You are on page 1of 21

1

1. ETİK KAVRAMI

1.1 Etik sözcüğünün kökeni ve anlamı

Etik sözcüğü yunanca karakter anlamına gelen “ethos”sözcüğünden türemiştir.


“Ethos “ tan türetilen “ethics” kavramı da ideal ve soyut olana işaret ederek ,ahlak
kurallarının ve değerlerinin incelenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. ( AYDIN , 2002 )

Etiğin tanımında ortak bir tanım geliştirmek birçok bilim insanı için zor olmuştur.
Bugün literatürde etiğe ilişkin çeşitli tanımların yapıldığı görülmektedir. Bir grup görüş “bir
bireyin izlemesi gereken ahlaki standartlar ve kurallar şeklinde ele alırken , daha sonra etik
“bireylerin doğru olarak nasıl davranacağını açıklayan ve tanımlayan ilkeler , değerler ve
standartlar sistemi “ olarak ifade edilmiştir.

Bir tanıma göre etik ; iyi ve kötünün , doğru ve yanlışlın ne olduğunu araştırmaktır.
Benzer bir şekilde etik iki taraf arasındaki davranışların haklar ve haklılık ilkeleri ile ifade
edilmesi olarak tanımlanmaktadır. De George ‘ye göre etik ,ahlaka uygunluğu sağlama
çabalarıdır. Ahlaklılık , kişilerin eylemlerini yöneten kurallar ve bu eylemlerde izlenen
değerlerdir.(URAL , 2003 )

Etik ahlaki davranış eylem ve yargıları ilgilendiren bir konu olarak felsefe ve
bilimin önemli bir parçası ve sistematik bir çalışma alanı olmuştur. Ahlak yanlış-doğru, iyi-
kötü, erdem ve kusur ile davranışları ve davranışların sonuçlarını değerlendirme ile ilgilidir.

. Etik geçmiş ve bugüne ilişkin doğru ve yanlış ölçülerin anlatımıdır. İnsanların


töresel ya da ahlaksal ilişkilerini davranış biçimlerini ve görüşlerini araştıran bir felsefe
dalıdır . Ahlak bir toplumsal bilinç ,davranış ve ideolojik ilişki biçimi , bir toplumsal
oluşma, sınıfa , kesime özgü , tarihsel ve somut olarak belirlenmiş , bunların beli bir
topluluğa ,sınıfa ,devlete ya da tümüyle topluma olan tutumunu kurallandıran törel görüşler
, değerler , normlar , ilkeler , ilişki ve davranış biçimlerinin bütünüdür . (AYDIN, 2002)

Etik , her şeyden önce istenilecek bir yaşamın araştırılması ve anlaşılmasıdır. Daha
geniş bir bakış açısı ile , bütün etkinlik ve amaçların yerli yerine konması ; neyin yapılacağı
ya da nasıl yapılamayacağının ; neyin isteneceği ya da istenemeyeceğinin ; neye sahip
olunacağının ya da olunamayacağının bilinmesidir.(AYDIN, 2002 )

Felsefenin bir alt disiplini olan etik kendini ahlaki eylemlerin bilimi olarak
tanımlar. Ahlakilik kavramını tem ellendirmek üzere insan pratiğini , mevcut ahlakilik
konuları açısından araştırır. Burada ahlakilik ,bir eylemi ahlaki açıdan iyi bir eylem olarak
tanımlamayı mümkün kılan niteliği ifade eder.

Etik insan eylemlerini temel alır. Buna rağmen karakteristik bir eylem kuramı
sayılmaz, zira etiğin konusunu her türlü insan faaliyeti ve eylemi değil de öncelikle
ahlakiliği vurgulayan , yani ahlaki eylemler oluşturur. Etik , bir eylemi ahlaki açıdan iyi bir
elem yapan niteliksel durumu sormaktadır ve bu bağlamda : ahlak ,iyi ödev , gereklilik,
müsaade gibi kavramları ele almaktadır. .( PİEPER , 1999 )

Etik , temellendirilmiş sonuçlara varmayı amaçlar; dolayısıyla ne ahlakileştirme ne


de ideolojiye dönüştürme ne de dünya görüşü ortaya koyma gibi bir amaca sahiptir.
2

konusuna yani ahlaki eylemlere belirli bir yöntem kullanarak yaklaşmaktadır.(PİEPER ,


1999 )

Etik ; birey , toplum ve kurumlar açısından neyin iyi , neyin kötü olduğu konusunda
moral görev ve zorunluluk belirleyen bir disiplindir. Başka bir anlatımla ; bir bireyin , diğer
bireylerden beklediği moral değerleri içeren toplumsal davranış biçimidir. Daft etik
kavramını “ bir kişinin ya da grubun davranışlarında neyin doğru neyin yanlış olduğuyla
ilgili moral ilke ve değerler bütünü” olarak tanımlar. (YURTSEVEN, 2000)

Ahlak bilgisi , ahlak felsefesi ya da Batı dillerinde kullanılan şekliyle etik , insanın
yapıp etmelerini özel bir problem alanı olarak araştırarak bu alanın varlık-niteliklerini,
insanın yapıp etmelerinin bağımlı ya da bağımsız olduklarını inceleyen disipline denir.
Başka bir deyimle ahlak felsefesi , insana ilişkin ahlaki sorunlarda doğrulanabilir
yanlışlanabilir bilgiler ortaya koyan en azından koyması gereken bir disiplindir.
(ARSLAN,2001)

1.2. Etik ahlak ilişkisi ,

Ahlak kavramının tanımlanması çeşitli şekillerde tanımlanmıştır;

Ahlak terimi dilimizde iki anlama sahiptir. Birincisi insanların toplum içinde uyması
gereken kural ve ilkeleri belirtirken ikincisi ahlak felsefesini belirtmektedir.(ARSLAN,2001)

Ahlak en basit haliyle , neyin iyi , neyin kötü, neyin doğru , neyin yanlış olduğuyla
ilişkili olarak ulaşılması gereken değerler bütünüdür.(BAYRAK ,2001) Ahlak en basit
haliyle toplumlar ve insanlar için “doğru nedir?”e yanıt arar(BERKMAN ,2000)

Bir bireyin , bir halkın , bir toplumsal sınıfın , bir çağın bilinçli yaşamına egemen
olan inanç ve tasarımlar topluluğuna ahlak ( moral ) , bunların bir toplumsal olgu halinde
yaşanmasına ahlaklılık (moralite, morality ) , bu inanç ve tasarımlara göre yönlenen insani
tutumlara ve bu tutumlara göre yönlendirilen eylemler hakkında verilen ( doğru veya yanlış ,
iyi veya kötü ) yargılara , ahlaksal yargı ( moralisch ) denmektedir.( URAL , 2003 )

Ahlak ve etik kavramları genelde birçok kişi tarafından aynı anlamda


kullanılmaktadır. Gerçekte ise bu iki kavram anlam bakımından birbirinden farklıdır. İyi ve
kötü , doğru ve yanlışa ait ilkeler ahlakı oluştururken , insanların karar ve hareketlerini
yönlendiren ve bunların ahlaki bir temele göre iyi veya kötü ya da doğru veya yanlış olup
olmadığını belirlenmesi “etik “ olarak tanımlanmaktadır. (URAL , 2003 )

Etik ile ahlakın özdeş olmamasının nedeni ,etiğin ahlak felsefesi olması , ahlakın ise
etiğin araştırma konusu olmasındandır.(AYDIN,2002)

Ahlak kültürel değerler ve ideallerle ilgili doğru ve yanlışları ve bunlara uygun olarak
nasıl davranılması gerektiğini belirler(AYDIN,2002) ise kültürden kültüre farklılık
gösterebilir. Aynı ülkede bile – örneğin ülkemizde – bölgeler şehirler ve hatta mahalleler
arasında ahlaki davranışlar farklı olabilir. Sonuçta ortak öğe insan davranışları ve bunları
standartlara göre değerlendirme olduğuna göre mahalleler arasında bile iyi,kötü olarak
değerlendirilen davranışlar aynı değilken işletmeler arasında da aynı olmama ihtimali
yüksektir. Bir işletmede normal sayılan davranışlar başka bir işletmede kınanabilir. Örneğin
bir işletmede yüksek sesle konuşmak çalışanlarca normal sayılabilirken aynı sektördeki bir
3

diğer işletmede ahlaki olmayan davranış olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmada ahlak


kavramının çalışma hayatına yansıması olan iş ahlakı ya da iş etiği kavramları üzerinde
duracağız.

1.3 Etiğin amacı ve konusuna yaklaşım biçimi

Etikte kabaca iki etik yöntem kategorisini birbirinden ayırabiliriz; betimleyici


(deskriptif ) yöntem ve normatif yöntem .

Betimleyici yöntem aracılığıyla belirli bir toplum ya da topluluktaki fiili eylem ve


davranış biçimleri , söz konusu toplum ya da topluluk içindeki etkin değerler ve geçerlilik
talepleri açısından araştırılır.( PİEPER, 1999 ) Yani betimleyici ya da tanımlayıcı etiğin
konusu , insanların kültürlerin ve toplumların ahlaksallığını tanımlamak ve bu konuda
çalışmalar yapmaktır. Aynı zamanda da farklı ahlak sistemlerinin kuralları , uygulamaları ,
inançları , ilkeleri ve değer yargılarının benzer ve zıt yönlerini karşılaştırmaktadır.(URAL ,
2003 )

Normatif yöntem ise , mevcudu belirlemekten çok , önceden-tanımlayıcı reçete sunan


bir yöntemdir ( PİEPER, 1999 ). Ahlak sisteminin temel değerleri ve temel ilkelerin haklılığı
, iyileştirilmesi , ve geliştirilmesi üzerinde durur (URAL , 2003 ).

