Professional Documents
Culture Documents
Nejat ÜSTÜN
Cumhuriyet Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tez Danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Ziynet BAHADIR
SİVAS
ŞUBAT 2007
ÖZET
In this study, the dimensions of poverty in Sivas, and the views of the
poor about the concept of globalization in the context of European Union have
been studied.
The sample has been restricted to the poor living in the city center of
Sivas. In the total field under survey, the survey has been applied to 1595 chiefs
of the family, every one of whom is from a different quarter. In this context, the
age, gender and receipts and expenses of the poor living in Sivas have been
investigated, and their point of view about the future and European Union has
been evaluated.
The effects of the concept of globalization, which made its existence and
thus its negative sides felt especially in the last quarter 20th century, on the
problem of poverty have been studied. Globalization is not solely the reason of
the poverty. It may be the reason of getting richer for developed countries. The
policies of some international financial institutions such as IMF and The World
Bank against underdeveloped countries have caused the poverty to increase. As
the state got smaller, it backed out of being a social state and this situation has
turned into one of the data that the poor have been negatively affected from the
negative sides of globalization, and the conventional solidarities such as the
solidarity among the neighbours have been getting week day by day.
İÇİNDEKİLER
Sayfa No:
ÖZET I
SUMMARY II
İÇİNDEKİLER III
TABLOLAR LİSTESİ IV
GİRİŞ 1
1. YOKSULLUK 5
1.1 Yoksulluk Nedir 6
1.2 Mutlak Yoksulluk 7
1.3 Göreli Yoksulluk 8
1.4 Öznel Yoksulluk 9
1.5 Yoksulluk Sınırı 9
1.6 Yeni Yoksulluk 11
1.7 Yoksulluk Kültürü 13
1. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ 44
A. EVREN VE ÖRNEKLEM SEÇİMİ 44
B. VERİ TOPLAMA TEKNİĞİ 45
C. ARAŞTIRMADA KULLANILAN İSTATİSTİK
TEKNİKLERİ 45
2. ARAŞTIRMANIN BULGULARI VE YORUMLAR 46
2.1 Sivas İli Merkezindeki Yoksulların Özellikleri 47
2.2 AB Özelinde Küreselleşmeye Bakış Açılarının
Değerlendirilmesi 58
2.3 Görüşülen KişilerinAlışveriş Yapma Alışkanlıkları
ve Özellikleri 65
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME 70
KAYNAKÇA 75
EKLER 80
EK 1- ARAŞTIRMA ANKET FORMU 80
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa No
TABLO 1 : Sivas İli 2005 Yılı Sosyal Yardımları Dağılım Tablosu 44
TABLO 2 : Aile Reislerinin Cinsiyet Açısından Dağılımları 47
TABLO 3 : Aile Reislerinin Yaşlarına Göre Dağılımları 47
TABLO 4 : Aile Reisinin Yerleşim Birimine Göre Doğum Yeri 48
TABLO 5 : Aile Reisinin İşi 48
TABLO 6 : Aile Reisinin Sosyal Güvencesi 49
TABLO 7 : Aile Resinin Eğitim Düzeyi 49
TABLO 8 : Ailede Birden Fazla Çalışan Sayısı 50
TABLO 9 : Aylık Toplam Gelir 51
TABLO 10 : Ayni Yardımlar 52
TABLO 11 : Nakdi Yardımlar 53
TABLO 12 : Türkiye’nin En Önemli Sorunu 53
TABLO 13 : AB’ye Girdiğimizde Sorun Çözülür mü? 54
TABLO 14 : AB Hakkındaki Düşünceler 55
TABLO 15 : Geleceğe İlişkin Umutlar 56
TABLO 16 : Yoksulluğun Giderilmesi İçin Yapılması Gerekenler 57
TABLO 17 : Yaş ve AB’ye Girdikten Sonra Sorun Çözülecek mi
İlişkisi 58
TABLO 18 : Yaş ve AB Hakkındaki Düşünce İlişkisi 59
TABLO 19 : Aile Reisinin İşi Türkiye’nin En Önemli Sorunu
İlişkisi 60
TABLO 20 : Aile Reisinin İşi ve Türkiye AB’ye Girince Sorunun
Çözülmesi İlişkisi 61
TABLO 21 : Aile Reisinin Eğitim Düzeyi ve Türkiye AB’ye
Girdikten Sonra Sorunun Çözülmesi İlişkisi 62
TABLO 22 : Aile Reisinin Eğitim Düzeyi Yoksulluğun Giderilmesi
İçin Yapılması Gerekenler İlişkisi 63
TABLO 23 : Aylık Toplam Gelir ve Türkiye’nin En Önemli Sorunu
Nedir İlişkisi 64
TABLO 24 : Aylık Toplam Gelir ve Alışveriş Yapma Şekli İlişkisi 66
TABLO 25 : Aylık Toplam Gelir ve Ayni Yardım Alıp Almama
Durumu İlişkisi 67
GİRİŞ
Yoksulluk, tüm toplumlar için her zaman var olan bir toplumsal sorundur.
