You are on page 1of 199

Edited by Foxit Reader Copyright(C) by Foxit Software Company,2005-2007 For Evaluation Only.

Edited by Foxit Reader Copyright(C) by Foxit Software Company,2005-2007 For Evaluation Only.

SUNU
"Semavi Dinlerin Kutsal Bilinen Kitaplar" altbalyla yaymlanan Kur'an'n Eletirisi 1-2'nin devam olan bu kitapta eletirel akim nda Kur'an incelenmektedir. Bu alma Yahudilik, Hristiyanlk ve Mslmanlk gibi semavi dinlerin saliklerince "kutsal" bilinen kitaplarn eletirisi niteliindedir. Prof. Dr. lhan Arsel, "kutsal" bilinen kitaplarda anlatlan akl ve bilim d olgular inceleyip tartmakta ve eletirilerini bu kaynaklara dayandrmaktadr. Yazar, vahiy ile akln her konuda att saptamasnda bulunuyor ve "bu atma insan sorunlar alannda olduu kadar evren ve doay kapsayan tm sorunlar bakmndan kendini

belli eder" diyor. Kur'an ayetlerinin byk bir ksmnn akl dlayan efsane niteliindeki hikaye ve masallardan olutuunu tespit eden yazar, "Kur'an gerek biimsellik ynnden ve gerek ieriktik (muhteva) asndan tam manasyla aklc dnceye meydan okur nitelikte bir kitaptr" saptamasnda bulunuyor ve "apak" olduu sylenen Kur'an'n "apak" olmayan ynlerini gzler nne seriyor. Kaynak Yaynlar

"Milletlerin tm felaketlerinin nedeni aklszlktr... Tarih balangcndan beri dzelmeye yz tutmam bu kkl aklszln yannda tm siyasi ve iktisadi aklamalar birer edebi ss mesabesinde (derecesinde) kalr." (Maurice Maeterlinck)

"Bylece ... derin bir dinsellie yneldim, (fakat bu ynelmiliim) ani olarak on iki yamda iken sona erdi. Okuduum bilimsel kitaplar sayesinde az gemeden u inanca eritim ki, Tevrat ve incil'de anlatlanlarn ou) asla doru olamaz... Her trl otoriteye kar pheciliim bundan dodu ve bu tutum beni, o tarihten bu yana asla terk etmedi..."* (Einstein)

* The Quotahle Einstein, Collected and Edited by Alice Calaprice, s.159, Princeton University Press, 1996.

BRNC BLM
MUHAMMED'N GNLK SYASET VE YAAM GEREKSNMLERNN KTABI OLARAK KUR'AN

"Ma era (ura) rabbeke illa yusariu fi hevake" (Gryorum da senin Rabbin, yalnzca senin heva'n (eyi'nin keyfini) yerine getirmek iin kouyor)* (Aye'nin Muhammed'e hatrlatmas)

*Aye'nin Muhammed'e, hitaben syledii bu szler, din bilimcileri tarafndan Trkeye: "Senin Tanr'm, yalnzca senin hevan iin kouyor gryorum"; "Rabbin, kadnlarn deil, ancak senin arzunun tahakkukuna musaraat ediyor"; "Rabbin phesiz senin dilek ve arzunu geciktirmeden derhal gerekletirir" eklinde ya da "Vallahi Rabbinin, senin arzunu hemen yerine getirdiini gryorum" olarak, ya da hatta "Bakyorum da senin Rabbin, yalnzca senin cinsel isteini (hevan') yerine getirmek iin kouyor" diye evrilmekte.

GR KUR'AN'IN KMLERE YNELK OLMAK ZERE HAZIRLANDII KONUSUNDA!


Her ne kadar slamclar Kur'an'n tm insanlara ynelik ve onlarn yararna olmak zere indirildiini syleseler de doru deildir. u bakmdan ki, Kur'an, esas itibariyle Muhammed'in gnlk siyaset ve yaam gereksinimlerinin kitab olarak hazrlanmtr. lerideki sayfalarda bunun byle olduu sergilenecektir. Fakat nce u bir iki hususu ksaca zetlemekte yarar var: Kur'an'n Eletirisi adl bu almamzn ilk iki cildinde deindiimiz gibi, Kur'an'daki baz ayetlere gre bu kitap, "Mekke ve evresine"; baz ayetlere gre "Arap kavmine"; baz ayetlere gre "Tanr tarafndan gnlleri slama alm olanlara"; baz ayetlere gre de "tm insanlara" gnderilmi grnmektedir. rnein En'am Suresi'nde Kur'an'n Mekkelilere ve Mekke civarnda yaayanlara indirildiini bildiren yle bir ayet var: "Bu indirdiimiz... Mekkelileri ve etrafndakileri uyaran mbarek Kitab'dr..." (Enam Suresi, ayet 92.) Buna benzer bir ayet ura Suresi'nde yle diyor: "Ey Muhammed! Bylece ehirlerin anas olan Mekke'de ve evresinde bulunanlar uyarman... iin sana araba okunan bir kitab vahyettik... " (ura Suresi, ayet 7.)

te yandan Kurey Suresi'nde, Mekke'de yaayan Kurey kabilesinin ihtiyalarnn karlandna dair u yazl: "Kurey kabilesinin yaz ve k yolculuklarnda uzlamas ve anlamas salanmtr. yleyse kendilerini aken doyuran ve korku iindeyken gven veren bu Kabe'nin Rabbine kulluk etsinler" (Kurey Suey, ayet 1-4). Grld gibi bu tr ayetlere gre Kur'an, Mekkelilere ya da Mekke'nin en tannm kabilelerinden biri olan Kureylilere indirilmi gibidir. Ancak Kur'an'da, bu kitabn Arap kavmine (Arap toplumu) gnderilmi olduuna dair ayetler de var. rnein Zuhruf Suresi'nde yle deniyor: "(Ey Muhammed!) Sen hemen o sana vahy olunana tutun!... Muhakkak ki, o (Kur'an) hem senin iin, hem kavmin iin bir ereftir..." (Zuhruf Suresi, ayet 43-44.) Secde Suresi'nde, kendilerine daha nce "peygamber" gnderilmemi olan Arap kavminden sz edilerek u bildiriliyor: "(Ey Muhammed.!) phe gtrmeyen (bu) Kitab... Rabbinin indirdiidir. 'Onu Peygamber'in kendisi uydurdu' diyorlar yle mi? Hayr; ey Muhammed! O senden nce (kendilerine) peygamber gnderilmemi olan bir milleti uyarman iin sana Rabbinden gelen bir gerektir. Belki artk doru yolu bulurlar..." (Secde Suresi, ayet 2-3.) Buna benzer bir anlat Yasin Suresi'nde yle diyor: "Bu, babalar uyarlmadndan gafil kalm bir milleti uyarman iin... Allah'n indirdii Kur'an'dr..." (Yasin Suresi, ayet 5-6.) brahim Suresi'nde, her kavme, o kavmin kendi dilinden olmak zere kitap indirildii belirtiliyor (bkz. brahim Suresi, ayet 4), Fussilet Suresi'nde de bu kitabn, Araplarn anlayabilmeleri iin Arapa olarak indirildii bildirmiyor: "Eer bil onu, yabanc dilden bir Kur'an klsaydk. diyeceklerdi ki: '... Bir Araba yabanc bir dilden (kitap) olur mu?'..." (Fussilet Suresi, ayet 44.) Bunlara eklenebilecek daha birok ayet var Kur'an 'da.' Bu tr ayetlerin (ve destekleyici hadislerin) ifade ettikleri anlam u ki, Kur'an Arap kavmi'ne indirilmi bir kitaptr. te yandan bu ayn Kur'an'da, Tanr'nn btn insanlar Mslman yapmak istemedii, daha dorusu insanlardan sadece bir ksmnn gnllerini slama at ve buna karlk bir ksm insanlar da "mrik" ya da "kafir" kld yazl. rnein Nahl Suresi'nde unu okuyoruz: "Allah dileseydi sizi tek bir mmet yapard, ama o istediini saptrr, istediini doru yola (Islama) eritirir..." (Nahl Suresi, ayet 93; ayrca bkz. Fatr, 8; Mddessir 31, 42; Ra'd 31; Secde 13 vd.) En'am Suresi'nde de yle yazl: "Allah kimi doru yola koymak isterse, onun kalbini slamiyete aar. Kimi de saptrmak isterse... kalbini dar ve skntl klar..." (En'am Suresi, ayet 125; ayrca bkz. A'raf Suresi, ayet 178; Zmer Suresi, ayet 22, vs.) Bu tr ayetlerden anlalan o ki, Kur'an, Tanr'nn Mslman olarak yaratt, yani "gnllerini ap slama eritirdii" kullarna gnderilmitir. Ve nihayet Kur'an'n birok yerinde, bu kitabn "tm insanlara" gnderildiine dair ayetler de var. Bir iki rnek yle: "Ey insanlar! Rabbinizden size ak bir delil geldi; size apak bir nur, Kur'an indirdik..." (Nisa Suresi, ayet 174.)

1 Bu konuda bkz. lhan Arsel, Arap Milliyetilii ve Trkler, Kaynak Yaynlan, stanbul 1999, 6. basm, s.337 vd. "Ya Muhammed! De ki: 'Ey insanlar! Dorusu ben gklerin ve yerin hkmdar, ondan baka tanr bulunmayan, dirilten ve ldren Allah'n hepiniz iin gnderdii Peygamberiyim... ona uyun ki, doru yolu bulanz...'" (A'raf Suresi, ayet 158.) "(Ey Muhammed!) Kur'an', insanlara ar ar okuman iin blm blm indirdik..." (sra Suresi, ayet 106.) "Ey insanlar! Peygamber Rabbinizden size gerekle geldi. nanmanz sizin haynmzadr... " (Nisa Suresi, ayet 170.) Bunlara benzer ayetler pek ok Kur'an'da.2 Hemen ekleyelim ki, bu ayetlerde yer alan "insanlar" szcnn Arapa asl "nas"tr. Ne var ki bu "nas" deyimi, biraz yukarda deindiimiz gibi, Kur'an'n birok yerinde "tm insanlar" iin deil fakat insanlarn sadece bir kesimi (rnein Kureyliler, Mekkeliler, Mekke ve evresindekiler ya da Araplar) iin dahi kullanlm bulunmaktadr. Grlyor ki, Kur'an'n kimlere ynelik olarak gnderildiine dair Kur'an'da elime var! nk kimi ayetlere gre Kurey kabilesine, kimi ayetlere gre Mekkelilere, kimi ayetlere gre Arap kavmine ve nihayet kimi ayetlere gre de btn insanlara indirildii yazl! Nereden geliyor bu elime? "Yce", "alim" ve "asla yanlmaz" olduu kabul edilen bir Tanr'nn byle bir elimeye debileceini ve rnein "Ben Kur'an' Mekkelilere gnderdim!" derken, fikir deitirip: "Kur'an' Arap kavmine gnderdim!" demesi ve sonra btn bu sylediklerini yalanlarcasna: "Hayr! Ben Kur'an' tm insanlara indirdim!" diye konumas mmkn olamayacana gre, elimenin kaynan baka yerde aramak gerekiyor. Gerek bu kitabmzn ilk cildinde ve gerek dier yaynlarmzda belirttiimiz gibi3 bu eliki Muhammed'in yaam hikayesiyle ilgilidir. u nedenle ki, kendisini peygamber olarak ilan ettii ilk balar2 Bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, Kaynak Yaynlar, stanbul 1994, c.VII, s.250vd. 3 Bu konuda bkz, lhan Arsel, Arap Milliyetilii ve Trkler ve Aydn ve "Aydn". da Kur'an'n Kureylilere, yani kendi mensup bulunduu kabileye ya da Mekke ve evresinde yaayanlara gnderildiini sylemitir. O an iin aklnn kenarndan tm insanlara, hatta Araplarn tmne peygamber olmak gibi bir fikir gememitir. Fakat zamanla amacn geniletmi ve Tanr'nn Araplar arasndan kendisini seip Arapa Kur'an ile Arap kavmine, yani tm Araplara gnderdiini bildirmitir. Fakat Mekke'den Medine'ye geipte ete saldrlar ve savalar sayesinde ganimetler edinmeye ve bu sayede taraftarlarnn saysn oaltmaya balam, yava yava glenmi, glendike yeni saldr ve savalara girimi, bu sayede kendisini Yahudilere ve Hristiyanlara ve dolaysyla tm insanlara gnderilmi peygamber olarak kabul ettirme yolunu semitir. Bu maksatla Kur'an'a: "Ey insanlar! Rabbinizden size ak bir delil geldi; size apak bir nur, Kur'an indirdik..." (Nisa Suresi, ayet 174.) eklinde ya da biraz yukarda verdiimiz rneklere benzer ayetler koymutur. Ne var ki buna ramen Kur'an', ne Araplarn, ne tm insanlarn (ya da insanlardan bir ksmnn) yararna deil, fakat esas itibariyle kendi gnlk siyasetinin ve yaam gereksinimlerinin yararna olacak ekilde hazrlamtr. Baka bir deyimle izledii temel ama, insanlar, tpk Tanr'ya ba eermi gibi, kendisine mutlak ekilde ba edirtmek olmutur: Her ne kadar kendisini, Tanr buyruklarna en byk bir sadakatle bal bir kul gibi gstermi olmakla beraber, bunu temel amaca ulamann taktii bilmitir. Nitekim Kur'an'a yerletirdii ayetler arasnda: "Ey Muhammed! phesiz sana ba eerek ellerini verenler, Allah'a ba eip el vermi saylrlar..." (Fetih Suresi, ayet 10.) eklinde olanlar vardr ki, kendisini Tanr ile edeerde gstermeye yeterlidir. Fakat yine evvelce belirttiimiz gibi Muhammed, insanlarn kendisine, tpk Tanr'ya ba eer gibi ba emeleri, yani teslimiyet gstermeleri gerektiini sylemekle yetinmemi, bir de Tanr'y kendisine salavat getirir durumda klmak maksadyla Kur'an'a u tr ayetler koymutur:

"AIIah ve melekleri, Peygamber'e ok salevat getirirler. Ey mminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin" (Ahzab Suresi,ayet 56). Tanr'y melekleriyle birlikte Muhammed'e salavat getirir ekilde tanmlayan ve mminleri de tam bir teslimiyetle ona selam verdirten ve ba edirten bir kitap olarak Kur'an', her eyden nce Muhammed'in gnlk siyasetinin ve yaam gereksinimlerinin yararna hazrlanm saymak gerekir. lerideki sayfalarda, bunun byle olduunu kantlayc rneklerden bazlarn greceiz.

I
"EL"LK NN MUHAMMED'E KAZANDIRDIKLARI: ".. .BEN (KUR'AN'I TEBLE) KARILIK SZDEN... CRET STEMYORUM. .."*
Kendisini "Tanr elisi" olarak kabul ettirmek suretiyle Muhammed, snrsz bir iktidar ve itibara, maddi ve manevi karlara sahip olma olaslna kavumutur. Her ne kadar "Peygamberliini ilan ettii andan itibaren hibir maddi kazan, hibir cret peinde komadn, kiisel ve bencil duygulara kaplmadn tekrarlam ve kendisini, sadece Tanr'nn buyruklarn bildirmekle grevli bir eli, "ulvi" ve "kudsi" bir davaya terk etmi kimse olarak tantmaya almsa da, bunu "mahviyyet" (alak gnlllk) duygusuyla deil, fakat srf bu yoldan Araplarn gvenini kazanacan ve onlar Tanr'ya ve dolaysyla kendisine kolaylkla boyun edirtebilecei-ni dnd iin yapmtr. nk Tevrat' ve ncil'i bilenlerden enmitir ki, gemiteki "peygamber"ler de hizmet karlnda hibir cret beklemediklerini syleyerek ie balamlardr. Onlardan rnek vermek zere Kur'an'a koyduu ayetler arasnda Ad kavmine gnderildii sylenen Hud peygamberle ilgili u var: "Ad (kavmi) de Peygamberleri yalanlamlard. Kardelen Hud onlara yle demiti: '... bilin ki, ben size gnderilmi gvenilir bir elisiyim. Artk Allah'a kar gelmekten saknn ve bana itaat edin. Buna kar sizden hibir cret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan ancak alemlerin Rabbidir'..." (K. 26, uara Suresi, ayet 123-127.) * K. 42, ura Suresi, ayet 23: ayrca bkz, Yasin Suresi, ayet 21. Yine bunun gibi Salih "peygamber" hakknda unu koymutur: "... Kardeleri Salih onlara demiti: '... Bilin ki, ben size gnderilmi gvenilir bir eliyim. Artk Allah'a kar gelmekten saknn ve bana itaat edin. Buna kar sizden hibir cret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak alemlerin Rabbidir...'" (K. 26, uara Suresi, ayet 142-145.) Bu dorultuda olmak zere Kehf Suresi'ne koyduu ayetlerle Zl-Karneyn'i dahi Tanr emirlerini cretsiz olarak yerine getiren bir kimse olarak tantmtr (bkz. Kehf Suresi, ayet 83-99). Gerekten de bu ayetlere gre gya Tanr Zl-Karneyn'i,1 yeryznde iktidar ve kudret sahibi klar ve gnein batt ve doduu blgelerde yaayan halklar imana getirmek iin gnderir; gnderirken de:

"Onlara ya azap edecek veya haklarnda iyilik etme yolunu seeceksin..." der (K. 18, Kehf Suresi, ayet 84-86). Zl-Karneyn Tanr'nn dedii gibi yapar ve nihayet iki da arasnda sz dinlemeyen bir kavme rastlar. Bunlar Zl-Karneyn'e dertlerini anlatrlar ve bozgunculuk yapan bir kavimden (Ye'cuc ve Me'cu'clardan) yaknarak yardm dilerler; yardm karlnda ona vergi vereceklerini, maddi kazan salayacaklarn bildirirler. Fakat Zl-Karneyn, onlarn para teklifini geri evirir; maddi kazan peinde komadn belirterek: "Rabbimin beni iinde bulundurduu nimet ve kudret daha hayrldr..." der ve onlardan sadece kendisine destek olmalarn ister. Ve onlarn desteiyle byk bir set meydana getirir, ki bozguncu kavim onu ne aabilecek ve ne de delebilecektir (Kehf Suresi, ayet 94-97). Btn bu ileri cretsiz olarak ve sadece Tanr'dan bir rahmet olarak yaptn anlatmak zere yle der: l Kaynaklara gre Zl-Karneyn, eski alarn fatihlerinden Byk skender'dir. Konuyu ileride ksaca tekrar ele alacaz. Daha geni bilgi iin bkz. lhan Arsel, Arap Milliyetilii ve Trkler. "Bu Rabhimden bir rahmettir..." (Kehf Suresi, ayet 98.) Ve ite Muhammed, gemiteki buna benzer rnekleri kendisine destek edinerek her vesileyle unu tekrarlard ki, "elilik" grevi karlnda hi kimselerden cret ya da maddi herhangi bir kazan diye bir ey beklememektedir. Bu konuda Tanr'nn kendisine seslendiini syleyerek Kur'an'a koyduu ayetlerden biri yle: "(Ey Muhammed!) ...De ki: Ben buna (Allah'n mjdesini teblie) karlk sizden akrabalk sevgisinden baka bir cret istemiyorum. .," (K. 42, ura Suresi, ayet, 23; ayrca bkz. Yasin Suresi, ayet 21.) Burada geen "akrabalk sevgisinden baka" deyimiyle ne anlatlmak istendii kesin olarak bilinmez. Kimi yorumculara gre "akraba" szcnden maksat Muhammed'in yakn akrabalardr; kimi yorumculara gre sadece kz Fatma ile kocas Ali ve onlarn ocuklardr; kimi yorumculara gre Allah'a yaknlktr.2 Fakat her ne olursa olsun, yukardaki ayet ile anlatlmak istenen ey, Tanr'nn buyruklarn ve mjdelerini bildirmek karl olarak Muhammed'in herhangi bir cret istemediidir. Ne var ki, bunlar sylerken Muhammed, "peygamber"lik mesleinin kendisine her hususta kazan salayacandan emindi. Nitekim maddi ve manevi nimetlere erimesi, insanlar kendisine ba edirt-mesi, Tanrsal bir iktidara sahip olarak onlara hkmetmesi, ete saldrlar ve savalar yoluyla ganimetler, araziler, kleler, cariyeler ve gzel kadnlar edinmesi, kin ve dmanlk besledii kiilerden intikam alabilmesi, hep bu meslek sayesinde mmkn olmutur. Gerekten de slami kaynaklardan renmekteyiz ki, Muhammed, yirmi be yama gelinceye kadar Mekke'de obanlkla meguld; mrn koyun srleri gderek yoksulluk, sknt ierisinde 2 Buhari, Mslim, Tirmizi gibi kaynaklara ve bn Abbas, Said bn Cubeyr ya da Abd bni Harnid gibi kiilerin rivayetlerine gre farkl grler iin bkz. Elmall H. Yazr, Hak Dini Kur'an Dili, Bedir Yaynevi, stanbul 1993, c.V, s.4240 vd.

geirirdi. Yirmi be yana bastnda, zengin, saygn ve itibar sahibi bir kadn olan Hatice ile evlenir; evlendikten sonra yaamnda byk deiiklikler olur; Harice sayesinde refah ve itibara kavuur. Kur'an'a, koyduu ayetlerle bunu Tanr'nn bir ltf olarak gsterir: "Ey Muhammed! (Rabbin)... seni arm bulup da yol gstermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? ..." (K. 93, Duha Suresi, ayet 7-8.) Fakat u muhakkak ki, Muhammed iin asl "izzet ve saadet devri", kendisini Tanr'nn "son" ve "en sevgili" elisi olarak ilan edip de peygamberlik "mesleini" semesinden sonra balar. Bu meslek ona zamanla, iktidar, ihtiam, itibar ve maddi olanaklar yannda, bir de "...Bana cinsi mnasebette 40

erkek gc verildi" diyerek ok sayda kadn edinme olasln salamak bakmdan da yararl olmutur. Her ne kadar "cret" karlnda i yapmadn sylemekle beraber, Medine'ye geip de ete saldrlar ve savalar yoluyla ganimetler almaya ve ganimetin bete birini kendisine ayrmaya baladktan sonra olduka varlkl bir duruma gemitir; arazilere, hurmalklara, klelere sahip olmu, bu arazilerinde kleler altrmtr. Klelerinin saysnn sekseni bulduu sylenir. Bedir Sava'nda ve daha sonra Yahudilere kar giritii savalarda (rnein Hayber'de) kendisine ganimet pay olarak den varlklar yannda, savasz olarak ele geirdii arazilerin ve hurmalklarn tamamna sahip olmutur (rnein Benu Nadir ve Fedek gibi).3 te yandan kendisine zg ayrcalklar ve maddi olaslklar salamann bakaca yollarndan da yararlanmaktan geri kalmamtr; hem de ylesine ki, dn masraflarn bile halka ykledii olmutur. rnein slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Safiye ile evlendiinde, "Kimde bir ey varsa getirsin" diye emretmi ve halktan kiiler ya, hurma cinsi eyler getirip vermiler ve Muhammed bu getirilen eyleri 3 Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.VIIL s.235-6. bn shak ve bn Hiam'n Siret'i, bn-i Sa'd'n Tabakat' gibi islam kaynaklanma hemen hepsinde bu konuda bilgi bulunmakta.
kendi "velimesi" olarak dn merasimine katlanlara datmtr; daha baka bir deyimle halktan ald eylerle halka dn ziyafeti ekmitir.4 Yine bunun gibi, evlendii kadnlara mehir verme zorunluluundan kurtulmak maksadyla ve srf kendisine zg olmak zere hkmler getirmitir. lerideki sayfalarda bu hususlar ayrca ele alacaz. Fakat Muhammed bu setii "meslek" sayesinde sadece mal. mlk gibi eyler bakmndan varlkl olmakla kalmam, bir de ayn zamanda cinsel ihtiyacn gidermek bakmndan snrsz olaslklara kavumutur. rnein Tanr'nn kendisine ok byk bir ehvet gc saladn anlatmak iin yle derdi: "Cebrail bana bir mlek getirdi ve ben ondan itim ve bunun zerine bana cinsi mnasebette krk erkek gc verildi. "5 Ve ite bu g sayesindedir ki, altm yllk yaamnn "peygamberlikle geen 23 yl ierisinde, birbirinden gen ve gzel iki dzineye yakn kadnla (ayrca cariyelerle) yaama mutluluuna erimitir. Baka erkeklere drt kadnla evlenme olaslm tanrken kendisini bu snrlamann dnda tutmutur. Ve ite kendi karlarna yatkn btn bu ileri Muhammed, "vahiy" eklinde Tanr'dan geldiini syledii hkmlerle salamasn bilmitir. Baka bir deyimle Tanr fikrini o, gnlk siyasetinin gereksinimlerini en bereketli ekilde karlayacak bir ustalkla ilemitir. Bundan dolay unu sylemek yanl olmayacaktr. Muhammed, slamiyet adm verdii dinsel kuruluu, bu tr bir siyaset zerine bina etmitir. Bu kuruluun temeli, onun Kur'an eklinde ya da Kur'an olmayarak6 yerletirdii hkmlerdir. Dostluklarna, dmanlklarna, kindarlklarna, kskanlklarna, maddi ve manevi ya da ehevi ihtiyalarna varncaya kadar kendi gnlk yaam gereksinimleriyle ilgili olarak akla gelebilecek ne varsa her eyi "Tan4 Sahih-i Buhari Muhtasar.... c.II, s.309-310. 5 bn-i Sa'd, et-Tahakaatu'l- Khra, c.I, s.374, Beyrut 1960. Bu alnt iin bkz. Y.N. zturk, Kendi Dilinde Son Peygamber, stanbul 1984, s.59. 6 Kur'an olmayarak yerletirdii hkmler "hadis", "snnet" hkmleri eklinde bilinen hkmlerdir. r'dan vahiy olundu" diyerek, yerletirdii bu hkmlerle salamtr. Her ne kadar Tanr'y konuuyormu gibi gstermekle beraber gerekte konuan bizzat kendisidir. Bundan dolaydr ki, Kur'an dili, tpk Araplarn konutuu trde bir dildir; Kur'an'daki Tanr, tpk Araplar gibi, her sylediini yeminlerle kantlamak ister; tpk Araplar gibi, her vesileyle hakir klc laflar eder, rnein kullarna "yabani eekler", "susam develer", "dilini sarktp soluyan kpekler" ya da "alak zorbalar" eklinde szler sarf eder; tpk Araplar gibi kin ve intikam besler, kskanlklarn belli eder ve kendisinden beklenmeyen tutum ve davranlar seer! Muhammed'in Tanr'dan geldiini syledii "vahiyler", genellikle kendi gnlk siyasetinin ve geksinimlerinin rn niteliinde eyler olduu iin elikilerle doludur. u bakmdan ki, belli bir kar vesilesiyle koyduu hkm, bir baka kar vesilesiyle farkl ekle soktuu ok olmutur. Bu konuyu Kur'an'n Eletirisi I balkl kitabmzda ayrca incelemi olmakla beraber, tipik bir rnek olmak zere Ahkaf Suresi'nin 19. ayeti ile Enfal Suresi'nin 125. (ve benzeri olan ura Suresi'nin 24.) ayetlerini ksaca hatrlatmakta yarar var. Ahkaf Suresi'nin 19. ayetinde kiinin davranlarnn (rnein slam olmasnn)

kendi istek ve iradesine bal olduu belirtildii halde, En'am Suresi'nin 125. (ve ura Suresi'nin 24.) ayetinde bu iin kii istek ve iradesiyle ilgili bulunmad bildirilmitir. Gerekten de Ahkaf Suresi'nin 19. ayetinde: "Herkese ilediklerinin karl verilir..." (K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 19.) diye yazldr ki, kii davranlarnn sorumluluk yarattna iaret saylr. rnein slam olan bir kimse, doru yolu semi ve davrannn sonucu olarak Tanr'nn inayetlerine kavumu saylr. slama girmemi ise, yine kendi davrannn kt sonularna katlanr. Sylendiine gre Muhammed bu ayeti, Ebu Bekir'in olu Abdurrahman'n Mslmanl kabul etmesi zerine koymutur. nk Abdurrahman, nceleri slama girmeyi reddetmiken daha sonra kendi dileiyle Mslman olmutu. te onun bu davrann bakalarna rnek gstermek maksadyla Muhammed, slama girecek olanlarn mkafatlan-drlacaklanna dair Kur'an'a yukardaki ayeti koymutur.7 Ne var ki, kendi yakn akrabalarnn, rnein Ebu Talib ya da Ebu Leheb gibi amcalarnn Mslmanl kabul etmeyip putperest kalmalar zerine evresindekilerin dedikodu yapacaklarn, rnein: "Bu nasl peyamberdir ki, kendi amcalarn bile Mslman yapamad" eklinde konuacaklarn ve bu yzden prestijinin sarslacan dnd iindir ki, slam olup olmamann kii iradesine deil, dorudan doruya Tanr iradesine bal bir ey olduuna dair Kur'an'a ayetler koymutur ki bunlardan biri yle: "Tanr dilediinin kalbim acar, Mslman yapar; dilediininkini kapar, kafr yapar..." (K. 6, En'am 125 ve 42 ura 24.) Sylendiine gre bu ayeti, Ebu Talib'in Mslman olmay reddederek lmesi zerine koymutur. Bununla anlatmak istemitir ki, Ebu Talib'in Mslman olmamasnn sorumlusu Tanr'dr, nk Tanr onun gnln slama amamtr. Grlyor ki, yukardaki ayetler arasnda eliki yatmaktadr: rnein Ahkaf Suresi'nin: "Herkese ilediklerinin karl verilir" (K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 19). eklindeki ayeti ile kii davranlarnn zgr iradeye bal olduu belirtilmiken, En'am Suresi'nin "Tanr dilediinin kalbini aar, Mslman yapar; dilediininkini kapar, kafir yapar" (K. 6, En'am Suresi, ayet 125). 7 Aslnda Abdurrahman bu ii, daha ok babas Ebu Bekir'in etkisiyle yapmt. Fakat Muhammed onu, sanki kendi zgr iradesiyle slam olmu gibi gstermitir. eklindeki ayeti ile kii davranlannda zgr iradenin etkisi bulunmad anlatltr. lerideki sayfalarda bunlara benzer bakaca rnekler yer alacaktr. Bu rnekler u gerei pekitirmi olacaktr ki Kur'an. Muhammed'in gnlk siyasetinin gereksinimlerine ve kiisel karlarna dayal hkmlerle ve bu hkmlerden doma elikilerle dolu bir kitaptr.

II MUHAMMED'N YAAM GEREKSNMLERNN HER YNN KAPSAYAN VE TM STEKLERN KARILAYAN HKMLER KONUSUNDA!
Kendisini "peygamber" olarak ilan ettii tarihten lnceye kadar geen sre boyunca Muhammed, btn dnce ve duygularn hep Tanr'nn azyla ve Tanr'dan geldiini syledii "vahiylerle" ortaya vurmu ve btn eylemlerine hep Tanr'y szc klm, gnlk yaantlarnn her ynn, Tanr'dan geldiini syledii buyruklarla ayarlamtr. rnein leleri kuluk uykusuna yatmasndan tutunuz da, yemek yemesine, su imesine, giyinmesine, smkrmesine, istinca etmesine (pislikten temizlenmesine), besmele ekmesine, eytanlarn errinden kurtulmak istemesine, hastaland zamanlar nefes edip vcudunu meshetmesine, kadnlaryla ilikilerine, ehvet gailesine, kskanlklarna, kindarlklarna, dmanlklarna vb. varncaya kadar gnlk yaam sorunlarnn her ynn, Tanr'dan geldiini syledii vahiylerle1 zme balamtr. Balarken de ou zaman Tanr'nn kendisine dier insanlardan farkl ve zel ayrcalklar tandn sylemekten geri kalmamtr. Kur'an'a koyduu bir ayetin u ilk tmcesi, bu rneklerinden biridir. "Ey o Peygamber! Biz, bilhassa (zellikle) sana unlar helal kldk..." (K. 33 Ahzab Suresi, ayet 50.) l "Vahiyler" deyimini Muhammed'in Kur'an'a koyduu ayetler ve Kur'an olmayarak yerletirdii hkmler (hadisler) karl olarak anlamak gerekir. Denebilir ki bu ayet, Kur'an'n esas itibariyle Muhammed tarafndan ve onun yaam gereksinimlerini karlamak zere hazrlanm olduunun ilgin kantlarndan biridir. Ayet, baz eylerin Tanr tarafndan srf Muhammed'e zg olmak zere "helal" klndn bildirmekte! Bu helal klnan eyler arasnda "mehirlerini vermi olduu zevceleri" ve "Allah'n ganimet kld cariyeleri" dnda, bir de "amca, day, hala ve teyze kzlar" bulunmakta, u artla ki, bunlar Muhammed'le birlikte Medine'ye hicret etmi olanlardan olsunlar. Ayrca da ayette kendini Muhammed'e hibe edenlerden sz edilmekte;2 yani Tanr Muhammed'e mehirsiz olarak kadn alma hakkn vermekte ve: ".. .bunlar sana hibir darlk olmamak iindir" diye eklemektedir. Baka bir deyimle Tanr: "Btn bunlar senin iin halis olmak zere, sade sana mahsus bulunmak zere helal kldm, mminlere deil"

demektedir.3 lerideki sayfalarda buna benzer daha pek ok rnekler yer alacaktr. Fakat imdilik ylece bir fikir edinmek zere, yukardaki ayetin "amca, day, hala ve teyze kzlar" ile ilgili hkmndeki bir zellii belirtelim: Daha henz Mekke'deki genlik dneminde Muhammed, amcas Ebu Talib'in kz mm Hani'ye evlenme teklif etmi ve fakat reddedilmiti. mm Hani onu reddetmekle kalmam ve fakat daha sonraki bir tarihte Medine'ye hicret edenler arasnda da yer almamt. Bu olay nedeniyle Muhammed, mm Mani'ye kar ylesine bir krgnlk, hatta kin beslemi olmaldr ki, aradan yllar geip de Medine'ye hicret ettikten ve artk iyice an ve hrete kavutuktan sonra Kur'an'a yukarda sz konusu ettiimiz ayeti koymutur: 2 Kur'an'n Ahzab Suresi'nde u yazl: "Ey o Peygamber! Biz, zellikle sana unlar helal kldk: ... amcann, halann, daynn ve teyzenin seninle beraber hicret eden kzlarn! Bir de dier mminlere deil fakat srf sana mahsus olmak zere nikahlamay dilediin takdirde, kendisini sana hibe eden mmin kadnlar... Onlardan dilediini geriye brakr, dilediini de yanna alrsn. Boad hanmlarndan arzu ettiini tekrar yanna almanda senin zerine bir gnah yoktur..." (Ahzab Suresi, ayet 50-51.) 3 Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3914. "Ev o Peygamber! Biz. zellikle sana unlar helal kldk: ... amcann, halann, daynn ve teyzenin seninle beraber hicret eden kzlarn...!" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 50.) Grlyor ki burada, amca, hala, day ve teyze kzlarndan sz edilmekte ve Muhammed'in bu kzlarla evlenebilecei bildirilmekte: u artla ki, bunlar Muhammed ile birlikte Medine'ye hicret edenlerden olmu olsunlar. Yani Tanr, amca, hala, day ve teyze kzlarndan olup da Muhammed ile hicret etmeyenleri Muhammed'e helal klmam oluyor! Dikkat edilecei gibi ayet, mm Ha-ni'nin durumuna tpatp uygun bulunmakta! nk mm Hani, Medine'ye hicret etmeyip Mekke'de kalanlardan biridir. Bu ayeti Kur'an'a koymakla Muhammed, mm Hani'ye adeta yle demek istemitir: "Vaktiyle sen benimle evlenmeyi reddettin ve ite imdi Tanr senin bana layk olmadn bildiriyor." Bylece ondan intikamn alm olmaktayd. Dediimiz gibi, konuya ileride tekrar dneceiz. Fakat bu vesileyle bir rnek daha verelim: Hatice'nin lmnden az sonra Muhammed, alt yana yeni basm olan Aye ve ayrca da otuz be yalarnda dul gzel bir kadn olan evde ile evlenmiti. Medine'ye hicret ettikten sonra birbirinden gzel ve gen kadnlarla yeni evlilikler yapm, ayrca cariyeler edinmi ve kadnlarnn saysn iki dzineye yaklak ekilde oaltmtr; sylendiine gre bir aralk ayn zamanda evli olduu karlarnn says on biri bulmutur. Karlar arasnda kskanlk olmasn ve bylece kendisi bakmndan huzursuzluk domasn diye Muhammed sra ve nbet esasna gre kanlaryla cinsi mnasebette bulunmay uygun grmt. Gya bu suretle onlara eitlik zere muamele ediyormu grnmndeydi! Bununla beraber karlarndan bazlarna (rnein Aye'ye) dierlerinden daha fazla ilgi ve sevgi gstermekten geri kalmazd. Yal kadnlardan pek holanmad iin, yalanmaya balayan evde adndaki karsyla cinsi mnasebette bulunmaktan kand ve hatta onu boamaya kalkt anlalyor. Nitekim Sevde bunu fark ettii iindir ki, srf kendisini boamasn diye Muhammed'e teklifte bulunarak kendi nbet srasn Aye lehine terk etmeye hazr bulunduunu bildirmitir. Bu tek-lifden fazlasyla honut kalan Muhammed nbet ve sra esasna bal kalmadan kanlaryla cinsi mnasebette bulunmak hususunda Tanr'dan vahiy indiini syleyerek Kur'an'a u ayeti koyar: "(Ey Muhammed!)... onlardan (kanlarndan) dilediim geriye brakr, dilediini de yanma alrsn..." (Ahzab Suresi, ayet 51.) Baka bir de deyimle Muhammed, btn isteklerinin Tanr tarafndan yerine getirildii kansn yaratmak ve taraftarlarn buna inandrmak iin hep bu yollara bavurmutur. ou kiileri buna inandrmakta glk ekmemitir. Fakat inandramadklar da olmutur. Nitekim en ok sevdii ei Aye bile bir gn ona: "Ma er a (ura) rabbcke illa yusariu fi hevake" demekten kendini alamamtr. Bu szler din bilimcileri tarafndan Trkeye: "Rabbin, phesiz senin dilek ve arzunu geciktirmeden derhal gerekletirir." eklinde ya da: "Vallahi Rabbinin, senin arzunu hemen yerine getirdiini gryorum." olarak ya da hatta:

"Bakyorum da senin Rabbin, yalnzca senin heva'n (eyinin keyfini) yerine getirmek iin kouyor." diye evrilmekte.4 Her ne kadar Aye bu szleri, Muhammed'in nbet ve sra esasna gre karlarn ziyaretten vazgemek zere Ahzab 4 Turan Dursun, Tabu Can ekiiyor l Din Bu I, Kaynak Yaynlar, stanbul 1990, s.16 vd. ve Din Bu IV, Kaynak Yaynlar, stanbul 1996, 6. basm, s. 101. Ayrca bzk. Sahih-i Buhar Muhtasar..., Diyanet leri Bakanl Yaynlan, c.XI, s. 151. Hadis No: 1721. Suresi'ne koyduu 51. ayet-"1 vesilesiyle sylemi ise de. bununla sadece "cinsel istek" sorununa deil, fakat her konuyla ilgili sorunlara gnderme yapm gibidir ve aslnda unu demek istemitir: "Sen ne zaman bir ey istesen, Tanr'dan vahiy geldi diyerek o istediin eyi elde etmektesin!" Ve gereklen de Muhammed'in Tanr'dan indiini syledii "vahiyleri", yine Muhammed'in yaam sorunlarna vurduumuzda sunu grmekteyiz ki, bunlarn hemen hepsi onun isteklerini ve gnlk siyasetinin tm gereksinimlerini karlamak maksadyla, yine onun tarafndan yerletirilmi eylerdir. Bu vesileyle birka rnek verelim: A) leleri Kuluk Uykusundan Uyandrlmamas in Tanr'dan Ayet ndiini Syler (K. 49, Hucurat Suresi, Ayet 4-5) le vakitlerinde kuluk uykusuna yatmak gibi bir gelenei vard Muhammed'in! Fakat uykuya yattnda ara sra rahatsz edildii iin hicretin 9. ylnda bu geleneini Tanr'dan geldiini syledii bir vahye balamak ihtiyacn duymutur. yle ki: Hudeybiye Seferi'nden ve Mekke'nin Fethi'nden sonra, daha dorusu hicretin 9. ylnda Muhammed iyice glenmi olduu iin, Arap kabilelerinin ulular, artk ona kar gelinemeyeceini anlamlar ve heyetler halinde srayla onu ziyarete gelip "biat" ettiklerini, is-lama girdiklerini bildirmeye balamlardr. Beyzavi ve bn-i Hiam gibi kaynaklarn anlatmasna gre bunlardan Beni Temim kabilesinin temsilcileri, bir gn le scanda seksen kiilik heyet halinde, Muhammed'in bulunduu odalarn nne gelerek grmek isterler ve "Ya Muhammed! Bize ksana!" diye yksek sesle barrlar. O srada Muhammed kadnlarndan birinin odasnda kuluk uykusuna yat5 Ahzab Suresi'nin 51. ayetinin ilk satr: "Ey Muhammed! Kanlarndan dilediini geriye brakr, dilediini de yanna alrsn..." eklinde olup Muhammed'e, ok saydaki kanlaryla nbet ve sra zorunluu olmakszn bulunabilme olanan salamaktadr. m uyumaktadr. Bu barmalar zerine uykusundan uyanr ve fena halde fkelenerek sylenir. Ve bir daha hi kimselerin kendisini kuluk uykusundan bu ekilde uyandramamas iin Tanr'dan vahiy indi diyerek Kur'an'a u ayeti koyar: "(Ey Muhammed!) Sana odalarn tesinden seslenenlerin ou, akllan ermeyen kimselerdir. Eer onlar, sen yanlarna kncaya kadar sabretselerdi, phesiz onlar iin daha hayrl olurdu. .." (K. 49, Hucurat Suresi, ayet 4-5.)6 Sylemeye gerek yoktur ki, bylesine basit ilere Tanr'y ara edinmenin Tanr fikrini yceltici bir yn yoktur. B) Kendi Yannda Yksek Sesle Konuulmamas ya da nne Geilmemesi in Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 49, Hucurat Suresi, Ayet 1-3) Giderek glenip itibarnn arttn grmekle Muhammed yava yava kendisini ylesine "yce" grmeye balamtr ki, nne geilmesine ya da kendi sesini bastracak ekilde konuulmasna dahi tahamml edemez olmutur. Nitekim yukarda belirttiimiz olaydan, yani Beni Temim heyetinin slam olmasndan hemen sonra Ebu Bekir, kendi ahbaplarndan Ka'ka bn-i Ma'bed bn-i Zrare adnda birini bu kabilenin bana "emir" olarak tayin etmesi iin Muhammed'e bavurur. O srada orada bulunmakta olan mer b. Hattab, Ebu Bekir'in bu teklifine kar kar ve Ka'ka bn-i Ma'bed yerine baka birini teklif etmek zere: "Hayr o olamaz, Akra bn-i Habisi (bu greve) tayin buyurunuz" diyerek Muhammed'den ricada bulunur. mer'in bu mdahalesine Ebu Bekir ierler ve yksek sesle ona: "Sen muhakkak bana muhalefet etmek istiyorsun" der. Bu sefer mer sesini ykselterek "Hayr sana muhalefet etmek iste-

6 Beyzavi'nin yorumu dnda Buhari ve bn-i Hiam gibi kaynaklarda yer alan bu hususlar iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.X, s.368 vd.; ayrca bkz. c.IX, Hadis No: 1316. Ayrca bkz. Elmall H. Yazr, Hak DM Kur'an Dili, Bedir Yaynevi, 1993, c.VI, s.4452 vd. meni" diye karlk verir. Onlarn seslerini biraz fazlaca ykseltmi ekilde konumalarndan rahatsz olan ya da bunu kendisine kar saygszlk sayan Muhammed, Tanr'dan u ayetin indiini syler: "Ey inananlar!... Seslerinizi Peygamber'in sesinden stn ykseltmeyiniz. Seslerini Peygamber'in yannda ksan kimseler, Allah'n gnlehni takva ile snad kimselerdir. Onlara mafiret ve byk ecir vardr..." (K. 49 Hucurat Suresi, ayet, 2-3.)7 Grlyor ki, Muhammed'in yannda seslerini ksan kimseler, Tanr'nn gnllerini korku ile snad kinilerdir ve bunlar byk mkafatlara konacaklardr. Sylemeye gerek yoktur ki, btn bu iler Tanr'y ara edinmeden yaplabilecek (ve daha dorusu yaplmas gereken) eylerdendi. Ne var ki, Muhammed iin kiileri kendisine itaatkar klmann en kolay yolu "vahiy indi" diyerek i grmekti. Dikkat edilecek olursa, bylesine basit bir i iin dahi Muhammed, Tanr'dan "mafiret ve byk ecir" geleceini vaat ederek i grm ve kiileri srf kendi kar dorultusundaki davranlara zorlamtr. imdi muhtemelen yle denecektir: "Tanr elisinin yannda ve onu rahatsz edercesine konumak ve tartmak doru deildir; bu itibarla byle bir kurala gerek vard!" Pek gzel ama, bylesine basit buseye Tanr'y kartrmak gerekir mi? Kald ki, bu yasa koyduu tarihlerde Muhammed, artk iyice glenmi ve korku salarak herkesi sindirmi durumdayd: "Yanmda yksek sesle konumay yasakladm" demi olsa, buyruu yine de yerine getirilmi olurdu. Bu byle olduuna gre yksek sesle konumay nlemek iin "Tanr'dan vahiy indi" demenin ve stelik bir de Tanr'nn "mafiret ve ecir" vereceini sylemenin alemi var myd? Elbetteki yoktu! Ama Muhammed, yukarda da dediimiz gibi, her iini ylesine Tanr araclyla yapmaya almt ki, yksek sesle konumalar nlemek ya da leleri kuluk uykusundan uyandrlmamak iin bu yola bavurmakta saknca bulmamtr. 7 Abdullah bn-i Zbeyr'in rivayetine dayal hadis iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar, c.X, s.370-1, Hadis No: 1646. Bu konuda ayrca Celaleddinal-Suyuti'nin yaptlarna, zellikle bkz. Luhah al-nukl al-Kur'an. Ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4447 vd. C) Camide veya Toplantlarda Kendisine (ya da tibar Ettii Kiilere) Yer Almas in Kur'an'a Ayet Koyar (K. 58, Mcadele Suresi, Ayet 11) Gnlerden bir gn Muhammed camiye gider. Fakat halk camiyi tklm tklm doldurmutur. ou kimseler srf onu yakndan iitebilmek iin minberin etrafnda omuz omuza oturmaktadr. Kimse kprdamak istemediinden minbere gidebilmek iin geecek yol bulamaz. Oradakilere "yle biraz acln da geeyim" demi olsa, mesele kalmayacak ve kukusuz ki herkes kendisine yol aacaktr. Fakat bunu yapacak yerde Tanr'y konuuyormu gibi gstermeyi tercih eder ve Kur'an'n Mcadele Suresi'ne u ayeti koyuverir: "Ey inananlar! Toplantlarda size 'yer an' denince yer an ki, Allah da sizin iin Cennet'te yer asn..." (K. 58, Mcadele Suresi, ayet 11.) Bir baka rivayete gre hikaye yle: Muhammed Bedir Sava'na katlanlara fazla itibar ve ikramda bulunurmu. Bir gn halkn toplu halde bulunduu bir srada konuurken, "ehl-i Bedir"den birka kii gelip kendisini ve sonra meclistekileri selamlamlar. Fakat oturacak yer bulamadklar iin ayakta durmular. Onlarn ayakta kalmasna zlen Muhammed, etrafndakilerden baz kiileri kaldrm ve yerlerine onlar oturtmu. Ne var ki yerlerinden kaldrlanlar, bundan holanmadklarn belli etmiler. Bunu frsat bilen baz "mnafklar" Muhammed'in aleyhinde laf etmiler ve rnein yle demiler: "Muhammed yaknna oturan kaldrp, daha sonra geleni oturtuyor, bu adalet deil. "8 Ve ite kendi hakknda bu ekilde konuulduunu duyduu iindir ki, Muhammed yukandaki ayeti Kur'an'a koymu olmaktadr. Grlyor ki, "toplantda yer ama" gibi en basit bir ii bile Tanr'dan geldiini syledii vahiy ve cennet mkafatlaryla yaptrtmak istemitir. 8 Elmall H.Yazr, age, c.VI. s.4791.

D) Huzuruna kmak steyenleri Sadaka Verme Zorunluluunda Tutmak in Vahiy ndiini Syler, Bylece KendisiniYoksulIarn Koruyucusuymu Gibi Gstermi Olur (K. 58, Mcadele Suresi, Ayet 12-13) Kur'an'da, Mcadele Suresi'nde Muhammed'le grmek isteyen kimselerin, nce sadaka vermelerini emreden ayetler var ki. yle: "Ev o btn iman edenler! Peygamber'e gizli ma rinana bulunmak istediiniz zaman fsltnzdan nce bir sadaka takdim ediniz, bu sizin iin hem bir hayr, hem de daha ziyade bir temizliktir. .. Ya! Fsltnzdan nce sadakalar takdim etmekten korktunuz mu? Madem ki, yapmadnz Allah da size tevbe ltfetti, artk namaza devam edin..." (Mcadele Suresi, ayet 12-13.) Grld gibi bu ayetlerde sadakann Muhammed'e mi, yoksa fakirlere mi verilmesi gerektii aklanmamtr. Yorumcularn sylemesine gre Muhammed hediye kabul eder, fakat sadaka kabul etmezdi; sadaka ve zekat almann kendisine haram klndn sylerdi. Bu itibarla yorumcular, yukardaki ayetlerde sz edilen sada-ka'nn, yoksullara sarf edilmek zere Muhammed'e takdim olunan sadaka anlamna alnmas gerektiini ne srerler.9 Yani yorumcularn sylemelerine gre bu ayetler, yoksullara yardm iin ngrlm ayetlerdendir.10 Oysa gerek tam manasyla byle deil. u bakmdan ki, bu ayetleri Muhammed, hem bir yandan kendisini nemli klmak ve hem de yoksullara yardm salyor grnp taraftarlarnn saysn artrmak maksadyla koymutur. Baknz nasl: 9 Elmall H. Yazr, age, c.VI. s.4798. 10 Nitekim yukandaki ayetleri u ekilde evirenler vardr: "Ey inananlar! Peygamberle hususi olarak konuacanzda, bu konumanzdan nce fakirlere sadaka veriniz; hu sizin daha iyi, daha ar olmanz iindir... Hususi konumanzdan nce sadaka vermekten rktmu m ki bunu yerine getirmediniz..." (K. 58. Mcadele Suresi, ayet 12-13.) lm-i Abbas'n rivayetine gre baz kimseler, Muhammed'in meclisinde kendilerini gstermek isterlermi; bu maksatla gelip fslt ile Muhammed'e bir eyler sylerlermi. Onlar krmamak iin Muhammed de sabrla kendilerini dinlermi. Fakat bu ekilde konumak isteyenlerin says giderek ylesine artm ki, hem bunu nlemek ve hem de birtakm yararlar salamak maksadyla Muhammed, vahiy indi diyerek bu kiileri sadaka verme durumunda brakmak istemi, yukardaki ayetleri Kur'an'a, yerletirmitir. Bu sadakalarn ne miktarn kendisi ve ailesi iin saklamtr ve ne miktarn yoksulara datmtr, pek belli deil. Fakat bir an iin tmn yoksullara dattn kabul etsek bile u muhakkak ki, bu koyduu usul ile kendisini nemli bir ahsiyet durumunda klmak yannda bir de yoksullarn koruyucusu olarak tantm olmaktadr. Bu ayetlerle ilgili olarak bn-i Abbas'm yukardaki rivayetinden gayr bir de Katade'nin rivayeti vardr ki, o da yle: Zengin kiiler, ikide bir Muhammed'in huzuruna gelip "mnacat"ta bulunurlar-m;'' yani kendi ileri ve ihtiyalar ile ilgili hususlarda zel olarak grp ondan kendileri iin Tanr'ya yalvarda bulunmasn isterlermi. Grmeler srasnda Muhammed onlara fikrini bildirir ve Tanr'nn inayetini vaat edermi. Fakat gn gelmi ki, bunlarn saysnn artmasndan ya da yannda ok oturmalarndan ve ok fsldamaya kalkmalarndan sklr olmu. Ve ite gya bu nedenle Tanr yukardaki ayetleri yollayarak Muhammed'le grmek isteyenlere sadaka vermelerini buyurmu imi! Sylemeye gerek yoktur ki Muhammed, zengin kiilerin gelip kendisinden Tanr'ya yalvarda bulunmasn istemelerine karlk onlar sadaka vermeye armakla, hem kendi prestijini artrmann ve hem de fakirlerin syanet meleiymi gibi grnmenin yolunu bulmutur. Sadakalardan fakirlere pay vermekle onlarn beenisini kazand ve bu sayede taraftarlarnn saysn oaltt muhakkaktr. 11 "Mnacat" szc, "Tanr'ya dua etmek, yalvarmak" anlamna gelir. Fakat u muhakkak ki Muhammed, sadaka (ve zekat) sistemini, ekonomik eitsizlii srdrmek bakmndan da gerekli saymtr. Dier yaynlarmzda deindiinizi gibi, Medine'ye geip de ete saldrlar ve savalar sayesinde ganimetler edinmeye ve bu yoldan varlk edinmeye (ve kendisiyle birlikte belli bir aznla varlk edindirmeye) baladktan sonra, rzkn Tanr'dan geldiini ve Tanr'nn kimi kiilere ok, kimi kiilere az rzk verdiini sylemek suretiyle ekonomik eitsizlii Tanrsal ve doal bir temele oturtmutur. Ancak bu yoldan toplum dzenini salayabileceini hesaplamtr. Sylemeye gerek yoktur ki, bu dzeni gvenceye balayabilmek iin toplumun varlksz ounluunu tehlikeli olmaktan uzak klmak

gerekirdi ki, o da, zekat ve sadaka yolu ile onlar a kalma (bu nedenle ayaklanma) durumundan uzak klmakt.12 E) Kendisini Evinde Ziyaret Edenlerin Yemee Kalmalarn nlemek in Kur'an'a Ayet Koyar (Ahzab Suresi, Ayet 53) Tanr elisi olduunu ilan ettikten sonra Muhammed, kendisini ziyaret iin evine gelenlerin azlndan ikayet ederdi. Fakat Medine'ye hicretten sonra giderek glenince taraftarlarnn says artm ve bu yzden ziyaretileri oalmtr. Evine gelen bu misafirlerin fazlaca oturmalarndan ya da yemee kalmalarndan rahatsz olmaya balaynca yine vahiy yoluyla zm aramtr. rnein Buhar ve Tirmizi gibi kaynaklardan renmekteyiz ki, Muhammed, Zeyd'in kars Zeyneb'e ak olup da onunla evlendii gnn gecesinde dn yapm ve dne gelen davetliler, gecenin ge vakitlerine kadar ziyafetten ayrlmamlar ve bu nedenle Muhammed'in sabrn tarmlard. Ve ite bu gibi hallerden rahatsz olduunu anlatmak zere Kur'an'a ayetler koymutur.13 Bu ayetlerle kendi hu12 Bu konuda bkz. lhan Arsel, eriat Devleti'nden Laik Cmhumet'e. 13 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3919 vd. zurunda fazla kalnmamasn. yemee arlmaynca evine gidilmemesini, yemee arlanlarn yemekten sonra lafa dalp oturmaya devam etmemelerini anlatmtr: "Ey inanlar! Peygamber'in evlerine, yemee arlmakszn girip de yemein pimesini beklemeye kalkmayn; fakat davet edilirseniz girin ve yemei yiyince lafa dalmadan evden daln. Bu haliniz Peygamber'i zyor, o da size bir ey sylemeye ekiniyordu. Allah gerei sylemekten ekinmez..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 53.) Baz yorumcular bu hkmn bir "terbiye" kural olduunu ve Mslman kiilere birbirlerini taciz etmemeleri, davetsiz yemee gitmemelerini, yemekten sonra uzun uzadya lafa dalp hane sahibini rahatsz etmemelerini salamak iin konduunu sylerler. Evet ama yle olmu olsayd, yukardaki ayetin Mslmanlar aras ilikileri konu edinmesi gerekirdi. Oysa ki, burada sadece Muhammed'in evine gidenlere hitap var; onlara deniyor ki: "Muhammed'in evine davetsiz olarak gitmekle ya da yemekten sonra fazla kalmakla onu zyorsunuz; byle yapmayn..." vs. te yandan bylesine basit bir terbiye kaidesini yerletirmek iin Tanr'y ara edinmeye, yani byle bir kural Tanr azyla koymaya gerek var m? Muhammed bunu kendisi de syleyebilirdi. Ne var ki, bunu kendisi sylemi olsa ve rnein: "Evime davetsiz gelmeyin, davetli olarak geldiinizde fazla kalmayn, vs." eklinde bir eyler demi olsa, muhtemelen taraftarlarn gcendirmi olabilirdi. Bundan dolaydr ki, kendisini "misafirlere bunu sylemekten utanyormu" ve "szn dorusundan ekiniyormu" durumuna sokmutur. Nitekim yukardaki ayette: "Bu haliniz Peygamber'i zyordu da size bir ey sylemekten utanyordu, (Tanr) ise szn dorusundan ekinmez."14 14 Bkz. .R. Dorul'un Kur'an evirisi. diye yazldr. Eer misafirlere byle bir terbiye kuraln sylemek "szn dorusu" ise, bu takdirde "Tanr'nn peygamberiyim" diyen bir kimsenin szn dorusunu sylemekten ekinmesi niye? Yine tekrar edelim ki, her hususta olduu gibi bu hususta da Muhammed, kendi huzuru ve rahat iin Tanr'dan vahiy indiini syleyerek Kur'an'a ayet koyma kolaylndan yararlanmtr! F) Vahiy Geldiini Syledii Zamanlar Titreyip Terleyerek Baylr Gibi Olmay, "lahiliin" areti eklinde Gstermek zere Ayetler Koyar (K. 73, Mzzemmil Suresi, Ayet 1-4; K. 74, Mddessir Suresi, Ayet 1-2) Kur'an'n "Mzzemmil" balkl suresinde yle yazl:

"Ey rtnp brnen Muhammed... kalk da ar ar Kur'an oku" (K. 73, Mzzemmil Suresi, ayet 1-4). "Mzzemmil" szc; "rtsne brnp rtnen", "kendisi rtnm" ya da "bakas tarafndan rtlm" gibi anlamlara gelen bir szcktr. Yorumculara gre bu szck, byk bir olay karsnda ban iine ekmek, gizlenmek, kanmak, rahatlamak, gibi dolayl amlamlan da kapsamaktadr. Gya Tanr Muhammed'e: "Neden yatyorsun? Neye gizleniyorsun? Kalk!" eklinde bir hitapta bulunmak istemitir. Yine "rtnp brnmek"le ilgili olarak yukardakine benzer bir ifadeye Mddessir Suresi'nde rastlamaktayz: "Ey rtye brnen Muhammed, kalk da uyar..." (K. 74, Mddessir Suresi, ayet 1-2.) Yorumcularn aklamalarna gre "mddessir" szc "disare brnen" demektir ve "disare" deyimi de "entari", "cbbe", "kaftan" gibi giysiler ya da "gmlek", "don" vs. gibi bedene temas eden i amar anlamna gelir.15 "rtnp brnmek"le ilgili bu ayetleri Muhammed, vahyin geliini aklamak iin Kur'an'a, koymutur. u nedenle ki, zaman zaman baygnlklar geirir, yz sapsar kesilir, titremeye balar, en souk havada bile yznden terler boanr, bouk bouk sesler karr ve titreme halini gidermek iin ban rter, stne rt atlmasn istermi.16 Pek muhtemeldir ki, kendisi hakknda "hastalkladr ya da "saral"dr eklinde bir hkme varlmasn nlemek iin, Tanr'dan vahiy geldiinden dolay bu gibi hallere dtn bildirmi ve daha dorusu bu halini "ilahili-in" bir iareti gibi gstermitir.17 G) Sorulan Sorular Cevaplandrma Glnden Kurtulmak Maksadyla "naallah " Demeden Herhangi Bir e Balanlmamasn Emreder (Bkz. Kehf Suresi, Ayet 23-24; l-i mran Suresi, Ayet 20; Duha Suresi, Ayet 1-3 vs.) Gerek Araplar ve gerek Yahudiler Muhammed'e eitli konularda sk sk soru sorarlard. ou zaman onun peygamber olup olmadn anlamak ya da onu kzdrmak ve onunla alay etmek iin bunu yaparlard! Bu gibi hallerde Muhammed, eer o an kafasnda soruyla ilgili bir eyler varsa, Tanr'dan vahiy indiini syleyerek cevaplar 15 Elmall H. Yazr, age, c.VII, s.5449 vd. 16 Bu gibi halleri iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.I, s.14 vd. 17 Bu konuda daha geni aklama iin bkz. ilhan Arsel, eriat'tan Kssalar 2. verirdi.'" Fakat bazen kendisine sorulan sorulara verdii cevaplar, soru soranlarca yeterli karlanmaz, tartmaya vesile yaratrd. Tartmann kendi aleyhinde sonular verebileceini ve bunun kendi karlar bakmndan sakncal olacan anlaynca Tanr'ya snm grnmeyi seer, bylece kaamak yollar arard. Mslmanlarn da 18 rnein Mekke'de bulunduu sre boyunca (ki on ya da on yl olduu sylenir), Ka'be'ye ynelik olarak namaz kld halde, Medine'ye getikten bir sre sonra srf Yahudileri honut etmek ve onlar kazanmak maksadyla kble ynn Mekke'den Kuds'e evirmi ve bir buuk yl boyunca Mslmanlara Kuds ynnde namaz kldrmtr. Ve bu ileri hep Tanr'dan geldiini syledii emirlerle yaptn bildirmitir. Fakat evvelden beri Mekke'deki Ka'be'ye ynelik olarak namaz klmaktayken imdi birden bire Kuds ynnde namaz klmak durumunda kalan Mslmanlar sylenmeye balarlar. lerinden bazlar, neden dolay kblenin Kuds'e yneltildiini sorup dururlar. Ve ite bu gibi sorular bastrmak iin Muhammed yine Tanr'dan geldiini syledii vahiylerle onlar "beyinsizler" olarak tanmlayan u ayeti koyar Kur'an'a: "nsanlardan bir ksm beyinsizler: 'Ynelmekte olduklar kblelerinden onlar eviren nedir?' diyecekler. De ki: 'Dou da, han da Alllah'ndr. O diledii/ doru yola iletir'" (Bakara Suresi, ayet 142). Bu arada Yahudiler, kblenin Kuds'e yneltilmi olmasndan holanmak yle dursun, fakat bir de Muhammed'le alay edercesine: "Muhammed ve ashab kblelerinin neresi olduunu bilmiyorlard, biz onlara yol gsterdik" eklinde konumaya balarlar. Ve ite Yahudileri kazanamayacan anlaynca Muhammed, kble ynn yine Mescid-i Haram'a (Mekke'deki Ka''be'ye) evirmek zere Yahudilere cevaben Kur'an'a unu koyar: "Yemin olsun ki. hahibim! Sen ehl-i kitaba her trl ayeti (mucizeyi) getirsen yine de onlar senin kblene dnmezler. Sen de onlarn kblesine dnecek deilsin. Onlar da birbirlerinin kblesine dnmezler. Sana gelen ilimden sonra eer onlarn arzularna uyacak olursan, ite o zaman sen hakk ineyenlerden olursun" (Bakara Suresi, ayet 145). Grlyor ki bu ayetle Muhammed, Yahudilerin

arzularn karlamak iin kbleyi Mescid-i Haram'dan (Ka'be'den) Mescid-i Aksa'ya (Kuds'e) evirmi olmann faydaszln anladktan sonra, Tanr'nn "(Ey Muhammed!) Sen de onlarn kblesine dnecek deilsin" eklinde konutuunu syleyerek kbleyi tekrar Mekke'deki Ka'be'ye evirmitir. evirirken de Yahudileri susturmak ve Mslmanlar onlarn alaylarndan uzak klmak iin Kur'an'a, u ayetleri eklemitir: "Nereden yola karsan k, (namazda) yzn Mescid-i Haram tarafna evir. Bu emir Rabbinden sana gelen gerektir... (Evet Resulm!) Nereden yola karsan k, (namazda) yzn Mescid-i Haram'a doru evir; nerede olursanz olunuz yznz o yana evirin ki, aralarndan hakszlk edenler (kuru inatlar) mstesna, insanlarn aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasn. Sakn onlardan korkmayn! Yalnz benden korkun..." (Bakara Suresi, ayet 149-150.) kendisi gibi yapmalarn, yani slam konusunda mnafklarla ya da kafirlerle tartmaktan kanmalarn sylerdi. l-i mran Suresi'ne koyduu u ayet bunu kantlayan rneklerden biridir: "(Ey Muhammed!) Bana kar seninle mnakaaya (tartmaya) kalkrlarsa de ki: 'Ben yzm slam ile tertemiz Allah'a tuttum; bana tabi olanlar da (yle).' O kitap verilenlerle verilmeyen mmilere de ki: 'Siz slam kabul ettiniz mi?' Eer n-za (ekimeyi) keser slama girerlerse doru yolu tutmulardr, yok yz evirirlerse sana da den ancak teblidir... " (l-i mran Suresi, ayet 20.) Hemen ekleyelim ki, burada yer alan "... Eer nza (ekimeyi) keser Islama girerlerse doru yolu tutmulardr, yok yz evirirlerse sana da den ancak teblidir. .." eklindeki szler, henz tam manasyla glenmedii dneme aittir. Glendikten spnra kendisiyle tartmaya kalkacak ya da slamdan yz evirecek olanlara kar "tebli edici" olarak deil, fakat iddet usulleriyle, rnein klla i grc olarak davranacaktr. Baz hallerde de Muhammed, soru soranlara verilebilecek herhangi bir cevap bulamaynca: "Bekleyin, yarn size cevap veririm" derdi. Bylece Tanr'ya danp O'ndan cevap alacakm kansn yaratrd. Oysa ki, maksad zaman kazanp ondan bundan ve zellikle Tevrat' ve ncil'i iyi bilenlerden, sorularn karl olabilecek cevaplar renmekti. nk Tevrat'n ve ncil'in, Kur'an tarafndan onaylanm kitaplar oduunu sylemi, rnein Kur'an'a u tr ayetler koymutu: "Ey Muhammed! Kur'an', nce gelen kitab tasdiken ve ona ahit olarak gerekle sana indirdik..." (Maide Suresi, ayet 48.)19 19 Bu konuda bkz. lhan Arsel, slam'a Gre Dier Dinler. Bununla beraber bazen cevap bulmakta glk eker, bu nedenle cevabn geciktirmek zorunda kalrd. Bir defasnda bu gecikme uzun srd iin evresindekiler kendisini alaya alp: "Tanr sana gcendi mi? Yoksa seni terk mi etti ki, cevap veremiyorsun?" diye sylenmilerdir. Beyzevi gibi kaynaklardan rendiimize gre Muhammed, onlarn bu tr konumalarn boa karmak iin "n-aallah" demeden herhangi bir ie balanlmamas gerektiine dair vahiy indiini bildirmitir ki, hikayesi ksaca yle: Gnlerden bir gn Kureylilerden birka kii gelip Muhammed'e soru sorarlar. Fakat Muhammed o an iin verecek bir cevap bulamaz ve kendilerine: "Yarn gelin, size bunun cevabn veririm" der. Anlatmak ister ki, Tanr'ya danacak ve alaca cevab onlara bildirecektir. Oysa maksad, zaman kazanp bilen kiilerden sorunun karlm renmektir. Ne var ki, btn aratrmasna ramen doru drst bir cevap bulamaz ve aradan on gn gemi olur. Bu on gn boyunca sorularna cevap alamayan bu kiiler sylenmeye balarlar. Bazlar: "Tanr Muhammed'i terk etti, ona darld" eklinde konuurlar.20 Bazlar da (ki aralarnda Ebu Leheb ile kars mm Cmeyl bint-i Harb vardr) amata karmak iin: "Muhammed'in eytan Muhammed'e gelmekte arlat"21 diye laf ederler. Bu tr satamalar Muhammed'e ar gelir. Onlar susturmak iin Tanr'nn kendisini

unutmadn syler ve Kur'an'a. ayet koyar. Bu ayete gre gya Tanr, Muhammed'e darlmadn ve onu unutmadm anlatmak zere dair "duha"ya22 yeminler ederek yle konumuur: 20 Bkz. Diyanet Vakf evirisinde Duha Suresi, ayet 1-3. 21 Bu hadis iin bkz. Sahih-i..., c.lV, s.35. 22 'Duha" deyiminden anlalan ey "kuluk vakti"dir ki, gnein parlayp ykselmeye balad zamandr. "O duha'ya (kuluk vaktine) ve dindii zaman o geceye kasem olsun ki, ceda etmedi Rabbin sana ve darlmad (seni unutmad ve sana darlmad)..." (Duha Suresi, ayet 1-3.)23 Fakat Muhammed bu ayeti koymakla yetinmez; bir de Kureylilerin kendisine sorduklar soruya cevap vermekte neden dolay geciktiini aklamak ister. Sylediine gre her ii Tanr'nn dileine balamak ve "inaallah" diyerek yapmak gerekirken, bunu yapmad iin Tanr kendisine sorunun cevabn bildirmemitir. Baka bir deyimle soru soranlara: "inaallah bunun cevabn yarn veriririm" diyecek yerde sadece: "... bunun cevabn yarn veririm" dedii (yani "inaallah" szcn kullanmad) iindir ki, Tanr kendisine vahiy gndermemitir. Bunun byle olduunu anlatmak zere Kur'an'a u ayeti koyar: "(Ey Muhammed!) Allah'n dilemesine balamadka ("inallah" demedike) hibir ey iin: 'Bunu yarn yapacam' deme. Bunu unuttuun takdirde Allah' an ve: 'Umarm Rabbim beni, doruya bundan daha yakn olan bir yola iletir' de" (K. 18, Kehf Suresi, ayet 23-24). Bu ayetten anlalan u ki, hi kimse: "Ben yarn u ii muhakkak yapacam" diyerek i grmeye kalkmamaldr, nk kiinin azim ve iradesi bir eyin oluumu iin yeterli deildir; meer ki, o ii yapmadan nce "naallah" demi olsun, yani ii Allah'n iradesine, dilemesine balasn!24 Grlyor ki Muhammed, kendisine sorulan sorulan cevapsz brakmak gibi g durumlardan kurtulmann yolunu, Kur'an'a bu tr ayetler koymakta bulmutur. Koyarken de kiileri, her i iin Tanr'nn iradesine bal klmak ve daha dorusu irade zgrlnden yoksun klmak gibi olumsuz sonulara ynelmitir. 23 Bir baka eviri yle: "Kuluk vaktine (duha'ya) andolsun... geceye andolsun ki ey Muhammed! Rabbin seni ne brakt ve ne de sana dard" (K. 93, Duha Suresi, ayet 2-3). 24 Elmall H. Yazr, age, c.IV. s.3242-3. H) Kendisine "Raina" Szcyle Hitap Edilmesini Kltc Bulduu in "Unzrna" Diye Hitap Edilmesini ster ve Vabiy ndiini Syleyerek Kur'an'a Ayet Koyar (Bakara Suresi, Ayet 104) Arapada "raina" diye bir szck var: "yava davran", "bizi gzet", "acele etme", "bize imkan ver", "bize riayet et" gibi anlamlara geliyor. Bu szc Mslmanlar. Muhammed'in kendilerine bir ey retmeye urat zamanlar sylerlerdi; daha dorusu onun sylediklerini kavrayabilmek iin: "Acele etme, yava ol ki sylediklerini anlayalm" demek isterlerdi. Bu ekliyle szcn olumsuz herhangi bir yn olmad iin, Muhammed onlarn dedii gibi yapard. Ne var ki buna benzer bir szck brani ve Sryani dillerinde bulunmaktayd ve kullanl ekliyle hakaret niteliini tamaktayd: rnein "bizim oban" anlamna geldii gibi, ayn zamanda "Dinle a sz dinlenmez herif!" ya da "Dinle a dinlenmeyesi herif demekti. Yahudiler bu szc birilerine svp saymak, hakarette bulunmak iin kullanrlard. Ve ite Mslmanlarn Muhammed'e "raina" dediklerini grmekle, ayn eyi onlar da. fakat srf Muhammed'i kltmek, aalamak maksadyla yapmaya balamlardr. slam kaynaklarnn bildirmesine gre bu durum, bata Muhammed olmak zere btn Mslmanlar rahatsz eder olmutur. O kadar ki, Muhammed'in en nem verdii kiilerden biri olan Sa'd bni Muaz, Yahudilerin bu ekilde konutuklarn iitince: "Ey Allah'n dmanlar, size lanet olsun. Vallahi hangi birinizin Resulallah'a kar bunu sylediini bir daha iitirsem, boynunu vururum" demitir. Fakat Muaz'n bu tehdidine kar Yahudiler u yantta bulunmulardr: "Siz de (Muhammed' e) bunu sylemiyor musunuz (yani 'raina' demiyor musunuz)?"23

Ve ite bundan dolaydr ki Muhammed, Mslmanlarn kendisine "raina" demelerini yasaklamtr; daha dorusu Tanr'dan, "raina" szc yerine "unzurna" szcnn kullanlmas iin Mslmanlara u buyruun indiini bildirmitir: "Ey iman edenler! 'Raina' demeyin, 'unzurna' deyin ve (sylenenleri) dinleyin..." (Bakara Suresi, ayet 104.) Buradaki "unzurna" szc "tebli edilen, retilen, emredilen ya da yasak edilen eylere iyi kulak vermek ve itaat etmek" anlamna gelmektedir.26 Sylemeye gerek yoktur ki, Muhammed bu ayeti srf kendi prestijini korumak maksadyla koymutur. Bu ii, Tanr'dan vahiy indi diyerek deil, fakat: "Ey Mslmanlar! Bana raina diye hitap etmeyiniz, unzurna deyiniz" eklinde konuarak yapmas mmknken, grld gibi yapmamtr. nk ne kadar nemsiz ya da hatta ne kadar gereksiz olursa olsun, her iini Tanr'dan indiini syledii vahiylerle yapmak kolayna gelmitir. stelik de bu yoldan korku salarak diledii sonuca erimenin daha etkili olacan dnmtr. Nitekim yukardaki ayete bir de unu eklemitir: "... Kafirler iin elem verici bir azab vardr." Bylece unu demek istemitir: "Ey m'minler! Gryorsunuz ya 'raina' demeyiniz, 'unzurna'deyiniz ve iyi dinleyiniz, itaat ediniz; yoksa kafirlere azab elim vardr, iman yoluna gitmeyip de kfr yoluna gidenler, o azab elimden hissedar olurlar, siz de o kafirlerden mid ummayn... "27 25 Elmall H. Yazr, age, c.l, s.453. Ayrca Diyanet Vakf evirisinde bkz. Bakara Suresi, ayet 104. 26 Elmall H. Yazr, age, c.l. s.453 vd. 27 Elmall H. Yazr, age, c.l, s.455. Btn bunlar bir kez daha unu ortaya vuruyor ki Muhammed, kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerini Tanr'dan geldiini syle-disi buyruklarla karlama kolaylndan yararlanmakta bir hayli ileri gitmitir! I) nsanlardan Gelebilecek Her Trl Tehlikeye Kar Tanr'nn Kendisini Koruyacana Dair Ayetler Koyar (Maide Suresi, Ayet 67) Kendisini Tanr'nn korumas altndaym gibi gstermek maksadyla Muhammed, Tanr'dan vahiy indi diyerek Kur'an'a u ayeti koymutur. "Ey anl Resul... Allah seni halkn tecavznden koruyacaktr..." (Maide Suresi, ayet 67.)28 Ve bu ayeti, Huneyn Seferi'nden sonra (yani kendisini peygamber ilan ediinden 18 ya da 19 yl sonra) koymutur. Hani sanki insanlarn korumasna muhta deilmi de, sadece Tanr'nn korumas sayesinde her trl tehlike ve saldrdan uzak bulunuyormu gibi bir kan yaratmak istemitir. Neden dolay byle bir ayet koyduunu anlamak iin u olaylar ksaca belirtmek gerekir: Mekke'de bulunduu sre boyunca Muhammed, amcas Ebu Talib'in korumas altndayd. Onun lmnden sonra koruyucusuz kalmakla kendisini tehlikede hissettii iindir ki, Medine'ye hicret etmitir. O tarihlerde henz gl durumda bulunmad iin, kendisini gvenlik ierisinde hissetmezdi; her an iin dmanlarnn saldrsndan endie ederdi. Kendisini birilerinin korumas altnda bulunuyormu grmek isterdi. O kadar ki, Aye'nin rivayetine gre, ou geceler ra28 Bu eviri, Diyanet Bakanl'nn yaymlad Sahih-i Buhari Muhtasar. .."ndan-dr, c.VH, s.323. Elmall'nm ve Diyanet Vakf'nn evirisinde syle: "Ey Resul... Allah seni insanlardan koruyacaktr..." hat uyuyamazd. Hatla uykusuz kald gecelerden birinde: "Keke ashabmdan elverili bir kii bu gece beni muhafaza etseydi" demitir. Ve tam bunu dedii srada silah sesi iitir ve": "O kimdir?" diye seslendiinde Sa'd bn-i EM Vakkas grnp kendisine yle cevap verir: "(Gnlmde hayatnz hakknda bir endie uyand da) seni muhafaza iin geldim." Bunu duymakla Muhammed rahatlar ve Sa'd bn-i Ebi Vakkas'a dualar eder ve sonra uyur; hem de horlayarak uyur.29 Kaynaklarn bildirmesine gre Muhammed, o tarihten sonra nbeti tutarak kendisini devaml ekilde korama altnda bulundurmutur. zellikle Bedir, Uhud,-Hendek, Hayber, Vadi'1-Kura,

Kaza mresi ve Huneyn seferlerinde hep kendisini bekleterek korumutur. Nbeti olarak tuttuu kiileri, en ok gvendii kimseler arasndan seerdi ki, bunlar arasnda bata amcas Abbas olmak zere Sa'd bn-i Maz, Muhammed bn-i Mesleme, Zbeyr, Ebu Eyyub Ensari, gibi kimseler vard. Yine slarn kaynaklarndan renmekteyiz ki, Mekke'nin fethinden sonra Muhammed'in nbetini amcas Abbas beklemi ve bu ii Huneyn Seferi'ne kadar srdrmtr.30 Huneyn Seferi'nden sonra Muhammed artk ylesine glenmi, ylesine kendisini gvenlik ierisinde hisseder olmu ve hi kimselerin kendisine saldrma cesaretini gsteremeyeceine ylesine inanmtr ki, artk nbet tutturmaya gerek kalmadm anlamtr. Bu durumda kendisini Tanr'nn snrsz korumas altnda gstermekte yarar bulduu iindir ki, Kur'an'a yukarda belirttiimiz: "Ey anl Resul... Allah seni halkn tecavznden koruyacaktr. .. " (Maide Suresi, Ayet 67) eklindeki ayeti koymutur. Bununla unu anlatmak istemitir: 29 Buhari'nin Aye'den rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar.... c.vni, s.322, Hadis No: 1217; Mslim'in rivayeti de byle. 30 Aye'nin rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.VIII, s.323. "Muhakkak ki, Allah kafirler gruhunu maksatlarna muvaffak etmeyecek, sana kar herhangi bir suikasta yol vermeyecektir. Sana zarar vermeye, suikast yapmaya kalkacak olanlarn her halde kafirlerden olacanda phe yoktur. Binaenaleyh Allah seni her halde (halktan koruyacaktr). Fakat (sana ktlk yapacak olan) hi kimseyi Allahn azabndan syanet edecek bir muhafz (koruyucu) yoktur. Onun iin vazifei risaletini (peygamberlik grevini) tamamen iyfa et ve hi kimseden pen-a (etme).. ."-51 Grlyor ki, Maide Suresi'nin yukardaki ayeti, Muhammed'in gnlk siyasetinin gereksinimlerinin bir baka rnei olarak karmzdadr. ) Aleyhinde Konuulmasn nlemek Maksadyla Muhammed, Tanr'nn Her eyi itir ve Bilir Olduunu, Her Gizli Konumalar Dinlendiini Belirtmek Yannda, Bir de Gizli Konumalarn eytandan Olduunu Syler (K. 58, Mcadele Suresi, Ayet l, 7-10) Gizli konumalar ve fsldamalar Muhammed, kendi huzuru ve iktidar bakmndan ok tehlikeli bulurdu; kendisine kar bakaldrma iareti sayar ve srf kendi gvenlii ve gnlk siyasetinin gereksinimleri iin bunu nleme yollarn arard. Bundan dolaydr ki, gklerde ve yerde olup biten her eyin Tanr tarafndan dinlendiine ve gizli konumalarn eytandan olduuna dair Kur'an'a ayetler koymutur. Bunlardan biri Mcadele Suresi'nin ilk ayetidir ki, yledir: "(Ey Muhammed!) Kocas hakknda seninle tartan ve Allah'a ikayette bulunan kadnn szn Allah iitmitir. Allah sizin konumanz iitir. nk Allah iitendir, bilendir..." (K. 58, Mcadele Suresi, ayet 1.) 31 Elmall H. Yazr, age, c.II, s.1737. Yukardaki alntda parantez ierisindeki ksmlar, aklama olmak zere tarafmdan eklenmitir. Bu ayeti Muhammed, Havle binti Salebe adndaki bir kadnn ikayeti zerine Kur'an'a, koymutur. Olayn konumuzla ilgili yn itibariyle ksa zeti yle: Havle binti Sa'lebe, Medine'nin tannm kiilerinden (Ensar'dan) biri olan Evs bni Samit'in karsdr. Bir gn kocasndan bir ey ister, fakat kocas fkelenerek kendisine: "(Ey kadn!) sen bana anamn srr gibisin" der. Arap geleneine gre bir adam karsna bu sz syledii zaman, onu boam gibi olurdu; o kadn ona haram saylrd ve adam pimanlk duyup fikrini deitirse bile, bir daha o kadn geri alamazd. Nitekim ok gemeden adam kadn geri almak ister; fakat kadn kabul etmez: "Yemin ederim ki, sen o sz syledikten sonra Allah ve Resul hkmn verinceye kadar sen benim yanma gelemezsin; git Resulallah'a dan"

der. Fakat adam: "Ben utanrm, Resulallah'a bunu soramam" diye cevap verir. Bunun zerine Havle: "O halde ben gider sorarm" diyerek Muhammed'in yanna kar ve ona derdini anlatr: "(Ey Resulallah!) Evs beni nikah ettii zaman ben gentim, herkes tarafndan sevilen beenilen bir kadndm. Fakat ne zamanki yam ilerledi, birok evlatlarm oldu, imdi beni anas gibi kld, kimsesiz brakverdi. Bir yolunu bul da beni yine onunla geindiriver." Fakat Muhammed. Tanr'dan bu konuda bir buyruk almadn ne srerek: "Sen ona hann olmusun" der. Her ne hikmetse kadncazn zavall haline zm bulucu bir vahyin inmesini istemez. Kadncaz yalvar yakar olur ve Muhammed'den kendisine yardmc olmasn ister. Fakat Muhammed: "Ben imdiye kadar bu babda (Tanr tarafndan) birey ile emmi anmadm; bu nedenle sen kocana haramsn" eklinde konuarak direnir. Bunun zerine kadn alamaya balar ve ikayetini Tanr'ya ynelterek syle der: "Allahm yalnzlmn iddetinden ve bana zor gelecek olan ayrlmamn acsndan sana ikayet ederim; kk ocuklarm var, onlar kocama braksam zayi olacaklar, kendime alsam a kalacaklar... Allahm sana ikayet ederim. Allah'n Peygamberi'nin lisanna bir vahiy indir." Btn bu olan bitenlere Aye tank olmu ve Havle'nin Muhammed'le olan konumasn dinlemitir. Fakat Aye'nin sylemesine gre kadn, yukardaki ekilde konuurken ok hafif sesle konumutur; o kadar ki, kadnn sylediklerinin bir ksmn duyamamtr bile. Aye yle diyor: "Ne byktr o iitmesi seslerin hepsini ihata buyuran (Allah'a ki) kadn (Peygamber'e) halini arz eylerken yle yava fslt ile sylyordu ki, yanlarnda ben sylediklerinin bazsn iitiyordum, bazsn iitmiyordum..." 32 Anlalan o ki, Aye'nin iitmediklerini Tanr iitmitir, nitekim kadnn fslt eklindeki konumas zerine, yukarda belirttiimiz: "(Ey Muhammed!) Kocas hakknda seninle tartan ve Allah'a si kvette bulunan kadnn szn Allah iitmitir. Allah sizin konumanz iitir. nk Allah iitendir, bilendir..." (K. 58, Mcadele Suresi, ayet l) 32 Bu hususlar iin bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VI. s.4776 vd. eklindeki ayeti indiriverir. Ayrca da kadnlarn, kocalarnn analar olmadna dair hkmleri de ekleyiverir. Bununla beraber kt bir gelenek olarak tanmlad "zhar" geleneini ortadan kaldrmaz; yani kocalara: "Artk karlarnza zhar yapamazsnz; bunu yasakladm" eklinde bir ey sylemez. Sadece zhar eden kocaya, karsn geri alabilmek iin yol gsterir; o kadar (bkz. Mcadele Suresi, ayet 2-6). Sylemeye gerek yoktur ki, btn bunlar akl artc, mantk ykc eylerdir. Madem ki, "zhar" denen ey kt bir eydir, o halde neden Muhammed Tanr'ya bavurup vahiy gndermesini dilemez ve kadncaza yardmc olmak istemez? Neden Tanr bylesine kt bir gelenei kknden yok etmez? te yandan bir de u var ki, bu yukardaki olay Medine dneminde geiyor. Olayla ilgili ayet, Tanr'dan en son indii sylenen surelerden biri olan Mcadele Suresi'nde bulunuyor! nk slam kaynaklarna gre Mcadele Suresi'nin nzul (ini) sras 105'tir. Baka bir deyimle Muhammed'in "peygamber" olarak ortaya kndan olay tarihine kadar en azndan on be yl gemi demektir. Nasl olur da her eyi bilir olduu sylenen bir Tanr, "zhar" gibi ktlk ve hakszlk kayna olan bir gelenek konusunda bunca zaman sesini karmaz ve ayet yollamaz? Nasl olur da byle bir ayeti, ancak Havle'nin hi kimselerin iitemeyecei ekilde ikayette bulunmasndan sonra nakleder? Ve nasl olur da indirdii bu ayet ktl ve hakszl giderecek nitelikte olmaz?

Konuyu ileride ayrca ele alacaz ve bu sorular tekrar soracaz; fakat burada anlatmak istediimiz udur ki, btn bu hususlar Tanr'dan deil fakat Muhammed'den gelme eylerdir ve Muhammed, yukardaki ayeti, insanlarn btn konumalarnn Tanr tarafndan iitilmekte ve dinlenmekte olduunu anlatmak ve bu sayede kendisi aleyhindeki konumalara engel olmak iin dnmtr. Gizli konumalarn "eytandan" gelme olduuna dair vahiy indiini sylemek suretiyle de Muhammed, kendi hakknda dedikodu yaplmasn nlemek istemitir. Bu maksatla Mcadele Suresi'ne koyduu ayetler yle: "Gklerde ve yerde olanlar Allah'n bildiini rmyor musun? kiinin gizli konutuu yerde drdncs mutlaka O'dur. Be kiinin gizli konutuu yerde drdncs altncs mutlaka O'dur. Bunlarda az veya ok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kyamet gn onlara yaptklarn haber verecektir..." (K. 58, Mcadele Suresi, ayet 7.) Grld gibi Tanr, gizli konuan kiilerin yan bandan ayrlmamakta; eer bu konuanlar kii ise Tanr onlarn drdncs, yok bunlar be kii ise Tanr onlarn altncs olmaktadr. Muhammed'in sylemesine gre Tanr bu ayeti, kiinin tenhaca bir yerde gizlice konumalar vesilesiyle gndermitir. Bu kii Ra-bia bn Amr ile kardei Habib lini Amr ve bir de Safran bni meyye adnda birileridir. Gya bunlardan birisi, dierlerine: "Allah bizim sylediklerimizi bilir mi?" diye sormu. Bu soruyu bir dieri: "Allah bu konutuklarmzdan bazsn bilir, bazsn bilmez" diye yantlam. nc kii de yle eklemi: "Allah konutuklarmzn bazsn bilirse hepsini biliyor demektir. " Ve ite gya Tanr, bu konumalar dinledikten sonra yukardaki ayeti indirivermitir! Hani sanki herhangi bir hususta hkm koymak iin mutlaka Muhammed'le ilgili bir olayn kmasn bekler-mi gibi! Oysa ayeti koyan Muhammed'dir. Fakat bununla yetinmemi, bir de unu eklemitir: "Ey iman edenler! Aranzda gizli konuacam zaman gnah, dmanl re Peygamber'e kar gelmeyi fsldamayn..." (Mcadele Suresi, ayet 9.) Burada hilap edilenlerin mminler mi, yoksa mnafklar m olduu hususunda yorumcular arasnda anlamazlk var.33 Fakat her ne olursa olsun Muhammed, gizli ekilde konumay ve fiskos etmeyi eytan ii olarak gstermek zere bir de u ayeti koymutur: "Gizli konumalar eytandandr. Bu. iman edenleri zmek iindir..." (Mcadele Suresi, ayet 10.) Bununla ilgili olarak ayrca yle demitir: "U kii bulunduunuz vakit nasa (toplulua) kavuuncaya kadar ikiniz dierini brakp da fsldanmayn, nk o onu mahzun eder."34 Yorumcularn aklamalarna gre bu hkmler, gizli konumalar yznden mminlerin rahatsz olmalarn nlemek maksadyla konmutur. Oysa bu hkmleri Muhammed, mminlerin zntye kaplmalarn nlemek iin deil, fakat esas itibariyle kendi gnlk huzurunu salamak maksadyla gerekli grmtr. nk bir kere yukardaki ayetin ana temas, kendi aleyhinde yaplacak olan konumalar ve fsldamalardr. Nitekim ayette: "Ey iman edenler! Aranzda gizli konuacanz zaman ... Peygamber'e kar gelmeyi fsldamayn..." diye yazldr. Her ne kadar, Mcadele Suresi'ne: "Gizli konumalar eytandandr. Bu, iman edenleri zmek iindir..." (Mcadele Suresi, ayet 10)

33 Elmall H. Yazr, age. c.VI. s.4790. 34 Elmall H. Yazr, age. c.VI, s.4790. eklinde ayet koymusa da bunu. Mslmanlarn birbirleri aleyhine konumak yznden zntye dmekten uzak klmak iin, yani onlarn yararn dnd iin yapmamtr; aksine kendi huzuru ve gereksinimleri iin yapmtr. nk eer gizli konumalar ve fiskoslar yznden Mslmanlar arasnda tartmalar, dmanlklar ya da atmalar doacak olursa, bundan en ok zarar grecek olan kendisi olacakt. te yandan eer gizli konumalar yznden mminlerin rahatsz olmalarm nlemek isteseydi, bunu Medine'ye hicretten sonra deil daha nce yapard. Oysa asl Medine'ye getikten sonradr ki, kendisine bal grnenlerin kendisine kar konumalarda bulunduklarn grerek huzursuzlua kaplmtr. Bu vesileyle unu belirtelim ki Muhammed, kendi aleyhindeki konumalar nlemek isterken, Tanr'y g durumlarda brakmtr. u bakmdan ki, her hususta olduu gibi, bu konuda da ie eytanlar kartrm ve eytanlarn eylemlerini de Tanr iznine balamtr. Gerekten de, biraz nce belirttiimiz gibi bir yandan Kur'an'a.: "Gizli konumalar eytandandr. Bu, iman edenleri zmek iindir..." eklinde ayetler koyarken, bir de unu eklemitir: "... Oysa eytan, Allah'n izni olmadka, mminlere hibir zarar veremez.. Mminler Allah'a dayanp gvensinler..." (Mcadele Suresi, ayet 10.) Hani sanki eytan, gizli konumalar yaratp mminlere zarar verme olaslna Tanr'nn izniyle sahip olabilmektedir! J) Bycler Yznden Hastalandn Sanarak, Tanr'nn Kendisini Byclerin errinden Kurtardna Dair Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 113, Felak Suresi, Ayet 1-5) Muhammed'in peygamberliine inanmayanlar, bir yandan onu "deli", "mecnun", "yalanc" vb. gibi deyimlerle ktlerlerken, dier yandan da "byc" (sahir) olarak arp kltmek isterlerdi. Kendisi hakknda bu ekilde konuanlara kar o, kin besler ve Tanr'dan vahiy geldi diyerek Kur'an'a, "deli", "mecnun", "yalanc" vb. olmadna ve bu ekilde konuanlarn Tanr'nn gazabna urayacaklarna dair ayetler koyard ki, bunlara daha nceki sayfalarda deindik; ilerideki sayfalarda ayrca deineceiz. Kendisine "byc" denilmesine gelince, bu konuda da gazaba gelir, Tanr'dan indiini syledii "vahiy"lerle onlar "tuyan etmi azgnlar gruhu" olarak tanmlar, kendisinden nce gelmi gemi btn "peygamberlere "byc" denilerek hakaret edildiini bildirirdi. rnein Zariyat Suresi'ne koyduu ayetlerle Tanr'nn yle konutuunu sylemitir: "... ite bylece, onlardan ncekilere herhangi bir peygamber geldiinde hemen: 'O bir bycdr veya delidir' dediler. Bunu (nesilden nesih) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Dorusu onlar azgn bir topluluktur. Artk onlara aldrma..." (K. 51, Zariyat Suresi, ayet 52-54.) Her ne kadar Muhammed, "by" denen eyi "inanc olmayanlara zg ve yanlgdan teye gitmeyen bir ey"mi gibi tanmlamakla beraber kendisi, "byye" inanmaktan ve byclerden gelebilecek ktlk ve zararlara kar korunma ihtiyacna kaplmaktan da geri kalmazd. Nitekim yakalanm olduu bir hastala, "frp by" yapan frklerin sebep olduunu sanarak Kur'an''a u ayetleri koymutur: "(Ey Muhammed!) De ki: 'Yaratt eylerin errinden, karanl kt zaman gecenin errinden, dmlere frp by yapan frklerin errinden ve kskand vakit kskan kiinin errinden sabahn Rabbine snrm"' (K. 113, Felak Suresi, ayet 1-5).35 Burada geen "dmlere frp by yapan frklerin errinden..." eklindeki ayeti Kur'an'a koymasyla ilgili olaylar baz yorumcular yle aklarlar:

Rivayete gre Muhammed bir gn hastalanarak yataa der. Bu hastaln, Yahudilerden Lehid bni A'san adnda birinin, bir ipe frerek on iki dm balamas ve bunu gizlice bir kuyuya sallandrmas yznden bana geldiini sanr; nk gya Tanr, bu gizli olan eyi Cebrail marifetiyle kendisine haber vermi ve yukardaki ayeti indirmitir. Ve bu haber zerine o da hemen Ali ile Ammar ve Zbeyr adndaki adamlarn kuyuya yollayp, o kuyunun suyunu boalttrr, ipi buldurur ve yukardaki ayetleri okur. Gya ipin dmleri zlr ve zlnce de Muhammed iyileir.36 Muhammed'i byclkle megul olmazm gibi gstermek isteyen baz yorumcular yukarda anlatlanlar iki bakmdan kabul etmezler: Bir kere Muhammed'in "peygamber" olduunu ve bu nedenle, bynn kendisine zarar vermemesi gerektiini sylerler, ikincisi de: "Eer Yahudilerde ipe fleyip, dm yaparak insanlar hasta etme gc olmu olsayd, bu takdirde Mslmanlarn tmn hasta eder, ldrrlerdi" diye eklerler. Bununla beraber: "Yahudinin biri, by35 Yukardaki eviri Diyanet Vakf'nn. Diyanet leri Bakanl'nn evirisi yle: Hased ettii zaman hasetlinin errinden; dmlen' nefes eden byclerin eninden... tanyerini aartan Rabbe snrm" (Felak Suresi, ayet 1-5). 36 Bu aklama iin bkz. Abdlbaki Glpnarl, Kur'an' Kerim ve Meali, c.II, s.CXXHX. Ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VIII, s.6351, 6354 vd. Ie bir ev yapmsa bile. ( Muhammed'in) hastal ondan deildir. Ancak o ipi buldurmakla hilelerini meydana karmtr" demeyi ihmal etmezler. Ne var ki bu syledikleri. Muhammed'in tutum ve davranlaryla pek badamaz. nk Muhammed, esas itibariyle byye inanm bir kimsedir ve nitekim yukarda belirttiimiz gibi Felak Suresi'ne koyduu "...dmlere nefes eden byclerin errinden... (Tanr'ya snrm)" eklindeki ayetle, kendisini hasta eden eyin frkle on iki dme balanan ip olduunu ve Tanr'nn kendisini bu gizli eyden haberdar kldn ve Tanr'ya snmakla bycnn errinden kurtulduunu aka anlatmtr. K) Cinlerin (fritlerin)37 ve eytanlarn Vesveselerinden (Kuruntularndan) ve Ktlklerinden Korunmak in Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 114, Nas Suresi, Ayet 1-6) Biraz nce deindiimiz konunun devam olmak zere unu ekleyelim ki Muhammed. "cin"lerin (ifritlerin) ve "eytanlarn" (ve insan eytanlarnn) vesveselerinden ve ktlklerinden uzak kalmann yollarn da ayn usullerle, yani Kur'an'a ayetler koyarak bulmaya almtr. Bu koyduu ayetlerden biri yle: "De ki: 'insanlarn kalplerine vesvese sokan, pusuya ekilen cin ve insan eytannn errinden insanlarn Rabbine, insanlarn Melikine, insanlarn lahna snrm'" (K. 114, Nas Suresi, ayet 1-6). eitli kaynaklara dayal rivayetlerden anlamaktayz ki, Muhammed bu ayetleri, Cinlerin kendisine tuzak kurup ktlk etme37 Cinlerin en kt ve en fazla zarar veren snfna "ifrit" denir. lerinden ya da Kureylilerin kendisine "gz dedirmek" istemelerinden ya da Yahudilerin bylerinden kurtulmak iin koymutur. Gerekten de Razi'nin naklettii rivayetlerden birine gre, gya bir gn Cibril, byk bir telala Muhammed'in yanna gelerek cinlerden bir ifrit'in kendisine tuzak kurmakta olduunu haber verir: "(Ey Muhammed!) Sana in'den bir ifrit bir keyd (38) yapmak istiyor, deine vardnda Allah'a sn" der ve yukardaki ayetleri okur. Razi'nin Said bn-i Mseyyeb'den rivayetine gre ise hikaye yle: Kureylilerden bir grup kendi aralarnda konuup "Gelin Muhammed'e gz dedirelim" diye anlarlar ve sonra Muhammed'in yanna gidip: "Ey Muhammed! Ne salam bazm var, ne kuvvetli srtn, ne gzel yzn var" derler. Ve ite gya onlarn bu ekildeki konumalaryla Muhammed'e gz dedirebileceklerini anlayan Tanr derhal Cibril araclyla

yukardaki ayetleri indirir. Muhammed de bu ayetleri okur ve bylece Tanr'ya snp tehlikeden kurtulmu olur. Ve nihayet Razi'nin bir dier rivayetine gre de Muhammed, Yahudilerden birinin sihir yapmas yznden hastalanm ve Tanr onu hastalktan kurtarmak iin bu ayetleri indirmitir.39 Oysa bu ayetler, Muhammed'in by, sihir vesvese vb. gibi batl nitelikteki eylere ve bunlardan kendisine tehlike gelebileceine inanm olmasnn sonucu olmak nedeniyle ve yine onun tarafndan konmu eylerdir. Biraz nce incelediimiz Felak Suresi'ndeki ayetleri, kendisine by yapldna inand iin ve imdi zerinde durduumuz Nas Suresi'ndeki ayetleri de, muhtemelen cinlerin, eytanlarn ve insanlarn vesvesesinden ekindii iin koymutur. u bakmdan ki, vesveseci'lerin vesvesesinden ok ekinir, ok endie ederdi Muham38 'Keyd" szc "tuzak kurmak", "hile yapmak" gibi anlamlara gelir. 39 Elmall H. Yazr, age, c.VIII, s.6353 vd. med! nk vesveseciler yznden hem kendisine ktlkler geleceini ve hem de taraftarlarn kaybedeceini ya da taraftar edinmekte glk ekeceini dnrd. Yorumcularn bildirmesine gre "vesvese" denen ey "fiskos etmek", "yava fslt yapmak" gibi gizli sestir. "Vesveseci" de, "geri geri ekilip sinen, sinip sinip aldatan, hak yolundan geriletip fenala srklemek iin dne dne vesvese vermek adeti olan, dnek ve sinsi" kii ya da yaratktr. Gya "ifrit" cinsinden cinler ya da eytanlar (insan eytan olanlar dahil) kalbe hayrsz ve yararsz "alak" eyler sokarlar ve insanlarn akllarn elerler, fenalklara drrler, Allah yoluna gitmekten, din ve imandan karp "helake" srklerler.40 Ve ite bu nedenle Allah'a snmak gerekir, nk Allah vesvesecinin hakkndan gelmesini bilir! Ve ite btn bunlara inand iindir ki Muhammed, u veya bu ekilde rahatszlk duyduu zamanlar ve her gece yatana yataca sra, Kur'an'a koyduu Felak ve Nas surelerinin ayetlerini okuyup ellerine fler ve sonra elleriyle bam ve bedenini svar ve bu ii kez tekrarlard. Bu ayetlerin ifa maksadyla Tanr'dan geldiini sylerdi. Bundan dolaydr ki, Felak ve Nas surelerine "iki koruyucu" anlamna gelen "muavvizeteyn" denmitir.41 Her ne kadar bu iki surenin, birbiri ardna indii ("nazil olduu") sylenirse de "Mekki mi" yoksa "Medeni mi" olduklar konusunda gr ayrl vardr. Fakat her ne olursa olsun bu ayetlerin Muhammed'e "by yaplmas" ya da "gz dedirilmesi" olaylaryla ilgili olarak Muhammed tarafndan Kur'an'a, yerletirildii anlalmaktadr.42 40 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VIII, s.6422 vd. 41 Baz yorumcular Kur'an'n 112. suresi olan hlas Suresi'nin de bunlara dahil olduunu sylerler. 42 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VIII, s.6351 vd. :

III SLAMI KORKU SALAN, ZORLAYAN VE CEZALANDIRAN BR G OLARAK UYGULAMA SYASET!


