You are on page 1of 321

Umberto Eco _ GLN ADI

talyan yazar Umberto Eco 64 yanda. 1971 ylndan bu yana Bologna niversitesinde gstergebilim
dalnda profesr. Edebiyat eletirmenlii, tarih ve iletiim konularnda yazlar yazyor. Gln Ad ve
Foucault Sarkac ile nlenen yazar, bir dnem de talyan RA televizyonunda kltr programlar
ynetmenlii yapt.

AIKLAMA

Umberto Eco, bu romann yaratt geni yanklara yant olarak, Alfabeta dergisinin Haziran 1983 tarihli
49. saysnda, Sonras (Postille) balkl bir yaz yaymlamtr. Eco, bu yazsnda, Gln AdCnm yazl
srecini anlatmakta, romana eitli ynlerden aklk getirmektedir. Gerek bu bakmdan, gerekse
Eco'nun roman anlayn ortaya koymas bakmndan (bir anlamda, roman stne bir deneme
saylabilecek) bu ilgin yazy kitabn sonunda bulacaksnz.

CAN YAYINLARI

MANASTIR

K - Hastane J - Hamam A - Aedificium B - Kilise D - Avlu

F - Yatakhane

H - Toplant Salonu

M - Allar

N - Ahrlar

R - Demirhane

DOAL OLARAK, BR ELYAZMASI

16 Austos I968'de Vallet diye bir rahip tarafndan kaleme alnm bir kitap geti elime: Melk'li, Dom
Adso'nun, Dom J. Ma-billon'un basksndan Franszcaya evrilmi elyazmas (Presses de l'Abbaye de la
Source, Paris, 1842). Gereklen olduka yoksul taih-Asel bilgilerin eklendii bu kitabn, Benedikten
tarikatnn tarihine ilikin ok ey borlu olduumuz, on allna yzylda yaam byk bilgin tarafndan
bulunmu olan, on drdnc yzyla ait bir elyaz-masnn tpks olduu ne srlyordu. Bu bulgu
(kronolojik sraya gre nc olan kendi buluumdan sz ediyonm), sevdiim birisini beklemek zere
Prag'da bulunduum srada beni neelendirdi. Alt gn sonra Sovyet birlikleri talihsiz kenti istila ettiler.
ansm yolunda gitti: Linz'de Avusturya smana ulatm; oradan Viyana'ya gidip beklediim kimseyle
bulutum ve birlikle Tuna boyunca yukar ktk, .

Byk bir dnsel cokuyla, bylenmi, Melk'li Adso'nun korkun yksn okuyordum; kendimi
kitaba ylesine kaptrmtm ki, yumuak bir kalemle stne yazmas ok zevkli olan Pupele-rie Joseph
Gilbert'dcn alnma o byk defterlerden birkan bir rpda kitabn evirisiyle doldurdum. Bylece Melk
yaknlarna geldik; rman dirsek evirdii bir yerde, bir tepe stnde, yzyllar bo-yunc birok kez
restore edilmi olan gzelim Slift hl ayakta duruyordu. Okuntu tasarlayabilecei gibi, manastrn
kitaplnda Adso'nun elyazmasnn izine rastlamadm.

Salzburg'a varmadan nce, Mondsee kysnda kk bir otelde, trajik bir gecenin ardndan, yol
arkadalmz birden sona erdi ve kendisiyle birlikte yolculuk etmekte olduum kii, Abbe Vallet'nin
kitabm da alarak anszn yok oldu; ktlnden deil, ilikimizin dzensiz ve anszn bitmesinden
tr. Bylece, elimde elyazsyla yazdm defterler, yreimde kocaman bir boluk kald.

Birka ay sonra, Paris'te, aratrmam derinletirmeye karar ver-

dim. Franszca kitaptan kardm birka nottan, kaynaa, olaanst ayrntl ve kesin bir yollama
kalmt elimde:

Vetere analecta, ive collectio vetenm aliquot opem & opucculorum omnis generis, varminum,
epistolarum, diploma-ton, epitaphiorum, &, cum itinere gemanico, adaptationibus aliquot
disquisitionibus R.P.D. Joannis Mabillon, Presbiteri ac Monachi Ord. Sarcti Benedicti e Congregatione S.
Mauri. - Nova Editio cui accessere Mabilonii vita aliquot opuscula, scilicet Dissertatio de Pane
Eucharistico, Azymo et Feimenta-tio, ad Eminentiss. Cardinalem Bona. Subjungitur opusculum
Eldefonsi Hispaniensis Episcopi de eodem argumentum Et Eusebii Romani ad Theophilum Gallum
Epistola, De culm sanctorum ignotonun, Parisis, apud Levesque, ad Pontem S. Michaelis, MDCCXXI,
cum privilegio Regis.

Bibliotheque Sainte Genevieve'de, Vetera analecta'y/ hemen buldum; ama bulduum basknn,
betimlemeden iki ayrnt bakmndan farkl oluu artt beni: nce "Montalant, ad Ripam P.P. Au-
gstinianonm (prope Pontem S. Michaelis)" diye belirtilen editr ve iki yl sonrasn gsteren tarih. Bu
analecta, Melk'li Adso ya da Adson 'un herhangi bir elyazmasn kapsamyordu - tersine, dileyenin
denetleyebilecei gibi, bunlar, ksa ya da orta uzunlukla metinle* lin bir araya getirilmesinden
oluuyordu; oysa Vallet'nin kopya etlii yk birka yz sayfa tutuyordu. Ayn zamanda, nl ortaa
uzmanlarna, rnein sevgili, unutulmaz Elienne Gilson 'a bavurdum; ama tek Vetera analecta'lann
Sainte Genevieve'de grdklerim olduu akt. Passy yaknlarnda, Abbaye de la Source'a hemen bir
ziyaret ve arkadam Dom Ante Lahestedt'le bir konuma, manastrn basmevinde Abbe Vallet diye
birinin kitap bastrmadna (byle bir bas/nevinin de var olmadna) inandrd beni. Fransz
aratrmaclarnn gvenilir yaamyksel bilgi konusundaki savrukluklar nldr; ama bu durum usun
alabilecei her trl karamsarln da tesine geiyordu. Elime gemi olan kitabn uydurma olduunu
dnmeye baladm. Artk Vallet'nin kitabn da yeniden elde edemez-

10

dim (ya da en azndan, onu benden aln olan kimseye gidip geri isteyemezdim). Elimde notlarmdan
baka hibir ey kalmamt; onlardan da kuku duymaya balyordum.

Baz byl anlar vardr, byk fizik aba ve youn drtsel heyecan anlar; gemite tanm
olduumuz kimselerin sanrlan belirir yle anlarda ("en me restraant ces details, j'en suis me de-

mander s'ils sont reels, ou bien si je les ai reves"'. Daha sonra, Abbe de Bucquoy'mn gzel
kitaplndan rendiime gre, henz yazlmam kitaplarn da sanrlan vardr.

Yeni bir ey olmasayd, Melk'li Adso'nn yksnn nereden kaynaklandn belki de hl dnyor
olurdum; 1970'te, Buenos vres'te, Corrientes'te, o byk caddenin nl Patio del Tangosunun olduka
yaknnda, kk bir sahafn raflarna gz gezdirirken, Milo Temesvar'n, Satran Oyununda Ayna
Kullanlmasna Dair

... I'_. adl kitapnn standart spanyolca bir nshasna rastladm. Apo-calittici e integrati adl
yaptmda, bu yazarn daha sonra yaymlanan I venditori di Apocalisse'.wVi/ eletirirken, bu kitabn
adn (ikinci elden) anma olana bulmutum daha nce. Ank bulunmas olanaksz olan, Grc dilindeki
zgn yaptn Tiflis, 1934) talyanca eviriiydi bu; kitapta, Adso'nn elyazmasndan birok alnl
grmek artt beni; ama bunlarn kayna ne Vallel'ydi, ne de Mobillon; Peder Athanasius Kircher'di
(ama hangi yapt?) Daha sonra -adn anmamay uygun bulduum - bir bilgin (ezbere dizinler
alntlayarak), byk Cizvit'in, Melk'li Adso'nn hi szn etmediine dair gvence verdi bana. Ama
Temesvar'n sayfalan gzlerimin nndeydi; aktard olaylar da Vallel'nin efyazmasndakilee tpatp
uyuyordu (zellikle labirentin betimlemesi kukuya yer vermiyordu). Daha sonra Beniamino Placido2 ne
yazm olursa olsun, Abbe Vallet diye biri yaamt; kesinlikle Melk'li Adso da.

Bundan, Adso'nn anlarnn, doru olarak, anlatt olaylarla ayn.nitelii paylat sonucunu kardm.
Bata yazarn ad, en sonunda da, Adso'nn caymak bilmez bir titizlikle suskun kald ma-nastnn yeri
olmak zere, birok glgeli gizeme brnmt bu an-

1. "Bu ayrntlar anmsadm zaman, kendi kendime onlarn gerek mi olduunu, yoksa onlar
dlediimi mi sormak gereini duydum." (cv.)

2. La Repubblica, 22 Eyll 1977.

11

,*

lar. Kestirimler, Pomposa ile Conques arasnda, belli belirsiz bir alan tasarlama olana veriyor bize;
byk bir olaslkla buras Apeninler'in srtnda, Piemonte, Liguria ve Fransa arasnda (yani Lerici ve
Turbia arasnda) bir yer. Betimlenen olaylarn getii dneme gelince, 1327 Kasm'nn sonunda oluyor
olaylar; te yandan, yazarn bunlar ne zaman yazd kesin deil. 1327 ylnda kendisinin bir mez
olduuna ve anlarn yazd srada lme yakn olduunu sylediine baklrsa, elyazmasnn, on
drdnc yzyln son on ya da yirmi yl iinde yazldn kestirebiliriz.

yi dnlrse, beni, elimdeki, on drdnc yzyln sonuna doru bir Alman rahip tarafndan Latince
yazlm bir yaptn on yedinci yzyl Lalincesiyle yaplm nshasnn, ak seik olmayan, neo-Gotik bir
Franszca kopyasnn talyanca kopyasn yaymlamaya gtren nedenler olduka azd.

Her eyden nce, nasl bir slup kullanmalydm? O dnemin talyanca rneklerini izleme eilimini,
tmyle gerekesiz olduundan, bir yana brakmalydm; Adso yalnzca Latince yazmakla kalmyor;
kltrnn (ya da onu etkiledii aka grlen manastrn kltrnn) ok daha eskiye gittii
anlalyor; bu kltrn, ge ortaa Latince geleneine balanabilen bilgi ve slup sslemelerinin
yzyllar boyu oluan bir toplam olduu ak. Adso, yerli konuma dilinin evrimine kapal kalm,
betimledii kitapln iinde barndrd sayfalara bal, 'renimini pederler ve aratrmaclarn
metinleri stnde yapm bir rahip gibi dnp* yazyor; yks (saysz zihin karklklar ve hep
kulaktan dolma anlatt, on drdnc yzyl olaylarna yollamalar dnda), dil ve bilimsel alntlar
bakmndan, on ikinci ya da on nc yzylda yazlm olabilirdi.

te yandan, Vallet'nin, Adso'nun, Latince'sini, kendi neo-Gotik Franszca'sna evirirken, bir lde
zgrce davrandna kuku yok; hem yalnzca slup bakmndan deil. rnein kiiler bazan otlarn
erdemlerinden sz ederken, yzyllar boyunca birok deiiklie uram olan, Albertus Magnus'a
yorulan gizler kitabna ak yollamalar yapyorlar. Adso'nun bu kitab bildii kesin, ama onun bu kitabn,
gerek Paracelsus'un formllerini, gerekse Albertus'un Tudor dneminden kald kuku gtrmeyen bir

12

basksndan1 yapld aka anlalan ekleri gereinden ok szc szcne yanstan blmlerini
alntlad gereini deitirmez bu. te yandan, Vallet'nin, Adso'nun elyazmasn kopya etmekte
olduu(?) srada, Paris'te, artk onarlmaz bir biimde bozulmu olan Grand ve Petit Albert'/r bir on
sekizinci yzyl bask^ snn dolamakta olduunu daha sonra donladm. Ne olursa olsun, Adso ya da
tartmalarm anlatt rahiplerin yorumladklar metnin, notlar, erhler ve eitli eklerin yansra, daha
sonraki aratrmalar zenginletirecek aklayc notlar da kapsamadndan nasl emin olabilirdim?
. Son olarak, Abbe Vallet'nin kendisinin, belki de o dnemin or-

sr tamn korumak iin, evirmeyi uygun bulmad blmleri Latince olarak m brakmalydm? Byle
yapmak iin, belki de yararlandm kaynaa yersiz bir ballk duygusundan baka kesin gerekeleri

'I yoktu... Arlktan kandm; ama bir lde olduu gibi braktm onlar. Korkarm bir Fransz
kahraman tantrken ona, "Parbleu!"

ve "La fenme, al! la femme!" dedirten kt romanclar gibi davrandm ben de.

Sonu olarak iim kukularla dolu. Cesaretimi toplayp Melk'li Adso'nun elyazmasn sanki sahiymi gibi
niin sunduumu gerekten bilmiyorum. Bir sevdalanma diyelim. Ya da, dilerseniz, kendimi saysz eski
saplantlardan kurtarmann bir yolu.

Metni hibir aclk kaygs gtmeksizin yazyorum. Abbe Vallet'-

';' nin kitabn kefettiim yllarda, insann yalnzca imdiki zamana kar bir ykmllkten lrii
dnyay deitirmek iin yazmas gerekliine

; dair yaygn bir inan vard. Aradan on yl akn bir sre getikten sonra

i salt yazma sevgisinden trii yazabilmek (en yce saygnla yeniden kavuturulmu olan) yazn
adamnn avuntusu imdi. Bylece ben de Melk'li Adso 'nun yksn,yalnzca anlatma tad iin
anlatmakta kendimi zgr hissediyorum ve (usun uyannn, uykusu srasnda retmi olduu tm
ucubeleri kard gnmzde) bu yknn, zaman iinde

. Liberaggrcgationisseu libersccretontmAlberti Magni, Londinium. juxtapontemc|uivulgariter
diciturFletebrigge, MCCCCLXXXV.

2. Les admirables secrets dAlbert le Grand, L Lyon; Chez les Heritiere Berragos, Fratres, l'En-seigne
d'Agrippa, MDCCLXXV; Secretsmerveilleuxde la Magie Naturelleet Cabalislique du Petit Albert, A Lyon,
ibidem, MDCCXXIX.

13

llemezuzaklkta,gnmzleherhangibirbantdanylesinegr-kemli bir biimde arnm,
umutlarmza ve kesinlemelerimize zamanla ilintisiz yabancln grmekle yreim yatyor ve
avunuyorum.

nk kitaplarn bir yks bu; gndelik kayglarn deil ve bu yky okumak bizi Kempis'li byk
taklitiyle1 birlikte "In omnibus requiem quaesivi, et nusquam inveni nisi in angulo cum libro"2 demeye
gtrebilir.

5 Ocak 1980

1. 1379 (80?) - 1471 yllan arasnda yaam Alman mistik yazar Thomas Kempis. sa'nn Tak/idi adil
kitabndan tr, Eco ondan "byk takliti" diye sz ediyor. (ev.)

2. "Her eyde erin aradm, ama hibir yerde bulamadm; bir kitapla ekildiim keden baka."
(ev.) ,

14

NOT

Adso'nun elyazmas yedi gne ayrlm; her gn de, dua saatlerine denk den dnemlere. nc kii
azndan yazlm alt-balklar olaslkla Vallet tarafndan eklenmitir. Ama bu alt-ba-lklar okuru
yneltmek bakmndan yararl olduundan, o dnemin halk dili yaznnn ounda rastlanan kullanma
da uzak dmediinden, onlar karmay uygun bulmadm.

Adso'nun kanonik saatlere bavurmas beni biraz bocalatt; nk bunlarn anlam yere ve mevsimlere
gre deimekle kalmyor; byk bir olaslkla, Ermi Benedict'in Kural'da saptad ynergelere, on
drdnc yzylda tam bir kesinlikle uyulmuyordu.

^ Bununla birlikte, okura yol gstermesi bakmndan, aadaki emann gvenilir olduuna
inanyorum. Bu ema, bir lde metinden, bir lde de, ilk Kural'in, Edouard Schneider tarafndan,
Les Heures benedicnes (Paris, Grasset, 1925)'deki manastr yaamnn betimlerriesiyle
karlatrlmasndan karlmtr.

Matttino (Geceyars) (bazan Adso buna eski deyimle Vgilae de demektedir.) Gecenin 2.30'uyla 3'
aras.

Laudi (Alacakaranlk) (daha eski gelenekte Matutini denirdi.) Sabahn 5'iyle 6's aras: tanyeri
aarrken sona erer.

7.30'a doru, gndouundan az nce. 9'a doru.

le (rahiplerin tarlada almadklar bir manastrda, kn, ayn zamanda le yemei vakti).

leden sonra saat 2'yle 3 aras. 4.30'a doru, gnbatm (Kural, karanlk basmadan akam yemei
yenmesini ngrr). 6 dolaylar (rahipler saat 7'den nce ya-

_________________ tariar)1

1. Kanonik saatlerin bizde tam karlklar olmadndan, Latince kkenli szcklerin etimolojik
anlamlarna her zaman uygun dmese de, Trke karlklarn seiminde, bu saatlerin belirledikleri
zaman esas alarak, bunlara olabildiince denk decek zamanlan belirleyen szckleri kullandm.
(ev.)

Prima (Tanskm) Terza (Sabah) Sesta (le)

Nona (kindi) Vespro (Gnbatm)

Compieta (Akam)

15


Saatlerin hesaplanmas, kuzey talya'da, Kasm sonunda, gnein yaklak 7.30'da doup leden
sonra 4.40'ta batmas esasna dayanmaktadr.

16

'GULUN ADI' ZERNE

Umberto Eco ve Gln Ad

talya'da, Bologna niversitesi'nde retim yesi, semiolog, tarihi, filozof, estetiki, ortaa uzman
ve James Joyce stne derin aratrmalar yapm ok ynl bir bilim adam olan Umberto Eco'nun bu
ilk roman, talya'da ilk yaymlanndan (1980) bu yana tam on kez basld; yirmiyi akn dile
evrildi; tm dnyada olaanst bir ilgi uyandrd; yanklar hl sryor. Gln Ad'nm baarsnda,
kukusuz, amzda, Rnesans'tan bu yana allagelenin dnda bir yaklamla -zellikle kentleme ve
dolaysyla kentsoylu snfnn ortaya k ve demokratik kurumlarn oluum sreci asndan- gittike
arlan bir ilginin odak noktasn oluturan ortaa konusunda Eco'nun derin ve dolaysz bilgisinin byk
pay var. Gerekten de Eco gnmz yalnzca televizyon araclyla tandn, ,ysa ortaa
dorudan, dolaysz olarak bildiini sylyor. Tam anlamyla ve her bakmdan ortaa dnyasn
yanstmakla birlikte, Gln Ad kesinlikle ada bir roman. Okura o ala amz arasnda kanlmaz
analojik balar kurmay esinliyor. Geri Eco romann tasarlarken alegorik bir dnceden yola
kmadn belirtiyor; ancak Gln Ad'mn, on drdnc yzyl yerine on ikinci yzyla ilikin olsayd da,
o yzyln sorunlaryla yzylmzn sorunlar arasnda gene de koutluklar kurulacan, giderek, ta
ana ait bir kitap yazm olsayd bile, o ala amz arasnda binbir benzerlik bulunacan, nk
gemii ada bir kimsenin gzyle grmeden, tarih biliminin sz konusu olamayacan sylyor.
rnein terrizmin dinsel, mistik bir olgu olduunu, Marksizmle hibir ilikisi olmadn, okurun
amzla ortaa arasnda bu adan koutluk kurmasnn nedeninin bu olduunu ne sryor. Tm
bunlarn yamsra ve her eyden te, Gln Ad'm bylesine nemli klan, onun zgn ve a-

Gln Ad

17/2

da romana yepyeni bir uzun soluk getiren bir roman olmas: bir anlamda, ortaa art alannda gelien
bir tarihsel roman, bir anlamda da ustaca kurulmu polisiye bir yk ve en nemlisi, olaanst bir dil
ve sanat yapt.

Hristiyanlk ve dolaysyla Bat siyasal ve genel tarihinin dnm noktalarndan biri olan, Papa ile
mparator arasndaki atama yetkisi savamnn aamalarndan birini oluturan bir zaman diliminde
geiyor olay: 1327 Kasm'nn son haftasnda, Kutsal Roma mparatoru Bavyerah Ludwig'in Paris'i
kuatp Roma'ya doru inmeye balad srada, Papa XXII. Ioannes, Perugia Ruhan Meclisi'nde, sa'nn
hibir mal varlna sahip olmadn ne srm olan Fransiskenlerin bakan Cesena'l Michele'nin
Avignon'a, yanna gelmesini istemektedir. Tpk yirmi yl nce yenilgiye uratlm ve yaklm olan,
Rebello danda karargh kurmu Dolcino'-nun silahl eteleri gibi, sapkn Fransiskenler de
kovuturulmak! a, yaklmakta, ateleri tm talya'y ve Fransa'y a bomaktadr. Eco'nun, Gln Ad
adl romannn -ya da Melk'li Adso'nun gizemli elyazmasnn - konusunu oluturan olaylar, yukar
talya'da bir manastrda, byle bir dinscl-siyasal art alanda geliiyor. Melk'li Adso, "nazik" ve ak seik
olmayan diplomatik bir grevle bu manastra gnderilen Baskerville'li William'a elik eden bir
Benediklen mezidir. Baskerville'li William, tanrbilim asndan, inan ve usun bir bileimini yapmak^
iin giriilen tm abalar yadsrken, doa bilimi asndan, bilgiyi dorulanabilir yaantlarn snrlar
dna tarmayan bir ampirist olarak ortaa dncesinde bir dnm noktasn belirleyen Ockham'l
William'in ve Pa-dua'h Marsilio'nun arkadadr. Eskiden sorgucu olan William, manastra varr varmaz
bir dizi gizemli olay zme sorunuyla kar karya bulur kendini: Manastrn grkemli, grkemli
olduunca gizemli ve yaltlm dnyasnda, Papa ve mparator'un temsilcileri arasnda bir uzlama
ortam yaratmak iin yaplacak nemli toplantnn eiinde bir lm olayyla balayan ve yedi gnde
yedi lmle sren, rahipleri ve tm manastr halkn byk bir kayg ve ylgnla salan lmler dizisini
aydnlatmak...

William, kanonik saatlerle belirlenen zaman birimleri iinde meydana gelen olaylarn geliimini byk
bir ustalkla sunuyor ve

18

yedinci gnn (romann da) sonunda, olaylarn dolak ilesini iplik iplik zerek, gizemi akla
kavuturuyor. Bir polisiye roman yazarnn prl prl mantyla, yerinde, ince ipular vererek okurun
olaylarn dokusunu adm adm kavramasn salyor. Hristiyanlk dncesine ilikin kuramsal
tartmalar olaylarn akn kesintiye uratyormu gibi grnse de, gerekte bu tartmalar - ilk bakta
onlara ak seik k tutmasa bile- "merak" esini, ortadan kaldrmak bir yana, hep diri tutuyor.

Konumuyla, mimarisiyle, bir Benedikten manastrnn tm grkemiyle, zellikle kitaplnn zenginliiyle
btn ortaa dnyasna n salm olan bu manastrda, mparator ve Papa'nm temsilcileri arasnda
tartlan sa'nn yoksulluu konusu, gerekte Ki-lise'nin zenginliinin, dolaysyla Kilise'nin siyasal
gcnn (erkinin) tartlmasdr. William'in, dinsel erkle siyasal erkin zdele-tirilmesine kar ne
srd -kukusuz Hristiyan inancndan kaynaklanan- sav, laiklik dncesinin, giderek kuvvetler
ayrm ilkesine varacak olan ada dncenin kklerinin ortaada olduunun bir gstergesi.

Sonu olarak, Eco'nun kitabnn, yalnzca, Sherlock Holmes'-ler, Komiser Maigret'lcrle boy len,
giderek onlar aan stn zek rn bir polisiye yk olarak deil, insanlk tarihinin nemli bir
kesitinde yer alan dnsel atmalarn sunuluu, yazarn kendi szckleriyle, "kitaplardan
szedenbirkitap" olarak, stn yaznsal nitelikleriyle de -tarihsel art alan lkemizi dorudan
ilgilendirmese bile - bizde de okurlarn ok ynl ilgisini uyandracan umuyorum.


Romann ad

Kitabn ilk basksndan yl sonra, Umberto Eco, Alfabe-ta'frd (Haziran 1983, Say 49) yer alan, //
Nome della Rosa'ya ilikin Poslille'de, romanna kaynaklk eden elyazmasnn nasl eline getiine ve
kitabn yazl srecine ilikin ilgin aklamalarn ya-nsra, eitli lkelerden okurlarn kendisine
ynelttikleri sorulan yantlarken, kitabn adna da deiniyor. Gerekten de, ilk bakta artc, ipucu
vermeyen bir ad, "Gln Ad". Eco, bir romann adnn yorumsal bir anahtar olduunu, oysa romann,
Eco'nun sz-

19

ckleriyle, "yorumlar reten bir makine" olduunu, ama bir romann ille de bir ad olmas gerektiini
belirterek, Kimim ve Siyah, Sava ve Ban gibi adlarn artrdklarndan kanmann olanakszlna,
te yandan, ba kiinin adn tayan romanlarda, bu adn ba-zan yanltc olduuna, rnein Goriot
Baba'nm, okurun dikkatini Goriot Baba stnde younlatrdna, oysa bu romann ayn zamanda
Rastignac'n ya da Vautrin'in (alias Collin'in) de destan olduuna, bunun gibi, Silahrler'in gerekte
drdncnn yks olduuna deinerek, roman iin nce Su Manastr adn tasarladn, ama
sonra, okurun dikkatini yalnzca polisiye ykde odak-latracan dnerek, bu ad bir yana
braktn, romana - dledii ad olan- Melk'liAdso adn da koymadn, bunun nedeninin talya'da
yaymclarn zel adlardan holanmaylar olduunu sylyor. Oysa Adso, romanda yalnzca anlatcnn
sesi, dolaysyla da yansz bir ad olduu iin (kukusuz bir anlatcnn ne denli yansz olabilecei
sorulabilir) yazarn anlayna uygun derdi. Gln A di'na gelince, Eco bu ad, kendisine, on ikinci
yzylda yaam bir Bene-dikten olan Bernardo Morliacense'nin De coniemptu mundi'sn bir dizesinin
esinlediini; salt bir rastlant sonucu bulduu bu ad niin setiini u szcklerle dile getiriyor: "nk
gl simgesel bir eydir ve ylesine anlamlarla ykldr ki, neredeyse hibir anlam yoktur: gizemlidir
gl ve bir gl, gllerin yaantlarn yaamtr; bir gl, bir gldr; bir gl, bir gldr; bir gl,'bir
gldr..."

eviriye degin

Gln Ad, evirmeni stesinden gelinmesi g zorluklarla kar karya brakan bir kitap: Youn
ortaa ortam, Hristiyan dncesinin kendine zg kavram ve szckleri, yaptn alegorik nitelii,
ifrelerle dolu oluu, dncenin byk lde tasmlarla gelimesi, Latince alntlar (Eco'nun, kitabn
nsznde, ortaa ortamn yanstabilmek iin, Latince olarak brakmaya karar verdiini aklad
alntlarn -zellikle ortaa Latince'si sz konusu olunca- Latince ile alfabeden baka uzak yakn hibir
ilikisi olmayan Trke gibi bir dile evrilmesinin, rnein, talyanca, spanyolca, Franszca gibi bat
dillerine oranla ok daha byk g-

20

lkler yaratmas), szdizimi ve yapsyla dilin, zellikle biemin yer yer ada saylamayacak bir
talyanca oluu, az rastlanan szcklere yer verilii, Eco'nun kendine zg mizah ve iiri... Kitap
stne syleilerinden birinde (Le Monde (des Livres), 22 ubat 1985, s. 16), kendisine yneltilen,
romannn baarsn neye baladna ilikin soruyu yantlarken, Eco -hibirinin doru olmadn
belirttii- on iki deiik yorumdan sz ederek, Fransa'da yaymlanan Critique dergisinin, kitabn dilinin
eviriye ok yatkn olduunu ne srdne de deiniyor. Bu szlerin, rnein Romence, Franszca,
ngilizce gibi Latince kkenli ya da dorudan doruya Latince'den dal srmemi olsa da, nemli lde
bu dilin etki-sde kalm olan diller bakmndan geerli olsa bile, Trke iin ne denli geerli olabilecei
kuku gtrr kansndaym.

Her eviri bir yorumdur, kukusuz; tpk yazmak gibi. Bir yaptn baka bir dile evrilmesinden sz
ederken, anlatlmak istenen, gerekte, o yaptn baka bir dilde yeniden kurulmasdr. rnein talyanca
bir iir Trke'ye kez evrilirse, o dilde kez yeniden yaratlm olur. Bunlarn her birinin, yorumun
da tesinde, bir dil olduu sylenebilir. zgn ya da kaynak yaptn aynn bir baka dilde retmek
asndan baklrsa, kanmca doru olmayan, ama dilimizde daha uygun baka bir karlk olmad iin
kullanageldiimiz szckle, evirmen'in serveni bir anlamda umutsuzca bir giriimdir; evirmen, en iyi
durumda, bir zgn yapt, zn olabildiince koruyarak, bicmini olabildiince bir baka dilin - kimi
zaman, szckleri, yaps, szdizimi, tayageldii kltrel birikimi ve ieriiyle bambaka bir dilin-
szckleriyle yeniden yaratabilmeyi, onun anlamn, estetik ve sanatsal deerlerini yanstabilmeyi
umabilir olsa olsa. Ne denli baarl olursa olsun, hatta ermie bir sabr ve abann rn bile olsa, tm
kusurlardan arnm bir eviri ancak tasarlanabilir, belki de hibir zaman gerekletirilemez sanyorum.
Kukusuz, okur dilerse, bu szleri bir defensio olarak alabilir. Gln Ad'nda rastlanabilecek yanllklar,
eksiklikler, tm olas yanl anlamalar ve gzden kamalar iin okurlarn balayclna smyorum.

adan Karadeniz

21

NDEY

Balangta Sz Vard ve Sz Tanr katndayd ve Sz Tanr'y-d. Balangta Tanr katndayd Sz ve
Tanr'ya bal her inanl rahibin grevi, hi deimeyen, yadsnamaz gereklii dorulanabilecek biricik
olguyu, tekdze bir ark sylercesine alakgnlllkle yinelemek olmaldr. Ama, videmus nunc per
speculum et in Jfenigmate1 ve gerek, onunla yzyze gelmeden nce, dnyann yanlgs iinde, para
para gsterir kendini (yazk, ne de okunaksz); bu nedenle, bize karanlk ve tmyle ktle ynelik
bir istemin alam gibi grnd zaman bile, onun gvenilir belirtile- rini dile getirmeliyiz.

Zavall bir gnahkrn yaamndan baka bir ey olmayan yaammn sonuna varm, salarm
aarm, tpk dnyann yaland gibi yalanarak, sessiz ve ssz kutsallnn dipsiz kuyusunda yitip
gitmeyi bekleyerek, meleklere yarar zeklarn suskun n ; blerek, ar, hasta gvdemle, sevgili
Melk manastrnn bu hcresine kapanp kalm, genliimde gzlemlediim olaanst ve korkun
olaylara tanklm, grdklerimi ve iittiklerimi -bir taslak aramaya kalkmakszn, benden sonra
geleceklere (eer Dec-cal onlardan nce gelmemise) imlerin imlerini brakmak istercesine- szc
szcne yineleyerek bu parmen stnde brakmaya hazrlanyorum; onlar zmek iin
yakarabilsinler diye.

mparator Ludwig'in, Yce Tanr'nn tasarmlarna uygun olarak ve Avignon'da havarinin kutsal adna
leke sren, tahta zorla el koyan, kutsal rtbeleri alp satan, o ad ktye km sapkn artarak
(dinsizlerin XXII. loannes diye saygnlatrdklar Ca-hors'lu Jacques'in gnahkr ruhundan sz
ediyorum) Kutsal Roma mparatorluu'na saygnln yeniden kazandrmak iin talya'ya geldii,
Efendimizin doumunun 1327. ylnn sonuna doru, imdi adn vermememin yerinde ve dindarca
olaca manas-

1. (LaL) imdi bir aynadan ve bilmece gibi gryoruz. (ev.)

23

trda meydana gelen olaylarn ak bir tan olma ltfunu Tanr esirgemesin benden.

Belki de, kendimi iine karm bulduum olaylar daha iyi anlayabilmek iin, yzyln o yllarnda neler
olup bittiini, onlar o zaman iinde yaayarak anladm ve daha sonra iittiim baka yklerle
zenginlemi olarak imdi anmsadm gibi anmsamal-ym, -eer belleim ylesine ok ve kark
olaylarn ipularn birbirine balama yeteneine hl sahipse.

O yzyln ilk yllarnda Papa V. Clemens, Roma'y yerel beylerin tutkularna av olarak brakp papalk
makamn Avignon'a ta-mt. Hristiyanln kutsal kenti bir sirke ya da bir geneleve dnmt;
adna cumhuriyet dense de, bir cumhuriyet deildi; silahl etelerin saldrsna, iddet ve yamaya
uruyordu. Din adamlar, laik yargnn dnda kaldklarndan, gz dnm haydut etelerine bakanlk
ediyor, elde kl, soyuyor, gnah iliyor, haksz kazanca dayal ticaret rgtlyorlard. Caput
Mundi'nin1, bir kez daha ve hakl olarak, Kutsal Roma mparatorluu'nun tacn giymek ve bir zamanlar
kayzerlere ait olan dnyasal imparatorluun saygnln yeniden salamak isteyen adamn amac
olmas nasl nlenebilirdi?

te bu yzden, 1314'te, Frankfurt'ta be Alman prensi, Bavye-ral Ludwig'i imparatorluun yce
bakan semilerdi. Ama ayn gn, Main'in kar yakasnda, hkmdarlk yetkisine sahip Ren Kontu ve
Kln Bapiskoposu, ayn yksek mevkiye Avusturyal Frede-rick'i semilerdi. Tek bir taht iin iki
imparator ve ikisi iin de tek bir papa: gereklen byk karklklar yaratan bir durum...

ki yl sonra Avignon'da, yetmi iki yandaki Cahorsiu Jacques, XXII. Ioannes adyla yeni papa seildi;
Tanr esirgesin, z doru kiilere ylesine sevimsiz gelen bu ad bir daha hibir papa almasn. Fransz
olup Fransa Kralna bal olan bu adam (o yozlam lkenin insanlar hep kendi haklarnn karlarn
gzetme eiliminde olup, tm dnyay tinsel yurtlan olarak gremezler), bu serseri ibirliki din adam
Templar valyeleri'ne2, mallarna

1. (Lot.) Dnyann Ba. (ev.)

2. Templar valyeleri ya da sa'nn Yoksul valyeleri: 1191de Kuds'te, Hristiyan haclar korumak
ve Mslmanlarla savamak iin kurulmu olan tarikat. Zamanla ok zenginleen bu tarikat, mparator
IV. Philip'in kskanln uyandrm ve 1312'de, Papa V. Clemens tarafndan ortadan kaldrlmtr.
(ev.)

24

el koyabilmek iin (kanmca haksz olarak) son derece utan verici sular ykleyen Gzel Filip'i
desteklemiti. Bu arada Napoli'li Roberto, bu dolaplara kararak, talya yarmadasnn denetimini elinde
tutmak iin, Alman imparatorlarnn hibirini tanmamas konusunda Papa'y kandrm, bylece kilise
devletinin banda kalmt.

1322 ylnda Bavyera'l Ludwig, rakibi Frederick'i yenilgiye uratt. Bir imparatordan, iki imparatordan
korktuundan daha da ok korkan Ioannes, yengi kazanan imparatoru aforoz etti; buna karlk, o da
Papa'y sapkn olarak yadsd. Ayn yl, Fransis-ken1 rahiplerinin oluturduklar ruhan meclisin
Perugia'da toplantn ve bakanlar Cesena'l Michele'nin, Tincilerin2 (bunlardan ileride daha ok sz
etme frsatn bulacam) dileklerini kabul ederek, sa'nn yoksulluunu, onun havarileriyle birlikte bir
eye sahip olduu zaman da, ona yalnzca usus facti3 olarak sahip olduunu inan ilkesi olarak ilan
ettiini sylemek yerinde olur. Tarikatn erdemini ve safln koruma amacna ynelik deerli bir karar;
ama bu karar Papa'nn hi houna gitmedi; belki de bunda, kendisinin kilisenin ba olarak,
imparatorluun piskoposlar seme hakkna kar kan, tersine papalk tahtnn imparatoru atama
yetkisini ne sren savlarn tehlikeye dren bir ilke seziyordu. Bu ya da baka nedenlerle harekete
geerek, 1323'te Fransisken nerilerini, Cum inter nonnullos4 buyruuyla mahkm etti.

Ludwig'in, imdi Papa'nn dmanlar olan Fransiskenleri kendi olas balaklar gibi grmesi sanrm
bu srada oldu. Bunlar sa'nn yoksulluunu vurgulayarak, u ya da bu biimde, imparatorluk
tanrbilimcilerinin, adlarn vermek gerekirse, Padua'l Marsilio'yla Jandun'lu Cohn'un dncelerini
glendiriyorlard. Sonunda, burada anlatmakta olduum olaylardan birka ay nce, yenik Frederick'le
anlamaya varm olan Ludwig talya'ya iniyor,

1. Fransisken tarikat: 1209 ylnda talya'da Assisi'li Ermi Francesco tarafndan kurulmu, yoksul bir
yaam srmeyi ve tvbe etmeyi ngren tarikat. (ev.)

2. Tinciler: Ermi Francesco'nun lmnden sonra Fransisken tarikat iinde beliren gr ayrlklar
srasnda ortaya kan, tarikat ilkelerinin kat bir biimde uygulanmasndan yana bir okul. 13. ve 14.
yy.'larda Tinciler'in nderleri arasnda, Pietro Giovanni Olivi, Clare-no'lu Angelo ve Ubertino'lu Casale
vard. (ev.)

3. (Lat.) Bilfiil kullanm. (ev.)

4. Papalk buyruklar, buyruk metninin ilk szcyle anlrd. (ev.)

25

Milano'da ta giyiyor, kendisini olumlu karlam olmalarna karn vikontlarla atmaya giriyor.
Pisa'y kuatyor, Lucca ve Pis-toia dk Castruccio'yu imparatorluk papazlna atyor (kanmca, hi de
iyi etmedi, nk, belki de Faggiola'l Uguccione dnda, ondan daha acmasz bir adam grmedim) ve
yerel bey Sciar-ra Colonna'nn ars zerine Roma'ya girmeye hazrlanyordu.

Ludwig'in yannda savaan, onun baronlar arasnda hi de nemsiz olmayan babam beni -Melk
manastrnda gen bir Bene-dikten1 mezi- manastrn dinginliinden uzaklatrdnda durum buydu.
talya'nn olaanst gzelliklerini grmem ve imparatorun Roma'da ta giyme treninde bulunmam
iin beni de kendisiyle birlikte gtrmeyi akllca buluyordu. Ama Pisa kuatmas babamn tm dikkatini
asker kayglara ekti. Ben de, bundan yararlanarak, biraz aylaklktan, biraz da renme isteinden,
Tosca-na'nn kentlerinde dolatm. Ama annemle babam, bu disiplinsiz, babo yaamn, kendini
dnce yaamna adam bir yeniyetme iin uygun olmadn dnyorlard. Bylece, benden
holanm olan Marsilio'nun dyle kendisini nl kentlere ve eski manastrlara gtrecek bir grev
stlenmek zere olan bilgili bir Fransis-ken'in, Baskervillc'li rahip William'in yanna vermeyi
kararlatrdlar beni. Bylece William'in hem yazman, hem rencisi oldum; bundan tr de hi
pimanlk duymadm; nk onunla birlikte, imdi yaptm gibi bizden sonra geleceklere iletmeye
deer olaylara tank oldum. *

Rahip William'in arad eyin ne olduunu o zaman bilmiyordum; doruyu sylemek gerekirse bugn
de bilmiyorum bunu; sanrm kendisi de bilmiyordu; nk davranlarn yneten tek ey, geree
ulama istei ve -her zaman beslediini grdm -gerein belli bir anda ona grnen ey olmad
kuskusuydu. Belki de o yllarda ok sevdii aratrmalarndan, din d grevlerle uzaklatrlmt.
William'a verilen grev yolculuk boyunca benim iin gizli kald; daha dorusu, bana sz etmedi bundan.
Ancak, yol boyunca durakladmz manastrlarn barahipleriyle konumalarndan kulama
alnanlardan, bu grevin niteliine ilikin

1. Yaklak 480-547 yllan arasnda yaam; olan Nursia'l Ermi Benedict tarafndan kurulmu olup,
adn ancak 14. yy.'n ikinci yansnda bu ermiin adndan alan bir tarikat. (ev.)

26

bir fikir edindim. Ama daha sonra anlatacam gibi, hedefimize ulancaya dein tam anlamyla
anlamadm bunu. Kuzeye doru yneldik; ancak yolculuumuz dz bir izgi izlemedi; eitli
manastrlara uradk. Bylece, en son varacamz yer doudayken batya dndk; neredeyse Pisa'dan
Santiago'ya giden hac yolu dorultusunda uzanan sradalar izleyerek, sonradan ortaya kan korkun
olaylarn daha yakndan tanmaktan beni alakoyduu bir yerde konakladk; o yerin beyleri imparatora
balydlar; bizim tarikatmzdan olan rahiplerin hepsi de oybirliiyle, sapkn, yozlam Papa'ya kar
kyorlard. Yolculuumuz, eitli olaylar arasnda iki hafta srd; o sre iinde yeni stadm tanma
olana buldum (hep inandm gibi, hibir zaman yeterince deil).

Aadaki sayfalarda kiilerin betimlemesine girmek istemiyorum -bir yz anlatmnn ya da bir el kol
deviniminin, sessiz ama ak anlatml bir dilin belirtisi gibi grnd zamanlar dnda-nk,
Boethius'un dedii gibi, hibir ey, gz geldiinde kr iekleri gibi kuruyup deien d grnten
daha geici deildir; hem bugn Barahip Abbone'nin sert bakl gzleri ve solgun yanaklar olduunu
sylemenin ne anlam var, o ve evresindekiler oktan toprak olmu, bedenleri lmcl toprak griliine
brnm, yalnzca ruhlar, Tanr'nn ltfuyla, hibir zaman snmeyecek bir kla parlarken? Ama
William'i bir kez olsun betimlemek isterim; nk kendine zg izgileri beni etkiledi; stelik,
kendilerinden daha yal ve daha akll bir adama yalnzca szcklerinin bys ve bedeninin yzeysel
biimiyle de balanmak genlerin zelliidir -bedensel sevginin (belki de biricik saf biimi olan) bu
biimini bulandracak en kk bir ksn glgesi olmakszn-davranlarn incelediimiz, ka atlarn,
glmseyilerini gzlemlediimiz bir babann bedeni gibi.

Bir zamanlar erkekler yakkl ve boylu bosluydular (imdiyse ocuk ve cce); ama bu, yalanmakta
olan dnyann ackl durumuna tanklk eden birok nedenden yalnzca biri. Genler artk hibir ey
renmek istemiyorlar, bilim geriliyor, tm dnya tepe-taklak olmu, krler krleri ynetiyor ve onlar
uuruma srklyorlar, kular, daha umay renmeden yuvadan ayrlyor, eekler alyor, kzler
oynuyor. Meryem artk dnsel yaam sevmiyor, Marta artk etkin yaamdan holanmyor, Leah ksr,
Rael

27

tensel adan bakyor her eye, Cato genelevlere dadanm, Lucretius kadns olmu. Her ey rndan
km. O gnlerde, Tan-r'ya kr, stadmdan renme isteini ve yollar engebeli de olsa varolan
doru yol duygusunu rendim.

Rahip William'in d grn, o sralarda, en dalgn bir gzlemcinin bile dikkatini ekecek gibiydi.
Boyu normal bir adamn boyundan uzundu; yle inceydi ki, daha da uzun grnyordu. Gzleri keskin
ve ie ileyiciydi; ince ve hafif gagams burnu yzne tetikte bir adam anlatm veriyordu (ileride
szn edeceim durgunluk anlar dnda). enesi gl bir istei aa vuruyordu; Hibernia1 ve
Northumbria arasnda domu olanlarda sk sk grdm trden illerle kapl uzun yz ara sra
kararszlk ve aknlk anlatm tasa da. Zamanla, gvensizlik gibi grnen eyin yalnzca merak
olduunun bilincine vardm; ama balangta, daha ok doymak bilmez ruhun bir tutkusu sandm bu
erdeme ilikin olarak ok az ey biliyordum. Aklc ruhun byle bir tutkuya kaplmamas, yalnzca
(kanmca) en bandan bildii gerekle beslenmesi gerektiine inanyordum.

Daha ocuk olduumdan, nce kulaklarndan fkran sarms sa tutamlan ve sarn, gr kalar
hemen etkilemiti beni. Belki elli bahar grmt; ok yal saylrd; ama yorulmak bilmez bedeni,
ou kez benim bile yoksun olduum bir esneklikle deviniyordu. stne ar bir etkinlik geldiinde,
enerjisi tkenmez grnyordu. Ama zaman zaman, gszlk anlarnda, damarnda bir yengelik
varm gibi geri geri ekiliyordu; onun hcresinde, ot yatann stne uzanm, yznn tek bir kasn
bile oynattnaks-zn, azndan tek tk hcreler kararak saatlerce yattn grdm. Byle durumlarda
gzlerinde bo, dalgn bir anlatm belirirdi; onun, insana dler grdren uyuturucu bir bitkinin etkisi
altnda olduundan kukulanacak olurdum; ama yaamna yn veren ak mizac, bu dnceyi
zihnimden uzaklatrmaya iterdi beni. Bununla birlikte, yolculuk srasnda bazan onun bir ayrln
kysnda, bir ormann eteinde durup bir bitki (sanrm hep ayn) topladn saklamayacam; sonra
dalgn bir bakla onu ine-

1. rlanda'nn Latince ad. (ev.)

28

meye kovulurdu. Birazn alkoyar, byk gerilim anlarnda yerdi (manastrda az gerilimler
yaamadk!). Bir kez, ona bunun ne olduunu sorduumda, glmseyerek iyi bir Hristiyan'n bazan
imanszlardan da bir ey renebileceini syledi; tadna bakmama izin vermesini isteyince de, tpk
konumalar iin olduu gibi, basit insanlar iin de, paidikoi, ephebikoi ve gynaekeioi'nin1 sz konusu
olduunu, bylece, yal bir Fransisken'e iyi gelen otlarn, gen bir Benedikten'e iyi gelmeyeceini
syledi.

Birlikte olduumuz sre iinde, ok dzenli bir yaam srme olana bulamadk; manastrda da geceyi
uyank geiriyor, gndzleri bitkin dyorduk; ayinlere de dzenli olarak katlmyorduk. Ama
yolculuumuz srasnda, ok seyrek olarak, akam duasndan sonra uyank kald; alkanlklar da
sadeydi. Kimi zaman, manastrda da yapt gibi, btn gn sebze bahesinde dolap bitkileri, sanki
kuvars ya da zmrtmler gibi inceleyerek geirirdi; onun, hazine mahzeninde dolarken zmrt ve
kuvars kakma bir mcevher kutusuna, tpk bir al dizisine bakar gibi baktn da grdm. Kimi zaman
btn bir gn kitapln byk salonunda (evremizde korkun bir biimde ldrlen rahiplerin
cesetleri gn gn artarken) elyazmalannn sayfalarn, sanki srf elence olsun diye evirerek geirirdi.
Bir gn onu bahede, grnrde bir amac olmakszn, yapt iler iin Tanr'ya hesap vermek zorunda
deilmiesine dolarken buldum. Benim tarikatmda vakit geirmenin bambaka bir yolunu
retmilerdi bana; bunu ona syledim. Evrenin gzelliinin, yalnzca eitliliin birliinden deil,
birliin eitliliinden de kaynakland yantn verdi. Bu bana kaba deneyselliin buyurduu bir yant
gibi grnd; onun lkesinin insanlarnn, nesneleri ou kez, usun aydnlatc gcnn grnrde ok
az ilevi olduu biimlerde tanmladklarn sonra rendim.

Manastrda geirdiimiz dnem srasnda ellerini hep kitaplarn tozu, daha yeni yaplm minyatrlerin
yaldz ya da Severi-nus'un hastanesinde dokunduu sarms maddeler bulam olarak grdm. Elleri
olmadan dnemezmi gibi grnrd; o zaman bana, daha ok bir mekanik uzmanna yarar
grnm

1. (Yun.) Paidikoi: ocuksu, ocua zg; Ephebikoi: gen, genlere ilikin; Gynaekeioi: kadns,
kadnca, kadna zg. (ev.)

29

olan bir zellik (bir mekanik uzmannn zina ileyen biri olduu, tertemiz bir evlilik bayla bal olmas
gereken dnsel yaamn snrlar iinde zina iledii retilmiti bana); ama en krlgan nesnelere,
rnein yeni resimlenmi baz elyazmalarna ya da zamanla anm ve mayasz ekmek gibi kolay
ufalanabilir sayfalara dokunduklarnda bile, tpk makinelere dokunurken olduu gibi, ellerinin
olaanst ince bir dokunuu varm gibi gelirdi bana; gerekten, bu garip adamn yol antasnda, daha
nce hi grmediim, olaanst takmlarm dedii ara gereler tadn sylemeliyim. Ara gereler,
doann maymunu olan sanatn rndr, derdi; onun biimlerini deil, ileyiini yeniden retirler,
Bylece, bana saatin, uslurlapn ve mknatsn yaratt mucizeleri aklad. Ama balangta bunun
by olmasndan korktum; baz dingin gecelerde, o (elinde tuhaf bir gen), ayakta durmu yldzlar
seyrederken, ben uyuyormu gibi yapyordum. talya'da ve lkemde daha nce tandm Fransiskenler
basit, ou kez okuma yazma bilmeyen adamlard; bilgisi beni artt. Ama o, glmseyerek bana
lkesinin adalarnda yaayan Fransiskenlcr'in baka bir kalptan dklm olduklarn syledi: "Roger
Bacon, sayg duyduum stadm, tanrsal tasarmn bir gn makine bilimini, bu doal ve salkl by
bilimini iine alacan retti bize. Gn gelecek, doann gcnden yararlanlarak, unico homine
regente1 ve yelkenli ya da krekle hareket eden gemilerden ok daha hzl gemiler yaplacak; yle
arabalar olacak ki *ut sine animali movcan-tur cum impetu inaestimabili, et instrumenta volandi el
homo se-dens in medio instrumenti revolvens aliquod ingenium per quod alae artificater compositae
aerem verberent, ad modum avis vo-lanlis2. Kocaman arlklar kaldrabilcn ara gereler, denizin
dibinden giden tatlar yaplacak."

Bu makinelerin nerede olduklarn ona sorduum zaman, bana bunlarn eski zamanlarda yaplm
olduunu, kimilerinin de zamanmzda yaplmakta olduunu syledi: "Uan ara bir yana; onu hi
grmedim, onu greni de grmedim; ama onu tasarlayan

1. Tek bir adamn ynettii. (ev.)

2. (Lat.) "Hayvanlar tarafndan hareket ettirilmeksizin, llmez bir hzla gidecekler ve ilerinde oturan
bir adam bir kolu evirince, tpk uan kular gibi, yapay kanatlarn havada rparak uan donanmlar
yaplacak." (ev.)

30

bir bilgin biliyorum. Sonra, rmaklarn stne, stun ya da baka dayanaklar olmakszn kprler
kurulabilir, ad iitilmemi baka makineler de yaplabilir. Ama bunlar henz ortada yoksa kayglan-
mamalsn; nk bu, onlarn ileride var olmayacaklar anlamna gelmez. Hem, sana sylyorum, Tanr
onlarn var olmasn istiyor; kukusuz, bunlar daha imdiden onun zihninde var, Ock-ham'l dostum
dncelerin bu biimde var olduklarn yadssa da; bunu, tanrsal doay belirleyebileceimiz iin
sylemiyorum; kesinlikle, doaya hibir snr koyamayacamz iin sylyorum." Bu, ondan duyduum
tek elikili nerme deil; bugn de daha yal ve daha akll olmama karn, William'in Ockham'l
arkadana nasl ylesine gven duyabildiini ve Bacon'un szleri stne nasl ant iebildiim tam
anlamyla anlam deilim. Ama o karanlk zamanlarda, akll bir adamn birbirleriyle elien eyler
dnmek zorunda olduu da bir gerek.

Birader William'a ilikin olarak, o zaman edindiim kopuk kopuk izlenimleri en bandan bir araya
getirmek istercesine, sa-masapan eyler syledim belki de. Onun kim olduunu ve ne yaptn, siz,
sevgili okurlarm, manastrda geirdiimiz gnlerde yaptklarndan, belki de daha iyi karacaksnz. Size
olaanst ve korkun olaylarn tam bir taslandan ok bir listesini (evet, bunu) sunmaya sz verdim
ben.

Bylece, stadm gnden gne daha iyi tanyp yolculuumuzun birok saatini, yeri geldike azar azar
anlatacam, uzun konumalarla geirdikten sonra, manastrn bulunduu tepenin eteklerine vardk.
imdi ykmn de manastra ulama vakti geldi; dilerim olanlar anlatmaya hazrlanrken elim
titremesin.

31

w

a o z

Birinci Gn TANSKM

Manastrn eteklerine varyoruz; William abuk . '-. kavrama yeteneini
kantlyor.

, Kasm sonlarnda gzel bir sabaht. Gece boyunca az kar ya-rf%t; ama toprak parmak kalnln
amayan souk bir rtyle rtlmt. Karanlkta, alacakaranlk duasnn hemen ardndan, vadideki bir
kyde yini dinlemitik. Sonra, gne dounca dalara doru yola koyulduk.

Dan evresinden dolanan dik kei yolunu glkle trmanrken manastr grdm. ardm, manastr
drt bir yandan kuatan, tm Hristiyan dnyasnda grlenlere benzeyen duvarlar deildi beni
artan; sonradan Aedificium1 olduunu rendiim ynd. Uzaktan bir drtgen gibi grnen sekizgen
bir yapyd bu (Kutsal Kent'in salamln, iine ilemezliini gsteren kusursuz bir biim). Gney
duvarlar manastrn bulunduu dzlkte ykseliyor, kuzey duvarlarysa, dimdik stnde yer aldklar
dan kvrmlarnn iinden kyormu gibiydi. Aadan bakldnda, belli noktalarda kayalk, rengi ve
dokusu deimeksizin, gkyzne doru uzuyormu ve bir noktada bur ve kuleye dnyormu gibi
grnyordu diyebilirim (yeryzyle gkyzn yakndan tanyan devlerin iiydi bu): sra pencere,
yksekliinin l uyumunu dile getiriyordu; yle ki, yerde drtgen gibi grnen, gkte tinsel bir gen
oluyordu. Yaklanca, drtgen biimin kelerinin her birinden, be kenar dardan grlen yedigen
birer kule olutuunu grdk -yani, dardan begen gibi grnen daha kk drt yedigeni reten
byk sekizgenin sekiz kenarnn drd g-

1. Aedificium, Latince yap demektir. Daha dar anlamda ise, kamu yaplar anlamna gelir. Burada,
manastrn yaplar btn iinde yer alan Aedifcium'un birinci katnda mutfak ve yemekhane, onun
stndeki iki katta da, yaz salonuyla kitaplk bulunmaktadr. (ev.)

35

rlyordu. Bylece, her biri ince bir tinsel anlam aklayan bunca kutsal saynn beeniye deer
uyumunu kim olsa grebilirdi. Sekiz, her drtgenin mkemmellik says; drt, ncil'lerin says; be,
dnyann blgelerinin says; yedi, Kutsal Ruh'un kayralarnn says. Kitlesi ve biimiyle Aedificium,
talya yarmadasnn gneyinde, daha sonra grdm Castel Ursino ya da Castel del Mon-te'yi
andryordu; ama ulalmaz konumundan tr onlardan daha saygn grnyor, yava yava yaklaan
yolcuda korku uyandryordu. ok berrak bir k sabahyd; yapy ilk kez frtnal gnlerdeki
grnmyle grmeyiim ansllk oldu.

Gene de, insanda sevinli duygular uyandrdn syleyemeyeceim. Korku ve gizli bir tedirginlik
yaratt bende. Tanr bilir, bunlar benim olgunlamam ruhumun yaratt hortlaklar deildi: devlerin ie
koyulduklar gn ve rahiplerin aldanm istemlerinin yapy kutsal szcn korunmasna adama
yrekliliini gsterme- j lerinden nce, taa kaznm kuku gtrmez belirtileri doru olarak
yorumluyordum.

Kk katrlarmz ana yolun iki yan yo! oluturarak e ayrld dan son dnemecini de kvrlnca,
stadm bir sre evresine baknmak iin durdu: Yolun iki yanna, yola, bir dizi yaz k yeil amn bir
ara kardan bembeyaz, doal bir at oluturduu yolun st ksmna bakt.

"Zengin bir manastr," dedi. "Barahip gsterili trenlerden holanyor olmal."

Onun beklenmedik aklamalarn iitmeye alkn olduumdan, soru sormadm. Bunun bir nedeni de,
yolun biraz ilerisinde baz sesler iitmemiz ve bundan sonraki dnemete kaynaan bir rahip ve
hizmeti kalabalnn belirmesiydi. lerinden biri bizi grnce byk bir itenlikle bize doru geldi.
"Hogeldiniz, efendim," dedi, "kim olduunuzu tahmin edebilirsem amayn; nk ziyaretinizden
haberimiz var. Ben manastrn kilercibas Varagi-neii Remigio'yum. Eer siz de sandm gibi
Baskervillei William Birader iseniz, Barahip'e haber vermeli. Sen," -yanndakilcr-den birine buyurdu-
"yukar k, onlara ziyaretimizin surlardan girmek zere olduunu bildir."

"Teekkr ederim, kilerciba, Birader," diye yantlad sta-

36

dim itenlikle, "beni karlamak iin aratrmanza ara verdiiniz iin nezaketinizi daha da ok takdir
ediyorum. Ama tasalanmayn. At buradan geip sadaki yola sapt. ok uzaa gidemez; nk saman
ynna varnca durmak zorunda kalacak. O dik yamaca atlmayacak kadar zeki..."

"Ne zaman grdnz onu?" diye sordu kilerciba.

"Onu hi grmedik, deil mi, Adso?" dedi William elenirce-sine, bana doru dnerek, "Ama, eer
Brunellus'u aryorsanz, hayvan ancak dediim yerde olabilir."

Kilerciba duraksad. William'a, sonra yola bakt; sonunda, "Brunellus mu? Nereden bildiniz?" diye
sordu. J^ "Hadi, hadi," dedi William, "Brunellus'u aradnz ak; Barahip'in sevgili atn; ahrnzn en
iyi drtnal koan at; be kadem yksekliinde, donu kara, gr kuyruklu, kk, yuvarlak toynakl, ama
drtnah olduka iyi; ba kk, kulaklar sivri, gzleri kocaman. Saa doru gitti diyorum size; ama siz
gene de abuk olun."

Kilerciba bir an duraksad, sonra adamlarna iaret etti ve katrlarmz yeniden yokuu trmanmaya
koyulurken sadaki yol boyunca kotu. imi bir merak kemiriyordu; William'a soru sormak zereydim,
ama o beklememi iaret etti bana: Gereklen de birka dakika sonra sevin lklar iittik; rahipler ve
hizmetiler, at yularndan ekerek yolun dnemecinde belirdiler. Hepsi de biraz aknlkla bakarak
yanmzdan geip nmz sra manastra doru yrdler. Sanrm William, onlarn olanlar
anlatmalarna olanak vermek iin, bineinin admlarn yavalatt. Her bakmdan ok yce erdemleri
olan stadmn, kavraynn abukluunu gstermek sz konusu olduunda bo gurura kapldn
anlamtm; ince bir diplomat olarak yeteneklerini deerlendirdiim iin de, hedefine bilge bir adam
olmann salam nnn nclnde varmak istediini anladm.

"imdi syleyin," dedim sonunda kendimi tutamayarak, "nasl bildiniz?"

"Benim iyi Adso'm," dedi stadm, "yolculuumuz boyunca, dnyann tpk kocaman bir kitap gibi
bizimle konuurken kulland belirtileri tanmay retiyorum sana. Alanus de Insulis diyordu ki:

37

omnis mndi creatra

quasi liber et pittura

nobis est in speculum'

Tanr'nn, yaratklar araclyla, lmsz yaamdan bize sz ettii sonsuz simgeler alayn
dnyordu. Ama evren, Alanus'un sandndan daha konukandr; yalnzca en ok eylerden deil (o
zaman bunu hep st kapal bir biimde yapar), daha yakndaki eylerden de sz eder; hem de ok
ak seik olarak. Sana bilmen gereken eyleri yinelemekten neredeyse utan duyuyorum. Kavaklarda,
daha yeni yam karda, solumuzdaki yola doru ynelmi bir atn toynak izleri ok ak seik
grlyordu. Dzgn aralkl olan bu izler, toynaklarn kk ve yuvarlak olduunu ve atn dzenli bir
drtnal gittiini anlatyordu -bylece, atn cinsini ve damarna baslm bir hayvan gibi delice
komadn kardm. amlarn doal bir dam oluturduklar noktada, bir buuk metre yksekliinde,
taze kopmu srgnler vard. Hayvann, sandaki yola sapmak iin gzel kuyruunu savurarak hmla
dnm olmas gereken yerde, dikenli allar arasnda hl uzun atkllar duruyordu... Son olarak, o
yolun saman yna gittiini bilmediini syleyemezsin; nk aa dnemeten karken, byk gney
kulesinin altnda, artklarn yardan aa dklerek kan lekelediini grdk; yol aznn durumundan
anlaldna gre, yol ancak bu yne gidebilirdi."

"Doru," dedim, "ama, kk ba, ^ivri kulaklar, iri gzler..." "Bunlarn byle olup olmadklarn
bilmiyorum, ama rahiplerin buna kesinlikle inandklarna kuku yok. Scvil'li zidor, bir atn gzel olmas
iin, 'ut sit exiguum caput et siecum propre pel-le ossibus adhaerente, aures breves et argutae, oculi
magni, nares patulae, erecta nervix, coma densa et cauda, ungularum soliditate fixa rotunditas'2
olmas gerektiini syler. Eer oradan getiini kardm at, ahrdaki atlarnn gerekten en iyisi
olmasayd, onu

1. (Lat.) Dnyadaki tm yaratklar kitap ve resim gibi

aynadaki gibidir bizim iin (ev.)

2. (Lat.) Bann kk, derisinin kemiklere yapk (gergin), kulaklarnn ksa ve sivri, gzlerinin iri,
burun kanatlarnn geni, boynunun dik, yelesinin ve kuyruunun gr, toynaklarnn salam ve
yuvarlak'(ev.)

38

aramak iin yalnz seyislerin deil, kilercinin de seferber olmasn aklayamazdm. Dahas, bir at gzel
bulan bir rahip, doal biimi ne olursa olsun, onu ancak yetkili kiilerin betimledikleri gibi grr -burada
bana doru bakp kurnaz kurnaz glmsedi- bu kii bilgin bir Benedikten olursa..."

"Peki," dedim, "Brunellus nereden kt?" "Kutsal Ruh sana akl ihsan etsin, oul!" diye bard stadm.
"Baka ne olabilirdi ki? imdi Paris'te rektr olmak zere olan byk Buridan bile, gzel bir attan sz
etmesi gerektiinde, bundan daha doal bir ad bulamad."

stadm byleydi ite. Yalnzca doann kitabn okumay bilmekle kalmyordu, rahiplerin kutsal
kitaplar nasl okuduklarn ve o xitaplar araclyla nasl dndklerini de biliyordu. Greceimiz gibi,
ilerideki gnlerde ona yararl olacak bir yetenek. stelik aklamas o noktada bana ylesine ak seik
grnd ki, bunu kendi kendime kefedemeyiimden doan klmlm, yalnzca bu buluu
paylamaktan duyduum gurur yeniyor, kavraymdan tr neredeyse kendi kendimi kutluyordum.
Gerein gc yledir; tpk iyilik gibi kendiliinden yaylr. Bana bu gzel aklama baland iin
efendimiz sa Mesih'in kutsal adna vgler olsun.

Ama yolundan sapma, ey ykm, nk yalanmakta olan bu rahip ayrntlar stnde gereinden ok
oyalanyor. Manastrn byk kapsna vardmz; Barahip'in, yannda ii su dolu altn bir anak tutan
iki mezle birlikte eikte durduunu anlat. Binek hayvanlarmzdan inince kilerci benimle ilgilenirken
Barahip'in nasl William'in elerini ykadn, sonra onu kucaklayp azndan perek kutsal bir karlama
yaptn anlat.

"Teekkr ederim, Abbone," dedi William, "Zatlilerinin nl dalan aan manastrna ayak basmak
benim iin byk bir sevintir. Efendimiz sa adna bir hac olarak geliyorum; siz de beni byle olduum
iin onurlandrdnz. Ama imdi size sunacam mektubun aklayaca gibi, ayn zamanda yeryzndeki
efendimiz adna da geliyorum buraya; onun adna da, beni iyi karladnz iin size teekkr
ediyorum."

Barahip imparatorluk damgasn tayan mektubu ald ve William'in giriinden nce, r*hip
kardelerinden baka mektuplar

39

ald yantn verdi (bir Benedikten rahibini hazrlksz yakalamak kolay deil dedim kendi kendime
vnle); sonra, seyisler binek hayvanlarmz alp gtrrken kilerciye bize odalarmz gstermesini
syledi. Barahip, bunun ardndan, dinlendikten sonra bizi ziyaret etmeyi umduunu syledi; bylece
manastr yaplarnn yumuak bir ibkey yzey -ya da sivri tepenin- iinde, da doruunu kesen az
eimli dzln drt bir yanna yayldklar byk avluya girdik.

Manastrn konumuna ilikin olarak, ileride birka kez daha ayrntl bilgi verme olana bulacam. D
duvarlardaki tek aklk olan kapdan sonra, iki yanna aalar sralanm bir yol manastr kilisesine
gidiyordu. Yolun solunda, sebze baheleriyle kapl geni bir alan ve daha sonra rendiime gre, iki
yapnn, hamam ve hastaneyle kurutulmu bitkilerin sakland yapnn evresinde, duvarlarn kvrmn
izleyen botanik bahesi uzanyordu. Geride, kilisenin solunda, mezarlarla kaplanm alanla kiliseden
ayrlan Aedificium ykseliyordu. Kilisenin kuzey kaps Aedifcium'un gney kulesine bakyor,
Aedificium'un bat kulesi nden, manastra gelen ziyaretilerin gzne arpyordu; sonra, solda yap
duvarlarla birleiyor, kuleleriyle uuruma doru sarkyordu; yandan grnen kuzey kulesiyse uurumun
stnden dar frlyordu. Kilisenin sanda ve hemen arkasnda baz yaplar yer alyordu; dehlizin
evresinde de yaplar vard: yatakhane'kukusuz, Barahibin evi ve bizim gitmekte olduumuz haclar
konukevi. Gzel bir iek bahesini getikten sonra oraya ulatk. Sada, geni bir alann tesinde,
gney duvarlar boyunca ve kilisenin arkasndan douya doru uzanan bir dizi iftlik, ahrlar,
deirmenler, yahaneler, ambarlar, mahzenler ve bana mezlerin evi gibi grnen yap. Belli belirsiz
dalgal arazinin dzgnl, eski alarda bu kutsal yapy yapanlara, ynlendirme ilkelerine, Honorius
Augustodunicnsis'in ya da Guillaume Durant'm isteyebileceklerinden daha iyi uyma-olana salamt.
Gnn o saatinde gnein durumuna bakarak ana kilise kapsnn tam batya aldnn, bylece koro
yeriyle sunan douya baktklarnn ayrmna vardm; gne, sabah doarken yatakhanelerdeki
rahiplerle ahrlardaki hayvanlar dorudan uyandrabiliyordu. Daha sonra, srasyla St. Gall', Cluny'yi
ve

40

I

Fontenay' ve belki daha byk ama daha az orantl olan baka manastrlar grdm; ama bundan
daha gzel ve daha iyi ynlendirilmi baka bir manastr grmedim hi. tekilerin tersine, bu
Aedificium, olaand byklyle dikkati ekiyordu. Ben usta bir duvarcnn deneyimine sahip
deilim, ama bu yapnn, onu kuatan yaplardan ok daha eski olduunu hemen anladm. Belki de
balangta baka nedenlerle yaplmt da, daha sonra byk yapnn ynlendirilmesi kiliseninkine,
kiliseninki de onunkine uyacak bir biimde, manastrn yaplar btn onun evresinde kurulmutu.
nk mimarlk, tm sanatlar arasnda, tm organlarnn kusursuzluunun ve orannn stnde
ldad byk bir hayvan ^drmas bakmndan, eskilerin kosmoz, yani atafatl dedikleri evrenin
dzenini, salad uyumda yaratmaya, ok cesurca yaratmaya alan sanattr. Augustinus'un dedii
gibi, tm nesnelerin say, arlk ve llerini belirlemi olan Yaratc'miza vgler olsun.

41

Birinci Gn SABAH

Wil/iam, Barahip'le retici bir konuma yapyor.

Kilerci tknaz, grnte kaba saba ama neeli, salar aarm ama hl gl, ufak tefek ama evik
bir adamd. Haclar ko-nukevindeki hcrelerimize gtrd bizi. Ya da daha dorusu, stadma ayrlan
hcreye; bir mez olmakla birlikte, konukar olduum, bu nedenle de her trl saygnn gsterilmesi
gerektii iin, ertesi gne dek benim iin de bir hcre boaltlacana sz verdi. O gece, hcrenin
duvarndaki, iine gzel taze saman doldurtarak hazrlatt uzun ve geni bir nite uyuyabilecektim.

Sonra rahipler bize arap, peynir, zeytin, ekmek ve iyi cins kuru zm getirdiler ve bizi bireyler
yiyelim diye braktlar. Byk bir zevkle yiyip itik. stadm Benediktcnler'in kat alkanlklarn
paylamyor, yemeini sessizce yemekten holanmyordu. Hem her zaman ylesine gzel ve akllca
eylerden sz ederdi ki, sanki bir rahip bize ermilerin yaamlarn kuyormu gibi olurdu.

O gn ona at konusunda daha ok soru sormaktan kendimi alamadm.

"Ama," dedim, "kardaki izleri ve dallarn tankln yorumladnz zaman Brunellus'u tanmyordunuz.
Bir anlamda o izler tm atlardan ya da en azndan o cins atlarn tmnden sz ediyordu. yleyse, doa
kitabnn, birok sekin lanrbilimcinin bize rettii gibi, yalnzca zlerden sz ettiini sylememiz
gerekmez mi?"

"Tmyle deil, sevgili Adso," diye yantlad stadm, "Bu tr bir iz, diyelim ki, bana 'at' verbum
mentis1 olarak anlatyordu ve o ize nerede rastlarsam rastlayaym, bana hep ayn eyi anlatacak-

la Lat.) Zihindeki szck. (ev.) 42

ti. Ama o yerde ve gnn o saatinde grdm iz, tm olas atlar iinden en az birisinin oradan gemi
olduunu anlatyordu bana. Bylece kendimi 'at' kavramnn alglanmasyla tekil bir atn bilgisi arasnda
buldum. Her ne olursa olsun, evrensel at stne bilgim bana bu izler tarafndan verilmiti; bu izlerse
tekildi. Bir eyi uzaktan grp de ne olduunu anlamazsan, onu belli bir boyutu olan bir cisim olarak
tanmlamakla yetinirsin. Daha yakna gelince, o zaman onu bir hayvan olarak betimlersin; henz onun
bir at m, yoksa bir eek mi olduunu bilmesen de. En sonunda, daha da yakna gelince, onun Brunellus
mu, yoksa Niger mi olduunu henz bilmesen bile, bir at olduunu syleyebilirsin. Ancak doru
uz&khktan onun Brunellus olduunu (ya da adn ne koyarsan koy, onun baka bir at deil, o at
olduunu) grebilirsin. Bu da tam bilgidir; tekil olann bilgisi. Bylece, bir saat nce, tm atlar
beklemeye hazrdm; ama zekmn enginliinden deil, sezgimin ktlndan. Zekmn al, ancak
rahiplerin yularndan ekip getirdikleri tek at grdm zaman giderildi. Ancak o zaman, daha nceki
uslamlamann beni geree yaklatrm olduunu gerekten anladm. Bylece, henz grmediim bir
at tasarlamak iin kullandm kavramlar salt imlerdi; tpk kardaki toynak izlerinin 'at' kavramnn
iaretleri oluu gibi; imler ve imlerin imleri, yalnz nesnelerden yoksun olduumuz zaman kullanlr."

Baka zamanlarda onun evrensel kavramlardan byk bir kukuculukla, bireysel nesnelerdense byk
bir saygyla sz ettiini iitmitim; sonradan bu eilimin onun hem Britanyal, hem de Fransisken
oluundan ileri geldiini dndm. Ama o gn tanr-bilimsel tartmalara girecek gcm yoktu; bu
nedenle de bana ayrlan yere kvrldm; bir battaniyeye sarndm ve derin bir uykuya daldm.

eriye birisi girecek olsa, beni bir kn sanabilirdi. nc saate doru, William'i ziyarete gelen
Barahip'in de yle sand kesindi. Bylece, dikkati ekmeden, onlarn ilk konumalarn dinledim.
imde ktlk olmakszn yaptm bunu; nk kendimi birdenbire ziyaretiye gstermek,
saklanmaktan daha byk kabalk olacakt; bunun iin ben de alakgnlllkle saklandm.

Bylece, Abbone geldi. Rahatsz ettii iin zr diledi; yeni-

43

den hogeldiniz dedi ve ok nemli bir konuda William'la zel olarak konumak istediini syledi.

Szlerine, konuunu at olaynda gsterdii yetenekten tr kutlamakla balad ve hi grmedii bir
hayvana ilikin olarak bylesine kesin bilgileri nasl verebildiini sordu. William, ksaca ve uzak bir
tavrla izlemi olduu yolu aklad. Barahip kavrayndan tr onu vglere bodu. Bilgisiyle n
yapm bir adamdan daha baka bir ey beklenemeyeceini syledi. Farfa Barahip'in-den ald bir
mektupta, yalnzca William'a mparator tarafndan verilen grevden (bunu ilerideki gnlerde
tartacaklard) sz edilmekle kalnmayp, ngiltere ve talya'da, stadmn sorgucu olarak grev ald
baz davalarda byk bir insancllkla birleen keskin zeksyla kendini gsterdiinin eklendiini de
syledi.

"Birok davada sann susuz olduuna karar verdiinizi renmek beni ok honut kld," diye ekledi
Barahip. "Mel'un'un insanlarn ilerine srekli olarak kartna zellikle bu ac gnlerde her
zamankinden ok inanyorum," dman sanki duvarlarn iinde pusuya yatm gibi. sezdirmeden
evresine baknd, "ama Mel'un'un ou kez ikinci nedenler araclyla etkinlik gsterdiine de
inanyorum. Onun kurbanlarn, suun drst bir adamn stne yklaca bir biimde ktlk ilemeye
zorlayabildigini.de biliyorum; dii eylann yerine iyinin yaklmasndan tat duyar o. Sor-gucular ou
kez becerilerini kantlamak iin, sanktan neye mal olursa olsun bir itiraf koparrlar; ancak dtrumay
bir gnah keisi bularak sonulandran bir sorgucunun iyi bir sorgucu olduunu sanarak..."

"Bir sorgucu da eytan tarafndan kkrtlabilir," dedi William.

"Olabilir," diye kabul etti Barahip, ok saknml olarak, "nk Yce Tann'nn tasarmlar tartlmaz;
byle deerli insanlara herhangi bir kuku glgesi drmek benden rak olsun. Onlardan biri olarak
size gereksinim duyuyorum bugn. Bu manastrda yle bir ey oldu ki, sizin gibi zeki ve saknml bir
adamn dikkatini ve dn gerektiriyor. Olan ortaya karmakta zeki, (gerekirse) stn rtmekte
saknml birinin. Gerekten de, stn olmalar gereken insanlarn suunu kantlamak sk sk kanlmaz
oluyor, ama ktln nedenini, suluyu kamunun gznde k-

44

I

k drmeyecek bir biimde ortadan kaldrmak gerekir. Bir oban yanlgya derse, teki
obanlardan ayr tutulmaldr; ama eer koyunlar obanlara gvensizlik duymaya balarlarsa vay
halimize."

"Anlyorum," dedi William. Onun dncelerini byle karsndakinin gururunu okayarak aa vurduu
zaman, genellikle drst bir biimde ayn gr paylamadn ya da aknln gizlediini
gzlemleme olana bulmutum daha nce.

"Bu nedenle," diye srdrd Barahip, "bir obann yanlgsn ieren her dava, kanmca ancak sizin
gibi yalnzca iyiyi ktden ayrabilen deil, ayn zamanda amaca uygun olanla olmayan da Jtoirbirinden
ayrabilen insanlara verilebilir. Sizin, sulu yargsn ancak..."

"...sanklarn su niteliindeki eylemlerden, adam zehirlemekten, susuz genleri kt yola
srklemekten ya da sylemeye dilimin varmad teki irenliklerden sulu olduklar zaman
verdiimi..."

"... sulu yargsn ancak," diye srdrd Barahip, sznn kesilmesine aldrmakszn, "Seylan'n
varlnn tm gzlere apa-' k grnd, bu yzden de baka trl davranlrsa hogrnn, suun
kendisinden daha utan verici olaca zaman verdiinizi dnmek houma gidiyor."

"Birini sulu bulduum zaman," diye aklad William, "gerekten ylesine ar sular ilemitir ki, tam
bir gnl rahatlyla onu laik glere devredebilirim,"

Barahip bir an bocalad. "Niin," diye sordu, "eytani nedenlere deinmeksizin su saylan
eylemlerden sz etmekte direniyorsunuz?"

"nk nedenler ve sonular konusunda yarg yrtmek ok g bir eydir; kanmca bunun tek yargc
Tanr olabilir; kmr olmu bir aa gibi apak bir sonula onu yakan yldrm arasnda bir bant
kurmakta bile zorluk ekerken, kimi zaman sonu gelmez neden, sonu zincirlerinin izini bulmak,
gkyzne deer bir kule yapmaya almak kadar aptalca grnyor bana."

"Aquino'lu bilgin," diye ne srd Barahip, "Yce Tann'nn. varln yalnzca mantk gcyle,
nedenden nedene geerek, sonunda nedeni olmayan ilk nedene ulaarak gstermekten korkma-

: 45

mt."

"Ben kim oluyorum ki Aquino'lu bilgine kar kaym?" dedi William alakgnlllkle. "Hem onun
Tanr'nn varln kantlamasn, onun nerdii yollar dorulayan birok baka kant var. Tanr,
Augustinus'un bildii gibi, ruhumuzun ta iinden konuur bizimle; hem, sizin Abbone, Yce Tanr'nn
vgsn ve onun varlnn kantlarn aka dile getirmeniz gerek. Aquino'lu Tom-maso byle
yapmasa bile..." Durdu, ekledi: "Sanrm."

. "Elbette," diye dorulad Barahip abucak; bylece, stadm pek holanmad aka anlalan bir
tartmay ok gzel bir biimde kesti.

"Durumalara dnelim. Bakn, bir adam zehirlenerek ldrlyor. Bu bir veridir. Belli, yadsnamaz
belirtiler karsnda, zehirleyenin bir baka adam olduunu tasarlayabilirim. Byle basit nedenler zinciri
konusunda zihnim, gcne duyduu belli bir gvenle yarg yrtebilir. Ama bu kt eyleme yol amak
iin baka bir eyin, bu kez insanca deil, eytanca bir eyin araya girdiini tasarlayarak zinciri nasl
karmak bir duruma getirebilirim? Bunun olanaksz olduunu sylemiyorum: eytan, tpk atnz
Bruncllus gibi bir yerden getiini iaretlerle belli eder. Ama bu kantlarn ardna niin deyim?
Sulunun o adam olduunu bilmek ve onu laik yarg organlarna teslim etmek yetmez mi? Nasl olsa
cezas lm olacak. Tanr balasn."

"Ama iittiime gre, yl nce Kilkenny'de, sanklarn iren cinayetler ilemekle sulandklar bir
durumada, sulularn kimlikleri saptandktan sonra iin iinde eytann parma olduunu
yadsmamsnz."

"Ama ak seik szcklerle de dorulamadm. Yadsmadm doru. Mel'un'un dzenleri stne yarg
vermek iin ben kim oluyorum, zellikle," diye ekledi, bu nedeni vurgulamak istiyormu gibi
grnyordu, "engizisyonu balatm olanlarn, piskoposun, belediye meclisi yelerinin, tm halkn,
belki sanklarn kendilerinin bile. eytan'n varlna gerekten dikkat ekmek istedikleri davalarda. Bu
durumda, eytan'n varlnn tek gerek kant, belki o anda herkesin onun ibanda olduunu bilmek
iin duyduu tutkunun younluudur..."

"Yani, siz," dedi Barahip kaygl bir sesle, "birok duruma-

46

da, eytan'n yalnzca sann deil, belki de ve en ok yarglarn ilerinde etkin olduunu mu
sylyorsunuz?"

"Hi byle bir ey ne srebilir miyim?" diye sordu William; sorunun, Barahip'in dorulayamayaca
bir biimde sorulduunun ayrmna vardm; bylece William onun suskunluundan yararlanarak
konumann ynn deitirdi. "Ama bunlar gemite kalan eyler. Bu soylu grevi braktm; eer bu
ii yaptmsa, Tanr istedii iin yaptm..."

"Kukusuz," diye kabul etti Barahip.

"... imdi," diye srdrd William, "baka nazik sorunlarla urayorum. Bana anlatrsanz, sizi zen
sorunla da uramak iste-im."

Barahip'in o tartmaya son verip kendi sorununa dnebil-mekten honut olduunu sezdim. Sonra,
ok byk bir zenle seilmi szckler ve uzun tmcelerle, birka gn nce meydana gelen ve rahipler
arasnda byk bir znt yaratan tuhaf bir olay anlatmaya balad. Konuyu William'a atn, nk
William'in gerek insan ruhu, gerekse Mel'un'un dzenleri hakknda ok geni bilgisi olduunu bildiini,
konuunun deerli vaktinin bir blmn zc bir bilmeceye k tutmaya ayrabileceini umduunu
syledi. Olay uydu: Byk bir minyatr ustas olarak daha o zaman n kazanm olmasna karn hl
gen bir rahip olan ve kitapln elyazmalarn ok gzel resimlerle ssleyen Otranto'lu Adelmo, bir
sabah Aedifcium'un dou kulesinin altnda, uurumun dibinde bir kei oban tarafndan l
bulunmutu. teki rahipler tarafndan akam duas srasnda koroda grld, ancak geceyars
duasnda grnmedii iin, belki de gecenin en karanlk saatlerinde dmt oraya. O gece byk bir
kar frtnas vard; jilet gibi keskin, neredeyse doluyu andran, kudurmuasma esen gney rzgrnn
srkledii kar taneleri dyordu yere. Ceset uurumun tam dibinde bulundu; nce erimi, sonra kat
kat donmu kardan slanm, derken kayalara arparak paralanmt, Zavall, dayanaksz, lml
yaratk; Tanr merhamet etsin ona. Seke seke dt iin tam olarak hangi noktadan dtn
saptamak kolay deildi; kulenin uuruma bakan yanndaki kata sralanm pencerelerden birinden
dt kuku gtrmezdi. "Zavall cesedi nereye gmdnz?" diye sordu William.

47

"Doal olarak, mezarla," diye yantlad Barahip. "Belki de ayrdna varmsnzdr; mezarlk, kilisenin
kuzey yanyla Aedifici-um ve sebze bahesi arasrida."

"Anlyorum," dedi William, "Sorununuzun ne olduunu da anlyorum. O talihsiz gen, Tanr korusun,
eer canna kym olsayd, (kazayla dt dnlemeyeceine gre), ertesi gn o pencerelerden
birini ak bulurdunuz; oysa hepsini kapal buldunuz; stelik hibirinin dibinde herhangi bir slaklk
yoktu."

Barahip, daha nce de sylediim gibi, byk ve diplomata dinginlii olan bir adamd; ama bu kez,
kendisini Aristo'nun istedii gibi ar ve yce gnll bir kimseye yarar llkten yoksun brakan,
akn bir davranta bulundu: "Bunu size kim syledi?"

"Siz sylediniz," dedi William. "Eer pencere ak olsayd, onun kendisini pencereden attn
dnrdnz hemen. Dardan anlayabildiim kadaryla, bunlar donuk camdan byk pencereler; bu
tr pencereler genellikle bu byklkte binalara adam boyunda konmaz. Bu nedenle, pencerelerden biri
ak kalm olsayd bile, adamcazn darya sarkp dengesini yitirmesi olanaksz olduuna gre,
intihardan baka bir olaslk dnlemezdi. Bu durumda, onun kutsal topraa gmlmesine izin
vermezdiniz. Ama onu Hristiyan usulnce gmdnze gre, pencerelerin kapal olmalar gerekir.
nk eer pencereler kapalysa -ben hi, byclk durumalarnda bile, Tanr'run ya da Seylan'n, bir
lnn yanl davrannn kantlarn ortadan kaldrmak iin uurumun dibinden yukarya trmanmasna
izin verdiine rastlamadma gre- intihar olaslnn, ister bir insan eli, ister Seylan'n gc tarafndan
ortadan kaldrld ak. imdi siz kendi kendinize, onu uuruma iten demeyeyim, islemeyerek pencere
pervazna kimin karabileceini soruyorsunuz; kayglsnz; nk manastrda doal ya da doast bir
kt g dolayor."

"Evet, doru..." dedi Barahip; William'in szlerini mi dorulad, yoksa kendi kendine, William'in
ylesine beenilmeye deer ve mantkl bir biimde ortaya koyduu nedenleri mi hakl bulduu ak
deildi. "Ama camlarn hibirinin slak olmadn nasl bilebilirsiniz?"

"nk bana rzgrn gneyden estiini sylediniz; bu du-

48

rumda yamurun douya bakan pencerelere doru srklenmesi olanakszd."

"Bana sizin yeteneklerinizi yeterince anlatmamlar," dedi Barahip. "Haklsnz, pencereler slak
deildi. Nedenini imdi biliyorum. Sylediiniz gibi oldu. Niin kayglandm imdi anlyorsunuz.
Rahiplerimden birinin, ruhunu iren intihar gnahyla lekelemi olmas benim iin yeterince ciddi bir
sorun olurdu. Ama onlardan birinin, ayn lde korkun bir gnahla kendini lekelediini dnmem iin
nedenler var. Keke bu kadarla kalsayd..."

"Her eyden nce, niin rahiplerden biri? Manastrda birok insan var; seyisler, kei obanlan,
hizmetiler..." "| "Dorusu, kk, ama zengin bir manastr," diye kabul etti Barahip arballkla.
"Altm rahibe yz elli hizmeti. Ama her ey Aedifcium'da oldu. Orada, belki imdiden biliyorsunuz,
birinci katta mutfak ve yemekhane var; onun stndeki iki katta da, yaz salonuyla kitaplk. Akam
yemeinden sonra Aedificium kilitlenir ve ok kat bir kural, hi kimsenin ieri girmesine izin vermez,"
William'in bundan sonraki sorusunu kestirdi ve hemen, ama ak bir isteksizlikle ekledi; "Doal olarak,
rahiplerin de, ama..."

"Ama?"

"Ama bir hizmetinin geceleyin oraya girme yrekliliini gstermi olabileceini kesinlikle - anlyor
musunuz, kesinlikle - yadsyorum." Gzlerinden bir gvensizlik glmseyii gibi bir ey geti; bir
imek ya da kayan bir yldz gibi, abucak. "Diyelim korkarlard, biliyor musunuz... basit insanlara
verilen buyruklar bazan bir tehditle, buyrua boyun emeyenlerin bana korkun bir eyin, hatta
doast bir eyin gelebileceine ilikin bir uyaryla pe-kitirilmelidir. Oysa bir rahip..."

"Anlyorum."

"stelik bir rahibin yasaklanan bir yere girmeye kalkmas iin baka nedenler de olabilirdi. Demek
istiyorum ki... kurallara aykr olsa bile, akla uygun nedenler..."

William, Barahip'in tedirginliinin ayrdna vard, belki de konuyu deitirme amacna ynelik bir soru
sordu; ama bu soru onda daha da byk bir tedirginlik yaratt.

"Bir cinayet olaslndan sz ederken, 'Keke bu kadarla kal-

Gln Ad

49/4

sayd' dediniz. Ne demek istiyorsunuz?"

"yle mi dedim? ey, kimse nedensiz cinayet ileyemez; nedeni ne denli aykr olursa olsun. Bir rahibi,
bir rahip kardeini ldrmeye srkleyebilecek nedenlerin aykrln dnnce titriyorum. te. Hepsi
bu."

"Baka bir ey yok mu?"

"Size syleyebileceim baka bir ey yok."

"Syleme yetkisine sahip olduunuz baka bir ey yok mu demek istiyorsunuz?"

"Ltfen, Frate William, Fratello William," dedi Barahip, Frate'yi de, Fratello'yu da vurgulayarak1.

William kpkrmz kesildi ve "Eri sacerdos in aeternum2," dedi.

"Teekkr ederim," dedi Barahip.

Ey Tanrm, o anda ne korkun bir gizeme dokunuyorlard benim saknmz stlerim, biri kayg, teki
merak drtsyle. nk Tanr'nm kutsal papazlnn gizemlerine ynelmi bir mez olan ben bile,
alakgnll bir delikanl olmama karn, Bara-hip'in bir ey bildiini, ama onu gnah karma
yeminiyle rendiini anlamtm. Birinin azndan, Adelmo'nun ackl sonuyla ilgili olabilecek gnahkr
bir ayrnt iitmi olmalyd. Belki de bunun iin, kendisinin kukuland, ama hi kimseye
aklayamad bir gizi ortaya karmas iin William Birader'e yalvaryor, iyicillik yasasndan tr
glgede brakmak zoruncla kald bir gize, zeksnn gcyle stadmn k tutacan umuyordu.

"Pekl," dedi William o zaman, "rahipleri sorguya ekebilir miyim?"

"ekebilirsiniz."

"Manastrn evresinde serbeste dolaabilir miyim?"

"Size bu yetkiyi veriyorum."

"Bana bu yetkiyi coran moaclis'venyor musunuz?"

"Hemen, bu akam."

1. Ayn tarikata mensup olan rahipler birbirlerine Frate ya da Fr.tello (Birader) diyorlard. Burada
Barahip, William'iri Fraticello (14. ve 15. yy. da, talya'da yaylan, Fransisken tarikatndan
kaynaklanan bir dinsel frka olduunu ima ediyor.) (ev.)

2. (Lat.) Sonsuza dek papaz olarak kalacaksn. (ev.)

3. (Lat.) Rahiplerin nnde. (ev.)

"Ama ben bugn balayacam ie; rahipler beni neyle grevlendirdiini renmeden. Hem
Hristiyanlk dnyasnn tm manastrlarnda ylesine hayranlkla sz edilen kitaplnz ziyaret etmeyi
de ok istiyordum; buraya geliimin nedenlerinden biri de bu."

Barahip, alabildiine gergin bir yzle, neredeyse srarcas-na ayaa kalkt. "Sylediim gibi, tm
manastrn iinde serbeste dolaabilirsiniz. Ama kesinlikle Aedifcium'un en st katnda, kitaplkta
dolaamazsnz."

"Niin?"

"Size daha nce aklamalydm, ama biliyorsunuz sandm, fun, bizim kitaplmz bakalarna
benzemez..."

"Burada, tm teki Hristiyan kitaplklarndakinden daha ok kitap olduunu biliyorum. Sizin kitap
dolaplarnzn yannda Bob-bio'nun ya da Pom posa'nnkiler, Cluny ya da Fleury'ninkiler, arpm
tablosuna daha yeni balayan bir ocuun odas gibi kalr. Yz yl, belki de yz yl akn bir sre nce
Novalesa'nn vnc olan alt bin elyazmas, sizinkilerin yannda solda sfr kalr; hem belki bunlarn
ou da imdi buradadr. Manastrnzn, Hristiyanln, Badad'n otuz alt kitapl ve vezir bn el-
Alkami'nin on bin cildiyle yarabilecek tek k olduunu, ncil'lerinizin saysnn, Kahire'nin vnc olan
iki bin drt yz Kur'an'a eit olduunu ve kitap dolaplarnzn gerek varlnn, yllar nce (Yalan
Prensi'yle ili dl olduklarndan), iinde alt milyon cilt ve sekiz bin yorumcuyla iki yz yazcy
barndrdn ne srerek Trablus kitapln isteyen kfirlerin kendini beenmi sylencesine kar
apak bir kant olduunu biliyorum."

"Doru, Tanr'ya vgler olsun."

"Aranzda yaayan rahiplerin ounun, dnyann drt bir yanna dalm olan teki manastrlardan
geldiklerini biliyorum; kimileri, baka hibir yerde bulunmayan elyazmalarn kopya edip onlar kendi
manastrlarna gtrmek iin burada ksa bir sre kalyorlar; buna karlk, onlar da, kopya ederek
daarnza katmanz iin, baka bulunmaz elyazmalar getirmekten geri kalmyorlar; kimileri burada ok
uzun, hatta bazan lnceye dek kalyorlar; nk aratrmalarna k tutacak yaptlar yalnz burada
bulabilirler. Bylece aranzda Almanlar, Dayallar, spanyollar, Fran-

50

51

szlar, Yunanllar var. mparator Frederick'in yllar nce, sizden Merlin'in ngrlerini bir kitapta
derlemenizi, sonra da bunu Msr Sultan'na bir armaan olarak gnderilmek zere Arapa'ya
evirmenizi istediini biliyorum. Son olarak, Murbach gibi grkemli bir manastrn bu ok zntl
gnlerde artk tek bir yazcs bile olmadn, St. Gall'de, yazmay bilen yalnzca birka rahibin kaldn,
imdi kentlerde niversiteler iin alan laik kimselerden olumu birlik ve loncalarn bulunduunu
biliyorum; yalnzca sizin manastrnzn, tarikatnzn ann gnden gne yenilediini ya da ne
sylyorum?- giderek artan yceliklere ulatrdn biliyorum..."

"Monasterium sine libris," diye alntlad Barahip, dalgn dalgn, "est sicut civitas sine opibus, castrum
sine numeris, coquina sine suppellectili, mensa sine cibis, hortus sine herbis, pratum sine floribus,
arbor sine follis1... Bizim, alma ve duann ifte buyruunda gelien tarikatmz, bilinen dnyann
; bilgi hazinesi, yangnlar, yamalar, depremler iinde yok olma tehlikesiyle kar karya bulunan
eski retinin kurtuluu; yeni yaznn oca ve eskisinin art oldu... Ah, biliyorsunuz, ok karanlk
zamanlarda yayoruz imdi; yzm kzararak sylyorum, daha birka yl nce, Viyana Genel Danma
Kurulu, papaz2 olmann, her rahibin grevi olduunu aklamak zorunda kald. ki yzyl nce, grkem
ve kutsallkla prl prl parlayan ka manastrmz imdi miskinlerin sna oldu. Tarikat hl gl,
ama kentlerin pis kokusu kutsal yerlerimize sokuluyor. Tanr'nn kullan imdi ticarete ve hizip
savalarna eilim gsteriyorlar; aada, ermilik ruhunun barna-mayaca byk yerlemelerde,
yalnzca kaba dilde konumakla kalmyorlar (laik insanlardan baka ne beklenebilirdi), bu dilde
yazyorlar bile; ama bu ciltlerin hibiri duvarlarmzdan ieri giremez; nnde sonunda sapknlklar
kkrtr onlar. nsanln gnahlar yznden, dnya, iine ileyip onu aa eken uurumun kysnda
asl kalm. Ve yarn, Honorius'un dedii gibi, insan-

1. (Lat.) Kitapsz manastr, kentsiz devlet, insansz kale, ara geresiz a, yiyeceksiz sofra, bitkisiz
bahe, ieksiz ayr, yapraksz aa gibidir. (ev.)

2. Rahiplerin vaftiz etme, evlendirme vb. yetkileri yoktu. Bu ve benzeri yetkileri, ancak papazlk sfatn
kazanarak, belirli aamalarda elde ediyorlard. (ev.)

52

larn gvdeleri bizimkinden daha kk olacak; tpk bizimkilerin, eskilerin gvdelerinden daha kk
olmas gibi. Mundus senes-cit1. Tanr'nn imdi bizim tarikatmza verdii grev, atalarmzn bize
emanet ettikleri bilgi hazinesini koruyarak, yineleyerek, savunarak, bu uuruma doru gidie kar
kmaktr. Yce Tanr, dnya kurulduunda douda bulunan evrenin merkezinin, yava yava batya
doru kaymasn buyurdu; dnyann sonunun yaklat konusunda bizi uyarmak iin! nk olaylarn
gidii daha imdiden evrenin snrna ulat bile. Bininci yl tam anlamyla sona erinceye, Deccal denen o
iren hayvan, ksa da olsa, yengi kazanmeaya dein, Hristiyan dnyasnn hazinesini, Tanr'nn
peygamberlere ve (havarilere syledii, Ebi Mukaddes'in tek szcn bile dei-tirmeksizin
yineledikleri, okullarn -bugn her ne kadar o okullarda kendini beenmilik, kskanlk, lgnlk ylan
yuvalanmaktay-sa da- yorumlamaya altklar Tanr szn savunmak bize dyor. Bu
gnbatmnda, biz hl ufukta ykselen meale ve z. Bu duvarlar ayakta kaldka da, Kutsal Sz'n
bekileri olacaz."

"Amin," dedi William, yrekten. "Ama bunun, kitapln ziyaret edilmesine izin verilmemesiyle ne ilgisi
var?"

"Bakn William Birader," dedi Barahip, "bu duvarlar zenginletiren byk ve kutsal eserleri
gerekletirebilmek iin," byle diyerek, hcrenin pencerelerinden seilebilen, manastr kilisesinin
stnde bir ta gibi ykselen Aedificium ynn gsterdi, "kendilerini adam insanlar yzyllar boyu
demir gibi kat kurallara uyarak altlar. Kitaplk, yzyllar boyu herkes iin gizli kalan ve hibir rahibin
renmesi nasip olmayan bir tasarma gre kuruldu. Yalnzca ktphaneci, kitapln gizini kendinden
nce gelen ktphaneciden rendi ve lm anszn gelip de bu bilginin iletilmesini engellemesin diye
daha hayattayken onu ktphaneci yardmcsna retiyor. Her ikisinin dudaklar da bu gizle
mhrlenmi. Yalnzca ktphanecinin, bilmenin dnda, kitaplarn labirentinde dolamaya hakk var;
yalnzca o, kitaplar nerede bulacan ve onlar nereye koyacan bilir; onlarn korunmasndan yalnz o
sorumludur. teki rahipler yaz salonunda alrlar ve kitaplktaki

1- (Lat.) Dnya yalanyor. (ev.)

53

kitaplarn rehberini bilebilirler. Ama bir balklar listesi ou kez olduka az ey syler; yalnzca
ktphaneci, ciltlerin bir araya getiriliinden, gizlilik derecesinden, bir kitabn ne tr gizler, gerekler ya
da yalanlar sakladn anlar. Bir rahip bir kitab almak isterse, onu nasl, ne zaman vereceine ya da
verip vermeyeceine, bazan bana dantktan sonra, yalnz o karar verir. nk her gerek her kulaa
gre deildir; tm yalanlar dindar bir ruh tarafndan yalan olarak bilinemezler; son olarak, rahipler yaz
salonunda, yalnzca belli ciltleri okumalarn gerektiren belirli bir grevi yerine getirmek iin bulunurlar;
ister zihnin gszlnden, ister kendini beenmilikten, ister eytan'n kkrtmasyla, kapldklar her
sama merakn ardna dmek iin deil."

"Demek kitaplkta, iinde yalanlar olan kitaplar da var..."

"Canavarlar, kutsal tasarmn bir parasn oluturduklar iin vardr; onlarn grnmnde, Yaratc'nn
gc kendini ortaya koyar. By kitaplar, Yahudiler'in kabalas, putatapan ozanlarn masallar,
imanszlarn yalanlan da bunun iin vardr. Bilge okur iin, yalanlara yer veren kitaplarda da, kutsal
bilinin soluk bir nn parlayabilecci, yzyllar boyu bu manastr kurup ayakta tutanlarn sarslmaz
ve kutsal inanc olmutur. Bu nedenle, kitaplk bu kitaplarn da kasasdr. Ama anlyorsunuz deil mi,
ite bu yzden de, her nne gelen oraya giremez. Hem sonra," diye ekledi Barahip, bu son savn
yetersizliinden tr zr dilemek istercesine, "kitap kolayca incinebilen bir yaratktr; zamann geii
ac verir ona; kemirgenlerden, kt havalardan, beceriksiz ellerden korkar. Yzyllar boyunca, her
nne gelen elyazmalarmza can istedii gibi dokunabilseydi, bugn onlarn byk bir ounluu var
olmazd. Bylece ktphaneci onlar yalnz insanlardan deil, doadan da korur ve yaamn, gerein
dman olan unutuun glerine kar yrtt bu savaa adar."

"Demek iki kiiden baka hi kimse, Aedifcium'un en st katna giremiyor..."

Barahip glmsedi: "Hi kimse girmemelidir. Hi kimse giremez. Hi kimse istese bile baaramaz
bunu. inde barndrd gerek gibi llmez derinlikte, saklad yalanlar gibi yanltc olan kitaplk
kendi kendini korur. Tinsel bir labirent olduu kadar, dnyasal bir labirenttir o. eri girebilirsiniz, ama
dar ka-

54

mazsnz. Bunu syledikten sonra, sizden manastrn kurallarna uymanz diliyorum."

"Ama siz, Adelmo'nun kitapln pencerelerinden birinden dm olabilecei olasln yadsmadnz.
lmnn yksnn balam olabilecei yeri grmeden, onun lm stne nasl yarg yrtebilirim
peki?"

"William Birader," dedi Barahip uzlac bir tonla, "hi grmeden atm Brunellus'u ve hakknda hemen
hemen hibir ey bilmeden Adelmo'nun lmn betimleyen bir adam, iine girmedii yerler hakknda
yarg vermekte glk ekmeyecektir."

William eildi: "Ciddi olduunuz zaman bile akllsnz. Nasl isterseniz."

" "Eer aklhysam, ciddi olmay bildiimdendir," diye yantlad Barahip.

"Son bir ey daha," dedi William. "Ubertino nerede?"

"Burada. Sizi bekliyor. Onu kilisede bulacaksnz."

"Ne zaman?"

"Hep oradadr," diye glmsedi Barahip. "Biliyorsunuz, ok bilgili olmasna karn, kitapl
deerlendirecek bir adam deildir o. Yzyln bir ekicilii olarak grr kitapl. Vaktinin ounu
kilisede, dnerek, dua ederek geirir..."

"Yaland m?" diye sordu William, duraksayarak.

"Onu ne zamandan beri grmyorsunuz?"

"Yllardr."

"Yorgun. Bu dnyann ilerinden ok uzak. Altm sekiz yanda. Ama inanyorum ki, ruhu hl
genliindeki gibi."

"Onu hemen bulaym. Teekkr ederim."

Barahip le yemei iin toplulua katlmak isteyip istemediini sordu ona. William daha yeni, stelik
fazlasyla yemek yediini, hemen Ubertino'yu grmeyi ye tuttuunu syledi. Barahip izin isteyip gitti.

Tam hcreden karken, avludan yrek paralayan bir lk ykseldi; onu ayn lde keskin lklar
izledi. "Ne oldu?" diye sordu William, akn. "Hibir ey," diye yantlad Barahip glmseyerek. "Bu
mevsimde domuzlar ldrrler. Domuz obanlarnn iidir bu. Sizin uramanz gereken kan bu kan
deil."

Dar kt ve zeki bir adam olarak kazand ne yarama-

\i.. ' 55'

yan bir davranta bulundu. nk ertesi sabah... Ama, tut kendini, geveze dilim. nk szn
ettiim gn, gece olmadan yle ok ey oldu ki, bunlardan sz etmek iyi olacak.

56

Birinci Gn LE

Adso kilisenin kapsna hayran oluyor, William ise Casale'li hbertino'yu buluyor.

Kilise, daha sonra Strasbourg'da, Chartres'ta, Bamberg'de v^Paris'te grdm kiliseler gibi grkemli
deildi. Daha ok talya'da grdm, az eimli, gkyzne doru badndrc bir biimde ykselen,
yere salamca oturmu, ou kez genilii yksekliinden fazla olan kiliselere benziyordu; ama bunun
birinci katnda bir kale gibi, bir dizi drt ke mazgal vard; bu katn stnde de, bir kuleden ok, eimli
bir atyla rtlm, i kapayc pencerelerle delinmi, ikinci bir kiliseye benzeyen bir yap daha
ykseliyordu. Atalarmzn Provence ve Linguadoca'da yaptklar kocaman manastr kiliselerinden,
gsteriten ve ada slubun zellii olan oyma ta sslerin arlndan uzak, sanrm ancak son
zamanlarda, koro yerinin stnde gkkubbeye doru yreklice ykselen sivri bir kuleyle
zenginletirilmi ikinci bir kilise.

ki dz, sssz dikme, ilk bakta tek byk bir kemer gibi grnen giriin nnde yer alyordu; ama
stnde birok baka kemerin bulunduu iki eimli pervaz, dikmelerden ayrlarak tpk bir uurumun
merkezinde olduu gibi, baklar glgede belli belirsiz seilen asl kapya yneltiyordu; kapnn stnde,
yanlarda, iki zengita stne oturmu, ortadaysa girii madenle salamlatrlm mee kaplarn
rtt iki akla blen oymal bir stunun destekledii byk bir alnlk ykseliyordu. Gnn o
saatinde solgun gne nlar neredeyse dikey olarak atya vuruyor; k, alnl aydnlatmakszn
yapnn nyzne eik olarak dyordu; yle ki, iki dikmeyi getikten sonra, kendimizi birden
payandalar orantl bir biimde destekleyen ikincil sra stunlardan ayrlan kemerlerin oluturduu
gmms tonozun altnda bulduk. Gzle-

. 57

rimiz sonunda alacakaranla alnca, insann gzne ve imgelemine hemen ulaabilen (nk pictura
est laicorum literatura1) oyulmu tan dilsiz syleisi birdenbire gzlerimi kamatrd ve beni bugn
bile dilimin glkle betimleyebildii bir grnmn iine att.

Gkyznde kurulu bir taht ve stnde oturan birini grdm. Oturan'n yz ciddi ve anlamna
eriilmez, gzleri iri iri alm, yksnn sonuna varm olan dnyasal bir insanla bakyordu;
grkemli salar ve sakal, hepsi de birbirine eit, simetrik olarak ikiye ayrlm derecikler halinde, bir
rman sular gibi yznn ve gsnn stne akyordu. Bandaki ta mine ve deerli talarla
sslyd; altn ve gm iplikten ileme ve dantellerle dokunmu erguvan renginde imparatorluk tunii
dizlerinin stnde geni kvrmlar oluturuyordu. Dizlerinin stnde salamca duran sol elinde mhrl
bir kitap tutuyordu; sa eli, iyiliki mi tehdit edici mi olduunu bilmediim bir durula yukar kalkmt.
Yz ha biiminde, olaanst gzellikte iekli bir aylayla aydnlanmt; tacn evresinde ve
Oturan'n bann stnde zmrt bir gkkuann parladn grdm. Tahtn nnde, Oturan'n
ayaklarnn altnda bir billur denizi akyordu; tahtn evresinde ve stnde drt korkun hayvan
gdm; kendimden gemi, onlara bakmakta olan benim iin korkun, ama kendisine aralksz vg
trkleri syledikleri Oturan iin evcil ve alabildiine yumuakba-h.

Daha dorusu, tmne de korkun denemezdi; nk benim solumda (Oluran'n sanda), elinde bir
kitap tutan adam bana gzel ve sevimli grnd. Ama sivri gagal, zrh gibi dzenlenmi tyleri diken
diken, peneleri gl, kocaman kanallar ak olan kartal rktc grnd bana. Oturan'n ayaklar
dibinde de, iki yontunun altnda, iki hayvan daha vard: bir boa, bir de aslan; iki canavar da,
peneleriyle toynaklar arasnda birer kitap tutuyordu; gvdeleri tahtn dna, balarysa lahta dnkt;
omuzlarn ve boyunlarn yabanl bir drtyle bkyorlarm gibi sarlar rpnyor, eklemleri can
ekien bir hayvannkileri andryor, azlan grtlaa dek ak, ylan andran kuyruklar halka halka
kvrlyor,

1. (Lat.) Resim, laiklerin (kilise mensubu olmayan insanlarn) edebiyatdr. (ev.)

58

gittike ykselerek alevden dillerle dorua ulayordu. kisi de kanatl, ikisi de bir aylayla talanmt,
korkun grnlerine karn cehennem deil, cennet yaratklaryd bunlar; kocaman grnmelerinin
nedeni, bir gn gelip yaayanlarla lleri yarglayacak olana tapnmak iin kkreyip brmeleriydi.

Tahtn evresinde, drt hayvann yannda, Oturan'n ayaklarnn dibinde, sanki gr alannn tm
boluunu dolduran billur denizinin saydam sular arasndan grnyormu gibi, alnln gen
biimindeki yapsna uygun olarak dzenlenmi, yedi art yedi, sonra art , sonra da iki art ikilik,
bir tabandan ykselen yirmi drt kk tahta kurulmu, ak libasl, altn tal yirmi drt htiyar vard.
htiyarlarn kimi bir lavta tutuyordu elinde, kimi bir

'koku kadehi. Ama ilerinde yalnzca biri alg alyordu; tm tekiler cokuyla kendilerinden
gemilerdi; yzleri, kendisi iin vg trkleri sylemekte olduklar Oturan'a dnkt; kollaryla
bacaklar da, tpk drt hayvannki gibi, ama yabanl bir biimde deil, estetik bir dansn devinimleriyle
bklmt -Davud da, iinde On Emir'in bulunduu sandn evresinde byle dans etmi olmalyd -
yle ki, gzbebekleri, nerede olursa olsunlar, insan gvdesi-

- nin duruunu yneten kurallara ters decek biimde hep ayn kl noktada odaklayordu. Ah,
tensel maddenin arlndan bir

'mucizeyle kurtulmu kol ve bacaklarn bu gizemli dilinde nasl bir kendini brak ve atlm, doal
olmayan ama incelikli durularn uyumu vard -yeni bir kitlesel biimle doldurulmu belirlenmi nicelik;
sanki kutsal alay, iddetli bir rzgrn, hayat soluunun, nee cokusunun alacak bir biimde sesten
grntye dntrlm sevinli vg trksnn etkisi altndaym gibi.

Bedenleri, kol ve bacaklar Kutsal Ruh'la dolu, aklamayla aydnlanm, yzleri aknlkla altst
olmu, gzleri istekle parlam, yanaklar sevgiyle kzarm, gzbebekleri sevinle bym: Biri
sevinli bir hayretle donakalm, bir bakas akn bir sevinle yaralanm, kimi aknlkla biim
deitirmi, kimi mutlulukla genlemi, tm de orada, yzlerinin anlatm, tuniklerinin kvrmlar,
eklemlerinin duruu ve gerginliiyle, dudaklar sonsuz bir vg glmseyiiyle aralk, yepyeni bir ark
sylyorlard. htiyarlarn ayaklar dibinde, onlarn, tahtn ve begen biimindeki grubun zerinde bir
kemer oluturacak biimde, simetrik eritler ha-

59

linde, hem gksel, hem dnyasal bir yasann ayakta tuttuu sevgiyle balanm eserleri vard (bar,
sevgi, erdem, ynetim, erk, dzen, kken, yaam, k, grkem, tr ve varlklarn dengeli bants); bu
yaptlar birbirinden glkle ayrt edilebiliyorlard; nk sanat yetisi onlar yle dzenlemiti ki, tm
de karlkl olarak orantl, deikenlikleri iinde birbirinin ayn, birlikleri iinde deiken, eitlilikleri
iinde birleik, birlemilikleri iinde eitli, btn oluturan paralar, renklerin neeli yumuaklyla
olaanst bir uyum iinde; kendi aralarnda benzemeyen sesler, olaanst bir uyum ve uygunluk
iinde, birbirleriyle uyumlu ve dnml ikili-al iinde tek sesli olarak alabilen, derin ve isel g
araclyla srekli alglamay salayan bir sitarn yaylar gibi, olaylara indirgenemeyen, ama gene de
olaylara indirgenmi yaratklar sslemesi ve bir araya getirilmesi, maddenin orantl paralar stnde
parlayan biimin araclyla yan saysz eitlik - ile orada, yeryznn ve cennetin bahelerini
ssleyen tm bitkilerin iek ve yapraklar, asmalar, salkmlar, menekeler, sarsalkmlar, kekikler,
zambaklar, kurlbarlar, nergisler, kulkaslar, kengerotla-r, hatmiler, mrlcr, knaiekleri iie
geiyorlard.

Ama dnyasal gzelliklerin ve doast grkemli iaretlerin bu uyumuyla comu ruhum, bir sevin
trksyle tamak zereyken, gzlerim ihtiyarlarn ayaklan dibindeki iekli pencerelerin uyumuna
kaplarak, ortadaki, alnl tutan stunla btnleen iie gemi varlklara takld. Neydi bunlar, hangi
mesaj iletiyorlard, kemerler gibi ykselmi, her birinin art ayaklar yere salamca basan, peneleri
arkadann srtna dayal, yeleleri ylan gibi bklm bklm, azlar yldrc bir homurtuyla gergin, bir
macun ya da asma ayla stunun gvdesine balanm bu aprazlama ift aslan? Ruhumu
yattrmak, belki de aslann eytanca yapsn evcilletirmek ve onu daha yce nesneleri antran bir
simgeye dntrmek iin oraya konmu gibi, stunun iki yannda, tpk onun gibi olaand
uzunluktaki mee kaplarn her birinin pervazlarnn bulunduu yerde, d taraflar heykelciklerle ssl
dayanaklar stnde, yzyze bakan, karlkl, birbirinin ei ikier insan heykeli vard. Bunlar, drt yal
adam heykeliydi; kiisel eyalarndan, Petro'su ve Pavlos'u, Yeremya'y ve Yeaya'y tandm; bedenleri,
bir dans adm atyormuasna bkk, uzun, kemikli elle-

60

ri kalkk, parmaklar kanatlar gibi gergin, yalvas bir esintiyle dalm sakallan ve salar da kanatlar
gibiydi; uzun bacaklarnn dalgalandrd alabildiine uzun giysilerinin kvrmlar dalgalar ve tomar
biiminde ssler yaratyordu; aslanlarn karsnda yer alyorlard; onlarla ayn maddeden yaplmlard.
Bylenmi gzlerimi, o ermi kollarla bacaklarn ve cehennemi kaslarn o bilmecem-si oksesliliinden
ekerken, kapnn yannda, derin kemerlerin altnda, bazan onlar hem destekleyen hem de ssleyen
ince stunlarn arasndaki bolukta yer alan pervazlarn, bazan da her stun balnn sk yapraklarnn
stnde yontulmu, oradan da ok kemerli gms tonoza doru dal budak salarak uzanan, bakmas
|Jctc ve orada bulunmalar ancak parabolik ve alegorik gleri ya da ilettikleri ahlak dersiyle hakl
karabilen baka grntler grdm: plak, etleri iren kurbaalarca kemirilen, tiksindirici bir
grtlakla kendi lnetleniini uluyan, bacaklar tpk bir grifi-ninki gibi sert kllarla kapl, i gbekli bir
satirle iftlemi ksnl bir kadn grdm; cimri bir adam grdm, grkemli stunlarla evrili deinde
lm katlyla kaskat, artk bir cinler alaynn rkek av olmu; ilerinden biri can ekien adamn
azndan bir bebek biimindeki (yazk, hibir zaman lmsz yaama yeniden doamayacak) ruhunu
koparp alyordu; onurlu bir adam grdm: Bir eytan omuzlarna abanm, penelerini adamn
gzlerine bal-ryordu; o srada, iki kutup porsuu, gs gse, iren bir boumayla birbirlerini
paralyorlard; daha baka yaratklar da grdm: kei bal, aslan postlu, panter peneli, tm de
yakc soluu neredeyse duyulabilen bir alevler ormannda tutsak. evrelerinde, aralarna karm,
balarnn stnde, ayaklarnn dibinde, baka yzler, baka kollar ve bacaklar; birbirlerini salarndan
yakalam bir erkekle bir kadn, bir lnetlinin gzlerini emen iki engerek ylan, engel gibi kvrlm
elleriyle uzanp bir suylannn enesini ayran srtkan bir adam, bir kurul halinde toplanm,
karlarndaki tahtn koruyucusu ve tac olarak oraya konmu, kendi yenilgileri iinde onu ycelten bir
ark syleyen, eytan'in hayvan masallar kitabndaki tm hayvanlar: yar kei, yar insan yaratklar,
ifteeyliler, elleri alt parmakl hayvanlar, denizkzlar, hipo-kanturlar, gorgonlar, yar insan, yar ku
yaratklar, cinler, drakon-topoglar, vaaklar, leoparlar, ejderhalar, kpek munzurlu, burun

61

\\

deliklerinden ate saan kenoperler, timsahlar, polikaudatlar, kll ylanlar, semenderler, boynuzlu
engerek ylanlar, kaplumbaalar, suylanlar, srtlar dilerle silhlanm iki bal yaratklar, srtlanlar,
susamurlar, kuzgunlar, testere boynuzlu idropiler, kurbaalar, yar aslan, yar kartal grifinler,
maymunlar, kpekballar, lk-rotlar, mantikorlar, akbabalar, paranderler, sansarlar, canavarlar,
ibibikler, baykular, ahmaranlar, ipnaller, presterler, spectafi-cum'lar, akrepler, kertenkeleler,
balinalar, scitalum'lar, amfisbe-na'lar, iaculum'lar, dipsaslar, yeil kertenkeleler, maltapalamutla-r,
ahtapotlar, muranlar ve denizkaplumbaalar. ller evreninin tm sakinleri, alnlkta Oturan'm ortaya
ktnda, onun sz veren ve tehdit eden yzne kar, Armageddon'un1 yenik dmleri, en sonunda
dirileri llerden ayrmaya gelecek olana bakarak, kapal geidi, karanlk orman kimsenin iine
girmedii bo alan temsil etmek iin bir araya gelmi grnyorlard. Bu grnm karsnda dilim
tutulmuasna, artk dosta bir yerde mi, yoksa kyamet gn vadisinde mi bulunduuma karar
veremeyerek, ylgnla kaplm, gzyalarm g tutuyordum ve genliimin mezlik yllarna, kutsal
yazlar ilk okuyuuma ve Mclk korosunda derin dncelerle geirdiim gecelere elik etmi olan o sesi
iitmi gibi oldum (gerekten iittim mi yoksa?), o grntleri grdm ve gsz dm duyularmn
sayklamas arasnda borazan gibi gmbr gmbr bir sesin, "Grdklerini bir kitapta yaz" dediini
iittim (imdi yaptm da bu) ve ydi altn amdan grdm; yedi altn amdann ortasnda insanoluna
benzeyen Biri'ni grdm; gs altn bir kuakla sarl, ba ve salar en katksz yn gibi ak, gzleri
alev, ayaklar frnlanm pirin gibi, sesi birok sularn uultusu, sa elinde yedi yldz tutuyor, azndan
iki yan keskin bir kl kyordu. Gkle bir kapnn aldn grdm ve Oturan bana bir yeim ta ve
bir akik gibi grnd; tahtn evresinde bir gkkua vard; tahttan yldrmlar ve imekler kyordu.
Ve Oturan eline keskin bir orak ald ve "Oran savur ve ekinleri bi; ekin bime vakti geldi; nk
ekinler olgunlat," dedi yksek sesle ve bulutun stnde Oturan, oran yeryzne doru savurdu

1. ncil'de sz edilen, dnyann sonunda, iyi ve kt gler arasndaki son sava sahnesi. (ev.)

