer, ayetun-nihye, I/535; bnu Hallikn, Ebul-Abbas emsuddn Muhammed b.Ebu Bekr, Vefeytul-ayn ve enbu ebniz-zaman, Daru Sadr, Beyrut, 1977, III/295 18. bnun-Nedm, a.g.e s. 97 19. el-Kft, a.g.e II/256 20. ez-Zbeyd, Ebu Bekr Muhammed b. Hasan b. Abdillah b.Bir, Tabaktun-nahviyyn vel-luaviyyn, Tah: Muhammed Ebul-fadl brahim, Msr, 1984, s. 139; el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/404; Yakt el-Hamev, ihbuddn Abdullah er-Rm el-Badad, Mucemul-udeb, Matbaatu Hindiyye, Msr, 1923, V/184 ; bnul-Cezer, ayetun-nihye, I/539; bnu Hallikn, a.g.e, III/296;bnulImd, Abdul-Hay al-Hanbel, zertuz-zeheb fi ahbri men zeheb, el-Mektebut-ticr, Beyrut, ts, I/321; Takprzde a.g.e, II/41 21. ez-Zbeyd, a.g.e, s. 139; el-Hatb el-Badd, a.g.e XI/404; Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/184; bnu Hallikn, a.g.e, III/297; ; bnul-Cezer, ayetun-nihye, I/539;es-Suyt, Buyetulvut, II/162; el-Kft, a.g.e, II/271; bnul-Imd, a.g.e, I/321 22. bnun-Nedm, a.g.e s. 98; el-Kft, a.g.e II/270 23. bnul-Cezer, ayetun-nihye, I/539
17.

158

Kadir Knar

e) Terzilikle urat iin bu lkab almtr24. Bu ve bundan bir nceki gr kabule ayan grlmemektedir. nk bu gr genelde sonraki kaynaklarda zikredilmitir25. El-Kisnin doum yerini zikreden kaynaklar onun Bham kasabasndan olduunu zikretmektedirler26. Rivayetlerden anlald kadaryla el-Kis balangta Kfe halknn giyiminden farkl bir bir elbise giymekteydi. Bu elbisesiyle Muz el-Herr ve Hamza ez-Zeyytn meclislerine katlrd. Hac esnasnda da ihram giymek yerine kendi elbisesiyle haccetmi ve byle mehur olmu, bu nedenle el-Kis diye isimlendirilmitir27. el-Kisnin bu ekilde isimlendiriliini el-Hatb el-Badad (463/1071) ve el-Kft yle anlatrlar: el-Kis Kfeye varnca Mescidus-Sbeya urad. Orada Hamza b. Habb ez-Zeyyt Kuran okutuyordu. Sabah namaz srasnda siyah bir elbiseye brnm olduu hlde el-Kis erkenden geldi ve okumaya balad. Hamza namaz klnca ilk nce gelip okuyan kimdi? diye sordu. Elbiseli adam kastederek ilk gelen el-Kisdir dediler. Bunun zerine insanlar ona bakmaya baladlar. Eer, terzi ise Yusuf suresini, tayfa ise Taha suresini okur, dediler. El-Kis onlarn bu szlerini duydu. Yusuf suresini okumaya balad. Kurt kssasna gelince hemzesiz olarak 82 eklinde okudu. Hamza ona hemzeli olarak ( )diye okumas gerektiini syledi. El-Kis Hamzaya 92 ayetindeki u da bu ekilde hemzeli mi okuyacam? diye sordu. el-Kis: ( )kelimesini hemzeli okuyorsun da kelimesini niin hemzesiz okuyorsun? Bu olurken o olur mu?dedi. Bu olay zerine Hamza gzlerini gzde arkadalarndan birine doru kaldrd. Bu ahs Halld el-Ahvel idi. Toplantda bulunan gurupla beraber el-Kisnin yanna geldiler. Onunla tarttlar, bir ey yapmadlar. Allah merhamet etsin sana, faydal olur musun bize? dediler. ElKis onlara hitaben o hlde terziden belleyin diyerek sze balad. Bir insan kurda nispet edersen dersin. Eer hemzesiz olarak dersen onun zayf ve clzln ifade etmi olursun. nsann ya eriyip zayflad zaman denir. Adamn balkla ilgisini kurarsan dersin . Yani adamn yemesi
el-Kis, M telhanu fihil-mme, Tah: Ramazan Abduttevvab, Kahire/Riyad, Muk, s. 6 bkz. el-Kis, M telhanu fihil-mme, Tah: Ramazan Abduttevvab, Kahire/Riyad 1982, (Muk), s. 6 26. ez-Zubeyd, a.g.e, s. 138; el-Kft, a.g.e, II/256. 27 El-Kis, M telhanu fihil-mme, Muk. s.7 28. Yusuf 12/17. 29. es-Sfft 37/42.
24. 25.

Hamza: Hayr.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

159

oald demek olur. nk balk oka yer. Bu kelimenin hemzelenmesi caiz olmaz. te bu nedenle kelimesi hemzelenmekte kelimesi hemzelenmemektedir. kelimesinin bir baka zellii de ne mfretinden ne de cemisinden hemzenin dmemesidir, dedi ve onlara rnek olarak u beyti okudu. ( Ey kurt! olu ve babas! sana sylyorum, bana gre sen a gzl kurtlardansn.) te bu olaydan sonra el-Kis diye isimlendirildii sylenmitir30. Bu hadise bize el-Kisnin nahiv ve sarf ilimlerindeki otoritesini ispatlamas asndan kayda deerdir. Burada el-Kisnin nahiv ilm ile kraat ilmini mezcettiini de grmekteyiz. Nahiv ilminin, Kuran- Kermi anlamn bozmadan dzgn bir ekilde okunmas istendiinden dolay bir zaruret olarak ortaya kt iddias da hakllk kazanmaktadr31. el-Kisye neden bu ismin verildii konusunda daha baka rivayetler de bulunmaktadr. Rivayetler arasnda farkllklar bulunmakla birlikte ortak noktann, elbisesinden dolay byle bir lakap verildii anlalmaktadr.

b) ocukluu Ve Yetimesi
el-Kisnin ocukluu hakknda fazla bir ey bilinmemektedir. Kaynaklar bu konuya deinmemektedir. Bir kimsenin belli bir olay veya olaylar sebebiyle hret bulmad mddete dier insanlar tarafndan fazla tannmad bir gerektir. ElKis iin de ayn durumun sz konusu olduu dnlebilir. Onun, Bham kasabasndan olduu belirtilmektedir.32 Bundan ailesinin orada yaadn veya kendisinin orada doduunu kestirmek zor grnmektedir.33 el-Kisnin ocukluk yalarnda Kfeye geldii ise kaynaklarda yer almaktadr.34 bnn-Nedmin Kfelidir, orada yetimitir35 sznden onun orada doduu tam olarak anlalamaz. Ancak orada byyp yetitiini sylemek mmkn gzkmektedir. Orada Kuran- Kermi hfzetmitir. Kraati ounlukla Kfe imamlarndan
el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/405; el-Kft, a.g.e, II/258, 259 Mehdi el-Mahzm, a.g.e, s. 33 32. Ykut el-Hamev, ihbuddn Abdulah er-Rm el-Badad, Mucemul-buldn, Tahran 1965, I/458; el-Kft, a.g.e, II/256; ez-Zbeyd, a.g.e s. 138 33. el-Kis, M telhanu fihil-mme Muk.s.11 34. el-Kft, a.g.e II/256; ez-Zbeyd, a.g.e s. 138 35. bnun-Nedm, a.g.e, s. 44
30. 31.

160

Kadir Knar

renmitir. Bu hocalarn en nemlisi de Senin okuyuunu bize zaman zaman gelip okuyan Ali b. Hamza adndaki bir gencin okumasna benzetiyorum. diyen Hamza b. Habb ez-Zeyyttr36. Bu srada el-Kis henz tannmayan bir kimsedir. Herhangi bir zellii bilinmemektedir. Sadece bir kraat alimi olarak tannmaktadr. O srada meydana gelen bir olay el-Kisnin hayatnn mecrasn deitirmi, mehur yedi kraatten birisinin imam olmasnn yannda ekol sahibi mehur bir dilci olmasn salamtr. Byle mehur bir dilci olmasnn sebebi el-Ferrdan yle nakledilmektedir: el-Kis nahiv ilmini ileri yalarda renmitir. renme sebebi ise yle rivayet edilmektedir. O srekli birlikte olduu Habbrlere birgn tekrar geldiinde takatsiz decek ekilde yorulmutur. Onlara geldiinde yorgunluunu belirtmek iin demitir. Onlar konuurken hata yaptn hlde bizimle nasl oturup kalkarsn? demiler. O, nasl hata yaptm dediinde ona: Eer yorgunluu kastediyorsan demelisin. aresizliini ve aknln anlatmak istiyorsan tahfifli olarak demelisin, demiler. Bu kelimede yanllk yaptn sylemilerdir. Bu olaydan sonra hemen kalkm kendisine nahiv retecek birisini aramtr. Kendisine Muz el-Herry tavsiye etmiler . Muz el-Herrya giderek ilminin hepsini reninceye kadar ona devam etmitir37. Daha sonra Basraya gitmi, orada el-Hall ile bulumu onun ders halkasna katlmtr. Bedevlerden biri onu: Neden Esed ve Temm kabilelerini brakp da Basraya geldin, onlarn fasih kimseler olduklarn bilmiyor musun? diyerek eletirmitir. Kendisi el-Halle bu ilmi nereden aldn diye sormu o da: Hicaz, Necid ve Tihmenin taralarndan aldm. cevabn vermitir. Bunun zerine el-Kis taraya gitmi, onlarn dillerini, lehelerini aratrmaya balamtr. Onlardan duyduu rivayetleri bir yandan ezberlerken bir yandan da yazyla kaydetmitir. Ezberlediklerinin dnda Araplardan duyduunu yazarken beraberinde bulunan on be ie mrekkepi tketmitir. Buradaki almalarn bitirdikten sonra tekrar el-Hallin ders halkasna katlmak niyetiyle Basraya dnmtr. Ne yazk ki Basraya dndnde el-Hall lmt. Onun yerine Yunus b. Habb gemi bulunmaktayd. Yunus ile aralarnda ilm mzakere ve mnazaralar gemitir. Btn bunlarda el-Kisnin ilm stnl ortaya km, Yunus onun otoritesini kabul etmi ve kendisinin
ez-Zeccc, Ebul-Ksm, Abdurrahman b. shak, Meclisul-ulem, Tah: Abdusselam Muhammed Harun, Mektebetul-hanci, Kahire, Darur-Rif, Riyad 1983, s. 203, 204 37. el-Kft, a.g.e, II/258
36.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

161

yerine ders vermek zere krsy ona brakmtr .


38

c) Hocalar Ve rencileri 1. Hocalar


el-Kis kendi asrnda dil, nahiv ilmi, Kuran ilimleri ve kraatlerde uzman birok hocadan ders almtr. Bu hocalar unlardr:
1) smail b. Cafer b. Ebi Kesr el-Ensr. Hicri 180/796 ylnda vefat etmitir. El-Kis kendisinden arz ve sema yoluyla kraat rivayet etmitir. (yetun-nihye I/163, I/535) 2) Cafer es-Sdk b. Muhammed el-Bkr b. Ali Zeynul-bidn b. Huseyn. Hicr 148/765 senesinde vefat etmitir. (M Telhanu Fihil-mme, s.22) 3) el-Ame Sleyman b. Mihrn, Vela yoluyla Eseddir. Ebu Muhammed el-Ame diye bilinir.148/765 senesinde vefat etmitir. (M Telhanu Fihil-mme, s.22) 4) Hammd b. Amr el-Esed el-Kf (yetun-nihye, I/259) 5) Hamza b. Habb b. Ammra ez-Zeyyt el-Kf, Hicr 156/773 ylnda vefat etmitir. (el-Fihrist, s.44; Tarihu Badad, XI/403, Mucemul-udeb, V/183; Vefeytul-ayn, III/296, yetun-nihye, I/261, I/535, Buyetul-vut, II/162, Mifthus-sade, II/39) 6) el-Hall b. Ahmed el-Ferhd, Ebu Abdirrahman el-Ezd el-Basr. Hicr 175/791 senesinde vefat etmitir. (Tarihu Badad, XI/404, yetun-nihye I/275, I/536, Mifthus-sade, I/155) 7) Zide b. Kudame Ebus-Salt es-Sekaf. Hicr 161/777 senesinde vefat etmitir. (yetunnihye, I/288, I/535) 8) Said b. Mesade, Ebul-Hasen el-Ahfe. Hicri 215/830 senesinde vefat etmitir. (Mertibun-nahviyyn, s.120; Ahbrun-nahviyyn el-Basriyyn, s.51; Mucemul-udeb VI/85; nbhur-ruvt, II/273, II/350) Bu kaynaklarn ounda anlatldna gre el-Kis Basrada gizlice el-Ahfee gitmi ondan Sbeveyhin el-Kitbn kendisine okumasn istemi bunun karlnda ona elli dinar vermitir. Ykutun ifadesine gre el-Kis el-Ahfee Sbeveyhin al-Kitbn kendisine okutmas iin yetmi dinar verdi. El-Ahfee el-Kisnin kendisine bu kraati duymadm, benim iin yazar msn dediini kendisinin de el-Kis iin yazdn sylemitir. Ayn kaynakta el-Ahfein el-Kisnin ocuunu eittii de belirtilmektedir39. 9) Sfyan b. Uyeyne b. Eb mran el-Kf, el-Mekk. Hicr 198/814 ylnda vefat etmitir. (Tarihu Badad, IX/174; nbhur-ruvt, II/257; Vefeytul-ayn, III/296; yetun-nihye, I/308) 10) Sleyman b. Erkam, Ebu Muz el-Basr (Tarihu Badad, IX/13, XI/403; Mucemul-udeb, V/183; yetun-nihye, I/312; Buyetul-vut, II/162; Mifthus-sade, I/155)
el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/40 Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/184; el-Kft, a.g.e, II/258 es-Suyt, Buyetul-vut, II/163; Takprzde a.g.e, I/155 39. Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, VI/85
38.

