You are on page 1of 145

A'MK-I HAYAL

Hayalin Derinliklerinde Yolculuk


FLBEL AHMED HLM

Yayna Hazrlayan SERKAN ZBURUN

Sunu

Bu kitab, hakikat akyla yanan, aklla kavranamayacak konulan merak eden insanlarn zevkle okuyaca kanaatindeyim. Bu millet gemite bir sr Raciler yetitirmitir, gelecekte de yetitirmeye devam edecektir. Okuyucularmza sunduumuz bu hikyeler (bunlarn hikye olup olmad iyi dnlmelidir) eer beenilirse kendimizi bahtiyar sayacaz. Zira, bu kitaba rabet edilmesi, insanlarn cidd meselelerle ilgilendiini gstermesi bakmndan ok nemli. Byle okurlarn bulunduuna inanyorum. Zira bu millet hassas bir kalbe sahiptir. Bunu birok defa ispat etmitir. Ahmed Hilmi

Birinci Blm

Aynal Baba ile Konuma

(...) ehri Trkiye'nin en byk ve en gzel ehirlerinden biridir. Ben uzun bir sre bu ehirde, ehrin ortasnda bulunan bir mahallede oturdum. Hkmet kona ile evim arasndaki yollarda dikkat ekici pek ok ey vard: Khne evler, herbiri birer parianlk ve yoksulluk yuvas olan bir sr virane, yrnemeyecek hlde sokaklar, pislik iinde caddeler... Fakat hepsinden ilgin olan, evime yakn eski bir mezarlkt. Bu mezarln etraf ok salam ve sanatkrane yaplm duvarlarla evriliydi. Duvarda, onar metre arayla yaplm pencerelere taklm olan tun parmaklklar gerekten vgye deerdi. Mezarln kaps tahtadand ve sonradan taklmt. Eski kapsnn, zamana kar direnemedii anlalyordu. Bu mezarlk, sadece hatra ve llerin gmld bir yer deil, ayn zamanda birok deerli eserin bulunduu bir hazineydi. Pencerelerden grld kadaryla, mezar talannda, eski hattatlarmzn kalemlerinden km bir sr yaz vard. Bu yazlarn, iir ve edebiyat bakmndan da nem tadna hkmetmek mmknd. Mezar talarnn tepesindeki kavuklar, klahlar, talar tarih ynden incelenmeye deerdi. Uzun zamandan beri terkedilmi olan bu mezarlk, esrarengiz bir gzellie sahipti. Adam boyun-

da otlar, sanki l kokusu yayan baldranlar baharla birlikte mezarl kaplyordu. imdilerde ehrin ortasnda kalm olan bu mezarln, vaktiyle ehrin kenarnda olduu kesindi. Sonralar ehrin bymesiyle mezarlk ortada kalmt. Ben hergn bu mezarln nnden geiyor, her geiimde buray ziyaret etmek istiyordum. Fakat bizim gibi, deerli vakitlerinin bir ksmn geim teminine, dier ksmn zevk ve elenceye ayrm olan genlerin mezarlklarla uramaya hi vakti olur mu? te, ben de o zamanlar vaktini bo eylerle uraarak geiren bir gentim. Sylediim gibi, bu mezarln nnden hergn getiim hlde, duvarnn dzgn ve salam oluunu takdir etmek iin yalnzca bir dakikam feda edebilirdim. lk durumumla son durumum arasndaki ztl anlatabilmek iin, kendi hakkmda birka kelime sarfetmem gerekiyor: Dinine bal ve ok iyi bir annenin tam bir titizlii iinde geen ocukluum bende sarslmaz bir din duygusu ve yklmaz bir ahlk anlay oluturmutu. yi bir renim grdm. Son derece zeki olduumdan, bilgi noktasnda, arkadalarmdan stn durumdaydm. Pek ok gen gibi, okuldan kar kmaz kitaplar bir keye atmak yerine, bilgimi artrmaya alrdm. Az ok, her konuda fikir sahibi olmutum. Arkadalarm gibi din ilimlerden yz evirmeyip, zahir ve batn konularda bilgi sahibi oldum. te bu bilgi ynnn altnda birgn kalbimin durumunu incelediim zaman, acayip bir karmaa iinde olduunu hayretle grdm. Kfr ile iman, inkr ile ikrar, tasdik ile phe arasnda bir durumdaydm. Kalbimle inkr ettiimi aklmla, aklmla inkr ettiimi kalbimle kabul ediyordum. Ksacas, phe denilen ejdarha tm bedenimi sarmt. Bir fikri ne kadar salam temeller zerine kurarsam kuraym, phe ejderhas bir dokunuta onu yerle bir ediyordu. Bari tam bir inkrla sabit bir noktada kalabilseydim. Ama ne gezer, inkr baka ey, phe baka ey. phe ejderhas doru olan her fikrin dmanyd, ikrar olsun, inkr olsun, kesin olan hibir eyi kabul etmiyordu. Hayattaki sahneleri fikrin d leme bir yansmas ola-

rak kabul edersek, ne mthi bir azapta, ne dayanlmaz bir atete kaldm anlalr. Herkes iin normal olan eyler bana baka trl grnyordu. Bu yzden akta da, parada da ansszdm. nsanlardan kaan biri olmutum. Bu dayanlmaz durumdayken, birazck rahat, sarho olup kendimden gemekte buluyordum. Srekli iki imekten bedenim mahvolmak zereydi. Birgn btn manev gcm kullanarak kendimi bu sersemlikten kurtardm. phe ejderhasn ldrecek delilleri ele geirmek midiyle aratrma ve inceleme yapmaya koyuldum. Yeniden, batn ilimlerle megul olan mehur kimselere bavurmaya baladm. Aralannda ok erdemli insanlara rastladm. Ne are ki onlarn sahip olduu ilimler bence, ilkel insanlann uydurduu efsanelerden baka birey deildi. ine dtm kmazdan kurtulmak iin, btn delillerimi rtecek, var olduu iddia edilen gerekleri bana apak gsterecek biri gerekliydi. Byle birisine rastlamadm. (...) ehrinde Bat ilimleriyle uraan iki cemiyet vard. Bunlardan biri spirit Cemiyeti'ydi. Ruh arma ve buna benzer kark kuruuk ilerden tutun da, masa evirmek gibi elencelere kadar, hereyle urayorlard. leri gelenleriyle grtm. Ruhun varlna tam olarak inanyorlard. Fakat ileri srdkleri deliller bence, hayalgcnn bir oyunundan ibaretti. Sonra, manyetizmle uraan bir cemiyetle dostluk kurdum. Lkin bunlar bana ne verebilirdi, kocaman bir hiten baka. nsan dnya malna sahip olduka birtakm gizil glere de sahip olmak ister. te o kadar. Bu glerin.gizil olmasnn bence hibir nemi yoktu. Ben bunlann stnde eyler aryordum. Drt sene devam eden bu ikinci alma dneminde de hibirey kazanmamamn yan sra, rendiim herey phe ejderhasna besin olduu iin bir kere daha tepetaklak oldum. Bu defa cehenneme dmtm. Zavall beynimin ii harp alan gibiydi. Birbirine zt fikir dalgalar hi durmadan birbiriyle arparak kafam grltyle dolduruyordu. Zihn faaliyetim hayret edilecek

bir durumdayd. Teselliyi sarho olup kendimden gemede aradm. En uar ve apkn kiilerin elebas oldum. lem yapmak beni kendimden geiriyor ve bir bakma mutlu ediyordu. iyor... iiyordum. Arkadalarm uan ve apkn olarak nitelememe bakp da onlarn berbat insanlar olduklarn zannetmeyin. Bilakis onlar tahsilli, vicdanl ve namuslu genlerdi. Fakat elenceye dkndler ve zevk perisinin yolundaydlar. Bu da hlet-i ruhiyelerinin neticesiydi. Zira umursamazlk yolunu tutmulard. Bunlarn bir ksm, zerinde ihtisas yaptklar ilimle megul olur, adna felsefe denilen varlk bilmecesiyle uramazd. Dier ksm ise, dinle alkas olmayan, din ve felsefeye efsane art eyler gzyle bakan kimselerdi. Tuhaf ama ben bunlara zenirdim. Gerekten ok tuhaf!.. Bir ksm ise, Ramazan kandillerini grd zaman mslman olduunu hatrlard. Kandiller yand zaman ellerine tespihi alp, cami cami dolar, hibir ey anlamamalarna ramen Kuran- Kerim ve vaaz dinlerlerdi. kindi vakti uyanmak artyla oru bile tutarlard. Oru tuttuu hlde namaz klmaya gerek grmeyenleri de vard. Uzun bir namaz olan teravihe hibiri yanamazd. Ramazan bitti mi, bunlarn din duygusu da "elveda!" diyerek yoluna giderdi. Mevsimlik elbise giymeye benzeyen bu eit dindarla ben her zaman hayret ederdim. Gzel bir bahar gn, arkadalardan birka, krda lem yapma fikrini ortaya att. Uzun bir mzakerenin sonunda, gzelliiyle mehur (...) kasabasna gitmeye ve orada gn lem yapmaya karar verdik. Bu kasaba ile ehir merkezi arasnda tren alyordu. Orada bulamayacamz eyleri yanmza aldktan sonra trene bindik. (...) ehrinin civarlan huzur vericidir. Hele trenin getii yerler gerekten insan mest eder. Tabiatn grlmeye deer manzaralar arkadalarm acayip neelendirmiti. Oysa ben byk bir hzne dmtm. Srerlik ve kalclk olmadktan sonra, ei ve benzeri bulunmayan bir gzellik ne ie yarar.

Bu gzellikleri gren nadir insanlardan biri olmama ramen "insan ebed mi?" diye soruyordum kendime. Adna dnya dediimiz bu dura, derin bir zntye kaplmadan seyretmek acaba mmkn m? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Saf bir inancn ok gzel cevaplad bu soruya akl ve fen cevap veremiyordu. Tabiata bir kere daha baktm. Bu seferki bakmda, esiz gzellikler kayboldu. Ik snd. Her taraf karanla bouldu. Sanki hakikat olanca dehetiyle grnverdi gzme o an. nsann gzlerini kamatran imenlerin yeil rengi yalnzca bir k oyunu... Mini mini kularn cvlts yalnzca bir hava titreimi. .. lemleri kaplayan bu k yalnzca hereye nfuz eden bir dalgalanma... Ksacas herey bir zorunluluun, bir kanunun esiri. O an karmda sanki Budha Gotoma belirdi. Hazin bir tebessmle ve sararm ehresiyle bana Hi! Hi! Hi!" diyordu. ok fazla derinlere daldm farkeden bir arkada: -Yine neyin var? dedi. -Hi, dedim. Bu "hi" yalnzca o andaki hlimi aklamak iin sylenmiti. Azmdan kan bu "hi" kelimesi aslnda kinat tarif ediyordu. Sessiz ve zgn hlimden rahatsz olan arkadalar bana kmaya baladlar. Malmdur ki elenceye giden birinin, cenaze alaymdakilere zg zntl bir manzara sergilemesi ekilir birey deildir. nk znt, sevinten daha bulacdr. Arkadalardan biri: "lc unuttuk" dedi ve klah biimindeki kadehimi doldurdu. Bu kadeh be defa dolup boaldktan sonra keyfim yerine geldi. Dnyada benden daha neeli biri yoktu artk. Yolculuumuz byk bir nee iinde geti. kindi sularnda (...) kasabasna vardk. Bu kasaba grdm yerler iinde en gzel olandr. Bu mini minnack yerden o kadar holanmmdr ki imknm olsa orada otururdum. Kasabadaki evler birbirinden hayli uzaktr ve herbiri be dnm byklndeki bahelerin iindedir. Her evin bahesinde bir sr ark vardr. Hatta baz sokaklarnda kocaman arklar vardr. Baheler meyveli aalarla doludur. Bu kasabada bir sr gl yetiir. Pek ok blbl vardr. Hasl (...) kasabas yeryznn cennetlerinden biridir.

Kasabaya vardmzda, daha nceden birka kere misafiri olduumuz bir zat tarafndan karlandk. O geceyi dostumuzun evinde geirdik. Ertesi sabah "Suba" denilen yere gittik. Saysz kaynaklardan karak doal bir havuzda birletikten sonra saysz kollara ayrlan sularn rlts gzel bir ark gibi kulaklar okuyordu. En gzel yeri semitik. Yalnz o yerde bizden nce gelmi iki kii vard. Onlan grdmz zaman azlarmzdan kan szler sanrm bu kiiler hakknda bir fikir verebilir: "ki serseri, iki dilenci, iki sarho, iki dervi." Gerekten pejmrde giyimli olan bu iki adam, sanrm, bu sfatlarn hepsini hak etmiti. Biz de oturduk. Pejmrdeler bize zerre kadar nem vermediler. Kendi aralarnda konuuyorlard. Sanki biz hayal trnden bireymiiz gibi, bu iki devletlinin bir bakna bile hedef olmadk. Hatta arkadalardan birinin: "Es-Selm Aleykm" bile havaya gitti. Sonra, arkadalardan herbiri bireyle megul olmaya balad. Kimi yemek piirmekle, kimi meze hazrlamakla urayordu. Ben de hasrlnn (ikinin) bana geerek beynimi uyuturmaya karar verdim. Tesadf bu ya, pejmrdelerin yanna dmtm. Onlar kendi aralarnda konuuyorlard. Ben de konuulanlara kulak misafiri oluyordum. Elli yalarnda olan konuuyor, daha gen olan dinliyordu. Bunlarn konutuklarn iitince, ilk nce deli olduklarna hkmettim. Gerekten deliydiler. Yalnz delilerin "meczup" denilen cinsinden... in garip taraf, bu iki pejmrdenin konutuu konular, beni teden beri megul eden konulard. Yal deli, gen deliye yle diyordu: -Bu lemde olan herey benim sfatmdr. Ben olmasaydm, hibir ey olmazd. Ben "hep"im ya da "hi"im. Ben "hi"im ya da "hep"im. Zaten "hi" ve "hep" ayndr, tek eydir. Fakat cahil insanlar ayn eyi iki farkl isimle anyorlar. Konumann gerisini varn siz tahmin edin. Hayret iinde kaldm. stemeden sze kartm:

-ok tuhaf! "Var" ile "yok" eit olur mu? Mesel, ben imdi "var"m. Fakat yarn "yok" olacam. Bu iki durum arasnda fark yok mu? dedim. Deli ban evirdi ve kahkahay patlatt: -Vay! Sen "var"sn ha! Acaba "var" msn? dedi. Bu soruyu kendime pek ok defa sormutum. Bu soru s bir bak asyla ele alndnda anlamsz ve dalga geilmeyi hak etmi bir bir soru olarak grnebilir. Fakat byle deildir. Eer "var" isem niin "yok" olacam? Yok olmayacaksam, ruhum ebediyyen mi kalacak?.. te, phe ejderhasnn aha kalkt ksm, denklemin bu son ksmyd. Ruhum ebed kalacak m? Ruh nedir? Bizzat kendisi, hissetme kabiliyetine sahip midir? Hviyetini bilebilir mi? Eer ruh diye birey varsa, bedenden ayrldnda nasl bir durumda bulunacak? te, cevapsz bir sr soru... Deli ilve etti: -Yalnzca ben "var"m.,nk "hi"im ve "yok"um. Varlm mutlaktr. Yokluk, baml olan iin vardr. Mutlak "varlk" tr, "var"dr. Bunlan syledikten sonra deli sustu. Sorduum hibir soruya cevap alamadm. Sonunda sorularmdan bkt. Arkadana: "Haydi gidelim. Bu hayvan, bizi, zevkimizden alkoydu" dedi. Kalkp gittiler. Ne acayip bir durum: ok iyi renim grdn iddia eden bir insana, pejmrde bir deli "hayvan" diyordu. (...) kasabasnda gn kaldk. Bu gn, arkadalarn ikyet ve srarlarna ramen hi konumadan ve kendimden gemi bir hlde geirdim. Trene bindiimiz zaman, arkadalardan biri bana bireyler sylyordu. Ben ise onun szlerini hi nemsemeyerek, kendimle syleiyordum. Bir ara ona, elimde olmayarak: "Acaba, ben var mym?" dedim. Kahkahay bast. -Rak yetitirin. Raci ldrmak zere, dedi. Oradan dndkten iki gn sonra kahveye gitmek zere yola ktm. Mezarln nnden geiyordum. Her zamankinin aksine kaps akt. B frsattan yararlanmak iin iimde byk bir is-

tek duydum ve mezarla girdim. Birka yz yandaki kocaman aalarn glgesinde yrmeye ve terkedilmi kabirlerde biten, l kokusu yayan iri iri otlar inemeye baladm. Mezarln ortasnda, dairev bir ekilde dikilmi birtakm aalar dikkatimi ekti. Biraz oturmak iin o yne doru yrdm. Bu aalar, byk bir aileye ayrlm mezarlarn evresinde bulunuyordu. O srada aacn birine dayandrlm, yars hasrdan, yars tahta paralarndan yaplm bir kulbe gzme iliti. Kimse yok zannettim. Tam kapsn aacam srada, iinden, eski psk eyler giymi biri kt. Elli yalarnda olan bu adamn banda yeil bir takke vard. Bu takke, krk elli kadar ayna paras yaptnlarak sslenmiti. Birok kuma paras yaptrlm, gkkuan andran yrtk cbbesinde de ayna ve teneke paralar bulunuyordu. yle bir durumdayd ki, bu adam grp de, glmemek mmkn deildi. Fakat zerime evirdii baknda, yle ho bir yumuaklk ve alakgnlllk, ehresinde yle hazin bir donukluk vard ki, hline glmediim gibi ona doru bir adm bile attm. Kyafetiyle tam bir tezat tekil eden bir ciddiyetle, yava ve ho bir sesle: - Ho geldiniz nurum! Buyurun! dedi. Sonra da kulbesinden kard bir hasr parasn yere serdi. Oturdum. Kulbeye yas landm. nmzde onbe tane kadar, kaln tal ve sls yazyla yazl mezar vard. Sa ve sol tarafmzda sk dikilmi aalar bu lunuyordu. Kulbenin sahibi bir kez daha ieri girdi ve mangal grevi gren bir mlek getirdi. Bir kere daha ieri girdi. Eski bir kahve kutusu, bir cezve, iki fincan, bir ibrik, bir ttn tabakas, birka teneke kutu kard. Kuru ot ve plerle yakt atee cez veyi srd. Tekrar: -Ho geldiniz nurum! Naslsnz, iyi misiniz? dedi. -Elhamdlillah, dedim. Bu adamn ciddiyeti ile kyafeti arasndaki ztlk beni artmt. Tekrar sze balayarak: -sminiz nedir? diye sordu. -Ahmetd Raci.

Glerek: -Ahmed Raci mi? dedi. nsanln ismine el koymusun nurum. nsanolu fazlaca aciz, zayf ve muhta olduu iin hayatn rica ile devam ettirir. Raci demek, insan demektir. Bu oturakl szler zerine aknlm bir kat daha artt. Bu sefer ben sordum: -Peki, sizin isminiz nedir? -Benim bir sr ismim vardr. Her yerde farkl bir isim ve sfatla anlrm. zerimdeki aynalardan dolay burada bana "Aynal Baba" diyorlar. Ama sen istersen "Adem Baba" de. Pir mddet dndkten sonra, iimde oluan arzuyu yenemeyerek dedim ki: -Azizim! Kmil insanlardan olduunuz meydanda. Fakat kemalinizi bu garip kyafet altna gizlemenizin sebebini anlayamyorum. Kahveyi piirip fincanm doldurduktan sonra: -Hlbuki bu ok basit, dedi. Herkes sse merakldr. Herkes bir ton para harcayarak eit eit elbiseler yaptnr. Ben de byle bir elbiseden holanyorum. Bu cevap hem akla yatknd, hem deildi. Biraz dndkten sonra bunun makul birey olmad kanaatine vardm. Fikrimi kendisine syledim. O da cevap verdi: -Demek, sylediimi doru bulmuyorsun. Oysa senin sylediin doru deildir. Elli yanda bir adamn onbeyirmi kurua satn alp boynuna takt, adna boyunba dedii bir yular akla uygun grdnz hlde, klahma taktm ayna paralarn niin akla uygun bulmuyorsunuz. Her ikisinin de insanlarn patavatszlna ve deliliine dellet ettiini kabul ettiimiz takdirde benim yaptm delilik hem daha parlak, hem daha akla uygundur. O srada aklma birdenbire parlak bir fikir geldi. Deli kyafetine brnm bir filozof olma ihtimli bulunan Aynal Baba ile cidd meseleler hakknda konumak istedim ve dedim ki:

-Sultanm! Sen, viranede gml bir hazinesin. Ben ise felsefeye susam bir avareyim. Ltfen, ilminizden istifade etmeme izin verin. Verin elinizi peyim. Byk bir aknlkla: -El pmek?.. Niin? dedi. stersen konualm. Fakat konumaktan ne kar ki! Kim bilir imdiye kadar ka merkep yk kitap okudun. Fakat bunlardan ne anladn? Hi, deil mi? nsanlar neyi bilirler? Zevk ve bencilliklerinin arzulad sanatsal birtakm eyleri... Fakat hak ve hakikat hususunda ne bilirler? Hi! Akl yoluyla hakk bulmak mmkndr. Fakat bilmek, anlamak mmkn m? Ne konualm? Harfleri bir araya getirerek hikmet bilinebilir mi? O anda, kendimi tuhaf bir hlde hissediyordum. Koskoca bir medeniyetin, yedi bin yllk insanln almas neticesinde ortaya kan bilgiyi nemsemeyen bu garip kyafetli delinin szlerindeki byklk, bende byk bir kklk hissi uyandrd. ok alalm, ok klmtm. Azm amaya gcm yetmedi. Bu hlde, gzlerimi yardm dilercesine kendisine diktim. Glmseyerek dedi ki: -Bu yorucu faraziyeleri brakalm da biraz kendimizden geelim, olmaz m? Aynal Baba ile beraber birer kahve daha itik...

Yokluk Tepesi

Kahveleri itikten sonra Aynal Baba kulbeden bir ney kard. Hafif hafif, ho bir ekilde flemeye balad. Mezarln sessizlii ve neyin hznl sesi bana garip bir zevk veriyordu. Gsmden bazen hznl, bazen sevinli ahlar karacak kadar iddetlenen bu tuhaf zevkte phesiz, kahvenin de etkisi vard. Kendimde acayip deiiklikler hissediyordum. Sanki, tamaya mahkm olduum byk bir yk zerimden alnmt. imde byk bir ferahlama duyuyordum. Aynal Baba ney taksimini bitirdikten sonra hafif ve Davudi bir sesle gazel okumaya ve ney almaya balad. Bu fena mlkne ibretle nazar kl, ey can, Gafleti eyle heba, hail deildir meydan. Hani Sultan Sleyman, hani skender han? Sat hezar mr srr ile geir sen bir an. Ne gle, blble bak a gzm ba- cihan, Kime yr oldu muradncafeleki devri zaman*
Ey can! Yok olacak bu leme ibretle bak. Gafletten kurtul, meydan bo deildir. Sultan Sleyman ve skender Han neredeler? Yzbin senelik mr nee iinde geirsen de, aslnda hepsi "bir an"dan ibarettir. A gzm! Cihan denen bu bahe ne gle, ne blble kalacaktr. Zaten felek, kime isteine gre yr olmutur.

Bu gazel ne kadar da etkileyiciydi. Aynal Baba bu paray bitirip de neyi flemeye balad zaman gzlerimden ya akyordu. Bunlar zlem ve znt gzyalar myd? Yoksa ak ve zevk gzyalar m? Bunu bilmiyorum. Yalnz ok duygulanmtm. O anki ruh ve vicdan hlimi anlatmak mmkn deil. Aynal Baba okumaya devam ediyordu: Tamah ve hrsa uyup nejs ile mahkr olma, Rahatn zail olur, nam- mehur olma! Sohbet-i rij-i billaha eri dr olma, Saltanat mesnedi dnya ile marur olmaf* Kendimden geecek dereceye gelmitim. Baba'nn sesini ok yava ve deta uzaktan geliyormu gibi duymaktaydm. Ney, alacak gzellikte sesler karmaya balamt: Zevki dnyaya jirb olmadlar ehli kemal Bildiler hasl hep zill- heva l'b- hayal. Zevke tebihi cihann hele ryaya misal, Dmeni ak tutup buldu kamu feurb-i visal.** Kulam ok ar iitiyordu. Ses sanki ok uzaklardan geliyordu. Yava yava duygularmdan, daha dorusu d lemden syrlmaya baladm. Hibir ey grmyor ve duymuyordum. Bir sre
Agzlle ve hrsa kaplp nefsin kahrna urama. Mehur biri olma, sonra rahatn kaar. Allah' bilenlerle arkada ol, onlardan uzak kalma. Dnya tahtndaki gcnle gururlanma. Kmil kimseler dnya zevkine kaplmad. Sonuta dnyann bir glge, bo bir arzu, bir oyuncak ve hayal olduunu bildiler. Ryann gerekle ne kadar ilgisi varsa, cihann da zevkle o kadar ilgisi vardr. Herkes ak eteini tutarak Allah'a yaklat.

uykuyla uyanklk arasnda ylece kaldm. Fakat bu durum ok srmedi. Kafam almaya balad. Grnte birey hissetmememe ramen kendimi garip bir lemde grmeye baladm. Hayalin derinliklerine dalmtm. Gzlerim kapal olmasna ramen gryordum. Kendimi, yaadm memlekete benzemeyen bir ovada gryordum. Ova, tam olarak seemediim birtakm otlarla rtlyd. Sazl andran uzun otlar arasnda eit eit hayvanlar dolayordu. Bunlarn bazs canavard. Fakat ben onlardan korkmuyor, korkusuzca yoluma devam ediyordum. Ara sra bana bireyler syleyen bir arkadam vard yanmda. Fakat cismini gremiyordum. Birey sormak isteyince soruyor ve cevabn alyordum. Saatlerce yrdk. Sonunda yoruldum. Grnmeyen yol arkadama nerede bulunduumuzu ve nereye gittiimizi sordum. "Hindistandayz. Yokluk tepesine gidiyoruz." dedi. Ona uyarak yoluma devam ettim. Bir sre sonra karmza bir da kt. Yksek, ok yksek bir dad. Bir mddet yrdkten sonra daa ulatk. O srada gm gibi parlayan bir dereciin kenarnda bir kulbe grnd. Arkadam oraya doru gitmemi syledi. Kulbeye gittim. inde gen bir adam vard: -Ne istiyorsun, dedi. Fakat ben ne istediimi bilmiyordum. Arkadam cevap verdi: -Yokluk tepesini grmesi iin getirdim. Ltfen onun klavuzu olun! Gen adam, memnun bir ifadeyle bana bakt. Elimden tuttu ve: "Gel!" dedi. Bir aacn glgesine oturduumuzda bana: -Yokluk tepesine insanlarn binde biri, yzbinde biri kabilir. Zira ona ulamak iin insann kendine hakim olmas lzmdr. Bir kimsenin kalbinde arzu ve istek olursa yar yolda kalr. Oraya yalnzca canl cenazeler kabilir. Sen kendinde byle bir g hissediyor musun? dedi. Dayanksz ve sabrsz fakat iyi niyetli bir insan olduumu, syledim. -Yazk, dedi. Zaten insanlarn ou byledir. Hele bir giriimde bulunalm, belki baarnz.

Beni tekrar elimden tutarak kulbeye gtrd ve: -Bugn misafirimsin. Yarn sabah yola kanz. imdi vaktimizi ldrmemek iin biraz konualm istersen? dedi. smimi sordu: -Raci, dedim. Bu insana byk bir sayg duymaya baladm. Ben de skla skla ismini sordum. -Buddha Gotama Sakyamuni, diye cevap verdi. Bu insann, insanolunun en byklerinden biri olduunu, kitaplardan renmitim. Evet, Buddha'nn huzurundaydm. Saygyla ayaa kalktm ve elini pmek istedim. Engel oldu. -Eer bunu benim iin yapyorsan, bil ki ben bir hiim. Benim nazarmda vg de yergi de birdir. Kendin iin yapyorsan, kalbindeki sevgi yeter de artar bile, dedi. Ertesi sabah erkeden yola ktk. Buddha elimden tutuyordu. Yokluk tepesinin etekleri, dnyada, -daha donsu dnyay basit bir gzle seyrettiimizde- grlmesi mmkn olmayan bir gzellie sahipti. Trmandmz yolun her iki taraf da esiz gzellikteki manzaralarla doluydu. nsan mest eden gzel bir koku etrafa yaylmakta, gl aalarn muhabbet yuvas edinmi blbllerin nameleri insann kalbini titretmekteydi. zerinde yrdmz yol ok ince, altn gibi parlak, pamuk gibi yumuak kumlarla rtlyd. Yolun her iki tarafndan akan ho ve mini mini derelerin rlts, n maukuna kavutuu srada syledii kesik, heyecanl, titrek ve coturucu szler gibi nsann kulan ve yreini okuyordu. Daa trmandka gzellik artmaktayd. Sonunda bir kke, daha dorusu bir saray yavrusuna vardk. Bir taraftan ykseklere trmanmak, bir taraftan da hava beni son derece acktrmt. Kkn kapsndan ieri girer girmez muhteem gzellikteki yemeklerden yaylan kokular burnumu okad. Byk bir odaya girc'k. Ortaya bir sofra kurulmutu. Altn tabaklarn iinde, insanolunun sanatkrca yapt ne kadar yemek varsa hepsi bulunuyordu. Bana kalsa, hemen sofraya kurulup karnm doyuracaktm. Fakat Buddha elimden tutuyor ve kulama:

-Yokluk tepesine trmanyoruz. Bu yemeklerden yediin takdirde buradan geri dnmen ve benden ayrlman gerekir, diyordu. Bir kurt gibi ackmama ramen bu emre itaat ettim. O enfes yemeklerin karsnda bir saat oturduk. Buddha susuyordu. Ben ise garip birtakm hislerin etkisi altnda kalarak gcm yitirmitim. Bu zatn, yaayan ve yiyip imeye ihtiya duyan bir insan, sanki bir melekmi gibi a brakmasna iten ie kzyordum. Nihayet birdenbire: -Haydi artk gidelim. Yeteri kadar dinlendik, dedi. Tam kkten kacamz srada cennetteki glmanlan andran bir gen karma kt. Elindeki altn tepsinin zerinde tane billur kse bulunuyordu. Bunlarn birinin iinde su, dierinde arap, ncsnde ise erbet vard. Gen: -Efendim! Trmanlacak yer hayli uzakta. Yemek yemediniz, bari bireyler iin, dedi. Nazike sunulan bu teklifi hemen kabul edip, arap ksesini elime aldm. Gen, sevin ve mutluluk iinde yzme bakyordu. Seher vaktindeki gzellii andran ho bir glmseme, yzndeki parlakla gz kamatrc bir dalgalanma veriyordu. Kseyi dudaklarma dedireceim srada Buddha elime vurdu. Kse yere dt. Hibir ey sylemeden elimden tuttu. Kkten kp yola devam ettik. Bir ara nereden geldiini anlayamadm bir ses duydum. Bu ses o kadar gzeldi ki Davud'un sesi bunun yannda karga sesi gibi kalrd. yle sylyordu: Yr, ey seyyah- avare yr, durma yr! Koymasn rah visalden seni ezyak misal. Bu bedayi, bu letaij, neme rya ve hayal, Yr, ey zairi biare yr, durma yr! Yr ki, mzhet-i vuslatta teali gresin, Yr, aslnda fena bul, budur etvar- kemal.

