Professional Documents
Culture Documents
Burçak Madran
Şubat 2007
1
İÇİNDEKİLER
I. ÖNSÖZ
II. SERGİLERİN İŞLEVLERİ
II.1. Ticari sergilemeler
II.2. Sosyo-kültürel sergilemeler
II.3. Siyasal sergilemeler
III. KISA TARİHÇE
IV. SERGİLERİN TÜRLERİ
IV.1. Yapılarına göre sergiler
IV.2. İçerikleri ve kavramlarına göre sergiler
IV.3. Tasarımına göre sergiler
V. SERGİ HAZIRLIK VE GELİŞİM SÜREÇLERİ
V.1. Kavramsal aşama
V.2. Gelişim aşaması
V.3. İşlevsel aşama
V.4. Değerlendirme aşaması
VI. SERGİNİN KAVRAMSAL HAZIRLIĞI
VI.1. Sergi konusuna nasıl karar verilir?
VI.2. Sergi malzemesi nasıl toplanır?
VI.3. Sergi malzemesi nasıl derlenir?
VII. SERGİ EKİBİ
VIII. HEDEF KİTLE
VII.1. Sergiye gelme nedenleri
VII.2. Sergiyi anlama
IX. METİN YAZIMI
IX.1. Okunabilirlik
X. BİR SERGİNİN FİZİKSEL TASARIMI
XI. ÇAĞDAŞ ve KLASİK SERGİLEME TEKNİKLERİ
XII. KORUMA ve GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
XIII. SERGİLERİN İDARESİ
XIV. SONSÖZ
XV. KAYNAKÇA
2
I. ÖNSÖZ
Sergilemenin toplumsal bir iletişim yöntemi olduğunun kavranmasıyla yepyeni bir ilgi alanı ve
buna paralel olarak bir uzmanlık dalı doğmuş oldu. Batı ülkelerinde uzun zamandır
gündemde olan ve kültürel hareketliliğin temel taşları sayılan geçici sergiler sanattan bilime,
eğitimden ticari tanıtıma kadar birçok alanda işlevini sürdürüyor. Ülkemizde ise son on yıldır
Tarih Vakfı başta olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşların büyük prodüksiyonlarla
hazırladıkları gösterimlerle gündemimize girdi geçici sergiler. Gerek müzeler kapsamında,
gerekse kültür merkezleri ve kurum inisiyatifleriyle alışılagelmiş sanat sergilerinden farklı
içeriklerde sunumlar İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerin kültür hayatının vazgeçilmez
parçaları oldu. Oysa kültürel paylaşım büyük yerleşimlere endeksli bir olgu değildir,
olmamalıdır. Türkiye’nin çeşitli yörelerinde, kentsel bilinç, tarih bilinci gibi son yıllarda sıkça
duymaya başladığımız kavramların yaygınlaştırılması, kabul görmesi, çok paylaşımlı
ortamlara taşınması ve toplumsal iletişimin, eğitim seviyesinin artması için sergiler, özellikle
de yerel inisiyatiflerin çabalarıyla gerçekleştirilen sergiler en yaratıcı etkinliklerdir. Kültürün
düşünsel seviyesi tartışmalı medya ve televizyonlara bağlı kaldığı günümüz koşullarında,
“yozlaşmaya” kitlesel karşı çıkışın sembolü kapsamlı, araştırılmış, öğretici ve mesaj verici
sergiler olacaktır.
Eylül 2000 yılında Tarih Vakfı Yerel Tarih Projesi, Yerel Tarih Grupları için hazırlanan bu
kitapçık, 7 yıl sonra bazı eklemeler ve düzeltilerle yeniden düzenlenmiştir.
Burçak Madran
Ocak 2007
3
II. SERGİLERİN İŞLEVLERİ
Sergileme nesnel bir iletişim yoludur. Sözlüklerde yer alan tanımlamalar da sergilerin değişik
işlevleri hakkında ön bir fikir oluşturur.
Sergi = 1. Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer.
2. Halkın gezip görmesi, tanıması için yerleştirilmiş ürünlerin, sanat eserlerinin tümü. 3. Bir
yerin, bir ülkenin veya çeşitli ülkelerin kendine özgü, tarım sanayi vb. ürünlerini tanıtmak için
bunların uygun biçimde gösterildiği yer, meşher.i
Geniş anlamıyla düşünüldüğünde sergiler; belirli bir ürünün, üretimin, düşüncenin, kavramın
çok paylaşımlı ortamlara uyarlanarak gösterimi olarak da tanımlanabilirler. Çok paylaşımlı
ortam terimiyle kast edilen birden çok kişiyi bir araya toplayan kamusal alanlardır. Bunlar
sosyal yaşam çerçevesinde yer alan kültür merkezi, spor tesisleri, gösteri sanatları salonları,
sergileme alanları, meydanlar, kamu idari birimleri gibi çekim odaklarıdır.
Yine aynı bağlamda değerlendirildiğinde sergilerin birincil olarak iletişim aracı olması
işlevselleştiği alanları da arttırır. Kavramsal olarak üç farklı yönelimde sergilemeden söz
edilebilir : Ticari, sosyo-kültürel, siyasal.
II.1. Ticari sergilemeler : Sergiler, kuşkusuz, yalnızca sanatsal ve estetik içerikli değillerdir.
Bir metanın, ürünün satış ya da arz niyetiyle sunumu da bir sergilemedir. Tarih içinde
kamusal yerleşim alanlarının ilk oluşumundan itibaren sergiler, gerek kentsel gerekse kırsal
yörelerin belirli mekanlarında sabit ya da geçici alanlar işgal ederek var olurlar.
Mezopotamya ve Anadolu’nun karumları, Grek uygarlığının agoraları ve sonrasında
gelenekselleşerek günümüze kadar uzanan pazar yerleri, ticari mahalleler, alışveriş
merkezleri, fuarlar hep benzer ticari sergileme zincirinin parçalarıdır.
