Are you sure?
This action might not be possible to undo. Are you sure you want to continue?
Bu dizi Toker Yayınları'nın bir kültür hizmetidir. Öğretmenlerin, öğrencilerine güvenle tavsiye edebilecekleri kitaplardan oluşmaktadır. Kitapların özelliği, Türk şair ve ediplerinin hayatlarını, edebî kişiliklerini, eserlerin ve eserlerinden seçme örnekleri, açıklamaları ile birlikte en sade bir dille anlatmasıdır.
YALÇIN TOKER
TOKER «GENEL DİZİ» No: 305
TÜRK KLASİKLERİ 100 BÜYÜK EDİP ve ŞAİR DİZİSİ
No.67
•
TOKER YAYINLARI
Cennet Mahallesi, Yavuz Selim Cad.
K. Çekmece - İSTANBUL
Tel: 212 601 00 35
e-mail: tokeryayinlari@tokeryayinlari.com
Kültür Bakanlığı Sertifika No. 27421
ISBN - 978-975-445-125-2
o Dizgi : Toker
o Baskı: Çevik Matbaası
o Cilt: Savaş Ciltevi
o İstanbul - 2005
EVLİYA ÇELEBİ
(1611 -1682)
Ve
SEYAHATNAME HAKKINDA
Evliya Çelebi, Türk edebiyatında seyahatname (gezi) türü yazarlarının en önemlisidir. Osmanlı devleti'nde asker, posta ve vergi memuru gibi görevlerde bulunmuştur. Bu görevleri sırasında Asya, Avrupa ve Afrika kıt'alarında pek çok ülkeyi gezmiştir. Gezilerinde Anadolu'nun pek çok yeri baştaolmak üzere, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Orta Doğu ve Arabistan yarımadası ile Kuzey Afrika'da incelemeler yapmış, gözlemlerini Seyahatname'sinde anlatmıştır.
Bu değerli eser, 17. Yüzyıl'ın tarih, coğrafya ve kültürüne ışık tutmasının yanı sıra dil, etnoğrafya, ekonomi, sosyoloji ve folklor konularında da önemli bilgiler vermektedir.
Bazı tarihçiler, Evliya Çelebi'nin yazdıklarını, gözlemlerinin yanı sıra söylemlere de dayandırdığını öne sürerek, verdiği bilgileri güvenilir saymazlar. Bu yüzden seyahatnamenin tarihî değil, ansiklopedik bir eser olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerler. Gerçi Evliya Çelebi, gördükleri kadar, iflittiklerine de eserinde yer vermiş, hatta bazı olayları gerçeğinden farklı, hayal ve efsaneler katarak anlatmıştır. Zaman zaman doğaüstü olayları gerçekmiş gibi göstermiş, mantığın kabul edemiyeceği söylentilere tanıklık etmeğe çalışmıştır. Özellikle gençlerimizin bu noktaları dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir.
Ancak bütün bu itirazlara rağmen, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 17. Asır dünyasının tarihsel olaylarını öğrenmemize yardım eden, dönemin insanları, şehirleri, ulaşım araçları, yolları, kaleleri, kervansarayları, hanları vb. aklımıza gelebilecek her konuya ışık tutan değerli bir kaynaktır. Verdiği bilgiler çok değerlidir. Görüp işittiklerini bir hikaye üslûbu ile anlatması, yeri geldikçe tasvirler yaparak, ayrıntılara yer vererek bilgileri zenginleştirmeye ve ilginçleştirmeye çalışması onun önemli özelliğidir. Bazı bölümleri adeta bir roman gibi işlemiştir. Dili çok sadedir, olayları konuşur gibi yazmış olması rahat okunmasını sağlar.
HAYATI VE EVLİYA
İSMİNİN SEBEBİ
Evliya Çelebi 25 Mart 1611 de, İstanbul Unkapanı'nda doğdu.Ailesi Kütahya kökenlidir. Büyük dedesi İstanbul'un fethinde görev almış, fetihten sonra ailesini İstanbul'a getirerek Unkapanı yöresine yerleşmiştir.