Yr, alyii terk et iersin ke's-i visal, Yr ki, saha-i hde tecelli gresin.* Bu sesin tatllndan, gzlerimden hzn ve zevk yalan akyordu. Fakat yolumuza devam ettik. Geceyi imenlerin stnde geirdik. Derin bir uykuya dalmtm. Ne rya, ne de hayal grdm. Ertesi gn sabah erkenden tekrar yola koyulduk. le zeri karmza bir saray kt. Bu saray ancak hayal leminde grlebilirdi, yani ancak hayalgcnn yaratabilecei nitelikte muhteem bir eserdi. Bundan daha gzel, daha mkemmel, daha gsterili bir yap hayal etmek imknszd. Oraya doru yneldik. Aramzda be on admlk bir uzaklk kaldnda kaps kendiliinden ald. O srada Buddha yle dedi: -Bu saray insanlarn ayan kaydran yerdir. Bu saray imtihan yeridir. Doruluk ve sebatn salam ipine smsk yapanlar bu yeri geebilir. lerisinde Yokluk tepesi vardr. Fakat buradaki gsterie ve gnl alc eylere kaplanlar, keder dolu olan cehennem ukuruna derler. Buras bir arzu cenneti, ilerisi ezeli bir yokluk meydandr. Buras gz boyayan eylerle dolu bir saray, tm konuklarn ikence ederek ldren bir misafirhanedir; ilerisi zevk ve hrriyet meydan, mutlak lemdir, birlik yeridir. Burada kalan alayp szlanma yurduna gider, ileriye giden dert ve skntdan kurtulup makamszla kavuur. Burada kalan arzu ve istee, hrs ve emele esirdir. leri gidenin taht, sonsuz bir meydan ve mn lemidir. Akll ol, aldanma! Sebat et! Ben seni burada bekliyorum. Haydi, ieri gir! Hava serindi ve mis gibi kokular kaplamt etraf. Zmrt gibi imenleri, parlayan iekleri, akl ta byklnde her eEy avare yolcu! Yr! Durma, yr! Bu geici lemin zevkleri seni Allah'a kavumaktan alkoymasn. Bu esiz manzaralarn, bu gzelliklerin hepsi yalnzca bir rya ve hayaldir. Ey zavall ziyareti! Yr! Durma, yr! Yr, kendi aslna kavu. Kemalin dereceleri bunlardr. Geici ss ve gsterii terk edip, yr ki Allah'a kavuma kadehinden iesin. Yr ki, yokluk meydannda Allah'n kudretini ve srrn gresin.

it mcevherle denmi baheyi geerek sarayn kapsna ulatm. Yirmi otuz kadar cariye beni karlad. Herbiri esiz gzellikteydi. Benzerlerine hayal leminde bile ok az rastlanrd. ki tanesi terifat grevini gryordu. Binbir trl hrmet ve arlamayla bir odaya gtrldm. Sarayn grkeminden, kzlarn esiz gzelliinden, zellikle de kollanma girenlerin cazibesinden arm, aptallamtm. Kularn cvltsn ya da perilerin arksn andran gnl okayc szlerle "Ho geldin!" diyen kzlardan biri kavrulan dudaklarma bir kadeh uzatt. Aklm kaybetmitim. Kadehi alp itim. Buz gibi souktu ve tattm ieceklerin hepsinden gzeldi. Yeniden domu gibi oldum. Derhal bohalar getirildi. lerinden ssl ve ipekli havlular karld. Hizmetilerim mini mini elleriyle elbisemi karmaya baladlar. nce odann bitiiindeki bir salona, oradan da hamama sokuldum. Hepsi plak bir sr huri karlad beni. Bedenleri o kadar mkemmel ve ekiciydi ki bu gzellik abidelerinin arasna melek bile girse ehvete kaplrd. Her yan eitli renklerdeki talardan yaplm olan hamamn gbek tana serilmi bir yataa yatrldm. Hurilerin mini mini elleri altnda bedenim titrerken, kadn tellk klna girmi bu esiz heykellerin zarif dokunularyla fazlaca yorulmu olan bedenim ksa bir sre sonra tamamen uyutu ve tatl bir uykuya daldm. Uyandm zaman hamamn scak bir blmesine gtrlerek ykandm. Arkasndan souk su dokundum. Bylece yorgunluum gemi, canlanmtm. Batan baa hayat pnar kesilmi bir vaziyette hamamdan karlp, mkemmel bir odaya gtrldm. Abanoz aacndan yaplm bir masaya gm bir tepsi konuldu. Sofra kuruldu. Dnyadaki yemeklerden hibirisiyle kyaslanamayacak kadar lezzetli yemekler getirildi. Peri yzllerden biri billur bir srahi getirdi. Bir kadeh arap sundu. Bir grup kz ellerine mzik letleri alp, ark sylemeye baladlar. Bu zevk lemi bir saat kadar srd. Sevincim son haddine varm, nefsim kudurmu ve ehvetin verdii azgnlkla deta bir canavar kesilmiti. O srada ieriye bir kz girdi. Ellerini gsnde kavuturarak karmda durdu.

-Efendim, Peri, size kavumaya ve sizinle muhabbet etmeye can atmaktadr. Ka gndr gzyalar iinde gelmenizi bekliyordu. Buyurun!., dedi. Sonra koluma girerek beni sarayn ikinci katna kard. Bir odaya sokup, kapsn kapad. Gzellik perisinin yzn grnce, hayretlere dtm. Dnyada grdm en gzel kadnn bu gzellik perisine gre durumu, on paralk bir mumun, gnee gre durumu gibiydi. Gzlerim kamat. Karard. Dizlerimin ba zld. Gzlerindeki ehvet kvlcm o kadar ekici, dudaklarndaki glmseme o kadar arzu uyandrcyd ki heyecandan ayaa kalkamadm, srne srne yatan yanna gittim. Merhamet dilercesine, bayalaarak, bir dilenci gibi, gzlerimi bu esiz gzele evirdim. Ak perisi, erguvan tllerle ssl bir yatakta yatyordu. Gm gibi beyaz vcudunu yalnzca ince, ipek bir giysi rtyordu. Bu haliyle, etrafnda k huzmesi olan aya benziyordu. Bu ince rt o esiz gzellikteki bedeni rtmyor, o melek yzlnn arzu ile seyredilmesini engellemiyordu. Gzlerindeki ehvet atei alevlendi. Dudaklar arzu ve gcenmeyi anlatan can alc bir titreme ile titremeye balad. Al yana ehvet ateiyle bir kat daha kzard. Kollarn at. Siyah salar, akla titreyen gm gerdann sard. Bylece, bir gzellik abidesi kt ortaya. Kollarn aarak: "Gel!.. Gel!" dedi. Ben minnet ifade eden bir lk kopararak kucana atladm. Parlak yanaklarn ve titreyen dudaklarn ptm. Bu birleme sadece bir an srd, bir an... O srada gk grltsn andran bir ses yeri g inletti. Korkun bir zelzele, sanki dnyay alt st etti. Den bir yldrm saray sarst. O kocaman bina bir avu toprak gibi yld. Yklp gitti. Korkudan gzlerimi kapadm. Sevgilime sarldm. Gzlerimi atmda kendimi bir cadnn kucanda buldum. ok iren ve ok pisti. Hayret ve nefretle dolu bir lk kopararak, boynuma sarm olduu kollarn atm ve kendimi kurtarmaya altm. Bayku

sesini andran kahkahalar kopardka hill eklindeki enesi, kartal gagasna benzeyen burnuna deiyor, bu iki engel birbirinden ayrldka lam ukuruna benzeyen az alyor, sararm uzun dileri grlyordu. Ben kendimi kurtarmaya altka, cad olanca kuvvetini kollarna verip beni brakmamaya alyor ve yle diyordu: -Nankr! Az nce ayaklanma kapandn ve tattn esiz zevki unuttun. Merak etme, ben, bir mddet sonra yine eski hlime dneceim. G bel cadnn elinden yakam kurtardm. Saray, bir ple dnmt. nceden herbiri birer huriye benzeyen hizmetiler imdi birer cad olmutu. Beni kovalamaya baladlar. Ellerine dmemek iin ardma bakmadan kouyordum, daha dorusu uuyordum. Nihayet yorgunluktan bitkin dtm. Cadlar beni takip etmekten vazgemilerdi. Etrafma bakndm. O zmrt gibi imenlerin yerinde dikenler, blbllerin yerinde baykular, altn kumlarn yerinde siyah ve sivri akllar vard. O an aklma Buddha geldi. Beni kapnn nnde bekleyecekti. Fakat ortalkta ne kap, ne de Buddha vard. Ar ar dadan inmeye baladm. Sonunda bir meydana vardm. Karmda bir kalabalk belirdi o an. Meydann dousunda, banda altn bir ta, elinde kymetli talarla sslenmi bir asa, stnde kymetli elbiselerle Buddha bir tahtn zerinde oturuyordu. Etraf, ssl ve parlak elbiseler giymi, balan ululuk talaryla sslenmi insanlarla evriliydi. ki kii kollarmdan tutup, beni onun huzuruna gtrd. Buddha byk bir heybetle ayaa kalkt. Kolunu bana doru uzatt. ehadet parmayla iaret ederek: -Ey, sznde durmayan insan! Ey insan! Ey, kadn yaratll insan! Yazk sana! Sznde durmadn. stenilen noktaya varmadn. "Birlik" sarayna girmedin. Mutlak birliktelie ulamadn. Yokluk tepesine kmadn. Ey gafil adam! Git bu yerlerden, git! nnde diz kp, bedenini ve ruhunu teslim ettiin cadya, dnyaya git! Sen sekin bir insan deilsin. Sen bu meclisin eri deilsin. Git! Git ki arzu ejderhas cierlerini yesin. Git, git ki hrs

akrebi Nemrut'un beynini kemirdii gibi seninkini de kemirsin. Git, git ki dnyadan bir kpek eksilmi olmasn. Git, git ki mert insanlarn gl bahesi dolmasn. Git namert! Git!.. Git!., dedi. Sonra eliyle, talara emir verir gibi bir iaret yapt. Bulunduum yerdeki ta, toprak, ot, ksacas herey imek hzyla aa doru akmaya balad. Nihayet karanlk bir uuruma yuvarlandm. Bir strap l, cierlerimi paralayarak, boazm yrtarak ve titreyen dudaklarm hrpalayarak kt. Gzlerimi atm. Aynal Baha'nn gle ve yumuak yz, hznl gzleri gzlerime iliti. Elindeki marapay bana verdi. tim. Sonra, yeni piirdii sade kahveyi ikram etti: -Evldm! Yokluk Tepesi'ne varmak kolay deildir, kolay deil, dedi. Elimde olmayarak ayaklarna kapandm. Ertesi gn yanna gelmek zere izin istedim. -Bu memlekette bulunduum mddete, aramzda geen eyleri kimseye sylemeyeceine sz ver, dedi. Ben de sz verdim. zin verdi.

Temaa Bayram

"Ey Aydnlk! Karanlklar aydn eyle!" Zerdt Mezarlktan kp eve gittim. Annem akn bir hldeydi. Her gece beni sarho olarak grmeye almt. Her zaman eve sabaha doru gelirdim. Onu hasta olmadma ikna ettikten sonra kendi hlime brakldm. Grdm hayalleri dndm ve erkenden yattm. Ertesi sabah arya gittim. Birka kk tencere, tabak, sahan, kak ve mangal gibi eyalarn yan sra ya, pirin, kahve gibi eyler aldm. Ve mezarla gittim. Aynal Baba kulbesinin nnde oturuyordu. Aldm hediyeleri reddetmedi. Kahve piirdi. Bir mddet sohbet ettik. Sonra yemek yedik. Biraz uyuduk. Sonra kahve itik. Aynal Baba neyini eline ald. O gzel sesiyle gazel okuyarak neyi flemeye balad. Bu uun, lem Bsebatu bkdem Nerde Havva, Adem? Varsa akln ey dedem. Dem bu demdir, dem bu dem! Dem bu demdir, dem bu dem! Yd- mazi baheder Hayf lm- keder Olma megul-i kader Kimse kalmaz hep gider.

Dem bu demdir, dem bu dem! Dem bu demdir, dem bu dem! Sen gibi bir saile Heyf deil mi gaile? Olma megul hl ile Derd-i istikbal ile. Dem bu demdir, dem bu dem! Dem bu demdir, dem bu dem! Bu hayatta yok vefa Her gn derd- cefa Sen, ey mtak- sefa mrn etme heba. Dem bu demdir, dem bu dem! Dem bu demdir, dem bu dem! Kim bilir Ethem imi Bilmeyen sersem imi Gayesi bir dem imi Maadas hem imi. Dem bu demdir, dem bu dem! Dem bu demdir, dem bu dem!*
Bu olaylar ve bu lem ezel ve ebed deildir. Havva ve Adem nerede? Ey dedem! Akln varsa an bu andr, an bu an. Gemii hatrlamak korku, strap ve keder verir. Kaderle urama. nk kimse kalc deildir, herkes gidicidir. An bu andr, an bu an. Senin gibi bir dilencinin dert ve sknt ile uramas yazk deil mi? imdinin ve gelecein derdiyle urama! An bu andr, an bu an. Bu hayatta vefa yoktur, her gn dert ve eziyettir. Ey huzura can atan! mrn boa geirme. An bu andr, an bu an. Bilen kimse Ethem imi, bilmeyen ise sersem imi. lm srasnda hayat sadece bir nefesten ibaret olup, geride kalanlar dert ve keder imi. An bu andr, an bu an. An bu andr, an bu an.

Ksa bir sre sonra neyin sesi hafif ve ho bir inilti hlini ald. O srada dalmm. Yeni bir yer grmeye baladm. Belh ehrinde bir evde bulunuyordum. Yatamdan yeni kalkmtm. Odama bir kadn girdi. Bu kadn benim karmm. Benimle Farsa ile Sanskrite aras bir dille konuuyordu. in garip taraf ben bu dili iyi biliyordum. ki kiiden meydana gelmi bir insandm. Ben, hem ben idim, hem binlerce yl nce yaam bir ranl. Kadn dedi ki: -Ge kalyorsunuz. Artk elbisenizi giyin ki Temaa bayramn seyredebilesiniz. Karnm gzelce doyurduktan sonra elbiselerimi giydim. Elbisem, srtma giydiim uzun bir al ile belime doladm bir kuaktan ibaretti. Bama sivri bir klah geirip sokaa ktm. Tel iinde yryen bir kalabalk grdm. Onlarn arasna katldm. Sokaklardan geerek bir meydana vardk. Binlerce insan toplanmt meydanda. Ortaya byk bir adr kurulmutu. Buraya niye geldiimi ve ne olacan bilmediim iin yanmda bulunan adamlardan birisine ne olup bittiini sormak zorunda kaldm. Cevaben yle dedi: -Bugnden itibaren krk gn Temaa bayram yaplacak. imdi ortaya tellllar kp, herkesi imtihana davet edecek. Herkes birer birer Zerdt'n huzuruna kacak. Her kim "hak sz" sylerse hakikatleri temaa etmesine izin verilecek. Alnna "Cennetlik" yazlacak. Her kim syleyemezse bundan mahrum kalacak. Alnna "Cehennemlik" yazlacak. Fakat unu belirtmeliyim ki iyi iler yapanlarn alnndan bu yaz silinir. Bylece ailesi, akrab ve dostlar sevinlerinden bayram yaparlar. Ben, hibir ey bilmediim iin doal olarak bu imtihan veremeyecektim. Alnma "Cehennemlik" yazlacakt. Geldiime piman oldum. Eve dnmeye karar verdim. nceden konutuum adama bu dncemi syledim. -Sakn gideyim deme! Zira hem gelmeyenlerin, hem de gelip imtihan veremeyenlerin alnna "Cehennemlik" yazs yazlr, dedi. Zarurete binaen, iyisi mi imtihana gireyim, diye dndm.

Tellllar barnca, herkes birer birer, dzenli olarak adra doru yrmeye balad. Bulunduum yer adra ok uzak deildi. Bu yzden bir saat iinde adrn kapsna vardm. Kapda duran bir nbeti herkesi birer birer adra alyordu. Sra bana geldi, ieri girdim. Zerdt byk bir tahta oturmutu. Banda altndan yaplm bir ta, zerinde deerli bir kaftan vard. Etrafnda krk kadar ihtiyar, sayg ifadesi olarak ellerini gslerinde balam, ayakta duruyorlard. Meclisin azameti karsnda arp kaldm. Cahillik kusurundan dolay utan verici bir duruma dmemek ve knanmamak iin, iimden dua etmeye baladm. Zerdt sordu: -Nereden geldin? Kalbime ilham edilen u cevab verdim: -Sebep ve hikmetinden sual olunmayan Allah'tan... -Niin geldin? -Allah, aydnlk ile karanlklar ayrmak, aydnlk ile dil, karanlklar ile kahhar olmay istedi. Aydnlaa "ben", karanlklara da "benden bakas" dedi. -Aydnl nedir, karanlklar ne? -Aydnl Hrmz, karanlklar Ehrimen'dir. -Hangisi stndr? -u anda her ikisi de eittir. Ne Hrmz Ehrimen'e, ne de Ehrimen Hrmz'e stnlk salayabilir. -Bu kemekelik nedir, sonu ne olacak? -En sonunda Hrmz Ehrimen'e stn gelecek. Bylece lem hep aydnlk olacak. -Sonra ne olacak? -Allah "hep ben, hep ben" diyecek. "Benden bakas" demeyecek. -Sen kimsin, kiminsin? -Ben aydnlkym (nurcuyum), Hrmz'e aitim. Zerdt ellerini kaldrd: -Allah seni aydnlk klsn! dedi.

Alnmda, iki kamn ortasna kadar inen yemyeil bir izgi belirdi. Zerdt'n etrafndaki ulu ihtiyarlar: -Allah mbarek etsin, Allah mbarek etsin! dediler. Huzurdan ktm. Alnmdaki yeil izgiyi gren kalabalk byk bir hrmetle saflar ap bana yol vermekteydi. adrn kapsnda, yanma refakati olarak verilen rehberin yardmyla, meydanda hazr bekleyen atlara bindik. Douda grlen zmrt tepelere doru hareket ettik. Birka saatlik yolculuktan sonra bir kervansaraya ulatk. Gnn kalan ksmn orada geirdik. Ertesi gn sabahleyin uyandrldk. Rehberim beni bir odaya gtrerek dedi ki: -ok byk bir savaa girmek zeresin. Kl, kalkan, grz gibi sava letlerini kullanmakta maharetin var m? Bir deneyelim. Bu oda trl trl silhlarla doluydu. Rehberim bana bir zrh giydirdi. Elime bir grz almam iaret etti. Ben kendimde byk bir kuvvet ve maharet hissediyordum. Grz ve kl kullanmada rehberimin takdirini kazandm. Orada bulunan silhlarn en iyilerinden birer takm aldktan sonra kanatl atlarmza bindik. Akama kadar utuktan sonra yksek bir dan eteklerine vardk. Da o kadar yksekti ki tepesi grlmyordu. Sanki tepesi gkleri yarm, usuz bucaksz ykseklerde kaybolmutu. Rehberime bu dan adm sordum. -Fark da, dedi. O geceyi dan eteklerinde geirdik. Gnein dousuyla birlikte atlarmza bindik. Bu kez, dan tepesine doru uuyorduk. Atlarmz hayal bile edilemeyecek kadar hzlyd. Sonunda dan tepesine vardk. Buradaki manzara, hi kimsenin grmedii, grmeyi de hayal edemeyecei trden bir manzarayd. Meydan dnya kadar geniti. Bu meydann sol tarafnda bulunanlar, karanlk gecelere aydnlk dedirtecek kadar karanlkt. Sada bulunanlar ise snk brakacak kadar parlakt. Gzlerimiz, akl sr ermez bir ekilde, bu a dayanabildii gibi, o cehennemi karanl da sanki aydnlkm gibi gre-

biliyordu. Maher meydann andran bu yerde saysz insan toplanmt. Bunlarn bir ksm sada, yani aydnlk denizinde; dier bir ksm solda, yani karanlk deryasnda bulunmaktayd. Meydann ortas botu. Bu boluun iki ucunda, iki taht kurulmutu. Aydnlk taraftaki tahtn zerinde Hrmz oturmakta, o gzel yznden kan parltlar o mthi aydnla ramen farkedilmekteydi. Karanlk tarafta bulunann zerinde en korkun mahlktan daha korkun, en irkin caddan daha irkin Ehrimen oturmaktayd. Fakat bir de bu tahtlarn stnde, gkte asl gibi duran bir taht vard ki onlarn azametini solda sfr brakyordu. Biz meydana vardmz vakit doruca Hrmz tarafna getik. Biraz sonra meydanda mthi bir grlt patlak verdi. Her azdan: -Bakn, bakn! Allah'n emri yere indi, szleri kyordu. Gkyznde asl duran tahtn stnde, insann hayal edebilecei btn gzellikleri kendinde toplam ayakta duruyor ve elinde bir kre tutuyordu. Bu krenin dousu aydnlk, bats karanlkt. Aydnlk ile karanlk arasnda yle bir denge vard ki, ne aydnlk karanla, ne de karanlk aydnla karyordu. Sa taraftaki kalabalk: -Ya Rabb! Ya Rabb! Karanlklar kaldr, diye bardlar. Sol taraftakiler ise: -Ey karanlk! Gcn gster, diye barp aryordu. Mucizev bir ekilde, uzak ve yakn her kulaa gelebilen tatl bir sesle nur yzl peri yle dedi: -Bu meydan, adalet ve imtihan meydandr. Bunun zerine herkes derin bir sessizlie gmld. Her iki taraf da kendinden geercesine dua etmeye balad. Her iki tarafa da byk bir sessizlik hakim olmutu. O srada Hrmz ayaa kalkp yle bir konuma yapt: -Ey insanolu! Allah sizi kendi gibi nur olasnz diye yaratt. Sizi btn yaratklara stn kld. Size her trl nimeti ihsan et-

ti. Fakat sizi, nur iken karanlklarla kartrd, ruh iken cesetle birletirdi. Bunu, sevmedii karanlklar, sevdii aydnlk ile ortadan kaldrasnz diye yapt. Ey insanolu! Nur benim. Bana gelin, benim olun. Ben olun. Nurun gerei olan gzel huylarla ahlklann. Allah'n emirlerini tutup, yasaklarndan kann. Bakalarn nefsinize tercih edin. Kin, kskanlk, nifak, hiddet, dmanlk, hrs ve haset gibi karanla zg sfatlardan kurtulun. Her durumda Allah'a kredin. Verdiklerine kanaat edin. Ksacas bu imtihan dnyasndan nur olarak aynim ki, nurlar lemi sonsuza dek kararghnz olsun. Hrmz oturdu. Ehrimen ayaa kalkt. yle bir konuma yapt: -Ey insanolu! Uyank olun. Yaratlnzn gereklerini iyice dnn. airane szlere uyup da mrnz heba etmeyin. Gln, elenin, hayattan zevk aln. Yiyin, iin. yice bilin ki, bu dnyada insann yalnzca iki amac vardr. Gerisi yalandr. Bunlarn birincisi kibir, ikincisi ehvettir. Bu iki amaca insan sevkeden benliktir. Bu iki amaca ulamaya aln. Nefsinizi hereye tercih edin. Basit bir zevkiniz iin binlerce insan harcamaktan ekinmeyin. Yaratlnzn icab budur. Doann yasas da budur: Kk kular bcekleri, byk kular kk kular yiyor. Byk kular da alk ve souk mahvediyor. Bir bcek tohumlan yiyor. Onu da baka bir hayvan yiyor. O hayvan da bir dieri yutuyor. Bir koyun otlar yiyor, siz de koyunu yiyorsunuz. Bu lem hereyin birbirini yemesi ve yok etmesi iin kurulmutur. Herey birbirinin dmandr. Bakalannn keskin dilerine yem olmaktan kurtulanlan da birgn "lm" denen korkun yaratk yutuyor. te gerek budur. Palavralara inanmayn. Benliinizden baka varlk, zevkinizden baka ama tanmayn. Bunun zerine Hrmz yavaa ayaa kalkt: -Ey insanlar! Ehrimen denilen ala, kovulmu eytan dinlemeyin. Syledikleri yalandr. Gerek kulluk, kibir denilen yalanc zevke oranla byk ve gerek bir zevktir. Nice manev zevkler vardr ki, ehvet onlarn yannda tiksinilecek bir ey gibi

kalr. Ehrimen'in dedii nefs, hayvanlara zg bir igddr, insan nefsi, ahlk kurallara gre dzenlenmelidir. nsan, doa bahesinde yetimi gzel bir iektir. Fakat akl denilen byleyici bir koku ile dier ieklerden ayrlr. Hayvanlar leminde geerli olan kanunlarn ou insana uyarlanm ve saptrlmtr. Bunlara kulak asmayn! dedi. Bu defa Ehrimen fkeyle sze balad: -Hrmz yalan sylyor. Sizi, birtakm uyduruk kanunlarn, hayal kaidelerin esiri, acizlik ve itaatte en aa hayvanlardan daha aa yapmak istiyor. Zaten be gnlk zevkiniz var, sizi bundan da alkoymak istiyor. Dinlemeyin! Allah'n dalkavuu olan Hrmz' dinlemeyin! dedi. Her ikisi de birbirini yalanlamaya devam etti. Sonunda birbirine saldracak kadar ileri gittiler. O srada, onlarn stndeki tahtta oturan peri elindeki kreyi uzatarak: -Henz sra size gelmedi. Bouna uramayn. arpma size tbi olanlar arasnda olacaktr, dedi. Bunun zerine Hrmz: -Beni seven meydana ksn, dedi. Ayn sz Ehrimen de syledi. O srada ben de, sa taraftaki savalara katldm. Geceyi orada geirdik. ok gzel ikram ve hrmet grdk. Ertesi sabah erkenden dmbelekler ve davullar alnmaya balad. Ehrimen taraftar bir er meydana kt, kendisiyle arpacak bir er istedi. Bizim taraftan biri karsna kt. Bu ekilde, on gn boyunca iki taraftan yirmi kadar sava ortaya kp, birbiriyle savat. Bazen Ehrimen taraf, bazen de bizim taraf galip geliyordu. arpma hergn devam ediyordu. Bylece her iki taraftan da birok insan ld. Yedinci gn, bizim taraftan kan bir sava akama kadar kim karsna ktysa yendi. Ehrimen tarafndan yirmi kiiyi ldrd. Bizimkilerin sevincine diyecek yoktu. Ehrimen'in kard savalarn birer birer yere serildii grld zaman bizim tarafta zafer davullar almyor, sesler gklere kyordu: "Allah bereketini artrsn!"

O gece bizim tarafn casuslar ertesi gn, bugne kadar hi yenilmemi bir savann meydana kacan haber verdi. Herkes tel iindeydi. Rehberimle beraber casuslardan birinin adrna gittik. Casusla uzun uzadya sohbet ettik. Ertesi gn meydana kacak Ehrimen taraftan savann adnn "Nifak" olduunu rendik. in garip taraf Nifak denen bu eytan kyamete kadar yaamaya mahkummu. Onu ldrmek mmkn deilmi. Herkeste grlen teln sebebi buymu. Ben de son derece meraklandm. Sabaha kadar ryamda garip arpmalar grdm. Ertesi sabah ks ve dmbelekler alnmaya balaynca Nifak meydana kt. Heybetli bir grn vard. Batan ayaa elik zrhlara brnm, iri bir ata binmiti. Meydanda atn oynatarak: -Kendine gvenen bir yiit yok mu? Ben yle bir savaym ki, keskin klcm, zrhlara brnm nice kafalar koparmtr. Ben yle bir yiidim ki, sivri okum nice gsleri delmitir. Var m benim karma kacak? Canndan bezmi, dnyasna ksm kim varsa ksn ortaya!., diye meydan okudu. Nifak'n eline denin naneyi yiyeceini herkes biliyordu. Buna ramen, Hrmz'e sadk bir sava ortaya kt. Bir saniye sonra yere serildi. Daha sonra otuz kii srayla ortaya kt. Otuzu da ldrld. Nifak gn meydanda kald. Bu gnn herbirinde otuz-krk kiiyi ldrerek byk bir zafer kazand. Drdnc gece bizim tarafta byk hazrlklar grlyordu. Herkesin yzndeki hzn gitmi, yerine mit gelmiti. Rehberime bunun sebebini sordum. Bana: -Yarn Hrmz'n en gzde kullarndan ve en ok sevdiklerinden biri olan Muhabbet adl yiit kacak meydana. Bu lnetli Nifak'a ondan bakasnn galip gelemeyecei anlald. Bu gece Hrmz'n vezirlerinden biri olan Salah gelip bir konuma yapacak, dedi. Gece yars Salah denilen yal zat geldi. Hak ve hakikat iin herkesi cann feda etmeye ard. Sonunda dokunakl bir dua okudu. Ertesi sabah Nifak adl eytan ortaya kt. Sinsi sinsi glerek:

-Bugn canndan bezmi kimse yok mu? Meydan niin bo? Kendini yiit zannedenler nerede? diye bard. Hrmz taraftarlarnn tekbirleri arasnda Muhabbet meydana kt. Nifak adl eytan Muhabbet adl yiidi grnce, gzleri fkeden kan anana dnd. - gndr seni bekliyorum. Nihayet gelebildin. Gebermeye hazr ol! dedi. Muhabbet etkileyici bir nra att. -Beni bilen bilir. Bilmeyen rensin ki ben Muhabbet yiidim. Arslan gibi penelerim yrekleri para para eder, iri pazularm kafalar kopanr. Ey Nifak! Sen de gayet iyi bilirsin ki ben ne zaman meydana ksam seni tepelerim. Yeter artk ettiklerin. Gebermeye hazr ol! dedi. Nifak: -Doru, daha nce beni yendin. Fakat bu sefer senin cann okuyacam, dedi. Muhabbet ise: -Bunu aklndan bile geirme. Muhabbet her zaman Nifak'a galip gelecektir, diye karlk verdi. Sonra her ikisi de birbirine hcum etti. Kllar kalkanlara arptka ateler kyordu. Akama kadar dvtler ama birbirini yenemediler. Ertesi gn, byk bir azim ve kararllkla yine birbirine hcum ettiler. Fakat yine stnlk salayamadlar. nc gn, gne tam tepedeyken Muhabbet bir arslan gibi ileri atlp, bir vuruta Nifak' yere serdi. Bunun zerine Hrmz taraftarlarnn sevin lklar semaya ulat. Ehrimen taraftarlarnn fkesi lemi titretti. O gn Muhabbet yiit akama kadar otuz kiiyi daha tepeledi. Tam yedi gn, cenk meydannda karsna kanlarn anasn alatt. Yedinci gnn gecesi, casuslarmzdan, ertesi gn Ehrimen tarafndan, ok mehur bir savann meydana karlacan rendik. Gnein dousuyla birlikte sol taraftan bir grltdr koptu. Bu kez meydana kan Ehrimenli,

ok uzun boylu, ok heybetli, dev gibi birisiydi. San bir deveye binmiti. Elinde insan kafas byklnde bir grz vard. Meydanda bir tur att. -Ey Hrmz Taraftarlar! Hanginiz karma kacak? Bana Gazap Pehlivan derler. imdiye kadar, karma kp da canl kalan ok azdr, dedi. O gn karsna Muhabbet kt. Kahramanca savat. Fakat nc gn, ikindi vaktinde Gazap Pehlivan bir grz darbesiyle onu yere serdi. Henz lmemiken, dileriyle vcudunu parampara etti. Kalbini karp Ehrimen'in nne att. -En byk dmanlarmzdan biri olan Muhabbet'in kalbi ite ayaklarnzn altnda, onu bir gzel ineyin! dedi. Bu dehet verici manzara, bu feci lm karsnda iimiz kan alyordu. Ehrimen taraftarlar ise sevinten uuyordu. Temaa Bayram denilen bu garip bayram balayal tam otuz sekiz gn olmutu. Gazap', bizim taraftan henz malup eden olmam, Hrmz ile Ehrimen'in tahtnn stndeki tahtta bulunan mehul kiinin elindeki krenin sa tarafn karanlk kaplamaya balamt. Ehrimen taraf galip gelmek zereydi. Hrmz'n veziri Salah yanmza geldi. Gazap' ancak Hikmet Pehlivan'n ldrebileceini syledi. Hrmz'n, ertesi gn, onun meydana kmasn emrettiini dile getirdi. Bayramn bitmesine iki gn kalmt. Hikmet Pehlivan'n galip gelmesi iin dua etmemiz istendi. adrmza dndmzde rehberim gayet cidd bir tavrla: -Hikmet Pehlivan'n kim olduunu biliyor musun? dedi. -Hayr. -O sensin. Bu gece, uyku zaman deildir. Yarn Gazap ile arpacaksn. Geceyi ibadetle ve kl tahiniyle geireceiz. Hayretimden donakaldm. Bana bu kadar nemli bir grev verileceini aklmn ucundan bile geirmemitim. smimin Hikmet Pehlivan olduunu da bilmiyordum. Ancak, byle mukaddes bir dava urunda, Gazap gibi byk bir dmanla arpacam iin, kendimde byk bir azim ve g hissetmeye baladm.