Değişen, yoksulluk sorununun nitel ve nicel boyutlarıdır. Ayrıca, yoksulluk birçok
toplumsal sorunun nedeni olduğu için de iktisatçıları, siyaset bilimcileri ve
toplumbilimcileri sürekli ilgilendiren bir sorun olma özelliğini korumaktadır.
Günümüzde, artan yoksulluğa karşı sosyal bilimlerin ilgisi de gittikçe artmaktadır.
Yoksulluk konusunda çok sayıda araştırma yapılmaktadır. Yine, (UN, IMF, WB vb)
kurum ve kuruluşların ilgisi de kuşkusuz sorunun çok sayıda insanı
ilgilendirmesindendir. Bireysel boyutu yanında toplumu ve devleti ilgilendiren
boyutları da vardır.
1. YOKSULLUK
mutlak yoksul en temel gıda ihtiyacını karşılayamama durumu için kullanılan bir
kavramdır.
Göreli yoksulluk ise, hep var olacaktır denebilir. Çünkü, gelir gruplarındaki
farklılıklar ister istemez bir göreli yoksulluktan söz etmemize nedendir.
Tanımlanması daha zor ancak daha yaygındır. Göreli yoksulluk, toplumun ortalama
refah düzeyinin belli bir oranının altında olma durumunu tanımlar. Göreli
yoksulların tespitinde kişilerin kullandıkları eşyalar, oturdukları semtler belirleyici
durumundadır. Yoksulluk sınırının belirlenmesinde referans noktası, birey veya hane
halklarının ortalama refah düzeyleridir. Refah ölçütü olarak tüketim düzeyi veya
gelir düzeyi seçilebilir. Ancak yoksullukla ilgili gelişmiş ülkelerdeki çoğu
araştırmada yoksulluğun belirlenmesinde tüketim yerine toplam gelir alınır (Tüsiad
Raporu, 2000; 98).
Toplam geliri belli bir düzeyin altında kalan birey veya hane halkı yoksul
olarak tanımlanır. Göreli yoksulluğun ülkeden ülkeye değişmesi gibi aynı ülke
içerisinde de bölgeler arası faklılıklar göstermesi olağandır. Bir başka tanıma göre
ise göreli yoksulluk, minimum kalori ihtiyacının yanısıra, temel kültürel ve
toplumsal açıdan tüketimi yoksul olanlar için de zorunlu görülen malların kapsama
alındığı yoksulluk türüdür. Bununla birlikte değerlendirmelerde az rastlanan bir
kriter daha vardır. İnsanın sağlık hizmetlerine, temiz su kaynaklarına, eğitim
hizmetlerine ulaşabilirliği, uzun bir yaşam sürme hakkı ve sürdürülebilirlik
kriterlerine dayalı olarak, yeni fırsat ve seçenekleri kullanabilmek için gerekli alt
yapının varlığı ya da yokluğu ile belirlenen yoksulluk kriteridir. Bu endeks Birleşmiş
Milletler tarafından yapılmıştır (www.denizfeneri.org).
10
Öznel yoksulluk pratik bir yöntem olmadığından sık kullanılan bir yöntem
değildir.
kuruluşların belirlediği yoksulluk sınırı ile her yıl belirlenen asgari ücret arasında bir
uçurum vardır. Örneğin Türkiye Kamu-Sen'in hesaplamalarına göre, Mayıs 2006'da
1.963.44 YTL olan 4 kişilik ailenin ''yoksulluk sınırı'', 25.56 YTL artarak, 1.989
YTL oldu. Açıklamaya göre, çalışan tek kişinin ''açlık sınırı'' ise aynı dönemde 11.64
YTL (yüzde 1.54) artarak, 754.14 YTL’den, 765.78 YTL’ye yükselmiştir
(http://www.acikogretimonline.com/habergoster.asp?id=978). Türkiye’de çeşitli
sendikaların ve diğer sivil toplum kuruluşlarının dönem dönem yapmış oldukları
yoksulluk araştırmalarında birbirlerine yakın rakamlar ortaya çıkmaktadır.
Yoksulluk ve açlık sınırı verileri bu şekildeyken; ülkemizde 23.12.2005 yılı 26032
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğle asgari ücret 16 yaşından büyükler için
brüt 531 YTL’dir (net 380 YTL). Görüldüğü gibi her ne kadar asgari ücretin
belirlenmesinde yoksulluk sınırı verileri göz önüne alınsa da, her iki rakam arasında
uçurum vardır. (http://www.ivdb.gov.tr/pratik/oranlar/uc.htm). 2007 yılı ilk altı ayı
için (Ocak 2007 – Haziran 2007) asgari ücret belirleme komisyonu asgari ücretin
23.00 YTL arttırılarak, 403.00 YTL olarak, ikinci altı ay için de (Haziran 2007 –
Ocak 2008) 419.00 YTL olarak kabul edildiğini açıklamıştır.