II.2. Sosyo-kültürel sergilemeler : Çok boyutlu bir yaklaşımın daha soyut gösterimleri
olarak sosyal ve kültürel eğilimli sergilemeler de tarih süreçleri içinde farklı araçlar olarak yer
almıştır. Dini, kültürel, estetik, sanatsal ve düşünsel boyutların gösterimi, felsefe okullarından,
kütüphanelere, manastırlardan, külliyelere, saraylardan, idari yapılara, sonunda da gerçek
işlevlerini yerine getiren sergi salonları ve müzelere kadar değişik mekanlarda kendilerine yer
bulmuşlardır. Sosyal ve kültürel yapıdan bahsederken unutulmaması gereken ve yukarıda
“düşünsel boyut” olarak ifade edilen, bilimsel olguları da içine alır. Meta olarak ticari anlamda
değerlendirilen ve/veya değerlendirilme imkanı olmayacak soyutluktaki bilimsel gösterimler
4
de sergilemenin bir konusudur. Kültürel anlamda çok paylaşımlı iletişim aracı olarak
sergilerin en belirleyici ve tanımlı mekanları kuşkusuz müzeler ve galeriler olarak da
adlandırabileceğimiz sergi salonlarıdır.
Toplumsal iletişim yöntemi olarak sergiler ve sergileme teknikleri bu kitapçığın ana konusu olduğundan
bundan sonraki söylemler daha çok tarih, kültür, sosyoloji ağırlıklı sergiler göz önünde bulundurularak
derlenecektir.
Yine ortaçağ dönemlerinde Ortadoğu’da özellikle ilmi ve edebi eserlerin koleksiyonlar halinde
bir araya toplandığı bilinmektedir. Bu eserlerin korunması ve faydalanılması için meydana
getirilen kütüphaneler ilk olarak medrese ve camiler bünyesinde kurulmuştur. Bir yöntem
olarak, bilgin veyazarlar, eserlerinin birer nüshasını, isteyenlerin okuması için bulundukları
şehrin veya mahallenin cami veya medresesine bırakırlar, vakıf edilen bu eserler hiçbir
5
şekilde verildiği yerden başka yere aktarılamazdı.iii Halka açık kütüphanelerin en eskisinin
Emeviler devrinde Halid bin Yezid bin Muaviye tarafından kurulan olduğu söylenmektedir ki
bu da dönemin kültürel-bilimsel bir sergileme yöntemidir.
Bu arada Batıda eski tapınakların “hazineleri” ortaçağ prenslerinin kalelerinde ve kapalı bir
komün halinde yaşayan dini grupların manastır ve kiliselerinde yeniden keşfedilecekleri güne
kadar, prestij unsurları olarak saklanmışlardır. Rönesans döneminden sonra ortaya çıkan bu
“hazineler” kültürel, tarihi, sanatsal konularda kamusallaşan bir sergileme anlayışına da
öncülük ederler. Rönesans döneminin düşünürleri ve bilgeleri hümanizm akımını dönemin
felsefesiyle eşdeş kılarken, geçmişin sırlarına da yönelmişlerdir. Ortaya çıkarılan antik
malzemeler üst sınıfta, bilginler ve zenginler arasında bir “toplama” yani koleksiyonculuk
merakına yol açmıştır. Koleksiyonların çeşitlenmesi ve zenginleşmesi bu değerlerin kişisel
zevk objeleri ya da bilimsel malzeme olmaktan koparak toplumsal paylaşıma ve bilgi
aktarımına yönelik değerlendirilmesinin yollarını açmıştır.
Kitlesel iletişim amaçlı geçici sergiler, 19.yüzyıl Avrupa’sında, sanatsal ve estetik ürünlerin
sunumunda olduğu kadar endüstri devriminin getirisiyle de hızla artan, çeşitlenen, değişen
üretim temalarının tanıtılması ve kabul görmesi yönünde gelişim göstermiştir. Özellikle
1851’de Londra’da düzenlenen Evrensel Sergilerin ilki, o döneme kadar müzelerde ve
“salon”larda sunumu alışılagelmiş olan sanat eserleri ya da ilginç nesneler sergilerine
alternatif yaratarak, “tematik sergileme”nin yollarını açar. Sergi kapsamının son derece
güncel, somut, üretime, teknolojiye dayalı çizgisi, gerçekte bugünün fuarlarına daha yakındır.
Hazırlanışı ve sunuşundaki estetik kaygılarla görsel iletişim öncelikli gösterimler içeren
19.yüzyılın evrensel sergilerinin analizi, geçici sergi kavramının gelişmesinde önemli bir
yaklaşımdır.
6
19.yüzyıldan itibaren kavramsal olarak kabul gören yaklaşım sergilerin misyonları, konuları,
içerikleri ve niteliklerinden bağımsız olarak iletişim misyonu taşımalarıdır. Sonsuz konu ve
tarz çeşitliliği içinde ele alınabilecek olan sergilerin temelinde hitap edilen kitleye görsel
anlamda bir mesaj ulaştırmak yatar. Sergi hazırlığının ve uygulamasının temeli de bu
mesajın doğru tanımındadır. Sergiden hedeflenen misyona ulaşmak için verilerin
değerlendirilmesi ve kurgunun bu veriler doğrultusunda hazırlanması gerekir.
IV.1. Yapılarına göre sergiler : Süreleri, mekansal konumları açısından sergiler sürekli,
geçici ve gezici olarak nitelendirilir.
• Sürekli sergiler, belirli bir konu bağlamında bir kereye mahsus olmak üzere süresiz
sergileme amacıyla hazırlanırlar. Sabit sergilerdir. Genelde müzeler gibi sürekliliği olan
kurumlarda hazırlanan sergiler bu kalıcılıkta tasarlanır.
• Geçici sergiler, tanımlı bir süre içinde varolan ve sürekli sergilerden farklı olarak daha
noktasal bir mesaj vermek hedefinde olan sergilerdir. Geçici sergi oluşumlarının birçok
çıkış noktası olabilir; sürekli sergisi olan kurumun sergisinde kalıcı olarak yer alamayan
malzemenin (ki bunlar malzemenin çokluğu, koruma koşullarının elverişsizliği gibi
nedenlere bağlı durumlardır) kısa bir dönem için gösterime sunulması, dönemsel önemi
vurgulayacak (ünlü bir kişinin doğum-ölüm yıldönümü, tarihi bir olay gibi) sosyal, kültürel,
tarihi veya toplumsal olaylar çerçevesinde referans vermesi, toplumsal gündemdeki
başka gösterimlerle ilişkilendirilmesi, sosyal, kültürel ya da bilimsel ilişkiler kurulması,
araştırmaların kitlesel sunumuna yardımcı olması gibi...
