You are on page 1of 140

lletim Yaynlan 336 ada Dnya Edebiyat 70

ISBN 975-470-482-1

Can Yaynlan, 1985


Can Yaynlan, 1988
1. BASKI lletiim Yaynclk A. . Nisan 1995

KAPAK mit Kvan


DlZGl Remzi Abbas
UYGULAMA Hsn Abbas
DZELT Sekin Oktay
KAPAK BASKISI Sena Ofset
l BASKI ve ClLT efik Matbaas

iletiim Yaynlan
Klodfarer Cad. lletim Han No. 7 Caalolu 34400 stanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 Fax: 212.516 12 58

JORGE LUIS BORGES

Yollar
atallanan
Bahe
EVREN Fatih zgven

fflll!t, 1 1 " t i . ' i m


NDEKLER

Zahir............... . . . . . . . . . . . . . . . . . ... 7
Gizli Mucize . .. .. .. .... . .. ... .................... . . . ....18
Klcn zi ................. .. . . .27
Yollar atallanan Bahe.. .. . ....... ......34
lmszler........................ . . ...............48
Dello . . ... .. ... . . ...... . . . .. ... 55
Araya Giren . ....... ....... .. .
. .......................... . . .
. . . . . . . . . . ... . . . ... .. . . ... 62
... .

Rast lama.... . . .... .................68

Labi<entinde len Kral ................ 76


ki Kral ve ki Labirent... .. . ..... ..........87
Bekleyi...... ... . .......... .
............ . . . .... ...89

Don Quixote Yazar Pierre Menard ..... ..... ....94

Hepsi ve Hi biri .........106

Bir Mesele... .................. ....................................... .............109

Ragnark . . . . . ...... . . . . . . ...... . . . . . . . . .................... . . . ..... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111


Cehennem, 1, 32 ... ................................ ..113
Cervantes ve Don Quixote Meseli . . ............. :...... ........115
T ln, Uqbar, Orbis Tertius.. ........ .. ....117
Andre Maurois'nn Sunusu.. .. ..........137
ZAHR

Wally Zenier'e

Z
ahir, Buenos Aires'te yirmi centavo deerinde ok rast
lanan bir paradr. Bir yznde N T harfleri ve 2 says
jiletle ya da akyla kaznm gibidir; br yzndeki tarih
se 1929'dur. (Gzerat'ta, 18. yzyln sonuna doru, Zahir
bir kapland; Cava'da, nananlarn talad, Sukarta Ca
mii'nden gelme kr bir adamd; lran'da, Nadir ah'm deni
zin dibine attrd, yldzlarn yksekliini saptamaya yara
yan bir gkbilim aleti, bir 'usturlap't; 1892 sralarnda
Mehdi'nin zindanlarnda, Rudolf Karl von Slatin'in eliyle
dokunduu sarn katlar arasna gizlenmi kk bir pu
sulayd; Zotenberg'e gre Kurtuba Camii'nde on iki bin s
tundan birinin mermerindeki bir damard; Tetuan getto
sunda bir kuyunun dibiydi.) Bugn Kasmn on ; Zahir
haziranda afak vakti elime geti. Ben artk bu anlatdaki
'ben' deilim; ama olanlar hatrlamam, hatta belki anlat
mam bile hala mmkn. Ne kadar blk prk de olsa,
hala Borges'im.
Clementina Villar, alt Haziranda ld. l 930'larda sosyete
dergilerinde onun resimlerinden geilmezdi. Onun son de-

7
rece gzel olduu efsanesini yaratan, belki biraz da bu her
an gznnde bulunma zelliiydi; nk her portresinin
bu sav kaytsz artsz dorulamad bir gerektir. Cle
mentina Villar gzellikten ok kusursuzlua dknd za
ten. branilerle inliler akla gelebilecek btn insani olas
lklar ifrelemilerdir; Minah'da bir terzinin Sebt gnnda
alacakaranlk ktkten sonra.elinde ineyle sokaa kma
mas gerektii sylenir. Trenler Kitab'ndaysa, konuun
kendisine ilk fincan sunulduunda arbal bir havaya b
rnmesi, ikinci fncan sunulduunda ise saygl bir honut
luk gstermesi gerektii yazldr. ok daha ayrntl olmak
la birlikte, Clementina Villar'n kendi kendinden bekledii
uzlamaz skdzende de bu eitten bir eylere rastlamak
mmknd. Konfys'n izinde olan her mez ya da her
Talmud'cu gibi, yapt btn ilerde kesin bir kusursuzluk
gzetirdi; stelik, onun abas bu yukardakilerden daha
hayranlk verici ve yorucuydu, nk imannn denektala
r ebedi deil, Paris'le Hollywood'un durmadan deien
kaprislerine balyd. Clementina Villar gerekli yerlerde, ge
rekli saatte, gerekli takp taktrma ve gerekli bkknlkla
boy gsterirdi; oysa bkknlk, takp taktrma, saat ve ye
rin neredeyse o an modas geer ve Clementina Villar, elin
de ancak bir beeni ucuzluunu tanmlamaya yarayacak ge
relerle kalakalrd. Flaubert gibi, o da mutlak olann aray
iindeydi; ancak onunkisi bir an sren bir Mutlak't. r
nek bir yaam srdryordu, ama iini sonu gelmez bir
umarszlk duygusu kemirip durmaktayd. Kendi kendin
den kamak istercesine srekli olarak yeni deiimler de
nerdi; sann rengiyle biimine gven olmayaca herkese
bilinirdi. Glmseyiini, tenini, gz izgisini durmadan de
itirirdi. Otuz ikisini getii halde hala dal gibiydi. ava
knca kara kara dnmeye balad; Paris, Alman igali
altnda olduuna gre, moda nasl izlenecekti? Hibir za-

8
man gvenmedii bir yabanc, ona bir sr silindir apka
satacak kadar iyiniyetinden yararland; bir yl sonra bu an
lamsz modellerin Paris'te hi giyilmemi olduu ortaya kt
-demek ki bunlar apka filan deil, rastgele, ne id belir
siz, deli smas nesnelerdi!- Belalar pepee gelir ya; Dr.
Villar, Araoz Soka'na tanmak zorunda kald, kznn res
miyse artk yz kremi ve otomobil reklamlarn sslyordu.
(Bol bol srnd yz kremiyle nicedir sahip olamad
otomobiller.) Sanatn baaryla srdrebilmesi iin byk
bir servet gerektiini biliyordu ve yarm yamalak gz ka
matrmaktansa, sahneden ekilmeyi yeledi. Ayrca, ad sa
n belirsiz ne oldum delileriyle ak atmak zorunda kalmak
da arna gidiyordu. Araoz'daki kasvetli apartman dairesi
de ekilecek gibi deildi; Clementina Villar, Haziran'n alt
snda Gney'deki mahallenin gbeinde lmek aykrln
da bulundu. Yreim Arjantinlilere zg tutkularn en ite
ni olan zppelikle dolup taarak ona ak olduumu ve l
mnn beni gzyalarna boduunu aka syleyeyim mi
dersiniz? Okur bunun oktan farkna varmtr belki de.
Bir ly bekletirken, rme srecinin cesede eski yz
lerini kazandrd grlr. O telal alt Haziran gecesinin
bir annda Clementina Villar sanki bir by sonucu yirmi
yl nceki halini ald; yz izgileri gururun, parann, genli
in, belli bir stnle sahip olduu bilincinin, hayalgc
ktlnn, kstlamalarn, vurdumduymazln verdii o
sertlie yeniden kavutu. Nedense, diye dndm, hi pe
imi brakmayan bu yzn hibir hali belleimde bunun
kadar uzun sre yer etmeyecek; qunun son yz olmas
yersiz deil, nk ilk yz de olabilirdi. Onu lmn ku
sursuzlatrd kibriyle, ieklerin arasnda kaskat brak
tm. kp gittiimde saat sabahn ikisi olmutu herhalde.
Darda, bir ya da iki katl tandk evler, gece, karanlk ve
sessizlik onlar iyice sradanlatrdnda edindikleri soyut

9
varlklarna brnmlerdi. Neredeyse tmyle benlikten
arnm bir sofuluun verdii sarholukla, sokaklar boyun
ca yrdm. Chile ve Yacuari'nin kesitii kede ak bir
dkkan grdm. Ve bu dkkanda, ansma kseyim,
adam kat oynuyordu.
'Oxymoron' diye adlandrlan benzetme trnde, szck
nne onun kart gibi grnen bir sfat konularak nite
lendirilir; bu ilke uyarnca agnostikler kara ktan, simya
clar da kara gneten szetmilerdir. Clementina Villar'a
yaptm son ziyaretten kp doruca bir barda iki imeye
gitmek benim iin bir eit 'oxymoron' olmutu; aklm e
len, bu yaptmn kabal, kolaylyd. (lerde srmekte
olan bir kat oyunu olduu iin aradaki ztlk daha da be
lirgindi.) Bir bardak konyak istedim. Bana bozukluklarla
birlikte Zahir'i de verdiler. Paraya bir an baktm ve belki de
bir humma balangc iinde sokaa ktm. Dnyadaki her
madeni parann tarihte. ve masallarda prl prl parlayp du
ran o nl paralar simgelediini aklmdan geirdim. Ka
ron'a verilen gm sikkeyi dndm; Belizarius'un dilen
dii gm sikkeyi; Yahuda'ya verilen otuz para gm;
nl fahie Lais'in drahmilerini; Yedi Uyuyanlar'dan birinin
uzatt antik sikkeyi; Bin Bir Gece Masallarndaki byc
nn sonradan kat paralar olduu anlalan prl prl pa
ralarn; Isaac Laquedem'in harcamakla bitmeyen penny'sini;
bir destann her bir dizesi iin denen ve Firdevsl'nin altn
olmadklar iin padiaha geri yollad altm bin para g
m; Ahab'n gemi direine iviledii altn Ispanyol para
sn; Leopold Bloom'un bozdurulamayan florinini; stnde
ki resim, kamakta olan XVI. Louis'yi Varennes yaknlarn
da eleveren Iui'yi. Sanki bir ryadaydm, her bir madeni pa
rann bylesine gsterili armlarla ykl olmas bana
byk, ama aklanmas imkansz bir nem tayormu gibi
geldi. Bo alanlarla bo sokaklar boyunca, giderek daha hz-

10
l yrmeye baladm. Sonunda, bkknlk beni bir keye
frlatt att. Hep ayn yerde sabrla bekleyen demir parmak
lklar ve bunlarn gerisinde Consepcion'un karal beyazl
parke talarm grdm. Bir ember izmi ve bana Zahir'i
verdikleri dkkann bulunduu yerden bir ev tesine var
mtm.
Geri dndm. Karanlk pencere bana uzaktan dkkann
kapal olduunu gsteriyordu. Belgrano Soka'nda bir tak
siye bindim. Uykusuz, bylenmi gibi, neredeyse mutlu
lukla, cisimsel varl paradan daha az olan bir ey bulun
madn dndm; nk, aslna baklrsa, her bir made
ni para, (diyelim yirmi centavo deerinde bir para) iinde
gelecek zamanlar barndryordu. Para soyuttur, diye tek
rarladm; para gelecek zaman kipidir. Banliyde bir gece ya
da Brahms'n besteledii mzik olabilir; haritalar, satran ya
da kahve olabilir; bize altn hor grmeyi reten Epikte
.
tos'un szieri olabilir; Faros adasndaki Proteus'dan ok da
ha deikendir o. nceden kestirilemeyecek zamandr,
Bergsoncu zamandr, Mslmanln ya da Stoaclarn de
imez zaman deildir. Gerekirciler dnyada, ancak bir ey
lemin, yani gerekleip gereklemeyecei belli olmayan
tek bir eylemin varolduu dncesine kar karlar; ma
deni paralar insann zgr iradesinin simgesidir. (Bu 'd
ncelerin', Zahir'e taban tabana zt bir akl oyunu ve onun
iblise etkisinin balangc olduu aklma gelmedi.) Epey
kafa yorduktan sonra, uyuyup kaldm, ama, dmde ken
dimi yar aslan yar kartal bir yaratn bekilik ettii made
ni paralar olarak grdm.

Ertesi gn sarho olduuma karar verdim. Ayn zamanda


bam bu kadar artan paradan kurtulmay da aklma koy
dum. Paraya baktm; stndeki birka izikten baka dik-

11
kati ekecek yan yoktu. En iyisi onu baheye gmmek ya
da ktphanenin bir kesine gizlemekti, ama kendimi
onun ekim alanndan kurtarmak istiyordum. Sonunda
kaybetmeyi ye tuttum. O sabah Pilar'a ya da mezarla git
medim; metroyla Constitucion'a, oradan da San Juan'la Bo
edo'nun kesitii keye gittim. imden gelen bir drtye
uyarak Urquiza'da indim, nce Bat, sonra Gney ynn
den yrdm. Amal bir baboluk iinde birtakm ke
leri dndm ve gzme btn tekiler gibi grnen bir so
kakta sefil kk bir tavernaya girdim, iki istedim, karl
n da Zahir'le dedim. Kara gzlklerimin ardnda gzle
rimi iyice ksarak evlerin numaralarn ya da sokan adn
grmemeyi baardm. O gece bir veronal alarak deliksiz bir
uyku ektim.

Haziran sonuna kadar hayal rn bir hikaye yazmakla


uratm. Hikayede bir iki tane gizemli dolayl benzetme
(ya da 'kenning') vard; rnein, kan yerine kl-suyu deni
yor, altn'n yerini ylan-yata alyordu; hikaye birinci tekil
kii azndan anlatlyordu. Anlatc, insan toplumundan
kap vahi doann ortasnda yaamaya ekilen bir dervi
tir. (Yerin ad Gnitaheidr'dir.) Yaamnn sadelii ve drst
l nedeniyle onun bir melek olduuna inananlar vardr;
ancak bu, sofuca bir abartmadr, nk gnahtan arnm
insan yoktur. Asln ararsanz o da, by araclyla snrsz
bir serveti eline geiren kt nl byc babasnn boa
zn kesmitir. Bizim derviin, uruna yaamn adad
ama, bu hazineyi insanoullarnn lgnca agzlln
den korumaktr; gece gndz gizli hazinenin banda nbet
bekler. Yaknda, belki de ok yaknda gzcl son bula
caktr; yldzlar ona bu bekleyii sona erdirecek klcn ta
vnda dvldn bildirmilerdir. (13u klcn a d

12
Gram'dr.) Dervi giderek karmaklaan bir retorik slubu
iinde bedeninin gzalclyla devingenliinden szeder;
bir paragrafta dalgnlkla 'pullarndan' dem vurur; baka bir
paragrafta bekiliini ettii hazinenin akp snen altnlarla
krmz halkalardan olutuunu syler. Sonunda derviin,
ylan Fafnir, zerine reklendii hazineninse, Nibelungla
rn hazinesi olduunu anlarz. Sigurd'un ortaya kmasyla
hikaye birdenbire son bulur.

Bu ufak el altrmasnn (iine, bilgilik taslamak zere


Fafnismdl'dan bir iki dize de katmtm) bana paray unut
ma frsat saladn sylemitim. Paray unutmaya baar
dmdan ylesine emin olduum geceler oldu ki, paray
mahsustan aklma getirdim. uras kesin, bunda da arya
katm; bu ii balatmak, bitirmekten daha kolayd. Kendi
kendime bu tiksin nikel parann elden ele dolaan, birbiri
nin ei, saysz, zararsz benzerlerinden farkl olmadn
bouna syledim. Bu dncenin ekiciliine kaplarak ak
lma baka madeni paralar getirmeye altm; ama yapa
madm. (Be ve on centavoluk ili paralar ve bir Uruguay
vinteniyle giritiim, baarszlkla sonulanan bir deneyi
hatrlyorum .) Temmuzun on altsnda elime bir ngiliz
sterlini geti. Gnboyu paraya bakmadm, ama o gece (ve
teki geceler) bytecin altna koyarak gl bir ampuln
nda inceledim. Sonra kurunkalemle kadn zerine
izini kardm. Ama ne parann lts ne de ejderhayla Aziz
George bana yardmc olmadlar; saplantlarm deitirmek
elimden gelmiyordu.
Austosta bir psikiyatra danmaya karar verdim. Sama
hikayemin tmn anlatmadm ona; uykusuzluktan ika
yeti olduumu, ey imgesinin . . -szgelimi bir poker fii ya
da madeni para- bir trl aklmdan kmadn syledim.

13
Bir sre sonra, Sarmiento Soka'ndaki bir kitapda Julio
Barlach'n Urkunden zur Geschichte der Zahirsage / Zahir Ef
sanesinin Tarihesine llikin Belgeler (Breslau, 1899) adl ki
tabn bir basm elime geti.
Bamdaki bela bu kitapta btnyle akla kavuturu
luyordu. nsze baklrsa, yazar "Habicht koleksiyonun
dan alnm drt belgeyi, Philip Meadows Taylor'n bu ko
nudaki incelemesinin zgn elyazmas da aralarnda olmak
zere Zahir inanyla ilgili btn belgeleri her zaman elal
tnda bulunacak bir cep kitab boyutlarnda bir araya getir
meyi" amalamt. Zahir'e duyulan inan lslam kkenliydi
ve 18. yzylda balad anlalyordu. (Barlach, Zoten
berg'in Ebu'l-Fida'ya atfettii blmleri reddediyor.) 'Zahir',
Arapa'da "ad belli", "gzle grlr" anlamna geliyordu;
bu anlamyla Allah'n doksan dokuz adndan da biriydi ve
halk (Mslman blgelerde yaayanlar) bu szc "unu
tulmaz olma denilen o korkun .zellie sahip olan ve im
gesi insan sonunda delirten varlk ya da nesneleri" tanm
lamak iin kullanyordu. Bu konudaki ilk kesin tanklk,
ranl Ltf-Ali Azur'undu. Ate Tapna adl yaamyksel
ansiklopedinin (. .. ) numaral sayfalarnda bu ok ynl ya
zar-dervi; iraz'daki bir okulda "bir bakann bir daha ak
lndan karamayaca biimde yaplm" bakr bir usturlap
bulunduunu yazar; "yle ki, padiah, insanlar evreni
unutmasnlar diye bunun denizin en derin noktasna atl
masn" buyurmu. Meadows Taylor'm incelemesi daha ay
rntl. (Haydarabad Nizami'nin hizmetinde olan Taylor, Bir
Ekiyann ltiraflar adl nl romann da yazardr.) 1832 s
ralarnda By Kentinin d mahallelerinde delilik ya da
azizlik anlatmak zere kullanlan, pek duyulmam bir de
yim alnm Taylor'n kulana; "kaplan grm gibi" . . .
Taylor'a sz edilen kaplann, mrnn sonuna kadar ak
lndan karamayaca iin, grenin -bir defa da olsa- yk-

14
mna neden olan byl bir kaplan olduunu sylemiler.
Birisi, bu bahtszlardan birinin Maysur'a kadar katn,
orada kaplann resmini bir sarayn duvarlarna izdiini
sylemi. Yllar sonra Taylor, kralln hapishanelerinin du
varlarn gzden geiriyormu; Nittur'daki bir hapishanede
vali, ona, duvarlar, tavan ve taban bir Mslman dervii
tarafndan zamann silmeden nce yumuatt vahi renk
lerde boyanm bir eit "usuz bucaksz kaplan" resmiyle
kapl bir hcre gstermi. Bu kaplan, bakann ban dn
drecek kadar ok sayda kaplandan oluuyormu; yol yol
kaplanlarla, nokta nokta kaplanlarla doluymu, denizleri,
Himalayalar, baktka iinde daha ok kaplanlar olduu
grlen ordular varm. Ressam, yllar nce ayn hcrede
lmm; Sind'den, belki de Gzerat'tan geliyormu ve
asl ac bir dnya haritas izmekmi. Hatta, bu rkn
resimde bir haritann izlerini grmek de mmknm . . .
Taylor, hikayeyi Fort Williaml Muhamed El-Yemeni'ye an
latm; Muhammed ona bu dnyada varolan her eyin Za
her1 biimine girebileceini, ama Her eye Kadir Olan'n,
bir tanesi ynlarn akln bandan almaya yettii iin, ay
n anda iki eyin bu biime girmesine izin vermediini an
latm. Ona dnyada her zaman bir Zahir bulunduunu
sylemi ta Cahiliye Devri'nde Yauk adl bir putmu bu; da-
. ha sonraysa yznde talarla ilenmi bir pee ya da altn
dan bir maske2 tayan Horasanl bir veli, Allah'n adn
skmenin mmkn olamayacan da sylemi.
Barlach'n monografisini okudum - okudum, sonra dnp
yine okudum. Duygularm belirtmeye gerek olduunu san
myorum. Beni hibir eyin kurtaramayacan anladm

1 Taylor'n imlas.
2 Barlach, Kuran'da Yauk'tan szedildiini, velininse El Mukanna (Peeli) olduu
nu ve Philip Meadows Taylor'n anc tan dnda hi kimsenin de bu ikisini
zahir'le zdeletirmedigini sylyor.

15
zamanki aresizliimi hatrlyorum; bamdaki belann be
nim suum olmadn bilmenin verdii o rahatlk; Zahir'in
kendileri iin bir madeni para deil de bir mermer paras
ya da bir kaplan olduu kiilere duyduum kskanlk. Bir
kaplan dnmemek ne kolay olurdu! Aadaki blm
nasl garip bir gerginlik iinde okuduumu da hatrlyorum:
Glen-i Raz' n yorumcularndan biri, Zahir'i grenin ok
gemeden Gl' de greceini syler; bunu syleyerek arka
sndan Attar'n Esramame'sinde geen bir dizeyi aktarr: 'Za-
hir, Gl'n Glgesi ve Perde'nin Almas' dr.' .
O gece Clementina'nn evinde kk kzkarde Bayan {
Abascal' gremeyince armtm. Ekimde arkadalarndan
biri, olup bitenleri anlatt: "Zavall julie! ylesine garip
davranr olmu ki, onu Bosch'a kapatmak zorunda kalm
lar. Ona kakla yemek yedirmek durumunda olan hastaba
kclarn lmne neden olacak! Biliyor musunuz, tpk Mo
rena Sackmann'n ofr gibi bir madeni parann szn
edip duruyormu'."
Genellikle anlar hafifleten zaman, Zahir'e ilikin anlar
oaltmaktan baka ie yaramyor. nce n yzn sonra
da arka yzn gzmn nne getirebildiim zamanlar
olmutu. imdi her iki yzn de ayn anda grebiliyorum.
Yok, Zahir kristalden yaplm gibi deil; nk her iki yz
birbirinin zerine yansm gibi grnmyor; daha ok,
sanki baklarm kreselmi de, Zahir de tam merkezdey
mi gibi oluyor. Zahir olmayan her ey bana sanki ok
uzaklardan geliyormu gibi blk prk ulayor; Cle
mentina'nm kibirli grnts; fiziksel ac. Tennyson bir za
manlar tek bir iei anlayabilsek kendimizin ve dnyann
ne olduunu bilebileceimizi sylemiti. Bununla, ne kadar
nemsiz olursa olsun, evrenin tarihini ve o sonsuz neden
sonu zincirini ilgilendirmeyen bir olgu bulunmayacan
sylemek istemi olmal. Belki de lrade'nin her bir bireyde

16
rtk biimde varolduunu syleyen Schopenhauer gibi, o
da gzle grdmz dnyann her grngde rtk bi
imde varolduunu sylemek istemitir. Kabala'clar insa
'
nn bir kk acun, evrenin simgesel bir aynas olduunu
sylerler; Tennyson'a gre, her ey byle olabilir. Her ey,
hatta katlanlmas mmkn olmayan Zahir bile.
Julia'nm bana gelenler daha 1948'e girmeden benim de
bama gelecek. Beni de yedirip giydirmek zorunda kala
caklar, leden sonra m sabah m olduunu bilemeyece
im. Bu yazgya korkun demek, bir szck oyunu olmak
tan ileriye gitmeyecek, nk koullarndan hibirine ger
ekten tank olmayacam. Ona baklrsa kafatasm atkla
rnda, bayltlm bir adamn da korkun ac duyduu sy
lenebilir. Artk evreni alglamayacan; Zahir'i alglayaca
n. dealist retiye gre 'yaamak' ve 'd grmek' sz
ckleri arasnda kesin bir e anlamllk bulunmaktadr. Bin
lerce imgeden bir iekine geeceim; son derece karmak
bir dten son derece basit bir de geeceim. tekiler be
nim delirdiimi dleyecek; ben Zahir'in dn grece
im. Dnya yzndeki btn insanlar, gece gndz Za
hir'in dn grrken hangisi d, hangisi gerek olacak -
yeryz m yoksa Zahir mi?
Gecenin ssz saatlerinde sokak sokak yryebiliyorum
henz. afak beni bir sabah Garay Park'ndaki bir srann
zerinde, Esrarname'de Zahir'in Gl'n Glgesi ve Perde'nin
Almas olduunu syleyen blm dnrken (dn
meye alrken) bastrabilir. Bu szleri u bilgimle badat
ryorum: Sufiler Tanr'da yitip gitmek iin kendi adlarn ya
da Tanr'nn doksan dokuz adn, anlamszlancaya kadar
tekrarlar. Bu yoldan gitmek istiyorum. Belki de ancak tekrar
tekrar aklma getirmek yoluyla Zahir'i tketip bitireceim
sonunda. Belki de o parann ardnda Tanr'y bulacam.

17
GZL MUCZE

Allah da onu yzyl l bra ktktan sonra


dirilterek, "Ne kadar zaman kaldn?" di
ye sormu, o da, "Bir g n, belki daha
az," demi.

Kur'an il, 259

14 Mart 1943 gecesi, Prag'n Zeltner Soka'ndaki bir


apartman dairesinde, Dmanlar adl bitmemi bir
oyunla, Sonsuzluun Zafe ri'nin ve jakob Bhme'nin Yahudi
rkyla dolayl akrabal zerine bir incelemenin yazar
olan Jaromir Hladik ryasnda nicedir sren bir satran
oyunu grd. Oyuncular iki kii deil, iki soylu aileydi;
oyun yzyllardr srp gidiyordu. Ortaya konan dllerin
ne olduunu hi kimse hatrlayamyordu, ama bunlarn l
lemeyecek kadar byk olduu syleniyordu; satran ta
laryla satran tahtas gizli bir kuledeydi. Jaromir (ryasn
da) birbirleriyle ekien ailelerden birinin en byk oluy
du. Duvardaki saat artk geciktirilemeyecek olan oyun saati
ni ald. Ryay gren, yamurlu bir ln kumlar zerin
den rzgar hzyla ilerledi ve satrancn ne kurallarn, ne de
talarn hatrlayamaz oldu. O anda uyand. Yamurun a
krts ve o korkun duvar saatlerinin tangrts duyulmaz
oldu. Zeltner Soka'ndan yer yer buyurgan seslerle blnen
ritmik, karmakark bir uultu ykseliyordu. afak sk
mt, lll. Reich'in zrhl birlikleri Prag'a giriyorlard.

18
Ayn on dokuzunda yetkililer bir ihbar aldlar; ayn gn,
akama doru, Jaromir Hladik tutukland. Moldava nehri
nin kar kysnda, kirele badanalanm bembeyaz bir k
laya gtrld. Gestapo'nun sulamalarndan bir tekini bile
yalanlayabilecek durumda deildi; annesinin kzlk ad Ja
roslavski'ydi, Yahudi kan tayordu, Bhme zerine yazd
inceleme, apak Yahudi yanls bir yazyd, Anschluss'a kar
kanlar arasnda imzas vard. 1928'de Hermann Bars
dorf yaynevi iin Sefer Yezirah' evirmiti. Yaynevinin ii
rilmi katalou, evirmenin nn, tantm amacyla abart
m, bu katalog da Hladik'in kaderini ellerinde tutan yetki
lilerden biri olan julius Rothe tarafndan incelenmiti. Ken
di uzmanlk alan dnda okuduu eye kolaylkla inanma
yacak kii yoktur. Gotik harflerle dizilmi iki sfat, julius
Rothe'yi, Hladik'in nemine inandrmaya yetmi ve onun
'bakalarna ders olsun' diye kuruna dizilmesini emretmi
ti. Ceza 29 Mart sabah saat 9'da yerine getirilecekti. Bu ge
cikme, (okur bunun nemini daha sonra anlayacaktr) yet
kililerin ilerini birer sebze ya da bitki gibi, kiisellikten
uzak ve acele etmeksizin grme isteklerinin sonucuydu.
Hladik'in ilk tepkisi yaln bir dehetti. Daraacndan, ba
n dayayaca ktkten ya da baktan korkmayacan,
ama bir manga askerin at atele lmenin dayanlmaz
olacan seziyordu. Asl korkutucu olann, eliindeki ko
ullar deil, lm denen yaln, sssz eyin kendisi oldu
unu boubouna sylyordu kendine. Mmkn olan b
tn badamlar anlamszca tketmeye alarak bu koul
lar gznn nnde canlandrd durdu. Uykusuz geen,
afaa yakn saatlerden giz dolu silah seslerine varncaya
kadar, lm srecini sonsuz biimde kurdu zihninde. Juli
us Rothe'nin saptad gnden nce, biimleri ve kesime
alar geometri olaslklarn zorlayan avlularda kendisini
kimi zaman uzaktan, kimi zaman yakndan vuran deiik

19
sayda asker tarafndan makineli ateine tutularak eit e
it yzlerce lmle ld. Bu dsel infazlar gerek bir deh
etle (belki de gerek bir yreklilikle) karlad; gerei an
dran bu grntlerin her biri birka saniye srd. Dng
kapandnda jaromir, bir kere daha, stelik artk ertelene
meyecek bir biimde, kendi lmnn korkudan tir tir tit
reten karanlklarna gml buldu kendini. O zaman, ger
ein ounlukla bizim gerek hakkndaki beklentimizle
rtmediini dnd; kendine zg bir mantkla, belli
bir duruma ilikin bir ayrnty nceden kestirmenin, onun
gereklemesini nlemek demek olduu sonucuna vard.
Bu clz byye dayanarak, srf gereklemesinler diye en
korkun ayrntlar gznn nne getirdi. Sonuta doal
olarak bunlarn doru kacandan korkmaya balad. Ge
celeri ok kt oluyor, zamann uup giden zne sk sk
ya yapmann bir yolunu bulmaya alyordu. Zamann,
yirmi dokuzu afana doru doludizgin ilerlediini biliyor
du. Yksek sesle, "imdi yirmi ikisinin gecesi; bu gece sr
dke (ayrca daha alt gece boyunca) hi kimse bana ?o
kunamaz, lmszm," dedi. Uykuya dald geceler, ona
kendini ilerine brakabilecei derin, karanlk kuyular gibi
geliyordu. Onu nasl olursa olsun, srd hayallerin bou
na ekiminden kurtaracak olan son yaylm ateini sabrsz
lkla bekledii anlar oldu. Ayn yirmi sekizinde; son gnba
tm, yksek parmaklkl pencerelerde yansrken, oyunu
Dmanlar aklna geldi ve onu bu nafile dncelerden
ekti kard.
Hladik krk yan gemiti. Bir iki dostlukla birok al
kanlk dnda, yaamn edebiyat denen sorunlu ura
oluturuyordu. Btn yazarlar gibi o da bakalarnn baar
larn ortaya koyduklaryla lyor, onlarn ise kendisini
uzaktan, kurduu ya da tasarladklaryla deerlendirmeleri
ni bekliyordu. Yaymlad btn kitaplar onda tanmlar-

20
mas zor, karmak bir pimanlk duygusu brakmt. Bh
me'r:in, lbni Ezra'nn ve Fludd'un eseri zerine yapt a
lmalar temelde belli kuramlar bu eserlere uygulamaktan
ileri gitmemiti; Sefer Yezirah evirisi dikkatsizlik, bkknlk
ve varsaymlarla doluydu. Sonsuzluun Zaferi'ndeki kusur
lar daha azd belki. llk cilt, Parmenides'in 'Sabit Varlk'm
dan Hinton'n 'eitlenebilir Gemi'ine kadar, insanolu
nun .bulduu eitli sonsuzluk kavramlarn inceliyordu.
ikincisiyse (Francis Bradley'in kuram uyarnca) evrendeki
btn olaylarn zamansal bir dizi oluturduunu reddedi
yor, insan iin mmkn olan yaantlarn saysnn sonsuz
olmadn ve tek bir 'tekrar'n bile zaman'n dilsel bir al
danma olduunu kantlamaya yeteceini savunuyordu . . . Ne
yazk ki, bu aldanmann kant olan usavurumlar da ayn
derecede aldanmaydlar. Hladik bunlar biraz bkknlkla,
biraz da bulank bir zihinle gzden geirme alkanln
dayd. Ayrca -bir dizi davurumcu iir de yazmt; airi
zen, bunlarri 1924 tarihli bir antolojide yaymlanm ve
bunu izleyen hibir antolojiye alnmam olmalaryd. Hla
dik bu tekdze, hibir esinle aydnlanmam gemiinin t
mn manzum oyunu Dmanlar'la balaimay ummutu
(Hladik nazm temel biim olarak gryordu, nk nazm
seyircinin gerekdl gzden karmasn imkansz kl
yordu - ki sanatn temel isterlerinden biri de budur. )
Oyun, zaman, yer ve olay birlii kuraln izliyordu. Yer
Hradvcany'de, Baron Roemerstadt'n ktphanesi, zaman
19. yzyln son akam zerlerinden biriydi. llk perdenin
ilk sahnesinde, garip bir adam Roemerstadt' ziyarete gelir.
(Bir saat yediyi alyordur, btmakta olan gnein gz ka
matrc klar odann pencerelerini grkeme boar, hava
da ateli, tamdk bir Macar ezgisi gezinmektedir.) Bu ziya
reti bakalar izler; Roemerstadt durduk yerde zamann
alan btn bu kiileri tanmamaktadr, ama iinde rahatsz

21
edici bir duygu vardr, sanki bunlar bir yerde, belki de bir
ryada grm gibidir. Hepsi de ona ya eker, yaltaklanr
lar, ama giderek bunlarn onu mahvetmek iin ibirlii et
mi gizli dmanlar olduu -nce seyirci sonra da Baron ta
rafndan- farkedilir Roemerstadt bunlarn planlarn re
nip bozmay baarr. Konumalarda sevgilisi Julia von We
idenau'dan ve bir aralar srarla julia'nn ilgisini ekmeye a
lm olan Jaroslav Kubin adl birinden szedilir. Kubin
akln karm, kendini Roemerstadt sanmaktadr. Yeni
tehlikeler bagsterir; ikinci perdenin sonunda Roemers
tadt dmanlarndan birini ldrmek zorunda kalr. n
c ve son perde .alr. Tutarszlklar giderek artar; oyundan
ktklar sanlan oyun kiileri yeniden grnrler. Bir ara,
Roemerstadt'n ldrd adam ortaya kar. Birisi henz
akam olmadn hatrlatr; saat yediyi alar, yksek pence
reler batmakta olan gnei yanstr, havada ateli bir Macar
ezgisi gezinmektedir. Sahneye ilk kan oyuncu gelir, ilk
perdenin ilk sahnesinde syledii cmleyi tekrarlar. Ro
emerstadt hibir aknlk belirtisi gstermeden konuur
onunla; seyirci Roemerstadt'n faroslav Kubin denen sefil
den bakas olmadn anlar. Oyun hi oynanmamtr;
sahnede olup bitenler, Kubin'in tekrar tekrar yaayp dur
duu dngsel cinnetten baka bir ey deildir.
Hladik bu yanllklar trajikomedisinin samasapan m,
gzel mi, iyi kurulmu mu, batansavma m olduunu ken
di kendisine hibir zaman sormamt. Yukarda zetledi
im olay rgsnn zerinde yazar olarak kusurlarn rt
meye ve yeteneklerini vurgulamaya yarayacak lde al
m olduuna, ayrca oyunun, bu dnyada insan olarak sr
drd varl balatmaya (sembolik anlamda) yetecei
ne inanyordu. Birinci perdeyle nc perdenin bir ya da
iki sahnesini bitirmiti. Oyunun. vezinli yaps, alt ll
dizeleri, nnde yazl metin olmakszn deitirerek eit-

22
lemeler yapmasn mmkn klyordu. Hladik daha yazmak
zorunda olduu iki perde bulunduunu ve ok yaknda
leceini dnd. Karanlkta Tanr'yla konutu: "Ben u
ya da bu biimde varoluyorsam, senin tekrarlarndan ya da
yanllarndan biri deilsem, Dmanlar'n yazar olarak va
rm. Benim de, Senin de varln hakl karacak olan bu
oyunu bitirmek iin bir yl daha gerek bana. Yzyllarn ve
zamann sahibi olan Sen, bana bu gnleri ok grme." Bun
lar, hepsinin en katlanlmaz olan son gece sylemiti; on
dakika gemeden uyku karanlk bir su gibi akp gitti ze
rinden.
afaa doru elementine ktphanesinin yksek tavanl,
dar koridorlarndan birinde gizlenmi olduunu grd r
yasnda. Kara gzlkler takm bir ktphane memuru sor
du: "Nedir aradn?" Hladik cevap verdi: "Tanr'y aryo
rum." Ktphane memuru yle dedi: "Tanr, elementine
ktphanesindeki drt yz bin cilt kitabn sayfalarndan bi
rindeki bir harftir. Atalarm ve atalarmn atalar bu harfi
arayp durdular; ben o harfi ararken kr oldum." Gzlkle
rini kard ve Hladik onun ksz gzlerini grd. Bir okur
ald atlas geri getirmeye geldi. "Bu atlas be para etmez,"
dedi ve Hladik'e uzatt. Hladik atlas ortasndan bir yerden
at. Gzlerinin nnde, sanki bir ryadaym gibi Hindis
tan haritas belirdi. Sonra birden kendine gveni yerine gel
di, sayfann zerindeki en kk harflerden birine dokun
du. Ayn anda her yerde birden bulunduu belli olan bir
ses, "almak iin istediin zaman baland," dedi. Rya
nn burasnda uyand Hladik.
nsanlarn ryalarnn Tanr'ya ait olduunu hatrlad;
Maimonides ryalarda duyulan szlerin, ak seik duyul
duklar ve onlar syleyen, gze grnmedii takdirde,
Tanr sz oldu klarn ileri srmt. Giyindi; hcreye gi
ren iki asker ona pelerinden gelmesini sylediler.