20. yüzyılın son çeyreğinden sonra olumsuz etkileri daha hızlı ve yoğun bir
şekilde görülen küreselleşme önceki dönemin üretici toplumunun yerine, tüketici
toplumu yaratmıştır. Özelleştirme politikaları ve uluslararası sermayenin gücünü
arttırmasıyla toplumsal yapıda da değişiklikler olmuştur. Özellikle yazılı ve görsel
medyada birtakım reklam teknikleriyle, kredi kartı kullanımının özendirilmesi ve
çok hızlı bir şekilde artması yeni bir yoksulluk kavramı yaratmıştır.
kaynağı sınırlı, buna bağlı olarak satın alma gücü zayıftır. Kötü yaşam koşulları
altında yaşarlar. Çeşitli nedenlerle eğitime ilişkin olumsuz yaklaşımları söz
konusudur. Çocukları çalışarak aile bütçesine katkı için veya başarısızlıktan erken
okuldan ayrılmak zorunda kalırlar. Okuldan erken ayrılma sonucu işsizlik ortaya
çıkar. Erken evlenme ve çok çocuk sahibi olma da yine yoksulluğu bir kısır döngü
içerisine sokmaktadır.
OKULDAN AYRILMA:
ERKEN EVLENME VE 1. ÇALIŞMAK İÇİN
ÇOK ÇOCUK SAHİBİ İŞSİZLİK
2. BAŞARISIZLIK
OLMA
Şekil 1.
(Çalışmak yerine yardım almak daha çekicidir). “Güçlü olanın yaşamını sürdürmesi”
sözünü bilindiği gibi biyolog Charles Darwin değil Spencer özdeyiş haline
getirmiştir. Eğer toplumun gelişmesi ve daha başarılı olması isteniyorsa güçlü olan
ve çok çalışanların gücünün karşılığı olan ödüle sahip olabilmesine izin verilmeliydi.
Ancak yine günümüze doğru gelindikçe, “yeni sağ” da denilen anlayışa göre,
düşük gelir refah devletinin cömertliğinden kaynaklanmaktadır görüşü ile
karşılanmaktadır. Örneğin Marsland, özellikle “evrensel refah koşulları”na yani
düşük ya da yüksek gelirli olmalarına bakılmaksızın toplumun tüm üyeleri için refah
koşulları sunulmasına eleştirel bakmaktadır. “Britanya’daki eğitim, sağlık hizmetleri
ve çocuk yardımı Marsland’ın eleştirel baktığı örneklerdir. Marsland, bu yardımların
22
Yoksulluğun dış nedenleri ise bireyin daha çok içerisinde yaşadığı sosyo-
ekonomik durumdur. Beslenme, sağlık, dengesiz ücret dağılımı, işsizlik gibi
nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bireyin içinde yaşadığı toplumu ve içinde yaşadığı
dünyayı da unutmamak gerekir. Refah düzeyi iyi olmayan bir toplumda yoksullaşma
süreci dış nedenlerden daha fazla etkilenmektedir. Ya da refah düzeyi iyi olan bir
toplum içerisinde dünyadaki gelişmeler bu toplumu da etkileyebilmektedir. Bu da
yoksullaşma sürecine etki edebilmektedir.
Gelir
Sağlık Eğitim
Doğurganlık Beslenme
Şekil 2.
Daha önce de belirtildiği gibi yoksulluk hep varolan bir sorundur ancak son
dönemlerde artmış olduğundan güncellik kazanan bir sorundur da. Bu nedenle
küreselleşme yoksulluk ilişkisi üzerinde de kısaca durmak gerekir.
Yoksulluk çeşitli düzlemlerde büyük ilgi gören bir konudur. Birçok ülkede
kırsal kentsel ve ulusal düzeylerde olduğu gibi, hane halkı ve toplumsal cinsiyet gibi
mikro düzeylerde de ele alınmaktadır. Bunun gibi uluslar arası kuruluşların da
katkısıyla, küresel bağlamda da ilgi çekmektedir. Bu ilgi akademik düzlemde ve
sosyal ve ekonomi alanlarında politikalar yanında medya katında da yerel ulusal ve
uluslararası düzeylerde sürmektedir (Şenses; 2003: 31).