162

Kadir Knar

11) ureyh b. Yezd, Ebu Hayat el-Hadram. Hicr 203/818 seneside vefat etmitir. (yetun-nihye, I/325, 1/535) 12) ube b. Ayya b. Salim, Ebu Bekr el-Hannt el-Esed. Hicr 193/809 senesinde vefat etmitir. (Tarihu Badad, XI/403; Mucemul-udeb, V/183; nbhur-ruvt, II/256; Vefeytul-ayn, III/296; yetun-nihye, I/326, I/535; Buyetul-vut, II/162; Mifthus-sade, I/155) 13) Abdurrahman b. Sikkn, Ebu Muhammed b. Eb Hammad el-Kf (Mifthus-sade, I/369, I/535) 14) Ebu Amr b. El-Al, Zeban b. El-Al b. Ammar. Hicri 154/771 ylnda vefat etmitir. (nbhur-ruvt, II/274; Mifthus-sade, I/155) 15) sa b. mer es-Sekaf. Hicr 149/766 da vefat etti. (nbhur-ruvt, II/274) 16) sa b. mer el-Esed. Ebu mer el-Hemedn el-Kf ed-Darr. Hicr 156 senesinde vefat etti. (yetun-nihye, I/535, I/612) 17) Kuteybe b. Mihran, Ebu Abdirrahman el-Azazn (yetun-nihye, I/536, II/26) 18) Muhammed b. El-Hasan b. Eb Sra, Ebu Cafer er-Rus el-Kf. Hicr 187/803 senesinde vefat etmitir. (Tabaktun-nahviyyn vel-luaviyn, s.138; Mucemul-udeb, VI/480, VII/41; yetun-nihye, I/536, II/116) 19) Muhammed b. Sehl el-Esed, el-Kf, al-Mukaad, (yetun-nihye, I/151) 20) Muhammed b. Abdirrahman b. Eb Leyl, Ebu Abdirrahman el-Kf. Hicr 148/765 senesinde vefat etti. (yetun-nihye, I/535, II/165) 21) Muhammed b. Abdillah b. Meysere, Ebu Abdirrahman el-Arzam el-Kf. Hicr 155/772 senesinde vefat etti. (Tarihu Badad, XI/403; nbhur-ruvt, II/256) 22) Muz b. Muslim, Ebu Muslim el-Harra. Hicr 187/803 senesinde vefat etti. (Tabaktun-nahviyyn vel-luaviyn, s.136; Tarihu Badad, XI/404; nbhur-ruvt, III/288, III/290; Vefeytul-ayn, V/218) Muz el-Herr el-Kisnin ilk hocalarndandr. El-Kis lahn denilen dil yanll yapt zaman ayplannca, bu durum zoruna gitmi ve kendisine nahvi retecek birisini aramaya balamt. Arayp sorduu srada kendisine Muz el-Herry tavsiye etmiler onun bildii btn ilimleri reninceye kadar ondan ders almaya devam etmitir. Sonra Basraya gitmi, el-Hall ile bulumu ve onun ders halkasna katlmtr40. 23) el-Mufaddal b. Muhammed b. Yal b.mir ed-Dabb. Hicr 168/785 ylnda vefat etmitir. (nbhur-ruvt, III/299; yetun-nihye, I/535, II/389) 25) Yunus b. Habb, Ebu Abdirrahman ed-Dabb, el-Basr. Hicr 182/798 ylnda vefat etmitir. (Mucemul-udeb, VII/310; nbhur-ruvt, II/274)

40.

el-Kft, a.g.e, II/258

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

163

2. rencileri
el-Kisnin hocalarnn okluu dikkat ektii gibi rencileri de bir hayli fazla grnmektedir.
1) Ahmed b. Hasan. Mukriu-m (el-Fihrist, s.45) 2) Ahmed b. Es-Sabbh b. Eb Sureyc en-Nehel. Hicr 230/845 senesinde vefat etmitir. (yetun-nihye, I/536, I/63) 3) shak el-Beav (Tabaktun-nahviyyn , 148; nbhur-ruvt, I/215) 4) shak b. Eb srl (yetun-nihye, I/536) 5) Eyyub b. El-Mtevekkil el-Ensr el-Basr. Hicr 200/816 senesinde vefat etmitir. (yetun-nihye, I/172) 6) Cd b. Osman en-Nahv el-Marib el-Endelus (Tabaktun-nahviyyn, s.278; nbhur-ruvt, I/271) 7) Ebul-Hasan el-Eazz (Tabaktun-nahviyyn , s.233; Mucemul-udeb, II/360) 8) Halef b. Hiam b. Saleb b. Halef, Ebu Muhammed el-Esed el-Bezzr el-Badad. Hicr 229/844m.ylnda vefat etti . (yetun-nihye, I/272; I/536) 9) Selmveyh en-Nahv el-Kf (Tabaktun-nahviyyn , s.148; nbhur-ruvt, II/64) 10) Salih b. Asm en-Nkt el-Kf (el-Fihrist, s.45; yetun-nihye, I/333, I/536) 11) Ebu Tlib el-Mekff. (Tabaktun-nahviyyn , s.147) 12) et-Tayyib b. sml b. Ebu Turb, Ebu Hamdn ez-Zhel el-Badd. Hicr 240/855 ylnda vefat etti. (yetun-nihye, I/343, I/536) 13 Abdullah b. Sad Ebu Muhammed el-Emev. (Mertibun-nahviyyn, s.91;el-Muzhir, II/256) 14) Al b. El-Hzim, Ebul-Hasan el-Lihyn. (Tabaktun-nahviyyn, s.213; el-Fihrist, s.71; el-Mzhir, II/410) el-Ezher, el-Lihyn hakknda Seleme b. Asmdan rivayetle yle demektedir: el-Lihyn, nadir ve az kelimeleri, el-Kis, el-Ferr ve el-Ahmerden daha ok ezberlerdi. Bana gece gndz hatta helada bile srekli altn sylerdi41. Ebut-Tayyib el-Luav, el-Lihynnin, el-Kis ile tanmasn yle anlatmaktadr: el-Ahmer der ki, birgn el-Kisnin yanndan karken baktm ki el-Lihyn orada oturuyor. Bana: Ne olursun gir de u kitabm en-Nevdiri kendisine okuyup tashih etmem hususunda el-Kisye benim iin araclk yap. dedi. El-Kisnin yanna girerek ona el-Lihynnin dileini ilettim. El-Kis: O, holanlmayan ar ruhlu birisidir.dedi. (Saleb, el-Lihyn takva sahibi bir kimse idi, demitir.) el-Ahmer devamla yle der: el-Kisye ltfen bunu yapmanz istiyorum dedim. O da kabul etti. Dar karak el-Lihynye ; el-Kis bana byle byle dedi, onunla neden anlaamyorsun dedim. El-Lihyn: Onu sen bana brak.dedi. El-Lihyn der ki: Onun yanna girdiimde
41.

el-Kis, a.g.e, Muk.s.28

164

Kadir Knar

bir krsde ihtiaml bir ekilde oturuyordu. Bana nebz hakknda ne dersin? dedi. Ben mi? dedim. Evet dedi. Onu ierim sonra sessizce abdest bozarak karrm dedim. benim bu cevabma gld. ok hosun, benden ittiklerini kimseye syleme ve ne okumak istiyorsan oku.dedi. Ben de okudum ve ktm. Bir de baktm ki topuklarma talar deiyor. Dndm kim atyor diye seslendim. Grdm ki pencereden Biraz nce kendisine okuduun. diye aryor. O gnden sonra kendisinden ayrldm42. 15) Ali b. El-Mubrek, Ebul-Hasan el-Ahmer el-Mervez. Hicri 194/809 ylnda vefat etmitir. (Mertibun-nahviyyn, s.142; nbhur-ruvt, II/213; el-Mzhir, II/410; Tarihu Badad, XIV/153) el-Ezher, Seleme b.smdan yle dediini rivayet eder: el-Ahmer maan ve evhidden bin beyti ezbere bilirdi. Sbeveyh gelerek onunla mnazara yapt. El-Ahmer onu mnazarada yenerek cevaptan aciz brakt. El-Ahmer Mervli idi. El-Kisden yazan ilk kiidir. El-Ferr el-Kisye geldiimde kumral bir ocuk olan al-Ahmer yanndayd. Ondan soruyor ve levhalara yazyordu. Daha henz byklar yeni terlemekteydi43 der. bn Kdim, el-Ahmerin el-Kis ile tanmasn yle anlatr: el-Kisnin rencisi el-Ahmer ordudan bir kiiydi. Harun er-Redin muhafz alaynda nbetilerdendi. Arapa ilmini severdi. El-Kisnin ilim meclislerine ancak nbeti olmad gnlerde katlabilmekteydi. Devaml el-Kisnin Harun er-Rede geliini gzetlerdi. Her gn yoluna kar, gelirken onu karlar, bineini alr, sonra elinden tutarak nizamiyeye kadar onunla birlikte yrrd. Yolda ona bir meseleden sonra dierini, peipeine meseleler sorard. El-Kis nizamiyeden girince tekrar yerine dnerdi. El-Kis saraydan knca onu karlar, elinden tutar, o binip de adrlar geinceye kadar ona elik ederdi. Sonra yerine dnerdi. Bu minval zere konu konu renmeye devam etti. Sonunda rendiklerini iyice pekitirmi oldu. Zek ve ilme dkn bir kii idi. El-Kis elinden ve yznden czzama yakalannca Harun er-Red onun ocuklaryla birlikte olmasn ho grmedi. Ona kendisinin de uygun grecei bir kimseyi ocuklar iin bulmasn emretti. Ona da sen artk yalandn biz senin dinlenmeni arzuluyoruz maan da kesmeyeceiz dedi. el-Kis bir mddet kendisinin nfuzunu bastracak birisi gelir endiesiyle bu neriyi askda brakt. Nihayetinde kendisine srarla bask yaplarak, eer sen rencilerinden birini bize getirmezsen onlarn eitimiyle ilgilenecek birisini biz bulacaz dediler. el-Kis daha nceden Sbeveyh ve el-Ahfein Badata gelmek istediklerini duymutu. Bu nedenle biraz endielendi. Bunun zerine Harun er-Redin ocuklarna kendisince sakncas olmayan ve yumuak kiilie sahip birini getirmeye karar verdi. Al-Ahmere, bu grevi yapabilir misin? diye sordu. O da evet dedi. El-Kis Harun er-Redin ocuklarn eitmek zere kendi yerime seni geirmek istiyorum dedi. El-Ahmer, onlara yeterince faydal olamamaktan korkarm dedi. El-Kis, gndelik olarak sadece nahivden iki meseleye, iir anlamlarndan iki beyte ve dilden baz rivayetlere ihtiyalar vardr. Ben her gn sana onlara gelmeden nce bunlar retirim. Sen de gelir onlara retirsin dedi. El-Ahmer bu neriyi kabul etti.44
Ebut-Tayyib el-Luav, a.g.e, s. 142-143; Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/299 el-Kis, a.g.e, Muk.s.29 44. Mehdi el-Mahzm, a.g.e, s. 112
42. 43.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

165

Saray evresi yerine birini bulmas konusunda srar edince, size beendiim birini buldum. imdiye kadar gecikmemin nedeni biraz aratrmak idi dedi ve onlara el-Ahmeri tavsiye etti. Bu sefer onlar sen bize muhafzlardan birini buldun . lmi seviyesi yksek birini bulmadn, dediler. El-Kis, rencilerim iinde anlay ve gvenirlilik bakmndan onun gibisini bilmiyorum, ondan bakasn da size tavsiye edemem dedi. el-Ahmer saraya alnd. Bundan sonra her akam el-Kisye urayarak Harun er-Redin ocuklarnn ihtiyac olan bilgileri ondan renir, ertesi gn giderek onlara retir oldu. El-Kis ayda bir iki defa saraya gelir, ocuklar Harun er-Redin huzurunda el-Ahmerin kendilerine rettiklerini ona arz ederlerdi. El-Kis onlara sadece el-Ahmerin kendilerine gsterdii konular sorar, onlar da cevaplarlard. El-Kis bundan tr el-Ahmeri ver ve honutluunu belirtirdi. El-Ahmer byle devam ederken mehur bir nahivci oldu. Hayat seviyesi ykseldi. Edebiyat alannda tannd. Bylece el-Kisnin dier rencilerinden ne geti. Bu olaydan nce ad san bilinmemekteydi45. Muhtemelen el-Ahmer el-Kisyle bundan nce de uzun mddet birlikte olmutur. Bu birliktelii esnasnda ondan ilim renmi, ama pek az ey renmitir. Yakt, Sadn el-Krden ez-Zeccc Ebu mer ed-Drden onun hakknda yle rivayet etmektedir: el-Kisyi Ebul-Hasan el-Mervezye soru sorarken grdm. O krk sene mddetince elKisnin yannda bulunmu ondan ders almt. El-Mervez el-Kisye bir ibare soruyor ve yle diyordu mi, yoksa mi yahut mi dersin. El-Kis ona, krk . seneden sonra senden utanyorum. Sfat olan isimlerin mevsfa tabi olduunu bilmiyorsun. , nin sfat olarak harfinin kesrasyla demelisin dedi. Raviye gre, el-Kis onunla 46 alay eder, elenir ve burnunu kvrrd . 16) Ebu mer ed-Dr, Hafs b. mer b. Abdilazz b. Sabhan. Hicr 246/860 senesinde vefat etti. (Tarihu Badad, VII/23; XI/403; Mucemul-udeb, IV/118; nbhur-ruvt, II/256; yetun-nihye, I/255, I/536) 17) sa b. Sleyman, Ebu Musa el-Hicz e-eyzer el-Hanef . (yetun-nihye, I/536, I/608) 18) el-Fadl b. brahim b. Abdillah, Ebul-Abbas en-Nahv el-Kf. (yetun-nihye, I/536; II/8; Mucemul-udeb, VI/134) 19) el-Ksm b. Sellm, Ebu Ubeyd el-Horasan el-Herev el-Badad. Hicr 224/839 senesinde vefat etti. (el-Fihrist, s.106; Tarihu Badad, XI/403; nbhur-ruvt, II/257; Vefeytul-ayn, III/296; yetun-nihye, I/536, II/17) 20) Kuteybe b. Mihran, Ebu Abdirrahman en-Nahv el-Kf el-Azazn el-Isbahn. (nbhur-ruvt, III/37; yetun-nihye, III/536, II/26; Buyetul-vut, II/264) 21) el-Leys b.hlid Ebul-Hris el-Badad. Hicr 240/855 senesinde vefat etti. (el-Fihrist, s.45; yetun-nihye, I/536, II/24) 22) Muhammed b. Ziyad, Ebu Abdillah; bnl-Arb. Hicr 231/846 senesinde vefat etti.
45. 46.

el-Kft, a.g.e, II/315-316; Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/108 Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/198; ez-Zeccc, a.g.e s. 141

166

Kadir Knar

(nbhur-ruvt, III/132; Vefeytul-ayn, IV/306; ezertuz-zeheb, II/70; Mucemul-udeb, VII/5) 23) Muhammed b. Sufyan b. Verdan el-Hza el-Esed el-Kf. (yetun-nihye, I/536; II/147) 24) Muhammed b. El-Mure el-Esed. (yetun-nihye, I/537; II/264) 25) Muhammed b. Vsl, Ebu Ali el-Kf . (yetun-nihye, I/536; nbhur-ruvt, III/226) 26) Muhammed b. Yezid b. Rifa b. Sema, Ebu Hiam er-Rif el-Kf. Hicr 248/863 senesinde vefat etti. (yetun-nihye, I/537; II/280) 27) Ebu Mishal el-Arb, Abdulvehhab b. Haris el-Badad en-Nahv . (yetun-nihye, I/478; el-Fihrist, s.69; nbhur-ruvt, II/218) 28) Meymn b. Hafs , Ebu Tevbe en-Nahv el-Kf. (el-Fihrist, s.45; Tarihu Badad, XI/403; Mucemul-udeb, VII/201; nbhur-ruvt, II/256; yetun-nihye, I/536; II/325) 29) Nusayr b. Yusuf b. Eb Nasr, Ebul-Munzir er-Rz el-Badad en-Nahv. Hicr 240/854 da vefat etti. (el-Fihrist, 45, 98; Mucemul-udeb VII/211; yetun-nihye, I/536; II/340) 30) Haim b. Abdilazz, Ebu Muhammed el-Berber el-Badad (el-Fihrist, s.45; yetunnihye, I/536; II/348) 31) Hiam b. Muviye, Ebu Abdillah ed-Darr el-Kf an-Nahv (el-Fihrist, s.104; Mucemuludeb, VI/254; nbhur-ruvt, III/364; Vefeytul-ayn VI/85) Hicr 209/824 senesinde vefat etti. 32) Yahya b. Adem b. Sleyman b.hlid b. Usayd, Ebu Zekeriyya es-Sulh. Hicr 203/818 senesinde vefat etti. (el-Fihrist, s.45; yetun-nihye, I/536) 33) Yahya b. Ziyad b. Abdillah b. Manzr ed-Deylem, el-Ferr diye mehurdur. Hicr 207/822 senesinde vefat etti. (Tarihu Badad, XI/403; Mucemul-udeb, VI/480;VII/41;VII/276; nbhur-ruvt, II/256; Vefeytul-ayn, III/296, V/225; yetun-nihye, I/537, II/371; el-Mzhir, II/410; Mertibun-nahviyyn, s.139) el-Kisnin en mehur rencilerindendir. Badat mescitlerinin birinde Kuran tefsiri yannda dil ve nahiv dersleri de verirdi. El-Kisden sonra nahivde Kfelilerin en bilgini idi47. 34) Yakub ed-Durak. (yetun-nihye, I/537) bnl-Cezer yetun-nihye adl esrinde el-Kisnin rencileri cmlesinden bunlardan baka 47 ahsn daha isimlerini zikretmitir ki, dier Tabakat mellifleri bunlar saymamlardr48. bnun-Nedm shak b. brahim el-Mervezyi, Takprzde ise Ebul-Abbas el-Mberredi (285/898) yanllkla el-Kisnin rencileri arasnda saymlardr49.
el-Muhtr Ahmed Dre, Dirsetun fin-nahvil-Kf min hlli manil-Kuran lil-Ferra, s. 60 Bkz.el-Kis, a.g.e, Muk.s.35-36 49. el-Kis, a.g.e Muk.s.37
47. 48.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