23
Hcre kapsnn gerisinde; Hladik darsn koridorlar,
merdivenler ve bina iinde binalarla dolu bir labirent olarak
getirmiti gznn nne Gerek daha az gsteriliydi; dar
bir demir merdivenden inerek i avluya girdiler. Bir kme
asker -bazlarnn niforma dmeleri akt- bir motosikle
tin zerine eilmi bir eyler konuuyorlard. avu duvar
daki saate bakt; saat 8.44't. Dokuzu alncaya kadar bek
lemek zorundaydlar. Hladik m tsuz olmaktan ok kaytsz
bir ifadeyle bir odun ynnn zerine oturdu. Askerlerin,
gzlerini gzlerinden kardklarn farketti. Bekleme sre
sini kolaylatrmak zere avu ona sigara uzatt. Hladik si
gara imiyordu; nezaketinden, belki de alakgnllln
den ald sigaray. Yakarken ellerinin titrediini grd. Gk
yz bulutlanyordu; sanki Hladik oktan lm gibi alak
sesle konuuyordu askerler. Oyununa Julia von Weidenau
olarak soktuu kadn boubouna gznn nne getir
meye alt Hladik.
ldam mangas dizildi, asker hazroldi.yd. Klann duva
rna dayanm, a)(akta duran Hladik, yaylm ateinin gelme
sini bekledi. Birisi duvarn kan iinde kalacana dikkati
ekti, hkmlye bir iki adm ne kmas sylendi. Belki
sama ama, bu Hladik'e fotoraflarn acemice hazrlklar
n hatrlatt. Hladik'in akana koca bir yamur damlas
dt ve yanandan aa yavaa szld; avu ate em
rini haykrd.
Elle tutulup gzle grlen evren birden durdu.
Tfekler Hladik'e doru evrilmiti, ama onu vuracak
olan askerler hi kprdamadan olduklar yerde duruyorlar
,
d. avu, koluyla yarm kalm bir hareketi sonsuzlatrd.
Avlunun zeminindeki parke talarndan birinen zerine bir
arnn kprtsz glgesi vurdu. Rzgar kesildi, bir resmin
iinde gibiydiler. Hldik bir lk atmak, bir sz sylemek,
elini kprdatmak istedi. Yapamad; inme inmiti sanki. Bu

24
kesintiye uram dnyadan ona tek bir ses bile ulamyor
du... "ldm, cehennemdeyim," diye dnd. "Delirdim,"
diye dnd. "Zaman durdu," diye dnd. Sonra, byle
olsa, zihninin de durmu olaca geldi aklna. Bunu sna
mak istedi; Vergilius'un o gizemli drdnc obanl kaside
sini (dudaklarn oynatmadan) syledi iinden. u anda
ok uzaklarda kalan askerlerin kayglarn paylamakta ol
duunu dnd; onlarla konuabilmek istedi. En ufak bir
yorgunluk, hatta bu uzadka uzayan kprtszln verdii
uyumay bile hissetmiyordu. Bir sre sonra uykuya dald.
Uyandnda dnya kprtszln ve suskunluunu srd
ryordu. Su damlas hala yananda asl duruyor, arnn
glgesi hala taa vuruyordu. Yere att sigarann dumam
hala havada szlyordu. Hladik ne olduunu anlayama
dan bir 'gn' daha geti.
Tanr'dan elindeki ii bitirmek zere tam bir yl istemiti.
Her eye Kadir Olan bu dileini yerine getirmiti ite. Tanr
onun iin gizli bir mucize yaratmt; saptanan saatte Al
man kurunuyla vurulacakt, ama Hladik'in zihninde ate
emriyle infaz arasndaki sre bir ylda geecekti. aknlk
tan afallama, afallamadan kabullenme, kabullenmeden an
szn gnl borcu duyma evrelerine geti.
Elinde belleinden baka hibir belge yoktu. Altl dizele
ri pepee eklemenin getirdii zihin alkanl, ona saa
sola blk prk paragraflar iziktirip sonra da unutan ki-
. milerinin akllarndan bile geiremeyecekleri bir disiplin
salamt. Urap didinmesi, yarna kalmak ya da edebi
zevklerinin yabancs olduu Tanr'y honut etmek iin de
ildi. neyle kuyu kazar gibi, hi kprdamakszn, gizli
gizli, zaman iinde kendi yce, grnmez labirentini kur
du. nc perdeyi iki kere elden geirdi. Saatin sk sk
almas ya da fondaki mzik gibi ok belirgin baz simgele
ri kard. Acelesi yoktu. kard, ksaltt, geniletti. Kimi

25
yerde dnp dolap gene ilk yazd metne geldi. Giderek
avluyu, klay sever oldu; karsndaki yzlerden biri Ro
emerstadt'n kiilii hakkndaki dncelerini deitirmesi
ne yol at. Flaubert'e onca musallat olan o kulak trmalay
c tnlarn yalnzca grsel birer bo inan olduklarn, azn
dan kan deil, yazya geirilen szcn kstllndan,
yetersizliinden kaynaklandn kefetti... Oyunu bitirdi.
Onu uratran tek bir szck kalmt. Onu da buldu. Ya
mur damlas yanandan aa dt. Az yrek paralayan
bir lkla ald, yz yana dnd, ayn anda drt .tfek
ten birden kan atele yere yld.
jaromir Hladik 29 Mart gn sabah saat dokuzu iki gee
ld.

26
KucN zi

E. H. M.'e


I
nat bir yara izi yzn aprazlamasna kesiyordu; bir
ucu akanda, teki ucuysa yanandaki krkla son
bulan klrengi ve hemen hemen kesintisiz bir yay. Gerek
ad nemli deil; Tacuarembo'daki herkes onu 'La Colora
dal ngiliz' diye bilirdi. O tarlalarn sahibi Cardoso, tarlala
r satmay reddetmiti: Anladm kadaryla, ngiliz, beklen
medik bir ikna yoluna bavurmu, Cardoso'ya yzndeki
yara izinin srrn aklamt. ngiliz, snrdan, Rio Grande
del Sur'dan geliyordu; biroklar onun Brezilya'dayken ka
aklk yaptn sylerler. tii de sylenir; ylda birka
kere kendini kuledeki odalardan birine kilitler, ancak iki ya
da gn sonra, savatan km ya da ba dnmesinden
yeni kurtulmuasna solgun, titreyerek, kafas karmakar
k ve her zamanki kadar buyurgan, dar karm. Buz gi
bi baklarn, yerinde duramayan srm gibi bedenini, boz
renkli byn hatrlyorum. Hi kimseyle alverii yoktu;
spanyolcasmn gdk ve Brezilya diliyle karm olduu
bir gerektir. Postadan da bir i mektubu ya da bir iki ilan
dan baka bir ey almazd.

27
Kuzey'in kylerinden son geiimdi, Caraguata akarsuyu
nun anszn tamas beni La Colorada'da gecelemek zorun
da brakmt. ok gemeden orada bulunuumun ne kadar
zamansz olduunu anladm; ngiliz'e yaranmaya altm;
tutkularn en kolayndan yardm umdum: Yurtseverlik. n
giltere gibi yrekli bir lkenin yenilmez olacan savun
dum. Dostum bu dnceme katld, ama glmseyerek n
giliz olmadn ekledi. rlandalyd, Dungarvan'dan geli
yordu. Bunu syler sylemez bir sr vermi gibi sustu.
Akam yemeinden sonra gkyzne bakmak zere da
rya ktk. Almt, ama alak tepelerin ardnda, gky
znn imeklerle izgi izgi olup bakla yarlm gibi g
rnen Gney ynnde ok gemeden frtna patlayacakt.
Hizmet eden ocuk, derlenip toparlanm olan yemek oda
sna bir ie rom getirdi. Epey bir sre sessizce itik.
Sarho olduumu farkettiimde saati ka etmitik, bilmi
yorum; ne trl bir esin, coku ya da cansknts beni yara
dan szetmeye gtrd, onu da bilmiyorum. ngiliz'in y
zndeki anlam deiti; bir an beni evden kovacan san
dm. Sonunda en heyecansz sesiyle unlar syledi:
"Yaramn hikayesini siz bir tek koulla anlatrm; hangi
alaka koullar altnda olduunu, rezillii bir nebze azalt
maya almadan anlatacam."
Kabul ettim. ngilizcesini spanyolcasyla, hatta Portekiz
cesiyle kartrarak bana anlatt hikaye u:
"1922 sralarnda Connaught'un kentlerinden birinde, r
landa'nn bamszl iin savaan saysz kii arasnda ben
de vardm. Yoldalarmdan bazlar hala yayor, kimseye
zarar dokunmayan ilerle urayorlar; tekiler, belki size
ters gelecek, ngiliz bayra altnda llerde ve denizlerde
savayorlar; bunlardan bir bakas, en deerlileri, bir kla
avlusunda, afak vakti gznden uyku akan adamlar tara
fndan vurularak ldrld; bir blm (en bahtszlar ol-

28
duklar da sylenemez) yazglaryla i savan handiyse ad
sz ve gizli arpmalarnda yzleti. Bizler Cumhuriyetiy
dik, Katolik'tik; galiba romantiktik de. lrlanda bizim iin
yalnzca hayallerde yaayan bir gelecek ve iinde yaamaya
katlanamadmz bir imdiki zaman deildi; ac, ama sev
giyle anlan bir mitoloji, yuvarlak kuleler, Parnell'in redde
dilii, destandan destana, Kahraman Savalar, Balklar ya
da Dalar olarak deien Boalar'n alnn anlatan o epik
iirlerdi ... Hi unutamayacam bir akam zeri Munsterli
bir arkada katld aramza; John Vincent Moon diye biri.
"Henz yirmi yanda bile deildi. Bedeni hem dal gibi
ince, hem de gevekti; belkemii yoktu sanki, bu da son de
rece rahatsz edici bir izlenim uyandryordu ilk bakta. Al
lah bilir hangi komnist elkitabn, byk bir evk ve ken
dini beenmilikle neredeyse sayfa sayfa ezberlemiti; her
trl tartmay kesip atmak iin diyalektik maddecilie
bavuruyordu. lnsann birinden nefret etmek ya da birini
sevmek iin sonsuz sayda nedeni olabilir, Moon, evrenin
tarihini gnl bulandrc bir ekonomik atmaya indirge
miti. Devrimin baarya ulamasnn nceden belli olduu
nu sylyordu. Ona bir centilmeni yalnzca yitik davalarn
ilgilendireceini syledim. Bu arada gece olmutu; tartma
mz girite, merdivenlerde, sonra da karanlk sokaklarda
srdrdk. Beni Moon'un azndan kan yarglardan ok,
onun kar durulmaz, kendine son derece gvenen slubu
etkilemiti. Yeni yoldamz tartmyordu; horlama ve bir
para da kzgnlkla grlerini sralyordu.
"Kent dndaki evlerin oraya varmtk ki, anszn alan
bir atele dilimiz tutuldu sanki. (Ya bundan nce ya da son
ra bir fabrikann ya da klann plak duvarna srnp
gemitik.) Ta deli bir yola girdik; alan atein nda
iyice irileen bir asker, yanmakta olan bir kulbeden dar
ya frlad. Bararak durmamz buyurdu. Admlarm hz-

29
landrdm; dostum arkamdan gelmiyordu. Arkama dn
dm; john Vincent Moon korkudan bylenmi, sonsuzlu
a karm gitmiti sanki, yerinden kprdamyordu. Bu
nun zerine koarak dndm, askeri bir vuruta yere devir
dim, kfrederek Vincent Moon'u sarstm, beni izlemesini
syledim. Koluna yapmak zorunda kalmtm; kapld
korku onu elden ayaktan kesmiti. Alevlerle delik deik
olan gecenin iine doru katk. Arkamzdan yaylm atei
ald, bir kurun Moon'un sa omuzunu syrp geti; am
aalarnn arasndan kaarken, hkra hkra alamaya
balad.
"O yln, yani 1923'n sonbaharnda General Berkeley'in
yazlk evine sndm. General (kendisini hi grmemitim),
Bengal'de ynetimle ilgili birtakm grevlerin peindeydi; ev
bir yzyllktan eski deildi, ama dklyordu, karanlklar
iindeydi; insann akln kartran koridorlar ve ie yarama
yan antrelerle dolup tayordu. Mze ve koca bir ktphane
btn ilk kat kaplfimt; bir bakma 19. yzyln tarihini
oluturan, birbiriyle ilgisiz, birbirini yalanlayan kitaplar; g
zel kvrml biimleri iinde donup kalm, eri azlarnda
hala savan rzgaryla iddeti gezinir gibi olan Niapur ii
palalar. Eve (sanyorum) arkadan girdik. Moon, tirtir titre
yerek, kuruyup atlam azyla gecenin ilgin olaylarla do
lu olduunu mrldand; yarasna baktm ve ona bir fincan
ay getirdim; 'yara'snn nemsiz olduunu saptayabilecek
kadar bilgim vard. Birdenbire aknlkla kekeledi:
'"Biliyor musun, kendini korkun bir tehlikeye attn.'
"Bunu dert etmemesini syledim ona. (t savan getirdi
i alkanlk beni byle davranmaya itmiti; hem sonra, bir
tek yoldamzn bile ele geirilmesi davamz tehlikeye d
rebilirdi.)
"Ertesi gn Moon'un alm yeniden yerine geldi. Verdi
im sigaray ald ve beni 'devrimci partimizin parasal kay-

30
naklar' konusunda iyice bir sorguya ekti. Sorular son de
rece akt; ona (akszllkle) durumun ciddi olduunu
anlattm. Derinden gelen silah sesleri Gney ynn sars
yordu. Moon'a yoldalarmzn bizi beklediini syledim.
Ceketimle tabancam odamdayd; dndmde Moon'u
gzleri kapal divann zerine uzanm buldum. Atei oldu
u sansna kaplmt; omuzunda ok ac veren bir sz ol
duunu ne srd.
"Onun onulmaz bir korkak olduunu o an anladm. Ken
dine dikkat etmesini geveledim ve darya ktm. Korku
iindeki bu adam, korkak sanki benmiim, Vincent Moon
deilmi gibi sknt veriyordu iime. Tek bir insann yapt
, sanki btn insanlar tarafndan yaplm gibidir. Bu ne
denle, cennet bahesindeki sz dinlemezliin btn insan
l kirletmesi hakszlk saylmaz; gene bu nedenle tek bir
Yahudi'nin armha gerilmesinin insanl kurtarmaya yet
mesi de hakszlk saylmaz. Belki de Schopenhauer hakly
d; ben btn teki insanlarm, her insan btn insanlardr.
Shakespeare bir anlamda o sefil john Vincent Moon'dur.
"General'in usuz bucaksz evinde dokuz gn geirdik.
Savan aclaryla baarlarndan szetmeyeceim; beni aa
layan yarann hikayesini anlatmak niyetim. Arkadalar
mzn bir klay basp da Elphin'de makineliyle taranan
tam on alt arkadamzn intikamn almay baardklar
onuncu gnn dnda, bu dokuz gn belleimde tek bir
gn olarak yer alyor. afaa kar, aaran gnn sersemlii
iinde gizlice ayrldm evden. Gece olduunda geri dn
dm. Dostum beni yukar katta bekliyordu; yaras zemin
kata inmesine izin vermiyordu. Elinde stratejiyle ilgili bir
kitap olduunu hatrlyorum; E N. Maude ya da Clause
witz. Top gibi ar silahlar yelerim,' demiti bana bir ge
ce. Planlarmzn ne olduunu sordu; bunlar knamaktan
ya da dzeltmekten zevk alyordu. 'Kayg verici parasal du-

31
rumumuz'dan yaknmay da alkanlk edinmiti; i karart
c bir bilgi tavryla sonumuzun kt olacan syledi.
'C'est une affaire flambee,' ('Bu iten hayr gelmez,') diye m
rldand. Korkaklndan utan duymadn gstermek iin
zihinsel kibrini bytyordu. Bylece, iyi kt dokuz gn
geti.
"Onuncu gn kent btnyle Kara-Sar'llarn eline geti.
Uzun boylu, suskun atllar yollar kolaan ediyorlard; kl
ve duman, rzgarla savruluyordu, kede yere yatm bir
ceset grdm, belleimde alann ortasnda askerlerin dur
madan nianclklarn denedikleri bir korkuluktan daha
fazla yer etmedi... afak skerken yola kmtm; leden
nce dndm. Moon kthanede birisiyle konuuyrdu;
sesinin tonundan telefonda konutuunu anladm. Derken
kendi adm duydum; sonra saat yedide geri dneceimi;
sonra, beni baheden geerken tutuklamalar nerisini.
ok bilmi dostum beni gzel gzel satyordu. Kiisel g
venlik konusunda gvence istemekteydi.
"Burada hikayem karyor, ipin ucu kayor. Muhbiri,
karanlk karabasanl koridorlar, ba dndren kuyu gibi
merdivenler boyunca izlediimi biliyorum. Moon evi ok
iyi tanyordu, benden ok daha iyi. Bir ya da iki kere onu
kaybettim. Askerler beni ele geirmeden nce keye kstr
dm onu. Generalin silah koleksiyonlarndan birinden bir
denizci klc kaptm; bu yarm ayla onun suratna sonsuza
kadar kalacak kanl bir yarm ay izdim. Borges, bu srr sa
na, bir yabancya atm. Beni hor grsen de gam yemem."
Hikayeyi anlatan burada durdu. Elle:inin titrediini far
kettim.
"Ya Moon?" diye sordum ona.
"Yahuda gibi, parasn ald ve Brezilya'ya kat. Ayn ak
am zeri alanda birka sarho askerin bir korkuluu kur
una dizdiklerini grd."

32
Hikayenin gerisini bouna bekledim. Sonunda devam et
mesini syledim.
Bedeni bir hkrkla sarsld; sonra yalvarrcasna eri,
beyazms yara izini gsterdi.
"Bana inanmyor musun?" diye kekeledi. "Yzmde kor
kun, yz kzartc suumun izini tadm grmyor mu
sun? Sonuna kadar dinleyesin diye hikayeyi byle anlattm
sana. Beni koruyan adam ele verdim ben; Vincent Moon
benim. imdi beni hor grebilirsin artk."

33
YOLLARI ATALLANAN BAHE

Victoria Ocampo'ya

T iddell Hart'n Birinci Dnya Sava Tarihi'nin 22. sayfa


Lsnda, 24 Temmuz 1916 gn on ngiliz tmeni ta
rafndan - 1400 topu desteinde- Serre-Montauban hattna
kar giriilmesi gereken saldrnn 29'u sabahna ertelendi
ini okuyacaksnz. "Hi kuku yok ki, bu nemsiz gecik
meye saanak halinde yaan yamurlar neden olmutur,"
diyor Yzba Liddell Hart.
Tsingtao'daki Hochschule'nin eski ngilizce profesrlerin
den Dr. Yu Tsun tarafndan yazdrlm, gzden geirilmi
ve imzalanm aadaki sayfalar, olaya hi beklenmedik bir
aklk kazandrmaktadr. Belgenin ilk sayfas kayptr.
"... ve ahizeyi yerine koydum. Hemen ardndan telefonda
Almanca karlk veren sesi tandm. Yzba Richard Mad
den'in sesiydi bu. Madden'in Viktor Runeberg'in apartman
dairesinde bulunmas dertlerimizin ve ayn zamanda -ama
bu bana daha az nemli geliyordu ya da yle gelmeliydi
onunla benim yaammzn da sonu demekti. Runeberg ya
tutuklanm ya da ldrlm olmalyd.1 O gn gne bat-

1 ren ve uhaf bir varsaym. Prusyal casus Hans Rabener, nam- dier Viktor

34
madan ben de ayn kaderi paylaacaktm. Madden, son de
rece acmaszd. Ya da belki yle olmak zorundayd. lngilte
re'nin hizmetinde bir lrlandal'nn, geveklik ve hatta iha
netle sulanan bir adam olarak byle mucizevi bir frsata
drt elle sarlp, duac olmas doal deil miydi? Alman Re
ich'nn iki casusunun ortaya karlmas, tutuklanmas ve
hatta belki de ldrlmeleri... Odama ktm; nedendir bil
mem, kapy kilitledim ve kendimi srtst dar demir kar
yolama attm. Pencereden tandk damlar ve bulutlarn
glgeledii saat alt gneini grdm. Bu her trl belirti ve
simgeden yoksun gnn, aman vermez lmn yakama ya
paca gn olmas, bana inanlmaz bir ey gibi geliyordu.
lm babama, Hai Feng'in simetrik bahesinde geen o
cukluuma karn -imdi?- lp gidecek miydim? Sonra,
insanolunun bana gelen her eyin, tam ama tastamam
imdi'de getiini hatrladm. Yzyllar geiyor ve yalnzca
imdiki zaman'da oluyor her ey; havada, yerin ve denizin
zerinde saysz insan var, ama gerekte, olup biten her
olay bana oluyor. Madden'in beygir suratn yreim dara
..

larak hatrlaynca bu dalp gitmelerim yarda kald. Duydu


um nefretle dehetin ortasnda (ho, Richard Madden'e
hayatmn oyununu oynadma, boynum artk daraacnn
ilmiini hasretle beklediine gre, dehetten szetmenin
anlam yok ya) o ateli ve kukusuz u anda mutlu Sava
'nn, Byk Srrn bende olduunu bilmedii geldi akl
ma; Amre Irma zerindeki yeni ngiliz topu cephanelii
nin bulunduu yerin ad! Bir ku, klrengi gkyzne izgi
ekerek geti, ben de onu zihnimde doruca bir uaa, ua
da (Fransz g zerinde) dikine bombalarla cephaneli
i yokeden saysz Fransz uaklarndan birine evirdim.

Runeberg, otomatiini ektii gibi tutuklama emrini getiren Yzba Richard


Madden'e saldrmt. Madden ise kendini savunmak zere Runeberg'i ldrc
biimde yaralamt.

35
Bir kurunla parampara olmadan nce azm o gizli yerin
adn ta Almanya'dan duyulacak biimde haykrabilse ... ln
san bedenindeki ses yetersizdi. Nasl yapmal da, o ad
ef'in kulana ulatrmalydm? Ben ve Runeberg hakkn
da, ikimizin de Staffordshire'de bulunduundan baka bir
ey bilmeyen ve Berlin'deki duvarlar plak brosunda
sonsuza dek gazeteleri gzden geirerek boubouna rapo
rumuzu bekleyen o hasta, o nefret edilesi adamn kula
na?.. Yksek sesle: kamalym, dedim. Sanki Madden imdi
pusuda bekliyormu gibi, hi grlt karmadan, sessiz
hareket etme konusunda gereksiz bir zen gostererek ye
rimden doruldum. Bir ey -belki de yalnzca, bavurabile
ceim hibir are olmadn apak grmenin bouna tela
- beni ceplerimi yoklamaya yneltti. Bulacam bildiim
eyleri buldum. Amerikan ii cep saati, nikel zincir, drtk
e demir para, zerinde Runeberg'in dairesinin ie yaramaz
-ama su nitelii tayan- anahtarlar bulunan anahtarlk,
not defteri, hemen yoketmeye karar verdiim (ama etmedi
im) bir mektup, bir crown, iki ilin ve birka pence, mavi
krmz yazan kalem, mendil, tek kurunlu tabanca. Neden
dir bilmem, tabancay tutup, cesaret versin diye elimde y
le bir tarttm. Tabanca sesinin ok uzaklardan duyulabilece
ini geirdim aklmdan. On dakika iinde planm hazrd.
Mesaj ulatrabilecek tek kiinin ad telefon rehberinde ya
zlyd; trenle yarm saat eken Fenton'n bir banliysnde
oturuyordu.
Korkak bir adamm ben. Bunu imdi, tehlikeli olduunu
kimsenin yadsyamayaca bir plan sona erdirdikten sonra
sylyorum. Biliyorum, yerine getirilmesi korkun oldu.
Almanya iin yapmadm, hayr. Bana casus olma alakln
ykleyen o barbar lkeye hibir sevgi beslemiyorum. Ayr
ca, lngiltere'de benim iin Goethe'den daha az byk olma
yan bir adam :lakgnll bir adam- tandm. Onunla bir

36
saat bile konumadm, ama o bir saat iinde Goethe'ydi o ...
ef'in benim rkmdan insanlardan -benim kimliimde eri
yip birbirine karan saysz atalarmdan- biraz rk.tn
sezdiim iin yerine getirdim planm. Sar derili bir ada
mn ordularn kurtarabileceini kantlamak istedim ona.
Hem Yzba Madden'den da kamam gerekiyordu. Yum
ruklar her an kapma inebilir, sesi her an kapma dayanabi
lirdi. Gene grlt etmeden giyindim, bir aynada vedala
tm kendi kendimle, merdivenlerden aa indim, sakin so
ka kolaan ettim ve dar ktm. stasyon, evimden uzak
deildi, ama bir taksiye binmenin daha akllca olacan
dndm. Bylelikle tannma tehlikesinin daha azalaca
n syledim kendi kendime; iin dorusu u ki, ssz sokak
ta kendimi ok daha gznnde, ok daha tehlikede hisse
diyordum. Taksi ofrne ana giri kapsnn biraz uzan
da durmasn sylediimi hatrlyorum. zellikle, son dere
ce ar hareketlerle indim taksiden; Ashgrove kyne gidi
yordum, ama daha uzak bir istasyona bilet aldm. Tren bir
ka dakika iinde, tam sekiz ellide hareket edecekti. Ko
tum; bunu karrsam bir sonraki tren ta dokuz buuktayd.
Platormda kimsecikler yoktu. Artlarda vagonlardan getim;
birka ifti, yas elbiseleri iinde bir kadn, byk bir ilgiy
le Tacitus Tarihi 'ni okuyan gen bir ocuk, yaral ama mutlu
bir asker grdm hatrlyorum. Sonunda vagonlar ne
doru bir sarsld. Bir adam boubouna platformun sonuna
kadar kotu; onu tandm. Yzba Richard Madden'di bu.
Aklm bamdan gitmiti, tir tir titreyerek oturduum kol
tuun bir kesine, lanet olas pencerenin iyice uzana b
zldm.
Bu mthi korku giderek rezilce bir mutlulua dnt.
Dellonun artk balam olduunu ve krk dakika iin de
olsa, talihin yardmyla da olsa, karmdakinin saldrsn
boa kararak ilk hamleyi kazandm dndm. Zaferle-

37
rin bu en sradannn mutlak bir zaferin habercisi olduunu
syledim kendi kendime; iimde hissettiim korkaka mut
luluun, serveni baaryla sonulandrabilecek bir adam
olduumu kantladn syledim (ncekinden daha az ya
lan deildi). Bu zaaftan, beni hi yanyolda brakmayan bir
g aldm. nsanolunun gnden gne daha byk acma
szlklara girieceini seziyorum; yaknda savalarla hay
dut etelerinden baka bir ey kalmayacak; onlara bir
dm var: Korkun bir ie kalkan kii bunu oktan tamamla
yp bitirmi olduunu dlemeli, gemi kadar geriye dnd
rlemeyecek bir gelecek olduu dncesini kendine kabul et
tirmeli. Bir lnn gzleriyle, belki de yaamnn son gn
olacak o gnn bitiini, gecenin kn seyrederken
bunlar geiriyordum aklmdan. Tren dbudak aalarnn
arasndan yavaa ilerliyordu. Durdu, neredeyse tarlalarnn
ortasndaydk. Kimse istasyonun adn barmad. "Ashgro
ve mu?" diye sordum platformdaki olanlara. "Ashgrove,"
dediler. ndim.
Platformu bir lamba aydnlatyordu, ama olanlarn yz
leri karanlktayd. Biri ona, "Dr. Stephen Albert'in evine mi
gidiyorsunuz?" diye sordu. Bir bakas, cevabm bekleme
den, "Ev buradan ok uzaktadr, ama u soldaki yoldan gi
der, her drtyol aznda bir sola saparsanz kaybolmazs
nz," dedi. Onlara bir metelik (sonuncusunu) frlattm, iki
basamakl ta merdivenden indim ve ssz yoldan yr
meye koyuldum. Yol, hafif bir eimle yoku aa gidiyor
du. Toprak bir ky yoluydu; bamn zerindeki dallar iie
girmiti; alaktaki dolunay bana elik eder gibiydi.
Bir an, Richard Madden'in bir biimde, umarsz planm
kefettii dncesine kapldm. Sonra hemen ardndan bu
nun imkansz olduunu anladm. Hep sola sapmam konu
sunda sylenenlerin kimi labirentlerin merkez noktasna
varmak iin bavurulan, ok bilmen bir yntem olduunu

38
hatrladm. Labirentlerden anlarm biraz: Yunnan Valisi
olan ve hem Hung Lu Meng'den bile daha ok kiili bir ro
man yazmak, hem de her iine girenin kaybolaca bir labi
rent kurmak uruna yeryzndeki btn yetkilerinden
vazgeen Ts'ui Pen'in torunu olmam bouna deil. Byk
babam, bu ok farkl uralara on yln vermi, ama so
nunda bir yabanc tarafndan ldrlmt - roman blk
prkt, labirentiyse hi kimse bulamamt. lngiltere'nin
aalar altnda yrrken o kayp labirenti dndm. Gz
lerden uzak bir da doruunda el dememi ve kusursuz
biimiyle gzmn nne getirdim onu; pirin tarlalaryla
yeryznden silindiini, sular altnda kaldn gzmn
nne getirdim; sonsuz bir labirentti, sekizgen tarhlar ve
iie gemi, balad noktaya dnen yollardan deil, r
maklar, iller ve krallklardan kurulmu sonsuz biimiyle
canlanyordu gzmn nnde... Bir labirentler labirentiy
di dndm; gemile gelecei kuatacak ve bir yolunu
bulup yldzlar da iine alarak ylan gibi kvrla kvrla
dnya yzne yaylacak bir labirent. Bu aldatc imgelere
kaplp kaderimin. kaaklk olduunu unuttum. Belirsiz bir
zaman dilimi iinde dnyay soyut alglayan bir varlk ol
duumu sanmtm. Her trl yorgunluk olasln ortadan
kaldran inili yol kadar, sanki usul usul soluk alp veren
krlar, gkyzndeki ay, gnn son klar da etkilemiti
beni. Gnn leden sonras sanki dost, sanki sonsuzdu.
Yol iniyor, iniyor ve artk birbirine karan ayrlklar ara
snda atallanyordu. O an farkettim; rzgarn estii yne
gre yaklap uzaklaan, sk yapraklarla aradaki uzakln
hafifledii tiz, neredeyse gms tnlar tayan bir mzik
geliyordu ileriden. nsann teki insanlarn yaamlarnn
belli anlarnda onlarn dman olabileceini, ama bir lke
nin dman olamayacan dndm o an; atebcekleri
nin, szcklerin, bahelerin, akarsularn, gnbatmlarmn