Batı Avrupa ülkeleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında uzun süren bir refah
dönemi yaşadı. Mutlak anlamda yoksulluk bu ülkeler için önemli bir sorun
oluşturmadı. Bunda, hızlı büyüme yanında, refah devleti kapsamında düşük gelirli
kesimler için devletin sağladığı gelir desteği, yaygın sağlık ve eğitim hizmetleri ve
işsizlik sigortası gibi uygulamalar etkili oldu. Ancak, yoksulluk artan işsizliğin de
etkisiyle bu ülkelerde 1970’li yılların ortalarından itibaren, yeniden gündemin üst
sıralarına tırmanmaya başladı. Yoksulluk, 1980’li ve 1990’lı yıllarda önemli bir artış
göstererek Avrupa’nın sosyal birlikteliğini tehdit eden boyutlara ulaştı. Avrupa
Komisyonu, 1980 yılında toplam yoksul insan sayısını 30 milyon, 1987 yılında 44
milyon ve 1990 yılında 52 milyon olarak belirledi (Şenses, 2003:18-19).
Kavram olarak çok geniş bir anlama sahip olan küreselleşme olgusu,
çeşitli bakış açılarına göre farklı yorumlanmaktadır. Küreselleşme tanımı hangi amaç
ve kim için kullanıldığına bağlı olarak değişmektedir. Örneğin Latouche’a göre
küreselleşme dünyanın batılılaşmasıdır. Ferguson küreselleşme kavramını
kapitalizmin üstünlüğünü yaymak için bir kılıf olarak tanımlar. Giddens ve Beck
modernleşme ve küreselleşmeyi eşit tutar. İş çevrelerine göre küreselleşme
firmaların etki alanlarını ve karlarını artırmak için bir stratejidir. Kimi sivil
kuruluşlara göre küreselleşme olumlu sosyal amaçları gerçekleştirmek için bir
araçtır; çevre hareketi ve demokratikleşme buna örnektir (Öztürk, 2004; 669).
30
Görüldüğü gibi küreselleşme ona bakılan yere göre değişik anlam içeren çok
geniş kapsamlı bir olgudur. Ayrıca, küreselleşmenin tamamen olumsuz sonuçlar
ortaya çıkardığını söylemek de doğru olmayacaktır. Örneğin, tüm dünyadan çok hızlı
haberdar olabilme ya da bilgiye erişme olanaklarının zaman ve mekan sınırlamaları
gibi engeller olmadan genişlemesi, iletişim teknolojisindeki olağanüstü gelişmeler
sayesindedir ama aynı iletişim teknolojisi sermayenin de nerede karlı ise oraya adeta
ışık hızı ile aktarılabilmesini mümkün kılmaktadır. Küresel ekonomide kuşkusuz
kazananlar var ama bu ekonomik süreçten olumsuz etkilenen ülkeler de insanlar da
var. Şirketin karlılığını sürdürebilen bir üst düzey yönetici çok yüksek düzeyde
ücretle çalışırken, özelleştirme kapsamında işsiz kalabilenler de bulunmaktadır. Bu
nedenle, küreselleşme için çelişkili anlamlar içeren bir süreç nitelemesi uygun
denebilir.
31
geçirilen kimi uygulamalar, sağlık sigortası, yeşil kart, 65 yaş ve üzeri geliri olmayan
yurttaşlara maaş bağlanması vb.dir. Her ne kadar “sosyal devlet” olma ilkesi
benimsenmiş olsa da hayata geçirilmediği bir gerçektir.
Anayasa Mahkemesi de sosyal hukuk devleti ilkesi için şöyle bir yorumda
bulunmaktadır. “Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak
gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve böylece toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü
devlet demektir; kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin
sağlanması yolu ile gerçekleşir ( DPT Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 2001;
55).
Yoksulluk çizgisi, göreli yoksulluk mutlak yoksulluk gibi çok sayıda tanım
ve kavramın olması, bu alanda yapılan araştırmalara da yansımakta ve her tanıma
göre farklı yoksulluk oranları bulunmaktadır. Ama tüm çalışmaların ortak sonucu
Türkiye’de yoksulluğun çok yaygın ve çözümü aciliyet taşıyan bir sorun
oluşturduğudur.
1. En Yoksul Kesim: Toplam nüfus içindeki oranı %20, milli gelirden aldıkları
pay %4.9,
2. Yoksul Kesim: Toplam nüfus içindeki oranı %20, milli gelirden aldıkları
pay %8.6,
3. Orta Gelir Grubu (Orta Direk): Toplam nüfus içindeki oranı %20, milli
gelirden aldıkları pay %12.6,
4. Az Zenginler: Toplam nüfus içindeki oranı %20, milli gelirden aldıkları pay
%19.0,
5. Çok Zenginler: Toplam nüfus içindeki oranı %20, milli gelirden aldıkları
pay %54.9’dur.