• Gezici sergiler ise, yine belirli bir tema çevresinde mekandan bağımsız olarak kurgulanan
ve farklı coğrafyalara taşınabilir özellik gösteren tasarımlardır. Bu sergiler tanımları
itibarıyla hareketli, kolay taşınan, kolay kurulan nitelikler göstermelidir.
IV.2. İçerikleri ve kavramlarına göre sergiler : Bu gruplama çok daha kapsamlı tanımlara
uzanabilir: Eğitsel amaçlı sergiler, tanıtım amaçlı sergiler, sanatsal sergiler, bilimsel sergiler,
ticari amaçlı sergiler gibi...
• Eğitsel amaçlı sergiler, belirli bir tema çerçevesinde ele alınan konuların bilimsel (tarihi,
teknolojik vb.) yönlerinin görsel destekli anlatımıdır. Öğretmeye yönelik öğeler içerirler.
7
• Tanıtım amaçlı sergilerde, saptanan temanın özgün bir anlatımla sunumu söz konusudur.
Hedef kitlesi geniş olan bu tür sergiler estetik kaygıları da göz önüne alırlar. Bir ürün,
düşünce, olayı anlatmaya kitlesel paylaşıma açmaya yöneliktirler.
• Sanatsal sergiler, estetik kaygıların ön plana çıktığı, sanatçıların şahsi eserleri ya da bir
tema çerçevesinde karma olarak düzenlenirler.
• Bilimsel sergiler, teknik, teknoloji, bilim konularının çoğunluğun anlayabileceği deneysel,
interaktif yöntemlerle tanıtmak ve bilgilendirmek misyonuna yönelik oluşumlardır.
• Ticari amaçlı ya da bir başka deyişle promosyonel olarak tanımlayabileceğimiz sergiler
genellikle belirli ürünlerin satışına yönelik olup eğitim amacından bağımsız bir “arz”
aracıdırlar.
IV.3. Tasarımına göre sergiler : Klasik sergiler, kurgusal sergiler, nesne sergileri, iki boyutlu
sergiler, doğal sergiler, hands-on sergiler gibi...
• Klasik sergiler ya da koleksiyon sergileri denildiğinde akla ilk olarak geleneksel
müzelerde yer alan sergilemeler gelir. Burada vitrin bazlı sergilemede nesnelerin
yerleştirilmesi, etiketlenmesi ve genel açıklama metinleri yer alır.
• Kurgusal sergiler, bir ortam yaratmak üzerine tasarlanır. Orijinal koleksiyon değeri olan
malzeme kullanılabileceği gibi tamamen tiyatro dekorunu anımsatan yeniden üretimlerle
belirlenen konunun algılanması amaçlanır.
• Nesne sergileri, yazı, metin, açıklama gibi destekleyici elemanlar kullanılmadan yalnızca
üç boyutlu algıya yönelik sergilerdir. Genel anlamda sanat sergilerinin bu kapsama girdiği
söylenebilir.
• İki boyutlu sergiler ise nesne sergilerinin tam tersi olarak bilgilendirme metinleri,
açıklamalar, iki boyutlu görsel malzeme kolajları ve sözel aktarım üzerine kurulurlar.
• Doğal sergiler isminden de anlaşılacağı gibi organik malzemenin var olduğu ortamların
sergi mekanına dönüştürülmesidir. Akvaryum, vivaryum gibi kurgulanmış örnekleri olduğu
gibi, doğal parklar, doğal sit alanları ve bunların gezmek, öğrenmek, görmek amaçlı
düzenlenmesi bu tür sergilemeler kapsamına girer.
• Etkileşimsel sergiler, deneysellik, etkileşimsellik, teknoloji ağırlıklı ve özellikle gençlerin
öğrenmesine yönelik sergilerdir. Serginin kendisi tanımayı ve öğrenmeyi amaçlayan bir
kurguda hazırlanır. Sergilenen nesneler hareketli, ziyaretçi tarafından kullanılabilecek
niteliktedir. Dokunma, hissetme, duyma gibi duyulara hitap eden bu tür sergiler aynı
zamanda dijital teknolojinin olanaklarının da azami yararlanılan kurgulardır.
8
V. SERGİ HAZIRLIK VE GELİŞİM SÜREÇLERİ
Mekandan, içerikten, yapıdan bağımsız olarak bir serginin hazırlanması süreçlerinde bazı
başlıklardan yola çıkılır. Bir model olarak alabileceğimiz bu sistem kavramsal oluşumdan
ürün haline dönüşene kadar sergi hazırlığının aşamalarını verir.
Bir sergi hazırlığı sırasında göz önüne alınacak olan etkinlikleri üç bölümde toplamak
mümkündür :
1. Üretime yönelik etkinlikler: sergilenecek malzemenin hazırlığıyla ilgilidir.
2. İdari etkinlikler: kaynakların idaresi, personel, iş gücü temini ve işletilmesi
organizasyonlarıyla ilgilidir.
3. Koordinasyon etkinlikleri: üretim ve idari konuların eş zamanlı yürümesi ve serginin yan
etkinlikleriyle ilgilidir.
9
• Sözleşmeler.
Sonuçlar:
• Sergi planı, iletişim planı, promosyon planı.
Üretim
Ürüne yönelik etkinlikler
• Serginin bileşenlerinin hazırlığı,
• Sergilenecek malzemenin tasarlanması ve üretilmesi,
• Paketleme
İdari etkinlikler
• Bütçe denetlemeleri,
• Gelişimin ve koordinasyonun izlenmesi
• Sergi alanındaki organizasyon detayları
Sonuçlar:
• Serginin taşınması ve yerine yerleştirilmesine hazır duruma gelmek.
V.3. İşlevsel aşama
Ürüne yönelik etkinlikler
• Sergileme malzemesinin taşınması ve açılması
• Malzemenin yerleştirilmesi
• Serginin açılışı
• Serginin düzenli olarak halka açık tutulması
• Eğitici ve sosyal yan etkinlikler,
• Serginin güvenliğinin sağlanması.
