You are on page 1of 67

Ýmadeddin Nesimî

(1369- Halep, 1417)


Büyük Azerî þairi Ýmadeddin Nesimî, 1369 yý-
lýnda doðmuþtur. Nesimî, mükemmel bir tahsil
görmüþ, "Seyyid", "Hüseyin" ve "Nesimî" mah-
laslarýyla þiirler yazmýþtýr. Nesimî'nin eserlerinde
Bursa, Tebriz vs. þehirlerinin adlarý sýkça anýlýr.
Nesimî'nin yaþadýðý çaðda Emir Timur ile
Tohtamýþ Azerbaycan'ý almýþ ve Miranþah burada
hakimiyet sürmüþtür. Bu çaðlarda Azerbaycan'da
Hurufîlik hareketi geniþ ölçüde yaygýnlaþmýþtýr. Bu
tarikatýn kurucusu Fazlullah Naimi (1340-1394),
Miranþah tarafýndan yakalanarak Elince Kalesi ya-
nýnda feci bir þekilde öldürülmüþtür.
Nesimî, üstadý olan Naimi'den Hurufîliði öð-
rendikten ve kabul ettikten sonra bu tarikat uð-
runda mücadele etmiþ, hatta mahlasýný bile üs-
tadýnýn mahlasýndan almýþtýr. Bütün Hurufîler gibi
Nesimî de takip edilmiþ ve 1417 yýlýnda Halep'te
derisi yüzülerek öldürülmüþtür.
Nesimî, Azerbaycan edebiyat tarihinde felsefî
þiirin temelini atmýþ; güzel ve mükemmel eserlerin
sanatkârý olarak büyük þöhret bulmuþtur. Onun
þiirlerinde tasavvufî ve Hurufîliðe ait fikirler,
zamanýn hakim ideolojisine karþý yöneltilmiþtir.
Allah-insan fikrini ileri süren þairin bütün eserleri,
insan hakkýnda yazýlmýþ þiirlerden ibarettir.
Nesimî, insaný Tanrýlaþtýrarak veya Tanrý'yý in-
sanlaþtýrarak Ortaçað hayatýnýn beþerî iliþkilerine
karþý gelmekteydi. "Kâmil insan" a derin sevgi bes-
leyerek onu ilâhileþtiriyordu. Cisim ve can sahibi
olan insanýn dünya ve kainata sýðmamasýný, onun
aklî ve manevî büyüklüðünde görüyordu.
Nesimî'nin dünyevî ve gerçek konularý iþleyen
eserleri de vardýr. Bu tarzda yazdýðý þiirlerinde te-
rennüm ettiði duygular ve düþünceler, samimî ve
hayatîdir.
Büyük þairin ölümsüz sanatý, Azerbaycan hal-
kýnýn sanat ve kültür tarihinde yeni bir düþünce
tarzýnýn ifadesidir. O'nun felsefî fikir ve yüksek
sanat örneði olan þiirleri, Yakýn ve Ortadoðu ül-
kelerinin þiirinde de bir uyanýþa vesile olmuþtur.
Qazeller
Derd ü qem ile yandý könül, yâr bulunmaz,
Çox dâr ü diyar istedi, deyyâr bulunmaz.
Gönül, dert ve gamla yandý; derdimi giderip ga-
mýmý paylaþacak bir sevgili bulunmaz. Çok yer
ve ülke araþtýrdý, dert yanýp üzüntüsünü azal-
tacak bir kiþi bulunmaz.
Yârem deyici çoxdurur, amma beheqîqet,
Fürset gelicek, yâr ü vefâdâr bulunmaz.
"Ben yârinim" diyen çok olsa da gerçekte yeri ge-
lince vefalý yâr bulunmaz.
Adet budurur kim, dili dildâre vererler,
Dil getdi elimizden, dildâr bulunmaz.
Nece kiþiler de'vi-yi Ýslam edir, amma
Tek arada bir xaç ile zünnâr bulunmaz.
Her bîhüner insafý yox uþ mensebi tutdu,
Sâhib-hünere menseb ü idrar bulunmaz.
Her kiþide bir cübbe vü destâr olur, amma.
Min baþta biri lâyiq-i destâr bulunmaz.
Çün çerx-i felek câhül ü nadan sever oldu,
Bes lâcerem uþ fezle xirîdâr bulunmaz.
Terrar ger aparsa qamu rexti revadýr,
Çün qefilede bir kiþi bîdâr bulunmaz.
Xelqin emeli azdý, könül yýxýcý öküþ,
Bir xeste könül yapýcý me'mâr bulunmaz.
Var derde tehemmül qýl u sebr eyle cefeye,
Çün dil dileyi endek ü büsyâr bulunmaz.
Zerq ile riya üste kesâd eyledi fezli,
Elm ehline bir rövneq-i bâzâr bulunmaz.
Yar razýný faþ etme, Nesîmî, bu evâme,
Alemde bu gün mehrem-i esrar bulunmaz.

Adet budur ki gönlü, gönül sahibi sevgiliye ve-


rirler. Ne var ki gönül elimizden gitti, gönlün sa-
hibi bulunmaz.
Nice kiþiler Ýslâm davasý güderler, ama tek fark-
larý arada bir haç ile zünnarlannm (keþiþ kuþaðý)
olmasýdýr.
Beceriksiz kiþiler, insafsýzlar soy sülale yoluyla
üstün makamlarý iþgal ettiler. Hüner sahipleri
ise makam ve geçim yeri bulamaz.
Her kiþide bir cübbe ile sarýk bulunsa bile bin
baþtan teki bile bu sarýða lâyýk deðildir.
Ne zaman ki, kahpe felek, cahili ve haddini bil
mezi sever oldu; artýk þüphesiz, faziletin müþ
terisi bulunmaz.
Fýrsatçý hýrsýz, bütün gerekli þeyleri götürse ye-
ridir. Çünkü yola koyulan kafilede bir kiþi bile
uyanýk deðildir.
Halkýn iþi çýðýrýndan çýktý. Gönül yýkýcýlar ço
ðaldý. Yaralý bir gönülü tamir edecek bir mimar
bile bulunmaz.
Var git derde katlan ve eziyetlere karþý sabýrlý ol.
Çünkü gönlün dileðinin azý da, çoðu da bu-
lunmaz.
Ýki yüzlülük ve hilekarlýk iþte aldý yürüdü. Fa-
zileti müþterisiz býraktý. Ýlim sahiplerine parlak
bir pazar kalmadý.
Ey Nesîmî, sen sýrrýný bu ayak takýmýna açma.
Çünkü bugün dünyada sýrdaþ bir insan bile bu-
lunmaz.
II
Ey üzün "nesrün min-Allah", vey saçýn "fethün qerib"
Ey beþer süretli Rehman, vey meleksîmâ hebib.

Vâlehem hüsnüne ey miskin saçýndan münfeil,


Cennetin baðýnda reyhan, sünbülün çininde tib!

Zülf ü rüxsârmdýr "er-Rahman ele'l-erþi'stevâ"


Ke'benin mehrâbý qaþm, fitneli eynen xetib.

Ey yüzü "Nasrün min-Allah"ý*, ey saçý "Fethun


karib" i** hatýrlatan güzel, ey insan kýlýðmdaki
esirgeyici ve ey melek görünüþlü sevgili.
* "Nasrün min-Allah" , "Yardým Allah'tandýr" anlamýnda ve
"Fethin karib" de "Fetih çok yakýndýr" anlamýnda Kur'an-ý
Kerim'den alýnmýþ ayetlerdir. Bu ayetlerin seçiliþi Nesîmi'nin
mensubu olduðu Hurufîlikle ilgilidir. (Sâf Suresi 13. ayet)
Ey cennet bahçesinde fesleðenin ve sünbülün
kývrýmmdaki hoþ kokunun misk kokulu saçýnýn
etkisinde kaldýðý dilber, senin güzelliðinden þaþ-
kýna dönmüþüm.
"Er-Rahmânuala'1-Arþi'steva" ayeti senin yü-
zünden sarkan zülfün ile yanaðýnda yazýlýdýr.
Kaþýn Kabe'nin mihrabý, fitneli gözün ise hatiptir.
"Er-Rahmânu ala-1-Arþi'stevâ"; Rahmeti hadsiz
hesapsýz olan Allah, bütün yüceliði ve ulu-
luðuyla gökyüzünü kapladý" anlamýnda ayettir.
(Tâ-Hâ Suresi, 5.ayet)
Enberefþan sünbülün esrarý oldu aþikar,
Geldi Rûhullâh u mensûx oldu zünâr ü selib.
Suretin lövhinde endirdi kelâmý Cebreil,
Ey camâlýn Heq kitabý "Ýnnehû þey'ün ecib"
Âþiqin esrarýný, Heqqi bilen arif bilir,
Âþinâ hâlm ne bilsin, kendini bilmez qerib.
Anber saçan, sümbüle benzer saçýnýn þýrlan or-
taya çýktý. Allah'ýn neft ettiði ruh (Hz.Ýsa) geldi
ve haç ile zünnarm (keþiþ kuþaðý) hükmü or-
tadan kalktý.
Cebrail, Allah'ýn kelamýný senin yüzünün
Levh'inde indirdi. Ey yüz güzelliði Allah'ýn ki-
tabý olan sevgili, o "Ýnnehu þey'ün acib" dir yani
"muhakkak ki þaþýlacak bir þeydir".
Âþýklarýn sýrlarýný ancak Hakk'ý tanýyan irfan sa-
hipleri bilir. Kendini bilmeyen garip kiþi , ta-
nýdýk kiþinin halini nereden bilsin?
III
Cânâne menim sevdiyim can bilir ancaq,
Könlüm dileyin dünyâda canan bilir ancaq.
Bildim, tanýdým elimde me'bûdu, yeqin ki,
Þöyle bilirem kim, âný Qur'an bilir ancaq.
Abdal oluban beylik eden ârîfi gör kim,
Bu seltenetin qedrini sultan bilir ancaq.
Sûfî midir ol câm-i müseffâsma meþgul,
Pünhâni içer eyle ki, þeytan bilir ancaq.
Ey sâqi, getir dövr ayaðýn, dövr ele, sun kim,
Bu dövr ayaðýn dövrünü dövran bilir ancaq.
Könlüm gemisin qerq ede gör eþq denizine,
Kim bu denizin behrini umman bilir ancaq.
Heç kimse Nesîmî sözünü keþf ede bilmez,
Bu quþ dilidir, bunu Süleyman bilir ancaq.
Ey sevgili! Benim sevdiðimi ancak can bilir.
Gönlümün dünyadaki dileðini ise ancak sevgili
bilir.
Ýlim sayesinde muhakkak ki, tapýlacak olan
Tanrý'yý tanýdým ve bildim. Ancak yine de onu
Kur'an-ý Kerim'in bildiðini sanýrým.
Derviþ olduðu hâlde beylik eden arif kiþiye bak.
Bu saltanatýn kýymetini ancak sultan bilir.
Sofuyu sorarsan o süzülmüþ içkisiyle meþ-
guldür. Öyle gizli içer ki, ancak þeytan bilebilir.
Ey içki daðýtan güzel! Elden ele dolaþtýrýlarak
içilen kadehi getir ve dolaþtýrarak sun. Çünkü
bu dolaþtýrýlan içkinin dolaþtýrýlmasýný ancak
devrederek içenler bilir.
Gönül gemisini aþk denizinde batýr. Çünkü bu
denizin derinliðini ancak okyanus bilir.
Hiç kimse Nesîmî'nin sözünün ne anlama gel-
diðini bulamaz. Bu dil, kuþ dilidir ve ancak
Hz.Süleyman bilir.

IV
Mende sýðar iki cahan, men bu cahâna sýðmazam,
Gövher-i lâmekan menem, kövn ü mekâna sýðmazam.
Erþle ferþ ü kâf u nun mende bulundu cümle çün,
Kes sözünü vü ebsem ol, þerh ü beyâne sýðmazam.
Kövn ü mekandýr âyetim zâti durur bidayetim,
Sen bu niþanla bil meni, bil ki, nîþâne sýðmazam.
Kimse güman ü zenn ile olmadý Heqq ile biliþ,
Heqqi bilen bilir ki, men zenn ü gümâne sýðmazam.
Ýki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sýðar,
ancak ben bu dünyaya sýðmam. Mekandýþý olma
cevheri benim, ancak yine de varlýða ve mekana
sýðmam.
Yeryüzü ile gökyüzü ve "kâf" ile "nun"*gibi
bütün herþey bende bulunduðu için, ey bana
akýl vermeye kalkýþan kiþi sesini kes. Çünkü ben,
sözlere ve açýklamalara sýðmam.
* "Kaf" ve "nun" harfleri Allah'ýn "Kün" yani "Var. ol" emrini
ve bütün varlýðý iþaret etmektedir.
Bütün varlýklar ve mekan benim delilimdir. Baþ-
langýcým varlýk sahibi olan Zat'la baþlar. Sen beni
bu iþaretle taný, ama ben bu iþarete de sýðmam.
Hiç kimse zanla, kuþkuyla Hakk'ý bilenlerden ol-
madý. Hakk'ý bilen, benim zanna, kuþkuya sýð-
mayacaðýmý da bilir.
Surete bax u me'nini suret içinde taný kim,
Cism ile can menem, velî cism ile câne sýðmazam.
Hem sedefem, hem inciyem, Heþr ü Sîrat
esenciyem.
Bunca qumaþ u rext ile men bu dükkâne sýðmazam.
Genc-i nihan menem men uþ, eyn-i eyan menem,
men uþ,
Gövher-i kan menem, men uþ, behre ve kâne
sýðmazam.
Gerçi mühît-i e'zemem, adým âdemdir, âdemem,
Dar ile künfekan menem, men bu mekâne