Muhammed'in "iddet" denen eyden holanmad ve getirdii dinin korku salan, zorlayan ve cezalandran bir g olmad ne srlr ve Kur 'an 'n "Din'de ikrah (zorlama) olmaz..." (Bakara Suresi, ayet 256) eklindeki hkmlerinden rnekler verilir. Oysa bu tr iddialarn gereklere yatkn den hibir yn yoktur. u bakmdan ki, Muhammed, her ne kadar kendisini "ahlak ve fazilet rnei" ve "ok efkatli ve merhametli" olarak tanmlam ve iddet denen eyden holanmaz grnmse de, korku ve dehet saarak ve iddet kullanarak i grmeyi, baarya ulamann tek yolu saymtr. Gsz bulunduu dnemde t verici ve barym gibi grnrken, glendii andan itibaren iddet usulleriyle i grmtr; yleki: "Peygamberlik" iddiasyla ortaya kt andan itibaren Muhammed, Tanr'dan geldiini syledii vahiylerle kendisini, "ahlaki faziletlerin tamamlaycs" olarak ve "byk ahlak zere" gnderildiini ve bu ller dorultusunda i grdn sylemitir.1 Bu maksatla Kur'an'a koyduu ayetlerden biri yle: "(Ey Muhammed!) Muhakkak sen byk ahlak zeresin..." (K. 68, Kalem Suresi, ayet 4.) l Muvatta'mn Kitah Hsni'l-Hulk adl yaptnda Muhammed'in szleri olarak yer alan "Ben gzel ahlak tamamlamak iin (Peygamber olarak) gnderildim" eklindeki szler iin bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, c.I, s.245. Yine bunun gibi, kendisini "yumuak davranl" bir kimse olarak tantmak, "hain" ve "kat" yrekli olmadn anlatmak maksadyla Kur'an'a Tanr'nn azyla ayetler koymutur: ".. .(Ey Muhammed!)... ayet sen kaba, kat yrekli olsaydn, hi phesiz etrafndan dalp giderlerdi..." (l-i mran Suresi, ayet 159.) efkatli, merhametli ve Mslmanlara ok dkn bir kimse olduuna dair sylediklerini pekitirmek iin, Tanr'nn kendisi hakknda yle konutuunu sylemitir: "Ey inananlar! Andolsun ki, iinizden size, skntya uramanz kendisine ar gelen, size dkn, inananlara efkatli ve merhametli bir Peygamber gelmitir" (Tevbe Suresi, ayet 128). Yine bunun gibi, kiisel karlar adna ve "Tanr'nn hakk dnda" hi kimseden intikam almadn bildirmek zere Kur'an'a ayetler koymutur. Ne var ki, yaam boyunca izledii tutum ve davranlaryla, bu sylediklerinin tersini yapmtr. u bakmdan ki, Kur'an'a koyduu ceza trleriyle slam, iddet, dehet ve lm saan bir g olarak uygulamay kendi gnlk siyasetinin temel direi klmtr. Her ne kadar bir ksm su ve gnahn cezasnn br dnyada (ahirette) verileceini sylemekle beraber,2 insanlar sadece ahiret cezalaryla korkutmay yeterli bulmam, asl bu yeryz cezalaryla yldrmay, baarya ulamak iin koul saymtr. rnein Kur'an'a koyduu ayetlerle "Cehennem" denen yerin, "alevlendirilmi, tututurulmu, ok yakc, ba derisini syrp atan bir gayya kuyusu"ya da "yakt insanlardan ve talardan oluan bir ate" ol-

2 Bakara Suresi'ne koyduu bir ayel yle: "... Aranzda byle yapmann cezas ancak dnya hayatnda rezil olmaktr. Ahiret gnnde de azabn en iddetlisine onlar uratlr..." (Bakara Suresi, ayet 85). Byk din bilgini Turan Dursun ayeli yle aklyor: "yle su ve gnah vardr ki, cezas bu dnyada verilir. yleleri vardr ki br dnyada verilir. yleleri de vardr ki hem bu dnyada, hem br dnyada verilir." Bkz. Kur'an Ansiklopedisi, c.IV, s.92. duunu, oraya atlanlarn "yetmi arn uzunluundaki zincire vurulmu olarak" srkleneceklerini, katrandan giysiler giyeceklerini, "kaynar su" ve "kanl irin" ieceklerini, balarna ikence turundan kaynar su dkleceini, bu yzden barsaklarnn para para olacan, derilerinin her yanp dklnde baka derilerle deitirileceini ve bylece uradklar ikenceyi daha iyi tatm olacaklarn ve buna benzer daha nice tyler rpertici eyleri bildirmitir (Kur'an'da cehennemi ve iindeki yerleri anlatan bu tr ayetlerin says 130 civarndadr.)3 Ne var ki dehet verici bu ahiret cezalarndan nce, asl yeryznde i grecek pek ok cezalar getirmitir ki, bunlar cehennemdeki cezalar aratmayacak kadar korkun nitelikte eylerdir ve bunlar "Tanr'dan gelme buyruklar" diye herkesten nce kendisi, kendi yaam gereksinimleri vesilesiyle uygulamtr. Bu buyruklar arasnda, hrszlk yapanlarn "ellerinin, bileklerinin kesilmesi"nden tutunuz da (Maide 38), adam ldrenler hakknda ksas uygulamasna (Bakara 178), "mrik'lerin (her nerede grlrlerse) ldrlmelerine (Tevbe 5) ya da baka dinden olanlara (kitap ehline) kar sava almasna ve savan slam olmalarna ya da cizye (kafa paras) vermelerine kadar srdrlmesine (Tevbe 29), fitnecilik edenlerin ya da slam terk edenlerin (dinden dnenlerin) "elleri ve ayaklar aprazlama olarak kesilmek suretiyle" ldrlmelerine varncaya kadar ikence niteliinde, vicdan szlatc cezalar vardr ki, tyler rperticidir. Her ne kadar bu cezalan ve bu iddet siyasetini Muhammed, kamu dzeni adna getirmi gibi grnmekle beraber, hepsini de srf kendi iktidarn kkl klmak amacyla dnmtr. Gerekten de Muhammed'in yerletirdii buyruklar arasnda, Tanr'ya ve Muhammed'e eza edenlere (onlar incitenlere) bu yeryznde ve ahirette azap hazrlandn ngren buyruklar vardr ki, son derece geni kapsaml olup, Allah hakknda "layk olmayan sz sylemeyi", "Allah'n raz olmayaca eylemlerde bulunmay", 3 Bunlardan bir iki rnek olarak bkz. Hmeze 4-9; Mutaffifin 7-9; Mearic 15-18; Mrselat 29-34; Bakara 24; Tahrim 6; Nebe 24-25; Sad 55-58; Hakka 30-32, 35-37; M'min 71-72; Nisa 175; Zmer 16; vs. "Kur'an' inkar etmeyi', hu "Kitab'n baz ayetlerini geersiz sayp deitirmeyi" ya da hatta slami buyruklarn artk amzda uygulanamayacan ne srmeyi, "irtidat" etmeyi (yani slamdan kmay) su ve gnah eklinde grr. Bu tr eylemlerde bulunanlar sadece ahirette deil fakat daha nce bu dnyada cezalandrlrlar; cezalan en feci ekilde ldrlmektir (rnein bkz. Ahzab 57)! Bu buyruklar arasnda ezan'n, "Din-i slamn iar" sayldna, bu nedenle terk edilmesinin "dinden dnmek" olduuna ve ezan terk eden belde halknn kannn aktlmas gerektiine dair buyruklar vardr ki. Muhamed'in sabahn erken saatlerinde ezan okutulmayan kylere yapt saldr rnekleriyle birlikte halka belletilir.4 Bu buyruklar arasnda Muhammed'in gece basknlar yaparak mriklerin (puta tapanlarn) kylerini yerle bir ettiini, ky halkn kadn erkek, oluk ocuk fark gzetmeden kltan geirdiini ve kendisine neden byle yapt sorulduunda (rnein: "Ya Resulallah! mriklerden aile sahibi bulunanlara gece baskn yaplyor, kk ocuklar da musab oluyor" diye ikayet olunduunda): "Onlar da mrikler (camiasn)dandr" diye cevap verdiini ve bu dorultuda olmak zere Tanr'nn: "Biz nice memleket helak ettik ki, o ky (halk) gece yatarlarken, yahut gn ortas istirahat ederlerken azabmz o ky halkna gelmi (basvermi)tir" (Enfal Suresi, ayet 3) diye vahiyler gnderdiini bildirenler vardr. 5 Bu buyruklar arasnda "fitne" yaratanlarn ldrlmelerini ngrenleri vardr ki, birazdan greceimiz gibi, dinden dnmenin fitne anlamna geldiini anlatr (rnein Bakara 191-193, Maide 33). 4 Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.II, s.565-568, Hadis No: 362. 5 Sahih-i Buhar Muhtasar..., Diyanet Yaynlar, c.VIII, s.384-6, Hadis No: 1261.

Bu buyruklar arasnda lmden sonraki dirilmeye inanmayanlarn "kafir" olarak lanetlenlendiklerine ve boyunlarnn vurularak ldrlmeleri gerektiine dair hkmler var ki, bunlardan biri yle: ".. Lanet edilmiler, boyunlar vurularak ldrlmelidirler" (Ahzab Suresi, ayet 61). Bir dier buyruk yle: "Allah ve Resulne kars savaanlarn ve yeryznde (slam) dzeni bozmaya alanlarn cezas ancak ya (acmadan) ldrlmeleri, ya aslmalar, yahut el ve ayaklarnn aprazlama kesilmesi, yahut da bulunduklar yerden srlmeleridir. Bu onlarn dnyadaki rsvaldr. Onlar iin ahirette de byk azap vardr" (Maide Suresi, ayet 33). Burada "su" diye anlatlmak istenen ey, sadece silahl ekyalk gibi toplum ve devlet dzenini bozan davranlar deildir; bunlardan gayr bir de, Kur'an' inkar etmek ya da bu hkmlerin uygulanamayacan ne srmek gibi davranlar vardr ki, hepsi de "Allah ve Resul'ne kar sava amak" ya da "fitne yaratmak" anlamna gelmekte. Biraz aada bu ayetin Muhammed tarafndan uygulanmasyla ilgili bir iki rnek greceiz. Bu buyruklar arasnda "kiyzllerin, kalblerinde fesad bulunanlarn, ehirde bozguncu haberler yayanlarn, nerede bulunurlarsa yakalanp ldrlmelerine" dair buyruklar vardr ki, lmden sonraki dirilmeye inanmayanlarn dahi lanetlenmi olarak boyunlarnn vurulup ldrlmelerini ngrr (rnein bkz. Ahzab Suresi, ayet 60-61). Bu buyruklar arasnda "kafirler"e ve "mnafk"lara kar cihatta bulunulmas iin: "Ey Peygamber! Kafirlerle ve mnafklarla cihatta bulun. Ve onlara kat davran (sertlik gster)..." eklinde olanlar var (rnein bkz.Tevbe Suresi, ayet 74;Tahrim Suresi, ayet 9). Bu buyruklar arasnda: "Ey Peygamber! Kafirlerle ve mnafklarla sava (cihatta bulun). Ve onlara kat davran (sertlik gster)... " (Tevbe Suresi ayet74) ya da: "... onlarla (kafirlerle) byk cihad ederek sava..." (Furkan Suresi, ayet 52) ya da: "Allah urunda, hakkn vererek cihad edin..." (Hac Suresi, ayet 78) eklinde ayetler vardr ki, "Allah yolunda mallarnzla, canlarnzla giriip cihad edin" anlamndadr. Hatrlatalm ki, slam hukukunda "kafir" deyimi, slama inanmayanlar, mrikleri/puta tapanlar, baka inanta olanlar (rnein Yahudileri, Hristiyanlar, Mecusile-ri, vs.) kapsayan bir deyimdir. "Cihad" deyimi ise, kafirlerle savamak, ldrmek, ellerinden mallarn mlklerini almak, tapnaklarn ykmak, putlarn ve benzer eylerini krmaktr. Bu buyruklar arasnda "inkarclara" (Tanr'y, Muhammed'i ya da Kur'an' inkar edenlere) kar savamay, acmasz davranmay ngren buyruklar var (rnein bkz. Tevbe Suresi, ayet 123). Bu buyruklar arasnda Mslmanlarn birbirlerine kar "merhametli" fakat "inkarclara" kar acmasz, sert davranmalar gerektiini bildirenler var (rnein bkz. Fetih Suresi, ayet 29). Bu buyruklar arasnda Tanr yolunda ldrmeye girien Mslmanlarn canlarnn ve mallarnn, Tanr tarafndan satn alnp karlnda cennettlerin verileceini mjdeleyenler var (rnein bkz. Tevbe Suresi,

ayet 111). Bu buyruklar arasnda mriklerin (Tanr'ya e koanlarn), her nerede olurlarsa olsunlar, ldrlmelerini ngrenleri vardr ki, insanlarn kl yollu slama zorlandklarnn kantdr (rnein bkz. Tevbe Suresi, ayet 5). Bu buyruklar arasnda "fitnecilie" ya da "ikiyzlle" ynelenlere lm saanlar vardr ki, birazdan belirteceimiz gibi, esas itibariyle dinden dnenleri kapsar. rnein Nisa Suresi'nin 88. ve 89. ayetleri yle: "... Allah yolunda hicret etmedike onlardan (inkarclardan, mriklerden) dost edinmeyin. Eer yz evirirlerse onlar tutun, bulduunuz yerde ldrn. Onlardan dost ve yardmc edinmeyin... Ne var ki, fitnecilie her arldklarnda ona can atarlar; eer sizden uzak durmazlar, bar teklif etmezler ve sizden el ekmezlerse onlar yakalayn, bulduunuz yerde ldrn, ite onlarn aleyhinde size apak ferman verdik..." (Nisa Suresi, ayet 88-91.) Biraz aada aklayacamz gibi, bu ayetleri Muhammed, hem slamdan kanlar hakknda ve hem de mminmi gibi grnp kafirlere yaknlk gsterenlere kar lm cezasn uygulamak maksadyla koymutur.6 Bu buyruklar arasnda: "Onlar bulduunuz yerde ldrn. Sizi kardklar yerden siz de onlar karn. Fitne karmak adam ldrmekten daha ktdr..." (Bakara Suresi, ayet 191) eklinde olanlar vardr ki, "fitne" niteliindeki davranlarn en ziyade lm cezasn gerektiren davranlar olduunu ierir. Hatrlatalm ki, "fitne" szc son derece geni anlaml olup Tanr'ya e komay (irk komay), Tanr'ya ve Muhammed'e kar gelmeyi, 6 Bu konuda bkz. Elmall H. Yazr, Hak Dini, Kur'an Dili, Bedir Yaynevi, stanbul 1993, c.Il, s.14121415. Kur'an' inkar etmeyi, Kur'an'n hkmlerini deitirmeyi, dinden dnmeyi ya da bozgunculuk (kargaalk) yapmay vs. kapsar. Bu buyruklar arasnda: "Fitne kalmayp yalnz Allah'n dini ortada kalana kadar onlarla savasn... " (Bakara Suresi, ayet 193) olanlar vardr ki Mslman kiileri, slamdan gayr inanta olanlara kar dman ve saldrgan yapmaya yeterlidir. Bu buyruklar arasnda "Kitap ehli"ne (Yahudilere ve Hristiyanlara) kar sava almasn ve onlarn slam kabul etmelerine ya da "cizye" (kafa paras) vermelerine kadar savan srdrlmesini ve slam kabul etmedikleri ve cizye vermedikleri takdirde ldrlmelerini ngren buyruklar vardr (bkz. Tevbe Suresi, ayet 29-30). Bu buyruklar arasnda Muhammed'in iddet hkmleriyle i grm olup lmnden az nce Veda Hutbesi'nde: "nsanlar 'La ilahe ill-AIIah' deyinceye kadar onlarla cihad etmek zere emrolundum. Onlar (insanlar) bunu syledikleri zaman kanlarn ve mallarn korumu olurlar...." eklinde vasiyette bulunduuna dair olanlar var! Dikkat edilecei gibi Muhammed, lmeden nceki bu son szleriyle, insanlar kl yolu slama sokmak gerektiini aka bildirmi, slam kabul etmeyenlerin canlarn ve mallarn kaybedeceklerini ilan etmitir. Baka bir deyimle kendisinden sonraki yneticilere ve kuaklara "iddet" siyasetini braktn bildirmitir. Bu buyruklar arasnda, "irtidat" edenlere (dinden dnenlere) bu yeryznde yaama hakk braklmadna dair olanlar vardr ki, biraz aada greceimiz gibi, insanlarn en feci ekilde ldrlmeleri sonucunu dourur. ***

Bu konularda verilecek rnekler ok. fakat tekrar belirtmeliyim ki btn bu yukarda iaret ettiim iddet usulleriyle nlenmek istenen ey sadece silahl ekyalk gibi toplum ve devlet dzenini bozan davranlar ya da sadece kafirlerden gelebilecek saldrlar deildir; kafirlerden saldr gelmese dahi. Mslmanlar onlara kar saldrgan ruh ile hazrlamaktr. Bunlardan gayr bir de, biraz nce deindiim aibi. Kur'an' yalanlamak, ayetleri deitirmek ya da Kur'an'n artk zamanmza uymadn ve uygulanamayacam ne srmek gibi davranlar vardr ki, hepsi de "fitne yaratmak", "Alla/ ve Resul'ne kars sava amak", "Allah'a ve Muhammed'e eza etmek", yani dinden kmak anlamlarna gelmekte, hepsi de lm cezasn gerektirmekte! Ve ite l 400 yllk slam tarihi boyunca hep bu iddet usulleri i grm ve Mslman halklara, hep Muhammed'in bu dorultudaki tutum ve davranlarndan rnekler verilmitir. A) slam Kaynaklarnn Bildirmesine Gre Muhammed, "rtidat" Eden (slam Terk Eden) ve Ayrca da Hrszlk ve Cinayet leyen Kiileri, "Allah'a ve Resul'ne Eza Verdiler" Diye, Gzlerini Oydurtarak, Ellerini ve Bacaklarn aprazlama Kestirterek ve Kzgn Gnete lme Terk Ederek Cezalandrr (Bkz. Bakara Suresi, Ayet 217; Nisa Suresi, Ayet 88-89, 91; Maide Suresi, Ayet 33; Ahzab Suresi, Ayet 61 vs.) Her hususta olduu gibi "irtidat" (slamdan kmak, dinden dnmek) konusunda da slamclar, slam eriatn irin gstermek abasndadrlar: Kur'an'n Bakara Suresi'nin 217. ayetini ne srp bu tr bir "su" ileyenlere verilecek cezann sadece br dnyada cehenneme atlmak olduunu sylemekten geri kalmazlar. Yani slam terk edenlere bu dnyada ceza olmadn savunurlar. Oysa yalandr. Zira bu ayette dinden dnenler iin yle yazl: ".. .sizden her kim dininden dner ve kafir olarak can verime, artk onlarn btiin amelleri Dnya ve Ahiret heder olmutur ve artk onlar eshab nar'drlar..." (Bakara Suresi, ayet 217.) Dikkat edilecei gibi burada, dinden dnenlere hem bu dnyada ve hem de ahirette verilecek cezadan sz edilmekte; hem de cezann, ahiretten nce bu yeryznde uygulanaca bildirilmekte. Nitekim din bilginlerinin syledikleri gibi bu ayet, dinden dnen kiilere bu yeryznde "hakk hayat kalmaz" anlamn tamaktadr.7 Ve u bir gerektir ki, slamda dinden dnmenin cezas ldrlmektir ve bunun byle olduu. Muhammed'in getirdii ve bizzat uygulad buyruklarla ortadadr; yleki: Muhammed'i en ziyade endieye srkleyen eylerden biri taraftarlarnn slamdan kmalar idi. Dinden dnenlere kar snrsz bir kin beslerdi. u nedenle ki, slamdan kmak hem kendisine destek olanlarn saysnn azalmasna ve hem de prestijinin sarslmasna sebep olmak bakmndan tehlikeliydi. Kendisini "peygamber" ilan ettii tarihten Medine'ye hicret ettii tarihe kadar (ki "Birinci Mekke Dnemi" diye bilinir ve on ya da on yllk bir zaman ierir) Mslman yapabildiklerinin says pek azd; kaynaklarn bildirmesine gre bu say yz civarnda olmutur. Sylemeye gerek yoktur ki, on ya da on yllk bir sre boyunca yz kiiden fazlasn slama inandramamak, zc bir eydi. Kukusuz ki, dinden kmalar yznden bu saynn daha da azalmas mmknd ki, bu da kendisinin peygamberlik iddialarn sona erdirmeye yeterli olabilirdi. Ne var ki, henz gsz durumda bulunduu iin dinden dnenlere kar yapabilecei pek bir ey yoktu. Onlar ancak cehennem korkutmalaryla etkileyebilirdi; ancak bu pek yeterli deildi. Fakat Medine'ye getikten sonra i deiir. Zira zengin kervanlara kar ete saldrlar ya da varlkl Yahudi kavimlerine kar giritii savalar sayesinde elde ettii ganimetleri paylamakla taraftarlarnn saysn yava yava oaltm olur. Giderek glenmek suretiyle iddet usullerine bavurma olasln kazanr. lk yapt ey slamdan kanlarn ldrlmelerine dair u buyruu yaynlamak olur: 7 Bkz. Elmall H. Yazr. Hak Dini Kur'an Dili, Bedir Yaynevi, stanbul 1993, c.l, s.759. "... Her kim dinini (ki Mslmanlktr) deitirirse onu hemen ldrnz." Bu buyruu, "Dinini deitiren ve cemaatten ayrlan kimsenin (kannn dklmesi caizdir)" eklindeki bir dier buyrukla pekitirir.8 Biraz yukarda belirttiimiz ayet hkmn de buna destek edinir.

Bu tr iddet yoluna bavurmasnn balca nedeni, slama giren kiilerden bir ksmnn hicret etmeyip Mekke'de kalmalar ve mriklerle (inkarclarla) dostluk kurmalar, Mslmanm grnp mriklere yz vermeleri (yani ikiyzl davranmalar) ya da slam terk etmeleriydi. rnein hicretten sonraki bir tarihte bir kavim, Medine'ye gelip slama girdiklerini bildirirler. Fakat bir sre sonra skldklarn bahane ederek Medine dna kmak iin Muhammed'den izin isterler ve verilen izin zerine Medine'den ktktan az sonra Mekke'ye dnerler ve mriklere katlrlar; onlarla dostlukta bulunurlar. Bu tr tutum ve davranlar Muhamed'i huzursuz klar ve onlar "mnafklkla" sulard. nk bu kiilerin slamdan uzaklaacaklarn ve dier Mslmanlar olumsuz ekilde etkileyeceklerini sezmiti. Nitekim taraftarlar gelip kendisine bunlarn Mslman saylp saylmayacaklarn ve haklarnda ne yaplmak gerektiini sorarlar; hatta bu konuda birbirleriyle anlamazla saplanrlar. Ve ite bu durumu kendi iktidar bakmndan tehlikeli bulduu iindir ki Muhammed, vahiy geldi diyerek Kur'an'a, lm saan u ayetleri koyar: "Size ne oldu da mnafklar bakmndan iki gruba ayrldnz? Halbuki Allah onlar kendi ettikleri yznden ba aa etmitir (kfrlerine dndrmtr). Allah'n saptrdn doru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'n saptrd kimse iin asla (doruya) yol bulamazsn. Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki, onlarla eit olasnz. O halde Allah yolun8 Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar Tecrid-i Sarih Tercemesi, Diyanet leri Bakanl, c.8, s.388. da g edinceye kadar onlardan hibirini dost edinmeyin. Eer yz evirirlerse onlar yakalayn, bulduunuz yerde ldrn ve hibirini dost edinmeyin" (Nisa Suresi, ayet 88-89). Dikkat edilecei gibi Muhammed'in sylemesine gre Tanr, bir ksm insanlar saptrm "mnafk" klmtr ve Tanr'nn saptrd bu kiileri artk hi kimse, hatta Muhammed bile doru yola sokma gcne sahip deildir.9 Ve Tanr, bu saptrd "mnafklarn" ldrlmeleri iin Mslmanlara buyrukta bulunmaktadr! Yine slam kaynaklarndan renmekteyiz ki. birtakm kiiler hem Muhammed'e hem de slama balym gibi grnmekle beraber mrik olan kendi kavimlerine fazlasyla yaknlk gsterirlermi. rnein Esed ve Gatafan kavimlerine mensup baz kiiler Medine'ye gelip Mslmanlara gvenlik telkin ederler, bir sava vukuunda onlarla beraber olacaklarn sylerler, Mslman olduklarn eklerlermi; fakat az sonra kendi kavimlerine dnnce Mslmanlara kfr ederlermi. Baka bir deyimle iki tarafa ho grnmek, iki tarafn gzne girmek isterlermi (aralarnda Beni Abdrrar ve Nuayn bn-i Mes'ud Ecai gibi tannm kimselerin bulunduu ve bu tr ikiyzll gelenek edindikleri sylenir). Ve ite bu gibi kiilerin ldrlmeleri iin Muhammed, Nisa Suresi'nin yukardaki ayetlerine unu ekler: "Hem sizden, hem de kendi toplumlarndan emin olmak isteyen bakalarn da bulacaksnz. Bunlar her ne zaman fitneye gtrlseler ona bas aa dalarlar (daldrlrlar). Eer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini ekmezlerse onlar yakalayn, rastladnz yerde ldrn. te onlar zerine sizin iin apak bir yetki verdik..." (Nisa Suresi, ayet 91.) Grlyor ki Muhammed, Mslmanlara kar ikiyzl davrananlar ve Mslmanlarla bar ierisinde bulunmayanlar fitnecilikle sulamakta ve Tanr'dan geldiini syledii vahiylerle onlara kar lm samakta. 9 "... Siz Allah'n dalalet verdiine hidayet vermek mi istiyorsunuz; halbuki Allah ' her kime dalalet verirse ya Muhammed, sen bile artk ana bir yol bulamazsn..." ., (Elmall H. Yazr'n evirisi ve yorumu iin bkz. age, c.II, s.1412). Bu arada "fitne ldrmekten daha ktdr" diyerek fitne yaratanlarn ldrlmelerini ngren hkmler (Bakara Suresi, ayet 191-193) yannda: ".. .Lanet edilmiler, boyunlar vurularak ldrlmelidirler" (Ahzab Suresi, aye 61) eklinde ayetler koyar. "Fitne" deyimini "irtidat" (dinden dnmek), "irk etmek" (Tanr'ya e komak), "bozgunculuk yapmak", "Tanr'ya ve Resul'ne sava amak" vs. gibi ok geni anlamlarda olmak zere kullanr. Ve bir olay vesilesiyle btn bu anlamlar kapsar olmak zere Kur'an 'a u ayeti koyar:

"Allah ve Resul'ne kar savaanlarn ve yeryznde (slam) dzeni bozmaya alanlarn cezas ancak ya (acmadan) ldrlmeleri, ya aslmalar, yahut el ve ayaklarnn aprazlama kesilmesi, yahut da bulunduklar yerden srlmeleridir. Bu onlarn dnyadaki rsvaldr. Onlar iin ahirette de byk azap vardr" (Maide Suresi, ayet 33). Burada "su" diye anlatlmak istenen ey, sadece silahl ekyalk ya da sadece adam ldrmek gibi toplum ve devlet dzenini bozan davranlar deildir; bunlardan gayr bir de slam terk etmek (irtidat) suu vardr ki,10 biraz nce deindiim gibi, Kur'an' inkar etmek ya da bu hkmlerin uygulanamayacan ne srmek gibi davranlar kapsar. Yani bu tutum ve davranlarn hepsi de "Allah ve Resulne kar sava amak" ya da "fitne yaratmak" anlamna gelmekte, hepsi de dinden dnmeyi (irtidat etmeyi) iermekte.11 slam kaynakla10 Ebu Klabe'nin aklamas iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., Diyanet Yaynlar, c.I. s.181, Not 3. 1 l "Fitne" deyiminin Kur'an'daki yeri ve kapsad anlam iin bkz. Elmall H. Yazr, age, c.I, s.695 vd.; Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, c.5, s. 126 vd. rndan rendiimize gre Muhammed, Maide Suresi'nin bu dehet verici ayetini u olay vesilesiyle koymu12 ve ayette yazl olandan da daha byk bir iddetle uygulamtr; yleki: Ukl ve Ureyne kabilelerine mensup yedi-sekiz kii Muhammed'in yanna gelerek slam dinine girdiklerini sylerler ve "Ya Resulallah, biz fakiriz. Bizi barndr, yedir, iir" diyerek yardm isterler. Aralarnda hasta olanlar da vardr. Muhammed kendilerine istedikleri yardm yapar ve hatta gya kendi obanyla birlikte bir deve srsn de onlara tahsis eder; hasta olanlarn sala kavumalarn salar. Ne var ki, adamlar az gemeden slamdan ktklarn ilan ederek kaarlar ve kaarken de Muhammed'in obann ldrrler ve develerini alp karrlar. Haberi alan Muhammed derhal onlarn peine yirmi alt kiilik bir ete gnderir. Ksa zamanda adamlar yakalatp huzuruna getirtir. Dinden kmak ve adam ldrmek suunu ilediklerini ne srerek gzlerinin oyulmasn, ellerinin, ayaklarnn aprazlama kesilmesini emreder. Emredildii gibi yaplr ve adamlarn gzleri oyulur, elleri ayaklan aprazlama kesilir. Fakat Muhammed bunu yeterli bulmaz; bir de ister ki, ikenceye sokulan bu adamalar Medine haricinde Harre diye bilinen kara tal gne altnda ate gibi yanar olan yere gtrlp lme terk edilsinler. stedii yaplr ve adamlar, gzleri oyulmu, elleri ayaklar kesilmi vaziyette Harre'ye gtrlp kzgn gne altnda lme terk edilir. lnceye kadar su isterler, fakat Muhammed onlara su verilmesini dahi yasak eder; en byk bir azap ierisinde lmelerini ister.13 12 Yorumculardan bir ksmna gre bu ayet, Muhammed'in antlama yapt bir Yahudi kavminin antlamay bozup yeryznde fesat yaratmaya almalar nedeniyle inmitir. Bir ksmna gre "mrikler" (Tanr'ya e koanlar) hakknda inmitir. Bir ksmna gre Hilal bn-i Uveymiri kavminin Mslmanlar aleyhindeki davranlar vesilesiyle inmitir. Bir ksmna gre hem kafirler ve hem de yoldan km Mslmanlar iin konmutur. Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1661-3. 13 Diyanet'in Buhari ve Sire-i Dahlaniyye'yi esas alan nakli iin bkz. Sahih-i..., c.I, s. 180-181, Hadis No: 172; ayrca bkz. age, c.XII s.258. Bu konuda ayrca bkz. Turan Dursun, Din Bu l, Kaynak Yaynlar, 3. basn, s.48 vd. Muhammed'in bu tutumunu zrl gstermek maksadyla slamclar, olmadk gerekelere bavururlar: Gya bu adamlar Muhammed'in obann ikence yaparak ldrmledir; gya ldrrken elini ayan kesmiler ve gzlerine diken batrmlar, dilinin altna ve gzlerine diken sokmulardr ve ite onlarn bu yaptklarna ksas olmak zere Muhammed de yukardaki ekilde davranmtr.14 Bir an iin bu adamlarn ikence yaparak Muhammed'in obann ldrdn ve koyunlarn alp gtrdklerini kabul etsek bile, sylemeye gerek yoktur ki, ktle bylesine bir ktlkle, bylesine bir ikenceyle kar koymann "peygamberlik" anlayyla badar bir yn olamaz. Kald ki, Muhammed'den iyilik ve yardm gren bu insanlarn, sylendii ekilde vahet davranlarna ynelmeleri iin ortada hibir sebep yoktur. Pek muhtemeldir ki, Muhammed'in uygulad cezay zrl klmak iin onlara yamanlmak istenen davranlar abartlmtr. Gerek olan udur ki, Muhammed Tanr buyruu olarak ne srd bu tr bir cezay (yani Maide Suresi'nin 33. ayetini), onlarn slam terk etmi olmalar nedeniyle uygulamtr. Fakat her ne olursa olsun, gzler oydurtmak ve "elleri ve ayaklan aprazlama kestirmek" gibi cezalan uygulamak iin pek acmasz olmak gerekir. "Yce" ve "insafl" olduu ne srlen bir Tanr'nn bylesine acmasz bir buyruk gnderebileceini dnmek, Tanr fikrini zedelemek olmaz m?

te yandan yukarda vermi olduumuz rnek, dinden dnmeyle ilgili tek rnek deildir. Yaam boyunca Muhammed, dinden dnenlere kar hep ldrme cezasn uygulamtr. Kin besledii baz kiileri, slam kabul ettiler diye affetmi olduu halde, dinden dnenleri asla affetmeyip ldrtmtr. rnein Mekke'yi feth ile igal ettikten sonra, genel af ilan etmeyi gnlk siyasetine uygun bir davran bilmiti. Bu sayede Mekke halkn kendisine daha kolaylkla boyun e-dirtmi olacakt. Fakat kin besledii drt erkei ve iki kadn bu aftan istisna edip ldrtmtr ki, bunlardan biri, nl air bn-i Hatal'd. lk 14 Sahih-i Buhar!Muhtasar..., c.l, s.183. balarda Mslmanl kabul eden bn-i Hatal, daha sonra slamdan holanmayarak dinden km (irtidat etmi) ve Muhammed hakknda ineliyci iirler yazmt. Bununla beraber Mekke'nin fethi zerine pimanlk gstermi ve tekrar slama dnmt. Hatta bu davranndaki itenlii ortaya vurmak maksadyla Mekke'nin fethi gn Ka'be'nin rtsne sarlp Muhammed'in Mekke'ye giriini beklemitir. Ne var ki Muhammed, onun bu ekilde beklediini kendisine haber verenlere: "bn-i Hatal' ldrnz" emrini vermitir.15 Hemen ekleyelim ki, Muhammed, emrindeki kiilerden de kendisi gibi davranmalarn bekler, bu ekilde davrananlar yceltirdi. Verilebilecek ilgin rneklerden biri yle: Muhammed, Yemen blgesini slam yaptktan sonra Ebu Musa ve Maz bn-i Cebel adndaki iki adamn bu lkenin iki ayr blgesine vali olarak tayin eder. Her ikisi de Kur'an' ok iyi bilen kimselerdir. Blgelerine giderek grevlerine baladktan sonra bu kiiler, zaman zaman birbirlerini ziyaret etmeyi gelenek edinirler. Bu ziyaretlerden birinde Muaz, arkadann blgesinde yere oturmu, iki eli boazna balanm ve etrafna da bir sr halk toplanm olan bir kiiye rastlar. Sebebini Ebu Musa'ya sorduunda renir ki, bu kii Mslman olduktan sonra slam terk etmi olan bir Yahudidir. Bunu renir renmez Muaz: "Bu mrted ldrlmedike devemden inmem!" diye tutturur. Ebu Musa kendisine: "Bunun katli iin mi geldin? Haydi in" diye srar ederse de Muaz inmez: "Bu mrted ldrlnceye kadar inmem!" der. Bunun zerine o kii ldrlr.16 15 Buhari'nin Enes bn-i Malik'ten rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., Diyanet Yaynlar, c.V[, s.219, Hadis No: 873. 16 Bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., Diyanet Yaynlan, c. 10, s.347, Hadis No: 1638. Dinden dnenlere lm saan bu rnekler, l 400 yllk slam tarihi boyunca tm Mslman lkelerde ayn iddet ve banazlkla izlenmitir. slam eriatn eletirmeye kalkanlar, hatta "eriat amzda uygulanamaz" diye konuanlar, bugn dahi "dini reddettiler", "dinden dndler" diye lm fetvalarna muhatap klnmakta ve ldrlmektedirler. Daha geenlerde Teslime adndaki bir Pakistanl aydn kadn yazar, eriatn adalkla badaamaz hkmlerine kafa tuttu diye, neredeyse yaklacakt. Msr'da, Necip Mahfuz gibi dnya apnda ne sahip aydn bir yazar, eriatlar tarafndan baklanmtr. Verilecek rnekler pek ok. Baknz size, bu vahet olaylarnn ibret verici son rneklerinden birini zetleyeyim ve bu rnein bizdeki alklayclarn takdim edeyim ki, aralarnda "reformcu" geinen baz profesr ilahiyatlarmz da bulunmakta! Msr'da, 1992 ylnn Austos aynda. F ara F uda adnda bir aydn kii, sokak ortasnda ve herkesin gzleri nnde eriatlar tarafndan ldrlr. ldrlmesinin sebebi, eriatn amzda artk uygulanamayacana dair gazetelerde yaz yazmasdr. Ksa zamanda ele geirilen caniler hakknda dava alr. Dava srasnda sularm itiraf eden sanklarn avukat, ortada su diye bir ey bulunmadn ve nk mvekkillerinin, dinden km saylan yazar ldrmekle, eriat buyruklarn yerine getirdiklerini syleyerek beraat isteinde bulunur. Katillerin avukat tarafndan ne srlen hususlarn geerliliini saptamak maksadyla mahkeme, slam dnyasnn en nl Kur'an statlarndan saylan eyh el-Gazali'yi bilirkii seer. Bu molla, mahkeme nndeki ifadesinde, Farac Fuda'nn "amzda eriat uygulanamaz" diye yazlar yazmak suretiyle Tanr'ya kar sava am sayldn, yani dinden km olduunu, dinden kanlarn ise ldrlmelerinin Kur'an gerei bulunduunu syler. Bununla da kalmaz, bir de Farac Fuda'y

ldrenlerin "cinayet suu ilemediklerini", crmlerinin "basit bir kanun ihlalinden" ibaret bulunduunu ve aslnda devlet organlarnca tatbik edilmesi gereken bir cezay onlarn uyguladklarn belirtir; bu sebeple, iledikleri crmn "cinayet" deil fakat olsa olsa "tazir" (dayak) cezasn gerektirici bir eylem olduunu bildirir. Bunlar sylerken dayanann, zellikle Kur'an ayetleri (rnein Maide Suresi'nin 33. ayeti) ve Muhammed'in Kur'an olmayarak syledii szler olduunu ekler. Msrl eyh el-Gazal i, daha sonraki bir tarih (Aralk 1997) itibariyle "al-Macalla" adl bir dergiye vermi olduu beyannda, Farac Fuda'nn ldrlm olmasndan dolay duyduu mutluluu da dile getirmekten geri kalmamtr. Ne hazindir ki, bu karanlk zihniyet, bizde de ok geerlidir; kendilerini "aydn" ve "reformcu" olarak gren ve gya gericilikle sava-yormu gibi grnen baz ilahiyat profesrlerimiz dahi, Msrl eyh elGazali'nin Kur'an anlayna hayranlk beslediklerini sylemekte, onu balarna ta edinmektedirler. Bu arada halk kandrmak iin, biraz yukarda deindiim gibi, Bakara Suresi'nin 217. ayetini ne srp "irtidat" edenlere verilecek cezann sadece br dnyada cehenneme atlmak olduunu, onlar iin bu dnyada uygulanacak bir ceza olamadn sylemekten geri kalmazlar. Baka bir deyimle dinden kanlara uygulanacak cezann, ahiretten nce bu dnyada uygulanacana dair ayette yer alan hkm gz ard etmekten kanmazlar. te yandan TC Devleti'nin Anayasal organlarndan biri olan Diyanet leri Bakanl, sadece halkmz deil, fakat "aydn din adam" yetitirmek amacyla alan mam Hatip okullarnda (ve Kur'an kurslarnda) okuyan iki buuk milyon genci, biraz yukarda birka rnek olmak zere verdiim eriat buyruklaryla eitmektedir. Bu tr "aydnlar"la Trkiye nasl ve ne zaman aydnla kabilir diye sormak gerekir! unu artk iyice bilmemiz gerekir ki, bu khne zihniyeti terk etmedike ve akln vahye stnl dncesine ynelmedike, yani daha akas akl ana erimedike, bu lkede ne hogr ilkesi, ne insanlk sevgisi ve can gvenlii ve nihayet ne de uygarla gei diye bir ey sz konusu olamayacaktr. B) "Peygamber"ligine nanmayanlara Kar Tanr'nn Gazaba Geldiine Dair Ayetler Koyar (K. 25, Furkan Suresi, Ayet 6-17) Daha nce de belirttiim gibi Muhammed, kendisini peygamber olarak ilan ettikten sonra Mekke'de geirdii on yldan fazla bir zaman boyunca evresinden pek az insan Mslman yapabilmitir. Mslman yapabildii kimseler (bir iki kii hari) genellikle Kurey'in en yoksul, en cahil snfna mensup kimselerdi. Kureyliler-den akl banda olanlar onu ciddiye almamlardr. Kendisine babalk eden ve yaam boyunca koruyan amcas Ebu Talib bile, onun srarlarna ramen, Mslman olmamtr. Kureyliler genellikle Muhammed'i peygamber olarak kabul etmezler, onun parasz pulsuz sokaklarda dolaan sradan bir kimse olduunu sylerlerdi; aralarndan bazlar, onun bylenmi ve hatta "mecnun" (deli) olduunu, Kur'an diye ileri srd eyin Tanr'dan gelmeyip onun tarafndan uydurulduunu ya da bakalarnn yardmyla hazrlandn eklerlerdi. Muhammed bunu Kur'an'a koyduu ayetlerle yle anlatyor: "nkar edenler: 'Bu Kur'an Muhammed'in uydurmasdr, ona baka bir topluluk yardm etmitir' diyerek haksz ve aslsz bir sz uydurdular; 'Kur'an ncekilerin masallardr; bakalarna yazdrlp sabah akam ona okunmaktadr' dediler... yle dediler 'Bu ne biim peygamber ki, yemek yer, sokaklarda gezer? Ona... bir melek indirilseydi ya! Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya beslenecei bir bostan olsayd ya!'... 'Sizin uyduunuz, sadece bylenmi bir adamdr' dediler" (K. 25, Furkan Suresi, ayet 4-5, 7-9). Ve ite hakknda sylenenlere kar Muhammed, kendisinin bylenmi" bir kimse olmadm, Kur'an' uydurmadn, bunun Tanr'dan geldiini anlatmak iin Kur'an'a u tr ayetler koymutur: "Ey Muhammed,' De ki: 'Onu (Kur'an'), gklerin ve yerin srrn hilen indirmitir...'" (K. 25, Furkan Suresi, ayet 6): l "Ey Muhammed! Senden nce gnderdiimiz btn peygamberler de, phesiz, yemek yerler, sokaklarda gezerlerdi... " (K. 25, Furkan Suresi, ayet 20.) Bununla da yetinmemi, bir de Tanr'y gazaba gelmi ve yle konumu gibi gstermitir: "Ey Muhammed!... onlar sapmlardr, yol bulamazlar... Zaten onlar kyamet saatini de yalanladlar. O saatin geleceini yalanlayanlara lgn alevli bir ate hazrlamadr. Bu ate. onlara uzak bir yerden gzknce, onun kaynamasn, uultusunu iitirler..." (K. 25, Furkan Suresi, ayet 8-17.) Zamanla ve hele Medine'ye getikten sonra giderek glenmekle, kendisine kar yukardaki ekilde konuma cretini gsterecek olanlar bu gibi tehditlerle deil fakat klla susturacaktr.

C) Kendisine Ba Emeyenlerin Tanr'ya syan Etmi Saylacaklarna Dair Ayetler Koyar (Nisa Suresi, Ayet 59-60, 65-69) Daha nce de belirttiimiz gibi Muhammed, Mslmanlar kendisine mutlak ekilde itaate zorlamak zere, Kur'an'n pek ok yerine: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e de itaat edin" ya da "Peygamber'e itaat Allah'n emrine itaat demektir; Peygamber'e isyan etmek, Allah'a isyan demektir" eklinde ayetler koymutur. Mslmanlarn her hususta kendisine danmalarn istemi, anlamazla decek olurlarsa zm iin kendisine bavurmalar gerektiini bildirmitir. rnein Nisa Suresi'ne koyduu u ayet bunlardan biridir: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin... Eer bir hususta anlamazla derseniz... onu Allah'a ve Resul'e gtrn (onlarn talimatna gre halledin), hu hem hayrl, hem de netice bakmndan daha gzeldir" (K. 4, Nisa Suresi, ayet 59). Yine bu maksatla Nisa Suresi'ne koyduu dier bir ayet yle: "Biz her peygamberi Allah'n izniyle ancak kendisine itaat edilmesi iin gnderdik..." (K. 4. Nisa Suresi, ayet 61.) Ne var ki, buna ramen Muhammed'in emirlerini dinlemeyenler ya da anlamazlklarn ona gtrmeyip onun hasm saylan kimseler araclyla zmlemek isteyenler olmutur. Nitekim bn-i Ab-bas'n rivayetine dayal olarak Beyzevive Celaleddin es-Suyuti(vs.) gibi kaynaklarn bildirmesine gre gnlerden bir gn Yahudilerden biri, Mslman bir kii ile anlamazla der. (Baz kaynaklar bu Mslman kiiyi "mnafk" olarak, yani Mslmanla inanrm gibi grnp kalben inanmayanlardan biri olarak tanmlarlar ki, konumuz bakmndan farketmez.) Bunun zerine o Mslman kii, anlamazln Ka'b b. elErefe gtrlp onun tarafndan hkme balanmasn ister. Ka'b hem nl bir air ve hem de Yahudilerin ok itibar ettii bir kimsedir. Muhammed aleyhinde yazm olduu iirleriyle tannmtr. Bundan dolaydr ki, Muhammed onu kendisine dman bilmitir. (Nitekim bir sre sonra da adamlarna onu ldrtecektir.) Mslman ("mnafk") kiinin Kah' b. el-Erefe, bavurmak istemesine karlk, dieri, yani Yahudi olan kii, dorudan doruya Muhammed'e bavurmay, anlamazln onun tarafndan zme balanmasn teklif eder. Sonunda ii Muhammed'e gtrmeye karar verirler. Muhammed onlan dinler ve Yahudi lehinde hkm verir. Pek muhtemelen "mnafik1 kiinin Ka'b b. el-Eref nnde muhakemelemek istemesinden dolay gocunmu ve Yahudi lehine hkm vermekle hncn almtr. Ya da muhtemelen Yahudi lehine hkm vermekle onu kazanacan hesaplamtr. Fakat Mslman (mnafk) kii, Muhammed'in verdii karar beenmez ve Yahudiye yle der: "Haydi gel, mer b. Hattab'a gidelim, aramzda o hakem olsun." Ve sonra Yahudi'yi yanna alarak mer h. Hattab'a. bavurur. Yahudi hemen sz alarak mer'e yle der: "Anlamazlmz Muhammed tarafndan karara balanm ve benim lehime olmak zere zmlenmitir. Fakat bu Mslman kii onun kararna uymak istemiyor." mer, bu sylenenlerin doru olup olmadn Mslman kiiye sorar. O da: "Evet yle oldu; Muhammed'in verdii karar yerinde deildir" eklinde bir eyler syleyince mer: "Biraz bekleyin, dar kaym, gelir hkmm veririm" der. Sonra gidip klcn kuanm olarak dner ve klcyla bir vuruta "mnafk" (Mslman) kiinin kafasn gvdesinden ayrr. Ve sonra: "Madem ki, beni hakem yaptnz, ite Allah'n hkmne ve Re-sul'nn hkmne raz olmayan hakknda benim hkmm budur"

diyerek adaletin yerine gelmi olduunu bildirir.17 Bylece "Peygamber'in kararna uyulmak gerekir" eklindeki Kur'an ayetlerinin geerliliini salam olur! 17 Bu konuda bakaca rivayetler de vardr. rnein a'bi'nin rivayetine gre bu "mnafk" kii, hasmn Cheyne kabilesinden bir "kahine" gtrp anlamazln onun tarafndan hkme balanmasn istemitir. Sddi'nin rivayetine gre ise olay, Yahudi kabilelerinden Beni Kureyza ile Beni Nadir arasnda bulunan bir maktul hakknda olmutur. Mslmanlar kararn Muhammed tarafndan verilmesini, "mnafk"lar ise Ebu Berdetl'eslemiye adndaki bir kahin tarafndan verilmesini istemilerdir. Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1384. Simdi bunlar okurken: "Pek iyi ama bu nasl adalettir ki. mer gibi bir kimse. Muhammed'in kararna itiraz etti diye Mslman (mnafk) kiinin kellesini kesmitir? tiraz edeni yola getirmek iin bakaca bir yol bulamaz myd?" diye soru sormaya kalkmaynz. nk soracak olursanz, eriatn "adalet" anlayna sapl yobazlarn saldrsna urayp kellenizi kaybetmeniz mmkndr! Fakat her ne olursa olsun durum u ki, mer, bu davranyla slam adaletinin temsilcisi olarak al-Faruk lakabna layk grlm ve o tarihten bu yana mer-l-faruk diye anlmtr. "Faruk" szc "hakk, hak olmayandan ayran" anlamna geldii iin bu lakap ona pek yaktrlmtr. mer'e bu lakab uyeun gren de Muhammed'dir. Zira slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Muhammed, olay duyunca mer'i yanna artr ve ne sebeple byle yaptn kendisine sorar. mer de kendisine: "(Bu ldrdm adam) hkmn reddetti ya Resulallah" diye cevap verir. Ve tam o srada Cibril gelir ve: "mer faruktur, hakk ile batl tefrik etti" der. Bunun zerine Muhammed, yannda duran mer'e dner ve: "Sen faruksun" diyerek onu kutlar.18 Baka bir deyimle, kendi vermi olduu hkme raz olmayan Mslman kiinin mer tarafndan kafas kesilerek ldrlmesini onaylam olur. Fakat bundan gayr bir de, kendisine hasm bildii Ka'b b. el-Erefi aalayc ve onun nnde muhakemelemek istemenin eytana uymak demek olduunu vurgulayc nitelikte ayetler yerletirir Kur'an'a.. Bu ayetlerden biri yle: "Sana indirilene ve senden nce indirilenlere inandklarn ileri srenleri grmedin mi? Taut'a inanmamalar kendilerine emrolunduu halde, Tat'un nnde muhakemelemek istiyorlar. Halbuki eytan onlar bsbtn saptrmak istiyor" (Nisa Suresi, ayet 60). 18 Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1383 vd. Burada geen "taut" szc "hakk tanmayp azgnlk yapan" ve "doru yoldan sapan" her kiiye ya da "gce" verilen addr.19 "Taut", Araplarn taptklar putlardan birinin ad olduu gibi "eytan", "iblis" iin dahi kullanld anlalmaktadr. Fakat Muhammed bu szc burada Ka'b b. el-Eref iin kullanmtr. Bu olay vesilesiyle Nisa Suresi'ne birka ayet daha koymutur ki, bununla hem bir yandan "mnafklar" (yani Mslmanm gibi grnp slamn emirlerini kaytaranlar) azarlayp yola sokmak ve hem de kiiler arasnda kacak olan anlamazlklarda kendisinin tek hakem olarak kabul edilmesini salamak istemitir. Olayla ilgili olarak "mnafklar" konusunda Kur'an'a koyduu ayetler yle: "Onlara (mnafklara): 'Allah'n indirdiine (Kitab'a) ve Re-sul'e gelin (onlara bavuralm)'denildii zaman, mnafklarn senden iyice uzaklatklarn grrsn" (Nisa Suresi, ayet 61). "Onlar Allah'n, kalpleri ndekini bildii kimselerdir; onlara aldrma, kendilerine t ver ve onlara, kendileri hakknda tesirli sz et" (Nisa Suresi, ayet 63). Bundan baka kendisinin Tanr tarafndan itaat edilmek ve anlamazlklar zmlemek iin gnderildiini ve anlamazlklarn kendisinden bakasnn nne gtrenlerin "imansz" saylacaklarn anlatmak zere de ayetler koyar. Bunlardan ikisi yle : "Biz herhangi bir peygamberi gnderdikse (ancak) Allah'n izniyle itaat edilmek iin gnderdik... Yok, yok Rabbine kasem ederim ki onlar, aralarnda kan aprak ilerde seni hakem yapp sonra da verdiin hkmden, nefislerinde hibir darlk duymakszn, tam bir teslimiyetle teslim olmadka iman etmi olmazlar" (Nisa Suresi, ayet 64-65).

19 Bkz. Diyanet Vakf'nn Nisa Suresi, 60. yeliyle ilgili yorum. Dikkat edilecei gibi Mhanmed, yukardaki olay vesilesiyle Kur'an'a koyduu ayetlerle, kendisinin Tanr tarafndan "mutlak ekilde itaat edilmek" zere ve verdii hkmlere tpk Tanr'ya teslimiyet gsterilir gibi teslim olmak iin gnderildiini ve kendisine itaat etmeyenlerin Tanr'ya isyan etmi duruma deceklerini ve bu durumda bulunanlarn ldrlebileceklerini anlatmak istemitir. *** Muhammed'e "iman" imenin, onun kararlarna boyun emenin Tanr'ya "iman etmek" anlamna geldii hususunda verilecek rneklerden biri Ziiheyr bn-i Avvam'la ilgili olarak yle: Muhammed'in halazadelerinden olan Zbeyr bn-i Avvam. geni arazilere ve hurmalklara sahip varlkl bir kiidir. Bu hurmalklarn bulunduu mevkiden bir su yolu vardr ki, o mevkide bulunanlar tarafndan ortaklaa paylalmaktadr. O civarda bulunanlar eskiden beri bu sudan n-betleerek yararlanmaktadrlar. Fakat gnlerden bir gn Zbeyr bu gelenei bozar ve nbet sras gelen bir Ensari'yi sudan mahrum klar; suyu hapsederek kendi tarlasnda tutar. Hakszla urayan Ensari, derhal Muhammed'e gider ve ikayette bulunur. Fakat Muhammed anlamazl Zbeyr lehine sonuca balar ve yle der:20 "Ey Zbeyr, tarlan sula, sonra suyu hapset, hurma aalarnn kklerine eritirmedike brakma. Su hakkn tamamyla istifa et; sonra suyu komuna salver." Karardan holanmayan Ensari, Muhammed'i taraf tutmakla (daha dorusu halazadesini kayrmakla) sular. Muhammed itirazda bulunan Ensari'nin szlerini kendisine ve dolaysyla Tanr'ya kar itaatsizlik sayar ve Kur'an'a yukardaki hkmleri (rnein Nisa Suresi'nin 65. ayetini) koyar.21 Ve unu da hatrlatr ki, "Peygam20 Bu hadisler iin bkz. Sahih-i.., c.VIl. s.220 vd. 21 Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar.... c.VIl, s.220 vd. her"in verdii emirlere ve kararlara boyun eenler cennette "Peygamber'le birlikte bulunma erefine sahip olacaklardr. Bu maksatla Kur'an'a u ayeti koyar: "Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse ite onlar, Allah'n kendilerine ltflarda bulunduu peygamberler, sddkiler, ehidler ve salih kiilerle beraberdir..." (Nisa Suresi, ayet 69.) Kukusuz ki, Muhammed bu ayeti, sadece Ensari'nin itirazn nlemek iin deil ve fakat bir de verdii kararlara herkesin gz kapal ekilde boyun emesini salamak iin koymutur. Nitekim yine slam kaynaklarndan renmekteyiz ki Muhammed, kendisini cennette gremeyeceklerini dnerek zlen kiileri teskin iin ayn eyi yapmtr. Gerekten de Aye'nin rivayetine gre gnlerden bir gn Mslmanlardan birisi gelip Muhammed'e yle der: "Ey Allah'n Resul'! Seni kendimden, oluk ocuumdan daha ok seviyorum. Evimde iken hatrlaynca sabredemiyorum, hemen gelip seni gryorum. Benim ve senin leceimizi dnnce anladm ki, sen cennete girdiin zaman peygamberlerle beraber yce makamlara gtrleceksin, ben ise cennete girsem bile zannederim seni gremeyeceim!" Bu szleri dinleyen Muhammed hibir karlk vermez, bekler. Az gemeden Tanr'dan vahiy geldi diyerek Nisa Suresi'nin yukardaki 69. ayetini okur. Anlatmak ister ki, Tanr'ya ve kendisine inanan ve verdii hkmlere gz kapal raz olan Mslman kiiler, cennette kendisini grecekler ve kendisiyle birlikte olma mutluluuna erieceklerdir.22 Zbeyr bn-i Avvam'la ilgili bu olaya ileride, baka bir vesileyle tekrar yer vereceiz. 22 Bkz. Nisa Suresi, ayet 69, Diyanet Vakf tarafndna yaplan yorumuna bkz. ) nsan Varln "Hibir ey Bilmez", Kendisini de Tanr'nn nayetiyle "Her eyi Bilir" Olarak Tanmlamay Gnlk Siyasetinin Gereksinimlerinden Sayar (Bakara 216; l-i mran 66; Nisa 113; Yunus, 36; Kasas; Muhammed 14; Necm 1-13; sra 73-75; Cin 48; Abese 1-12; vd.)

Kur'an'n Eletirisi adl bu aratrmalarmzn birinci cildinde deindiimiz gibi Muhammed, Tanr'nn kendisine vahiyler indirdiini ve her trl gerein kayna olan vahiylerin akl verilerine stn olduunu ne srmek suretiyle insanlar kendisine boyun edirebilece-ini dnmtr. Gerek Tanr, gerek Kur'an ve gerek "peygamberlik" konusunda kendisiyle tartmaya giriilmesini sakncal bulduu iin Kur'an'a koyduu ayetlerle baz nleyici tedbirler almtr. Bunlardan biri l-i mran Suresi'nin 61. ayetiyle belirledii "lanetleme" usuldr. Dieri de M'min Suresi'ne koyduu cehennem korkutmasdr.23 Ancak biraz daha etkili olmak zere bavurduu dier bir usul vardr ki, o da insan varln hibir ey bilmez, kendisini ise, Tanr'dan gelen vahiylerle, her eyi bilir olarak tanmlamak olmutur. Bu maksatla koyduu ayetlerden birka rnek yle: "..Allah her eyi bilir, siz ise bilmezsiniz... " (Bakara Suresi, ayet 216; l-i mran Suresi, ayet 66.) "Onlarn ou zan'dan baka bir eye uymaz. phesiz zan, haktan (Tanr'dan gelen ilimden) hibir eyin yerini tutmaz..." (K. 10, Yunus Suresi, ayet 36.) "... Allah'tan baka bir yol gsterici almakszn kendi hevesine uyandan daha sapk kim olabilir..." (K. 28, Kasas Suresi, ayet 50.) Her bilginin Tanr tarafndan kendisine verildiini, bu nedenle kendisinin yanlmaz olduunu anlatmak maksadyla koyduu ayetlere verilecek rnekler arasnda da unlar var: 23 Bkz. lhan Arsel, Kur'an'n Eletirisi, Kaynak Yaynlan, 1. basm, 1991, s.36 vd. "Batt zaman yldza andolsun ki, arkadan- (Muhammed) sapmad ve batla inanmad; o, arzusuna gre de konumaz, O (bildirdikleri) vahyedilenden bakas deildir. nk onu... (Cebrail) retti... AIIah kuluna (Muhammed'e) vahyini bil-dirdi... Onun grdkleri hakknda simdi kendisi ile tartacak msnz?... Andolsun o, Rabbinin en byk ayetlerinden bir ksmn grd..." (K. 53, Necm Suresi, ayet 1-18.) "Rabbinden apak bir delil zerinde bulunan kimse... heveslerine uyan kimse gibi olur mu?" (K. 47. Muhammed Suresi, ayet 14.) Grlyor ki, Muhammed'in sylemesine gre gya Tanr, yeminler ederek unu bildirmektedir ki, insan denen yaratk hibir ey bilmez, akl yolu ile hibir bilgiye eriemez; akl yolu ile bulduu eyler gerek bilgi deil fakat "heva"dr (hevestir, zandr, kuruntudur). Gya her bilgi, Tanr tarafndan vahiy yolu ile Muhammed'e verilmitir; bu nedenle o ne aldanr ve ne de aldatr. Ona indirilen vahiylerin kapsad bilgi dnda hibir gerek yoktur. Yani insanlk, bilgi denen eye ancak Muhammed'in araclyla eriebilir. Ve gya Muhammed kendi aklna gre deil fakat Tanr'dan gelen vahiylere gre hareket ettii iin, ona kr krne boyun emek ve onunla asla tartmamak gerekir.24 Yine tekrarlamakta yarar vardr ki Muhammed, her hususta olduu gibi, vahyin akla rehberlik yapmas gerektii konusundaki iddialarnda da yanlmtr. nk "vahiydir" diye koyduu hkmlerin ok byk bir ounluu, sadece akla deil fakat asl Tanr'nn ycelii fikrine ters der nitelikte eylerdir. 24 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.469 vd. D) Hasmlarn Yalanc karmak in Kur'an'a Koyduu Ayetlerden rnekler (l-i mran Suresi, Ayet 181) slam kaynaklarnda yazldna gre, Muhammed'in en yakn dostu saylan Ebu Bekir bir gn Yahudilerin dershanelerine gider. Ve orada Yahudilerden bir grup insann Finhas adndaki Yahudi hahamnn etrafnda toplanm olarak bir eyler konutuklarn grr. Finhas, Yahudiler ierisinde Tevrat' en iyi bilen alimlerden biri olarak Medine'de ok itibar gren bir din adamdr. Muhammed'i "peygamber" olarak kabul etmez, etmediini eitli yolardan kantlamaya alrd. Hele Muhammed'in ikide bir Yahudilerden para yardm ya da bor istemesine ok taklrd: onun bu tutumunun peygamberlikle badamadn anlatrd. Bu bakmdan Yahudileri ok etkilerdi. Ve ite Ebu Bekir, Finhas'n Yahudilerle konumakta olduunu grnce yanlarna yaklar; Finhas'n szn keserek onu Mslman olmaya arr ve Muhammed'in "peygamber"liginin Tevrat'ta yazl bulunduunu anlatr; yle der:

"Yazk sana Finhas! Allah'tan kork ve Mslman ol; Vallahi sen bhesiz bilirsin ki, Muhammed Resulallahtr, siz onu indinizde Tevrat'ta yazlm bulursunuz." Bu szlere kar Finhas, alayl bir dille yle yant verir: "Ey Ebu Bekir! Bizim Allah'a ihtiyacmz yok; belki O bize muhtatr. Allah zengin olsayd, sahibiniz bizden para istikraz etmezdi." Bunu sylerken imada bulunduu "Tanr" kukusuz ki, Yahudilerin taptklar Tanr deil, fakat Muhammed'in tanmlad "Tan-r"dr. Szlerinde de haksz saylmazd, nk Muhammed, Medi25 Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1238: bn-i Abbas'n rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.VII, s.326, "Bilirsin ki Muhammed Tanr'nn eliyidir. Bu hakikat elin(deki) Tevrat'ta yazldr. Allah'tan kork ve iman et". ne'de hicret ettikten sonra ikide bir Yahudilerden "Tanr adna kullanlmak zere" bor para almay gelenek edinmiti. Bundan dolaydr ki Finhas, yukardaki ekilde: "... Allah zengin olsayd, sahibiniz (Muhammed) bizden para istikraz etmezdi" diyerek konumaktayd. Finhas'n bu szlerine tahamml edemeyen Ebu Bekir adamn suratna tokat atarak hrsn karmak ister. Finhas karlk vermez, fakat doruca Muhammed'in yanna giderek olay anlatr ve Ebu Bekir'den ikayeti olduunu bildirir. slam kaynaklarnn sylemesine gre Ebu Bekir: "(Tanr konusunda) o szleri sylemedim!" diyerek inkarda bulunur. Bunun zerine Muhammed, Tanr'dan vahiy indi diyerek Ebu Bekir'i hakl fakat Fin-has' yalanc ekilde tanmlayan u ayeti Kur'an'a koyar: "phesiz ki, AIIah onlarn 'Muhakkak Allah fakirdir, biz zenginiz' dediklerini iitti... Elbette (onlara) 'Yakc azab tadn' diyeceiz... (l-i mran Suresi, ayet 181.) Bylece Tanr'y kendisine ahit edinerek, Yahudi hahamnn "yalancln" ortaya vurduunu sanr. Bilindii gibi Ebu Bekir. slam daha ilk anlardan itibaren kabul edenlerdendir; Aye'nin de babasdr. Aye ise Muhammed'in en ok sevdii karlarndan biridir. Bu nedenle Muhammed'in Ebu Bekir'e kar byk bir ball vardr. Btn bunlardan dolay onu, yukardaki ekilde hakl karmas, olaan saylabilir. Ancak bu ii mutlaka Tanr araclyla yapmasna gerek bulunmad da ortadadr. E) K ur'an 'daki "Cennet" Masallarna nanmayan As bn-i Vail Hakknda, Tanr'dan: "... Biz ... Kendisine (Kfrnn) Azabndan (Yksek) Bir Azab Ziyade Edeceiz, ye Onun... Malm, ocuunu Elinden Alacaz da (Kyamet Gn) O (Bizim Divanmza) Tek Bana Gelecektir" eklinde Ayetler ndiini Syler Kurey'in ileri gelenlerinden ve zenginlerinden biri olan As bn-i Vail, zgr grl, nktedan bir insand. Her ne kadar slam yazarlar onu "Cahiliyet" dneminin "sayl zndklarndan" biri olarak tanmlasalar da, bu sulamay onun Muhammed'i peygamber olarak kabul etmemesi nedeniyle yaparlard. Gerekten de bni Vail, Muhammed'i ciddiye almaz, szlerine inanmaz ve onu yalanclkla, Kur'an' uydurmakla sular, alay konusu yapard. Ayrca da halk cennet hayalleriyle kandrmasna ok kzard. Nitekim bir gn Habbab adndaki esnaftan birinin (ki cennet masallarna inanm bir kimseydi) kendisinden alacan istemesi zerine: "Zannederim siz (Mslmanlar) Cennet'te altn, gm, ipekli ziynet eyasyla vildanlar (gzel kzlar) bulunduuna i'tikad edersiniz, yle deil mi?" der. Habbab da kendisine "Evet yle i'tikad ederiz" deyince, bn-i Vail de ona, alay olsun diye unu syler: "Bu borcumu (geciktirsen de) Cennet'te (bana mal ve evlad verildii zaman) desem olmaz m? Eer inandn Cennet ve iindeki (zenginlikler gerekten) varsa, orada ben her halde senden daha fazla hisse alrm."26 26 bn-i Sa'd'n Tabakat adl yaptnda bu konu ilenmitir. Yukardaki rivayet Mu-katil'den olup Vahidi tarafndan nakledilmitir (bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar-.., c.VI, s.391, Hadis No: 974); Vahidi'nin rivayeti

iin bkz. age, s.393. Bir baka rivayete gre gya Habbab, As bn-i Vail'in kendisine yle dediini sylemitir: "Sen Muhammed'e kfretmedike, sana borcumu vermem... br alemde hana mal ve oul, kz verilinceye kadar beni brak da sana borcumu orada vereyim." (Bkz. Sahih-i..., c.VI, s.391 vd.) Bu szleri dinleyen Habbab derhal Muhammed'in yanna gider ve olanlar anlatr. Habbab'n anlattklarna inanan Muhammed, Tanr'nn gazaba geldiini ve u ayetleri gnderdiini bildirir: "(Ey Muhammed!) u kfredip de 'Bana elbette (Cennet'te) mal, oul, kz verilir' diyen herifi grdn a? (Bu habis, Levhi Mahfuza bakp) gaybe muttali mi olmu? Yoksa (Tanr yannda) bir (sz m) almtr? Hayr! Biz ... kendisine (kfrnn) azabndan (yksek) bir azah ziyade edeceiz. Ve onun... maln, ocuunu elinden alacaz da (kyamet gn) o (bizim divanmza) tek bana gelecektir. "27 O tarihlerde Muhammed henz gsz durumda bulunduu iin bn-i Vail hakknda Tanr'y bu ekilde konuur gstermek suretiyle hncn karmtr. Eer gl durumda bulunmu olsa kukusuz ki, onun kafasn bir kl darbesiyle gvdesinden ayrtr ve Kur'an'daki masallara inanmamann ne demek olduunu kantlam olurdu. F) Kendisini Peygamber Olarak Kabul Etmediler Diye Amcas Ebu Leheb ile Kars Aleyhine Kur'an'a "Yuh Oldu ki Eli Ebh Leheb'in, Kendi de Yuh... O Alevli Bir Atee Yaslanacak; Kans da Odun Hummal Olarak... " eklinde Ayetler Koyar (K. 111, Tebbet Suresi, Ayet, 1-5) Kur'an'n "Tebbet" balkl 111. suresinde Tanr'nn "Yuh" ekerek yle konutuu yazl: "Yuh oldu iki eli Ebu Leheb'in, kendi de yuh. Nefaide ve malfa-ide verdi ona, ne kazand. O bir alevli atee yaslanacak. Kars da, odun hammal olarak. Gerdannda bir ip ki, fitillisinden. "28 27 Bu konuda bkz. Sahih-i..., c.VI, s.392-3: Habbab bn-i Eret'le ilgili olarak ayr-cabkz. Sahih-i..., c.IV, s.354. 28 Elmall H. Yazr'n evirisi iin bkz. age, c.VIII, s.6257. Bu ayette geen "Yuh oldu" deyimi, baz evirilerde "elleri kurusun", "eli olak olsun" ya da "elinde avucunda bir ey kalmasn" eklinde geer. rnein Diyanet'in evirisi yle: "Ebu Leheb'in elleri kurusun, yok olsun! Mal ve kazand kendisine fayda vermez; alevli atee yalanacaktr; kars da boynunda bir ip olduu halde ona odun tayacaktr" (K. 111, Tebbet Suresi, ayet 14). Grlyor ki, Muhammed'in sylemesine gre Tanr Ebu Le-heb'e "Yuh oldu" ya da "elleri kurusun" diyerek beddualar etmekte, onun cehennem ateinde yanacandan sz etmektedir. Ayrca da Ebu Leheb'in karsyla: "Boynunda bir ip olduu halde kocasnn yakld atee odun tayacaktr" diye alay etmektedir. Bu ayette ad geen Ebu Leheb, Muhammed'in baba bir amcas-dr. Daha nce de deindiimiz gibi Kurey'in ileri gelenlerinden olup zengince bir kimsedir. Asl ad "Ebu Leheb" deil fakat Abdl' uzza'dr. "Ebu Leheb" adn ona "knye" olarak uygun bulan Muhammed'dir, nk Arabada "Leheb" szc "alev" (daha dorusu burada "cehennem alevi") anlamna gelir. "Ebu Leheb" adn ona uygun bulmakla Muhammed, onu "slama kar ate ps-krmek isteyip de kendini cehenneme atm olan kafir"lerin tmnn temsilcisi klmak istemitir; bylece ona kar besledii dmanlk duygusunu dile getirmitir. slam kaynaklarnn bildirmesine gre, ilk Mekke dneminde Muhammed'in dier yaknlar gibi Ebu Leheb de Muhammed'i ciddiye almaz, onun yalanc bir insan olduunu sylerdi. rnein bir kez Muhammed'in Safa denilen yerde bir kayann stne kp, avaz avaza: "(Ev halk!) Ben size u dan arkasndan birtakm atlar kacak diye haber versem beni tasdik eder misiniz?"

eklinde konumas zerine Ebu Leheb: "Yuh sana. Bizi bunun iin mi (buraya) topladn" diyerek azarlamtr. Baz rivayetlere gre halk Muhammed'e inanmaktan vazgeirmek iin: "Muhammed bir sahir'dir (bycdr)" diye dedikodu yapmtr. Yine rivayete gre Ebu Leheb'in kars m-m Cmeyl bin Harb' (ki Muhammed'in dman bildii Ebu Sf-yan'n kz kardei olup zeka ve becerilikliiyle tannmtr) kocas gibi hareket ederdi. Bu dnemde Muhammed henz gl deildi; bu nedenle Ebu Leheb'e (ve karsna) kar pek bir ey yapamazd. Yapabilecei tek ey Kur'an'a ayet koyup Tanr'nn yukardaki ekilde onlara lanetlemede bulunduunu sylemekti.29 G) Namaz Klmasna Engel Oldu ve Kendisiyle Alay Etti Diye Ebu Cehl'e Kar Tanr'dan "...Onu (Ebu Cehl'i)... Yalanc ve Gnahkar Pereminden Cehenneme Srkleriz" eklinde Lanetlemeli Ayetler Geldiini Syler (K. 22, Hac Suresi, Ayet 8-10; Ayrca bkz. K. 96, Alak Suresi, Ayet 6-19) slam kaynaklarnn aklamasna gre Mekke dneminde Muhammed'e kar dmanlk gsterenler arasnda Ebu Cehl de vard. Gya Muhammed'e namaz kldrmak istemez ve namaz klmasn nlemek maksadyla: 29 Bu hususlarla ilgili olarak bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.I, s.8; c.II, s.360; c.IV, s.36; c.IX, s.246; c.X, s.84. "Eer Muhammed'i Ka'be derununda namaz klar grrsem muhakkak onun boynunu inerim"^ seklinde konuurdu. O dnemde Muhammed, henz gsz durumda bulunduu iin kendisine bu tr davranta bulunan Ebu Cehl gibi kimselere kar pek bir ey yapamazd. Hncn ancak Tanr'dan geldiini syledii "vahiy"lerle karabileini dnrd ki, bunlar arasnda Atak Suresi'ne koyduu u ayetler bulunmakta: "(Bu adam) Allah'n (onun Muhammed'e yaptklarm) grdn bilmez mi? Hayr, hayr! Eer vazgemezse, derhal onu alnndan (pereminden), o yalanc, gnahkar alnndan (peremden) yakalarz (cehenneme atarz). O hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarn) arsn. Biz de zebanileri aracaz. Hayr (Ey Muhammed!) ona uyma. Allah'a secde et ..." (K. 96, Alak Suresi, ayet 14-19.) Grlyor ki, Muhammed'in sylemesine gre "Yce" bir Tanr, Ebu Cehl gibi naiz bir kulu ile g yarmasna girimi gibidir ve ona: "(Ebu Cehl) kafadarlarn arsn. Biz de zebanileri aracaz" diyerek meydan okumaktadr. "Zebani" szc "azab melaikelei" anlamna geldiine gre Tanr onu bu yoldan cehenneme davet etmektedir! Fakat Muhammed, Ebu Cehl'e kar besledii kinini dile getirmek iin bu ayeti koymakla da yetinmemitir; bir de Hac Suresi'ne yerletirdii u ayetle Tanr'y, Ebu Cehl'e (ve ayrca da Nadr bn-i Haris'o) kar intikamc bir dil ile konuur gibi gstermitir:31 "Bilmeden, doruya gtren bir rehberi olmadan, aydnlatc bir Kitab da bulunmadan Allah yolundan saptrmak iin byklk taslayarak Allah hakknda tartan insan vardr. Dn30 Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.XI, s.220. Hadis No: 1760: ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.5954. 31 Bkz. Elmall H. Yazr, age. c.IV, s.3386. ya'da rezillik onadr: ona kyamet gn yakc azab tattrrz. Ona 'Bunlar senin yaptklarndan trdr' denir" (K. 22, Hac Suresi, ayet, 8-10). Muhammed bununla da kalmam bir de, "Ebu Cehl bu cinayeti ilerse, muhakkak onu (azab) melekleri yakalar..."

eklinde hadisler brakmtr.32 Nesai'nin bu hadisle ilgili rivayetine gre gya Ebu Cehl, Muhammed'in namazda bulunduu bir srada ona yaklam ve fakat hemen elini kendisine siper edip kesine basarak geri dnm ve kamtr. Neden katm soranlara da: "Benimle Muhammed arasnda ateten bir hendek ald, korkun birtakm kanatlar grnd" demitir. Yine rivayete gre Muhammed buna ek olarak unlar sylemitir: "Eer Ebu Cehl bana yaklam olsayd, melekler onu yakalayp parampara edeceklerdi. "33 Tekrar hatrlatalm ki, Muhammed'in hn karmak maksadyla bu ekilde konumas, yani kendisine hasm bildii kiilere kar lanetlemeden daha fazlasn yapamamas, o dnemde henz gsz durumda bulunmasndandr. Glenip de kl yolu ile intikam alma durumuna girdiinde, kendisine dman bildii kiilere kar sadece lanetlemelerle yetinmeyecek, fakat bir de onlar kl yolu ile yok etmenin yollarn arayacak, yani ldrtecek ve ldrttkten sonra da mutluluk duyacaktr. Nitekim yllar sonra, Bedir Sava srasndan ldrlen Ebu Cehl'in kesik kafas nne getirildiinde son derece mutlu olduunu aa vurmutur. 32 Sahih-i..., c.XI, s.220, Hadis No: 1760. 33 Sahih-i..., c.XI, s.220; ayrca bkz. Elmall, age, c.VIII, s.5957 vd. H) Kendisi Hakknda 'Muhammed Ebter'dir" (Gdk, Nesli Kesik) Diye Konuanlara Kar Tanr'nn Gazaba Gelip Vahiy ndirdiini Syler ve Ksrln Tanr'dan Gelme Olduunu Ekler. Ayrca da Tanr'nn Kendisine, Olan ocuk Yerine Cennetteki "Kevser"! Vereceini Bildirdiini Syler (K. 108, Kevser Suresi, Ayet 1-3; ura Suresi, Ayet 49-50; Fatr Suresi, Ayet 11) 63 yllk yaam boyunca Muhammed, iki dzineye yakn kadnla yaam ve fakat sadece ikisinden ocuk edinebilmitir; o da yirmi be yllk bir ara ile! Bu kadnlardan ilki Hatice, dieri de cariyesi Marya'dr. Muhammed'in en byk isteklerinden biri olan ocuk sahibi olmakt; sahip olabilmek iin can atar, bunun iin de Tanr'ya yalvarp yakarrd. Fakat her ne hikmetse Tanr onun bu yalvarmalarna aldr etmemi olmal ki, ona erkek ve kz ocuklar vermi olmakla beraber, kz ocuklar yaatm ve fakat erkek ocuklarn hepsinin cann daha pek kk yalardayken almtr. Nitekim kars Hatice'den drd kz (Zeyneb, Rukiyye, mm-i Glsm, Fatma) ve drd erkek (Abdullah, Tahir, Tayyib ve Kasm) olarak sekiz ocuu olmu, fakat olan ocuklarn hepsi de ok kk yalardayken lmlerdir.34 Olan ocuklarnn en by olan Kasm'm lmnden sonra Muhammed, ok uzun yllar boyunca hibir karsndan ocuk edinememitir; ta ki, hicretin sekizinci ylnda Marya adndaki cariyesinden brahim adndaki olan ocuunu edinene kadar! (Ki o da on sekiz aylkken lmtr.)35 Oysa pek ok sayda kadnla evlenmi, bir o kadar da cariyesi olmutur. Bir aralk on bir kadnla bulutuu ve bunlar nbet esasna gre her gn sabah ak-am ziyaret ettii sylenir. Bu kadnlarn hepsinin de ksr olmalar ihtimal d bulunduuna gre, ksrln Muhammed'de olduunun 34 Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.VI, s.431; ayrca bkz. c.IV, s.432. 35 Bu konuda bkz. bn-i Sa'd'in Tabakal- Kebir; ayrca bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.IV, s.430. Hadis No: 646. dnlmesi ve bu konuda dedikoduya bavurulmas doald. Nitekim bu dedikodular, daha Hadice'den doma Kasm adndaki byk olunun lm zerine balamt. Baz kiiler bunu Tanr'nn bir azizlii olarak bilmiler ve "Ashaba Mhammed'n Ebter" (Artk Muhammed sonsuz sabah oldu) diyerek alay konusu yapmlard.36 Bunu syleyenin kim olduu kesin olarak pek bilinmez; bununla beraber Muhammed'in dmanlarndan saylan As bn-i Vail veya Ebu Cehl veya Ka'b bn-i Eref gibi kiilerden birinin bu ekilde konumu olduu kabul edilir. bn-i Abbas'tan gelen bir rivayete gre byk bir ihtimalle bu konuan bn-i Vail'dir.37 "Ebter" szcnn Arapada "nesli kesik", "gdk" anlamlarna geldii ve erkek ocuktan yoksun bulunmann Araplar arasnda prestij ykc bir ey kabul edildii gz nnde tutulacak olursa, bu sylentilerin Muhammed bakmndan ne kadar ykc olduu aikardr. Zira kendisini Tanr'nn en sevgili peygamberi olarak gsteren, her diledii eyin Tanr tarafndan kendisine bol bol verildiini syleyen bir kimsenin, olan ocuktan "mahrum" braklmas hi de iftihar vesilesi bir ey deildi. te bu eit konumalardan ve zellikle "ebter" szcnn kendisi hakknda kullanlmasndan son derece zntye

kaplan Muhammed, hem bu szleri syleyenleri lanetlemek ve hem de kendisinin her hususta en byk nimetlere layk klnm peygamber olduunu, olan ocuk yerine ondan ok daha kymetli eylere layk grldn belirtmek ihtiyacn duyar ve bu dorultuda olmak zere Tanr'dan vahiy indiini syleyerek Kur'an'a ayetler koyar. Kevser Suresi bal altnda koyduu ayetler onun bu gayretlerinin rndr ve yledir: "Aziz Peygamberim! Biz sana Kevser verdik. Sen Rabbin rzas iin namaz kl ve kurban kes. phesiz ki, sana adavet edenlerin (kin besleyenlerin) ad san ortadan kalkacaktr (Dorusu sana bugz edendir ebter)" (K. 108, Kevser Suresi, ayet 1-3). 36 Sahih-i..., c.XI, s.224. 37 Sahih-i..., c.XI, s.224; ayrca bkz. Elmall, age, c.VIII, s.6210. ayetten oluan ve "Kevser" adm tayan bu sure. tm olarak Muhammed'in karlarna uygun decek tarzda dzenlenmitir. "kevser" szc Arapada, her ey ve her deer bakmndan "bereket", "okluk", "bolluk" anlamlarndadr. Baz yorumcular bunun cennette "halis inci yata zerinde akan muazzam bir nehir" olduunu sylerler. rnein Enes bn-i Malikin rivayetine gre Muhammed, mi'rac'a ait grdklerini anlatrken yle demitir: "Bir rmaa gtrldm ki, onun iki taraf sahil (saraylar) ileri bos halis inci kubbelerdi... ite bu kevserdir."38 Yine slam kaynaklarna gre Aye. yukardaki ayeti tefsir babnda yle demitir: "Kevser muazzam bir rmaktr ki, Peygamberiniz. ..'e bahsolunmutur'. Onu iki taraf sahili, ii bos halis inci zerine bina klnmtr. Bu (mbarek) nehrin bardaklar yldz saysncadr."39 te gya Tanr, Muhammed'e "ebter" diye hakaret eden kiiyi lanetlerken ve ona "asl ebter sensin" eklinde karlkta bulunurken, ayn zamanda Muhammed'i erkek ocuk yerine "kevser" ile nimetlendirdiini aklamtr. Bunu yapacak yerde neden dolay erkek ocuk verip "sevgili elisini" sevindirmemitir? Bilemiyoruz. Bildiimiz bir ey varsa o da u ki, Muhammed Hatice'den doma oullarnn lmnden sonra, birlikte yaad ve saylar iki dzineyi bulan kadnlarndan Mariya hari, hibirinden, ne erkek ve ne de kz hibir ocuk edinememitir. Mariya'dan edindii brahim adndaki olan ocuk da, ok kk yata lmtr. Bu nedenledir ki, ksrlkla ilgili olarak halk arasnda dedikodular artmtr. Bu durumda yaplacak ey, ksrl kadnlarna yklemek ve ayrca da ksrln Tanr'dan gelme olduuna dair Kur'an'a, ayetler koymakt. Bu nedenle her eyden nce Hatice'yi rnek gsterip onlar sulu klmak zere u ekilde konumu ve yalanmtr: 38 Sahih-i..., c.XI, s.222, Hadis No: 1761. 39 Sahih-i..., c.XI, s.222, Hadis No: 1762. "... (Hatice) bana oluk ocuk verdi. Sizse (beni) ondan mahrum braktnz.. ."40 Her ne kadar ksrlk durumunu onlarn yzne vurmaktan geri kalmamakla beraber, ksrln Tanr'dan gelme olduunu ve nk evrendeki her eyin Tanr iradesine gre olutuunu ne srmek suretiyle ocuk (zellikle olan ocuk) edinemeyiinden doma dedikodular nlemeye alm ve vahiy indiini syleyerek Kur'an'a ayetler koymutur. rnein Tanr'nn diledii kimselere ve diledii gibi kz ve erkek ocuklar verdiini anlatmak zere ura Suresi'ne unu koymutur: ".. Allah ... dilediine kz ocuklar dilediine de erkek ocuklar baheder. Yahut onlar, hem erkek ve hem de kz ocuklar olmak zere ift verir. Dilediini de ksr klar..." (K. 42, Sura Suresi, ayet 49-50.) Kadnlarn gebe kalmalarnn ancak Allah'n bilgisiyle ve izniyle olduunu anlatmak iin Fatr Suresi'ne u ayeti koymutur: "(Allah'n) bilgisi olmadan hibir dii ne gebe kalr ne de dourur..." (K. 35, Fatr Suresi, ayet 11.) Bununla anlatmak istemitir ki, gebelik ve ocuk dourma gibi durumlar bir tesadf ile deil fakat "ilmi ilahide mukadder ve levi mahfuzda yazlm olarak vaki olur."41

Ne ilgintir ki, Hatice'den ocuk edindii tarihten ok yllar sonra (muhtemelen yirmi be yl sonra), Marya adndaki cariyesi, hamile kalr ve bir olan ocuk dourur. Muhammed fevkalade sevinir ve ona "brahim" adn verir. Ne var ki, Marya'dan doma brahim de, on sekiz aylkken lr. Bylece hakknda sylenen "ebter" sznn doruluu bir kez daha kendisini belli etmi olur. Fakat i bununla bitmi deildir. u bakmdan ki, uzun yllar boyunca gece gndz cinsi mnasebette bulunduu bunca kadnndan ocuk edin40 Bu konudaki kaynaklar ve aklamalar iin bkz. lhan Arsel, eriat re Kadn. 41 Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3981. mezken. Marya'dan ocuk edinmesi kukusuz ki, anlalmas kolay olmayan bir olaydr. Saylan bir aralk ayn zamanda, on biri bulan bunca gen ya da orta yataki btn bu karlarnn hep birden ksr olmalar ihtimali pek bulunmad iin, Marya'dan doan brahim'in Muhammed'den olup olmad konusu zihinleri kaplar. Nitekim Aye bile Muhammed'e: "Bu ocuk sana hi benzemiyor" demekten kendini alamaz. Rivayete gre Muhammed, Aye'nin bu ekildeki konumasna kzarak yle der: "Grmyor musun ki, bu ocuk tpk bana benzemekte; ak tenli ve toplu yzl!" Yine rivayete gre Aye, alayl olarak yle bir yant verir: "Evet gryorum! Fakat bu ocuun itii kadar bol st ien her ocuk, onun gibi ak tenli ve toplu yzl olur." te yandan Marya'nn, bu ocua Muhammed'den deil fakat baka bir kiiden hamile kaldn syleyenler de olmutur. Bir rivayet udur ki, Muhammed, halk arasnda dolaan bu sylentileri sona erdirmek maksadyla bir yandan zinann drt ahitle ispat gerektiine dair, yani ispat g klc nitelikte vahiy indiini sylemi ve Kur'an'a ayetler koymu (rnein bkz. Nisa Suresi, ayet 15; Nur Suresi, ayet 13); dier yandan da Cebrail'in kendisine gelip: "Ey brahim'in babas" dediini bildirmitir. Hatta Marya'nn, baka birinden gebe kald hakkndaki konumalar srdrenlerin cezalandrlmas iin Muhammed'in Ali'ye emir verdii dahi sylenir. Fakat her ne olursa olsun slamclar, Muhammed hakknda sylenenlere bir kulp bulabilmek iin unu ne srerler ki, Tanr, Muhammed'e bilhassa erkek ocuk vermemitir, nk Muhammed'i "son Peygamber" olarak semi olduu iin, eer erkek ocuk vermi olsaym, bu takdirde oullarnn kendisinden sonra yaamalar halinde. onaya onlarn peygamberlikleri sorunu kabilirmi.! Bu ocuklar peygamber olamayacaklarna gre "imamet velayeti"ne varis klnmalar gerekecekmi ki, bu da slamn amacna ters dermi.42 slamclarn bu mantna diyecek yok; ancak ne var ki, bu mantk Tanr'nn ycelii ve insaf ile pek badamyor. nk eer Tanr, Muhammed'i son "peygamber" olarak setiyse ve ondan sonra artk bakaca hibir peygamberin gelmeyeceini bildirdiyse, bu takdirde ona erkek ocuk verip bu ocuklar kck yalarda neden ldrsn? Ve neden bu yzden sevgili "peygamberini" zntye drtsn ya da "Bana erkek ocuk ver ya Rab!" diye yalvartmak istesin? Fakat her ne olursa olsun, grlyor ki, Muhammed kendisini alay konusu olmaktan karmann yolunu, bir kez daha Tanr'y kendisine ara edinmekte ve ondan geldiini syledii "vahiy"lerle hasmlarn lanetlemekte bulmutur. Ne var ki, bunu yaparken Tanr'y bir kez daha elikili durumlarda brakmaktan geri kalmamtr. nk bir yandan ksrln Tanr'dan gelme olduunu sylerken, dier yandan ksr kadnlar aalam, hakir klm, rnein: "Evin kesindeki bir hasr, dl getirmeyen ksr kadndan daha hayrldr" eklinde konumutur. Fakat bununla da yetinmemi, bir de ksr kadnlarla evlenmeyi yasaklamak zere yle demitir: "Kadnlarn hayrls ocuk getiren sevimli kadnlardr... (Ey m'minler!) Sevimli ve dl getiren kadnlarla evlenin... Ksrl bilinen kadna yanamayn..." te yandan Hatice ve Manya adndaki kadnlarndan gayrisinin kendisine ocuk verememeleri nedeniyle

yaknm yle demitir: "... (Hatice) bana oluk ocuk verdi. Sizse (beni) ondan mahrum braktnz... "43 42 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VIII, s.6212. 43 Bu konudaki kaynaklar ve aklamalar iin bkz. lhan Arsel, eriat ye Kadn. Kukusuz ki, ksr kadnlar bu ekilde aalarken, ksrln Tanr'dan gelme olduuna dair sylediklerini gz ard etmitir, Gz ard ettii dier bir ey de, ksrln sadece kadnlarda deil fakat ayn ekilde erkeklerde de grlddr. Eer ksrlk, hakir klc bir nitelik tayorsa, bu takdirde sadece ksr kadnlar deil fakat ksr erkekleri de ayn sepete koymak gerekmez miydi?

IV
KENDS HAKKINDA "YALANCIDIR", "SYLEDKLERN ONA BR BAKA ADAM RETYOR". "MECNUNDUR" (CN TUTMUTUR) YA DA BUNA BENZER NCTC SZ SYLEYENLERE KARI TANRI'NIN NTKAM YOLUNU SETNE DAR KUR'AN'A AYETLER KOYAR*

"Yce" olduu sylenen bir Tanr'nn, kendi yaratt ve diledii ekle ve kimlie soktuu ve kaderini izdii kullarna kar kin besleyeceini ve onlardan intikam alacan, hele az kavgasna giriebileceini dnmek gtr. Ne var ki, Muhammed'in tanmna gre Tanr btn bunlar yapmasn seven bir Tanr'dr. Ve ite gya bu Tanr, Muhammed'e boyun emediler, Kur'an' benimsemediler diye Hristiyanlarn arasna kyamete kadar srecek kin ve dmanlk salm, rnein yle demitir: "... 'Biz Hristiyanz' diyenleden de kesin szlerini almtk ama onlar da kendilerine ... (verilen Kitab'n) nemli bir blmn unuttular. Bu sebeple kyamete kadar aralarna dmanlk ve kin saldk..." (Maide Suresi, ayet 14.) Ayn eyi Yahudilere de yapm ve onlar iin yle konumutur: "Yahudiler Allah'n eli baldr (skdr) dediler. Hay dedikleri yznden elleri balanas ve lanet olaslar. Bilakis Allah'n eli * K. 33, Ahzab Suresi, ayet 57, 69; A'raf Suresi, ayet 184; Nahl Suresi, ayet 103; Saffat Suresi, ayet 36-7; M'minun Suresi, ayet 70; Tekvir Suresi, ayet 22. acktr, diledii gibi verir. (Ey Muhammed!) Andolsn ki, sana Rabbinden indirilen, onlardan ounun azgnln ve kfrn artrr. Aralarna kyamete kadar (srecek) dmanlk ve kin soktuk..." (Maide Suresi, ayet 64; ayrca bkz. ayet 13.) Bu ayetleri okurken kendi kendimize: "Bu ekilde konuan bir Tanr, byle yapacak yerde kullarnn gnllerini ap hepsini Mslman yapsa, acaba daha iyi olmaz myd?" diye sormak istiyoruz! Fakat bakyoruz ki, Muhammed'in Tanr's bununla da kalmyor, bir de sevgili elisini zen, inciten Araplara kar da kin ve dmanlk sayor ve intikam alma yoluna gidiyor; yle ki: Halktan kiiler (hatta kendi yakn akrabalar) arasnda Muhammed iin "yalancdr" diyenler olmutur; "delidir", "kahindir" (bycdr) ya da "mecnundur" (cin tutmutur) diyenler olmutur; "Kur'an' uydurdu", "Sylediklerini kendisine baka bir adam retiyor" diyenler olmutur; biraz nce belirttiimiz gibi, kendisini "ebter" (nesli kesik") diye aranlar olmutur ya da Arabn geleneklerine ve Arap ahlak anlayna smayan davranlarn (rnein oulluu Zeyd'in kars Zeyneb'e ak olup onunla evlenmesini) yerenler olmutur. Bu ekilde konuanlara ya da her ne vesileyle olursa olsun kendisini zenlere kar besledii hn ve kinini Muhammed, Tanr'dan geldiini syledii ayetlerle dile getirirdi; bu maksatla onlara Tanr'nn azyla hakaretler yadrr, lanetler eder, cehennem azabn mjdelerdi. Baka bir deyimle Tanr'y kendisine szc ve ahit klm olurdu. Bu konuda Kur'an'a koyduu nice ayetten bir rnek yle: "Allah' ve Peygamberini incitenlere, Allah dnyada da, ahirette de lanet eder; onlara alaltc bir azab hazrlar" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 57.) Yine bunun gibi eski alarda halklarn kendi "peygamber'leri-ne itaatsizlik ettiklerini, incittiklerini ve bu nedenle Tanr tarafndan cezalandrldklarn hatrlatr ve bu gibi ktlklerin kendisine yaplmamas iin Kur'an'a ayetler koyard. rnein Musa'ya eziyet edildiini ve edenlerin cezalandrldn syleyerek kendi kavmini uyarmak iin Kur'an'a koyduu ayetlerden biri yle: "Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayn Nihayet AIIah onu, dedikleri eyden temize kard. O, Allah'n yannda erefli idi" (Ahzab Suresi, ayet 69). Kendisi iin "deli" diyenlere kar A'raf Suresi'ne u ayeti koymutur: "Dnmediler mi ki, (Muhammed'de) delilik yoktur..." (A'raf Suresi, ayet 184.) Kendisi hakknda "mecnun" diyenleri susturmak iin Tanr'dan u ayetin geldiini sylemitir: "Arkadanz (Muhammed) de mecnun deildir" (K. 81, Tekvir Suresi, ayet 22). Kendisini "mecnun air" olarak damgalayan "kafirleri" korkutmak iin Kur'an'a u ayetleri koymutur:

"(Kafirler): 'Mecnun bir air iin biz tanrlarmz brakacak myz?' derlerdi. Hayr O (Muhammed) gerei getirdi ve Peygamberleri de dorulad. (Ey kafirler) kukusuz siz ac azab tadacaksnz" (Saffat Suresi, ayet 36-38). Kendisini "peygamber" olarak kabul etmeyen ve kendisinde "cinnet" olduunu syleyenlere kar, Tanr'dan geldiini syledii u ayetleri okurdu: "Yoksa Peygamberlerini henz tanmadlar da bu yzden mi onu inkar ediyorlar? Yoksa onda bir cinnet olduunu mu sylyorlar? Hayr, (Muhammed) kendilerine hakk getirmitir..." (M'minun Suresi, ayet 6970.) Henz glenmedii dnem itibariyle hn karmann kolayln genellikle bu taktikte bulmutur. Glenmeye balad an bu taktiini iddet ve dehet saan usullerle ve kl yoluyla pekitirecektir. A) "Muhammed Kur'an' Kendi Kafasndan Uyduruyor" Diyenleri Susturmak in Vahiy ndiini ne Srer (K. 16, Nahl Suresi, Ayet 103-104) Muhammed'in "peygamberlik" iddialarn ciddiye almayan ve ona inanmayanlar, Kur'an'n Tanr sz olmayp onun tarafndan uydurulduunu syleyerek yle derlerdi: "Kur'an' Muhammed'e Tanr indirmiyor, mutlaka bir insan retiyor." Bu ekilde konuurken anlatmak isterlerdi ki, Muhammed Tevrat' ve ncil'i bilen kiilerden rendiklerini Tanr'dan gelme eyler olarak Kur'an'a geirmektedir. Yani demek isterlerdi ki, Muhammed'in getirdii Mslmanlk, Yahudilikten ve Hristiyanlktan alnma bir eydir. Muhammed'e reten kiilerin kimler olduu hakknda eitli rivayetler vardr. Kimi rivayete gre Muhammed'e bilgi verenlerden biri Salman Farisi'ydi ki, Muhammed'in ilk kars Hadice'nin Acem asll bir klesiydi. sfahan'da domu olan Salman, Hristiyan olduktan sonra lkesini terk edip Suriye'ye ve oradan da Arabistan'a gemi, Araplar tarafndan esir edilmi ve Hadice'ye satlmt. Hadice de onu Muhammed'e hediye etmiti. Hristiyanlk ve dier dinler hakknda geni bilgisi bulunan Salman Farisi, Mslmanl kabul edince, Muhammed onu azat etmi ve kendisine oul edinmitir. Celaleddin gibi kaynaklarn nakline gre Muhammed'in yararland kiilerden biri Kays adnda bir Hristiyand. Zemaheri ya da Beyzavi gibi kaynaklar, Abdullah bn-i Salem adnda bir Ya-hudiden sz ederler. Kimi rivayete gre Muhammed, Huveytb bn-i Abdl'uzza'nn klesi Abisa adnda birinden baka dinler hakknda bilgi almtr. O kadar ki, Kureyliler: "Ha! Muhammed'i bu retiyormu" demeye kalkmlard.' Yine bunun gibi Muhammed'in daha genlik yllarnda amcas Ebu Talib ile birlikle Suriye'ye kervan gtrd ve orada Bahira adnda bir Hristiyan papazdan bilgiler edindii sylenir. Yine sylendiine gre Mekke'de Amir bn-i Hadrami'nin Cebra ya da Yeti adnda Rum asll bir Hristiyan klesi vard ki, okuryazar olup Ahd-i Atyk ve Ahd-i Cedid (Tevrat ve incil) gibi kitaplar iyi bilirdi. Zemaheri ve Yahya gibi kaynaklarn bildirmesine gre bu kiiyi Muhammed, Merve'de yapt toplantlara alr ve onunla sk sk konuurdu. Btn bunlar bir yana fakat bir de u var ki, Muhammed kendi katiplerini bile braniceyi iyi bilenlerden ve ayrca da Tevrat'n ve incil'in asln okuyup anlayabilecek kimselerden seerdi. Sylemeye gerek yoktu ki, Kur'an'n Tanr'dan indiine inanmayanlarn: "Kur'an' Muhammed'e ancak bir insan retiyor" eklinde konumalarn Muhammed, kendi prestiji bakmndan ok tehlikeli bulurdu; nk bu tr konumalar kiileri, zellikle kendi taraftarlarn pheye drmekteydi. Bu nedenle kendi aleyhinde bu ekilde konuanlar susturmak ve Tanr azab ile korkutmak iin, Tanr'dan vahiy geldi diyerek Kur'an'a ayetler koyard. Bunlardan biri yle: "... Ey Muhammed! De ki: Kur'an' Ruh'l-Kuds, Cebrail, Rabbinin katndan... indirmitir. Andolsun ki: Muhammed'e elbette bir insan retiyor dediklerini biliyoruz. Kastettikleri kimsenin dili yabancdr. Kur'an ise Arapadr. Allah'n ayetlerine inanmayanlar Allah doru yola eritirmez. Onlara can yakc bir azab vardr...'" (K. 16, Nahl Suresi, ayet 103-104.) Bu ayette geen "diliyabancdr..." eklindeki deyimin asl "...lisan Acemidir" olmas gerekir. Yani:"... Kastettikleri kimsenin dili yabancdr..." tmcesini, aslnda : "... Kastettikleri kimsenin lisan Acemidir. .." eklinde okumak daha dorudur.2 Baka bir deyimle Muhammed'e reten kiinin ana dilinin Arapa olamad anlatlmak isten1 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.IV, s.3126 vd. 2 Elmall H. Yazr'n evirisi byledir. Bkz. c.IV, s.3124.

mistir- Grlyor ki, Muhammed'in sylemesine gre Tanr, Mekkeli "mriklerin", "Muhammed'e elbette bir insan retiyor" eklinde konutuklarn duymutur ve bunun byle olmadn ve nk kastettikleri kiinin anadilinin Arapann yabancs bir "Acemi" olduunu ve u hale gre Kur'an'n byle bir kiiden kamayacan bildirmitir ve sunu eklemitir ki, Kur'an' "Ruh'l-Kuds" (yani "kudsiyet ruhu" olan "Cebrail") indirmitir.3 Sylemeye gerek yoktur ki, Muhammed'in Kur'an'a koyduu bu ayetler, Kureylilerin "...Muhammed'e elbette bir insan retiyor..." eklindeki szlerini rtecek nitelikte deildi. B) Kendisi Hakknda "Muhammed Mecnun Bir air'dir" ya da "Kahin'dir" Diyenleri Susturmak in Tanr'dan Vahiy Geldi Diyerek Kur'an'a: "Muhammed air Deildir, Kahin Deildir" eklinde Ayetler Koyar (K. 34, Sebe1 Suresi, Ayet 46; K. 52, Tr Suresi, Ayet 29-33; K. 68, Kalem Suresi, Ayet 1-2, 5-6; K. 81, Tekvir Suresi, Ayet 22-23; K. 44, Duha Suresi, Ayet 12-16; uara Suresi, Ayet 224-226) slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Muhammed henz kendisini "peygamber" olarak kabul ettirmeye alt ilk balarda, Tanr'nn kendisine seslendiini ve: "Habibim, en yakn kavim ve kabileni (Allah'n azabyla) korkut" dediini ne srerek ikide bir Mekke'deki Safa Da'nn civarndaki ta kmelerinin ykseinde bulunan bir kayann stne kar ve avaz avaza "Ey ahali buraya gelin, size syleyeceklerim var" diye barr, Kureylileri telaa sokard. Kendisini dinlemek iin gelenlere: "Ey Kurey! Buraya geliniz. Byk bir i karsnda bulunuyorsunuz. .. Ey Kurey! Bana syleyiniz. imdi ben size (u dan eteinde) dman (svarisi var) sizi ya sabah basknna, ya akam basknna uratacaktr diye haber versem, beni tasdik eder misiniz?" 3 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.IV, s.3125. eklinde konuur ya da: "Ey Kurey cemaati! Allah'tan kendinizi (ibadet ve ubudiyet mukabilinde) satn alarak (O'nun azabndan kurtarnz.) Bu azabtan halasnz (kurtulmanz) iin ben, Allah tarafndan verilmi bir nfuz ve kudrete malik deilim" eklinde birtakm anlamsz eyler sylerdi.4 Bundan dolaydr ki, Kureyliler onun bu davranlarn garip bulurlar, onu alaya alrlard; onu "mecnun" ("cin tutmu", "cinlerin saldrsna uram sapk") ya da "belletilmi kii" adlaryla arrlard. Byle konuanlar arasnda Muhammed'in kendi yakn akrabalar, amcalar (rnein Ebu Leheb} vard.-"1 Bu ekilde konuanlar susturmak ya da lanetlemek ve kendisinin "mecnun" ya da "deli" olmadn anlatmak zere Muhammed, Tanr'dan vahiy geldi diyerek Kur'an'a ayetler koyar ve bylece onlar yalanc karmaya alrd. rnein A'raf Suresi'ne u ayeti koymutur: "Dnmediler mi ki, (Muhammed'de) delilik yoktur..." (A'raf Suresi, ayet 184.) Yine bunun gibi Tr Suresi'ne koyduu bir ayetle Tanr'nn: "(Resulm) Sen t ver. Rabbinin ltfuyla sen ne bir kahinsin, ne de bir deli" (K. 52, Tr Suresi, ayet 29) dediini sylemitir. Grld gibi burada Tanr'y: "(Resulm) Sen t ver..." diyerek konuuyormu gibi gstermitir. nk o dnemde henz gl olmad iin iddet kullanma olaslna sahip deildi; sadece "sabr" ve "t" yoluyla i grmekten baka yapacak bir eyi yoktu. Bununla beraber yine de Tanr'nn azyla tehditler savurarak korkutma yolunu ihmal etmezdi. rnein, daha nce de deindiimiz gibi, halktan kiilerin kendisi hakknda: 4 Buhari'nin, Abdullah bn-i Abbas'tan rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.IX, s.244, Hadis No: 1437 ve c.XI, s. 167-8, Hadis No: 1728. 5 Sahih-i..., c.IV. s.36. "Mecnun bir air iin biz tanrlarmz brakacak myz?" (Saffat Suresi, ayet 36) dediklerini ileri srerek Tanr'y:

"Kukusuz siz ac azab tadacaksnz. ekeceiniz ceza, yapmakta olduunuzdan baka bir eyin cezas deildir..." (K. 37, Saffat Suresi, ayet 38-39) seklinde konuuyormu gibi gsterir, korku yaratmaya alrd. Biraz daha etkili olabilmek iin, ou kez ayetlerin ieriini anlalamaz ekle sokard. rnein Kalem Suresi'ne unu koymutur: "Nn! ve yazdklarna andolsun ki, (Resulm) sen Rabbinin nimeti sayesinde mecnun deilsin... Hanginizde delilik olduunu yaknda sen de greceksin, onlar da" (K. 68, Kalem Suresi, ayet 1-2,5-6). Dikkat edilecei gibi bu ayet "Nn" szc ile balamakta. Oysa ki bu szcn ne olduu belli deil; her ne kadar bazlar bunu "hokka" szcne balayp anlaml klmaya alrlarsa da6 yorumcular genellikle "Bunun anlamn sadece Tanr bilir" deyip iin iinden karlar. Yine bunun gibi Tekvir Suresi'nde u var: "Arkadanz Muhammed asla mecnun deildir. Andolsun ki, o Cebril'i apak ufukta grmtr" (K. 81, Tekvir Suresi, ayet 22-23).7 Grld gibi Tanr yeminler ederek Muhammed'in "mecnun" olmadn kantlamakta! "Yce" olduu kabul edilen bir Tanr'nn kendi szlerini yeminlerle kabul ettirmeye almasna akl erdirmek bir yana, fakat ayette bir de: "o Cebril'i apak ufukta grmtr" diye yazl. Yani, Cebril'i grm olmak, delilik niteliini giderici bir zm olarak sunulmakta! Yorumcularn bildirmesine gre 6 "Nn" szc konusundaki grmler iin bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VII, s.5253 vd. 7 Bu konudaki hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.XI, s. 167, Hadis No: 1728. Muhammed bir vesileyle Cibril'i, "Arz (yerkre) ve Sema (gkyz) arasnda krsi zerinde" ve Allah'n onu yaratt biimde grmtr. bn-i Cerir gibi yorumcularn rivayetine gre Muhammed Cibril'i iki kez grm ve her ikisinde de Cibril kendisine Tanr'nn yukardaki szlerini bildirmi, yani: ".. .Muhammed asla mecnun deildir..." demitir.8 Bu dorultudaki dier bir ayet yle: "Dnmediler mi ki, arkadalarnda (Muhammed'de) delilik yoktur. O ancak apak bir uyarcdr" (K. 7, A'raf Suresi, ayet 184). Buna benzer bir dier ayet, Sebe' Suresi'nde aynen yle: "Ey Muhammed! De ki... 'Arkadanzda bir delilik yoktur. O yalnz etin bir azabn ncesinde sizi uyarmaktadr'..." (K. 34, Sebe' Suresi, ayet 46.) Yine ayn ekilde Necm Suresi'ne koyduu bir ayetle kendisinin "batla inananlardan olmadn" ve "sapmadn" Tanr'nn azyla anlatmaya alr; hem de Tanr'y yeminlerle konuur gstererek: "Batt zaman yldza andolsun ki, (Muhammed) sapmad ve batla inanmad..." (K. 53, Necm Suresi, ayet 1-3.) Ve yine gya Tanr yeminlerle unu bildirir ki, Muhammed'in syledii szler uydurulmu deil fakat "Tanr szleridir" ve bu szleri Muhammed'e Cibril ulatmtr. Ve gya Muhammed, Cibril'i ufukta, ta Sidrei mnteha'mn yannda grmtr (Necm Suresi, ayet 14). Gya Sidret'l Mnteha denen ey, "arn sanda" ve "yedinci sema"da bir aatr ki, altndan enetteki nehirler akar.9 Ve ite orada Cibril, btn heybeliyle Muhammed'e grnm ve Allah'n vahiylerini ona bildirmitir. Ve bildirdikten sonra insanlara: 8 bn-i Cerir'in rivayeti iin bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VII, s.5621. 9 Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4580 vd. "Muhammed'in bildikleri ve syledikleri Tanr tarafndan kendisine vahyedilenden bakas deildir..." (Necm Suresi, ayet 4.)

demi ve bu konuda Muhammed'le tartmamalar iin: "... Onun grdkleri hakknda simdi kendisi ile tartacak msnz?" (Necm Suresi, ayet 12.) diyerek tehditlerde bulunmutur. Bunun byle olduunu anlatmak maksadyla Muhammed'in Kur'an'a, Necm Suresi'ne koyduu ayetlerden bazlar aynen yle: ... nk onu gl kuvvetli ve stn yaratlt biri (Cebrail) retti. Sonra en yksek ufuktayken asl ekliyle doruldu. Sonra (Muhammed'e) yaklat, derken daha da yaklat. O kadar ki, iki yay aras kadar, hatta daha da yakn oldu. Bunun zerine Allah kulunu vahyini bildirdi... Onun grdkleri hakknda imdi kendisi ile tartacak msnz? Andolsun ki, onu Sidretu'l-Mnteha'nm yannda nceden bir defa daha grmt. Cennet'l-Me-va'da onun yanndadr. Sidre'yi kaplayan kaplamt. Gz kaymad ve snr amad. Andolsun ki o, Rabbinin en byk ayetlerinden bir ksmn grd. " (Necm Suresi, ayet 5-18.) Grlyor ki Tanr, yeminler ederek anlatyor; Muhammed, cennet rmaklarnn altndan geen bir aacn yannda Cibril'i iki kez grm ve ondan Tanr'nn gnderdii vahiyleri almtr ve bu nedenle artk hi kimse onunla tartmamaldr.10 Yine tekrarlayalm ki, konuan Muhammed'dir. Kendisi hakknda evresindekilerin: "Kur'an' Muhammed uydurmutur, o bir mecnundur" eklindeki szlerini geersiz klmak maksadyla yukardaki ayetleri koymutur. Bu vesileyle unu da ekleyelim ki, Muhammed'i "peygamber" olarak kabul etmeyenler, onu sadece "mecnun" (cin tutmu) olarak deil fakat bir de "mecnun air" olarak alaya alrlar, rnein yle derlerdi: 10 Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4569 vd.; c.VII, s.5621. "Mecnun bir air iin biz tanrlarmz brakacak myz?..' (K. 37, Saffat Suresi, ayet 36.) Muhammed'in en ok endie ettii eylerden biri de "air" olarak tannmak ve arlmakt. Bu konuya biraz ileride tekrar deinecek olmakla beraber, ksaca belirtelim ki Araplar, genellikle airleri yalanc, abartc, sihirli szlerle halk aldatc ve hayal aleminin insanlar olarak bilirlerdi. Bu itibarla Muhammed, eer air olarak tannrsa sylediklerinin ciddiye alnmayacan ya da Kur'an'n "kahin" szleri olarak kabul edileceini dnrd. Bundan dolaydr ki, airleri ktleyici nitelikte olmak zere Kur'an'a: "airlerin ardndan ancak azgnlar gider" (uara Suresi, ayet 224-226) eklinde ayetler koyduktan gayr'' bir de kendisinin airlikle ilgisi olmadna dair Tr Suresi'ne unu koymutur: "Yoksa onlar: '(Muhammed) bir airdir; onun, zamann felaketlerine uramasn bekliyoruz' mu diyorlar? De ki: 'Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim'..." (K. 52, Tr Suresi, ayet 29-30.) Yine bu dorultuda olmak zere kendisinin air olmayp, Tanr'nn "erefli bir elisi" olduunu ve esasen Tanr'nn kendisine iir retmediini anlatmak maksadyla u ayetleri koyar: "Kur'an erefli bir elinin szdr; o air sz deildir... (Hakka Suresi, ayet 40-42); "Biz Muhammed'e iir retmedik; zaten ona gerekmezdi.. " (Hakka Suresi, ayet 41; Saffat Suresi, ayet 35; Yasin Suresi, ayet 69.) 11 Bu konuda bkz. lhan Arsel, Din Adamlar: Toplumsal Geriliklerimizin Sorum-lular. Kaynak Yaynlan, 1996, 3. basm, s. 123 vd. Kendisi hakknda "mecnun bir sairdir" diyenleri biraz daha kor-kutmak maksadyla Kur'an'a, koyduu ayetlerden bir dieri syle: "Hayr! (Muhammed) gerei getirdi. Peygamberleri dorulad. Kukusuz siz ac azab tadacaksnz. Bu (azabdan) ancak Allah'n halis kullar istisna edilecek..." (Saffat Suresi, ayet 37-39.)