39
dman olamayacan... Bunlar dnerek, yksek, pasl
bir bahe kapsnn nne gelmitim. Demir parmaklklarn
arasndan bir kavak korusuyla bir kk seiliyordu. Ans
zn, birincisi nemsiz, ikincisiyse neredeyse inanlmaz iki
eyin farkna vardm. Mzik kkten geliyordu ve in m
ziiydi. Demek ki bu yzden hi dnmeden, hemen be
nimseyivermitim mzii... Zil ya da ngrak var myd,
yoksa elimle kapya vurup seslendim mi, hatrlamyorum.
Mziin ngrtlar srp gidiyordu.
Evin iinden, gerilerden bir lamba yaklat; aalarn ha
zan izgiledii, hazan rtp karartt bir lamba, davul bi
imli ve ay renginde kattan bir lamba. Uzun boylu bir
adamn elindeydi. Ik gzm ald iin yzn greme
dim. Kapy at ve ana dilimde tane tane: "Gryorum ki
yce gnll Hsi Peng yalnzlm paylamaya kararl.
Baheyi grmek istiyorsunuz herhalde?" dedi.
Elilerimizden birinin ad olan bu ad tandm ve ara
rak, "Bahe mi?" dedim.
"Yollar atallanan Bahe. "
Belleimde bir eyler canland ve nasl oldu bilmiyorum,
hi dnmeden, "Atam Ts'ui Pen'in Bahesi," dedim.
"Atanz demek ki? anl atanz... Girin ieriye. "
Islak patika, ocukluumda gezdiim patikalar gibi zik
zaklar iziyordu. Dou'dan ve Bat'dan gelme kitaplarla do
lu bir ktphaneye girdik. 'Ikl' Hanedann nc h
kmdar tarafndan baskya hazrlanan, ama hibir zaman
baslmayan Yitik Ansiklopedi'nin sar ipekle ciltlenmi sra
sra ciltlerini hemen tandm. Gramofonun tablasnda d
nen plan yannda tuntan bir anka kuu vard. Ayrca fa
mille rose slubu bir vazo ve ustalarmzn Acem mleki
lerinden rnek aldklar mavi renkte, yzyllar ncesinden
kalma bir baka vazo daha hatrlyorum...
Stephen Albert beni glmseyerek seyrediyordu. Dedi-

40
im gibi, ok uzun boylu, yz izgileri sert, klrengi sakall
bir adamd. 'Sinolog olmay aklma koymadan nce', Tiyen
an'da misyonerlik yaptn syledi bana.
Oturduk. Ben uzun alak bir divana oturdum, o da pen
cereye, byk, yuvarlak bir saate srtn verecek biimde
oturdu. Peimdekinin, Richard Madden'in buraya bir saat
ten nce varamayacan hesapladm kafamda. Dn ol
mayan kararm henz bekleyebilirdi.
"u Ts'ui Pen'inki de artc bir talih," dedi Stephen Al
bert. "Yerlisi olduu ilin valisi, astronomi ve astroloji bilgi
ni, yorulmak bilmez din kitaplar yorumcusu, satran
oyuncusu, nl air ve hat ustas -btn unlardan bir kitap
ve labirent kurmak uruna vazgemi. Hem de zorbaln,
hem de adalet datmann, yatandaki cariyelerin, lenle
rin, hatta engin bilgisinin zevklerinden bile el etek ekmi
hepsi de kendini on yl Duru Yalnzln Kk'ne kapa
mak iin. ldnde, miraslar karmakark elyazmala
rndan baka bir ey bulamamlar. Belki biliyorsunuzdur,
ailesi bunlar atee atmak istemi; ama vasiyetnameyi yeri
ne getirmekle ykml olan kii -Taocu ya da Budac bir
kei- baslmalar gerektiinde diretmi.
"Biz Ts'ui Pen'in soyundan gelenler," diye karlk ver
dim, "o keii hala lanetle anyoruz. Bunlarn baslmasnn
hi de anlam yoktu. Kitap kartlklar iinde bir taslaklar
yn. Bir kere gzden geirmitim; kahraman, nc b
lmde lyor, drdnc blmde canl. Ts'ui Pen'in teki
giriimine, labirente gelince ... "
"lte Ts'ui Pen'in labirenti," dedi Stephen Albert yksek,
lake bir yaz masasnn zerini iaret ederek.
"Fildiinden bir labirent ! " diye bardm. "Mmkn olan
en kk labirent, yle mi?"
"Simgelerden kurulu bir labirent," diye dzeltti. "Gze
grnmez bir zaman labirenti. Bu srrn zm bana, bar-

41
bar bir lngiliz'e layk grld. Aradan yzyl akn bir sre
getii iin ayrntlar yerli yerine oturtmak imkansz; ama
olup biteni kestirmek zor deil. Ts'ui Pen birdenbire, kitab
yazmaktan vazgeiyorum demi olmal. Baka bir keresinde
de; bir labirent kurmaktan vazgeiyorum demitir. Herkes
bunlarn iki ayr eser olduunu sanyordu; kitapla labiren
tin tek ve ayn ey olduu hi kimsenin aklna gelmemi.
Duru Yalnzln Kk, belki de yollar son derece karma
k bir bahenin tam ortasnda duruyordu; bu durum mi
raslara gerek bir labirentin varln dndrm olabi
lir. Ts'ui Pen ld; sahibi olduu o usuz bucaksz toprak
larda yaayan hi kimse bir labirente rastlamad; romandaki
karklklar bana labirentin romann kendisi olduunu d
ndrd. lki ipucu meselenin doru zmn buldurdu
bana. Biri: Ts'ui Pen'in gerek anlamyla sonsuz bir labirent
yarataca yolundaki garip sylenti. tekisi: Ele geirdiim
bir mektubun paras."
Albert ayaa kalkt, bir an srtn dnd; siyah ve altn
renkli yaz masasnn ekmecesini at. Benden yana dn-
r
dnde elinde bir zamanlar kzl renkli olan, ama artk
pembeye dnm, tekrar tekrar katlanp almaktan zar gi
bi incelmi bir kat tutuyordu. Ts'ui Pen hattat olarak hak
l bir n kazanmt. Kendi kanmdan bir adamn minicik
bir frayla yazd u szleri anlamadan, yutarcasna oku
dum: Yollar atallanan Bahe'mi eitli geleceklere (hepsine
deil) brakyorum. Tek sz sylemeden kad geri verdim.
Albert szlerini srdrd:
"Bu mektubu bulmadan nce, kendi kendime bir kitabn
nasl sonsuz olabileceini sormutum. Dnml, dairevi
bir ciltten baka bir ey gelmedi aklma. Son sayfas ilk say
fayla e olan, dilediince srp gitme olasln ieren bir
kitap. 1001 Gece Masallar'nm tam ortasna rastgelen o ge
ceyi de hatrladm; hain ehzarat (elyazmasn kaleme ala-

42
nn byl bir gaflet an sonucunda) 100 1 Gece Masalla
r'n balatan masal, yani 'ehrazat'n sultana masal anlat
mas masaln' kelimesi kelimesine anlatmaya balar da
bylece sonsuza kadar tekrar tekrar baa dnmeyi de gze
alm olur ya... Sonra babadan oula geen, geerken de her
bir kiinin yeni bir blm ekledii, ya da atalarnn yazd
sayfalar sofuca bir dikkatle dzelttii Platoncu bir metni
de dndm. Bu varsaymlarla oyalandm bir sre; ama
bunlardan hibirinin Ts'ui Pen'in kitabnn birbiriyle eli
en blmleriyle uzaktan yakndan ilgisi yoktu. Zihnim
byle karmakarkken Oxford'dan sizin de gzden geirdi
iniz elyazmas geldi. O cmle dikkatimi ekmiti elbet:
Yollar atallanan Bahe'mi eitli geleceklere (hepsine deil)
brakyorum. Daha ilk bakta anladm: 'Yollar atallanan
Bahe', o karmakark romand; eitli geleceklere (hepsine
deil) sz atallanmann uzamda deil . zamanda olduu
nu dndrd. Eseri iyice bir okuyunca bu kuramm
doruland. Btn kurgusal eserlerde, kii birden fazla se
enekle karlatnda, bir tekini seer ve tekilerden vaz
geer; Ts'ui Pen'in kurgusal eserindeyse yazar -ayn anda
hepsini birden seiyordu. Yazar bylelikle kendileri de o
alp atallanan ok sayda gelecek, ok sayda zaman da
yaratyordu. Romandaki elikilerin aklamas da bu ite.
Diyelim ki Fang diye birinin bildii bir sr var; bir yabanc
alyor kapsn; Fang araya giren bu adam ldrebilir,
araya giren adam Fang' ldrebilir, ikisi de kap kurtula
bilir, ikisi de lebilir falan filan'. Ts'ui Pen'in eserinde akla
gelebilecek btn zmler ierilmi; her biri de baka a
tallanmalar iin birer k noktas. Bazan, bu labirentin
yollar kavuur; rnein, siz bu eve geldiniz; olas gemi
lerden birinde dmanmsmz, bir bakasnda dostum. D
zelmek bilmeyen incemin kusuruna bakmazsanz birka
sayfa okuyalm."

43
Lambadan gelen n parlak yuvarla iindeki yz,
kuku yok ki bir yal adam yzyd; ama bu yzde inat,
hatta lmsz bir eyler vard. Yavaa, olanca dikkatiyle
ayn destans blmn iki yorumunu okudu. Birincisinde
bir ordu ssz bir dan ortasndan savaa yollanyordu; ka
yalarla glgelerin rknl askerlerin yaamlarn hie
saymalarna yol ayor ve dman kolayca yeniyorlard.
!kincisinde, ayn ordu byk bir lenin yapld bir saray
bir utan tekine geiyordu; grkemli sava onlara elenti
nin devamym gibi geliyor ve dman yeniyorlard. Bu
eski metinleri gereken saygyla dinledim; belki de asl ar
tc olan, metinlerin kendilerinden ok benim kanmdan bi
ri tarafndan yaratlm ve etin servenler sonucunda, Bat
dnyasndaki bir ada zerinde, uzak bir kralln hizmetka
r tarafndan bana aktarlyor olmalaryd. Her iki yorumda
da gizli bir buyruk gibi yinelenen u son szleri hatrlyo
rum: 1te byle dvt kahramanlar; vlesi yrekleri huzur
iinde, kllar kyc, lmeye ve ldrmeye yeminliydiler.
O andan sonra kendimde ve karanlk gvdemin iinde el
le tutulmaz, gzle grlmez bir kprdama hissettim. Birbi
rine kout ilerleyip sonra ayran, derken birbirinn iinde
eriyip giden ordularn yaratt deilse bile, bunlarn esinle
dii, anlatlmaz, ok derin bir i skntsyd bu. Stephen Al
bert szlerini srdrd:
"anl atanzn bu eitlemeleri boubouna kurcaladn
sanmam. On yln bkp usanmadan bir retorik oyunu
kurmaya adamas akla yakn gelmiyor. Sizin lkenizde ro
man, edebiyatn dallarndan biridir; Ts'ui Pen son derece
usta bir romanc, ama ayn zamanda da kendini yalnzca ro
manc olarak grmeyen bir edebiyat adamyd. adalar
nn tankl onun metafizik ve mistik ilgileri olduunu
gsteriyor - yaam da bunu btnyle dorular nitelikte.
Romann byk blm felsefi tartmalarla dolu. Kars-

44
na kan btn meseleler arasnda, zamann bir uurumu
andran sonsuzluu kadar kafasn uratran hibir mesele
olmadm biliyorum. Oysa, Yollar atallanan Bahe'nin
sayfalarnda karmza kmayan tek mesele bu. Zaman s
zn bile kullanmyor. Bu szckten bile bile vazgemesini
nasl aklyorsunuz?"
eitli aklamalar nerdim -hepi de doyurucu olmaktan
uzakt.- Bunlar zerine tarttk. Stephen Albert dedi ki:
"Doru cevab satran olan bir bilmecede gemeyen tek
szck hangisidir?"
Bir an dndkten sonra cevap verdim: "Satran szc
! "
"Tam stne bastnz," dedi Albert. "Yollar atallanan
Bahe, konusu zaman olan usuz bucaksz bir bilmece ya
da mesel; bu ok gizli nedenden tr zaman szc ge
miyor. Bir szc hi kullanmamak, onun yerine yetersiz
benzetmeler ve dolambal anlatm yollarna bavurmak,
onu vurgulamann belki de en etkili yoludur. malarla ya
zan Ts'ui Pen'in bitip tkenmez romannn dolambalarn
da yelenen dolayl yntem de budur ite. Yzlerce elyaz
masn karlatrdm, yazarlarnn dikkatsizlii sonucu or
taya kan yanllar dzelttim, bu kaosun i yapsn kestir
meye altm; ilk bataki dzenini yeniden kurdum -evet,
yeniden kurduumu sanyorum- eseri tmyle 'evirdim';
'zaman' szcn bir kere bile kullanmad ak. Bunun
nedeni ortada; Yollar atallanan Bahe, Ts'ui Pen'in algla
d biimiyle evrenin belki tamam olmayan, ama doru bir
grnmdr. Newton'la Schopenhauer'in tersine, atanz,
bir rnek, mutlak bir zamana inanmyordu. Sonsuz zaman
dizilerine, gittike byyen, ba dndrc hzla bi"birine
kavuup ayran kout zamanlarn olutu.rduu bir aa ina
nyordu. Yzyllar boyu birbirine yaklaan, atallanan, sek
teye urayan ya da birbirinden habersiz zamanlardan r-

45
len bu a btn olaslklar kucaklamaktadr. Biz bu zaman
larn birounda varolmayz; bazlarnda siz varolursunuz,
ben olmam; tekilerde ben varolurum, siz varolmazsnz;
bakalarnda ne siz ne de ben varolmayz. Talihin yzme
glp de sizi karma kard u iinde bulunduumuz
zamanda evime geldiniz; bir bakasnda, baheden geer
ken cesedimi buldunuz; gene baka birinde, ayn szleri
sylyorum ama, ben bir aldatmaca, bir hayaletim. "
"Her birinde," dedim sesimin titremesine engel olamaya
rak, "size teekkr borluyum ve Ts'ui Pen'in Bahesini ek
siksiz biimde kurduunuz iin size byk bir sayg duyu
yorum. "
"Hepsinde deil," diye mrldand glmseyerek. "Zaman
saysz gelecee doru hi durmamacasna atallanyor.
Bunlardan birinde ben sizin dmannzm."
Szn ettiim kprdama bir kere daha geti iimden.
Evi evreleyen slak bahe sonsuz sayda insanla dolup t
yordu sanki. Bu kiiler Albert'le bendik; baka zaman bo
yu darnda aldmz trl biimlerde gizli ve etkindik.
Gzlerimi kaldrdm; o zar inceliinde karabasan zlp
yok oldu. Bu sar ve siyah bahede bir. tek adam vard; ama
bu adam bir heykel kadar sarslmazd. . . bu adam bahenin
yolu boyunca ilerliyordu ve Yzba Richard Madden'di.
"Gelecek u anda varoluyor," karln verdim, "ama
ben dostunuzum sizin. u mektubu bir kere daha grebilir
miyim?"
Albert ayaa kalkt. Upuzun boyuyla ayakta durarak yk
sek masann ekmecesini at; o an srt bana dnkt. Ta
bancay dorultmutum. Olanca dikkatimle ateledim. Al
bert hi ses karmadan yere ykld. Onun o an ldne
yemin ederim - bir imek akmt sanki.
Gerisi gerek olmaktan uzak, nemi de yok zaten. Mad
den ieriye dald, beni tutuklad. Daraacna yollayacaklar

46
beni. ntikamm en pis biimde aldm; saldrmalar gere
ken kentin gizli adn Berlin'e bildirdim. Dn bombaladlar;
haberi, Yu Tsun adl bir yabanc tarafndan ldrlen nl
Sinolog Stephen Albert'i saran esrar perdesini tm lngilte
re'de duyuran gazetelerde okudum. ef esrar zmt.
Derdimin (savan grlts patrts arasnda) Albert adl
kente iaret etmek olduunu, bunu yapmak iin de ayn ad
tayan bir adam ldrmekten baka yol bulamadm bi
liyordu. Saysz pimanlklarmla bkknlklarm ise bilmi
yor - hi kimse de bilemez zaten.

47
LMSZLER

Gr artk, bizim gzlerimizle krleme


den gzlerin.
Rupert Brooke

1 923 ylnn o masum yaz mevsiminde yazar tarafndan


bizzat imzalanarak (kitab eski kitaplara satmadan n
ce imzal yapra yrtma inceliini gsterdim) bana arma
an edilen, Camillo N. Huergo'nun Seilmi adl novellas
nn ince kurmaca cilas altnda bu denli byk bir kehanet
gizlediini kim bilebilirdi ki? Kapa, Huergo'nun beyzi
ereve iindeki bir fotoraf sslyor. Bu enstantane foto
rafa her bakmda ok eyler vaadeden bir yaz yaamn
baharnda solduran o akcier hastalnn kurbannn biraz
sonra ksrverecei duygusuna kaplrm. Adn koyalm,
verem, yazar bendenizin ska kapld ycegnlllk
patlamalarndan birinde kendisine dendiim mektubu
cevaplamaktan da alkoymutur.
Kaleme aldm bu notlarn bandaki cmle yukarda
andm novelladandr; A kademi yesi Dr. Montenegro'dan
bu cmleyi spanyolcaya evirmesini rica ettim ama olumlu
sonu alnamad. Konuya aina olmayan okura meselenin
ne olduu hakknda ksa bir fikir vermek zere, Huer
go'nun anlatsn yle bir zetleyeceim:

48
Hikayeyi anlatan, Gney blgesinin ierilerinde, u
but'da yaayan ngiliz iftlik sahibi Don Guillermo Blake'a
bir ziyarette bulunur. Blake, akl fikri sadece koyun yetitir
mekte olmayan, mehur Platon'un daldan dala atlayan
retileri ve cerrahi tp alanndaki en son ve en olmayacak ye
niliklerle de ilgilenen biridir. Don Guillermo okuduklarnn
nda be duyunun gerekliin alglanmasn nledii ya
da arptt ve bunlardan kurtulabilseydik, dnyay olduu
gibi, -sonsuz ve zaman d haliyle- grebileceimiz sonu
cuna varr. Eyann ebedi ()rneklerinin ruhun derinliklerin
de yatt ve Yaradan'n bize bahettii alglama organlar
nn grosso modo birer engel olduunu dnmeye balar.
Bunlar d dnyada varolan her eye kar bizi kr eden, ay
n zamanda da dikkatimizi saptrarak iimizde tadmz
grkemi gzard etmemize yolaan kara gzlklerden baka
bir ey deildir.
Blake, gnn birinde gereklikle tanacak birini yetitir
mek zere iftlikte alan kzlarn birinden bir olan ocu
u peydahlar. Babann ilk ii olan mr boyu uyutur
mak, kr, sar ve dilsiz yapmak, onu tat ve koku duyula
rndan kurtarmak olur. Gene ayn anala bu seilmi ada
yn kendi bedeninin farknda olmamas iin gereken btn
nlemleri alr. Gerisi terleme, kan dolam, beslenme, ha
zm ve dklama gibi ilevlerin yerini alacak donanmlarn
iidir. Tmyle zgrleen olan ne yazk ki hibir insani
ilikiyi de tanmamaktadr.
Baz nemli ileri olan yazar iftlikten ayrlr. On yl son
ra bir daha gelir. Don Guillermo lmtr; olu eskiden ol
duu gibi trl makinelerle dolu eski, tozlu bir kulbede
yaayp gitmektedir, soluk alp verii doal, kalp atlar d
zenlidir. Hikayeyi anlatan, oradan bir daha dnmemecesine
ayrlmak zereyken, yere drd sigara izmariti kul
beyi yakp kl eder ve bunu rastlant sonucu mu yoksa bi-

49
lerek mi yaptn kendisi de hibir zaman kestiremez. Hu
ergo'nun, dnemine gre olduka artc saylabilecek
ama gnmzn bilim adamlarn, astronot ve fzelerini
dnrseniz oktan alm hikayesi byle sona erer.
lm gitmi, unutulmu bir yazarn hikayesinin u rast
gele zetini yapp kurtulduktan sonra -ondan bir kar um
muyorum ne de olsa- imdi tekrar asl meseleye dnyo
rum. Belleim beni 1964 ylnn bir cumartesi sabahna g
tryor; nl jerontolojist Dr. Rail Narbondo'yla randevum
vard. Ac bir gerek ama, bizler, dnk delikanllar da gi
derek ya alyoruz; sk salar seyreliyor, kulaklardan biri
iitmez oluyor, krklklarn ii kir doluyor, az dilerinin
yeri boalyor, bir ksrk gelip yerleiyor, kamburumuz
kyor, ayak akllara daha ok taklr oluyor, yani uzun
szn ksas aile babalar da kuruyor, kavrufuyorlar. Kuku
yoktu artk, genel bir kontrol iin Dr. Narbondo'yu grme
zaman gelmiti, hele onun ilevini yerine getirmeyen or
ganlar deitirmekte uzmanlat dnlrse.
O gn leden sonra oynanacak Palermo Genlik - s
panya Spor kulpleri manda en n sradaki yerimi alp ta
kmm coturamadm iin, iin iin zlerek Corrientes
caddesinde, Pasteur yaknlarndaki klinie yollandm. h
retini duyanlarn da yakndan bildii gibi bu klinik Ada
mant Binasnn on beinci katn igal etmektedir. Asansr
le (Electra irketi yapmyd) yukarya ktm. Dr. Narbon
do'nun pirin levhasyla gzgze gelince zile bastm, ieri
den ses seda gelmedi, btn cesaretimi toplayarak yar ak
kapdan szdm, bekleme odasna girdim. Orada Hanmlar,
Sizin 1in ve ]umbo dergilerinin en son saylaryla hahaa,
guguklu saat on ikiyi alp beni koltuumdan zplatncaya
kadar vakit ldrdm. Birden aklma geldi, kendi kendime
'Ne .oldu acaba?' diye sordum. Bir dedektif gibi her admm
hesaplayarak, yandaki odaya doru bir iki adm yryp

50
ieri bir gzattm, en ufak bir grlt duyduum an taban
lar yalamaya hazr olduumu da itiraf etmeliyim. Aa
dan, sokaktan klakson ve araba grltleri, bir gazete sat
csnn sesi, bir yayaya cann balayan ac fren sesi geldi,
ama evremde kesin sessizlik egemendi. Laboratuara ya da
bir eczanenin arka odasna benzeyen bir yerden getim
boylu boyunca. Her tarafta aletler ve eit eit ieler vard.
Erkekler tuvaletine ulamaya almann verdii aceleyle,
laboratuarn dibindeki bir kapy itip atm.
eride, baknca anlam veremediim bir ey grdm. Et
raf duvarlarla evrilmi bu yuvarlak blme alak tavanly
d, neon lambalaryla aydnlatlmt, ierideki boucu duy
guyu hafifletecek tek pencere yoktu. Odada drt 'ahsiyet'
vard, ya da daha dorusu drt mobilya. Renkleri duvarla
ayn, yapldklar malzeme tahta, biimleri kbikti. Herbir
kutunun zerinde, kafes eklinde bir delii ve altta posta
kutularnn zarf atlacak yerlerine benzeyen bir yar bulu
nan daha kk ikinci bir kutu duruyordu. Izgaraya benze
yen kafeslerden ieriye dikkatle baktnzda dehetle, size
bakan gz gibi bireyleri farkediyordunuz. Yarklardan ise
arasra ne anlama geldiini Ulu Tanrnn bile anlayamayaca
bir inleme ya da fsltlar korosu ykseliyordu. Bu kutular
birbirlerine dnk olarak, bir kare yapacak biimde yerleti
rilmilerdi, kk bir meclis oluturuyorlard. Ka dakika
geti, bilmiyorum. Tam bu srada doktor ieri girdi: "Beklet
tiim iin zrlerimi kabul edin Bustos. Bugnk Palermo
Genlik - spanya Spor ma iin bilet ayrtmaya kmtm
da," dedi. Kutular iaret ederek devam etti szlerine: "Sizi
Santiago Silberman, emekli Mahkeme Katibi Luduena, Aqu
iles Molinari ve Bayan Bugard'la tantraym."
Mobilyadan hafif gurultular ykseldi. gdsel olarak
elimi uzattm ama onlarla tokalama zevkini tadamadan us
lu uslu geri ekmek zorunda kaldm, dudaklarma buz gibi

51
bir glmseme yerleti. Kendimi antreye dar attm. "Bir i
ki. Sert bir iki," diye kekeledim.
Narbondo elinde ii su dolu dereceli bir kapla laboratuar
dan kp geldi, suyun iine kpren bireyler damlatt. Al
lah raz olsun- bu feci tat beni kendime getirdi. Aklama,
kk blmenin kaps kapanp skca kilitlendikten sonra
geldi:
"Benim lmszler'in sizi bu kadar etkilediklerini gr
dme pek sevindim, azizim Bustos. Kim derdi ki Dar
win'in yarm yamalak insanlam ebei homo sapiens by
lesi bir kusursuzlua eriecek? Buras, benim evim, sizi te
min ederim ki Amerika'da da Dr. Eric Stapledon.'un yn
temlerinin sonuna. kadar uyguland tek yer. Hi kuku
yok ki elim bir kayp olan bu doktorun Yeni Zelanda'daki
lm bilim evrelerinde byk bir aknlk yaratmt,
hatrlarsnz. u da var, onun taslak halindeki almalarm
bir iki Arjantin enisi ekleyerek gelitirdiim iin kendi
kendimi tebrik ediyorum. Tezi, kendi bana -sonuta gene
dnp dolap Newton'n elmasna geliyoruz- olduka ba
sit. Bedenin lm, adna ister bbrek deyin, ister akcier
ister kalp ya da ite her neyse, bir organn ilevini yerine
getirememesinden baka birey deil. Organizmay olutu
ran ve kolayca eskiyip gidebilen eitli paralar leke tut
maz, polietilen paralarla deitirildiinde insan ruhunun,
yle ya hatta sizinkinin -Bustos Domecq'in- bile, lmsz
olmamas iin hibir neden yok. Sizin o felsefi incelikleri
gein bir kalem; beden vulkanize edilip ara ara yeniden ka
lafatlanabilir, bylece zihin yaamay srdrr. Cerrahi in
sanl lmszle ulatrd. Yaamn esas hedefine varl
d- zihin kesintiye urama korkusu olmadan yaamay sr
dryor. lmszler'imizden herbirinin firmamzn gven
cesi altnda ebediyetin birer tan olacaklarndan emin ola
bilirler. Gece-gndz ak tutulan bir elektrik ykleme sis-

52
temiyle tazelenen beyin, iinde bilyeli yataklarla hcrelerin
ibirlii yapt son organik cephedir artk. Gerisi formika,
elik ve plastik. Soluk alp verme, beslenme, reme, hare
ket -dklama bile!- gemite kald. Bizim lmszler'den
herbiri birer gayrimenkuldr. Doru, bir ya da iki kk
ayrnt eksik. Konuma becerisi, sz syleme bunlar daha
da yetkinletirilebilir. Maliyete gelince, kayglanmayn. Ya
sayla ilgili brokratik engellerin almasn salayan bir yol
bulduk, aday mlkn bize devrediyor. Narbondo irketi -
ben, olum, onun soyundan gelenler- yaamanz, hibir
deiiklie uratmadan, zamann sonuna kadar idame ettir
mekle grevli oluyor. unu da syleyeyim, 'memnun kal
mazsanz paranz geri verilir' eidinden bir garanti bu."
Sznn burasnda elini omuzuma koydu. radesinin ya
va yava beni ele geirdiini hissediyordum. "Ha-ha-ha !
Gryorum ki itahnz kabarttm, kannza girdim, azizim
Bustos. Bir iki ay yeter, ilerinizi yoluna koyar, sonra gerek
li imzalarla birlikte hereyi bizim ellerimize brakrsnz.
Ameliyata gelince, tabii eski bir dost olarak size indirim
yapmak isterim. Yz bin yerine sizden doksan be bin al
rz- pein tabii. Gerisi sizin. kamet, bakm gibi eitli hiz
metleri karlamaya yeter. in tbbi tarafna gelince, acsz
hallediliyor. Bir baca kesip yerine yenisini koymak gibi
bir ey. Kayglanmaya gerek yok. Ameliyat tarifesinde sakin
olun, gnlnz ferah tutun. Ar yemekler yemeyin, t
tn ve alkol almayn, o pek sevdiiniz ithal viskiden bir iki
kadeh yuvarlayabilirsiniz tabii, o kadarck olur. Hepsinden
nemlisi aman sabrszlanmayn. "
"Neden iki ay?" diye sordum. "Bir ay yeter de artar bile.
Anestezinin etkisi geince uyanp bir de bakarm ki sizin o
kutulardan biri olmuum. Adresim ve telefon numaram siz
de var. En ge cuma gn buradaym."
Ben ka yolunu aranrken elime bir kart tututurdu;

53
Nemirovski & Nemirovski, Hukuk Danmanl irketi va
siyetnameyle ilgili ayrntlarda emrimde olacaklard. Metro
kna kadar kendime son derece hakim olarak yrdm,
sonra frladm, uarcasna indim basamaklardan. Hi za
man kaybetmedim. Hemen o gece, ardmda en ufak bir iz
brakmadan bir otele tandm, otel defterinde adm Aquiles
Silberman olarak geiyor. Bu mtevazi otelin ta arkasndaki
odamdaym imdi, yzmde takma sakalm, gzlerimde ka
ra gzlkler, olup bitenleri kada geiriyorum.

54
DELLO

Juan Osva/do Viviano'ya

u hikaye, Henry james'in -ki onun dnyasn bana ilk


Btantan da bu hikayenin kiilerinden biri, Clara Figu
eroa'dr- ilgisini ekebilirdi. O, ince bir ironiyle yz ksur
sayfa kadar doldurur, bunu da karmak ve zenle anlal
maz hale sokulmu konumalarla zenginletirirdi. Ne hika
yenin sonuna melodramatik bir ss eklemesi artc olur,
ne de deiik bir dekor -Londra ya da Boston- hikayenin
zn deitirirdi. Hikayedeki olaylarn getii yer Buenos
Aires'tir. Brakacam orada kalsnlar; rtk hikayenin ar
geliimi ve incelikli bir kltr ortam olan dekoru benim
edebi alkanlklarma uygun dmyor. Bu hikayeyi yazya
geirmek benim amdan alakgnlllkle giriilmi, rast
gele bir servendir. Daha imdiden, hikayedeki olaylarn
hikaye kiileriyle onlarn aralarndaki ilikiden daha az
nemli olduunu belirterek okuru uyarmak isterim.
Clara Glencairn de Figueroa yapl, uzun boylu bir ka
dnd, ate krmzs salar vard. Entelektel olmaktan ok
anlay sahibiydi, esprili deildi, ama bakalarnn -hatta
baka kadnlarn- mizah duygusunu deerlendirmesini bi-

55
lirdi. Tek tutkusu konuk arlamakt. Farkllklar houna
giderdi; belki o kadar ok yolculuk etmesinin nedeni de
buydu. Dnyann son derece rastlansa! bir trenler ve tre
ler rgs olduunu anlamt, te yandan bunlar bir kra
lie edasyla yerine getiriyordu. Ailesi, onu daha ok gen
yata Isidora Figueroa adl sekin bir avukatla evlendirmi
ti. Avukat ileride Kanada'ya bykeli olacak, daha sonra
da telefonla telgrafn icat edildii bir dnemde eliliklerin
birer anakronizma, gereksiz bir kamu klfeti olduunu sy
leyerek grevinden ayrlacakt. Bu karar btn meslektala
rnn itirazlaryla karland; Clara, Ottawa'nm iklimini se
viyor -ne de olsa lsko kkenliydi- ve eli kars olarak g
revlerinden hi de honutsuzluk duymuyordu, ama kar
kmay dnmedi bile. Figueroa ksa bir sre sonra ld.
Yllar sren kararszlk ve kimlik arayndan sonra, Clara
resim yapmaya karar verdi - belki biraz da arkada Marta
Pizzaro'dan cesaret almt.
Marta Pizzaro'nun zellii, ondan szeden herkesin Mar
ta'y bir kere evlenip boanm o esiz Nelida Sara'nn kz
kardei olarak hatrlamasyd.
Marta Pizzaro paletle frada karar klmadan nce yazma
seeneini de aklndan geirmiti. Okuma dili olan Fransz
ca'y byk kvraklkla kullanyordu geri, ama spanyolca
onun iin -Corrientes blgesindeki hanmlar iin Guaranca
neyse- evde kullanlan bir aletten farkszd. Gazetelerin
edebiyat ekleri ona Lugores ya da spanyol yazar Ortega y
Gasset'le dolu sayfalardan baka bir ey sunmuyorlard; bu
ustalarn slubu onda, anadilinin, dncelerini ya da duy
gularn dile getirmekten ok, ene yartrmaya yarayaca
kukusunu pekitirdi. Mzik konusunda bildikleriyse, bir
konser dinleyicisinin bilmesi gereken kadard. San Luis'in
batsndaki bir kentten geldii iin, resme, juan Crisostoma
Lafimur'la Albay Pascual Pringles'in asllarna sadk birer

56
portresini yaparak balad, bunlar da Kent Mzesi tarafn
dan satn alnd - baka trl olmas da beklenemezdi za
ten. Yrenin nllerinin portrelerinden Buenos Aires'in es
ki evlerinin resimlerine geti, bunlarn sessiz sedasz avlula
rn, bakalarnn kulland canl tiyatro dekoru renkleri
yerine sessiz sedasz renklerle canlandryordu. Birileri -ke
sinlikle Clara Figueroa deil- onun sanatnn tm esinini
19. yzyln anonim talyan duvarclarndan aldn syle
di. Clara Glencairn'le Nelida Sara arasnda (dedikodulara
baklrsa, bu ikincisi bir zamanlar Dr. Figueroa'ya akt)
her zaman belli bir rekabet olmutu; belki de dello onlar
arasndayd da, Marta yalnzca buna alet edilmiti.
Bilindii gibi, birok ey baka lkelerden kar ve neden
sonra Arjantin'e ular. Mantkla dili mutlak biimde hor
grdklerini belirtmek istercesine, kendilerine somut ya da
soyut adn veren, bugn haksz ye_re unutulmaya terkedil
mi ressamlar gelenei de, bunlardan yalnzca biridir. Hatr
ladm kadaryla, mzikten nasl kendi ses dnyasn ya
ratmas bekleniyorsa, kzkardei olan resmin de gerekte
varolan fiziksel nesnelere herhangi bir gndermede bulun
makszn bir renk ve' biim dnyas yaratmaya hakk oldu
u savunuluyordu. Dallasl sanat eletirmeni Lee Kaplan,
bu gelenei izleyen ressamlarn yapt, burjuvalar fkelen
diren tablolarn, ncil'in, insana canl eylerin benzerini
yapmay yasaklayan bir buyruundan ortaya ktn, ayn
buyruun lslam dinince de paylaldn yazmt. "Bu put
krclar," diyordu Kaplan, "Drer ve Rembrandt gibi sap
knlarca yolundan karlan gerek resim geleneine geri
dnyorlar." Kaplan'n dmanlar onu kilimler, iek dr
bnleri ve erkek fularlarndan baka bir eyden etkilenme
mi olmakla suladlar.
Btn estetik devrimler insan sorumsuzlua ve kolayc
la kkrtr; Clara Glencairn de soyut ressam olmay seti.