Cân ile hem cahan menem, dehr ile hem zaman


menem
Gör bu letîfeyi ki, men dehr ü zamane sýðmazam.
Encüm ile felek menem, vehy ile hem melek
menem,
Çek dilinü ve ebsem ol, men bu lisâne sýðmazam.
Zerre menem, güneþ menem, çar ile penc ü þeþ
menem.
Sureti gör beyân ile, çünki beyâne sýðmazam.
Zat ileyem sifat ile, qedr ileyem berat ile,
Gülþekerem nebat ile beste dehâne sýðmazam.
Nâr menem, þecer menem, erse çýxan hecer
menem,
Gör bu odun zebânesin, men bu zebâne sýðmazam.
Þems menem, qemer menem, þehd menem, þeker
menem,
Rûh-i revân baðýþlaram, rûh-i revana sýðmazam.
Gerçi bu gün Nesîmiyem, Hâþimîyem,
Qureyþiyem,
Bundan uludur âyetim, âyet ü þâne sýðmazam.
Dýþ görünüþe bakýp bu dýþ görünüþ içinde ger-
çek manayý, iç görünüþü taný. Çünkü beden de ,
ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de
sýðmam.
Hem inci, yani iç; hem de inci kabuðu , yani
dýþým. Haþir, yani öldükten sonra ruhlarýn di-
rileceði meydanýn ve Sýrat'ýn, yani Cennet veya
Cehenneme gidecek yolun baþýna buyruk kiþisi
benim. Bunca kumaþ ve binek takýmýyla ben bu
dükkâna sýðmam.
Ýþte gizli hazine benim. Görünenin aynýsý iþte
benim. Bu hazine kaynaðýnýn incisi de iþte
benim. Ancak ben ne inci çýkan denize, ne de
sustasý çýkan kaynaða sýðarým.
Gerçi her tarafý kaplayan ulu varlýk benim,
ancak bana insan adý verdikleri için görünüþte
insaným. Yapý da, "ol" denilince olan da benim.
Ancak ben bu mekana da sýðmam.
Ruhla ayný cihaný paylaþan, âlemle ayný zamaný
yaþayan benim. Ancak þu komik duruma bak ki,
ben ne bu âleme, ne de bu zamana sýðarým.
Yýldýzlarla felek benim. Vahiy de , onu getiren
melek de benim. Ey benim hakkýmda konuþan
kiþi! Dilini tut ve konuþma, çünkü ben senin di-
line de sýðmam.
En küçük varlýk da, güneþ de benim. Dört (dört
unsur: toprak, su, rüzgâr,ateþ), beþ (beþ duyu) ile
altý (altý yön: sað, sol, ön, arka, üst, alt) da benim.
Sözle anlatýlan görünüþe bak, ancak ben an-
latmaya da sýðmam.
Sýfat ve Zât ile birlikteyim. Kadir ve Berat gecesi
ile beraberim.Þeker kamýþýyla birlikte gül tat-
lýsýyým. Bu yüzden kapalý aðýzlara da sýðmam.
Ateþ (Tur Daðý'nda Hz.Musa'nm gördüðü ateþ)
ile aðaç (Hz.Meryem'in hamileyken tutunduðu
aðaç) benim. Göðün son katma çýkan taþ da
benim. Bu ateþin zebanisini, yani cehennem me-
leðini gör. Çünkü ben bu dile de sýðmam.
Güneþ benim, ay benim, bal benim, þeker benim.
Herkese akýcý bir ruh baðýþlarým, ancak kendim
bu akýcý ruha sýðmam.
Her ne kadar bugün Nesîmî diye anýl-
maktaysam da Haþimî sülalesinin Kureyþî bo-
yundaným. Bunun için delilim uludur, fakat bu
yüzden þana ve delile sýðmam.
V
Dilberâ, men senden ayru ömr ü câm neylerem?
Tac ü taxt ü mülk ü mal ü xânümâný neylerem?
Ey gönül alan sevgili! Ben senden ayrý olduktan
sonra hayatý ve caný ne yapayým? Tac, taht, mal,
mülk ve evi ne yapayým?
Ýsterem vesl-i cemâlin tâ qýlam derde deva,
Men senin bîmârýnam, özge devaný neylerem?
Ey Müselmanlar bilin kim, yar ile xoþdur cahan,
Çünki, yardan ayru düþdüm, bu cahâný neylerem?
Çox dualar qýlmýþam men Xâliqin dergâhýna,
Çün muradým hâsil olmaz men duaný neylerem?
Dilber aydýr ey Nesîmî, sâbir ol, qýlma feðan.
Men bu gün sebr eylesem, danla feðâný neylerem?
Yüzünün güzelliðine kavuþmak isterim ki
derdime deva bulayým. Ben senin için
hastayým, baþka devayý ne yapayým?
Ey Müslümanlar! Bilin ki dünya sevgiliyle
güzeldir. Madem ki sevgiliden ayrý düþtüm,
bu dünyayý ne yapayým?
Ben yaratýcý Tanrý'nm dergâhýna çok dualar
ettim. Ama madem ki isteðim yerine
gelmiyor, duayý ne yapayým?
Gönül alan sevgili; "Ey Nesîmî, sabýrlý ol ve
feryat etme." der. Ben bugün sabretsem
sabaha kadar feryadý ne yapayým?

Bu cism evine tâlibâ seyr ederek çün çan gelür,


Bu evde bâqî sanma kim, bir-iki gün mehman gelür,
Vardýr suâlim çün sana, vergil cavab, qalma dona,
Bu rûh-i qutsîyi bana deðil ki, sen qandan gelür.
Çün xâkdan eyler sefer me'den, nebat olur þecer,
Rövþen görür ehl-i nezer, kol töme-yi hey van gelür.

Çün töme-yi hevyan olur, o da ki, ins ü can olur,


Ýnsan vâsil olmaða bî-dest ü pâ perrân gelür.
Bî-ixtiyâr ü bî-edad, gelür geder kim, vesl ola,
Tâ vesl olana âdeme, candan geder, candan gelür.
Çün âdeme vâsil olur, meqsûd ona hâsil olur,
Ol nütfeden insan olur, lö'le kimi qeltan gelür. ?
Çün töme-yi insan olur, insan-i cism ü can olur,
Pes-ruh-i insanî olub, çün sûret-i rehman gelür.
Ol müshef-i bâ-bismile insân-ý kâmildir kim, ol
Her yerde bilgil kim, yeqin ol ebb-i ins ü can gelür.
VI
Ey istekli kimse, ruh bu ceset evine gezerek
gelir. Ancak onu bu evde devamlý sanma, bir iki
gün misafir olarak gelir.
Sana bir sorum vardýr, cevap ver, donakalma.
Bana söyle ki, "Bu kutsal ruh sana nereden gelir?"
Maden topraktan yolculuða çýkar ve bitkiler
aðaç olur. Görüþ sahipleri bunu açýkça görür.
Bunlar hayvanlara yiyecek olur.
Ne zaman ki, hayvan yiyeceði olur, o zaman in-
sanlar ve cinler olur. Ýnsan hâline kavuþmaya
elsiz ayaksýz uçucu olarak gelir.
Kendi isteði dýþýnda ve aletsiz olarak gelip gider
ki kavuþabilsin. Ýnsan hâline kavuþuncaya kadar
ruhtan gider, ruhtan gelir.
Ne zaman ki insan hâline kavuþur, o zaman
maksadý yerine gelir: O damladan insan olur ve
þiþe gibi yuvarlanarak gelir.
Ne zaman ki, insanýn yiyeceði olur, o zaman ruh
ve vücut sahibi insan olur.
O "Bismillah" la baþlayan kitap, olgun insandýr.
Her yerde bil ki, kesin olarak insan ve cinlerin
babasý gelir.

Cûþ qýldý eql-i küll, geldi vücûde kâinat,


Kâf ü nun emrinden oldu bu cahan yekbâr mest.

Mest olub söyler Ene'l Heq eþq ile âlemde bil


Ye'ni ki, Mensur âþiq oluban ber-dâr mest.
Cinn mest ü ins mest ü cümle bu vehþ ü tu'yur,
Xâk mest ü bâd mest ü âb mest ü nâr mest.
VII
Herþeyi kapsayan akýl (Tanrý) coþtu ve evren ya-
ratýldý. "Kaf" ile "nun" emrinden bu cihan bü-
tünüyle sarhoþ oldu. ("Kaf" ile "nun" harfleri "var ol"
anlamýnda olup "Kûn" kelimesini ifade
etmektedir ve Allah'ýn kainatý yaratýrken
verdiði emri karþýlamaktadýr.)
Bil ki, aþkla âlemde sarhoþ olan "Ene'1-Hak" sö-
zünü söyler. Yani Hallac-ý Mansur'un âþýk olun-
ca daraðacýnda asýlmýþ hâli sarhoþ gibidir.
Cinler, insanlar, kuþlar, vahþi hayvanlar, toprak,
rüzgâr, su ve ateþ de bu emirden sarhoþ ol-
muþlardýr.
Cümle bir þeyden olubdur bu cahan yekbâregi,
Erþ ü kürsi, her dü âlem, bu qamû girdâr mest.
Eþq-i sübhânî meyinden vâleh oldu þeyle bil,
Erþ mest ü ferþ mest ü kövkeb-i seyyar mest.

Bu cihan, bir defada ve hepsi bir þeyden meydana


gelmiþtir. Göðün son katý ile onun altýndaki levh-
i mahfuzun bulunduðu yer; her iki âlem, yani
dünya ve ahiret ile bütün iþler sarhoþtur.
Öyle bil ki, ilâhî aþk içkisinden yeryüzü, gökyüzü
ve gökte dolaþan yýldýzlar da sarhoþ ve þaþkýndýr.
VIII
Qam Haqqý bilen bir gerçek er kim,
Ola doðru onun dilinde göftâr?
Qaný dövranda bir qelbi deðalsiz,
Qaný âlemde bir ârîce dinar?
Qaný dünyâde iqrar eyleyen kim
Ki, yoxdurur onun qelbinde inkâr
Qaný qeflet serabýndan bir ayýq?
Qaný esrüklerin cem'inde hûþyâr?
Qaný ehdinde þol sâbitqedem kim,
Qoyum onun adm doðru, vefâdâr.

Hakk'ý bilip tanýyan gerçek bir yiðit var mýdýr


ki, onun dilindeki söz doðru olsun?
Devrimizde kalbinde hile olmayan var mýdýr?
Hani dünyada saf altýndan bir para var mýdýr?
var
Hani dünyada herþeyi açýkça söyleyen
mýdýr? Varsa onun kalbinde inkâr yoktur.
Hani gaflet þarabýndan içip de ayýk kalan kiþi
var mýdýr? Hani sarhoþlarýn topluluðunda aklý
baþýnda olan kimse var mýdýr?
Sözünde duran kiþi var mýdýr? Varsa onun adýný
"doðru, vefakâr" koyayým.
IX
Ey yanaðýn suresi "veþþems" yüzün âyati,
"Hâzihî cenneti-edni-fedxuluhâ xâlidin".
"Külli þeyyün xâlike" vechinden ayrý þey deyil,
Ey hidâyet semi yüzün, vey saçi "heblülmetin",
Qiblemizder suretin elhemdüllüllah, ey nigar,
Tâ ebed "iyyâke ne'bud, min cemâlek nesteiyn"

Ey yanaðýnýn suresi "ve'þ-þems" ve yüzünün


ayeti "Hâzihî cennatü adnin fedxuluhâ xâlidîn"
olan sevgili! (Ve'þ-þems: Kur'an-ý Kerim'in 91.
süresidir. Onlar ebedî olarak adn cennetine gir-
miþlerdir" anlamýna gelen "Hâzihî cennâtü
adnin fedxulühâ xâlidîn" baþta Zümer suresi
73.ayet ve cennetle ilgili bazý baþka ayetlerden
iktibaslardan meydana gelmiþtir.)
"Küllü þey'in xalike" senin yüzünden baþka bir
þey deðildir. Ey yüzü doðru yolu gösteren mum
ve saçý "Hablü'l-metin" olan sevgili! (Küllü
þey'in xalike: "Her þeyi O yaratmýþtýr"
anlamýnda ayet/ Secde süresi 32.ayet. Hablü'l-
metin: Saðlam ip demektir ve mecazî olarak
Ýslâmiyet karþýlýðýnda kullanýlmaktadýr.)
Ey put gibi güzel! Þükürler olsun ki yüzün kýb-
lemizdir. Sonsuza kadar "iyyâke na'bud min
cemâlik nesta'în" yani "ancak sana kulluk eder
ve senin cemalinden yardým dileriz." (Bu ifade
de Fatiha süresi 4. ayete telmihtir.)

Ey eþqe edüv vü hüsne münkir,


Tezvir ile çekme bunca âhý.
Ger nemet-i cavidan dilersen
Heyvanlara qoy bu âb ü gâhý.
Ey aþka düþman ve güzelliði inkâr eden kiþi,
yalan söyleyip bunca âhý çekme.
Eðer sonsuzluk nimeti istiyorsan bu su ve sa-
maný hayvanlarýn önüne koy.
Ey eþqe güneh deyen günehkar,
Terk eylemezem men ol günâhý.
Ey aþka günah diyen günahkâr! Ben o günahtan
vazgeçmem.
XI
Þol ala gözden, ey könül, sana derem ki, uþ saqm;
Üyquda sanma âný kim, uyqusu yoxdur, âl eder.
Yüzünü göster ey senem, xelq-i cehâne perdesiz,
Tâ göreler ki, Heq nece sün'ünü berkemâl eder.
Qaþma, ya þol alnýna benzedem özümü deyib,
Geh döner ay bedr olur geh özünü hilâl eder.
Ey gönül, sana þu ela gözden çok sakýn derim.
Onu uykuda sanma, uykusu yoktur da seni kan-
dýrýr.
Ey tapýlacak kadar güzel olan sevgili, Hakk'ýn
sanatýný ne kadar mükemmel yarattýðýný gör-
sünler diye cihan halkýna yüzünü örtüsü ol-
madan göster.
Gökteki ay, sevgilinin o kaþýna veya alnýna ben-
zeyeyim diye bazen dönüp dolunay, bazen de
hilâl þeklini alýr.
XII
Üzünü menden nihân etmek dilersen, etmegil;
Gözlerim yaþýn revân etmek dilersen, etmegil.
Berq-i nesrin üzre miskin zülfünü sen daðýdýb,
Âþiqi bîxânimân etmek dilersen, etmegil.
Qaþlarm gövsünde müjgânm xedengin gizleyib,
Ey gözü mestâne, qan etmek dilersen, etmegil.
Yüzünü benden gizlemek istersen, gizleme. Göz-
lerimin yaþýný akýtmak istersen, akýtma.
Sen yabanî gül yapraðý üzerine misk kokulu sa-
çýný daðýtýp aþýðýný yuvasýz býrakmak istersen,
yapma.
Ey sarhoþ gözlü sevgili! Kaþlarýnýn kývrýmýnda
kirpiðinin okunu gözleyerek kan dökmek is-
tersen, dökme.
XIII
Dünyâ durucaq yer deyil, ey can sefer eyle,
Aldanma anýn âline, andan hezer eyle.
Bir hele qerer eylemez eyyam, keçer ömür.
Ey ehl-i nezer, bax da bu hâle nezer eyle.
Payende deyil dövleti, ey xâce, cahânýn,
Esbabýna aldanma, gel andan güzar eyle.
Ey can! Dünya durulacak yer deðildir, yolculuða
çýk. Onun hilesine aldanma ve ondan çekin.
Zaman bir durumda kalmaz, ömür geçer. Ey
görüþ sahipleri! Bu duruma bak da gör.
Ey Hoca! Dünya mutluluðu daimi deðildir. El-
bisesine yani dýþ görünüþüne aldanma, gel
ondan vazgeç.

XIV
Zahir ü batin menem, peyda vü hem pünhan menem,
Mezherem, hem müzhirem, hem müzhirin müzhiriyem.
Sâqiyem, hem sâðerem, hem selsebül ü hem sebil,
Mendedir hem hûr ü qýlman, hem anýn meqsûriyem.
Ýç ve dýþ da, açýk ve gizli olan da benim. Görülen
de, gören de benim. Hatta görenin de gö-
reniyim.
Ýçki daðýtan güzel de, kadeh de benim. Cen-
netteki ýrmak da, o ýrmaðýn suyu da benim. Cen-
netteki kadýn ve erkek hizmetçiler bendedir.
Hem de onlarýn kýsaltýlmýþý, küçültülmüþüyüm.
:
Hem münâdî vü nedâim, hem atüfem, hem reuf,
Hem qulam, hem qullarýn rezzâqi vü qeyyûriyem
Hem tellalým, hem de onun sesiyim. Hem ba-
ðýþlayýcý, hem de esirgeyiciyim. Hem kulum,
hem de kullarýn rýzkýný veren ve onlar için gay-
retle çalýþaným.
XV
Yüzün berk-i gül-i terdür gül-i ter
Boyun serv-i semenberdür semenber
Hirman kâmetün büstan-i canda
Sanavberdür sanavberdür sanavber
Senün þem-i cemâlünden vücûdum
Münevverdir, münevverdir, münevver
Hatünden þem-i ruhsârün hemîþe
Mu'anberdir, mu'anberdir, mu'anber
Mana peyveste þol mihrâb-i ebru
Beraberdir, beraberdir, beraber
Zihî devlet ki, vaslün xah dahi
Müyesserdir, müyesserdir, müyesser
Dimaðüm büy-i ýþkundan dem-â-dem
Muattardur, muattardur, muattar
Senin nekþ-i hayâlýn can içinde
Müsavverdür, müsavverdür, musavver
Sanayiden ne sanatdür Nesîmî
Mükerrerdür, mükerrerdür, mükerrer.