Kendimin, dolaysyla da bu mukaddes davann yenik dmemesi iin sabaha kadar Allah'a dua ettim. Bu arada rehberim bana vuru teknikleri retti. Sabah namaz vaktinde zrhm giydim. Rehberim belime bir kemer takt. Alnmdan pt ve gzyalar iinde benim iin dua etti: Gnein dousuyla birlikte atma bindim. Gazap ortaya kt. Ben de karsna dikildim. smimi sordu: -Hikmet Pehlivan, dedim. Bana: -Behey zavall! Senin gibi mazlum ve kendi hlinde bir salak, benim gibi kkremi bir arslanla arpabilir mi? Haydi, defol git! Sen zararsz bir bunaksn. Senin kann dkmek bana yakmaz, dedi. " Ben de cevaben: -Beni alt edeceini hi sanmyorum. Acaba zirzopluuna m gveniyorsun? Bilmez misin ki, ben seni yenemeyecek durumda olsaydm karna karlr mydm? Haydi, kes tantanay. Gebermeye hazr ol! dedim. Gazap bu konumama ok kzd: -Vay! Kafay bulmusun sen galiba. Samalyorsun. Haydi yleyse!., dedi ve zerime hcum etti. Bu heybetli devin ldrc darbelerinden kurtulmak iin ok evik olmak zorundaydm. O kadar azimliydim ki, sanki ku gibi uuyordum. Akama kadar uratk. Bana bir darbe bile isabet ettiremedi. Ancak ben de ona birey yapamadm. Akamleyin biraz dinlendikten sonra geceyi dua ederek geirdim. Sabaha kar rehberim bana baz talimatlar verdi. Gnein dousuyla birlikte meydana ktm. Gazap fkeden kpryordu. Etrafmda frldak gibi dnerek: -Dn elimden kurtuldun. Fakat bugn kurtulamayacaksn, dedi. Saldrma pozisyonu ald. O srada ben, rehberimin rettii taktik icab: -Aman Allahm! Kafandaki de ne? dedim.

Bunun zerine elini bana gtrd. Ben o an, zrhsz olan koltuunun altndan kalbine doru klcm sapladm. Gazap korkun bir lk atarak yere dt. Azndan kan gelmeye balad. Ehrimen taraftarlarnn fkeli lklar gklere kyordu. -Hikmet, Gazap' hileyle ldrd, diyorlard. Mehul perinin elindeki kre batan baa nur olmaya balad. Bizimkilerin sevin lklar dnyay kaplad. O gn yleye kadar birok Ehrimenliyi tepeledim. Fakat le zeri karma peeli bir pehlivan kt. Beyaz bir file binmi olan bu pehlivann ortaya kmasyla Ehrimen'in yznde hnzrca bir glmseme belirdi. Hrmz buna son derece zld. Mehul periye seslenerek: -Efendim! Amacn nuru yok etmek mi? Merhamet!.. Merhamet!.. Merhamet! dedi. Mehul Peri: -Bu, Ehrimen'in hakkdr. Ne yapalm. stediini karr, cevabn verdi. Ehrimen glyordu. Hrmz zntyle boynunu bkt. -Emir senindir, dedi. Yenileceime iaret eden bu konumay herkes gibi ben de duyuyordum. File binmi olan pehlivan marur bir ekilde meydan dolat. Gk grltsn andran bir nra att. -Ey benim gcm inkr eden gafiller! yi bilin ki ben pehlivanlar pehlivan, yiitler yiidi Nefs-i Emmare'yim. imdiye kadar yenemediim hi kimse olmad. Bebin deiik ekle girerim ben. Bin trl silhm vardr. (Bana dnerek) Ey miskin Hikmet! Gel kendi rzanla teslim ol! Seni hizmeti olarak kullanaym. Sen aptal ve aciz bir mahlksun. Benim gzmde bir sinek kadar deerin yok. Fakat nedense seni severim. nk senin bana hizmetin dokundu. Haydi, teslim ol da kurtul! dedi. Cesaretimi toplayarak, bu teklifi kabul etmedim. Bunun zerine: -Ey Hikmet! Bendeki u silhlara bak. Rehberinin sana rettii alakgnlllk, ilim, kanaat, ihtiyat, arballk, sabr ve

hile numaralarn bakalar gibi yutmam ben. Onlarn herbirine kar kin, hiddet, dmanlk, nefret, ehvet gibi bir sr numara var bende. Gel, kendine yazk etme! dedi. Yine yanamadm. -A zavall! Ne dnp duruyorsun. Senin vurularn beni etkilemez. Seni bir saniyede mahvederim. Bu benim iin bir ocuk oyunca, dedi. Yine reddettim. Bunun zerine arpma balad. Ben bildiim numaralarn hepsini yaptm. Hibir etkisi olmad. Nefs-i Emmare beni adam yerine koymuyor, hlime glyordu. Nihayet "Gl Azim" adndaki bildiim en son ldrc vuruu yapmaya karar verdim. Emmare'nin sol tarafna getim. Vurmaya uygun bir pozisyon aramaya baladm. Emmare davay akt. -Ya! Demek beni ldrmek istiyorsun. Dur yleyse! dedi. Tam klc brne sokacam srada yzndeki perdeyi kaldrd. Hayal bile edilemeyecek bir gzellik gzlerimi kamatrd. Kl elimden dt. Emmare beni kemerimden tutup, filin zerine ald. Ve, Ehrimen'in huzuruna gtrd. -Ey Ehrimen! Hikmet'i ldrmedim. Esir aldm. Mutfakta soan soyar. Tam ona gre bir i bu, dedi. Bu espriye Ehrimen kahkahalarla gld. Hrmz'n gzlerinden yalar boalyordu. Kredeki nur yava yava yok olmakta, her taraf karanlk kaplamaktayd. Ehrimen taraftarlar galip gelmiti. Sol taraftaki kalabalk: -Karanlklar! Karanlklar! Aslolan karanlklardr. Onlar yendik, diye baryordu. Bizim taraf ise: -Sana hamdolsun! Sana hamdolsun! Ey nurlarn nuru! Nurunu kaldrma! diye yalvanyordu. Hrmz, Nur Perisi'nin nnde secde etti. -Ey yaptndan mesul olmayan esiz Tanr! Medet senden! Medet! Senin ban iin, senin hakkn iin... dedi. Hrmz ban secdeden kaldrmyordu. Ehrimen ise ban ge doru kaldrmt. Karanlk, kreyi yle kaplamt ki yalnz-

ca nokta kadar bir aydnlk kalmt bir kesinde. O srada uzaklardan bir ses duyulmaya balad. Bu ses erkeksi olduu kadar ho, ho olduu kadar erkeksiydi. ark sylyordu. Sonunda karanlklar arasndan, yzndeki nurla etraf aydnlatan bir svari grnd. Drt ayakl, aln boynuzlu, kanatl, koyu yeil bir ejderhaya binmi olan bu svari, bir gzellik abidesiydi sanki. Kestane rengine yakn, daha dorusu bazen siyah, bazen krmzms grnen kvrck salar omuzlarna dklyordu. Banda kymetli talarla ssl bir ta, zerinde yeil renkli ipek bir elbise vard. ark sylyordu. Biz de rkek rkek o ilh sesi dinliyorduk: Ben oyum ki satvetimden kinat lerzandr, Ben oyum ki zri bzum hakimi hercandr. Ben oyum ki her kim olsa serfuru eyler bana, Hki payim secdegh- zmre-i insandr. Ben oyum ki sret-i merdde yoktur benzerim, Hadimini barighm zmrei merdandr. Ben oyum ki mizan- adlimde msavi cmle halk, ehinahlarla gedalar bence hep yeksandr. Hasl imiri izz kudretiyim lyzid'in, Akm ben, satvetimden kinat lerzandr* Bu gzel ses, bu tatl nameler her iki taraf da mest etmiti. in garip taraf, Ehrimen taraftarlar da bizimkiler kadar zevk al"Ben o kimseyim ki, gcmden kinat titrer. Ben o kimseyim ki, bileimin gc her canlya hkmeder. Ben o kimseyim ki, kim olursa olsun bana ba eer. Ayam bastm toprak insanlarn secde yeridir. Ben o kimseyim ki, yiit yaratll insanlar arasnda bile benzerim yoktur. Yiit kimseler kapmn hizmetileridir. Ben o kimseyim ki, adalet terazimde herkes eittir. Bence, cihana hkmeden padiahlar ve fakirler ayn derecededir. Ksacas ben, lzid'in kuvvet ve kudret klcym. Ben akm, gcmden kinat titrer."

mt bundan. "Ak" adndaki bu pehlivan bize yaklatka nur perisinin elindeki kre aydnlk kazanmakta, nur, karanl kovmaktayd. Pehlivan meydann ortasna geldii zaman kre tamamen aydnlanm ve lemden karanlk kalkmt. Nefs-i Emmare ve onun esiri olan ben meydanda bulunuyorduk. Ak, ejderhasn bize doru evirdi. Gayet tatl ve laubali bir tavrla: -Ey Emmare! Bana da kar duracak msn? dedi. Emmare, ona kar byk bir hrmet gstererek filden yere indi. Ak'n nnde diz kt. -Sen herkesin olduu gibi benim de efendim ve velinimetimsin. Aczimi iln ederek, ite secde ediyorum sana, dedi. Ak, beni serbest brakt. Glerek: -Haydi! Koca aptal Hikmet, git, rahatna bak! dedi. Meydanda yalnz Ak kald. Ejderhasndan indi. Elleri gsnde olduu hlde, olduka yava ve ll admlarla nur perisine doru yrmeye balad. Onunla arasnda adm kadar mesafe kald zaman: -Ey, Nur Perisi! Yalnz senin kulunum, dedi ve secdeye kapand. Sonra: -Ey Hrmz! Ey Nur! Selm olsun sana! Zira, karanlklarn deeri seninle bilindi, dedi. Daha .sonra Ehrimer'e: -Ey Ehrimen! Ey karanlk! Selm olsun sana. Zira, nurun deeri seninle bilindi, dedi. Sonra meydann ortasna doru yrd. Ellerini semaya kaldrd. O srada krenin yars aydnlk, yars karanlk oldu. lem eski hline dnd. Bu arada her iki taraf da, bal bulunduu efendinin elini pmekteydi. Hrmz ve Ehrimen tahtlarndan inmiler, yan yana gelmiler, sanki karde gibi el skmlard. Nur Perisi bu durumu glerek seyrediyordu. Hrmz'n elini ptm. Yzne baktm. Bir de ne greyim!.. Hayretimden, bir lk koparverdim. Gzlerimi atmda Aynal Baba'nn glmseyen ehresini grdm.

Daim Dnm

"Ey Daim, Ey Dehr, Ey Evvel, Ey Ahir, Ey Zahir, Ey Btn! Sesimi duy! Kulun Zekeriya'y duyduun gibi." Hazret-i zel Bugn de, geen iki gnde olduu gibi ney sesiyle mest oldum. Kendimi on iki yanda bir ocuk olarak gryordum. Byk bir ehrin geni bir caddesinde bulunan gzel bir evde oturuyordum. Henz uyanmamtm. Gnein parlak klar, Tanrnn gzellik nurunun yansmas olan eyay yeni yeni okamaktayd. Yataktan kalkacam srada odann kaps ald. Bir hizmeti, babamn beni beklediini syledi. Kalktm, hizmetiyi takip ederek yrmeye baladm. Byk bir odaya girdik. Babamla karlatm. Babam yz on yalarnda yal bir ihtiyard. Sanskrite konuuyorduk. Babam dedi ki: -Olum, on iki yana bastn. Artk kendini ve kinat renme zamann geldi. Seni byk bir stada gtreceim. Varln srrn anlama ama geldiin iin gn, gece enlik yapacam. Sen bu enlikte hizmet edeceksin. Orada sana rehber olacak bir adam greceksin, dedi. Gerekten tantanal, gsterili bir enlik balad. Birinci gn btn Brahmanlar ve asiller, ikinci gn asker ve tccarlar, n-

c gn fakirler bu enlie davet edildi. nc gn, seksen yanda bir fakir benim rehberim oldu. Drdnc gn babam bizi erkenden yola kard. Rehberim bir eee bindi. Ben ise arkasnda yaya yryordum. Rehberim: -Olum! ilim ve hikmetin deerini anlaman gerekiyor. Bu yzden yaya yolculuk yapacaksn. Karlnda yksek cret denmeyen bireyin deeri anlalmaz, dedi. lk gnlerde ok sknt ektim. Fakat yava yava altm. Krk gnlk bir yolculuktan sonra bir kulbenin nnde durup, biraz dinlendik. Rehberim beni elimden tutarak kulbeye soktu. Kulbede su ile dolu bir anak vard. Rehberim beni douya dndrerek, ana nme koydu. -Ey Brahma! Ey gerek varlk! Ey en byk nur! Varlnn basamaklarn, ruhunun derecelerini gster! diye dua etti. Anlayamadm birtakm szler mrldand. Kulbeden kp kapsn kapad. Her taraf kapkaranlk olmutu. Yalnzca, nmdeki anakta duran suyun parlakln grebiliyordum. Rehberimin tembih ettii ekilde yalnzca suya bakyordum. Ksa bir sre sonra nereden geldiini bilemediim gizemli birey iitmeye baladm, iittiim ses miydi, inilti mi, ilham m, vehim mi, iaret mi? Hangi dildendi? Nasl birey olduunu bilmiyorum. Bunu tarif etmem imknsz. Aklm ya da kalbim bu harfsiz cmleleri, bu titreimsiz sesi yle anlyordu. Ey dayf- bezm-i vcud Anla nedir srr- un Yok demi vahdette hudud Her ne desen nm nn Cmlede o nokta-i nihan Khi esir, khi cihan Mevt- hayat cam nn

Khi gne, khi kamer Khi matar, khi sehap Kendi ate, kendi ehap Kendi gece, kendi seher Khi hacer, khi nebat Khi nemi, khi esed Kendisi ruh, kendisi cesed Kendi hayat, kendi memat Devr ile adem olacak Kendini kendinde bulur Mutlak iken, nokta olur Adem imi mazhar- Hak* anaktaki su yava yava parlakln kaybetti. Her taraf kapkaranlk oldu. Hibir ey gremez oldum. Buna ramen garip bir seyre koyuldum. Hangi organmn grdn tayin etmekten acizdim. Kendimi kontrol ediyor fakat bu durumdan hibir ey anlayamyordum. Yalnz gryordum. Bunu anlatmak mmkn deil. Sonsuza bakyor, sonsuz bir meydan gryordum. Sanki bir saniyede milyonlarca kilometre uzaklktaki yerleri gezip grdm hlde sabit bir noktada duruyordum. Duygu ve idraki parampara eden bir azamet, vicdan mahveden bir gerek grn-

"Ey varlk leminin misafiri! Gereklerin srrnn ne olduunu anla. ( ......... ) Vahdet annn snn yoktur. Sylediin herey onun addr. nk hereyde gizli olan nokta odur. Bazen fezay dolduran cevherdir, bazen cihandr. lm ve hayat onun kadehidir. Bazen gne, bazen aydr. Bazen yamur, bazen buluttur. Ate de kendi, alev de kendidir. Gece de kendi, seher de kendidir. Bazen ta, bazen bitkidir. Bazen karnca, bazen arslandr. Ruh da kendisi, ceset de kendisidir. Hayat da kendisi, lm de kendisidir. Zamanla yok olunca, kendini kendinde bulur. Mutlak iken nokta olur. Yokluk, Hakk'm kudret eserlerinin grnd yerdir."

meye balad. Yapp yapmadm bilemediim bu yolculukta kendimi kaybettim. Bir an hi oldum. Ksa bir sre sonra bu sonsuz meydan iyice fark etmeye baladm. zah mmkn olmayan garip bir duygu ile hereyi iimde duymaya baladm. iinde kaybolduum bu usuz bucaksz meydan sanki ben kaplamtm. Sonunda bir yorgunluk hissettim. Grnmez birey kt ortaya. Aslnda grnrde hibir ey yoktu. Ne aydnlk, ne karanlk, ne de herhangi birey... Hi!.. Fakat ben bireyin var olduunu hissediyordum. Bu ey, bir anda sabahn ilk vakitlerindeki gibi bir k oldu. Bu zayf k, kalbim gibi titriyordu. Bu ho varln gizli mezzini, harflerden meydana gelmeyen bir sesle ezan okuyordu. Bu ses, srafil'in srundan kan sese benziyordu. Allahu ekber! Allahu ekber! Ey srr vcud bvcud! Marufsun amma bilinmezsin Zahirsin amma grnmezsin. O srada saatler, seneler, asrlar bir an idi. Bir anda milyonlarca asr geti. Yorulmu gibi oldum. Gzlerimi kapadm. Bir an hibir ey gremedim. Gzm atm anda, avcuma sacak kadar kk bir lem grdm. Bu gezinti esnasnda bir yer dikkatimi ekti. Bu yer, tamamen su ile kapl bir kreydi. Suya baktm anda, akl almaz bir g beni oraya doru ekti. Ilk suyun iine girer girmez kendimi milyonlarca canly iimde toplam gibi hissettim. Bu canllarn ne organlar, ne de belli bir ekilleri vard. Milyonlarca odas olan bir hapishaneye benzeyen bu canllarn varlna bal olmaktan kendimi kurtarmaya alyordum. Fakat bir trl baarl olamyordum. Milyonlarca sene devam
"Allahu ekber! Allahu ekber! Ey varln vcutsuz srr! Bilinensin ama bilinmezsin. Grnensin ama grnmezsin."

eden bu durum ierisinde, hapishane vazifesi gren bu odalardaki canllarda garip deiiklikler meydana geliyordu. Fakat benim canm skan ey bu canllar bnyemde topladm hlde onlarn dnda olmak deildi. Kendimi onlarda hapsolmu hissetmemdi. Akl ve idrak bir yana, her trl duyumdan uzaktm sanki. lerine hapsedildiim bu canllar, trl trl ekillere giriyorlard. Benim iin bir gn hkmnde olan binlerce yzyln gemesiyle her ekil baka bir geliim gsteriyordu. Su iinde hapsedilmi olduumdan, gzlerimin garip grnden ve kulamn sarlndan rahatsz oluyordum. Ben bu durumdayken, ne kadar zaman geti, neler olup bitti bilmiyorum. Birden kendimi, karadaki birok canlnn vcudunda grdm. Temiz havann cierlerime doluunu hissettike, zevkten drt ke oluyor, milyonlarca bedende koup oynuyordum. Belli belirsiz, fakat gerek bir sevgi tm bedenlerimi kaplamt. Her ne kadar grdklerimi tam olarak anlayamyorsam da, onlarn varln hissediyor, zararsz olanlarn seviyordum. Her an, milyonlarca bedenim ie yaramaz hle geliyor, ekil deitiriyor, toprak oluyordu. Fakat onlarn yerine milyonlarcas ortaya kyordu. Bu devredeki olularn gizli bir sebebi yoktu. Bunlar, birbirleriyle manen birleip, sevgi annda tuhaf bir zevke dalyorlard. Bedenim ne erkek, ne de kadn bedeniydi. Fakat hem erkek, hem de dii sfatlara sahipti. Her biri bazen baba, bazen anne, bazen de hem anne hem baba oluyordu. Gnlerin geip gitmesiyle, hapsedildiim bedenler o kadar_ oalm, o kadar eitlenmiti ki, bunlarn biri dierine grnte hi benzemiyordu. Bazs gzle grlemeyecek kadar kk ve basitti. Bazs havada uuyor, bazs yerde srnyordu. Bazs da olduka iri, gzel ve akllyd. Bu bedenler arasnda rekabet ve faydaclk bir kanun hline gelmiti. Ne kadar zaman geti, neler oldu bilmiyorum. Birgn bir bedende hapsedildiimi hissedip, ac bir duyguyla inlerken sanki kinatn her zerresindeki srlar birer birer bulunduum bedende toplanyordu. Manev bir soluk, rengi ve yeri belli olmayan bede-

nimi kaplad. Douya dnm, yzm aarmaya balayan ufka evirmitim. Sanki her zerre beni selmlyor, her taraftan burnuma amber kokusu geliyor, btn vcudum bir ak ryasnn tesiri altnda titriyordu. Kendimin bilincindeydim. Etrafm hem gryor, hem de grdm fark ediyordum. Sanki hereyi biliyordum. Kendimden geer gibi oldum. Mn diliyle "Elhamdlillah" dedim. Gaipten gelen bir ses kinata yle diyordu: Dodu imdi ems-i idrak leme tstivaghtr dimag- Adem Nur-i Haktr eb-era- Adem Ey melikl Ba ein hep Adem'e.* Bu byk emirden btn lemler ve iinde bulunan yaratklar titredi. Her varlk insann nnde eildi. Her zerre lisan- hl ile yle diyordu: Merhaba!.. Merhaba, ey pertev-i srr- vcud! Merhaba, ey zbde-i cmle un! Merhaba, ey memba fehtn fnn! Merhaba, ey mazhar- ikram- cd! Kinattan sen idin maksud, seni Ey zek! Bizler senin miratnz. Nokta sensin, biz senin ytmz. Secdegh sen, kble-i mabud sen!"
"drak gnei imdi dodu leme. dem'in akl, saltanat yeridir. dem'in karanlklar aydnlatan cevheri, Hakk'n nurudur. Ey melekler! Hepiniz dem'e secde edin!" "Merhaba! Merhaba ey varlk srrnn nuru! Merhaba ey tm olularn z! Merhaba ey anlay ve ilimlerin kayna! Merhaba ey Hakk'n iltifat ve ikramna nail olan! Kinattan gaye sen idin, sen! Ey Zek! Bizler senin aynanz. Nokta sensin, biz senin bykln gsteren birer iaretiz. Secde edilecek yer sensin. Hakk'n kblesi yine sen!"

Gzlerimi atm. Aynal Baba'mn hzn dolu gzleri zerime evriliydi. ocuklarn, grdkleri ryay hemen sylemesi gibi: -Hepsi secde etti, dedim. -Evet!.. Yalnz nefsindeki gurur, yani eytan hari! dedi Aynal Baba.

Arifler Meclisi

"Ya Maruf! Seni hakkyla bilemedik. Noksan sfatlardan seni tenzih ederiz." Hazret-i Seyyid Daha nceki gnlerdeki gibi Aynali'nn kulbesine gitmi, gnlk gdam almtm. Bugn kulbenin nne oturmadm. Aynal beni alp, mezarln en cra ve caddeye uzak bir kesine gtrd. Byk bir mezar tan gstererek: -Git, u mezarn stne uzan. Adamn bandaki kavuun byklne baklrsa byk bir lim olmal. Git, o yce limin ruhaniyetinden feyiz al! dedi. Gidip mezarn zerine uzandm birka dakika. Kavuk hayalimde bin bir trl ekil aldktan sonra Aynal'nn ald neyin hazin nameleriyle hayallere daldm. Kendimi zifir karanlk bir odada, bir yatakta yatyor grdm. erisi fena hlde karanlkt. Bir mddet bekledim. Karanlk sinirime dokunuyordu. Nerede bulunduumu kestirmeye altm bir srada odann kaps ald. Bir adam ieri girdi: -Kalktn m olum? dedi. Karanlktan ieri giren adam gremiyordum. Daha dorusu bizim bildiimiz ekilde gremiyordum. Ancak, acayip bir his ve gr olutu o srada. Babam leli uzun zaman olduu iin bu adamn bana "olum" demesine anyordum. Adam tekrar:

-Olum kalktn m? dedi. -Evet, dedim. Ancak sen benim babam msn? Adam hayretle: -Olum sen ldrdn m? dedi. -Hayr! Fakat babam leli... -Vah, vah! Olumu cinler arpm! Zavall samalyor. Ksa bir sre sonra kendime geldim. Delilere her yerde iyi davranlmadn anmsayarak, yaptm gaf dzeltmeye altm. -aka yapyorum baba! Fakat bir lmba yahut mum emretseniz. erisi cehennem gibi karanlk da... Adam alamakl bir sesle: -Aman Allahm! Olum ldryor. Sonsuz gne domu, lem nura boulmuken o ierisinin karanlk olduunu sylyor. Aman olum! Fenalamaya baladm, dedi. Odann olduka karanlk olmasna ramen, bu adam son derece aydnlk olduunu iddia ediyordu. Babam olduunu syleyen bu adamn deli olduuna kanaat getirmeye baladm. Adam kzdrmayp, durumu idare etmeyi dndm. -Babacm! Doru sylyorsun, gerekten gne domu. Fakat, pencereler kapal olduu iin k odaya girmiyor. -Aman Allahm! Eminim ki bizim olan ldryor. Olum! Gnein na birey engel olabilir mi? Sen deli misin, nesin? Adamn bu cevab karsnda, bir tmarhanede olduumu dnmeye baladm. Biraz sonra ieriye annem olduunu iddia eden bir kadn, amcalar, daylar ve bir sr akrabam girdi. Babam onlara yana yakla ldrm olduumu sylyordu. Bunun zerine onlar bama erek bana birtakm sama sapan sorular sormaya baladlar. Sylediim her kelimenin aleyhime delil olarak kullanlp, deli olduuma hkmedeceklerini bildiim iin susmay yeledim. Babam, yanmda oturmu, kederinden alyordu. Bense ne yapacam, ne diyeceimi bilmez hldeydim. O srada cebimde bir kiprit olduu aklma geldi. Hemen karp bir tanesini yaktm. Karlatm manzara o kadar tuhaft ki uzun kah-

kahalar atarak iki yanma yuvarlanyordum. Babam olduunu idda eden adamn, annemin, amcalarmn, daylarmn gzlerinin yerinde birer arpack soan ya da ona benzer eyler vard. Yani bu zavalllarn hepsi en nemli duyu organndan, gzden yoksundular. O esnada odadakilerin manzaras o kadar garipti ki kahkahalanm bsbtn artt ve neredeyse hastalk boyutuna ulat. Babalk, analk ve dierleri drder ayaa sahipti ve olanca kuvvetleriyle zplyorlard. Bir sre byle zpladktan sonra babalm yanma geldi. Elimi tuttu ve pt: -Ey beyaz ifritin san eytan! Saltanatn mbarek olsun! Bin senedir btn lem seni beklemekteydi. Sonunda byk bir mucize eseri sanki benim soyumdan dnyaya geldin. Bin senedir beklemekte olduumuz sesi kardn. imdi btn kzl eytanlara haber vereyim de gelip elini psnler. Her yere bu durumu bildirsinler, dedi. Yaknmda bulduum bir zeytinya ile kandil yaptm. Sonra, biraz attrmaya niyet ettim. te tam o srada memleketin padiah, vezirleri, limleri eve akn etti. Hepsi bana: "San eytan Hazretleri" gibi acayip bir unvan vererek, son derece byk hrmet gstermekteydiler. Sokaklarda dolaarak insanlara Sar eytan'n geldiini mjdeliyorlard. Memleketin en byk ve en ssl sarayn bana tahsis ettiler. Emrime yzlerce hizmeti verdiler. Ben yava yava bu acayip halk incelemeye koyuldum. Bunlar tamamen kr deildi. I bizler gibi alglamamalar ve srekli karanlkta bulunmalanna ramen kendilerine zg bir grme ekilleri vard. ehirleri olduka gzel ina edilmi olup, sanatta da hayli ilerlemilerdi. zellikle edebiyat, teoloji ve felsefeye byk bir nem veriliyordu, saysz niversiteleri, mehur limleri, hocalan bulunuyordu. Birgn, lahiyat fakltelerinin final imtihanna gittim. retmenler ve renciler ne yapacan armt. niversite dekan; ilim, kemal ve hakikat bilgisinin yalnzca San eytan'da bulunduunu, ksa bir sre sonra kendisinden mevcut tm bilgilerin incelenmesini rica edeceklerini akladktan sonra imtihan

balad. Birinci srada oturan "Bibi" isimli zeki bir renciye sorular soruldu. Bibi, lemin yaratl hususundaki soruya yle cevap verdi: -Bundan seneler nce yaam olan "Tt" adl limin sylediine gre, onbe bin yl nce Beyaz frit altn semada, mor eytanlarla beraber oturuyormu... Konumasna devam edecekti ki dinleyiciler arasndan biri itiraz etti: - bin yldr bu yanl fikirde srar edip duruyorsunuz. Beyaz ifrit'in beraberindeki eytanlar mor deil, ak maviydi. niversite dekan: -Efendi, u anda imtihandayz, itiraz etmeyin! Baka bir zaman Sar eytan Hazretlerinin huzurunda, limlerimizle bu konuyu tartabilirsiniz, dedi. Meer ounluun fikrine aykr den birtakm yeni fikirlere sahip olduu iin hkmet tarafndan baskya maruz kalan "Tantan" adnda mehur bir limmi itiraz eden kii. Benim orada bulunmam frsat bilerek itiraz etmeye cesaret etmiti. renci konumasna devam etti: -Mor eytanlar, Beyaz frit'e kar son derece itaatkr olmalarna ramen ok aptal olduklarndan Beyaz frit birazck akll bir mahlk yaratmaya niyet etti. Gkyznn sprntleri ile sekiz keli bir meydan yapt. Fezaya tkrd. Bu tkrkten bir deniz meydana geldi. Meydan denizin ortasna koydu. te bu bizim yaadmz lemdir. Yalnz deniz suyu dondu. lem buzlarla doldu. Bunun iin bir kazan yapp stne yerletirdi. Onu tkr ile doldurup, nefesi ile kaynatt. Bylece lem snd. Daha sonra mor eytanlardan bir ikisini yontarak kltt. Sonra bir delik ap onu iirdi. Bunlar ortala salverdi. te bunlar bizim atalarmzdr. Bunun zerine, itiraz eden limin sesi yine ykseldi: -Kazan, kazan! Bir kazan patrts ald ban gidiyor. Ancak, bu kazann ka kulpu olduunu, nereye asldn, ne ile asldn bilen, bu srra eren bir Allah'n kulu yok. Sizi cahiller sizi!

Nihayet her iki taraftan da grltler ykselmeye balad. Padiahn onayyla rencinin imtihan ertelendi. Ve, bir hafta sonra btn mehur limlerin bir araya gelip fikirlerini belirtmeleri kararlatrld. Ben hangisini doru bulursam, doru ve gerek ilim onun ilmi olacakt. Sonra meclis dald. Bir hafta sonra ehrin en byk meydanna byk bir meclis kuruldu. Ben kocaman anaklarn iine zeytinya doldurarak kandiller yapm, bunlar meydann her tarafna koydurtmutum. limler iki ksma ayrlmt. Bir ksm Tantan'n bakanlnda toplanm olan, dinde reformu savunan kimselerdi. Dierleri Tonton adl bir limin etrafnda toplanmt. Sonunda Tantan ve Tonton karma geldiler. Tonton dedi ki: -Ey Tantan! Binlerce yllk bir aratrma ve inceleme neticesinde elde edilen bilgilere fuzul yere itiraz etmek caiz deildir. Artk arlatanlk devri sona erdi. Haydi bakalm Sar eytan Hazretlerinin huzurunda tm itirazlarn dile getir. Tantan cevap verdi: -Ey Tonton! Ben size her konuda kar kmyorum. Fakat siz ilerlemeye dmansnz. Aratrmyorsunuz. Bilgilerinizi geniletmiyorsunuz. rnein, hl Beyaz frit'in yanndaki eytanlarn mor olduunu iddia ediyorsunuz. -Bize ulaan bilgiler byle. -Evet ama bu yanl. Zira, binlerce yl Beyaz frit'in huzurunda bulunan eytanlarn rengi aslen mor olsa bile, onun nn etkisiyle renklerinin alp, maviye dnmesi gerekmez mi? Ey Tonton! Birazck insafl ol! -Dediin doru olabilir, ancak bu hususta elimizde her hangi bir delil yok. -Nasl yok! Bir atein bile karsna konan kat cisim zamanla yumuuyor, hatta bazlar eriyor. yleyse mor eytanlarn da imdiye kadar mavi olmalar gerekir. -Dedim ya, olabilir. -lemin stne aslan kazandan bize s geldiine inanyorsunuz.

