Professional Documents
Culture Documents
İKTİSAT TARİHİ BİLİMİNİN DOĞUŞU: İktisat tarihi ile ilgili önerilen iki tarih vardır.
Bunlardan ilki Adam Smith’in “Milletlerin Serveti” adlı kitabının yayım tarihi olan
1776 yılıdır. Diğer tarih ise 1892 yılıdır. Bu tarihte Abd Harvard Üniversitesinde
William Ashley için özel bir iktisat kürsüsü kurulmuştur. İktisat tarihinin doğuşu
tarihçi okula çok şey borçludur. Bu okul klasik iktisat okuluna bir tepki olarak
ortaya çıkmıştır. Klasik okul iktisadi davranış kurallarının fizik kanunları gibi
evrensel olduğunu iddia ederken tarihçi okul toplumun gelişme düzeyine göre
farklılık göstereceğine değinmiştir. Klasikler tümdengelim; tarihçi okul ise
tümevarım metodunu esas almıştır.
İKTİSATÇILARIN İKTİSAT BİLİMİNE BAKIŞI: Hicks’e göre iktisat tarihi geçmiş çağların
uygulamalı iktisadıdır. Heckser’e göre iktisat tarihinin amacı kıt ve yetersiz
kaynakların insanların amaçları uğrunda çağlar boyunca nasıl kullandığının ve bu
andaki değişmelerin insan hayatını ve toplumları ne şekilde etkilediğinin
araştırılmasıdır.
TARIM İNKILÂBI: İnsanlar yaklaşık 10000 yıl önce yerleşik tarıma geçmişlerdir.
Çeşitli bitkiler yetiştirmeyi ve hayvanları evcilleştirmeyi öğrendiler. Bu gelişme
neolitik inkılâp da denen temel ekonomik değişimi hızlandırdı. Avcılık ve
toplayıcılıktan yerleşik tarıma geçiş insanın sosyal ve ekonomik gelişme hızını
artırdı. Tarım birbirinden bağımsız olarak farklı zamanlarda farklı bölgeler olan
Ortadoğu, Orta Amerika ve Kuzey Çin’de ortaya çıktı. Neolitik çağın çiftçileri
sürekli ekim nedeniyle verimliliği yiten toprakları terk ederek yeni, bakir
topraklarda tarım yapıyorlardı. Modern zamanlarda bilinen bütün önemli yiyecek
bitkileri neolitik çiftçiler tarafından keşfedilmiştir. Ayrıca çanak çömlek imali,
dokuma, ekmek yapma ve keskin bir araç elde etmek için taşların cilalanması gibi
teknikler de neolitik zamanlarda keşfedilmiştir.
1
TARIM İNKILÂBINI AÇIKLAYAN TEORİLER: Childe tarafından geliştirilen çevre
değişikleri teorisi, Braidwood tarafından geliştirilen çekirdek alan teorisi, Binford
tarafından geliştirilen nüfus artışı teorisi.
ÜNİTE - 2
İLK MEDENİYETLERDEN KLASİK DÖNEME İLK ÇAĞ EKONOMİLERİ: Yalnızca yıllık su
baskınlarının tarlaları verimli hale getirdiği bazı nehir vadilerinde sürekli tarım
yapılabiliyordu. Tarımın ilk geliştiği bölgelerden yalnızca iki vadi böyle bir imkânı
sağlıyordu. Bu vadiler: Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölge ve Mısır’ın Nil
Vadisi’ydi.