Yüzün taze gül yapraðýdýr. Boyun ise beyaz gö-


ðüslü bir selvi aðacý gibidir.
Can bahçesinde salýnarak yürüyen boyun çam-
fýstýðýdýr.
Senin yüzünün ýþýðýndan vücudum ay-
dýnlanmýþtýr.
Yüzündeki ince tüylerden yanaðýnýn ýþýðý daima
anber kokuludur.
Kaþlarýn mihraplarý daima benimle beraberdir.
Ne mutlu ki, sana kavuþmayý istemek dahi
kolay bulunur.
Aþkýnýn kokusundan beynim her zaman güzel
kokuludur.
Senin hayalinin resmi ruhumun içinde re-
simlidir, tasarlanmýþtýr.
Ey Nesîmî! Güzellikten baþka sanatlar tekrardýr.
XVI
Kara saçun ki, zulmâtundadur nur
Anun adý durur Nûrin alâ-nur
Yanaqundan ayan oldu Ene'1-Hak
Kaçan suret ola güzgide mestur
Nazîrün yohdur iy dilber nazîrün
Zihî sâhib-i nazar pakze-manzür
Mana maksud iki âlemde sensin
Ki sensin cennet ü cennetdeki hür
Ne meyden esrümiþ nergislerün kim
Meni endîþesinden kýldý mahmur
Ne Mushafdur ki, hüsnün âyetini
Beyan itdikçe akl andan düþer dur
Visâlün câvidânî saltanatdür
Bu devlet olmadý her þaha makdur

Karanlýklarýnda ýþýk bulunan kara saçýnýn adý


nedir? Onun adý "Nurun alâ-nûr" yani "nur üstü
nur "dur.(Bu Nûr süresinin 35.ayetinden alýn-
mýþtýr.)
"Ene'1-Hak" sýrrý senin yanaðýndan belli olur.
Öyleyse yüz, aynada neden örtülü kalsýn?
Ey dilber, senin benzerin hiç yoktur. Görünen ne
güzeldir ve gören de ne mutludur.
Benim iki alemde istediðim sensin. Çünkü cen-
net de, cennetteki huri de sensin.
Düþünmekten beni mahmur eden ve nergise
benzeyen gözlerin hangi þaraptan sarhoþ ol-
muþtur?
Yüzün öyle bir mushaftýr ki, güzelliðinin delilini
söyledikçe akýl baþtan gider.
Sana kavuþmak ebedî saltanattýr. Bu mutluluk
her padiþaha nasip olmamýþtýr.
Gel ey sultan-ý âlem arif ol kim
Melik manîde ârifdür ne Faðfur
Eðer nuþ ister isen nîþe katlan
Ki nûþu nîþsüz virmez bu zünbur
Ne gayretlü Ene'l-Hakdür bu yâ Rab
Ki Mansûrý asar darýna Mansur
Çýkar pambuk qulaqundan gözün aç
Ki, haþr oldu vü çalýndý bugün sur
Lebün lâ'l-i Bedahþan eyledi mat
Habeþ mülkinde hâlün asdý menþur
Nesîmî Hakka vâsil oldu câvid
Gerek matem tut iy münkir gerek sûr
Gel ey alemlerin sultam, irfan sahibi ol. Çünkü
gerçekte Melik, Faðfur (Çin hükümdarý) deðil
irfan sahibi olandýr.
Eðer bal istersen iðneye katlan. Çünkü arý, balý
iðnesiz vermez.
Bu ne gayretli "Ene'l-Hak"týr, Ya Rab! Mansur,
yine oðlu olan Mansur'u daraðacma çeker.
(Burada Hallac-ý Mansur'un "Ene'1-Hak: Ben
Hakk'ým" dediði için idamý olayýna telmih
vardýr.)
Pamuðu kulaðýndan çýkarýp gözünü aç! Çünkü
bugün sûr, yani kýyamet borusu çalýndý ve mah
þerde toplandý.
Dudaðýn Bedehþan'da çýkan kýrmýzý süs taþýný
deðerden düþürdü. Benin ise Habeþistan 'da fer-
man asýp hükmünü geçirdi.
Nesîmî, edebiyen Tanrý'ya kavuþtu. Ey inkarcý
ister yas tut, istersen þenlik yap.
XVII
Þol semi gör ki nûrýna pervâneyem yine
Baþ oynamakda gör nece merdâneyem yine
Sakî lebinden esrümiþem þol kadehden uþ
Mestâne gözlerin gibi mestâneyim yine
"Kâlû belâ" da kuy-ý harabat idi yirüm
Þol mâniden mücâvir-i mey-hâneyem yine
Bezm-i ezelde hem nefesüm gerçi câm idi
Þükr iderim ki, hem-dem-i peymâneyem yine
Ýy bilmeyen bu cân-i azizin hakikatin
Caný bilene sor ki, ne cânâneyem yine
Iþkünde iy cemal ile efsâne fi'1-mesel
Halkun dilinde gör ki, ne efsâneyem yine
Endîþenün imaretini kýlmýþam harab
Þol genc-i bî-nihâyete vîrâneyem yine
Yâ Rab ne sihr ider þu peri-þekl ü þîve kim
Zencîr-i cad-i zülfüne dîvâneyem yine
Ýy gevherin bahâsýný miktarýný bilen
Astar içinde gör ki, ne dürdâneyem yine
Þu mum gibi parlayan sevgilinin ateþi etrafmda
yine pervane gibiyim. Baþýmý yakýp kendimi
feda etmekte nasýl yiðitlik göstereceðim, bak.
Ýçki daðýtan güzelin dudaðýndan sarhoþ ol-
muþum. Bu kadehten sevgilinin gözleri gibi
yine çakýrkeyfim.
"Kâlû Bela"*da benim yerim meyhane idi. Bu
yüzden yine meyhane yakýnlarýna yerleþtim.
* Kâlû Belâ Allah, ruhlara hitaben "Ben
Rabbiniz deðil
miyim?" diye sorduðunda kullar bu cevabý
verdiler ve "evet" dediler.
Ezel meclisinde arkadaþým kadeh idiyse de
þimdi yine kadeh olduðu için þükrediyorum.
Ey bendeki bu üstün gerçeðin ne olduðunu bil-
meyen, caný bilen sor da nasýl bir sevgili ol-
duðunu öðren.
Ey güzelliðiyle dillerde efsane olan sevgili, senin
aþkýnla ne efsane olduðumu halkýn dilinde gör.
Düþüncenin yapýsýný yýkýp harap etmiþim. Bu
yüzden o tükenmez hazinenin bulunduðu yýkýntý
da yine benim.
Ey Tanrým, þu peri þekilli ve edalý sevgili, yine
bana ne sihir yapmýþtýr ki, saç kývrýmýnýn zin-
cirinde deliye dönmüþüm.
Ey cevherin deðerini ve ölçüsünü bilen, ka-
buðumun içinde nasýl bir inci tanesiyim, bak da
gör.
Yüzünde iy sanem göreli zülf ü hâlüni
Dâm-i belâda dâne gibi dâneyem yine
Keþf eyledi Nesîmî dehânun rümûzmý
Miftâh-i qayba gör ki, ne dendâneyem yine
Ey tapýlacak kadar güzel olan sevgili, yüzündeki
zülüf ile beni göreliden beri bela tuzaðmdaki
yem gibiyim.
Nesîmî, senin aðzýndaki gizli iþaretleri anladý.
Sýrlar âleminin anahtarýnýn nasýl bir diþi ol-
duðumu gör.

XVIII
Sensiz ne yisem qüsse vü qam, derd ile kandur
Gel gel dudaðun þerbetine cânumý kandur
Sensiz olduðum zaman hep keder, gam, dert ve
kan ile doluyum. Sen gel de ruhumu dudaðýnýn
þerbetine doyur.
Vaslundan iraq eyleyeli canýmý takdir
Ýþüm dün ü gün âh ile feryâd u fiqandur
Allah'ýn takdiri, ruhumu sana kavuþmaktan
uzak kýlalý gece gündüz iþim âh, feryat ve að-
lamadýr.
Ýy serv-i revan baþuma lütf eyle kadem bas
Gör kim nice aynumda iki çeþme revandur
Ey selvi gibi salýnan sevgili, lütfedip ayaðýnla
baþýma bas da gözümden akan iki pýnarý gör.
Yaslun dilerem can ü cihan olmasa qam yoh
Âþýklaruný vasl-i ruhun nârýna yandur
Ben sana kavuþmak isterim; caným da, dünyam
da olmasa gam çekmem. Aþýklarýný yanaðýna ka-
vuþmanýn ateþiyle yandýr.

Ýy hýrka giyen yol urucý zâhid-i zerrak


Þirkünden arýn hýrkaný gel vahdete bandur
Ey hýrka giyip de yol kesen iki yüzlü zahid, iki-
likten temizlen ve hýrkaný birliðe bandýr.
Zülfünle ruhun her nice kim Mushafa bahdum
Gördüm ikinün sûreleri Nur ve Duhandur
Ne zaman açýp Mushaf'a baktýysam yanaðýn ile
zülfün ikilisinin sûrelerinin Nûr ve Duhan su-
releri olduklarýný gördüm.

Tahkîka iren taifeye hergiz ulaþmaz


Teþekile kalanun iþi taklid ü dumandur.
Hakikate ermiþ topluluða hiç kimse ulaþamaz.
Ýkilikte kalanýn iþi özenti ve periþanlýktýr.
Yalancý münâfikdur anun yohdur imâný
Ýy qafil uyan gönlünü qafletden uyandur
Yalancý, iki yüzlüdür, onun imaný yoktur. Ey
gafil, uyan da gönlünü gafletten uyandýr.

Ýy âþýka kâfir diyen îmâna gel utan


Kâfir dime âþýklara neyçün ki, yalandur

Ey âþýka kâfir diyen, utan da imana gel. Âþýklara


kâfir deme, çünkü bu bir yalandýr.
Iþkunda Nesîmî olalý halka melâmet
Meþhûr-ý cihan oldý vü âlemde ýyandur
Aþkýn yüzünden halkýn diline düþen Nesîmî'nin
bu sebeple bütün cihanda meþhur olduðu açýk-
týr.
XIX
Baþýný top eylegil, gir vehdetin meydânýna,
Ey könül, müþtâq isen ger zülfünün çövkânma.
Âþiqin qanile oynar dilberin sîmîn eli,
Ey yalancý âþiq, ebsem, girme canýn qanma.
Ey gönül, eðer sevgilinin zülfünün çevganma tut-
kun isen, baþýný top eyleyip birlik meydanýna gir.
Dilberin gümüþ eli âþýðýn kanýyla oynar. Ey yalancý
aþýk, sersem, canm kanma girme, kendini boþuna
telef etme.

Çekmeyen eþqin belâsýn, görmeyen hicran qemin,


Derdi dermansýzdýr ânýn, çâre yox dermanýna.
Cânmý qurban edendir yâr içün gerçek þehid,
Sed hezerân rehmet olsun ol þehidin canýna.
Zülfünün sirrin ne bilsin zâhid, âný sor mana,
Ger esîr olmaq dilersen zülf-i canefþânýna.
Gel niqâbm terfini gülgün yanaðýndan götür,
Tâ gülüstan gülmesin ayruq gül-i xendânýna.
Xublarýn baðýnda çoxdur fitneli nergis, veli,
Fitnelik xetm oldu ânýn nergis-i fettanýna.
Le'l ü mercandýr dodaðm, lö'lö-i dürdür diþin,
Aferin þol behr-i kanýn lö'lö-i mercanýna
Kirpiyin nâvek oxudur, qaþlarm Çaçý kaman,
Uðramaz âþiqden özge þol oxun peykânma.
Ey Nesîmî, ger sözün me'nâsý bîpâyan deyil,
Necin irmez kimsenin fikri onun pâyânma.
Ayrýlýk eziyetini görmeyenin, aþkm belasýný çek-
meyenin derdi dermansýzdýr. Onun dermaný bu-
lunmaz.
Gerçek þehit yari için canýný kurban edendir. O þe-
hidin canýna yüz binlerce rahmet olsun.
Sevgilinin can daðýtan zülfüne esir olmayý dilersen,
onun sýrrýný zahide sorma; o ne bilsin, onu bana sor.
Gel, gül renkli yanaðýndan peçeni kaldýrma ki, açýl-
mýþ gül gili olan dudaðýna bir baþka gülistan gül-
mesin, eþlik etmesin.
Fitneli nergiz (Fitne çýkartan gözler) güzellerin ba-
ðmda çoktur. Lakin onun fitne koparan nergisi
(gözü) ile fitne tamam oldu, en üst derecesine çýktý.
Dudaðýn lâl ile mercandýr, diþin inci tanesidir. Afe-
rin o maden denizinin incisine.
Senin kirpiðin ah çektiren oktur, kaþlarýn ise yay-
dýr. Âþýktan baþkasý o okun temrenine uðramaz,
hedef olmaz.
Ey Nesîmî, madem sözün mânâsý sonsuz deðil,
niçin kimsenin fikri onun sonuna ulaþmýyor.

Yandýncý firqeti yaxdý beni nârma,


Könlüm ulaþmaq diler yâr-i vefâdârma.
Oldu gözümden en iraq ol senemin sureti,
Ya Reb, iriþdir meni dövlet-i dîdârýna.
Eþqe esîr eyledi canýmý þol nâzý çox,
Lütf ile bir baxmadý yâr-i giriftarýna.
Gör ki, süzülmüþ gözü eyledi sayru beni,
Haný ânýn rehmeti âþiq-i bîmârma?
Yüreðimi yaralý eyledi qemzen, iriþ,
Yarasýna bax bu gün, qoyma âný yârýna.
XX

Yandýrýcý ayrýlýðý beni ateþine yaktý. Gönlüm vefalý


yarine ulaþmak ister.
O tapýlasý sevgilimin görüntüsü gözümden kay-
boldu. Ey Rabb'im beni sevgiliyi görme devletine
eriþtir.
Þu nazý çok, nazlý sevgili, canýmý aþka esir eyledi.
Ama, lütuf ile âþýðýna hiç bakmadý.
Gör, sevgilinin baygýn bakan gözü beni hasta ey-
ledi. Onun, hasta âþýðýna merhameti hani?
Senin gamzen, süzgün bakýþýn yüreðimi yaraladý,
yetiþ! Yüreðimin yarasýna bu gün bak, onu yarýna
býrakma.
Mülk ile mal, ey melik, kimseye çün qalmamýþ,
Yox tut âný, hiçe say, baxma ânýn varma.

Canýmý pervane tek yandýraram seme kim,


Yanar imiþ yâr içün vâsil olan yârýna.
Yâra, Nesîmî, bu gün, cânmý qurban qýlan,
Mehrem olur tâ ebed mexzen-i esrarýna.
XXI
Ey mal, mülk sahibi, mal ve mülk hiç kimseye kal-
mamýþtýr. Onun için sen onun varlýðýna aldanma,
onu hiçe say, yok farzet.
Canýmý pervane gibi mum ateþine yandýrýrým.
Çünkü, sevgilisine kavuþan, onun uðrunda yanar
imiþ, kendini onun uðrunda yakar imiþ.
Ey Nesîmî, bu gün yar için canýný kurban eden,
sonsuza kadar sýrlar hazinesine sýrdaþ olur.
Bu ne âdetdir, ey Türk-i perîzad,
Çjeminden olmadým bir lehze âzad.
Siyah dil gözlerin qan tökmek üçün,
Çekübdür tîðini mânend-i pûlad.
Reva mý könlümün þehrinde sansiz,
Qaranqu qüsse vü qem tutdu bünyad.
Bu bîdâdý mene hicran qýlýbdýr,
Cahanda qýlmadý Nemrûd ü Þeddad.
Gel ey þîrindehan, eþqin yolunda,
Menem ol kûhken bîçâre Ferhad.
Nezer qýl bu viran könlüme, þâhâ
Qýlýr sultan olan vîrâný âbâd.
Nesîmî'nin kelâmýndan eþit kim,
Vefasýzdýr cahan, sükkâný hep yad.
Ey periden doðma Türk (Türk kelimesi "güzel"
mânâsýnda da kullanýlýr.) bu nasýl âdettir? Senin
gamýndan bir an bile kurtulamadým.
Senin kara gönüllü, kötü niyetli gözlerin kan dök-
mek için polatvarî kýlýcýný çekmiþtir.
Gönül þehrimde sayýsýz kara kaygý ve gamýn temel
atýp yerleþmesi reva mýdýr?
Cihanda -zalimlikleri ile meþhur olan- Þeddad ile
Nemrud'un bile yapmadýðý bu zulmü, bana ayrýlýk
yaptý.
Gel ey tatlý aðýzlým, þirin sözlüm, senin aþkýnýn yo-
lunda, o daðlar delen bîçare Ferhad benim.
Ey padiþah, bu virane gönlüme bir bakýver. Çünkü
sultan olan, viraneyi mamur eder, yýkýk yeri ye-
niden kalkýndýrýr.
Nesîmî'nin dilinden iþit: Cihan vefasýzdýr,sakinleri
ise hep yabancýdýr.