57
Oldum olas Turner'a hayranlk duyduu iin de, soyut sa
nat, Usta'nn tuval zerine nokta nokta serpitirdii grke
mi rnek alarak zenginletirmeyi kendine hedef belledi.
almalarnda herhangi bir baskyla karlamyordu, belli
sayda tuval doldurdu, birounu da yoketti ve sonunda bir
dizi guva tablosunu 1954 knda Suipache Soka'ndaki
galeride sergiledi. Bu galerinin zellii, o zamanlar pek mo
da olan askeri terimle 'n saflar zorlayan' tablolar sergile
mesiydi. Garip bir terslik oldu. Eletiriler genel olarak
olumluydu, ama grubun resmi yayn organ, Clara'nn fig
ratif olmamakla birlikte nokta ve izgilerle de yetinmeyen,
klli'. halinde bir gnbatmn, girift bir orman ya da denizi
andran biimlerini acmaszca yarglad. Bu yargya belki
de ilk glmseyen Clara Glencairn oldu. Modern olmak
iin elinden geleni yapm, modernler ise onu dlamlard.
''
Ne var ki resim yapmann kendisi onu resimle kazanlacak
nden daha ok ilgilendiriyordu, onun iin de almay
srdrd. Sanat da bu olaya aldr etmeksizin srd gitti.
Gfzli dello balam bulunuyordu. Marta yalnzca sanat
deildi; ayn zamanda haksz bir yaktrmayla sanatn
'idari yn' olarak adlandrlabilecek konularla da ilgileni
yor ve Giotto grubu denilen bir dernein sekreter yardmc
. ln yapyordu. 1955 ortalarna doru, Marta, gruba ok-
tan kabul edilmi bulunan Clara'nm, grubun yeni yeleri
arasnda sivrilerek komite yeliine seilmesini salad. Tek
bana ele alndnda nemsiz saylabilecek bu olayn ze
rinde durmaya deer. Marta, arkadana yardmc olmutu,
ama uras -son derece anlalmaz da olsa- kesin ki, baka
sna iyilik yapan, her zaman iin kendisine iyilik yaplann
stnde bir yerdedir.
1960 sralarnda 'uluslararas ne sahip iki plastik sanat
' -mesleki terimler iin zr dilerim- bir birincilik dl
iin yaryorlard. Adaylardan yalca olan, btn arba-

58
!lyla srdrd yalboya sanatn skandinavlar bo
yunda gaucho1 resimleri yapmaya adamt. Yirmi yalarn
daki olduka gen rakibiyse resimlerinde bilerek yaratt
karmaa yznden hem vlm, hem de yerilmiti. Hepsi
de elli yan am jri yeleri, kamuoyu tarafndan modas
gemi olmakla sulanmaktan korktuklar iin ikinci ressa
m yeler grnmekle birlikte, iten ie ondan hi holan
myorlard. nce kibarca, sonra da can skntsndan epeyce
bir tartmlar, gene de bir karara varamamlard. nc
oturumda ilerinden biri yle dedi: "B. olduka kt bana
kalrsa; dorusunu isterseniz Clara Figueroa'dan bile kt."
"Oyunu Figueroa'ya verir miydin?" dedi baka bir jri
yesi, biraz horgryle.
"Evet," dedi ilki, tepesi atmt.
O gece dl oybirliiyle Clara Glencairn'e verildi. Clara
zarif ve cana yaknd, ad en ufak bir rezalete karmamt.
Kentin dnda, Piar'daki villasnda en gsterili dergilerin
bile fotoraf yolladklar partiler veriyordu. Onuruna ve
rilmesi beklenen yemek Marta tarafndan dzenlendi ve ve
rildi. Clara zenle seilmi bir iki szle, gelenekselle yeni
ya da dzenle serven arasnda gerek bir kartlk bulun
madn ve gelenek dediimiz eyin yzyllardr rlegelen
bir servenler a olduunu syledi. Yemekte sosyeteden
birok kii, hemen btn jri yeleri ve bir iki tane de res
sam vard.
Hepimiz, iinde bulunduumuz koullar dar bir adan
deerlendirme ve komumuzun tavu)-lnu kaz grme eili
mindeyizdir. Gaucholarla ky manzaralarna baylmak,
kentli olmaktan ileri gelen bir zentidir; ard arkas gelme
yen zenginlik ve keyif lenlerinden bkan Clara Glenca
irn'le Marta Pizzaro da yaamlarn gzel eyler yaratmaya

1 Gaucho: usta at binicisi (.n.).

59
adamlard. Bana yle geliyor ki, cennetteki cennetlikler
blgenin olumlu zelliklerinin oray hi grmeII"l:i din bil
ginleri tarafndan olduka abartld grnde olmaldr
lar... Cehennemdeki lanetliler bile her zaman durumlarn
dan honut olmasalar gerek.
Bir ya da iki yl sonra Cartagena kentinde Amerika Ktas
Birinci Resim ve Heykel Kongresi yapld. Her lke kendi
temsilcisini yollamt. Konferans konular -mesleki terim
ler iin bir kere daha zr diliyorum- kmsenemeyecek
nemdeydi; Sanat yerel geyi yok sayabilir mi? Doal bit
ki ve hayvan rtsn dlayabilir mi? Toplumsal nitelikli
sorunlara kar duyarsz kalabilir mi? Sakson emperyaliz
minin boyunduruu altnda inleyenlerin sesine katlmal
m? Vesaire, vesaire. Kanada'ya bykeli olmadan nce Dr.
Figueroa, Cartagena'da diplomatik bir grev yerine getir
miti. Kazand dlle biraz vnen Clara, oraya bir kere
daha -bu defa sanat olarak- gitmekten honutluk duya
cakt. Ama umduu boa kt; hkmet, Marta Pizzaro'yu
grevlendirdi. Buenos Aires'li yansz gzlemcilerin verdii
haberlere baklrsa, Marta Pizzaro temsilci olarak, Kong
re'nin birok aamasnda -her annda olmasa bile- olduka
parlak baarlar kazand.
Yaama bir tutku gerek. Her iki kadn da bunu resimde,
daha dorusu resmin onlara- ykledii ilikide bulmulard.
Clara Glencairn Marta'ya kar ve bir anlamda Marta iin
resim yapt; ikisi de birbirlerinin yargc ve tek seyircisiydi.
O zamanlar bile hi kimsenin alc gzyle bakmad re
simlerinde karlkl bir etkileim -kanlmaz olarak- gz
lemlenebilir sanyorum. Clara'nn gnbatm prltlar,
Marta Pizzaro'nun avlularndaki yerini buldu. Marta'nn
dz izgilere duyduu sevgi, Clara'nn son dneminin ss
lln sadeletirdi. Her iki kadnn da birbirlerinden ger
ekten holandklarn ve giritikleri gizli dello sresince

60
birbirlerine eksiksiz bir ballkla davrandklarn unutma
mak gerek.
Artk pek de gen saylmayacak Marta'nn bir evlilik ne
risini geri evirmesi, o yllarda oldu. Onu tek ilgilendiren
ey, kavgasyd.
2
1964 ylnn ubat gn Clara Glencairn, kalp yetmez
liinden ld. Kadnlara birer birey olarak deil, bir cinsin
yesi gzyle baklan Arjantin'de adet olduu zere gazete
ler onun lmne stunlarca yer ayrdlar. Yazlarda ucun
dan kenarndan resme bulam oluuyla ince evkinin
benzerliinden yle bir szediliyor, dindarl, iyilii, s
rekli, ama kendini aa vurmaktan kanan yardmseverli
i, gz kamatran soyaac -General Glencairn Brezilya Sa
va'nda arpmt- sosyetenin en st tabakalarndaki se
kin yeri uzun uzadya anlatlyordu. Marta, artk yaamnn
bir anlam kalmadn anlamt. Daha nceleri hibir za
man kendini bylesine yararsz bulduu olmamt. Artk
iyice gemite kalan ilk ressamlk denemelerini hatrlayarak
Clara'nn, iki kadnn da hayranlk duyduklar ngiliz usta
larnn slubunda, akll uslu bir portresini yapp Ulusal
Galeri'de sergiledi. Bazlar bunun en iyi eseri olduunu
sylediler. Marta o tarihten sonra tek bir tablo bile yapma
yacakt.
Yalnzca birka yakn dostun sezinledii bu ok ince d
elloda, olanca saygyla kada geirmeye altm, gr
nrdeki olaylarn dnda, ne yenilgiler, ne zaferler, hatta ne
de aka bir kapma oldu. Byk dl yalnzca Tanr
(estetik beenilerini bilemediimiz Tanr) verecektir. Ka
ranlkta yol alan hikaye karanlkta son bulur.

61
ARAYA GREN

. . . kadnlarn akna deip geerken . . .


2 Samuel 1 : 2 6

u hikayeyi ilk olarak Nilsenler'in k Eduardo'nun


B 1890'larda Moron havalisinde bir yerlerde uykusunda
len aabeyi Cristian'n ls banda beklerken anlattn
sylerler (Bence uzak bir olaslk). Gerekte, hikayeyi o bir
trl sabaha ermek bilmeyen, hayal meyal gecenin bir sa
atinde, iki yudum mate arasnda biri bir bakasndan duy
mu, sonra da Santiago Dabove'ye anlatm olmal; ben de
ondan dinledim. Ayn hikayeyi yllar sonra, olayn getii
Turdera'da bir kere daha duydum. Hikayenin ikinci ve daha
ayrntl biimi, kk eitlemeler ve elimeler dnda,
Santiago'nun anlattna ok uyuyordu. Hikayeyi aktarma
mn nedeni u: Bence hikaye, geen yzyln sonlarnda Bu
enos Aires'in kenar mahallelerinde yaayan o yumruuna
tkrm kabadaylarn kiilik zelliklerini yanstan ksa,
ama trajik bir belge nitelii tayor. Olduu gibi anlataca
m umut ediyorum, ama daha balamadan gryorum ki,
gene yazarlm tutacak, kimi yerlerini vurgulamaktan ya
da belli ayrntlar eklemekten kendimi alamayacam.
Oturduklar yer olan Turdera'da Nilsenler denirdi onlara.

62
Orann rahibi bana, kendisinden nceki rahibin bu insanla
rn evinde koyu renk ciltli, kara matbaa harfleriyle dizilmi,
okunmaktan lime lime olmu bir ncil grdn -ok a
m buna- sylemiti. ncil'in arka i kapak sayfasnda elya
zsyla yazlm ad ve tarihler olduu da ilimi gzne. Ev
deki tek kitapm bu ncil; Nilsenler'in, bir gn her eyin
yitip gittii gibi yitip gidecek olan geliigzel aile tarihe-,
s i. . . oktan yklan o eski, drt bir yne doru bam alm
genileyen ev, svasz tuladand. Kemerli giriten bakld
nda krmz talarla denmi bir avlu, onun ilerisindeyse
ikinci, toprak bir avlu grnrd. urasn belirtmek gerek,
pek az kii evden ieri admn atabilmiti. Nilsenler pek
kimseyle grmezlerdi. Hemen hemen hi eyas olmayan
odalarnda ranzalarda yatarlard. Paralarn atlara, kenarlar
gm ilemeli koum takmlarna, ksa kabzal kamalara,
bir de kesenin azn iyice atktan sonra sarho kavgalar
kardklar cumartesi gecesi elentileri iin giyinip kuan
maya harcarlard. Her ikisinin de uzun boylu olduklarn
biliyorum, kzl salydlar. Byk olaslkla adn bile duy
madklar Danimarka ve Irlanda'nn kan dolard bu iki
Arjantinli kardein damarlarnda. Mahallelerinde bu 'Kzl
kafalar'dan korkulurdu; kardelerden hi deilse birinin
kavgada adam ldrdne kesin gzyle baklyordu. K
k kardein Juan Iberra'yla baya sk bir dv yapt
sylenir ki, bu da bu ilerden anlayanlara baklrsa az ey
deildir. Hayvan tccar, arabac, at hrsz, arasra da pro
fesyonel kumarbazd bu iki karde. ki iip kumar oyna
dklarnda har vurup harman savurmalar dnda cimrilik
leriyle nlydler. Kimlerden olduklarn, nereden geldik
lerini bilen yok. Bir yk arabalar, bir de kz iin boyun
duruklar vard.
D grnleri Costa Brava'nn adn ktye karan te
ki kabadaylarnkinden farklyd. Bu ve bilmediimiz daha

63
bir sr baka ey, aralarndaki sk ba anlamamza yar
dmc oluyor. Kardelerden biriyle aray bozmak iki dma
n birden gze almak demekti.
Nilsenler kadnlarla dp kalkmay severlerdi, ama o za
mana kadar, kadn kaamaklarm karanlk kelerde ya da
kerhanelerde srdrmlerdi. Bu yzden Cristian, Juliana
Burgos'u eve getirdiinde bu olay uzun sre dillerden d
medi. Doruya doru, bylece bir hizmeti kazanm olu
yordu, ama parasn ona dnyann en irkin taklit mcev
herlerini almaya ve elentilerde onunla gsteri yapmaya
harcad da bir gerekti. O zamanlar ucuz kiralk evlerde
dzenlenen, hi kimsenin manidar ayak fgrleri yapmasna
kesinlikle gz yumulmayan ve gene o zamanlar, iftlerin bir
birlerinden en az on-on iki santim uzak durarak dansettii
kytrk elentilerdi bunlar. juliana, esmer, gzleri hafife e
kik bir kzd; bir bakmanz yeterdi, hemen glmseyiverirdi.
Hoyratln ve ilgisizliin . kadnlar ypratt bu yoksul ma
halle iin hi de fena saylmazd juliana gibi bir kz.
nceleri, Eduardo da onlarla birlikte uraya buraya gitti.
Daha sonra bir aralk Kuzey'e, Arrecifes'e bir i yolculuu
mu ne yapt, oradan gelirken de yannda bir kz getirdi.
Ama kz bir iki gn sonra sepetledi. Surat asld; kedeki
meyhanede yalnz bana iki imeye balad, kimselerle
konumaz oldu. Cristian'n kadnna yakmt abay. Olup
bitenleri belki de ondan nce farkeden mahalleli, ellerini
ovuturup iin iin sevinerek iki kardein birbirlerine d
msini beklemeye koyuldular.
Bir gece ge saatte kedeki meyhaneden eve dnen Edu
ardo, Cristian'm iri doru atnn evin nndeki diree bal
olduunu grd. eride avluda, aabeyi pazarlk elbiseleri
ni giymi, onu bekliyordu. Kadn girip kyor, mate getirip
gtryordu. Cristian, Eduardo'ya, "Fariaslar'a gidiyorum,
bu gece orada byk elence var. juliana burada seninle ka-

64
lacak; istersen onu kullanabilirsin," dedi.
Sesinin tonu yan buyurgan, yar dostayd. Eduardo aa
beyine gzlerini dikip bir sre hi kprdamadan durdu, ne
yapacan armt. Cristian ayaa kalkt, "Allahasmarla
dk," dedi -yalnzca erkek kardeine; eyadan baka bir ey
olmayan Juliana'ya deil- atma bindi ve hi istifini bozma
dan yola koyuldu.
O geceden sonra Juliana'y paylatlar. Costa Bravallara
bile 'bu kadar olmaz' dedirten bu garip ortakln ayrntla
r neydi, bunu kimse bilemeyecek. Bu dzen haftalarca sr
d, ama daha fazla sremezdi. iki karde kendi aralarnda,
seslenmek iin bile olsa kadnn adn azlarna almyorlar
d. Buna karn srekli tartma nedenleri aryor ve bulu
yorlard. Birka para derinin sat yznden tarttlar,
ama aslnda baka bir ey iin tartyorlard. Cristian sesini
gitgide ykseltirken Eduardo sustu. Farknda olmadan bir
birlerini kolluyorlard. Kabaday ksm arasnda, erkek, hi
kimseye -kendine bile- kadnn, ehvet ve sahiplenmenin
tesinde bir nemi olduunu itiraf edmez, oysa iki karde
ak olmulard. Bu onlar utandryordu ne de olsa.
Bir gn leden sonra Eduardo, Lomas'taki alanda Juan
lberra'ya rastlad. Iberra onu eline geirdii dilberden dola
y kutlad. ite, Eduardo galiba o zaman dersini vermi
onun. Hi kimsenin -kendi yzne kar- Cristian'la alay et
mesine gz yumamazd.
Kadn her iki erkein isteklerini de bir hayvann yumu
akballyla yerine getiriyordu; ama kardelerden birini,
byk olaslkla kn yelediini de pek gizleyemi
yordu. Ne de olsa, kendisini paylamay reddetmemekle
birlikte paylama nerisini ilk getiren o deildi.
Gnn birinde, Juliana'ya birinci avluya iki iskemle
karmasn, sonra da bir sre ortalarda grnmemesini sy
lediler, konuacak nemli eyleri vard. Juliana, erkeklerin

65
konumasnn uzun sreceini dnerek yle bir kestir
mek zere uzand, ama ok gemeden gelip onu uyandrd
lar. Bir uvala, cam boncuklu tespih ve anasndan yadigar
kalan ha da dahil olmak zere btn eyalarn doldurma
sn sylediler. Hibir aklamada bulunmadan onu kz
arabasna bindirdiler ve uzun, yorucu, sessiz bir yolculua
ktlar. Yamur yamt; yollar amurluydu. Moron'a yak
latklar srada afak skyordu. Onu orann kerhanesini
ileten kadna sattlar. nceden anlamlard zaten; Cristi
an paray alp cebine koydu, sonra da kardeiyle paylat.
Turdera'ya geri dndklerinde, o zamana kadar bu kor
kun akn anda (ayn zamanda yerleik bir dzendi de
bu) tutsak olan Nilsenler, erkekler arasnda kendi erkeke
yaamlarn yeniden srdrmeye altlar. Yeniden iskam
bil oyununa, horoz dvtrmeye baladlar, cumartesi ge
celerinin iki alemlerine dndler. Belki de zaman zaman
kurtulduklarn sandklar oluyordu, ama sk sk -her biri
kendi bana- anlalmaz ya da ok anlalr bir biimde or
tadan kayboluyorlard. Yl sonuna doru, kk karde
kentte ii ktn syleyerek gitti. Bunun zerine Cristian
hemen Moron'a yolland; Eduardo'nun alacal ksrann
kerhanenin nndeki diree bal olduunu grd. eriye
girdi Cristian; evet, ite kardei buradayd, srasn bekliyor
du. Cristian'n, kardeine, "Byle giderse atlar ok yoraca
z. Onu elimizin altnda tutalm daha iyi," dedii sylenir.
Kerhanenin sahibiyle konutu, kemerinin cebinden bir
avu para karp verdi ve iki karde kz alp gtrdler.
juliana, Cristian'n atma binmiti. Eduardo onlar birlikte
grmeye dayanamad iin atn mahmuzlad.
Yukarda anlattm yaama dndler yeniden. Buldukla
r zm baarszlkla sonulanmt, birbirlerini aldatyor
lard nk. Neredeyse Kabil'in glgesi karacakt ie ya,
Nilsenler'in arasndaki sevgi ba ok bykt -birlikte ne

66
skntlar, ne tehlikeleri gslemilerdi kimbilir ! - kzgn
lklarn bakalarndan karyorlard. Yabanclardan, k
peklerden, aralarna ikilik sokan ] uliana'dan.
O yl mart ay sona ererken scaklar henz hafiflemi de
ildi. Bir pazar gn (pazarlar erken yatlr) Eduardo ke
deki meyhaneden dnerken, Cristian'm kzleri boyundu
rua aldn grd. Cristian, "Hadi gel. Pardo'nun oraya
birka para deri gtrmemiz gerek. Arabaya ykledim de
rileri, gece serinliinden yararlanm oluruz," dedi.
Pardo'nun dkkan Gney'de, ierilerde bir yerdeydi ya
nlmyorsam; nce eski kan yolundan gittiler, sonra baka
bir yola saptlar. Gece km, manzara yaylm, genile
miti sanki.
Boylar olduka yksek bir saz beinin evresinden do
latlar; Cristian daha yeni yakt sigaray yere frlatt ve sa
kin bir sesle, "Haydi ie koyulalm kardeim," dedi. "Biraz
dan akbabalar doluur buraya. Bugn leqen sonra ldr
dm onu. Btn inci boncuuyla uraca brakverelim.
Artk bize zarar dokunamaz."
Alamamak iin kendilerini zor tutarak kucaklatlar.
Aralarnda bir ba daha vard artk - acmaszca kurban et
tikleri kadn ve onu unutmak iin duyduklar ortak istek.

67
RASTLAMA

Susanna Bomba/' a

S
abah gazetesini yle bir kartran herkes bunu ya ev
resinden kamak ya da akama konuma konusu bula
bilmek iin yapar. Bu nedenle, bir zamanlarn ok nl ve
zerinde ok konuulan vakalarndan biri olan Maneco
Uriarte ve Duncan vakasn bugn hi kimsenin hatrlama
mas -ya da hayal meyal hatrlamas- alacak ey deil. s
telik, olay 1910 sralarnda, kuyruklu yldzla Yznc Yl
dnm enliklerine rastlayan yl gemiti. O gnden bug
ne ok eyler grdk geirdik, ok eyler kaybettik. Olayn
her iki kahraman da hayatta deil bugn; tanklarsa ko
numamaya yemin ettiler. Yemin treninin nemini dokuz
on yalarmn btn romantik ciddiyetiyle iimde duyarak
yemin etmek zere ben de el kaldrmtm. tekiler benim
de yemin ettiimi farkettiler mi bilmem; szlerini tutup tut
madklarn da bilmiyorum. Neyse, ben hikayeyi aradan ge
en zamann ve iyi ya da kt yazarln getirdii btn ka
nlmaz eitlemelerle birlikte aaya alyorum.
Yeenim Lafimur, beni o gece arkadalarndan birinin
Defneler adndaki kr evine, kzarm et yemeye gtrm-

68
t. Ev tam olarak neredeydi, hatrlamyorum; Kuzey'de bir
yerde, drt bir yana doru genileyen Buenos Aires ve onu
evreleyen dzlklerle ilikisi olmayan glgeli, sakin, hafif
e rmaa doru meyilli, yakn kylerden birindeydi diye
lim. Tren yolculuu bana sonsuz denecek kadar uzun gel
miti, ama -herkesin bildii gibi- zaman ocuklar iin yava
geer. Kr evinin d kapsndan ieriye girerken hava karar
mt bile. O an orada dnya kadar eski, hava, su, toprak,
ate kadar vazgeilmez bir eyler varm gibi geldi bana; al
tn sarsndan kahverengiye dnerek kzaran etin kokusu,
aalar, kpekler, ate yakmak iin toplanan al rp, er
kekleri biraraya toplayan ate.
Hepsi de yetikinlerden, on iki kadar konuk arlmt.
(En byklerinin henz otuz yanda bile olmadn son
radan rendim.) Bu konuklar ayn zamanda -hemen far
ketmitim bunu- benim bugn bile geri olduum konular
da ok ey biliyorlard; yar atlar, iyi terziler, otomobiller,
fiyatlarnn ykseklii, dillerde gezen kadnlar. ekingenli
imle hi kimse alay etmiyordu, beni grmyorlard bile.
iftlikte alan adamlardan biri tarafndan ar ar ve b
yk bir beceriyle hazrlanan kuzu, yemek odasnda uzun
sre oyalanmamza neden oldu. Epey bir sre de araplarn
eskilii tartld. Bir gitar kt ortaya; yanl hatrlamyor
sam yeenim, Elias Regules'in Uruguay'n ierilerinde yaa
yan gaucholar zerine yazd baladlardan bir ikisini syle
di, yerel azla, o gnlerin lunfarda denilen azyla, Junin
Soka'ndaki bir genelevdeki bak dn anlatan bir i
ir okudu. Kahveler ve Havana purolar geldi. Tek bir dn
sz edilmiyordu . Birden, air . Lugones'in deyiiyle, 'artk
ok g kaldn anlayanlarn' korkusuna kapldm. Saate
bakmaya korkuyordum. Yetikinler arasnda, toy yalnzl
m gizlemek zere -pek de houma gitmeden- bir iki bar
dak arap yuvarladm. Uriarte, Duncan'a yksek sesle iki

69
kiilik poker oynamay nerdi. Birisi byle oynamann
zevkli olmadn syleyerek, bunun yerine drtl poker
oynamay nerdi. Duncan kabul etti, Uriarte ise anlamad
m ve anlamaya da almadm bir inatla, ilk nerisinde
diretti. Aslnda, iir ve akayla zaman ldrmekten baka
bir ie yaramayan truco oyunuyla pasyansn orta karar do
lambalar dnda, iskambil oyunlarndan hibir zaman
zevk almammdr. Kimse grmeden szldm ktm
odadan. Bir erkek ocuu iin eski, khne bir ev, hele bir
de allmadk, glgeler iinde bir yerse (yalnzca yemek
odasnda k vard) gezginlerin ayak bast yeni bir lke
den ok daha gz kamatrcdr. Adm adm odalar kefe
kmtm; bir bilardo odas, dikdrtgen ve baklava biimli
camlarla ssl uzun bir galeri, bir ift sallanr iskemle, bir
de bahedeki kameriyeye bakan bir pencere kalm aklm
da. Karanlkta yolumu kaybetmitim; bunca yl sonra ad
nn Acevedo mu Acebal mi olduunu tam olarak hatrlaya
madm ev sahibi, nasl olduysa karma kt. Ya bana ac
dndan ya da koleksiyoncu damar kabardndan olacak,
beni caml bir dolabn yanna gtrd. Ik yanar yanmaz,
eliin parlts gzlerimi kamatrd. Zamannda nl d
vlerin ellerinden gemi baklardan oluan bir koleksi
yondu bu. Evin sahibi bana Kuzey'de bir yerlerde, Pergami
no yaknlarnda bir para arazisi olduunu, bu baklar da
tarada uraya buraya gidip gelirken topladn anlatt.
Caml dolab at ve baklarn zerine ilitirilmi etiketlere
hi bakmadan bana her bak hakknda bilgi vermeye ko
yuldu; baklarn hikayeleri, tarih ve yer adlar dnda he
men hemen birbirinin eiydi. Ona bu baklar arasnda juan
Moreira'nn kamas olup olmadn sordum; gaucho dendi
mi o gnlerde akla Moreira gelirdi, tpk sonralar Martin Fi
erro ve Don Segundo Sombra geldii gibi ... Olmadn itiraf
etmek zorunda kald, ama bana ona benzer, kabzasnn orta-

70
s 'u' biimli bir bak gsterebileceini syledi. Tam o sra
sz fkeli barmalarla kesildi. Hemen caml dolab kapat
t ve odadan kt; ben de peinden gittim.
Uriarte baryor, oyun arkadann hile yapmaya kalk
tn sylyordu. tekilerin hepsi iki oyuncunun evresini
sarmlard. Hatrlyorum, Duncan herkesten daha uzun
boylu, geni omuzlu deilse bile yaplyd; yz ifadesiz, sa
beyaz denecek kadar ak renkti. Moneco Uriarte'yse si
nirli, esmer bir adamd, biraz Kzlderili kan dolayordu
damarlarnda belki; seyrek by durmadan oynard. Her
kesin sarho olduu belliydi; bilmiyorum, yerde iki bo
ie var myd, yoksa fazla film grm olmaktan dolay
ben mi uyduruyorum. Uriarte'nin hakaretleri dinmek bil
miyordu; nce yalnzca atp tutuyordu, derken ana avrat
dz gitmeye balad. Duncan duymazlktan geliyordu, ama
sonunda 'artk bktm' dercesine yerinden kalkt,.
bir yum-
'
ruk patlatt. Yere yuvarlanan Uriarte, dilerini gcrdatarak
bu kadar aalanmaya gz yummayacan, Duncan'a sky
sa bak dvne gelmesini syledi. Duncan buna yana
mad, ardndan da aklama niyetine, "Senden korkuyorum
da ondan," dedi.
Ortalk kahkahadan ykld.
Yerinden dorulan Uriarte, "imdi hesaplaacam senin
le, imdi, burada," dedi.
Birisi -Tanr gnahn balasn- silahtan yana sknt
ekmeyeceini syledi .
Gidip caml dolab aann kim olduunu bilmiyorum.
Maneco Uriarte kamalarn en ssl ve en uzununu, kabza
snn ortas 'u' biimli olan seti. Duncan'sa neredeyse laf
olsun diye, elik ksmna kk bir aa resmi kaznm
tahta sapl bir bak seti. Birisi, "Tam Maneco'ya gre i,
grdnz m klc kapt, kendini salama ald," dedi. Uri
arte'nin ellerinin titremeye balamas kimseyi artmad;

71
artc olan Duncan'n da ellerinin titremesiydi.
Gelenee gre kavga edecek olanlann, konuk olduklan
eve saygszlk etmemek zere danya kmalan gerekir. Ya
n aka yan ciddi hepimiz danya, gecenin nemli havasna
attk kendimizi. Ben kafay bulmamtm -en azndan arap
la bulmamtm- ama serven hevesiyle dolup tayordu
iim; biri ldrlsn de herkese anlataym, tekrar tekrar s
zn edeyim istiyordum. Belki de o anda tekiler de benden
daha yetikin saylmazlard. Ayn zamanda, hepimizin kar
konulmaz bir girdaba kapldn, bunun iinde boulup gi
deceimizi hissediyordum. Maneco'nun sulamalarna kim
se uncack inanmamt; herkes kavgann nedeninin arap
la ortaya kan eski bir dmanlk olduunu anlamt.
Sk aalann arasndan yol alarak ilerledik; kameriyeyi
de geride brakmtk. Uriarte ve Duncan nden yryorlar,
bir yandan da birbirlerinin hareketlerini kolluyorlard. Biz
ler . ayrlk bir alana alan yolun banda kme halinde
durduk. Duncan orada aynn altnda durmu, sesinde
hafif bir buyurganlkla, "Buras iyiye benziyor," demiti.
lki erkek, ne yapacaklarn pek kestiremeden ayrn or
tasnda bekliyorlard. O sra bir ses nlad: "Aletleri brakn
da ellerinizi kullann. "
Oysa berikiler kavgaya tutumulard bile. nce, sanki
birbirlerini incitmekten korkuyormuasna, acemice giri-

milerdi. Baklar kollayarak ie balamlar, daha sonra


gzler birbirine dikilmiti. Uriarte fkesinden, Duncan'sa
taknd kmseme ya da ilgisizlikten syrlmlard. Teh
like, nasl olmusa olmu, onlar baka birer insan haline
getirmiti; iki erkekti kavga eden, iki toy delikanl deil.
Byle kavgalarda yalnz havada hzla akp snen baklar
konuur sanrdm ben; oysa u anda kavgay neredeyse bir
satran oyunu seyredermi gibi izleyebiliyordum. Aradan
geen yllar grdklerimi abartm ya da bulandrm olabi-

72
lir elbette. Ne kadar srd bilmiyorum; hazan olaan za
man llerinin dna taan olaylar vardr yaamda.
Zrh yerine geecek panolar olmadndan, bak darbe
lerini savuturmak zere kollarnn n ksmn kullanyor
lard. ok gemeden lime lime olan kol yenleri kandan
simsiyah kesilmiti. Bu tr dvlerin acemisi olduklarn
sanmakta yanldmz geirdim aklmdan. Daha batan
kendilerini trl biimlerde koruduklarn farketmitim. Si
lahlar eit deildi. Duncan, an kapatmak zere hasm
na yakn dvmeye alyordu. Uriarte'yse alttan ve uzun
darbeler indirebilmek iin geriye kap duruyordu. Caml
dolaba dikkatimizi eken ses bu sefer de yle bard: "Bir.:.
birlerini ldrecekler! Durdurun unlar! "
Ama hi kimsede buna kalkacak yrek yoktu. Uriarte
geri ekilmek zorunda kalmt; Duncan bir hamle yapt.
imdi neredeyse bedenleri birbirine yapm durumdayd.
Uriarte'nin silah Duncan'n yzn arad. Birden Uriar
te'nin ba ksald sanki, uzun boylu hasmnn gsne
girip kyordu imdi. Duncan imenlerin zerine yuvar
landt Tam o srada, belli belirsiz duyulan bir sesle; "Ne ga
rip. Her ey tpk ryada gibi," dedi.
Gzlerini kapamad, kprdamad da; bir adamn bir ba
kasn ldrn seyretmitim.
Maneco Uriarte cesedin zerine kt, aka hkrarak,
balanma diledi. Yapt, boyunu ok aan bir eydi. Bu
gn dnyorum da, onun cinayet ilemi olmaktan ok,
yapt iin anlamszlna yandn anlyorum.
Artk bakmak istemiyordum. Olmasn o kadar istediim
ey olmutu ite, her tarafm tir tir titriyordu. Lafimur, son
radan ba ekip karmak iin ok uratklarn syledi.
Hemen orackta kafa kafaya verildi. Olabildiince az yalan
syleme ve bak dvn klla yaplan bir dello olarak
gsterme kararna varld. A ralarnda Acebal da bulunan

73
drt kii, delloyu yapanlarn tanklar gzkmek zere g
nll kt. Buenos Aires'te her ie bir klf uydurulur; biri
lerinin hep bir dostu vardr.
lki erkein iskambil oynadklar abanoz masann zerin
de hi kimsenin bakmak ya da dokunmak istemedii bir y
n halinde bir deste ngiliz mal iskambil kadyla bir to
mar kat para duruyordu.
Bunu izleyen yllarda, bu olay hep birilerine anlatmak is
tedim, ama her defasnda da bir sr sahibi olmann, srr
aklamaktan daha zevkli bir ey olduuna karar verdim.
Ne var ki, 1929 sralarnda, rastlant sonucu giriilen bir
sohbet, bu uzun suskunluuma bir son verdirdi. Polis
emeklisi olan Don Jose Olave, Retiro'nun dereboyu mahal
lelerinde oturan, bak kullanmakta usta kabadaylara ili
kin hikayeler anlatyordu. Hasmlarn ldrmeyi kafalarna
koymularsa, bu serseriler kural mural dinlemez, gibilerden
bir sz etti. Tiyatro sahnesinde grdmz o gsterili b
ak dvleri moda olmadan nce gerek bak dvleri
pek ender, krk ylda bir olurdu, diye ekledi. Ben de ona
bunlardan bir tanesine tank olduumu syledim ve yirmi
yl kadar nce olup bitenleri anlattm.
Olave, mesleki bir ilgiyle dinledi beni, sonra da, "Uriar
te'yle ad her neyse, tekinin daha nce hi bak kullan
madklarna emin misin? Belki de babalarnn iftliinden
kalma el alkanlklar vard," dedi.
" Sanmyorum," dedim. "O gece orada bulunan herkes
birbirini iyi tanyordu, iki erkein kavga edileri karsnda
hepimizin az ak kald."
Olave, sakin bir sesle, yalnzca sesli dnyormu gibi
srdrd szn: "Baklardan birinin kabzasnn ortas 'u'
biimindeydi diyorsun. Bu tip baklardan ikisi olduka n
lyd - Moreira'nnkiyle Juan Almada'nnki. Almada G
ney'dendi, Tapalque'den."