MEZOPOTAMYA: M.Ö. 6000 ile 3000 yılları arasında ortaya çıkan bir dizi sosyal
değişim ve teknik ilerleme küçük neolitik yerleşim yerlerinin şehirlere dönüşmesini
sağladı. Bu dönemde ortaya çıkan en önemli teknik ilerlemeler; yazının icadı,
bakırın eritilmesi ve dökülmesi, hayvan gücünün saban ve tekerlekli araçlara
koşulması, yelkenli gemilerin ve çömlekçi tekerleğinin bulunmasıydı. Daha
3000’lere gelmeden köleler, kiracı çiftçiler, esnaf, tüccar, din adamları ve
yöneticiler ayrı sosyal gruplar olarak ortaya çıktılar. İlk Sümer kayıtları
Mezopotamya bölgesinde verimli topraklarda bazı bağımsız şehir devletlerinin
doğduğunu göstermektedir. İstilalara rağmen Sümer hayat tarzı oldukça istikrarlı
olarak varlığını sürdürebildi. Uzak mesafeli ticaret Mezopotamya’da önemli ve
hayati bir rol oynuyordu. Ticari koloniler oluşturulmuştu. Hukuk kuralları oldukça
gelişmişti. Gümüş para şeklinde olmasa bile bir değişim aracı ve değer ölçüsü olarak
kullanılıyordu.
2
ekonomisinin ve ihtisaslaşmanın gelişmesini teşvik etti. Toprakların büyük bir
bölümünü bağcılığa ve zeytinciliğe ayırdılar. Sonraki yüzyıllarda zeytincilik ve
bağcılık tipi tarım, Akdeniz dünyasının büyük bir bölümüne yayıldı. M.Ö. 800-500
yılları arasında ihtisaslaşma ve işbölümü arttı. Hem iç hem de uluslar arası ticaret
gelişti ve bunu da para ekonomisinin yaygınlaşması izledi. Buğday, kereste, esir ve
bazı lüks mallar ithalatı gümüş, zeytinyağı, çanak çömlek ve diğer ihracat
mallarıyla karşılanıyordu. Atina parası ayarı ve ağırlığıyla uluslar arası bir ödeme
aracı oldu. Atina’nın ekonomik refahının en önemli nedeni üretim faktörleri
üzerinde etkin bir mülkiyet hakları sistemi kurmayı ve buna uygun bir hukuki
çerçeve meydana getirmeyi başarmasıydı. Helenistik çağda ekonominin en göze
çarpan özelliği üretim ve bölüşüm üzerinde Doğu’ya özgü devlet kontrolü
uygulamasının benimsenmesiydi. İskender’in fetihleri ile gerçekleşen coğrafi
yayılma Helen dünyasının Hindistan ile doğrudan ticaret ilişkileri kurmasını sağladı.
Çin ile ticaret de önem kazandı. Bazı şehirler sınaî ihtisaslaşmaya bile yöneldi.
Helen çağı eski dünyada başarılmış, bölgesel ekonomik bağımlılık ve ihtisaslaşmanın
en yüksek düzeyine ulaştı.
GENİŞLEME DÖNEMİNDE ROMA NÜFUSU: Ölüm oranı yüksek, hayat süresi kısaydı.
Nüfusun büyük bir bölümü kırsal bölgelerde yaşıyor ve toprakta çalışıyordu.
3
oluşturuyordu. Şehir halkının gerek duyduğu tahıllar, zeytinyağı ve şarap vergi
gelirleriyle karşılanıyordu.
ÜNİTE - 3
AVRUPA’NIN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ: Avrupa toprakları coğrafi farklılıklar
gösteriyordu. Nehirlerin önemli bir kısmı gemiciliğe elverişli olduğundan ağır ve
hacimli malların taşınabilmesi için önemli bir imkân sağlıyordu. Kuzey Batı
Avrupa’nın kıyıları girintili çıkıntılı olup pek çok sayıda liman bulunmakta ve bu
coğrafya denizciliği teşvik etmekteydi. Kuzey Avrupa maden kaynakları bakımından
zengindi. Demir ve kömür iki önemli madendi. Kuzeybatı Avrupa’nın iklimi
4
Akdeniz’den daha nemlidir. Yağışlar yıl içinde düzenli olarak dağılmıştır. Kışlar
daha soğuk, yazlar ise daha sıcak olur.
5
FİEF: Osmanlı toprak sistemindeki tımara benzer. Ancak tımarda toprağın çıplak
mülkiyeti devlete aittir.