XXII
Dil bazarçýsý yalandýr, varmazam bâzârine,
Gerçek olmaz eðridil, inanmazam iqrârine.
Sâdiq oldur dilini könlü ile bir eyleye,
Eðri dilden nesne gelmez, durmuþam inkârine.
Vâri möhnetdir cahânm, ne umarsan, ey könül,
Le'net olsun bu cahâna, hem cahânm vârine.
Dilberi oldu kimin kim fâni dünyâ âqibet,
Keçdi ömrü, doymadý, iriþmedi dildârine.
Texte çýxmaq istemez Mensur olan, yâ minbere,
Her kim Mensur oldu, çýxdý þâh-i eþqin dârine.
Dil satýcýsý, sözü pazarlayan yalandýr. Ben onun pa-
zarýna gitmem. Yalan söz gerçek olmaz. Onun
kabul edip söylediklerine inanmam.
Doðru kiþi, dili ile gönlünü bir eyleyendir, özü
sözü bir olandýr. Yalancýdan esaslý bir þey gelmez.
Onun söylediklerine karþý gelirim.
Ey gönül bu cihanýn varý mihnet, sýkýntýdýr, ne
umuyorsun? Bu cihana da, onun varma da lanet
olsun.
Fani dünyayý sevgili tutanlarýn ömrü geçti. Ama
sevgiliye ulaþýp doyamadýlar.
Mansur olan tahta veya minbere çýkmak istemez.
Mansur olan aþk padiþahýnýn daraðacma çýkmýþtýr.
Dünyanýn nâz ü neîmi cifedir, yine necis,
Ey könül, tâhirsen âxýr, sunma el murdârine.
Heq bilir iþini, sebr et, fâriq ol, qüsse yeme,
Veqti yetsin bu cahânm qoy ve qatlan kârine.
Hiç gül olmaz dikensiz, heç þâdi qüssesiz,
Derme gülünden ânýn, çün gülü deðmez xârine.
Çün Nesîmînin qeminden Fezl-i Heq vâqifdurur,
Qem deðil, ger kimse olmaz müttele esrârine.
Dünyanýn nazý ve nimeti pisliktir. Ey gönül, sen te
mizsin, onun pisliðine el uzatma.

Hak, iþini bilir, sabret, üzülme, rahat ol. Bu cihanýn


vadesi doluncaya kadar, onun iþine katlan.
Hiç bir gül dikensiz, hiç bir sevinç kedersiz olmaz.
Onun gülünden derme. Çünkü onun gülü di
kenine-katlanmaya-deðmez.
Nesîmî'nin gamýndan Hakk'ýn fazileti, lütfü ortaya
çýkmýþtýr. Nesîmî çektiði gamdan dolayý Allah'ýn
lütfuna mazhar olmuþtur. Onun için, hiç kimse
onun sýrlarýndan haberdar olmazsa da
önemli deðildir.

Âlemde bu gün ehdi bütün yâr ele girmez,


Yandýrdý tiken baðrýmý, gülzâr ele girmez.
Ey xeste könül, gör ne derem, menden eþit pend,
Dildâre heris olma ki, dildâr ele girmez.
Nâgis mehek oldu, qamunun qelbi deðeldir,
Bir sikke dürüst, arice dînâr ele girmez.
Tîmâre könül vermegil, ey sayru, hekim ol,
Dermanýný derd eyle ki, tîmâr ele girmez.
Ey âþiq, ânýn zülfüne yapýþ ki, bu cahanda,
Bir ancýlayýn, dilber-i eyyâr ele girmez.
Çün qem yeyirem qem deðil, ey âþiq eðer kim,
Qem yüreðe kâr eyledi, qemxâr ele girmez.
Gül çöhresinin semine pervane kimi yan,
Ânýn kimi cân yandýrýcý nâr ele girmez.
Mûsâ kime ger âþiq isen, könlünü arýt,
Saf olmayýcaq âyine, dîdâr ele girmez.
Ey âxiretin dârine âþiq, bu serâden,
Keç kim, bu keçer ersede þol dâr ele girmez.
El fâz-i Nesîmî bu gün ol mö'cüzedir kim,
Benzer ana bir lö'lö-yi þehvâr ele girmez
xxýýý
Âlemde bugün ahdine sadýk yar bulunmaz. Tiken
baðrýmý yandýrdý. Ama gül bahçesini ele ge-
çiremedim.
Ey hasta gönül, bak, ne diyorum. Benden öðüt iþit:
Sevgili için fazla hýrslý olma. Çünkü, sevgili ele gir-
mez.
Herkesin kalbi bozulmuþtur, eksik ayarlýdýr. Dam-
gasý düzgün, halis bir lira ele girmez.
Ey hasta, bakýma ümit baðlama, doktor ol. Der-
manýný dertten saðla. Çünkü derman ele girmez.
Ey âþýk onun zülfüne yapýþ. Bu cihanda onun gibi
bir oynak dilber ele girmez.
Gam yediðim gam deðil. Ey âþýk gam yüreðe iþlese
de derttaþ, gam ortaðý ele girmez.
Gül çehresinin ateþine pervane gibi yan. Onun gibi
can yakan ateþ bulunmaz.
Eðer Musa peygamber gibi gerçek âþýk isen, kön-
lünü arýt, saf eyle. Eðer ayna saf olmazsa, yüz yan-
sýmaz. (Burada yüzden kasýt Allah'ýn cemalidir.)
Ey ahiret yurduna âþýk olan, bu dünya yurdundan
vazgeç. Çünkü bu geçici dünyada iken, o yurt ele
geçmez.
Nesîmî'nin sözleri bugün öyle bir mucizedir ki,
þahlara layýk inci gibi olup ele girmez, ona sahip
olmak mümkün deðildir.
XXIV
Ehde vefa eyledi yâr-i vefâdârýmýz-
Yâr ile gör kim nece düþdü eceb kârýmýz.
Eþq-i cemâlin meni kendüde mehv eyledi,
Oldu tamam uþ bu gün eþq ile bâzârýmýz.
Qemzelerin sirrini canda dedim saxlayým,
Dýþra buraxdý könül perdeden esrarýmýz.
Eþqe elac isteme, derdine sebr eyle, dur,
Gör ki, ne derman qýlýr yâr-i vefâdârýmýz.
Kim ki, seni sevmedi, eþqine cân vermedi,
Yoxdu onun Heqqine zerrece iqrârýmýz.
Zâhid eðer âþuqe münkir olur, qem deil,
Heqq bize oldu eyan, qalmadý inkârýmýz.
Gerçi Nesîmî sözün dadýný verdi, veli,
Dâde getirdi âný lefz-i þekerbârýmýz

Vefalý yarimiz ahdine vefa gösterdi, sözünü tuttu.


Sevgiliyle iþimizin nasýl þaþýlacak hale geldiðini gör.
Yüz güzelliðinin aþký beni kendinde mahveyledi,
yok etti. Ýþte bugün aþk ile alýþ veriþimiz tamam
oldu.
Baygýn bakýþlarýnýn sýrrýný canda saklayayým
dedim. Ama, gönül, sýrlarýmýzý perdeden dýþarý bý-
raktý, ortaya döktü.
Aþka ilaç istemez. Derdine sabreyleyip bekle. Ve-
falý yarimizin derdimize ne derman edeceðim gör.
Seni sevmeyenin, aþkýnýn uðruna can vermeyenin
hakkýnda zerre kadar hüsnüniyetimiz, tanýklýðýmýz
yoktur.
Zahit, eðer aþýða ters düþse de önemli deðil. Hakk
bize apaçýk göründü. Artýk inkarýmýz, te-
reddütümüz kalmadý.
Gerçi Nesîmî, her ne kadar sözün tadýný vermiþse
de, bu tatlý sözlerimiz onu insafa getirdi
XXV
Câne sen candan ne kim gelse, ciðerler aðrýmaz,
Heq bilir, bir zerre neþterden damarlar aðrýmaz.
Þaha, mehrinden midir, yâ âþinâlýqdan mýdýr,
Cismimi ser tâ qedem min gez yararlar, aðrýmaz.
Fitvasinden zahidin nâheq meni ger soyalar,
Qem deðil senden- þehâ, görcek damarlar aðrýmaz.
Zahidin efsânesinden soydular nâhaq meni,
Heq bilir senden, þehâ, sâhib nezerler aðrýmaz.
Þiþemi çün daþe çaldým, Heqqi izhâr eyledim,
Çeþm-i ahvel aðrýdan arif beþerler aðrýmaz.
Zahidin bir barmaðm kessen dönüb Heqden qaçar,
Gör bu gerçek âþiqi serpâ soyarlar, aðrýmaz.
Cehl-i nâmerdin qaçan meydan gününde yeri var,
Er bilir meydân qedrin kim, qedirler aðrýmaz.
Canýma, sen canýmdan ne gelse, gönlüm incimez.
Hak bilir, bir zerre neþterden damarlar acýmaz.
Ey sultaným, senin sevginden midir, yoksa sana
olan aþinalýktan mýdýr bilmem; vücudumu baþtan
ayaða bin kere yararlar, hiç aðrýmaz.
Zahidin fetvasýyla haksýz yere derimi yüzseler bile
senden þikayetçi olmam. Ey sultaným seni görünce
damarlar aðrýmaz.
Zahidin safsatasýyla haksýz yere benim derimi yüz-
düler. Doðrusu, ey sultaným senin nazarýna uð-
rayanlar acý çekmez.
Þiþeyi taþa çaldýðým için, arý namusu bir kenara bý-
raktýðým için, Hakk'ý ortaya çýkardým. Eðri bakan
gözlerin nazarýndan, gönül gözüyle bakanlar et-
kilenmez.
Zahidin bir parmaðýný kessen, Hak yolundan
dönüp kaçar. Gerçek âþýðý ise baþtan ayaða yüz
seler, þikayet etmez.
Namert cahilin vakti gelince meydanda yeri olur
mu? Meydanýn kýymetini yiðitler bilir. Kadir kýy-
met bilenler sýzlanmaz.
Soyun, ey murdar sallaxlar, Nesîmînin tenin,
Bunca nâmerdi görün, bir er qýyarlar; aðrýmaz.
Ey murdar yüzücüler, Nesîmî'nin derisini soyun,
bakalým. Bunca namert bir er kiþiyi kýyarlar. Ama
acý veremezler.
XXVI
Mana sensiz cahân ü cân gerekmez,
Vüsâlm var iken hicran gerekmez.
Leb-i le'lin zülal âbinden ayrý,
Þerâb-i çeþme-yi heyvan gerekmez.
Qemindir könlümün taxtýna sultan,
Bir iqlîme iki sultan gerekmez.
Yeter derdin deva müþtâqe, neçün,
Ki, derdin bilene derman gerekmez.
Gülüstânm gülü sensiz tikendir,
Mana sensiz gül ü reyhan gerekmez.
Gel, âþiqlerin rizvâni hüsnün,
Ki, sensiz âþiqe rizvân gerekmez.
Ýki âlemde dîdârmdan özge,
Mana, ey sûret-i Rehmân, gerekmez.
Vüsâlm þerbetin içen muhibbe,
Ferâqýn âðusu çendân gerekmez.
Mana sebr eylemek sensiz nigârâ,
Eðer müþkül, eðer âsân gerekmez.
Ezelde qýlmýþam eþqinle peyman,
Bütün peyman, sýmq peyman gerekmez.
Kesilmez gerçi veslinden Nesîmî,
Gözünden olduðun pünhân gerekmez.

Ey sevgili, bana sensiz cihan gerekmez. Sana ka-


vuþmak varken, senden ayrýlmak gerekmez.
Senin kýrmýzý dudaðýnýn saf suyundan baþka,
hayat çeþmesinin þarabý gerekmez.
Senin gamýn, kederin gönlümün tahtýna sultan ol-
muþtur. Bir ülkeye iki sultan olmaz. Ben ondan
baþkasýný sultan olarak istemem.
Derdini bilene derman gerekmediði için, deva ara-
yanlara derdin yeter,
Sensiz gülbahçesinin gülü dikendir. Bana sensiz
gül ile reyhan gerekmez,
Ey güzelliði, âþýklarýn cenneti olan gel. Sensiz âþýða
cennet gerekmez.
Ey Rahman'm sureti, bana iki âlemde seni sey-
retmekten baþkasý gerekmez.
Kavuþma þerbetini içen âþýða, ayrýlýðýn agusu asla
Ey sevgili bana sensiz sabreylemek, kolay da
olsa zor da olsa gerekmez.
Ezelde senin aþkýnla sözleþmiþim. Artýk bana
bütün veya yarým baþka anlaþma gerekmez.
Gerçi Nesîmî senin birlikteliðinden hiç
ayrýlmaz. Ama senin de onun gözünden
gizlenmen gerekmez.
XXVII
Sen mene yâr ol ki, könlüm bir dexî yâr istemez,
Könlümün dildârý sensen, özge dildâr istemez.
Cennet-i ednin temaþasý ruxun gülzârýdýr,
Kim ki þol gülzârý buldu, özge gülzâr istemez.
Tâ ebed hirman imiþ Heqden nesibi her kim ol,
Senden, ey dilber, iki âlemde dîdâr istemez.
Gönlümün bir daha yar istememesi için sen bana
yar ol. Gönlümün sevgilisi sensin, baþka sevgili is-
temez.
Adýn cennetinin seyri yanaðýnýn gül bahçesidir. O
gül bahçesini bulan, baþka gül bahçesi istemez.
Ey dilber senden iki âlemde yüzünün seyrini is-
temeyenin, sonsuza kadar Hak tan nasibi mahrum
olm akmýþ:
Könlümün meqsûdi sensen, haceti Heqden budur,
Hacetinden ayru könlüm nesne zinhar istemez.
Gel ki, sensiz könlüm, ey cân ü cahânýn hâsili,
Künfekânm hâsilinden oldu bîzâr, istemez.
Sorma, ey dilber, mana kim, hacetin menden nedir?
Çünki me'þûqinden ayrý âþiq-i zâr istemez.
Kim ki, zülfünün xeyâlý baðladý könlünde ol,
Râhib-i deyr oldu, ondan özge zünnâr istemez.
Ýsterem âlemde yârýn sirrini fâþ eyleyem,
Müddeînin caný yanar qemden, eðyâr istemez.
Yüzini bîperde görmek isterem daim; veli,
Münkirin görmez gözü çün keþfi esrar istemez.
idis fe-
Ýstedi Heqden Nesîmî, veslini, buldu murad,
Mâlik-i dîdâr olubdur, gene ü dînâr istemez.
Gönlümün maksadý, gayesi sensin. Gönlümün
Hak'tan isteði budur. Gönlüm bu isteðinden baþka,
aslabirþeyistemez.
Ey canýn ve cihanýn varý gel, sensiz gönlüm cihanýn
varlýðýndan usanmýþtýr, cihaný istemez.
Ey dilber, bana "Benden istediðin nedir?" diye
sorma . Ben sevgilimden, benden baþka bir aðlayan
âþýðýnýn olmamasýný isterim.
Senin zülfünün hayalini gönlüne baðlayan kiþi, ki-
lise rahibi oldu. Ondan baþka baðlamak için zün-
nar gerekmez.
Âlemde sevgilinin sýrrým açýklamayý isterim. Kuru
iddiacýlarýn gamdan caný yanar. Bunu sahte aþýklar
istemez.
Ey sevgili yüzünü örtüsüz olarak görmek isterim;
Ýnkar edicinin gözü, sýrlan keþfetmek istemediði
içn görmez.
Nesîmî Hak'tan kavuþmayý diledi ve muradýna
eriþti. Sevgilinin yüzünü görmüþtür, artýk para-pul
istemez.
XXVIII
Ayrýlýqdan yar menim baðrýmý büryân eyledi,
Özünü bir yana saldý, meni bir yan eyledi.
Ze'ferâne benzimi dönderdi ol bîrehm yar,
Düþmeni xendan edib dostumu giryân eyledi.
Aldý könlüm, qýlmadý ol bî-vefâ bir kez vefa,
Yýxdý me'mur þehrini, gör nece vîrân eyledi.
Canýmýn zexminden, ey cân, xâb gelmez eynime,
Ciðerimde zexm-i peykan- tîr-i müjqân eyledi.
Eþiderse daþ erir hesretde âh ü zarýmý,
Ol gülendam yârý gör kim, könlümü zindan eyledi.
Cehd qýldým çox, vüsâle yetmedim, çekdim feraq,
Tedbir âna neylesin- teqdîri Yezdan eyledi.