74
Belleimde bir eyler canlanr gibi olmutu. Olave sz
n srdrd: "Bir de tahta sapl bir baktan szetmitin,
elik ksmnda 'Kk Aa' markas kazlym hani. Bun
lardan binlerce vardr, ama bir tanesi vardr ki-"
Bir an sustu, sonra unlar syledi: "Senor Acavedo'nun
yukarlarda, Pergamino yaknnda byk bir arazisi vard.
Oralarda nl bir kabaday tremiti - Juan Almanza'yd
ad. Bu yzyln balarnda oluyor btn bunlar. On drt
yandayken bu baklardan biriyle ilk cinayetini iledi. On
dan sonra da uur getirsin diye o baktan hi amad. Ju
an Almanza ve Juan Almada birbirlerine kinliydiler, en ok
da herkesin adlarn kartrmasna ierliyorlard. Uzun s
re da bayr birbirlerini aradlar, ama bir trl karlamad
lar. Juan Almanza bir seim kavgasnda m ne, serseri bir
kurunla vuruldu. tekiyse Las Flores hastanesinde eceliy
le ld galiba."
Bugn artk hibiri yaamayan dokuz ya da on kii daha
grmt benim grdklerimi -ban ete birden giriiyle
karanlk gn altnda uzanm yatan cesedi- ama kimbilir
belki de grdklerimiz baka bir hikayenin, ok daha eski
bir hikayenin sonuydu. Duncan' ldrenin Maneco Uriarte
mi olduunu, yoksa ok daha rkn bir biimde, kavgaya
tutuanlarn baklar m olduunu dndm. Ba ilk
kavradklarnda Uriarte'nin de Duncan'n da ellerinin nasl
titrediini hatrladm; sanki caml dolapta yllar yl yanya
na yatan baklar daldklar uykudan uyanyorlard. Gauc
holar toza topraa kartktan sonra bile, baklar -baklar;
onlarn aralar durumundaki insanlar deil- nasl vurua
caklarn unutmamlard. Ve o gece yaman dvmlerdi.
Eya insandan daha dayankl; kimbilir bu baklar belki
de bir daha karlar, kimbilir, hikaye burada son bulmu
yordur.

75
LABRENTNDE LEN KRAL
BN HAKAN EL-BU HARi

" . . . kendisine bir yuva yapan rmcek gi


bi; oysa yuva larn e n r rmcek
adr."
Kur'an, XXIX, 40

" te," dedi Dunraven, kasvetli batakla, denize, kum


tepelerine, oktandr onarlmam bir ahr andran
gsterili, ama ykk dkk yapya puslu yldzlar da katan
bir el hareketiyle: "Atalarmn topraklar buras."
Yolda Unwin piposunu azndan karp onay anlamna
gelen bir eyler mrldand. 1914 ylnn ilk akamyd;
onurlu tehlikelerden yoksun bir dnyadan bkm bu iki
arkada, Cornwall'n iyice dndaki bu yerleri ok nemsi
yorlard. Dunraven kara bir sakal brakmt. Kendisini, ko
nusunu henz bilmedii, ama yazldnda adalarnn
ancak sayfalarn kartrmakla yetinebilecekleri koskoca
bir destann yazar olarak gryordu. Unwin'inse Fermat
tarafndan Diophantes'in sayfalarnn birinin kenarnda ya
zld sanlan kuram zerine bir incelemesi yaymlanmt.
Her iki erkek de -sylemeye gerek var m?- gen ve heye
canlydlar, balarnda kavak yelleri esiyordu.
"Bundan bir eyrek yzyl nce," dedi Dunraven, "bil
mem hangi Nil kabilesinin ba ya da kral lbni Hakan el
Buhari, bu yapnn ortasna den odada yeeni Zeyd tara-

76
fndan ldrld. Aradan bunca yl gemesine karn, l
m hakkndaki gerekler akla kavumu deil."
Unwin, adeti olduu zere "Neden?" diye sordu.
"Birok nedeni var," karln ald. "Birincisi, bu yap bir
labirenttir. kincisi, burann bekiliini yapanlar bir kleyle
bir asland. ncs, gizli bir hazine vard, o yokoldu.
Drdncs, cinayet ilendiinde katil lyd. Beincisi-"
Sklan Unwin onun szn kesti:
"Bilinmeyenleri oaltp durma," dedi. "Olaylarn sadeli
i bozulmamal. Poe'nun alman mektubunu, Zangwill'in
kilitli odasn unutma."
0
"Ya da karmaklatrlmal her ey," dedi Dunraven. "Sen
de evreni unutma."
Dik kum tepelerini trmanarak labirente ulamlard. u
kadar yakndan bakldnda, bir insan boyundan biraz da
ha yksek, svasz tuladan rl, dmdz , neredeyse son
suza dek uzanan bir duvar gibi grnyordu. Dunraven,
yapnn bir ember biiminde olduunu syledi; ember o
kadar geniti ki eimi neredeyse kaybolmutu. Unwin'in
aklna dz bir izgiyi sonsuz bir emberin eimi sayan Cu
sa'l Nicholas geldi. Yrdler, yrdler; geceyarsna
doru kmaz, tehlikeli bir geite alan dar bir delik bul
dular. Dunraven evin iinde birok atallanan yol olduu
nu, ama hep sola dnerlerse bir saatten ksa bir srede labi
rentin tam merkezine ulaabileceklerini syledi. Unwin bu
neriyi kabul etti. lki erkein temkinli admlar ta deli
zeminde nlad; koridor atallanyor, daha dar baka kori
dorlara alyordu. Tavan, onlar evin iine hapsetmek ister
miesine iyice alald. Koyu karanln iinde tek sra ha
linde yrmek zorunda kaldlar. Unwin nden gidiyor, ka
ba rlm duvarlarla dnemelerin skl yznden sk
sk admlarn yavalatmak zorunda kalyordu. Grnme
yen duvar, elinin altnda sonsuza dek akp gitmekteydi. Ka-

77
ranlkta hz kesilen Unwin, arkadann azndan Hakan'n
lmnn hikayesini dinledi:
"Belki de ilk anlarmdan biri," dedi Dunraven, "lbni Ha
kan el-Buhari'nin Pentreath limannda boy gsteriidir.
Ayaklarnn dibinde aslan olan bir zenciyle hem de - hi
kuku yok ki, fncil'deki gravrler dnda hayatmda grd
m ilk zenci ve ilk aslan. Daha ocuktum, ama gne ren
gi hayvanla gece rengi adamn beni lbni Hakan'n kendisi
kadar etkilemediklerini hatrlyorum. Gzme ok uzun
boylu grnmt; kara sar suratl, kara gzleri yar rtk,
burnu dnyaya meydan okuyan, etli dudakl, safran rengi
sakall, geni gsl, yry kendinden emin ve sessiz
bir adamd. Evde, 'Gemiyle bir kral geldi,' dedim. Daha
sonra, duvarclar burada ie koyulduklarnda, nvan geni
lettim, Babil Kral dedim ona.
"Bu yabancnn Pentreath'da yerleecei haberi sevinle
karlandysa da, evinin boyutlar ve biimi honutsuzluk
ve aknla yolat. Bir evin tek bir odayla millerce kori
dordan olumas doru deildi. 'Yabanclar arasnda byle
evler yaygn olabilir,' diyordu herkes, ama, burada, lngilte
re'de, olacak i deil! ' Allmn dnda eyler okumaya
merakl olan rahibimiz Mr. Allaby bir yerlerden bir Dou
masal bulup kard; bu, bir labirent ina ettii iin Tanr
tarafndan cezalandrlan kraln masalyd, bize krsden
okudu. Hemen ertesi gn, lni Hakan, rahibin evine bir zi
yaret yapt; ikisinin arasnda geen ksa konumann ayrn
tlar o sralarda bilinmiyordu, ama kilisede bir daha gurur
denen gnaha ilikin vaaz dinlemedik, Magripli de duvarc
bulmakta glk ekmedi. Yllar sonra, lbni Hakan ld
nde, Allaby yetkililere aralarnda geen konumann ie
riini aklad.
"Kendisine gsterilen iskemleye oturmay reddeden lbni
Hakan ona aa yukar u szleri sylemiti: 'Benim yap-

78
makta olduum ii hibir insanolu yarglayamaz. yle g
nahlar iledim ki, Tanr'nn adn yzlerce, yzlerce yl bo
yu tekrarlasam da ekeceim azaplarn bir tekinden bile
kurtulamam; yle gnahlar iledim ki, seni u ellerimle l
drsem Peder Allaby, Yce Yarg'nn benim iin uygun gr
d ikenceleri bir nebze olsun artrmaz bu. nmn ya
ylmad lke yok yeryznde. lbni Hakan el-Buhari be
nim adm; zamannda elimde demir asayla l kabilelerine
hkmettim. Yllar boyu, yeenim Zeyd'in yardmyla inim
inim inlettim onlar. Sonunda Tanr yakarlarn duydu da
bana bakaldrmalarna gzyumdu. Ordularm dald, k
htan geirildi; yamaclk yaptm gnlerde biriktirdiim
servetle birlikte kamay baardm. Zeyd beni tam bir km
betin dibinde yatan kutlu adamn trbesine gtrd. Kle
me gzn lden ayrmamasn syledim. Zeyd ve ben al
tn sikkelerle dolu sandmzla ieri girdik, bitkin bir halde
uykuya daldk. O gece, kvl kvl ylanlarn tuzana dt
m grdm ryamda. Dehet iinde uyandm. afak vak
tiydi, Zeyd yanmda uyuyordu; bana bu ryay bedenime
srnen bir rmcek a grdrmt. Korkan teki olan
Zeyd'in bylesine deliksiz uyumas arma gitti. Elimdeki
nin bitmek tkenmek bilmez bir servet olmadn, Zeyd'in
de bundan pay isteyeceini dndm. Gm kabzal
hanerim kemerimde duruyordu; knndan syrp boazn
kestim onun. Ac iinde kvranrken tam olarak anlayama
dm bir eyler fsldad. Baktm ona. lyd, ama olur da
dirilir diye kleme lnn yzn ar bir tala ezmesini
syledim. Sonra gne altnda epeyce yol aldk, bir gn bir
deniz grdk. ok uzun direkli gemiler yol alyordu bu de
nizde. Bir lnn bu denizleri aamayacan dndm,
uzak lkelere kamaya karar verdim. Gemiyle yola kt
mzn ilk gecesi, Zeyd'i ldrdm grdm ryamda.
Her ey ayn biimde olup bitti, yalnz bu defa syledikleri-

79
ni anladm. Dedi ki: 'Nerede gizlenirsen gizlen, imdi senin
beni ldrdn gibi, ben de bir gn seni ldreceim.' Bu
tehdidi boa karmaya ant itim. Zeyd'in ruhu yolunu kay
betsin diye, kendimi bir labirentin yreine gizleyeceim.'
"Bunlar syledikten sonra kt gitti. Allaby, Magripli'nin
kak olduunu ve deli samas labirentinin de kakhnn
apak bir belirtisi olduunu varsaymak iin elinden geleni
yapt. Arkasndan da bu aklamann ei grlmemi yapy
la ei duyulmam hikayeye uyduunu dnd. Ne var ki,
lbni Hakan denen adamn kendi zerinde brakt gl
izlenim buna uymuyordu. Kimbilir, belki de byle masallar
Msr'n kum llerinde yaygnd; byle garip yaplarsa (Pli
nus'un ejderhalar gibi) bir kiiden ok, bir kltrn mal
olabilirdi. Londra'ya bir iniinde, Allaby, Times'm eski say
larn kartrd; ayaklanmann ve el-Buhari'yle korkakl
herkese bilinen vezirinin bunu izleyen dlerinin ger
ek olduunu grd.
"Duvarclar ilerini bitirir bitirmez, el-Buhari, labirentin
merkezine yerleti. Onu kentte bir daha gren olmad; ara
sra Allaby, Zeyd'in kral yakalayp ldrd kukusuna
kaplyordu. Geceleyin, rzgar, bize aslann kkremesini
ulatryor, aldaki koyunlar yzyllarn tesinden gelen
bir korkuyla birbirlerine sokuluyorlard.
"Dou limanlarndan gelip Cardiff'e ya da Bristol'e giden
gemilerin kk krfeze demirlemeleri adettendi. Kle la
birentten kp (labirent o srada imdiki gibi soluk pembe
deil kzl renkteydi) limana iner, gemilerin tayfalaryla
grtlaktan gelen sesler kararak bir eyler konuur, sanki
adamlarn arasnda vezirin hayaletini arard. Bu gemilerin
yasak mallar tadklar bilinirdi, alkol ya da kaak fildii ta
yan gemiler neden l adam tamasn?
"Yapnn bitiriliinden yl kadar sonra, bir ekim sabah
Sharon Gl tam dik kayalklarn orada demirledi. Ben bu

80
gemiyi gzlerimle grmedim, onun iin zihnimde yaatt
m imgesi oktan unuttuum Abukir ya da Trafalgar gemi
lerinin gravrlerinden etkilenmi olabilir. Ama sanyorum,
bu gemi yle ince ayrntlarla bezenmi bir gemiydi ki, bir
gemi mhendisinden ok bir marangozun, hatta bir tahta
oyma ustasnn elinden km gibiydi. Cilal, koyu renkli,
hzl ve sessiz bir gemiydi (gerekte deilse bile, en azndan
ryalarmda), mrettebatysa Araplarla Malayallardan ku
ruluydu.
"afakta demir att ve ayn gnn akam lbni Hasan, Al
laby'yi grmek iin papaz evine dald. Tam anlamyla mt
1
hi bir korkunun penesindeydi. Zeyd'in labirente geldiini
ve kleyle aslann ldrldn anlatncaya kadar akla
karay seti. Byk bir ciddiyetle yetkililerin kendisine yar
dm edip edemeyeceklerini sordu. Allaby daha azn ap
bir ey sylemeden kt gitti el-Buhari; sanki kendisini
ikinci ve son kere papaz evine getiren o korkun dehetin
nne kaplm gidiyordu. Ktphanesinde tek bana ka
lan Allaby, aknlkla bu korkudan d patlam adamn
Sudan kabilelerine kl zoruyla boyun ediren adam oldu
unu, savan, ldrmenin ne demek olduunu bildiini
dnd. Allaby, ertesi gn geminin yola ktn rendi.
(Sonradan anlaldna gre Kzl Deniz'deki Suakin Lima
nna doru yola kmt.) Klenin lmn dorulama g
revinin kendisine dt inancyla labi-rente yolland. El
Buhari'nin soluk solua anlattklar ona tamamen akld
gelmiti, ama koridorun bir dnemecinde aslanla karlat,
aslan lyd, bir baka dnemete kleyi grd, o da ly
d. Tam ortadaki odadaysa yz tala ezilmi el-Buhari'yi
buldu. Adamn ayaklarnn dibinde kk, sedef kakmal
bir sandk duruyordu; kilit zorlanarak krlmt, iinde tek
bir kuru bile yoktu. "
Arada, sylev ekiyormuasna duraklayan Dunraven

81
son cmlelerinin etkileyici olmasna almt. Unwin, ar
kadann bu cmleleri daha nce kimbilir ka kere, hep
ayn kendine gvenle, ama hep ayn yavan etkiyi uyandra
cak biimde tekrarladn dnd. llgilenmi grnmek
iin, "Aslanla kle nasl ldrlmler peki?" diye sordu.
Dinleyicisine aman vermemeye kararl ses, ktcl bir
kendinden honutlukla, "Onlarn suratlar da tala ezilmi
ti," diye getirdi gerisini.
imdi adamlarn ayak seslerine bir de yamurun bouk
fslts karmt. Unwin geceyi labirentte, labirentin mer
kezindeki odada geirmek zorunda kalacaklarn dnd,
bu skc zorunlua ilerde bir serven gzyle baklabilirdi
hi deilse. Sesini karmad. Dunraven dayanamad, sonu
na kadar gitmeye kararl bir ada tavryla, "Bu hikayenin
aklamas olabilir mi?" diye sordu.
Unwin, sesli dnyormu gibi, "Aklamas olup olma
dn bilmem. Tek bildiim yalan olduu," dedi.
Dunraven bunun zerine fkelendi, olduka sert szler
sarfederek btn Pentreath halknn sylediklerine tanklk
edeceini, masal uydurmak istese ok daha iyisini uydura
bileceini, ne de olsa yazar olduunu ileri srd. En az
Dunraven kadar aran Unwin zr diledi. Karanlkta za
man genilemi, yaylmt sanki; her ikisi de yollarn kay
bettiklerinden korkar, yorgunluklarn hissetmeye balar
ken, yukardan gelen clz bir k dar bir merdivenin alt ba
samaklarn aydnlatt. Basamaklar knca, ykk bir odaya
girdiler. Kt yazgl kral, korkusuna tanklk eden iki ey
brakmt geride: batakla ve denize bakan ince, yark bi
iminde bir pencereyle tam merdivenin eimi zerine a
lan kapakl bir tuzak. Geni olmasna karn, oda bir hapis
hane hcresini andryordu.
Yamurdan korunmaktan ok, dostlarna anlatacak ilgin
bir olay bulunsun diye, iki adam geceyi labirentte geirdi-

82
ler. Matematiki deliksiz uyudu; bir ie yaramadn bildii
halde aklna gelen u dizelerden bir trl kurtulamayan a
irse gzn bile krpmad:

Surat yok o somurtkan, o korkun aslann


Surat yoh korkudan dili tutulan klenin
Surat yok Kral'n. . .
Unwin, el-Buhari'nin lm hikayesine kar kaytsz
kaldn sanyordu, ama bilmeceyi zdnden emin ola
rak uyand. Gn boyunca, kafas meguld, ters 'davrand,
bulmacann paralarn bir araya getirmeye alt. lki gece
sonra Londra'da bir pub da Dunraven'e rastlad ve ona zet-
'

le unlar syledi: "Cornwall'da sana, anlattn hikayenin


yalan olduunu syledim. Veriler gerekti ya da gerek ol
duklar varsaylabilirdi, ama senin anlattn biimiyle ya
lan olduklar ok akt. Yalanlarn en bynden balaya
cam - o akl almaz labirentten. Bir kaak labirente saklan
maz. Kendisine denize bakan dik bir kayaln tepesinde
her gemideki mrettebatn en uzaktan bile grebilecei k
zl renkte bir labirent yaptrmaz. Btn dnya zaten bir la
birentken kendine ne diye labirent yaptrsn? Londra, ger
ekten saklanmak isteyen biri iin, btn koridorlar bir
gzetleme kulesine kan bir yapdan daha iyi bir labirent- '
tir. Bi. basit sonuca, geen gece seninle birlikte dam dven
yamuru dinler ve uykuya dalmay beklerken vardm. Ya
murun etkisiyle, senin samaladklarn salim kafayla d
nmeye altm."
"Diziler kuramn m yoksa uzanm drdnc boyutunu
mu dndn?" diye sordu Dunraven.
"Hayr," dedi Unwin, ciddiydi. "Girit Labirentini dn
dm. Merkezinde boa kafal bir adam olan labirenti."
Dedektif hikayelerine son derece dkn olan Dunraven,
esrarengiz bir olayn zmnn olayn kendisinden daha

83
az ilgin olduunu dnrd. Esrarengiz olaylarda doa
st, hatta Tannsal bir yan vard; zmlerse her zaman
bir tr 'elabukluu'ndan zarar grrd. Kanlmaz sonu
cu geciktirmek zere, "Paralann zerinde ve heykellerde
Minotauros'un boa kafal olduu grlr. Dante, Minota
uros'u boa gvdeli ama insan kafal bir yaratk olarak d
nmt," dedi.
"O gr de benim zmme uyar," diye onaylad Un
win. "nemli olan hem inin hem de inde yaayan canava
nn korkun olmalan. Minotauros labirentine yakr, onu
hakl klar. Ryada savrulan bir tehdit iinse ayn ey syle
nemez. Minotauros imgesini yakaladmda (iinde labirent
olan byle esrarengiz bir olayda kanlmaz elbet) mesele
yan yanya zlmt diyebilirim. Gene de ak syleye
yim, bu antik imgenin nasl olayn anahtan olabileceini
tam anlayamamtm, senin anlattklarnda bir ayrnt yaka
ladm - rmcek a."
"rmcek a m?" diye tekrarlad Dunraven, afallamt.
"Evet. rmcek a (Platoncu rmcek a - bunu akln
dan karma), katile (nk ortada bir katil var) iledii ci
nayeti hatrlatmsa hi amam. T rbedeyken, el-Buha
ri'nin ryasnda kvl kvl ylanlar grdn, uyandn
daysa bu ryaya neden olann bir rmcek a olduunu
anlattn hatrlarsn. El-Buhari'nin o ryay grd gece
ye dnelim. Yenilgiye urayan kral, vezir ve kle, yanlarn
da hazineyle birlikte lde kayorlar. Geceyi geirmek iin
bir trbeye snyorlar. Korkak bildiimiz vezir uykuya da
lyor; yrekli bildiimiz kral uyumuyor. Hazineyi payla
mamak iin kral veziri baklyor. Birka gece sonra vezirin
hayaleti kral ryasnda tehdit ediyor. Btn bunlar inand
rc deil. Benim yorumuma gre, olaylar baka trl geli
ti: O gece yrekli bir adam olan kral uyudu, korkak Zeyd
ise gzn bile krpmad. Uyumak her eyi unutmaktr ve

84
byle bir unutu da, arkandan eli bakl adamlarn geldii
ni biliyorsan, mmkn deildir. Gzn hrs bryen Zeyd
uyumakta olan kralnn zerine eildi. Onu ldrmeyi d
nd (hatta belki bayla da oynad), ama cesaret ede
medi. Tavan uykusunda olan kleyi uyandrd, hazinenin
bir blmn trbeye gmdler ve nce Suakin'e, oradan
da lngiltere'ye katlar. Kendilerini el-Buhari'den gizlemek
iin deil, ama onu bulunduklar yere ekip ldrebilmek
iin, rmcein an rmesi gibi, denize bakan yksek te
pelerin zerindeki kzl renkli labirenti yaptrdlar. Vezir,
gemilerin kzl sakall adam, kle ve aslan sylentisini Su
dan kylarna tayacaklarn biliyordu. Er ya da ge el-Bu
hari gelecek, labirentlerinde onlar arayacakt. Labirentin
son dnemecinde, tuzak bekliyordu onu. El-Buhari, Zeyd'i
hibir zaman ciddiye almamt, imdi de en ufak nlem bi
le almaya gerek grmedi. En sonunda, beklenen gn geldi;
lbni Hakan lngiltere'ye vard, dosdoru labirentin kapsna
dayand, onun kmaz koridorlarnda dolat ve belki de
.
merdivenin ilk basamana ayan henz atmt ki, veziri
onu tabandaki kapakl tuzan oradan vurarak ldrd - ta
banca kurunuyla m, bilmiyorum. Kle, aslann iini biti-
. recek, tek bir kurun da klenin iini bitirecekti. Sonra
Zeyd, bir kayayla her nn de suratlarn ezdi. Byle
yapmas gerekiyordu; surat kayayla ezilmi tek bir adam,
ortada bir kimlik sorunu olduunu akla getirirdi, ama hay
van, kara derili adam ve kral bir dizi oluturuyorlard ve ilk
ikisi gznnde tutulduunda, sonuncusu doal grne
cekti. Allaby'le konuurken korku iinde olduuna ama
mak gerek; korkun eylemini yeni tamamlamt, lngilte
re'den kap hazineyi bulacakt."
Dunraven, Unwin'in szlerini dalgn bir sessizlik ve belki
de inanmazlkla karlad. Karar vermeden nce bir byk
bira daha smarlad.

85
"Benim bni Hakan'n aslnda Zeyd olabileceini itiraf
ederim," dedi. "Bylesi dnmler oyunun klasik kuralla
r, okurun srarla bekledii geleneksel kurmaca gereklerin
dendir. tiraf etmeye yanamayacam eye gelince de senin
hazinenin bir blmnn Sudan'da gml olduu yolun
daki varsaymn. Zeyd'in hem kraldan hem de kraln d
manlarndan katn unutma; birazn gmerek zaman
kaybetmektense btn hazineyi aldn dnmek daha
akla yakn. Sonunda, sandkta tek kuru bile bulunmamas
btn parann harcanm olmasndandr belki de. Nibe
lunglarn krmz altn gibi tkenmek bilmez olmayan altn
tamamen duvarclara harcanm olabilir. O zaman bni Ha
kan oktan yenip bitirilmi bir hazineyi ele geirmek zere
denizler am demektir."
"Bence yenip bitirilmi denemez," dedi Unwin. "Vezir bir
gavur adasnda, yalnzca kral kendine ekmek iin deil,
ayn zamanda krala mezar olsun diye ember biiminde,
byk bir tuzak kurmaya yatrd o paray. Tahminim do
ruysa, nefret ve korkuyla hareket etti, hrsla deil. Hazineyi
ald ve ancak bundan sonra aslnda baka bir eyin pein
de olduunu farketti. Aslnda bni Hakan'n lmn gr
mek istiyordu. Kendini bni Hakan'm gibi yapt, onu l
drd ve sonunda da bni Hakan oldu. "
"Evet," diyerek bu gre katld Dunraven.
1
"e yaramaz
serserinin tekiydi; bir tek dilei vard, o da lp de bir hi
olmadan nce, geriye baktnda bir zamanlar kral olmu
olduunu ya da herkesi kral olduuna inandrdn hatrla
mak.. . "

86
K KRAL VE K LABRENT

(Labirentinde len Kral, bni Hakan el


Buhari hikayesinde, Rahip Allaby'nin ra
hip krssnden anlatt menkbedir.)

zne gvenilir tarihilerin alattna gre ( eri her


S _ _
ey blen br tek Allah'tr) esk zamanlarda Babl'de h
km sren bir kral varm. Bu kral btn mimarlaryla si
hirbazlarn arm ve aklbanda hibir insann iine gir
meye cesaret edemeyecei kadar dolambal, girenlerin de
yollarn kaybedecekleri kadar ince tuzaklarla dolu bir labi
rent ina etmelerini buyurmu. Byle bir giriim "kfr" sa
ylrm, nk insan artmak da mucizeler yaratmak da
yalnzca Allah'a zgdr. Gel zaman git zaman, bu kraln
sarayna A rap krallarndan biri gelmi; Babilli kral da (ko
nuunun saflyla elenmek zere) konuk kral labirente
sokmu. Konuk kral labirentte drt dnerek korku ve a
knlk iinde k yolunu araya araya akam etmi. Sonun
da tek arenin Allah'tan geleceini grerek Onun yardmna
snm ve ok gemeden kapy bulmu. Dar ktnda
azn ap da tek bir serzenite bulunmam. Bunun yerine
Babilli krala kendi yurdunda kendisinin de bir labirenti ol
duunu ve Allah nasib ederse bu labirenti bir gn seve seve
ona gsterebileceini sylemi. Sonra Arabistan'a dnm,

87
komutanlarn ve ordularn toplayarak Babil zerine yr
m. Talihi ylesine yaver gitmi ki, lkenin kalelerini yer
lebir etmi, halkn kltan geirmi, kral da tutsak alm.
Onu hzl giden bir deveye balam ve le srm.
gn yol almlar, sonunda galip kral: "Sen zamana sz ge
en, ey ann en yce kral! Sen beni Babil'de saysz mer
divenle, kapyla, duvarla dolu tuntan bir labirente hapset
mek istemitin; ite imdi de Yce Allah bana seni kendi la-
'
birentime sokma frsat verdi. Bu yle bir labirent i bunda
ne trmanlacak merdivenler, ne zorlanacak kaplar, ne insa
n yorgunluktan bitap drecek sonsuz koridorlar, ne de
birdenbire nne kan duvarlar var."
Demi ve Babilli kraln iplerini zm; onu orada, ln
ortasnda alk ve susuzluktan lmeye brakm. Hayy- La
yemut (lmeyen Canlya And Olsun).

88
BEKLEY

ayton onu Buenos A ires'in kuzeybat kesimindeki o so


F kakta, drt bin drt numarann nnde brakt. Daha
saat sabahn dokuzu olmamt; adam, zerleri tozlu nar
aalarn, her birinin altndaki drtke toprak parasn,
kk balkonlu saygn evleri, ayn sradaki eczaneyi, boya
ve nalbur dkkannn donuk renkli tabelalarn onaylarcas-
. na gzden geirdi. Uzun, penceresiz bir hastane duvar so
kan kar yanndaki yaya kaldrmna srtn vermiti; da
ha aadaki limonluklardan gne klar yansyordu.
Adam (u anda ryada grlen eyler gibi geliigzel, rast
lansa! ve belli bir sradan yoksun olan) btn bu eylerin
zaman iinde, eer Tanr i?terse, deimez, gerekli ve tan
dk olacan dnd. Eczanenin vitrininde porselenden
harflerle 'Breslauer' yazlyd; Yahudiler talyanlarn yerini
alyordu, onlar da Kreollerin yerini almlard. Bylesi daha
iyiydi; adam kendi rkndan insanlarla bir arada olmak iste
miyordu.
Arabac ona bavulunu indirmekte yardm etti; dalgn ya
da yorgun grnl bir kadn, neden sonra kapy at.

89
Arabac oturduu yerden adama demir paralardan birini,
Melo'daki otelde geirdii o geceden beri cebinde duran
yirmi centavoluk Uruguay parasn geri verdi. Adam ona
krk centavoluk bir para uzatt ve, "Kendimi herkese unut
turacak biimde davranmalym. lki yanllk yaptm: Ya
banc bir para kullandm ve bu yanltan kayg duyduumu
belli ettim," diye dnd.
Kadn izleyerek giriteki hol ve avluyu geti. Neyse ki
ona ayrlan oda ikinci bir avluya alyordu. Yatak, sanatkar
bir ustann elinde, benzeri grlmemi dal ve sarmak bi
imlerine sokulmu demirdendi; bunun dnda am tahta
sndan yksek bir elbise dolab, yatan baucunda bir ko
modin, kitaplarla dolu yere yakn bir raf, birbirinin ei ol
mayan iki sandalye, ayrca lavabosu, srahisi, sabun tablas
ve cam isli iesiyle bir ykanma yeri de bulunuyordu. Du
varlar, Buenos Aires ilinin bir haritasyla bir ha sslyor
du; kzl renkli duvar kadnn zerinde kuyruklarn a
m kocaman tavuskuu desenleri vard. Odann tek kaps
avluya alyordu. Bavulu odaya yerletirmek iin sandalye
lerin dzenini deitirmek gerekti. Kirac hibir eye ses
karmyordu; kadn adn sorduunda "Villari" dedi - gizli bir
meydan okuma olsun ya da gerekte hissetmedii bir utanc
azaltsn diye deil, bu ad onu rahatsz ettii, aklna baka bir
ad getirmesi mmkn olmad iin. Yok, dmannn adn
benimsemenin kurnazca bir hile olduu yolundaki yaznsal
kuruntunun ekiciliine kaplm filan deildi... .
Bay Villari, nceleri evden dar kmad; birka hafta
geince, gn batarken ksa bir sre kmay alkanlk hali
ne getirdi. Bir gece bina tedeki sinemaya gitti. Her za
man en arka srada oturdu; bir keresinde film bitmeden az
nce kalkt. Yeralt dnyasyla ilgili trajik yklerdi seyret
tikleri; bu yklerde hi kukusuz yanllar vard; bu yk
lerde hi kukusuz nceki yaamnn paras olan grnt-

90
ler de vard. Sanatla gerekliin rtebilecei dncesine
yabanc olduu iin, Villari bunlara aldr etmedi. Diren
medi, filmlerden holanmaya alt; bunlarn gsterilme
nedenlerini anlamak istiyordu. Roman merakllarnn tersi
ne, kendini hibir zaman sanat eserindeki kiilerden biri
olarak grmemiti.
Postadan, deil mektup, reklam bror bile alm"-zd.
Gene de belirsiz bir umutla her gn gazetedeki stunlardan
birini okumay srdrd. leden sonralar sandalyelerden
birini kapnn yanma karr, olanca ciddiyetiyle matesini
hazrlar, gzlerini bitiikteki ok katl yapnn asmalarla r
tl duvarna dikerek ierdi. Yllar sren yalnzlk ona bel
lekte btn gnlerin birbirine e olmaya yztuttuunu, te
yandan hapishanede ya da hastanede bile beklenmedik
olaylar getirmeyen , minicik beklenmedikliklerden rl
yar saydam bir a olmayan bir gn bulunmadn ret
miti. teki tutsaklklarda gnleri ve saatleri saymann e
kiciliine kaptrmt kendini, ama bu tutsaklk bakayd,
nk sonu yoktu - meer ki bir sabah gazete A lejandro
Villari'nin lm haberini getirsin. Villari'nin oktan lm
olmas da mmknd, o zaman bu yaam bir ryayd. Bu
olaslk onu tedirgin ediyordu, nk bunun kendisi iin
bir rahatlama m yoksa ansszlk m olacana hibir za
man karar verememiti; sonunda, kendi kendine byle bir
olasln sama olduunu syleyerek aklndan sildi. Geride
kalan -zamann akndan ok, dn olmayan bir iki olay
yznden geride kalan- o gnlerde birok eyi nne geil
mez bir tutkuyla istemiti; erkeklerin nefretiyle kimi kadn
larn sevgisini harekete geiren bu gl irade, artk ne u
nu ne de bunu istiyordu; yalnzca direnmek, son bulmak is
tiyordu. Matenin ve kara ttnn tad, avluyu kaplayan
glgelerin durmadan ilerleyen izgisi - bunlar yeterli kkr
tclard.