ORTAKLAŞA TARIM: Sürüm, ekim, biçme ve harman zamanı her topluluk tarafından
geleneklere, iklim şartlarına ve diğer faktörlere bağlı olarak düzenleniyordu. Tek
tip ürün tartışmanın yapılması zorunluydu. Sistem herhangi bir yeniliğe kapalıydı.
ÇAYIR, KORULAR VE YERLEŞİM YERİ: Çayır da tarlalar kadar önemliydi. Korular ise
malikânenin çeşitli hayvanlarının yazın otlamasını sağlıyordu. Korulardan aynı
zamanda yakacak odun ve inşaat kerestesi elde ediliyordu. Malikânenin dördüncü
kısmı ise yerleşim merkeziydi. Yerleşim yeri tarlaların ortasında, su kaynağına yakın
bir yerde ve köyü dış dünyaya bağlayan bir yolun üzerinde bulunuyordu.
6
REZERV: Lordun doğrudan yararlandığı topraklardır.
ÜNİTE - 4
İLERİ ORTAÇAĞ’DA AVRUPA’DA SİYASİ İSTİKRARIN SAĞLANMASI: Yalnızca
savaşçılık ve din adamlığı saygı gören mesleklerdi. Bu dönemde Avrupa dışa karşı
saldırgan bir politika izleme imkânı buldu. Haçlı akınları şeklinde Müslümanlara
karşı girişilen saldırılar, Avrupa içindeki göç ve kolonizasyon hareketleri ile Avrupa
dışında ticari üsler kurma çabaları bu saldırgan politikanın en belirgin
göstergeleriydi.
7
TEKNOLOJİK YENİLİKLER: 6. ve 11. yüzyıllar arasında ortaya çıkan teknolojik
yenilikler daha çok tarımla alakalıydı.Bu yeniliklerin en önemlileri ağır saban,üçlü
tarla rotasyonu ve yeni bir at koşum siteminin geliştirilmesi ile çivili at nalıydı.Ağır
sabanın en büyük avantajı yumuşak topraklara göre daha verimli olan Kuzey
Avrupa’nın yoğun ve sert topraklarını tarıma elverişli hale getirmesiydi.ikinci
önemli avantajı insan emeğinden tasarruf sağlamasıydı.üçüncü avantajı ise
toprakların uzun çizgiler halinde sürülmesine imkan sağlamasıydı.Üçlü tarla
rotasyonu da önemli avantajlara sahipti.Farklı mevsimlerde değişik ürünlerin
ekilmesi hasat kötülüğüne ve onu izleyen kıtlığa karşı bir sigorta mekanizması
görevi yapıyordu.Bu sistemin ikinci ve daha önemli avantajı sürüm işlemlerinin yıl
içinde daha düzenli olarak dağılmasına ve böylece yeni toprak açma faaliyetlerinin
hızlanmasına imkan vermesiydi.Yulaf üretiminin artması atı,tarımda,taşımada ve
sanayide yararlanılan önemli bir güç haline getirdi.Avrupa’da at besleme
yaygınlaştı.Ortaçağ’da meydana gelen bir diğer önemli teknolojik değişme de su ve
rüzgar değirmenlerinin yaygınlaşmasıydı.10. yüzyılın ortalarında Flandra’da dikey
tezgah bulundu.13. yüzyılın ikinci yarısının önemli yenilikleri çıkrık ve gözlüktü.14.
yüzyılın başlarında ilk saatler ve ateşli toplar ortaya çıktı.Aynı dönemde kanallar
için kapama sistemleri geliştirildi.15. yüzyılda ise gemi yapım teknolojisinde önemli
değişmeler oldu.Tam yelkenli gemilere inşa edildi.15. yüzyılda ortaya çıkan diğer
önemli bir değişme matbaanın icadıydı.