Etiğin amacına gelince , bu bir dizi alt amaçla ifade edilebilir :

- İnsan pratiğini ahlaki niteliği bakımından aydınlatma


- Eleştirel , ahlak tarafından belirlenmiş bir bilinci geliştirebilecek etik argümantasyon
biçimlerine ve temellendirme süreçlerine gidebilme
- Ahlak eyleminin , insan isterse gerçekleştirebileceği; istemezse vazgeçebileceği keyfi bir
eylem olmadığını ; aksine , insan olarak varlığına ilişkin vazgeçilmez bir niteliğin ifadesi
olduğunu gösterebilme , yani insanı sevebilmeyi öğretebilme

1.4. Etik kuramları

Her bilimsel kuram , belli bir soruya ya da sorular bütününe , argümantasyonlarla


temellendirilmiş , dolayısıyla akla dayanarak , ikna edici bir yanıt bulma çabasındadır.
Dolayısıyla etiğin konusu olarak tanımladığımız ahlak ve ahlakilik ilişkisinden ne kadar
farklı temel soru çıkabilirse , bunlar kadar etik kuramı var olabileceğini kabul ederiz.

İnsan pratiğinin ampirik , tarihsel bir olay olarak , ahlaki olanın anlamının eylem
bağlamından hareketle aydınlanacak şekilde nasıl betimlenebileceği , çözümlenebileceği ve
yorumlanabileceği sorusunu ele alan kuramsal yaklaşımlar , betimleyici çalışmalardır.

Betimleyici etikten farklı bir işlev taşıyan normatif etikte , ahlaki talep ve normların
betimlenmesinden çok gerekçelendirilip temellendirilmesi hedeflenmiştir. Normatif etik bu
işlevi yerine getirirken ya kayıtsız şartsız kendine uyulması istenen en üst düzeydeki ahlak
ilkesine dayanır ya da gerçekleştirilmesi herkesi bağlayan “en üst iyi “ ye gönderme yapar.
.(PİEPER , 1999 syf 209-245)

Biz normatif etik kuramları ile ilgileneceğiz , genelde normatif etik kuramları 3 gruba
ayrılır.

1- Bir eylemin sonuçlarıyla ilgilenen kuramlar ( Teleolojik kuramlar )


4

2- Eylemlerin sonuçları ile ilgilenmeyen , tek kural kuramları ( deontolojik kuramlar )


3- bir eylemin sonuçlarıyla ilgilenmeyen birçok kuralı içeren kuramlar ( deeontolojik ve
teleolojik kuramların karması )

1.4.1. bir eylemin sonuçlarıyla ilgilenen normatif etik kuramları

Bir çok teorisyene göre ; bir eylemin ahlaki haklılığı eylemin sonuçlarına bakılarak
belirlenebilir. Eylemin sonuçları iyi ise eylem ahlaka uygun , “kötü “ ise eylem ahlaka
uygun değildir diyebiliriz. Diğer bir deyimle etiksel eylem , iyi yönleri alternatiflerinden
daha fazla olan eylemdir. “iyi “ ve “ kötü “ kavramı sonuçlarla ilgilidir. Sonuçların , kişinin
kendisi veya eylemin etkilediği herkes için mi dikkate alınacağı kararı , dört temel sonuçsal
kuramı ortaya çıkarmaktadır.

1 – Hazcılık : hedonizm yani hazcılık , ir eylemin değerinin insan sağladığı haz ile doğru
orantılı olduğunu iddia eder.

2 – Mutlulukçuluk : mutlulukçuluk insan eylemlerinin tamamının hazza yönelik


olamayacağını , aksine acıyı en aza indirmek ve mümkün olan en az acıyı yaşayarak hayatı
bitirmenin insan eylemlerinin amacı olduğunu savunur.

3 – Egoizm : egoizm günlük kullanımdan farklı olarak etikte insanın tüm eylemlerini ben
sevgisinin belirlediğini , ahlaklılığın ise insanın kendini koruma içgüdüsünün dışa vurması
olduğunu savunur. Egoizm , bireylerin uzun dönem çıkarlarını en iyi sağlamaya yönelik
olduğunda etikseldir. İşletme etiği açısından etiksel egoizmin bazı zayıflıkları şunlardır :
çevre kirliliğine sebep olma , bireyler arasındaki egoist çıkar çatışmalarını
önleyememe.(URAL , 2003 )

4 - Faydacılık : Faydacılık , sonuçlarla ilgili kuramların en fazla bilinenidir. Faydacılık


kuramına göre kişi ve koşullardan bağımsız olan evrensel bir ahlak yasası vardır ve
insanların eylemleri sonuçta sağladıkları fayda kadar değerlidir. Fakat buradaki fayda salt
kişisel değil toplumsal bir faydadır. Eylemden etkilenen herkesin en yüksek derecede fayda
sağlaması amaçlanır Yani bir bakıma demokratik bir bakış açısıdır ve en fazla sayıda insan
için en yüksek faydayı sağlamayı amaçlar. Bir eylemin iyiliği ya da kötülüğü o eylemden
etkilenenlere sağladığı faydayla ölçülür.

Evrensel ahlak yasası ise tanrıdan ya da başka birtakım değerlerden kaynaklanmaz.


Varlığını insanlardan , onun öznel yaşamından alır ve insan karşısına onun eylemlerini
belirleyen bir yasa biçiminde çıkar.(URAL , 2003 ) .

Faydacılık kavramının en önemli temsilcisi Benthem , tek kişinin mutluluğundan çok “


olabildiğince çok insanın ,olabildiğince çok mutluluğunu “ gösteren bu ilkeyi ahlakçılığın
ölçütü sayar .

Faydacı kuramlar , bir eylemin ahlaksal değerini , o eylemin faydası ile ölçme
konusunda bir görüş birliği içindedirler ( URAL,2003 ) . Faydacılık teorik olarak diğer
sonuçsal yaklaşımlardan daha ileride olmasına karşın bize fayda sağlayacak eylemlerin
iyiliği ya da kötülüğü ile ilgilenmemiştir. Sadece eylemden elde edilen sonuçsal fayda ile
ilgilenmiştir. Bize fayda getirecek eylemin ahlakiliği göz önüne alınmadan sonuç üzerine
odaklanılmıştır.
5

Faydacılık hakkında şu önemli noktalar vurgulanmaktadır :

- Eylemler insanları farklı düzeylerde etkiler, fakat önemli olan algılanan toplam
mutluluk düzeyidir.

- Elemler sonuçları açısından değerlendirildiği için eylemlerin kendileri ahlaki açıdan iyi
ya da kötü değillerdir. İyi ya da kötü olan eylemlerin sonuçlarıdır ( ARSLAN , 2001 ) .

Faydacılığa örgütlerin yönetimi açısından yakalaştığımızda , örgütsel politikaların


oluşumunda ve test edilmesinde anlaşılabilir ve basit bir temel oluşturduğunu görürüz.
(ARSLAN , 2001 ) . Çünkü sonuçlara göre ahlaki karar vermek , sonuçlar doğru tahmin
edilemese bile , karar alma süreci bakımında daha basit ve nettir.

Ahlaki karar oluşturmada sonuçların baz alındığını çoğu işletmede görebiliriz. Fakat
işletmeler açısından faydacılık yaklaşımının kullanımı , “yapılan eylemden daha çok kişinin
daha çok fayda sağlaması mı yoksa işletmenin daha çok fayda sağlaması mı önemlidir?”
sorusunu aklımıza getirebilir.

Özellikle işletme bilimi açısından ahlaki kararlar vermede birçok nedenden dolayı
faydacılık teorisinin önemli bir yeri bulunmaktadır . çekiciliğine rağmen ahlaki sonuçlar
verse de ahlaki olmayan eylemlere göz yummak anlamına gelmesi , ve sonuçların her zaman
doğru tahmin edilmesinin güç olması ile ilgilidir.

1.4.2. Eylemlerin sonuçları ile ilgilenmeyen , tek kural kuramları ( deontolojik kuramlar )

Sonuçsal olmayan kuramlardır. Yani yapılan eylemin ahlakilik kriteri sadece sonuçları
olamaz . Bu kuramlarda kararlar dürüstlük , adalet, kişilere ve mülkiyete saygı gibi evrensel
ilkelere dayandırırlar .

Deontolojik kuramların en önemli temsilcisi Kanttır . Kant’a göre ahlaksallığı


bakımından “ iyi olarak nitelendirilebilecek bir eylemin dayanacağı tek bir ilke vardır , o da
ahlak yasasıdır. “ ( (URAL , 2003 )

Kant ahlakilik olayına koşulsuz buyruk anlamına gelen “katogerif imperatif” tir .
Kant bir eylemin sonucunu baz alarak koşullu davranışları ahlaki olarak tanımlamaz .