Ey Nesîmî, sübhdem var, erz qýl dildâre,


Çjemzeye versin nesîhet, yoxsa çox qan eyledi.
Ayrýlýktan dolayý yar benim baðrýmý kebap eyledi.
Kendini bir yana, beni bir yana attý.
O merhametsiz sevgili, benzimi safran rengine
dönderdi. Düþmanýmý güldürüp, dostumu aðlattý.
O vefasýz gönlümü aldý. Ama bir kez bile vefa gös-
termedi. Ýmar edilmiþ þehrini yýkýp, nasýl viran ey-
ledi.
Ey can, canýmýn yarasýndan gözüme uyku girmez.
Ciðerimde kirpiðinin oku temren yarasý meydana
getirdi.
Hasretten aðlayýp sýzlamamý iþitirse taþlar erir. O
gül endamlý yari gör ki, gönlümü zindana çevirdi.
Çok gayret ettim, kavuþamadým, ayrýlýktan dolayý
elem çektim. Buna tedbir neylesin. Bunu Allah tak-
dir eylemiþ.
Ey Nesîmî (Nesîmî kelimesi ayný zamanda rüzgar
mânâsýnda da kullanýlmýþtýr), seher vakti gidip
sevgiliye arz et. O çok kan döken gamzesine na-
sihat etsin.
:
XXIX
Firqetin yandýrdý baðrým, yüreðim qan oldu, gel,
Gel ki, dîdârm bu sayru câne derman oldu, gel.
Dünyanýn nâz ü neîmi, bað ü bustâný mene,
Sensiz ey sultân-i xûban, bend ü zindan oldu, gel.
Ýstedi le'lin ferâqi canýmý yaxmaq, veli,
Þövqe yanmýþ câne veslin âb-i heyvân oldu, gel.
Ol könül kim, dâima iþi seninle vesl idi,
Yandý þövqünden esîr-i derd ü hicran oldu, gel.
Cânýmm caný vüsâlýndýr, vüsâlýndan âný,
Tâ kim ayýrdý felek, bîçâre bîcân oldu, gel.
Âþiqin bað ü gülüstâný üzün gülzârýdýr,
Qanqý gülzârýn adý gülsüz gülüstân oldu, gel.
Ma'cüzâtmdan yanaðýn, möhkemâtmdan saçun,
Xâr ü xâþâký cahânýn verd ü reyhan oldu, gel.
Behr-i bîpâyâne þövqün canýmý qerq eyledi,
Gör ne bîdâd eyledi hicrin, ne tûfân oldu, gel.
Cennetin sehninde tûbâ vâleh ü âþüftehal,
Qâmetin hüsn ile, ey servim, xurâmân oldu, gel.
Tâ meni teqdîr-i Yezdan eyledi senden cüda,
Könlümün hâli periþan, dîde giryân oldu, gel "
Ayrýlýðýn baðrýmý yaktý, yüreðim kan oldu, gel. Bu
hasta cana senin yüzün derman oldu, gel.

Sensiz dünyanýn güzellikleri, nimetleri, baðý ve


bostaný bana karanlýk, esaret oldu. Ey güzeller sul-
taný gel artýk.
Lâl renkli dudaðýnýn ayrýlýðý canýmý yakmak istedi.
Lâkin, arzuyla yanmýþ olan cana, senin kavuþman,
hayat suyu oldu gel.
Çabalarý daima seninle kavuþmak için olan bu
gönül, senin arzunla yanýp, ayrýlýðýn ve dertlerin
esiri oldu, gel.
Benim canýmýn caný seninle beraber olmadýr, sana
kavuþmadýr. Felek onu, seninle beraber olmaktan
ayýrdýðýndan beri çaresiz, cansýz hale düþtü, gel.
Âþýðýn baðý ve gül bahçesi, senin gül bahçesi gibi
olan yüzündür. Gülsüz hangi gül bahçesinin adý
gülistan oldu, gel.
Yanaðýnýn mucizelerinden (mucizevî gö-
rüntüsünden), saçýnýn belirgin ayetler -gibi olan
tesir- inden dolayý, cihanýn çöpü, süprüntüsü gül
ile reyhan oldu, gel.
Sana olan düþkünlüðüm canýmý engin denize
gömdü. Ayrýlýðýnýn nasýl zulmettiðini, nasýl bir tu-
fana sebep olduðunu gel de gör.
Ey selvi boylum, güzelliðin sayesinde endamýn, sa
lma salma yürüyen bir selvi gibidir. Onun kar
þýsýnda cennetteki Tuba bile þaþkýn ve aciz bir hal
dedir.
Allah'ýn takdiri beni senden ayýrdýðý için, gönlüm
periþan, gözüm yaþlý oldu, gel.
Çün Nesîmî senden ayrý bildi kim, yoxdur, vücud, Nesîmî, senden ayrý bir nesneni
n olmadýðýn bil-
Derd ü derman vesl ü hicran, cümle yeksan oldu, gel. diðinden beri, dert ile der
man, birlik ile ayrýlýk
hepsi bir oldu, gel.

Tâ üzün gördüm, nigârâ, qemden âzâd olmuþam,


Qulluðunda pâdiþâhým, hüsnüne þâd olmuþam.
Gelmiþem dîdârine tâ canýmý qurban edem,
Ey dodaði cân-i Þîrin, gör ne Ferhâd olmuþam.
XXX
Ey sevgili yüzünü görünce gamdan kurtuldum.
Padiþahým, sana kulluk ederken güzeliðinden do-
layý þad oldum.
Canýmý kurban etmek için huzuruna geldim. Ey
dudaðý, caný þirin olan sevgili, nasýl Ferhad ol-
duðumu bir gör ("Þirin"kelimesi ayný zamanda
þahýs ismi olarak da kullanýlmýþtýr).
Tâ cemâlin müshefinden oxuram sebü'l-mesan,
Seb'exânem, hâfizem, tefsirde ustâd olmuþam.
Lâmekânm eyn-i me'mûrundan oldun, ey hebib,
Lâmekân esâsýna gör kim, ne bünyâd olmuþam.
Qâmetinden tâ iraq etdi meni dövr-i felek,
Hesretinden men qulâm-i serv-i âzâd olmuþam.
Nil Ýrmaðý daþdý, tutdu Misrin çevresini,
Heleb, Baðdâd buldum, gör neye þâd olmuþam.
Tâ Ýrâqistâný gezdim, bir müvehhid bulmadým,
Âþiq-i Misrem, yene müþtâq-i Baðdâd olmuþam.
Çün seni gördü Nesîmî der beâvâz-i bülend,
Eþq ile men âþinâyam, eql ile yâd olmuþam.
Yüzünün güzellik kitabýndan Fatiha sûresi'ni oku-
rum. Ben Fatiha okuyaným, hafýzým, tefsirde üstad
olmuþum.
Ey dost, mekaný olmayan (Allah)m imar ettiðinin
aynýsýsm. O mekansýz olanýn aslýna nasýl temel ol-
duðunu gör.
Talih beni senin boyundan uzaklaþtýrdýðý için,
onun hasretinden ben o yürüyen servinin kölesi,
esiri olmuþum.
Nil ýrmaðý taþýp Mýsýr'ýn her yanýný bastý. Ben
Haleb'i Baðdad'ý bulum. Niçin sevindiðimi gör.
Bütün Irak'ý gezdim bir tek Allah'ýn birliðine ina-
nan bulmadým. Mýsýr âþýðýyým, ama yine de Bað-
dad'ý arzu ederim.
Nesîmî seni gördüðü için yüksek avaz ile, "Ben
aþk
ile aþinayým, akýla uzaðým" der.
XXXI
Hilâle döndü qemer qaþlarýn hilâlinden,
Boyandý qane qýzýl gül yanaðýn âlinden.
Çeleb seni nece þîrin dodaqlý yaratmýþ,
Ki, sekebil utanýr leblerin zülâlýndan.
Ayýn hilâli eðer ki, güneþden alýr nur,
Bu ayý gör ki, güneþ nur alýr hilâlmdan.
Qara benin ne eceb türfe hâle düþmüþdür,
Bu hâli bilmeyenin hiç sorma halýndan.
Tevildir saçýnýn qissesi vü sirri deqiq,
Eðer inanmaz isen sor bu nükte xâlýndan.
Ne hüsn olur bu, ne suret eleyke eynüllah,
Ki, mest olur görcek eql ânýn kemâlmdan.
Cefâda yana-yana gör ki, men neler çekirem,
Bu eyni fitneli yârýn cefâ vü âlýndan?
Cefâlari ne qeder acý ise yeyrekdir,
Ânýn acýsý reqîbin yað ile balýndan.
Çeleb Nesîmîye çün eskik eylemez bir þal,
Ne etlesinden umar kimsenin, ne þalýndan?
Ay kaþlarýn hilaline imrenip hilale döndü. Gül, ya-
naðýnýn al rengine imrenip kýzýl kana boyandý.
Allah seni öylesine þirin dudaklý yaratmýþ ki, du
daklarýn tatlý suyundan, cenneteki selsebil suyu
utanýr.
Ayýn hilali her ne kadar güneþten ýþýk alýrsa da, bu
ayýn hilalinden güneþin ýþýk aldýðýný gör.
Senin kara benin þaþýlacak bir hale düþmüþtür. Bu
hali (hal, kelimesi ayný zamanda "ben" mânâsýnda
da kullanýlmýþtýr) bilmeyenin halini sen de hiç
sorma.
Saçýnýn hikayesi uzun, sýrrý incedir. Eðer inan-
mazsan onu ince mânâ yüklü beninden sor.
Allah seni görsün, gözetsin. Sendeki bu yüz, bu
güzellik kusursuz olduðu için, akýl onu görünce
mest olur, kendinden geçer.
Bu gözü ortalýðý karýþtýran sevgilinin hilesin den,
eziyetinden düþtüðüm cefada yana yana neler çek-
tiðimi bir gör.
Onun cefalarý ne kadar acý olsa da rakibin yað ile
balýndan daha iyidir.
Allah, Nesîmî'den bir þalý esirgemeyeceðinden, o,
hiç kimseden ne atlas umar, ne de þal.
XXXII
Canýmý yandýrdý þövqün, ey nigârým, qandasan?
Gözlerim nûri, iki âlemde varým, qandasan?
Baðrýmý qan eyledi acý feraðýn, gel iriþ,
Ey lebi vüslit þerâb-i xoþgüvârým, qandasan?
Firgetin xâri meni gör ki, ne mecruh eyledi,
Ey gözü nergis hebîb-i güzârým, qandasan?
Sebrimi yaðmaladý þövqün, qerârým qalmadý,
Ey menim ârâmým, ey sebr ü qerârým, qandasan?
Eyledi eþqin meni qalxan melâmet tîrine,
Ey gözü, qaþý yelekli þehriyârým, qandasan?
Tâ üzin seminden uzaq düþmüþem pervane tek,
Yanaram leyi ü nahâr, ey nur ü nârým, qandasan?
Senden ayru könlüme yoxdur vefalý yâr ü dust,
Ey vefasýz hüsnü kâmil yâr-i ðârým, qandasan?
Deldi hicranýn oxu eþqinde yanan baðrýmý,
Suret ü me'nide, ey çapiksüvârým qandasan?
Zülfüne vermiþ emânet haq ezelde sirrini,
Ey emânetdar, emîn-i girdikârým, qandasan?
Qatý müþtaq olmuþam zülf ü üzârm bûyine,
Ey üzü gülsen, saçý miskin tatarým, qandasan?
Bâdilen gönder saçýn bûyin mana her sübhdem,
Tâ ki, yandým, keçdi hedden intizârým, qandasan?
Âþiqin cennet-i edni þol cemâlin veslidir,
Ey þerâb-i kövserim, getmez xumârým, qandasan?
Yâr içün her gûþede min div olur düþman mene,
Ey sevâd-i E'zem ü mohkem hesârým, qandasan?
Çün Nesîmîdir bu gün eyyâm-i eþqin Xosrovi,
Ey þekerleb, yâr-i þîrin rûzigârým, qandasan?
Ey sevgilim, sana kavuþma arzusu canýmý yaktý,
nerdesin? Gözlerimin nuru, iki âlemdeki varlýðým
nerdesin?
Senden ayrýlmanýn acýsý baðrýmý kana boyadý; gel
yetiþ. Ey dudaðý hoþ içimli birlik þarabým, ner-
desin?
Senden ayrý olmanýn dikeninin, beni nasýl ya-
raladýðýný gör. Ey nergis gibi baygýn bakan gözlü,
gül yanaklý dostum nerdesin?
Sana kavuþma arzusu, sabrýmý yaðmaladý; du-
ramaz oldum. Ey benim huzur kaynaðým, sabýr ve
dayanma kaynaðým nerdesin?

Senin aþkýn beni kýnama okuna kalkan etti. Ey kaþý


gözü ok olan sultaným nerdesin?
Yüzünün ýþýðýndan uzak düþtüðüm için, pervane
gibi gece gündüz yanarým. Ey ateþim, ýþýðým ner
desin?
Senden baþka vefalý yar, dost gönlümde yoktur. Ey
vefasýz mükemmel güzelim, sadýk yarim nerdesin?
Ayrýlýðýn oku, aþkýnla yanan baðrýmý deldi. Ey bi-
linende ve bilinmeyende at koþturaným nerdesin?
Hak ezelde sýrrýný senin zülfüne emanet vermiþ. Ey
emanet sahibim, ey Allah'ýna güvendiði nerdesin?
Zülfünün ve yanaðýnýn kokusuna son derece arzu
duymaktayým. Ey yüzü gülsen, saçý mis kokulum
nerdesin?
Artýk beklemeye tahammülüm kalmadý, yandým.
Saçýnýn kokusunu bana her sabah esen yel ile gön-
der. Nerdesin?

Aþýðm Adn cenneti, þu güzelliðine kavuþmadýr. Ey


kevser þarabým, gitmeyen sarhoþluðum, nerdesin?
Yar için, düþman bana, her köþede binlerce dev
olur. Ey ulu sýðmaðým, saðlam kalem, nerdesin?
Bugün aþk devrinin Hüsrev'i Nesîmî'dir. Ey þeker
dudaklý, tatlý esintili yarim (Þirin'im) nerdesin?
XXXIII
Âline vermiþem könül, âli çox âle düþmesin,
Yanaðýnýn qýzýl gülü, üstüne jale düþmesin.
Zülfü uzun qesîdedir, kimse iriþmez ucuna,
Fikri xetâ, dili qýsa, qýyl ile qala düþmesin.
Kirpiðinin esîriyem þol ala gözlü fitnenin,
Kimse ânýn xeyâlinin âline âla düþmesin.
Saçý qarasýnýn qemin ol ne bilir ki, çekmedi,
Sirr bilene yeter bu söz, anca suâle düþmesin.
Münkirin eðri gözleri yüzüne baxmasun ânýn,
Kemnezerin yavuz gözü hüsnü cemale düþmesin.
Eþqile çünkü gelmiþem âleme, qoymazam âný,
Terkini ur deyen mana cürm ü vebale düþmesin.
Xelvet ü erbeîn ile kimse iriþmedi Heqqe,
Zöhd ü selâhe meyi eden fik-i mehâle düþmesin.
Hüsnde Heqq ânýn kimi bir dexî cân yaratmadý,
Huriye benzeden âný vehm ü xeyâle düþmesin.
Düþdü bu kemend-i zülfüne könlü Nesîmînin nece,
Caný bu resme yanmasýn, kimse bu hâle düþmesin.
Hilesine gönül vermiþim, aldanmýþým; hilesi çok
hileye düþmesin ("al" kelimesi "renk" ve "aile"
mânâlarý da gözönüne alýnarak kullanýlmýþtýr). Ya-
naðmýn kýzýl gülünün üzerine kýraðý düþmesin.
Sevgilinin zülfü uzun bir kasidedir, onun ucuna
kimse eriþemez. Fikri hatalý, anlatýmý yetersiz
olanlar dedikoduya düþmesin.
O ela gözlü fitnenin kirpiðinin esiriyim. Kimse
onun hayalinin büyüsüne kapýlmasýn.
Siyah saçlarýnýn gamýný, çekmeyen ne bilsin. Bu
söz sýr bilene yeter; öyle sorup durmasýn.
Ýnkar edenin eðri gözleri, onun yüzüne bakmasýn.
Nazarý deðen kiþinin kötü gözü, yüze ve güzelliðe
denk gelmesin.
Ben bu âleme aþk ile geldiðim için onu
terketmem. Bana onu terket, diyerek suça, günaha
düþmesinler.