İdari etkinlikler
• Harcama raporu,
• Sergi personelinin ve sergi sırasındaki hizmetlerin idaresi
Sonuçlar
• Serginin hedeflerinin gerçekleşmesi,
• Serginin yıpranması konusunda önlem alınması.
Bitiş
Ürüne yönelik etkinlikler
• Serginin sökülmesi
• Serginin geri döndürülmesi ya da depolanması
İdari etkinlikler
• Hesapların kapatılması
Sonuçlar
• Serginin bitişi.
10
V.4. Değerlendirme Aşaması
Ürüne yönelik etkinlikler
• Serginin değerlendirilmesi,
• Hazırlık aşamalarının değerlendirilmesi.
İdari etkinlikler
• Bir değerlendirme raporu hazırlanması
Sonuçlar
• Bitirme raporu,
• Serginin geliştirilmesine ve yeniden açılabilmesine yönelik öneriler.
Eylemin ilk adımı bir konu ve kurgu oluşturulmasıdır. Bu kapsamda toplanan nesnelerin belirli
mantıklar içinde (tür, tarz, boyut, tarih vb) bir araya getirilmesi ikinci etaptır. Sergilemenin
bileşenlerinden en önemlisi kurgu ve bu kurguya uygun toplama yaklaşımıdır. Dolayısıyla bir
sergi hazırlığı sırasında öncelikli olarak karar verilmesi gereken konu serginin mesajı ve
niteliğidir. Mekan uyumu ve seçimi konusu ise sonrasında gelir. Mesajın ve konunun tespit
edilmesi aşamasında ise serginin hazırlanmasını gerektiren nedenler, serginin hedef kitlesi
(Bkz. Hedef Kitle), sergide kullanılacak malzeme gibi soruların cevaplarının bulunması
gerekir. Bu serginin kavramsal planını oluşturacaktır.
İlk planın ardından sergiye bir hikaye yazılması söz konusudur. Bu kısa bir senaryo
niteliğindeki sinopsis ve onu izleyen daha uzunca bir metin gerektirir. Sergide panolar
üzerinde grafik anlatım kullanılması düşünüldüğünde, panoların üzerine gelecek metinlerin
yazımı işi ortaya çıkar. Bu metinlerin kısa, anlaşılır ve kolay okunur olmasında yarar vardır.
(Bkz. Metin Yazımı Bölümü) Yine panoların üzerine gelecek görseller metinlerle
ilişkilendirilerek seçilir. Görsel toplama aşamasında konunun niteliğine göre, fotoğraflar,
çizimler, illüstrasyonların hazırlanması, çoğaltılması, yaratılması gerekir.
Seçilen konu hakkında öncelikle bir “hikaye” yani tanımlayıcı ve izlenme kurgusunu
kolaylaştırıcı bir metin yazılmalıdır konusu daha önce gündeme gelmişti. Bu “hikaye”
çerçevesinde yazılı metni canlandırmaya yönelik malzeme arayışları doğru ve eksiksiz
bilgi derlemesinden geçer. Bilgi kaynakları kitaplar (dolayısıyla kütüphaneler), kayıtlar,
mektuplar ve raporlar (resmi, yarı resmi, özel kurum ve kuruluşlardan temin edilebilir, kişi
ve/veya aile arşivleri olabilir), birinci elden ya da yazılı kaynaklardan yorumlanabilecek
fotoğraf, illüstrasyon, çizim vb. (aile arşivleri, albümleri, koleksiyonlar), sözlü tarih
çalışmaları (bkz. Tarih Vakfı, Sözlü Tarih Kılavuzu) olarak özetlenebilir. Kuşkusuz
seçilen konunun niteliğine göre yerinde yapılacak gözlemler, deneyler, yüzey
araştırmaları, hatta arkeolojik sondajlar gibi daha uygulamaya yönelik ve bilimsel
yöntemlerden de bahsedilebilir.
Bilgi birikimi ve bilgi toplama süreçleri sonsuz olabilir. Dolayısıyla serginin hazırlanması
için belirli çerçevelerin başlangıçtan itibaren çizilmesinde yarar vardır. Nerede
durulacağının bilinmesi bu süreçleri kolaylaştıracaktır. Araştırmalar esnasında çıkan çok
çarpıcı bilgiler ve malzemelerin küçük eklentilerle dahil edilmesi kaydıyla, sergilenecek
konunun dolayısıyla da bilgi/malzeme derlemelerinin sınırları belli olmalıdır. Süreleri
kesin tutularak, bu kısıtlamalara uyulmalıdır.
Tüm bu profesyonellik gerektiren şartlar göz önüne alındığında yerel ve bir anlamda
amatör bir girişimle hazırlanacak serginin malzemesi toplanırken risk faktörünü asgariye
indirmek doğru olacaktır. İki ya da üç boyutlu orijinal malzeme toplanırken dikkat
edilmesi gereken noktalar şöyle özetlenebilir :
13
• Malzeme için bilgi fişleri hazırlanması : Kimden, hangi tarihte, nasıl bir fiziksel koşulda
alındığı, malzemenin adı ve tanımı, boyutları, varsa hasarının belirtilmesi.
• Teslim fişi : Yukarıdaki tanımların da yer aldığı, kim tarafından kimden teslim
alındığını ve ne zaman iade edileceğini bildirir belge.
• Depolama : Toplanan malzemenin bir arada ve uygun atmosfer koşullarında
biriktirilmesini sağlayacak bir yer tespiti. Bu yerin sorumluluğunun ve güvenliğinin
sağlanması.
• Belgeleme : Malzemelerin fotoğraflanarak arşiv belgesi oluşturulması. Gerekli
durumlarda çizimlerinin de yapılaması.
• Arşivleme : Yukarıda belirtilen maddelerden sağlanan kayıtların ve fotoğrafların
ilerideki çalışmalarda kullanılabilmesi ve yapılan çalışmadan iz bırakabilmesi için
sistematik bir biçimde düzenlenmesi.