62

ve ekinler biildi.

O zaman, grntnn, tam da manastrda olanlardan, Bara-hip'in az konuan dudaklarndan
rendiimiz eylerden sz ettiini anladm - daha sonraki gnlerde, anlatt olaylarn aynn
yaadma inanarak durup kapy inceledim. Buraya, byk ve gksel bir kyma tanklk etmek iin
gelmi olduumuzu anladm.

Buz gibi k yamuruyla slanmasna rperdim. Bir baka ses daha duydum; ama bu kez arkamdan
geliyordu ve deiik bir sesti; nk grdm grntnn gzkamatran yreimden deil,
yeryznden geliyordu; gerekten de grnty parampara etti; nk o an'a denk dnceler iinde
yitip gitmi olan William da (onun Arlnn o anda yeniden bilincine vardm), benim gibi dnmt.

Arkamzdan gelenin, yrtk prtk giysili bir serseri grnm varsa da, bir rahip olduu akt; yz de
az nce stun balklarnn stnde grdm canavarlarnkini andryordu. Rahip kardelerimin
ounun tersine, mrm boyunca hi eytanla karlamamtm; ama inanyorum ki, eer bir gn
karma kacak olursa, bir insan klna girse de, kutsal buyruk onun kimliini tmyle gizlemesini
nlediinden, u anda szmze karan adamn yz izgilerinden farkl olamazd. Ba, tvbekrlktan
deil, eskiden geirdii - bir egzamann etkisinden tr kaznm, aln ylesine dard ki, eer banda
salar olsayd (gr ve kabark) kalarna karrd; gzleri yuvarlak, gzbebekleri kk ve alabildiine
oynakt; bak masum muydu, yoksa kt myd bilmiyorum, belki de arasra ve deiik anlarda hem
yle hem byleydi; burnuna pek burun denemezdi; nk gzlerinin arasndan balayan, ama daha
ykselir ykselmez iki karanlk delie, sk kllarla kapl, kocaman iki burun deliine dnen bir
kemikten baka bir ey deildi. Bir yara iziyle burun delikleriyle birleen az, geni ve irkin, biraz saa
doru yaykt; yok denecek kadar ince olan st dudayla sarkk ve etli alt duda arasndan, dzensiz
bir uyumla, bir kpein-kileri andran kara ve sivri dileri grnyordu.

Adam glmsedi (ya da en azndan bana yle geldi) ve tehdit edercesine konutu:

"Penitenziagite1! Ruhunu kemirmek iin venturus2 canavar

1. Tvbe edin. (ev.) 2. Gelecek.

63

kolla! lm super nos1! Dua et. Ermi papa gelip bizi todas2 gnahlarn ktlnden korusun! Ah^
ah, Domini Nostri Iesu Ch-risti3 bys hounuza gidiyor! Et anco jois m'es dols et plazer m'es
dolors4... eytan'dan cave5 Semper6 stme atlmak iin bir kede pusu kurmu. Ama Salvatore non
est insipiens7! Bonum monasterium8. Burada yiyip iin dua edilir dominum nostrum9. Gerisi incir
ekirdei doldurmaz. Amin. Deil mi?"

yk ilerledike, bu yaratktan uzun uzun sz etmek ve sylediklerine bavurmak zorunda kalacam.
tiraf ederim, bunu yapmak benim iin ok g olacak; nk ne tr bir dil konutuunu o zaman da hi
anlamamtm, imdi de bilmiyorum. Manastrda okumu yazm kiiler arasnda konutuumuz Latince
deildi bu; bu blgelerde halkn konutuu dillerden biri de deildi; ne de o gne dein iittiim halk
azyla konuulan dillerden birine benziyordu. Onun iittiim ilk szcklerini (anmsadm gibi)
yukarda aktararak konuma biimi hakknda belli belirsiz bir fikir verdiime inanyorum. Daha sonra,
servenlerle dolu yaam ve hibirinde kk salmakszn yaad eitli yerlere ilikin bilgi edinince,
Salvatore'nin tm dilleri konutuunu, ama hibir dili bilmediini anladm. Ya da, iittii dillerin
paracklarndan yararlanarak, ba-lbana bir dil icat etmiti kendine - bir kez de, onun dilinin,
dnyann balangcndan Babil Kulesi'nc dein tek bir dille birlemi mutlu bir insanln konumu
olduu Ademce ya da o uursuz insanlarn blnmesi olgusundan sonra ortaya kan dillerden biri deil,
kutsal cezadan sonraki ilk gnn Babilce'sinin ta kendisi, ilkel kargaa dili olduunu dndm. te
yandan, Salvatore'nin diline dil de diyemiyordum; nk her insan dilinde kurallar vardr ve her terim,
deimez bir kurala gre, ad placitum10 bir anlam tar; nk insan kpee bir kez kpek, bir baka
kez kedi diyemez; insanlarn oybirliiyle belirli bir anlam vermedikleri sesler de karamaz; tpk "blitiri"
szcn syleyen birinin bana gelecei gibi. Btn bunlara karn, iyi kt, Salvatore'nin ne demek
istediini anlyordum; bakalar da anlyorlard. Onun bir de-

1. stmzde. 2. Btn. 3. Efendimiz sa Mesih'in. 4. Ve sevin ac verir bana. 5. Sakn. 6. Her zaman.
7. Aptal deil. 8. yi manastr. 9. Efendimize. 10. (Lat.) stnde anlamaya varlm. (ev.)

64

il, birok dili konutuunun, hibirini de doru konumayp, szcklerini kimi zaman bir, kimi zaman
bir baka dilden aldnn kantyd bu. Sonradan, bir eyi bazan Latince, bazan Provence lehesiyle
adlandrdn da anladm ve onun kendi cmlelerini kendisi kurmaktan ok, duruma ve sylemek
istedii eye gre, gemite iitmi olduu kopuk cmle paralarn kullandnn bilincine vardm;
rnein, bir yiyecekten, ancak o yiyecei kendileriyle birlikte yemi olduu insanlarn szckleriyle
anlatabilirmi, sevincini ancak ayn sevinci paylat insanlarn o gn syledikleri cmlelerle dile
getirebilirmi gibi. Dili de, tpk bakalarnn yzlerinden alnan paralardan olumu yz ya da kimi
zaman kutsal nesnelerin artklarndan domu kalntlar gibiydi. (Si licet magnis 'oomponere parva1, ya
da eytani eylerden kutsal eyler oluturulmasna.) Onunla ilk kez karlatm anda, Salvatore, gerek
yz, gerekse konuma biimiyle, bana az nce, kapmn altnda grm olduum tyl ve peneli
melez hayvanlardan farkl grnmedi. Daha sonra, adamn belki de iyi yrekli ve akac olduunu
dndm. Daha sonra... Ama sray bozmayalm. Hem nk, daha konuur konumaz, stadm byk
bir merakla onu sorguya ekti.

"Niin penitenziagite dedin?" diye sordu.

"Domine frate magnifcentisimo2,'' diye yantlad Salvatore, br tr reveransla, "Jesus venturus est et li
homini debent facere penitential Deil mi?"

William gzlerini dikip ona bakt: "Buraya bir Minorit4 manastrndan m geldin?"

"No intendo5."

"Ermi Francesco'nun biraderleri arasnda m yaadn diye soruyorum, Szde Havariler'i tandn m diye
soruyorum..."

Salvatore sarard, daha dorusu, bronzlam, yabanl yz klrengi oldu. Derin bir reverans yapt;
aralk dudaklarnn ara-

1. (Lat.) Byk eylerden kk eyler oluturulmasna izin vardr. (ev.)

2. Efendimiz, yce birader. (ev.)

3. sa gelecek ve insanlar tvbe etmelidirler. (ev.)

4. Minorities (ya da Ortaa Latincesindeki adyla, Fratres Minores) Fransisken tarikatnn kurucusu
Ermi Francesco tarafndan, bir alakgnlllk lakab olarak, Fransisken rahiplerine verilen ad. (ev.)

5. Anlamyorum. (ev.)

Gln Ad

65/5

sndan bir "vade retro1" mrldand; tutkuyla ha kard ve sk sk dnp ardna bakarak kap gitti.

"Ona ne sormutunuz?" diye sordum William'a.

Bir sre dald. "nemi yok, sonra sylerim. imdi ieri girelim. Ubertino'yu grmek istiyorum."

Vakit leyi yeni gemiti. Soluk gne nlar Bat'dan, birka dar pencereden, kilisenin iine
szyordu. nce bir k eridi, alnl bana altn bir ltyla parlyormu gibi grnen byk sunaa
deiyordu hl. Kilisenin sahnlar alacakaranlkta kocamand.

Sunaktan nceki son mihrabn yannda, soldaki ahnda ince bir stun ykseliyordu; stnde, modern
slupla yaplm, yznde anlatlmaz bir glmseyi, karn ne doru km, bebei kucanda, ince
bedenli, zarif bir giysiye brnm, tatan bir Bakire yontusu vard. Bakire'nin ayaklar dibinde,
neredeyse yere kapanm, yakaran, Cluny mezhebinin giysisine brnm bir adam duruyordu.

Yaklatk. Adam ayak seslerimizi duyunca yzn kaldrd. Yal, tysz yzl, kabak kalal, iri gk
mavisi gzl, ince, krmz azl, beyaz tenli, kafasnn derisi tpk stte saklanm bir mumyannki gibi
kafatasna yapm bir adamd. Elleri ak, ince uzun parmaklyd. Zamansz bir lmn kuruttuu kk
bir kz andryordu. Onu kendinden geiren bir grntnn ortasnda rahatsz etmiiz gibi dalgn bir
bakla bakt bize nce; sonra yz sevinle aydnland.

"William!" diye bard. "Sevgili kardeim!" Glkle ayaa kalkt, stadmn yanna geldi, onu
kucaklayp azndan pt. "William!" diye yineledi ve gzleri nemlendi. "Ne ok zaman geti! Ama seni
hl anmsyorum! Ne ok zaman geti, neler neler oldu! Ne ok snad Tanr bizi!" Alad. William'in
duyguland akt; onu kucaklad. Casale'li Ubertino'yla kar karyaydk.

talya'ya gelmeden nce de, ondan hem de uzun uzun sz edildiini duymutum; mparatorluk
saraynda Fransiskenler'i ziyaret ettiimde daha da ok iitmitim adn. Hatta biri bana, birka yl nce
lm olan, o gnlerin en byk ozan, Floransah

1. (Lat.) Geri dn. (ev.) .

66

Dante Alighieri'nin birok dizesinin, Ubertino'nun, Arbor vitae cnicifixae'de1 yazdklarnn yorumundan
baka bir ey olmayan bir iir yazdn sylemiti. (Toscana halk dilinde yazld iin bu iiri
okuyamadm.) Bu nl adam deerli klan yalnzca bu deildi. Okurlarmn bu karlamann nemini
daha iyi anlamalarn salamak iin, orta talya'da kaldm ksa sre iinde, William'in syledii birka
szckten ve onun yolculuumuz srasnda papaz ve rahiplerle yapt birok konumadan anladm
gibi, o yllarn olaylarn canlandrmaya almalym.

yi anlatabileceimden emin olmasam da, bu sorunlardan ne anladm anlatmaya alacam.
Melk'teki statlarm bana sk ijl, bir Kuzeyli'nin talya'daki dinsel ve siyasal yaama ilikin ak seik bir
fikir edinmesinin ok g olduunu sylemilerdi.

Ruhban snfnn gcnn tm teki lkelerdekinden daha aka grld ve ruhban snfnn tm
teki lkelerdekinden daha ok g ve varlk gsterisinde bulunduu yarmada2, en az iki yzyl
boyunca, onlarca kutsanmay bile yadsdklar yozlam papalara kar protesto olarak yoksul bir
yaam sren insanlarn oluturduklar akmlar dourmutu. Bu insanlar bir araya gelerek, feodal
beylerin, imparatorluun ve kent ynetim kurullarnn ayn lde nefret ettikleri bamsz topluluklar
oluturmulard.

Sonunda, Ermi Francesco geldi ve kilisenin ilkelerine ters dmeyen bir yoksulluk sevgisi yayd; onun
abasyla, kilise bu eski akmlarn davranm ciddilii arlarn kabul ederek, ilerinde yuvalanm
dzensizlik elerini ayklad. Bunun ardndan, bir alakgnlllk ve ermilik dneminin gelmesi
gerekirdi; ama Fran-sisken tarikat byyp en iyi insanlar kendine ektike, ok fazla gl ve
dnyasal ilere bal bir duruma geliyordu; bu nedenle birok Fransisken, hareketi bir zamanlar sahip
olduu arla yeniden kavuturmak istediler. Daha benim manastrda bulunduum sralarda, dnyann
drt bir yanma yaylm bini akn yesi olan bir tarikat iin olduka g bir ey. Ama durum
byleydi ve Ermi Francesco'nn birok rahibi, tarikatn, daha imdiden, dzeltmek iin ortaya kt
kilise kurumlarnn niteliine burun-

la (Lat.) armha Gerilmi Yaam Aac. (ev.) 2. talya yarmadas. (ev.)

dn syleyerek, benimsedii kurallara kar kyorlard. Ve bunun daha Francesco'nun salnda
byle olduunu, onun szlerine ve amalarna ihanet edildiini sylyorlard. O sralarda birok rahip,
kendisinde peygamberlik ruhu olduuna inanlan, Citea-ux'lu Joachim adnda bir rahibin XII. yzyl
balarnda yazm olduu kitab kefetmiti. Gerekten de Joachim uzun zamandan beri Szde
Havariler'in davranlar yznden bozulmu olan sa'nn ruhunun yeryznde yeniden
gerekletirilecei yeni bir an geliini nceden grmt. yle olaylardan sz etmiti ki, onun,
bilincine varmakszn Fransisken tarikatndan sz ettii herkese ak grnmt. Bunun zerine birok
Fransisken yle byk bir sevince kaplmt ki, yzyln ortalarnda Sorbonne'lu din bilginleri, Joachim
denen rahibin retilerini mahkm etmilerdi. Ama yle grnyor ki, bunu yapmalarnn nedeni,
Fransa niversitesi'nde-ki Fransiskenler'in (ve Dominikenler'in1) gereinden ok bilgili olmalar
dolaysyla sapkn olarak bir yana atlmalarnn istenrriesiy-di. Bu tasar gerekleemedi; bu da,
kesinlikle sapkn olmayan Aquino'lu Tommaso ve Bagnoregio'lu Bonaventura'nn yaptlarnn
yaylmasna izin verdiinden, kilise iin ok iyi oldu. Bundan da, Paris'te de bir dnce karmaas
olduu, ya da birisinin, dnceleri kendi amalar iin kartrmak istedii aka anlalmaktadr.
Sapknln Hristiyanlar'a yapt ktlk de budur: kafalar kartrmak ve herkesi, kendi kiisel kan
iin sorgucu olmaya kkrtmak. nk o srada maflastrda grdm (imdi anlatacam) eyler,
sapknlar yaratanlarn ou kez sorgucular olduunu dndrd bana. Yalnzca sorgucularn,
sapknlarn bulunmadklar yerde onlarn var olduunu tasarlamalar anlamnd deil; sorgucular, sapkn
kokumuluklar ylesine iddetle bastn| yorlard ki, birok kimseyi, sorguculara duyduklar nefret
yzn den sapknlara katlmaya itiyorlard. Gerekten eytan'in tasarla; d bir dng. Tanr bizi
korusun.

Ama ben Joachim yanllarnn sapknlndan (eer byleyse; sz ediyordum. San Donninou Gerardo
adnda bir Fransis-ken'in, Joachim'in grlerini dile getirdii ve Minorit evresini

1. Vaizler ya da Kara Rahipler de denen, Ermi Dominic tarafndan 1215'te kurulmu ola bir tarikat.
(ev.)

68



derinden etkiledii grld. Bylece bunlarn arasnda sonradan tarikatn bakan olan Bonaventura'nn
tarikat yeniden rgtleme giriimine kar, eski Kural' destekleyen bir grup ortaya kt. Geen yzyln
son otuz ylnda, Lyons Genel Danma Kurulu'nun, Fransisken tarikatn, onu ortadan kaldrmak
isteyenlerden kurtararak, daha eski tarikatlarn yasas uyarnca, kullanmndaki tm mallarn mlkiyetini
tarikata vermesi zerine Marche'da baz rahipler bakaldrdlar; nk bir Fransisken'in ne kiisel, ne
manastr ne de tarikat olarak hibir mala sahip olmamas gerektiinden, Kural'in ruhuna kesinlikle
ihanet edildiine inanyorlard. Bu rahipler mr boyu hapse atldlar. Bana hi de ncil'e aykr eyler
j$0 sryormu gibi grnmyorlar, ama iin iine dnyasal nesnelerin mlkiyeti girince, insanlarn
adalete uygun olarak akl yrtmeleri gtr. Yllar sonra, tarikatn yeni bakan Raimondo Gaufredi'nin
bu tutuklular Ancona'da bulduunu ve onlar salvererek, "Tanr keke hepimize ve tm tarikata byle
bir sula lekelenmeyi nasip etseydi" dediini anlattlar. Bu, sapknlarn sylediklerinin doru olmadnn
ve kilisede hl byk erdem sahibi kiilerin bulunduunun bir belirtisidir.

Serbest braklan bu tutuklular arasnda bulunan, Angelus Clarenus adnda biri, sonradan Joachim'in
grlerini yayan Pro-vence'l bir papaza, Pierre Olieu'ye, daha sonra da Casale'li Uber-tino'ya rastlad
ve bylece Tinciler'in hareketi dodu. O yllarda, Morroneli Pietro adnda ok ermi bir kei, V.
Celestinus adyla papalk tahtna kt ve Tinciler'in ii rahatlad. "Bir ermi gelecek," denmiti, "ve
sa'nn retilerini izleyecek, bir melek yaam srecek; titreyin, ey yozlam rahipler." Celestinus belki
de gereinden ok bir melek yaam srdrd, ya da evresindeki piskoposlar gereinden ok yozdular,
ya da daha imdiden mparator ve teki Avrupa krallaryla bitmez tkenmez bir savan gerginliine
katlanamyordu; gerek u ki, Celestinus tahttan feragat etti ve inzivaya ekildi. Ama onun bir yldan
daha ksa sren saltanat dneminde Tinciler'in tm dleri gerekleti; Celestinus'a bavurdular;
Celestinus onlarla, fratres et pauperes heremitae domini Celestini1 denen topluluu kurdu. te yandan,
Papa'nn Roma'

1. Mnzevi Celestinus'un rahip ve yoksullar. (ev.)

69

nn en gl kardinalleri arasnda arabulucu rol oynamas gerekirken, bu kardinaller arasnda rnein
bir Colonna ya da Orsini gibi, gizli gizli yeni yoksulluk eilimlerini destekleyenler vard: Ar bir
zenginlik ve debdebe iinde yaayan ok gl insanlar iin gerekten tuhaf bir seimdi bu; onlarn,
Tinciler'i yalnzca siyasal amalar iin mi kullandklarn, yoksa Tinci eilimleri destekleyerek dnyasal
yaamlarn bir tr hakl m kardklarn hibir zaman anlayamadm; talyanlar'n ilerine aklm erdii
kadar, belki bunlarn her ikisi de doruydu. Ama bir rnek vermek gerekirse, Ubertino, Kardinal Orsini
tarafndan papazla getirilip Tinci-ler in en sz dinlenir kiisi durumuna gelince, sapknlkla sulanma
tehlikesiyle kar karya kalyordu. Oysa ayn kardinal, Avig-non'da Ubertino'yu korumutu.

Ama bu tr ilerde olduu gibi, bir yandan Angelo ve Ubertino retiye uygun olarak vaaz verirken, te
yandan basit insanlardan oluan byk ynlar onlarn vaazlarn benimsiyorlar ve her trl denetimin
tesinde lkenin drt bir yanna yaylyorlard. Bylece talya, bu Yoksul Yaam Fraticelli ya da
Rahiplerince istila edildi. Daha o zaman, Tinci statlarla, onlarn tarikatn dnda yaayan, dilenerek ve
hibir mala sahip olmakszn ellerinin emeiyle gn gnne yaayan basil izleyicilerini birbirinden
ayrmak gl. Bunlar, halkn imdi Fraticelli dedii, Pierre Olieu'den esinlenmi, Fransz Beghardlar'a1
benzeyen rahiplerdi.

V. Celestinus'un yerine VIII. Bonifacio geti; bu papa, Tinci-lere ve genel olarak Fralicelli'ye ok az
hogr gsterdi; mrn dolduran yzyln son yllarnda, Firma caulela denen bir buyruk imzalad;
Fransisken tarikatnn snrndaki, Bizochi denen serseri gezgin dilencileri, Tinciler'in kendilerini ya da
tarikat yaamn yadsyarak inzivaya ekilenleri bir kalemde suluyordu.

VIII. Bonifacio'nun lmnden sonra, Tinciler onun ardllarndan, bu arada V. Clemens'ten, tarikattan
barl bir biimde ayrlmak iin izin almaya altlar. Kanmca bunu baaracaklard, ama XXII.
Ioannes'in gelii, onlarn btn umutlarn krd. Ioan-nes, 13.16'da, seilir seilmez, Sicilya kralna bu
rahipleri lkesin-

1. Beghardlar, 12. yy. da erdenlik ve feragati ngren Liege'li Begne'i izleyenler; sonradan Fransisken
ve Dominikenler le birlemilerdir. (ev.)

70

den kovmas iin mektup yazd; nk birou oraya snmt; Io-annes de, Angelus Clarenus ile
Provence Tinciler'i zincire vurdurdu.

Bu kolay bir giriim olmasa gerekti; Ruhani Meclis'te birok kimse kar kt. Gerek u ki, Ubertino ve
Clarenus, tarikattan ayrlma iznini salamay baardlar ve biri Benedikten'ler, teki Celestinus
yanllarnca kabul edildi. Ama yaamlarn serbeste srdrenlere loannes acmasz davrand; onlar
Engizisyon'ca ko-vuturttu ve ou yakldlar.

Ancak loannes, kilise otoritesinin temellerini tehdit eden Fra-ticello'larn zararl otlarn yok etmek iin,
onlarn inanlarn dadandrdklar ilkeleri mahkm etmek gerektiini anlamt. Bunlar, sa'nn ve
havarilerinin ne kiisel ne de ortaklaa hibir malla-" r olmadn ne sryorlard. Papa ise bu
dnceyi sapkn bir dnce olarak mahkm etli. artc bir eydi bu; nk bir papann, sa'nn
yoksul olduu dncesini niin sapk bulduunu anlamak olanakszd; ama daha bir yl nce, bu gr
ne sren Pe-rugia'daki Fransisken Genel Kurulu'nun bakannn grevine son verilmiti; bylece Papa
birini mahkm ederken, tekini de mah-'* km etmi oluyordu. Daha nce de sylediim gibi bu Kurul,
m-parator'a kar Papa'nn yrtt savama byk zarar veriyordu; iin gerei buydu. Bylece,
bundan sonra ne mparator, ne de Perugia hakknda hibir ey bilmeyen birok Fraticelli yaklarak
ldrld.

Ubertino gibi sylence olmu bir kiiye bakarken bunlar dnyordum. stadm beni onunla
tantrm; yal adam, scak, neredeyse ateli eliyle yanam okamt. Bu elin dokunuuyla, bu
ermi insan hakknda iittiklerimi ve Arbor Vtae'rim sayfalarnda okumu olduum eylerin ounu
anlamtm; Paris'le okumasna karn, tanrbilimsel kuramlardan ekilerek, kendisinin, tvbekar
Magdalena'nn kimliine girdiini kurduu sralarda, daha genliinden balayarak, onu yakp tketmi
olan gizemsel atei anlyordum; sonra onun, kendisine gizemsel yaamn zenginliklerini ve haa
tapmay reten Foligno'lu Ermi Angela ile kurduu .. youn ilikileri ve stlerinin vaazlarnn
ateliliinden kaygya kaplarak onu Verna'ya ekilmeye zorlamalarnn nedenini anlyor-

71

dum.

izgileri kardee, derin tinsel duygu alveriinde bulunduu ermi kadmlarnki gibi yumuak olan o
yz inceliyordum. Onun 1311'de, Viyana Genel Danma Kurulu, Exivide paradiso buyruuyla Tinciler'e
dman olan st dzeydeki Fransiskenler'i grevlerinden uzaklatrd zaman daha sert bir yz
taknm olmas gerektiini sezinledim; bu bakaldr ampiyonu, bu kurnazca uzlamay kabul
etmemi, alabildiine kat ilkelere dayanan ayr bir tarikatn kurulmas iin savamt. O zaman bu
byk sava sava yitirdi; nk o yllarda XXII. Ioannes, (aralarnda Ubertino'-nun kendisinin de
bulunduu) Pierre Olieu'nn izleyicilerine kar bir hal seferi am, Narbona ve Beziers rahiplerini
mahkm etmiti. Ama Ubertino, Papa'nn yzne kar da arkadann ansn savunmakla
duraksayamam, Papa ise (daha sonra tekileri mahkm etmi olsa da), ermiliine boyun eerek onu
mahkm etme yrekliliini gsterememiti. Tersine, bu vesileyle, ona Cluny' tarikatna girmeyi nce
tleyerek, sonra buyurarak bir kurtulu yolu nermiti. Grnrde ylesine savunmasz ve kolay
incinebilir olan Ubertino, Papalk saraynda kendisine koruyucular ve balaklar bulmakta da ayn
lde yetenekli olsa gerek; gerekten de, Flandr'daki Gemblach manastrna girmeye raz oldu; ama
oraya hi gitmediine ve Avignon'da kalp Kardinal Orsi-ni'nin sanca altnda Fransiskenler'in davasn
savunduuna inanyorum.

Ancak son zamanlarda (iitilenler kesin deildi), sarayda yldz snmt; Papa, bu yabanl adam pek
mundum discurrit va-gabundus2, sapkn biri olarak kovutururken, Avignon'dan uzaklamak zorunda
kald. Bundan sonra William ile Barahip arasndaki konumadan, onun imdi bu manastrda
saklandn renmitim. imdi de onu karmda gryordum.

"William," diyordu, "az kalsn ldryorlard beni, biliyor musun, geceyars kamak zorunda kaldm."

"Senin lmn isteyen kimdi? Ioannes mi?"

"Hayr. Ioannes beni hibir zaman sevmedi, ama bana hep

1. 11. yzylda, orta Fransa'nn dousunda, Cluny kasabasnda bir grup Benedikten tarafndan
kurulmu olan tarikat. (ev.)

2. (Lat.) Bir serseri gibi dnyay dolaan. (ev.)

72

sayg duydu. Gerekten, on yl nce Benedikten tarikatna girmemi tleyerek yarglanmaktan
kurtulmam iin bir yol gsteren odur; bylece dmanlarm susturuyordu. Uzun uzun dedikodu
yaptlar; bir yoksulluk ncsnn bylesine zengin bir tarikata girmesiyle ve Kardinal Orsini'nin
saraynda yaamasyla alay ediyorlard... William, bu dnyann nimetlerine kar tutumumu bilirsin!
Ama Avignon'da kalp rahip kardelerimi savunmann baka yolu yoktu. Papa, Orsini'den korkar, benim
klma bile dokunamazd. Daha yl nce, eli olarak Aragon kralna gnderdi beni."

"Peki, sana ktlk etmek isteyen kimdi?"

"Herkes. Piskoposluk. ki kez ldrmek istediler beni. Susturmak istediler. Be yl nce ne oldu, biliyor
musun? Narbona' l Beghardlar iki yl nce hkm giymilerdi; Berengario Talloni, yarglardan biri
olmasna karn, Papa'y bavurmutu. G anlard o anlar, Ioannes daha o zaman Tinciler'e kar iki
buyruk karmt; Cesena'l Michele bile boyun emiti - Michele dedim de, o ne zaman geliyor?"

"ki gne kadar burada olacak."

"Michele... Onu grmeyeli ok oldu. imdi farkna vard; ne istediimizi anlyor; Perugia Ruhani Meclisi
bize hak verdi. Ama

0 zaman, daha 1318'de Papa'ya boyun edi ve ona kar direnen Provence'l be Tinci'yi onun eline
teslim etli. Yakldlar, William... Ah, korkun bir ey!" Ban elleri arasnda saklad.

"Peki, Talloni'nin bavurusundan sonra ne oldu?" diye sordu William.

"Ioannes davaya yeniden baklmasn istemek zorundayd, anlyor musun? Bunu yapmak zorundayd,
nk Ruhani Meclis'le de kukuya dm kimseler vard, Ruhani Meclis'teki Fransisken-lcr arasnda
da - ikiyzller, riyakrlar1, kiliseden alacaklar bir tahsisat karlnda kendilerini satmaya hazr
adamlar; ama kukuya kaplmlard. O zaman Ioannes benden yoksulluk stne bir yaz kaleme
almam istedi. Gzel bir ey oldu William, Tanr gurur duyduum iin beni balasn..."

"Okudum; Michele gsterdi bana."

"Bocalayanlar oldu; kendi aramzda da; Aquitania eyalet pa-

1 talyanca, sepolehri imbiancati (aartlm mezarlar), ncil'de riyakrlara verilen ad. (ev.)

X 73

>\

paz, San Vitale Kardinali, Caffa Piskoposu..."

"Budalann biri," dedi William.

"Ruhu adolsun, iki yl nce Tanr'ya kavutu."

"Tanr hi bylesine merhametli olmamtr. Konstantinopo-lis'ten gelen yanl bir haberdi bu. Hl
aramzda; heyet yesi olduunu sylyorlar. Tanr bizi korusun!"

"Perugia Ruhani Meclisi'nin gzdesi, ama," dedi Ubertino.

"Doru. Her zaman dmanlarnn en iyi savunucular olan insanlar soyundandr o."

"Dorusunu sylemek gerekirse," dedi Ubertino, "o zaman bile davaya pek yarar olmuyordu. Sonunda
hibir ey kmad, ama hi deilse sapkn dnceli olarak ilan edilmemiti; bu da nemliydi. Bu
yzden tekiler beni hi balamadlar. Bana zarar vermek iin her yolu denediler; yl nce Ludwig
Ioannes'i sapkn ilan ettii zaman benim Sachsenhauscn'de olduumu sylediler. Oysa hepsi de o
Haziran'da benim Avignon'da, Orsini'nin yannda olduumu biliyorlard... mparatorun bildirisinin baz
blmlerinin benim dncelerimi yansttn ne srdler, ne lgnlk."

"Pek de lgnlk deil," dedi William. "O fikirleri ben vermitim ona. Senin Avignon'daki bildirinden
karmtm onlar; bir de, Olieu'nn birka sayfasndan."

"Sen mi?" diye bard Ubertino, aknlkla, nee aras. "yleyse bana hak veriyorsun!"

William tedirgin grnyordu: "O srada mparator iin iyi dncelerdi bunlar," dedi kaamakl.

Ubertino ona kukuyla bakt, "Ha, ama onlara gerekten inanmyorsun, deil mi?"

"Anlat," dedi William, "o kpeklerden nasl kurtulduunu anlat."

"Ah, evet, kpekler, William. Kuduz kpekler. Biliyor musun, Bonagrazia'yla bile savamak zorunda
kaldm."

"Ama, Bergamo'lu Bonagrazia bizden yana!"

"imdi yle, onunla uzun uzun konutuktan sonra. Ancak o zaman ikna oldu ve Ad conditorem
canoutm'a kar kt. Papa da onu bir yl tutuklatt."

"imdi Ruhani Meclis yesi bir arkadama yakn olduunu iittim, Ockham'l William'a."

74

"Onu pek tanmam. Houma gitmiyor. Heyecansz bir adam. Yalnz kafa, hi yrek yok."

"Ama gzel bir kafa."

"Belki; ama onu cehenneme gtrecek."

"O zaman onu gene greceim orada; mantk stne tartacaz."

"Sus, William," dedi Ubertino, byk bir sevgiyle glmseyerek. "Sen o filozoflarn hepsinden daha
iyisin. steseydin..."

"Neyi?"

"Son kez Umbria'da karlatmzda? Anmsyor musun? Ben, o olaanst kadnn yardmyla daha
yeni iyilemitim... fc^ontefalco'lu Chiara'nn..." Aydnlanm bir yzle mrldand, "-f'iara... Kadnn,
doutan ylesine ters olan yaps, ermilie yce-lince sevecenliin en soylu arac olabilir. Yaammn
nasl en ar bir erdenlikten esinlendiini bilirsin, William," (stadmn bir kolunu smsk tuttu), "bilirsin,
nasl... yabanlca - evet, yabanl szc doru - nasl yabanl bir tvbe susuzluuyla iimde etin
arsn kreltmeye, kendimi yalnz armha Gerilmi sa'nn sevgisine ak bir duruma getirmeye
altm... Ama, yaamma giren kadn benim iin gksel haberci oldu. Foligno'lu Angela, Citl di
Castello'lu Margherita (daha te birini yazmadan, kitabmn sonunu aklad), son olarak da
Montefalco'lu Chiara. Onun yaratt mucizeleri incelemenin ve ermiliini halka aklamann (daha
Kutsal Ana Kilise parman kprdatmadan) bana nasip olmas, Tanr'nn bir dl oldu benim iin. Sen
de oradaydn, William, bu kutsal giriimde bana yardm edebilirdin, ama istemedin..."

"Ama benden istediin kutsal giriim, Bentivenga'y, Giaco-mo'yu ve Giovanuccio'yu yaklmaya
gndermekti," dedi alak sesle William.

"Sapknlklaryla onun ansn lekeliyorlard. Sen de sorgucuydun!"

"te tam o srada bu grevden balanmam istedim. Olay houma gitmiyordu. Ak sylemek
gerekirse, Bentivcnga'ya yanlglarn itiraf ettirmek iin bavurduun yntem de houma gitmedi. Onun
mezhebine, eer bu bir mezhepse, girmek istiyormu gibi yaptn; gizlerini koparp aldn, sonra da
tutuklattn onu."

"Ama sa'nn dmanlarna kar sava byle kazanlr! Onlar

75

\

sapkndlar; Szde Havariler'diler, Fra Dolcino'nun pis kkrt kokusunu yayyorlard!"

"Chiara'mn dostlarydlar."

"Hayr William, Chiara'mn ansna en kk bir glge bile drme!"

"Ama onun grubunda dolayorlard..."

"Onlar Minoritler'di; Tinciler deniyordu; oysa toplumun papazlarydlar! Biliyorsun, soruturma
srasnda, Gubbio'lu Bentivenga'nn kendini havari ilan ettii, sonra da Bevagna'l Giovanuc-cio ile bir
olup cehennemin var olmadn, insann Tanr'y incitmeden tensel isteklerini doyurabileceini, bir
rahibeyle yattktan sonra (Tanr beni balasn) sa'nn bedenine sahip olunabileceini, Efendimiz iin
Magdelana'nn, Bakire Agnese'den daha makbul olduunu, halkn eytan dedii eyin Tanr'nn kendisi
olduunu, nk eytan'n, tanma gre bilgi, Tanr'nn ise bilginin ta kendisi olduunu syleyerek
rahibeleri kkttklar aka ortaya kt. Bunlar iitince ermi Chiara, Tanr'nn kendisine, onlarn
Spiritus Libertatis'in1 kt izleyicileri olduunu syledii o grnty grd."

"Zihinleri Chiara'nnkiyle ayn grntlerle yanan Minoritler'di onlar; insanlar kendinden geiren
grntyle gnahkr sayklama arasnda ou kez tek bir adm vardr," dedi William.

Ubertino ellerini ovuturdu, gzleri yeniden yalarla buuland: "Byle syleme, William. nsann
barn tts kokusuyla yakan kendinden geirici sevgi ann, kkrt kokan duygu karmakl-yla nasl
karlatrrsn? Bentivenga bakalarn bir bedenin plak organlarna dokunmaya itiyordu; duyularn
egemenliinden kurtulmann tek yolunun bu olduunu ne sryordu; homo nu-dus cum nuda
iacebat2..."

"Et nom commiscebantur ad invicem3..."

"Yalan! Aradklar zevkti. Tensel drty duyunca, onu doyurmak iin erkekle kadnn birlikte
yatmalarn, birbirlerine dokunmalarn, birbirlerinin her yann pmelerini, erkein plak karnn kadnn
plak karnyla birletirmesini gnah saymyorlar-

1. (Lat.) Kurtulmu Ruh. (ev.) 2. (Lat.) plak erkek plak kadnla yatryordu. (ev.) 3. (Lat.) Ama
birbirleriyle bilemiyorlard. (ev.)

76

di!" ;

tiraf ederim, Ubertino'nun bakalarnn kusurlarn damgalama biimi bende erdemli dnceler
uyandrmyordu. stadm benim tedirgin olduumu anlam olmal; ermi adamn szn kesti.

"Sen ateli bir ruha sahipsin Ubertino, Tanr sevgisinde olduu kadar, ktle duyduum nefrette de.
Benim sylemek istediim u: Meleklerin cokusuyla eytan'n cokusu arasnda az fark vardr; nk
her zaman an istein tutumasndan doarlar."

"Ama arada bir fark var, biliyorum!" dedi esinlenmi Ubertino. "Demek istiyorsun ki, iyiyi istemekle
kty istemek arasnda ^ kk bir adm vardr; nk sz konusu olan hep ayn istei yn-''
lendirmektir. Bu doru. Fark nesnenin kendinde; nesne de ak seik biimde tannabilir. Bu tarafta
Tanr, o tarafta eytan."

"Ben artk ayrm yapmay bilmemekten korkuyorum, Ubertino. Senin Angela'n deil miydi anlatan, bir
gn ruhunun kendinden getii coku iinde, sa'nn mezarnda kaldn? nce nasl onun gsn
ptn, onu gzleri kapal uzanm grdn, sonra onu dudaklarndan ptn ve o dudaklardan
anlatlmaz tatl bir kokunun ykseldiini, ksa bir duraklamadan sonra yanan sa'nn yanana
dayadn ve sa'nn elini onun yanana uzattm, onu kendine ektiini ve mutluluunun -aynen
byle demiti- yce bir mutluluk olduunu sylememi miydi?"

"Bunun duygularn drtsyle ne ilgisi var?" diye sordu Ubertino. "Gizemli bir yaant bu; beden de
Efendimizin bedeniydi."

"Belki de ben Oxford'a alknm," dedi William, "orada gizemsel yaant da baka tr bir yaantdr..."

"Her ey kafann iinde," diye glmsedi Ubertino.

"Ya da gzlerde. Ik olarak, gne nlarnda, aynalardaki imgelerde, dzenlenmi maddeyi oluturan
paralar stnde renklerin dalmnda, gnn slak yapraklar stndeki yansmalarnda duyulan
Tanr... Tanr'y, O'nun yaratklarnda, ieklerinde, bitkilerinde, suyunda, havasnda ven
Francesco'nun sevgisine daha yakn deil mi bu sevgi? Byle bir sevgiden bir ktlk doabileceine
inanmyorum. Ama tensel dokunumda duyulan rpertileri en Yce Varlk'la yaplan konumaya aktaran
sevgi trden holanmyorum..."

-

77

\

"Gnaha giriyorsun, William! Ayn ey deil bu. armha Gerilmi sa'nn seven yreiyle Montcfalco'lu
Szde Havariler'in kendinden geileri arasnda derin bir uurum var..."

"Onlar Szde Havariler deildiler, onlar Kurtulmu Ruh'un kardeleriydiler; bunu sen kendin syledin."

"Peki, ne farkeder? O durumayla ilgili her eyi duymadn sen; ben kendim bile baz itiraflar yazma
yrekliliini bulamadm; Chiara'nn orada yaratm olduu kutsal havaya bir an iin bile olsa Seylan'n
glgesini drmekten korktuum iin. Ama yle eyler rendim ki William! Geceyars bir mahzende
toplan-yorlarm; yeni domu bir bebek alp birbirlerine atp tutuyorlar-m onu; ta ki lnceye dek,
rselenmekten... ya da baka bir eyden... Kim onu son kez canl olarak tutar da bebek ellerinde
lrse, mezhebin ba o oluyormu. Bebein ls paralanyor, una bulanyor, kutsal ekmek
yaplyormu - kfredilmi kutsal ekmek!"

"Ubertino," dedi William, kararl bir sesle, "bunlar yzyllarca nce Ermeni papazlar. Paulus yanllarnn
mezhebi hakknda sylemilerdi. Bogomillc-r1 hakknda da."

"Ne nemi var? eytan inatdr, tuzaklarnda ve ayartmalarnda bir rnek izler; binlerce yldr kendi
trelerini yineler; hep ayndr, bu yzden de dman olarak bilinir. Yemin ederim: Paskalya gecesi
kandilleri yakyorlar ve mahzene kz ocuklar tayorlard. Sonra kandillerini sndryorlar ve onlarn
stne atyorlard: kendi kanlarndan olsalar bile... Eer bu birlemeden ocuk olursa, cehennemi bir
tren balyordu; hepsi birden varil dedikleri arapla dolu bir fnn evresinde toplanp sarho
oluyorlar, bebei paralayp kann bir marapaya dolduruyorlar; diri diri atee altklar bebeklerin
kllerini bu kanlarla kartrp iiyorlard!"

"Ama eytan'n ileri hakknda kitabnda Michael Psellus bunlar yz yl nce yazd! Kim anlatt sana
bunlar?"

"Onlar; Bentivenga ve tekiler; ikence altnda!"

"Hayvanlar zevkten daha ok heyecanlandran bir tek ey

1. 10. yy. ortalarnda, Bulgaristan'da, Bogomil adnda bir papaz tarafndan kurulmu, 10-15. yy.'Iar
arasnda Balkanlar'da gelimi bir mezhep. Grnen dnyann eytan tarafndan yaratldn ne
srerek her trl madde ve etle temas, zellikle evlilii, et yemeyi ve arap imeyi yasaklyordu.
(ev.)

19. '

vardr: Ac. kence altnda, d grdren otlarn etkisindeymi gibi olursun tpk. Anlatldn iittiin,
okuduun ne varsa gelir aklna; kendinden gemiesine kayp gidersin, ama gkyzne doru deil,
cehenneme doru. kence srasnda yalnzca sorgucunun istediini deil, onun houna gideceini
sandn eyleri de sylersin; nk onunla aranzda bir ba kurulur (bu gerekten eytanca bir
eydir)... Bunlar biliyorum Ubertino; akkor halindeki demirle gerei ortaya karacaklarna
inananlardan biriydim ben de. Oysa, unu bil ki, akkor haline gelmi gerek, baka bir ateten
kaynaklanr. Bentivenga, ikence altnda olmayacak yalanlar sylemi olabilir; nk konuan o deildi
artk, onun ksnsy-j,d, ruhundaki ifritlerdi." *"' "Ksn m?"

"Evet, acnn da bir ksns vardr; tpk tapnmann, hatta aalanmann ksns gibi. Bakaldran
meleklerin tapnma ve alakgnlllk tutkularn, kendini beenmilik ve bakaldr tutkusuna
dntrmeleri iin bunca az ey yettiine gre, insan denen varlktan ne bekleyebiliriz? Evet, imdi
anlyorum, yrttm sorgular srasnda aklma gelen dnce buydu. Bu grevden ekil-- memin
nedeni de buydu. Ktlerin gszlklerini soruturma yreklilii yoktu bende; nk bunlarn,
ermilerin gszlnn ayns olduunu anladm."

Ubertino, William'in son szcklerini, sanki sylediklerinden hibir ey anlamyormu gibi dinlemiti.
Gittike daha sevecen bir acmayla dolan yznn anlatmndan, onun William'i su saylacak
duygularn tuzana debilecek gibi grdn, ama onu ok sevdii iin baladn anladm.
William'in szn kesti ve olduka buruk bir sesle, "nemi yok," dedi. "Byle hissettinse vazgetiine
iyi eltin. Kkrtmalarla savamak gerekir. Gene de, desteinden yoksundum; yoksa o ktler takmn
darmadan edebilirdik. Oysa ne oldu, biliyor musun, onlara kar gereinden gsz davrandm iin
sulanan ben oldum; sapknlmdan kukulanld. Sen de ktlkle savamakta gereinden ok gsz
davran-dn. Ktlk, William, kutsal kaynaa ulamamz engelleyen bu lanet, bu glge, bu pislik hi
bitmeyecek mi?" Birinin duymasndan ekiniyormu gibi William'a daha da sokuldu: "Burada bile, duaya
adanm bu duvarlar arasnda bile, biliyor musun?"

79

"Biliyorum, Barahip anlatt; olaylar aydnlatmakta ona yardm etmemi istedi benden."

"yleyse aratrman iki dorultuda derinletir; gzlerini drt a; ksn ve kendini beenmilik..."

"Ksn m?"

"Evet, ksn. len o gente... kadns, yani eytanca bir ey vard. Bir hortlakla iliki kurmak isteyen
bir kz ocuunun gzleri vard onda. Ama ayn zamanda 'kendini beenmilik'dedim; szn onuruna,
bilimin yanltclna adanm olan bu manastrda, zeknn kendini beenmilii..."

"Bir ey biliyorsan bana yardm et."

"Hibir ey bilmiyorum. Benim bileceim hibir ey yok. Ama baz eyler yrekle sezilir. Brak yrein
konusun; yzleri sorguya ek, dilleri dinleme... Neyse, brakalm bunlar; bu ackl eylerden konuup
da gen arkadamz niin rktelim?" Gk mavisi gzleriyle bana bakt, uzun ve beyaz parmaklaryla
yanam okuyordu; igdsyle geri ekilmek istedim; kendimi tuttum, iyi de ettim; nk onu
incitmi olurdum, niyeti iyiydi. "Bana kendinden sz et," dedi yeniden William'a dnerek. "O zamandan
beri ne yaptn? Ka yl geti..."

"On sekiz yl. lkeme dndm. Oxford'da yeniden renime baladm. Doa bilimleri rendim."

"Doa iyidir, nk Tanr'nn kzdr o," dedi Ubertino.

"Doay yarattna gre, Tanr iyi olmal," diye glmsedi William. "altm; ok bilgili arkadalara
rastladm. Sonra Marsi-lio'yu tandm; imparatorluk, halk, yeryz krallklar iin yeni bir yasa slne
grleri etkiledi beni; bylece sonunda, mparator'a; danmanlk eden rahip kardelerimin grubunda
yer aldm. Ama i bunlar biliyorsun, yazmtm sana. Bobbio'da bana senin burada! olduunu
syledikleri zaman sevindim. Senin yitik olduuna inan-; yorduk. Ama mademki buradasn, birka gn
iinde, Michele de gelince, bize byk yardmn dokunabilir."

"Be yl nce Avignon'da sylediklerime ekleyecek ok eyim yok benim. Michele ile baka kim
geliyor?"

"Perugia Ruhani Meclisi'nde bulunmu birka kii; Aquita-nia'l Arnaldo ile Newcastle'h Hugh..."

"Kim?" diye sordu Ubertino.

80

"Novocastrotu Ugo. Uzr dilerim, Latince konuurken bile kendi dilimi kullanyorum. Sonra, Alnwick'li
William; Avignon'lu Fransiskenler'den de, Caffa delisi Jerome'a gvenebiliriz; belki Berengario
Talloni'yle Bergamo'lu Bonagrazia da gelecekler."

"Umarm," dedi Ubertino, "bu sonuncular Papa'ya ok dman deildirler. Ruhani Meclisi yeliklerini
kimler igal edecekler peki, hangi yreipekler demek istiyorum?"

"Bana gelen mektuplardan anladma gre Lorenzo Decoal-cone..."

"Kt bir adam."

"Jean d'Anneaux..."

"Bu tanrbilimden ok iyi anlar; dikkat et." "Dikkat ederiz. Son olarak, Jean de Baune."

"Berengario Talloni'yle ok zorlu bir atma olacak."

"Evet, sanrm eleneceiz," dedi stadm, byk bir neeyle. Ubertino ona belirsiz bir glmseyile
bakt.

"Siz ngilizler'in ne zaman ciddi konutuklarn hi anlamyorum. Bylesine ciddi bir konuda elenecek
bir ey gremiyorum ben. Tarikatn varl tehlikede, senin tarikatnn; yreimin derinliklerinde, hl
benim de tarikatmn. Ama Avignon'a gitmemesi iin Michele'ye yalvaracam. Ioannes onu istiyor, onu
aryor, s- rarja aryor onu. Bu yal Fransz'a gvenme. Ah, Efendimiz, kilisen kimlerin elinde kald!"
Ban sunaa doru evirdi. "Orospu- ya dnm, scakta geveyen bir ylan gibi ksn iinde
kvranyor! Han lignum vitae'si1 nasl odunsa, yle odundan yaplm olan, Beytlehem'deki ahrn
plak arlndan, altn ve ta enliine! Bak, uraya bak; kapy grdn! mgelerin kendini
beenmiliinden kurtulu yoktur! DeccaPn gnleri yakndr; korkuyorum, William!" evresine baknd;
iri iri alm gzlerini, sanki Dcccal her an ortaya kabilirmi gibi karanlk sahnlarn iine dikti; bense
gerekten onu greceimi sanyordum. "Vekilleri geldiler bile; sa'nn havarilerini dnyann drt bir
yanna gndermesi gibi gnderdiler yeryzne! Tanr Kenti'ni ayaklan altnda iniyorlar; yalanla,
ikiyzllkle, iddetle batan karyorlar. te o zaman Tanr, gnn birinde DeccaHa savasnlar diye
dnya cennetinde can-

1- (Lat.) Yaam odunu. (ev.) Gln Ad

81/6

l saklad hizmetkrlar lyas ve Enoch'u1 gnderecek; uvallara brnm olarak gelip kehanette
bulunacaklar; szle ve rnek gstererek insanlarn tvbe etmelerini isteyecekler..."

"Geldiler bile, Ubertino," dedi William, Fransisken cppesini gstererek.

"Ama yengi kazanmad daha; imdi Deccal'n fkeden kudurmu, Enoch'un ve lyas'n ldrlmelerini
ve cesetlerinin akta braklmasn buyuraca an geldi; herkes grebilsin ve onlara ykn-mekten
korksun diye. Tpk beni ldrmek istedikleri gibi..."

O anda, rkntyle, Ubertino'nun bir tr kutsal delilie kapldn dndm; akln yitirmesinden
korktum. imdi, aradan zaman geince, bildiklerimi rendikten sonra, yani onun birka yl sonra bir
Alman kentinde gizemli bir biimde ldrldn ve onu kimin ldrdnn hibir zaman
anlalamadn rendikten sonra, daha da ok rkyorum; nk o gece Ubertino'-nun kehanette
bulunduu akt.

"Biliyor musun, Barahip Joachim gerei sylemiti. ki Deccal'n ortaya kaca, insanlk tarihinin
altnc dnemine ulatk biz; gizemli Deccal ve gerek Deccal. Bu imdi, altnc dnemde oluyor.
Francesco, armha gerilmi sa'nn yaralarn kendi bedeninde simgeletirmek iin ortaya ktktan
sonra. Bonifacio gizemli Dcccal'd ve Celestinus'un tahttan feragat etmesi geerli deildi; denizden
gelen hayvand Bonifacio; yedibal ejderdi; balar lmcl sulan, on boynuzu. On Emir'in
inenmesini temsil ediyordu; evresindeki kardinaller ekirgeler, gvdesiyle Zebani'ydi. Ama hayvann
numaras Yunan harfleriyle okunduunda, Bencdic-//'ydi!" Anlayp anlamadm grmek iin dikkatle
bana bakt; bir parman kaldrarak beni uyard: "XV. Benedict, Deccal'n ta kendisiydi, topraktan kan
hayvan! Ardl olan kimsenin erdemi prl prl parlasn diye, Tanr onun gibi bir ktlk ve eitsizlik
canavarnn kilisesini ynetmesine izin verdi!"

"Ama, kutsal peder," diye kar ktm, cesaretimi toplayarak, clz bir sesle, "onun ardl Ioannes!"

Ubertino, kendisini tedirgin eden bir d datmak istercesine bir elini alnna koydu. Glkle soluk
alyordu, yorgundu.

1. Kabil'in en byk olu. (ev.)

82

"Tastamam. Hesaplar yanlt; hl Melek Papa'y bekliyoruz biz... Ama bu arada, Francesco ve
Domenico ortaya ktlar." Gzlerini gkyzne kaldrd ve dua edercesine (oysa, yaam aacyla ilgili
byk kitabndan bir sayfa okuduundan emindim), yle dedi: "Quorum primus seraphico calculo
purgatus et ardore ce-lico infiammatus totum incendere videbatur. Secundus verbo pre-dicationis
fecundus super mundi tenebras clarius radiavit1...

Evet, verilen szler bunlard; Melek Papa gelecektir."

"yle olsun, Ubertino," dedi William. "Bu arada, mpara-tor'un tahttan indirilmesini nlemek iin
burada bulunuyorum ben. Senin Melek Papa'ndan Fra Dolcino da sz ediyordu..." ^ "O ylann adn bir
daha azna alma!" diye bard Uberti-nb; ilk kez acsnn fkeye dntn gryordum. "Calabria'l
Joachim'in szlerini lekeledi o; lm ve pislik getiren szcklere dntrd. Deccal'n habercisiydi,
eer byle biri varsa. Ama sen byle konuuyorsun William, nk gerekte Deccal'n geleceine
inanmyorsun; Oxford'daki hocalarn sana, yreinin gelecei kestirme yetilerini kurutarak mant
putlatrmay rettiler!"

"Yanlyorsun, Ubertino," diye karlk verdi William, byk bir ciddilikle, "hocalarm arasnda en ok
Roger Bacon'a sayg duyduumu bilirsin..."

"Hani u uan makineler konusunda samasapan eyler syleyen," diye homurdand Ubertino, ac ac.

"Ak seik bir biimde Deccal'dan sz eden, dnyann yozlamasnda ve bilimin gerilemesinde onun
belirlilerini sezen. Ama, Bacon, kendimizi onun geliine hazrlamamzn bir tek yolu olduunu retti:
doann gizlerini renmek, bilimden insan trnn gelimesi iin yararlanmak. Otlarn iyiletirici
erdemini, talarn yapsn inceleyerek, hatta senin gldn o uan makineleri tasarlayarak Dcccal'la
savamaya hazrlanabilirsin."

"Senin Bacon'unun Deccal', zeknn gururunu beslemek iin bahaneydi."

"Kutsal bir bahane."

"Bahane olan hibir ey kutsal deildir. William, bilirsin seni

1. (Lat.) Bunlardan. Seraphicus'un onayyla, ilk arnann, gksel atele tutuup her eyi yakt
grlyordu. Verimli olan ikincisi vg szckleriyle dnyann karanlklarn aydnlatt. (ev.)

83

I

severim. Sana ok gvendiimi de bilirsin. Zekn yen. Efendimizin yaralan iin alamay ren,
kitaplarn at."

"Yalnzca seninkini alkoyacam," diye glmsedi William. Ubertino da glmsedi ve parmayla onu
tehdit etti: "Deli ngiliz. Meslektalarna ok glme. Tersine, sevmediklerinden kork. Manastrda tetikte
ol. Buras houma gitmiyor."

"Ben de buray daha iyi tanmak istiyorum," dedi William, izin isteyerek. "Gidelim, Adso."

"Ben sana buras iyi bir yer deil diyorum, sen tutmu buray tanmak istediini sylyorsun. Hh!" dedi
Ubertino ban sallayarak.

"Bu arada," dedi gene, ahnn yarsna oktan varm olan William, "bir hayvana benzeyen ve Babil dili
konuan o rahip kim?"

"Salvatore mi?" diye dnd, oktan diz km olan Ubertino. "Sanrm onu bu manastra ben
armaan ettim... kilerciyle birlikte. Srtmdan Fransisken biniini kardktan sonra, bir sre iin
Casale'deki eski manastrma dndm; orada baka rahipler grdm; halk onlar, benim tarikatmdan
Tinciler olmakla sulad iin zgndler... Onlardan yana davranarak, benim rneimi
izleyebileceklerini syledim. lerinden ikisini, Salvatore'yle Remi-gio'yu, geen yl geldiimde burada
buldum. Salvatore... Gerekten de tpk bir hayvana benziyor. Ama ie yarar."

William bir an duraksad. "Onun penitenziagite dediini iittim."

Ubertino sustu. zc bir dnceyi kovmak istercesine bir elini sallad. "Hayr, sanmam. Bu laik
papazlar bilirsin. Kyldrler, belki bir gezici vaizi dinlemilerdir, ne sylendiini bilmezler.
Salvatore'nin bence baka bir kusuru var; obur ve ksn dkn bir hayvan o. Ama Ortodokslua
kar hibir eyi, ama hibir eyi yoktur. Hayr, manastrn ktl baka bir ey; onu ok bilende ara,
hi bilmeyende deil. Bir szcn stne bir kuku kalesi kurma."

"Bunu hibir zaman yapmayacam," diye yantlad William. "Sorguculuu bunu yapmamak iin
braktm. Ama szckleri dinlemeyi, sonra da onlar stne dnmeyi seviyorum."

"ok dnyorsun. Olum," dedi bana dnerek, "ustan kt

84

rnek olmasn sana. Dnlmesi gereken biricik ey, yaammn sonunda bilincine vardm bunun,
lmdr. Mors est quies viatoris - finis est omnis laboris1. imdi brakn, dua edeyim."

1- (Lat.) Yolcunun dinlenmesidir lm - her iin sonudur. (ev.)

85

Birinci Gn KND

William ifal bitkiler uzman Severinus'lt

bilgince bir konuma yapyor. ,

Orta ahndan geri dndk ve ieri girmi olduumuz kapdan ktk. Ubcrtino'nun szleri hl kafamda
uulduyordu.

"Ubertino... tuhaf bir adam," demek gzpekliini gsterdim William'a.

"Birok bakmdan byk bir adamdr ya da byk bir adamd. Ama bu yzden de tuhaftr. Yalnzca
kk adamlar normal grnrler. Ubertino yaklmasna yardmc olduu sapknlardan biri de olabilirdi,
kutsal Roma kilisesinin kardinallerinden biri de. ki sapknln da yanbana kadar gitti. Ubcrtino'yla
konutuum raman cehennem, cennetin teki yz gibi gelir bana..."

Ne demek istediini anlamadm: "Hangi yz?" diye sordum.

"Doru," diye kabul elti William. "Cennetin baka yz var m, yoksa bir btn m, bilmek gerek. Ama
sen bana kulak verme. Hem o kapya da bakma artk," dedi enseme hafife vurarak; o srada ieri
girerken grm olduum yontularn ekiciliine kaplm arkama dnyordum. "Bugn yeterince
artt seni. Her ey."

Dar kmak zereyken, nmde bir baka rahip daha grdm. VVilliam'la ayn yata olmalyd. Bize
glmsedi ve uygarca selam verdi. Adnn Sankt WendeFH Severinus olduunu, bitki uzman olup
hamam, hastaneyi ve botanik bahesini ynettiini ve manastrda yolumuzu daha kolay bulmak
istiyorsak, hizmetimizde olduunu syledi.

William ona teekkr etti; ieri girerken gzel bahenin farkna vardn, ona bahede yalnzca sebze
deil, karlarn arasndan grebildii kadar ifal bitkiler de varm gibi geldiini syledi.

86

"Yazn ya da ilkbaharda, her biri kendi iekleriyle bezenmi eit eit bitkileriyle bu bahe Yaratc'ya
daha gzel vgler syler," dedi Severinus, zr dilercesine. "Ama bu mevsimde de bu bitki uzmannn
gzleri kuru dallar arasndan srgn verecek bitkileri grr ve bu bahenin hibir botanik bahesinin
olamayaca kadar zengin, renkli, kitaplardaki minyatrler kadar gzel olduunu sylebilir sana. Hem
sonra iyi otlar kn da byr; tekileri de toplayp kavanozlara koyarak laboratuvarda hazr
bulunduruyorum. Bylece, kuzukula kkleriyle katarakt iyiletirilir; hatmi kklerinin zyle deri
hastalklar iin bant yaplr, dulavratotuyla egzamalarn kabuk balamas salanr; lohusaotunun kk-
gvdele--*fa dvlp tlerek srgn ve baz kadn hastalklarnn iyiletirilmesinde kullanlr;
karabiber sindirimi kolaylatrr; ksrkolu ksre iyi gelir; sonra sindirim iin iyi ylanotumuz var;
glisiriza . ve ardtan ok iyi rnga elde edilir; mrvcraac kabuundan karaciere iyi gelen bir z
yaplr; ven souk suda yumuatlarak kataraktn saaltmnda kullanlr; kediolunun erdemlerini
kukusuz biliyorsunuz."

"eitli iklimlerde yetien deiek bitkileriniz var; hem de iyi cins. Bunu nasl salyorsunuz?"

"Bir yandan, Tann'nn ltfuna borluyum bunu; yksek yaylamzn, gneyde denize bakan ve lk deniz
rzgrlarn alan bir sradala, kuzeyde, ormanlarnn /sularn ald daha yksek bir da arasndaki
konumuna. te yandan, statlarmn istei zerine, layk olmakszn rendiim sanatma borluyum.
Baz bitkiler, evrelerindeki toprak koullarna, beslenmelerine ve bymelerine zen gsterirseniz en
elverisiz koullar altnda bile yetiirler."

"Ama yalnzca yenebilen bitkileriniz de var, deil mi?" diye sordum.

"Seni gidi a kurt; doru miktarlarda alnrsa, beslenmeye yarayp da bedenin saaltilmasna iyi
gelmeyen hibir besin yoktur. Ancak arlk, onlarn hastalklara yol amasna neden olur. Kaba
dn. Yaps bakmndan serin ve nemlidir; susuzluu giderir; ama rk kabak yersen srgn
olursun; barsaklarn hardal ve tuzlu su yaksyla sktrmak zorunda kalrsn sonra. Soan ele alalm;
lk ve nemlidir; az miktarda yenirse cinsel gc artrr (bi-

87

zim gibi yeminli olmayanlar iin elbette); ama fazlas baa bir arlk verir ki, st ve sirkeyle
iyiletirilmesi gerekir. Gen bir rahibin," diye ekledi kurnazca, "soan az yemesi iin iyi bir neden.
Soan yerine sarmsak yemek daha iyi. Scak ve kuru olan sarmsak, zehirlere kar iyidir. Ama ok da
yememeli; nk beyinden birok salglarn kmasna yol aar. te yandan, fasulye idrar retir ve
manlatcdr; iki iyi ey. Ama kt dlere yol aar. Bununla birlikte, baz baka bitkilere oranla ok
daha az yapar bunu. yle bitkiler vardr ki, gerekten karabasan grdrr insana."

"Hangileri?" diye sordum.

"Ooo, mezimiz ok ey bilmek istiyor. Bunlar yalnzca bir bitki uzmannn bilmesi gereken eyler;
yoksa dncesizin biri ortalkta dolaarak grntler databilir; baka bir deyile, bitkiler araclyla
yalan syleyebilir."

"Ama," dedi William o zaman, "bu tr grntlerden koruna-bilmek iin biraz srgan, roydra ya da
olieribus yeter. Umarm bu yararl otlardan vardr sizde."

Severinus stadma gzucuyla bakt. "ifal otlarla ilgileniyor musunuz?"

"ok az," dedi William, alakgnlllkle, "Balda'h Ebu K-zm'n Tleatrum Sanitatis'i1 gemiti
elime..."

"Ebul Hasan el-Muhtar ibn Butlan."

"Ya da el Kasm el-Mittar, nasl dilersen. Acaba burada bir kopyas var mdr?"

"En gzellerinden biri. Birok deerli resim var iinde."

"Tanr'ya kr. Peki, Platearius'un De virttibus herba-nm'\2T'

"O da var. SareshePli Alfred'in evirdii, Aristo'nun De Plan-lis'i3 de var."

"ittiime gre, bu kitab aslnda Aristo yazmam," dedi William. "De Casis'i4 yazann da o olmad
anlald."

"Ne olursa olsun, byk bir kitap," dedi Severinus; stadm, bitki uzmannn, benim bilmediim, ama
konumalarndan ok nemli olduklarn kardm iki kitabn hangisinden, De Plantis'

1. (Lat.) Salk Dnyas. (ev.) 2. (Lat.) Bitkilerin Erdemlerine Dair. (ev.) i Lat.) Bitkilere Dair.
(ev.) 4. (Lat.) Nedenlere Dair. (ev.)

88

ten mi, yoksa De Casis'ten mi sz ettiini sormakszn, byk bir heyecanla onun grne katld.

Severinus, "Bitkiler stne seninle akyrekli bir konuma yapmaktan sevin duyarm," diye szn
balad.

"Ben, senden ok isterim bunu," dedi William, "ama tarikatmzn kabul ettii suskunluk ilkesini
inemez olmaz myz?"

"Bu ilke," dedi Severinus, "yzyllar boyu, eitli topluluklarn gnlk gereksinimlerine uydurulmutur.
Balangta bu ilke, lectio divina'y1 ngryordu, aratrmay deil; tarikatmzn kutsal ve insancl
eylerle ilgili aratrmalarn ne denli gelitirdiini biliyorsun. Kural, ortak bir yatakhaneyi de ngryor;
ama bizde ol-<J"duu gibi rahiplerin gece boyunca dnme olanana sahip olabilmeleri iin, her
birinin ayr bir hcresi olmas yerindedir; Kural susku konusunda ok katdr; bizde de, yalnz elleriyle
alan rahiplerin deil, yazp izenlerin de teki rahiplerle konumamalar gerekir. Ama manastr her
eye karn bir aratrmaclar topluluu olduundan, rahiplerin ou kez topladklar bilgi hazinelerini
aralarnda deitoku etmeleri yararldr. almalarmzla ilgili her konuma, yemekhanede ya da yin
saatleri srasnda almamak kouluyla yasal ve yararl saylr."

"Otrantou Adelmo ile ok konuma olana buldun mu?" diye sordu William birden.

Severinus am grnmedi: "Gryorum ki Barahip seninle konumu bile," dedi. "Hayr. Ona ok
sk rastlamazdm. Zamann elyazmalarn resimlemekle geirirdi. iyle ilgili olarak, onun bazan baka
rahiplerle, rnein Salvamcc'li Venantius ya da Bur-gos'lu Jorge'yle konutuunu iittim. Hem ben
gnm yaz salonunda deil, laboratuvarmda geiririm." Bayla hastane binasn gsterdi.

"Anlyorum," dedi William. "yleyse Adelmo'nun grntler grp grmediini bilmiyorsun."

"Grntler mi?"

"Senin otlarnn yol at grntler gibi rneN."

Severinus dikleti: "Tehlikeli otlar byk bir zenle sakladm sylemitim."

1. (Lat.) Kutsal okuma. (ev.)

89

"Demek istediim bu deil," diye abuk abuk aklad William. "Genel olarak grntlerden sz
ediyorum ben."

"Anlamyorum," diye direndi Severinus.

"Dnyorum da, geceyars bir rahibin, Barahip'in izniyle... yasak saatte oraya girenlerin bana...
korkun eyler gelebilirdi - ey, diyordum ki, onu uuruma iten eytanca grntler grm olabilirdi
diye dnyordum."

"Bir kitaba gerek duyduum zamanlar dnda, yaz salonuna hi gitmediimi syledim; ama genellikle
hastanede sakladm ot koleksiyonum vardr. Dediim gibi, Adelmo, Jorge'yle, Venanti-us'la ve... doal
olarak Berengar'la ok ili dlyd."

Severinus'un sesindeki belli belirsiz heyecan ben bile sezdim. stadmn gznden de kamad bu:
"Berengar'la m? Peki niin doal olarak?"

"Arundel'li Berengar ktphane yardmcsdr. Meslektatlar, ikisi de ayn zamanda mez olmulard;
konuacak eyleri olmas doaldr. Bunu demek istemitim."

"Demek bunu demek istemitin," dedi William. Bu nokta stnde durmamas beni artt. Gerekten
de, hemen konuyu deitirdi. "Ama belki de Aedificium'a girmenin vakti geldi. Bize yol gsterir misin?"

"Seve seve," dedi Severinus, rahatlad apakt. Bizi botanik bahesinin yanndan geirip
Aedificium'un Bat'ya bakan yzne gtrd.

"Baheye bakan kap mutfaa alr," dedi, "ama mutfak zemin katnn yalnzca bat yarsn igal eder;
teki yarsnda hastane vardr. Kilisenin, koronun arkasndan dolalarak ulalan gney giriindeyse,
mutfakla hastaneye alan iki kap daha vardr. Ama biz buradan girelim; nk mutfaktan doruca
hastaneye geebiliriz."

Kocaman mutfaa girince, Aedificium'un iinde, yapnn yksekliinde, sekizgen bir avlu bulunduunu
farkettim. Daha sonra bunun, hibir girii olmayan bir tr kuyu olduunu anladm; her katta, yapnn
d yznde olduu gibi bu avluya bakan geni pencereler vard. Mutfak duman iinde, birok
hizmetinin daha imdiden akam yemeini hazrlamak iin kouturduu usuz bucaksz bir giri
salonunu andryordu. Byk bir masann stnde iki

90

hizmeti sebze, arpa, yulaf ve avdardan, iine turp, suteresi, algam ve havu dorayarak bir hamur
karyorlard. Az tede bir a balklar arap ve su karmnda piirmi, adaay, maydanoz, kekik,
sarmsak, karabiber ve tuzdan yaplm bir karm dkyordu stlerine.

Bat kulesinin allnda, kocaman bir ekmek frn, az ak, daha imdiden kpkrmz alevlerle
parlyordu. Gney kulesindey-se, stnde koca koca tencerelerin kaynad ve zgaralarn dnd
kocaman bir ocak vard. Tam o srada, kilisenin arkasndaki ambarn yanndaki avluya alan kapdan,
domuz obanlan, kesilmi domuzlarn etleriyle birlikte ieri giriyorlard. Bu kapdan knca kendimizi
duvarlarn arkasnda, birok yapnn ykseldii alann dou ucundaki bir harman yerinde bulduk.
Severinus bana bu yaplarn birincisinin ambar olduunu syledi; sonra at ahrlar, sonra kz ahrlar,
sonra kmesler ve koyun allan geliyordu. Domuz allarnn dnda, domuz obanlan, kocaman bir
kpte yeni kesilmi domuzlarn kann, phtlamasn nlemek iin ka-rilryorlard. Hemen ve gerektii
gibi kartrlrsa, souk iklim sayesinde birka gn dayanyor, sonra bundan puding yapyorlard.'

Yeniden Aedificium'a girdik; iinden getiimiz hastaneye yle bir gz atp dou kulesine doru
yneldik. Hastanenin kaplad iki kuleden ku/eydekinde bir ocak, tekinde, st kattaki yaz salonuna
kan bir dner merdiven vard. Rahipler her gn bu merdivenden ya da buradaki ocan ve mutfaktaki
frnn arkasndaki ok daha az rahal, ama stlm iki sarmal merdivenden karak ilerine gidiyorlard.

William, pazar olmasna karn, yaz salonunda birini bulabilir miyiz diye sordu. Severinus glmsedi ve
iyi bir Benedikten'in iinin dua etmek olduunu syledi. Pazarlar yinler daha uzun sryor, ama
kendilerini kitaplara adam rahipler yaz salonunda birka saat daha kalp her zamanki gibi kutsal
yazlar stnde verimli gzlem, t ve gr alveriinde bulunuyorlard.

91

Birinci Gn KNDDEN SONRA

William ve Adso yaz salonunu ziyaret ediyoiar ve

birok aratrmac, kopyac ve baslk yazcs, bu arada,

Dcccal' bekleyen yal bir krle tanyorlar.

Yukar karken, stadmn merdiveni aydnlatan pencereleri incelediini grdm. Belki ben de onun
gibi yetenekli olmaya balamtm; nk pencerelerin konumunun, onlara ulamaya pek de elverili
olmadn farkettim. te yandan, hastaneye bakan pencereler de (birinci katta, uuruma bakan tek
pencereler), altlarnda herhangi bir eya olmadna gre, kolayca ulalabilir gibi grnmyordu.

Merdivenin bana vardktan sonra, dou kulesinden kitapla girdik. Bir hayranlk ln tutamadm.
kinci kat, birinci kat gibi blnmemiti ve olanca geriiliiyle gzlerimin nnde uzanyordu. Kvrk ve
ok yksek olmayan tonozlar, gzel bir n yayld bir boluu evreliyordu; nk salonun byk
duvarlarnn her birinde er tane kocaman pencere vard; her kulenin be d yznde de daha kk
birer pencere almt; son olarak, sekiz yksek, dar pencere, n ortada, sekizgen biimindeki
kuyudan ieri girmesini salyordu.

Pencerelerin bolluu, byk salonun bir k le sonunda bile srekli ve yaygn bir kla enlenmesini
salyordu. Camlar kili-seninkiler gibi renkli deildi; kurun ereveli, renksiz cam kareleri, n insan
sanatnca bir deiime uramakszn, olabildiince ar bir biimde ieri girmesine ve okuma yazma
almalarn aydnlatma amacn gerekletirmesine izin veriyordu. Baka zamanlarda, baka yerlerde,
birok yaz salonu grdm; ama hibirinde, evreyi aydnlatan fiziksel n dklnde, odann
orantsnn ayrlmaz bir nitelii olan, n somutlatrd tinsel ilke, tm g-

92

zelliklerin ve bilginin kayna olan claritas', bylesine l l parla-myordu. nk gzellii yaratan,
eyin uyumudur: her eyden nce, btnlk ya da yetkinlik; bu yzden yetkin olmayan eylere irkin
deriz: sonra gerekli orant ya da uyum; son olarak da aydnlk ve k; gerekten de rengi ak seik
olan nesnelere gzel deriz. Ve gzelin grnm erin salad ve susuzluumuzu erin iinde iyi ya
da gzel eylerle gidermek ayn ey olduu iin de, iimin byk bir avuntuyla dolduunu hissettim ve
byle bir yerde almann ne denli ho olacan dndm.

O le saatinde gzlerimin nnde beliren ey, bana neeli bir bilim ilii gibi grnd. Daha sonra,
San Gallo'da, benzer Oranlarda kitaplktan ayrlm (baka manastrlarda rahipler kitaplarn durduu
yerde alyorlard) bir yaz salonu grdm; ama konumu bununki gibi gzel deildi. Her pencerenin
altna bir masa konmutu; antik metinlerle uraanlar, balk yazclar ve aratrmaclarn her biri kendi
masasnda oturuyordu. Salonda krk pencere olduu iin de (gerekten de kusursuz bir say; drtgenin
on kat; sanki On Emir, drt asal erdemle arplm gibi), ayn anda krk rahip alabilirdi orada; ama
u anda ancak otuz rahip ' vard. Severinus, rahiplerin, sabah, le ve ikindi dualarndan bak
tutulduklarn, bylece gnnda almalarn kesmek zorunda kalmadklarn ve ilerini ancak gne
batarken, gnbatm duasna katlmak iin braktklarn aklad bize.

En aydnlk yerler antik metinlerle uraanlara, en usta ressamlara, blm bal yazarlarna ve
elyazmas kopyaclarna ayrlmt. Her masada, resim izmek ve kopya etmek iin gerekli her ey
vard: mrekkep boynuzlar, baz rahiplerin ince bir bakla sivriltmekle olduklar ince ty kalemler,
parmeni dzgnlc-tirmek iin sngerta, stne yazlacak yazlarn izleyecei izgileri izmek iin
cetveller. Her yazcnn yannda ya da eimli masann st ksmnda, sayfann st, o srada kopya
edilmekte olan satr evreleyen bir maskeyle rtl, kopya edilecek elyazmasnn durduu bir krs
vard. Kimi rahiplerin altn renkli ya da baka renkte mrekkepleri vard. Kimileri de yalnzca kitap
okuyorlar,

1. (Lat.) Aydnlk, berraklk, parlaklk. (ev.)

93

zel defterlerine ya da levhalara not alyorlard.

almalarn incelemeye vakit bulamadm; nk adnn Hil-desheim'h Malachi olduunu renmi
bulunduumuz ktphaneci yanmza geldi. Yz bir hogeldiniz anlatmna brnmeye alyordu,
ama bylesine kendine zg bir yz karsnda rpermek-ten kendimi alamadm. Gvdesi uzun, ar
derecede sska olmasna karn, kol ve bacaklar iri ve hantald. Tarikatn biniine brnm, uzun
admlarla ilerlerken, grnnde insan tedirgin eden bir ey vard. Dardan geldii iin hl banda
olan kukuletas yznn solgunluuna glge dryor, iri, hznl gzlerine ne olduunu bilemediim
bir anlam veriyordu. Yznde, iradenin denetim altna ald, birok tutkunun, artk canlandrmaz
olduklar izleri kalm gibiydi. Yz izgilerine hzn ve ciddilik egemendi; gzleri ylesine youndu ki,
bir bakla konutuu kimsenin yreinin derinliklerine inebilir, onun gizli dncelerini okuyabilirdi;
yle ki, insan o gzlerin sorgulamasna glkle katlanabilir, ikinci bir kez onlarla karlamamak istei
duyard.

Ktphaneci bizi o srada orada almakta olan rahiplerin birouyla tantrd. Malachi bize her birinin
o srada yapmakta olduu i hakknda bilgi verdi; ben hepsinin de bilime ve kutsal szn incelenmesine
duyduklar derin ball takdir ettim. Bylece, kukusuz gelmi gemi tm insanlarn en bilgesi olan
Aristo'ya kendini adam, Yunanca-Arapa evirmeni, Salvamec'li Ve-nantius'u tandm. Retorikle
uraan gen bir skandinav rahibi olan Upsala'l Benno. Ktphaneci yardmcs ArundcPli Beren-gar.
Kitaplkta yalnzca birka ay dn olarak kalacak yaptlar kopya etmekle olan Allessandria'l Aymaro,
sonra eitli lkelerden bir grup balk yazar, Clonmacnois'l Patrick, Toledo'lu Ra-bano, lona'l Magnus,
Hereford'lu Waldo.

Liste daha da uzayabilirdi; gerekten hibir ey, alas bir canl anlatmlar arac olan bir listeden daha
olaanst deildir. Ama imdi, rahipler arasndaki belli belirsiz tedirginlii ve tm konumalarnda
arln duyuran ne olduunu bilmediim eyi anlamaya yarayan birok belirtinin ortaya kt
tartma konumuza dnmeliyim.

stadm, Malachi ile konumaya balayarak, kitapln gzelliini ve etkinliini vd ve orada yrtlen
almalarn yntemi-

94

ne ilikin bilgi istedi; nk her yerde bu kitaplktan sz edildiini iittiini ve kitaplarn ounu
incelemek istediini byk bir kesinlikle syledi. Malachi ona, Barahip'in daha nce sylemi olduu
eyi aklad; Rahip, danmak isledii kitab ktphaneciden isti-vor, o da eer istek yerinde ve
ciddiyse, st kattaki kitaplktan alp getiriyordu. William ona, st kattaki dolaplarda saklanan kitaplarn
adlarn nasl bilebildiini sordu; Malachi, kk bir altn zincirle masasna tutturulmu, sk yazlm
listelerden olumu kaln bir kitap gsterdi.

William ellerini biniinin, gsnn stnde bir torba oluturacak biimde ald yere soktu ve
oradan, daha nce, yolculuumuz boyunca bazan elinde bazan yznde grm olduum bir ey
kard. Bir atald bu; tpk bir binicinin at stnde bacaklar ayrk duruu ya da bir kuun tneine
tutunmas gibi, insann burnunun stnde (onun ylesine kk ve gaga burnunun stnde daha da iyi)
durabilecek bir biimde yaplmt. ataln iki yannda, gzlerin tam nne gelen yerde, bir bardan
dibi gibi kaln, badem biiminde iki cam tutan iki oval halka vard. William gznde bununla okumay
yeliyor, doann ona baladndan, zellikle gn azalmaya balarken ilerlemi yann
elverdiinden daha iyi okuduunu sylyordu. Uza grmesine yaramyordu bu; nk gzleri ok
keskindi, yakn grmesine yaryordu. Bu camlarla, benim bile skmekte zorluk ektiim ok ince
harflerle yazlm elyazmalarn okuyabiliyordu. Bana, insann mrnn yarsn geince, gr
kusursuz olsa bile, gzn sertletiini, gzbebeinin uyum salayamadn, birka bilginin ellinci
baharlarndan sonra okuma yazma bakmndan lm gibi olduklarn aklamt. Daha uzun yllar
zeklarnn en iyi rnlerini verebilecek insanlar iin ne byk ansszlk. Biri bu arac kefedip yapt
iin Tanr'ya kretmeliydi. Bunu bana, bilimin bir amacnn da insan mrn uzatmak olduunu
syleyen o hayran olduu Roger Ba-con'un grlerini desteklemek iin sylyordu..

teki rahipler William'a byk bir merakla bakyorlar, ama soru sorma yrekliliini gsteremiyorlard.
Bylesine kskanlk ve gururla okumaya ve yazmaya adanm bir yere bile bu hayranlk verici aracn
daha girmemi olduunu anladm. Ve bilgileriyle dnyaya n salm insanlar akna dndrecek bir
eye sahip

95

olan bir adamn mezi olduum iin vn duydum.

William gzlerinde o eylerle elyazmas listelerin stne doru eildi. Ben de baktm; kitaplkta
bulunan, ad hi duyulmam kitaplarla baka nl kitaplarn balklarn rendik.

"De pentagono Salomonis, Ars loquendi et intelligendi inhebra-ica', De rebus metallicisr, El-
Harezmi'nin Cebir', Robertus Angli-cus'un Latince'ye evirdii, Silius Italicus'un Pniche'sV, Rabanus
Maurus'un Gesta francorum, De laudibus sanctae cncis'i4 ve Fla-vii Claudii Giordani de aetate imindi et
honinis resevatis singulis litteris per singulos libros ab A usque ad Z,"5 diye okudu stadm.

"Olaanst yaptlar. Ama nasl bir sraya gre kaydedilmi bu kitaplar?" Benim bilmediim, ama
kukusuz Malachi'nin bildii bir kitaptan okudu: "'Habeat Librarius et registrum omnium lib-rorum
ordinatum secundum facultates et auctores, reponeatque eos separatim et ordinate cum signaturis per
scripturam applica-tis.'6 Nasl oluyor da her kitabn yerini biliyorsunuz?"

Malachi ona her baln yannda yer alan notlar gsterdi. Okudum: iii, IV gradus, V in prima
graecorum; ii, V gradus, VII in tertia anglorum, byle gidiyordu. lk saynn, her kitabn raftaki ya da
gradus'taki yerini; ikinci saynn gradus'u, nc saynn dolab gsterdiini anladm; teki
anlatmlarn, kitaplktaki bir oday ya da koridoru belirttiini de anladm ve bu son iaretler stne daha
ok bilgi isteme yrekliliini gsterdim. Malachi ciddi ciddi bana bakt: "Kitapla yalnzca
ktphanecinin girmesine izin verildiini belki de bilmiyorsunuz ya da unuttunuz. Bunlar yalnzca onun
bilmesi doru ve yeterlidir."

"Ama bu listede kitaplar hangi sraya gre kaydedilmi?" diye sordu William. "Konulara gre deil gibi
geliyor bana." Alfabe srasyla yazar adlarna gre, bir dzenden sz etmedi; nk bu

1. (Lat.) Sleyman'n Sarayna Dair, brani Dilinde Konuma ve Anlama Sanat. (ev.)

2. (Lal.) Melal eylere Dair. (ev.)

3. Pn Savalar. (ev.)

4. Franklarn etkinlikleri. Kutsal Haa vglere Dair. (ev.)

.*>. Flavius Claudius Giordanus'un dnya tarihi ve A'dah Z'ye, insan adlarna gre. her harfe bir kitap
ayrlarak. (ev.)

6. (Lat.) Her ktphaneci, tm kitaplarn konulara ve yazarlara gre dzenlenmi bir kataloguna sahip
olmaldr ve onlan ayr ve yazl iaretlere gre dzenlenmi olarak saklamaldr. (ev.)

96

ancak son yllarda uygulandn grdm bir dizge; o zaman ok seyrek olarak kullanlyordu.

"Kitaplk ok eski zamanlarda kuruldu," dedi Malachi. "Kitaplar da aln, ba, duvarlarmz arasna
giri srasna gre kaydedilir."

"Bulmas zor," dedi William.

"Ktphanecinin onlar ve her kitabn ne zaman geldiini ezbere bilmesi yeter. teki rahiplere gelince,
ktphanecinin belleine gvenebilirler." Kendisinden deil de, bir bakasndan sz edermi gibi
konuuyordu; u srada kendisinin layk olmayarak stlendii, ama daha nce bilgilerini birbirlerine
aktaran yz insa-ttn stlenmi olduklar grevden sz etmekte olduunun farkna vardm.

"Anladm," dedi William, "Demek ben, Sleyman'n saray konusunda, ne olduunu bilmeksizin bir ey
aryorsam, az nce baln okuduum kitabn kitaplkta bulunduunu bana syleyebilecek ve onun st
kattaki yerini belirleyebileceksiniz."

"Eer Sleyman'n saray konusunda gerekten bir ey ren-. mek istiyorsanz," dedi Malachi. "Ama
bu, size vermeden nce Barahip'in grn almay uygun bulacam bir kitap."

"En deerli ressamlarnzdan birinin ksa bir sre nce yok olduunu rendim. Barahip onun
sanalndan uzun uzun sz etti bana. Resimledii elyazmalarn grebilir miyim?"

"Otranto'lu Adelmo," dedi Malachi, William'a ilgisizce bakarak, "ya gen olduu iin yalnzca kenar
ssleri yapard. ok canl bir imgelemi vard; bilinen eylerden bilinmeyen artc eyler yapmay
bilirdi; bir insan gvdesini bir al bayla birletiren biri gibi. Kitaplar ite orada. Masasna henz kimse
dokunmad."

Adelmo'nun alma masasna yaklatk; zengin bir biimde sslenmi bir mezmurlar kitabnn sayfalan
hl stnde duruyordu; parmenlerin kraliesi olan vellum yapraklaryd bunlar; sonuncusu hl
masaya tutturulmu duruyordu. Daha yeni sngerta-yla kaznp tebeirle yumuatlm, rendeyle
dzeltilmiti; ince bir ula yanlarnda alm minicik deliklerden, ressamn eline yol gsterecek tm
izgiler izilmiti. Sayfann yars yazyla doldurulmu, rahip kenarlardaki desenlerin taslaklarn izmeye
balamt. teki sayfalar bitmiti; William'la onlara bakarken bir hayran-

Gln Ad

97/7

u.

lk ln tutamadk. Bu, kenarlarnda, duyularmzn bizi altrdnn tam tersi bir dnyann
betimlendii bir mezmurdu. Gerein dile getirilmesi diye tanmlanan bir konumann yanbamda,
olaanst bilmecemsi imgeleriyle, ona derinden bal, kpeklerin tavanlardan kat, geyiklerin
aslanlar avlad tepetaklak bir evren stne yalanlarla dolu bir konuma yer alyordu; kk ku
ayakl balar, srtlarnda insan eli olan hayvanlar, iinden ayaklarn fkrd kll balar, zebra gibi izgili
canavarlar, binlerce zlmez dmle kvrm kvrm ylans boyunlar olan drtayakl-lar, geyik
boynuzlu maymunlar, kol ve bacaklar andran alc ku biimde dcnizkzlar, baka insan gvdelerinin
kamburlar gibi srtlarndan kt kolsuz adamlar, karnlarnda di dolu azlar bulunan yaratklar, at
bal insanlar ve insan bacakl atlar, ku kanatl balklar ve balk kuyruklu kular, tek gvdeli ift bal
ya da tek bal ift gvdeli canavarlar, horoz kuyruklu ve kelebek kanatl inekler, balar balk srt gibi
pul pul kadnlar, kertenkele burunlu yusufuklarla, iice gemi iki bal ejderhalar, kentorlar, filler,
aa dallarna uzanm mantikorlar, kuyruklar sava dzeninde bir yaya dnm grifonlar, boyunlar
sonsuz uzunlukta eytans yaratklar, insan biimli dizi dizi hayvanlar, ve hayvan biimli cceler bazan
ayn sayfa stnde yanslandn grdm krsal yaam grnmlerinde bir araya gelmilerdi; tm
krsal yaam, topra belleyenler, meyve toplayanlar, harman kaldranlar, yn ei-ren kadnlar, tilkilerin
yan sra tohum saanlar ve maymunlarn koruduu kaleli bir kentin duvarlarna trmanan ok ve yayla
donatlm kurtlar ve sansarlar ylesine etkileyici bir canllkla izilmiti ki, resimleri canl sanrdnz.
urada bir ba harfi bir L oluturacak biimde kvrlarak sayfann alt ksmnda bir ejderha oluturuyor,
burada "sz"' szcn balatan bir byk V, gvdesinden doal bir srgn gibi bin kvrml bir ylan
karyordu; o ylandan da, yaprak ve salkm gibi baka ylanlar fkryordu.

Mezmurlar kitabnn yannda, ksa bir sre nce bitirildii aka anlalan, inanlmaz derecede, avu
iine sabilecek denli kk boyutlu olaanst bir kitap vard. Yaz inceydi; kenar ssleri ilk bakta
glkle grlebiliyor, tm gzellikleri iinde g-

1. Vebum. (ev.)

98

rlebilmeleri iin gzn onlar yakndan incelemesi gerekiyordu (insan, minyatrcnn bylesine skk
bir yerde bylesine bir canllk etkisi yaratabilmek iin onlar hangi insanst arala izdiini soruyordu
kendi kendine). Kitabn tm sayfa kenarlar, olaanst gzellikle izilmi harflerin kvrml
betimlerinden, sanki onlarn doal bir uzantsym gibi doan minicik resimlerle kaplyd: denizkzlar,
kaan geyikler, azlarndan ate pskren canavarlar, dizelerden soluncalar gibi fkran kolsuz insan
gvdeleri. Bir noktada, deiik dizede yinelenen "Sanctus, Sanctus, Sanc-tus"u, srdrmek
istercesine, insan bal gzel yabanl hayvan resmi grlyordu; bunlarn ikisi, bir ple birlemek
iin, biri k aa, biri yukar doru eilmiti; burada mutlaka resmi aklayacak, ak seik olmasa bile
derin bir tinsel anlam olduuna inanmasam, hi duraksamadan bu p utan verici diye nitelerdim.

O sayfalan sessiz bir hayranlk ve glme arasnda izliyordum; nk resimler kutsal sayfalar
yorumlasalar da kanlmaz olarak nee eilimi tayorlard. Rahip William da glmseyerek izliyordu
onlar. "Benim lkemde bunlara Babewyn derler," dedi.

"Galya'da da Babouin denir," dedi Malachi. "Gerekten de, Adelmo sanatn sizin lkenizde rendi,
ama daha nce Fransa'da renim grmt. Habe maymunlar, yani Afrika'dan gelen maymunlar.
Evlerin bir yamacn ucunda durduu, topransa gkyznde olduu, tersine dnm bir dnyann
yaratklar."

lkemin yerli dilinde iitmi olduum baz dizeleri anmsadm; onlar yinelemekten kendimi alamadm:

Aller wwider si geswigen, das herde linel hat berstigen, daz suit ir mir ein Wunder wigen.

Malachi, ayn metinden srdrd:

Erd ob un himel unter

das suit ir hn besunder

Vr aller Wunder ein Wunder1.

1. (Ortaa Almancas) Anlmasn tm teki mucizeler, susulsun, gkyzne egemen oldu yeryz,
biricik mucizedir bu.

Yeryz yukarda, aada gkyz, nemsenmelidir bu, biricik mucize, tm tekiler stnde. (ev.
Prof. Wilfned Buch)

99

"Aferin Adso," dedi ktphaneci. "Gerekten de bu resimler, mavi bir kazn stne binilip gidilen bir
derede balk avlayan doanlarn, gkyzndeki atmacalarn ardna den aylarn, gvercinlerle birlikte
uan istiridyelerin ve devin tuzaa drlp bir horoz tarafndan yendii o lkeden sz ediyor."

Dudaklar solgun bir glmseyile aydnland. O zaman, konumay belli bir ekingenlikle izlemi olan
teki rahipler, ktphanecinin onayn bekliyorlarm gibi zavall Adelmo'nun yeteneini vp onun
gerek d resimlerini birbirlerine gstererek yrekten glmeye koyuldular. Herkes daha glerken,
omuzbamda ciddi ve sert bir ses duyduk.

"Verba vana aut risui apta non loqui."1

Dndk. Bizimle konuan, yllarn arl altnda ezilmi, yalnz derisi deil, yz ve gzbebekleri de
kar gibi beyaz bir rahipti. Kr olduunu farkettim. Gvdesi yalln arlyla klm, ama sesi hl
grkemli, kollar bacaklar glyd. Bizi gryormu gibi bakyordu; daha sonralar da onun hep sanki
hl gryormu gibi davranp konutuunu grdm. Ama sesinin tns, yalnzca, peygamberlik ltfuna
ermi birinin sesi gibiydi.

"Grdnz, bu ya ve bilgisiyle saygdeer insan," dedi Malachi William'a, yeni geleni gstererek,
"Burgos'lu Jorge'dir. Grottaferrata'l Alinardo'dan sonra manastrdakilerin tmnden daha yal
olduundan, rahiplerin ou gnah karma gizlilii iinde gnahlarn ona aarlar." Sonra, yal adama
dnerek, "Karnzdaki, konuumuz, Baskerville'li William Birader'dir," dedi.

"Umarm szlerimden alnmamsnzdr," dedi yal adam ters bir tonla. "nsanlarn gln eylere
gldklerini iittim ve onlara yasamzn ilkelerinden birini anmsattm. Mezmur yazarnn dedii gibi, bir
rahip suskunluk and itii iin gzel konumalardan kanyorsa, bu, onun kt szlerden kanmas
gereinin daha gl bir nedenidir. Ve eer kt szler varsa, kt imgeler de vardr. Bunlar, dnyann
nasl yaratld konusunda yalan syleyen ve dnyay yzyllar boyunca olageldii ve sonsuza dek
olacann tam tersi olarak gsteren imgelerdir. Ama siz baka bir tarikattan geliyorsunuz; bana
sylediklerine gre, o tarikatta en yer-

siz nee bile hogryle karlamyormu." Benediktenler arasnda, Assisi'li Ermi Francesco'nun
tarikatnn en son ve en artc dlleri olan Fratelli ve Tinciler'e yorulan tuhaflklar ima ediyordu. Ama
William Birader bu imay anlamazlktan geldi.

"Kenar resimleri ou kez gldrr insan; ama eiticidir," diye yantlad. "Nasl vaazlarda, dindar
kalabalklarn d gcn etkilemek iin ou kez elenceli rnekler vermek gerekirse, resimlerin dili de
bu samalklara dalmahdr. Her erdem ve her gnah iin hayvanlardan alnacak bir ders vardr;
hayvanlar, insancl dnyay rneklerler."

"A, evet," dedi yal adam, akac ama glmsemeksizin, "er-Jfcjemli olma istei uyandrmak iin her
resim iyidir; yaradl bayaptnn baaa evrildiinde glme konusu olmas kouluyla. Bylece, Tanr
Sz, lir alan, kalkanla topra sren bayku, kendilerini sabana koan kzler, yukar doru akan
rmak, tutuan deniz, terk-i dnya eden kurt araclyla kendini gsterir! kzlerle tavan avna
klsn, baykulardan dilbilgisi renilsin, kpekler pireleri srsn, tek gzller dilsizleri korusun,
dilsizler ekmek istesin, karnca buza doursun, kzarm pililer havada usun, evlerin damlarnda
pastalar bitsin, papaanlar gzel konuma dersi .,:. versinler, tavuklar horozlar dllesin, araba
kzlerin nne koulsun, kpek yataa yatrlsn ve bunlarn tm balarnn stnde yrsnler!
Btn bu samalklarn amac nedir? Kutsal ilkeleri retmek bahanesiyle, Tanr'nn yaratt dnyann
tam tersi olan bir dnya!"

V "Ama, Areopagita,"1 dedi William alakgnlllkle, "Tan-r'nn ancak en arpuk urpuk eylerle
gsterilebileceini retir. San Vittore'li Ugo da, benzetme ne denli az benzerse, gerek ne denli iren
ve irkin yaratklarn perdesi arkasnda aklanrsa, insann hayal gcnn, tensel doyumlara kendini o
denli az kaptrdn ve resimlerin arptlmlnn ardndaki gizemleri kavramaya zorlandn
anmsatyordu bize..."

"Bu mantk yrtme biimini bilirim! Cluny rahipleri - Ci-

1. Bo ya da glnecek szlerin sylenmesi uygun deildir. (ev.)

100

1. Areopagita: Diyonisos'a atfedilen mistik kitaplarn yazan. (ev.)

101

teaux'lularla1 savarken, bunun, bizim tarikatmzn balca ilkesi olduunu utanarak itiraf ederim.
Ama Ermi Bernardo haklyd: Tanr'nn yaratt nesneleri per speculum et in aenigmate2 aklamak
iin, canavarlar ve hilkat garibeleri betimleyen insanolu yava yava kendi yaratt hilkat
garibelerinden holanmaya ve zevk almaya balar; bu nedenle de, artk yalnz onlar araclyla grr.
Siz, gzleri hl grenler, avlunun stun balklarna bir bakmanz yeter." Eliyle pencereden dary,
kiliseyi gsterdi: "Derin dnceye dalm rahiplerin gzleri nndeki o gln, o biimsiz biimlerin ve
biimli biimsizliklerin anlam nedir? O pis maymunlarn, o aslanlarn, o kentorlarn, azlar
karnlarnda, tek ayakl, yelken kulakl, o yar insan yaratklarn? O benekli kaplanlarn, o savaan
savalarn, borularn alan o avclarn ve o tek bal ok gvdelilerle tek gvdeli ok* ballarn? Ylan
kuyruklu drtayakl-lar, yzleri drtayakllarn yzleri gibi olan balklar, urada, nden baknca ata,
arkadan koa benzeyen bir hayvan, burada boynuzlu bir at, bylece srer gider; artk bir rahip iin
elyazmasn-dan ok mermerleri okumak, Tanr'nn buyruunu dnmekten-se insanolunun yaptlarn
deerlendirmek daha zevkli. Gzleri-nizdeki istekten ve gllerinizden utann."

Yal adam soluk solua sustu. Belki de yllardr kr olmasna karn, ktlklerini knad resimleri
hl anmsayan belleinin canllna hayranlk duydum. Onlar bylesine tutkuyla hl
betimleyebildiine gre, onlar grd zaman o resimlerin onu kkrtm olmasndan kukulandm.
Ama gnahn en batan karc betimlemelerine, onun bysn ve etkilerini knayan, sarslmaz erdem
sahibi kiilerin sayfalarnda rastlammdr ou kez. Bu da gsteriyor ki, bu insanlar, geree tanklk
etmek iin ylesine bir tutkuyla itilirler ki, Tanr sevgisi uruna, Mel'un'un onlar bylemek iin
bavurduu yollar insanlara daha iyi retebilmek amacyla brnd tm ayartmalar ktle
yormakta duraksa-

1. 11. yy.'da, bir grup Benedikten rahibi tarafndan, Fransa'da, Citeaux (Ortaa Latince'-sindeki adyla
Cistercium) kasabasnda kurulmu olan ve daha sonra Beyaz Rahipler ya da Bernardinler adn alan bu
tarikat ksa zamanda sve'ten Portekiz'e, skoya'dan Levant'a dek yaylm; 12. yy.'da Citeaux'lular
ya da Cistercian'lar, Roma Ruhani Meclisi'nde daha nce Clunyler'in igal ettikleri yerleri ele
geirmilerdir. (ev.)

2. (Lat.) Aynadan ve bilmece gibi. (ev.)

102

mazlar; bylece yazarlar, Mel'un'un onlar hangi yollarla byle-diini insanlara daha iyi anlatrlar.
Gerekten de, Jorge'nin szleri, dehlizdeki, henz grmediim aslanlarla maymunlar grmek iin
byk bir istekle doldurdu iimi. Ama Jorge dncelerimin akn kesti; nk daha az heyecanl bir
sesle yeniden konumaya balad:

"Efendimizin bize doru yolu gstermek iin byle sama eylere bavurmaya ihtiyac yoktu. Onun
mesellerinde glmeye ya da korkuya yol aan hibir ey yoktur. Oysa imdi lmnn yasn
tuttuumuz Adelmo, izdii canavarlardan ylesine zevk alyordu ki, onlarn simgeledikleri asl eyleri
gzden kard. Ve tm K-tm diyorum," sesi ciddileti ve tehdit edici oldu, "acayiplik yollarn izledi.
Bundan tr onu nasl cezalandracan Tanr bilir."

Ortala ar bir sessizlik kt. Salvamec'li Venantius bu sessizlii bozma yrekliliini gsterdi.

"Saygdeer Jorge," dedi, "erdeminiz haksz klyor sizi. Adel-

mo lmeden "iki gn nce burada, yaz salonunda bilimsel bir tartmada hazr bulundunuz. Adelmo,
tuhaf ve fantastik imgelere " yer verse de, sanatnn, gksel varlklar bilme arac olarak Tanr'nn
yceliine ynelik olmasna zen gsteriyordu. Az nce William Birader, arptarak renmekten sz
eden Areopagita'y and. Adelmo da o gn, kutsal nesnelerin, soylu bedenlerden ok aalk bedenler
araclyla ortaya konmas gerektiini syleyen bir baka yce yetkenin, Aquinas'h bilginin szlerini
aktarmt. nk, nce, insan ruhu bylece yanlgdan daha kolay kurtulur; gerekten de, baz
zelliklerin kutsal nesnelere yaktrlamayaca- ve soylu bedensel varlklarla betimlenecek olurlarsa
kukuya yol aacaklar aktr. kincisi, yeryznde Tanr'ya ilikin bilgimize bu temsili betimleme daha
uygun der; gerekten de Tanr yeryznde kendini var olandan ok var olmayanda gsterir; bu
nedenle de bu benzetimler Tanr'dan ne denli uzaklarsa, bize onun hakknda o denli kesin bir fikir
verirler; nk bylece onun sylediimiz ve dndmz her eyin stnde olduunu biliriz.

. ncs de, bylece bunlar deersiz kimselerden daha iyi gizlenir. zetle, o gn biz gerein hem
kurnazca, hem de bilmece gibi artc anlatmlarla nasl aklanabileceini anlamaya alyor-

103

duk. Adelmo'ya byk Aristo'nun yaptlarnda bu konuda ok ak seik szckler bulduumu
anmsattm..."

"Anmsamyorum," diye onun szn kesti Jorge, kuru bir sesle, "ok yalym. Anmsamyorum. Belki
de ciddiliin lsn kardm ben. Artk ge oldu, gitmeliyim."

"Anmsamaysnz tuhaf," diye steledi Venantius, "ok bilgece ve gzel bir tartmayd; Benno'yla
Berengar da katlmlard. Gerekte, sorun, ozanlarn da salt zevk iin tasarladklar grlen, st kapal
benzetimlerin, szck oyunlarnn ve bilmecelerin bizi nesneler stne yeni ve artc bir biimde
dnmeye gtrp gtrmeyeceiydi; ben bunun da akll kiilerden beklenen bir erdem olduunu
sylemitim... Hatta Malachi de oradayd..."

"Saygdeer Jorge anmsamyorsa, yana ve zihninin yorgunluuna sayg gster... Yoksa her zaman
canldr bellei," diye sze kart tartmay izleyen rahiplerden biri. Tmce tedirgin bir ses tnsyla
sylenmiti - en azndan banda; nk konuan, yal adam iin sayg isterken, gerekte bir
gszle dikkat ektiinin bilincine varnca yavalam, cmleyi neredeyse bir zr dileme f-sllsyla
bitirmiti. Ktphaneci yardmcs ArundcTli Berengar'd konuan. Soluk yzl bir gen adamd; onu
incelerken, Uberli-no'nun Adelmo'yu nasl betimlediini anmsadm: Gzleri ksniil bir kadnn gzlerini
andryordu. imdi herkesin kendisine ynelen baklarndan rkm, ellerini, bir i gerilimi yattrmak
isteyen biri gibi kavuturmutu." ,

Venantius'un tepkisi olaandyd. Berengar'a yle bir bakla bakt ki, Berengar gzlerini nne
indirdi. "Pekla, Birader," dedi, "bellek bir Tanr vergisiyse, unulma yetenei de iyi bir ey olabilir ve
sayg duyulmaldr. Kendisiyle konumakta olduum yal rahip kardeimizin bu zelliine sayg
duyuyorum ben. Ama senden, burada, sevgili arkadalarndan biriyle birlikte bulunduumuz srada
olanlar daha kesin anmsaman beklerdim..."

Venantius'un, ses tonuyla "sevgili" szcn vurgulayp vur-gulamadn anlayamadm. Gerek u ki,
hazr bulunanlar arasnda bir tedirginlik sezinledim. Her biri ayr bir yne bakyordu ve hi kimse
kpkrmz kesilen Berengar'a bakmad. Malachi hemen yetkili bir sesle araya girdi: "Gelin, William
Birader," dedi, "size baka ilgin kitaplar gstereceim."

104

4i

"O

Grup dald. Berengar'n Venantius'a kin dolu bir bakla baktn, Venantius'un da ona sessiz bir
gvensizlik iinde, ayn bakla karlk verdiini farkettim. Yal Jorge'nin uzaklamakta olduunu
grnce, bir sayg duygusunun etkisiyle elini pmek iin diz ktm. Yal adam elini ptrd, bama
koydu ve kim olduumu sordu. Adm syleyince yz aydnland.

"Byk ve gzel bir ad tayorsun," dedi. "Montier-en-Derli Adso'nun kim olduunu biliyor musun?"
diye sordu. tiraf ederim, bilmiyordum. Bunun zerine, Jorge ekledi: "Libellus de An-tichristo1 adnda
byk ve olaanst bir kitabn yazaryd; olacaklar grd o kitapta; ama yeterince kulak verilmedi
ona."

"Kitap onuncu yzyldan nce yazld," dedi William, "ama szn ettii eyler gereklemedi..."

"Grecek gz olmayanlar iin," dedi kr adam. "Deccal'n yollan ar ve etindir. Onu beklemediimiz
zaman gelir; havarinin ne srd hesabn yanl olduundan deil, onun ustaln
anlamadmzdan." Sonra alabildiine yksek bir sesle, yz salona dnk, yaz salonunun tonozlarn
sarsarak bard: "Geliyor! Son gnlerinizi benekli derili, kvrk kuyruklu kk canavarlara glerek boa
harcamayn! Son yedi gn boa harcamayn!"

1. (Lat.) Deccal hakknda kitapk. (ev.)

105

Birinci Gn GNBATIMI

William 'la Adso manastrn geri kalan blmlerini

ziyaret ediyorlar. William, Adelmo'nun lmne ilikin baz

sonular karyor; cama rahiple okuma camlar ve gereinden

ok okumak isteyenlerin grdkleri hortlaklar stnde konuuluyor.

O srada gnbatm duas anlar ald; rahipler masalarndan kalkmaya hazrlandlar. Malachi, bizim de
gitmemiz gerektiini aklad. O, yardmcs Berengara birlikte kalp ortal dzenleyecek, gece iin
hazrlayacakt (bu szckleri kulland). William, ona, sonra kaplar kilitleyip kilitlemeyeceini sordu.

"Yaz salonuna mutfak ve hastaneden girii engelleyen kap yok... kitaplkla yaz salonu arasnda da.
Barahip'in yasa tm kitaplardan daha gl. Hem sonra rahipler akam duasna dein mutfaktan da,
hastaneden de yararlanmak zorundalar. O zaman yasan kendileri iin konmad yabanclarla
hayvanlarn Acdifici-um'a girmelerini nlemek iin, ben ketdim, mutfaa ve hastaneye alan aadaki
kaplar kilitlerim; o saatten sora da Acdifici-um'da kimse kalmaz."

Aa indik. Rahipler koroya ynelirken, stadm kutsal greve katlmadmz iin Tanr'nn bizi
balayacana karar vererek (daha sonraki gnlerde Tanr'nn bizi birok ey iin balamas
gerekecekti!) evreyi yakndan tanyabilmcmiz iin kendisiyle birlikte darda dolamam nerdi.

Mutfaktan ktk, gmtln yanndan getik; yeni dikilmi mezartalar vard; zamann izlerini
tayan, gemi yzyllarda yaam rahiplerin yaamlarn anlatan talar da.

Hava bozuyordu. Souk bir rzgr kmt; gkyz bulutlanyordu. Gnein botanik bahelerinin
ardnda batt seziliyordu; douya ynelerek koro yerinin yanndan geip alann arka bl-

106

mne vardmzda hava daha imdiden kararmaya balamt. Orada, d duvarn Aedificium'un dou
kulesiyle birletii yerde, hemen hemen duvarn tam yannda ahrlar vard; domuz obanlar domuz
kanyla dolu kpn stn yeniden rtyorlard. Ahrlarn arkasnda d duvarn daha alak olduunu,
stnden baklnca arkasnn grlebileceini farkettik. Duvarlarn dimdik iniinin tesinde, aa doru
badndrc bir hzla inen arazi, karn tam anlamyla gizleyemedii gevek bir dolma toprakla
rtlyd. Bunun, tam oradan atlm ve kaak Brunellus'un izledii yolun balad dnemece dek
uzanan samanlarn oluturduu yn olduunu anladm. Saman diyorum, nk pis kokulu bir madde q
aa doru kaymt orada; kokusu, nnde durduum korkuluk duvarna dek ulayordu; kyllerin
oraya gelip aadan uzanarak iftlikleri iin saman aldklar akt. Ama hayvan ve insan dklarna
baka kat artklar da karyordu; manastrn, da ve gkyzyle ilikilerini prl prl, ar olarak
srdrebilmek iin gvdesinden dar att tm l maddelerin geri ekilii.

Yakndaki ahrlarda, seyisler hayvanlar yemlie gtryorlard. Kysnda, duvar tarafnda birka ahrn,
sada, koro yerinin yaknnda, rahiplerin yatakhane ve helalarnn bulunduu patika bo-.,. yunca
yrdk. Dou duvarnn kuzeye doru dnd kede demirci oca vard. Son demirciler de duaya
gitmek iin ara gerelerini brakp ocaklar sndryorlard. William, bir iliin geri kalan blmnden
hemen hemen tmyle ayrlm, bir rahibin teberisini kaldrmakta olduu blmne doru merakla
yrd. Tezghnn stnde ok kk boyutlu renk renk cam paracklarndan oluan ok gzel bir
koleksiyon vard; daha byk camlar duvara dayalyd. Rahibin nnde yalnzca gm iskeleti kalm,
stne ara gereleriyle mcevher boyutlarna indirgedii cam ve ta paracklar yerletirmekte
olduu, daha bitmemi bir mahfaza duruyordu.

Manastrn bacamcs Morimond'lu Nicola'y byle tandk. Bize iliin arka blmnde cam
flendiini, bu n blmdeyse demircilerin altklarn, pencere cam yapmak iin camlara kurun
pervazlar takldn aklad. Ama kiliseyi ve Aedificium'u ssleyen byk renkli cam ilerinin en az iki
yzyl nce yaplm olduunu ekledi. imdi burada yalnzca kk iler ve zamann

107

andrdklarnn onarm yaplyordu.

"ok g oluyor bu," diye ekledi. "nk eski renkler bulunmuyor imdi; zellikle koro yerinde hl
grlebilen olaanst mavi; ylesine aydnlk bir mavi ki, gne ykseldiinde, nefe bir cennet
yanstyor. Nefn batsndaki, ksa sre nce onarlm olan camlar ayn nitelikte deil; yaz gnlerinde
belli oluyor. aresiz," diye srdrd konumasn, "eskilerin bilgisine sahip deiliz biz; devlerin a
geti."

"Bizler cceleriz," diye onaylad William, "ama bu devlerin omuzlarna km cceler. Kz, ama
kimi zaman ufukta onlardan daha uza grebiliyoruz."

"Onlarn yapabildiklerinden daha iyi yapabildiimiz ne var, syle!" diye bard Nicola. "Manastr
hazinesinin sakland mahzene inersen orada yle ince iilikle yaplm eyler grrsn ki, benim
imdi beceriksizce atmakta olduum u eci bc eyler," bayla tezghn stndeki iini gsterdi,
"onlarn bir taklidi gibi kalr!"

. "Gemiteki ustalar yzyllar boyu kalacak byle gzel eyler rettiler diye, camc ustalarnn anda
kutular yapmay srdrmeleri alnlarna yazlmam ki! Yoksa andalar saklanacak ermilerin ylesine
seyrek olduu bir zamanda dnya mahfazalarla dolard!" diye takld William. "Pencerelerin de srgit
lehimlenmesi ge- i rekmeyecek. eitli lkelerde camdan yaplm yeni eyler gr- ] dm; bunlar
camn yalnzca kutsal amalara deil, insanolunun i\ gszlklerine de yarayaca yeni bir dnyann
geleceini gsteri- j yor. Sana, ok yararl bir rneine sahip olma onuruna erdiim, \\ gnmzn
bir buluunu gstermek istiyorum." Elini biniinin altna daldrp kendisiyle konutuu kiiyi dili
tutulmua dndren merceklerini kard.

Nicola byk bir merakla William'm kendisine uzatt atall aleti ald. "Oculi de vitro cum capsula!"1
diye bard. "Pisa'da rastladm Giordano adnda bir rahibin bunlardan sz ettiini iit-mitim. Onlarn,
yirmi yldan az bir zaman nce icat edildiini sylemiti. Ama onunla konusal yirmi yldan ok oluyor."

"Sanrm ok daha nce icat edildi bunlar," dedi William,

1. (Lat.) ereveli cam gzler. (ev.) 108

"ama yapmas zor; ok usta camclar gerek. Zaman ve emek istiyor. On yl nce bu ab oculis ad
legendum1 camlarn ifti alt Bo-logna kronuna satlyordu. On yldan ok oldu, Armati'li Salvino adnda
byk bir usta bu camlardan bir ift vermiti bana; onlar btn bu sre boyunca kskanlkla sakladm,
sanki benim - imdi olduu gibi- varlmn bir parasymlar gibi."

"Umarm bir gn onlar incelememe izin verirsin. Benzerlerini retmekten sevin duyarm," dedi Nicola
heyecanla.

"Elbette," diye kabul etti William, "ama unutma, camn kalnl gze gre deimeli. Uygun kalnl
buluncaya dek bu camlardan birounu, kullanacak insann gznde denemelisin."

"Harika bir ey bu!" diye srdrd Nicola. "Ama biroklar unun byc ve eytan ii olduunu
syleyecekler..."

"Bunlarda kukusuz byden sz edebilirsin," diye onaylad William. "Ama iki trl by vardr. Biri
eytann iidir ve caiz olmayan hnerlerle insanolunu ykmay amalar. Bir by daha vardr ki
kutsaldr; orada Tanr'nn bilimi insan bilimi araclyla kendini gsterir; doay deitirmeye yarar; bir
amac da insan mrn uzatmaktr. Bilginlerin kendilerini gittike daha ok adamalar gereken kutsal
bydr bu; yalnzca yeni eyler bulmak iin deil, kutsal bilginin, branlar'a, Yunanllar'a ve eski
alarn teki insanlarna, hatta bugn bile imanszlara ayan kld, doann birok gizini yeniden
ortaya karmak iin (imanszlarn kitaplarnda, kbilim ve grme bilimine ilikin yle olaanst eyler
var ki, anlatamam sana!) Hristiyan bilimi, btn bu bilgileri, tam-quam ab iniustis possessoribus2,
putatapanlarn ve imanszlarn elinden alarak onlara yeniden sahip kmaldr."

"Peki ama, bu bilgiye sahip olanlar onu niin Tanr'nn tm kullarnn yararna kullanmyorlar?"

"nk Tanr'nn tm kullar bylesine ok sayda gizi kabul etmeye hazr deil; bu bilgiye sahip
olanlar, sk sk eytan'la anlam byclerle kartrlmlar, bilgi daarlarna bakalarn da ortak
etmek iin duyduklar istei canlaryla demilerdir. Ben bile birinin eytan'la alverii olduundan
kukulanld davalar srasnda bu camlar kullanmaktan kanarak gereksindiim yazlar

1. (Lat.) Okurken gze taklan. (ev.)

2. (Lat.) Haksz olarak sahip olanlarn elinden (haksz zilyetlerden) alr gibi. (ev.)

109

okumalar iin gnll yazmanlara bavurmak zorunda kaldm; yoksa eytan'n varlnn her yeri
kaplad ve herkesin, szgelimi, kkrt kokusu soluduu bir anda ben de sorguya ekilenlerden yana
sanlrdm. Hem sonra, byk Roger Bacon, bilimin gizlerinin her zaman herkesin eline gememesi
gerektii, nk bunlar kt amalarla kullanabilecekleri konusunda bizi uyaryordu. ou kez, bilim
adam, by deil, salt bilim ieren kitaplar saygsz gzlerden korumak iin onlar by gibi
gstermelidir."

"Basit insanlarn bu gizleri ktye kullanabileceklerinden mi korkuyorsun?" diye sordu Nicola.

"Basit insanlarn bunlar vaizlerin szn edip durduklar eytan'n ileriyle kartrarak ylgnla
kaplmalarndan korkuyorum yalnzca. Bak, bir hastal kknden iyiletirecek ilalan yapan ok
yetenekli hekimler tandm. Bunlar, merhem ya da ilalarn basit insanlara kutsal szler syleyerek ve
duay andran cmleler okuyarak veriyorlard. Bu dualarn iyiletirme gc olduundan , deil, saf
kimselerin, iyiliin dualardan geldiine inanarak ilalar 5 iip merhemleri srmeleri, bylece ilacn
etkin gcne pek de al- drmakszn iyiletikleri iin. Hem sonra, kutsal szlere duyulan ) gvenin
uyandrd ruh, ilacn bedensel etkinliine daha hazr olurdu. Ama ou kez bilgi hazinelerinin saf
kimselere kar de- ' ! il, tersine baka bilgili kimselere kar korunmas gerekir. Bugn > gerekten
de doaya yn verebilecek birok makineler yaplyor, ; bir gn sana bunlar anlatrm. Ama bu
makineler, onlar dnya- : sal glerini artrmak ve mal alklarn doyurmak iin kullanacak ;
insanlarn eline geerse vay halimize. Duyduuma gre Cathay'da ; bir bilgin atee deince byk bir
patlama ve yangna yol aarak evresinde, kilometrelerce uzaklktaki her eyi yakp ykan bir toz
bulmu. rmaklarn yatan deitirmek ya da tarm alanlar almas gereken yerlerde kayalklar
paralamak iin kullanlacak olursa olaanst bir bulu. Ama ya birisi kar da onu dmanlarna zarar
vermek iin kullanrsa?"

"Eer bunlar Tanr'nn kullarnn dmanlarysa belki de iyi olur," dedi Nicola dindarca.

"Belki de," diye onaylad William. "Ama bugn Tanr'nn kullarnn dmanlar kim? mparator Ludwig
mi, yoksa Papa Ioan-nes mi?"

110

"Aman Tanrm!" dedi Nicola aknlk iinde. "Byle zc bir eye tek bama karar vermeyi hi
istemem!"

"Gryor musun?" dedi William. "Bazan, baz gizlerin hl gizli kapakl szcklerle saklanmas iyidir.
Doann gizleri keilerin ya da koyunlarn derileri altnda iletilmez. Aristo, gizler kitabnda, doann ve
zanaatlarn gizlerinin gereinden ok iletilmesi gksel bir mhr krar, bunun ardndan da birok
ktlk gelebilir, diyor. Bu, gizlerin aklanmamas anlamna deil, onlarn nasl ve ne zaman
aklanacann bilge kiilere dt anlamna gelir."

"Bu nedenle, buras gibi yerlerde, tm kitaplarn herkesin k elinde dolamamas iyidir," dedi Nicola.

"Bu baka bir konu," dedi William. "nsan gereinden ok konuarak da, gereinden ok susarak da
gnah ileyebilir. Bilimin kaynaklarn gizlemek gerekir demek istemiyorum. Tersine, bu bana byk bir
ktlk gibi grnyor. Sylemek istediim, iyilik de, ktlk de dourabilecek doa gizlerine ilikin
olarak, yalnzca kendi benzerlerince anlalabilen bir dil kullanmann bilginin hem hakk, hem de grevi
olduu. Bilim yolu etindir; bu yolda iyiyi ktden ayrmak da etindir. Gnmzde bilginler, ou kez
ccelerin omuzlarna km ccelerden baka bir ey deildir."

stadmn bu iten konumas Nicola'ya gven vermi olmalyd. nk (seninle birbirimizi anlyoruz,
nk ayn eylerden sz ediyoruz, dercesine) William'a gz krpt ve "Ama orada," dedi, bayla
Aedifcium'u gstererek, "bilimin gizleri by kitaplaryla iyi korunmu..."