39
Özellikle 1980 sonrası tek kutuplu bir hale gelen dünyada kapitalizmin yeni
biçimi neoliberalist anlayışın etkisi giderek artmıştır. Dünya’da Thatcherizm ve
Reaganizm bir döneme damgasını vururken ülkemiz de yansımaları Özalizm gibi
yeni liberal uygulamaları meşrulaştırmak gibi bir çabaya girmiştir. 20. yüzyılın son
çeyreğinde küreselleşen dünyayla birlikte yukarıda sözedilen yoksul ve zengin
arasındaki fark çok hızlı bir şekilde açılmıştır. İç dış borçlanma, ithalattaki artış,
işsizlik, sosyal devletin giderek küçülmesi, zaten enflasyonist olan ekonominin
giderek kötüleşmesine ve yoksulluğun artmasına zemin hazırlamıştır.
1976 yılında çıkarılan 2022 sayılı yasa ile kimsesiz ve güçsüz 65 yaşın
üzerindeki herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşunun yardımından yararlanmayan
kişilere yardım yapılmaktadır. 1977 yılında bu ücret yaklaşık olarak asgari ücretin
yarısı iken günümüze gelene dek yavaş yavaş düşürülmüştür. Bugün 2022 sayılı yasa
çerçevesinde alınan ücret üç ayda net 50 YTL civarındadır.
Türkiye’de çeşitli kişi ve gruplara sosyal yardım adına hizmet götüren çok
sayıda kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar bulunmaktadır. Bunlar
teşkilat yapıları ve yasal düzenlemeleri bakımından sosyal yardımların uluslararası
normları ile örtüşmeyen, ancak adına sosyal yardım denilmiş olan hizmetleri kendi
hedef kitlelerine götürmeye çalışmaktadırlar. Bu hizmetlerde ortak sosyal yardım
kriterleri bulunmamakla birlikte, önemli bir hizmet gereksinimini karşıladıkları da
yadsınamaz.
1970’li yıllara kadar gelişmenin temel göstergesi olarak görülen kişi başına
gelir; toplumsal gelişmişliği yeterince açıklayamayan, yalnızca talep genişlemesini
açıklayabilen dar kapsamlı bir göstergedir. Gerçekte gelişme kavramı; fiziki kapasite
büyüklüğü ve gelir artışı gibi ekonomik gelişmeler yanında, bunların gelir grupları
ve bölgelerarası dağılımı ile sosyal ve kültürel birikimlerin yansıtılabildiği toplumsal
gelişme düzeyini ifade etmektedir. Bu anlayışla gelişme; ülkenin ekonomik, sosyal,
siyasal ve kültürel yapılarındaki ilerlemeyi kapsamakta ve bir bütün oluşturmaktadır.
Bu bakımdan, illerin ve bölgelerin gelişmişlik sıralamasında; kişi başına düşen milli
gelirin artırılması şeklinde özetlenebilecek ekonomik büyüme kavramıyla beraber,
yapısal ve insani gelişmeyi içine alan ve ölçülebilen bütün sosyal değişkenleri de
içeren bir “sosyo-ekonomik gelişme” ölçütü daha anlamlı olabilmektedir.
43
Sivas ilinde 1987 yılında 788 dolar olan kişi başına GSYİH rakamının yıllar
itibariyle artış göstererek, 2001 yılında 1.399 dolar olarak gerçekleştiği
görülmektedir. Yıllar itibariyle, Sivas’ta kişi başına düşen GSYİH TL bazında
sürekli artış gösterirken, dolar bazında en yüksek seviyesine 1.945 dolarla 1998
yılında ulaşmıştır.
2005 yılı verilerine göre bebek ölüm oranı Türkiye’de %0.35.3 iken, bu oran
Sivas’ta %0.37’dir (http://www.sivas.gov.tr/sivas/dosya/1140773238yasam.doc).
44
(http://www.sivas.gov.tr/sivas/dosya/1140773238yasam.doc)
Türkiye Kızılay Derneği Sivas Şubesi’nin verilerine göre 2005 yılında toplam
gıda yardımı 103.000 YTL, sağlık yardımı 12.500 YTL, giyim yardımı 52.000 YTL,
ilk orta ve yükseköğrenim öğrencilerine sağladığı burs miktarı 105.000 YTL’dir.
1. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
(n= Nt²pq / (N-1) d²+ t²pq ) formülü kullanılarak örnekleme 1590 kişinin
alınmasına karar verilmiştir (Sümbüloğlu, 2005).
Belirli basit veriler (yaş, cinsiyet gibi) düz tablo açılımında verilmiştir. Düz
tablo çoğunlukla iki sütundan oluşan tek boyutlu (tek değişkenli) bir dağılım
alanıdır. Burada ilk sütun incelenen değişkenin çeşitli seçeneklerine, diğer sütun da
bu seçeneklerin nitel değerlerine (sıklığa) ayrılmaktadır.