167

d) hlifelerle likisi
Yunus b. Habb (182/798) ile tanmas, onunla yapt mnazaralar sayesinde el-Kisnin hreti her tarafa yayld. Bu durum onun Kfeden Badata intikalini ve zamann Abbasi hlifeleriyle yakn ilikiler kurmasn salad. Rivayete gre Abbasi hlifesi el-Mehdnin saraynda olu Harun er-Redi (193/809) eiten bir mrebbsi vard. Birgn hlife misvakla dilerini fralarken mrebbyi yanna ard. Ona den emir kipini nasl sylersin diye sordu. O da dir. Ya Emrel-Mminn dedi50. El-Mehd istirca51 ederek bu cevaptan holanmadn belirtti. Sonra, bize bundan daha anlayl birini arayn diye emretti. Kendisine Kfelilerden Al b. Hamza diye biri var, yaknda taradan dnd dediler. El-Mehd onun Kfeden getirtilmesini emretti. El-Kis Kfeden getirtildi. El-Mehdnin huzuruna girince ona: Ali b. Hamza! Dedi. O da buyurun, mminlerin emiri, dedi. El-Mehd den emir kipini nasl sylersin dedi. eklindedir, mminlerin emiri!, dedi. El-Mehd: Gzel, doru syledin. dedi. El-Mehd ona on bin dirhem verilmesini emretti52. Bu olaydan sonra Harun er-Redi eitmeye balad53. el-Ezher (370/980) el-Kisnin hlife el-Mehd ile tanmas hususunda bir baka neden zikretmektedir. O da yledir: el-Kis el-Mehd zamannda Badata geldi. Ramazan aynda hlifeye teravh namazn kldracak birisi arand. Ona elKis tavsiye edildi. El-Kis grevlendirilerek saray erkanna teravh namaz kldrd. Sonra hlifenin olu iin eitici olarak atand.hlife ona on bin dirhem para verdi. Bir elbise ve bir de binek at hediye etti54. El-Kis hlifenin oluna eiticilik grevine ek olarak halka Kuran- Kerm okutur, onlara nahiv ve dil retirdi55. Harun er-Red hilafete geince, hilafetinin on nc ylnda hicri 182 sene kknden fiil, dr. Herhlde el-Mehd, fiilin hums kkyle deil, sls kkyle cevap verilmesini beklemekteydi. Yoksa kknden emir manasna doru bir kiptir. Ancak el-Mehd insann makatnn Arapadaki syleniine yaknlndan dolay bu cevab irkin grmtr. den vezninde eklinde verilen cevap da manaya en yakndr.Bkz.elMuhtar Ahmed Dre, a.g.e, s. 59 iki nolu dipnot 51. Bir musibet annda demek.Bkz.el-Cevher, smail b. Hammad , Tcul-lua ve shhul-Arabiyye; Tah: Ahmed Abdulafur Attar; Matbiu daril-kitbil-Arab;Kahire, 1956, III/1218 ; Ahmed el-yid ve dierleri, el-Mucemul-Arabiyyul-ess (Lrus) el-MunazzamatulArabiyyetu lit-terbiyeti vesekfeti vel-ulm, ts.yersiz, (r.c.a) md. 52. Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/ 186; el-Kft, a.g.e, II/259; el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/405; el-Muhtar Ahmed Dre, a.g.e, s. 59 53. el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/406 54. el-Kis, M telhanu fihil-mme Muk.s.14 55. Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/195; el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/409
50.

168

Kadir Knar

sinde el-Kisyi yanna ard. Oullar Muhammed el-Emn (198/813) ve Abdullah el-Memnu onun huzuruna kararak ona bunlar imtihan et dedi. El-Kis onlar imtihan etti. Onlar da el-Kisnin sorduu sorulara gzel cevaplar verdiler. Bu olaydan sonra Harun er-Red el-Kisye bu iki olunun eitimlerini stlenmesini nerdi o da kabul etti. El-Kis haftada iki gn gndzn bir blmnde onlara urardm. diyerek onlarn eitimlerini stlendiini dile getirmitir56. Buradan el-Kisnin hem el-Emn Hem de el-Memnu eittii anlalmaktadr. Ancak baz kaynaklar el-Kisnin sadece el-Emni eittiini, el-Memnu ise el-Yezdnin (202/818) eittiini kaydetmektedirler57. Bu iddia u rivayete dayandrlmaktadr: Babalar, el-Kisye, olu el-Emne Hamzann kraatini retmesini; Ebu Muhammed el-Yezdye de dier olu el-Memna Ebu Amrn (154/771) kraatini retmesini emretti58. ki rivayetin arasn uzlatrmak da mmkn gzkmektedir. yle ki belki de ayrm sonradan yaplm olup, el-Kis balangta el-Emn ve el-Memnun her ikisini de eitmekteydi59. el-Kis Harun er-Redin oullarnn eitiminde tam yetki sahibi idi. Onlara disiplinli bir eitim veriyordu. Onun yle dedii rivayet edilmitir: Harun er-Red beni Muhammed ve Abdullahn eitimiyle grevlendirdi. Ben onlar disiplinli bir ekilde eitirdim. Eitimlerine ar bir zen gsterirdim. zellikle de Muhammedle ilgilenirdim. Bir gn hlise mm Cafer bana gelerek dedi ki: Kis! Hanmefendi sana selam syledi ve yle dedi. Senden ricam olum Muhammede efkatli davranmandr. nk o, benim kalbimin meyvesi ve gzmn nurudur. Bu yzden ben ona ok nazik davranrm Bunun zerine hliseye yle dedim: Muhammed . babasndan sonra hlifelie namzettir. Onun hakknda geveklik gstermek doru olmaz.60. Bu rivayetlerden el-Kisnin yaad dnemde devlet adamlar ve saray evresinin ilim adamlarna, dil ve edebiyatla ilgili ilimlere ne denli nem verdiklerini anlamamz mmkndr. Meclisul-Ulema diye anlan ilim, mzakere ve mnaYkut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/185 el-Kis, M telhanu fihil-mme, Muk.s.15 58. bnu Hallikn, a.g.e, VI/184; el-Hatb el-Badd, a.g.e XI/403; es-Srf, Eb Sad el-Hasan b. Abdillah, Ahbrun-naviyyn el-Basriyyn, Nr. F. Krenkow, Katolik Matbaas, Beyrut, Paul Geuthner, Paris 1936, s. 40; el-Kft, a.g.e, II/271 59. el-Kis, M telhanu fihil-mme, Muk.s.15 60. el-Kis, M telhanu fihil-mme, Muk.s.16
56. 57.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

169

zara meclislerinin byk ounluu hlifelerin ve dier devlet ricalinin huzurunda cereyan etmi olduunu grmekteyiz. Bu mnazaralar sonunda beenilen ve takdir edilen alimler dllendirilmitir. Bunun da ilim, dil ve edebiyatn gelimesinde byk katklar olduu aktr. Dier hlifeler gibi Harun er-Red de ocuklarna dil ve edebiyatta dorularn retilmesine ok titizlik gsteriyordu. El-Kisnin onlara rettiinin doruluunu zaman zaman test ediyordu. Bununla ilgili bir olay el-Kisnin el-Mufaddal ed-Dabb ile Harun er-Redin huzurunda yaptklar ilm mzakere oturumlarndan birinde yle anlatlmaktadr: Harun er-Redin elisi perembe gn erkenden bana gelerek, hlife seni davet ediyor, buyur dedi. Huzuruna girdim, Muhammed sanda, el-Memn solunda, el-Kis de nnde diz km oturuyordu. El-Kis, Muhammed ve el-Memna Kurann manalarn izah ediyordu. Selam verdim. Aleykm selam dedi. Sonra otur dedi. Ben de oturdum. Bana dedi ki: 16 ayetinde ka isim vardr? Ben: - isim var dr. Mminlerin Emiri! dedim. O: Onlar nelerdir? dedi. Ben: Birincisi kendinden baka ilh olmayan Allahn ismidir, ikincisi Peygamber (s. A.v.)in ismi, ncs de kfirlerin ismidir, harfine bitiik ve Allah Celle ve Azze iindir, ya bitiik ve Peygamber (s. A.v.) iindir, ve kafirler iindir dedim. Eliyle el-Kisyi iaret ederek: Bu eyh de bize bunun byle olduunu syledi, dedi. Sonra Muhammede dnerek, anladn m? diye sordu. O da: Anladm, deyince tekrarlamasn istedi. Tekrarlaynca: Aferin. dedi. Sonra bana dnerek, Mufaddal! Bu eyhin yanndayken bize soracan baka bir mesele var m? dedi. Evet Mminlerin Emiri! dedim. Nedir o? dedi. Ben de Farazdakn (112/730) Gn ufuklarn size balyoruz, ay ve gneiyle ykselen yldzlar bizimdir. beytindeki ibaresidir dedim. O, daha nce bu eyh Ali b. Hamza bunu bize anlatt. iki ay gne ve aydr. Araplarn Ebu Bekir (13/634) ve meri (23/644) (r. A) kastederek demelerinde olduu gibi dedi62. Harun er-Red el-Kisye oka mal bahetti. Mali durumu iyileti. Bu hal onun zel hayatnda da gzlenmeye balad. Yllardan beri giydii iin kendisini ne kavuturan elbisesini kard. Bu hususa iaret eden Ebu Amr ed-Dr yle demektedir: el-Kis, sultanla beraberliinde elbisesi hari hlinden fazla bir ey deimedi. Bir gn zerinde iki byk ceket giyili iken Kfeli alimlerden birisi ona;
61. 62.

el-Bakara 2/137 ez-Zeccc, a.g.e, s. 30, 31

170

Kadir Knar

Kis! Bu elbise nedir? diye sordu. Sultanla birlikte olmann gerektirdii protokol kurallarndan bir kuraldr. Ne dine zarar verir, ne bidata sokar, ne de snnetten karr.63 cevabn verdi. bn Eb Tahirin rivayetine gre, el-Kis evlenmek istemi, o ana kadar ne hanm ne de cariyesi varm, Harun er-Rede bekrlktan ikyet ettii mstehcen bir iir yazm, Harun er-Red ona on bin dirhem, gzel bir cariye, bir kle ve bir binek at hediye etmitir64. el-Hatb el-Badad sz konusu iirin beyitlerini sanat deeri asndan gzel beyitler olarak65 nitelerken, el-Kft el-Kisden byle mstehcen beyitlerin sadr oluunu irkin olarak nitelemektedir66. bn Maktm u szleriyle bu beyitlerin el-Kisden sadr olmasn uzak grmektedir: Bu irkin bir szdr. zellikle de hlifenin ocuklarn eiten bir kimsenin hlifeye hitaben byle bir sz sylemesi ok daha irkindir. Bu tr bir sz cahil veya gafil olandan baka bir kimse sylemi olamaz. yle grnyor ki bu szler el-Kisye deil bir bakasna aittir67 . Ramazan Abduttevvabn belirttii gibi el-Kisnin ahsiyetini tanyan bir kimsenin bu hikayenin doruluunu kabul etmesi mmkn deildir68. Dier taraftan kaynaklarda el-Kisnin iir syleme yeteneinin olmad zikredilmitir. Saleb (291/904) yle demitir: el-Kisanin de el-Ferrnn da iir sylediklerini asla duymadm69. Yfi de ayn ynde gr belirterek yle demitir: el-Kisnin iirle bir alkas yoktu. Hatta Arapa alimleri arasnda iir konusunda el-Kisden daha cahili yoktur denilmitir70. el-Kis uzun bir mddet Harun er-Redin ocuklarn eitmeye, halka Kuran okutmaya onlara dil ve nahiv ilmi retmeye devam etmitir. Hayatnn sonlarna doru ellerinde ve yznde beyazlklardan meydana gelen bir eit bulac deri hastal olan czzama yakalanmtr. Harun er-Red bu hlde iken onun ocuklaryla birlikte olmasn istememi, onlara kendisinin yerine ilminden ve ahlkndan
el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/411; el-Kft, a.g.e, II/266 bnu Hallikn, a.g.e, III/295; el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/411; Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/194; el-Kft, a.g.e, II/266 65. el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/413 66. el-Kft, a.g.e, II/267 67. el-Kft, a.g.e, II/267 1.nolu dipnot 68. el-Kis, M telhanu fihil-mme, Muk.s.18 69. ez-Zbeyd, a.g.e, s. 140; el-Kft, a.g.e, II/270 70. el-Kis, M telhanu fihil-mme, Muk.s.18
63. 64.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

171

raz olaca birisini bulmasn istemitir. Bu konuda gerek sebebi kendisine sylemek istememi, onu incitmeyecek ho szler syleyerek yle demitir: Bak, sen yalandn biz seni istirahat ettirmek istiyoruz, maan da kesmeyeceiz Bunun . zerine Harun er-Redin ocuklarn eitmek zere kendi yerine rencisi Ali b. El-Mubarek el-Ahmeri (194/809) geirmitir71. Bylece eiticilik grevinden brokratlk grevine gemitir72. Seferlerinde ve seyahatlerinde bu seyahatlerden biri esnasnda ld zamana kadar Harun er-Rede elik etmitir.

e) Vefat
el-Kisnin doum tarihi konusunda kaynaklarda kesin bilgiye rastlanlmazken lm tarihi ile ilgili olarak doumu konusunda da sylediimiz gibi on bir ayr tarih zikredilmektedir. Bu tarihler arasnda hicr 189 senesini tercih eden Ramazan Abduttevvab tercih sebeplerini yle sralamaktadr. 1- Neredeyse btn kaynaklar bu tarihi zikretmekte ittifak hlindedir.182 ve 183 tarihlerini lm tarihi olarak zikredenler de bu tarihi zikretmektedir. Bazlar bu tarihi nce sylemekte sonra dierlerini de saymaktadrlar. Bu tarihin el-Kisnin lm tarihi olduunu kuvvetli ihtimal, dierlerini zayf ihtimal kabul etmektedirler. El-Merzubn yle demitir: el-Kis Muhammed b. El-Hasanla ayn gnde Reyde Ranbya denilen yerde 189 senesinde vefat etmitir.73 Ebu Amr ed-Dnnin (444/1052) ifadesi yledir: el-Kis Harun er-Red ile Horasana doru giderken Rey ehri kylerinden Ranbya kynde 189 senesinde lmtr.74 bnl-Cezer yle demitir: el-Kisnin lm tarihi tartmaldr. Ulema ve hafzlardan birounun onun lm hakknda yazd tarihlerin dorusu 189dur.75 Ayn mellif dier bir eserinde de el-Kis en mehur gre gre 189 senesinde lmtr.demektedir.76 2- 182 ve 183 senelerini zikreden en eski kaynak Tarihu Badad tr. Mesd (345/956) gibi 189 senesini zikreden kaynaklar 182 ve 183 senesine uzaktan yakndan iaret etmemektedir. El-Mesd yle demitir: Harun er-Redin hilafeti zamannda el-Krt kitab mellifi el-Kis lmtr.77. Ez-Zubeyd (379/989)
el-Kft, a.g.e, II/315; Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/108 Yakt, a.g.e, V/183 73. el-Kis, a.g.e, Muk.s.44 74. el-Kis, , a.g.e, Muk.s.45 75. bnul-Cezer, ayetun-nihye, I/539 76. bnul-Cezer, en-Ner, I/172 77. - el-Kis, , a.g.e Muk.s.45
71. 72.