-Bize gk kazanndan s geldii; gece ile gndz scaklklarnn farkl olmas ve de mevsimlerin durumuyla sabittir. -Peki, gk kazannn ka kulpu vardr? Bu nemli soruya Tonton cevap veremedi. Tonton dedi ki: -Susuyorsunuz. te ben, sizin bilmediiniz bu srr kefettim. O kocaman gk kazannn tam yedi yz altm sekiz buuk kulpu vardr. Artk sabrm tkenmiti. Kendimi tutamadm. Gnee "Gk Kazan" adn verip, onu nefesle kaynatmak, ona yedi yz altm sekiz buuk adet kulp takmak ve bunlar ilim saymak gibi samalklara dayanamayp, kahkahay patlattm. Fakat bizim kahkaha onlarn birlerce senedir bekledii semav ses hkmnde olduundan, bu kahkaha Tantan'n hakl ve ilminin gerek olduuna bir iaret sayld. Kahkahay iitince kendilerine zg birtakm ibadetlere baladlar. Bata Tantan ve Tonton olmak zere hepsi drt ayakl olup, zplamaya balad. Kahkahalarla uyandm. Karmda Aynal'nn gle yzn grdm. -Bu kamil kiilerin mukayesesine ve bu limlerin fikirlerinin tazeliine ne diyorsun? ite eyann hakikatine nispetle, insanlarn ilmi, Tantan'n kefine benzer. Bu, kyamete kadar da byle olacaktr. nk insanlarn gz, hakikati grme noktasnda arpack soanna benzer, dedi.

Azamet Sahas

"Allah'n krss gkleri ve yeri kaplamtr. Onlar koruyup, gzetmek O'na ar gelmezO, ok Yce ve ok Byktr." Kuran Bugn hava biraz skntlyd. Fakat ho bir serinlik hakimdi her yere. Aynal'nm elinde bir anak dolusu irmik helvas vard. Erkenden kulbemin nne uzandm. Allageldii zere tuhaf bir uyku ve seyre daldm. Kendimi Ayasofya camiinin mezzini olarak gryordum. Saatime baktm. Sabah ezannn okuma vakti gelmiti. Minareye ktm. Yalnzca bir kere "Allahu ekber" demitim ki, bir ku minareye yaklap beni penesiyle kapt gibi srtna oturttu ve uuuna devam etti. Korku ve aknlm biraz azalnca etraf seyre baladm. Gnein parlak klar havay yeni yeni aydnlatmaya balamt. Aaya baknca, minarenin tepesini grebilecek kadar yksekte olduumu farkettim. Kuun srt byk bir oda kadar geni ve dzd. nsana lzm olan yiyecek, giyecek gibi eyler iki taraftaki dolap gibi yerlere yerletirilmiti. Hayretle: -Ya Rab! Bu ne hldir? Bu nasl bir ku? Beni nereye gtryor? diye bardm. Ku, sylediklerimi duyup ban evirdi:

-Ben mehur Anka Kuu'yum. Korkma! Benden sana zarar gelmez. Ben kendi cinsimin lideriyim. Arkamda zahire ykl elli tane anka kuu daha var. Hi tasalanma! ihtiyacn olan herey var, dedi. znt ile: -Peki, beni nereye gtryorsun? Niin kapp katn? dedim. -Hatrn kramayacam biri byle yapmam emretti. Sana kinat seyrettireceim. Artk aresiz kadere raz olmak gerekiyordu. Anka'nn oda geniliinde ve pamuk gibi yumuak olan srt olduka rahat olduu iin dmekten korkmuyordum. Biraz obur bir insan olduumdan sadaki yemek dolaplarna uzanp, olduka nefis ngiliz biskvilerinden alarak yedim. Biraz da su itikten sonra sigaram yaktm. Derken canm kahve istedi. Meer Anka Kuu insanlarn aklndan geen eyleri bilme zelliine sahipmi. -Dolaplarda kahve, ay, ne istersen var. Ocak da var. Kahveyi piir, dedi. Hayretler iinde kahvemi itim. Akllara durgunluk veren bir hzla ykseliyorduk. Anka: -Sondaki dolapta byk bir ie var. Ondan bir kadeh i. Yanndaki kk ieden gzlerine srme ek. Zira yaknda atmosferin dna kacaz, dedi. Sylediklerini yaptm. Havann mavi rengi, koyu laciverde dndkten sonra birdenbire bir karanlk ortaya kt. Benzeri hi grlmemi bir karanlk iinde kaldm. Fakat gzlerime ektiim acayip srme sayesinde gkkubbeyi aydnlatan milyonlarca yldz, Anka'y, srtndaki malzemeleri ve kendimi olduka net grmekteydim. Yldzlardan daha parlaktm. Ksa bir sre sonra, iri akl talarndan yaplm gibi grnen, pek geni olmayan fakat olduka uzun olan bir ose yolu grdm. Gkyznde byle garip bir yola rastlayacam aklmn ucundan bile geilmemitim. Hayretimi Anka'ya da syledim. Anka gld. Byk bir ekim gcne sahip olan penesini kaldrarak, byke bir akl ele geirdi.

Ta bana vererek: -Sana mn dilinden anlama gc verdim. Tala konu, dedi. Sigaram yaktktan sonra ta karma alp: -Ey ta! Sen nesin? Nereden geldin? Nereye gidiyorsun? dedim. Tatan, inleyen bir ses duyuldu: -Ey insan! Yine yaralarm detin. Yine hzn kaplarn atn. Ah! Ben neyim, neyim? Gemite ne olduumu bilmiyorum. Yalnz bir zamanlar, kinatta saylamayacak kadar ok olan bir binann paras olduumu biliyorum. Kk olmama ramen vcudumu tekil eden yirmi otuz tanesi, ilim ve kemaliyle mehur olmu limlerin, cihangirlikle tannm padiahlarn vcudunda bulunmutu. Ben de, benzerlerim gibi, o binada gam ve kederden uzak bir yaam sryordum. Birgn iddetli bir frtna binay yerle bir etti. O koca bina milyarlarca paralara ayrlarak, paralardan her biri ayr bir yere utu. Ben de milyonlarca arkadamla beraber acayip ve mehul bir yolda yrmeye mecbur oldum. Milyonlarca sene bir k ve s kaynann etrafnda dolaarak, bazen parlayp, bazen snerek vakit geirdim. Gn oldu, bilinmeyen birtakm sebeplerle o k kaynandan uzaklamaya baladk. Tarafsz bir blgeye, iki kinat arasna geldik. Heyhat! Yrten elin kams yine "Yr!" dedi. Bu sefer baka bir k kaynann, baka bir gnein esiri, olduk. Milyonlarca sene sonra baka bir derde mptel olduk. Yeni gneimizin etrafnda dnerken bazen bir atein iine dmekteyiz. Bu atein iine den arkadalarm feryatlar iinde inleyerek, ahlar vahlar ekerek yanmakta. Biz de her an byle bir felketi beklemekteyiz. Heyhat!.. Bilmem ki yandktan sonra yok olup rahat edecek miyiz? Yoksa yine baka bir mahiyet ve suretle sonsuz bir sahada dolap duracak myz? dedi. Ta uzaya attm. Anka Kuu dncelerimi anlayarak: -Evet, bu ta, eskimi, paralanm bir lemin arta kalan paralarmdandr. Birka kuyruklu yldzn bnyesinde hizmet etti.

imdi de gnein etrafnda zel bir ile vazifeli. Atmosfere girerse kayan bir yldz olacak, dedi. Derin dncelere dalm, yorulmutum. Biraz uyudum. Uyandm zaman nemli bir havann cierlerime akn ettiini hissediyordum. Yksek bir tepenin zerindeydik. Etrafmzdaki manzara hayret vericiydi. lemi, byk bir okyanus kaplamt. Okyanustaki adacklar kubak olarak iek sakslar gibi grnyor, hb bir manzara oluturuyordu. Adalan kaplayan gzel otlar, acayip iek ve aalar arasnda somaki mermerden yaplm muhteem evler bulunuyordu. Anka Kuu aklmdan geenleri anlad. -Buras Merih gezegeni, dedi. Hayretten kendimi alamadm: -Bizim yaadmz dnyaya ne kadar da benziyor, dedim. -Evet, fazlaca benzer. Yalnz buras biraz daha mkemmeldir. Zira daha eskicedir. Yine sordum: -Burada bizim ktalarmz gibi byk ktalar yok mu? Gezegeni byk bir okyanus kaplam. Kkl bykl binlerce adadan baka birey grmyorum. -Bu grdn okyanus deildir. imdi yamur mevsimi olduundan, her taraf sular basm. Senin ada sandn yerler suyun eriemedii yksek tepelerdir. Sular ekildii zaman karalar ve denizler ayrlr. Yalnz yamur mevsiminde sulann srekli olarak tamas yznden yksek tepelerden baka yerlerde canl yaamaz. Bu sebeple Merih gezegeninde zararl, vahi ve lzumsuz canl kalmamtr. Burada yaayan akll bir mahlk yani insan, karalarn bu ekilde adaya dnmesinden yararlanarak vahi ve zararl hayvanlarla byk bir mcadeleye giriti. Sonuta galip geldi. Yalnzca faydal olan birka hayvan brakt. Bunlar da slah edilip oaltld. Bylece mkemmel bir yaama kavutular. Bu gezegende byk ehirler, hkmet ve saire gibi dnyaya zg eyler yoktur. Buradaki insanlar olduka zeki olduundan sizin

gereksinim duyduunuz eylere ihtiya duymazlar. Drbn eline alp buradaki insanlar biraz seyret! Zira birazdan hareket edeceiz, dedi. Drbn mermer evlerden birine evirdim. Dnyadaki insanlara benzeyen yaratklar grdm orada. Onlarn bizden farkl noktalar daha ok organa sahip olmalaryd. Hayretimi Anka'ya syledim. -Bunda hayret edilecek ne var? nsanlar en gzel ekilde yaratlmtr. lemin yapsnn, ufak tefek farkllklar bir yana hemen hemen ayn olduunu grmyor musun? nsan bilincinin ortaya kard geometrik ekillerle tabiatn esiz yaratl arasnda tam bir uyum vardr. te bu, insann lemin z olduuna; gerek yaratc ile madd ve manev balarnn bulunduuna en byk delildir. Daha sonra yeniden sonsuz alanda gezintiye baladk. Yzlerce, binlerce kk gezegene, birok kuyruklu yldza, gkyznn ose yollarn meydana getiren saysz yklm lemlerin kalntlarna rastladk. Birgn, Himalaya dalarna tepe dedirtecek kadar byk ve yksek dalar olan, acayip bitkileri bulunan, scak bir gezegene vardk. Anka: -Buras Jpiter gezegenidir, dedi. Jpiter'deki canllarn irilii ve ekil bakmndan gariplii, yeryznn ikinci devir fosillerine benziyordu, fakat daha bykt. Burada durmadk. Sonunda gne sisteminin sonuna vardk. Zira gnein ekim gc aklmzn almayaca bir denge iinde kaybolmutu. Daha sonra tek ve ift gneli birok gne sistemi, zerinde bir sr canl yaayan binlerce lem seyrettik. Bunlarn yaam tarzlar ve kurulu ekilleri birbirine benziyordu. Asl itibariyle aynydlar. Sonunda bkknlk geldi ve durumumu Anka'ya arz ettim. -Yolculua kal neredeyse bir yl oldu. Acaba bu lemlerin sonuna vardk m? dedim. Gld:

-Hey ocuk! limlerimizin gezdii lemlerden milyonda birini bile grmedik. Heyhat! Milyonlarca sene olanca hzmzla dolasak bile kinatn ancak bir mahallesini gezmi saylrz, dedi. -Ya Rab! Ya Rab! Bu nedir? Bu, idraki parampara eden byklk ve genilik nedir? dedim. -Buna Kaf Da derler. Allah'n yceliinin ve byklnn almeti olup, sonsuzdur, dedi. Bu cevap karsnda sustum. Sonunda Anka dedi ki: -nc dolaptaki ieden de biraz i ve btn cesaretini topla. Korkma! Zira bugne kadar hibir insann grmedii bir manzara greceksin. u karmzdaki gnei gryor musun? Bu gne sizin gneinizden binlerce kat daha byktr. imdi onu yakndan seyredeceksin. Ve, hzla umaya balad. Dolaptan ieyi karp, iindeki sudan biraz itim. Korku ve titremeler iinde, gittike byyen gnee bakakaldm. Gne ilk nce byk bir tarla gibi grnyordu. Sonunda ufku kaplad. Karmda her trl dnce ve hayalin tesinde bir ate deryas duruyordu. Biz gneten hayli uzak ve nur gibi bir havann iinde bulunduumuzdan, yzeyindeki ate dalgalar da gibi grnmekteydi. Fakat gnein yzeyine yaklatka alevli dalgalarn bykl, insann grme gcnn ve vicdann kuvvetinin stne kmaya balad. Anka dedi ki: -Gneteki patlamalarn meydana getirdii grltnn iddetini hayal etmeye gcn yetmez. Dnyanzda oluan gk grltlerini milyon kere bytrsen, bu konuda yaklak bir fikir edinmi olursun. Anka Kuu'na geri dnmek istediimi sylemeye karar verdim. Zira herbiri yzlerce kilometre yksekliindeki bu dalgalar insann dayanamayaca bir cehennem gibiydi. Sanki o ara o ate kayna, o semav cehennem titredi. Yzeyindeki ate dalgalar birbiriyle arparak bir an iin sonu grnmeyen ate dalan meydana getirdi. Gne yarld. Yeryz byklndeki bir yarktan, binlerce kilometre uzunluunda

dalgalar ortaya kt. Bu korkun manzara karsnda byk bir nra atp baylmm. Gzm atm zaman kendimi kavuklu zatn kabri stnden yuvarlanm, yerde yatyor grdm. Aynal kahve piiriyordu. Yanna gittim. Cidd bir yzle: -Kaynak bir olduktan sonra pire de, fil de ayndr. Onun iin arif kimseler Anka Kuu gibi, sonsuzluk sahasnda bou bouna dolamazlar. Bo eyler bunlar. Bu, vicdan parampara eden byklk, bu usuz bucaksz derya Cenab- Hakk'n bykl karsnda bir nokta bile deildir. Hele kahveni i! dedi. Aynal'nn mbarek ellerini, eine ender rastlanr bir ekilde cidd ve samim bir hrmetle ptm. Bana dedi ki: Ey vahdet! Bahri bpyn! Sensin mevcezen Kesreti emvac iinde rnma sensin yine Bin isim, yzbin eit vermisen de kendine Her ne dense, asuman, eflk, ervah- beden Yalnz sensin, sen! Dikkat im'anla baksa emi insan leme Asumane, kubbei minaya, mihri en\ere lem-i balya, ara, bir de bu es/el yere Drbn-i marifetle baksa vech-i deme Ylnz sensin, sen! Smbl- reyhanda da evke ve gylanda da Dilhra jeryad arslann, nevas blbln Gonce-i evk-bahsi, by-i ruhnvaz bir gln Zerre-i camitte de, en ufak hayvanda da Yalnz sensin, sen! Cmle havssmda, kalpte, akl- vicdanmda evk-i akla mest- bhu olduum demlerde Derdnak yrdan mehcur kaldm demlerde Hasret firkatle szan, bkar ar canmda Yalnz sensin, sen!

Au- vuslatmda mehlika lerzan iken Cavidan bir hayat sdrrken ne Bhu nigeran olurken kar gibi gerdne Havii ulviyette ruhum valih hayran iken Yalnz sensin, sen!*

"Ey Vahdet! Sonsuz deniz! Dalgalanan sensin. Dalgalarn okluu iinde grnen yine sensin. Kendine bin, yzbin eit isim vermisen de, gkyz, felekler, bedendeki ruh yalnz sensin, sen! nsann gz dikkat ve titizlikle leme baksa; gkyzne, billur gibi kubbeye, nur saan gnee, yedi kat ge, ara, bir de bu dnyaya baksa; insann yzne marifet drbnyle baksa varolan, yalnz sensin, sen! Smblde, reyhanda, diken ve glde, arslarnn yrek paralayan kkreyiinde, blbln sesinde, nee veren goncada, bir gln ruhu okayan kokusuda, ufack bir cisimde ve kck bir canlda varolan yalnz sensin, sen! Btn duygulanmda, kalbimde, akl ve vicdanmda, akn evkiyle sarho olup kendimden getiim zamanlarda, yrdan ayr dp dertli olduum sralarda, hasret ve ayrlkla yanp kararsz hle gelen canmda varolan yalnz sensin, sen! Vuslat kucamda ay yzl gzel titrerken, ebed bir hayat bir na sdrrken, kendimden gemi bir hlde kar gibi gerdan seyrederken, ulv lemin etrafnda hayran bir hldeyken varolan yalnz sensin, sen!"

Kaf ve Anka

"Rahman olan Allah, ar' kaplad." Kuran Onsekiz yanda, Hint padiahnn oluymuum. Birgn ehirde bir grlt duyuldu. Herkes tela dmt. Hatta saray halk bile endielenmiti. Mehur bir lim ve bilge bir hekim olan lalama bu tel ve endienin sebebini sordum. Durumu yle izah etti: -ehzadem! Hint lkesine oktan beri bir ejderha musallat oldu. Bu ejdarha yedi bal, yetmi ayakl, hibir sava letinin ilemedii acayip bir zrhla kapl, azndan ate pskren ve her dilden konuan mthi bir mahlk. Her yedi senede bir gelip bizlere: "Bu kervan nereye gidiyor?" diye sorar, bu soruya kimsenin akl ermez. Hangi kervan sorduu belli deil. Bu soruyu yedi defa tekrar eder. Yedincide de cevap alamaynca, yirmi yanda olan yedi delikanl ve yedi bakire kz kendisine kurban olarak verilir. Onlar afiyetle yutar. Sonra da: "Yedi sene sonra tekrar geleceim. Bu sorunun cevabn Kaf dandaki Anka'dan renebilirsiniz" deyip gider, ite vakit geldi. Yedi yl geti. Ejderha bugn gelecek. Biz de istemeye istemeye, kurayla yedi delikanl ve yedi kz belirleyip ona vereceiz. Lalamn syledikleri karsnda ardm. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek istedim. Dedim ki:

-Lalacm! Acaba bu Kaf da nerede? Anka da kim? -ehzadem! Kaf da hakknda birok sylenti var. Yalnz hakikatini bilen ve bu da gren hi kimseye rastlamadk. Kimilerine gre Kaf da, dnyamz epeevre kuatan zmrtten bir da. Kimilerine gre dnyann tam ortasnda, semaya doru uzanan byk bir da. Fakat bu da kimin grdn bilen yok. Oraya nereden gidilir, dnyann neresindedir? Bunu kimse bilmiyor. Bazlar Kaf dann varln inkr eder. Dnyada byle bir da yok, derler. Anka'ya da ayn gzle bakarlar. Kaf danda yaayan bir kusmu. Hem de yle bir kusmu ki konuur, milyonlarca seneden beri yaar, hi lmezmi. lim kimselerin bile bilmedii eyleri bilirmi. Fakat onu ne gren ne de bilen var. Ejderha o gn gelip allageldii zere sorusunu sordu. Kimse cevap veremedii iin kurbanlarn alp gitti. ehir byk bir mateme gmld. Ben bu durumdan son derece mteessir oldum. Geceleri gzme uyku girmemeye balad. Sabahlara kadar Kaf dan ve Anka'y dnyordum. Sonunda kesin bir karar vererek babamn huzuruna ktm. Memleketimizi ejderhadan kurtarmak iin Kaf dan aramaya kacam, Anka'y bulup, bu sorunun cevabn reneceimi syledim. Babam olduka dil ve akll bir hkmdar olduundan, benim bu uurda lecceimi bilmesine ramen buna engel olmad. -Bir grevi stlenip, onun urunda lmek padiahlara ve oullara yakr bir durumdur. Haydi olum! Hazrlklarn tamamla! Ben de ne gerekiyorsa yapaym, dedi. Kararm halka duyurulunca, minnet ve sevinten sarayn eiini pmeye, baarl olmam iin sabahlara kadar dua etmeye baladlar. Babam, ne kadar lim varsa hepsini saraya toplad. Onlara kararm bildirerek ne yne gitmem gerektiini sordu. Birok gr ortaya atld. Uzun tartmalardan sonra yal ve kamil bir hekim ortaya karak: -Padiahm! Byle bir yolculuk kalabalk bir ekilde yaplmaz. Bir iki kii kemerine koyaca deerli mcevherlerle, gere-

kirse sadaka toplayarak senelerce bu yolculua devam edebilir. Fakat bir sr kalabaln yabanc memleketlerde yiyip imesi ve rahata seyahat etmesi mmkn deildir. yleyse ehzademizin bu yolculua yanna birini alarak kmas daha doru olur. ne tarafa gitmesi gerektiini bilmiyoruz. Bu hususta doru bir karar vermekten biz de aciziz. Yalnz bunun bir aresi var. Himalaya dalarnn tesinde inziva hayat yaanan bir yer biliyorum. Orada ilim sahibi, bizim bilmediimiz pek ok eyi bilen bir hekim oturmaktadr. ehzademiz nce onun yanna gitsin. Ona hizmet edip, onun sevgisini kazansn. Daha sonra da bu mehul yeri ona sorsun. htimal ki talih yzne gler, dedi. Bu gr herkes tarafndan kabul edildi. Ksa bir sre sonra babam, vezirler, vekiller ve limlerle vedalaarak halkn gzyalar arasnda Hindistan'n kuzeyine doru yola ktm. Yanmda lalamn olu Bahadr vard. Keseme ykte hafif, pahada ar bir sr mcevher almtm. Fakir bir klkta yolculuk ediyorduk. Balangta ok sknt ektik fakat zamanla buna altk ve Himalaya'nn karl tepelerini atk. Uzun bir yolculuktan sonra inziva hayat yaayan adamn yerini bulduk. Huzuruna girip, isteimi kendisine syledim, durumumu izah ettim. Elini ak sakalna uzatarak dnmeye balad. Sonunda dedi ki: -Evldm! Biz pek ok ey bilirsek de Kaf dann yerini bilmeyiz. Yalnz buradan yedi aylk bir uzaklkta Miset ehri harabeleri vardr. Orada bir kuyu vardr. Az, ok deerli bir ta kapakla kapaldr. Bu kapak bazen bilinmeyen sebeple alr. Gidip kuyunun banda bekle. Eer ksmetin var da kapak alrsa bir iple kuyuya in. Orada bir delik greceksin. Onu takip ederek yr. leride bir meydan kacak karna. Meydann ortasnda bir saray vardr. Saraya gir. Grdn eylere hi iltifat etme. Ne dur, ne dinlen, ne de kork. st katta, mermer bir dolap iinde kk bir sandk bulacaksn. Onu alp kuyuya dn. Eer kapak aksa iple dar k ve sandn iindeki levhay oku. p ve gerekli malzemeleri ayarladktan sonra hekimin elini pp, duasn aldm ve yola koyulduk. Sora sora, sonunda Milset

harabelerini bulduk. Aradmz kuyunun bana oturduk. Bahadr'a gerekli talimat verdim. Nihayet, oraya geliimizin krknc gnnde kapak almaya balad. Hi zaman kaybetmeden, Bahadr'la vedalap, kendimi iple kuyuya sarkttm. Ayaklarmn yere demesiyle, ipi belimden zp delii aramaya baladm ve buldum. Bir dakikalk bir tereddtten sonra iine girerek yrmeye baladm. nsann iine holuk veren bir bahenin ortasnda, altndan yaplm bir saray grdm. Hemen kapsndan ieri girip, yzlerce odasnda ne var, ne yok diye merak edip aratrmakszn doruca st kata ktm. Oday buldum. Dolaptan sand kardm. Azam hzla kuyuya dndm Kapak yava yava kapanyordu. Bahadr avaz kt kadar barp armakta, kapan kapanmak zere olduunu haykrmaktayd. Hemen ipi belime balayarak, Bahadr'a ipi ekmesini syledim. Sonunda dar ktm. Birbirimizle kucaklatktan sonra sand amak iin uratk. Binbir glkle sand amay baardk. inde elik bir levha vard. zerinde iki gazel yazlyd: SIRRIMDAN BANA HTAP Matla emsi hviyyet menei ekvan benim, Memba mnyi kesret mahzeni ebdan benim. Ben oyum ki, kendi emrimden yarattm lemi, Hep unumdur bu mevcut, dehr-i bpayan benim. Ben oyum ki, l-mekmm, l-zamanm, l-kuyud, Her zamandan, her mekndan mnceli imkn benim. Ar benim, krsi benim, asuman- seb'a benim, Madde- cevher- unsur, camid- hayvan benim. Nr-i mahzm, srr- mutlak, nokta-i tlak- nn, Hem ruhum, hem meldife, demim, insan benim.

Ben o zat mutlakm ki, vasfu fiilimle ayan, Ey!., talk- zan benim, Rahman benim.*

BENDEN SIRRIMA CEVAP


Ben oyum ki, ben dedike maksadmdr kudretin, Ben oyum ki, benliimden zahir olmu vahdetin. Farzedersem benliim senden cdadr ey vcud, Vehm-i mahzm, hi vcudu var m madumiyetin. Bir fakirim ki neyim varsa senindir, bense hi, Fakr fahr eldedir ferman- vahdaniyetin. Ar krsi, arz eflk hep senin emrinle var, Suhfi ekvan desti takdirinle mektup yetin. Sen o zat- bniansn, l-meknsn, bzaman, Her ne varsa fi'l- evsafn, kemal-i kudretin.

"Hakikat gneinin doduu, kinatn kt yer benim. okluun kayna, bedenlerin hazinesi benim. Ben o varlm ki, lemi kendi emrimden yarattm. Bu varlklarn hepsi benim eitli durumlarmdr, sonsuz zaman da benim. Ben o, varlm ki ne meknm, ne zamanm vardr, hibir kayt altnda da deilim. Fakat her zaman, her yerde olagelen eyler yine benim. Ar benim, krs benim, yedi kal gk benim. Madde, cevher, unsur, cansz, canl herey benim. Ben srf nurum; mutlak sr, nun'a konulan noktaym. Ben hem ruhum, hem melekler; dem, insan benim. Ben hem sfatlan, hem de ileriyle besbelli olan mutlak zatm. Ey Hak yolcusu! an ve azamet sahibi olan Halik ve Rahman benim."

Sen o mevcutsun ki senden bir dier yok mncel, Her vcuda oldu kayyum srr mevcudiyetin. * Bu iki gazelden hibir ey anlamamtm. stelik bunlarda Kaf dana dair birtek harf bile yoktu. Bu durum karsnda byk bir zntye dtm. Ne yapacam bilmiyordum. Nihayet, Bahadrla uzun uzun konutuktan sonra douya doru gitmeye ve uradmz her yerde Kaf dan sormaya karar verdik. ki sene kadar eitli milletler arasnda dolap, yzlerce beldeye uradk. Fakat Kaf da hakknda salkl bir bilgi edinemedik. Birgn byk bir ehre vardk. Bir eve misafir olduk. Birka gn sonra tellllarn ehrin sokaklarnda dolaarak yle bardklarn duyduk: -Ey Ahal! Her kim Milset harabelerindeki kuyuda sakl bulunan levhay getirip, limlerin reisine verirse, karlk olarak kendisine zerinde byk bir sr yazl, ok nemli bir levha verilecektir.

"Ben yle bir varlm ki, "Ben" dediim zaman bundan kasdettiim senin kudretindir. Ben yle bir varlm ki, senin vahdetin benim benliimde ortaya kmtr. Ey Yegne Varlk! Benliimi senden ayr olarak dnecek olursam, bu srf kuruntudan ibaret birey olur. nk yok olann vcudu olmaz. Ben yle bir fakirim ki, neyim varsa hepsi senindir.Ben yalnzca bir hiim. Fakr- fahr (gnll yoksulluk) senin tekliine en byk delildir. Ar, krs, yeryz, gkler senin emrinle varolmutur. Kinatn sayfalan, senin varlna ve birliine delil olup, senin kudret elinle yazlmtr. Sen, mahiyeti bilinmeyen, zaman ve mekna muhta olmayan yce zatsn. Var olan herey senin ilerindir, sfatlarndr; kudretinin sonsuzluunu gsteren delillerdir. Sen yle bir varlksn ki, senden baka grlen hibir ey yoktur. Her yerde kudretinin eseri grlr. Senin varlnn srr kinatn temelidir. Herey senin varlnla vardr."

Bu durum dikkatimizi ekti. Levha yanmzdayd. Zaten onlarn bir faydasn grmemi, onlardan hibir ey anlamamtk. Bunun zerine limlerin reisinin huzuruna gidip, aranan levhann yanmda olduunu syledim. Sevincinden boynuma sarld. Bendeki levhay alp, dierini bana verdi. Onda da yle bir iir yazlyd: Alemde mehud olan bu devran, Tekml iindir, kemale doru. Her nokta cevval, her zerre raksan, Uup giderler visale doru. Ekvan, insan koup giderler, Tutulmaz kaplmaz hayale doru. insan isen gel matlubu anla, Yorulma, gitme celale doru. Ufk-i ezelde doan bir gne, Gider mi acep zevale doru? fte etme kymetli vakti, evir yzn cemale doru.* Bu iiri okuyunca hayrete dp, meraklandm. limlerin reisine yolculuumun sebebini anlattm. O da hayrete dt ve dedi ki:
"Alemde grlen bu hareket, kemale ulap, olgunlamak iindir. Her nokta ve zerre hareket etmekte olup, hepsi Yaratcsna kavumak iin uarak gitmektedir. Kinat ve insan belirsiz bir hayale doru koup gitmektedir. Eer insan isen, gel, arzu edilmeye deer olan eyin ne olduunu anla da Allah'n gazabna sebep olacak yolda yorulma. Ezel ufkunda doan bir gne acaba batp kaybolur mu? Deerli vaktini boa geirme! Yzn Hak Tela'nn cemaline evir."

-ok tuhaf! Ben de bu levhay Nezar harabelerindeki bir kuyudan karmtm. Fakat mnsn anlamadm iin istediim eye ulaamadm. Yllarca seyahat ettim. Sonunda Serendip adasndaki dem tepesinde, dnyadan el etek ekmi bir adama rastladm. Bana: "Milset harabelerindeki levhay ele geirirsen istediine ularsn" dedi. Yllarca bu harabeyi aradm ama bulamadm. Sonunda byk bir mitsizlie derek memleketime dndm. Her yl tellllar vastasyla bu levhay aramay det hline getirdim. Nihayet senin araclnla elime geirmeye muvaffak oldum. Fakat ne yazk ki bu levhalarla da problemimi zemiyorum. Peki, ya sen? -Ben de ayn durumdaym. Beraberce Serendip'e gidip, dem tepesindeki o adam bulmaya ve elimizdeki levhalar ona gstermeye karar verdik. Uzun bir yolculuktan sonra dem tepesine varp, adam bulduk. Elimizdeki levhalar ona verdik. Biraz dnceli, biraz da akn bir tavrla dedi ki: -Demek ki tevfik olmazsa, tarif bir ie yaramyor. (Bana dnerek) Ey soru soran! Birinci levhadaki iir Kaf dan ve Anka'y bildiriyor. kinci levhadaki iir ise ejderhann sorusunun cevabn iermekte. Bize sonsuz gibi grnen bu dnya, bu varlk kervan, bu yldzlar, bu gneler, bu lemler, snrsz bir bolukta, Rahman olan Allah'n ar iinde, yeri ve mahiyeti bilinmeyen esiz bir srra, ak nuruna doru uup gidiyor. Bu yolculuk, bu dur durak bilmeyen hareket ezel ve ebeddir. Bylece reisin problemi de halloldu. Elini pp, sevinli bir ekilde memleketlerimize gitmek zere yola ktk. Yolun yarsnda reisle vedalap, ayrldm. Bahadr ve ben ay sonra ehrimize ulatk. ehre geliimiz ejderhann gelecei gnn bir gn ncesine rastlad. Babam yalanmt. Halk byk bir znt iinde ertesi gn bekliyordu. Ben ve Bahadr yedi yl sren bu yolculukta ok deimi, tannmaz bir hle gelmitik.