Toplanan bilgilerin (metinlerin) ve görsellerin bir araya getirilmesi işi üretime yönelik tasarım
süreçlerinin başlangıcıdır. Bunların bilgi panoları üzerine dağılımı serginin iki boyutlu
malzemesini oluşturacaktır. Sergide yer alan nesnelerin düzenlenmesi, gerekiyorsa vitrinlere
konulması ya da kaidelere oturtulması, etiketlenmesi, güvenlik önlemlerinin alınması gerekir.
Mekan içinde fiziksel düzenlemeler, bölümlemeler, taşıyıcı birimler, oturma birimleri,
ışıklandırma için sistemler, teknolojik medyalar kullanılıyorsa, bunların bağlantıları ve estetik
düzenlemeleri sergi hazırlık aşamalarında yer alır ve ileride detaylandırılacaktır.
16
Kuşkusuz küçük çaplı sergilerde yukarıda ideal işleyiş şekliyle verilen ekipler daha organik
bir yapı gösterebilirler. Serginin çalışma ekibi, birden fazla işlev üstlenebilir. Yine de ekipte
yer alan kişilerin belirli sorumluluklar taşıması, iş hacmini genişleteceği gibi zamandan da
tasarruf sağlayacaktır.
17
• Kelimeler : İşitsel ya da görsel olarak sözcüklerin anlamlı bir bütün oluşturması,
algılanması en zor kurgulanan ve en zor kavranan aktarım bölümüdür.
• Duyular : Tat, dokunma, koklama, işitme gibi duyuların harekete geçirmesiyle doğrudan
ve tamamlayıcı bir anlatım sağlar.
• Görüntüler : En geçerli ve direkt anlatım yoludur. Hatırlanması en kolay ve akılda tutması
en uzun süren, mesajın yorumuna, anlamlandırılmasına izin veren bir gösterimdir.
Sergileri anlama ve algılamanın bağlı olduğu bazı etkenler mevcuttur. Bunlar hedef kitlenin
belirlenmesinde de rol oynayan ayırımlardır.
• Kültür-eğitim
• Din
• Fiziksel özellikler
• Psikolojik özellikler
• Sosyo-ekonomik konum
• Yaş
Değişik ziyaretçi tiplerinin algılamalarına göre, bir serginin tasarımında göz önüne alınması
gereken bazı noktalar:
• Sergi mekanının hava, güvenlik, dolaşım açısından uygun olması,
• Sergilemelerde orijinal malzeme “gerçek nesneler” kullanımının ön plana çıkması,
• Sergilemelerin sosyo-kültürel açıdan hitap edilen kitleye uygunluğu,
• Canlı renkler, geniş grafik yüzeyler, farklı şekiller ve bir süreç izleyen görsel malzemelerin
izleyicinin dikkatini çekmek için kullanılması,
• Hikayesel kurgusu olan grafik anlatımların kullanılarak, izleyicinin entelektüel etkinliğe
yöneltilmesi,
• Nesnelerin belirli bir hikaye ve kurgu çerçevesinde sergilenmesi,
• Görsel malzemenin, ses, koku, doku ve tatla zenginleştirilmesi,
• Metinler, etiketler yazarken ya da sözlü anlatım medyaları kullanırken, didaktik
yöntemlerden kaçınılarak, izlenmesi kolay anlatımlara yönelinmesi
olarak sıralanabilir.
18
• Serginin konseptinin belirlenmesi,
• Fikir geliştirme toplantıları,
• Sergi ekibinin amaç ve mesajları belirlemesi,
• Yazılı belgelerin toplanması, bibliyografya araştırması,
• Sergileme malzemelerinin derlenmesi,
• Sergileme malzemeleri listesi,
• Görsel malzeme listesi,
• Sergileme malzemesi ve anlatım metinleri ilişkisinin kurulması,
• Başlıklar, alt başlıklar, etiketler ve bölümlerin düzenlenmesi,
• Metin yazımları,
• Görsel ve yazılı malzemenin grafik anlatıma uyarlanması.
IX.1. Okunabilirlik
Serginin metin uygulaması aşamasında kullanılan yazı karakterlerinin, boyutlarının özenle
seçilmesi gerekmektedir. Bilgilendirme metinlerindeki cümlelerde 25 kelimeden fazla
olmaması genel bir okunabilirlik kuralıdır.
Yine teknik okunabilirlik ölçütlerinde standart bir metne sergi esnasında 60 ila 90 cm’den
bakılacağı göze alınarak 24-36 punto karakter, etiketlere ise 14-24 punto karakter düşünmek
gerekir. Bir yetişkinin dakikada ortalama olarak 250-300 kelime okuyabildiği bilinmektedir.
Bir başka istatistik de ziyaretçilerin sergi nesneleri ve panoları önünde ortalama 20 saniye
geçirdiklerini gösterir. Buna göre bir bilgi metninin 75-150 kelime arasında yazılması
uygundur.
Görsel anlamda açık renk zemin üzerine koyu renk yazıların daha kolay okunabildiği, başlık,
alt başlık, metin türlerinde farklı karakterler kullanmanın yazının okunabilmesinde hareketlilik
yaratarak, ilgi çektiği bilinmektedir.
Serginin görsel algısına ilişkin noktalar : Görsel algının ön plana çıktığı sergilerde sunumun
tasarlanması için tonlama, renk, doku, denge, çizgi ve form öğelerinin uyumu sağlanmalıdır.
19
Tonlama : Açıklık ve koyuluk niteliğidir. Koyu renkler ağır görsel değerler, açıklar hafif
değerler yansıtır. Bu tonlamalar yönlendirme, ilgi çekme ve geri planda kullanım açısından
önemlidir.
Renk : Algı ve tanım anlamlarını vurgulamak amacıyla renklerden yararlanılır. Renk
seçiminde fiziksel karakteristikler göz önüne alınmalıdır. Işıkla rengin bileşimi hareket
yaratacağı gibi üç boyutlu algılama illüzyonu da verir. Konu seçimimin ve serginin iletişim
ilkelerinin yaratmak istediği efektler renklerle elde edilebilir.
Doku : Yüzeyin algısı ile ilişkilidir. Obje bazlı düzenlemelerde dikkate alınması gereken bir
konudur.