"yle mi?" dedi William, ilgisiz grnerek. "Srgl kaplar, kesin yasaklar, tehditlerle, sanrm." "Yo,
hayr. Dahas var..." "Ne rnein?"

"ey, kesinlikle bilmiyorum, ben camlarla urarm, kitaplarla deil; ama manastrda sylentiler
dolayor... garip sylenti- , ler... rnein, bir rahibin geceyars, Malachi'nin kendine vermek istemedii
bir kitab bulmak iin gizlice kitapla girmeye kalkt ve ylanlar, basz ve iki bal insanlar
grdne dair sylentiler. Labirentten kt zaman ldrm gibiydi..."

"Niin byden sz ediyorsun da eytanca grntlerden sz

111

etmiyorsun?"

"nk ben zavall bir camc ustas olabilirim, ama o kadar da cahil deilim. eytan (Tanr errinden
korusun!) bir rahibi ylanlarla ve iki bal insanlarla korkutmaz. yle bir ey yapacak olsa, ksnl
grntlerle kkrtr onlar, ldeki pederlere yapt gibi. Hem sonra mademki baz kitaplara el srmek
ktdr, eytan niin bir rahibin ktlk ilemesine engel olsun?"

"yi bir ksaltlm tasm1 gibi grnyor bu bana," diye itiraf etti stadm.

"Son olarak, hastanenin camlarn onarrken, Severinus'un kitaplarndan bazlarnn sayfalarn
kartrarak elendim. Sanrm Albertus Magnus tarafndan yazlm bir gizler kitab vard; birka tuhaf
minyatr dikkatimi ekti; kitapta, bir lambann fitilini yaa batrnca dumann grntler oluturduunu
okudum. Belki de farkna varmsndr, ama daha varmamsmdr, nk manastrda hi gece
geirmedin, hava karardktan sonra, Aedificium'un st katnda k yanar. Camlardan donuk bir k
szar. Biroklar bunun ne olduunu sormulardr kendi kendilerine. Yakamozdan ya da gm
ktphanecilerin ruhlarnn geri dndnden sz edildi. Burada birok kimse inanyor buna. Bana
kalrsa, bunlar grnt yaratmak iin zel olarak hazrlanm lambalar. Biliyor musun, eer bir kpein
kulandan ya alp bir fitile srersen, o lambann dumann kim solursa, bann kpek ba olduunu
sanr; yannda biri varsa, o da kpek bal cflarak grr onu. Baka bir ya daha var, fitili ona
bulaynca, lambann evresinde dolaanlar kendilerini fil gibi kocaman hissederler. Bir yarasann ve
adn anmsamadm iki baln gzleri ve bir kurdun safrasyla bir fitil yaparsan, yannda yan aldn
hayvanlar grrsn. Kertenkele kuyruuyla evredeki her eyi gmten yaplm gibi grebilirsin; bir
karaylann ya ve bir kefen parasyla oda ylanlarla dolumu gibi grnr. Biliyorum bunu. Kitaplkta
ok zeki biri var..."

"Ama, bu byleri yapan, gm ktphanecilerin ruhlar olamaz m?"

Nicola akn ve tedirgin kalakald: "Bunu hi dnmemitim. Belki de yledir. Tanr korusun. Ge
oldu, gnbatm duas

1. ncl eksik tasm. (ev.) 112

balamtr. Hoakaln." Ve kiliseye doru yneldi.

Gney ynn izledik: sada haclar konukevi, toplant salonu ve bahesi, solda zeytin aalan,
deirmen, ambarlar, yemekhane, mezlerin kaldklar yap. Herkes abuk abuk kiliseye doru
yryordu.

"Nicola'nn syledikleri hakknda ne dnyorsunuz?" diye sordum.

"Bilmiyorum. Kitaplkta bireyler oluyor, ama bunun gm ktphanecilerin ruhlar olduunu
sanmyorum..."

"Niin?"

"nk kanmca onlar ylesine erdemli kiiler ki, imdi cen- net lkesinde kutsal yz seyrediyorlar,
eer bu yant seni doyurursa. Lambalara gelince, varsa greceiz bakalm. Camcnn szn ettii
yalara gelince, grnt yaratmann ok daha kolay yollar var; bugn farkna vardn gibi, Severinus
ok iyi biliyor bunlar. Kesin olan bir ey varsa, manastrda gece vakti kimsenin kitapla girmesinin
istenmedii; buna karn birok kimsenin bunu denemi ya da denemekte olduu."

"Peki bunun cinayetle ne ilgisi var?"

"Cinayet mi? Dndke, Adelmo'nun kendini ldrdne daha ok inanyorum."

"Peki ama, niin?"

"Anmsyor musun, bu sabah bir saman yn dikkatimi ekmiti? Dou kulesinin altndaki dnemeci
trmanrken, o noktada bir toprak kaymasnn brakt izlerin ayrdna varmtm; daha dorusu, aa
yukar samanlarn yld yerde topran bir blm km, kulenin altna dek kaymt. Bu akam
yukardan baktmzda, saman ynnn stn rten karn ok az olduunu grmtk; yalnzca dn,
son yaan karla rtlyd; gemi gnlerde yaan karla deil. Adelmo'nun lsne gelince, Barahip
bize onun kayalarda paralanm olduunu syledi; oysa dou kulesinin altnda, yapnn dikey olarak
bittii yerde am aalan var. Kayalar, duvarn sona erdii noktann tam altnda bir tr basamak
oluturuyor; sonra da saman yn balyor."

"Yani?"

"Yani, bir dn, Adelmo'nun, henz akla kavumam nedenlerle, kendi istemiyle kendini korkuluk
duvarnn stnden

Gln Ad

113/8

attn, kayalara arptn, sonra da l ya da yaral, samanlara gmldn dnmek daha... nasl
sylesem... daha akla yakn gelmiyor mu? Sonra, o geceki frtnann yol at toprak kaymas, samanla
topran bir blmn ve zavall gen adamn gvdesini dou kulesinin altna doru srkledi."

"Bunun daha akl yakn olduunu niin sylyorsunuz?" "Sevgili Adso, kesin bir zorunluluk olmadka,
aklamalar ve nedenleri oaltmaman. Eer Adelmo dou kulesinden dmse, birinin kitapla
girmi olmas, kar koymasna olanak vermeden ona vurmas, srtnda cansz bir gvdeyle pencereye
dek trmanmann bir yolunu bulmu olmas, sonra da pencereyi ap zavally uuruma yuvarlam
olmas gerekir. Oysa benim varsaymma gre, Adelmo, Adelmo'nun istemi ve bir toprak kaymas yeter.
Bylece, az sayda nedenle her ey aklanyor." "Ama Adelmo kendini niin ldrm olabilir?" "Ama
onu niin biri ldrm olabilir? Her iki durumda da nedenleri bulmak gerekir. Nedenler olduu da
kukusuz grnyor bana. Aedifcium'da bir ekimserlik havas var, herkes bir ey saklyor. imdiye
kadar Adclmo'yla Berengar arasnda garip bir iliki olduu konusunda gerekte olduka belirsiz baz
ipular elde ettik. Bu demektir ki, ktphaneci yardmcsndan ayrmayacaz gzmz."

Biz byle konuurken gnbatm duas sona ermiti. Hizmetiler akam yemei iin ekilmeden nce
ilerine dnyorlard. Rahipler yemekhaneye doru gidiyorlard. Hava imdiden kararm, kar yamaya
balamt. Hafif, kk lapalar halinde bir kar; sanrm hemen hemen btn gece srecekti; nk
ertesi sabah tm ova, daha sonra anlatacam gibi apak bir rtyle rtlecekti. Karnm ackmt; bu
yzden yemee gitme nerisini sevinle karladm.

:

114

'.'.' Birinci Gn

AKAM

William ile Adso Barahibin itenlikti konukseveriiinin ve Jorge'nin fkeli konumasnn tadn
kanyoiar.

Yemekhane byk mealelerle aydnlatlmt. Rahipler, Ba-rahip'in byk bir ykselti stne,
onlarnkine dikey olarak konmu masasnn bata yer ald bir dizi masada oturuyorlard. Karda,
yemek boyunca vaaz verecek olan rahibin imdiden yerini ald bir krs. Barahip Ermi Pacomius'un
ok eski tlerine uyarak, ellerimizi ykadktan sonra kurulamamz iin elinde bir havluyla bir
musluun banda bizi bekliyordu.

Barahip William'i masasna buyur etti ve bir Benedikten mezi olmama karn, konuk olduum iin
benim de o gecelik bu ayrcalktan yararlanabileceimi syledi. Daha sonraki gnlerde, rahiplerle
birlikte masaya oturabileceimi, ya da stadm bana bir grev vermise yemekten nce ya da sonra
mutfaa urayabileceimi, alarn benimle ilgileneceklerini syledi babacan bir tonla.

Rahipler, imdi kukuletalar yzlerine inik, elleri tuniklerinin altnda, hi kmldamadan masann banda
ayakta duruyorlard. Barahip masasna yaklat ve Benedicite'a'm1 syleneceini bildirdi. Krsdeki
rahip Edent paperes2 iin ses verdi. Barahip onlar kutsad ve herkes yerine oturdu.

Kurucumuzun koyduu Kural olduka az yemeyi ngrr, ama rahiplerin ne kadar besine gerek
duyduklarn saptamay ba-rahibe brakr. te yandan, artk manastrlarmzda yemek zevkine daha
ok nem veriliyor. Ne yazk ki oburlar evine dnm manastrlarmzdan sz etmiyorum. Tvbe ve
erdem ltlerine uyanlar da, hemen hemen her zaman, ciddi dnsel ilerle u-

1. (Lat.) Kutsama duas. (ev.)

2. (Lat.) Yoksullar yemek yiyorlar. (ev.)

115

raan rahiplere lml deil, alabildiine bol besin salyorlar. te yandan, Barahip'in sofrasna her
zaman ayrcalk tannr; nk sk sk saygn konuklar oturur orada; manastrlar, topraklarnn rnleri,
ambarlarnn zenginlii ve alarnn ustalyla gurur duyarlar.

Rahiplerin yemei her zamanki gibi sessizlik iinde geiyordu; birbirleriyle allm parmak alfabesiyle
anlayorlard. nce Barahip'in masasna, onun hemen ardndan mezlere ve en gen rahiplere servis
yaplyordu.

Barahip'in masasnda bizimle birlikte Malachi, kilerci ve en yal iki rahip, daha nce yaz salonunda
tandm kr ihtiyar, Burgos'lu Jorge ile Grottaferrata'l Alinardo oturuyorlard: yal m yal, neredeyse
yz banda, topal, krlverecekmi -bana canszm- gibi grnen bir rahip. Barahip, bize, onun
mezliini bu manastrda geirdiini, hep burada yaadn ve manastrda en az seksen yl boyunca
olup bitenleri anmsadn syledi. Barahip bunlar bize en banda fsltyla syledi; nk daha sonra,
tarikatmzn tresine uyarak, okumay sessizlik iinde izledi. Ama sylediim gibi, Barahip'in sofrasna
baz ayrcalklar tannyordu; biz sunulan yemekleri verken, Barahip de zeytinyayla arabnn
kalitesini vyordu. Gerekten, bir kez bize arap koyarken, Kural'in bir yerinde, kutsal Kurucu'nun,
kukusuz rahiplerin arap imelerinin doru olmadn, ancak gnmzde rahiplerin, arap imemeye
ikna edilemeyeceklerine gre, hi olmazsa doyasya imemeleri gerektiini, nk arabn Eski Ahit'in
belirttii gibi, en aklllar bile inanlarndan caymaya itebileceini anmsatt. Ermi Benedict, "bizim
zamanmzda" derken, daha imdiden ok uzaklarda kalan kendi zamanndan sz ediyorud: trelerin
bylesine yozlamasndan sonra, manastrda akam yemei yediimiz zaman dnn bir de; (ben,
imdi iinde yazmakta olduum kendi zamanmdan sz etmiyorum; yalnzca, burada, Melk'te, rahiplerin
biraya daha dkn olduklarn sylemekle yetineceim) ksaca, arla kamakszn, ama tadna
vararak itik.

ite piirilmi, yeni kesilmi domuz eti yedik; teki yemeklerde hayvansal yalar ya da kolza ya
deil, dan denize bakan eteinde manastrn sahip olduu topraklardan elde edilen saf zeytinya
kullandklarnn ayrmna vardm. Barahip, mutfakta hazrla-

116

nrken grm olduum (onun sofrasna zg) tavuktan da tattrd bize. Biimi bana stadmn gz
camlarnn ataln anmsatan, az rastlanr, madenden bir atal kullandn farkettim. Soylu bir aileden
gelen Barahip ellerini yiyeceklerle kirletmek istemiyordu; hi olmazsa byk tabaktan anaklarmza et
almak iin gerecini bize de sundu. Ben reddettim, ama William'in, belki de Barahip'e btn
Fransiskenler'in az eitilmi ve alakgnll ailelerden gelmediklerini kantlamak iin, arac sevinerek
kabul ettiini ve soylulara zg gereci byk bir rahatlkla kullandn grdm.

Btn bu gzel yiyeceklere (ne bulabildiysek onu yediimiz birka gnlk geziden sonra) duyduum
istekten tr, srmekte J^olan okumaya dikkatimi veremedim; Jorge'nin onaylama homurtu-suyla
toparlandm; KuraPn her zaman okunan blmne gelindiinin ayrdna vardm. leden sonra
sylediklerini dinleyince Jorge'nin bylesine honut olmasnn nedenini anladm. Okuyucu, gerekten de
yle diyordu: "Peygamberimizden rnek alalm; o diyor ki, karar verdim dilimle gnah ilememek iin
yolumdan ayrlmayacam, azma gem vurdum, dilsiz oldum, kendimi alaktm, drst eylerden sz
etmekten bile kandm. Eer peygamberimiz bu blmde bize, suskunluk sevgisiyle bazan caiz olan
eylerden sz etmekten bile kanmamz gerektiini retiyorsa, bu gnahn cezasndan kanmak iin
caiz olmayan eylerden konumaktan ok daha fazla saknmalyz!" Sonra srdrd: "Ama biz,
bayalklar, samalklar ve akalar, nerede olursa olsun, sonsuza dek mahkm ederiz ve mezimizin
bu tr konumalar iin azn amasna izin vermeyiz."

"Bu, bugn sz edilen kenar ssleri iin de geerlidir," demekten kendini alamad Jorge, alak sesle.
"Giovanni Boccadero, sa'nn hi glmediini syler."

"nsann doasnda olan hibir eyi yasaklamyordu o," dedi William, "nk glmek, tanrbilimcilerin
rettikleri gibi, insana zgdr."

"Forte potuit sed non legitur eo usus fuisse1," dedi serte Jorge, Petrus Cantor'un szlerini aktararak.

"Manduca, iam coctum est2," diye fsldad William.

1- (Lat.) ok iyi biliyordu (glmeyi), ama bunu yapt hibir yerde yazl deil. (ev.) 2. (Lat.) Ye,
oktan piti. (ev.)

117

"Efendim?" diye sordu Jorge, onun, kendisine sunulmakta olan bir yemekten sz ettiini sanarak.

"Bunlar, Ambrose'a gre, Ermi Lawrence'nin, zgarann stnde, cellatlarn kendisini evirmelerini
isterken kulland szler, Prudentius da, Peristephanon'da anmsatyor bunu," dedi William bir ermi
tavryla; "Ermi Lawrence glmeyi ve gln eyler sylemeyi biliyordu; dmanlarn aalamak iin
de olsa."

"Bu da glmenin lme ve bedenin rmesine olduka yakn olduunu gsteriyor," diye karlk verdi
Jorge, homurdanarak. tiraf etmeliyim ki, iyi bir mantk gibi davrand.

Bu noktada Barahip iyilikle bizi sessizlie davet etti. Bu arada yemek sona ermek zereydi. Barahip
ayaa kalkt ve Willi-am' rahiplere tantrd. Onun bilgeliini vd, nn aklad ve kendisinden,
Adelmo'nun lmyle ilgili soruturmay yrtmesinin istendiini syleyerek, rahipleri, onun yneltecei
sorulan yantlamalar ve manastrda buyruklar altndaki herkese de ayn eyi yapmalarn buyurmalar
iin uyard. Ayn zamanda, onun ara- >?i trmaldrn kolaylatrmalarn syledi; isteklerinin
manastrn ku- 1 rallaryla elimemesi kouluyla, diye de ekledi. Byle bir durum- '| da, kendisine
bavurmalar gerekecekti. |

Yemek bitince rahipler akam duas iin koro yerine yneldi- J ler. Kukuletalarn yeniden yzlerine
indirdiler; kapnn nnde dimdik dizildiler. Sonra uzun bir sra halinde gmtl geerek kuzey
kapsndan koro yerine girdiler. *

Biz Barahip'le birlikte gittik. "Bu saatte Aedificium'un kaplar kapanr m?" diye sordu
William. ,'j

"Hizmetiler mutfa ve yemekhaneyi temizler temizlemez ktphaneci kendi eliyle tm kaplar kilitler,
ieriden srgler."

"eriden mi? Peki, kendisi nasl dar kar?"

Barahip bir an William'a bakt; yz ciddileti: "Mutfakta yatmyor elbette," dedi ters ters. Sonra da
admlarn sklatrd.

"yi, iyi," diye fsldad bana William, "demek bir girii daha var, ama bizim bunu bilmememiz
gerekiyor. kard sonutan tr glmsedim; beni azarlad: "Glmesene. Grdn, bu duvarlar
arasnda glmek iyi bir n kazandrmyor insana."

Koro yerine girdik. ki insan boyunda, kocaman bir bronz ayak stnde tek bir lamba yanyordu.
Rahipler sessizce yerleri-

118

ni aldlar; bu srada okuyucu, Ermi Gregor'un bir vaazndan bir blm okuyordu.

Sonra Barahip iaret verdi ve koro yneticisi, Tu aten Do-nine miserere obis'i1 syledi. Barahip,
Adjutorim nostrum in nomine Domini2 diye yantlad ve tm koro qui fecit caelum et terrain'3
sylediler. Sonra ilahiler balad: Sana seslendiim zaman, bana hakllmdan sz et, ey Tanrm;
Efendimizi ktsayn, Efendimizin tm hizmetkrlar. Biz sralara oturmamtk; ba taraftaki nefe
ekilmitik. Oradan anszn, Malachi'nin karanlkta, yandaki apsisten ktn farkettik.

"Oraya bir gz at," dedi William bana, "belki de Aedifici-^ um'a bir geit vardr."
*%' "Gmtln altndan m?"

"Niin olmasn? Hem dnelim, bir yerde bir kemik gmtl olmal; yzyllardr tm rahipleri bu bir
avu toprak parasna gmm olamazlar."

"Siz gerekten gece kitapla m girmek istiyorsunuz?" diye sordum korkuyla.

"lm rahiplerin, ylanlarn, gizemli klarn bulunduu yere girmek mi, sevgili Adso? Hayr, olum.
Bugn dnyordum bunu, ama meraktan deil, nk Adelmo'nun nasl ld sorunu taklmt
aklma. imdi, sana sylediim gibi, daha mantkl bir aklamaya varmak zereyim; ne olursa olsun
burann alkanlklarna sayg gstermek istiyorum."

"yleyse neden renmek istiyorsunuz?" "nk bilim, yalnzca insann yapmas gerekeni ya da
yapabileceini bilmesinden ibaret deildir; yapabileceini, ama belki de yapmamas gerekenin
bilinmesini de ierir. Bugn cam ustasna, bir bilginin ortaya kard gizleri u ya da bu biimde
bakalarnn onlar ktye kullanmamalar iin saklamas gerekliini, ama onlar mutlaka ortaya
karmak gerektiini sylememin nedeni buydu; bana yle geliyor ki, bu kitaplk da gizlerin rtl
kald bir yer."

Bu szleri syledikten sonra kiliseden dar kt; nk yin

1. (Lat.) Bize ac Tanrm. (ev.)

2. Yardmmz Tanr adna. (ev.)

3. Gkyzn ve yeryzn yaratan. (ev.)

119

sona ermiti, ikimiz de ok yorgun olduumuzdan hcremize ekildik. William'in aka olsun diye
"gmt" dedii yere girdim, girer girmez de uykuya daldm.

UUN



120

kinci Gn GECEYARISI

Birka saatlik gizemsel bir mutluluk, alabildiine kanl bir olayla kesiliyor.

Kimi zaman eytan'n, kimi zaman Dirilen sa'nn simgesi olan horozdan daha gvenilmez deildir
hibir hayvan. Tarikatmz, gnnda tmeyen baz tembel horozlar grmtr. te yandan zellikle
k gnleri geceyars duas, gecenin koyu karanlnda, tm doa uykudayken yaplr; nk rahip
karanlkta kalkp gece boyunca gndouunu bekleyerek ve alacakaranl dindarlkla starak yakarmak
zorundadr. Bu nedenle tre, yerinde olarak, uyandrclarn geceyi, kardeleri gibi deklerine yatma-
yp geen zaman lmelerine izin verecek sayda mezmurlar uyumlu bir biimde syleyerek
geirmelerini ngrr. Bylece tekilerin uyumalarna ayrlan saatler dolunca, onlara uyanmalar iin
iaret verirler.

O gece biz de yatakhanede ve haclar konukevinde an alarak dolaanlarca uyandrldk; ilerinden biri
hcre hcre dolap Benedicamus Domino1, diye baryor, ierdekilerin her biri Deo gratias2 diye
yantlyordu onu.

William'la ben Benedikten usulne uyduk: Yarm saatten az bir sre iinde yeni gn karlamaya
hazrlandk; sonra rahiplerin yere uzanm, ilk on be ilahiyi syleyerek mezlerin statlarnn
arkasndan ieri girmelerini bekledikleri koro yerine indik. Sonra herkes kendi yerine olurdu ve koro
Domiie labia mea aperies et os maun annunliabit laudem tam'3 syledi. Sesleri bir ocuun yakar
gibi kilisenin tonozlarna doru ykseldi. ki rahip

1. Efendimizi velim. (ev.)

2. (Lat.) Tanr'ya kr olsun. (ev.)

3. Ulu Tann, dudaklarm a ki, azm senin iin vgler dile getirsin. (ev.)

123

krsye kp doksan drdnc ilahi, Venite exultemus' iin ses verdi; bunu teki ilahiler izledi.
Tazelenmi bir inan duydum iimde.

Rahipler koro yerinin sralarnda oturuyorlard: binileri ve kukuletalanyla birrneklemi altm kii,
byk ayaktan yaylan kla belli belirsiz aydnlatlm altm glge, En Yce'nin vgsnde iitilen
altm ses. Bu dokunakl uyumu, cennetin nazlarna geii dinlerken, bu manastr gerekten saklanan
gizler, bunlar ortaya karmak iin yasak giriimler, karanlk tehditlerle dolu bir yer olabilir mi diye
sordum kendi kendime. nk tam tersine imdi manastr bana ermilerin barna, erdem ortam,
renme arac, bilgelik tak, us kulesi, alakgnlllk beldesi, g kalesi, kutsallk buhurdan gibi
grnyordu.

Alt mezmurun ardndan Kutsal Betik'in okunmas balad. Birka rahip uykudan sallanyordu; gece
nbetilerinden biri uyu-yakalanlar uyandrmak iin kk bir lambayla blmeler arasnda dolayordu.
Biri uykuya yenik decek olsa, ceza olarak lambay alp denetim dolamasn o srdryordu. Sonra
alt ilahi daha sylendi. Sonra da Barahip herkesi kutsad; o hafta yini yneten rahip duay okudu;
herkes o gizemli tutku ve alabildiine youn i erinci saatlerini yaamam olan hi kimsenin tadn
anlayamayaca, bir derin dnce an iinde sunaa doru eildi. Sonunda, kukuletalar gene yze inik,
herkes oturdu ve arballkla Te De-un'tt2 syledi. Beni kukularmdan kurtard, manastrdaki ilk
gnn iime doldurduu tedirginlik duygusundan arndrd iin ben de Tanr'ya krettim. Bizler abuk
incinebilen varlklarz, dedim kendi kendime; bu bilgili ve kendilerini Tanr'ya adam rahipler arasnda
bile; Mel'un, kk kskanlklar, ince dmanlk tohumlar saabiliyor, ama herkes Tanr Baba'nn
adnda birleip sa gkten inerek yeniden aralarna karr karmaz, bunlarn tm de gl inan
rzgrnn datt dumanlar gibi yok olur gider.

Geceyars yiniyle alacakaranlk arasnda, daha gn aarma-m bile olsa, Barahip hcresine
dnmez. mezler mezmurlar

1. Gelin coalm. (ev.)

2. Hristiyanlar'da eski bir kran ilahisi. (ev.)

124

incelemek zere statlarnn ardndan toplant salonuna girdiler; rahiplerin birka kutsal giysilerle
ilginmek iin kilisede kald; ama ounluk, sessizlik iinde derin dnceye dalm, avluda dolat;
William'la ben de yle yaptk. Gkyz daha mamken, alacakaranlk yini iin koro yerine
dndmzde hizmetiler uyanyorlard daha.

Mezmurlarn sylenmesine baland; zellikle pazartesi iin ngrlm olanlarn biri yeniden ilkel
korkulara sald beni: "Ktye gnah egemendir, yreinin derinlerine ilemi - gzlerinde Tanr korkusu
yok - hileyle davranr yannda - yle ki iren olur dili." Kural'n, o gn iin bylesine korkun bir t
ngr- mesi kt bir nbelirti gibi grnd bana. vg mezmurlarnn ardndan Yeni Ahit'in son
blmnn alldk okunuu da tedirginlikle arpan yreimi yattrmad; bir gn nce yreimi ve
gzlerimi ylesine byleyen kapnn stndeki figrler aklma geldi. Ama koronun yant, ilahi ve
ayetin ardndan, ncil-i erifin okunmasna balanrken, koro yerinin pencereleri ardnda, sunan tam
stnde, camlar o zamana dein alacakaranln yuttuu eitli renkleriyle stmaya balayan soluk bir
aydnln ayrmna vardm. Tanskm duas srasnda, tam Deus qui esi sanctorum splendor mirabilis'
ve lam lucis orto sidere'y'2 syleyeceimiz srada karanl bastracak olan tan daha skmemiti. K
afann ilk soluk mutusuydu bu; ama imdi nefin iinde gece karanlnn yerini almakta olan belli
belirsiz alaca k yreimi yattrmaya yetiyordu.

Kutsal Betik'in szlerini sylyorduk ve tm insanlar aydnlatmak iin gnderilmi Sz'c tanklk
ederken sabah yldz tm grkemiyle tapnaa yaylyormu gibi geldi bana. Hl grnmeyen k,
ilahinin szckleri arasnda parldyormu gibiydi; tonozlarn kemerleri arasnda aan mis kokulu,
gizemli bir leylak gibi. "Bu anlatlmaz sevin an iin kr sana Tanrm," diye yakardm sessizce;
sonra, yreime, "Korkacak ne var, aptal?" dedim.

Birden kuzey kaps ynnden lklar ykseldi. e balamaya hazrlanmakta olan hizmetilerin,
kutsal trenin dzenini nasl

1. (Lat.) Ermilerin mucizevi olan Tanr. (ev.)

2. (Lat.) Gnn prl prl dodu ite. (ev.)

125

byle bozabildiklerini sordum kendi kendime. Tam o srada, domuz oban ieri girip korkulu
yzlerle Barahip'e yaklatlar, bir ey fsldadlar. Barahip nce treni aksatmak istemiyormu gibi
elinin bir devinimiyle yattrd onlar; ama baka hizmetiler de geldiler, lklar daha gl ykseldi:
"Bir adam, lm bir adam!" diyordu biri; tekiler, "Bir rahip o, sandaletlerini grmedin mi?" diye
yantlyordu.

Yakaranlar sustular; Barahip kilerciye kendisini izlemesini iaret ederek abuk abuk dar kt;
William da arkalarndan gitti; daha imdiden teki rahipler de yerlerinden kalkarak abuk abuk dar
kyorlard.

Gkyz aydnlkt imdi; yerdeki kar ovay daha da aydnlk klyordu. Koro yerinin ardnda,
kmeslerin nnde, bir gn nce grdmz domuz kanyla dolu byk kpte, kabn kenarndan
hemen hemen ha biiminde garip bir cisim sarkyordu: yere iki direk aklm da kular korkutmak iin
stlerine paavralar rt-lecekmi gibi.

Bunlar insan bacaklaryd; kanla dolu kpn iine baaa batrlm bir adamn bacaklar.

Barahip cesedin (nk hibir canl insan bu iren konumda kalamazd) tiksindirici svnn iinden
karlmasn buyurdu. Domuz obanlan ekine ekine kabn kysna yaklatlar; stlerine balarna
kan sratarak zavall kanl eyi dar kardlar. Bana sylediklerine gre, kaba boaltldktan sonra
gereince kartrlp sonra da soukta brakldndan kan phtlamamt; ama cesedi kaplayan tabaka
imdi katlamaya balyordu; giysilere bulayor, yz tannmaz hale getiriyordu. Bir hizmeti bir kova
su getirip zavall cesedin yzne dkt. Bir bakas elinde bir bezle diz kp yz temizledi.
Gzlerimizin nnde, leden sonra Adel-mo'nun elyazmalarnn yannda kendisiyle konutuumuz
Yunanca bilgini Salvamec'li Venantius'un beyaz yz belirdi.

"Belki de Adelmo kendini ldrmtr," dedi William, gzlerini o yze dikerek, "ama kukusuz bu yle
deil; kazayla kabn kenarndan sarkp yanllkla iine dm olabilecei de dnlemez."

126

Barahip onun yanna yaklat. "William Birader, grdnz gibi manastrda bireyler oluyor; tm
bilginizi gerektiren bir ey. Size yalvarrm, hemen harekete gein."

"Ayin srasnda koroda myd?" diye sordu William, parmayla cesedi gstererek.

"Hayr," dedi Barahip. "Yerinin bo olduunu farketmi-

tim."

"Baka olmayan var myd?"

"Sanmam. Hibir ey farketmedim."

William bundan sonra soruyu biimlendirmeden nce durak-sad; sonra bakalarnn iitmemesine zen
gstererek fsltyla sor->-*j(du: "Berengar yerinde miydi?"

Barahip, stadmn da, kendisinin daha anlalabilir nedenlerle duymu olduu kukuyu duyduunu
grmekle aknla dtn belirtircesine, tedirgin bir hayranlkla ona bakt. Sonra abuk abuk,
"Yerindeydi; birinci srada durur, benim hemen samda," dedi.

"Doal olarak," dedi William, "btn bunlar hibir anlam tamaz. Hi kimsenin koro yerine gilmck iin
apsisin arkasndan gemi olabileceini sanmyorum; oysa ceset birka saatten beri burada; kalm
olabilir; en azndan herkesin yatmasndan bu yana."

"Elbette, ilk hizmetiler afakla kalkarlar, bu nedenle de onu ancak imdi buldular."

William, cesetlerle uramaya alikm gibi cesedin stne eildi. Yanda duran bezi kovadaki suya
batrp Venantius'un yzn iyice temizledi. Bu arada teki rahipler korku iinde evrede toplayor,
yaygarac bir kuyruk oluturuyorlard; Barahip, onlar susturmaya alyordu. lerinden biri,
manastrdakilerin salk sorunlaryla grevli Scverinus yaklat; stadma doru eildi. Ben ne
konutuklarn iitmek ve suya batrlm yeni bir beze gereksinim duyan stadma yardm etmek iin,
korkumu ve tiksintimi yenerek yanlarna gittim.

"Hi boulmu bir adam grdn m?" diye sordu William.

"Birok kez," dedi Severinus. "Ne demek istediini anlyorsam, yzleri byle olmaz onlarn, ier."

"yleyse, biri onu kpn iine att zaman adam zaten l-

127

mutu."

"Bunu niin yapm olabilir?"

"Onu niin mi ldrm olabilir? arpk bir zihnin rn olan bir ile kar karyayz. Ama imdi,
cesette yara bere olup olmadna bakmak gerek. Bence onu hamama tasnlar, soyup ykadktan
sonra incelesinler. Ben hemen geliyorum oraya."

Severinus Barahip'ten izin aldktan sonra cesedi domuz obanlarna tatrken, stadm rahiplere
geldikleri yoldan koro yerine dnmelerinin sylenmesini, hizmetilerin de ayn ekilde ekilmelerini,
alann bo braklmasn istedi. Barahip nedenini sormakszn isteini yerine getirdi. Bylece, cesedin
karlmas iin giriilen kanl ilem srasnda evresine kan sram olan kabn yannda yalnz kaldk.
evredeki kpkrmz karlar, su sram yerlerde eriyerek glckler oluturmutu; cesedin uzatlm
olduu yerdeyse kocaman kara bir leke vard.

"Amma kark," dedi William, rahiplerle hizmetilerin evrede braktklar iice gemi ayak izlerine
bakarak. "Kar yle olaanst bir parmendir ki sevgili Adso, insanlarn bedenleri onun stnde ok
ak seik okunabilen yazlar brakrlar. Ama bu, stnde silinti olan, ok kt kaznm bir parmen;
belki de stnde hi ilgin bir ey okuyamayacaz. Burasyla kilise arasnda rahipler kouturmular;
burasyla ambar ve ahrlar arasndaysa hizmetiler topluca gidip gelmiler. Ayak dememi tek alan,
ahrlardan Aedificium'a giden yol. Bakalm' ilgin bir ey bulabilir miyiz?"

"Peki ama, ne bulmak istiyorsunuz?" diye sordum.

"Eer kendini kpn iine atmamsa, biri onu oraya tam olmal; l olarak sanrm. Birinin cesedini
tayan bir kimse de karda'derin izler brakr. Sen imdi bak bakalm, evrede parmenimizi berbat
eden u yaygarac rahiplerin braktklarndan deiik grnen izler var m?"

yle yaptk. Hemen syleyeyim ki, Tanr beni bo gururdan korusun, kple-Aedificium arasnda bir ey
kefeden ben oldum. Henz hi kimsenin gemedii bir blgede, bir insann ayak izleriydi bunlar;
olduka derin ve stadmn hemen ayrmna vard gibi de, rahiplerle hizmetilerin ayak izlerinden
daha hafifti; stlerine sonra kar yadnn, bu nedenle de bu izlerin daha nce bra-

128

klm olduunun belirtisi. Ama bize daha da ilgin grnen, bu ayak izlerinin arasna daha srekli
baka bir izin karmasyd -ayak izlerini brakan kimsenin srkledii bir eyin izi gibi. Ksaca, kpten,
Aedificium'un kuzey kulesiyle dou kulesi arasndaki yznde yer alan yemekhanenin kapsna dek
uzanan bir iz.

"Yemekhane, yaz salonu, kitaplk," dedi William. "Bir kez daha kitaplk kyor karmza. Venanlius
Aedificium'da ld, byk bir olaslkla da kitaplkta."

"Peki ama niin bir baka yerde deil de kitaplkta?"

"Kendimi katilin yerine koymaya alyorum. Venantius yemekhanede, mutfakta ya da yaz salonunda
lmse, ldrlm-se, niin orada braklmad? Ama eer kitaplkta lmse, ister orada hibir zaman
ortaya karlamayaca iin (belki de katil zellikle onun ortaya karlmasn istiyordu), ister katil belki
de dikkatlerin kitaplk stnde toplanmasn istemedii iin, onu baka bir yere tamas gerekiyordu."

"Peki, katil cesedin bulunmasn niin istemi olabilir?"

"Bilmiyorum, varsaym yapyorum. Katilin Venantius'u ondan nefret ettii iin ldrdn kim
sylyor? Belki de bir bakasnn yerine onu, bir iaret brakmak, bir baka ey anlatmak iin
ldrmtr."

"mnis mundi creature, quasi liber et seriplura'..." diye mrldandm. "Peki, bu iaret ne olabilir?"

"Benim bilmediim de bu. Ama unutmayalm, baz iaretler vardr ki, grnte iarete benzeseler de
hi anlamlan yoktur; bli-tiri ya da bu-ba-baf gibi..."

"Bir insan srf bu-ba-baf demek iin ldrmek korkun bir ey olurdu!"

"Bir insan, Credo in unum Detnv demek iin ldrmek de korkun bir ey olurdu..." dedi William.

Tam o anda Severinus yanmza geldi. Ceset ykanm ve zenle incelenmiti. Bata hibir yara bere
yoktu, sanki byyle ldrlm gibi.

"Tanrsal bir ceza gibi mi?"

"Belki," dedi Severinu.s.

1. (Lat.) Dnyann tm yaratklar, kilap ve yaz gibi. (ev.)

2. (Lat.) Bir Tann'ya inanyorum. (ev.)

Gln Ad

129/9

"Ya da zehir?"

Severinus duraksad. "Belki de."

Hastaneye yaklarken, "Laboratuvarda hi zehir var m?" diye sordu William.

"Zehir de var. Ama, zehirden ne kastettiine bal. yle maddeler vardr ki, az miktarda alnrsa
hastay iyiletirir, ar mikta-rysa lme yol aar. Her iyi bitki uzman gibi onlar saklarm ve saknml
kullanrm. rnein bahemde kediotu yetitiriyorum. Baka otlara kartrlacak birka damla kediotu
dzensiz atan kalbi yattrr. Ar miktarda kullanlrsa uyuukluk ve lme yol aar."

"Peki, cesedin stnde zel bir zehirin izlerine rastlamadn m?"

"Hayr, hi. Ama birok zehir iz brakmaz."

Hastaneye varmtk. Venantius'un cesedi hamamda ykanm, buraya tanm, Severinus'un
laboratuvarndaki byk masann stne uzatlmt; imbikler, camdan ve topraktan yaplm aralar
(ama bunlar yalnzca adlarndan biliyordum), bir simyac dkknn dndrd bana. Kapnn yannda,
duvara dayal uzun raflarn stne deiik renkte maddelerle dolu kocaman bir dizi ie, testi, kavanoz
sralanmt.

"Gzel bir ot koleksiyonu," dedi William. "Hepsi de bahenin-\ rn m?"

"Hayr," dedi Severinus, "az bulunur ve bu blgede yetimeyen birok bitki, yllar boyunca dnyann
drt bir yanndan gelen rahiplerce getirildi bana. Bu blgede yetien bitkilerden kolayca elde edilen
maddelerden baka, deerli ve bulunmaz eylerim de var. Bak... agalingo pesto, in'den geldi; onu bir
Arap bilginden aldm. daac Hindistan'dan geliyor; yaralarn kabuk balamasnda birebirdir. Canl
ariento lleri diriltir, daha dorusu baylanlar uyandrr. Sanotu ok tehlikelidir, yutan ldrr.
Hodan cierleri iyiletirmeye yarar. Bettonica kafa atlaklarna iyidir. Sakzaac akcier akntlarn ve
nezleyi dindirir. Mrrsafi..."

"Byclerin kullandklar m?"

"Byclerin kullandklar, ama burada dkleri nlemekte kullanlyor. Balsamodendron mirra denilen
bir aatan elde edilir, mucize gibi birok ilacn hazrlanmasnda kullanlr. Mandra-

130

gola officialis uykusuzlua iyi gelir..."

"Tensel istei dindirmeye de," dedi stadm.

"yle sylyorlar, ama tahmin edebileceiniz gibi burada bu anlamda kullanlmyor," diye glmsedi
Severinus. "una bakn," dedi bir ie alarak, "inko oksit, gzlere son derece iyi gelir."

"Ya bu nedir?" diye sordu William keyifle, bir rafn stnde duran bir taa dokunarak.

"O mu? ok eskiden armaan etmilerdi bana. Lopris amati-ti sanyorum, ya da lapis ematitis. eitli
iyiletirici zellikleri olsa gerek, ama henz bilmiyorum. Sen biliyor musun?"

"Evet," dedi William, "ama ila olarak deil." Tuniinden kk bir bak karp yava yava taa
yaklatrd. Elinin olaanst incelikle hareket ettirdii bak taa yaklanca, az, sanki William bileini
kaldrm gibi ani bir devinim yapt; oysa hi kmldatmyordu bileini. Sonra ban az belli belirsiz
metalik bir ses kararak taa yapt.

"Gryorsun, deil mi?" dedi William bana. "Bir mknats bu."

"Neye yarar peki?" diye sordum.

"eitli eylere. Sonra anlatrm sana. imdilik bilmek istediim Severinus, burada insan ldrmeye
yarayacak bir ey olup olmad."

Severinus bir an dnd, hatta verdii yantn ak seiklii-ne baklrsa, gereinden ok dnd:
"Birok ey. Sylemitim, zehirle ila arasndaki snr olduka incedir; Yunanllar ikisine de phatmacon
derlerdi."

"Peki, son zamanlarda gizlice alnan hibir ey olmad m?"

Severinus gene dnd, sonra neredeyse szckleri tartar gibi konutu: "Son zamanlarda gizlice
alnan hibir ey olmad."

"Peki, daha nce?"

"Kimbilir. Anmsamyorum. Otuz yldr bu manastrdaym, yirmi be yldr da hastanede."

"nsan bellei iin ok uzun bir sre," diye kabul etti William. Sonra birden, "Dn insana grntler
grdrebilen bitkilerden sz ediyorduk. Hangileri bunlar?" diye sordu.

Severinus hem davranlaryla, hem de yz anlatmyla, bu konudan kanmak iin gl bir istek
duyduunu belirtti: "Dn-

131

mem gerek; biliyor musun, burada yle ok mucize madde var ki. Ama biz Venantius'tan sz edelim.
Sen ne diyorsun buna?" "Dnmem gerek," diye yantlad William.

132

kinci Gn TANSKM

Upsala'l Bemo baz gizler aklyor Antndet'H Beregar da. Adso ise gerek tvbenin ne olduunu
reniyor.

zc olay, topluluun yaamn altst etmiti. Cesedin bulunmasnn yaratt kargaa yini
aksatmt. Barahip, rahipleri hemen kardelerinin ruhu iin dua etmek zere koroya geri gndermiti.

Rahiplerin sesleri krkt. Biz, yinler kitabna gre kukuletalarn inik olmad srada onlarn yz
anlatmlarn inceleyebileceimiz bir yerde durduk. Hemen Berengar'n yzn grdk. Solgun,
kaslm, terden parlam. nceki gn, onun Adelmo'yla zel bir ilikisi olduuna ilikin fsltlar
iitmitik; nemli olan, birbirleriyle yat iki kiinin dostluu deil, bu dostluu antran kiilerin
kaamakl ses tonlaryd.

Onun yannda, Malachi'yi ayrdettik. Yz kapal, atkkal, yz anlatm anlalmaz. Malachi'nin
yannda, kr Jorge'nin ayn lde anlalmaz yz. te yandan, nceki gn yaz salonunda tandmz
retorik rencisi Upsala'l Benno'nun sinirli davranlarnn ayrmna vardk; onu Malachi'den yana
abucak bir gz atarken yakaladk. "Benno sinirli, Berengar korkmu," dedi William. "Onlar hemen
sorguya ekmeli."

"Niin?" diye sordum saf saf.

"Bizimki etin bir meslek," dedi William. "Sorguculuk meslei etin bir meslek; en gszlere vurmak
zorunda, hem de en gsz anlarnda."

Gerekten de yin biter bitmez kitapla doru ynelmekte olan Benno'ya yetitik. William'm kendisini
ardn iitince tedirgin grnd, yaplacak ii olduu konusunda belirsiz bir zr geveledi. Yaz
salonuna abucak gitmek zorundaym gibi grn-

133

yordu. Ama stadm ona Barahip'in buyruuyla bir soruturma yapmakta olduunu anmsatt ve onu
avluya doru yneltti. Korkuluk duvarnn i ksmnn stne, iki stun arasna oturduk. Ben-no, ara ara
Aedifcium'a doru bakarak, sze William'in balamasn bekliyordu.

"Evet," diye sordu William, "o gn, Berengar, Venantius, Ma-lachi ve Jorge'yle, Adelmo'nun kenar
ssleri hakknda konuulurken ne sylendi?"

"Dn siz de iittiniz bunu. Jorge, gerei iinde barndran kitaplar gln resimlerle sslemenin caiz
olmadn sylyordu. Venantius ise, Aristo'nun kendisinin esprilerden ve szck oyunlarndan, gerei
daha iyi ortaya koyma aralar olarak sz ettiini, bu nedenle de glmenin gerein bir arac olabilirse
kt bir ey olmamas gerektiini ne srd. Jorge, anmsad kadaryla, Aristo'nun bunlardan Poetica
adl kitabnda ve benzetimlerle ilgili olarak sz ettiini syledi. Burada tedirgin edici iki ey sz
konusuydu; nk nce, belki de bir takdiri ilahiyle, ylesine uzun zaman Hristiyanlarca bilinmeyen
Poetica kitab bize imansz Araplar ara-, clyla ulamt..."

"Ama Aquinas'h melek bilginin bir arkada tarafndan Latince'ye evrildi," dedi William.

"Bunu ben de syledim ona," diye yantlad Benno, birden canlanarak. "Yunanca'y pek iyi okuyamam.
Bunun iin, bu byk kitab ancak Moerbeke'li William'in evirisinden inceleyebildim. te bunu
syledim ona. Ama Jorge, ikinci tedirginlik konusunun, kitapta Stagira'lnnJ iirden sz etmesi
olduunu syledi; iirinse infma doctrina2 ve uydurmalarla var olduunu ekledi. Venantius, ilahilerin de
iir olduklarn ve benzetimlerden yararlandklarn syledi; bunun zerine Jorge fkelendi; nk
ilahilerin kutsal esin yaptlar olduklarn ve benzetimlere gerei iletmek iin bavurduklarn, oysa
putatapan airlerin benzetimleri yanl eyleri ve salt zevk amacyla yaymak iin kullandklarn syledi;
bu sz beni ok incitti..."

"Niin?"

"nk ben retorikle urarm ve Hristiyan olmayan birok

1. Aristo'nun doduu kent. (ev.)

2. (Lat.) En aa reti. (ev.)

134

airi okurum; onlarn szckleri araclyla naturaliter cristiane1 gereklerin de iletilebileceini
biliyorum... daha dorusu buna inanyorum... zetle, o noktada, eer doru anmsyorsam, Venantius
baka kitaplardan sz etti, Jorge de ok fkelendi."

"Hangi kitaplardan?"

Benno duraksad: "Anmsamyorum. Hangi kitaplardan sz edilmi olmasnn ne nemi var?"

"ok nemi var, nk biz burada, kitaplar arasnda, kitaplarla birlikte, kitaplara gre yaayan insanlar
arasnda ne olduunu anlamaya alyoruz; bu nedenle onlarn kitaplar stne sylendikleri szler de
nemlidir."

* * "Doru," dedi Benno, ilk kez glmsedi, yz neredeyse aydnland. "Bizler kitaplar iin yayoruz.
Kargaa ve yozlamann egemen olduu bir dnyada ho bir grev bu. Belki de o zaman o gn ne
olduunu anlarsnz. Venantius -ki Yunanca'y ok iyi bilir... bilirdi- Aristo'nun, Poetica'nn ikinci kitabn
zellikle glmeye ayrdn ve bylesine byk bir filozof btn bir kitab glmeye ayrmsa, glmenin
nemli bir ey olduunu syledi. Jorge de birok yazarn birok kitab gnaha ayrdklarn, gnahn da
nemli bir ey, ama kt bir ey olduunu syledi; bunun zerine Venantius, bildiince Aristo'nun
glmekten iyi bir ey, gerein bir arac diye sz etmi olduunu syledi; o zaman Jorge ona, rastlant
sonucu Aristo'nun o kitabn okuyup okumadn sordu kmseyerek; Venantius da o kitab henz hi
kimsenin okumu olamayacan, nk kitabn bulunmadn, belki de yitip gittiini syledi. Gerekten
de hi kimse Poetica'nn ikinci kitabn okumu olamazd; Moerbeke'li William onu elde edememiti. O
zaman Jorge, onu elde edemediine gre, bunun nedeninin kitabn hi yazlmam olmas olduunu,
nk yce Tanr'nn bo eylerin yceltilmesini istemediini syledi. Ben onlarn iini yattrmak
istiyordum; nk Jorge abuk fkeye kaplrd; Venantius ise onu kkrtacak bir biimde konuuyordu;
Poetica'nn bildiimiz blmnde ve Retorica'da zekice bilmecelerle ilgili birok gzleme rastlandm
syledim; Venantius da benimle ayn gr-

1. (Lat.) Doal Hristiyan (gerekleri). (ev.)

135

teydi. Yanmzda, Hristiyan olmayan airleri olduka iyi bilen Ti-voli'li Pacifico da vard; sra zekice
bilmecelere gelirse, hi kimsenin Afrikallar geemeyeceini syledi o da. Hatta Sinfosius'un balk
bilmecesini de syledi:

Est domus in tenis, dara quae voce resultat Ipsa domus resonat, tacitus sed non sonat hospes. Ambo
tamen cmnt, hospes sinnl et domus una.'

"Bu noktada Jorge, sa'nn, konumamzn evet ve hayrdan ibaret olmasn tlediini, nk bundan
ounun Mel'un'un ii olduunu; bal anlatmak iin, kavram yalanc seslerin ardna giz-lemeksizin
balk demenin yeterli olduunu syledi. Afrikallar rnek almann ona akllca grnmediini de ekledi...
O zaman..."

"O zaman?"

"O zaman anlamadm bir ey oldu. Berengar glmeye koyuldu; Jorge onu azarlad; o da Afrikallar
arasnda iyi aratrlrsa daha birok baka bilmecenin bulunacan, hem bunlarn balk bilmecesi kadar
kolay olmad aklna geldii iin gldn syledi. Malachi, o da oradayd, fkeden deliye dnd, onu
kukuletasndan yakalayp iine gnderdi... Biliyorsunuz Berengar onun yar-dmcsdr..."

"Peki sonra?"

"Sonra Jorge oradan uzaklaarak Sartmaya son verdi. Hepimiz iimizin bana dndk; ama ben
alrken baklm, nce Ve-nantius, sonra da Adelmo, Berengar'n yanna yaklap bir ey sordular.
Uzaktan onun, onlar batan savdn grdm; ama o gn ikisi de gene yanna gittiler. Sonra o akam
Berengar'la Adelmo'-nun yemekhaneye gitmeden nce avluda babaa verip konutuklarn grdm..
te, btn bildiim bu."

"yleyse, ksa bir sre nce esrarengiz bir biimde ldrlen iki kiinin Berengar'a bir ey sormu
olduklarn biliyorsun," dedi William.

1. (Lat.)

Evi toprakndr, tizdir sesi

Ses veren evdir, konuk susar, ses karmaz.

Gene de yansrlar, ev ve konuk birliket

(ev.)

Benno, tedirgin, yantlad: "Byle bir ey sylemedim! Ben o gn olanlar anlattm; sorduunuz iin..."
Biraz dnd, sonra abuk abuk ekledi: "Ama fikrimi sorarsanz, Berengar onlara kitaplktaki bir
eyden sz etti; asl orada aratrma yapmalsnz."

"Niin kitapl dnyorsun? Berengar, Afrikallar arasnda, aratrlacak olursa szleriyle ne demek
istiyordu? Afrikal airleri daha ok okumak gerektiini sylemek istemiyor muydu?"

"Belki de; yle grnyordu, ama o zaman Malachi niin fkelenmi olsun? nnde sonunda, okumak
iin Afrikal airlerin bir kitabn dn verip vermeme konusunda karar verecek olan kendisi. Bildiim
bir ey varsa o da u: Kitap katalogunun yaprak-qlanni kartran biri, yalnzca ktphanecinin bildii
iaretler arasnda, sk sk 'Afrika' diye bir iaret grr; halta ben, 'finis Afri-cae'1 diye bir iarete bile
rastladm. Bir kez bu iareti tayan bir kitap istedim, hangisi olduunu anmsamyorum, bal ilgimi
ekmiti; Malachi bana, bu iareti tayan kitaplarn kaybolduklarn syledi. Bildiim bu kadar. Bu
nedenle size diyorum ki: Hakls-nz, Bcrengar' gzetleyin, kitapla kt zaman gzleyin onu. Hi
belli olmuyor."

"Hi belli olmuyor," diye yineledi William, onu gndererek. Sonra benimle birlikte avluda dolamaya
koyuldu. Berengar'n bir kez daha rahipler arasnda dedikodu konusu olduunu, Bcnno'-nun bizi
kitapla yneltme kaygs iinde grndn syledi. Belki orada, kendisinin de bilmek istedii eyleri
ortaya karmamz istediini syledim. William belki de byle olduunu, ama bizi kitapla doru iterek,
baka bir yerdeki bir eyden uzaklatrmak istemi olabileceini de syledi. Neden, diye sordum.
William bilmediini syledi; belki mutfaktan, belki yatakhaneden, belki de hastaneden dedi. Ben, bir
gn nce kitapln onu, William' bylediini syledim; o da bakalarnn tledii eylerin deil,
kendi houna giden eylerin bysne kaplmak istedii yantn verdi. Ama kitapln gzaltnda
bulundurulmas gerektiini, nasl olursa olsun oraya girebilmenin yollarn aramann hi de fena bir fikir
olmayacan syledi. Koullar imdi nezaket ve manastrn treleriyle yasalarna sayg snrlan iinde,
merakl olma yetkisini

1. (Lat.) 'Afrika'nn sonu' (ev.)

136

137

tanyordu ona.

Avludan uzaklayorduk. Ayinin ardndan, hizmetilerle mezler kiliseden kyorlard. Kilisenin bat
duvar boyunca yrrken, Berengar'n yan kapdan kp mezarln iinden geerek Aedifcium'a
yneldiini farkettik. William ona seslendi, Beren-gar durdu; yetitik ona. Koroda onu grdmzden
daha da allak bullakt; William'in Benno'ya yapt gibi, onun bu ruh durumundan yararlanmaya karar
verdii aka anlalyordu.

"yle grnyor ki, Adelmo'yu en son gren sensin," dedi ona dnp.

Berengar baylacakm gibi sendeledi: "Ben mi?" diye sordu bitkin bir sesle. William bu soruyu
neredeyse rastgele sormutu; belki de Benno, onlar gnbatm duasndan sonra avluda babaa vermi
konuurken grdn William'a sylemi olduu iin. Ama soru hedefini bulmu olmalyd; Berengar'n
bir baka ve gerek anlamda son bir bulumay dnd akt; nk krk bir sesle konumaya
balad:

"Bunu nasl syleyebilirsiniz, herkes gibi ben de onu yatmadan nce grdm!"

O zaman William, ona soluk aldrmamann abaya dediine karar verdi: "Hayr, onu daha sonra da
grdn ve bakalarnn sanmalarn istediinden daha ok ey biliyorsun. Ama burada iki lm sz
konusu ve artk susamazsn. Bir insan konuturmann birok yolu olduunu ok iyi bilirsin!"

William bana birok kez, sorgucuyken de, ikenceden her zaman kandn sylemiti, ama Berengar
onu yanl anlad (ya da William yanl anlalmak istedi). Ne olursa olsun oyun etkili oldu.

"Evet, evet," dedi Berengar, gzyalarna bouldu: "Adelmo'yu o akam grdm; ama grdmde
oktan lmt."

"Nasl?" diye sordu William, "Tepenin eteinde mi?"

"Hayr, hayr, onu burada, mezarlkta grdm; mezarlar arasnda dolayordu, hortlaklar arasnda bir
hortlak gibi. Ona rastladm ve karmdakinin canl olmadn hemen anladm: Yz l yz gibiydi;
gzleri daha imdiden sonsuz cezay gryordu. Doal olarak, ancak ertesi gn, ldn renince
anladm onun hortlayla karlam olduumu; ama o anda bile, bir hayal gr-

138

mekte olduumun bilincine vardm; karmda lanetlenmi bir ruh vard. Tanrm, benimle konuurken
sesi nasl da mezardan geliyormu gibiydi."

"Peki, ne dedi?"

"Ben lanetlendim!" Bana byle dedi. 'Karnda cehennemden gelen birini gryorsun; dnp gideceim
yer de cehennem!' Byle dedi bana. Bardm: 'Adelmo, gerekten cehennemden mi geliyorsun?
Cehennem azab nasl bir ey?' Bir yandan da titriyordum; nk az nce akam yininde, Tanr'nn
gazabna ilikin o korkun sayfalarn okunduunu dinlemitim. 'Cehennem azab dilimizin
syleyebileceinden kat kat byk' dedi bana. 'Bugne de-s*j[ in brndm bu safsatalar pelerinini
gryor musun? Paris'in en byk kulesini ya da dnyann en yksek dan srtmda ta-yormuum
gibi ar geliyor, eziyor beni; onu hi karamayacam. Bu ceza, bo gururum yznden, bedenimin bir
zevk barna olduuna inandm iin, bakalarndan daha ok ey bildiimi sandm iin,
imgelemimde dolaarak ruhumda ok daha canavarca eyler yaratan canavarca eylerden zevk aldm
iin tanrsal adalet tarafndan verildi bana - imdi sonsuza dek onlarla birlikte yaamak zorundaym. u
pelerinin astarn gryor musun? Batanbaa kz ve ate sanki; bu ate bedenimi yakyor; bu ceza
etin alaltc gnahndan tr verildi bana; etin ktln tandm ve besledim ben; imdi bu ate hi
durmadan yanyor ve beni yakyor! Elini ver bana, gzel stadm,' dedi bir kez daha, 'ver ki seninle
bulumamz yararl bir ders olsun sana; bana verdiin birok derse karlk. Elini ver bana, gzel
stadm!' Ve alev alev yanan elinin parman sallad; bir ter damlac dt elimin stne; elim
delinmi gibi geldi bana; gnlerce gemedi izi, ama herkesten sakladm. Sonra, mezarlarn arasnda
gzden silindi; ertesi sabah, beni ylesine korkutmu olan o gvdenin uurumun dibinde oktan lm
olduunu rendim."

Berengar soluk solua kalmt, alyordu. William ona sordu: "Peki, sana niin benim stadm
diyordu?" Ayn yataydnz. Ona bir ey mi retmitin?"

Berengar kukuletasn yzne doru ekerek ban sallad; diz kerek William'in dizlerine kapand:

"Bilmiyorum, beni niin byle ardn bilmiyorum; ona

139

hibir ey retmedim ben!" Sonra hkrklara bouldu. "Korkuyorum, peder, size gnah kartmak
istiyorum; acyn bana, iimi bir ifrit kemiriyor!"

William onu itti; ayaa kaldrmak iin elini uzatt. "Hayr Be-rengar," dedi, "gnahn karmam isteme
benden. Dudaklarn aarak benimkileri smsk yummam isteme benden. Senden renmek istediimi
baka trl syleyeceksin bana. Eer sylemez-sen, ben kendim ortaya karacam onu. Dilersen
merhamet dile benden, suskunluk dileme ama. Bu manastrda gereinden ok insan susuyor. imdi
syle bana, gecenin koyu karanlnda onun solgun yzn nasl.grdn yamurlu, frtnal, karl bir
gecede elini nasl yakabildi, mezarlkla ne yapyordun? Hadi," omuzlarndan tutup serte sarst onu, "hi
olmazsa bunu syle bana!"

Berengar'n her yan titriyordu: "Mezarlkta ne yaptm bilmiyorum, anmsamyorum. Yzn nasl
grdm bilmiyorum; belki de elimde k vard... hayr, onun elinde k vard; bir mum tutuyordu
elinde, belki de alevin nda grdm yzn..."

"Yamur ve kar yayorsa elinde nasl k olabilirdi?"

"Akam yemeinden sonrayd, hemen sonra, henz kar yamyordu, daha sonra balad kar...
Anmsyorum, ben yatakhaneye doru koarken ilk kar tanecikleri dmeye balamt. Yatakhaneye
doru kouyordum, hortlan gittii ynn tersine... Baka hibir ey bilmiyorum, ltfen, eer gnahm
karmak istemiyorsanz, artk sorguya ekmeyin beni." *

"Pekl," dedi William, "imdi git; koroya git, Efendimiz'lc konu, insanlarla konumak istemediine
gre; ya da git gnah karacak bir rahip bul kendine: nk o zamandan beri gnah -karmadnsa,
kutsal eylere bir gnahkr gibi yaklam olmalsn. Git. Gene grrz."

Berengar koarak gzden silindi. William ellerini ovuturdu; bir eyden honut kald zaman byle
yaptn birok kez grmtm.

"yi," dedi, "birok ey imdi akla kavuuyor."

"Akla kavumak m, stadm?" diye sordum ona, "Adelmo'nun hortla da iin iine kart imdi;
nasl akla kavumu olabilir?"

"Sevgili Adso," dedi William, "bu hortlak pek de hortlak gibi

140

-ti

grnmyor bana. Ne olursa olsun, daha nce vaizlerin yararlandklar bir kitapta okuduum bir
sayfay yineliyordu. Bu rahipler belki de gereinden ok okuyorlar; heyecanlandklar zaman da ki-
taplardaki grntleri yeniden yayorlar. Adelmo'nun bu szleri gereklen mi sylediini, yoksa
Berengar'n bu szleri iitme gereksinimi duyduu iin mi onlar iittiini bilmiyorum. u bir gerek ki,
bu olay benim bir dizi varsaymm doruluyor. rnein: Adelmo kendini ldrd; Berengar'n yks,
bize onun lmeden nce byk bir tedirginlik ve yapm olduu bir eylemden tr duyduu
pimanlkla kvranarak dolatn anlatyor. ledii gnahtan tr heyecanl ve korkmutu; nk
birisi onu korkutmu, Berengar'a ylesine dgrsel ustalkla anlatt cehennemi grntler yksn
anlatmt. Mezarlktan geiyordu, nk korodan geliyordu; orada birisine bir giz vermiti (ya da
itirafta bulunmutu); o birisi de iini korku ve pimanlkla doldurmutu. Mezarlktan, Berengar'n bize
anlatt gibi, yatakhanenin ters ynne dorulmutu. Demek ki, Aedifcium'a doru; ama ayn
zamanda (olabilir ki) ahrlarn arkasndaki d duvara doru gidiyordu; buradan da kendini uuruma
atm olmas gerektii sonucuna vardm. Kendini frtna kmadan nce aa atl, duvarn dibine dp
ld ve ancak sonradan toprak kaymas lsn kuzey kulesinden dou kulesine srkledi."

"Peki, yakc ter damlas ne oluyor?"

"Bu, dinledii ve yineledii yknn bir paras ya da Berengar'n tel ve pimanl arasnda kurduu
bir eydi. nk Adelmo'nun pimanlnn bir anti-strofu olarak Berengar'n da bir pimanl var; sen
de iittin. Eer Adelmo korodan gelmise, belki de elinde bir mum vard; arkadann elindeki damla da
bir mum damlasndan baka bir ey deildi. Ama Berengar onun yakn ok daha derinden duydu,
nk Adelmo'nun ona stadm diye seslendii kesin. Bu da, Adelmo'nun Berengar'a, ona, imdi
kendisini lesiye umutsuzlua dren bir ey retmi olduu iin serzenite bulunduunun belirtisi.
Bunu Berengar da biliyor. Ona yapmamas gereken bir ey yaptrarak Adelmo'yu lme srkledii iin
ac ekiyor. Ktphaneci yardmcs hakknda iittiklerimizden sonra, bunun ne olduunu tasarlamak zor
deil."

"kisinin arasnda ne olduunu anladm sanyorum," dedim

141

bilgimden utan duyarak, "ama hepimiz balayc bir Tanr'ya inanmyor muyuz? Adelmo belki de
gnah karmtr diyorsunuz; yleyse, ilk gnahndan arnmak iin neden daha byk ya da en azndan
eit arlkta bir gnah iledi?"

"nk biri ona umutsuzca szler syledi. Dediim gibi, ada bir vaiz, birine Adelmo'yu korkutan
szleri esinlemi olmal; o da bu szlerle Berengar' korkutmu. Son yllarda vaizler halk arasnda dine
ballk, ylgnlk (ayn zamanda tutku ve insansal ve tanrsal yasalara boyunei) uyandrmak iin hibir
zaman olmad kadar korkun, insan allak bullak eden lmcl szckler kullanr oldular. Hibir zaman
gnmzdeki kadar, Flagellanteler'in1 yinleri srasnda, sa'nn ve Bakire Meryem'in aclarnn
esinledii vgler iitilmedi; basit insanlarn inancn, cehennem azabn artrmada gnmzde
olduu kadar direnilmedi."

"Belki de tvbe gereksinimi," dedim.

"Adso, gnmzdeki kadar tvbe arsnda bulunulduunu iitmedim hi; ne vaizler, ne piskoposlar,
ne de benim Tinci kardelerim artk gerek bir tvbe esinleyecek durumda deil..."

"Ama nc dnem, Melek Papa, Perugia Ruhani Meclisi..." dedim akn.

"zlem bunlar. Byk tvbe dnemi sona erdi; tarikatn ruhani meclisi bile bunun iin sz edebiliyor
tvbeden. Yz, iki yz yl nce, byk bir yenilenme kasrgas esti. ster ermi, ister sapkn olsun, kim
bundan sz ederse yaklyordu. imdi herkes bundan sz ediyor. Bir anlamda Papa bile tartyor bu
konuyu. nsan soyunun yenilenmesinden ruhani meclisler ve saraylar sz ediyorsa eer, buna inanma."

"Ama Fra Dolcino," deme yrekliliini gsterdim, bir gn nce birka kez iittiim bu ada ilikin olarak
daha ok ey renmek isteiyle.

"O ld, hem de yaad gibi kt bir biimde; nk o da ok ge geldi. Hem sen ne biliyorsun onun
hakknda?"

"Hibir ey, onun iin size soruyorum..."

1. Kendi kendilerini krbaladklar iin adlarn talyanca flagello (krba) szcnden alan
Flagellante'ler, 13. yy. da, talya'da, Umbria'da ortaya km, daha sonra tm talya'ya yaylmtr.
(ev.)

"Bundan hi sz etmemeyi yelerim. Szde Havariler'in kimilerini tandm ben; yakndan gzledim
onlar. Ackl bir ykdr bu. ine dokunur. En azndan benim iime dokundu; benim yarg yrtme
yeteneksizliim daha da ok iine dokunur. Birok ermiin vazettiklerini uygulad iin, lgnca eyler
yapan bir adamn yksdr bu. Bir an geldi ki, suun kimde olduunu anlamaz oldum; sanki, sanki
tvbe etmeyi vazeden ermilerle, bunu ou zaman bakalarnn zararna uygulayan gnahkrlarn
oluturduklar iki kart cephe zerinde esen bir akrabalk rzgrryla sersemle-mitim... Ama ben baka
bir eyden sz ediyordum; belki de hep ayn eyden; tvbe a sona erince, tvbekarlar iin tvbe
gereksinimi bir lm gereksinimine dnt. lm lmle deyerek, lm getiren gerek tvbekrl
yenilgiye uratmak iin lgna dnm tvbekarlar ldrenler, ruhun tvbesi yerine imgelemin
tvbesini, doast ac ve kan grntlerini koydular; bu grntlere gerek tvbenin 'aynas'adn
verdiler. Basit insanlarn, hatta bazan okumularn imgeleminde cehennem ikencelerini canlandran bir
ayna. Bylece -deniyor- hi gnah ilenmeyecek. Korku araclyla ruhu gnahtan uzak tutup
bakaldrnn yerine korkuyu koymay umuyorlar."

"Gerekten de artk gnah ilemeyecekler mi?" diye sordum heyecanla.

"Gnah ilemekten ne anladna bal, Adso," dedi stadm. "Birka yldr yaamakta olduum bu
lkenin insanlarna hakszlk etmek istemiyorum, ama ermi diye arsalar da, bir put korkusuyla
gnah ilememek, talyan halknn pek de erdemli olmaynn tipik bir belirtisi gibi grnyor bana.
sa'dan ok Ermi Se-bastiano'dan, ya da Ermi Antonio'dan korkuyorlar. Bir yeri temiz tutmak
istedikleri zaman oraya kimse iemesin diye bir tahta parasnn ucuyla Ermi Antonio'nun bir resmini
izerler; nk talyanlar kpekler gibi duvara ierler; bu resim oraya iemek isteyenleri karr.
Bylece talyanlar, stelik vaizlerinin davranlarndan tr, eski bo inanlara dnme tehlikesiyle
kar karyalar; bedenin dirileceine artk inanmyorlar, yalnzca bedensel aclardan ve
aalanmalardan byk bir korku duyuyorlar; bu yzden de sa'dan ok Ermi Antonio'dan
korkuyorlar."

"Ama Berengar talyan deil ki," dedim.

142

143

"Bunun hi nemi yok, ben kilisenin ve vaizlerin tarikatlarnn bu yarmadaya yaydklar, buradan da bu
manastr gibi bilgili rahiplerin bulunduu saygdeer manastrlara bile ulaan havadan sz ediyorum."

"Ama hi olmazsa gnah ilemeyecekler," diye direndim; nk yalnzca bununla bile yetinmeye
hazrdm.

"Bu manastr bir speculum mundi1 olsayd, yantn alm olurdun."

"Ama yle deil mi?" diye sordum.

"Dnyann aynas olabilmesi iin, dnyann bir biimi olmas gerekir," diye balad szn, benim
yeniyetme kafamn alamayaca denli filozof olan William.

1. (Lat.) Dnyann aynas. (ev.)

144

kinci Gn SABAH

Konuklar halktan kiiler arasnda bir kavgaya tank oluyorlar. Alessand-ria'l Aymam baz eyler ima
ediyor; Adso ennilik ve eytan'm tersi stne dnyor. Somu William'la Adso yaz salonuna
dnyorlar; William ', orada ilgin bir ey gryor; glmenin mubahl stne nc bir konuma
yapyor, ama sonunda istedii yere bakamyor.

Yaz salonuna kmadan nce bireyler attrmak iin mutfaa uradk; nk kalktmzdan beri
azmza hibir ey koymamtk. Bir anak scak st ier imez dirildim. Gney ynndeki byk ocak
tpk bir demirci oca gibi grl grl yanyor, frnda gnn ekmei piiyordu. ki oban, yeni kesilmi
bir koyunu yere brakyorlard. Alar arasnda Salvatore'yi grdm; kurdu andran azyla bana
glmsedi. Bir nceki geceden kalma bir tavuk artn bir masadan alp gizlice obanlara verdiini,
onlarn da honut honut srtarak yiyecekleri, koyun derisinden abalarnn altna sakladklarn grdm.
Ama a bunu grd, Salvatore'yi azarlad: "Kilerci, kilerci," dedi, "senin iin manastrn mallarn
ynetmek, onlar saa sola datmak deil!"

"Filii dei1, onlar," dedi Salvatore, "sa, bu ocuklardan birine ne yaparsan, benim iin yapm olursun!"
dedi.

"Pis fraticello, osuruku Minorit!" diye bard a ona. "O dilenci rahip kardelerinin arasnda deilsin
artk! Tanr'nn ocuklarna yiyecek vermek Barahip'in merhametine kalm bir ey!"

Salvatore'nin yz karard, fkeyle dnd: "Minorit fraticello'su deilim ben! Kutsal Benedikten
rahibiyim! Merdre toy,

1. (Lat.) Tanr'nn ocuklar. (ev.) Gln Ad

145/10

Bogomilo de merdre!"1

"Bogomil, senin geceleri sapkn kamnla dzdn orospudur!" diye bard a.

Salvatore obanlar ite kaka dar kard; sonra yanmzdan geerken kaygyla bize bakt: "Birader,"
dedi William'a, "benim deil, senin tarikatn o; onu sen kendin koru; Francesco'nun oullarnn sapkn
olmadklarn syle ona!" Sonra, kulana, "ille men-teur2, tuh," diye fsldad ve yere tkrd.

A onu tartaklayarak dar itti, kapy arkasndan kapatt. "Birader," dedi William'a, saygyla, "sizin
tarikatnzn ve onun ermi insanlarnn aleyhinde konumuyordum ben. u yalanc Mino-rit'le
konuuyordum; ne deves ne ku olan."

"Onun nereden geldiini biliyorum," dedi William, uzlatrc. "Ama imdi senin gibi bir rahip o da;
karde saygs borlusun ona."

"Ama burnunu olur olmaz her eye sokuyor; nk kilerci ko- | ruyor onu; o da kendini kilerci sanyor.
Manastr sanki kendi malym gibi kullanyor; gece gndz hep byle bu!"

"Gece mi?" diye sordu William. A, erdemli olmayan eylerden sz etmek istemiyormu gibi bir el
devinimi yapt. William ona baka soru sormakszn stn iip bilirdi. Merakm gittike ;1 artyordu.
Ubertino'yla karlama, kilercinin gemiine ilikin fi- I sklamalar, Fraticclli'ye ve Minorit sapknlara o
gnlerde gittike i daha sk imada bulunulduunu iitmem, stadmn bana fra Dolci- |

'!H

no'dan sz etme konusundaki isteksizlii... Kafamda bir dizi imge | yeniden biimlenmeye balad.
rnein, yolculuumuz srasnda en az iki kez, kendi kendini krbalayan bir dizi insana rastlamtk. Bir
ke/.inde yerli halk onlara birer ermi gibi bakyor, bir ke-zinde de, onlarn sapkn olduklarna ilikin
fsltlar dolamaya balyordu kentin sokaklarnda; ikier sra olmu, yalnzca edep yerleri rtk, her
trl utan duygusunu bir yana brakm, kentin sokaklarndan geiyorlard. Her birinin elinde bir deri
krba, kana- | tncaya dek omuzlarn krbalyor, Kurtarc'nn acsn gzleriyle

1. Bok! Bok Bogomil! (ev.)

2. Yalanc o. (ev.)

grm gibi bol bol gzya dkp atlar syleyerek Efendimiz'in merhametini ve Meryem Ana'nn
yardmn diliyorlard. Yalnz gndzleri deil, geceleri de k ayaznda, mumlar ve bayraklar tayan
rahiplerin ardnda, y'mlar halinde kilise kilise dolayorlar, sunaklarn nnde alakgnlllkle yere
kapanyorlard; hem yalnz halktan erkeklerle kadnlar deil, soylu bayanlarla tccarlar da... Sonra
byk tvbe davranlar grlyordu; hrszlk yapm olanlar aldklarn geri veriyorlar, su ilemi
olanlar sularn iti1 raf ediyorlard...

Ama William onlar ilgisizce seyrediyordu; bana bunun gerek tvbe olmadn sylemiti. Az nce,
daha bu sabah syledii $ gibi, byk tvbe dnemi sona ermiti; bunlar dorudan doruya vaizlerin
kendilerinin, ynlarn dine balln rgtleme biimleriydi; gerekten sapkn olan ve herkesi
korkutan bir baka tvbe isteine kaplmasnlar diye. Ama ben aradaki fark goremiyor-dum; eer
gerekten byle bir fark varsa. Bana yle geliyordu ki, fark birinin ya da tekinin davranlarndan deil,
kilesinin u ya da bu davran yarglarken taknd tavrdan kaynaklanyordu.

Ubertino'yla tartmamz anmsyordum. Hi kukusuz William st kapal bir biimde ona kendi
gizemli (ve ortodoks) inancyla sapknlarn arptlm inanlar arasnda ok az bir fark olduunu
anlatmaya alyordu. Ubertino fark ok iyi gren biri gibi alnmt. Edindiim izlenim, onun farkl
olduuydu; nk fark grebilen oydu. William bu ayrm artk gremez olduu iin sor-guculuk
grevinden ayrlmt. Bu nedenle de, o gizemli fra Dolci-no'dan bana sz edemiyordu. Ama yleyse
(diyordum kendi kendime), William'm, yalnzca bu fark grme yetisi balayan Efendimiz'in
yardmndan yoksun kald akt. Ubertino ve Montcfal-co'lu Chiara (evrelerini gnahkrlar sarsa da),
ayrdetmeyi bildikleri iin ermi olarak kalmlard. Ermilik budur, baka bir ey deil.

Peki ama, William niin ayrdetmeyi bilmiyordu? stelik ylesine zeki bir adamd; doa olaylar
bakmndan, nesneler arasndaki en kk bir ayrm, en kk bir benzerlii ayrdetmeyi biliyordu.

Ben bu dncelere dalm, William da stn iip bitirirken, birinin bizi selamladn iittik. Az nce
yaz salonunda tan-

146

147

dmz Alessandria'l Aymaro'ydu bu; tm insanlarn budalaly-la uzlamay hibir zaman
baaramyormu, bu kozmik trajediye byk bir nem de vermiyormu gibi srekli bir kmseyii
yanstan yz anlatm dikkatimi ekmiti. "Syleyin bakalm, William Birader, bu deliler evine
alabildiniz mi bari?" f

"Buras bana ermilik ve bilgi bakmndan deerli insanlarn | bulunduklar bir yer gibi grnyor,"
dedi William, sakmml. i

"Bir zamanlar yleydi. Rahipler rahipliklerini, ktphaneciler ktphaneciliklerini bildikleri srece.
imdiyse, yukarda grdnz," bayla st kat iaret ediyordu, "u gzleri bir krn gzlerini andran
yar l Alman, gzleri l gzn andran o kr spanyol'un samalarn sofuca dinliyor; sanki Deccal
her sabah -kagelecekmi gibi. Parmenleri kazyorlar; ama ok az yeni kitap giriyor ieri... Biz
burada, yukardayz, oysa aada, kentte insanlar eylemdeler.. Bir zamanlar dnya manastrlarmzdan
ynetilirdi. Bugn gryorsunuz, imparator, dmanlaryla karlasnlar diye postlarn buraya
gndermek iin bizi kullanyor (grevinize : ilikin baz eyler biliyorum; rahipler konuup duruyorlar,
baka yapacak ileri yok), ama imparator bu lkede olup bitenleri denetlemek isteyince kentte kalyor:
Biz ekinleri kaldrmak ve kmes hayvanlar yetitirmekle urarken, onlar ipekli kumalar
pamuklularla, pamuklular baharat uvallaryla deitoku ediyorlar, sonra da bunlarn tmn iyi
parayla deitiriyorlar. Biz servetimizi koruyoruz, onlarsa servet stne servet yyorlar. Sonra
kitaplar. Onlar da bizimkilerden daha gzel."

"Dnyada kukusuz yeni yeni birok ey oluyor. Ama niin bunun Barahip'in suu olduunu
dnyorsunuz?"

"nk kitapl yabanclarn eline brakt; manastr da kitapl korumak iin dikilmi bir kale gibi
ynetiyor. talya'nn bu kysnda, bir Benedikten manastr, talyanlarn kendi sorunlarn ken- ;
dilerinin zdkleri bir yer olmaldr. Bugn artk bir papalar bi- le olmayan talyanlar ne
yapyorlar? Alm satmla urayorlar, | retiyorlar. talya kralndan bile daha varlkllar. yleyse, biz
de i yle yapalm; madem gzel kitaplar yapmay biliyoruz, niversite- ( ler iin kitap yapmalyz ve
vadide olup bitenlerle ilgilenmeliyiz. mparator'la ilgilenelim demiyorum, grevinize duyduum tm
saygya kar, William Birader; ama Bologna'llarn ve Floransa'l-

148

larn yaptklaryla ilgilenmeliyiz. Buradan, talya'dan, Provence'a gidip gelen haclarla tccarlarn yolunu
denetimimiz altnda tutabiliriz. Kitapl gnlk dilde yazlan metinlere de aalm. O zaman artk Latince
yazmayanlar da buraya geleceklerdir. Oysa kitapl, Cluny'de hl iyi Odillone Barahip'mi gibi
yneten bir avu yabancnn denetimindeyiz..."

"Ama Barahip talyan," dedi William.

"Barahip'in hibir nemi yoktur," dedi Aymaro, byk altndan glmeyi srdrerek, "kafa yerine bir
kitap dolab tayor banda. Kurtlarn kemirdii bir kitap dolab. Papa'ya nispet olsun diye, manastrn
Fraticello'larla dolmasna izin veriyor... sapkn A olanlar kastediyorum, kutsal tarikatnzdan
ayrlanlar... mpara-tor'a yaranmak iin de, kuzey lkelerindeki tm manastrlardan rahipler aryor
buraya; sanki bizim iyi kopyaclarmz, Yunanca ve Latince bilen adamlarmz, Floransa'da ya da Pisa'da
varlkl ve gnl bol tccar ocuklar yokmu gibi; kendilerine babalarnn saygnln ve gcn artrma
olana verilse seve seve tarikata girecek olan. Burada, yzyln olaylarna hogr gsterilmesi,
yalnzca Almanlara izin vermek sz konusu olunca... hey Tanrm, dilim kopsun, hi de uygun olmayan
eyler syleyeceim imdi!"

"Manastrda pek de ho olmayan eyler mi oluyor?" diye sordu William, dalgn, kendine biraz daha st
koyarak.

"Ne de olsa rahip de insandr," dedi Aymaro, stne basa basa. Sonra ekledi: "Ama buradakiler baka
yerlerdekilerden daha az insandr. Ama unutmayn, bunu sylememi olayn."

"ok ilgin," dedi William. "Bu syledikleriniz sizin grleriniz mi, yoksa sizin gibi dnen birok
kimsenin grleri mi?"

"Biroklarnn, biroklarnn. Zavall Adelmo'nun gmesine acnan biroklarnn gr; ama uuruma
kitaplkta gereinden ok dolaan baka biri dseydi, zlmezlerdi."

"Ne demek istiyorsunuz?"

"ok konutum ben. Burada hepimiz ok konuuyoruz, siz de farkna varmsmzdr. Bir bakma,
burada hi kimse suskunlua sayg duymuyor artk. Bir bakma da gereinden ok sayg duyuluyor.
Konumak ya da susmak yerine eyleme gemek gerek burada. Tarikatmzn altn anda, bir rahip
Barahiplik niteliine sahip deilse, bir kupa dolusu zehirli arap ardlna yer aard. Bi-

149

lin ki, bunlar size, kukusuz Barahip'in ya da teki rahiplerin dedikodusunu yapmak iin anlatmadm,
William Birader. Tanr korusun, dedikodu yapmak gibi kt bir huyum yoktur. Ama Bara-hip benimle
ya da Tivoli'li Pacifico ya da Sant'Albano'lu Pietro gibi bakalar hakknda soruturma yapmanz istemi
olsayd hi houma gitmezdi. Kitaplk ilerinde hi sz hakkmz yok bizim. Ama birazck daha sz
hakkmz olsun isterdik. Bu ylan yuvasn ortaya karn; siz ki bunca sapkn yakm birisiniz."

"Ben hi kimseyi yakmadm," diye yantlad William, kuru bir sesle.

"Szgelimi sylyordum," diye kabul etti Aymaro geni bir glmsemeyle. "yi bir av bu, William
Birader; ama geceleri dikkatli olun."

"Niin gndzleri deil?"

"nk burada gndzleri bedenler yararl otlarla iyiletiri-lir; geceleriyse kafalar zehirli otlarla hasta
edilir. Adelmo'nun uuruma bir bakasnn elleriyle itildiine ya da Venantius'u kanla dolu kpe bir
bakasnn ellerinin attna inanmaynz. Burada rahiplerin nereye gideceklerine, ne yapacaklarna ve
ne okuyacaklarna kendi balarna karar vermelerini islemeyen biri var. Merakllarn zihinlerini allak
bullak etmek iin cehennemin gleri ya da cehennemin dostlar olan byclerin gleri kullanlyor..."

"Bitki uzman olan pederden mi sz ediyorsunuz?"

"Sankt WcndeFli Severinus iyi bir insandr. Doal olarak, o da Almandr, Malachi de..." Ve dedikodudan
holanmadn bir kez daha gsterdikten sonra, Aymaro bizi selamlayp almak iin yukar kt.

"Bize ne demek istemi olabilir?" diye sordum.

"Birok ey ya da hibir ey. Bir manastrda rahipler, topluluklarnn ynetimini ele geirmek iin her
zaman birbirleriyle savam iindedirler. Melk'te de byledir; belki sen daha mez olduun iin farkna
varmamsndr. Ama senin lkende, bir manastrn ynetimini ele geirmek, mparator'la dorudan
doruya iliki kurabilecek bir makam ele geirmek demektir. Oysa bu lkede durum deiiktir;
mparator, Roma'ya dek indii zaman bile uzaktadr. Saray yoktur burada; imdi artk papalk saray da
yok.

150

Burada kentler vardr, sen de greceksin."

"Elbette, buradaki kentler beni artt. talya'daki kentler bizim oradaki kentlere benzemiyor... Kent
yalnzca yaanlan yer deil; bir karar yeri ayn zamanda; herkes her an alanlarda; belediye
bakanlarnn mparator'dan ya da Papa'dan daha ok sz geiyor. Burada kentlerin her biri bir krallk
gibi..."

"Tccarlar da krallar. Silahlarysa para. talya'da parann, senin ya da benim lkemdekinden deiik bir
ilevi vardr. Her yerde para dolayor, ama baka yerlerde yaamn byk bir blmne hl mal
deiimi egemen; tavuk, buday demetleri, bir orak ya da araba; para yalnzca bu mallar salamaya
yarar. Oysa tal- yan kentlerinde, sen de farkna varmsndr, mallar para salamaya yarar. Papazlar,
piskoposlar, hatta tarikatlar bile paray hesaba katmak zorundadrlar. Bu nedenle, doal olarak, erke
kar bakaldr, yoksullua ar biimine brnr. Erke kar bakaldran-lar, parayla iliki kurmann
kendilerine yadsnd kimselerdir; yoksullua her ar, byk bir gerilim ve tartma yaratr; tm
kent, piskopostan belediye bakanna dek, yoksulluu gereinden ok tleyen kimseleri kiisel
dmanlar sayar. Nerede birisi Seylan'n dksnn kokusuna tepki gsterse, orada sorgucular eytan'in
kokusunu alrlar. Aymaro'nun ne dndn de anlayabilirsin imdi. Tarikatn altn anda bir
Benediktcn manastr, obanlarn imanllar srsn ynettikleri bir yerdi. Aymaro gelenee
dnlmesini istiyor. Deien yalnzca srnn yaam; manastr srnn yeni kln benimser, kendisi
de deiirse gelenee (eski nne ve gcne) yeniden kavuabilir. Bugn sr silahla ya da yinlerin
grkemiyle deil, paraya egemen olmakla ynetildii iin de, Aymaro tm manastrn yapsnn, hatta
kitapln bile bir ilie, bir para fabrikasna dntrlmesini istiyor."

"Peki, bunun cinayetlerle ya da cinayetle ne ilgisi var?"

"Henz bilmiyorum. imdi yukar kmak istiyorum. Gel benimle."

Rahipler almaya balamlard bile. Yaz salonuna sessizlik egemendi; ama tm gnllerin alma
erincinden doan bir sessizlik deildi bu. Bizden az nce gelmi olan Berengar aknlkla karlad bizi.
teki rahipler balarn kaldrp baktlar. Bizim Ve-

nantius'la ilgili bir ey kefetmek iin orada bulunduumuzu biliyorlard; baklarn yn, manastrn
ortasndaki sekizgene alan bir pencerenin altndaki bo bir yere ekti dikkatimizi.

Havann ok souk olmasna karn yaz salonu olduka lkt. Yaz salonunun, yeterli snn geldii
mutfan stnde bulunmas bir rastlant deildi; zellikle de aadaki iki frnn bacalar, bat ve gney
kulelerinin iindeki iki sarmal merdiveni destekleyen stunun iinden getii iin. Byk salonun kar
yanndaki kuzey kulesine gelince; onun iinde merdiven deil, yanmakta olan ve ortala mutlu bir
scaklk yayan byk bir ocak vard. Bundan baka, yer ayak seslerimizi boan samanlarla kaplanmt.
zetle, en az snan ke, dou kulesinin bulunduu yerdi; gerekten de, yer says, yaz salonunda
alan rahiplerin saysndan ok olduu iin, rahiplerin tmnn de, o yne konmu masalarda
oturmaktan kandklarnn farkna vardm. Daha sonra, dou kulesinin sarmal merdiveninin aada,
mutfaa inmenin yan sra yukardaki kitapla alan tek merdiven olduunun farkna varnca, salonun
stlmasnn, rahipleri o blm merak etmekten caydrmak ve ktphanecinin kitapln giriini daha
kolay gzetlemesini salayacak biimde akllca bir hesapla dzenlenip dzenlenmediini sordum kendi
kendime. Ama belki de tpk bir maymun gibi stadma yknp kukularm biraz abartyordum; nk
hemen ardndan, bu hesabn yazn pek de ie yaramayacan dndm; en azndan (dedim kendi
kendime) yaan buras en gneli, bu yzden de gene en kanlacak yer olmayacak myd?

Zavall Venantius'un masasnn srt byk bacaya dayalyd ve belki de masalarn en ok gz
konanlarndan biriydi. Ben o zaman daha yaammn ancak kk bir blmn bir yaz salonunda
geirmitim, ama sonra mrmn byk bir blm orada geti; bu yzden uzun k saatlerini,
parmaklar kalem ucunu tutmaktan uyumu, masa banda geirmenin (normal bir sda bile, alt saat
yaz yazdktan sonra, rahibin parmaklarna korkun bir rahip krampnn girdii, baparma ezilmi gibi
szlad zaman) yazmanlara, blm bal yazclarna ve aratrmaclara ne denli ac verdiini bilirim.
Bu, elyazmalarnn kenarlarnda niin sk sk, kopyac tarafndan, acnn (ve sabrszln) kant gibi
yazlm yazlara rastlandm aklar: "Tanr'ya kr, az sonra hava karara-

152

4

cak," ya da, "Ah, bir bardak arap olsa!", ya da, "Bugn hava souk, k az, bu deri ptrl; yolunda
gitmeyen bir ey var." Eski bir atasznn dedii gibi, ty kalemi parmak tutar, ama tm beden
alr. Ve arr.

Ama ben Venantius'un masasndan sz ediyordum. Sekizgen biimindeki avlunun evresine sralanm,
aratrmaclara ayrlan teki masalar gibi olduka kkt bu masa da; minyatrclere ve kopyaclara
ayrlm olan, darya bakan duvarlardaki pencereler altndaki masalar ise daha kkt. Venantius
alrken bir kitap rahlesi kullanyordu; nk dn verilmi olan, kopyasn kard elyazmalarna
bavuruyor olmalyd. Masann altna konmu bir dizi alak rafn stne zk yapraklar ylmt; hepsi
de Latince olduundan, bunlarn onun en son evirileri olduu sonucunu kardm. Alelacele
yazlmlard ve bir kitabn sayfalarn oluturmuyorlard; tm de sonra bir kopyacya ve bir
minyatrc-ye verilecekti. Bu nedenle zar zor okunabiliyorlard. Sayfalar arasnda birka Yunanca kitap
da vard. Kitap rahlesinin stnde bir baka Yunanca kitap ak duruyordu; son gnlerde Venantius'un
evirisini bitirmekte olduu bir yapt. O zamanlar ben daha Yunanca bilmiyordum, ama stadm onun
Lucianus adnda birinin kitab olduunu ve eee dntrlen bir adamn yksn anlattn syledi.
Apuleius'un genellikle mezlerin okumalar tlenen buna benzer bir masaln anmsadm o zaman.

"Nasl oluyor da bu kitab eviriyordu?" diye sordu William, yanmzda duran Berengar'a.

"eviriyi manastrdan Milano Beyi istedi; buna karlk manastr doudaki baz balarn arap
retiminde ncelik hakk elde edecek." Berengar eliyle uzaklar gsterdi. Ama hemen ekledi: "Manastr
laikler iin alveri ileri yaptndan deil. Ama bize bunu smarlayan, bu deerli elyazmasnn Venedik
Dukas tarafndan bize dn verilmesi iin ok urat; o da yazmay Bizans mparatoru'ndan alm;
Venantius eviriyi bitirince iki kopyasn karacakt; biri Milano Beyi, teki de kitaplmz iin."

"Kitaplnz koleksiyonuna putatapan masallar da almaya gnl indiriyor demek," dedi William.

"Kitaplk hem gerein, hem de yanlgnn kantdr," dedi o zaman omuz bamda bir ses. Jorge'ydi bu.
Yal adamn anszn,

153

sanki biz onu grmyormuuz da o bizi gryormu gibi beliriver-mesine bir kez daha atm; daha
sonraki gnlerde buna sk sk aacaktm. Kr bir adamn yaz salonunda ne aradna da atm, ama
sonra, Jorge'nin manastrn her yerinde hazr ve nazr olduunu anladm. Sk sk yaz salonunda, ocan
yannda bir iskemleye oturmu, salonda olup biten her eyi izliyormu gibi grnyordu. Bir kez,
bulunduu yerden yksek sesle, "Yukar kan kim?" diye sorduunu iittim; sonra ayak sesleri samann
iinde boulmu kitapla doru giden Malachi'ye dnd. Btn rahipler ona byk sayg duyuyorlar,
sk sk ona bavurarak anlalmas g paralar okuyorlar, bir amlamay danyorlar ya da bir hayvan
ya da ermiin nasl betimlenmesi gerektiini aydnlatmasn isliyorlard. O, snm gzleriyle
bolua bakyor, belleinde canl kalan sayfalara bakyormu gibi, uydurma yalvalarn piskoposlar gibi
giyindikleri, azlarndan kurbaalarn fkrd yantn veriyor ya da gksel Yerualem'in duvarlarn
sslemesi gereken talarn hangileri olduunu, ya da Arimaspi'nin haritada Papaz Gianni'nin lkesinin
yaknlarnda gsterilmesi gerektii yantn veriyordu -ucubeliklerin ar derecede ayartc bir biimde
gsterilmemesi gerektiini, onlarn bilmeceler gibi tannabilir, ama istek uyandrmayan ya da insan
gldrecek denli itici bir biimde betimlenmesinin yeterli olduunu tliiyordu. Bir kez, bir erh
yazcsna, Donatist1 sapknlktan kanmak iin, Ermi Auguslus'un dncesine gre Tyconius'un
metinlerinin zetlerinin nasl yorumlanmas gerektii stne t verdiini iittim. Bir baka kez, onun
yorum yaparken, sapknlarn ayrlklardan nasl ayrdedilccci konusunda t verdiini duydum.
Baka bir kez de, kararsz bir aratrmacya kitaplk katalogunda hangi kitab aramas gerektiini, aa
yukar hangi sayfada yer aldn syleyerek, ktphanecinin kitab ona kesinlikle verecei, nk o
kitabn Tanr tarafndan esinlenmi bir yapt olduu konusunda gvence verdiini iittim. Son olarak, bir
baka kez de, filan kitabn aranmamas gerektiini, nk katalogda bulunmakla birlikte, elli yl nce
fareler tarafndan kemirildiini ve imdi dokunann parmaklar arasnda unfak

1. .S. 4. yy.'da, Kuzey Afrika'da. Donatus'un nderliinde ortaya kan Hristiyan ayrlklar. Donatist
Kilise, birbiri ardsra gelen Roma, Vandal ve Bizans basklarna karn, ortaan ilk yllarna dein
varln srdrmtr. (ev.)

154

daldn sylediini iittim. Ksaca, kitapln bellei, yaz, salonunun ruhuydu o. Kimi zaman
aralarnda gevezelik ettiklerini iittii rahipleri uyarrd: "abuk olun, kantlamay zamana brakn, nk
az kald!" Deccal'n geliine imada bulunuyordu.

"Kitaplk, geree ve yanlgya tanklk eder," dedi Jorge o zaman.

"Kukusuz, Apuleius ve Lucianus birok yanlgya dmekten suluydular," dedi William. "Ama bu
masal kurgularn rts altnda iyi bir ders de ieriyor; nk yanlglarmz nasl dediimizi retiyor
bize; bundan baka, eee dnen insann yks gnah ileyen ruhun beden deitirmesini
antmyor bence." J "Olabilir," dedi Jorge.

"Ama dn bana da anlatlan o konuma srasnda, Venanti-us'un gldr sorunlaryla da ilgilendiini
imdi anlyorum; gerekten, bu tr masallar eskilerin gldrlerine benzetilebilir. kisi de, tragedyalar
gibi, gerekten yaam insanlardan sz etmezler; tersine, Isidorus'un dedii gibi, bunlar kurgudur,
'fabulae poetae afando nominaverunt quia non sunt res factae sed tantum loqucn-dofictae"..."

William'in, stelik byle konular sevmez grnen bir adamla, bu bilgince tartmaya niin girdiini
nce anlayamadm; ama Jorge'nin yant, stadmn ne denli ince olduunu gsterdi bana.

"O gn gldrler deil, glmenin caiz olup olmad tartlyordu," dedi Jorge, alnn krtrarak. Daha
bir gn nce, Venan-tius bu tartmaya deindiinde, Jorge'nin byle bir tartmay anmsamamakta
direndiini ok iyi anmsadm.

"Ha," dedi William, pek aldrmadan, "ozanlarn yalanlarndan ve esprili bilmecelerinden sz ettiinizi
sanyordum ben..."

"Glme stne konuuluyordu," dedi Jorge, terse. "Gldrler, kfirler tarafndan seyircileri
gldrmek iin yazld; iyi de olmad. Efendimiz sa, hi gldr ya da masal anlatmad; yalnzca
cenneti nasl elde edeceimizi bize reten ak seik meseller anlatt o."

"Sorabilir miyim," dedi William, "sa'nn glm olabilecei dncesine niin bu kadar karsnz?
Glmenin tpk banyo gibi

1. (Lat.) Ozanlarn masallar olgulardan deil, kurgulardan sz ederler. (ev.)

155

bedendeki svlar ya da bedenin teki sayrlklarn, zellikle nedensiz canskntsn saaltmaya
yarayan iyi bir ila olduuna inanyorum ben."

"Banyolar iyidir," dedi Jorge, "Aquinas'l da znc datmak iin banyolar salk verir; gzpeklikle
ortadan kaldrlabilecek bir sayrla dntrlemedii zaman kt bir duygu olabilir zn. Banyolar
bedendeki svlarn dengesini yeniden kurar. Oysa glme bedeni sarsar, yz izgilerini bozar, insan
maymuna benzetir."

"Maymunlar glmezler; glmek insana zgdr; insan ussallnn belirtisidir."

"Sz de insan usunun belirtisidir, ama szle Tann'ya kfredi-lebilir. nsana zg olan her ey ille de iyi
deildir. Glmek delilik belirtisidir. nsan gld eye inanmaz, ama ondan nefret de etmez. Bu
yzden kt bir eye glmek, onunla savama istei duymamak anlamna gelir; iyi bir eye glmekse,
iyiliin kendiliinden yaylmasn salayan gc yadsmak demektir. Bunun iin, Kural der ki: 'Decimus
humilitatis gradus est: si non sit facilis ac prompt us in risu, qua scriptum est: stultus in risu exaltat
voccm uam.'"1

"Quintilianus da der ki," diye onun szn kesti stadm, "glmek, arbal olmak iin, vg sz
konusu olduunda bastrl-mal, ama birok durumda da yreklendirilmeli. Tacitus, Calpurni-us
Pisonus'un alaycln ver; Gen Plinius da yle yazmtr, 'Aliquando praeteria rideo, jocor, ludo,
homo sum.'2"

"Onlar kfirdiler," diye yantlad Jorge. "Kural der ki: 'Scurri-litates vero vel verba otiosa et risum
moventia aeterna clausura in omnibus locis damnamus, et ad talia eloquia discipulum aperire os non
permittimus'3'."

"Ama sa'nn sz yeryznde egemen olunca, Cirenehe'li Si-nesius, Tanr'nm gln olanla trajik olan
uyumlu bir biimde birletirmeyi bildiini sylyor."

1. (Lat.) Alakgnllln onuncu derecesi glmeye yalkn olmamaktr; nk yle yazlmtr:
Yksek sesle glen delidir. (ev.)

2. (Lat.) Bazan gler, neelenir, oynarm da: ben insanm. (ev.)

3. (Lat.) Glmeceler ister samasapan szckler, ister glme olsun, sonsuza dek set ekelim; her
yerde knayalm ve rencinin byle konumalar iin azn amasna izin vermeyelim. (ev.)

156

"Aelius Spartianus da, davranlar ince, doutan Hristiyan ruhlu bir insan olan Hadrianus'tan, ciddi
anlarla neeli anlar birletirmeyi bilen bir insan olarak sz eder. Son olarak, Ausonius da, ciddilikte ve
neede lml olmay salk verir."

"Ama Nola'l Paulinus ve Alessandria'h Clemens bize lgnlklara kar uyank olmamz sylyorlar;
Sulpicius Severus ise, Ermi Martin'in, fkenin ya da neenin tuzana dtnn hi grlmediini
sylyor."

"Ama Ermi'in baz spiritualiter salsa1 yantlarn da anmsatyor," dedi William.

"Yerinde ve bilgece yantlard onlar, gln deil. Ermi Ef-A raim rahiplerin glmesine kar bir tez
yazd; De habitu et conver-satione monachonm'da2, ak saklktan ve esprilerden, zehirli ylanlardan
kaar gibi kanmay tlyor."

"Ama Hildebertus demi ki: 'Admittenda tibi joca sunt post seria quaedam, sed tamen et dignis ipsa
gerenda modis.'3 Salis-bury'li John ise, alakgnll bir neeye izin vermiti. Son olarak, Kural'mzn
atfta bulunduu, ncil'in szn ettiiniz blm, en azndan dingin bir ruhun sessiz glne izin
verir."

"Ruh yalnz gerei dnrken dingindir; iyi ilerden sevin duyar; geree ve iyi eylereyse
glnmez. sa'nn glmeyiinin nedeni buydu ite. Glme kukunun kkrtcsdr." "Ama kimi zaman
kukulanmak dorudur." "Bunun nedenini anlamyorum. Kuku duyunca bir yetkeye bavurmak
gerekir, bir pedere ya da bilgine. O zaman tm kuku nedenleri sona erer. Gryorum ki Paris'li
mantklarnki gibi tartma gtrr kuramlar iinize ilemi sizin. Ama Ermi Bernardo, tm sorunlar,
bu byledir, ya da bu byle deildir'ini ne srerek, usu, ncil'in aydnlatmad souk, yaamdan
yoksun bir mantn buyruuna vermek isteyen di Edilmi Abclard'a4 kar kmay ok iyi bildi.
Kukusuz, bu ok tehlikeli dnceleri ka-

1. (Lat.) Espri tad olan. (ev.)

2. Rahiplerin alkanlk re konumalarna dair. (ev.)

3. (Lat.) Ciddi eylerin ardndan aka yapmana izin verildi; ancak bunu belli bir arballkla yapmana.
(ev.)

4. Pierre Abelard; 11. yy.'n ilk yars ve 12. yy,'m ikinci yansnda yaam Fransz tanrbi-limci ve
filozof. Notre Dame kilise meclisi yesi Fulbert'in yeeni fteloise'e k olup onunla gizlice evlendii iin
Fulbert onu idi ettirerek cezalandrd. (ev.)

157

bul eden, bir kez ve sonsuza dek sylenmi olan biricik geree glen cahil adamn alayn da
deerlendirebilir. Bylece, aptal glerken, iinden 'Deus non est'1 demektedir."

"Saygdeer Jorge, Abelard'a idi edilmi demekle hakszlk ediyorsunuz gibi geliyor bana; nk o
zc duruma bakalarnn ktl yznden uradn biliyorsunuz..."

"Gnahlar yznden. nsan aklna bunca gvendiinden. Bylece basit insanlarn inancyla alay edildi.
Tanr'nn gizemleri deildi (ya da en azndan buna kalkld; buna kalkanlar deliydiler); en yce
eylere ilikin sorunlar pervaszca ele alnd; bu gibi sorunlarn rtbas edilmesi gerektii grnde
olduklar iin saygdeer pederler de alaya alndlar."

"Size katlmyorum, saygdeer Jorge. Tanr bizden, Kutsal Kitabn bizi karar vermekte zgr brakt
birok karanlk eye aklmz uygulamamz istiyor. Birisi sizden bir gre inanmanz isterse, nce
bunun kabul edilebilir olup olmadn incelemelisiniz, nk aklmz Tanr yaratmtr; bu nedenle de,
bizim aklmza ho gelen, tanrsal akla da ho gelir; te yandan, tanrsal akl ancak benzetim yoluyla,
ou kez de yadsma yoluyla, aklmzn srelerinden kamadklarmzla bilebiliriz. Bylece,
gryorsunuz ki, bazan glme, akla aykr sama bir grn yapay yetkesini ortadan kaldrmak iin
uygun bir ara olabiliyor. Glme, ktleri artmaya, onlarn aptallklarn aa karmaya da yarar.
Ermi Maurus'un, kfirler kendisini kaynar.suya attklar zaman, suyun ok souk olduundan yaknd
sylenir; kfir vali de suyun ssna bakmak iin aptal aptal elini suya batrp yakm. Ermi ehidin iman
dmanlarn gln duruma dren gzel bir davran."

Jorge dudak bkt. "Vaizlerin anlattklar olaylarda da birok kocakar masal vardr. Kaynar suya atlan
bir ermi sa iin ac eker,' lklarn bastrr; kfirlere ocuka oyunlar oyna-

maz!

"Gryorsunuz ya?" dedi William. "Bu yk size akla aykr grnyor; bu yzden de onu gln
olmakla suluyorsunuz! Susarak, dudaklarnza egemen olsanz da, bir eye sessizce glyor-

1. (Lat) 'Tann yoktur' (ev.)

158

sunuz; benim onu ciddiye almam istemiyorsunuz. Siz glmeye glyorsunuz, ama gene de
glyorsunuz."

Jorge skldn gsteren bir el devinimi yapt. "Glme konusunda aka yaparken beni bo tartmalara
srklyorsunuz. Ama sa'nn glmediini siz de biliyorsunuz."

"Emin deilim. lk ta atmak iin Ferisileri arp, hara olarak denecek sikkenin stnde kimin
resmi olduunu sorarken, szckler stnde oynayarak, 'Tu es petrus" derken, gnahkrlar artmak,
havarilerinin gnlgcn ykseltmek amacyla esprili szler sylediine inanyorum. Caiaphas'a, 'Sen
de syledin,' derken de esprili konuuyordu. Tanr'nn, 'nudavi femora contra jiaciem tuam'2 dedii
Yeremya'y yorumlarken Gerolamo, yle

^aklyor: ive nudabo et realevabo femora et posleriora tua'3. Tanr bile cezalandrmak istediklerini
artmak iin nktelerle dile getiriyor syleyeceklerini. Cluny ve Cistercian'lar arasndaki atmann en
ateli annda Cluny yanllar, Cistercianlar' gln duruma drmek iin pantolon giymemekle
sulamlard. Speculum stultomm'da,4 eek Brunellus'un, geceleyin rzgr battaniyelerini uurup da
rahipler kendi edep yerlerini grrlerse ne olur di-. ye merak ettii anlatlr..."

evrede toplanm olan rahipler gldler; Jorge fkeden kudurdu: "Kardelerimi bir lgnlar
cmbne srklyorsunuz. Fransiskenler arasnda kalabaln ilgisini ekmek iin bu tr samalklara
bavurmann alkanlk olduunu biliyorum; ama bu tr akalar hakknda size, vaizlerinizden birinden
iittiim bir manzumenin szlerini syleyeceim: turn podex carmen extulit horridu-lum."5

Knama biraz fazla ard; William kstahlk etmiti, ama imdi de Jorge azyla yellenmekle
suluyordu onu. Bu ar yantn,

, yal rahibin yaz salonundan kma ars anlamna gelip gelmediini sordum kendi kendime. Ama
az nce ylesine kavgac olan

1- (Lal.) 'Sen tasn' ya da Sen Petrus'sun.' Latince ta szcnden gelen petrus szc. zel ad da
olduundan burada bir szck oyunu sz konusudur. (ev.)

2. (Lat.) Yzne kar kalam atm. (ev.)

3. (Lat.) Yani, kalan ve kn aacam. (ev.)

4. (Lat.) Aptallar aynas. (ev.)

5. (Lat.) Ans iiri kabal ver. (ev.)

159

William'in alabildiine uysallatn grdm.

"Sizden zr dilerim, saygdeer Jorge," dedi. "Azm dn elerime ihanet etti; size saygszlk etmek
istemiyordum. Belki de sylediiniz dorudur; ben yanlyordum."

Jorge, bu incelikli alakgnlllk karsnda, balama anlamna da gelebilen bir honutluk
homurtusu koyverdi ve yerine dnmekten baka bir ey yapamad; tartma srasnda yava yava
evremizde toplanm olan rahipler masalarnn bana dnyorlard. William, Venantius'un masasnn
nnde diz kt, yeniden ktlar kartrmaya koyuldu. Alakgnll yantyla, William birka
dinginlik an' kazanmt. O birka anda grdkleri, o gece yrtecei aratrmalara yn verdi.

Ama gerekten de birka an srd bu dinginlik. Benno, William'in Jorge ile yapt konumay dinlemek
iin yanmza yaklat zaman, kalemini masann stnde unutmu gibi yaparak hemen William'in
yanna yaklat ve kulana onunla acele grmesi gerektiini fsldayarak hamamn arkasnda
bulumalarn syledi. William nce onun gitmesini, kendisinin az sonra ona katlacan

William bir an duraksad; sonra katalogun yanndaki masasndan btn olup bilenleri izlemi olan
Malachi'yi ard ve Bara-hip'ten ald yetkiye dayanarak (bu yetkinin stne basa basa), ondan,
Venantius'un masasna birisini gzc koymasn rica etti; nk btn gn, kendisi dnnceye dek o
masaya hi kimsenin yaklamamasn aratrmas bakmndan nemli sayyordu. Bunu yksek sesle
syledi; bylece yalnzca Malachi'yi rahipleri gzlemekle ykml klmakla kalmayp, rahipleri de
Malachi'yi gzlemekle ykml klyordu. Ktphanecinin elinden boyun emekten baka bir ey
gelmedi. William'la oradan uzaklatk.

Hastane binasnn bitiiindeki baheden geip hamama yaklarken, William, "ou, Venantius'un
masasnn stnde ya da altnda bir ey bulmamdan korkuyor gibi," dedi.

"Ne olabilir?"

"Bana yle geliyor ki, bundan korkanlar bile bilmiyorlar ne olduunu."

"Yani Benno'nun bize syleyecei hibir ey yok da, yalnzca bizi yaz salonundan uzaklatrmak m
istiyor?"

160

"Bunu imdi anlayacaz," dedi William. Gerekten de az sonra* Benno yanmza geldi.

Gln Ad

161/11

kinci Gn LE

Benno, manastr yaam stne hi de iyi saylmayacak eyler aklayan tuhaf bir yk anlatyor.

Benno'nun anlattklar olduka karkt. Gerekten, yle grnyordu ki, bizi yalnzca yaz salonundan
uzaklatrmak iin getirmiti buraya; ama inanlr bir bahane uyduramaynca, bildiinden daha byk
boyutlar olan bir gerein paralarn anlatyordu bize.

O sabah ketum davrandna, ama imdi soukkanllkla dnnce, William'in tm gerei bilmesi
gerektiine inanyordu. Glme stne o nl konuma srasnda Berengar, 'finis Afri-cac'ya deinmiti.
Neydi bu? Kitaplk gizlerle, zellikle, rahiplere hibir zaman okumalar iin verilmemi kitaplarla
doluydu. Benno, William'in, nermelerin akln szgecinden geirilmesine ilikin szlerinden etkilenmiti.
Aratrma yapan bir rahibin kitaplktaki her eyi bilme hakkna sahip olduuna inanyordu; Abelard'
mahkm eden Soissons Genel Danma Kurulu'na ate pskr-yordu; o konutuka, biz gzel sz
syleme sanatndan holanan bu henz gen rahibin iinin bamszlk zlemiyle kpr kpr olduunu ve
manastr skidzeninin bilimsel kukusuna vurduu zincirleri kabul etmekte ok glk ektiini
farkettik. Ben hep bylesi bir meraka gvenmemeyi renmitim, ama bu tutumun stadmn houna
gitmemekten uzak olduunu iyi biliyorum. Gerekten de, Benno'nun grlerini paylatn, ona gven
duyduunu grdm. Ksaca, Benno bize, Adelmo'nun, Venantius'un ve Beren-gar'n hangi gizlerden sz
etmi olduklarn bilmediini, ama bu ackl yk kitapln nasl ynetildiine biraz daha k tutacak
olursa, hi de zlmeyeceini, soruturma yuma nasl zlrse zlsn, stadmn bundan,
Barahip'i, rahipleri bask altnda tu-

162

tan dnsel skdzeni yumuatmaya zendirmek iin veriler karacan umduunu syledi;
rahiplerin kimilerinin, kendisi gibi kafalarn kitapln kocaman barnda sakl olaanst bilgilerle
beslemek iin ok uzaklardan geldiklerini ekledi.

Benno'nun soruturmadan, syledii eyi itenlikle beklediine inanyorum. Ama belki de ayn
zamanda, William'in ngrm olduu gibi, kendisini yiyip bitiren bir merakla Venantius'un masasn
kartrma hakkn nce kendisine saklamak istiyordu; bizi uzaklatrmak iin karlnda baz bilgiler
vermeye hazrd. te ' verdii bilgiler unlard:

Berengar, artk birok rahibin bildii gibi, Adelmo'ya duydu-Ku lgnca bir tutkuyla yanp
tutuuyordu; tanrsal fkenin, So-dom ve Gomore'de ktlklerini cezalandrd tutkunun aynyd bu
tutku. Benno belki de benim gen olduumu dnerek byle syledi. Ama yeniyetmeliini bir
manastrda geiren herkes, erdenliini korumu olsa da, bu tr tutkulardan sz edildiini sk sk
iitmitir; hatta bazan bu tutkularn tutsa olanlarn tuzaklarna kar kendini korumak zorunda
kalmtr. Daha yeniyetme bir rahip olmama karn, ben de imdiden Melk'te yal bir rahipten, ge-" .
nellikle kilise mensubu olmayan bir erkein bir kadna sunduu, stne iir yazl ktlar almam
mydm? Rahiplik and bizi kadn bedeni denen o ktlk batandan uzak tutar, ama sk sk baka
yalnzlklarn kysna yaklatrr. Bugn bile, u yal halimle, gzlerim kilise korosunda sakal bitmemi
bir mezin bir gen kznki gibi duru ve krpe yzne taklnca, gndz ifritinin hl iimi rperttiini
kendi kendimden saklayabilir miyim?

Bunlar, kendimi manastr yaamna adamay seiime kuku drmek iin deil, bu kutsal ykn
kendilerine ar geldii birok kimsenin dt yanlglar hakl karmak iin sylyorum. Belki de
Berengar'in korkun cinayetini hakl karmak iin. Ama yle grnyor ki, Benno'ya gre bu rahip
ktln daha da aalk bir biimde ilemi; bakalarndan, erdem ve onurun vermemelerini
tledii eyi elde etmek iin antaja bavurmutu.

Bylece, rahipler ne zamandr Berengar'n ok yakkl olduu anlalan Adelmo'ya ynelttii sevgi
dolu baklaryla alay ediyorlard. Oysa iine tutkun olan Adelmo, Berengar'n tutkusuna aldrmyordu.
Ama kimbilir, belki de ruhunun derinliklerinde ken-

163

diinin de ayn utanca eilimli olduunu bilmiyordu. Gerek u ki, dedi Benno, Adelmo'yla Berengar
arasnda kulana alnan bir konumada Berengar, Adelmo'nun kendisine aklanmasn istedii bir gize
deinerek, en masum bir okurumun bile tasarlayabilecei irkin bir pazarlk nermiti. yle grnyor
ki, Benno, Adelmo'nun dudaklarndan neredeyse bir i rahatlyla dile getirilen kabul szcklerinin
ktn iitmiti. Sanki diye atld Benno, Adelmo iinden bundan baka bir ey dilemiyormu ve Beren-
gar'n nerisini kabul etmek iin tensel istekten baka bir neden bulmas kendisine yetiyormu gibi.
Berengar'n gizinin bilimsel gizlere ilikin olduunun bir belirtisi, diye ne srd Benno; bylece
Adelmo, zihnin isteini yerine getirmek iin bedenin gnahna boyun edii kuruntusunu
besleyebilecekti. Ve, diye ekledi Benno, glmseyerek, kendisi de ka kez zihnin ylesine iddetli
istekleriyle yerinde duramaz olmutu ki, onlar doyurmak iin kendi teninin isteine ters dse de,
bakalarnn tensel isteklerine boyun ecbilirdi.

"Yllardr aram olduunuz bir kitab ele geirmek iin sizin de ayplanacak eyler yapabileceiniz anlar
yok mudur?" diye sordu William'a.

"Bilge ve erdemli II. Silvester, yzyllarca nce, sanrm Stati-us ya da Lucan'n bir elyazmas
karlnda ok deerli bir zrhl kre balamt," dedi William. Sonra, saknmla ekledi: "Ama sz
konusu olan bir zrhl kreydi, erdem deil."

Benno, heyecannn kendisini baka yerlere srklediini itiraf etli ve anlatmay srdrd. Adelmo'nun
lmnden bir gece nce, meraka kaplarak onlarn ikisini izlemiti. Onlarn akam duasndan sonra
birlikte yatakhaneye yneldiklerini grmt. Onla-rnkinden ok uzak olmayan hcresinin kapsn
aralayarak uzun sre beklemi, sonunda, rahiplerin uykularnn stne sessizlik kt zaman,
Adelmo'nun Berengar'n hcresine szldn ak seik grmt. Uyku tutmad iin, Berengar'n
kapsnn aldn, Adelmo'nun neredeyse koarak dar ktn, arkadann onu durdurmaya
altn iitinceye dek uyank kalmt. Adelmo alt kata inerken Berengar ardsra gitmiti. Benno
sak* niml davranarak onlar izlemi, alt kat koridorunun aznda Berengar' grmt; neredeyse
titreyerek bir keye bzlm, Jor-

!64

ge'nin hcresinin kapsna gzlerini dikmiti. Benno, Adelmo'nun, saygdeer rahibin ayaklarna
kapanarak gnahn itiraf ettiini sezinlemiti. Berengar ise gizinin, kutsal mhrle mhrlenerek de
olsa, aa kmakta olduunu bildiinden tir tir titriyordu.

Sonra Adelmo, yz alabildiine soluk, dar km, kendisiyle konumaya alan Berengar'
uzaklatrm, abuk abuk yatakhaneden karak kilisenin apsisinin evresinden dolap (geceleri hep
ak duran) kuzey kapsndan koro yerine girmiti. Belki de dua etmek istiyordu. Berengar da onu
izlemi, ama kiliseye girmemiti; mezarlkta, mezarlar arasnda ellerini ovuturarak dolamt.

Benno, yaknlarda bir drdnc kiinin dolamakta olduunu farkedince ne yapacan dnmeye
balamt. Bu kii de ifti izlemi, ama kukusuz, mezarln kysndaki bir mee aacnn gvdesine
yaslanm olan Benno'nun varlnn farkna varmamt. Drdnc adam Venantius'tu. Onu grnce
Berengar mezarlarn arasna sinmi, Venantius da koro yerine gitmiti. Tam o anda grlmekten korkan
Benno yatakhaneye dnmt. Ertesi sabah Adelmo'nun ls uurumun dibinde bulunmutu. Benno
baka bir ey bilmiyordu.

,.... .Yemek saati yaklayordu. Benno yanmzdan ayrld; stadm da ona baka bir ey sormad.
Hamamn arkasnda bir sre durduk; sonra bu olaanst aklamalar stnde dne dne birka
dakika bahede dolatk.

"Frangula," dedi William birden, o k gn, gvdesinden la-nd bir bitkinin stne doru eilerek.
"Kabuklan kaynatlrsa basura iyi gelir. Bu aretium lap'pa; taze kklerinden yaplan iyi bir yak
mayasllar kurutur."

"Siz Severinus'tan daha bilgilisiniz," dedim ona, "ama imdi syleyin bana, iittiklerinize ne
diyorsunuz?"