Bahadr' babama gnderip: "Ejderhann sorularn cevaplayacak bir dervi geldi. Sabahleyin btn halk ehir dna ksn. enlik hazrlklar yaplsn" eklinde bir haber yolladm. Babam sevincinden ne yapacan armt. limleri ve vezirleri toplayarak onlarla konumu ve ertesi gn ehir dna klmaya karar verilmiti. Tan yerinin aarmasyla birlikte halk kalabalklar hlinde ehir dna kmaya balad. Ben de Bahadr' yanma alarak padiahn huzuruna ktm. Bana ok byk iz-zet ikramda bulundular. Babam, ne yapacan arm durumdayd. Derken korkun ejderha grnd. Halkn toplanm olduunu grnce ard: -Vay, vay! Benimle savamay m dnyorsunuz yoksa. Azmdan karacam kck bir atele hepinizi kl ederim, diye bard. Ejderhaya gnderilen bir eli, buraya toplanmaktaki amacn sava olmadn, soruya cevap verecek bir adamn ortaya ktn bildirdi. Ejderha: -Yollayn bakalm o adam bana, dedi. O srada ben yerimden kalkp, ejderhann karsna ktm. -Ey insanolu! Eer soruma cevap veremezsen seni yerim. Ayrca yedier deil, yetmier erkek ve kz kurban ederim iyice bilesin, dedi. Bu durum padiaha bildirildi. Padiah biraz tereddt ettikten sonra kendisine garanti vermem zerine, buna raz oldu. Ve ejderha klsik sorusunu sordu: -Bu kervan nereye gidiyor? Herkesin ruhu deta bedeninden km, iki dudam arasndan kacak sze doru umaya balamt. -Ey beyinsiz ifrit! Olgunlamaya ihtiya duyan bu kinat, her daim yrmeye mahkum bu kervan, hayal bile edilemeycek esiz bir srra, hereyi kendine eken Hakk'n cemalinin nuruna doru gitmektedir, dedim. Ejderha bu cevab iittii zaman akllara durgunluk veren korkun bir nra atarak silkindi. O srada, onbe-onalt yalarnda,

melek yzl bir kz ekline dnd. Bu durum karsnda herkes son derece ard. Kz yanma gelerek bana dedi ki: -Ben Allah'n kudretiyle yaratlm yaratklarn en gzeliyim. Ve, her zaman onalt yandaym. Yalnz kaderin cilvesiyle ejderha oldum. Bu durumdan kurtuluum sorduum soruya doru cevap verilmesine balyd. Siz bu sorunun cevabn verdiniz. Bylece beni o irkin grntden, birok insan da benim errimden kurtardnz. Artk sizin cariyenizim. Size hizmet etmek benim iin byk bir mutluluktur efendim! Herkes sevincinden gklere uuyordu. Askerler halka susmalarn syledi. Ve, padiah konumaya balad: -Sevgili halkm! Bu fazl ve kmil delikanl sizleri byk bir dertten kurtard. Size daha byk hizmetlerde bulunacana eminim. Saltanat ykn imdiye kadar tamamn sebebi, yerime gemeye lyk birini bulamamamd. Bildiiniz gibi zavall olumu da kaybettim. Bu asil genci bize Allah gnderdi. Onun araclyla sizi kurtard. Ben de yerimi ona brakyorum. Allah, tacn ve tahtn ona mbarek etsin! dedi. Beni yanna ard. Kucaklad. Sonunda dayanamadm ve ellerine sarlarak: -Babacm! Olunu tanyamadm m? dedim. Babam bir sevin l atarak bayld. Herkes, benim, kendilerini kurtarmak iin yolculua kan ehzade olduumu anlad. Halkn sevinci doruk noktasna kmt. Herkes birbirini kucaklayp, tebrik ediyordu. frit klndan kurtulmu olan peri kzyla evlendim. Bizim dnmzle, ejderha iin ayrlm yedi erkek ve kzn dnleri birlikte yapld. Babam inzivaya ekildi. Ben de Bahadr' vezir tayin ederek, memleketi idare etmeye baladm. Bir cuma gn atla gezintiye kmtm. Nasl olduysa atn aya srt. Ben de yere dtm. Ve, uyandm...

Azamet Deryas

"lim bir noktadr. Fakat onu cahiller oaltmtr" Hz. Ali Bugn Aynal Baba ok neeliydi. Hatta ne kadar sevinli olduunu herkese gstermek iin klahna kocaman bir ayna paras, zrhna da iki san teneke eklemiti. Bir mridin, eyhine kar hrmet duygularyla dolu olduu gibi, Aynal'ya kar iyi hislerle dolu olduum iin, cbbesinde teneke paralar deil de kocaman bir gaz tenekesi taksa bile ona saygmdan en ufak bir eksilme olmazd. Ona niin bu kadar neeli olduunu sordum. Cevaben dedi ki: -Bizim Berber Hac Molla'y bilirsin. Kedisi dourmu. Hem de nur topu gibi beyaz ve ok sevimli bir yavru!.. -Afedersiniz azizim! Hac Molla'nn kedisinin dourmasna bu kadar sevinmenizin sebebini anlayamyorum. -Bunda anlalamayacak birey yok. Sa salim doum yapt iin biz bugn enlik yapacaz. -Bir kedi yavrusu iin enlik yapmak ha! Bu ok muhterem yavruya isim verildii gn de merasim yaplacak m? -smi konuldu. Hac Molla her ne kadar ismini... nsanlarn yzbinlerce sene yeni kelimeler tretmek iin uramasna ramen hl gerektii kadar kelimenin olmay tuhaf deil mi? Biraz aptallamtm.

-Ne gibi efendim? -Yavrunun annesinin ismi Pamuk. Yavruya da "Pamuk" ismini vermek fazlaca tekdze olacakt. Fakat Hac Molla yavruya da, beyazlk ifade eden bir isim koymak istiyordu. Tam drt saat tarttk. "Kar" koyalm dedik, biraz souk kat. "Beyaz" ismi de tekrarlanmaya pek msait deildi. "Seft"i de Hac Molla kabul etmedi. ocukken corafya dersinde Bahr-i Seft (Akdeniz) yznden dayak yedii iin bu kelimeden nefret ediyordu. "Ak" isminin konulmasn teklif ettim. Molla kzd, "Yavruyu: "Ak! Ak! Ak!" diye ardm zaman herkes beni rdek zanneder" dedi. Pamuun Farsa karl olan "Pembe" olsun dedim. Hac Molla "beyaz bir kediye krmz demek olmaz" diyerek bunu da reddetti. Sonunda yavrunun adn "Zararsz" koyamaya karar verdik. Glmseyerek dedim ki: -Tamam, enlik yaplacak. Bir kedi yavrusu iin... -Azizim! nsanlar mant, kendi syledikleri doru grnsn diye icat etmilerdir. imdi sana desem ki, "falan memleketin kralnn bir olu dnyaya geldi. O millet enlik yapyor." Bu duruma hi armaz, belki de bunu son derece normal bulursun. Fakat bir dn! Birinci olarak, bu ocuun yaayp yaamayaca mehul; ikinci olarak, iyi birisi olup olmayaca mehul; nc olarak, insan olduu iin iyiye deil de ktye meyletmesi ihtimal dahilinde; drdnc olarak, kral ocuu olduu iin kibirli, zalim, bencil, hatta cahil olmas bile olas. Bu zelliklere sahip olma ihtimali yksek bir ocuk iin enlik yaplmasn normal karlarken, Zararsz'n dnyaya geliine, iki kiinin sevinmesini niin garipsiyorsun? Alaylar bile hikmetli bir ders niteliinde olan bu garip adama, ister istemez hayranlk duyuyordum. Derken Aynal neyi flemeye balad: Ey dil! Cihanda sen ulezensin, Mehul her an tayin edensin, yine eya, manzur sensin!

Vahdetle herey maruf- vicdan, Vicdanla lim eya-y insan, yine eya, manzur sensin! Btn tecelli eyler unda, Zahir taayyn eyler butunda, Ayine eya, manzur sensin! Elvah- kevnin tevhidi sensin, Ayt- Hakk'n tecvidi sensin, yine eya, manzur sensin!* Daldm uykudan tellllarn sesiyle uyandm. -Cabilsa ehrine** giden kervan akam yola kacak. Yolcularn akama kadar kervana katlmas gerekmektedir. Taberi Tarihi'de byle acayip bir ehrin bulunduunu okumutum. Fakat corafya kitaplarnda bu ehrin ismi gemiyordu. Sonunda, bu ehrin hayal mahsul olduuna hkmetmitim. imdi ise bu ehre kervan gidiyordu. Kafam acayip bir meseleyi zmekle urarken, daha acayip birey dikkatimi ekti. inde bulunduum odann tavan ve duvarlar gmtendi. Acayip bir ses kararak ayaa frladm. Karmdaki aynada kendimi grdm Bu sefer kardm ses, yalnzca hayret l deildi;
"Ey gnl! u cihanda parlayan sensin. Bilinmeyeni her an belirli klan sensin. Eya bir aynadr. O aynada grlen sensin! Vicdan hereyi vahdet sayesinde bilmektedir. nsan eyay vicdan ile tanmaktadr. Eya bir aynadr. O aynada grlen sensin! Hadiselerde varln i yz grnmektedir. Varln d yz de i yz sayesinde ayrt edilebilmektedir. Eya bir aynadr. O aynada grlen sensin! Kinat levhalarnn bir araya getirilmi hlasas sensin. Hakk'n yetlerinin tecvidi sensin. Eya bir aynadr. O aynada grlen sensin!" "Batnn en uzanda bulunan, bir tane kaps olan efsanev bir ehir. Tasavvufta, insann ulamas gereken en son hedefi ifade eder." [Haz.J

hayret, hiddet, znt ve can skntsndan kaynaklanan, ta canevimden gelen bir feryat idi. Nasl barmazdm ki, alnmn ortasnda bir tek gz gryordum. ki kolumun yerine gsmden km bir kol vard, ayam da tekti. Geri bu tek ayakla yryebiliyor, daha dorusu zplayabiliyorsam da, eski yrym anmsaynca bu tarz bir yry fazlasyla irkin buluyordum. Tek kolum ve tek gzm de olduka canm skyordu. "Ya Rab! Bu ne hl, bu nasl i?" diye dnrken kap ald. Seke seke, ieri bir kadn girdi. -Kervan kalkyor. Herey hazr. Haydi artk vedala, dedi. Bunun zerine gmten yaplm evden ktm. Dar knca btn ehrin gmten olduunu grdm. ki ayakl bir eee binerek, ehrin dndaki kervana yetitim. Herkes benim gibiydi. Yanma yaklaan birine Cabilsa ehrine ka gnde varabileceimizi sordum. -Yedi senede, cevabn verdi. ki ayakl bir eekle, yedi sene yol gitmek her babayiidin harc deildi dorusu. Arkadama tekrar sordum: -Burann ad ne? -Cabilka.* Kendi kendime: "Vay, vay! Taberi Tarihi'nde okuduum fakat corafya kitaplarnda ismi gemeyen iki ehirden biri. in tuhaf taraf ben de bu ehrin halkndanm. br ehre gidiim de zaten olduka garip" diye dndm ve arkadama: -Cabilsa ehrine niin gidiyoruz? diye sordum. -Oraya gideceimize dair hakimlerin hakimine dileke vermedik mi? -Verdik mi?
"Uzak Dou'da bulunan, bir tane kaps olan efsanev bir ehir. Tasavvufta, insann Allah'a yneliinin ilk duran ifade eder." [Haz.]

-Elbette! -Niin dileke verdiimi bir trl hatrlayamyorum. -te bu ok garip! ki gzl, iki kollu, iki ayakl olmak iin dileke verdik. Bunu duyunca neredeyse sevincimden lk atacaktm. Bir anda, oraya gitmek iin her trl skntya katlanmaya karar verdim. Lf uzatmayalm. Tam yedi sene sonra Cabilsa'ya ulatk. Bu ehir altndan yaplmt. Oradaki halkn hepsi bizi karlamaya geldi. Herkes: -Maallah, maallah! te tek gzl kalmaya raz olmayanlar, tek ayakla gezemeyenler, tek kolla kalmak istemeyenler! diyordu. Cabilsa ehrine geliimizle byk bir enlik balad. Krk gn, krk gece devam etti. Sonunda ak sakall bir ihtiyarn ynetiminde "Cennet-i lrfan"a gittik. Buras, Cabilsa ehrinin bir mil tesindeydi. Cennet-i rfan' tarif etmem imknsz. Fakat her hayalin tesinde olan bir mahedeyi sylemek zorundaym. Burann batsnda bir deniz vard. Bu deniz bir bahenin kenarndan balyordu. Fakat yzeyi baheyle ayn seviyede deildi. Sonsuz bir ykseklie sahipti ve ucu buca grnmyordu. Denizden bu baheye bir damla bile su sramyordu. Sanki bahe ile deniz arasnda grnmeyen bir in Seddi vard. Durgun, sessiz ve sonsuz olan bu denizin manzaras insann tylerini rpertiyordu. Cenneti rfan'da zevk sefa iinde saysz gnler geirdikten sonra bir gn, "Tecelli ellesi"ni grmeye gittik. imdi syleyeceim eyi akla ve hayale sdrmak mmkn deildir. Bu usuz bucaksz denizden cennete bir elle akyordu. Azamet denizinin bu ellesinin ad "Tecell ellesi"ydi. Bu elleden akan sular bir fndk kabuunun iine giriyor ve kayboluyordu. Akl ve fikre durgunluk veren bu manzara karsnda ben ve arkadalarm arp kaldk.Birazck aklm bama gelince:

-Ya Rab! Bu ne hl! Bu usuz bucaksz deniz, bir fndk kabuunun iine syor ve onu doldurmuyor. Bu nasl i Ya Rabbi! dedim. Rehberimiz bu szleri iitti ve bana dedi ki: -te grdnz gibi bu azamet denizi, kibriya girdabnda sanki yokmucasna kaybolup gidiyor. Ezelden beri, bu sonsuz denizin suyu kibriya girdabna akyor... Bu hayret verici srrn etkisi altnda kendimizden gemi, aptallamtk. O srada rehberimiz yeniden konumaya balad: -imdiye kadar hi duymadnz bir grlt duyacaksnz biraz sonra. Tecell ellesinin grltsn... Sakn korkmayn! Ksa bir sre sonra byk bir grlt duyarak l gibi yere serildik. Bir mddet sonra kendimize geldik. Bir de baktk ki, ellerimiz ve ayaklarmz iki tane olmu. Sevinten birbirimizin boynuna sarlyorduk. O srada uyandm. Aynal bir yandan neyi flyor, bir yandan da iir okuyordu:

Hep ikilik birlik iin Bak, iki gz bir gryor! Birlik ise dirlik iin Bak, iki gz bir gryor! Ruh-u cesed, ar-u felek ns- peri, cinn- melek Birlik iin hep bu emek Bak, iki gz bir gryor! irkten eyle hazer Vaktini bo etme gzer leme bir eyle nazar Bak, iki gz bir gryor!

Sende seni, sende seni Bil ki budur "allemen" Birleye gr can-u teni Bak, iki gz bir gryor!*

"ikilik birlik iindir. Bak, iki gz bir gryor! Birlik ise dirlik iindir. Bak, iki gz bir gryor! Ruh, ceset, ar, felek, insan, peri, cin, melek... Tm bunlar birlik iindir. Bak, iki gz bir gryor! Allah'a ortak komaktan sakn. Vaktini bo yere geirme. leme bir bak. Bak, iki gz bir gryor. Sen, kendini kendinde bil. "Bana retti" sznn anlam budur. Ruh ve bedeni bir olarak gr. Bak, iki gz bir gryor!"

Sonsuz Bilmece

"limde derinleenler 'biz ona inandk' der." Kuran Gzm yumduum zaman kendimi bir medresede, byk bir stadn karsnda buldum, ieride birka yz talebe vard. Bir ara elimi bama gtrdm. Bir de ne greyim tepemde kuyruk gibi bir sa var. Bu durum karsnda bir inli olduumu anladm. Daha baka eyler de anladm: Ben, Nankin ehri halkndan olan, ilim ve marifet peinde koan bir gentim. in'i batan baa dolatm hlde, kafamdaki problemleri zemediim iin yolculuumu Hindistan'a kadar uzatmtm. Hindistan'da bir sr mehur limi dolaarak problemimi halletmeye altm. Fakat hibiri sadra ifa olacak bir yant veremedi. Sonunda bana, Brahmanlar iinde parmakla gsterilen, fazilet sahibi, dnyadan elini eteini ekmi bir limi tavsiye ettiler. Hindistan'n kaplan, ylan ve binbir trl zehirli otlarla dolu olan ormanlarndan birindeki bir mabette yaayan Brahman' buldum. te u anda onun ilk dersinde bulunuyordum. Brahman, uzun bir sre suskun kaldktan sonra, mezardan gelen iniltiye benzeyen bir sesle konumaya balad. -Ey inli Talebe! Nedir problemin? Neyin peindesin? -Sonsuz bilmeceyi zmek istiyorum.

O an, talebeler aknlk iinde birbirlerinin yzlerine baktlar. Anlald kadaryla hepsinin istei buydu. Brahman tekrar konumaya balad: -Hangisini? -Hangisini mi? -Evet, hangisini? -Ruhun hakikatini. Bunun zerine Brahman sustu. Zaten cenaze yz gibi solgun ve hareketsiz olan ehresi bsbtn donuklat. -Ruhu, yaayanlar bilemez. lmeye raz msn? dedi. -Evet! -Yanma gel! Yanna gittiimde kulama unlar syledi: -Elinden geldii kadar nefesini tutacak, srekli "om, om, om" diyeceksin. Haydi seni halvethaneye gtrsnler. Brahman'n emri zerine beni alp halvethaneye gtrdler. Buras bir adam sacak kadar dar ve karanlk bir odayd. Orada akama kadar "om, om, om" diye zikrettim. imde, tarifi imknsz bir sknt vard. Karnm da ok ackmt. Odann kaps kapalyd. Dar kmak iin birka defa kapya vurdum. Fakat kimse aldrmad. Nihayet uzun bir sre sonra bir hizmeti geldi. Beni be dakika dar kard. Bir avu kavrulmu msr ve bir fincan da su vererek: -Her ne kadar bunlar nefsi glendirecek eylerse de riyazete alkn olmadn iin, birka gn verilmeye devam edecek, dedi. Yedi sene bu halvethanede kaldm. lk nceleri gnde bir verilen bir avu msr daha sonra iki gnde bir, daha sonralar gnde bir verilmeye baland. Aradan be sene geince haftada bir verilen bir avu msrla ve onbe-yirmi gnde bir verilen bir fincan suyla yetinmeye baladm. Yedi sene dolunca Brahman'n huzuruna gtrldm. Yzlerce brahman ve binlerce talebe toplanmt. Bu sre zarfnda tuhaf bir hle gelmitim. Kendimi havada uuyor gibi hissediyordum. Son derece dikkat etmedike, eyay gremiyordum. Farkl renkleri alglayamyordum.

Baka bir tuhaflk daha vard zerimde. Bir eye srekli baktm zaman, o ey yava yava yok oluyordu. Kendimi bir cisim ve madde olarak hissetmiyordum, sanki yalnzca kuvvetten ibarettim. Yzne baktm kimselerin, iinden geenleri okuyabiliyordum. Brahman'n huzuruna girince yanna gidip, elini ptm. Bu kadar basit bir hareket karsnda byk bir grlt balad. Herkes "Evim, Evim, Brahma, Brahma" diye banyordu. Etrafma baktm zaman bu yaygarann sebebini anladm. Brahman ve ben havada duruyorduk. Brahman elimden tuttu. Havada yryerek duvara kadar geldik ve duvarn tesine getik. Duvar yarld da yle mi getik, yoksa younluunu mu kaybetti, bunu bilmiyorum. Odaya girdiimizde Brahman sordu: -imdi sonsuz bilmeceyi zdn sanyorum. Ruhun ne olduunu anladn m? -Hayr! Anlamadm. -Yce Brahma! Kendinin ruh olduunu hl anlamadn m? -Ben! Ben mi ruhum? -Yce Brahma! Havada utuun, duvardan getiin hlde, hl bundan phe mi ediyorsun? -phe mi? phem yok. Kendimin ruh olmadndan eminim. Bir cesedim ben. Ve, yann bu ceset dalacak. Ve, benliim bir hi olacak, yani ben diye birey olmayacak. Brahman bir nra att. Birka defa: "Yce Brahma!" dedi ve yere derek ld. Ben byk bir tel iinde Brahman'n cesedinin zerine kapandm. Vcudu buz gibi souk, kalbi hareketsizdi. Buna ramen gzlerini at ve neredeyse iitilmeyecek kadar clz bir sesle: -Ruhu anladn m? diye sordu ve gzlerini kapad. Ben henz "hayr" bile diyememitim ki insann yreini azna getiren bir kahkaha duyuldu. Bam kaldrdmda, yerde yatan Brahman'n, havada duran bir benzerini grdm. Bana: -Ruhu anladn m? dedi. Tam cevap verecektim ki kap ald ve birisi ieri girerek:

-Sizi aryorlar Efendim! dedi. Onun peisra gittim. Odaya girdiimde, Brahman'n kendine ait yerde oturduunu grdm. Beni yanna arp: -Ruhu hl anlamadn m? dedi. -Hayr, anlamadm. Ltfedip anlatrsanz... -Anlatmak! Anlatmak m? Grmedin mi ki? -Evet, grdm. Fakat birey anlamadm. Bireyi grmek onu anlamak iin yetmiyor. -Ya? -Olmak lazm. -Ah!.. Ah!.. Olmak, olmak! ite bu mmkn deil. -Niin? -nk olmak iin ilk nce olmamak gerekir. Benim ilmim bu kadardr. Sen bu kadaryla yetinmedin. imdi tek kar yol kald. Ebed hayatn feda edecek gce sahip misin? -Ebed hayatm feda ettiim zaman ruhu bilmek bana ne kazandracak? -Hi! Madem ki hi olacaksn, elbette bir kazancn olamaz. -Ebed hayatta bize ne vaadedilmitir? -Brahma, dostlarna sonsuz bir mutluluk mjdeliyor. -Bu ebed hayatta, bendeki u ruhu bilme dncesi devaml kalacak m? -Bundan phe yok! Btn varlnla baki kalacaksn. -yleyse bu dehetli ebediyeti feda ediyorum. Ya Rabbi! Beni bir an bile rahat brakmayan bu endieyle ebediyyen yaamak istemem. stemem. stemem. -yleyse gel! Brahman beni elimden tutup bir odaya gtrd. ekmecelerin birinden bir liste kard. Bunda yedi kiinin ismi yazlyd. Bana dedi ki: -Yedi bin sene iinde, marifet bilgisine sahip olmak iin ancak yedi kii ebed hayatn feda etmi. Sen sekizinci oluyorsun. smini buraya yaz. smimi bu kda yazdm. Brahman tekrar dedi ki:

-Nur Da'na git! Probleminin zmn orada bulacaksn. Bunun zerine Nur Da'na doru yola ktm. Kh yryerek, kh havada uarak bu daa vardm. Dan eteinde, bu fan dnyaya yeni gelmi bir ocuk yolun ortasnda yatyordu. Bu zavall yavruyu oraya kimin braktn dnerek ve de anne-babasn grmek midiyle etraf kolaan ederek ocua doru yrdm. Yanma yaklatmda ocuk bana: -Ey Marifet Yolcusu! Ey kalbi endieli kimse! Safa geldin! dedi. Yeni domu bu ocuun konumasna armakla beraber cevaben dedim ki: -Bu yata, daha dorusu yana bile basmadan konuuyorsun ha! Ne tuhaf ocuksun sen. -Yalnzca konuabildiimi sanma sakn. Ayn zamanda ok gevezeyimdir. yle gevezeyimdir ki, sen sormadn hlde imdi sana ismimi syleyeceim. Bana "Marifet" derler. -Ben, sonsuz bilmeceyi zmek midiyle buraya geldim. - Bunun iin ebed hayatn feda ettin deil mi? indeki endi eden kurtulmak istiyorsun. -Evet, bu endie... -Zavall deli! Bu endie btn kinatn daim endiesidir. Bu endieden hibir ferdin, hibir zerrenin kurtulmas mmkn deildir. Zira bu endieden kurtulmak iin gereken artlar yerine getirmeye kimsenin gc yetmez. -Neymi bu art? Ben bunun iin ebed hayatm feda ettim. Bundan daha ar bir art olacan zannetmiyorum. -yle mi sanyorsun? Kanaatimce, ruhu bilmek iin bu art yeterli olsayd, pek ok kimse ruhu bilebilirdi. Fakat zel artn... -Nedir bu zel art? - Yokluk ve varln birtek ey olduunu ispat etmek!.. Bu zel art duyunca derin bir ah ektim. Ve, gzlerimi atm. O srada Aynal'nn gle ve sevimli yzyle karlatm. Ve ona dedim ki:

Yoklukla varln birtek ey olduunu kim ispat edebilir? Bunu sylemek bile bir deliliktir. Hl byleyken, bunu kim ispat edebilir? -Kim mi? dedi Aynal Baba. Bilmekle bilmemeyi bir tutan deliler.

Ulular Meclisi

"Yollar ne var ayr ise hep sana ak Her birisi bir yol ile glzra gelirler."
Niyazi-i Misil

Bugn Aynal'mn hlinde bir durgunluk, baklarnda biraz hzn vard. Uzun sre sessiz kalp, dncelere daldk. Ben seyrettiim garip manzaralan dnyor, insanlarn fikirlerinin bu kadar deiik ve ok oluuna aryordum. Aynal'mn konumaya balamasyla dncelerden syrldm ve kendime geldim. -Ben yalnzca ney deil, saz almasn da bilirim. Aslnda btn alglar almasn bilirim. Bugn sana biraz saz alaym. Kulbesine girip bir saz getirdi. Kalenderne bir taksimden sonra okumaya balad: Zahid bize ta'n1 eyleme Hak ismi okur dilimiz Sakn efsane syleme Hazrete gider yolumuz. Erenlerin oktur yolu Cmlesine dedik beli2 Ko desinler bize deli Usludan yedir delimiz.
' Ta'n: Knamak 2 Beli: Evet

Muhyi3 sana da ola himmet k isen canan minnet Elif Allah, mim Muhammed Kisvemizdedit4 dallmz.5 Dalmm... Byk bir sarayn iinde, ok kk bir pencerenin nnde bulunuyordum. Bu pencereden, iine binlerce kiinin sabilecei genilikte byk bir oda gryordum. Odann duvarlar, benim pencerem gibi kk pencerelerle doluydu. Herbirinin nnde bir kii oturmu, oday seyrediyordu. Odann iinde, zmrt ve yakuttan yaplm krslerin stnde, balarnda ta olan, ounun yz peeli, heybetli ve arbal kimseler oturuyordu. Krslerin ortasnda, oturan zatn biri ayaa kalkp: -Beeriyet gelmi. Bize bir soru soracakm. Uygun bulursanz gelsin, dedi. Orada bulunanlar uygun bulduklarn sylediler. Konuma yapan zatn emri zerine Beeriyet'i odaya aldlar. "Beeriyet" adndaki bu adam sakat ve sefil bir zavallyd. zerindeki eski psk elbiseleri ve sararm yz, meclisin durumuyla byk bir tezat oluturuyordu. Bakan vekili ona: -Ey Beeriyet! Otur, rahat et ve sorunu sor! dedi. Fakat Beeriyet oturmad ve dedi ki: -Oturmak, rahat etmek mi? Yazk! Yzbinlerce senedir oturup, rahat edecek zamann oldu mu diye bir sorun hele. Bir taraftan geim derdi, dier taraftan hastalklar rahat etmek iin vakit mi brakyor? Bu kadar sefil olmama ramen, yine de intihar edemiyorum. Ben alan biriyim. Bunlar sylerken hkrklarla alamaya balad. Bu durumdan son derece etkilenen meclisi hazin bir sessizlik kaplamt.
Muhyi: Hidayet veren Allah
4 5

Kisve: Elbise Dll: aret

Btn yeler zavall Beeriyetin acsn paylayormu gibi grnyordu. Bakan vekili: -Bu ok byk bir mesele. zme kavuturulmas bakann gelmesine bal, dedi. O srada Beeriyet dedi ki: -En azndan bu kadar sefalete niin katlandm, neden intihar etmediimi anlasam. Meclistekilerden biri ayaa kalkp: -zin verirseniz u zavally teselli edeyim, dedi. Meclisin uygun grmesiyle, unlar syledi: Ya Rab! Hayatta nedir bu lezzet? Hayata rabteden bu garip kuvvet! Hayat ki bbeka1 pr derd- keder,2 Yine emel o, nedir bu hikmet? Bir an brakmaz insan rahat, Bin trl lm,3 derd-i maiet, ocukluunda alar beikte, Feryatla geer o vakti ismet, Civanlnda bin trl ml,4 eyhudetinde5 bin trl minnet, Vakt-i ecelde maz bir an, Bir an iin mi bunca sefalet! Hatifi6 bir ses verdi cevab, Dedi: Hayatta bu zevk kymet, killer iin seyri bedayi,7 Chiller iin yemekle ehvet.
1 Bbeka: Ebedi olmayan, sona olan. Pr derd- keder: Dert ve keder dolu. 3 lm: Aclar. ml: Emeller. 5 6 4 2

eyhuhet: htiyarlk. Gzellikler

Hatif: Gizli 7 Bedayi:

Beeriyet derin bir ah ekti ve: -Doru, Doru!.. Ltfen bana syleyin, merhamet edin. Madem ki hayattan tiksiniyorum, ama onsuz da yapamyorum. yleyse saadetin ne olduunu bana syleyin, dedi. O srada bakan geldi. Meseleyi anlad ve oradakilere: -Haydi bakalm, u zavallnn sorusunun cevabn verin! dedi. Oradakilerin bazlar u ekilde cevap verdiler: Hz. brahim: -Saadet; alp kazanmak ve kazanlanlar bakalaryla paylamaktadr. Hz. Musa: -Saadet; nefsi, Firavun'un tutkular gibi tutkulardan kurtarmaktadr. Hz. Adem: -Saadet; eytana ve Havva'ya uymamaktadr. Konfys: -Bir tencere pirin pilavna btn lezzetleri sdrmaktadr. Platon: -Daima yce eyleri dnmektedir. Aristo: -Mantk! te saadet! Zerdt: -Saadet, karanlkta kalmamaktadr. Brahma: -Saadet mi? Zannedilen eyin aksidir. Hz. sa: -Saadet; Maziyi unutmak, iinde bulunulan an iyi deerlendirmek, gelecei dnmemekle mmkndr. Lokman Hekim: -nsanlar bu kelimeyi btn dertlerini bir szle ifade etmek iin icat etmilerdir. Hzr Aleyhisselm: -Saadet, tutkularn giremedii gnllerde aniden grlen bir hayalettir.

Bu szler zerine Buda fke ile ayaa kalkp: -Ey Beeriyet! Saadet, yok olmann gzel isimlerinden biridir. Nirvana! Ey Beeriyet! Nirvana! dedi. Sonunda Beeriyet yorgun bir hlde yere dp: -Oooff! Hangisi? Hangisi? diye sylendi kendi kendine. te o zaman Bakan* ayaa kalkt ve: -Ey Beeriyet! Saadet, hayat olduu gibi kabul edip, insana ykledii yklere raz olup, bunun daha iyi olmas iin gayret etmektir, dedi. O srada Beeriyet ayaa kalkt ve: -Ey Fahr-i lem Efendimiz! Beeriyet'in dertlerini anlayan ve bunun ilacn bulan yalnzca sensin! dedi. Gzlerimi atmda, bou bouna Aynal'y arad gzlerim. Derken yanmda bir kt paras grdm. zerinde unlar yazlyd: "Elveda! Kim bilir gn gelir belki yine grrz." Mezarlkta akama kadar aladm...

kinci Blm

Manisa Tmarhanesi

Azizim Raci! Sarholuk devresinden sonra hastalk devresine gireceini tahmin ediyordum. Bu tahminimde, esas bakmndan deil de ekil bakmndan yanldm. Senin anemi, verem gibi hastalklara tutulacan sanyordum. Fakat, isim veremediim, daha dorusu kibar bir isim bulamadm bir hastala yakalandn haber aldm. Yakalandn bu hastala "Avanaklama" isminden daha uygununu bulamadm. Azizim! Bu ne hl? Hakikat yolunda rehberim ve stadm olduunu dndke ldrasm geliyor. Gemi gnleri hatrlyorum. Deniz kenarnda otururken mthi bir edebiyatla, tarifi imknsz bir tatllkla bize verdiin pozitif ilimler ve felsefe dersle,rini bir trl unutamyorum. Bugnk Raci, o zamanki zarif stad Raci midir? Yoksa yzbinlerce ahmaktan biri midir? Bunu bir trl kestiremiyorum. Ne anyorsun? stediin nedir? Yeni kefettiin ilm hakikatlerle, teden beri muteber olan gerekleri ykmadn mddete yaptklarna sunturlu delilik demekten baka kar yol grmyorum. Ne anyorsun? Ebed hayat m? Zavall Dostum! Bu geici hayatta ne buldun ki onun ebedsini anyorsun? Sana soruyorum: Bu hayatta ne var?