Denge : Görsel eşitlik, simetri, asimetri seçeneklerini ifade eder. Yerleştirmenin algısal
yükünün dağılımındaki çeşitlenmedir. Serginin nesnel kütlesinin odaklanması ve
vurgulanmasında önem kazanır.
Çizgi : Düzlem kalitesidir. İki ve üç boyutlu anlatım öğelerinin birbirini izler konumuna denk
gelir. Grafik anlamda gerçek tanımıyla kullanılan çizgi nosyonu da serginin algılanması ve
okunmasındaki önemli noktalardandır.
Şekil : Mekansal ya da fiziksel elemanların içerdiği bütünlüktür. Tek tek anlam ifade eden
parçaların sentezinden ulaşılan serginin genel algısında önem kazanır.
Sergi tasarımında insan faktörü : Gerek grafik düzenleme, gerekse mekan düzenlemesi
konularında birincil olarak göz önüne alınması gereken nokta, ergonomi uyumudur.
Okunacak malzememin ortalama göz seviyesinde olması, üç boyutlu nesnelerin çok açılı
seyre uygun yerleştirilmesi, renk, ışık, şekil kontrastlarının algılanması, sergi düzeninde
fiziksel hareketlilik serbestisinin sağlanması gibi konuları kapsar. Sergi elemanları arasında
görsel algıya ve fiziksel etkileşime olanak tanıyacak boş alanlar, yazı renkleri ve karakterleri
gibi konular tasarım sırasında detaylarıyla değerlendirilmelidir.
Sergileme kriterlerinde kullanılan standart insan ölçüleri şöyledirvi:
Pozisyon Kadın Erkek 8 yaşında çocuk
Boy 162,5 cm 177,8 cm 129,5 cm
Omuz genişliği 50,8 cm 50,8 cm 30,4 cm
Kolların öne uzandığı konum 83,8 cm 91,4 cm 64,7 cm
Kolların yana uzandığı konum 204,4 cm 227,3 cm 160 cm
Kolların yukarıya kalktığı konum 167,6 cm 182,8 cm 152.4 cm
Dönme çapı 121,9 cm 121,9 cm 91,4 cm
Göz seviyesi 160 cm 170,1 cm 121,9 cm
Oturma yüksekliği 38,1 cm 45,7 cm 33 cm
Tekerlekli sandalye genişliği 63,5 cm 63,5 cm 63,5 cm
Tekerlekli sandalye uzunluğu 107,9 cm 107,9 cm 107,9 cm
Tekerli sandalyede göz seviyesi 111,7 cm 124,4 cm 91,4 cm
İnsan ölçeğinin sergiyle oranındaki önem özellikle dar mekanlarda yapılacak sergilemelerde
ortaya çıkar. Geçici ve gezici sergilerin çoğunlukla sabit olmayan mekanlara uyarlanması
gerekebileceğinden sergi tasarımı sırasında standart ölçülerin dikkate alınması gerekir.
20
Geçici sergilerin kullanımı üzerine yapılan araştırma sonuçları sergilerin içeriklerden
tasarımlarına, kurulumlarından algılarına kadar değişik açılardan dikkat edilmesi gereken
öngörüler ortaya atmıştır. Çeşitli konumlardaki sergilerde yapılan uzun inceleme
sonuçlarından bazıları şöyledir.
• Sağ tarafa yönelmek : Ziyaretçilerin sergileri sağdan gezmeye başlamaları,
• Sağ duvarı izlemek : Karşılıklı duvar sergilemelerinde sağdan başlamak,
• Çıkışa doğru daha az izleme : İlgi ve algı azalmasının sergi sonuna doğru artması,
• Çıkışı görebilme : Serginin sonunu ve çıkılabilecek yeri sergi sırasında görebilmek,
labirent tarzından kaçınmak,
• Kısa yol tercihi : Dolambaçlı sergi güzergahlarının kullanılmaması,
• Dinlenme birimleri : Geniş kapsamlı sergilerde oturulabilecek sabit mobilyalar,
• Açılı köşe tercihi : Eğimli ve yuvarlak yüzeyler yerine klasik mimari tanımı içindeki açılı
dönüşlere yatkınlık,
• 90 ve 45 derece tercihi : gerek mekan düzeni, gerekse sergi mobilyalarında söz konusu
temel açıların kullanımı,
• Sağdan sola, yukarıdan aşağıya okuma : Alfabe kullanımıyla ilişkili olmakla birlikte, batı
dillerinde rastlanan tartışmasız yönelim,
• Karanlık çekincesi : Gün ışığı bağımlısı insan doğasının fazla karanlık ortamlarda uzun
süre geçirememesi,
• Renge tepki : Canlı renklerin bir çok kişiyi çekmesi ve parlak renkli alanlara yönelme,
• Yüzeye tepki : Genişlik ve büyüklüğün görsel olarak insanları çekmesi,
• Işığa tepki : Renkte olduğu gibi kişilerin aydınlık noktalara ya da alanlara yönelimi,
• Sergi yorgunluğu : Fiziksel ve düşünsel olarak görsellik yoğunluğu ve alan büyüklüğünün
sergi yorgunluğu olarak adlandırılan fenomeni yaratması,
• 30 dakikalık limit : Yetişkin insan algısının dikkatini toplama süresinin 30 dakikayla kısıtlı
olması,
• Harf karakterleri : Kalın ve büyük harf karakterlerinin daha fazla ilgi çekip, daha çok
okunması.
21
• Işık ve renk huzmeleri kullanımı : İzleyicinin dikkatini çekmek üzere kontrastlar yaratmak,
• Başlık ve büyük yazı kullanımı : Verilmek istenen bilginin hızlı aktarımını, temaları alt
bölümleri, başlıkları algılamada kolaylık sağlamak,
• Çapraz ve eğimli çizgi hatları kullanımı : İnsan gözü çizgileri izlediğinden, çapraz ve
eğimlerin aktif görselliğinden yararlanarak ziyaretçiye izleme güdüsü katmak.
2. Maketler : Daha çok yapısal ya da coğrafi konularda, ölçekli olarak üretilen kopyalardır.
4. Diorama : Ortamı anlatan arka plan 1/1 ölçekli fotoğraf önüne, fotoğrafın devamıymış gibi
uygulanan nesnel tasarım. Üç boyutlu bir tiyatro dekoru şeklinde de algılanır. Durağan bir
kurgudur. Gerçek ortamı anımsatması, anlık olarak yaşatması için uygulanır.
