Professional Documents
Culture Documents
Yıl 1960... 28 Nisan günü Radyoevi'ne yürüyen protestocu öğrenciler arasında High School'lular da var.
"Menderes istifa" diye bağırıyorlar. İçlerinden biri, 19 yaşında bir hikayeci: Adı Rıza Türmen...
Kısa hikayeleri o zamanlar Varlık'ta ve Aziz Nesin'in dergisinde yayımlanıyor.
Bir ay sonra 27 Mayıs'ta hükümet devrildiğinde çılgınca seviniyorlar. Lakin Menderes asıldığında sarsılıyor
Türmen... Hata yaptıklarını düşünüyor.
En kritik dönemde, uluslararası bir mahkemede Türkiye'yi yargılayan hakimlerden biri olan adamın hayat
serüveni, böyle bir muhasebeyle başlıyor.
"Dışişleri özgürlüktü"
O yıllarda Dışişleri, hukuk, iktisat mezunlarına açık olsa da esasen Mülkiyelilerin tekelindeydi. Kazandı
sınavı. Dışişleri Genel Sekreteri Haluk Bayülken yeni memurları odasında toplayıp "Dışarıdan kim var?" diye
sordu. "Dışarı" Mülkiye'nin dışarısıydı. Parmak kaldıran iki kişiden biri olan Türmen, NATO dairesinde göreve
başladı. Başlarındaki "Büyük patron", onlara diplomatlığı sevdiren, Genel Sekreter Yardımcısı Şükrü Elekdağ
idi. Oda arkadaşı ise Onur Öymen...
Turizm amacıyla girdiği bu işi sevdi.
Hippiler arasında...
Askerlik bitince 28 yaşında ilk görev yerine, New York'ta Birleşmiş Milletler Türkiye Temsilciliği'ne tayin oldu.
Temsilci Haluk Bayülken'di.
Şimdi 70'lerin başında Vietnam savaşının protestolarıyla çalkalanan New York'ta 4,5 yıl yaşayacaktı. Hem de
kentin en bohem semti Greenwich Village'da... Hippiler, gay'ler, entelektüeller arasında...
"Çok renkli bir yerdi, muazzam bir tecrübeydi" diye anlatıyor o yıllarını...
Ancak 12 Mart'tan sonra, 11'ler olayı patlayınca istifa eden Osman Olcay New York'a BM daimi delegesi
olarak atandı. Bayülken ise bakan olarak Ankara'ya döndü.
"Olcay kaliteli, esprili, zeka kıvılcımları saçan, çok değerli bir insandı. Akademik kariyere devam etmek
istediğimi söylediğimde Mülkiye'ye Seha Meray'a mektup yazdı ve hocam olmasını rica etti. Meray kabul
edince mektuplaşarak doktora yapmaya başladım."
Bu mektuplaşmalar giderek fikir alışverişine dönüşecek ve Türmen, Seha Meray'la hiç tanışmadan
yakınlaşacaktı. Hatta 1973'te "Nükleer Silahsızlanma ve Türkiye" başlıklı tezini savunmak için Ankara'ya
gittiğinde onun asistanlık teklifini kabul edip SBF'ye geçmeyi bile düşündü ama Meray ölünce akademisyenlik
hayali yattı.
12 Eylül yılları
1974'te Amerika'dan Pakistan'a geçti başkatip olarak. İki yıl orada kaldıktan sonra Ankara'ya Deniz İşleri
şube müdürü olarak döndü. 12 yıl Deniz Konferansı'na gidip geldi. 1978-80 arası Montreal'e gittiğinde
oradaki Sivil Havacılık Ofisi'ni kuracak, o zamanlar "Çince gibi" gelen bu konu, daha sonra üzerine tez
yazacağı ("Açık Denizler ve Üzerindeki Uluslararası Hava Sahası") bir başlık olacaktı.
Ankara'ya uluslararası kuruluşlar ve denizcilik, havacılık genel müdür yardımcısı olarak döndü.
Yunanlılarla müzakere için Dışişleri Genel Sekreteri İlter Türkmen'le Atina'ya gitmek üzere bavul topladığı bir
sabah telefon geldi: "İhtilal" olmuştu.
12 Eylül, Türmen'e Dışişleri'ndeki en zorlu dönemini yaşattı.
"Türkiye için ne kadar kötü bir dönemse benim için o kadar etkili bir dönemdi. Avrupa Konseyi'yle,
Yunanlılarla ilişkiler benim alanımdı. Dışişleri'nin üstün gayreti sayesinde 12 Eylül'ü konseyden atılmadan
kazasız belasız atlattık."
En genç büyükelçi
Halen 22 yaşında olan ve Cenevre'de iş idaresi mastırı yapan kızları Zeynep o yıllarda doğdu.
Türmen 1985'te en genç büyükelçi olarak Singapur'a tayin oldu. Beş sene sonra döndüğünde, Özal
döneminde Avrupa Konseyi, insan hakları, BM, AGİT konularına baktı. Mümtaz Soysal'ın bakanlığı
döneminde Bern'e büyükelçi oldu. Ardından 1996-98 arası Strasbourg'da Avrupa Konseyi nezdinde Türkiye'yi
temsil etti.
İşte hayatını değiştiren gelişme burada yaşandı. 1998'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yeniden kuruldu.
Türmen, Özal'a Türk yurttaşları için bireysel başvuru hakkı kapısını açmasını telkin etti. Uzun uğraşlar
sonucu açtırabildiği bu kapıdan ilk geçen kendisi olacaktı:
"İsmail Cem burada yargıçlık önerince derhal kabul ettim. Devletten ayrı, bağımsız bir iş yapmak işime geldi.
Bugün bakınca 'Doğru karar vermişim' diyorum.
"İş değiştirmek, eş değiştirmek gibi... İnsanı gençleştiriyor."
can.dundar@e-kolay.net