Ah! Filozof Taine ne kadar da hakl. Diyor ki: "nsanlar yaratl ve terbiye bakmndan delidirler. Akll olduklar zamanlar ok nadirdir." Ne kadar doru! Gerekten insanlarda mercimek kadar akl olsayd, deil ebed hayat aramak, bu berbat ve geici hayata bile katlanmayp, sonu bir eyvahtan ibaret olan bu zevkleri ve hayat klahn Yokluk Sultan'na sunarlard. Bununla beraber bir kaza ve rastlantdan ibaret olan bu hayatta, hafif delileri eleyecek kadar zevk bulunduu da inkr edilemez. nsanlar, cahillik ve vahilik devirlerinde icat edilen kelimelere ruh vere vere, bunlar hayallerindeki renklerle boyaya boyaya bir duygu zinciri meydana getirmilerdir. Bunlar binlerce asrdr gelie gelie, miras yoluyla bize kadar gelmitir. Bizler de, gereklii olmayan, yalnzca hayalden ibaret olan bu zincirle, hibir meziyeti ve hibir mahiyeti olmayan bu varlk lemine binbir eit gzel renk veriyor ve kendimizi bir gzel aldatyoruz. Bylece hayata bir mn yklyoruz. te olanca tiksindiriciliiyle hayatn gerek yz! Zavall Dostum! Sen ne aryorsun? Sanki bu younluk, bu maddeler, bu grnr hayaller bir ruhu ezmeye, bir vicdan zt fikirlerin arpt bir sava alan hline getirmeye, bir idraki bomaya yetmiyormu gibi bir de grnmeyen hayaller peinde mi komak istiyorsun? Zavall Dostum! Zavall stad! Bilmem ki, bu mektubu okuyacak, kalbimden kopan mitsizlik ve acma feryadn duyacak hlde misin? Bana dediler ki... Fakat buna inanmak istemiyorum. Hibir zaman da istemedim. Bu yzden sana bu mektubu yazmaktan kendimi alamadm. Bana cevap ver. Eski gnler ve tatl anlar akna! Ne olur bana cevap ver!..

Raci'den Sami'ye Mektup

Sevgili Sami! Mektubunu aldm. Hatrn iin be on dakika derin hayallerimi terk ederek karanlk bir ukura benzeyen bu leme ayak bastm. Ey ocuk! Madem ki bu dnyann bir tmarhane, insanlarn deli olduuna inanyorsun, yleyse benim deliliimi niin garipsiyorsun. Herkes gibi bir deli olmamamdan kaynaklanyor bu sanrm. Evet azizim! Ben hayallerin arkasna gizlenmi olan hayaletleri aryorum. Ne yazk ki bulamyorum. Tam olarak "bulamyorum" demek de yanl. Bunu nasl anlatacam bilmiyorum. lm gereklere kimsenin birey demeye hakk yoktur. Yalnz bir hakikatin varl, dier bir hakikatin varlna engel olamaz. Baz vicdanlar, balang ile sonu birbirinden ayran bir izginin nnde durup, orada kalamaz. Ben bu hayat; dnyaya niin geldiimizi, ne olacamz, bizi bu dnyaya gndereni anlamadan terk etmemeye niyet ettim. Keke bu sorulara olumlu ya da olumsuz bir cevap bulabilseydim. Benim vicdanm yaralayan sorularn cevab kolay deil, olamaz da. Sonunda ne olacamzla ilgili gerekleri inkr etmek iin insann hayvanca bir beyne, hissiz bir kalbe sahip olmas ya

da ilim ve fenni bilmemesi gerekir. Bu gerekleri bilmeden onaylamak da samalktr. Derdime ilim ve fende il aradm, bulamadm. Sonunda garip bir lemin iine girdim. Bu lemde bulduum eyler birok kimsenin derdine deva olmaya yeterdi. Fakat benimkine yetmedi. Teleskoplarn gremedii dnyalar, benim mn gzlerim gryor. Aratrclarn mahiyetini henz bilmedii yldzlarla iletiim kuruyorum. Sizin inceden inceye yaptnz gzlemlerle gremediiniz snk gk cisimlerini, benim, grmek iin a ihtiya duymayan gzlerim gryor. Artk ben yle bir ruh oldum ki, benim iin, uzak, yakn, grnen, grnmeyen diye birey kalmad. Madde lemi benim emrime mahkm, mn lemi irademin esiri. Byle olmasna ramen ben yine de am. Ruhum, kendisini doyuracak gday henz bulamad. Aryorum... Aryorum... Neyi diyeceksin. Hii! Sevgili ve aziz dostum Sami! Bu tmarhaneye benim gibi bir deliyi niin ok gryorsun? Anladm kadaryla bana acyorsun; teekkr ederim. Fakat baz afyonkeler, hastalk balangcna, zayflk ve gszle benzeyen sarholuu nasl sever ve bundan zevk alrlarsa ben de yleyim. Yaptm aratrmalardan byk bir zevk alyorum. Geen gnlerin birinde, benim gibi dertlilerin bir tr gzlemevi olan bir mezarlkta geziniyordum. Orada bir deli grdm. Elindeki bir teraziyle oynuyordu. Ne yapyorsun diye sordum. Bana u cevab verdi: -Ahmaklkla bilgelii tartyorum. -Bundan maksadn nedir? -Mal varlm tespit etmek. -Ee, nasl bir durumda? . -Ahmaklm o kadar, o kadar ar geldi ki, sanrm bu zamann Karun'u benim. Bunun ne anlama geldiini sana anlatmak ok zor. Fakat ite benim hlim bu. Bu dnyada bireye ihtiyacm olsayd sana bavururdum. Lkin yok. Artk senden bir ricam var. Ltfen beni unut ve megul etme!

Sami, yazd mektubun elime geiinden bir ay sonra Manisa'ya geldi. Gayesi stad ve deerli dostu Raci ile grp, onu bu berbat yaantdan kurtarmakt. Onu Ayn- Ali Sultan Mezarl'nda buldu. Raci umduunun aksine salkl grnyordu. Dilencilerin elbisesine benzeyen alelade bir elbise vard zerinde. Sami mezarla girince onu ebegmeci otlan arasndaki bir mezara yaslanm olarak grd. O srada bir kadnn da Raci'ye doru gitmekte olduunu farketti. kisi ayn anda Raci'nin yanna vard. Raci ikisini de hayret edilecek bir umursamazlkla karlad. Sami bo yere bu heykeli pcklerle canlandrmaya alyor, bo yere o snk gzlerde sevgi aryordu. Nihayet Raci sordu: -Sami niin geldin? Mezar ta seyretmeye mi? Sami gerekten ok ard. Bir zamanlar birok gencin kendine rnek olarak benimsedii, kendisine benzemeye alt Raci'nin, bu Raci olduuna inanmadn ifade eden zgn gzlerle stad gzden geirdi. O srada Raci: -Kadn! Sen niin geldin? dedi. Kadncaz, dertli kimselerin birey isteyecekleri vakit takndklar hle benzer bir tavr taknarak alamaya balad. Ve dedi ki: -Ah eyhim! Meczup Efendi! Evliya Bey! Zavall Nefisem! Zavall kzm!.. Aman Ya Rabbi! Onbe yanda delirdi. Nereden bilirdim byle olacan? Meer zavall kzm sevdalanm, sevmi yavrucak, fakat Platonik bir sevgiyle... Ltfullah Bey'in oluna k olmu. Sevdii delikanl geenlerde attan dt. Ba bir taa arparak parampara oldu. Kz bu haberi duyunca ldrd. zntden kendini yerden yere atmaya, kendi kendini srmaya balad. Konu komu bir araya gelip zor bela zaptedebildik. Yalnz kzn feryad gklere ulayordu. Tmarhaneye koymaya mecbur olduk. imdi biricik kzm, Nefisem tmarhanede. Elimde avucumda ne varsa sattm. Adaklar verdim, okutup flettim, muskalar yazdrdm bir faydas dokunmad. Sonunda seni tavsiye ettiler. "Git o adamn eteine yap" dediler. "O adamn cinle-

ri var. Kzn iyi eder" dediler. Ah! Evliya Baba! Allah akna kzm iyiletir! Zavall kadncaz hngr hngr alyordu. Raci bu durumdan etkilenmi gibi grnmyordu. Sami ise son derece armt. Zavall annenin ac hli ok gibi ilemiti yreine. Hlbuki bu inlemeler, Raci'yi bir kaval sesi kadar bile etkilememiti. Sami bu kadar duygusuzluk karsnda nefret duymaya balad. Kendini tutamayarak, kaba bir dille: -Eer akl durumunun iyi olmadn, bu yzden mazur olduunu bilmesem, bu duygusuzluundan dolay seni alaklkla vasflandmrdm, dedi. Raci ayaa kalkp, delilere zg bir ekilde cevap verdi: -Benim mi? Benim mi akl dengem yerinde deil? Behey divane! Sen, aptallar gibi bu faciann karsnda ezilirken, ben, ak, bir kimsenin kendini nasl sevebildiini dnyordum. Dnyorum da, ben, sen, hava, ta, demir, aslnda ayn ey olmasna ramen niin demir alamyor, ta ldrmyor da insan... (Acayip bir kahkaha atarak) Eer insan sizin gibi delilerle yaknlk kurarsa, ne dneceini bilemez. Demir alamaz, dedim. Kim demi? Demirle u kadn arasnda ne fark var? u hlde alayan kim? Alamayan kim? (Sami'nin kolunu bkerek) Bak, kolunu bktm, senden baka biri olmasa kolun nasl bklecekti? Fakat bklyor. Niin? Bu niin'e cevap yok. Neden ak var? Neden sefalet var? Neden zevk ve ac var? Niin, niin?.. Cevap yok, deil mi? Onbe yanda bir kz, yirmi yanda bir delikanl... Bu delikanl bu kz alsn ve mutlu olsunlar. Fakat hayr! Olan attan der, kz ldrr. Niin? Yine cevap yok. Peki bu ihtiyar kadn niye yayor? Ben niin yayorum? Ben bundan zevk mi alyorum? Hl byleyken delikanl lr, kz ldrr. Fakat ben ve ihtiyar kadn yaar. in tuhaf taraf bunun niin byle olduunu bilen yok, yok, yok! Bu ihtiyar kadna acyorsun, bana acmyorsun. Evet, onun kz ldrm, iyi de benim ruhum, benim kinatm ldrd. Fakat insan hereyin en basit olann grr. Ah! Beni nereden buldunuz? Ben ki, u lemdeki ztl yok et-

mek zereydim. Bakn, beni ne hle getirdiniz. Beni yine "niinli" bir leme niin indirdiniz. Of! Niinsiz varlk! Syler misin, seninle ldrm kzn, benimle u ta paras arasnda ne fark var? Niinsiz varlk! Raci'nin psikolojik durumu, tehlikeli delilerinkine benzeyen bir vaziyet gsterdii iin tmarhaneye gnderilmiti. Birka gn sonra sinir krizinden kurtulduu iin orta hili ve hafif delilerle birlikte avluya kmasna izin verildi. Bu avlunun ortasnda bir havuz vard. Deliler bu havuzda ulu orta ykanr, ou zaman avluda plak dolard. Bu olayn yaand sralarda Manisa Tmarhanesi gerekten berbat bir durumdayd. Yataklar pislik iindeydi. Verilen yemekler son derece ad idi. Avlunun nndeki demir parmaklklardan ieriyi seyredenler, delilere teberi verirlerdi. yi ve kty ayrt edemeyen deliler bazen yenilmeyecek eyleri de yerlerdi. Hastahanede, havuz tedavisinden baka bir modern tedavi yntemi uygulanmyordu. Hl delilere psteki saydrlyor, ar delilere eek sudan gelene kadar dayak atlyordu. Kader, ite byle bir tmarhaneye drmt Raciyi. Bu tmarhaneye girmek ok kolayd. Tmarhane hizmetlilerine gre tmarhaneye getirilen herkes deliydi. Bu akll adamlarn elinde delilere dair bir l olmad iin buradan kmak son derece zordu. Hele bir de arayp sorannz yoksa... Rci bu yerin yabancsyd. Sinir nbetlerinden kurtulmutu. Fakat Raci gibi bir adamn nazarnda bir mezarlktan sonra en rahat yer ancak bir tmarhane olabilirdi. Delilerin acayip acayip konumalar onun dncelere dalmasn engelliyordu. te bu yzden oradan kmak iin hibir giriimde bulunmad. Raci tmarhaneye gireli onbe gn olmutu. Birgn tmarhaneye yeni bir deli gelmiti. Hafif deliler bu deliyle ilgileniyorlard. nk bu deli onlarn ok houna gitmiti. Yeni deli, ar admlarla avluda yrrken, yirmi otuz deli hep bir azdan: -Aynal, Aynal, Aynal!., diye baryorlard.

Bu sesleri duyan Raci ban kaldrd. Birden sevin lklar att. Grd adam, bulmak midiyle Anadolu'nun yansn dolat hlde bir trl izine rastlayamad Aynal Baba idi. Byk bir cezbeye kaplarak Aynal'nn ellerine sarld. (...) ehri mezarlnda balayan serven Manisa Tmarhanesi'nde devam etti. Zira delileri incelemek, belki de, akll olduklarn iddia eden kimselerin yapt en akllca itir.

Makam Dkn Bir Deli

Tmarhane arkadalarmn iinde incelenmeye deer birok adam vard. Bu delilerden bazsnn durumu, deliliin bir mutluluk mu, yoksa bir felket mi olduu noktasnda beni ok dndrd. Dnyada, herey greceli... Dolaysyla delilik de baz durumlarda mutluluk, baz durumlarda felket saylabilir. Zararsz deliler arasnda bir jandarma eri vard. Kendini albay sanyordu. Her gn bir keye oturur, derin dncelere dalard. Saatlerce dndkten sonra hlinden memnun bir eda ile ayaa kalkard. Birgn kendisine ne dndn sordum. yle cevap verdi: -Bin kadar ekya var. Kara Efe, Ak Efe, Yeil Efe, Mor Efe,.. Hepsi de daa kt. Ben de Trk albay olduum iin sadrazam bana bu haydutlarn yakalanmasn emretti. Emrimdeki askerleri bin ble ayrdm. Aklm karp, bir tabaa koyarak bin paraya ayrdm. Herbirini bir avuun heybesine koydum. avular, bir eye akl erdiremezlerse heybedeki aklm kanp, ne yapmalar gerektiini ona sordular, ite bu ekilde ne Kara Efe kald, ne de Mor Efe, hepsini yakaladm. Derken durum padiaha bildirilmi. Bunun zerine padiah bana krk cariye, bir deve yk altn, be yz tane de nian verdi. imdi bu meseleyi dnyor-

dum. nceden aldm nianlarla bu son nianlar yirmi oda dolduruyor. Bunlar nasl tayacam dnyordum. Fakat sonunda bir zm buldum. Bir tren kiralayacam. Gittiim yere, onu da gtreceim. Nianlan vagonlara astracam. Ve olduka byk harflerle: "Bu nianlar Albay Crlak Efe'nin nianlandr" diye yazdracam. Baka yolu yok bunun. nsan sahip olduu nianlar beraberinde gtrmezse, nianlar neye yarar? Bu zavall, mutlu deliler grubuna giriyordu. Bu ekilde binlerce deli olduunu dnp, sakn lem byk bir tmarhane olmasn? dedim kendi kendime.

ki Hafzn Hikyesi

Tmarhanede iki deli dikkatimi ekti. Bunlardan biri gerekten hafizm, dieri ise arabac. Bunlara "ki Hafz" denmesi, arabacnn dierini srekli taklit etmesinden kaynaklanyordu. Demir parmaklklarn nne deli seyretmeye gelen aklllar(!) btn mslmanlara zg olan efkat ve ihsan detiyle delilere ttn, eker gibi teberi veriyorlard. Pis boaz deliler parmaklk nnde seyirci grdkleri zaman onlarn yanna giderek, uzmanlk alan iine giren konularda samalayp, onlardan bireyler isterlerdi. Hafz, cenazelerde, hastalarn ba ucunda, evlenme trenlerinde ar okuyup, cer etmeye alkn olduundan bir seyirci grr grmez parmakln nne gidip diz kerek Kuran okumaya balard. Arabac da, hafzn kazancndan yararlanmak iin hemen onun yanna diz ker ve hafzn azndan kan kelimeleri mmkn olduu kadar taklit etmeye alrd. Zavall hafz ara sra seyircilere: -Bu adam hafz deildir. Onu dinlemeyin, derse de arabac seyirciye gz krparak: -Ona kulak asmayn. Delinin biridir, derdi. Birgn bu yalanc hafz ile konuurken, niin hafzlk tasladn sordum. Bana dedi ki:

-Hafz dinleyenlerin yzde doksan, benim okuduumun mu, yoksa onun okuduunun mu doru olduunu bilmekten aciz kimseler. Kendilerine tecvitle okunan hereyi Kuran sanr bunlar. Yalnzca kafa sallarlar. Zaten bizim hafz da okuduunu anlamaz. Bu seyircilerin ounun benim hafz olduuma yemin edeceklerinden eminim.

Akll Olduunu Sanan Bir Deli

yle insanlar vardr ki yalnzca bilmediini bilmemekle kalmaz, hereyi bildiini iddia eder. Doktor deildir. Fakat doktorlar kk grr. nne gelene il tavsiye eder. Yanl evlilik yapm, ii-d irkin bir kadn almtr. Fakat herkese evlilikte dikkat edilecek hususlar retir. Bir ton para harcayarak ahr gibi bir ev yaptrmtr. Fakat Mimar Sinan' beenmez. te bu tip insanlardan birinin zm balan vard. Ekonomi ve siyaset hakknda salam bir fikri olmad iin servetinin byk bir ksmn kaybetmiti. Bu kayp, zavally ok etkilemise de uyanmasn salayamamt. Bu adam birgn asma filizlerine zarar veren eyin filiz biti olduunu duymu. Ziraat mhendislerinin sylediklerini sama bulduu iin kendi birtakm illar yapmaya kalkm. yle dnm: "Civa bitleri karyor; telli srr uyuzu ve rastk ta birtakm yaralar iyiletiriyor." te bu dnceden hareketle, bunlara baz maddeler de ekleyerek bir macun yapp, ktklere srm. Netice mi? Doktor Kuru Sk'nn di tedavisinde elde ettii neticenin ayns. Bilindii zere bu filozof di arsndan kurtulmann tek yolunun ene kemiklerinin sklmesi olduunu sylerdi.

Birinci Blme lveler

"nsann bilmesi gereken tek ey, birey bilmediini bilmesidir." Aynal'y grmeyeli uzun bir zaman gemiti, ilk frsatta Namazgah Mezarlndaki kulbesine gittim. lk sz: -Evlt nerelerdeydin? Gzlerimiz yollarda kald, oldu. -Ne yapalm dnya hli. Yoksa sizden uzaklarda olmak benim iin, katlanlmas zor birey. Biraz havadan sudan konutuktan sonra: -Eee, Erenler! Artk birer kahve isek, diyerek det olduu zere cezveyi ocan stne koydu. Bol ekerli kahvelerimizi imeye baladk. Bir sre sonra kendimi karnca klnda grdm. Binlerce yolu olan bir kannca yuvasnda, karncalarn arasndaydm. akn akn etrafa bakmaya ve evreyi incelemeye baladm. Karncalar, eitli sosyal snflara ayrlm insanlar gibi birtakm ksmlara ayrlmt. Fakat onlar arasndaki snflama, insanlar arasndaki snflamaya benzemiyordu. Ynetenler ile ynetilenler arasnda bir mevki fark yoktu. Yuvada en az birka yzbin karnca vard. in tuhaf taraf, bunlar, her trl ihtiyalarn rahata anlatabilecek gelimi bir dile sahiptiler. Yuvamzda, olduka gzel okullar, ambarlar, yatakhaneler, hapishaneler, dinlenme ve yemek salonlar, toplant yerleri vard. Ksacas, modern bir toplum iin gerekli olan eylerin hepsi mevcuttu. Daha tuhaf taraf, kannca topluluu insanlara oranla ok ileriydi. Hereyden nce onlardaki iblm ve alma dzeni insanlara g-

re daha ileri bir konumdayd, iktisat ve ekonomide de korkun derecede ilerideydiler. nsanlardan ok stn olduklar dier bir taraf da eitimdi. Karncalar eitim konusunda insanlan sollamlard. Adalet bakmndan da durum byleydi. Okullar en gzel ve en geni yerlerde bulunuyordu. Hapishaneler shh idi ve ok kkt. nk hapis cezasna aptrlanlar yok denecek kadar azd. Bir karnca iin en nemli ey vazife duygusuydu. Bu duygu, her duygudan nce geliyordu. ahs ihtiya ve arzular iin vazife terk edilmez, vazifede tembellik edilmezdi. Ben, beylerden birinin oluydum. Eitim ve retimim iin ii snfndan yedi mehur lim seilmiti. Bu seim mavere yoluyla gereklemiti. Bu yedi lim yalnzca bizim yuvamzda deil, komu yuvalarda da, ilim ve faziletinin stnlyle tannm kimselerdi. Yaam merdiveninin son basamaklarna gelmi bu ihtiyarlar beni vatana millete faydal bir eleman olarak yetitirmek, arkalarnda hayrl bir talebe brakmak midiyle alyorlard. yi bir retim sistemi uygulayarak ilim ve fenlerin tmn retmilerdi. Artk sk sk yolculuk yapyor, rendiklerimi hayata geirmeye urayordum. Birgn, uykudan uyandm gren hizmetiler, sofraya semiz bir karafatma budu ve yarm budaydan oluan sabah kahvaltm getirdiler. Henz kahvaltm bitirmemitim ki hocalarmdan biri yanma gelip, konumaya balad: -Ey ehzadem! Bildiiniz zere ehrimizin kuzeyinde bulunan sert ve orak arazide tuhaf tabiat olaylar oluyor. Bir lise rencisine bu sene yaptrdmz ilm gezintiler neticesinde elimize ulaan raporlardan, limlerimizin bir trl zemedii hava olaynn yeniden baladn ve her gm dzenli olarak tekrarlandn renmi bulunuyoruz. Bu yerde, gne tm iddetiyle parlarken birdenbire gkyzn kaln bulutlar kaplyor. Bunu duymu olmalsnz. Bu bulutlar belli zamanlarda tekrar yok oluyor. Siz de biliyorsunuz ki bu tr tabiat olaylar akl ve mantkla zlemez. Deney ve gzlem yaplmas gerekir. Uzun sreden beri, birok konuda, saysz aratrma ve inceleme yapldn biliyorsunuz. Gemite zle-

meyen bir sr tabiat olay bugn zlm durumda. Bu verilere yzde doksan orannda gveniyoruz. Fakat bu acayip hava olayn imdiye kadar doru bir ekilde zen olmad. Bugn byk bir hocamz bu konuda yapt derin incelemeleri ieren bir konferans verecek. Eer msaitseniz beraber gidelim. Konferans arazi zerinde verilecek ve btn lise ve niversite rencileri orada bulunacak. Byk bir kalabalkla, bu acayip araziye doru yola ktk. in garip taraf ben hem insan, hem de karnca sfatlarna sahiptim. Sonunda oraya geldik. Bu yere karnca gzyle baktmda, burasnn, gerekten hakknda konferanslar verilecek kadar acayip bir yapya sahip olduunu grdm. Fakat insan gzyle baktm zaman burasnn, iki yannda byk maazalar bulunan, Napoli talaryla denmi geni bir cadde olduunu grdm. Bu iki durum arasndaki korkun fark dnyordum ki tabiat bir lim bu garip arazi hakknda konferans vermeye balad. -Efendiler! Burada en ok dikkat eken ey bu odacklarn ekli ve aralarndaki kanallarn dzenidir. Odacklar yaklak olarak dz, kanallar ise mkemmel denilecek kadar dzgn izgilerle dolu. Bu dzenliliin sebebini limler bir trl zemiyor. Bur'adakilere benzer eyler tabiatta yoktur ve olamaz. Konferansn en tatl yerine gelinmiti ki, yzbinlerce dinleyici arasndan birdenbire bir lk koptu. Gkyznn ak olmasna ramen, yamurla kyas edilmesi mmkn olmayan mthi bir scak sel binlerce karncay srklemeye balad. Kimileri sele kaplp srkleniyor, kimileri kamaya alyordu. Ben bir dakikalk bir panikten sonra bu garip sel tufannn sebebini anlamak istedim. O srada damlalar ara ara dmeye devam ediyordu. Bu mthi olaya insan gzyle baknca, glmekten ve hayret etmekten kendimi alamadm. Garip arazi denilen bu caddede, bir kaldrmn kenarnda bulunuyorduk. Bulunduumuz yerde bir at arabas durmu; arabac uyuyor, hayvanlar ise boyunlarna asl torbadan yem yiyordu. Hayvanlarn ikisi de sanki anlamlar gibi birden iemeye bala-

mlard. Zavall karncalan helak eden scak sel, bu hayvanlarn sidiinden baka birey deildi. Btn karncalar, mitsizlik ve znt iinde benim cesedimle megul oluyorlard. Zira ben de lenler arasndaydm. limler ise garip arazide meydana gelen sel tufannn sebeplerini aratryorlard. Sonunda byk bir tabiat limi, ktphanesindeki bir eserde bunun sebebini buldu. Bu eserde yle yazyordu: "Garip arazide yle gl bir elektriklenme var ki, bazen birdenbire bu elektriklenme iddetleniyor ve havann younlamasna sebep oluyor. Bylece bulutlardan acayip bir sel boalyor." Bu aklamay duyduum zaman, gzmn nne yem yiyen yorgun beygirlerin iemeleri geldi ve kahkahalar atmaktan kendimi alamadm. Hemen arkasndan da uyandm. O srada Aynal'y grdm. Bir yandan glyor, bir yandan garip bir oyun oynuyordu. Hem de mrldanyordu. Gne yanar, lem dner, Birgn gelir hepsi sner, Ey sahib-i ilm- hner, Bilir misin sebebi kim? Ne gelen var, ne giden var, Ne solan var, ne biten var, Ne gl var, ne diken var, Bilir misin, sebebi kim? Her zerre ferd yoktur ei, Acep bunlar kimin ii? Ey kendini bilmez kii, Bilir misin sebebi kim? Haktr desen mns ne? Sebep midir bir kelime? Soruyorum sana yine, Bilir misin sebebi kim?

Leyla'l Mecnun

Gndelik ilerden kurtulunca kendimi Aynal'nm sohbetine atmaktan alamyordum. Bu bende deta tiryakilik hline gelmiti. Yine birgn ii gc bitirdikten sonra, ikindiye doru onun yanma gittim. Aynal Baba asrlk bir narn altnda oturuyordu. -Evlat! Bugn biraz cokuluyum. Sana ney alaym, dedi ve balad ney almaya. Aslnda buna ney demek yanlt. nk bu neyin sesiyle yer ve gn inlediini zannediyordum. Ksa bir sre sonra kendimden getim. Emel ehrinin erafndan ve hatr saylr zenginlerinden birinin olu olarak grdm kendimi. Ailenin tek olu olduum iin annem ve babam taparcasna seviyorlard beni. Emel ehri halk da yakkllm ve terbiyemle iftihar ediyordu. Onsekiz yanda tam bir yiit olduum iin her sabah atma biniyor, ehrin gl bahelerini kskandrc gzellikteki krlarn dolayor, ara sra avclk yapyordum. Ben sokaklardan geerken, halk: "Yaratclarn en gzeli olan Allah'n n ne ycedir" diyerek gzelliimi vyorlard. ehrin en gzel kzlar, bana grnmek iin yollara kmay det hline getirmilerdi. Fakat ben, kolumda gezdirdiim ahinim kadar gururlu olduum iin onlara tepeden bakyor, bu zavalllar grme-

mezlikten geliyordum. Atm oynatarak geip gidiyordum yanlarndan. Fakat kalbime acayip bir atein dtn hissediyordum. Bu atein sebebini bilmediim hlde beni yakp kl etmesi ok tuhaft. Sonunda byk bir hzne kaplmaktan ve derin dncelere dalmaktan kendimi alamadm. Elime sazm alp hem sylyor, hem alyordum. Zamanla alayp inlemeler alkanlt hline gelmi, benzim saranp solmu, dnya ile alkam kesilmiti. Doal olarak, bu hlim anne babamn gznden kamyordu. Garip bir hastala tutulduumu duymayan kalmamt. Herkes yas tutuyordu. ehrin en mehur doktorlarnn yapt trl trl illara, remilcilerin ve hocalarn okuyup flemelerine ramen hastalm gnden gne artyordu. Sonunda, uzaktaki kylerden birinde oturan, kehanet ve ilmiyle mehur bir adam bulup getirdiler. Bu ihtiyar, doktorlann yapt illar kontrol etti. Ban sallad. Usturlaba* bakt. Yldzlarla konutu. Cin ard. Bir mddet dnd. Sonunda: -Efendi! Olunuz seviyor. Ak hastalna yakalanm, dedi. -Muhterem Efendi! Kimi seviyor? -Hi kimseyi... Akn en ldrc olan ekli budur. -Ey Byk lim! Bize yol gster! Ne yapmamz gerekiyor? Bunun aresi ne? Olumuzun kurtulmas iin canmz vermemiz gerekiyorsa, verelim. Yeter ki cierparemiz kurtulsun. - Efendi! Olunuzun barn yakp kl eden "mutlak ak"tr. nce bu aka bir hedef bulmalyz. Sonra, bu ak ateini vuslat b- hayatyla sndrmenin bir yolunu dnmeliyiz. Aksi tak dirde, lmesi kanlmazdr. Anne babamn sevincine diyecek yoktu. Onlarn dncesine gre bu ii halletmek ok kolayd. Beni evlendirerek meseleyi zeceklerini dnyorlard. ehrin en gzel kzlarn bana gstermeye baladlar. ehrimizde kat bir denklik sistemi uyguland hlde, fakir ve aa tabakadaki gzeller bile gsterildi. Ne are ki bunlarn hibirini beenmedim. Sonuda yataa dtm. "Yldzlarn dnyaya yksekliini hesaplamakta kullanlan bir let."