Chi-square (x²) örneklemde yer alan değişkenler arasında bir ilişki olup
olmadığı ile ilgilidir. Özellikle sosyal bilimlerde yaygın olarak kullanılmasının
nedeni, ölçümlerin elde edildiği ölçeğin nominal olması halinde bile güvenli bir
sınamanın yapılabilmesine olanak sağlamasıdır (Çelebi, 1990; 39).
grup bulgularda yaş, cinsiyet, meslek, eğitim düzeyi gibi bulgular, AB’ye ve
küreselleşmeye bakış açıları çapraz tablolarla değerlendirilmiştir. Üçüncü grup
bulgularda ise gelirleriyle, giderleri, yardım alıp almadıkları, alışveriş yapma
alışkanlıkları arasında yine çapraz tablolarla verilerek yorumlanmıştır.
İşi Sayı %
İşsiz 357 22.4
Memur 212 13.3
İşçi 458 28.7
Geçici / Mevsimlik İşçi 127 8.0
Serbest Meslek 356 22.9
Esnaf 76 4.8
Toplam 1595 100
Görüldüğü gibi aile reisinden başka çalışan grup olarak çocuk geliyor. Aile
bütçesine katkı yapmak için genellikle çocuklar okuldan erken ayrılarak çalışmak
zorunda kalmaktadırlar. Anket uygulamasında -sırasıyla ilkokulda, ortaokulda,
lisede ve üniversitede- okuyan çocuğunuz var mı? Sorusuna verilen yanıtlarda
oranlar ilkokuldan üniversiteye doğru kademeli olarak düşmektedir.
51
Tablo 9’da da görüldüğü gibi %13 gibi yüksek bir oranın düzenli geliri
olmadığı ve %5.8’lik bir grubun 250 YTL altı geliri görülmektedir. En büyük grup
olan %44.3’lük grupta gelirin 251-500 YTL olduğu görülmektedir. Buradan da
anket uygulanan kişilerin %63’ünün gelirinin 500 YTL’nin altında olduğu sonucu
çıkmaktadır. Her ne kadar sivil toplum kuruluşlarının ve devlet kurumlarının farklı
yoksulluk sınırı rakamları açıklasalar da 500 YTL’lik aylık gelir her iki rakamın da
altında kalmaktadır.
yoksulluk çok nedenli bir sorundur. Ancak bu çok neden arasında da en büyük
etkenlerden biri işsizliktir. Yapılan görüşmelerde hemen her ailede bir işsiz olduğu
gözlemlenmiştir. Görüşülen kişiler neden yoksul olduklarını da bu şekilde ifade
etmektedirler. İşsizlik sorunundan sonra %13.7’lik bir oran da yoksulluk sorununa
işaret etmektedir. Anket uygulanan kişilerin işsizliği ilk sıradaki sorun olarak
görmeleri belki de işsizliğin ortadan kalkmasıyla yoksulluğun da biteceği
düşüncesinden doğmaktadır. Yoksulluğun ardından da sorun olarak eğitim
düşünülmektedir. Tablo 6’da da görüldüğü gibi %33’lük bir grubun sosyal
güvencesinin ya hiç olmadığı ya da sınırlı olduğu ortadayken eğitim sorununun
sağlıktan daha önemli olduğunu düşünmeleri ilginçtir. Bunun nedeni de temel
işsizlik sorununun nedenlerinden birinin de eğitim olduğu düşüncesidir denebilir.
Uygulanan ankette “Sizce daha rahat bir yaşam için ortalama aylık geliriniz
ne kadar olmalıdır?” sorusuna verilen yanıtlarda, en büyük oranı 500 ile 1000 YTL
arası sonucu çıkmıştır. Buradan görüşülen kişilerin çok büyük beklentileri olmadığı,
gerçekçi düşünerek Türkiye’deki yoksulluk sınırı civarında bir gelirle rahatça
yaşamlarını sürdürebileceklerini düşünmektedirler.
56
Tablo 17: Yaş ve AB’ye girdikten sonra sorun çözülecek mi? ilişkisi
Türkiye AB’ye girdikten sonra sizce bu sorun çözülecek mi?
Daha kötü
Evet Kısmen Hayır Toplam
olur
Sayı 14 19 41 11 85
18 – 25
% 16.5 22.4 48.2 12.9 100
Sayı 61 85 149 27 322
26 – 33
% 18.9 26.4 46.3 8.4 100
Sayı 51 101 201 43 396
34 – 41
% 12.9 25.5 50.8 10.9 100
Sayı 37 81 133 46 297
42 – 49
% 12.5 27.3 44.8 15.5 100
Sayı 51 158 218 68 495
50 – 57
% 10.3 31.9 44.0 13.7 100
Sayı 214 444 742 195 1595
Toplam
% 13.4 27.8 46.5 12.2 100
X2 = 27.188 S.d. 12 p< 0.05 C= ,075
Tablo 20: Aile reisinin işi ve Türkiye AB’ye girince sorunun çözülmesi
ilişkisi
Tablo 23: Aylık toplam gelir ve Türkiye’nin en önemli sorunu nedir ilişkisi
gelirler arttıkça artmaktadır. Çevre kirliliği ve kentleşme ise her gelir grubunda
sorun olarak çok arkalarda yer almaktadır. Sağlığın en büyük sorun olarak
görülmesi yine geliri en düşük olan, düzenli geliri olmayan gruptadır. Buradan da
işsizliği, yoksulluğu ve sağlığı tehdit olarak gören grup en düşük gelir grubudur.