6. Hologram : Hologram görüntünün üç boyutlu olarak yansıtılması anlamına gelir. İki tür
hologram vardır. Video hologram denen teknik üç boyutluymuş algısı yaratılarak
22
gerçekleştirilen sistemdir. Yaygın olmamakla birlikte sergilerde kullanılır. Gerçek hologram
ise, tamamen üç boyut görüntüsü oluşturup, son derece zor ve pahalı bir teknik olduğu için
nadiren üretilebilmektedir.
7. Sorgulama sistemleri : Bilgi aktarımı esaslı olarak, kiosklar ve bilgisayarlarla “web sayfası”
mantığında yazı ve görüntü araştırmasına olanak verir. Bireysel kullanım modülleridir.
9. Hareketli görüntü tablaları : Video-wall, LCD ekran, projeksiyon gibi teknolojilerle “klip”
gösterimleri yardımıyla görsel ortam oluşturmadır.
10. Mekanik bilgi sistemleri : Belirli bir konuyla ilgili “çalıştırma düğmeleriyle” harekete
geçirilen sistemler, fiilen işletmenin mümkün olduğu nesnelerdir.
12. Vitrinler : Sergilenecek malzemenin yapısına, fiziksel ihtiyaçlarına, algısına göre özel
olarak tasarlanması gereken vitrinler genel olarak şöyle gruplanır;
• Orta vitrinler (bağımsız vitrinler) : Herhangi bir düşey yapısal zeminden bağımsız,
kendi kendilerine ayakta duran vitrinlerdir. Düşey ve yatay olarak ikiye ayrılırlar. Yatay
vitrinler üstünden bakılan, 1000mm’yi geçmeyen yüksekliktedirler. Düşey vitrinler ise
göz hizası sınırları içinde sergilenebilecek malzemelerin gerektiğinde katlı olarak
konulduğu yapılardır.
• Duvar vitrinleri : Bir yönden duvara dayanan yatay ya da düşey vitrinlerdir.
• Askı vitrinler : Duvara ya da tavana asılan, zeminden bağımsız monte edilebilen
vitrinlerdir.
• Modüler vitrinler : Birbirine eklemlenebilen ve farklı bütünler oluşturan, aynı
elemanların tekrarı ile elde edilen vitrinlerdir.
23
XII. KORUMA VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
Bunlardan ısı ve bağıl nemin ortam şartlarına göre ölçülmesi ve yapay olarak oranlanması
nesnelerin korunması için gereklidir. Bağıl nem oranı ortamın sıcaklığıyla oranlı olduğundan
ısı değişimleriyle birlikte düşünülmelidir.
Sergilemelerde tarihi ya da eşsizlik değeri olan orijinal nesneler varsa, mekanın sıcaklığı hem
nesneler hem de ziyaretçiler için 18-20 C arası ideal sıcaklıktadır. Sergileme mekanlarında
bağıl nemin genelde %50-55 oranlarında yine artı-eksi %5’lik bir dalgalanmaya sahip olması
gerektiği kabul edilmelidir. Yine genel olarak organik malzemelervii için üst sınır küflenme
tehlikesi nedeniyle %65, alt sınırsa kurumaya karşı %45 olarak tanımlanır. İnorganik
malzemelerinviii bulunduğu ortamın “kuru” olması gerektiğinden önerilen üst sınır %40-45’tir.ix
Işık konusuna gelindiğinde sergilenen orijinal malzemenin zarar görmemesi için önlemler
almak mümkündür. Bilimsel tanımlarıyla ışık hakkında verilecek basit önermeler çözümlerde
24
de yardımcı olacaktır. “Güneş ışınımının ışık olarak nitelendirdiğimiz bölümü, 400-700
nanometre arasındaki mordan kızıla doğru değişen renklerin toplandığı görünür kısım ile,
300-400 nanometre arasında morüstü (UV) ve 760 nanometre üstündeki kızılaltı (IR)
dalgaları kapsar... UV ışınlar, organik malzemelerin kimyasal yapılarını şiddetle bozarlar,
organik ve inorganik malzemelerde başka etkenlerle başlamış tepkimeleri hızlandırarak zarar
verirler. IR ışınlar ise ısı enerjisi kaynağı olma özelliğiyle nem dalgalanmasına yol açarlar.
Organik malzemelerin nem içeriğini ve havanın nem oranını düşürerek kimyasal tepkimeyi
hızlandırırlar...”x
Işık etkilerini asgariye indirecek ışık kaynakları mevcuttur. Aydınlatma elemanları satan
kapsamlı mağazalarda UV ve IR filtreli ampuller bulunmaktadır. Işık ayarlarınnda genel
olarak geçerli seviyeler vardır :
• Yağlı boya, fresk, doğal deri, boynuz, fildişi, lak gibi malzemeler için 150 lux,
• Tekstil ürünleri, halı, kilim, karakalem, füzen, suluboya, gravür, el yazması, kitap, pul,
guaj, işlenmiş deri, bitkisel malzemeler, kürk, zoolojik koleksiyonlar gibi organik bazlı
malzemeler için 50 lux,
• Metal, taş, seramik, değerli taş gibi dayanıklı malzemeler için 400 lux’e çıkan ışıma
miktarları önerilmektedir.
25
a) Nesnelerin güvenliği
Sergilerde nesnelerin güvenliğini tehdit eden nedenler ikiye ayrılır. Kazaren ve kasti olarak
oluşabilecek tehlikeler şöyledir:
• Kasti
Çalma : Sanılanın aksine sergilerden nesne ya da eser çalma oranı gündüz daha
fazladır.
Vandalizm : Nedensiz yere bilinçli olarak sergilenen nesnelere zarar vermektir.
Hilecilik : Sergilenen orijinal nesnelerin yerine kopyalarının konmasıdır.
Terörizm : Genellikle tüm kamusal alanları kapsayan, günümüz koşullarında göz
önüne alınması gereken bir tehdittir.
Şiddet : Sergilerde oluşabilecek arbedeler, sergi konusuyla ilişkili ya da ilişkisiz
tartışmaların şiddetlenmesidir.