"Sevgili Adso, kendi kafanla dnmeyi renmelisin. Benno belki de gerei syledi bize. Anlattklar,
bu sabah erken Berengar'n sanrlarla kark anlattklarna uyuyor. Birletirmeye al. Berengar ve
Adelmo birlikte ok irkin bir ey yapmlar; bunun ne olduunu sezinlemi bulunuyoruz. Berengar ne
yazk ki hl bir giz olarak kalan o gizi Adelmo'ya aklam olmal. Adelmo da erdenlik andn ve doa
kurallarn ineyerek su iledikten

165

sonra, gnahn balatmak iin birine gnah kartmaktan baka bir ey dnmyor ve Jorge'ye
kouyor. Onun da, kantlarn grdk, ok sert bir kiilii olduundan, zc knamalarla Adel-mo'ya
yklendiine kuku yok. Belki gnahn balamyor; belki de gnahn balasa bile olmayacak bir ey
yapmasn istiyor ondan; bunu bilmiyoruz. Jorge de hibir zaman sylemez. Gerek u ki, Adelmo
kiliseye koup sunan nnde yere kapanyor, ama pimanln gideremiyor. Tam o srada Venantius
yanna yaklayor. Adelmo belki de Venantius'a Berengar'n kendisine balad (ya da bir ey
karlnda dedii), artk onun iin hibir nemi kalmayan gizi aklyor; nk imdi ok daha korkun
ve yakc bir gizi vardr. Venantius'a ne oluyor? Belki de bugn bizim Ben-no'muzu eyleme geiren,
bedelini bildii, ayn yakc meraka kaplyor; Adelmo'yu pimanlyla babaa brakyor. Adelmo yalnz
brakldn gryor, kendini ldrmeyi kuruyor, umutsuzluk iinde mezarla giriyor ve orada
Berengar'a rastlyor. Ona korkun szler sylyor, sorumluluklarn yzne frlatyor, onu ahlak
dknl stad diye aryor. Gerekten de Berengar'n yksnn, sanrlarndan syrldnda,
doru olduuna inanyorum. Adelmo, Jorge'dcn duyduu umutsuz szleri yineliyor ona. Bylece
Berengar allak bullak bir yne, Adelmo ise kendini ldrmek iin bir baka yne gidiyor. Sonra, bizim
de neredeyse tank olduumuz eyler oluyor. Herkes Adelmo'nun ldrldne inanyor, bylece
Venantius kitapln gizinig sandndan nemli olduu izlenimini ediniyor ve aratrmay kendi adna
srdryor. stediini bulup ortaya karmadan nce ya da sonra, biri onu durdu-runcaya dek."

"Peki onu kim ldryor? Berengar m?"

"Belki. Ya da Aedificium'u korumas gereken Malachi. Ya da bir bakas. Berengar'dan kukulanlabilir,
nk korkuyordu; gizini arlk Venantius'un da bildiini de biliyordu. Malachi de olabilir; kitapln
dokunulmazlnn koruyucusu olarak, birinin kural ineyip ieri girdiini anlyor ve onu ldryor;
Jorge herkesle ilgili her eyi biliyor; Adelmo'nun gizini biliyor, Venantius'un kefetmi olabilecei eyi
benim de kefetmemi istemiyor... Birok olgu kukular onun stnde topluyor. Ama syler misin, kr
bir adam tm yetilerinin doruunda birini nasl ldrebilir? Sonra,

yal bir adam, gl kuvvetli de olsa bir ly kpn yanna dek nasl tayabilir? Son olarak, katil
niin Benno'nun kendisi olmasn? Aklanamayan nedenlerin drtsyle bize yalan sylemi olabilir.
Hem kukularmz niin glme konusundaki tartmaya katlanlarla snrlandralm? Belki de cinayetin
kitaplkla hi ilgisi olmayan baka nedenleri vardr. Ne olursa olsun, iki ey gerekli; kitapla gece nasl
girildiini renmek, bir de lamba. Lambay sen bul. Yemek saati mutfakta oyalanp bir lamba al..."

"Hrszlk m?"

"dn alma, Tanr efaat etsin."

"yleyse bana gvenebilirsiniz."

h "yi. Aedificium'a girmeye gelince, dn gece Malachi'nin nereden ktn grdk. Bugn kiliseye,
zellikle de apele gideceim. Bir saat sonra yemee gideceiz. Sonra da Barahip'le buluacaz.
Senin de bulunmana izin verildi. nk sylediklerimizi not etmesi iin bir yazman istedim."

166

167

kinci Gn KND

Barahip manastrnn zengin teriyle vndn, sapknlardan

ekindiini gsteriyor; sonunda Adso dnyay dolamakla

kt bir ey mi yaptndan kuku duyuyor.

Barahip'i kilisede, byk sunan nnde bulduk. Gizli bir yerden birka kutsal kap, vaftiz ana,
kutsal tabaklar, kutsal ekmek ve sabah yini srasnda grmediim bir ha karm olan - fi mezlerin
almasn izliyordu. Bu kutsal nesnelerin gz kamatrc gzellii karsnda bir hayranlk ln
tutamadm. Vakit tam leydi; koro yerinin pencerelerinden bol k giriyordu ieri; zel- |j likle n
pencerelerden giren daha da bol k, gizemli kutsal z derecikleri gibi, kilisenin eitli yerlerinde
birbiriyle kesien ve suna-1 iine alan ak kpkl alayanlar oluturuyordu.

Kaplar, vaftiz anaklar, her ey yapldklar deerli maddeyi gsteriyordu; altn sars, duru fildii
beyazl ve billur saydaml arasnda her renk ve boyutta prl prl parlayan deerli talar grdm;
yementai, topaz, rubi, safir, zmrt, krizolit, oniks, lal ta, akik ve agat tandm. Ayn zamanda o
sabah, nce duann etkisiyle kendimden gemi, sonra korkudan allak bullak olduum iin farkna
varamadm bir eyin bilincine vardm: Sunan alnl ve onu evreleyen teki pano altndand;
sunan tm de, hangi ynden baklrsa baklsn, altndan yaplm gibi grnyordu.

Barahip aknm grnce glmsedi: "Bu grdnz zenginlikler," dedi, bana ve stadma
dnerek, "ve daha sonra grecekleriniz, yzlerce yllk dindarln ve Tanr'ya balln kaltm, bu
manastrn gcnn ve kutsallnn tandr. Prensler ve yeryz hkmdarlar mhrlerini,
byklerinin simgesi olan altn ve deerli talan, bu sunaa ve ona sunulmu nesnelere zveriyle
baladlar, Tanr'y ve onun yeri olan bu manastn ycelt-

mek iin onlarn eritilmesini istediler. Bugn manastr bir baka zc olaydan tr kederlenmi olsa
da, gszlmzn karsnda, O Her eye Gc Yeten'in gcn ve erkini unutamayz. Noel
enlikleri yaklayor; Kurtar'nm doum gnn hakcttii olanca zenginlik ve grkemle kutlayabilmek
iin kutsal kaplar parlatmaya balyoruz. Her ey btn grkemiyle gze arpmal," diye ekledi,
William'a dikkatle bakarak; bu davrann hakl karmakta niin o denli bbrlenerek direndiini sonra
anladm, "nk kutsal cmertlii gizlemenin deil, tersine ortaya koymann yararl ve uygun olduuna
inanyoruz."

"Elbette," dedi William incelikle, "Zatlileri Efendimiz'in bu .-rbiimde yceltilmesi gerektiine
inanyorlarsa, manastrnz, bu vg katksnda en byk stnl salam bulunmaktadr."

"Byle olmas da gerekir," dedi Barahip. "Sleyman'n tapnanda, Tanr'nn istemi ya da yalvalarn
buyruuyla keilerin, koyunlarn ya da danalarn kann toplamak iin altndan kpler ve ufak ielerle
alln havanlar kullanlyorsa, sa'nn kann koymak iin ok daha fazla altndan ve deerli talardan
yaplm vazolar, bugne dein yaplm en deerli ne varsa, eksilmeyen bir sayg ve tam bir ballkla
kullanlmaldr! Eer ikinci kez yaratldmzda, zmz melekler ve scrafenlerle ayn olacaksa,
bylesine anlatlmaz bir kurban iin ne yaplsa azdr..."

"Amin," dedim.

"Biroklar, dindarlkla esinlenmi bir ruhun, temiz bir yrein, inancn ynettii bir istemin, bu kutsal
ilev iin yeterli olabileceine kar kyorlar. Bunlarn temel eyler olduunu ak ve kesin bir biimde
ilk ortaya koyan bizleriz; ama bu kutsal kaplarn d sslemesine de sayg gstermek gerektiine
inanyoruz; nk bize her eyi salayan Kurtarc'miza, btnyle ve hibir kayt koymakszn hizmet
etmemiz ok doru ve yerindedir."

"Tarikatnzn byk adamlarnn gr bu olmutur her zaman," diye katld ona William. "Byk ve
saygdeer rahip Suger tarafndan kilise ssleri stne yazlm gzel yazlar anmsyorum."

"yle," dedi Barahip. "Bu ha gryor musunuz, daha bitmedi..." Sonsuz bir sevgiyle onu eline ald,
yz mutlulukla l l, bakt ona. "urada birka inci eksik; nk ayn byklkte in-

168

169

ci bulamadm. Bir kez Ermi Andreas, Golgota hana dnerek, onun tpk inciler gibi sa'nn kol ve
bacaklaryla sslenmi olduunu sylemi. O byk harikann bu alakgnll benzeri de incilerle
sslenmeli. uraya, Kurtarc'nn bann tam stne, bugne dein grdnz en gzel elmas
kakmay uygun buldum." Saygl elleri, uzun beyaz parmaklaryla, kutsal tahtann en deerli blmlerini
okad - kutsal fildiinin demek daha doru, nk han kollar iin bu soylu malzeme kullanlmt.

"Tanr'nn evindeki tm gzelliklerin tadna vardm, bu renk renk talarn bys beni dsal
kayglardan ekip ald ve derin dnce, zdeksel olan tinsel olana dntrerek beni kutsal
erdemlerin eitlilii stne dnmeye ittii zaman, kendimi, deyim yerindeyse, evrenin tuhaf bir
blgesinde bulurum sanki; artk ne tmyle yeryznn amuru iinde ne de gkyznn arlndan
tam anlamyla bamsz olan bir blgede. Bana yle gelir ki, Tanr'nn ltfuyla, isel amlama yoluyla,
bu aa dnyadan o yce dnyaya geerim..."

Konuurken yzn nefe evirmiti. Yukardan gelen bir k demeti, oban yldznn iyicilliiyle, kendi
cokusuyla kendinden geerek bir ha biiminde at ellerini ve yzn aydnlatyordu. "Her yaratk,"
dedi, "ister gzle grlr, ister grlmez olsun, klarn yaratcsnn varla dntrd bir ktr. Bu
fildii, bu oniks, hatta evremizi kuatan u ta da bir ktr; nk onlarn iyi ve gzel olduklarn,
kendi orant kuraHarna gre var olduklarn, cins ve tr bakmndan tm teki cins ve trlerden
ayrldklarn, kendi nicelikleriyle tanmladklarn, kendi dzenlerine bal kaldklarn, arlklarna uygun
decek zel yerlerini aradklarn biliyorum. Baktm maddeler, doalar gerei ne denli deerliy-se,
bunlar bana o denli ak olur ve yaratln kutsal gc ne denli iyi aydnlanrsa -neden'in btnl
iinde eriilmez yceliine, sonucun yceliiyle erimem gerektiine gre- tanrsal nedensellikten gbre
ya da bir bcek bile bana sz edebiliyorsa, altn ve elmas gibi olaanst bir sonu bu nedensellii o
denli iyi aklar bana! Sonra, bu talarda ylesine stn eyler alglaynca, sevince boulan ruhum
alar, dnyasal bo gururdan ya da zenginlik sevgisinden deil, nedeni olmayan ilk nedenin katksz
sevgisinden tr."

170

. "Gerekten, bu tanrbilimlerin en gzeli," dedi William, kusursuz bir alakgnlllkle; retorikilerin
ince alay dedikleri ya-' nltc sz sanatn kullanmakta olduunu dndm; bu sz sanatnn, anlamn
ve gerekesini oluturduu nermenin ardndan gelmesi gerekir. William'in hi yapmad bir eydi bu.
Bu nedenle, sz sanatlarn kullanmaya daha yatkn olan Barahip, William'in sylediklerini szck
anlamnda ald ve hl gizemsel cokusunun etkisi altnda, "Her eye Gc Yeten'le iletiim kurmamz
salayan yollarn en kestirmesidir bu: Tanr'nn tecelli ettii madde," dedi.

William terbiyeli terbiyeli ksrd. "Eee... hmmm..." dedi. iitYeni bir konu amak istedii zaman byle
yapard. Bunu incelikle yapmay baarrd; nk, sanki tamamlanm bir dnceyi aklamak ona
byk bir zihinsel abaya maloluyormu gibi, hep uzun, alamakl seslerle sze girmek alkanlyd
onun - sanrm lkesinin insanlarnn tipik bir zelliiydi bu. Oysa, imdi anlyorum, grn
aklamadan nce ne denli ok alamakl sesler karrsa, dile getirdii grn doruluundan o denli
emindi. ' "Eee... trnnm..." dedi William. "Toplantdan ve yoksullukla * ilgili tartmadan sz
etmeliyiz."

"Yoksulluk..." dedi Barahip, hf dncelere dalm; deerli talarnn onu alp gtrd o gzel
evrenden aa inmekte glk ekiyormu gibi. "Doru, toplant..."

Sonra, benim bir blmn daha nceden bildiim, bir blmn de onlarn konumasn dinlerken
kavrayabildiim eyler stne youn bir tartmaya baladlar. Olaylar olduu gibi yanstan ykmn
banda da sylediim gibi, konumalar bir yanda mpa-rator'u Papa'yla, te yanda Papa'y, Perugia
Ruhani Meclisi'ndc, uzun yllar sonra da olsa, Tinciler'in, sa'nn yoksulluuna ilikin tezlerini
benimseyen Fransisken'lcrle kar karya getiren ikili ekimeyle; ayn zamanda Fransisken'lcri
imparatorlukla birleti- ren, Ermi Benedikten tarikatna bal rahiplerin bana hl karanlk grnen
araya giriiyle -bir kar klar ve balaklar geninden- artk bir drtgene dnm olan olaylar
dolantsyla ilgiliydi.

Benedikten rahiplerinin, kendi tarikatlar daha onlarn grlerini bir lde paylamadan nce de,
Tinci Fransiskenleri neden

171

koruduklarn ve onlara neden kabul gsterdiklerini hibir zaman ak seik olarak anlayamammda.
nk eer Tinciler tm dnya mallarnn yadsnmasn ngryorduysalar, benim tarikatmn rahipleri
de -daha o gn aka dorulandn grmtm bunun- daha az erdemli olmayan, ama tam anlamyla
kart bir yol izliyorlard. Ama kanmca rahipler, Papa'nn ar erke sahip oluunun, piskoposlar ve
kentler iin de ar erk anlamna geldiine inanmlard. Oysa benim tarikatm, laik din adamlar ve
kent tc-carlaryla savaarak dnyayla gkyz arasnda dorudan arac ve hkmdarlarn danman
gibi davranarak yzyllar boyunca erkinin dokunulmazln korumutur.

Tanr'nn kullarnn, obanlar (yani kilise mensuplar), kpekler (yani savalar) ve sr, halk, diye
ayrldklarn birok kez iitmitim. Ama bu tmcenin birka biimde sylenebileceini daha sonra
rendim. Benediktenler sk sk deil, iki byk b- , lmden sz etmilerdi; biri dnyasal eylerin
ynetimi, tekiyse t gksel eylerin ynetimiyle ilgiliydi. Dnyasal eyler bakmndan din adamlar,
derebeyleri ve halk olmak zere geerli bir blmleme vard, ama bu l blmlemenin stnde
Tanr'nn kullan ile gkyz arasnda dorudan bir ba olan ordo monachorum'un1 varl egemendi;
rahiplerinse, bilgisiz ve yoz, srnn artk iyi ve sadk kyllerden deil, tccar ve zanaatlardan
olutuu kentlerin karlarn dnen papaz ve piskoposlardan oluan laik din adamlaryla hibir
ilikileri yoktu. Basit nsanlarn ynetiminin laik din adamlarna braklmas, bu ynetimin kesin kuralnn
saptanmas rahiplere ait olduu srece, Benedikten tarikatnn houna gitmiyor deildi; rahipler, tm
gksel erkin kaynayla dorudan iletiim iinde olduklar gibi, tm dnyasal erkin kaynayla, yani
imparatorlukla da dorudan iletiim iindeydiler. Kanmca, birok Benedikten rahibinin (piskoposlar ve
tccarlarn bir arada oluturduklar) kent ynetimine kar, imparatorlua yeniden saygnlk
kazandrmak iin, dncelerini paylamadklar, ama Papa'nn akn gcne kar imparatorlua iyi
tasmlar salad iin, varlklar kendilerine yararl olan Tinselci Fransiskeneri korumay kabul
etmelerinin nedeni budur.

1. (Lat.) Rahipler snf. (ev.) 172

Abbone'nin, mparator tarafndan Fransisken tarikatyla Pa-pa'hk taht arasnda arabuluculuk etmek
iin gnderilmi olan WilHam'la ibirlii yapmaya hazr olmasnn nedenleri bunlar diye dndm.
Gerekten, kilisenin birliini ylesine tehlikeye dren iddetin ortasnda bile, Papa Ioannes tarafndan
birka kez Avignon'a arlan Cesena'l Michele sonunda ary kabul etti; nk tarikatnn Papa'yla
kesin bir atmaya girmesini istemiyordu. Papa'nn rzas olmadka tarikatn banda uzun sre
kalamayacan sezinledii iin de, Fransisken'lerin bakan, mevzilerinin . yengi kazanmasn ve papalk
onayn almak istiyordu.

Ama biroklar, Papa'nn, onu tuzaa drmek iin Frenim sa'da beklediine, sapknlkla sulayarak
yarglatacana inandr-' * mlard onu. Bu nedenle de, Michele'nin Avignon'a gitmesinden nce, baz
grmeler yaplmasn tlediler. Marsilio'nun daha iyi bir fikri vard: Michele'yle birlikte, mparator'u
destekleyenlerin gr asn Papa'ya sunacak bir mparatorluk elisinin gnderilmesi. Yal Cahors'u
ikna etmekten ok, Michele'nin durumunu glendirmek iin; nk imparatorluk heyetinin bir yesi
olarak, Papa'nn c yle kolay kolay tuzaa dremeyecekti onu.

Ancak bu grn de saysz sakncalar vard ve hemen uygulanamad. mparatorluk heyeti yeleriyle
Papa'nn baz temsilcileri arasnda bir n toplant dncesi buradan dodu; bu toplantda iki taraf da
kendi durumunu ortaya koyacak, talyan ziyaretilerin gvenliinin garanti altna alnaca daha sonraki
bir toplant iin gr birliine varld kaleme alnacakt. Bu ilk bulumay dzenlemekle dorudan
doruya Baskerville'li William grevlendirilmiti. William yolculuun tehlikesiz olduu kansna varrsa,
daha sonra Avignon'da, imparatorluk tanrbilimcilerinin gr asn yanstacakt. Kolay bir giriim
deildi bu; nk ona daha kolay boyun edircbilmek iin Michele'nin Avignon'a yalnz gitmesini isteyen
Papa, mparator'un temsilcilerinin sarayna yapacaklar yolculuu elden geldiince gletirmek iin
kendilerine buyruk verdii bir heyet gnderecekti talya'ya. William o zamana dein byk bir ustalkla
davranmt. eitli Benedikten rahipleriyle uzun uzun grtkten sonra (yolculuumuz boyunca sk sk
duraklamamzn nedeni buydu), imdi bulunduumuz manastr semiti; nk Barahip'in
imparatorlua ok bal olduu biliniyordu,

173

ama gene de, byk diplomatik yeteneinden tr, papalk saray iin de sevilmeyen biri deildi. Bu
nedenle, tarafsz bir yer olarak iki grup bu manastrda buluacaklard.

Ama Papa'nn direnii sona ermemiti. Elilerinin manastr toprana ayak basar basmaz Barahip'in
yarg yetkisine gireceklerini biliyordu; elileri ayn zamanda laik din adamlar olduklarndan bu koulu
kabul etmiyor, mparator yanllarnn tuzandan korkuyorlard. Bu nedenle, onlarn gvenliinin,
Papa'nn gvenini kazanm bir kiinin komutasnda, Fransz Kral'nn bir oku blnce salanmasn
art komutu. William, Bobbio'da bu konuyu Papa'nn bir elisiyle tartrken kulama alnmt. Bu
bln grevlerini, daha dorusu papalk elilerinin gvenliinin gvence altna alnmasyla ne
anlatlmak istendiini belirleyecek formln saptanmas konusu ele alnmt. Sonunda Avignon'lularca
nerilen bir forml kabul edildi; nk akla yakn grnyordu: Silahl askerler ve komutanlar, "papalk
yelerinden herhangi birinin canna kastedecek bir giriimde bulunacak ya da iddet eylemleriyle
onlarn davran ya da dncelerini etkilemeye alacak herkes" stnde yarg yetkisine sahip
olacaklard. O zaman, anlama salt biimsel kayglardan esinlenmi grnyordu. Oysa imdi,
manastrdaki son olaylardan sonra Barahip tedirgindi; kukularn William'a aklad. Papalk elileri iki
cinayetin faili hl ortaya karlmadan manastra varacak olurlarsa (ertesi gn Barahip'in kayglar
daha da artacakt; nk cinayetlerin says e kacakt), bu duvarlar arasnda, iddet eylemleriyle
Papa'nn elilerinin dnce ve davranlarn etkileyebilecek birisinin* dolamakta olduunu kabul
etmek gerekecekti.

lenen cinayetleri gizlemeye almak hibir eye yaramazd; nk bir cinayet daha ilenecek olursa,
papalk elileri kendilerine kar kurulmu bir komplodan kukulanacaklard. Bu durumda yalnzca iki
zm vard: Ya William heyet gelmeden katili ortaya karacak (burada Barahip, sanki sorunu hl
zemedii iin onu sessizce knyormu gibi dik dik William'a bakt), ya da Papa'nn temsilcisine durum
aka anlatlarak grmeler srasnda manastr sk bir gzetim altnda tutmak iin onunla ibirlii
salanmaya allacakt. Bu ikinci zm Barahip'in houna gitmiyordu; nk bu, egemenliinden bir
lde vazgemek ve rahiple-

174

rini Franszlarn denetimine brakmak anlamna geliyordu. Ama hibir tehlikeyi gze alamazd. William
ve Barahip'in her ikisi de olaylarn bu biimde gelimesinden kayg duyuyorlard; ama seenekleri azd.
Gene de kesin karara varmay ertesi gne braktlar. Bu arada, Tanr'nn merhametine ve William'm
bilgeliine snacaklard.

"Elimden gelen her eyi yapacam, Yce Efendimiz," dedi William. "Ama te yandan, bu sorunun
grmeyi nasl tehlikeye drebileceini hi anlamyorum. Bir delinin ya da kana susamn ya da
yalnzca yitik bir ruhun davranyla drst insanlarn bir araya gelip tartacaklar ciddi sorunlarn ayr
ayr eyler olduunu wapahk temsilcisi de anlayacaktr."

it "yle mi dnyorsunuz?" diye sordu Barahip, dik dik William'a bakarak. "Unutmayn ki
Avignon'lular Minoriterle, yani Fraticello'lara tehlikeli biimde yakn ve onlardan daha da lgn olan
bakalaryla, elleri kana bulanm tehlikeli sapknlarla buluacaklarn ok iyi biliyorlar"; burada Barahip
sesini alakt, "bunlarn yannda, burada olup bitenler ne denli korkun olursa olsun, gne karsnda
dalan sis gibi silik kalr."

"Ayn ey deil!" diye bard William tiz bir sesle. "Perugia Ruhani Meclisi'ndeki Minoriteri, ncil'in
mesajn yanl anlam, servete kar savam bir dizi kiisel kan davasna ya da kanl lgnla
dntren sapknlar takmyla bir tutamazsnz..."

"Daha birka yl nce, sizin sapknlar takm dediiniz kimselerin bir bl, buradan birka kilometre
uzaklktaki Vercelli Piskoposu'nun topraklarn ve Novara dalarn kana ve atee bodular," dedi
Barahip kuru bir sesle.

"Fra Dolcino'yla Havarilerinden sz ediyorsunuz..."

"Szde Havariler," diye dzeltti Barahip. Ve bir kez daha, Fra Dolcino'yla Havarilerinden, saknml bir
sesle, neredeyse bir ylgnlk antrmasyla sz edildiini iittim.

"Szde Havariler," diye kabul elti William hemen. "Ama onlarn Minoriterle hibir iliii yoktu..."

"... onlarn Calabriai Gioacchino'ya duyduklar saygy paylayorlard," diye direndi Barahip,
"dilerseniz, sizinle ayn tarikattan olan Ubertino'ya sorabilirsiniz."

"Zatlilerine, onun imdi sizinle ayn tarikattan olduunu be-

175

lirtmeliyim," dedi William glmseyerek ve bir tr reveransla, bylesine nl bir adam tarikatna
kazandrd iin Barahip'i kutlu-yormuasna.

"Biliyorum, biliyorum," diye glmsedi Barahip. "Tarikatmzn Tinciler'i Papa'nn hmna uradklar
zaman nasl kardee bir sevgiyle barna bastn biliyorsunuz. Yalnz Ubertino'dan deil, haklarnda
az ey bilinen ve belki de daha ok ey bilinmesi gereken, teki alakgnll rahiplerden de sz
ediyorum. nk Minorit klna brnm olarak karmza kan kaaklar da barmza bastmz
oldu; yaamlarndaki eitli yaantlarn onlar bir sre iin Dolcino yanllarna olduka yaklatrm
olduunu sonradan anladm."

"Burada da var m byleleri?" diye sordu William.

"Burada da var. Dorusunu sylemek gerekirse, ok az bildiim, en azndan sulamalarda bulunmaya
yetecek denli bilmediim eylerden sz ediyorum size. Ama bu manastrn yaamn incelemekte
olduunuza gre, sizin de bunlar bilmenizde yarar var. Size unu da syleyeyim, iittiim ya da tahmin
ettiim eylere dayanarak, tam iki vl nce, Minoriterin gnden sonra manastra gelen kilercimizin
yaamnda ok karanlk bir an olduundan kuku duyuyorum - dikkat edin, yalnzca kuku."

"Kilerci mi? Viragine'li Remigio bir Dolsiniyen mi? Bana yle geliyor ki, yaratklarn en yumuak bals
o; bu yzden de tandm insanlar iinde Yoksulluk Bac'yla en az ilgileneni..." dedi William.

"Ona kar syleyecek hibir eyim yok; hizmetinden de yararlanyorum; bu yzden tm topluluk gnl
borcu duyuyor ona, bir Frate ile bir Fraticcllo arasnda ba kurmann ne denli kolay olduunu size
anlatmak iin sylyorum bunu."

"Zatlileri bir kez daha yanlyorlar; izin verirseniz syleyeyim," diye onun szn kesti William. "Biz
Dolsiniyenler'den sz ediyorduk, Ftaticcllo'lardan deil. nsan kimden sz edildiini-bile bilmeksizin
Dolsiniyenler hakknda ok ey syleyebilir; nk birok eitleri vardr. Ama onlara kana susam
denemez. Olsa olsa Tinciler'in gerek Tanr sevgisinden esinlenerek byk bir lmllkla ne srdkleri
eyleri, enine boyuna dnmeden uygulamaya koyduklar sylenebilir; bu noktada, iki grup arasndaki
s-

176

nr izgisinin ok ince olduunu kabul ediyorum..."

"Ama Fraticello'lar sapkndr!" diye serte onun szn kesti Barahip.

"Yalnzca sa'nn ve Havarilerin yoksulluunu desteklemekle kalmyorlar - ben katlmasam da, Avignon'
lularn kendini beenmiliine kar yararl olabilecek bir reti. Fraticellolar bu retiden pratik bir
tasm karyorlar; bakaldr, yama ve alkanlklar saptrma hakkn karsyorlar."

"Ama hangi Fraticello'lar?"

"Genellikle tm. Ad anlmayacak cinayetlere bulatlar: Evlilii tanmyorlar, cehennemi yadsyorlar,
ecinsellik suu iliyor-j&r, Bogomillerin, ordo Bulgariae1 ve ordo Drygonthie2 sapknlm
benimsiyorlar..."

"Ltfen," dedi William, "baka baka eyleri birbirine kartrmayn! Fraticello'lar, Patarenler3, ayrca
Valdczyenler4, Katarlar5, bunlar arasnda da, Bulgaristan Bogomilleriyle, Dragovitsa sapknlar ayn
eylermi gibi konuuyorsunuz!"

"Hepsi de ayn," dedi serte Barahip, "nk onlar sapkn; nk onlar laik dnyann ve sizin de
destekler grndnz im-- paratorluun dzenini tehlikeye dryorlar. Yzyl akn bir s-1 re
nce, Brescia'h Arnaldo'nun izinden gidenler, soylularla kardinallerin evlerini atee verdiler: bunlar,
Lombardiya'l Pataren sapknlnn meyveleriydi. Bu sapknlar hakknda korkun ykler biliyorum:
Eisterbach'l Sezar'da okudum onlar. Verona'da, San Gedeone piskoposluk kurulu yesi Everardo,
kendisini evinde arlayan adamn her gece kars ve ocuklaryla evden ktm farketmi. nden
birine, hangisine bilmiyorum, nereye gittikle-

1 ve 2. Uogoniller.

3. Adlarn Milano'da apulcularn ve ayakfakmnn oturduu Patana mahallesinden alan ve 1056
ylnda kurulmu olan bir hizip. Patarenler zamanla siyasal bir nitelik kazanmlar ve talya'nn dna
yaylarak Katarlarla birlemilerdir. (ev.)

4. 12. yy.'da gney Fransa'da Valdes adnda bir Fransz taralndan kurulmu, ortaa Latin-cesi'nde
Valdenses, talyanca Valdesi denen dinsel akn. (ev.)

5. 12. ve 13. yy.'da. Bat Avrupa'da yaylan sapkn bir Hristiyan mezhebi. Katarlar dalistik bir gre
sahiptiler; iyiliin yalnzca iyi Tanrf nn tinse! dnyasnda varolduuna, maddesel dnyann kt
olduuna ve kt bir Tanr ya da eytan tarafndan yaratldna; bylece iyiyle ktnn iki ayr
yaratcs olduuna inanyorlard. Gney Fransa'da balca etki merkezlerinden biri olan Albililerden
tr Katarlara Albigenses de denir. Ancak bu ad. blgedeki Katar ve Valdezyenlerin her ikisi iin de
kullanlabiliyordu.

Gln Ad

m/12

rini, ne yaptklarn sormu. Gel de gr diye yant verilmi ona; o da artlarndan, yeraltnda, insanlarn
kadn erkek toplandklar byk bir eve gitmi. tekiler sessizlik iinde beklerken sapknlarn nde
gelenlerinden biri kfrlerle dolu bir konuma yapm; yaamlarn ve trelerini bozmalarn istemi.
Sonra mum sndrlnce herkes, karsyla kz, dulla el dememi gen kz, efendiyle kle, hatta (daha
kts, byle korkun eyler sylediim iin Efendimiz beni balasn) kz ve kzkardei arasnda hibir
ayrm gzetmeksizin en yaknndakinin stne atlm. Everardo btn bunlar grnce, hafif ve ksnl
bir gen olduundan, tarikatn yesiymi gibi yaparak evsahibinin kznn m, yoksa baka bir gen kzn
m bilmem yanna yanam, mum sndrlnce de onunla gnah ilemi. Ne yazk ki bir yl akn bir
sre byle davranm. O zaman Everardo iine dt uurumu grm ve o eve, sapknln
ekiciliine kapld iin deil, kzlarn ekiciliine kapld iin gittiini syleyerek onlarn
ayartmalarndan kamay baarm. Onu kovmular. Ama gryorsunuz, sapknlarn yasas ve yaam
byledir - Patarenlerin, Katarlarn, Joachim'cile-rin, her eit Tincilerin. Hem bunda aacak bir ey;
onlar bedenin dirileceine, gnahlarn bedelinin deneceine, cehenneme inanmyorlar; hi ceza
grmeksizin her eyi yapabileceklerini ne sryorlar. Kendilerine catlaroi, yani katksz diyorlar."

"Abbone," dedi William, "siz bu grkemli ve kutsal manastrn yaltlml iinde, dnyann
ktlklerinden uzak yayorsunuz. Kentlerde yaam sandnzdan ok daha karmaktr; hem
biliyorsunuz, yanlgnn da, ktln de dereceleri vardr. Lut, Tan-n'nn gnderdii melekler hakknda
bile kt dnceler besleyen yurttalarndan daha az gnahkrd; Pctros'un ihaneti, Yehuda'-nnkiyle
karlatrldnda solda sfr kalr; gerekten de, biri baland; tekiyse balanmad. Siz Patarenlerlc
Katarlar bir tutuyorsunuz. Patarenler, Kutsal Kilise Ana'nn yasalar erevesinde alkanlklar
dzeltmeye ynelik bir akmd. Onlar her zaman din adamlarnn yaam biimlerini dzeltmeye
almlardr."

"Yrei temiz olmayan papazlardan kutsama istenmemesini ne srerek..."

"Ve yanldlar; ama bu, kuramlarnn tek yanlgsyd. Tanr'-nn yasasn deitirmeyi hibir zaman ne
srmediler..."

178

"Ama Brescia'l Arnaldo'nun yayd Pataren dnce Ro-ma'da iki yz yl akn bir sre nce, krsal
ynlar soylularla kardinallerin evlerini yakmaya itti." '

"Arnaldo belediye bakanlarn reform hareketine ekmeye alt. Onu izlemediler; o da yoksullar ve
dlanmlar arasnda destek buldu. Onun daha az yozlam bir kent arsna iddet ve fkeyle karlk
vermelerinden o sorumlu deildi."

"Kent her zaman yozdur."

"Kent bugn sizin, bizim oban olduumuz, Tanr'nn kullarnn yaadklar yerdir. Zengin din
adamlarnn yoksul ve a insanlara erdem stne vaaz verdikleri bir rezillik yeridir. Palarenlerin
kardklar karklklar bu durumdan domutur. Hznldr Patarenler, ama anlalmaz deildirler.
Katarlar daha bakadr. Onlarnki, kilise retisinin dnda bir Dou sapknldr. Onlara yorulan sular
gerekten ilemi ya da ilemekte olup olmadklarn bilmiyorum. Evlilie kar olduklarn, cehennemi
yadsdklarn biliyorum. lemedikleri birok suun, yalnzca savunduklar (kukusuz iren)
dncelerden tr onlara yklenmi olup olmadn soruyorum kendi kendime."

"Katarlarn Patarenlcre karmadklarn, her ikisinin de yal-. nzca ayn iblise grnmn saysz
yzlerinden ikisi olduklarn m sylyorsunuz?"

"Bu sapknlklarnn birounun, destekledikleri retilerden bamsz olarak, basit insanlar arasnda
baar kazandn, nk bu insanlara baka bir yaam olana sunduklarn sylyorum. Basit
insanlarn ou kez retiler konusunda fazla bir ey bilmediklerini sylyorum. ou zaman basit
insan ynlarnn Katar retisini Patarenlerin retisiyle, bunu da genellikle Tincilerin reti-siylc
kartrdklarn sylyorum. Basit insanlarn yaam, bilgiyle ve bizi bilge klan uyank bir ayrdetme
duygusuyla aydnlatlmamtr, Abbone. Hastalk ve yoksulluk altnda ezilmitir onlarn yaam;
bilgisizlikle dili balanmtr. Biroklar iin bir sapkn gruba katlmak, ou kez kendi umarszlklarn
haykrmann bir baka yoludur. Bir kardinalin evi, din adamlarnn yaamn yetkinle-tirmek iin de
yaklabilir, onun hakknda vaaz verdii cehennemin var olmadna inandklar iin de. Her zaman
yaplan bir eydir bu; nk yeryznde bazan obanlar olduumuz srlerin iin-

179

de yaadklar bir cehennem vardr. Ama siz de ok iyi biliyorsunuz ki, tpk onlarn Bulgar kilisesiyle
rahip Liprando'nun izinden gidenleri birbirinden ayrdedememeleri gibi, imparatorluk makamlar ve
onlar tutanlar da, Tincilerle sapknlar ou kez birbirinden ayramamlardr. mparatorluk yanls
gruplar, dmanlarn yenebilmek iin halk arasnda Katarc eilimleri sk sk yreklendirdiler. Kanmca
iyi etmediler. Ama imdi ayn glerin sk sk, bu gereinden "basit", iin iin kaynayan, tehlikeli
dmanlardan kendilerini kurtarmak iin, bir gruba tekilerin sapknlklarn yklediklerini ve tmn de
atee atp yaktklarn biliyorum. Size yemin ederim, Abbone, erdemli bir yaam sren, yoksulluu ve
erdenlii benimseyen, ama piskoposlara dman olan insanlarn -belki bakalarnn iledikleri, ama
onlarn ilemedikleri- rastge-le cinsel ilikide bulunmak, ecinsellik ve aza alnmaz eylerle sulayarak,
imparatorluun ya da zgr kentlerin hizmetindeki laik makamlara teslim edildiklerini kendi gzlerimle
grdm. Basit insanlar kasaplk hayvan gibidirler; dmana sorun karmaya yaradklar zaman
kullanlrlar, artk ie yaramaz olunca da kurban edilirler."

"Yani," dedi Barahip, ak bir ktlkle, "Fra Dolcino'yla lgn adamlar ve Gherardo Segarelli'yle o
iren katiller, kt Katarlar mydlar, yoksa erdemli Fraticelloar mydlar? Ecinsel Bo-gomiller
miydiler, yoksa Pataren reformcular m? Gerein nerede yattn bana syler misiniz William, siz ki,
sapknlar hakknda, onlardan biri sanlacak kadar ok ey biliyorsunuz?"

"Gerek, hibir yerde deildir bazan," dedi William, hznle.

"Gryor musunuz? Siz bile artk bir sapkn tekinden ayrt edemiyorsunuz. Hi olmazsa benim bir
kuralm var. Sapknlarn, Tann'nm kullarn bir arada tutan dzeni tehlikeye atan kimseler olduklarn
biliyorum. Ve mparator'u destekliyorum; nk bu dzeni benim iin gvence altna alyor. Papa'yla
savayorum; nk tinsel erki, tccarlar ve loncalarla balak ve bu dzeni koruyamayacak olan kent
piskoposlarna veriyor. Biz bu dzeni yllarca koruduk. Sapknlara gelince, onlar iin tek bir kuralm var;
Citeaux Piskoposu Arnald Amaralicus'un, sapknlndan kukulanlan Beziers kenti yurttalarn ne
yapacaklarn kendisine soranlara verdii yantta zetleniyor bu kural: 'Tmn ldrn! Tan-

180

r, kendinden yana olanlar tanr.'"

William gzlerini indirdi, bir sre sustu. Sonra, "Beziers kenti ele geirildi; bizimkiler ne onura, ne
yaa, ne cinse baktlar; yirmi bine yakn insan kltan geirildi. Kyam sona erince kent yamalanp
yakld," dedi.

"Kutsal bir sava da nnde sonunda bir savatr. Belki de bu nedenle kutsal savalar olmamaldr.
Ama neler sylyorum ben? talya'y yakp ykmakta olan Ludwig'in haklarn savunmak iin
bulunuyorum burada. Ben de garip balaklarn oyununa kapldm. Tincilerle imparatorluk arasndaki
balaklk garip; imparatorluun, halkn egemenliini isteyen Marsilio'yla balakl da k. garip.
Dncelerimiz ve geleneklerimiz ylesine farkl olan sizin-'* le benim aramdaki balama da garip.
Ama iki ortak grevimiz var; toplantnn baars ve bir katilin ortaya karlmas. Bar iinde yol
almaya alalm."

Barahip kollarn uzatt. "Bana bar pc verin William Birader. Sizin gibi bilgili bir adamla, ince
tanrbilim ve ahlak sorunlarn sonsuza dek tartabilirdik. Ama Paris'teki statlar gibi tartma zevkine
kaptrmamalyz kendimizi. Haklsnz, nmzde nemli bir grev var; uyum iinde yol almalyz.
Bunlardan sz ediimin nedeni, arada bir ba olduuna inanm, anlyor musunuz? Burada yer alan
cinayetlerle tarikatnza mensup kardelerinizin savlar arasnda olas bir ba - daha dorusu,
bakalarnn kurabilecekleri bir ba. Sizi bunun iin uyardm; Avignon'lularn en kk bir kukuya ya
da sezgiye kaplmalarn bunun iin nlemeliyiz."

"Yce Efendimiz'in, yapacam soruturmann ynn izdiini de dnmemeli miyim? Son olaylarn
rahiplerden birinin gemiteki sapknhyla ilgili karanlk bir ykden kaynaklanm olabileceine mi
inanyorsunuz?"

Barahip, yznde hibir anlatm belirmeksizin William'a bakarak birka saniye sustu. Sonra, "Bu
zc olayn soruturmasn siz yapacaksnz," dedi. "Kukulu olmak, hatta yersiz kukuya kaplmay
bile gze almak sizin hakknz. Ben yalnzca Barahip'im burada. unu da ekleyeyim; rahiplerden birinin
gemiinin yerinde bir kuku yarattm bilseydim, bu zararl otu kendi ellerimle skp atardm. Benim
bildiimi siz de biliyorsunuz. Bilmedikleri-

181

minse, sizin bilgeliiniz sayesinde aydnla kavumas doru olacaktr. Ama ne olursa olsun, her
zaman ve her eyden nce bana bilgi verin." Selam vererek kiliseden kt.

"Olay gittike karmaklayor, sevgili Adso," dedi William karanlk bir yzle. "Biz bir elyazmasnn
ardndan koalm, gereinden ok merakl baz rahiplerin gereinden sert tartmalar, bazlarnn da
gereinden ksnl yaantlaryla ilgilenelim derken, imdi de bambaka bir iz giderek belirginleiyor.
Demek ki kilerci... Kilerciyle birlikte Salvatore denen o garip hayvan da geldi buraya... Ama imdi gidip
dinlenelim, nk btn geceyi uyank geirmeyi tasarladk."

"Demek bu gece kitapla gitmeyi hl tasarlyorsunuz? Bu ilk ipucundan vazgemiyor musunuz?"

"Kesinlikle hayr. Hem iki ayr ipucunun sz konusu olduunu syleyen kim? Sonra u kilerci yks
belki de Barahip'in kukusundan baka bir ey deildir."

Haclar konukevine doru yneldi. Eie varnca durdu ve daha nceki konumasn srdryormu
gibi konutu.

"Aslnda Barahip Adelmo'yla ilgili soruturma yapmam, gen rahipler arasnda salksz bireyler
olduunu dnd zaman istedi benden. Ama imdi, Venantius'un lm baka kukular
uyandrnca, belki de Barahip gizemin anahtarnn kitaplkta olduunu sezinledi; ama orada da
aratrma yaplmasn istemiyor. Bu yzden, dikkatimi Aedificium'dan uzaklatrmak iin kilerciyi ipucu
olarak sunuyor bana..."

"Peki ama, niin istemesin..."

"ok soru sorma. Barahip bana daha en banda kitapln dokunulmazl olduunu syledi. Kendince
hakl nedenleri olsa gerek. Belki o da Adelmo'nun lmyle ilgisi olabileceini dnmedii bir olaya
karmtr da, imdi rezaletin bydnn, kendisini de iine alabileceinin farkna varyordur.
Gerein ortaya kmasn da istemiyor ya da en azndan, benim ortaya karmam istemiyor..."

"yleyse Tanr'nn unuttuu bir yerde yayoruz biz," dedim, tedirgin.

"Sen Tanr'nn kendilerinden raz olduu insanlara rastladn

m hi?" diye sordu William, upuzun boyunun tepesinden bakarak.

Sonra beni dinlemeye gnderdi. Yatama yatarken, babamn beni dnyay dolamaya gndermemesi
gerektii, dnyann sandmdan daha karmak olduu sonucuna vardm. Gereinden ok ey
reniyordum.

"Salva me ab ore leonis1," diye dua ettim uykuya dalarken.

-it

1- (Lat.) Beni aslann azndan koru. (ev)

182

183

kinci Gn GNBATIMINDAN SONRA

Bit ksa blmde yal Alinardo, labirente ve oraya nasl girileceine dair ok ilgin eyler anlatyor.

Uyandmda, neredeyse akam yemei anlar alyordu. Donuk ve sersem gibi hissediyordum
kendimi; nk gndz uykusu bedenin gnah gibidir: Ne denli ok ilenirse, o denli ok istenir. 1
Gene de insan kendini mutsuz hisseder; ayn zamanda hem doy- gun, hem de doymam. William
hcresinde yoktu; ok erkeni kalkt akt. Biraz dolatktan sonra onu Aedificium'a karken f buldum.
Bana yaz salonunda, incelemeyi kald yerden srdr- 1 mek iin Venantius'un masasna yaklamaya
alrken katalogla- I rn sayfalarn evirdiini, rahiplerin almalarna gz attn sy- i ledi. Ama u
ya da bu nedenle, hibiri o ktlar kartrmasn is- temiyormu gibi grnyordu. nce baz deerli
minyatrleri gs- % termek iin Malachi yaklamt yanna. Sonra Benno sudan bahanelerle oyalamt
onu. Daha sonra d*, incelemelerini srdrmek iin eildiinde, Berengar ona yardm nererek
evresinde dnen-meye koyulmutu.

Sonunda Malachi, stadmn Venantius'a ait eylerle ura- J maya ciddi ciddi niyetli olduunu
grnce, lnn ktlarn kartrmadan nce Barahip'in iznini almasnn iyi olacan apak
sylemiti ona; kendisi bile, ktphaneci olduu halde, disipline duyduu saygdan tr ktlara
bakmaktan kanmt; hem Wil-liam'n kendisinden istedii gibi, hi kimse yaklamamt o masaya;
Barahip'in buyruu olmakszn da yaklaamayacakt. William Barahip'in kendisine tm manastrda
inceleme yapmak iin izin vermi olduunu belirtmiti; bunun zerine Malachi, iinde pek de ktlk
olmad sylenemeyecek bir sesle, Barahip'in yaz salonunda ya da Tanr korusun, kitaplkta da
diledii gibi dolamas-

184

na da izin verip vermediini sormutu ona. William Venantius'un ktlar evresindeki btn bu
davranlarn ve korkularn, onlarn ne olduklarna bakma isteini doal olarak artrsa da, Malac-hi'ye
kar bir g gsterisine girimenin sras olmadn anlamt. Ama o gece, nasl olacam hl
bilmemekle birlikte, oraya geri dnmeyi ylesine aklna koymutu ki, olay karmamaya karar vermiti.
Bununla birlikte, eer gerei renme susuzluundan kaynaklanmasayd, fazlasyla inat, belki de
knanacak alma dnceleri besliyordu iinde.

Yemek salonuna girmeden nce, akam serinliinde uyku bulutlarn datmak iin dehlizde kk bir
gezinti daha yaptk. De-k rin dnceye dalm birka rahip hl orada dolayordu. Dehli-zin ald
bahede, iyiden iyiye gten dm, kilisede dua ettii zamanlar dnda gnn byk bir blmn
aalar arasnda geiren Grottaferrata'l yal m yal Alinardo'yu farkettik. Souu duymuyormu gibi
sundurmann d ksmnda oturuyordu.

William ona birka merhaba szc syledi; yal adam birisinin kendisine ilgi duymasna sevinmi
gibiydi.

"Dingin bir gn," dedi William.

"Tanr'ya kr," diye yantlad yal adam.

"Cennet dingin, ama yeryz karanlk. Venantius'u iyi tanr mydnz?"

"Venantius kim?" dedi yal adam. Sonra gzlerinde bir k yand. "Ha, u len delikanl. Hayvan
manastrda dolayor..."

"Hangi hayvan?"

"Denizden gelen koca hayvan... Yedi bal, on boynuzlu; on boynuzunda on ta, balarnda kfr
szc. Parsa benzeyen bir hayvan, ayaklar aynnkilere, az bir aslann azna benziyor... Onu
grdm ben."

"Nerede grdnz? Kitaplkta m?"

"Kitaplkta m? Niin? Yllar, var ki yaz salonuna gitmiyorum, kitapl da hi grmedim. Kitapla
kimse girmez. Kitapla girenleri tandm ben..."

"Kimi, Malachi'yi mi, Berengar' m?"

"Yok, hayr..." diye gld yal adam, keyifli bir sesle. "Eskisi-pi. Malachi'den nceki ktphaneciyi,
yllarca nce..." : "Kimdi o?"

v 185

"Anmsamyorum, Malachi daha genken ld o. Malachi'-nin stadndan nce gelen de; gen
ktphaneci yardmcsyd; ben de gentim o zaman... Ama kitapla hi admm atmadm. Labirent..."

"Kitaplk m, Labirent?"

"Hunc mundum tipice laberinthus denotat ille1," dedi tane tane, dalgn, yal adam. "Intranti largus,
redeunti sed nimis artus2. Kitaplk kocaman bir labirenttir. Dnya labirentinin simgesi iine girersin,
ama dar kp kamayacan bilmezsin. Herkl tapnann stunlarndan ieri girmemeli..."

"Aedificium'un kaplar kilitliyken kitapla nasl girildiini bilmiyorsunuz, demek?"

"A, biliyorum," diye gld yal adam, "biroklar bilir bunu. Kemik mezarlndan geersin. Kemik
mezarlndan geebilirsin, ama kemik mezarlndan gemek istemezsin. l rahipler nbet tutarlar."

"Nbet tutan l rahipler, geceleri ellerinde mumla kitaplkta dolaanlar olmasn?"

"Mumlar m?" Yal adam arm grnyordu. "Hi byle bir ey duymadm. l rahipler kemik
mezarlnda durur. Kemikler yava yava mezarlktan dp orada toplanarak girii kapatr. Sen hi
apeldeki kemik mezarlna alan suna grmedin mi?"

"Kilisenin kanadn atktan sonra, soldan nc, deil mi?"

"nc m? Belki de. Sunak tamda bin iskelet oyulmu olan. Sadan drdnc kafatas: Gzlerine
bas... kendini kemik mezarlnda bulursun. Ama sakn gitme oraya; ben hi gitmedim. Barahip kzar
sonra."

"Peki, hayvan? Hayvan nerede grdn?"

"Hayvan m? Ha, Deccal'... Neredeyse gelir, bin yl doldu; bekliyoruz onu..."

"Bin yl dolal yz yl geti, ama gelmedi..."

"Deccal bin yl dolunca gelmez. Bin yl dolunca, dorularn egemenlii balar; sonra dorulan artmak
iin Deccal gelir; sonra da son sava olacak...

1. (Lat.) Bu dnya tipik bir labirent gibidir. (ev.)

2. Girii kolay, k etindir. (ev.)

186

"Ama dorular bin yl hkm srecekler," dedi William. "Ya sa'nn lmnden birinci bin yln sonuna
dek egemen oldular, ki DeccaFn o zaman gelmesi gerekirdi, ya da daha egemenlik srmediler,
Deccal'n gelmesi de daha ok uzak."

"Bin yl, sa'nn lmnden deil, Konstantinus'un bandan balayarak hesaplanr. Bin yl imdi
oldu..."

"Dorularn egemenlii imdi sona m eriyor yani?"

"Bilmiyorum, artk bilmiyorum.. Yorgunum. Hesaplamak g. Liebana'dan Tanr raz olsun, o hesaplad;
Jorge'ye sor, o gentir, daha iyi anmsar... Ama vakit doldu. Yedi borazan iitmedin mi?"

"Yedi borazan m, niin?"

"teki olann, minyatrcnn nasl ldn iitmedin mi? Birinci melek ilk borazana fledi ve kanla
kark is ve ate kt. kinci melek ikinci borazana fledi ve denizin te biri kana dnt... kinci
olan kan denizinde boulmad m? nc borazan bekle! Denizdeki canllarn te biri lecek. Tanr
bizi cezalandryor. Manastr kuatan tm dnyaya sapknlk bulat; sylediklerine gre, Roma tahtnda
sapk bir Papa oturuyormu; kutsal ek- meklc by yapyor, sonra da onunla murana balklarn
besliyor-mu... imizden birisi de yasa inedi, labirentin mhrn krd../'

"Kim syledi bunu sana?"

"ittim. Herkes manastra gnahn girdiini fsldyor. Hi nohut var m sende?"

Bana yneltilmi olan bu soru artt beni. "Hayr, bende nohut yok," dedim, akn,

"Gelecek sefer biraz nohut gelir bana. Yumuayncaya dek azmda tutuyorum onlar; disiz azm
gryor musun? Tkrk salglamaya yaryor; aqua fons vitae1. Yarn nohut getirecek misin bana?"

"Yarn size nohut getireceim," dedim. Ama yal adam uyuyakalmt. Yanndan ayrlp yemekhaneye
gittik.

"Ne demek istedi sizce?" diye sordum stadma.

"Kutsal bin yl lgnl houna gidiyor. Szlerinin hangisi

1. (Lat.) Su yaamn kaynadr. (ev.)

187

doru, hangisi yanl, ayrdetmek g. Ama Aedificium'a nasl girilecei konusunda bize ipucu verdiine
inanyorum; dn Malachi'-nin kt apeli grcjm. Gerekten de tatan bir sunak var orada, altlna
kafatas kabartmalar yaplm; bu gece deneyeceiz bakalm."

188

kinci Gn AKAM

William 'la Adso Aedificium'a giriyorlar; gizemli bir ziyaretiyle karlayorlar; stnde bysel imler
olan gizli bir mesaj buluyorlar; bulunur bulunmaz kaybolan bir de kitap; bu blm izleyen birok
blmde aranacak, h ama bulunamayacaktr; William'in deerli merceklerinin alnmas, olaylarn
sonuncusu deildir.

Akam yemei neesiz ve sessiz geti. Venantius'un ls bu-lunal on iki saati biraz gemiti. Herkes
onun masada bo kalan yerine kaamak bir bakla bakyordu. Akam duas vakti gelince koro yerine
doru yryen alay, bir cenaze alayna benziyordu. Treni nefte, nc suna gzetleyerek izledik.
Ik azd, bu yzden Malachi yerine gitmek zere karanlktan syrlnca, nereden geldiini tam olarak
anlayamadk. Ne olur ne olmaz diye glgeye ekildik: yan nefte saklandk. Giysimin altnda, yemek
srasnda mutfaktan ardm lamba vard. Daha sonra, btn gece yanan , byk bronz ayaktan
yakacaktk onu. Yeni bir fitille oka ya da bulmutum. Uzun sre mz olacakt.

Az sonra girieceimiz serven beni ylesine heyecanlandryordu ki, duaya dikkatimi veremiyordum;
sona erdiinin neredeyse farkna bile varamadm. Rahipler kukuletalarn yzlerine ektiler ve
hcrelerine gitmek zere sraya girip sessizce dar ktlar. amdann parltsyla aydnlanan kilise
bombo kald.

"imdi," dedi William, "i bana."

nc apele yaklatk; sunan altl gerekten bir kemik mezarln andryordu; bir kaval kemii
yn stne konmu, hayranlk uyandran bir kabartma iinde grnen gzkurlar, bo ve derin bir
dizi kafatas bakanlarn yreini korkuyla dolduru-yordu. William, Alinardo'dan iitmi olduu szckleri
alak sesle yineledi (sadan drdnc kafatas, gzlerine bas). Parmaklarn

" . 189

o etsiz yzn gzukurlarna soktu; hemen bouk bir gcrt iittik. Sunak kmldad, gizli bir eksenin
evresinde dnerek karanlk bir akl belli belirsiz gsterdi. Lambam kaldrp k tutunca birka nemli
basamak setik. Kapy ardmzdan kapatp kapatmama-y aramzda tarttktan sonra aa inmeye
karar verdik. Kapatmamak daha iyi, dedi William, sonra ap aamayacamz bilmiyorduk. Grnmek
tehlikesine gelince, o saatte ayn dzenei kullanarak biri kagelirse, ieri nasl girileceini biliyor
demekti; kapal bir geit engellemeyecekti onu. On basamaktan fazla indik; iki yannda daha sonra
birok lahitte greceim birka yatay niin bulunduu bir koridora ktk. Bir kemik mezarlna ilk kez
giriyordum; bu yzden ok korkuyordum. Rahiplerin kemikleri yzyllar boyunca topraktan kazlp
karlm, gvdelerinin biimleri bozulmakszn nilere ylmt. Baz nilerde yalnzca kk kemikler,
bazlarnda da yalnzca kafataslan vard; yuvarlanmamalar iin bir eit piramit biiminde dzgnce
yerletirilmilerdi; gerekten rktc bir grnmleri vard. zellikle, yrdke lambann yaratt
glge oyunlarndan lr. Bir nite yalnzca eller grdm, birbirine dolanm l parmaklaryla iice
gemi Bir sr el. Bir an, bu ller evinde bir canlnn varln sezinledim; bir lk koyverdim; bir
gcrt ve karanlkta hzl bir devinim.

"Fareler," dedi William, beni rahatlamak iin.

"Burada fare ne gezer?"

"Buradan geiyorlar, tpk bizim gibi; nk kemik mezarl Aedificium'a, dolaysyla da mutfaa
alyor. Sonra da kitaplktaki gzel kitaplara. imdi anlyorsun Malachi'nin yznn neden yle ask
olduunu. Grevi gerei gnde iki kez geliyor buraya: bir sabah, bir de akam. Dorusu, hi de glecek
hali yok."

"Peki ama, ncil niin sa'nn gldn sylemiyor hi?" diye sordum hi iliii yokken.

"Bir sr insan sa'nn glp glmediini sormutur kendi kendine. Beni pek ilgilendirmiyor bu sorun.
Kanmca hibir zaman glmedi o; nk Tanr'nn olunun olmas gerektii gibi, her eyi bilen birisi
olarak, biz Hristiyanlarn nasl davranacamz biliyordu. te geldik."

Gerekten de, Tanr'ya kr, koridor sona eriyordu; basamaklar yeniden balad. Bu basamaklardan
kp da demir kapl

190

ahap kapy iter itmez, kendimizi mutfak bacasnn arkasnda, yaz salonuna kan sarmal merdivenin
tam altnda bulduk. Yukar karken, st katta bir grlt iitir gibi olduk.

Bir an sessiz durduk; sonra, "Olamaz. Bizden nce hi kimse girmedi ieri..." dedim.

"Aedificium'a girmenin tek yolunun bu olduunu varsayarsak. Gemi yzyllarda buras bir kaleymi;
bu nedenle, bizim bildiimizden daha ok gizli kaplar olmal. Yava yava kalm. Ama seim ansmz
ok az. Lambay sndrrsek gittiimiz yeri gremeyiz; yank brakrsak yukardaki her kimse onu
korkuturuz. Tek umudumuz eer yukarda biri varsa, bizden daha ok korkma-i s."

Gney kulesinden karak yaz salonuna vardk. Venanti-us'un masas tam kardayd. Salon ylesine
bykt ki, yrdke bir seferinde duvarn ancak birka metrelik bir blmn aydnlatyorduk.
Umudumuz, avluda, pencereden k szdn grecek birinin bulunmamasyd. Masada her ey yerli
yerinde grnyordu, ama William hemen alt raftaki sayfalar incelemek iin eildi; d krklyla bir
lk att.

"Bir ey mi eksik?" diye sordum.

"Bugn burada iki kitap grmtm, biri Yunanca'yd. Yok. Biri alm onu, hem de byk bir tella;
nk sayfalardan biri buraya, yere dm."

' "Ama masa gzaltnda tutuluyordu..."

"Elbette. Belki birisi az nce ald onu. Belki de hl buradadr." Glgelere doru dnd, sesi stunlar
arasnda yankland: "E-er buradaysan, kendini koru!" Bu bana iyi bir fikir gibi grnd. William'in
daha nce syledii gibi, bizi korkutan birinin ayn zamanda bizden daha ok korkmas her zaman daha
iyidir.

William masann altnda bulduu sayfay yere koydu, yzn ona yaklatrd. Ona k tutmam istedi
benden. Lambay yaklatrdm; yars bo, yars biraz glkle tanyabildiim minicik harflerle kapl bir
sayfa grdm.

"Yunanca m?" diye sordum.

"Evet, ama iyi anlayamyorum." Biniinin altndan merceklerini kard, burnunun stne salamca
yerletirdi, sonra yzn kda daha ok yaklatrd.

191

"Yunanca; ok kk harflerle yazlm; ok da dzensiz. Merceklerle bile zor okuyabiliyorum. Daha
ok k gerek. Biraz daha yaklasana..."

Parmen kdn alp yzne doru yaklatrmt; arkasna geip lambay bann stnde yksekte
tutacak yerde, budala gibi, onun tam nnde durdum. Bana yana ekilmemi syledi; dediini yaparken,
alev kdn arkasn dalad. William beni itip elyaz-masn yakmak m istediimi sordu; sonra bir nlem
kt azndan. Sayfann st blmnde, sar-kahverengi, ne olduu belirsiz iaretlerin belirdiini ak
seik grdm. William lambay elimden alp kdn arkasna, alevi, parmenin yzeyine olduka
yaklatrarak tuttu; tututurmadan stt. Lambay kmldattka, alevin ucundan ykselen duman
kdn nyzn karartrken, ak kt stnde sanki grnmez bir el, "Mane, Tekel, Fares," diye yaz-
yormuasina baz iaretlerin birer birer belirdiini grdm; iaretler, ruh ararak by yapanlarn
alfabesinden baka hibir alfabeye benzemiyordu.

"Olacak ey deil!" dedi William. "Gittike daha ilgin oluyor!" evresine baknd: "Ama bu buluumuzu
esrarengiz konuumuzun hilelerinden rak tutmalyz; eer hl buradaysa..." Merceklerini karp
masann slne koydu, sonra parmeni zenle yuvarlayp biniinin iine saklad. Mucizeden baka bir
ey olmayan bu olaylar dizisinin hl aknl altnda, stadmdan daha baka aklamalarda
bulunmasn tam isteyecekken, birden kuru bir ses dikkatimizi ekti. Dou ynndeki, kitapla kan
merdivenin dibinden geliyordu ses.

"Adammz burada! Yakala onu!" diye bard William; o yne doru atldk. O daha hzl, bense elimde
lamba olduundan daha yava. Aya taklp den birinin grltsn iittim. Kotum, William'i
basamaklarn dibinde, cildi maden kabaralarla pekitirilmi kocaman bir kitab incelerken buldum. Ayn
anda, geldiimiz ynden bir baka grlt daha iittik, "Ne aptalm ben!" diye bard William. "abuk!
Venantius'un masasna!"

Anlamtm: Birisi, arkamzdaki glgelerin iinden, bizi korkutup karmak iin kitab atmt.

William bir kez daha benden hzl davranp benden nce masaya ulat. Ardndan giderken, stunlarn
arkasndan kaan bir

192

glgenin bat kulesi merdiveninden ktn grdm.

Bir sava heyecanna kapldm; lambay William'in eline tututurarak kaan inmi olduu
basamaklara doru krlemesine atldm. O anda kendimi cehennem alaylaryla savaan sa'nn bir eri
gibi hissediyor, kaa ele geirip stadma teslim etmek isteiyle yanyordum. Sarmal merdivenden,
neredeyse biniimin eteklerine dolanarak yuvarlanrcasma indim; ayn anda -bir anlk bir dnceydi
bu- dmanmn da ayn engelle kar karya olduu dncesiyle avuttum kendimi. stelik, eer
kitab almsa, elleri de dolu olacakt. Ekmek frnnn arkasndan dalarcasna mutfaa girdim; girii belli
belirsiz aydnlatan yldzl gecenin nda, ardca- dtm glgenin yemekhanenin kapsndan
szlp kapy ar-1 *'dmdan ektiini grdm. Kapya doru atldm, amak iin birka saniye uratm,
ieri girdim; evreme bakndm, ama hi kimseyi gremedim. D kap hl srglyd. Dnp baktm.
Glge ve sessizlik. Mutfaktan doru bir n yaklatn grdm, bir duvara yaslandm. ki oda
arasndaki geidin eiinde, bir lamba nn aydnlatt bir adam belirdi. Bardm. William'di.

"Kimse yok mu? Tahmin etmitim. Kapdan kmad. Kemik mezarlnn geidinden gemedi, deil
mi?"

"Hayr, buradan kt, ama nereden ktn bilmiyorum!"

"Sana sylemitim: Baka geitler de var; onlar aramamzn hibir yarar yok. Belki de adammz u
anda uzak bir yerden dar kyordur. Merceklerim de onunla birlikte."

''Mercekleriniz mi?"

"Evet. Arkadam/, sayfay elimden alamad, ama alik davranp koarak yanmdan geerken
merceklerimi masann stnden kapt."

"Niin?"

"nk hi de aptal deil. Benim bu notlardan sz ettiimi duydu, onlarn nemli olduklarn anlad,
mercekler olmadan onlar zemeyeceimi tahmin etti, gvenip bakasna gstermeyeceimi de
kesinlikle biliyor. Gerekten, notlar ha elimde olmu, ha olmam hi farketmez imdi."

"Peki ama merceklerinizi ne biliyordu?"

"Hadi, hadi, dn akam camc ustasna szn ettiimiz bir yana, bu sabah Venantius'un ktlarn
incelemek iin gzme

Gln Ad

193/13

takmtm onlar. Bu yzden, o nesnelerin ne deerli olduunu birok kimse bilebilir. Gerekten de,
onlarsz normal bir elyazmasn okuyabilirim, ama bunu okuyamam," gizemli parmeni yeniden at,
"Yunanca yazl blm ok kk harflerle yazlm, st blm de hi ak seik deil..."

Alevin ssnda bysel imler gibi grnen gizemli iaretleri gsterdi bana: "Venantius nemli bir gizi
saklamak istiyordu; bunun iin de iz brakmadan yazan, ama stlnca yeniden ortaya kan bir
mrekkep kullanm. Ya da limon suyu. Ama ne kullandn bilmediimden, iaretler de yeniden yok
olabilecei iin, senin gzlerin daha iyi grr, abuk onlar alabildiince aynen kopya et; biraz da byk
olsun." Kopya ettiim eyin ne olduunu bilmeden dediini yaptm. Gerekten de byy andran drt
be di-zelik bir diziydi; gzlerimin nndeki bilmece hakknda okura bir fikir verebilmek iin yalnzca ilk
iaretleri yazyorum buraya:

Bitirince, William, ne yazk ki mercekleri olmadndan, levhay burnundan biraz uzakta tutarak bakt.
"Hi kuku yok, zlmesi gereken gizli bir alfabe bu," dedi. "aretler kt izilmi, belki sen daha da
kt kopya ettin, ama kesinlikle bir bur alfabesi bu. Gryor musun? Birinci dizede..." -sayfay biraz
daha kendinden uzaklatrd ve gzlerini odaklatrmak iin byk bir abayla kst- "Yay, Gne,
Merkr, Akrep..."

"Ne anlama geliyor bunlar?"

"Venantius saf olsayd, en yaygn bur alfabesini kullanrd: A eittir Gne, B eittir Zeus... O zaman
ilk dize yle olurdu... unu bizim alfabemizle yazmaya al: RAIQASVL..." Durdu. "Hayr, hibir
anlam yok bunun; hem Venantius saf deildi. Alfabeyi baka bir anahtara gre yeniden dzenlemi.
Bunu zmeliyim."

"zlebilir mi?" diye sordum hayranlkla.

"Evet, eer Araplarn biliminden biraz anlarsan. ifrebilim kitaplarnn en iyileri kfir bilim adamlarnn
yaptlardr; Oxford'da birkan okutabildim. Bacon, bilgi elde etmenin yolunun dil bilmekten getiini
sylemekte haklyd. Ebubekir Ahmed bin Ali bin Vaiyye en-Nebati, yzyllarca nce, Kendini Bilime
Adamla-

1 o'

nn Eski Yazlarn Bilmecelerini zmeye Duyduklar lgnca stekle lgili Kitap diye bir kitap yazd ve
bysel ilemlerde olduu kadar, gizemli alfabeler dzenlemek ya da zmekte, ordular ya da bir kralla
elileri arasnda haberlemede yararl birok kural ortaya att. Olduka basit bir dizi dzenlemeler
sralayan baka Arapa kitaplar da grdm. rnein, bir harfin yerine baka bir harf koyabilirsin, bir
szc tersinden yazabilirsin, szcn yalnzca her iki harfinden birini alarak harfleri tersine
sralayabilirsin, batan balayarak burada olduu gibi harflerin yerine bur iaretleri koyar, gizli harflere
saysal deerlerini verirsin; sonra da saylan baka bir alfabeye gre baka harflere dntrebilirsin..."
^ "Peki, Venantius buz dizgelerin hangisini kullanm olabilir?" ' "Tmn de denememiz gerekecek;
bakalarn da. Ama bir mesajn ifresini zmenin ilk kural, ne anlama geldiini tahmin etmektir."

"Ama o zaman zmeye gerek kalmaz ki!" diye gldm.

"Pek de yle deil. Mesajn ilk olas szckleri stne varsaymlar kurulabilir; sonra da, bunlardan
kardn kuraln, metnin geri kalanna uyup uymadna bakarsn. rnein, burada Venantius, finis
Africae'yi zmlemenin anahtarm kesinlikle kaydetmitir. Mesajn bununla ilgili olduunu dnrsem,
birden bir r uyum aydnlatr beni... Harfleri deil, iaretlerin saylarm dikkate alarak, ilk szce
bakmaya al... IIIIIIII IHI IIIIII... imdi de bunlar, her biri en az iki iaretten oluan hecelere
ayrmaya al; yksek sesle oku: la-la-la la-la la-la-la... Aklna bir ey gelmiyor mu?"

"Hayr."

"Benimkine geliyor. Secretutn finis Africae'... Ama eer bu doruysa, o zaman son szcn birinci ve
altnc harfleri ayn olmal; gerekten de yle: terra2 szcnn simgesi iki kez geiyor bu szckte.
lk szcn irk harfi olan S harfi de, ikinci szcn son harfiyle ayn olmal: te, Vergine'nin3 iareti
de yineleniyor. Belki de doru ipucu budur. Ama bir dizi rastlant da sz konusu olabilir. Bu iletiimin
kuraln bulmak iin...

"Nerede bulmak iin?"

1. (Lat.) Afrika'nn sonunun gizi. (ev.) 2. Yeryz. (ev.) 3. Baak burcu. (ev.)

195

"Kafamzda. cat etmeliyiz onu. Sonra da doru olup olmadna bakmalyz. Ama bu snamalar btn
bir gnm alabilir: Daha uzun sremez, nk -bunu unutma- biraz sabrla zlemeyecek hibir gizli
dil yoktur. Ama imdi zaman yitiriyoruz; oysa kitapla gitmek istiyoruz. zellikle de, mercekler
olmadan mesajn ikinci blmn hibir zaman okuyamayacam iin; sen de yardm edemezsin bana,
senin gzlerin iin bu iaretler..."

"Graecum est, non legitur,"1 diye tamamladm cmleyi alakgnlllkle.

"Tastamam, gryorsun, Bacon'un hakk varm. al! Ama cesaretimiz krlmasn. Parmeni ve senin
notlarn kaldralm, kitapla kalm. nk, bu gece, yedi kat yerin dibi bile durduramaz bizi."

Ha kardm. "Peki ama, bizden nce kim gelmi olabilir buraya? Benno mu?"

"Benno Venantius'un ktlar arasnda ne olduunu renmek iin yanp tutuuyordu, ama bize
bylesine kt bir oyun oynamaya niyeti varm gibi grnmyordu. Aslnda bizimle bir anlama
yapmay nermiti; hem sonra gece vakti Aedificium'a girecek yreklilii yokmu, gibi geldi bana."

"yleyse Bcrengar? Ya da Malachi?"

"Berengar bana bu tr ileri yapabilecek yreklilikte biri gibi grnyor. Asunda kitaplktan o da
sorumlu; kitapla ilikin bir gize ihanet ettii iin yrek e/inci dfyuyor; Venantius'un o kitab alm
olduuna inanyor, belki de onu yeniden yerine koymak isliyordu. Yukar kmay baaramad, imdi
kitab bir yerde saklyor; Tanr yardm ederse, yerine koymaya alrken sust yakalayabiliriz onu."

"Ama Malachi de ayn nedenlerden tr, ayn istei duyabilir."

"Sanmam. Malachi'nin, Aedificium'u kilitlemek iin yalnz kaldnda Venantius'un masasn kartrmak
iin bol bol vakti vard. ok iyi biliyordum bunj, ama nlemem olanakszd. imdi bunu yapmadn
biliyoruz. ' lem iyi dnlrse Malachi'nin, Venantius'un kitapla girdiini ve oradan gizlice bir ey
aldn bil-

1. Yunanca gibidir, okunmaz. (ev.)

196

diinden kukulanmak iin hibir neden yok. Oysa Berengar ve Benno bunu biliyorlar; sen ve ben de
biliyoruz. Adelmo'nun itirafndan sonra Jorge de bilebilir; ama sarmal merdivenden bylesine frtna gibi
inen adam o deildi kukusuz..."

"yleyse ya Berengar ya da Benno..."

"Peki ama niin Tivoli'li Pacifco ya da bugn burada grdmz teki rahiplerden biri deil? Ya da
camlarm bilen camc Nicola? Ya da kimbilir hangi amala geceleri ortalkta dolap durduunu
syledikleri u garip Salvatore? Benno'nun aklamalar bizi tek bir dorultuya yneltti diye,
kukulanacak kimselerin alann daraltmamalyz; belki de Benno bizi yanltmak istemitir." J| "Ama
size itenlikli gibi grnd."

"Elbette. Ama unutma, iyi bir sorgucunun ilk grevi, nce kendisine itenlikli gibi grnenlerden
kukulanmaktr."

"Sorguculuk tatsz bir i."

"Ben de bunun iin vazgetim ya. imdi grdn gibi, yeniden balamak zorundaym. Hadi, imdi
doru kitapla."

197

kinci Gn GECE

Sonunda William 'la Adso labirente giriyorlar; garip

grntler gnyorlar ve labirentlerde olduu gibi

kaybohtyoriar.

*

Lambay nde, yksekte tutarak, bu kez yasak kata kan dou merdiveninden yeniden yaz salonuna
ktk. Alinardo'nun labirent konusunda sylediklerini dnerek korkun eyler bekliyordum.

Girmememiz gereken yere girdiimizde, kendimi katn teki yerlerinde olduu gibi, youn bir
havaszlk ya da kf kokusunun egemen olduu, yedi duvarl pek byk saylmayacak, pencercsiz bir
salonda bulunca ardm. Korkacak hibir ey yoktu.

Sylediim gibi salonun yedi duvar vard, ama bunlarn yalnzca drdnde duvara gml iki kk
stun arasnda, yuvarlak bir kemerin evreledii olduka geni bir aklk, bir geit vard. Penceresiz
duvarlara dzenli bir biimclc yerletirilmi, kitaplarda ve her rafta, stne numara yazl bir etiket
vard; bunlarn katalogda grdmz numaralarn ayn olduu akt. Odann ortasnda, st gene
kitaplarla dolu bir masa. Btn kitaplarn stn ok ince bir toz tabakas brmt; kitaplarn
tozunun belli aralklarla alndnn belirtisi. Yerde de toz, moz yoktu. Kaplarn birinin kemeri stnde,
Apocalypsis les Chrisli1 yazl, duvara izilmi byk bir erit vard. Harfler eski ama silinmemiti.
Daha sonra teki odalarda da bu eritlerin, kilise fresklerinde olduu gibi gerekte olduka derin bir
biimde taa oyulmu, sonra oyuklarn boyayla doldurulmu olduklarn grdk.

Aklklarn birinden getik. Kendimizi cam yerine al taba-

1. (Lat.) sa Mesih'in Vahiy'i. (ev.) 198

'i i

kalan olan tek pencereli, iki duvar ve az nce iinden getiimiz oda gibi bir geidi olan baka bir
odada bulduk. Oradan, gene iki duvar kr, biri tek pencereli ve karmzda bir kaps daha olan baka
bir odaya geiliyordu. ki odada da, birinci odada grdmze benzer, ama stlerine baka szckler
yazl iki erit vard. Birinci odannkinde Super thronos viginti quatiior,1 ikincisininkin-deyse Nornen illi
mors2 yazlyd. Bunun dnda, kitapla girdiimiz birinci odadan daha kk olmakla birlikte
(gerekte, o yedigen, bu iki odaysa drtgen biimindeydi), bu iki odann eyas da aynyd: kitaplarla
dolu dolaplar, ortada bir masa. nc odaya girdik. Burada kitap ve st yazl erit yoktu.
Pencerenin altnda ta bir sunak vard. Biri ieri girdiimiz, biri daha nce grdmz begen
odaya alan, ncsyse bizi yeni bir odaya karan kap vard. Bu yeni oda teki odalar
andryordu; yalnz eridin stnde Obscurats est sol et ae3 yazlyd. Buradan da baka bir odaya
geiliyordu; bu odann eridi stnde Facta est grando et igis4 yazlyd; baka kaps yoktu bu odann;
daha dorusu, bu odaya girince insan daha ileriye gidemiyordu; . geri dnmek zorundayd.

"imdi dnelim," dedi William. "Her birinin bir penceresi olan drtgen ya da belli belirsiz gen
biiminde be oda; bu odalar, merdivenle klan, penceresiz begen bir odaya alyor. Bana basit
grnyor. Dou kulesinin iindeyiz; her kulenin dardan baklnca be penceresi ve be duvar
grlyor. Hesap tutuyor. Bo oda douya, kilisenin koro yeriyle ayn yne bakan oda. Tanskmndc
gne suna aydnlatyor; bu bana doru ve kutsal grnyor. Tek zekice dnce u al levhalarm
gibi geliyor bana. Gndzleri gzel bir k szdryor ieri, geceleriyse ay-n bile geirmiyor. Sonra
byk bir labirent de deil. imdi begen odann iki kaps nereye alyor, bakalm. Sanyorum
ynmz kolayca bulacaz."

stadm yanlyordu; kitapl yapanlar sandmzdan da ye-tenekliymiler. Ne olduunu
nasl aklayacam bilmiyorum,

1. Tahtalarn stnde yirmi drt (kii).

2. Onun ad lm.

3. Gne ve hava kararm.

4. Frtna ve ate oldu.

199

ama kuleden knca odalarn dzeni daha ok kart. Kimi odalarn iki, kimilerinin kaps vard, tm
odalarn birer penceresi vard; pencereli bir odadan kp Aedificium'un iine doru yrdmz
sanarak girdiimiz odalarn da bir penceresi vard. Her odada hep ayn dolaplar ve masa bulunuyordu;
dzenli bir biimde yerletirilmi ciltlerin tm de birbirinin ayn grnyor, iinde bulunduumuz yeri
bir gz atta tanmamza yardmc olmuyordu, kukusuz. eritlere bakarak ynmz bulmaya altk.
Bir kez in diebs Mis' yazl bir odadan getik; birka kez dolandktan sonra, gene oraya dnmz gibi
geldi bize. Ama pencerenin karsndaki kapnn, Primogenitus mortuonnv yazl bir odaya aldn
anmsadk; oysa imdi gene, Apocalypis les Christi yazl bir erit vard karmzda; az nce getiimiz
begen salon deildi buras. Bu durumda, eritlerin ara ara, baka baka odalarda yinelendiine
inandk. Birbirine bitiik Apocalypsis'li iki oda bulduk; onlardan hemen sonra da, Cecidit de coelo stclla
magna'l* bir baka oda.

eritlerin stndeki yazlarn nereden kaynakland akt; Yuhanna ncil'inden alnm ayetlerdi
bunlar; ama ne niin duvara boyayla yazldklar, ne de hangi manta gre dzenlendikleri aka
anlalabiliyordu. Aralarnda ok deil, birkann siyah yerine krmzya boyanm olduklarn farkedince
aknlmz daha da artt.

Bir an geldi ki, kendimizi ilk girdiimiz yedigen salonda bulduk (bu oda, merdiven az orada
bulunduu iin tannabiliyordu); saa doru yryerek bir odadan tekine dorudan gemeye altk.
odadan getikten sonra kr bir duvarla yzyze geldik. ki k olan bir nceki odaya geri dndk;
daha nce gemediimiz kapdan geip baka bir odaya girdik ve kendimizi gene ilk nce girdiimiz
yedigen salonda bulduk.

"Geri dndmz en son odann ad neydi?" diye sordu William.

Belleimi zorladm: "Equus albs."4

1. (Lat.) O gnlerde. (ev.)

2. llerin ilk dirilenleri.

3. Gkten byk bir yldz dt.

4. Beyaz at. (ev.)

200

"yi, imdi gene onu bulalm." Bu kolay oldu. Oradan, insan geldii yoldan geri dnmek istemiyorsa,
Gratia vobis et pax1 denen odadan baka geilecek yer yoktu; oradan, sada, bizi geri gtrmeyecek
yeni bir geit bulduk gibi geldi bize. Sonunda, bir kez daha in diebs illis'i ve Primogenitus mortuontm'u
bulduk (az nce grdmz odalar myd bunlar?), ama en sonunda, daha nce grmediimizi
sandmz bir odaya vardk: Terlia pars terme combusta est2. Ama o noktada, dou kulesine gre
nerede bulunduumuzu artk bilmiyorduk.

Lambay nmde tutarak, bundan sonraki odalara daldm, prktc boyutlarda bir dev, gvdesi tpk
bir hortlanki gibi dallanarak, uzayp ksalarak bana doru geldi.

"Bir eytan!" diye bardm; birden dnp kendimi Willi-am'n kollarna atarken az kalsn lambay
dryordum. William elimden lambay alp beni yana doru iterek, bana yce bir davran gibi
grnen bir kararllkla ileri doru yrd. O da bir ey grm olmalyd; nk birden durdu. Sonra
gene ne doru yryp kaldrd. Katla katla glmeye balad.

"Amma da saflk. Bir ayna bu!"

"Ayna m?"

- "Evet, benim yiit savam. Az nce yaz salonunda, gerek bir dmann stne ylesine
yreklilikle alldn da, imdi kendi grntnden mi korkuyorsun? Kendi grntn sana daha
bytlm ve arptlm olarak yanstan bir ayna bu."

Elimden tutup beni oda kapsnn karsndaki duvarn nne gtrd. Lambann imdi daha iyi
aydnlatt oluklu cam bir levha stnde, ikimizin, kabaca biimleri bozulmu, yaklap uzaklatka
biimi ve ykseklii deien yanslarmz grdm.

"Optikle ilgili bir kitap okumalsn," dedi William, elenerek. "Kitapl kuranlar hi kukusuz okumular!
En iyileri Araplarn-ki. El Hazan, De aspeclibs1 adl kitabnda, kesin geometrik kantlarla aynalarn
gcnden sz ediyor. Kimi aynalar, yzeylerinin deitiriliine gre, en kk nesneleri bile bytebilir
(benim merceklerim bundan baka nedir?), kimileri imgeleri ters ya da eik

1. Size minnet ve bar.

2. Yeryznn nc blm (te biri) yand.

3. (Lat.) Grnlere dair. (ev.)

201

gsterirler ya da bir yerine iki, iki yerine drt gsterirler. Bazlar da, tpk bunun gibi, cceyi dev, devi
de cce gibi gsterirler."

"Aman Tanrm!" dedim. "Birinin kitaplkta grdn syledii grntler demek bunlar!"

"Belki de. Gerekten de zekice bir bulu." Aynann stndeki eridi okudu: Super thronos viginti
quatiior. Bunu daha nce grmtk. Ama o odada ayna yoktu. Hem, bu bir yana, bu odann hi
penceresi yok; stelik yedigen deil. Neredeyiz biz?" evresine baknd; bir dolaba yaklat: "Adso, u
harika oculi ad legen-dum olmadan bu kitaplarn stnde ne yazl olduunu anlayamyorum. Birka
balk okusana bana."

Rastgele bir kitap aldm. "Yazl deil efendim!" dedim.

"Nasl olur? Yazl olduunu gryorum, okusana!"

"Okuyamyorum. Alfabe deil bunlar. Yunanca da deil; olsayd anlardm. Kurtuklara, kk ylanlara,
sinek pisliine benziyor..."

"Ha, Arapa. Buna benzer baka kitap var m?"

"Evet, birka tane. Ama, ite biri Latince, Tanr'ya kr. El... El Harezmi, Tabulae'."

"El Harezmi'nin, Baas'l Adelard tarafndan evrilmi astronomi cetvelleri! ok az bulunur yaptlar!
Devam et."

"sa ibn Ali, De oculis2, El Kindi, De radiis stellatis'..."

"imdi masann stne bak."

Masann stnde duran byk bir c'ldi atm, De besis4 diye bir kitap. stne ok gzel bir
tekboynuzlunun izili olduu ince minyatrlerle ssl bir sayfaya rastladm.

"ok gzel yaplm," diye grn belirtti, resimleri daha iyi seebilen William. "Peki bu?"

Okudum: "Liber monstronn de diversis generibus*. Bunda da ok gzel resimler var, ama bana daha
eski gibi grnyor."

William ban metne edi: "rlanda'l rahipler tarafndan resimlenmi; en az be yzyl nce. inde
tekboynuzlu resmi olan

1. Cetveller.

2. Gzlere dair.

3. Yldzlarn nlarna dair.

4. Hayvanlara dair. (ev.)

5. eitli trlerde hilkat garibelerine dair kitap.

202

kitapsa ok daha yeni; Fransz slubuyla yaplm gibi geliyor bana." Bir kez daha efendimin bilgisine
hayran oldum. Bitiik odaya girdik; tm de pencereli, aralarnda bycle ilikin birka metnin
bulunduu, bilinmeyen dillerde kitaplarla dolu drt odadan getik; karmza bir duvar kt ve geri
dnmek zorunda kaldk; nk son be oda, baka hibir geit vermeksizin iice alyordu.

"Duvarlarn eimine baklrsa, bir baka kulenin begeni iindeyiz," dedi William, "ama ortada yedigen
biiminde bir salon yok; belki de yamlyoruz."

"Peki, ya pencereler?" dedim. "Bu kadar pencere nasl olabi- burada? Btn odalarn darya bakmas
olanaksz."

"Ortadaki akl unutuyorsun; grdmz pencerelerin ou o akln sekiz kenarna bakyor.
Gndz olsayd, n farkll hangi pencerelerin darya, hangilerinin ieriye baktn gsterirdi bize;
hatta odann gnee gre konumunu bile aklayabilirdi. Ama gece hibir ayrm grlmyor. Geri
dnelim."

Aynal odaya geri dndk; daha nce gemediimizi sand- mz nc kapya yneldik. nmzde
bir sra ya da drt oda grdk; sonuncu odaya doru bir aydnln ayrmna vardk.

"Biri var orada!" diye bardm bouk bir sesle.

"Eer biri varsa, mzn farkna varmtr," dedi William, gene de eliyle alevi rterek. Birka saniye
duraksadk. Ik, gc artk azalmakszn belli belirsiz uzayp ksalyordu.

"Belki de yalnzca bir lambadr," dedi William, "rahipleri kitaplkta llerin bulunduuna inandrmak iin
konmutur oraya. Ama bunu anlamalyz. Sen burada kal, elinle rt. Ben sezdirmeden gidip
bakaym."

Aynann karsndaki ackl halimden tr hl utan iinde, William'in gznde deerimi artrmak
istedim: "Hayr, ben gidiyorum," dedim, "siz burada kaln. Sezdirmeden ilerlerim; sizden daha ufak
tefek ve daha hafifim ben. Tehlike olmadna karar verince sizi arrm."

Dediim gibi yaptm. Bir kedi (ya da mutfaktan peynir armak iin aa inen bir mez gibi - bu
konuda stme yoktu), duvarlara srnerek odadan getim; duvar boyunca szlerek sa pervaz
oluturan stunun arkasndan, olduka gsz bir -

203

n szd odann eiine vardm; odaya kaamak bir gz attm. Hi kimse yoktu ieride. Masann
stne yank bir lamba konmutu; bizimki gibi bir lamba deildi bu; daha ok st ak bir buhurdana
benziyordu; alevi yoktu; belli belirsiz bir kvlcm iin iin yanyor, bir eyi yakyordu. Cesaretimi
toplayp ieri girdim. Masann stnde, buhurdann yannda, canl renkleri olan bir kitap duruyordu.
Yaklatm; sayfann stnde deiik renklerde drt erit grdm; sar, zencefil, camgbei ve yank
toprak rengi. Artalan-da korkun grnl bir hayvan vard; ardsra gkteki yldzlar srkleyip
kuyruuyla yeryzne dren on bal kocaman bir canavar. Sonra birden canavarn oaldn,
derisinin stndeki pullarn parlak kabuksu pullardan oluan bir eit ormana dntn grdm;
bunlar kitabn sayfasndan kopup bamn evresinde dneniyordu. Geriye dndm; odann tavannn
eilip stme doru indiini grdm; sonra korkutucu deil, batan karc bin ylann sln andran
bir ses duydum, k iinde yzen bir kadn belirdi; yzn yzme yaklatrd ve yzme fledi.
Ellerimi ne doru uzatp, onu uzaklatrdm; ellerim kardaki dolaba deiyor -mu gibi geldi bana.
Artk nerede olduumun bilincinde deildim. Odann ortasnda, iren bir glmseyile gzlerini bana
dikmi, ksnyle homurdanan Berengar' grdm. Yzm ellerimle rttm: Ellerim tpk bir kurbaann
n ayaklar gibi yap yap ve perdeliymi gibi grnd bana. Sanrm bardm; azmda ac-ek-i bir
tat duydum; sonra ayaklarmn artnda gittike derinleen sonsuz bir karanla daldm; sonrasn
anmsamyorum.

Bana yzyllar gibi gelen bir sre sonra, bamn iinde uul-dayan vurma seslerini iiterek kendime
geldim. Yere uzanmtm; William yanaklarm tokatlyordu. O odada deildim artk: gzlerimin nnde,
Requiescanl a laborious sis' yazl bir erit vard.

"Hadi, hadi, Adso," diye fsldyordu William. "Bir ey yok..."

"O nesneler..." dedim, hl sayklayarak. "Orada, o hayvan..."

"Hayvan mayvan yok. Bir masann altnda buldum seni; sayklyordun; masann stnde, gzel bir
Mustarip ncil'i vard; mlier ankta sole'nin2 canavarla karlat sayfa ak duruyordu. Ama

1. (Lat.) lerine ara versinler (ara verip dinlensinler). (ev.)

2. (Lat.) Gnee brnm kadn. (ev.)

204

kokudan, kt bir ey koklam olduunu anladm; seni hemen oradan uzaklatrdm. Benim de bam
aryor."

"Grdklerim neydi peki?"

"Hibir ey grmedin. Orada garip grntler yaratan bir ey yakyorlard; kokusunu tandm, Araplarn
kullandklar bir ey; belki de Da'daki Yal Adam'n, ie gitmeden nce katillerine koklatt eyin ayn.
Bylece hayalet esrarn zdk. Biri istenmeyen ziyaretileri, geceleri kitapln eytan varlklarca
korunduuna inandrmak iin bysel bitkiler kovuyor buraya. Ne hissettin peki?"

Karmakark bir biimde, anmsadm kadaryla, grdkleri-k mi anlattm; William gld; "Bir yandan
kitapta grdklerini by-tyor, bir yandan da isteklerinin ve korkularnn sesini dinliyordun. Baz
bitkilerin harekete geirdii bir ilemdir bu. Yarn bu konuyu Severinus'la konumalyz; bu konuda,
inanmamz istediinden daha ok ey bildiine inanyorum. Bunlar bitki, yalnzca bitki; camcnn bize
anlatt bysel hazrlklarn hibirini gerektirmiyor. Bitkiler, aynalar... Bu yasak bilgiler yeri birok
kurnazca bulula korunuyor. Bilgi, aydnlatmaktan ok, gizlemek iin kullanlyor. Houma gitmiyor bu.
Kitapln kutsal savunmasna sapk bir kafa egemen. Ama etin bir gece geirdik; imdilik buradan
kmalyz. Allak bullaksn; suya ve temiz havaya gereksinimin var. Pencereleri amaya almann
yarar yok; ok yksek, belki de yllardr almam. Adelmo'nun kendini buradan aa atabileceini
nasl dnebildiler?"

Buradan kmalyz, demiti William. Kolaym gibi. Kitapla yalnzca bir kuleden ulalabileceini
biliyorduk; dou kulesinden. Ama o anda neredeydik? Yn duygumuzu tmyle yitirmitik. Oradan hi
kamamak korkusuyla dolap duruyorduk; ben hl sendeliyor, kusacak gibi oluyordum; William'sa,
benim iin biraz kaygl, bilgisinin yetersizliinden tr tedirgin; ama bu dolama bize, daha dorusu
ona, ertesi gn iin bir fikir verdi. Eer dar kabilirsek ucu ateli bir kmr ya da duvarda iaretler
brakabilecek baka bir eyle gene gelecektik kitapla.

"Bir labirentten dar kabilmek iin," diyordu William tane tane, "bir tek yol vardr. Daha nce hi
grmediimiz her yeni kavakta, saptadmz yolu ayr iaretle iaretlemek. Eer kav-

205

saa kan yollarn birinde, daha nceki iaretlere bakarak, o kavaktan daha nce getiini grrsen,
geldiin yola yalnzca tek bir iaret koyacaksn. Yollarn tm de iaretlenmise, geldiin yoldan geri
dnersin. Ama kavaktaki yollarn birka hl iaretlen-memise, bunlarn herhangi birini seip iki iaret
koyarsn. Yalnzca bir iareti olan bir yolda ilerlerken, iki iaret daha koyarsn; bylece o yolun iareti
olur. Eer bir kavaa geldiinde iaretlenmemi hi yol kalmamsa, iaretli bir yola hibir zaman
sapmazsan, labirentin tm kesimlerinden gemi olursun."

"Bunu nereden biliyorsunuz? Labirentler konusunda uzman msnz?"

"Hayr, bir zamanlar okuduum bir eski metni yineliyorum."

"nsan bu kurala uyarak dar kabilir mi?"

"Bildiim kadaryla hemen hemen hibir zaman. Ama gene de deneyeceiz. Hem stelik bir iki gn
iinde merceklerim de olacak; kitaplar stnde daha ok duracak vakit bulacam. Belki de eritlerin
sras aklmz kartrrsa, kitaplarn dzenleniinden bir kural karabiliriz."

"Mercekleriniz mi olacak? Onlar nereden bulacaksnz?"

"Merceklerim olacak dedim. Yeni mercek yaptracam. Sanrm camc yeni bir ey denemek iin byle
bir frsat bekliyor. Cam paralarn bilemek iin gerekli ara gereci varsa. Cam paralarn nerede
bulacana gelince iliinde bol bol var."

k yolu arayarak dolarken, birden bir odann ortasnda, grnmez bir elin yanam okadn
duydum; o srada, hem o odada, hem de bitiik odada, ne insan; ne de hayvan sesine benzeyen bir
inilti yanklanyordu; sanki odadan odaya bir hortlak dola-yormu gibi. Kitapln srprizlerine hazr
olmam gerekirdi, ama bir kez daha dehete kapldm, geriye doru sradm. William da ayn eyi
yaam olsa gerekti; nk, kaldrp evresine bakmrken yanana dokunuyordu.

Bir elini kaldrd, sonra imdi daha canl grnen alevi inceledi; sonra da bir parman nemlendirip ne
doru uzatt.

"Anlalyor," dedi sonra, karlkl iki duvarn stnde, adam boyunda iki nokta gsterdi bana. ki ince
yark vard orada; elini yaklatrnca dardan gelen serin havay duyabiliyordu insan. Kulan
dayaynca da, darda rzgr esiyormu gibi bir uultu du-

yuyordu.

"Kitapln bir havalandrma sistemi olmal," dedi William, "yoksa havaszlktan boulur insan burada; -
zellikle yazn. Ayrca bu yarklar, parmenlerin kurumamas iin belli lde bir nem salyor. Ama
kitapl kuranlarn zeks bununla da kalmyor. Yarklar belli alara gre yerletirerek, rzgrl
gecelerde bu aklklardan ieri giren hava akmlarnn teki hava akmlaryla karlaarak yan yana
sralanm odalarn iinde, az nce iittiimiz sesleri kararak dolamasn salamlar. Aynalar ve
bitkilerle birleince, bu sesler, buray iyi bilmeden ieri giren bizim gibi dncesizlerin korkusunu
artryor. Biz bile bir an iin hortlaklarn yz-jyinze flediklerini sandk. Bunun ancak imdi bilincine
vardk; ' *' nk rzgr ancak imdi esti. Bylece bu gizem de zld. Ama hl darya nasl
kacamz bilmiyoruz!"

Byle konuarak, hepsi birbirinin ayn gibi grnen eritleri okuma skntsna katlanmakszn, akn,
bolukta rastgele dolayorduk. Yedigen biiminde yeni bir salona rastladk; bitiiindeki odalarda
dolatk; hibir k bulamadk. Geldiimiz yoldan geri dndk; nerede olduumuzu anlamak iin hibir
aba harcamaks-zn neredeyse bir saat yrdk. Bir an geldi, William bozguna uradmza karar
verdi; bir odada yatp uyuyarak ertesi gn Malac-Wnin bizi bulmasn ummaktan baka yapacak bir ey
kalmyordu. Gzpek servenimizin ackl sonuna esef ederken, anszn merdivenin balad salonu
yeniden bulduk. Tanr'ya yrekten kredip byk bir nee iinde basamaklardan indik.

Mutfaa girer girmez ocaa doru koarak kemik mezarlnn bulunduu koridora girdik; o
kurukafalarn lmcl srtmalarnn bana sevgili arkadalarmn glmseyii gibi grndne yemin
ederim. Yeniden kiliseye girip kuzey kapsndan dar ktk; mutlu mutlu mezartalarnn stne
oturduk. Gzel gece havas tanrsal bir erbet gibiydi. evremizde yldzlar parlyordu; kitaplktaki
grntler ok uzaklarda kalm gibi grnyordu bana.

"Dnya ne gzel, labirenflerse ne irkin," dedim i ferahly-
la. .

"Labirentlerden nasl klacann bir ural olsayd dnya ne gzel olurdu," diye yantlad stadm.
"Saat ka acaba?" diye sordum.

20"

"Zaman duygumu yitirdim. Ama geceyars duas iin anlar almadan kendimizi hcremizde bulsak iyi
olur."

Kilisenin sol duvar boyunca yrdk, byk kapy getik (Vahiy'de ad geen ulular grmemek iin
teden dolatm; super thronos viginti quatuor!) haclar konukevine gitmek iin avludan getik.

Binann kapsnda Barahip durmu ters ters bize bakyordu. "Btn gece sizi aradm," dedi Wilham'a.
"Hcrenizde bulamadm, kilisede bulamadm..."

"Bir iz stndeydik..." dedi William belirsizce, grnr bir tedirginlikle. Barahip uzun uzun ona bakt;
sonra ar ve ciddi bir sesle, "Akam duasndan hemen sonra aradm sizi. Berengar koroda yoktu,"
dedi.

"Ne diyorsunuz!" dedi William keyifle. Gerekten, yaz salonunda pusuya yatann kim olduunu aka
anlamt imdi.

"Akam duasnda koroda yoktu," diye yineledi Barahip, "hcresine de dnmedi. Neredeyse geceyars
duas iin anlar alacak; bakalm grnecek mi? Yoksa bir baka felketten daha korkarm."

Geceyars duasnda Berengar yoktu.

208

NC GN

nc Gn

ALACAKARANLIKTAN TANSKMNE DEN

Ortadan kaybolan Berengar'm hcresinde kan lekeli bir bez bulunuyor; hepsi bu.

Bunlar yazarken, kendimi o geceki, daha dorusu o sabahki gibi yorgun hissediyorum. Ne diyeyim?
Ayinden sonra Barahip ylgnlk iindeki rahiplerin byk bir blmn her yan aramaya koturdu;
hibir sonu alnmad. Alacakaranla doru Beren-gar'n hcresini ararken, bir rahip ot iltenin altnda
kan lekeli beyaz bir bez buldu. Barahip'e gtrd. Barahip bundan uursuz belirtiler kard. Jorge de
oradayd; durum kendisine anlatlnca, "Kan m?" dedi, byle bir ey ona olanaksz grnyormu gibi.
Durumu Alinardo'ya anlattlar; ban sallad, "Hayr, hayr!" dedi, "nc borazan sesiyle lm sudan
gelecek..."

William kanl bezi inceledi, sonra, "imdi her ey aka anlalyor," dedi.

"Bcrengar nerede?" diye sordular ona.

"Bilmiyorum," diye yantlad. Aymaro onun sylediklerini iitti; gzlerini gkyzne kaldrd;
Sant'Albano'lu Pietro'ya, "ngilizler byledir," diye fsldad.

Tanskmne doru, hizmetiler yamacn eteklerini, duvarlarn evresini aratrmaya gnderildiler.
Sabah hibir ey bulamam olarak dndler.

William bana elimizden geleni yaptmz syledi. Olaylarn geliimini beklemekten baka are yoktu.
Sonra cam iliine gitti; camc ustas Nicola'yla derin bir konumaya dald.

Ben, dualar okunurken kilisenin orta kapsna yakn bir yerde oturdum. Bylece kendimden geip
uykuya daldm ve uzun uzun uyudum; nk genlerin uykuya yallardan daha ok gereksinimi

211

vardr; onlar bol bol uyudular; sonsuz uykularna hazrlanyorlar imdi.

nc Gn SABAH

Adso yaz salonunda tmikatmn tarihesi ve kitaplarn yazgs stne dnyor.

, Kiliseden daha az yorgun, ama kafam kark ktm; kk 4 beden dingin bir uykunun tadna ancak
geceleri varabilir. Yaz salonuna ktm. Malachi'den izin isteyip katalogun sayfalarm evirmeye
baladm. Gzlerimin nnden geen sayfalara dalgn dalgn bakarken, gerekte rahipleri inceliyordum.

Dinginlikleri, serinkanllklar artt beni; ilerine dalm, sanki kardelerinden biri tm evrede
kaygyla aranmyormu, teki ikisi daha nce alacak biimde yok olmamlar gibi. Tarikatmzn
bykl burada ite, dedim kendi kendime; yzyllar boyu byle adamlar, barbar srlerinin
saldrlarn, manastrlarn yamaladklarn, krallklar atee verdiklerini grdler; ama gene de,
parmeni ve mrekkebi sevmeyi srdrdler, dudaklarnn ucuyla, yzyllar ap onlara ulam olan,
kendilerinin de gelecek yzyllarn tesine ulatracaklar szckleri okumay srdrdler. Bininci yl
yaklarken okumay ve kopya etmeyi srdrdler; imdi niin srdrmesinler ayn eyi?

Bir gn nce Benno az. bulunur bir kitab elde etmek iin se-' ve seve gnah ileyeceini sylemiti.
Yalan sylemiyordu; aka da yapmyordu. Bir rahip kukusuz kitaplarn alakgnlllkle sevmeli;
kendi merakn gidermeyi deil, onlarn iyiliini dnmelidir; ama sradan insanlar iin zinaya
kkrtlma, laik papazlar iin mal tutkusu neyse, rahipler iin bilginin ayartcl da odur.

Katalogu kartrrken gizemli bir balklar leni gzlerimin nnde dans etti: Quintus Serenusun de
mcdicamentis'V, Phae-

1. (Lat.) lalara dair. (ev.)

212

213

nomena', Aesopus'un de natura cmimalim'u2, Aethicus Peroni-mus'un, de cosmographia's3, Libri ties
quos Arculphus episcopus Adamnano espiciante de locis sanctis ultramiinis designavil consc-ribendos,
Libbellus q.* Iulius Hilarion'un de origie mmdi'si5, Soli-nus Polyhistor'un de situ orbis terrarum et
mirabilibus'6 Alnagest-hs... Cinayetlerin gizeminin kitapln evresinde dnmesine amadm.
Kendilerini yazmaya ve okumaya adam olan bu insanlar iin, kitaplk hem kutsal Kuds kenti, hem de
bilinmeyen lkeyle ller lkesi arasndaki snrda yeralan bir yeralt dnyasyd. Onlar, vaatleri ve
yasaklaryla kitaplk ynetiyordu. Onunla birlikte, onun iin, belki de ona kar yayorlard; sulu sulu,
gnn birinde onun tm gizlerine ermeyi umarak. Zihinlerinin takld bir eyi renmek uruna
lm; birisinin, kskanlkla koruduklar bir gizi renmesini nlemek iin ldrmeyi niin gze alm
olmasnlar?

Ayartmalar yznden kukusuz; dnsel onur yznden. Yazc rahip, kutsal kurucumuzca bambaka
biri olarak dnlmt; anlamadan kopya edebilen, kendini Tanr'nn istemine brakm, yakarr gibi
yazan, yazdka yakaran biri. Niin byle deildi artk? Ama tarikatmzn tek yozluu bu deildi ki;
gereinden ok glenmiti; rahipleri krallarla yaryorlard. Abbone, bir hkmdar debdebesi iinde
hkmdarlar arasndaki anlamazlklar zmeye alan bir hkmar rnei deil miydi? Manastrlarn
biriktirmi olduklar bilgi, imdi deistoku mallan, onur, vnme ve saygnlk gds olarak
kullanlyordu; tpk valyelerin zrh ve sancaklarn sergilemeleri gibi, rahiplerimiz de resimli
elyazmalarn sergiliyorlard... stelik (ne lgnlk!) manastrlarmz bilimde nderlii yitirdikten sonra
daha da ok yapyorlar bunu: Katedral okullar, kent loncalar, niversiteler imdi belki de bizden daha
ok ve daha iyi kitap kopya ediyorlar, yeni kitaplar da retiyorlard; bu da birok felketin nedeni olmu
olabilirdi.

inde bulunduum manastr belki de bilgi retme ve bilimi yeniden kurmaktaki stnlyle vnecek
en son manastrd.



1. Olgu. 2. Hayvanlarn doasna dair. 3. Koznografyaya dair. 4. Piskopos Arculphus'un Adamnanus'la
birlikte yazd deniz ar kutsal yerleri betimleyen kitap. 5. Dnyann kkeni hakknda. 6. lkelerin
konumu ve harikalar hakknda.

214

Ama belki de bu yzden, rahipler kutsal bir i olan kopya iinden honut deildiler artk; yenilik
tutkusunun drtsyle doann yeni tamamlayclarn da retmek istiyorlard. Ve o anda belirsizce
sezinlediim (imdiyse, bunca yllk yaam ve deneyimden sonra iyi bildiim) gibi, byle davranrken
stnlklerinin ykmn kutsa-dklarnm farknda deildiler. nk retmek istedikleri bu yeni bilgi, bu
duvarlarn dnda serbeste dolaacak olursa, bu kutsal yeri bir katedral okulundan ya da bir kent
niversitesinden ayrde-decek hibir ey kalmazd artk. Oysa yaltlm kalmakla, saygnlk ve gcnn
dokunulmazln koruyordu; tartmayla, her gizemi ve her ycelii, sic et no/'un1 eletirisine baml
klmak iste-k yen, her aklna eseni tartma konusu yapma bo gururuyla yozla- * mamt. Kitapl
kuatan suskunluk ve karanln nedenleri burada yatyor dedim kendi kendime; buras bilgi daardr;
ama bu bilgiyi, ancak onun kim olursa olsun bir bakasna, hatta rahiplere bile ulamasn nleyebilirse,
el dememi olarak koruyabilir. Bilgi en iren ilemlerden sonra bile fizik btnln koruyan bir
madeni paraya benzemez; kullanla kullanla epriyen ok gzel bir giysiye benzer daha ok. Gerekten
kitabn kendisi de byle deil midir? Ona gereinden ok el deerse sayfalan anp mrekkebi ve
yaldz donuklamaz m? te, az temde, Tivoli'li Pacifico'-nun, sayfalar nemden birbirine yapm eski
bir cildi kartrdn gryordum. Kitabn sayfalarn evirmek iin baparmayla iaret parman
diliyle slatyor, tkrn her deiinde sayfalar dayanklln yitiriyord; o sayfalan amak, katlamak
demekti; onlar, havann ve tozun acmasz ilemine ak tutmak demekti; bunlar, parmenin zora
gelince kran ince damarlarn kazyacak, tkrn yumuatt, ama ayn zamanda sayfann
kesinde dayankszlatrd yerler yeniden kf balayacakt. Tpk ar sevecenliin bir savay
yumuatp gsz drmesi gibi, bu ar sahip kc ve ste titreyen sevgi de, kitab nnde sonunda
onu ldrecek olan hastaln etkisine ak bir duruma getirecekti-

Ne yapmalyd? Okumay brakp saklamakla m yetinmeliydi? Korkularm yerinde miydi? stadm olsa
ne derdi?

1. (Lat.) Byle ve byle deil. (ev.)

215

Az tede, bir balk yazarn, Iona'l Magnus'u grdm; parmeni sngertayla kazm, imdi de, az
sonra yzeyini cetvelle dzeltmek zere, tebeirle yumuatyordu. Onun yannda bir bakas, Toledo'lu
Rabano, parmeni masann stne gerip iki yanna metal bir ula incecik delikler delmi, imdi de
aralarna incecik yatay izgiler iziyordu. Az sonra bu iki sayfa renkler ve biimlerle dolacak, kakma
mcevherlerle prl prl parlayan bir kutsal andaca dnecekti. Bu iki rahip cennette geirecekleri
saatleri yeryznde yayorlar, dedim kendi kendime. Yeni kitaplar retiyorlard -tpk zamann
onarlmaz bir biimde andraca kitaplara benzeyen... Bunun iin de, kitapl hibir yeryz kuvveti
yl-dramazd; canl bir eydi o... Ama mademki canl bir eydi, bilginin riskine niin ak olmamalyd?
Benno'nun istedii, belki Ve-nantius'un da istemi olduu bu muydu yoksa?

akn, kendi dncelerimden korkmu hissediyordum kendimi. Belki de, btn gelecek yllar
boyunca, yalnzca Kural' titizlik ve alakgnlllkle uygulamas gereken -sonralar, kendi kendime
baka soru sormakszn, evremde dnya bir kan ve lgnlk frtnasna gittike daha derinlemesine
gmlrken yaptm da buydu - bir meze uygun dmyordu bu dnceler.

Kahvalt saati gelmiti. Alarla artk arkada olduum mutfaa gittim; yemeklerin en iyilerinden
verdiler bana.

216

nc Gn LE

Adso, Salvatore'nin, birka szckle zet/enemeyecek, ama onu uzun ve kaygl dncelere salacak
itiraflarn dinliyor.

Yemeimi yerken, ayla bart aka anlalan Salvato-Ve'nin, bir kede koyun etiyle piirilmi bir
brei keyifle mideye indirdiini grdm. En kk bir krnt bile drmeden, mrnde hi yemek
yememi gibi yiyor, bu olaanst olgu iin Tanr'ya krediyormu gibi grnyordu.

Bana gz krparak o garip diliyle, oru tuttuu tm o yllarn acsn karmak iin yediini syledi. Ona
sorular sordum. Havann berbat olduu, sk sk yamur yad, tarlalarn rd, her eye ldrc
mikroplarn bulat bir kyde geen ackl ocukluunu anlatt bana. Anladma gre her mevsim
taknlar olurdu; tarlalarla arklar yok olurdu; bir kile tohum eker, yarm kilo rn alrdn; sonra o da
yok olur giderdi. Beylerin yzleri bile yoksullarnki gibi saryd; geri yoksullar beylerden daha ok
lyorlard ama, dedi Salvatore, belki de (glmsedi), saylan daha oktu da ondan... Bir kile tohum on
be parayd, bir kilo buday da altm para; vaizler dnyann sonunun geldiini sylyorlard, ama
Salvatore'nin anasyla babas ve dedesiyle ninesi eskiden de ok dinlemilerdi bu masal; bu yzden de,
dnyann sonunun her an gelebilecei sonucuna varmlard. Tm ku lelerini ve bulabildikleri tm pis
hayvanlar yedikten sonra, birinin mezarlar kazp lleri karmaya balad sylentisi yaylm kyde.
Salvatore, bu "horreni malissimi"nin1 cenazelerin ertesi gn, mezarlkta topra trnaklaryla nasl
kazdklarn, bir gldr oyuncusuymu gibi byk\>ir ustalkla anlatyordu. "Hmm!" diyerek, kymal
bree

1. (ok kt insanlar) (ev.)

217

dilerini geirdi, ama yznde l eti yiyen umarsz bir insann yz buruturmasn gryordum. Sonra
bazlar, tekilerden daha kt olanlar, topra kazmakla yetinmeyerek, tpk ekiya gibi ormanda pusu
kurup yolculara baskn veriyorlard. "Krt!" dedi Sal-vatore, ba boazna gtrerek, sonra da
"Hammm!" lerinde en ktleriyse, olan ocuklarna yaklap bir yumurta ya da elmayla kandryorlar,
sonra da onlar yalayp yutuyorlard; ama nce piiriyorlard diye aklad Salvatore ciddi ciddi. Kye
gelip az bir para karlnda pimi et satan bir adamdan sz etti; hi kimse bu talihin nedenini
anlayamyordu; sonra papaz bunun insan eti olduunu sylemi, fkeden lgna dnen kalabalk adam
para para etmiti. Ama ayn gece kyllerden biri gidip ldrlen kurbann mezarn kazm,
yamyamn etini yemi, bunun zerine olay aa knca ky halk da onu ldrm.

Ama Salvatore yalnzca bu yky anlatmad. Krk dkk szcklerle, beni tara ve talyan
lehelerinden az da olsa bildiklerimi anmsamaya zorlayarak, doduu kyden kann ve dnyann
drt bir yannda babo dolamasnn yksn anlatt bana. Anlatt ykde, daha nce yol boyunca
tandm ya da rastladm birok kimseyi tandm; yle ki, aradan bunca zaman getikten sonra,
ondan nce ya da ondan sonra tandm ve imdi yorgun zihnimde dzleip tek bir imge oluturan
kimselerin balarndan geei servenleri ve iledikleri sular da onlara yormadmdan emin deilim.
Gerekten, altnnansn dan ansyla birletirerek, bir altn da kavramn oluturabilen imgelemin
gcdr bu.

Yolculuumuz boyunca, William'in sk sk "basit insanlar"dan sz ettiini iittim; baz rahiplerin yalnz
halk deil, ayn zamanda bilgisizleri belirtmek iin kullandklar bir terim. Bu, bana hep geni kapsaml
bir anlatm gibi grnmtr; nk talyan kentlerinde, bilgilerini halk diliyle ortaya koysalar da, kilise
mensubu olmayan, ama bilgisiz de olmayan tccar ve zanaatlara rastladm. Hem ona baklrsa, o
sralarda yarmaday yneten zorbalarn bazlar tanrbilim, tp, mantk bilmiyorlard; Latince de
bilmiyorlard, ama kesinlikle basit ya da bilgisiz deildiler. Bu nedenle, basit insanlardan sz ederken,
stadmn bile olduka basit bir kavram kullandna inanyorum. Ama Salvatore'nin basit olduu kuku

218

gtrmez. Yzyllar boyu ala ve beylerin zorbalna boyun emi bir krsal blgeden geliyordu.
Basitti, ama aptal deildi. Baka bir dnyann zlemini ekiyordu; anladma gre, evden katnda,
bu dnya, gvdesinden bal szdran aalarda, peynir tekerlerinin ve ho kokulu sosislerin yetitii
Cockaigne1 lkesi gibi grnyordu gzne.

Bu umuda kaplarak, Salvatore, bu dnyay (bana retildii gibi), hakszl bile, ou kez tasarmn
kavrayamadmz nesnelerin dengesini korumak iin Yazg'nn nceden dzenledii bir gzya beldesi
olarak kabullenmeyi yadsrcasna, anayurdu Mon-ferrato'dan Liguria'ya, oradan da Provence'dan geip
yukarya, ,-r Fransa Kral'nn topraklarna dein eitli lkelerde dolam.

Salvatore dilenerek, alp rparak, hastaym gibi yaparak dnyay dolam; geici olarak bir beyin
hizmetine girmi, sonra gene ormana ya da da yollarna vurmu. Bana anlatt ykden, daha sonraki
yllarda, Avrupa'da gittike daha ok dolatklarn grdm serseri gruhunun arasnda gzmn
nne getirdim onu: sahte rahipler, arlatanlar, dolandrclar, dalavereciler, dilenciler, baldrplaklar,
czamllar, sakatlar, gmenler, gezginler, halk ozanlar, yurtsuz papazlar, gezgin renciler,
ktlar, . mall askerler, kfirlerden kaan gnl krk gezgin Yahudiler, deliler, fermanlarn
hmna uram kaaklar, tek kulaklar kesik hrszlar, ecinseller ve bunlar arasnda gezgin
zanaatlar, dokumaclar, kazanclar, sandalyeciler, bileyciler, demeciler, duvarclar ve her trl
dzenbazlar, serseriler, haytalar, hergeleler, tabanszlar, hinoluhinler, hilekrlar, hainler, sefiller,
cieri be para etmezler, kutsal mevkileri alp satan kilise meclisi yeleri ve papazlar, dolandrclar,
geimlerini bakalarnn saflndan yararlanarak salayanlar, sahte buyruk ve papalk mhr yapanlar,
para karlnda gnah balayanlar, kilise kaplarnda yatan yalanc inmeliler, manastrlardan kaan
serseriler, kiliselerdeki kutsal andalar satanlar, af satanlar, khinler ve falclar, karabycler,
frkler, sahte dilenciler, her trl zina ileyenler, rahibelerle gen kzlar kandrarak ya da zor
kullanarak bozanlar, bedenleri su toplam, saral, basurlu, damla hastalna yakalanm ya da

1. nsann hi para harcamadan yaayaca dsel bolluk lkesi. (ev.)

219

yaralym gibi grnenler ya da zararsz deliler. Aralarnda, ermilerin sadaka arlarn anmsayan,
rkm insanlardan yiyecek ya da para koparmak iin onulmaz yaralan varm gibi gvdelerine dolak
saranlar, ileri derecede ince hastala yakalanm izlenimi yaratmak iin azlarn kan rengi bir
maddeyle dolduranlar, eli ya da aya tutmazm gibi yapan serseriler, ellerinde gereksiz denekler,
sara, uyuz, ur ya da ileri varm gibi sarglar saran, safran boyas sren, ellerinde tler, balar
sargl, pis kokular saarak kiliselere szlenler ve birden alanlarda dp baylveren, azlarndan
salyalar aktan, gzleri dar uram, burunlarndan brtlen ve unutmabeni ieinin zsularmdan
yaplm kanlar fkran serseriler vard: Ekmeinizi alarla bln, evsiz barkszlar evinizde barndrn;
sa'y ziyaret ediyoruz, sa'y barndryoruz, sa'y giydiriyoruz; nk tpk suyun atei artmas gibi,
sadaka da gnahlarmz artr.

Anlatmakta olduum olaylardan ok sonra, Tuna boyunda, tpk cinler gibi kendilerine zg adlar ve
altsnflar olan bu arlatanlarn oklarn grdm; hl da grrm.

Dnyamzn yollar boyunca akp giden bir amur seli gibiydiler; inanl vaizler, yeni kurbanlar arayan
sapknlar, anlamazlk kkrtclar karyordu aralarna. Dilenci vaizlere kar kan -yoksulluu yayp
uygulayabilecek basit insanlarn akmlarndan her zaman korkan- Papa Ioannes'in kendisi oldu; nk,
diyordu, bunlar, stnde boyal resimler buknan bayraklar tayarak, vaaz vererek, zorla para
toplayarak merakllar kendilerinden yana ekiyorlard. Kutsal deerleri alp satan yoz Papa, yoksulluu
yayan dilenci rahipleri, toplumdan atlmlar ve hrszlarla bir tutmakta hakl myd? O gnlerde talya
yarmadasnda dolam olduumdan, bu konuda kesin grlerim yoktu; Altopascio rahiplerinin vaaz
verirken aforoz tehdidinde bulunduklarn ve gnah balamaya sz verdiklerini, para iin alan, karde
kan dken, adam ldren ve yalan yere yemin edenlerin sularn baladklarn iitmitim;
dknlerevlerinde her gn says yz bulan yinler okunduu, bunlarn karlnda ba topladklar
a/e bunlarn geliriyle iki yz yoksul kza eyiz dzdkleri inancn yayyorlard. Rieti ormannda bir tariki
dnya gibi yaayan ve tensel edimin gnah olmadnn dorudan doruya Kutsal Ruh tarafndan
kendisi-

ne aklanm olmasyla vnen rahip Paolo Zoppo'dan sz edildiini iitmitim; baclar dedii
kurbanlarn batan karyor, onlar plak etlerinin krbalanmasna boyun emeye zorluyor, ilerinden
beine yerde bir ha biiminde diz ktryor, sonra da onlar Tanr'ya sunuyor ve bar pc dedii
pc istiyordu onlardan. Ama bu doru muydu? Aydnlanm olduklar sylenen bu mnzevilerle,
yarmadann yollarnda gerekten tvbe ederek dolaan, ktlklerinden ve hrszlklarndan tr
iddetle suladklar kilise mensuplar ve piskoposlarn holanmadklar yoksul bir yaam sren rahipler
arasnda nasl bir ba vard?