Fakat Muhammed, bununla da yetinmemitir; bir de kendisine eziyet edenlerden, kendisi hakknda "delidir", "mecnundur" vs. diyenlerden Tanr'nn intikam alacan anlatmak zere Kur'an'a u tr ayetler koymutur: "Onlara her eyi aka reten, haber veren bir peygamber geldi. Sonra ne oldu? Ondan yz evirip (belletilmi ve deli) dediler, yani sylediklerini kendisine bir baka adam retiyor diye iftira (edip cinlerin saldrsna uram sapk) telakki ettiler. (Ey Peygamber!) Hele sen onlar (iddet ile) yakalayacamz gn gzleyedur; bizim intikam aldmz grrsn" (K. 44, Duha Suresi, ayet 12-16).12 Btn bu sylediklerimizden anlalaca gibi Muhammed, birinci Mekke dneminde, yani daha henz gsz durumdayken bile, kendisi hakknda "delidir", "mecnundur", "yalancdr" vb. gibi laf edenlerle baa kmann kolay bir yolunu bulmutu. Bu kolay yol, o dnem iin, Tanr'y intikam alc gibi gsterip onun azyla tehditler savurmakt. Fakat Medine'ye geip de glenmeye balad andan itibaren, bu taktii deitirecek ve sadece Kur'an'a, yukardaki trden ayetler koymakla yetinmeyip, kendisine uygunsuz laf edenlerin hakkndan iddet usulleriyle gelecektir. 12 Bu eviri iin bkz. Sahih-i..., c.III, s.278. C) Kur'an' "nsan Yaps" ya da "Uydurma Masal" Olarak Kabul Eden Velid b. Muire (ya da elAhnes) Gibi Kiileri Lanetlemek in, Tanr'nn Onlar Hakknda "Alak Zorbalar" ya da "...Onlar Kof Ktk Gibidirler... Allah Canlarn Alsn..." eklinde Vahiyler ndiini Syler (Bkz. Kalem Suresi, Ayet 8-16; Mddessir Suresi, Ayet 11-27; Ayrca Bkz. Bruc Suresi, Ayet 8-9; Beled Suresi, Ayet 6-7;' Hmeze Suresi, Ayet 1-2; Maun Suresi, Ayet 2; Mnafkun Suresi, Ayet 4, 6, 8; Tevbe Suresi, Ayet 84; Ahzab Suresi, Ayet 60-61; Nahl Suresi, Ayet 103; Nisa Suresi, Ayet 82...) Muhammed'in sylemesine gre Tanr, Kur'an'a inanmayan ve "peygamberi"ni yalanlayan baz kiileri aalamak zere yle konumutur: "Ey Muhammed! Diliyle ineleyen, kovuculuk eden, iyilii daima nleyen, ar giden, su ileyen, ok yemin eden alak zorba'ya, btn bunlar dnda bir de soysuzlukla damgalanm kimseye, mal ve oullan vardr diye aldr etmeyesin. Ayetlerimiz ona okunduu zaman: 'ncekilerin masallar'der. Onun havada olan burnunu yaknda yere srteceiz..." (K. 68, Kalem Suresi, ayet 10-16.) Beyzevi, Zemaheri ya da Celaleddin es-Suyuti gibi yorumcularn sylemelerine gre burada sz edilen kii Mugiyre olu Velid ya da el-Ahnes bn rayk olmak gerekir. Rivayete gre bu kiiler, tpk biroklar gibi, Muhammed'e inanmazlar, onu "peygamber" olarak tanmazlar, onun hakknda "yalancdr", "mecnundur" (delidir) derlerdi; Kur'an' "Tanr szleri" olarak kabul etmezlerdi. Onlara gre Kur'an Muhammed'in uydurmas olup gemiten kalma masallar anlatan bir kitapt.13 Ve ite bu gibi kiilere kar besledii dmanlk duygularn Muhammed, Kur'an'a koyduu ayetlerle dile getirir, Tanr'nn onlar hakknda "soysuzlukla damgalanm kiiler" ve "ok yemin etmeye alm alak zorbalar" eklinde konutuunu bildirirdi.14 13 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VII, s.5252 vd. 14 Bkz. Sahih-i..., c.VII, s.388; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VIII, s.6254 vd. Ksaca belirtelim ki, Abdullah bn-i Ubbeyy, Medine'deki Hazre-ci'lerin reisi ve genellikle Araplar arasnda itibar sahibi kiilerden biri olup iriyar ve gsterili cssesiyle, ho sohbeti ve gzel konumaryla tannm bir kimseydi. Beyzavi'nm yorumlarndan anlamaktayz ki, Muhammed nceleri ona, bu nitelikleri nedeniyle ok itibar eder olmutur. Fakat daha sonralar, onun kendi aleyhine dndn, Kur'an' "Tanr sz" olarak kabul etmeyip "Bu Kur'an sadece bir insan szdr" dediini ve etrafndaki Mslmanlar kendisinden soutup yardmda bulunmamaya, savaa katlmaktan alkoymaya altn grmekle dman kesilmitir. slam kaynaklarnda belirtildiine gre, bir defasnda Muhammed, Yahudi kabilelerinden birine saldrm ve eline geirdii esirlerin kafalarn kestirtmek zereyken, Abdullah bn-i beyy buna engel olmak iin Muhammed'in yakasna yapm, byle bir davrann hakszlk ve insafszlk olduunu anlatm ve: "Vaktiyle yardm grdn bu insanlar bir gecenin sabahnda ldrmek istiyorsun. Bundan vazgeinceye kadar elimi yakandan brakmayacam" eklinde konumutur. Yine bunun gibi, Abdullah bn-i beyy, Uhud Sava srasnda da Muhammed'e kafa tutmu, onun sava

taktiini uygun bulmadn, yanl bir karara vardm anlatm ve bu nedenle 300 kiilik taraftarlaryla savaa katlmaktan kanmtr. Ve ite buna benzer nedenlerle Muhammed onu "mnafklarn ba" ilan etmi ve Tanr'nn onun hakknda, Kalem Suresi'nin yukarda belirttiimiz 10-16. ayetlerinden gayr ayetler indirdiini bildirmitir ki, bunlardan bazlar yle: "Ey Muhammed!... kendisine bol bol mal, evresinde bulunan oullar verdiim o kimseyi bana brak, cezasn ben vereyim. Bir de verdiim nimetten artrmam umar. Hayr, hayr, nk o bizim ayetlerimize kar son derece inatdr. Onu sarp bir yokua sardracam. nk o dnd, lt biti, can ka-s, ne biim lp biti? Can kas, sonra yine ne biim lp biti! Sonra bakt, sonra kalarn att, suratn ast. Sonra da srt evirip byklk taslad. 'Bu... Kur'an yalnzca bir insan szdr' dedi. te bu adam yakc bir atele yaslyaca-m. Yakc atein ne olduunu sen ne bilirsin? O, ne geri brakr, ne de azab'dan vazgeer. nsann derisini kavurur..." (K. 74, Mddessir Suresi, ayet 11-27.) Grlyor ki, Muhammed'in sylemesine gre Tanr "cam ka-s", "alak, zorba" eklinde, yani Tanr'dan beklenmeyecek bir dille konumu olmaktadr. Yine Muhammed'in sylemesine gre Tanr, Kur'an'n Beled Suresi'ne yle konumutur: "...'Yn yn mal tketmiimdir'diyor. O, kimsenin kendisini grmediini mi sanyor?" (K. 90, Beled Suresi, ayet 6-7.) Burada sz edilen kii Mugiyre olu Velid'dir ve gya Tanr onu: "... Yn yn mal tketmiimdir" diye bbrlendii iin azarlamtr. Ve bununla kalmayp Hmeze Suresi'nde al-Velid aleyhinde yle demitir: "Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle ekitirip, yznden de alay eden kimsenin vay haline! Malnn kendisini lmsz klacan sanr; hayr o, andolsun ki, krp geiren yere atlacaktr..." (K. 104, Hmeze Suresi, ayet 1-5.)15 Ayrca Maun Suresi'nde u yazl: "Ey Muhammed! Dini yalan sayan grdn m?..." (K. 107, Maun Suresi, ayet 1.) Burada sz konusu olan kii yine Mugiyre olu Velid'tir. Kevser Suresi'nde yine onunla ilgili olarak u var: "Dorusu ad san ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (K. 108, Kevser Suresi, ayet 3).16 te yandan Mnafikun Suresi'nde unlar okuyoruz: 15 Baz yorumculara gre burada sz edilen kii Ahmed b. Ahnes, Ahnes bn u~ reyk ya da meyye bn-i Kalftr. 16 Baz yorumcular bunun Ebu Sfyan ya da Ebu Cehl olduunu sylerler. "Ev Muhammed! Onlara baktn zaman csseleri houna gider; konuurlarsa szlerini dinlersin; tpk sralanm kof ktk gibidirler; her l kendi aleyhlerine sayarlar; onlar dmandr; onlardan ekin; Allah canlarn alsn; nasl da aldatp dndrlyorlar..." (K. 63. Mnafikun Suresi, ayet, 4.) "Bunlar, Allah'n Peygamberinin yannda bulunanlar iin 'Bir ey sarf etmeyin de dalp gitsinler' diyen kimselerdir..." (K. 63, Mnafikun Suresi, ayet 7.) ".. .'Eer bu savatan Medine'ye dnersek, erefli kimseler alaklar ... oradan karacaktr' diyorlard..." (Mnafikun Suresi, ayet 8.) Grlyor ki, Muhammed'in Kur'an'a yerletirdii bu ayetlere gre Tanr, d grn ile cssesi ho, konumas gzel ve fakat "kof ktk"'7 niteliinde birinden sz etmekte ve bu kiinin "pey-gamber'e" kar olumsuz tutumundan yaknmaktadr. Beyzavi gibi yorumculardan ya da Taberi gibi kaynaklardan renmek mmkndr ki, bu ayetlerde geen "onlar" szc, bata Abdullah bn-i Ubeyy olmak zere, onun tarafn tutan Mslmanlardr ki. bunlara Muhammed, biraz nce belirttiimiz gibi, "mnafk" adm vermitir; Abdullah bn-i Ubeyy'i de "mnafklarn ba" ilan etmitir. Srf ona kar besledii dmanlk

duygular nedeniyledir ki, Muhammed mnafklar iin cenaze namaz klnmamas ve mafirette bulunulmamas maksadyla de ayrca Kur'an'a ayetler koymutur: "Onlardan (mnafklardan) len kimsenin namazn sakn klma, mezar banda da durma" (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 84; ayrca bkz. Ahzab Suresi, ayet 60-61). ''Baz evirilerde bu deyim "... dayanm keresteler gibidirler" olarak ya da ' Onlar sanki esvab giymi ktklerdir" eklinde yer alm bulunuyor. Bkz. Elmall H. Yazr, age. c.V, s.4996; mer Rza Dorul, Tanr Buyruu..., s.622. Hatrlatalm ki. Abdullah bn-i Uheyy'e kar Muhammed'in dmanlk beslemesi, daha ziyade kiisel nedenlere dayaldr. Yukardaki ayetleri de, bu dmanlk duygularn dile getirmek zere Kur'an'a koymutur. ) Kendisi Hakknda "Muhammed Her Sylenene Kanar, nanr" Diye Konuan Al-Haris ya da Clas bn-i Sveydi Gibi Kimselere Kar Ayn Taktii Kullanr (K. 9, Tevbe Suresi, Ayet 61; K. 16, Nahl Suresi, Ayet 103) Muhammed'i en fazla rahatsz eden eylerden biri de, baz kimselerin kendisini "her sylenen eye inanan saf insan" niteliinde tanmlamalaryd. rnein: "Muhammed bir zni samladr" derlerdi. "zn" szcn Araplar, her sylenene kanan, "sade dil" kimseler iin kullandklarndan, bu yukardaki deyimle anlatmak isterlerdi ki, Muhammed, kendisine sylenenlerin doru olup olmadn aratr-makszn, her duyduu eye inanarak i gren saf bir kulak'tr (sa-miadr).18 Bu ekilde konuanlar arasnda al-Haris adnda biri vard ki, yle derdi: "Muhammed bizim her sylediimiz eye inam; kendisine anlatlan her masal gerek sanr." Onun bu ekilde konumas karsnda bazdan ekinir ve: "Yapmaynz, korkarz ki, iitir de hakkmzda iyi olmaz" derlerdi.19 Muhammed bu tr konumalardan rencide olduu iin Kur'an'a ayetler koyard. Bu ayetlerden biri yle: "kiyzllerin ilerinde 'Muhammed her eye kulak kesiliyor' diyerek Peygamber'i incitenler vardr. De ki, 'Kulak, Allah'a inanan ve ... sizin iin hayrl olan, iinizden inananlara rahmet olan bir kulaktr.' Allah'n Peygamberi'ni incitenlere can yakc azab vardr." (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 61.) 18 "Samia" szc "iiten kulak" anlamna gelmekte. 19 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.III, s.2583. Tanr'y bu ekilde konuur gibi gstermek suretiyle, kendi hakkn-da dedikodu yapanlar korkutacan sanrd. Gl duruma girdii an hu ii, sadece tehdit ile deil fakat kl yoluyla zme balayacaktr. p) Kur'an'n Bir Btn Olarak Deil, Fakat Para Para ve Zaman erisinde Olmak zere ndiriliini Eletiri Konusu Yapanlar Susturmak in Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 25, Furkan Suresi, Ayet 32) slam kaynaklarnn bildirmesine gre Kur'an, bir btn olarak deil, fakat para para ve zaman ierisinde olmak zere indirilmitir. Kur'an'n 20 ile 25 ylda indii sylenir.20 Bundan dolaydr ki, Muhammed'i peygamber olarak kabul etmeyenler: "Tevrat Musa'ya bir btn olarak indirilmitir; eer Muhammed Peygamber olmu olsayd ona da Kur'an bir btn olarak indirilir, azar azar, para para indirilmezdi" eklinde konuurlard. Bu tr konumalardan fazlasyla rahatsz olduu iindir ki, Muhammed, onlar korkutup susturmak maksadyla Kur'an'a, u ayetleri koymutur: "(Ey Muhammed!)... nkar edenler: 'Kur'an ona bir defada indirilmeliydi' derler. Oysa biz onu bylece senin kalbine yerletirmek iin azar azar indirir ve onu ar ar okuruz... Cehennemde yz koyun toplanacak olanlar, ite onlarn yerleri en kt ve yollan da en sapktr" (K. 25, Furkan Suresi, ayet 32-34). Grld gibi bu ayetlerde, Kur'an'n azar azar ya da para Para indiriliinin "nedenleri" bildirilmiyor; sadece "Biz Kur'an' senin kalbine yerletirmek iin azar azar indirdik" 20 Kur'an'n 20 ylda, 21, 23, ya da 25 ylda inmi olduuna dair grler iin bkz. Turan Dursun, Kur'an

Ansiklopedisi, c.VII, s.229. eklinde belirsiz bir aklama yaplyor. Yorumcular, kendi mantk glerine gre bu "nedenler"! aklamaya alrlar;21 ancak ne var ki yaptklar bu aklamalarn her biri ayrca aklanmak ihtiyacndadr. rnein kimi yorumculara gre Tanr, Kur'an' azar azar indirmitir nk istemitir ki, bu indirdii eyler Muhammed'in kalbine iyice yerlemi olsun! Evet ama herkesin kalbini diledii gibi geniletip amasn bilen bir Tanr, neden Muhammed'in kalbini bu nitelikte klmasn? Ya da eer azar azar indirmekte yarar varsa neden dolay ayn usul Tevrat ya da ncil iin uygulamasn; rnein neden dolay Tevrat' azar azar deil de bir btn olarak Musa'ya indirsin? Kimi yorumculara gre, eer Tanr Kur'an' bir btn olarak indirmi olsaym, bu kitaba sahip olan kimse, nasl olsa kitapta yazldr diye o kitapta yazl olan eyleri ezberleme iini savsaklarm! Ve ite bundan dolaydr ki, Tanr Kur'an', "gereince tm olarak ezberlenebilmesi" iin azar azar indirmi imi! Sylemeye gerek yoktur ki, byle bir yorum hem Tanr'nn ve hem de Muhammed'in prestijini sarsabilecek nitelikte bir grn ifadesidir. u bakmdan ki, bu gre gre Tanr, hani sanki Muhammed'i en sevgili, en deerli bir peygamberi olarak setiini sylerken samimi davranmamtr, nk eer samimi olsayd Kur'an' ona bir btn olarak indirmekte saknca grmezdi. En deerli ve mkemmel olduunu syledii peygamberinin, bir btn olarak indirilen Kur'an' ezberlemekte glk ekmeyeceini ya da ezberleme iini savsaklamayacan dnrd ya da onu ezberlemekte glk ekmeyecek yeterlikte klard. te yandan Muhammed'i, bir btn olarak indirilen Kur'an' ezberlemekte glk ekebilirmi ya da ezberleme iini savsaklayabilirmi ihtimali ierisinde tanmlamann da Muhammed'i ycelten bir yn yoktur; aksine kltc bir yn vardr. Kur'an'n tm21 Fahruddin Razi'nin grlerinden baz alntlar ve Syuli ve Zerkei gibi dier kaynaklar iin bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, c.VIl, s.228 vd.; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.V. s.3584 vd... n ezbere bilen nice insanlar bulunduu dnlecek olursa, Mu-hammed'i bu yetenekten yoksunmu gibi gstermek, onu kltmek demek olmaz m? Kimi yorumcular, Musa'nn okuryazar olduunu, oysa Muhammed'in okumasz brakldn ne srerek yle derler: "Kur'an para para deil de, birden ve bir btn olarak indirilmi olsayd, (Muhammed) okuryazar olmad iin vahiyleri almakta ve 'zaptetmekte' yanla, yanlgya debilirdi. Tevrat bir btn olarak indirilmitir, nk Musa... okuryazard." Sylemeye gerek yoktur ki, byle bir aklama Muhammed'i zayf hafzalym ya da iittii eyleri yarm yamalak dinlermi ve bu nedenle yanlgya debilirmi gibi gstermek bakmndan sakncaldr. Okumasz olmann hafza gll ile ilgisi bulunmadn ve nice okumasz kiilerin hafza salaml itibariyle okuma bilenlere meydan okuduklarn dnecek olursak, yukardaki aklamann Muhammed'i g durumda klaca aikardr. Kimi yorumculara gre, eer Tanr Kur'an' birden ve bir btn olarak indirmi olsaym, byle bir ey halk bakmndan saknca yaratrm; nk halk, kendine ynelik btn buyruklar bir anda yklenmek gibi bir glkle kar karya kalm olurmu. Pek gzel ama eer Tanr buyruklarnn bir btn olarak indirilmesinin, halk bakmndan bylesine sakncal bir yn varsa, neden Tanr Yahudilere Tevrat' ve Hristiyanlara ncil'i tm olarak indirmi olsun? Eer kitab tm olarak yekten indirmenin halk bakmndan sakncal ynleri varsa, byle yapmakla Yahudilere ve Hristiyanlara hakszlk etmi olmuyor mu? Kimi yorumculara gre Kur'an'n ksm ksm, para para indirilmi olmas, onun "mucize" niteliinde olduunu gsterirmi. nk gya Tanr inkarclara hitaben: "Kur'an'n Tanr'dan olmadn ileri sryorsunuz; haydi onun bir benzerini yapn da grelim" eklinde konumu imi. Gya paralarnn benzerini yapmak, btnnn benzerini yapmaktan kolaym; ve yine gya para para inerken benzerini yapamam olmalar, btnnn benzerini yapamayacaklarn gstermi imi. Pek gzel ama Muhammed'in sylemesine gre Tevrat ya da ncil bir btn olarak indirilmi olmakla mucize olma niteliinden yoksun mu klnmlardr? Eer bu byle ise nasl olur da Tanr, Tevrat'n ve ncil'in Kur'an tarafndan onaylanm olduunu syler?

Kimi yorumculara gre Kur'an ayetleri sorular ve olaylar zerine inmitir; bu da bilincin (basiretin) artmasn salamtr! Gzel ama, eer bu usul insanlara yararlysa neden Tanr bu ayn usul daha nceki halklara (rnein Yahudilere ve Hristiyanlara) uygulamasn? Kald ki, Kur'an'n "sorular" ve "olaylar" vesilesiyle inmi olduunu ne srmek, Tanr'y yceltmek deil fakat aksine kltmek olur; sanki Tanr, ileriyi gremezmi ve kullarnn tm ihtiyalarn dnemezmi de soru sorulmasn ya da bir olayn kmasn beklermi gibi! Kimi yorumcularn aklamalar da yle: Gya Tanr ile peygamberler arasnda "vahiy melei" olarak i gren "Cebrail" vardr ve Cebrail'in makam on nemlidir. Byle olduu iindir ki, eer Kur'an Muhammed'e bir indirilile btn olarak indirilmi olsaym, Cebrail'in eliliine gerek kalmayacakm; Kur'an para para indirildii iindir ki, Cebrail bu makam elde etmi ve korumu imi! Pek gzel ama Tanr acaba Cebrail'in aracl olmadan i gremez miydi? Gremeyecek kadar "aciz" durumda myd? Ya da Cebrail'in makamnn nemini daha nce anlayamam mdr ki, daha nce Yahudilere ve Hristiyanlara kitap indirirken byle bir makama gerek grmemitir! Eer peygamberlerle kendi arasnda "vahiy melei"nin i grmesini bu kadar nemli buluyorsa, bunu daha nce neden dnmesin? Ya da neden Cebrail'i arac yapmadan i gremesin? Gerek u ki, Kur'an'n para para ve zaman ierisinde indirildiine dair yukardaki iddialarn hibirinde isabet yoktur. Kur'an. Muhammed'in gnlk siyaset ve yaamnn gereksinimlerinin karal olan hkmlerden olutuu iindir ki, zamanla ve para para olarak ortaya kmtr. Daha nceki sayfalarda da belirttiimiz gibi bunun byle olduunun en belirli kantlarndan biri Aye'nin Muhammed'e hitaben syledii: "Rabbin, phesiz senin dilek ve arzunu geciktirmeden derhal gerekletirir" ya da "Bakyorum da, senin Efendi Tanr'n (Rabb), yalnzca senin eyinin keyfini (hevan) yerine getirmek iin kouyor" eklindeki szlerdir. te yandan Kur'an'daki ayetler, daha nceki blmlerde deindiimiz gibi, bilimsel bir esasa ve sraya gre dzenlenmi deildir. Hibir konu, belli, anlalr ve bilimsel bir ekilde ilenmi deildir. Ayetler geliigzel, ou zaman Muhammed'in istekleri zerine ya da onun bunun teklifi zerine inmi grnmektedir! rneini kaynaklarn bildirmesine gre Kur'an'daki "hicab" ayetleri, mer Bin Hattab'n teklifi ve hatrlatmas zerine inmitir. lerideki sayfalarda bunun dier rneklerini greceiz. Ayetlerin Kur'an'a giri nedenlerini gz nnde tutacak olursak u sonuca varrz ki, Tanr, hani sanki etraflca dnerek ve hesap ederek hibir konuda hkm gndermi deil gibidir! Her eyi, ya Muhammed'in isteiyle, ya onun bunun teklifiyle ya da belli bir olayn ortaya kmasyla hkme balyor. Bunun nice rneklerinden biri olarak u olay ksaca zetleyelim: Muhammed'in kendi kendini "peygamber" olarak ilan ettii tarihlerde Araplar arasnda yerleik geleneklerden biri, oulluklarla ilgili. Oul edinilen kii, oul edinenin z evlad durumuna girmekte, onun adn almakta, ona miras olmakta. Oul edilenin kars, oul edinene haram saylmakta. Bu gelenee uyarak Muhammed, kars Haticenin kendisine hediye ettii Zeyd bn Harise adndaki bir kleyi Mslmanl kabul etti diye azat ediyor ve kendine oul ediniyor. Edindikten sonra ona kendi adn veriyor.; bylece o zamana kadar Zeyd bn Harise diye arlmakta olan bu kii, Zeyd bn Muhammed olarak arlmaya balanyor. Daha sonra Muhammed onu Zeyneb adndaki kadnla (halasnn kzyla) evlendiriyor. Aradan yllar geiyor ve gnlerden bir gn Muhammed, Zeynebe ak oluyor. Durumu anlayan Zeyd eini bouyor ve Muhammed Zeyneble evleniyor. Fakat evlenebilmek iin, oul edilenlerle ilgili olarak o zamana kadar Arap geleneinde ne varsa hepsini deitirmek zere Kurana, Tanrdan vahiy geldi diyerek ayetler koyuyor. Bu ayetlere dayal olarak Zeydin adn Zeyd bn Harise olarak eski ekline sokuyor. Yine bunun gibi oul edinenlerin, oul edindikleri kimselerin eleriyle evlenmelerini yasaklayan eski Arap geleneini ortadan kaldrm oluyor. Ve btn bunlar hicretin 5. ylnda oluyor, yani Muhammedin Peygamberlik iddiasyla ortaya kt tarihten on be ya da on yedi yl sonra! Baka bir deyimle Tanr, on be ya da on yedi yl boyunca, oulluklarn karlaryla evlenmeyi ngren Arap geleneinin kt bir ey olduunu dnmyor ve bunun ktln ancak Muhammedin Zeynebe ak bildirisinde bulunmas zerine anlam grnyor! Baka bir deyimle Tanr, Muhammedi Peygamber olarak setii tarihten on be yl sonrasna gelinceye kadar, oulluklarn eleriyle evlenmenin kt bir ey olduuna dair yerleik gelenee ses karmyor. Fakat ne zaman ki Muhammed, kendi oulluunun karsna ak olduuna dair yerleik gelenee ses karmyor. Fakat ne zaman ki Muhammed, kendi oulluunun

karsna ak olduunu ortaya vuruyor, ite o zaman Tanr oul edinmi kimselere oulluklarn karlaryla evlenmenin caiz olduuna dair ayet indiriyor! Olacak ey midir bu?

V
KN BESLED YA DA KST VE SRTT KLERE KARI MUHAMMED, TANRIDAN NDN SYLED VAHY LERLE GRR (DEVAM)!
En basit nedenlerle krgnlk besledii ya da kst ve kin besledii kimselere kar Muhammed, Kurana yerletirdii ayetlerle duygularn aa vurur ve karlarna uygun decek ekilde onlardan intikam alrd. Yine birka rnekle yetinelim. A) Kendisiyle Evlenmek stemeyen mm Haniden Hn karmak in Kurana Ayet Koyar (K. 33, ahzab Suresi, Ayet 50) Baka bir vesileyle daha nce deindiimiz gibi Muhammed, Mekke dneminde amcas Ebu Talibin kz mm Hani ile evlenmek istemi fakat mm Hani onunla evlenmek istememitir. 1 1 Her ne kadar baz kaynaklarda (rnein Siret-i bn-i shak) Muhammedin evlenme teklifinin Ebu Talib tarafndan geri evrildii ve evrilirken de ebu Talibin Muhammede: Herkes ancak kendi dengiyle evlenir, senin durumun belli deil, ben sana nasl kz vereyim dedii belirtilmise de bu szlerin Ebu talbin azndan ktn kabul etmek gtr. Zira Ebu Talib, Muhammede babalk etmi bir kimsedir; ona tpk kendi olu Aliye davrand gibi davranmtr. Son derece ho grl ve olgun bir kimse olduu iin, eer kz (yani mm Hani) Muhammedle evlenmek istemi olsayd, kznn isteini geri evirmezdi.

Kuku edilmez ki Muhammedle evlenmek istemeyen mm Haniydi. Nitekim yukarda belirttiimiz gibi Muhammedin kendisine evlenme teklif ettiini ve fakat bu teklifi kabul etmediini kendi azyla akla kavuturmutur. Medine'ye hicret srasnda da mm Hani ona katlmayp Mekke'de kalmtr. Evlenme teklifinin bu ekilde reddedildiini grmek kukusuz ki Muhammed iin zc ve haysiyet krc bir eydi; bn yzden ona kar garez besler olmutur. Nitekim ok daha sonraki yllarda, yani glenip saltanat kurduu Medine dneminde, srf mm Hani'den hn karmak iin Kur'an'a u ayeti koymutur: "Ey Peygamber!... seninle beraber hicret eden amcann kzlar-m, halalarnn kzlarn, daynn kzlarn, teyzelerinin kzlarn, alnan (sana) helal klmzdr..." (Ahzab Suresi, ayet 50). Dikkat edilecei gibi bu ayetle Muhammed, kendisine amca, hala. day ve teyze kzlarnn helal olduunu belirlemi ve belirlerken de kendisiyle birlikte Medine'ye hicret etmi olma artn ngrmtr. Biraz nce dediimiz gibi mm Han, amca kzdr, fakat Muhammed'le birlikte Medine'ye hicret etmemitir. Pek muhtemeldir ki. daha sonraki yllarda Muhammed'in itibar sahibi bir kimse olduunu grmekle, onu vaktiyle reddetmi olmaktan pimandr. Nitekim daha sonraki yllarda, bu pimanln ortaya vururcasna yle konumutur. "Resulallah... mukaddem bana namzed olmutu; ben i'uzar enledim, mazur grd. Sonra da Allah teala bu ayeti indirdi ve ben ona halal olmadm, nk ben onunla hicret etmemitim.. ."2 Sylemeye gerek yoktur ki, bu szer vaktiyle gururu incinmi olan Muhammed'in intikam almak zere Kur'an'a ayet koymu olduunun en belirli bir kantdr. Fakat sylendiine gre Mekke'nin fethi srasnda Muhammed, mm Hani'nin yukardaki ekilde pimanlk gstermi olmas nedeniyle ona kar yumuak bir davran gstermitir. 2 Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3913.

B) Kendisine Yardmc Olmad Diye Ahnes b. urayk' "kiyzl" Kii Olarak Tanmlayarak Kur'an'a Ayetler Koyar (Bakara Suresi, Ayet 204-6) Taifte yaayan Sakiflerden Ahnes b. Sroyk, gzel konumasyla ve alml tavrlaryla ilk balarda Muhammed'in holand kimselerden biridir. nceleri slama muhalif kalm fakat sonradan katlmtrslama muhalif kald dnemde dahi Muhammed'e baz yardmlarda bulunduu sylenebilir. u bakmdan ki, Muhammed amcas Ebu Talib'in ve kars Hatice'nin lmlerinden sonra g durumda kalm ve Sakillerin yardmn salamak zere Taif s gitmiti. Fakat Taifte kt muamele grp de Mekke'ye dnmek istediinde Ahnes b. Srayk'a haber gnderip kendisine snmak istediini bildirmi, fakat Ahnes, her ne kadar yardmc olma eiliminde bulunmakla beraber, Kureylilerden ekindii iin onu yanna almamtr. Bununla beraber, bir baka kiiyi yardmc klarak Muhammed'in Mekke'ye dnmesini salamtr;3 daha baka bir deyimle ona "dolaysyla" yararl olmutur. Fakat Muhammed, bu iyilii bilmez grnerek Ahnes'e kar gizlice dmanlk beslemi ve daha sonralar eitli yollardan bu dmanln ortaya vurmutur; hem de Ahnes'in slam kabul etmi olmasna ramen! Muhammed'in deerlemesine gre Ahnes, "ii ktlkle dolu" ve "ikiyzl" bir kimsedir. Gya Muhammed'in yarmdayken slama iten balym grnr, gzel szlerle Mslmanlk taslar, dil dkerek ve yeminler ederek "slamn gzelliinden" sz eder, fakat yanndan kar kmaz az deitirir ve Mslmanlk aleyhinde bulunurmu. Muhammed onu Mslmanlarn ekinlerini atee vermekle sulamtr.4 Onunla ilgili olarak Kur'an'a koyduu ayetlerden biri yle: 3 Bkz. Sahih-i..., c.H, s.750, 760. 4 Bkz. Diyanet Vakf'nn Kur'an evirisinde Bakara Suresi'nin 204-206 ayetleriyle "gili aklama; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.l, s.733 vd. "Dnya hayatna dair konumas senin houna giden, pek azl dman iken, kalbinde olana Allah' ahid tutan, ibana geince yeryznde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeye abalayan insanlar

vardr... Ona 'Allah'tan sakn'denince gururu kendisine gnah iletir, artk ona Cehennem yetiir. .." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 204-6.)5 Kimi kaynaklara gre Hmeze Suresi'nde geen: "Mal toplayarak onu tekrar sayan, diliyle ekitirip, yznden de alay eden kimsenin vay haline" (K. 104, Hmeze Suresi, ayet 1-5) eklindeki szler de Ahnes b. urayk hakkndadr. Bununla beraber yorumcular, yukardaki ayetlerin, Ahnes gibi karakterde ve tynette olan kiileri de hedef edindiini ne srerler. (Bu ayetlerin Cemil bn-i mir ya da Velid bni Muire hakknda konduunu ne srenler de vardr.)6 Yani gya ayetlerle anlatlmak istenmitir ki, gzel konuan ve ho grnen kimselere geliigzel gven beslememek ve ibana geirilecek kimselerin syledikleri eylere deil fakat eylemlerine dikkat etmek gerekir. Pek gzel ama Tanr, "ikiyzll" ya da "kt ruhluluu" knamak iin neden Ahnes'le ya da onun benzerleriyle ilgili bir olayn kmasn beklesin? Neden genel nitelikteki bir buyruu, nceden yerletirmek suretiyle kullarna yardmc olmasn? Kuku edilemez ki, yukardaki ayetleri Muhammed, eskiden beri Ahnes'e kar besledii kin ve dmanlk yznden Kur'an'a koymutur. 5 Bu ayetin Ahnes b. urayk hakknda "indiine" dair hususlar iin bkz. Sahih-i..., c.II, s.750, 760. 6 bn-i Abbas, Hasen, Verka, Keaf ya da dier kaynaklara dayal rivayetler ii" bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VIII, s.6090 vd. C) Tebuk Seferi'ne Katlmadklar in Kst ve Kin Besledii Kiileri Yermek zere Ayetler Koyar (K. 9, Tevbe Suresi, Ayet 118) slam kaynaklarnn bildirmesine gre Muhammed ok scak ve kt bir mevsimde Tebuk Seferi'ne kmaya karar verir. Fakat baz kiiler sefere katlmak istemezler ve Muhammed'e gelerek mazeretlerini bildirirler; sefere katlmamak iin O'ndan izin isterler. Muhammed de onlara istedikleri izni verir. Ve ite onlarn bu davrann gren dier Mslmanlardan bir ksm da (ki bunlar Ensar ile Muhacir'lerdi) ayn eyi yaparlar ve gelip Muhammed'den izin isterler. Bunlar arasnda Ashab'n en nemlilerinden ve etkililerinden saylan kii vardr ki, birisi nl air Kah bn-i Malik, dieri Mira-re bn-i Rebi ve ncs de Hilal bn-i meyye'dir. Sefere katlmak istemeyen bu kiilere Muhammed, hibir yaknmada bulunmadan izin verir. Bununla beraber onlara kar iten ie husumet besler; onlar "mnafk" olarak grr. Nitekim seferden dnnde onlarla ksr, konumaz, selamlamaz. Bakalarna da, onlara kar byle yapmalarn syler. Bununla da yetinmez bir de bu kiileri birtakm skntlara sokmak ister. rnein onlara haber gnderip karlarndan "itizal" etmelerini (ekilmelerini), yani cinsi mnasebette bulunmamalarn emreder. Adamcazlar emredileni yaparlar. Dtkleri kt durumdan kurtulmak iin tvbe edip Muhammed'den zr dilerler. Buna ramen Muhammed, onlarla olan ksknl elli gn kadar srdrr. Fakat onlar balamann kendi karlarna daha uygun olacan dnr ve gnlerden bir gn Tanr'dan ayet indi diyerek aray dzeltir. Tanr'nn onlar affettiini bildirir. Sanki btn bu iler Tanr'nn aracl olmadan yaplamazm gibi. Bakara Suresi'ne koyduu ayet yle: "(Allah)... savatan geri kalm kiinin tevbesini de kabul etti. Allah, tevbe ettikleri iin, onlarn tevbesini kabul etmi, tir" (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 118).7 Grlyor ki, Tanr, Muhammed'i gcendiren kii hakknda Kur'an'a ayet koyuyor ve srf bu olay vesilesiyle onlarn tvbesini kabul ettiini bildiriyor! Fakat bu kiiden gayr savaa katlmayp tvbe eden bakalar hakknda ses karmyor! nk onlar bu kii kadar Muhammed'in karlarna yararl bulmuyor. imdi gelin de siz Kur'an'n, Muhammed'in gnlk yaam ve siyasetinin ae-reksinimleri iin deil de, tm insanlar iin indirilmi bir kitap olduuna inann! ) "Mnafk" Diye Tanmlad Baz Kiilerin Davetini Kabul Etmek /ere Verdii Szden Dnmek in Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 9, Tevbe Suresi, Ayet 107-108) Tebuk Seferi'ne kmak zere yola koyulduktan sonra Muhammed, Medine'ye bir saat kadar mesafede bulunan "Zievan" ky mevkiine geldiinde Kba kavminden bir heyet tarafndan karlanr. Bunlar, daha nceleri "mnafk" diye adlandrd kimselerdir. nk Kba Mescidi yaknlarnda kendileri iin "Mescid-i Drar" adyla bir yer yapmlar ve gya dier Mslmanlara kar souk davranmlardr. Oysa

ki, bu mescidi onlar hasta durumda bulunan Mslmanlara kolaylk olmas iin ina ettirmilerdir. Ve ite imdi Muhammed'den, mescide gelip kendileriyle beraber namaz klmasn istemektedirler. Nitekim Muhammed'in yanna ktklarnda: 7 Bkz. Sahih-i.. c.V, s.284 ve c.X, s.422; aynca bkz. Elmall H. Yaz.r, aV, c.III, s.2633 vd. "Ya Resulallah! Hastalar iin ve Kba Mescidi'ne "elemeyen Ashab- hacet iin (zellikle) yamurlu gecelerde namaz klmak (zere) bir mescid bina ettik; terif buyursanz da namaz kldrsanz" diye ricada bulunurlar. Muhammed kendilerine sefer dn srasnda bu arzularn yerine getireceine dair sz verir. Ne var ki, sz verirken samimi deildir; verdii sz yerine getirmeyeceini bilir. Fakat srf o andaki karlar yznden byle konumutur. Muhtemelen bu kabileden kiilerin kendisine katlacaklarn ya da onlara kar husumetini aa vurursa taraftarlarn gcendireceini hesaplamtr. Bununla beraber seferden dnte, yine ayn kyden geerken bu kiiler kendisini ziyaret edip de evvelce vermi olduu sz hatrlattklarnda husumetini aa vurur ve Tevbe Suresi'ne koyduu u ayeti "Tanr'dan indi" diyerek okur: "u mnafklar ki, mminlere zarar ve kfre kuvvet vermek iin, m'minlerin arasn amak ve bundan evvel de (Tanr'ya ve peygamberine kar savaanlara gzclk yapmak zere) mescid kurup: 'Biz sadece iyilik yapmak istedik' diye yemin ederler. Allah da ahadet eder ki, bunlar, bu yeminlerinde kat'iyen yalancdrlar. Ey Muhammed! O mescide hi girme" (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 107-108).8 Dikkat edilecek olursa Muhammed "mnafk" diye tanmlad bu Kballara di biledii halde, Tebuk Seferi'ne kt srada dncelerini gizlemi ve seferden dnte onlarn davetine icabet edecekmi gibi grnmeyi karlarna yatkn bulmutur. Ancak sefer dn artk yeni bir durumun ortaya ktn hesap ederek, szn yerine getirmenin gereksiz olduunu dnm ve yukardaki ayetleri Kur'an'a, koymutur. Bu konuda daha pek ok rnek vermek mmkn. 8 Bu hususlarla ilgili olarak Sirel-i bn-i Hiam'da bn-i shak'n rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.V, s.283 vd.

VI
ALEYHNDE R YAZAN ARLER AAILATIP LEHNDE KONUANLARI MKFATLANDIRMAK ZERE KUR 'AN'A AYETLER KOYAR*
Araplar, ok eski zamanlardan beri, iire kar olaanst ilgi beslemekle ve kudretli airler yetitirmekle tannmlardr. Olumlu veya olumsuz duygularn, dostluklarn ve dmanlklarn genellikle iir yoluyla aklamada ustadrlar. Bununla beraber airleri, genel olarak "hayal aleminin insanlar" sayp bu yzden onlar ciddiye almaktan kanrlard. Nitekim nceki sayfalarda da belirttiimiz gibi, Muhammed'e kar yaptklar da bu olmutur; onu "deli bir air" olarak tanmlamlar ve Kur'an' da onun "kark ve uydurma ryalar"mdan oluma kitap eklinde tantmlardr. Bunun byle olduunu Muhammed, Kur'an'a yerletirdii ayetlerle ortaya vurmutur. rnein Saffat ve Enbiya surelerinde yle yazldr: "(Onlar) 'Deli bir air yznden tanrlarmz m brakalm?' derlerdi" (K. 37, Saffat Suresi, ayet 36-37); ".. . Peygamber 'Benim Rabbim gkte ve yerde syleneni bilir...' dedi... Onlar, 'Hayr, bunlar kark ryalardr; hayr onu uydurmutur; hayr o airdir...'dediler" (K. 21, Enbiya Suresi, ayet 4-5). Gerekten de Muhammed unu iyi bilmekteydi ki, air olarak tannd taktirde ciddiye alnmayacak ve "peygamber" saylmaya* Yasin Suresi, ayet 2; Hakka Suresi, ayet 40-42; uara Suresi, ayet 224-226; Tr Suresi, ayet 29-33; A'ra Suresi, ayet f 175 vs. aktr. air olarak grnmekten kanmasnn asl nedeni uydu ki. eSer airlerden "peygamber"

kabilirmi kans yerleecek olursa, kendisinden ok daha gl ve nl airlerin, kendisi gibi ya da kendisine ncelikle "peygamber" saylmalar gerekecektir. te yandan nl airlerden bir ou kendisini kmsemekte ve gl kalemleriyle hicvetmekteydiler. Bu itibarla airleri ve iir sanatn ktlerdi. Bu nedenlerledir ki, Muhammed hem Tanr'y hem de kendisini air dman olarak tantmay, airleri aalatmay, gzel konumann "sihirbazlk" olduunu anlatmay, kendisinin de air olmadn aklamay, kiisel karlar bakmndan gerekli grm ve Kur'an'a bu dorultuda ayetler koymutur. rnein kendisinin air olmadn, Tanr'nn kendisine bu nitelii vermediini anlatmak iin yerletirdii ayetler arasnda unlar gryoruz: "Biz Muhammed'e iir retmedik; zaten ona (airlik) yakmaz..." (K. 36, Yasin Suresi, ayet, 69); "Kur'an erefli bir elinin getirdii szdr; o air sz deildir..." (K. 69, Hakka Suresi, ayet, 40-42); "(Ey Muhammed!) Yoksa senin iin yle mi derler? '(O bir) airdir.' De ki, 'zamann onun aleyhine dnmesini bekliyoruz'. De ki, 'gzleyin, ben de sizinle birlikte gzlemekteyim'..." (K. 52, Tr Suresi, ayet 29-33.) te yandan airlerin "yalanc" ya da "akn" kiiler olduklarn ve onlara ancak azgn kimselerin uyacan anlatmak zere Kur'an'a u tr ayetler koymutur: ''airlere ancak azgnlar uyar; onlarn her vadide akn akn dolatklarn, yapmadklarn yaptk dediklerini grmez misin?..." (K. 26, uara Suresi, ayet 224-226.) Ayrca da Kur'an olmayarak bu dorultuda hkmler (hadisler) brakmtr ki, bunlar arasnda airlerden nefret ettiine dair unlar vardr: "Benim, Tanr'nn mahluklarndan en ziyade nefret ettii^ kimseler air(ler) ve mecnunlardr."1 Fakat bununla da yetinmemi, bir de iir sanatn ktlemek zere yle demitir: "Sizden birinin karnnn ii iir dolmaktansa irin dolmas hayrldr. "2 unu da hemen ekleyelim ki, airleri bu ekilde yermekle yetinmemitir; iyice glendii andan itibaren iddet yollarna ynelerek kendisi aleyhinde yazan, kendisini hicveden airleri kltan geirtmitir. Buna karlk, kendisine itibar eden, kendisini yceltici iirler yazan airleri mkafatlandrm, ayn zamanda onlar kendi dmanlarna kar birer silah olarak da kullanmaktan geri kalmamtr. Bu airler arasnda Hassan bin Sabit gibi Arabn en tannm ve etkili airleri vardr.3 Yine bunun gibi, her ne kadar airleri genellikle "kt" ve "yalanc" olarak tanmlamak zere Kur'an'a ayetler koymakla beraber, kendisini destekleyen ve savunan airleri bu tanmn dnda brakmay da karlarna uygun bulmutur. rnein bir yandan uara Suresi'ne "airlerin ardndan (ancak) azgnlar gider (onlar yalancdrlar..." (K. 26, uara Suresi, ayet 224-226.) eklinde ayetler koyarken, kendi yanda olan airler hakknda ayn surenin ayn ayetlerine unu eklemitir: "Ancak iman eden, mriklerden intikam alan (airler) baka..." (uara Suresi, ayet 224-226.) 1 Bkz. Taberi, age, 1966., c.II, s.96-7. 2 Bkz. Sahih-i..., c.XII, s.156, Hadis No: 2006; ayrca bkz. c.II, s.397. 3 Bu konuda bkz. Sahih-i..., c.XII, s. 156, Hadis No: 2006 ve c.II, s.397. Bata Hassan bin Sabit olmak zere kendisini her daim methe-den. ycelten airleri, bol keseden hediyeler ve cariyeler vererek her vesileyle sevindirmitir. O kadar ki, "Ifk olay" diye bilinen olayda Aye'ye iftirada bulunup da sonra piman olarak tvbe edenler vesilesiyle "Tevbe ile gnahlar ortadan kalkmaz" eklinde kural yerletirdii halde, bu dedikodulara katlm bulunan kendi airi Hassan bin Sabit'i bundan istisna klm,4 stelik de onu honut etmek iin Habe kralnn kendisine hediye yollad iki kzkardeten birini (irin adndaki gzel cariyeyi) ona hediye vermitir. Her ne kadar "iir" denen eyi "batldr" diyerek ktlemekle beraber, kendisini vc, yceltici iirleri (ve konumalar) "beli" ve "helal" ey olarak kabul etmitir.5

4 Taberi, age. 1966, c.II, s.538-9; ayrca bkz. Sahih-i..., c.VIII, s.97, 5 Beli" szlerin "helal" ve "batl" nitelikleri iin bkz. Sahih-i..., c.I, s.225 vd. Muhammed'in airler ve iir sanat konusundaki grleri ve tutumu konusunda bkz. lhan Arsel, Toplumsal Geriliklerimizin Sorumlular: Din Adamlar.

VII
KENDSNE "SHRBAZ" YA DA "KHN" VS. DENMEMES N KUR'AN'A AYETLER KOYAR*
"Peygamber" olduunu kantlamak maksadyla Muhammed, ou zaman gizli ve bilinmeyen, grnmeyen eyleri "Tanr'dan haber geldi" diyerek, bazen de ryasnda grdn syleyerek bilirmi ve grrm gibi davranrd. rnein ana karnndaki ocuun (ceninin) erkek mi, yoksa dii mi olduunu sylerken, her gizli eyi Cebrail araclyla Tanr'dan rendiini sylemekle ovunurdu. Mekke'yi fethetmek zere gizlice hazrlklara giritii bir srada, bu hazrlklar Mekkelilere haber vermek isteyen Hatib bn-i EbiBeltea'nn yazd mektubu ele geirdiinde de yapt bu olmutur.1 Bir dier rnek Mekke'nin fethi gn Kurey erafndan Ebu Sfyan ile Attab bn-i Esid ve Haris bn-i Hiam gibi kimselerin, Ka'be'nin bir duvar kenarnda oturmu konuurlarken, onlarn yanna yaklap ne konutuklarn sylemesidir.2 Abu Mu tali k gazas srasnda Cevriye'nin babas tarafndan gizlenen develerin yerini mucizevi ekilde kefettiini bildirmesi de byledir.3 Tebuk Seferi'ne, ktnda kaybolan devesinin bulunmas iin adamlarna emir verdii zaman, bunu duyan Zeyd bin Lusayt adnda birinin: "Muhammed size kendisinin Tanr elisi olduunu ve gkten haber geldiini sylyor, halbuki devesinin nerede olduunu bilmiyor" * Tekvir Suresi, ayet 24; Nur Suresi, ayet 11-12, 23-24 vs. 1 Bu olay ve hadis iin bkz. Sahih-i..., c.X, s.296-7. 2 Sahih-i...,c.X,s.315. 3 bn shak'n yaptlarna bkz.; ayrca bkz. Taberi, age, 1966, c.II, s.749-759. demesi zerine "Rabbim bana devemin u vadide u dan arasnda bulunduunu ve devenin dizgini bir aaca takld iin yryemediini bildirdi, gidip getiriniz"

diyerek kendisi iin hibir gizli ey olmadn anlatmak istemitir.4 Cariyesi Manyayla, Hafsa'nn odasnda cinsi mnasebette bulunurken Hafsa tarafndan yakalandktan sonra ona, olay sr eklinde saklamasn tenbih etmesi, fakat Hafsa'nn bu srr gizlice Aye'ye anlatmas zerine btn bunlardan Tanr tarafndan haberdar edildiini sylemesi (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 3)5 bir baka rnektir. te yandan cennette ve cehennemde olan bitenleri bildiini iddia ederdi; hem de ylesine ki, ehit olarak cennete gittiini syledii Sad bn-i Muaz'n, orada gzel "pekirler" kullandn bildirirdi.6 Bunlara benzer daha pek ok rnekleri sralamak kolay. Btn bu rneklerin ortaya vurduu u ki, Muhammed bilinmeyen ve grnmeyen her eyin kendisine Cebrail tarafndan bildirildiini sylemekle peygamberlik iddialarn pekitirmek isterdi. Cebrail'i iki kez canl olarak grdn eklerdi. Sylemeye gerek yoktur ki, bilinmeyen ve grnmeyen eyleri, gkten gelen iaretlerle biliyor ya da gryor deildi. eitli bulularla ve ordan burdan edindii haberlerle byle yapabilmekteydi. Ancak bu tr davranlar nedeniyle kendisine "sihirbaz", "kahin" vs. denmemesi iin Kur'an'a u ayeti koymutur: 4 Taberi, age, 1966, c.II, s.749 vd. 5 Ayet yledir: "Peygamber elerinden birine gizlice bir sz sylemiti. O bunu Peygamberin dier bir eine haber verince, AIIah da durumu peygambere hildir-Milti).. .(ei) 'Bunu sana kim haber verdi?'demi, o da 'Bana her eyi bilen... Allah haber verdi' demiti" (K. 66, Tahrim 3). Bu ayetin "Bal erbeti" olay vesilesiyle koyduunu syleyenler de vardr. Olay yledir: Elerinden biri kendisine bal erbeti ikram ederek cinsel gcn artrmak ister. Bu vesileyle Muhammed bu esinin odasnda fazlaca kalm olur. Muhammed bunun sr olarak kalmasn tenbih ettii halde ei dier elerine haber verir. Srrn aklandn anlatmak zere Muhammed yukardaki ayeti koyar. Bkz. Sahih-i..., c.Xl, s.208, 361. 6 Bu konudaki hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.III, s.32 vd. "Peygamber, grlmeyenler hakknda sylediklerinden rfin-thmet altnda tutulamaz" (K. 81, Tekvir Suresi, ayet 24)7 Bylece kendisini "bilmezlik taslayan, bilmezlik satan" kahinlerden farkl klm olurdu.8 Nasl ki, halkn kendisini "hayal alemi. nin insan" olarak tanmlamamas iin gzel konumay "sihirbaz, lk" eklinde tanmlayp, kendisine rakip olurlar dncesiyle airleri ktlediyse, gizli ve grnmeyen eyleri bilir ve grr saylan falclar, kahinleri ve benzerlerini de halk indinde itibardan drmek zere ktlemekten, hatta boyunlarnn vurulmasn emretmekten9 geri kalmamtr.10 Bylece bu alanda da muhtemelen rakipsiz kalmay kendi karlarna yatkn saymtr. Ne ilgintir ki, Muhammed'e gz kapal ekilde inanm olanlar, onun ou eyleri bilemedii durumlarda: "Tanr sana neden bu konuda haber vermiyor?" diye soru sormay akllarndan geirmemilerdir. rnein Hendek Sava srasnda dman kuvvetlerin durumunu renmek iin casuslar kartt zaman (11): "Neden casuslar gnderiyorsun? Madem ki her gizli eyi sana Tanr Cebrail araclyla haber vermektedir, o halde bunu da Tanr'dan rensen ya!" eklinde konuan olmamtr. Ya da Ifk olaynda Aye'ye, kt bir ey yapp yapmadn sorup cevap alamad iin bir ay boyunca munla ksmesi zerine: 7 Yukardaki eviri Diyanet leri Bakanl'nn Kur'an evirisindendir. Elmall H. Yazr'n evirisi yle: "...Ve o gayh zerine kskanlr deil..." .R. Dorul'un evirisi yle: "... Sizin arkadanz... grnmeyen aleme ait (ileri) gizlemez. .." 8 Bkz. Elmall H. Yazr , age, c. VII, s.5622 vd. 9 Bkz. Sahih-i..., c.X, s.360. 10 Buhari'de bu konu ile ilgili hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.VHI, s.225; c.XI, s.191 vd. 11 Taberi, age, 1966 c.II, s.488-9. "Ya Muhammed! Aye ile ksecek yerde onun sulu olup olmadn Tanr'dan rensene" diyen kmamtr. te yandan kendisi "tkrkl frk" ya da "tkrksz frk", "nefes" vs. gibi usullerle i grm,

hastalklar tedavi eder gibi grnm, kendi izniyle bakalarnn da bu frklk yaparak para kazanmalarn uygun bulmutur. Hem de ylesine ki, frklkle geim salayanlarn kazanlarna dahi ortak olmutur.12 Ne var ki, bakalarnn bu ilere kalkp "ilahi kudret" sahibiymi gibi grnmelerini, yani bir bakma kendisine rakip olmalarn nlemek maksadyla "efsuncularn" ve "cinleri teshir iddia eden cincilerin" nefesinin "ser an menhi" olduunu sylemitir.13 Yine bunun gibi Amr- Huzai'nin, eski bir Arap geleneince deve kurban edip halk ynlar indinde etki sahibi olduunu grmekle bu gelenein kt bir ey olduunu sylemi ve sona ermesini salamtr.14 rnekleri oaltmak kolay; dier birok yaynmzda ve zellike eriat'tan Kssalar ve Toplumsal Geriliklerimizin Sorumlular: Din Adamlar balkl yaynlarmzda bu konuya yer verdiimiz iin burada fazla durmayacaz. 12 Bu konuda kitabmzn "Batl" balkl blmne bkz.; ayrca bkz. Turan Dursun, Din Bul, Kaynak Yaynlar, st. 1990, s. 134 vd.; ilgili hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.XII, s.90. 13 Sahih-i..., c.XII, s.83. 14 Sahih-i..., c.IX, s.234vd.

VIII
SAVA GANMETLERNN TANRI'YA VE "PEYGAMBERNE" AT OLDUUNA DAR KUR'AN'DA YER ALAN AYETLER KONUSUNDA!*
Peygamberliini ilan ettii tarihte Muhammed varlkl bir kadn olan Hadice ile evli olduu iin geimini salama derdinde deildi. Her ne kadar nceleri Hadice'nin kervanlarn gtrp getirir olmakla beraber, daha sonralar bu iten vazgemi ve kendisini din ilerine verdiini bildirmitir. Bu itibarla "peygamberlik" iini herhangi bir kazan karlnda yapmadn rahatlkla syleyebilir ve bu sayede maddi kar peinde komad kansn yaratabilirdi. Nitekim daha nceki sayfalarda da deindiimiz gibi, "Ben sizden bir cret istemiyorum" eklinde konumay gelenek edinmiti. Esasen kendisinden nceki "peygamber'lerin de bu ekilde konutuklarn, Tevrat' bilenlerden renmi, rnein Nuh'un yle konutuuna dair Kur'an'a ayetler koymutur: ".. .Eer yz eviriyorsanz, zaten ben sizden bir cret istemedim. Benim ecrim Allah'tan bakasna ait deildir ve bana Mslmanlardan olmam emrolundu..." (K. 10, Yunus Suresi, ayet 72.) Mekke dneminde henz gsz ve ete saldrlar ya da sava yoluyla ganimet elde etme olanandan yoksun bulunduu iin, "cret konusunu bu ekle balamas doald. Fakat Hadice'nin lmnden son* Enfal Suresi, ayet 1,41; Har Suresi, ayet 6. ra i deiir. Muhtemelen Hadice'den kalma mallarla bir sre yaamn srdrmekle beraber, anlalan o ki ksa zamanda bu kayna tketmi bulunmaktadr. nk Medine'ye getikten sonra birok kadnla oluturduu haremini geindirmek hususunda glk ektii, Aye'nin rivayetlerinden anlalmaktadr. te yandan ailesini geindirmek iin Yahudilerden bor aldn slam kaynaklan dahi aka ortaya vurmaktadr. Her ne kadar maddi kar karl i grmediini sylemeye devam etse de, Medine'ye hicret

ettii ilk anlardan itibaren geimini salamak iin eteler gnderip zengin kervanlar ele geirmeye balamtr. Bylece ganimetler elde etmi ve bunlar etecilerle paylamtr. Daha sonra savalar vererek ya da savasz ekilde ele geirdii ganimetler sayesinde hem taraftarlarn ve hem de kendisini varlkl duruma sokmakta gecikmemitir. Btn bunlar da, biraz aada belirteceimiz gibi Tanr'dan geldiini bildirdii hkmlere balamtr. A) Dier Btn "Peygamber"lerden Farkl Olarak, Tanr'nn Kendisine Ganimet Edinme Hakkm Tandn Syler (Enfal Suresi, Ayet l, 41) Muhammed'in sylemesine gre Tanr, daha nceki peygamberlerden hibirine tanmad baz hak ve imtiyazlar zel olarak kendisine tanmtr ki, bunlarn says bei bulur. Bunlar arasnda "dmann kalbine korku salmak", "yeryzn namazgah klmak", "safahatta bulunmak", "btn kavimlerin peygamberi saylmak" ve "sava (cihad) yolu ile alnan mallardan (ganaimden) yararlanmak" gibi hak ve yetkiler vardr. Cabir b. Abdullah'n rivayetine gre Muhammed'in bu konudaki konumas yle: "Benden evvel hi kimseye verilmedik be ey (hep birden) bana verilmitir: Bir aylk yola kadar (dmanlarmn kalbine) korku (salmak) ile mansur oldum. Yer(yz) bana namazgah. .. klnd... Ganaim bana helal edildi; halbuki benden evvel kimseye helal edilmemitir. Bana safahat verildi. Bir dee (benden evvel) her Nebi. hassaten kendi kavmine ba's olunur, ken ben umim- nasa ba's olundum."1 Grlyor ki, Muhammed'in sylemesine gre Tanr bakaca hibir peygamberine "ganimet" edinme hakkn tanmayp bu hakk sadece Muhammed'e tanmm Yine Muhammed'in sylemesine gre ele geirilen ganimetin tm esas itibariyle Tanr ile "Peygamberi "ne" aittir. Bu hususta Enfal Suresi'ne u ayeti koymutur: "Ey Muhammed! Sana ganimetlere dair soru sorarlar; de ki, 'Ganimetler Allah'n ve Peygamberi'nindir'..." (K. 8, Enfal Suresi, ayet 1.) Bununla beraber, Enfal Suresi'ne koyduu dier bir ayetle, paylama srasnda ganimetin bete birinin kendisine ve Tanr'ya ait olacan belirtmitir. Ayet yle: "...Ele geirdiiniz ganimetin bete biri Allah'n, Peygamber'in... dir" (Enfal Suresi, ayet 41). Bu ayetleri, Muhammed'in: "Benden evvel hi kimseye verilmedik be ey (hep birden) bana verilmitir... Bir aylk yola kadar (dmanlarmn kalbine) korku (salmak) ile mansur oldum ... ganaim bana helal edildi" eklindeki szleriyle birlikte ele alacak olursak grrz ki, Tanr daha nceki peygamberlerinin hepsini din adna savaa (cihada) mezun klmamtr; sadece bir ksmn mezun klmtr. Kldklarna ganimet mallarndan (ganaiden) yararlanma izni vermemitir; bu hakk ilk kez ve sadece Muhammed'e tanmtr. Tanrken de (tabii yine Muhammed'in sylemesine gre) ele geirilen ganimetten kendisine de pay ayrlmasn istemi, yle demitir: l Bu hadis iin bkz. Sahih-i..., c.II, s.223; bu konuda ayrca bkz. bn shak, age, "1980, s.326. "Bilesiniz ki, ganimet olarak ne elde etmisseniz. beste biri Tanr'nn, Peygamberi'nin, Peygamber'in yaknlarnn, kszlerin, yoksullarn, yolcunundur..." (Enfal Suresi, ayet 41.) Ve ite bu hakka dayanarak Muhammed, etecilikle ya da sava yoluyla ele geirdii ganimetin bete birini Tanr ile paylar olmutur. Her ne kadar Tanr'ya ayrlan payda, fakir fukarann da hakk bulunduu sylenirse de ou kez Muhammed bunlar kendisine ve ailesi efradna sarf ederdi. rnein Hayber'i fethettikten sonra Hayber arazisinden kan meyve ve hububat cinsi rnlerinin nemli bir ksmn kendi kadnlarna vermitir.2 Yine bunun gibi, Beni Nazr Yahudilerden ele geirdii mallan zellikle kendi ailesinin geimine ayrmtr.3 Btn bunlar bir yana, fakat kendisine yararl olacaklarn dnd kimseleri (rnein "mnafklar", "kafirleri") slama sokabilmek ya da "gnllerini slama sndrmak" iin ganimetten pay verme yolunu semitir. B) Sava Vermeden Vurumasz Olarak Ele Geirilen Ganimetin Sadece Kendisine Ait Olduuna Dair Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 59, Har Suresi, Ayet 6)

Hicretin 4. ylnda Muhammed, Medine'ye mil mesafede bulunan ve ok varlkl bir kabile olmakla tannan Beni Nazr (Beni Nadir) Yahudilerine kar savamak zere yola kar. Mesafe ksa olduu iin at ve deve cinsi binek hayvanlarna lzum grlmeden, sadece piyade olarak gidilmesini emreder. Bununla beraber kendisi lif yularl bir merkebe biner. Kalelerinin epeevre kuatldn gren Beni Nazr Yahudileri, kuatmann altnc gnnde canlarnn balanmas artyla teslim olacaklarn bildirirler ve kalelerinden 2 Buhari'nin Abdullah bn-i mer'den rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar.-., c.VII, s. 150, Hadis No: 1052. 3 gili hadisler iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.VIII, s.332. inerler. Muhammed onlarn btn mal ve varlklarna el koyar, kadn erkek, oluk ocuk hepsini birden yurtlarndan karp srgne yollar. Muhammed'le birlikte sefere katlanlar, sanrlar ki Beni Nazr'dan alnan ganimet mallan paylalacak ve kendilerine paylar ayrlacaktr. Ne var ki, byle olmaz. Zira Muhammed, her ne kadar daha nce Kur'an'n Enfal Suresi'ne, ganimet mallarnn bete biri "Tanr'ya ve Peygamber'e ait" olup geri kalannn savaa katlanlar arasnda paylalacana dair hkm koymu olmakla beraber (bkz. Enfal Suresi, ayet 41), bu kez bu kural uygulamaz; aksine ele geirilen tm ganimetin kendisine ait olduunu bildirir. Sebep olarak Tanr'nn kendisine, "peygamber" olmak itibariyle dier insanlara nazaran stnlk verdiini ve Beni Nazr kabilesinden alnan ganimetin "at ve deve srlmeden" (yani sava verilmeden) salandn ve bundan byle bu tr ganimetin kendisinde kalacan syler. Kur'an'a koyduu ayet yle: "Ey inananlar! Onlarn mallarndan, Allah'n Peygamberi'ne verdii eyler iin siz ne at ve ne de deve srdnz; fakat Allah Peygamberlerine, diledii kimselere kar stnlk verir. .." (K. 59, Har Suresi, ayet 6.) Baka bir deyimle Muhammed, "kafir"lerden ele geirilen mallar ve varlklar iki grupta ileme tabi klmtr. Eer bu mallar, saldr ve vuruma ile, yani iki ordunun arpmas sonucu olarak elde edilmise, bunlar "ganimet" saym ve ganimetin bete birini Tanr ile kendisine ayrarak geri kalan savaa katlanlar arasnda paylama esasna balamtr (ki bunu Enfal Suresi'nin l.ve 41. ayetleriyle hkme balamtr). Yok eer "kafir"lerden alnan mallar, sava verilmeden, at ve deve srlmeden elde edilmise bunlar "fey" olarak tanmlam ve kendisine ait saymtr (ki bu da, yukarda belirttiimiz gibi Har Suresi'nin 6. ayetinin konusu olmutur). Hemen ekleyelim ki, Muhammed Beni Nazr Yahudilerinden ele geirdii mallan, zellikle kendi ailesinin geimine ayrmtr. Fakat bu mallar ylesine oktu ki, artan ile silah ve at satn alarak ye- cririecei savalara hazrlanm, bu savalar sayesinde yeni ganimetler edinmitir. Bunun bqyle olduuna dair mer Bin Hattab'n rivayeti yle: ".. .Benu Nadir mallar Resulallah. ..'a mahsus idi. Resulallah, ailesinin bir senelik geimini bundan te'min ederdi. Sonra bundan geri kalan da Allah yolunda gaza hazrl olarak silaha ve ata sa f edilirdi."4 Ayn eyi Fedek'te, vurumasz ekilde elde edilen mallar iin dahi yapm, bu mallan "fey" olarak tanmlam ve bakalaryla paylamadan kendisine ait saymtr. C) Ganimet Paylam Srasnda Taraftarlarndan tiraz Gelince Kendisine "Eziyet Ediliyor" Diye Kur'an'a Ayetler Koyar; Koyarken de Tevrat'taki Musa ile lgili rnee Sarlr (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 69) Yukarda belirttiimiz gibi Muhammed, Medine'ye getikten sonra ete saldrlar ya da sava yoluyla ele geirdii mallar "ganimet" olarak paylamak ya da "fey" olarak kendisine ait olmak usullerini getirmitir. Kur'an'a, koyduu ayetlerle ganimetin bete birini "Tanr ve peygamber pay" diye ayrr, geriye kalanlar diledii gibi datrd. slam kaynaklarnn bildirdiine gre yine byle bir paylama srasnda taraftarlarnn itirazna urar; kimileri paylamann hakkaniyet dairesinde yaplmadm ne srer ve ikayeti olurlar. Muhammed fena halde fkelenir ve kendisine "eza edildiini" syler. ikayette bulunanlar sindirmek ve bakalarnn da

4 Bu konuda bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.VIII, s.332, Hadis No: 1225, ay-nca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4820 vd. u veya bu vesileyle kafa tutmalalann nlemek maksadyla kendisinden nce gelen "peygamberlerin" de kendi kavimleri tarafndan bu ekilde incitildiklerini syler. Daha nceki devirlerde Musa'ya da eziyet edilmi olduunu ve Musa'nn sabr gsterdiini rnek vererek yle der: "Tanrm sen benim kardeim Musa'ya efaati ol. O bana yaplandan ok daha fazlasna muhatap klnd halde sabrl olmutur." Bu vesileyle de Kur'an'a u ayeti yerletirir: "Ey inananlar! Musa'y incitenler gibi olmayn. Nitekim Allah onu, sylediklerinden ar tutmutu. O, Allah'n katnda deerli bir kiiydi" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 69). Bu ayetle ilgili olarak da Beni srail'in Musa yla ile olan srtmesini, Musa'y "incitmesini" anlatr. Fakat anlatt bu hikayenin ganimet paylamyla ilgisi yoktur; sadece Musa'nn, kendi kavmi tarafndan zntye sokulmasyla ilgisi vardr. Gya Beni srail ya-hudileri, plak olarak ve birbirlerine baka baka ykanmak gibi hayaszca bir gelenee sahiptiler. Musa ise, "ahlak sahibi ve hayal" bir kimse olduu iin Beni srail'in bu davranna karyd; fakat kavmini bu gelenekten vazgeirtemedii iin onlarla birlikte ykan-maktansa tek bana ykanmay tercih ederdi. te bundan dolaydr ki, Beni srail, Musa hakknda ileri geri konumaya balar; Musa'nn "kusurlu", "sakat" olduunu, bu yzden kendileriyle birlikte ykanmadn dnerek aralarnda: "Musa'y bizimle beraber ykanmaktan men'eden ey (mutlaka) debbe, yani kas kk olmasdr" diye laf ederler. Bu ise Musa'y ok zer; bu znt ile bir gn ykanmak iin elbiselerini karp bir tan stne koyduunda ta elbisesini alp kaar. Musa da ardndan alabildiine komaya balar ve koarken de avaz kt kadar: "Aman tas. rubam! Amam tas, rubam!" diye barr. Beni srail onu bu halde grnce onun sakat olmadn anlar ve "Vallahi Musa'da bir kusur yokmu" diye konuur. Bunu gren Musa nihayet ta yakalar ve elbisesini alp ta dvmeye balar. ylesine dver ki, Ebu Hreyre'nin sylemesine gre, tata dayaktan "hala alt, yahd yedi bere izi kalmtr."5 Her ne kadar Beyzevi ve Celaledddin gibi yorumcular, yukar-dakinden farkl bir hikayeyi rnek verirlerse de6 gerek udur ki, Muhammed Kur'an'a koyduu yukardaki hkm (yani Ahzab Suresi'nin 69. ayetini) Tevrat'tan esinlenerek koymutur. Fakat Tevrat'ta anlatlandan farkl bir ekle sokarak koymutur. nk Tevrat'n "Saylar" kitabnn 12. bapnda Musa'nn incitildii ve Musa'y incitenlerin Tanr tarafndan cezalandrldklar yazldr. Ne var ki, Tevrat'ta Musa'nn kendi kavmi tarafndan deil fakat kendi kardeleri olan Miryam ve Harun tarafndan incitildii yazldr. Miryam ve Harun, Habe bir kadn ald diye Musa'ya atarlar; atarlarken de Tanr'nn sadece Musa ile deil kendileriyle de konutuunu sylerler. Bu konuyla ilgili olarak Tevrat'n "Saylar" kitabnn 12. bapmda aynen yle yazldr: "Ve Miryam ile Harun, ald Habe kadndan dolay, Musa aleyhinde sylediler; nk o Habe bir kadn almt. Ve dediler: Rab yalnz Musa vastas ile mi syledi? Bizim vastamzla da sylemedi mi?" Bunu iiten Tanr fkelenir ve Musa aleyhinde bu ekilde konutular diye Miryam ile Harun'u cezalandrmak ister. nce Miryam' czaml klar; Harun onu bu halde grnce korkar ve Musa'dan zr dileyerek yalvar yakar olur. Sonunda da Musa Tanr'dan onlar hakknda efaati olur (bkz. Tevrat, Saylar, bap 12: 1-16). 5 Buhari'nin Ebu Hreyre'den rivayeti olan bu hadis iin bkz. Sahih-i..., c.I, s.211, Hadis No: 196. 6 Verdikleri rnee gre gya olay Musa'nn Harun'un lmnden sorumlu tutulmasyla ilgilidir. Bkz. Sale, age, s.418. Grlyor ki, Muhammed Tevrat'taki hikayeyi, kendi karlar dorultusunda olmak zere farkl bir ekle sokmutur. Anlatmak istemitir kiu veya bu ekilde kendisinden ikayeti olmak, rnein kendisini ganimet paylam nedeniyle hakszlkla thmet altnda tutmak, ya kendisini incitici bir davranta bulunmak, "gnahkar olmak denektir" ve byle yapanlar Tanr cezalandrr, tpk vaktiyle Musa'ya hakszlk yapanlar cezalandrd gibi!

IX
KADINLARIYLA OLAN LKLERN DZENLEMEK ZERE KUR'AN'A KENDS N ZEL HKMLER KOYAR*
Krk yalarnda dul bir kadn olan Harice ile evlendii tarihte Muhammed, henz yirmi be yandayd. Kendisinden on be ya byk bu kadnla evli bulunduu sre boyunca (ki yirmi be yl bulur) bakaca hibir kadnla iliki kuramam, haremine bir baka kadn katamamtr. Bunun nedeni Hatice'ye sevgi ve sadakat beslemesinden deil, fakat Hatice'nin hem otoriter, hem ahsiyet sahibi ve hem de varlkl bir kadn olup ona byle bir ey yapma olanan vermemesindendir. Fakat Hatice'nin lm zerine i deiir; aradan iki- ay bile gemeden iki kadnla birden evlenir; bunlardan biri Aye'dir ki, o tarihte henz 6 yanda bir kzdr; dieri ise evde adnda dul bir kadndr. Medine'ye hicretten sonra kadnlarnn (ve cariyelerinin) saysn iki dzineye karr. Bunu salamak zere de Kur'an'a kendisi iin zel hkmler koyar: rnein bakalarna drtten fazla kadnla evlenmeyi yasaklarken, kendisini bu kaytlamann dnda tutar. Bu sayede dokuz ya da on bir kadnla ayn zamanda nikahl olduu ve ayrca da cariyelere sahip bulunduu anlalmaktadr. Bu kadar ok kadnla bir arada yaamann ortaya kard sorunlar da Tanr'dan geldiini syledii vahiylerle kendi gnlk yaam gereksinimleri dorultusunda zme balamtr. Balarken de onlarn zgrlklerini, tpk dier mminlerin eleri * Ahzab Suresi, ayet 6, 29-31, 50, 51, 54, 59; Nisa Suresi, ayet 24, 28: Tahrim Suresi, ayet 1-7; Nur Suresi, ayet 4-26. iin yapt gibi, hatta daha da fazlasyla kstlamtr. Buna sebep snrsz denecek ekilde kskan oluudur. Hemen ekleyelim ki. bu kstlamalar her zamanki kurnazlyla sanki elerine deer ve pg. ye veriyormu gibi grnerek yapmtr. Kur'an'a koyduu u ayet bunun en ilgin rneklerinden biridir: "Ey Peygamber hanmlar! Sizler herhangi bir kadn gibi deilsiniz. Allah'tan saknyorsanz edal konumayn... evlerinizde oturun; eski Cahiliyyede olduu gibi alp salmayn..(vs.)" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 32-33). Grlyor ki, kadnlarn dier kadnlardan farkl ve stn klyormu gibi gstermek zere: "... Sizler herhangi bir kaln gibi deilsiniz..." eklinde konuurken, onlarn zgrlklerini "edal" ekilde konumalarna varncaya kadar kstlam olmaktadr. Fakat bunun dnda da kendisi iin birtakm

ayrcalklar koymutur. Koyarken de Tanr'nn kendisine, kadn ve cariye edinmek hususunda zorluk kmasn istemediini anlatm olmaktadr. Bu konuda ksaca fikir edinilmek zere aaya bir iki rnek karyoruz. A) Baka Erkeklere Drde Kadar Kadn Alma Hakk Tanrken Kendisini Bu Snrlamann Dnda Tutmak zere Kur'an 'a Ayet Koyar (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 50) eriat ve Kadn adl kitabmda etraflca belirttiim gibi Muhammed'in sylemesine gre Tanr, evlenme ve boanma konusunda Mslman erkek kullarna fevkalade cmert davranmtr. rnein drde kadar kadnla evlenmek (ve ayrca diledikleri sayda cariye edinmek), evlendiklerini diledikleri gibi boayabilmek, boadklarn tekrar geri alabilmek,' kadnlar zerinde mutlak hakimiyet kurabil1 " talak" ile boad kadn tekrar geri alabilmek iin "hlle" yoluna bavurmak gerekir. Yani boad kadnn bir baka erkekle evlenmesi, onunla cinsi mnasebette bulunmas, sonra ondan ayrlp kocasna dnmesi gerekir. nek. onlar dvebilmek vs. gibi hususlarda haklar tanmtr. Ne var ki. Mslman erkek kullarna drde kadar kadn alma olasln tanrken Muhammed'i bu say ile snrlamantr. Hatta ona mehirsiz olarak kadn almak gibi bir ayrcalk tanmtr: "Ey Peygamber! Mehirlerini verdiin elerini, Allah'n sana ganimet olarak verdii cariyeleri; seninle beraber hicret eden amcann kzlarn, halalarnn... daynn... teyzelerinin kzlarn ve... m'minlerden ayr ve srf sana mahsus olmak zere kendisinin nehrini peygambere hibe eden m'mi n kadn almam helal klmzdr... Allah balayandr, merhamet edendir" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 50). Dikkat edilecei gibi Muhammed Tanr'y: "Ey Peygamber!... m'minlerden ayr ve srf sana mahsus olmak zere ..." eklinde ve kendi kiisel karlar dorultusunda konuuyormu gibi gstermek maksadyla Kur'an'a koyduu bu ayeti "Allah balayandr... merhamet edendir" eklindeki szlerle noktalamtr; sanki Tanr iin Muhammed'e bu ayrcalklar salamak "merhamet" iiymi gibi! te yandan kendisine hediye edilen ya da savalarda esir olarak ele geirip de beendii ve kendine setii cariyeleri de Tanr'nn kendisine "ganimet" olarak verdii nimetler eklinde tanmlamay ihmal etmemitir. Ayn anda evli bulunduu karlarnn says on bire ulanca, sanki kendisini bu konuda snrlarm gibi Kur'an'a: "Ey Muhammed! Bundan sonra sana hibir kadn, cariyelerin bir yana, gzellikleri ne kadar houna giderse gitsin, hibirisini baka ele deitirmen helal deildir" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 52). diye ayel koymusa da (ki bunun daha nceki iki ayetle ilga edildjj sylenir),2 cariye edinmek hususunda herhangi bir snr izmemitir. B) Kendisi Hakknda: "Eer Muhammed Peygamber Olsayd Bu Kadar ok Kadn Almazd" eklindeki Konumalar nlemek in Kur'an'a Ayet Koyar (K. 13, Ra'd Suresi, Ayet 38) Biraz nce deindiimiz gibi Muhammed, yirmi be yandayken Hatice ile evlendiinde, Hatice krk yan akn dul bir kadnd. Hatice ile evlendii tarihten Hatice'nin lmne kadar geen yirmi ya da yirmi be yllk sre boyunca, bakaca hibir kadnla iliki kurmamtr; daha dorusu kuramamtr. Yukarda dediimiz gibi son derece gl bir kiilie sahip olan Hatice ona bu olasl vermemitir. Fakat Hatice'nin lmnden sonra az gemeden, hemen hemen iki ay sonra, Aye ve evde ile nikahlanmtr. Aye o tarihte henz 6 yanda bir ocuk olduu iin onunla gerdee girememi, yl beklemek zorunda kalmtr. Kaynaklarn bildirmesine gre Aye dokuz yana bast zaman oyuncaklarn toplayp Muhammed'in evine tanm ve onunla cinsi mnasebete balamtr. Sevde'ye, gelince, o dul bir kadn olduu iin c;nsel iliki bakmndan sorun sz konusu olmamtr. Medine'ye hicret ettikten sonra Muhammed, karlarnn saysn artrma hevesine kaplm ve bunu salayabilmek iin Kur'an'a, srf kendisine zg olmak zere ayet koymu, bylece drtten fazla kadn alma hakkna sahip olabilmi-

2 Kur'an yorumcular bu ayet konusunda hemfikir deillerdir. Kimine gre daha, on bir kadnla evli bulunduu srada artk daha fazla sayda kadn almamas ii" konduunu sylerler. Buna karlk Beyzavi, Zemakeri, Celaleddin gibi nller bu ayetin daha nceki iki ayet ile ilga edildiini bildiriler. Fakat her ne olursa olsun cariye saysnn snrsz brakldnda tereddt yoktur. tir bu ayet sayesinde karlarnn saysn giderek artrmaya bala-m, birbirinden gzel kadnlarla evlenmi, ayrca da cariyeler edinmitir. Yirmiden fazla kadn nikahna ald, ayn anda on bir kadnla evli bulunduu olmu ve ayrca da cariyeler kullanmtr.3 ve ite onun bu kadar ok kadn edinmi olmas nedeniyle evrede ileri geri konuanlar olmutur; kadna ve ehvetine dkn bir kimsenin gerek bir peygamber saylamayaca ne srlmtr. zellikle Hristiyanlar, kendi peygamberleri olan sa'nn ehevi duygulardan uzak kaldn, hibir kadnla yatmadn rnek vererek yle demilerdir: "Eer Muhammed 'peygamber' olsa idi, byle kadnlarla megul olup evlad ve lyal (oluk ocuk vs.) ile urar m idi? Yahya ve sa gibi onlardan (kadnlardan) sarf nazar edip tecer-rd hayat yaamas (gerekmez miydi)?4 Onlarn bu ekilde konumalarna kar Muhammed, Adem'den Nuh'a, brahim'e, Musa'ya, Davud'a vs. varncaya kadar dier birok peygamberin ok sayda (hatta yzlerce) kadnla yaadklarn rnek vermek maksadyla Kur'an'a u ayeti koymutur: "(Ey Muhammed.1) Andolsun senden nce de Peygamberler gnderdik ve onlara da eler ve ocuklar verdik..." (K. 13, Ra'd Suresi, ayet 38.) Dikkat edilecei gibi bu ayete gre Tanr, hani sanki kendi peygamberlerinin ar sayda kadnla evli olmu olmalaryla vnr gibidir; hem de yeminler ederek ve srf Muhammed'in ok saydaki evliliklerini meru gsterebilmek iin! 3 Bu konuda daha geni bilgi iin bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn. 4 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.IV, s.3000. C) Mehir Vermeden Evlenebilmek ya da Elerini Diledii ekilde Boayabilmek, Boadklarn Hllesiz Geri Alabilmek Maksadyla Kur'an'a Kendisi in zel Hkmler Koyar (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 50-51; Nisa Suresi, Ayet 24) Holand kadnlar diledii gibi ve kolaylkla haremine katabilmek ya da evli bulunduu kadnlar diledii gibi boayabilmek ve boadktan sonra diledii gibi geri alabilmek gibi hususlarda Muhammed, kendisini bakalarnn sahip olamayacaklar ayrcalklarla donatmtr. Bu ayrcalklar arasnda mehir vermeden ve "sa-daksz olarak" nikah yapabilmek ya da hlle artna bal kalmadan boayabilmek gibi haller vardr. Gerekten de Muhammed'in sylemesine gre Tanr, Mslman erkek kullarna mehir verme zorunluluunu yklemi ve yle demitir: "(Kadnlardan) yararlandnza mukabil kararlatrlm olan mehirlerini verin" (K. 4, Nisa Suresi, ayet 24). Dikkat ediniz, Muhammed'in anlayna gre evlilik denen ey erkein kadndan "yararland" ve bu yararlanma karlnda ona belli bir miktar para (mal vs.) dedii bir kurulutur. Bu yararlanma, sadece kadnn ev hizmetlerini grmesi bakmndan deil fakat ayn zamanda erkein ehvet gailesini gidermek bakmndan da sz konusudur. Kadna mehir denmesini olduka nemli saym olmaldr ki, Muhammed Araplar arasnda kzlarn, kz kardelerini ya da akraba karlarn mbadele etmek suretiyle yaplan ve "sigar" tabir edilen evliliklerde bile kadnn deer bedelinin verilmesini emretmi ve "Mslmanlkta mehir siz deimek suretiyle nikah yoktur" demitir.5 Bununla beraber mehir verme zorunluluunu yumuatp erkeklere kolaylk salamay ihmal etmemitir; bu yoldan onlar ken5 Mslim'in rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.XI, s.290.

diine minnettar ve dolaysyla boyun eer durumda klacan hesap etmitir. Bu nedenle, baz hallerde pek az deer karl mehir ile kadn alma olasln salamtr. rnein iki tarafn anlamasyla mehri azaltmann, hatta yok saymann mmkn olduunu anlatmak zere u hkm koymutur: "Mehr tesmiye olunduktan sonra her ikinizin gn! holuu ile yaptnz tenzil veya ibrada gnah yoktur."6 Sylemeye gerek yoktur ki, kars zerinde her trl bask olaslna sahip bulunan koca, u ya da bu ekilde onu byle bir anlamaya srklemekte glk ekmez. te erkeklere tand btn bu kolaylklar ve haklan kendisi bakmndan yeterli bulmam olmaldr ki, Muhammed onlardan ayr, srf kendisine zg ayrcalklar yaratmtr. Baka erkeklere, evlenebilmek iin, mehir verme zorunluluunu ykledii halde kendisini bu zorunluktan uzak tutmu ve mehir vermeksizin, sadaksz olarak nikah kendisine helal klabilmek zere Kur'an'a biraz yukarda belirttiimiz ayeti koymutur: "Ey Peygamber!... nikahlanmay dilediin taktirde, m'min-lerden ayr ve srf sana mahsus olmak zere kendisinin mehri-ni Peygamber'e hibe eden m'min kadn sana helal klmzdr" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 50).7 Srf kendisine zg olarak yerletirdii bu hkme dayanarak mehir vermeden kadn ald ok olmutur. Sylendiine gre Mey-mune binti Haris, Zeyneb binti Huzeymetel, mmi erik binti Cabir ve Havle binti Hakim adndaki kadnlarn mehirsiz almtr, nk gya bu kadnlardan her biri, kendilerini Muhammed'e hibe etmi1-lerdir.8 Her ne kadar bn Abbas gibi kaynaklar, Muhammed'in mehir vermeden hibir kadnla evlenmediini iddia etseler de yalandr. 6 Bu hkmn yorumu iin bkz. Sahih-i..., c.XI, s.280. 7 Bu konudaki hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.II, s.309. 8 Elmall H. Yazr, age, c.V,s.3914. nk en salam kaynaklardan renmekteyiz ki, Muhammed bala S afi ve olmak zere birok kadnn mehir vermeden almtr. Sehl bn-i Sa'd'n yle bir rivayeti var: "Bir kadn gelerek (Peygamber'e) 'Ya Resulallah! Ben cenab-niza nefsimi hibe etmek (ve kadnlk kymetimi mehirsiz balamaya) geldim' demiti. (Peygamber) gzn kadna doru kaldrp tasrih, sonra da indirip bam emitir."9 Muhammed'in bu son derece bencil ve bencil olduu kadar da olumsuz tutumu, Aye'yi ylesine rahatsz etmitir ki, bir gn Muhammed'e: "Bir kadnn mehirsiz nefsini hibe etmesi yakmaz" demekten kendisini alamamtr. Onun bu szlerine karlk olmak zere Muhammed, kendisine Tanr'dan buna izin geldiine dair ayet indiini bildirince, Aye yle demitir: "Allah (kadnlarnn arzusunu deil) ancak senin arzunun tahakkukuna msahale ediyor (kolaylk gsteriyor)"10 Aye'nin bu szleriyle ilgili bir baka rivayet ise yledir: "yle inanyorum ki, Rabbin arzun konusunda seninle yaryor"11 te yandan baz hallerde, "esir" olarak ele geirip de gzelliine kapld ve evlenmek istedii kadnlar azat etmek ve ettikten sonra azatlamay "mehir" karl saymak suretiyle de, mehirsiz olarak kadn alma kkn tercih etmiir. rnein Hayber Seferi'nde Ibn Ebi'l-Hakik kalesini fethedince ele geirilen esirler arasndan Safye'yi kendisine ayrm ve onunla nikahlanmtr. Nikalandktan sonra onu klelikten azat edilmi saym ve klelikten azat da onun mehrine karlk tutmutur.12 9 Bkz. Sahih-i..., c.XI, s.296, Hadis No: 1804. 10 Bu hadis iin bkz. Sahih-i..., c.XI, s.151-2, Hadis No: 1721.

11 Siyer lm shak, Akabe Yaynlan, stanbul 1988, s.326. 12 Siyer bn shak, Akabe Yaynlar, stanbul 1988, s.324. Bundan baka, yine srf kendisine mahsus olmak zere, amcalarnn, halalarnn, daylarnn, teyzelerinin kzlaryla evlenebilmek, diledii zaman bunlar boayabilmck, boadklarn hllesiz olarak geri alabilmek gibi kolaylklar da ihmal etmemitir. Kur'an'a bu maksatla koyduu ayetlerde, "hibir zorlua uramamas iin" Tanr'nn kendisine bu hak ve imtiyazlar ihsan ettiini aklamtr. Aklarken de Tanr'y "Allah balayandr, merhamet edendir" eklinde konuur gstermekten geri kalmamtr; sanki bunlar yapmak, Tanr iin bir "balama" ya da "merhamet" ii olabilirmi gibi! Gereklen de bu konuda Kur'an'a koyduu ayetler yle: "Ey Peygamber! Mehirlerini verdiin zevcelerini, harp esirlerinden Allah'n sana verdii cariyeleri, amcann, halann, daynn, teyzenin seninle beraber hicret eden kzlarn sana helal ettik.. M'min bir kadn, kendini (mehirsiz) Peygamber'e balar, Peygamber de onunla evlenmek isterse bunu da, m'minlere amil olmamak ve sana mahsus olmak zere helal kldk. Mminlerin zevceleri, cariyeleri hakknda onlara neler farz ettiimizi elbet biliriz. Sana bir sknt gelmesin diye onlar sana mahsus kldk. Hak Teala yarglayc ve balaycdr" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 50). "Ey Muhammed! Bunlardan istediini brakr, istediini alabilirsin. Boam olduklarnda da arzu ettiini almanda sana bir sorumluluk yoktur. Bu onlar gzlerinin aydn olmasn, zlmemelerini, hepsine verdiin eylere raz olmalarn salar" (Ahzab Suresi, ayet 51). Sylemeye gerek yoktur ki, kendisini bu ayrcalklarla donatrken, hem diledii sayda kadn (ve ayrca cariye) edinmek ve hem de karlarn kendisine boyun edirtmek olanana kavumutur. Bundan dolaydr ki, saylar iki dzineyi bulan kadnla evlenmi, bunlarn on biri ile ayn zamanda bulutuu haller olmutur; ayrca da says bilinmeyen cariyeye sahip olmutur ki, bunlar arasnda Mariya en fazla scvdiklerindendir. Her ne kadar Kur'an'a: "Ey Muhammed! Bundan sonra sana hibir kadn, cariyelerin bir yana, gzellikleri ne kadar houna giderse gitsin, hibirini baka bir ele deitirmen helal deildir" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 52) eklinde bir ayet koymusa da, baz yorumcular bunun, biraz yukarya aldmz hkmlerle kaldrlm olduunu sylerler. Baz yorumculara gre ise bu ayet, Muhammed'in on bir kadnla evli bulunduu srada ve onun artk bakaca bir kadnla evlenmemesi iin inmitir.(Bunu syleyenler arasnda Beyzavi, Zemakeri, Celaleddin vs. gibi nller var.) Fakat yorumcular ne sylerlerse sylesinler durum udur ki, sz konusu ayetler cariye saysn snrlandrmamtr; diledii sayda cariye edinme imkan varken, evlenebilecei kadnlarn saysn snrlandrmann elbetteki anlam yoktur. D) Boad Karlarn "Hllesiz" Olarak Geri Almak Hususunda Tanr'nn Kendisine zel Ayrcalklar Tandn Syler (Ahzab Suresi, Ayet 51, 53; Tahrim Suresi, Ayet 5) Mminleri (Mslman erkekleri) kendisine kolaylkla boyun edirtebilmek maksadyla Muhammed, eitli usullerle onlar honut klmaya alrd. Bu usullerden biri, kadnlar erkeklerin egemenliine terk etmekti; bunu salayabilmenin en etkili yollarndan biri de, erkeklere mutlak (adeta kaytsz ve artsz) bir boama hakk tanmakt. O kadar ki, getirdii sistemde erkein, hibir sebep gstermeden karsna "seni boadm" ("bo ol", "sen bosun") ya da buna benzer ekilde konumas, evliliin tek tarafl olarak son bulmas ve kadnn evden atlmas iin yeterlidir. Bu hususta Kur'an'a koyduu ayetlerden biri yle: "(Erkekler) eer boamaya karar verirlerse, kuskusuz Tanr iitir ve bilir..." (Bakara Suresi, ayet 227.) Dikkat edilecei gibi burada, boama kararnn erkee ait bulunduu vurgulanmakta. Oysa ki, Muhammed'in ktlemek maksadyla "Cahiliye" diye tanmlad dnemde (yani slam ncesi dnemde) kadnlar tpk erkekler gibi boama hakkna sahiptiler; bu nedenle erkein kadn zerindeki egemenlii mutlak deildi. Nitekim Muhammed bile, boama ile ilgili hkmleri getirmeden nceleri baz karlarnn kendisini boamaya kalkmalar nedeniyle bir hayli skntl anlar geirmitir. Kadn boama hakkndan yoksun klp bu hakk erkein tekeline brakmakla, erkeklerin kadnlar zerindeki saltanatn kolaylatrmas ve bu nedenle Kur'an'a yukardaki ayeti (ve benzerlerini) koymas bundandr, (rnein bkz. Bakara Suresi, ayet 226-233; Nisa Suresi, ayet 20 vs.) Sylemeye gerek yoktur ki, bu hkmleri ayn zamanda kendisinin de yararna olmak zere koymutur.