Gnden gne sararp soluyordum. Benim bu hlimi gren zavall annem ve babam delirme konumuna geldiler. Artk, tamburumu tngrdatp, ark syleyecek dermanm kalmamt. Bu yzden, acm hafifletir dncesiyle babam sekin bir mzisyen topluluunu emrime verip; onlar, houma giden paralan alp sylemekle grevlendirmiti. Birgn, dokunakl bir fasln bittii srada sokakta dolaan bir tellln: "Bin altn deerinde, kapal bir sandk satyorum. inde ne olduunu ben de dahil kimse bilmiyor. Bu sand alan da piman, almayan da..." diye bardn duydum. Tellln sylediklerini anne-babam da duydu. Belki iinden, beni elendirecek birey kar dncesiyle hemen satn aldlar. Sandn iinde ne olduunu ok merak ediyordum. Aylardan beri ilk defa birey arzuladm iin anne ve, babam ok sevindi. Sand yanma koydular. Bir sr anahtar getirdiler. ki gn sand amaya uratm. Hibiri uymuyordu. Sonunda zor bel sand amay baardm. Sandktan bir resim, bir de kt kt. nce kad okudum. yle yazyordu: "Bu resim, Maksut ehri padiah Sultan Keramet'in kz Ak Aynas Banu'nun resmidir. Onun yzndeki parlakln yannda Zelihalar snm yldzlar gibi kalr. Onun tatl diline hatipler hayrandr. Onun akl karsnda limler akndr. Banu onbe yanda olup, Maksut ehri'nin genleri ve Cabilsa'daki herkes ona ktr. Ey bu resmi grecek olan zavall!.. Sen ona k olmakla ban belya sokacaksn. unu iyi bil ki, Ak aynas yeryznn fetidir. Binlerce yiidin ve gencin lmne sebep olmutur. klarnn bazs intihar etmi, bazs da verem olmutur. Ey zavall ehit! Sen de o ehitler arasna katlacaksn. Sen de ona kavuamamann acsna dayanamayarak bu dnyadan gp gideceksin..." Bu rpertici yazy okuduktan sonra, hi tereddt etmeden resmi elime alp baktm. "nsan iki kere lmez ki!.. Zaten uzun zamandr lmcl bir hlde yaamyor muyum?" diye dndm. Resme baktm zaman bouk bir lk kopararak baylm-

m. Kendime geldiimde anne-babam ba ucumda alyordu. Baygnlm uzun srd iin ldm sanmlard. Durmadan alyordum. Gzyalarn il gibi geliyor, zntm ve skntm hafifliyordu. O gece ilk defa yemek yemek istedim. Yemekten sonra, oktan beri hasretini ektiim tatl bir uykuya daldm. Artk akmn bir nesnesi vard. Tm benliimle Ak Aynas Banu'yu seviyordum. Ksa srede kendimi toparladm. Sanki hi hastalanmam gibi oldum. Sevgilimin resmi elimden dmyor, hayali kalbimden gitmiyordu. Hep onu dnyor, ryalarm onunla sslyordum. Sonunda nemli bir karar verdim. Anne babamn odasna gidip, ellerini perek dedim ki: -Ey benim dnyaya geliime vesile olan anne ve babacm! Sevgilimi bulup, onunla grmek istiyorum. Eer bunu yapamazsam kahrmdan lrm. Bu yzden Maksut ehrine, Cabilsaya gideceim. Kararm kesindir. Zavall anne ve babam bu konumam karsnda ok ardlar. Fakat ksa bir sre sonra, beni bu kararmdan dndrmenin imknsz olduunu anladlar. Bu nemli meseleyi konumak iin ehirdeki bilge kiileri eve ardlar. Benim kararm tm ayrntlaryla aklayarak, onlarn bu konudaki grlerini sordular. Muhterem bir zat sz ald ve yle dedi: -Bu konuda bireyler syleyebilmek iin Cabilsa blgesini, Maksut ehrini bilmek lzm. Ben byle bir yeri ilk defa duyuyorum. Burada bulunanlarn da benimle ayn durumda olduklarn zannediyorum. Bu meclisteki yce ahslar, bu adamn sylediklerini dorulayarak, imdiye kadar byle bir yerin ismini duymadklarn sylediler. Sonunda bu konuyu, daha nce hastalm tehis eden yce khine danmaya karar verdiler. Khin arlp, mesele kendisine anlatld. Khin biraz dndkten sonra: -Maksut ehri, Cabilsa blgesinin, batsnda bulunan bir ehirdir. Bu yerin tesinde baka herhangi bir ehir yoktur. Biz ise

dounun en ucundaki Emel ehrinde yayoruz. Maksut ehrine, sratli gidildii takdirde bir ylda varlabilir, dedi. Yeniden ehrin ileri gelenleri bir araya getirildi. htiyar kahinin syledikleri tartld. Sonunda, beni kararmdan dndrmenin imknsz olduunu anladlar ve Cabilsa'ya gitmem noktasnda gr birliine vardlar. Bu yolculukta onbe tane sadk hizmeti bana refakat edecekti. Babamn yalvarp yakarmalarna dayanamayan khin de benimle birlikte gelmeye raz oldu. Yirmi gn kadar, Sultan Keramet ve hanmna gtrlecek hediyeleri ayarlamakla uratk. Deerli khinin yolculuk edecei taht- revan hazrladk. Sonunda mneccimlerin uygun grd bir gnde anne babamla vedalap erkenden yola ktk. Akrabalarm ve ehir halk dualar ederek bizi ehir dna kadar uurladlar. Ermi bir zatn hayr duasndan sonra yola koyulduk. Bir sene kadar yorucu bir yolculuk yaptktan sonra sonunda Cabilsa blgesine, Maksut ehrine vardk. ehirdeki byk bir kervansarayda konakladk. ehirdeki haberleme a ok gelimi olduundan, uzak doudan geldiimizi duyanlar bizi ziyarete geldi. Ziyaret sebebimizi anlayanlar, balarn sallayarak zntlerini belirtiyorlard. On gn kadar istirahat ettikten sonra khinle beraber Sultann sarayna gittik. Sultann huzuruna kabul edildiimizi bize haber verdiler. Hediyeleri verdikten sonra bu uzun yolculua niin katlandmz soruldu. Niin geldiimizi syleyince hepsinin yz kart. Derhal meclis yelerinin toplanmas emredildi. Vezirlere de ne maksatla buraya geldiimizi anlattk. Hepsinin yzlerinde ac ve znt belirtileri grlyordu. Sultan dedi ki: -Olum! Evlilik konusunda ona karamam. Yalnz u kadarn syleyeyim ki, imdiye dek binlerce delikanl bu kz urunda yok olup gitti. Kzm, kendisini isteyenlere bireyler soruyor. Bu sorular cevaplayamayanlar sonunda helak oluyor. Ancak, sorularna doru cevap veren kimseyle evleneceini sylyor. Fakat bu zamana kadar, onbinlerce gencin arasndan bu sorulara

doru cevap veren biri kmad. Senin gibi yakkl bir gencin helak olmasn istemem. Gel bu sevdadan vazge. Sultandan sonra, vezirler ve nazrlar da bu iten vazgememi sylediler. Benim kararm kesindi. Bir an nce imtihana girmek istediimi, istediime kavumann veya bu uurda lmenin benim iin bir ltuf olduunu dile getirdim. Vezirler ksa bir konumadan sonra ertesi gn saraya gelmemi sylediler. Sabaha kadar gzme uyku girmedi. Sabahleyin erkenden khinle birlikte saraya gittim. Son derece grkemli bir salona getik. Ortadaki byk perde salonu iki blmeye ayryordu. Ortadaki koltua ben oturdum. htiyar khin de yanma oturdu. Dier koltuklara vezirler, nazrlar ve memleketin ileri gelenleri oturmutu. Salonun evresinde byk bir kalabalk vard. Etrafa yaylan sarho edici gzellikteki kokular Ak Aynas'nn salona girdiini haber veriyordu. Ksa bir sre sonra perde kaldrld. Yksek bir taht zerinde oturan Banu'nun yz peeliydi. Etrafn yzlerce melek yzl cariye evrelemiti; elleri gslerinde, byk bir saygyla ayakta duruyorlard. Kz uzun sre beni dikkatle szd. Konumaya cesaret edemiyor gibi bir hli vard. Sonunda, kulaa musik gibi gelen ho bir ses tonuyla konumaya balad: -Ey gen! Gel bu sevdadan vazge. imdiye kadar hi kimse sorularma cevap veremedi. Cevap verecek yeterlilikte olanlar be ni arzulamazlar. Beni arzulayanlar ise bu sorulan asla cevaplayamazlar. -Ey Banu! Ben vatanmdan ayrlrken "ya sevgili, ya lm" dedim. Yemin ettim buna. Ey Ak Aynas! Ben sensiz yaayamam. -Ey Gen! Yazk! Eer mmkn olsa sana kaytsz artsz varrdm. Ne yazk ki bu mmkn deil. Vuslata erdiimiz takdirde ikimiz de yok oluruz. -Ey Banu! zme beni, merhamet et! Sorularn sor! Ak Aynas derin bir ah ekti.

-Sylediklerimi can kulayla dinle gen adam! lk sorum u: Elif mi noktadan, nokta m eliften kt? kincisi; bu ne zaman oldu? ncs; elif ve noktann birliini gsterebilir ve bunu ispat edebilir misin? Bu sorular sorduktan sonra yzndeki peeyi kaldrd. Ben o esiz gzellikteki yz grnce, onun parlaklna dayanamayarak "Allahuekber!" diye bir lk atp, bayldm. Gzm anca Aynal Baba'nn her zamanki gibi glmsediini grdm. -Elif stn (e), elif esre (i), elif tre ()... te bir yn soru sana! Elif nasl olur da hareke kabul eder. Elife hemze demekle bu ii halletmi olur muyuz? Ya Rabbi! Bu "elif-ba" meselesi amma da etin bir konu. nsanlara okuma yazma retenler ok. Fakat ilerinde "elif-ba"y bilen yok. Biraz daha sohbet ettikten sonra, ertesi gn grmek zere birbirimizle vedalatk.

Leyla'sz Mecnunlar

Dn kararlatrdmz gibi ikindiye doru bulutuk. Aynal cezveyi oca koydu. Oradan buradan konuup, kahvelerimizi iiyorduk. Ksa bir sre sonra ben bayldm. Hayalim, dn kald yerden balad. Benden sonra Banu da derin bir ah ekerek bayld. Onu saraya, beni eve gtrdler. Kendime geldiimde khinin yzme znt iinde baktn grdm. Kararm vermitim. Eer Banu'nun sorularna cevap veremezsen intihar edecektim. Khinle sorular zerine konutum. Bunlara nasl cevap vermem gerektiini sordum. Dedi ki: -Olum! Bu sorularn cevaplarn yalnzca Cunn (delilik) Vadisi'nde yaayanlar bilir. -Eee, nerede bu vadi? -Her yerde. -Anlamadm. -Olum! Cnn Vadisi adnda belli bir yer yoktur. Bu vadi dnyann her yerindedir. -Peki, bu vadileri nasl bulacaz? -Bu ok kolay. Hazrlann. Yarn yola kp arayalm. Ertesi gn yola ktk. ay, bir sr ehir ve kasabay boubouna dolatk. Cunn Vadisi'ni artran bir yere rastlamadk. mitsizlie dmeye balamtm. Birgn byk bir ehre vardk. Yalnz vakit ok ge olduu iin kale kaplan kapalyd. Bu yzden surlarn bitiiindeki mezarln yanna adr kurduk. Yolculuun verdii yorgunlukla he-

mencecik uyumutum. Uyandmda afak skmeye balamt. Khinle kahvelerimizi ierken mezarlktan bir kahkaha geldi. Sonra yle bir ses duyduk: Mekansz olan iki yer var ki, meskendir Biri Vadi-i Hayret, birisi ehr-i Cunn.* Khin glerek: -Evldm! Cnn ehrim bulduk. Haydi kalk! Orada oturanlarla konu tan olalm, dedi. Kalkp mezarla girdik. Orada yedi kii vard. Bir mezarn zerine halka eklinde oturmulard. lerinden biri kahkaha ve iir sebebiyle uyanm gibi grnerek: -Ne var, ne oluyor? Ezan m okunuyor, dedi. Khin bu kimsenin bir mtehayyir (hayrete dm kii) olduunu syledi. Dier biri, birinci adamn sylediine cevap olarak: Giremez beldemize dadaa-i reyb- gman Ne bili var, ne akl var, nefnun, dedi.
Bunu iiten baka biri: -mam, Kfirn sresini mi okuyor? diye sordu. Bir dieri: -Sanrm blbl tyor. Bakas: -Hayr! orba kaynyor. Bir dieri: -Ne buyurdunuz? Cezvedeki kahve mi tam? br: -Dalga sesi olmal. Sonuncu kii: -Helvac baryor galiba. Biraz alsak, dedi ve ekledi: "Mekn belli olmayan iki yer vardr ki, yaanacak yer orasdr. Bunlardan biri Hayret vadisi, dieri Cunn ehridir."

Ah cmle halette yine kendini zevk ederek Kll hizbin remzini hatemine ekmi ferihun.*
O srada birisi bard: -Ne o, ne bu, ne de u. Bunun zerine hepsi sustu. Biz khinle beraber, ilerinden birinin yanna yaklatk. Edepli bir ekilde elini pmek istedik. Gld ve yle dedi:

Hacer-i Esved'i var p, eer pmekse muradn Hii pus etmek iin hlet-i ban gerek. Can derau olunur mu mtenahi szlerle Leb deil pmek iin ah- can gerek... **
Sonra baka birine yaklatk. -Ey btn ilimleri kendinde toplam hikmet sahibi kimse! Maruzatmz. .. der demez byk bir kahkaha patlatt ve yle dedi:

Ve krn unvann arif koyarak Grenin ismine divane denildi. Nice efsaneleri saydrm ilim lm- irfanna efsane denildi.
Sonra nc kiiye giderek, ziyaretimizin sebebini syleyip, yardmc olmasn rica ettik. Srekli yalvanyordum. O da dinliyormu gibi grnyordu. Sonunda konumam kesip verecei cevab beklemeye baladm. yle dedi: "Ah! Her halkrda elenip bbrlenenler, 'Her grup yanlarnda olanla (inan ve kanaatiyle) bbrlenir' yetiyle iaret edilen eyi kendilerine mhr yapm."
"Eer birey pmek istiyorsan git Hacer-i Esved'i p! Hi olmu bir kimsenin elini pmek iin kendi varlndan syrlman gerekir. Belli saydaki szlerle can ve ruh kavranabilir mi? Bireyi pmek iin dudak deil, t gnlden gelen bir "ah" lzmdr."

-Yamur mu yayor? Aa!.. Bunu isteyen var, istemeyen var. Kimi zaman isteyip, kimi zaman istemeyen var. steyip istememekte kararsz olan var. Acaba "var" ne demek? Sonunda bu vatandalarla konuamayacamz anladk. Bir keye ekildik. Khin: -Biraz sabr! Hele dur bakalm! dedi. lerinden biri bize doru geldi. -Hah! te konuabileceimiz biri, diyerek yanma yaklatm ve: -Efendim! Ho geldiniz! dedim. -Ho gelmedim, dedi. -sminiz nedir efendim? -Bu her saniye deiir. -Peki kimsiniz efendim. -Ne bileyim ben? Eer bunu bilsem hi burada alk yapar mydm? Ben bsbtn midimi kesmitim. Fakat khin sabretmemi tavsiye ediyordu. -Bizim amacmz bunlara bildirilmitir. Biraz bekle bakalm. Birka gn burada kalp, riyazete ekilelim. Bakalm zaman ne gsterecek, diyordu. Denildii gibi yaptm. tahsz olduum iin gnde birka zeytinle yetiniyordum. Tam otuz gn bu ekilde geti. Krknc gn delilerden biri, baka bir deliyi yanna ard. Bu Mtehayyir'di. Hill eklinde halka oldular. Mecnun ortaya oturmutu. Mtehayyir ise onun tam karsndayd. Bir mddet sonra hepsi kendinden gemi bir hlde i dnyalarna daldlar. Sonra, Mecnun ve Mtehayyir konumaya baladlar. -Ey Mtehayyir! Okudun, yazdn ve mnsn da anladn. Syle bakalm, mny nasl anladn? -Elif-ba ile. -Mn ne demektir? -Birin iki, ikinin bir olmasdr. -Buna ne denir?

-Bir'in bir olmas mmkn mdr? Paralara.aynlabilir mi? Birleik mi? -Hayr! "Bir" yaln, arzasz, engelsizdir ve de paralara ayrlamaz. -yleyse bir nasl iki olur? Bir'in niin iki yn var? -Bu iki ynn biri ikrar, dieri inkrdr. nkr, ikrarn glgesidir. Bu yzden, aslnda bu iki ynn hakikati birdir. Eer birtek yn olsa, o zaman ikilik olabilirdi. -Peki, bunun ad ne? - ismi var: Yaratma sanat, Cilve-i Zuhur (ilh vasflarn eitli ekillerde tecell etmesi), Melabe-yi Vahdet (birtek olan Allah'n varlklar yaratl ekli). -Bunlar ne zaman gereklemitir? -Zaman, inkr tarafnda olan bireydir. Varlkta zaman olmaz "an"olur. -Pekl, "an" dediin nedir? -Srf inkrdr, srf yokluk. krarda zamanszlk demektir. krarla inkr ayrmak da mutlak zaman demektir. -Peki, Elif-ba ne demek? -Kinattaki realiteler... -Asl olan hangi harftir? -Elif. -Bu harf neyin asldr? Varln m, hadiselerin mi? -Varln deil, hadiselerin asldr. -Elifin asl nedir? -Nokta. -Elif'e mi, yoksa noktaya m varlk diyorsun? -Noktaya. Nokta sessiz varlktr, ancak Elifle konuur. -yleyse iki tane varlk var? -Hayr! Elif ve nokta birdir. -Peki, Elif nasl meydana geldi. -Bunu szle anlatmak mmkn deildir. -Bir benzerini gstererek anlat. -Ei ve benzeri yoktur. -yleyse bir rnek ver.

-Bu konuda verilen bir rnei, ancak zaman ve mekandan uzak olanlar anlar yalnzca. -Peki, bunu anlamamz kolaylatracak birey syle. -An. -An ne yapar? -Bal yapar, sevdirmek iin. -Baka ne yapar? -Balmumu yapar, bildirmek iin. Mecnun byk bir sevin ierisinde: -Allah senden raz olsun ey Ariflerin Sultan! Sen hem Hayret Vadisinde, hem de Cnn vadi'sinde yaayan birisin. Son bir sorum var, ne olur cevapla, dedi. Bu konuma yaplrken ben hayretten hayrete dyordum. Artk Ak Aynas'nn sorularnn cevabn biliyordum. Fakat iimde Ak Aynas'na kar en ufak bir istek kalmamt. Kalbim, Ak Aynas olmutu. Artk kelimenin tam anlamyla seviyordum". Ben, ben'le sevdiime kavumutum. Ben byle bir durumdayken, Mtehayyir cebinden bir para balmumu kard. Oradakilere gstererek: -Ey Cemaat! te nokta, dedi. Sonra onu nefesiyle stp uzatarak: -te Elif, dedi. O srada Mecnun ayaa kalktj^: -Elifin baka ad var m? diye sordu. Mtehayyir: -Evet, var. Gel de kulana syleyeyim, dedi. Sonra kulana bireyler fsldad. Kucaklatlar. Daha sonra Mtehayyir bana dnerek: -Ey Gen! te artk Leyla'sz Mecnun oldun. nk Mecnun Leyla oldu. Aradan Leyla'y da kanrsan, Elifin dier ismini de renebilirsin, dedi. Byk bir sevin ierisinde gzlerimi atm. Aynal o davudi sesiyle u iiri okuyordu: Ona Mecnun mu denilir ki onun Leyla's Yeni bir cilve-i evket ile Mevla olmu.

lemin Nasibi

Hava ok gzeldi. Aynal ile oturuyorduk. det olduu zere cezveyi atee srdk. Bol ekerli kahvemi henz bitirmemitim ki hayal leminde dolamaya baladm. Bugnk yolculuuma uarak balamtm. Ryada umaya bile dayanamadn iin bu hayal uu beni fazlasyla yoruyor ve sersemletiyordu. in tuhaf taraf ileri doru deil, yukar doru uuyordum. Gne ve gezegenler tamamen gzden kaybolmutu. Sonunda bir yere geldim. Burada istediim ekilde hareket edebiliyor, bir balon gibi bolukta durabiliyordum. Ksa bir sre dinlendikten sonra sa tarafa doru umaya baladm. O srada benim gibi avare avare uan bir kiiye rastladm. Selm verdim. Durdu. Ve bana kim olduumu sordu. Sorduu soruyu cevapladktan sonra, buralara nasl geldiime dair en ufak bir fikrim olmadn konumamn sonuna ilve ettim. Bana: -Buras Berzah lemidir. Ben Pisagor'um, dedi. -Pisagor mu? Hani bizim u mehur Pisagor. Filozof Pisagor ha! -Evet. -Ey byk stad! Sizi grdme ok sevindim. Sizinle tanmak benim iin byk bir eref. Benim gibi, binlerce problemi olan bir rencinin, sizin gibi byk bir stadla karlamas byk bir ans.

-Evladm buras dnya deil. Yalan sylemene gerek yok. Ltfen bana "byk stad" deyip durma. Dnyada gece gndz kafa patlattm yetmiyormu gibi, bir de asrlardan beri u Berzah leminde o bilmeceyi dnp duruyorum. Varlklarn aslnn bir olduunu biliyorum. nk saylarn asl bir saysdr. Konuya baka bir adan baknca, kinatta byk bir uyum olduunu gryorum. Yalnz, anlayamadm noktalar var. Burada dnmek ve yazmak istiyorum. Fakat bu garip bolukta ne bir yaz tahtas, ne de bir kalem var. zerinde bir para kat ve bir kalem var m? stadn syledikleri bana tuhaf gelmiti. Sonunda, Berzah leminde bile vesveseden kurtulamayan bu adamdan ayrldm. Bir sre sonra baka bir glgeye rastladm. Ona selm verdim. Fakat o selmm almadan nce bana: -Talebem Platon'u ve onun talebesi Aristo'yu grdn m? diye sordu. Bu soru karsnda son derece hayrete dmekle beraber ona bu iki byk filozofu niin aradn sordum. -Onlar niin aryorsun? -Burada dalga geip, kendilerini tuzaa dreceim Sofistler yok. Canm ok sklyor. Bizim Platon ve Aristo'yu bulsam, onlar birbirine takp, biraz eleneceim. Bu adamn konuma tarzndan, byk filozof Sokrat olduunu anladm. Sonra uup gitti. Burada yalnzlktan sklmtm. Tam oradan svacam srada olduka gzel bir glge yolumu kesti. Gayet ho bir slpla iirimsi baz szler sylemeye balad. -Evet. Dnyada grlen eyler, Yce lem'de grdmz gerek varlklarn snk birer hayalinden baka birey deildir. -Siz kimsiniz efendim? -Ben Platon'um. -Bendeniz, burada bir tane bile gerek varlk grmedim. Bilakis grdm herey, dnyada grdklerimin snk bir hayalinden ibaret.

-nk buras Yce lem deil. Berzah lemi. Geri burada ruhumuz dnyada olduu gibi tamamen bedene bal deil fakat sadece ruh olmadmz da ortada. Dnyada cismimiz vard. Burada youn deil, ltif bir cismimiz var. Bu yzden Berzah leminde grlenler hayalin hayalidir. -Peki, Berzah lemi denilen bu bolukta niin bir yere saplanp kalyor, "Yce lem" diye adlandrlan yere gitmiyoruz? -Ben de ikibin yldr bu konu zerinde kafa patlatyorum. Niin bu yerde yaamak zorundayz? Eer bu sorunun cevabn bulabilirsen ne olur bana da syle. rencilerim beni bekliyor. Derse gitmek zorundaym. Hoakal! -Ey filozof! Allah akna biraz bekle! Bu lemde ders almak, ders vermek gibi bir zorunluluk var m? -Eer bu tr elenceler de olmasa insan burada can skntsndan patlar. Hem niin saklayaym, talebem Aristo'nun itirazlarna cevap vermek beni mutlu ediyor. Platon da gitti. Ben, bellardan, takntlardan, arzu ve isteklerden Berzah leminde de kurtulamadma ok armtm. O srada gzm atm. Aynal: -Ne ku var, ne de uan. Fakat tuhaf bir zevk ierisinde her ikisi de yaanyor. Evlt! Safran kabarmtr. Sana bir kahve piireyim, dedi. Kahveyi itikten sonra yine umaya baladm. Etrafmda, uan bir sr glge vard. Ben de bunlarn arasnda babo dolamaktaydm. Belli bir sre oraya buraya utuktan sonra dier uanlarla bir araya geldik. Bir sr dnr vard burada; ahlklar, airler, filozoflar... Sohbet ediyorlard. Doal olarak, bu sohbete ben de katldm. inde bulunduumuz bu yer hakknda fikirlerimiz birbirine yakn olmasna ramen, hibirimiz kesin birey syleyemiyor, hibir problemi halledemiyorduk. Bir taraftan uuyor, dier taraftan sohbet ediyorduk. En ok konuan, bir ahlkyd. Sylediklerini bazen kabul, bazen reddediyorlard. O srada sze uzun ehreli ve uzun sakall "ata" adnda mehur

bir edip kart. Herkes byk bir ak ve evkle bu adam dinliyordu. Bu adam yle diyordu: -Deerli Ahlk kardeim! Bu konuda yanlyor ve hepimize iftira ediyorsunuz. Sizi temin ederim ki ufak tefek oynamalar yaptnz takdirde eserleriniz halk tarafndan benimsenecek ve yzlerce bask yapacaktr. Hatta bu eserler yeni nesillere tavsiye edilecek, tiyatrolarda oynanacaktr. Bylece lmsz olacaklardr. Herkes edibin konumalarn az ak dinliyordu. Edebiyat bu manzara karsnda iyice cotu. -Evet kardeler! Sizleri dnmeye davet ediyorum. Zira, iinde bulunulan durum gerekten dnlmeye deer. Artk hakknda yaz yazlacak hibir konu kalmad. nk zihniyet deiti. Her konuda tuhaf bulgular elde edildi, deiiklikkler oldu. Eskiden garip karlanan durumlar artk garip karlanmyor. Zamane insanlar, birok alanda yeni eyler icat etti. Bunlara yenilik mi, delilik mi diyeceimi tam olarak bilmiyorum. Gemite yazlan en cidd eserler yeni nesil tarafndan komik karlanyor ve onlarla dalga geiliyor. Nitekim dnyay bir makine, ruhu bir hayal, vicdan bir gelenek olarak grmek, yaam fedakrlk ve vazife gibi kelimelerle aklayan limlerle elenmek demek deil midir? Ey deerli stad! Ey Ahlk! Bu demek oluyor ki; siz, yazdnz nadide eserlerinizle birgn mehur bir komedi yazar olacaksnz. Bu nutuk devam ederken bir meydana yaklamtk. Zavall Ahlk'nn srtnda, bir uval dolusu yaynlanmam eser vard. Ahlk, uuun iddetinden mi, yoksa nutkun tesirinden mi bilmiyorum, birdenbire "pat" diye yere dt. Hepimiz etrafna tk. Uanlar arasnda Pataban adnda bir doktor vard. Ahlk'y muayene etti! -Sbhanallah! Mide bombo. Bu baygnlk alktan meydana gelmi, dedi. Bu konumann tatsz devam etmesi zerine, az ileride bulunan bir topluluun arasna kartm. Orada bulunan iki kii yle konuuyordu:

-Azizim! Herkes havay ayn oranda solumuyor. Hereyden vergi alnan bu dnyada, solunan havadan vergi alnmamas biraz tuhaf deil mi? -Azizim! Azna salk! Gerekten ok doru syledin. Hkmete byle bir vergi konulmasn teklif etmeli. Bu i sonunda, en az birka yzmilyon frank gelir elde edilir. Sonu gelmeyecek gibi grnen bu konumay dinlemekten vazgetim. O srada ayakta duran, temizce giyinmi bir kii grdm. Edebiyat ve yazar olan bu adamla biraz oradan buradan konutuk. Bana, faydal eserler yazmayarak mrm bo yere geirdiimi syledi. Bu yl bir eser yazp yazmadm sordu. Karalamaya altm, fakat pek frsatm olmadn syledim. Bana alays bir ekilde glmsedikten sonra: -Bak, ben bu sene mkemmel bir eser yazdm, ismi nemli deil. Zaten sylesem de pek anlalmaz. unu unutma ki ilim bizzat kymetli birey deildir. i bilen adamlann elinde bir deer kazanr. Bu gerei bilmeyen limler belki zrtlerin takdirini kazanabilir fakat kendisi zrtlkten kurtulamaz. Ucunda para olmayan kuru alklar ve vg, zrt tesellisinden baka birey deildir. Az ileride byk bir meydan vard. nsanlar kme kme toplanmt orada. Berzah lemi beni merakl bir insan hline getirmiti. Uarak meydana gittim. Meydann ortasna yksek bir yer yaplm, orta yere byk bir macuncu frlda aslmt. Meseleyi kavramaya alrken yanma kambur bir adam geldi. Hem nnde hem arkasnda kamburu vard. mrmde, byle iki kamburu olan bir insan grmemitim. Kimbilir belki de alacak birey yoktu bunda? n kamburu effaf olduu iin, adamn ii grnyor, ierisi bir maazaya benziyordu. inde bir sr ey vard. Baklarm acayiplemiti. Kamburun iini Mescid-i Aksa avlusundan daha byk bir maaza gibi gryordum. Byk bir hayret ierisindeydim. O srada kr bir adam, elinden tutarak getirdiler. Frldan yanna oturttular. O esnada daha nce grtm Ahlk, Edebiyat ve Doktor Pan da oraya geldi. Yanmda olan biri yle fsldyordu:

-Bu kambur "felek", u kr de "talih"tir. Frldan etrafna halka eklinde dizildik. Kr adam frlda eviriyor, frldak dndke, kambur adam n kamburundan e itli eyler atyor, etraftakiler de bunlar kapyordu. in garip taraf herkese ksmetinde olan isabet ediyordu. Sra yazar ve ede biyatlara gelmiti. Ben memur ve yazarlarn arasnda bir yerde bulunuyordum. Memurlarn okluu karsnda, bana den pa yn az olaca gibi bir sanya kapldm ve yazarlarn bulunduu tarafa getim. Tesadf bu ya Ahlak da sol tarafmdayd. Kambur herkese bireyler atyordu. Sra bize gelmiti. Bama ar birey isabet ettii iin yere yuvarlandm. O srada Ahlk at da yere yuvarland. Kendime gelince ilk i olarak, nasibime neyin dt n renmek istedim. Bir de ne greyim! Bir kfe rk do mates. .. Domatesler yzme gzme bulamt. O aknlk ie risinde etrafma bakarken, daha tuhaf bir manzara gzme iliti. Ahlk at'n yere yuvarlanmasnn sebebi, bir sepet yumurta nn kafasna isabet etmesiydi. Ahlk at'n kafasna isabet eden yumurtalarn hemen hemen hepsi krlmt. Bu haliyle, kzartlmak zere tavaya konmu yumurtal dil balna benzi yordu. Kanaatkar bir insan olan at, byk bir ciddiyetle oras na burasna bulam yumurtalar parmaklayarak tknmaya al yordu. Kendi hlimi unutarak bastm kahkahay. at kendi kendine syleniyordu: -Bine yakn yumurta... Bari krlmasalard... Bylece bir sene bunlarla idare eder, srtmda senelerdir tadm u eserlerin hi olmazsa -beini bastrabilirdim. O srada eserinin isminden birey anlalamayacam syleyen, felsef konulardan bahseden temiz elbiseli kii, elinde bir kese altnda yanmza gedi. Ahlk'nn yumurtalar parmakladn, benim de kahkahalarla gldm grnce yle dedi: -Yahu! Siz ne kadar budala insanlarsnz. Dnyadaki hereyden faydalanmann bir yolu vardr. Fakat siz bunun tersini yapyorsunuz. Elimdeki bir kese altn size versem eminim ki bunu da arur edersiniz. Haydi birbirinizin yzn yalayn. Bylece

domatesli yumurta yemi olursunuz. Haydi durmayn, vakit geirmeyin! Bu szlerin bitmesinin ardndan Ahlk hemen zerime atlayp, kollarn boazma dolad. Gney Amerika'da yaayan, karnca yiyen hayvann hortumuna benzeyen diliyle yzm yalamaya balad. Kedi dili gibi trtll olan bu dil yzme dokunduka o kadar gdklanyordum ki, deli gibi glyordum. Kafasndaki yumurtalar yalamaktan vazgeeli ok olmutu. Kendimi a Ahlknn boynuma yapm kollarndan kurtarmaya alyordum. Yerde yuvarlanyorduk. Sonunda kendimi kurtarmay baardm. O srada gzlerimi atm. Aynal elinde bir tabakla, glerek yanma doru geliyor ve yle mrldanyordu: lem bir deniz Sen bir gemi Akln yelkeni Fikrin dmeni Kurtar kendini Ha greyim seni. Taba nme koyup oturdu. Zembilinden biraz ekmek karp bana verdi. Tabakta, yumurta dilimleriyle sslenmi domates salatas vard. O an Berzah leminde yaadklarm aklma geldi. Aynal glmsedi: -Evet, onunla bu ayndr. Yalnz bir fark var aralarnda. O fark ortadan kalknca problem zlr. Bu salatay senin bana isabet eden dometeslerin salam kalan -be tanesinden ve Ahlk'ya isabet eden yumurtalarn krlmayan -be tanesinden yaptm. Haydi kakla. Nasibinde ne varsa, kanda o kar. lem yine o lem, devran yine o devrandr evlt! dedi.