Salvatore'nin anlattklarndan, daha nce kendi deneyimle- rimden rendiklerimle birleince, bu
ayrmlar gn na kmyordu: Her ey her eyle ayn gibi grnyordu. Bazan Salvatore, yksn
anlatt Ermi Martin'in kendilerini iyiletirmesinden, bylece de onlar geim kaynaklarndan yoksun
brakmasndan korktuklar iin, onun tansklar yaratan bedeninden kaan Toura-ine'li sakat
dilencilerden biri geliyordu bana; Ermi, snra varmadan, acmaszca onlarn gnahlarn balam, kol
ve bacaklarn yeniden kullanabilmelerini salayarak ktlkleri iin onlar cezalandrm gibi
grnyordu. Ama bazan da, o gruh arasnda yaarken, toplum d da olsa Fransisken vaizlerinin
szlerini nasl dinlediini ve srd yoksul ve serseri yaamn ask suratl bir zorunluluk olarak deil,
neeli bir adama eylemi olarak alnmas gerektiini anladn ve adlarn doru telffuz edemedii,
retilerini olmayacak terimlerle betimledii tvbekarlarn gruplarna katldn anlatrken, rahibin
yabanl yz tatl bir ltyla parlyordu. Onun, Patarenlere, Valdensiyenlere, belki de hatta Katarlara,
Arnold'culara, Umiliati'ye rastlad ve dnyay dolarken, gezginci durumunu bir kutsal grev sayd,
bir gruptan tekine geerek, yava yava daha nce midesi iin yapm olduu eyi imdi Tanr iin
yapt sonucunu kardm.

Ama bunu nasl ve ne kadar sreyle yapmt? Anlayabildi-imce, otuz yl kadar nce, Toscana'da bir
Minorit manastrna girmi, orada tarikata girmeksizin Ermi Francesco'nun biniini giymiti. Sanrm
yersiz yurtsuz bir gezgin olarak bulunduu tm yerlerin ve benim lkemin paral askerlerinden
Dalmaya'nn Bo-gomillerine dek rastlad tm gezgin yoldalarn dilleriyle kart-

. .221

rip konutuu krk dkk Latince'yi de orada renmi. Manastrda, sylediine gre, kendini tvbekar
yaamna adam (Peniten-ziagite, diye aktard bana, gzleri l l; William'in merakn uyandrm
olan sz bir kez daha duydum); ama anlalan, yanlarnda kald rahipler de fikirleri birbirine
kartrmlard; nk komu kilisenin papazna fkelenerek gnn birinde evini basp onu
merdivenlerden aa yuvarlamlar, gnahkr papaz ldrmler, sonra da kiliseyi yamalamlard.
Bunun zerine piskopos silahl koruma birliklerini stlerine salm, rahipler dalmlar, Salvatore ise bir
Fraticelli ya da dilenci Minorit takmyla hibir yasa ya da disipline bal olmakszn, yukar talya'da
uzun sre dolap durmu.

Oradan Toulouse blgesine snm, orada bandan tuhaf bir serven gemiti; hallarn byk
giriimlerinin yksn iitip cokuya kaplmt. Gnn birinde, obanlar ve halktan oluan kalabalk
bir yn denizi geip inan dmanlarna kar savamak iin toplanmlard. Bunlara obanlar
deniyordu. Gerekte istedikleri, kendi lnetli lkelerinden kamakt. Kafalarn yanl kuramlarla
dolduran iki nderleri vard; davranlarndan tr kilisesinden kovulmu bir papaz ve Benedikten
tarikatndan dnme bir rahip. Bunlar, cahil kimseleri ylesine ileden kardlar ki, babalarnn istemine
karn on altsnda olanlar bile alay alay artlarna takldlar; srtlarnda bir sirtantas, ellerinde bir
denek, be parasz, tarlalarn brakan kiiler, bir sr gibi nderlerinin ardna dm kocaman bir
yn oluturuyorlard. Artk ne akl, ne haktanrlk, yalnz kaba g ve canlarnn istedii ynetiyordu
onlar. Sonunda zgr, adanm topraklarn belli belirsiz umuduyla bylesine bir araya gelmek
esrikletirdi onlar. Ellerine geeni yamalayarak kylerden, kentlerden bir sel gibi akyorlar, ilerinden
biri tutuklanacak olsa, tutukevlerine saldrarak kurtaryorlard onu. Beylerin tutuklatm olduklar birka
arkadalarn kurtarmak iin Paris kalesine girdikleri zaman kar koymaya alan Paris rektrn
ldrp merdivenlerden aa attlar, tutukevinin kapsn krdlar. San Germano ovasnda sava
dzenine girdiler. Ama hi kimse onlara kar kma yrekliliini gsteremedi; bylece Paris'ten kp
Aquitania'ya doru yneldiler. Orada burada karlarna kan tm Yahudileri ldryorlar, mallarn
yamal-

222

yorlard...

"Yahudileri niin ldryorlard?" diye sordum Salvatore'ye. "Niin ldrmesinler?" diye yantlad.
Hayat boyunca vaizlerden, Yahudilerin Hristiyanln dman olduklarn ve yoksul Hristi-yanlardan
esirgenen mallar ellerinde topladklarn rendiini aklad bana. Piskoposlarn ondalk vergilerle mal
edindiklerinin, bu nedenle obanlar'n gerek dmanlaryla savamadklarnn doru olup olmadn
sordum. nsann gerek dmanlar ok gl olursa, daha gsz dmanlar semek gerektii yantn
verdi. Basit insanlara byle denmesinin nedeni bu, diye dndm. Yalnz gller, gerek
dmanlarnn kimler olduklarn her za-Jjnan ak seik olarak bilirler. Beyler obanlar'n, mallarn
tehlikeye drmelerini istemiyorlard; bu yzden de, obanlar'n nderlerinin, en byk servetin
Yahudilere ait olduu fikrini yaymalar onlar iin byk bir anst.

Yahudilere saldrma fikrini ynlarn kafasna kimin soktuunu sordum ona. Salvatore anmsamyordu.
Ynlarn toplanp bir szn ardna taklarak, hemen bir ey elde etmek istedikleri za-man, aralarndan
hangisinin konutuunun hibir zaman bilinemeyeceine inanyorum. nderlerinin manastrlarda ve
katedral okullarnda eitildiklerini, obanlar'n anlayabilecekleri szcklere dkseler bile, beylerin dilini
konutuklarn dndm. Hem obanlar Papa'nn nerede olduunu bilmiyorlard, ama Yahudilerin
nerede olduklarn biliyorlard. Sonu olarak, ylgn Yahudilerin topluca sndklar Fransa Kral'nn
yksek ve kocaman kulesini kuattlar. Kulenin duvarlarndan dar kan Yahudiler ta ve sopalarla
yiite ve acmaszca kendilerini savundular. Ama obanlar kulenin kapsn atee verdiler, Yahudileri
duman ve alevlerle kuattlar. Kendilerini kurtaramayan Yahudiler, snnetsizlerin elinde lmektense,
kendilerini ldrmeyi ye tutarak, ilerinden en yrekli grnenden kendilerini kltan geirmesini
istediler. O da kabul etti; be yz kadarn ldrd. Sonra Yahudi ocuklaryla birlikte kuleden kt ve
obanlar'dan kendisini vaftiz etmelerini istedi. Ama obanlar, "Kendi insanlarn kltan geirdin, imdi
de lmden kurtulmak istiyorsun, yle mi?" dediler; onu para para ettiler, ama ocuklara
dokunmadlar; onlar vaftiz ettiler. Sonra yol boyunca birok kanl soygunlar yaparak Carcassonne'a

223

doru yneldiler. O zaman Fransa Kral ok ileri gittiklerini syleyerek onlar uyard ve getikleri her
kentte onlara kar konmasn buyurdu; Yahudilerin de, Kral'n adamlarym gibi savunulmasn
duyurdu...

Fransa Kral o noktada niin Yahudilere kar byle anlayl olmutu? Belki de, obanlar'm krallk
topraklarnda neler yapabileceklerinden ve saylarnn ok artmasndan kukulanmaya balamt.
Yahudilere kar acma duymasnn nedeni, hem onlarn iledikleri sulara alamalar iin iyi bir nedendi,
obanlar'n yok edilmesinin ve tm iyi Hristiyanlarn iledikleri sulara alamalar iin iyi bir neden
bulmalarnn gerekmesiydi. Ama her zaman Hristiyan inancnn dman olan Yahudileri savunmann
doru olmayacan dnen birok Hristiyan Kral'a boyun emedi. Birok kentte, Yahudilere ar faiz
demek zorunda kalm olan orta halli insanlar, obanlar'n, zenginliklerinden tr onlar
cezalandrmasndan honuttu. O zaman Kral obanlar'a yardm edilmemesini, yardm edenlerin lm
cezasna arptrlmalarn buyurdu. Olduka byk bir ordu toplayp onlara saldrd; ou ldrld,
kimileri kap ormanlara saklanarak canlarn kurtardlar; ama orada etin koullar altnda ldler. ok
gemeden kkleri kaznd. Kraln generali onlar yakalayp cesetleri sonsuza dein rnek olsun ve hi
kimse lkenin erincini bozma yrekliliini kendilerinde bulamasn diye en yksek aalara yirmier
otuzar ast.

nanlmaz olan, Salvatore'nin bana bu yky en erdemli bir giriimi betimlercesine anlatmasyd.
Gerekten de Salvatore, bu szde obanlar kalabalnn amacnin sa'nn mezarn ele geirmek ve onu
kfirlerden kurtarmak olduu inancn deitirmedi; bu gzel iin, daha Fransa Kral Ermi Louis'nin
saltanatnda, Mnzevi Pierre ve Ermi Bernard zamannda gerekletirildiine bir trl inandramadm
onu. Herhalde Salvatore kfirlere bir trl ulaamad; nk bir an nce Fransa topraklarndan
uzaklamak zorundayd. Novara blgesine gittiini anlatt; ama orada olup bitenler konusunda ok
belirsiz eyler syledi. Sonunda, tam Papa'nn kovuturduu birok arkadann yaklmaktan kurtulmak
iin baka tarikatlarn manastrlarna snarak tarikat deitirmeye altklar srada Casale'ye vard;
oradaki Minorit manastrna kabul edildi (sanrm Remigio'ya burada rastlad). Tpk Uberti-

224

no'nun bize anlatm olduu gibi. Salvatore (gerek drst olmayan amalarla, gerek sa sevgisiyle
dolarken kutsal amalarla yapt), el becerisi isteyen ilerdeki uzun deneyimi sayesinde, kilerci
tarafndan hemen onun yardmclna getirildi. Tarikatn debdebesine pek ilgi duymakszn, mutfan
ynetimi ve giderleriyle ilgilenerek, almadan gnlnce yiyip iecei ve yaklmakszn Tanr'y
vebilecei bu yerde yllardr kalm olmasnn nedeni de buydu.

ki lokma arasnda ondan rendiim yk buydu; kendi kendime, neyi uydurduunu, neyi suskunlukla
geitirdiini sordum.

Yalnzca deneyiminin kendine zg oluundan tr deil, bana gelenler bana o gnlerin talya'sn
byleyici ve anlal->"5[ maz klan birok olay ve devinimin grkemli bir zeti gibi grnd iin
merakla baktm ona.

Bu konumadan ortaya kan neydi? ledii suun bilincine varmakszn, kendi trnden birisini
ldrebilen bir servencinin imgesi. Ama o sralarda kutsal yasaya kar ilenen tm sular bana
birbirinin ayn gibi grnyorduysa da, konuulduunu iittiim olgularn bazlarn daha o zaman
anlamaya balyor; bir insan kalabalnn neredeyse kendinden gemiesine bir cokuyla, eytan'm
yasasn Tanr'nn yasasnn yerine koyarak, bir kyama girimesi ile, bir bireyin soukkanllkla,
tasarlayarak, sessizlik iinde bir su ilemesinin baka baka eyler olduunu gryordum. Bana yle
geliyor ki, Salvatore byle bir sula lekelenmi olamazd.

te yandan, Barahip'in st kapal szleriyle ilgili bireyler renmek istiyordum; hakknda hemen
hemen hibir ey bilmediim Fra Dolcino dncesi bir saplant haline gelmiti bende. Oysa hayaleti iki
gndr iittiim birok konumann evresinde dola-yormu gibi grnyordu.

Bu nedenle Salvatore'ye birdenbire, "Yolculuklarnda hi Fra Dolcino'ya rastladn m?" diye sordum.

Tepkisi ok tuhaf oldu. Gzlerini, sanki olduklarndan daha iri aabilirmi gibi, kocaman kocaman at;
ardarda ha kard, bu kez gerekten anlamadm bir dilde blk prk szler mrldand. Ama bunlar
bana yadsma szleri gibi grnd. O zamana dein, sempati ve gvenle, dosta diyebileceim bir
bakla bak-

Gln Ad

225/15

mt bana. Ama o anda neredeyse dmanca bakt. Sonra bir bahane uydurarak gitti.

Artk dayanamyordum. Adn iitende ylgnlk uyandran bu rahip kimdi? Bunu renme isteinin
penesinde daha ok kvra-namayacam anladm. Aklmdan bir dnce geti. Ubertino! Onunla
karlatmz ilk akam o da anmt bu ad; u son yllardaki Fraticello'larn ve teki din adamlarnn
ak gizli, tm yaantlaryla ilgili her eyi biliyordu. Bu saatte onu nerede bulabilirdim? Kukusuz,
kilisede, dualara gmlm. Bir anlk bir zgrle sahip olduumdan oraya gittim.

Onu bulamadm; aslnda akama dek bulamadm onu. Bylece merakm gideremedim; nk o srada
imdi anlatmam gereken baka olaylar oluyordu.

226

nc Gn KND

William Adso'ya byk sapknlk rmandan, saf insanlann kilisedeki ilevinden, evrensel yasalar
renme konusundaki kukularndan sz ediyor; sanki ayra iindeymiesine Venantius'un brakt
kara by ibaretlerini nasl zdn anlatyor.

William'i demirci ocanda Nicola'yla birlikte ilerine dalm alrken buldum. Tezghn stne,
balangta belki de pencere cam paralar olarak dnlm, minicik yuvarlaklar dizmiler, bunlarn
bazlarn aletlerle istenen kalnla indirgemilerdi. William onlar gzlerinin nne tutup inceliyordu.
Nicola ise uygun camlarn taklaca atal yapmalar iin demircilere buyruk veriyordu.

William, o an'a dek en uygun camlar zmrt renginde olduu ve parmenleri ayrlk gibi grmek
istemedii iin fkeyle ho-murdanyordu. Nicola demircileri denetlemeye gitti. William eitli
yuvarlaklar denerken, Salvatore'yle aramzda geen konumay ona anlattm.

"O adamn eitli deneyimleri olmu," dedi. "Belki gerekten Dolsiniyenlerin yannda kalmtr. Bu
manastr gerek bir dnya; Papa Ioannes'in elileriyle rahip Michele de gelince tam olacaz."

"stadm," dedim, "artk hibir ey anlamyorum."

"Hangi konuda Adso?"

"nce sapkn gruplar arasndaki ayrmlar konusunda. Ama bunu sonra soracam size. imdi aklm
kartran sorun, ayrm sorununun kendisi. Ubertino'yla konuurken, ona tm sapknlarla Ortodokslarn
ayn olduklarn kantlamaya altnz izlenimini edindim. Ama sonra, Barahip'le konuurken, bir
sapknla baka bir sapkn arasnda ve bir sapknla bir Ortodoks arasndaki ayrm

227

ona aklamak iin uratnz. Yani, Ubertino'yu temelde ayn olan insanlar baka baka grd iin,
Barahip'iyse temelde ayr olanlar bir tuttuu iin knadnz."

William bir an iin camlar masann stne koydu. "Sevgili Adso," dedi, "imdi baz ayrmlar
belirlemeye alalm; bu ayrm yaparken, Paris okulunun terimlerini kullanabiliriz pekl. imdi:
Diyorlar ki, btn insanlar zde ayn biime sahiptirler, yanlyor muyum?"

"Elbette doru," dedim, bilgimle vnerek, "nsanlar hayvandr, ama aklldrlar, insann ayrc zellii
glme yeteneidir."

"ok gzel. Ama Tommaso, Bonaventura'dan farkldr; Tom-maso iman, Bonaventura ise zayftr;
ayn biimde, Hugh kt, Francesco iyi olabilir. Aldemar arkanh, Agilulfo fkelidir. Yanlyor muyum?"

"Kukusuz, yle."

"Bu u demektir: nsanlar maddesel biimleri bakmndan zdetir, ama ereti ya da yzeysel biimleri
bakmmdan farkldrlar."

"Kukusuz, yle."

"yleyse, Ubertino'ya, ayn insan yapsnn, karmak ilemlerle, hem iyilik, hem de ktlk sevgisini
ynettiini sylerken, onu insan yapsnn zde olduuna inandrmaya alyorum. te yandan,
Barahip'e, bir Katar'la bir Valdezyen arasnda fark olduunu sylerken, onlarn ze ilikin olmayan
zelliklerinin deiik olduunda direniyorum. Bunda direniinin nedeni u: bir Valdez-yen'e bir Katar'n
zellikleri yorulduunda, yaklarak cezalandrlabilir; bunun tersi de olabilir. Bir insan yakld zaman,
onun bireysel z yaklm ve somut bir varolu biimi olan, bu nedenle de onun varln salam olan,
en azndan Tanr'nn gznde, zde iyi olan ey hilie indirgenir. Bu, sana farkllklar stnde direnmek
iin yeterli bir neden gibi grnmyor mu?"

"Evet efendim," diye yantladm, heyecanla. "imdi niin byle konutuunuzu anladm; felsefenizi
takdir ediyorum!"

"Benim felsefem deil bu," dedi William, "iyi olup olmadn da bilmiyorum. nemli olan senin anlam
olman. imdi ikinci soruna gelelim."

"Sorun u," dedim, "hibir ie yaramaz biriyim ben. Valdez-

228

yenler, Katarlar, Lyons'lu yoksullar, Umiliati, Beginolar, Lom-bardlar, Joachim'iler, Patarenler,
Havariler, Yoksul Lombard-lar, Arnold'cular; William'clar zgr Ruh'a inananlar ve Lucifer'ileri
birbirinden ayrdedemiyorum artk. Ne yapmalym?"

"Ah, zavall Adso," diye gld William, sevecenlikle enseme vurarak, "hi de haksz deilsin! Son iki
yzyldr, hatta daha da nceden beri, u bizim dnyamz hogrszlk, umut ve umutsuzluk
frtnalaryla kaslp kavruldu sanki... Ya da hayr, bu iyi bir benzetim deil. Kocaman, grkemli bir
rmak dn; topran salam olduu gl yatanda kilometrelerce akp gidiyor; rman kylarnn,
salam topran nerede olduunu biliyorsun. Bir an gelir, bu rmak ok uzun bir zaman, ok geni bir
alanda akt, tm rmaklar kendi iinde yok eden denize yaklamakta olduu iin yorgun dm,
artk ne olduunu bilmez. Kendi kendisinin deltas olur. Bir ana kolu hl varln srdrebilir, ama
birok kol ondan ayrlp her yne dalr, kimileri yeniden birbirine karr; artk neyin neden ktn
anlayamazsn; bazan hl rmak olanla, oktan deniz olan ayrdedemezsin..."

"Benzetiminizi anlyorsam, rmak Tanr'nn kenti ya da dorularn kralldr; bininci yl yaklamaktadr
ve bu belirsizlik iinde artk ayakta kalamyor; yalanc ve gerek peygamberler douyor, her ey
Armageddon'un yer alaca byk ovaya doru akyor..."

"Dndm tam bu deildi. Ama biz Fransiskenler arasnda, nc bir an ve Kutsal Ruh'un
yeniden egemen olaca dncesinin her zaman canl kald dorudur. Hayr, ben sana, yzyllar boyu
tm toplumun, Tanr'nn kullarnn varlyla zde olan kilisenin gereinden ok zenginletiini,
kabardn, iinden getii tm topraklarn sprntlerini birlikte tadn ve arln yitirdiini
anlatmaya alyordum. Gerekte deltann kollan, rman denize, daha dorusu arnma anna
olabildiince abuk ulamasna yardmc olur. Ama yaptm kt bir benzetme; sana yalnzca, rmak
artk ortada olmaynca, sapknlk kollarnn ve yenilenme akmlarnn saysnn nasl arttn ve nasl
birbirlerine kartklarn anlatmaya yaryordu. Dilersen, bu kt benzetime, diri bir gle rman iki
yakasn yeniden kurmaya alan birinin imgesini de ekleyebilirsin. Deltann baz kollar kum ve
amurla dolar, bazlar yapay kanallarla yeniden rmaa yneltilir, bazlarnn

229

da akmasna izin verilir, nk her eyi kstl tutmak olanakszdr; hem bir rman, izledii yolun
btnln salamak, kimliini korumak istiyorsa, suyunun birazn yitirmesi daha iyidir."

"Hibir ey anlamaz oldum."

"Ben de. Benzetimlerle konumay beceremem. yisi mi bu rmak yksn unut. Az nce adlarn
sraladn akmlarn ounun en az iki yzyl nce doduklarn ve daha imdiden ldklerini,
kimilerininse daha yeni olduklarn anlamaya al..."

"Ama sapknlardan sz edilirken, tm birlikte adlandrlyor."

"Doru, sapknln yaylma biimlerinden biri bu; yok edilme biimlerinin de."

"Gene anlamyorum."

"Tanrm, ne zor. Pekl. Tut ki gelenekleri dzeltmek isteyen birisin; yoksulluk iinde yaamak iin
baz arkadalarn bir dan tepesinde topluyorsun. Bir sre sonra birok insan uzak lkelerden Kalkp
sana geliyorlar, seni bir peygamber ya da yeni bir havari sayyorlar ve izinden gidiyorlar. Bunlar
gerekten enin iin ya da sylediklerin iin mi geliyorlar?"

"Bilmem, umarm yledir. Baka niin gelsinler?"

"nk babalarndan, baka reformcularn yklerini, az ok yetkin topluluklarn sylencelerini
dinlemilerdir; bunun u, unun bu olduuna inanrlar."

"Bylece her akm bakalarnn cuklarna kaltm yoluyla

m geer?"

"Elbette, nk reformcularn ardna taklanlarn byk bir ounluu, hibir reti incelikleri olmayan
saf insanlardr. Buna karn, satre geleneklerini dzeltme akmlar, deiik yer ve biimlerde ve farkl
retilerle doar. Katarlarla Valdezyenler ou kez birbirine kartrlr. Valdezyenler, Kilise iinde tinsel
bir reform yaplmasn ngryorlard. Katarlar ise baka bir kilise, baka bir Tanr ve satre anlay
ngryorlard. Katarlar, dnyann birbirine kart iyi ve kt glere ayrldna inanyorlard; bu
nedenle de kusursuz insanlarn saf inanllardan ayrld bir kilise kurmulard; kendilerine zg yinleri
ve treleri vard; neredeyse bizim Kutsal Ana Kilise'miz gibi ok kat bir hiyerari kurmulard; hibir erk
biimini ortadan kaldrmay bir an iin bile dn-

230

rnuyonaru. ou Ud sana, yuuctutm, lujjarv jouijjiwmni, ,uuu

beylerin de Katarlar'a niin katldklarn aklar. Dnyay dzeltmeyi de dnmyorlard; nk onlara
gre iyiyle kt arasndaki kartlk hibir zaman ortadan kaldrlamazd. Oysa Valdezyenler ve onlarn
yan sra Arnold'cular ve Yoksul Lombardlar, tam tersine, yoksulluk lksne dayal farkl bir dnya
kurmak istiyorlard; toplum dna itilmileri aralarna alarak topluca, ellerinin emeiyle yaamalarnn
nedeni buydu. Katarlar kilisenin yinlerini yadsyorlard. Valdezyenler ise yinleri deil, yalnzca papaza
gnah kartmay yadsyorlard."

"yleyse neden birbirine kartrlyorlar ve ayn zararl otlar -m gibi sz ediliyor onlardan?"

"Sana anlattm: Onlar yaatan eyle ldren ey ayndr. Akmlar, baka akmlara kaplm, btn
akmlarn ayn bakaldr ve ayn umut drtsnden kaynaklandna inanan saf insanlarla geliir, sonra
birinin yanllarn tekine ykleyen sorgucular tarafndan yok edilirler; bir akmn bir kesimine bal
olanlar bir su ileyecek olurlarsa, bu su tm akmlarn tm kesimlerine bal olanlara yklenecektir.
Aklc adan sylemek gerekirse, sorgucular eliik retileri bir araya getirdikleri iin hakszdrlar;
bakalarnn hakszlna gre de hakldrlar; nk; sz gelimi, bir kentte Arnold'cu bir akm ortaya
kt zaman, baka yerlerdeki Katarlar ya da Valdezyenler de oraya ynelirler. Fra
Dolcino'nun havarileri, din adamlarnn ve beylerin maddesel varlklarnn ortadan kaldrlmasn
ngryorlard; birok iddet eyleminde bulundular; Valdezyenler iddete kardrlar, Fraticello'lar da
yle. Ama Fra Dolcino zamannda, onun grubunda daha nce Fraticel-li ya da Valdezyenlerin retilerini
benimsemi olan birok kimsenin bulunduuna kukum yok. Saf insanlar kendi kiisel sapknlklarn
seemezler, Adso; lkelerinde vazeden, kylerinden gelip geen ya da alanlarnda duraklayan adama
sk skya tutunurlar. Dmanlar da bunu smrr. Halkn gzlerine, ayn zamanda hem cinsel hazz
yadsyan hem de bedensel birlemeyi ngren tek bir sapknlk sunmak iyi bir vaaz tekniidir:
Sapknlar saduyuya aykr eytanca bir elikiler yuma gibi gsterir."

"Demek aralarnda hibir eliki yok; bir Joachim'ci ya da Tinci olmak isteyen saf bir insann Katarlarn
eline dmesi ya da

231

bunun tam tersi eytan'm ii mi?"

"Hayr, yle deil. Batan balayalm, Adso. nan, kendimin de dorusunu bildiime inanmadm bir
eyi aklamaya alyorum sana. Bence yanllk, nce sapknln ortaya ktna, sonra da saf
insanlarn onlara katldklarna ve lanetlendiklerine (kendi kendini lanetlediklerine) inanmakta.
Gerekteyse, nce saf insanlarn durumu gelir, sonra sapknlk."

"Nasl yani?"

"Tanr'nn kullar hakknda ak seik bir fikrin var. yi koyunlarla kt koyunlardan oluan, kutsal
dnyann yorumcular olan din adamlarnn yol gstericilii altnda oban kpekleri, savalar, daha
dorusu dnyasal erk, yani mparator ve beyler tarafndan dizginlenen byk bir sr. Grnm ok
ak."

"Ama doru deil bu. obanlar kpeklerle savar, nk ikisinin de birbirinin haklarnda gz vardr."

"Doru; srnn yapsn belirsiz klan da bu ite. Birbirlerini paralamaktan baka bir ey dnmeyen
kpeklerle obanlar artk sry korumuyorlar. Bir bl darda kalyor bu srnn."

"Nasl darda?"

"Kenarda. Kyller gerek anlamda kyl deiller; nk topraklar yok, ya da olanca topraklar onlar
beslemeye yetmiyor. Yurttalar gerek anlamda yurtta deiller; nk bir lonca ya da esnaf birliine
ye deiller; onlar bakalarnn tuzana debilecek kk insanlardr. Krsal alanlarda czamllar
grdn oldu mu hi?"

"Evet, bir kez yz tanesini bir arada grmtm. Biimleri bozulmu, etleri aarm, ryp
dklyor, koltuk deneklerine dayanm, gzkapaklar i, gzleri kanl. Ne konuuyorlar, ne de
banyorlard; fareler gibi ayaklyorlard."

"Hristiyanlar iin onlar baka insanlardr; srnn kysnda kalan insanlar. Sr onlardan nefret eder,
onlar da srden. Herkesin kendileri gibi czama yakalanmasn, lmesini isterler."

"Evet, Kral Mark'la ilgili bir yk anmsyorum; gzel Isot-ta'y lme mahkm etmek zorunda kalm,
tam yaklmak zere odunlarn stne karlaca srada czamllar gelmiler; Krala yaklmann hafif bir
ceza olacan, ondan daha kt bir ceza olduunu sylemiler. Sonra, Isotta'y bize verin, bizim olsun,
hastal- |

mz isteklerimizi tututuruyor, onu czamllarnza verin, diye barmlar. Szlayan yaralarmza
yapm u paavralara bakn. Yannzda sincap krkyle astarlanm zengin giysilere ve taklara
brnm olan o kadn, czamllarn sarayn grnce, kmeslerimize girip bizimle yatnca, o zaman
iledii gnahn tam anlamyla bilincine varacak ve bu gzelim odun ynn dnp esef edecek!"

"Gryorum ki, bir Benedikten mezi olarak tuhaf eyler okumusun," diye takld William. Kzardm,
nk bir mezin sevi ykleri okumamas gerektiini biliyordum; ama Melk manastrnda biz genler
arasnda bunlar dolatrlyor, biz de geceleri tonum nda okuyorduk onlar. "Ama nemi yok," diye
srdrd William. "Ne demek istediini anladm. Toplum dna itilmi czamllar her eyi kendileriyle
birlikte ykma srklemek isterler. Bylece, onlar ne denli toplum dna itersen, o denli kt olurlar;
onlar ne denli senin ykmm isteyen bir hortlak srs gibi grrsen, o denli toplum d olurlar. Ermi
Francesco bunu anlad; ilk ii gidip czamllar arasnda yaamak oldu. Toplum dna itilenleri yeniden
onlarla btnletirmedike, Tanr'nn kullarn deitirmek olanakszdr."

"Ama siz baka toplum d kiilerden sz ediyorsunuz, sapkn akmlar oluturan czamllar deil ki."

"Sr, en geni halkadan en yakn evresine dek bir dizi e-merkezli daireden oluur. Czamllar genel
olarak bir dlama gstergesidir. Ermi Francesco bunu anlad. O yalnz czamllara yardm etmek
istemiyordu; yle olsayd, davran yalnzca clz ve gsz bir acma davranna indirgenmi olurdu.
Onun anlatmak istedii baka bir eydi. Kulara sylediklerini anlattlar m sana?"

"A, evet, o gzel yky duydum; Tanr'nn o yumuack yaratklaryla arkadalk eden ermii takdir
ettim," dedim byk bir heyecanla.

"Sana yanl bir yk anlatmlar; daha dorusu, bugn tarikatn yeniden oluturmakta olduu yky
anlatmlar. Francesco kent halk ve yneticileriyle konumu, onlarn kendisini anlamadklarn grnce
yryp mezarla gitmi; kuzgunlar, saksaanlar, ahinler, lele beslenen yrtc kularla konumaya
balam."

"Ne korkun ey!" dedim. "Demek iyi kular deildi bunlar!"

232

233

"Alc kulard onlar; dlanm kular, tpk czamllar gibi. Francesco ncil'deki u szleri dnyordu
kukusuz: Gnee doru ykselmi bir melek grdm; ve o, gnete uan tm kulara yksek sesle
dedi ki: Gelin; yce Tanr'nn byk lenine katln; krallarn etini, tribnlerin ve kendini beenmilerin
etini ve atlarn ve onlarn stne binenlerin etini ve zgr ve tutsak kk byk tm insanlarn etini
yiyin!"

"Demek Francesco, toplum dna itilmileri bakaldrya kkrtyordu?"

"Hayr, bunu isteyen biri varsa, o da Fra Dolcino ve ardndan gidenlerdi. Francesco, bakaldrmaya
hazr olan toplum dna itilmileri Tann'nm kullarna katlmaya aryordu. Sr yeniden toplanacaksa,
sr dna itilmilerin yeniden bulunmas gerekliydi. Francesco baarl olamad; bunu byk bir aclkla
sylyorum. Dlanmlar yeniden btnletirmek iin kilise evresinde eylem yapmak zorundayd,
kilise evresinde eylem yapmak iin de onun yasasnn onaym almas gerekiyordu; bundan bir tarikat
doacak, tarikat da, ortaya karken, kysnda itilmilerin yer ald bir ember imgesini yeniden
oluturacakt. imdi toplum dna itilmileri yeniden evrelerinde toplayan Fraticelli ve Joachim'ilerin
neden ortaya ktklarn anlyorsun, deil mi?"

"Ama biz Francesco'dan sz etmiyorduk; sapknln nasl saf insanlar ve toplum dna itilmilerin bir
rn olduundan sz ediyorduk."

"Doru. Srden dlananlardan s6V. ediyorduk. Yzyllar boyunca, Papa ve mparator erk iin
giritikleri savalarda birbirlerini paralarken, dlanmlar gerek czamllar gibi kyda yaamay
srdrdler; czamllar, bunlarn, bu olaanst meseli anlayabilmemiz iin Tanr'nn dzenledii bir
simgesinden baka bir ey deildir; byelce, 'czaml' derken, 'dlanm, yoksul, saf, toplum dna
itilmi, krsal blgelerden sklp atlm, kentlerde aalanm' kimseleri anlayacaktk. Ama biz
anlamadk; czamn gizemi bir hortlak gibi stmze aband; nk iaretlerin niteliini anlayamadk.
Srden dlanm olsalar bile, onlarn tm de sa'nn szne dnerek kpeklerin ve obanlarn
davrann sulayacak ve bir gn onlar cezalandrmaya sz verecek her vaaz dinlemeye ya da
retmeye hazrdrlar. Erk sahipleri her zaman anla-

234

dlar bunu. Dlanmlarn toplumla yeniden btnletirilmesi, onlarn ayrcalklarnn kstlanmasn
gerektiriyordu; bu nedenle de, dlandklarnn bilincine varan dlanmlar, retileri ne olursa olsun,
sapknlkla damgalanyorlard. Dlanmlklarnn krletir-dii bu insanlarsa, kendi adlarna, gerekte
hibir retiye ilgi duymuyorlard. Sapknln yanlgs buradadr. Herkes sapkndr, herkes ortodokstur;
bir akmn sunduu inancn nemi yoktur; nemli olan sunduu umuttur. Btn sapknlar bir dlama
gerekliinin bayradr. Sapknl kaz, altnda czamly bulursun. Sapknla kar giriilen her
savan istedii tek ey udur: czamlnn olduu gibi kalmas. Czamllara gelince, onlardan ne
bekleyebilirin? leme domasnn ya da Aai Rabbani yininin tanmnn ~he kadarnn doru, ne
kadarnn yanl olduunu ayrdetmelerini mi? Hadi canm, Adso, bu oyunlar biz okumu adamlar iindir.
Basit insanlarn baka sorunlar vardr. Hem unutma, bunlarn tmn de yanl yoldan zerler. Bunun
iin sapkn olurlar."

"Peki, baz insanlar niin onlar destekliyorlar?"

"nk amalarna yarar bu; amalar da seyrek olarak inanla ilgilidir; ou kez erki ele geirmrye
ilikindir."

"Bunun iin mi Roma Kilisesi kendisine kar olanlarn tmn sapknlkla suluyor?"

"Bunun iin. Kendi denetimi altna alabildii ya da gereinden ok glendii, bu nedenle de karsna
almak iyi olmayaca iin, kabul etmek zorunda kald bir sapknl Ortodoksluk saymas da bunun
iin. Ama bunun kesin bir kural yok; insanlara, koullara bal. Bu, laik beyler iin de geerli. Elli yl
nce, Pado-va komn, her kim bir din adamn ldrrse, byk bir para cezasna arptrlmasn
ngren bir buyruk kard..."

"Olamaz!"

"Gerekten. Din adamlarna kar halkn nefretini krklemenin bir yoluydu bu; kent piskoposla sava
halindeydi. Yllar nce Cremona'da, mparator'a bal olanlarn Katarlara niin yardm ettiklerini imdi
anlyorsun deil mi, inan nedeniyle deil, Roma Kilisesi'ni g durumda brakmak iin. Bazan kent
meclisleri, sapknlar, ncil'i halk diline evirmeye yreklendirirler; halk dili artk kentlerin dili oldu;
Latince ise Roma'nn ve manastrlarn dili. Bazan da Valdezyenleri desteklerler; nk onlar kadn
erkek, k-

235

k byk herkesin, ister aa tabakadan, ister yksek tabakadan olsun, retmen ve vaiz
olabileceklerini ne srerler; rak olan bir ii on gn sonra ustas olabilecei birini arar..."

"Bylece, din adamlarnn yerine baka kimselerin konama-masn salayan ayrm ortadan
kaldryorlar! Ama yleyse, ayn kent meclisleri niin sapknlara kar kp onlarn yaklmas iin kiliseye
yardm ediyorlar?"

"nk sapknlarn saylarnn artmasnn, halk diliyle konuan laiklerin ayrcalklarn da tehlikeye
sokabileceinin bilincine varyorlar. 1179'da toplanan Lateran Konseyi'nde (gryorsun, yz elli yl
ncesine ilikin olaylar bunlar), Walter Map, o budala, bilgisiz Valdezyenlere gvenilecek olursa neler
olabilecei konusunda uyanda bulundu. Eer doru anmsyorsam, Walter Map, onlarn belli bir oturma
yerleri olmadn, plak sa'nn izinde, plak, yalnayak oradan oraya dolap durduklarn, hibir
eyleri olmadn, her eye ortaklaa sahip olduklarn syledi. En alakgnll noktadan balyorlar,
nk toplum dna itilmilerdir; ama onlara gereinden ok yer aarsanz, herkesi iterek darya
atarlar. Bu nedenle kentler dilenci tarikatlarn, zellikle de biz Fransiskenleri tutuyorlard; nk biz
tvbe gereksinimi ile kentsel yaam; kilise ile alm satm ilerinden baka bir ey dnmeyen
kentsoylular arasnda uyumlu bir denge salanmasna izin veriyorduk..."

"Tanr sevgisiyle alm satm sevgisi arasnda uyum salanabildi mi, peki?"

"Hayr, tinsel yenilenme akmlar engellendi; Papa'nn tand bir tarikatn snrlan iinde ynlendirildi.
Ama alttan alta sinsi sinsi akan ey ynlendirilemedi. Bir yandan hi kimseye ktl dokunmayan
Flagellante akmlarna, bir yandan da Fra Dolcino'-nunki gibi silahl etelere, ya da Ubertino'nun szn
ettii Mon-tefalco rahiplerinin byclk trenlerine doru akt..."

"Ama kim haklyd, kim yanld?" diye sordum, akn.

"Kendi asndan herkes hem haklyd, hem haksz."

"Ama," diye bardm, bakaldrya varan bir taknlkla, "niin bir tavr almyorsunuz, niin bana
gerein nerede yattn sylemiyorsunuz?"

William, stnde alt cam a tutarak bir sre sustu. Sonra cam masann stne indirip camn
altnda bir alet gsterdi

236

bana. "Bak," dedi. "Ne gryorsun?"

"Aleti; biraz daha byk olarak."

"te: Yapabileceimiz ey, dlsa olsa daha yakndan bakmaktr."

"Ama alet hep ayn alet!"

Venantius'un elyazmas da, bu camlar sayesinde onlar okuduum zaman gene ayn kalacak. Ama belki
de onu okuduktan sonra gerein bir blmn daha iyi reneceim. Ve belki de manastrn yaamn
iyiletirebileceiz."

"Ama bu yetmez ki!"

"Sandndan daha ok ey sylyorum, Adso, Roger Ba-J. con'dan daha nce de sz etmitim sana.
Belki de gelmi gemi en akll adam deildi, ama bilim sevgisini esinleyen umudu beni her zaman
bylemitir. Bacon, basit insanlarn gcne, gereksinimlerine, tinsel bulularna inanyordu.'
Yoksullarn, dlanmlarn, budalalarn ve okur yazar olmayanlarn ok kez Tanr'nn azndan
konutuklarna inanmasayd, iyi bir Fransisken olamazd. Onlar yakndan tanm olsayd, tarikata bal
tarallardan ok Fraticello'lara kar uyank olurdu. Basit insanlarda, ou zaman geni kapsaml, genel
yasalar ortaya karma abalar iinde yiten okumularda olmayan bir ey var. Bir bireyin sezgisi var
onlarda. Ama bu sezgi tek bana yeterli deildir. Basit insanlar kendi gereceklerini belki de kilise
bilginlerinden daha doru olarak kavrarlar, ama onu dncesizce eylemler iinde yok ederler. Ne
yapmal? Basit insanlar eitmeli mi? ok kolay, ya da ok g bir ey bu. Hem sonra hangi bilgileri
retmeli onlara? Abbone'nin kitap- ' lndakileri mi? Fransisken statlar bu sorunu incelediler. Byk
Bonaventura, bilge kiilerin, basit insanlarn davranlar iinde sakl olan gerei kavramsal akla
kavuturmalar gerektiini sylyordu..."

"Basit insanlarn yoksullua arlarn tanrbilimsel kararlara dntren Perugia Ruhani Meclisi ya da
Ubertino'nun bilgince anlar gibi," dedim.

"Evet, ama grdn gibi bu ok g oluyor, olduu zaman da basit insanlarn gerei, gllerin
gereine dnm oluyor; yoksul yaam sren rahipten ok, mparator Ludwig'in iine yarayan bir
geree. Onlarn yaantsna nasl yakn olunabilir, szgeli-

237

mi onlarn ievuruk erdemi, alma yetenei, onlarn dnyasn dntrmek ve daha iyi klmak iin
nasl korunabilir? Bacon'un sorunu buydu. 'Quod enim laicali ruditate turgestic non habet ef-fectum nisi
fortuito,'1 diyordu. Basit insanlarn yaantlarnn yabanl ve denetlenemez sonulan vardr. 'Sed opera
sapientiae certa lege vallantur et in fine debitum effcaciter diriguntur.'2 Yani, pratik sorunlarla
urarken bile, ister mekanik, ister tarm, ister bir kentin ynetimi olsun, bir eit tanrbilime gerek
vardr. Ona gre yeni doa bilimi, bilim adamlarnn, doal srelerin deiik bilgileri araclyla, basit
insanlarn dzensiz ama kendi tarznda gerek ve doru beklentiler ynn yanstan temel
gereksinimlerini egdml klmaya ynelik yeni ve byk giriimi olmalyd. Yeni bilim, yeni doal
by. Ancak, Bacon'a gre, bu giriim kilise tarafndan yneltilmeliydi; ama ben bunu, onun zamannda
din adamlar topluluunun bilim adamlar topluluuyla zdeletirilmesinden tr sylediine
inanyorum. Bugn durum deiti; manastr ve katedrallerin dnda, hatta niversitelerin bile dnda
bilim adamlar yetiiyor. rnein bu lkede, yzylmzn en byk filozofu bir rahip deil, laik biriydi.
u Floransa'ldan sz ediyorum; iirinden sz edildiini iitmisindir; hi okumadm o iiri, nk halk
dilini anlamyorum; bildiimce pek de houma gitmezdi; nk bizim yaantlarmza ok uzak olan
eylerden sz ediyor. Ama kanmca, eler, tm kozmos ve devletlerin ynetimi hakknda bugne
dein bize sunulan en akllca eyleri o yazd. Bugn ben ve arkadalarm, insancl sorunlarn ynetimi
iin, yasa yapmann kiliseye deil, halk meclisine dtne inanyoruz; ayn ekilde, gelecekte bu yeni
ve insancl tanrbilimi nermek de., bilim adamlarna decektir; bu tanrbilim ise doal felsefe ve
pozitif bydr."

"ok gzel bir giriim," dedim, "ama byle bir ey olabilir mi?"

"Bacon buna inanyordu."

"Ya siz?"

"Ben de inanyorum. Ama buna inanmak iin, basit insanla-

1. (Lat.) Laiklerin kabaca iirdikleri eyler, ans yardm etmezse etkili olmaz. (ev.)

2. Ancak, bilimsel yaptlar belli bir yasayla geerli klnr ve etkili bir biimde zorunlu sonuca yneltilir.
(ev.)

238

rn, biricik iyi sezgi olan birey sezgisine sahip olmakta hakl ol duklarndan emin olmalyz. Ama eer
bireyin sezgisi biricik iyi sezgiyse, iyi bynn, onun araclyla ve onu yorumlayarak ilevsel olaca,
evrensel yasalar yeniden oluturmay bilim nasl baaracaktr?"

"Evet," dedim, "bunu nasl yapabilir?"

"Artk ben de bilmiyorum. Oxford'da, imdi Avignon'da bulunan arkadam Ockham'l William'la birok
tartmamz oldu. Zihnime kuku tohumlan sat. nk eer yalnzca bireyin sezgisi doruysa, ayn
nedenler ayn sonulan dourur nermesini ka-k ntlamak g olur. Tek bir beden, bir yerde souk ya
da scak, tatl ya da ac, slak ya da kuru olabilir; bir baka yerdeyse olmayabilir. Sonsuz yeni varlklar
yaratmakszn tek parmam bile kprda-tamazsam, tm nesneleri dzenleyen evrensel ba nasl
ortaya karabilirim? nk byle bir edimle, parmamla tm teki nesnelerin konumu arasndaki
ilikiler deiir. Zihnim tek tek varlklar arasndaki bantlar ilikiler araclyla alglar; ama bunun
evrensel ve deimez olduunun gvencesi nedir?"

"Ama belli bir cam kalnlnn belli bir grme gcne denk dtn biliyorsunuz; bunu bildiiniz iin
de, imdi kendinize yitirdiiniz camlar gibi camlar yapabiliyorsunuz; yoksa nasl yapabilirdiniz?"

"Zekice bir yant, Adso. Gerekten de benim gelitirdiim nerme u: Eit kalnlk, kanlmaz olarak
eit grme gcne denk der. Bu nermeyi ortaya attm; nk baka vesilelerle, ayn tip bireysel
sezgilerim oldu. Kukusuz, bitkilerin saaltma gcn snayan herkes, ayn trden tek tek bitkilerin
hasta zerinde ayn nitelikte eit etkileri olduunu bilir; bu nedenle de aratrmac, belli tipten her
bitkinin ateli hastalara iyi geldii ya da belli tipten her camn gzn grme yetisini eit lde artrd
nermesini biimlendirir. Bacon'un szn ettii bilim kukusuz bu nermelere dayanyor. Dikkat et,
nesnelere ilikin nermelerden sz ediyorum, nesnelerden deil. Bilim nermeler ve onlarn terimleriyle
urar; terimler de tekil nesneleri belirtirler. Anlyorsun, deil mi, Adso, nermemin doruluuna
inanmalym; nk onu deneyle rendim; ama ona inanmak iin evrensel yasalar olduunu
varsaymalym. Ama onlardan sz edemiyorum; nk evrensel ya-

239

odlarn ve kurulu bir dzenin var olduu kavramnn kendisi, Tan-n'nn bunlarn tutsa olduunu
sezdirir; oysa Tanr ylesine saltk bir biimde zgr bir eydir ki, eer isterse isteminin tek bir edimiyle
dnyay deitirebilir."

"Eer doru anlyorsam, bir ey yapyorsunuz ve niin yaptnz biliyorsunuz, ama ne yaptnz, niin
bildiinizi bilmiyorsunuz."

William'm bana beenerek baktn vnle sylemeliyim. "Belki de yledir. Ne olursa olsun, bu sana,
inandm halde, inandm gerek konusunda niin byle kararsz kaldm anlatr."

"Siz Ubertino'dan daha gizemcisiniz!" dedim, ktcllkle.

"Belki de. Ama grdn gibi, doann nesneleri stnde alyorum. Yrtmekte olduum
soruturmada da kimin iyi, kimin kt olduunu deil, dn gece yaz salonunda kimin bulunduunu,
gzlk camlarn kimin aldn, karda bir baka gvdeyi srkleyen bir gvdenin izlerini kimin
braktn ve Berengar'n nerede olduunu renmek istiyorum. Bunlar olgulardr. Daha sonra onlar
birbirine balamaya alacam - eer yapabilirsem, nk hangi sonucun hangi nedenden doduunu
sylemek g. Bir melein araya girmi olmas her eyi deitirmeye yeterdi; bylece bir eyin, baka
bir eyin nedeni olduunun kantlanamamasnda alacak bir ey yok. Gene de insan her zaman
denemeli bunu; imdi benim yaptm gibi."

"Sizin yaamnz etin," dedim.

"Ama Brunellus'u buldum," diye bard William, iki gn nceki at olayn anmsayarak.

"yleyse dnyann bir dzeni var!" diye bardm ben de, zafer kazanmasna.

"yleyse, benim u zavall kafamda birazck dzen var," diye yantlad William.

Tam o srada Nicola, zafer kazanmasna, elindeki hemen hemen bitmi bir atal gstererek yeniden
ieri girdi.

"Bu atal zavall burnumun stne konunca," dedi William, "belki zavall kafam daha da dzenli olur."

Bir mez gelip Barahip'in William' grmek istediini ve onu bahede beklediini bildirdi. stadm
deneylerini ertelemek zorunda kald ve hzl hzl buluma yerine doru yrdk. Oraya

240

yaklarken William sanki unuttuu bir eyi ancak o anda anmsam gibi elini alnna vurdu.

"Bu arada," dedi, "Venantius'un kabala iaretlerini zdm."

"Tmn m? Ne zaman?"

"Sen uyurken. Hem tmyle ne kastettiine bal. Mum nda beliren iaretleri zdm; senin kopya
ettiklerini. Yunanca notlarmsa yeni camlarma kavuuncaya dek beklemeleri gerekecek."

"Peki? Finis Africae'nin giziyle mi ilgiliydi?"

"Evet, anahtar da olduka kolayd. Venantius, be gezegen, on iki bur, iki k veren gk cismi ve
dnya iin de sekiz iaret kollanm. Toplam yirmi iaret. Latin alfabesinin harfleriyle balant kurmaya
yeterli - 'unum' ve 'veluf szcklerinin ba harflerinin sesini belirtmek iin ayn harfi kullanabileceini
dnrsen1. Harflerin srasna gelince, bunu biliyoruz. aretlerin sras ne olabilir? Gkyznn
dzenini dndm; bur kadrann en d embere koyarak. Bylece, Dnya, Ay, Merkr, Vens,
Gne vb., sonra bunun ardndan bur iaretlerini geleneksel sralarna gre yerletirdim, Sevil'li
zidor'un onlar snflandrd gibi, Ko burcu ve ilkbahar noktasyla balayp Balk burcuyla bitirerek.
imdi, bu anahtar uygulamay denersen, Venantius'un mesaj anlam kazanr."

Bana, byk Latin harfleriyle, stne evriyazyla; Secretum finis Africae manus supra idolum age
primimi et septimum de qua-tuor yazd parmeni gsterdi.

"Ak deil mi?" diye sordu.

"Putun stndeki el drdn birincisi ve yedincisi stnde iler..." diye yineledim bam sallayarak. "Hi
de ak deil!"

"Biliyorum, Venantius'un, idolum3 szcyle ne demek istediini bilmemiz gerek. Bir imge mi, bir
hayalet mi, bir resim mi? Sonra, birincisi ve yedincisi olan drt nedir? Bunlar ne yaplacak? Yerinden mi
oynatlacak, baslacak m, ekilecek mi?"

L Latince'de U harfi, balangta V olup giderek U'ya dnmtr. (ev.)

2- (Lat,) Africa'nn sonunun gizi: Putun stndeki el. drdn birincisinde ve yedincisinde i-,

ler. (ev.)

3 Latince 'put' anlamna gelen idolum szc, Yunanca, (hayal, hayalet, hortlak, imge an-

amlarna gelen) eidolon szcnden gelir.

Gln Ad

241/16

"yleyse hibir ey bilmiyoruz ve balang noktamzdayz," dedim byk bir dkrklyla. William
durdu, pek de iyicil olmayan bir havayla bana bakt. "Olum," dedi, "Karnda, alakgnll bilgisi ve
Tanr'run sonsuz gcne borlu olduu azck yeteneiyle, birka saatte yazann kendinden baka
herkese mhrl olduuna inand gizli bir ifreyi zmeyi baarm deersiz bir Fransisken var...
Sense, zavall cahil yumurcak, tutmu hl balang noktasnda olduumuzu sylemeye kalkyorsun."

Beceriksizce zr diledim., stadmn onurunu incitmitim; oysa yapt karsamalarn hzndan ve
doruluundan tr ne denli bbrlendiini biliyordum. William gerekten de beeniye deer bir i
baarmt; kurnaz Venantius, buluunu karanlk bir ' bur alfabesinin ardna gizlemekle kalmayp
zlmesi olanaksz bir bilmece de tasarlamsa, bu onun suu deildi.

"Zarar yok, zarar yok, zr dileme," diye dncelerimin arasna girdi. "Ne de olsa haklsn. Henz ok
az ey biliyoruz. Hadi gidelim."

242

nc Gn GNBATIMI

Barahip yeniden ziyareti/erte konuuyor; William'in labirentin bilmecesini zmek iin baz ama
fikiiei vardr; sonunda bunu ok mantkl bir biimde basan: Sonra William'la Adso eritme peynir
yerler.

.

a Barahip karanlk, kaygl bir grnle bizi bekliyordu. Elinde bir kt vard.

"Conques Barahip'inden imdi bir mektup aldm," dedi, "Io-annes'in Fransz askerlerinin
komutanlna getirdii ve elilerin gvenliinin sorumluluunu verdii adamn adn aklyor. Asker
deil, saray mensubu da deil; ayn zamanda heyetin bir yesi."

"eitli niteliklerin az rastlanr bir biimde bir araya gelme-- si," dedi William, tedirgin. "Kim bu
adam?"

"Bernard Gui; Bernardo Gui de diyebilirsiniz."

William, ne benim, ne de Barahip'in anlamad, kendi dilinde bir nlem koyverdi. Belki de
anlamadmz hepimiz iin iyi oldu; nk William'in azndan kan szck ak sak bir szck-m
gibi nlad.

"Bu i houma gitmedi," diye ekledi hemen. "Bernardo yllarca Toulouse blgesinde sapknlarn
babels kesildi; Valdezyenle-ri, Beghard'lar, Fraticelli ve Dominikenleri kovuturmak ve yok etmekle
grevli olanlarn yararlanmas iin, Pracca offcii inquisi-tionis heretice provitalis' adnda bir de kitap
yazd."

"Biliyorum. Kitab biliyorum; bir retim harikas."

"Bir retim harikas," diye kabul etti William. "Kitap gemi yllarda Flandr'da ve burada, yukar
talya'da, ona birok grev vermi olan Papa Ioannes'e sunulmu. Bernardo Galiya'da
piskoposlua atand zaman bile piskoposluk blgesinde hi g-

1. (Lat.) Sapknlarn sorgulamasna ilikin uygulama. (ev.)

243

rnmedi; sorguculuk etkinliini srdrd. imdi Lodeve piskoposluuna ekildiim sanyordum, ama
grlyor ki Ioannes onu yeniden greve arm; hem de burada, Kuzey talya'da. Niin bakas deil
de Bernardo ve niin silahl kuvvetlerin sorumluluunu alm olarak?"

"Bunun yant u," dedi Barahip, "dn size akladm tm korkular da doruluyor. yi biliyorsunuz ki
-bunu bana itiraf etmek istemeseniz de- sa'nn ve kilisenin yoksulluuna ilikin, Pe-rugia Ruhani
Meclisince ne srlen grler, birok tanrbilim-sel kantla desteklense de birok sapkn akmca ok
daha az sak-nmh ve ok daha az ortodoks bir biimde ne srlen grlerin ayn. Cesena'h
Michele'nin -mparator tarafndan oluturulan-grlerinin, Ubertino'nun ve Angelus Clarenus'un
grleriyle ayn olduunu gstermek hi de zor deil. Bu noktaya kadar iki heyet gr birlii iinde
olacaklardr. Ama Gui daha fazlasn yapabilir, buna da yetenei var: Perugia'nn ne srd savlarn,
Fraticelli ya da Szde Havariler'inkilerle ayn olduunu ne srmeye alacaktr. Buna katlyor
musunuz?"

"Gerekten byle midir, yoksa Bernardo Gui mi byle olduunu syleyecek diyorsunuz?"

"Diyelim ki, byle diyeceini sylyorum," diye onaylad Barahip saknmla.

"Ben de katlyorum, ama bu nceden belliydi. Demek istiyorum ki, Bernardo olmasa bile bu noktaya
gelinecei biliniyordu. Bernardo, olsa olsa, Ruhani Meclis'in yeteneksiz adamlarndan daha etkin bir
biimde davranacak; onunla giriilecek tartma da kanlmaz olarak daha incelikli olacaktr."

"Evet," dedi Barahip, "Ama bu noktada dn ortaya attmz sorunla yzyze geliyoruz. Eer yarna
dek iki, belki de cinayeti ileyen kiiyi ortaya karamazsak, Bernardo'nun manastrn ilerini
denetlemesine izin vermek zorunda kalacam. Burada, aklanmayan olaylarn gemi ve hl da
gemekte olduunu, Bernardo gibi bir adamdan (hem unutmayalm, karlkl anlamamz gereince)
gizleyemem. Yoksa (Tanr esirgesin) bunu anlad anda, yeni bir gizemli olay daha olacak olursa,
bara bara ihanetten sz etmekte yerden ge kadar hakl olacaktr..."

"Doru," diye mrldand William, kaygl. "Yaplacak hibir

244

ey yok. Dikkatli olmalyz; gizemli katile kar uyank davranacak olan Bernardo'ya kar biz de uyank
olmalyz. Belki de iyi olur: Katille uraan bir Bernardo tartmalara katlmak iin daha az vakit bulur."

"Katili ortaya karmakla uraan bir Bernardo, benim yetkim iin bir banba olacaktr; bunu
unutmayn. Bu uursuz olay, ilk kez bu duvarlar arasndaki otoritemin bir blmnden vazgemeye
zorluyor beni; yalnz bu manastrn tarihinde deil, Cluny tarikatnn tarihinde de yeni bir ey bu. Buna
engel olmak iin elimden gelen her eyi yaparm. Yaplacak ilk i de heyetleri kabul etmemek."

"Bu nemli karar stnde dncelerini yce efendimizden zellikle rica ederim," dedi William.
"Elinizde mparator'un bir ar mektubu var; byk bir heyecanla bizim..."

"Beni mparator'a balayan eyin ne olduunu biliyorum," dedi Barahip terslikle, "bunu siz de
biliyorsunuz. yleyse, yazk ki geri ekilemeyeceimi de biliyorsunuz. Ama btn bunlar ok irkin.
Berengar nerede, bana ne geldi? Ne yapyorsunuz?"

"Ben uzun zaman nce baz etkin soruturmalar yrtm olan bir rahibim yalnzca. Gerein iki gnde
ortaya karlamaya- can biliyorsunuz. Hem bana nasl bir yetki verdiniz? Kitapla girebiliyor
muyum? Sizin otoritenizle desteklenmi olarak, istediim btn sorular sorabilir miyim?"

"Cinayetlerle kitaplk arasnda hibir iliki gremiyorum," dedi Barahip, fkeli.

"Adelmo minyatreyd. Venantius evirmen; Berengar ise ktphaneci yardmcs..." diye aklad
William sabrla.

"Bu anlamda altm rahibin tmnn de kitaplkla iliii var, tpk kiliseyle olduu gibi. Niin kiliseyi
aratrmyorsunuz yleyse? William Birader, siz burada, benim tarafmdan grevlendirilmi olarak ve
sizden bu soruturmay yrtmenizi rica ettiim snrlar iinde, bir soruturma yapyorsunuz. Bunun
dnda, bu duvarlar arasnda, Tanr'dan sonra ve onun ltfuyla burada tek yetkili benim. Bu Bernardo
iin de geerli olacak." "Hem," diye ekledi, daha yumuak bir sesle, "Bernardo buraya zellikle
toplantya katlmak iin gelmiyor da olabilir. Conques Barahibi, bana onun talya'nn gneyine
ineceini yazyor. Papa'nn, Poggetto Kardina-

li Bertrando'dan, Bologna'dan gelip papalk heyetinin bakanln stlenmesini istediini de yazyor.
Belki de Bernardo buraya kardinalle bulumak iin geliyor."

"Bu, daha geni bir adan bakldnda, daha da kt olur. Bertrando orta talya sapknlarnn
babelsdr. Sapknlara kar giriilen savan bu iki ampiyonunun karlamas, bu lkede, sonunda
btn Fransisken hareketini iine alacak daha geni bir saldrnn habercisi olabilir..."

"Bundan mparator'u derhal haberdar edeceiz," dedi Bara-hip, "ancak o zaman tehlike yakn olmaz.
Tetikte olalm. Hoaka-ln."

Barahip uzaklarken William bir sre sustu. Sonra bana, "Her eyden nce, tela kaplmamaya
alalm, Adso," dedi. Birok ayrntl bireysel deneyim birikimini gerektiren durumlarda olaylar abuk
zlmez. Ben laboratuvara dnyorum; nk mercekler olmakszn yalnzca elyazmasn
okuyamamakla kalmam; bu gece kitapla gitmenin de bir anlam olmaz. Git bak bakalm, Berengar'dan
bir haber var m?"

Tam o srada Morimondo'lu Nicola ok kt haberlerle koa koa yanmza geldi. William'in onca umut
balad en iyi cam daha da inceltmeye alrken krlmt. Onun yerine koyabilecei bir baka cam
da, atala yerletirirken atlamt. Nicola avutulmaz bir biimde bize gkyzn gsterdi. Gnbatm
vakti gelmi, karanlk kyordu. O gn artfk allamazd. Bir gn daha yitirildi, dedi William ac ac
(bana sonradan itiraf ettiine gre), camc ustasnn grtlana sarlma isteini bastrarak; oysa Nicola
yeterince kk dmt.

Onu kk dmlyle babaa brakarak Berengar hakknda bilgi edinmeye gittik. Doal olarak hi
kimse bulamamt onu.

Kendimizi bir kmazda hissediyorduk. Ne yapacamz bilmeden dehlizde biraz dolatk. Ama az sonra
William'in hibir ey grmyormu gibi gzlerini bolua dikerek dalp gittiini grdm. Az nce
biniinden haftalarca nce topladn grdm otlardan bir kkk karm, sanki dingin bir uyarlma
salyormu gibi iniyordu. Gerekten de dalgn grnyordu, ama zihninin

246

boluunda yeni bir dnce kvlcmlanmasna sk sk gzleri parlyordu; sonra bir kez daha o
kendine zg ve etkin zihin krlklerinden birine dalyordu. Anszn, "Kukusuz, insan..." dedi.

"Ne yapabilir?" diye sordum.

"Labirentte yolumuzu nasl bulabileceimizi dnyordum. Gerekletirmesi kolay deil, ama etkili
olabilir... nnde sonunda, dou kulesinin iinden klyor; bunu biliyoruz. imdi tut ki bize kuzeyin
nerede olduunu bildiren bir makinemiz var. Ne olurdu?"

"Doal olarak samza doru yrmek yeterdi; douya doru gitmi olurduk. Ya da ters ynde gitmek
yeterdi; o zaman da i, gney kulesine doru gittiimizi bilirdik. Ama byle bir mucize-'*- nin
olduunu varsaysak bile, labirent labirenttir; douya ynelir ynelmez doru gitmemizi nleyen bir
duvar kard karmza; bylece gene yolumuzu yitirirdik..." dedim.

"Doru, ama szn ettiim makine olsayd, hep kuzeyi gsterirdi; ynmz deitirsek bile; stelik
hangi noktada olursak olalm, ne yne dneceimizi gsterirdi bize."

"Harika bir ey olurdu bu. Ama bunun iin bu makineye sahip olmamz, onun da bize, gnei ve
yldzlar grmeden de. gece vakti ve kapal yerde kuzeyi gsterebilmesi gerekirdi... Sizin Ba-
con'unuzun bile byle bir makinesi yoktu sanrm!" Gldm.

"Yanlyorsun," dedi William, "nk byle bir makine yapld; baz denizciler kullandlar bile. Onun
yldzlara ya da gnee ihtiyac yok; nk Severinus'un hastanesinde grdmze benzer, demiri
eken olaanst bir tan gcnden yararlanyor bu makine. Bacon incelemi onu; Maricourt Pierre
adnda bir Picard bycs de birok yararn anlatm."

"Peki, siz yapmasn biliyor musunuz?"

"Yapmasna yaplr. Ta saysz harikalar yaratmakta kullanlabilir; bu arada hibir d g olmaksnz
srekli olarak hareket eden bir makine de yaplabilir; ama en basit bulu Baylek el-Kaba-yakr adnda
bir Arap tarafndan betimlenmi. Su dolu bir kap alp iinde demirden bir ine saplanm bir mantar
yzdrrsn. Sonra ine tan zelliklerini kazanmcaya dein manyetik ta daireler izerek suyun
yzeyinde gezdirirsin. O zaman ine -bir eksenin evresinde dnebilseydi, ta da ayn eyi yapard -
ucu kuzeyi gs-

247

terecek biimde kalr; elinde su dolu bir kapla dolarsan, ine hep kutup yldzna doru dner. Kabn
kysna, kutup yldzna gre, dou, gney, bat vb. iaretlersen, dou kulesine varmak iin kitaplkta
hangi yne dneceini hep bileceini sylememe gerek yok..."

"Ne olaanst bir ey!" diye bardm. "Peki ama ine niin hep kuzeyi gsteriyor? Ta demiri
ekiyor; bunu anladm; ok miktarda demirin ta ekebileceini de tasarlayabiliyorum. Demek ki...
demek ki kutup yldz ynnde dnyann en u snrnda byk demir madenleri var!"

"Gerekten de birisi byle olduunu ne srd. Ancak ine tam obanyldznn ynn gstermiyor;
gkyz meridyenlerinin kesime noktasn gsteriyor. Bu da, sylendii gibi unu gsterir: 'Hie lapis
gerit in se similitudinem coeli'1 ve mknatsn kutuplar, eimlerini yeryznn kutuplarndan deil,
gkyznn kutupla- 1 rndan alr. Bu da, dorudan doruya zdeksel nedensellik sz konusu
olmakszn, uzaktan ynetilen bir edime gzel bir rnek oluturur: Dostum Jandun'lu John'un,
mparator kendisinden Avignon'u yerin dibine batrmasn istemedii zamanlar urat bir sorun..."

"yleyse gidip Severinus'un tayla bir kap, biraz su, bir de mantar alalm..." dedim, heyecanla.

"Dur bir dakika," dedi William. "Bilmem neden, filozoflarn tanmna gre ne denli kusursuz olursa
olsun, mekanik ilerlii bakmndan kusursuz olan hibir makine grmedim ben. Oysa bir kylnn
bugne dein hibir filozofun betimlemedii ora hep gerektii gibi alr... Korkarm labirentte bir
elde lamba, tekinde su dolu bir kapla dolamak... Ama, dur! Aklma baka bir ey geliyor. Labirentin
dnda da olsak, makine kuzeyi gsterecekti, deil mi?"

"Evet, ama o zaman bize hibir yaran olmaz; nk gne ve yldzlar var..." dedim.

"Biliyorum, biliyorum. Ama eer makine ieride de, darda da iliyorsa, kafamz niin yle olmasn?"

"Kafamz m? Elbette darda iliyor; gerekten de dar-

1. (Lat.) "Bu ta gkyzyle benzerlik gsterir.'(ev.)

dayken Aedificium'un konumunu ok iyi biliyoruz! Ama ieri girince hibir ey anlamaz oluyoruz!"

"Doru. Ama imdi makineyi unut. Makineyi dnmek, doal yasalar ve dnme yasalarmz stne
dnmeye itti beni. Sorun u: Aedifieium'u dardan, ierideki gibi betimlemenin yolunu bulmalyz..."

"Ama nasl?"

"Dur bir dneyim, ok g olmasa gerek..."

"Peki, dn szn ettiiniz yntem? Kmrle iaretler koyarak labirenti boydan boya gemek istemiyor
muydunuz?"

"Hayr," dedi, "dndke daha az inandrc geliyor bana. Belki de kurah iyi hatrlayamyorum, ya da
bir labirentte dolamak iin, kapda bir ipin ucunu tutarak bizi bekleyen iyi yrekli bir Arian gerekli. Ama
bylesine uzun ip yok ki. Olsa bile (masallar ou kez gerei syler), bir labirentten ancak bir d
yardmla kabilecei anlamna gelirdi bu. yle bir yol bulmal ki, dsal yasalar isel yasalarla ayn
olsun. Tamam Adso, matematik biliminden yararlanacaz. bni Rt'n dedii gibi, yalnz matematik
bilimlerde, bizce bilinen nesneler mutlak olarak bilinen nesnelerle zdeletirilebilirler."

"Gryorsunuz ya, evrensel kavramlarn varln kabul ediyorsunuz."

"Matematik kavramlar zihnimizin yle bir biimde kurduu nermelerdir ki, ister bu kavramlar
doutan var olsun, ister matematik bilimi teki bilimlerden daha nce bulunmu olsun, her zaman
gerekmi gibi ilerler. Kitaplk da matematik biimde dnen bir insan zihni tarafmdan yaplmtr;
nk matematik olmadan labirent yapamazsn. Bu nedenle biz de matematik nermelerimizi, kitapl
yapann nermeleriyle karlatrmalyz; bu karlatrmadan bilim retilebilir; nk matematik,
terimler stne terimler kurma bilimidir. Neyse beni fziktesi tartmalara srklemeyi brak. Hangi
eytan girdi iine bugn? Sen bunlar brak da, gzlerin iyi gryor madem, bir kt, bir levha, stne
iaretler konabilecek bir ey al, bir de... u... iyi, almsn. Aferin, Adso. imdi hazr daha karanlk
bastrmamken gidip Aedificium'un evresinde bir dolanalm."

Bunun zerine Aedificium'un evresinde uzun uzun dolatk.

Yani dou, gney ve bat kulelerini ve onlar birletiren duvarlar uzaktan inceledik. nk yapnn geri
kalan uuruma bakyordu, ama simetri nedeniyle, grdmz ksmdan daha deiik olmamas
gerekiyordu.

William elimdeki levhaya kesin notlar aldrrken, her duvarda iki, her kuledeyse be pencere olduunu
grdmz syledi.

"imdi dn," dedi stadm. "Grdmz her odann bir penceresi vard..."

"Yedi duvarl olan odann dnda," dedim.

"Bu da doal, her kulenin ortasndaki odalar bunlar."

"Yedigen biiminde olmayan penceresiz odalar da grdk."

"Onlar unut imdi. nce kural bulalm, sonra kural d durumlar aklamaya alrz. imdi:
Dardan bakldnda, her kulede be oda, her duvarda, her biri tek pencereli iki oda var. Ama
pencereli bir odadan Aedifcium'un merkezine doru ilerle-necek olursa, pencereli bir baka salona daha
rastlanyor. Bu da, ieride de pencereler olduunu gsteriyor. imdi, ortadaki akln, mutfaktan ve
yaz salonundan grnen akln biimi nedir?"

"Sekizgen," dedim.

"ok gzel. Bu sekizgenin her duvarnda pekl iki pencere olabilir. Bu demektir ki, sekizgenin her
duvarnda iki i oda var. Doru mu?"

"Peki, ya penceresiz odalar?" .

"Hepsi sekiz tane. Gerekten de, her kuledeki yedi duvarl i salonun be duvar, kuledeki be odaya
alyor. Geri kalan iki duvar nereye bitiik? D duvarlar boyunca sralanan odalara bitiik olamaz;
yoksa o odalarda pencere olurdu; ayn nedenle, sekizgen, boyunca sralanm odalara da bitiik
olamaz; hem nk, o zaman gereinden ok uzun olurdu bu odalar. Kitapln yukardan bakldnda
nasl grneceini gsteren bir taslak izmeye al. Her kulede; yedigen biimindeki odaya bitiik iki
oda olmas gerektiini grrsn; bu iki oda, ortadaki sekizgen biimindeki akla bitiik iki odaya
alyor."

stadmn nerdii tasla izmeye altm ve bir zafer l koyverdim. "Her eyi biliyoruz artk! zin
verin sayaym... Kitaplkta elli alt oda var; bunlarn drd yedigen, elli ikisi az ok kare

250

biiminde; bunlarn da sekizinin penceresi yok; yirmi sekizi darya, on alts ise ieriye bakyor!"

"Drt kulenin her birinin ise drt duvarl beer odas var; birer de yedi duvarl odas... Kitaplk, eitli
ve olaanst anlamlar yklenebilecek bir gksel uyuma gre yaplm..."

"Olaanst bir bulu," dedim, "ama ynmz bulmak niin bylesine g?"

"nk geitlerin konumu hibir matematik yasaya uymuyor. Baz odalardan birka baka odaya
geilebiliyor; bazlarndansa yalnzca bir odaya; bu durumda baka hibir yere almayan odalar yok mu
diye sormalyz kendi kendimize. Bunu, bir de gnein durumuna bakarak bir ipucu karlamayacan
dnrsen (grntlerle aynalar da buna eklersen) labirentin, iine giren birini nasl artabileceini
anlarsn; hele bu kii bir sululuk duygusuyla zaten tedirginse. Dn gece yolumuzu bulamaynca nasl
bir umutsuzlua kapldmz dn. Ar dzenle salanan ar karklk: ok ince bir hesap olduu
grlyor. Kitapl yapanlar byk ustalarm."

"Peki ynmz nasl bulacaz?"

"Artk zor deil. Kitapln planna az ok uymas gereken iz- diinjaritayla, birinci yedigen odaya
girer girmez, iki kr odadan birine doru yryeceiz. Sonra, hep saa dnerek, ya da drt oda
sonra gene bir kuleye gireceiz; bu ancak kuzey kulesi olabilir; sonra solda, yedigen biimindeki salona
bitiik baka bir kr odaya gireceiz; bu oda, sada, imdi anlattma benzer bir yol bulmamz
salayacak. Sonunda bat kulesine varacaz."

"Evet, eer btn bu odalar btn teki odalara alsayd..."

"Doru. Bunun iin senin haritana gerek duyacaz; kr duvarlar harita stnde iaretleyeceiz;
nerelere saptmz bileceiz. Bu g olmayacak."

"Ama bunun baarl olacana emin miyiz?" diye sordum, am; nk her ey gereinden ok kolay
grnyordu bana.

"Olacak," diye yantlad William. "Ommes enim causae effec-tuum naturalium dantur per lineas,
angulos et figuras. Aliter enim impossibile est scire propter quid in illis,'" diye alntlad.

1- (Lat.) nk btn doal sonularn nedenleri, izgiler, alar ve biimlerle kendini belli eder. Yoksa
ilerinde tam olarak ne olduunu bilmek olanakszdr. (ev.)

251

"Bunlar, Oxford'daki byk statlardan birinin szleri. Ama ne yazk ki henz her eyi bilmiyoruz.
Labirentin iinde nasl kaybolmayacamz rendik. imdi kitaplarn odalara belli bir kurala gre mi
daldklarn renmemiz gerekiyor. ncil'den alnm ayetler de bize ok az ey sylyor; birou
baka baka odalarda yinelense bile..."

"stelik havarinin kitabnda elli altdan ok daha fazla ayet bulabilirlerdi!"

"Hi kuku yok. Demek ancak baz ayetler iyi. Tuhaf ey. Sanki elliden azm, otuz ya da yirmiymi
gibi... Hay Allah, Merlin'in sakal!"

"Kimin sakal?"

"Bover, lkemdeki byclerden biri... Alfabede ka harf varsa o kadar ayet kullanmlar! Kesinlikle
byle! Ayetlerin szlerinin nemi yok. nemli olan yalnzca ba harfleri. Her oda alfabenin bir harfiyle
iaretlenmi, hepsi bir arada, kefetmemiz gereken bir metin oluturuyorlar!"

"Resimli bir iir gibi; ha ya da balk biiminde!"

"Az ok; belki de kitapln yapld sralarda bu tr iirler ok tutuluyordu."

"Peki ama, metin nereden balyor?"

"eritlerin en bynden, giri kulesindeki yedigen biimindeki salondan... ya da... A, elbette
krmzyla yazlm cmlelerden!"

"Ama onlardan o kadar ok var ki!"

"Demek ki birok metin var, ya da birok szck. imdi haritan daha gzel ve daha byk olarak
yeniden iz; kitaplkta dolarken yalnzca iinden getiimiz odalar, kaplarn ve duvarlarn
(pencerelerin de) konumunu deil, bu odalardaki ayetlerin ilk harflerini de, elindeki ula hafife
iaretleyeceksin. yi bir balk yazar gibi, krmz harfleri daha byk yapacaksn."

"Peki ama nasl oluyor da," dedim hayranlkla, "kitapln gizemini iindeyken zememitiniz de,
dardan bakarak zebildiniz?"

/ "Tanr da dnyay byle bilir; nk onu yaratmadan nce dardan bakyormuasma zihninde
tasarlad; dnyann kuraln bilmiyoruz, nk onun iinde yayoruz; onu yaratlm olarak bul-

duk."

"Demek insan dardan bakarak nesneleri tanyabilir!"

"Sanat yaratlarn tanyabilir; nk sanatnn ilemlerini aklmzdan geirebiliriz; doanm yaratlarn
tanyamayz ama; nk onlar bizim zihnimizin rn deildir."

"Ama kitaplk iin bu yeterli, deil mi?"

"Evet," dedi William. "Ama yalnzca kitaplk iin. imdi gidip dinlenelim. Yarn sabaha dein hibir ey
yapamam; merceklerime umarm ancak o zaman sahip olacam. imdi gidip yatsak iyi olur. Yarn
erken kalkarz. Dnmeye alacam."

"Peki ya yemek?"

"Ha, elbette yemek. Yemek saati geti. Rahipler akam duasna baladlar bile. Ama belki mutfak hl
aktr. Git bireyler bul."

"alaym m?"

"ste, Salvatore'den iste; senin arkadan o artk."

"Ama o alacak!"

"Sen kardeinin bekisi misin?" diye sordu William, Kabil'in szckleriyle. Ama aka yaptn anladm;
Tanr byk ve merhametlidir demek istiyordu. Bunun zerine Salvatore'yi aramaya gittim; onu at
ahrlarnn yannda buldum.

<rGzel bir hayvan," dedim, Brunellus'u bamla iaret ederek, konumay balatmak iin. "Binmek
isterdim."

"No se puede. Abbonis est.1 Ama drtnal gitmek iin pulc-her2 bir at gerekmez..." riyar ama huysuz
bir at gsterdi. "Bu da suffucit3... Vide illuc, tertius equi4..."

Bana nc at gstermek istiyordu. Gln Latince'sine gldm. "Peki, onu ne yapacaksn?" diye
sordum.

Tuhaf bir yk anlatt bana. Her atn, en yal ve gsz hayvann bile Brunellus kadar hzl bir duruma
getirilebileceini syledi. Yulafna ince ince doranm salep denen bir ot kartrmaly-m; sonra da
sarlarn erkek geyik yayla yalamalym. Sonra ata biniyormusun, mahmuzlamadan nce atn
suratn douya

1. Olmaz. Abbone'nin. (ev.)

2. (Lat.) Gzel.

3. (Lat.) Yeter.

4. (Lat.) una bak; nc ata.

253

evirip kulana kez, "Gaspar, Melkior, Merkizar" diye fsld-yormusun. Bunun zerine at frlyor,
Brunellus'un sekiz saatte gidebilecei yolu bir saatte alyormu. Hele atn koarken ineyip ldrd
bir kurdun dilerini de boynuna asarsan, hayvan yorulmak nedir bilmezmi.

Bunu hi deneyip denemediini sordum ona. evremden dolap yanma geldi, pis kokulu soluuyla
kulama bunun ok g olduunu, nk salebin artk yalnz piskoposlar ve onlarn pval-ye
arkadalarnca yetitirildiini fsldad; bunu glerini artrmak iin kullanyorlarm. Konumasn kesip,
bu akam stadmn hcresinde baz kitaplar okumak istediini ve yemeini orada yemeyi dilediini
syledim.

"Olur," dedi. "Eritme peynir yaparm."

"Nasl yaplr?"

"Facilis.1 Taze peyniri alrsn, ok da sala koymazsn; drt ke lokma lokma ya da istediin gibi
kesersin. Posta,2 biraz but-tiro3 ya da domuz yam mangalda eritirsin. ine attn peynir yu-
muaynca, stne eker ve tarn ekersin. Sonra hemen sofraya gtrrsn; nk scak scak
yenmesi gerekir."

"Peki, git eritme peynir yap," dedim ona. Kendisini beklememi syleyerek mutfaa doru yryp
gzden kayboldu. Yarm saat sonra, st bir rtyle rtl bir tabakla geldi. Kokusu gzeldi.

"Al," dedi; bir de byk ve ya dolu bir kandil uzatt bana.

"Bu ne olacak?" diye sordum. *

"Sai-pas, moi,4" dedi, sinsi sinsi. "Filcisch tuo magister5 bu gece karanlk bir yere gitmek ister."

Salvatore'nin sandmdan daha ok ey bildii akt. Baka bir ey sormadm; yemei William'a
gtrdm. Yedik, sonra ben hcreme ekildim. En azndan yle grndm. Gene Ubertino'yu bulmak
istiyordum; gizlice kiliseye girdim.

1. Kolay.

2. Sonra.

3. Tereya.

4. Bilmiyorum. (ev.)

5. Belki de stadn.

254

nc Gn AKAM DUASINDAN SONRA

Ubertino, Fra Dolcino'mn yksn anlatyor. Adso bunun zerine baka

ykleri anmsyor ya da kitaplkta okuyor; sonra sava donanmna biin-

m bir ordu gibi gzel ve rktc bir gen kzla karlayor.

Ubertino'yu Bakire Meryem yontusunun yannda buldum. Sessizce yanna gittim; bir sre (itiraf
ederim) dua ediyormu gibi yaptm. Sonra onunla konumak yrekliliini gsterdim.

"Kutsal Peder," dedim ona, "sizden beni aydnlatmanz ve bana t vermenizi isteyebilir miyim?"

Ubertino bana bakt; sonra elimden tutarak ayaa kalkt, beni bir sraya gtrd; ikimiz de oturduk.
Bana sk sk sarld, soluunu yzmde duydu.

"Sevgili olum," dedi, "bu zavall gnahkr senin iin elinden gelen her eyi seve seve yapar. Seni
kayglandran nedir? stekler, deil mi?" diye sordu, neredeyse kendisi de istekle. "Tensel istekler mi?"

"Hayr," diye yantladm, kzararak, "olsa olsa zihinsel istekler; ok ey bilmek isteyen..."

"Bu kt ite. Tanr her eyi bilir; biz onun bilgisine tapmal-yz."

"Ama iyiyi ktden ayrabilmeli, insan tutkularn da anlaya-bilmcliyiz. Ben bir mezim, ama rahip ve
papaz olacam; ktln nerede yattn ve nasl grndn bilmeliyim; bir gn onu tanyabilmek
ve bakalarna da onu tanmay retebilmek iin."

"Bu doru, olum. Peki, ne renmek istiyorsun?"

"Zararl sapknlk otunu, Peder," dedim, inanla. Sonra bir solukta: "Bakalarn yoldan karan kt bir
adamdan sz edildiini duydum: Fra Dolcino diye biri."

Ubertino sustu, sonra karlk verdi: "Doru, William Bira-


';
255

der'le dn ondan sz ettiimizi duydun; ama tatsz bir yk bu, ondan sz etmek ac veriyor bana;
nk (evet bu bakmdan bilmelisin bu yky; ondan ders almak iin), evet, ne diyordum, nk
tvbe tutkusunun ve dnyay artma isteinin nasl kan dklmesine ve kyma yol aabileceini
retiyor." Omzumu kavrayn geveterek oturuunu deitirdi; ama bana bilgisini, ya da kimbilir,
belki de scakln iletmek istercesine bir elini hl boynumdan ekmiyordu.

"yk, Dolcino'dan balar," dedi, "altm yldan daha nce, ben daha ocuktum o zaman. Parma'dayd.
Gherardo Segarelli diye biri vaaz vermeye, herkesi bir tvbekar yaam srmeye aryor,
'penitenziagite' diye bararak sokaklarda dolayordu; okumam bir adamn syleyiiydi bu;
'penitentiam agite, appropinqu-abit enim regnum coelorum,1 demek istiyordu. Ardndan gelenleri
havariler gibi davranmaya aryor, tarikatna Havariler tarikat adnn verilmesini, adamlarnn
sadakayla yaayan yoksul dilenci rahipler gibi dnyay dolamalarn istiyordu..."

"Tpk Fraticello'lar gibi," dedim. "Bu, Efendimizin ve sizin Francesco'nuzun buyruu deil miydi?"

"Evet," diye itiraf etti Ubertino, sesinde belli belirsiz bir duraksama ve bir iekile. "Ama belki de
Gherardo abartyordu. O ve mezleri, papazlarn yetkisini, Aai Rabbani'nin kutlanmasn, gnah
karmay tanmamakla ve babo dolamakla sulandlar."

"Ama Tinci Fransiskenler de ayn eyle sulandlar. Bugn de Minoritler Papa'nn yetkesini tanmamak
gerektiini sylemiyorlar m?"

"Evet, ama papazlarn yetkesini deil. Bizler de papazz. Bu eyleri birbirinden ayrmak gtr, olum.
yiyi ktden ayran izgi ylesine incedir ki... Gherardo bir yerde yanld; kendini sapknlkla lekeledi...
Minoritler'in tarikatna girmek istedi, ama bizim papazlarmz onu kabul etmediler. Gnlerini
kardelerimizin kilisesinde geiriyordu; orada havarilerin ayaklarna sandalet giymi, omuzlarna pelerin
atm resimlerini grnce salarn uzatt, sakal brakt, ayaklarna sandalet giydi, Minoritler gibi ip takt;
n-

1. "Tvbe edin, nk gklerin hkmdarl yaklayor" (ev.) 256

k yeni bir tarikat topluluu kurmak isteyen herkes, Ermi Fran-' cesco'nun tarikatndan mutlaka bir
ey alr."

"yleyse doru yoldayd..."

"Ama bir yerde yanld... Ak bir tunik stne ak bir pelerine sarnm, uzun salaryla saf insanlar
arasnda ermilik n kazand. Bir kk evini satt; paray alnca da, eski zamanlarda komn
bakanlarnn stne kp sylev ektikleri gibi bir tan stne kt; altn paralarla dolu kk bir
torbay eline ald; onlar samad, yoksullara da datmad; oralarda zar atan birka serseriyi arp
paray ortalarna sat. 'Kim isterse alsn,' dedi. Bunun .^zerine serseriler paralan aldlar, gidip kumarda
harcadlar; yaaman Tanr'ya kfrettiler; paray onlara veren, szlerini iitiyor, ama yz
kzarmryordu."

"Ama Francesco da her eyinden vazgemiti; bugn William'dan, onun gidip kuzgunlara, atmacalara,
czamllara, kendilerine erdemli diyen insanlarn toplumun dna ittikleri ayaktakm-na vaaz verdiini
dinledim..."

"Evet, ama Gherardo yanld; Francesco kutsal kiliseyi kars-- na almad hi; hem ncil yoksullara
verin der, serserilere deil. Gherardo verdi ve karlnda hibir ey almad; nk o ktlere vermiti;
kt balad, kt srdrd, sonu da kt oldu; nk topluluu Papa X. Gregoire tarafndan
onaylanmyordu."

"Belki de," dedim, "o, Francesco'nun tarikatn onaylayan Pa-pa'dan daha az geni grl bir
papayd..."

"Doru, ama Gherardo bir yerde yanld; oysa Francesco, tam tersine, ne yaptn ok iyi biliyordu.
Sonu olarak, olum, anszn Szde Havari kesilen bu domuz ve inek obanlan, Minorit rahiplerinin
ylesine byk abalarla ve ylesine yiite yoksulluk rnekleri vererek eitmi olduklar insanlarn
sadakalaryla, hi ter dkmeden keyif iinde yaamak istiyorlard! Ama nemli olan bu deil," diye
ekledi hemen. "nemli olan u: Hl Yahudi olan havarilere benzemek iin Gherardo Segarelli kendisini
snnet ettirdi; buysa Pavlos'un Galiyahlar'a syledii szlere ters dyordu, biliyorsun, birok ermi
insan, gelecekte ortaya kacak olan Deccal'n snnetli rktan olacan ne sryor... Ama Gherardo
daha da ktsn yapt: Saf insanlar evresine toplayp 'Hadi gelin benimle, baa gidiyoruz,' diyordu;
onu tanmayanlar da, onun

Gln Ad

257/17

sanarak bakasnn bana giriyorlar, bakasnn zmlerini yiyorlard..."

"Ama Minoritler zel mlkiyeti savunmuyorlard," dedim kstaha.

Ubertino dik dik yzme bakt. "Minoritler yoksul olmak istiyorlar, ama hibir zaman bakalarndan
yoksul olmalarn istemediler. yi Hristiyalar'n mallarna ceza grmeksizin gz* koyamazsn; sonra iyi
Hristiyanlar sana haydut damgasn vururlar. Ghe-rardo'ya da byle oldu. Sonunda onun (dikkat et,
doru mu, deil mi bilmiyorum, ben de o kimseleri tanyan rahip Salimbene'nin szlerine dayanarak
sylyorum) isteminin gcn ve erdenliini snamak iin, cinsel ilikide bulunmakszn baz kadnlarla
yatt sylendi; mezleri de ona yknmeye kalknca sonu bambaka oldu... Ama bunlar bir olan
ocuunun bilmemesi gereken eyler; kadn eytan'n arabasdr... Gherardo, 'penitenzagite' diye
barmay srdryordu; ama mezlerinden biri, Guido Putagio, grubun ynetimini ele geirmeye
alt; Roma kilisesinin kardinalleri gibi, birok atlyla birlikte byk bir tantana iinde dolayor, har
vurup harman savuruyor, lenler veriyordu. Sonra tarikatn nderliini ele geirmek iin birbirlerine
dtler; ok kt eyler oldu. Ama btn bunlara karn, birok kimse Gherardo'ya katld; yalnzca
kyller deil, kentliler, lonca mensuplar da; Gherardo onlar plak sa'nn izinden gidebilmeleri iin
rplak soydurdu; drt bir yana vaaz vermeye gnderdi; kendisi de kendine salam iplikten kolsuz,
beyaz bir yelek yaptrd; onu giyince bir din adamndan ok bir soytarya benziyordu! Ak havada
yayorlar, ama arasra kiliselerin krslerine trmanarak inanl halkn toplantsn bozuyorlar, vaizlerini
kovuyorlard; bir seferinde, Ravenna'daki Sant'Orso Kilisesi'nde bir ocuu piskoposun tahtna
oturttular. Kendilerinin, Fiore'li Gioacchino'nun retisinin kaltlar olduklarn sylyorlard..."

"Ama Fransiskenler de byle yapyorlar," dedim, "Borgo San Donnino'lu Gherardo da, siz de!" diye
bardm.

"Sakin ol, olum. Fiore'li Gioacchino byk bir peygamberdi; Francesco'nun kilisenin yenilenmesinin
iaretini vereceini ilk anlayan o oldu. Ama szde peygamberler, onun retisini kendi lgnlklarna
gereke olarak kullandlar; Segarelli yannda bir ka-

dn peygamber gezdiriyordu; Tripia ya da Ripia diye biri; kendisine peygamberlik balandn ne
sryordu. Dnebiliyor musun, bir kadn?"

"Ama peder," diye kar kmaya kalktm, "dn akam Mon-tefalco'lu Chiara'nn ve Foligno'lu
Angela'nn ermiliinden sz eden sizdiniz..."

"Onlar ermiti! Alakgnlllk iinde yayorlar, kilisenin gcn tanyorlard; hibir zaman
peygamberlik iddiasnda bulun-,mak kstahln gstermediler. Oysa, szde peygamberler, birok
baka sapknn yapt gibi kadnlarn da kent kent dolap vaaz verebileceklerini ne sryorlard. Evli
kadnlarla evli olmayan s-pcadnlar arasnda hibir ayrm gzetmiyorlard; hibir ant srekli
saylmyordu. Ksaca, seni inceliklerini iyi anlayamayacan ok ac yklerle daha fazla yormamak iin
syleyeyim. Parma Piskoposu Obizzo, sonunda Gherardo'yu hapse atmaya karar verdi. Ama orada,
insan yapsnn ne denli gsz, sapknln zararl otunun ne denli sinsi olduunu gsteren tuhaf bir ey
oldu. nk sonunda piskopos Gherardo'yu serbest brakp ona sofrasnda yannda yer verdi;
maskaralklarna glyor, onu soytars olarak alkoyuyordu."

- "Ama neden?"

"Bilmiyorum; daha dorusu korkarm biliyorum. Piskopos bir soyluydu; kentli tccarlar ve zanaatlar
sevmiyordu. Belki de Gherardo'nun yoksulluk stne vaaz vererek onlarn aleyhinde bulunmasn ya da
onun sadaka dilenmekten hrszla gemesini umursamyordu. Ama sonunda Papa ie kart; piskopos
kendine yarar ciddiyetini taknd; Gherardo da tvbe etmeyen bir sapkn olarak yakld. Bu yzyln
banda oldu bu."

"Peki bunlarn Dolcino'yla ne ilgisi var?"

"lgisi var; bu sana, sapknln yok edildikten sonra da nasl ayakta kalabildiini gsterir. Bu Dolcino,
bir papazn piiydi; talya'nn bu blgesinde, daha kuzeyde Novara piskoposluunda yaayan ok zeki
bir genti; edebiyat renimi grmt, ama kendisine i veren bir papazdan para alp douya, Trento
kentine kat. Orada Gherardo'nun retisini yaymaya balad; ama daha da sapkn bir dorultuda;
Tanr'nn tek gerek havarisinin kendisi olduunu, her eyin sevgide ortak olmas gerektiini, btn
kadnlar-

I



258

259

la ayrm gzetmeksizin yatmann meru olduunu, bunun iin karsyla ya da kzlarnn biriyle yatsa
bile hi kimsenin zinayla sulanamayacan ne sryordu..."

"Gerekten de bunlar ne sryor muydu, yoksa bunlar ne srmekle mi sulanyordu? Tincilerin de,
Montefalco'lu rahipler gibi, benzer sularla sulandklarn iitmitim..."

"De hoc satis,1" diye szm kesti Ubertino serte, "Onlar artk rahip deildiler. Onlar sapknd. Rahip
Dolcino'nun kendisi leke srmt onlara. Hem sonra, dinle: Fra Dolcino'ya kt demek iin sonra ne
yaptn bilmek yeter. Nasl olup da Szde Ha-variler'in retilerini benimsediini bilmiyorum bile. Belki
de genliinde Parma'ya yolu dm, Gherardo'yu dinlemitir. Bo-logna blgesinde, Segarelli'nin
lmnden sonra o sapknlarla ilikisini srdrd biliniyor. Vaaz vermeye Trento'da baladysa
kesinlikle biliniyor. Orada, soylu bir aileden Margherita adnda ok gzel bir kz batan karm, ya da
Heloise'in Abelard' batan karmas gibi, o onu batan karm; nk -sakn unutma- eytan
erkeklerin yreine kadn klnda girer! O zaman, Trento Piskoposu onu piskoposluktan srm, ama
Dolcino evresine binden fazla insan toplam bulunuyordu: onu doduu yere geri gtren uzun bir
yrye balad. Yol boyunca baka insanlar da szlerine kaplarak ona katldlar; getii dalarda
yaayan birok Valdezyen sapkn da ona katlm olabilir, ya da kendisi, kuzeydeki bu blgelerde
yaayan Valdezyenlere katlmak istemitir. Novara'ya varnca Dolcino, bakaldrsna elverili bir ortam
buldu; nk Vercclli Piskoposu adna, Gattinara kasabasn yneten vasallar halk tarafndan
srlmlerdi; bunun zerine halk Dolcino'nun haydutlarn kendi deerli balaklar olarak karlad."

"Piskoposlarn vasallar ne yapmlard?"

"Bilmiyorum, onlar yarglamak bana dmez. Ama grdm gibi, birok durumda sapknlk beylere
kar bakaldrlarla birleiyor; bunun iin de, sapkn Madonna, Yoksulluu vazederek ie balyor; sonra
da tm yetke, sava, iddet kkrtmalarnn tuzana dyor. Vercelli kentinde aileler arasnda bir
savam var-

1. (Lat.) Bununla (bu kadarla) yetin. (ev.)

260

di: Szde Havariler bundan yararlandlar; bu aileler de Szde Ha-variler'in yol at karkl
smrdler. Feodal beyler yurttalar soymak iin paral asker kiraladlar, yurttalar da Novara
Piskoposundan kendilerini korumasn istediler."

"Amma kark i. Peki, Dolcino kimden yanayd?"

"Bilmiyorum; kendi bana bir taraft o, btn bu atmalarn iindeydi; yoksulluk adna bakalarnn
mallarna kar giritii savata bunlardan yararlanyordu. Dolcino, saylar bini bulmu olan
adamlaryla Novara yaknlarnda Parete Calva denen bir tepede kamp kurdu; orada kaleler ve
barnaklar yaptlar; Dolcino utan verici bir ak saklk iinde yaayan btn bu erkekler ve kadnlar
kalabaln ynetiyordu. Oradan, kendisine bal olanlara sapk retisini aklayan mektuplar
gnderiyordu. lksnn yoksulluk olduunu, hibir dsal ballk zincirleriyle ba olmadklarn,
kendisinin, peygamberlerin mhrn krmak, Eski ve Yeni Ahit'leri anlamak iin Tanr tarafndan
gnderilmi olduunu sylyor, yazyordu. Laik din adamlarna, vaizlere ve Minoritle-re eytan'in
elileri diyor, herkesi onlara boyun eme grevinden esirgiyordu. Tanr'nn kullarnn yaamn drt
dneme ayryordu; Birincisi, sa'nn geliinden nceki Eski Ahit dnemiydi; atalar ve peygamberler
dnemi; bu dnemde evlilik iyi bir eydi, nk Tanr'nn kullan oalmak zorundaydlar. kincisi,
sa'nn ve havarilerinin dnemiydi; bu bir ermilik ve erdenlik dnemiydi. Sonra nc dnem geldi;
bu dnemde, papalar nce halk ynetebilmek iin dnyasal zenginlikleri kabul etmek zorundaydlar;
ama insanlar Tanr sevgisinden uzaklamaya balaynca Benedict geldi ve her trl dnyasal mal
yadsd; Benedict'in rahipleri de yeniden servet biriktirmeye balaynca, Ermi Francesco ve Ermi
Dominic geldiler; dnyasal erk ve zenginlie kar Benedict'ten de sert konuuyorlard. Ama sonunda,
imdi birok din adamnn yaam yeniden btn bu iyi ilkelerle eliince, nc dnemin sonuna
geldik; bylece havarilerin retilerine dnmek gerekti."

"Ama Dolcino Fransiskenlerin vazetmi olduklar eyleri vazediyordu; Fransiskenler arasnda da
zellikle Tinciler ve siz, kendiniz varsnz, Peder."

"A, evet, ama o, onlardan haince bir tasm karyordu! Dolcino bu nc yozlama dnemine bir son
vermek iin btn din

I 261

adamlarnn, rahiplerin ve papazlarn ok acmasz bir lmle lmeleri gerektiini sylyordu; btn
kardinal ve piskoposlarn, papazlarn, rahibelerin, erkek kadn btn dindarlarn, vaizci tarikatlara bal
olan herkesin, Minoritlerin, tariki dnyalarn, hatta Papa Bonifacio'nun kendisinin bile, Dolcino'nun
semi olduu bir imparator tarafndan yok edilmeleri gerektiini syledi; bu imparator da, Sicilya
mparatoru Federico'ydu."

"Ama bu Federico, Umbria'dan kovulan Tincileri Sicilya'ya kabul eden Federico deil miydi?
mparatorun -geri imdi imparator, Ludwig ama- Papa'nn ve kardinallerin dnyasal erkini yok
etmesini isteyenler de Minoritler deil miydi?"

"Sapknln ya da deliliin belirgin zellii, en doru dnceleri dntrmek ve onlar Tanr'nn ve
insanlarn yasasyla elien sonulara yneltmektir. Minoritler, hibir zaman mparator'-dan baka
papazlar ldrmesini istemediler."

Yanlyordu; imdi biliyorum bunu. nk birka ay sonra Bavyera'l.1 Roma'da kendi tarikatn
kurunca, Marsilio ve teki Minoritler, Papa'ya bal olan dindarlara, Dolcino'nun yaplmasn istedii eyi
aynen yaptlar. Bunu sylerken, Dolcino'nun hakl olduunu sylemek istemiyorum; byle bir ey sz
konusuysa, Marsilio da yanlmt. Ama zellikle o gn leden sonra Willi-am'la yaptm konumadan
sonra, Dolcino'yu izleyen saf insanlarn, Tincilerin verdikleri szlerle, Dolcino'nun onlar yrrle
koyusu arasnda nasl ayrm yapabileceklesini kendi kendime sormaya balyordum. Dolcino, ortodoks
diye bilinen insanlarn katksz bir biimde gizemli bir yoldan ne srm olduklar eyleri uygulamaya
koymaktan sulu olamaz myd? Yoksa fark burada myd? Kutsallk, Tanr'nn ermilerinin bize sz
verdiklerini dnyasal yollardan elde etmeye almakszn, Tanr'nn onlar bize vermesini beklemek mi
demekti? imdi bunun byle olduunu biliyorum; Dolcino'nun niin yanldn da: nsan nesnelerin
dnmn tutkuyla umsa da, onlarn dzenini deitirmemeli. Ama o akam birbiriyle elien
dncelerin penesindeydim.

"Sonunda," diyordu Ubertino, "sapknln damgasn her zaman gururda bulursun. Dolcino, 1303
ylnda yazd ikinci bir

1. mparator Ludwig. (ev.)

262

mektupta kendini Havariler topluluunun yce bakan, hain Margherita (bir kadn) ve Bergamo'lu
Longino'yu, Novara'l Fede-rico'yu, Alberto Carentino ve Brescia'l Valderico'yu da yardmclar olarak
atad. Sonra da gelecein papalar konusunda hezeyanlara balad; ikisi iyi -birincisi ve sonuncusu- ikisi
-ikincisi ve ncs- ktyd bu papalarn. Birincisi Celestino, ikincisi, khinlerin, 'Yreinin gururu
onursuzluk getirdi sana, sen ey kaya yarklarnda yaayan' dedikleri VIII. Bonifacio'ydu. nc
papann ad anlmaz; ama Geremia'nn onun iin, 'te, tpk bir ars-lan' dediine inanlr. Ve -yzkaras-
Dolcino, aslan, Sicilya'l Federico'da gryordu. Dolcino drdnc papann kim olacan jjenz
bilmiyordu; onun ermi papa, Barahip Gioacchino'nun skn ettii Melek Papa olmas gerekiyordu. O,
Tanr tarafndan seilecek, o zaman Dolcino ve (o srada saylan drt bini bulan) btn adamlar birlikte
Kutsal Ruh'un ltfuna erecekler, bylece kilise dnyann sonuna dek yenilenmi olacakt. Ama onun
geliinden nce yl her trl ktlk ilenecekti. Ve Dolcino bunu yapmaya alt. Her gittii yere
sava gtrd. Drdnc papa -burada eytan'n kendine yakn olanlara ne oyunlar oynad grlyor-
Dolcino'ya kar hal sava aan V. Clemens'in ta kendisiydi. Bu da doru oldu. nk Dolcino o srada
yazd mektuplarda, Ortodokslukla badamayan kuramlar ortaya atyordu. Roma kilisesinin bir yosma
olduunu, papazlara boyun ememek gerektiini, tm tinsel yetkenin, imdi Havariler tarikatna gemi
olduunu, onlarn yeni kilisenin tek temsilcileri olduklarn, Havariler'in evlilikleri bo drebileceklerini,
tarikat yesi olmayan hi kimsenin kurtulamayacan, hibir papann gnahlar bala-tamayacam,
ondalklarn denmemesi gerektiini, yeminsiz bir yaamn yeminli bir yaamdan daha kusursuz
olduunu, kutsanm bir kilisede dua etmenin deersiz olduunu, bunun bir ahrda dua etmekten
farksz olduunu, sa'ya ormanlarda da, kilisede de tapnlabileceini ne sryordu." "Gerekten
bunlar syledi mi?"

"Elbette, kesinlikle. Bunlar yazd. Ama ne yazk ki daha ktsn de yapt. Parete alva'da kprba
kurduktan sonra vadideki kyleri yamalamaya, yiyecek salamak iin talan etmeye balad; ksaca,
yakn kasabalara kar gerek ve tam bir sava at."

263

nerKes ona Kar myd?"

"Bunu bilmiyoruz. Belki baz kimselerce destekleniyordu; o blgelerdeki anlamazlklar krdmnn
iinde olduunu sylemitim sana. Bu arada k gelmiti; 1305 ylnn k; son onylla-nn en sert k;
evrede byk bir alk vard. Dolcino kendisini izleyenlere nc bir mektup gnderdi; birok insan
ona katld; ama o tepenin stnde yaam dayanlmaz olmutu; ylesine atlar ki, atlarn ve baka
hayvanlarn etini yediler, samanlar kaynatp yediler. Birou ld."

"Peki imdi kiminle savayorlard?"

"Vercelli Piskoposu, V. Clemens'e arda bulunmu, sapknlara kar bir hal seferi dzenlemiti.
Savaa katlanlarn tm gnahlar baland; Savoy'l Louis, Lombardia'l sorgucular, Milano
Bapiskoposu hemen harekete getiler. Birok insan eline ha alp Vercelli ve Novara'llarn yardmna
kotu; hatta Savoy'dan, Provence'dan, Fransa'dan bile; Vercelli Piskoposu bakomutand. ki ordunun
ncleri arasnda srekli arpmalar oluyordu, ama Dolcino'nun kaleleri alnamyordu; ktler bir
yerden yardm alyorlard."

"Kimden?"

"Bu karkl, krklemekten honut olan baka kt adamlardan, sanrm. 1305 ylnn sonuna doru,
sapknlarn ba, geride yaral ve hastalan brakarak Parete Calva tepesinden ayrlmaya zorland;
Trivero topraklarna doru ilerledi; orada o zamana dek Zubello denen, sonralar kiliseye
bak'aldranlarn kalesi haline geldii iin Rubello ya da Rebello1 denen bir dada kamp kurdu. Neyse,
olup bitenlerin hepsini sana anlatamam. Korkun kymlar oldu, ama sonunda asiler teslim olmaya
zorlandlar; Dolcino ve $ adamlar yakalandlar; hakl olarak yakldlar." "Gzel Margherita da m?"

Ubertino bana bakt: "Gzel olduunu anmsyorsun, deil mi? Sylendiine gre gzelmi; lkenin
birok beyi, serserinin elinden kurtarmak iin onunla evlenmeye kalkm. Ama o istememi;
olacak o tvbe bilmez gibi, o da tvbe etmeden ld. Bu sana bir ders olsun; en olaanst bir yaratk
biimine brn-

1. Rubello ya da ribello, talyanca asi demektir. (ev.)

264

se de Babil yosmasndan sakn."

"imdi bana syler misiniz, Peder: Manastrn kilercisinin, hatta belki Salvatore'nin de Dolcino'yla
karlatklarn ve u ya da bu biimde onun yannda bulunduklarn rendim..."

"Sus, dnmeden konuma. Kilerciyi bir Minorit manastrnda tandm. Dolcino'yla ilgili olaylardan
sonra. O yllarda birok Tinci, Ermi Benedict'in tarikatna snmaya karar vermeden nce tedirgin bir
yaam srm, manastrlarn brakmak zorunda kalmlard. Remigio'nun ona rastlamadan nce nerede
kaldn bilmiyorum. Ama onun, en azndan Ortodoksluk bakmndan, her zaman iyi bir rahip olduunu
biliyorum. Geri kalanna gelince, ne , yazk ki ten gszdr..." *<- "Ne demek istiyorsunuz?"

"Bunlar senin bilmemen gereken eyler. Neyse, mademki bir kez konutuk, hem senin iyiyi ktden
ayrabilmen gerek..." bir kez daha duraksad, "sana unu syleyeyim, burada, manastrda, kilercinin
baz ayartmalara kar direnemedii konusunda baz dedikodular iittim... Ama bunlar sylenti. Sen
byle eyleri aklna bile getirmemeyi renmelisin." Beni yeniden kendine ekti, smsk sarld, Meryem
Ana'nn heykelini gsterdi: "Temiz sevgiyi renmelisin. te kadnln yceltildii varlk. Bu nedenle,
Trk- ler Trks'ndeki sevgili gibi ona gzel diyebilirsin. Onda," dedi, yz tpk bir gn nce
Barahip'in, deerli talarndan ve altndan yaplm kutsal kaplarndan sz ettii zamanki yz gibi,
iten gelen bir kla l sld, "bedenin incelii bile gksel gzelliklerin bir belirtisidir; bu nedenle de
yontucu, bir kadn sslemesi gereken tm inceliklerle yanstm onu." Meryem Ana'nn, ocuk sa'nn
minicik ellerinin oynamakta olduu apraz backl giysisi iinde dimdik ve smsk duran ince gvdesini
gsterdi. "Gryor musun? Pulchra enim sunt ubera puae paululum supereminent et tument modice,
nec fluitantia licenter, sed leniter restricta, repres-sa sed non depressa...1 Bu gzel mi gzel grnm
karsnda ne duyuyorsun?"

imde bir ate yanm gibi kpkrmz kesildim. Ubertino bu-

1. (Lal.) nk hafife ne kk, belli belirsiz kabark, ksnlce (amayan, bask ama yass olmayan
gsler de gzeldir. (ev.)

265

nu anlam olmalyd, ya da yanaklarmn kzardm farketmi; nk hemen ekledi: "Doast
sevginin ateini, duyularn baylt-clmdan ayrdetmeyi renmelisin. Ermiler iin bile g bir eydir
bu."

"Peki ama, iyi sevgi nasl anlalr?" diye sordum, rpererek.

"Sevgi nedir? Dnyada bana sevgi kadar anlalmaz gelen hibir ey yoktur; ne insan, ne eytan ne de
baka bir ey; nk sevgi her eyden daha ok iler ruha. Yrei bylesine kaplayan, bylesine
balayan hibir ey yoktur. Bu nedenle, onu yneten silahlar olmaynca, ruh, derin bir uuruma
atlrcasna sevgiye atlr. una inanyorum ki, Margherita'nn batan karcl olmasayd, Dolcino
kendi kendini lnetlemezdi; Parete Calva'daki pervasz, ak sak yaam olmasayd, Dolcino'nun
bakaldrmasnn bysne daha az insan kaplrd. Dikkat et, bunlar sana eytan ii olduu iin, doal
olarak herkesin saknmas gereken kt sevgi iin sylemiyorum yalnzca; Tanr'yla insan, komuyla
komu arasndaki iyi sevgi iin de sylyorum, hem de byk bir korkuyla. ou kez, iki ya da kii,
erkek ya da kadn, birbirlerini yrekten severler; karlkl zel bir dknlk beslerler birbirlerine;
birbirlerine yakn olmak isterler; birinin dilediini teki de ister. tiraf ederim ki, ben de Angela ve
Chiara gibi erdemli kadnlara bu tur bir sevgi duydum. Bu sevginin, tinsel bir sevgi de olsa, Tanr adna
da duyulsa, knanmas gerekir... nk ruhun duyduu sevgi bile, nceden silahlanmazsa, scakljda
duyumsanrsa, sonunda yceliini yitirebilir ya da karmak bir duruma gelebilir. Ah, sevginin birok
zellii vardr: Ruh nce yumuar, sonra hasta der... ama sonra tanrsal sevginin gerek scakln
duyar; o zaman alar, inler, eriyip kire olmas iin ocaa atlan taa dner; atr-dar, alevler dalar
onu..."

"Peki, iyi sevgi bu mudur?"

Ubertino bam okad; ona bakarken, gzlerinin yalarla nemlendiini grdm. "Evet, sonunda bu, iyi
sevgidir." Elini omzumdan ekti. "Ama ne zordur," diye ekledi, "onu tekinden ayrmak ne zordur.
Bazan ifritler ruhunu kkrtnca boynundan aslm bir adama benzersin tpk; elleri arkasnda
balanm, gzleri bantlanm daraacnda asl kalr; ama gene de yaar; hibir yardm, hibir destek,
hibir umar olmakszn bolukta sallanr du-

266

rur...

Yz yalnzca gzyalaryla deil, belli belirsiz bir ter tabakasyla slanmt. "imdi git," dedi bana
abuk abuk. "Bilmek istediini anlattm sana. Bir yanda melekler korosu, bir yanda cehennemin ak
az. Git imdi; Tanr'ya vgler olsun." Yeniden Meryem Ana'nn karsnda yere kapand; usul usul
hkrdn duydum. Dua ediyordu.

Kiliseden kmadm. Ubertino'yla yaptm konuma ruhumda ve barmda tuhaf bir ate, anlatlmaz
bir kprt uyandrmt. Belki de bu nedenle, iimde bir boyun emezlik duydum ve kitapla yalnz
gitmeye karar verdim. Ne aradm kendim de bilmiyordum. Bilinmeyen bir yeri kendi kendime
kefetmek istiyordum. stadmn yardm olmakszn orada ynm bulabilmek dncesiyle
bylenmitim. Basamaklar Dolcino'nun Rubello Da-'na trman gibi trmandm.

Lamba yanmdayd (Niin getirmitim onu? Yoksa bu gizli plan daha o zaman m kurmaya
balamtm?) Kemik mezarlna neredeyse gzlerim kapal girdim. Az sonra yaz salonunday-dm.

Uursuz bir geceydi sanrm; nk masalar arasnda dolarken bir rahibin kopya etmekte olduu bir
elyazmasnm stnde ak durduu bir masa iliti gzme. Balk hemen dikkatimi ekti. Historia fratris
Dulcini Heresiarche.1 Sapknln antsal bir tarihini yazmakta olduunu syledikleri Sant'Albano'lu
Pietro'nun masasyd sanrm. (Manastrda olanlardan sonra, doal olarak onu yazmaktan vazgemiti -
ama olaylarn srasn bozmayalm). Bu nedenle, metnin ve onun yan sra ona yakn konularda Pata-
renler ve Flagellant'lara ilikin baka metinlerin orada bulunmas doald. Ama bu durumu, gksel mi
eytans m olduunu hl bilmediim doast bir belirti gibi aldm ve yazy okumak iin istekle
eildim. ok uzun deildi; birinci blmde imdi unuttuum birok ayrntyla Ubertino'nun bana
anlattklar anlatlyordu. Dolcino yanllarnn sava ve kuatma srasnda iledikleri birok sutan da sz
ediliyordu. Alabildiine acmasz olan son savatan da. Ubertino'nun bana anlatmad eyler de vard;
stelik bunlar her

1. (Lat.) Sapkn rahip Dolcino'nun yks. (ev.)

267

eyi grm ve imgelemi hl bu olaylarn etkisiyle tutumu biri tarafndan anlatlyordu.

1307 Mart'nda, Kutsal Pazar gn, en sonunda yakalanan Dolcino, Margherita ve Longino'nun Biclla
kentine nasl gtrldklerini ve Papa'mn kararn beklemekte olan piskoposa teslim edildiklerini
rendim. Papa haberi alnca, Fransa Kral Philip'e iletmiti; yle yazyordu: "ok sevindirici ve
cokunluk verici hayrl bir haber aldk; o lanetlenmi iblis, blis'in olu, o iren sapkn Dolcino, birok
tehlikeli abadan, kymdan ve savatan sonra, sonunda saygdeer kardeimiz, Vercelli Piskoposu
Raniero sayesinde adamlaryla birlikte Efendimizin kutsal yemei yedii gnn akam tutuklanm;
onunla birlikte yannda bulunan bulac hastala yakalanm saysz insan da ayn gn
ldrlmlerdir." Papa tutuklulara kar acmasz davrand ve Piskopos'a onlar lm cezasna
arptrmasn buyurdu. Ayn yln Temmuz aynn birinci gnnde, sapknlar laik makamlara teslim
edildiler. Kentin anlar halk toplanmaya arrken, sapknlar bir arabaya konup, cellatlarla evrili,
arkalarnda milislerle, kenti bir batan bir baa dolatrldlar; her yanda insanlar akkor haline getirilmi
maalarla sulularn etlerini koparyorlardi. nce Margherita yakld, ardndan Dolcino; maalar etlerini
koparrken nasl en kk bir inleyite bile bulunmadysa, yaklrken de, Dolcino'nun yznde en kk
bir kas bile seirmedi. Sonra araba yoluna devam ederken, cellatlar ii kvlcmla dolu anaklara
demirlerini batryorlard. Dolci-no'ya baka ikenceler de yapld; hi sesi kmad; yalnz burnunu
koparrlarken biraz omuzlarn kast; erkeklik organn koparrlarken de inlemeyi andran uzun bir i
ekti. Son szleri de kstaha oldu; nc gn dirilecei uyarsnda bulundu. Sonra yakld; klleri
rzgrda savruldu.

Titreyen ellerle elyazmasn katladm. Dolcino'nun birok cinayet ilediini anlatmlard bana; ama
kendisi de korkun bir biimde yaklarak ldrlmt. Daraacndaki davran ise... nasl davranmt?
ehitlerin direngenliiyle mi, yoksa lnetlilerin ks-tahlyla m? Kitapla kan basamaklardan
sendeleyerek karken, niin bylesine altst olduumu anladm. Birden, daha birka ay nce,
Toscana'ya geliimden ksa bir sre sonra tank olduum bir sahneyi anmsadm. Gerekten de o
sahneyi o zamana de-

268

in nasl unuttuuma atm; hasta ruhum bir karabasan gibi stme ullanan bir any silmek
istiyormu gibi. Ya da unutmamtm; nk ne zaman Fraticello'larn tarttklarn iitsem o olaylar
yeniden grr gibi oluyor, o dehete tank olmak bir sumu gibi, onlar hemen ruhumun derinliklerine
itiyordum.

Fraticello'lardan sz edildiini ilk kez, onlardan birinin Flo-ransa'da yakldn grdm gnlerde
iitmitim. Pisa'da William Birder'le bulumadan az nceydi. Kente geliini geciktirmiti; babam da,
gzel kiliselerinin vgsn duyduum Floransa'y ziyaret etmeme izin vermiti. Halk azyla konuulan
talyanca'y daha iyi renmek iin Toscana'da dolayordum; sonunda bir haf-"| ta Floransa'da kaldm;
nk hakknda ok ey duyduum bu kenti tanmak istiyordum.

Kente gelir gelmez, tm kenti allak bullak eden byk bir yarglamadan sz edildiini iittim. Dine
kar su ilemekten sank ve yarglanmak zere piskoposla baka din adamlarnn karsna karlan
sapkn bir Fraticello o srada sert bir biimde sorguya ekilmekteydi. Bana bundan sz edenlerin ardna
taklp yarglamann yapld yere gittim; insanlarn Michele adndaki bu rahibin aslnda, Ermi
Francesco'nun szlerini yineleyerek tvbe ve yoksulluk stne vaaz veren ok dindar bir insan
olduunu, yarglarn karsna baz kadnlarn ktl yznden karldn sylediklerini iitiyordum.
Bu kadnlar, gnah kartyormu gibi yaparak sonradan ona sapkn grler yormulard; gerekten
de, piskoposun adamlar onu bu kadnlarn evinde yakalamlard; bu beni artt; nk bir kilise
adam hibir zaman kutsal trenleri yerine getirmek iin byle uygun olmayan yerlere gitmemelidir;
ama yakk alrl gereince dikkate almamak Fraticello'larn bir gszl gibi grnyordu ve belki
de, onlar yalnzca sapkn deil, ayn zamanda kukulu alkanlklar olan insanlar sayan yaygn inanta
bir gerek pay vard. (Katarlarn, Bulgarlar ya da so-domistler olduklarnn her zaman sylenmesi gibi.)