Fakat bu arada kendisine zg bir ayrcalk yaratmtr ki, o da "talak- selase" ( talak ile boama) ve "hlle" adyla yerletirdii uygulamadan kendisini istisna klmasdr. "Talak- selase" denen ey, erkein "talak" ile (rnein "seni kez boadm" diyerek) karsn boamasdr. Bu ekilde boad bir kadn tekrar alabilmesi iin, kadnn yabanc bir erkekle evlenmesi, onunla cinsi mnasebette bulunmas ve sonra o adamnn kendisini boamasn beklemesi gerekir. Ve ancak bu takdirdedir ki, koca boam olduu kadnla yeniden evlenme olaslna kavuur (bkz. Bakara Suresi, ayet 229-230). Sylemeye gerek yoktur ki, bylesine acayip bir sistemin akla ve vicdana yatkn bir yn olmadktan gayr, gerek kadn ve gerek erkek bakmndan azap verici ynleri oktur.13 "Cahiliye" dneminde olmayan bu usuln neden dolay Muhammed tarafndan yerletirildii hususu, ayrca tartlabilecek bir konudur. Fakat sebep ne olursa olsun u muhakkak ki, "hlle" sistemi, hi gnah olmadan bo edilmi bir kadn, tekrar eski kocasna dnebilmek iin, bilmedii ve istemedii bir erkekle evlenmek, onunla cinsi mnassebette bulunmak, ondan ayrlmak gibi bir azaba sokarken erkei de, bakasnn koynuna girmi olan eski eini geri almak gibi pek znt verici bir ruh haletine sokar. Ne var ki, Muhammed her hususta olduu gibi "hlle" konusunda da kendisine ayrcalklar yaratmtr. Kur'an'a koyduu ayetlerle kendisini "hlle" sisteminin azizliklerinden uzak klmtr: "(Ey Muhammed!) ., .Boadn hanmlarndan arzu ettiini tekrar yanna almanda, senin zerine bir gnah yoktur.... " (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 51.)14 Ayetin bir baka okunuu yle: ".. .Onlardan ... azleylediinden de arzu ettiinde sana gnah yoktur..."15 E) Kanlarnn Kendisinden "Dnya Dirlii ve Ss... Ziynet Elbiseleri" vs. Gibi steklerde Bulunmalarn nlemek in (ya da Baka Vesilelerle) Boama Tehdidinde Bulunur. Boad Kadnlarnn Yerine Tanr'nn Kendisine Daha yilerini Bulacana Dair Sz Verdiini Syleyerek Bu Tehditlerini Daha da Etkili Klmaya alr. (K. 66, Tahrim Suresi, Ayet 5; K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 28) Birok olay vesilesiyle Muhammed, evli bulunduu karlarndan bazlaryla ya da tmyle ksmtr. rnein cariyesi Manya ile Hafsa'nn odasnda cinsi mnasebette bulunurken Hafsa tarafndan yakaland zaman Hafsa'dan bunu sr olarak tutmasn iste14 Bu eviri iin bkz. S/ver bn shak, Akabe Yaynlar, stanbul 1988, s.326. 15 Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3909. mi, fakat Hafsa srr dier kadnlara yaynca Mhanmed hem onunla ve hem de dier kanlaryla ksm, bir ay boyunca yanlarna gitmemitir. "Gerdanlk olay" vesilesiyle Aye'ye darlm, bir ay sre ile onunla konumamtr. "Bal erbeti" olaynda da ayn ey olmutur. lerideki sayfalarda bu olaylara yer vereceiz ve greceiz ki, Muhammed kanlaryla kst zamanlar, bir sre onlardan ayr kalr ve onlarn gelip kendisinden zr dilemelerini, yalvar yakar olmalarn beklerdi. Fakat ne var ki. ou zaman bekledii gibi olmaz ve bu yzden hrnlasn hrnln znt eklinde ortaya vururdu. Nitekim daha nce deindiimiz gibi, "bal erbeti" olay vesilesiyle ya da Hafsa'nn odasnda Mariya ile seviirken yakalanmas zerine karlarnn tm ile ksm ve bir ay boyunca kadnlarndan yalvarp yakarma diye bir ey grmemitir. Gerdanlk olaynda da Aye'den suunu itiraf etmesini beklemi, etmedii iin bir ay boyunca ondan uzak kalm ve fakat sonunda dayanamayp onunla barmtr.16 Ve ite btn bu vesilelerle unu anlamtr ki, kanlarn kendisine mutlak ekilde boyun eer, tevbe eder, kulluk eder durumda tutabilmek iin bir eyler yapmak gerekir. Her ne kadar karlarm diledii gibi boamak hakkna sahip olmakla beraber bunun yeterli olmadn anlad iindir ki, Kur'an'a, u ayeti koymutur: "Ey Peygamber'in eleri! Eer o sizi boarsa Rabbi ona, sizden daha iyi olan... boyun een, tevbe eden, kulluk eden... dul ve bakire eler verebilir" (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 5). Baka bir deyimle Muhammed, Tanr'nn kendisine, onlardan daha gzel, daha iyi ve stelik her zaman iin boyun een, tevbe eden, kulluk eden kadnlar bulup evlendireceine dair bu ayeti koymakla sahip bulunduu boama yetkisini pekitirmi olmaktayd. Bylece karlarna unu anlatm olmaktayd ki, kendilerini boad taktirde ok daha iyi, ok daha cazip evlilikler yapma olanana sahiptir.

te yandan karlarnn ikide bir kendisinden giysi ya da ziynet cinsi eyler istemelerini ya da daha iyi bir yaam tarz beklemelerini nlemek iin boama tehdidi niteliinde olmak zere Kur'an'a u ayeti koymutur: "Ey Peygamber! Elerine yle syle: 'Eer dnya dirliini ve ' ssn (refahn) istiyorsanz, gelin size boanma bedellerinizi vereyim de, sizi gzellikle salvereyim" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 28). Grlyor ki, Muhammed evlilik yaamnn en basit sorunlar vesilesiyle dahi karlarn "boama" tehdidi altnda tutmak gibi bir yol semitir: Hani sanki onlar "sade" ve "alayisiz" bir dnya yaamna ikna edebilmek iin bakaca bir yol yokmu gibi! Hem de btn bunlar da Tanr'nn kendisine verdii talimat ile yaptn syleyerek! Kur'an yorumcularna gre Muhammed, yukardaki ayeti koymakla, kendi evinde dnya "alayiine" ve "dnyann geici zinetle-rine" yer vermemek istemi ve bu yoldan bakalarna (zellikle iktidar sahiplerine) kendinden rnek yaratmtr.17 Oysa bu ayetin bakalarna rnek yaratmakla hibir ilgisi yok. Olsayd bakalarn da kapsayacak ekilde apak bir ifadeyle hazrlanm olurdu. te yandan bir de u var ki, Muhammed'in karlarnn istedikleri ey, yle ar nitelikte eyler deildi; btn istedikleri, gnlk geim koullarnn daha iyi bir ekle sokulmasyd. ete saldrlar ve savalar sonucu elde edilen ganimetler sayesinde Muhammed'in maddi ve mali durumu ok iyilemi olduu iindir ki, karlar yllar boyu ektikleri skntdan kurtulup rahat bir yaama kavumak istemilerdir; kukusuz ki, bu onlarn hakkyd. Ne var ki, hareminde bir dzineye yakn kadn bulunduu iin, onlarn isteklerini karlamak Muhammed'e g grnmt. Bundan dolaydr ki, yukardaki ayeti koymak ihtiyacn duymutur. Eer hareminde bu kadar ok 17 Bkz. Diyanet Vakf, Ahzab Suresi, ayet 28. kadn bulundurmasayd, muhtemelen ortaya byle bir glk km olmayacakt. Fakat her ne olursa olsun unu belirtmek gerekir la, karlarna dnya "zinetlerini" ve "alayiini" yasaklamak gibi eyler iin boama tehdidine bavurmas, bakalar bakmndan hi de rnek yaratc bir davran olmamtr. Esasen o bunu rnek yaratmak iin deil, fakat gnlk siyasetinin gereksinimlerine zm bulmak iin yapmtr. F) Karlarnn Kendisine Kar Kafa Tutmalarn ya da Kendisini Kederlendirecek ekilde Davranmalarn nlemek in Onlar Hakknda Tanr'nn Azabnn "ki Kat" Olacana Dair Kur'an'a Ayetler Koyar (Ahzab Suresi, Ayet 29-31) Karlarn her an boama tehdidi altnda tutmak suretiyle Muhammed, kukusuz ki onlar kolaylkla sindirebileceini dnmtr. Fakat bu tehdit eklini pekitirmek maksadyla bir de unu bildirmitir ki, Tanr'nn onlara ykleyecei azap "iki kat" byklkte birazap olacaktr. Bu maksatla Kur'an'a koyduu ayetlerle Tanr'nn yle konutuunu sylemitir: "Ey o Peygamber! (Elerine) yle de: ... Eer AIIah ve Re-sul'n ve Ahiret evini istiyorsanz haberiniz olsun ki, Allah iinizden gzellik edenlere pek byk bir ecir hazrlamtr. Ey Peygamber'in kadnlar! Sizden her kim ak bir terbiyesizlik ederse ona azab iki kat katlanr ve o, Allah'a kolay bulunuyor. Yine sizden her kim Allah'a ve Resul'ne divan durub salih bir amel ilerse ona da ecrini iki kere veririz, hem onun iin kerim bir rzk hazrlamszdr..." (Ahzab Suresi, ayet 28-31.) Grlyor ki, Tanr Muhammed'in karlarndan Muhammed'e kar iyi ve gzel davrananlara bol "rzk" ve gzel bir "ecir" (mkafat) hazrlamtr: onlarn "ecrini" (cretini) iki kez verecekti Buna karlk Muhammed'e kar "irkinlii belli bir kabahat" i)e, yen. "terbiyesizlik eden" ya da kafa tutarak kederlendiren kanlarn iki kat azap ile cezalandracaktr. "ki kat azap"lan maksat, kocala-rina kar ayn ekilde davrananan dier kadnlara verilecek cezann iki kat olan cezadr. Baka bir deyimle, Muhammed'in kanlarna kar Tanr'nn verecei iki kat cezadan biri, asl gnahn karl, olan cezadr; dieri de Muhammed'in "peygamberlik" niteliine kar gsterilen saygszln cezasdr.18 G) Boayaca ya da lmnden Sonra Dul Brakaca Karlarnn, Her Ne Suretle Olursa Olsun Baka Erkeklerle Evlenmelerini Yasaklayc Ayetler Koyar Kur'an'a (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 53)

Anmsatalm ki, Muhammed her hususta son derece kskan bir kimseydi. Kskanlk denen eyi "fazilet" bilir, kskan olmakla vnr ve Tanr'y bile kendisinden daha kskan olarak gsterirdi. rnein: "Allahu Teala Hazretleinden daha kskan hi kimse yoktur..." derdi.'9 Bakalarnn kskanlkla vndn grd zaman, kendisinin onlardan daha kskan olduunu ileri srerdi. rnein bir gn Ensar'dan Sa'd bn-i bade, herkesin ierisinde kskanlkta rakipsiz olduunu sylerken, Muhammed onu susturup yle demitir: "...Ben Sad'den daha kskancm, (Tanr ise) benden (daha) kskantr..."20 18 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3889. 19 Muhammed'in bu szleri iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., Diyanet lerl Bakanl Yaynlar, c.III, s.334. 20 Ebu Hreyre'nin rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.XI, s.287, 319. Kskanln zellikle kadn konusunda ortaya vururdu. O kadar ki sahibi bulunduu kadnlar sadece bakalarndan deil fakat ken-Hi nesebinden olan kiilerden ya da yakn akrabalarndan dahi kskanrd. Bu kskanlk yzndendir ki, karlarnn yaamn eitli kst-lamalara tabi klmt; bu kstlamalardan biri, onlarn baka erkeklerle evlenmelerini yasaklamaya ynelik u ayetle ilgilidir: "Ey inananlar! .. .(Peygamber'in) eslerini nikahlamanz asla caiz deildir. Dorusu bu Allah katnda byk bir (gnahtr)" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 53). Bu ayeti Muhammed, baz kimselerin kendi karlarna kar ilgi besler olduklar kansna saplanarak koymutur ki, bu kiilerden biri Talha bn-i Ubeydillah'tr, slama ilk giren sekiz Sahabi'den biri olarak bilinir. Nesebinin Muhammed'in nesebiyle Mrre bn-i Ka'b'da birletii sylenir. Uhud Sava'nda Muhammed'i korumak zere kendini tehlikeye koyup eline isabet eden ok yznden bir kolu olak olmutur. Bu yzden Muhammed onu ok sever, ok takdir eder, iyilik, cmertlik ve bereketlilik timsali olarak grr ve "Talhat'l-Hayr" (hayrl Talha), "Talhat'l-Cud" (cmert Talha) ya da "Talhat'l-Feyyaz" (bereketli, bolluk verici Talha) gibi yceltici adlarla arrd. Ona birok ayrcalk tanmt. rnein Bedir Sava'na katlmad halde ona, elde edilen ganimetten paylar vermitir (Bedir Sava'na katlamay, o srada grevli olarak am'da bulunmas nedeniyledir). Daha sonra Cemel olaynda "ehit" olarak ld anlalmakta.21 Ve ite Muhammed'in bylesine sevdii, bylesine takdir ettii ve kendi nesebinden bildii Talha bn-i Ubeydillah, muhtemelen aka olsun diye bir gn yle konuur: "Resulallah vefat ederse, Aye'yi mutlaka ben e edineceim."22 Bilindii gibi Aye, Muhammed'in en ok sevdii ve herkesten kskand elerinden biridir. Ve ite Talha'nn bu ekildeki konu21 Bu konuda bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.VI, s.473; c.IX. s.373 vd. 22 Kur'an yorumcularndan Mukatil'in szleri iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasa-r.., c.Xl, s.154, Hadis No: 1722. (Bkz. hadisle ilgili aklama.) mas zerine kskanl kabaran Muhammed,23 vahiy geldi diye-rek Kur'an'a, Ahzab Suresi'nin yukarda belirttiimiz 53. ayetini koymutur: "Ey inananlar! ...(Peygamber'in) elerini nikahlamanz asla caiz deildir..." Bylece elerini baka erkeklerle evlenme yasana sokarken u rahatla kavumutur ki, boam olduu ya da lmnden sonra dul brakaca kadnlar artk baka bir erkekle bir araya gelmi olamayacaklardr. Fakat bunu yaparken ayn zamanda bir tala iki ku vurmak gibi bir kazanc daha olmutur ki, o da kanlarna kar kullanabilecei "boama" tehdidini ok daha da etkili klmak bakmndan nemliydi. u bakmdan ki, karlar bo edildikleri taktirde cennetlere gitme imtiyazndan yoksun kalmak bir yana, fakat bir de mrleri boyunca erkeksiz kalmak endiesiyle Muhammed'i asla darltmamak, daima honut etmek ve ona mutlak ekilde ba emek, kulluk etmek zorunluluundaydlar. Nitekim evde, biraz yukarda dediimiz gibi yalanmakta olduu iin kendisini boamak isteyen Muhammed'e boamamas hususunda

yalvar yakar olmu ve cinsi mnasebet srasn (nbetini) Aye lehine terk edeceini bildirmitir. Bunun zerine Muhammed teklifi kabul ederek Sevde'yi boamaktan vazgemi ve bylece sevgili Aye'sini,gnde iki kez ziyaret olaslna kavumutur.24 imdi denecektir ki, "peygamber" karlarnn baka erkeklerle evlenmeleri doru deildir! Bu itibarla yukardaki yasan eletirilecek bir yn yoktur! Pek gzel ama kendisini peygamber diye ilan eden bir kimsenin iki dzineye yakn kadnla evlenmesi ve bu kadnlarn ok gen yata tek balarna ve kocasz olarak yaamala23 Bir rivayete gre baz kiiler de: "Muhammed ld zaman biz onun kartaryla evleneceiz" demilerdir. 24 Bu konuda daha fazla bilgi iin bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn. rna Sebep olmas daha m dorudur? Muhammed'in karlarnn hemen hepsi, onun lm tarihinde ok gen denecek yataydlar; mrlerini erkeksiz geirmek zorunda kalmlardr. H) Kskanlklarnn tiiyle Karlarnn Baka Erkeklerce "Haram" Saylmalarn Salamak in Bir de Onlar mmetinin "Analar" Olarak Tanmlar (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 6) Karlarnn baka erkeklerle evlenmelerini yasaklarken, hem bu yasa pekitirmek ve hem de baka erkeklerin onlara gz koymalarn nlemek maksadyla Muhammed, Kur'an'a, unu koyar: "Mminlerin, Peygamber'i kendi nefislerinden ok sevmeleri gerekir; onun eleri (mminlerin) anneleridir" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 6). Bu ayetle Muhammed, esas itibariyle Mslmanlara iki ey emrediyor. Bunlardan birincisi, kendisinin onlara nefislerinden "evla" ve bu nedenle btn ilerinde kendilerinden daha elverili olduudur. Yani demek istiyor ki, "Ben size, sizin kendinizden daha sevgiliyim ve bu nedenle btn ilerinizde benim emrimi her eyin stnde tutmalsnz." Rivayete gre Muhammed, bu ayeti Tebuk Seferi vesilesiyle koymutur. u bakmdan ki, Tebuk Seferi'ne klmasn emrettiinde ou kiiler sefere katlmamak iin: "Analarmzdan, babalarmzdan izin isteyelim" demilerdi.25 Ve ite onlar bundan vazgeirebilmek iin: "Mminlerin, Peygamber'i kendi nefislerinden ok sevmeleri gerekir..." 25 Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3871. eklindeki ayeti koymu ve bylece kendisinin onlara,analarnjdan ve babalarndan daha sevgili olduunu ve binaenaleyh verdii. emirlerin mutlaka izlenilmesi gerektiini bildirmitir. Yani demek istemitir ki: "Benim emrim varken analarnzdan, babalarnzdan izin almanza gerek yoktur, nk ben size hem kendinizden ve hem de onlardan daha sevgiliyim!" te yandan bu ayn ayete, bir de "... (Peygamber'in) eleri (m'minlerin) anneleridir..." eklindeki tmceyi eklerken unu dnmtr ki, kendi karanlar mminlerin analar durumunda saylnca, hibir erkek "peygamber" karsn hayalinden geiremeyecektir. nk bu ayet, Muham-med'in karlarn Mslman kiiler bakmndan "nikahlar haram" durumuna sokmakta ve dier konularda da "yabanc" klmaktayd. Grlyor ki, Muhammed'in tanmlad Tanr, sevgili "peygambe-rinin" kskanlklar uruna her telden konuabilmektedir. I) Kskanlk Nedeniyle Karlarnn Sslenmelerini, Evden Darya kmalarn, Hatta Edal ekilde Konumalarn nleyici Hkmler Koyar (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 28-29, 32-33, 54, 59 vs.) Hicretin beinci ylna gelinceye kadar, yani kendisini "Peygam-ber" olarak ilan ettii tarihten on be ya da on alt yl sonrasna kadar Muhammed, kadnlarn rtnmeleriyle ilgili bir hkm getir-memitir. Arap toplumunda "tesettr" diye bir uygulama olmad iin, kadnlarn eski "Cahiliyye"de olduu gibi giyinip sokaa k-malarnda bir saknca bulmamtr. On be yl boyunca Tanr 'dan

vahiy indi diyerek Kur'an'a, Arap yaamlarnda deiiklik yapc birok ayet koymu olduu halde, kadnlarn giyim ve kuam konusunda bir ey koymamtr. Fakat hicretin beinci ylnda i dei-ir ve Kur'an'a "tesettr" ayetlerini koyarak kadnlar iin "tannmayacak ekilde rtnme" zorunluluunu getirir. "Hicretin beinci ylnda ne olmutur ki, Muhammed bu yola gitmitir?" diye sorulacak olursa bunun yant udur. Hicretin beinci ylnda Muhammed, iendi oulluu Zeyd'in kars Zeyneb b. Cah'a ak olur; oluunun zeti u: Zeyd'i ziyaret iin evine gittii gnlerden birinde kapy Zeyneb aar. Sabahlk elbisesiyle kapy aan Zeyneb'in yar plak hali Muhammed'in houna gider ve bu holukla dudaklarn oynatarak duygusunu belli belirsiz ekilde ifade eder: "... kalbleri deitiren Tanr kutludur..." diye bir eyler mrldanr. Durumu renen Zeyd, karsn boar ve Muhammed Zeyneb'le evlenir. Kuku edilemez ki, bu olay Muhammed'i kadnlara kar biraz daha kstlayc tedbirlere bavurma yoluna srklemitir. Kadnlarn tannmayacak ekilde rtnmelerini gerekli klmak yannda, evden kmalarn nlemek, sslenmelerini ve hatta edal ekilde konumalarn yasaklamak gibi yollar semitir. Ve dediimiz gibi, eski Arap geleneinde "tesettr" diye bir ey yokken, giderek artan kskanlnn etkisiyle kadnlarn (zellikle kendi karlarnn) tannmayacak ekilde rtnmelerini emretmi, Tanr'nn yle konutuunu sylemitir: "Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kzlarna ve mminlerin karlarna hep syle: Cilbablanndan zerilerini sk rtsnler, bu onlarn tannmalarna, tannp da eza edilmelerine en elverili olandr..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 59.) Grlyor ki, ayette kadnlara "cilkab"larmdan zerlerini rt-meleri emrediliyor ve rtnmenin kendilerini tannmayacak ekle sokacak ekilde olmas bildiriliyor. Burada geen "cilbab" szc batan aa rten "araf, "ferace" ve "car" gibi d kisvesi anlamna gelmektedir. "Cilbabdan" rtnmek demek, hem btn bedeni skca rtmek, hem de bandan yzn rtmek demektir. Yzn rtnmesi tek bir gzn ya da iki gzn ak braklp geri kalan ksmn tamamen rtnmesi anlamna gelir. Baka bir deyimle kadn, cilbabdan birisiyle btn bedenini rter; dier cilbabla kalarna kadar ban rttkten sonra bkp yzn de rtmeli ve yanlz bir tek gz ak brakabilir; yahut da alnnn zerinden skca sardktan sonra burnunun zerinden dolayp gzlerinin ikisi de ak kalsa bile yznn dier btn kesimini ve gsn tamamen rtm olmaldr.29 Ve ite kadnlarn bu ekilde rtnmelerini salamak iindir ki, Muhammed yukardaki ayetleri koymutur. Yine bu dorultuda olmak zere koyduu ayetlerden bir dieri, kadnlarn konuma zgrlklerini ksmaya matuf olarak yledir: "Ey Peygamber hanmlar! Sizler herhangi bir kadn gibi deilsiniz. Allah'tan saknyorsanz edal konumayn, yoksa kalbi bozuk olan kimse kt eyler mid eder... evlerinizde oturun, eski Cahiliyede olduu gibi alp salmayn..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 32-33.) Grlyor ki, kadnlar konuurlarken seslerini ayarlayacaklar ve "edal" tarzda konumayacaklardr. nk aksi takdirde erkeklerin batan kmasna sebep olabilirler! Sylemeye gerek yoktur ki, byle bir ayet, kadnlar korumaya deil, fakat erkekleri aalat' maya ynelik bir anlam tamaktadr. nk erkek ne kadar zayf karakterli, zayf iradeli olmaldr ki, kadnn edal ekilde konutuunu duymakla batan kp ktlk yapabilsin! 29 Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3928. te yandan Muhammed, yukarda deindiimiz gibi, kendi elerinin sslenmelerini bylece baka erkeklere ho grnmelerini nlemek zere, Kur'an'a bir de unu koymutur: "Ey Peygamber! Elerine syle 'Eer dnya hayatm ve sslerini istiyorsanz, gelin size bata bulunaym ve (sizi) gzellikle salvereyim ... Eer Allah', Peygamberini, ahiret yurdunu istiyorsanz, bilin ki Allah iinizde iyi (ve itaatli) davrananlara byk ecir hazrlamtr'..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 28-29.) Grlyor ki, karlarnn sslenmelerini nlemek ve onlar kendisine "itaatli" klabilmek iin "boama" tehdidini savurmakta! Tekrar hatrlatalm ki, kendi karlarnn herhangi olumsuz bir davrana ynelmeleri

halinde, dier kadnlardan ok daha ar cezalara arptrlacaklarn anlatmak zere u ayeti koymutur: "Ey Peygamber hanmlar! Sizlerden biri ak bir hayaszlk yapacak olursa, onun azab iki kat olur..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 30.) ) Elerinin Baka Erkeklerle Konumalarn Engellemek in Kur'an'a Ayet Koyar (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 53) Elerinin baka erkeklerle her trl temasn nlemek iin Muhammed'in bulduu arelerden biri evini ziyarete gelen erkekleri perde arkasndan (yani karlarn gremeyecekleri ekilde) konuturmakt. Bu vesile ile Kur'an'a., Tanr'dan geldiini syledii u ayeti koymutur: "Ey inananlar!... (Peygamber'in) elerinden bir ey isteyeceinizde onu perde arkasndan isteyin. Bu sayede sizin gnlleriniz de, onlarn gnlleri de daha temiz kalr" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 53). Biraz nce belirttiimiz gibi bu tr ayetleri Muhammed. Zeyneb b. Cah ile evlendikten hemen sonra, yani hicretin besinci ylnda (ki "peygamberliini" ilan ettii tarihten on be-on alt yl sonra oluyor) Kur'an'a koymutur. Oysa o zamana kadar Araplarda byle bir gelenek yoktu. J) Nbet ve Sra Esasna Bal Olarak Kanlaryla Cinsi Mnasebette Bulunma Zorunluluundan Kurtulmak in Kur'an'a Ayetler Koyar (Ahzab Suresi, Ayet 51; Nisa Suresi, Ayet 128) ok saydaki karlarnn birbirlerine kskanlk gsterip huzursuzluk yaratmamalar iin Muhammed, nbet ve sra esasna gre onlarla cinsi mnasebette bulunmay uygun bulmutu. Her ne kadar bunu, srf "eitlik" ve "adalet" salamak iin yapar grnmekle beraber, aslnda kendi huzuru iin dnmt. nk hepsi de gen, gzel ve cinsel istekli olan kadnlaryla nbet ve sra esas dnda buluacak olursa, kadnlar arasnda srtme, kskanlk ve huzursuzluk doabilir ve bundan da kendisi zarar grebilirdi. Ne var ki, karlarndan bazlarna (rnein zellikle Aye'ye) kar ar bir sevgisi ve eilimi vard. sterdi ki, ok zevk alr olduu kadnlaryla diledii gibi, belli bir sra esasna bal olmadan buluabilsin. evde bint Zem'a olay ona bu frsat vermitir; yleki: Daha nce de belirttiimiz gibi Hatice'nin lmnden sonra Muhammed, "ehvet" gailesinin itiiyle kadnsz kalamayacan anlam ve aradan iki ay dahi gemeden alt yanda bir kz olan Aye'yi ve 35 yalarnda dul gzel bir kadn olan evde bint Zem'a'y ayn zamanda nikahna almtr. Aye henz 6 yanda kck bir kz olup cinsi mnasebete msait bulunmadndan bir sre evde cinsel ihtiyacn gidermitir. Az gemeden Medine'ye hicret etmi ve ksa zamanda kadnlamn saysn artrmtr. Bir dzineden fazladan karlarnn kskanla kaplp huzursuzluk yaratmalar ihtimalini nlemek iin onlarla eitlik zere, yani sra ve nbet esasna gre cinsi mnasebette bulunmay uygun bulmutur. slam kaynaklarnn bildirmesine gre sabah ve akam olmak zere her gn karlarn teker teker ziyaret eder, onlarla cinsel ilikide bulunurdu. rnein Aye'nin sylemesi yle: "Hibir gn olmad ki, Peygamber bizi, tmmz, tek tek kanlan dolaarak cinsel yaklamda bulunmasn"30 Ne var ki, evde artk yalanmaya balad iin ondan zevk almaz oldu. Bu nedenle onu, evliliinin dokuzuncu ylnda boamaya kalkar. Bunu gren evde byk bir zntye kaplr. Zira Muhammed'in kendisini boamas halinde, hem baka bir erkekle evlenemeyeceini ve hem de "peygamber ei" olarak cennetlere giremeyeceini dnerek perian olur. Haysiyet duygusunu dahi bir kenara itirek Muhammed'e kendisini boamamas iin yalvarp yakarr. Bu yalvarmalarnn pek fayda vermeyeceini grnce aklna bir zm ekli gelir ki, o da cinsi mnasebet srasn (nevbetini) Aye lehine terk etmektir. Muhammed'in Aye'ye olan sevgi ve dknln bildiinden byle bir teklifin onu honut edeceinden emindir. Nitekim Muhammed teklifi kabul eder ve onu boamaktan vazgeer. Fakat her ii vesilesiyle yapt gibi bu iini de Tanr'dan geldiini syledii vahye dayatr ve Kur'an'a u ayeti koyar: "(Aziz Peygamberim!) (aile muaeretinde) kadnlarndan dile-dii(nin) nevbetini geriye brakabilirsin, dilediini de yanna alrsn. (Aralarnda nevbete mecbur deilsin)..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 51.)31 Baka bir deyimle Tanr gya:

30 Ahmed bn Hanbel, El Msned, c.6, s. 108: alnt iin bkz. Turan Dursun, Din Bu 4, Kaynak Yaynlan , 6. basm, s. 113. 31 Bu okunu iin bkz. Sahih-i.....c.XI, s.151. "Ey Muhammed! Artk nbet, sra zorunlu deil senin iin. Nbet sras gelse bile, dilediin kadnla cinsel birlemeyi erteleyebilir, ondan nce dilediin karnla yatabilirsin" diye konumutur.32 Bylece Muhammed nbet ve sra esasna bal olarak karlarn ziyaret zorunluluundan kendisini kurtarm olur. Kendisi gibi dier erkeklerin de byle bir olanaktan yararlanmalar iin Kur'an'a (Nisa Suresi'ne) ayrca ayet koyar; fakat onlara kendisinden farkl bir durum yaratr ki, o da nbet deiimi iini, iki taraf arasndaki bir anlamaya balamaktr. Ayet yle: "Eer kadn, kocasnn serkeliinden veya aldnszlndan (yz evirmesinden) endie ederse, aralarnda anlamaya almalarnda kendilerine bir engel yoktur..." (K. 4, Nisa Suresi, ayet 128.) Bu ayette geen "serkeliinden veya aldnszlndan" deyimlerinde anlalmak gereken ey udur: Kadn, kocasnn kendisinden holanmayp surat ve geimsizlik ederek yanna yaklamadn (yani cinsi mnasebette bulunmadn) ya da herhangi bir sebeple ilgisini azaltp yz evirdiini hissedecek olursa, birtakm fedekarl gze alarak kocasyla anlama yolunu aramaldr. Baka bir deyimle kocasnn kendisini boamasndan endie eden bir kadn, "nevbe-tinden" vazgemek (yani cinsi mnasebet srasn kocasnn dier karlar lehine terk etmek) ya da hakk olan mehrinin azalmasna gz yummak suretiyle anlama yolu bulmaldr. Ve erkekler iin bunu kabul etmekte bir gnah yoktur.33 Fakat Muhammed, biraz nce belirttiimiz gibi kendisine zg olmak zere Kur'an'a.: "Ey Muhammed! Artk nbet, sra zorunlu deil senin iin. Nbet sras gelse bile, dilediin kadnla cinsel birlemeyi erteleyebilir, ondan nce dilediin karnla yatabilirsin" 32 Aye'nin rivayetine dayal olarak Sahih-i Buhari'de ve ayrca Tefsiru'n-Nese-/f'de, Razi'nin Et-Tefsiru'1Kebir'mde ya da Taberi'nin Cami-u'l-Beyan'nda yer alan hadisler iin bkz. Turan Dursun, Din Bu I, s. 16 vd. 33 Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1486. eklinde ayet koymutur. Bylece hem kendine zg bir haktan ve hem de baka erkeklere tand haktan yararlanmak gibi bir zm yolu bulmutur. Nitekim olayla ilgili olarak Aye'nin rivayeti yledir: "Sevde... ok yal idi. Nbetini bana hibe etmiti. Resul-i Ekrem'i memnun etmek istiyordu. Bunun zerine (Tanr'dan) 'Eer bir kadn, kocasnn yanma yaklamamasndan, yahud yz evirmesinden korkarsa, bu kadnn kocasyla aralarnda bir bar yolu bulup geinmelerini dzeltmelerinde bir beis yoktur. Ve bu sulh yolu (iftiraktan) hayrldr' ayeti kerimesi nazil oldu. "34 Her ne kadar Muhammed, "nbeti" gelen einden "izin" isteyerek baka bir eine gidebilir olmakla beraber, bu davrannn "gstermelik" olmaktan ileri geen bir yn yoktu. Zira nbet deitirmek hususunda "izin" isteyecei kadnn kendisine "Hayr! olmaz" eklinde yant vermesi halinde onu boamas kolayd. Nitekim Aye'nin u rivayeti bunun byle olduunu gstermeye yeterlidir: ".. .(Ayet indikten sonra) Resulallah... biz kadnlarndan nev-betinde bulunduu kadnn gnnde (br kadna gitmeye tevecch etmek isteyince) her zaman istizan ederdi. Benden izin isteyince ben de ona: 'Ya Resulallah, eer izin vermek bana aid (bir hak) ise, ben senin zerinde hibir kimseyi ihtiyar etmek istemem' diye cevab verirdim."35 Grlyor ki, Aye istenilen iznin "gstermelik" olduunu pek kurnaz bir dil ile ortaya vurmutur. Btn bunlardan anlalan u ki, Muhammed, kendi karlar dorultusunda koyduu hkm, genelde btn kocalarn yararlanabilecekleri bir ekle sokmutur. Daha dorusu kocann karsna "al34 Aye'nin yukardaki rivayetini Vakidi 'nin yaptlarnda ya da bn-i Sa'd m Taba-katnda(c.VIII, s.37)

bulmak mmkndr; ayrca bkz. Sahih-i..., c.V, s.163 vd., Hadis No: 701; c.VHI, s.33, Hadis No: 113; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1486. 35 Sahih-i..., c.XI, s. 153, Hadis No: 1722. drszln" ya da "serkeliini" koca lehine sonu verecek nitelikte klm ve kadn, yukardaki rnekte olduu gibi nbetini terk etmeye varncaya kadar birtakm fedakarlklarda bulunma zorunluluunda brakmtr. Buna karlk, karlarnn "serkeliinden" ya da "ilgisizliinden" endie eden kocalara, byle bir fedakarlk yklemek yle dursun, fakat aksine karlarn boamak ya da dvmek gibi haklar tanmtr (bkz. Nisa Suresi, ayet 34). K) Mariya le Cinsi Mnasebette Bulunmayacana Dair Yapm Olduu Yeminden Dnebilmek in Tanr'dan Vahiy ndiini Syler (Tahrim Suresi, Ayet 1-7; Ahzab Suresi, Ayet 30, 51, 53) Muhammed'in Kur'an'a koyduu ayetlerden biri yle: "Ey azz Peygamber! Kadnlarnn honutluunu arayarak Allah'n sana helal kld eyi niin (kendine) haram klarsn?..." (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 1.) slam kaynaklarnn aklamasna gre bu ayet, "Hafsa olay" vesilesiyle inmi olan ayetlerden biridir. "Hafsa olay" diye bilinen ey, Muhammed'in Mariya adndaki cariyesiyle Hafsa adndaki einin odasnda (ve onun nbetinde) seviirken Hafsa tarafndan yakalanmas ve bu yzden btn eleriyle bir ay boyunca ksmesi ile ilgilidir. Olay dier birok yaymmzda anlatm olmakla beraber ksaca tekrar zetleyelim: Gnlerden bir gn Muhammed, ziyaret etmek iin odasna gittii Hafsa'y orada bulamaz. O srada cariyesi olan Mariya'y grr ve onu Hafsa'nn odasna sokarak sevimeye balar. Fakat ne talihsizliktir ki, o srada Hafsa kagelir ve Muhammed'i kendi yatanda baka bir kadnla bulmann znts ierisinde ne yapacan arr ve yle der: "Tanr'ya ani ierim ki, sen beni ok kt bir duruma drdn. Onunla (Cariyen Mariya ile) benim odamda cinsel birleimde bulundun." Kukusuz ki, Muhammed de akna dnmtr. Olayn dier eleri tarafndan renilmesini nlemek maksadyla Hafsa'ya azn sk tutmasn, kimselere bir ey bildirmemesini tembih eder ve onu honut etmek zere Mariya ile artk bir daha yatmayacana dair yeminler eder ve ayrca da: "Ben lrsem Ebu Bekir ve sonra mer b. Hattab halife olacaklardr" diye ekler.36 Bilindii gibi Ebu Bekir Aye'nin babasdr, mer b. Hattab ise Hafsa'nn babasdr. Fakat Hafsa azn tutamaz ve olan bitenleri Aye'ye, hikaye eder; Aye de duyduklarn dier elere anlatr. Bu yzden btn eleri Muhammed'e kar burukluk duyarlar. Bunu hisseden Muhammed, Hafsa ile Aye'yi artr ve srr ifa ve boboazlk ettiklerini syleyerek her ikisini de azarlar. Kadncazlar arp kalrlar ve bunu nereden rendiini sorarlar. O da Tanr'nn kendisine her eyi haber verdiini ve u ayeti indirdiini syler:" "Peygamber, elerinden birine gizlice bir ey sylemiti; o da bunu, Peygamber'in dier bir eine haber verince, Allah da Peygamber'e durumu bildirmi, o da bir ksmnn yzne vurmu, bir ksmnn yzne vurmaktan geri durmutu. Eine gizlice syledii eyi bakasna nakletmi olduunu bildirince ei 'Bunu sana kim haber verdi?' dedi. O da 'Her eyi bilen... Allah bildirdi' dedi..." (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 3.) Ayrca da Tanr'nn Hafsa ile Aye'ye u tehditte bulunduunu bildiren ayeti okur: "Eer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, kaym olan kalpleriniz dzelmi olur. Eer einizin aleyhinde yardmlaarak bir ey yaparsanz bilin ki, Allah onun dostu , bundan baka Cebrail, iyi m'minler ve melekler de yardmcsdr" (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 4). 36 Nice kaynaklardan biri olarak bkz. F. Razi, E't-Tefsiru'l Kebir, c.3, s.43. Yani Tanr, her iki kadna tvbe etmelerini emretmekte ve eer Muhammed aleyhinde i grecek olurlarsa balarna bela gelebileceini bildirmektedir. Fakat Muhammed, Tanr'nn bu ekilde gazaba gelmesini yeterli bulmam olmal ki, btn eleriyle ksr ve yanlarna gitmeyeceine ve onlarla cinsi mnasebette

bulunmayacana dair yeminler eder. Oysa ki, kabahatli olan kendisidir ve u durumda eleriyle ksmek deil onlardan zr dilemesi gerekirken byle yapmaz. Azndan yemin kt iin artk onlarn yanna gidemeyecektir; Mariya ile bulumayacana dair yemin ettii iin de cinsel ihtiyacn gideremeyecektir. Bu durumda iin iinden syrlmak zere zm bulmaya alr. Bu yollardan biri onlar tvbe eder durumda dize getirmek zere tehditler savurmaktr. Boama tehdidinin en etkili bir taktik olacan dnr ve hemen u ayete sarlr: "Ey Muhammed! Elerinden istediini brakr, istediini alabilirsin. Boam olduklarndan da arzu ettiim almanda sana bir sorumluluk yoktur..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 51.) Boama tehdidinin kadnlarn yola getireceinden emindir; nk kadnlarnn bo edildikleri taktirde baka erkeklerle evlenemeyeceklerini (Ahzab Suresi, ayet 53) ve "peygamber ei" olarak cennete gidemeyeceklerini dnerek kendisine yalvar yakar olacaklarn hesap etmektedir. Bu dncesini evresindekilere de hissettirmi olmaldr ki, Ensar'dan Beni meyye b. Zeyd bir gn Hafsa'nn babas mer b. Hattab'a gelerek yle der: "Byk bir ey hadis oldu (Resulallah... elerini boad)..." Bunu duyunca mer: "Ben zaten byle bir ey olacan zannedip duruyordum" der ve doruca Muhammed'in elerinin yanna giderek onlar yola getirmeye ve bylece durumu dzeltmeye alr.37 Ne var ki, Muhammed'in eleri direnirler; tvbe etmezler; yalvar yakar da olmazlar. 37 Bu hususlar iin bkz. Sahih-i..., c.I, s.90-1, Hadis No: 78; c.II, s.321-2; c.XI, s.50. Olmaynca Muhammed'in ii daha da gleir. Her ne kadar onlar boayp yerlerine diledii gibi kadn almak olaslna sahipse de, onlar gibisini (hele zellikle ok sevdii Aye, Zeyneb, Safiye vs. gibilerini) kolay kolay bulamayacan bildii iin, tek kar yolun Mariya ile cinsi mnasebette bulunmayacana ve karlarnn yanna yanamayacana dair vermi olduu yemininden dnmek olduunu dnr ve Tanr'dan geldi diyerek u ayeti koyar: "Ey aziz Peygamber! Kadnlarnn honutluunu arayarak Allah'n sana helal kld eyi niin (kendine) haram klarsn?" (K. 66, Tahrim Suresi, ayet l.)38 Bylece Mariya ile yatmayacana ve eleriyle bulumayacana dair olan yemininden kurtulup onlarla yeniden cinsi mnasebete balama olasln salam olur.39 L) "fk Olay" (Gerdanlk Olay) Vesilesiyle Kapld Kskanlk Sonucu Kur'an'a Koyduu Ayetlerden rnekler (K. 24, Nur Suresi, Ayet 4-26) "Ifk" szc, "olmam bir eyi olmu gibi gstermek" demektir ve "iftira" anlamna gelir. slamda "Ifk olay" (ya da "Gerdanlk olay") diye bilinen ey de, Muhammed'in sylemesine gre Aye'ye iftirada bulunanlarn hikayesidir ki, Kur'an'n Nur Suresi'ndeki baz ayetleri kapsar. Olay baka vesilelerle birok yaymmzda belirtmi olmakla beraber, yine de zetlemek gerekmekte: Hicretin 6. ylnda Muhammed, Beni Mstalik Seferi'ne karken adeti vehiyle eleri arasnda kura eker ve kura Aye'ye, isabet ettii iin onu yanna alr. Sefer dn Medine'ye yakn bir yerde konakland srada Aye, ihtiya gidermek (abdestini yapmak) iin 38 Bu eviri iin bkz. Sahih-i..., c.lX, s.50. 39 Btn bu hususlar ve bunlarla ilgili kaynaklar iin bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn. bir tarafa ekilir. ini bitirip de dnecei srada boynundaki gerdanl kaybettiini fark eder ve aramaya balar. Ne var ki, onun geri dnmediinden habersizlik nedeniyle kervan yola koyulur ve Aye tek bana kalm olur. Ordunun gerisinde braklm olan eyleri toplamakla grevli Saffan bin Muattal adnda bir gen Aye'yi grr ve devesinin arkasna bindirip Medine'ye getirir. ki gencin bu ekilde tek balarna kagelmeleri halk arasnda dedikoduya sebep olur; Aye'nin Saffan ile zina ettii sylentileri dolar. Bu sylenenler Muhammed'in kulana gelince Muhammed kplere biner. Sadece kskanlk bakmndan deil, fakat bir de Aye'nin Saffan ile sevitiinin halk tarafndan dedikodu haline getirilmesini kendi prestiji bakmndan tehlikeli bulur. Bu nedenle Aye'nin halk indinde temize karlmas gerektiini dnr. Fakat her eyden nce kendi kskanlnn kiiyle iin iyzn renmek ister ve Aye'yi karsna alp sorguya eker. Aye susuz olduunu bildirirse de Muhammed inanmaz ve onunla ksr. Kadncaz pilisini prtsn toplayp babasnn (Ebu Bekir'in) evine gider. Fakat anas ve babas ona kt

davranrlar ve dedikodu karanlara da lanet okurlar. Ebu Bekir, o zamana kadar para yardmnda bulunduu Mistak bin sas adndaki akrabasna srf dedikoduya kart diye yardmn keser. ylesine byr ki, iki rakip kabile olan Hazreci'lerle Evsi'lerin aras alr; neredeyse birbirlerine saldracak hale girerler. Bu arada Muhammed, Aye ile Safvan arasnda neler getiinin merak ierisinde kvranmaktadr. Her vesileyle gizli eyleri Tanr'dan rendiini syledii halde, her ne hikmetse bu olayda bunu yapmaz. Muhtemelen Tanr'nn da aklna Aye'nin sulu olup olmadn bildirmek gelmemi olmal ki, Muhammed yirmi gn boyunca Aye'yi syletmek iin urar; fakat her defasnda Aye ona: "Ben susuzum. Tanr'ya bavur ve benim sulu mu yoksa susuz mu olduumu ondan ren" eklinde yant verir. Btn srar ve basklarna ramen Muhammed, Aye'yi syletemeyeceini ve gerei renemeyeceini anlar. ok sevdii Aye'sinden daha fazla uzak kalamayacan dnerek, yirminci gnn sonunda Aye'nin yanna gider ve Tanr'dan vahiy geldiini bildirir: "Ey Aye sevin! Tanr seni tebrie ederek (temize kararak) ayet indirdi" der40 ve Kur'an'a koyduu ayetleri okur. Bu ayetlere gre gya Tanr, Aye hakknda sylenenlerin iftira olduunu ve nk zina iddialarnn drt ahitle ispatlanmas gerekirken ortada drt ahit diye bir ey olmadn ve iftirada bulunanlarn cezalandrlmalar gerektiini bildirmitir. Bu ayetlerden bazlarn okuyalm: "Muhammed'in eine o yalan uyduranlar iinizden bir gruhtur... O kimselerden her birine, kazand gnah karl ceza vardr; ilerinde elebaslk yapana ise byk azab vardr... Bu iftiray iittiiniz zaman, erkek ve kadn mminlerin ...'Bu apak bir iftiradr' demeleri gerekmez miydi? Drt ahid getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki bu szlerine drt ahid getirmediler, onlar Tanr katnda yalancdrlar..." (K. 24, Nur Suresi, ayet 11-13.) Neden Tanr Aye'nin susuzluunu ortaya vurmak iin bunca gn beklemitir? Neden daha ilk anda Muhammed'i haberdar edip Aye'yi temize karmamtr? Neden bu kadar insan zntye sokmutur? Bilinmez! Aye bile bu olay vesilesiyle hayrete dtn gizleyemeyip Muhammed'e hitaben: "Her gizli eyi sana bildiren Tanr, neden benimle ilgili bu olayda sana bilgi vermedi de hem seni, hem beni ve hem de bakalarm yersiz yere bunca zaman uratrd?" eklinde bir eyler syler. u muhakkak ki, btn bunlar Muhammed'in kskanlklarnn sonucu olan eylerdir. Fakat Muhammed bununla yetinmez. Yukardaki ayetleri okuduktan sonra, iftiraclarn 40 Taberi, age, 1966, c.II, s.537. elebalarndan olduunu dnd kiilerin kam dayana yatrlarak cezalandrlmalarn emreder; bu kiiler arasnda Mistak bin sas ile kendi airi olan Hassan hin Sabit ve ayrca da Cah'n kz Hanine vardr. Mistak diye bilinen kii, biraz nce dediimiz gibi, Ebu Bekir'in akrabasdr. Fakir olduu iin Ebu Bekir ona o zamana gelinceye kadar yardm etmekteyken, iftirada bulundu diye yardmn kesmitir.41 Emir gereince kam dayana ekilirler. Her ne kadar olay hemen herkesin aznda dolamakta ve herkes tarafndan dedikodu konusu yaplmaktaysa da Muhammed dierlerinin cezalandrlmalar yoluna gitmez, nk gidecek olursa taraftarlarnn ounu gcendirmi olacan bilir; bu nedenle onlar hafife azarlayp uyarmann daha uygun olacan hesaplar. Bu maksatla halka hitaben okuduu hutbesinde, Tanr'nn bu olayla ilgili olarak ayrca zel ayetler indirdiini syler.42 Bu ayetlere gre Tanr gya halk tvbe etmeye, Muhammed aleyhindeki iftiralara inanmamaya armakta, tehditler savurarak yle konuur: "Allah'n ... size ltuf ve merhameti olmasayd, o kt sz yaymanzdan tr byk bir azaba urardnz. Onu dilinize dolamtnz. Bilmediiniz eyleri aznza alyordunuz. Onu nemsiz bir ey sanyordunuz, oysa Allah katnda nemi bykt. Onu iittiinizde 'Bu konuda konumamz yakk almaz, haa bu byk bir iftiradr' demeniz gerekmez miydi? Eer m'min kiilerdenseniz, Allah buna benzer bir eye bir daha dnmemenizi tavsiye eder... M'minler arasnda hayaszln yaylmasn arzu edenlere... dnya ve ahirette can yakc azab vardr... Allah efkatli ve merhametli olmasayd hemen cezanz verirdi... eytana ayak uydurmayn. Kim eytann ardna taklrsa, bilsin ki, o hayaszl ve fenal emre41 Bununla beraber bu durumun Ebu Bekir ve Aye aleyhine ortam yaratabileceini dnerek Ebu Bekir'e yardma devam etmesini syler ve Kur'an'a: Elinizde ltuf ve servet sahibi olanlar, yaknlarna,

dknlere ve hicret edenlere vermemek iin yemin etmesinler, affetsinler ve gesinler." (K. 24, Nur Suresi, ayet 22.) 42 Bu hususlar iin bkz. Taberi, age, 1966, c.II, s.536-7. der. Allah'n size ltuf ve merhameti bulunmasayd, hibiriniz ebediyen temize kamazd. Fakat AIIah dilediini temize karr..." (K. 24, Nur Suresi, ayet 14-22.) Bu ayetleri Kur'an'a koyarken Muhammed, her ne kadar Tanr'nn "ltuf ve merhamet" gsterip dedikoduculardan birounu cezalandrma yoluna gitmediini sylemekle beraber, bu ayn Tanr'nn kendilerine ileride "kesinlemi cezalar" vereceini hatrlatmaktan, bylece Tanr'y yeniden elikiye sokmaktan geri kalmaz ve rnein u tr ayetler ekler: "ffetli, habersiz kadnlara zina isnad edenler dnya ve ahirette lanetlenmilerdir... Onlar byk azaba urayacaktr. O gn AIIah onlara kesinlemi cezalarn verecektir..." (K. 24, Nur Suresi, ayet 23-25.) M) Zinann Drt ahitle spat Edilmesi Gerektiini ngren Ayetler, Muhammed'in Gnlk Yaam Gereksinimlerini Karlamak zere Ortaya kmtr (Nur Suresi, Ayet 4) Yukarda ksaca zetlediimiz fk 0lay'ndan sonra Muhammed, Aye'nin Saffan'la. sevitiine dair dedikodular geersiz klmak iin bir de "zina"nn ispatn zor koullara balamak gerektiini dnr. Ve Kur'an'a, "zina" isnadnn ancak drt ahit ile yaplabileceini, aksi taktirde isnatta bulunanlarn seksen deynek cezaya arptrlacaklarna dair u ayeti koyar: "ffetli kadnlara zina isnad edip de sonra drt ahid getiremeyenlere seksen deynek vurun; ebediyen onlarn ahidliini kabul etmeyin. te onlar yoldan km kimselerdir" (K. 24, Nur Suresi, ayet 4). Dikkat edilecek olursa bu ayete gre zinann ispat edilebilmesi iin drt ahide ihtiya var. Oysa ki. fk Olay'na gelinceye kadar genel olarak "ispat" klfetini Muhammed, iki ahitle snrlam bulunmaktayd. rnein Bakara Suresi'ne koyduu ayetlerde, bor senetlerinin "iki erkek ahit" ile ya da "bir erkek ve iki kadn ahit" tutularak ispat edilebileceini bildirmiti (bkz. Bakara Suresi, ayet 282). Ne var ki, Aye ile ilgili bu olayda iki ahit yerine drt ahit koulunu ngrmtr. nk dediimiz gibi istemitir ki, Aye'nin sulu olabilecei hibir ekilde ispat edilemesin. u cihetle ki, zinann drt ahitle ispat gtr; drt kiinin ayn zamanda zina eylemine tank olmalar ihtimali pek azdr. Ve ite Muhammed unu hesaplamtr ki, Beni Msialik Seferi dn srasndaki konaklamadan sonra ordunun gerisinde Aye'den ve Safvan'dan gayr pek bir kimse kalmamtr; bu itibarla onlarn arasnda ne getiini bilen, gren de olmamtr; olsa bile bunlarn saysnn drt olamayaca muhakkaktr, nk Safran, ordunun gerisinden yryp unutulan eyleri toplamakla grevli tek kiidir. u hale gre eer zinann ispat drt ahit kouluna balanacak olursa, Aye'nin herhangi bir ktlk yaptnn anlalmas mmkn olamayacaktr. te bu dnceyledir ki, Tanr'dan geldiini syledii yukardaki ayetleri Kur'an'a yerletirmitir (K. 24, Nur Suresi, ayet 6-7, 11-20). N) "fk" Olay Vesilesiyle Kiisel karlar Dorultusunda Koyduu Dier Hkmlerden rnekler (K. 24, Nur Suresi, Ayet 22) "fk Olay" vesilesiyle Muhammed'in Kur'an'a koyduu ayetlerden biri de udur: "... inizde ltuf ve senet sahibi olanlar, yaknlarna, dknlere ve ... hicret edenlere vermemek iin yemin etmesinler, affetsinler gesinler..." (K. 24, Nur Suresi, ayet 22.) Sanlr ki, bu ayeti insancl bir dnceye dayal olarak koymutur; oysa yle deil. nk bu ayeti Muhammed, yine kendi gnlk yaam gereksinimleri dorultusunda olmak zere koymutur. Baknz nasl ve neden: Biraz yukarda deindiimiz gibi, "fk" olay yznde en fazla zntye kaplanlardan biri de Aye'nin babas Ebu Bekir olmutur. nk kznn tutum ve davran nedeniyle damad Muhammed'e kar kendisini mahcup ve ezik durumda bulmu bu nedenle Aye'yi bir hayli hrpalamtr. Bu arada Aye aleyhinde konuanlara da fazlasyla ierlediinden, bu dedikodulara ad karan Mistak bin sas'a yapmakta olduu mali yardm kesmi, bir daha da yardm etmeyeceine dair yemin etmitir.43 Mistak onun

yakn akrabalarndan fakir bir kimseydi. O zamana kadar ona mali yardmda bulunmasnn nedeni, hayrhahlndan ya da ona acdndan deil, fakat Muhammed'i honut etmek arzusundand. nk Muhammed, baka bir vesileyle belirtmi olduumuz gibi daha Mekke dnemindeyken fakir kimseleri kendisine balamak maksadyla varlkl olan kimseleri fakirlere yardmda bulunmaya tevik etmiti; bu sayede onlarn kendisine yk olmalarndan kurtulmu olmakta ve ayn zamanda Medine'ye hicret etmelerini kolaylatrmaktayd. Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra da, kendisiyle birlikte hicret edenlerin geimini Medine'deki Mslmanlara (Ensar'a) yklemiti. Ve ite eer Mistak, yardmsz kalacak olursa hem Muhammed'in bana dert ve hem de Ebu Bekir ile Aye aleyhinde kt bir ortam yaratm olabilirdi. Bunu nlemek maksadyladr ki, yukardaki ayeti yerletirivermi, bylece Ebu Bekir'i eskiden olduu gibi Mistak'a yardm etmeye devam zorunluluunda brakmtr. 43 Taberi, age, 1966, c.II, s.536-7. O) Karlarnn Odalarna Gitmeyeceine, Onlarla Bulumayacana Dair Yapt Yeminini Bozabilmek in Ay Hesabn Bile Gnlk Yaam Gereksinimlerine Gre Ayarlar slam kaynaklarnn bildirdiine gre Muhammed, yukarda szn ettiimiz Hafsa olayndan (ya da "bal erbeti" olayndan) sonra karlarnn hepsine birden kser ve onlarla bir ay boyunca bulumamak zere yeminler eder. Ne var ki, ok gemeden onlarn hasretine dayanamayacan ve onlardan (zellikle Aye'den) uzak kalamayacan anlaynca, bir aylk srenin bitiminden nce kalkar Aye'nin odasna gider ve onunla yatmak ister. Aye hi beklemedii bu ziyaret nedeniyle arr kalr. nk dnr ki, Muhammed birok vesileyle bir aylk srenin bazen 29 "gece"den, bazen de 28 "gn"den ibaret olduunu sylemi, hatta bir defasnda da ayn "otuz gn" olduunu bildirmitir.44 Bildirirken de ayn "otuz" olarak hesap edilmesini ve bu hesabn "hava durumuna" gre (daha dorusu havann bulutlu, kapal, kasvetli oluuna gre) yaplmas gerektiini eklemi, yle demitir: "Hava mamun (kapal, bulutlu, kasvetli vs.) olursa ay hisabn otuza doldurunuz. "45 Oysa ki, ite imdi, 29. gnn evvelinde ya da sonunda Aye'nin odasna gelmi ve onunla yatmak arzusundadr. Aye dayanamayp Muhammed'e sorar: "Ya Resulallah! Siz bir ay yanmza gelmemeye yemin etmitiniz." Onun bu szleri zerine Muhammed u cevab verir: "Ay, yirmi dokuz gndr."46 Bylece Muhammed, yeminini bozup Aye ile cinsi mnasebette bulunabilmek iin ay hesabnda havann "mamun" (kapal, kasvetli vs.) olup olmayna dahi aldr etme44 Gerekten de Abdullah bn-i Mes'ucl'un rivayetine gre: "Bir ay 29 gecedir" demi, bkz. Sahih-i..-, c.VI, s.255, Hadis No: 905, fakat mn Seleme'nin rivayetine gre de "Ay, 29 gndr" demi, Sahih-i..., c.VI. s.255. Hadis No: 906 ve bn-i mer'in rivayetine gre ise: "Bir defa ay 29, bir kere de otuzdur" eklinde konumutur. Bkz. Sahih-i..., c.VI. s.258, Hadis No: 908. 45 Bkz. Sahih-i...,c.l s.260. 46 nn Seleme'nin rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.VI, s.255, Hadis No: 906. den, kendi karlar dorultusunda olmak zere, ufak bir kaytarma yapmtr: "Hava mamun olursa otuza ibla ediniz" filan derken de "kozmorafya" ilmine kendi karlar ynnde "nemli" bir azizlikte bulunmu olur. ) mm- Seleme'yi Nikahna Alabilmek in "Rzk"n Tanr'dan Gelme Olduuna Dair Ayetleri (Hud Suresi, ayet 6) Zikrederken, "Kskanlk" Denen eyin Tanr Tarafndan Giderilebileceini Ekler Muhammed'in elerinden biri olan mm- Seleme (ki Hind bin Abu Umayya lakabyla da anlr) daha nce baka bir adamla evliyken, kocasnn Uhud Sava srasnda ald yaralarla lmesi sonucunda dul kalmt; yetim ocuuyla birlikte yaamaktayd. Ebu Bekir ve mer b. Hattab ona talip olmularsa da o pek evlenmek niyetinde olmad iin her iki teklifi de geri evirmitir. Fakat bu kadnda Muhammed'in de gz vard. Bu nedenledir ki, kadna evlenme teklifinde bulunur; fakat mm- Seleme kabul etmez; birtakm mazeret yollarna bavurur. Bu mazeretlerden biri, kendisinin yalanmakta olup yetim bir ocuk sahibi olmasdr. Fakat onun bu gerekesine kar Muhammed: "Ben senden yalym; yetim ocuk konusuna gelince, onun sorumluluu Tanr'nn ve elisinindir" der. nk Kur'an'a, rzkn Tanr'dan geldiine ve Tanr'nn diledii kimselere diledii miktarda rzk verdiine dair pek ok ayet koymutur ki, bunlardan biri yle:

"Arz zerinde yrr hibir canl yoktur ki, onun rzk Allah'a ait olmasn..." (K. 11, Hud Suresi, ayet 6.)47 47 Rzkn Tanr'dan geldiine dair hkmler konusunda bkz. lhan Arsel, eriat Devleti'nden Laik Cumhuriyet'e. Muhammed'in bu ekilde konumas zerine mm- Seleme bir baka mazeret daha ne srer ve: "Fakat ben ok kskan bir kadnm, oysa ki senin birok karn var " der. Buna karlk Muhammed yle yant verir: "Bunun iin hi endie etme, ben Tanr'ya sylerim senin kalbinden kskanlk denen eyi kknden karr. "48 Bunun zerine mm- Seleme, mazeret aramann faydasz olduunu grerek Muhammed'in evlenme teklifini kabul eder. Bylece Muhammed, Tanr'dan indiini syledii vahiylerle onu elde etmi olur. 48 Bu hususlar iin bkz. bn Sa'd, Tabakat (Leiden 1905-1940), c.VIII, s.62; bn Hanbal, Musnad, (Kahire 1313/1895), c.VI, s.317; bn Hacar, Kitab al-labah (Kalkta 1873), c.IV, s.887.

X
ARABIN ESK GELENEKLERNDEN BAZILARINI KEND YAAM GEREKSNMLERNE UYDURMAK ZERE KUR'AN 'A AYETLER KOYAR
Muhammed'in "Cahiliye" diye adlandrp kt gstermeye alt slam ncesi dnemde Araplarn olumlu ve ahlaki nitelikte pek ok gelenekleri vard. Muhammed bunlar Tanr'dan vahiy indi diyerek kendi zel karlar dorultusunda deitirmekten geri kalmamtr. Sadece bir iki rnekle yetinelim. "Cahiliyye" dneminde Araplar oulluklarnn eleriyle evlenemezlerdi, nk bu haram saylrd. Muhammed bu gzel ve ahlakilie pek yatkn gelenei, kendi oulluu Zeyd'in ei gzel Zeyneb ile evlenebilmek iin ortadan kaldrmtr. Yine bunun gibi eskiden st akrabalk tesisi, emzik andaki ocuklar hakknda geerli saylrd; Muhammed bunu da kendi kiisel gereksinimleri adna deitirmitir. A) Eski Arap Geleneinde Hi Kimse, Oulluunun Eiyle Evlenemezdi; nk Oulluunun Ei Ona Haram Saylrd. Byle Olduu Halde Muhammed, Kendi Oulluunun Ei Zeyneb'le Evlenebilmek in Kur'an'a Ayetler Koyarak Bu Gelenei Deitirir (K. 33, Ahzab Suresi, Ayet 3653) slam ncesi Arap geleneklerine gre "oulluk", oul edinen kiinin "z olu" saylr, onun adn tar, hukuken ona miras olurdu. Bu nedenle oul edinen kii iin oulluun eiyle evlenmek haramd. Ne var ki, Muhammed bu yasaya ramen kendi oulluu Zeyd'in kars Zeyneb'le evlenmi ve bu evlilii Tanr'dan geldiini syledii ayetlerle meru klmtr. Konuyu daha nce birok vesileyle ele alm olmakla beraber, burada, baka adan tekrar incelememiz gerekiyor. yleki: Zeyd bin Harise, slam ncesi dnemde kle olarak satla karlan ve 400 dirhem karlnda Hatice tarafndan satn alnan bir kimsedir. Hatice, bu klesini Muhammed'e hibe eder. Sylendiine gre Zeyd, Mslmanl ilk kabul edenlerden olduu iin, Muhammed onu azatlayarak kendisine oul edinir ve halkn nnde: "(Ey ahali!) ahid olun, Zeyd benim olumdur; bana varis olacak ben de ona varis olacam" eklinde konuur ve ona kendi adn verir. Bylece Zeyd, o zamana kadar kendi z babasna izafeten Zeyd bin Harise (Harise'nin olu Zeyd) diye arlrken bu kez Zeyd bn-i Muhammed (Muhammed'in olu Zeyd) adyla arlr. Muhammed onu, azatl cariyelerinden mmi Ey-menle ve daha sonra da halasnn kz olan Zeyneb b. Cah ile evlendirir. Hatice'nin lmnden ve Medine'ye hicretten bir hayli sonrasna gelinceye kadar (ki hicretin 5. ylna rastlar) Zeyd, hep Zeyd bn-i Muhammed (yani "Muhammed'in olu") adn tayarak ve Zeyneb'in kocas olarak yaayp gider. Fakat gnlerden bir gn, Muhammed, grmek maksadyla Zeyd'in evine gittiinde kapy Zeyneb aar; aceleye geldii iin stne pek bir ey rtemediinden yar plak vaziyettedir. Onu bu ekilde grmek Muhammed'in pek houna gider.1 Kapdan ay1 Kimi yorumculara gre Muhammed, eskiden beri, daha dorusu Zeyneb'i ocukluundan beri bilir olduu iin ona bu .ekilde ak dmemitir, bkz. Elmall, age, c.V, s.3901. Bu tr iddialarn geerli bir yn yoktur, nk bir kere Muhammed, daha henz Mekke'de bulunduu dnemde halasnn kz olan Zeyneb'le evlenmek istemi ve fakat istei ho karlanmamt. Daha sonra Hatice ile evlenince muhtemelen Zeyneb'in evresinde bulunmak dncesiyle onu Zeyd ile evlendirmiim Medine'ye hicretten sonra sk sk Zeyd'i ziyaret iin evine giderdi. Ve ite bu gidilerinden birinde yukarda belirttiimiz gibi Zeyneb'i yar plak vaziyette grmekle gnlnde birtakm duygular uyanm ve bu duygularn Zeyneb'in iitecei bir ekilde dile getirmitir. Nitekim sn shak, Taberi, Vakidi, vs. gibi kaynakalardan bunun byle olduunu anlamaktayz.

rlrken "Kalbleri deitiren Tanr kutludur" eklinde bir eyler mrldanr.2 Sylediklerini Zeyneb duymutur; duyduklarn o akam kocas Zeyd'e anlatr. Bunun zerine Zeyd derhal Muhammed'in yanna giderek Zeyneb'i boayacan syler; Muhammed kendisine neden dolay Zeyneb'i boamak istediini, ondan pheye dp dmediini sorar ve "eini boama" der. Derken de bilir ki, Zeyd artk Zeyneb ile bir arada yaamak istemeyecektir. Nitekim yle olur ve Zeyd karsn boar. Bylece Muhammed iin Zeyneb'le evlenme frsat domu olur. Ne var ki, bunu yapabilmek iin birtakm engelleri ortadan kaldrmak gerekmektedir. Bu engellerin banda, oulluklarn eleriyle evlenmeyi haram klan Arap gelenei vardr. Bu gelenei deitirmedike Zeyneb'i haremine katmas mmkn deildir. Dier bir engel de halkn byle bir olay nedeniyle kendisi hakknda kt eyler dnmesi ve sylemesidir. Nitekim durumun anlalmas zerine etrafta: "Muhammed bir peygamber gibi hareket etmedi, ehvetinin itiine yenildi" eklinde konumalar balamtr. Kukusuz ki, btn bu engelleri gidermenin Muhammed iin kolay bir yolu vard ki, o da her eyin Tanr tarafndan dzenlendiini ve Tanr'nn iradesi gereince olutuunu sylemek ve bu dorultuda Tanr'dan vahiy indiini bildirmekti. Her eyden nce Zeyd'in yuvasn ykann kendisi olmad kansn yaratmak ister. Bu maksatla Kur'an'a u ayetleri koyar: "Ey Muhammed! Allah'n nimet verdii senin de nimetlendir-diin kimseye (Zeyd'e) 'Eini brakma, Allah'tan sakn' diyor, Allah'n aa vuraca eyi iinde saklyordun. nsanlardan ekmiyordun. Oysa Allah'tan ekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eiyle ilgisini kestiinde onu seninle evlendirdik..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 37.) Grlyor ki, Zeyd gelip Muhammed'e: "(Ey Muhammed) eimi boamak istiyorum" diyor. Bunun zerine Muhammed ona: "(Zeyneb) hakknda bir pheye mi dtn?" diye soruyor ve buna kar2 Vakidi'ye ulaan senede dayal rivayet iin bkz. Taberi, age, 1966, c.II, $.461-2; aynca bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn. lk Zeyd: "Hi bir hususta ondan phelenmedim, ondan hayrdan baka bir ey grmedim" diye yant veriyor. Bu yanta karlk olarak da Muhammed Zeyd'e "Eini ho tut" tavsiyesinde bulunuyor.3 Buna ramen Zeyd Zeyneb'i bouyor ve Muhammed Zeyneb'le evleniyor. Baka bir deyimle btn bunlar Tanr'nn kurduu plan gereince olumu oluyor. Byle olunca da ortada Muhammed'e yklenebilecek bir su kalmyor! te yandan yukardaki ayetle, bir de Tanr'nn: "Ey Muhammed! Allah'n aa vuraca eyi iinde saklyordun, insanlardan ekiniyordun. Oysa Allah'tan ekinmen daha uygundu..." diye konutuu yazl. Yani gya Tanr, Muhammed'in Zeyneb'le evlenmesine nceden karar vermi ve Muhammed'i bundan haberdar etmitir. Fakat Muhammed insanlardan ekindii iin, bu haberi kendi iinde saklamtr!4 Ve ite Kur'an'a yukardaki ayetleri koymak suretiyle Muhammed, Zeyd'in Zeyneb'le olan evliliinin sona ermesinde kendisinin herhangi bir sorumluluu olmad kansn yaratm olmaktayd. Zeyneb'le evliliinin Tann tarafndan "helal" klndn, yani Zeyneb'i nikahna almakla hibir gnah ilemediini anlatmak zere Kur'an'a ayrca unu ekler: "Allah'n, kendisine helal kld eyde Peygamber'e herhangi bir vebal yoktur. nce gelip geenler arasnda Allah'n adeti byle idi. Allah'n emri mutlaka yerine gelecek, yazlm bir kaderdir" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 38). Fakat bir de bu olay dolaysyla halk arasnda dolaan szleri, rnein: "Hi oulluun kars ile evlenilir mi?" eklindeki sylentileri etkisiz klmak gerekirdi. Bunu salamak maksadyla kendisinin sade3 Bu konuda bkz. Taberi, age, 1966, c.II, s.463 vd. 4 Nitekim Taberi'nin Aliyy bni Huseyn'den rivayetine gre Muhammed, Tanr'nn kendisine Zeyneb'le evlenecei haberini verdiini sylemitir. Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3902. ce Tanr emrine uymu olduunu ve Tanr'dan bakasndan korkmadn ve Tanr'dan gayr hi kimseye hesap vermekle sorumlu bulunmadn, yine Tanr'dan geldiini syledii u ayetle bildirir:

"O Peygamberler ki, Allah'n gnderdii emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan baka kimseden korkmazlar. Hesap grc olarak Allah (herkese) yeter" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 39). Grlyor ki, Muhammed bu ayetleri koymak suretiyle kendisini bu olayda temize karmak, gnahszn gibi tantmak istemitir. Zira Kur'an'a koyduu ayetlerden anlalaca gibi, Zeyneb'e ak dmesine sebep olan gya Tanr'dr. te yandan Zeyd'in yuvasn ykmamak iin ona "Eini boama, ho tut" dedii halde, Tanr ie karm ve Zeyd'in Zeyneb'i boamasn ve Zeyneb'in Muhammed'le evlenmesini salamtr. Halktan kiilerin: "Neden dolay Tann byle yapmtr?" eklindeki konumalarn karlamak iin Kur'an'a bir de unu eklemitir: "...Sonunda Zeyd eiyle ilgisini kestiinde (Zeyneb'i) seninle evlendirdik ki, evlatlklar eleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda mminlere bir sorumluluk olmad bilinsin. Allah buyruu yerine gelecektir..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 37.) Yani Muhammed'in sylemesine gre Tanr, oulluklarn eleriyle evlenmelerini haram sayan Arap geleneinin kt bir ey olduunu dnm ve bu gelenei ortadan kaldrmak istemitir. Kaldrdm belli etmek iin Muhammed'i, kendi oulluu Zeyd'in eiyle evlendirmi, bylece btn Mslmanlara bu ekilde davranmann "helal" olduunu bildirmitir. Fakat Muhammed bununla da yetinmez; bir de ister ki, Tanr bu eski Arap geleneinin kt bir ey olduunu ortaya vursun. Bu maksatla u ayeti koyar: "Allah... evladlklarmz... oullarnz gibi tutmanz meru klmamtr. Bunlar^izin dillerinize doladnz bo szlerdir. Allah gerei sylemektedir; doru yola O eritirir. Evladlklar babalarna nispet edin, bu Allah katnda en doru olandr. Eer babalarnn kim olduunu bilmiyorsanz, bu takdirde onlar din kardei ve dostlarnz olarak kabul edin..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 4.) Bylece artk .oulluklar "gerek oul" durumunda tutulmayacaklar, rnein kendilerini oul edinenlerin adn tayamayacaklardr. Byle olunca da hi kimse: "Muhammed olunun kars ile evlendi" diye ileri geri konuamayacaktr. Btn bu hususlar akla kavuturmak "maksadyla Muhammed, her ne kadar yllar nce: "(Ey ahali!) ahid olun, Zeyd benim olumdur, bana varis olacak ben de ona varis olacam" demi olmakla beraber, imdi Zeyneb'le evlendikten sonra fikir deiirir ve Zeyd'in babas olmadm belirtmek zere Kur'an'a u ayeti koyar: "Muhammed, sizin erkeklerinizden hibirinin babas deil(dir). Fakat o, Allah'n Resul' ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah her eyi hakkyla bilendir" (Ahzab Suresi, ayet 40). Bu hususu biraz daha akla kavuturmak iin oulluklarn kendi babalarna gre arlmalar gerektiine dair ayrca u ayeti koyar: "Onlar (evlat edindiklerinizi) babalarna nispet ederek arn. Allah yannda en dorusu budur. Eer babalarnn kim olduunu bilmiyorsanz, bu takdirde onlar din kardeleriniz ve grp gzettiiniz kimseler olarak kabul edin..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 5.) Grlyor ki, Muhammed'in sylemesine gre Tanr, oulluklarn, kendi z babalarna nispetle arlmalarm emretmektedir. Pek gzel ama bunu yapmak iin neden Tanr on be yl beklesin ve ille de Muhammed'in Zeyneb'i yar plak vaziyette grp ak olmasn istesin? Neden dolay bu ii daha nce yapmasn? Baka bir deyimle neden Zeyd'in on be yla yakn bir sre boyunca kendi z babasna nispetle deil de Muhammed'e nispetle (yani "Zeyd bn-i Muhammed" olarak) arlmasna gerek grsn? Sylemeye gerek yoktur ki, bunlar gerekli gren Tanr deil fakat Muhammed'in kendisidir. Fakat her ne olursa olsun Muhammed, yukardaki ayetleri koyduktan sonra Zeyd'in adn deitirir: Yllar boyu Zeyd'i "Zeyd bn-i Muhammed" (yani "Muhammed'in olu Zeyd") eklinde artrken, o andan itibaren "Zeyd bn-i Harise" diye artr, nk yukarda dediimiz gibi, Zeyd'in z babas Harise adnda biridir.

*** Grld gibi Muhammed, Zeyd'in kars Zeyneb'le evlenebilmek iin, oulluklarn eleriyle evlenme yasan ieren eski Arap geleneini kknden geersiz klmtr. Oysa bu eski Arap gelenei "kt" bir gelenek deil, aksine ok ahlaki nitelikte bir gelenekti. Bir insann, kendisine "evlad" (oul) edindii ve adn verdii bir kimsenin karsna ak olmasnn ve yuvasn ykp onun boad kadnla evlenmesinin "uygun" bir davran olacan savunmak, kukusuz ki gtr. u hale gre Tanr'nn, aklc ahlak anlayna yatkn bir gelenei kaldrp, buna ters den bir baka gelenei koymak isteyebileceini dnmek de gtr. Pek doaldr ki, aklc dnce insanlar byle bir glk karsnda kendilerini: "Btn bu yukardaki ayetleri Muhammed, srf kendi karlar uruna Kur'an'a koymu deil midir?" eklindeki bir soru ile kar karya bulacaklardr! *** imdi tekrar, biraz nce sormu olduumuz bir soruya dnelim: "Eer oulluklarn kanlaryla evlenmek kt bir eyse, neden acaba Tanr, kt olduunu bildii bir gelenei kaldrmak iin 15 yl beklesin?" Gerekten de Muhammed'in Zeyneb'le evlenmesi olay hicretin 5. ylna rastlar. u durumda Tanr, Araplara "peygamber" gnderdii tarihten on be yl sonrasna gelinceye kadar, oul edinenlerin kendi oulluklarnn eleriyle evlenmelerini haram sayan Arap geleneini deitirmeyi dnmemi olmaktadr. On be yl boyunca "oul edinen" ile "oul edinilen" arasnda "baba-oul" ilikisinin srmesini uygun bulmuken, Muhammed'in Zeyneb'e ak olduunu grd zaman m bu ilikileri deitirmeyi dnmtr? Hi "Yce" olduu kabul edilen bir Tanr byle bir ey yapar m? Grlyor ki, olaya hangi adan bakarsak bakalm varacamz sonu udur ki, yukarda sz konusu olan ayetler, srf Muhammed'in gnlk yaamnn gereksinimleri ve onun kendi szleri olarak Kur'an'a alnmtr. B) "St" Akrabal likileri Konusundaki Eski Arap Gelenekleri, "Takiyye" Yoluyla Muhammed'in Yaam Gereksinimleri Dorultusunda Ayarlanyor (K. 4, Nisa Suresi, Ayet 23) slam ncesi Arap gelenekleri arasnda st akrabalaryla ilgili olanlar vard ki, "sebep cihetiyle nikah haram" saylrlard. Bunlardan bazlarn Muhammed, slam kural ekline sokup srdrm, bazlarn da "takiye yolu" ile deiik bir uygulamaya dntrmtr. nk byle yapmay kiisel karlar bakmndan yararl grmtr. rnein slam ncesi dnemlerde Araplar stanala-r'm, stnineleri'ni (ki st emziren kadnlarn yukar doru ykselen analardr) ve sthemireleri'ni (ki st anann emzirdii kz kardelerdir) "sebep cihe tiyle nikah haram olanlar" snfndan sayarlard.5 Ve ite Muhammed, bu gelenek dorultusuda olmak zere Kur'an'a (Nisa Suresi'ne) u ayeti koymutur: 5 "St analar: Esna-y radada st emziren kadnlar ve hu st analarn -yukar doru ykselen- analardr ki, hil'umum st ninelerdir...", bkz. Sahih-i..., c.XI, s.275-277. "... Sizi emziren analarnz, stbaclannz... size haram klnd..." (K. 4, Nisa Suresi, ayet 23.) Yine bunun gibi, aralarnda "st ilikisi" bulunan kiileri, slami kural olarak yerletirmi bulunduu yasaklar ve haramlar sistemine balamtr. rnein kadnlar, yabanc erkeklerle bir arada bulunmaktan yasaklarken, "st akraba" saylan erkekleri bu yasak dnda tutmutur. rnein bir gn Aye'nin odasna geldiinde orada bir erkein oturmakta olduunu grr; holanmadn aa vuracak ekilde davrannca Aye kendisine: "Bu benim stkardeimdir" der. Buna kar Muhammed: "Stkardeinizin kim olduuna iyi dikkat ediniz, rada'a ancak mecaadandr" diye yant verir. Arapada "rada" (ya da "reda") szc "st em-me" ve "mecaa" szc "alk" anlamna geldii iin yukardaki szleriyle anlatmak istedii ey udur: "Kendisiyle hrmet sabit olan rada, yalnz aln stle telafi edebilen emzik andaki nevzad (ocuk) hakknda muteberdir. "6 Dier bir deyimle "nev' nemasn" ve "bedeni teekkln" (yani "fiziki gelimesini, bymesini") stle

temin eden ocuk ile "st veren kadn" arasnda "stanalk" ve "stevlatlk" ilikisi kurulmu olur. Yani "rada" (yani "st emme") mddeti iinde bulunan bir kadnn stn emen ve bylece aln gideren ocuk "st ocuu" durumundadr velev ki, bir kere emmek sz konusu olmu olsun. Yine ayn ekilde "st emme" sresi iinde bulunan bir kadndan ocuk olarak st emmi olanlar arasnda stkardelii teesss etmi olur ve dolaysyla bu gibi kiiler arasnda nikah haram saylr. Muhammed'in getirdii hkm tekrar okuyalm: 6 Aye'nin rivayet ettii bu hadis iin bkz. Sahih-i..., c.XI, s.273, Hadis No: 1799. "Vaktiyle sizi emzirmis olan stanalarnz (in nikah) da (kendi analarnz gibi) haram klnmtr. "7 Ne var ki, Muhammed "st akrabal" konusunda koyduu bu kurallar da, Zeyneb'le evlenmesinden sonra, yiie kendi gnlk karlarna uydurmaktan geri kalmamtr. Ebu Huzeyfe'nin oulluu olan Salim'le ilgili bir olay bunu kantlayan rneklerden biridir ve yledir: Ashab'dan Ebu Huzeyfe'nin Sbeyte ve Sehle adnda iki kars vardr. Bu karlarndan Sbeyte, bir gn Salim (bn-i Ma'kl) adnda Fars'tan gelme birini kle edinir ve az sonra bunu kocasna hediye eder. Ebu Huzeyfe de, kle olarak kendisine hediye edilen Salim'i azat edip "oul" edinir ve kendi adna nispetle onu Salim bn-i Huzeyfe (Huzeyfe'nin olu Salim) diye arr. Bylece Salim, ayn zamanda Huzeyfe'nin karlarnn "oulluu" durumuna girmi olur. Bu nedenle, birtakm medeni ve sosyal haklara sahip saylr; rnein Huzeyfe'nin mirass durumuna girer. Ayn zamanda evin z olu sayld iin Huzeyfe'nin evine ve kadnlarnn yanna serbeste girip kmaya balar. Huzeyfe, kendisine oulluk edindii Salim'i o derece sever ki, daha sonra onu Velid bn-i Utbe bn-i Ra-bia adndaki kendi kardeinin kz Hind'i ile evlendirir.8 Fakat ne var ki, gnn birinde Muhammed biraz yukarda belirttiimiz gibi, Zeyneb olay vesilesiyle oulluklarn gerek anlamda "oul" saylmayacaklarna dair Kur'an'a ayet (Ahzab Suresi, ayet 4 ) koyunca i deiir; u bakmdan ki, "oul" edinmi olanlar, oulluklarn "z oul" olarak kabul etmeme durumunda kalrlar. Baka bir deyimle Salim zerinde ne Ebu Huzeyfe'nin babal ve ne de Sbeyte ile Sehle'nin "anal" kalr. Bu nedenle Huzeyfe ve karlar ile Salim arasndaki ilikiler kmaza girer. nk bir kere Huzeyfe ve iki kars uzun yllar boyunca z evlat gibi kabul ettikleri ve sevdikleri Salim'e son derece dkn ve baldrlar. Onu kendi 7Sahih-i..., c.XI. s.273; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, ae, c.. s. 1323. 8 Sahih-i..., c.Xl, s.259. z evlatlar olarak grmek ve hukuki ve sosyal haklardan yararlandrmak (rnein miras klmak) arzusundadrlar. te yandan Salim, evin ocuu gibidir ve Ebu Huzeyfe'nin kadnlarnn yanna serbeste girip kmaktadr. Oysa ki, "evladlk" (oulluk) sfatn yitirince btn bu haklardan yoksun kalacaktr. Ne miras olabilecektir, ne Ebu Huzeyfe'nin evine admn atabilecektir ve ne de ubeyle ile Sehle'nin yanlarna girip kabilecektir. Bu nedenle Ebu Huzeyfe ve kanlan son derece zgndrler. Buna bir zm bulmak umudu ile Sehle, bir gn Muhammed'in yanna kar ve zntsn belirtir; yle der: "(Bu koyduun ayetle) Salim evladlktan kyor. Halbuki o, erlik anda olduu halde biz kadnlarn yanma girip kyor(du). yle sanyorum ki, Ebu Huzeyfe de bundan mteessirdir. "9 Bunu syledikten sonra unu ekler ki, kocas Huzeyfe de durumdan ikayeti ve znt ierisindedir. Muhammed Sehle'nin szlerini dinlerken, Huzeyfe'yi bu yzden huzursuz kld iin telalanr. nk Huzeyfe kendisine ok yararl bir kimsedir. Onu honut klc bir zm bulmakta yarar olacan hesaplar ve Seh-le'ye, u yant verir: "Salim'i emzir, sen de ona stana olup haram olursun; zevcin Ebu Huzeyfe'de de bir endie kalmaz."10 Ne var ki, Salim yllarca nce emzik andan km, yan ban alm bir kimsedir; yle emzirilecek gibi deildir. Bu nedenle Sehle sorar: "Ya Resulallah, koca adam ben nasl emziririm?" Bu soruya Muhammed u yant yaptrr:

"Salimin koca bir adam olduunu ben de biliyorum." 9 Sahih-i..., c.Xl, s.258-261, Hadis No: 1791. 10 Sahih-i..., c.XI, s.261-2. Anlatmak istedii ey "Ne yaparsan yap, onu emzirmi gibi grn" gibi bir yoldur. Oysa daha nce koymu olduu hkme gre, ancak "st emme" (rada) mddeti iinde bulunan bir kadnn stn emen ve bylece aln gideren ocuklar "st ocuu" durumundadrlar velev ki, bir kere st emmi olsunlar. Oysa Salim'in "st emme" zaman oktan gemitir. Baka bir deyimle Muhammed, zm yolu olarak "takiyye"yi semi ve Sehle'yi bu yoldan i grmeye srklemitir.'' Ve ite Muhammed'in tavsiyesine uyularak Sehle'nin st bir anaa salr, sonra Salim bu st ier. Bylece st emerken Sehle ile temas etmemi olur.12 Sehle'nin stn emmekle "stakraba" durumuna girmi olur. Grlyor ki, Muhammed srf Ebu Huzeyfe'yi darltmamak, yani kendi kiisel karlarn tehlikeye sokmamak iin stanalk konusunda koyduu kural "takiyye" usulleriyle esnekletirmitir. Zira, biraz yukarda iaret ettiimiz gibi stanalnn koullarn belirtirken ancak emzik andaki ocuun emzirilmesi koulunu ngrd halde, Salim olaynda, yan ban alm bir adamn anak iine salan st imesini, "oulluk" durumunun devam iin yeterli saymtr. 11 "Takye" uygulmasm salamak maksadyla Muhammed'in Kur'an'a, koyduu ayetler konusunda bkz. Kur'an'n Eletirisi l, s. 195 vd. 12 Sahih-i..., c.XI, s.262.

XI

ARABIN KT GELENEKLERNDEN SAYILAN "ZIHAR" UYGULAMASI, MUHAMMED'N GNLK SYASETNN GEREKSNM OLARAK BAZI DEKLKLERLE KUR'AN'DA YER ALIR*
Daha nce deindiimiz gibi Araplarda, ok eskiden beri (yani "Cahiliyye" denen dnemde) uygulanagelen "zhar" adnda bir gelenek vard ki, bir kimsenin kendi karsna: "Sen bana anamn srt gibisin" demesi ya da karsnn karn, bel, kask gibi mahrem bir uzvunu kendine benzetmesi zerine, onu kendisine haram klmas sonucunu doururdu. Baka bir deyimle koca u veya bu nedenle karsna "zhar" tabir olunan bir sz sarf etmekle karsndan uzaklam, yani onu bir bakma boam olur ve yaptndan pimanlk 3uysa bile artk bir daha onu geri alamazd. Bu bakmdan "zhar", boama eyleminden farkl bir nitelik tamaktayd. Zira, her ne kadar koca: "Bo ol" demek suretiyle de karsn boayabilir, ondan uzaklaabilir olmakla beraber, hi deilse szn geri alarak boad kadna dnebilirdi. Hatta Muhammed'in getirdii "Talak- sela-se" denen usulde (yani kocann karsna "Seni kez boadm" demesiyle) bile kadnn "hlle" yoluna bavurarak (yani baka bir erkekle evlenip cinsi mnasebette bulunduktan sonra ondan ayrlmas) eski kocasna dnmesi mmknd. Ama "zhar" yaparak kadnlarndan uzaklaan erkekler iin artk bir daha karlarna dnme olasl yoktu. rnein bir kimse, fkeye kaplp karsna: "Sen bana anamn srt gibisin" demi olsa, o kadn ona haram olurdu. Zhar yaparak karsndan uzaklaan koca, tekrar karsyla birlikte yaa* K. 53, Mcadele Suresi, ayet 2-4. mak istese de, artk bir daha o kadn geri alamazd. Bu bakmdan "zhar" denen bu uygulama, zellikle kadnlar bakmndan, boanmadan ok daha insafsz sonular yaratan bir uygulamayd. Bundan dolaydr ki, din bilginleri "zhar" yapmay "irkin bir amel, irkin bir yalan", "zevcin zevcesine el srmesine engel bir gnah" olarak tanmlamlardr ve bu irkin sz sylemenin "kadnn haysiyet ve mevcudiyetini ldrmek" anlamna geldiini anlatmlardr. Hatta bunun "kadnn gnln kran ve hukukunu haleldar eden bir ey" ya da "aza alnmamas gereken bir cinayet, bir gnah" olduunu syleyenler yannda, "bir insan yanllkla ldrmek cinayeti kadar byk bir gnah" saylmak gerektiini syleyenler olmutur.' Ve ite bylesine kt ve insan haklaryla badamaz bir gelenein uygulanmasna kar Muhammed, her ne hikmetse uzun yllar sesini karmamtr. Kendisini "peygamber" olarak ilan ettii tarihten on be ya da on yedi yl sonrasna gelinceye kadar bu konuda bir hkm koymamtr. Koymak yle dursun, fakat Medine dneminin ortalarna doru, kocas tarafndan zhar yaplan Havle binti Salebe adndaki bir kadnla ilgili olayda, Tanr'nn kendisine bu konuda buyruk indirmediini ne srm ve kadncazn perian ve ackl haline aldrmayarak: "Sen artk kocana haramsn" demekte srar etmitir. slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Muhammed'den bu yant alan Havle, ikayetini Tanr'ya yneltmi ve bunun zerine Muhammed zharla ilgili olmak zere Tanr'dan vahiy indiini mjdelemi ve zhar yapan kocalara, karlarn geri alabilme yollarn bildirmitir. Konu hakknda fikir edinebilmemiz iin Havle olayn ksaca ele almamz gerekiyor: Evs bni Samit adndaki Mslman bir kii, bir gn kars Havle binti Sa'lebe'ye fkelenir ve: "Sen bana anamn srt gibisin" diyerek zhar yapar ve uzun yllar birlikte yaad ve ocuklar edindii karsndan uzaklam olur. Fakat az gemeden piman olur ve karsna eve dnmesini syler. Ancak kadn, yerleik Arap gelenei gereince dnemeyeceini bildirir ve yle der: l Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4779-4780. "Cann elinde olan Rabbime kasem ederim ki, sen o lakrdy syledikten sonra Allah ve Resul' hkmn verinceye kadar sen benim yanma gelemezsin; git Resulallah'a dan." Yani ister ki, kocas gidip Muhammed'den tekrar bir arada yaayabileceklerine dair fetva getirsin. Fakat kocas: "Ben utanrm, Resullallah'a bunu soramam"

der.2 Bunun zerine Havle, Muhammed'in yanna giderek bir zm yolu bulmas iin yalvarp yakarr: "Ey Resulallah!" der, "Kocam benimle evlendiinde ben gen, gzel bir kadndm. Herkes tarafndan sevilir, beenilirdim. Fakat vaktaki ocuklarm oldu ve yam ilerledi, kocam imdi bana zhar yapt, beni anas gibi kld, kimsesiz brakverdi. Eer bana bir ruhsat bulur da beni yine onunla geindirirsen, beyan buyur ya Resullallah." Kadnn bu istei zerine Muhammed kararsz kalr. Kadn hakl karacak bir karar vermekten ve hele erkekler lehine i gren "zhar" gibi bir gelenei deitirmekten ekinir. nk "zhar", erkeklerin kadnlar zerindeki egemenliklerini pekitiren bir gelenek olduu iin, bunu kendi kararyla ilemez hale sokmay, kendi prestijinin sarslmas ihtimali bakmndan sakncal grr. Bu nedenle Havle'ye bu konuda Tanr'dan herhangi bir buyruk almadn syler ve kocasna "haram" sayldn tekrarlar; yle der: "Ben imdiye kadar bu babda bir ey ile emrolunmadm; re'yim (u ki, sen kocana) haram olmusun." Kadncaz alamaya balar ve kocasnn kendisini "talak" ile boamayp zhar yaptn hatrlatr. Fakat Muhammed, kadnn fer-yad edip yalvarmasna aldr etmeyerek: "Sen kocana haram ol2 Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4775. musun" demekte srar eder. Havle yine yalvarmaya devamla: "Kurbann olaym, nazar buyur ya Nebiyyallah" der; fakat Muhammed'den yine ayn yant alr: "Sen kocana haram olmusun!" Oysa her vesileyle Muhammed'in syledii udur ki, Tanr kendi Peygamberi'nin gnlnde sakl olan her eyi bilir ve her dileini yerine getirir. Nitekim gya Kble'nin Mescid-i Aksa'dan (Kuds'ten), Mescid-i Haram'a (Mekke'deki Ka'be'ye) yneltilmesi isteini iinden geirdiinde, Tanr onun bu gizli isteini bilmi ve yerine getirmitir (bkz. Bakara Suresi, ayet 143-144). Ve ite her istedii eyin Tanr tarafndan yerine derhal getirildiini syledii halde, ite imdi hakszla urayan Havle'ye yardmc olmak iin Tanr'dan herhangi bir dilekte bulunmay dnmemektedir! O her eyi gren ve her konuulan eyi iiten Tanr ise, her ne hikmetse susup oturmaktadr; ta ki Havle'nin kendisine hitap ettiini fark edene kadar. Gerekten de Havle, btn alamalarna ve szlanmalarna ramen Muhammed'den olumlu bir yant alamaynca ikayetini Allah'a ynelterek yle der: "Allahm yalnzlmn iddetinden ve bana zor gelecek olan ayrlmamn acsndan sana ikayet ederim; kk ocuklarm var, onlar kocama braksam zayi olacaklar, kendime alsam a kalacaklar... Allahm sana ikayet ederim. Allahm Peygamberi'nin lisanna bir vahiy indir." Havle'nin bu ekildeki konumas zerine Muhammed, muhtemelen dnr ki, eer zhar yapan kiilere, baz koullan yerine getirmek kaydyla karlarn geri alma olasln salayacak olursa, bu takdirde zhar geleneini, kendi gnlk siyasetinin gereksinimine yarayacak bir ekle sokmu olacaktr. Ve ite bu dncesini gerekletirmek zere: "Ya Havle mjde!" der ve Tanr'dan indiini syledii vahiyleri ona okur. Her eyden nce "zhar" ktlermi gibi grnp "Sen bana anamn srr gibisin" eklinde szlerin irkin ve yalan olduunu anlatmak zere u ayeti koyar: "inizden zhar yapanlarn kadnlar, onlarn analar deildir. Onlarn analar, ancak kendilerini douran kadnlardr. phesiz onlar irkin bir laf ve yalan sylyorlar. Kukusuz Allah affedicidir, balaycdr" (K. 58, Mcadele Suresi, ayet 2). Dikkat edilecei gibi bu ayeti koymakla Muhammed, her ne kadar zhar yapmay olumsuz bir eymi gibi gstermekle beraber ortadan kaldrm deildir. rnein "Tanr zhar denen uygulamay ortadan kaldrmtr" ya da "zhar yapmak gnahtr; yapan cezalandrlr" eklinde bir ey sylemi deildir. Bu konuda bir yenilik getirmi deildir. Aksine Tanr'y, zhar yapan erkeklerin affedicisi ve balaycs eklinde tantmtr; zira grld gibi ayete gre Tanr, zhar yapan kiinin karsna hitaben: "Sen anamn srt gibisin" eklindeki szlerinin "irkin bir laf ve yalan" olduunu belirtmekle beraber, bu szleri sarf edenleri affedeceini ve balayacan bildirmekten geri kalmyor. Baka bir deyimle kocalar "zhar" yapmaktan yasaklamyor.

Bununla beraber Muhammed, zhar yapan kocalara, zhardan vazgeip karlarn geri alabilmeleri iin baz zorunluluklar yklemeyi yararl bulur. Daha dorusu "Cahiliye" diye kmsedii bir dnemin bu geleneini sanki slah ediyormu gibi grnmek zere baz deiiklikler getirir. Bu deiikliklere gre zhar yapan bir kimse, bundan vageebilmek (yani kendisine haram sayd karsn geri alabilmek) iin bir kle azat edecektir; eer buna imkan bu-lamyorsa iki ay oru tutacaktr, buna da gc yetmiyorsa altm fakiri doyuracaktr (Mcadele Suresi, ayet 3-4);3 bunu da yapamyorsa muhtemelen karsn geri alamayacaktr; meer ki, birileri kendisine mali bakmdan yardmda bulunsun. 3 Ayetler yle: "Kadnlardan zhar ile ayrlmak isteyip sonra sylediklerinden dnenlerin kanlaryla temas etmeden nce bir kleyi azad etmeleri gerekir... (Buna imkan) bulamayan kimse, hanmyla temas etmeden nce iki ay oru tutar. Buna da gc yetmeyen altm fakiri doyurur..." (K. 58, Mcadele Suresi, ayet 2-4.)

Bu ayetlerin ilk olarak uygulanna rnek vermek maksadyla Muhammed, Havle'nin kocas Evs bni Samit'i karsna alr ve ona: "Bir rakabe (4) azad etmeye gcn yeter mi?" diye sorar. Evs: "La vallah ya Resullallah, ona gcm yetmez, malmn hepsi gider, rakabe pahaldr, benimse malm azdr" diye cevap verir. Muhammed sorar: "Ona gcn yetmezse iki ay srasyla oru tutabilir misin ?" Evs bunu da yapamayacan syler ve yle der: "La vallah ben gnde kere yemezsem gzmn feri kaar." Bu sefer Muhammed yine sorar: "O halde altm miskin doyurabilir misin?" Bu soruya kar Evs, altm fakiri doyuracak paras olmadn bildirerek: "La vallah meer ki, bana iane buyurasnz (para yardmnda bulmasnz)" der. Bunun zerine Muhammed, Evs'e az bir miktar para vererek yle der: "Ben sana onbe sa' ile yardm ederim ve bereketine dua ederim. "5 bylece kar kocann aralarn dzeltmi olur. Anlalan o ki, zhar yapan koca eer bu yukardaki koullan yerine getiremiyorsa, karsn geri alamayacaktr! Nitekim yukardaki 4 "Rakabe" deyimi "kle" demek olup byk ya da kk, dii ya da erkek kul anlamna gelir. 5 Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4776.
;

rnekte Evs, ancak Muhammed'in kendisine verdii az bir para sayesinde karsna kavuabilmitir; byle bir para yardmndan yararlana-masayd, Havle'yi geri alamayacakt! u durumda sormak gerekiyor: "Tanr yukardaki ayetleri hi ie yaramasn diye mi indirdi?" Grlyor ki, Muhammed sz konusu zhar geleneinin bir ksmn (daha dorusu zn) olduu gibi brakm, bir ksmn deitirmitir. Her ne kadar slamclar bu deiiklii sanki kt bir gelenein iyi bir ekle sokulmas eklinde tanmlasalar da hi de yle deil. nk bir kere "kadnn gnln kran ve hukukunu haleldar eden bir ey" ya da "bir insan yanllkla ldrmek cinayeti kadar byk bir gnah" olarak tanmlanan zhar geleneini kknden yok etmeyip pamuk iplii niteliindeki baz koullara

balamann Tanr'nn ycelii fikriyle badar bir yn olamaz. "Pamuk iplii niteliinde" diyoruz, nk yukardaki Evs rneinde grld gibi koca, azat edecek kleye sahip deilse, oru tutamayacaksa ya da altm fakiri geindirecek paras yoksa, karsn geri alamayacak ve bundan kadn zarara urayacaktr. Baka bir deyimle zhar yapan kocasnn hatas ya da kaprisleri yznden hakszla urayan kadn, yine kocasnn yetersizlii (yani sz konusu koullan yerine getirememesi) yznden yuvasna dnemeyecek, yani cezalandrlm olacaktr. Baka bir deyimle, Muhammed'in getirdii bu koullar, kadnlarndan zhar yapan kocay cezalandrmaya deil, fakat kocann bu haksz eyleminden dolay zarar gren kadn daha da kt durumda brakmaya yarar nitelikte eylerdir. *** te yandan yukardaki ayetlere bakarak muhtemelen samlacaktr ki, Muhammed zhar yapan kocay kle azat etmeye ya da fakirleri doyurtmaya zorlamakla, hem onu cezalandrmak ve hem de klelik kuruluunu yok etmek ve fakirlii sona erdirmek gibi gzel dncelere ynelmitir. Oysa hi de yle deil. nk bir kere ki-yi kle azat etmeye zorlamann, onu cezalandrmakla ilgisi yoktur. u bakmdan ki, kle azat eden kii, azat ettii bir kle yerine, isterse on kle edinebilir. Muhammed, klelik kuruluunu yok etmeyip aksine doal bir kurulu olarak benimsediine ve kle edinmeyi bir hak olarak belirlediine ve stelik kendisini kle sahibi olarak Mslman kiilere rnek verdiine gre, zhar yapan kocalara "bir kle azat etme" zorunluluunu yklemesinin hibir anlam yoktur. Oru tutma koulu iin de ayn eyi sylemek mmkn: gnlk bir oru tutma zorunluluunu, zhar yolu ile kadna yaplan byk hakszln kefareti olarak kabul etmek gln olur. Kald ki, koca iin salk bahanesiyle bu zorunluluktan kurtulmak da pek zor bir ey deildir. Altm fakiri doyurmakla ilgili koula gelince: Erkein azndan kan irkin bir sz ile zhara urayan kadn, kocasnn altm kiiyi doyurmak zorunluluunda kalmasyla iki misli eza ekmi olacaktr. u bakmdan ki, kocasnn bu ekilde harcayaca paralar ailenin (kadnn ve ocuklarnn) nafakasnda azalma yaratacaktr. Eer koca o hatay ilememi olsayd, altm kiiyi doyurmak iin para harcamayacak ve bu paralar karsnn ve ocuklarnn geimi iin sarf olunacakt. *** Btn bu hususlar bir yana, fakat bir de unu belirtmek gerekiyor ki, Muhammed "Peygamber" olarak gnderildiini iddia ettii tarihten sonraki 15 ya da 17 yl boyunca zhar uygulamasna ses karmamtr. Kt ve insan haysiyetiyle badamaz byle bir gelenei yok etmeyi aklndan geirmemitir. Aklndan geirmek yle dursun, fakat Havle'nin ackl haliyle ilgili olarak nne gelen bir olayda bile, zhar uygulamasn geerli saym ve yukarda belirttiimiz gibi: "Ben imdiye kadar bu babda bir ey ile emrolunmadm" (yani "Tanr bana bugne kadar zhar konusunda bir buyruk gndermedi") demi ve kadncaza; "... re'yim (u ki, sen kocana) haram olmusun" diye eklemitir. Zharla ilgili yukardaki ayetleri Medine dneminin ortalarna doru (yani Peygamber olduunu iddia ettii tarihten 15 ya da 17 yl sonra) koyduuna gre,6 bu 15 ya da 17 yllk sre boyunca nice gnahsz kadnn bana zhar uyugulamas yznden felaketler gelmitir. Zhar yapmaktan pimanlk duyan kocalar da, kanlaryla bir araya gelme olaslndan yoksun kalmlardr. te yandan Muhammed'in en gzel niteliklerle tanmlad ve rnein "Rahman" (herkese ok acyan), "Rahim" (inanrlara merhamet yadran), "Kuddus" (ok kutsal), "Mheymin" (grp gzeten), "Cebbar" (buyruunu her eye geiren) vs. gibi yceliklere sahip olarak tantt Tanr, her bakmdan kt ve vicdan szlatc zhar uygulamasna kar yllar boyu sessiz kalm, kln bile kprdatmamtr: Ta ki, Havle adnda bir kadn zhar uygulamasndan yaknp Tanr'ya ve Muhammed'e yalvarana kadar! Hi Tanr'nn ycelii fikriyle badar ey midir bu? *** imdi tekrar soralm: Acaba neden dolay Muhammed, "kadnn gnln kran ve ve hukukunu yok klan", kadn haysiyetini ykan, bylesine kt bir gelenei yok etmedi de, yukarda belirttiimiz gibi pamuk ipliine balad. Bu soruya verilecek yant, benzeri sorularla akla kavuturmak mmkndr ki, o da u: Neden dolay Muhammed kadnlar "aklen ve dinen dun", "ahitlikte ve mirasta erkein yans", erkekler iin "meta" (bir mal, hem de uursuz bir mal), "dvlmeye layk bir yaratk", "dii koyun" (Na'ce)7 ve daha buna benzer nice aalamalara e tutmutur? Neden dolay "klelik" gibi insan haysiyetiyle badamayan bir kuruluu yok etmeyip, slamn doal bir kuruluu yapmtr?8 Neden dolay "Hlle" denen o olumsuz gelenein uygulanmasna ses karmamtr? Neden dolay slamdan gayr bir din ve inanca

6 Her ne kadar Mcadele Suresi, Tanr'dan 105. srada olmak zere nazil olmu (inmi) saylrsa da Kur'an'da 58. sure olarak yer almtr. 7 Bkz. Sad Suresi, ayet 23-24. 8 Bu konuda bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn. bal olanlar sapk saymtr? Neden dolay "mriklerin" ya da "mrted"lerin (slam terk edenlerin) ldrlmelerini gerekli bulmutur? Neden dolay Mslman olmayarak len ana ve babaya mafiret dilenmesini yasaklam ve kendi z anasyla ilgili olarak "Tanr bana, anam iin mafiret dileme iznini vermedi" diye konumutur? Bu tr sorulan sonsuza dek oaltmak kolay. Fakat bunlarn tmne birden verilecek bir tek yant var ki, o da btn bu ve buna benzer hususlarla ilgili buyruklarn (ayetlerin vs.), Muhammed'in gnlk siyasetinden ve yaam gereksinimlerinden ktdr. "Zhar" konusunda da ayn ey sz konusudur. stemitir ki, kadn erkein mutlak egemenlii ve basks altnda kaladursun. "Zhar" ortadan kaldrmayp, "zhar" yapan erkekleri karlarna dnebilmek iin baz koullar yerine getirme zorunluluunda klm gibi grnmesi, bunun ilgin kantlarndandr.