91
Evde, artk yalanm bir kurt kpei vard. Villari onun
la dost oldu. Onunla spanyolca, ltalyanca, ocukluunun
yerel azndan aklnda kalan bir iki szckle konuuyordu.
Villari ansz ve beklentisiz, imdiki zamanda yaamaya a
lt; anlar onun iin beklentilerden de. nemsizdi. Pek de
farkna varmadan, gemiin zamann asl dokusu olduunu
anlad; zamann hep gemie dnmesi de bu yzdendi.
Bkknl bir gn doygunluk gibi geldi ona; byle anlarda
u kpekten daha anlalmaz deildi.
Bir gece damandaki incecik bir sz, ta iine kadar ile
yerek tir tir titretti, sersemletti onu. Bu korkun mucize
birka dakika sonra ve afaa kar yenilendi. Ertesi gn bir
fayton ard. nce mahallesindeki diiye gitti Villari.
Orada diini ektirdi. Dii ekilirken bakalarndan daha
korkak ya da yrekli davranmad.
Bir baka gece, sinemadan dnerken, arkadan itildiini
hissetti. Tepesi atarak, fkeyle, ama ayn zamanda da gizli .
bir rahatlamayla kstah herife dnd. Kaba bir kfr sa
vurdu; teki aknlkla kekeleyerek zr diledi. A dam
uzun boylu, gen, koyu renk salyd, yannda A lmana ben
zeyen bir kadn vard; o gece, Villari kendi kendine onlar
tanmadn tekrarlayp durdu. Gene de yeniden sokaa
kncaya kadar drt ya da be gn geti.
Raftaki kitaplarn arasnda, Andreoli'nin eski dipnotlary
la dolu, bir Ilahi Komedya vard. Meraktan ok grev duy
gusunun kkrtmasyla, Villari bu byk eseri okumaya gi
riti. Akam yemeinden nce bir canto, sonra da satr atla
madan dipnotlarn okurdu. Cehennemdeki cezalar akld
ya da ar bulmad. Dante'nin onu Ogolino'nun sonsuza
elek Ruggieri'nin ensesini kemirdii son cehennem dng
sne yarglayacan da dnmedi.
Kzl renkli duvar kadnn zerindeki tavuskular nice
inat kabuslar dolduracak gibi grnyorlard, ama Bay

92
Villari hibir zaman silme canl kulardan rlm kor
kun bir ardak grmedi ryasnda. afak vakti, ufak tefek
deiiklikler dnda hep ayn kalan bir rya grrd. lki
adam ve Vlllari ellerinde tabancalarla odaya girerler ya da
sinemadan karken ona saldmrlar ya da birden onu
iten yabanc olur karlar ya da avluda yasl yzlerle onu
beklerler, ama tanmazlktan gelirlerdi. Ryann sonunda,
yatann baucundaki komodinin ekmecesinden tabanca
sn alr (o ekmecede gerekten bir tabanca bulunduruyor
du) adamlara ate ederdi. Silahn grlts onu uyandrr,
ama her defasnda rya grm olurdu. Saldr sonraki bir
ryada tekrarlanr, gene sonraki bir ryada onlar yeniden
ldrmek zorunda kalrd.
Gnesiz bir temmuz sabah, tanmad kiilerin varl
(kapy atklarnda kan grlt deil) uyandrd onu.
Odann glgeleri iinde upuzun grnen, bu golgelerle ga
rip biimde silikleen, (o korku dolu ryalarda her zaman
daha ak seik grmt onlar) tetikte, kprtsz ve sabr
l, gzleri sanki silahlarnn ykyle arlaarak kapanm
gibi inik duran Alejandro Villari"yle yanndaki yabanc onu
sonunda yakalamlard. Eliyle bir iaret yaparak bekleme
lerini syledi, sanki yeniden uyuyacakm gibi yzn du
vara dnd. Bunu kendini katillerine acndrmak iin mi
yapmt? Yoksa korkun bir olay zihninde yaatarak son
suza kadar beklemektense ona katlanmann daha kolay ola
can dndnden mi? Yoksa -belki de en akla yakn
buydu- katiller imdiye kadar birok kere ayn yerde, ayn
saatte olduklar gibi yalnzca bir rya olsunlar diye mi?
Silahn grlts varln ortadan kaldrdnda bu by
ediminin tam ortasndayd ite.

93
DON QUIXOTE YAZARI P ERRE MENARD

Silvina Ocampo'ya

omancmzn ardnda brakt gzle grlen eseri ksa


Rca dizine sokmak hi de zor deildir. Bu yzden Ma
dam Hemi Bachelier'nin, Protestan eilimi herkese bilinen
bir gnlk gazetenin acnas okurlarnn kafalarna sokmak
dncesizliinde bulunduu aslsz dizinde yapt kart
ma ve eklemeler balanamaz niteliktedir. (Bu gazetenin
okurlar Mason ve snnetli deil, az sayda ve Kalvinist de
olsalar byle bu.) Menard'm gerek dostlar bu dizini deh
etle ve hatta biraz da hznle karladlar. Onun en son
antnn nnde, kasvetli serviler altnda daha dn toplan
m gibiyiz. Hata ise kalkm imdiden O'nun Ansn kir
letmeye balam bile . .. Hi kuku yok ki kk bir dzelt
me gerekli.
Bu konudaki clz sz yetkime kar klmasnn iten bi
le olmadn biliyorum. Gene de, son derece nemli iki ta
nk gstermeme kar klmayacan umut etmekteyim.
Barones de Bacourt (hala yasn tuttuumuz airle onun
unutulmaz 'arambalar'ndan birinde tanma onuruna er
mitim) aadaki sayfalar onaylamaya deer buldular. Mo-

94
naco Prensliinin en nazl hanmlarndan Kontes de Bagno
regio ise (hibir kar gzetmeyen giriimlerinden can ya
nanlarn en dncesizce hakaretlerine urayan -heyhat
uluslararas hayrseverlerden Simon Kautzsch'la yapt ev
lilik sonucu imdilerde Pennsylvania kenti sakinlerinden
biridir) kendisini herkesten farkl klan o muhteem sus
kunluundan 'doruluk ve ecel' (kendi szleri) karsnda
vazgemi ve Luxe dergisinde yaymlanan ak bir mektupla
bana onaylarn bildirmi bulunmaktadrlar. Bana devredi
len bu yetkiler clz ve yetersiz olmaktan epeyce uzaktr sa
nyorum.
Menard'n gzle grlen eserinin kolayca dizine sokulabi
leceini sylemitim. zel arivini dikkatle gzden geirdi
imde aadaki kalemlerin bulunduunu grdm:
a) La Conque dergisinde (Mart ve Ekim 1899 saylar) iki
kere (deiikliklerle) yaymlanan sembolist bir sone.
b) iirsel kavramlar daarc kurma olasln aratran
bir monografi; bu kavramlar gndelik dili oluturan sz
cklerin eanlamllar ya da dolambal yoldan ifade edil
mileri deil, daha ok 'zerinde gr birliine varlm
kurallara gre ve iirsel gereksinimleri karlamak zere ta
sarlanm ideal nesneler' olacakt (Nimes, 1901).
c) Descartes, Leibniz ve john Wilkins'in dnceleri ara
sndaki 'kimi balant ya da yaknlklar' zerine bir monog
rafi (Nimes, 1903).
d) Leibniz'in Characteristica universalis'i zerine bir mo
nografi (Nimes, 1904).
e) Kalelerden birini elden karmak yoluyla satran oyu
nunu gelitirme olasl zerine teknik bir makale. Menard
bu nc adm nermekte, savunmakta, tartmakta, so
nunda da reddetmektedir.
O Raymond Lully'nin Ars nagna generalis'i zerine mo
nografi (Nimes, 1906).

95
g) Ruy Lopez de Segura'nn Libro de la incenvion liberal y
arte del juego del axedrez'inin nszl ve dipnotlu bir eviri
si (Paris, 1907).
h) George Boole'un simgesel mant zerine bir monog
rafi tasla.
i) Fransz dzyazsnn temel kouk kurallar zerine Sa
int-Simon'dan alnma rnekler ieren bir inceleme (Revue
des langues romanes, Montpellier, Ekim 1909).
j) Bu kurallarn varln reddetmi olan Luc Durtain'e
Luc Durtain'in kendisinden alnma rneklerle desteklenmi
bir ceyap (Revue des langues romanes, Montpellier, Aralk
1909).
. k) Quevedo'nun Aguje dee navegar cultos'unun La bousso
le des precieux bal altnda yaplm elyazmas bir evirisi.
1) Carolus Hourcade'n ta basks resimlerinin sergi kata
louna yazlm bir nsz (Nimes, 1914).
m) nl Akhilleus ve kaplumbaa meselesine getirilen
deiik zmleri zamandizinsel sra iinde tartan Les
problemes d'un probleme (Paris, 1917) adl eser. imdiye ka
dar bu eserin iki basm yaplmtr. lkincisinde Leibniz'in
nsz niteliindeki d yer almaktadr. (Ne craignez po
int, monsieur la tortue - Hi kayglanmaynz, Bay Kaplum
baa.) Ayrca bu basmda Russell'la Descartes'a ayrlan b
lmler yeniden gzden geirilmitir.
n) Toulet'deki 'Sentaktik kullanmlar'm kati bir zmle
mesi (N.R.E, Mart 192 1), Menard burada -hatrladm ka
daryla- yergiyle vgnn edebiyat eletirisiyle ilgisi olma
yan duygusal uygulamalar olduunu sylemiti.
o) Paul Valery'nin Le cimetiere marin - Deniz Mezarl i
irinin 'alexandren' kouuna evrilmi biimi (N.R.F., Ocak
1928).
p) jacques Reboul'un Gerekliin Bask Altna Alnmas
zerine Belgeler'inde geen, Paul Valery aleyhine bir yaz.

96
(Bu arada, onun bu yazsnn Valery hakkndaki grleri
nin tam tersi olduunu da belirtelim. Nitekim Valery bunu
anlam ve kkl dostluklar bozulmamtr.)
q) Kontes de Bagnoregio hakknda, gazetecilerin kanl
maz saptrmalarn dzeltmek ve Kontes'in ou zaman ha
tal ve aceleci yorumlara (gzellii ve giriimleri nedeniyle)
konu alan kiiliinin gerek yzn 'Dnya'ya ve ltalya'ya
sunmak amacyla, bu hanmn her yl kartt 'Muzaffera
ne Yllk'a -bu ad, ylln yazarlarndan biri olan Gabriele
d'Anunzio tarafndan verilmitir- alnan 'tantma yazs'.
r) Barones de Bacourt'a yazlm bir dizi nefis sone ( 1934).
s) Etkisini noktalama iaretlerinden alan iirlerin elle ya
zlm bir listesi.1
te, Menard'n zamandizinsel sra iinde verilmi gzle
grlen eserleri bu kadardr. (A klna estii bir srada Ma
dam Henri Bachelier'nin konuksever -yoksa agzl m de
meli- albmne yazd, anlalr olmaktan uzak bir iki so
ne dnda bu listeden hibir ey kartlmamtr.) imdi
gelin, onun teki eserine bakalm; o gizli, o son kertede
destans, o ei bulunmaz ve o -insanolunun gc ancak bu
kadarna yeter ite ! - bitmemi esere. Belki de zamanmzn
en nemli rn olan bu eser, Don Qu ixote'nin ilk kitabnn
dokuzuncu ve otuz sekizinci blmleriyle, yirmi ikinci b
lmnn bir parasndan olumaktadr. Byle bir eyi ne
srmenin samalk saylacan biliyorum; ite bu kk
denemenin.amac da bu 'samal' hakl karmak zaten.2

Madam Henri Bachelier, Quevedo'nun Salesli St. Francis'in Introduction i la l'C


dcl'Otc'undan kelimesi kelimesine yapt eviriden gene kelimesi kelimesine ya
plm bir baka eviriyi de almaktadr listesine. Menard'n ktphanesinde byle
bir eserden iz yoktur. Dostumuz aka yapm, hanmefendi de bunu ciddiye al
m olmal.

2 Pierre Menard'n ponresini yazyla izmek gibi ikincil bir amacm da vard. Ama
Barones de Bacourt'un hazrladn duyduum yaldzl sayfalarla ya da Carolus
Hourcade'nin duyarl ve titiz kalemiyle boy lmeye nasl cret edebilirim?

97
Bana bu giriimi esinleyen, birbiriyle e deerde olmayan
iki ayr metindir. Bunlardan biri, verili bir yazarla mutlak
biimde rtme izleini ana hatlaryla ortaya koyan, Nova
lis'in kaleme ald filolojik bir belge... (Dresden basmnda
2005'inci sayfa). tekiyse, lsa'y getirip bir ana caddeye,
Hamlet'i La Cannebiere'e ya da Don Quixote'yi Wall Street'e
oturtan o 'olsa da olur olmasa da' kitaplardan biri. Btn
ince zevkli kiiler gibi Menard da, kendi deyimiyle 'avam
tabakasnn anakronizma zevkini beslemeye ya da (daha
kts) bizi btn dnemlerin ayn ya da farkl olduu yo
lundaki basit dnceyle tavlamaya yarayan' bu gereksiz
aklabanlklardan nefret ederdi. Ona, uygulamada eliik ve
yzeysel grnse de, daha ilgin gelen ey Daudet'nin nl
tasarmyd; Ycegnll Bey'le uan Tartarin adndaki
tek bir kiide birletirmek. .. Menard'n, yaamn ada bir
Quixote yazmaya adadn ima etmeye kalkanlar onun
yce ansna saygszlk ediyorlar.
O, baka bir Quixote yazmak deil -bunu yapmak kolay
dr- Don Quixote kitabnn kendisini yazmak istiyordu. Sy
lemeye gerek yok, zgn eseri kelimesi kelimesine yeniden
yazmayi aklndan bile geirmiyordu; onun amac kopya et
mek deildi. Onun akllara durgunluk veren amac, Miguel
de Cervantes'inkilerle -kelime kelim, satr satr- rtecek
birka sayfa yazabilmekti.
30 Eyll 1934'te "Amaladm ey biraz artcdr, o
kadar," diye yazmt bana Bayonne'dan. "Teolojik ya da
metafizik bir kantlamann son adm -nesnel dnya, Tanr,
nedensellik, evrenin ald biimler- zamanca benim me
hur romandan ne daha nce gelir, ne de daha az tannm
tr. Tek fark, dnrlerin giritikleri almann ara aama
larn gzel, derli toplu ciltler halinde yaynlamalardr,
bense btn bu ara aamalar ortadan kaldrmaya kararl
ym." Gerekten de, onun yllar sren abalarna tanklk

98
edecek bir sayfa karalama bile yok bugn.
Aklna gelen ilk yntem olduka basitti. spanyolcay iyi
ce ren, Katolik dinini yeniden benimse, Trklerin ve
Araplarn hilaline kar sava, Avrupa'nn 1 602 ile 1 9 18
arasndaki tarihini unut, Miguel de Cervantes ol. Pierre Me
nard bu yolu gzden geirdi. (17. yzyl lspanyolcasm ol
duka hatasz konutuunu biliyorum) ama ok kolay bul
duu iin vazgeti. Daha ok imkansz olduu iin! diye
cektir okurum. Tamam, ama zaten giriimin kendisi imkan
szd, baarya gtren btn bu imkansz yollarn en az il
ginci de buydu. 20. yzylda, 1 7. yzylda yaam ok
okunan bir romanc olmak ona bir alalma gibi geliyordu.
Bir yolunu bulup Cervantes'in kendisi olarak Quixote'ye
ulamak, Pierre Menard olmay srdrp, Quixote'ye Pierre
Menard'n yaantlarndan geerek ulamaktan daha az e
tin ..:bu yzden de daha az ilgin- grnyordu gzne . (S
ras gelmiken syleyelim, bu kan onu Don Quixote nin
'

ikinci blmnn bandaki otobiyografik nsz de


kartmaya gtrmt. Bu nsz brakmakla baka bir ro
man kiisi -Cervantes- yaratm olmakla kalmayacak, Qu
ixote'yi de Menard'n deil, bu roman kiisinin bak asn
dan anlatm olacakt. Menard bu kolaycla kalkmad el
bette . ) "Aslnda giritiim i zor deil ," diye yazyordu
mektubunun baka bir yerinde. "Yalnz sona erdirmek iin
keke lmsz olabilseydim." Size bir ey syleyeyim mi?
Onun bu giriimirri sonuna kadar gtrdn, dolaysyla
Quixote'yi -tmn- Menard'n kafasndaki biimiyle oku
duumu aklmdan geirdiim anlar olmutur. Birka gece
nce xxv. blm -onun hi zerinde oynamad b
lmlerden biri- kartrrken u benzersiz cmlede dostu
muzun slubundan ve sesinden bir eyler buldum: " . . . r
mak perileri, o elemli, o slak Eko . . . " Tinsel ve tensel sfat
larn bu mutlu birliktelii, bir gn leden sonra onunla

99
zerinde tarttmz Shakespeare'in u dizelerini getirdi
aklma:

Orada, uursuz ve sarkl bir Trk 'n -


Peki, neden ille de Quixote? diye soracaktr okurumuz.
Evet,bu tercihi bir lspanyol'un yapmas anlalmayacak ey
deildir; oysa, Nimes'li bir sembolist'e, onulmaz bir Poe
hayranna (ki Poe Baudelaire'i, Baudelaire Mallarme'yi,
Mallarme Valery'i, Valery de Esmond Teste'i dourmutur)
gelince i, durum byle deil kukusuz. Yukarda szn
ettiim mektup bu noktay aydnla kavuturuyor. "Don
Quixote, " diye yazyor Menard, "beni derinden ilgilendiri
yor, ama -nasl syleyeyim?- vazgeilmez gelmiyor bana.
Edgar Allan Poe'nun:

Ah, unutma ki bylyd bu bahe!


haykr, Sarho Gemi ya da Kocam Denizci olmakszn
evreni gzmn nne getiremiyorum, ama Quixote ol
makszn pekala da getirebiliyorum. (Kukusuz bu eserlerin
tarihi nem ve anlamndan deil, kiisel yeterliliimden s
zediyorum burada.) Don Quixote rastlant sonucu domu
bir kitaptr; Don Quixote olmasa da olurdu. Onu yazmay ta
sarlayabilirim - laf dolatrmadan syleyeyim, onu yazabili
rim de. On ya da on iki yalarndayken belki de kitabn t
mn okumutum. Sonralar, u sra zerinde durmayaca
m kimi blmleri yeniden, iyice okudum. Ara-oyunlar,
oyunlar, Galatea'y, roman iinde romanlar, Persiles le Se
gismunda'nun kukusuz son derece zahmetli abalarn, Vi
aja da Parnaso'yu da gzden geirdim . . Don Quixote'den
.

kabaca aklmda kalanlar, unutkanlkla kaytszln da basi


te indirgemesi sonucu, henz yazlmam bir kitabn kesin
likten uzak, oluum ncesi biimine e tutulabilir. Bu (hi
kimsenin itiraz edemeyecei) biim esas alndnda, benim

100
nmdeki sorunun Cervantes'inkinden ok daha etin ol
.
duu kesindir. Nazik selefim rastlantlarn yardmn geri
evirmemiti; lmsz eserini, kendini dille edebi yaratc
ln temel akna brakarak, biraz da a la diable (batan-.
savma) oluturmutu. Ben tam anlamyla , onun anlk esin
tilerle beslenen eserini, yeniden kurmak gibi bir grev st
lendim. Tek bama srdreceim bu oyunda birbirine zt
iki yasa gdyor beni. Birincisi, biimsel ya da psikolojik
eitlemeler denememe imkan veriyor; ikincisiyse bu eit
lemeleri 'zgn' metne feda etmemi ve bu gzden kara
su gtrmez nedenler bulmam salyor. . . Bu yapay engelle
re bir bakas daha -gene bunlardan kaynaklanan bir engel
eklenebilir. 17. yzyln banda Don Quixote yazmak akla
yakn, gerekli ve hatta kanlmaz bir giriimdi; 20. yzyln
bandaysa neredeyse imkanszdr. Son derece youn olay
larla dolu yzyln uup gitmi olmas bouna deildir.
Tek bir rnek vermek gerekirse, bu olaylarn arasnda Qu
ixote'nin kendisi de bulunmaktadr. "
Bu engele ramen, Menard'n blk prk Quixote'si
Cervantes'inkinden daha inceliklidir. Cervantes'inki, kendi
lkesinin cafcafl tara gereklerini alr, bunlar getirip be
ceriksizce valyelik masallarnn karsna koyar. Menard
ise kendi 'gereklii'ni, Lepanto'yla Lope de Vega'nn yaa
d yzyldaki Carmen'in lkesi olarak belirler. Bu seim
Maurice Barres'le Dr. Rodriguez Laretta'ya ne trl spanyol
servenleri esinlerdi kimbilir! Menard bunlardan olanca
doallkla saknr. Onun eserinde ne ingene fantezileri, ne
conquistadorlar, ne mistikler, ne lkinci Filip'ler, ne de. kitap
yakmalar vardr. Yerel renkten ya kanmakta, ya da yerel
rengi elemektedir. Bu horgr yeni bir tarihi roman kavra
mn iaret eder. Bu horgr Salammbo'yu iler tutar yeri
kalmayacak biimde yarglar.
Kitabn kendi iindeki btnlk tayan blmlerini in-

1 01
celemek de artc sonular verecektir. rnein birinci ki
tabn, 'Don Quixote'nin silahlarla edebiyat hakkndaki me
rakl sylevini' konu edinen XXXVIII. blmn inceleye
lim. Don Quixote'nin ( Quevedo'nun daha ge bir tarihte La
hora de todos'daki benzer bir blmde yapt gibi) tart
may edebiyata kar ve silahlardan yana sonulandrdn
biliyoruz. Cervantes bir asker eskisiydi; onun tercihini an
lamak mmkndr. Peki ya Pierre Menard'm Don Quixo
te'sinin -La trahison des clercs (aydnlarn ihaneti) ile Bert
rand Russell'in adadr o- bylesi ne id belirsiz lafa
zanlklarn kurban olmas! Madame Bachelier bunda yaza
rn kahramannn psikolojisine boyun emesinin tipik ve
hayranlk verici bir rneini grmtr; bakalar (pek kes
kin zekal denemez bunlara) Don Quixote'nin bir tpkyaz
mnn, Barones de Bacourt ise Nietzsche etkisinin szkonu
su olduunu sanmlardr. Kar klacak yan olduunu
sanmadm bu nc yoruma, Pierre Menard'n neredey
se Tanrlara yarar alakgnlllne pek uygun den
bir drdncsn ekleyeyim mi bilmiyorum; onun, yele
dii grlerin taban tabana zddn yayma konusundaki
sessiz sedasz, ironik alkanln. . . (Onun jacques Rebo
ul'n ksa mrl gerekstc gazetesinde Paul Valery'ye
ynelttii acmasz eletiriyi hatrlayn.) Cervantes'in met
niyle Menard'nki kelimesi kelimesine birbirinin ei olmak
la birlikte , ikincisi neredeyse sonsuz bir zenginliktedir.
(Ona kar kanlar, 'daha iftanlaml' diyeceklerdir ama if
tanlamllk zenginliktir. )
Menard'm Don Quixote'sini Cervantes'inkiyle karlatr
mak ok eyi aa karacaktr. lkincisi yle yazm rne
in (birinci kitap, dokuzuncu blm) :

... gerek ki anas tarihtir; zamanla yarr


eylemlerimizin arivi, gemie tank, imdiki

1 02
zamana rnek olur, yol gsterir, gelecein
akl hocasdr.
1 7. yzylda, (alaydan yetime dahi) Cervantes tarafn
dan yazldkta, bu sralama tarihe dzlm bir vgden
baka bir ey deildir. Oysa Menard yle der:

...gerek ki arias tarihtir; zamanla yarr,


eylemlerimizin arivi, gemie tank,
imdiki zamana rnek olur, yol gsterir,
gelecein akl hocasdr.
Tarih, gerein anas; akllara durgunluk verecek bir d
nce. William James'in ada olan Menard tarihin ger
ekliin bir irdelenmesi sreci deil, gerein kkeni oldu
unu sylyor. Ona gre tarihsel gerek, olup bitenler de
ildir; tarih, bizim olduuna hkmettiimiz olaylardr. Son
cmleler -imdiki zamana rnek olur, yol gsterir, gelecein
akl hocasdr- ftursuzca pragmatiktir.
sluptaki kartlk da gzden kaacak gibi deil. Me
nard'n arkaik slubu -ne de olsa yabancdr- belli bir yap
macklktan zarar grmektedir. Dneminin lspanyolca'sn
byk bir kvraklkla kullanan Cervantes'inkiyse byle de
ildir.
Son zmlemede, yararsz olmayan hibir zeka oyunu
yoktur. He r felsefi reti evrenin akla yakn bir tanm ola
rak yola kar; yllar getike felsefe tarihinde bir sayfa -
eer bir paragraf ya da isim deilse- olur. Edebiyatta, bu
nne geilmez deerden dme daha da kt kokular sa
ar. Menard bana Don Quixote'nin her eyden nce elendi
rici bir kitap olduunu sylemiti; bugnse ayn eser yurt
severlik iin kalkan kadehlere, yazm kurallarna ilikin
kstahlklara, ak sak de luxe basmlara bahane olmakta
dr. n, anlalmamann bir tr, belki de en ktsdr.

1 03
Bu nihiliste dorulamalar yeni bir ey deil; alas olan
Menard'n bunlardan kard kararllktr. Onun amac in
sanolunun her trl abasn bekleyen bounal haberle
mekti; son derece karmak ve daha bandan baarszl;t
yargl bir ie kalkmt. Btn tedirgin kukularn, uyku
suz gecelerini yabanc bir dilde yazlm, zaten varolan bir
kitab tekrarlamaya adad. Taslak stne taslak yd, bkp
usanmadan yazd, bozdu, elle yazd binlerce sayfay yrtt
att. 3 Hi kimsenin bu taslaklar grmesine izin vermedi,
bunlarn lmnden sonra ortaya kmamalarna zen gs
terdi. Ben onlar yeniden biraraya getirmek iin bouna u
ratm.
Bu 'nihai' Don Quixote'de , dostumuzun -dokunsan dala
cak ama gizli anlamlar da pekala zlebilecek- 'n' yazla
rnn az ok seilebileceini, stste yazlm metinler bu
lup karabileceimi sandm. Ne yazk ki, bu yitik Troyalar
kazp gnma karabilecek, onun eserini tersyz edebi
lecek ikinci bir Pierre Menard olabilir ancak.
"Dnmek, zmlemek, uydurmak (diye yazmt ba
na) kurald edimler deildir; zekann olaan soluk alp ve
riidir bunlar. Bu ilevin arada srada yerine getirilmesini
kutsamak, eski alardan kalma yabancmz olan dncele
ri bir kenara biriktirmek, gzlerine inanamamann sersemli
iyle doctor universalis denen kiilerin neler dnebildikle
rini hatrlamak, tembelliimizi ya da barbarlmz itiraf et
mek demektir. nsan, kafasnda her trl dnceyi barnd
rabilmeli; sanyorum gelecekte durum byle olacak. "
Menard, (belki de istemeden) ikide bir tkezleyen, henz
pek geliip serpilmemi okuma sanatn yeni bir teknik ara-

3 Kare biimi not defterlerini, st defalarca karalanm paragraflarn. tuhaf yazm


iaretlerini ve karnca duas gibi elyazsn hatrlyorum. Nlmes'in d mahallele
rinde gezintiye kt akam stleri, yanna bu not defterlerinden birini alr ve
bununla keyifli bir enlik atei yakard.

1 04
clyla zenginletirdi; bu yeni teknik, 'bilinli anakroniz
ma ve yanl antrmalar' tekniidir. Uygulama alanlar
sonsuz olan bu teknik Odysseia'y A:nead'dan nce yazlm
gibi, Madam Henri Bachelier'nin Le jardin du Centaure kita
bn da Madam Henri Bachelier'ninmi gibi okumaya k
krtr bizi. Bu teknik canskc eserlere bile serven katar.
lmitatio Christi'yi Louis Ferdinand Celine'e ya da james
Joyce'a atfetmek, kitabn o ok ince, ruhani ipularn yete
rince yenilemek deil de nedir?

1 05
H EPS VE H BR

i.

inde hi kimse yoktu onun; yznn (o gnlerin kt


portrelerinde bile baka hi kimseye benzemeyen yz
nn) ve bol bol sarfettii akla hayale smaz , frtnal sz
cklerin ardnda yalnzca bir para soukluk ve baka hi
kimsenin grmedii bir d vard. nceleri btn insanla
rn kendisine benzediini sand , ama iindeki boluktan bir
arkadana szedecek olduunda yanln farketti ve o an
dan sonra bakalarndan farkl olan kiinin, d grny
le herkese benzemesi gerektiini anlad. Gn geldi, derdine
kitaplarda are bulacan sand, bunun iin adalarnn
kulland kadar Latinceyle biraz da Greke rendi; sonra
bir gn aradnn belki de insanolunun en belli bal ta
pnma biiminde bulunabileceini dnd ve uzun, scak
bir haziran, leden sonras, Anne Hathaway'n kendisini
batan karmasna izin verdi. Yirmi ksur yanda Lond
ra'ya gitti. tekiler 'hi kimse' olduunu farketmesinler di
ye 'baka birisiymi gibi yapma' alkanln sezgisel olarak
iyice gelitirmiti; Londra'da kaderin kendisi iin hazrlad
meslei buldu; sahnedekinin baka birisi olduuna ina-

1 06
nrm gibi yapan bir insan topluluunun nnde o baka
biriymi gibi yapan oyuncu'nun mesleini . . . Sahnede yerine
getirmesi gereken grevler ona byk bir zevk verdi. Belki
de yaamnda ilk tatt zevk buydu: Ama rolnn son di
zesi sylenip de son ceset de cehenneme srklenip gt
rldnde, gerekdln nefret edilesi tad gene dnp
geliyordu azna. Ferrex ya da Timurlenk olmaktan kyor,
gene o 'hi kimse' oluyordu. Yakasm bir trl brakmayan
bu lanetten kurtulmak iin kendisi baka kahramanlar, ba
ka ackl masallar uydurmaya balad. Bylece, bedeni
Londra'nn meyhaneleriyle kerhanelerinde et olarak ilevini
yerine getirirken, onu zapteden ruh, falcnn kehanetine
kulak asmayan Sezar, tarlakuunun tn nefretle anan
Juliet, ayn zamanda Kader Ulaklar olan cadyla ovada
konuan Macbeth oldu. Hi kimse onun kadar ok ve dei
ik kiilie brnmemitir; o Msrl Proteus gibi gerekli
in btn yzlerini tketti. Kimi kereler, zlmeyecein
den emin olarak, eserlerinin urasna burasna itiraflar ser
pitirdi; Richard, kendinde birden fazla kiinin barndn
syler; lago, "Olduum kii deilim ben," gibi garip szler
sarfeder. Varoluun, rya grmenin ve oyun oynamann te
melde ayn eyler olmas ona nice unutulmu dizeler esin
lemitir.
Yirmi yl boyunca o denetimli sanrlarda diretti, sonra bir
sabah ltan geirilen onca kral, ayrlan, kavuan ve
ahenkli szlerle son nefeslerini veren onca acl ak olma
nn cansknts ve deheti anszn kt omuzlarna. He
men o gn tiyatrosunu satt. Bir hafta iinde doduu kye
dnd; orada ocukluunun aalaryla rmaklarna yeni
den kavutu, onlarla Esin Perisi'nin pek sevdii, mitolojik
armlar Latince adlaryla dolduran teki aalar ve r
maklar arasnda hibir ba kurmad. Birisi olmak zorun
dayd; zamannda ykn tutmu, artk saa sola bor para

1 07
vermekle, mahkemelerdeki davalaryla, ufak apl tefecilik
le uraan kesine ekilmi bir tiyatro mdr oldu. On
dan bize kalan, iinde duygu'nun ne de edebiyat'm izine
rastlanmayan o kupkuru vasiyetnameyi de, bu rol stlen
miken yazd ite. Arasra, Londra'daki dostlar onu ekildi
i kede yoklamaya gelirler, o da onlarn hatrna airliini
taknrd.
Tarihler, lmeden nce ya da sonra kendini Tanr'nn hu
zurunda bulduunu ve O'na yle dediini yazar "Boubo
una onca kii olan ben, tek ve kendim olmak istiyorum."
Tanr'nn sesi bir girdaptan karlk verdi ona: "Ben de tek
kii deilim; senin eserlerini dlemen gibi, ben de dnyay
dledim, Shakespeare kulum. Ve sen de dmdeki suret
lerden birisin; ve tpk benim gibi, hem herkes hem de hi
kimse olansn. "

1 08
BR MESELE

D
iyelim ki, Toledo'da Arapa yazlm bir metin bulun
sun, eski yaz uzmanlar da bunun, eseri Cervantes'in
Don Quixote'sine kaynaklk eden Sidi Hamit Benengeli'nin
elyazsyla yazlm olduunu saptasnlar. Bu metinde, kah
raman (hepimizin bildii gibi bir kl ve bir mzrakla s
panya yollarnda gezmi, nne kan herkese aklna gelen
her bahaneyle meydan okumutur) bir de bakyor ki, o sa
ysz dvlerinden birinin sonucunda, hasmn ldr
m. . . Olayn bundan tesini bilmiyoruz; elyazmasnn de
vam yok; Don Quixote'nin tepkisinin ne olacan kestir
mek ya da tahmin etmek meselesiyle kar karyayz.
Bildiim kadaryla, ayr zm var. llki olumsuz bir
zm; pek bir ey olmaz, nk Don Quixote'nin sanrl
dnyasnda lm byden daha az rastlanan bir ey deil
dir ve adam ldrm olmak da ei benzeri grlmemi ca
navarlarla byclerle savaan ya da savatn sanan biri
ne vz gelir. !kinci zm biraz dokunakl:
Don Quixote, kendinin harikalarla dolu hikayelerinin tir
yakisi Alonso Quijano'nun yansmas olduunu hibir za-

1 09
man unutamamtr; lmle yzyze gelip de onu Kabil'in
gnahn iletenin bir rya olduunu anlaynca, o byk
lenmeli lgnlndan, belki de sonsuza kadar olmak kou
luyla uyanr. nc zm hepsinin en akla yakn olan,
Adam ldnde Don Quixote bu korkun ldrme eyle
minin kapld cinnetin sonucu olduunu bir trl kabul
lenemez; sonucun somutluu onu nedenin de buna kout
bir somutluu iinde tadn varsaymaya gtrr. Don
Quixote delilikten hibir zaman kurtulamayacaktr.
Bir de spanyollara, hatta Bat dnyasna bile yabanc ge
len ok daha eski, youn, boucu bir atmosfer gerektiren
drdnc zm var. Don Quixote -artk Don Quixote de
il, Hindistan'daki kabilelrden birinin kraldr- hasmnn
ayaklar dibindeki cesedine bakarken, can almann ve dl
vermenin insanlk durumunu ok aan Tanrsal ve byl

edimler olduunu sezer. l adamn bir gz aldanmasn
dan baka bir ey olmadn anlar; tpk elindeki kanl k
l, kendisi, tm gemi yaam, usuz bucaksz Tanrlar ve
evren gibi. . .