172

Kadir Knar

ise yle der: el-Kis ve Ebu Hanfenin rencisi fakih Muhammed b. El-Hasan 189 senesinde ayn gnde vefat ettiler ve defnedildiler78. Ebut-Tayyib el-Luav (371/981) de ayn tarihi zikrederek yle der: el-Kis Harun er-Red ile onun ilk seferinde Reye gelmiti. Fakih Muhammed b. Al-Hasann ld sene orada ld. Bu tarih 189 senesi idi79. 3- Kaynaklarn pek az mstesna hepsi el-Kisnin Harun er-Redle birlikteyken Reyde ldn sylemektedir. Harun er-Redin Reyi 189/805 hicr senesinde ziyaret ettii tarihen bilinmektedir. Hicr 282/895 ylnda vefat eden Ebu Hanfe ed-Dnever yle der: 189 ylnda Harun er-Red Reye geldi. Orada bir ay kald. Sonra Badata doru yneldi.80. Hicr 310/923 ylnda vefat eden Taber ise Sonra 189 senesi girdi. Onda olan olaylara gelince; bu olaylardan birisi de Mminlerin Emiri Harun er-Redin Reye geliidir.81.ifadeleriyle bu olay aklamaktadr. Hibir kaynak Harun er-Redin Reyi ziyareti ile ilgili bunun dnda bir tarih belirtmemektedir. El-Kisnin vefat ile ilgili tarih belirtmeyen el-Ezher Harun er-Redin Reye gelii olayn zikrederek Harun er-Red Horasana doru yola knca el-Kisyi de beraberinde ald. El-Kis yolculuklarnda ona arkadalk ederdi. Reye gelince el-Kis orada ld82. Demektedir. 4- el-Kis Harun er-Redin oullar el-Emn ve el-Memnu (170/786) eitmeye hicr 182 ylnda balad.83 Harun er-Redin ocuklarna uzun mddet mrebbilik yapp sonunda onlara kendi yerine eiticilik yapmak zere el-Ahmeri geirmi olan el-Kisnin hemen o sene lm olmas dnlemez. Bu saylan nedenlerden dolay hicr 189.yl daha isabetli bir tesbit olarak grnmektedir. Kaynaklar el-Kisnin lm tarihinde ihtilaf ettikleri gibi ld mekan hususunda da ihtilaf hlindedirler. ou Fars lkesinde Horasan beldesinde Rey ehrinde ldn belirtirler. Bazlar tam olarak ld beldenin de ismini verir. Bu belde Ranbyadr84. Kaynaklarn az bir ksm el-Kisnin Tus ehrinde ldn sylerler85. Mehur olan birinci grtr.
ez-Zbeyd, a.g.e s. 141 Ebut-Tayyib el-Luav, a.g.e, s. 121 80. el-Kis, , a.g.e, Muk.s.46 81. el-Kis, a.g.e, Muk.s.46 82. el-Kis, a.g.e, Muk.s.46 83. Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/185 84. Ykut el-Hamev, Mucemul-buldn, II/284 85. Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/199; bn Hallikn, a.g.e, III/296
78. 79.

Kufe Nahiv Ekolnn Kurucusu El-Kis Ve Nahivle lgili Grleri (I)

173

Ramazan Abduttevvab Tus ehri rivayetinin ez-Zbeydnin rivayetine dayandrlarak yanlg sonucu sylendiini belirtmektedir86. Ez-Zbeyd yle der: Harun er-Red Tusa sefere knca el-Kis de onunla birlikte kt. Reye varnca el-Kis amansz bir hastala tutuldu. Harun er-Red yaya olarak ona geldi. zgn olarak yanndan kt ve arkadalarna, maalesef el-Kis lm dedi. Biz Allahnz ve elbette Ona dneceiz87 mealindeki istirc ayeti denen ve bir tandn lm mnasebetiyle okunan ayeti okudu. Onu sakinletirmeye alyorlard. zld belliydi. Ona: Mminlerin Emiri! ona ne oldu ki ldn zannediyorsun dediler. Harun er-Red el-Kisnin bana anlattna gre o, Zun-Nahleteyn denilen yerde ok bilgili bir bedevi ile karlamt. O yle derdi: Ben hergn sabah le ona gider bilgilerini susam bir kimse gibi yudumlardm. Bir sabah geldiimde ard. Korkun bir hastala tutulduunu grdm. Kendini brakvermi, dorulmaya alyor ve u iki beyiti sylyordu. -

Kader seni Zun-Nuceyl denilen yere getirdi. Babama yemin ederim ki ZunNuceyl senin yerin deil. Ancak korunmu Zbakar yurdu gibi. Zbakar yurdunda ziyareti ne gezer88. Nihayet bir sabah yanna geldiimde lm olduunu grdm . Ben de el-Kisnin yanna girdiimde yukardaki iki beyiti okuyordu. Bu beni hznlendird. El-Kis Reyde ld. Harun er-Redin zannettii gibi oldu.89. . Harun er-Red el-Kisnin lmne ok zld. Nitekim onunla birlikte len Muhammed b. Al-Hasan a-aybnye de zld. Horasan seyahatinden Badata dnnce u mehur veciz szn syledi: Fkh ve lgati ayn gnde Reyde gmdk90. el-Kisnin lmne dost dman herkes zlmtr. Harun er-Redin iki olunu birer tane eitmeleri sebebiyle aralarnda byk bir rekabet ve srtme
el-Kis, a.g.e, Muk.s.47 el-Bakara 2/156 88. Bu iki beyit Badadi tarafndan Emevi devleti slam airlerinden Merric es-Slemye nispet edilmitir.Bkz.el-Kis, a.g.e, Muk, s. 48; 1.nolu dipnot 89. ez-Zbeyd, a.g.e, s. 141; Olay az farkl ifadelerle;bnun-Nedm, a.g.e, s. 97; Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/198 ; el-Kft, a.g.e, II/268-269 90. ez-Zbeyd, a.g.e, s. 141; el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/413; el-Kft, a.g.e, II/268-269; Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/198 ; bnul-Cezer, ayetun-nihye, I/539; es-Suyt, Buyetul-vut, II/164
86. 87.

174

Kadir Knar

olan bu sebeple de el-Kisyi ve onun nahiv bilgisini eletiren91 el-Yezd bile ona mersiye dizmitir. El-Yezdnin fakih Muhammed b. El-Hasan e-eybn ile el-Kis hakkndaki mersiyesi mealen yle:

Dnya paraland ebediyet yok; grdn birazck gzellik yok olacak, Geen asrlar sndren seni de sndrecek, hazr ol ki yokolu hazr, Kadil-kudt Muhammede zldm, gzyalarm akttm, kalbim ac iinde, Bir gn bir sorunla karlatmzda izahyla, kim zecek diye sorduumda sen yoksun dedim, Ondan sonra el-Kisnin lm beni yaralad, neredeyse gkler ve yer beni sarsp frlatacakt. Btn yaam ve lezzeti bana unutturdu, gzmden uykuyu ald, artk gzler sabahlara kadar uykusuz. Onlarn ikisi de alim idiler, yok olup daldlar, onlarn dnyada bir eleri daha bulunamaz.92.

Harun er-Red el-Yezdnin el-Kisye syledii bu mersiyesini duyunca yle demitir: Yezd! el-Kisye yaarken kt davranyordun. lmnden sonra ona iyilik ettin.93. rencisi Ebu Mishal el-Arb yle der: el-Kisyi ryamda grdm. Yzleri ayn ondrd gibi parlyordu. Allah sana nasl muamele etti dedim. Kuran sayesinde beni balad, cevabn verdi. Hamza ez-Zeyyta ne yapt dedim. O yce makam94 lardadr. Onu ancak inciye benzer yldz gibi parlak gryoruz . Dedi.
es-Srf, a.g.e, s. 40 el-Kft, a.g.e, II/268; bnul-Cezer, ayetun-nihye, I/540; el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/413 93. Ykut el-Hamev, Mucemul-udeb, V/199 94. el-Hatb el-Badd, a.g.e, XI/414; el-Kft, a.g.e, II/269
91. 92.

bilimname XIII, 2007/2, 175-192

RADYOKARBON (CARBON14) TARHLEME YNTEM VE KURN YAZMALARI1


M. Saifullah, Ghali Adi, Abdullah David ev: Mehmet DA Dr., Atatrk . lahiyat F. muhammeddag@hotmail.com

1. Giri
Radyokarbon ya da Karbon 14 ya belirleme yntemi, W. F. Libby, E. C. Ander2 son ve J. R. Arnold tarafndan 1949 ylnda gelitirildi. Bu radyometrik tarihleme teknii, bir biyolojik kkenin yaklak 50, 000 yllk belli arkeolojik bozunmalarnn tarihini belirleme yoludur. Bu metod, muhtemelen en yaygn kullanlan yntemlerden biridir ve bilinen en iyi kesin tarih belirleme metodudur. Bu yzden o, bir arkeologun alet kutusunun vazgeilmez bir paras hline gelmitir.1960 ylnda Libby, radyokarbon tarihleme ynteminden dolay kimya dalnda Nobel dlne lyk grld.3
Bu makale http://www.islamic-awareness.org/Quran/Text/Mss/radio.html adl internet sitesinden alnmtr. 2. W. F. Libby, E.C. Anderson & J. R. Arnold, Age Determination By Radiocarbon Content: WorldWide Assay Of Natural Radiocarbons Science, 1949, cilt: 109, s. 227228; J. R. Arnold & W. F. , Libby, Age Determination By Radiocarbon Content: Checks With Samples Of Known Age , Science, 1949, cilt: 110, s. 678680. 3. R.E. Taylor, Radiocarbon Dating: An Archaeological Perspective, 1987, Academic Press, Inc.: Orlando (FL) , s. 169-170.14C tarihleme tekniini gelitirdii iin Williard F. Libbye verilen 1960 Kimya Nobel dlnn metni s. 170de verilmektedir.
1.

176

M. Saifullah/ Mehmet Da

Bu makalede, radyokarbon tarihleme ynteminin pratiini ve ilkelerini ksaca tartacaz. Bu, okuyucuya bu ilemin avantajlarn ve dezavantajlarn deerlendirme frsatn sunacaktr. Karbon tarihleme yntemi, Kurn yazmalarna uygulanabilir mi? Radyokarbon tarihleme yntemi, geleneksel paleografik tekniklerden ve ilgili metotlardan daha kesin sonular salayabilir mi? Yine tartmamzn son ksmnda bu sorulara odaklanacaz.

2. lkeler ve Pratik
Karbon, karbon12 (12C) ve karbon13 (13C) eklinde radyoaktif olmayan kararl iki izotopa sahiptir. Buna ilveten yeryznde kk miktarda kararsz radyoaktif karbon14 izotopu da vardr. Bu izotoplar, aada belirtilen miktarlarda mevcuttur: 12C - 98.89 %, 13C - 1.11 % ve 14C - 0.00000000010 %. Dier bir ifadeyle canl bir varlktaki her 1, 000, 000, 000, 000 12C atomu iin doada bir karbon14 atomu vardr.

Karbon-14n Kayna
Kozmik nlar yerkrenin atmosferine girdiinde, hzl hareket eden ntronlarn oluumundan ortaya kan gaz moleklleri ile eitli etkileimlere girerler. Bu enerji ykl ntronlar, nitrojen molekln atomlarna ayrrlar ve daha sonra 14C oluturmak zere bunlarla reaksiyona girerler. Bu reaksiyon yle formle edilebilir: 4 n + 14N 14C + p (ntron, azot 14N atomuyla etkileerek 14C e dnyor) n olan yerde bir ntron ve p olan yerde bir proton vardr. En yksek oranda 14C oluumu, 9 ila 15 km aras stratosferik irtifalarda meydana gelir. Yaygn olarak bulunan 12Cnin aksine, 14C kararszdr ve nitrojene dnerek ve enerji aa kararak ar ar bozunur. Bu kararszlk onu radyoaktif yapar.

Karbon -14n Dnya Biyosferinde Asimilasyonu


C izotopu dnyaya (frtnalar gibi) atmosferik aktiviteler tarafndan getirilir ve biyosferde sabitleir.14C, dier karbon izotoplar 12C ve 13C gibi reaksiyona girdii iin fotosentez reaksiyonlar vastasyla bitkinin bir paras olur. Bu bitkileri yiyen hayvanlar teker teker 12C ve 13C gibi kararl izotoplar kadar 14C de absorbe ederler. Bu 14C yeme sreci, bitki ve hayvan hayata kald srece devam eder.14C, 12C ile ok iyi kart iin karbon -12 ile karbon -14 arasndaki oran bir aacn yapranda
14
4.

A.g.e., s. 6.

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar


14

177

ya da bir hayvann vcudunun bir parasnda ayndr. Ayn ekilde C atmosferik deiimle dnyadaki okyanuslara girer ve bylece karbonata dnr. Btn bu 14 C stou karbon dnm deposu diye isimlendirilir.5

lm, Bozunma, Tarihleme


Bir bitki ya da bir hayvan lr lmez, mevcut karbonun metabolik fonksiyonu son bulur. Radyoaktif karbon-14 ikmali sz konusu deildir ve 14C miktar, aadaki denklemde verildii gibi, radyoaktif bozunma vastasyla, kademeli olarak azalr. C 14N + (Canl lr lmez carbon14 izotopu azot atomuna dnr. Baka bir deyile carbon -14 izotopu bir beta parac aa kararak kararl azot atoumuna dnr.) 6
14

parac aa ktktan sonra, 14C kararl ve radyoaktif olmayan azota 14N dnr. Dier bir ifadeyle 14C/12C oran zamanla gittike klr. Bundan dolay biz yaayan varlklarn lm an gstergesini balatan saat benzeri bir eye sahibiz. Bylece radyokarbon tarihleme metodu, esas itibariyle dnyann her yerinde dzgn bir biimde uygulanabilir. Libby, Anderson ve Arnold, bu bozunma orann ilk defa len ve 14Cn yar mrnn 5568 yl olduunu bulanlard. Yani, 5568 ylda orijinal bir numunedeki 14 Cn yars bozunmu olacaktr Bir dier 5568 yldan sonra geriyekalan materyalin yars bozunmaya urayacaktr ve byle devam edip gidecektir.5568+30 yllk bir karbon-14 yar mr Libby half-life7 olarak bilinmektedir.Libby half-lifen sonraki lmleri, yaklak olarak 3% daha dk bir hesaplamay gsterdi. Daha net ve kesin yar mr 5730+40 yldr. Bu deer Cambridge half-life olarak bilinmektedir.8 10 yar mrden sonra, bir numunede kalan radyoaktif karbon kk bir miktardr. Bylece bu tekniin limiti takriben 50, 000-60, 000 yla kadar uzana14 caktr. C bozunmann srekli ve kendiliinden olduu vurgulanmaldr. Dier bir ifadeyle, bir numunede 14C atomu iin bozunma olasl sabittir, bylece o, veri sayma analizine istatistiksel metotlarn tatbikini gvenilir klar.
A.g.e., s. 7-9. evirenin notu. 7. A.g.e., s. 9. 8. A.g.e., s. 9.
5. 6.

178

M. Saifullah/ Mehmet Da

Radyokarbon le Tarihleme Ynteminin Snrllklar


Hibir teknik mkemmel deildir ve radyokarbon tarihleme ilemi de bundan istisna tutulamaz. Bu teknikle neredeyse herhangi bir organik materyal numunesi dorudan tarihlenebilmesine ramen, bu teknii kusurlu klan birka eksiklik de sz konusudur. 1. Numunenin boyutu: Arkeolojik numunenin boyutu nemlidir, baz maddelerin arndrlmas sreci kimi maddeleri ondan eksiltmektedir. te yandan bir numunenin daha by daha iyidir. 2. Numuneyi ileme: Daha yakndaki karbonun yol at radyoaktif kirlilikten kanmak iin, numunelerin ilenmesine ihtimam gsterilmelidir. Atmosferden ya da ambalajdan yeni karbon14 almalarn nlemek iin, numuneler kimyasal olarak ntr ve hava geirmez materyallerle ambalajlanmaldr. 3. Karbon-14n Karbon-12ye gre oran: lk dnemlerde karbon-14n karbon 12ye gre orannn sabit olduu kabul edilmektedir. Ancak bu doru deildir.9 Dendokronoloji gibi baka teknikler kullanlarak alnan ve tarih eletirmesi (karlatrmas) yaplan radyokarbon rnekleri, karbon-14n karbon-12ye gre orannn dnya tarihi boyunca nemli lde deitiini gstermektedir. Bylesi bir deiimin olabilmesi, yeryznn youn kozmik radyasyon bombardmanndaki younluun deimesine baldr.14C seviyesi kozmik nlardaki younluk deimelerinden etkilenmektedir ki, bunlar da gne frtnalarnn (patlamalarnn) neden olduu deiimlerden etkilenmektedirler. Bunun en iyi rnei, yirmi yl ncesine oranla gnmzde, atmosferdeki ozon tabakasnn son dnemde azalmasnn bir sonucu olarak, atmosferdeki 14Cn artan orandr. Yine endstriyel an geliinden sonra, byk miktarda yanan fosil yaktlar, 14C iinde tketilen bir miktar karbon10 dioksiti aa kard (Suess Effect). Bu, o zamanda len nesneleri radyokarbon tarihleme teknii itibariyle daha yal gsterebilecekti. Bu deiimler, geen 1520 ylda deiik radyokarbon laboratuarlarda gelitirilen standart kalibrasyon tablolar kullanlarak telafi edildi. 4. stel bozunum nedeniyle snrllklar: Az nce de bahsedildii gibi, doada Cn bozunmas gittike artmaktadr. Bu, belirgin bir ekilde st ve alt limitleri ortaya koyar. Radyokarbon tarihleme yntemi, ok az bir bozunma meydana geldii
14
9. 10.