Yarglamann yapld San Salvatore kilisesine gittim; ama kilisenin nnde toplanm olan byk
kalabalk yznden ieri giremedim. Ancak birka kii pencerelerin demirlerine trmanp yapm,
ieride olup bitenleri grp iitiyor, aadakilere iletiyorlard. Sorgucular, rahip Michele'ye bir gn
nceki itirafn okuyorlar-

269

di; Michele, bu itirafnda, Isa ve havarilerinin, "ne zel ne de ortaklaa hibir mala sahip olmadklarn"
sylyordu; ama Michele, itirafna, noterin sonradan "birok yanl sonu eklediini" syleyerek kar
kyor, "Kyamet gnnde bunun hesabn vereceksiniz!" diye baryordu (Bunu dardan ben de
iittim). Ama sorgu-cular, itirafnameyi kendilerinin kaleme aldklar gibi okudular ve sonunda ona,
kilisenin ve kent halknn dncelerine alakgnlllkle uyup uymayacan sordular. Michele'nin,
neye inanyorsa ona uyacan bara bara sylediini iittim; yani, "sa'nn yoksul olduuna ve
armha gerildiine, Papa XXII. Ioannes'in ise bunun tersini syledii iin sapkn olduuna inanyordu.
Bunu uzun bir tartma izledi; aralarnda birok Fransiskenin bulunduu sor-gucular, Kutsal Kitap'n bu
sylediklerini yazmadna onu inandrmaya alyorlar, o ise sorgucular kendi tarikatlarnn Kural'-n
yadsmakla suluyordu; onlar da, Kutsal Kitap', bu konuda uzman olan kendilerinden daha iyi
anladn m sandn sorarak ona yklendiler. Gerekten de ok inat olan rahip Michele onlara kar
kyordu; onlar da, "imdi senin, sa'nn mal sahibi, Papa Ioannes'in ise bir Katolik ve kutsal bir insan
olduunu kabul etmeni istiyoruz," gibi savlarla onu kkrtmaya baladlar. Michele hi srmeden,
"Hayr, o bir sapkndr," dedi. Sorgucular da, bunun zerine, ktlkte bylesine direnen birini hi
grmediklerini sylediler. Ama kilisenin dndaki kalabalk arasnda birok kimsenin, onun tpk Ferisiler
arasndaki fta'ya benzediini sylediini iittim ve halk arasnda birok insann rahip Michele'nin
ermiliine inandn anladm.

Sonunda piskoposun adamlar onu zincire vurulmu olarak tutukevine geri gnderdiler. Sylendiine
gre, o akam piskoposun arkada olan birok rahip gidip ona aalayc szler sylemiler, szlerini
geri almasn istemiler; ama o kendi gereinden emin olan biri gibi yanthyormu onlar. Her birine
sa'nn yoksul olduunu, Ermi Francesco ile Ermi Domenico'nun da byle sylemi olduklarn, bu
gerei ne srd iin yaklacaksa bunun daha iyi olacan, nk ok gemeden kendisinin, Kutsal
Yazlar'in, Vahiy'deki yirmi drt saygdeer yal adamn, sa'nn, Ermi Francesco'nun ve anl ehitlerin
anlattklarn grebileceini yineliyormu. Sylediklerine gre, demi ki: "Baz ermi rahiple-

270 -

rin retisini ne denli tutkuyla okursak, o denli byk bir tutku ve sevinle onlarn arasnda olmak
isteriz." Buna benzer szlerden sonra, sorgucular suratlar ask, fke iinde, "ine eytan girmi
bunun!" diye bararak (bunu ben de iittim) hcreden kyorlard.

Ertesi gn Michele'nin cezasnn infaz edildiini rendik; piskoposluk sarayna gittiim zaman
parmeni grebildim; bir blmn levhama kopya ettim. "In nomine Domini amen. Hec est quedam
condemnatio corporalis et sententia condemnations cor-poralis lata, data et in hiis seriptis sententialiter
pronumptiata et promulgata1-" vb. diye balyor, ad geen Michele'nin gnahlar-*<( nn ve
sularnn ar bir dille betimlenmesiyle sryordu; okurun bilgece deerlendirebilmesi iin bunlarn bir
blmn aaya alyorum:

Johannem vocatum fratrem Micchaelem Iacobi, de comitatu Sancti Frediani, hominem male con-
dictionis, et pessime conversationis, vite et fame, hereticum et heretica labe pollutum et contra fidem
cactolicam credentem et affrmantem... De-um pre oculis non habendo sed potius humani ge-- ---
. neris inimicum, scienter, studiose, appensate, ne-

quiter et animo et intentione exercendi hereti-cam pravitatem stetit et conversatus fuit cum Fra-
ticellis, vocatis Fraticellis della povera vita hereti-cis et scismaticis et eorum pravam seetam et he-
resim secutus fuit et sequitur contra fidem cactolicam... et accessit ad dictam civitatem Florentie et in
locis publicis dicte civitatis in dicta inquisiti-one contentis, credidit, tenuit et pertinaciter affr-mavit ore
et corde... quod Christus redentor nos-ter non habuit rem aliquam in proprio vel comu-ni sed habuit a
quibuscumque rebus quas sacta scriptura eum habuisse testatur, tantum simpli-

1. (Lat.) "Tanr adna amin. Bu, bedenin cezalandrlmas ve bedenin cezalandrlmasna ilikin hkmn
verilmesi, aklanmas ve duyurulmasdr..." (ev.)

< 271

cem facti usum.1

Ama Michele yalnzca bu sularla sulanmyordu; ona yklenen teki sular arasnda birisi (durumann
gidii gznnde tutulursa) kendisinin bunu gerekten dorulayp dorulamadn bilmesem de, bana
ok iren grnd; ksaca deniyordu ki, ad geen Minorit, Ermi Aquino'lu Tommaso'nun, ne ermi
olduunu, ne de sonsuz kurtulua kavutuunu, tersine lanetlenmi olarak kaldn sylemi. Yarg,
grlerini deitirmek istemedii iin, sann cezalandrlaca konusunda gzda verilerek sona
eriyordu:

Costat nobis etiam ex predictis et ex dicta senten-tia lata per dictum dominum episcopum florenti-
num, dictum Johannem fore hereticum, nolle se tantis herroribus et heresi corrigere et emenda-re, et
se ad rectam viam fidei dirigere, habentes dictum Johannem pro irreducibili, pertinace et hostinato in
dictis suisperversis herroribus, ne ip-se Johannes de dictis suis sceleribus et terroribus perversis valat
gloriari, et ut eius pena aliis tran-seat in exemplum; idcirco, dictum Johannem vo-catum fratrem
Micchaelem hereticum et scismali-cum quod ducatur ad locum iustitie consuetum, et ibidem ine et
flammis igneis accensis concre-metur et comburatur, ita quod penitus moriatur

1. (Lat.) Ermi Fredianus'un izleyicilerinden, kt koullarda yaayan, ok kt konuan, a sefil,
sapkn ve sapknla bulam, Katolik inancna ters den bir inanca bal ve bu inanc vurgulayan...
Tanry gzlerinin nnde bulundurmayp insan trnn dman olarak gren, bile bile, nceden
tasarlayarak ve kafas ve gnlyle isteyerek sapkn gibi davranan, Johannes denen Michaelus Iacobus
Birader, yoksul yaam sren bu sapkn ve kukucu Fraticello'larla birlikte olmu ve onlarla konumu ve
Katolik inancna kar onlarn hiziplerini ve sapknlklarn izlemi ve izlemektedir... ve Floransa kent
devletinin egemenliine girmi ve ad geen Floransa kenl devletinin kamuya ait yerlerinde bu
soruturmada ne srld gibi... Kurtarcmz sa'nn kendisine ait ne kiisel ne de ortak hibir mal
olmadna, onun sahip olduunun Kutsal Yazlar'da belgelendiini ne srlen eylerin, yalnzca
kullanmna sahip olduuna inanm, bu inanc benimsemi, diliyle ve yreiyle, inatla dorulamtr.
(ev.)

272

et anima a corpore separetur.1

Yarg kamuya duyurulduktan sonra, kiliseden tutukevine baka adamlar da gelip Michele'yi olacaklar
konusunda uyardlar; onu korkutup sonunda sylediklerini geri almaya zorlamak iin, "Rahip Michele,
piskoposluk tac ve papaz cppeleri hazrland bi- le; stlerine de, iblislerle evrili Fraticello resimleri
yapld," dediklerini iittim. Ama rahip Michele diz kerek dedi ki: "Daraa-cnn evresinde pederimiz
Francesco'nun, dahas sa'yla havarilerinin ve anl ehitler Bartolomeo ve Antonio'nun bulunacaklarna
inanyorum."

Ertesi sabah, ben de sorgucularn toplandklar, piskoposluk saraynn nndeki kprnn
stndeydim; rahip Michele zincire vurulmu olarak onlarn nne getirildi. Kendisine sadk olanlardan
biri kutsamas iin nnde diz kt; silahl adamlar onu hemen yakalayp hapse attlar. Sonra
sorgucular yargy sann yzne kar okuyup bir kez daha tvbe edip etmeyeceini sordular. Yargda,
onun sapkn olduunun her syleniinde, Michele, "Ben sapkn deilim, gnahkrm, ama Katolik'im"
diye yantlyordu; metinde, her "saygdeer ve kutsal XXII. Ioannes" ad getiindeyse, "hayr, sapkn"
diye yantlyordu. O zaman, piskopos, Michc-le'nin gelip nnde diz kmesini buyurdu! Michele ise
sapknlarn nnde diz kmeyeceini syledi. Ona zorla diz ktrdler; Michele, "Tanr beni
balayacaktr," diye mrldand. Oraya batan baa papaz giysileri iinde getirilmi olduundan bir
tren balad; giysileri tek tek karld; sonunda Floransa'llarn cioppa dedikleri bir gmlekle kald.
Sonra rtbesi geri alnan papazlara yapld gibi kafas kaznd. Sonra komutan ve adamlarna teslim
edildi; Michele'ye ok hain davrandlar, onu yeniden zincire vurup tutukevine gtrdler, o srada
Michele, "per dominum mori-

1. Daha nce sylenenlerden ve ad geen Floransa piskoposu efendimizin verdii, sz edilen
hkmden de anladmz gibi, Johannes denen sapkn, birok sapkn grn dzeltmek ve
deitirmek ve inancn doru yola yneltmek istemedi; ad geen Johannes, sapkn dncelerinde
caymaz, inat ve direnli olmakla kalmayp, bunlarla vnd ve cezalandrlmas bakalarna rnek
olsun diye, sapkn ve kukucu Michaele denen ad geen Johannes, adaletin yerine getirildii mutat
yere gtrlecek ve orada ate ve alevlerle yaklp kl edilecektir; tvbekar olarak lsn ve ruhu
bedeninden aynisin diye. (ev.)

Gln Ad

273/18

emur,"1 diyordu kalabala. Anladma gre ertesi gn yaklacakt. O gn de gidip ona tvbe etmek,
gnah karmak ve yeniden komnyona girmek isteyip istemediini sordular. Gnahkr biri tarafndan
kutsanmay kabul ederek gnaha girmek istemediini syleyip reddetti. Bence byle davranmas kt
oldu; Patarenlerin sapknlyla yozlam olduunu gsterdi.

Sonunda idam gn gelip att; bir sancaktar2 onu almaya geldi; bana dost gibi grnd; nk ona
ne biim adam olduunu, herkesin doru dediine doru demek, kutsal ana kilisenin grn kabul
etmek varken niin direndiini sordu. Ama Michele ok kat bir biimde, "armha gerilen yoksul sa'ya
inanyorum ben," dedi. Sancaktar kollarn umutsuzca iki yana aarak gitti. Sonra komutan ve adamlar
gelip Michele'yi aldlar, avluya gtrdler; orada piskoposluk papaz yzne kar bir kez daha itirafn
ve hakknda verilen hkm okudu; Michele bir kez daha onun szn keserek kendisine maledilen
yanl dncelere kar kt; gerekten bunlar yle incelikli eylerdi ki, imdi anmsamyorum; o
zaman da pek iyi anlamamtm. Ama Michele'nin lm cezasna arptrlmasna ve Fralicello'larn
kovuturulmalarna, bunlara dayanlarak karar verildii kesindi. Kilise mensuplarnn ve laik kesimden
kimselerin, yoksulluk iinde yaamak isteyen ve sa'nn dnya malna sahip olmadn ne srenlere
kar niin bu denli sert davrandklarn anlamyordum. nk, diyordum kendi kendime, eer korkmak
gerekirse varsllk iinde yaamak isleyen, bakalarnn parasn zorla elinden alan, kiliseyi gnaha
srkleyen ve kiliseyi bir yiyim yeri haline getirenlerden korkmallar. Bunu yanmda duran birine
syledim; nk susmaya katlanamyordum. Alayl alayl glmsedi; yoksul bir yaam sren bir rahibin
halka kt rnek olduunu, sonra byle davranmayan rahiplere halkn deer vermeyeceini syledi.
Hem sonra, diye ekledi, yoksullua ar halkn kafasna kt dnceler sokar, yoksulluklarndan gurur
duyarlar; gurur da birok gururlu davrana yol aabilir. Sonunda, kendisinin de ak seik anlayamad
bir tasma gre, rahiplerin yoksul bir yaam srmelerini istemenin insan mpa-

1. (Lat.) "Efendimiz iin leceiz." (ev.)

2. Ortaa talya'snda yksek bir rtbe. (ev.)

274

rat or yanls kldn, bununsa Papa'nn houna gitmediini bil-. mem gerektiini syledi. Btn bunlar
bilgisi kt birisi tarafndan da ne srlse, ok yerinde nedenler gibi grnd bana; ama rahip
Michele'nin, mparator'u honut klmak ya da tarikatlar arasndaki bir sorunu zmek iin neden byle
korkun bir biimde lmek istediini anlayamyordum. Gerekten de, orada bulunanlarn bazlar, "O
ermi deil, yurttalar arasnda uyumazlk karsn diye Ludwig tarafndan gnderilmi; hem
Fraticello'lar Tosca-na'h, ama arkalarnda mparator'un adamlar var," diyorlard. Bazlar da, "Delinin
biri o; iine eytan girmi, kendini beenmiin biri, lanet olasca gururu yznden ehitlik houna
gidiyor; bu ra-f\ hiplere gereinden ok ermilerin yaamlarn okutuyorlar; kendilerine bir kar alsalar
daha iyi olur!" diyordu. Kimileri de; "Hayr, btn Hristiyanlar onun gibi olmal; tpk putatapanlarn
zamannda olduu gibi inanlarn kantlamaya hazr olmallar," diyordu. Artk ne dneceimi
bilmeksizin bu sesleri dinlerken bir an geldi ki, hkmlnn, nmdeki kalabaln gizledii yzn
yeniden grdm. Bazan cokuyla kendinden gemi ermi yontularnda grdm, bu dnyadan
olmayan bir eye bakmakta olan bir adamn yzn grdm. Ve anladm ki, deli de olsa, yalva da ol-
sa, isteyerek lyordu bu adam; nk dmann, kim olursa olsun, lerek yenilgiye uratacana
inanyordu. Ve anladm ki, onun verdii rnek, bakalarn da lme gtrecektir. Bylesine bir i
salaml karsnda ap kaldm; nk onlara egemen olan eyin, inandklar geree duyduklar,
onlar lme gtren onurlu sevgi mi, yoksa onlar, inandklar gerei, bu gerek ne olursa olsun, ak
ak kantlamaya gtren gururlu bir lm istei mi olduunu bugn bile hl bilmiyorum. Hayranlk ve
korkuyla allak bullak ediyor bu beni.

Ama imdi idam olayna dnelim; daha imdiden herkes Mic-hele'nin lm cezasna arptrlaca yere
doru ilerliyordu.

Komutan ve adamlar onu kapdan dar kardlar; stnde dmelerinin kimi zk, kck bir
eteklik, geni admlarla, ba eik, dua ederek yryor, bir ehide benziyordu. nanlmaz bir kalabalk
vard; biroklar, "lme!" diye baryorlard; o, "sa iin lmek istiyorum," diye yantlyordu. "Ama sen
sa iin lmyorsun," diyorlard; o, "Ben gerek uruna lyorum," diyordu. Pre-

. 275

konsl Kesi denen yere gelince, bir adam hepsi iin Tanr'ya dua etsin diye bard; o da kalabal
kutsad. Fondamenti di san-ta Liperata'da, biri, "Sen delisin, Papa'ya inan!" dedi; o da, "u papanz bir
Tanr yapp ktnz," diye yantlad ve ekledi: "Bu sizin papero'larnzn1 gbresi iyi olur" (Bana
akladklarna gre, Toscana lehesinde papalar hayvan yapan bir szck oyunu ya da nkteymi bu);
herkes onun lme byle aka yaparak gitmesi karsnda donup kalmt.

San Giovanni'de, "Cann kurtar!" diye bardlar; o, "Yaamnz gnahtan kurtarn!" diye yantlad;
Eski Pazar'da, "Ka, ka!" diye bardlar; o yantlad; "Tefecilie tvbe edin!" Kutsal Ha'a varnca,
basamaklarda kendi tarikatndan rahiplerin, Ermi Fran-cesco'nun Kural'na uymad iin onu
knadklarn grd. Bunlarn kimileri omuzlarn silkiyor, kimileriyse utantan kukuletalary-la yzlerini
rtyorlard.

Adalet Kaps'na doru yrrken de, birka kimse, "Yads, yads, lme," diyordu ona, "sa bizim iin
ld," dedi. Onlar: "A-ma sen sa deilsin, bizim iin lmen gerekmez!" dediler, o "Ama ben onun iin
lmek istiyorum," dedi. Adalet ayr'nda, birisi, kendisinden daha yksek rtbeli bir rahibin yapt gibi
yapp yadsmasn istedi. Michele yadsmayacan syledi; kalabaln iinde birok insann Michele'yi
doruladn, ona g verdiini grdm; bylece ben ve baka birok insan, bunlarn onun tarikatndan
olduklarn anlayp yanlarndan uzaklatk.

Sonunda kapdan ktk; karmzda odun yn ya da orada dedikleri gibi, "kulbe" grnd; nk
odunlar bir kulbe biiminde dizilmiti; halkn ok yaklamasn nlemek iin silahl atllardan bir halka
olutu. Sonra rahip Michele'yi diree baladlar. Bir kez daha birinin, "Ne yapyorsun, niin lyorsun?"
diye bardn iittim. "imdeki bir gerek iin; onu ancak lmle kantlayabilirim," diye yantlad.
Odunlar tututurdular. Rahip Michele, Credo'yu2, ardndan, Te Deun'u syledi. Belki ancak sekiz ayet
okuduktan sonra, aksracakm gibi ne doru eildi ve yere d-

1. 'Papero' kaz demektir. Burada, 'papero' ve 'papa' szckleriyle bir szck oyunu yaplyor. (ev.)

2. Latince, inanyorum demektir. Havarilerin simgesi; Roma kilisesinin resm anlatm; iman ikrar.
(ev.)

276

t; ipleri yanmt. Yere dtnde lmt; nk beden tmyle yanmadan nce, yrei patlatan
yrek s ve gs dolduran dumandan tr lyordu insan.

Sonra kulbe tmyle bir meale gibi yand; byk bir parlt oldu; tutumu allar arasnda hl
grlebilen Michele'nin acna-s kmrlemi gvdesi olmasayd, yanan bir aacn nnde olduumu
syleyebilirdim. Bir grnt grmeye ylesine yakndm ki, Ermi Hildegarde'n kitaplarnda okumu
olduum, cokuyla kendinden geie ilikin (kitapln merdivenini karken anmsadm) baz szler
kendiliinden dilimin ucuna gelmiti: "Alev grkemli bir aydnlktan, olaanst bir gten ve bir ate
scakln-J1 dan oluur; ama bu grkemli aydnlk stmak iindir; ate scakh- da yakmak iin."

Ubertino'nun sevgiye ilikin baz szcklerini anmsadm. Michele'nin odun yn stndeki imgesi
Dolcino'nunkine kar-; mt; Dolcino'nunkiyse gzel Margherita'nnkine. Kilisede iimi saran kprty bir
kez daha duydum.

Bunlar dnmemeye alarak doruca labirentin yolunu tuttum.

Buraya ilk kez yalnz giriyordum; lambadan yere den uzun glgeler, nceki gece grdm
grntler gibi korkutuyordu beni. Her an kendimi baka bir aynann karsnda bulacam
sanyordum; nk aynalarn yle bir bys vardr ki, ayna olduklarn bilseniz bile sizi rktrler.

te yandan, ynm bulmaya almyordum; grntler yaratan kokularn bulunduu odadan
kanmaya da almyordum. Bir yangya yakalanm gibi yryor, nereye gitmek istediimi bile
bilmiyordum. Gerekte baladm noktadan ok da ileri gitmemitim; nk az sonra kendimi gene
ieri girdiim yedigen odada buldum. Burada, masann stnde bir nceki akam grdm
sanmadm birka kitap duruyordu. Bunlarn Malachi'nin yaz salonundan alm olduu ve henz
yerlerine koymad yaptlar olduunu tahmin ettim. Kokulu odadan ok uzak olup olmadm
anlayamyordum; nk bam dnyordu; bu, oraya dek ulaan belli belirsiz bir kokunun ya da o
zamana dein kurmu olduum

277

eylerin etkisi olabilirdi. Zengin minyatrlerle sslenmi bir cilt atm; slubundan, bana Ultima Thule
manastrlarndan gelmi gibi grnd.

Havari Marcos'un kutsal betiinin balad sayfada grdm bir aslan resmiyle arpldm. O gne
dein hi canl aslan grmediim halde, aslan olduuna kuku yoktu; ressam izgilerini, canavar
yaratklar lkesi Hibernia aslanlarnn grnmne bal kalarak yapmt; bu hayvann, Physiologus'un
syledii gibi, ayn zamanda hem ok korkun, hem de en grkemli eylere yarar zelliklerin tmn
kendinde topladna inandm. Bu yzden resim bana, hem Dman'n, hem de Efendimiz sa'nn
imgesini artryordu; nasl bir simgesel anahtarla onu okuyacam da bilmiyordum; korkudan ve
duvarlardaki yarklardan szan rzgrdan tr tepeden trnaa titriyordum.

Grdn aslann aznda sivri dileri, ylanlarnki gibi gzel zrhl bir ba, keskin, yrtc peneli drt
ayann stnde ykselen kocaman bir gvdesi vard; derisi, daha sonra grdm doudan getirilmi
hallar andryordu; stne safran gibi sar, korkun, kocaman, kemikten kiriler izilmi, krmz ve
zmrt yeili pullarla kaplyd. Kuyruksokumundan ta bana dek kvrlm, ucunda siyah beyaz
pskller bulunan kuyruu da saryd.

Aslandan alabildiine etkilenmi (birka kez, byle bir hayvann anszn belirivermesini bekliyormu
gibi dnp evreme bakndm), kitabn teki sayfalarna bakmaya karar verdim; gzlerim Matta
ncil'inin banda bir insan resmine takld. Bilmem neden, bu resim beni aslandan ok rktt; yz
insan yzyd; ama ayaklarna dek uzanan, tpk bir zrh gibi gvdesini saran bir tr sert kaftana
brnmt bu adam; bu kaftan ya da zrh, krmz ve sar yar deerli talarla ilenmiti. Rubi ve
topazlardan oluan bir kalenin iinden bilmece gibi ykselen bu ba (korku nasl da kfrbaz yapmt
beni!) belirsiz izini srmekte olduumuz o gizemli katil gibi grnyordu bana. Sonra, hayvanla zrhl
adam niin byle sk skya labirente baladm anladm: ki resim de kitaptaki tm resimler gibi iice
gemi bir labirent rntsnden kyordu; bu labirentlerin oniks ve zmrt yeili izgileri, krizopraz
iplikleri, nil rengi kurdelelerinin tm, iinde bulunduum odalar ve koridorlar an artryordu.
Gzlerim sayfann stnde p-

278

rl prl parlayan yollar arasnda yitip gitti; tpk ayaklarmn, kitaplktaki odalarn karmakark dizgesi
iinde yitip gitmesi gibi. Odalarda dolap durmamn parmenler stnde yanstldn grmek iimi
kaygyla doldurdu ve bu kitaplarn her birinin gizemli isterik kahkahalarla benim u andaki durumumu
anlattna inandm. "De te fabula narratur,"1 dedim ve bu sayfalarn yakn gelecein olaylarn da
kapsayp kapsamadn sordum kendi kendime.

Baka bir kitap daha atm; bu bana Hispanik okula aitmi gibi geldi. Renkler canlyd; krmzlar kan
ya da atei artryordu. Bu, havarinin Aklama'siydi ve bir kez daha, tpk bir gece nceki gibi,
mulier amicta sole2 sayfasna rastladm. Ama kitap ay-^n kitap deildi; minyatr deiikti. Burada
ressam, kadnn izgi-leri stnde daha uzun durmutu. Yzn, gsn, yuvarlak kalalarn,
Ubertino'yla birlikte grdmz Bakire Meryem yontu-suyla karlatrdm. izgiler farklyd, ama bu
'mulier'3 de bana ok gzel grnd. Byle eyleri aklma getirmemeliyim diye dndm ve birka
sayfa daha evirdim. Baka bir kadn daha buldum; bu kez bulduum Babil yosmasyd. Biiminden ok,
bunun da teki gibi bir kadn olduu, ama iinde her trl ktl ba-rndrrken, tekinin her erdemi
iinde saklad dncesi etkiledi beni. Ama izgiler ikisinde de kadncayd; bir an geldi ki onlar
birbirinden ayran eyin ne olduunu anlayamaz oldum. imde yeniden bir kprt duydum; kilisedeki
Bakire imgesi, gzel Marghe-rita'nn imgesiyle akt. "Ben lanetlendim!" dedim kendi kendime. Ya da
"deliyim ben." Bunun zerine, kitaplkta daha ok kalamayacama karar verdim.

Neyse ki merdivene yakndm. Ayam taklp lambay sndrme pahasna koa koa indim
basamaklardan. Kendimi gene yaz salonunun geni tonozlar altnda buldum; ama orada da
oyalanmadm; yemekhaneye inen basamaklardan aa attm kendimi.

Orada soluk solua durdum. Camlardan, o gece alabildiine parlak olan ayn nlar giriyordu ieri;
hcreler ve kitapln geitleri iin kanlmaz olan lambaya burada neredeyse hi gereksinim yoktu
artk. Gene de sndrmedim onu; iimi rahatlatmak is-

1. (Lat.) "Senin hakknda yk anlatlyor." (ev.)

2. Gnee brnm kadn.

3. Kadn.

279

tercesne. Ama hl soluk soluaydm; gerginliimi yattrmak iin su imeliyim diye dndm.
Mutfaa yakn olduumdan, yemekhaneden geip Aedificium'un zemin katnn bir yarsna alan
kaplardan birini usulca atm.

O anda korkum azalacak yerde artt. nk hemen mutfakta, ekmek frnnn yannda birinin
durduunu farkettim; ya da en azndan, o kede bir lambann yanmakta olduunu farkedip korkuyla
kendi lambam sndrdm. Korkuyordum, ama bakalarn da korkutmutum; gerekten de teki kii
(ya da kiiler) hemen klarn sndrdler. Ama bouna; nk ay yere, nme, bir ya da birbirine
karm birden ok glge drmeye yetecek denli aydnlatyordu mutfa.

Donup kalmtm; ne geri ekilme, ne de ilerleme yrekliliini bulabiliyordum kendimde. Anlalmaz
bireyler geveleyen bir ses duydum; bouk bir kadn sesi iittim gibi geldi bana. Frnn yannda belli
belirsiz grnen, biimi seilemeyen gruptan, karanlk ve bodur bir glge ayrlp aralk brakld aka
anlalan d kapdan kat; kapy ardndan kapatt.

Ben yemekhaneyle mutfak arasndaki eikte durdum; frnn yannda belli belirsiz bir ey de durdu.
Belli belirsiz ve -nasl anlatsam - inleyen bir ey. Gerekten de, glgelerin arasndan bir inleme, bir
eit bastrlm alama sesi, dzenli korku hkrklar geliyordu.

Korkan bir adam hibir ey bir bakasnn korkusundan daha ok yreklendiremez; ama beni glgeye
doru iten, yreklilik deildi. Diyebilirim ki daha ok, o grntleri grdm zaman beni saran
esriklie benzer bir esriklikti. Mutfakta, bir gn nce kitaplkta beni etkileyen ttslere benzer bir ey
vard. Belki de ayn ey deildi, ama benim gereinden ok uyarlm duyularm stnde ayn etkiyi
yaratmt. Alarn arabn gzel kokmasn salamak iin kullandklar keskin bir kitre, ap ve pesek
kokusunu alyordum. Ya da belki de, daha sonra rendiime gre, o gnlerde bira ekiyorlard
(yarmadann kuzey kesiminde olduka beenilen bir birayd bu); benim lkemin usulnce yaplyordu
bu bira. Sprgeotu, bataklk mersini ve yabanbiberiyesiyle. Burun deliklerimden ok zihnimi
esrikletiren tm baharatlar.

Saduyum, "Vade retro!"1 diye barp, kesinlikle Mel'un'un

1. (Lat.) "Geri dn" (ev.)

benim iin ard bir dii eytandan baka bir ey olmayan, inleyen nesneden uzaklamam
sylyordu; ama vis appetitiva'mda1 bir ey, bir mucizeye tank olmak istiyormuum gibi ona
yaklamaya itiyordu beni.

Bylece glgeye yaklatm; yksek penelerden giren ayn-da bunun bir kadn olduunu grdm;
titriyor, bir kn tutan elini gsne bastrm, alayarak frnn azna doru geri geri gidiyordu.

Tanrm, Kutsal Bakire ve Cennet'in tm ermileri, o anda ne olduunu anlatmama yardm edin; utan
(bir erin ve derin dnce sna olan bu gzel Melk manastrmda artk yalanm bir ra-t hip olarak)
durumumun saygnl, en dindarca nlemleri almam "i tlerdi bana. Yalnzca kt bir ey olduunu,
bunun ne olduunu anlatmann yakk almayacan syler, bylece ne okuru, ne de kendimi sarsm
olurdum.

Ama imdi ok uzaklarda kalm olan olaylarla ilgili tm gerei anlatmaya kendi kendime sz verdim;
gerek ise blnmez bir btndr; kendi saydamlyla prl prl parlar ve kendisinin bizim karlarmz
ya da utancmz tarafndan eksiltmesine izin vermez. Sorun (her eyi acmasz bir canllkla anmsasam
bile, olanlar ve dncelerimi belleime silinmez bir biimde kazyan ey sonramdan duyduum
pimanlk m, yoksa acl zihnimde utancmn en ince ayrntlarn canlandrarak bana hl ikence eden
pimanlmn yetersizlii miydi, bilmiyorum), olup bitenleri imdi grdm ve anmsadm gibi deil,
o zaman grp duyduum gibi anlatmak. Bunu da bir tarihsel olaylar yazarnn gereklere bally-la
yapabilirim; nk gzlerimi yumunca yalnzca yaptm her eyi deil, o anlarda ne dndm de,
o srada yazlm bir parmeni kopya edercesine yineleyebilirim. Bu nedenle anlatmaya byle
balamalym. Ermi Bamelek Michele korusun beni; nk gelecekteki okurlarn ders almalar ve
ilediim sutan tr kendimi cezalandrmak iin, gen bir adamn eytan'n tuzaklarna nasl
debileceini anlatmak istiyorum imdi; aka bilinsin, bylece gelecekte her kim bunlarla karlarsa
altedebilsin diye.

1. (Ut.) stek gc. (ev.)

280

281

Evet, bir kadnd bu. Daha ok bir gen kz. O zamana dek (Tanr'ya kr, o zamandan beri de), o
cinsten yaratklarla ok az yaknlm olduundan, ka yalarnda olduunu syleyemeyeceim. Gen,
neredeyse yeniyetme olduunu biliyorum; belki on altnc ya da on sekizinci ya da yirminci
baharndayd; o varlktan yaylan insan gereinin bendeki izlenimi artt beni. Bir d deildi bu; ama
ne olursa olsun, bana valde bona1 grnd. Belki de kk bir k kuu gibi titremesinden,
alamasndan ve benden korkmu olmasndan tr.

Komusuna yardm etmenin her iyi Hristiyan'n grevi olduunu dndmden, byk bir
sevecenlikle ona yaklatm ve iyi bir Latinceyle, korkmas iin hibir neden olmadn, nk benim bir
dost olduumu, ne olursa olsun dman olmadm, kesinlikle korktuu dman olmadm syledim.

Belki de baklarmdaki uysallktan tr yatt ve bana yaklat. Latincemi anlamadn grdm;
bunun zerine igdyle halk az Almancamla konutum; bu dilin, bu yrelerin insanlarnn alk
olmadklar sert seslerinden tr m, yoksa bu sesler ona benim lkemden askerlerle deneyimlerini
anmsatt iin mi bilmem, ok korktu. O zaman el kol devinimlerinin ve yz anlatmlarnn, szcklerin
dilinden daha evrensel olduunu dnerek glmsedim; bunun zerine yatt. O da bana glmsedi
ve birka szck syledi.

Konutuu halk azn ok az biliyordum; Pisa'da ksmen rendiim dilden farklyd; ama sesinin
tonundan tatl szler sylediini anladm: "Ne gensin, ne gzelsin..." gibi bireyler syledi gibi geldi
bana. Btn ocukluunu bir manastrda geirmi bir mezin gzelliine ilikin szler iitmesi seyrek
olur; tersine, fiziksel gzelliin geici olduu, bunun iin de aa grlmesi gerektii tlenir her
zaman; ama dmann saysz tuzaklar vardr; itiraf ederim, yakkllmdan sz edilmesi, yalan da
olsa, kulaklarma ho geldi; iimi bastrlmaz bir heyecanla doldurdu. zellikle kz bu szleri sylerken,
elini uzatp parmak ularyla o zaman sakalsz olan yanam okad zaman. Kendimden geer gibi
oldum; ama o anda yreimde en kk bir gnah glgesi bile

1. (Lat.) ok iyi. (ev.)

282

duymuyordum. eytan'in, bizi snamak ve ruhumuzdan iyilik izlerini silmek istedii zaman, gc nelere
yetmez.

Ne duydum? Ne grdm? Yalnzca ilk ann duygularnn her trl anlatmdan yoksun olduunu
anmsyorum; nk dilim ve zihnim bu tr duygulanmlarn nasl adlandrlaca konusunda
eitilmemiti. Baka bir zamanda ve baka yerlerde iittiim, kesinlikle baka amalarla sylenmi,
ama o anda duyduum sevince uygun den, sanki bu sevinci dile getirmek iin domu gibi, baka
isel szckleri anmsadm sonra. Belleimin gizli kelerine itilmi szckler dudaklarmn (dilsiz)
yzeyine ykseldiler; bu szcklerin Kutsal Betik'te ya da ermilerin sayfalarnda bambaka, j^ok daha
aydnlk gereklikleri dile getirmek iin kullanldklarn 'unuttum. Ama ermilerin szn ettikleri
sevinlerle o anda sarslm ruhumun duymakta olduu sevinler arasnda bir ayrm var myd
gerekten? O anda hep tetikte olan ayrdetme duygusu yok olmutu iimde. Bana yle geliyor ki, bu
tam anlamyla kimliin uurumlarnda kendinden geiin belirtisidir.

Birden gen kz bana Mezmur'da sz edilen kara, ama alml bakire gibi grnd. Kaba kumatan,
eprimi, gs utanmasz-ca ak, kk bir giysi giyiyordu; boynunda da, sanrm ok baya renkli
talardan yaplm bir gerdanlk vard. Ama ba bir fildii kule gibi ak boynunun stnde onurla
ykseliyordu; gzleri He-sebon havuzlan gibi duru, salar krmzmsyd. Sa rgleri bir kei srs
gibi grnyordu bana; dileri derede ykanp km koyun srleri gibiydi; tm de ift iftti; bylece
hibiri arkadann nnde gitmiyordu. Elimde olmakszn, "Ne gzelsin, sevgilim, ne gzelsin," diye
mrldandm. "Salarn Glaad Da eteklerindeki kei srleri, dudaklarn krmz ibriime benziyor,
yanaklarn nar paras, boynun stne bin kalkan asl Davud'un kulesi gibi." akn, kendimden
gemi, tan gibi karmda yan, ay paras gibi gzel, gne gibi parlak, terribilis ut castrorum acies
ordinata1 bu yaratn kim olduunu soruyordum kendi kendime.

Sonra o yaratk daha da yaklat bana; o zamana dein gsne bastrmakta olduu koyu renkli kn
bir keye att; elini kaldrp yzm okad; daha nce iitmi olduum szckleri bir

1. (Lat.) Bir kalenin dzenli ordusu gibi rktc. (ev.)

283

kez daha yineledi. Ondan kasam m, yoksa ona daha m yakla-sam bilemezken, bam Joshua'mn
borazanlar Jericho'nun duvarlarn ykacakm gibi zonklarken, ona dokunmaktan korkar, hem de ona
dokunmak isterken, byk bir sevinle glmsedi; mutlu bir dii kei gibi bouk bir inilti kard;
gsnn stnde giysisinin nn kapatan backlar zd; giysiyi bir gmlek gibi bedeninden syrd
ve nmde, tpk Cennet bahesinde Havva'nn Adem'in karsnda durduu gibi durdu. "Pulchra sunt
ubera quae paululum supereminent et tument modice," diye mrldandm, Ubertino'dan duymu
olduum szleri yineleyerek; nk gsleri bana iki geyik, zambaklar arasnda otlayan ikiz karacalar
gibi grnd; gbei ii arap dolu yuvarlak bir kadeh, karn zambaklarla evrili bir buday yn
gibiydi.

"O sidus clarum puellarum," diye seslendim ona, "o porta cla-usa, fons hortorum, cella custos
unguentorum, cella pigmenta-ria!"1 Farkna varmadan kendimi onun bedeninin stnde buldum; onun
ssn ve daha nce hi bilmediim merhemlerin keskin kokusunu duyuyordum. "Evlatlarm, lgn sevi
gelince, insann elinden hibir ey gelmez!" szlerini anmsadm ve iine dmekte olduumu hissetiim
tuzak ister Dman'n tuza, isler tanrsal bir ba olsun, artk beni yneten drtye kar koymak iin
hibir ey yapamayacam anladm; "Ah, gcm tkeniyor," diye bardm. "Causam languoris video
nec caveo!"2 nk dudaklarndan bir gl kokusu yaylyordu, sandaletli ayaklan gzeldi; bacaklar
stun gibiydi, kalalarnn yuvarlakl da yontucu elinden km stunlar andryordu. Ey ak, ey
zevklerin kz, kral bile senin sa bklmlerinin tutsa oldu diye mrldanyordum kendi kendime; onun
kollar arasmdaydm; birlikte mutfan plak zemini stne yuvarlandk; kendi istemimle mi, yoksa
onun hileleriyle mi bilmiyorum, kendimi mez klndan syrlm buldum; bedenlerimizden utan
duymuyorduk et cuncta erant bona.3

Beni azmdan pyordu; ak oyunlar araptan daha lezzetliydi, kokular hotu; inciler arasndaki
boynu, kpeler ara-

1. (Lat.) Ey kzlarn parlak yldz, ey kapal kap, baheler emesi, ey iinde kokular saklayan tapnak,
renkler tapna. (ev.)

2. (Lat.) Bitkinliimin nedenini gryorum, ama (ondan) saknamyorum. (ev.)

3. (Lat.) Her ey iyiydi. (ev.)

284

sndaki yanaklar gzeldi; ne gzelsin sevgilim, ne gzelsin; gzlerin tpk gvercin gzleri (diyordum),
brak yzn greyim, brak sesini duyaym, sesin uyumlu nk, yzn byleyici; beni aktan lgna
dndrdn, bacm benim; bir bakla, boynundaki tek bir zincirle lgna dndrdn beni; dudaklarndan
bal damlyor, dilinde bal ve st var, soluun elma gibi kokuyor, memelerin salkmlara benziyor, zm
salkmlarna; daman nefis bir arap gibi doruca sevgime akyor, sevgimi besliyor, dudaklarmdan
dilerimden tayor... bahe fskiyesi, smbl, safran, hintkam, tarn, mr, daac; petekli balm
yiyor, arabmla stm iiyordum; kimdi o, kimdi o tan gibi ykselen, o ay paras gibi gzel, gne
gibi ,-|barlak, sancakl bir ordu gibi korkun?

Ey Tanr, ruh kendinden geince biricik erdem, grdn sevmektir (doru deil mi?) en yce
mutluluk sahip olduuna sahip olmaktr; o zaman sevin dolu yaam kaynandan iilir (daha nce
sylenmemi miydi bu?) o zaman u lml yaamn ardndan bitimsizliin melekleriyle birlikte
yaayacamz gerek yaam tadar insan... Bunlar dnyordum ve bana yle geliyordu ki, kz beni
anlatlmaz hazlara boarken kehanetler gerekleiyordu; tm bedenim tek bir gz gibiydi; bir bakta,
nm, arkam, evremdeki her eyi grebiliyordum. Ve anladm ki, daha nce baka bir eyden sz
edildiini sanarak iittiim gibi, birlik ve sevecenlik; iyilik, pler ve kucaklaylarla ayn anda doar
sevgiden. Yalnzca bir an, sevincim dorua ularken, belki de, "Sen kimsin?" diye soran ruha, sonunda
eytanca doas iinde kendini gsteren, ruhu kskvrak yakalamay ve bedeni kandrmay bilen le
eytan'nn, stelik gece vakti, iime giriini yaamakta olduum geti aklmdan. Ama hemen aslnda
kukularmn eytanca olduuna, nk hibir eyin, o anda yaamakta olduum, tad her an artan
eyden daha doru, daha iyi ve daha kutsal olamayacana inandm. araba katlan bir damla suyun
dalp arabn rengini ve akkor haline getirilmi demirin zgn biimini yitirip erimi atee dnm
gibi, gne yla doyurulmu havann batanbaa grkeme, aydnla dnmesi; yle ki artk
klandrlm deil, n kendisi olmas gibi, yumuak bir svlama iinde lm gibi duyumsuyordum
kendimi; ancak ilahinin szcklerini mrldanacak gcm kalmt: "Bak, gsm, az kapatlm ta-

285

ze arap gibi yeni ieleri patlatyor," ve birden padak bir k, n iinde de parltl, yumuak bir
atele yalmlanan safran renginde bir biim grdm; o grkemli k parltl atein iine yayld; parltl
ate de o ltl biimin iine yayld; sonra parlak kla parltl ate, ldayan tm biimin iine
yayldlar.

Baygn gibi, btnlemi olduum bedenin stne derken, son bir dirim soluuyla, atein grkemli
bir aydnlktan, olaanst bir gten ve yakc bir sdan olutuunu, ama grkemli aydnla
aydnlatabilmek; yakc sya da yakabilmek iin sahip olduunu anladm. Sonra uurumun ve onun
ardndan gelen daha derin uurumlarn bilincine vardm.

imdi, titreyen elimle (anlatmakta olduum gnahtan duyduum dehetten mi, yoksa anmsadm
olguya duyduum sulu zlemden mi bilmem) bu satrlar yazarken, o anda yaadm utan verici
esriklii betimlemek iin, birka sayfa nce Fraticello Mic-hele'nin ehit bedenini yakan atei
betimlerken kullandm szckleri kullandmn ayrmna varyorum. Ruhun buyruunda olan elimin,
birbirinden ylesine farkl olan iki yaant iin ayn anlatm yazya dkmesi de bir rastlant deil; nk
ikisini de, o zaman onlar yaarken de, imdi bu parmen stnde canlandrmaya alrken de ayn
biimde yaadm belki de.

Birbirinden farkl olgularn benzer adlarla adlandrlmasn salayan gizemli bir us vardr; bu us
sayesinde kutsal nesneler de dnyasal terimlerle adlandrlrlar; ayh simgelerle Tanr'ya aslan ya da
kaplan diyebiliyoruz; lme yara; sevince yalm; atee lm; lme uurum; uuruma yok olu; yok
olua kendinden geme; kendinden gemeye tutku diyebiliyoruz.

Genken, ehit Michele'nin beni etkileyen lm cokusunu, niin, ermiin yaam cokusunu
adlandrm olduu szcklerle dile getiriyordum, ama dnyaSal zevkin, hemen ardndan bana
kendiliinden bir lm ve yok olu duygusu gibi gelen (sulu ve geici) cokusunu da ayn szcklerle
adlandrmaktan kendimi alamyordum? imdi, birka ay arayla, ikisi de hem kendinden geirici hem de
ac veren iki yaanty nasl duyumsadm ve o gece manastrda, birka saat arayla, bu yaantlarn
birini anmsarken, ikincisini duyularmla nasl duyumsadm; sonra da imdi, bu satrlar yazarken,
onlar nasl yeniden yaadm ve bu durumda

286

da bu yaantlar kendi kendime nasl, kutsalln imgesinde kendini hileyen ermi ruhun bambaka
yaantsn dile getiren szcklerle anlattm zmlemeye alacam. Gnaha m girdim acaba (o
zaman m, imdi mi?) Michele'nin lm isteyiinde, onu yutan yalmlar grnce duyduum kendinden
geite, gen kzla yaadm bedensel birleme isteinde, bu istei simgesel olarak dntrdm
gizemli utanta, daha uzun ve lmsz bir yaam sevgisinin lmeye ittii ermiin sevin iinde yok
olma isteinde benzer olan neydi? Bylesine iki anlaml eyler, bylesine tek anlaml szcklerle dile
getirebilir miydi? Ama yle grnyor ki, bilginlerin en byklerinin bize rettikleri bu: omnis ergo
figura tanto evidentius veritatem demonstrat quanto apertius per dissimi-lem similitudinem figuram se
esse et non veritatem probat.1 Ama eer ate ve uurum sevgisi, Tanr sevgisinin st kapal benzeti-
miyse, lm sevgisinin ve gnah sevgisinin benzetimi olabilir mi? Evet, olabilir; tpk aslan ve ylann
ayn zamanda hem sa'nn hem de eytan'n benzetimleri olmas gibi. Gerek u ki, doru yorum,
ancak pederlerin yetkesine dayanlarak yaplabilir; bana ikence ektiren durumdaysa, boyun emeye
hazr zihnimin bavuraca hibir auctoritas2 yok; bu yzden kukuyla yanyorum (ve bir kez daha ate
imgesi, gerein boluunu ve beni yok eden yanlgnn doluluunu tanmlamak iin araya giriyor!)
Ruhumda ne oluyor, ey Tanr, kendimi byle anlarn burgacna kaptrm, sanki yldzlarn dzenini ve
onlarn gkyzndeki devinimlerinin srasn ynetecekmiim gibi, deiik zamanlar birbirine
kartryorum? Kukusuz, gnahkr ve hasta usumun snrlarn ayorum. imdi, alakgnlllkle
stlendiim greve dnelim. O gn, iine gmldm duygu yitikliini anlatyordum. te, o zaman
neler anmsadm anlattm; gsz kalemim, bu sadk, geree bal tarih yazcs bundan teye
geemiyor.

Kzn yannda yle ne kadar yattm, bilmiyorum. Terden nemlenmi eli usulca bedenime dokunmay
srdryordu. Bir i kprts duydum; erin deildi bu; alev sndkten sonra, kllerin ara-

1. (Lat.) O halde her syleyi ne denli ak olursa, gerei o denli apak bir biimde gsterir; birbirine
benzemeyen eyler benzer szcklerle aklanabilir; ancak gerek kantlanamaz. (ev.)

2. (Ut.) Yetke. (ev.)

287

snda henz lmemi bir kz andryordu. Bu yaamda, seyrek de olsa, benimkine benzer bir eyi
yaama ltfuna ermi bir insana kutsanm demekte duraksamazdm (diye mrldandm uykuda gibi);
abucak da gese, bir anck bile olsa (aslnda, ben de yalnz o zaman yaamtm bunu). Artk var
olmuyormu gibi, kendi kimliini hi duymuyormu, ya da alalm, neredeyse yok olmu gibi; bir
lml (diyorum kendi kendime) bir anck ve olabildiince abuk, benim duyduklarm duyabilirse, bu
arpk dnyaya kem gzle bakmaya balayacak, gnlk yaamn kayglaryla altst olacak, lmn
arln duyacaktr... Bana retilen bu deil miydi? Btn ruhumun bu mutluluk iinde unutma
ars, kukusuz (bunu imdi anlyordum), sonsuz gnein tm asyd; bunun yaratt sevin insan
ayor, geniletiyor, bytyor; artk insann iinde tad az ak boluk, ylesine kolayca
kapanmaz, nk o sevginin klcyla alm bir yaradr; bu dnyada bundan daha tatl, ayn zamanda
bundan daha korkun bir ey yoktur. Ama gnein hakkdr bu; yaral adam nlaryla delik deik eder,
tm yaralar byr, insan alr, geniler, damarlar bile alr, gc imdi ald buyruklar yerine
getirmeye yeterli deildir; yalnzca istek harekete geirir onu; ruh, imdi dokunmakta olduu eyin
uurumuna gmlp yanar; yaam ve yaamakta olduu gerekliin kendi isteine ve kendi
gereine baskn ktn grr. nsan, dili tutulmu, kendi kendinden geiine tank olur.

Bu anlatlmaz isel sevin duygulanmlarna kaplm, uyuya-kaldm.

Bir sre sonra gzlerim atm; ay, belki bir bulut yznden, ok daha gszlemiti. Elimi yanma
uzattm; kzn bedenini duyumsamadm. Bam evirdim; gitmiti.

steimi aa karan ve susuzluumu gideren nesnenin yokluu birden o istein boluunun ve o
susuzluun arpklnn bilincine vardrd beni. Omne animal triste post coitum.1 Gnah ilediimin
bilincine vardm. imdi, yllar sonra, bir yandan hl yaptm yanllktan tr ac ac alarken bile, o
gece nasl byk bir

1. (Lat.) Her hayvan cinsel birlemeden sonra hznldr. (ev.)

288

haz duyduumu unutamyorum; o iki gnahkrn yaantlarnda kendi iinde, naturaliter1, iyi ve gzel
olan bir ey getiini kabul etmezsem, her eyi iyilik ve gzellik iinde yaratm olan Yce Tanr'ya
hakszlk etmi olurum. Ama belki de, genliimdeki her eyin iyi ve gzel olduunu bana duyumsatan,
ilerlemi yamdr. O zaman gen olduumdan lm dnmyor, ilediim gnahtan tr scak scak
ve itenlikli gzyalar dkyordum.

Biraz da mutfan souk talar stnde uzun sre yatmaktan ve bedenimin uyumu olmasndan,
titreyerek ayaa kalktm. Ateim varm gibi rpererek giyindim. O zaman kzn bir keye koyduu ve
kaarken unuttuu kna gzm iliti. Eilip inceledim; * bir tr paket, mutfaa aitmi gibi grnen
sarlm bir bezdi. Atm; nce iinde ne olduunu anlamadm; hem n azlndan, hem de
iindekilerin belli bir biimi olmayndan. Sonra anladm; gzlerimin nnde, kan phtlar ve yumuak,
beyazms et paralar arasnda, l, ama i organlarnn jelatinimsi yaamyla hl arpan, mor
sinirlerle yol yol kocaman bir yrek duruyordu.

Gzlerime karanlk bir perde indi, azma eki bir salya yk-- seldi; bir lk attm ve l bir beden
gibi yere dtm.

1. (Lat) Doal olarak. (ev.) Gln Ad

289/19

nc Gn GECE

Adso allak bullak, William'a gnah kartyor ve kadnn

yaratltaki ilevi stne dnyor; sonra bir adamn

lsn buluyor.

Kendime geldiim zaman birisi yzme su serpiyordu. Elinde bir lamba tutan William Birader'di bu;
bamn altna bir ey koymutu.

"Ne oldu, Adso?" diye sordu. "Mutfaktan yemek artklar armak iin geceleri dolayor musun?"

Ksaca, William uyanm, bilmem niin beni aram, bulamaynca biraz hner gstermek iin kitapla
gitmi olabileceimden kukulanm, Aedifcium'a yaklanca mutfak tarafndan, kapdan bir glgenin
kp meyve bahesine doru yneldiini grm (u-zaklamakta olan kzd bu; belki de birisinin
yaklatn iitmiti). Kim olduunu anlamaya, onu izlemeye alm, ama o (daha dorusu, William
iin bir glge olan ey) manastr kuatan duvara doru uzaklam, sonra da gzden silinmi. O zaman
William -evreyi kolaan ettikten sonra- mutfaa girmi ve beni orada baygn bulmu.

Ona, hl korkuyla, iinde yrek bulunan paketi gsterip, yeni bir cinayete ilikin bireyler gevelediim
zaman glmeye balad: "Adso, byle kocaman insan yrei olur mu?" dedi. "Bir inek * yrei bu, ya
da kz; gerekten de, bugn bir hayvan kestiler. Peki ama, senin elinde ne aryor bu yrek?"

O zaman, byk bir korkuyla sersemlemenin yan sra, duyduum yrek ezinciyle gzyana
bouldum; ondan gnahm karmasn istedim. Dediimi yapt; her eyi olduu gibi, hibir ey
saklamadan anlattm.

William Birader beni byk bir ciddilikle, ama belli belirsiz

290

bir hogryle dinledi. Bitirince yz asld ve "Adso," dedi bana, "gnah ilemisin; bu kesin, hem zina
etmeyesin buyruuna, hem de bir mez olarak grevlerine kar. Suunu hafifletecek ey, lde bir
rahibin bile kendi kendini lanetleyecei koullar iinde kendini bulmu olman. Kadnn nasl bir kkrtma
kayna olduu konusunda, ncil'de yeterince sz sylenmitir. Eski Ahit, kadnlara ilikin olarak der ki,
kadnn konumas ate gibidir; ataszleri de kadnm, erkein deerli ruhuna egemen olduunu, en
glleri bile ykma uratabileceini syler. Eski Ahit, bundan baka der ki: Kadnn lmden daha ac
olduunu anladm; avclarn krbac gibidir o; yrei bir a gibidir, elleri badr. Bakalar da, kadnn
eytan'n barna olduunu sylemilerdir. Bunu bylece doruladktan sonra, sevgili Adso, Tanr'nn
byle kt bir varl ona baz erdemler balamakszn yaratm olabileceine kendimi inan-
dramyorum. Tanr'nn ona birok ayrcalk ve ayrcalk nedeni baladn dnyorum elimde
olmakszn; bunlarn en azndan ok iyi ayrcalklar. Gerekten de, Tanr, erkei bu aalk dnyada
amurdan yaratt; kadnysa daha sonra, cennette ve daha soylu bir insan maddesinden yaratt. Onu
Adem'in ayandan ya da barsandan deil, kaburga kemiinden yaratt. Sonra, her eye gc yeten
Tanr, bir mucizeyle dorudan doruya insan biimine girebilirdi, ama bunu yapmad; bir kadnn
rahmine yerleti; bu da kadnn yle pek de kt olmadnn bir belirtisidir. Sonra, Dirili'in ardndan
grnd zaman bir kadna grnd. Son olarak da, gklerin egemenliinde hibir erkek o lkede kral
olmayacak, ama hi gnah ilememi bir kadn kralie olacak. yleyse Tanr Havva'y ve onun kzlarn
bylesine kayrdna gre, bizim de o cinsin ekiciliine ve soyluluuna k'aplmamz ok mu anormal?
Sana sylemek istediim, Adso, elbette bir daha bunu yapmamalsn, ama byle davranmaya
kkrtlm olman o denli kt bir ey deil. Hem, bir rahibin yaamnda hi olmazsa bir kez tensel
tutkuyu yaamas, bir gn t verip avutaca gnahkrlara kar hogrl ve anlayl olmas
bakmndan... yani, sevgili Adso, olmadan nce istenecek bir ey deil bu, ama bir kez olunca da
gereinden ok knanacak bir ey deil. imdi Tanr'ya dua et ve artk bundan sz etmeyelim.
Gerekten de, unutmann iyi olaca bir eyin stnde gereinden ok dnp durmaktan-

291

sa, elinden gelirse unutmak en iyisi" -o anda bana yle geldi ki, sesi bir i atmadan tr
gszleti- "bu gece olan eyin anlamm kendi kendimize soralm. Bu kz kimdi ve kiminle
buluuyordu?"

"Bunu bilmiyorum, yanndaki adam da grmedim," dedim.

"Pekl, ama birok kesin ipucundan bunu karabiliriz. Her eyden nce adam irkin ve yalyd; bir
kzn gnl rzasyla bulumayaca birisi; hele sylediin gibi gzelse; geri bana yle geliyor ki benim
sevgili yavru kurdum, sen karna kacak her yemei lezzetli bulmaya hazrdn."

"Adam niin irkin ve yal olsun?"

"nk kz onu sevdii iin deil, bir avu yemek art iin onunla sevimeye gidiyordu. Hi kukusuz
kyden bir kz; belki de a olduu iin ksnl bir rahibe ekiciliklerini sunmas, karlnda da kendisi
ve ailesi iin aza atacak bireyler almas ilk kez olmuyor."

"Bir fahie!" dedim tiksintiyle.

"Zavall bir kyl kz, Adso. Belki de karn doyurulacak kk kardeleri vardr. Elinde olsayd, kendini
para karl deil, sevgi iin verirdi. Dn gece yapt gibi. Gerekten de, bana seni gen ve gzel
bulduunu sylyorsun; bakalarna bir kz yrei ve birka para cier karlnda verecei eyi
sana karlksz ve sevgisinden tr verdi. Kendisini hibir ey beklemeden verdii iin ylesine
ycelmi duydu ki, karlnda hibir ey almakszn koa koa gitti. Seninle karlatrd teki adamn
ne gen, ne de yakkl olduunu dnmemin nedeni bu."

tiraf ederim, derin bir pimanlk duymama karn, bu aklama iimi tatl bir gururla doldurdu; ama
suskunluumu srdrdm ve stadmn szlerini srdrmesine izin verdim.

"Bu irkin yal adam, greviyle ilgili bir nedenle kye inip kyllerle iliki kurma olanana sahip birisi
olsa gerek. nsanlar manastra nasl sokacam ve manastrdan nasl karacan, mutfakta o artklarn
olacan da bilse gerek (belki de yarn, kapnn ak brakld ve bir kpein gelip artklar yedii
sylenecek). Son olarak, belli bir ekonomi duygusu olmal; mutfan daha deerli yiyeceklerden yoksun
kalmamasnda kar olmal; yoksa ona bir para biftek ya da iyi bir para et verirdi. Bylece yabancnn

292

l

resmi ok ak olarak izildi; gryorsun, btn bu zellikler ya da rastlantlar, hi duraksamadan
kilercimiz Varagine'li Remigio olarak niteleyeceim bir varla uyuyor. Ya da, eer yanlmyorsam,
gizemli Salvatore'ye -bu yrelerden geldii iin, yerli insanlarla kolaylkla konuabilir ve bir kz istedii
eyi yapmaya nasl kandrabileceini bilirdi; eer sen gelmeseydin."

"Tmyle doru," dedim, ikna olmu, "ama imdi bunu bilmenin ne yarar var?"

"Hibir yarar yok. Ya da ok yarar var," dedi William. "Bu yknn bizi ilgilendiren cinayetlerle bir
ilgisi olabilir ya da olmayabilir. te yandan, eer kilerci bir zamanlar Dolsiniyen'diyse bu, durumu
aklard, ya da tersi. Son olarak, bu manastrn geceleri birok tuhaf eyin meydana geldii bir yer
olduunu biliyoruz imdi. Hem kimbilir, karanlkta manastrn iinde rahata dolaan u bizim kilerci ya
da Salvatore, belki de sylediklerinden daha ok ey biliyorlardr."

"Ama bilseler de, bize sylerler mi?"

"Hayr, gnahlarn grmezlikten gelerek onlara anlayl davranrsak sylemezler. Ama eer gerekten
bir ey reneceksek elimizde onlar konumaya raz edecek bir yol var. Baka bir deyile, gerekirse
kilerci ya da Salvatore elimizde; birok eyi balayan Tanr bu aykr davranmz da balar," dedi
ve sinsi sinsi yzme bakt; nerilerinin meruluu stnde fikir yrtme yrekliliini kendimde
bulamadm.

"Hadi imdi gidip yatalm, bir saate kalmaz geceyars duas balar. Ama seni hl tedirgin gryorum,
benim zavall Adso'cu-um, hl ilediin gnahtan korkuyorsun... Ruhu yattrmak iin kilisenin iyi
bys gibi yoktur. Ben gnahn kardm, ama bilinmez. Git, Tanr'dan seni balamasn dile."
Bama olduka hzl bir aplak indirdi; belki de babaca ve erkeke bir sevgi ya da hogrl bir kefaret
belirtisi olarak. Ya da belki (o anda bir sululuk duygusuyla dndm gibi) yeni ve canl yaantlara
susam bir adamn bir tr iyicil imreniiyle.

Her zamanki yolumuzdan dar karak kiliseye doru yneldik; ben gzlerimi yummu abuk abuk
yryordum, nk btn o kemikler, o geceyi, nasl topraktan yaratldm, tenimin gururunun ne
sama olduunu ak seik kantlarla anmsatyordu

293

bana.

Nefe varnca byk sunan nnde bir glge grdk. Gene Ubertino sandm, ama Alinardo'ydu; nce
bizi tanmad. Uyuya-madm, geceyi yiten o gen rahip iin (adm bile anmsamyordu) dua etmekle
geirmeye karar verdiini syledi. Eer lmse ruhu iin, bir kede hasta ve yalnz yatyorsa bedeni
iin dua ediyordu.

"Ne ok l var," dedi, "ne ok l var... Ama havarinin kitabnda yazd. lk borazan sesiyle dolu yad,
ikinci borazan sesiyle denizin te biri kana dnt; cesetlerin birini frtnada buldunuz, tekini de
kanda... nc borazan sesi, yanan bir yldzn, rmaklarn ve pnarlarn te birine decei yolunda
uyarda bulunuyor. Bylece, size syleyeyim, nc kardeimiz de ortadan kayboldu. Drdncsnden
korkun, nk gnein, ayn ve yldzlarn te biri tutulacak, bylece ortalk neredeyse tam bir karanlk
olacak..."

Kilisenin transeptinden1 karken, William yal adamn szlerinde gerek pay olup olmadn sordu
kendi kendine.

"Ama," diye dikkatini ektim, "bu tek bir eytanca kafann, ncil'i yok gsterici olarak kullanp,
Berengar'n ldn varsayarsak, rahibin ortadan yok olmasn tasarladm varsaymak anlamna
gelir. Oysa, tam tersine, Adelmo'nun kendi isteiyle ldn biliyoruz..."

"Doru," dedi William, "ama ayn eytanca ya da hasta kafa Adelmo'nun lmnden esinlenerek teki
iki blm simgesel olarak tasarlam olabilir. Eer byleyse, Berengar'n bir rmakta ya da pnarda
birinin onu iine atp boaca bir rmak ya da pnar da; hi deilse insann dp boulaca ya da
birinin onu iine atp boaca bir rmak ya da pnar..."

"Yalnz hamamlar var," dedim, hemen hemen szgelii.

"Adso!" dedi William, "Biliyor musun, bu da bir fikir; hamama!"

"Ama oraya bakm olmallar..."

"Bu sabah hizmetileri aratrma yaparken grdm; hamamn kapm atlar, ieriye yle bir gz
attlar, hi aramadan.

1. Kilisede, nefleri kesen blm. (ev.) 294

zenle saklanm bir ey bulacaklarn ummuyorlard; tpk bir tiyatro sahnesinde olduu gibi yerde
yatan bir ceset aryorlard; Ve-nantius'un kpn iindeki ls gibi... Gel gidip bakalm. Hava hl
karanlk, sanrm lambamz da gzel gzel yanyor."

yle yaptk; hi glk ekmeden hastanenin bitiiindeki hamamn kapsn atk.

Birbirinden kaln perdelerle ayrlm flar vard; saysn anmsamyorum. Rahipler, KuraFn saptad
gnlerde onlar ykanmak iin kullanyorlard; Severinus ise saaltma nedeniyle kullanyordu onlar;
nk bedeni ve zihni hibir ey ykanmaktan daha iyi yattramaz. Ocakta taze kller vard; nnde
de tersine evrilmi kocaman bir kazan duruyordu. Su baka bir kedeki *kurnadan alnabiliyordu.

lk flara baktk; botular. Yalnzca ekilmi "bir perdeyle gizlenmi olan sonuncu f doluydu;
yannda da yn halinde bir giysi duruyordu. lk bakta, lambamzn nda svnn yzeyi dzgn gibi
grnyordu; ama yukardan k vurunca, dipte cansz, plak bir insan bedeni grdk. Yavaa ekip
dar kardk: Berengar'd. te bu, dedi William, gerekten boulmu bir ada-- mn yz. Yzn
hatlar imiti. Beyaz ve gevek, klsz gvde, prsk edep yerinin ak sak grn dnda, bir
kadnn gvdesini andryordu. Kzardm, sonra rperdim. William cesedi kut-sarken ben de ha
kardm.

295



O

z. n o

o o

z

Drdnc Gn ALACAKARANLIK

William ve Severinus Berengar'n cesedini inceliyorlar, dilinin kara

olduunu gryorlar, boulmu bir adamda olaan olmayan bir ey.

Sonra ok iddetli zehirler ve eski bir hrszlk olay stne tartyorlar.

Barahip'e nasl haber verdiimizi, tm manastrn dua saatinden nce nasl uyandn, korku
lklarn, herkesin yzndeki ylgnlk ve acy, haberin tm ova halkna nasl yayldn, hizmetilerin
ha kararak dualar ettiklerini anlatarak uzatmayacam. O sabah ilk ayinin kurallara uygun olarak
yaplp yaplmadn, kimlerin katldn bilmiyorum. William'la Severinus'u izledim; Berengar'n
cesedini sardrp hastanede bir masann stne uzattrdlar.

Barahip ve teki rahipler gittikten sonra, bitki uzman ve stadm, tp adamlarnn soukkanllyla
cesedi uzun uzun incelediler.

"Boularak lm," dedi Severinus, "hi kuku yok. Yz imi, karn gergin..."

"Ama baka biri tarafndan boulmam," dedi William, "yle olsayd katille bouurdu; fnn
evresine sram sularn izini grrdk. Oysa her ey dzenli ve temizdi; sanki Berengar su stm,
fy doldurmu ve kendi isteiyle iine uzanm gibi."

"Bu beni artmyor," dedi Severinus, "Berengar'n rpnma nbetleri vard; lk banyonun bedenin ve
ruhun arpntlarn yattrdn birka kez ben sylemitim ona. Hamam yakmak iin benden izin
istemiti bir iki kez. Bu gece de ayn eyi yapm olabilir..."

"Dn gece," dedi William, "nk cesedi -gryorsun- en az bir gn suda kalm..."

"Dn gece de olabilir," diye ona katld. Severinus. William o

299

gecenin olaylar hakknda biraz bilgi verdi ona. Gizlice yaz salonuna girdiimizi sylemedi, ama baz
olaylar saklayarak, bizden bir kitap alan gizemli birini izlediimizi anlatt. Severinus, William'm gerein
yalnzca bir blmn anlattn anlad, ama baka soru sormad. Eer gizemli hrsz oysa, duyduu
tedirginliin Beren-gar' dinginlii yattrc bir banyoda aramaya itmi olabileceini syledi. Berengar'm
yaratltan ok duyarl olduunu, bazan bir tersliin ya da heyecann onda rpermelere, souk souk
terlemeye yol atn anlatt; gzleri dar uruyor, yere dyor, beyazms bir salya akyordu
azndan.

"Ne olursa olsun," dedi William, "buraya gelmeden nce baka bir yere gitmi; nk ald kitab
hamamda grmedim."

"Evet," diye doruladm heyecanla, "yerde, fnn yannda duran giysisini ben kaldrdm, ama byk
bir cismin izine rastlamadm."

"Aferin," diye glmsedi William bana. "Demek ki, daha nce bir baka yerdeymi; sonra da
heyecann yattrmak iin, belki de aratrmalarmzdan kamak iin hamama szlp kendini suya
gmdn kabul etmemiz gerek. Severinus, sence hastal onun baylp suda boulmasna yol am
olabilir mi?"

"Olabilir," dedi Severinus kararsz. "te yandan, eer her ey iki gece nce olmusa, leenin evresine
sular sram, sonra da kurumu olabilir. Bu nedenle, zorla boulduu olasln bir yana brakamayz."

"Doru," dedi William. "Sen hi* ldrlm birinin, bakas onu bomadan nce giysilerini kardn
grdn m?" Severinus ban sallad; bu grn pek byk bir deeri yokmu gibi. Birka saniyeden
beri cesedin ellerini inceliyordu. "Tuhaf ey..." dedi.

"Ne?"

"nceki gn Venantius'un cesedinin kanlar temizlendikten sonra elini inceledim; bir ey dikkatimi
ekti; o zaman pek de nem vermemitim buna. Venantius'un sa elinin iki parmann boumlan
kararmt; sanki siyah bir eyle boyanm gibi. Hatta, nc parmakta da belli belirsiz bir iz var. O
zaman, Venantius'un yaz salonunda mrekkeplere dokunmu olduunu dnmtm..."

300

"ok ilgin," dedi William, dnceli, Berengar'n parmaklarna yakndan bakarak. Tanyeri aanyordu;
ierideki k hl gszd; stadmn merceklerinin yokluundan tr sknt ektii akt. "ok
ilgin," diye yineledi. Baparmakla iaret parmann ular kararm, orta parman yalnzca i ksm
belli belirsiz kararm. Ama sol elde de daha belirsiz izler var; en azndan iaret parmayla
baparmakta."

"Yalnz sa elde olsayd, kk ya da ince uzun bir ey tutmu olduu sylenebilirdi..."

"Bir kalem ucu gibi. Ya da bir ty. Ya da bir bcek. Bir ylan. Bir kutsal ekmek kab. Ya da bir baston.
Birok ey olabilir. Ama eer teki elde de lekeler varsa, bir kupa da olabilir; sa el kupay sk sk
tutarken, sol el de daha az bir gle ona yardmc olur..."

Severinus lnn parmaklarn hafif hafif ovuyordu, ama kara leke kmyordu. Ellerine eldiven giymi
olduunu farkettim; belki de zehirli maddelerle urarken kullanyordu onlar. Kokla-d, ama koku
alamad. "Size, byle izler brakabilecek birok bitki (ve maden) ad sralayabilirim. Kimileri ldrc,
kimileri deildir. Minyatrclerin parmaklarnda bazan altn tozlan olur..."

"Adelmo bir minyatrcyd," dedi William. "Sanrm cesedi rselendii iin parmaklarn incelemeyi
dnmedin. Ama bunlar, Adelmo'ya ait olan bir eye dokunmu olabilirler."

' "Dorusu bilmiyorum," dedi Severinus. "ki l, ikisinin de parmaklar kara. Bundan ne karabilirsin?"

"Hibir ey karamyorum: nihil sequitur geminis ex particu-laribus unquam.1 ki olayn da ayn kurala
uymas gerekir. rnein, dokunann parmaklarn karartan bir madde vardr..."

Tasm bbrlenerek tamamladm: "... Venantius ve Berengar'm parmaklan kararm; ergo2, ikisi de
bu maddeye dokunmular!"

"Aferin Adso," dedi William, "ne yazk ki, tasmn geerli deil, nk aut semel aut iterum medium
generaliter esto3, oysa bu tasmda, ara nerme hi de tmel gibi grnmyor. Bu da ncl

1- (Lat.) Eit iki durumun tek bir zelliinden hibir sonu karlamaz. (ev.)

2. O halde.

3. nk (bir basmda) gerek ncl, gerek ara terim tmel olmaldr. (ev.)

301

iyi semediimizi gsteriyor. yle dememeliydim: Belli bir maddeye dokunan herkesin parmaklar
kara olur. nk o maddeye dokunmadklar halde parmaklar kara olan kimseler de olabilir. yle
demeliydim: Parmaklar kara olan herkes, yalnzca parmaklar kara olan herkes, kesinlikle, verili bir
maddeye dokunmutur. Venantius, Berengar vb. Bylece bir Darii birinci tasm biiminin mkemmel bir
nc kipini elde ederiz."

"yleyse yant bulduk," dedim sevinle.

"Yazk, Adso, tasmlara ne kadar da gveniyorsun! Elimizde yalnzca yeni bir soru var. Yani, Venantius
ile Berengar'n ayn eye dokunduklar varsaymn ortaya attk; kukusuz akla yakn bir varsaym. Ama
bir kez birok baka madde arasnda yalnzca bir maddenin bu sonucu dourduunu tasarladmzda
(ki bu da daha kantlanmad), bunun ne olduunun ve bu kimselerin onu nerede bulduklarn ya da ona
niin dokunduklarn bilmiyoruz. Hem sonra, dikkat et, onlar lme gtren eyin, dokunduklar bu
madde olup olmadn da bilmiyoruz. Bir delinin altn tozuna dokunan herkesi ldrmek istediini
dn. Onlar ldrenin altn tozu mu olduunu syleyeceiz?"

Kafam kart. Mantn evrensel bir silah olduuna inanmtm her zaman; imdiyse mantn
geerliinin onun nasl kullanldna bal olduunun bilincine varyordum. te yandan, stadmla
birlikte olduumdan beri farkna varmtm ki (sonraki gnlerde daha da iyi anladm bunu), mantk nce
iine girmek, sonra da dna kmak kouluyla birok eye yarayabilirdi.

yi bir mantk olmad kesin olan Severinus, bu arada kendi deneyimlerine gre dnyordu:
"Doann gizemleri nasl e-itliyse, zehirler evreni de eitlidir," dedi. Duvarlar boyunca sralanan
raflarn stne, birok cildin yanna dizilmi, daha nce hayran kaldmz bir dizi kavanoz ve ieyi
gsterdi. "Daha nce de sylediim gibi, bu otlarn birou gerektii gibi ve gerekli miktarda
kartrlrsa ldrc ikiler ve merhemler yapmak iin kullanlabilir. te urada, datura stramonium,
gzelavrat otu, baldran: Bunlar, uyku da verebilir, heyecan da, ya da her ikisini birden; bunlar zenle
alnrsa ok iyi ilalardr, ama an dozlarda lme yol aabilirler..."

"Ama bunlarm hibiri parmaklarda iz brakmaz m?"

302

"Kanmca hibiri brakmaz. Hem sonra yle maddeler vardr ki, mideye inince tehlikeli olur; kimileri de
deride etkisini gsterir. Akpleme, koparmak iin tutan kimsede kusmaya yol aabilir. Giritotuyla
geyikotu, iek atklar zaman onlara dokunan bahvanlar arap imi gibi sarho eder.
Karaplemeyse bir kez-cik bile dokununca srgne neden olur. Baz bitkiler yrek arpntsna, bazlar
beyin zonklamasna, bazlar ses ksklna yol aar. te yandan, engerek ylannn zehiri, kana
karmasna olanak Vermeksizin deriye srlecek olursa, yalnzca belli belirsiz bir kzarkla yol aar...
Bir kez bir bileim gstermilerdi bana; bir kpein art ayaklarnn iine, cinsel organnn evresine
srnce -f bacaklar kaskat kesiliyor, hayvan ksa zamanda rpnlar iinde lyor..."

"Zehirler stne ok ey biliyorsun," dedi William, beendiini yanstan bir sesle. Severinus birka
saniye onun gzlerinin iine bakt: "Bir hekimin, bir bitki uzmannn, insan sal bilimlerini renen
birinin bilmesi gereken eyler bunlar."

William uzun uzun dnd. Sonra Severinus'tan, lnn azn ap diline bakmasn rica etti.
Severinus'un merak uyand; hekimlik sanatnda kulland aralardan birini, ince bir spatulay alp
William'in dediini yapt: "Dili de siyah!"

"Demek byle," diye mrldand William. "Parmaklaryla bir ey yakalayp yutmu... Bu, az nce szn
ettiin, deriden ileyerek ldren zehirlerin olasln ortadan kaldrr. Ama bizim karsamalarmz
kolaylatrmaz. nk imdi hem Berengar, hem de Venantius'un kendi istekleriyle yaptklar bir eylemi
dnmek zorundayz; rastlantsal, dalgnlk ya da dncesizlikten ileri gelmeyen bir eylem. Bir ey
yakalayp azlarna atmlar; ne yaptklarn bilerek..."

"Bir yiyecek? Bir iki?"

"Belki. Belki de... ne bileyim, bir alg, rnein bir flt..."

"Sama," dedi Severinus.

"Elbette sama. Ama hibir varsaym bir yana brakmamalyz; ne denli olmayacak gibi grnrse
grnsn. Neyse, imdi zehirli maddeye dnelim. Zehirleri senin kadar iyi bilen birisi buraya gizlice
girse ve otlarndan bazlarn kullanarak, parmaklarda ve dilde o lekelere yol aabilecek ldrc bir
merhem yapabilir

303

miydi? Yiyeceklere ya da ieceklere kartrlabilen, bir kaa ya da aza konan herhangi bir eye
bulatrlabilen bir merhem?"

"Evet," diye kabul etti Severinus, "ama kim? Hem sonra, bu varsaym kabul etsek bile, zehiri iki zavall
kardeimize nasl iir-mi olabilir?"

Dorusu ben de, Venantius'un, ya da Berengar'n, birinin gizemli bir maddeyle yanlarna gelip onlar
bunu yemeye ya da imeye raz etmesine izin verebileceklerini tasarlayamryordum. Ama William bu
tuhafla am grnmyordu. "Bunu sonra dnrz," dedi, "nk imdi senin henz aklna
gelmeyen bir olay anmsamaya alman istiyorum; ne bileyim, otlarn konusunda sana sorular sormu
olan birini; hastaneye kolayca girebilen birini..."

"Bir dakika," dedi Severinus, "ok eskiden, yllar nce uzak lkelere yolculuk yapm bir rahibin bana
verdii ok gl bir maddeyi bu raflardan birinde saklyordum. Neden yapldm bilmiyordu; kukusuz
bitkilerden, ama kimileri bilinmeyen bitkilerden. Yapkan, sarms bir grn vard; ama bana ona
dokunmamam tledi; nk dudaklara deecek olursa, ksa srede insan ldryordu. Rahip bana,
ok az miktarda yutulsa bile, yarm saat iinde byk bir bitkinlie yol atn, sonra el ve ayaklarn
yava yava tutmaz olduunu, sonunda insann ldn syledi. Yannda tamak istemedii iin onu
bana armaan etti. Uzun sre sakladm; nk bir yolunu bulup denemek istiyordum. Derken bir gn
byk bir frtna koptu. Yardmclarmdan biri, bir mez, hastanenin kapsn ak brakmt; frtna
imdi iinde bulunduumuz oday allak bullak etti. ieler krld, svlar yerlere dkld, otlar, tozlar
ortala sald. Eyalarm yeniden dzene koymak iin tam bir gn uratm; cam krklarn ve artk
ie yaramaz otlar attrmaktan baka bir ey iin kimseden yardm istemedim. Sonunda sana szn
ettiim ienin eksik olduunu grdm. nce kayglandm; sonra ienin krldna ve teki plere
kartna karar verdim. Hastanenin demesini ve raflar iyice ykattm..."

"Peki, ieyi frtnadan birka saat nce grm muydun?"

"Evet... Yok, hayr, imdi dnyorum da. Bir dizi kavanozun arkasnda gizlenmiti; yerinde duruyor
mu diye her gn bak-

304

myordum..."

"yleyse, anladm kadaryla, frtnadan ok nce de, senin haberin olmadan birisi onu arm olabilir
mi?"

"imdi dnyorum da, evet, kukusuz."

"u senin mezin onu alm, sonra da frtnadan yararlanarak kapy ak brakp eyalarnn
karmasna yol am olabilir

I

mi?"

Severinus ok heyecanlanm grnd: "Elbette, evet. Hem

yalnz bu deil; olup bitenleri dndke, frtmanm ne denli sert

olursa olsun, her eyi bylesine altst etmesine amtm. Birinin

frtnadan yararlanp oday altst ettiini ve rzgrn yapabilecein-

4 den daha ok zarar verdiini syleyebilirim!"

"mez kimdi?"

"Ad Agostino'ydu. Ama geen yl, teki rahipler ve hizmetilerle birlikte, kilisenin nyzndeki
yontulan temizlerken iskeleden dp ld. Hem sonra, frtna kmadan nce kapy ak brakmadna
yemin stne yemin etmiti. fkeye kaplp onu olaydan sorumlu tutan bendim. Belki de gerekten
susuzdu."

"Demek sendeki zehiri bilen nc bir kii daha var; hem de bir mezden ok daha usta biri.
Zehirden kime sz etmitin?"

"Bunu anmsamyorum. Kukusuz Barahip'e sylemitim; byle tehlikeli bir maddeyi saklamak iin
ondan izin istemitim. Birine daha sylemitim; belki de kitaplkta; nk zehir konusunda bireyler
renebilmek iin ifal otlarla ilgili kitap aryordum."

"Ama sanatn iin yararl kitaplar yannda sakladn bana sylememi miydin?"

"Evet, birounu yanmda saklyorum," dedi, odann bir ke: sinde yirmi otuz kadar kitapla ykl
birka raf gstererek. "Ama o zaman yanmda alkoyamadm baz kitaplar aryordum; hem-Malachi
birok kitab bana gstermekte ylesine isteksizdi ki, Ba-rahip'ten izin almak zorunda kaldm." Sesi
alald, benim iitmemden ekiniyor gibiydi. "Biliyor musun, kitapln gizli bir kesinde, kara by
kitaplar ve tlsml iki tarifeleri de sakl. Bir vicdan grevi olarak bu yaptlardan birkana bakabildim; o
zehirin ve ilevlerinin bir tanmna rastlayacam umuyordum. Ama bouna."

"Demek Malachi'ye szn ettin."

Gln Ad

305/20

"Elbette, kesin olarak ona szn ettim; belki yardmcs Be-rengar'a da. Ama hemen sonu karmaya
kalkma; belki konuurken baka rahipler de vard orada, ammsamyorum; bilirsin, ba-zan yaz salonu
olduka kalabalk olur..."

"Kimseden kukulandm yok. Ne olmu olabileceini anlamaya alyorum yalnzca; olayn kesinlikle
birka yl nce olduunu sylyorsun; bu durumda, bylesine uzun bir zaman sonra kullanaca bir
zehiri bu kadar nceden alm olmas garip. Kanl bir tasla uzun zaman karanlkta kurup duran kt
bir zihni dndryor bu."

Severinus, yznde bir ylgnlk anlatmyla, ha kard. "Tanr tm gnahlarmz balasn!" dedi.

Yaplacak baka yorum kalmamt. Cenaze treni iin hazrlanmas gereken Berengar'n lsn
yeniden rttk.

306

Drdnc Gn TANSKM

William nce Salvatore'yi, sonra da kilerciyi gemileri konusunda gnah

karmaya srklyor; Severinus alnm mercekleri buluyor, Nicola da

yenilerini getiriyor; bylece William alt gzle Venantius'un elyazmasn

zmeye gidiyor.

Malachi ieri girdiinde biz kmak zereydik. Bizi grnce bocalad, geri dnmeye davrand. Severinus
onu ieriden grd: "Beni mi aryordun?" dedi. "ey iin..." Durdu, bize bakarak, szn yarda kesti.
Malachj ona, "Sonra konuuruz..." der gibi belli belirsiz bir iaret yapt. Biz kmak zereydik; o ieri
girmek zereydi; mz de kapnn eiinde duruyorduk. Olduka abartmal bir dille, "ifal otlar
uzman kardeimizi aryordum..." dedi. "Bam... bam aryor da."

"Kitaplkta kapal kalmaktandr," dedi William, sesinde kaygl bir anlayla, "Burnunuza bir ey
ekseniz."

Malachi bir ey daha sylemek ister gibi dudaklarn kprdatt, sonra cayd; biz uzaklarken ban eip
ieri girdi.

"Severinus'u ne yapacak?" diye sordum.

"Adso," dedi bana stadm sabrszlkla. "Kafan kullanmay ren." Sonra konuyu deitirdi: "imdi
gidip baz kimseleri sorguya ekelim. Hi olmazsa," diye ekledi, gzleriyle evreyi inceleyerek, "daha
sa olanlar. Ha, sras gelmiken, u andan itibaren yediklerimize ve itiklerimize dikkat edelim.
Yemeini hep ortak tabaktan al; ieceklerini de, bakalar aldktan sonra, srahiden. Be-rengar'dan
sonra en ok ey bilen biziz. Kukusuz, katilden sonra."

"Peki, kimi sorguya ekmek istiyorsunuz imdi?"

"Adso," dedi William, "burada geceleri ilgin eyler olduunun farkna varm olmalsn. Geceleri
lnyor, yaz salonunda

307

dolalyor, geceleri ieri kadn alnyor... Bir gndz manastr var, bir de gece manastr; ne yazk ki
gece manastr daha ilgin. Bu yzden geceleri dolaan herkes bizi ilgilendiriyor; rnein senin dn gece
kzla birlikte grdn adam da. Belki kz yksnn zehir olayyla hibir ilgisi yoktur, ama belki de
vardr. Ne olursa olsun, dn geceki adam hakknda baz fikirlerim var; bu kutsal yerin gece yaamna
ilikin baka eyler de bilen biri olmal. te, masaldaki kurt gibi tam da buraya doru geliyor."

Parmayla Salvatore'yi gsterdi; o da bizi grmt. Bizi grmezlikten gelmek iin ynn
deitirecekmi gibi admlarnda belli belirsiz bir duraksama sezdim. Bu bir an srd. Karlamadan
kanamayacan anlad akt; yeniden yrmeye balad. Geni bir glmseme ve kaypak bir
"benedcite"1 ile bize dnd. stadm, neredeyse szn bitirmesini beklemeden, sert bir sesle konutu
onunla.

"Yarn buraya engizisyonun geleceini biliyor musun?" diye sordu.

Salvatore bu habere sevinmi grnmedi. Gsz bir sesle, "Beni mi sorguya ekecek?" diye sordu.

"Gerei, yarn ok iyi bildiin o kimselere sylemek zorunda kalacak yerde bana sylesen iyi edersin;
ben senin dostunum ve senin de bir zamanlar olduun gibin Frate Minore'yim."2

Byle anszn stne gidilince Salvatore her trl direniten vazgemi grnd. William'a ne sofarsa
sylemeye hazr olduunu anlatmak istercesine yumuak bir bakla bakt.

"Dn gece mutfakta bir kadn vard. Yanndaki kimdi?"

"Kendini bir mal gibi satan kadn iyi olamaz, nazik de olamaz," dedi Salvatore tane tane.

"Kzn iyi olup olmadn renmek istemiyorum. Yanndaki-nin kim olduunu renmek istiyorum!"

"Deu, quanto son le femene de malveci scaltride!3 Gece gndz dndkleri como l'omo
schernisca..."4

1. (Lat.) "(Tanr'y) vn." Rahipler birbirlerini bu szlerle selamlyorlard. (ev.)

2. Minorit. (ev.)

3. Salvatore'nin, Latince, talyanca, Franszca vb. kark kendine zg dilinde: "Tanrm, bu kadnlar ne
kurnazdr!"

4. Erkekleri tuzaa drmek... (ev.) '

308

William onu kabaca gsnden yakalad: "Yannda kim vard, sen mi, kilerci mi?"

Salvatore yalanm artk srdremeyeceini anlad. Garip bir yk anlatmaya balad; g bel
anlayabildiimize gre, kilerciyi honut etmek iin ona kyden kz buluyordu; kzlar gece bize sylemek
istemedii yollardan manastra sokuyordu. Ama bunu srf iyi yrekliliinden yaptna yemin etti;
kendisinin de ondan yararlanmann, kilerciyi honut ettikten sonra kzn kendisine de birey-ler
vermesini salamann yolunu bulamadn azndan kaan gln bir hayflanmayla aa vurdu. Btn
bunlar vck vck, zamparaca glmseyilerle syledi; siz de etten kemikten yaplm insanlarsnz,
anlarsnz ya demek ister gibi. Gzucuyla bana bakyordu, ama ben baklarna istediim gibi kar
koyamryordum; nk ortak bir gizle balydm ona; su orta, gnah arkadaydm onun.

William o anda her eyi gze ald; damdan dercesine sordu: "Remigio'yu ne zaman tamdn,
Dolcino'nun yanna girmeden nce mi, sonra m?" Salvatore onun ayaklarna kapand; alayarak
kendisini mahvetmemesi, engizisyondan kurtarmas iin yalvard. William rendiklerini hi kimseye
sylemeyeceine ciddi ciddi ant iti; bunun zerine Salvatore hi duraksamadan kilerciyi ele verdi.
Parete Calva'da tanmlard; ikisi de Dolcino'nun adamla-rndandlar; kilerciyle birlikte kap Casale
manastrna girmiler, Cluny tarikatna katlmlard. Kekeleye kekeleye balanmas iin yalvaryordu;
ondan bakaca bir ey renemeyeceimiz akt. William Remigio'yu artmaya deeceine karar
verdi; Salvatore'yi brakt; o da koa koa kiliseye snd.

Kilerci manastrn kar tarafndaki ambarlarn yanndayd; vadiden gelen kyllerle pazarlk ediyordu.
Kaygl kaygl bize bakt; ok megulmu gibi grnmeye alt, ama William onunla konumakta
direndi. O zamana dein bu adamla ok az ilikimiz olmutu; o bize incelikli davranmt, biz de ona; o
sabah William ona kendi tarikatndan bir rahipmi gibi davrand. Kilerci bu gvenden tedirgin olmu
grnd ve balangta sorular byk bir saknmla yantlad.

"Grevin gerei bakalar uyurken bile manastrda dolamak zorundasn sanrm," dedi William.

309

"Duruma gre," diye yantlad Remigio, "bazan yaplmas gereken ufak tefek iler olur, birka saatlik
uykumu feda etmek zorunda kalrm."

"Byle durumlarda senden izin almadan, mutfakla kitaplk arasnda bir bakasnn daha dolatn
gsteren hibir eyle karlamadn m?"

"Bir ey grseydim Barahip'e sylerdim."

"Doru," dedi William, sonra birden konuyu deitirdi: "Vadideki ky pek zengin bir ky deil, yle
deil mi?"

"Hem evet, hem hayr," diye yantlad Remigio. "Manastrn tahsisatyla yaayan insanlar var orada;
rn bol olduunda varlmz bizimle paylarlar. rnein, Ermi Giovanni gnnde, iki kile malt, bir
at, yedi kz, bir boa, drt dve, be dana, yirmi koyun, on be domuz, elli tavuk ve on yedi kovan
verildi onlara. Ayrca yirmi tane kurutulmu domuz, yirmi yedi tekne domuz ya, yarm l bal,
l sabun, bir balk a..."

"Anladm, anladm," diye onun szn kesti William. "Ama kabul et ki, bu bana kyn durumu
hakknda hibir bilgi vermiyor; ky sakinlerinin ka manastr tahsisatyla geiniyor, bunun dnda
kalanlarn kendi ekip bitikleri topraklarn alan ne kadardr..."

"Ha, onu soruyorsanz," dedi, "orada ortalama bir ailenin elli kareye kadar topra var."

"Bir kare ne kadardr?"

"Doal olarak, drt trabucco kare.1"

"Trabucco kare mi? O ne kadardr?"

"Otuz alt kadem kare. yle de diyebilirsin; sekiz yz trabucco bir Piemonte mili2 eder. Hesaplayacak
olursak, bir aile -kuzeydeki topraklarda- en az yarm uval zeytin yetitirebilir."

"Yarm uval m?"

"Evet, bir uval be emina, bir emina da sekiz coppa'dr."

"Anladm," dedi William, yreksizce. "Her lkenin kendi lleri var. rnein siz arab boccala'yla
lersiniz, deil mi?"

"Ya da rubbia ile. Alt rubbia, bir brenta, sekiz brenta da bir boccala eder. Ya da bir rubbo, iki
boccala'lk alt pinta demektir."

"Sanrsn ak bir fikir edindim," dedi William uysallkla.

"Baka renmek istediiniz bir ey var m?" diye sordu Remigio, bana gvensizlik gibi gelen bir
tnyla.

"Evet! Vadide ka kiinin yaadm soruyordum; nk bugn kitaplkta, Romansl Humbert'in
kadnlara vaazlar stne dnyordum; zellikle de Ad mulieres paperes in villulis' blmn. Orada
diyor ki, bunlar yoksulluklarndan ^jtr tensel gnah ilemeye teki kadnlardan daha yatkndrlar;
gene yerinde olarak diyor ki: peccant enim mortaliter, cum peccant cum quocumque la-tico, mortalius
vero quando cum Clerico in sacris ordinibus consti-tuo, maxime vero quando cum Religioso mundo
mortuo2 Sen ben-den daha iyi bilirsin, manastr gibi kutsal yerlerde le eytanlar hi eksik olmaz.
Kyllerle ilikilerinde, rahiplerin, Tanr korusun, baz kzlar zinaya srklediklerini hi iittin mi, diye
dnyordum."

stadm, bunlar hemen hemen dalgn bir ses tonuyla sylyordu geri; ama okur bu szlerin zavall
kilerciyi nasl altst ettiini anlayacaktr. Sararp sararmadn bilmiyorum; ama sararmasn yle ok
bekliyordum ki, bana sararm gibi grnd.

"Bana yle eyler soruyorsun ki, eer bilseydim imdiye kadar Barahip'e anlatrdm," diye yantlad
kendini andrarak. "Gene de bu bilgiler yaptn soruturmaya yararl olacaksa, renebileceim hibir
eyi saklamayacam senden. Bu arada, imdi aklma geldi, ilk sorduun soruyla ilgili olarak... zavall
Adelmo'-nun ld gece avluda dolayordum... tavuklarla ilgili bir i iin... nalbantn geceleri
kmesten tavuk aldna ilikin sylentiler gelmiti kulama... O gece Berengar' grdm -o muydu,
deil miydi, yemin edemem, nk uzaktan grdm. Koro yerinin yanndan geerek yatakhaneye
giriyordu: Aedificium'dan geliyormu gibiydi... Buna amadm, nk bir sredir rahipler arasnda
Berengar'la ilgili dedikodular dolayordu, belki duymusun-

1. talya'da, tarmda kullanlan bir alan ls. (ev.) 'i

2. Piemonte, kuzey talya'da, Alpler'in eteindeki blge. Bu blgenin adyla anlan i,biri-mi. (ev.)

1- iftliklerdeki yoksul kadnlara. (ev.)

2. (Lat.) Laik biriyle gnah ilerlerse lmcl bir gnah ilemi olurlar; kutsal snftan bir Papazla
ilerlerse daha da lmcl bir gnah ilemi olurlar; ama bu dnya iin l (olmas gereken) bir rahiple
ilerlerse, gnahlarn en byn ilemi olurlar. (ev.)

310

dur..."

"Hayr, anlat."

"Peki, nasl sylesem? Berengar'm baz tutkular olduundan kukulanlyordu... bir rahibe yakmayan
tutkular..."

"Sana sorduum gibi kyl kzlarla ilikileri olduunu mu sylemek istiyorsun yoksa?"

Kilerci, tedirginlikle ksrd; pis bir glmseme belirdi y- i znde. "Yok, hayr... daha da yakk
almayan bir ey..."

"Kyl kzlarla tensel gnah ileyen bir rahip bir bakma yak- | k alan bir ey mi yapyor demek
istiyorsun?"

"yle demedim, ama sen de kabul edersin ki, erdemin dereceleri olduu gibi, alalmann da dereceleri
vardr. Ten doaya uygun olarak da kkrtlabilir... doaya aykr olarak da."

"Berengar'n kendi cinsinden olan kimselere kar tensel is- | teklere kapldn m sylyorsun?"

"Ben yalnzca onun hakknda byle sylentiler olduunu sylyorum... Bunlar sana itenliimin ve iyi
niyetimin kant olarak anlatyordum..."

"Teekkr ederim. Ecinselliin teki ksn biimlerinden 1 daha kt bir gnah olduu konusunda
sana katlyorum; akas bunlar soruturmak benim istemediim..."

"Eer doruysa yazk, ok yazk," dedi kilerci filozofa. :

"Evet, Remigio, yazk. Hepimiz gnahkrz. Kardeimin gzndeki p grmeye almayacam;
nk kendi gzmde bir mertek olmasndan korkuyorum. Ama ileride greceim merteklerden bana
sz edersen gnlborcu duyarm. Bylece; kocaman, iri aa gvdelerinden sz edeceiz; saman
plerinin havada uumasna aldrmayacaz. Bir trabucco ne kadard demitin?"

. "Otuz alt kadem kare. Ama sen yorulma. zellikle renmek istediin bir ey olursa bana gel. Beni
sadk bir dost olarak kabul et."

"Seni dost sayyorum," dedi William itenlikle. "Ubertino senin bir zamanlar benim tarikatmdan
olduunu syledi. Eski bir rahip kardee hibir zaman ihanet etmeyeceim; zellikle, birok Dolciniyeni
yakmakla n salm byk bir sorgucunun bakanlnda bir papalk heyetinin beklenmekte olduu u
gnlerde. Bir tra-bucco'nun otuz alt kadem kare olduunu sylemitin deil mi?"

312

Kilerci hi de aptal deildi. Kedi-fare oyununu srdrmenin anlam kalmadn anlad; zellikle farenin
kendisi olduunun farkna varmca.

"William Birader," dedi, "gryorum ki sandmdan ok daha fazla bir ey biliyorsun. Bana ihanet
etmezsen, ben de sana ihanet etmem. Benim etten kemikten yaplm bir insan olduum doru, etin
arsna uyduum doru. Salvatore bana dn gece senin ya da mezinin mutfakta onlar sust
yakaladn syledi. Sen ok gezmi bir adamsn William, Avignon kardinallerinin bile fazilet timsali
olmadklarn bilirsin. Beni bu kk, zavall gnahlar yznden sorguya ekmediini biliyorum. Ama
yaammn bir dnemine ilikin baz eyler rendiini de anlyorum. Biz Mino-ritlerin ou gibi, benim
de garip bir yaamm oldu. Yllar nce yoksulluk lksne inandm, bir serseri gibi yaamak iin
topluluktan ayrldm. Dolcino'nun vaazlarna inandm; benim gibi biroklar da inandlar. Okumu bir
adam deilim ben; papazla atandm, ama yin sylemeyi bile beceremem. Tanrbilim hakknda ok az
ey bilirim. Belki dncelere balanmay da beceremiyo-rum. Bak, bir zamanlar beylere bakaldrmaya
kalktm; oysa imdi onlara hizmet ediyorum; bu lkenin beyleri iin, benim gibi insanlara buyruklar
veriyorum. Bakaldr ya da ihanet, bizim gibi basit insanlarm ok az seim hakk vardr."

"Bazan basit insanlar olaylar okumulardan daha iyi anlarlar," dedi William.

"Belki de," diye yantlad kilerci, omuzlarn silkerek. "Ama o zaman niin yle davrandm bile
bilmiyorum. Bak, Salvatore iin anlalabilir bir eydi bu; anasyla babas toprak klesiydi onun,
ocukluu glkler, sayrlklar iinde gemiti... Dolcino bakaldry, beylerin yok edilmesini
simgeliyordu. Benim iin durum farklyd; kentli bir aileden geliyordum, alktan kamyordum. Tpk...
nasl anlatsam, bir deliler enlii, grkemli bir karnavald... Dalarda Dolcino'yla birlikte savata len
yoldalarmzn etlerini yemek zorunda kalmadan nce, yiyip tketemeyeceimiz denli ok sayda
yoldamz, Rebello dann yamalarnda etin yaam koullarna dayanamayarak lp kurda kua yem
olmadan nce... hatta belki o anlarda bile... soluduumuz hava... zgrlk diyebilir miyim? Bir
zamanlar zgrln ne olduunu bil-'

313

mezdim; vaizler derlerdi ki: 'Gerek sizi zgr klacak.' Kendimizi zgr hissediyorduk; bunun gerek
olduunu dnyorduk. Yaptmz her eyin doru olduunu dnyorduk..."

"Orada... kadnlarla serbeste birleir miydiniz?" diye sordum; nedenini bilmiyorum bile, ama nceki
geceden beri Uberti-no'nun szlerini, yaz salonunda okuduklarm ve bama gelenleri bir trl
kafamdan atamyordum. William merakla bana bakt; belki de byle yrekli ve kstah olmam
beklemiyordu. Kilerci garip bir hayvanmm gibi gzlerini bana dikti.

"Rebello danda," dedi, "yle insanlar vard ki, tm ocukluklar boyunca hap kadar odalarda onu,
belki de daha ou bir arada yatmlard; erkek kardelerle kz kardeler, babalarla kzlar. Bu yeni
durumun onlar iin ne anlam vard sanyorsun? Eskiden zorunluluktan yaptklar eyi imdi seerek
yapyorlard. Hem sonra geceleri dman birliklerinin gelmesinden duyduum korkuyla, topran
stnde souu duymamak iin arkadana sokulunca... Sapknlar: Bir atodan kp bir manastra
giren siz rahip-ikler bunun, eytan'in esinledii bir dnme biimi olduuna inanrsnz. Oysa bir
yaama biimidir bu, yeni bir yaantdr... yeni bir yaant olmutur... Artk efendiler yoktu ve Tanr
bizimleydi; yle diyorlard bize. Hakl olduumuzu sylemiyorum, Willi- | am, gerekten de imdi beni
burada gryorsun; nk ok gemeden onlardan ayrldm. Ama sa'nn yoksulluu, kullanm ve
mlkiyet hakkna ilikin bilgece tartmalar hibir zaman tam olarak anlamadm... Daha nce
sylediim gibi, byk bir enlikti bu benim iin; enliklerde her ey altst edilir. Sonra yalanrsn;
bilge olmazsn, agzl olursun. Ben de obur oldum ite... Bir sapkn cezalandrabilirsin, ama bir oburu
cezalandrmak ister misin?"

"Yeter, Remigio," dedi William. "Seni o zaman olanlar iin deil, son zamanlarda olanlar iin sorguya
ekiyorum. Bana yardm edersen, ben de senin ykmn iin almam. Seni yarglaya-mam; yarglamak
da istemem. Ama bana manastrda olup bitenler hakknda ne biliyorsan anlatmalsn. Gece gndz
durmadan dolayorsun; hibir ey bilmemene olanak yok. Venantius'u kim ldrd?"

"Bilmiyorum, yemin ederim. Ne zaman ve nerede ldn biliyorum yalnz."

"Ne zaman? Nerede?"

"Anlataym. O gece akam duasndan bir saat sonra mutfaa girmitim..."

"Mutfaa nasl girdin? Niin?"

"Sebze bahesine alan kapdan. ok eskiden ilingirlere yaptrdm bir anahtarm var. Mutfan tek
bir kaps vardr; ieriden de srglenmez. Oraya gidiimin nedenine gelince... nemi yok, tensel
zaaflarm iin beni sulamak istemediini sen kendin syledin..." Tedirginlikle glmsedi. "Ama
gnlerimi zina ileyerek geirdiimi sanman da istemem. O akam Salvatore'nin manastra sokaca
kza armaan etmek iin yiyecek bireyler aryor-i dum..."

"Nereden? eriye nasl gireceklerdi?"

"Surlarda, ana kapdan baka giriler de var. Bunlar Bara-hip de bilir, ben de bilirim... Ama o akam
kz gelmedi; o srada kefettiim, imdi sana anlatacam ey yznden geri gnderdim _. onu. Dn
gece gelmesini salamak istememin nedeni de bu. Biraz sonra gelseydiniz, Salvatore'nin yerine beni
bulurdunuz; Aedifici-um'da birilerinin olduunu o syledi bana, ben de hcreme dndm..." -
"Pazar pazartesiye balayan geceye dnelim."

"Peki; mutfaa girdim, Venantius'un boylu boyunca yerde yattn grdm; lmt."

"Mutfakta m?"

"Evet, bulak ukurunun yannda. Belki de yaz salonundan yeni inmiti."

"Hi bouma izi yok muydu?"

"Hayr, hi. Daha dorusu, cesedin yannda krk bir kupa, yerde de su izleri vard."

"Su olduunu ne biliyorsun?"

"Bilmiyorum. Su sandm. Baka ne olabilirdi?"

William'in daha sonra bana syledii gibi, bu kupa iki ayr eyin belirtisi olabilirdi. Ya orada, mutfakta
biri Vgnantius'a zehirli bir ey iirmiti, ya da zavallck zehiri daha nce imiti de (ama nerede ve ne
zaman?), anszm ii yanmca bir ey imek iin mutfaa inmiti; bir kaslma, barsaklarn ya da dilini
yakan bir ac (o-nun dili de kukusuz Berengar'nki gibi kara olmalyd).

314

315

O an iin daha fazla bir ey renemeyecektik; Remigio lye bir gzattktan sonra, korku iinde kendi
kendine ne yapmas gerektiini sormu, sonra da hibir ey yapmamaya karar vermiti. Yardm
istemek, btn gece Aedificium'da dolatn itiraf etmek olurdu; hem bunun artk; lm kardeine de
bir yarar olmazd. Bu nedenle, ertesi sabah birinin kapy ap cesedi bulmasn bekleyerek ii oluruna
brakmaya karar vermiti. Koa koa tam o srada kz manastra sokmakta olan Salvatore'yi
durdurmaya gitmiti; sonra -o ve su orta- gidip yatmlard; geceyars duasna dek sren tedirgin
uyanklklarna uyku denebilirse. Geceyars duasnda domuz obanlar Barahip'e olay bildirmeye
geldikleri zaman, Remigio cesedin onu brakt yerde durduunu sa- s1 nyordu; onu kpn iinde
grnce donakalmt. Cesedi kim - karmt mutfaktan? Bu konuda Remigio'nun hibir fikri
yoktu. [

"Aedificium'da serbeste dolaabilen tek kii Malachi," dedi ' William.

Kilerci atld: "Hayr, Malachi olamaz. Yani, sanmyorum... Ne olursa olsun, ben Malachi aleyhinde
hibir ey sylemedim sana..."

"Malachi'ye seni balayan bor ne olursa olsun, tasalanma. Senin hakknda bir ey biliyor mu?"

"Evet," diye kzard kilerci, "onurlu bir insan gibi davrand. Senin yerinde olsam gzm Benno'nun
stnde olurdu. Berengar ve Venantius'la tuhaf ilikileri vard... Ama yemin ederim baka bir ey
grmedim. Bir ey renirsem sana sylerim."

"imdilik bu kadar yeter. Gerekirse gene sana gelirim." Ra- \ hatlad aka belli olan kilerci iinin
bana dnd: bu arada baz tohum uvallarnn yerini deitirmi olan kylleri serte azarlad.

Tam o srada Severinus yanmza geldi. Elinde William'in iki gece nce alnm olan mercekleri vard.
"Onlar Berengar'in cppesinde buldum," dedi. "nceki gn yaz salonunda burnunda grmtm.
Bunlar senin, deil mi?"

"Tanr'ya krler olsun!" diye sevinle bard William. "ki sorunu zdk: Merceklerime kavutum;
geen gece yaz salonunda bizi soyann Berengar olduunu da sonunda kesin olarak biliyorum!"

316

Konumamz daha yeni bitmiti ki, Morimondo'lu Nicola koa koa yanmza geldi; William'dan bile
daha sevinliydi. Elinde, bitmi, ataln stne taklm bir ift mercek vard, "William," diye
baryordu, "kendi bama yaptm onlar, bitirdim; ie yarayacaklarna inanyorum!" Sonra William'in
gznde baka mercekler olduunu grd, ap kald. William onu kk drmek istemedi; eski
merceklerini karp yenileri denedi. "Bunlar tekilerden daha iyi," dedi. "Eskileri yedek olarak
saklayacam; hep seninkileri takacam." Sonra bana dnd: "Adso, imdi hcreme ekilip o bildiin
ktlar okuyacam. Sonunda! Beni bir yerde bekle. Teekkr ederim, hepinize teekkr ederim, ok
sevgili kardelerim."

Sabah saati alyordu; tekilerle birlikte ilahileri, mezmurlar ve Kyrie'yi1 sylemek iin koro yerine
gittim; Onlar Berengar'n ruhu iin dua ediyorlard. Bense, bize bir deil, iki ift mercek buldurduu iin
Tanr'ya krediyordum.

O yce erin iinde, grp iittiim tm irkinlikleri unutmu, uyuyakaldm; ancak dua sona erdii
zaman uyandm. O gece hi uyumam olduumun bilincine vardm; gcmn ounu nasl tketmi
olduumu dnnce de zldm. O anda, temiz havaya . knca, dncelerimin kzn ansnn
etkisinde kaldn grdm.

Kendimi oyalamaya altm; evrede hzl hzl dolamaya koyuldum. Hafif bir badnmesi
duyuyordum. Uyumu ellerimi ovuturuyordum. Ayaklarm hzla yere vuruyordum. Hl uykum vard,
ama gene de kendimi uyank ve dipdiri hissediyordum. Bana ne olduunu anlayamyordum.

1- Kyrie eleison: Kilise yinlerinde sylenen ve 'Y Rab merhamet et" anlamna gelen dua.

317

Drdnc Gn SABAH

Adso gnl aclan iinde kvranyor; sonra William, elinde Venantius'un zldkten sonra bile hl
zlmez olarak kalan metniyle geliyor.

Dorusunu sylemek gerekirse, kzla gnahkr bir biimde karlamamn ardndan gelen teki
korkun olaylar neredeyse bu olay unutturmutu bana; te yandan, William'a gnah karttktan sonra,
ruhum, ilediim suun ardndan kendime geldiim zaman duyduum pimanlktan arnmt; yle ki,
sanki tadm yk, onu dile getiren szcklerle rahibe aktarmtm. Gnah karmann salad
ondurucu arnmann amac, gnahn arln ve onun at pimanlk acsn Efendimizin sinesine
boaltmak, gnahn balanmasyla yeni bir ruh hafiflii kazanmak, bylece de ktlkle kvranan
bedeni unutmaktan baka ne olabilir? Ama her eyden kurtulmu deildim. imdi, bu k gnnn
soluk ve souk gneinde, insan ve hayvanlarn scaklyla kuatlm dolarken, geen olaylar baka
bir biimde anmsamaya balyordum. Btn olup bitenlerden geriye kalan artk pimanlk ve tvbe
arnmasnn avutucu szckleri deil, yalnzca bedenlerin, insan kol ve bacaklarnn imgeleriymi gibi.
Ateli zihnime Beren-gar'n suda pimi imgesi ullanyordu; korku ve acmayla rperi-yordum. Sonra,
bu maymunu andran grntden kurtulmak istercesine, zihnim belleimin taze ansn barndrd
baka imgelere yneliyor, gzlerimin nnde (ruhumun gzleri, ama sanki tensel gzlerimin nnde
beliriyormu gibi) kzn sava iin donanm bir ordu gibi gzel ve korkun imgesini ak seik
grmekten ka-namyordum.

Yalnz gerek sevgisinden ya da gelecekteki okurlarm iin retici olma isteinden (bu istek deerli
olsa da) tr deil; kuru-

318

mu ve btn bir yaam boyu onu tedirgin eden grntlerden yorgun dm belleimi zgr klmak
iin (onyUarca zihnimde konuup durmu olmasna karn bugne dein hibir zaman yazlmam bir
metinin yal yazcs olan ben), olaylar olduu gibi anlatmaya sz vermitim. Bu nedenle her eyi
arballkla, ama utan duymakszn anlatmalym. Manastrn evresinde dolarken bazan yreimin
anszn arpmasn bedenimin devinimine yorabilmek iin birden komaya balayarak, ya da durup
kyllerin almasn beeniyle seyrederek, dikkatimi onlar seyretmeye verdiim dncesiyle kendimi
kandrarak, korkuyu ya da acy unutmak iin arap ien biri gibi souk havay derin derin cierlerime i
ekerek, o zaman kendimden bile sakladm dncelerimi imdi ak seik szcklerle sylemeliyim.

Bouna. Kz dnyordum. Etim, onunla birlemenin bana verdii youn, gnahkr ve geici tad
(aalk bir ey) unutmutu; ama ruhum yzn unutmamt; bu anmn sapk bir an olduunu
duyamyordu bir trl; tersine, o yzde dnyann tm sevinleri ldyormu gibi arpyordu.

Duyduum gerei neredeyse kendimden bile gizleyerek, kendini (kimbilir nasl inat bir sabrla)
baka gnahkrlara satan o zavall, kirlenmi, utanmasz kzn, birok kez kendi etini pazarlayan, tm
kzkardeleri gibi alabildiine gsz olan o Havva kznn her eye karn grkemli ve olaanst bir
ey olduunu karmakark bir biimde seziyordum. Usum onu bir gnah kkrtcs olarak alglyor,
duyarl itahmsa tm ekicilikleri iinde barn-dnyormu gibi gryordu. Ne duyduumu anlatmak zor.
Hl gnahn tuzana yakalanm, sulu sulu, onun her an belirlemesini istiyordum; bir kulbenin
kesinden, bir ambarn karanlndan beni batan karm olan o varlk ortaya kar m diye iilerin
almasn neredeyse bir casus gibi gzetlediimi yazmaya alabilirdim. Ama o zaman gerei yazm
olmazdm ya da gcn ve ak seikliini azaltmak iin gerei bir tle brndrmeye kalkm
olurdum. nk, gerek u ki, onu "gryordum", onu plak aacn, souktan uyumu bir sere
snmak iin ona doru utuunda, hafife rpnan dallarnda gryordum; ahrdan kan dvelerin
gzlerinde gryordum onu; dolarken karma kan kuzularn melemesinde iitiyordum. Tm
yaratklar bana ondan sz

319

ediyormu gibiydi; onu yeniden grmek istiyordum doru, ama onu bir daha hi grmeme, onunla hi
birlememe dncesini kabul etmeye de hazrdm; yeter ki o sabah beni kaplayan sevinci duyabileyim
ve sonsuza dein uzakta bile olsa onu hep yanmda bulaym. imdi anlamaya alyorum, sanki tm
dnya -kukusuz Tanr'nn parmayla yazlm bir kitap olan tm dnya; yle bir kitap ki orada her ey
bize Yaratc'snn usuz bucaksz iyiliinden sz eder; orada her yaratk yaam ve lmn betimlemesi,
aynasdr; sradan bir gl bile yeryzndeki yolumuzu aydnlatan bir parltya dnr- ksaca her eye
bana yalnzca mutfan kokulu glgeleri arasnda belli belirsiz setiim o yzden sz ediyormu gibiydi.
Bu dlerle oyalanmn nedeni, diyordum kendi kendime (ya da demiyordum, nk o anda
szcklere dntrlebilen dnceler biimlenmiyordu kafamda), eer tm dnya bana Yaratc'nn
gcnden, onun iyiliinden ve bilgeliinden sz etmeye yazglysa ve eer o sabah tm dnya bana
(gnahkr da olsa) yaratln byk kitabnn her eye karn bir blm, evrenin syledii ilahinin bir
dizesi olan kzdan sz ediyorsa, eer bu oluyorsa, diyordum kendi kendime (ya da imdi diyorum), tpk
bir lir gibi, bir ses uygunluu ve uyum mucizesi olarak dzenlenmi evreni bir arada tutan Tanr'nn
byk tecellisinin bir parasndan baka bir ey olamazd. Esriklemi gibi, o zaman grdm eylerde
onun varlndan haz duyuyor, onu o eylerde istiyor, onlar grnce doyum salyordum. Gene de bir
tr ac duyuyordum; nk bir varln saysz imgelerinden mutluluk duysam da, ayn zamanda onun
yokluunun acsn ekiyordum. Bu elikiler gizemini aklamak g geliyor bana; insan ruhunun
dayankszlnn, dnyay kusursuz bir tasm olarak kurmu olan kutsal usun yollarnda hibir zaman
dosdoru yryemediinin, bu tasmn yalnzca birbirinden ayr ve ou kez kopuk nermelerini
kavradnn belirtisiydi bu; blis'in tuzana byle kolayca dmemizin nedeni de buydu. O sabah beni
bylesine duygulandran, Kt Varlk'in aldatmacas myd? Bugn byle olduunu dnyorum; nk
o zaman bir mezdim, ama ayn zamanda beni duygulandran insanca duygunun kendi bana kt
olmadn, yalnzca benim durumum bakmndan kt olduunu da dnyorum. nk erkei,
istedikleri gibi birbiriyle birlesinler, ikisi tek bir beden olsunlar,

320

yeni insan varlklar retsinler ve genlikten yalla dek birbirlerine destek olsunlar diye, kadna doru
iten duyguydu bu kendi bana. Ancak havari bunlar ksnle are arayan ve yanmak istemeyenler
iin sylemi, benim rahip olarak kendimi adadm erdenliin ok daha fazla ye tutulmas gerektiini
anmsatmt. Bu nedenle, o sabah duyduum ey benim iin ktyd; ama belki de bakalar iin
iyiydi; tm iyi eylerin en tatlsyd; imdi anlyorum ki duyduum znt kendi ilerinde deerli ve iyi
olan dncelerimin aykrlndan deil, dncelerimle ettiim yeminler arasndaki aykrlktan ileri
geliyordu. Bu nedenle, belli bir manta gre iyi, bir baka manta gre kt olan bir eyden zevk
aldm Jkiin kt bir ey yapyordum; yanlgm, doal itahla ussal ruhun ilkelerini uzlatrmaya
almamda yatyordu. imdi anlyorum ki, istemin buyruunun kendini gstermesi gereken dnsel
alkla insan tutkularnn znesi olan duygusal alk arasndaki elikiden tr ac ekiyormuum.
Gerekten, actus appetitus sensitivi in quantum habent transmutationem corporalem annexam, passio-
nes dicuntur, non autem actus voluntatis.1 Benim itahtan kaynaklanan davranma, tm bedenimin
titremesi, fiziksel bir barma

" ve kvranma drts elik ediyordu. Melek bilgin,2 ussal ruhun ynettii istemle denetlendike,
tutkularn kendi iinde kt olmadklarn syler. Ama o sabah benim ussal ruhumu, iyiye ve ktye,
onlar ele geirmek iin ynelen, duygusal istei frenleyen yorgunluk ynetmiti; iyiye ve ktye bilinen
eyler olarak ynelen tensel istek deil. O zamanki sorumsuz hafifliimi hakl karmak iin imdi melek
bilginin szckleriyle, tartlmaz bir biimde sev-

s damn tutsa olduumu, sevdannsa tutku ve evrensel yasa olduunu, nk bedenlerin arlnn
da doal sevgi olduunu syleyeceim. Beni batan karan doal olarak bu tutkuydu; nk bu
passione appetitus tendit in appetibile realiter conse quendum ut sit ibi finis motus.3 Bu nedenle de,
doal olarak, amor facit quod ipsae res quae amantur, amanti aliquo modo uniantur et amor est

1. (Lat.) stek uyandran duyusal davranlara bedensel deiiklikler eklendii zaman tutku denir;
bunlar isteme bal davranlar deildir. (ev.)

2. Aquino'lu Tommaso. (ev.)

3- (Lat.) stek tutkusu, gerekten istek uyandran nesneye ynelir, davran son bulsun diye. (ev.)

Gln Ad

321/21

magis cognitivus quam cognitio. ' Gerekten de, imdi kz dn gece grdmden daha iyi gryor,
onu intus et in cute2 anlyor, onda kendimi, kendimde onu tanyordum. imdi kendi kendime,
duyduum eyin, benzerin benzeri sevdii ve yalnzca tekinin iyiliini istedii arkadalk sevgisi mi,
yoksa insann kendi iyiliini istedii ve yannda olmayan, yalnzca kendisini tamamlamas iin istedii
ksnl sevgi mi olduunu dnyorum. Geceki sevginin ks-nl sevgi olduuna inanyorum; nk
kzdan bende hibir zaman olmayan bir eyi istemitim; oysa o sabah kzdan hibir ey istemiyordum,
yalnzca onun iyiliini istiyordum ve onun, bir para yiyecek karlnda kendini vermeye iten acmasz
zorunluluktan kurtulup mutlu olmasn diliyordum; ondan baka bir ey dilememek, yalnzca onu
dnmek, koyunlarda, kzlerde, aalarda, manastr sevince boan dingin kta onu grmek
istiyordum.

Sevginin nedeninin iyilik olduunu ve iyi olan eyin bilgiyle tanmlanabileceini ve insann ancak iyi
olduunu rendii eyi sevebileceini biliyorum imdi; oysa kz, abuk alevlenen istek bakmndan iyi,
istem bakmmdansa kt olarak tanmtm. Ama o zaman birbiriyle atan birok duygunun
penesinde kvranyordum; nk duyduum, tpk bilginlerin betimledikleri en yce sevgiye
benziyordu: sevenle sevilenin ayn eyi istedikleri bir cokunluk yaratmt bende (zihnimi gizemli bir
biimde aydnlatmt; o anda kzn, ne olursa olsun, benimle ayn eyleri istediini biliyordum); onu
kskanyordum, ama Palus'un Korentliler'de knad kt kskanlk deildi bu, Dionysius'un Kutsal
Adlar' da szn ettii kskanlkt; bu anlamda, Tanr'nn bile propter multum amorem quern habet ad
existential3 kskan olduu sylenir (ben kz varolduu iin seviyordum; onun varlndan tr
kskanlk deil, mutluluk duyuyordum). Melek bilginin motus in amatum4 dedii, seveni sevilene zarar
veren her eye kar harekete gemeye iten arkadalk kskanlyd benim kskanlm (o anda kz,
etini satn alan ve onu kendi aalk tutkulanyla kirleten kimse-

1. (Lat.) Sevgi, seveni sevilenle bir klar; sevgililer herhangi bir biimde birlemek isterler ve sevgi,
bilinli bilgiden daha ok bilir. (ev.)