Evliya Çelebi'nin babası Derviş Mehmed Zillî Bey, Saray'da kuyumcubaşı olarak görev yapmıştır. Bu arada tanıştığı Padişah imamı Evliya Mehmed Efendi ile çok yakın dost olmuştur. Bu yüzden oğluna onun adı olan Evliya ismini vermiştir.
Evliya Çelebi, kendi hayatını, çocukluğunu ve soy kütüğünü Seyahatnamesinde ayrıntılı anlatır.
SOY KÜTÜĞÜ
Soy kütüğünü şöyle sıralar:
Dedesi Kara Ahmed
, dedesinin babası Demircioğlu Şehit Kara Mustafa Paşa
, dedesinin dedesi Turhan Bala
. Turhan Bala'nın babası Yavuz Özbek
, veya Yavuz-Er
. İşte bu büyük dede Yavuz Er, sancak beyi rütbesiyle Kütahya'dan gelerek İstanbul'un fethinde görev almış olan kişidir. Fetih ganimetinden payına Unkapanı'nda bir arazi düşmüş, burada Sağrıcılar Camisi ve 100 dükkân ile bir ev yaptırmıştır. Evliya Çelebi bu evde doğmuştur. Annesi Abaza(*) asıllıdır.
I. Ahmed (1603 -1617) döneminde genç bir kızken saraya getirilmiş, Kuyumcubaşı Derviş Mehmed Zıllî ile evlendirilmiştir. Kuyumcubaşı Mehmet Zıllî (1534-1648) 114 yaşında ölmüştür.
Mehmed Zıllî, Kanunî Sultan Süleyman'ın birçok seferinde ve II. Selim çağındaki Kıbrıs fethinde (1570 - 1571) bulunmuştur. Magosa'nın anahtarlarını Padişaha getiren kişidir.
I. Ahmed (1603-1617) döneminde Kâbe'nin damına altın oluklar yapmış ve onları Hicaz'a götürmüştür. (Bu olaylar, kitabımızın son bölümündeki Kutsal Topraklar'a Seyahat konusu işlenirken anlatılacaktır). Sultan Ahmed Camiinin süslemesinde de çalışmıştır. Aynı zamanda şiir de yazmış olan sanatsever bir kişidir.
ÇOCUKLUĞU
Evliya Çelebi, Unkapanı'ndaki Şeyhülislâm Hâmid Efendi Medresesi'nde 7 yıl eğitim görmüş, bu arada babasından da kuyumculuk öğrenmiştir. Bu medresede Cinci Hoca
diye tanınan Hüseyin Efendi ile arkadaş olmuştur. Sonra öğrenimine Enderun'da devam etmiş, güzel yazı
, musikî
, gramer
eğitimi almış, babasının dostu olan Evliya Mehmed Efendi'den de tecvid
öğrenmiştir. Sesi de çok güzeldir. Kuranı Kerimi 1060 kez hatmettiğini seyahatnamesinde yazar.
Evliya Çelebinin asıl merakı seyahat etmekti. 1630 yılında, henüz 19 yaşında iken İstanbul'un her yerini adım adım dolaşıp inceledi.
(*) Abaza: Kuzey Kafkasya'da, Gürcistan'a bağlı özerk bölge olan Abhazya'nın halkı. Abazaların bir bölümü Rus işgali üzerine Türkiye'ye göç edip yerleşmişlerdir. Türkiyede yaşayan abazalar müslümandır.
O'nun hayatını kronolojik olarak ele almak zorundayız. Çünkü böylece, seyahat ettiği yerler ve tarihlerini de gözden geçirmiş olacağız.
24 YAŞINDA (1635): Ayasofya'da IV. Murad'ın huzuruna çıkarıldı ve kendisine Has Kiler'de (1623-1640) görev verildi. Bu sırada IV. Murad'ın huzurunda besteler okudu. Şarkılarını ve nükteli konuşmalarını Padişah çok beğendi. Bu yüzden Padişah, üzüntülü anlarında Evliyayı yanına çağırarak onu dinler rahatlardı.
GEZİLERİ
27 YAŞINDA (1638): IV. Murat'ın Bağdat seferinden kısa süre önce Saray'dan ayrılarak Sipahi Ocağına girdi. Böylece çok sevdiği seyahatlerini daha rahat yapma olanağına kavuştu.