Bir eylemin ahlakiliği o eylemin içeriğine değil salt iyiyi istemeye bağlıdır. Örneğin ,
birisi gösteriş yapmak için yoksula yardımda bulunmuşsa , bu kişinin eylemi ahlaksal
niteliğini yitirir. Çünkü Kanta göre ahlaklı insan , koşulsuz yoksula yardım eden insandır. O
halde bir koşula bağlanan buyruk ahlaksal sayılmaz. ( URAL , 2003 )

İş ahlakına Kantçı yaklaşırsak sormamız gereken soru ; “ iş ahlakı işletmenin


çıkarları için mi gereklidir yoksa toplumun çıkarları için mi gereklidir” sorusudur.
İşletmenin çıkarlarına uygun olduğu için iş ahlakına uyması gerçekten ahlaklı bir davranış
mıdır ? Kant ahlakına göre değildir. Örneğin bir işletmenin personeline sağlayacağı sağlık
ve güvenliğe yönelik ilişkin hizmetlerin verilme nedeni Kantçı ahlaka insanların yaşama
hakkına saygının bir gereğidir. Faydacı ahlak ise bunun işletmeye faydalı olduğu için
yapılması gereken ir şey olarak kabul eder . iş ahlakının standartları genellikle Kantçı bir
yaklaşım sergiler . Başka bir deyimle insanlar insan olduklarından ötürü iş yerinde belli
haklara sahiptirler. (ARSLAN , 2001 )
6

1.4.3. Bir eylemin sonuçlarıyla ilgilenmeyen birçok kuralı içeren kuramlar ( deeontolojik ve
teleolojik kuramların karması )

Sonuçsal olmayan tek kural kuramlarının aksine , bazı çok kurallı sonuçsal olmayan
kuramlar , bir eylemin ahlak yasalarını belirlemede eylemin sonuçlarından hareket etmek
yerine farklı ahlak kuramlarından destek alır. (URAL , 2003 )

bu kuramlardan en önemlileri :

1 . Ross ‘ un “ Birinci Öncelikli Görevler “ kuramı


2 . Rawals ’ un Adalet Kuramı
3 . Garret’in Oransallık ilkesi
4 . Erdem Kuramı

2 . İŞ AHLAKI ( İŞ ETİĞİ )

2.1. İş ahlakı ve iş etiği kavramları

Türkçe yazınlarda iş etiği ve iş ahlakı kavramlarının bazı yazarlarca aynı şekilde


kullanıldığı, bazı yazarların bu iki kavramı ayrı ayrı ele aldığı görülmüştür. Örneğin Sebahat
Bayraktar iş ahlakı ve sosyal sorumluluk adlı kitabında iş etiğini iş ile değerlerin normların
ve kuralların toplumsal sorumluluk ruhuna uygun olarak geliştirilmesi süreci olarak
tanımlarken iş ahlakını toplum tarafından görüş birliğine varılmış prensipler normlar ve
standartlar ile tutarlı şekilde işletmeciliğe uygulanması davranışıdır diye
tanımlamıştır.(BAYRAKTAR,2001) . Bana göre bu iki tanım arasındaki farklılık iş ahlakının
normlarını iş etiğinin uygulamaya koyması olarak anlatılabilir. Zira Mahmut ARSLAN da iş
etiği ve iş ahlakı kuramlarının aslında çok faklı olmadığını fakat ikisinin de ayrı ayrı
kullanılmasının kargaşaya yol açtığını savunuştur(ARSLAN,2001) İster iş etiği , ister iş
ahlakı terimlerini kullanalım sonuçta anlatmak istediğimiz şeyler aynıdır. Ahlak kavramı
insana özgü bir kavramdır , insan ilişkileri ile biçimlenen bu kavramların insan ilişkilerinin
yoğun olduğu iş ortamında ortaya çıkmaları ve incelenmeleri iş ahlakı ya da iş etiği
tartışmalarını ortaya çıkarmıştır.

Ahlak en genelde toplumlar ve insanlar için “ Doğru Nedir ”e yanıt arar . “İş ahlakı ”
da , ahlak norm ve kurallarının iş hayatında işletmelerde , şirketlerde , kuruluşlarda ,
uygulanması ile ilgilidir. İngilizce kullanımda “ Ethics in the Work Place “ ( İş Yerinde
Ahlak “ ya da “ Business Ethics “ (İş Ahlakı ) olarak bilinen bu konu önceleri “şirketlerin
sosyal sorumluluğu “ başlığı altında özellikle ABD 1960 ‘lar ve 1970’lerde gündeme gelmiş
, 1980 ‘lerde gerek ABD gerekse de diğer pek çok ülkede “iş ahlakı-işetiği” olarak
yoğunluk kazanmıştır.(BERKMAN,....)

İş ahlakı , uygulamalı bir ahlak bilgisidir ve iş hayatında karşılaşılan tüm ahlaki


sorunları inceler. Bu sorunlar çalışanlar arasında, çalışanlarla öneticiler arasında , işletme ve
işletmeyle çevresel faktörler arasında olabilir (ARSLAN , 2001 ) .

Bir bütün olarak iş ahlakı , belirli bir mal ve hizmet üretiminde başvurulan bütün
süreçlerde yapılan işlemlerde , kullanılan maddi ve beşeri kaynaklarda hiçbir israf ve değer
kaybı yaratmadan işleri gerçekleştirmektir .(BAYRAK, 2001)
7

İş hayatı ile ahlakın nasıl bir ilişki içinde olabileceğini Türkiye 1980 li yıllarda
yaşamıştır. Dönemin başbakanı Turgut Özal , Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu 20 milyar doları
, bir ülkeden yardım olarak alamayacağını biliyordu . bu miktarı finans kuruluşlarından
yüksek faizle almak yerine , son derece bilinçli olarak ihracata verdiği “vergi iadesi “
desteğiyle , hayali ihracat yolunu sağladı. Bunun sonucunda Türk,ye belirli bir gelir sağladı
fakat son derece kısa bir sürede , akıl almaz servet sahibi olanların , diğer insanların
yüreklerinde açtığı yara hiçbir zaman kapanmadı. Toplumun kabul görmediği bir yolla
toplum için kısmen de olsa yararlı bir iş yapılmış oldu.

Ya da başarı için her yol mubahtır diyerek rakip firmanın önemli bilgilerini bilen bir
çalışanını yüksek ücretle şirketinize katarak o bilgileri ondan sağlamak ne denli ahlakidir ya
da iş dünyasının etiği sadece iş midir sorusu aklımıza geliyor .

İş etiği bu tür sorunlar ortaya çıkmadan önlemek amacında olan bir yaklaşımdır da
diyebiliriz .

2.2. İş etiğiyle ilgili kavramlar ; mesleki , örgütsel , yönetsel etik

Yurtseven etikle ilgili işletmelerin sorumluluklarına şu şekilde


değinmiştir.”İşletmelerin sorumlulukları ekonomik sorumluluk, yasal sorumluluk, etik
sorumluluk ve isteğe bağlı sorumluluk olarak incelenebilir . Burada etik sorumluluk yasal
olmamakla birlikte moral zorunluluk olarak gerçekleştirdikleri toplumsal yardım, burs gibi
sorumluluklardır”.(YURTSEVEN , 2000 )

Aslında etik sorumluluğu bu kadar dar kapsamda görmek yanlış olabilir zira iş etiği
işletmenin hem çevresine hem de kendi çalışanlarına ve kendine olan sorumluluğudur. Etik
hem yönetimde , örgütte , müşterilerle ve toplumla olan ilişkilerde ancak toplam olarak
kurumsallaştırılabildiğinde gerçekten anlam taşır. Örneğin burslar veren , toplumsal
olaylarda ilk yardım eden , çevreyi kirletmemeye son derece duyarlı bir işletme , eğer kendi
çalışanlarına karşı adil davranmıyor ve bazı çalışanları kayırıyorsa , etik sorumluluğunu tam
anlamıyla yerine getirmiş sayılır mı?

İş etiği incelenirken toplam bir bakış açısıyla bakılmalı ,işletme çevresi , işletme
çalışanları ve iş dünyasının kabul ettiği normlar kapsam dışı bırakılmamalıdır.

Üretim sistemlerinde ya da makinelerde değişikliğe gitmek , yeni makineleri ya da


yeni üretim sistemini eskileriyle değiştirmek , maddi kaynaklar ölçüsünde zor değildir. Fakat
işletmede belirli normlara göre kurumsal bir etik anlayışı oluşturmak çok zordur. Çünkü
konu insan davranışlarıdır . işletmedeki informal örgütlerin bazen kültür yakınlığı ya da
uzaklığı ile oluştuğu ve toplam bir örgüt kültürü yaratmanın zorluğu düşünüldüğünde ,
işletme içinde etik normları belirleyerek bu normları kurumsallaştırmanın zorluğu ortadadır.

Zira etik hakkındaki bilgilerin sınırlı olduğu iş dünyasında bunu düşünmek


hayalcilik gibi gelebilir. İş hayatındaki yöneticilerin etik konusunda ne kadar bilgili olduğu
konusunda Baumhart tarafından yapılan bir araştırmada yüz işadamına etik nedir diye
sorulmuş ve alınan bazı yanıtlar şunlar olmuştur
“Görüşmeye gelmeden önce sözlükten etik kavramının anlamına baktım , hiçbir şey
anlamadım “
“Etik ,duygularımın bana doğru olduğunu söylediği şeydir, bunun bir standardı yok ve
bu durum sorun yaratıyor”
8

“Etik , bireysel ve toplumsal refah bakımından kabul edilmiş standartlardır. Doğru


olduğuna inandığınız şeydir”.( AYDIN , 2002 )

Etik sözcüğü genel olarak ahlak bilimi ya da insan davranışlarının toplumsal yargılara
göre incelenmesi olarak tanımlanmıştır. İş etiğiyle ilgili kavramlara bakacak olursak ;

Etik ilkeleri : bir örgüt içinde etiğin kurumsallaşması için , örgütün genel değerler
sistemi ve amaçlarını tanımlayan , verilen kararların bu ilkelere uygunluğu için rehberlik
eden mekanizmadır.