XII
ARAP KAVMNN TRK DMANLII DUYGULARIYLA

YORULMASINI SALAYAN KUR'AN AYETLER MUHAMMED'N GNLK SYASETNN SONUCUDUR*


Kur'an'n Kehf ve Enbiya surelerinde "Ye'cuc" ve "Me'cuc" adlar geer ki, Araplar ve tm insanlk iin felaket kayna saylan bir milleti tanmlar ve bu millet, Muhammed'in sylemesine gre, Trklerdir. Konuyu Arap Milliyetilii ve Trkler balkl kitabmda incelediim iin burada ksa bir zetleme ile yetineceim. Muhammed'in sylemesine gre Tanr, insanla zarar veremesin-ler diye vaktiyle Orta Asya'daki Trkleri bir set ile evirtmek istemi ve bu ii yapmaya da Zl-Karneyn'i (ki "Byk skender" diye bilinir) grevli klmtr. Kehf Suresi'ndeki anlata gre Tanr tarafndan "iktidar ve kudret sahibi" klnan Zl-Karneyn, gnein batt bir yere gittiinde "kafir" bir milletle kalar. Tanr ona yle emreder: "Onlara ya azap edecek veya haklarnda iyilik etme yolunu seeceksin." Zl-Karneyn, kendisine verilen emre uyacan syleyerek yoluna devam eder ve bu kez gnein doduu yere gider. Orada bir kavme rastlar ki, Tanr "onlar iin gnee kar bir rt yapmamtr. " Sonra yine yoluna devam eder ve bu kez iki da arasnda bir yere ular; grr ki orada hibir sz anlamayan bir kavim yaamaktadr. Bunlar Zl-Karneyn'e yle derler: * Kehf Suresi, ayet 83-89; Enbiya Suresi, ayet 96. "Ey Zl-Karneyn! Bu memlekette Ye-cuc ve Me'cuc bozgunculuk yapmaktadrlar. Bizimle onlar arasnda bir sed yapman iin sana bir vergi verelim mi?" Zl-Karneyn onlardan para istemez, sadece kendisine g vermelerini syler ve: "Bana, demir ktleleri getirin" der. Bu getirilen demir ktleleriyle dan iki yan arasn ayn seviyeye getirir ve vadiyi doldurur, sonra da onlara: "fleyin (krkleyin)" der. Onu kor haline sokunca: "Getirin bana, zerine bir miktar erimi bakr dkeyim" der. Ve bu suretle ylesine bir set kurmu olur ki, onu ne amak ve ne de delmek mmkndr (Bu hususlar iin bkz. Kehf Suresi, ayet 83-89). Ve kyamet gn bu set alacak ve orada yaamakta olanlar her tepeden akn ederek kacaklar ve nankrlklerini, kafirliklerini anlam olarak "Bizler zalim idik" diye rpnacaklardr (bkz. Enbiya Suresi, ayet 96).' Ye'cuc ve Me'cuc olarak tanmlad bu Trkleri Muhammed, mmkn olduu kadar tiksinti verici klkta gstermeye alm ve rnein "yayvan suratl, bask burunlu, krmz yzl" olarak tanmlamtr. Ve anlatmtr ki, bu Trklerle savalmadka ve onlarla ldrlmedike kyamet gn gelmi olmayacaktr. Bu konuda brakt hadislerden biri yle: "Kk gzl, krmz yzl, bask burunlu ve suratlar kaln deriden yaplm kalkanlara benzeyen Trklere kar sava1 Yorum iin bkz. Elmall H. Yazr, age, c.IV, s.3371. madka hkm gn (kyamet gn) gelmeyecektir. Ve hkm gn gelmeyecektir, ta ki, sizle kvrk kldan yaplm sandallar giyen (Trklere) kars savaana kadar. "2 Bunlara eklenebilecek dier benzeri aalamalar gz nnde tutacak olursak diyebiliriz ki, tarih ierisinde hi kimse Trk milletini, Muhammed kadar kt tantmamtr. Muhammed'in Trkler aleyhinde getirdii hkmler ve syledii szler, sadece Arabn "tarihi Trk dmanl" duygularn oluturmakla kalmam

ve fakat genel olarak btn insanl Trke kar di bilemeye vesile yaratmtr. Hemen belirtmeliyim ki, Muhammed Araplar Trk dmanl duygularyla yourmay, da ynelik siyasetini gerekletirmek amacyla gerekli grmtr. u nedenle ki, Medine dneminde ete saldrlar ve savalar sayesinde iyice glendikten ve Yahudi kavimlerini yok ettikten sonra, artk kendisini dnyann fatihi gibi hayal etmeye balamtr. Dtan gelebilecek bir tehlikeyi haber vermek suretiyle hem Araplar birlik halinde tutup kendisine bal klmak ve hem de da almak yollarn denemi olacakt. Zengin ticaret yolu ve merkezi saylan Orta Asya blgelerine kar giriilecek saldrlarn ok byk kazanlar getireceini dnm olmaldr ki, EskiAhit'de sz edilen Ye'cuc ve Me'cuc efsanesini kendisine malzeme edinmitir.3 Ve nitekim istedii olmu ve Arap ordular, Orta Asyalara alarak oradaki Trk kavimlerini kltan geirmiler, zengin blgeleri fethetmilerdir.4 2 Bu ve buna benzer dier hadisler ve yorumlar iin bkz. lhan Arsel, Arap Milliyetilii ve Trkler. 3 Konu hakknda daha geni bilgi iin bkz. ilhan Arsel, Arap Milliyetilii ve Trkler. 4 Bu konuda zellikle bkz. Erdoan Aydn, Nasl Mslman Olduk?, Baak Yayn-'an, stanbul 1994.

XIII
KUR'AN'IN "RADE ZGRL"NE YER VERR GRNEN YA DA BYLE BR ZGRL YOK BLEN HKMLER, MUHAMMED'N GNLK SYASETNN

GEREKSNMLERNE GRE DZENLENMTR*


Daha nceki blmlerde deinmi olduumuz bir konuya burada tekrar dnmemiz gerekiyor ki, o da "irade" sorunlaryla ilgili. u bakmdan ki, Kur'an'da irade zgrln ngren ya da byle bir zgrl yok bilen hkmler, hep Muhammed'in gnlk siyasetinin gereksinimlerinden doma eylerdir. Ksaca zetleyelim: Henz gl bulunmad dnemde (zellikle birinci Mekke dneminde) Muhammed, zor kullanarak kiileri Mslman yapamayacan bildii iin genellikle cennet vaatleri ya da cehennem korkutmalaryla i grrd. Mslman olmak isteyenlerin mkafatlara kavuacan, istemeyenlerin ise cehennemi boylayacaklarn anlatmak maksadyla Kur'an'a u tr ayetler koymutur: "Banza gelen herhangi bir musibet, ellerinizle ilediklerinizden trdr..." (K. 42, ura Suresi, ayet 30.) Bir dier rnek u: "te orada herkes, dnyada yapm olduunu bulur" (K. 10. Yunus Suresi, ayet 21-30, 52). Bir dieri yle: * K. 42, ura Suresi, ayet 30; K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 19-20; Nahl Suresi, aye' 93; Hicr Suresi, ayet 93; En'am Suresi, ayet 125; ura Suresi, ayet 29. "lediklerinden tr herkesin bir derecesi vardr. Herkese ilediklerinin karl denir. Kendilerine hakszlk yaplmaz; nkar edenler, atee sunulduklar gn, onlara ' ...Dnyadaki hayatnzda sizin iin gzel olan her eyi harcadnz... yoldan kmanzn karlnda alaltc bir azab greceksiniz" (K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 19-20). Beyzavi gibi kaynaklara gre, bu ayetleri Ebu Bekir'in ve zellikle onun olu Abdurrahman'n slamiyeti kabul etmeleri vesilesiyle koymutur. Bylece anlatmak istemitir ki, Mslman olmak kiinin istek ve iradesine bal "iyi" bir itir ve bylesine iyi bir i yapanlar, mkafat olarak cennetlere kavuacaklardr. Hatrlatalm ki, Ebu Bekir Muhammed'in slamiyeti yaymaya balamasndan iki yl sonra Mslman olmutur. Olu Abdurrahman ise olmam, direnmitir. Hatta babas ve anas kendisini Mslman yapmak istiyor diye onlara kafa tutmu, gya "f size" diye konumutur. Onun bu direniini Muhammed, Kur'an'a koyduu u ayetle aklar: "Annesine, babasna 'f ikinizden; benden nce nice nesiller gelip gemiken beni tekrar diriltilmemle mi tehdit ediyorsunuz?' diyen kimseye, anne ve babas... 'Sana yazklar olsun! inan, dorusu Allah'n sz gerektir' dedikleri halde 'Bu Kur'an tekilerin masallarndan baka bir ey deildir' diye cevap veren kimse gibiler, ite onlar ... Allah'n azab vadinin aleyhlerinde gerekletii kimselerdir" (K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 17-18). Fakat daha sonralar Abdurrahman tutumunu deitirip babasnn yolunda gitmi, yani slam olmutur. te bu ekilde slam olanlarn cennete gireceklerini syleyerek Muhammed, putperest Araplara da bu yolu semelerini anlatmak zere: "lediklerinden tr herkesin bir derecesi vardr; herkese ilediklerinin karl denir" (Ahkaf Suresi, ayet 19) yada: "Onlar sorumlu tutulacaklardr (Tanr'y brakp tanrlar m edindiler?)..." (K. 21, Enbiya Suresi, ayet 24) eklinde ve sanki irade rgrlne yer verirmi gibi ayetler dzenlemitir. Bylece anlatmak istemitir ki, kendisini peygamber olarak benimseyen ve Mslmanl seenler, tm gnahlarndan syrlm olarak cennete gideceklerdir; bunu yapmayanlar ise cehennemlik olacaklardr. Baka bir deyimle kiileri sorumluluk duygusu iinde tutmutur ki, cehennem azabndan korksunlar ya da cennet hayalleriyle yorulsunlar da slam olsunlar diye.

Ne var ki, slama girmek istemeyenlerin says, girenlerden ok fazlayd. On iki yllk Mekke dnemi boyunca Muhammed'in Mslman yapabildii kimselerin says seksen ya da yz civarnda olmutur. Bunlar, birka istisnasyla, Mekke'nin en zavall ve en yoksul kiileridir. Mekke dnemi boyunca Muhammed, Kurey'in ileri gelenlerini kendisine inandramamtr. Kendisini bir baba gibi yetitiren amcas Ebu Talib bata olmak zere, en yakn akrabalarn dahi Mslman yapamamtr. Ve ite kendisi hakknda: "Bu nasl Peygamberdir ki, insanlar, hatta akrabalarn dahi Mslman olmaya ikna edemiyor?" eklinde dnlmesin ve itibar sarslmasn diye, slam olup olmamann "zgr irade" ii olmayp "Tanr takdiri" olduunu ve Tanr'nn diledii kiileri Mslman yapp dilediklerini saptrdn anlatmak zere Kur'an'a: "Allah kimi doru yola koymak isterse onun kalbini slamiyete aar, kimi de saptrmak isterse... kalbini dar ve skntl klar.." (K. 6, En'am Suresi, ayet 125) yada: "Tanr dileseydi hepinizi doru yola eritirirdi" (K. 6, En'am Suresi, ayet 149) ya da "Allah dileseydi sizi tek bir mmet yapard. Ama o istediim saptrr, istediini doru yola eritirir..." (K. 16, Nahl Suresi, ayet 93) eklinde ayetler koymutur.1 Mslman yapmak isteyip de yapamad kiiler hakknda da, bu tr ayetler koymaktan geri kalmamtr. rnein al-Nadir bn al-Haris'in Mslmanl kabul etmemesi nedeniyle Kur'an'a koyduu ayet yle: "AIIah dilediini saptrr, dilediini de doru yola eritirir" (K. 14, brahim Suresi, ayet 4). Ayn ekilde meyye iin unu koymutur: "Ey Muhammed!... dileseydik onu ayetlerimizle stn klardk. .. Durumu, stne varsan da, kendi haline braksan da dilini sarktp soluyan kpein durumu gibidir" (K. 7, A'raf Suresi, ayet 176). Kendisine babalk eden Ebu Talib' Mslman yapamaynca Kur'an'a, unu koymutur: "Ey Muhammed! Sen sevdiini doru yola eritiremezsin ama Allah dilediini doru yola eritirir..." (K. 28, Kasas Suresi, ayet 56.) Bylece Mslman olup olmamann irade zgrl ile ilgisi bulunmadn, bu iin Tanr'nn dileine bal olduunu anlatmak istemitir. Baka bir deyimle kiilerin Mslman olup olmamalarnn sorumluluunu Tanr'nn srtna yklemitir. Grlyor ki, Muhammed irade zgrlne yer verir grnrken ya da aksine, byle bir zgrl yok bilirken hep kendi siyasetinin gereksinimleri dorultusunda i grmtr. *** Yahudileri ve Hristiyanlar Mslman yapmak maksadyla uygulad siyaset bakmndan da durum yukardakinin ayndr. Ko1 rnein K.42, ura Suresi, ayet 24. ny dier yaynlarmda, zellikle slama Gre Dier Dinler ve Kur'an'daki Kitapllar adl kitaplarmla incelemi olmakla beraber burada bir iki hususu ksaca belirtmekte yarar grmekteyim: Medine'ye getikten sonra Muhammed kendisini Yahudilere ve Hristiyanlara "peygamber" olarak kabul ettirmek istemitir. Kabul ettirebilmek iin, onlarn baz geleneklerini benimsemek2 yannda, bir de Tanr'nn onlara verdii dinin esas itibariyle slamiyet olduunu, bu dorultuda kitaplar (Tevrat ve ncil) gnderdiini fakat onlarn bu dini ve kitaplar tahrif ettiklerini, doru yola girmediklerini syler. Ve eer Kur'an' benimseyip kendisini de "peygamber" olarak kabul edecek olurlarsa mkafatlandrlacaklarn,

etmezlerse sorumlu tutulacaklarn bildirir. rnein Hicr Suresi'ne unu koyar: "Kur'an' ilerine geldii gibi blerek benimseyenlere de. Yahudi ve Hristiyanlara da Kitab indirmitik... hepsini de yaptklarndan sorumlu klacaz..." (Hicr Suresi, ayet 93.)3 Yine bunun gibi Mslmanlara Tanr tarafndan indirilen eylerin, daha nce brahim'e, smail'e, shak'a, Yakub'a ve onlarn soyuna dahi indirilmi bulunduunu ve hidayete erimek iin brahim'in milletinden olmak gerektiini syler (bkz. Bakara Suresi, ayet 138 vd.). Yahudilerin yapt gibi sa'y inkar etmenin ya da Hristiyanlarn yaptklar gibi onu Allah'n olu olarak saymann gnah olduunu ekler (Bakara Suresi, ayet 137). Yahudilerin ve Hristiyanlarn, aslnda Mslman olduklarn ve fakat buna ramen bu gerei inkar ettiklerini anlatmak iin yle der: "Allah yle biliyor ve yle ehadet ediyor ki, onlar ne Yahudi-dirler ne de Nasaradrlar, daha evvel gemi bir mmeti sabkadrlar; brahim Hani/i muslinidir ve mriklerden deildir; siz ise sabit olan bu hakikate ehadet! ketmediyorsunuz... "4 2 rnein kbleyi Kuds ynne evirmek, onlarn yaam tarzna ynelmek, rnein salarn onlar gibi uzatmak vs. gibi. 3 Bu konuda bkz. lhan Arsel, slam'a Gre Dier Dinler ve Kur'an'daki Kitaplk"4 Bu konuda bkz. Elmall H. Yazr, age, c.I, s.518 vd. Bu dorultuda olmak zere Bakara Suresi'ne ayetler koyar (bkz. Bakara Suresi, ayet 135-142). Fakat btn abalarna ramen onlar Mslman yapamaynca, bu sefer Mslman olup olmamann "zgr irade" ii deil fakat Tanr'nn dileine dayal bir i olduunu syler, rnein Kur'an'a: "Allah dileseydi hepinizi doru yola iletirdi" (K. 16, Nahl Suresi, ayet 9) eklinde ayetler koyar, ayrca da: "Tanr dilediinin gnln aar onu Mslman yapar, dilcdi-ininkini kapatr onu sapk klar" eklindeki ayetleri tekrarlar (En'am Suresi, ayet 125; ura Suresi, ayet 29, 24-31; Bakara Suresi, ayet 2, vs.). Sylemeye gerek yoktur ki, btn bunlar eliki niteliinde eylerdir. Ve ite bu elikiler, Muhammed'in zaman ve mekana gre kendi karlar dorultusunda hkmler koymasndandr.5 han Arsel, slam'a Gre Dier Dinler ve Kur'an'daki Kitapllar adl yaynlarda bu konu ele alnmtr.

XIV
KIBLENN KUDS'E YA DA K'BE'YE YNELK OLMASIYLA LGL AYETLER, MUHAMMED'N YAHUDLERE VE HIRSTYANLARA KARI UYGULADII GNLK SYASETNN GEREKSNMLERNDEN

DOMA EYLERDR*
Muhammed'in "Cahiliye!" diye kmsedii slam ncesi dnemlerde Araplar, Mekke'deki Ka'be'yi kutsal bir yer olarak bilirler ve "hac" iin ziyaret ederlerdi, "haccetmek" bu dnemden kalma bir gelenektir. "Beyti erif denilen Ka'be'de Araplarn tapar olduklar putlar, tanralar vs. deerli eyalar vard. Ka'be'nin anahtarlarn Kurey eraf saklard. Fakat zamanla buradaki duvarlarn yksekliinin hrszlklara engel tekil edemedii ve esasen ok eskidii anlaldndan buras, Kureylilerin kararyla yeniden tamir edildi. Bu tarihlerde Muhammed'in 35 yalarnda olduu ve Ka'be'nin tamiri ilerinde alt anlalmaktadr.' O tarihlerde kendisi de puta tapanlardan olduu iin gerek Araplar bakmndan ve gerek kendi inanlar asndan bylesine kutsal bildii Ka'be'yi, Peygamberliini ilan ettikten sonra "Mescid-i Haram" saym, kble yn olarak kabul etmi ve oraya ynelik olarak namaz klm, kendisiyle birlikte Mslmanlara da o ynde namaz kldrmtr. Ne var ki, Medine'ye getikten az sonra, kendisini Yahudilere peygamber olarak kabul ettirme hevesine kaplmtr. nk o dnemde Yahudiler meslek sahibi zengin kimselerdi. Muhammed'e ilk * Yunus Suresi, ayet 86; A'raf Suresi, ayet 29; Bakara Suresi, ayet 114, 142-3, 144-5. ,Sahih-i..., c.VI, s.30. balangta bir hayli de yardmda bulunmulardr. Onlar kazanabilmek iin, onlarn geleneklerini benimsemek gerektiini dnm ve her eyden nce kble ynn deitirmi ve Kabe (yani Mescid-i Haram) yerine Kuds' (yani Mescid-i Aksa'y) kble yapmtr. Yaparken de: "Tanr bana Kuds ynnde namaz klmamz emretti" demitir. nk Yahudiler, eskiden beri Kuds' kutsal bilmiler ve oray kble edinmilerdi. Fakat Muhammed sadece Yahudilerin kblesini benimsemekle kalmam, bir de onlarn dier baz geleneklerini almtr; rnein salarn onlara benzer ekilde kestirmeye balamtr. Btn bunlar srf Yahudileri honut edip kazanmak, onlar Mslman yapmak ve onlardan yararlanmak iin yapmtr. Kimi yorumcular, Muhammed'in Kuds' kble yapp o ynde olarak namaz klmas konusunda yle derler: "Resulallah... Mekke'de iken Ka'be'ye mteveccihen namaz klard. Medine'ye hicretten sona Sahre'ye (Kuds'e) mteveccihen namaz ile emrolunnutu ki, bunda Yehudileri slama bir nevi te'nis (altrma) vard."2 Mekke'den Medine'ye hicret edinceye kadar, yani on (ya da on ) yl boyunca Kuds'e ynislmeyi aklndan geirmemiken, Medine'ye hicretten sonra kble ynn Kuds olarak semesi ve namazn o ynde klmas bundandr. Ne var ki, Mslmanlardan bir ksm Mekke'deki Ka'be yerine Kuds'e ynelik olarak namaz klmay yadrgayp, yaknmaya balamlardr. O zamana kadar Ka'be'ye dnk ibadet ederlerken imdi birden bire Kuds ynnde ibadet etmenin anlamsz ve Arap geleneine aykr olduunu sylemeye balamlardr. Bu ekilde konuanlar susturmak iin Muhammed, yine Taundan vahiy indi diyerek Kur'an'a ayetler eklemitir. Bu ayetlere gre gya Tanr, kble ynnn deiiklii konusunda ikayeti olanlar beyinsizlikle sulayp yle konumutur: "(Ey Muhammed)! insanlarn beyinsizleri 'Yneldikleri Kb-le'den onlar eviren nedir?' diyeceklerdir. De ki, 'Dou ve 2 Elmall H, Yazr, age, c.I, s.525. Bat Allah'nd;: O dilediini doru yola eritirir... Senin y. neldiin yn, peygambere uyanlar, cayacaklardan ayn etmek iin, Kble yaptk" (Bakara Suresi, ayet 142-143). Hemen belirtelim ki, Muhammed, kble ynn Kuds olarak semekle ve ayrca da Yahudilerin yaam tarzlarndan bazlarn benimsemekle hibir sonu alamamtr; nk Yahudiler, hibir ekilde Mslman olmaya ya da Muhammed'i "peygamber" olarak kabule yanamamlardr. Ve ite bunu anlad an Muhammed, kble ynn deitirip, Kuds yerine yeniden Mekke'deki Ka'be'yi kble yapm ve artk Kuds'e deil fakat eskiden olduu gibi Mekke'deki Ka'be'ye ynelik olarak namaz klmaya balamtr; Mslmanlara da ayn eyi yaptrmtr. Fakat bu kez taraftarlar: "(Kble) kah buraya, kah oraya (evriliyor), bu ne oluyor? (Neden Tanr sabit bir kble gstermiyor?)" eklinde konuur olmulardr. Bu ekilde yaknmalarnn nedeni, bir ksm Mslmanlarn kble yn deitirilmeden nceki ynde, yani ilk kbleye (Ka'be'ye) doru namaz klarak lm bulunmalaryd. Bu kiilerin durumu konusunda endieye

kapldklar iindir ki: "Vefat eden ihvanmzn (dostlarmzn, arkadalarmzn) namazlar ne olacak?" diyerek telalanmaya balarlar.3 Bu yzden slam terk edenler olur. Durumun bu ekilde ciddilemesi zerine Muhammed harekete geer: Her eyden nce unu bildirir ki, "Allah Mslman kullarn snamaktadr ve bu nedenle Allah'n hibir emri onlara ar gelmemelidir. Ve esasen Allah, sebatkar imana sahip olanlar ve namazlarn hi zayi etmeden klanlar zarara uratmak istemez; bu itibarla kble deiiklii olduunda, deiiklikten nce klnm olan namazlar zayi olmayacaktr; vefat etmi olanlar iin dahi durum budur!" Bunlar sylerken Muhammed, bir de unu ekler ki, gece gndz AIIah a dua ederek brahim Peygamber'in kblesi olan Ka'be'yi temenni et3 Buhari'nin Bera'dan (b. Azib) rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar. , c.1'' s.48 vd., Hadis No: 38. mistir ve Allah, Mslman kullarna mutlaka sabit (deimez) bir kble gsterecektir. Bu sylediklerini inandrc klmak maksadyla bir de, semadan Cibril'i gzetlediini ve onun getirecei vahyi beklediini ekler. Az gemeden kblenin Ka'be'ye (Mescid-i Haram'a)4 yneldiine dair vahiy indi diyerek Kur'an'a u ayetleri yerletirir: "Yzn ge evirip durduunu gryoruz. Honud olacan Kble'ye seni. Ey Muhammed, elbette evireceiz. Yzn Mescid-i haram cihetine evir; bulunduunuz yerde yzlerinizi onun ynne evirin... Sen Kitap verilenlere her trl delili getirsen, yine de Kblene uymazlar; sen de onlarn Kblesine uyacak deilsin. Onlar birbirlerinin Kblesine de uymazlar. Andolsun ki, eer sana gelen (Kur'an'dan) sonra onlarn heveslerine uysarsan phesiz o zaman zulmedenlerden olursun" (Bakara Suresi, ayet 142-143). Grlyor ki, Muhammed gya Kuds'e ynelik ekilde namaz klmaktan pek holanmayp Ka'be'ye ynelik olarak namaz klma isteinde bulunduunu Tanr'ya belli etmek iin ikide bir yzn ge evirmitir. Ve Tanr, onun bu isteini fark etmi ve Kuds'e ynelik namaz klmann kitapllar (Yahudileri ve Hristiyanlar) etkilemek bakmndan faydasz olduunu anlayarak kbleyi tekrar Ka'be'ye evirmitir! Dikkat edilecek olursa bu ayetler Tanr'y g durumda klacak nitelikte eylerdir. nk bir kere Tanr, kendisi bakmndan son derece kutsal olan Ka'be yerine, kitapllarn (zellikle Yahudilerin) kutsal bildikleri Kuds' kble yapyor ve on alt, on yedi ay boyunca Muhammed'i ve Mslmanlar Kuds'e ynelik olarak namaz kldrtyor! unu dnyor ki, Kuds' kble yn yapmakla ki-tapllar (zellikle Yahudileri) honut edecek ve bylece onlar ko4 Mescid-i haram" deyimi Ka'be'yi de iine alan bir deyimdir. slamclarn syle-yiiyle "Mescid-i haran, Ka'be'nin kendi deil etrafndaki haremi erifidir." Burada her trl "ktal" (vuruma, ldrme) yasakland iin "haram" (harem) szc kullanlmtr. laylkla Mslman klabilecektir. Ve on alt, on yedi ay boyunca bekliyor, fakat anlyor ki Yahudilerin Mslman olmaya niyetleri yoktur! Yani ne yaparsa yapsn ve ne tr delil getirirse getirsin, onlar slama sokamayacaktr. Ve esasen sevgili "Peygamberi" Muhammed de ikide bir yzn ge evirip kendisine: "Ey Tanrm! Ben Kuds ynnde namaz klmak istemiyorum; kble ynnn Kabe olmasn diliyorum" der gibi zntsn bildirmektedir. Ve ite btn bunlardan dolay Tanr, kble ynn Ka'be'den Kuds'e evirmekle hata ilediini fark ediyor ve hatasn dzeltmek zere bu kez kbleyi Kuds'ten alp Ka'be ynne eviriyor! Pek gzel ama yle bir dnelim: Kur'an'da yazlanlara gre Tanr, her eyi nceden bilen ve gren, hibir ekilde yanlmaz olan bir yaratan deil midir? Her yarattnn ve her kulunun iini dn bilen deil midir? O halde byle bir Tanr, nasl olur da kble ynn Kuds'e evirmekle kitapllarn Mslman olmayacaklarn hesap edemez, bilemez? Onlarn niyetlerini, isteklerini bilmiyor muydu ki? te yandan Tanr, yine Muhammed'in sylemesine gre, dilediini Mslman yapabilecek gte deil midir? rnein: "Allah kimi doru yola koymak isterse onun kalbini slamiyete aar..." (En'am Suresi, ayet 125) diyerek bu glln ortaya vurmu deil midir? Byle olduuna gre nasl olur da Yahudileri Mslman yapmak iin urar da yapamaz? Neden onlarn gnllerini slama aamaz? Bunu yapamamakla gszln ortaya vurmu saylmaz m? stelik de "... (Ey Muhammed) Sen Kitap verilenlere her trl delili getirsen, yine de Kblene uymazlar..." diyerek gszln biraz daha pekitirmi deil midir?

Btn bunlar bir yana, fakat bir de yukardaki ayetlerde Tanr'nn Muhammed'e hitaben yle dedii yazl: "Yzn ge evirip durduunu gryoruz. Honud olacan Kble'ye seni. Ey Muhammed, elbette evireceiz. Yzn Mescid-i haram cihetine evir; bulunduunuz yerde yzlerinizi onun ynne evirin... " (Bakara Suresi, ayet 142-143). Bu szlerden anlalan u ki, Tanr, hani sanki kble ynn Kuds'ten Ka'be'ye evirmek iin Muhammed'in istekte bulunmasn beklemi gibidir. Hani sanki bu ii, onun gzlerini semaya evirip kendisine: "Ey Tanr! Ben Kuds ynnde namaz klmaktan holanmyorum. Kble'yi babam brahim Peygamber'in Ka'he'sine evirmeni diliyorum" eklindeki istei zerine yapmtr. Baka bir deyimle sanki Tanr, Kuds' kble yapmak sureliyle ilemi olduu hatay, Muhammed'in uyarmas zerine dzeltmi gibidir! Ve nihayet bir de u var: Biraz yukarda belirttiimiz gibi kble ynnn Ka'be'den Kuds ynne evrilmesi yznden baz kiiler akna dnm ve rnein "(Kble) kah buraya, kah oraya (evriliyor), bu ne oluyor? (Neden Tanr sabit bir kble gstermiyor?)" eklinde konumulardr. Mslmanlardan bir ksm da, kble deiikliinden nce klnm olan namazlarn geersiz saylabilecei endiesine kaplmlar, rnein: "Vefat eden ihvanmzn (dostlarmzn, arkadalarmzn) namazlar ne olacak?" diye yalanmlardr. Ve ite bunun zerinedir ki, Tanr yine yukarda belirttiimiz gibi kble ynnn deiikliinden nceki namazlarn geerli olduunu bildirmitir. imdi yine dnelim: Her eyi nceden bilir ve grr olduu sylenen bir Tanr, kble deiiklii yaparken, daha nceki namazlarn geerli olup olmad hakknda hibir ey sylemiyor! Kiilerin bu yzden telaa debileceklerini hesap edemiyor. Ve bunu ancak kiilerden ikayet gelmeye balaynca anlyor ve ancak o zaman gereken tedbiri alyor! Olacak ey midir bunlar? Tanr fikrindeki ycelie inananlar acaba ne diyeceklerdir btn bunlara?

XV
HIRSTYANLARIN "VAFTZ" GELENEN KMSER NTELKTEK KUR 'AN AYETLER, MUHAMMED'N HIRSTYANLARA KARI UYGULADII GNLK SYASETNN RNLERNDENDR*
slama Gre Dier Dinler adl kitabmda belirttiim gibi Muhammed, Yahudileri ve Hristiyanlar slama

sokamayacan ve kendisini onlara "peygamber" olarak kabul ettiremeyeceini anlad andan itibaren Kur'an'a onlar kltc nitelikte ayetler koymaya balamtr. Bunlardan biri, Hristiyanlarla ilgili olarak Bakara Suresi'ne koyduu u ayettir: "Allah'n (verdii) rengiyle boyandk. Allah'tan daha gzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin)...?" (Bakara Suresi, ayet 138.) Zemaheri gibi kaynaklara gre bu ayet Hristiyanlarn "vaftiz" geleneiyle ilgilidir ve Mslmanlara byle bir gelenein anlamsz olduunu anlatmak iin konmutur. Hristiyanlar yeni doan ocuklar "Ma'mudiye" denen sarmtrak bir suya daldrrlar ve bunu "temizlenmek", "paklanmak" olarak kabul ederlerdi. Hristiyan olmann ancak bu suretle gerekleebileceini sylerlerdi. Ve ite bu gelenei kmsemek ve batl nitelikte klmak maksadyladr ki, Muhammed: * Bakara Suresi, ayet 138. "Vaftiz nedir ki? Allah'tan gzel boya vuran kim olabilir ki? Allah'n boyas ile boyanmak gerekir" anlamna gelmek zere Kur'an'a yukardaki ayeti yerletirmitir. Bununla anlatmak istemitir ki, "insanlar bir paavra boyar gibi bulak bir suya sokup karmakla" iman sahibi yapmak mmkn deildir; gya "gerek iman", Tanr'nn doutan verdii imandr ki, "Allah'n boyas ite budur." Bir yorumcu bunu yle ifade ediyor: "Dini slam ve iman Tevhid insanlarn mintarafillah boyandklar yle gzel bir AIIah boyasdr."1 unu hatrlatmak gerekir ki, Muhammed Hristiyanlarn vaftiz geleneiyle alay ederken ve bu gelenei bir bakma "batl" inan eklinde tanmlarken, kendisi batl inanlara ynelik pek ok hkmler getirmitir. Bunlar arasnda, her gn sabahlar a karnna yedi adet acve hurmas yiyen kimselerin sihirden etkilenmeyeceklerinden tutunuz da, gz dokunmas ya da sarlk gibi hastalklarn frkl okumakla tedavi edilebileceine dair olanlar yannda, Kur'an'n Muavvizeteyn sreleriyle nefes etmek gerektiine varncaya kadar niceleri vardr.2 1 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.I, s.516; ayrca Diyanet Vakf'nn Kur'an evirisinde Bakara Suresi'nin 138. ayetinin aklanmasna bkz. 2 Bu konuda bkz. lhan Arsel, Toplumsal Geriliklerimizin Sorumlular: Din Adanlan.

XVI
ANA BABA, OCUKLAR VE YAKINLAR ARASI LKLER, MUHAMMED'N GNLK SYASETNN GEREKSNMLERNE GRE "SEVG" YA DA "DMANLIK" DUYGULARI EKLNDE AYARLANMITIR!..*
Muhammed'in Tanr'dan geldiini syledii "vahiy"ler arasnda ana ve babaya kar hayrl olmak, iyi

davranmak dorultusunda hkmler bulunduu gibi, dmanlk salan hkmler de vardr. rnein Ahkaf Suresi'nde.: ".. Biz insana, anasna, babasna kar iyi davranmasn tavsiye etmiizdir; zira annesi, onu karnnda zorlua urayarak tam, onu glkle dourmutur..." (K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 15) diye yazldr. Bunun gibi sra Suresi'nde unlar okumaktayz: "Allah anaya, babaya iyilik etmeyi buyurmutur... Onlar ... senin yannda ihtiyarlayacak olursa, onlara .. . acyarak alak gnlllk kanatlarn ger ve 'Rabbim kkken beni yetitirdikleri iin sen de onlara merhamet et' de" (K. 17, sra Suresi, ayet 23-24). Ve ite Kur'an'daki bu tr ayetlere baklarak sanlr ki, Muhammed, ana baba, ocuklar ve yaknlar arasndaki ilikileri sevgi ve * Ahkaf Suresi, ayet 15; sra Suresi, ayet 23, 24; Tevbe Suresi, ayet 23, 24, 113-114, 123; Ankebut Suresi, ayet 8: Lokman Suresi, ayet 14-15; Mmtehine Suresi, ayet l, 3-4, 8; Mcadele Suresi, ayet 22; En'am Suresi, ayet 54; A'raf Suresi, ayet 43; Hadid Suresi, ayet 19; Ahzab Suresi, ayet 58 vd. sayg esasna balam, bu tr duygulan yce klmn Baka bir deyimle ana babaya kar sevgi, sayg ve yardm eklindeki davranlarn nedenini, ana ve babann kendi ocuklar iin yklendikleri fedakarlklara dayatm gibidir. Ne var ki, gerek byle deil; nk Muhammed ana ve babaya ya da yaknlara kar sevgi, sayg ve yardm eklindeki tutum ve davranlar, onlarn fedakarlklar esasna gre deil, fakat "Mslman" olup olmamalar esasna balamtr; gerei sylemek gerekirse, kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine gre ayarlamtr. Yani eer bu kiiler Mslman iseler, onlar birbirlerine kar sevgi, dostluk ve yardmlama duygularyla davranmaya armtr; yok eer bunlar farkl inanta iseler, aralarna dmanlk salmtr velev ki, birbirlerine kar fedakarlk gstermi olsunlar. Eer ana baba ve ocuklar aras sevgi ve ball, "fedakarlk" esasna dayatm olsayd, bu takdirde inan fark nedeniyle ana ve babaya (ya da hsm akrabaya) kar dmanlk yaratc hkmler koymaz ve herkesten nce kendisi, kendi anasna ve babasna (ve kendisine bir baba gibi bakan amcas Ebu Talib'e) kar hayrl bir evlat gibi davranrd. Oysa Kur'an'a koyduu ayetlerle, Mslman olmayan ana ve babaya (ve yakn akrabaya) kar yaknlk gsterilmesini ve onlar iin Tanr'dan "mafiret" ve "merhamet" dile-nilmesini yasaklamtr. Bunlardan biri yle: "Ey inananlar! Babalarnz, kardelerinizi kfr imana tercih ediyorlarsa dost edinmeyin" (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 23). Buna benzer bir baka ayet yle: "Akraba bile olsalar mrikler iin mafiret dilemek Peygamber'e ve m'minlere yakmaz" (Tevbe Suresi, ayet 113). Ayn eyi "evlatlar" bakmndan da ngrmtr: Yani eer evlatlar slam inancna bal deillerse, ana ve babalar onlara kar sevgi ve yaknlk gstermekten yasaklamtr. Ve bu hkmlerin Mslmanlar tarafndan iyice benimsenmesi iin kendinden rnek vermek istemi, Tanr'nn kendisine, ana ve babasna mafiret dileme izni vermediini sylemi, babasnn cehennemlik olduunu bildirmitir; nk Muhammed'in anas Amine ve babas Abdullah, Mslman olmayarak lmlerdir. Baka bir deyimle Muhammed, her hususta olduu gibi ana baba, ocuklar ve yakn hsmlar aras ilikiler hususunda da gnlk siyasetinin gereksinimlerini n planda tutmutur. Kendisini "peygamber" olarak kabul etmeyen ya da slam imannda olmayan kimseleri, velev ki bunlar ana ve baba olsunlar, sevgi ve saygya, hayrla anlmaya layk bulmamtr. Ana, baba ya da karde dahi olsalar, "kafirlere" kar hayrl davranlarda bulunmay kafirlik bilmitir. Bu maksatla Kur'an a: "...Babanz dahi olsa, Tanr'ya ortak koan ya da Tanr'ya dman olandan uzaklasn, onlara mafiret dilemeyin..." (Tevbe Suresi, ayet 113-114)

ya da: "Ey inananlar! Kafirlii severlerse ve kfr imana tercih ederlerse, babalarnz ve kardelerinizi de dost edinmeyin; iinizde kim onlar severse, onlardr zulmedenler" (Tevbe Suresi, ayet 23) ya da: "De ki! Eer babalarnz, oullarnz, kardeleriniz, eleriniz, hsm akrabanz, kazandnz mallar, kesade uramasndan korktuunuz ticaret, holandnz meskenler size Allah'tan, Resulnden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artk emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasklar topluluunu hidhayete erdirmez" (Tevbe Suresi, ayet 24). "Ey o btn iman edenler.' Kafirlerin size yakn olanlaryla arpn, hem onlar sizden kaln bir kuvvet grsnler..." (Tevbe Suresi, ayet 123) eklinde ayetler koymutur. Btn bu buyruklar, ana baba. ocuklar, kardeler, eler, hsm akraba vs. arasnda doal olarak yerleik bulunan sevgiyi, srf inan fark nedeniyle dmanla dntrm olmaktadr. stelik de bu tr bir dmanla ynelenlere cennetler vaat etmitir Muhammed. Mcadele Suresi'ne koyduu u ayet bunun ilgin rneklerinden biridir: "Allah'a ve ahiret gnne inanan toplumun -babalar, oullar, kardeleri, yahut akrabalar da olsa- Allah'a ve Resul'ne dman olanlarla dostluk ettiini gremezsin. ste onlarn kalbine Allah, iman yazm ve katndan bir ruh ile onlar desteklemitir. Onlar ilerinden rmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardr. Allah onlardan raz olmu, onlar da Allah'tan honut olmulardr... yi bilin ki, kurtulua erecekler de sadece Allah'n tarafnda olanlardr" (K. 58, Mcadele Suresi, ayet 22). Hatrlatalm ki, hicretin ikinci ylnda cereyan eden Bedir Sava, Mslmanlarla onlarn Mslman olmayan ana baba ve akrabalar arasnda olmutur. Bu savata en yakn akrabalar birbirlerini ldrmlerdir. rnein mer bin Hattab, kendi z daysn kltan geirmitir. Ali bn Talib, kendi amcazadesine ayn eyi yapmtr. Bunun gibi dier Mslmanlar da kendi akrabalarn ldrmenin znts ierisindeydiler. Ve ite Muhammed, onlar zntden kurtarmak iin Tanr'dan geldiini syledii yukardaki hkmleri sergilemi, Tanr'nn byle istediini ve onlara gzel cennetleri mjdelediini bildirmitir. Kimi kaynaklara gre, yukardaki ayetlerden bir ksm ve zellikle Tevbe Suresi'nin "...Babanz dahi olsa, Tanr'ya ortak koan ya da Tanr'ya dman olandan uzaklasn, onlara mafiret dilemeyin..." (Tevbe Suresi, ayet 113-114) eklindeki ayetleri. Muhammed'e babalk etmi olan Ebu Talib'in. Mslman olmay reddederek lmesi zerine inmitir. Kimi kaynaklara gre ise bu ayetler, Mekke Fethinden sonra Muhammed'in bir gn annesinin kabrini ziyaret ve "istifar" etmek istemesi ve fakat Tanr'nn bu istei geri evirmesi zerine inmitir.1 Baka bir deyimle Muhammed, kendisini bu dnyaya getiren anas Amine ye ve babas Abdullah'a ve ksz kald kck yalardan itibaren kendisine babalk eden amcas Ebu Talihi, srf Mslman imannda lmediler diye "istifar" etmemitir. (Hemen belirtelim ki, "istifar" deyimi "Tanr'dan gnahlarn balanmas" demek olmakla beraber baz ulemaya gre "namaz" anlamna da gelir.)2 Ve stelik bu davrannn isabetli bir davran olduunu kantlamak maksadyla bir de gemi peygamberlerden rnekler vermek istemi ve Kur'an'a koyduu bir ayetle unu bildirmitir ki, vaktiyle "brahim peygamber" de, putperestlikten ayrlmayan z babas iin "mafiret" dilememitir; ayet yle: "brahim'in babas iin af dilemesi de (istifar da) sadece ona verdii szden dolay idi. Ne var ki, onun Allah'n dman olduu kendisine belli olunca, ondan uzaklat..." (Tevbe Suresi, ayet 114). Ve ite Muhammed'in Kur'an'a koyduu bu tr ayetler nedeniyle, ocuklarn, Mslman olarak lmeyen ana ve babalan iin hayr dua etmemeleri, namaz klmamalar gerektii gibi, ana ve babann da, Mslman imannda lmeyen ocuklar iin ayn eyi yapmalar ve daha dorusu Muhammed rneini izlemeleri gerekiyor.

Sevgi ve sayg denen eyi, inan fark nedeniyle kstlamann, yok klmann, gerek anlamda sevgi ve sayg ile badar bir yn olamaz. Esasnda "sevgi" kayna olmas gereken bir Tanr'nn, bir yandan: 1 Elmall H. Yazr, age, c.IIf, s.2627 vd. 2 Elmall H. Yazr, age, c.lll, s.2628. ".. .Biz insana, anasna, bahasna kar iyi davranmasn tavsiye etmiizdir; zira annesi, onu karnnda zorlua urayarak tam, onu glkle dourmutur..." (K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 15) derken, dier yandan Mslman olmayan ana ve babaya ya da kardelere kar dmanlk beslemeyi emretmesi ya da ana ve baba iin mafiret dilemeyi yasak etmesi (rnein Tevbe Suresi, ayet 113), akln alabilecei bir ey deildir. nk "banazlk" ve "hogrszlk" ile "gerek sevgi" bir arada yaayamaz. "Gerek sevgi" denen ey inan fark gzetmez; "gerek sevgi"ye sahip insan, dmann ve kendisine ktlk edeni dahi sevmekten geri durmaz. Ne var ki, Muhammed "sevgi" konusundaki btn bu sorunlar, kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine gre ve byk bir ustalkla ayarlamtr. Hem de ylesine bir ustalkla ki, rnein Ebu Bekir'in kz Esma'ya, "kafir" saylan anas (Kuteyle'ye) kar "iyi davranmas" iin Mmtehine Suresi'ne ayetler koyarken (ayet 8-9),3 Vak-kas Olay'nda aksini yapm ve ocuklar ana ve babaya dman klmak iin Tevbe (23, 113-14) ya da Ankebut (K. 29: 8) veLokman (K. 31: 14-15) surelerine hkmler koymutur.4 Ksaca fikir edinmek zere bu iki olay zetleyelim: A) Esma, "Kafir" Saylan Anasna Kar yi Davranta Bulunmak in stekte Bulunuyor; Bu stei Kabul Ediliyor (Mmtehine Suresi, Ayet 8-9) Esma, Ebu Bekir'in kzlarndan biri olup slamiyeti ilk kabul edenlerdendir. Ebu Bekir'in dier bir kz Aye'nin de ablasdr. Es-ma'nn anas Kuleyle. Kurey'in "mrik"lerindendi; Mslmanl kabul etmedii iin kocas Ebu Bekir tarafndan bo edilmi ve 3 Bu konu "Muhammed'in Hogr Anlay" balkl almamzda ayrca ele aln mtr. 4 Bkz. Sahih-i..., c.VIII, s.48. Mekke'de kalmtr. Bilindii gibi Ebu Bekir, Muhammed'in kaynpederidir (Ebu Bekir'in kz Aye, Muhammed'in en ok sevdii elerinden biridir). Esma, kendisi gibi Mslmanl ilk kabul edenlerden al-Zuhayr b. al-Avvam ile evlenmitir. Fakat kocasnn Habeistan'a gitmesi zerine ona katlmayp Mekke'de kalmtr. Bununla beraber hicret srasnda gerek Muhammed'e ve gerek babas Ebu Bekir'e birok yardmda bulunmutur. rnein, ikiye bld kuan ip yaparak Muhammed'in tad su krbasn ve ekmek torbasn balam ve bu nedenle "Zat alNitakayn" (iki kuakl kadn) lakabna layk grlmtr. Yine hicret esnasnda Muhammed ile Ebu Bekir'in Medine yaknlarnda bir maarada saklanmalar zerine, gece gndz onlara su ve yiyecek tamtr. Hicretten sonra Medine'ye g edip orada yaam, uzun sre anas Kuteyle'den uzak kalmtr. Hicretten sonraki bir tarihte Kfeyle, zlem duyduu kz Esmay grmek zere Medine'ye gelir. Fakat Esma, slam imannda olmayan anasn kabul edip etmemekte tereddt ettii iin Muhammed'e giderek sorar: "...Mrike olarak Kurey'in ahdinde bulunan validem beni grmeye geldi. Ona sla ve iltifat edeyim mi?" der. Muhammed de ona: "Evet anana sla et" diye yant verir, yani "mrik" anasna ilgi ve yaknlk gstermesini syler ve vahiy indi diyerek Kur'an'a u ayeti koyar: ".. Allah, sizi unlara ihsan ve adalet etmenizden nehyetnez: Size dinde ktal etmeyenler; sizi yurdunuzdan karmayanlar..." (Mmtehine Suresi, ayet 8.)

Hemen belirtelim ki, Muhammed bu ayeti, "mrik"lere kar hogr gsterilsin ya da "mrik" ana babaya kar hayrl davranta bulunulsun diye koymamtr; sadece gnlk siyasetinin gereksinimi olmas nedeniyle sylemitir. Daha dorusu Esma'ya: "Anana sla et" eklinde izin vermesinde gizli bir maksat vard ki, o da uydu: Biraz yukarda belirttiimiz gibi Esma, ilk Mslman olan ve hicret srasnda Muhammed'e byk yardmlarda bulunan bir kadnd. Ayn zamanda Muhammed'in en gvendii, en deer verdii Ebu Bekir'in kzyd. Btn bunlar bir yana, bir de Muhammed'in en ok sevdii kars Aye'nin ablasyd. Bunu bildii iindir ki, Muhammed Esma'ya olumsuz bir cevap vermenin kendisi bakmndan yararl olmayacan dnmtr. Zira Esma'ya "anana sla ve iltifat etme" demi olsa, hem Esma'y, hem Ebu Bekir'i ve hem de Aye'yi gcendirmi olabilirdi. te yandan Esmay honut klmakla, ayn zamanda Mekke'de mriklerden birounu kazanmak gibi birtakm avantalar salamak mmknd. u bakmdan ki, Esmann anas, Mekke'de Mslmanlara kar olumsuz davranlarda bulunanlardan ya da saldrganlk yapanlardan deildi; onlar hicret etmeye zorlayan kimselerden de deildi. u durumda Muhammed, Kur'an'a, yukarda belirttiimiz gibi: ".. Allah, sizi unlara ihsan ve adalet etmenizden nehyetnez: Size dinde ktal etmeyenler; sizi yurdunuzdan karmayanlar..." (Mmtehine Suresi, ayet 8) eklinde bir ayet koymakla, hem Esma'ya "Evet anana sla et" deyip onu honut etmi olacak ve hem de kendisine vaktiyle Mekke'de fazla zarar dokunmam kimseleri honut etmi ve muhtemelen kazanm olacakt. Mekke'yi en ksa bir zamanda fethetmeyi tasarlad iin, bu tr yumuak davranlarn kendi karlarna yatkn bulunduunu hesaplamtr. te yandan Kur'an'a koyduu bu ayet, farkl inanta olanlara ya da mriklere ve kafirlere kar dmanlk beslenmesini ngren hkmleri (rnein "mrikleri nerede bulursanz ldrn" eklindeki Tevbe Suresi'nin 5. ayetini ve benzerlerini) ortadan kaldrm deildir. Bu durumda Esma'ya yukardaki ekilde yant vermesi kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine uygundu. B) Vakkas Olay Vesilesiyle Kur'an 'a ocuklarn Ana Babaya Kar syankar ve Dman Davranta Bulunmalarn ngren Hkmler Yerletirir (Lokman Suresi, Ayet 15; Ankebut Suresi, Ayet 8) Esma olaynda taknd yukardaki tutum ve davranla ilgili olarak Kur'an'a yerletirdii hkmlere karlk Muhammed, Vakkas Olay'nda farkl bir yol tutmu ve Kur'an'a farkl hkmler koymutur. Olay ksaca yle: Anasna son derece bal ve saygl olan Sa'd bni Ebi Vakkas Mslman olmaya karar verir ve Muhammed'e giderek dncesini bildirir. Bundan ok honut kalan Muhammed, kendisine iltifatta bulunur. Ne var ki, Vakkas'n anas Hanne sevgili olunun Mslman olduunu iitince zlr ve onu bundan vazgeirmeye alr; yle der: "(Ey olum!) Eer sen bu yeni dini brakmazsan (yemin) ederim ki, ben yemem imem, nihayet lrm, sen de benim yzmden Hey anasnn katili diye ben nam olursun." Ve dedii gibi, gerekten de alk grevine giriir. Kadncaz iki gn iki gece hibir ey yemez, takatten der ve lecek hale gelir. Anasnn bu halini gren Vakkas, yalvar yakar olup onu bundan vazgeirmek ister; muhtemelen ana sevgisine yer vererek eklen dahi olsa: "Pekiyi anneceim, ben senin dediini yapacam, yeter ki sen lme" demeye hazrdr. Onun bu halini sezen Muhammed, nleyici bir tedbir olmak zere Kur'an'a u ayeti koyar: "... (Eer ana baban) seni, kr krne bana ortak koman iin zorlarlarsa, onlara itaat etme..." (Lokman Suresi, ayet 15; Ankebut Suresi, ayet 8). Tanr'dan byle bir buyruk geldiini sanan Vakkas, slamdan kmayacan syleyerek anasna yle der: "Anneciim, bilesin ki, Vallahi yz cann olsa da birer birer ksa, ben bu dini hibir ey iin terk edemem; artk dilersen yemek ye, dilersen yeme."5 Grlyor ki Muhammed, anas "mrik" olan Esma ile anas "mrik" olan Vakkas'a farkl tavsiyelerde bulunmu ve Kur'an'a farkl ayetler koymutur: Esma'ya, "kafir" saylan anas Kuteyle'ye iyi davranmasn sylerken ve Kur'an'a bu dorultuda ayetler (rnein Mmtehine Suresi, ayet 8) yerletirirken, Vakkas',

"kafir" saylan anasna kar insafszca ve hatta gaddarca davranmaya zorlam ve Kur'an'a bu dorultuda ayetler koymutur (rnein Lokman 15, Ankebut 8). Bylece analar "mrik" olan iki kiiye analarna kar farkl davranlar uygun bulmutur, nk bunu gnlk siyasetinin gereksinimlerine uygun bilmitir. Denecektir ki, Vakkas'n anas olunun slama girmesine engel olmak istemitir; oysa Esma'nn anas byle bir ey dnmemitir ve bundan dolaydr ki, yukardaki ayrm yaplmtr. Evet ama bu ayrm, Muhammed'in ana ve babaya kar iyilikle davranlmak gerektiine dair koyduu hkme (rnein, Ahkaf 15, sra 23) ters dm olmuyor mu? Bu hkmlere gre ana ve babaya (fedakarlklarnn karl olarak) sevgi ve sayg beslenilmesi emredilmemi miydi? Unutmayalm ki, Hanne yaam boyunca olu iin fedakarlk eden ve mrn tamamlayp lm deine den bir kadn durumundadr. u hale gre Vakkas'n ona iyilikle, sevgiyle davranmas, hi deilse lme terk etmemesi gerekmez miydi? Velev ki, anas onu slam olmaktan vazgeirmeye alsa bile! te yandan Muhammed'in byle bir durumda Vakkas' karsna alp: "Ey Vakkas! Hanne senin anandr; seni karnnda dokuz ay tam ve zorluklarla dourmu ve nice fedakarlklara katlanarak se5 Bu hususlar iin bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.IX, s.375; c.X, s. 195: c.II, s.727: bkz. Elmall H. Yazr, age, c.V, s.3765, 3845. ni bytmtr. Ve esasen ana ve babaya kar iyilikte bulunmak hususunda Tanr'nn insanlara emri vardr. O halde annenin lme gitmesini nlemek iin gerekeni yap!" eklinde bir eyler sylemesi beklenmez miydi? Sevgiyi inan st kertede tutmas gerekmez miydi? Oysa byle bir ey yapmyor; aksine, Vakkas' anasna kar dman duygulara srklyor! Bunu yapmakla insanlar, analarnn lmne aldr etmeyecek ekilde Mslman olmaya tevik etmi olmuyor mu? Bylece kendi gnlk siyaseti uruna, snrsz bir hogrszlk ortam oluturmu olmuyor mu? Ve sonra bir de: "Tanr dilediinin kalbini aar Mslman yapar" diye Kur'an'a ayet koymam mdr (rnein En'am Suresi, ayet 125). u hale gre Tanr'ya rica edip Hanne'yi Mslman imanna sokmas, onu lme terk etmekten daha iyi olmaz myd? C) Mnafklar in Mafiret Dilenmesini ve Namaz Klnmasn nlemek Maksadyla Kur'an'a Ayetler Koymu Olmasna Ramen Muhammed Srf Gnlk Siyasetinin Gereksinimlerine Uymak in Bu Ayetleri Abdullah bn-i bey'in lm Vesilesiyle Uygulamaz Daha nce de deindiimiz gibi Muhammed, slamdan gayr din ve inanata olanlar ve mnafklar iin (velev ki bunlar ana baba ya da hsm akraba olsunlar) mafiret dilenmesini ve namaz klnmasn yasaklam ve rnein Kur'an'a: "Cehennemlik olduklar anlaldktan sonra, akraba bile olsalar, mrikler iin mafiret dilemek Peygamber'e ve mii'min-lere yaramaz..." (Tevbe Suresi, ayet 113) eklinde ayetler koytmutu. Bu dorultuda olmak zere kendisi de, kendi anas Amine, babas Abdullah ve amcas Ebu Talih iin. Mslman imannda lmediler diye mafiret dilememitir. Ne var ki, gnlk siyasetinin gereksinimine uyarak baz hallerde bu hkm gz ard etmek istedii grlmtr. rnein "mnafk" olarak ilan ettii Abdullah bn-i beyy'in lmnde, ona mafiret dilemek maksadyla: "(Cenaze hazrlannca) bana haber veriniz, namazn klaym" demitir: Srf onun olunu honut klmak iin. Olayn ksa zeti yle: Daha nce de belirttiimiz gibi Abdullah bn-i beyy, birok nedenle Muhammed'in husumet besledii ve "mnafklarn ba" olarak tanmlad bir kimsedir. Fakat buna ramen Muhammed, onun lmnde cenaze namazn klmak istemitir. stemesinin tek nedeni, onun olunun kendisine ok sadk bir yardmc olmasndandr. bn-i beyy'in cenaze namazn klmakla, onun olunu honut edeceini ve kendisine biraz daha balayacan hesaplamtr. Ne var ki, mer b. Hattab buna engel olmak iin kendisini ikaz eder: "Ya Resulallah" der "(Tanr) Sizi mnafklar zerine namaz klmaktan nehyetmedi mi?" Bu ikaz dinlemek yle dursun, fakat mer'i sustururcasna Muhammed yle yant verir:

"Ben istifar etmekte ve etmemekte muhayyerim" (Yani: "Ben dilediim gibi davranmakta serbest brakldm" demek ister)6 Fakat muhtemelen biraz ar gittiini dnerek unu ekler: "(Tanr bana) 'Habibim! Bu mnafklar sen, ister istifar et, istersen etme... Bunlar iin yetmi defa istifar etsen, Allah asla onlar mafiret etmeyecektir' buyurmutur. "7 6 Buhari'nin naklettii bu hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.I V, s.342-3, Hadis No: 629. 7 Sahih-i..., c.IV, s.342. Yani anlatmak ister ki, bn bey'in cenaze namazn klmakla ona bir ey kazandrm olmayacaktr, nk Tanr nasl olsa bn bey'e "mafiret" etmeyecektir. Ama hi deilse kendisi, yani Muhammed bn bey'in olunu honut etmi ve bylece onun kendisine olan ballnn devamn salam olacaktr. Baka bir deyimle bn bey'in cenaze namazn, srf o anki gnlk siyasetinin gereksinimlerini karlamak iin klmak istemitir.

XVII
KUR'AN'DAK "TANRI" ANLAYII LE LGL AYETLER "EL"NN GNLK SYASETNN GEREKSNMLERNE GRE AYARLANMITIR
Muhammed'in "Tanr" anlayn ayr bir alma konusu yapmakla beraber burada baz hususlar ele almamz gerekiyor. Her eyden nce unu syleyelim ki, Kur'an'daki Tanr, Muhammed'in kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine gre tanmlanm ve Arap karakteriyle donatlm bir Tanr'dr. u bakmdan ki; Muhammed her ne kadar kendisini Tanr'ya ba een ve salavat getiren bir "kul" ve "eli" eklinde gstermise de, Tanr'ya ba emenin ayn zamanda kendisine ba emek demek olduunu ve Tanr'nn dahi kendisine salavat getirir bulunduunu sylemi ve Kur'an'a bu dorultuda ayetler koymutur. rnein bir yandan Kur'an'a, Tanr'dan gayr ilah bulunmadna dair: "Ve ilahnz Bir Tek 'lah'tr. O'ndan baka ilah yoktur..." (Bakara Suresi, ayet 163)

eklinde ayetler koyarken, dier yandan kendisine ba emenin Tanr'ya ba emek demek olduuna dair: "Ey Muhammed! phesiz sana ba eerek ellerini verenler, Allah'a ba eip el vermi saylrlar" (Fetih Suresi, ayet 10) eklinde ayetler eklemi ve hatta bunu da yeterli bulmayp Tanr'nn kendisine salavat getirdiine dair: "Tanr ve melekleri Muhammed'e salevat getirirler... " (Ahzab Suresi, ayet 56) eklinde ayetler koymaktan geri kalmamtr. Gnlk siyasetinin gereksinimleri olarak Kur'an'a koyduu bu tr temel hkmleri, birok hadisle ssleyerek, taraftarlar zerindeki egemenliini kkletirmenin yolunu bulmutur. *** Hatrlatalm ki, Muhammed yirmi be yana gelinceye kadar obanlkla megul olmutur. Yirmi be yandayken varlkl ve kervan sahibi bir kadn olan Hatice'yle, evlenmi, bir sre onun kervanlarn gtrp getirmeye balamtr. Krk yalarndayken gnlerini maaralarda dualar ederek geirmeye balam, nihayet gnn birinde "Gar- Hra" mevkinde bulunan bir kaya paras zerine kp avaz avaz bararak nemli haberler vereceini bildirmek zere halk armtr. arsna kulak kabartarak gelen baz kiiler (ki bunlar arasnda kendi yakn akrabalar, amcalar da vard) onun konumasn dinledikten sonra: "Bizi bu anlamsz szler iin mi ardn?", ya da "Bu szler ancak bir delinin azndan kar" diyerek oradan uzaklamlardr. ou kiiler onun "meczup" (deli) olduunu sylemiler: "Allah senden baka peygamber bulamad m?" diyerek alay etmilerdir. O tarihlerde Muhammed, henz gsz durumda bulunduu iin onlara kar pek bir ey yapamam, sadece Tanr'nn kendisine ahit olduunu ne srm ve rnein Kur'an'a, u tr ayetler koymutur: "(Ey Muhammed!)... Seni insanlara eli gnderdik. ahit olarak Allah yetmez mi?" (Nisa Suresi, ayet 79.) Daha sonraki dnemlerde, yani Medine'ye geip yava yava glendike Tanr'y ahit olarak gstermekle kalmam, fakat vaktiyle kendisine yukardaki ekilde davrananlardan intikam alm ve kendisine intikam alma frsatn veren Tanr'ya dualar yadrmtr. rnein, byk bir kin besledii Ebu Cehl'in kesik kafas nne getirildikten sonra, byk bir sevinle Tanr'ya dualar etmeye balam, yle demitir: "Ey adevvu ilah seni rezil ve rsvay eden Allah 'a hamd sena olsun. .. Bu herif, bu metin Fir'avn ve eimme-i kfrn ba idi."1 Anlatmak istemitir ki, kendisine ba emek Tanr'ya ba emek demektir ve bunu yapmayann hali ktdr. A) Tanr'ya Ba Emek, Muhammed'e Ba Emek Demek Oluyor (l-i mran Suresi, Ayet 32,132; Nisa Suresi, Ayet 59; Maide Suresi, Ayet 92; Enfal Suresi, Ayet l, 20, 46; Nur Suresi, Ayet 54; Muhammed Suresi, Ayet 33; Mcadele Suresi, Ayet 13, Teabn Suresi, Ayet 12; Fetih Suresi, Ayet 10; Tevbe Suresi, Ayet 112) eitli yaynlarmla belirttiim gibi, Muhammed'in sylemesine gre Tanr, "insan" denen varl srf kendisine kulluk etsin diye yaratmtr. Tanr'nn istedii ey, insanlarn onu vmeleri, ona ba emeleri, onun nnde "rku ve secde" etmeleri, onun yasalarn gz kapal izlemeleri, canlarn ve mallarn onun uruna feda etmeleridir; ksacas tm yaantlarn ona adam olmalardr. Byle yapanlar Tanr byk mkafatlara kavuturacaktr. rnein Tevbe Suresi'nde yle yazl: "Ey Muhammed! Allah'a tvbe eden, kullukta bulunan, O'nu ven, O'nun urunda gezen, rku ve secde eden... yasalarn koruyan m'minlere mjdele..." (Tevbe Suresi, ayet 112.) Bu ayn surenin bir nceki ayetinde Tanr, Mslman kullarnn mallarn ve canlarn da kendisine feda etmelerini ister. Buna karlk onlara cennetleri vaat eder. rnein Tevbe Suresi'nde yle yazl: l Bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.l, s.193.

"Allah ... (O'nun) yolunda savap ldren ve ldrlen mii'minlerin canlarn ve mallarn... sz verilmi bir hak olarak Cennet'e karlk satn almtr... yleyse yaptnz alverie sevinin; hu byk bir basardr" (Tevbe Suresi, ayet 111). Grlyor ki, Muhammed'in tanmlad Tanr, insanlara hitaben: "Siz beni yceltin, bana ba ein, benim iin lm gze alarak cannz ve malnz feda edin ki, ben de sizi cennetlere ileteyim" diyerek i gryormu gibidir. Hani sanki kullarna, iki tarafl ve "bereketli bir alveri" teklifinde bulunmaktadr: hem de bu alverii, onlar iin "baarl bir i"mi gibi gstererek. Buna karlk, Tanr da onlar cennetlere alacak, oradaki gzel "hurilere" kavuturacaktr! Hemen belirtelim ki, "bereketli alveri" deyimi, Akabe mevkiinde Muhammed'le antlama yapan Medineli Araplar tarafndan kullanlm olan bir deyimdir. Gerekten de Muhammed, daha henz Mekke'de bulunduu dnemde Medine eraf ile Mekke'ye yakn bir yer olan Akabe'de Akabe biati* diye bilinen bir gizli antlama yapmtr. Bu biat srasnda Abdullah bn-i Ravaha adnda biri Muhammed'e sorar: "Medine'ye hicret buyurmay bize va'din mukabilinde Rabbin ve kendin iin ne dilersen onu art kl!" Muhammed u karl verir: "Rabbim iin dileyeceim art... O'na erik klmamanzdr. Kendim iin de cannz, malnz esirgediiniz her fenalktan beni de muhafaza etmenizi art klarm." Bunu dinleyenler: "Biz bu vazifemizi yerine getirirsek, mukabilinde bize ne var?" diye sorarlar. Muhammed de hi tereddt etmeden: "Cennet... (Ey Akabe biat'mn aziz simalar)..." diye yant verir. Buna pek sevinen Medineliler hep bir azdan: * Biat: "Birinin hkmdarln kabul", yani onun boyunduruu altna girmek. (Y.N.) "Bu kazanl bir alveri. Biz bundan ne cayarz, ne de atlmasn isteriz" derler. Bunun zerine Muhammed, yukarda sz konusu ettiimiz Tevbe Suresi'nin 111. ve 112. ayetlerini yerletirmitir.2 Hemen ekleyelim ki, Tanr'ya bu ekilde "ba emek" demek, ayn zamanda Muhammed'e ba emek demektir, nk Muhammed, ayrca Tanr'nn yle konutuunu bildirmitir: "Ey Muhammed! phesiz sana ba eerek ellerini verenler, Allah'a bas eip el vermi saylrlar..." (K. 48, Fetih Suresi, ayet 10.) "Kim Tanr'ya ve Peygamberine boyun eerse, Tanr onu altndan rmaklar akan cennetlere koyar..." (Nisa Suresi, ayet 13.) "Peygamber'e boyun een, Tanr'ya boyun emi olur" (Nisa Suresi, ayet 80.) Yine bunun gibi l-i mran Suresi'nde, Muhammed'e ba eenlerin gnahlarnn Tanr tarafndan balanacana dair u var: "(Ey Muhammed) de ki: 'Tanr'y seviyorsanz, bana uyun! Ki Tanr da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn'..." (l-i mran Suresi, ayet 31.)3 Btn bunlar yetmiyormu gibi bir de Tanr'y kendisine "salavat" getiriyormu gibi tanmlamtr. Bu

maksatla Ahzab Suresi'ne unu koymutur: "Allah ve melekleri, Peygamber'e ok salevat getirirler. Ey mminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 56). 2 arfh Avnfnin Kurazi Muhammed bn-i Ka'b'dan naklettii bu hususlar iin bkz. Sahih-i..., c.VIII, s.250 vd. 3 Bu konuda bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, Kaynak Yaynlan, c.IV, s. 13-16. Daha ce de belirttiimiz gibi "salavat" szc, "salat" szcnn ouludur; "salat" ise "dua etmek", "rahmet etmek", "bir kimsenin ann ykseltmek", "namaza durmak" gibi anlamlara gelir. Ve ite Muhammed, Kur'an'a yukardaki ayeti koymak suretiyle Tanr'y ve meleklerini kendisine dualar ediyor, kendisini yceltiyor durumunda klm demektir. Bunu yaparken Mslman kullarna da hani sanki; "Baknz Tanr bile bana salevat getirmekte! O halde siz de bana salevat getirin re tam bir teslimiyetle selam verin" demektedir. Nitekim yukardaki ayetin: "...Siz de ona (Muhammed'e) salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin" eklindeki son tmcesi bunun byle olduunu kantlamakta. Grlyor ki, Muhammed "Tanr" fikrini kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine yatkn decek ekilde ilemitir. B) Gelecek Dnyalarn En Byk Nimetlerinin ve Cennetin En Gzel "Mevzilerinin" Tanr Tarafndan Kendisine Ayrldn Bildiriliyor Muhammed! (Kevser Suresi, Ayet 1-3; Necm Suresi, Ayet 14-15 vs.) Gzel bakire kzlarla, incilerle, ikilerle, meyvelerle vb. dolu cennetleri vaat etmek suretiyle Muhammed, insanlar Tanr'ya ve dolaysyla kendisine balama siyasetini izlemekteydi. Bununla beraber bu cennetlere ve bu cennetlerin en gzel mevkilerine ilk gz koyann bizzat kendisi olduu anlalyor. Bu maksatla Tanr'y kendisi lehinde konuuyor gstermek iin Kur'an'a koyduu ayetler arasnda: "Biziz sana Kevser'i veren..." (K. 108, Kevser Suresi, ayet 1) eklinde olanlar vardr. Daha nceki sayfalarda deindiimiz gibi "kevser" szc, cennette bir rmak ya da havuz anlamnadr; sylendiine gre bunun suyu baldan daha tatl, stten daha beyaz, kar gibi buzdan daha souk ve fevkalade yumuak bir eydir. ki tarafnda yldzlar kadar saysz inciden yaplm kaplar vardr. Ve ite Muhammed bu rmaktan diledii gibi kana kana ieceini bildirmitir. Irman suyu ok bol olduu iin, kendisine "itaat" edenleri de ondan yararlandracaktr.4 te yandan Muhammed, Kur'an'n Necm Suresi'ne koyduu ayetlerle "Mev'a cenneti" diye bir cennetten ve "Sidre"de grd eylerden sz eder. "Sidre", gya gklerde bir snrdr ki, oradan ileriye melekler geemez. "Mev'a cenneti" ise sadece "peygamber'lerin ve "ehit"lerin girecekleri bir cennettir.5 Ve ite Muhammed, btn bu nimetlerin Tanr tarafndan kendisine vaat edildiini sylemitir. Ve sanki bu vaat yeterli deilmi gibi, bir de istemitir ki mminler kendisine bol bol dua etsinler de bu nimetlere kavumak kendisi bakmndan kesinlesin ve cennetteki menzil, kendisinden baka birisine layk grlmesin! C) Cennetlerin En yi Mevzilerinin Tanr Tarafndan Kendisine Sz Verildiini Sylemekle Beraber Muhammed Bu Mevzilere Eriebilmek in Mslmanlardan Kendisi in Dua Etmelerini ster, Bu Dualarna Karlk Onlara efaat Edeceini Bildirir Muhammed'in en byk vnts Tanr'nn kendisine dost ve yardmc olduunu, hatta kendisine salavat getirdiini, kendisini varlklarn en "yce" olan kldn ve en byk mkafatlara kavuturacan

4 Beyzavi'nin yorumlarna; ayrca Glpnarl'nn Kur'an evirisine bkz. 5 Glpnarl'nn aklmas iin bkz. age, c.II, s.CIV. her vesile ve frsatta aklamakt. Nitekim vnmeyi sevmez, grnp an ekilde vnrken, her eyden nce Tanr'nn kendisi iin yaptklarn sralard. rnein Cebrail'in gelip kendisine: "Allah sana kendi adndan bir ad, kendi sfatndan bir sfat ayrd. Sana 'evvel' dedi, nk sen yaradl bakmndan peygamberlerin ilkisin. Sana ahr adn verdi, nk sen zaman bakmndan btn peygamberlerin sonuncususun" dediini sylerdi.6 Fakat bununla da yetinmez ayrca Tanr'nn kendisine "phe yok Biziz sana Kevseri veren..." (K. 108, Kevser Suresi, ayet 1) diye cennetin en gzel nimetlerini vaat ettiini belirtirdi. Ne var ki, Tanr'nn bu ekilde konumasn yeterli bulmazd; muhtemelen bu vaatlerin yerine getirilmeyebileceini dnerek Mslmanlardan kendisi iin dua etmelerini ister ve Tanr'nn dahi kendisine salat ettiini hatrlatrd. Nitekim Mslim'in, Abdullah b. Amr b. el-As'dan rivayetine gre Muhammed yle demitir: "(Ey ahali)! Sonra bana salat- selam getirin. Zira her kim bana tasliye ederse ondan dolay Allahu Teala ona on kere tasliye buyurur. Sonra benim iin Allah'tan vesileyi dileyin, nk o Cennetle bir menzildir ki, ibadullahtan yalnz bir kuldan bakasna layk olmaz. Umarm ki, o kul ben olaym. yle ise benim iin vesileyi her kim Allah'tan dilerse efaati hak eder."7 Burada geen "tasliye" szcn Muhammed "Sallallah aleyhti ve sellem" duasnn okunmas anlamnda kullanmtr. "Ve6 EI-Kaafnin Serhu'-ifa'dan naklen ztrk, age, stanbul 1984, s.67-8. 7 Buhari'de geen bu tr hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.II, s.573. sile" szcn ise, lgavi anlam8 dnda olmak zere "cennette konaklama yeri" olarak belirtmek istemitir. Ve ite onlarn kendisi iin bu ekilde dua etmelerini salamak iin, Allah'n meleklerinin kendilerini kontrol etmekte olduklarn syler, yle derdi: "Allah'n yeryznde birtakm gezgin melekleri vardr ki, bunlar mmetimin bana salat ve selamm ulatrmakla grevlidir." Fakat bunu da yeterli bulmayp yle ekler: "Bana bir kez salat ve selam edene Allah bu yzden on kez salat ve selam eder"; "kim bana bir yaz iinde salat ve selam ederse adm o yazda durduu srece melekler onu yazana salat ve selam ederler. "9 Fakat yine tekrar edelim ki, insanlar kendisine "hayr dua" ettirmek iin bulduu en etkili usul, Tanr'nn ve meleklerinin kendisine salavat getirdiklerine dair ayeti okumakt; nk bu ayette: "Ey m'minler, siz de Muhammed'e, Tanr'nn ve (meleklerinin) yapt gibi salevat getirin" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 56) eklinde tmce vard. Grlyor ki, Muhammed cennetlerin en gzel mevzilerinin "Bir tek kul'dan bakasna layk bulunmadn" sylemekte ve bu "bir tek kulun" kendisi olabilmesi iin de mminlerin kendisine dua etmelerini istemektedir; hem de dua etmelerine karlk onlara efaati olacan belirterek! Hani sanki: "Ey m'minler! Siz bana cennet'e girebilmem iin dualar edin, ben de size efaatte bulunaym" der gibidir. 8 "Tasliye" szcnn lgavi anlam "bir bye yaklamaya sebep olan ey ya da 'yol', 'bahane' vb." eklinde belirtilebilir. 9 Bkz. Acluni, c.II, s.57'den naklen ztrk, age, s. 173-176. Bu her eyden nce kendisini g durumda klc bir teklifti. nk eer Tanr gerekten kendisini ok seven ve ycelten ve her nimete layk grense, o halde insanlardan medet ummak niye? Mminlere:

"Cennetlerin en iyi mevzilerine yerleebilmem iin bana dua edin" demek niye? nsanlarn duasn alabilmek iin onlara rvet verir gibi efaat vaat etmek niye? Eer cennetin en iyi "mevzilerine" yerlemeyi mminlerin kendisi iin dua etmelerine bal bir i kabul ediyorsa, bu taktirde kendisine vaatlerde bulunduunu syledii Tanr'ya inanmyor ve gvenmiyor deil miydi? Btn bunlar gsteriyor ki, Muhammed Tanr'nn azndan km gibi gsterdii ayetlerde umut bulunmad iindir ki, bakalarna kendisi iin dua etmelerini, mafiret dilemelerini syleme ihtiyacn duymu olmaldr. Fakat her ne olursa olsun anlalan u ki, Muhammed Kur'an'a koyduu ayetlerle (ve Kur'an olmayarak koyduu hkmlerle), bir yandan cennetlere kavumak, dier yandan da Tanr kullarnn kendisine "ba emelerini" salamak iin hem Tanr'y ve hem de kiileri kendisine "salat ve selam" eder duruma sokmu, ayrca da kiileri kendisi iin dua eder klm, bylece bir tala iki ku birden vurmu olmaktayd.

XVIII
"YLK VE KTLN" TANRI'DAN GELME OLDUUNA DAR KUR'AN'A AYET KOYMAK SURETYLE NSANLARA KARI SORUMLULUKTAN KURTULMA KOLAYLII!
eitli durum ve zamanlarda ve gnlk siyasetinin gereksinimlerine uyarak Muhammed, "iyilik" ve "ktlk" denen eylerin bazen kiisel sorumluluktan, bazen de dorudan doruya Tanr'dan gelme olduunu sylerdi. Tanr'nn insanlar diledii gibi "iyi" yola soktu-.u gibi "kt" yola da soktuunu ya da "baarya" srkledii gibi "baarszla" da urattn bildirirdi. Bir iki rnek yle: A) Uhud Yenilgisinin (Hezimetinin) ya da Hicretin lk Yllarnda Medine'deki Alk ve Ktlk Olaylarndan Doma Ktlklerin Tanr'nn Snamas Olduuna Dair Kur'an'a Ayetler Koyar (Nisa Suresi, Ayet 78-79; Bakara Suresi, Ayet 155-157; Ahzab Suresi, Ayet 17) Hicretin nc ylnda Kurey ordusu, daha nce Bedir'de uranlan yenilginin intikamn almak zere Medine zerine yrr. Gelen dmana kar nasl bir taktik izlenmek gerektii hususunda Muhammed, Ashab ile grr. Ashab'dan kimisi, Kurey ordusunun hem say, hem de silah itibariyle Mslmanlardan

kat kat fazla olduunu ve bu nedenle ehrin iinde kalp savunma sava vermek gerektiini ne srerler. Kimileri de ehrin dnda meydan sava vermenin daha uygun olacan sylerler. Muhammed bu ikincilerin grne katlr ve Tanr'nn Mslmanlara zafer vaadinde bulunduunu mjdeleyerek halk Uhud'da meydan savama srkler. Ne var ki, yanl nitelikteki bu taktik yznden Mslmanlar yenilgiye urarlar. Bu yenilgi zerine halktan ou kimseler "... Bu ite bizim fikrimiz alnsayd burada ldrlmezdik" (l-i mran Suresi, ayet 154) ya da "Bize itaat etselerdi (savata lenler yznden) ldrlmez-lerdi..." (l-i mran Suresi, ayet 168) eklinde yaknmaya balarlar. Bazlar da ryalarnda savata lenleri grdklerini, bunlarn "Peygamberin va'd'ettii nsret ve zaferden (Tanr yardmndan) bize bir pay verilseydi, biz bu ma'rekede (sava alannda) ldrlmezdik" eklinde konuur olduklarn sylerler.1 Bu tr yaknmalardan fazlasyla rahatsz olan Muhammed, onlar susturmann yollarn arar. Bu maksatla hem bir yandan onlar mnafklkla, fitnecilikle sular ve hem de dier yandan olan biten her eyin Tanr tarafndan kararlatrldn ve saptandn syler ve Kur'an'a unu koyar: "Ey Muhammed! De ki, ... 'Buyruun hepsi Allah'tandr'..." (l-i mran Suresi, ayet 154.) Uhud Sava'nda uygulanan taktiin seiminde Tanr'nn kararnn rol oynadn ve kt sonucun Tanr takdirinden doma olduunu anlatmak zere u ayeti ekler: l rnein Zbeyr bn-i Avvam, uykusunda Muattih bn-i Kucyr'i grdn ve onun yukardaki ekilde konutuunu sylemitir. Bkz. Sahih-i..., c.X, s.199. "Allah size bir ktlk dilese ... sizi ona kar kim savunabilir?..." (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 17.) Muhammed'in sylemesine gre Tanr bu ktl srf Mslmanlar snamak iin yapm ve yle demitir: "Ey inananlar!.. zerinize ordular gelmiti. Biz de onlarn zerine. .. grmediiniz ordu/ar gndermitik... te orada inananlar denenmi ve ok iddetli sarsntya uratlmlard..." Durum bu olunca, Mslmanlarn artk Muhammed'i sorumlu tutar ekilde konumalar mmkn olamayacakt. Ve ite bunu garantiye balamak iin Muhammed, bir de u ayeti Kur'an'a ekler: "(Ey Muhammed!) Onlara bir iyilik gelirse: 'Bu Allah'tandr' . derler; bir ktle urarlarsa 'Bu senin tarafndandr' derler. Ey Muhammed, de ki 'Hepsi Allah'tandr'..." (K. 4, Nisa Suresi, ayet 78.) Burada geen "hepsi" szc "iyilik ve ktlk" anlamndadr. Yani gya Tanr, diledii gibi insanlar iyi yola soktuu gibi kt yola da sokar; baarya srkledii gibi baarszla da uratr. Baka bir deyimle Muhammed, ktln Tanr'dan geldiini syleyerek kendisini, Uhud yenilgisinden doma sorumluluktan uzak klm olur. Bununla beraber savan kaybedilmesinde, savaa katlanlarn kusuru olduunu ve nk sava srasnda vermi olduu emirlere uyulmadn sylemekten de kendisini alamaz ve Kur'an'a, yukarda geen ayetin tamamyla tersine olan u ayeti okur: "(Ey insan!) Sana ne iyilik gelirse Allah'tandr, sana ne ktlk gelirse kendindendir" (Nisa Suresi, ayet 79). Grlyor ki, bir nceki ayetle bir sonraki ayet elimeli; bu elime, yukarda zetlendii gibi Muhammed'in gnlk siyasetinin gereksinimlerinden domadr. Baz kaynaklar btn iyiliklerin ve ktlklerin Allah'tan geldiine dair olan yukardaki ayetlerin (zellikle

Nisa Suresi'nin 78. ayetinin) baka bir olay vesilesiyle indiini sylerler ki, o da yle: Muhammed'in Medine'ye hicret ettii tarihlerde Medine'de bolluk ve ucuzluk vard. Fakat bir sre sonra yamurlarn azalmas yznden meyve ve mahsul ktl grlr. Bu yzden halk arasnda ileri geri konumalar balar. Ekonomik durumun bozulmasnda Muhammed'in Medine'ye geliinin rol oynadn syleyenler olur; yle derler: "Biz byle um bir adam grmedik; bu geleli beri meyvelerimiz az biter oldu (pahallk balad)..." Muhammed'in symesine gre bu ekilde konuanlar "mnafklar" ve "Yahudiler"dir. Bu tr konumalarn kendi prestijini ykacam dnerek btn iyiliklerin ve btn ktlklerin Tanr'dan gelme olduuna dair yukarda belirttiimiz: "Onlara bir iyilik gelirse: 'Bu Allah'tandr' derler; bir ktle urarlarsa 'Bu senin tarafndandr' derler. Ey Muhammed, de ki, 'Hepsi Allah'tandr'..." (K. 4, Nisa Suresi, ayet 78) eklindeki ayeti koyar. Fakat bununla da yetinmez bir de Kur 'an 'a daha nceki peygamberlerin de kendi kavimleri tarafndan iftiraya uradklarna, rnein vaktiyle Musa'ya da uursuzluk damgas vurulduuna dair ayetler koyar. Bir de ayrca unu bildirir ki, Tarm peygamber gnderdii her kavmi ilk nce ktlkla, alkla ve iddet usulleriyle ba baa brakmtr.2 Bu arada bir de unu belirtir ki, Tanr "inanrlar" alk ektirerek, mallarn, rnlerini eksilterek, korkulu durumlarla kar karya getirerek, canlarna zarar vererek, hatta balarna lm yadrarak snava eker: "Muhakkak ki, sizi biraz korku, biraz alk ve mallardan, nefislerden (canlardan), rnlerden biraz eksilterek deneriz. Sabredenlere mjdeler. Onlara bir musibet geldiinde: 'Biz Allah'a aitiz, O'na dneceiz' derler. Rablerinin mafiret ve rahmeti onlaradr..." (Bakara Suresi, ayet 155-157.) 2 Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1395 vd. Fahruddin Razi gibi yorumculara gre bu ayette geen "alk" ve "ktlk" olay, hicretin ilk ylnda Medine'de grlen olaydr.3 *** Grlyor ki, Muhammed Medine'de grlen ktlk olaynn yamursuzluktan doma olduunu aklayacak yerde, iyiliin ve ktln Tanr'dan gelme olduunu ve nk Tanr'nn halk denemeye altn anlatmaya almtr. Bu tr bir gerekeyi kendi karlarna daha uygun bulmutur. Pek gzel ama, her eyin iyzn ve herkesin iini dn bilen, her eyin kaderini diledii gibi izen, herkesi diledii ynde srkleyen bir Tanr, neden dolay kullarn denemek istesin? Ve neden insanlar kendi emirlerine kr krne balasn, onlara zgr irade brakmasn ve sonra da onlar sorumlu tutsun? Mslman kullarnn tm davranlarn kendi ayarlarken, artk onlar denemenin anlam olur mu? B) Gnlk Siyasetinin Gereksinimi Olarak Kur'an'a: ".. .Savata lenler in Yaknmak Fitneciliktir..." (Ahzab Suresi, Ayet 12-19) ya da "... (Onlar) ldren Tanr'dr" (l-i mran Suresi, Ayet 145,154, vs.) eklinde Ayetler Koyar Biraz yukarda belirttiimiz gibi Muhammed, yanl bir taktik uygulamas yznden Uhud Sava'nn kaybedilmesine sebep olmu ve bundan dolaydr ki, savaa katlanlardan birou: "Eer bizim szmz dinlenmi olsayd (yani bizim teklif ettiimiz savunma taktii uygulansayd) bu felakete uramazdk, burada ldrlmez-dik" eklinde konumaya balamlard. Onlar susturmak iin Mu3 Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, Kaynak Yaynlar, stanbul 1994, c.l, s.77-78. hammed her eyin Tanr takdirine bal olduunu ve sava meydannda lenlerin, ecelleri geldii iin, yani Tanr emriyle ldklerini anlatmak zere Kur'an'a unu koyar: "Eceli yazlm olan hibir kimse, Allah'n izni olmadan le-mez..." (l-i mran Suresi, ayet 145.)

Uhud yenilgisi vesilesiyle aleyhte konuanlar "mnafk" eklinde gstermek ve savata lenlerin "ecel"leri geldii iin ldklerini" anlatmak zere de u ayetleri ekler: "(Ey mnafklar zmresi!) Eer siz (Uhud'a gelmeyip de kendi) evlerinizde kalm olsaydnz dahi, kendilerine (ezelde) lm yazlm olan kiiler yattklar yerlere aresiz kp grlecekler (yine de ldrleceklerdi. Allah inizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekini temizlemek iin (byle yapt). Allah iinizde ne varsa hepsini bilir" (l-i mran Suresi, ayet 154).4 Yani Muhammed'in sylemesine gre Tanr, Uhud Sava'nda Mslmanlarn zerine "gven" duygusu indirmitir ve bunun sonucu olarak Mslmanlar uyumaya koyulmulardr. O kadar ki, uyku hali yznden ellerindeki klc tutamaz olmulardr ve bu nedenle yenilgiye uramlardr. Ve ite gya Tanr bunu "Mslmanlar yoklamak ve kalplerini temizlemek" iin yapmtr!5 Hemen ekleyelim ki, Muhammed buna benzer ayetleri baka vesilelerle savaa katlmaktan kananlar "mnafklkla" ve "fitnecilikle" sulad kimselere kar da dnmt. nk sava esnasnda baz kimseler "Muhammed bizi bo vaatlerle kandrd" diyerek, dier baz kiileri geri dnmeye armlard. te onlarn bu arlarn geersiz klmak iin Ahzab Suresi'ne u ayetleri koymutur: "... kiyzller ve kalblerinde hastalk olanlar 'AIIah ve Peygamberi bize sadece kuru vaadlerde bulundular' diyorlard. 4 Sahih-i..., c.X, s.198. 5 Diyanet Vakf'nn l-i mran 154 ayeti ile ilgili yorumuna baknz. lerinden birtakm 'Ey Medineliler! Tutunacak yeriniz yok geri dnn' demiti... Ey Muhammed! De ki: 'Eer lmden yahud ldrlmekten kayorsanz, bilin ki kamanz sizefayvermeyecektir; kasanz bile az bir zamandan fazla yaatlmazsnz" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 13-17). Grlyor ki, Muhammed yanl bir taktik uygulamas yznden sava kaybetmekten ve taraftarlarnn sava meydannda ldrlmelerinden doma sorumluluu Tanr'nn srtna ykleyivermi, bylece kendisini temize karm gibidir. C) "M'te" Seferi'nin Baarsz Kalmasnn Sorumluluundan Kurtulmak in Kur'an 'a Ayetler Koyar (K. 19, Meryem Suresi, Ayet 70-72) Hicretin 8. ylnda Muhammed bin kiilik bir orduyu, M'te zerine gndermeye karar verir. M'te denilen yer, Lut Gl'nn gneydousunda ve putperest Araplarla Hristiyanlarn yaadklar bir yerdir. M'te Seferi'ni tertiplemesinin balca nedeni, oradaki halklar boyunduruk altna almaktr. Ne var ki, Mslmanlar kendi hsm ve akrabalarnn ya da yaknlarnn savata lp geri dnemeyecekleri endiesindedirler; ordu yola karken komutanlar ve askerlerle alaarak vedalarlar. Onlar teskin etmek ve savan Tanr emri olduunu belirtmek zere Muhammed Tanr'nn azndan ktm syledii u ayetleri Kur'an'a koyar: "Cehenneme en layk olanlar Biz biliriz. Sizden Cehenneme uramayacak yoktur. Bu, Rabbinin... kesinlemi bir hkmdr. Sonra Biz, Allah'a kar gelmekten saknm olanlar kurtarrz. Zalimleri orada dizst km brakrz" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 70-72). Bylece savan Tanr tarafndan emredildiini ve savaa katlanlarn cehenemden kurtulacaklarn, katlmayanlarn ise cehenneme atlacaklarn anlatm olur. Birbirleriyle alaarak sarma dola olan halk bu gzel "haberi" iitince sevinir. Ordu komutanlarndan Abdullah bin Ravaha, daha savaa giriilmedii halde yle konuur: "Ben Tanr'dan beni yarglamasn ve bana iki elimle kanlar fkrtan, barsak ve dier azalan delip geen ldrc darbeler vurmamda baar salamasn dilerim. Ta ki, kabrimin yanndan geip gidenler Tanr bu gaziye doru yolu gstermi, o da doru yoldan ayrlmam' deyip dua etsinler." Bundan sonra ordu yola koyulur ve am toprandaki Ma'ana denilen yere varlr. Fakat haber gelir ki,

Herakl ynetimindeki yz bin kiilik bir Rum ordusu, o civarda bulunan Mustaribe Araplarndan bir o kadar saydaki askerle birlemi olarak beklemektedir. Bata Lahm, Czam, Belkayn, Behra ve Beliyyelerden ibaret olan bu Arap ordusu Malik bin Rafile'nin idaresinde bulunuyordu.6 Bylesine kalabalk ve gl bir orduya kar savamann delilik olacan anlayan Mslmanlar ne yapacaklarn arrlar. lerinden bir ksm Muhammed'e haber gnderilmesini, dman saysnn okluunu bildirip ondan yardm istenmesini teklif ederler. Fakat Abdullah bin Revaha buna itiraz eder ve onlara ehit dmeyi gze alarak yola km olduklarn hatrlatr. Onun szlerine kanan asker savaa kar ve ar bir yenilgiye urar. Ordunun byk bir ksm telef olur, bir ksm da sava meydanndan kamak suretiyle cann kurtarr. Ordu komutanln yapan Abdullah bin Ravaha, ilk ehit denler arasndadr. Onun yerini alan dier iki komutan da ayn akbete urarlar. Nihayet Halid bin Velid, biraz akllca davranarak orduyu dman karsndan ekerek Medine'ye dnmek zere yola koyulur. Haberi duyan Muhammed, ordunun dnn 6 Bkz. Taberi, age, 1966, c.II, s.645. byk alayile karlamaya hazrlanr; halk da peine takarak ehrin dna kar. Ne var ki ahali, cepheden dnen askerlere kar di bilemektedir: Sava meydann terk ettiler diye. Bu nedenle askerlere "sava kaaklar" diye hakaret edip yzlerine toprak serperler. Bunu gren Muhammed: "Onlar kaak deil, Tanr'nn irade ettii zaman saldranlardr" diyerek engel olmaya alr.7 Anlatmak istedii udur ki, Tanr "saldrn" diye emretmedii iin asker saldrmam, baar salayamamtr. Baka bir deyimle yenilgiye sebep ne kendisi ne de askerlerdir; dorudan doruya Tanr'dr ve Tanr, srf snamak iin bunun byle olmasn istemitir. Oysa ki, Muhammed askerleri savaa yollarken Tanr'nn Mslman ordusuna yardmc olacana ve zafer salayacana dair garanti verdiini sylemiti. Grlyor ki, gnlk siyasetinin gereksinimi dorultusunda Tanr'y hem sorumlu hem de szne pek gveni-lemez durumlara drmtr.

) Geceleyin Uykuda ya da Gndzleri stirahat Halinde Bulunan Halklara Kar Giritii Saldrlar Srasnda Susuz ve Gnahsz Kadnlarn ve Kk ocuklarn ldrlmelerini zrl Gstermek in Tanr'nn da Ayn eyleri Yaptna Dair Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 7, A'raf Suresi, Ayet 4) Muhammed'in sylemesine gre Tanr, pek ok halklar gece vakitlerinde ya da gndzleri azaba uratmakta saknca grmez; gr-mediini de indirdii vahiylerle bildirmi, rnein yle demitir: "Biz, nice memleket helak ettik ki, o ky (halk) gece yatarlarken, yahud gn ortas istirahat ederlerken azabmz o ky halkna gelmi (basvermitir" (K. 7, A'raf Suresi, ayet 4). 7 Taberi, age, 1966, c.II, s.653. Yine Muhalin sylemesine gre Tanr, baz halklar (rnein Lut kavmini) geve vakti, yataklarna yatm ve uykuya dalm ya da (rnein uayb kavmini) gndz vakti kuluk uykusunda bulunurlarken anszn vurup yoketmitir (8), yok ederken de onlarn iinde bulunan gnahsz kadnlar ve ocuklar da azaba uratmtr. Tanrnn, gnahsz insanlar (zellikle gnahsz kadnlar ve ocuklar ), bylesine bir gereke ve bylesine insafsz bir istekle helak edeceini dnmek gtr. Gerek udur ki, Muhammed yukardaki ayeti yine srf kendi gnlk siyasetinin gerteksinimi dorultusunda olmak zere Kurana yerletirmitir; baknz nasl: Birok vesilelerle belirttiimiz gibi Muhammed, kendisine boyun emeyen Araplar mrikler (Tanrya e koanlar) olarak tanmlam ve ldrlmeleri iin Kurana : Mrikleri nerede grrseniz ldrn (K.9, Tevbe Suresi, ayet 5)

eklinde ayetler yerletirmitir. Kaynaklarn bildirmesine gre onlara kar ilk seferini, hicretin birinci yl ierisinde Ebva ve Veddan adndaki kylere yneltmitir. Medineye 23 mil kadar mesafede bir yerde bulunan bu kylere gece vakti ve halkn uykuda bulunduu bir srada saldrmtr. Saldr srasnda kadnlar ve kk ocuklar da ldrlmtr. Baz mslman kiiler bundan dolay vicdan azabna kaplp Muhammede yle demilerdir: (Ya Resulallah) mriklerden aile sahibi bulunanlara gece vakti baskn yaplyor da bunlarn kadnlar, kk ocuklar da (ldrlyor). Onlarn bu yaknmalar karnda Muhammed u yant verir: "Mriklerin kadnlar, ocuklar kendilerinden saylr." 8 Elmall H. Yazr, age, c.HI, s.2123. Yani demek ister ki, kadnlar ve ocuklar "aile reisine" ait ve bal olduklar iin eer aile reisi "mrik" ise, onun kadnlar ve ocuklan da "mrik saylrlar; zellikle "mrik ocuunun babasna tabiyetle irkine hkmolunur."9 Baka bir deyimle mrik kiiler ldrlrlerken, onlarn kadnlarnn ve ocuklarn ldrlmeleri de doaldr. Bunu sylerken bir de unu ekler: "(Harb halinde) kimsenin kimseyi korumak kudreti yoktur, korumak yalnz Allah'a ve Resul'ne aiddir."10 Bundan anlalan u ki, Tanr ve "Peygamberi", kadnlar ve ocuklar korumak gcne sahipken, Ebva ve Veddan kylerine yaplan saldrda buna gerek grmemiler ve kadnlarn ve ocuklarn ldrlmelerine aldr etmemilerdir. Ve ite mrik Araplarla meskun kylere kar giritii bu tr saldrlar vesilesiyle sylediklerini biraz daha pekitirmek iindir ki, Muhammed Tanr'nn dahi ayn eyleri yaptn bildirmitir. Muhammed'in sylemesine gre gya Tanr, gece vakitlerinde uyumakta ya da gndz vakitleri istirahat etmekte olan halklar basknlarla "helak" ettiini bildirmi ve yukarda belirttiimiz ayeti indirmitir: "Biz, nice memleket helak ettik ki, o ky (halk) gece yatarlarken, yahud gn ortas istirahat ederlerken azabmz o ky halkna gelmi (basvermitir" (K. 7, A'raf Suresi, ayet 4). Fakat Muhammed bu sylediklerini biraz daha inandrc klmak maksadyla, baz hallerde susuz ve gnahsz insanlar ldrmenin doal olduuna dair masallar ve hikayeler anlatmtr ki, bunlardan biri yle: "Nebiler'den birini karnca srm. O Peygamber, karncalarn ky(nn yaklmasn emretmi de yaklm. Bunun zeri9 Sarih Hattabi'nin sylemesine gre Muhammed'in bu ekilde konumasnn ne deni kadnlarn ve ocuklarn aile reisine "ait" ve "bal" olmalardr. Bu konuda bkz. Sahih-i.... c.VIII, s.386. 10 Buhari'nin Sa'h nb-i Cessamedtn rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.VHI, s.384 vd., Hadis No: 1262. ne Allahu Teala o Peygamber'e: Seni bir karnca soktu deil mi? Ya sen, Allah' tesbih eden mmetlerden bir mmeti yakmadn m ? dedi..."11 Bu konuda Diyanet'in, arih Kastalani'den yapt aklama yle: ".. .hadisde zikrolunan Peygamber bir kere bir kye uruyor ki, o ky halkn Allah, irtikab eniklen ma'siyetten (ktlkten) dolay helak etmiti. O Peygamber bir mddet orada hayretle (durarak): 'Ey Allah'm! Sen bunlar toptan helak ettin ya, bunlarn iinde ocuklar var, hayvanlar var, gnah ilemedik insanlar var' diye bir aa altna oturmu. O srada ayan bir karnca srm. Ve hadisteki kssa cereyan etmi. Bu suretle o Peygamber'e yle cevap verilmi oluyor: 'Anladn ya! Senin ayan sran bir karnca deil mi idi? Bu bir karncaya kar bir cemaati yakmadn m?"12 Muhammed'in anlatmasndan anlalyor ki, Tanr susuz ve gnahsz insanlar helak ederken, bu

davrann kendi "Peygamberi"nin davran ile zrl klmak hevesindedir. Yani demek istemitir ki: "Nasl ki, o Peygamber, ayan sran bir karnca yznden btn bir karnca yuvasn yok etti ise, ben de ky halkn, ilerinden bazlarnn ktl yznden tm olarak (yani suu olmayan oluk ocuklar, kadn ve erkekler de dahil olarak) yok ettim" "Adil" ve "yce" olduu sylenen bir Tanr'nn, gnahsz insanlar srf sululardan intikam alacam diye ldrtmeye kalkmas, akln alabilecei bir ey deildir. te yandan yine Muhammed'in sylemesine gre insanlar "mrik" ya da "Mslman" yapan da bizzat Tanr'dr. nk: "Allah dileseydi puta tapmazlard" (K. 6, En'am Suresi, ayet 107) 11 Sahih-i..., c.VIII, s.388, Hadis No: 1265. 12 Sahih-i..., c.VIII, s.388-9. diyen Tanr'dr ve yine: "Allah dilediinin kalbini aar Mslman yapar... dilediinin gnln kapatp kafir yapar" (K. 6, En'am Suresi, ayet 125) diyen de odur. u halde puta tapp tapmamak ya da "kafir" olup olmamak, kiilerin kendi eylemlerinden doma bir ey.deildir. Olmadna gre puta tapmak ya da kafir olmak, kiiye affolunabilecek bir su olamaz. Olamayacana gre gnahsz kimseleri cezalandrmak diye bir ey olamaz. Ne var ki. buna ramen Tanr "kafir" yapt insanlar, ani basknlarla ldrtmekten geri kalmamaktadr. Akla ve manta ters den byle bir davran ve bu davranla ilgili yukardaki ayetleri Tanr'dan gelmi olarak kabul etmek gtr. Btn bunlar Muhammed'in gnlk siyasetinin gereksinimlerinden doma eylerdir.