Aynal Baba'nn Ebediyyen Ayrl

iimde tuhaf bir sknt vard. lerimi bitirmeden, Aynal'ya uradm. Beni grnce glmsedi. Fakat her zamankinden farkl bir ehre ile: -Ee, evlt! Artk bu diyardan gyorum. Grnen o ki ayrlmamz gerekiyor. Allah yardmcn olsun! Sana zahmet yarn sabah bir ura. Sana heybeyi ve iindekileri hatra olarak brakyorum. Fakat, her an seninle birlikte olduumu unutma! deyince davay aktm ve elimde olmayarak alamaya baladm. Aynal da alayarak beni barna bast. -Ne yapalm evlt! Bu lem fani. D grne aldanma. "O, hergn bir ile meguldr." Biz Allah'n emrinin dna kamayz ki! Ge vakte kadar yannda kaldm. Saatler ne kadar da abuk gemiti; bir imek gibi... Son derece zgn bir ekilde ayrldk birbirimizden. Seher vaktinde mezarla gittim. Seher yeli, en dertli gnlleri bile ho bir nameyle dolduruyordu. imde bir rperti vard. O ihtiyar Aynal, o srf nur olan zat, bir aa dibinde, o ok sevdii itlenbiin altnda, kollar gsnde, sanki gzel bir rya g-

ryormu gibi glmser bir ekilde yere uzanmt. Yanna yaklatm. zlem ve sevgi gzyalaryla mbarek ellerini slattm. Aladm, aladm... Ne kadar zaman geti bilmiyorum. Gnlm ayrlmaya bir trl raz olmuyordu. Bir sarho gibi kalktm ayaa. Onu, kk bir cemaatle, sevdii aacn altna defnettik. imde byk bir sknt vard. Bu hlde, akama kadar serserice dolatm. Geceyi dnerek ve gemii yd ederek geirdim. Ertesi sabah Aynal'nn bana brakt hediyeyi hatrlayp, hznl kulbemize gittim. Kk mein heybeyi aldm, iinde; bir byk, iki kk cezve, drt-be fincan, yz gram kadar eker ve kahve, bir tane elyazmas Kuran ve kk bir defter vard. Kulbeyi tamir ettirdim. Dnyev ilerden arta kalan vakitlerimi burada geirmeye baladm. Deftere gz attmda, Merhum Aynal'nn yazsnn inci gibi olduunu, kendisi gibi yazsnn da gz okadm grdm. Bu defterde arifane yazlm birok iir, hikmetle dolu yazlar vard. Okumasnda mahzur olmayan, bilakis faydal olacan umduum birka yazy sizlere sunmak istiyorum:

Mutluluk

Her insan, akl ve vicdan sahibi herkes, hatta basit bir hayvan bile, bu dnyada, ihtiya hissettii andan itibaren mutluluu aramaya balar. Bu yle bir kanundur ki, btn tabiat kanunlar deise bile bu kanun deimez. Hayvanlar yaratlnn elverdii lde mutlu olur. Zira hayvanlarn istekleri, zevkleri, dnceleri snrldr. Fakat insan kmil insan hari- arad, zlem duyduu mutluluu tam olarak bilmedii hlde, bu konuda bir snr tanmaz. Nice mutlu kimseler vardr ki, istek ve arzu yznden mutlu olamaz. Bylece bu fani dnyay kendine cehennem yapar. nk en primitif bir insann, hatta bir ocuun bile iinde bitmek tkenmek bilmeyen bir hrs vardr. Gnmzde pek ok ey akla kavumuken, insan hl zlemeyen bir bilmecedir. Nedense insan, yaratl itibariyle tuhaf bir varlktr. stedii bir ok eyi elde eder, fakat onlar elde ettike hrs artar. Acaba mutluluk nedir? te bunu bilen yok... Belki de yalnzca bu dnyann grlt patrtsndan uzak olan deliler mutlu saylabilir. Bilinmelidir ki bir ehri tiyatroya, halkn da sahnedeki aktrlere benzetmek mmkndr.

Birgn "K" ehrinde bulunuyordum. Mecburiyete binaen herkesle irtibatm vard. Bir sr insan tetkik ettim. Bu insanlar, hibir nemi olmayan pek ok eyi kendilerine problem yaptklar iin mutlu deillerdi. Bu koca ehirde, kii fazlaca dikkatimi ekti. Bunlardan biri oturduum mahallenin imam, dieri ise (....) tekkesinin eyhiydi. Her ikiside tuhaf insanlard. mam efendi epey mrekkep yalam, hatta Ezher'e kadar gitmi, hli vakti yerinde, konukan, atak, nfuzlu, ayn zamanda da mutaassp bir kiiydi. eyh efendi ise, babasndan miras kalan tekkenin geliriyle dzenli ve rahat bir yaam sren, srailiyata, menkbelere vakf, bir ok safsata ve hurafe bilen, sem ve yin konularnda tecrbeli, srekli olarak rya gren, cin aran, eytan toplayp onlar balayan bir adamd. mam efendi herkesi eletirir, ahlkszln arttn syleyerek kyametin yakn olduundan dem vurur, herkesin aybn aratrr, insanlann ald abdesti ve kld namaz beenmez, kendinden baka mslman grmezdi. Bununla beraber tefecilik yapar, deveyi hamutuyla yutar, kadere teslimiyetten bahsetmesine karn gk grlediinde kulaklard tkar, vaktinin byk bir ksmn gayri meru elencelerle geirirdi. Bu da elindeki mutluluu kaybetmesine sebep olurdu. eyh cin armakta usta olmasna ramen, tuvalete bile karsyla giderdi. Ailesiyle pek ilgilenmezdi. Mutlu olmak iin hereye sahipken, miskin bir adam olduu iin srekli sknt ekerdi. Benim iin asl nemli olan nc kii. Zaten konumuz da onunla ilgili. Grdm kadaryla bu adam hayatndan memnun, dzgn bir aile yapsna sahip birisiydi. ehirde dolarken, oturduum yerin be-on adm ilerisinde Hamdun adnda bir marangoza rastlamtm. Otuz krk yalarnda, shhatli grnen birisiydi. Her zaman neeli olan bu adama oradan geerken hep selm verirdim. Birgn, ona selm verdikten sonra, dkknn bir kesinde bulunan bir sandalyeye otur-

dum. Memnuniyetle karlad beni. ran kahve getirmesi iin gnderdi. Hamdun aa, bir yandan tahtay zmparalyor, dier yandan da benimle sohbet ediyordu. -Baba! Bir marangoz bo durarak ve ene alarak vaktini zayi etmemelidir. Kusura bakma! Yanmda alan bu kalfa ve rak benim oullarmdr. Benim bo durup gevezelik etmem onlara kt rnek olur. Bu yzden bir taraftan alp, dier taraftan seninle konumak durumundaym. Kusura bakma! O srada, pazulan pehlivan pazulanna benzeyen, biri yirmi/ dieri onbe-onalt yalarnda iki gen dier tezgahlarda bireylerle urayorlard. Bana kahve getirmeye giden sekiz on yalarndaki tombul ocuk da tala ve yongalar birbirinden ayrp uvallara dolduruyordu. Ben bir taraftan kahvemi iiyor, dier taraftan da: -Maallah! Allah balasn! Bunlar senin oullarn yle mi? diyordum. Hamdun Aa, onlarla iftahar edermicesine: -Evet. de olum. En bykleri yirmi yanda. ehrin ok mahir ve alkan marangozlarndan biri. Benim bilmediim ssleme, kabartma ve oymacl da bilir. Kendi kendine rendi. Yaknda bu ite Yahudilerden daha ileri bir konuma gelecek. Ona gndelik olarak, bir mecidiye veriyorum, dedi. -Ya! yle mi? Peki, gndeliini kimden alyor? -Kimden alacak, benden. Olum olmasayd dkknda bir usta altrmayacak mydm? i bilen bir ustaya gnde bir mecidiye vermeyecek miydim? Dardan adam alacama kendi oullarm altryorum. Ben hayretle: -Bir baba oluna yevmiye verir mi? -Elbette verir. Bir ocuk almas karlnda babasndan gndelik almazsa ne ii renir, ne de i karr. Yapt ii batan savma yapar. nk, babasnn kendisini alt iin besledii gibi bir dnceye kaplr ve ahlksz olur. Hlbuki emeinin karln ald takdirde para kazanmann ne demek olduunu

ve parann deerini renir, ite bu yzden onlara yevmiye veriyorum. Ortanca olum on kuru alyor. Ancak gn sonra, Cumartesi gn haftaln onbe kurua karacam. Zira artk mahir bir usta oldu. Kk olum, benim rahmetli ustamdan aldm yevmiye kadar, yani yirmi para alyor. alkan ve giriimci bir ocuk. Bu gidile aabeylerine stnlk salayacak gibi grnyor. Aslnda hakk bir kuru. Fakat acele ve dikkatsizlikten, iki defadr elini kesiyor. Bu yzden yevmiyesini artrmyorum. Eer bir daha ayn hatay yapmazsa ona bir kuru vereceim. Ben dikkatsiz insanlar sevmem. -yleyse ev giderlerini ortak karlyorsunuz? -Aa! Hi yle ey olur mu? Olumun olmadn farzet. O zaman ev giderlerine kalfa ve raklarm ortak m olacak. Yahut yle dn. Birok ailede olduu gibi, evltlarm para kazanamayacak durumda olsayd, ev giderlerine nasl ortak olacaklard. Onlar kazandklarn biriktiriyorlar. Byk olumun kendine ait bir sermayesi var. Biraz' daha para biriktirirse, benim sermayem kadar sermayesi olacak. Ona dkkn aacam. Ya da ie ortak edeceim. Sonra da evlendireceim. Torun sahibi olacam ve evimiz enlenecek. Sonra da ira dierlerine gelecek. -Aam! yleyse sen hayli zengin bir adamsn. Hamdun Aa ocuklarna dnerek; -Kollarnz kaldrn, dedi. Bunun zerine onlar kollarn havaya kaldrdlar. Bana yle dedi: -Aynal Baba! Bu sekiz kol, en byk zenginlik deil mi? (Sonra ocuklarna dnerek) Haydi evltlarm! inize bakn. (Tekrar bana dnerek) Byk olum iin gerekli hazrlklar yapal ok oldu. Ortancannkini de tamamlamak zereyim. Baba! Biliyor musun ben yirmi yanda evlendim. O zamanlar yedi kuru yevmiye alyordum. Bir sene sonra byk olum dnyaya geldi. Bunun zerine, rahmetli ustam Hac Murtaza gnlm onbe kurua kard. Bana her konuda yardmc oldu. O gnden itibaren birbuuk kuru olum iin, kuru hasta olup ala-

mayacam zamanlar iin, on para bayramlarda fakirlere vermek iin, on para sadaka vermek iin, kuru sermaye biriktirmek iin, iki kuru ev kiras ve dier harcamalar iin para ayrmaya baladm. Kalan be kuru da bize bol bol yetiyordu. Bu dzenli hayat karsnda armtm: -Demek ki, ustan Murtaza iyi bir adamm. Marangozun gzlerinden ya geldi: -Allah rahmet eylesin! Hereyimi ona borluyum. -Allah saadetini artrsn! Allah karna ve ocuklarna shhat ve uzun mr ihsan eylesin! Hayr duam marangozu ok memnun etti. Bata kk ocuk olmak zere, btn oullar elimi pt. Bu mutlu aile beni o kadar memnun etti ki, sevinten gzlerimden ya geldi. Marangoza: -Bana nasl hayat srdnz anlatr msnz? dedim. -Hergn sabah erkenden kalkarz. Yzmz souk su ile ykar, birer kahve ieriz. Biraz sohbet ederiz. Sonra, karann erkenden atee koymu olduu orbamz ieriz. Kalkar dkkna geliriz. imizden biri evin ihtiyalarn alp, eve gtrr. Herkese o gn yapmas gereken ii sylerim. Onlar da almaya balarlar. leye doru karnmz acknca kk olum eve gidip, yemeimizi getirir. Bir gzel karnmz doyururuz. Sonra yanmzdaki kahveden bir kahve isterim ve oradaki gazeteyi alrm. Byk olum gazeteye bir gz gezdirir ve nemli eyleri bana syler. -Vay! Evltlarnn okumas da var ha? -Evet, okuma yazma bilirler. -Demek onlar mektebe de gnderdin? -Hayr! Mahalle mektebine giden ocuk hem bir sr zaman kaybediyor, hem ahlksz oluyor, hem de hibir ey renmiyor. Bu yzden ben fakir bir hoca buldum. Bu hoca her sabah dkkna gelir, bir iki metelik karlnda onlara yarm saat ders verirdi. Bylece ocuklarm bir sene ierisinde Kuran ve gazete okumay rendi. Yazmay da yeter derecede rendiler. Daha sonra hocann tavsiye ettii kitaplar aldm. ocuklarm le tatillerin-

de ve geceleri bu kitaplar okudular. Gelelim nasl yaadmza. le tatili birbuuk saat. Bu srede gazete okumak zorunlu deil, isteyen bir saat uyuyabilir. Akamleyin alaturka saate gre onbuukta dkkn kapatyoruz. Grdn gibi ben kahve tiryakisiyim. Hepimiz gnde beer fincan kahve ieriz. Akamlar ehrin uygun yerlerinde kk bir gezinti yaparz. K gecelerinde komular bize gelir. Ha! Bizim hanm komu kadnlar ok sever. nk o dedikodu etmez. Her cuma, karm ve ocuklarmla kra gider, eleniriz. Gnler bylece geip gider. Allah'a krler olsun ki, bizim eve hastalk girmez. imdiye dek ben iki, karm da defa hasta oldu. nk dzenli bir hayatmz var. Yeme ve yatma vakitlerine nem veririz. Abur cubur yemeyiz. Ksacas; Allah'a bin kere hamd olsun, hepimiz ok mutluyuz.

Bir Kahvede Yaananlar

(...) senesinde, Filistin'in (...) ehrinde bulunuyordum. Scak bir gnn akamnda, biraz hava almak iin (....) mevkiine doru yrmeye baladm. Zeytinlikler arasndan geerek oraya ulatm. Buradaki kahvelerin hemen hemen hepsi benim gibi scaktan bunalan insanlarla doluydu. Her nedense insanlar, zararsz delileri ok seviyordu. Bu yzden kahvedekilerin bazs beni kahve ve nargile imeye davet ediyordu. Fakat ben, peinden koulduka nazlanan orospular gibi onlara naz yapyor, kafama gre taklyordum. Byk bir kahvenin nnden geerken bir garson koarak yanma geldi. Sebebini bilmiyorum ama garsonluk, Rumlara zg bir sanattr. Suriye ve Filistin'de her ii yerliler yapar fakat kahve ve gazino garsonlan Rum'dur. Bu garsonun da Rum olduu ivesinden anlalyordu. Garson Arapa karm bir Trke ile: -Aynal Baba! stemek seni beyler. Buyur, dedi. -Hangi beyler? -Ben bilmiyor onlar kim. te onlar oturmak var aacn altnda. Yrmekten yorulmutum. Beyleri elendirmek, daha dorusu biraz dinlenmek ve gnlm elendirmek iin bu davete icabet ettim.

zerimdeki aynalar ve yabanc oluum nedeniyle halk arasnda tannyordum. Ben de ehrin ileri gelenlerinin ve memurlarnn hemen hemen hepsini tanyordum. Kedeki beyler; yaz ileri mdr, demiryollar sorumlusu, okul mdr, bayndrlk ba mhendisi ve lise retmeniydi. Beni grnce ayaa kalkp alayl bir ekilde: -Vay, hemehrimiz Aynal Sultan! Vay, Aynal Baba! Hac Aynal, buyur! diye seslendiler. Ben de rolme uygun cevaplar verip, bir sandalyeye oturdum. Garson yanmza gelince Yaz leri Mdr: -Hazret-i Aynal! Ne iersin? diye sordu. Nargile istedim. Garson nargileyi getirdikten sonra istediim baka birey olup olmadn sordu. -Beyler ne ierse, bana da ondan getir, dedim. Garson: -Beyler vermut iiyor. Siz de mi ondan!., deyince ben: -Evet, palamut istiyorum, dedim. Bunun zerine yanmdaki beyler ve etraftaki masalardaki Trke bilen insanlar byk bir kahkaha kopardlar. Trke bilmeyenler de bu kahkahann sebebini renince kahkahalar artt. Beni bilenler bilmeyenlere anlatyordu. Daha dorusu "tuhaf ve zararsz bir deli" diyorlard. Orada bulunan Frenkli kadnlarn en ok dikkatini eken ey zerimdeki aynalar ve n bir onlua aldm horoz ekerleriydi. Vermudu itim. Kar masada oturan, hl ve hareketlerinden ngiliz veya Amerikal olduu anlalan sevimli bir kz bana dondurma smarlad. Ben de sarmdaki ekerlerden birini garson araclyla ona gnderdim. Bu davranm etraftakilerin ok pouna gitmiti. Kahvede bulunan yz akn kii tarafndan alklandm. Madamlar bana pasta, brek gibi eyler gndermekte deta birbirleriyle yaryordu, ikram edilen ilk eyler karlnda sarmdaki ekerleri verdim. Fakat ar derecede ikram grdmden dierlerine verecek eker kalmamt. Bunun zerine ayaa kalkp horoz gibi ttm. Ve yle dedim:

-Baylar ve bayanlar! Burada bu kadar ikram greceimi bilseydim bir kfe dolusu horoz ekeri alrdm. Maalesef u an horozlarm bitmi bulunuyor, ite bu yzden, ikramda bulunup da karlnda birey alamayanlara ve bundan sonra ikramda bulunacaklara, kk de olsa bir karlk vermek iin horoz gibi ttm. imdi bir defa daha tyorum. zlerek sylyorum ki, nasibiniz bu! Bu szlerim hemen baka dillere tercme edildi. Ve, kahkahalar gkyzne kt. Neeli bir hava yaylmt etrafa. Herkes Deli Aynah'nn yapt deliliklere glyordu. Ben ise onlarn ahmaklna glyordum. O srada m bir kadn kahveye girdi. Mini mini bir kz tarafndan yrtlyordu bu zavall. Yrynden mrnde hi dilenmemi olduu anlalyordu. Belli ki ksa zaman nce sefaletin kucana dmt. Srtnda pahal bir kumatan yaplm fakat eski bir elbise vard. Ayrca hl ve hareketleri asil bir insan olduunu ortaya koyuyordu. Byk bir ihtimalle bir zamanlar nee iinde dondurma yedii bu yere dilenci olarak gelmesi ok arna gitmiti. Dizleri tutmuyor, sanki yere mhlanm gibi duruyordu. leri doru bir adm daha atma cesaretini gsteremeyen bu zavall kadnn perian hli bana acayip dokundu. Deli roln unutarak, daha dorusu baka bir rol taknarak ayaa kalktm. Sarmdan kardm klah kekl yapp, Trke, Arapa , Franszca ve Almanca: -Baylar, bayanlar! Bu zavall kadna yardm edin! dedim. Herkes akn bir hlde, kuruluk, eyreklik gibi paralar veriyordu. Masalar bir bir dolap, durumu izah ediyordum. Konumalarm etkisini gstermiti. ok ksa bir zamanda birka yz kuru toplamtm. Onlar kadncaza verdim. Bu olaydan sonra, orada bulunanlar alayl tavrlarn brakarak bana hrmet gstermeye baladlar. Fakat bu bana gre deildi. Kahveyi terkedip, kafama gre dolamaya karar verdim. Ancak yle srar ettiler ki, sonunda bu kararmdan vazgeip yemee kalmaya raz oldum. "Hatra defterimde bir de byle bir an bulunsun" dedim kendi kendime.

Yanmda oturan okul mdr, yemek esnasnda kulama doru eilerek yle dedi: -Azizim! Bu pejmrde ve komik kyafet altnda iyi renim grm, kmil ve cmert bir insan bulunduunu grmemek iin kr olmak lzm. Zavall kadnn o perian hlini grp de ayaa kalktnzda, bu komik giysinize ramen, yznzdeki temizlik, asillik hatta etkileyicilik hepimizi byledi. Birka dakika iinde birka yz kuru sadaka toplamak iin bir insann, sadaka verenlerin ruhuna nfuz etmesi gerekir. Bunu siz baardnz. Azizim! Siz, insanla hizmet etmeyi brakp da niin byle bir yaant setiniz? Gen mdrn hl ve hareketlerinde, haddinden fazla saflk ve hrmet vard. Cevaben: -Azizim! Bu soruyu bana baka biri sorsayd, delice bir cevapla onu geitirirdim. Fakat sizin hareketlerinizde saflk ve samimiyet gryorum. Bu yzden gerei syleyeceim. Ben, insanlardan fazlaca ktlk grm birisiyim. Fakat onlara ktlk etmeyi hi dnmedim ve byle yaamay yeledim. Szlerimi iyi dn! Bunun sana ok faydas dokunacak, dedim. Sonra herkesle vedalaarak, oradan ayrldm.

Genlik iksiri

Suriye'nin (....) ehrinde (....) adnda asil bir adam vard. Cmert ve olduka msrif olduundan bin sene yetecek bir serveti eritmi, hereye ramen elinde normalin stnde bir servet kalmt. Zevk ve elenceye dkn olduu iin bedeni ypranm olan bu adam, o ana kadar hi evlenmedii hlde, altm yandan sonra evlenmeye kalkmt. Acaba niin?... Hayatnn son demlerinde aile mutluluunu tatmak, ldkten sonra kendisini hayrla yd edecek evltlar yetitirmek iin mi evlenmiti? Bu uzak bir ihtimal. Zira bilindii zere "Ya altm, i bitmi" diye bir sz vardr. Alt ay nce memleketin her tarafnda mthi bir facia duyuldu. Zamann zenginlerinden olan acayip bir kii, iyi bir terbiye almad iin ailesine kar vazifesini iyi yapamam, bunun neticesinde olu uuk kak bir apkn, kz da tam bir orospu olmutu. Henz 13 yanda olmasna ramen her nne gelenle sevimeye balamt. Sonunda, btn aklarndan daha ok sevdii (....) isimli, yakkl fakat fakir bir gence btn varln teslim etmiti. er'an ve aklen telfisi mmkn olan bu olay kzn babas duymu ama, kibirli ve parac biri olduu iin kzn bu fakir delikanlya vermemiti. Bu yzden halk arasnda trl dedikodular

yaylm ve rezaletler kmt. Birgn fakir delikanl birdenbire ortalktan kaybolmutu. Bir hafta sonra cesedi bo arsalardan birindeki bir kuyunun dibinde bulunmutu. Kimileri kasten ldrlp, kuyuya atldn, kimileri ak yznden intihar ettiini sylyordu. det yerini bulsun diye polis olaya el koydu. Arabistan'da olduu gibi burada da olay hasr alt edildi. nk olay zenginlerle alkalyd. Olayn stnden drt be ay getikten sonra, bu yosmay, ( ....) Bey'e nikhlamaya karar verdiler. Bu ite, her iki tarafn da szde kar vard. Kzn babas byle asil, hi kimsenin dil uzatmaya cesaret edemedii bir beye kzn vererek, gemii unutturmak ve adamn mal varlna konmak istiyordu. nk kzn babas, on-onbe yalarndaki bir kzn, ihtiyar bir kimse iin ldrc bir zehir etkisi yapacan gayet iyi biliyordu. (...) Bey ise yeniden eski ihtiaml gnlerine dnmek ve cimrilii dardan pek anlalmayan kaynpederinin servetinden yararlanmak istiyordu. Fakat bu iten kaynpederin krl kaca prtadayd. Bu iten damat zararl kacakt. Zira bu yosmann, damadn ban ok sayda boynuzlarla ssleyecei aikrd. O gnlerde fatiha makamnda tra olduum (...) semtindeki berberin dkkanna uramtm. Berber, grnce: -Ho geldin Aynal Baba! dedi. Beni olduka samim bir ekilde karlad. Sandalyeye oturduktan sonra usta ile konumaya baladm. Usta, tm meslektalar gibi mterilerinin ve komularnn ileriyle yakndan ilgilenen geveze bir adamd. Dedi ki: -Duydun mu Aynal Baba? Bey'in nianls onu grmek istemi. Bey ikindiden sonra buraya gelecek. Peki niin gelecek?.. "Sana ne" diyeceksin.... Bugn iim ok. Beyin san sakaln boyayacam. Yzne ve kulaklarna ibriim tutacam. Sodal ve apl su ile yzn ykayacam. Aynal Baba! Sodal ve apl su iinden iyi anlarm. Eer istersen senin de yzndeki krklklar gidereyim. Alimallah, yzn asker trompetine dndrrm. Yznde buruukluk namna hibir ey kalmaz. zellikle

suyun iindeki soda, yzn melek yz gibi parlatr. Anladm istemiyorsun. Ban sallayp durma, bir tarafn kestireceksin. Damat tuvaleti elinde bastona, kzn penceresinin altndan geecek. Senden sr kmaz. Yanmdaki aktar da damat iin eytan pisliinden kuvvet macunu hazrlyor. Anlarsn ya! Herifte barut yok. eytan pislii ok etkili bireymi. thtiyarladm zaman ben de kullanmay dnyorum. Nasl yapldn rendim. Ha, Aynal Baba! Sen hi eytan pisliinden yaplan il yuttun mu? Kokusu biraz ktym. Neyse... Baba! Bu ie sen ne diyorsun? Bizim damat yetmiine merdiven dayam durumda. Onbe yandaki bir afetle evlenmek ne demek? Bence, insan yetmii bulduktan sonra deil, eytan boku, kaz boku bile yutsa bir ie yaramaz. Damat ksa srede nallar dikecee benziyor. Mezarc mezar iki- arn derin kazmal. Eer birka hafta ierisinde lmez de on ay dayanrsa krk arn kazmal. -Usta! Hereyi anladm da bu kadar derin kazmaya ne gerek var? -Ne gerek var olur mu? Mutlaka derin kazlmas lzm. Damadn boynuzlar darda m kalsn yani. Eer bir sene yaarsa Ezher Camii'nin minareleri kadar boynuzlarnn olacandan eminim. Sen kz bir bilsen, frlamann teki. Tra bitmiti. Geveze berberle vedalap eve dndm. Daha nce de sylemitim, bey iyi bir adamd. Baltay hep kendine vururdu. Birka yzbin liraya yakm bir parann byk bir ksmn fakirlere vermi, takdir edilmesi gereken bir adamd. Bu adamcaz bana kar da ok iyi davranr, gnlm alrd. Yapaca evliliin sonucunda ortaya kacak rezaletlere dayanamayp, feci bir ekilde hayata veda edecei kesindi. Kendisine yardmc olmaya karar verdim. arya gidip kurun bir boya satn aldm ve eve getirdim. ehrin kenarndaki bahelerde gezinmek ok houma gidiyordu. Gezinti esnasnda sahipsiz, ihtiyar bir eek. grdm. Peine dtm. Bir hayli dolatktan sonra, su dolu bir hendein kenarnda eei yakaladm. Hemen boynuna bir ip geirdim ve ekmeye baladm.

Uzun zamandr filozofluk taslayan, hayatn bo bir ey olduunu dnen bu eekolu eek, boynuna esaret yularnn getiini hissedince biraz huysuzluk yapm, hr olduunu iddia edip hukukunu korumaya kalkmt. Genliini hatrlayarak ayak diremi, yrmemeye inat etmise de, ihtiyar bir eek olduu iin kar koyamayacan anlayp, ii filozoflua dkm, clz bacaklarn arbal bir tavrla atarak arkamdan gelmeye balamt. Zor durumlarda teslim olmann zarur olduunu gsterircesine yryordu. Bir eekle dndm gren mahallenin haylaz ocuklan beni karlamak iin muhteem bir tren hazrlamlard. -Aynal Baba odun satacak, diye barmaktaydlar. Eve yaklatmda, peimden gelen ocuklarn says elliyi a mt. Ayrca arkamda, en ufak olay bile tiyatro seyreder gibi sey reden bir sr ahmak vard. ( .....) Bey'in konann nnden ge erken, insanlann amatas Bey'in ilgisini ekmi olmal ki pen cereden bize bakyordu. Meydana varnca eei bir taa balayp, eve kotum. Evden su ve sabun alp meydana dndm. nce e ei bir gzel ykadm. Bey, olup biteni pencereden seyrediyordu. Ykama ii bitince eei iyice kuruladm. Sonra cebimdeki koca man ap karp, eee srmeye baladm. Sonra kulak ve ayak larnda, bakmszlktan uzam olan kllar temizledim. Seyircile rin says gittike artyordu. Eei kurun boyayla boyamaya baladm. im yarm saatte bitmiti. Vernikli boyay yiyen eek Venedik aynas gibi parlyordu. O srada Beyefendi'nin ba khyas gelip beni eve davet etti. Ben zaten bunu bekliyordum. Beyefendi'nin keyfi yerindeydi. Beni grnce: -Aynal Baba! Ne yapyorsun? Geri senin yaptn ilerde normallik aranmaz ama bu ne i? Bu eek kimin? Niin onu boyadn? -Beyefendi! Bu hayvancaz yirmidrt yandadr. Bu ya insanda 60-70 yana tekabl eder. Onu gezerken buldum. Benim bir de be yanda dii bir eeim var. Onlar iftletirmeyi d-

nyorum. Ee, artk dnya deiti. Zamanenin hereyinde bakalk var. Dii eek cilveli. Grdn gibi bu zavall eein tyleri dklm, kemikleri ortaya km, geri kalan tyleri de sararp solmu. Yaadm tecrbeler sonucunda buna hibir gen dii eein ilgi duymayacan gayet iyi biliyorum. Bugn vernikli boyayla boyadm. Birbuuk yandaki spa gibi parlad. Yann attardan, eytan bokundan yaplan macun alp yemine kartracam. Bylece at gibi kinemeye balayacak. Boyamadan nce apl ve sodal su ile bir kez ykadm. Bir kere daha ykayp, biraz da su iirdim mi her yan davul gibi gerilecek, iman grnecek. Bylece dii eein ehvetli baklarn zerine ekmeyi baaracak. -Aynal Sultan! Kusura bakma ama senin bu yaptn akll ii deil. -Efendim! Niin byle konuuyorsun? Benim eee yaptm eyi birok ihtiyar insan kendine yapyor. Eekte akl olmad iin hemencecik boyaya aldanr ve kendini teslim eder. Halbuki akl sahibi olan insanlarn diisi bu gibi eylere aldanmaz. Bu ekilde hareket edenler diileri deil, kendilerini kandrrlar. Dolaysyla insanlarn benden daha akll olduu sylenemez. Gelelim genlik iksirine. Malum olduu zere, insan mr muhtelif dnemlere ayrlr. Genlikte bu iksir ok ie yarar. Fakat ya krk-elliyi bulmu bir ihtiyara verilen genlik iksiri onun mrn ksaltr. An bir lme srkler onu. Bu bir gerektir. Hl byleyken birok ihtiyar genlik iksiri kullanyor. yleyse benim eeimin de genlik iksiri kullanmasnda alacak bir durum olmasa gerek. Bununla beraber, ben bu ii yapm bulundum. Gen eek, bu ihtiyar eei uzaktan grp, belki ssne aldanacak ve yanna gelecek. Fakat birbirlerine yaklatklarnda ihtiyar eein foyasnn ortaya kaca aikr. Peki, sonra ne olacak? Dii eek bu zavally brakp kaacak, kendine uygun, gen bir erkek arayacak, yle deil mi? Bu zavall eek de, eek olmasna ramen, mrnn son demlerini en byk belaya dp, kskanlktan kvranarak geirecek.

Ben konutuka, Bey'in yz renkten renge giriyordu. Dnceli bir ekilde zili alp, ua ard. -abuk bize iki kahve yap. Aynal Baba ile ieceiz, dedi. Kahveler geldi. Kahvelerimizi itik. O srada Beyefendi konslden kt ve kalem alarak bireyler yazmaya balad. ini bitirince elimden tutarak: -Aynal Baba! Uyguladn tedavi biraz krc ve ac oldu. Fakat tamamyla beni etkiledi. Beni bir bataa dmekten kurtardn. Deli deil, veli olduunu ispat ettin. Ver elini peyim. Ya itibariyle senin baban yerindeysem de bunun pek nemi yok. Al u kd oku, dedi. Kd znt iinde aldm. Beyefendi, shhatle ilgili bahaneler ileri srerek, gerekletirmeyi dnd evlilikten vazgemek zorunda kaldn kzn babasna bildiriyordu. Ayaa kalktm. Beyefendi, kapsnn her zaman ak olduunu syleyerek, beni uurlad. Beyefendi'nin sk sk ziyaretine gidiyordum. Alt yedi ay onunla ok gzel ve faydal sohbetler ettik. Bylece onun olgun bir insan olduunu anladm. Ksa bir sre sonra hastaland. Son szleri yleydi: "Azizim Aynal! Beni byk bir rezaletten kurtardn iin saol! Hem dnyam, hem de ahiretimi sana borluyum. Eer sen olmasaydn, ardmda brakacam servet aalk bir mahlkun elencesine let olacak, ben de kabir azabndan kurtulamayacaktm. Senin sayende bir insann, kendine zg ailesinin yansra, adna insanlk ailesi denen byk bir ailesinin daha olduunu rendim. Bunun iin ok bahtiyarm. Kimsem olmad iin, tm servetimle bir yetimhane yaplmasn vasiyet ediyorum. Artk huzur iinde lebilirim." Beyefendinin vasiyeti yerine getirildi. Brakt servetle byk bir yetimhane yapld. Orada yaayan yetimler her cuma onun kabrini ziyarete gidip, ruhuna Fatihalar okuyordu. Allah rahmet eylesin!...

You might also like