Mesleki etik : Belirli bir meslek grubunun , mesleğe ilişkin olarak oluşturulup ,
koruduğu ; meslek üyelerine emreden , onları belli bir şekilde davranmaya zorlayan ; kişisel
eğilimlerini sınırlayan ; yetersiz ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan ; meslek içi rekabeti
düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkeler bütünüdür.

Örgütsel etik : yasal bir çerçevede iş görenlerde aynı aynı tür davranışların
yerleştirilmesini sağlayan , örgütün topluma karşı yerine getirmeyi üstlendiği hizmetleri
sağlarken bazı toplumsal sorumluluklarını da üstlendiğini gösteren ilkeler dizisidir.

Yönetsel etik : Yönetsel kararların verilmesinde tutarlı , tarafsız ve gerçeklere dayalı


olmayı ; bireylerin varlık ve bütünlüğüne saygıyı ; herkes için en iyi olacak eylemlerin
seçilmesini ve eylemlerde adalet , eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük , sorumluluk , saygı , açıklık ,
sevgi , demokrasi , hoşgörü g,b, evrensel değerleri temel almayı sağlayan , yöneticilere
eylemlerinde yol gösteren davranış ilkeleridir . (AYDIN, 2002 )

2 . 3 Tarihsel gelişim açısından iş etiği

İşletmelerin tarihsel gelişimine bakarsak işletmeler daha fazla kar edebilmek için
tarihsel süreç içinde sanayi devriminden günümüze kadar üretim üstünlüğü , çeşit üstünlüğü
, fiyat üstünlüğü ,kalite üstünlüğü ve hız üstünlüğü ile rekabet etmeye çalışmışlardır. bu
üstünlüklerdeki her değişim tüketici talepleri ve gelişen teknoloji bünyesinde oluşur. Bu
değişimlerde dikkat edilmesi gereken nokta sosyal ilişkiler ve ahlaki normların pek önemli
olmamasıdır. Fakat bugünkü dünyada artık müşteriler sosyal sorumluluklar ve işletmenin
ahlaki tavırları konusunda da bazı şeyler talep etmektedirler. Çünkü güveni yaratan unsurlar
arasında işletmenin genel geçer toplum kurallarına tepkisi de önemli yer tutmaktadır.

1900-1920 yılları ABD ‘de ahlakçılar , kadın ve çocukların çalışma koşullarının


iyileştirilmesi , işçilerin tazminat hakları ve reklamlarda gerçeğe uygun bilgi verilmesi gibi
ahlaki konuları tartışmışlardır. Bunun için ABD ‘ de “ Daha İyi İşletmecilik “ dairesi
oluşturulmuş ve üniversitelerde iş ahlakı dersleri , gerek kurs , gerekse ders programlarında
yer almaya başlamıştır. (ARSLAN , 2001 )

1920 – 1950 yılları arasında profesyonel meslek sayısının artmasıyla meslek ahlakı
şekillenmeye başlamıştır. Çalışmalar Britanya’da genelde felsefe ağırlıklı iken iş ahlakının
gelişmesi ABD ‘ de görülmüştür. İş ahlakının kişisel yönünden çok işletme ahlakı ve meslek
ahlakı tartışılmaya başlanmıştır.

1950-1970 yıllarında ekonomi hem Avrupa’da hem de ABD ‘ de çok iyiye gitmiş ,
patlama yapmıştır. Bu ekonomik patlama ile büyüyen işletmelerde örgüt teorisinin bulguları
kullanılmaya başlanmış ve işletmeler iş ahlakına bir bütün olarak yaklaşmaya başlamışlardır
9

.1953 ‘ de ABD ‘deki fakülte ve yüksek okulların % 5,6 sı iş ahlakı programlarına yer
verirken 1967 ‘de bu oran % 17 ‘ye çıkmıştır. ( ARSLAN , 2001 )

ABD de 1960 lı yıllarda Nader önderliğinde tüketicinin korunması ve tüketici hakları


akımı oluşmuştur. Nader ve ekibi önce General Motors’un 1960’ın başlarında piyasaya
sürdüğü Corvair marka arabanın güvenlik bakımından eksikliklerini ve zayıf taraflarını
gündeme getirmiş ve “unsafe at any speed” (düşük süratte bile güvensiz) sloganı ile arabanın
piyasadan silinmesine yol açmıştır. Aynı ekip 1960 ların sonları ve 1970 lerin başlarında bu
defa Ford’un Pinto marka arabasının deposunun yerleştirildiği kısmın iyi insule
edilmemesinden dolayı arkadan çarpılma durumunda alev alıp arabanın ateş topu haline
geldiğini ileri sürmüşler . sonuçta Ford şirketi arabalarını tadilat için geri çağırmak
durumunda kalmış ve ayrıca kaza geçiren araç sahiplerine tazminat ödemeyi kabul etmek
zorunda kalmıştır.

Bundan böyle otomobil firmaları bu konularda tüketici grupları ya da devlet ya da


çevreciler gibi başkaları sorun bulmadan kendilerinin muhtemel sorunlara el atıp , çözmeleri
gerektiğini kavramışlardır. Bunun da ötesinde , “sorumlu” , “tüketiciyi düşünen” , “ahlaklı
firma “ imajı yaratmanın önemini ve avantajlarını görmüşlerdir.( BERKMAN ....)

1970 ‘ lerden sonra iş ahlakı ABD’deki üniversitelerin yarıya yakınında iş ahlakı


dersleri programlarına katılır . 1980 ‘ lerde örgütler ve firmalar , o zaman kadar hiç olmadığı
kadar toplumda önemli roller üstlenmeye başlamıştır. Bu dönemde iş ahlakı konusunda
uluslararası organizasyonlar düzenlenmiştir. Bunlardan en önemlisi 1987 yılında Hollanda ‘
da kurulan Avrupa İş Ahlakı Örgütüdür. (ARSLAN , 2001 )

İş ahlakını asıl önem kazanmaya başladığı yıllar ise 1993 ‘ de Sovyetler Birliğinin
çöküşü ile dünyanın küresel bir pazar olmaya doğru gitmesi böylece küreselleşen dünyada
çeşitli ülkelerde yapılan uluslararası yatırımlar ve işletmeler ile ciddi boyutlarda artan
çevresel problemlerinin oluştuğu 1990-2000 yılları arasıdır.

2.4. İş etiği ( iş ahlakı ) neden gereklidir

İşletmeler uzun yıllar boyu kar maksimizasyonuna odaklanmış , tek amacı daha
fazla kar etmek olarak görmüştür. Ahlak kavramını işletmelerin amacına hizmet etmeyen ,
hatta bu amaca ulaşmada uygulanan faaliyetleri zorlaştırdığını savunmuşlardır. Bu
faaliyetleri yaparken ahlak kavramını işlerine geldiği gibi sadece yasalara uyarak
kullanmaya başlamışlar ya da görmezden gelmişler ve böylece bir ahlak kargaşası ortaya
çıkmıştır. Örneğin ülkemizde kısa yoldan köşe dönme , tüm ahlaki normların üstünde bir düş
haline gelmiştir. Bu ahlaki yozlaşma , ürünlerin çok çeşitli , pazarların kısıtlı , işlemelerin
fazla olması nedeniyle nazlı hale gelen müşterilerin işletmelerde sosyal sorumluluklar ve
ahlak kavramı üzerinde durmalarına sebep olmuştur.

İş ahlakının önem kazanmasında bir neden de , yöneticiler açısından iş ahlakının ve


ahlaki tartışmaların , bir tehdit ve zayıflık olarak görülmesi yerine , mükemmellik ve
kaliteye ulaşmanın doğal uzantısı ve uzun ömürlü olmanın temel şartı olarak görülmeye
başlamasıdır .

Rekabetin şiddetinin artması ve niteliğinin değişmesi , iş ahlakına yönelimde etkili


bir husustur. Küreselleşme sürecinin hız kazanmasıyla şiddeti ve hızı artan rekabette
Amerikalı ve Avrupalı işletmelerin iş ahlakının güçlü olduğu Japonya gibi ülkelerin
10

işletmeleri karşısında başarısız olmaları , ahlaki değerler yönünden çözülmüş kriterleri ,


güçlü ahlaki bağlarla birleştirmenin yollarının aranmasına neden olmuştur. Çünkü yapılan
araştırmalar iyi ahlak ve güçlü sorumluluk duygusunun şiddetlenen rekabette stratejik bir
önem kazandığını göstermiştir. Bilinçli ve rekabetten dolayı güçlü hale gelen müşteriye
ilkeli yaklaşarak güven vermek ve bu konuda sorumlulukları gönüllü olarak üstlenmek bir
zorunluluk haline gelmiştir. ( BAYRAK , 2001 )

Yeni geliştirilen biyolojik ve askeri teknolojiler iş dünyasının kontrolündedir . eğer


bunlar belli bir sorumlulukla ele alınmazsa dünyayı yok edebilecek bir tehdit ve tehlike söz
konusu olacaktır .

Küreselleşme sonucunda değişik kültürlerden gelen insanların çokuluslu firmalarda


çalışması yeni ahlaki sorunları da beraberinde getirmiştir . Bu tür ortamlarda ,insanlar
birbirini anlamaları ve bir diğer kültürün insanlarına saygı göstermelidir .

Artan çevre kirliliği duyarlı bir iş dünyasını zorunlu kılmaktadır.

Gelişmekte olan ülkeler yolsuzlukla mücadele ederek temiz bir ekonomik hayat
için uğraş vermektedirler . ( ARSLAN ,2001 )

İşte bunlar gibi pek çok sebepten dolayı iş ahlakı işletmeler için kaçınılmaz bir konu
haline gelmiştir .