110
RAGNARK

fl yalarzda (diye yazyor Coleridg) belli imgeler, bu


1'.i mgelern neden olduklarn sandgmz duyumlarn
yerini tutarlar; bir sfenksin saldrsna uradmz iin
dehete kaplmayz; sfenksi, kapldmz deheti aklaya
bilmek iin grrz ryamzda. Eer bu doruysa, o gece
grdm ryann dokusunu oluturan sersemleme, co
ku, korku, keye . kstrlma. ve sevin duygularn yalnzca
ryann iindekileri sralayarak aktarmak mmkn m?
Gene de deneyeceim; belki ryann tek bir sahnede ge
mesi bu gl ortadan kaldrr ya da biraz azaltr.
Yer Felsefe ve Edebiyat Fakltesi'ydi; zaman, gnbatm
na yakn. Her ey (ryalarda genellikle olduu gibi) gerek
te olduundan biraz farklyd; belli belirsiz bir grkem, e
yaya deiik bir yz veriyordu. Memur seiyorduk; uyku
d gerekliin dnyasnda yllar nce len Pedro Henriqu
ez Urena'yla konuuyordum. Anszn, bir gsteri mi balad
ya da bir olay m oldu ne, kulaklar sar eden bir yaygara
koptu. Bajo'dan insan ve hayvan lklar ykseliyordu. Bir
ses, "lte geliyorlar! " diye haykrd: "Tanrlar! " Kalabaln

111
iinden drt ya da be kii ayrld, byk anfinin platfor
muna kt. Hepimiz gzyalar iinde alkladk; yzyllar
sren srgnden dnen Tanrlard bunlar. Platforma kn
ca daha da irilemiler, balarn geriye atm, gslerini
iirmilerdi. Sayg gsterimizi byk bir kibirle karlad
lar. ilerinden birisi, ryalarn basit bitki daarna herhalde
ters dmeyen bir dal tutuyordu elinde; bir bakas, havada
geni bir yay izerek pene elini uzatt; Janus'un yzlerin
den biri gvensiz gzlerle Thoth'un kvrk gagasna bak
yordu . Anszn ilerinden biri -hangisiydi unuttum- belki
de alklarmzn yreklendirmesiyle, inanlmaz derecede
tiz, guruldamayla tslama aras bir zafer takrts tutturdu. O
andan sonra olaylarn gidii deiti.
Her ey, Tanrlarn konumay bilmedikleri kukusunun
(belki de biraz abartmtk) domasyla balad. Yzyllar
sren meum ve kaak yaamlar, onlardaki insan gesini
sfra indirmiti; Mslmanln hilaliyle Kutsal Roma'nn
ha aman vermemiti bu kaaklara. Dar alnlar, sar dile
ri, ip gibi ince ve yal, melez ya da inli byklar, iren
kaln dudaklar, Olimpos soyunun yozlatnn kantlary
d. zerlerindeki elbiseler, gsterili bir yoksulluktan ok
Bajo kumarhaneleriyle kerhanelerinin karanlk atafatndan
izler tayordu. Yakann birinde bir karanfil kzl kzl kan
yor, dar bir ceketin altndan bir ban ikinlii grl
yordu . Birden onlarn son kozlarn oynadklarn, kocam
yrtc hayvanlar gibi hilekar, beyinsiz ve acmasz oldukla
rn ve eer korkuya kaplr ya da acmaya yenik dersek
sonunda bizi de yokedeceklerini anladk.
Ar tabancalarmz ektik (nereden ktlarsa, tabanca
lar da girdi birden ryaya) ve neeyle , keyifle ldrdk
Tanrlar.

112
CEHENNEM 1 , 32

O
nc yzyln son yllarnda yaayan bir leopar, sa
bahn afandan akamn alacakaranlna kadar bir
ka kalas, birka demir parmaklk, durmadan deien er
kek ve kadn yzleri, bir duvar ve belki de kuru yapraklarla
dolu ta bir yalak grd. Sevgiyi ve yrtcl, avn parala
mann harl zevkini, geyik kokulan getiren rzgar zledi
ini bilemedi, bilemezdi. Gene de iinde bir eyler tkand,
bir eyler isyan etti ve Tanr ona ryasnda unlar syledi:
"Kullarmdan biri seni u kadar kere grsn ve seni evrenin
dzeninde yeri nceden belli bir iirde bir suret ve simge
olarak kullansn diye bu hapishanede yaayacak ve lecek
sin. imdi tutsaksn, ama iire bir szck katm olacak
sn." Tanr, ryada hayvana anlay verdi ve hayvan onun
sayd nedenleri anlad ve yazgsna boyun edi. Ne var ki,
uyandnda leoparda belli belirsiz bir boyun eiten, yiit
bir umursamazlktan baka bir belirti grlmedi; nk bu
dnyann ileri hayvan denen sradan yaratn akl erdire
meyeei kadar karmaktr.
Yllar sonra Dante, Ravenna'da lm deindeydi. B-

113
tn insanoullar kadar yalnzd, btn insanoullar gibi
yaamnn ne ie yaradn bilemiyordu. Tanr ona bir r
yada yaamnn ve eserinin gizli amacn aklad; Dante,
aknlkla kim olduunu, ne olduunu rendi ve yaam
nn pimanlklarna, aclarna kretti. Derler ki, uyand
nda, deil yeniden elegeirmek, gzucuyla bile gremeye
cei, sonsuluk kadar byk bir armaan ald, sonra da
kaybettii duygusuna kaplm; nk bu dnyann ileri
insan denen sradan yaratn akl erdiremeyecei kadar
karmaktr.

1 14
(ERVANTES VE DON QUIXOTE M ESEL

Y
urdu lspanya'nn topraklarndan bkan kraln yal as
kerlerinden biri, avuntuyu Aristo'nun usuz bucaksz
corafyalarnda, ryalarda kaybedilen zamann biriktirdii
o ay vadisinde, Montalban'n ald Muhammed'in altn
dan putunda arad.
Kendiyle tatl tatl alay edercesine, okuduu harikulade
servenlerle akln oynatan ve El Toboso ya da Mantiel gibi
adlar olan alelade yerlerde yiitlik gstermeyi, bylerle
esrimeyi aklna koymu saf bir adam dledi.

Sonunda gereklie ve lspanya'ya yenik den Don Qu
ixote, 1614 ylnda doduu kyde ld. Miguel de Cer
vantes de onun ardndan ksa bir sre daha yaad ancak.
Dleyen ve dlenen; her ikisi iin de, eserin ana tasar
m iki ayr dnyann kar karya getirilmesinde yatyordu;
valye romanlarnn gerekd dnyasyla on yedinci yz
yln sradan, gndelik dnyas.
Ne biri ne de teki, aradan geen yllarn sonuta bu uz
lamazl yumuatacan, La Mancha'nn, Montiel'in,
valyenin sska bedeninin gelecek kuaklarn gzne Sin-

115
bad'm servenleri ya da Aristo'nun usuz bucaksz coraf
yalar kadar iirli grneceini kestiremedi.
Deil mi ki, edebiyat mitosla balar, mitosla biter.

116
TLN, UQBAR, 0RBIS TERTIUS

U
qbar'n ortaya kn bir aynayla bir ansiklopedinin
bir araya gelmesine borluyum. Ayna, Ramos Me
jia'nn Gaona Soka'nda , yazlk bir evdeki koridorun de
rinliklerini bulandryordu; ansiklopediyse yanllkla Ang
lo-Amerikan Ansiklopedisi (New York, 19 17) olarak anl
maktadr, ama aslnda 1902 tarihli
Britannica Ansiklopedi
si'nin harfi harfine yaplm kaak basksndan baka bir
ey deildir. Olay be yl kadar nce oldu. Bioy Casares o
gece bende yemek yemiti; oturmu, birinci tekil kii azn
dan anlatlacak bir romann yazlna ilikin sonu gelmez
bir tartmaya dalmtk; romann anlatcs, kimi olgular
grmezden gelecek ya da arptacak, bilerek trl elikile
re decek, bu da okurlarn birkann -pek aznn- ya kor
kun ya da sradan bir gerei kavramasna yarayacakt.
Koridorun ta br ucundan ayna bizi gzlyordu. Aynalar
da rkn bir yan olduu grnde birletik. (Gecenin
ge saatlerinde bu trden bir keif kanlmazdr.) Derken
Bioy Casares, Uqbar'h kafirlerden birinin, insann saysn
oalttklar iin aynalar ve iftlemeyi tiksin saydn

117
hatrlad. Ona bu ilgin szlerin nereden kaynaklandn
sordum , bana Anglo-Amerikan Ansiklopedisi'nin U qbar
maddesinde yazl olduunu syledi. Evde (mbleli olarak
kiralamtk) bu ansiklopediden bir takm vard. XLVI. cil
din son sayfalarnda Upsala maddesini bulduk; XLVI. cildin
ilk sayfalarndaysa, Ural-Altay dilleri hakknda bir yaz var
d, ama Uqbar hakknda tek bir szce rastlamadk. Biraz
aran Bioy, dizin ciltlerine bavurdu. Akla gelebilecek b
tn yazllar boubouna tarad; Ukbar, Ucbar, Ooqbar,
Ookbar, Oukbahr. . . Gitmeden nce bana Uqbar'm Irak ya
da Kk Asya'da bir blge olduunu syledi. Dorusunu
sylemek gerekirse, bu bilgiyi biraz da istemeye istemeye
kabullendim. Hakknda bilgi olmayan bu lkeyle kimlii
belirsiz kafirin, Bioy'un kendi grne dayanak salamak
zere, utanarak uydurduu bir yalari olduu sonucuna var
mtm. justus Perthes'in atlaslarndan biri zerinde giriti
im sonusuz inceleme de kukularm glendirdi.
Ertesi gn, Bioy, beni Buenos Aires'ten telefonla arad.
Ansiklopedinin XLVI. cildindeki Uqbar maddesinin nnde
durduunu sylyordu. Kafirin ad verilmiyordu, ama
retisi zerine onun syledii szlerin nerdeyse ei, belki
edebi adan biraz daha az ssl olanlaryla kurulmu bir
cmle vard. Bioy, "iftleme ve aynalar tiksintir," diye ha
trlyordu. Ansiklopedinin metniyse, "Bu agnostiklerden bi
rine gre gzle grlen evren bir yanlsama ya da (daha kesin
bir deyile) bir safsatadr. Aynalar ve babalk tiksintir, nk
here ikisi de bu evreni oaltp, datrlar, " diyordu. Hi sz
dolatrmadan ona yazy grmek istediimi syledim. Bir
iki gn sonra getirdi. armtm, nk Ritter Corafyas
nn titizlikle hazrlanm harita dizinlerinde Uqbar ad d
pedz atlanmt.
Bioy'un getirdii cilt gerekten de Anglo-Amerikan Ansik
lopedisi'nin XLVI. cildiydi. kapak sayfasyla srttaki alfa-

1 18
betik blmleme (Tor-Ups) bizim cilttekinin eiydi, ama bu
ciltte 9 1 7 sayfa yerine 92 1 sayfa bulunuyordu. lliikteki bu
drt sayfa, Uqbar makalesini oluturuyor, ama (okurun an
lam olaca zere) alfabetik blmlemede yer almyordu.
Daha sonradan ciltler arasnda baka hibir fark olmadn
saptadk. Her ikisi de (sanyorum nceden de belirtmitim)
onuncu Britannica Ansihlopedisi'nin yeni basklaryd. Bioy
kendininkini bir ak artrmadan almt.
Yazy byk bir dikkatle okuduk. Bioy'un hatrlad b
lm belki de tek artc olanyd. Yaznn gerisi ok akla
yakn, eserin genel slubuyla son derece uyum iinde (do
al olan da buydu) ve biraz da canskcyd. Yeniden oku
yunca bu aklbanda metnin altnda temel bir belirsizlik
yattn grdk. Corafya blmnde karmza kan on
drt addan metne neden sokulduu anlalmayan n -
Horasan, Erzurum ve br- tandk yalnzca. Tarihi adlar
dansa yalnzca birini tanyabildik; daha ok mecazi anlam
da sz edilen sahtekar byc Smerdis'i . . . Yazdan Uq
bar'm snrlarnn belirlendii karlabilirdi, ama ad geen
bulank u noktalar ayn blgenin akarsular, kraterleri ve
sradalaryd. rnein , Haldun ay vadisiyle Aksa Delta
snn gney snr izgisini ektiini ve deltadaki adalarn
zerinde yaban atlarnn iftletiini okuduk. Btn bunlar,
918. sayfann ilk blmndeydi. Tarih blmnde (sayfa
920 ) on nc yzyln din kovuturmalar s rasnda
inanlarndan dnmeyenlerin bu adalara sndklarn
rendik; buralarda hala onlarn dikilitalar duruyor ve top
raktan sk sk ta aynalar karlyordu. Dil ve Edebiyat b
lm ksayd. Anlmaya deer tek zellii vard; Uqbar ede
biyatnn bir d edebiyat olduu , destanlaryla efsaneleri
nin hibir zaman gereklie deil, Mejnas ve Tln adndaki
iki dsel blgeye gndermede bulunduu syleniyordu . . .
Bibliyografya henz bulamadmz drt eseri kaynak gs-

119
teriyordu; bir tek bunlardan ncs , -Silas Haslam: Uq
bar Adl lkenin Tarihi, 1847- Bemard Quaritch'in kitap
dkkannn kataloglarnda yer almaktadr. 1 Birincisi, (Les
bare und lesenswerte Bemerkungen ber das Land Ukkbar in
Kleinasien) Kk Asya'daki Ukkbar lkesi zerine Okuna
bilir ve Okunmaya Oeer Bilgiler ise, 164 1 tarihini tamak
tadr ve Johannes Valentinus Andreii'in eseridir. in bu y
n dikkate deer; bu ada birka yl sonra De Quincey'nin
(Yazlar Xlll. Cilt) masum grnl sayfalar arasnda
rastladm ve bunun on yedinci yzyln ilk yllarnda Rosae
Crucis adl dsel topluluktan szeden bir Alman din bi
limcisine ait olduunu rendim. (Sonradan bakalar ,
onun tasarmlar dorultusunda byle bir topluluk kur
mu. )
O gece Ulusal .Kitapla gittik. Atlaslar, kataloglar, co
rafya derneklerinin yllklarn , gezgin ve tarihilerin anla
rn bou bouna taradk; hi kimse Uqbar'a gitmemiti. Bi
oy'un elindeki ansiklopedinin genel dizininde de bu ad ge
miyordu. Ertesi gn Carlos Mastronardi (konuyu ona da
amtm) Anglo-Amerikan Ansiklopedisi'nin kara ve altn
rengi ciltlerini Corrientes'le Talcatuano zerindeki bir ki
tapda grd . eriye girdi ve XLVI. cildi gzden geirdi.
Uqbar hakknda en ufak bir bilgiye rastlamad.

il.

Gney Demiryollan mhendislerinden Herbert Ashe'in b


lk prk, silik ans Androgue'deki bir otelde, bek bek
hanmelleriyle aynalarn aldatc derinlikleri arasnda hala
yaayp gidiyor. Hayatta olduu yllarda o da ou ngiliz

l Haslam bir Genel Labirentler Tarihesi de yaynlamt.

1 20
gibi yeterince gerek olamamaktan ok ekmiti; artk l
dne gre, o bir zamanki hayalet bile deil imdi. Uzun
boylu ve dalgnd, dikdrtgen biimi sakalnn rengi zama
nnda kzlm. Bildiim kadaryla dul ve ocuksuzdu. Bir
iki ylda bir (bize gsterdii fotoraflardan anladm kada
ryla) bir gne saatiyle birka meeyi ziyaret etmek zere
lngiltere'ye giderdi. Ashe ve babam, ser verip sr verme
mekle balayp giderek konumadan bile vazgeen, o -abar
tl bir nitelendirmeyle- ili dl ngiliz dostluklarndan bi
rini srdryorlard. Birbirleriyle kitap ve dergi alverii
yapmay, sessiz sedasz satran oyunlarna dalmay alkan
lk edinmilerdi. . . Onu otel koridorlarnda elinde bir mate
matik kitab, zaman zaman gkyznn geriye dnmeme
cesine yitip giden renklerine bakarken grrdm. Bir le
den sonra, on ikilik (duodecimal) sisteminden szediyorduk
(bu sistemde on iki, 10 olarak yazlr). Ashe, birtakm say
sal tablolar iki ondalktan altml (sexages ima l) sisteme
(bunda altm, 10 olarak yazlr) evirdiini syledi. Bu g
revin ona Rio Grande del Sur'da bir No rveli tarafndan
devredildiini de ekledi. Onu sekiz yldr tanyorduk, bize o
blgede bulunduundan hi szetmemiti . . . Tara hayatn
dan, capangalardan, gaucho szcnn (baz yal Urugu
ayllar hala gaucho der) Brezilya dilinde hangi kkten tre
diinden konutuk; Tanr kusurumu balasn on ikilik
fonksiyonlarn sz edilmedi bir daha. 1937 ylnn Eyll
aynda (biz otelde deildik) Herbert Ashe beyin kanamasn
dan ld. lmnden birka gn nce adna Brezilya'dan
mhrl , alndl bir paket gelmiti. Byk boyutlarda bir
kitapt bu. Ashe kitab barda unutmutu , ayn yerde -aylar
sonra- ben buldum. Sayfalarn kartrmaya balar bala
maz akhm bamdan alp ayaklarm yerden kesen bir ba
dnmesine kapldm; okuduunuz benim cokun duygula
rm deil, Uqbar, Tln ve Orbis Tertius'un hikayesi olduu

1 21
iin bu ruh halini uzun uzadya anlatmaya girimeyeceim.
Mslmanll\ta, Gecelerin Gecesi diye anlan Kadir Gece
sinde gklerin gizli kaplar ardna kadar alr ve taslardaki
su daha bir tatllar; o akam st yaadm duygular o
kaplar alsa da bir daha yaayamam. Kitap ngilizce yazl
mt ve 1001 sayfayd. Cildin sar deriden arka kapanda,
i kapak sayfasnda tekrarlanan u garip szckleri oku
dum: Birinci Tln Ansiklopedisi. Cilt XI. Hlaer-]angr. Tarih
ya da yer belirtilmiyordu. Ilk sayfada ve renkli tablolardan
birinin zerini rten ipek kadndan yapran zerinde ba
slm mavi, yumurta biimi bir damga vard: Orbis Tertius.
iki yl nce, korsan ansiklopedinin ciltlerinden birinde, va
rolmayan bir lkenin stnkr bir anlatmyla karla
mtm; imdiyse talih ok daha deerli, ok daha etin bir
ey karyordu yoluma. Elimde u anda, mimarisi ve oyun
katlar, mitolojilerinin rknl ve konuulan dilleri
nin mirlts, hakanlar ve denizleri, madenleri, kular ve
balklar, cebiri ve atei, btn dinbilimsel ve metafizik sap
knlklaryla, bilinmeyen bir gezegenin btn tarihi belli bir
ynteme gre blklenmi olarak duruyordu . stelik hepsi
de birbiriyle iliki iinde ve tutarlyd, grld kadaryla
herhangi bir reti izlenmiyor ya da aka amac gdlm
yordu .
Szn ettiim XI. ciltte, bundan nceki ve sonraki cilt
lere antrmalarda bulunuyor. N estor Ibarra, N.R.F.'ye yaz
d, klasik niteliindeki makalede iliikteki ciltlerin varl
n reddetmitir; Ezequiel Martinez Estrada ve Drieu La
Rochelle bu kukuya kar kmlar ve bu kar kta bir
oranda baarl da olmulardr. imdiye kadar yaplan en ti
tiz aratrmalarn bile sonusuz kald bir gerek. Kuzey ve
Gney Amerika'yla Avrupa'nn tm ktphanelerini bou
bouna talan ettik. Btn aalk dedektiflik abalarndan
usan getiren Alfonso Reyes, hepimizin kayp durumdaki o

1 22
koca koca ciltleri yeniden yazma grevini stlenmemizi
neriyor: ex ungue leonem / aslann trnandan. Yar aka,
yar ciddi, bir tlnistler kuann bu ie yeteceini syl-.
yor. Bu gzpek hesap bizi gene u temel soruya gtryor:
Tln' kuranlar kimler? oul konumak zorundayz, n
k tek bana alan bir kurucu varsaym -btn gzler
den uzak, olanca alakgnlllyle sonsuza kadar didi
nip duran bir Leibniz dnn- azbirliiyle reddedilmi
durumda. Bu gzel yeni dnyann, kim olduu bilinmeyen
bir dahinin ynetimindeki gkbilimciler, mhendisler, me
tafizikiler, airler, kimyaclar, cebirciler, ahlaklar, ressam
lar ve geometricilerden oluan gizli bir. topluluun eseri ol
duu sonucuna varlm bulunuluyor. Bu birbirinden farkl
bilimlerin alannda ustalaan bireylerin says olduka ka
barktr, ama yaratc olabilenlerin, hele bu yaratcl sa
lkl ve sistemli bir tasarmn emrine verebilenlerin says
ok azdr. Bu tasarm yle usuz bucakszdr ki, her bir ya
zarnn katks s o nsuz derecede k k tr. nceleri ,
Tln'n yalnzca bir kaos, imgelemin sorumsuz bir arl
olduu sanlmt; artk onun bir acun olduu , onu yneten
gizli yasalarn, hi deilse geici olarak, saptand bilin
mektedir. XI. ciltte gzetilen dzen ylesine ak ve kesin
dir ki, bu ciltte grlen kartlklarn teki ciltlerin varl
nn temel kantlan olduunu sylemekle yetineceim. ok
o kunan dergiler, ho grlebilecek bir arla kaarak
Tln'n hayvanlaryla toporafyas konusunda trl haber
ler yaydlar; kanmca Tln'n saydam kaplanlaryla kan ku
leleri btn insanlarn srekli ilgisini ekmeye deecek ey
ler deil. llerde Tln'n evren kavram zerinde durmak
amacyla birka dakikanz alacam.
Hume, Berkeley'in savlarnn en ufak bir redde yer brak
madn, ama en ufak bir inandrclk da tamadn ke
sin olarak saptamt. Bu yarg yerkreye uygulandnda

123
tmyle doru, ama Tln'e uygulandnda tmyle yanl
tr. Bu gezegenin uluslar doutan idealisttir. Dillerinin, ve
dillerinin uzants olan her eyin, -din, edebiyat, metafizik
nkoulu idealizmdir. Dnya onlar iin eyann uzay iin
deki birliktelii deildir; birbirleriyle balantsz ve birbi
rinden bamsz edimlerin oluturduu bir dizgedir. Sral
ve zamansaldr, uzamsal deildir. Tln'n, 'bugn' kullan
lan dille bu dildeki eitli azlarn tretildii varsaymsal
Ursprache sinde (kken dil) isimler yoktur. Zarf deeri ta
'

yan tek heceli son-ekler (ya da n-ekler) yoluyla nitelenen


ve daima nc tekil kii zamiri alan fiiller vardr. rne
in; 'ay' szcn karlayacak bir szck yoktur, ama di
limize 'ayamak' ya da 'aylamak' olarak evrilebilecek bir fiil
vardr. "Ay nehrin zerinde ykseldi" , hlr u a.xaxaxas ml
ya da tam evirisiyle, "Durmazakann arkasndan yukarya
doru aylad."
Yukardaki bilgiler Gney yarmkrenin dilleri iin ge
erlidir. Kuzey yarmkrenin dillerinde (Xl. ciltte bunlarn
Ursprache'si konusunda pek az bilgi var) temel birim fiil de
il, tek heceli sfatlardr. simler sfatlarn yanyana gelme
sinden oluur. 'Ay' demezler, bunun yerine 'karanlk - ze
rindeki - yuvarlak - uucu - k' ya da 'gn solgun - tu
runcusu' ya da buna benzer baka bir kmeleme kullanr
lar. Seilen rnekteki sfat kmesi gerek bir nesneyi anlat
makta ise de , bu tmyle rastlansaldr. Bu yarmkrenin
edebiyat (Meinong'un kalc dnyas gibi) iirsel gereksi
nimlere gre bir anda kurulup bozulan ideal nesnelerle do
ludur. Bazan bunlar yalnzca ezamanlln belirlemelerine
gre saptanrlar. Biri grsel, biri iitsel nitelikte iki geden
derlenmi nesneler vardr; domakta olan gnein rengiyle
uzaktan gelen avuntu bulmaz bir ku l. Birok genin
birlikte oluturduu nesneler de vardr; yzen birinin g
sne vuran gne ve su , gzlerinizi kapadnzda grd-

1 24
nz titreimli, glpembesi renk, bir rmaa kaplp gitme
nin ya da bir uykuya dalmann verdii duyum. Bu ikinci
dereceden nesneler bakalaryla badatrlabilir; belli k
saltmalar kullanldnda bu neredeyse sonsuza varacak bir
ilemdir. Usuz bucaksz bir tek szckten yaplma nl i
irler vardr. Bu szck, yazar tarafndan yaratlm bir iir
sel nesne oluturur. Hi kimsenin isimlerin gerekliine
inanmamas, paradoksal bir biimde, bunlarn sonsuz say
da artmasna yol aar. Tln'n Kuzey yarmkresindeki dil
ler Hint-Avrupa dillerindeki btn isimleri -ve birok ba
kalarn da- ierir.
Klasik Tln kltrnn yalnzca bir tek retiden olu
tuunu sylemek abartma olmayacaktr: Psikoloji. Btn
tekiler onun emrindedir. Bu gezegenin insanlarnn evreni
uzay iinde deil, sral olarak zaman iinde gelien bir zi
hinsel sreler dizisi olarak algladn sylemitim. Spino
za kendisindeki tketilmez Tanrla, yaylm ve dnce
niteliklerini yaktrmt; Tln'deki hi kimse bu (yalnzca
belli hallerde rastlanan) birinci zellikle, ikincisinin -ki
acun szcn tpatp karlayabilecek szcktr- nasl
olup da yanyana getirildiini anlayamayacaklardr. Baka
bir deyile, uzamsal olann zaman iinde varolduunu kav
rayamamaktadrlar. Ufuktaki bir duman bulutunun, ardn
dan yanmakta olan bir tarlann, daha sonra da ilk aleve ne
den olan snmemi bir sigara izmaritinin alglanmas, d
nce armna. bir rnek saylmaktadr.
Bu bircilik ya da mutlak idealizm, bilimin her trlsn
geersiz klmaktadr. Bir olguyu aklar (ya da yarglarken)
bir bakasyla birletiririz ; bylesi bir badatrma Tln'de
znenin, bir nceki hali etkileme ya da amlama zelliin
sahip bulunmayan bir sonraki halini anlatr. Her bir zihin
hali indirgenemez bir btndr; onu adlandrma -ya da s
nflandrma- olaynn ta kendisi bir arptmadr. Bundan da

1 25
Tln'de hibir bilim, hatta uslamlama bile olmad sonucu
karlabilir. lin garibi, bilimler vardr ve neredeyse sonsuz
saydadrlar. Kuzey yarmkrede isimlerin bana gelen ey,
felsefelerin de bana gelmektedir. Tanmsal olarak her bir
felsefenin diyalektik bir oyun, bir Philosophie des Als Ob (
M gibi Felsefesi) olmas gerei, felsefelerin oalmasna
yol amtr. Gze ho gelen tasarmlara dayal, akllara
durgunluk veren tipte inanlmaz sistemlerin says olduka
kabarktr. Tlnl metafizikiler gerein, hatta geree
benzerliin bile deil, daha ok artc olann aray iin
dedirler. Metafizii fantastik edebiyatn bir dal olarak g
rrler. Bir sistemin, evrenin btn cephelerinin bu cephe
lerden bir tekinin emrine verilmesinden baka bir ey ol
madn bilirler. 'Btn cepheleri' szne bile kar kla
bilir, nk bu imdiki zamanla tm gemi anlarn iin
iine katlmas gibi imkansz bir eyi nerir. Ayrca 'gemi
teki anlar' oulunu da, ayn imkanszlktaki baka bir ile
mi nerdii iin kullanmamak gerekir. Tln'deki okullar
dan biri, ii, zaman reddetmeye kadar vardrr; gereke ola
rak imdiki zamann belirsiz olduunu , gelecein 'imdi'de
varolan bir umuttan, gemiinse 'imdi'de varolan bir an
dan baka gereklii olmadn ne srer.2 Baka bir okul
'tm zamann ' oktan sona ermi olduunu ve yaamlarm
zn da bir gnbatmn andran, kukusuz arptlm ve sa
katlanm bir an ya da geriye dndrlmesi imkansz bir
srecin yansmas olduunu syler. Gene baka bir o kul,
evrenin tarihinin -ve onun iinde yaamlarmzla, yaamla
rmzn, en sradan ayrntlarnn- ikinci dereceden bir Tan
rnn, bir cinle haberlemek zere hazrlad kutsal bir me
tin olduunu syler. Baka biriyse evreni, zerindeki sim-

2 Russell (zgn metinde Akln Analizi, 1921 - sayfa 159) gezegenimizin henz bir
ka dakika nce kurulmu, yanlsama niteliindeki bir gemii hatrlayan insan
larla dolu olduunu varsaymtr.