29 YAŞINDA (1640): İlk olarak kısa süren Bursa ve İzmit seyahatlerini yaptı. Bu kısa gezilerden sonra, Trabzon valiğine atanan babasının evlatlığı Ketenci Ömer Paşa ile birlikte Trabzon'a gitti.
30 YAŞINDA (1641): Azak kalesini işgal eden Ruslardan, kalenin geri alınması için Hüseyin Paşa kumandasında yapılan sefere katıldı. Kış bastırınca Kırım Hanı Bahadır Giray Han'ın yanında Kırım'a döndü. 1641 -1642 kışını Bahçesaray'da geçirdi. Bu sayede Kırım ve çevresini gezme olanağı buldu.
31 YAŞINDA (1642): Azak'ın geri alındığı savaşa katıldı. Kırım'dan İstanbul'a dönerken Karadeniz'de büyük bir fırtınaya yakalandı. Gemi battı. Anlattığına göre üç gün, geminin bir sandalında, sonra bir tahta parçasının üstünde ölümle pençeleşti. Nihayet şans eseri Bulgaristan kıyılarına çıkarak canını kurtardı.
Oradaki bir Türk köyünde günlerce hasta yattıktan sonra, İstanbul'a döndü. Bu olaydan sonra Karadeniz'de gemi yolculuğu yapmaya tövbe etti.
34 YAŞINDA (1645): Girit seferine çıkan Yusuf Paşa'nın ordusunda Hanya fethine katıldı.
35 YAŞINDA (1646): Erzurum Beylerbeyisi Defterdaroğlu Mehmed Paşa'nın emrine verildi. Onun yanında müezzin ve gümrük kâtipliği görevine atandı. İstanbul-Erzurum yolculuğu sırasında Anadolu'nun birçok şehir, kasaba ve köylerini gezdi. Azerbaycan ve Gürcistan'da şehirleri dolaştı. Revan'a görevli gitti, o bölgeyi ve halkını inceledi. Gümüşhane ve Tortum'u gördü.
Gürcistan seferine katıldı.
Bu sırada Defterdaroğlu Mehmed Paşa'ya, devlete baş kaldıran isyancıları yakalama emri verilmişti. Fakat Mehmet Paşa bu emre uymadı. Kendisi ile aynı düşüncede olan diğer Anadolu paşalarıyla yaptığı haberleşmelerde Paşa'ya kuryelik yaptı. Evliya Çelebi bu yolculuklarından birinde yolunu şaşırdığı için isyancı
Celâlîler'in(*) eline düştü. 1648 yazında İstanbul'a dönebildi. Bu sırada, 114 yaşında olan babası öldü.
38 YAŞINDA (1649): Şam Beylerbeyisi Murtaza Paşa'nın yanında Şam'a gitti. Görevi gereği Suriye ve Filistin'in birçok yerlerini gördü.
Murtaza Paşa, Sıvas'a tayin edilince onunla birlikte Sıvas'a döndü. Vergi toplama görevi ile Orta ve Doğu Anadolu'da bir çok şehir ve kasabayı gezdi.
(*) Celali isyanları: 16 ve 17. yüzyıllarda Anadolu'da Osmanlı Devletine karşı çıkan isyanların genel adı. İsyanlar genellikle ekonomik ve sosyal sebepler, mezhep ve tarikat ayrılıkları yüzünden çıkmaktaydı. İlk olarak Yozgatta Celal isimli bir şeyh isyan ettiği için sonraki bütün ayaklanmalara da Celali isyanı adı verilmiştir.
EN ÇOK GEZİYİ MELEK AHMET PAŞA'NIN SADRAZAMLIĞINDA YAPTI..
Sadrazamlık, Beylerbeylik ve valiliklerde bulunmuş olan Melek Ahmet Paşa, Evliya Çelebi'nin Abaza asıllı annesi tarafından akrabası idi. Bu sebeple her gittiği yere Evliya Çelebi'yi de beraberinde götürdü. 5 Ağustos 1650'de Melek Ahmed Paşa sadrazam olunca, Evliya Çelebi'yi kendine müsahib (danışman) yaptı.
