You are on page 1of 2

Tunus halkının, Zeynel Abidin bin Ali’nin 23 yıllık iktidar tutkusunu sokakta

sonlandırması dünyanın sıcak gündemi olarak etkisini sürdürmeye devam ediyor.


Bizlerin de teknolojiye olan büyük aşkımız, artık günümüz devrimlerini hemen
sosyal medya zemininde değerlendirmemize neden oluyor...

Kimine göre Tunus’ta yaşanılan bir Twitter Devrimi. Kimi, bunu Facebook’un ilk
siyasi başarısı olarak görüyor. Çoğunluk, Tunus halkının Wikileaks’de yayınlanan
bazı belgeler nedeniyle ayaklandığına inanıyor.

Aslında Tunus’ta yaşanılanlara bir “Muhammed Bouazizi Devrimi” demek daha


gerçekçi olur. Muhammed Bouzazizi, Tunus’taki milyonlarca genç üniversite
mezunu işsizden biriydi. Parasını zar-zor çıkarttığı meyve tezgahına zabıtalar el
koydular. Artık canına tak etmişti, o da eline bir bidon benzin aldı, başından aşağı
döktü ve kendini yaktı!

Bouazizi’nin ölümü, aslında, çok iyi eğitim gördükleri halde işsiz kalmış orta sınıf
insanların feryadı niteliğindeydi. Ölüm Tunus’u sarstı, insanlar artık yaşamak için
sokağa inmeleri gerektiğine inandılar.

Bouazizi kendini kurban etti ama belki de ülkesini kurtardı. Evet, Tunus Devrimi’ni
sürükleyen teknolojik zemin, Facebook, Dailymotion, YouTube ve Twitter’dan
oluşuyor ama bu yaşanılanı gerçek anlamıyla ifade etmiyor.

İşsizlik, eğitimli gençlerin umutsuzluğu, medya ve internete sansür, eş-dost ve


yakın çevre ile kurulmuş, her yerinden rüşvet akan bir yönetim biçimi,
adaletsizlik, fakirlik... 1979 yılındaki Humeyni Devrimi’nden sonra Ortadoğu’nun
yaşamakta olduğu bu en yeni devrimin ana nedeni bunlardır!

Ben Ali rejimini deviren olaylar dizisi “dışarıdan” yani bölge ülkelerinin ya da
emperyalist odakların herhangi bir müdahalesi ya da kışkırtmasıyla
gerçekleşmeyen otantik bir halk ayaklanmasıdır. Yani Tunus örneği, Lübnan’da
Hariri suikastı sonrasında ülkedeki Suriye’nin etkisini kıran Batı yanlısı hareket
“sedir devrimi” ile kıyaslanamaz. Ayaklanan halkı ABD, AB, İran, Suriye, Suudi
Arabistan vs. yanlısı olarak tasnif etmek ya da yaftalamak neyse ki mümkün
değil.

Ayaklanmanın siyasal-toplumsal içeriği, ortada henüz herhangi bir politik program


olmasa da kitlelerin kendiliğinden eylemi içerisinde gerçekleşiyor: İşsizliğe,
pahalılığa, ücretlerin düşürülmesine, özelleştirmelere, yolsuzluklara karşı tepkiler
siyasal demokrasiye dönük taleplerle harmanlanıyor. Kitleler yozlaşmış Ben Ali
rejimine başkaldırırken ayrıca kendi yakıcı taleplerinden (işsizlik, pahalılık vs.)
hareketle ülkede uygulanan politikalara karşı da itirazlarını dillendiriyor.

Bizde de Tunus devriminden rahatsız olanlar, cakasını satanlar yok mu? Olmaz
mı? Yıllar yılı Batılılaşmayı yaşam tarzının modernleşmesi diye Batı’ya satarak
entelektüellik taslayan Zeynel Abidin’i aslında en iyi ulusalcılar anlar. Cumhuriyet
Türkiye’sini hedefleyip, bizde de 28 Şubat’ın hayal ettiği otoriter bir ülke
yaratmayı başaran Zeynel Abidin ulusalcıların en büyük kahramanı olmalıydı
normalde. Ama gelin görün ki, Zeynel Abidin’in Arap olmasından mı yoksa düşene
dost olmak ulusalcılığa yakışmadığından mı bilinmez tam tersi oldu. Ulusalcılığın
hayallerini gerçekleştiren Zeynel Abidin’e bir anda düşman oluverdi bizim
ulusalcılar. Hatta daha da ileri gidip “Bizde neden halk devrimi olmuyor” diye
hayıflanıp, feryat figan edenleri oldu.

Bu sorunun cevabı son derece basit: Ulusalcıların sevmediği, şikâyet ettiği halk
da ulusalcıları sevmiyordu. Ulusalcıların paylaştığı konum halkın yanı değil Zeynel
Abidin’in pozisyonuydu. Bu isyanı kimse beklemiyordu! Ne sömürge artığı Bin
Ali'nin Kemalist yönetimi ne bu ülkeyle yakından ilgilenen usta sömürgeci Fransa
ne de küresel sömürgeci Amerika. Apansız patlak verdi.

Tunus, Kemalist devrimleri örnek almıştı. Steril Kemalizm'in somut örneği


bugünün Türkiye'sinde değil bugünün Tunus'unda aranmalı. Şimdi her şey yerle
bir olmuş durumda. Bu aşamadan sonra ne olacağı herkesin merak konusu.
Henüz "disiplinli bir devrim" olmayan, bir isyan, bir "toplumsal patlama" Tunus’ta
yaşananlar. Dipteki değişim talebi yakıcı etkisini gerçekleştirirse, yakın ve orta
vadede Tunus'ta "tek parti Kemalist dönem" kapanıp "AK Partili Türkiye modeli"
başlamış olacaktır. Bugün olmasa da yarın bölge ülkelerinin girdikleri güzergâhta
önlerine çıkacak olan ilk durak AK Parti tecrübesi olacaktır.

İnsanı çıldırtan bu modern trajediye her an her yerde isyan edilebilir. Uzun yıllar
insanlar sussa da, her şey an meselesidir. Tunus'ta Sidi Buzid pazarında kendini
yakan Muhammed Buazizi, sadece isyan ateşinin ilk fitilini yakmadı, hiç de tasvip
edilmemesine rağmen diğer Arap ülkelerinde başka Buazizi'lerin de rol modeli
oldu. Şimdi Cezayir ve Mısır'da gençler meydanlarda kendi bedenlerini ateşe
veriyorlar.

Bizdeki ulusalcılara gelince; Sen İran'a Malezya'ya "İslam ekseninde Arap ülkeleri"
diye laf çak, Hiç umursamadığın Tunus gelsin devrim yapsın "goygoyculuğa"
başla. Arap'tan ve özellikle İslam'dan hazzetmeyenlerin "Tunus" üzerinden laiklik
dersi vermeye kalkmaları çok da komik değil mi?

Z. Banu DALAMAN

24.01.2011

You might also like