XIX KUR'AN'DAK "TANRI" ANLAYIININ, MUHAMMED'N GNLK SYASETNN GEREKSNMLERNE YATKIN DER BAZI YNLER
Muhammed'in tanmlad ekliyle Tanr: "Ben cin ve insi ancak Bana ibadet etsinler diye yarattm" (K. 51, Zariyat Suresi, ayet 56) eklinde konuan bir Tanr'dr. Bu tr konumasyla son derece "bencil" ve "karlarna dkn" bir Tanr olduunu ortaya vurmu gibidir. Her eyi kendi karlar iin dnm ve yaratm gibidir. Her yaratt varl kendisine kulluk etmesi iin, yerlere kapanarak yalvar yakar olmas iin, kendisini yceltmesi ve vmesi iin var etmi gibidir. stelik de ibadet ettirtebilmek iin karlnda bir eyler vaat etmekte, rnein yle konumaktadr: "Bana krederseniz, size istediinizin fazlasn veririm" (K. 14, brahim Suresi, ayet 7). Bilir ki, elinde byk bir koz vardr ve o da kullarnn "maddi", "manevi" ve zellikle "ehevi" ihtiyalarn "yem" olarak kullanmaktr. Eer kendisine kredecek olurlarsa onlara yenilecek eylerin en lezzetlilerini, iilecek eylerin en tatllarn ve nihayet "cinsi latifin en dilberlerini verecektir. rnein: "Bana mafiret dilerseniz size bol yamur yadrrm..." der (bkz. 11 Hud Suresi, ayet 52). Oysa "Ey insanlar, kendinize gvenin, aln, gayret gsterin, kafanz kullann, ben sizleri bunun iin yarattm" eklinde bir eyler sylemi olsa, muhtemelen onlara daha fazla

yararl olmu olacaktr; ama Muhammed'in tanmlad Tanr bunu yapmaz; ille de kendisine kr krne taplsn ister; taptrtabilmek iin herkesin rzkn kendi keyfine gre ayarladn, sermaye verip zengin edenin dahi kendisi olduunu syler: "Ve phe yok ki, O 'dur zengin eden ve sermaye veren " (K. 53, Necm Suresi, ayet 48). Fakat hemen ekleyelim ki, Tanr'nn vaat ettii eylerin en cazibi, en i bayltc olan, cennetlerdeki gzel ve bakire kzlardr. Kendisine kreden ve ibadet edenleri bu gzel kzlarla sevitirmek Muhammed'in Tanrs iin bir zevktir; zira yle der: "(Bana kreden m'minlere) kara gzl huriler de var ki, sanki haznede saklanm inciler... onlar kz olan kz olarak halkettik" (Vaka Suresi, ayet 22 vd.) "phe yok ki, ekinenlere... baheler, zmler ve memeleri yeni sertlemi yat kzlar ve dopdolu kadeh (var)....." (Nebe Suresi, ayet 31-34.) Bu konulan dier yaynlarmda ele aldm iin burada fazla durmayacam, fakat sadece unu belirtmekle yetineyim ki, Tanr'y, yukardaki ekilde konuuyormu gibi gsteren bizzat Muhammed'dir. Bunu yaparken de kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerini gz nnde tutmutur; nk eer kiiler Tanr'ya ibadet ve itaat edecek olurlarsa, ayn zamanda kendisine tapm olacaklardr. Bu maksatla Kur'an'a koyduu pek ok ayetlerden ikisini hatrlayalm: "Ey Muhammed! phesiz sana ba eerek ellerini verenler, Allah'a ba eip el vermi saylrlar..." (K. 48, Fetih Suresi, ayet 10.) "Allah ve Peygamberi bir eye hkmettii zaman, inanan erkek ve kadna artk ilerinde baka yolu semek yaramaz. Allah'a ve Peygamber'e bakaldran phesiz apak bir ekilde sapm olur" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 36). te yandan Muhammed, bu ayn cennet vaatleriyle, kendi taraftarlarn farkl inantakilere kar savalara srkleyebilmi' ve savalarda elde ettii ganimetleri ve esirleri paylatrmak suretiyle taraftarlarnn saysn oaltabilmitir. Ve hatta bu savalarda kendi babalarn, analarn, kardelerini ya da yakn akrabalarn ldren Mslmanlar zntden kurtarmak maksadyla cennet mjdelemesi yapm, Kur'an'a, ayetler koymutur. (rnein Mcadele Suresi, ayet 22; A'raf Suresi, ayet 43; Hadid Suresi, ayet 19, vs.) l rnein Mcadele Suresi, ayet 22; Tevbe Suresi, ayet 23, 24, 123.

XX
DNYA NMETLERN BAZEN "KT", BAZEN DE "CAZP" EYLERM GB GSTERME SYASETNN KUR'AN'DAK TEMEL!*
Kiileri Tanr'ya (ve dolaysyla kendisine) ba edirtmek ve diledii ynde gtrebilmek, zellikle savaa srkleyebilmek iin Muhammed pek eitli usuller uygulard: Cehennem korkutmas, cennet vaatleri ya da savalarda elde edilen ganimetin paylalmas gibi usuller yannda bir de dnya yaamn, dnya nimetlerini bazen "kt" ve "sfli" fakat bazen de "cazip" eylermi gibi gstermek suretiyle i grrd; kukusuz hep Tanr'dan geldiini syledii vahiylerle! rnein taraftarlarn savaa srkleyebilmek ya da savata len kimselerin ailelerini ikayet ve serzenite bulunmalarn nleyebilmek iin dnya yaamnn nemsizliinden, yeryz nimetlerinin gereksizliinden sz eder, ahiret kazancnn, dnya kazancndan ok fazla olduunu syler, bu dorultuda Kur'an'a ayetler koyard. Verilecek nice rnekten biri yle: "Kim ahiret kazancn istiyorsa, onun kazanan artrrz. Kim de dnya karn istiyorsa ona da dnyadan bir eyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz" (K. 42, ura Suresi, ayet 20). Buna karlk kendisine yararl olabilecek baz kiileri slama sokmak ya da "sndrmak" iin onlara maddi karlar (rnein ganimet mallarndan fazlaca paylar) ve cariyeler salard. Bunu da Tanr'dan geldiini syledii vahiylere gre yapard ki, bunlardan biri yle: * Tevbe Suresi, ayet 38-42,49, 92-95; Bakara Suresi, ayet 155; Zuhruf Suresi, ayet 3; Kurey Suresi, ayet 14; vs. "Sadakalar (zekatlar) ... kalbleri Islama sndrlacak olanlara. .. verilir" (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 60).

Fakat sadece "sadaka" ve "zekat" deil, ayrca da dnya nimetlerinin en gzellerini vaat ederdi. Bu konuda verilecek rnekler pek ok; bunlardan sadece bir ikisini zikretmekle yetinelim: Huneyn ve Taif savalarndan hemen sonra Muhammed hicretin 9. ylnn ok scak bir mevsiminde Tebuk denen blgeye (Rumlara kar) yrmek zere genel seferberlik ilan eder. Fakat gidilecek yer ok uzak ve karlalacak olan dman ok gldr. Bu nedenle ou kimseler sefere katlmak istemezler: Zahmetli ve tehlikeli olacan tahmin ettikleri bu savaa gitmektense evlerinde kalp rahat etmeyi tercih ederler.' Onlar zorlamak zere Muhammed, her eyden nce Tanr'nn sava arsnda bulunduunu syleyerek Kur'an'a u ayeti koyar: "(Ey mminler!) Gerek hafif, gerek ar olarak savaa kn, mallarnzla ve canlarnzla Allah yolunda cihad edin..." (Tevbe Suresi, ayet 41.) Fakat buna pek aldr eden olmaz. Bu sefer Muhammed Tanr'nn onlara, dnya yaamna bal olduklar iin attn anlatr: "Ey iman edenler! Size ne oldu ki: 'AIIah yolunda savaa kn' denildii zaman yere aklp kalyorsunuz! Dnya hayatn ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dnya hayatnn faydas ahiretin yannda pek azdr" (Tevbe Suresi, ayet 38). Bunu da yeterli bulmaz ve bu kez Tanr'nn onlar karclkla, mal ve paraya dkn olmakla suladna dair u ayeti koyar: "Eer yakn bir dnya mal ve kolay bir yolculuk olsayd mutlaka sana uyup peinden gelirlerdi. Fakat meakkatli yol onlara uzak geldi. Geri onlar "Gcmz yetseydi mutlaka sizin1 Bu olaylar iin bkz. Taberi, age, 1966, c.II, s.742 vd.; ayrca bkz. Sahih-i..., c.V, s.285; c.VIII, s.287 ve c.X, s.422; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age. c.III, s.2544. le beraber kardk diye kendilerini helak edercesine Allah'a yemin edecekler, fakat Allah onlarn mutlaka yalanc olduunu biliyor" (Tevbe Suresi, ayet 42). Bu arada savaa kmadklar iin Tanr'nn onlar cezalandracan ve esasen onlara muhta olmadn anlatmak zere u ayeti koyar: "Eer (gerektiinde) savaa kmazsanz, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandrr ve yerinize baka bir kavim getirir: siz (savaa kmamakla) O'na (Tanr'ya) hibir zarar vermezsiniz. Allah her eye kadirdir. Eer siz (Muhammed'e) yardm etmezseniz, Allah ona yardm etmitir..." (Tevbe Suresi, ayet 3940.) Fakat onlarn akln elebilmek maksadyla biraz daha etkili olan bir yola bavurur ki, o da yeryz yaamlarn "nemsiz", "kt" gibi gstermektir. En gzel nimetlerin gelecek dnyada, ahirette olduunu ve bu yeryz yaamnn gelecek dnya yaamna tercih edilmemesi gerektiini anlatmak zere Tevbe Suresi'ne biraz nce belirttiimiz ayeti koymakla, onlar, savaa kmaktan kanmakla, dnya nimetlerine balanmakla, dnya yaamnn (gelecek dnya yaamna oranla) deersiz olduunu anlamamakla sular (bkz. Tevbe Suresi, ayet 38-39). Ne var ki, baz kiileri savaa srkleyebilmek iin bu sylediklerinin para etmediini grr. Onlar kazanmak maksadyla yukarda sylediklerinin tersini yapmak gerektiini dnr ve kendi kendisiyle elikiye dercesine onlara sava sonucu ele geirilecek olan dnya nimetlerinden ve zellikle "gzel sarn kzlardan" sz eder; bu "sarn gzel kzlar", sava sonucu Rumlardan ele geirilecek olan kzlardr. Fakat sefere katmak istedii kiiler bu szlere kanmazlar; gelip kendisine: "(Ey Muhammed!) Biz kadnlara dknzdr; bizim aklmz sansn Rum kzlaryla elme, bizi fitneye drme" diyerek cihada kmayacaklarn bildirirler. Onlarn bu tutumuna kar Muhammed, Tanr'nn gazaba geldiini ve yle konutuunu syler:

"... Onlardan 'Bana izin ver, beni fitneye drme' diyen vardr. Bilin ki onlar zaten fitneye dmlerdi. Cehennem, inkar edenleri phesiz kuatacaktr" (Tevbe Suresi, ayet 49).2 Sadece savaa srklemek bakmndan deil fakat dier bakmlardan da taraftarlarn kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine yatkn inanlara yneltirdi. Fakirlii doal bir eymi, daha dorusu Tanr'nn denemesiymi gibi gstererek insanlar kendisine balamaya almas bunun ilgin rneklerinden biridir. Bu maksatla Kur'an'a: "Andolsun ki, sizi birazck korkuyla, alkla, mal ve meyve noksanyla snayacaz... Mjdele sabredenlere..." (Bakara Suresi, ayet 155) eklinde ayetler koyard. Ayrca da Tanr'nn baz kimselere diledii kadar az ya da ok rzk verdiini anlatmak iin: ".. .Dnya hayatndaki geimlerini aralarnda bldk ve bazlarn bazlarndan stn kldk..." (Zuhruf Suresi, ayet 32) eklinde ayetler ekler ve yine Tanr'nn fakirleri zenginlerden 500 yl nce cennete alacan, bu nedenle fakirliin "fazilet" saylmas gerektiini sylerdi. 2 Dier blmlerde bu konu ile ilgili bilgilere ve ayrca Beyzavi'nin yorumlarna bkz.; ayrca Taberi, age, 1966, c.II, s.742 vd.; ayrca Elmall H. Yazr, age, c.III, s.2565. Fakat buna karlk baz hallerde de btn bu sylediklerini gz ard edip kendi mensup bulunduu Kurey kabilesinin erafn ve zenginlerini kazanmak ve slama sokmak umuduyla Kur'an'a: "Kurey kabilesinin yaz ve k yolculuklarnda uzlamas ve anlamas salanmtr. yleyse kendilerim aken doyuran ve korku iindeyken gven veren Rabbine kulluk etsinler" (K. 106, Kurey Suresi, ayet 1-4) eklinde ayetler koymutur.3 Yani gya Tanr, Kureylileri kendisine kul yapabilmek iin onlar aken doyurduunu ve korkudan uzak kldm hatrlatmaktadr. te yandan Muhammed, kendisine yararl olabileceini dnd kiileri slama sokmak ya da onlarn gnllerini "slama sndrmak" iin birtakm maddi karlar salama yolunu da denemekten geri kalmamtr. Konuya birazdan tekrar dneceiz. 3 Bu konuda daha geni bilgi iin bkz. lhan Arsel, eriat Devleti'nden Laik Cumhuriyet'e.

XXI
MADD (YA DA MANEV) IKARLAR SALAMA USULLERYLE GRME SYASET VE BU SYASETN KUR'AN'DAK YER (DEVAM)
Muhammed'in "rvet" denen eyi ktledii, rnein "rvet verene de, alana da Allah lanet etsin"1 dedii ve hibir zaman rvet yolunu semedii sylenir! Oysa slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, kiileri kazanmak maksadyla onlara para, mal, paye, kle vb. vererek i grd ok olmutur.2 Taberi gibi en nl yorumcular bile bunun "rvet" anlamna geldiini sylemilerdir. rnein hicretin onuncu ylnda Huneyn'de (Hevazin Sava'nda) Muhammed kendisine kar savaan fakat yenilerek Taife kaan Malik bn Avf elde edebilmek iin, eer slama girecek olursa tm mallarn ve tutsak ailesini geri vereceini, ayrca yz deve hediye edeceini bildirmiti. Bu teklifi pek cazip bulan Malik, hemen Mslman olmutur. Her ne kadar Muhammed'in bu davrann "cmertlik" eklinde tanmlayanlar varsa da, slam dnyasnn en byk otoriterlerinden saylan Taberi'nin Camiu'l-Beyan fi Tefsiri'l Kur'an adl yaptnda bu davran kesinlikle "rvet" olarak nitelendirilmitir. 3 Yine bunun gibi Muhammed, nemli bildii baz kimselerin kalbini slama "sndrabilmek" iin kendilerine maddi karlar sa1 Ebu Davud'un Kitabu'l Akdiyye ve bn Mace'nin Ahkam'mda. yer alan bu hadis iin bkz. Turan Dursun, Din Bu I, s.71. 2 eitli rnekler iin bkz. Ebu Davud, Kitahu'l-Akdiyye, c.IV, Hadis No: 3580; bn Mace, Ahkam, Hadis No: 2313, Tirmizi, Ahkam, Hadis No: 1337: Turan Dursun, Din Bu l, st. Ekim 1990, c.I, s.71. 3 Turan Dursun, age, s.71; ayrca bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.I, s. 141. lamaktan tutunuz da, Yahudileri honut edip kendisine balayabilmek iin onlarn geleneklerini benimsemeye varncaya kadar akla gelebilecek ne varsa her eyi denemekten geri kalmamtr. ***

A) nemli Kiileri Ganimetten Bol Pay Vererek Kazanma Siyaseti ve "Mellefet'l-Kulub" rnei. "Sadakalar (Zekatlar) ... Kalbleri slama Isndrlacak Olanlara... Verilir" (K. 9, Tevbe Suresi, Ayet 60) slamclarn iddialarna gre Muhammed sadece savalar yoluyla kaleler ve lkeler fethetmi deildir; ayn zamanda kendisine dman olan gnlleri de fethetmitir ki, gya bu savatan da daha yaln ve etin bir eydir. Bu iddialarn kantlamak zere verdikleri rnekler arasnda, Ebu Sfyan ve ei Hind ya da Saffan bn-i meyye gibi Muhammed'e kar kin ve dmanlk besleyen Kureyli birok nemli kii vardr. Bu kiilerin nce koyu birer dmanken, daha sonralar Muhammed'den yana olduklar ve onun hakknda "kalblerimizi teshir etmi, gnllerde Allah'n en sevimli bir Peygamberi olarak yaamtr" eklinde konutuklar ve slamn yaylmas iin Muhammed'in giritii savalarda ona byk yardmlarda bulunduklar sylenir: Gya Muhammed'in "faziletli" bir kimse olduunu anladktan sonra byle yaptklar ne srlr. Oysa iin gerek yn tam byle deil; nk Muhammed'e kar nce dmanlk besleyen kiilerin, bu dmanlk duygularn birden bire terk etmi grnmelerinin nedeni, Muhammed'i "fazilet" rnei olarak kabul etmeleri deil, fakat ondan maddi kar niteliinde atfet grmeleridir. Gerekten de Muhammed, eitli bakmdan kendisine yararl olabilecek kiileri elde edebilmek ya da kendisine iyice balayabilmek iin onlara ganimet mallarndan bol miktarda pay datmak gibi bir usul bulmutu. Dnd oydu ki, kendisine kar kin besleyen ve slam dmanlk bilen kiileri kazanmak ve onlarn "kalblerini slam'a sndrmak" bu yoldan kolay olacaktr. Mellefet'l-Kulub rnei diye bilinen ey bunun kantdr. yle ki: Daha nce de belirttiimiz gibi Muhammed, sava yolu dmanlarn dize getirdikten ve Kurey'in nllerinden Ebu Sfyan, Avf olu Malik, Safvan bnb-i meyye, Habisolu Akra, Hisnolu yeyne gibi kiileri ele geirdikten sonra bu kiilerden yararlanma siyasetine ynelmitir. Yararlanabilmek iin onlarn kendisine kar besledikleri dmanlk duygularn giderme yollarn aramtr. Bu maksatla onlara birtakm karlar salama yolunu tutmutur. rnein Hevazin Sava'nda elde etmi olduu ganimetlerden kendilerine fazladan pay vermitir.4 Hemen belirtelim ki, bu kiiler esasen varlkl, "zekat" ve "sadaka" cinsi eylere muhta bulunmayan kimselerdi. Fakat gzleri paraya ve mala doymaz olduu iin slama gnlden sarlm gibi grnmeye ve Muhammed'i snrsz ekilde yceltmeye hazrdlar. Ve nitekim kaynaklar, biraz yukarda adn belirttiimiz kiilerden Safvan bnb-i meyye'nin yle konutuunu naklederler: "Mslman olmazdan evvel kalbimde en ok kin beslediim birisi varsa, o da Resulallah idi. Mslman olduktan sonra hakkmzda gsterdii lutf-u atfeti ile kalblerimizi teshir etmi, gnllerde Allah'n en sevimli bir Peygamberi olarak yaamtr.''5 Yine ayn ekilde, slamn en ba dmanlarndan saylan Ebu Sfyan, Mekke'nin fethinden sonra Mslmanl kabul etmiti; nk aksi takdirde ldrleceini bilmekteydi. Ebu Sfyan'n iyi bir kumandan ve iyi bir ynetici olduunu bildii iindir ki, Muhammed ganimet mallarndan ona fazladan paylar vermitir. Bu yoldan onun kalbini ylesine slama "sndrm" olmaldr ki, Ebu Sfyan en byk bir sadakatle Muhammed'e bal grnm ve slam ordularnn giritii savalarda basan arac olmutur. 4 Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.VIII, Hadis No: 1296, 1299, 1303; Turan Dursun, age, s.74 vd., Ekim 1990. 5 Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.VI, s.508. Ve ite maddi kar salayarak kiileri kendisine balamaya yararl bu tr bir siyaseti slamn kurallar arasna sokmak iindir ki, Muhammed vahiy indi diyerek Kur'an'a u ayeti koymutur: "Sadakalar (zekatlar)... kalbleri slama sndrlacak olanlara... verilir" (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 60). Yorumcularn aklamalarna gre bu ayetten anlalmas gereken udur ki, Kurey ileri gelenleri, Mslmanl kabul etmelerine ve slama itenlik beslemelerine karlk, zekattan srekli pay alma hakkna sahiptirler ve slamn uygulayclar, "slam glendirebi-lecek" kimselere (velev ki, bu kimseler varlkl olmu olsunlar) bu uralar karl olarak zekat vermelidirler.6 Muhammed bu ii bazen de slam'a ballklarndan kuku etmedii ve fakat u veya bu ekilde

gcendirdii kiileri honut etmek, onlar kendisine biraz daha boyun edirtebilmek maksadyla yapar olmutur. Ifk olay vesilesiyle zel airi Hassan b. Sabit'e verdii mallar ve cariyeler, bunun nice rneklerinden biridir. Hatrlatalm ki Hassan b. Sabit, Beni Mstalik Seferi dn srasnda vuku bulan fk olay vesilesiyle Muhammed'i kzdranlardan biri olmutur. u bakmdan ki, Aye'nin Safvan bin Mu'attal adndaki gen bir delikanl ile babaa kalp sevitii hususunda kan dedikodulara o da katlm ve bu yzden Muhammed tarafndan falaka dayana ektirilmitir. Bu dayaktan sonra Hasan B asri iyicene yola gelmi-olmaldr ki, Muhammed'e yaranmak maksadyla Safvan aleyhinde iirler yazm ve bu yzden Safvan ile kavgalamtr. O kadar ki, Safvan bir gn onun yolunu keser, klcyla kendisine vurunca i byr. Neyse ki, Muhammed mdahale eder ve Hassan'in Safvan' affetmesini ister. Bu suretle anlamazlk yatm olur. Bununla beraber Muhammed, kendisini iirleriyle her daim ycelten ve dmanlarna kar savunan bu airini, dayaktan sonra honut edip ye6 Taberi'nin ve dier kaynaklarn grleri iin bkz. Turan Dursun, age, s.73 vd., Ekim 1991. niden kazanmak ister ve onu affetmekle kalmaz, bir de ona Behara Malikanesi'ni, ayrca da Habe kralnn gndermi olduu ikiz cariyelerden birini (irin'i) hediye eder.7 Baka bir deyimle, maddi kar salamak yoluyla i grm olur ki, biraz nce deindiimiz gibi, slamn nlleri (rnein Taberi) bu tr eylemlere "rvet" adn verirler.8 B) Kalplerini Kazanmak stedii Kiilerin Sulu Davranlarda Bulunmalarna Ezin Verme Siyaseti nemli ve yetenekli kiileri ve zellikle bunlar arasnda kendisine kar dmanlk besleyenleri kazanmak iin Muhammed'in uygulad usuller, sadece ganimet mallarndan mal, para ya da kadn datmaktan ibaret deildir. Bunlar dnda bakaca yollara da bavurmutur. Ebu Sfyan 'in ei Hinci ile ilgili bir olay bunun ilgin rneklerinden biridir ki, ksaca belirtmek gerekir: Hind, Muhammed'in en ok dmanlk besledii kiilerden biri olan U tbe bn-i Rebia'nn kzdr. Son derece zeki ve akll olduu sylenen bu kadn, uzun yllar Muhammed'e kar dmanlk gstermekle n salmtr. Kurey'in nllerinden Ebu Sfyanla evlendikten sonra bu dmanl daha da artmtr, nk Ebu Sfyan da Muhammed'e di bileyenlerden biridir. Kaynaklarn bildirmesine gre Hind, Uhud Sava'nda. Kurey ordusunu iirler syleyerek coturmu ve slam ordusunun yenilgiye uramasnda etkili olmutur. Bu da yetmiyormu gibi, bir de sava srasnda ehit Hamza'nn (ki Muhammed'in amcasdr) cierlerini azna alp inemitir. Bu yzden Muhammed tarafndan "Akilet'l-Ekbad" adyla arlr olmutur ("Akilet'l-Ekbad" deyimi "insan cieri yiyen" anlamna gelir). Mekke'nin fethine gelinceye kadar Muhammed'e ve Msl7 Mariya adndaki dier cariyeyi kendisine alr. 8 Bkz. Taberi, age, 1966, c.II, s.539. manlara kar besledii buz ve kinini, hep buna benzer ekillerde srdrd sylenir. Fakat Kurey'in yenilgiye uratlrnasndan ve Mekke'nin Muhammed tarafndan fethedilmesinden sonra i deiir. Hind, kocasyla birlikte slama girmek zorunluluunda kalr; bununla beraber Muhammed'e kar iten ie sapl bulunduu duygulardan kurtulamamtr, ta ki kocasnn (tpk dier Mellefet'l-Kulub gibi) Muhammed tarafndan mal ve para eklindeki maddi karlarla donatlmasna kadar. Ve ite o andan itibarendir ki, Hind Muhammed'e kar besledii dmanlk duygularn "sevgi"ye dntrr gibi bir tutum taknmtr. Fakat unu sylemek gerekir ki, bu tutumu Muhammed'in kendisine salad zel karlar sayesinde pekimitir. Bunun byle olduunu, Buhari'nin Aye'den rivayetine dayal u olaydan anlamaktayz: Gnlerden bir gn Hind, gizlice Muhammed'in yanna giderek kocas Ebu Sfyan hakknda ikayette bulunmak ister. Yllar boyu beraberce yaad kocasn "ok pinti" ve "bana buyruk" bir kimse eklinde tanmlayarak Muhammed'den fetva almak tasav-vurundadr. Fakat nce Muhammed'i vp yceltmekle sze balar ve yle der: "Ya Resulallah! Vaktiyle yeryznde senin hanedann kadar zl ve harabisini istediim hibir ev, hibir aile yoktu. Bugn ise yeryznde sabahlayan hibir adr halk yoktur ki, senin hanedann derecesinde bana sevimli olsun." Bu gzel szlerle Muhammed'i honut ettiini dnerek yle devam eder:

"(Ya Resulallah!) Zevcim Ebu Sfyan, bahil,9 haris bir kimsedir. Bunun malndan gizlice almak (ve aileye sarf etmekte) bir gnah var mdr?" 9 "Bahi!" szc "hasis", "lamahkar" anlamna gelmektedir. 10 "Haris" szc "hrsl", "bir eye lzumundan fazla dkn" gibi anlamlara gelmektedir. Grld gibi Hind'in maksad, kocasnn kendisine ve ocuklarna kar cmert davranmadn ne srp onun mallarndan gizlice alabilmek, yani bir bakma "hrszlk" yapabilmek iin Muhammed'den fetva edinmektir. Krk yllk kocasn karsna ekip konuyu tartacak ve zme balayacak yerde, onun malndan gizlice arma yapmak zere Muhammed'den icazet almaktr. Hind'in sarf ettii gzel vglerden fazlasyla holanan Muhammed, onun bu sorusuna hi tereddt etmeden u yant verir: "rfe gre kendine ve ocuk/arna yetien miktar al!"11 Kukusuz ki, bu yant verirken kendisini yukarda belirttiimiz ekilde ven ve ycelten Hind'i biraz daha kazanmak istemitir. Fakat verdii bu yant, kendisini Tanr elisi olarak tanmlayan ve ahla-kilii her eyin stnde tutmak zorunluluunda bulunan bir kimsenin verecei yant olmamak gerekirdi. nk bir kere bu usul, kadn kocasndan gizli eyler yapmaya srklemek suretiyle, kar koca arasndaki itimat ve balln yok olmas gibi kt sonular douran bir usuld. Fakat bundan gayr bir de "Gaye vastay meru klar" eklindeki sakncal bir ahlak kuralnn uygulanmasna olanak salamaktayd. Eer koca, kendisine den "kocalk" grevini yerine getirmiyor ve karsna ve ocuklarna kar gereince harcamada bulunmuyorsa, yaplacak ey kadn kocasnn mallarndan gizlice almaya, yani hrszlkta bulunmaya tevik etmek deil, fakat kocay, ailenin ihtiyalarn yeterince karlamak zere yola getirici usulleri koymaktr. Fakat anlalan o ki, Muhammed, her ne yoldan olursa olsun kiileri kendisine balamay, gnlk siyasetinin gereksinimlerinden saymtr. Nitekim Hind'e, yukardaki ekilde kocasnn malndan gizlice alabilmek hususunda verdii fetvann etkili olduunu, yani kadnn kendisine kar olan ballnn arttn grnce, yerrin-ler ederek u szleri sylemekten kendini alamamtr: 11 Buhari'nin Aye'den rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhan Muhtasar..., c.VI, s.507, Hadis No: 1015. "(Ey Hind!) Hayatm yed-i kudretinde olan Cenab- Hakk'a kasem ederim ki, kalbinizde nur- iman temekkn ettike, bana olan muhabbetiniz daha da artacaktr."12 (zeti yle: "Ey Hind! Allah'a yemin ederim ki, kalbinize iman nuru yerletike bana kar olan sevginiz daha da artacaktr.") Baka bir deyimle Muhammed, kiilerin su niteliinde davranlarda bulunmalarna izin vererek ya da maddi karlar salayarak onlar kazanma usullerine bavurmay, kendi gnlk siyasetinin gereksinimi olarak grmtr. C) Damad Ebu'I As' Birtakm Maddi karlar Karlnda Mslman Yapmak ster Baka vesilelerle de belirttiimiz gibi Muhammed, daha henz Mekke'deyken, kz Zeyneb'i Kurey ileri gelenlerinden Ebu'I-As ile evlendirmiti. Fakat bu evlilie istemeyerek, daha dorusu ei Hatice'nin srarlar zerine raz olmutu, nk Ebu'I-As Mslmanl kabul etmeyenlerden biriydi. Hicret srasnda Zeyneb, kocasn ok sevdiini ve ondan ayrlamayacan syleyerek Mekke'de kalm ve Muhammed'in "Mslman kadnlar inkarclara helal deildir" eklinde koyduu hkmlere kulak asmamtr. Fakat Bedir Sava srasnda Ebu'l-As esir der ve elleri arkasna bal olarak Muhammed'in huzuruna getirilir. Bunu frsat bilen Muhammed kendisini slam olmaya arr; fakat o kabul etmez. Bunun zerine Muhammed: "(Ey Ebu'l-As)! Eer kzm ve ocuklarn bana gn-derirsen seni serbest brakrm, Mekke'ye dnersin" der. Sanr ki, Ebu'l-As, srf Zeyneb'den ve ocuklarndan ayrlmamak iin Mslmanl kabul edecektir. Fakat sand gibi olmaz; zira Ebu'l-As, Mekke'ye dner dnmez Zeyneb'i ve ocuklarm Medine'ye gndereceini bildirir. Ve gerekten de dedii gibi yapar. Bylece kendi12 Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.VI, s.508. si Mekke'de ve ei Zeyneb ise Medine'de olmak zere karkoca birbirlerinden ayr bir yaam srmeye

balarlar. Fakat daha sonraki bir tarihte Ebul-As, alveri iin gitmi olduu am'dan kervanlaryla dnerken develeriyle ve zengin mallaryla birlikte Muhammed'in adamlar tarafndan ele geirilir. Bu yeni frsat en iyi bir ekilde deerlendirmek zere Muhammed, eitli yollardan damadn Mslman yapp Medine'ye, kznn yanna dndrmeye alr; bu yollardan biri Ebu'1-As'a maddi karlar salamaktr. Nitekim verdii emir gereince adamlar Ebu'l-As'a yle derler: "Ya Ebu'l-As... gel Mslman ol da, beraberinde getirdiin bunca mallarm (hep sen geri al)..." Ne var ki, erefine ve haysiyetine son derece dkn olan Ebu'l-As teklifi kabul etmez, geri evirir.13 Bununla beraber karsndan ve ocuklarndan daha fazla ayr kalmaya tahamml edemeyeceini anlad iin, bir sre sonra slam olur ve Medine'ye, kars Zeyneb'in ve ocuklarnn yanna gelir. ) Hsm ve Akrabalarnn Su Niteliindeki Eylemlerini Gz Ard Etme Siyaseti (Nisa Suresi, Ayet 65-69) Yukardaki sayfalarda grmtk ki14 Muhammed, kendi buyruklarna ba emenin "iman" sahibi olmak sayldn anlatmak zere Kur'an'a u ayeti koymutur "Yok, yok Rabbine kasem ederim ki, onlar aralarnda kan aprak ilerde seni hakem yapp sonra da verdiin hkmden, nefislerinde hibir darlk duymakszn, tam bir teslimiyetle teslim olmadka iman etmi olmazlar" (Nisa Suresi, ayet 64-65). 13 Bu hususlar iin bkz. bn-i Sa'd, Tabakat, c.VHI.: Taberi, age, 1966, c.II, s.328 vd.; Sahih-i..., c.II, s.455 vd. ve c.VIII, s.349. 14 Yukardaki sayfalarda geen "Kendisine ba emeyenlerin Tanr'ya isyan etmi? saylacaklarna dair ayetler koyar" balkl kesime bkz. Bu ayetleri genel nitelikte olmak zere ele aldmzda varacamz sonu udur ki. Muhammed'in kararlarna boyun emek bir "iman iidir" ve emeyenler Mslman saylmazlar. Ne var ki, sylendiine gre bu ayeti Muhammed, baz dostlarnn ve akrabalarnn karlarn salamak, hatta onlarn su niteliindeki davranlarn gz ard etmek maksadyla da uygun bulmutur. Bu konuda iki rivayet var: Bunlardan biri, Muhammed'in damad mer bin Hat-tab'\a, dieri ise halazadesi Zbeyr bn-i Avvam'la ilgilidir. Baka bir deyimle bu ayetleri, mer bin Hattab'n iledii bir cinayet zerine ve onu "faruk" unvanyla yceltmek iin Kur'an'a'koymutur. Bir baka rivayete gre ise bu ayeti, kendi halazadesi Zbeyr bn-i Avvam'n yararna olmak zere ve onun karlarn pek haksz bir yoldan korumak iin koymutur. mer'le ilgili olay daha nce incelemitik. Ksaca hatrlatalm: "Mnafk" olarak tanmlanan bir Mslman kii ile bir Yahudi arasnda anlamazlk kyor. zm bulmak iin Muhammed'e bavuruyorlar ve karar vermesini istiyorlar. Muhammed Yahudiyi hakl buluyor ve "mnafk" kii aleyhine karar veriyor. Kararn haksz olduunu dnen "mnafk" kii, anlamazl mer b. Hattab'a gtrmek maksadyla Yahudiye teklifte bulunuyor; o da kabul ediyor. Hep birlikte mer'e gidiyorlar ve durumu anlatyorlar. Yahudi sz alarak: "Resulallah benim lehime hkmetti, bu onun hkmne raz olmad" diyor. Bunu duyan mer derhal klcna sarlyor ve: "Madem ki beni hakem yaptnz, ite Allah'n hkmne ve Resul'nn hkmne raz olmayan hakknda benim hkmm budur!" diyerek bir vuruta "mnafk" kiinin kellesini vcudundan ayryor. Bu kiinin akrabalar, byk bir zntyle Muhammed'e gelip mer'i ikayet ediyorlar. Muhammed mer'i artyor ve olay hakknda soruyor. mer kendisine: "Bu kafasn kestiim adam senin hkmn reddetti" diye yant veriyor.15 mer, hem ar iddette ve hem de haksz nitelikte bir i grmtr. nk verilen bir hkme (velev ki, bu hkm Muhammed'in ya da hatta Tanr'nn hkm olsun) itiraz etti diye bir insann canna kymak, en basit bir syleyile insafszlktr; daha dorusu insan varlna kar ilenmi bir sutur. Herhangi bir karara itiraz

edenleri ldrmek deil, aklc usullerle ikna etmek gerekir. Oysa mer byle yapacak yerde, adamcazn kafasn kesiyor! te yandan mer'in davran, tek tarafl olmak bakmndan da haksz bir davrantr. nk Muhammed'in vermi olduu karara kar itirazda bulunan "mnafk" kii, bunu tek bana mer'e gtrm deildir; lehine karar verilen Yahudi de buna raz olmutur. Eer bu Yahudi kii, Muhammed'in verdii karar dnda bakaca "stn" bir karar olamayacana inanm bulunsayd, dier tarafn teklifini kabul etmez, yani mer'in huzuruna kmazd. Byle yapmayp, yeni bir hkm almak zere "mnafk" kiiyle birlikte mer'e bavurduuna gre, onun da kafasnn kesilmesi gerekirdi. u durumda mer, ayn suu ileyen iki kiiden sadece birisini ldrm olmaktayd. Fakat her ne olursa olsun ortada mer'in "cinayet" niteliini tayan bir davran vard. Fakat mer, hem Muhammed'in damad ve hem de en ok gvendii kimselerden biriydi. mer'i cezalandrmaya kalksa, sadece onu kaybetmekle kalmaz fakat ayn zamanda Tanr ve Peygamber kararlarna itiraz etmenin doal olabilecei kansn yaratm olurdu. Bu nedenle mer'i cezalandrmak deil, fakat aksine mkafatlandrmak suretiyle her bakmdan kendi karlarna yatkn bir i grm olacan dnmtr. Hem de ylesine ki, mer'i yceltmek iin yle demitir: 15 slamn temel kaynaklarnda yer alan ve Beyzavi, Suyuti, Taberi vs. gibi din bilginlerinin yorumuna konu olan bu hususlar iin bkz. Elmall H. Yazr, age,c.II s. 1383 vd. "Cibril aleyhisselam gelip: ' mer.faruktr, hakk ile batl tefrik etti' dedi." Daha nce de belirttiimiz gibi "faruk" szc "hakly hakszdan ayrt ederek adalet salamakta pek usta kii" demektir. Ve o tarihten bu yana "faruk" mer'in lakab olarak kalmtr. Grlyor ki, Muhammed, cinayet ilemi olan mer'i Tanr tarafndan byle bir payeye ulatrlm kii olarak tanmlamtr. Hatta bununla da kalmam, bir de bu olay vesilesiyle Cibril tarafndan kendisine tebli olunduunu syledii aadaki ayeti okumutur: "... Rabbine andolsn ki, aralarnda kan ihtilafta seni hakem yapp sonra verdiin (hkme)... tam bir teslimiyetle teslim olmadka iman etmi olmazlar" (K. 4, Nisa Suresi, ayet 65). Bylece Muhammed, unu bir kez daha tekrarlam olur ki verdii kararlara, tpk Tanr'dan inmi kararlar gibi ba emek, Allah'a teslimiyet gsterir gibi teslim olmak gerekir ve bunu yapmayanlar "iman" sahibi (yani "Mslman") saylmazlar. Baka bir deyimle Muhammed, yukardaki olayla ilgili ayeti Kur'an'a koymakla, yine bir tala iki ku vurmu durumdadr: Bir yandan damad olan mer'in iledii suu gz ard etmi, hatta cinayet ilemi olmasna ramen, onu yceltmi, bylelikle onu biraz daha kendisine sadk ve bal klmtr; dier yandan da verdii hkmlere ba emenin Tanr hkmne ba emek demek olduunu ve bunu yapmayanlarn Tanr'ya isyan etmi olacaklarn anlatmtr. *** Nisa Suresi'nin yukarda belirttiimiz 65. ayetinin Kur'an'a, girmesiyle ilgili dier bir rivayet yle: Harre denilen mevkide, Muhammed'in halazadesi Zbeyr bn-i Avvam'n hurmalklar vard. Bu araziden bir su yolu gemekteydi. Ayn mevkide bakalarna da ait hurmalklar bulunduu iin bu sudan herkes belli bir sre, belli bir miktar esasna ve nbet srasna gre yararlanrd. Gnlerden bir gn Ensar'dan bir kii, nbet srasnn kendisinde olmas nedeniyle tarlasn sulamak ister; fakat grr ki, Zbeyr suyun ban tutmu, akna engel olmakta ve suyu kendi tarlas iin kullanmaktadr: "Suyu tutma, brak da bize gelsin" diye ricada bulunur. Fakat Zbeyr kendi hurmalklarn sulamaya devam eder. Makul bir miktarla yetinmez, ister ki kendi tarlas fazlasyla sulanm olsun. Suyun yolu onun tarlasndan geip Ensari'nin tarlasna gittii iin Ensari tarlasn sulayamaz. Hakl olarak doruca Muhammed'e giderek ikayette bulunur. Muhammed, ii tahkik edip halazadesi Zbeyr'i makul olmaya davet edecek yerde onu, adeta hakszlk yapmaya kkrtrcasna yle der: "Ey Zbeyr, tarlan sula, sonra suyu hapset, hurma aalarnn kklerine eritirmedike brakma. Su hakkn tamamyla istifa et; sonra suyu komuna salver."16 Muhammed'in bu karar, esas itibariyle Zbeyr'in karlarn korumaya matuftur. Nitekim bundan dolayr ki, Ensari bu karara kar hiddetini yenemeyerek: "Zbeyr halazaden olduu iin mi (byle karar verdin?)"

eklinde konumutur.17 Konumakta da hakldr, nk Zbeyr, su yolunu bu ekilde kendi istifadesine hasrederek bakalarna yararlanma hakkn tanmamakla, komularnn tmn zarara uratm olmaktadr. Oysa nbet esasna riayet etmi olsa, bakalarn zarara uratmas pek sz konusu olmayacaktr. Konuyu daha nce baka bir vesileyle incelemi olduumuz iin burada fazla durmayacaz. Sadece unu ekleyelim ki, yukardaki olay Muhammed, hem bir yandan halazadesini kayrmak ve hem de kendi kararlarna itiraz etmenin Tanr'ya kar gelmek olduunu anlatmak bakmndan kullanmtr. Daha nce deinmi olduumuz gibi Ensari'nin szlerini kendisine kar itaatsizlik saym ve verdii hkmlere gz kapa16 Bu hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.VII, s.220 vd. 17 Sahih-i..., c.VII, s.221. l ekilde ba emeyip itiraz etmenin Tanr'ya isyan etmek (yani imanszlk) olduunu hatrlatarak yukardaki ayeti (Nisa Suresi'nin 65. ayetini) koymutur. Anlatmak istemitir ki, "Allah'a ve Resul'-ne inandm" diyen kimseler iin cennete gidebilmek ve cennette "Peygamber'le" birlikte bulunabilmek, ancak "Peygamber"in verdii hkmlere raz olmakla mmkndr. Bu hususu biraz daha aklamak maksadyla u ayeti eklemitir: "Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse ite onlar, Allah'n kendilerine ltuflarda bulunduu peygamberler, sddkile; ehidler ve salih kiilerle beraberdir..." (Nisa Suresi, ayet 69.)18 D) "Ziyafet" Vereceini Syleyerek Kureylileri Kendi stei Dorultusunda Grdrmeye alr Gnlk yaam ve siyasetinin gereksinimleri dorultusunda olmak zere Muhammed, eline geen her frsat en becerikli usullerle deerlendirmekte ustadr. Verilebilecek ilgin rneklerden biri u: Daha nce de grdmz gibi Muhammed, hicretin 7. ylnda Umre hacc kazas'm demek iin taraftarlaryla birlikte Mekke'ye gider. Hacer-i Esved'i (Karata') ptkten sonra yel yepelek koarak Ka'be'yi kez tavaf eder. Bylece tavaf kudretinde bulunduunu gsterip Kureyliler zerine etki yaratacan dnr. Kureylilerle Hudeybiye'de yapm olduu antlama hkmlerine gre Mekke'de gnden fazla kalmamas gerekirken, kalma yollarn arar. Meymune adndaki bir kadnla nianlanp evleneceini bahane ederek ehirdeki ziyaretini uzatmak ister. Fakat Kureyliler adamlarn gndererek ona: "Mtareke artlarna gre tayin edilen mddet geti, artk ehirden k" 18 Nisa Suresi, 68. ayetinin Diyanet Vakf tarafndan yaplan yorumuna bkz. diye bildirirler. Onlar raz etmek iin Muhammed yle bir teklifte bulunur: "Beni ehrinizde bir mddet brakrsanz ... sizin aranzda evlenir, size yemek hazrlar, siz de bu yemekte hazr bulunursunuz (sizlere ziyafet ekerim)." Fakat Kureyliler onun bu teklifine kanmazlar ve "Senin yemeinin bize gerei yok, sen ehrimizden k" derler. Baka yapacak bir ey olmad iin Muhammed, Medine'ye dnmek zere Mslmanlarla birlikte ehirden kar. Bununla beraber Ebu Raf adnda birini orada brakr ki, Meymune'yi getirsin diye. Yolda edrif denen bir mevkide durur ve Meymune'nin gelmesini bekler. Meymune gelince o gece onunla zifaf olur. Sanki Kureylilere nispet olsun diye de mkellef bir ziyafet eker; develerin says az olduu iin deve yerine sr kurban edilmesini emreder.19 E) Askerleri Savaa Srkleyebilmek (ya da Taraftarlarn Kendisine Bal Tutabilmek) in "Mut'a Evlilik" Usulne ("Bedel Karlnda Erkein Kadn Edinmesini Salayan Anlamaya") Yer Verir (K. 5, Maide Suresi, Ayet 87) Kur'an'n Maide Suresi'nin 87. ayeti yle: "Ey o iman eden kullar, Allah'n istifadeniz iin helal kld lezzetli, ni'metleri haram klmaynz" (K. 5, Maide Suresi, ayet 87). Bu ayetin bir baka okunuu yle: "Ey o btn iyman edenler, Allah'n size halal kld nimetlerin holarn kendinize haram etmeyin..."20

Yani ayete gre Mslmanlar, Tanr'nn helal kld "lezzetli , "ho" nimetleri, kendilerine haram klmamakla emrolunmaktalar. Bu ayet, "Mut'a evlilik" diye bilinen uygulamann temelini salayan 19 bn shak ve bn Abbas gibi kaynaklar iin bkz. Taberi, age, 1966, c.II, s.624-626. 20 Elmall H. Yazr'n evirisi byle. hkmlerden biridir. Diyanet tleri Bakanl ve din adamlarmz, Kur'an'n Maide Suresi'nin yukardaki ayetinin aklamasn yaparlarken, Buhari'nin ve Mslim'in Sahih adl kitaplarnda yer alan ve mt'a evlilii ngren hadis hkmlerini rnek verirler. Buhari'nin Abdullah bn-i Mes'ud ya da Abdullah bn-i mer vb. gibi kimselerden rivayetine dayal bu hadisler,21 sava iin sefere kld zamanlar cinsi mnasebet ihtiyacn duyan askerlerin ikayetleriyle ve bu ikayetlerin Muhammed tarafndan zme balanmasyla ilgilidir. Bu hkmleri ksaca incelemekte yarar var; fakat incelemeden nce unu hatrlatalm ki, Muhammed herhangi bir sefere karken karlarndan bir veya ikisini, kura esasna gre yanna alrd. Bu suretle sefer sresi boyunca cinsel ihtiyacn gidermi olurdu. Fakat kendisine tand bu imtiyazdan askerleri yararlandrmam-t. te bu nedenledir ki, gazalardan birinde askerler iddetli bir ekilde cinsi mnasebet ihtiyacn duyarlar ve bu ihtiyalarn bildirmek zere kapal bir dil ile Muhammed'e yle sorarlar: "Ya Resulallah! Erkekliimizi karp hadm olalm m?"22 Bilindii gibi hadm olmak tenasl yumurtalarn karmak, yani "iydinlemek" ("ihtisa" olmak) demektir. Hadmlamann yeni kuaklarn oluuna ve Mslman nfusunun oalmasna engel yaratacan dnen Muhammed, bunu onlara yasaklar, fakat buna karlk baka bir zm yolu gsterir ki, o da "belli bir zaman iin elbise gibi cret mukabilinde kadn kiralamaktr." Bu usul esasen Araplar arasnda eskiden beri uygulanan ve mut'a evlilik diye bilinen bir gelenektir. Fakat Muhammed bu izni onlara, Kur'an'n Maide Suresi'nin 87. ayetini kendisine dayanak edinerek verir. Ayet yledir: "Ey o iman eden kullar, Allah'n istifadeniz iin helal kld lezzetli ni'metleri haram klmaynz" (K. 5, Maide Suresi, ayet 87). 21 Bkz. Sahih-i..., c.X, s.272; c.XI, s.291. 22 Buhari'nin Abdullah bn-i Mes'ud'dan rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.XI, s.92, Hadis No: 1697. Yani Muhammed'in sylemesine gre Tanr, kadn snfn erkeklere "lezzetli bir ni'met" olarak ve yararlanmak zere "helal" klmtr. u hale gre ehvet giderme ihtiyacn duyan erkekler iin, bedel karlnda kadn kiralamakta saknca yoktur. Cabir bn-i Abdullah gibi kaynaklardan renmekteyiz ki, Muhammed mt'a evlilie, hemen her vesileyle izin vermi, halta bu konuda genel bir kural yerletirmitir. rnein Huneyn Seferi'nde, askerlerin yanna giderek: "Size mt'a suretiyle (muvakkat bir zaman iin) nikah ve izdivaca izin verildi. Muvakkat bir zaman iin evlenebilirsiniz" demitir.23 Grlyor ki, Arap erkeinin son derece ehvet dkn olduunu bilen Muhammed, askerlerini honut etmek ve dolaysyla onlara dilediini yaptrtabilmek iin, dier pek ok usuller yannda, bir de mt'a evlilii uygun bulmutur ki, bu, "mt'a-i nisa" diye bilinir. Szck olarak "nisa" szc "kadnlar" anlamna ve "mt'a" szc de "geici olarak bir arada bulunma" anlamna geldii iin mt'a uygulamasn "geici evlilik" eklinde tanmlamak mmkndr. Bununla beraber "mt'a" evlilik, gerek anlamda nikah yolu ile oluan bir ey deildir. nk Muhammed'in anlad ekliyle mta'da. sz konusu olan cret "adi bir iinin kazanc" niteliinde olduu halde, nikahta denen bedel "mehir" adyla anlan ve "asalet" tayan "erefli" bir demedir. Nitekim slam kaynaklarnn (rnein Diyanet'in) tanm yle: "Mta'da ta'yin olunan bedel bir cret, adi bir iinin kazanc mahiyetinde olduu halde nikahtaki bedel-i muayyene me23 Cabir bn-i Abdullah ile Seleme bn-i Ekva'nm rivayetleri iin bkz. Sahih-i-. c.XI, s.29l,HadisNo: 1802.

hir ad verilerek yksek bir eref ve hibir akitte bulunmayan mstesna bir asalet izafe edilmitir." Dikkat edilecek olursa slamcnn deerlemesine gre mt'a denen ey, "adi bir iinin kazancna" tekabl eden bedel karlnda erkein kadn edinmesini salayan bir anlama saylyor; buna karlk nikah, "hibir akitte bulunmayan mstesna bir asalet" niteliindeki "erefli" bir bedel karl yaplan anlamadr. Bu itibarla mt'a'da kadn aalatan bir anlam yatt anlalmaktadr. te yadan mt'a, iki tarafn raz olduu cret mukabilinde "kadn kiralamak" demek olduuna gre, bu bakmdan da kadn aa klan bir anlam tamaktadr, nk kadn bedel karlnda kendisini "lezzetli bir ni'met" olarak erkee geici bir sre iin kiralamaktadr (K. 5, Maide Suresi, ayet 87). Grlyor ki, "mt'a evlilik" gibi kadn aalatc nitelikteki bir sistemi Muhammed, srf kendi taraftarlarna dilediini yaptrtabilmek ve kendisine bal tutabilmek iin uygun bulmutur. Her ne kadar baz kaynaklar Muhammed'in, Hayber gn mt'a suretiyle nikah edilmesini yasak ettiini sylerlerse de, Mekke'nin fethi seferinde buna tekrar izin verdii anlalmaktadr. Baz kaynaklara gre de Muhammed Veda Hacc'nda bu tr evlilii kesin olarak yasaklamtr.24 Ne var ki, Kur'an'n Maide Suresi'nin yukardaki ayeti ortadan kalkmadna gre bu tr iddialar ciddiye almak mmkn deildir. Nitekim bata ran olmak zere birok slam lkesinde mt'a sistemi, bugn hala uygulanmaktadr. Fakat her ne olursa olsun yukardaki aklamalarmz gstermektedir ki, Muhammed, sefer srasnda askerin ehvet ihtiyacn 24 Buhari'nin Ali bn-i EbiTalib'den rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.X, s.272, Hadis No: 1613. "mt'a" usul ile gidermeye almtr. Kukusuz ki, bunu, askerlerini savaa srkleyebilmek maksadyla, yani gnlk siyasetinin gereksinimi olarak yapmtr.25 F) arap imini, Gnlk Siyasetinin caplarna Gre nce Serbest Brakr, Sonra Kstlar, En Sonunda Tamamen Yasaklar (Nahl Suresi, Ayet 67; Bakara Suresi, Ayet 219; Maide Suresi, Ayet 90) Kur'an'da ikinin "yararl" olduunu ve iiminin serbest bulunduunu ieren hkmler var (bkz. Nahl Suresi, ayet 67). Fakat bunlara ters denler de var: rnein ikiliyken (sarho) namaza yaklalmasn yasak eden hkmler (rnein Nisa Suresi, ayet 43) ya da ikinin insanlara hem "yararl", hem de sakncal olduunu belirten hkmler (rnein Bakara Suresi, ayet 219) ve nihayet ikinin kesin olarak yasaklandn bildiren hkmler (rnein Maide Suresi, ayet 90-91) bulunmaktadr. kiye izin veren hkmlerle, ikiyi ksmen ya da tamamen yasaklayan hkmlerin Kur'an'da bir arada ya da eitli surelere dalm olarak bulunmas, Kur'an'n elikilerden olutuunu kantlayan rneklerden bir dieridir. Fakat eriatlar bunu eliki olarak grmezler. Onlara gre Tanr, ikiyi bir anda yasaklamak yerine, nceleri iki iimine 25 Yukardaki hususlarla ilgili bir baka rivayet yle: Bir gn Muhammed, halka kyamet gnn anlatrken ok korkulu eylerden sz etmi. Dinleyenler ylesine etkilenmiler ki Osman bn-i Amz'un'un evinde toplanp devaml ekilde orulu kalmaya, dek zerinde uyumamaya, kadnlara yaklamamaya, koku srnmemeye ve daha dorusu dnya nimetlerini terk etmeye, eski, ul, paavra giyip yeryznde seyahat etmeye, erkekliklerini kesmeye karar vermiler. Muhammed haberi alnca: "Ben hyle emrolunmadun; muhakkak ki nefsinizin zerinizde bir hakk vardr... Ben namaz klarm, uyku da uyurum, oru da tutarm. .. et de yerim, ya da yerim, kadnlara da mukarenet ederim (yaklarm). benim snnetimden yz eviren benden deildir" demitir. Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.II, s. 1800. izin vermi, sonra bu izni yava yava kstlam ve nihayet kaldrmtr. Gya ikiye nce izin vermesinin nedeni Araplarn eskiden beri ikiye son derece dkn olduklarn bilmesindendir. Byle olduu iindir ki, gya onlar altra altra iki yasana srklemitir. Baka bir deyimle Tanr, ikiyi bir anda yasak etmenin kolay olmadn bildii iindir ki, bu ii safha safha indirdii emirlerle zmlemi olmaktadr! Her eyden nce unu belirtmek gerekir ki, slamclarn ne srdkleri bu tr bir gereke, Tanr fikrini zedelemekten baka bir ie yaramaz. nk byle bir iddia u anlama gelir ki, Tanr ikiye dkn olan Araplar bu alkanlktan bir anda vazgeirebilecek gte deildir ve bu nedenle bu ii yava yava, sndra sndra yapma zorunluluunda kalmtr! Oysa gerek bu deil; asl gerek Muhammed'in gnlk siyasetinin gereksinimlerinde yatar. u bakmdan ki, Mekke dneminde iki yasa koymas sz konusu

olamazd. nk ikiye son derece dkn olan Araplarn karsna iki yasa ile km olsa, kimseye szn geiremez, stelik zaten az sayda olan taraftarlarn dahi kaybedebilirdi. Mekke dneminde henz gl durumda bulunmad iin, byle bir yasak getiremezdi. te yandan Araplarn iki ier olmalarnn, o tarihlerde kendisine zarar dokunan bir yn de yoktu. Bu nedenle iki imenin mubah olduunu anlatmak zere Kur'an'a u ayeti koymutur: "Hurma zm gibi meyvelerden hem iki (seker) hem de gzel gdalar edinirsiniz...." (K. 16, Nahl Suresi, ayet 67.) Ayetin bir baka okunuu yle: "Hurmalklarn ve zmlklerin meyvalanndan da, bundan hem bir mskir karrsnz hem de gzel bir rzk..." Her ne kadar baz yorumcular burada geen "iki" szcn erbet" ya da "ra" eklinde evirmeye alrlarsa da yalandr, nk ayette geen szcn asl "seker"dir, "mskir"dir ve bu da "sarholuk veren iki" anlamndadr. Nitekim slamclara gre bu ayet "mskirata dair ilk nazil olan ayettir."26 Ve ite Muhammed, yukardaki ayeti koymakla taraftarlarna "sarholuk verebilecek ikileri" ime iznini vermi olmaktayd. Fakat az gemeden taraftarlarndan baz kimselerin (rnein Ashab'dan Abdurrahman bn-i Avf gibi kimselerin) ikili olarak namaza durup Kur'an okuduklarn ve okurken de birtakm ipsiz sapsz eyler yaptklarn grmekle telaa kaplr. Ayn eyleri dier Mslmanlarn da yapacaklarn ve kendisini ciddiye almayacaklarn dnr ve Kur'an'a ikiliyken namaza durulmamas iin u ayeti koyar: "Ey inananlar! Siz sarho iken, ne sylediinizi bilene kadar... namaza yaklamayn" (K. 4, Nisa Suresi, ayet 43). Bu ayet, iki konusunda getirdii ilk kstlamadr; fakat grld gibi kstlama, sadece ikiliyken namaza durmay yasaklar nitelikte bir eydir; iki iimine getirilmi bir yasak deildir. Bununla beraber Muhammed, kiilerin ikili haldeyken kendisine kar itaatsiz ve saygsz olabilecekleri ihtimalini gz nnde tutarak bu kstlamay biraz daha ileri gtrmek zere tedbir almak gerektiini dnr ve Kur'an'a, ikinin "yararl" olmakla beraber "gnah" yaratc yn olduuna dair u ayeti koyar: "Sana iki ve kuman sorarlar; de ki: 'kisinde de hem byk gnah ve hem insanlara baz faydalar vardr. Gnahlar faydasndan daha byktr" (K. 2, Bakara Suresi, ayet 219). Grld gibi bu ayet "gnah" esine arlk vermekte ve iki yasana zemin hazrlayc bir nitelik tamaktadr; fakat iki iimim yasaklam deildir. Kesin olarak iki yasan Muhammed, hicretten sonra daha dorusu Medine dneminde amcas Hamze bn-i Abdlmttalib'in lmnden sonra yerletirecektir: Yerletirmesinin nedeni, otoritesini gvenceye balamak istemesidir. yle ki: 26 Bu konutla bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedini, c.Vl, s.72.; ayrca Elma l H. Yazr, age, c.IV, s.3107. Hamze bn-i Abdlmttalib son derece kabaday ve kavgac bir kimse olup her zaman iin Muhammed'e yardmc olmu, onu dmanlarna (rnein Ebu Cehl'e) kar korumu ve daha sonra eitli savalarda ve ete saldrlarnda bulunmu bir kimsedir. kiye ve kadna dknl ile tannr. Bu itibarla Muhammed, Medine'ye getikten sonra giderek glenmi olmasna ramen, kesin olarak iki yasan getirme yoluna gidememitir. Srf amcas Hamze'yi (ve ayn zamanda Ashab'dan etkili kiilerini) gcendirmemek iin! Ne var ki. gnlerden bir gn Hamze. ikili bir haldeyken Ali'nin develerini ldrr. Ali derhal Muhammed'in yanna giderek ikayette bulunur. Muhammed Ali'yi yanna alp amcasnn evine gelir ve neden dolay byle yaptn ona sorar. Hamze fena halde hiddetlenir ve hem Muhammed'e ve hem de Ali'ye: "Siz, babam (Abdlmttta-lib'in) kleleri deil misiniz?" diyerek herkesin nnde hakaretler savurur. Hamze'nin iki yznden adeta uurunu kaybetmi bir durumda bulunduunu gren Muhammed, yaplacak bir ey olmadn dnerek sesini karmadan ekilip gider. Fakat bu olay ona unu anlatm olur ki, iki, kiileri cretkar, itaatsiz ve kstah klmak bakmndan ok tehlikeli bir eydir ve bunu mutlaka yasaklamak gerekir. Esasen artk iyicene glenmeye balad iin bu yasa halka kabul ettirmek zor olmayacaktr. Ne var ki, Hamze'nin hayatta bulunmas ona bu olasl vermez. Fakat hi beklenmedik bir olay ona ikiyi kesin olarak yasaklama frsatn salamtr. u bakmdan ki, az gemeden Mslmanlarla Kureyliler arasnda

Uhud Sava Patlak verir ve bu sava srasnda Harnze lr. Onun lm zerine Muhammed artk ikiyi kesin olarak yasak edebileceini anlar ve Tanr'dan vahiy indi diyerek Kur'an'a u ayeti koyar: "Ey inananlar! ki, kumar ve fal oklar phesiz eytan ii pisliklerdir. Bunlardan kann ki, saadete ere siniz. eytan phesiz iki ve kumar yznden aranza dmanlk ve kin sokmak ve sizi Allah' anmaktan alkoymak ister. Artk bunlardan vazgeersiniz deil mi?" (Maide Suresi, ayet 90-91.) Bu ayeti koyduktan sonra, halk uyarmak zere etrafa tellallar kartr ve onlar: "Ey m'minler! Biliniz ki, iki (arab) haram klnmtr" diye avaz avaza bartr. Bu yasak zerine herkes evinde bulundurduu arap testilerini sokaklara dker. Fakat Muhammed bununla da yetinmez, bir de bakalarna ders olsun diye evine sarho olarak gelenleri ya da sokakta sarho olarak gezenleri, halkn gz nnde dayaa ektirtir.27 Bilindii gibi Uhud Sava, Muhammed'in "peygamberlik" iddiasyla ortaya kt tarihten 13-14 yl sonraya rastlar. Bundan kan sonu udur ki, Muhammed, iki yasan insan sal adna getirmi deildir; sadece kendi kiisel otoritesini gvenceye kavuturmak iin getirmitir. nsan sal adna ikiyi yasaklamak isteseydi bu kadar beklemez, bu ii daha ilk anlarda yapard. 27 Btn bu yukardaki hususlar ve ilgili kaynaklar iin bkz. lhan Arsel, eriat'tan Kssa'lar, Kaynak Yaynlan, 1996, s.229-235.

XXII
KUR'AN'DAK TANRI, MUHAMMED'N YEMNL AHTLN YAPMAKTA!*
Daha nce de belirttiimiz gibi Muhammed, her ii iin Tanr'y kendisine "ahit" edinmitir; zellikle "peygamberliini" Tanr'nn "yeminli ahitlii" ile kantlamaya almtr. Bu maksatla koyduu ayetlerden birinde Tanr'nn yle konutuunu syler: "... (Ey Muhammed!) Seni insanlara peygamber gnderdik; ahid olarak da Allah yeter" (Nisa Suresi, ayet 79). Grlyor ki, Muhammed'in "peygamber" olduunu syleyen tek ahit Tanr'dr. Hi kimselere grnmeyen, hi kimselerle grmeyen, hi kimselere seslenmeyen bu Tanr, Muhammed'in ahitliini yapmakta! Ve her ne hikmetse bu ahitlik iini, hi kimselerin ortaya vuramayaca bir ekilde yapmakta! Fakat Muhammed Tanr'y sadece "ahit" tutmakla kalmaz, bir de onu "ahitlik" konusunda insanlarla tantrmaya girimi gibi gsterir. rnein Kur'an hakknda: "Bu Muhammed'in uydurmasdr" diyenlere kar Tanr'nn yle konutuunu syler: "Ayetlerimiz onlara aka okunduu zaman inkar edenler... 'Onu Muhammed uydurdu' derler. De ki, '.. . (Tanr) Kur'an iin yaptnz taknlklar daha iyi bilir. Benimle sizin aranzda a-hid olarak O (Allah) yeter" (K. 46, Ahkaf Suresi, ayet 7-8). * Nisa Suresi, ayet 79; Ahkaf Suresi, ayet 7-8; Yunus Suresi, ayet 38. Fakat bu da yetmiyormu gibi bir de unu ekler: "Ey Muhammed! Senin iin 'onu uydurdu' diyorlar, yle mi? De ki, 'Onun Surelerine benzer bir Sure meydana getirin; iddianzda samimi iseniz, Allah'tan baka arabileceklerinizi da arn'..." (K. 10, Yunus Suresi, ayet 38.) Dikkat edilecei gibi burada Tanr, kendi yaratt kullaryla az, kavgasna girimi gibidir; hani sanki "Siz yapamazsnz, ancak ben yaparm; benden daha iyisini yapn da greyim bakalm!" der gibidir; stelik de kullarn ahit gstermeye armaktadr! Btn bunlar bir yana, fakat Muhammed bir de Tanr'y, yeminler ederek konuurmu ve ahitliini ancak bu yoldan kantlayabi-lirmi gibi tanmlar. Sanki Tanr'nn sylediklerine inanabilmek iin, onun mutlaka yemin etmesi gerekirmi ve yeminsiz konutuu zaman kimse onun szlerini ciddiye almazm gibi bir kan yaratm olur. stelik bunu yaparken Kur'an'n hangi kaynaktan kt konusunda (yani Tanr'nn szleri mi, yoksa elisinin szleri mi olduu hususunda) karklklar yaratr. rnein Hakka Suresi'ne koyduu ayetler yle:

"Grebildikleriniz ve gremedikleriniz zerine yemin ederim ki, hi phesiz o (Kur'an), ok erefli bir elinin szdr" (K. 69, Hakka Suresi, ayet 38-40). Dikkat edilecei gibi burada anlatlan ey Kur'an'n "eli sz olduudur. Tekvir Suresi'ne koyduu ayetler ise yle: "Kararmaya balayan geceye andolsun; aarmaya balayan sabaha andolsun ki, bu Kur'an, Ar'n sahibi katnda deerli, gl, sz dinlenen ve gvenilen erefli bir elinin getirdii szdr" (K. 81, Tekvir Suresi, ayet 17-21). Burada da Kur'an, "bir elinin getirdii sz" olarak tanmlanyor! Ayetteki "eli" szcnn "Cebrail" anlamna geldii ne srlr. Konuyu daha nce Kur'an'n Eletirisi I adl kitabmzda ele aldmz iin burada durmayacaz. Burada anlatmak istediimiz udur ki, Muhammed, kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerinin her ynn, Tanr'nn yeminli ahitlii ile kantlama yolunu semitir.

XXIII
MUHAMMED MSLMANLARIN YARARINA OLMAK ZERE TANRI KATINDA GRDN SYLER, SYLERKEN HEM KENDSN HEM DE TANRI'YI G DURUMLARA DRM OLUR
Araplarn doal olarak tembel ve miskin olduklarn dnerek Muhammed slam dinini "kolaylk" dini eklinde gstermeye almtr. rnein "Dinde zorlama yoktur..." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 257) gibi hkmlerden tutunuz da, kendinden rnek vermek zere: "(Ey Muhammed!) Kolay olan yapmay sana kolaylatrrz" (K. 87, A'la Suresi, ayet 8)1 eklindeki hkmlere (ya da haccetmeyi kolaylatrc ne varsa her eyi kolaylkla yapmaya) varncaya kadar eitli usulleri denemitir. Ancak ne var iki bu gayretkeliini ou zaman ar noktalara gtrd ve rnein hani sanki kendi mmetine kolaylk salayc eylerin en iyisini kendisi dnrm ve hatta Tanr'y dahi isabetli kararlar almaya kendisi srklermi gibi bir hava yaratr olduu grlmtr. Ve bunu yaparken bazen farknda olmadan, Tanr yi ve kendisini dahi isabetli kararlar alamazm durumlarda kld da l Gya Tanr bu szleriyle Muhammed'e: "Seni her hususta en kolay yola ya da amaca erdireceiz. Bu baary sana, kolaylkla yapabilecein bir haslet ve meleke na ne getireceiz" demek istemitir. Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VII, s.5761. olmutur. Bunu kantlayc pek ok rnekten sadece ikisini burada ele alacaz ki, bunlardan biri be vakit namazla ilgili Mir'a hikayesi, dieri de "okumaszl"yla ilgili iddiasdr. A) Mir'ac Hikayesi: Tanr, Mslmanlara Gnde 50 Vakit Namaz Klma Zorunluluunu Yklemek stiyor, Fakat Muhammed Yerine Getirilmesi mkansz Zorunluluu, Musa'nn Uyarmas Sayesinde Be Vakit Namaz ekline Dntryor (sra Suresi, Ayet 1; Necm Suresi, Ayet 6) Birok yaynlarmzda deindiimiz gibi Muhammed "Peygamberliini" ilan ettikten sonra on ya da on yllk Mekke dnemi boyunca, ka vakit namaz klnaca konusunda kesin bir ey sylememitir. Bundan dolaydr ki, Mslmanlar geliigzel gnde iki veya vakit namaz klar olmulardr. Be vakit namaz usuln Muhammed Mir'ac Olay'ndan sonra yerletirmitir ki, sylendiine gre hicretin nc ylna rastlar. Byle olduuna gre Tanr, her ne hikmetse bu tarihe gelinceye kadar, yani aa yukar 15 ya da 16 yl boyunca namaz konusunu doru drst bir kurala balamam, bunu Mir'ac Olay'ndan sonra saptam olmaktadr. Kur'an'da belirtildii ekliyle Mir'ac Olay denilen ey ksaca udur:

Bir gece vakti Tann, "celal ve azametini" belli etmek ihtiyacn duyuyor ve bu maksatla Muhammed'i Mescid-i Haram'dan alp Mescid-i Aksa'ya gtryor. Byle yaptn da yle ifade ediyor: "Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir ksmn gsterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram'dan, evresini mbarek kldmz Mescid-i Aksa'ya gtren Allah noksan sfatlardan mnezzehtir. O gerekten iitendir, grendir" (K. 17, sra Suresi, ayet 1). Dikkat edilecei gibi burada Allah, "eksik niteliklerden uzak" ol-duunu (yani glln ve emsalsizliini) anlatmakta olup, bu ynlerini kantlamak maksadyla Muhammed'i Mekke'den (Mes-cid-i Haram'dan) alarak Kuds'e (yani Mescid-i Aksa'ya) gtrdn ve ayetlerinden bir ksmn ona gsterdiini bildirmekte! Muhammed'in sylemesine gre Tanr bunu, zellikle inkarclara kar yceliini belirtmek iin gerekli grmtr. Belirtirken de asla "aciz" olmadn, yalan yapmadn anlatm "kudret ve ihsannn azamet ve ulviyyetini i'lan etmitir."2 Yine kendi anlatmasna gre Muhammed, Mekke'den Kuds'e kadar olan ksm, cennetten getirilme "burak" adnda (ve katrla eek aras cinsten) bir hayvana binmi olarak yapar. Kuds'ten sonra yedinci kat ge dayal bir merdivenle (ki Mir'ac diye bilinir) yedinci kat gke kmaya balar. Yannda Cebrail vardr. Cebrail'le birlikte gklerin yedi katndan geerek ykselirken, her bir katta yerlemi bulunan eski peygamberlerle (rnein Adem, Yahya, Yusuf, brahim, Musa, Harun, dris, sa vb.) tanp konuur. Daha sonra Cebrail'in kanadna binmi olarak "Sidred'l-Mnteha" denen yere kadar ykselir ki, buras melein gidebilecei son snrdr. Bu noktadan sonra Muhammed, kendisine verilen uan bir dekle umaya balar. Nihayet "ufkun en yksek tarafnda" ve aralarnda "yayn iki ucu kadar veya daha az" bir mesafe kalnca Tanr kendisine en byk ayetlerden bir ksmn gsterir (K. 53 Necm Suresi, ayet 6-18). Bu ayetlerden biri namazla ilgilidir: Tanr Mslman mmetine 50 vakit namaz emrettiini bildirmitir! Bu emir Muhammed'in pek houna gider, nk o zamana gelinceye kadar Mslmanlar, farz olarak yats ve sabah namazlar olmak zere gnde sadece iki namaz klmaktaydlar. Ve ite imdi Tanr bunu yeterli saymayp gnde elli vakit namaz klnmasn emretmi bulunmaktadr. Muhammed byk bir sevinle haberi kendi mmetine iletmek iin gkyznn katlarndan inmeye balar; tam Musa'nn bulunduu kata geldiinde, Musa kendisine "Ne ile emrolun2 Bu konudaki yorumlar iin bkz. Elmall H Yazr, age, c.IV, s.3142 vd. dun?" diye sorar: Muhammed: "50 vakit namazla emrolundum" der. Musa bunu duyunca " Elli vakit namaz oktur, senin kavminin bu kadar ok namaza tahamml yoktur. Geri dn ve Tanr'dan bunu azaltmasn iste" der. Bu tavsiyeye uyarak Muhammed geri dner, katlar trmanr ve Tanr'dan elli vakit namaz saysnda indirim yapmasn diler. Tanr, onun isteini kabul eder ve 10 vakit namaz indirimde bulunur ve gnde 40 vakit namaz klnmasn uygun bulur. Bu emri alnca Muhammed katlar inmeye balar ve Musa'nn yanna geldikte ayn itirazla karlar. Musa kendisine: "Senin kavmin gnde 40 vakit namaz klacak takatte deildir; geri dn ve Tanr'dan daha azaltmasn iste" der. Bu tavsiyeyi uygun bulan Muhammed tekrar katlan trmanr ve Tanr'dan indirim yapmasn ister. Tanr namaz saysndan on vakit daha indirir ve gnde 30 vakit namaza karar verir. Bu emri alnca Muhammed yine sevinir ve katlan inmeye balar. Fakat Musa'nn yanna geldikte Musa kendisine: "Bu da oktur, geri dn ve Tanr'dan bunu azaltmasn iste" diye tavsiyede bulunur. Muhammed geri dner ve tekrar Tanr'nn katma karak gnde 40 vakit namazn ok olduunu ve bunu azaltmasn ister. Tanr onun isteini kabul ederek on vakit namaz daha indirim yaparak gnde 20 vakit namaz klnmasn bildirir. Muhammed bu emrin yerinde olduunu dnerek gk katlarn inerek tekrar Musa'nn yanna gelir ve aldi emri bildirir. Fakat Musa gnde 20 vakit namazn da ok olduunu ve bunun azaltlmas gerektiini Mu-hammed'e bildirir. Bylece Muhammed, Tanr'nn bulunduu kat ile Musa'nn bulunduu kat arasnda ine ka 50 vakit namaz nihayet gnde be vakit namaz ekline dntrr ve sonra gelip bunu Musa'ya haber verir. Ne var ki, Musa bunu dahi fazla bulur ve Muhammed'e geri dnp Tanr'dan biraz daha indirim yaptrtmasn tavsiye eder. Fakat Muhammed: "Artk daha fazla istekte bulunmaya utanrm, razym buna!" diyerek be vakit namaz ile yetinmenin gerekli olduunu anlatr.3 Sonra mmetinin yanna dner ve olay anlatr: Tanr'nn 50 vakit namaz emrettiini ve fakat bunu 5 vakite indirttiini, bylece onlarn namaz ykn hafiflettiini mjdeler. Bu mjdeyi alan mmetinin, muhtemelen kendisine minnettar kalacan

dnr. imdi yukarda zet olarak belirttiimiz hikayeyi yle bir gzden geirelim. Muhammed'in sylemesine gre Tanr, "celal ve azametini" kantlamak, her eyi en iyi bilen ve gren olduunu anlatmak maksadyla "sevgili elisini" Mescid'i Haram'dan alp Mescid-i Aksa'ya ve oradan da gk katlarna ykseltip kendi katna getiriyor. Ve sonra ona en nemli bir ksm ayetlerini gsteriyor ve bu arada Mslmanlara elli vakit namaz klnmasn emrediyor. Muhammed de bunu sevinerek kabul ediyor. Ve fakat Musa'nn tavsiyesi zerine tekrar Tanr'ya geri dnyor ve gnde 50 vakit namaz emrinden indirim yapmasn istiyor ve Tanr, uzun bir pazarlama sonunda Musa'dan gelme tavsiyeye uyarak gnde elli vakit namaz yerine, indire indire be vakit namazda karar klyor! Pek gzel ama, bir kere, her eyi en iyi bilen bir Tanr, gnde elli vakit namaz klmann mmkn olmadn dnemez miydi? Kullarna kolaylk salamakla vnrken, bylesine bir ibadet yk nasl ykleyebilmitir? Her bir namaz en azndan on be ya da yirmi dakika srm olsa, elli vakit namaz klmak iin, gnde 8 ile 16 saate ihtiya var demektir. Gnde 8 ile 16 saat namaz klan bir insan, bylesine ar bir takat gstermek bir yana, fakat' uyumak, almak ve dinlenmek iin gerekli vakti nasl bulur? Haydi diyelim ki Tanr, birok meguliyeti arasnda bunu hesap edemedi! yi 3 Bu konudaki hadisler ve kaynaklar iin bkz. Sahih-i..., c.II, Hadis No: 227; c.V , s.7; c.X, s.58 vd. Hadis No: 1550 ve 1551; bkz. Prof. A. Glpnarl'nn Kur'an' Kerim ve Meali adl yapt, stanbul 1958, s.CV vd.; bkz. Al-Tecrid, Hadt-l Is-rai vel Mi'ra, c.II, s.62 vd.; bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, Kaynak Yaynlar, stanbul 1994, c.VIII, s.236 vd.; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age-c.IV, s.3146vd. ama kendi kavminin yeteneklerini ve gcn bilen Muhammed, gnde elli vakit namaz klmann olanaksz bulunduunu dnemez miydi ki, Musa'nn tavsiyesi zerine i grmtr? Grlyor ki, Muhammed srf kendisini taraftarlarna beendirmek ve gya onlarn ibadet ykn hafifletmi gibi grnmek iin hem kendisini ve hem de Tanr'y isabetli bir ekilde dnemeyen, yani Mslmanlarn takat ve ihtiyacn hesap edemeyen ve ancak Musa'nn aklna uymak suretiyle isabetli bir karar verebilen kimseler durumunda gstermi olmaktadr. B) Kendisini "Okumasz"m Gibi Tantmay "Peygamberliinin" areti Olarak Gstermek zere Kur'an'a Ayetler Koyar (A'raf Suresi, Ayet 158; Ankebut Suresi, Ayet 47-48; Kyamet Suresi, Ayet 16-18; Alak Suresi, Ayet 1-5) Muhammed'in "okumasz" oluuyla ilgili konuyu, baka bir adan daha nce ele alm olmakla beraber, imdi burada ksaca tekrar incelememiz gerekiyor. Kur'an'n "insan yaps" deil fakat Tanr szleri olduu inancn yerletirmek maksadyla Muhammed, okuma-yazma bilmez klnda grnme taktiini semitir. Bu suretle kendisi hakknda: "Kur'an' kafasndan uyduruyor!" yada "Yahudilerin ve Hristiyanlarn kutsal kitaplarndan (Tevrat'tan ve ncil'den) aldklarn Tanr'dan gelmi gibi gsteriyor!" eklindeki dedikodular nleyebileceini dnmtr. Nitekim okumasz (mmi) olduuna dair ayetler yannda (rnein A'raf Su-sresi, ayet 157-158), bir de okumasz oluunun nedenini aklamak Maksadyla Tanr'y u ekilde konuur gstermitir: "(Ey Muhammed!) Sen bundan nce ne bir yaz okur, ne de elinle onu yazardn. yle olsayd, batla uyanlar kuku duyarlard. .." (Ankebut Suresi, ayet 48.) Yani gya Tanr: "Eer sen mmi olmayp okuyup yazma bilseydin, o batl peine koanlar, o inkarclar ve o haksz kafirler

(Yahudiler ve Hristiyanlar) phe edebilirlerdi" demek istemitir. Fakat Muhammed bununla da kalmam, bir de okumasz olduu kansn pekitirmek maksadyla Tanr'nn kendisine "Oku" diye emrettiini ve fakat kendisinin Tanr'ya: "Ben okuma bilmem" diye yant verdiini ve bunun zerine okuma iini Tanr'nn stlendiini ne srm, Tanr'dan bu dorultuda vahiyler indiini bildirmitir. Gerekten de Alak Suresi'ne koyduu ayetler yle: "(Ey Muhammed!) Oku ismiyle o Rabbinin ki, yaratt. nsan bir alaktan yaratt. Oku, o keremine nihayet olmayan Rabbindir, kalem ile reten de. O, insana bilmedii eyleri retti. Sakn okumamak etme, nk insan muhakkak tuyan (azgnlk) eder..." (K. 96, Alak Suresi, ayet 1-5.)4 Grlyor ki, Tanr "Oku" diye emrediyor Muhammed'e! Emrederken de, okumasz kalmann insanlar azgnla srkleyeceini anlatmak zere "Sakn okumamak etme" diye uyarda bulunuyor. Ne var ki, Tanr'nn bu ekildeki uyarsna kar Muhammed: "Ben okuma bilmem" diye yant veriyor ve Cebrail'in kendisini okumaya zorlamas zerine bu szlerini kez tekrarlyor. Buhari'nin Aye'den rivayetine gre Muhammed'in konumas aynen yle: "(Tanr'nn 'Oku!'demesi zerine 'Ben okuma bilmem'dedim). O zaman Melek beni alp takatim kesilinceye kadar sktrd-Sonra beni brakp 'Oku' dedi. Ben de ona: 'Okumak bilmem 4 Elmall H. Yazr'n evirisinden. dedim. Yine beni ikinci defa fakatm kesilinceye kadar sktrd, sonra beni brakp 'Oku' dedi. Ben: 'Okumak bilmem' dedim. Nihayet beni nc defa sktrd. Sonra beni brakp: 'Mahlukat yaratan (Allah'n) ismi seri oku. (O Allah) ki, insan... phtlam kandan yaratt. O halde oku ki, senin Rabbin kalemle yaz yazmay (belletendir)' dedi..."5 Yine Muhammed'in Kur'an'a, koyduu ayetlerden anlamaktayz ki, Tanr kendi Peygamberi'nin, srarla "Ben okumak bilmem" demesi /erine, nihayet onun okumasz olduunu anlyor ve bunun zerine Kur'an'n okunmas iini zerine alyor. Ayetler yle: "(Ey Muhammed!)... onu (vahy'i) okumak bize ait'tir. O halde biz onu okuduumuz zaman, sen onun okunuunu takip et..." (K. 75, Kyamet Suresi, ayet 116-18.) Btn bunlar bizi aknla srklemekte. u bakmdan ki, Muhammed srf okumasz olduunu iyice kantlayabilmek iin Tanr'nn kendisine "Oku" diye emrettiini ve bu emrinde srar ettiini, fakat kendisinin "Okumak bilmem" diyerek Tanr'y uyardm sylemekte! Pek gzel ama, her eyi bilen bir Tanr, kendi Peygamberi'nin okumasz olduundan habersiz midir ki ona "Oku" diye emrediyor? Ve stelik onun "Ben okumak bilmem" demesine ramen defa arka arkaya onu okumaya aryor ve her defasnda ondan ald "Ben okumak bilmem" eklindeki yant zerine srarndan vazgeiyor ve vahyin okunmas iini stleniyor? Her eyi bilen ve "yce" olduu sylenen bir Tanr'nn yapaca eyler midir bunlar? te yandan bir de u var ki, okumasz grnmenin, Kur'an' Tanr szleri olarak tanmlamaya yararl bir yn yoktur. nk bir kimse okumasz olmu olsa bile, onun bunun yardmyla pek ok eyler renebilir. Nitekim dier yaynlarmzda belirttiimiz gibi Mu5 Sahih-i Buhari Muhtasar.... Diyanet Yaynlar, c.l, s.3, Hadis No: 3. hammed, Tevrat' ve ncil'i bilen kiiler araclyla bu kitaplardan pek ok eyleri aktarmtr Kur'an'a Bu bilgileri o. daha Mekke'de Hadi-ce bint Huvaylid ile evliyken, Hadice'nin amcasnn olu Varaka B. Navfal'dan edinmitir. Mekke'de doup byyen Varaka, puta taparl- terk edip Hristiyan dinini kabul etmi bir kimseydi; Tevrat' ve ncil'i derinliine incelemi olup, branice bildii iin Kitab- Mukaddesi branice harflerle Arapaya evirmiti. Onun bilgisine ve fikirlerine ok inanan Hadice, her vesileyle ve hemen her ii iin ona danrd. Muhammed ile evlenecei zaman da byle yapmt. Daha sonralar Muhammed, Tanr'dan vahiyler aldn sylemeye balaynca Hadice tereddte dm ve tereddtn gidermek maksadyla Varaka'ya bavurmutur. slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Hadice'nin Muhammed'le ilgili olarak anlattklarn dinleyen Varaka: "Eer bu sylediklerin doru ise, Muhammed'e gelen evvelce Musa Peygamber'e gelmi olan eli melek

olmaldr. Muhammed bu milletin peygamberi olacaktr. Ona syle bu ite dirensin" demitir. 6 Kuku edilemez ki, Muhammed kendisi hakknda bylesine olumlu szler syleyen Varaka'dan, Yahudilik ve Hristiyanlk (Tevrat ve incil) hakknda pek ok bilgi edinmitir. Fakat asl Medine'ye getikten sonradr ki, Muhammed, Tevrat' ve ncil'i iyi bilen kiilerden yararlanm, onlardan rendiklerini Kur'an'a aktarmtr.7 Bu aktard eyleri, Tanr'dan gelmi gibi gstermek maksadyla Kur'an'n Tevrat' ve ncil'i onayladna dair ayetler koymutur (rnein l-i mran Suresi, ayet 3-4).8 6 Prof. Neet aatay'n slam Ansiklopedisi, c.13, s.206-208. (Varaka ile ilgili yazsna bkz.) 7 Muhammed, ou katiplerini branice bilen kimselerden seer ya da katiplerine branice renmelerini emrederdi. Bu arada slam olan Yahudilerden ve Hristiyanlardan da yararlanmaktan geri kalmazd ki, bunlar iinde Selman- Farisi gibi Hristiyanlktan dnme kleler vardr. Bu konuda bkz. lhan Arsel, eriat'tan Kssalar I. 8 Bu konuda bkz. lhan Arsel, slam'a Gre Dier Dinler ve Kur'an'daki Kitapllar. Btn bunlar bir yana, bir de u var ki, Muhammed Tanr'nn: "Oku, sakn okumamak etme, nk insan muhakkak tuyan (azgnlk) eder... " eklindeki emrini ciddiye almayarak "Ben okuma bilmem" demekte srarl. Hani sanki Tanr'nn emrine meydan okumak bir yana, bir de Tanr'y yalanlar gibidir. Eer Tanr'nn "oku" emri iyi ve yararl bir emir ise ve te yandan "okumak" denen ey azgnl nlyorsa, kalkp da Tanr'ya: "Ben okuma bilmem" demenin alemi var m? Bakalarna rnek olmak iin okumay renmek daha iyi olmaz m? Kald ki, eitli kaynaklardan renmekteyiz ki, Muhammed okuma yazmay bilmekteydi; fakat dediimiz gibi bilmez grnmeyi tercih etmitir. Grlyor ki, Muhammed srf gnlk siyasetinin gereksinimleri adna kendisini Tanr'nn azyla okumasz olarak tanmlarken Tanr'y yine birok bakmdan g duruma sokmutur.

XXIV
"PEYGAMBERLK" PAYESNDEN PAY STEYEN KMSELER YA DA BENZER RAKPLER ETKSZ KILMAK MAKSADIYLA KUR'AN'A KOYDUU AYETLERDEN BAZI RNEKLER*
"Peygamberlik" iddiasnda bulunarak kendisine rakip kanlara ya da dnyevi ve uhrevi "iktidar" konusunda kendisiyle ortakla kalkanlara kar Muhammed byk bir kin besler ve Tanr'dan geldiini syledii ayetlerle onlar aalar, etkisiz klmaya alrd. Bir iki rnekle yetinmek zere, Yemameli Mseylime ya da Sanal Esved-i Ans, meyye b. Ahi'l Sair, Abu Amir b. al-Numan ya da Belam b. Baur gibi kimselerle ilgili hikayeleri zetleyelim. A) Yemameli Mseylime ile Sanal Esved-i Ansi'yi "Yalanc Peygamberler" Olarak Tanmlamak zere Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 48, Fetih Suresi, ayet 16) Ebu Hreyre'nin rivayetine gre Muhammed, o dnemin nemli kiilerinden saylan Yemameli Mseylime ve San'ah Esved-i Ansi'yi "yalanc peygamber" (tredi peygamber) deyimiyle aalard. Bir kez yle demitir: * Maide Suresi, ayet 103; Fetih Suresi, ayet 16 vs.; A'raf Suresi, ayet 175-6. "Bir kere uyurken ryamda bana yerde medffn hazineler getirildi. Ve ovucumun iine iki altn bilezik konuldu... Sonra Allah bana bunlara flemekliimi vahyetii. Ben de lifledim. Hemen ikisi de gitti. Ben bu bilezikleri iki yalanc (tredi Peygamber) ile te'vil ettim ki, ikisi arasnda bulunduum San'a 11 (Esved-i Ansi) ile Yemameli (Mseylime)dir."1 Mseylime. Yemame'deki Beni Hanife kavminin reisiydi. Sylendiine gre "Eer Muhammed, kendisinden sonra beni halef klarsa kendisine uyarm" diye konuurdu. Bundan dolaydr ki, Muhammed ona dman kesilmi ve Tanr'nn onun hakknda "kezzab, maktul ve cehennem?" dediini sylemitir.2 "Kezzab" szc "yalanc" anlamnadr; "maktul" szc "ldrlm" ve "cehennemi" szc de "cehennemlik olmak" demek olduuna gre, yukardaki tanmlamann Mseylime'yi hakir klc nitelikte olduu muhakkaktr. Bundan dolaydr ki, slam kaynaklan Mseylime'yi kltc bir adla armak zere "Mseylimetl-Kezzab" (yani "Yalanc Mseylime" ya da "sahtekar Mseylime") terkibini kullanr olmulardr. Oysa ki, Mseylime'nin bylesine bir lakaba muhatap kalacak lde kt bir davran olmamtr. Btn yapt ey Muhammed'den "paye" istemektir. Fakat Muhammed onu, hani sanki "peygamberliini" elinden alyormu gibi kabul edip, aalama yoluna gitmitir. Gerekten de kaynaklarn bildirmesine gre Mseylime, 17 kiilik bir heyetle bir gn Medine'ye gittiinde Muhammed'i ziyaret eder ve ondan "nbvvet payesinden" (peygamberlik rtbesinden) bir hisse ister. Onu dinleyen Muhammed, elinde tuttuu hurma daln gstererek yle cevap verir: "(Deil nbvetten bir pay fakat) u hurma dalnn bir parasn benden istesen onu bile vermem. Sen de Allah'n, hakkndaki h1 Sahih-i..., c.X, s.378. Hadis No: 1649.

2 Sahih-i..., c.X, s.377. km ve takdirini tecavz edemezsin! (O hkm, kezzab, maktul, cehennemi olmandr.) Eer sen bana ve Hakk'a muhalefet edersen, Allah seni muhakkak helak eder. Ve ben muhakkak sanrm ki, sen... rii'yamda bana gsterilen (me'un) kiisin!" der ve yannda duran airi Hassan b. Sabif'i gstererek: "ste u zat (hatibim) Sabit'tir. Benim tarafmdan sana (icab eden) cevab verecektir" diye ekler.3 Emir zerine Hassan b. Sabit, Mseyleme'yi batan aa giydiren bir iir syler. Fakat Muhammed, zel airinin verdii bu cevab pek yeterli bulmam olmaldr ki, vahiy indi diyerek Kur'an'a u ayeti koyar: " Ey Muhammed! Bedevilerden geri kalm olanlara de ki '... Gl kuvvetli bir millete kars, onlar Mslman olana kadar savamaya arlacaksnz. Eer itaat ederseniz Allah size gzel ecir verir'..." (K. 48, Fetih Suresi, ayet 16.) Her ne kadar baz yorumcular, bu ayetin baka bir vesileyle, daha dorusu Hudeybiye Seferi'nden geri kalanlarn Farsllara ya da Romallara kar savaa arlacaklarn anlatmak maksadyla indiini ve bu savalarn Muhammed tarafndan Mute ve Tebuk gazvelerinde balatldn syleseler de, tannm yorumculardan birou farkl grtedirler. Nitekim bn shak'n Zuhri'den rivayetine ve ayrca Beyzavi'nin de yorumlarna gre bu ayetde sz geen kavmin, Mseyleme'nin kavmi olan Beni Hanife olduu anlalmaktadr.4 Nitekim hicretin 12. ylnda, Ebu Bekir'in halifelii zamannda, Yemame'deki Beni Hanife'ye sava alm, Mseyleme ldrlm ve kavmi de slam olmaya zorlanmtr. *** 3 Sahih-i..., c.X, s.376, Hadis No: 1648. 4 Sahih-i..., c.VIII, s. 189, 304. Bu konuda ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4418. Muhammed'in, kendisine rakip olarak grd dier bir kimse Utbe bn-i Rebfa'dr ki, genellikle Abu'lValid knyesiyle bilinir. Utbe Mekke'nin tannm, zengin ve son derece cmert bilinen kiilerinden olup Muhammed'in uzaktan akrabas saylrd. Ayn zamanda air ve iyi bir konumac olan Utbe, halkn ok sevdii ve sayd bir kimseydi; nemli hususlarda daima ona danlr, onun tavsiyesine uyulurdu. Ka'be'deki "Hacer-i Esved"in (Karata'n) yerine konmasnda rol olduu gibi Muhammed'in putlar aleyhine konumaya balamas zerine onu bundan vazgeirtmek zere Kureylilerin Abu Talib'e gnderdikleri heyete katlanlardan biri olmutur.5 Kurey halk Utbe'yi ylesine deerli ve saygn bir kimse olarak bilirdi ki, ou kiiler onun peygamberlik payesine layk olduunu anlatmak iin yle konuurlard: "Ne olurdu u Kur'an iki ehirden (Mekke ve Taif) byk bir kimseye gnderilseydi. "6 Bu ekilde konumakla Utbe'yi, Muhammed'den daha fazla peygamberlie layk grdklerini anlatmak isterlerdi. Ve ite Muhammed'i ileden karan ve Utbe'yt kar dman yapan da bu tr konumalard. 7 Bununla beraber Utbe, slam dinine kar olmakla birlikte, Muhammed'e dmanlk besleyenlerden ya da eziyet edenlerden olmamtr. Aksine, bir bakma yardmc olmutur. Daha nceki sayfalarda deindiimiz gibi Muhammed, Taif halk tarafndan talanp kovulduu zaman Taif dndaki bir yerde zm balarna sahip bulunan Utbe ve ayba kardelere snm ve onlardan iyi bir davran grmtr. slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Utbe, Mekkeli putperestlerle Mslmanlarn Bedir'de birbirlerini ldr5 Bu konuda Neet aatay'n slam Ansiklopedisi'nde Utbe b. Rebi'a iin yazdklarna bkz. Ayrca bkz. Sahih-i..., c.VI, s.507. 6 Sahih-i..., c.IX, s.33. Bu tr konumalarn lm-i Ahd-i Yalil hakknda cereyan ettiini syleyenler de vardr. 7 Bu dmanla sebep olarak baka olaylar da gsterilir. rnein gya Muhammed Mekke'de bir gn namaz klarken Utbe gelip deve dl deini onun srtna atarak alay etmitir. Bkz. Sahih-i..., c.X, s.45. melerini nlemek maksadyla elinden geleni yapm ve bu yzden baz kimseler (rnein Ebu Cehl) tarafndan korkaklkla ve davaya ihanetle sulandrlmtr. Bu sulamalardan kurtulmak iin Mslmanlara

meydan okuduu ve bu meydan okumas zerine Muhammed tarafndan gnderilen Ubeydullah b. el-Haris b. el-Muttalib tarafndan ldrld anlalyor. B) Dmanlk Besledii meyye b. Abi'I-alt, Abu Amir b al-Nu'man ya da Bel'am b . Ba'ur Gibi Kimseleri "Dilini Sarktp Soluyan Kpek" eklinde Tanmlayp Aalamak zere Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 7, A'raf Suresi, Ayet 175-176) Kur'an'da, A'raf Suresi'nin 175-6 ayetlerinde, eytana kaplp Tanr'nn emirlerinden kan, azgnlaan ve daha dorusu dnyevi istekleri sebebiyle sapkla saplanan bir kiiden sz edilmekte ve yle denmekte: ".. .Fakat o, dnyaya meyletti ve hevesine uydu. (Onun) durumu. . .dilini sarktp soluyan kpein durumu gibidir. te ayetlerimizi yalan sayan kimselerin durumu byledir" (K. 7, A'raf Suresi, ayet 176). Burada sz geen ve "dilini sarktp soluyan" bir kpee benzetilen kiinin kim olduu kesin olarak bilinmiyor. Kimine gre bu kii, Arap airlerinden meyye b. Abi'l-alt'lr (ki meyye b. Ebi'l-Salt olarak ya da meyye bin Essalt eklinde de yazlr). Kimine gre bu kii Abu Amir b al-Nu'man adnda bir rahiptir. Kimine gre ise Belam b. Baur adnda bir Yahudidir. Fakat her kim olursa olsun anlalan u ki, Muhammed, bu kiilerin tutum ve davranlarn kendi iktidar ve otoritesi bakmndan sakncal grd iindir ki, yukardaki ayetleri koymutur. meyye b. Abi'l-alt'n, Muhammed zamannda nl bir air olduu ve peygamberlik hevesine kaplp Muhammed'i kskand ve onun aleyhinde iirler yazd ve bu yzden Tanr tarafndan yukardaki ekilde tanmland sylenir. Vakidi ya da al-Agani gibi kaynaklara gre yukardaki ayetler meyye hakknda inmitir.8 Sylendiine gre bu Arap airi, ncil ve Tevrat' ok iyi bilen ve brahim "Peygamber'in" getirdii Hani-fiya dinine inanan, ona balanan ve bu nedenle putperestlikten uzaklaan bir kimsedir. Fakat Muhammed'in peygamberliini kabul etmemi ve slama girmemitir. Gya Araplar arasndan bir peygamberin geleceinin Tevrat ve ncil'de yazldn ciddiye alp Muhammed'i kskanm, onun aleyhinde iirler yazmtr. Sylendiine gre peygamberlik hevesine kaplmtr.9 Fakat, yine sylendiine gre bu air, Mekkeli putperest Kureyliler lehine olmak zere Muhammed'i yerer ekilde iirler yazmtr ki, bunlardan en sert olanlarn Bedir Sava vesilesiyle kaleme almtr. Bu sava srasnda ldrlen Mekkeli Kureyliler arasnda kendi yaknlar da bulunduu iin iirleriyle Muhammed'i bir hayli hicvettii anlalmaktadr. Al-Sira adl nl yaptn yazar bn Hiam'n sylemesine gre Muhammed bu iirlerin rivayetini yasaklamtr.10 Al-Sa'labi gibi kaynaklara gre A'raf Suresi'nin yukarda belirttiimiz 176, ayetinde sz edilen kimse Abu Amir b al-Nu'man adnda bir rahiptir.11 Fakat bata Beyzevi, Celaleddin, al-Zemaka-ri, Tabari, Razi, bn Kutayba vs. gibi slam kaynaklarnn byk ounluuna gre yukardaki ayetlerde sz geen kii Bel'am b. Baur adnda biri olup Yahudi ulemasndan, Yemen ya da Kan'an diyarlarnda yaayan kavimlerdendir. Gya ilk balarda, Tevrat'taki Musa ile ilgili eylere inanm ve Tanr'nn Musa'y melekleriyle koruduunu sylemiken, sonradan fikir deitirmi ve onun aleyhinde bedduada bulunmu; fakat Tanr onun bedduasn etkisiz kl8 Bkz. Sahih-i Buhari Muhtasar..., c.X, s.39. 9 Bkz. Abu'I-Farac, Kitab al-Agani, c.III, s. 187; ayrca bkz. slam Ansiklopedisi, c.13, s.101. 10 Bkz. Al-Sira, c.II, s.30-32; ayrca bkz. slam Ansiklopedisi, c. 13, s. 101. 11 Bkz. slam Ansiklopedisi, c.II, s.464. m, ayrca da cezlandrm ve A'raf Suresi'nin 175. ayetinde geen hakaretlere muhatap klmtr. Razi'nin Mafatih adl kitabnda yazlanlara gre Bel'am, gya Tanr tarafndan bilgi ile donatlm ve Tanr'nn dinini iyice renmi olmasna ramen, daha sonra yukardaki ekilde "itikatszla" (inanszla) dm olan bir kimsedir. Bel'am'la ilgili olmak zere daha birok rivayet mevcut. Ve ite gya Tanr, Kur'an ayetlerini yalan sayanlara ihtar olsun diye Bel'am rneini vermitir.12 Oysa rnei veren Muhammed'dir; kendisine inanmakta "kusur" edenleri ya da savaa srklemek isteyip de direni grd kimseleri yola getirmek iin bu tr rnekleri kullanmak istemitir. C) Kendisine Rakip Grnen Huzailere Lanetler Eder; Cedleri Olan Huzai Amr bn-i Amiri'yi13 "Cehennem'de Barsaklarn Ate inde Srklerken" Grdn Syler; Huzailerin Geleneklerini Yermek zere Kur'an'a Ayetler Koyar (K. 5, Maide Suresi, Ayet 103) Kendisini "stn" karakterli bir kimse olarak tantmak maksadyla Muhammed, her vesileyle:

"Ben lanetleyici olarak deil, rahmet olarak gnderildim " derdi.14 "Rahmet" olarak gnderildiini sylerken "ok merhametli" ve "esirgeyen" bir kimse olduunu anlatmak isterdi. Ne var ki, dmanlk ve kin besledii (zellikle kendisine "rakip" grd) 12 Bkz. Taban, Tahsi; c.IX, 76 vd.; ayrca bkz. Razi, Mafatih, Kahire 1308, c.IV, s.315 vd. Bu konuda slam Ansiklopedisi'nde "Belam" szcne bkz., c.H, s.464-5; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.III, s.2335. 13 Ebi Smame, Amr bn-i Malik olarak bilinir. 14 Bkz. mam Gazali, hyau 'Ulumi'd-Din, Bedir Yaynlan, stanbul 1975, c.H, s.878. kimseleri lanetlemekten ve onlar en feci ekilde ldrlm olarak grdn sylemekten geri kalmazd. Huzai'lerle ilgili olarak syledii u szler bu konuda verilebilecek rneklerdendir: "Ben Cehenem'de Huzai Amr bn-i Amiri'yi, kendi barsaklarn (ate iinde) srkler bir halde grdm. nk Amr- Huzai develeri salma adak yapanlarn nderi idi." Yine bu dorultuda olarak Maide Suresi'ne u ayetleri koymutur: "Allah, ne bahire'yi meru klmtr, ne saibe'yi, ne vasila'y, ne de ham'; fakat kafir olanlar Allah'a yalan yere iftira ederler... Onlara: 'Gelin Allah'n indirdiine ve Peygamber'e' dendi(in-de) 'Bize yeter atalarmzn yapageldikleri eyler, byle bulduk biz'derler..." (K. 5, Maide Suresi, ayet 103-104.) Bu ayetlerde yer alan "bahire", "aibe", "vasla" ve "ham" szckleri, slam ncesi dnem itibariyle Araplar arasndaki baz geleneklere karlktr. Herhangi bir iin olmas iin Araplar deve adarlard. stedikleri olursa adadklar deveyi koyuverirlerdi. Babo dolaan bu deveye "aibe" denirdi. Erkek bir deveden on dl almlarsa artk o devenin stne binmezler, sadece beslerlerdi; buna "ham" denirdi. Eer dii deve be kez dourur ve beinci yavru erkek olursa, o devenin kulan yararlar, kra salarlard; bu deveye "bahire" derlerdi. te yandan koyun sahibi olanlar, eer besledikleri koyunlar erkek ve dii ikiz yavru dourursa, erkek yavruyu dii yznden kurban etmezlerdi; buna "vsile" derlerdi. te bu hususlar gz nnde tutarak yorumcular, yukardaki ayetlerin "putperestlii" ve "batla inanml" yok etmek iin konduunu ne srerler. Gya Muhammed, halk batl geleneklerden kurtarmak istemitir. Oysa ki, Muhammed bu ayetleri bunun iin koymamtr. nk bizzat kendisi batla inanmlarn banda gelirdi: u bakmdan ki, Ka'be'deki Karata' pmeyi iki tepe arasnda koarak eytanlar talamay ya da tiikrkl ve tkrksz fleme usulleriyle hastalk tedavisini doal bilirdi. Hastaland zamanlar, Kur'an'a koyduu "Muavvizeteyn" sureleri diye bilinen el-Felak ve en-Nas surelerini okur, srtn svazlatr, bu surelerle ifa bulacan dnrd. Bu tr batl inanlara sapl bir kimse olduu gz nnde tutulacak olursa, Maide Suresi'nin yukardaki ayetlerini batl itikatlar yok etmek maksadyla koyduunu kabul etmek gln olur. Gerek udur ki, bu ayetleri koymasnn sebebi, Huzailere kar besledii dmanlk ve kindir. nk Huzailerden kimi kiiler hem "peygamber" olarak grnmek hevesindeydiler ve hem de Ka'be'nin ynetimi konusunda Muhammed'e rakip grnmekteydiler. Gerekten de Huzaa kabilesi, Yemen'de Lhay diye anlan Amr bn-i Rabia'mn,15 vaktiyle Me'rib Kenti"ndeki16 su bendinin yklmas sonucu vuku bulan byk afet zerine, oluyla birlikte yurdunu terk ederek Mekke civarna gelip orada yerlemesi sonucu oluan bir kabiledir; Huzaa lakabyla bilinir ve Huzailer'in ceddi, olarak kabul edilirler.17 Mekke'ye yerletikten sonra Mekke'nin ynetimine el koymular ve Ka'be'nin btn ilerini ve grevlerini grr olmulardr. Oullar, bu saltanat yz yla yakn bir sre boyunca srdrmtr. Bir mddet sonra Muhammed'in bykbabalarndan Kusay bn-i Kilab, onlarla akrabalk tesis etmi, sonunda onlarn elinden tm ynetimi alarak ibana gemitir. Muhammed'in sylemesine gre Amr bn-i Luhay, Araplar arasnda uygulanmakta olan birtakm putperestlik geleneklerinin (rnein, biraz yukarda belirttiimiz "aibe", "bahire", "vasila", "ham" uygulamalarnn) yerlemesine sebep olan kimsedir.18 Gya ibra-him'in vaktiyle tebli ettii "Tevhid dini"ni ilk bozan, ilk putu di15 Amr bn-i Rebia, bn-i Kam bn-i Hindif o\arak bilinir. 16 Yemen'de bir yerdir. 17 Bu konuda bkz. Sahih-i..., c.IX, s.232-3. 18 Sahih-i..., c.lX, s.235.

ken o olmutur. "Vasila" ve "ham" adaklarn ilk yerletiren odur.19 Halka teklif ettii birok eyi "peygamber eriat" gibi kabul ve devam ettiren de odur. Btn bunlar, Muhammed iin, onlar kendisine rakip grmek bakmndan dmanlk sebebi olmutur. Ve ite Amr bn-i Luhay tarafndan vaktiyle yerletirilen geleneklerin "Tanr'ya iftira" etmek olduunu sylemek suretiyle bu dmanln dile getirmi ve Kur'an'a yukardaki ayetleri koymutur. Bylece kendi prestij ve iktidarn salamak ynnde bir adm daha atmtr. Huzaa'y ve Huzaa olu Huzaa'ya kar besledii kin ve dmanlk o kerteyi bulmutur ki, biraz yukarda belirttiimiz gibi bir gn namaz klarken yle demitir: "Ben Cehenem'de Huzai Amr bn-i Amin yi, kendi barsaklarn (ate iinde) srkler bir halde grdm. nk Amr- Huzai develeri salma adak yapanlarn nderi idi. "20 Grlyor ki, Muhammed, dmanlk ve kin besledii Huzaa'ya kar Kur'an'a koyduu ayetlerle ve vahyin bir baka ekli olduunu syledii hadislerle i grmeyi, gnlk siyasetinin gereksinimlerinden bilmitir. 19 bn-i shak'n rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.IX, s.235. 20 Buhari'nin Ebu Hreyre'den rivayeti olan bu hadis iin bkz. Sahih-i..., c.IX, s.233, Hadis No: 1435.