1 26
gelerin hepsi de geerli olmayan kriptograflara benzetir ve
yalnzca yz gecede bir olanlarn gerek olduunu savu
nur. Bir tanesi de, dnyada uyurken baka bir yerde uyank
olduumuzu ve bylece bir insann aslnda iki insan oldu
unu syler.
Tln'deki retiler arasnda hibiri maddeciliin kopard
grltleri koparmamtr. Baz dnrler bu retiyi
bir paradoksu sunarcasna, ak seik olmaktan ok co
kuyla dile getirmilerdir. Bu akl almaz tezin anlalmasn
kolaylatrmak zere, on birinci yzylda yaam bir kafir,3
Tln'deki frtnal n ancak Zenon paradokslaryla kar
latrlabilecek, 'dokuz bakr para' adyla bilinen dil oyunu
nu uydurmutur. Bu 'muzipe uslamlama'nn paralar ve
paray bulanlarn saysn deitiren trl yorumlar vardr;
aadaki, en bilinenidir:
Sal gn, X ssz bir yoldan geerken dokuz bakr para d
rr. Perembe gn, Y yolda aramba gnk yamurdan bi
raz paslanm drt para bulur. Cuma gn, Z yolda para
bulur, cuma sabah, X evinin koridorunda iki para bulur Kafir
bu hikayeden yeniden ele geirilen dokuz parann gerekli
ini -srekliliini- karr. Paralarn drdnn sal ve per
embe gnleri, nn sal ve cuma leden sonra, ikisinin de
sal ve cuma sabah aras varolmadn dnmek samadr
(diye iddia etmitir). Mantkl olan, hepsinin bu evrenin her
bir annda varolduklarn -en azndan insan aklnn alamaya
ca gizli bir biimde- varsaymaktr
Tln dili bu paradoksun ifade edilmesine imkan verm
mektedir; oklar bunu anlamamtr bile. Saduyu yanllar
ilk bata bu anekdotun doruluunu reddetmekle yetin
milerdir. Bunun, kullanma girmemi ve her trl salkl
dnceye ters den yeni uydurulmu iki szcn d-

3 On ikilik sisteme gre bir yzyl, yz krk dn yllk bir zaman dilimini kapsar.

1 27
ncesizce kullanlmasna dayal bir szck oyunu olduu
nu tekrarlamlardr; bataki ve sondaki dokuz parann z
deliini nkoul saydklar iin meseleyi kantlanm gibi
gsteren 'bulmak' ve 'kaybetmek' fiilleri. . . Btn isimlerin
(adam, para, perembe, aramba , yamur) yalnzca ben
zetme deeri olduunu hatrlatmlardr. Kantlanmasna
allan eyi, drt parann saldan perembeye kadar var
lklarn srdrmesini ngren, " aramba gnk yamur
dan biraz paslanm" cmlesindeki koulun kaypaklna
dikkati ekmilerdir. Eitlik ile zdeliin baka baka eyler
olduunu aklamlar ve bir tr reductio ad absurdum / sa
maya indirgeme oluturmulardr: Artlarda dokuz gece ar
lar eken dokuz adam hipotezi. Bu arnn tek ve. ayn ar
olduunu ne srmek -demilerdir- gln olmaz m?4 Ka
firin Tanrsal bir kategori olan varoluu birka adi paraya
yklemek gibi kfr saylacak bir amala hareket etmekten
ileriye gitmedii ve okluk dncesini hazan reddettii,
hazan da reddetmedii sylendi. Denildi ki: Eitlik dolayl
olarak zdelii ieriyorsa, dokuz tane parann tek para ol
duunu da itiraf etmek gerekir.
nanlacak gibi deil, ama bu yalanlamalar konuyu kesti
rip atmaya yetmedi. Meselenin ortaya konuluundan yzyl
sonra Kafirden daha az zeki olmayan, ama Ortodoks gele
nee bal bir dnr, son derece gzpek bir hipotez ge
litirdi. Bu yerinde varsaym, yalnzca tek bir zne bulun
duunu , bu blnmez znenin evrendeki her bir varlk ol
duunu ve bu varlklarn da Tanrln yayclar ve maske
leri olduunu ne sryordu. X, hem Y'dir, hem de Z'dir. Z,
X'in onlar kaybettiini hatrld iin o paray bulu.r; X

4 Gnmzde. Tln kiliselerinden biri Platoncu gr uyarnca belli bir sznn,


belli yeilimsi bir san rengin, belli bir snn, belli bir sesin t k gereklik olduu
nu ileri srmektedir. Cinsel birlemenin o ba dndrc noktasnda btn in
sanlar birdir. Shakespeare'den bir dize okuyan tm insanlar William Shakespe
are'in ta kcndisidi

1 28
ise tekilerinin bulunduunu hatrlad iin koridorunda
iki para bulur. . . XI. Cilt bu idealist doatanrchnn mut
lak zaferini salayan ana neden olduunu ne srer. Bi
rincisi, tekbencilii tanmay; ikincisi, bilimlerin psikolo
jik temelini koruma olasl; ncs, Tanrlara duyulan
inanc yaatma olasl. Schopenhauer (tutkulu ama akl
banda Schopenhauer) Parerga ve Paraliporiena'snn ilk
cildinde buna ok benzer bir reti gelitirir.
Tln geometrisi birbirinden farkl iki ilkeden oluur: gr
sel ve dokunsal ilkeler. !kincisi bizim geometrimize benzer
ve birincisinin emrindedir. Grsel geometrinin temeli nok
ta deil, yzeydir. Bu geometri paralel izgilerin varln
kabul etmez ve insann devinimi yoluyla evresindeki bi
imleri deiiklie urattn ne srer. Aritmetiinin te
melini saylarn belirsizlii anlay oluturur. Bu da bizim
matematikilerin > ve < simgeleriyle gsterdikleri '-dan az'
ve '-dan ok' kavramlarnn nemini vurgular. Say sayma
ileminin nicelikleri deitirdiini ve onlar kesinlii olma
yan toplamlardan kesin toplamlara dntrdn ne
srerler. Ayn nicelii sayan deiik bireylerin ayn sonucu
elde etmeleri, psikologlara gre dnce armnn ya da
salam bir bellein kantdr. Tln'de, bilginin konusunun
tek ve sonsuz olduunu biliyoruz bugn.
Edebi uralarda da tek konu gr arlkldr. Yazarn
kitabna imza koymas, allm bir ey deildir. Yazarlarn
birbirinden almas diye bir kavram yoktur; btn kitapla
rn zamand ve anonim bir yazarn yarats olduu saptan
mtr. Eletirmenler ou kez yazar uydururlar; birbirine
benzemeyen iki kitap -diyelim ki Tao Te Ching ve 1 001 Gece
Masallar- seer, ikisini de ayn yazarn eseri sayar, sonra da
inceden inceye bu ilgin homme de lettres'in psikolojisini
saptarlar. . .
Kitaplar da farkldr. Kurgusal rnler akla gelebilecek

1 29
btn badatnmlar ieren tek bir olay rgsnden olu
urlar. Felsefi nitelik tayanlar, hi amaz, hem tezi hem
de antitezi, bir retinin yannda ve karsnda olan tm
unsurlar ierirler. Kar kitabn iermeyen bir kitap, eksik
kalm saylr.
Yzyllar ve yzyllarca sren idealizm, sonuta gerekli
i de etkilemekten geri durmamtr. Tln'n en eski yre
lerinde, kaybolan eyalarn tpksnn ortaya kmas ska
rastlanan bir olaydr. lki kii bir kurunkalemi ararlar; bi
rincisi kalemi bulur ve sesini karmaz; ikincisi bundan da
ha az gerek olmayan, ama kendi beklentilerine daha uy
gun olan ikinci bir kalem bulur. Bu ikinci nesnelere hrnir
denir ve azck biimsiz olmakla birlikte birincilerden biraz
daha uzun olurlar. Son zamanlara kadar, hrnirler dalgn
lkla unutkanln rastlansa! rnleriydi. Bunlarn dzenli
bir biimde retilmelerinin yzyl bile bulmayan bir ge
mii oluu inanlmaz bir ey gibi grnmektedir, ama Xl.
cilt bize bunun byle olduunu sylemektedir. llk giriim
ler baarszlkla sonulanmt. Ne var ki, modus operandi
(alma yntemleri) anlatlmaya deer. Devlet hapishane
lerinin yneticilerinden biri, tutuklulara tarih ncesinden
kalma bir rmak yatanda baz mezarlar bulunduunu ve
nemli bir eyler bulana, zgrln balayacan sy
lemiti. Kaz ncesindeki aylarda tutuklulara bulacaklar
eylerin fotoraflan gsterilmiti. Bu ilk giriim, beklentiyle
gerilimin kiiyi engelleyici olabileceini kantlad; kazma
krekle yaplan bir haftalk alma sonucunda hrn olarak,
hemen kaz ncesi dneme ait pasl bir tekerlekten baka
bir ey kmad topraktan. Ama bu gizli tutuldu ve ayn i
lem sonradan drt okulda tekrarland. Bunlardan nde
hemen hemen kesin baarszlkla karlald; drdnc
snde (ki bunun yneticisi ilk kazlar srasnda kaza sonu
cu ld) renciler altn bir maske, tarihncesi bir kl, iki

1 30
seramik vazo ve gsnde bugne kadar zlemeyen
bir yaz bulunan, belden aas kopuk bir kral bedeni
kardlar - ya da tpksn rettiler. Bylelikle kaznn deney
sel niteliinden haberli olanlara da gvenilemeyecei ortaya
kt... Geni kitlelerce yaplan aratrmalar, birbirleriyle e
lien eyalar da kard ortaya; imdilerde bireysel ve daha
hazrlksz giriimler yeleniyor. Hrnirlerin dzenli olarak
retilmesi (diyor Xl. cilt) arkeologlara mthi yararlar sa
lad. Bu, gnmzde gelecekten daha az esnek ve yumu
akbal olmayan gemiin sorgulanmasn ve hatta dn
trlmesini mmkn kld. Gariptir, ikinci ve nc dere
cede hrnir -baka hrnirden tretilmi hrnir, bir hrnn
hrnnden retilenler- ilkinin sapmalarn abartyor; bein
ci dereceden olanlar neredeyse birbirinin ei; dokuzuncu
dereceden olanlar ikinci dereceden olanlarla kartrlabili
yor; on birinci dereceden olanlarda asllarnda bulunmayan
bir biim yalnl var. Bu dngsel bir sre; on ikinci dere
ceden hrnde niteliksel bir d grlyor. Bazan her trl
hrnden daha garip ve yaln olan urlar -ima yoluyla retilip
umutla damtlan nesneler- grlyor. Szn ettiim b
yk, altndan maske bunlarn gsterili bir rneidir.
Tln'deki eyalarn tpks ortaya kyor dedik; eyalar
ayn zamanda silinip bozulma eilimi de gsteriyor ve unu
tulduklarnda ayrntlar kayboluyor. En bilinen rnek, bir
dilenc arafndan andrld srece varolmay srdren,
o lddeyse yokolan kaH eiidir. Zaman zaman birka
kuun ya da bir atn, bir a khava tiyatrosu kalntlarn
kurtard olmutur.

Not (1 947): Aadaki yazy Fantastik Edebiyat Antoloji


si'nde ( 1940) yaymland gibi, bir iki benzetmeyle u an
da yersiz kaacak alayl bir zet dnda hibir eyi kar-

131
madan aktaryorum. O zamandan bu zamana o kadar ok
ey oldu ki . . . Onlar burada bir kere daha anmakla yetine
ceim.
1941 Mart'nda, Herbert Ashe'e ait olan Hinton'n bir ki
tabnda, Gunnar Erjford'un kaleme ald bir mektup bu
lundu. Zarf Ouro Preto damgasn tayordu; iindeki mek
tup Tln konusunda bilinmezleri tmyle aa kavutur
maktayd. Metin, Martinez Estrada'nn hipotezlerini doru
luyordu. Bu olaanst hikayenin balangc Luzern'de ya
da Londra'da on yedinci yzyln balarnda bir geceye rast
lyor. Yardm amacyla kurulmu gizli bir topluluk (yeleri
arasnda Dalgario ve daha sonralar Berkeley de bulunu
yordu) , bir lke icat etmeye kalkmt. le balarken be
nimsedikleri belirsiz program 'simya aratrmalar' , hayr i
leri ve Kabala'y ieriyo rdu . Bu ilk dnemden elimizde
Andrea'in yazd garip kitap var. Birka yl sren gizli otu
rumlar ve zamansz sentezlerden sonra i ilikileri tutarl
bir lke ortaya karmak iin bir kuan yeterli olmad
anlald. Her ustann kendi almalarn srdrecek bir
mez semesine karar verildi. Bu usta-rak gelenei uzun
sre devam etti; kovuturmaya urayan bu biraderler top
luluu iki yzyllk bir aradan sonra bu defa Amerika'da or
taya kt. 1824'te, Memphis'de (Tennessee) bu topluluun
oullarndan biri insanlardan kaan milyoner Ezra Buck
ley'le grt. Milyoner, biraz da kmsemeyle, onun sy
lediklerini dinledi -ve plann alakgnlllne gld.
Amerika'daki temsilciye bir lke icat etmenin anlamsz ol
duunu syledi ve bir gezegen icat etmeyi nerdi. Bu dev
boyutlu dnceye, Tanrtanmazlnn sonucu olan5 bir
bakasn da ekledi: Bu engin giriimi gizli tutmay. . . O za
manlar yirmi ciltlik Britannica Ansiklopedisi Birleik Devlet-

5 Buckley, zgr-dnr, kaderci ve klelik yanlsyd.

132
ler'de elden ele dolayordu; Buckley, dsel gezegenin d
zenli bir ansiklopedisinin yazlmasn nerdi. Altn ykl
dalarn, gemi tamaclna elverili rmaklarn, zerinde
bykba hayvanlarla bizonlarn otlad ayrlar_n, zenci
lerini, kerhanelerini ve dolarlarn onlara brakacakt, yalnz
bir koulla: "Eser, lsa Peygamber denen sahtekarla hibir
biimde uzlamayacakt." Buckley, Tanr'ya inanmyor, ama
bu varolmayan Tanr'ya lml insanolunun da bir dnya
tasarmlayabileceini gstermek istiyordu. Buckley 1828'de
Baton Rouge'da zehirlenerek ldrld; dernek 1914 yln
da, saylar yz bulan yelerine Birinci Tln Ansiklope
disi'nin son cildini teslim etti. Bu gizli bir hasmd; ansiklo
pedinin krk cildi (insanolunun kalkt giriimlerin en
usuz bucaksz olan) ngilizcede deil, Tln dillerinden bi
rinde yazlacak olan daha ayrntl bir basma temel olutu
racakt. Yanlsama niteliinde bir dnyay konu edinen bu
basma geici olarak Orbis Tertius ad verildi. Bu dnyann
alakgnll yaratclarndan biri de, ya Gunnar Erfj ord'un
aracln yapan ya da dernein oullarndan biri olan -
hangisi bilmiyorum- Herbert Ashe idi. Kendisine Xl. cildin
yollanm bulunmas bu ikinci varsaym dorular nitelikte
dir. Peki ya tekiler?
1942'de olaylar birbirini izlemeye balad. Bu ilk olaylar
dan birini ak seik hatrlyorum; bana, bundaki uyar ni
teliini daha o zamandan sezmiim gibi geliyor. Olay, Lapri
da Soka'nda, gnein batt yne dnk, yksek, aydn
lk bir balkona bakan o apartman katnda geti. Prenses Fa
ucigny Lucinge'ye Poitiers'den gmleri gelmiti. Yabanc
pullarla donanm kutunun kuyu gibi derinliklerinden, kat
kat rtlere sarlm, gayet narin eyalar kt; hanedan ar
malarna ait hayvanlarla kapl Utrecht ve Paris gmleri,
bir de semaver. . . Bunlarn ortasnda bir pusula, uyumakta
olan bir kuun hafif, belli belirsiz rperiini andran gizem-

1 33
li titreimler yayyordu. Prenses bunun ne olduunu anla
mad. Pusulann mavi ibresi Kuzey'in ekimini zlemiti;
madeni. kutusu ibkeydi; kenarndaki harfler Tln'deki al
fabelerden birine aitti. Bu dsel dnyann gereklik dn-
-

yasnda ilk boy gsterii byle oldu.


Beni ikinci defa ortaya kma tank eden talihin garip
oyunu da hala aklm kurcalar durur. Olay birka ay sonra
Cuchilla Negra'da bir Brezilyalnn taradaki dkkannda
geti. Amorim ve ben, Sant'Anna'dan dnyorduk. Tacu
arembo rma tam, biz de dkkan sahibinin kaba saba
konukseverliinden sebeplenmek (ve buna katlanmak) zo
runda kalmtk. Flar ve sr derileriyle dolu byk bir
odada iki gcrtl yatak verdi bize. Yattk, ama ne olduu
anlalmayan svglerini blk prk milongalarla6 ya da
dorusu ayn milangodan paralara katk eden grnmez
bir komunun sarho naralar yznden gn aarncaya ka
dar gzmz krpamadk. Tahmin edebileceiniz gibi bu
dinmek bilmeyen amatay dkkan sahibinin sert ekerka
m ikisine yorduk. Tanyeri vakti, adam koridorda l ya
tyordu. Sesinin kalnl bizi yanltmt; genten bir o
cuktu. O zvanadan km halinde kemerinin iinden bir
ka parayla birlikte zar byklnde, parlak madenden
bir koni de drmt. ocuklardan biri bu koniyi yerden
almak iin bouna urat . . . Yerden kaldrmaya tek kiinin
gc zor yetiyordu. Birka dakikalna avucumda tuttum
koniyi; arlnn dayanlmaz olduunu ve koniyi yere b
raktktan sonra bile srdn hatrlyorum. Avucumda ka
lan ember biimindeki kesintisiz iz de gzmn nnde.
ok kk, ama ayn zamanda son derece ar bir nesnenin
verdii duyum bende tatsz bir duygu, hem tiksinti, hem de
korku uyandrmt. Yrenin erkeklerinden biri koniyi kaba-

6 Milonga: Bir dans ezgisi.

1 34
ran rmaa atmamz nerdi; Amorim birka peso vererek
satn ald onu. len adam hakknda hi kimse 'snrdan gel
dii'nden baka bir ey bilmiyordu . Bu kk, ok ar ko
niler (yeryznde bulunmayan bir madenden yaplmt)
Tln'n belli blgelerinde Tanrlk imgesi saylr.
Benim anlatacaklarm burada son buluyor. Geri kalan
btn okurlarmn belleklerinde (umutlar ya da korkula
rnda deilse eer) yatmaktadr. Yalnzca aadaki olgular,
hepimizin ortak belleini zenginletirecek ya da genilete
cek biimde ksaca zetlemekle yetfneceim. 1 944 srala
rnda The American gazetesi (Nashville, Tennessee'de basl
yor) iin aratrma yapan bir kii, Memphis ktphanele
rinden birinde Birinci Tln Ansiklopedisi'nin krk cildini g
nna kard. Bugn bile bu kefin rastlansa! m olduu,
yoksa buna hala sisler ardnda gizlenen Orbis Tertius'un y
neticilerinin mi izin verdii bilinmiyor. ikincisi daha akla
yakn. Memphis ciltlerinde, XI. ciltteki baz inanlmas g
bilgiler (rnein hrnirlerin oalmas) ya karlm ya da
sulandrlm bulunuyor; bu blmlerin gerek dnyayla az
ok boy lebilecek bir dnya tasarm uyarnca karl
dklarn varsaymak yerinde olacaktr. Bu tasar, Tln'den
alnma nesnelerin deiik lkelere datlmasyla tamamla
nacakt. . .7 Elbette, uluslararas basn bu bulgular diline do
lamaktan geri durmad. nsanolunun En Byk Eseri'ne
ilikin elkitaplar , antolojiler, konu zetleri, asln kelimesi
kelimesine izleyen basmlar, gzden geirilmi yeni basm
lar ve korsan basmlar drtbir yan kaplad, kaplamaya da
devam ediyor. Daha neredeyse iin banda, gereklik pes
etti. Dorusu ya, pes etmeye de dnden hazrd. Bundan on
yl nce az ok dzenli grnen her simetrik yap -diyalek
tik maddecilik, Yahudi dmanl, Nazilik- insanolunun

7 Kukusuz baz nesnelern yapld malzeme sorunu kalyor geriye.

135
gzlerini kamatrmaya yetiyordu. Durum byleyken, kii
Tln'e, bu en ince ayrntlarna kadar belirlenmi usuz bu
caksz, dzenli gezegen dncesine nasl olur da boyun
emez? Buna karlk olarak gerekliin de dzenli olduu
nu sylemenin bir yarar yok. Dzenli olabilir, ama hibir
zaman kavrayamayacamz Tanrsal yasalara -eviriyorum;
insanlk d yasalara- gre . . . Tln bir labirenttir kukusuz;
ama insanlar tarafndan kurulmu ve insanlar tarafndan
zlmesi gereken bir labirenttir.
Tln'le kurulan yaknlk ve Tln 'alkanl' dnyamz
zlmeye gV!rd. Onun sarslmaz kesinliinden gzleri
kamaan insanlk, bunun meleklerin deil, satran ustalar
nn sarslmazl olduunu hep unutuyor. Okullar imdi
den Tln'deki (varsaymsal) 'kken dil'in ("Ursprache") is
tilasna uram durumda; onun uyumlu tarihinin (gz ya
artan olaylarla doludur) retimi imdiden benim ocuk
luumdaki tarihin yerini ald bile; kurgusal bir gemi,
hakknda kesin bir ey bilmediimiz, hatta sahte olup ol
madn bile kestiremediimiz teki gemii belleklerimiz
den silip atm durumda. Para ve ecza bilimleriyle arkeolo
,
jide devrimler gerekletirildi . Biyolojiyle matematiin de
alacaklar yeni biimleri zlemle bekledikleri kansnda
ym. . . Drtbir yana dalm, tek bana alan kiilerden
kurulu bir hanedan, dnyann ynn deitirdi. Grevleri
devam ediyor. Eer tahminlerimizde yanlmyorsak n
mzdeki yzyl ierisinde biri, yz ciltlik lkinci Tln An
siklopedisini bulup karacak.
ngilizler, Franszlar ve lspanyolcuklar yeryznden sili
necek. Dnya Tln olacak. Ben btn bunlara hi aldr
etmeden Adrogue'deki otelde geen gnlerimin tm sessiz
lii iinde, Browne'un Urn Burial'mn Quevedo tarz bir e
virisini yapmakla urayorum - eviriye pek gvenim yok,
yaymlamay dnmyorum.

1 36
ANDRE MAUROIS'N I N
SUNUSU

Jorge Luis Borges yalnzca kk denemeler y a da ksa hikayeler yazmak


la yetinmi byk bir yazardr. Ksalklarna karn, yazdklarnn olaans

t zekice ve ince bulularla dolu olmas, slup asndan son derece ince
den i nceye hesa planm, neredeyse aritmetik bir kusursuzluk tamalar,

ona ' byk' sfatn yaktrmamza yetmekted ir. Arjantin'de doan ve


duygu ve dn asndan tam bir Arjantinli olan ama kaynaklar tm
dnya edebiyatnda bulunan Borges' i n tinsel vata n yoktur. Onun edebi

yattaki yerini saptamaya a lrken yal nzca kimi benzersiz ve kusursuz


eserleri aklmza getirmek durumunda olmamz, Borges'in neminin en iyi
kantdr. Borges, Kafka ve Poe'yla, bazan da Henry James'le akrabadr,

paradokslarn 'kiisel metafiziine' yanstmas onun Valery'le birinci dere


ceden akraba olmasn salar.

Saysz denecek kadar ok ve beklenmedik esin kayna vardr. Borges


her eyi, zellikle de gnmzde kimsenin okumad eyleri okumutur;
Kabalaclar, skenderiyeli dnrleri, Ortaa dnrlerini . . . Okudukla
rndan biriktirdii bilgi derin deilse de -daha ok kvlcmlar aktrmak,

parlak fikirler bulup karmak iin yararlanr bu bilgiden- son derece geni-

1 37
tir. rnein Pascal, "Doa, merkezi her yer, evresiyle kapsanamayacak
kadar geni olan bir kredir," demi deil mi; Borges bu benzetmenin izi

ni srer, alar boyunca ald biimleri sapta r . G i ord a no Bruno'nun


1 584'te unlar sylediini bulur karr: "Evrenin tmyle bir merkez nok

tas, bir o rta nokta olduunu ya da evrenin merkez noktasnn ya da orta


noktasnn .her yer, evresinin ise kapsanamayacak kadar geni olduunu

rahatlkla syleyebiliriz." te Yandan Giordano Bruno, 1 2 . yzylda yaa


_
yan Fransz dinbili mcisi Ala i n de Lil le,' i n bir eserinde Copus Hermeti
cum'dan ( 3 . yzyl) dn a l nm u ta nm oku mak ansna ermitir:

"Ta nr, o rta noktas her yerde ve evresi kapsanamayacak kadar geni

olan, varl aklla kavranabilir bir kredir." in, Arap ya da Msr kltrle
rinde bylesi arat rmalara girimek Borges'e byk hazlar verir ve hika
yeleri nin konularn bulup karmasn salar.
Ustalarnn ou ngiliz'd ir. Wells'e byk bi r hayra nlk duyar ve Oscar

Wilde'n onu 'bilimsel bir Jules Verne' diye nitelemesi karsnda kplere
biner . . . Byk ve kalc olan her kitapta belirsizlik, ok anlamllk vardr,

der Borges; kitap, okurunun ehresini belirginletiren bir aynadr, ama ya


zar eserinin nem ve anlatmndan habersizmi gibi davranmaldr. Bor

ges'in yaza rlnn drt ba mamur tanmdr bu. "Ta nr dinbilimle ura

mamal; yazar da insana zg akl yrtmelerle sanatn bizden bekledii


iman yoketmemeli."
Wells'e olduu kadar, dsel korku hikayeleri yazar ve polisiye hikaye

nin babas Poe'ya ve Chesterton'a da hayrandr. Kafka ise Borges iin

dorudan bir esin kayna olmutu. a to'nun yazar Borges de olabilirdi,


ne var ki, o bu roman hem o ahane tem belliinden, hem de kusu rsuz
luk tutkusundan dolay, on sayfalk bir h ikayeye sdrrd. Kafka'nn n

clleri kimdi derseniz, Borges'in bilgi daar size onlarn Elea'l Zeno, Kier
kegaard ve Robert Browning olduunu syleyecekti r. Bu yazarlarn hep

sinde biraz Kafka vardr, ama eer Kafka diye bir yazar var olmam olsa,
hi kimse bunun farkna varmayacakt - buradan da u son derece Bor

ges' ci paradoksa varlr: "Her yazar kendi ncllerini yaratr."

Ona esin kayna salayan yazarlardan biri de ngiliz yazar John Willi

am Dunne'dr. Dunne zaman' konu ed i nen garip kitaplar yazm, bur.lar

da gemi, imdiki zaman ve gelece in, rya larmzn da kantlad gibi

138
ezamanl olarak varolduklarn ne srmtr. (Schopenhauer, diyor Bor
ges, yaammzla ryalarmzn ayn kitabn sayfalar olduunu yazmtr;

onlar srayla okumak yaa maktr; yle bir kartrmaksa rya grmek.)

ldmzde yaa mmzn btn anlarn yeniden kefedecek ve onlar

rya larda olduu gibi keyfimizce badatrabileceiz. "Tanr, dostlarmz


ve Shakespeare yard m edeceklerdir bize." Borges'e en byk keyfi veren

ey, zihinle, ryalarla, uzam ve zamanla byle oyanmaktr ite. Oyun ne


kadar karmaklarsa, o kadar ok keyif alr. Sras gelince ryay grenin

de ryas grlebi lir. "Zihin rya gryordu; grd rya Dnya'yd."

Demokratius'dan Spi noza 'ya, Schopenhauer'den Kierkegaard'a kadar b

tn dnrlerde paradoks nitelii tayan entelektel olaslklar arar du


rur Borges.

il

Valery' nin not defterlerinde sk s k yle notlara rastlanr: "Bir korku hika
yesi iin konu: Kanserin tek aresinin canl insan eti olduu anlalyor. So

nula r." Tam Borges'e gre bir 'kurgu' konusu. Antik ve modern d

nrleri okurken, ne srlen bir dnce ya da hi potezde duralar Borges.


Kvlcm akar. "Bu anlamsz koyut ( postulate) mantki sonularnn en
ucuna kadar gtr lse," diye sorar merakla; "nasl bir d nya yaratlrd

acaba?"
rne i n bir yazar, Pierre Menard, Don Quixote'yi -yeni bir Don Quixo

te deil, bildiimiz, Cervantes'in Don Quixote'sini- yazmaya kalkr. Yn-


. temi mi? "spa nyolca'y iyi ren. Katolik dinini yeniden benimse, Arapla

ra kar sava, Avrupa tarihini unut - ksacas Miguel de Cervantes ol. Bu

giderek ylesine mutlak bir rtme olur ki, 20. yzyldaki yazar, Cervan

tes'in romann gerekten, kelimesi kelimesine, stelik de zgn metne


hibir gndermede bulunmadan yeniden yazar. Borges u artc szleri
syler hikayenin bir yerinde: "Cerva ntes'in metniyle Menard'nki kelimesi
kelimesine birbirinin ei olmakla birlikte ikincisi neredeyse sonsuz zengin

liktedir." Sylediklerini byk bir baaryla da kantlar yazar, nk gr


nrde sama olan bu dnce aslnda gerek bir olguya di kkatimizi e-

139
ker; ister Flaubert'in Madame Bovary'si, ister Cervantes'in Don Quixo
te'si, okurun mal olduu andan balayarak her roman yazarnn olmak

tan kar. Yirmi nci yzylda her okur, gemi yzyllarn bayaptlarn ister
istemez yeniden yazar kendince . . .
ou kere bizi aknlktan aknla drmesi gereken bir paradoks,
dnrlerin sunduu soyut biimiyle hi de artmaz, etkilemez bizi .

Borges bylesi bir paradokstan somut bir gereklik karr . . . Metafizii

son derece ekici bulan, a ma hibir sisteme gerek gzyle bakmayan

Borges, her trl metafizik retiyi bir zihin oyunu haline getirir. Kendin
de iki eilim olduunu saptar: " . . . biri, dini ve felsefi d nceleri, estetik

deerleri, hatta belki yalnzca byl, harikulade yanlar olan sevmek. Bel

ki de onulmaz kukuculuumun kant . . . teki insann hayal gcnn s

nrl sayda mesel ya da benzetme karabileceini batan kabul etmek,


ama bu az saydaki buluun herkes iin deiik a nlamlar taya bileceini

de grebilmek."
Bu mesel ya da dnceler a rasnda bazlar Borges'i zellikle ilgilendi

rir. Sonsuza Dek Yinelenme ya da -Nietzsche'nin kendine ok yakn bul

duu bir konu olan- tm d nya tarihinin dngsel biimde yinelenmesi iz


lei; rya iinde rya; yaayana dakika gibi gelen yzy llar, yl gibi gelen
saniyeler ('Gizli Mucize'); yaanan dnyann sanrsal nitel ii. Novalis'in u

szlerini aktarr Borges: "En usta byc, sanrl dlerini bamszlk var

lklar olan hayal etl er gibi gsterecek kadar gl bir byy kendi kendi

sine yapabilen bycd r herhalde. Yoksa bizim bamza. gelen de bu


mu?" Borges bu szlere karlk olarak bamza gelenin tpatp bu oldu

unu syler., evreni dleyen bizden bakas de ildir.


Borges'in hikayelerinde ata llanan yollar vardr, baka koridorlara kan

koridorlar gz alabildiine uzar gider. Borges bu imgeleri neden-sonu

zinciri boyunca sonsuza kadar yol alan (sonsuzluu bir trl tketmeyen)
ve belki de insanlkd bir ey olan 'kader' karsnda arp kalan insan
dncesini simgelemek iin kullanr. Peki neden gezinip durmal bu labi

rentlerde? Gene estetik nedenler iin, nk hep imdiki zamanda varo


lan bu sonsuzlukta, bu 'ba dnd rc simetrilerde' trajik bir gzellik giz
lidir. Biim, ierikten daha nemlidir.

1 40
111

Borges'de biim ou kere Swift'i a k l a getirir; sama'y anlatrken takn

lan o arbal hava, ayrntlardaki kesinlik, kusursuzluk . . . Borges, olmaya

cak bir kefi kantlamak zere en titiz bir bilim adam nn slubuna snr,

hayal rn yazlarla gerek ve kiisel bilgisini birbirine kartrr. Koskoca

bir kitap yazmaktansa -bunu son derece skc bu lur- gerekte hi varol

mam bir kitabn zmlemesine giriir. "Anlatlmas bir iki dakika sre
cek bir dnceyi gelitirmek zere neden be yz sayfa yaz yazmal?"
diye sorar Borges.
rnein, Tln, Uqbar, Orbius Tertius gibi garip bir balk tayan hika

ye bunlardan biridir. Bunda, "oyun k tlarna, konuulan dillerine, ha

kanlar ve denizlerine, madenlerine, kular ve balklarna, cebir ve atei

ne, btn dinbilimsel ve metafizik sapknlklarna" kadar hibir eyi eksik

olmayan, bilinmeyen bir gezegen anlatlr. Bu yeni d nya, hikayeden anla


ldna gre gkbilimci lerden, mhendislerden, doabilimcilerden, me

tafizikilerden ve geometricilerden oluan gizli bir topluluun buluudur.

Yarattklar Tln adl bu dnya yalnzca isel yaa mn varolduu Berkeleyci


ve Kierkegaardc bir dnyadr. Tln'de herkesin kendi gerei vardr; d

sal nesneler herkes nasl istiyorsa yledir. Dnya basn bu buluu drt bir
yana yaya r ve ok gemeden Tln denen dnya bizim dnyamz silip yo

keder. Dsel bir gemi, dnyamzn gemiinin yerini alr. Tek bana

urap didinen bir bilim adamlar topluluu evreni deitirmilerdir. B


tn bunlar lg ncadr, ama hepsi de son derece inceden i nceye hesaplan

mtr, bizi sonsuz dncelere gtrmeye yeter.


Borges'in br hikayeleri arasnda gizemli, hibir zaman tam anlamyla

anla lamayacak meseller, Chesterton tarznda polisiye hikayeler vard r .

Olay rgleri h e r zaman son derece entelekteldir. Sulu, dedektif yn


temleriyle olan tanklndan yararlanr. ('lm ve Pusula') "Dup i n, Du
pin'e kar ya da Maig ret Maigret'ye kar" diye zetlenebi lir bunla r . . . Bu
tr hikayelerden birinde ('Gizli Mucize'), bir idam mahkumu beklentilerin
hibir za man geree uymadn farkederek kendi lmnn ne gibi ko
ullarda olacan dlemeye koyulur. Bu koullar bylelikle birer beklenti
haline geldiklerinden artk gerek olamayacaklardr.

141
Borges'in 'bulular' hep son derece ar, son derece bili msel bir slupla
kaleme a l nr. Bu da bize "Valery'i douran Mallarme'yi douran Baude

/aire 'i douran" Poe'yu hatrlatr ki, Borges'i douran da Poe'dan bakas
deildir. Borges'i Valery'e balayansa, zellikle sars lmazl, kararlldr.
"Ak olmak, yanlgdan uzak ol mayan bir Tanrnn dinini yaratmak de

mekti r . " Ardarda yd hikaye kipini sk sk kulla nmasyla bazan Fla

ubert'i, sfatlarnn benzersizliiyle, St. John Perse'i hatrlatr. "Bir kuun

avuntu bulmaz l . " Bunlarn hepsi bir yana, Borges slubunun dn


celeri gibi son derece zgn olduuna da ia ret etmek gerek. Tlnl me

tafizikiler iin unlar syler: "Tlnl metafizikiler gerein, hatta gere


e benzerliin bile de i l , daha ok artc olann a ray iindedirler . "
Borges'in bykl v e sanat bundan daha iyi zetlenemez.

1 42

You might also like