• Kazaren
Su baskını : Tesisatla ilişkili sorunlardır. Rutin kontroller gerektirir.
Yangın : Elektrik kontağı, sönmemiş sigaralar gibi diğer tüm yaşam mekanlarını ve
kamusal alanları da kapsayan bir kazadır.
Kırma çarpma gibi kazalar : Tasarımda yerleşim ve konum önlemlerinin yeteri kadar
alınmamasından kaynaklanır.
Dokunma : Ziyaretçilerin nesnelere merak ivmesiyle dokunması, yapılarını
zedeleyebilir.
Kimyasallar : Özellikle temizlik, dezenfeksiyon çalışmalarında kullanılan kimyasal
içerikli malzemeler, nesneler üzerine bilinçli bir şekilde uygulanmazsa zarar verebilir.
Yukarıda sayılan kasti ve kazaren gelebilecek tehditlere karşı iki tür güvenlik sistemi
önerilebilir :
1. Fiziksel koruma önlemleri :
• Bekçi sistemi, kamera ile izleme sistemi
• Vitrinler kilitli, kırılmaz camlı
• Tablolar, özel asma sistem, duvara montajlı, gerektiğinde camlı
• Açıkta sergilemeler için bariyer sistemleri fiziksel, farklı renk, dokularla önlemler
psikolojik
26
• Kablolu sistem : Kapı ve pencere açıklıklarına kablo üzerinden alarm sistemi
• Titreşim dedektörleri : Normalin üzerinde bir titreşimle harekete geçiyor (alan)
• Cam kırılma dedektörleri
• Pasif kızılötesi duyargalar : Vücud ısısına duyarlı, ısı değişikliğini algılama (alan)
• Hareket algılayıcılar : micro dalga ya da ses ötesi sensörlerle hareket tespiti (alan)
• Duman dedektörleri
b) Kişilerin güvenliği
Sergi alanlarında gezenlerin ve çalışanların güvenliği için de iki çeşit önlem düşünülmelidir.
Bunlardan birincisi tüm mekan yapısı ile ilişkili, diğeri ise daha sergi alanına özeldir.
27
Sergilerin sunulması aşamasında doğru zamanlamanın tespiti, toplumsal ilgiyi arttırır ve geri
dönüşü de bir o kadar başarılı olur. Sergini açılması düşünülen dönemdeki diğer benzer
etkinlikler, resmi ve dini bayram ve tatil günleri, festivaller, spor etkinlikleri, fuarlar gibi
güncelliklerin takip edilmesi gerekmektedir. Gezici sergilerin güzergahlarının ve sergi
mekanlarının serginin başından itibaren planlanması, oluşturulan takvim doğrultusunda
serginin taşınma hazırlıkları için de zaman ayrılması doğrudur.
Gezici ve geçici sergilerin işletilmesi yani sunumu aşamalarında dışa yönelik olarak iş
planına alınması gereken bazı noktalar şöyledir.
XIV. SONSÖZ
Araştırmaların, gönüllü emeklerin, düşüncelerin, duyguların ideolojilerin toplumsal görüşe
sunulması, etkin paylaşımının sağlanmasının geleneksel yolu basılı malzemelerdir. Kitaplar,
broşürler, kataloglar kalıcı ve geniş etkili olmakla birlikte dolaylı iletişim yöntemleridir.
Sergilerse birebir etkileşimin temel yöntemidir. Görerek, dokunarak, dinleyerek, hissederek,
belki de en önemlisi istendiği kadar vakit harcayarak, istendiği gibi algılanarak paylaşılan
ortamları sergiler yaratır. Küçük sergiler, sınırları belirlenmiş girişimler devam ettiği takdirde
28
toplanan bilgiler, belgeler, malzemeler, eserler ileride müzelere dönüşecek, korunacak,
saklanacak ve sonraki nesillere bugünü aktarmanın bir yolu olacaktır. Yerel Tarih Grupları
Projesi kapsamında yapılan ve yapılacak her çalışma, kültür, eğitim, tarih bilinci, toplum
bilinci konularında atılmış özgün bir adımdır.
XV. KAYNAKÇA
L’invention des musées, Roland Schaer, 187/Découvertes Gallimard, 1993.
Museum Basics, Timothy Ambrose-Crispin Paine, ICOM-Routledge, 1993.
Eskiçağ kütüphaneleri, Dr. Nuray Yıldız, Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınları, no.3, 1985.
Museum No:174, Des musées qui établissent leurs propres règles, Kenneth Hudson, 1992.
Museum Exhibition, Theory and Practice, David Dean, Routledge, 1994.
Müzeciliği Yeniden Düşünmek, ed.Tomur Atagök, Yıldız Teknik Üniversitesi Yayınları, 1999.
Evaluer l’exposition, Hana Gottesdiener, La documentation française, Paris, 1987.
The best in exhibition design, Edward K. Carpenter, RC Publication, Inc., Rockville, 1994.
Museums and communities, Ed.Ivan Karp, Christine Mullen Kreamer, Steven D. Lavine,
Smithsonian Institution Press, 1992.
i
TDK, Türkçe Sözlük
ii
Makaleden derlemedir (Müze Türleri, Burçak Madran / Müzeciliği Yeniden Düşünmek, ed.Tomur
Atagök, Yıldız Teknik Üniversitesi Yayınları, 1999)
iii
Meydan Larousse Ansiklopedisi, sy 743
iv
Museum Basics, Timothy Ambrose-Crispin Paine, ICOM-Routledge, 1993
v
TD
K, Türkçe Sözlük
vi
Bu ölçüler İngiliz sistemi ve araştırmaları baz alınarak saptanmış olup, uyarlanmaları mümkündür.
vii
Organik malzeme, baz olarak canlı hücrelerden oluşmuş, işlenmiş ya da işlenmemiş ürünler, ör:
dokumalar, deri, yün vb...
viii
İnorganik malzeme, cansız oluşumlar ör : seramik, cam vb...
ix
Bozulma Nedenleri ve Önlemler, Feza Can / Müzeciliği Yeniden Düşünmek, ed.Tomur Atagök, Yıldız
Teknik Üniversitesi Yayınları, 1999
x
age.
29