Tablo 24’te düzenli geliri olmayan ve düşük gelire sahip olan grupta büyük
oranda nakit alışveriş yapıldığı görülmektedir. Bu oran gelir arttıkça azalmakta ve
üst gelir gruplarında ise kredi kartı kullanımının arttığı göze çarpmaktadır. Yine
beklendiği gübü düşük gelir gruplarında veresiye taksitli alışveriş oranı yüksekken
bu oran gelir arttıkça azalmaktadır.
Aslolan bankanın kişiyi alışveriş için zorlaması değil, kişini kendini zorlayarak
bağımlı hale gelmesidir. Özellikle bir dönem çok uluslu şirketlerin kredi kartı
kampanyaları ve uzun vadeli taksit seçenekleri kredi kartıyla alışveriş yapılmasını
körüklemektedir. Kredi kartı kullanımından dolayı sorun yaşayan kişilerin, yasal
faizler yüzünden yüklü borçlarını taksitlendirmek gibi bazı yasalar çıkarılarak bu
sorun kısmen de olsa çözülmeye çalışılmaktadır.
Tablo 25: Aylık toplam gelir ve ayni yardım alıp almama durumu ilişkisi
Herhangi bir yerden ayni yardım alıyor musunuz?
Hayır Akrabalarımdan Komşulardan Belediyeden Valilikten Diğer Toplam
Düzenli Sayı 107 28 1 11 60 0 207
gelirim yok % 51.7 13.5 .5 5.3 29.0 .0 100
Sayı 59 4 0 6 24 0 93
250 YTL altı
% 63.4 4.3 .0 6.5 25.8 .0 100
251- 500 Sayı 611 37 1 13 43 1 706
YTL % 86.5 5.2 .1 1.8 6.1 .1 100
501- 750 Sayı 278 12 2 1 4 0 297
YTL % 93.6 4.0 .7 .3 1.3 .0 100
751- 1000 Sayı 177 3 0 0 0 0 180
YTL % 98.3 1.7 .0 .0 .0 .0 100
Sayı 112 0 0 0 0 0 112
1001 YTL+
% 100 .0 .0 .0 .0 .0 100
Sayı 1344 84 4 31 131 1 1595
Toplam
% 84.3 5.3 .3 1.9 8.2 .1 100
Gelir gruplarına göre herhangi bir yerden ayni yardım alıp almadıkları
incelendiğinde beklendiği gibi alt gelir gruplarında ayni yadım alma söz konusudur.
Ancak gelir grubu yükseldikçe yardım alma oranı düşmekte veya hiç olmamaktadır.
En yoksul grubun bile yardım alabilme oranı %50’nin altındadır. Yardım alanlar
içerisinde en fazla yardımın Valilik tarafından (SYDF) gerçekleştiği görülmektedir.
Valilikten sonraki yardım alma kaynağı akrabalar olarak ortaya çıkmıştır. Yapılan
68
Tablo 26: Aylık toplam gelir ve nakdi yardım alıp almama durumu
ilişkisi
Herhangi bir yerden nakdi yardım alıyor musunuz?
Yaşlılık Akrabaları- Komşula- Beledi-
Hayır SYDF Toplam
Aylığı mdan rımdan ye’den
Düzenli Sayı 150 5 37 11 1 3 207
gelirim yok % 72.5 2.4 17.9 5.3 .5 1.4 100
Sayı 74 3 11 4 0 1 93
250 YTL altı
% 79.6 3.2 11.8 4.3 .0 1.1 100
251- 500 Sayı 660 7 19 17 1 2 706
YTL % 93.5 1.0 2.7 2.4 .1 .3 100
501- 750 Sayı 289 3 4 1 0 0 297
YTL % 97.3 1.0 1.3 .3 .0 .0 100
751- 1000 Sayı 179 0 0 1 0 0 180
YTL % 99.4 .0 .0 .6 .0 .0 100
Sayı 111 0 0 0 1 0 112
1001 YTL+
% 99.1 .0 .0 .0 .9 .0 100
Sayı 1463 18 71 34 3 6 1595
Toplam
% 91.7 1.1 4.5 2.1 .2 .4 100
Tablo 25’te görüldüğü gibi sonuçlar Tablo 24’teki gibidir. En alt gelir grubu
olan, düzenli geliri olmayanlarda bile nakdi yardım alabilme oranı 27.5’tir. Bunun
içerisinde kurumsal ve geleneksel yardımlar da vardır. Alınan nakdi yardımlar
içerisinde en büyük oran Soyyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu kapsamındadır.