A.g.e., s. 16-34. H.E. Suess, Radiocarbon Concentration In Modern Wood Science, 1955, cilt: 122, s. 415-417. ,

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar

179

iin, olduka yeni kalntlarda ok hassas deildir. Bu, geni standart sapmalara ve elde edilen tarihte hatalara neden olur. Pratik st limite gelince, yaklak 50, 000 yldr. Bunun sebebi udur: hemen hemen 10 yar mrden sonra 14Cn kalntlar o kadar azdr ki, numunenin boyutundan bamsz yanlsz bir okumay tespit etmek ve salamak zor olabilir.

Matematik Bilimi, lm Ve Kalibrasyon/Ayarlama


Katsal bozunma denen eyi, 14Cn radyoaktif bozunumu takip eder. Burada 14 Cn miktar, deerine bal bir oranda azalma gsterir. Matematiksel olarak o, diferansiyel denklem/tretik denklem formlyle ifade edilebilir ki, N, 14Cn miktarn; ise sabit bozunmay ifade etmektedir.11

dN=-Ndt ya da dN/N=- dt
Bu diferansiyel denklemi zmek, bozunma denklemeninin standart formln verir. N=N et
0

N0 = zaman ierisindeki radyokarbon atomlarn says t=0, yani, hayvann ya da bitkinin lmnden hemen sonra bozunma/paralanma zamannn balangc N = t zaman boyunca radyoaktif bozunmadan sonra artakalan radyokarbon atomlarnn says = sabit/srekli radyokarbon bozunumu Belki tm radyokarbon lm tekniklerinin en mehuru, Hzl Ktle Spekt12 rometrisidir (AMS). Tpk dier ktle spektrometri almalar gibi AMS de, bir numunedeki atomlar, hzl hareket eden iyonlarn nna dntrerek gerekletirildi. Numune ilk olarak, sezyum iyonlaryla borbardman edilmek suretiyle iyonlatrld ve bylece hzl hareket eden na odakland. yonlar bylece hzlandrcya girer. Hzlandrc, son belirlemeden nce 14Ce karma ihtimali olan iyonlar dar atmaya yardm iin kullanlmaktadr. yonlar szlr ve sonunda 14C iyonlar, hesaplanacaklar detektre girer. AMSde radyokarbon atomlar, Gaz Orantl Hesaplama (GPC) ya da Sv Sintilasyon/Parldama Spektrometri (LSS) 13 gibi bozunumu beklemek yerine dorudan saptanmaktadrlar. Bu yzden numune hacimleri tipik olarak ok
R.E. Taylor, Radiocarbon Dating: An Archaeological Perspective, 1987, s. 98. A.g.e., s. 90-95. 13. A.g.e., s. 86-90
11. 12.

180

M. Saifullah/ Mehmet Da

kktr, ounlukla birka miligram dzenindedir. Ham radyokarbon lmler, yllar iin genellikle Before Present ya da BP eklinde rapor edilmektedir. Before Present BP yllar, gemii geriye doru sayan, miladi 1950 balang ylnda BP leini referans alan ham radyokarbon ya ve tarihlerini rapor etmek iin kullanlan zaman birimleridir.14 BP lei iin balang yl olarak miladi 1950nin niin kurulduu konusunda iki neden vardr. lk olarak, karbon14 ya belirleme yntemi iin lmleme/ayarlama ls erileri/kvrmlar bu ylda kuruldu ve ikinci olarak, 1950 yl 14Cn kresel dengesini 12C (Atom Bombas Etkisi) 15ye dntren nkleer silahlarn atmosferik denemesini ne alr.16 BP yllar eklinde rapor edilen radyokarbon lmler, dorudan numunede bulunan radyokarbon miktarna dayanr. Onun hesaplanmas, atmosferdeki radyokarbon younluu 1950de olduu gibi daima ayndr varsaymna dayanmaktadr. Daha nce de ifade ettiimiz gibi bu doru deildir. Karbon-14n karbon-12ye oran bir ka yzde ile farkllk arzetmektedir. Bu sebeple bu, lmleme zorunluluunu gerektirir. Radyokarbon belirleme lmne gelince bu olduka basittir. Numunenin radyokarbon lm, radyokarbon oran ayn olan bir aa halkas ile karlatrlr. Bu aa halkalarnn takvim ya bilindii iin bu numunenin yan verir. Pratikte karlalan kstlamalar vardr. Numune ve aa halkalarnn her ikisi zerindeki lmlerin, hassasiyeti/duyarll snrldr. Bu muhtemel takvim yann uzunluuna sebebiyet verecektir. Ayrca atmosferdeki radyokarbon younluu gemite deitii iin orada muhtemel birka uzaklk olabilir. Pratikte radyokarbon ya belirleme yntemi almalarnn nasl olduunu anlamak iin Kurn yazmalarndan birka rnek alma bize yardmc olacaktr.

Kurn Yazmalarnn Karbon14 le Yan Belirleme


Karbon14 ile Kurn yazmalarnn yan belirleme konusu, literatrde olduka yenidir. Belki bu tekniin en byk sakncasnn ok pahal olmas bir yana yazlm olan yazmalarn takvim yann uzun mesafelere sahip olmas gibi konular vardr. Bu, Kurn paleografisinin geleneksel metotlarnn daha hzl gelimesine neden oldu.
M. Stuiver & H. A. Polach, Discussion: Reporting Of 14C Data Radiocarbon, 1977, cilt: 19, say: , .3, s. 355-363. 15. evirenin notu. 16. H.de Vries, Atomic Bomb Effect: Variation Of Radiocarbon In plnts, Shells, And Snails In The Past 4 Years Science, 1958, cilt: 128, s. 250-251; Also see R.E. Taylor, Radiocarbon Dating: An , Archaeological Perspective, 1987, s. 37-38.
14.

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar

181

Bu paleografi de, mimarideki yalar belirlenmi benzerleri ile karlatrlan tezhip, ssleme ve yaz objelerinden faydalanmaktadr. Dier yandan radyokarbon ile ya belirleme yntemi gerekletirilmi olsa da kendisinden nadiren bahsedilmektedir. Biz radyokarbon ya belirleme yntemi ile Kurn yazmalarn ele aldmzda, bu ak bir ekilde ortaya kacak.

E 20 Rusya st. Petersburgdaki Kurn Yazmas

182

M. Saifullah/ Mehmet Da

Resim 1: Kurn paras, katalog No.1, Acc. No. E 20. Para Hucurat suresinin sonu, Kaf suresinin bana iaret eder.

Oryantal almalar Enstitsnn St. Petersburg ubesinde bulunan E 20 numaral yazma (resim 1) , zbekistan kaynakldr. Bu yazmann ayrntl tarihi 2000 ylnda Efim Rezvan tarafndan yaynland.17 Ayn yl ierisinde o, yine bu yazmann radyokarbon tarihlendirilmesini yaynlad.18 Bu radyokarbon zmleme parmen paralar zerinde yrtld, sonular resim 2de resmedildi. (a)

Resim 2: (a) numunedeki radyokarbon younluu, aa halkalarnda lmleme kullanmak ve bir tarihin benzer numunesinin muhtemel yan ortaya koyma (aadaki metne bak).
E. A. Rezvan, Yet Another Uthmanic Quran On The History Of Manuscript E 20 From The St. Petersburg Branch Of The Institute Of Oriental Studies Manuscripta Orientalia, 2000, cilt: , 6, say: .1, s. 49-68. 18. E. A. Rezvan, On The Dating Of An Uthmanic Quran From St. Petersburg Manuscripta Ori, entalia, 2000, cilt: 6, say: 3, s. 19-22.
17.

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar

183

(b)

Resim 2: (b) E 20 numaral yazmann muhtemel yan gsteren ubuklu ekil.19 Sol taraftaki eksen Before Present ya da BP yllarn ifadeden radyokarbon konsantrasyonunu gsterir. Alttaki eksen ise aa halkalar verilerinden elde edilen miladi yllar gsterir. Mavi ok ile gsterilen sol taraftaki noktal eri, numunedeki radyokarbon younluuna iaret eder/gsterir. Yeil ok ile gsterilen faslasz eri, aa halkalarndaki radyokarbon lmleri gsterir. Krmz ok ile gsterilen noktal izgi, numunenin muhtemel yalarn gsterir; daha yksek izgi, olas yan daha ok olduunu gsterir. Bu izgi resim 2 (b) de geniletildi.
19.

Resim 2 (a) nn temel geleri aadaki gibidir:

A.g.e., s. 20 ve 21.

184

M. Saifullah/ Mehmet Da

Bu yazmaya ilikin radyokarbon sonucu 1150+50 BPdir. Bu, yan 50 yllk standart kuku ile birlikte 1150 BP olduuna iaret eder.1150 BP ya, atmosferde radyokarbon miktar srekli ayndr basit varsaym ile hesaplanr. Bu yan kabaca gsteriminden baka bir ey deildir. Bylece lm, aa halkalar gibi yalar bilinen numunelere kar ayarlanmaldr. Radyokarbon veri ve ayar erisi, yazmann yann muhtemel dalmn izmek iin kullanlmaktadr. St. Petersburgdaki E 20 nolu yazmann durumu, %68.3 gven seviyesi (1) dizilerdeki sonucu verir. Miladi 781 miladi 791, miladi 825 - miladi 843, miladi 859 - miladi 903 ve miladi 915 - miladi 977 %95.4 gven seviyesi de (2) , miladi 775 - miladi 995 sonucunu verir. Bu yazmann paleografik analizi, 8.y.y.son eyrei civarnda bir tarih verir/sunar.20 Bu tarihleme, Franois Droche tarfndan da kabul edilmektedir.21 unu vurgulamak gerekmektedir: radyokarbon analiz yrtlrken gvenilirlik dzeyince oluturulan belirli bir alandaki yaklak bir tarih, bilimsel adan eit olaslktadr. En muhtemel tarihi bulmak iin alann ortalamasnn alnabilmesi sz konusu deildir. Bylece takvim yllarnn geni alann alarak, radyokarbon ya belirleme yntemi, deneyimli bir paleograf iin nadiren beklenmedik bir bilgi salar. Bununla birlikte altta greceimiz gibi durum daima byle deildir.

Yemen Sanadaki El-Velid Yazmas (Inv. No.2033.1)


Bu belki de enok allan Kurn yazmalarndan biridir ve Sana (Yemen) daki Mektebetu el-Camiil-Kebirden alnmtr. Almanya Saarland niversitesinden Hans-Caspar Graf von Bothmer, bu yazmay tezhip, ssleme ve yaz asndan ayrntl bir ekilde alt.22 O bilinen en eski ve kesin tarihli, hicretin birinci ylE. A. Rezvan, The Quran And Its World VI.Emergence Of A Canon: The Struggle For Uniformity , Manuscripta Orientalia, 1998, cilt: 4, say: 2, s. 26. 21. F.Droche, Note Sur Les Fragments Coraniques Anciens De Katta Langar (Ouzbkistan) , Cahiers DAsie Centrale, 1999, cilt: 7, s. 70. 22. H-C. G.von Bothmer, Masterworks Of Islamic Book Art: Koranic Calligraphy And Illumination In The Manuscripts Found In The Great Mosque In Sanaa in W.Daum (editr) , Yemen: 3000 , Years Of Art And Civilization In Arabia Felix, 1987?, Pinguin-Verlag (Innsbruck) and UmschauVerlag (Frankfurt/Main) , s. 180-181; a.g.e., Architekturbilder Im Koran Eine Prachthandschrift Der Umayyadenzeit Aus Dem Yemen Pantheon, 1987, cilt: 45, s. 4-20; M.B. Piotrovsky & J. Vrieze , (Eds.) , Art Of Islam: Heavenly Art And Earthly Beauty, 1999, De Nieuwe Kerk: Amsterdam & Lund Humphries Publishers, s. 101-104; H-C. G.von Bothmer, K-H. Ohlig & G-R. Puin, Neue Wege Der Koranforschung Magazin Forschung (Universitt des Saarlandes) , 1999, say: 1, s. 45. , Ayrca Sana mushafnda yaynland.1985, Dar al-Athar al-Islamiyyah, Kuveyt, s. 45.
20.

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar

185

nn sonunda Kfe yazs ile yazlm yazmadr. Bu muazzam Kurn yazmas 51 cm uzunluunda 47 cm geniliinde bir ebata sahiptir. (Resim 3). Onun kkeninin Suriyeden olduu anlalmaktadr.

Resim 3: Sana (Yemen) dan gelen byk meyye Kurnnn bir yapra23

Bu yazmaya ait teznip, ssleme ve paleografyay kullanan von Bothmer, onun miladi 710-715; hicri ise 1. Asrn son on ylna Emevi hlifesi el-Velid dnemine ait olduunu belirledi. Bununla birlikte bu yazmann radyokarbon ya belirlemesi, bu tarihin miladi 657-690 arasnda olduunu nermektedir.24 Yine o, bu yazmann
23. 24.

Memory Of The World: Sana Manuscripts, CD-ROM sunumu, UNESCO. H-C. G.von Bothmer, K-H. Ohlig & G-R. Puin, Neue Wege Der Koranforschung Magazin , Forschung (Universitt des Saarlandes) , 1999, s. 45. Hans-Casper Graf von Bothmer yle der: Mumari tezyinat ve ssleme sanatndaki argmanlara ait kodikoloji ve paleografi zerinde dnlmesi gerekmektedir.Bu el yazmasnn ilk yzyln son on yl ierisindekine sahibim. O da yaklak M. S.710-715 yllar arasn kapsamaktadr.Benim tarihimin bir bilgisi olmakszn tabiat

186

M. Saifullah/ Mehmet Da

yan bir baka yerde u ifadelerle dorulamaktadr: Bu yazmann belirli zellikleri ve ikonografi, bu almann Emevi ailesinden biri iin yapldn ima etmektedir. Tarihi koullar unu nermektedir: hlife el-Velid kendisi iin onu yaptrm olabilir. Bununla birlikte karbon ile ya belirleme yntemi biraz daha erken bir , tarihe iaret eder25 . Burada ilgin bir nokta vardr. Hem Paleografik hususiyetler hem de radyokarbon ya belirleme metodu, hemen hemen ayn sonuca ulat. Mesela bu yazma hicri birinci asrn son ksmna aittir. Bununla beraber, von Bothmerin de iaret ettii gibi radyokarbon ya belirleme ise biraz daha erken tarih verdi. Bu radyokarbon ya belirleme ynteminin, canlnn lmn vermesinden, yazmann ise gerekte ne zaman yazldn vermemesinden kaynaklanmaktadr. Velid zamanna ait olan bu Kurn hakkndaki ilgin olan bir ey, onun Etselle Whelan tarafndan grup 2 olarak ekillendirilen geni Kurn yazmasnn numaras ile esrarengiz bir ekilde benzerlik gstermesidir. Onlarn en mehuru Chester Beatty 1404dr.26 Chester Beatty 1404 yazmas Emevi dnemini anmsatan olduka benzer zelliklere sahiptir. Moritz sslenmi 20 sayfasn detayl bir ekilde yaynlad.27 Bu yazmann, A. S. Yahuda tarafndan hicri birinci asra ait olduu belirlenmitir.28 Moritz ise fotoraflarnn sunumunda onun hicri ikinci /nc
bilimsel aratrmalar gelimitir.C14 metodu gelimitir. Ak olmayan aratrma haberlerine dair C14 modeli gelimitir.657-690 yllar arasndaki oluum srecinde kalibrasyon neticesi kesindir. Bunula birlikte sanat tarihi metotlarnn tarihlendirilmesinde bir sorun var mdr? eklindeki bir sorunun cevabnn ben hayr olduunu dnyorum. E20 ve Semerkand yazmasnn, %95 gven seviyesinde srasyla 220 ve 260 yllar arasnda bir zaman araln ortaya koymasn dikkate alarak Shelia Blair, sadece 33 yllk bir mesafe gibi von Bothmer tarafndan ifade edilen olduka dk mesafeye pheli yaklamaktadr.Bunun yannda o basit bir denemenin ve standart gven seviyelerinin olmadndan da ikyet eder.Bkz., S. S.Blair, Islamic Calligraphy, 2006, Edinburgh University Press Ltd: Edinburgh (Scotland) , s. 125 ve s. 139, dipnot 95. Hans-Casper von Bothmer u gnlerde Sana yazmas ile ilgili olduka hacimli bir kitap hazrlyor. Ortaya konulan sonularn eksiksizlii ve mkemmellii ile ilgili olarak ileri srlen yarglar/hkmler yaynlanan bu say ile karara balanacak. M.B. Piotrovsky & J. Vrieze (Eds.) , Art Of Islam: Heavenly Art And Earthly Beauty, 1999, s. 101. E. Whelan, Writing the Word of God: Some Early Quran Manuscripts And Their Milieux, Part I Ars Orientalis, 1990, cilt: 20, s. 119-121.grup 2 yazmalar ve figrlerle alkal tartma iin 19, 22 s. 146-147. 27. B. Moritz (Ed.) , Arabic Palaeography: A Collection Of Arabic Texts From The First Century Of The Hidjra Till The Year 1000, 1905, Khedivial Ktphanesinin yaynlar, say: 16, Kahire, bkz., 19-30. 28. E. Whelan, Writing the Word of God: Some Early Quran Manuscripts And Their Milieux, Part
25. 26.