PARA ALANINDAKİ GELİŞMELER: Pound bir ağırlık, shilling eski bir paranın adı,
penny ise dolaşımdaki tek paraydı. Ortaçağ’da uluslararası seviyede haklı bir şöhret
yapan paralar Floransa’nın altın florini ve Venedik’in altın dukasıydı. Para
kıtlığından ve düşen fiyatlardan kurtulmanın yolları kredinin geliştirilmesi, madeni
para dışında ödeme araçlarının yaygınlaştırılması, paranın altın ve gümüş ayarının
bozulmasıydı. Ortaçağ boyunca en hızlı ekonomik gelişmeyi yaşayan ülkeler aynı
zamanda en büyük para ayarı bozulmasına şahit olan ülkelerdi.
TARIMSAL GENİŞLEME: Tarımsal genişleme iki şekilde kendini gösterdi. İlk olarak
yeni topraklar tarıma açıldı. İkinci olarak yaygın bir kolonizasyon faaliyetine
girişildi. Tarımla ilgili Alman tekniklerinin etkisi Slav bölgelerinde de görüldü.
8
MALİKÂNE BÜNYESİNDE DEĞİŞMELER: Malikâne halkı sınaî üretimlerine son vererek
bu ihtiyaçlarını kendi tarımsal ürünleri karşılığında şehirlerden temin etmeye
başladılar. Asil sınıfın tüketmek istediği malları pazardan temin etmesi mümkündü.
Ticaretin yeniden canlanması asil sınıfın tüketim malları talebini yükseltmişti. Bu
iki gelişme de asil sınıfın nakdi gelir ihtiyacını artırmıştı. Lord için topraklarından
nakdi kira almak, vergileri ürün yerine para olarak toplamak ve elde ettiği bu nakdi
gelirle ihtiyaçlarını pazardan sağlamak daha etkin bir çözüm haline gelmişti.
Lordlar angaryaları yıllık sabit para ödemelerine çevirdiler. Aynı zamanda rezerv
topraklarını parçalara bölerek sabit bir ödeme karşılığında kiraya verdiler.
Anlaşmalar geleneksel olmaktan çıkarak sözleşmelere dayalı hale geldi. Daha önce
krala karşı hizmetlerini şahsen yerine getiren lordlar bu hizmetlerinin karşılığı para
olarak ödemeye başladılar.
SANAYİ: Ortaçağ toplumu esas olarak tarıma dayalıydı. Ancak sanayinin ekonomiye
katkısı da önemliydi. Ortaçağ’da en geniş ve yaygın sanayi kolu dokumacılıktı.
Kumaş Avrupa’da her ülkede, her bölgede ve hatta her evde imal ediliyordu. Yün
yanında keten de başta Fransa ve Doğu Avrupa olmak üzere pek çok bölgede
üretiliyordu. İpek ve pamuk üretimi ise İtalya ile Müslüman İspanya’sında
toplanmıştı. Dokuma endüstrisine göre daha küçük, fakat ekonomik açıdan daha
önemli bir sanayi kolu da metalürji ve onunla ilgili yan faaliyetlerdi. Diğer önemli
bir sanayi kolu dericilikti.
ÜNİTE - 5
GEÇ ORTAÇAĞ’DA AVRUPA’DA EKONOMİK KRİZ: 14. yüzyıl boyunca nüfusun
azalması, talebin ve üretimin de düşmesi sonucunu doğurmuştu. Rönesans dönemi
azalan üretim, düşen hayat standartları ile ekonomik düşüş dönemi olarak
görülmektedir. Büyüme dönemi 14. yüzyılın başlarında sona ermiştir. İktisat
tarihçileri Ortaçağ’ın sonlarındaki bu ekonomik düşüşün nedenleri konusunda farklı
açıklamalarda bulunmuşlardır. Birinci görüşe göre bu düşüş ekonomik hareketlerin
devri niteliğinin bir sonucuydu. İkinci görüş bu krizi mali nedenlere bağlamaktadır.
Avrupa devletleri bu dönemde Yüzyıl Savaşları savaş ekonomisi içine girmişti. Bu
durum vergi gelirlerine olan ihtiyacı artırdı. Üretici likidite sıkıntısı içine düştü.