69
Tablo 26’te geliri 501-750 YTL olan grupta %1.3 oranında SYDF yardımı
görülmektedir. Her ne kadar yoksulluk sınırı altında bir gelir grubu olsa da bu
konudaki değişik kurumların değişik kriterleri olduğunu hatırlamak gereklidir.
Çünkü düzenli geliri olmayan grup da dahil olmak üzere düşük gelir düzeyleri olan
gruplarda nakdi yardım alamama oranı %72.5 - %93.5 arasındadır.
Tablo 27’da aylık toplam gelir ve ortalama aylık gıda harcamaları ilişkisi
değerlendirilmiştir. Beklendiği gibi düzenli geliri olmayanların %61.8’i, aylık 100
YTL’nin altında gıdaya ayırabilmektedir. Aylık 250 YTL altında geliri olan grubun
da oranları yaklaşık bu değerlerdedir. Buna karşılık aylık geliri 1000 YTL ve
üzerinde olan grubun gıda harcaması 300 YTL ve üzerinde oranlarda
yoğunlaşmaktadır.
70
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
nüfusa sahip olan ülkemizde, kıt kaynakların dağılımı açısından, gün geçtikçe
önemli sorunlar yaşanmaktadır. Son yıllarda ülkemizde yaşanan ekonomik krizler
de bu sorunları körüklemektedir.
Devletin sosyal yardımlara ayırdığı kaynağı eriten iki önemli risk, sağlık ve
yüksek işsizliktir. Politika ürtetirken bu riskler de göz önüne alınmalıdır. İşsizlik
sigortası bunun bir yoludur.
Etkili bir sosyal güvenlik ağı kurulmalı tüm yurttaşların asgari sosyal
güvenlikten yararlanmalarını sağlayıcı önlemler alınmalıdır.
KAYNAKÇA
UZUN, Ayşe Meral. Yoksulluk Olgusu ve Dünya Bankası, C.Ü. İktisadi ve İdari
Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, S: 155-173, 2003
(www.bilgiyonetimi.org), 04.11.2003.
(www.canaktan.org/ekonomi/yoksul-luk/birinci-bol/aktan-vural-
yoksulluk.pdf), 07.02.2004.
(http://www.ivdb.gov.tr/pratik/oranlar/uc.htm), 25.06.2006.
http://www.sivas.gov.tr/sivas/dosya/1140773238yasam.doc
80
EK1-ANKET FORMU
Sayın Aile Reisi;
Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı tarafından Sivas’ta
sosyo-ekonomik düzeyin tespiti ile ilgili bilimsel bir çalışma için veri toplanmaktadır. Çalışmanın verimli
olabilmesi için sorulara lütfen içtenlikle yanıt veriniz. Katkılarınız için teşekkür ederiz.
1. Yaşınız:
( ) 18-25 ( ) 26-33 ( )34-41 ( )42-49 ( ) 50-57
2. Cinsiyetiniz:
( ) Erkek ( ) Kadın
10. Ailede birden fazla çalışan var mı? Varsa kimler çalışıyor? (Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz)
( ) Yok ( ) Çocuğum/Çocuklarım ( ) Eşim Diğer………………………….
14. Kredi kartı ödemelerinizle ilgili sorun yaşadınız mı? (Kredi kartı kullanıyorsanız bu soruyu
yanıtlayınız)
( ) Hayır düzenli ödediğim için sorun yaşamadım.
( ) Evet ödemelerimde sorun yaşıyorum
( ) Evet sadece asgari ödeme tutarını ödeyebiliyorum
( ) Diğer………………………………………………………………………………….
81
21. Türkiye, Avrupa Birliği’ne girdikten sonra sizce bu sorun çözülecek mi?
( ) Evet ( ) Kısmen ( ) Hayır ( ) Daha kötü olur
23. Daha rahat yaşam için sizce ortalama aylık geliriniz en az ne kadar olmalıdır?
( ) 500 YTL ( ) 501-1000 YTL ( ) 1001-1500 YTL ( ) 1501-2000 YTL
( ) 2001 YTL Üzeri
25. Sizce yoksulluğun giderilmesi için yapılması gereken en önemli şey nedir?
( ) Devlet yardımlarının arttırılması
( ) İşsizliğin engellenmesi
( ) Nüfus politikalarının değiştirilmesi (Doğurganlığın azaltılması)
( ) Hayat pahalılığı sorununun ortadan kalkması
( ) Ücretlerin artması
( ) Eğitim
( ) Diğer………………………………………………………………………
Bu çalışmanın verimli olabilmesi için bizlere zaman ayırmanızdan ve sorulara verdiğiniz içten
yanıtlarınızdan dolayı teşekkür ederiz…
Cumhuriyet Üniversitesi