XXV
SAVA VE ATIMANIN "HARAM" SAYILDII KUTSAL AYLARDA KUREY KERVANLARINA YAPILAN BASKINI, TANRI NAYETNE BALAMAK ZERE KUR'AN'A AYETLER KOYAR*
Gnlk siyasetinin gereksinimlerine uyarak Muhammed, Araplarn "kutsal" bildii gelenek ve inanlara yer verir grnmekle beraber, yine ayn siyaset gerei olarak bu gelenek ve inanlara ters davranmaktan geri kalmazd. Ve btn bu davranlarn, Tanr buyruklarnn rn olarak gsterirdi. Nahle Olay vesilesiyle Bakara Suresi'ne koyduu u ayet, bunun ilgin rneklerinden biridir: "Ey Muhammed! Sana (kutsal) ay' ve o ay'daki sava sorarlar; de ki, 'O ayda savamak byk sutur. (Ancak) Allah yolundan alkomak, O'nu ve Mescid-i Haram' inkar etmek ve halkn oradan karmak, Allah katnda daha byk bir sutur. Fitne karmak ise ldrmekten daha byk (sutur)... " (K. 2, Bakara Suresi, ayet 217.) Grld gibi, ayete gre "kutsal" (yani "haram") aylarda savamak byk bir sutur; ancak bundan daha byk ve daha kt saylmas gereken sular vardr ki, o da Allah' ve Mescid-i Haram' (Mekke'deki Ka'be'yi) inkar etmek, Mslmanlar yurtlarndan srmektir. Fakat "fitne karmak" bundan da byk bir sutur. imdi bu hususlar zihnimizin bir kenarnda tutarak Nahle Olay'na geelim: * K. 2, Bakara Suresi, ayet 217, 218. Mekke'den Medine'ye hicret ediinin ilk aynda Muhammed, evredeki Arap kabileleri zerine eteler gndermeye balar: amac, zellikle Kurey kervanlarn ele geirmek, bu yoldan ganimet edinmektir. Bu siyaset, hem korku ve dehet saarak mrik Araplar sindirip kendisine boyun edirtmek ve hem de kazan salamak bakmndan karlarna uygun gelir. ete saldrlarnn birouna bizzat kendisi de katlr ve taraftarlarn una inandrr ki, bu saldrlar hep Tanr'nn emri ve yardmlaryla yapmaktadr. Fakat her ne hikmetse Tanr kendisine pek yardmc olmam olmaldr ki, Mekke kervanlarna kar birbiri ardna giritii yedi saldrnn hepsinde de baarsz kalr. Kendisini Tanr'nn elisi olarak ilan eden ve her iini onun emriyle yaptn, ondan yardm grdn syleyen bir kimsenin, bylesine baarszla uramas pek anlalr bir ey deildir. Nitekim evrede, zellikle Mslmanlar arasnda sylentiler balar. Bu sylentiler yznden prestij ve otoritesinin tehlikeye dtn gren Muhammed, her ne olursa olsun mutlaka bir baar salamak kararll ile Kurey kervanlarna, onlarn hi ummadklar bir ekil ve zamanda, daha dorusu Arap geleneklerine gre sava ve atmann "haram" sayld aylar esnasnda baskn yapma planlan hazrlar. Anmsatalm ki, Araplar, ok eski dnemlerden beri yln drt ayn "Ehuru'l-hurum" adn verdikleri "haram" aylar olarak belirlemilerdi ki, bu aylar "Receb", "Muharrem", "Zilhicce" ve "Zilkade" aylardr.1 Bu aylar esnasnda silah tamay, her trl atmay, kan dkmeyi ve benzeri eyleri "haram" diye yasak klmlard. Bunun da sebebi, eitli blgelerden ve yerlerden Ka'be'yi. ve orada bulunan ilahlarn ziyaretle haccedecek olanlarn mal ve can gvenliini salamakt. Haclar balarn tra ederek ve zel giysilere brnerek "Umre hacc" klmak zere Mekke'ye gelirlerdi. Bu "haram" (kutsal) aylar esnasnda hi kimse onlara, ne seyahat esnasnda ve ne de Mekke'de bulunduklar srada satamaz ve l Srasyla Arabi aylarn 1., 7., 11. ve 12. aylar oluyor. saldrmazd. Bundan dolaydr ki, bu aylar boyunca ticari panayrlar kurulur, uzak yakn blgelerden haclar byk bir gvenlik ierisinde bu panayrlara gelir ve tccar maln haclara satard.2

Durum bu iken Muhammed, kutsal saylan "Receb" aynda, Mekke ile Taif arasnda bulunan Nahle mevkiinden geeceini rendii bir Kurey kervanna ani bir basknda bulunmak zere zel bir ete hazrlatr. Sekiz kiilik eteyi Medinelilerden deil fakat mhasran muhacirler 'den (yani Mekke'den Medine'ye hicret etmi olan Mslmanlar arasndan) seer; nk muhacirleri kendi yurtlarndan karlm kimseler olarak tanmlar. Byle yapmakla unu hesap etmitir ki, saldrnn haram ay esnasnda yapldnn ortaya kmas halinde, bu davrann zrl gstermek ve kendisine ynelik eletirileri nlemek kolay olacaktr. Baka bir deyimle kendisini, haram aylar esnasnda ete saldrlan tertiplemek nedeniyle yermeye kalkacak olanlara u tr bir karlk verebileceini dnmtr: "Mekkeliler bizi haksz olarak yurdumuzdan kardlar, bu itibarla bizim onlara saldrmamz, kervanlarn ele geirmemiz doaldr. Bu ii haram aylar esnasnda yapm olarak gnah ilemi saytlsak bile, bu gnah, onlarn iledikleri gnah yannda hi mesabesinde kalr; zira Mekkeliler, Mslmanlar Allah yolundan, dini hak'tan ve Mescid-i Haram'dan men etmek suretiyle ok byk bir gnah ilemilerdir; onlarn iledikleri bu gnah, bizim onlara kar giritiimiz vurumal saldrdan ve ldrmelerden (ktalden vesair kebairden) ok daha byk bir gnahtr Allah katnda!" Ve ite byle bir gerekeye bavurabilmek iindir ki, Nahle'ye gnderdii bu eteye, Medineli Mslmanlardan kimseyi kalmayp sadece muhacirleri (yani Mekke'den Medine'ye hicret etmi kimseleri) semitir. Medineli Mslmanlar semi olsa, kukusuz ki, yukardaki gerekeye sarlmas mmkn olamayacakt. 2 Sahih-i...,c.X, s.404 vd. Sekiz kiilik etenin bana, amcazadesi olan Abdullah bin Ceh'i getirir.3 Ona ve arkadalarna, yola koyulmalarndan nce balarn tra etmelerini emreder: Bylece Umre hacc klmak maksadyla Mekke'ye gidiyorlarm gibi grnmelerini ister. Abdullah'a gizlice vermi olduu ve iki gn sonra ap okumasn bildirdii mektupta, Kurey kervanna rastladklar zaman saldrya gemesi emri vardr. ete mensuplar yola dzlrler; Nahle denen mevkiye geldiklerinde kuru zm, katklk ve deri cinsi mal gtren zengin bir Kurey kervanna rastlarlar. Kervann srcleri Abdullah b. Ceh'i ve yanndakileri grnce telalanr. Fakat onlarn balarnn tral olduunu fark ederek kendi kendilerine yle derler: "Bunlar mra hacc klmak zere gelen adamlardr, bize zararlar dokunmaz. "4 Kutsal saylan bir dnemde bulunduklar iin esasen silahszdrlar. Ka'be'yi ziyarete gidiyor diye sandklar Mslmanlarn da kendileri gibi silahsz olduklarn dnerek herhangi bir saldrya uramayacaklarn sanrlar. Onlar bu gvenlik duygusu ierisindeyken Abdullah b. Ceh, arkadalaryla birlikte aniden baskna geer. Kervan srclerinden birini okla ldrrler, iki kiiyi esir alrlar, dierlerini de kartrlar; develeri ve mallar ele geirip Medine'ye dnerler. Abdullah, ganimet mallarndan bir ksmn ayrp Muhammed'e verir ve geri kalan arkadalaryla blr. Bu olay slamda "ilk yama ve talan yolu ile ganimet" edinme ve bu maksatla adam ldrme olay saylr. Ayn zamanda Muhammed'in ilk "baarl" saldrs olarak anlr. Bu olaydan sonra Muhammed'in yaam, hep ete saldrlaryla, savalarla, korku yarat3 eteyi (seriyye) oluturanlarn adlar yle: Abdullah bni Cah, Sa'd bni ebi Vakkas, Ukae bni Muhsin, Ukbe bni Gazvan, Ebi Huzeyfetibni Utkebibni Re-bia, Sheyl bni Bayza' Amir bni Rebia, Vakd bni Abdillah, Halid bni Bekir; bkz. Elmall H. Yazr, age, c.I, s.757. 4 Taberi, age, 1966, c.H, s.244; ayrca bkz. bn shak, age, 1980, s.286 vd.; Elmall H. Yazr, age, c.I, s.755 vd. malarla ve ganimet salamakla geecektir: Ta ki, son nefesini verecei gne kadar. Sylendiine gre Medineye hicret ettii tarihten lm tarihine kadar olan on yllk sre boyunca 45 ete saldrsnda bulunmu ve 29 sava yapmtr. Fakat Muhammedin haram saylan bir ayda Mekke kervanlarna saldrda bulunmu olmas, gerek Mekkedeki ve gerek Medinedeki Araplar, hatta Yahudiler arasnda olumsuz tepkiler yaratr. Kureyliler yle konuur: Muhammed ve arkadalar (savan haram olduu) kutsal ayda sava caiz grdler, kan

akttlar, mal yama ettiler, esirler ele geirdiler. Yahudiler bu olay Muhammed ve Mslmanlar bakmndan uursuz bir fal olarak grrler. Mekkede yaayan Mslmanlar, olayn Receb aynda deil fakat aban aynda cereyan ettiini syleyerek her eyi rtbas etmeye urarlar. Medinedeki muhacirler ise Muhammedin Abdullah ve arkadalarna herhangi bir saldrda bulunma emrini vermediini, oysa ki etenin verilen emir hifna hareket ettiklerini sanrlar ve bu yzden onlar azarlarlar. Muhammed dahi, Nahle saldrsndan dnen etecileri azarlarm gibi yaparak Ben size savan yasak olduu aylarda savamay emretmedim mi? der. Oysa bu szleri Abdullah ve arkadalarn gerekten sulamak ya da cezalandrmak iin sylememitir; sadece kendisini temize karmak ; thmetten, sululuktan kurtarmak iin sylemitir. O kadar ki, evresindekileri inandrabilmek iin, ganimetten kendisine den pay almak istemez grnr. Muhammedin bu tutumu karsnda Abdullah ve arkadalar tvbe ettiklerini sylerler ve tvbelerinin Tanr tarafndan kabul edildiine dair bir vahiy inmedike yerlerinden kmldamayacaklarn bildirirler. Bunun zerine Muhammed, onlarn Mekke kervanna kar giritikleri saldry bir bakma Tanr adna giriilmi cihat ve ldrme eklinde tanmlar ve bu cinayet yznden onlar Allahn rahmetine ulam gibi gsterir. Bu maksatla Kurana u ayeti koyar: man edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, ite bunlar Allahn rahmetini umabilirler. Allahn rahmetini umabilirler. Allah gafur ve rahmetlidir (Bakara Suresi, ayet 218). Her ne kadar bu ayette Abdullah ve arakadalarndan ya da Nahle olayndan aka sz edilmiyor ise de, ayetin bununla ilgili olarak Kurana konduu kesindir. 5 u bakmdan ki, Abdullah Kurey kervanna saldrmak zere gnderen ve gizlice grevlendiren bizzat Muhammeddir. Maksadnn anlalmamas iin de, biraz nce belirtiimiz gibi, ete efradndan her birinin ban tra ettirmi ve sanki hacc klmak zere Kabeyi ziyaret ediyorlarm kansn yaratmak istemitir; bunu yaparken kukusuz ki, kar taraf tuzaa drmeyi tasarlamtr. Ne var ki, ite imdi kendisini, taraftarlarnn bile aleyhte konutuklar bir ortamda bulmutur. Bu konumalarn ok tehlikeli sonular yaratbileceini hesapladndan Kurana, vahiy indi diyerek yukarda zikrettiimiz ayeti koymutur: Ey Muhammed Sana (kutsal) ay ve o aydaki sava sorarlar; de ki O ayda savamak byk sutur. (Ancak) Allah yolundandan alkomak, Onu ve Mescid-i Haram inkar etmek ve halkn oradan karmak, Allah katnda daha byk bir sutur. Fitne karmak ise ldrmekten daha byk (sutur) (K.2, Bakara Suresi, ayet 217). Dikkat edilecek olursa Muhammed, saldrnn haram ay esanasnda vuku bulduunu inkar etmiyor. Her ne kadar haram aylar esnasnda savamann su olduunubelirtmekle beraber, kendisinin ve taraftarlarnn (yani Mslmanlarn) Mekkeden kartlm olmalarn daha byk bir su olarak tanmlyor. Baka bir deyimle ilenmi olan bir suu, bundan daha ar bir sula mazur (zrl) 5 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.I, s.758 vd. En salam slam kaynaklar arasnda bulunan bn Hiamn Siretinde, Suyutinin Lbabnda, Fahrettin Raznn Tefsiri Kebirinde, Vahidinin Esbab- Nzulunde Abdullah bin Cah seriyesi ile ilgili blmler vardr ve btn bu blmlerde, Bakara Suresinin 217. ve 218. ayetlerinin, yukardaki nedenlerle indii belirtilmitir. gstermeye alyor; bylece kendi taraftarlarn "zrl" (mazur) ve fakat buna karlk Kureylileri her eyden sorumlu duruma sokmu oluyor. Yani gereke olarak ne srd ey udur ki, Kureyliler Tanr'y ve Peygamberi'ni inkar etmekle ve Mslmanlar Mekke'den dlamakla sularn en kt olann ilemilerdir ve u hale gre onlara kar su ilemekte saknca yoktur. Velev ki, bu su haram aylarda saldr eklinde olmu olsa bile! Oysa bu gerekenin doru olan hibir yn yok. nk bir kere doruyu sylemek gerekirse Mekkeliler, Mslmanlar yurtlarndan srm deillerdir. Her ne kadar Muhammed'in tutum ve davranlarna kar husumet beslemekle beraber, Mslmanlar srgne yollayacak lde herhangi bir saldrya gememilerdir. Eer byle olsayd Mekke'de bir tek Mslman brakmazlard. Oysa Muhammed'in Medine'ye hicreti srasnda Mslmanlardan pek ou Mekke'de kalmlar ve Mekkeliler onlara kar hibir ktlkte bulunmamlardr. Muhamme'din kendi kzlarndan bazlar (rnein Zeyneb) dahi Mekke'de kalmlardr. Ebu'l-As ile evli bulunan Zeyneb, ocuklarn ve kocasn sevdiini ve onlarla kalmak istediini syleyerek hicret srasnda babasna katlmamtr. Bu itibarla gerein u olmas gerekir ki, Muhammed, Mekke'den Medine'ye hicret etmeyi kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine yatkn bulmutur. Ve dnmtr ki, Medine'ye getikten sonra Medinelilerle ibirlii yapp (ayn zamanda

Yahudilerden de yardm salamak suretiyle) Mekkelilere kar saldrlar tertipleyebilecektir. Nitekim de byle olmu ve hicretten hemen sonra Mekkelilerin zengin kervanlarna kar eteler gndermeye balam ve yukarda belirttiimiz gibi Nahle olay'naa bunun semeresini almtr. Durum bu iken Tanr'nn, kalkp da "Ey Mslmanlar Mekkeliler sizi yurtlarnzdan srdler, bylece byk bir gnah ilediler; bu nedenle sizler onlara kar saldrlarda bulunabilir, onlar ldrebilir, mallarn ganimet alabilirsiniz; bunu haksz yollarla yapm olsanz bile, yine de onlardan daha byk bir gnah ilemi saylmazsnz" eklinde konuabileceini dnmek mmkn mdr? Ama ne var ki, Muhammed yine de Tanr'nn: "... savamak byk sutur. (Ancak) Allah yolundan alko-mak, O'nu ve Mescid-i Haram' inkar etmek ve halkm oradan karmak, Allah katnda daha byk bir sutur. Fitne karmak ise ldrmekten daha byk (sutur)" (K. 2, Bakara Suresi, ayet 217) eklinde konutuunu ne srmeyi, o an iin karlarna uygun bulmutur. Nitekim kaynaklarn bildirdiine gre, yukardaki ayeti okuduktan sonra Mslmanlarn btn kayglan son bulmutur. Bylece Muhammed, hem halkn aleyhte konumalarn nlemi, hem de kendisine ayrlan ganimet paynda hakk bulunduunu anlatmtr (velev ki, bu pay almak istemezmi gibi grnmesine ramen). ou slam yazarlar, her zamanki gayretkelikleriyle Muhammed'i tamamen susuz gstermek iin u hikayeyi uydurmulardr: Gya Muhammed, Kurey kervanna saldrtmak zere Abdullah bin Ceh'i yola kartrken eline bir mektup vermi ve: "Bu mektubu iki gn yol aldktan sonra aar okursun ve mektupta yazl emre gre hareket edersin" demi ve ayn zamanda "yasak aylarn bitmesinden nce savama" diye de tenbihte bulunmutur. Burada sz geen "iki gn", haram aylarn sonuna rastlad iin gya Muhammed hesabn buna gre yapmtr. Yine gya Abdullah, iki gn yol aldktan sonra mektubu am ve mektupta, Nahle mevkiine kadar ilerleyip orada Kurey kervann beklemesi hususunun yazldn grmtr. Fakat gya bu emri dinlememi ve yasak ay bitmeden saldrya gemitir.6 Mu6 Bu iddialar iin bkz. Sahih-i..., c.lX, s. 10. hammed'i zrl gstermek iin ileri srlen bu ya da buna benzer iddialarn tutar bir taraf yoktur. nk eer Muhammed, yasak ay kmadan saldrya geilmesini istemiyorsa bunu mektupta aka anlatr ya da ete mensuplarna kesin olarak tembihte bulunurdu. Oysa ki, mektupta byle bir eyden sz etmediini ve Abdullah'a da szl olarak ihtarda bulunmadn slam kaynaklan bile kabul etmektedirler. te yandan eer ete mensuplarn yasak ay ierisinde saldrtmak istemiyorsa Ka'be'yi Umre hacc iin ziyarete gidiyorlarm kansn yaratmak zere balarn tra ettirmezdi. Ya da ete mensuplarn sadece muhacir'lerden (yani Mekke'den Medine'ye hicret eden Mslmanlardan) seme yoluna gitmezdi. Ya da belli bir gnah, bir baka gnah ile affedilir duruma sokmak iin ayet koymazd (rnein Bakara 217). Ya da haksz yere insan ldren sulular (yani Abdullah bin Ceh ve arkadalarn) adeta mkafatlandrrcasna Kur'an'a "iman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, ite bunlar Allah'n rahmetini umabilirler..." eklinde ayetler koymazd. Baka bir deyimle Nahle cinayetini onaylarcasna davranmaz, Kur'an'a yukardaki ayetleri koymazd. nk bu ayetleri koymakla Mslmanlar, "haram" aylar zarfnda dahi kafirlere kar saldrmann caiz olduu inancna srklemitir. Bu vesileyle ekleyelim ki, haksz yere cana kyan Abdullah bin Ceh'i sulamak ya da cezalandrmak yle dursun ve fakat az zaman getikten ve Nahle Olay'yla ilgili dedikodular dindikten sonra Abdullah' "Emir'l Mminin" payesine eritirmitir. te yandan her ne kadar Abdullah'n Nahle'de ele geirdii ganimetten pay almaz gibi grnmekle beraber, onun esir ettii iki kiiyi, sahiplerinden fidye karlnda serbest brakmtr. Bu sayede Muhammed'in cebine, iki esir karl olarak 1600 dirhem gm girdii sylenir.7 Grlyor ki, Muhammed bir yandan Abdullah bin Ceh'i (ve 7 Bkz Taberi, Milletler ve Hkmdarlar Tarihi, Milli Eitim Bakanl Yaynlan. stanbul 1966, 2.. basm, c.I, s.243 vd.; ayrca bn Hiam'n Sireninde bununla ilgili blm var. arkadalarn) haram aylarda saldrda bulundular ve ganimet ve esir aldlar ve dolaysyla gnah ilediler diye azarlarm gibi grnrken, dier yandan bu gnah ileyenleri Tanr'nn rahmetine kavuturmaktan ve

ayrca "Emir'l Mminin" gibi unvanlarla mkafatlandrmaktan ve btn bunlar yetmiyormu gibi bir de onlarn haksz olarak ele geirdikleri iki esirin sahiplerini fidye verme zorunluluunda brakmtr. Ve btn bunlar, hep Tanr buyrukla-ryla yapar grnmtr.

XXVI
NSAN VARLIININ YARARINA VE MUTLULUUNA YNELK GRNEN HKMLERN HEPS, MUHAMMED'N GNLK SYASETNN GEREKSNMLERNN RN OLARAK OLUUYOR (DEVAM)
slamclarn sylemesine gre Muhammed'in her davran, her sz ve koyduu hkmlerin hepsi tek bir amaca yneliktir ki, o da insanlar mutlulua kavuturmaktr. Yine onlann iddiasna gre bu hkmler, insan varln yceltici, manen ve maddeten gelitirici nitelikte eylerdir. Bu iddialarn kantlamak zere slamclar eitli rnekler verirler: Gya iki imeyi yasaklamak iin getirdii emirler, "insanlarn saln korumak iindir"; gya kadnlarn rtnmesini, bekaretini, ngren emirler, "namus, iffet ve dolaysyla toplumun huzuru" iindir; gya "kle azatlama" gibi eyler, "insanln iyiliine olan" eylerdir; gya zekat ve sadaka vermeyi zorunlu klan ayetler, "yoksul snflarn yararna olmak zere dnlmtr"; gya ibadetle ilgili hkmler hep bu dorultuda olmak zere konmutur; gya namaz klmak "beden eitimi maksadyla' ya da oru tutmak "nefse hakim olmak ve sal korumak amacyla" ngrlmtr, vs. Ne var ki, bu iddialar gerei yanstmaktan uzaktr; nk Muhammed, insanlarn lehine olmak zere Tanr'dan indiini syleye-rek koyduu hkmlerin hepsini kendi yaamnn ve gnlk siyasetinin gereksinimlerinin rnleri olarak ortaya vurmutur. Hem de ylesine ki, bir yandan mminlerin kendisini en saygn deyimlerle yceltmelerini, kendisi iin hayr dua etmelerini, kendisine mafiret dilemelerini emrederken, dier yandan kendisini Tanr'ya edeerde ve kertede tutmutur; rnein Kur'an'a: "Peygamber'e itaat eden Allah'a itaat etmi saylr" (K. 4, Nisa Suresi ayet 8) ya da: "Ey Muhammed! phesiz sana ba eerek ellerini verenler, Allah'a ba eip el vermi saylrlar" (K. 48, Fetih Suresi, ayet 10) eklinde ayetler koymutur. Bu dorultuda olmak zere brakt hadisler arasnda, Cabir'in rivayet ettii u hkm zikredelim: "Her kim Muhammed'e... itaat ederse Allah'a itaat etmitir. Her kim de Muhammed'e asi olursa ... Allah'a asi olmutur. "1 Fakat Muhammed, bununla da yetinmemitir. u bakmdan ki, insanlar bu ekilde kendisine taptrrken Tanr'y da melekleriyle birlikte kendisine "salavat" getirirmi gibi gstermitir. Ahzab Suresi'ne koyduu ayet yle: "(phesiz) Allah ve melekleri o yce Nebi Muhammed'e se-lavat ve selam ederler. Ey iman edenler siz de O'na selavat ve selam edin" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 56). te yandan insan varlnn yararna olmak zere koyduu sylenen hkmleri (rnein oru tutmay, iki yasan ya da kle azatlamay, zekat ve sadaka vermeyi ya da bunlara benzer eyleri) genellikle hep gnlk siyasetinin gereksinimleri bakmndan nemli bulmutur. Bunun byle olduunu yukardaki sayfalarda belirlemi olmakla beraber, burada baz hususlar tekrar akla kavuturmakta yarar var. 1 Bkz. Sahih-i..., c.XII, s.402, Hadis No: 2172. Ayn muhtevada olarak Ebu Hrey-re'nin rivayet ettii hadis iin bkz. Sahih-i..., c.VIII, s.348, Hadis No: 1239. A) Orucun Farz Klnmasnn Muhammed Lehine Ynelik Ynleri: Muhammed'in Sylemesine

Gre "Oru", "Dorudan Doruya Tanr'ya Edilen Bir badettir" ve Bu badet Kiinin karlar Adna Deil, Fakat Tanr'nn Rzasna Olmak in Edilir (Bakara Suresi, Ayet 183-4) slamclar, oru tutmann gerek bedeni ve gerek ruhi bakmdan yararl olduunu sylerler. Derler ki, oru tutmak, yemekten, imekten, yrmekten, cinsi mnasebetten, sylemekten ya da bunlara benzer eylerden el ekmek, yani perhiz etmek demektir. Baka bir deyimle oruta "nefse hakim olmak" ve "nefsi yola getirmek" gibi gzel hassalar olduunu belirtirler ve kant olarak Muhammed'in yle dediini sylerler: "Oru bir kalkandr (oruluyu beeri ihtiraslardan hfz eder korur)."'1 Hemen belirtelim ki, "oru", Muhammed'in buluu olarak ortaya km bir ey olmamaktan gayr, insan yararna olmak zere slama alnm da deildir. Muhammed bunu, kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine uygunluk nedeniyle Yahudilerden alm ve baz deiikliklerle slami bir gelenek haline sokmutur; yle ki: slamn geliinden ok nceki dnemlerde, eitli dinler, rnein Yahudilik ve Hristiyanlk, eitli ekillerde oru trnden uygulamalara yer vermilerdir. Mekke'de ve Medine'de yaayan Yahudiler ve Hristiyanlar, farkl ekillerde olmak zere oru tutarlard. Fakat Mekke dnemi boyunca Muhammed'in bu uygulamalar nemli saymad ya da ilgili bulmad anlalyor. nk kendisini "Peygamber" olarak ilan ettikten Medine'ye hicret edecei tarihe gelinceye kadar, yani 13 ya da 14 yl boyunca, slama oru tutma gelenei diye bir ey sokmamtr. Bu gelenei Medine'ye hicret ettikten ve Yahudileri Mslman yapma hevesine kapldktan sonra ve onlardan esinlenerek benimsemi ve slamn "farz'" olarak yer letirmitir. Yerletirirken de insanlarn salna yararl olur diye l Sahih-i..., c.Vl, s.247-8, Hadis No: 897. deil, fakat biraz ileride belirteceimiz gibi, orucu Tanr'ya ve dolaysyla kendisine ibadet ekline sokup her eyden nce gnlk siyasetini srdrmek dncesiyle hareket etmitir. Eer oru denen eyi insan salna yararl olarak grm olsayd, Medine'ye hicret edecei zamana kadar beklemez, bu ii ilk balarda, yani Mekke'de bulunduu zamanlar yapard. te yandan Medine'ye getikten sonra yerletirdii oru sisteminin insan sal ile ilgisi de yoktur; aksine insan salna zararl ynleri vardr. 1) Muhammed'in Yerletirdii ekliyle Oru, insan Salna Yararl Deil, Fakat Aksine Zararldr; Nefse Hakim Olmak ya da Nefsi Yola Getirmek Bakmndan Kiiye Yararl Olacak Nitelikten Yoksundur Oru geleneini Yahudi geleneklerinden esinlenmi olarak benimserken Muhammed, onlardan farkl bir usul yerletirmek istemi ve bu nedenle pek olumsuz nitelikteki koullara yer vermitir. Bundan dolaydr ki, oru, onun getirdii ekliyle insan salna yararl deil fakat aksine zararl nitelikte olmutur; yle ki: Medine'nin eskiden beri yerleik halkndan olan Yahudiler oru tutarlard. Fakat orucu, bir geceden ertesi geceye kadar olmak zere, yani bir iki gn gibi makul denebilecek bir zamanla snrlamlard. Muhammed, Medine'ye hicret ettikten sonra, kendisini Yahudilere "peygamber" olarak kabul ettirme hevesine kaplnca, onlarn eitli geleneklerini benimsedi; rnein onlarn kblesi olan Kuds' slam iin kble yapt. Namaz klarken Kuds'e ynelik olarak klar oldu. Bunun gibi onlarn tuttuu ekilde (yani bir geceden ertesi geceye kadar olmak zere) oru tutma geleneini kabul etti. Ne yar ki, btn bu gayretlerine ramen onlar kazanamayacan anlad; anlaynca taktik deitirdi ve benimsemi olduu Yahudi geleneklerinden birounu terk etti, bir ounu da (srf onlardan farkl lrnak iin) deiiklie sokma yolunu seti. rnein oru tutmay, ilk balarda Yahudiler gibi bir geceden dier geceye olmak zere uygulamaktayken, Yahudilerle aras alnca, bu usul deitirip, oru tutmay bir aylk sreyle kaytl kld. Daha dorusu bir ay boyunca, gnein domasndan batmasna kadar olan zaman ierisinde yemek yemeyi ve imeyi yasaklad. Sylemeye gerek yoktur ki, 30 gn gibi uzun bir sre boyunca yemeden/imeden kalmak, son derece sakncal bir eydir. Gnein doaca andan ("Tulu-i fe-cir"den), bataca zamana ("gurub-i ems"e) kadar a durmak zorunda braklan bir kimsenin, iftar ile birlikte bir anda tka basa yemek yemesi ve gece yarlarnda (gne domadan nce) sahura kalkarak tekrar midesini doldurmas kadar sakncal ve hatta tehlikeli ne vardr ki? Bunun insan sal bakmndan olumsuz bir ey olduunu sylemek iin keramet sahibi olmaya gerek yoktur: zellikle ar ilerde alanlar ya da yallar bakmndan!

te yandan, Muhammed'in deiiklie sokarak getirdii ekliyle oru, kiiyi nefsine hakim klar nitelikte bir ey de deildir; nitekim 1400 yllk slam tarihi gstermektedir ki, oru sistemi, kiinin nefsini yola getirecek dorultuda i grm deildir. u bakmdan ki, nefislerine hakim olsunlar diye Muhammed'in bir ay boyunca salk d bir oru rejimine sokmu bulunduu Mslman toplumlar, o tarihten bu yana yeryznde nefis arlklarna en fazla kaplan halklarn banda gelmitir. unu tekrarlamak gerekir ki, Muhammed iin nemli olan ey insan sal deildir; nemli olan ey, kendi gnlk siyasetinin gereksinimleridir. Nitekim orula ilgili gelenei Yahudilerden alrken iki ama gtmtr ki, bunlardan biri biraz nce deindiimiz gibi kendisini Yahudilere "peygamber" olarak kabul ettirmek ve ikincisi de orucu bir tr ibadet niteliine sokup taraftarlarn Tanr'ya boyun edirtirken kendisine edirtmektir. 2) Oru Geleneini Srf Kendisini Yahudilere "Peygamber" Olarak Kabul Ettirmek Amacyla Benimser Biraz yukarda deindiimiz gibi Muhammed, Yahudilerin uyguladklar oru geleneini benimserken, onlar kendisine inandrp kazanacan sanmtr. Ve unu ne srmtr ki, oru aslnda slamn bir koulu olmak zere daha nce Yahudilere ve Hristiyanlara Tanr tarafndan bildirilmitir ve ite imdi kendisi, hem onlara ve hem de "btn insanlara" gnderilmi "peygamber" olarak bu gelenein srdrcsdr. Kur'an'a koyduu u hkm bunun kantdr: "Ey iman edenler! Oru sizden nce gelip gemi mmetlere farz klnd gibi, size de farz klnd... Sayl gnlerde oru size farz klnd..." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 183-4.) "Madem ki oru, slamn bir koulu olarak daha nce baka mmetlere de farz klnmtr, o halde neden dolay Muhammed, Mekke dneminde yani 13 yl boyunca bunu ortaya vurmamtr?" diye sorulacak olursa, bu soruyu yantlamak kolay: nk bir kere Mekke'de yaayan Yahudilerin says pek azd; onlarn geleneklerinden Muhammed'in pek haberi yoktu. Esasen Mekke dneminde kendisini onlara (ya da "btn insanlara") "peygamber" olarak kabul ettirme dncesine de ynelmi deildi. Bu itibarla Yahudilerin yaam tarzyla ilgilenmeyi gerekli grmemiti. Fakat Medine'ye geip de kendisini Yahudilere "peygamber" olarak kabul ettirmek hevesine kapld andan itibaren onlarn uygulamakta olduklar oru geleneini "slami gelenek" olarak gstermek istemitir. Bundan dolaydr ki, orucun daha nceki mmetlere (Yahudilere ve Hristiyanlara) farz klndna dair yukardaki ayeti koymutur. Fakat Yahudilerin kendisini peygamber olarak kabul etmemeleri zerine, oru tutmay onlarnkinden farkl bir ekle sokmutur. Sokarken de orucun esas itibariyle bu ekilde (yani bir aylk bir sre boyunca) tutul-mak zere ngrldn ve Tanr tarafndan Yahudilere de bu ekilde emrolunduunu, fakat Yahudilerin Tanr emrini dinlemeyip farkl bir yol tuttuklarn, orucu kendi kafalarna gre baka bir ekle soktuklarn (yani bir aylk sre yerine bir geceden ertesi geceye kadar uzar ekilde uyguladklarn) sylemitir. 3) Muhammed'in Sylemesine Gre "Oru", Her Ne Kadar Tanr'ya Ynelik Bir ibadet Olmakla Beraber, Ayn Zamanda O'nun "Peygamberi"ne (Yani Kendisine) Edilen Bir ibadet eklidir ve Tanr Bu Tr ibadette Bulunanlarn "Ecrini" Verecektir (Bakara Suresi, Ayet 183-4) Orula ilgili olarak Muhammed'in Kur'an'a koyduu ayetlerden biri yle: "Oru, Allah'a kar gelmekten sokmasnz diye size sayl gnlerde farz klnd..." (Bakara Suresi, ayet 183-4.) Dikkat edilecei gibi burada "oru", kiilerin Allah'a kar gelmelerini nleyici tedbirlerden biri olarak farz klnm olmaktadr. Bu tr hkmleri Kur'an'a koymak suretiyle Muhammed, "oru" niteliindeki ibadet yolu ile kiileri Tanr'ya ba edirtmek istemitir. Tanr'ya ba emek demek, bir bakma kendisine ba emek olduuna gre (bkz. Nisa 8, Fetih 10, vs.) oru tutmak suretiyle kiiler, hem Tanr'ya ve hem de Muhammed'e kar ballk ifade etmi olacaklardr. Baka bir deyimle oru, esas itibariyle Tanr'nn (ve dolaysyla Muhammed'in) rzas iin yaplan bir ibadettir. Bunun byle olduunu anlatmak zere Muhammed, Tanr'nn u ekilde konutuunu sylemitir: "Ademolunun iledii her hayr- ibadet(te) kendisi iin (bir haz ve menfaat endiesi var)dr. Fakat oru byle deildi''-Oru, halis benim (rzam) iin edilen bir ibadettir. Onun mkafatn da ben veririm."'2

2 Buhari'nin Ebu Hreyre'den rivayetine dayal bu hadis iin bkz. Sahih-i... s.254, Hadis No: 903. Dikkat edilecei gibi burada orucun bir ibadet ekli olduu fakat dier ibadetlerden farkl nitelikte bulunduu anlatlmakta. Gya Mslman kii, genel olarak ibadet ederken, genellikle Tanr'dan kendisi iin bir eyler edinmek dncesine sapldr. Fakat oru eklindeki ibadette bulunurken byle bir dnceden uzak olup bunu srf Tanr'y honut etmek iin yapar. Bunun byle olduunu akla kavuturmak iin Muhammed, Tanr'nn yle eklediini syler: "Orulu kimse benim (rzam) iin yemesini, imesini, cinsi arzusunu brakmtr. Oru, dorudan doruya bana edilen bir ibadettir. Onun (saysz) ecrini de dorudan doruya ben veririm. Halbuki baka ibadetlerin hepsi on misliyle denmektedir. "3 slam kaynaklarnn bildirmesine gre bu hadisler, "Hadis-i Kudsi" niteliinde olup Tanr'nn, Cibril aracl olmadan Muhammed'in azna koyduu szlerdir. Fakat Muhammed, bu yukardaki verilerle de yetinmemitir; Mslman kiinin Tanr'ya (ve kendisine) kar "ubudiyetini" (boyun emiliini) biraz daha salama balamak maksadyla, cennete giri iini de oru tutma artna dayatmtr; yle demitir: "(Cennet'e) yalnz orulular girer; onlardan baka hi kimse giremez. (Kyamet gnnde): 'Orulular nerede?' diye ilan edilir. Orulular kalkp girerler... Orulular girdikten sonra da kap kapanr, artk hi kimse giremez. "4 Grlyor ki, oru tutan kii bu ii esas itibariyle Tanr'y honut etmek, Tanr'nn emirlerine boyun eiyor olmak iin yapmaktadr. Ve Tanr'y honut ederken, ayn zamanda Muhammed'i honut etmi olmaktadr, nk biraz yukarda belirttiimiz gibi Tanr dahi Muhammed'i honut etmek iin her eyi yapmakta, hatta ona sa3 4

Sahih-i..., c.VI, s.247-8, Hadis No: 897. Buhari'nin bn-i Sa'd'ten rivayeti iin bkz. Sahih-i ... c.VI, s.250, Hadis No: 898.

lavat getirmektedir (Ahzab Suresi, ayet 56). Muhammed'e salavat getiren bir Tanr'y, oru tutarak honut eden bir Mslman kii ayn zamanda Muhammed'i honut etmi saylmaz m? B) ki Yasan nsan Saln Korumak in Deil Fakat Kendi Otoritesini Salama Balamak in Koyar ki yasa konusunda daha nce yazdklarmz imdi burada tekrar zetlememiz gerekiyor. unu hatrlatmak bakmndan ki, bu yasa Muhammed, insanlarn saln korumak amacyla koymu deildir; srf kendi otoritesini gvenceye balamak iin koymutur. Baka bir deyimle ikili kimselerin kendisine kar kafa tutacaklarn, bakaldracaklarn anlad iin koymutur. Eer insan saln dnerek hareket etmi olsayd, bu yasa daha ilk balarda, yani kendisini "peygamber" olarak ilan ettii Mekke dneminde koyard. Oysa ki bu dnemde arap iimine ses karmam, aksine izin vermi ve rnein Kur'an'a: "Hurma ve zm gibi meyvelerden hem iki hem de gzel gdalar edinirsiniz..." (K. 16, Nahl Suresi, ayet 67) eklinde ayetler yerletirmitir. kiye izin vermesinin nedeni, Araplarn ikiye dkn olduunu bilmesi ve eer bunu yasaklayacak olursa onlarn muhalefetiyle karlaacandan ve hatta taraftarlarn kaybedeceinden ekinmesiydi. Esasen o dnemde henz gl olmad iin, koyaca iki yasann uygulanmayacan da bilmekteydi. Bununla beraber daha sonralar taraftarlarndan baz kimselerin, rnein Ahsab'dan Abdurrahman bn-i Avf gibi tannm kiilerin ikili olarak namaz kldklarn grmekle hafif bir kstlama yoluna gitmi ve ikili halde ibadet etmeyi yasak klm ve rnein Kur'an'a': "Ey inananlar! Siz sarho iken, ne sylediinizi bilene kadar namaza yaklamayn" (Nisa Suresi, ayet 43) eklinde ayetler koymutur. Dikkat edilecei gibi burada iki yasa diye yine bir ey yok; sadece sarho bir haldeyken namaz klmak yasaklanyor. Ne var ki, insanlarn ikili haldeyken sz dinlemez hale girmelerinin ne kadar tehlikeli olduunu anlamaya balad an iki yasan koymann kendi otoritesi bakmndan gerekli olduu fikrine ynelmitir. Bu maksatla Kur'an'a u tr hkmleri koyar:

"(Ey Muhammed!) Sana iki ve kumar sorarlar; de ki: 'Her ikisinde de hem byk gnah ve hem insanlara baz faydalar vardr. Gnahlar faydasndan daha byktr'" (Bakara Suresi, ayet 219). Grlyor ki, ikiyi hem yararl ve hem de sakncalym gibi gstermek suretiyle taraftarlarn iki yasana hazrlama amacndadr. Fakat bunu yapabilmek iin, glenmek gerektiini de bilmektedir. kiyi kesin olarak yasaklamas, Medine'ye hicretten sonraya (daha dorusu kendisini "peygamber" olarak ilan etmesinden 15 yl sonraya) rastlar. Bu dnemde artk glenmeye balad iin yasak koymak bakmndan kendisine olan gveni artmtr. slam kaynaklarnn bildirmesine gre kesin olarak iki yasan koymasna sebep olan ey, amcas Hanze bn-i Abdlmttalib'in sarholuudur. Hamze, bir gn sarho bir haldeyken kendisine kar gelmi ve herkesin gz nnde hakaret etmi olduu iin, ikili kimselere hitap etmenin ve onlara sz geirmenin ne kadar g ve ikili kiilerden kendi otoritesine kar gelebilecek tehlikelerin ne kadar byk olduunu bir kez daha anlam ve bu yasa koymutur.5 Bununla beraber yasan uygulanmasn Uhud Sava'ndan sonra balatmtr, nk amcas Hamze bu sava srasnda lmtr.6 ki yasan koymasna sebep, kendi otoritesine kar bakaldrma olasln yok etmek olduu halde O, maksadn gizleyici formllere sarlm, rnein: 5 ki yasann Mekke'nin fethinden sonra konduunu syleyenler de vardr. Bkz. Sahih-i..., c.VH, s.255. 6 Sahih-i..., c.VIl, s.255. "eytan phesiz ki, iki ve kumar yznden aranza dmanlk sokmak ve sizi Allah' anmaktan, namazdan alkomak ister" diye konumu ve Kur'an'a bu dorultuda ayetler koymutur (Maide Suresi, ayet 90-91).7 Muhammed iki yasan koyarken insan saln salama amacyla hareket etmi deildir; sadece kendi otoritesini koruma amacyla hareket etmitir. Bu vesjleyle unu tekrar ekleyelim ki, getirmi olduu iki yasa, insan sal lehine deil fakat aleyhinedir. nk bilimsel aratrmalarn ortaya vurduu gerek udur ki, arya kamamak artyla iki imek yararldr. rnein arap ya da viski gibi ikilerin kalp rahatszlklarn nledii ve yeryznde en fazla arap iilen Fransa gibi lkelerde kalp hastalklarna pek rastlanmad bir gerektir. C) kiyi "Ktdr" Diyerek Yasaklar Grnrken, "Klelik", "Mut'a Evlilik" ya da "Hlle" vs. Gibi Asl Kt Olan Birok Arap Geleneini, Gnlk Siyasetinin Gereksinimleri Olarak Srdrmtr Biraz nce belirttiimiz gibi Muhammed, srf kendi gnlk siyasetinin gereksinimlerine dayal olarak iki (arap) yasan getirirken, ikinin kt bir ey olduu kansn yaratmak istemitir. Ne var ki, ikiden ok daha kt birok Arap geleneini yasaklamay dnmemi, aksine srdrmtr, ki bunlar arasnda "klelik", "mt'a evlilik" ya da "hlle" vb. gibi insan varlnn haysiyetiyle badamaz olanlar vardr. Bu hususlar yukardaki sayfalarda ya da dier yaynlarmzda ele alm olmakla beraber8 ksaca belirtelim ki, Kur'an'a koyduu hkmlerle kleliin doal bir kurulu olduunu bildirmi (K. 16, Nahl Suresi, ayet 75) ve mr boyunca kle edinmi, ona buna kle hediye etmi, hizmetinde kle altrm, 7 Sahih-i..., c.Xl, s.94-95, Hadis No:1 698. 8 Bu konuda bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn, Din Adamlar, eriat ve Klelik ve eriat Devleti'nden Laik Cumhuriyet'e. hayr dua etmenin, kle azatlamaya denk olduunu sylemitir.9 "Mt'a evlilik" denen ey, erkein belli bir sre iin ve belli bir cret karlnda kadn almas demektir ki, esas itibariyle erkek lehine i gren bir kurulutur. Sava maksadyla kt seferlerde Muhammed, askerlerin kadnsz kaldklarn ve ehvet gailesine kapldklarn ve bu nedenle gelip kendisine dert yandklarn grmekle onlara "mt'a" usul ile kadn edinme olasln tanmtr.10 Askerlerini honut etmek suretiyle aslnda kendi karlar dorultusunda i grd kukusuzdur. Her ne kadar Muhammed'in lmnden sonra bu usuln kaldrld sylenirse de doru deildir. Nitekim ran gibi lkelerde bu kurulu, bugn dahi resmi ekilde uygulanmaktadr. "Hlle" denen ey. insan haysiyetini zedelemek ve zellikle kadnlar azaba srklemek

bakmndan son derece sakncal bir slami gelenektir ki, erkein " talak" ile karsn boadktan sonra piman olup onu geri almak istemesiyle ilgilidir. Byle bir halde kadnn kocasna denebilmesi iin, bir baka erkekle evlenmesi, onunla cinsi mnasebette bulunmas ve sonra ondan ayrlmas gerekir. Baka bir deyimle kocasnn hmna urayp onun tarafndan " talakla" bo edilen bir kadn, muhtemelen bilmedii ve istemedii bir erkein koynuna girecek, onunla cinsi mnasebette bulunacak ve sonra o erkek kendisini boarsa eski kocasna dnebilecektir. Ve ite bu uygulamay Muhammed, Tanr'dan geldiini syledii hkmlerle geerli klmtr.11 D) Kleleri Koruyucu Nitelikteki Hkmleri, Kleler Lehine Olsun Diye Koymamtr; Klelii Srdrmek ve Bylece Kendisi Gibi Kle Sahibi Olanlar Bundan Yararlandrmak in Koymutur eriat ve Klelik adl kitabmda belirttiim gibi Muhammed, Arap toplumunda eskiden beri yerleik bulunan "klelik" kuruluu9 lhan Arsel, eriat ve Klelik, Kaynak Yaynlan, st., 1997, s.25 vd. 10 Bkz. Sahih-i..., c.XI, s.93. 11 Bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn. nu ortadan kaldrm deildir; aksine bunu, "Tanrsal" ve "doal" nitelikte bir kurulu ekline dntrmtr. Bunu herkesten nce kendi gnlk yaam gereksinimi olarak nemli bulmutur. slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Medine'ye hicret ettikten sonra ete saldrlar ve savalar sayesinde balar, baheler, araziler, kleler edinmi, bu kleleri kendi hizmetinde (arazilerinde) altrm, ayrca kle satn alm ya da ona buna kle satm ve elindeki kleleri ona buna hediye olarak datm ya da kendisine hediye edilen kleleri kullanmtr. Sylendiine gre bir aralk ok sevdii elerinden Zeynep'le, ay kadar kskn kalp sonra barm, bu barma nedeniyle Zeynep, sevincini anlatabilmek iin kendi emrindeki bir cariyeyi Muhammed'e hediye etmi, Muhammed de bundan pek honut kalmtr. te yandan Kur'an'a koyduu ayetlerle, Tanr'nn kendisine diledii sayda cariye edinme hakkn verdiini anlatmtr (Ahzab Suresi, ayet 52).12 ld tarihte seksen ya da yz kadar klesi ve cariyesi olduu sylenir. Yine bunun gibi, klelere iyi davranlmas gerektiine dair hkmler koymakla beraber bunu, kleler lehine deil fakat kle sahiplerinin yararna olmak zere koymutur; srf kleler, efendilerine kar bakaldrma gereini duymasnlar ve iyi hizmet versinler diye! Bylece klelere, eitsizlikten doma durumlara tahamml olasln salamtr.13 Gerekten de klelere iyi davranlmas gerektiine dair koyduu hkmler arasnda yleleri var: "Ellerinizin altnda bulunan (kle, cariye ve benzerlerine) iyi davrann" (Nisa Suresi, ayet 36), "Klelerinizden ve cariyelerinizden elverili olanlar evlendirin..." (Nur Suresi, ayet 32), 12 Ahzab Suresi'nin 52. ayetinde yle yazl: "Bundan sonra artk baka kadn/arla evlenmen, elinin altnda bulunan cariyeler hari, gzellikleri houna gitse bile, bunlarn yerine haka hanmlar alman sana helal deildir..." Bu ayeti Muhammed, dokuz ya da on bir kadnla ayn zamanda evli bulunduu tarihlerde koymutur. Dikkat edilecei gibi "elinin altnda bulunan cariyeler hari" demek suretiyle, diledii sayda cariye alabileceini onaya vurmutur. 13 Bkz. ilhan Arsel, eriat ve Klelik, Kaynak Yaynlar, stanbul 1997. "Ellerinizin altnda bulunan (kle ve cariyelerden sizinle anlama yapmak isteyenlerle, eer kendilerinde bir (kabiliyet ve gvenirlilik) gryorsanz, hemen (anlanz)..." (Nur Suresi, ayet 33). Kle durumunda tutulan kimseler, bu tr hkmleri kendileri iin nimet bilip, kendilerine bu nimeti salayan Tanr'ya krler ederek, efendilerine hizmette kusur etmeyeceklerdir. Efendileri, bu yukardaki hkmlere aldr etmeyip kendilerine kt muamele etseler dahi, onlara kar pek bir ey yapamayacaklardr. nk yukardaki ayetlerden anlalaca gibi kleler, efendilerine kar hibir suretle bakaldrmaz durumda klnmlardr. Klelerine kt muamele eden kle sahiplerinin cezalar, gelecek dnya itibariyle hesapland iin ya da hatta onlara, bu tr gnahlardan kurtulma yollan kolaylatrld iin, onlarn kendi klelerine bu yeryznde insan gibi yaamak ve gvenceye sahip bulunmak gibi haklar salayacaklarn dnmek gln olur. Nitekim l 400 yllk slam tarihi boyunca kleler, efendileri

tarafndan smrlmler, insanlk haysiyetinden yoksun edilmilerdir. Kle sahiplerinin bu insanlk d tutum ve davranlarna kar l 400 yl boyunca klelerden herhangi bir direni gelmemitir. Muhammed'in Kur'an'a soktuu ayetler arasnda, kle azatlamay ya da klelere zgrlklerini satn almay ngren hkmler de bulunmaktadr. Ne var ki, Muhammed, kle edinmeyi yasaklamad iin, kle azatlamann anlam olamayacan ve rnein kle azat eden bir kimsenin, onun yine yeniden kle alabileceini hesap etmemitir. te yandan klelere kt muamele yaplmasn nlemeye matuf hkmler getirirken, bunlardan bir ksmnn uygulanmasn ok g koullara (ya da baz hallerde pamuk ipliine) balam, bir ksmn da kleleri efendilerine mutlak bir sadakatle i grme durumunda tutmak iin ayarlamtr. u bakmdan ki, biraz nce deindiimiz gibi, klelere iyi davranlmas gerektiini sylerken, bunu klenin haysiyetini ya da saln dnd iin sylememitir. nk eer bunu dnm olsa, insan haysiyetiyle ve kiinin salk durumuyla badamayan klelik kuruluunu kkten yok ederdi. Klelere iyi davranlmasn, salklarnn korunmasn, rnein onlarn beslenmesine gz kulak olunmasn emretmesinin nedeni, salkl bir klenin efendisine daha iyi hizmette bulunacan dnmesindendi. Nasl ki, bir kimse tarlasn srp geimini salayabilmek (yani a kalmamak) iin kulland kznn salkl olmasna dikkat etmek (onu yedirip iirmek) zorunluluunda ise, kle sahibi bir kimse de klesinden en iyi bir ekilde yararlanabilmek iin onun salkl ve salam yapl olmasn salamaldr! Bakmsz braklan ve bu yzden zayf ve hastalkl kalan ya da kt muameleye uratlan bir kle, elbetteki sahibine yararl deil, fakat zararl olacaktr. Kle sahibi olan kimse, klesini iyi yedirip iirmeli, ona kar iyi davranmaldr ki, onu kendi hizmetinde istedii gibi kullanabilsin, ondan mmkn olduu kadar ok yararlanabilsin.14 te yandan kle azatlama konusunda da Muhammed ylesine elastiki bir sistem getirmitir ki, kle sahipleri iin azatlama yoluna gitmenin gerei pek kalmamtr. u bakmdan ki, kle azatlamaktan daha hayrl davranlar olduunu bildirmek suretiyle kle sahiplerine kolaylklar salamtr. rnein gnde yz kez "Allah'tan baka tapacak yoktur... O'nun ei orta yoktur. Mlk O'nundur; O vlr.." eklinde dua etmenin, on kle azatlamaya bedel olduunu sylemitir. Yarm hurma sadaka vermek suretiyle kle azatlamak-tan kurtulmann yollarn gstermitir. Yine bunun gibi, cariyeleri bakalarna (zellikle hayrl kimselere) hibe etmenin, onlar azat etmekten ok daha iyi bir davran olduunu bildirmitir. Kendi karlar arasnda kle azatlamak isteyen Meymune'yi azarlam ve: "Azad edecek yerde kleni daylarna hediye etseydin..." 14 Btn bu hususlar iin bkz. lhan Arsel, eriat ve Kadn. eklinde konumutur. Hatta bununla da kalmam, fakat genel olarak unu anlatmtr ki, kleliin yok olmas "Kyamet alameti"dir.15 lmnden az nce. Veda Hutbesi'nde bile, klelerin efendilerine sadakatle bal kalmalar gerektiini bildirmi, yle demitir: "...efendisinden bakasna intisaba kalkan kle...., Allah'n, meleklerinin re btn insanlarn lanetine urasn..." Klelii, kle sahipleri iin en yararl bir kurulu haline sokmak iin Muhammed'in getirdii bu usullerden daha iyisini bulmak ne mmkn? E) "Zekat" ve "Sadaka" Usullerini Yetim ve Yoksul Snflarn Yararna Olmak in Deil Fakat Hem Bu Snflar Kazanmak ve Hem de Kendi Mensup Bulunduu Varlkl Snfn Huzur erisinde Yaamalarn Salamak indir (Fecr Suresi, Ayet 5,11,17-20; Beled Suresi, Ayet 11-18) Yetimlerin ve yoksullarn beslenmesini salamak gibi hususlarda Muhammed'in "insani" birtakm hkmler getirdii ne srlr ve Kur'an ayetlerinden rnekler verilir. Bunlar arasnda yetimlere ve yoksullara yardmda bulunmay tevik eder nitelikte grnen u ayetler var: "Hayr, yetime kar cmert davranmyor sunuz; yoksulu yedirmek konusunda birbirinize zenmiyorsunuz. Size kalan miras hak gzetmeden yiyorsunuz. Mal pek ok seviyorsunuz..." (K. 89, Fecr Suresi, ayet 5, 11, 17-20.) Yetim ve yoksullara yardmda bulunmann "zorluklan amak" demek olduunu, fakat varlkl olanlarn bunu yapamadklarn anlatmak iin de unu koyduu ne srlr:

15 bid. "Ama o zor geidi amaya giriemedi, ... O geit bir kle ve esir azat etmek, yahd alk gnnde yakm olan bir ksz yahud ... bir yoksulu doyurmaktr..." (Beled Suresi, ayet 11-18.) Ayrca da bu gibi kiilerin, yani yetim ve yoksullara yardm etmeyenlerin cehenneme gideceklerine dair hkmler getirmitir. Beyzavi ve Zemakeri gibi yorumculara gre Muhammed bu ayetleri Muire ya da Ebu'l Eshed Celde gibi varlkl kimseleri muhatap edinerek ve onlar fakirlere yardmdan kayorlarm gibi tanmlamak iin koymutur. Hemen belirtelim ki, bu gibi kiiler, Muhammed'in eitli nedenlerle dmanlk besledii kimselerdir. Onlar, yetimlere ve yoksullara yardmdan kayorlarm gibi gstermek suretiyle, bir tala iki ku vurmu oluyordu. u bakmdan ki, bir yandan varlkl snflar, fakirlere yardmc olmaya zorluyormu gibi grnerek yoksul snflar kendisine minnettar klarken, dier yandan bu ayn yoksul snflar, dmanlk besledii kimselere kar kkrtm olmakta ve bylece dmanlnn acsn kartmaktayd. Baka bir deyimle yetimler ve yoksullar lehine grnen hkmleri, onlara kar merhamet duyduu iin deil, fakat gnlk siyasetinin gereksinimleri nedeniyle koymu olmaktayd. te yandan Medine dneminde giritii ete saldrlar ve savalar sayesinde ele geirilen ganimetler sayesinde, kendisiyle birlikte baz kimseleri "varlkl" snf durumuna getirmiti. Bu durumda varlkl ve "mutlu" aznl, ounluk olan yoksul snflardan gelebilecek tehlikelere kar korumak gerei domutu ki, bu ayn zamanda kendi karlarnn gvencesi olmaktayd. Bunu salamann yolu da "zekat" ve "sadaka" gibi usullerle varlkl snf, yoksul snflara yardma zorlamakt. Baka bir deyimle yoksullarn geimini varlkl olanlara yklemek suretiyle hem onlar kendisine yk (ve tehlike) olmaktan karmak ve hem de kiilerin bu mitle slama girmelerini salamak istemitir.16 16 Bu konuda bkz. lhan Arsel, eriat Devleti'nden Laik Cumhuriyet'e. F) Yetim ve Yoksul Snflar Koruyucu Hkmler Koymak Suretiyle Varlkl Snflar Huzur inde Yaatma Siyaseti! Birok vesilelerle belirttiimiz gibi17 Muhammed, genliinde yoksul ve kt kanaat geinecek durumda bir kimseydi. Zengin bir kadn olan Hatice ile evlenene kadar fakirlikten kurtulamamtr. Hatice'nin lmyle onun mirasna sahip olmak yannda, bir de Medine'ye getikten sonra ticaret kervanlarna kar ete saldrlarna girimi; arazi ve mal sahibi zengin Yahudi kabilelerine sava ap onlarn varlklarn ele geirmitir. slam kaynaklarndan renmekteyiz ki, Medine dneminde, yani mrnn son on ya da on yllk sresi ierisinde, Muhammed krktan fazla ete gndermi ve yirmi dokuz sava yapmtr. ete saldrlar, savalar ve fetihler yoluyla ele geirdii ganimetin nemli bir ksmna kendi sahip olmutur. Bu arada kendisiyle birlikte Ashab'dan kiiler byk zenginlie kavumulardr. Bu durumda kendisinin de dahil bulunduu varlkl ve "mutlu" bir aznlk snf yaratm ve bu mutlu aznl, varlksz ounluun hasedinden ve muhtemel husumetinden korumak gereini duymutur. Bundan dolaydr ki, her eyden nce Kur'an'a, nzk'n Tanr'dan gelme olduuna ve Tanr'nn kimi kiilere az, kimilerine ok miktarda olmak zere rzk dattna dair ayetler koymutur. rnein Hud Suresi'ne koyduu bir ayet yle: "Arz zerinde yrr hibir canl yoktur ki, onun rzk Allah'a ait olmasn..." (Hud Suresi, ayet 6.) Bundan baka bir de Tanr'nn, srf snamak iin baz kimselere ok, bazlarna az rzk verdiini, az rzk verdikleri kimselerin sabretmeleri gerektiini bildiren u tr ayetler koymutur: 17 Bu konuda zellikle bkz. ilhan Arsel, eriat Devleti'nden Laik Cumhuriyet'e ve eriat ve Klelik. "Andolsun ki, mutlaka sizi, birazck korkuyla, alkla, mal ve meyve noksanyla snayacaz. Mjdele sabredenleri..." (Bakara Suresi, ayet 155, 156; En'am Suresi, ayet 165; Fecr Suresi, ayet 15-16, vs.) Yine bunun gibi rzk eitsizliini kabul ettirebilmek iin Kur'an'a.: "Eer Tanr herkese bol rzk verseydi yeryznde azgnlk olurdu" eklinde ayetler koymay ihmal etmemitir (ura Suresi, ayet 27). te yandan yeryzndeki "fakirliin", Tanr tarafndan "fazilet" ve "sevap" niteliinde bir yaam tarz

olduuna, Tanr katnda mmetin en hayrlsnn fakirler sayldna, bu tr yaamn ahiret yaayna oranla deersiz bulunduuna ve fakirlerin zenginlerden beyz yl nce ahirete kavuacaklarna dair hkmler koymutur.18 Btn bunlar yaparken, bir de varlkl snflar "zekat" ve "sadaka" yoluyla fakirlere bata bulunmaya zorlamtr. Bu zorlamay "insancl" bir amala deil, fakat yoksulluk ve alk yznden fakir snflarn ayaklanmalarn nlemek ve daha dorusu rzk eitsizliini ve smr dzenini srdrmek iin gerekli grmtr. Sylemeye gerek yoktur ki, bu yoldan, bir de ayrca kendi iktidarnn tehlikeden uzak kalmasn salamtr; nk alk ve fakirlik yznden ortaya kabilecek huzursuzluk, karklk ya da ayaklanma gibi durumlarn, her eyden nce kendi egemenlii bakmndan tehlikeli olacan dnmtr. Sylemeye gerek yoktur ki, eer yoksulluun ortadan kalkmasn ama edinmi olsayd, yoksulluu "Tanr'dan gelme" ve "fazilet" niteliinde bir eymi gibi gstermez, fakirlerin zenginlerden be yz yl nce cennete gideceklerini ilan etmez, rzkn Tanr tarafndan baz kimselere bol, bazlarna az verildiine dair hkmler yerletirmez ve varlkl snf gocundurmaktan ekinmezdi. Getirdii hkmler, fakir snflar lmeyecek kadar yaamaya, varlkl snf18 bid. lar ise huzur, gvenlik ve rahatlk iinde yaatmaya yeterli nitelikte eylerdir. Varlkl snf gocundurmaktan ylesine kanmtr ki, sa'nn yapt gibi "Btn maln sat ve fakire dat" (Bkz. ncil/ Mark 10:25; Luka 18:25; Matta 19:24) demek yle dursun fakat aksine rzkn ve sermayenin dahi Tanr tarafndan keyfi ekilde datldn bildirmi ve bu snfn karlarn ve yoksul snflardan gelebilecek tehlikelere kar gvenliini salayc hkmler (zekat, sadaka vs. gibi) koymutur.19 Konuyu eriat Devleti'nden Laik Cumhuriyet'e balkl kitabmzda etraflca ele aldmz iin burada fazla durmayacaz. Fakat yukardaki ksa aklamadan da anlalaca gibi Muhammed, ekonomik dzenle ilgili kurallar da gnlk yaam ve siyasetinin gereksinimlerine gre ayarlamtr. *** Btn bu yukardaki ve benzeri olaylar ve verileri gz nnde tutarak u aklamay yapmann gerekleri dile getirmek bakmndan gerekli bulunduu aikardr ki, Muhammed Kur'an'a koyduu ayetlerle Tanr'y: "Ben dilediimin kalbini aar Mslman yaparm, dilediimin kalbini kapar kafir klarm" (En'am Suresi, ayet 125); "Dilediimi saptrr, dilediimi de doru yola sokarm" (brahim Suresi, ayet 14); "Dilediime az, dilediime ok rzk veririm" (Zmer Suresi, ayet 52); "Dilediimi puta taptrr, dilediimi taptrmam" (En'am Suresi, ayet 107) eklinde konuuyormu gibi gsterirken, hep kendi isteklerini ve gnlk siyasetinin gereksinimlerini dile getirmitir. 19 Btn bu hususlar iin bkz. lhan Arsel, Teokratik Devlet Anlayndan Demokratik Devlet Anlayna.

KNC BLM KUR'AN'DAK YANLILAR

GR KUR'AN'DAK YANLILAR KONUSUNDA!


Daha nceki blmlerde belirttiimiz gibi Kur'an'da yer alan ou hkmler, hikaye ve efsaneler,

genellikle Tevrat'tan, ncil'den ve dier yabanc kaynaklardan alnm eylerdir. Ne var ki, bunlardan hibiri insicaml ve biteviye olacak ekilde aktarlm deildir; hepsi de blk prk, dzensiz ve tertipsiz bir ekilde ve yersiz tekrarlamalarla anlatlmtr. Bunlarda ne doru drst bir balang ya da bir sonu vardr. Konular, olaylar ve sorunlar geliigzel ve birbirleriyle tutarsz (irtibatsz) ve dzensiz olarak Kur'an'n orasna burasna serpitirilmitir. Fakat btn bu tutarszlklar ve dzensizlikler yannda, bir de tarihi ya da bilimsel yanllar vardr. Bunun balca nedeni, kendisini okumasz olarak tanmlayan Muhammed'in,1 Tevrat ve ncil'e vakf kimseler sayesinde, bu kaynaklarda bulunan ou hkmleri, hikayeleri ve masallar Kur'an'a aktarrken farknda olmadan yanl aktarmas veya aktarma yapt anlalmasn diye farkl ekle sokmas ya da gnlk siyasetinin gereksinimlerine oturtmak maksadyla deiikliklere bomasdr. Bundan dolaydr ki, l 700 yl arayla yaadklar kabul edilen iki Meryem'i (ki biri sa'nn anas olan Meryem'dir, dieri ise Musa'nn ve Harun'un kzkardeleri olan Meryem'dir) birbirleriyle kartrmaktan tutunuz da (K. 19, Meryem Suresi, ayet 27-28 vs.), Acem hkmdarlarndan Ahavero'un Baveziri Haman' Msr Firavunu'nun l Bu konuda Muhammed'le ilgili olarak yazdmz blme bkz. veziri olarak gstermesine (K. 28, Kassas Suresi, ayet 8, 38; K. 29, Ankebut Suresi, ayet 39; K. 40, M'min Suresi, ayet 23-24; K. 51, Zariyat Suresi, ayet 38-42) ya da Tevrat'n "Hakimler" ve "Birinci Samel" adl iki ayr kitabnda yer alan ve iki ayr dneme ait bulunan hikayeleri birbirleriyle kartrmasna (rnein Bakara Suresi'nin 249-251. ayetleriyle Gideon'un Saul'la ve Davud'un Calut'\a boumalarnn karmakark ekillerde anlatlmasna) varncaya kadar pek ok yanllara yer vermitir. Ya da Eski Ahit'in (Ahd-i al-atikin) Ester adl kitabnda Acem hkmdarnn baveziri Haman ile ilgili hikayeyi, Tevrat'n k adl kitabnda anlatlan Musa hikayesi ile kartrm ve Kur'an'n eitli surelerine serpitirerek anlatmtr. Yine bunun gibi Yahudilerden ald hikayeleri, kendi gnlk siyasetine gre ekillendirmi, kendisine gre daha renkli, daha cazip gstermek hevesiyle deiikliklere sokmutur. rnein Nuh ile ilgili hikayeyi anlatrken, Nuh'un karsn gnahkar gibi gstermitir; bunu yaparken kadnlarn kocalarna boyun eer olmalar gereini pekitirmek istemitir. Oysa Tevrat'taki anlatta byle bir ey yoktur. te yandan yamur yz grmeyen Msr' yamuru bol l-keymi gibi tanmlad olmutur (rnein Yusuf Suresi, ayet 4750). Bunun yannda ayn gne stne doduunu sanarak takvim hesabn bilimsel olmaktan uzak klm ve bu yzden din ve ibadet ilerinin ifasnda eitli glkler yaratmtr. Btn bunlar dnda, bir de yeterli bilgilere sahip bulunmad iin sebep olduu yanllar da vardr. Aada bu rneklerden bazlarn zet olarak greceiz.

I
KUR'AN, MSLMANLAR N BR TARH BALANGICI SAPTAMAMAKTAN BAKA, "ARAB TAKVM SSTEM" GB BLMSELLKTEN UZAK VE YANLI BR SSTEME

OLANAK YARATMITIR
slam kaynaklarndan renmekteyiz ki hicretin vuku bulduu yla gelinceye kadar (miladi 622) Mslmanlar iin "tarih balangc" diye bir ey sz konusu olmamtr. nk Muhammed, kendisini "peygamber" ilan ettii tarihten Medine'ye g edecei tarihe kadar, yani on ya da on yl boyunca, byle bir ihtiyac karlama gereini duymamtr. Fakat kars Hatice'nin ve kendisine babalk eden Ebu Talib'in lmleri zerine korumasz kalp da Medine'ye gemenin birok bakmdan yararl olacan hesaplaynca, taraftarlarn da beraberinde srkleyebilmek iin "hicret" iini, Tanr buy-ruklaryla, dinsel grev ekline sokmutur. Bu buyruklar arasnda hicret edenlerin Tanr tarafndan mkafatlandrlacaklarna, rmaklar akan cennetlere konulacaklarna, ganimet mallarndan yararlandrlacaklarna, maddi yardm ve balara kavuturulacaklarna dair olanlar vardr. rnein: "Allah yolunda hicret eden kimse, yeryznde gidecek birok gzel yer ve bolluk bulur. Kim Allah ve Resul' urunda hicret ederek evinden kar ve sonra da kendisine lm yetiirse artk onun mkafat Allah'a der. Allah ok balayc ve esirgeyicidir" (Nisa Suresi, ayet 97, 100). "Allah'n verdii hu ganifnet mallar... Allah'n dinine ve Peygamberi'ne yardm eden muhacir (hicret etmi) fakirlerindir) ite doru olan bunlardr" (Har Suresi, ayet 8, 9; ayrca l-i mran Suresi, ayet 195; Nur Suresi, ayet 22; Enfal Suresi, ayet 72). te bundan dolaydr ki Mslmanlar, hicret sonras itibariyle gnlk ilerinde, "hicret" olayn bir balang saymlar ve rnein "Resulallah'n kudmnden u kadar ay sonra" (yani Muhammed'in Medine'ye ayak basmasndan sonra) diye "Hicri" tarih kullanmaya balamlardr.1 Fakat Muhammed'in lmnden sonra bu uygulamadan vazgeilmitir. Ebu Bekir'in hilafeti boyunca ve hatta mer'in hilafetinin ilk drt ylna gelinceye kadar bu usule bavurulmamtr. Ancak mer bunun bir ihtiya olduunu fark ederek bir gn Ashab' toplam ve Ali'nin teklifi gereince "Hicret" itibariyle "Muharrem" ayn Mslmanlar iin "tarih balangc" olarak kabul etmitir.2 Gya Tanr gkleri ve yeri yaratt zaman Ay'n hareketini ylesine ayarlamtr ki ay sistemine gre bir ylda on iki ay olumutur. Yl hesabna gelince, bu i "Kameri ay" hesabna balanmtr, nk slam kaynaklarnn bildirmesine gre Muhammed, lmnden az nce, Araplarn eskiden beri zaten alk olduklar "Arabi takvim" sistemini uygun grmtr. Tevbe Suresi'ne koyduu ayetle yln on iki aydan ibaret olduunu belirtirken (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 36)3 ve Kur'an'n Bakara Suresi'ne: 1 Bu konuda Hafz bn-i Asakir'in Dimek Tarihi adl yaptndan alnma aklamalar iin bkz. Sahih-i..., c.X, s.121, 2 Bu vesile ile baz kimseler Muhammed'in lm tarihini, bazlar da peygamberliini ilan ediini tarih balangc olarak teklif etmiler fakat Ali'nin teklifi benimsenmitir. Bununla beraber "ay" tayini iinde anlaamamlardr; kimisi "Receb" aynn, kimisi de "Ramazan" aynn ylba olarak kabuln istemi, fakat yine Ali'nin teklifi gereince "Muharrem" ay seilmitir. Bu konuda bkz. Sahih-i..., c.X,s.!21. 3 "Gkleri ve yeri yaratt gnde Allah'n yazsna gre Allah katnda aylarn says on iki olup..." (Tevbe Suresi, ayet 36). "Sana yeni (doan) aylan sorarlar; de ki: 'Bunlar insanlarn (faydas) iin, haccn ifas iin vakit lekleridir'..." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 189) ayet yerletirmi, bylece Arabi takvim sistemine ballm, yani yl, aya gre hesapladn ortaya vurmutur.4 "Arabi takvim" sistemi denen ey, Ay'n dolanmna (seyrine) gre hesaplanm olup bilimsel nitelikten uzak bir sistemdir. nk Evren (Kainat), gne sistemine gre hareket ettii iin yl hesabn, Ay'n dolanmna gre deil fakat dnyann gne etrafndaki dnne gre yapmak gerekir. Eer kameri (ay) sistemi esas alnacak olursa, yl on bir gn ksa kalr. Bundan dolaydr ki slam lkelerinde dini bayramlar ya da gnler (rnein Ramazan) her yl deiik gnlere rastlar. Eer gne yl hesab ngrlm olsayd byle bir karklk sz konusu olmayacakt.5

Yine tekrar edelim ki Araplarn slamdan nceki dnemler itibariyle uyguladklar "Kameri takvim" sisteminde zaman birimi, dnyamzn uydusu olan ayn domas ve kaybolmas olayna oturtulmutur. Baka bir deyimle Muhammed'in benimsedii bu eski Arap takvimi, ayn dnya yrngesindeki dolanmna baldr. Oysa ki kkeni eski Roma zamanna inen ve 16. yzylda Papa XIII. Gregoire tarafndan son ekline eritirilen "Gregoryen" takvim sistemi, dnyamzn gne yrngesindeki dolanmna bal olarak hesaplanr, ki bilimsel nitelikte saylr. Bu sistemde hata oran, her 4 000 yl itibariyle bir gne indirilmitir.6 Bundan dolaydr ki Arap kaynakl "Kameri takvim sistemi" ile Roma kaynakl "Gregoiyen takvim sistemi" birbirlerinden farkl sonular dourur: u bakmdan 4 Bu konuda bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, c.3, s.76 vd. 5 Bu konuda bkz. Nldeke, Sketches F rom Estern History, Transl. by J.S. Black, Beirut, Khayats 1963, s.70. 6 Eski Roma dneminde Romulus bir yl 300 gn ve on ay olarak hesaplam, daha sonra buna iki daha eklenmi, fakat Jules Sezar zamannda yeniden slah edilmi fakat hata oran yine de her 900 yl itibariyle 7 gn olarak kalmtr. XVI. yzylda Papa XIII. Gergopir tarafndan yaplan deiiklikten sonra hata oran her 4 000 ylda bir gne indirilmitir. ki, Arap takvim sistemine dayal yl hesab, bilimsel (Gregoryen) takvim sistemine dayal olan takvim sistemine nazaran her yl on gn fark arz eder, nk dnyann gne yrngesindeki dolanm 365 gnden oluur. Oysa ki ayn dnya yrngesindeki dolanm, bir yln on ikide birinden eksiktir. ylesine ki Arap takvim sistemine gre on iki ayn toplam 354 gn tutar. Bundan dolaydr ki Arap takvimine gre hesaplanan yl, bilimsel takvime gre hesaplanandan 11 gn eksiktir. Sonu udur ki Arabi aylar, bilimsel takvim aylarna gre her yl 11 gn erken balamaktadr. Bu yzdendir ki bu sistemi uygulayan Mslman lkelerde belli olaylarn balang tarihi, her yl itibariyle deiik tarihlere der. rnein Ramazan ay, hilalin grnmesine bal olarak saptand iin Ramazan'n balangc her Mslman lke itibariyle farkl tarihlere rastlar. Daha dorusu Ramazan ay, her 33 yl sre itibariyle bahara, yaza, gze ve ka rastlayacak ekilde deiir; tpk Kandil ve Bayram aylarnn da zaman iinde her yl deitii gibi. lgin olan udur ki hilalin grnmesinde bir kutsallk bulunduu sanldndan hangi Mslman lkede hilal daha nce grnrse, orada Ramazan ay (ya da bayramlar) daha erken balam olur. Bundan dolaydr ki Mslman lkeler arasnda ibadetin balamasnda biimsel beraberlik yoktur. Bununla birlikte durum, 1978 ylnda toplanan slam Kongresi'nde Trkiye'nin yapt bir neriyle giderilmeye allmtr. Btn slam lkelerinde Ramazan ve Bayram'n balamas, hilalin grnmesine gre deil fakat bilimsel astronomi yntemleriyle saptanan gne gre ayarlanmtr. Bylece bu konuda bir beraberlik salanmtr. Bununla beraber Arabi takvim sistemi deimi deildir; bu sistem dier konularda eskiden olduu gibi uygulanmaktadr. Fakat u bir gerek ki, ay hesabna dayal ve Muhammed'in benimsedii Arabi sistemin yetersiz ve yanl olduu ve bu esasa gre yl hesabnda bulunmann mmkn bulunmad slami kaynaklar tarafndan da anlalmtr. Bundan dolaydr ki zamanla ayn ve yldzlarn seyri konusundaki bilgiler artka, bu konular uzmanlara braklmaya balanmtr. Camilerin yan banda birer "muvakthane" denen (yani zaman tayin eden) yerler kurulur olmutur.7 Muhammed'in yerletirdii sistemin bilimsellikten uzak ve yanl olduunu ilk kez benimseyen Atatrk Trkiyesi olmutur: "Bey-ne'l-milel Takvimin Kabul Hakkndaki Kanun" gereince Devlet Takvimi'nde tarih balangc olarak Bat dnyasnn uygulad takvim sistemine uyulmutur. 1928 yl Ramazan'nda "r'yet-i hilal"e (yani yeni ayn domasna) gre deil fakat zaman hesabna gre oru tutulmutur.8 *** Yl hesabnda Kameri (ay) usuln, slamn zaman ls olarak benimserken Muhammed, Araplarn bilgisiz olduklarn, okuma yazma nedir bilmediklerini, yldzlarn hesabndan anlamadklarn ve bu nedenle onlara kolaylk olsun dncesiyle byle yaptn anlatm ve yle demitir: "Biz meair-i Arab, mmi bir cemaatiz: Ne yaz yazarz ne de (yldzlarn seyrini) hsab(m) anlarz. (Bize lazm olan) bir ay (kah) yledir (kah) byledir. "9 Muhammed'in bu szlerinde geen "meair" szc "hac olma yolunda" demektir. "mmi" szc ise

"okuma yazma bilmeyen" anlamna gelir. Kendisini "Tanr elisi" diye ilan eden ve her eyi Tanr'dan rendiini syleyen Muhammed'in, yl hesabn yaparken Araplarn bilgisizliini bahane edip, bilimsel olmayan bir sistem stnde srar etmesi, biroumuza muhtemelen pek artc gelecektir. Bir yandan Tanr'nn "alim" olup her eyin en dorusunu bildiini sylerken ve kendisini her doru eyi Tanr'dan renilmi gibi gsterirken, yanl bir sistemi geerli klmas elbette ki artcdr. 7 Sahih-i....c.VI.s.26l. 8 Sahih-i..., c.VI, s.262. 9 Buhari'in bn-i mer'den rivayeti iin bkz. Sahih-i..., c.VI, s.258, Hadis No: 908. te yandan Muhammed, ay hesabnda da yanl bir yol tutmutur. u bakmdan ki: "(Bize lazm olan) bir ay (kah) yledir (kah) byledir" derken, bir aylk srenin "bilimsellie" deil fakat keyfilie dayal olarak bazen 29, bazen de 30 gn olduunu anlatmak istemi,10 bylece ay hesabn tam bir kmaza sokmutur. rnein bn-i mer'in rivayet ettii bir hadisinde "Bir ay 29 gece'dir" derken, mm Seleme'nin rivayet ettii bir baka hadisinde "Ay 29 gndr" demi,11 bylece "ay" tanmn "gn" ve "gece" esasna gre farkl bir temele oturtmutur. Her ne kadar bu karkl rtmek iin slam yazarlar "Arap aylarnn gndz gecesine baldr, bu nedenle iki hadis arasnda atma yoktur"12 derlerse de yalandr, nk yirmi dokuz gece otuz gn etmedii gibi, otuz gn de yirmi dokuz gece etmez. Yine Muhammed'in sylemesinden anlamaktayz ki, ayn domasna ait hesaplarn inceden inceye incelenmesine de gerek yoktur: Baz aylar 29, baz aylar da 30 gn olarak hesaplamak yeterlidir. Bundan dolaydr ki yeni ayn domas halinde oru tutulup bayram edilmesini ve hava* bulutlu ve kapal, yani "kederli" olduu zamanlar ise ay hesabnn otuza doldurulmasn emretmitir.13 slam kaynaklarnn iddiasna gre Muhammed'in ay hesabn bu ekilde yapmasnn nedeni Arap toplumunun "cahil" olduunu gz nnde tutmasn10 Bu konuda Buhari'nin bn-i mer'den rivayetine dayal hadis iin bkz. Sahih-i..., c.VI, s.258, Hadis No: 908. 11 Bu hadisler iin bkz. Sahih-i..., c.VI, s.255, Hadis No: 905; aynca bkz. s.255-6, Hadis No: 906. 12 Sahih-i..., c.VI, s.259. 13 Sahih-i..., c.VI, s.255, Hadis No: 905; ayrca bkz. s.259. dandr. nk gya istemitir ki ay hesabnda glk olmasn, kolaylk salansn!14 Oysa asl sebep bu deildir; asl sebep Muhammed'in gnlk yaam siyasetininin gereksinimleridir. u bakmdan ki, bir aralk Muhammed karlarnn hepsiyle ksmt. Onlarla bir ay boyunca konumamaya yemin etmiti. Fakat az zaman gemekle, karlarndan (zellikle pek sevdii Aye'sinden) ayr kalamayacan anlam ve 29. gn yemini bozarak Aye ile bulumutur. Ve ite Aye kendisine: "Ya Resulallah! Siz bir ay yanmza gelmemeye yemin etmisiniz" deyince Muhammed: "Ay 29 gn'dr" diyerek onu susturmu, iin iinden kolaylkla kmtr.15 14Sahih-i..., c.VI, s.259. 15 mm Seleme'nin rivayetine dayal bu hadis iin bkz. Sahih-i..., c.VI, s.255-65, Hadis No: 906.

II
AY'IN "MNR" (NURLANDIRAN) VE GNE'E STN OLDUUNA NANMILIK KONUSUNDAK YANLILAR!
Arapada "gne" ile "ay" szckleri, birbirlerine oranla "Kame-reyn" deyimiyle tanmlanr ki Ay'n,

Gne'e stn olduu anlamna-dr. Zira Kamereyn szc, aslnda Kamerin (yani ayn) oul ekimidir (yani tesniye sygasdr) ve "Gne" szcn ikinci derecede klar ekilde ieriktik tar. Baka bir deyimle "taglib" tarikiyle Ay'n stn olduunu anlatr. Bilindii gibi "taglib" sanat "iki eyden birisini, brsne stn klarak zikretmektir (belirtmektir)."1 Bu nedenle Kamereyn szcnden anlalmak gereken ey, "Ay"n, her bakmdan "Gne" , stn tutulduudur. Bu da, Arabn slam ncesi dnemlere inen inanlar bakmndan doal bir eydir. nk sylendiine gre eskiden Arabistan'da pek ok "tanrlar" vard ve Araplar bu tanrlara taparlard. Bu "tanrlarn" arasnda bir de "Ay Tanrs" bulunmaktayd, ki dierlerine nazaran olduka nemli bir yer igal etmekteydi. Her ne kadar gnee ve yldzlara tapmak gibi geleneklere bal bulunmakla beraber Araplar, "Ay Tanns"na tapmann zel bir kutsallk tadna inanmlard, nk "ay" onlar iin "kutsal" nitelik tamaktayd. obanlkla geinen Arap toplumunda aya tapmak, bu kutsallk anlayn1 Bu konuda bkz. Sahih-i..., c.XI, s.381. dan doma bir eydi; nk Bedeviler ay altnda srlerini, hayvanlarn otlatmay kendilerine salanm bir nimet sayarlard.2 Bundan dolaydr ki Muhammed, Kur'an'a koyduu ayetlerle Tanr'y "gklere ve yere nur veren, dilediim nur'una eritiren" (K. 24, Nur Suresi, ayet 35 ) olarak tanmlarken, Ay' da "nur" niteliinde klm, bylece kutsal bir kisveye brmtr. rnein Yunus Suresi'ne koyduu bir ayet yledir: "Tanr O'dur ki gnei ziya, ay da nur yapmtr. Ona (ay'a ve ay'n gittii yere) konaklar belirlemitir..." (Yunus Suresi, ayet 5.) Yine bunun gibi Nuh Suresi'ne de Tanr'nn Ay' "nur" ve Gne'i ise "ra" yaptna dair ayetler koymutur (K. 71 Nuh Suresi, ayet 16). Ayn ekilde Furkan Suresi'ne koyduu ayetle Tanr'nn Gne'i "kandil", Ay' ise "nurlandrc" olarak yarattn belirtmitir; ayet yle: "O Tanr Mbarektir (Yce'dir) ki, gkte.... kandil (Gne) ve nurlandran (mnir) Ay yapt." (Furkan Suresi, ayet 61.) "Mnir" szc "nur verici" demek olduu iin, byk din bilgini Turan Dursun, bu vesileyle yle diyor: "Bu ayette Ay iin 'mnir', yani 'nur verici' denmesi, Ay'n bir k kayna olduunun anlatldn gsterir. Ay'daki k, ayn zamanda kutsal niteliktedir. Nur szcnn kendinde bu kutsallk anlam bulunmakta. Bu da Ay'a verilen zel Tanrsal deerden kaynaklanmakta. "3 Ve ite Ay'n bu kutsal nitelie sahip olduu inancyladr ki Muhammed, Kyamet saati'ni Ay'a gre ayarlanr sanmtr. ki parma ile ay ikiye bldn sylerken ve Kur'an'a: 2 Bu konuda bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, c.III, s.75. 3 Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, c.III, s.88. "Kyamet saati yaklar. Ay yarlr..." (Kamer Suresi, ayet 1-3.) eklinde ayet koyarken, Ay'n Gne'e stn olduu inancyla hareket etmitir. Oysa aklc bilimlerin ortaya vurduu gerek udur ki, stn olan Ay deil fakat Gne'tir; zira Ay, Gne'in ikinci derecedeki bir uydusudur (peykidir). Bu bilimsel gerek daha eski Yunan ve Roma uygarlklar zamannda da bilinen eylerdendir. Ancak bunun byle olduundan habersiz bulunduu iindir ki Muhammed, Ay' ikiye yardn syleyerek mucize yarattn anlatm ve bunu "Peygamberlii" nin bir kant yapmaya almtr. Eer Gne'in Ay'a oranla yerini, nemini ve stnln bilebilmi olsayd, Ay' ikiye yaryor grnmektense, muhtemelen Gne'i yarm grnmek isteyecekti. Fakat her ne olursa olsun Ay'n Gne'e stnln ne srmekle doa bilimlerinin ortaya vurmu olduu gereklere ters dm, Kur'an'daki yanllklara sebep olmutur.

III
1700 YIL ARAYLA YAADIKLARI KABUL EDLEN K AYRI "MERYEM" (SA'NIN ANASI "MERYEM" LE MUSA'NIN VE HARUN'UN KIZ KARDELER OLAN "MERYEM") KUR'AN'DA BRBRLERYLE KARITIRILMI OLARAK TANIMLANMITIR

Kur'an'da Meryem adnda iki kadndan sz edilir ve her ikisi de "kutsal" olarak tanmlanr. Bunlardan biri sa'nn anas olan Meryem'dir, dieri ise Musa ile Harun'un kz kardeleri olan Meryem! sa'nn anas olan "Meryem"in ad Kur'an'da 34 kez geer1 ve ylesine nemli bir yer igal eder ki ou kez sa'dan sz edilirken, "Meryem'in olu sa" diye sz edilir. rnein Maide Suresi'nde Tanr'nn sa'ya: "Ey Meryem olu sa..." (Maide Suresi, ayet 110, 116-117; 72-76) diye hitap ettii grlr; Bakara Suresi'nde: "Meryem olu sa'ya da belgeler verdik..." (Bakara Suresi, ayet 87, 253; Nisa Suresi, ayet 155-158) dedii yazldr. Ne ilgintir ki Muhammed, kendi z anasnn adn Kur'an'da asla zikretmedii (ve hatta Tanr'nn kendisine anas iin mafiret dileme iznini vermediini syledii) halde, sa'nn l Bu konuda bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, c.VIII, s. 154 vd. anas Meryem'i pek yce ve pek kutsal nitelikte olmak zere tanmlamtr Kur'an'da. rnein l-i mran Suresi'ne koyduu bir ayette, Tanr'nn meleklerinin Meryem'i yle ycelttiklerini belirtmitir: "Melekler yle demiti: 'Ey Meryem! Allah seni seip temizledi, dnyalarn kadnlarndan seni stn tuttu..." (l-i mran Suresi, ayet 422-46.) Meryem Suresi'ne koyduu bir ayetle de Tanr'nn sa'ya, anasna iyi davranmas iin emir verdiini bildirmitir: "Meryem ocuu (sa'y) gsterdi... ocuk: '... (Allah) bana Kitap verdi ve beni peygamber yapt. Nerede olursam olaym, beni mbarek kld. Yaadm mddete namaz klmam ve zekat vermemi ve anneme iyi davranmam emretti. Beni bedbaht bir zorba klmad. Doduum gnde, leceim gnde, dirileceim gnde banc selam olsun' dedi..." (Meryem Suresi, ayet 29-33.) Hemen ekleyelim ki Muhammed, Meryem'i (ve olu sa'y) kutsal niteliklerle gsterirken onlar Hristiyan olarak deil fakat Mslman olarak tantmtr.2 Tantrken de Tanr'nn Meryem'i dnyann kadnlarna stn tuttuunu bildirmitir. Ne var ki bunu yaparken, sa'nn anas Meryem ile, Musa'nn ve Harun'un kz kardeleri olan Meryem'i birbirleriyle kartrm ve rnein Kur'an'a u ayetleri koymutur: "Nihayet (Meryem, sa'y kucanda) tayarak kavmine getirdi. Dediler ki: 'Ey Meryem! Hakikaten sen ilgin bir ey yaptn. Ey Harun'un kz kardei! Senin baban kt bir insan deildir; annen de iffetsiz deildir..." (Meryem Suresi, ayet 27-28.) Dikkat edilecei gibi ayette, sa'nn anas olan Meryem ile Harun'un kz kardei olan Meryem ayn kimseymi gibi gsterilmitir. Oysa dinsel kaynaklarn bildirmesine gre bu iki Meryem, birbirlerinden l700 yl arayla yaamlardr. mran'n kz (ve ayn zamanda Harun ile Musa'nn kz kardeleri olan) Meryem, Musa'nn Nil Nehri'ne 2 Bu konuda bkz. lhan Arsel, slama Gre Dier Dinler. braklmas ve sonra Firavun'un kars tarafndan sudan kurtarlmas olaylarnda rol oynayan bir kimsedir. Ancak Harun'un kz kardei olan bu Meryem'in, sa adnda bir ocuu olmamtr. sa, bu tarihten l 700 yl sonra yaayan ve Yusufun (Joseph 'in) kars olan Meryem'in oludur. Bu byle olduu halde Kur'an'da bu iki Meyem, biraz nce belirttiimiz gibi, bir tek Meryem olarak tantlmtr. Bunun byle olduunu anlatan bir dier ayet, Tahrim Suresi'nde yle diyor: "Mahrem yerini korumu olan mran kz Meryem de bir misaldir. Ona ruhumuzdan flemistik" (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 12). Buradaki "Ona ruhumuzdan flemistik" szlerinden anlalmak gereken ey Tanr'nn Meryem'e bir olan ocuk baladnn ifadesidir. Hikaye odur ki gya bu Meryem, hi kimse ile cinsi mnasebette bulunmad halde sa'ya gebe kalmtr. Olayn Kur'an'da ("Meryem" Suresi'nde) anlatlna gre Cebrail, bir gn insan klnda Meryem'e grnr ve ona:

"Ben, temiz bir olan balamak iin Rabbinin sana gnderdii eliden bakas deilim" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 16-19) der. Meryem de kendisine: "Bana bir insan temas etmemiken, ben kt kadn da olmadm halde, nasl olum olabilir" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 20) diye karlk verir. Bunun zerine Cebrail, kendisine mucizeler yaratan Tanr'nn emriyle bu iin olup biteceini bildirir. Bildirmesiyle birlikte Meryem olana gebe kalr ve o haliyle uzaka bir yere ekilir. Doum sanclaryla bir hurma aacnn dibine snr. Bu srada bir ses kendisine der: "Sakn zlme, Rabbin iinde bulunan erefli klmtr. Hurma aacn kendine doru silkele, stne taze hurma dklsn. Ye i gzn aydn olsun, insanlardan birini grecek olursan: 'Ben Rahman'a oru adadm, bugn hi bir insanla konumayacam' de" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 21-26). Daha sonra Meryem ocuu alp kavmine getirir. Fakat kavminin insanlar bu ocuun gayri meru domu olduunu syleyerek, kendisine sitemde bulunurlar ve yle derler: "Meryem utanlacak bir ey yaptn. Ey Harun'un kz kardei! Baban kt bir kimse deildi; annen de iffetsiz deildi..." (K. 19, Meryem Suresi, ayet 27-28.) Grlyor ki Kur'an'n bu ayetinde sa'nn anas olan Meryem, sanki mran'm kz ve Harun'un kz kardeiymi gibi gsterilmi ve Tanr'nn ona "Ruhumuzdan flemitik" diye konutuu bildirilmitir. Oysa ki mran ad Amram'n Arapa telaffuzudur ve Amram da Yahudilerin Msr'da bulunduklar dnemde Levi kz Yokebed'in kocasdr. Eski Ahit'e (Ahd-i al-atik'e) gre Yokebed'in Amram'dan (ikisi erkek, biri kz) ocuu olmutur, ki adlar "Musa", "Ha- run" ve "Miriam"dr (bkz. Tevrat/ Saylar, Bap 26: 59). "Miriam" ad Arapada "Meryem" olarak telaffuz edilir. Bundan dolaydr ki Harun'un kz kardei olan Meryem (Miriam) ile sa'nn anas olan Meryem, ayn kimseymi gibi Kur'an'a girmitir. Ne var ki sa'dan l 700 yl nce3 yaad kabul edilen ve Harun'un kz kardei olan mran kz Meryem'in sa adnda bir ocuu olmamtr. sa'nn anas olan Meryem'e, gelince o, incil'in bildirmesine gre, Yakub'un olu Yusuf'un kardr. Fakat burada ad geen Ya-kub'u brahim "Peygamber'in" torunu olan shak'n olu Yakub ile kartrmamak gerekir; yine bunun gibi Meryem'in kocas olan Yusuf u, daha nceki devirlerde yaad kabul edilen "Yusuf Peygamber" ile kartrmamak gerekir (bkz. Tevrat/Saylar, Bap 26: 59). sa'nn anasnn kocas olan Yusuf, Matta'nn oludur (bkz. Matta ya gre ncil; Bap 1:1-16). te yandan sa'nn anas olan bu Meryem'in "Harun" adnda bir erkek kardei yoktur. Mes'udi ya da Taberi gibi kaynaklara gre bile Meryem'in, Harun adnda deil fakat, olsa olsa ba adnda bir kardei vardr.4 3 Bazlarna gre l 570 yl, bazlarna gre de l 800 yl nce. 4 Mes'udi'nin, Muruc, c.l, s.120 ve Taberi, Taf'sir, c.III, s. 144 adl yaptlarndan aktarma olarak slam Ansiklopedisi'nde "Meryem" bahsine bkz. c.VII, s.783. Grlyor ki Kur'an olduka byk bir hataya yer vemitir ki o da sa'nn anas olan Meryem'i, yz yllar nce yaad kabul edilen Harun'un kz kardei olan Meryem ile kartrm olmaktr (K. 19, Meryem Suresi, ayet 27-28). Kur'an 'daki Bu Hatay rtbas Etme abalar Kur'an'da yer alan bu yanll rtbas etmek iin Mslman yazarlar eitli kurnazlklara bavururlar; genellikle farkl dnemlerde yaam iki ayr mran ve bu iki ayr mran'dan olma iki ayr Meryem faraziyesine ynelirler.5 ddia ederler ki "peygamberler" (Enbiya) tarihinde iki ayr l-i mran vardr: Bunlardan birisi Musa ile Harun'un babalan olan mran'dr ve bu mran'm ayrca Meryem (Miriam) adnda bir kz olmutur; bu Meryem, Musa ile Harun'un ablalardr. Dier mran ise, sa'y douran Meryem'in babas olan mran'dr.6 Gya bu mran'm Hanne adnda bir kars vardr ve Hanne, Meryem'e hamileyken vefat etmitir.7 Meryem'e hamile kal ve onu dourmas ile ilgili olaylar Kur'an'n l-i mran Suresi'nin 33-37 ayetlerinde anlatlmtr. Bu anlata gre gya Hanne, karnndaki "hamli" (yk) Tanr'ya adadn

ve ona Meryem adn verdiini syler ve onu eytandan korumas iin Tanr'ya havale eder. Tanr da Meryem'i Zekeriyya'nn himayesine brakarak ona bol rzk verir. Daha sonra Meryem, gya Tanr'nn "kelimesi" ve "Ol" demesiyle sa'ya hamile kalr (l-i mran Suresi, ayet 42-44). Ancak hemen belirtelim ki Mslman yazarlar, sa'nn anas Meryem'le ilgili olarak Kur'an'da yer alan yanl gidermek isterlerken, bu kez daha fahi bir yanla dmlerdir. Bir kere sa'nn anas Meryem'in ne "mran" adnda babas ve ne de "Hanne" adnda anas vardr. Hanne, olsa olsa Tevrat'n "Birinci Samuel" bl5 Bu konuda bkz. Sahih-i..., c.IX, s. 166, Not 3. 6 bid. 7 Sahih-i..., c.IX, s.165. mnde ad geen "peygamberin" anasnn addr. nk Tevrat'a gre Hanne, Efraim dalnda yaayan "Elkana"nn eidir. Uzun zaman ocuu olmam ve nihayet Tanr'ya yapt dualar ve yalvarmalar sonucunda gya bir olan ocuk dourmu ve adn Samuel koymutur ki, srailoullar tarihinde "Birinci Samuel" diye bilinir. te yandan Kur'an'n Meryem Suresi'nde sa'nn doumu ile ilgili olay anlatlrken aynen syle denmekte: "(Meryem) ocuu alp kavmine getirdi, onlar: 'Meryem! Utanlacak bir ey yaptn. Ey Harun'un kz kardei. Baban kt bir kimse deildi..." (K. 19, Meryem Suresi, ayet 27-34.) Grld gibi, sa'nn anas olan Meryem, Kur'an'n bu ayetinde Harun'un kz kardei olarak tanmlanyor. Oysa Harun, biraz nce belirttiimiz gibi, sa'dan l 700 (ya da l 570) yl nce yaad kabul edilen bir kimsedir. Nitekim biraz nce belirttiimiz gibi, Mes'udi ve Taberi gibi Mslman yazarlar bile sa'nn anas Meryem'in, sadece ba adnda bir kardei olduunu sylemekteler! Bundan baka bir de u var ki Kur'an'da: "Mahrem yerini korumu olan mran kz Meryem de bir misaldir. Ona ruhumuzdan flemitik" (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 12) diye yazldr. Buradaki "ruhumuzdan flemitik" szleri, Meryem'in sa'ya hamile kalmasnn ifadesidir. Bundan dolaydr ki Kur'an 'a gre, Meryem, kendisine "Kt bir ey yaptn" diyenlere: "Bana bir insan temas etmemiken, ben kt kadn da olmadm halde, nasl olum olabilir" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 20) diye konumu grnmektedir. Oysa ki Harun'un kz kardei olan Meryem iin byle bir ey esasen sz konusu deildir. Btn bunlardan anlalan u ki, Harun'un kz kardei olan Meryem ile sa'nn anas Meryem, Kur'an'da birbirleriyle kartrlm olarak tanmlanmlardr.