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar


29

187

asra ait olduunu belirledi. Dier yandan Josef von Karabacek onun nc asra ait olduunu belirledi.30 Bununla birlikte Velid zamanndan kalan grup 2 ye ait Kurnn u an tam tarihi unu ortaya koymaktadr. Chester beatty 1404 yazmas ayn ekilde benzer bir dneme aittir. Yani O, ya hicri birinci asrn sonuna ya da ikinci asrn bana aittir. Ayrca bu, birok ilkel hicazi yazmalarn da ayn ekilde ilk yllara ait olduunu desteklemektedir.

Halife Osmana Atfedilen Takentteki Muazzam Kurn Yazma-

Byk yapraklardan oluan ve yaklak olarak Kurnn te birine denk gelen Osman mushaf, (aada grld gibi) zbekistan Takentte bulunmaktadr. Bu yazma 19. Asrn sonunda, Rusya St. Petersburgda bulunan yazma, Rus oryantalist A. F. Shebunin tarafndan allm ve 1905 ylnda kopyas yaynlanmt. Bu yazma, St. Petersburgtaki sre boyunca u grnty ortaya koyacakt: yapraklarn birou bu yazmadan karlmt ve bunlar sonunda Londrada Christies mzayede evinde satlp kayboldu, ama bazlar slam sanat koleksiyonu31 Sam Foggda ortaya kt. Bu, yaklak olarak 55 cmx 70 cm boyutunda parmen zerinde nokta ve harekesiz yazlm, ok iyi biimlendirilmi Kufi yazs ile grnen hacimli bir Kurn yazmasdr. (Resim 4). Ayet sonlar, kegen izgilerden oluan kk levhalarla iaretlenmitir. Onuncu ayetler ise, yldz izimi gibi mavi, yeil, krmz ve manganez ile belirgin hale getirilmi kare madalyon ile iaretlenmitir. Shebunin bu yazmann hicri birinci asrn sonu ikinci asrn balarna ait olduunu belirledi.32
I Ars Orientalis, 1990, gstergelere bkz., 120. , B. Moritz (Ed.) , Arabic Palaeography: A Collection Of Arabic Texts From The First Century Of The Hidjra Till The Year 1000, 1905, gstergelere bkz., 19-30 30. J.von Karabacek, Arabic Palaeography Vienna Oriental Journal (Wiener Zeitschrift Fr Die Kunde , Des Morgenlandes) , 1906, cilt: 20, s. 136. 31. slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 20 Ekim 1992 leden nce 10 ve leden sonra 2.30. Perembe, 22 Ekim 1992 leden sonra 2.30, 1992, Christies: London, s. 88 (grup 225) ; slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 20 Ekim 1992 leden nce 10 ve leden sonra 2.30. Perembe, 22 Ekim 1992 leden sonra 2.30, 1992, Christies: London, s. 89 (grup 225A). slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 19 Ekim 1993 leden nce 10.30 ve leden sonra 2.30. Perembe, 21 Ekim 1993 leden sonra 2.30, 1993, Christies: London, s. 20 (grup 29) slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 20 Ekim 1992 leden nce 10 ve leden sonra 2.30. Perembe, 22 Ekim 1992 leden sonra 2.30, 1992, Christies: London, s. 21 (grup 30) 32. A. Jeffery & I. Mendelsohn, The Orthography Of The Samarqand Quran Codex Journal Of The ,
29.

188

M. Saifullah/ Mehmet Da

1905deki kopyada gzlemlendii gibi imlnn dayana ile alkal olarak Jeffrey de, onun dokuzuncu asrn ilk yllarna ait olduunu ileri srd.33 ok yakn zaman nce Droche, tarihin sekizinci asrn ikinci yarsna tekabl ettiini sylemiti.34 Bu yazmaya ait yapran karbon tarih/ya belirlemesi, Oxfordda gerekletirildi. Sonu olarak 640 CE ve 765 CE arasnda %68 olaslkl bir tarih; 595 CE ve 855 CE arasnda da %95 olaslkl bir tarih ortaya kt.35 Bu sonu hakknda yorum yapan Rezvan u hususa dikkat ekti. Bu yazmann palegorafik ya belirlemesi de, onun sadan sonra (CE) sekiz/dokuz asra CE ait bir tarih/ya olduunu gsterdi.36

American Oriental Society, 1942, cilt: 62, s. 195. A.g.y. 34. F.Droche, Note Sur Les Fragments Coraniques Anciens De Katta Langar (Ouzbkistan) , Cahiers DAsie Centrale, 1999, s. 65. 35. slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 20 Ekim 1992 leden nce 10 ve leden sonra 2.30. Perembe, 22 Ekim 1992 leden sonra 2.30, 1992, Christies: London, s. 88 (grup 225). Bkz., F.Droche, Manuscripts Of The Quran in J.D. McAuliffe (Ed.) , Encyclopaedia Of The Quran, 2003, cilt: 3, Brill: Leiden & Boston, s. 261; slam Hat, 2003, Katalog, 27, s. 12.Burada Sam Foggun katalounda matbaa hatas gzkmektedir. O miladi 640-765 yerine miladi 640-705 gsterir. 36. E. A. Rezvan, On The Dating Of An Uthmanic Quran From St. Petersburg Manuscripta , Orientalia, 2000, s. 19.
33.

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar

189

Resim 4: hlife Osmana atfedilen hacimli Kurndan bir yaprak. Kuzey Afrikada bulundu.37

Bu Kurna ait yapraklarn srad boyutlar bat dnyasnda yaynlananlarla ayn deildir. Takent yapraklarndan bir ksm, Londrada Christie mzayede evinde satlmtr. Bunlardan bir ksm, u tarihlerde satlmtr.225, 225a on 22nd Ekim, 1992;38 ve 29, 30 21 Ekim 1993.39 2000 ve 2003 yllarnda balanm bir ok yaprak Sam Foogsun slam yazmalarnda/slam hat yazlar katalounda ortaya kt.40 Bizim tartmamz u geree vurgu yapmakta; paleografik ve radyokarbon ya belirleme teknikleri bazen hemen hemen biri dierine uygunluk arzetmektedir. Aslnda, l deniz civarnda ortaya karlan antik branice yazmalarda (l Deniz Nshalarnda) , paleografik ve radyokarbon ya belirleme yntemleri kullanlarak benzer sonulara ulald. l denizde elde edilen bu antik yazmalarn farkl paralarnn 199141 ylnda ve ok yakn gemite 199542 ylnda radyokarbon teknii ile
slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 20 Ekim 1992 leden nce 10 ve leden sonra 2.30. Perembe, 22 Ekim 1992 leden sonra 2.30, 1992, Christies: London, s. 88 (grup 225). 38. slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 20 Ekim 1992 leden nce 10 ve leden sonra 2.30. Perembe, 22 Ekim 1992 leden sonra 2.30, 1992, Christies: London, s. 88 (grup 225). slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 20 Ekim 1992 leden nce 10 ve leden sonra 2.30. Perembe, 22 Ekim 1992 leden sonra 2.30, 1992, Christies: London, s. 89 (grup 225A). 39. slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 19 Ekim 1993 leden nce 10.30 ve leden sonra 2.30. Perembe, 21 Ekim 1993 leden sonra 2.30, 1993, Christies: London, s. 20 (grup 29). slam Sanat, Hint Minyatrleri, Kilim ve Hallar: Londra, Sal, 19 Ekim 1993 leden nce 10.30 ve leden sonra 2.30. Perembe, 21 Ekim 1993 leden sonra 2.30, 1993, Christies: London, s. 21 (grup 30) 40. slam Yazmalar, 2000, Katalog, 22, s. 8-9; slam Yaz, 2003, Katalog, 27, s. 12-13. 41. G.Bonani, M.Broshi, I.Carmi, S. Ivy, J. Strugnell, W. Wlfli, Radiocarbon Dating Of Dead Sea Scrolls Atiqot, 1991, cilt: 20, s. 27-32; G.Bonani, S. Ivy, W. Wlfli, M.Broshi, I.Carmi & J. Strugnell, , Radiocarbon Dating Of Fourteen Dead Sea Scrolls Radiocarbon, 1992, cilt: 34, No.3, s. 843-849.bu , tarihler James Vander Kam tarafndan ortaya karld. The Dead Sea Scrolls Today, 1994, William B.Eerdmans Publishing Company: Grand Rapids (MI) , s. 18, Tablo I. Tm tartmalar iin bkz., s. 17-18. Hershel Shanks tarafndan 1991 ylnda radyokarbon tarihleme ynteminin tantm yapld. Bkz., H. Shanks, Carbon-14 Tests Substantiate Scroll Dates Biblical Archaeology Review, 1991, , cilt: 17, No.6, s. 72. Muhtemelen l deniz civarndaki Hebrew antik yazmalar hakknda en erken karbon14 tarihleme ilemi Libby tarafndan yapld. O keten kumaa sarl parmen tomarnn yan belirledi ve deerini 1917 200 BP??? olarak belirledi.Bkz., W. F. Libby, Radiocarbon Dates, II Science, 1951, cilt: 114, s. 291. , 42. A. J. T. Jull, D. J.Donahue, M.Broshi, E. Tov, Radiocarbon Dating Of Scrolls And Linen Fragments From The Judean Desert Radiocarbon, 1995, cilt: 37, say: 1, s. .11-19; A. J. T. Jull, D. J.Donahue, , M.Broshi & E. Tov, Radiocarbon Dating Of Scrolls And Linen Fragments From The Judean
37.

190

M. Saifullah/ Mehmet Da

yalar belirlendi.1991 ylnda bu tomarlarn paleografik ve radyokarbon yntemi ile tarihlenmesini karlatran bir alma u sonucu ortaya koydu: Bizim aratrmamz hem paleofrafik hem de radyokarbon yntemlerini test etmektir; anlalan her iki disiplin de benzer bir ekilde eskiye yolculuk yapmak43 tadr. 1995 ylnda yaplan almada da benzer sonulara ulald. almada yle denilmektedir.
l denizdeki branice antik yazma kalnt numuneleri hakknda 14C lmleri ile belirlenen dnemler/alar, benzer alarn paleografik tahminleri ile makul bir uygunluk iindedir. Bu tahminlerin olduu durumlar kullanlabilir ve yararlanlabilir durumlardr.44

u aklda tutulmaldr: her iki almann sonular 1 (ya da %68) gven seviyesine dayanmaktadr.45 Dier bir ifadeyle tarihleme durumlarnn %68i zel bir mesafe/uzaklk/aralk iinde olacaktr. Eer bu mesafe/aralk/uzaklk 1 den 2 e ykselirse, yzde oran da %68den %95e ykselebilir. Netice itibariyle bu durum dahi paleografik ve radyokarbon tarihleme/ya belirleme arasndaki tm uygunluu etkileyecektir.46
Desert Atiqot, 1996, cilt: 28, s. 85-91. , Hershel Shanks bu tarihleme yntemini yenideng zden geirdi. H. Shanks, New Carbon-14 Tests Leave Room For Debate Biblical Archaeology Review, 1995, cimt: 21, say: 4, s. 61. , 43. G.Bonani, M.Broshi, I.Carmi, S. Ivy, J. Strugnell, W. Wolfli, Radiocarbon Dating Of Dead Sea Scrolls Atiqot, 1991, s. 31. , 44. A. J. T. Jull, D. J.Donahue, M.Broshi & E. Tov, Radiocarbon Dating Of Scrolls And Linen Fragments From The Judean Desert Radiocarbon, 1995, s. 17. Radyokarbon almalar hakknda aykr , grler iin bkz., J. Atwill, S.Braunheim-R.Eisenman, Redating The Radiocarbon Dating Of The Dead Sea Scrolls Dead Sea Discoveries, 2004, cilt: 11, say: 2, s. 143-157. , 45. Radyokarbon tarihleme yntemi ile Kurn yazmalarnn yalarnn belirlenmesi ile alkal olumsuzluklar/eksiklikleri yorumlayan Hristiyan misyoner Joseph Smith yle der: Her eyden nce onlar, karbon-14 tarihleme yntemi gibi kimyasal ilemleri kullanarak, yazma nshalarn yan belirlemyi denerler.Bu yntem, Kurn gibi bugne yakn dkmanlar iin yeterlidir.Cnk +/-20 yllar aras yllar tam/kesin olarak tarihlemek mmkndr.Belki bu ii gerekletiren kii karbon14 tarihlemenin kesinliinin gven seviyesine dayal olduunun farknda deildir.20 yllarnn kesinliinin deeri, gven seviyesi ister 1s ister 2s olsun belirlenmediinde anlamsz olacaktr. 46. A. J. T. Jull, D. J.Donahue, M.Broshi-E. Tov, Radiocarbon Dating Of Scrolls And Linen Fragments From The Judean Desert Atiqot, 1996, Tablo I, s. 86. Tablo I, 1 ve 2 gven seviyesi iin tarihleme , araln verir. Tablo II ise, paleografik tarihlemeyi verir. s. 88. l denizde ortaya karlan antik tomarlarn 1995 ylndaki radyokarbon tarihleme sonular baz parametreli yerli yerine oturtmak iin olduka eksik ve pheli eklinde tanmland. Bkz., H. Shanks, New Carbon-14 Tests Leave Room For Debate Biblical Archaeology Review, 1995, ,

Radyokarbon (Carbon14) Tarihleme Yntemi Ve Kurn Yazmalar

191

4. Sonular
Kurn yazmalarnn radyokarbon teknii ile tarihlenmesi luteratrde olduka nadirdir/ok yaygn deildir. nk bu teknik, hem ok pahaldr hem de zel bir yazma eserin yazlm olduu miladi takvimde olduka farkllklar ortaya koymaktadr. Hibir teknik mkemmel deildir. Bu radyokarbon iin de geerlidir. Sonucun doruluunu etkileyebilecek birka etken bulunmaktadr. Bunlar numunenin tr, ls, numuneyi kullanma tarz ve 14Cn 12Cye orandr (kalibrasyon verisidir). Radyokarbon ile tarihi belirlenmi yazmalarn rnekleri gelince, St. Petersburgda Dou Aratrmalar Enstitts blmnde bulunan E 20 yazma, ayrntl bir ekilde tartld. Bu yazma paleografik adan ya, miladi 8.yzyln son eyrei civar olarak belirlendi. Karbon tarihleme ise, gven seviyelerine bal olarak, zaman peryodlar bakmndan farkl sonular verir.%95, 4 gven seviyesi (2) , miladi 775-995 sonucunu verir.Byk meyye Kurn ya da Sana (Yemen) Mektebet Camiil-Kebirdeki el-Velid yazmasnn radyokarbon yntemi ile miladi 657 ve 690 arasna ait olduu belirlendi. Paleografya, ssleme ve tezhip sanatlar kullanarak H-C. Graf von Bothmer, onun Emevi hlifesi el-Velidin krall dnemine miladi 710-715 hicri birinci asrn son on ylna ait olduu ortaya konuldu. Yaklak olarak 55 cmx70 cm boyutlarnda Hz. Osmana atfedilen parmen zerine Kufi yazsi ile muazzam Kurn yamasnn yapraklar 1992 ve 1993 ylnda Londrada ak artrma ile satld. Bu yazmann radyokarbon yntemi ile yann belirlenmesi Oxfordda gerekletirildi. Sonular %68 olaslkla miladi 640 ve 765 arasnda bir tarihi; %95 olaslkla miladi 595 ve 855 arasnda bir tarihi gstermektedir. Muhtemel gven seviyesine bal olarak radyokarbon tarihleme yntemi tarafndan elde edilen tarihler bu yazmann Hz. Osman zamanna ait olduunu gstermesine ramen, paleografik almalar bunun sekizinci yzyla (hicri ikinci asra) ait olduunu ileri srmektedir. Dikkati eken ilgin nokta udur: Paleografik ve radyokarbon tarihleme yntemleri hemen hemen biri dieri ile ayndr. Radyokarbon tarihleme yntemi, geleneksel zaman test edilmi paleografik metodun yerini alamaz. Radyokarbon tarihleme yalnz geleneksel paleografiye destek olur ve tarihlemede nadiren kullanlr.47
47.