Halvet (tenha kalmakla) ile, kýrk gün (çile


çekmek) ile kimse Hakk'a ulaþamadý. Dünyadan
el etek çekip ibadete yönelenler, olmayacak fikre
düþmesinler.
Allah, güzellikte onun gibi bir daha can yaratmadý.
Onu huriye benzeterek kuruntuya hayale ka
pýlmasýnlar,
Nesîmî'nin gönlü zülfünün kemendine öylesine
düþtü ki; hiç kimsenin caný o kadar yanmasýn, hiç
kimse bu hale düþmesin.
XXXIV
Dün ü gün müntezirem, men ki, bu pergâr nedir?
Künbed-i çerx-i felek, gerdîþ-i devvâr nedir?
Bu doqquz çetr-i müelleq neden oldu tertib,
Felek altýnda qamû kövkeb-i seyyar nedir?
Feleyin esli nedendir, meleyin nesli neden,
Âdemin suretine bunca telebkâr nedir?
Güneþin gürsü neden yer üzüne þö'le verir?
Yene bir me'þelde nur nedir, nâr nedir?
Öd ü su, torpað ü yel adý nedendir âdem,
Âna secde ne için, Ýblise inkâr nedir?
Ben gece ve gündüz, ölçünün, âlemin dönüþünün
ve feleðin çarkýnýn kubbesinin ne olduðunu an-
lamak için gözlemekteyim.
Bu boþlukta duran dokuz çadýr (dokuz felek)
neden tertip edildi? Feleðin altýndaki bunca gezici
yýldýzlar nedir?
Feleðin aslý, meleðin nesli nedendir? Ýnsanýn su-
retine bunca talip niye?
Güneþ yuvarlaðý yeryüzüne niçin ýþýk verir? Bir
meþalede ýþýðýn ve ateþin bir arada bulunmasý
nedir?
Ateþ, su, toprak ve yelin adý niçin Âdem'dir, in-
sandýr? Ýblis'e karþý gelinmesi, Âdem'e secde edil-
mesi nedendir?
Mûse vü Tûr nedir, Þibli vü Mensur nedir,
Ejdehâ olan aðaç riþte ilen dar nedir?
Ke'ba vü deyr nedir, qeyr nedir, seyr nedir,
Mescid ü bütkede vü xirqe vü zünnâr nedir?
Elm-i Qur'an ü hedîs ü xeber ü vez ile ders,
Qamu bir meni imiþ, bunca bu tekrar nedir?
Kim ki pervane sifet eþqe yaxýlmaz, yanýlýr,
Ne bilir ol seme kim, pertöv-i envâr nedir?
Kim ki, bilmez özünü, bilmeye hergiz sözünü,
Kendözün anlamayan bilmedi bu kâr nedir?
Xýzra hemrâh ola gör, tâ bileþen elm-i ledün,
Sana me'lûm ola bu qisseden exbâr nedir?
Ger hava berzexine düþmez isen anlayasan,
Yolun içinde sene keþf ola, esrar nedir?
Bir çibin te'bine bax, bâl neden, zehr neden,
Yene bir yerde eceb gene nedir, mâr nedir?
Elm-i tövhid oxuyan medrese elmin oxumaz,
Gör ki, bir rivzenede kâr nedir, bâr nedir?
Gülgil, ey dust, qamû müddeiler körlüðüne,
Sene asan qýlaym bunca bu düþvâr nedir?
Terk evinde sen eðer hemçu Nesîmî olasan,
Bir gün ola deyeler cübbe vü destâr nedir?
Musa ve Tur, Þibli ve Mansur nedir? Ejderhaya
dönen aðaç nedir? Ýp ile daraðacý nedir?
Kabe nedir, kilise nedir? Gayr nedir, seyir nedir?
Mescit nedir, puthane nedir? Hýrka nedir, papaz
kuþaðý nedir?
Kur'an ilmi, hadis, haber, vaaz ve ders hepsi bir
mânâ içinmiþ. O halde bunca tekrar niye?
Pervane gibi aþka yanmayan, yanýlýr. O seme,
þaþkýn nur ýþýðýnýn ne olduðunu ne bilsin?
Kendini bilmeyen, sözünü de asla bilmez.
Kendim anlamayan, bu iþin ne olduðunu
bilemedi.
Ledün ilmini (Allah'ýn ilham yoluyla verdiði ilmi)
bilmek istersen Hýzýr'a yoldaþ ol. Bu kýssadan
hissenin ne olduðunu sana malûm ola.
Eðer arzu cehennemine düþmezsen, daha yolda
iken sana sýrlar açýklanýr, sýrlarýn ne olduðunu
anlarsýn.
Þu arýnýn yaratýlýþýna bir bak, onu incele. Bal ile,
zehir neden ayrý ayrý, hiç birbirine karýþmýyor.
Acaba hazine ile yýlan niçin bir arada bulunur?
Tevhit ilmi okuyan medrese ilmini okumaz. Bu
pencereden iþin gücün ne olduðunu gör.
Ey dost, bütün iddia edenlerin körlüðüne gül.
Ben sana bunca zoru kolay edeyim.
Terk evinde Nesîmî gibi olayým dersen, bir gün
sana "Bu cübbe ve destar ne?" diye sorarlar.
XXXV
Ey özünden bîxeber, gel Haqqý taný, sendedir,
Gel vücûdun þehrine seyr et, gör âný sendedir.
Qandadýr deyü ne sergerdan gezirsen zenn ilen,
Gezmegil her menzili çün cân mekâný sendedir.
Men ne vech ilen deyem Haqqý ki, senden ayrýdýr,
Çün gözümle görmüþem, Haqqm nizâmý sendedir.
Bülbül-i qüdsî isen, ayrý gülüstan gözleme,
Seyre çýx, rûh'ul-emînin gülsitâm sendedir.
Ey kendinden habersiz, gel Hakk'ý taný, zira o sen-
dedir. Vücudun þehrine girip seyret. Onun sende
olduðunu görürsün.
Zanna kapýlýp nerdedir diye þaþkýn þaþkýn gezersin.
Boþuna her yeri gezip durma. Çünkü canýn mekaný
sendedir.

Ben Hakk'm senden ayrý olduðunu nasýl söy-


leyebilirim? Çünkü Hakk'm nizamýnýn sende ol-
duðunu gözümle görmüþüm.
Ýlahî bir bülbül isen baþka bir gül bahçesi arama.
Ruhulemîn'in (Cebrail'in) gül bahçesi sendedir, seyre
çýk.
Yeddi müshefdir yüzün, iþte qirâetlen tamam,
Âlim ol ol sebadan, çün sebagâni sendedir.
Suret ü nitqin kelâm-i lâyezeli tâ ebed,
Xalqa tefsir eyle çün, þerh ü beyâný sendedir.
Ey Nesîmî, menti qut-teyrin beyânýn eyle
kim, Bileler sîmurg-i qâfm âþiyâný sendedir.
Yüzün yedi mushaftýr. Senin yüzün nazil olan
sahife ve kitaplarýn tamamýdýr. Onu iyice oku.
Onlarý okuyarak âlim ol. Çünkü onun okuyucusu
sendedir.
Görünüþün ve sözün ebedîyyen zevali olmayana
ait kelamdýr. Onun þerhi, açýklamasý sende olduðu
için halka sen izah et.
Ey Nesîmî, Kaf daðýnýn simurgunun yuvasmm
sende olduðunu bilmeleri için kuþlarýn diliyle söyle.
XXXVI
Cahan üzün güneþinden münevver olmuþdur,
Sebâ saçýn qoxusundan müenber olmuþdur.
Lebin qatýnda ki, andan utandý âb-i heyât,
Þeker sözün, ne deyim,çün mükerrer olmuþdur.
Duâ ile ne dileyim seninçin Heqden kim,
Ýki cahan sene Heqden müyesser olmuþdur.
Kimin ki, könlü diledi ayaðýný öpmek,
Baþýný oynamaq âna müqerrer olmuþdur.
Nesîbimi se'y ile nece artýrým, çünkim,
Ezelde "nehnü qesemnâ" müqerrer olmuþdur.
Seher yeli eseli sünbülün diyarýndan,
Meþâm-i ehl-i mehebbet müetter olmuþdur.
Nesîmî, ey þah-i xûban, cemâlin göreli,
Gözünde sûret-i Rehman müsevver olmuþdur.
Cihan, yüzünün güneþinden aydýnlanmýþtýr.
Sabayeli güzel kokusunu senin saçýnýn kokusundan
almýþtýr.
Dudaðýmýn karþýsýnda hayat suyu, ondan utandý.
Sözün þekerdir. O çok anýldýðý, konuþulduðu için
bana diyecek birþey kalmadý.

Ýki cihan, Hak'tan sana lütfedildiði için, ben duâ


edip de Hak'tan senin için ne dileyeyim.
Gönlü, sevgilinin ayaðýný öpmek isteyenin, baþýný
ortaya koymasý kaçýnýlmazdýr.
Nasibimi çalýþma ile arttýramam. Çünkü ezelde
"Kimse kimsenin rýzkýný, nasibini yemez." kararý
verilmiþtir.
Sümbül (saçmm) diyanndan seher yeli estiðinden
beri, muhabbet ehlinin burnu ýtýrlanmýþtýr.
Ey güzellerin sultaný, Nesîmî senin yüzünü gör-
düðünden beri, gözünde Rahman'm sureti be-
lirmeðe baþlamýþtýr.
XXXVII
Dodaðm qendine þekker dediler,
Cân-i þîrîne gör neler dediler?
Dediler kim, dehâný yoxdu ânýn,
Bîxeberler eceb xeber dediler.
Cân demiþler dodaðýna, hey-hey,
Bu sözü gör ne müxteser dediler.
Þâme benzetdiler qara saçýný,
Ârizin nûrine seher dediler.

Dudaðýnýn tatlýsýna þeker dediler. Þirin canýna


neler neler dediklerini gör.
Onun aðzý yoktur dediler. Habersizler þaþýlacak bir
Dudaðýna sadece can demiþler. Bu sözü ne kadar
kýsaltýlmýþ dediler.
Kara saçýný geceye benzettiler. Yanaðýnýn nuruna
ise seher dediler.
Ehl-i me'ni xoceste suretine,
Me'ni-i vâhib'üs-süver dediler.
Mânâ ehli, onun mübarek suretine, suret ba-
ðýþlayanýn ta kendi dediler.
Enberefþan saçýnla ârizine,
Yâsemin üzre müþk-i ter dediler.
Þeb-i yeldâdurur saçm gecesi,
Suretin bedrine qemer dediler.
Kirpiðin oxuna, qaþýn yayma,
Âþiqin sînesi siper dediler.
Bax ânýn üzüne Allâhmý gör,
Ehl-i me'ni budur nezer dediler.
Heqden olmuþ iraq ânlar kim,
Seni, ey nûr-i Heq, beþer dediler.
Ey Nesîmî, mühît-i e'zemsen,
Gerçi elfâzma gövher dediler.
Amber saçan saçm ile yanaðýna yasemin üzerinde
taze misk dediler.
Saçýnýn gecesi, yýlýn en uzun gecesidir. Suretin
ayýn ondördü gibi olduðu için, ona ay dediler.
Senin kaþýn yayma, kirpiðinin okuna âþýðýn si-
nesini siper dediler.
Mânâ ehli, "Onun yüzüne bakýnca Allah'amý gör.
Ýþte asýl bakma, nazar budur." dediler.
Ey Hakk'ýn nuru, Hak'tan uzaklaþmýþ olanlar sana
beþer dediler.
Ey Nesîmî, senin sözlerine cevher dediler. O halde
sen (bu cevherlerin çýktýðý) büyük denizsin.
XXXIII
Âlemde bu gün sencileyin yâr kimin var?
Ger vâr desen, yox demezem, vâr, kimin var?
Dildâr-i mecazi bulunur âþiqe yüz min,
Benzer sana tehqîqde dildâr kimin var?
Tatara saçm tozunu tüccar ile gönder,
Tâ kim, bileler, nâfe-yi Tatar kimin var.
Ey buncuðu dürdâne satan, gövherini bil,
Tâ kim bileþen, Lö'lö-i þehvâr kimin var.
Eyyâr kimi türresi menden könül aldý,
Þol türre kimi dilber-i eyyâr kimin var?
Mehbûb qemer üzlü,boyu sidre öküþdür,
Yanaqlarý gül, le'li þekerbâr kimin var?
Eþqin qemine eylemiþem könlümü mesken,
Bir mencileyin mexzen-i esrar kimin var?
Gerçi yanaðý metle'ül-envârýdýr ânm,
Zülfi kimi bir metle'ül-envâr kimin var?
Ey nisbet eden üzünü gülzâr ile baðe,
tek ânýn gülsen ü gülzâr kimin var?
Ýsbât ederem daim ene'l-Heqqimi Heqden,
Bir mencileyin âþiq-i berdâr kimin var?
Cân ile cahan yâre feda qýldý Nesîmî,
Ânm kimi bir yâr-i vefâdâr kimin var?
Bugün âlemde senin gibi yari olan kim var?
Var dersen yok demem. Var ise kimin var?
Aþýða binlerce görünüþte sevgili bulunur.
Gerçekte sana benzeyen sevgili kimin var?