40 YAŞINDA (1651): Melek Ahmed Paşa sadrazamlıktan azledilerek Özi Beylerbeyliğine atandı. Evliya Çelebi de onunla birlikte Rumeli yolculuğuna çıktı. Rumeli'nin birçok yerini gezme olanağı buldu. Sofya'da kaldı. Paşa bu görevden de azledilince, 1653'te İstanbul'a döndü.
Sonra Melek Ahmed Paşa, Van Beğlerbeyliğine atandı ve birlikte Van'a gittiler. Böylece Doğu Anadolu'nun büyük bir bölümünü gezip gördü. Görevle Iran'a ve Bağdat'a gitti.
44 YAŞINDA (1655): Melek Ahmed Paşa ikinci kez Özi valiliğine atandı, birlikte Özi eyaletinin merkezi Silistire'ye gittiler. Bu yörede geziler yaptı.
46 YAŞINDA (1657): Macar seferine katıldı, Kırım Hanı IV. Mehmed Giray Han'ın hizmetine girdi. Güney Rusya'ya yapılan akınlara katıldı. Özi'ye saldıran Rus'lar karşısında kazanılan zafer haberini İstanbul'a getirdikten sonra tekrar aynı göreve döndü.
Melek Ahmed Paşa, Bosna Beylerbeyisi olunca onunla birlikte Bosna'ya doğru yola çıktılar. Fakat Büyük Çekmece'de Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa'nın adamları tarafından yaralandı. Tedavisi için İstanbul'a geri döndü ve burada bir ay kaldı.
47 YAŞINDA (1658): Bursa, Çanakkale ve Gelibolu yörelerine gitti, incelemeler yaptı.
48 YAŞINDA (1659): Boğdan voyvodası ile birlikte Romanya'ya gitti. Yaş'ta Eflak'la yapılan savaşa ve Kırım atlılarının akınlarına katıldı. Yeni ülkeler gördü.
49 YAŞINDA (1660): Seydi Ali Paşa'nın yerine Macaristan serdarı olan Köse Ali Paşa'nın Varad seferine katıldı ve kalenin fetihnamesini Bosna Beylerbeyisi Melek Ahmed Paşa'ya götürdü. Yine yeni yerler gördü. Melek Ahmed Paşa, Rumeli Beylerbeyisi olunca Sofya'ya gitti. Vergi memuru olarak pek çok yer gezdi.
50 YAŞINDA(1661): Erdel seferine çıkan Köse Ali Paşa ordusunda çarpışmalara katıldı ve Erdel'i dolaştı.
Kışı geçirdikleri Belgrad'ı gezdi. Arnavutluk'ta vergi topladıktan sonra 1662'de İstanbul'a döndü.
52 YAŞINDA (1663): Fazıl Ahmed Paşa'nın ordusunda Almanya seferine katıldı. Belgrad'dan Hersek'e mektup götürdü. Venedik sınırına yapılan hareketlere katıldı. Macaristan'da Budin ve Eğri yörelerini gezdi.
Viyana'ya gitti. Almanya İmparatoru I. Leopold'un verdiği pasaportla geziler yaptı, Viyana'da kırık dişlerini tedavi ettirdi.
Sonra Macaristan'a döndü. Eyalet ve sancaklardaki kalelerin durumlarını inceledi. Erdel, Eflak ve Buğdan yoluyla Kırım'a gitti. 1665'te Kırım Hanı IV. Mehmet Giray'ın Rusya ile savaşına katıldı.
55 YAŞINDA: Kırım'dan kara yolu ile Kafkasya'ya geçti. Dağıstan'ı, Hazar kıyılarını ve İdil ırmağı bölgesini gezdi, Bahçesaray'a döndü. Sonra Karadeniz'den gemi ile geçmeye tövbeli olduğu için, kara yolu ile İstanbul'a geldi.
57 YAŞINDA (1668): Edirne, Gümülcine, Selânik, Tesalya ve Mora'yı dolaştı. Girit'e gitti. Kandiye'nin fethine tanık oldu.
59 YAŞINDA (1670): Yunanistan ve Arnavutluk'a gitti.
60 YAŞINDA (1671): Hacca gitmeye karar verdi.
This action might not be possible to undo. Are you sure you want to continue?