s. 61. Yazmalar iin kullanlan radyokarbon tarihleme ynetminin kullanmnn nadir oluu, onunbir takm eksiklikleri ve bunun sonucu olarak paleografi uzmanlarnn onu desteklememesi sebebiyledir.Dolaysyla bu yntem nadir olarak kullanlmaktadr. Franois Droche yle demektedir: En eski nshalarn yan belirlemenin temeli, dekorasyonlarn yan belirleme gibi paleografik

192

M. Saifullah/ Mehmet Da

Dorusu von Bothmer una dikkat ekmektedir: radyokarbon tarihleme sadece masrafl deil ayn zamanda sonular uzun bir zaman dilimine dalmaktadr, 48 bazen birka yzyla yaylmaktadr. O unu ileri srmektedir: geleneksel Arapa paleografi metodu daha kesindir ve Kurn yazmalarn tarihlemede daha az zaman aral sunar. Karlatrmal aratrma yapmak, sistemli bir ekilde almak ve ilk Kurn yazmalarn tarihlemek iin yeni bir veri taban yntemi nerdii hlde Efim Rezvan, ilk Kurn yazmalarn doru bir ekilde tarihleme hususundaki metodolojik durgunluktan ikyet eder. Radyokarbon tarihleme gibi modern fizik metotlarla ilgili olarak unlar syler: Modern fizik metotlar 100-200 yl hata pay ile birlikte, yazlm materyallarn farkl trlerini tarihleme imkn sunabilir. Dolaysyla biz bu matotlara gvenemeyiz. Bizim umudumuz udur: Veritabann kullanarak birka yazmann analizi, tarihleme iin bize yeni alanlar sunma imkn salayacaktr.49 Benzer sonulara Gerd-R. Puin tarafndan da ulald. O yle demektedir: Yazmann yan bilimsel yntemlerle belirlemek hala ok doru olmad hatal olma aral 100-200 yl olduu- iin bu durumda konuya sanat tarihi asndan yaklamak daha uygun gzkmektedir.50 En iyisini Allah bilir.
almalara ya da karbon-14 tarihleme gibi bilimsel yntemlere dayanr.Bkz., F.Droche, Written Transmission in A. Rippin (Ed.) , The Blackwell Companion To The Qurn, 2006, Blackwell Yaynclk irketi, s. 176. 48. H-C. G.von Bothmer, K-H. Ohlig & G-R. Puin, Neue Wege Der Koranforschung Magazin , Forschung (Universitt des Saarlandes) , 1999, s. 46, not 39. The text in German reads: Es wird oft gefragt, ob nicht derartige Untersuchungen zuverlssigere Ergebnisse brchten als die geisteswissenschaftlichen, und deshalb fter herangezogen werden sollten.Dagegen spricht einmal, dass sie sehr kostspielig sind (die Bestimmung einer Probe kostet rund tausend Mark). Zum anderen ist die Unschrfe der Ergebnisse meist weitaus grer als in diesem Fall, und zumal bei Anwendung traditioneller Methoden. 49. E. A. Rezvan, The Qurn: Between Textus Receptus And Critical Edition in J. Hamesse (Ed.), Les , Problmes Poss Par Ldition Critique Des Textes Anciens Et Mdivaux, 1992, Institut DEtudes Mdivales De LUniversit Catholique De Louvain, s. 300; Ayrca bkz., E. A. Rezvan, The DataBase On Early Quran MSS: New Approach To The Text History Reconstruction in A. Ubaydli & , A.Brockett (Org.) , Proceedings Of The 3rd International Conference And Exhibition On MultiLingual Computing (Arabic And Roman Script) , 1992, The Documentation Unit, The Centre For Middle Eastern And Islamic Studies: University of Durham (UK) , s. 3.3.4.bu iki makale ierik itibariyle ayndr. Hatta ok yakn gemite birileri mevcut durumdan daha ok geni kapsaml bir yaklamdan faydalanma hususundaki Blairin srarna kulak vermelidir.Bir ok farkl disiplini benimseme hususundaki srar, ilk Kurn yazmalarnn tarihlenmesi ile ilgili tartmalar zmeye yardm edecektir.Bkz., S. S.Blair, Islamic Calligraphy, 2006, s. 128. 50. G-R. Puin, Methods Of Research On Quranic Manuscripts - A Few Ideas in Masahif Sana, 1985, s. 10.

bilimname XIII, 2007/2, 193-198

KTAP TANITIMI
A. Vehbi ECER Yrd. Do. Dr., Erciyes . Emekli r. yesi Dr. Hasan Yavuzer, ada Din Hizmetleri ve Diyanet leri Bakanl, Kayseri 2006, Lain Yaynlar, 368 sayfa.

Diyanet leri Bakanl Kayseri l Mftl eski murakplarndan halen Nevehir niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Kurumlar Sosyolojisi Yardmc Doenti Hasan Yavuzer, Erciyes niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Din Sosyolojisi alannda gerekletirdii doktora almas olan Din Otorite ve Tekilatlarn Sosyolojik Analizi Diyanet leri Bakanl rnei balkl almasn baz dzeltme ve eklemeler yaparak ada Din Hizmeti ve Diyanet leri Bakanl adyla yaynlad. Toplam 384 sayfay bulan eser Diyanet leri Bakan Yardmclarndan . Necmettin Nursaann sunuundan sonra lkemizin din sosyolojisi alannda eserler veren ve renciler yetitiren deerli bilim adam ve yazarn doktora yneticisi Prof. Dr. nver Gnayn Takdimi ile balamaktadr. Necmettin Nursaan sunu yazsnda kitabn hazrlanmas ve ierii hakknda bilgi verdikten sonra u hususlara dikkat ekmektedir. slam lkelerindeki din organizeler ve din hizmetleri hakknda da bilgilerin yer ald bu kitap bir bakma dn, bugn ve yarn kuatmakta, yaplan tespit ve neriler ile dnden bugne ve yarna hedefler gsterilmektedir. Yazarn vakf olduu kitabi bilgilerin yannda Diyanet tekilatnda uzun sre alm olmas, yurtii, Avrupa, Amerika Birleik Devletleri ve hac grevlerindeki birikim ve tecrbeleri de almaya ayr bir renk katmtr. Alannda byk bir boluu dolduran, Diyanet tekilatnn ve Bakanlk hizmetlerinin tantlmasnda nemli bir kaynak olacak olan bu kitap, grevlilerimizin sosyal haklarnn dile getirilmesi ve onlarn hizmete kanalize edilebilmesi iin de

194

Kitap Tantm

nemli teklifler ortaya koymaktadr. Prof. Dr. nver Gnay bu takdim yazsnda Din Sosyolojisi alannn nemi ve nitelii konusunda ksa bilgi vermekte ve bilim dalnn lkemizde yeni oluuna iaret etmektedir. Bu arada gen aratrmaclarn bilimsel almalaryla bu alandaki boluun doldurulaca midiyle: Zamanla bu ynelimin bir deneme niteliinden syrlarak glenip kklemesini ve bu erevede salam bir metodolojik ereveye dayal bir aratrma modeli ve hatta gl bir aratrma geleneinin olumasn beklemek gerekir. ifadesini kullanr. Prof. Dr. nver Gnay Dr. Hasan Yavuzerin yapm olduu bu almann bu alanda nemli bir bilimsel alma rnei oluturduunu belirterek yle devam etmektedir. Nitekim, kendisi Diyanet leri Bakanlnn uzun sredir tara tekilatnda grev yapmakta olan ve biri Avrupa dieri de Amerikada olmak zere yurtd tekilatnda iki defa uzun sreli grev alm bulunan Dr. Hasan Yavuzer, Erciyes niversitesi Sosyal Bilimler Enstitsnde Din Sosyolojisi dalnda gerekletirdii doktora almasnda bir kurum olarak Diyaneti yapsal ve ilevsel ynleri altnda inceleme konusu yaparak bu alanda nemli bir bilimsel alma denemesi rneini sunmu bulunmaktadr. Eser, konu, ama, nem, snrlar, varsaymlar, tanmlar, metot ve teknikler alt balklarn tayan Giri ile (1-10) balamakta, alt blmden sonra Genel Deerlendirme, sonu ve neriler ile sona ermektedir. Din Tekilatlanmada Kavramsal ve Kurumsal ereve bal altndaki 1. Blmde ( 11-29) konu ile ilgili temel terimlere aklk kazandrlm, din tekilatlar ile sosyal deime ilikilerine yer verilmitir. slmda Din Tekilatlanmann Tarih Panoramas genel bal altndaki II. Blmde ( 31-49) Hz. Peygamber dneminden (610-632) balayarak, drt hlife dnemi, Emev, Abbas, Seluklu ve Osmanl dnemleri ele alnmtr. Bu blmde Diyanet leri Bakanl kurulmadan nce lkede din hizmetlerini yrtmekle grevlendirilen erye ve Evkaf Vekleti dnemi hakknda da bilgilere yer verilmitir. III. Blm, Yapsal Bakmdan Diyanet leri Bakanl genel baln tamaktadr ( 51-128). Bu blmde Diyanet leri Bakanlnn kuruluundan balamak zere gnmze kadar gelinen mevzuat durumlar, Bakanln grev, yetki ve sorumluluklar, Bakanln tekilat yaps, yllara gre kadro ve personel durumu hakknda bilgiler verilmektedir. Yine bu blmde yllara gre personelin eitim durumu istatistik rakamlara dayanlarak aklanmakta, Diyanet leri Bakanlnn

Kitap Tantm

195

btesi ve personelin mali durumu, kuruluundan gnmze kadar grev yapan Diyanet leri Bakanlar ve Diyanetten sorumlu Devlet Bakanlar hakknda bilgi verilmekte, son olarak da Diyanetin idar yaps ile ilgili kronolojik bilgiler ve Diyanet Vakf hakknda aklamalar yer almaktadr. 3 Mart 1924 tarihli 429 Sayl Kanunla oluturulan Diyanet leri Bakanl ile din hizmetlerinde modern ve ada bir dnem balamtr. Bu kanunla cami, mescitlerin ynetimi, imam, hatip ve mftlerin atanmalar Diyanet leri Bakanlna verilmitir. Bundan sonraki durumu yazar yle dile getirmektedir. Gnn artlarna gre yaplan eitli deiikliler ve karlan baz kanunlar ile 1965 ylna kadar gelinmitir. Bakanln halen yrrlkteki kanunu olan ve 1961 Anayasasnn 154. Maddesi esas alnarak hazrlanan Diyanet leri Bakanl Kurulu ve Grevleri Hakkndaki 633 Sayl Kanun 22.06.1965 tarihinde kabul edilmitir.633 sayl kanun Bakanlk tekilatn en kapsaml kanunu olmu ve bu kanun ile daha nceki 13 kanunda dank hlde bulunan hkmler yrrlkten kaldrlm, Bakanlk ile ilgili mevzuat tek bir metinde toplanmtr.633 sayl kanun ile bakanlk bnyesinde yeni birimler oluturularak ve yeni grevler ilve edilerek tekilat gelitirilmitir. Kanun merkez ve tara tekilat birimlerini de yeniden belirlemi, birimlerin grev ve almalar ile ilgili ok nemli deiiklikler ve yenilikler getirmitir. Diyanet leri Bakanlnn en nemli karar organ olan Din leri Yksek Kurulu da 633 sayl kanunla kurulmutur. Yazar daha sonraki srete yaanan gelimeleri de yle ifade etmektedir. lerleyen yllarda gnn art ve ihtiyalarna gre baz kanuni deiiklikler yaplm Diyanet leri Bakanl Kurulu ve Grevleri Hakkndaki Kanunun baz maddelerinin deitirilmesi ve bu kanuna drt geici madde eklenmesine dair 1982 sayl kanun 26 Nisan 1976 tarihinde kabul edilmitir. Ancak biim ynnden Anayasaya aykr bulunan bu kanun Anayasa Mahkemesinin 18 Aralk 1979 tarih ve 46 sayl karar ile iptal edilmitir. Daha sonraki yllarda ihtiyaca gre tekilat yapsnda baz deiiklikler ve eklemeler yaplm olmasna ramen Anayasa Mahkemesinin iptal ettii hususlarda hl bir dzenleme getirilmemitir. Bu durum hem Diyanet leri Bakanln mevzuat ynnden tartmal bir konuma getirmi hem de almalarnda zora sokmutur. Bu duruma bir son vermek iin greve gelen tm Diyanet leri Bakanlar ve dier yetkililer Diyanet leri Bakanl tekilat kanunun bir an nce kmas konusundaki taleplerini srekli olarak dile getirmektedir. Fonksiyonel Bakmdan Diyanet leri Bakanlnn ele alnd IV. Blm,

196

Kitap Tantm

Diyanet leri Bakanlnn hizmet alanlar ile Bakanlk tarafndan yrtlen sosyal ve kltrel etkinliklere ayrlm ve iki blmden olumaktadr ( 129-268). Birinci blm Diyanet leri Bakanlnn Hizmet Alanlar ve Balca Faaliyetleri ana baln tamakta, Bakanln yrtm olduu cami hizmetleri, vaaz-irat, Kuran kurslar, hac-umre, yazl ve szl fetva, cenaze, ihtida, yayn, sosyal ve psikolojik rehberlik ile yurt dnda yaayan vatanda ve soydalara gtrlen hizmetler hakknda bilgi verilmektedir. Diyanet leri Bakanl tarafndan yrtlen sosyal ve kltrel etkinliklerin yer ald ikinci blmde ise Bakanln dzenledii Camiler Haftas, Kutlu Doum Haftas, Avrasya slam uralar, Din uralar, Uluslararas Avrupa Birlii uras, Dinleraras Diyalog Toplants ve Gncel Meseleler stiare Toplants gibi sosyal ve kltrel etkinliklere yer verilmektedir. V. Blm, Toplumsal Deime ve Diyanet leri Bakanl genel baln tamakta olup bu blmde din-devlet ilikisi ve Diyanet leri Bakanlnn stats ile ilgili gncel tartma ve grlere yer verilmitir (sa: 269-307). Gnmzde Diyanet leri Bakanlnn kaldrlmasn, zerkletirilmesini, zelletirilmesini, bugnk hliyle devam ettirilmesini isteyenlerin grleri detayl bir ekilde incelenmitir. Bu blmde Diyanet leri Bakanlnn Alevilere hizmeti ve Alevilerin bu konudaki yaklamlar da ele alnm ve Alevilerin isteklerine de yer verilmitir. Diyanet leri Bakanlnn Tipolojik Analizinin yapld VI. Blmde ise Baz slam lkeleri rnek seilerek Suudi Arabistan, Msr, ran, Endonezya ve Pakistanda din hizmetlerinin nasl yrtld hakknda ksa bilgiler verilmitir ( 309-314). Son blm oluturan Genel Deerlendirme, Sonu ve neriler yazarn geni bir deerlendirmesini iermekte ve bu blm Bibliyografya, deiik ekler ve emalar izlemektedir ( 315-368). Din konusunun hassas, hassas olduu kadar da nemli olduunu dile getiren Yavuzer, din hizmetlerinin ihmali veya istismar hlinde telafisi g durumlar ile kar karya gelmek tehlikesinin sz konusu olduuna dikkat ekmektedir. Bu durumun iyi yetimi, sosyal yn geni, herkesi kucaklayabilen, sevgi ve ho gr sahibi aydn din adamna olan ihtiyac daha da artrdn dile getiren yazar, din grevlileri de din hizmetlerinin yceliini bilmeli, bu bilin ile grevini en iyi ekilde yerine getirmelidir. ini isteyerek ve severek yapmal, daha dorusu iini