Tatar miskinin kimde olduðunu bilmeleri için, sa-


çýnýn tozunu tüccar ile Tatar diyarýna gönder.
Ey boncuðu inci diye satan, kimin þahlara layýk in-
cisi olduðunu bilebilmen için, kadir kýymet bil.
Sevgilimin kakülü dolandýrýcý gibi gönlümü ben-
den aldý. O kývrým kývrým kakül gibi dolandýrýcý
sevgili kimin var?
Ay yüzlü Sidre boylu sevgili çoktur. Gül yanaklý,
þeker dudaklý sevgili kimin var? Gönlümü aþkýn
gamma mesken ettim. Benim gibi sýr saklayýcý
(âþýk) kimin var?
Onun yanaðý nurlarýn kaynaðý ise de, zülfü gibi bir
nur kaynaðý kimin var?
Ey sevgilinin yüzünü gül bahçesine, baða ký-
yaslayan, onun yüzüne benzer gülsen kimin var?
"Ene'l- Hak" dediðimi, gerçekten, daima ispat ede-
rim. Benim gibi (bu uðurda) daraðacma çekilmiþ
aþýk kimin var?
Nesîmî canýný, dünyasýný yare feda etti. Onun gibi
vefalý bir yar kimin var?
XXXIX
Sefa vü zövq-i dünyâye, könül, aldanma, al
eyler, Seni salar bu sevdâye, özü qeyr-i xeyâl
eyler.
Gönül sefa ve dünya zevkine aldanma, kana
boyar. Seni bu sevdaya salar, kendi baþka hayale
dalar.
Eðer beþ günde bu dövran sene el verse, ey âqil, Ey akýl sahibi, þu beþ günde de
vran sana el verirse,
Ki, þadhq gösterir bir dem, döner, yüz min melal eyler, biran yüzüne güler, sonr
a yüz bin üzüntü verir.
Yýðýnca munca esbabý, yeri sen bir kemal iste,
Ecel yeli eser bir gün, ana çox çox zeval eyler.
Eðer âþiq isen terk et, nedirsen munca esbabý,
Olar ki, eþqe qerq oldu, qaçan sevdâ-yi mal eyler.
Güneþ dutuldu dediler, nezer qýldým camâlýna,
Üzüne zülfüdür düþmüþ, bu el yanlýþ xeyâl eyler.
Yýðýb yedirmeyen kiþi sonunda mar olur malý,
Sâqîyâ, söz ki, assi varsa, boynunda vebal eyler.
Nesîmî, xesteye sensiz Süleyman mülkünü versen,
Ol âný bir çöpe saymaz, temennâ-i vüsâl eyler.
Bunca haceti yýðacaðýna, yürü, bir olgunluk, mü-
kemmeliyet iste. Ecel yeli bir gün esince ona çok
zarar verir.
Eðer âþýk isen, bunca haceti ne yapacaksýn, terket.
Aþka düþmüþ olan mala sevdalanmaz.
Zülfün yüzüne düþtüðünü görmeyen ahali, güneþ
tutuldu diye yanlýþ fikre kapýldýlar.
Varlýðýný yýðýp yedirmeyen kiþinin malý zehir
(yýlan) olur. Ey saki, sözünde yalan olanýn vebali
boynunadýr.
Nesîmî, hastaya sensiz Hazreti Süleyman'ýn mül-
künü versen, onu bir çöp bile saymayýp kavuþmayý
temenni eder.

xxxx
Yanaram eþqinde, axar gözlerimden yaþlar.
Hesretin derdi çýxardý üreyimde baþlar.
Müddeî gör ten edib baþýma qaxar eþxini
Sýnýða vâcib deðildir bunca atmak daþlar.
Qemden inceldi vücûdim, oldu yengi ay gibi,
Gözlerime tûþ olalý ol hilâlî qaþlar.
Zülfüne könlüm dolaþdý, bilmedi aþüfte kim,
Zülfün ucundan ne çox çox yele varmýþ baþlar.
Xeste olalý könül eþqinden, ey cân paresi,
Içerem qem metbexinen dürlü-dürlü aþlar.
Tâqetim tâq oldu gemden, keçdi ömrüm hah ile
Derdime derman ne dersiz, neyleyim, yoldaþlar?
Þöyle yanar eþqin odu yüreðimde, ey senem,
Kim dutuþmuþ þö'lesinden heme quru, hem yaþlar.
Olmuþam derd-i ferâgaýndan zeîf ol hedde kim,
Getirmezler xeyal neqþimi neqqâþlar.
Öldü eþqinden Nesîmî, üste dünyâden geder,
Sen murâd ile cahanda qal, yaþa çox yaþlar.
Aþkýnla yanarý, gözlerimden yaþlar akar. Senin ay-
rýlýðýnýn derdi yüreðimde yaralar açtý.
Ýddiacý sayýp kövüp aþkýný baþýma kakar. Yaralýya
bunca taþ atmak vacip deðildir.

O hilal gibi kaþlar gözlerime rast geldiðinden beri,


gamdan vücudum eriyip yeni ay gibi oldu.
Gönlüm zülfüne dolaþtý. O çýlgýn âþýk zülfünden
dolayý sallanan, telef olmuþ pek çok baþ olduðunu
bilmedi.
Eðer ciðer parem, gönül aþkýndan hasta olalý, gam
mutfaðýndan türlü türlü aþlar yerim.
Gamdan gücüm tükendi, ömrüm ah ile geçti. Der-
dime derman söyleyin, ne yapayým yoldaþlar?
Ey put gibi güzelim, aþkýn ateþi yüreðimde kuru
yaþ demeden herþeyi yakar.
Ayrýlýk derdinden o derece zayýfladým ki, nak-
kaþlar suretimi hayal bile edemezler.
Nesîmî aþkýndan öldü, iþte dünyadan gidiyor. Sen
bu dünyada gönlünce nice yýllar yaþa.
XXXXI
Ey ezelî cân ile cananýmýz,
Eþq-i rûxündür ebedî sânýmýz.
Ke'be üzündür bize, ey dürüba,
Zülf ü rûxün qible vü îmânýmýz.
Cân nece terk eylesin, ey cân seni,
Canýmýzýn cânýsan, ey canýmýz.
Eynüme sensiz tiken oldu cahan,
Qandasan, ey taze gülüstânýmýz?
Çünki yüzün ehsen-i teqvîm imiþ,
Sende zühûr eyledi sübhâmmýz.
Vechine yazmýþdýr otuz iki herf,
Hikmet ile münþi-yi erkânýmýz.
Hüdhidi Bülqeyse resul eyledi,
Nâmeyi gönderdi Süleymânýmýz.
Cövr ile yandýrdý Nesîmîyi dost,
Hem bu idi dost ile peymâmmýz.
Ey ezelden beri can ile cananýmýz, bizim ebedî þa-
nýmýz senin yanaðýna olan aþkýmýzdýr.
Ey gönül alýcý sevgili, bize yüzün Kabe'dir. Ya-
naðýn ile zülfün ise kýblemiz, imanýmýzdýr.
Ey can, seni can nasýl terketsin. Çünkü sen bizim
canýmýzýn canýsýn.
Sensiz cihan gözüme diken oldu. Ey taze gül-
þenimiz nerdesin?
Senin yüzün en güzel biçimde olduðu için, her
türlü noksanlýktan münezzeh olan Allah sende or-
taya çýktý, göründü.
Yüce katibimiz hikmet ile senin yüzüne otuz iki
harf yazmýþtýr. (Yüzdeki otuziki hattýn otuziki
harfe karþýlýk geldiði söylenmek istenmiþtir).
Hazreti Süleyman'ýmýz (gönül sultanýmýz) Hüdhüd
kuþunu elçi edip nâmesini Belkis'e gönderdi.
Dost, Nesîmî'yi eziyetle yaktý, yandýrdý. Zaten dost
ile sözleþmemizde bu idi.

XXXXII
Lebine ehl-i nezer cân dediler, gerçek imiþ,
Aðzýna nüqte-yi pünhan dediler, gerçek imiþ.
Le'line xettin ile sormuþam ervâhe, âný,
Xýzrla çeþme-yi heyvan dediler, gerçek imiþ.
Âdemin suretine secde qýlanlar ki, seni,
Gördüler, sûret-i Rehman dediler, gerçek imiþ.
Dediler qâmetine sidre kemâl ehli, veli
Xalq âný sandý ki, yalan dediler gerçek imiþ.
Suretin münkirine elmle îmân ehli,
Âna kim, div ile þeytan dediler, gerçek imiþ.
Cennet ehli ki, üzün baðine, ey cennet ü hur,
Rövze-yi xüld ile rivzan dediler, gerçek imiþ.
Qelemin sirrini Heqden bilen ol tâyife kim,
Enberin xettine reyhan dediler, gerçek imiþ.
Möhkem ehli ki, yazýsý ilen suretini,
Lövh-i mehfûz ile Qur'an dediler, gerçek imiþ.
Nazar ehli, feraset sahipleri dudaðýna can dediler,
gerçekmiþ. Aðzýna gizli bir nokta dediler, gerçekmiþ.
Yüzündeki ayva tüyleri ile dudaðýný ruhlara sor-
dum; Hýzýr ile hayat çeþmesi dediler, gerçekmiþ.
Âdem'in suretine secde edenler, seni görünce Rah-
man'm görünüþüdür dediler, gerçekmiþ.
Erenler senin boyuna Sidre dediler. Halk bunlar
yalan söylüyorlar sandý, ama gerçekmiþ.
Ýlim ve iman ehli, senin suretini yalanlayana dev-
dir, þeytandýr dediler, gerçekmiþ.
Ey cennet ve huri kadar güzel olan sevgili, senin
yüzünün baðýna, cennet ehli Huld ile Rýzvan cen
netidir, dediler, gerçekmiþ.
Hakk'm lûtfuyla kalemin sýrrýný bilen kiþiler-
amber kokulu hattýna reyhan dediler- gerçekmiþ.
("Reyhan" kelimesi ile sevgilinin yüzündeki ayva
tüylerinin reyhan yazýsýna benzemesi de
kastedilmiþtir).
Kur'an ilminde üstad olanlar, onun yazýsý ile gö-
rünüþünü Levh-i mahfuz ile Kur'an'dýr dediler,
gerçekmiþ.
Ey Nesîmî ki, nezer ehli vücûdun evine,
Lâmekan gencine vîran dediler, gerçek imiþ.
Ey Nesîmî, nazar ehli, feraset sahipleri vücut evine
mekansýzlýk hazinesinin viranesi dediler, gerçekmiþ.
Dâim Ene'Heq söylerem, Heqden çü Mensur olmuþam, Daima "Ene'1-Hak" sözlerini söy
lerim. Hak'tan do-
Kimdir meni berdar eden, bu þehre meþhur olmuþam. layý Hallac-ý Mansur gibi olmu
þum. Beni da-
raðacma asan kimdir ki, bu þehirde de herkes ta-
rafýndan tanýnýr olmuþum.
Çün Enel-Heq eþq ile âlemde bil
Ye'ni ki, Mensur âþiq oluban ber-dâr mest.
Didi zâhid mene kim, sevme xûbu,
Xetâdýr zahidin fikri, xetâdýr.
Riyâ-yi zâhid eyler eþqi inkar,
Belâdýr zahidin zerq ü riyasý,
Madem ki "Ene'1-Hak" daraðacýný isteyen Hallac-ý
Mansur'dur. O halde Mansur gibi olmayan "Ene'l-
Hak daraðacýnda yok olmayý" istemez. ["Ene'l-
Hak", "Hallac-ý Mansur" kelimeleri Hallac-ý Man-
sur'un "Ene'1-Hak" yani "Ben Hakk'ým" dediði için
daraðacýnda idam olayýný hatýrlatmaktadýr.]
Kaba sofu bana "güzeli sevme" dedi. Kaba sofunun
bu fikri yanlýþtýr.
Kaba sofu iki yüzlülük yapar ve aþký inkâr eder.
Kaba sofunun bu hile ve iki yüzlülüðü baþa
belâdýr.

Tuyug

Hayli müddetdür ki, derdün mendedür


Dil sana bir boyný baðlu bendedür
Tâ ki, saldý hecrün ayaðdan meni
Sen bilürsin þimdi mürvet sendedür
Dost Leylî vü gönül Mecnûndur
Fitnelü kaþýna can meftundur
Yâr vaslýn itmeyen can nakdine
Aþk bâzârýndaki maqbûndur
Vermemek dil dilberün qîsûsma
Sýqmaya âþýklarýn namusuna
Ser fidâdur fitne-i câdûsuna
Can dahi kurban keman-ebrûsýna
Yedi kez otuz iki durur yüzün
Otuz iki gösterür iki gözün
Qâmetün seksen sekiz ider ayan
Yetmiþ iki nitk eder iki sözün
Bir acâib þaha düþdü gönlümüz
Bedr yüzlü mâha düþdü gönlümüz
Tâ ki, Fazlullâha düþdü gönlümüz
Uþ hakîkî râha düþdü gönlümüz
Senin derdin epey zamandýr bendedir. Gönlüm,
sana boynundan baðlanmýþ bir köledir. Ayrýlýðýn
beni kuvvetten düþürdükten sonra þimdi insanlýk
sendedir, sen bilirsin.
Gönül Mecnun, sevgili Leylâ'dýr. Caným fitne çý-
karan kaþýndan büyülenmiþ gibi þaþkýndýr. Sev-
giliye kavuþmayý caný karþýlýðýnda kabul etmeyen
aþk pazarýndaki aldatýlmýþlardandýr.
Gönül alan sevgilinin saçlarýna gönül vermemek,
âþýklarýn namus anlayýþýna sýðmaz. Büyülü fit
nesine caným fedadýr. Onun yay gibi kaþlarýna da
caným kurbandýr.
Yüzün yedi defa otuz iki harftir. Ýki gözün otuz iki
harfi gösterir. Boyunun seksen sekiz ettiði açýktýr.
Ýki sözün ise yetmiþ iki konuþmaya bedeldir.
(Hurufîlikte insan yüzünün kabul ettikleri alfabedeki harf sa-
yýsýný yani 32'yi gösterdiðine inanýlýr. Hurufîlik, bir takým harf
ve rakamlarýn çeþitli yorumlarýndan oluþmaktadýr. Bu tuyuðda
da bunu görüyoruz.)
Gönlümüz bir acayip padiþaha düþtü, dolunay
yüzlü sevgiliye düþtü. Gönlümüz ne zaman ki Faz-
lullah Hurufî'ye düþtü, iþte o zaman gönlümüz
gerçek yola düþtü. (Fazlullah Hurufî, Hurufîliðin
kurucusudur.)

Kâf ile nundan yaratdý âlemi,


Erbein günde yuðurmuþ Âdemi,
Dem bu demdir, dem bu dem, bil bu demi,
Âdemi urdu bu demden Heq demi.
Tanrý dünyayý "kaf" ile "nun" harflerinden ya-
ratmýþtýr. Hz.Adem'in topraðýný kýrk günde yo-
ðurmuþtur. Zaman bu zamandýr ve nefes bu ne-
fesdir. Bu zaman ve nefesi bil, Çünki Allah
Hz.Âdem'i bu anda nefesiyle yarattý. ("Kaf" -
"Nun" : "Kûn", yani "var ol" anlamýndaki kelimeyi
oluþturan harflerdir.)
Heq Teâlâ âdem oðlu özüdür.
Otuz iki Heq kelâmý sözüdür.
Cümle âlem, bil ki, Allah özüdür,
Âdem ol candýr ki, güneþ üzüdür.
Oldu çün dövlet müyesser baþýna,
Yaraþýr zerrin külahlar baþýna,
Dövleti Heqq etdi efser baþýna,
Hem feda min tâc-ý qeyser baþýna.
Qandadýr yar, ey könül, yar isteme,
Derd hâsil qýl, deva vâr, isteme.
Bîvefâ dünyâda dîdâr isteme,
Çün vefa yoxdur, vefâdâr isteme,
Þol boyu re'nâye verdim könlümü,
Þol gözü þehlâye verdim könlümü,
Þol qüneþ sîmâya verdim könlümü,
Þol üzü çün aya verdim könlümü.
Üzünü Haqdan çevirme, Haqqý bil,
Doðru qovl ol, doðru fe'l ol, doðru bil.
Çün buyurdu: üscüdi Rebb-i celil,
Uscüdi yetmez mi inþâna delil.
Fezl-i Heqden men hidâyet bulmuþam,
Suretin neqþini âyet bulmuþam,
Mertebe âlemde qâyet bulmuþam,
Ol sebebden men vilâyet bulmuþam.
Gördüm ol ayý vü bayram eyledim,
Þol meye bu gözleri câm eyledim,
Hecce vardým, ezm-i ehram eyledim,
Fâ vü zâdý lâmi Heqq nâm eyledim.
Ey özünden bîxeber, qâfil, oyan,
Haqqa gel, kim haqq deyil batin, oyan.
Olma fânî âleme mail, oyan,
Me'rifetden nesne qýl hâsil, oyan.
Biz ki, Rûm içinde ebdâl olmuþuz,
Bu cahandan fâriq'ül-bâl olmuþuz,
Çün fena mülkünde pâmâl olmuþuz,
Uþ mübarek veqt ü xoþhâl olmuþuz.