2. 5 İşletme ve İş ahlakı

İş ahlakını işletmeye taşıyan husus , işin yönetsel boyutunda insanın varlığıdır. Yani
işletmelerde yöneten ve yönetilenlerin insan olması nedeniyle , insani yön , ahlaki boyutu da
beraberinde getirmektedir.( BAYRAK , 2001 )

Genel olarak ahlak teorilerini inceledikten sonra , iş ahlakında bunların ortak bir
temeli bulunması gerektiği sonucuna varmış oluyoruz . Ahlaki sorunun ortaya çıkış
durumuna göre mevcut ahlak teorilerinden biri ya da ötekine ağırlık verilebilir. Bu noktadan
sonra karşımıza çıkan soru , iş ahlakını ilgilendiren alanların neler olduğudur . Bu konuda iş
ahlakını oluşturan üç temel alanın varlığından söz edilebilir . bunlar çalışma ahlakı , meslek
ahlakı ve işletmecilik ahlakıdır .

Çalışma ahlakı dendiğinde ilk aklımıza gelen çalışmaya ve işe karşı geliştirilen tutum
ve davranışlardır. Ancak bu tutum ve davranışlar elbette içinde yaşanılan toplumun kültür
değerlerinde etkilenecektir . kişilerin çalışma ahlakı söz konusu olabildiği gibi grup ve
toplumların da kendilerine özgü çalışma ahlakları olabilmektedir.

Meslek ahlakı bir mesleğin mensuplarının uyması gereken ahlaki ilkelerdir. Bu


ilkeler genellikle toplumsal kültür ve değerlerden bağımsızdır . örneğin hekimler dünyanın
her yerinde aynı hipokrat yeminini ederler . yine muhasebecilerin ve avukatların uyması
gereken meslek ahlakı ilkeleri hemen her yerde aynı özellikleri taşır .

İşletmecilik ahlakı ise bir işletme örgütünün kurumsal ya da örgütsel ahlakını temsil
etmektedir. Örgüt kültürü işletme örgütünü kültürel bir birim haline getirdiği için aynı
zamanda işletme örgütü ahlaki bir bütün haline gelmektedir. Yani işletme içinde çalışanlar
11

bireylerin teke tek kişisel ahlaki eğilim ve felsefeleri , çalışma ahlakları , meslek ahlakları
olduğu gibi onlardan ayrı olarak işletmenin de kendine özgü bir ahlaki eğilim felsefesi vardır
.
Aşağıdaki şekilden de anlaşılabileceği gibi çalışma , meslek ve işletmecilik ahlakları
birbirinden tamamen bağımsız değillerdir .

Çalışma ahlakı Meslek ahlakı

İşletme ahlakı

İş ahlakı

Örneğin bir hekimin işe zamanında gelmemesi onun iş ahlakını göstermektedir .


aynı hekimin hastalarına ilaç şirketlerinin istekleri doğrultusunda gereksiz yere gereksiz
yere ilaç yazması meslek ahlakının bir göstergesidir . fakat bu ikisi aynı anda kendisi için
çalışılan sağlık firmasının işletme ahlakı ya da politikası da olabilir . bu durumda çalışma
ahlakı , meslek ahlakı ve işletmecilik ahlakı iç içe geçmiş sayılabilir . ( ARSLAN , 2003

İşletme etiği dinamik ve statik olarak tanımlanır. Statik tanım etik davranışın iyi ya
da kötü , doğru veya yanlış olarak tanımlayan ilkeler sistemidir . diğer bir deyimle , ahlaki
görev ve zorunluluklardır. Ancak bu tanım günümüzde işletmelerin faaliyet göstermek
zorunda oldukları dinamik çevre göz önüne alındığında yetersiz kalmaktadır. Dinamik
tanıma göre etik , ; insan refahını neyin oluşturacağını ve bu refahın sağlanması için nasıl bir
davranış biçiminin gerekli olduğunu saptamaktır .

2.5.1. Çalışma ahlakı ( Çalışma etiği )

İş ahlakı terimi çalışma ve meslek ahlakını da içermektedir . Çalışma ahlakı dendiğinde ,


bir toplumda işe ve çalışmaya karşı tutunulan tavırlar ve bu konudaki değerler
anlaşılmaktadır. ( ARSALN , 2001 ) . Her meslek grubuna ilişkin farlı meslek etikleri ya da
ahlakları varken çalışma ahlakı işe ve çalışmaya karşı bakış açısı önemlidir. Bir örnekle
açıklamak gerekirse ülkemizde çalışan insanlara çalışmayanlara göre daha saygıyla bakılır.
Fabrika kurup çalışmaktansa paralarını mevcut ekonomik durumda en iyi karı elde etmek
için repoya ya da faize yatıran insanların davranışı eleştirilen bir konu olmuştur . zira
çalıştığım işletmede bir iş toplantısında işletme sahibi paramı fabrikamı işletmek yerine
İsviçre’de bankaya yatırsam daha çok kazanırdı dediğinde işletmenin genel müdürü ,o
zaman size sanayici değil rantçı derler demiştir , ve işletme sahibi de ‘beni zayıf noktamdan
12

vuruyorsunuz ‘ diye cevap vermiştir. Anlatmak istediğim çalışan ya da çalışma ortamı


yaratanların çalışma ahlakı bakımından doğru bir iş yaptığı , ve toplumda değer kazandığı
gerçeği ülkemizin çalışma ahlakını ortaya koyuyor.

Zira büyük önder Atatürk de çalışmanın ne kadar yüce bir davranış olduğunu her
konuşmasında dile getirmiş , ve ‘Türk , öğün , çalış , güven . ‘ sözüyle çalışmanın önemini
anlatmaya çalışmıştır. Atatürk yine başka bir söyleminde ‘Türk milleti zekidir , çalışkandır ‘
diyerek Türk milletinin çalışkanlık gibi üstün bir özelliği olduğunu ya da olması gerektiğini
anlatmıştır.

Kanuni döneminde Osmanlı imparatorluğunun çalışma ahlakı dönemin Hollanda


büyükelçisi tarafından şu şekilde anlatılmıştır.
‘ Onlarda muhteşem bir imparatorluğun kaynakları , zafere alışkınlık , savaşma yeteneği
, sıkı çalışmaya dayanıklılık , düzen ve disiplin , tedbir , bizde ise yaygın fakirlik , bazı
kesimlerde lüks ve israf , tembellik eğitimsizlik . öyleyse bu durumdan nasıl bir sonuç
bekleyebiliriz ki . ‘ (ARSLAN , 2001 ) Bu sözler zamanın Osmanlı imparatorluğunun
çalışmaya ne kadar önem verdiğini dolayısıyla çalışma ahlakını anlatıyor.

2. 5. 2 Meslek ahlakı (Mesleki Etik )

Meslek ahlakı genelde meslek grupları arasında farklılık gösteren mesleki etiktir. Bir doktorun
hipokrat yemini etmesi ya da bir avukatın müvekkilinin suçlu olduğunu bildiği halde
mahkemeyi yanıltmaya çalışmasının meslek çalışanlarınca ne tür tepkilerle değerlendirildiği
gibi konularla ilgilidir.
Genelde meslek ahlakı genelde mesleki etik diye adlandırılır derken aslında meslek
kavramının ortaya konulması gerekmektedir . herhangi vir işin meslek sayılabilmesi için ,
uğraş alanının etik değer ve ilkelere de içinde yer vermesi gerekmektedir . Yani “ yeterlik “
adı verilen bir meslek elemanının sahip olması beklenen üç temel öğe bilgi , beceri , doğru iş
alışkanlıkları ve tutumlarından oluşur . (AYDIN, 2001 )
Gerçekten de sahip oldukları mesleğin ahlaki kurallarına uymayan kimi insanlar meslek
odaları ya da kamu otoritesi tarafından meslekten men edilme durumuyla karşı karşıya
kalmaktadırlar .

ARI grubunun “ Ahlaki Yeniden Yapılanma ve Toplam Ahlaka Doğru 3 –Siyasi Ahlak “
dizisinde siyaset ahlakı ile ilgili bakın neler söyleniyor :

‘Diğer çağdaş demokrasilerde olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda son yıllarda
siyasi yaşam , siyasal kültür ve siyasi yapı ve kurumlarda bir ahlak çöküntüsünün
varlığından sıkça söz edilmektedir . siyasette yaşanan kirliliklerin ve yozlaşmaların bir
sonucu olarak ekonomide medyada , bilim dünyasında , aile kurumlarında ahlaki değer
yargılarının giderek bozulduğu görülmektedir. Siyasal iktidarların seçmen dışında özellikle
iş dünyası , medya ve bilim dünyasına çıkarlar vaat ederek destek elde etmeye çalışmaları
yeni tür yozlaşmaları gündeme getirmektedir . Ancak bilgi toplumunu ve medya
demokrasisini yaşayan günümüz toplumlarında kendi çıkarları peşinde koşmadıklarını
inandırmaya olanak kalmamıştır .”

siyaset ahlakının kirlendiği ve yozlaştığı gerçeğini belirten bu söylem meslek ahlakının


ülkede önemli bir mesele olduğunun göstergesidir .
13

2 . 5 . 3 . Örgütsel Etik

İş yaşamında neyim iyi neyin kötü ,neyin doğru ,neyin yanlış olduğuna ilişkin
inançlar bazı örgütlerde ciddi bir sorun haline gelmiştir . Mesleki etik ilkeleri ahlaki bir
boyut içeren ve örgütün içinden ve dışından kaynaklanan sorunların çözümünde , örgüt ve
işgörenlerin gereksinim duydukları bir çerçeve çizer . Bu çerçeve , iş görenleri etik ilkelere
uygun davranmaya güdüleyici bir etkiye sahiptir ve aynı zamanda örgüt kültürünü de
önemli ölçüde etkileyerek , örgüt içinde bireylerin gerçekleştirmesi istenen davranışları
tanımlar . Avrupa ‘ da büyük skandallar ve çevre felaketlerinden sonra mesleki etik
konusunda giderek büyüyen ve gelişen bir ilgi ortaya çıkmıştır . Yakın zamanlarda bazı
örgütler etik ilkeleri geliştirip temel atmışlardır .