IV
KUR'AN, ZEYR (EZRA) ADINDAK KNN YAHUDLER TARAFINDAN TANRI'NIN OLU OLARAK KABUL EDLDN BLDRMEKTE; OYSA YAHUDLER BYLE BR NANCA SAHP OLMAMILARDIR
Muhammed'in sylemesine gre Tanr, Hristiyanlara ve Yahudilere hitaben: "Allah onlar kahretsin" (Tevbe Suresi, ayet 29-33)

diyerek atmtr. Ve atmasnn sebebi de Hristiyanlarn sa'y ve Yahudilerin de zeyr'i (Ezra'y) Tanr'nn oullan olarak kabul etmeleridir. Gerekten de Tevbe Suresi'nde u yazl: "Yahudiler, zeyr Allah'n oludur dediler! Hristiyanlar da, Mesih (sa) Allah'n oludur dediler. Bu onlarn azlaryla geveledikleri szlerdir. (Szlerini) daha nce kafir olmu kimselerin szlerine benzetiyorlar. Allah onlar kahretsin! Nasl da (haktan batla) dnyorlar" (K. 9, Tevbe Suresi, ayet 30). Yine Muhammed'in sylemesine gre Tanr, bu tr bir inanca sapl bulunan Yahudileri ve Hristiyanlar sorguya ekecek ve hadlerini bildirecektir. Ebu Said'in rivayetine gre Muhammed'in konumas yle: "... Allah'a ibadet etmi olanlardan ma-adas kalmaynca, taife-i Yehudun birtakm arlp kendilerine: 'Siz kime tapardnz?'diye sorulacak. (Onlar) 'Biz, Allah'n olu Uzeyr'e tapardk' diyecekler. Bunun zerine onlara denilecek ki: 'Siz, yalan sylyorsunuz. Allahu Teala hibir e, hibir oul edinmi deildir. imdi syleyiniz, istediiniz nedir?' O taife-i Yehud da: 'Ya Rab, pek susadk, bize su ver' niyaznda bulunacaklar. Bu taleb zerine: 'Haydi, su basna gelmez misiniz?' diye kendilerine iaret vaki olacak. Onlar bir araya getirilip (cehennem ateine) doru sevk edilecekler. O (cehennem atei) ki onlarn nazarnda yalmlar birbirini krp geiren serab gibi grnecek ve onu su zannedip yekdieri ardnca atein iine dklecekler. Sonra (Hristiyanlarn) birtakm arlp kendilerine: 'Siz, kime tapardnz?' diye sorulacak. (Onlar): 'Biz, Allah'n olu Mesih'e tapardk' diyecekler. Bunun zerine onlara da denilecek ki: 'Siz yalan sylyorsunuz, Allahu Teala hibir e, hibir oul edinmi deildir. imdi syleyiniz, istediiniz nedir?' (Hristyianlar da): Ya Rab pek susadk, bize su ver' niyaznda bulunacaklar. Bu taleb zerine: 'Haydi su bana gelmez misiniz?' diye kendilerine iaret vaki olacak. Onlar bir araya getirilip (cehennem ateine) doru sevk edilecekler. O (cehennem atei) ki onlarn nazarnda yalmlar birbirini krp geiren serab gibi grnecek ve onu su zannedip yekdieri ardnca atein iine dklecekler."1 Her ne kadar Muhammed'in "hadis" eklindeki bu szleri vesilesiyle yorumcular: "zeyr ile Mesih'e tapanlar Yahudilerin ve Hristiyanlarn yalnz birer taifesidirler" eklinde konuurlarsa da,2 Kur'an'da sadece bir taifeden deil fakat Yahudilerle Hristiyanlarn tmnden sz edilmektedir. Fakat her ne olursa olsun, ortada bir yanlg var ki, o da Yahudilerin zeyr'i (Ezra'y) Tanr'nn olu olarak kabul ettiklerine dair olan satrlardr. Her ne kadar Hristiyanlar sa'y Tanr'nn olu olarak kabul etmilerse de Yahudilerin kutsal 1 Buhari ile Mslim'in, Ebu Said-i Hudri'den rivayetleri iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., Diyanet Yaynlan, c.H, s.824-825. 2 Diyanet'in aklamas iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar:.., c.II, s.826. bildikleri kitaplarda zeyr'in, Tanr'nn olu olduuna dair bir kayt gemez; daha baka bir deyimle Yahudiler zeyr'i Tanr'nn olu diye kabul etmi deillerdir. nk bu kitaplarda, zellikle Tevrat'ta, belirtilen odur ki, zeyr (Ezra)3 vaktiyle Fars Kral Artahas-ta dnemininde yaam olan Yahudi kahinlerinden biridir ve Tanr'nn buyruklarnn ve srail'e olan kanunlarnn yazcsdr. Ba-bil'in ranllar tarafndan fethedilmesinden sonra Fars Kral onun, srail kavminden ve kahinlerinden gnll olarak "Yerualim'e" gitmek isteyenlerle birlikte ve Babil vilayetinde bulaca gmleri ve altnlar alarak gitmesine izin vermitir.4 Bu izin zerine zeyr kendisine katlanlarla birlikte Yerualim'e gelir ve orada bulunan "Allah'n evi"nin nnde alayarak yere kapanr ve dua eder. Tam bu srada srail'den byk bir cemaat, erkekler, kadnlar ve ocuklar olarak yanna toplanrlar: Hepsi de alay ierisindedirler. Elam oullarndan biri zeyr'e (Ezra'ya) hitaben yle der: "Biz Allahmza kar hainlik ettik ve memleketin kavmlanndan yabanc karlar aldk... (fakat imdi) Allahmzn emrinden titreyenlerin dne gre btn karlar ve onlardan doanlar brakmak iin, imdi Allahmzla ahit keselim ve eriate gre yaplsn. Kalk, nk i senin zerindedir ve biz seninle beraberiz.."5 Bunun zerine zeyr onlara yle der: "Siz hainlik ettiniz ve srailin gnahn artrmak iin yabanc karlar aldnz. Ve imdi atalarnzn Allah Rabbe suunuzu itiraf edin, ona ho olan yapn ve memleketin kavmlanndan ve yabanc kanlardan ayrln." zeyr'in bu emri zerine srailli erkekler, yabancdr diye zavall kadncazlar boarlar. Ve ite

Yahudilerin inancna gre zeyr, bu emri veren bir kahindir; Tanr'nn olu filan deildir. 3 zeyr'in M 370-360 arasnda ld sylenir. 4 Bkz. Ahd-i al-atik'te Ezra Blm, Bap: 7 vd. 5 Bkz. Ezra..., Bap 10: 2-4. imdi sorulacaktr: Nasl olur da Kur'an, zeyr'in Yahudiler tarafndan "Tanr'nn olu" olarak arldn yazabilir? Bunun aklamas u olmas gerekir. Birok vesileyle belirttiimiz gibi Muhammed, Medine'ye hicret ettikten sonra, bir sre Yahudilerle iyi geinme siyaseti izlemitir; nk onlardan para ve silah temini bakmndan yardmlar edinmitir. Bu sayededir ki, ete saldrlar tertiplemi, Mekke kervanlarna kar eteler yollam, bu kervanlar ele geirerek ganimetler alm, yava yava glenmeye balam ve daha sonra Yahudileri kendisine boyun edirtmek, Mslman yapmak istemitir. Bunu salayabilmek iin unu ne srmtr ki, Tanr'nn onlara gnderdii Tevrat, Mslmanln esasn kapsayan bir kitaptr ve bu Tevrat, bir sre uygulandktan sonra onlar tarafndan eitli yolarla tahrif edilmi ya da kaybolmu ve Yahudilerin hafzalarndan silinmitir. Ve ite imdi Tanr, Tevrat' dorulayan Kur'an' gndermitir; bu nedenle Yahudilerin Kur'an'a uymalar gerekir; nk Kur'an, Tevrat'n dorulaycsdr! Ve ite Muhammed, zeyr'in Babil'den Kuds'e dn hikayesini, farkl bir ekle sokmak suretiyle bu dorultuda deerlendirmeye alm olmaldr. Nitekim Tabari'nin Tafsir al-Tabari, Muhammed b. b. alSa'ib al-Kalbi'nin Mafatih al-gayb, al-Hazin'in Lubab al-ta-vil fi ma'ami'al-tanzil, Kurtubi'nin Tafsir alKurtubi ya da Beyzavi'nin Anvar al-tanzil gibi yaptlarndan ve slamn dier temel kaynaklarnda zeyr ile ilgili olarak yer alan rivayetler, bunun byle olduunu kantlamaya yeterlidir. Bu rivayetlerden birinde, gya Yahudiler, bir sre Tevrat'a, bal kaldktan sonra kendi balarna buyruk olmular ve Tanr emirlerini unutmular, peygamberlerini ldrmeye balamlardr. Bu yzden Tanr onlar cezalandrmak zere kalplerinden Tevrat' silmi, Tevrat'n sandn (yani al-Tabut') ellerinden almtr. Bunu gren zeyr, Tanr'ya yalvararak O'ndan Tevrat' yeniden retmesini istemi ve Tanr bu dilei kabul ederek Tevrat' onun hafzasna yerletirmi ve al-Tabut'u tekrar indirmitir. Bunun zerine zeyr, kendi kavmine Tevrat' retmis-tir. Kavminin insanlar, kendilerine renilen Tevrat ile al-Tabut'ta-ki Tevrat'n ayn olduunu anlaynca: "Bu zeyr Allah'n oludur" diye konumulardr! Bir dier rivayete gre gya al-Amalika kavminin saldrs zerine Yahudiler yenilgiye uramlar ve ellerindeki Tevrat' yitirmilerdir. Yahudi alimlerinden hayatta kalanlar ise, Tevrat'n kitaplarn dalara gmp baka diyarlara g etmilerdir. O srada dalarda yaamakta olan zeyr durumu renmi ve zlmtr. te bu znt ierisindeyken, bir aralk dada bir mezar banda bir kadnla karlar. Onunla konuurken Tevrat' en iyi bilen kimse olduunu anlatr ve her bir parmana bir kalem balayarak Tevrat' yeni batan yazar. O srada Yahudi alimleri geri gelirler ve dalara gmdkleri Tevrat' karp zeyr'in yazdklaryla karlatrrlar ve bu ikisinin ayn olduunu grrler. Ve grnce: "Allah bunu sana ancak O'nun olu olduun iin verdi" derler. Fakat hemen ekleyelim ki, bu rivayetle ji anlatan slam kaynaklar (rnein Kurtubi, al-Nakka, Fahr al-Dir al-Razi, Beyzavi gibi nller) dahi, zeyr ile ilgili bu szlerin bta Yahudiler tarafndan deil sadece ilerinden bir cemaat tarafndan, hatta sadece bir kii tarafndan sylendiini bildirmekteler. Tafsir alTabari'de, bu szlerin sadece Finha b. Azura adnda biri tarafnclan sylendii yazl. 6 Fakat her ne olursa olsun anlalan o ki, zeyr ile ilgili Tevrat'taki hikaye, Muhammed'in gnlk siyasetine yatkn decek ekle sokularak Kur'an'a alnm ve Tevbe Suresi'nde: "Yahudiler: 'zeyr Allah'n oludur dediler!..." olarak yanstlmtr. Oysa zeyr, Yahudiler tarafndan Allah'n olu olarak kabul edilmi deildir. 6 Yukardaki hususlar iin bkz. Tafsir al-Tabari, c.I, n, XIV; Tafsir al-Kurtubi, c.I, II, VIII; Anvar al-tanzil, c.I; ayrca bkz. Elmall ht. Yazr, age c III s 2509'

V
KUR'AN'DA YAHUDLERLE HIRSTYANLARIN BRBRLERYLE DOST OLDUKLARI BLDRLMEKTE; OYS A YANLITIR, NK SA'NIN LDRL NEDENYLE HIRSTYANLAR YAHUDLER KENDLERNE DMAN BLRLER
Kur'an'n Maide Suresi'nde: "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanlar dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar..." (Maide, Suresi, ayet 51)

diye yazldr. Ayetin bir baka okunuu yle: "Ey inananlar! Yahudi ve Hristiyanlar yar tutmayn, onlar ancak birbirlerinin yarandrlar..." Bu ayeti koymakla Muhammed, Mslmanlar Yahudilerle ve Hristiyanlarla dost olmaktan, sk fk iliki kurmaktan alkoymak istemitir. Alkoyabilmek iin Yahudileri ve Hristiyanlar birbirlerinin dostu ve mterek bir cephede Mslmanlarn dmanym gi bi gstermitir. Oysa Yahudilerle Hristiyanlar, hibir zaman birbirlerinin dostu olmu deillerdir; aksine birbirlerinin dman olmulardr. Bu dmanlk Hristiyanln ortaya k anndan itibaren kendisini gstermitir. Gerekten de Hristiyanlarn "kutsal" diye bildikleri ncil'de. Yahudilerin sa'y ldrdkleri yazldr. Bundan dolaydr ki Hristiyanlar Yahudilere kar bitmeyen ve gnmze dek gelen bir dmanlk beslemilerdir. Her ne kadar Muhammed, Yahudilerin: "Biz sa'y ldrdk" eklinde konutuklarn ve fakat sa'y ldrmediklerini syleyerek Kur'an'a. "Allah sa'y kendi katna ykseltti" (K. 4, Nisa Suresi, ayet 158) eklinde ayet koymusa da bunu Yahudileri temize karmak iin yapmamtr; sadece Yahudileri aalatmak iin yapmtr. Daha dorusu Yahudilerin sa'y ldrmek istediklerini ve fakat Tanr'nn buna engel olarak Yahudileri lanetlediini anlatmak iin yapmtr. te yandan Yahudilerle Hristiyanlar birbirlerinin dostu ve fakat Mslmanlarn dman olarak tanmlamakla, Mslmanlar onlardan uzak tutmak istemitir; nk onlarla temas kuracak ve dost olacak olurlarsa, onlarn etkisinde kalp imanlarn yitireceklerini, slam terk edeceklerini ve kendisine kar cephe alacaklarn dnmtr. Bu maksatla Kur'an'a biraz yukarda belirttiimiz gibi: "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanlar dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. inizden onlar dost tutanlar, onlardandr..." (K. 5, Maide Suresi, ayet 51) eklinde ayet koymutur. Baka bir deyimle, Yahudileri ve Hristiyanlar birbirlerinin dostuymu gibi gstermesinin nedeni, onlarn kendi aralarnda birlik olup Mslmanlar ayartacaklar vehmine kaplmasndandr. Gerekten de Enes'in rivayetine dayal bir hadisten renmekteyiz ki Neccar oullarndan Hristiyan bir kii Mslman olduktan sonra Muhammed'e vahiy katiplii yapmaya balar. Fakat az zaman sonra slam terk edip Hristiyanla dner ve etrafa: "Muhammed bir ey bilmez. Yalnz benim kendisine yazdm eyleri bilir" diye konumaya balar.1 nk Muhammed'in Hristiyanlkla ilgili bilgileri Tanr'dan deil kendisinden aldn grmekle, onun pey1 Buhari'nin Enes'ten rivayeti iin bkz. Sahih-i Buhar Muhtasar..., c.IX, s.308-320, Hadis No: 1477. gamber olmadn ve peygambere yakr ekilde davranmadn dnm ve eski dinine, yani Yahudilie dnmek istemitir. Yine tekrar edelim ki, Muhammed kendi evresindeki Hristiyanlardan ncil hakknda bilgiler toplarken u veya bu nedenle Mslmanl kabul eden baz Yahudilerden de Tevrat hakknda bilgiler edinirdi. Bu bilgilere dayal olarak Kur'an'a, Tanr'dan geldiini syledii "vahiy"leri yerletirmeye alrken, biraz nce dediimiz gibi, katiplerinden birinin slamdan kmas ve yukardaki ekilde konumas, onu ok g duruma sokmutur. Bu tr szlerin kendi taraftarlarn olumsuz ekilde etkileyeceini hesaplamtr. te yandan Yahudileri ktlemek iin bir de onlarn kendi aralarnda: "Kur'an'a inanm gibi grnelim ama onu gizlice inkar edelim, bylece Mslmanlar dinlerinden evirelim" eklinde konutuklarn sylerdi. Bu dorultuda olmak zere Tanr'dan vahiy indi diyerek Kur'an'a, u ayeti koymutur: "Ehl-i Kitab'tan bir ksm kimseler (dindalarna) dedi ki: '(Mslmanlara) nazil olana (Kur'an'a) siz de iman etmi gibi grnnz; gndzn evvelinde iman ediniz, (sonunda) inkar ediniz! Olur ki, o Mslmanlar da dinlerinden dnerler'" (l-i mran Suresi, ayet 72). Ve ite bu tr bir taktikle Muhammed, Yahudileri ve Hristiyanlar birbirlerinin dostu ve Mslmanlarn

mterek dmanym gibi gstermeye alm, onlarla temas yasaklamtr. Oysa ki, biraz nce dediimiz gibi Hristiyanlar, kendi peygamberlerinin Yahudiler tarafndan ldrldne inanm olarak onlara kar dostluk deil, dmanlk beslemilerdir. Bu vesileyle unu da ekleyelim ki Muhammed, srf yukarda belirttiimiz nedenlerle, Yahudileri ve Hristiyanlar birbirlerinin dostu olarak gsterirken, yine kendi gnlk siyasetinin icab olarak onlar birbirlerinin dman olarak da gstermekten geri kalmamtr. Bylece onlarn arasn amak ve kendisine kar birlik kurmalarna engel olmak yolunu semitir. Bu dmanl salayabilmek iin bavurduu taktik, sa'y ve sa'nn anasn (Meryem'i) Yahudiler tarafndan iftira ve saldrya uram gibi gstermek olmutur. Nitekim Nisa Suresi'ne koyduu u ayetler bunun kantlarndandr: "... Meryem'in zerine byk bir iftira atmalarndan ve 'Allah elisi Meryem olu isa'y ldrdk' demeleri yznden (onlar lanetledik). Halbuki onu ne ldrdler, ne de astlar: fakat (ldrdkleri) onlara Isa gibi gsterildi. Onun hakknda ihtilafa denler bundan dolay tam bir kararszlk iindedirler; bu hususta zanna uymak dnda hibir (salam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu ldrmediler. Bilakis Allah (sa'y) kendi nezdine kaldrmtr..." (Nisa Suresi, ayet 156-158.) Grld gibi bu ayetlerde, sa'nn anas Meryem'in Yahudiler tarafndan iftiraya urad ve sa'nn da yine onlar tarafndan ldrlmek istendii ve bu yzden Tanr tarafndan lanetlendikleri bildiriliyor. Yorumcularn sylemesine gre yukardaki ayetlerde yer alan ".. .Meryem'in zerine byk bir iftira atmalarndan dolay..." (Nisa Suresi, ayet 156) ekindeki szler, Yahudilerin Meryem'e zina isnatnda bulunarak Tanr'ya kfr etmeleriyle ilgilidir. Gya Yahudiler, Meryem'in hi kimse ile cinsi mnasebette bulunmadan ve sadece Tanr'nn iaretiyle sa'ya hamile kalmasna inanmayp ona zina isnat etmekle Tanr'nn kudretini inkar etmilerdir. Yine Muhammed'in Kur'an'a koyduu yukardaki ayetlere gre Yahudiler: "Biz sa'y ldrdk" demekle yalan sylemilerdir, nk aslnda onu ldrmek istedikleri halde ldrememilerdir; Tanr bu frsat onlara vermemitir. Yorumcularn aklamalarna gre, gya Tanr sa'y Yahudilerin elinden alarak baka birisini sa klna sokmu ve ite Yahudiler, sa'dr diye onu ldrmlerdir.2 Baz yorumculara gre gya Yahudiler sa'y ldrmek maksadyla bir gzetici tutmular ve o gzetici sa'y gzetmek iin peinden gittii bir srada Tanr sa'y gkyzne alp gzeticiyi sa ekline sokmutur. Bunun zerine Yahudiler onu yakalamlar ve adamcazn: "Ben sa deilim" demesine inanmayp onu ldrmlerdir. Baz yorumculara gre gya sa, Yahudiler tarafndan yakalanp ldrleceini anlad zaman taraftarlarna: "Benim klma sokulmaya raz olup Cenneti satn alacak olan kim var?" diye sormu, bunun zerine birisi: "Ben varm" deyince Tanr bu adam sa'ya benzettirmi ve sa'y da gkyzne almtr. Ve bunun zerine Yahudiler sa'ya benzetilen kiiyi tutup ldrmlerdir.3 Dikkat edilecei gibi Muhammed, sa'nn Yahudiler tarafndan ldrlmediine ve nk Tanr'nn buna frsat brakmadna dair bu ayetleri yerletirirken anlatmak istemitir ki "peygamberler insanlar tarafndan ldrlemezler, nk Tanr kendi peygamberlerini insanlarn saldrlarndan korur. Kukusuz ki Muhammed, sa'nn Tanr tarafndan lmden kurtarld rneini verirken her eyden nce kendisine kar di bileyen kiileri korkutmak istemitir; yani demek istemitir ki: "Beni ldrmek isteyenler unu bilsinler ki Tanr beni korur ve onlar cezanlandrr." Btn bu yukarda sylediklerimizden anlalaca gibi Muhammed, Kur'an'a koyduu ayetlerle, hem bir yandan Yahudileri Hristiyanlarn dostu olarak (Maide Suresi, ayet 51) ve hem de dman olarak gstermitir (Nisa Suresi, ayet 156-158). Ancak byle yaparken Kur'an'a hem elikili ve hem de yanl yeni hkmler koymak gibi bir yol izlemitir. 2 Ayrca Diyanet Vakf'nn, Nisa Suresi'nin 157. ayetiyle ilgili yorumuna bkz. 3 Elmall H. Yazr, age, c.II, s.1516 vd.

VI
KUR'AN'DA HMN LE KARUN, MISIR FRAVUNU'NUN VEZRLER OLARAK TANIMLANMILARDIR; OYSA YANLITIR, NK NE HMN VE NE DE KARUN FRAVUN'UN VEZRLER OLMAMILARDIR. HMN, FRAVUN'UN DEL, BAKA BR DNEMDE YAAMI OLAN ACEM KRALLARINDAN AHAVERO'UN VEZRDR. KARUN SE MUSA TOPLUMUNDAN OLUP ZENGNL LE IMARMI VE BU YZDEN KEND TOPLUMUNUN HUSUMETNE MARUZ KALMI BR KMSEDR*

Kur'an'da yer alan yanllardan biri de Acem asll Haman ile Yahudi asll Karun'un Msr Firavunlarndan birinin vezirleri olarak gsterilmeleriyle ilgilidir. Eer Kur'an ayetlerini Tanr'dan inmi olarak benimseyecek olursak, bu takdirde Tanr'nn tarihi olaylar konusunda olduka kt bilgilere sahip olduunu ve vahylerini yollarken byk hatalara saplandn kabul etmemiz gerekir ki, Tanr fikrine ters der! Sylemeye gerek yoktur ki hataya den Tanr deil, fakat Tanr'y o ekilde gsteren ve dolaysyla yanllklara sebep olan Muhammed'dir. yle ki: Kur'an'n eitli surelerinde Msr Firavunu'nun nemli adamlarndan Haman adnda birinden sz edilir (Kasas Suresi, ayet 5-6; Ankebut Suresi, ayet 39; M'min Suresi, ayet 23-24; 36-37). Ancak * Kasas Suresi, ayet 5-6: Ankebut Suresi, ayet 39; M'min Suresi, ayet 23-24; 36-37. sz edilen hu Firavun'un hangi Firavun olduu ve ne zaman yaad belli edilmemitir. Fakat her ne olursa olsun, tarihi verilere gre bilimsel gerek u ki, Msr Firavunlarndan hibirinin "Haman" adnda bir adam ya da bu ad tayan bir veziri olmamtr. Dinsel ve tarihsel kaynaklarn bildirmesine gre Haman, Msr Firavunu'nun deil fakat ran hkmdarlarndan birinin (Ahavero'un) veziridir ve Muhammed muhtemelen kendisine verilen yanl bilgilere kaplarak Kur'an'a Haman'n Msr hkmdarnn (Firavun'un) adam olduuna dair ayetler koymutur. Bunun byle olduunu birazdan greceiz. Fakat nce Kur'an'n Haman'la ilgili hkmlerine gz atalm: Kur'an'n 28. srasndaki Kasas Suresi'nin 3. ayetinde Tanr'nn Musa ile Firavun'un haberlerinden bir ksmn Muhammed'e anlatmak istedii bildiriliyor: Bunu izleyen ayetlerde Firavun'un Msr topraklarnda yaayan srailoullarna kt davrand, onlarn erkek ocuklarn ldrtt ve Tanr'nn srailoullarna iyilikte bulunmak istedii, Musa'nn anasna olunu emzirmesi iin vahyettii ve korku duyacak olursa onu nehre brakmasn syledii, Musa'nn Firavun'un kars tarafndan kurtarlp yetitirildii anlatlrken: "... (phe yok ki) Firavun ile (veziri) Haman ve askerleri sulu idiler..." deniyor ve Tanr'nn: "...Biz memlekette gsz saylanlara (srailoullarna) iyilikle bulunmak ve... Firavun (ve) Haman ve her ikisinin askerlerine ekinmekte olduklar eyleri gstermek istiyorduk" dedii ekleniyor (Kasas Suresi, ayet 3-8). Ayrca Firavun'un kendi adamlarna ve bu arada Haman'a yle emrettii belirtiliyor: "... Ey ileri gelenler! Sizin benden baka bir tanrnz olduunu bilmiyorum. Ey Haman! Benim iin toprak zerine bir ate yak! Tula hazrlayp bana bir kule yap! kar; belki Musa'nn Tann'sn grrm. Dorusu, onu yalanclardan sanyorum" (Kasas Suresi, ayet 38). Yine bu dorultuda olmak zere M'min Suresi'nde Haman'n Karun ile birlikte Firavuna tavsiyede bulunarak, Musa'nn ve ona iman edenlerin oullarnn ldrlmelerini istemi olduuna dair u var: "Andolsun ki biz Musa'y mucizelerimiz ve apak bir hccetle, Firavun, Haman ve Karun'a gnderdik. Onlar: Bu, ok yalanc bir sihirbazdr! dediler. te o (Musa), tarafmzdan kendilerine hakk getirince: Onunla beraber iman edenlerin oullarn ldrn, kadnlar sa brakn! dediler. Ama kafirlerin tuza elbette boa kar" (K. 40, M'min Suresi, ayet 23-25). Ayetin yorumuna gre Haman, Firavun'un divannda Kann ile birlikte grevlidir, daha dorusu Firavun'un baveziri olarak i grmektedir. Musa'nn doacan rendii iin Firavun'a Msr'daki btn erkek ocuklarn ldrlmelerini tavsiye etmitir. Musa'nn "apak bir hccet"le ve "mucizelerle" ortaya ktn grnce, onu sihirbazlkla, yalanclkla sulamtr. Yine Kur'an'a gre Firavun, Musa'nn Tann'sn grebilmek iin Haman'a bir kule yapmasn emretmitir: "Firavun: Ey Haman! Bana bir kule yap! Belki yollara, gklerin yollarna eriirim de, Musa'nn Tann'sn grrm! Dorusu ben, onu yalanc sanyorum dedi. Firavun'a kt ii bylece gzel gsterildi. Ve doru yoldan alkonuldu. Firavun'un dzeni elbette boa gidecekti" (M'min Suresi, ayet 36-37).

Ankebut Suresi'nde Tanr'nn Musa'ya dmanlk yapan Firavun ile Haman hakknda yle dedii yazl: "Firavun'u ve Haman' da yok ettik..." (K. 29, Ankebut Suresi, ayet 39.) Grlyor ki bu ayetlerde ad geen Haman, Msr'da Firavun'un ba adam, muhtemelen veziri olarak ve Musa ile ayn dnemde yaam ekilde gsterilmitir. Oysa ki, kaynaklara gre Haman, ne Msr'da bulunmutur, ne Msr Firavunu'nun, veziri olmutur ve ne de Musa'nn yaad dnemlerde yaamtr. Aksine Musa'dan birok yzyl sonra yaad kabul edilen Acem krallarndan Ahaveros'un bavezirliini yapmtr. Yahudilerin Tevrat'nda (Ahd-i Atik'in Ester adl kitabnda) anlatlan budur. Ne var ki Tevrat'z, anlatlanlar Kur'an'da yanl olarak yanstlmtr. Yanlln nedeni Haman ile ilgili olarak Tevrat'la anlatlan hikayenin Musa ile ilgili hikayelere benzer olmasdr. Bu hikayeler Muhammed'e, muhtemelen Yahudiler tarafndan ya da Tevrat hakknda bilgisi olduunu syleyenler tarafndan nakledilmitir; fakat dediimiz gibi o bunlar, Tevrat'la yer alan benzeri hikayelerle kartrmtr. Gerekten de Tevrat'n (Ahd-i Atik) Ester adl kitabnda Haman, Yahudi dman olarak bilinen bir kimsedir ki, ran krallarndan Ahavero'a vezirlik yapmtr. Hikayeye gre ran Kral Ahavero, kendisine yakn bildii Hammedata'nm olu Haman' kk yalardan itibaren bytm ve sonra onu kendisine bavezir tayin etmitir. Ettikten sonra da lkesindeki btn kullarna, Haman'n nnde eilip yere kapanmalarn emretmitir. Acak ne var ki Mordekay adnda bir Yahudi bu emre riayet etmez ve Haman'n nnde yerlere kapanmaz. Kapanmad iin Haman fkelenir, hiddetinden kplere biner. Bu fkeyle krala giderek lkede bulunan btn Yahudilerin yok edilmelerini ister. Kral da onun istei vehile hareket eder ve lkesindeki btn Yahudilerin (ocuklar, kadnlar, ihtiyarlar dahil olmak zere) ldrlmelerini emreder. Haber, kraln kars Ester'in kulana gittiinde Ester bin bir entrikaya bavurarak bu emrin uygulanmasn nler; en sonunda da Haman' kraln gznden drtr ve astrtr (Ahd-i Atik'in Ester adl kitabnn 2-7 Baplarna bkz). Ester'in bu ekilde hareket etmesinin ve kraliyet snrlan iinde yaayan Yahudileri ve dolaysyla Mordeka'y lmden kurtarmasnn nedeni, kendisinin de aslnda Yahudi olmasndan ve vaktiyle Mordekay tarafndan yetitirilmi bulunmasndandr. Gerekten de Ahd-i Atik'le anlatlanlara gre Mordekay, vaktiyle amcasnn yetim kz olan Ester'i yanna alm ve yetitirmitir. Daha sonra Mordekay, Yerualim'den (Kuds) srlm ve Ester de onunla birlikte ran Kral Ahavero'un sarayna gtrlmtr; gtrlrken Mordekay Estere Yahudi kavminden olduunu bildirmeyip gizli tutmasn tembih etmitir. Ahavero, gzel bir kadn olan Ester'i grd an holanm, onu btn kadnlardan fazla severek kralie yapmtr. Gnlerden bir gn Mordekay, kral saraynn kapsnda oturmaktayken eik bekilerinin kendi aralarnda gizlice konumakta olduklarn fark eder. Kulak kabartp dinlediinde onlarn krala kar bir darbe hazrladklarn anlar ve durumu Ester'e bildirir. Ester de kral durumdan haberdar ederek suikast eylemini nlemi olur. Bu davran nedeniyle kraln sevgi ve gvenine bir kat daha sahip olur. te bu gven ve sevgiye sahip olduu iindir ki yukardaki ekilde kral zerinde etkide bulunmu ve Yahudilerin, bu arada Mordeka'nn ldrlmeleri hususunda Haman'n giriimlerine engel olabilmitir. Hemen ekleyelim ki bu olay, Musa ile ilgili olarak Tevrat'n k adl kitabnda anlatlan bir baka olaya ok benzer. u bakmdan ki Musa da Yahudi kavmindendir. Msr Hkmdar Firavun, Yahudilerin ldrlmelerini emrettii zaman Musa'nn anas, yeni doan olunu bir sepet ierisinde Nil Nehri'ne brakm ve sepet Firavun'un ei tarafndan sudan alnm, bylece Musa, Firavun'un sarayna yerletirilmitir. Dikkat edilecek olursa Tevrat'n Ester balkl kitabnda sz edilen olaylarla (rnein ran Kral Ahavero'un, bavezir Haman'n tavsiyesi zerine Yahudilerin ldrlmelerine karar vermesi olay) Tevrat'n k kitabnda sz edilen Firavun/Musa olaylar (rnein Firavun'un vezirlerinin Yahudilerin ldrlmeleri hususundaki giriimleri) arasnda benzerlikler vardr. Bu benzerlik Tevrat' (Ahd-i Atik) yazan Yahudi din adamlarnn kastl uydurmalarndan domutur. Zira kitabn eitli blmlerini hazrlayan eitli yazarlar, her devir itibariyle Yahudi halklarn Yahudi dmanlndan koruyor grnrlerken, bir de Yahudi danmanlarn ya da elemanlarn yabanc krallara akl vermi gibi gstermek istemiler ve bylece bu kitab ayn temann farkl ilenileri ekline sokmulardr. rnein yukardaki olaylarda, nasl ki gya ran Kral Ahave-ro'un veziri Haman Yahudilerin ldrlmelerini istemise, Firavun'un yardmclar da oluk ocuk, kadn erkek btn Yahudilerin ldrlmelerini istemi olmaktadrlar. Ancak bu iki farazi olay arasnda yzlerce yl gemitir. Ve ite Muhammed, Yahudilerden naklen gelen yukardaki iki hikaye ile ilgili olaylar birbiriyle kartrm ve Haman' yanl olarak Firavun'un adam (muhtemelen veziri)ymi gibi gstermitir. (Ya da muhtemelen Kur'an' derleyenler byle yapmlardr!)

Benzeri bir yanllk Karun'la, ilgili ayetler bakmndan da sz konusudur; hem de daha ak ekilde! Gerekten de Kur'an'da Karun, hem bir yandan Firavun'un veziri gibi gsterilmitir ve hem de dier yandan Musa'nn toplumundan olan ve fakat zenginliiyle mard iin kendi toplumu tarafndan dlanan ve sonunda Tanr tarafnda yerin dibine batrlan bir kimse olarak tantlmtr. Baka bir deyimle Kur'an'daki Karun ile ilgili ayetler, birbiriyle eliir bir yanlln kantdrlar. Baknz nasl? Biraz yukarda deindiimiz gibi Kur'an'n M'min Suresi'nde Karun'un tpk Haman gibi Firavun'un adamlarndan olduu bildiriliyor. Tpk Haman gibi o da Musa'nn doacan haber ald iin, onun ve ona iman edenlerin (srailoullarnn) ldrlmelerini istemitir. Gerekten de ayetler yle: "Andolsun ki biz, Musa'y mucizelerimiz ve apak hccetle Firavun, Haman ve Karun'a gnderdik. Onlar: Bu ok yalanc bir sihirbazdr. .. Onu ve onunla beraber iman edenleri ldrn, ama kadnlar sa brakn dediler... (Bunun zerine) Firavun: Brakn beni... Musa'y ldreyim ... nk ben onun, dininizi deitireceinden yahut yeryznde fesat karacandan korkuyorum (dedi)..." (K. 40, M'min Suresi, ayet 2326.) Dikkat edilecei gibi Tanr Musa'y mucizelerle donatm olarak Firavun'a, Haman'a ve Karun'a gnderiyor ve onlar hep birlikte Musa'nn yalanc bir sihirbaz olduunu, ldrlmesi gerektiini sylyorlar. Firavun da Haman ile Karun'a hitaben: "Ben Musa'nn dininizi deitireceinden ve fesat karacandan korkuyorum, brakn beni de onu ldreyim" eklinde konuuyor! Btn bunlar gsteriyor ki Haman ile Karun, sanki Firavun'un danmanlar (rnein vezirleri) imi gibi i grmekteler. Ne var ki Kur'an'n Kasas balkl bir kaka suresinde sz edilen Karun, Firavun'un adam olarak deil fakat Musa'nn toplumundan ok zengin bir kimse olarak tanmlanr. Zenginliiyle vnen ve kibirlenen bir kimse olduu iin kendi toplumu tarafndan uyarlm ve sonunda Tanr tarafndan yok edilmitir. Gerekten de Kur'an'n Kasas Suresi'nin 76. ayetinde yle yazl: "Karun, Musa'nn kavminden idi de onlara kar azgnlk etmiti. Biz ona yle hazineler vermitik ki, anahtarlarn gl kuvvetli bir topluluk g tard. Kavmi ona yle demiti: marma! Bil ki Allah marklar sevmez. Allah'n sana verdiinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste, ama dnyadan da nasibini unutma. Allah'n sana ihsan ettii gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryznde bozgunculuu arzulama..." (Kasas Suresi, ayet 76-77.) Grlyor ki burada ne Firavun'dan, ne Haman'dan, ne Karun'un Haman ile birlikte oluundan ve ne de Musa'nn doduu haberini alp onun ldrlmesini Firavun'a tavsiye etmi olmasndan sz edilmekte! Karun burada, sadece zenginliiyle kibirlenen ve bu yzden kendi toplumunun azarlamasna muhatap klnan bir kimse olarak gsterilmitir. Halkn bu tepkisi zerine Karun, kendisine verilen zenginliin kendi bilgisi nedeniyle uygun grldn syler ve btn ihtiamyla biraz daha kibirlenir (Kasas Suresi, ayet 78). Onun bu ihtiamn grenlerden birou, dnya hayatna dkn olduklar iin zenginlie zlem duyduklarn sylerler ve yle derler: "Keke Karun'a verilenin benzen bizim de olsayd; dorusu o ok ansl!" (Kasas Suresi, ayet 79). Onlarn bu ekilde konumalar zerine. Tanr'nn "ilim" sahibi kld kimseler yle derler: "Yazklar olsun size! man edip iyi iler yapanlara gre Allah'n mkafat daha stndr. Ona da ancak sabredenler kavuabilir" (Kasas Suresi, ayet 80). Bunu iiten Tanr. Karun'u ve sarayn yerle bir eder ve Karun hakknda yle der: "... Artk Allah'a kar kendisine yardm edecek avanesi olmad gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de deildi" (Kasas Suresi, ayet 81). Bunun zerine halk, Karun gibi varlkl olma zlemine kapldklar iin piman olur ve Tanr'nn kendilerine bol rzk vermemi olmasndan dolay mutluluk duyduklarn anlatmak zere: "... Demek ki Allah rzk, kullarndan dilediine bol veriyor, dilediine de az. ayet Allah bize ltufta

bulunmu olsayd, bizi de yerin dibine geirirdi. Vay! Demek ki inkarclar iflah olmazm! demeye balarlar" (Kasas Suresi, ayet 82). Baka bir deyimle unu dnrler ki, eer Tanr kendilerine bol rzk vermi olsayd, kendileri de tpk Karun gibi bbrlenecekler ve bu yzden Tanr'nn gazabna urayacaklard. Oysa varlkl olmadklar iin, ite imdi ahirete gideceklerdir. Bunun byle olduu Kur'an'da yle bildirilmekte: "te ahiret yurdu! Biz onu yeryznde bbrlenmeyi ve bozgunculuu arzulamayan kimselere veririz. (En gzel) akbet takva sa-hiplerinindir (Tanr'dan korkanlarndr)" (Kasas Suresi, ayet 83). Dikkat edilecei gibi Kur'an'n M'min Suresi'nde, Firavun'un adam (veziri) olarak ve Musa'nn ve srailoullarnn ldrlmelerini ister bir kimse eklinde gsterilen Karun, bu ayn Kur'an'n Kasas Suresi'nde bambaka bir klkta, yani Musa'nn toplumuna mensup ve zenginliiyle mard iin Tanr tarafndan cezalandrlan bir kimse olarak tanmlanmakta! Hemen ekleyelim ki, Karanla ilgili olarak Kasas Suresi'nde yer alan bu hikayeyi Muhammed, toplumdaki ekonomik eitsizlii Tanrsal irade eklinde gsterip kolaylkla srdrebilmek iin Kur'an'a geirmitir. Sadece bu rnekle deil fakat rzkn Tanr tarafndan keyfi ekilde datldna dair Kur'an'n ou suresine yerletirdii ayetlerle sz konusu eitsizlii "doal" bir eymi gibi tanmlamtr. Fakat her ne ekilde olursa olsun Karun konusunda Kur'an'da yer alan hikaye, her iki ekliyle de temelsiz ve yanl niteliktedir. Pek muhtemeldir ki Muhammed (ya da Kur'an' hazrlayanlar), Tevrat'n Saylar kitabnda yer alan Korah' farkl bir ekle sokarak Karun adyla Kur'an'a almtr. Oysa hikayenin Tevrat'taki ekli bambakadr. Zira Tevrat'n Saylar kitabnn 16. ve 25. baplarnda ad geen Korah, srailoullar cemaatinden iki yz elli "bey" ile birlikte Musa ile Harun'a kar kp: ".. .-Niin Rabbin cumhuru zerine kendinizi ykseltiyorsunuz?" diye kafa tutan kiidir. Onlarla ekitii iin Tanr Korah' dierle; riyle birlikte yerin dibine geirir (bkz. Tevrat/Saylar, Bap 16: 1-50; Bap 26: 9-11). Ve ite bu hikayeyi Muhammed, yukarda grdmz ekilde deiiklie sokmu, fakat sokarken yanllklar yapmtr.

VII
"SMR" VE "Z'L-KFL" ADLARININ KUR'AN'A YANLI EKLDE YA DA NE OLDUKLARI BLNMEDEN ALINMI OLMALARI HAKKINDA
Kur'an'n Ta-Ha ve Enbiya surelerinde "Samiri" ve "Z'l-Kifl" adlar geer. Fakat l 400 yl boyunca slam bilginleri ve yorumcular, bu adlarn kime ve neye ait olduunu bir trl zememilerdir; herkes kendine gre bir tahmin yrtmtr. Anlalan o ki Muhammed (ya da Kur'an' derleyenler), Yahudilerden ya da Hristiyanlardan duyduklar masallar yanl bir deerlendirmeyle Kur'an'a, geirmilerdir. yle ki: Kur'an'n eitli surelerinde blk prk olmak zere Musa ile ilgili olaylar anlatlr. Anlatlrken de Musa'nn Tanr ile grmek zere daa kt ve kavminin ynetim ilerini Harun'a (yani kardeine) brakt ve bu arada srailoullarnn Tanr'y unutup buza heykeline taptklar hususu ile ilgili bir hikayeye deinilir. Gya Samiri adnda bir kii srailoullarn kandrp doru yoldan karm ve bu ekilde davranmaya srklemitir. Bu hikaye Kur'an'n A'raf ve Ta-Ha surelerinde olmak zere iki ayr yerde geer. A'raf Suresi'nde anlatlanlara gre Musa, Tr Da'na gittiinde, kavminin ynetimi iini kardei Harun'a brakr. Fakat kavminin insanlar, Musa'nn yokluunda ziynet eyas diye ne varsa her eyi atete eriterek bir buza heykeli yaparlar ve Tanr'y unutup bu heykele tapmaya balarlar (K. 7, A'raf Suresi, ayet 148).

Onlar byle yapmaya Samiri adnda biri kandrmtr. Bunu renen Musa zgn bir ekilde kavmine dnnce: "Benden sonra arkamdan ne kt iler yapmsnz!" diyerek yaknr ve btn bunlardan kardei Harun'u sorumlu tutar (K. 7, A'raf Suresi, ayet 150). Fakat Harun: "Bu kavim beni cidden zayf grdler ve nerede ise beni ldreceklerdi" (K. 7, A'raf Suresi, ayet 150) diyerek mazeret diler. Bunun zerine Musa: "Ey Rabbim, beni ve kardeimi bala" (A'raf Suresi, ayet 151) diye yalvarr. Bunun zerine Tanr yle der: "Buzay (Tanr) edinenler var ya, ire onlara mutlaka Rab-lerinden bir gazab ve dnya hayatnda bir alaklk eriecektir. Biz iftiraclar byle cezalandrrz" (A'raf Suresi, ayet 152). Bunun zerine Musa'nn kavmi, yaptklarndan piman olup: "Rabbimiz bize acmaz ve bizi balamazsa mutlaka ziyana urayanlardan oluruz" (A'raf Suresi, ayet 149) diye yalvarrlar. Bu yukardaki hikaye, Kur'an'n dier bir yerinde Ta-Ha Suresi'nde yine ele alnmtr. Fakat burada Tanr, bir ate banda Musa'y karsna alp ona olan bitenleri anlatmaktadr. Bu surenin dokuzuncu ayetinden yznc ayetine kadar olan ksmda Tanr Musa'ya kkken anas tarafndan nasl bir sanda konularak suya brakldn, Firavun'un sarayna nasl alndn, kardei Harun ile birlikte srailoullarna nasl nder klndn uzun uzadya anlatr. Bu arada bir de Samiri adnda birinden sz eder. u vesileyle ki Samiri gya srailoullarnn putperestlik geleneklerini srdren bir kimsedir. Halk Musa ile Harun'un yaymak istedikleri "hak" dininden uzaklatrmaya almaktadr. Ve ite Samiri adndaki bu kii, bir aralk Musa'nn Tanr'dan vahiy almak zere Tur'a giderken kavminin bana kardei Harun'u brakm olmasn frsat bilerek, bren bir buza heykeli yapar ve halka onun "Tanr" olduunu anlatr; baarl da olur, nk halk ona inanmtr; hem de ylesine ki, ou ziynetlerini eritip buza heykellerinin yapmna katlrlar (K. 20, Ta-Ha Suresi, ayet 87). Bunu gren Harun, halk buza heykeline tapmaktan vazgeirmek ister ve yle der: "Ey kavmim! Siz bunun (Samiri'nin) yznden sadece fitneye uradnz. Sizin Rabbiniz phesiz ok merhametli olan Allah'tr. u halde bana uyunuz ve emrime itaat ediniz" (Ta-Ha Suresi, ayet 90). Bunun zerine halk yle der: "Biz... Musa aramza dnnceye kadar buna tapmaktan asla vazgemeyeceiz" (K. 20, Ta-Ha Suresi, ayet 91) Bu arada Tanr, olan bitenlere tank olmakla Musa'ya kar fkelenir: "Seni acele ile kavminden ayrlmaya sevk eden nedir, ey Musa!" (K. 20, Ta-Ha Suresi, ayet 85) diye ona atar. Bunun zerine Musa zntl olarak kavmine dner ve Tanr'nn yolundan ayrldklar iin halk azarlar (K. 20, Ta-Ha Suresi, ayet 86). Sonra da Samiri'ye dnerek: "Ya senin zorun nedir, ey Samiri? " der. Samiri de ona: "Ben onlarn grmediklerini grdm. Zira, o elinin izinden bir avu (toprak alp onu (erimi mcevheratn

iine) attm. Bunu byle nefsim bana ho gsterdi" (K. 20 Ta-Ha Suresi, ayet 96) der. Anlatmak ister ki Musa'nn yanna gelen Cebrail'in atnn bast topraktan bir avu alp atee atm, yani Tanr'nn ilham ettii ilmi, bu ekilde ktye kullanmtr (Ta-Ha Suresi, ayet 96)1 Bunun zerine Musa: "Defol! Artk hayatn boyunca 'Bana dokunmayn' diyeceksin. Ayrca senin iin kurtulamayacan bir ceza gn var..." (Ta-Ha Suresi, ayet 97) l Ta-Ha Suresi, 96. ayetinin aklamas iin bkz. Trkiye Diyanet Vakf, Kur'an' Kerim ve Aklamal Meali, s.317. diyerek Samiri'ye lanetler yadrr. Biraz nce belirttiimiz gibi yukardaki ayetlerde geen Sami-n'nin kim olduu hakknda Muhammed herhangi bir bilgi vermi deildir. Beyzevi gibi nl kaynaklarn yorumlarna gre Samiri, srailoullarnn Samire (ya da "Samiriler") kabilesine mensup bir kimsedir. Ne var ki Yahudi kaynaklarn bildirmesine gre o tarihlerde "Samire" (ya da "Samiriler") kabilesi diye bir kavim yoktur ortada. Daha dorusu Samirelerin kabile haline gelmeleri ok daha sonraki bir tarihe rastlar. Baz bilginler (rnein eklen adnda yabanc bir yazar), "Samiri" adnn branice "Shamar" kknden geldiini ve "Shamar" szcnn ise "muhafz" (koruyucu) demek olduunu ve u hale gre bu adn Harun'a, izafetle kullanldn syler. George Sale gibi bilim adamlar, Selden'in bu aklamasn mantkl bulurlar, nk Musa'nn Tanr ile grmek zere daa kt srada kardei Harun'un srailoullarna "koruyuculuk" yapmakta olduunu belirtirler. Ve o tarihlerde Samirelerin (Samaritanlarn) henz kabile halini almadklarn kantlamak zere, Samiri adnn "Samire kabilesine mensup kimse" eklinde kabul edilemeyeceini sylerler.2 Hatrlatalm ki Hristiyanlarn kitab olan ncil'de, Samiriyeli le-rin isa'y kendi kylerine kabul etmedikleri yazldr (bkz. Luka gre ncil, Bap 9: 52). ncil'in bir dier kitabnda da Samiriye'den bir kadnn, kendisinden su isteyen sa'ya: "Sen bir Yahudi, ben de Samiriyeli bir kadnken, nasl benden su istiyorsun?" diyerek su vermekten kand anlatlmtr (bkz. Yuhanna'ya gre ncil, Bap: IV: 7-8). Anlalan o ki Muhammed, Samiri adn Yahudilerden ve Hristiyanlardan duymu ve fakat onunla ilgili hususlar deitirerek ya da yanl olarak Kur'an'a koymutur. *** 2 George Sale, The Koran, Translated Into English Fron the Original Arabie, s.310, Not 7. te yandan Kur'an'n Enbiya ve Sad surelerinde ad geen Zii'l-Kifl konusunda da yanllklar vardr. yle anlalyor ki Muhammed'e katiplik edenler ya da Kur'an' derleyenler, Z'1-Kifl adnn kime ait olduundan habersizdiler ve muhtemelen Yahudi din adamlarndan duyduklar bir peygamber adn yanl telaffuz ederek (rnein Yeu ya da Zekeriya adn, Z'I-Kifl yaparak) Kur'an'a sokmulardr. Nitekim Enbiya Suresi'nde yle yazl: "(Ey Muhammed!) smail'i, dris'i ve Zii'l-Kifl'i de (yad et). Hepsi de sabreden kimselerdendi. Onlar rahmetimize kabul ettik. Onlar hakikaten iyi kimselerdendi" (K. 21, Enbiya Suresi, ayet 85-86). Sad Suresi'nde de bunun tekrar var: "smail'i, Elyesa'y, Z'l-Kifl'i de an. Hepsi de iyilerdendir" (K. 38, Sad Suresi, ayet 48) slam bilginleri bu ayette geen Z'l-Kifl adnn kime ait bulunduu hususunda anlaamazlar. Kimisi "nceki peygamberlerden biridir" der, kimisi "sabreden kullardan biridir" der, kimisi "Allah indinde en hayrl olarak seilmi kiilerden biridir" der. Beyzevi gibi nl yorumcular yukardaki ayetlerde geen Zii'l-Kifl'm Yahudi peygamberlerinden Yeu, Elias ya da Zekeriya olduunu syler. Syuti gibi yorumcular

ise bunun, dinsel grevlere ok bal ve devaml olarak oru tutan biri olduunu bildirirler. Mucahid'e isnat edilen rivayette Z'l-Kifl, Yahudi peygamberlerinden Elyesa 'nn halefi olarak gsterilir. Bazlar onu Eyyp Peygamber'in olu "eref olarak tanmlar.3 Taban ise "Tafsir" adl yaptnda Z'l-Kifl'in peygamber deil "salih bir kul" olduunu syler; gya peygamberden birinin ilerini sadk bir ekilde grd iin Tanr'nn rahmetini kazanmtr. Fakat her ne olursa olsun bu ad konusunda slam bilginleri ve yorumcular farkl ve genellikle yanl grler belirtirler. 3 Elmall H. Yazr, age, c.V, s.4103.

VIII
TEVRAT'TA* GEEN VE FARKLI DNEMLERE AT BULUNAN HKYELER, SANK AYNI DNEMDE OLUMU GB GSTERLEREK KUR'AN'A ALINMITIR; ALINIRKEN DE "TLT", "CLT", "SAUL", "GDEON" VE "DAVUD" GB ADLAR BRBRLERYLE KARITIRILMITIR
Kur'an'da, Bakara Suresi'nde Talut, Calut ve Davudin ilgili hikayeler anlatlr ki Yahudilerin Tevrat'ndan alnmadr. Ne var ki Muhammed ya da Kur'an' derleyenler, birbirinden farkl iki dnemin bu birbirinden farkl hikayelerini, birbirleriyle kartrm olarak Kur'an'a almlardr. Gerekten de Tevrat'n Hakimler adl kitabnda (Bap VI ve VII) Tanr, gya bir gn Yoa'n olu Gideon'a: "srail'i Midyan'n elinden kurtar... Mutlaka seninle beraber olacam" diye bildirir. Fakat srail'in bu kurtulu vesilesiyle marmamas iin, yani kendi gc ile kurtulmu sanp bbrlenmemesi iin Gideon'a. u emri verir: "Kavmimin says fazladr, sayy azalt." Gideon emredildii gibi yapar ve kavmine:

"Kim korkuyorsa dnsn" * Ahd-i Akit'te. diye bildirir. Yirmi iki bin kii geri dner. Geriye on bin kii kalr. Fakat Tanr bunu da fazla bulur ve yle emreder: "Onlar rmak kenarna indir ki deneyeyim! Ve seninle gidecek olanlar ayraym. Kpein diliyle su ier gibi ienleri bir kenara ve dizleri zerine kenleri de bir baka tarafa ayr." Bunun zerine Gideon, kendi adamlarn rmak kenarna gtrr. Bunlardan yz elleriyle suyu azlarna gtrerek ierler; dierleri ise su imek iin dizleri zerine kerler. Tanr onlarn byle yaptklarn grnce Gideon'a seslenir: "(Elleriyle azlarna gtrerek) suyu diliyle ien yz kii ile (israil'i) kurtaracam" der. Bu yz kii ile Gideon Midyaniler'e, kar savar ve koca bir orduyu bozguna uratr (bkz. Tevrat/Hakimler, Bap VII: 2-7). te Muhammed ya da Kur'an' derleyenler, bu hikayeyi Kur'an'a naklederlerken Gideon adn Talat'a evirerek almlar fakat alrken Tevrat'n Birinci Samuel adl kitabnda Saul ile ilgili hikaye ile kartrmlardr; muhtemelen Saul'u da Talut yapmlardr. Zira bu hikaye Kur'an'a, Muhammed'in syleyii olarak yle aktarlmtr: "Talut ordusuyla birlikte ayrldktan sonra: 'Dorusu Allah sizi bir rmakla deneyecektir, ondan ien benden deildir, onu tatmayan (eliyle sadece bir avu avulayan mstesna) phesiz bendendir' dedi, onlardan pek az hari, sudan itiler..." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 249.) Baka bir deyimle Tevrat'taki hikayeyi Muhammed'e nakledenler ya da Kur'an' derleyenler, Tevrat'n Hakimler adl kitabnda Gideon ile ilgili olarak yer alan hikayeyi, ad deiikliiyle aynen almlardr. Ne var ki ayetin bu noktasnda, bu hikaye ile hibir ilgisi bulunmayan ve yine Tevrat'n Birinci Samuel balkl bir baka kitabnda geen ve "Samuel", "Saul", "Davud" ve "Calut" ile ilgili bir baka hikayeyi i ie gemi duruma getirmilerdir. nk Hakimler kitabndaki hikaye, yenilgiye urayan Midyan'n srailoullar nnde alalmas ve bylece Gideon'un krk yl boyunca lkeyi huzur ierisinde ynetmesi olaylar ile sona erdii halde, Kur'an'da, sanki Gideon'un ordusu, rma getikten sonra Calut'un ordusu ile arpm gibi gsterilmi ve akabinde Davud'un Calut'u ldrd bildirilmitir. Oysa ki bu olay, Tevrat'n Birinci Samuel kitabnda, baka bir dnem itibariyle geer ve Saul'un Filistiler'e kar sava-masyla ilgilidir ki yledir: Tanr, Samuel'i, srailoullar zerine peygamber yaptktan sonra Samuel, sraioullannn dilei gereince, Saul'u onlara kral olarak atar. Saul da, Davud adnda birini kendine silahtar olarak seer. Filistiler cenk iin ordularn topladklarnda Saul da yle yapar ve ordusunu Filistilere kar sava vermek zere dizer. Filistinlerin ordugahndan ad Golyat (ki Calut'tur) olan biri -kar ve Saul'un adamlarna meydan okurcasna: "Kendiniz iin bir adam sein de yanma insin. Eer benimle cenk edebilir ve beni vurursa, o zaman biz size kul oluruz. Fakat eer ben onu y ener ve vurursam o zaman siz bize kul olunuz" der (bkz. Tevrat/ I Samuel, Bap XVII: 1-10). Meydan okuyan Golyat'a (Calut'a) kar Davud, gnll olarak ileri frlar ve onu bir vuruta ldrr. Bunu gren Filistiler kamaya balar; Saul'un askerleri de onlarn peinden koarak kovalar, sonra dnp onlarn ordugahn yama ederler (bkz. Tevrat/I Samuel, Bap XVII: 31-54). Hikayenin bu ksm burada bylece biter. Ne var ki bu konuda Muhammed'e bilgi verenler ya da Kur'an' derleyenler iki ayr dneme ait olaylar birbirleriyle kartrmlardr. rnein Gideon Midyanilere kar savat halde onu Saul sanarak Filistilere kar savayormu gibi gstermilerdir. Nitekim Bakara Suresi'nin yukarda sz konusu ettiimiz ayetinin devam yledir: ".. .(Talut) kendisi ve kendisiyle birlikte olan inananlar rma geince: 'Bugn Calut'a ve ordusuna kar

koyacak gcmz yok' dediler..." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 249.) Bir sonraki ayette de u var: "Calut ve ordusuna kar ktklarnda: 'Rabbimiz bize sabr ver, sebatmz arttr, inkar eden millete kar bize yardm et' dediler. Onlar, Allah'n izniyle bozguna urattlar. Davut, Ca-lut'u ldrd. Allah, Davud'a hkmranlk ve hikmet verdi..." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 250-251.) Yine tekrarlayalm ki, Tevrat'ta farkl dnemler itibariyle yer ilan hikayeler Kur'an'a, birbirleriyle kartrlm olarak alnmtr. Jnk bir kere Talut'un, Calut (yani Golyat) ordusuna kar kt ve bu orduyu bozguna uratt anlatlrken, Gideon ile Saul adlar birbiriyle kartrlmtr. u bakmdan ki rma getikten sonra Gideon'un savat ordu Calut'un ordusu deil fakat Midyanilerdir. Calut, Midyanilerden deil fakat Filistiler'dendir. stelik o, Filisti-ler ordusunu yneten bir kimse deil fakat Filistiler ordusuna mensup bir pehlivandr. Bu itibarla Kur'an'daki: "Talut ordusu ile birlikte... Calut ve ordusuna kar ktklarnda..." (K. 2, Bakara Suresi, ayet 249-250) szleri tamamen yanltr. Bir an iin Talut adnn Saul karl olarak Kur'an'a alndn kabul etsek bile, yine yanllk vardr; nk Saul, Tevrat'a gre Midyanilere kar deil, fakat Filistilere kar kmtr (Tevrat/ I. Samuel XVII: 1-54); oysa Kur'an'da Midyanilere kar km gibi gsterilmitir; nitekim Bakara Suresi'nin 249. ayetine gre Talut, baka bir dnemin insan olan Calut'a kar cihada km olarak gsterilmitir. te yandan bir de u var ki Tevrat'la anlatlanlara gre Davud, Filistilere kar cenk etmek zere vaziyet alan ordunun kumandan deildir, zira ordu Kral Saul'un ordusudur. Davud bu orduda kumandan deil, fakat Saul'un silahtan olarak hizmet gren bir askerdir. Yine bunun gibi Davud, mensup bulunduu ordu ile birlikte Calut'un ordusuna kar savam da deildir. Davud'un yapt ey, Filistiler ordusunun ok gl pehlivan olan Calut'u tala ve sopayla vurup ldrmektir. Bunun zerinedir ki Calut'un mensup bulunduu ordu korkuya kaplm ve hi cenge girimeden kamtr (bkz. Tevrat/1. Samuel, Bap XVII: 1-8). Oysa ki Kur'an'n Bakara Suresi'nde (rnein ayet 249), Davud'un ordusu, Calut'un ordusu ile cenk etmi ve stn gelmi gibi gsterilmitir ki yanltr. Btn bunlar bir yana, fakat bir de unu belirtmek gerekir ki Bakara Suresi'ndeki yazla gre, az sayda askerle rma geen Ta-lut'un ordusunun, Calut'u (ve ordusunu) bozguna uratt anlalmaktadr; oysa ki hikayenin Tevrat'taki aslnda byle bir ey yok. nk rma geerek Midyanilere kar sava veren Gideon'dur. Oysa ki Calut Filistiler ordusundandr ve bu ordu, yukarda belirttiimiz gibi sava sonucu olmak zere bozguna uramamtr. Btn bunlar, Kur'an'daki ayn bir ayetin ya da birbirini izleyen ayetlerin kapsad yanllar ortaya vurmaktadr. Kukusuz ki bu yanllar, Muhammed'in ya da Kur'an' derleyenlerin, Yahudi ve Hristiyan din adamlarndan duyduklar eyleri, bilerek ya da bilmeyerek deiiklie"sokmu olmalarndan domutur.

IX
YAMURU PEK KIT OLAN MISIR, KUR'AN'DA YAMURU BOL LKE OLARAK GSTERLR
Kur'an'n Yusuf Suresi'nde, bir kadn yznden Yusufun bana gelenler hikaye ediliyor. Yusuf, Yahudi peygamberlerinden Yakub'un olu olup kardeleri tarafndan kskanlk yznden bir kuyuya atlm ve sonra oradan gemekte olan bir kervan tarafndan kurtarlp Msr'a gtrlm ve kle olarak birisine satlmtr. Gya Yusuf u kle olarak satn alan adamn kars Yusuf a ak olmu fakat aknn karln gremeyince onu ktlemek iin iftirada bulunmu ve hapse attrmtr. Anlalan o ki, Yusuf "hikmet" sahibi bir kimsedir, nk Tanr ona "peygamberlik" vermitir (Yusuf Suresi, ayet, 4-32). Hapiste inim inim inledii bir srada Firavun, bir gn bir rya grr ve etrafndakilere yle der: "Ben yedi semiz inei, yedi zayf inein yediini; yedi yeil baak ve bir o kadar da kurumu baak gryorum. Ey erkan! Eer rya yormasn biliyorsanz ryam syleyiniz" (K. 12, Yusuf Suresi, ayet 43). Firavun'un bu ekildeki konumasn iitenler, hapiste bulunan "hikmet" sahibi Yusuf a bavururlar ve ryay yorumlamasn isterler. Kur'an'da yazlanlara gre Yusuf ryay u ekilde yorumlar: "Devaml yedi yl ekin ekip, bitiiniz ekinin yediinizden artann baanda brakn; sonra bunun ardndan yedi kurak yl gelir, btn biriktirdiinizi yer, yanlz az bir miktar saklarsnz. Sonra halkn yamur grecei bir yl gelir, o zaman skp salarlar" (K. 12, Yusuf Suresi, ayet 47-49). Grlyor ki bu ayette, srekli yamur sayesinde bolluk ve bereket salanaca anlatlmak istenmitir. Oysa ki Msr'da, tarih boyunca yamurdan daha az bir ey grlmemitir. klimin ok kurak olmas yznden Msr'n ziraata ve iskana msait olan blgesi Nil nehri boyunca uzanan ve nehrin deltas zerinde genileyen yerlerdir ki vaktiyle Firavunlarn yaadklar yerlerdir. Her ne kadar Nil nehrinin tamasnn Habeistan'a yaan yamurlardan olduunu ve yukardaki ayetin buna atfta bulunduunu ne

srenler bulunursa da yanltr, nk ayet Firavun'dan ve Msr halkndan sz etmektedir. Yine bunun gibi her ne kadar Msr'a yamur yad ileri s-rlrse de sz konusu olan mntka Msr'n ok aas olan gney blgesidir; kald ki oraya dahi pek az yamur der. Msr topraklarndaki bereketin yamur bolluundan deil fakat Nil nehrinden ve bu nehrin zaman zaman tamasndan geldii tarihi bir gerektir.

X
KUR'AN'DA, GN VE YERN YARATILIIYLA LGL AYETLERDEK UYUMSUZLUKLAR, "HAFTA" SSTEMN ASKIDA BIRAKAN YANLI SONULAR DOURUR
Kur'an'n Fussilet Suresi'nde Tanr'nn, yeryzn, dalar ve gdalar yarattna dair u yazl: "(Ey Muhammed!) De ki 'Gerekten siz, yeri iki gnde yaratan inkar edip O'na ortaklar m kouyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir. O, yeryzne sabit dalar yerletirdi. Orada bereketler yaratt ve orada tam drt gnde isteyenler iin fark gzetmeden gdalar takdir etti..." (K. 41, Fussilet Suresi, ayet 9-10.) Grlyor ki Tanr, dnyay iki gn gibi ksa bir srede yaratp zerine dalar dediini, gdalar da drt gnde yarattn syleyerek azametini belli etmekte ve bylece putperestleri etkileyeceini dnmektedir. Hatta gcn biraz daha abartarak, iki gn iinde yedi gk yarattn ekleyerek yle der: "Sonra duman halinde olan ge yneldi, ona ve yerkreye: 'isteyerek veya istemeyerek, gelin!' dedi. ikisi de 'isteyerek' geldiler. Bylece onlar, iki gnde yedi gk olarak yaratt ve her ge grevini vahyetti. Ve biz, yakn semay kandillerle donattk, bozulmaktan da koruduk..." (K. 41, Fussilet Suresi, ayet 12.) Dikkat edilecei gibi Tanr "Arz'" (yeryzn) iki gnde yarattn sylemekte. Oysa "gn" denen ey, ancak yerkrenin var olmas halinde sz konusu olabilecek bir eydir; nk "gn", yerkrenin kendi etrafnda dnmesi, ile oluur. Yani yerkre olmadan, "gn" esinden sz edilemez. Baka bir deyimle yerkre yaratlrken ortada henz gn diye bir ey yoktur; "gn" yerkrenin yaratlndan sonra sz konusu olan bir eydir. u durumda yer krenin iki gnde yaratldn bildiren Kur'an'n yukardaki hkmnde bir yanllk var demektir. Bu yanll "yanl" deilmi gibi gstermek hususunda Kur'an yorumcularnn bavurduklar ocuksu aklamalar ibretle okunmaya deer. Bu yorumculardan birinin aklamasna gre yukardaki ayette: "Arz'n ka gnde yaratld sylenmi olmayarak, yaratldktan sonra iki gn iinde bulunmas hali

anlatlm olur ki bu da bir seneyi ikiye blen iki gn dnm nevbetidir."1 Gelin de bu satrlardan bir ey anlayn! te yandan Muhammed'in daha Medine'ye hicret etmeden nce, yani Mekke'deyken Kur'an'a koyduu bu ayetlerden anlalan o ki Tanr, Araplar puta tapmaktan vazgeirebilmek iin btn azame-tiyle onlar korkutmaya, akn klmaya almaktadr; bu nedenle gkleri ve yeri iki gnde yarattn anlatmaktadr. Zira iki gnde gkleri ve yeri yaratmak ve sonra onlara "Gelin" diye emrederek grevler vermek ve semay kandillerle donatmak, elbetteki azametli bir Tanr'nn ii olmas gerekir. Pek gzel ama, "acaba Tanr, Araplar, putlarndan uzaklatrmak iin faydasz yere bu ekilde konuacak yerde (nk bu szlere ramen Araplar, putlarndan vazgememilerdir), onlarn gnllerini ap dorudan doruya iman sahibi yapm olsa, daha etkili bir sonu alm olmaz myd?" diye sormak gerek. nk Muhammed'in sylemesine gre Tanr, insanlar "kafir" ya da "Mslman" yapann kendisi olduunu bildirmitir (rnein bkz. En'am Suresi, ayet 125). nsanlarn gnln ap onlar kolaylkla Mslman yapmak olanana sahip bir Tanr l Bu aklamalardan bir rnek olarak bkz. Elmall H. Yazr, age, c.V, s.4188-4189. neden kalkp yukardaki ekilde azamet satsn ve satarken de yanllklar yapsn? Yoksa evvelce sylediklerini unutmu mudur, ya da bu szlerin etkisiz kaldn grm mdr ki imdi azametini bu ekilde ortaya vurmaktadr! Fakat her ne olursa olsun, bu vesileyle belirtilmesi gereken dier bir ey var ki, o da u: Yukarda deindiimiz Fussilet Suresi'nin ayetleriyle, gkleri ve yeri iki gnde yarattn syleyen Tanr, baka vahiylerle bu ii alt gnde yapm olduunu sylemitir. rnein A'raf Suresi'nde yle yazl: "Sizin Tanr'n z o Tanr'dr ki gkleri ve yeri alt gnde yaratmtr." (A'raf Suresi, ayet 54. Buna benzer olmak zere bkz. Kaf Suresi, ayet 38; Yunus Suresi, ayet 3; Hud Suresi, ayet 7; Hadid Suresi, ayet 4; Furkan Suresi, ayet 59.) Grlyor ki, Kur'an'daki bu elimeli ayetlere gre Tanr, gkleri ve yeri iki gnde mi yoksa alt gnde mi yarattn kesin olarak pek hatrlamaz gibi bir durumdadr. Sylemeye gerek yoktur ki yandan Tanr deil fakat her konuda olduu gibi bu konuda da Tanr'y, kendi azyla konumu gibi gsteren Muhammed'dir (ya da Kur'an' derleyenlerdir). Yanlgya den de hi kukusuz odur (ya da onlardr). Bu yzdendir ki "hafta" sistemini de izahsz brakma benzer. Baknz nasl: Gklerin ve yerin iki gnde yaratld hususu ile ilgili olarak Muhammed'in Kur'an'a koyduu ayetler (rnein Fussilet Suresi'nin 9. ve 11-12. ayetleri) Mekke dnemine rastlar. O tarihlerde henz Yahudilerden ve Hristiyanlardan Tevrat ve ncil konusunda fazla bir ey renemedii iin, yerin ve gklerin Tanr tarafndan iki gnde yaratldn sylemek iine gelmitir. nk bylesine g olan bir iin, "iki gn" gibi ksa bir srede tamamlanm olmasn, Tanr'm snrsz kudretine kant klp Araplar etkilemek istemitir. Oysa ki Yahudilerle ve Hristiyanlarla olan ilikilerinin gelimesi sonunda onlardan evrenin yaratl hakknda yeni eyler renince i deimitir. rnein Tevrat'n, Tekvin kitabnda, Tanr'nn bu ii alt gnde baard ve yedinci gn dinlendii ve bu yedinci gn "mbarek gn" olarak saptad yazldr: "Balangta Allah gkleri ve yeri yaratt... Ve (altnc gn) gkler ve yer ve onlarn btn ordular itmam etti (tamamland). Ve Allah yapt ii yedinci gnde bitirdi ve yapt btn iten yedinci gnde istirahat etti. Ve Allah yedinci gn mbarek kld ve onu takdis etti; nk Allah yaratp yapt btn iten o gnde istirahat etti" (bkz. Tevrat/Tekvin, Bap 1: 1-31 ve Bap 2: 1-6). Bundan dolaydr ki Yahudiler ve Hristiyanlar haftay "alt alma gn" ve "bir dinlenme gn" olmak zere yedi gn eklinde ayarlamlardr. Ve ite Muhammed, Yahudilerle olan ilikisini artrp da Tevrat' iyi bilenlerden bilgiler salaynca, yeryznn iki gnde yaratldna dair Fussilet Suresi'ne koyduu yukardaki ayetleri gz ard edip, gklerin ve yerin yaratlnn alt gn ierisinde olduuna dair ayetler koymutur (bkz. A'raf Suresi, ayet 54; Kaf Suresi, ayet 38; Yunus Suresi, ayet 3; Hud Suresi, ayet 7; Hadid Suresi, ayet 4 ve Furkan Suresi, ayet 59). Fakat Yahudilerden farkl grnmek ve hatta onlar yanlg iinde klmak iin Tanr'nn yedinci gn dinlendiine dair olan hkmlere yer vermemitir. Muhtemelen Tanr'nn dinlenmeye ihtiyac olmad kansn yaratmak ve Yahudilerin Tanr'y kmse-dikleri kansn yaratmak istemitir. Nitekim Kur'an'n Kaf Suresi'ne koyduu bir ayetle Tanr'nn gkleri ve yeri alt gnde

yarattktan sonra dinlenmek yle dursun ve fakat btn bu ilere ramen yorulmadn (yine Tanr azyla) u ekilde anlatmtr: "Andolsun ki gkleri ve yeri ve ikisinin arasnda bulunanlar alt gnde yarattk ve Biz yorgunluk da duymadk" (K. 50, Kaf Suresi, ayet 38). Yorgunluk duymayan bir Tanr'nn dinlenmeye gerek duymayaca evleviyettir! Ne var ki Yahudileri yanlg ierisinde brakmak iin Tanr'y bu ekilde konuur gsterirken, bu kez hafta sistemini izahsz klmtr. Baka bir deyimle yedi gnden oluan haftay, Tanr'nn alt gnlk almasyla aklamaya alrken, yedinci gn nereye sdrdn bildirmemitir. Fakat i bununla da bitmi deil: Zira Kur'an'a, Tanr katnda bir tek "gn"n insan saymasna (yani "beeri llere") gre, "bin yl" demek olduuna dair koyduu bir ayet vardr ki, Tanr'y, elikiler iinde bocalar duruma drmeye yeterlidir. Gerekten de Hac Suresi'nde yle yazl: "Rabbinin katnda bir gn, saydklarnzdan bin yl gibidir." (K. 22, Hacc Suresi, ayet 47.) u duruma gre eer bir gn "bin yl" ise, iki gn, iki bin yl ve alt gn de alt bin yl ediyor demektir ki, bu durumda Tanr, gkleri ve yeri, iki gnde mi, alt gnde mi, iki bin ylda m yoksa alt bin ylda m yarattn bilemez bir durumdadr! Oysa ki aklc ve deneyci ilim, gklerin ve yerin oluumunun yz milyonlarca yllk bir geliim ii olduunu ortaya vurmutur. Yaratl konusunda Kur'an'da geen "iki gn" ve "alt gn" elimesini gidermek amacyla nl Kur'an bilginleri, pek eitli kandrma yollarna bavururlar. rnein Syuti, iki gn sorununu "haftann ilk iki gn" olarak aklamaya alr. Baz yorumcular: "Zaman izafidir... Bizim hesaplarmza gre bin yl olan zaman paras, Allah katnda bir gn kadar ksadr" eklinde ahkam yrtrler. Ne var ki bilimsellikten uzak bu tr grler, Kur'an'daki yanllar rtbas etmeye yeterli deildir; sadece akl ilemez duruma sokmaya yeterlidir.

XI
KUR'AN'DA "UAYB PEYGAMBER'LE LGL YANLILAR
Kur'an'da u'ayb diye bir ad geer. Bu u'ayb, gya Tanr'nn Hud, Salih ve Lut'tan sonra gnderdii peygamberlerden biridir. Ve kendisini, kendi kavmine "peygamber" olarak kabul ettirebilmek iin, dier peygamberlerin uradklar dmanlklardan rnekler vermek ister ve yle der: "Ey kavmim! Sakn bana kar dmanlnz, Nuh kavminin veya Hud kavminin, yahut Salih kavminin balarna gelen/er gibi size de bir musibet getirmesin!..." (K. 11, Hud Suresi, ayet 89.) Ne var ki u'ayb'n: "Ey kavmim!" derken hangi kavimden sz ettii belli edilmemitir; edilmedii iindir ki bu husus Kur'an bilginleri arasnda tartma yaratr. u nedenle ki Kur'an'n baz ayetlerinde u'ayb'n "Eyke" halkna, baz ayetlerinde ise "Medyen" halkna gnderildii yazldr. Oysa "Medyen kavmi" ile "Eyke halk" birbirlerinden farkl topluluklardr; bu byle olduuna gre ortada bir yanllk var demektir. Gerekten de Mekke dneminin ortalarnda indii sylenen ayetlerde u'ayb'n, Eyke halkna gnderildii yazl! Eyke szc bir cins orman anlamna geldii iin bu yer halkna "ashab al-ayka" (yani "orman eshab" ya da "koruluk halk") ad verilmitir. Eyke denen blgenin, Medyen'e doru deniz kenarnda bir yer olduu ve Eyke halknn ticaretle megul fakat zalim ve hilekar bir millet olduu sylenir.' Kur'an'da, uara Suresi'nde, Eyke halkna "peygamber" olarak gnderilen u'ayb'n, Eykeliler tarafndan yalanclkla sulandi bildirilmekte: "Eyke halk da peygamberleri yalanclkla sulad; uayb onlara yle demiti: '(Allah'a kar gelmekten) saknmaz msnz? Bilin ki ben size gnderilmi gvenilir bir eliyim. Artk Allah'a kar gelmekten saknn ve bana itaat edin'..." (K. 26, uara Suresi, ayet 176-179.) Eyke halk denen bu halktan, Kur'an'n Hucurat Suresi'nde (ayet 14), Hicr Suresi'nde (ayet 78) ve Sad Suresi'nde (ayet 13-14) sz edilmitir. Buna karlk Mekke dneminin sonlarna doru vahyo-lunduu sylenen Hud, Ankebut ve A'raf surelerinde u'ayb'n Medyen halkna gnderildii bildiriliyor. rnein Hud Suresi'nin 84. ayetinde u var:

"Medyen'e de kardelen uayb' (gnderdik). Dedi ki: -Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin iin ondan baka Tanr yoktur'..." (K. 11, Hud Suresi, ayet 84.) Ayn ey Ankebut Suresi'nin 36 ve A'raf Suresi'nin 85. ayetlerinde tekrarlanmtr. Bu hkmlere gre Medyen halk u'ayb' yalanclkla sulam ve bu yzden Tanr'nn gazabna uramtr. rnein Ankebut Suresi'nde u yazl: "Fakat onu yalanclkla itham ettiler. Derken kendilerini bir sarsnt yakalayverdi ve yurtlarnda diz st kekaldlar" (K. 29, Ankebut Suresi, ayet 37; K. 7, A'raf Suresi, ayet 85). Baz kaynaklarn bildirmesine gre "Medyen", brahim "Peygamber'in" olu olup, bunun torunlarna Medyen kabilesi denmitir. Bu kabilenin yaad kente "Medyen kenti" dendii ve bu kentin Akabe Krfezi'nin dou ynnde ya da ab Denizi havalisinde bu1 Bkz. Elmall H. Yazr, age, c.V. s.3640. lunduu bildiriliyor.2 Aslnda u'ayb'n Medyen ile hibir ilgisi olmad da ne srlmekte. te yandan Araplar arasndaki bir inanca gre u'ayb'n mezarnn "Hirbet Midyan" denilen ve eskiden "Madon" adn tayan bir yerde olduu anlalmaktadr. Pek muhtemeldir ki "Madon" ad, "Medyen" ad ile kartrlm ve bu yzden ortaya Kur'an'daki karklklar ve yanllklar kmtr.-3 2 Diyanet Vakf'nn yaymlad Kur'an'n A'raf Suresi, ayet 85. ayetiyle ilgili yoruma bkz. 3 Bu konuda bkz. bn al-Asir, Kamil, Tornberg Yaym, c.IV; Yakut, M'cam, Wstenfeld Yaym, c.III ve IV; Abu'1-Fida, Takvim, Reinaud ve de Slane Yaym; Bur-ton, The LandofMidan revisited, 1879, c.II.

XII
KUR'AN'DA SA'NIN, KENDSNDEN SONRA "AHMED" ADINDA BR "PEYGAMBER" GELECEN MJDELED VE BUNU NCL'DE DLE GETRD YAZILIDIR*
Yahudilerin kutsal bildikleri "Ahd-i Atik"in (Tevrat'n)1 blmlerinden biri olan "aya" adl kitapta, bir kzn gebe kalp olan ocuk douraca ve bu olana "mmanuel" adnn konaca u ekilde bildirilmitir: ".. .Rab, kendisi size bir alamet verecek; ite kz gebe kalacak ve bir oul douracak; ve onun adn mmanuel koyacak..." (aya, Bap 7: 14.) Burada geen "mmanuel" szc "Allah bizimledir" anlamndadr. te bu hkme dayal olarak Hristiyanlar, sa'nn geleceinin Tanr tarafndan ok nceden haber verilmi olduuna inanrlar. nanlarnn kayna ncil'dir. nk Matta'ya gre incil'de? bu yukardaki hkme atfen isa'nn douunun hikayesi ksaca udur: Davud olu Yusufun nianl bulunduu Meryem, bakire olduu halde gebe kalr. Gebe kal Ruh-l kuds 'tandr, yani Cebrail 'dendir. Fakat ne var ki Meryem'in hamilelii Yusuf u evresine kar g * K. 61 Saff Suresi, ayet 6; oysa ncil'de byle bir ey yoktur. 1 Tevrat diye bildiimiz ey, aslnda Ahd-i al-Atik'in (Eski Ahit) ilk he kitabndan oluur. 2 Bilindii gibi "Yeni Ahit" ad altyla ncil'in "Matta"ya, "Markos"a, "Luka"ya ve "Yuhanna"ya gre drt kitaptan ve ayrca baka blmlerden, oluur. durumda brakr. Bu nedenle nianlsn aleme rsva etmeden gizlice terk etmek, yani niann bozmak ister. Fakat bir gece Tanr'nn melei Yusufun ryasna girer ve ona yle der: "... Meryem'i kendine kan almaktan korkma; nk kendisinden domu olan Ruhlkudstendir. Ve bir oul douracaktr; ve onun adn sa koyacaksn..." (Matta'ya gre ncil, Bap 1: 18-23.) Yusuf sylenenleri yapar ve doan ocuun adn sa olarak koyar. Kukusuz ki bu hikaye, sa'ya uhrevilik kazandrma dorultusunda bir giriimdir. ncil'i yazanlar, sa'nn "peygamber" olarak geleceinin ok nceki bir tarih itibariyle "Ahd-i Atik"te mjdelenmi olduunu belirtmekle, Hristiyanl salam bir

temele dayatabileceklerini dnmlerdir. Ve ite Muhammed, Tevrat'n Iaya adl kitabnda ve ayrca ncil'de yer alan bu hususlar, ondan bundan renmi olarak, kendi bakmndan deerlendirmek istemitir. Kendisine uhrevilik salamak ve bu arada Yahudileri ve Hristiyanlar slama sokabilmek iin kendisinin btn insanlara "peygamber" olarak gnderileceinin Tanr tarafndan ok nce, Tevrat ve incil ile bildirildiini ne srmtr. Daha dorusu "Ahmed" adnda bir "peygamber"in gnderileceinin sa tarafndan srailoullarna haber verildiini sylemitir. Bu maksatla Kur'an'a koyduu ayetlerden biri Saff Suresi'nin 61. ayetidir ki, sa'nn "Ahmed" adnda bir peygamber geleceini mjdelediine dairdir ve yledir: "Meryem olu sa: Ey srailoullar! Dorusu ben, benden nce gelmi olan Tevrat' dorulayan, benden sonra gelecek ve ad Ahmed olacak bir peygamberi mjdeleyen, Allah'n size gnderilmi bir peygamberiyim demiti. Ama o eli, kendilerine belgelerle geldii zaman: 'Bu apak bir bydr' demilerdi" (K. 61, Saff Suresi, ayet 6). Grlyor ki Muhammed'in sylemesine gre ha, kendisinden sonra "Ahmed" adnda bir peygamber geleceini ve bu peygamberin Tevrat' dorulayacan sylemitir. Hemen belirtelim ki "Ahmed" szc, Muhammed'in hem "ad" ve hem de "sfat" ("nitelik") olmak zere kendisine uygun bulduu bir szcktr. Birok vesileyle kendisini eitli isimler ve niteliklerle tantm ve rnein: "Ben Muhammed'im, ben Ahmed'im, ben Mahi'yim (Tanr adna "yok edici"yim), ben Har'im (insanlar maher yerinde toplaycym), ben Akb'm (son gelenim), ben Mukaffa'ym (peinden gidilenim), vs." diye konumutur.3 Arapada "Ahmed" szc, tpk "Muhammed" szc gibi "hamd" kknden gelmedir; "hamd" ise "Tanr'ya teekkr etmek, fakat ederken onun ululuunu dile getirmek" demektir. Fakat Ahmed szc, hem "Tanr'y herkesten ok ven, ycelten" anlamndadr ve hem de "herkesten ok vlen" anlamna alnr. Ve ite "Ben Ahmed'im" derken Muhammed, hem kendisinin "Tanr'y en fazla ycelten, ven kimse" ve hem de Tanr tarafndan "herkesten fazla vlen kii" olduunu anlatmak istemitir. Nitekim Kur'an'a koyduu ayetlerle bir yandan Tanr'y vglerle yceltirken, dier yandan Tanr'nn kendisini vdn vurgulamtr. O kadar ki Ahzab Suresi'ne koyduu bir ayetle Tanr'nn, meleklerle birlikte kendisine salavat getirip ycelttiini belirtmitir; ayet yle: "phesiz Allah ve melekleri Peygamber Muhammed'e salavat getirirler; ey insanlar, siz de onu vn ve ona esenlik dileyin" (K. 33, Ahzab Suresi, ayet 56). Ve ite muhtemelen bundan dolaydr ki Muhammed, Kur'an'n Saff Suresi'ne koyduu yukardaki ayetle, Ahmed adnda bir pey3 Bu konuda Buhari, Mslim, Tirmizi Darimi vs. gibi kaynaklarda yer alan hadisler iin bkz. Turan Dursun, Kur'an Ansiklopedisi, stanbul 1994, c.I, s.258-9; ayrca bkz. Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4930. gamber geleceinin sa tarafndan ncil'de mjdelendiini bildirmitir (Saff Suresi, ayet 6). Oysa ki dinsel kaynaklarn ortaya vurduu verilere gre sa byle bir ey sylememitir. Daha dorusu sa'nn azndan ne "Ahmed" ad kmtr ve ne de "Ahmed" adnn baka bir dilde karl olabilecek bir szck! sa'nn ncil'de syledii ey, kendisinden sonra Tanr'nn "tesellici" gndereceidir ki, ncil'in Yunanca olan metninde "parakletos" szc ile ifade edilmitir. Yuhanna'ya gre ncil'de sa'nn yle konutuu yazl: "imdiyse beni gnderene gidiyorum... Benim gitmem sizin iin hayrldr. nk gitmezsem tesellici size gelmez. Fakat gidersem onu size gnderirim. O geldii zaman, gnah iin, salah iin ve hkm iin dnyay ilzam edecektir..." (Yuhanna'ya gre ncil, Bap 16: 5-15.) "Tesellici" karl olarak sa'nn kulland szcn Yunanca ncil'deki ekli "parakletos"tur. ncil'in daha sonra dier dillere evriliinde bu szck "paraclet" (Franszca) ya da "confrter" (ngilizce)4 olarak yer almtr ki, hepsi de "tesellici", "rahatlatc" anlamna gelir. Araplar da "paraclet" karl olarak "faraklit" szcn kullanmlardr. Nitekim Yuhanna ncil'inin bu ayetlerini Trke'ye eviren din adamlarmz dahi, bu kurala uymulardr. rnein Elmall Hamdi Yazr yle der: "Yuhanna ncilinin on beinci faslnda Yesu' mest (sa) demitir ki: Pederin gnderecei Hak ruhu Faraklit

size her eyi talim edecektir... nk ben sizin yannzda mukim deilim, Pederin gnderecei rhulkuds Faraklit size her ey'i talim edecek ve benim sylediim sz hatrlatacaktr... nk ben gitmezsem Faraklit size gelmez, ama gittiimde onu size gnderirim... "5 4 nk Rumca ncil'de "paracletos" (tesellici) olarak geen szck Latince ncil'e "invocare" diye gemitir ki "yardm dilemek" anlamndadr ve yeni ncillerde "consolateur", "conforter" olarak belirir. 5 Elmall H. Yazr, age, c.VI, s.4932-3. Hemen ekleyelim ki Yunancada bu "paraclet" szcne benzer bir szck vardr ki o da "priklitos"tur. "Priklitos" szc "en fazla vlen kimse" anlamn tar ki, biraz nce deindiimiz gibi, Arapada "Ahmed" szcnn karldr. Ve ite Muhammed, bu konularda kendisine verilen bilgileri deerlendirerek ve "paraclet"in "priklitos" olmas gerektiini syleyenlere itibar ederek kendi "peygamberliinin" sa tarafndan haber verildiine dair yukardaki hkm Kur'an'a koymutur. Gerekten de slam yazarlarndan bazlar ncil'de kullanlan szcn "priklitos" olduunu iddia etmilerdir.6 Muhammed'e ncil hakknda bilgi verenler "paracletos" (yani "tesellici") yerine "priklitos" (yani "en ok vlen") szcn ne srmlerdir. Ve Muhammed de kendisini "Tanr tarafndan en fazla vlen peygamber" olarak tanmlad ve Ahmed adyla tantt iin, Kur'an'a yukardaki ayeti (yani Saff Suresi'nin 6. ayetini) koymutur. Oysa, biraz nce dediimiz gibi ncil'de "priclitos" diye bir ey gemez; "paracletos" szc geer ki "tesellici" demektir. Ancak hemen ekleyelim ki sa'nn "tesellici" szc ile anlatmak istedii ey "ruh"tur, daha dorusu "hakikat ruhu"dur, ki o da sa'nn kendisidir. Nitekim Yuhanna ncil'inde yle yazl: "Ben de Baha'ya yalvaracam; ve o size baka bir tesellici, hakikat ruhunu verecektir; ta ki daima sizinle beraber olsun; onu dnya kabul edemez, nk onu grmez ve bilemez; siz onu bilirsiniz, nk yannzda duruyor ve iinizde olacaktr. Sizi ksz brakmam; size gelirim. Biraz zaman daha ve dnya artk beni grmez, fakat siz beni grrsnz; madem ki ben yayorum, siz de yaayacaksnz. O gnde bileceksiniz ki ben Babamdaym ve siz bendesiniz ve ben sizdeyim. Emirlerim kendinde olup onlar tutandr ki beni sever; beni seven Babam tarafndan sevilecektir..." (Bkz. Yuhanna'ya gre ncil'i, Bap 14: 16-21.) 6 Hintli yazar Rahmettullah'n zharul'Hak adl kitabnda yer alan bu hususlar iin bkz. Turan Dursun, age, c.l, s.261. Bu satrlardan aka anlalan udur ki, sa "tesellici" szc ile ne Muhammed'i ve ne de baka bir "peygamberi" kastetmitir; kastettii ey "tesellici" anlamna gelmek zere "hakikat ruhu"dur ve bu da kendisinden baka bir kimse deildir. Nitekim Hristiyanlar, gnn birinde sa'nn tekrar geleceine inanmlardr. Bu itibarla sa'nn "Ahmed" adyla bir peygamberin geleceini haber verdii ve bunun "Muhammed" olduu hususundaki iddialarn geerlilii yoktur ve Kur'an'n Saff Suresi'nin 6. ayetindeki szlerinde "keramet" yattn dnmek yanltr.

XIII
KUR'AN'DA "BRAHM PEYGAMBER'N BABASININ ADI "AZER" OLARAK GEYOR;* OYSA YANLITIR: "AZER" DEL, "TERAH"TIR!
Kur'an'da, "brahim Peygamber'in, vaktiyle babasn puta tapmaktan vazgeirmek iin yle dedii yazl: "Vaktiyle brahim, babas Azer'e: 'Sen putlar kendine bir sr ilah ediniyorsun yle mi? Dorusu ben seni ve kavmini ak bir dalal (sapklk) iinde gryorum' demiti..." (En'am Suresi, ayet 74.) Grld gibi burada ad geen Azer, brahim Peygamber'in babas olarak tanmlanmtr. Oysa yanltr, nk brahim'in babasnn ad Azer deil, Terah'tr. Bu yanllk, Muhammed'in Yahudi kaynaklarndan yapt alntlarla ilgilidir. yle anlalyor ki Muhammed, Yahudilerin kutsal bildikleri Tevrat ve Talmud gibi kitaplar bilenlerden bilgi edinirken byle bir yanlgya dmtr. u bakmdan ki Tevrat'ta, brahim'in babasnn adnn Terah olduu bildirilmitir. Talmud'da ise, Terah'n Elazar adnda bir ua olduu yazldr. Pek muhtemelen Muhammed, "Elazar" adn "Azer" olarak *En'am Suresi, ayet 74. anlam ve Kur'an'a brahim'in babasnn ad olarak geirmitir. Nitekim bundan dolaydr ki, yukardaki ayetin mevcudiyetine ramen: "Azer, brahim'in hakiki (gerek) bahas deildir" diyenler vardr. Fakat genellikle slamclar, Kur'an'daki bu yanll rtbas etmek iin, "Azer" ile "Terah" adlarnn ayn ey olduunu ve her iki adn da brahim'in babasnn ad olarak kullanldn sylerler.1 l Elmall H. Yazr, age., c.III, s. 1961 vd.; slam Ansiklopedisi'nde "brahim" szc; ayrca George Sale, The Koran, s. 126, not:2-3. London, tarihsiz.

SONU
KUR'AN'A BALI KALINDIKA SOSYAL, SYASAL VE EKONOMK (FKRSEL VE BLGSEL) HER TRL GELMEDEN YOKSUN KALINACAI HAKKINDA!
Her vesileyle tekrarladmz gibi Bat dnyas, bundan iki bin yl nce Hristiyanln geliiyle birlikte "kutsal" diye bilinen kitaplarn rehberliini benimsemi ve bylece varisi bulunduu eski Yunann aklclndan kopup ortaa karanlklarna gmlm, gerilikler ierisinde cebellemi, bu cebellemeyle bin be yz yln yitirmi ve nihayet yine Eski Yunan'n bilimsel kaynaklarn kefetmek suretiyle akl ana girmi ve daha nceki uygarlklar aarcasna yeni bir bir uygarlk yaratmtr. Baka bir deyimle din kitaplarnn rehberliinden kurtulup aklcln nimetlerine erimitir. On dokuzuncu yzyln nl dnrlerinden Maurice Maeterlinck: "Milletlerin tm felaketlerinin nedeni aklszlklardr" der ve yle eklerdi: "Tarih balangcndan beri dzelmeye yz tutmam bu kkl aklszln yannda tm siyasi ve iktisadi aklamalar birer edebi ss mesabesinde kalr." Yirminci yzyln en byk bilginlerinden biri olan Einstein, aklc eitime yneldii andan itibaren "kutsal" diye bilinen kitaplarn gereklere ters dtne ve insan beynini ilemez hale soktuuna inanmt ve yle derdi: "Bylece .. .den bir dinsellie yneldim, (fakat bu ynelmiliim) ani olarak on iki yamda iken sona erdi. Okuduum bilimsel kitaplar sayesinde az gemeden u inanca eritim ki Tevrat ve incil de anlatlanlarn ou) asla doru olamaz... Her trl otorite'ye kars pheciliim bundan dodu ve bu tutum beni o tarihten bu yana asla terk etmedi..."1 Bat uygarln yaratan bilginlerin ve dnrlerin tekrar etmekten bkmadklar ey hep u olmutur ki, insanlar fikirsel gelime olaslndan, yaratc zekadan ve dnme gcnden yoksun brakan eylerin banda "kutsal" diye bilinen din kitaplar gelir.2 Nitekim Bat dnyasnn ortaa karanlklarndan kurtulup uygarlk ama girebilmelerinin nedeni, Tevrat ve ncil'in ("Ahd-i Atik" ve "Ahd-i Cedid") ve benzeri kitaplarn rehberlii yerine akln rehberliini semi olmaktr. Voltaire bunu, "akln" "Tanr" ile yer deitirdiini syleyerek zetlemitir. slam dnyas, Bat dnyasnn yaptn yapamad (yani vahyin rehberlii yerine akl rehberliini

Edited by Foxit Reader Copyright(C) by Foxit Software Company,2005-2007 For Evaluation Only.
seemedii) iindir ki ortaa karanlklarndan kurtulamamtr. Kur'an'a bal lkelerin, istisnasz olarak, yeryznn en geri kalm lkeleri arasnda bulunmalar, bunun en ak bir kantdr. slam lkeleri tarihi u gerei ortaya vurmaktadr ki Kur'an'a bal ve sapl kalndka ne aklcla ulamak, ne gerek anlamda ilim yapmak, ne demokrasi yaratmak, ne insan varln deer llerine kavuturmak ve ne de insann insana sevgisini oluturmak mmkndr. Her ne kadar ok ksa bir dnemi iine alan "slam uygarl"ndan sz edilirse, bu uygarlk Kur'an'dan doma bir ey deildir; Kur'an'n kaynak olarak kabul edilmesiyle ortaya km deildir. "slam uygarl" Eski Yunan'n bilim kaynaklarndan etkisiyle olumu bir eydir. Miladi 8. ile 10. 1 Paul Schilpp, Albert Einstein: Philosopher-Seniist. Evanston. III. Library ofLi-ving Philosophers, 1949, s.9. Bu alnt iin bkz. Alice Calaprice (Derleyen), The Quoctahle Einstein, Princeton, N.J. 1996, s. 159. 2 Bu konuda bkz. lhan Arsel, Aydn ve "Aydn!" ya da 11. yzyllar arasndaki iki yz yllk ksa bir sreyi kapsayan bu gelime, Eski Yunan kaynaklarndan yararlanan slam bilginlerinin "zndk", "dinsiz" diye ilan edilmeleri, Eski Yunan bilimlerinin terk edilmesi ve bunlar yerine Kur'an'n yeniden kaynak edinilmesi sonucu olarak snp gitmitir. O tarihten bu yana da bir daha canla-namamtr, nk slam lkelerine, her ilmin Kur'an'da, olup tm gereklere ancak Kur'an yolu ile gidilebilecei zihniyeti egemen olmutur. lgin olan udur ki, slam lkeleri iinde Kur'an'a en fazla ve en sadk ekilde bal olanlar, en ziyade geri kalm olanlardr. Bunun byle olduunu anlayabilmek iin, gnmzde slam eriatnn en youn ve zne en sadk ekilde uyguland lkelere, rnein Afganistan, Suudi Arabistan, ran, Pakistan, Sudan vs. gibi lkelere yle bir gz atmak yeterlidir. Buna karlk Kur'an', yol gsterici rehber ve kaynak olmaktan karan Atatrk Trkiyesi, yirmi otuz yl gibi ok ksa bir zaman ierisinde uygarlama srecine girmi ve tm slam lkelerinin nne gemitir.

You might also like