2. (Lat.) imde ve tenimde. (ev.)

3. (Lat.) Btn varlklara duyduu byk sevgiden tr. (ev.)

4. (Lat.) Sevilene ynelik davran. (ev.)

322

nin elinden kurtarmaktan baka bir ey dnmyordum).

Bilginin dedii gibi, imdi ar sevginin sevene zarar verebileceini biliyorum. Benim sevgim de
aryd. O zaman ne duyduumu aklamaya altm; duyduklarm hibir biimde hakl karmaya
almyorum. Genliimin gnahkr tutkularndan sz ediyorum ben yalnzca. Ktyd bu tutkular,
ama gerek beni, onlan o zaman olaanst bulduumu sylemeye zorluyor. Bu benim gibi
ayartlmann ana debilecek kimselere ders olsun. Bugn, yal bir adam olarak, bu tr
ayartlmalardan kanmann binlerce yolunu biliyorum. Ama bunlarla ne denli vnebileceimi
dnyorum, nk le eytan'nn kkrtmalarndan kurtuldum artk; ama baka tutkulardan
kurtulmu deilim; bu nedenle, imdi yap-* tm eyin, zamann akndan ve lmden kamak iin
budalaca bir aba, dnyasal bir tutku olan anmsama tutkusuna gnahkrca tutunmaktan baka bir ey
mi olduunu soruyorum kendi kendime.

O zaman kendimi neredeyse mucize gibi bir igdyle kurtar-

/ dim. Kz, doada ve evremdeki insanlarn yaptklar ilerde grnyordu bana. Bu yzden,
ruhumun mutlu bir sezgisiyle bu ileri '.. uzun uzun seyrederek kendimi yitirmeye altm. Sr
obanlarnn kzleri ahrdan karmalarn, domuz obanlarnn domuzla-

-- ra yiyecek gtrmelerini, koyun obanlarnn koyunlar toplamak iin kpeklere barmalarn,
kyllerin deirmenlere yarma buday ve dar tamalarn, besin dolu uvallaryla dar kmalarn
seyrettim. Dncelerimi unutmaya, varlklara yalnzca bize grndkleri gibi bakmaya ve onlarn
grnlerinde nee iinde kendimi unutmaya alarak doay incelemeye verdim kendimi.

nsanolunun ou kez arpk olan usunun henz dokunmad doann grnm ne gzeldi!

Kuzuyu grdm; ad sanki arlnn ve iyiliinin simgesi olarak verilmiti ona. Gerekten de, ags' ad,
bu hayvann agos-cit2 oluundan, annesini tanmasndan, koskoca sr iinde onun sesini
ayrdetmesinden; annenin de biimleri, melemeleri ayn olan onca kuzu arasndan yalnzca kendi
yavrusunu tanyp onu beslemesinden geliyordu. Koyunu grdm; ab oblatione, ovis3 ol-

1 ve 2. Latince agnus koyun, agnoscit, bilen, tanryan demektir. 3. (Lat.) Koyun szc, sunma
szcnden gelir. (ev.)

323

duu sylenen kovunu; nk ta ilk alardan beri kurban trenlerine yaramt; k gelirken,
ayrlklar kra almadan, agzllkle ot arayan ve kursan otla dolduran koyunu. Srleri kpekler
gzetiyordu; bu yzden de havlamalarndan tr canor1 deniyordu onlara. Hayvanlarn en mkemmeli
olan kpek stn alglama yetileriyle sahibini tanr, ormanlarda yabanl hayvanlar avlamak, kurtlara
kar srye bekilik etmek iin eitilir; sahibinin evini ve ocuklarm korur; bazan bu koruma grevini
yerine getirirken ldrlr. Dmanlar tarafndan tutukevine gtrlen Kral Garamant, dman
birlikleri arasndan kendilerine yol aan iki yz kpeklik bir sr tarafndan yurduna geri gtrlmt;
Ja-son Lucius'un kpei sahibinin lmnden sonra hi yemek yememi, sonunda alktan lmt;
Kral Lysimachus'un kpeiyse, kendisiyle birlikte lmek iin kendini odun ynnn stne atmt.
Kpein diliyle yalayarak yaralar saaltma gc vardr; enciklerinin diliyse barsak yaralarn
iyiletirebilir. Yaratltan, yediklerini kustuktan sonra ayn besinlerden ikinci kez yararlanmaya alktr.
Arball ruh kusursuzluunun simgesidir; dilinin bysel gcnn, gnah karma ve tvbe yoluyla
gnahlardan arnma, simgesi olmas gibi. Ama kpein kustuklarna yeniden ynelmesi ayn zamanda,
gnah kardktan sonra nceki sularmza dnmzn de bir simgesidir; bu dersin, o sabah doann
tansklarn beeniyle seyrederken yreimi azarlamamda ok yardm oldu.

Bu srada admlarm beni obanlarnn nclnde ok sayda kzn dar kmakta olduu kz
ahrlarna srkledi. Onlarn eskiden de, imdi de dostluk ve iyilik simgesi olduklarn hemen anladm;
nk her kz sabana koulurken kendi arkadan arar; eer o anda orada yoksa, sevecen bir
brtyle onu arr. kzler yamur yanca uslu uslu yalnz balarna ahra dnmeyi renirler;
yemliklerine sndktan sonra da yamurun dinip dinmediini anlamak iin durmadan boyunlarn
uzatp dar bakarlar; nk yeniden ie balamaya can atarlar. kzlerin yan sra o srada ahrdan
danalar ve tosunlar da kyordu; bunlar adlarn, viriditas2, ya da virgo' dan3 alrlar; nk o yata
henz krpe,

1. Latince, canor, ezgi, ark, ses anlamna gelir. (ev.) 2. (Lat.) Yeillik, krpelik, tazelik. (ev.) 3.
(Lat.) Kz, gen kz. (ev.)

324

krpe, gen ve erdendirler; bu yzden, dedim kendi kendime, onlarn incekli devinimlerinde, el
dememi olmayan bir gen kz grdm, hl da grmekte olduum iin kt bir ey yapyordum.
Dnyayla ve kendimle yeniden bark, o sabah saatinin neeli ilerini seyrederken bunlar dndm.
Artk kz dnmedim; daha dorusu, onun iin duyduum scakl bir isel mutluluk ve dindarca
erince dntrmek iin aba harcadm.

Dnyann iyi ve sevilesi olduunu syledim kendi kendime. Tanr'nm iyilii, Honorius Augustodiensis'in
aklad gibi, en korkun hayvanlar araclyla bile kendini gsteriyordu. Doru, yle ylanlar var ki,
geyikleri yutar, yzerek okyanusu geerler; eek gvdesi gibi gvdesi, dakeisininki gibi boynuzlan,
aslann gs ve grtla, tpk bir kznk gibi atall toynaklar, az yerine kulaklarna dek uzanan
bir yark, neredeyse insan sesi gibi sesi, di yerine tek bir kemii olan, cenocroca denen hayvan vard;
sonra insan yzl, sra dili, aslan gvdeli, akrep kuyruklu, yeilimsi gzl, kpkrmz, sesi ylan
sln andran, insan etine dkn mantikor. Sonra sekiz parmakl, kurt munzurlu, kvrk trnakl,
koyun gibi tyl, kpek gibi reyen canavarlar; yalannca aaracak yerde kararan, mr insan
mrnden kat kat uzun. Balan olmad iin, gzleri omuzlarnda, gslerinde burun yerine iki delik
olan yaratklar; yalnzca belli bir cins elmann kokusuyla beslenen, ondan uzak kalnca len, Ganj rma
kylarnda yaayan baka hayvanlar da var. Ama btn bu kt hayvanlar, tpk kpekler, kzler,
koyunlar, kuzular ve vaak gibi kendi deiik sesleriyle Yaratan'a ve onun bilgeliine vgler dzerler.
O zaman Vicent Belovacensis'in szlerini yineleyerek, kendi kendime bu dnyann en alakgnll
gzellii bile ne byk dedim ve tm evrende ylesine ssl bir biimde dzenlenmi olan nesnelerin
yalnzca biimlerini, saylarn ve dzenlerini deil, ayn zamanda doanlarn lmleriyle belirlenen,
ardarda sralan ve kesililerle akp giden alarn dngsn dikkatle izlemenin usun gz iin ne ho
olduunu syledim kendi kendime. tiraf ederim, gnahkr da olsam, ruhum daha ok ksa bir sre
nce etin tutsa olmu olsa bile, Yaradan'a ve bu dnyann dzenine kar tinsel bir sevecenlikle
duygulandm; yaratklarn bykl ve dengeliliine sevinli bir saygyla hayranlk duydum.

325

stadm beni bu iyi ruh durumu iinde buldu; ayaklarmn beni srkledii yne doru yryerek,
bilincine varmakszn ner-deyse tm manastrn evresini dolap kendimi yeniden, iki saat nce
ayrldmz yerde bulduumda, William orada duruyordu; anlattklar beni dncelerimden uzaklatrd
ve zihnimi yeniden manastrn karanlk gizemlerine yneltti.

William ok honut grnyordu. Elinde, en sonunda zd, Venantius'un parmeni vard. Birlikte
saygsz kulaklarn eriemeyecei hcresine gittik; bana okuduklarn evirdi. Bur alfabesiyle yazlm
cmlenin ardndan (secretum fnis Africae manus supra idolum age primum et septimum de quatuor),
Yunanca metinde unlar yazlyd:

Artc korkun zehir...

Dman yok etmek iin en iyi silah...

Alakgnll, aalk ve irkin kimseleri kullan, onlarn kusurlarndan tat al... Onlar lmemeli...
Soylularn ve gllerin evlerinde deil, kyllerin kylerinden, bol bol yiyip itikten sonra... bodur
gvdeler, arpk urpuk yzler.

Kaolan kzlara saldryorlar, orospularla yatyorlar, kt deil, korkusuz.

Farkl bir gerek, gerein farkl bir imgesi...

Saygdeer incirler.

Utanmaz ta dzlkte yuvarlanyor... Gzler nnde.

Kandrmal; kandrrken art-mal; inanlann tersini sylemeli, ama baka bir ey demek istemeli.

Austosbcekleri topraktan ark syleyecek onlara.

326

Hepsi buydu. Kanmca ok azd, hibir ey deildi; neredeyse bir delinin samalarn andryordu; bunu
William'a syledim.

"Olabilir. Benim evirimden tr kesinlikle daha da deli samas gibi grnyor. Yunancay olduka iyi
bilirim. Gene de, Venantius'un ya da kitabn yazarnn deli olduunu varsaysak bile bu, bunca insann
nce kitab saklamalarn, sonra da ortaya karmalarn aklamaz; hepsi de deli deil ya bu
insanlarn..."

"Peki, burada yazl olan eyler gizemli kitaptan m alnm?"

"Venantius tarafndan yazlm olduklarna kuku yok. Sen de gryorsun; eski bir parmen deil bu.
Bunlar, onun kitab okurken ald notlar olmal; yoksa Venantius Yunanca yazmazd. Fi-&pis
Africae'den alnm ciltte rastlad baz cmleleri ksaltarak kopya ettiine kuku yok. Kitab yaz
salonuna gtrm, okumaya balam, kendisine nemli grnen eyleri yazm. Sonra bir ey olmu.
Kendini iyi hissetmemi ya da birisinin yukar ktn iitmi. Bunun zerine kitab, tuttuu notlarla
birlikte gene masasnn altna koymu, belki de ertesi akam gene almak zere. Ne olursa olsun, bu
sayfa gizemli kitabn yapsn yeniden oluturmak iin elimizdeki tek olas k noktas; katilin yapsn
da ancak bu kitabn yapsndan karabiliriz. nk bir nesneyi elde etmek iin ilenen her cinayette,
nesnenin yaps, katilin yaps hakknda, belli belirsiz de olsa bize bir fikir verir. Bir avu altn iin adam
ldren birisi agzl bir insandr; kitap iin ldrense, o kitabn gizlerini kendine saklamak kaygs
iindedir. Bunun iin de, elimizde bulunmayan kitapta ne yazl olduunu renmeliyiz."

"Peki, bu birka satrdan hangi kitap olduunu anlayabilecek misiniz?"

"Sevgili Adso, bunlar, anlam szckleri aan kutsal bir metnin szlerine benziyor. Bu sabah kilerciyle
konutuktan sonra, onlar okurken birden burada da, bilgelerin gereinden farkl bir gerein
tayclar olarak basit insanlara ve ktlklere seslenildi-ini anladm. Kilerci garip bir karmakln
onu Malachi'ye baladn anlatmak istedi. Malachi, Remigio'nun kendisine teslim ettii sapknla
ilikin bir metin mi saklamt yoksa? O zaman Venantius, her eye ve herkese bakaldrm olan bu
lgn ve kt insanlarn oluturduklar toplulua ilikin baz gizemli buyruklar okuyup not alm olsa
gerek. Ama..."


''.
327

"Ama?"

"Ama benim bu varsaymmla elien iki olgu var. Birincisi, Venantius'un byle sorunlarla ilgileniyormu
gibi grnmemesi: O, Yunanca metinler evirmeniydi, bir sapknlk vaizi deil... kincisi de, incirlerden,
talardan, austosbceklerinden sz eden cmlelerin bu birinci varsaymla aklanamamas...."

"Belki de baka anlam olan bilmecelerdir bunlar," diye ne srdm. "Yoksa baka bir varsaymnz m
var?"

"Var, ama henz kark. Bu sayfalar okurken, bu szcklerin bazlarn daha nce okumuum gibi
geldi bana; baka bir yerde grdm buna benzer cmleler geldi aklma. te yandan, bu sayfa, u
birka gn iinde konuulmu bir eyden sz ediyor gibi grnyor bana... Ama ne olduunu
anmsamyorum. Dnmeliyim. Belki baka kitaplar da okumam gerekecek."

"Nasl olur? Bir kitabn ne demek istediini anlamak iin baka kitaplar m okumanz gerekir?"

"Bazan byle olabilir. Kitaplar ou kez baka kitaplardan sz ederler. ou kez bir kitap, tehlikeli bir
kitapta ieklenen zararsz bir tohum gibidir; ya da tam tersine, ac bir tohumun tatl meyvesidir.
Alberto'yu okurken, Thomas'n ne sylemi olabileceini anlayamaz msn? Ya da Thomas' okurken,
bni Rt'n ne sylemi olacan?"

"Doru," dedim, beenerek. O zamana dek, her kitabn nesnelerden sz ettiini sanrdm; kitaplarn
dnda kalan insancl ya da kutsal nesnelerden. imdi, kitaplarn olduka sk baka kitaplardan sz
ettiklerini ya da sanki kendi aralarnda konutuklarn farkediyordum. Bu dncenin nda, kitaplk
bana daha da tedirgin edici bir yer gibi grnd. Uzun, yzyllar sren bir mrlt, bir parmenle bir
baka parmen arasnda grnmez bir syleiydi demek ki kitaplk; canl bir nesne, bir insan zihninin
ynete-meyecei glerin barna, birok zihinden km, onlar reten ya da iletenlerin lmnden
sonra da varln srdren bir gizler hazinesi.

"Ama o zaman," dedim, "kitaplar saklamak neye yarar, mademki herkese ak olan kitaplardan
gizlenmi olanlara ulaabiliyoruz?"

"Yzyllarca sonra hibir yarar yok bunun. Yllar ya da gn-

328

lerle llen zaman aradnda belli bir yarar olabilir. Gryorsun, nasl akn durumdayz."

"yleyse bir kitaplk gerei datma arac deil, onun ortaya kmasn geciktirme arac mdr?" diye
sordum, hayretten donakalm.

"Her zaman, ille de yle olmas gerekmez. inde bulunduumuz durumda yle."

4

329

Drdnc Gn LE

Adso domalan toplamaya gidiyor. Minoritlerin gelmekte olduklarm g'ii-

yor; William ve Ubertino ile Minoritler uzun uzun konuuyoiar; XXII. Io-

annes hakknda ok ackl eyler reniliyor.

Bu dncelerden sonra stadm artk hibir ey yapmamaya karar verdi. Daha nce de sylemitim,
bazan tam bir eylemsizlik iinde olurdu; sanki yldzlarn artsz aralksz dngleri durmu, o da onunla,
onlarla birlikte durmu gibi. O sabah da yle yapt. Ot iltenin stne uzand; gzleri ak, bolua
dikilmi, elleri gsnde kavumu, dzensiz ve yrekten olmayan bir dua mrldan-yormu' gibi
dudaklarm belli belirsiz kprdatarak.

Dnmekte olduunu dndm ve dnmesine sayg gsterip yeniden avluya ktm; gnein
gcn yitirmi olduunu grdm. Gzel ve ak balam olan sabah (gn ilk yarsn tketirken) nemli
ve puslu olmaya balamt. Geceyarsndan beri, kocaman bulutlar kuzeyden gelip dan doruuna
yaylyor, onu ince bir sisle rtyordu. Sise benziyordu; belki topraktan da sis ykseliyordu, ama bu
ykseklikte, aadan gelen sisle yukardan inen sis birbirinden glkle ayrdedilebiliyordu.

Severinus'un domuz obanlaryla, baz domuzlar nee iinde topladn grdm. Domalan aramak iin
dan yamalarndan aaya, vadiye ineceklerini syledi bana. Bu yarmadada yetien ve Roncia'da
olsun -kara- bu blgede olsun -daha beyaz ve kokulu- Benedikten lkelerinin tipik zellii olan bu
lezzetli yeralt yemiini henz grmemitim. Severinus bana domalann ne olduunu ve deiik
biimlerde piirildiinde ne denli lezzet olduunu anlatt. ok g bulunduunu, nk topran altnda,
mantardan daha derinlerde gizlendiini, onlar koku alarak bulabilen tek hayvann domuz olduunu
syledi. Ancak bulunca onlar yemek iste-

330

dikleri iin, domuzlarn hemen oradan uzaklatrlp domalanlarn topraktan karlmalar gerekiyordu.
Daha sonra beylerin, ellerinde apalarla hizmetilerin nnde, soylu tazlarm gibi domuzlarn ardna
taklarak bu ava katlmaya gnl indirdiklerini rendim. Gerekten de, daha sonraki yllarda lkemden
bir derebeyi, talya'da bulunduumu renince orada grd gibi baz beylerin domuzlarn niin
kendilerinin otlattklarn sordu; onlarn domalan aradklarn anmsayarak gldm. Ama bu beylerin
yemek iin yeraltnda domalan aramaya gittiklerini ona syleyince, onlarn "Teufel",1 yani eytan'
aradklarn sylediimi sand; hayretle bana bakarak dindarca ha kard. Sonra yanllk anlald; iki-
miz de gldk. nsan dillerinin bys byledir; insanlar aralarnda anlaarak bazan ayn seslerle baka
baka eyleri anlatrlar.

Severinus'un hazrlklar merakm uyandrnca, ona katlmaya karar verdim; bunun bir nedeni de, onun
herkesi zntye boan olaylar unutmak iin bu ava ynelmi olduunu anlamamd; Severinus'un
dncelerini unutmasna yardm ederek, kendimin de kendi dncelerimi unutmak deilse bile, en
azndan dizginle-yebileceimi dndm. Her zaman ve yalnzca gerei yazmaya karar verdiimden,
vadide adn anmayacam birini bir an iin grebileceim dncesinin iin iin beni kkrttn da
gizlemiyorum. Ama kendi kendime ve neredeyse yksek sesle, iki heyetin o gn gelmeleri
beklendiinden, belki onlardan birini grebileceimi syledim.

Dan dnemelerinden yava yava inerken hava ayordu; gne kmamt, gkyznn st kesimi
youn bulutlarla kaplyd, ama nesneler ak seik ayrdedilebiliyordu; ken sis hep bamzn stnde
kalyordu. Gerekten de, biraz daha aaya inince dnp dan doruuna baktm zaman artk hibir
ey gremedim. Yamacn yarsndan yukarya dek, da doruu, yksek dz- lk, Aedificium, her ey
sisler arasnda yitip gidiyordu.

Geldiimiz, gnn sabah dalk blgeye vardmzda baz dnemelerden on mil ya da daha az
uzaklkta deniz hl seilebi-liyordu. Yolculuumuz beklenmedik grnmlerle doluydu; n-

1. Almanca, Teufel eytan, talyanca tartufo, domalan anlamna gelir. Burada ses benzerliine
dayanlarak bir szck oyunu yaplmtr. (ev.)

331

k kendimizi anszn alabildiine gzel koylara dik olarak inen bir da terasnda buluyorduk; ok
gemeden, dalarn arasndan baka dalarn ykselerek uzak kynn grnmn birbirinden
gizledikleri derin boazlara giriyorduk; gne vadilerin derinliklerine glkle ileyebiliyordu. Daha nce
hibir yerde, talya'nn o blgesinde grdm gibi denizle dalarn, ky eritlerinin ve yksek kr
grnmlerinin bylesine dar ve beklenmedik bir biimde iice girmiliini grmemitim; boazlar
arasnda slk alan rzgrda, denizden gelen reine kokularyla buz gibi sert da esintilerinin
dnml savan sezinleyebiliyordu insan.

Ama o sabah her ey gri, hemen hemen st maviiydi; boazlarn uzak kylarna doru ald
yerlerde bile ufuk yoktu. Ama bizi zen ykmz ok az ilgilendiren anmsaylarla oyalanyorum,
sabrl okurum. Onun iin, "der Teufel"i araymzn ayrntlarna girmeyeceim. nce benim grdm
Minorit rahipler heyetinden sz edeceim daha ok. William'a haber vermek iin hemen manastra
kotum.

stadm konuklarn manastra girip tre gerei Barahip tarafndan karlanmalarn bekledi. Sonra
gidip onlar karlad; rahipler birbirleriyle kucaklap selamlatlar.

Yemek saati gemiti, ama konuklar iin bir sofra donatld; Barahip onlar kendi kendilerine,
William'la babaa brakmak inceliini gsterdi; Kural'in ykmllklerinden kurtulmu, rahata yiyip
iiyorlar, bir yandan da birbirlerine izlenimlerini anlatyorlard; tpk, Tanr bu sevimsiz benzetme iin
beni balasn, bir sava konseyi gibi, dman konuk, yani Avignon heyeti gelmeden bir an nce
toplanmalar gerekiyordu.

Yeni gelenlerin hemen Ubertino'yla da bulutuklarn sylemeye gerek yok; tm de aknlk, sevin
ve yalnzca uzun sre ortadan kayboluunun ve bu yok oluu kuatan korkularn deil, onlarca yl
kendilerinin savana katlm olan bu yrekli savann niteliklerinin esinledii saygyla selamladlar
onu.

Heyeti oluturan rahiplerden daha sonra, ertesi gnk toplanty anlatrken sz edeceim. Bunun bir
nedeni de, balangta onlarla ok az konumu olmam; nk William, Ubertino ve Cese-na'h Michele
arasnda hemen yaplan l toplantya katlmtm.

Michele ok tuhaf bir adam olmalyd; Fransisken tarikatna

332

ateli bir tutkuyla balyd (bazan, gizemli cokuya kapld anlarda. Ubertino'nun el kol devinimleri,
vurgular grlyordu onda); dnya nimetlerine dkn Romagna'h bir adam gibi, ok insancl ve
neeli, aznn tadn bilen, dostlarna kavumaktan mutluluk duyan bir adam; ince ve ekingen
olmasna karn, hkmdarlar

, arasndaki ilikilerden doan sorunlara deinildii zaman birden bir kurt gibi tetikte ve kurnaz, bir
kstebek gibi sinsi, kahkahalarla glebilen, ateli gerilimler, anlaml suskunluklar yaayabilen,
konumakta olduu kimsenin sorusu, yantlamay yadsyn bir dalgnlkla rtmesini gerektirdii zaman
baklarn ustaca teye evirebilen biri. . Yukardaki sayfalarda ona ilikin baz eyler sylemitim;

^ bunlar bakalarndan iittiim, belki onlarn da bakalarndan duyduklar eylerdi. Oysa imdi, onun
eliik tutumlarn ve son yllarda siyasal tutumundaki, kendi arkadalarn ve onu izleyenleri bile
artan ani deiiklikleri daha iyi anlyordum, Minorit rahiplerinin ba olduundan, ilke olarak Ermi
Francesco'nun, gerekte onun yorumcularnn kaltsyd: Bagnoregio'lu Bonaventura gibi bir ncln
ermilii ve bilgeliyle yarmak zorundayd; KuraPn saygnln, ayn zamanda tarikatn ylesine gl
ve byk olan mal varlklarn gvence altna almak zorundayd; tarikatn kendi-

lerinden, sadaka biiminde de olsa, gnen ve mal varlnn kaynan oluturan armaanlar ve
balar ald saraylar ve kent meclislerini gzetmek zorundayd; ayn zamanda, tvbe gereinin, en
ateli Tincileri tarikattan uzaklatrmamasna, banda bulunduu grkemli topluluu paralayarak onu
sapknlar gruhlarndan oluan bir toplulua dntrmelerine yol amamasna da zen gstermek
zorundayd. Papa'ya, mparator'a, yoksul bir yaam sren rahiplere, kukusuz kendisini gkyznden
gzetleyen Ermi Francesco'ya, yeryznden gzetleyen Hristiyan halka yaranmak zorundayd. Michele
Provence'n en boyun emez rahiplerinin beini ona teslim etmekte duraksamam, Papa'nn onlar
yakmasna izin vermiti. Ama tarikata girmi olanlarn ounun, ncil'in ngrd yaln yaam
izleyenlerin duygularn bltklerini (bunda Ubertino'nun da pay olabilirdi) grnce Michele yle
davrand ki, drt yl sonra Perugia Ruhani Meclisi, yaklan adamlarn savlarm yasallatrd; bylece
Michele, doal olarak, sapkn olabi-

333

lecek bir gereksinimi, tarikatn tre ve kurumlarn iinde eritmeye, tarikatn istekleriyle Papa'nn
isteklerini uzlatrmaya alyordu. Ama Michele, onayn almadan kendi yolunda yryemeyece-i
Papa'y ikna etmeye alrken, mparator'un ve imparatorluk tanrbilimcilerinin ltuflarm da gnl
indirmezlik etmeksizin kabul etmiti. Onu grdm gnden daha iki yl nce, Lyons Genel Kurulu'nda,
rahiplerine katlarak, Papa'nn kiiliinden yalnzca, lmllk ve saygyla sz etmiti (stelik bu, Papa'nn
Minoritler-den sz ederken onlarn "kpek gibi havlamalarna, yanlglarna ve lgnlklarna" kar
kmasndan birka ay sonra oluyordu). Ama imdi, sofrada Papa'dan hi mi hi sayg duymakszn sz
eden insanlarla alabildiine dosta oturuyordu.

yknn gerisini daha nce anlatmtm. Ioannes Michele'-nin Avignon'a gitmesini istiyordu; o ise hem
istiyordu, hem istemiyordu bunu; ertesi gnk toplantda, bir boyun ei, hele bir ihanet davran gibi
grnmemesi gereken bu yolculuun nasl ve ne gibi gvencelerle gerekletirilecei kararlatrlacakt.
Michele'-nin Papa Ioannes'i grdn hi sanmyorum; en azndan Papa olduktan sonra. Her ne olursa
olsun, uzun zamandr onu grmyordu; arkadalar da, kutsal deerleri alp satan bu adam
betimlemekte birbirleriyle yaryorlard.

"renmen gereken bir ey var," diyordu ona William, "yeminlerine kanmamahsn; hep szde kalr o
yeminler, hi yerine getirmez onlar."

4

"Seildii srada neler olduunu herkes bilir..." diyordu Uber-tino.

"Ona seim denmez, tepeden inme denir," diye araya girdi, sofradakilerin, sonradan adnn,
Newcastle'h Hugh olduunu rendiim biri, stadmnkine benzer bir vurguyla. "Zaten Clemens'in
lm de pek akla kavumamt ya. Kral, Ioannes'in VIII. Bonifacio'yu lmnden sonra
yarglamaya sz verip sonra da ncln yadsmaktan kanmak iin her eyi yapmasn ba-
lamamt. Clemens'in Carpentras'da nasl ldn hi kimse tam bilmiyordu. Gerek u ki,
kardinaller Papa'y semek iin Carpentras'da toplandklarnda yeni papa seilemedi; nk (hakl
olarak) tartma, Avignon ile Roma arasmda bir seim sorununa kaymt. O gnlerde l Papa'nm
yeeni tarafndan tehdit edi-

334

len kardinallere ne olduunu iyi bilmiyorum; bir kym olduu syleniyor; hizmetileri ldrlm,
saray atee verilmi; kardinaller krala bavurmular, o da onlara, Papa'nn Roma'dan ayrlmasn hibir
zaman istemediini, sabrl olmalarn ve iyi bir seim yapmalarn sylemi... Sonra Gzel Philip lyor,
onun nasl ldn de Tanr bilir..."

"Ya da eytan," dedi Ubertino.

"Ya da eytan," diye ona katld Hugh dudak bkerek. "Her neyse, baka bir kral gelir, on sekiz ay
yaar, sonra lr; yeni domu olan vrisi de birka gn iinde lr; bunun zerine naip, kraln kardei,
tahta geer..."

^ "Bu V. Philip'tir. Poitiers Kontu'yken, Carpentras'dan kaan 1 *' rahipleri yeniden bir araya
toplayan adamn ta kendisi," dedi Michele.

"Evet," diye srdrd Hugh. "Lyons'da, Dominiken manastrnda, kardinalleri, gvenliklerini
salayacana ve onlar tutuklat-mayacana, ant ierek, Papa semek zere yeniden toplar. Ama bir
kez onun yetkesine boyun eince, onlar yalnz kilit altnda tutmakla kalmaz (nk tre byledir), bir
karara varncaya dek her gn yiyeceklerini azaltr. Sonunda her biri, onun taht zerindeki hak iddiasn
desteklemeye sz verir. Tahta knca da, iki yl tutuklu kalmaktan bitkin den kardinaller, yaam boyu
hapiste kalarak kt yiyecekler yemekten korkan bu oburlar her eye raz olurlar ve Peter'in tahtna
yetmiini am olan o cceyi oturturlar..."

"Cce olmasna cce," dedi Ubertino glerek. "stelik ince hastala yakalanm gibi bir hali var, ama
hi umulmayacak kadar gl ve kurnaz!"

"Ayakkabcnn olu," diye homurdand elilerden biri.

"sa da bir marangozun oluydu!" diye azarlad onu Ubertino. "nemli olan bu deil. Kltrl bir
adam; Montpellier'de hukuk, Paris'te hekimlik renimi yapt; piskoposluk koltuklarm ve iine geldii
zaman da kardinallik apkasn elde etmek iin dostluklarn en iyi biimde gelitirmeyi biliyordu;
Napoli'de, Bilge Roberto'nun danmanln yapt srada zeksnn kvraklyla birok kimseyi artt.
Avignon Piskoposu olduu srada, Gzel Philip'e, Templarlan yok etmesi iin doru tler verdi (yani o
pis

335

giriimin sonucu bakmndan doru demek istiyorum). Seimden sonra da, kendisini ldrmek isteyen
kardinallerin dzenledikleri komplodan kurtulmay baard... Ama asl sylemek istediim bu deil;
onun yalan yere yemin etmekle sulanmakszn yeminlerini bozma yeteneinden sz ediyorum.
Seildikten sonra -seilmek iin de- kardinal Orsini'ye, papalk makamn Roma'ya tayacana sz
vermi, yeminini yerine getirmeyecek olursa, hi ata ya da katra binmeyeceine dair kutsal ekmek
zerine ant imiti. Bu tilki ne yapt biliyor musunuz? Trenin Avignon'da yaplmasn isteyen kraln
isteine kar gelerek Lyons'da ta giydikten sonra, Lyons'dan Avignon'a gemiyle gitti!"

Btn rahipler gldler. Papa yalan yere yemin eden biriydi; ama belli bir zeks olduunu da kimse
yadsyamazd.

"Utanmazn biri!" dedi William. "Hugh, onun kt inancn saklamaya bile kalkmadn sylememi
miydi? Avignon'a gittii gn Orsini'ye sylediklerini bana sen anlatmam miydin, Uber-tino?"

"Elbette," dedi Ubertino, "Fransa'nn g yle gzelken, Roma gibi ykntlarla dolu bir kente niin
adm atmas gerektiini anlayamadn sylemi ona. Papa da, Pietro gibi balama ve zme yetkisine1
sahip olduundan, imdi bu yetkisini kullanyor, bulunduu ve holand yerde kalmaya karar
veriyormu. rsini ona grevinin Vatikan tepesinde yaamak olduunu anmsatmaya alnca da onu
sert bir biimde boyun, emeye arm ve tartmay kesip atm. Ama yemin yksn bitirmedim.
Gemiden inince beyaz bir ata binmesi gerekiyormu; ardndan da, gelenee uygun olarak, kara atlara
binmi kardinaller izleyeceklermi onu. Piskoposluk sarayna yaya gitmi. Bir daha ata bindiini de
duymadm. Bu adamn m sana verecei gvencelere bal kalmasn bekliyorsun, Michele?"

Michele uzun sre sustu. Sonra dedi ki: "Papa'nn Avig-non'da kalmak istemesini anlayabiliyorum; bu
konuda tartmak istemiyorum. Ama o ya da bizim yoksulluk isteimizi ve sa'nn ortaya koyduu
rnei yorumlaymz tartamaz."

"Saf olma Michele," diye sze kart William, "sizin, bizim

1. Balama ve zme yetkisi, Papa'nn gnahlar balama yetkisi anlamna gelir. (ev.)

336

isteimiz onun isteini uursuz gsteriyor; yzyllardr papalk tahtna ondan daha agzl bir adamn
kmadn unutmamalsn; dostumuz Ubertino'nun bir zamanlar imekler yadrd Babil orospular,
Alighieri'li ozan1 gibi, senin lkenin ozanlarnn da szn ettikleri yozlam papalar onun yannda
uysal kuzular gibi ve akl banda kalr. Hrsz saksaann, tefeci Yahudi'nin biridir o; Avignon'da,
Floransa'dakinden daha ok ticaret yaplyor. Cle-mens'in yeeni Goth'lu Bertrand'la yapt aalk
alverii duydum; u Carpentras kymn yapan adamla; kym srasnda, baka eylerin yan sra
kardinaller tm taklarndan arndrlmlard; bu adam, amcasnn hi de azmsanmayacak hazinesine el
atmt; aldklarnn hibiri Ioannes'in gznden kamad (Cum venerabi-les'te, paralar, altn ve
gm kaplar, kitaplar, hallar, deerli talar, bezekleri tek tek sralyor). Ama Ioannes, Bertrand'n
Carpentras yamas srasnda bir buuk milyonu akn altn florine el koyduunu bilmezlikten geldi;
Bertrand'n 'dinsel bir dava' yani bir hal seferi iin amcasndan alm olduunu itiraf ettii yz bin
florinin hesabn sordu. Bertrand'n bu toplamn yarsn hal seferi iin alkoymasna, yarsn da papalk
tahtna balamasna karar verildi. Bertrand o hal seferine hi kmad, ya da henz .-kmad; papa
da tek bir florinin yzn bile grmedi..."

"yleyse pek de kurnaz saylmaz," dedi Michele.

"Para ilerinde ilk kez oyuna gelii bu onun," dedi Ubertino, "Ne tr bir tccarla i yaptn iyi
bilmelisin. Btn teki ilerde, para toplamakta eytanca bir yetenek gstermitir. O, bir kral Mi-das'tr,
neye dokunsa altn olup Avignon hazinesine akar. Ne zaman dairesine girdimse, bankaclar, tefeciler,
st altn dolu masa- lar, florinleri sayp dzgnce stste dizen papazlar grdm... Kendine yaptrd
saray greceksin, bir zamanlar yalnzca Bizans mparatoru'nuri ya da Byk Tatar Han'nn sahip
olduu sylenen zenginlikte bir saray. Yoksulluk lksne kar onca bildiriyi niin kardn imdi
anlyorsun, deil mi? Tarikatmzdan nefret eden Dominikenleri, banda krallk tac, srtnda altn
yaldzl mor binii, ayaklarnda grkemli sandaletler olan sa heykelleri
yapmaya zorladn biliyor musun? Avignon'da, sa'y tek

1- Dante. (ev.) Gln Ad

337/22

elinden ivilenmi, teki eliyle kemerinden sarkan para kesesine dokunurken gsteren halar
sergiliyorlar; sa'nn dinsel amalarla para harcanmasna izin verdiini gstermek iin..."

"Vay utanmaz!" diye bard Michele. "Ama dpedz kfr bu!"

"Papalk tacna nc bir ta daha ekledi!" diye srdrd William. "Deil mi, Ubertino?"

"Doru. Bininci yln banda Papa Hildebrand, stnde Corona regni de mam Dei1 yazl bir ta
edinmiti. Bonifacio rezili, son zamanlarda, stnde Diadema imper de mam Petri2 yazl bir ta daha
eklemiti ona; Ioannes de simgeyi tamamlamaktan baka bir ey yapmad: ta, tinsel erk, dnyasal
erk ve kilise erki. Pers krallarna yarar bir simge, bir putatapan simgesi..."

' lerinde o an'a dek susmu olan bir rahip vard; Barahip'in sofraya gnderdii gzel yemekleri
tella ve dindarca bir tutkuyla attryordu. Arasra yle bir kulak kabartarak konumalar izliyor, sk
sk Papa'ya kar alayc bir gl, ya da sofradakilerin kmseyici nlemlerini onaylayan bir homurtu
kyordu azndan. Onun dnda, disiz ama doymak bilmez azndan enesine akan salalarla den
et krntlarn temizlemekle urayordu; yannda-kilerden birine bir sz syleyecek olsa, yemeklerden
birinin lezzetini vmek iin yapyordu bunu yalnzca. Sonradan rendiime gre, Monsenyr Jerome'du
bu, Ubertino'nun birka gn nce ldn sandn syledii Kaffa Piskoposu. (Onun iki yl nce
lm olduu haberinin tm Hristiyanlk leminde uzun sre gerekmi gibi yayldn da
sylemeliyim; nk bunu daha sonra da iittim. Oysa toplantmzdan birka ay sonra ld; onun ertesi
gnk toplantda kapld byk fkeden tr ldn dnrm hl; neredeyse birden
patladna inanacam geliyor; bedence ylesine narin, mizac ylesine hrnd.)

O noktada, tartmaya kart; az dolu konuuyordu: "Sonra, biliyorsunuz, bu rezil, dindar insanlarn
gnahlarn smrerek onlardan daha ok para szdrmak iin, taxae sacrae poenitentia-ae'ye3 ilikin
bir yasa kard. Bir din adam, bir rahibeyle, bir ya-

1. (Lat.) Tann'nn eliyle hkmdarlk tac. (ev.) 2. Petros'un eliyle imparatorluk tac. (ev.) 3. (Lat.)
Tvbekrlkla ilgili kutsal vergiler. (ev.)

338

knyla ya da hatta sradan bir kadnla (bu da oluyor nk!) tensel bir gnah ilerse, ancak altm yedi
ltm lira, on iki para deyerek gnahn balatabilecekti. Hayvanlarla cinsel ilikide bulunursa
deyecei para iki yz liray ayordu; ama bu suu kadnlarla deil, yalnzca olan ocuklar ya da
hayvanlarla ilemise para cezasnn yz liras indirilecekti. te yandan, bir rahibe de, ister ayn
zamanda, ister baka baka zamanlarda, manastrn dnda ya da iinde kendini birden ok erkee
vermise ve suundan arnmak istiyorsa, yz otuz bir altn lira, on be para deyecekti..."

"Hadi, hadi, Monsenyr Jerome," diye kar kt Ubertino, "Papa'y hi sevmediimi bilirsiniz, ama bu
konuda onu savunmak k zorundaym! Avignon'da dolaan bir iftira bu; yle bir yasa grmedim ben!"

"Var," diye pekitirdi, gl bir sesle Jerome, "ben de grmedim, ama var."

Ubertino ban sallad, tekiler sustular. nceki gn Willi-am'n budalann biri diye niteledii
Monsenyr Jerome'u ciddiye almamaya alk olduklarn farkettim. William, ne olursa olsun, syleiyi
kald yerden srdrmeye alt: "ster doru ister yanl, ne olursa olsun, bu ses bize, Avignon'da
havann nasl olduunu gsteriyor; orada herkes, smrlenler de, smrenler de, sa'nn temsilcisinin
sarayndan ok, bir pazarda yaadklarn biliyorlar. Ioannes tahta kt zaman yetmi bin altn florinik
bir hazineden sz ediliyordu; oysa imdi on milyondan fazla biriktirdiini syleyenler var."

"Doru," dedi Ubertino. "Michele, Michele, Avignon'da ne utan verici eyler grdm bilmiyorsun
sen!"

. "Drst olmaya alalm," dedi Michele. "Bizimkilerin de a-rklklara katklarn biliyoruz.
Fransiskenlerin Dominiken manastrlarna silahl saldrya giritiklerine ve yoksullua zorlamak iin
dman rahipleri soyduklarna ilikin haberler aldm. Provence olaylar srasnda Ioannes'e kar kma
yrekliliini bulamaymn nedeni bu... Onunla bir uzlamaya varmak istiyorum; onurunu
krmayacam, ondan yalnzca bizim alakgnlllmz aalamamasn isteyeceim. Paradan sz
etmeyeceim, yalnz Kutsal Kitap'in salkl bir yorumu konusunda anlamaya varmamza isteyeceim
ondan. Yarn elileriyle yapmamz gereken ey

339

bu. nnde sonunda bunlar tanrbilimciler; hepsi de Ioannes gibi agzl deil ya bunlarn. Bilge kiiler
Kutsal Kitap'in yorumu stnde anlamaya varnca, o da..."

"O mu?" diye onun szn kesti Ubertino. "Sen onun tanrbi-lim konusundaki lgnlklarn bilmiyorsun
daha. Her eyi kendisi karara balamak istiyor o! ster gkyznde, ister yeryznde olsun.
Yeryznde neler yaptn grdk. Gkyzne gelince... Geri sana sylediim dnceleri henz dile
getirmedi; hi deilse kamuoyu karsnda; ama bunlar gvendii adamlarnn kulana fsldadn
biliyorum. retinin zn ve bizim vaazlarmzn tm etkisini ortadan kaldracak baz, sapkn deilse
bile, lgnca nermeler stnde alyor imdi!"

"Ne gibi?" diye sordu biroklar.

"Berengario'ya sorun; o biliyor, bana o sz etmiti bunlardan." Ubertino, Berengario Talloni'ye dnd;
birka yl nce, Papa'nn sarayndaki en kuku gtrmez dmanlarndan biriydi Berengario. ki gn
nce Avignon'dan gelip teki Fransiskenlerin grubuna katlm, manastra onlarla birlikte gelmiti.

"Karanlk, neredeyse inanlmaz bir yk bu," dedi Berengario. "yle grnyor ki, Ioannes, dorularn,
Yarg gnnde kutsal grnm gremeyeceklerini ne srmeyi tasarlyor. Uzun sredir ncil'in altmc
bab, dokuzuncu ayeti stnda dnyor; beinci mhrn alndan sz eden yer: Tanr szne
tanklk ettikleri iin ldrlm olanlarn sunan nnde belirip adalet istedikleri blm. Her birine bir
ak libas verilir ve biraz daha sabrl olmalar sylenir onlara... Ioannes buna dayanarak, bunun, bu
insanlarn son yarg gerekletirilinceye dein Tanr'y gremeyeceklerinin belirtisi olduu savn ne
sryor."

"Peki, bunlar kime sylemi?" diye sordu Michele, ylgnlk iinde.

"Henz birka yaknma, ama sylenti yaylyor; bir duyuru hazrlyor diyorlar, hemen deil, belki birka
yla kadar; tanrbilimci-lerine danyormu..."

"Hah ha!" diye dudak bkt Jerome, bir yandan lokmasn inerken.

"Yalnz bu deil, daha da ileri gidip cehennemin de o gnder nce almayacam ne srecekmi...
iblisler iin bile."

340

"sa yardmcmz olsun!" diye bard Jerome. "Peki ama, gnahkrlar lr lmez hemen hazr olan bir
cehennemle korkuta-mazsak onlara ne diyeceiz?"

"Bir delinin elinde kaldk," dedi Ubertino. "Ama bunlar ne srmeyi niin istediini anlayamyorum..."

"Gnah balama retisi tmyle havaya uuyor," diye hayfland Jerome, "bundan sonra o da
kimseyi kazklayamayacak. ylesine uzak bir ceza iin hayvanlarla ilikide bulunma gnahm ileyen bir
papaz onca altn ne diye desin?"

"O kadar da uzak deil," dedi Ubertino kesin bir biimde. "Vakit yakndr!"

i*. "Bunu sen biliyorsun, sevgili kardeim, ama basit insanlar bil-* miyorlar. te durum byle!"
diye bard, artk yemek yemekten bile tat almaz grnen Jerome. "Ne kt bir dnce; bunu onun
aklna o vaiz papazlar sokmulardr... ah!" Ban sallad.

"Peki ama niin?" diye yineledi Cesena'l Michele.

"Bir nedeni olduunu sanmyorum," dedi William. "Kendi kendine balad bir snama, kendini
beenmilikten ileri gelen bir davran. Gkyz iin de yeryz iin de karar veren kimsenin gerekten
kendisi olmasn istiyor. Bu sylentileri duymutum; Ockham'l William yazmt bana. Bakalm sonunda
kimin dedii olacak, Papa'nn m, tanrbilimcilerin mi, tm kilisenin sesi, Tan-r'nn kullarnn istekleri,
piskoposlar..."

"retileri ilikin konularda tanrbilimcilere bile istemine boyun edirebilir o," dedi Michele zntyle.

"Hi belli olmaz," diye yantlad William, "yle gnler yayoruz ki, kutsal eyleri bilenler Papa'nn
sapkn olduunu aklamaktan korkmuyorlar. Kutsal eyleri bilenler, bir bakma Hristiyan halkn
sesidirler. Papa bile onlara kar kamaz artk."

"Daha kt, bu daha da kt," diye mrldand Michele, korkuyla. "Bir yanda lgn Papa, te yanda,
ok gemeden O'nun tanrbilimcilerinin azyla da olsa, Kutsal Kitap' serbeste yorumlamaya
kalkacak olan Tanr'nm kullan..."

"Niin, siz Perugia'da daha baka bir ey mi yaptnz?" diye sordu William.

Michele can damarna baslm gibi irkildi: "Papayla bunun iin bulumak istiyorum. O raz olmazsa
hibir ey yapamayz."

341

"Greceiz, greceiz," dedi William, bilmece syler gibi.

stadm gerekten de ok zekiydi. Michele'nin daha sonra imparatorluk tanrbilimcilerini ve halk
destekleyerek Papa'y sulayacan nasl kestirebilmiti? Drt yl sonra, Ioannes inanlmaz retisini ilk
kez aklaynca, tm Hristiyanln ayaa kalkacan nasl kestirebildi? Eer kutsal grnt bylesine
ertelenmise, te dnyaya gmler, yaayanlar iin nasl araclk edeceklerdi? Ya ermilere tapnma
ne olacakt? Papa'y sulamak iin bayrak aacak olanlar Minoritlerin kendileri olacaklard; Ockham'l
William da, grlerinde dn vermez, balamaz tutumuyla n srada yer alacakt. Sava yl
srecekti; sonunda lmn eiine gelmi olan Ioannes bir lde dn verecekti. Yllar sonra onun,
1334 ylnn Aralk aynda yaplan kardinaller toplantsnda, o gne dek hi grnmedii lde
klm, doksanlarnda yallktan kurumu, lmcl, soluk yzl olarak nitelendirildii ve (yalnzca
yeminlerini bozmakta deil, kendi inatln yadsmakta da ylesine usta olan o tilkinin) yle dedii
kulama geldi: "Bedenden ayrlan ruhlarn tam anlamyla arndklarn ve gkyzne ap cennette
melekler ve sa'yla birlikte olduklarn ve Tanr'y kutsal varl iinde ayan beyan ve yz be yz
grdklerini doruluyor, buna inanyoruz..." Sonra biraz duraklayarak -bunun, soluk alma glnden
mi yoksa son szcklerin kart anlaml szckler olarak altn izme isteinden mi ileri geldiini hi
kimse renemedi- "Bedenden ayrlm olan ruhun durumunun ve koullarnn izin verdii lde."
Ertesi sabah, gnlerden pazard, kendisini arkas kaldrlabilen bir uzun sandalyeye yatrmalarn istedi;
kardinallerine elini ptrd; sonra da ld.

Ama gene konudan ayrlp anlatmam gerekenden baka eyler anlatyorum. stelik, o sofra ba
syleisinin geri kalan, anlatmakta olduum olaylarn kavranmasna fazla bir ey eklemiyor. Minoritler
ertesi gn nasl bir tavr taknacaklar konusunda gr birliine vardlar. Kartlarn birer birer ele alp
deerlendirdiler, William'in, Bernardo Gui'nin geliine ilikin olarak verdii haberi ilgiyle yorumladlar.
Avignon heyetine kardinal Poggetto'lu Ber-trando'nun bakanlk edecei konusu stnde daha da ok
durdular. ki sorgucu fazlayd: Bu, Minoritlere kar sapknlk savnn kullanlmak istendiini
gsteriyordu.

342

"Daha kts," dedi William, "biz onlara sapkn gibi davranacaz."

"Hayr, hayr," dedi Michele, "saknml davranalm; herhangi bir uzlama olasln tehlikeye
atmamalyz."

"Aklmn erdii kadar," dedi William, "bu toplantnn gereklemesi iin alm olmama karn, bunu
sen de biliyorsun Michele, Avignonularn buraya olumlu bir sonu almak iin geldiklerine inanmyorum
ben. Ioannes senin Avignon'a yalnz bana gitmeni istiyor, hem de hibir gvencesiz. Ama toplantnn
hi olmazsa bir ilevi olacak; senin bu gerei anlaman salayacak. Oraya bu deneyden gemeden
gitseydin daha kt olurdu."

"Demek yararsz olduuna inandn bir ey iin aylarca aba harcadn," dedi Michele ac ac.

"Bunu hem sen, hem de mparator istedi benden," dedi William. "Hem eninde sonunda, insann
dmanlarn daha iyi tanmas hi-de yararsz deildir."

Tam o srada adamlar gelip ikinci heyetin manastr duvarlarndan ieri girmekte olduunu bildirdiler.
Minoritler ayaa kalkarak Papa'nn adamlarn karlamaya gittiler.

343

Drdnc Gn KND

Poggetto Kardinali, Bernardo Gui ve Avignon'lu teki adamlar geliyorlar; sonra her biri baka baka
eyler yapyorlar.

Uzun zamandan beri birbirlerini tanyanlar, birbirlerini tanmakszn birbirlerinden sz edildiini duymu
olanlar, grnrde alakgnlllkle avluda selamlatlar. Barahip'in yannda duran Poggetto Kardinali
Bertrando, erkle ili dl olan biri gibi davranyordu; sanki kendisi ikinci bir papaym gibi; herkese,
zellikle Mi-noritlere yrekten glckler datyor, ertesi gnk toplantnn olaanst bir uyum iinde
geecei konusunda kehanette bulunuyordu. XXII. Ioannes'in bar ve iyilik dileklerini (Fransiskenlerin
sevdikleri bu deyimi bile bile kulland) aka dile getiriyordu.

"Gzel, gzel," dedi Bertrando bana, William beni yazman ve mezi olarak tantma iyiliini
gsterince. Sonra bana hi Bo-logna'ya gidip gitmediimi sordu; gzelliini, yemeklerini ve olaanst
niversitesini verek, bir gn, efendimiz Papa'ya ylesine znt veren Alman yurttalarmn yanma
dnecek yerde, bu kenti ziyaret etmeye ard beni. Sonra, gln bir bakasna yneltirken,
pmem iin yzn uzatt bana.

O srada dikkatimi o gnlerde adndan sz edildiini ok iittiim kiiye ynelttim hemen: Franszlar'in
dedikleri gibi Bernardo Gui, ya da baka yerlerde dedikleri gibi Bernardo Guidoni yahut Bernardo
Guido'ya.

Yetmi yalarnda, ince yapl ama dik gvdeli bir Domini-ken'di bu. Kurun rengi, souk, hibir
anlatm olmakszn dik dik bakabilen gzleri hemen dikkatimi ekti; dnce ve tutkular gizlemekte
olduu kadar, yeri gelince onlar iletmekte de becerikli olan bu gzlerin iki anlama gelebilen klarla
parladn grecek-

tim birok kez.

Herkesin birbirini selamlad srada, o tekiler gibi sevecen ve iten deildi; ancak nazik denebilecek
bir biimde davranyordu hep. Daha nce tand Ubertino'yu grnce ona ok daha saygl davrand;
ama yle bir bakla bakt ki, iim tedirginlikle r-perdi. Cesena'l Michele'yi selamlarken yznde
anlalmas g bir glmseme vard; scaklktan yoksun bir sesle, "Uzun zamandan beri sizi bekliyorlar
orada," diye mrldand; bu tmcede ne bir kayg belirtisi, ne bir alay glgesi, ne bir uyar, ne de hatta
bir ilgi krnts yakalayabildim. William'la tant ve onun kim olduunu renince nazik bir dmanlkla
bakt ona; ama yznn gizli .duygularn ele vermesini istemediinden deil, kesinlikle Willi-'"" am'n,
onun kendisine dman olduunu sezinlemesini istediinden (onun birisine herhangi bir duygu
besleyebileceinden emin olmasam da); bundan kuku duymuyordum. William onun dmanlna
abartmal bir itenlikle glmseyerek karlk verdi ve "n benim iin bir ders olan ve yaamm
esinleyen birok nemli karar almamda uyarc olan bir adam uzun zamandr tanmak istiyordum,"
dedi. William'in yaamnn en nemli kararlarndan birinin sorguculuk mesleini brakmak olduunu
bilmeyen birisi iin - oysa Bernardo iyi biliyordu bunu - vc, neredeyse dalka- vuka bir tmceydi
bu. Bana yle geldi ki, William Bernardo'yu imparatorluk zindanlarndan birinde grmeyi ne denli
istiyorsa, Bernardo da, onun bir kaza sonucu anszn dp ldn grmekten o denli honut olurdu
kukusuz; o gnlerde Bernardo'nun buyruunda silahl adamlar olduundan, benim iyi stadmn
yaamndan korku duydum.

Bernardo'ya manastrda ilenen cinayetler konusunda Bara-hip tarafndan daha imdiden bilgi verilmi
olmalyd. Gerekten, William'in tmcesindeki inelemeyi anlamazlktan gelerek ona dedi ki: "yle
grnyor ki, u gnlerde Barahip'in istei zerine ve bizleri burada bir araya getiren anlamann
koullar uyarnca, bana tevdi edilen grevi yerine getirmek iin, eytan'in iren kokusunun sezildii
ok zc olaylarla uramak zorunda kalacam. Bundan size sz ediimin nedeni, bir zamanlar bana
daha yakn olduunuzu ve iyilik gleriyle ktlk glerinin kar karya geldikleri sava alannda,
sizin de benim -ve benim gibilerin- ya-

nnda savam olduunu bilmemdir."

"Doru," dedi dingin bir sesle William, "ama sonra teki tarafa getim."

Bernardo darbeyi ustaca gsledi: "Bana bu cinayetlerle ilgili olarak yararl bir ey syleyebilir
misiniz?"

"Ne yazk ki hayr,".diye yantlad William kibarca. "Sular konusunda sizin deneyiminize sahip deilim
ben."

O andan balayarak herkesin izini yitirdim. William, Michele ve Ubertino'yla bir kez daha konutuktan
sonra yaz salonuna ekildi. Baz kitaplar incelemek iin Malachi'den izin istedi, ama adlarn
iitemedim. Malachi tuhaf tuhaf onun yzne bakt, ama izin vermemezlik edemedi. Tuhaf ey, kitaplar
kitaplkta aramak zorunda kalmad. nk hepsi de Venantius'un masasnn stndeydi. stadm
okumaya dald; ben de onu rahatsz etmemeye karar verdim.

Mutfaa indim. Orada Bernardo Gui'yi grdm. Belki manastrn plann anlamak iin, her yerde
dolayordu. Yrenin dilini iyi kt konuarak, alar ve teki hizmetileri sorguya ektiini iittim
(onun Kuzey talya'da sorgucu olarak bulunduunu anmsadm). rne, manastrda ilerin
dzenleniine ilikin sorular soruyor gibi geldi bana. Ama en masum sorular sorarken bile
karsndakine delici gzlerle bakyor, sonra birden yeni bir soru soruyor, o zaman kurban sararp
kekelemeye balyordu. Kendine zg bir biimde onlar sorguya ektii ve her sorgucunun ilevini
yerine getirirken kulland ok nemli bir silahtan yararland sonucuna vardm: bakalarndan
korkmak. nk sorguya ekilen her insan, bir eyden tr kendisinden kukulanld korkusuna
kaplarak, sorgucuya, baka birisinden kukulanlmasna yarayabilecek eyi syler.

leden sonrann geri kalan ksmnda yava yava evrede dolarken, Bernardo'nun, deirmenlerde
olsun, avluda olsun, sorguyu srdrdn grdm. Ama rahiplerle hemen hemen hi yzyze
gelmedi; hep laik papazlar ya da kyllerle konutu. O zamana dein William'in yapm olduunun tam
tersine.

346

Drdnc Gn GNBATIMI

Alinardo deerli bilgiler veriyormu gibi grnyor, William ise bir dizi tartlmaz yanl araclyla
olas bir geree ulamak iin kulland yntemi aklyor.

Daha sonra William yaz salonundan keyifli indi. Akam yemei saatinin gelmesini beklerken avluda
Alinardo'ya rastladk. Dileini anmsayarak nceki gn mutfaktan biraz nohut almtm, bunlar ona
sundum. Teekkr ederek nohutlar disiz, salyal azna tkt. "Grdn m evlat," dedi bana, "bu ceset
de, kitabn aklad yerde yatyordu... imdi drdnc borazan bekle!"

Cinayetler dizisinin anahtarnn Kutsal Kitap'ta olduunu niin dndn sordum ona. akn akn
yzme bakt: "Yu-hanna'nn kitab her eyin anahtarn verir." Sonra, ac ac yzn buruturarak
ekledi: "Ben biliyordum, ne zamandr sylyordum... Barahip'e neren bendim, biliyor musun... o
zamanki Ba-rahip'e, Kutsal Kitap'la ilgili ne kadar yorum varsa toplamasn. Ktphaneci ben
olacaktm... Ama sonra bir bakas kendisini Si-los'a gndertmeyi baard; orada ok gzel elyazmalar
buldu ve olaanst bir ganimetle dnd.... Ah, arayaca yeri bilirdi o, kfirlerin dilini de konuurdu...
Bylece kitaplk benim deil, onun gzetimine brakld. Ama Tanr onu cezalandrd ve gn dolmadan
karanlklar lkesine gnderdi. Hah hah..." diye gld kt kt, o zamana dein bana yalln
arball iinde yitmi gibi grnen ihtiyar.

"Szn ettiin rahip kimdi?" diye sordu William.

akn akn bize bakt. "Kimden sz ediyordum? Anmsamyorum... yle ok zaman geti ki. Ama
Tanr cezalandrr, Tanr yok eder, Tanr anlar bile karartr. Kitaplkta, kendini beenmilikten ileri
gelen birok davran oldu. Hele yabanclarn eline ge-

347

celi beri. Tanr hl cezalandryor...

Azndan baka sz alamadk ve onu dingin, ac sayklamasy-la babaa braktk. William bu
konumay ok ilgin bulduunu syledi: "Alinardo dinlenecek bir adam, ne zaman konusa ilgin bir
ey sylyor."

"Bu kez ne syledi?"

"Adso," dedi William, "bir gizemi zmek, ilk nermelerden karsama yapmaya benzemez. Sonradan
genel bir yasa karmak iin birok zel veri toplamakla da ayn ey deildir. Daha ok, kendini
grnrde ortak hibir yanlar olmayan bir ya da iki ya da zel veri karsnda bulmak ve bunlarn
henz bilmediin, belki de hibir zaman ortaya atlmam genel bir yasann birok durumu olup
olmadklarm tasarlamaya almaktr. Kukusuz, filozofun dedii gibi, eer insann, atn ve katrn,
tmnn de safrasz hayvanlarn uzun yaadklar ilkesini ortaya atabilirsin. Ama boynuzlu hayvanlar
dn. Niin boynuzlar vardr? Birden, boynuzlar olan tm hayvanlarn st enelerinde di olmadnn
bilincine varrsn. Ne yazk ki st enelerinde dileri olmamasna karn, boynuzlar olmayan hayvanlarn
da varolduunun farkna varma-saydn, gzel bir bulu olurdu bu; rnein, deve. Sonunda, st
enelerinde dileri olmayan btn hayvanlarn iki mideleri olduunun bilincine varrsn. Gzel; yeterince
dileri olmayann iyi inemeyeceini, bu nedenle de besinleri daha iyi sindirmek iin iki mideye
gereksinimi olacan tasarlayabilirsin. Peki ama boynuzlar ne olacak? O zaman boynuzlar iin maddesel
bir neden tasarlamaya alrsn; diyelim ki, dilerin eksiklii; bu da hayvana bir yerden u vermesi
gereken art bir kemikli madde salar. Ama bu yeterli bir aklama mdr? Hayr, nk devenin st
dileri yoktur, iki midesi vardr, ama boynuzlan yoktur. O zaman, son bir neden daha tasarlamak
zorundasn. Kemik maddesi, yalnzca baka savunma aralar olmayan hayvanlarda boynuz biiminde
dar kar. Oysa devenin ok sert bir derisi vardr, boynuzlara da gereksinimi yoktur. O zaman yasa
yle olabilir..."

"Boynuzlarn bu ile ne ilgisi var?" diye sordum sabrszlkla. "Hem boynuzlu hayvanlarla niin
urayorsunuz?"

"Ben hi uramadm onlarla; ama Lincoln piskoposu, Aristo'nun bir fikrinden yola karak ok urat
boynuzlarla. Ak y-

348

reklilikle sylemek gerekirse, vard sonularn doru olup olmadklarn bilmiyorum, devenin dilerinin
nerede olduunu ve ka midesi olduunu da kontrol etmedim; bunlar sana, doal olgular aklayan
yasalarn aratrlmasnn etin yollardan getiini anlatmak iin syledim. Baz aklanamayan olaylar
karsnda, birok genel yasa tasarlamay denemek zorundasn, ama gene de uratn olgularla bu
yasalar arasndaki ba gremezsin hl; sonra birden, bir sonula, bir durumla bir yasa arasndaki
beklenmedik bir ba, tekilerden daha inandrc grnen bir yarg yrtmeye gtrr seni. Bunu btn
benzer durumlara uygulamay, kestirim-lerde bulunmak iin kullanmay denersin ve sezginin doru
oldu--i unu grrsn. Ama sonuca varncaya dek, yarg yrtmene hangi yklemleri katp, hangilerini
karacan hibir zaman bilemezsin. Benim imdi yaptm da bu. Birbirlerinden kopuk birok eleri
sralyor, sonra da varsaymlar kurmaya alyorum. Ama daha birok varsaym kurmalym; bunlarn
ou ylesine samadr ki, sana sylemekten utanrm. Bak, Brunellus adndaki u at konusunda, izleri
grnce birbirlerini tamamlayan ve birbirleriyle elien birok varsaym yaptm: Kaan bir at olabilirdi
bu at; Bara-hip bu gzel ata binip yamatan inmi olabilirdi; kardaki izleri Brunellus adnda bir at,
allktaki yelelerden kalma izleri de, bir gn nce Favellus adnda bir baka at brakm olabilirdi; dallar
da insanlar tarafndan krlm olabilirdi. Kilerciyle hizmetilerin tel iinde at aradklarn grnceye
dein hangi varsaymn doru olduunu bilmiyordum. Sonra Brunellus varsaymnn biricik doru
varsaym olduunu anladm ve rahiplere beklenmedik sorular ynelterek bunun doruluunu
kantlamaya altm. Hakl ktm; ama yanlm da olabilirdim; onlar benim akll olduuma inandlar,
nk kazanmtm; ama kaybettiim iin aptal olduum birok durumu bilmiyorlard; hakl kmamdan
birka saniye nce yanlmadmdan emin olmadm da bilmiyorlard. imdi manastrdaki olaylarla ilgili
birok gzel varsaymm var, ama bunlarn hangisinin en iyi olduunu syleyebilmemi salayacak ak
bir olgu yok elimde. Bu durumda, sonradan aptal durumuna d-rnektense, imdi zeki grnmekten
vazgeiyorum. imdi brak da biraz daha dneyim, hi olmazsa yarna kadar."

O anda stadmn nasl bir yarg yrttn anladm; bu ba-

349

na filozofunkinden farkl grnd; nk o, ilk nermelerden yola karak yarg yrtyordu; bylece
de zeks neredeyse tanrsal usun niteliklerine brnyordu. William'in bir yant alamaynca, kendisine
birbirinden ok deiik birok yant nerdiini anladm. ap kaldm.

"Ama yleyse," diye fikir yrtme yrekliliini gsterdim, "henz zmden uzaksnz..."

"ok yaknm," dedi William, "ama hangisine yakn olduumu bilmiyorum."

"yleyse sorularnzn tek bir yant yok." "Olsayd, Paris'te tanrbilim okuturdum, Adso." "Paris'te her
zaman doru yant buluyorlar m?" "Hibir zaman," dedi William, "ama yanllarndan ok eminler."

"Ya siz?" dedim ocuka bir kstahlkla. "Hi yanl yapmaz

msnz?"

"Sk sk," diye yantlad. "Ama yalnzca bir yanhtansa, birok yanl tasarlyorum, bylece de hibir
yanln tutsa olmuyorum."

Bana yle geldi ki, William nesneyle us arasndaki bir uyumdan baka bir ey olmayan gerekle
ilgilenmiyordu. Tersine, ne kadar ok olasln olas olduunu tasarlayarak eleniyordu.

O anda, itiraf ederim, stadm d krklna uratt beni: "Sorgucunun geldii iyi oldu," diytf
dnmekten kendimi alamadm. Bernardo Gui'yi esinleyen gerek susuzluundan yanaydm ben.

Bu sulu ruh durumu iinde kutsal Perembe gecesi, Yahu-da'nn duyduundan daha byk bir
tedirginlikle, William'la akam yemei iin yemekhaneye gittim.

350

Drdnc Gn AKAM

Salvatore ok gl bir byden sz ediyor.

Heyet iin hazrlanan akam yemei olaanstyd. Barahip hem insanlarn gsz yanlarn, hem de
papalk sarayndaki alkanlklar ok iyi biliyor olsa gerekti (Michele'nin Minoritler'inin bile holanmazlk
etmediklerini sylemeliyim). Yeni kesilmi domuzlarn kanndan, Montecassino usul kan pudingi
yaplacakt, ann bize sylediine gre. Ama Venantius'un ackl sonu btn domuz kanlarnn
dklmesini gerektirmiti; ola ki baka domuzlar kesilecekti. te yandan, o gnlerde Rabbin
yaratklarn ldrmekten herkesin nefret ettiini sanyorum. Yemekte o yrenin arabyla piirilmi
sebzeli gvercin, tavanl domuz yavrusu, - Ermi Chiara poaas, o yrenin tepelerinde yetien
bademlerle yaplm bademli pilav -yani oru tutulan gnlerde yenen stl pelte - hodanl turta, dolgu
zeytin, kzarm peynir, taze biber sal-al koyun eti, beyaz fasulye ye nefis tatllar, Ermi Bernardo
tatls, Ermi Nicola pastas, Ermi Lucia gzlemeleri vard; sonra araplar ve her zaman ylesine ask
suratl olan Bernardo Gui'yi bile neelendiren, bitkilerden yaplma likrler: limon iei likr, ceviz
likr, damla hastalna iyi gelen arap ve ylanotu arab. Her yuduma ve her lokmaya dindarca
dualar elik etmese, tpk bir oburlar toplantsna benziyordu.

Sonunda herkes byk bir neeyle ayaa kalkt, kimileri akam duasna inmemek iin, bahane olarak
ne olduu belirsiz rahatszlklar ne srdler. Ama Barahip alnmad. Tarikatmza bal olanlarn
stlendikleri ayrcalklar ve ykmllkler herkes iin sz konusu deildir.

Rahipler uzaklarken, merakmdan, gece iin kaplar kilitlemeye hazrlanlan mutfakta oyalandm.
Salvatore'nin, koltuunun

351

altnda bir kn, baheye doru szldn grdm. Merakla arkasndan gidip seslendim.
Duymazlktan gelmek istedi; sonra sorularm (iinde canl bir ey varm gibi kprdanan) knda bir
ah-maran olduunu syleyerek yantlad.

"Cave basilischium!1 Ylanlarn kraldr bu; ii ylesine zehirle doludur ki, d prl prldr. Che dicam2,
zehir, kokusu bile adam ldrr. Zehirler... srtnda kara lekeler vardr, et caput3 tpk horoz bana
benzer, yars havada, yars da teki ylanlar gibi yerde srnr. Bellula'lar ldrr..."

"Bellula m?"

"Hmm! ok kk bir hayvandr, fareden birazck daha uzun; misk san da denir. Ylan ve kara
kurbaalar da onu yerler. Bunlar onu srnca, o da koup eekmarulu ya da fenicula iner et redet ad
bellum. Et dicunt che ingenera per li oculi4; ama biroklar da bunun doru olmadn sylyorlar."

ahmaran ne yapacan sordum; bunun kendisini ilgilendirdiini syledi. Meraktan lyordum; ortada
bunca l varken hibir eyin gizli kalmayacan, bunu William'a anlatacam syledim ona. O zaman
Salvatore susmam iin yalvarp yakard; kn ap bana siyah tyl bir kedi gsterdi. Beni yanna ekip
ak sa-klk artran bir glmseyile, bundan byle kilercinin ya da benim, birimiz gl, tekimiz
gen ve gzel olduu iin, kyl kzla sevimemizi istemediini syledi; oysa kendisi irkin ve zavall
olduu iin yapamyordu bunu. Tm kadnlar sevdaya dren ok gl bir by biliyordu. Bir kara
kediyi ldrp gzlerini oya-caktn, sonra onlar bir karatavuun iki yumurtasnn iine koyacaktn;
birini bir yumurtaya, tekini teki yumurtaya (bana iki yumurta gstererek bunlar karatavuklardan
aldna yemin etti). Sonra da yumurtalar fk ynnn iinde rmeye braklacakt (meyve
bahesinin kimsenin gemedii bir kesinde bir fk yn hazrlamt); yumurtalarn her birinden bir
kk eytan kacak, bu dnyann btn nimetlerim ayana getirmek iin onun

1. (Lat.) ahmarandan sakn. (ev.)

2. (Lat.) Ne sylesem. (ev.)

3. (Lat.) ve ba. (ev.)

4. Salvatore'nin Latince'yle kark dilinde: "Ve sava; alanna geri dner. Sylediklerine gre
gzlerinden palmu." (ev.)

352

buyruuna gireceklerdi. "Ama ne yazk ki," dedi bana, "bynn etkili olmas iin" kendisini sevmesini
istedii kadnn, gbrenin iine gmlmeden nce yumurtalara tkrmesi gerekiyordu; bu sorun onu
tasalandryordu; nk sz konusu kadnn o gece yannda olmas, neye yaradn bilmeden ona bu ii
yaptrmas gerekiyordu.

Yzme, karnma, btn bedenime bir ate bast anszn; gsz bir sesle ona kz o gece manastra
getirip getirmeyeceini sordum. Alayc alayc gld, benliimi ksnln sardn syledi (hayr,
dedim, srf meraktan sorduumu syledim); kyde ok kadn olduunu, bir bakasn getireceini
syledi; benim beendii imden ok daha gzelini. Beni oradan uzaklatrmak iin yalan sylyordu
sanrm. Hem zaten ne yapabilirdim ki? William baka iler iin beni beklerken peine taklp btn gece
onu izlemek mi? steimin beni ona doru ittii, ama usumun beni ondan uzaklatrd -grmeyi ok
istememe karn bir daha hi grmemem gereken- kz (eer oysa) bir kez daha grmek mi? Kukusuz
hayr. Bunun iin Salvatore'nin kadn konusunda doru sylediine inandrdm kendimi. Ama belki de
sylediklerinin hepsi yaland; szn ettii by bn, bo inanlarla dolu kafasnn bir kuruntu-suydu;
gerekte hibir ey yapmayacakt.

Sinirime dokundu; kaba davrandm ona; o gece gidip yatsa daha iyi olacan, nk okularn evrede
dolatklarn syledim. Manastr okulardan daha iyi bildiini, o siste kimsenin kimseyi gremeyecei
yantn verdi. "imdi ben gidiyorum," dedi, "sen bile beni grmeyeceksin artk; iki adm tede
arzuladm kzla keyfime baksam bile." Bunu baka, olduka baya szcklerle syledi; ama
sylediklerinin anlam buydu. fke iinde oradan uzaklatm; nk ayaktakmndan biriyle tartmaya
girmek benim gibi soylu bir meze yakmazd.

William'in yanna gittim; gerekenleri yaptk. Yani akam duasn nefin arka ksmndan izledik; yle ki,
dua biter bitmez labirentin dolak yollarnda ikinci (benim iin nc) yolculuumuza kmaya
hazrdk.

Gln Ad

353/23

Drdnc Gn AKAM DUASINDAN SONRA

WilUam'la Adso bir kez daha labirente giriyorlar; finis Africae'nin eiine varyorlar, ama ieri
giremiyorlar, nk drdn birincisinin ve drdn yedincisinin ne olduunu bilmemektediier; sonunda
Adso'nun sevda hastal depreiyor, ama bu kez olduka bilgince.

Kitapla yaptmz ziyaret, saatler sren abaya maloldu. Szcklerle dile getirmek gerekirse,
yapmamz gereken denetim basitti; ama yazlar okuyup geitleri ve kr duvarlar haritada iaretlemek,
ba harfleri not etmek, labirentin aklk ve kmazlarnn elverdiince eitli yollar izlemek ok uzun
srd. stelik can skcyd.

Ac bir souk vard. Gece rzgrszd ve ilk akam bizi tedirgin eden o ince slklar iitilmiyordu, ama
duvarlardaki yarklardan nemli, buz gibi bir hava szyordu. Ellerimiz uyumadan ciltlere dokunabilmek
iin yn eldivenler giymitik. Ama bunlar, kn yaz yazmak iin kullanlan parmak ular ak
eldivenlerdi; ara ara, souktan zplayarak yar donmu ellerimizi lambann alevine tutuyor, koynumuza
sokuyor, ya da birbirine srtyorduk.

Bu yzden iimizi srasyla tamamlayamadk. Durup dolaplar kartryorduk. William burnunun
stndeki yeni camlarla - kitaplar okumak iin oyalanabiliyor, her bal okuyuunda yapt bildii ya
da uzun zamandr aramakta olduu ya da adn hi duymad iin byk bir heyecan ve merakla sevin
lklar atyordu.

Ksaca, her kitap onun iin bilinmeyen bir lkede rastlad bir masal hayvan gibiydi. Bir elyazmasnn
sayfalarn evirirken, bakalarn aramam buyuruyordu.

"Bak bakalm, u dolapta ne var!"

Ben heceleyerek, ciltleri kaldrarak okuyordum: "Beda'nn

354

Historia anglonm\.J Gene Beda'nn, De aedificatione templi,2 De tabernaculo,3 De temporibus et
compute et chromca et circuit 1 Dionysi,4 Ortographia,5 De ratione metronun,6 Vta Sancti Cuthber-
ti,"'' Ars Metrica.J"

"Doal bu, tm de Saygdeer'in yaptlar... Bak bak, unlara bak! Derhetorica cognatione,9 loconm
rhetoricorum distinctio,10 burada da birok dilbilimci var; Prician, Honoratus, Donatus, Victori-nus,
Metrorius, Eutiches, Phocas, Asper.. Tuhaf ey, Anglia'h yazarlarn burada olduunu sanmyordum...
Bakalm altta ne var..."

"Hisperica... famina. Nedir bu?"

"Bir rlanda iiri. Dinle:

Hoc spumans mundanas obvallat Pelagus oras terrestres anniosis fluctibus cudit margines. Saxeas
ndosis molibus irnit avionias. lafma bomboso vertice miscet glareas asprifero spergil spmas sulco,
senoreis frequenter quatitur flabris...n

Anlamn kavramyordum; ama William okurken szckleri aznda yle yuvarlyordu ki, kpkl
dalgalarn sesini duyar gibi oluyordu insan.

"Ya bu? Malmesburyi Aldhelm. u sayfay dinle: 'Primits pontonun procemm poemalomm pio
potissimm paternoque pre-serm privilegio panegiricum poemalaque passim prosatori sub polo
promulgatas... Btn szckler ayn harfle balyor!"

"Benim adalarmda yaayan insanlarn hepsi de biraz kaktr," dedi William vnle. "imdi de teki
dolaba bakalm."

" Vergil ius."

"Burada ne aryor? Vergilius'n nesi? Georgic'ler mi?"

"Hayr. Epitomae. Hi duymamtm."

"Bu Marone deil, Tolouse'lu Vergilius, retoriki; Efendi-

/. Anglolar'n Tarihi. 2. Tapnak Mimarisi hakknda. S. Tavernaya dair. 4. Diyonhos enliklerinin
'Zaman ve Tarihi. 5. Ortografi. 6. l Hesaplan hakknda. 7. Ermi Cuthben'in Yaam. S. l Sanat.
9. Retorik Bilgisi hakknda. 10. Retorie ilikin yaptlarn yerlerinin belirlenmesi. 11. Ortaa'da
rlanda'n rahiplerin kullandktan kendine zg Latinceyle yazlmtr. (ev.)

''. 355

mizin douundan alt yzyl sonra yaam. Byk bir bilge olarak n yapm..."

"Burada diyor ki, sanatlar, iir, retorik, dilbilgisi, gzel konuma, mantk ve geometridir... Ama hangi
dilde yazyordu?"

"Latince. Ama kendi buluu olan, ok daha gzel bulduu bir Latince. uray oku: Diyor ki, gkbilim
burlar inceler; bu burlar unlardr; mon, man, tonte, piron, dameth, parfellea, belgalic, margaleth,
lutamiron, taminon e raphalut." "Deli miydi?"

"Bilmiyorum, benim adalarmdan deildi. Dinle, bak ne diyor: Atei tanmlamann on iki yolu vardr:
ignis, coquihabin (quia incocta coquendi habet dictionem), ardo, calax ex calore, fragon ex fragora
flammae, rusin de rubore, fumaton, ustrax de urendo, vitius quia pene mortua membra suo vivificat,
siluleus, quod de si-lice siliat, unde et silex non recte dicitur, nisi ex qua scintilla silit. E aeneon, de
Aenea deo, qui in eo habitat, sive a quo elementis flatus fertur."

"Ama hi kimse byle konumuyor ki!" "yi ki konumuyor. Ama yle zamanlar oldu ki, dilbilimciler,
dnyann ktln unutmak iin aprak sorunlarla uraarak oyalanrlard. ittiime gre, o
dnemde Gabundus ve Terentiu adl retorikiler tam on be gn on be gece ego szcnn hitap
biimi stne tartmlar, sonunda silaha sarlmlar."

"Bakn, bu da yle. Dinleyin..." Asmalar arasndan maymunlarla ylanlarn balarm uzattklar,
sebzelerden olumu olaanst gzellikte resimlerle sslenmi bir kitap yakalamtm. "u szcklere
bakn: cantamen, collamen, gongelamen, stemiamen, plas-mamen, sonerus, alboreus, gaudifluus,
glaucicomus..."

"Benim adalarm," dedi bir kez daha William yumuak bir sesle; "Bu uzak rlanda'nn rahiplerine sert
davranma; eer bu manastr varsa, eer hl kutsal Roma mparatorluu'ndan sz ediyorsak, bunu
onlara borluyuz. O sralarda Avrupa'nn geri kalan blm bir yknt ynna indirgenmiti; gnn
birinde Galya'da baz papazlarn yaptklar vaftizlerin tmn de geersiz saydlar; nk bebekleri, in
nomine patris et filiae1 vaftiz ediyorlard; yeni

.in

1. (Lat.) Baba ve kz adna. Baba ve oul adna olmas gerekirdi Dorusu, in nomine patris J etfilii.
(ev.) >

356

bir sapknlk uyguladklar ve sa'y bir kadn olarak kabul ettikleri iin deil, artk Latince bilmedikleri
iin."

"Salvatore gibi mi?"

"Az ok. Kuzeyin en ucundan korsanlar, nehirler boyunca Roma'y yamalamaya geliyorlard.
Putatapanlarn tapmaklar yaklp yklyordu. Hristiyan tapmaklarysa daha ortada yoktu. Yalnz
rlanda'l rahipler manastrlarnda durmadan yazdlar okudular, okudular yazdlar, minyatrler yaptlar;
sonra da hayvan derisinden yaplm kk gemilere atlayp bu lkelere doru krek ektiler, ncil'i
rettiler; sanki sizler inanszmsnz gibi, anlyor musun? Sen Bobbio'ya gittin; rlanda'l rahiplerden
biri, Ermi Colombano tarafndan kuruldu bu kent. Brak, eskisini Avrupa'da artk hi kimsenin
bilmediini grnce yeni bir Latince icat etmi olsunlar. Onlar byk insanlard. Ermi Brendan, ta Blest
adalarna dek geldi; cehennemin kylarna yelken at; orada bir kayaya zincirlenmi olan Yahuda'y
grd; gnn birinde bir adaya yanat, karaya kt; orada bir deniz canavar vard. Kukusuz hepsi
deliydi," diye yineledi honutlukla.

"Bu resimler... gzlerime inanamyorum! Ne ok renk!" dedim honutlukla.

"ok renkli olmayan bir lkede, biraz mavi ve bol bol yeil. Ama burada durup rlanda'l rahipler
stne tartmann sras deil. Bilmek istediim burada Anglikanlarla baka lkenin dilbilimcileri
arasnda ne aradklar. Haritana baksana, neredeyiz imdi?"

"Bat kulesindeki odalarda. eritlerdeki yazlar da kopya ettim. Bylece kr odadan yedigen odaya
giriliyor, buradan kulenin tek bir odasna gei var sadece; krmzyla yazlm harf, H harfi. Sonra
odadan odaya geerek, kulenin iinde dolanp kr odaya geri dnyoruz. Harflerin sras... haklsnz:
HIBERNI!"

"Eer kr odadan yedigen odaya geri dnlrse, HIBER-NIA. nceki odann tmnde olduu gibi,
burada da, Apoka-lips'in ba harfi olan yi harfi var. Sonra Ultima Thule'nin yazarlarnn yaptlar geliyor;
sonra da dilbilimcilerle retorikiler; nk kitapl dzenleyen adamlar, Toulouse'lu bile olsa, bir
dilbilimcinin, rlanda'l dilbilimcilerle bir arada olmas gerektiini dnmler. Bu bir lt. Gryorsun
deil mi? Bireyler anlamaya balyoruz!"

357

"eri girdiimiz dou kulesindeki odalarda FONS diye okumutuk ama... Ne demek bu?"

"Haritan iyi oku; bundan sonra gelen odalardaki harfleri ieri giri srasna gre okumay srdr."

"FONS ADAEU..."

"Hayr, Fons Adae; U, doudaki ikinci penceresiz oda; bu oday anmsyorum; belki de baka bir sraya
uyuyordur. Fons Adae'de, yani yeryz cennetinde ne bulduk? (Bu odann sunakl ve gn dousuna
bakan oda olduunu anmsa.)"

"Birok ncil vard orada; bir de ncil'le ilgili yorumlar; yalnzca kutsal yazlar."

"Gryorsun, yeryz cennetine denk den Tanr sz; ki herkes onun uzakta, douda olduunu
sylyor. Burada, batda ise rlanda var."

"Yani kitapln plan dnya haritasn m gsteriyor?"

"Olabilir. Kitaplar da geldikleri lkelere ya da yazarlarnn doduklar ya da bu durumda olduu gibi,
domu olmalar gereken yere gre dzenlenmi. Ktphaneciler kendi kendilerine, dilbilimci
Vergilius'un yanllkla Toulouse'da doduunu, onun bat adalarnda domu olmas gerektiini
sylemiler. Doann yanln dzeltmiler."

Yrymz srdrdk. Grkemli ncil'lerle zenginlemi bir dizi odadan getik; bunlardan biri
benim hayal grdm odayd. Gerekten de, gene uzaktan grdk; William burnunu tutup
kllerin stne tkrerek onu sndrmeye kotu. Ne olur ne olmaz diye odadan abuk abuk getik,
ama mulier amic-ta sole1 ile rengrenk gzel ncil'i ve canavar orada grm olduumu
anmsyordum. En son girdiimiz odadan balayarak, odalarn srasn yeniden saptadk; bu odann
krmz renkli ba harfi Y idi. Geriye doru okuyunca YSPANIA szc kt; ama szcn sonundaki A
harfi, ayn zamanda, HIBERNIA szcnn son harfi oluyordu. William'in sylediine gre bu, iinde
eitli kitaplar kark olarak barndran baz odalarn da var olduklarnn belirtisiydi.

Ne olursa olsun, YSPANIA iaretini tayan alan, bize tm

1. (Lat.) Gnee (a) brnm kadn. (ev.) 358

de ok gzel yaplm, birok elyazmas ncil'le doluymu gibi grnd; William bunun spanyol sanat
olduunu anlad. Belki de tm Hristiyanlk dnyasnda, peygamberin kitabnn kopyalarnn ve onun
saysz yorumunun en byk derlemesinin bu kitaplkta olduunu anladk. Liebana'h Beatus'un ncil
yorumuna koca koca ciltler ayrlmt. Metin az ok hepsinde aynyd; ama resimler zengin, akl almaz
bir eitlilikteydi; William, Asturias blgesinin en byk minyatrcleri arasnda sayd baz
minyatrclerin adlarn tand: Magius, Facundus ve bakalar.

Buna benzer gzlemler yaparak, bir akam nce yannda getiimiz gney kulesine vardk.
YSPANIA'nn -penceresiz- S oda- s, bir E odasna alyordu; yava yava kulenin be odasnn iin- den
dolaarak, baka k olmayan krmz bir L harfinin bulunduu son odaya vardk. Tersinden okuduk;
LEONES kt.

"Leones: gney; bizim haritamza gre Afrika'dayz. Hic sunt leones.1 nansz yazarlarn bunca
metnini burada bulmamzn nedenini aklyor bu."

"Bakalar da var," dedim, dolaplar kartrarak. "bni Sina'nn Canone'si,2 sonra bilmediim ok gzel
bir yazyla yazlm olan elyazmas..."

"Sslemelerine baklrsa bir Kuran olmal, ama ne yazk ki Arapa bilmiyorum."

"Kuran m, inanszlarn kutsal kitab, sapk bir kitap..."

"Bizimkinden deiik bir bilgi ieren bir kitap. Onu buraya, aslanlarn, canavarlarn bulunduu yere
niin koyduklarn anlyorsun, deil mi? O kitab canavarlarn stnde grmemizin nedeni bu; aralarnda
tekboynuzlu da grmtm. LEONES denen bu blge, kitapl kuranlarn yalan saydklar kitaplar
barndryor. uradaki nedir?"

"Latince bunlar, ama Arapadan evrilmi. Eyyub el Ruhavi; kuduzla ilgili bir inceleme. Bu da bir
hazineler kitab. Bu, El Ha-zen'in De aspectibus'u..."3

"Gryorsun, canavarlar ve ylanlar arasna, Hristiyanlar'm ok ey renecekleri bilimsel yaptlar da
koymular. Kitaplk ya-

1. (Lat.) Burada aslanlar var. (ev.)

2. bni Sina'nn Kanun fit-Tp adl yapt. (ev.)

3. (Lat.) Grnlere dair. (ev.)

359

pld zaman byle dnyorlarm..."

"Peki ama, ylanlar arasna niin iinde tekboynuzlu resmi olan bir kitap koymular?" diye sordum.

"Anlalan, kitapln kurucularnn garip dnceleri varm. Uzak lkelerde yaayan akl almaz
hayvanlardan sz eden bu kitabn da, inanszlarn yaydklar yalanlar daarcnn bir parasn
oluturduunu dnm olsalar gerek..."

"Ama tekboynuzlu yalan m? ok tatl bir hayvan, stelik simgesel. sa'mn ve erdenliin simgesi;
ancak ormana el dememi bir kz salarak avlanabilir; hayvan onun tertemiz kokusunu alnca gidip
ban onun kucana koyar; avclarn tuzaklarna kendiliinden der."

"yle syleniyor, Adso. Ama biroklar, bunun bir masal, pu-tatapanlarn bir uydurmas olduuna
inanr."

"Ne dkrkl," dedim. "Bir gn ormandan geerken bir tekboynuzluya rastlamak isterdim. Yoksa
ormandan gemenin ne tad olur?"

"Ama bu hayvann varolmad sylenmiyor ki. Belki de bu kitaplarn betimlediinden farkldr.
Venedik'li bir gezgin ok uzak lkelere, neredeyse ta haritalarda sz edilen fons paradiso1 yaknlarna
dek gitmi ve orada tekboynuzlular grm. Ama onlar hantal, kaba saba, ok irkin ve kara bulmu.
Sanrm alnnda tek bir boynuzu olan gerek hayvanlard onun grd. Belki de hibir zaman tam
anlamyla yanlmayan antik bilim statlarnn aslna uygun olarak betimledikleri hayvann eiydi bunlar.
Sonra bu betimleme, auctoritas'tan auctoritas'a,2 bir dizi dlemsel ilemden geerek deimi;
bylece tekboynuzlular, sylencelerde ad geen beyaz, uysal, dsel hayvancklar olup kmlar.
Gnn birinde bir ormanda bir tekboynuzlunun yaadn iitirsen, sakn bir gen kzla gitme oraya:
Bakarsn, hayvan, Venedikli'nin tanklk ettiine, bu kitaptakinden daha ok benzer."

"Peki ama Tanr antik bilim statlarna tekboynuzlunun gerek yapm nasl aklam?"

"Aklama deil; yaant. Tekboynuzlularm yaad lkelerde ya da tekboynuzlularm bizim kendi
lkelerimizde yaadklar

1. (Lat.) Cennet pnar. (ev.)

2. (Lat.) Yetkeden yetkeye. (ev.)

360

zamanlarda dnyaya gelme ansna sahipmiler."

"yleyse sizin izlerini hep aradnz antik bilime nasl gvenebiliriz; eer bu bilgi bize, onu bylesine
keyfince yorumlam olan yalan kitaplarca aktarhyorsa?"

"Kitaplar inanmak iin deil, aratrmak iin yazlr. Bir kitap karsnda onun ne dediini deil, ne
demek istediini sormalyz kendi kendimize; kutsal kitaplarn eski yorumcular bu dnceye ak seik
sahiptiler. Bu kitaplarn szn ettikleri gibi bir tekboynuzlunun satresel ya da alegorik ya da analojik
bir gerei var; ama tpk erdenliin soylu bir erdem olduu dncesinin gerek olarak kalmas gibi bir
gerektir o. teki gerei destekleyen ^ szel geree gelince, szcn hangi ilk deneyden
doduuna * bakmak gerek. st anlam iyi olarak kalsa bile, szel anlam tartlmaldr. Bir kitapta,
elmasn ancak bir keinin kanyla kesilebilecei yazldr. Byk stadm Roger Bacon bunun doru
olmadn, nk denediini, baarszla uradn sylyor. Ama eer elmasla kei kan arasndaki
bantnn bir st anlam olsayd, bu anlam deimeden kalrd."

"yleyse, szckler yalan sylese de st gerekler dile getirilebilir," dedim. "Gene de u
tekboynuzlunun var olmamas ya da hibir zaman var olmam olmas ya da gnn birinde var
olamayaca dncesi zyor beni!"

"Her eye yeten tanrsal gce snrlar koymak doru deildir. Tanr isterse tekboynuzlular da var
olabilir. Ama zlme, gerek varlklardan deilse bile, olas varlklardan sz eden kitaplarda var onlar."

"yleyse, tanrbilimsel bir erdem olan inanca bavurmakszn m okumal kitaplar?"

"ki tanrbilimsel erdem daha kalyor geriye. Olas olann olmas umudu. Ve olas olann olduuna yrek
temizliiyle inanm olanlara kar duyulan acma."

"Ama eer insann usu yatmazsa, tekboynuzlu neye yarar?"

"Venantius'un kardaki, domuz ahrna dek uzayan ayak izleri benim ne iime yaramsa, o da o ie
yarar. Kitaplardaki tekboynuzlu tpk bir bask gibidir. Eer bask varsa, basks yaplan bir eyin var
olmu olmas gerekir."

"Ama siz basksndan farkl bir ey diyorsunuz."

; . 361

"Elbette. Bask, her zaman basks olduu varlkla ayn biimde olmaz. Bazan bir varln zihnimizde
brakt izlenimi ortaya karr; bir fikrin basksdr o zaman. Fikir, nesnelerin imidir; imge fikrin imi,
yani imin imidir. mgeden, varln kendisini deilse bile, bakalarnn edinmi olduklar o varln
kavramn elde edebilirim."

"Peki, bu size yeter mi?"

"Hayr, nk gerek bilim, imlerden baka bir ey olmayan kavramlarla yetinmemeli, nesneleri
kendilerine zg gerekleri iinde ortaya karmaldr. Bylece, izin izinden giderek zincirin ilk
halkasndaki bireysel tekboynuzluya ulamak istiyorum. Tpk Venantius'un katilinin brakt
(biroklarna gtrebilecek olan) belirsiz imlerden tek bir bireye, katilin kendisine ulamak istediim
gibi. Ama bu her zaman ksa br srede ve baka imlerin aracl olmakszn gerekletirilemez." "

"yleyce ancak, yalnzca bana baka bir eyden sz eden bir eyden sz edebilirim; o da baka bir
eyden sz eder, bylece gider; peki son nesne, gerek olan nesne yok mudur hi?"

"Belki de vardr: bireysel tekboynuzlu. Hem kayglanma; u gnlerde rastlayacaksn ona; ne denli kara
ve irkin olursa olsun."

"Tekboynuzlular, aslanlar, Arap yazarlar ve genel olarak Araplar," dedim bunun zerine, "kukusuz
buras, rahiplerin szn ettikleri Afrika."

"Kukusuz yle. yle olduuna gre de, burada Tivoli'li Paci-fico'nun szn ettii Afrika'l ozanlar
bulmamz gerek."

Gerekten de geldiimiz yoldan geri dnp yeniden L odasna girince, bir dolapta Floro, Fronto,
Apuleius, Martianus Capel-la ve Fulgentius'un kitaplarnn bir derlemesini bulduk.

"Berengar'n, belli bir gizin aklamasnn bulunduunu syledii yer buras yleyse," dedim.

"yle gibi. Berengar 'Finis Africae' terimini kullanmt; Ma-lachi'yi ylesine ileden karan anlatm
buydu. Finis, son oda olabilir, meer ki..." bir nlem kt azndan: "Clonmacnois'nn yedi kilisesi
akna! Bir eyin farkna varmadn m?"

"Neyin?"

"Geri dnelim, baladmz 5 odasna!"

Super thronos viginti quatuor ayetinin yazl olduu birinci kr

362

odaya dndk. Drt geidi vard bu odann. Biri, sekizgende bir penceresi olan Y odasna alyordu.
Biri, yapnn d yz boyunca YSPANIA srasn srdren P odasna alyordu. Kule ynndeki geit, az
nce iinden geip buraya geldiimiz E odasna alyordu. Sonra bir kr duvar geliyordu, son olarak da,
U ba harfinin bulunduu ikinci bir kr odaya alan geit. S odas, aynal olan odayd - neyse ki hemen
samdaki duvardayd, yoksa gene korkuya kaplrdm.

Haritama dikkatle baknca, bu odann zelliinin ayrmna vardm. teki kulenin tm teki kr
odalar gibi, bu odann da ortadaki yedigen odaya almas gerekiyordu. Eer almyorsa, ye-Kdigene
giri, bitiikteki kr odadan, U odasndan olmalyd. Ama '* bir geitle, i sekizgene bakan bir penceresi
olan bir T odasna alan; bir baka geitle de, S odasna balanan bu odann teki duvar dolaplarla
doluydu. evremize baknca imdi haritadan da aka grlen durumu doruladk; mantksal
nedenlerle olduu kadar tam bir simerti salama nedeniyle de bu kulede yedigen bir oda olmalyd;
ama yoktu.

"Yok," dedim.

"Olmamas olanaksz. Eer olmasayd, teki odalar daha byk olurdu; oysa bu odalar aa yukar
teki ulardaki odalarn biiminde. Yedigen oda var, ama ulalamaz."

"Duvarlarla m evrili?"

"Belki de. Ve ite finis Africae, ite, imdi lm olan o merakllarn evresinde dolatklar yer.
Duvarlarla evrili; ama bu, bir geit olmad anlamna gelmez. Tersine, kesinlikle bir geit var;
Venanti-us bu geidi bulmutu ya da Adelmo'dan yerini renmiti; o da Be-rengar'dan. Venantius'un
notlarn bir kez daha okuyalm."

Biniinin altndan Venantius'un kdn karp yeniden okudu: "Putun stndeki kol, drdn
birincisinde ve yedincisinde alyor." evresine baknd: "Elbette! Idolum1, aynadaki imge; Ve-
nantius, bizim dilimizden2 ok Yunanca dnyordu; bu dilde,

1. Latince 'puf anlamna gelen idolum szc, Yunanca, (hayal, hayalet, hortlak, imge anlamlarna
gelen) eidolon szcnden gelir. Burada, idolum szcnn, hortlak ya da imge anlamnda
kullanld syleniyor. (ev.)

2. "Bizim dilimizde" szckleriyle, Latince anlatlmak isteniyor. Bilindii gibi, ortaada bilim dili
Latinceydi. (ev.)

363

eidolon, hortlak anlamna geldii kadar imge anlamna da gelir; ayna bizim arptlm imgemizi
yanstyor: Dn gece biz bile hortlak sandk onu! Peki ya, supra speculum1 drt ne olabilir? Yanstan
yzey zerinde bir ey mi? yleyse, aynada yansyan ve Ve-nantius'un tanmna uyan bir eyi
grebilmek iin belli bir ada durmalyz..."

Her yn denedik, ama sonu alamadk. Bizim imgelerimizin tesinde, ayna, lambann glkle
aydnlatt odann geri kalan blmnn aprak izgilerini yanstyordu.

"yleyse," diye dnyordu William, "supra speculum szckleriyle aynann arkasn anlatm
olabilir... Bu da bizi bitiik odaya gemeye zorluyor; nk bu aynann bir kap olduuna hi kuku
yok..."

"Ayna ortalama bir adam boyundan daha yksekti; salam bir mee ereveyle duvara aslmt. Ona
her trl dokunduk; trnaklarmz ereveyle duvar arama sktrarak parmaklarmzla bastrmay
denedik; ama ayna duvarn bir parasym gibi salamd, ta gibiydi.

"Aynann arkasnda deilse, super speculum2 olabilir," diye mrldand William; kolunu kaldrp ayak
parmaklarnn ucunda ykseldi, elini erevenin eksik kenarnda gezdirdi. Tozdan baka' bir ey
bulamad.

"Hem," diye dnyordu, William neesiz, "aynann arkasnda bir oda olsa bile, aradmz ve,
tekilerin aradklari kitap o odada deil artk; nk nce Venantius, sonra da Berengar Tanr bilir
nereye alp gtrd onu."

"Ama belki Berengar onu buraya geri getirmitir."

"Hayr, o akam biz kitaplktaydk ve her ey onun, kitabn alnmasndan bir sre sonra, ayn gece,
hamamda ldn gsteriyor; yoksa ertesi gn onu gene grrdk. Neyse... imdilik finis Africae'nin
yerini saptadk; kitapln haritasm gelitirmek iin tm gerekli elere de sahibiz. Kabul etmelisin ki,
labirentin gizemlerinin ou artk aydnlatld. Biri dnda tm diyebilirim. Sanrm Venantius'un
elyazmasn bir kez daha dikkatle okursam baka incelemelerden daha ok ayrnt elde edebileceim.
Labi-

1. (Lat.) Aynann zerinde. (ev.) 2. (Lat.) Aynann stnde. (ev.)

364

rentin gizemini, ieriden ok dardan daha iyi zdmz gr dn. Bu akam arpk imgelerimizin
karsnda sorunun zmne varamayacam. Hem k da gcn yitiriyor. Gel, haritay
betimlememize yarayacak olan teki belirtileri de iaretleyelim."

Bulularmz elimdeki haritaya kaydederek teki odalardan getik. Yalnzca matematik ve astronomi
yazlarna ayrlm olanlara rastladk; kimilerindeyse hi tanmadmz harflerle yazlm, belki de
Hindistan'dan gelme elyazmalar vard. IUDAEA ve AEGYPTUS szcklerini oluturan, iice geme iki
sra odada dolatk. zetle, okuru zdmz ifrelerin ayrntlaryla yormamak iin, sonradan bunlar
haritada kesin olarak iaretleyince, ki-} tapln gerekten de yer yrngesine gre tasarlanp
dzenlendiine inandmz syleyeceim. Kuzeyde ANGLIA ve GERMA-NI vard; bat duvar boyunca
GALLIA'yla birleiyor, sonra bat uta HIBERNIA'y, gney duvarna doru da (Klasik Latinlerin cenneti!)
ROMA'y ve YSPANIA'y oluturuyordu. Sonra gneyde LEONESE, AEGYPTUS geliyor, bunlar douya
doru IUDAEA ve FONS ADAE'yi oluturuyorlard. Douyla kuzey arasnda, duvar boyunca, ACAIA -
William'in dedii gibi, Yunanistan' belirtmek iin iyi bir simge; gerekten de bu drt odada, ynla
putperest antik a air ve filozofu vard.

Harflerin sralan tuhaft; bazan tek bir ynde gidiyor, ba-zan geriye doru, bazan da ember
biiminde; daha nce de sylediim gibi, sk sk bir harf iki ayr szc oluturmaya yaryordu (bu
durumda, odada bir konuya ayrlan bir dolap, bir de baka bir konuya ayrlan bir dolap bulunuyordu).
Ama bu dzenlenite olaanst bir kural aramann anlam olmad akt. Ktphanecinin belli bir
yapt bulmasn salayan anmsatc bir dzendi bu yalnzca. Bir kitabn, drdnc Acaiae'de olduunu
sylemek, onun Acaiae szcnn bandaki A harfinin bulunduu odadan balayarak sayldnda
drdnc odada olduu anlamna geliyordu; kitab bulmak iin, ktphanecinin, izleyecei yolu, ister
kavisli ister dz olsun, ezbere bildii anlalyordu. rnein, ACAIA, drtgen biiminde yerletirilmi drt
odadan oluuyordu; yani ilk A harfi ayn zamanda sonuncu A harfi oluyordu; biz bile ksa zamanda
renmitik bunu. Bylece, kr duvarlarn dzenini hemen anladk. rnein doudan gelindiinde,
ACAIA'nn odalarn-

365

dan hibiri, ondan sonraki odalarn hibirine almyordu: Labirent, o noktada son buluyordu; yeniden
kuzey kulesine ulamak iin teki odadan gemek gerekiyordu. Ama doal olarak, ktphaneciler,
FONS'dan girince, diyelim ki ANGLIA'ya gitmek iin, AEGYPTUS, YSPANIA, GALLIA ve GERMANI'den
gemek gerektiini iyi biliyorlard.

Kitaplktaki verimli keif gezimiz bunlar ve bunlara benzer baka gzel bulularla sona erdi. Ama
oradan, honut (az sonra anlatacam baka olaylara katlmak zere) kmaya hazrlandmz
sylemeden nce, okurlarma bir itirafta bulunmalym. Keif gezimize, balangta, bu gizemli yerin
anahtarn bulmak iin ktmz, ama konu ve dzenlenilerine gre iaretlediimiz odalarda
oyalanrken, tpk gizemli bir anakara ya da bir terra incognita kefedermiesine, eitli trde kitaplar
kartrdmz syledim. Genellikle bu keif ikimizin gr birliiyle gerekleti; William'la ben ayn
kitaplar kartryorduk; ben en tuhaf olanlar ona gste-riyordum, o da anlayamadm birok eyi
aklyordu bana.

Ama bir an geldi ki, LEONES denen gney kulesindeki odalarda dolarken, stadm tuhaf optik
izimleri olan Arapa yaptlarla dolu bir odada durdu; o akam bir deil, iki lambamz olduu iin ben de
merakla bitiik odaya girdim; kitapln yasalarn koyanlarn bilgi ve saduyusuyla, okunmak iin
kesinlikle hi kimseye verilemeyecek kitaplarn bir duvar boyunca toplandnn ayrmna vardm; nk
bu kitaplar eitli biimlerde bedensel ve ruhsal hastalklara ilikindi ve hemen hemen tm de kfir
bilim adamlarnca yazlmlard. O srada gzm bir kitaba iliti; byk deildi, ama konudan ok uzak
(Allahtan!) minyatrlerle sslenmiti; iekler, asmalar, ift ift hayvanlar, baz saaltc otlar. Bal
Speculum amoris';1 Bologna Maximus tarafndan yazlmt: tm de ak hastalyla ilgili birok
baka kitaptan alntlar vard iinde. Okurun anlayaca gibi, hastalkl merakmn uyanmas ok
srmedi. Kitabn bal bile, sabahtan beri uyumu olan zihnimi yeniden kzn imgesiyle tututurmaya
yetti.

1. (Lat.) Ak aynas. (ev.)

366

- Btn gn kendi kendime bu dncelerin akl banda, dengeli bir meze yakmadn syleyerek
sabahki dncelerimi geri itmeye almtm; te yandan, dnn olaylar zihnimi oyalayacak lde
zengin ve youn olduundan isteim yatmt; yle ki, geici bir tedirginlikten baka bir ey olmayan
o duygudan artk kurtulduuma bile inanyordum. Oysa o kitab grmek bile, "de te fabula narratur"1
dedirtmeye yetti ve sandmdan ok daha fazla ak hastas olduumu gsterdi. Sonradan rendiime
gre, hekimlikle ilgili kitaplar okurken, insan hep bu kitaplarda sz edilen aclar duyduuna
inandrrm kendini. William'in odaya girip byle kendimi kaptrm ne okuduumu sormasndan
korktuum iin kaamak bir gz attm o sayfalan okumak bile bu hastala yakalandma kesinlikle
inandrd beni; hastaln belirtileri ylesine iyi tanmlanmt ki, bir yandan (stelik birok auctori-tas'n
amaz yol gstericiliiyle) hasta olduumu grmek kayglandrrken, bir yandan da, durumun byle
canl bir biimde betimlendiini grmek sevindiriyordu beni; hasta olsam bile, ayn hastalktan birok
baka insan da ac ektiine gre hastalmn, deyim yerindeyse, normal olduuna kendimi inandrdm;
szlerinden alntlar verilen bu yazarlar sanki betimlemeleri iin tam da beni rnek alm
grnyorlard.

bn-Hazm'n sayfalan beni ok etkiledi; ak, saaltm kendi iinde olan, bakaldran bir hastalk olarak
niteliyordu; nk bu hastala yakalanan insan saaltlmay dilemez; ak acs eken iyilemek
istemez; (Tanr bilir, doru!) O sabah her grdm eyin beni niin bylesine cokulandrdn, akn,
Ancira'l Basilio'nun da syledii gibi, insann iine niin gzlerinden girdiini ve - amaz bir gsterge-
byle bir hastala yakalanan kimsenin niin ar bir sevin gsterdiini, ayn zamanda niin (o sabah
benim yaptm gibi) kendi kendine olmak istediim ve yalnzl ye tuttuunu, evresindeki teki
olaylarn byk bir tedirginlik ve insann dilini balayan bir aknla yol atm anladm... tenlikli bir
sevdann, sevdiini grmesi engellendii zaman sararp solduunu, sonunda yataa dtn, bazan
hastaln beyne egemen olduunu, bu duruma gelen kimsenin aklm yitirip abuk sabuk

1. (Lat.) Bana senden sz eder. (ev.)

368

eyler sylediini okuyunca korkuya kapldm (henz o aamaya gelmediim akt; nk kitapl
kefettiimiz srada zihnim olduka uyankt). Ama hastaln ktye gittii zaman lme yol
aabileceini kaygyla okudum ve kendi kendime, kzn bana verdii sevincin, ruhun salna gereken
ilgiyi gstermeksizin, bedenin yce bir biimde kurban edilmesine deip demeyeceini sordum.

Basilio'nun bir baka alntsna daha rastladm; buna gre "qui animam corpori per vitia
conturbationesque commiscent, ut-rinque quod habet utile ad vitam necessarium demoliuntur, ani-
mamque lucidam ac nitidam carnalium voluptatum limo pertur-bant, et corporis munditiam atque
nitorem hac ratione miscentes, inutile hoc ad vitae offcia ostendunt."1 Dorusu hi dmek
istemediim bir durum.

Daha sonra, Ermi Hildegard'n baz szlerinden, o gn duyduum ve kzn yokluundan kaynaklanan
tatl ac duygusuna yorduum hznn, cennetteki o uyumlu ve kusursuz durumundan ayrlan bir
insann duyduu duyguya tehlikeli bir biimde benzediini, bu "nigra et amara"2 karasevdann, ylan
slndan ve eytan'm esininden doduunu rendim. Bu gre onun gibi bilgili olan - kfirler de
katlyordu; nk Ebu Bekir Muhammed ibn Zekeriy-ya er-Razi'ye yorulan satrlar iliti gzme: Er
Razi, Liber conti-/ie/j'de, sevi hznn, kurbann tpk bir kurt gibi davranmaya iten kurt hastalyla
bir tutuyordu. Tanm boazm skt: Sevdallarn nce d grnleri deiime uruyordu; grme
yetileri azalyor, gzleri ukurlayor, gzyalar tkeniyor, dilleri yava yava kuruyor ve stnde
kabarcklar beliriyor, tm gvdeleri kurumu, srekli susuzluk ekiyorlard; o zaman btn gnlerini
yzkoyun yatarak geiriyorlar, yzlerinde ve kaval kemiklerinde kpek srna benzer izler beliriyor,
sonunda geceleri tpk kurtlar gibi mezarlklarda dolayorlard.

Son olarak, byk bni Sina'nn alntlarn okuyuncu durumumun ciddiliinden kukum kalmad. bni
Sina ak, insann kar cinsten birinin yz izgilerini, el kol devinimlerini ve davranlar-

1- (Lat.) Her kim ruhunu kusurlar ve dzensizliklerle kantursa, yaam iin yararl ve gerekli olan ne
varsa bozulur; berrak ve dzenli (olan) ruh, ksnl etin amuruna bular ve bedenin arl ve
dzenlilii bulanr ve yaamsal grevler iin yararsz hale gelir. (ev.)

2- (Lat.) "Kara ve ac" (ev.)

Gln Ad

369/24

m durup durup dnmekten doan srekli bir hzn dncesi olarak tanmlyordu (bni Sina
durumumu ne canl bir gereklikle betimlemiti!): Bir hastalk olarak domuyordu, ama doyurulmaz-sa
bir saplantya dnyordu (peki yleyse, ben niin bir saplantya kaplmtm; ben ki, Tanr balasn,
doyuma ulamtm! Yoksa, dn gece olan ey akn doyumu deil miydi? yleyse bu hastalk nasl
doyuruluyordu?) Sonunda gzkapaklar durmadan seirir, soluk dzensizleir, hasta bir gler bir alar,
nabz hzlanrd (benim nabzm da hzl atyordu ve bu satrlar okurken soluum tutuluyordu!) bni Sina,
bir insann sevdal olup olmadn anlamak iin daha nce Galen'in nerdii amaz bir yntem salk
veriyordu: Hastann bileini tutun ve kar cinsten birok ad sayn; sonunda hangi adn nabz
hzlandrdn bulursunuz. stadmn anszn ieriye girip kolumu yakalamasndan, damarlarmn
atndan gizimi anlamasndan korkuyordum; bundan ok byk bir utan duydum... Ne yazk ki, bni
Sina, ila olarak iki sevgiliyi evlilik bayla birletirmeyi neriyordu; o zaman hastalk geiyordu. Hi
kuku yok, zeki de olsa bir kfirdi o; nk hibir zaman iyi-lememcye yazgl - daha dorusu, kendi
seimiyle ya da yaknlarnn akllca seimleriyle, kendini hibir zaman hastalanmamaya yazgl klan bir
Benedikten mezinin durumunu hesaba katmyordu. Neyse ki bni Sina Cluny tarikatn dnmese de,
birletirilmeleri olanaksz sevdallar dnyor, kkl bir saaltma yntemi olarak scak banyolar
tlytrdu (Berengar, lm Adel-mo iin duyduu sevda hastalndan kurtulmak m istemiti? Ama
insan kendi cinsinden birine tutulabilir miydi, bu yalnzca hayvanca bir ksn myd yoksa? Belki de
dn gece benim duyduum ksn hayvanca deildi? Hayr, elbette deildi, diyordum kendi kendime,
ok tatl bir duyguydu - sonra hemen ardndan, yanlyorsun Adso, eytan'n yanltmasyd o, ok
hayvancayd; hayvan gibi davranmak gnahn iledin, imdi bunun farknda deilmi gibi davranmakla
daha ok gnah iliyorsun!) Ama sonra, gene bni Sina'ya gre, baka yollar olduunu da okudum:
rnein vakitlerini sevilen kadn karalamakla geiren yal ve uzman kadnlarn yardmna bavurmak -
yle grnyor ki, bu konuda yal kadnlar erkeklerden daha uzman. Belki de zm buydu; ama
manastrda yal kadn bulamazdm ki (gen de yoktu ya za-

370

ten); bylece, bir rahipten, onu bana ktlemesini istemekten baka are yoktu, ama kimden? Hem
sonra, bir rahip dedikoducu bir kocakar kadar kadnlar tanyabilir miydi? Arabn nerdii son zm,
utan verici bir doru yola getirme yntemiydi; nk mutsuz sevdaly birok kle kzla birletirmeyi
neriyordu; bir mez iin hi de uygun olmayan bir are. Peki, diye sordum kendi kendime sonunda,
gen bir rahip sevdadan nasl kurtulabilir? Gerekten de onun iin hi kurtulu yok mudur? Yoksa
Severinus'a ve onun saaltc otlarna m bavurmalydm? Villanova'l Arnaldo'-dan bir blm buldum
sonunda; William'm byk bir saygyla sz ettiini iittiim bir yazard bu; sevda hastalnn, insan
organiz-^ mas kendini ar nem ve scaklk iinde bulduu zaman, ar ' miktarda sv ve havadan
doduunu ne sryordu; nk ar derecede oalan (retici tohumu reten) kan, ar miktarda
tohum retilmesine, bir "complexio venerea"ya' yol ayor, kadnda ve erkekte youn bir birleme istei
yaratyordu. Beynin orta karncnn arkasnda yer alan bir deerlendirme zellii vardr (bu da nesi?)
diye sordum kendi kendime); bunun amac, nesnelerin iindeki, duyularla alglanamayan ynelimleri
alglamaktr; duyularla alglanan nesneye ynelik istek gereinden gl olursa, bu deerlendirme yetisi
allak bullak olur ve yalnzca sevilen insann imgesiyle beslenir; o zaman tm ruhu ve bedeni bir ate
kaplar, insan bir hznlenir bir neelenir; nk (umutsuzluk anlarnda bedenin en derin yerlerine inen
ve deriyi donduran) s sevin anlarnda yzeye kar, yz yalazlandrr. Arnaldo'nun nerdii saaltma
yntemi, sevilen nesneye kavuma inancnn ve umudunun yitirilmesine almaktan, bylece
dncenin ondan uzaklamasn salamaktan ibaretti.

yleyse ben iyiletim; ya da iyileme yolundaym, dedim kendi kendime; nk dncelerimin
nesnesini yeniden grme, grsem bile ona kavuma, kavusam da ona yeniden sahip olma, ona
yeniden sahip olsam bile rahiplik durumum ve ailemin durumunun bana ykledii grevlerden tr,
onu yanmda tutma umudum ok azd, hatta hi yoktu... Kurtuldum, dedim kendi kendime ve kitab
kapattm, kendime ekidzen verdim; tam o srada

1- (Lat.) Cinsel sevi. (ev.)

371

William ieri giriyordu. Gizi (daha nce anlattm gibi) zlm olan labirente doru gezimizi
srdrdk ve o an iin saplantm unuttum.

Grlecei gibi, ksa bir sre sonra bu saplantya yeniden yakalanacaktm, ama (ne yazk ki!) ok daha
deiik koullar altnda.

Drdnc Gn GECE

U

Salvatore ackl bir biimde Bernardo Gui tarafndan grlyor, Adso'nun

sevdii kz byclk suuyla yakalanyor ve herkes eskisinden daha da

mutsuz ve kaygl yatmaya gidiyor.

! Tam yemekhaneye geri dnyorduk ki, mutfak ynnden gelen barmalar iittik ve belli belirsiz
k kntlar grdk. William hemen lambay sndrd. Duvarlara tutuna tutuna mutfaa alan kapya
yaklatk; sesin dardan geldiini anladk, ama kap akt. Sonra sesler ve klar uzaklat, biri hzla
kapy arpt. Tatsz bir eyin n belirtisi olan byk bir gmbrt iitildi. abucak kemik mezarlndan
geip boalm olan kilisede yeniden ortaya ktk; gney kapsndan dar ktk; avluda mealelerin
parltsn grdk.

Yaklatk; o kargaalkta yatakhaneden ya da haclar knuke-vinden kp olay yerine varm olan
biroklar gibi biz de dar frlamtk. Okularn, gzlerinin ak gibi apak olmu Salvatore'y-le
alamakta olan bir kadn smsk tutmakta olduklarn grdk. Yreim skt: Oydu, dncelerimin
kz. Beni grnce tand; yalvaran, umarsz bir bakla bakt bana. Atlp onu kurtarmak iin bir drt
duydum, ama William kulama hi de sevecen olmayan azarlar fsldayarak beni tuttu. imdi rahipler
ve konuklar her yandan kouuyorlard.

Barahip geldi, Bernardo Gui geldi, okularn yzbas ona ksaca bilgi verdi. Olanlar bunlard ite.

Sorgucunun buyruuyla okular gece tm yaplar btnnde devriye geziyorlard; ana kapdan kiliseye
giden yola, bahelerin bulunduu blgeye ve Aedificium'm nyzne zel bir dikkat gsteriyorlard
(niin? diye sordum kendi kendime; sonra anladm: nk aka grlyordu ki Bernardo, hizmeti ve
alardan, ge-

372

373

eleri manastrn d duvarlaryla mutfak arasnda gidip gelmeler olduunu renmiti; ne yazk ki,
belki de tam olarak bunlardan kimin sorumlu olduunu bilmiyordu; belki budala Salvatore niyetini bana
aklad gibi, mutfakta ya da ambarlarda bir zavallya da bundan sz etmi, o da bunu, leden
sonraki soruturmadan korkuya kaplp yem olarak Bernardo'ya aktarmt). Karanlkta sis iinde
saknmla dolarken, okular sonunda Salvatore'yi yanndaki kadnla birlikte, mutfak kapsnn nnde
ipe sapa gelmez eyler sylerken bulmulard.

"Bu kutsal yerde bir kadn ha! Hem de bir rahiple birlikte!" dedi sert bir sesle Bernardo, Barahip'e
dnerek. "Yce efendimiz," diye srdrd, "eer yalnzca erdenlik andnn inenmesi sz konusu
olsayd, bu adam cezalandrmak sizin yetkinize girerdi. Ama bu iki sefil insann davranlarnn tm
konuklarn gnenciyle bir ilgisi olup olmadn henz bilmediimiz iin, nce bu gizemi aydnlatmalyz.
Buraya bak, sefil adam." Salvatore'nin gizlemeye alt ak seik grnen kn gsnden kapt.
"Bunun iinde ne var?"