Kitap Tantm

197

ya sevmeli ya da terk etmeli demektedir. Atatrk ve arkadalarnn Trk Milletine bahettii en byk inklp kurumlarndan biri olan 429 sayl kanunla kurulan ve anayasal gvenceye kavuturulan Diyanet leri Bakanl halk Mslman olan lkelerde tek ve ada bir rnektir. Bu kurum devletimizin kurulu iradesinin ve Atatrk dncenin bir emanetidir. Atatrk dncede ve Anayasamzda yer alan, Trkiye gereklerine uygun biim kazanan ve liklik ilkesine uyum salayan bir kurumdur. Zira Atatrk dncede ekillenen laiklik hibir bat lkesinin laiklik anlaynn kopyas deildir. Zira Bat lkelerinin halklarnn inandklar dinlerde din organizasyonlar ve ibadetleri reten ve dzenleyen Tanr tarafndan grevlendirilmi bir yetkili ruhban snf vardr. slam dininde byle bir snfa imkn verilmez ve her Mslman Tanrs ile ba baadr, Tanrsna aracsz dua edebilir. Atatrk bunlar gz nnde bulundurarak dinin hakkn dine, devletin hakkn devlete veren, din kurumlarnn hakkyla yerine getirilmesine ve gerek dindarln gelimesine imkn salayan bir sistem olarak Mslman Anadolu halkna uygun den, ada bir laiklik getirmitir (Bu konu iin bak: A. Vehbi Ecer, Atatrk Dncedeki Laiklik Trkiye Gereklerine Uygundur Atatrk Aratrma Dergisi, Kasm 2000, Say 48, 699-700). Bu laik , dzen iinde Atatrk dnceye gre halkn din hizmetleri ve bu hizmetlerinin yrtlmesi bir kamu hizmetidir. Bu hizmeti yrtmekle de Diyanet leri Bakanl grevlendirilmitir. Bu grevlendirmeyle bazlarnn ileri srdkleri gibi devlete bal din sistemi de amalanmamaktadr. Bu kurum ile dinin siyasete alet edilmesi nlenecek, ilme ve gereklere, kaynaklara dayal bir din aydnlanmaya imkn salanacak, din alannda aklc ve ilm dncenin yerlemesi, hurafelerin ve cehaletin ortadan kalkmas, samim dindarln gelimesi, din istismarnn nlenmesi, toplumsal btnlemenin salanmas alanlarnda almalar yaplacaktr. Bu ynleriyle Diyanet leri Bakanlnn devlet bnyesinde yer almas son derece tabi ve gereklidir. Gnmzde yurt iinde ve yurt dnda byk gayretler ve zorluklar iinde din hizmetleri yapan hatta ehitler veren din grevlilerimiz hakkndaki ikyetler ve baz olumsuzluklar bu kurumun kaldrlmas iin gereke olmamaldr. Zira bu aksaklklar dzeltilebilir, kanun ve ynetmeliklerin siyas basklarla ihll edilmemesi (bozulmamas) hlinde din hizmetlerini yksek din eitimi alanlarn (lahiyat faklteleri mezunlar, doktoral elemanlar) yrtmeleri ve halkn da bunlara gvenmeleri hlinde ikyetler byk lde azalacaktr.

198

Kitap Tantm

Dr. Hasan Yavuzerin bu eseri Diyanet leri Bakanlnn tarih geliimi ve deiimi yannda bu kurumun yapsal ve ilevsel ynlerini ilm metotlara uygun olarak ve ilm tarafszlk iinde bizleri bilgilendiren bir almadr. Yavuzerin Anadolu Alevileri konusunda da almalarnn olduuna, bu konunun da kitapta yer aldna iaret etmeliyiz. Yazar eserinde Anadolu alevi rgtlerinin Alevilere bakanlka hizmet gtrlmesi, diyanette temsil edilmesi, Diyanet leri Bakanlnn kaldrlmas, Aleviler iin ayr bir Diyanet leri Bakanlnn kurulmas gibi konulardaki teklif ve grlere de yer vermitir. Bilindii zere Anadolu BektaiAlevileri, alevi yazar ve aratrmac Rza Zelyutun z Kaynaklarna Gre Alevilik adl (stanbul 1999, 20) kitabnda Alevilik slmiyet iindedir. Hz. Muhammed, slmiyetin kurucusu olarak Alevilikte de temeldir Alevilikten slmiyet ve Hz. Muhammed dlanamaz. cmleleriyle belirttii, air ve dier yazarlarn iir ve eserlerinde (Bak: A. Vehbi Ecer, Anadolu Bektai Alevilerinde Tanr ve Peygamber Sevgisi Akpnar Dergisi, Kasm-Aralk 2006, Say 6, 18-20) grld zere , Anadolu Alevileri slm dininin dnda saylamazlar. Ben Mslmanm diyen ve Trk kltrnn, Trk dilinin koruyucular ve yaatclar olan Aleviler Anadolu halknn din kardeleridir ve devletimiz onlara da hizmet sunmaldr. Bu konuda yeni giriimler balamtr. Dr. Hasan Yavuzerin ada Din Hizmeti ve Diyanet leri Bakanl balkl eserini din btnlemeyi isteyenlerin, laiklik-slm dini ilikilerine kafa yoran aydnlarmzn ve din grevlilerimizin mutlaka okumalar gereken ilm bir aratrmadr. Bu eseri hazrlayan yazar ve bu eserin hazrlanmas fikrini ve yolunu gsteren sayn tez yneticisini tebrikle, btn okurlara tavsiye ederim.

bilimname XIII, 2007/2 (199)

HAKEMLER KURULU
Ali AKTAN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Ramazan ALTINTA, (Prof. Dr.), Cumhuriyet niversitesi H. Yunus APAYDIN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Ahmet ARSLAN, (Prof. Dr.), Ege niversitesi Ahmet Turan ASLAN, (Prof. Dr.), Marmara niversitesi Hayati AYDIN, (Do. Dr.), Yznc Yl niversitesi M. evki AYDIN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi M. Zeki AYDIN, (Prof. Dr.), Cumhuriyet niversitesi . Hakk AYDIN, (Prof. Dr.), Atatrk niversitesi Osman AYDINLI, (Do. Dr.), Gazi niversitesi Yaar AYDINLI, (Prof. Dr.), Uluda niversitesi akir BATMAZ, (Yrd. Do. Dr.), Erciyes niversitesi Mehmet BAYRAKTAR, (Prof. Dr.), Ankara niversitesi Mehmet BAYYT, (Prof. Dr.), Seluk niversitesi Ramazan BER, (Do. Dr.), Sakarya niversitesi Nebi BOZKURT, (Prof. Dr.), Marmara niversitesi Metin BOZKU, (Do. Dr.), Cumhuriyet niversitesi Hakk BYKBA, (Yrd. Do. Dr.), Erciyes niversitesi A. Kamil CHAN, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi Ahmet CHAN, (Do. Dr.), Dicle niversitesi Ahmet COKUN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Ali AVUOLU, (Yrd. Do. Dr.), Erciyes niversitesi

bilimname XIII, 2007/2 (200)

Celaleddin ELK, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi A. Kadir EN, (Prof. Dr.), Uluda niversitesi Bahattin DARTMA, (Prof. Dr.), Yznc Yl niversitesi Nejat DOAN, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi M. Zeki DUMAN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi smail DURMU, (Prof. Dr.), Marmara niversitesi Zlfikar DURMU, (Do. Dr.), nn niversitesi Bedri GENCER, (Do. Dr.), Kocaeli niversitesi Ahmet GKBEL, (Prof. Dr.), Cumhuriyet niversitesi brahim GRENER, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi Beir GZBENL, (Prof. Dr.), Atatrk niversitesi H. Mehmet GNAY, (Do. Dr.), Sakarya niversitesi Harun GNGR, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Menderes GRKAN, (Yrd. Do. Dr.), Erciyes niversitesi Kenan GRSOY, (Prof. Dr.), Galatasaray niversitesi Nasrullah HACIMFTOLU, (Prof. Dr.), Atatrk niversitesi Kenan HAS, (Do. Dr.), Gazi niversitesi kr Selim HAS, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi Metin HLAG, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Ahmet NAM, (Prof. Dr.), Ortadou Teknik niversitesi Veli KAYHAN, (Dr.), Erciyes niversitesi Hasan KESKN, (Do. Dr.), Cumhuriyet niversitesi Recep KILI, (Prof. Dr.), Ankara niversitesi Sadk KILI, (Prof. Dr.), Atatrk niversitesi Celal KIRCA, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Turan KO, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Saffet KSE, (Prof. Dr.), Seluk niversitesi Snmez KUTLU, (Prof. Dr.), Ankara niversitesi

bilimname XIII, 2007/2 (201)

Ali KAT, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi Habil NAZLIGL, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi A. Yaar OCAK, (Prof. Dr.), Hacettepe niversitesi Fahrettin OLGUNER, (Prof. Dr.), Marmara niversitesi Talip ZDE, (Prof. Dr.), Cumhuriyet niversitesi Salim ZER, (Dr.), Erciyes niversitesi Ayhan ZTRK, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi Erdoan PAZARBAI, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Hakan POYRAZ, (Prof. Dr.), Sakarya niversitesi Talat SAKALLI, (Prof. Dr.), Sleyman Demirel niversitesi Sebahattin SAMUR, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi efaettin SEVERCAN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Selahattin SNMEZSOY, (Prof. Dr.), Yzncyl niversitesi Bnyamin SOLMAZ, (Do. Dr.), Seluk niversitesi Musa AMAZ, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Hasan AHN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Mehmet EKER, (Prof. Dr.), Dokuzeyll niversitesi M. Sait MEK, (Prof. Dr.), Seluk niversitesi Abdulvahap TATAN, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Burhanettin TATAR, (Prof. Dr.), Ondokuzmays niversitesi Ali TOKSARI, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi Tevfik Rt TOPUZOLU, (Prof. Dr.), stanbul niversitesi Korkut TUNA, (Prof. Dr.), stanbul niversitesi Nurettin TURGAY, (Do. Dr.), Dicle niversitesi Celal TRER, (Do. Dr.), Erciyes niversitesi Mmtazer TRKNE, (Prof. Dr.), Gazi niversitesi . Hakk NAL, (Prof. Dr.), Ankara niversitesi Mustafa NAL, (Prof. Dr.), Erciyes niversitesi

bilimname XIII, 2007/2 (202)

Tacettin UZUN, (Prof. Dr.), Seluk niversitesi Ahmet YAMAN, (Prof. Dr.), Seluk niversitesi Cafer Sadk YARAN, (Prof. Dr.), stanbul niversitesi Mehmet YAVUZ, (Do. Dr.), stanbul niversitesi Temel YELYURT, (Do. Dr.), Frat niversitesi Suat YILDIRIM, (Prof. Dr.), Marmara niversitesi

bilimname XIII, 2007/2 (203)

YAYIN LKELER VE YAZIM KURALLARI


Bilimname hakemli bir dergidir ve ylda iki kez yaynlanr. Dergide sosyal bilimler alannda zgn ve nitelikli makaleler, eviriler, orijinal metin neirleri, sadeletirmeler, kitap ve tez tantmlar ve sempozyum deerlendirmeleri yaynlanr. Gnderilen yazlar daha nce hibir yerde yaynlanmam olmaldr. Derginin yayn dili Trkedir. Yabanc dillerdeki almalarn yaynlanmas yayn kurulunun kararna baldr. Yazlar e-mail yoluyla dergimize gnderilmelidir. eviri ve sadeletirme almalarnda hakemlere gnderilmek zere orijinal metinler de dergimize ulatrlmaldr. Yazlarn n incelemesi yayn kurulunca yaplr ve yayn ilkelerine uygun bulunan yazlar iki hakeme gnderilir. Yazar ve hakemlerin isimleri aksine bir talepte bulunmadklar takdirde ak tutulur. Her saynn hakem kurulu nceki saylar da dahil olmak zere bilimname dergisinde hakemlik yapanlardan oluur. Say hakemlerinin isimleri ayr bir liste halinde gsterilmez. Yazlarn bilimsel, ierik, dil ve hukuk sorumluluu yazarlarna aittir. Dergide yaynlanacak yazlara, hakem raporlar dorultusunda yayn kurulu karar verir. Yaynlanmayan yazlar iade olunmaz. Gnderilen yazlarda uyulmas tavsiye edilen format aada verilmitir: a. Word 2003 ve ncesi versiyonlarda alacak ekilde (.doc uzantl) yazlmaldr. b. Yazm formatnda elden geldiince sadelik seilmeli, metni gzelletirmek amacyla sekme, boluk tularna gereksiz baslmamaldr. Zira yazlar, sizin dzenlediiniz formatta kalmayacak, baka bir programda farkl bir formata aktarlacaklardr. Metin iinde aynen aktarlan alntlar mstakil paragrafta yazlmaldr. Yaznn bal ngilizce evirisiyle birlikte verilmelidir. Yazarn ismi ve akademik unvan baln altna yazlmaldr.

A. Yayn lkeleri

B. Yazm Kurallar

bilimname XIII, 2007/2 (204) Yaznn sonuna z gemi, posta ve e-mail adresleri ile telefon numaralar eklenmelidir. Yaznn Trke ve ngilizce azami 150 kelimelik zeti ve anahtar kelimeler metinden nce verilmelidir. ngilizce zetler dergimizin web sitesi araclyla bilim dnyasna sunulacaktr. Yazlar 5000 szck snrn amamaldr. (Szck saysn Word programnda aralar > szck saym komutundan tespit edebilirsiniz. Sayy tespit ederken alan diyalog kutusunda dipnotlar ve son notlar da say seenei de iaretlenmelidir.) Dipnotlarda eserin: - lk referans verildii yerde tercihen aadaki formatlar kullanlmaldr: Telif: Ad Soyad, Eser Ad, Yer ve Tarih,Yaynevi, Cilt, Sayfa eviri: Ad Soyad, Eser Ad, (eviren: Ad Soyad), Yer ve Tarih, Yaynevi, Cilt, Sayfa Makale: Ad Soyad, Makalenin Ad, Makalenin Yaynland Kaynak, Yer ve Tarih, Yaynevi, Cilt, Sayfa. Anskiklopedi md.: Ad Soyad, Madde Ad, Ansiklopedinin Ad, Yer ve Tarih, Cilt, Sayfa. - Dipnotlarda ayn esere ikinci kez atf yaplyorsa, yazarn soyad, eserin cilt ve sayfa numaras; ayn yazarn birden fazla eseri kullanlyorsa, yazarn soyad ve eserinin ksaltlm ismi her defasnda verilmelidir. - Metin ierisinde sadece ayet referanslarnn verilmesi beklenir. (rnek: Bakara 2/186). Bununla birlikte referanslarn tamamn metin iinde vermek isteyen yazarlar referanslar Yazar soyad, Tarih, Cilt/Sayfa eklinde ksaltmal, ayrca yaz sonuna bibliyografya eklemelidir. Dipnot referans verenlerin bibliyografya vermesi istenmez.

bilimname XIII, 2007/2 (205)

TEMSLCLERMZ
ADANA Asm YAPICI, asimyapici@cu.edu.tr ANKARA Abdlmecit SLAMOLU BURSA Kadir GMBEYAZ , kgombeyaz@uludag.edu.tr ANAKKALE Nimetullah AKIN, nakin@comu.edu.tr ORUM Cemil HAKYEMEZ, chyemez@yahoo.com DYARBAKIR Nurettin TURGAY, nurettin.turgay@hotmail.com ELAZI Aydn TA, atas@firat.edu.tr ERZURUM Macit YILMAZ, myilmaz@atauni.edu.tr ISPARTA Kamile NLSOY, unlusoy@ilahiyat.sdu.edu.tr STANBUL

bilimname XIII, 2007/2 (206)

Marmara ni.lahiyat Fak.Vakf kitap sat kulb ZMR Hadi SOFUOLU, Hadi.sofuoglu@deu.edu.tr K.MARA Nuri KAHVEC, nurikahveci@yahoo.com KAYSER Mustafa AKMAKLIOLU, mcakmaklioglu@erciyes.edu.tr KONYA Hakan UUR, hugur@selcuk.edu.tr MALATYA Ali DUMAN, aduman@inonu.edu.tr RZE mer Faruk YAVUZ, ofyavuz@ktu.edu.tr SAKARYA Muhammed AYDIN, muhammed@sakarya.edu.tr SAMSUN Sleyman TURAN, sturan@omu.edu.tr SVAS Sabri ERTURHAN, s_erturhan@hotmail.com ANLIURFA Abdullah YILDIZ, ayildiz@harran.edu.tr VAN Hseyin YILMAZ, ezelihikmet@hotmail.com

You might also like