Örgütlerde etik ilkeler farklı yollarla kurumsallaştırılabilir . Etik ilkeler geliştirmenin


amacı yasal bir çerçevede aynı tür davranışları yerleştirmektir. Bazı örgütlerde sürekli
kurullar düzeyinde komisyonlar , örgütlerin etik davranış ilkelerini yaratır ve standartları
belirler . Bu komisyonlara genellikle “ “toplumsal sorumluluk “ ya da “ kamu siyasası”
komisyonları adı verilmektedir. Bu komisyonların örgüt içinde iki işlevi vardır . Birincisi ,
bu komisyonlar etik konularının örgütün en üst düzeyindeki karar organlarının gündeminde
yer almasına yardım ederler . ikinci olarak , etik kurallara bağlılık iş sürecinde iş görenler ve
müşteriler arasında sembolik iletişim sağlar

Örgütte etik davranışların kurumsallaşmasında ikinci bir mekanizma ise etik


ilkelerinin geliştirilmesidir . Örgüt içinde bu etik ilkeler , örgütün değer sistemini tanımlar ,
örgütsel amaçları ortaya koyar ve bu ilkelere uygun karar verilebilmesinin yollarını
gösterirler.

Etik davranışın kurumsallaşmasında üçüncü bir yöntem olarak eğitim programlarının


uygulanması yakın zamanda büyük bir yaygınlık kazanmıştır. ( AYDIN , 2001 )

3. İŞLETME ETİĞİ VE YÖNETSEL ETİK

Etiğin ya da iş ahlakının yönetimdeki önemini açıklamadan önce aşağıdaki yazıyı


okursak sanırım bu önemi net olarak anlamış olacağız.

Ülkemizde 2001 tarihinde Sabancı Holding ve dünyanın en büyük kimya ve teknoloji


şirketi DuPont ‘ un ortaklığı ile ilgili toplantı yapmak üzere İstanbul’a gelen DUPont ‘ un
yönetim kurulu başkanı ve CEO ‘su Chad Holiday ‘in ile Sakıp Sabancı ‘nın ortak basın
toplantısında Sakıp Sabancı Türkiye’nin dünyada daha fazla rötar yapmadan yerini alma
zorunluluğu olduğunu ifade ederek , DuPont –Sabancı ortaklığının , Türkiye’nin global
imkan olarak bir numune olduğunu söyledi ,. Amerika ve Avrupa’da 5 ‘ er fabrika
bulunduğuna dikkat çeken Sabancı , Afrika’da ise bir fabrikalarının bulunduğunu kaydetti .
‘Bitti mi ? Bitmek yok , sanayide daha güçlü işbirliğine devam edeceğiz ‘ dedi . Sabancı
Holding ile ortaklık yapma konusunda ise Chad Holiday şunları söyledi : ‘ Ortak iş ahlakı
standartları ve geleceğe aynı bakış bu . Biz burada kendimizi hakikaten çok güvenli
hissediyoruz . Çünkü standartlar ve toplum konusundaki görüşlerimiz ve felsefelerimiz aynı
Ayrıca Sabancı Grubunda gördüğümüz bir şey var , ürünlerimizin kullanım olanakları
. tüm müşterilere satış yaptığımız zaman , doğrudan müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi
anlıyoruz ve yenilikler yapma ihtiyacı hissediyoruz . Sabancı ’ nın süreçler geliştirdiğini
biliyoruz , Dpont ‘ a değişik yönlendirmeler olmuştur . bu gelişmelerin ikimize de yararlı
olacağını düşünüyoruz.
14

Holiday ‘ in önemsediği konulardan birinin ortak ahlak standartları olduğunu


görüyoruz zira DePont yabancı bir şirket ve Türkiye ‘deki yatırımlarında iş ahlakını , diğer
pek çok noktadan daha önemli görüyor .

Mesleki ve toplumsal değişmeler , yöneticileri sürekli olarak etik sorunlarla


yüzleştirmektedir. (AYDIN , 2001 )

Günümüz işletmeleri , yönetsel kararlarını yasal çevre , uluslar arası çevre , ekonomik
çevre v.b. çok geniş ve karmaşık bir alan içerisinde almaktadırlar . bu karmaşık alan içinde ,
işletmeleri içinde bulundurdukları toplumdan bağımsız olarak düşünemeyiz. İşletmeler
kendi beklentilerinin , yasal ekonomik , teknolojik v.b. çevresel etmenleri dikkate alarak
gerçekleştirmeye çalışırken , toplumsal beklentileri de göz önüne almak zorunda
olduklarının farkındadırlar .
Etiksel sorumluluk , yasal zorunluluk olmamakla birlikte , moral zorunluluk gereği
kendilerini uymak sorumluluğunda hissettikleri alanlardır.

Konuya işletme yönetimi açısından bakıldığında , etik kavramının işletmenin


faaliyetlerini doğrudan etkileyen yakın-uzak çevreyi ve tüm toplumu kapsadığını görüyoruz
İş etiği ; işletmecilik uygulamaları ve geleneklerini içeren etik standartlardan oluşmaktadır .
iletme yönetiminde etik ; işletmenin karar verme sürecinde etik değerleri yansıtma
kapasitesini , işletmeyi oluşturan grupları bu değerlerin nasıl etkilediğini , işletme
yöneticilerinin yönetim sürecinde bu etik değerleri nasıl kullandığını tanımlar .(
YURTSEVEN , 2OOO )

İş etiği , toplumca doğru kabul edilmiş olan ilkelerle ilgilidir . toplumsal beklentiler ,
haklı rekabet ve reklam ,halkla ilişkiler , müşteri ilişkileri , personel ilişkileri , uluslar arası
ilişkiler , v.b. içsel ve dışsal boyutları vardır . Bu boyutlar , ; yönetim ve karar verme
sürecinde neyin iyi ya da kötü olduğunu gösteren standartlar topluluğudur . işletmenin bir
parçası olarak iş değerlerden ve toplumsal sorumlulukla ilgili olarak paylaşılan kararları
içeren dış değerlerden oluşan bütündür . ( YUTSEVEN , 2001 )

3 . 1. İşletme etiğinin yönetim sürecinde önemi

İşletme yöneticileri kararlarının etiksel boyutunu dikkate almak zorundadırlar . bu


zorunlulukların nedenleri şunlardır ;
• toplumlar temel olarak ahlaki , yasal , ekonomik ve politik kurumlardır. İşletmeler de bu
yapılarda faaliyet göstermektedirler.
• Günümüzde işletmelerin gücü çok artmıştır . çalışan nüfusun büyük bir çoğunluğunun
yaşamı işletmelere bağlıdır. İşletmeler tüketicilerin huzurunu etkilemektedir .
• Yöneticilerin aldıkları kararlar çeşitli derecelerde insanların yaşamını etkilemektedir.
Yöneticiler çalışanların sağlığı ve güvenliğinden , müşterilerini ve çevreyi zarardan
korumak ve yatırımcıların kazancını arttırmaktan sorumludurlar.
• İşletmelerin kendi çıkarları açısından etiksel değerler önemlidir. Etiksel değerler işletme
çıkarlarına üç alanda hizmet ederler .

1- İşletmenin tüketici ve halkla ilişkilerinde : Kabul görmüş ahlak kurallarına uymayan


işletmeler toplum tarafından benimsenmez , başarıları tehdit altındadır.

2- İşletme çalışanları ile ilişkisinde etiğin önemi : bir organizasyon kendi çalışanlarını
düşünüp koruyorsa , çalışanlar da bu organizasyon için daha etkin çalışacaklardır.
15

Çalışanlar işletmeye sadık kalarak , verimlilik ve kaliteyi arttırarak bu düşünülme koruma


için ödenen finansal maliyetin üstünde bir yarar sağlayacaklardır. Bu inanç , işletme
yönetiminin , çalışma koşullarını iyileştirme , çalışanlarını mutlu ve verimli kılmaya
teşvik eden motivasyon gücüdür.

3- İşletmeler arası ilişkilerde etiğin önemi : İşletmeler çoğu zaman aralarında makul ,
güvenilir , dürüst bir ilişki ister .Hile aldatma ve hırsızlık normları baskın ise bu ilişkiyi
sürdürmek imkansızlaşmaktadır. ( URAL , 2003 )

3 . 2. Etik karar verme sürecini etkileyen faktörler

Örgütlerde yönetici ve çalışanları ahlaki ya da ahlaki olmayan karar ve uygulamalara


yönelten çok sayıda değişik faktörler bulunmaktadır . Bu faktörlerin neler olduğunu tam
olarak belirlemek oldukça zordur .

İş etiği yazınında , bu konudaki tartışmalar için ortak bir kavramsal çerçeve ve dil
oluşturmak amacıyla çalışanların ahlaki ya da ahlaki olmayan karar ve eylemlerini etkileyen
faktörlerin neler olduğunu genel olarak açıklayan birçok model geliştirilmiştir .