Hak Tealâ, insanoðlunun özüdür. Otuz iki harf,


Hakk kelamý ve sözüdür. Bil ki bütün âlemler
Allah'ýn özüdür. Ýnsan öyle bir candýr ki, güneþ
onun yüzüdür. ( Hurufîler, elifbayý 32 harf olarak
görürler ve insan yüzünde çeþitli yorumlarla 32 ra-
kamýný bulurlar).
Baþýna devlet nasip olduðu için, baþýna altýn taçlar
yaraþýr. Hak, devleti baþýna taç etti. Baþýna bin kay-
ser tacý feda olsun.
Ey gönül, yar nerdedir diye, yar isteme. Derd
topla, deva var, ama isteme. Vefasýz dünyada sev
gili arama. Vefa olmadýðý için boþuna vefalý birini
arama.
O güzel boyluya gönlümü verdim. O þehla gözlüye
tutuldum. Gönlümü o güneþ simaya verdim. Onun
yüzü için gönlümü aya verdim.
Yüzünü Hak'tan döndürme, Hakk'ý tam. Doðru
sözlü, doðru dilli, doðru tavýrlý ol. Yüce Allah
"Secde edin" buyurdu. Bu "Secde edin" emri in-
sana delil olarak yetmez mi?
Ben Hakk'm faziletinden hidayet buldum. Senin
suretinin nakýsýný, alamet buldum. Alemde yüce
mertebe buldum. Bundan dolayý ben velilik ma-
kamýna eriþtim.
O ayý görünce bayram ettim. O meye bu gözleri
kadeh ettim. Hacc'a gidip ihrama girdim. Fa, dad ve
lam'ý (Burada Fazlullah Naîmî kasdedilmektedir)
Hak diye isimlendirdim.
Ey kendinden habersiz olan, ey gafil uyan. Hakk'a
gel, çünkü Hak batýn deðildir, uyan. Fani âleme
meyletme. Marifetten bir þeyler kazan.

Anadolu içinde abdal olan bizler, gönlümüzü bu


cihandan arýndýrmýþýz. Bu fani olan mülkte ayaklar
altýnda kaldýðýmýz için þimdi mübarek vakitli ve
hoþ halli olmuþuz.
Musarra Tuyug
Âlemi yüzün gülistan eylemiþ
Bülbülü sermest ü hayran eylemiþ
Anberin zülfün periþan eylemiþ
Mahirin ebrinde pünhân eylemiþ
Dalmýþam þol bahre kim pâyâný yok
Batmýþam þol gence kim hüsraný yok
Bulmuþam þol bedri kim noksaný yok
Girmiþem ol þehre kim viraný yok

Yüzün, dünyayý gül bahçesi hâline getirmiþ Bül-


bülü sarhoþ ve þaþkýn hâle getirmiþ. Amber ko-
kulu saçlarýný periþan etmiþ. Maharetini bu-
lutunda gizlemiþtir.
Öyle bir denize girmiþim ki, sonu yoktur. Öyle
bir hazineye girmiþim ki, orda hayal kýrýklýðý
yoktur. Öyle bir ay yüzlü sevgili bulmuþum ki,
hiç eksiði yoktur. Öyle bir þehre girmiþim ki, yý-
kýntýsý yoktur.
Nidah Gazel
Merhaba hoþ geldin ey rûh-ý revanim merhaba
Ey þeker-leb yâr-ý þîrin lâ-mekâným merhaba
Çün lebin Câm-ý Cem oldu nefha-i Rûhü'l -Kudüs
Ey cemîlim ey cemâlim bahr ü kâným merhaba
Gönlüme hiç senden özge nesne lâyik görmedim.
Suretim aklým ukûlüm cism ü caným merhaba
Ey melek sûretlü dilber, can fedadýr yoluna
Çün dedin "lahmüke Lahmi" "kaný kaným" merhaba
Geldi yârým naz ile sordu " Nesîmî nicesin"
Merhaba hoþ geldiniz ey hürde-dâným merhaba
Merhaba, ey su gibi akýp giden sevgilim, hoþ
geldin, merhaba. Ey þeker dudaklý, tatlý, mekan
üstü sevgilim, merhaba.
Madem ki dudaðýn Cem'in kadehi, Ruhu'l-
Kudüs'ün yani Cebrail'in üflemesi oldu, öyleyse
ey güzelim, güzel yüzlüm, denizim, kaynaðým
merhaba.
Gönlüme senden baþka hiç bir þeyi lâyýk gör
medim. Yüzüm, aklým, bedenim ve ruhum mer
haba.
Ey melek yüzlü dilber, yoluna caným fedadýr.
Madem ki sen "Etin, benim etimdir.", "kanýn ka-
nýmdýr"* dedin, sana merhaba. * Hz. Muhammed,
Hz. Ali'ye "Etin, benim etimdir", diðerlerine hitaben de
"kaný kamýndýr" demiþtir.
Yarim gelip nazla "Nesîmî nasýlsýn?" dedi. Ben
de "Merhaba, hoþ geldin, ince þeyleri bilen sev-
gilim" dedim.
Rubailer
Çün kim gözüme gelmedi her giz xiyâl-i xâb,
Sâqî, götür piyâleyi, doldur þerab-i nâb...
Zaye keçürme firsetün, eðlenme bir nefes,
Bu ömr-i nazenin çü bilürsen qýlýr þitâb.
Yâr ü dilber senden ayru kim dedi âlemde var,
Qaný senden ayru dilber, qaný senden ayrý yar?
Ey gül-i gülgün, yanaðýn cennetin xendangülü,
Gel ki, ânýn hesretinden üreyim yandýrdý nar.
Eqreb oldu âlemin xelqi vü mar,
Fitne yayýldý "elel gövm-eþ-þerar",
Çjanda var bir ari batin, doðru yar,
Hani insaf ü mürüvvet, kimde var?
Deryâ-yi mühît cûþe geldi,
Kövn ile mekan xürûþa geldi.
Þirr-i ezel oldu aþikâre,
Arif nece eylesin müdâra?
Her zerrede güneþ oldu zahir,
Torpaða sücûd qýldý tâhir.
Neqqâþ bilindi neqþ içinde,
Le'l oldu e'yan Bedexþ içinde.

Acý su þerâb-i kövser oldu,


Her zehr nebât-ý þekker oldu.
Tiryak mizacý tutdu âðu,
Lö'lö-i müdevver oldu dâru.
Madem ki gözüme hiç uyku hayâli gelmedi.
Ey içki daðýtan güzel, kadehi götür ve temiz
þarap doldur. Fýrsatý kaybetme, bir an bile
durma. Çünkü bu nazlý ömür, bilirsin ki
çabucak geçer.
"Senden baþka âlemde yar ve dilber var"
diye kim dedi. Hani senden baþka dilber,
hani senden baþka yar? Ey kýrmýzý gül!
Yanaðýn cennetin gülen gülüdür. Gel ki,
onun hasretinden ateþ yüreðimi yaktý

Dünya halký akrep ve yýlan oldu. Kötü insanlar


topluluðu yüzünden her tarafa fitne yayýldý. Ýçi
temiz, doðru bir dost nerede var? Hani insaf ve
mertlik gibi duygular kimde var?
Mesnevi'den
Her tarafý kaplayan deniz coþtu, kabardý. Varlýk
âlemi de ayaða kalktý, telaþa kapýldý.
Ezel sýrrý ortaya döküldü. Arif olan hâlâ nasýl
yapmacýk tavýr gösterebilir.
Güneþ her zerrede ortaya çýktý. Temiz olanlar
topraða secde ettiler.
Nakýþ içinde onu iþleyen nakkaþ anlaþýldý. Be-
dahþ'ta lâl iþlenip ortaya çýkarýldý.
Acý su, kevser þarabý oldu. Her zehir þeker ka-
mýþýna döndü.
Zehir, panzehire döndü. Yuvarlak inci darý ta-
nesine döndü (Lülü-i müdevver'in zehir mânâsý
düþünülürse o zaman ikinci mýsra, "Zehir, ilaç
oldu" diye anlaþýlýr).
Külli yer ü gög Heq oldu mütleq,
Söyler def ü câng ü ney "Ene'l-Heq.'
Mescûd ile sâcid oldu vâhid,
Mescûd-i Heqîqi oldu sâcid.
Her qetre mühit-i e'zem oldu,
Her zerre Mesîh-i Meryem oldu.
Daþ ü kesek oldu verdü nesrin,
Ferhâd ile Xosrov oldu Þîrin.
Me'þûq ile âþiq oldu bir zat,
Mehv oldu vücûd-i nefy ü isbat.
îman ile küfr bir þey oldu,
Dadlu ile acý bir mey oldu.
Þirket aradan götürdü vehdet,
Vehdetden açýldý bâb-i rehmet.
Cân ile ten oldubir Heqîqet,
Birikdi þerîet ü terîqet.
Eþya ikilikdi oldu xâli,
Bari Ehed oldu lâyezâli.
Ey tâlib, eðer deyilsen e'mâ,
Gör ve'de-yi külli min eleyhâ.
Ref oldu hicâb-ý mâseve'1-lah,
El-qudretü ve'l-beqâü lillah
Qeyr oldu helak ü vech qaldý,
Behr oldu þu kim, bu behre daldý.
Ger açýq ise besîretin bax,
Gör sende Heqqi vü getme irax.
Gör sen seni kim, ne cism ü cânsan,
Meqsûd-i vücûd-i kün fekansan.
Çün mö'müne mö'mün oldu mîrat,
Mîrâtma bax ü anda gör zât.
Her kimse ki, esridi bu meyden,
Heyy-i ebed oldu zât-i Hey'den.
Nefsini tanýdý, bildi Rebbi,
Tövhîd yolunda ekdi hübbi.
Ey Heqden irað olan Ezâzil,
Ger div deðilsen, Âdemi bil.
Heqden sene lâtutî hu geldi,
Hem ve'scûd va'qterib denildi.
Çalýndý qiyâmetin nefîri,
Ev saðýr eþitmedin sefiri.
Yer ve gök büsbütün Hak oldu, þüphesiz. Onun için
def, saz ve ney "Hak benim" diye söylerler.
Secde edilenle secde eden bir oldu, aynýlaþtý. Secde
eden gerçekte secde edilen oldu.
Her bir damla koskoca okyanus oldu. Her zerre
Meryem oðlu Ýsa oldu.
Gül ile Nesrin taþa keseðe döndü. Ferhat ile Hüs-
rev Þirin'e döndü (Þirin kelimesi tatlý mânâsýnda
düþünülürse "Ferhat ile Hüsrev talep edilir oldu"
diye anlaþýlabilir).
Âþýk olunanla âþýk olan bir zat oldu. Uluviyet sý
fatlarýnýn varlýðýný sürdürdüðü ve beþerî sýfatlarýn
yok olduðu vücud mahvoldu.
Ýman ile küfür bir oldu, aynýlaþtý. Tatlý ve acý bir
mey oldu.
Birlik, aradan þirki götürdü. Rahmet kapýsý bir-
likten açýldý.
Can ile beden bir hakikat oldu. Þeriat ile tarikat bir-
leþti.
Herþey ikilikten kurtuldu. Hepsi zeval bulmaz bir
oldu.
Ey talep edici, eðer kör deðilsen, "Varlýk
alemindeki herþey fanidir- ancak celal ve ikram sa-
hibi olan Allah bakidir" ayetinin vadesini gör.
Allah'tan ayrý olma, Ondan baþka görünme ayýbý
ortadan kalktý. Zaten bakilik ve kudret Allah'ýndýr.
Allah'tan gayrisi yok oldu, sadece Onun yüzü, su-
reti kaldý. Denize dalan, o deniz oldu.
Eðer basiretin, gözün açýk ise; uzaða gitmeden ken-
dine bakýp kendindeki Hakk'ý gör.
"Ol" emrinin vücud bulmasýnýn maksadý sensin.
Sen nasýl bir can ve beden olduðunu anla.
Mümin, müminin aynasý olduðu için, aynana
bakýp onda zatýný gör.
Bu meyden mest olan herkes, ezelî ve ebedî olarak
ölümden münezzeh olan (Hayy'm) zatýnda
ebedîyyen ölümsüz oldu.
Nefsini tanýyýp Rabb'ini bildi. Tevhit yolunda
tohum ekti.
Ey Hak'tan uzan olan Ýblis, eðer þeytan deðilsen
Âdem'i tam.
Hak'tan, senin için "Ona uymayýn" emri geldi.
"Secde edip bize yaklaþ" denildi.
Kýyamet borusu çalýndý. Ey saðýr gönderilen elçiyi
iþitmedin mi?
Heþrin günü geldi, uyxudan dur,
inanmaz isen gözünü aç, gör.
Uyxudan oyan ki, meþher oldu,
Gör nece zemâne pürþer oldu.
Neþr oldu, oyan quruldu mîzan,
Heþr oldu, inan, bilindi Yezdan.
Sur ünün eþitmedi qulaðm,
Dayandý bu köprüden ayaðýn.
Çün mehrem-i qul kefâ deðilsen,
Bîgânesen, âþinâ deðilsen.
Yerden çýxa geldi dabbetü'1-erz,
Uþ sirrini eyledim sana erz.
Çün sene keçesen bu istivadan,
Âzâd olasan qem ü belâdan.
Yeni ki, bu istivadadýr Heq,
Ol mâlik-i mülk heyy-i mütleq.
Haqdan bu sirât-i müsteqîmi,
Bilgil ki, budur Heqin neimi.
Hem xâtem ü uþ elimden ferman,
Ya'ni ki, menem bu gün Süleyman.
Mûsâ menem, uþ esâ elimde,
Haqdan ezelî qýlýnc belimde.
Müþrikden eder müvehhidi ferq,
Eyvay ana kim, iþi ola zerq.
Xelqin eline basar esâyi,
Ya'ni ki, bilin bu istivâyi.
Hem cennet ü hûr ü hem liqâdýr,
Rehman ile erþ ü istivadýr.
Âdemde tecelli qýldý Allah,
Qýl Âdeme secde, olma gümrah.
Þeytân-i leîne uyma zinhar,
Ânm sözüne inanma, ey yar.
Üzün bu cehetden ola beyzâ,
Min fezli ilâhýna teâlâ.
Âdem dükeli haq oldu bilgil,
Mescûd-i Heqîqe secde qýlgil.
Fezl ister isen, Heqîqete var,
Se'y eyle, bu iþe qalma zinhar.
Enfâs-i Nesîmî gör ne candýr,
Deryâ-yi mühîti dürr-i kandýr.
Mahþer vakti geldi, uykudan uyan. Ýnanmazsan
gözünü aç da bak.
Uykudan uyan, mahþer oldu. Gör ki nice insanlar
toplantý.
Mahþerde herkes diriltildi, mizan kuruldu, uyan!
Ýnsanlar kýyametten sonra toplandý inan. Allah ta-
nýndý.
Kulaðýn sur sesini duymadý mý? Ayaðýn sýrat köp-
rüsünden geçmedi mi?
"Onlara benimle sizin aranýzda Allah gerekli þahit
olarak kâfidir, de" buyruðuna vakýf olmadýðýn için
yabancýsýn, tanýþ deðilsin.
(Kýyamet alametlerinden olan) Dabbetü'1-arz yer-
den çýkageldi. Ýþte onun sýrrýný sana arzeyledim.
Sen bu çizgiden öteye geçersen, gam ve beladan
kurtulursun.
Yani Hak ve o mülk sahibi, mutlak diri olan bu çiz-
gidedir.
Bu doðru yolun Hak'tan olduðunu bil. Bu Hakk'm
nimetidir.
Þimdi mühür de, ferman da benim elimde. O halde
bugün Süleyman benim.
Þimdi Musa benim, asa elimdedir. Hakk'm ku-
þattýðý kýlýç ise belimdedir.
Þirk koþandan, birdir diyeni ayýrýr, Ýþi riyakarlýk
olanlara yazýk.
Bu ayýrma çizgisini bilin diye halkýn eline asayý
basar.
Hem cennet, hem huri, hem de Allah'ýn tecellîsidir.
Rahman ile arþ ve ayýrma çizgisidir.
Allah Âdem'de tecellî etti. Sen de Âdem'e secde et.
Yolunu þaþýrmýþ olanlardan olma.
Ey yar, sakýn, lanetlenmiþ þeytana uyma, onun sö-
züne inanma.
Yüce Ýlah'ýn faziletiyle, bu cihetten yüzün ak ola. '
Ýnsanlarýn tamamý Hak oldu, bil. Hakiki secde edi-
lene secde et.
Fazilet istersen bu hakikatte var. Gayret sarfet, bu
iþten sakýn geri kalma.
Nesîmî'nin nefeslerinin nasýl can verdiðini gör.
Onun okyanusu inci madenidir.
Bir behre dalubdurur Nesîmî,
Yeni nider ol zer ile sîmi.
Nesîmî bir denize dalmýþtýr; altýn ile gümüþü ney-
lesin?

You might also like