Üçüncü bir açıklama bu ekonomik krizi iklim değişmelerine bağlamaktadır.
9
TARIM: 13. yüzyıl boyunca Avrupa ekonomisinde bazı darboğazlar kendini
göstermeye başlamıştı. Demografik baskı sonucu daha düşük verimli topraklar
üretime açılmaktaydı. Toprak nüfusa göre kıt bir faktör haline geldiğinden değeri
yükselmiş, buna karşılık ücretler düşmüştü. 14. yüzyılın ortasındaki büyük nüfus
kırımı üretimin iki temel faktörünün nispi kıtlık durumlarını çarpıcı biçimde
değiştirdi. İşgücünün %25 oranında azalması onu nispi olarak yetersiz hale getirdi.
Köylü isyanları ortaya çıktı. Toplam talep nüfustaki azalmaya paralel bir şekilde
düştü. Bir başka değişme ortalama köylü işletmesinin büyümesiydi. Nüfusun
düşmesi rezervler üzerinde olumsuz etkide bulundu. Lordlar için en önemli
alternatif toprak kullanım şekli ekili alanların çayırlara dönüştürülmesiydi. Tarımsal
malların fiyatlarının düşmesi köylü ve şehirli kesimlerin refahını farklı şekilde
etkiledi. Geçimlik üretim yapan köylü daha büyük ve verimli topraklara sahip
olduğu için bu kriz döneminden kazançlı çıktı. Şehirlilerin sattığı sınaî ve ticari
malların fiyat esnekliği tarımsal mallar göre genellikle daha düşüktür. Nakdi
gelirleri azalana köylü kesiminin alım gücü de düşmüş oldu. Şehirli tüccar ve esnaf,
müşterisini büyük ölçüde yitirdi. 14. yüzyıldaki salgının etkisi Doğu Avrupa’da Batı
ve Güney Avrupa’ya göre daha sınırlı oldu. Küçük şehirlerin tüm Doğu Avrupa’ya
yayılması bölgede tarımsal ve sınaî üretim için talebin genişlemesi demekti. Üretim
ve ticaretteki bu genişlemenin önemli bir sonucu ticari tahıl üretiminin artışı oldu.
İşletmeler köylülerden geri alındı ve yarı hür köylülerin statüleri tekrar serf
durumuna düşürüldü.16. yüzyıla girmeden serfleştirme süreci tamamlanmıştı. Doğu
Avrupa’da hububat fiyatlarının düşmesi batı’daki gelişmelerin aksine yeniden büyük
çiftliklerin kurulması ve köylü üzerindeki lord kontrolünün artması sonucunu
doğurdu.
SANAYİLERİN KIRSAL BÖLGELERE GÖÇÜ: Büyük çapta dokuma sanayi, daha sınırlı
ölçüde de demir ve madeni eşya sanayileri kırsal bölgelere yayıldı. Ortaçağ’ın
sonlarında sanayinin bu göçü çok çeşitli nedenlerden kaynaklanıyordu. Bunlar
arsında en önemlisi su gücüyle çalışan basit makinelerin sanayide artan ölçüde
kullanılmaya başlanmasıydı. Diğer önemli bir neden talep yapısındaki değişmelere
uyma konusunda şehir sanayilerinin yeterli esnekliği gösterememesiydi. Sanayide bu
coğrafi değişimin diğer bir nedeni işgücünün kırsal bölgelere göre daha ucuz
olmasıydı. Modern kapitalizmin ilk tezahürü olarak değerlendirilebilecek ve putting-
out sistemi olarak adlandırılan bu düzenlemede esnaf tüccar için çalışıyordu.
Tüccar hammaddeyi temin ediyor ve iş için parça esası üzerine ücret ödüyordu.
Esnaf, tüccara karşı hiçbir güvenceye sahip değildi.
Alıntıdır (Düzenlenmiştir.)
10