Bu modellerden biri şekil deki gibi geliştirilmiştir .

Bireyin ahlaki gelişim düzeyi


Ahlaki /ahlaki
Olmayan
Örgütsel çevre
Karar verme / davranış

Kontrol alanı

Ahlaki gelişim düzeyi ; bireylerin ahlaki yönden doğru ya da yanlışın ne olduğunu


yargılama yeteneğindeki gelişim düzeyini göstermektedir .

Örgütsel çevrenin etkisi çalışanların örgütsel çevre ile ilgili algıları , onların tutum ve
davranışlarını etkilemesidir . Örgüt kültürünün ahlaki davranışları teşvik etmesi ya da
olumsuz tutum ve davranışlara kayıtsız kalması , çalışanları olumlu ya da olumsuz tutum ve
davranışlara yöneltebilmektedir .

Kontrol alanı , bireyin yaşamı ile ilgili sonuçları kendisinin (içsel güdülerin)
belirlediğine , ya da kaderin , şansın , diğer güçlerin ve kurumların (dışsal güçlerin )
belirlediğine ne ölçüde inanıp , inanmadığını gösterir . Bir birey olarak sonuçları kendi içsel
güçlerinin belirlediğine inanan bireylere proaktif bireyler , yaşamı ile ilgili sonuçların
kendisinin dışında tamamen dışsal güçlerin belirlediğine inanan bireyler ise reaktif
bireylerdir. Yapılan araştırmalarda proaktif bireylerin reaktif bireylere göre davranışlarından
16

dolayı daha fazla sorumluluk duydukları , etik değerler daha fazla bağlı kaldıkları
saptanmıştır .

3 . 3 . İşletmelerde etiğin kurumsallaşması

Günümüzde , toplum örgütlerden daha duyarlı davranışlar beklemekte , tepkilerini


dile getirmektedir. Örgütler yalnızca birtakım etik standartlara sahip olduklarını beyan
etmemeli , aynı zamanda bu standartları sürekli bir şekilde uygulamalı ve yaşatmalıdırlar .
Buna göre çalışmanın birinci bölümünde açıklanan , iş etiğini gündeme getiren nedenler
aynı zamanda iş etiğini kurumsallaştırma sürecini ; etik değerlere öncelik veren , işlerlik
kazandıran bir örgüt kültürünü oluşturma çabalarını da gündeme getirmiştir.
( BÖLÜKTEPE ,2001 )

Kurumsallaşmış etik işletme etiğinin biçimsel olarak kesin ve açık bir şekilde günlük
iş hayatının içinde , işletmelerin normal bir parçası ve düzeni olmasıdır . İşletmelerin dış
politikalarında , üst düzey yönetiminde ve çalışanların tüm iş faaliyetlerinde , günlük karar
almalarında etiği içermesidir. (URAL , 2003 )

İş etiğini kurumsallaştırma süreci , akademik düzeyde tartışılan oldukça geniş


kapsamlı karmaşık bir konu olarak kabul edilmektedir . Weber’e göre örgütlerde iş etiğini
kurumsallaştırmak , günlük iş yaşamındaki tüm karar ve uygulamalar ile etik değerleri ,
belirgin bir şekilde bütünleştirmek anlamına gelmektedir .

Rion ‘a göre iş etiğinin kurumsallaştırma süreci , örgüt kültüründe etik değerleri


daha etkili bir duruma getirmek , sürekli gözetmek amacına yönelik bilinçli ve sistemli
çabaları ifade etmektedir . Yöneticiler etik değerleri örgüt kültürü ile bütünleştirmeyi
başardıkları takdirde , etik kişisel düzeyde değil , örgütsel düzeyde değerlendirilen , tüm
çalışanların tutum ve davranışlarını etkileyen bir husus olacaktır .

İş etiğinin , işletme yönetimi açısından uygulamaya konmasıyla ilgili olarak


yapılmış çeşitli araştırmalar bulunmaktadır . Bu araştırmalara bakıldığında iş etiğinin
yönetici ve iş görenler tarafından gerçekleştirilen geniş bir davranış alanını içerdiğini
görmekteyiz . İşletmelerde gerçekleştirilen etik uygulamalarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz
:

1- Etik ilkeleri belirlemek : İşletmenin , işgörenlerden istediği etik ilke ve değerler sistemini
açıklamasıdır. Etik ilkeler işletme amaçlarını kapsayarak , açıklamalı , işletmede etiksel
bir iklim yaratmalı , karar verme sürecinde etiksel bir rehber oluşturmalıdır.
2- Etik kurulu : İşletme faaliyetlerinde etik ilkelerin uygulanmasını sağlayan ve bu ilkeleri
koruyan etik kurulların oluşturulmasıdır . İşletmede davranışlara temel olmak üzere etik
politikalar , ilkeler ve kurallar bu kurulca belirlenmelidir .
3- Toplumsal kontrol : İşletme faaliyet ve programlarında , toplumsal faydayı geliştiren ve
toplumsal tepkiyi göz önünde bulunduran ilkelere uymaktır.
4- İşletmedeki yöneticilere ve iş görenlere etiksel yönlerini geliştiren etik eğitimi vermektir.

Toplam kallite yönetimi yaklaşımıyla birlikte , işletme yönetimi literatürüne etik


kalite kavramı da girmiştir . Etik kalite ; işletmenin ekonomik faaliyetleriyle , toplumsal ve
etiksel unsurlar arsında kalite anlayışlı bir dengenin gerekliliğini vurgulamaktadır .
(YURTSEVEN , 2000 )
17

İş etiğinin kurumsallaştırma amacına yönelik tek ve ideal bir politikanın olmadığı


belirtilmektedir . İşletmeler , mevcut örgüt kültürlerini dikkate alarak değişik yöntemleri
uygulayabilirler . ( BÖLÜKTEPE ,2001 )

Weber ‘ e göre bir işletme üç temel yolla etiği kurumsallaştırabilir.

1- İşletme politikalarına etik kurallarını dahil etmek


2- Resmi olarak dışardan birinin başkanlığında etik komitesi oluşturmak
3- Yönetim programına işletme etiğini dahil etmek .

B.R. Crossen ‘ e göre iş etiğini kurumsallaştırma sürecinde izlenmesi gereken


politikalar şöyle olmalıdır.

1 - İş gören seçme sürecinde ahlaki gelişim düzeyleri daha yüksek olan adayları
saptamaya çalışmak .
2 - Şirketin yazılı iş etiği kurallarını hazırlamak ve uygulamaya çalışmak
3 - İş etiği komitesi kurmak
4 - Etik ile ilgili sürekli eğitim programları düzenlemek
5 - Örgüt içi ihbarcılık sistemini kurmak
6 - Üst düzey yönetimin yukarıda belirtilen etik politikaya bağlı kalması ve sürekli bir
şekilde desteklenmesi

3 . 4 . İşletme etiğini kurumsallaştırma sürecinde karşılaşılan güçlükler

İş etiğini kurumsallaştırma , bu yönde mevcut örgüt kültürünün analiz edilerek


değiştirilmesi ya da güçlendirilmesi için uzun dönemli planlı çabaları gerekli kılan zor bir
süreçtir .

Kültür değişimi , kültüre uygun misyon ve stratejiler belirlemeyi , şirketin faaliyet


gösterdiği çevreye uygun inanç ve değerleri ortaya koyarak davranış değişikliği yaratmayı
amaçlamaktadır . Kültürel bir değişim için örgütün yapısı , amaçları ve planları , liderlik
tarzları , kontrol ve denetleme sistemleri , ödüllendirme yöntemleri , çalışanların düşünce ve
tutumları bütünüyle gözden geçirilmelidir .

Her örgüt zamanla hızla değişen içşel ve dışsal koşulların etkisiyle değişime uğrar .
Örgütün liderleri bu yeni beklentileri karşılamak üzere örgütün kültürünü değiştirme yoluna
başvurabilir . Yapılan araştırmalar iki tür kültürel değişim modelinin mevcut olduğunu
göstermektedir . Birinci modelde , örgüt ideal bir şirketi kendine örnek almakta ve o örneği
izleyerek değişime uğramaktadır . İkinci modelde ise örgüt kendi kültürünü dışarıda
bırakmadan bir takım stratejiler geliştirerek uyumu tercih etmektedir .

İkinci modelde , örgüt kültüründe etik değerler süreklilik kazandırmak , ahlaki tutum
ve davranışları teşvik etmek amacıyla bilimciler tarafından ileri sürülen çeşitli stratejiler
dikkate alınabilir . Yöneticiler bu stratejileri , kendi örgüt yapılarına adapte edebilirler .

İş etiğini kurumsallaştırma sürecinde dikkate alınması gereken etik liderlik tarzı , etik
bir karar verme stratejisi oluşturma , bu stratejiye uygun bir etik programın hazırlanması ve
uygulanması değişimi gerçekleştirme ve yön verme çabalarında etkili olabilecek temel
mekanizmalar olarak kabul edilmektedir .

3 . 5 . Üst düzey yönetimin liderliği ve bağlılığı


18

İş etiği alanında çalışmalar yapan bilimciler , örgüt kültürünün etik niteliğinin öncelikle
liderler , özellikle de üst düzey yönetim tarafından belirlendiği görüşünü yaygın bir şekilde
paylaşmaktadır .

Yapılan birçok araştırmalarda örgütsel ortamı oluşturan faktörlerin çalışanların ahlaki


yargılarını etkilediği saptanmıştır. Bu faktörlerden en önemlisi üts düzey yönetimin örgütün
etik değerlerine bağlılığıdır . Üst düzey yönetimin ahlak dışı davranışlara karşı kesin ve
kararlı bir tavır takınmasına , aktif ir şekilde müdahale etmesine paralel olarak çalışanların
ahlaki tutum ve davranışlara yönelme eğilimi de artmaktadır . IBM , Xerox , McDonald’s ,
Marriot ve diğer birçok başarılı şirket etik değerlere bağlılığı ön planda tutan , etkin liderlere
sahip olmakla tanınır .

Üst düzey yönetim ve lider yöneticiler , iş etiğini kurumsallaştırma sürecinde , etik


değerlerden ödün vermeyen kararlı ve tutarlı bir liderlik örneği gösterip , rol modeli
oluşturmalıdırlar . Üst düzey yönetimin bağlılığı ve desteği olmaksızın , örgütlerde etik
konusunda arzu edilen değişimi ve gelişimi sağlamak mümkün değildir . ( BÖLÜKTEPE
,2001 )

4. Türkiye ‘ de Etik Üzerine Yapılan Bir Araştırma

Türkiye Etik Merkezi ( TED –MER ) , Türk işgücünün iş etiğine yaklaşımı ve genelde
etik değerlerde ve iş ahlakında yaşanan yozlaşmaları tesbit etmek amacıyla 1-14 Haziran
2002 tarihlerinde 12 ilde 1033 çalışanı sorguladı .
Sorgulanan 1033 çalışanın % 64 ‘ ü ‘iş etiği / iş ahlakı’ nın ne olduğunu ve bu
kavramların neyi ifade ettiklerini bildiklerini söyledi .
Bu araştırmaların ilginç sonuçlarını özetlemek istiyorum . Çalışanların önemli
buldukları ve işverenlerin yeterince uyguladıklarına inandıkları ‘ iş etiği ‘ ile ilgili değerler
şunlardır .
• Çalma , hırsızlık , sahtekarlık , dolandırıcılık konularına uzak durmak
• Ödeme yükümlülüklerini zamanında yapmak
• Müşterilerine değer vermek
• Vergisini düzenli olarak ödemek
• Rüşvet , gayrı resmi komisyon , uygunsuz hediye vermekten kaçınmak
• Irk , renk , cinsiyet , yaş ve benzer konularda ayrımcılık yapmamak
Bunlara karşı çalışanların işverenden dikkat etmesini , özen göstermesini bekledikleri etik
değerler ise şunlar .
• Çalışanlarına değer vermesi
• Çalışanlara müşterilere , tedarikçilere verilen sözleri ve taahütleri tutması
• Çalışanlara müşterilere , tedarikçilere veya halka doğruyu söylemesi
• Çevre ve güvenlik kurallarına / yasalarına uyması
• Kayıtların ve raporların doğruyu söylemesi , yasalara uygun olması
• Değişik fikirlere değer vermesi ve desteklemesi
• Gerekli bilgileri çalışanlardan , müşterilerden , tedarikçilerden veya halktan saklamaması

İş etiğine sahip bir işyerinde işverenin ve yöneticilerin davranışlarının çalışanları


çalışanları büyük ölçüde etkilediği anlaşılmaktadır . Bu konuda bakınız çalışanlar neler
söylüyor :
19

• İş arkadaşlarımız etik davranışlar konusunda bize iyi örnek olmaktadır .


• Yöneticilerim etik iş davranışları konusunda bize iyi örnek olmaktadır
• Firmamın / kurumumun , iş etiği konusunda ve işi doğru yapmaya verdiği önem burada
çalışmama devam etmemde önemli bir etkendir
• Firmamda /kurumumda çalışan insanların iş etiğine uymayan davranış biçimlerini
herhangi bir olumsuz sonuç korkusu olmadan rapor ederim
• Eğer çalışanlar firmamızın / kurumumuzun iş etiği standartlarına uymayan davranışlarda
bulunurlarsa yaptıklarının sonuçlarına katlanırlar .
• Firmam / kurumum sadece karlı olanı değil doğru olanı yapar
• Yöneticilerim , eğer Firmamın / kurumumun değerlerine ve iş davranışlarına ters
geliyorsa işleri ve diğer fırsatları geri çevireceklerdir .
• Burada çalışanların gerçekten inandığı değerleri ve davranış standartları vardır .

Çalışanların iş etiğine sahip firmalar ile ilgili değerlendirmeleri ise şöyle :

• Ürünleri aynı fiyatta olursa iş etiği olan firmanın ürünlerini satın almayı tercih ederim
• İş etiği olan kurumların ürünleri daha kalitelidir
• Maaşı aynı olursa iş etiği olan bir firmada çalışmayı tercih ederim
• Devletle ilişki içinde olan bir kuruluşun kendi koyduğu iş ahlakı değerlerine uyması
zordur
• İş etiği olan firmalar haksız rekabete uğrar
• Ürünleri % 25 daha pahalı olsa bile iş etiği olan bir firmanın ürünlerini almayı tercih
ederim
• Maaşı % 25 az olsa bile iş etiği olan bir firmada çalışmayı tercih ederim
• Küçük ve orta ölçekli şirketler iş etiği standartlarına büyük ölçekli şirketlere göre daha
çok uyar
• Uluslar arası şirketler iş etiği standartlarına ulusal şirketlere göre daha çok uyar

Acaba iş etiği konusunun bu ülkede yerleşmesi için neler yapılmalıdır ? Bu konuda


işte çalışanlar önerilerini şöyle sıralıyor

• İş ahlakına uymayan / etik olmayan firmalar cezalandırılmalıdır


• Türkiye’de iş etiğinin yerleşmesi için devletin yeniden yapılanması gerekmektedir
• Türkiye’de iş etiğinin yerleşmesi için ekonomik iyileşme gerekmektedir .
• İş etiğine sahip sahip firmalara bu konuda teşvik edici ödüller verilmelidir
• Türkiye’de iş etiğinin yerleşmesi için siyasi sistemin yeniden yapılanması gerekmektedir
• İş etiğine sahip olan firmalar , sivil toplum kuruluşları tarafından teşvik edilmelidir.
• Türkiye’de iş etiğinin yerleşmesi için üst düzey yöneticilerinin tutumlarının değişmesi
gerekmektedir .
• Türkiye’de iş etiğinin yerleşmesi için şirketlerin kurumsallaşmasının tamamlanması
gerekmektedir .
• Türkiye’de iş etiğinin yerleşmesi için tüketici ve kamuoyunun firmalar üzerinde
baskısının artması gerekmektedir .
• Türkiye’de iş etiğinin yerleşmesi için uluslar arası firmaların ağırlığının artması
gerekmektedir . (Milliyet Gazetesi , 2003 )

SONUÇ
20

İş dünyasındaki sert rekabet ve müşterilerin işletmelerin ahlaki yönlerine de önem


vermeye başlaması iş etiği konusunu işletmelerin gündemine almış ve işletmeler tarafından
hem rekabette bir artı olarak hem de daha etkili örgütler yaratmak ve böylece daha verimli
çalışmak için bir araç olarak kullanılmaya başlamıştır .

İş etiğinin tarihsel gelişimine bakarsak hem işletme literatüründe hem de işletmelerin


uygulamalarında ilk önce ABD ‘ de yer aldığını görüyoruz . Ülkemizde ise hem çalışanların
hem de müşterilerin önem verdiği bir konu olmuştur.

Zira işletmeler bazında önemli olan iş etiğini kurumsallaştırmak , yani işletme için
belirli etik davranış biçimleri ortaya koymaktır. Teşvikli ücret sistemleri nasıl çalışanla
çalışmayanı ayırma işlevini gerçekleştirerek adil bir ücret dağılımı sağlayarak işletme
verimliliği üzerinde pozitif etki ediyorsa , kurumsallaştırılmış etik kurallarının da işletmede
etiksel davranan ile davranmayanı ayırma etik normlarına uygun davranışları teşvik ederek
işletme verimliliğine pozitif etki etmesi beklenir.
21

Kaynakça

1. ARSLAN ,Mahmut , İş ve Meslek Ahlakı , Nobel Yayın Dağıtım, Ankara , Ekim ,2001
2. BAYRAKTAR , Sebahat , İş Ahlakı ve Sosyal Sorunluluk ,Beta ,Kırklareli , Haziran,2001
3. YURTSEVEN ,Rıdvan , İşletme Yönetiminde Etik , (. Yönetim Organizasyon Kongresi
,Nevşehir , 25-27 Mayıs,2001
4. AYDIN ,İnayet Pehlivan ,Yönetsel ,Mesliki ve Örgütsel Etik , Pegem A Yayıncılık ,
ANKARA,2002
5. BERKMAN,Ümit, Yönetim Organizasyon, Nobel Yayınları,Ankara ,2001
6. BOZKURT ,Veysel , Yeni Çalışma Etiği , Alesta Yayınları, Bursa , 2000
7. URAS,Güngör , İş Etiği , Milliyet Gazetesi , 9 Kasım ,2003
8. URAL , Tülin , İşletme ve Pazarlama Etiği,Detay Yayınları , Ankara,2003
9. TERNEY . P. Elizabeth , Rota Yayınları , Ankara , 1999
10. PIEPER , Annemarie , Etiğe Giriş , Ayrıntı Yayınları , Ankara ,1999
11. BÖLÜKTEPE EREN, Filiz , İşletmelerde İş Etiğinin Verimlilik Üzerindeki Etkileri ve Bir
Uygulama , Yayımlanmamış Doktora Tezi , 2001,Bursa
12. UZKESİCİ , Nuray , Kalder Forum Dergisi , Ocak Şubat Mart 2002 sayısı

You might also like