Ben biliyordum: bir bak, kn alr almaz lgn gibi mi-yavlayarak kaan bir kara kedi ve daha
imdiden krlm, yap yap, benden baka herkese kan ya da safra, ya da pis bir madde gibi grnen
iki yumurta. Salvatore mutfaa girip kediyi ldrerek gzlerini oymak zereydi; kimbilir ne szler
vererek kz kendisiyle birlikte gitmeye raz etmiti. Ne sz verdiini ben hemen anladm. Okular, pis
pis glmeler, ak sak szler arasnda kzn stn aradlar; lm, ama henz yolunmam bir horoz
buldular. Kt bir talih eseri, tm kedilerin kara grnd gecede horoz da tpk kedi gibi kara
grnyordu. Bense zavall a yarat kandrmak iin daha fazlasna gerek olmadn dnyordum;
zaten dn gece o deerli kz yreini de (stelik bana olan akndan!) brakp gitmiti...

"Ooo!" diye bard Bernardo, byk bir ilgiyle. "Kara bir kedi ve kara bir horoz... Bu tehizat bilirim
ben..." Oradakiler arasnda William'i seti: "Siz de biliyorsunuz, deil mi, William Birader? yl nce,
Kilkenny'de, u kz, kendisine bir kara kedi biiminde grnen bir eytanla ilikide bulunduunu
sylediinde siz orada sorgucu deil miydiniz?"

374

stadm korkaklndan tr susuyormu gibi geldi bana; kolunu yakalayp onu sarstm, umutsuzca
fsldadm: "Yemek iin olduunu sylesenize ona..."

Kolunu kurtarp nazik bir biimde Bernardo'ya dnd: "Sonulara varmanz iin benim eski
deneylerime gereksiniminiz olduunu sanmyorum," dedi.

"Yo, hayr, ok daha yetkili tanklar var," diye glmsedi Bernardo. "Bourbon'lu Stephan, Kutsal
Ruh'un yedi erdemi stne yazd incelemede anlatr: Ermi Dominique, Fanjeaux'da, sapknlar
aleyhinde vaaz verdikten sonra baz kadnlara o zamana dek hizmet etmi olduklar efendilerini
greceklerini aklad. Bir-^ den kadnlarn arasna iri bir kpek byklnde korkun bir ke-' * di
frlad; alev alev yanan kocaman gzleri, gbeine dek inen kanl bir dili, ne yana dndrrse
dndrsn, dolatka, eytan'a tapanlarn, bu arada Templar valyelerinin toplantlar srasnda, her
zaman pme alkanlnda olduklar o anse yarar biimde, tm anslerden daha pis kokulu olan
arkasnn irenliini gsteren yukar doru dimdik ksa bir kuyruu vard. Kadnlarn evresinde bir
saat dnendikten sonra kilise annn ipine srad, ardnda pis kokulu dksn brakarak ta tepeye dek
trmand. Kedi, In-sulis'H Alanus'a gre, iinde Lucifer'in vcut bulduuna inandklar iin gerisini
ptkleri bu hayvandan tr adlarn cats'tan1 alan Katarlar'in gzde hayvan deil midir? Hem, bu
iren davran, De legibus'ta La Verna'l William tarafndan da dorulanmam mdr? Sonra, Albertus
Magnus da, kedilerin gizil gl eytanlar olduklarn sylemez mi? Saygdeer Jacques Fournier
Birader, Carcassoneu sorgucu Geoffrey'nn, lm deinde, lnn artklarn alaya almak isteyen
eytanlardan baka bir ey olmayan iki kara kedinin belirdiini anmsatmaz m?"

Rahipler arasnda bir ylgnlk mrlts dolat; biroklar ha kardlar.

"Barahip efendimiz, Barahip efendimiz," diyordu Bernardo bu arada, erdemli bir tavrla, "belki de
saygdeer efendimiz, gnahkrlarn bu aralarla ne yaptklarn bilmiyorsunuz! Ama ben iyi biliyorum,
Tanr esirgesin! Alabildiine kt kadnlarn kendi

1. (Lat.) Kedi. (ev.)

375

cinslerinden kimselerle, gecenin en karanlk saatlerinde kara kedileri, kendilerinin de yadsyamadklan
mucizeler yaratmak iin kullandklarn grdm: Baz hayvanlara binerek geceye snp, ks-nl
karabasanlara dnm klelerini artlarnda srkleyerek ok uzaklara gidiyorlard... eytan, horoz ya
da kapkara bir baka hayvan biiminde onlara grnr, hatta onunla -bana nasl diye sormayn-
yatarlar bile. Daha ksa bir sre nce, efendimiz Papa' nn canna kymak iin, bu tr karabyyle
tlsml ikiler ve merhemler hazrland, yemeklerine zehir kondu. Papa ancak olaanst taklarla
donand iin kendini koruyabildi ve zehiri tanyabildi; nk ylan dili biimindeki bu taklardaki
grkemli zmrt ve yakutlar, yiyeceklerin iinde zehir bulunduunu kutsal g sayesinde ortaya
karmaya yaryorlard. Tanr'ya kr Fransa Kral bu ok deerli dillerden tam on bir tane armaan
etmiti ona; bylece efendimiz Papa lmden kurtulabildi! Papa'nm dmanlarnn saysnn daha ok
olduu dorudur, on yl nce tutuklanm olan sapkn Bernard Delicieux hakknda neler renildiini
herkes bilir: Evinde kara by kitaplar bulunmutu; en aalk sayfalarna, dmanlara zarar vermek
iin mumdan heykelciklerin yaplna ilikin tarifeleri kapsayan notlar yazlmt. nanr msnz? Evinde,
Papa'nn imgesini yanstan, gvdesinin can damarlar krmz halkalarla evrili, hayran olunacak bir
ustalkla yaplm heykelcikler bile bulundu; herkes bilir ki bir ipe aslm byle bir heykelcik bir aynann
nne konur, snra bu can damarlar inelerle delinir, sonra da... Ah, bu iren ilemler stnde niin
duruyorum? Papa kendisi, daha geen yl, Super Ulus specula buyruunda bunlardan sz etmi, onlar
betimlemi ve mahkm etmiti. Gerektii gibi inceleyebilmemiz iin, umarm bu zengin kitaplnzda bu
buyruun bir kopyas vardr..."

"Var, var," diye heyecanla dorulad Barahip byk bir zntyle.

"Gzel," diye szn balad Bernardo. "Olay daha imdiden ak grnyor bana. Batan karlm bir
rahip, bir byc, ok kr gereklememi bir by. Ama nedir? renmemiz gereken bu; bunu
renmek iin de birka saatlik uykumu feda etmeye hazrm. Zatlileri bana bu adamn
kapatlabilecei bir yer vermek ltfunda bulunurlar m?.."

"Bodrumda demircilerin iliinde hcrelerimiz var," dedi Barahip, "bir ans eseri olarak ok seyrek
kullanlyor; yllardr bo duruyorlar..."

"ans ya da ansszlk," dedi Bernardo. Sonra okulara kendilerine yol gsterecek birini bulmalarn ve
iki tutukluyu ayr ayr hcrelere koymalarn, adam, Bernardo'nun az sonra aaya inip onu sorguya
ekerken yzn iyi grebilecei bir biimde, duvara gml halkalara iyice balamalarm buyurdu.
"Kza gelince," diye ekledi, "kim olduu ak; onu bu gece sorguya ekmeye demez. Byc olarak
yaklmadan nce onu bekleyen baka durumalar var. Eer bycyse kolay konumayacaktr. Ama
belki ra-&> hip" (kendisine son bir ans tandn anlatmak istercesine tir tir titreyen Salvatore'ye
gzlerini dikti), "gerei anlatarak ve su ortaklarn ele vererek hl tvbe edebilir," diye ekledi.

Rahiple kz srkleyerek gtrdler; biri suskun, ykk, neredeyse ateli; teki alyor, tekmeler
atyor, mezbahaya gtrlen bir hayvan gibi bryordu. Ama ne Bernardo, ne okular, ne de ben,
kyl diliyle ne sylediini anlamyorduk. Ne denli barp arrsa arsn, dilsiz gibiydi. yle
szckler vardr ki bize g verir; yleleri de vardr ki braklmlmz daha da artrr; Efendimizin,
bilginin ve erkin evrensel diliyle kendilerini dile getirme yetenei balamad basit insanlarn kaba
szckleri bu trdendir.

Bir kez daha onun ardndan gitmeye davrandm; bir kez daha William yznn kesin anlatmyla beni
engelledi. "Kmldama, budala," dedi, "kzn ii bitik; yank et o artk."

Bir eliik dnceler karmaas iinde gzlerimi kza dikmi, sahneyi rkntyle izlerken, omzuma
birinin dokunduunu duydum. Neden bilmem, daha arkama dnp bakmadan Ubertino'-nun
dokunuunu tandm.

"Bycye bakyorsun, deil mi?" diye sordu bana. Yaantm bilmesinin olanaksz olduunu
biliyordum; bu nedenle, salt o korkun insancl duygular anlama sezgisiyle bakmn younluunu
yakalad iin byle sylemiti.

"Hayr..." diye savundum kendimi, "ona bakmyorum... yani belki de bakyorum, ama o byc deil...
byc olup olmadn bilmiyoruz, belki de susuzdur..."

376

377

"Gzel olduu iin bakyorsun ona. Gzel, deil mi?" diye sordu olaanst bir scaklkla, kolumu
skarak. "Eer ona gzel olduu iin bakyorsan ve heyecanlanyorsan (heyecanlandn biliyorum,
nk ona yklenen su onu senin iin daha da ekici klyor); eer ona bakyor ve istek duyuyorsan,
bu bile yeter onun byc olmasna. Uyank ol, olum... Bedenin gzellii deriyle snrldr. nsanlar
derinin altnda ne olduunu grebilselerdi, Boeo-tia'l vaan bana geldii gibi, kadnlar grnce tir
tir titrerlerdi. Btn bu gzellik, balgam, kan, sv ve safradan oluur. Burun deliklerinin, boazn,
karnn iinde nelerin sakl olduunu dnrsen, pislikten baka bir ey bulamazsn. Balgama ya da
gbreye parmak ularnla bile dokunmak insan tiksindirirken, o gbreyle dolu uval kucaklamay nasl
isteyebiliriz?"

imden kusmak geldi. Artk bu szckleri dinlemek istemiyordum. stadm yardmma kotu; bu
szleri o da iitmiti. Serte Ubertino'ya yaklat, kolunu yakalayp kolumdan ekti.

"Yeter, Ubertino," dedi. "Az sonra o kzcaza ikence yaklacak, sonra da yaklacak. Tpk senin dediin
gibi, balgama, kana, sv ve safraya dnecek. Ama, derisinin altndaki, Efendimizin o deriyle
korunmasn ve sslenmesini istedii eyi kazyp karacak kimseler, bizim gibi insanlar olacak. Hem,
ilk madde bakmndan, sen ondan daha iyi deilsin. Brak ocuu."

Ubertino allak bullak oldu. "Belki de gnah iledim," diye mrldand. "Kukusuz gnah iledim.Bir
gnahkr baka ne yapabilir?"

imdi herkes olay hakknda konuarak gene ieri giriyordu. William, ksa bir sre, ona ne dndn
soran Michele'nin ve teki Minoritlerin yannda kald.

"Bernardo'nun elinde bir koz var imdi; iki anlama da gelse. Manastrda, Avignon'da, Papa'ya kar
yaplm olan eyleri yapan kara bycler dolayor. Kukusuz bu bir kant deil; her eyden nce de,
yarnki toplanty baltalamak iin kullanlamaz. Bu gece, o aalk adamdan baka ipular elde etmeye
alacak; ama bunlardan hemen yarn sabah yararlanmayacandan eminim. Onlar yedekte saklayp,
ileride tartmalarn gidii houna gitmeyecek bir yn alrsa, bunu engellemek iin yararlanacak
onlardan."

b

"Bize kar kullanlabilecek bir ey syletebilir mi ona?" diye sordu Cesena'l Michele.

William kararszd: "Umarm syletemesin," dedi. Salvatore, kendisinin ve kilercinin gemii hakknda
bize anlatm olduklarn Bernardo'ya da anlatacak, geici de olsa Ubertino'yla ilikileri konusunda bir
imada bulunacak olursa, olduka can skc bir durumun doabileceini fark^ttim.

"Ne olursa olsun, olaylarn gelimesini bekleyelim," dedi William, serinkanllkla. "Hem zaten, Michele,
her ey nceden kararlatrld. Ama sen denemek istiyorsun."

"stiyorum," dedi Michele, "Tanr bana yardm edecektir. Ermi Francesco hepimizin yardmcs olsun."

"Amin," diye karlk verdiler hepsi de.

"Belli olmaz," oldu, William'in saygszca yorumu. "Ermi Francesco belki de bir yerde, Efendimizle
yzyze gelmeksizin onun yargsn bekliyordun"

"Sapkn Ioannes'e lanet olsun!" diye homurdandn iittim Jerome'un, herkes yatmaya giderken. "Bizi
imdi ermilerin yardmndan da yoksun brakrsa, sonumuz nice olur, biz zavall gnahkrlarn?"

378

379

s

G. o

Beinci Gn TANSKM

sa'nn yoksulluu kardee tartlyor.

Geceki olaylardan sonra yreim binbir acyla kvranarak beinci gnn sabah, tanskm yini
anlar alarken kalktm; William beni sarsarak, az sonra iki heyetin toplanacaklarn anmsatyordu.
Hcrenin penceresinden dar baktm; ama hibir ey gremedim. Bir gn nceki sis, ovay batan
baa kaplayan stms bir rtye dnmt.

Dar kar kmaz, manastr daha nce hi grmediim gibi grdm; yalnzca bellibal birka yap,
kilise, Aedificium, toplant salonu uzaktan seilebiliyordu; belli belirsiz, glgeler gibi de olsa; geri kalan
yaplarsa ancak birka adm yakndan grlebiliyordu. Nesnelerin ve hayvanlarn biimleri, sanki anszn
boluktan kyormu gibiydi; insanlar sisin iinden nce hortlaklar gibi boz renkli beliriyorlar, sonra
yava yava ve ancak glkle tannabiliyorlard.

Kuzey lkelerinde doduum iin bu havann yabancs deildim; baka bir zaman olsa, doduum
yerin ovalarn ve atolarn tatllkla anmsatrd bana. Ama o sabah havann durumu ac bir biimde
ruhsal durumuma yakn grnyordu; sabah uyandmda duyduum hzn toplant salonuna
yaklatka yava yava oald.

Yapya birka adm kala, kim olduunu hemen anlayamadm birinden ayrlmak zere olan
Bernardo'yu grdm. Sonra, yanndan geerken onun Malachi olduunu anladm. Sust yakalanmak
istemeyen biri gibi evresine bakmyordu. Ama bu adamn yz anlatmnn yaradltan, itiraf edilmemi
bir giz saklayan ya da saklamaya alan birinin anlatm olduunu daha nce sylemitim.

383

Beni tanmad ve uzaklat. Merakla Bernardo'yu izledim; belki de Malachi'nin verdii ktlara gz
gezdirdiini grdm. Toplant salonunun eiinde, elinin bir devinimiyle, yaknda duran okularn ban
ard ve ona bireyler fsldad. Sonra ieri girdi. Ben de arkasndan.

Buraya ilk kez ayak basyordum; dardan bakldnda, boyutlar gsterisiz, biimi zentisizdi; belki
de bir yangnda ksmen yaklm eski bir manastr kilisesinin kalntlar stnde ksa bir sre nce
yaplm olduunu farkettim.

eri girerken, yeni biimde, sivri kemerli, sssz, stnde renkli camdan bir penceresi olan bir kapnn
altndan geiliyordu. Ama ieride, eski bir giri nefinin kalntlar stnde sonradan yaplm bir avluda
buluyordunuz kendinizi. nde, eski biimde yaplm, olaanst gzellikte yontulmu, yarm ay
biiminde aln-lkl bir kap daha vard. imdi yok olmu eski kilisenin kaps olmalyd bu.

Alnln yontular ayn lde gzel, ama sonradan yaplm kiliseninkiler gibi tedirgin edici deildi.
Burada da, alnln stnde, tahtta oturmu bir sa vard; iki yannda, eitli durumlarda ve ellerinde
eitli nesneler tutan, ondan, dnyann drt bir yanna gidip tm insanlar arasnda ncil'i yayma
grevini alm olan on iki havari. sa'nn bann stnde, on iki panelden oluan kemerin iinde ve
sa'nn ayaklar dibinde, artsz aralksz bir heykelcikler dizisi iinde, iyi haberi almaya yazgl dnya
halklar yanstlyordu. Giysilerinden, branileri, Kapadokyallar, Araplar, Hintlileri, Frigyallar,
Bizansllar, Ermenileri, skitleri, Romallar tandm. Ama bunlarn yan sra, on iki panelli kemerin
stnde bir kemer oluturan otuz yuvarlak iinde, yalnzca Physiologus'un ve gezginlerin ak seik
olmayan yazlarnda deindikleri bilinmeyen dnyalarda yaayanlar da vard. ou bana yabancyd;
bazlarn tandm. rnein, iki ellerinde altar parmak bulunan hayvanlar, aalarn zleriyle kabuklan
arasnda oluan kurtuklardan doma kr tanrlar, denizcileri batan karan, kuyruklar pul pul de-
nizkzlar, yeraltnda maaralar kazarak kendilerini gnein yakclna kar koruyan kapkara Etiyoplar,
belden yukars insan, belden aas eek olan santorlar, bir kalkan byklnde tek gzleri olan
sikloplar, ba ve gs bir gen kznki gibi, karm bir di-

384

i kurdun karn, kuyruu yunusbalnn kuyruu gibi olan Scilla, bataklklarda ve Epigmagrides
Irma'nda yaayan kll Hintliler, havlamadan tek szck bile sylemeyen kpek ballar, tek bacaklar
stnde hzla koan ve gneten korunmak istedikleri zaman kocaman ayaklarn tpk bir emsiye gibi
aan sciopodlar, azsz, burunlaryla soluk alan ve yalnzca havayla yaayan Yunanistan'l astomatlar,
sakall Ermeni kadnlar, pigmeler, basz doan, karnlarnda azlar, omuzlarnda gzleri olan,
bazlarnn blemmi de dedikleri epistigi; boylar metreyi aan, salar topuklarna dek inen,
omurgalarnn bitiminde bir inek kuyruu olan, deve gibi toynakl Kzl Deniz'li dii canavarlar, topuklar
arkaya dnk, } bu yzden de ayak izlerine bakarak onlar izleyenin gidecei yere deil, hep balad
yere vard canavarlar, bal insanlar, gzleri lamba gibi k saan adamlar, gvdeleri insan
gvdesi, balar ok eitli hayvanlarn balar olan, Circe adasnda yaayan canavarlar. ..

Kapnn stnde bunlarn ve baka olaanst yaratklarn yontulan vard. Ama bunlarn hibiri
tedirginlik uyandrmyordu insanda; nk yeryznn ktlklerini ya da cehennemin ikencelerini
simgelemek iin yaplmamlard; tersine iyi haberin tm bilinen dnyaya ulat, bilinmeyen dnyaya
yaylmakta olduu gereinin kantlaryd bunlar; kap, bunlar iin, sa'nn sznde salanan birliin
grkemli evrenselliinin mutucusuydu.

Bu eiin tesinde, ncil'in kart yorumlarndan tr birbirlerine dman olmu adamlarn bugn
belki de gr ayrlklarn uzlatrmay baaracaklar toplant iin iyi bir almet, diye dndm.
Hristiyanlk tarihi iin bylesine nemli olaylarn yeralaca bir srada, kiisel sorunlarmdan tr ac
ektiim iin gsz bir gnahkr olduumu syledim kendi kendime. Alnln tanda dorulanan bar
ve yce dinginlik sznn yannda benim aclarmn ne denli nemsiz kaldn grdm. Gszlm
iin Tanr'dan beni balamasn diledim; eikten daha erinli atladm.

eri girer girmez, iki heyetin tm yelerinin yarm daire biiminde konmu bir dizi srada kar karya
oturduklarn grdm; iki taraf birbirinden, banda Barahip'le Bertrando'nun oturduklar bir masa
ayryordu.

Not almak iin kendisini izlediim William, Michele'nin

Gln Ad

385/25

I

adamlar ve Avignon sarayndan teki Fransiskenlerin bulunduklar Minoritlerin tarafna oturttu beni;
nk toplantnn talyanlarla Franszlar arasnda bir dello deil, tm de Papalk sarayna salam bir
Katolik bayla birlemi olan, Fransisken Kural'n destekleyenler ve onlar eletirenler arasnda bir
tartma olmas gerekiyordu.

Cesena'h Michele'nin yannda Perugia Ruhani Meclisi'ne katlm olan Aquitania'li Arnaldo, Newcastle'h
Hugh ve rahip William Alnwick vard; sonra Kaffa Piskoposu ve Berengario Talloni, Bergamo'lu
Bonagrazia ve Avignon sarayndan baka Minoritler geliyordu. Kar tarafta Avignon mezunu Lawrence
Decoin, Pado-va Piskoposu ve Paris'te tanrbilimci olan Jean d'Anneaux oturuyorlard. Bernando Gui'nin
yannda, suskun ve dnceli, talya'da Giovanni Dalbena diye anlan, Dominiken Jean de Baune vard.
William'm sylediine gre, bu adam yllarca nce Narbo-na'da sorgucuymu; orada birok Beghini ve
Pinzocheri'yi yarglam; ama sa'nn yoksulluuna ilikin bir yargy sulaynca, kentin manastrnda
lektr olan Berengario Talloni ona bakaldrm ve Papa'ya bavurmu. Ioannes o srada bu konuda
kararszm; bu nedenle her ikisini de tartmak zere sarayna artm; hibir sonuca varamamlar.
Bylece, ksa bir sre sonra, Fransiskenler Perugia Ruhani Meclisi'nde daha nce szn ettiim tavr
almlar. Son olarak, Avignon' lularn yannda, aralarnda Alborea Pis-koposu'nun da bulunduu daha
bakalar da vard.

Oturum Abbone tarafndan ald. Abbone, bu frsattan ya-rarlanak son olaylar zetledi. Efendimizin
doumundan sonra 1322 ylnda, Cesena'h Michele'nin bakanlnda Perugia'da toplanan Minoritler
Genel Kurulu'nun, sa'nn kusursuz bir yaam rnei vermek, havarilerinin de onun retisine uymak
iin, ister mal varl ister erk olsun, ortaklaa hibir eye sahip olmadklarn ve bu gerein, kutsal
kitaplarn eitli blmlerinden karsan-d gibi, Katolik inan ve retisinin znde bulunduunu,
olgun ve ballk dolu bir kararllkla ortaya koymulard. Bunun iin, her trl iyeliin yadsnmas
erdemli ve kutsald ve ilk militan kilise kurucular bu kutsal yasaya uymulard. Viyana Danma Kurulu
da 1312'de bu gerei benimsemi, Papa Ioannes'in kendisi, 1317'de, Minoritlerin durumuna ilikin
quorundam exigit diye ba-

386

layan buyruunda, bu Kurul'un kararlarm ermie oluturulmu, aydnlk, salam ve olgun diye
yorumlamt. Bunun zerine Perugia Meclisi piskoposluun her zaman salam reti olarak onaylam
olduu eylerin, her zaman kabul edilmi saylmas, hibir biimde bunlardan ayrlnmamas gerektiini
ne srerek Danma Kurulu'nun kararn kutsal tanrbilim statlar, ngiltere'den William Birader,
Almanya'dan Heinrich Birader, Aquitania'dan Arnaldo Birader, eyalet papazlar ve Ruhani Meclis
yelerinin imzalan ve Ruhani Meclis yesi, Fransa Papaz Nicholas Birader, doktora rencisi William
Bloc Birader, bapapaz ve drt eyalet papaz, Bologna'dan Tommaso Birader, Ermi Francesco'nun
eyaletinden Pietro Birader, Castello'dan Fernando Birader ve Turonia'l *{ Simon Birader'in mhrleriyle
onaylamaktan baka bir ey yapmad. "Ancak," diye ekledi Abbone, "ertesi yl papa, Ad conditorem
canonum buyruunu kard; Bergamou Bonagrazia Birader, bu kararnamenin tarikatnn karlarna
aykr olduunu ne srerek papala bavurdu; bunun zerine Papa kararnameyi asl bulunduu
Avignon'un byk kilisesinin kapsndan indirdi ve birka yerini deitirdi. Ama gerekte kararnameyi
daha da sertletirmiti; hemen'ardndan Bonagrazia Birader'in bir yl tutuklanmas bunun kantdr.
Papaln sert tutumu konusunda kukuya yer yoktu; nk ayn yl Perugia meclisinin tezlerini
kesinlikle mahkm eden o ok nl Cum inter nonnullos'u kard."

Bu noktada, Kardinal Bertrando, incelikle Abbone'nin szn keserek, 1324'de, ileri kartrmak ve
papala sorun karmak iin Bavyera'h Ludwig'in, nasl Sachsenhausen bildirisiyle ie kartn, bu
bildiride, hibir salam neden yokken, Perugia'nn tezlerinin benimsendiinin ("stelik," diye vurgulad
Bertando ince bir glmseyile, "mparator'un kendisinin hi de uygulamad bir yoksulluu bylesine
cokuyla alklamas anlalr bir ey deildi."), Ludwig'in, Efendimiz Papa'ya kar ktnn, onu,
inimicus pacis1 diye nitelendirdiinin, skandallar ve anlamazlklar krkleme eiliminde olduunu
sylediinin ve sonunda ondan sapkn, hatta sapknla nayak olan biri diye sz ettiinin anmsanmas
gerektiini syledi.

1. (Lat.) Bar dman. (ev.)

387

"Hi de deil," diye araya girmeye alt Abbone.

"zde yleydi," dedi kuru bir sesle Bertrando. Sonra Efendimiz Papa'y, Quia quarondum buyruunu
karmak ve sonunda Cesena'l Michele'yi sert bir biimde huzuruna armak zorunda brakan eyin,
kesinlikle mparator'un bu ie yersiz olarak karmas olduunu ekledi. Michele hasta olduunu ne
srerek -bundan kimse kukulanmyordu- balanmasn dileyen mektuplar gnderdi ve kendi yerine
Giovanni Fidanza Birader'le Perugia'-dan Umile Custodia Birader'i yollad. Ancak, dedi Kardinal, Peru-
gia'l Papa yanllar Papa'ya, Michele Birader'in hastalktan ok uzak olduunu, Bavyera'l Ludwig'le
haberletiini bildirmilerdi. Ne olursa olsun, olan olmutu ve imdi Michele ok iyi ve dingin
grnyordu ve kendisini Avignon'da bekliyorlard. Ancak, diye itiraf ediyordu Kardinal, her iki taraftan
akll adamlarn imdi yaptklar gibi, Michele'nin sonunda Papa'ya ne syleyeceini nceden tartmak
daha iyiydi; nk herkesin amac, ileri alevlendirmek deil, sevecen bir babayla ona bal oullan
arasnda var olmas iin hibir neden olmayan ve o zamana dein yalnzca, ister mparator'la olsun,
ister onlarn vekilleri, Kutsal Ana Kilise'yle hibir ilikileri olmayan amzn laik insanlarnn
karmasyla krklenmi olan bir anlamazl kardee zmekti.

O zaman Abbone sze kart ve bir kilise adam ve kilisenin ok ey borlu olduu bir tarikata bal bir
rahip olmasna karn (yarm dairenin her iki yanndan da bir sayg mrlts iitildi), gene de,
Baskerville'li William Birader'in daha sonra aklayaca birok nedenden tr, mparator'un bu tr
sorunlara yabanc kalmas grnde olmadn syledi. Ama, diye srdrd Abbone, grmelerin
birinci blmnn, Papa'nn elileriyle, bu toplantya katlmakla Papa'nn en bal oullan olduklarn
gsteren Ermi Francesco'nun oullarnn temsilcileri arasnda yaplmas gene de doru olacakt. Bunun
iin Michele'yi, ya da onun adna konuacak her kimse onu, Avignon'da nasl bir tavr almay
dndn aklamaya ard.

Michele, ayn Papa'nn 1322 ylnda kendisinden yoksulluk sorunu konusunda kapsaml bir rapor
istemi olduu Casale'li Uber-tino'nun o sabah aralarnda bulunmasndan byk sevin ve heyecan
duyduunu syledi. Ancak Ubertino, herkesin onda grdp

388

aklk, bilgi ve tutkulu inanla artk deimez bir biimde Fransis-ken tarikatnn grleri olan
grlerin balca noktalarn en iyi zetleyebilirdi.

Ubertino ayaa kalkt ve daha konumaya balar balamaz, onun hem vaiz hem de saray mensubu
olarak niin byle byk bir heyecan uyandrdn anladm. Heyecanl el kol devinimleri, inandrc sesi,
byleyici glmseyii, ak seik ve tutarl mantyla, konutuu srece, dinleyicilerini kendine
balad. Perugia'-nn ne srd tezleri destekleyen nedenler zerinde ok bilimsel bir konumaya
balad. Her eyden nce, sa'nn ve havarilerinin ikili bir durum iinde olduklarnn kabul edilmesi
gerekiyordu; nk Yeni Ahit kilisesinin nde gelen din adamlar olduklarn, bu nedenle de, harcama ve
datma yetkisi bakmndan, Havarilerin leri'nin drdnc babnda yazl olduu gibi, yoksullara ve
kilise papazlarna verme yetkisine sahiptiler; bunu hi kimse yadsmyordu. Ancak, ikinci olarak, sa ve
Havariler, hr trl dinsel yetkinliin temeli, bu dnyay tam anlamyla kmseyen bireyler olarak ele
alnmaldrlar. Bu bakmdan, iki trl sahip olma ortaya konmaktadr; bunlardan biri laik ve dnyasaldr
ki, imparatorluk yasalar bunlar, "in bonis nostris"1 szckleriyle tanmlar; nk biz, savunduumuz
ve bizden alndnda da stnde hak iddia ettiimiz mallara bizim diyoruz. Bu nedenle, insann kendi
iyeli-indeki eyleri, onlar almaya kalkan birine kar, imparatorluk yargcna bavurarak laik ve
dnyasal anlamda savunmas baka bir eydir (sa'yla havarilerinin nesnelere bu anlamda sahip
olduklarn ne srmek sapknlktr; nk Matta'nn beinci bapta syledii gibi, her kim seni dava edip
gmleini almak isterse, stndeki giysiyi de karp ona ver. Luka da altnc bapta farkl bir ey
sylemiyor: Burada sa her trl yetkeyi ve hkmetmeyi yadsyor ve havarilerinin de ayn eyi
yapmalarn buyuruyor; sonra Mat-ta'nn yirmi drdnc babna bakn; burada Petros, Efendimize, onu
izlemek iin her eyi braktklarn syler); ama dnyasal eylere, ortak kardee iyilik amacyla, bir
baka biimde de sahip olunabilir; bu biimde, sa ve rencileri, doar hakla baz nesnelere sahiptiler;
bu hakka bazlarnca jus poli,2 yani insan tarafn-

a (Lat.) -Mallannz' (ev.) 2. (Lat.) Gksel hak (ev.)

389

dan dzenlenmeksizin, usa uygun olan doay destekleyen gksel hak denmektedir; ius fori1 ise,
insanlarn aralarndaki antlamadan doan haktr. Nesnelerin ilk blnnden nce, iyelik bakmndan
bunlarn tm de, imdi olduu gibi hi kimsenin mal saylmayan ve kim alrsa onun olan nesneler
gibiydi ve bir anlamda btn insanlar iin ortakt; ancak ilk gnahtan sonra atalarmz nesnelerin
iyeliini blmeye baladlar; bylece imdi bildiimiz anlamda dnyasal sahiplikler balad. Ama sa
ve Havariler nesnelere birinci anlamda sahiptiler; yalnzca giysileri, ekmek ve balklar vard ve
Pavlos'un Timoteos'a birinci mektubunda syledii gibi: yiyeceimiz ve rtneceimiz varsa, onlarla
yetineceiz. Bu nedenle, sa ve Havarileri bu nesnelerin iyeliine sahip deildiler, onlar kullanyorlard;
mutlak yoksulluklar olduu gibi kalyordu. Bu, Papa II. Nicholas tarafndan Exiit qui seminat
buyruuyla kabul edilmiti.

Bunun zerine, kar taraftan Jean d'Anneaux ayaa kalkarak, Ubertino'nun tutumunun kendisine, hem
usa, hem de Kutsal Betik'in doru yorumuna aykr grndn syledi. nk, ekmek ve balk gibi
kullanlarak tketilen mallarda, basit bir kullanm hakk ya da dorudan kullanmdan sz edilemez;
yalnzca tketimden sz edilebilir; inananlar, ilkel kilisede sahip olduklar her eye, Resullerin leri'nin
ikinci ve nc baplarndan karld gibi Hristiyan olmadan nce sahip olduklar biimde sahiptiler;
Kutsal Ruh'un yeryzne inmesinden sonra Havariler'in Ya-hudiye'de iftlikleri vard; mal varl
olmadan yaama and, insann yaamak iin gereksinim duyduu eyleri kapsamaz; te yandan Petros
her eyi braktn sylerken, mal varln yadsm olduunu sylemek istemiyordu; dem nesnelere
sahipti; efendisinden para alan uak kukusuz onu ne kullanr, ne de tketir; Mino-ritlerin her zaman
bavurduklar ve Minorit rahiplerinin ilerine yarayan eyleri, onlarn mlkiyetine sahip olmakszn
yalnzca kullandklarn ortaya koyan Exiit qui seminat'n szckleri, kullanlarak tketilmeyen eylerden
sz etse gerektir; gerekten de, eer Exiit tketilen eyleri iine alsayd, olanaksz bir eyi desteklemi
olurdu; dorudan kullanm, hukuksal mlkiyetten ayrt edilemez;

1. (Ut.) Yersel hak (hukuk) (ev.)

390

maddesel nesnelere, ona dayanlarak sahip olunan her insanca hak, krallarn yasalarnda
bulunmaktadr; sa bir lml olarak ana rahmine dt andan balayarak tm dnyasal mallara
sahip oldu; Tanr olarak da, Baba'dan her eyin evrensel denetimini ald; o giysilerin, yiyeceklerin, ha
parasnn ve inanllarn sunduklar eylerin sahibiydi; eer yoksul idiyse, mal varl olmad iin deil,
mal varlnn rnlerini almad iin yoksuldu; nk faiz alnmadka bir eyin yalnzca hukuksal
denetimine sahip olmak sahip olan zengin klmaz; son olarak Exiit baka eyler sylemi olsa bile
Roma Papal, inan ve satreye ilikin her eyde kendinden nce gelenlerin kararlarn geri alabilir,
hatta onlara

>*$ers den savlar ne srebilir.

Bu noktada, Kaffa Piskoposu, Jerome Birader, szcklerinin uzlamc grnmesine almasna karn
sakal fkeden titreyerek hmla ayaa kalkt. Bana olduka kark gelen kantlar ne srmeye balad.
"Kutsal Pedere ve kendime syleyeceklerimi, kendisinin dorulamasna sunuyorum; nk Ioannes'in
sa'nn vekili olduuna gerekten inanyorum; bu itirafmdan tr de Araplar tarafndan yakalandm.
Szlerime, bir gn rahipler arasnda, Melchizedek'in babasnn kim olduu konusunda kan tartmada

- byk bir bilginin anlatt olaya deinerek balayacam. O zaman kendisine bu konuda soru sorulan
Copes Birader ban sallad ve dedi ki: 'Yazklar olsun sana Copes, nk sen yalnzca Tanr'nn
araman buyurmad eyleri aryorsun ve O'nun buyurduu eyleri savsaklyorsun.' te, verdiim
rnekten kolayca karsana-bilecei gibi, sa ve Kutsal Bakire ve Havariler'in ne kiisel olarak ne de
ortaklaa hibir eyleri olmad ylesine aktr ki, sa'nn ,aym zamanda hem insan hem de Tanr
olmasn anlamak bundan daha az ak seiktir; ama gene de, birincisinin doruluunu yadsyan bir
kimsenin ikincisini de yadsmas gerektii ak grnyor bana!"

Bunlar stnlk kazanmasna syledi; William'in gzlerini gkyzne kaldrdn grdm. Sanrm
Jerome'un tasmn olduka kusurlu bulmutu; ona hak vermemezlik edemem, ama Jean de Baune'un
fkeli ve aykr sav bana daha da yanl grnd; sa'nn yoksulluuna ilikin her eyi ne sren bir
kimsenin gzle grleni (ya da grlmeyeni) doruladm, oysa sa'mn hem in-

391

san hem Tanr oluunun ancak inanla tanmlanabileceini, bu nedenle de bu iki nermenin birbiriyle
karlatrlamayacan syledi.

Jerome yantnda, kendisine kar kan adamdan daha da sertti: "Yok, hayr sevgili Birader," dedi.
"Bence tam tersi doru; nk tm Kutsal Betikler, sa'nn yiyip ien bir insan olduunu ve ok ak
seik muziceleriyle onun ayn zamanda Tanr olduunu aklyorlar; btn bunlar apak gzler
nndedir."

"Bycler ve khinler de mucizeler yaratrlar," dedi Baune de kendini beenmiesine.

"Doru," diye yantlad Jerome, "ama by sanatyla yaparlar bunu. sa'nn mucizelerini by sanatyla
gerekletirilen mucizelerle bir mi tutmak istiyorsunuz?" Topluluk byle bir eyi dnemeyeceini
hogryle mrldand. "Ve son olarak," diye srdrd Jerome, artk zafere yakn olduunu duyarak,
"Poggetto Kardinali hazretleri, sa'nn yoksulluuna inanmay sapknlk m saymak istiyorlar - bu
nerme ki, oullar Fas'tan Hindistan'a giderek vaaz vermi, kan dkm olan Fransisken tarikat gibi
bir tarikatn Ku-ral'nn temelini oluturur?"

"Pietro Ispano'nun kutsal ruhu," diye mrldand William, "bizi sen koru."

"ok sevgili Birader," diye bard o zaman Belbena, ne doru bir adm atarak, "dilerseniz,
biraderlerinizin kanndan sz edin, ama ayn borcun teki tarikatlarn dindar kiilerince de dendiini
unutmayn..."

"Kardinal hazretlerine saygm sonsuzdur," diye bard Jerome, "ama hibir Dominiken kfirlerle
savarken lmemitir; oysa yalnzca benim zamanmda dokuz Minorit ehit edildi!"

O zaman, Alborea'nn Dominiken piskoposu yz kpkrmz ayaa kalkt: "yleyse, Minoritler
Tartaria'ya gelmeden nce, Papa Innocenzo'nun oraya Dominiken gnderdiini kantlayabilirim!"

"A, yle mi?" diye Jerome katla katla gld. "Ben Minoritle-rin seksen yldr Tartaria'da olduklarn,
lkenin her yerinde krk kiliseleri bulunduunu, Dominikenlerinse kyda yalnzca be kiliseleri, topu
topu da on be rahipleri olduunu biliyorum. Bu da sorunu zer!"

392

"Hibir sorunu zmez," diye bard Alborea Piskoposu, "nk tpk kancklarn encik dourmas gibi,
Pinzochero'lar reten bu Minoritler her eye sahip kyorlar; ehitlerini ve ve bitiremiyorlar, ama tm
teki dindarlar gibi gzel kiliseleri, giysileri var; tm teki dindarlar gibi mal alp satyorlar!"

"Hayr, efendim, hayr," diye onun szn kesti Jerome, "kendi adlarn alp satmyorlar onlar;
papaln vekilharlar araclyla alp satyorlar; vekilharlarn mallar var, Minoritlerse yalnzca
kullanyorlar."

"yle mi?" dedi piskopos byk altndan glerek. "Peki, sen ka kez araya vekilharlar girmeden mal
alp sattn? Baz iftlikle-^ re ait yle ykler biliyorum ki!"

' "Eer yle yapmsam, yanl davranmm," diye abuk a-

buk onun szn kesti Jerome, "aldm tarikata devretmemek benim adma bir gszlk olmu
olabilir!"

"Saygdeer Biraderler," diye sze kart Abbone o zaman, "bizim sorunumuz Minoritlerin yoksul olup
olmadklar deil, Efendimizin yoksul olup olmad..."

"Tanrm," diye yeniden sesini ykseltti Jerome, "bu konuda bak gibi keskin bir kantm var..."

"Ermi Francesco, oullarn koru..." dedi William, pek de iharimakszn.

"Kant u," diye srdrd Jerome, "ermi pederlerin retisini bizden daha yakndan bilen Doulularla
Yunanllar, sa'nn yoksulluuna kesinlikle inanyorlar. Eer bu sapknlklar ve ayrlklar ak bir gerei
byle aka destekliyorlarsa, bizler onu yadsyarak onlardan daha sapkn ve ayrlk m olmak
istiyoruz? Bu Doulular, iimizden bazlarnn bu geree kart gr ne srdmz iitselerdi,
onlar taa tutarlard."

"Sen ne sylyorsun?" diye alay etti Alborea piskoposu. "Bunun tam tersini syleyen Dominikenleri
niin taa tutmuyorlar yleyse?"

"Dominikenleri mi? Orada kimse onlar grmemi ki!"

Alborea Piskoposu, yz mosmor, Jerome denen bu rahibin belki ancak on be yl Yunanistan'da
kaldn, oysa kendisinin ocukluundan beri orada bulunduunu syledi. Jerome, Dominiken
Alborea'nn Yunanistan'da bulunmu olabileceini, ama pis-

393

koposlarrn gzel saraylarnda lks bir yaam srdn, oysa bir Fransisken olan kendisinin orada on
be deil, yirmi iki yl kaldn ve Konstantinopolis'te mparator'un huzurunda vaaz verdiini syleyerek
yantlad onu. Bunun zerine, Alborea, elinde koz kalmaynca, onu Minoritlerden ayran boluu amaya
alarak yksek sesle, burada yineleme yrekliliini bulamayacam szcklerle, Kaffa Piskoposu'nun
sakaln yolacan ve erkekliine kuku drerek o sakab krba gibi kullanp gze gz die di
yasasna gre onu cezalandracan syledi.

teki Minoritler rahip kardelerini savunmak iin koup bir barikat oluturdular; Avignon' lular
Dominikene yardm eli uzatmay yararl buldular ve (Tanrm, oullarnn en iyilerine sen ac!) ardndan
Barahip'le kardinalin bo yere yattrmaya altklar bir kahkaha koptu. Bunu izleyen kargaalkta
Minoritler ve Domi-nikenler birbirlerine ok ar eyler sylediler; sanki her biri Araplara kar savaan
bir Hristiyanm gibi. Yerlerinde kalanlar, yalnzca, bir yanda William, te yanda Bernardo Gui'ydi.
William zgn, Bernardo ise neeli grnyordu; sorgucunun dudan kvran belli belirsiz
glmsemeye nee denebilirse.

Alborea Kaffa Piskoposu'nun sakaln ekitirirken, "sa'nn yoksulluunu ortaya koymak ya da
yadsmak iin ne srlecek daha iyi bir kant yok mu?" diye sordum stadma.

"Ama her iki sav da dorulayabilirsin, sevgili Adso," dedi William, "gene de hibir zaman
ncil'e'dayanarak sa'nn giydii, sonra da eskiyince belki de kaldrp att gmlei mal sayp
saymadn, sayyorsa ne dereceye kadar saydn kantlayamazsn. Hem ona bakarsam, Aquino'lu
Tommaso'nun mal varl retisi biz Minoritlerinkinden daha da gzpektir. Biz diyoruz ki: Hibir eye
sahip deiliz, her eyi kullanyoruz. O diyordu ki: Kendinizi malik sayn, ama sahip olduunuz eylerden
yoksun olan biri varsa, ona da kullandrn; bunu iyilik olsun diye deil, grev olarak yapn. Ama sorun
sa'nn yoksul olup olmad deil; kilisenin yoksul olmasnn gerekip gerekmedii. Yoksulluk bir saraya
sahip olup olmamak da deil; daha ok dnyasal sorunlarda yarg yetkisini elde tutmak ya da
yadsmak."

"yleyse," dedim, "mparator'un, Minoritlerin yoksulluk konusunda sylediklerini bylesine tutmasnn
nedeni bu."

394

"Tastamam. Minoritler, Papa'ya kar mparator'un oyununu oynuyorlar. Ama Marsilio ve ben bunu iki
yanl bir oyun olarak gryor, imparatorluun bizim grmz desteklemesini ve bizim insancl
ynetim fikrimize yardmc olmasm istiyoruz."

"Sizden konumanz istenince bunu syleyecek misiniz?"

"Sylersem grevimi yerine getirmi olurum; grevim imparatorluk tanrbilimcilerinin dncelerini
ortaya koymakt. Ama sylersem grevimi baaramam olurum; nk Avignon'da ikinci bir toplant
yaplmasn kolaylatrmam gerekiyor; oysa Ioannes'in bunlar sylemek iin benim oraya gitmeme raz
olacan sanmyorum."

"Yani?"

"Yani iki kart g arasnda skp kaldm, hangi uvaldan ot yiyeceim bilmeyen bir eek gibi. Sorun
u ki, daha zaman gelmedi. Marsilio olanaksz bir dnm iin samalayp duruyor, ama Ludwig,
ncllerinden daha iyi deil; imdilik yalnzca Ioan-nes gibi bir sefile kar biricik kale olarak kalsa da.
Belki de konumak zorunda kalacam; eer o zamana dek birbirlerini ldr-mezlerse. Neyse Adso,
bunlarn hepsini yaz; bugn olanlardan hi olmazsa bir iz kalsn." - "YaMichele?"

"Korkarm bouna zaman yitiriyor. Kardinal, Papa'nn bir arabuluculuk istemediini biliyor; Bernardo
Gui toplantnn baarszla urayacan biliyor; Michele ise ne olursa olsun Avignon'a gideceini
biliyor; nk tarikatn Papa'yla tm balarn koparmasn istemiyor. Bylece yaamn tehlikeye
atyor."

Biz byle konuurken - dorusu birbirimizin sesini nasl iite-bildiimizi bilmiyorum- kavga doruuna
ulat. Bernardo Gui'nin bir iareti zerine okular iki safn yumruk yumrua gelmesini nlemek iin
araya girdiler. Ama bir kalenin duvarlarnn iki yanndaki kuatanlarla kuatlanlar birbirlerine aalayc
szler ve itirazlar yadryorlard; benim lkemde bir tartma srasnda olduu gibi srayla deil,
Akdeniz usulnce, tpk kudurmu bir denizin dalgalar gibi, birbirinin stnden aarak sylenen bu
szleri, kimin azndan ktm artk ayrdedemediim iin buraya rastge-le yazyorum.

"ncil'de sa'nn bir para kesesi olduu yazl!"

395

i

"Kes sesini! Siz o kesenin resmini halarn stne bile iziyorsunuz! Efendimizin Kuds'e girdikten
sonra, her gece Betanya'ya dnne ne diyorsun peki?"

"Efendimiz Betanya'ya gidip orada yatmak istediyse, sen kim oluyorsun da, onun kararn
eletiriyorsun?"

"Hayr, ihtiyar kei, Efendimiz Betanya'ya dnyordu; nk Kuds'te bir hana deyecek paras
yoktu!"

"Bonagrazia, kei sensin! Efendimiz Kuds'te ne yiyordu peki?"

"lmemek iin efendisinin elinden yulaf yiyen bir at, o yulaflarn iyeliine mi sahip sence?"

"Gryor musun? sa'y ata benzetiyorsun..."

"sa'y, senin saraynda mevkileri parayla alp satan bir din adamna benzeten sensin asl, seni gbre
uval seni!"

"yle mi? Papalk sizin mallarnz korumak iin ka davayla uramak zorunda kald?"

"Kilisenin mallan, bizim deil: Biz onlar kullanyorduk yalnz! "

"Yiyip imek iin; kendinize altn heykellerle donatlm gzel kiliseler yapmak iin kullanyordunuz; sizi
ikiyzller sizi, sizi artlm mezarlar sizi, sizi gnah ukurlar sizi! Kusursuz yaamn ilkesi yoksulluk
deil, iyiliktir; bunu ok iyi biliyorsunuz!"

"Bunu syleyen sizin o obur Tommaso'nuz!"

"Ayan denk al, zndk! Senin obur dediin adam, kutsal Roma kilisesinin bir ermiidir!"

"Ermilik kim, o kim! Ioannes Fransiskenleri aalamak iin ermilik mertebesine ykseltti onu! Sizin
Papa'mz kimseyi ermi yapamaz; nk o bir sapkndr! Dahas, sapknlarn nderi!"

"Bunu daha nce de duyduk! Sachsenhausen'de o Bavyera'l kuklann yapt aklamay hazrlayan da
sizin Ubertino'nuz!"

"Szlerine dikkat et, domuz, Babil orospusunun olu, teki orospularn da! O yl Ubertino'nun
mparator'un yannda olmadn biliyorsun; Avignon'da, Kardinal Orsini'nin hizmetindeydi; Papa da onu
eli olarak Aragon'a gnderiyordu!"

"Biliyorum, biliyorum, kardinalin sofrasnda yoksulluk and iiyordu; imdi yarmadann en zengin
manastrnda yapt gibi! Ubertino, madem orada deildin, yazdklarm kullanmay Lud-

396

wig'e kim salk verdi?"

"Ludwig yazdklarm okuyorsa su benim mi? Senin gibi cahilin yazdklarn okuyacak deildi ya!"

"Ben mi cahilim? Sizin kzlarla konuan Francesco'nuz okumu muydu?"

"Gnaha giriyorsun!"

"Gnaha giren sensin, f papaz!"

; "Ben byle bir ey yapmadm, bunu sen de biliyorsun!!!" ", "Evet, yaptn, sen ve rahip kardelerin;
Montefalco'lu Chiara'nn yatana girdiin zaman!"

"Tanr beln versin! Ben o zaman sorgucuydum; Chiara bir ermi olarak ruhunu oktan teslim
etmiti..."

"Chiara evresine ermilik kokusu yayyordu, ama sen rahibelere sabah duasn okurken baka bir
koku kokluyordun!"

"Devam et, devam et, Tanr'nm gazabna urayacaksn; sen de, o Ostrogot Eckhart'la, Branucerton
dediiniz o ngiliz karab-ycs gibi iki sapkn barna basan efendin de!"

"Saygdeer Biraderler, saygdeer Biraderler!" diye bar-yorlard Kardinal Bertrando'yla Barahip.

397

Beinci Gn SABAH

Severinus William'a tuhaf bir hitaptan sz ediyor; William ise elilere tuhaf bir ynetim kavramndan
sz ediyor.

Az kavgas daha hzn yitirmeden kapda nbet tutan mezlerden biri ieri girdi; frtnann yerle bir
ettii bir tarladan geen biri gibi, o kargaann iinden geerek William'in yanna geldi; Severinus'un
ivedilikle kendisiyle konumak istediini fsldad ona. Barmalardan ve grltlerden ieride ne olup
bittiini anlamaya alan merakl rahiplerin dolutuklar n ahndan ktk. Birinci srada, Alessandria'l
Aymaro'yu grdk; her zamanki gibi evrenin aptallna acma duyduunu belirten alayc bir glle
karlad bizi: "Dilenci tarikatlar kal Hristiyanlk kesinlikle daha erdemli oldu," dedi.

William onu kabaca iterek bir kede bizi bekleyen Severi-. nus'a yneldi. Severinus kayglyd; bizimle
zel olarak konumak istiyordu, ama o karklkta sakin bir yer bulmak olanakszd. Ak havaya
kmak istedik, ama to'plant salonunun eiinden Ce-sena'l Michele bakyor, William'i toplantya geri
aryordu; nk, diyordu, kavga yatmaya balamt ve sradaki konumalar srdrlecekti.

ki ot uval arasnda kalan William, Severinus'tan konumasn istedi; sesini oradakilere duyurmamaya
almt.

"Berengar'n hamama gitmeden nce hastaneye gitmi olduu kesin," dedi.

"Ne biliyorsun?" Bizim babaa verip konumamzdan meraka kaplan birka rahip yanmza
yaklayordu. Severinus evresine baknarak sesini daha da alakt.

"Sen bana, o adamn... yannda bir ey olmal demitin... Tamam, laboratuvarda bir ey buldum; teki
kitaplarn arama kar-

i

m... benim olmayan bir kitap, tuhaf bir kitap..."

"O kitap olmal," dedi William, byk bir sevinle, "hemen bana getir onu."

"Getiremem," dedi Severinus, "sonra aklarm sana; bir ey kefettim... ilgin bir ey kefettim
sanyorum... Sen gelmelisin, ki-tabrsana gstermeliyim... sakmml davranmalyz..." Sustu. Her
zamanki gibi sessizce Jorge'nin neredeyse anszn yanmzda belirdiini farkettik. Ellerini, burada
dolamaya alk olmad iin, nereye gittiini anlamak istercesine ne uzatmt. Normal bir insan
Severinus'un fsltsn duyamazd; ama Jorge'nin kulann btn krlerde olduu gibi ok keskin
olduunu bir sredir biliyorduk.

Yal adam hibir ey iitmemi gibi grnyordu. Tersine, bizim ynmzden bambaka bir yne
doru yrmeye koyuldu; rahiplerden birinin omzuna dokundu ve bir ey sordu. O da usulca kolundan
tutup onu dar kard. Tam o srada Michele yeniden belirdi: William'dan ieri girmesini rica etti;
stadm kararn verdi: "Ltfen," dedi Severinus'a, "hemen geldiin yere dn. Kapy ieriden kilitle ve
beni bekle. Sen de Jorge'yi izle," dedi bana. "Bir ey iitmi olsa bile, hastaneye gideceini
sanmyorum. Ne olursa olsun, nereye gittiini renip bana bildir."

Yeniden salona doru yrd ve Jorge'yi izlemek iin kaynaan kalabaln arasndan kendine yol
amakta olan Aymaro'yu farketti (ben de farkettim). Burada William bir saknmszlk etti; nk bu kez
yksek sesle, n nefn bir ucundan bir ucuna seslenerek, daha imdiden d kapnn eiine varm olan
Severinus'a, "Dikkat et, hi kimsenin... o ktlarn... geldikleri yere geri dnmesine izin verme!" dedi.
Tam Jorge'yi izlemeye koyulacam srada, d kapnn pervazna dayanm kilerciyi grdm; William'in
szlerini iitmi, yz korkuyla kaslm, bir stadma, bir ifal otlar uzmanna bakyordu. Severinus'un
kapdan kmakta olduunu farketti ve ardndan gitti. Ben eikte durmu, daha imdiden sisin yutmakta
olduu Jorge'yi gzden karmaktan korkuyordum; ama teki ikisi de tam ters ynde, pus iinde
gzden siliniyorlard. Ne yapmam gerektiini hemen hesapladm. Bana kr adam izlemem
buyurulmutu; nk onun hastaneye gitmesinden korkuluyordu. Oysa o, kendisine elik eden
kimseyle bfrlikte baka bir dorultu-

398

399

ya ynelmiti; nk avludan geip kiliseye ya da Aedificum'a doru gidiyordu. Oysa kilercinin bitki
uzmanm izlediine kuku yoktu: William laboratuvarda olup bitenlerle ilgileniyordu; kendi kendime
baka eylerin yan sra, Aymaro'nun nereye gitmi olabileceini soruyordum; eer bizimkinden
bambaka nedenlerle dar kmamsa.

Araya belli bir uzaklk koyduum iin kilerciyi gzden kar-myordum; admlarn yavalatmt; nk
onu izlediimin farkna varmt. Arkasndaki glgenin ben olduuma emin olamyordu, ben de izlediim
glgenin o olduundan emin deildim; ama ben nasl izlediim kiinin o olduundan kuku
duymuyorsam, o da kendisini izleyenin ben olduumdan kuku duymuyordu.

Onu beni denetlemeye zorlayarak, Severinus'a ok yaklamasn nledim. Bylece hastanenin kaps
sisin iinden belirdii zaman oktan kilitlenmiti. Severinus ieri girmiti, Tanr'ya krler olsun. Kilerci
bir kez daha dnp bana bakt; tpk meyve bahesindeki aalardan biri gibi hi kmldamadan
duruyordum; sonra bir karara varm gibi grnd ve mutfaa yneldi. Grevimin stesinden gelmiim
gibi geldi bana; Severinus akl banda bir adamd; saknml davranarak kapy hi kimseye
amayacakt. Baka yapacam bir ey kalmamt. Her eyden nce toplant salonunda olanlar grmek
iin meraktan lyordum. Bu yzden gidip bakmaya karar verdim. Belki de iyi etmedim; biraz daha
kalp beklemeliydim; bylece birok baka lzc olay nleyebilirdik. Ama bunu imdi biliyorum; o
zaman bilmiyordum.

Yeniden ieri girerken, az kalsm bir su orta gibi glmseyen Benno'yla arpyordum: "Severinus
Berengar'm brakt bir ey buldu, deil mi?"

"Sen ne biliyorsun?" diye yantladm kabaca; biraz duyduum fkeden, biraz da imdi kt bir anlama
brnm olan krpe, neredeyse ocuksu yznden tr yatmm gibi davranyordum ona.

"Ben aptal deilim," diye yantlad Benno. "Severinus koa koa gelip William'a bir ey syledi; sen de
kimse onu izlemesin diye gzlyorsun..."

"Sen bizi fazla gzlyorsun; Severinus'u da," dedim fkeyle.

"Ben mi? Elbette gzlyorum sizi. nceki gnden beri gz-

400

m ne hamamdan ayryorum, ne de hastaneden. Girebilseydim, oktan girmi olurdum oraya.
Berengar'm kitaplkta ne bulduunu renmek iin metne bir gz atardm."

"Hakkn olmadan ok ey bilmek istiyorsun!"

"Ben bir aratrmacym, bilmeye hakkm var; dnyann br ucundan kalkp kitapl tanmaya geldim;
oysa kitaplk, iinde kt eyler varm gibi hep kapal duruyor, bense..."

"Brak beni," dedim serte.

"Brakyorum; renmek istediimi syledin bana."

"Ben mi?"

"nsan susarak da bir ey syleyebilir." *i( "Sana hastaneye girmemeni salk veririm," dedim ona.

"Girmiyorum, girmiyorum, heyecanlanma. Ama hi kimse dardan bakmama engel olamaz."

Artk onu dinlemeyip ieri girdim. Her ie burnunu sokan bu adam bana byk bir tehlike gibi
grnmyordu. Yeniden Willi-am'n yanna yaklap olanlar ksaca anlattm. Onaylarcasna ban
sallad; sonra bana susmam iaret etti. Karklk yatmaktay-:- di. ki tarafn temsilcileri birbirlerine
bar pc vermeye balamlard bile. Alborea Minoritlerin inancn vyor, Jerome Ha-variler'in
iyilikseverliini gklere karyor, herkes artk iin iin kaynamayan bir kilise umudunu dile getiriyordu.
Kimileri bir grubun gcn, kimileri baka bir grubun lmlln vyor, tm de adalet istiyor ve
saduyu salk veriyorlard. Bu denli ok insann bylesine itenlikle, tanrbilimcilerin ve kardinallerin
erdeminin yengi kazanmasyla ilgilendiklerini hi grmemitim.

Ama imdi Poggetto'lu Bertrando, William'i, imparatorluk tanrbilimcilerinin tezlerini dile getirmeye
aryordu. William gnlszce ayaa kalkt; bir yandan toplantnn hibir yarar olmadnn bilincine
varyor, bir yandan da bir an nce oradan kp gitmek istiyordu; gizemli kitap imdi toplantnn
sonularndan daha ok ilgilendiriyordu onu. Ama grevinden kaamad akt.

O zaman, belki her zamankinden ve gereinden ok "hmm"-larla, "ey"lerle konumaya balad,
sylemek zere olduu eyler konusunda kesinlikle kararsz olduunu anlatmak istercesine,
kendisinden nce konumu olanlarn gr alarn ok iyi anladn vurgulayarak; te yandan,
bakalarnn imparatorluk tannbilim-

Gln Ad

401/26

ilerinin "retisi" dedikleri eyin artk bir inan gerei olarak, kendini zorla kabul ettirmek iddiasnda
olmayan baz dank gzlemlerden baka bir ey olmadn syleyerek szlerine balad.

Daha sonra Yaratl'in daha henz papazlardan ve kraldan sz edilmeyen ilk sayfalarndan balayarak,
Tanr'mn, oullarnn soyunu yaratrken gsterdii sonsuz iyiliin, onlarn tmn de ayrm
gzetmeksizin sevmesinin altnda, Efendimizin Adem'e ve onun soyundan gelenlere, kutsal
yasalara boyun emek kouluyla, bu dnyadaki nesneler zerinde yetki verdiini de dnerek,
dnyasal nesneler stnde halkn yasa koyucu ve yasann ilk etkin nedeni olmas dncesinin
Efendimize yabanc olmadndan kukulanmamak gerektiini syledi. "Halk" deyimiyle tm yurttalar
anlamann yerinde olacan; ancak yurttalar arasnda ocuklar, aptallar, kt yaam srenleri ve
kadnlar da saymak gerekliinden, halkn, iyi yurttalar oluturan kiiler olarak, uygun bir tanmna
varlabileceini syledi; bununla birlikte bu blme kimlerin gireceini o an iin aklamay uygun
bulmad.

ksrd; o gn havann ok nemli olduunu syleyerek hazr bulunanlardan zr diledi ve halkn
istediini ortaya koyabilmesinin genel seimle olumu bir kurulla salanabilecei varsaymn ortaya
att. Byle bir kurulun yasay yorumlamas, deitirmesi ya da askya almasnn kendisine anlaml
grndn; nk yasay yapan tek bir kii olursa, bilgisizlikten ya da ktlkten, kt bir yasa
yapabileceini syledi ve yakn g'emite byle durumlar olduunu hazr bulunanlara anmsatmaya
gerek olmadn ekledi. William'in ilk szlerinden olduka arm olan hazr bulunanlarn ellerinde
olmakszn bu son szlere katldklarn, nk herkesin aka baka bir eyi dndn ve
dnd kiinin en kt kii olduuna inandn farkettim.

imdi, diye srdrd William, mademki tek bir kiinin yasalar kt yapma olasl vardr, birok
insann yapmas daha iyi olmayacak mdr? Doal olarak, laik ileri dzenleyen dnyasal yasalardan sz
ettiini vurgulad. Tanr dem'e iyilik ve ktlk aacndan meyve yememesini sylemiti; bu kutsal
yasayd, ama sonra ona nesnelere ad koyma yetkisi vermi, hatta onu yreklendirmi ve yeryzndeki
uyruunu bu konuda zgr brakmt. Gerekten de gnmzde baz kimseler nomina sunt
consequentia re-

402

rum1 diyorlarsa da, Yaratl kitab bu noktada ok aktr. Tanr onlara ne ad vereceini grmek iin
tm hayvanlar dem'in yanna getirdi ve dem her canl yarat nasl ardysa onun ad o oldu.
Kukusuz ilk insanolu, kendi demce dilinde her nesneye ve her hayvana yapsna uygun bir ad
verecek lde zekiyse de, kendi grnce o hayvann yapsna en uygun decek ad tasarlamakta bir
tr egemenlik hakkn kullanyordu gene de. nk gerekten de insanlarn kavramlar belirtmek iin
koyduklar adlarn birbirinden deiik olduklar, ancak nesnelerin tm iin ayn olan eyin yalnzca
nesnelerin imleri olan kavramlar olduu bugn bilinmektedir. Bylece hi kukusuz nomen2 szc,
nomos, yani yasa szcnden gelmektedir, nk nomina2, insanlar tarafndan adplacitm, baka bir
deyile, zgrce ve toplu bir anlamayla verilir.

Dinleyiciler bu bilimsel aklamay tartma konusu yapmaya kalkmadlar. Bu nedenle, diye sonu
kard William, bu dnyadaki nesneler, yani kentlere ve krallklara ilikin nesneler hakknda yasa
koymann, kilise hiyerarisinin vazgeilmez ayrcal olan, kutsal szn gzetim ve ynetimiyle hibir
ilgisi olmad aka grlyor. Gerekten de, dedi William, kfirler kutsal sz kendi- leri iin
yorumlayacak byle bir yetkili makamdan yoksun olduklar iin mutsuzdurlar (herkes kfirlere acd).
Ama bundan tr, kfirlerin hkmetler, krallar, imparatorlar ya da sultanlar, halifeler ya da
dilediiniz gibi adlandrabileceiniz kimseler araclyla yasalar yapmak ve ilerini ynetmek eiliminde
olmadklarn syleyebilir miyiz? Ve birok Roma imparatorunun, rnein Traia-nus'un, dnyasal
erklerini akllca kullanm olduklar yadsnabilir mi? Peki, bu putatapanlara ve kafirlere yasa yapmak ve
siyasal topluluklar halinde yaamak iin doal yetiyi kim verdi? Var olmamalar gereken (ya da ille var
olmalar gerekmeyen, bu nermenin niteliinin yadsmasn nasl anlyorsanz) yalanc tanrlar m
yoksa? Kukusuz hayr. Bu yeti onlara ancak ynlarn Tanrs, Babamz, Efendimiz sa Mesih tarafndan
verilmi olabilir... Politik sorunlar stnde yarg yrtme yetkisini, Roma Papa-

1. (Lat.) Adlar nesnelerin sonucudur. (ev.) 2. (Lat.) Ad. (ev.) 3. Nomen'ia oulu: adlar. (ev.)

403

l'nn yetkesini yadsyan ve Hristiyan halkn, kutsal, tatl ve korkun gizemlerini dile getirmeyenlere
de balayan tanrsal iyiliin olaanst kantdr bu! Dnyasal egemenliin ve laik yasamann, kilise
ve sa Mesih'in yasasyla hibir ilgisi olmadn ve bunlarn kutsal dinimizin ortaya kndan nce bile
kilisenin her trl dorulamasnn tesinde, Tanr tarafndan buyurulduunu bundan daha gzel ne
gsterebilir?

Yeniden ksrd; ama bu kez ksren yalnz o deildi. Hazr bulunanlarn ou sralarnda
kprdanyorlar, boazlarn temizliyorlard. Kardinalin dilini dudaklarnn stnde gezdirerek, William'a
sadede gelmesi iin sabrsz, ama nazik bir el devinimi yaptn grdm. O zaman William, imdi
herkese, onlara katlmayanlara bile, o tartlmaz yarg yrtmenin belki de ho olmayan sonulan gibi
grnen sonular ne srd. William kard sonularn sa'nn ortaya koyduu rnek tarafndan
desteklendiini, nk sa'nn dnyaya buyurmak iin deil, dnyann iinde bulunduu koullara, en
azndan Caesar'in yasalarna boyun emek iin geldiini syledi. O, Havariler'in buyurma yetkisine ve
iyelie sahip olmalarn istememiti; bu nedenle de, Havariler'i izleyenlerin, her trl dnyasal ya da
zorlayc gten arnmalar akllca bir ey gibi grnyordu. Eer Papa, piskoposlar ve papazlar,
prensin dnyasal ve zorlayc erkine bal olmasalard, prensin yetkesi yadsnm olurdu; onunla
birlikte, daha nce belirtildii gibi, Tanr buyruu olan bir dzen de yadsnm olurdu. Kukusuz baz ok
incelikli durumlarn dnlmesi gerekir -dedi William- sapknlarn durumu gibi; bunlarn sapknlklarn
yalnzca gerein bekisi olan kilise aklayabilir; ancak bu konuda yalnzca laik makamlar ilem
yapabilir. Kilise sapknlar saptad zaman, bunlar kukusuz yurttalarnn durumundan kendisine
doru olarak bilgi verilmesi gereken prense bildirmelidir. Ama prens bir sapkna ne yapacaktr?
Kendisine emanet edilmemi olan gerek adna onu mahkm mu edecektir? Prens, onu eer davran
topluluk yaamna zarar verirse sulayabilir, sulamaldr da; yani eer sapkn, sapknln, bu
sapknl paylamayanlar ldrerek ya da onlar engelleyerek dorularsa. Ama o noktada prensin erki
sona erer, nk u yeryznde hi kimse ncil'in ilkelerine uymaya ikenceyle zorlanamaz; her
birimizin kullanm konusunda te

404

dnyada yarglanaca zgrce davranma istei ne olur sonra? Kilise, sapkn inanllar topluluunun
dna kt konusunda uya-rabilir; uyarmaldr da; ama onu yeryznde yarglayamaz ve onu isteine
aykr davranmaya zorlayamaz. Eer sa, din adamlarnn zorlayc gc elde etmelerini istemi olsayd,
Musa'mn eski yasasyla yapt gibi kesin ilkeler koyard. Bunu yapmad. Demek ki bunu istemedi.
Yoksa, onun bunu istedii, ama Sz' yayd yl boyunca bunu sylemek iin zaman ya da
yetenekten yoksun olduu gr m ne srlmek isteniyor? sa'nm bunu istemedii doruydu;
nk eer istemi olsayd, o zaman Papa kendi istemini krala zorla kabul ettirebilirdi; Hristiyanlk da
artk zgrlk ya-sas deil, katlanlmaz bir klelik olurdu.

*)( Btn bunlar, diye ekledi William, neeli bir yzle, Papa'nm

yetkilerinin snrlandrlmas deil, tersine onun grevinin yceltil-mesiydi; nk Tanr'nm
hizmetkrlarnn hizmetkr, bu dnyada hizmet etmek iin bulunuyor; hizmet edilmek iin deil. Ve
son olarak, Papa'nn, Roma mparatorluu'nun ileri konusunda yasama hakknn olmas, ama
yeryzndeki teki krallklar stnde byle bir hakknn olmamas en azndan tuhaf olurdu. Bilindii
gibi, Papa'nn kutsal konulara ilikin olarak syledikleri, ngiltere Kral iin olduu kadar, Fransa Kral
iin de geerlidir; ama bunlar, bu gzel geree bal olmadklar iin kendilerine kfir denen, byk
Han'n ya da Sultan'n uyruklar iin de geerli olmaldr. Bylece, eer Papa -Papa olarak-
imparatorluu ilgilendiren konularda dnyasal yarg yetkisine de sahip olduunu varsayacak olursa, bu,
dnyasal yargnn tinsel yargyla zdeletirilmesi-ne yol aabilir; bu nedenle de, Papa'nn yalnzca
Araplar ve Tatarlar stnde deil, Franszlar ve ngilizler stnde de dnyasal yarg yetkisi
olmadndan, bunlar stnde hibir tinsel yarg yetkisinin de olmad yolunda kuku yaratabilir; bu da
kfr olur. William, "Avignon kilisesinin, Romallarn imparatoru seilmi olan kimseyi onaylamak ya da
onaylamamak hakkna sahip olduunu iddia etmekle tm insanl incittiini ne srmenin kendisine
doru grnmesinin nedeninin bu olduu" sonucuna vard. Papa'nn, imparatorluk stnde teki
krallklardan daha ok hakk yoktur ve ne Fransa Kral ne de Sultan Papa'nm onayna bal olduundan,
Almanlarn ya da talyanlarn imparatorunun ona bal olma-

405

s iin de hakl bir neden varm gibi grnmemektedir. Bu bal olu bir tanrsal hak sorunu deildir;
nk Kutsal Betik bundan sz etmemektedir. Daha nce aklanan nedenlerden tr, bunu halklarn
haklar da dorulamamaktadr. Bunun yoksullukla ilgili tartmayla ilikisine gelince, dedi sonunda
William, syleiler srasnda kendisince ve Padua'h Marsilio ve Jandun'lu John gibi kimseler tarafndan
syleiler srasnda neriler biiminde gelitirilen alakgnll dnceleri u sonulara gtryordu:
Eer Fransis-kenler yoksul kalmak istiyorlarsa, Papa byle erdemli bir istee kar kamazd ve
kmamalyd: Kukusuz sa'nn yoksulluu varsaym kantlanacak olursa, bu yalnzca Minoritlere
yardm etmekle kalmayacak, sa'nn dnyasal bir yarg yetkisine sahip olmak istemedii dncesini de
gelitirecekti. Ama o sabah, kendisi, William, ok akll kimselerin, sa'nn yoksul olduunun
kantlanama-yacan ne srdklerini iitmiti. Oysa bu savn tersine evrilmesi kendisine daha uygun
grnyordu. Hi kimse, sa'nn kendisi iin hibir dnyasal ynetim yetkisi elde etmeye altn ne
srmedii, srmedii iin, sa'nn dnyasal eylerden uzak durmas, onun, tam tersine, yoksulluu ye
tuttuu inancn gnah ilemek-sizin nermek iin yeterli kant gibi grnyordu.

William ylesine yumuak bir sesle konumu, kesinlikle inand dnceleri ylesine duraksar bir
biimde dile getirmiti ki, hi kimse ayaa kalkp ona kar kmad. Bu herkesin onun sylediklerine
inandm sylemek anlamna gelmiyordu. Yalnzca Avignon'lular yerlerinde kprdanp kalarn atarak
grlerini birbirlerine fsldamakla kalmamlar, Barahip de, kendi tarikatyla imparatorluk arasnda
olmasn istedii ilikinin bu olmadn dnyormu gibi bu szcklerden ok olumsuz etkilenmiti.
Minoritlere gelince, Cesena'l Michele akn, Jerome rkm, Uber-tino ise dnceliydi.

Sessizlii bozan Poggetto kardinali oldu; hep glmseyerek ve rahat, William'a, Avignon'a gidip
efendimiz Papa'ya bunlar sylemek isteyip istemediini sordu incelikle, William kardinalin grn
sordu; o da Papa Hazretleri'nin daha nce de doruluklar tartma gtrr birok dncenin dile
getirildiini iitmi olduunu, onun btn oullarna kar sevgi dolu olduunu, ama bu grlerin ona
ok ac vereceini syledi.

406

O zamana dek azn bile amam olan Bernardo Gui sze kart: "Dncelerini bylesine ustaca ve
gzel bir dille aklayan William Birader onlar Papa'nn yargsna sunarsa ok memnun olurum..."

"Beni ikna ettiniz, efendimiz Bernardo," dedi William. "Gelmeyeceim." Sonra zr diler bir tonla
kardinale dnerek, "Biliyorsunuz, gsmdeki skma, bu mevsimde bylesine uzun bir yolculua
kmaktan caydryor beni..." dedi.

"yleyse niin byle uzun uzun konutunuz?" diye sordu kardinal.

"Geree tanklk etmek iin," dedi William alakgnlllkle. "Gerek bizi zgr klar."

"Yo, hayr!" diye patlad Giovanni Dalbena o noktada. "Burada bizi zgr klan gerekten deil, kendini
gerekmi gibi gstermek isteyen ar zgrlkten sz ediliyor!"

"Bu da olabilir," diye itiraf etti yumuaklkla William.

lkinden ok daha sert bir yrek ve dil frtnasnn kopmak zere olduunu hemen sezinledim. Ama
hibir ey olmad. Dalbena konumasn srdrrken okularn ba ieri girmi, Bernardo'nun kulana
bir ey fsldyordu. Bernardo birden ayaa kalkt ve eliyle kendisini dinlemelerini iaret etti.

"Biraderler," dedi, "bu yararl tartma belki de yeniden ele alnabilirdi; ama imdi ok nemli bir olay
bizi almalarmza ara vermeye zorluyor, Barahip'in izniyle. Belki de istemeden, son gnlerde birok
su ilemi olan suluyu ortaya karmam uman Barahip'in beklentilerini yerine getirdim. O adam
imdi avucumun iinde. Ama ne yazk ki biraz ge, bir kez daha... orada... bir ey oldu..." belirsizce
dary gsteriyordu. abuk abuk salondan geip dar kt; biroklar onu izliyordu; William en
nlerdeydi, ben'de yannda.

stadm bana bakp, "Korkarm Severinus'un bana bir ey geldi," dedi.

407

Beinci Gn LE

Severinus l bulunuyor; bulmu olduu kitap ortada yoktur.

Hzl ve tell admlarla alam getik. Okuba bizi hastaneye doru gtryordu; oraya varnca youn
grilik iinde glgelerin kprdadn setik:'Kouan rahiplerle uaklard bunlar; kapnn giriini
tutmulard.

"Bu silahl adamlar, birok gizemi aydnlatabilecek birini aramalar iin ben gnderdim," dedi Bernardo.

"ifal otlar uzman olan biraderi mi?" diye sordu Barahip, aknlktan dili tutulmu.

"Hayr, imdi greceksiniz," dedi Bernardo ieri doru yryerek.

Severinus'un laboratuvarma girdik; ackl bir grnm belirdi gzlerimizin nnde. Talihsiz bitki
uzmannn cesedi bir kan glnn ortasnda yatyordu; ba ezilmiti. Drt bir yanda raflar, frtnadan
altst olmu gibiydi: kavanozlar, ieler, kitaplar, belgeler darmadank ortala salmt. Cesedin
yannda, bir adam bann en az iki kat byklnde, ince ilenmi madenden, tepesinde bir altn ha,
ksa, ssl bir ayak stne oturtulmu bir yerkre duruyordu. Daha nce kapnn sol yanmdaki
masann stnde grmtm onu.

Odann teki ucunda iki oku kilerciyi kskvrak yakalamlard; o rpnyor, susuz olduunu
sylyordu; Barahip'in ieri girdiini grnce barlar ykseldi. "Efendim," diye baryordu,
"grn benim aleyhimde! Ben ieri girdiimde Severinus lmt; dilim tutulmu, bu ykma
bakarken buldular beni!"

Okuba Bernardo'ya yaklat ve ondan izin alp herkesin nnde bilgi verdi. Okulara kilerciyi bulup
tutuklamalar iin buy-

408

t,



ruk verilmiti; iki saati akn bir sredir onu btn manastrda aryorlard. Bu, Bertrando'nun salona
girmeden verdii buyruk olsa gerek diye dndm; bu yerin yabancs olan askerler belki de
aramalarm yanl yerlerde srdrmlerdi; kilercinin, yazgsndan habersiz, tekilerle birlikte n
ahnda durduunun farkna varmamlard; te yandan, sis avlarn daha da gletirmiti. Her neyse,
okubann szlerinden, Remigio'nun, ben yanndan ayrldktan sonra mutfaa doru gittii, orada
birisinin onu grp okulara haber verdii, onlarn Aedifcium'a Remigio oradan ktktan sonra
vardklar, bir anlk bir farkla onu kardklar anlald. Mutfakta Jorge vard; az nce kilerciyle
konumu olduunu sylyordu. Bunun zerine okular bahe ynn aratrmlar, orada sisin iinden
tpk bir hortlak gibi beliren Alinardo'yu bulmulard; yolunu yitirmiti. Kilerciyi grdn syleyen
Alinardo'ydu; onu az nce hastaneye girerken grdn sylemiti. Okular oraya gitmiler, kapy
ak bulmulard. eri girer girmez de Se-verinus'un yerde cansz yattn, kilercinin tel iinde raflar
kartrdn, sanki bir ey aryormu gibi eline ne getiyse yere attm grmlerdi. Ne olduunu
anlamak kolayd, diye szlerini balad okuba. Remigio ieri girmi, bitki uzmannn stne atlarak
onu ldrm, sonra da urunda adam ldrd eyi aramaya koyulmutu.

Bir oku yerkreyi yerden alp Bernardo'ya uzatt. ayan gvde ksmnn kavrad salam bir bronz
erevenin bir arada tuttuu pirin ve gmten yaplm zarif halkalar, kurbann bana olanca
arlyla indirilmiti; vurma srasnda ince halkalarn birou paralanm ya da bir yana doru
eilmiti. Kan lekeleri, sa tutamlan ve paralanan beynin dehet verici paralar bu yann, yerkrenin
Severinus'un bana indirilen yan olduunu gsteriyordu.

William lmn dorulamak iin Severinus'un stne eildi. Zavall adamn bandan akan kan
dereciklerinin rtt gzleri, bir noktaya dikilip kalmt; baz durumlarda olduunu syledikleri gibi,
katlp kalm gzbebeklerinde kurbann son alglama krnts olarak katilin imgesinin grlp
grlemeyeceini dndm. William'in, parmaklarnda kara lekeler bulunup bulunmadn anlamak
iin lnn ellerine baktn grdm; bu kez lm

409

nedeninin bambaka olduu aka grld halde; ama Severinus'un ellerinde tehlikeli bitkiler,
kertenkeleler, bilinmedik bceklerle urarken grdm ayn deri eldivenler vard.

O srada Bernardo kilerciye dnmt: "Varagine'li Remi-gio'sun sen, deil mi? Baka sulamalara
dayanarak ve baka kukular dorulamak iin seni adamlarma arattm; imdi gryorum ki iyi
yapmm; ama ne yazk ki ok ge kalmm. Efendimiz," dedi Barahip'e, "kendimi bu son cinayetten
neredeyse sorumlu tutuyorum; nk dn gece tutuklanan o sefil adamn aklamalarn dinledikten
sonra, bu sabahtan beri bu adam gzaltnda tutmak gerektiini biliyordum. Ama siz de grdnz ki
sabah baka ilerle uratm; adamlarm da ellerinden geleni yaptlar..."

Hazr bulunanlarn tmnn de iitebilmeleri iin yksek sesle konuuyordu (bu arada oda tkabasa
dolmutu; insanlar odann J her yanma dolumular, ortala salm krlp dklm eyalara
bakyorlar, cesedi parmakla gsteriyorlar ve korkun cinayet stne alak sesle yorum yapyorlard); o
konuurken, kk kalabaln arasnda, sahneyi dnceli dnceli izleyen Malachi'ye gzm takld.
Tam o srada srklenerek dar karlmakta olan kilerci de farketti onu. Okularn elinden kurtuldu,
kendini rahip kardeinin stne att; onu giysisinden yakalayarak, okular gelip kendisini yeniden
yakalayncaya dek, yzyze, ksaca ve umutsuzca konutu onunla. Kabaca oradan uzaklatrldktan
sonra bir kez daha Malachi'ye dnp, "Yemin et, ben de yemin ediyorum!" diye bard.

Malachi, uygun szckler aryormu gibi, hemen yantlamad onu. Sonra kilerci itile kakla kapnn
eiini aarken, "Senin aleyhine hibir ey yapmayacam," dedi.

William'la baktk; bu sahnenin ne anlam olabileceini sorduk kendi kendimize. Bernardo da grmt
bunu, ama etkilenmi grnmyordu; tersine, sanki szcklerini onaylyormu ve onunla uursuz bir
su ortakln pekitiriyormu gibi Malachi'ye glmsedi. Sonra, yemein hemen ardndan ak bir
sorgulama iin toplant salonunda ilk mahkemenin kurulacan aklad. Kilerciyi demirci ocana
gtrmelerini, onu Salvatore'yle konuturmamalarn buyurduktan sonra kt.

Tam o srada Benno'nun bizi ardn iittik; omuzbamz-

410

da, "Ben sizden hemen sonra ieri girdim," dedi fsltyla, "oda bo gibiydi; Malachi de ieride yoktu."

"Daha sonra girmi olmal," dedi William.

"Hayr," diye pekitirdi Benno, "ben kapnn yanndaydm; ieri girenleri grdm. Size sylyorum,
Malachi ierideydi... daha nce girmiti ieri."

"Neden daha nce?"

"Kilercinin ieri girmesinden daha nce. Yemin edemem, ama biz, birok kii, ieri girince u perdenin
arkasndan ktna eminim." Severinus'un genellikle hemen ila verdii kimseleri stne yatrd
yata gizleyen perdeyi gsterdi.

M "Severinus'U onun ldrdn, kilerci ieri girince de oraya

gizlendiini mi sylemek istiyorsun?" diye sordu William.

"Ya da oradan burada olup bitenleri izlediini. Yoksa kilerci ondan kendisine zarar vermemesini niin
rica etsin, buna karlk kendisinin de ona zarar vermeyeceine niin sz versin?"

"Olabilir," dedi William. "yle ya da byle, burada bir kitap vard; hl da burada olmal; nk kilerci
de Malachi de eli bo ktlar buradan." William, kendisine verdiim bilgilerden, Benno'nun durumu
bildiini renmiti; o anda yardma gereksinimi vard. Severinus'un lsne zntyle bakan
Barahip'e yaklat ve herkesi dar karmasn rica etti; nk oday daha iyi incele- * mek istiyordu.
Barahip kabul etti; kendisi de dar kt; karken William'a, sanki hep ge kald iin onu
azarlarcasna kukulu bir bak yneltti. Malachi, tm de belirsiz eitli nedenler ne srerek ieride
kalmaya alt; William orasnn kitaplk olmadn ve orada hak iddia edemeyeceini anmsatt ona.
Nazik, ama dn vermez bir tutumu vard; Malachi'nin, onun Venanti-us'un masasn incelemesine izin
vermemesinin cn ald.

kii kalnca, William masalardan birinin stndeki krklar ve ktlar toplad ve bana Severinus'un
kitaplarn birer birer kendisine vermemi syledi. Labirentteki dev koleksiyonla karla-trhrsa kk
bir koleksiyondu bu; ama gene de irili ufakl onlarca cilt vard; daha nce raflarn stne dzenle
istiflenmi, ama imdi eitli nesneler arasnda karmakark yerde yatyorlard; kilercinin aceleci
elleriyle rselenmi, kimilerinin ciltleri sanki kilercinin arad bir kitap deil de, bir kitabn yapraklar
arasnda ol-

411

mas gereken bir eymi gibi yrtlmt. Bazlar serte ekilip ciltlerinden ayrlmt. Onlar toplamak,
abucak konularna gz atmak, sonra da masann stne istiflemek az zamanda olacak bir i deildi;
stelik bunun ok abuk yaplmas gerekiyordu; Barahip bize az zaman vermiti; nk sonra rahipler
gelip Severinus'un paralanm cesedini toplayacaklar ve gmmek iin hazrlayacaklard. Hem sonra, ilk
incelemede gzden kam bir ey olup olmadn anlamak iin odada dolap masalarn altna, raflarn
ve dolaplarn arkasna da bakmak gerekiyordu. William Benno'nun bana yardm etmesini istemedi;
onun yalnzca kapda nbet tutmasna izin verdi. Barahip'in buyruklarna karn, biroklar ieri girmek
iin zorluyorlard; haberi duyunca ylgnla kaplm hizmetiler, arkadalarna alayan rahipler,
ellerinde ak araflar ve su dolu kovalarla ly ykayp kefenlemeye gelmi mezler...

Bu nedenle elimizi abuk tutmamz gerekiyordu. Ben kitaplar alyor, William'a uzatyordum; o da
onlar inceleyip masann stne koyuyordu. Sonra iin uzayacan grp ikimiz birden srdrdk; yani
ben kitaplar yerden alyor, dalmsa sayfalarn dzenliyor, baln okuyor, masann stne
koyuyordum. Birok kitabn sayfalar dalmt.

"Deplantis libri tres1, Allah kahretsin bu deil." diyordu William ve kitab masann stne
atyordu. .

"Tlesaurus herbarum2" diyordum ben; William da: "Brak onu, Yunanca bir kitap aryoruz biz."

"Bu mu?" diye soruyordum, sayfalar aprak harflerle dolu bir yapt gstererek. William ise, "Hayr,
bu Arapa, aptal! Ba-con'un hakk varm; bir bilginin ilk grevi yabanc dil renmektir!" diye karlk
veriyordu.

"Ama Arapay siz de bilmiyorsunuz!" diye karlk veriyordum, incinmi; bunun zerine William
yantlyordu: "Ama hi olmazca Arapay grnce tanrm!" Bense, Benno'nun arkamdan gldn
iittiim iin kzaryordum.

ok kitap vard, birok da not; stne gkkubbe izilmi rulolar, dank sayfalar, belki de l adamn
yazd garip otlarn ka-

1. (Lal) Bitkilere dair kitap. (ev.)

2. (Lat) Otlar Hazinesi (ev.)

412

taloglar. Uzun sre altk; laboratuvarn her kesini tek tek gzden geirdik. William, altnda bir ey
olup olmadna bakmak iin byk bir soukkanllkla cesedi bile kaldrd; tuniinin ceplerini kartrd;
hibir ey yoktu.

"Mutlaka bulunmal," dedi, "Severinus bir kitapla kendini buraya kilitledi. Kitap kilercide deildi..."

"Tuniinin iine saklam olamaz myd?" diye sordum.

"Hayr, nceki sabah Venantius'un masasnda grdm kitap bykt; farkna varrdk."

"Cildi nasld?"

"Bilmiyorum. Ak duruyordu; ancak birka saniyecik, Yu-*\ nanca olduunu anlayacak kadar grdm
onu; ama baka bir ey anmsamyorum. Devam edelim: Kitab alan kilerci deildi; Malac-hi'nin aldn
da sanmyorum."

"Kesinlikle hayr," diye dorulad Benno, "kilerci onu gsnden kavrad zaman, tuniinin altnda bir
kitap olamayaca grlyordu."

"yi. Yani kt. Eer kitap bu odada deilse, bir bakasnn, Malachi ve kilerciden baka birinin ieriye
daha nce girmi olduu ak."

"Yani Severinus'u ldrm olan bir nc kii mi?"

"Birok kimse," dedi William.

"Ama," dedim, "kitabn burada olduunu kim bilebilirdi?"

"rnein Jorge; bizi iittiyse."

"Evet," dedim, "ama Jorge Severinus gibi iri yar bir adam, stelik bana yle hzl vurarak
ldremezdi."

"Kesinlikle hayr. Hem sonra sen onun Aedifcium'a doru yneldiini grdn; okular da onu kilerciyi
bulmadan az nce mutfakta buldular. Demek ki buraya gelip sonra mutfaa dnecek zaman bulamazd.
Dn ki elleri bo bile olsa, gene de duvarlara srnerek ilerlemek zorundadr; meyve bahesinden,
stelik koarak gemi olamaz..."

"Brakn kafam kullanaym," dedim stadm yanslamaya zenerek. "imdi: Jorge olamaz. Alinardo
evrede dolayordu; ama o da bacaklarnn stnde glkle durabiliyor, hem Severinus'un gcyle
baa kamaz. Kilerci buradayd geri; ama mutfaktan kmasyla okularn gelii arasnda geen zaman
yle ksay-

413

di ki, bu sre iinde kapy Severinus'a atrp stne atlmas, onu ldrmesi, sonra btn bu
pandommay dzenlemesi g grnyor bana. Malachi hepsinden daha nce davranm olabilir: Jorge
bizim nartekste1 konutuklarmz iitti; kitaplktan alnm olan bir kitabm Severinus'ta olduunu
Malachi'ye haber vermek iin yaz salonuna gitti; bunun zerine Malachi buraya geliyor. Se-verinus'u
kapy amaya raz ediyor, onu ldryor; nedenini Tanr bilir. Ama eer kitab aryorsa, buray altst
etmeden de bulabilirdi onu; nk ktphaneci o! Peki, kim kalyor geriye?"

"Benno," dedi William.

Benno kpkrmz kesildi. "Ben katil deilim!" diye kar kt.

"Hi kimse katil deildir; ilk suu ileyinceye kadar," dedi William filozofa. "Her neyse, kitap burada
yok; bu da onu burada brakmadnn yeterli kant. Onu daha nce almsan, o kargaalkta dar
szlm olman bana akla yakn grnyor."

Sonra dnp cesedi incelemeye koyuldu. Arkadann ldnn ancak o zaman bilincine varm
gibiydi. "Zavall Severinus," dedi, "sendn, senin zehirlerinden bile kukulanmtm. Oysa sen
zehirlenmekten korkuyordun; yoksa bu eldivenleri giymezdin. Yerden gelecek bir tehlikeden korkarken
gkten geldi tehlike..." Yerkreyi eline alp dikkatle inceledi. "Kimbilir niin zellikle bu silah
kullanmlar..."

"El altnda olduu iin."

"Belki de. Baka eyler de vard; vazolar, bahe ara gereleri... Maden iiliinin ve gkbilimin gzel
bir rnei. Parampara olmu... Aman Allahm!" diye bard.

"Ne var?"

"Gnein te biri darbe yemi, ayn da te biri, yldzlarn da te biri..." diye alntlad. Havari
Yuhanna'nn metnini ok iyi biliyordum: "Drdnc borazan!" diye bardm.

"Tastamam. nce frtna, sonra kan, sonra su, imdi de yldzlar... Eer byleyse, her eyin yeniden
gzden geirilmesi gerek; katil rastgele vurmam; bir plana gre davranm... Ama yalnzca ncil'in
buyruklarn izleyerek, ldrebilecei zaman adam ldrecek denli kt bir kafa dnlebilir mi?"

1. Kilisenin giri blm. (ev.)

414

"Beinci borazan ne olacak?" diye sordum rkntyle. Anmsamaya altm: "Gkten yere bir yldzn
dtn grdm ve uurumun dipsiz kuyusunun anahtar verildi ona... Kuyuda birisi mi boulup
lecek?"

"Beinci borazan birok baka ey dndrebilir bize," dedi William. "Kuyudan bir frnn duman
kacak; sonra insanlara, tpk akreplerinkine benzeyen inelerle ikence edecek olan ekirgeler. Ve
ekirgelerin biimi, balarnda altn halar, dileri aslan dileri gibi olan atlarmkine benzeyecek...
Adammzn emrinde Kutsal Betik'in szcklerini gerekletirmek iin eitli aralar olmal... Ama imdi
hayalleri brakalm da, Severinus'un kitab bul-{r duu zaman bize ne sylediini anmsamaya
alalm..."

"Ona kitab size getirmesini sylemitiniz; o da getiremeyeceini syledi..."

"Doru, sonra konumamz kesildi. Niin getiremiyordu? nsan bir kitab tayabilir. Sonra niin
eldivenlerini giymiti? Kitabn cildinde, Berengar'la Venantius'u ldren zehirle ilgili bir ey mi var?
Gizemli bir tuzak, zehirli bir u..." "Bir ylan!" dedim.

"Belki de bir balina! Hayr, gene hayallere dalyoruz. Zehi-- rin, grdmz gibi, boazdan gemesi
gerekiyor. Hem kitab tayamayacan sylemedi ki. Bana onu burada gstermeyi ye tuttuunu
syledi. Sonra, eldiven giymi... Bylece, bu kitaba eldivenle dokunmak gerektiini biliyoruz. Sen de
yle yapmalsn Benno, eer umduun gibi kitab bulursan... Bylesine yardmsever olduuna gre,
bana biraz daha yardm edebilirsin. Yaz salonuna k, Malachi'yi gzle. Sakn gzden karma onu."

"Hemen!" dedi Benno ve dar kt;-grevinden honutmu gibi geldi bize.

Rahipleri artk durduramyorduk; oda insanlarn saldrsna urad. Yemek zaman gemiti; Bernardo
belki de u srada toplant salonunda mahkemeyi kuruyordu.

"Burada baka yapacak bir ey yok," dedi William. Aklmdan bir dnce geti; "Katil," dedim, "kitab
pencereden hastanenin arkasna atm olamaz m; sonra gidip almak zere?" William dikkatle
laboratuvarn smsk kapal grnen byk pencerelerine bakt. "Gidip bakalm," dedi.

415

Dar kp yapnn arka ksmm inceledik; neredeyse surlarla bitiikti; ama arada dar bir geit vard.
William saknmla ilerledi, nk son gnlerde yaan kar bu alanda el dememi olarak kalmt.
Admlarmz buz tutmu, ama kolayca krlabilir yzeyde ak izler brakyordu; bu nedenle de, eer
bizden nce buradan biri gemi olsayd, kar bunu gsterirdi bize. Hibir ey grmedik.

Hastaneyi benim zavall varsaymmla birlikte ardmzda brakp meyve bahesinden geerken,
William'a, Benno'ya gerekten gvenip gvenmediini sordum, "Tam anlamyla deil," dedi William,
"ama ne olursa olsun, ona bilmedii bir ey sylemedik; hem onun kitaptan korkmasn da saladk.
Sonra, ondan Malachi'yi gzlemesini isteyerek, kendi adna kitab aramakta olduu aka anlalan
Malachi'nin de onu gzlemesini salam oluyoruz."

"Peki kilerci ne istiyordu?"

"Bunu az sonra reneceiz. Kukusuz istedii bir ey vard; hem de kendisini korkutan bir tehlikeden
kurtulmak iin hemen elde etmek istiyordu onu. Bu ey her neyse, Malachi de biliyordu bunu; yoksa
Remigio'nun ona umutsuzca sesleniini aklayama-yz..."

"Herhalde kitap ortadan yok olmu..." <

"te bu hi olmaz," dedi William, tam toplant salonuna varrken. "Eer byle bir kitap varsa, ki
Severinus olduunu syledi, ya biri alp gtrm onu, ya da hl burada olmal."

"Burada olmadna gre, biri alp gtrm," diye sonuca vardm.

"Baka bir kk nermeden yola klarak tmdengelim yaplamaz diye bir ey yok. Her ey kitab
kimsenin gtrm olamayacan doruladna gre..."

"O zaman hl burada olmal. Ama yok."

"Bir dakika. Kitab bulamadmz iin burada olmadn sylyoruz. Ama belki de onu durduu yerde
grmediimiz iin bulamadk."

"Ama her yere baktk!"

"Baktk; ama grmedik. Ya da grdk de tanmadk... Adso, Severinus nasl betimlemiti o kitab,
hangi szckleri kullanmt?"

416

"Kendi kitaplarndan biri olmayan bir kitap bulduunu sylemiti, Yunanca..."

"Hayr, imdi anmsyorum. Tuhaf bir kitap olduunu sylemiti. Severinus bir bilim adamyd ve bir
bilim adam iin Yunanca yazlm bir kitap tuhaf deildir; o bilim adam Yunanca bilmese de; nk en
azndan alfabeyi tanrd. Hem, bir bilim adam, Arapa bilmese de, Arapa bir kitab tuhaf diye
nitelemezdi..." Szlerine ara verdi. "Arapa bir kitabn Severinus'un laboratuva-nnda ne ii var?"

"Peki ama, Arapa bir kitab niin tuhaf diye nitelemi olsun?"

-i "Sorun da bu. Tuhaf dediine gre, allmam bir grn

olmal; en azndan onun iin allmam; nk o ktphaneci deil, bitki uzmanyd... Kitaplklarda
bazan birok eski elyazmas bir arada bulunur; baka baka ve garip metinler; biri Yunanca, biri Aram
dilinde..."

"... biri de Arapa!" diye bardm, beynimde bir imek akmt.

William beni serte avludan dar srkledi; hastaneye doru koturdu: "Seni hayvan Alman, sersem,
cahil, yalnzca ilk sayfalara baktn, metne bakmadn!"

"Ama stadm," dedim soluk solua, "size gsterdiim sayfalara siz baktnz; bana o kitabn Yunanca
deil, Arapa olduunu siz sylediniz!"

"Doru, Adso, doru; hayvan olan benim, ko, abuk!"

Laboratuvara dndk; ieri girmekte glk ektik; nk mezler odann iinde dolayorlard.
William abuk abuk masaya yaklat; uursuz kitab bulmak iin ciltleri alp orada bulunanla nn falta
gibi alm gzleri nnde birer birer bakp yere atyordu; sonra hepsini yeniden ikier kez at. Yazk,
Arapa elyazmas yerinde yoktu. Pek salam olmayan eprimi, hafif madenden bantlar olan eski
kapan belli belirsiz anmsyordum.

"Ben ktktan sonra buraya kim girdi?" diye sordu William bir rahibe. Rahip omuzlarn silkti; ieriye
birok insanin girdii, kimin kim olduunun bilinmedii akt.

Olaslklar gzden geirmeye altk. Malachi? Olabilirdi ne istediini biliyordu; belki de bizi
gzetlemi, eli bo ktm

Gln Ad

417/

grnce, kendinden emin geri dnmt. Benno William'la Arapa metin stnde didiirken onun
gldn anmsadm. O zaman benim bilgisizliime glyor sanmtm; ama belki de William'in
saflna glyordu; eski bir elyazmasmn hangi biimlerde bulunabileceini biliyordu; belki de bizim
hemen aklmza gelmeyen, ama dnmemiz gereken eyi dnd; yani Severinus Arapa bilmiyordu;
bunun iin de kitaplarnn arasnda okuyamad bir kitabn bulunmas garipti. Yoksa bir nc kii mi
vard?

/ William ok klm hissediyordu kendini. Onu avutmaya altm; gndr Yunanca bir metin
aramakta olduunu ve incelemesi srasnda Yunanca olmayan tm kitaplar bir yana brakmasnn doal
olduunu syledim ona. Yanlmann elbette insanlara zg olduunu, ama baz insanlarn bakalarndan
daha ok yanldklar, onlara aptal dendii, kendisinin de onlardan biri olduu yantn verdi;
elyazmalarmn gruplar halinde de ciltlenebileceim dnemeyecek olduktan sonra Paris'te ve
Oxford'da okumaya deip demediini dndn; bunun benim gibi aptallarn dnda, mezlerin
bile bildikleri bir gerek olduunu, bizim gibi bir ift soytarnn panayrlarda byk baar salayacan,
yapmamz gereken eyin, gizemleri zmeye alacak yerde, bu olduunu syledi; zellikle karmzda
bizden ok daha zeki insanlar varsa.

"Ama imdi de alamann yarar yok," diye balad szlerini sonra. "Eer kitab Malachi almsa, oktan
gene yerine koymutur. Onu, ancak finis Africae'ye Wsil girildiini bilirsek bulabiliriz. Kitab eer Benno
almsa, imdi yaptm gibi kukuya kaplacam ve laboratuvara geri dneceimi dnmesi gerekir;
yoksa byle aceleci davranamazd. yleyse saklanyor; saklanmayaca tek yer de, bizim onu hemen
arayacamz yerdir kukusuz; yani hcresi. Bunun iin imdi toplant salonuna dnelim; bakalm kilerci
sorgulama srasnda yararl bir ey syler mi? nk gene de Bernardo'nun plann hl ak seik
anlamyorum; bu adam Se-verinus'un lmnden nce aryordu; hem de baka nedenlerle.

Toplant salonuna geri dndk. Benno'nun hcresine gitsey-miiz daha iyi olurmu; nk daha sonra
reneceimiz gibi, gen arkadamz William' pek de yle ykseklerde grmyordu; onun bu kadar
abuk laboratuvara geri dneceini dnmedi; William tarafndan aranmadna inanarak doruca
hcresine, ki-

418

tab saklamaya gitti.

Ama bunu sonra anlatacam. Bu arada, bize gizemli bir kitab unutturacak, tpk tiyatro gibi de zc
olaylar oldu. Gerekte kitab unutmadksa da, William'in ne de olsa yerine getirmesi gereken grevle
ilgili baka nemli ilerle uratk.

419

Bejjci Gn KND

Adalet datlyor ve herkesin haksz olduuna dair tedirgin edici bir izlenim ediniliyor.

Bernardo Gui byk ceviz masann tam ortasnda oturuyordu. Yannda bir Dominiken yazmanlk ilevini
yerine getiriyordu; papalk heyetinden yksek rtbeli iki kii, yarg olarak yannda, oturuyordu. Kilerci
masann nnde, iki oku arasnda ayakta duruyordu.

Barahip William'a dnerek fsldad: "Yarglamann yasal olup olmayacan bilmiyorum. 1215'te Latera
Danma Kurulu, XXXVII. yasasnda, bir kimsenin, ikamet yerinden yaya iki gnlk yoldan daha uzakta
oturan yarglarn nne karlamayacan ngrmtr. Geri, burada belki durum deiik; uzaktan
gelen sank deil, yarg, ama..."

"Sorgucu tm olaan yarglama usullerinden baktr," dedi William, "ortak hukuk ilkelerine uymak
zorunda da deildir. zel bir ayrcal vardr: Hatta avukatlar dinlemek zorunda da deildir."

Kilerciye baktm. Remigio acnacak bir duruma indirgenmiti. rkm bir hayvan gibi bakyordu
evresine; korkun bir trenin devinimlerini ve el kol hareketlerini tanmt sanki. Birbirinden korkun
iki nedenden tr korktuunu imdi biliyorum: Birincisi, grne baklrsa, iren bir su stnde
yakalanmt; teki de, Bernardo bir gn nce dedikodular ve st kapal szleri bir araya getirerek
soruturmasna bala zaman gemiin aydnlanacandan korkuyordu; Salvatore'yi tutukladklarn
grnce ylgnl daha da artmt.

Umarsz Remigio kendi korkularnn penesinde kvranrken,

420

Bernardo kurbanlarnn korkusunu ylgnla dntrmenin yollarn biliyordu. Konumuyordu, herkes
sorguyu balatmasn beklerken, o ellerini nndeki ktlarn stne koymu, dalgn dalgn onlar
dzenliyormu gibi yapyordu. Gerekte baklar sana dikilmiti; ("Korkma, senin iyiliinden baka bir
ey istemeyen kardee bir topluluun ellerindesin" dercesine) ikiyzl bir hogr, ("Neyin senin
iyiliin iin olduunu bilmiyorsun, az sonra syleyeceim sana bunu" dercesine) buz gibi bir alay, ("Ne
olursa olsun, ben senin tek yargcnm, benim elimdesin" dercesine) acmasz bir ciddilik karm vard
bu bakta. Btn bunlar kilercinin bildii eylerdi; ama sessizlik ve yargcn ardan almas onlar -
unut-t mak yle dursun - neredeyse daha ok tadna varmasna yol at; 1 yle ki kendini gittike
daha ok aalanm hissedecek, tedirginlii gevemeye deil, umutsuzlua dnecek, tmyle
yargca ait olacak, onun elleri arasnda mum gibi yumuayacakt.

Sonunda Bernardo sessizlii bozdu. Birka kalplam tren-sel sz syledi; yarglara imdi ikisi de
ayn derecede iren iki sutan dolay san sorguya ekeceklerini; bunlardan birinin herkese aka
bilindiini, ama bunun tekinden daha az knanmas gerektiini, nk sann, sapknlk suundan
arand srada, adam ldrrken sust yakalandn syledi.

Sylenmiti ite! Kilerci glkle kmldatabildii zincire vurulmu elleriyle yzn rtt. Bernardo
sorguya balad.

"Adn ne?" diye sordu.

"Varaginei Remigio. Elli iki yl nce dodum ve daha ocuk yata Varagine'li Minoritlerin manastrna
girdim."

"Peki, nasl oluyor da imdi Ermi Benedikten tarikatnda-sn?"

"Yllar nce, Papa Sanda Romana buyruunu kard zaman, Fraticelloarn sapknlna
bulatrlmaktan korktuum iin... onlarn dncelerine hibir zaman katlmam olsam bile...
kkrtmalarla dolu bir ortamdan kamann gnahkr ruhum iin iyi olacan dndm ve bu
manastrn rahipleri arasnda kabul edilmeyi saladm; sekiz yl akn bir sredir burada kilerci olarak
hizmet ediyorum."

"Sapknln batan karclndan katn," diye alay etti Bernardo, "daha dorusu, sapknln zararl
otunun kkn kazma-

421

ya azmetmi kimselerin soruturmasndan katn ve iyi yrekli Cluny rahipleri seni ve senin gibileri
aralarna almakla bir iyilikseverlik davrannda bulunduklarna inandlar. Ama cppe deitirmek,
sapknlk ktln ruhtan silmeye yetmez; bu nedenle, tvbe bilmez ruhunun derinliklerinde neler
dndn ve bu kutsal yere gelmeden nce ne yaptn aratrmak iin burada bulunuyoruz imdi..."

"Ruhum susuzdur; hem sapknlktan sz ederken ne demek istediinizi bilmiyorum," dedi kilerci
saknml.

"Gryor musun?" diye bard Bernardo teki yarglara dnerek. "Bunlarn hepsi byledir! lerinden
biri tutuklannca, mahkeme karsnda sanki vicdanlar temizmi, iinde hi pimanlk yokmu gibi
davranrlar. Bunun sularnn apak bir belirtisi olduunu bilmezler; nk drst bir insan
yarglanrken tedirgindir! Onu niin tutuklattm biliyor mu, sorun. Biliyor musun, Remi-gio?"

"Efendimiz," diye yantlad kilerci, "bunu sizin aznzdan duyarsam memnun olurum."

armtm, nk bana yle geldi ki, kilerci trensel sorular, ayn lde trensel szcklerle
yantlyordu; sanki soruturmann kurallarn ve tuzaklarn iyi biliyormu ve uzun zamandr byle bir
durumla karlamak iin eitilmi gibi.

"te!" diye baryordu bu srada Bernardo. "Tvbe etmeyen bir sapknn tipik yant! Tilkiler gibi
izlerini rterler; onlar bulup karmak ok gtr; nk inanlar, cezadan kamak iin yalan syleme
hakkn verir onlara. Sorgucuyu yanltmak iin dolambal yantlara bavururlar, byle iren insanlarla
iletiim kurmaya katlanmak zorunda olan sorgucuyu... Demek, szde Fraticello ya da Yoksul Yaam
Rahipleri ya da Beginolarla hibir ilgin yoktu, yle mi, Remigio Birader?"

"Yoksulluk stne uzun bir tartma yaptklar srada Minorit-lerin yaantlarna katldm; ama hibir
zaman Beginolarn mezhebine girmedim!"

"Gryor musunuz?" dedi Bernardo. "Begino olduunu yadsyor; nk Beginolar, Fraticello'larn
sapknlna katlmakla birlikte, onlar Fransisken tarikatnn kurumu bir dal gibi grrler; kendilerini
onlardan daha ar ve kusursuz sayarlar. Ama birok

422

davranlar birbirine benzer. Kilisede teki insanlar gibi ellerini kavuturup diz kecek yerde, yzn
duvara dnk, bzlm, ya da ban kukuletayla rtl yere kapanm grldn yadsyabilir misin,
Remigio?"

"Ermi Benedikt'in tarikatnda da gerektii zaman yere kapanlr, dindarca kendinden geme
anlarnda..."

"Ben sana gerektii zaman ne yaptn sormuyorum, gerekmedii zaman ne yaptn soruyorum!
Demek, Beginolarn tipik davran olan bu durumlardan birine girdiini yadsmyorsun! Ama Begino
olmadm syledin... Peki, imdi syle bana: Neye inanyorsun?"

d "Efendimiz, iyi bir Hristiyann inand her eye inanyo-

* rum...

"Ermie bir yant: Peki iyi bir Hristiyan neye inanr?"

"Kutsal kilisenin rettiklerine."

"Hangi kutsal kilisenin? Kendilerini kusursuz olarak niteleyenlerin. Szde Havariler'in, sapkn
Fraticello'larn kutsal saydklar kilisenin mi, yoksa onlarn Babil orospusuna benzettikleri ve bizim
hepimizin derinden inandmz kilisenin mi?"

"Efendimiz," dedi kilerci bocalayarak, "gerek kilisenin hangisi olduuna inandnz siz syleyin bana."

"Ben gerek kilisenin Roma kilisesi olduuna inanyorum; Papa ve onun piskoposlar tarafndan
ynetilen, biricik, kutsal, papala ait Roma Kilisesi."

"Ben de buna inanyorum," dedi kilerci.

"Takdire deer bir kstahlk!" diye bard sorgucu. Takdire deer de dicto1 zeks! Hepiniz iittiniz
sylediklerini: benim bu kiliseye inandma inandn sylyor; bylece kendisinin neye inandn
sylemekten kanyor! Ama biz bu akal hilelerini iyi biliriz! Konuya dnelim. Kutsal ayinlerin Efendimiz
tarafndan balatldna, gerek tvbe iin Tanr'nn hizmetkrlarna gnah kartmann gerektiine,
Roma Kilisesi'nin, te dnyada balanp zlecek eyleri bu dnyada zp balama gcne yani
gnahlar balama yetkisine sahip olduuna inanyor musun?"

"nanmamal mym?"

1. Sz syleme, szel. Sz ustal anlamnda. (ev.)

423

"Sana neye inanman gerektiini sormuyorum, neye inandn soruyorum!"

"Sizin ve teki iyi bilginlerin inanmam buyurduklar her eye inanyorum," dedi ylgn, kilerci.

"yle mi! Ama szn ettiin iyi bilginler; senin tarikatm ynetenler olmasn? yi bilginlerden sz
ederken anlatmak istediin bu mu? Din ve iman artlarn yeni batan renmek iin kendilerini
havarilerin biricik ardllar sayan bu sapk yalanclar m izliyorsun? Eer onlarm inandklarna inanrsam
o zaman bana inanacan, yoksa yalnzca onlara inanacan m ima ediyorsun?"

"Byle bir ey sylemedim, efendimiz," diye kekeledi kilerci, "siz sylyorsunuz bunu bana. Neyin iyi
olduunu bana retirseniz size inanrm."

"Aman ne kstahlk!" diye bard Bernardo yumruunu masaya indirerek. "Tarikatnda retilen kalb
boyun emez bir inatla ezbere yineliyorsun. Bana ancak senin tarikatnn iyi olarak kabul ettii eyi ne
srersem inanacan sylyorsun. Szde Havariler hep byle yant vermilerdir; imdi sen de byle
yantlyorsun, belki de farkna varmakszn; nk bir zamanlar sorgucular yanltmak iin retilen
tmceler yeniden iekleniyor dudaklarnda. Bylece kendi szcklerinle kendi kendini suluyorsun;
uzun bir sorgulama deneyimim olmasayd tuzana derdim... Ama imdi asl soruna gelelim, sapk
adam! Parma'l Gherardo Segarel-li'den sz edildiini iittin mi hi?" >

"Ondan sz edildiini iittim," dedi kilerci yz sarararak; eer o allak bullak olmu yz iin hl
sararmaktan sz edilebilirse.

"Hi Novara'l papaz Dolcino'dan sz edildiini iittin mi?"

"Ondan sz edildiini iittim."

"Hi kendisini grdn m, onunla konutun mu?"

Kilerci, gerei ksmen sylemekte nereye kadar gitmesi gerektiini tartarcasna birka saniye sustu.
Sonra kararn verdi ve gsz bir sesle, "Onu grdm ve konutum," dedi.

"Daha yksek sesle!" diye bard Bernardo, "sonunda azndan doru bir sz kt iitilebilsin! Ne
zaman konutun onunla?"

"Efendimiz," dedi kilerci, "Novara'da bir manastrda rahip-

424

i

tim; Dolcino'nun adamlar o yrede toplandlar; benim bulunduum manastrn yaknndan getiler;
nce kim olduklar bilinmiyordu..."

"Yalan sylyorsun! Varagine'li bir Fransisken, Novara'daki bir manastrda nasl bulunabilir? Manastrda
deildin, o blgede dolap sadakayla geinen Fraticello grubunun bir yesiydin sen de; Dolsiniyenlere
katlmtn!"

"Bunu nasl dorulayabilirsiniz, efendim?" dedi kilerci sesi titreyerek.

"Nasl dorulayabileceimi, daha dorusu nasl dorulamam gerektiini imdi syleyeceim sana," dedi
Bernardo; sonra Salva-tore'nin ieri alnmasn buyurdu.

Zavallnn grn acma duygusu uyandrd bende; geceyi gizli ve daha sert bir sorgulamayla
geirdii anlalyordu. Salvato-re'nin yznn her zaman korkun olduunu sylemitim. Ama o sabah,
bir hayvana daha da ok benziyormu gibi grnd bana. iddet belirtileri gstermiyordu, ama eli aya
tutmaz, iple balanm bir maymun gibi okular tarafndan srklenen zincire vurulmu gvdesinin
devinim biimi, acmasz sorgusunun nasl getiini ok iyi aa vuruyordu.

"Bernardo ona ikence yapm..." diye fsldadm William'in kulana.

"Kesinlikle hayr," diye yantlad William. "Bir sorgucu hibir zaman ikence yapmaz. Sann bedeniyle
urama ii her zaman laik kimselere braklr."

"Ama ayn ey!" dedim.

"Hi de deil. Sorgucu iin ayn ey deil; elleri temiz kalr onun; sank iin de ayn ey deil; sorgucu
geldii zaman, birden onda destek bulur, aclarn yattrdn grr, bu yzden de yreini aar ona."

stadma baktm. "aka yapyorsunuz," dedim, yreim skm.

"Bunlarn akaya gelir yan var m sence?"

Bernardo imdi Salvatore'yi sorguya ekiyordu; adamn insanlktan km, bir Habe maymununa
indirgenmi, Bernardo'nun sorularm onun yardmyla, herkesin glkle anlad bir biimde
yantlarken kulland her zamankinden daha karmakark -by-


..
425

le bir ey olabilirse - krk dkk szcklerini anlaml szcklere dntrmeye kalemimin gc
yetmez. Bernardo sorulan Salvato-re'nin ancak evet ya da hayr diye yantlayabilecei, hi yalan
syleyemeyecei bir biimde soruyordu. Okur onun ne sylediini kolayca tasarlayabilir. Paralarn
birletirdiim yknn bir blmn anlatt, ya da btn gece anlatm olduklarn dorulad: Bir
Fraticello, oban ve Szde Havari olarak dolamas, Fra Dolcino zamannda, Remigio'ya Dolsiniyenler
arasnda nasl rastlad ve onunla birlikte, Monte Rebello Sava'nn ardndan nasl kat, eitli
servenlerden sonra nasl Casale manastrna sndn. Daha sonra, sapkn Dolcino'nun, yenilgiye
uratlp yakalanmadan az nce Remigio'ya, nereye ya da kime gtrlmek zere olduunu bilmedii
baz mektuplar emanet etmi olduunu ekledi. Remigio bu mektuplar teslim etme yrekliliini
kendinde bulmakszn, hep yannda tamt; manastra geldiinde, stnde tamaktan korktuu, ama
yok etmek de istemedii iin onlar Aedifi-cium'un gizli bir yerinde saklamas iin ktphaneciye teslim
etmiti, evet, Malachi'ye.

Salvatore konuurken kilerci nefretle ona bakyordu; bir an geldi ki, "Ylan, pis maymun, ben sana
babalk, arkadalk, koruyuculuk ettim, karln bana byle dyorsun demek!" diye barmaktan
kendini alamad.

Salvatore, korunmaya muhta, koruyucusuna bakt ve glkle konutu: "Remigio, Efendim,
olabildiim srece senin adamn oldum. Bana ok sevgi gsterdin. Ama zabta memurunun ailesini
tanyorsun. Qui non habet caballum vadat cum pede..."1

"Deli!" diye bard Remigio bir kez daha ona. "Kendini kurtaracan m umuyorsun? Senin de bir
sapkn gibi leceini bilmiyor musun? kence altnda konutuunu syle, hepsini uydurduunu syle!"

"Btn bu sapknlklarn adn ne bilirim ben... Patarenler, Gazzesi, Peonisti, Arnald'clar, Speronisti,
Circoncisi... Okumu bir adam deilim ben, iimde ktlk olmakszn gnah iliyordum; Bernardo
Efendimiz hazretleri bunu biliyor, onun hogr gstereceini umuyorum in nomine patre e filio et
spiritis sanc-

1. (Lat.) At olmayan yaya gider. (ev.)

426

tis..."

"Grevimizin izin verdii lde hogrl olacaz," dedi sorgucu, "bize ruhunu iyi niyetle aman bir
baba sevgisiyle deerlendireceiz. Hadi, git imdi, git de hcrende dn ve Efendimizin merhametine
sn. imdi bambaka bir sorunu greceiz. Demek ki, Remigio, Dolcino'dan aldn baz mektuplar
stnde tayordun, sonra da onlar kitaplktan sorumlu olan rahip kardeine verdin..."

"Doru deil, doru deil!" diye bard kilerci, byle bir savunmann hl bir yarar olabilirmi gibi.
Bernardo onun szn kesti: "Ama bunu dorulamas gereken sen deilsin, Hildesheim'h J^Malachi."

Ktphaneciyi artt; ama hazr bulunanlar arasnda yoktu. Onun yaz salonunda ya da hastanenin
evresinde Benno'yu ve kitab aradn biliyordum. Gidip getirdiler; allak bullak, hi kimsenin yzne
bakmamaya alarak grndnde, William zntyle, "imdi Benno dilediini yapabilir," diye
mrldand. Ama yanl-yordu, nk durumay izlemek iin salon kapsnn evresine ylan rahiplerin
stnde Benno'nun yznn belirdiini grdm. Onu William'a gsterdim. O zaman Benno'nun olup
bitenlere duyduu merakn, kitaba duyduu meraktan daha ar bastn dndk. Daha sonra,
onursuz pazarlklarndan birini daha yaptn rendik.

Malachi gzlerini kilercinin gzlerinden kararak yarglarn nnde belirdi.

"Malachi," dedi Bernardo, "bu sabah, Salvatore'nin geceki itirafndan sonra, burada hazr bulunan
sanktan mektup alp almadnz sordum size..."

"Malachi!" diye uludu kilerci, "az nce benim aleyhime hibir ey yapmayacana ant imitin!"

Malachi srt dnk durduu sana doru belli belirsiz dnd ve neredeyse iitemeyeceim kadar alak
bir sesle, "Yalan yere ant imedim," dedi, "Sana zarar verebilecek eyi daha nce yapmtm. Mektuplar
bu sabah, sen Severinus'u ldrmeden nce

1. (Lat.) Baba, Oul ve Kutsal Ruh adna. (ev.)

427

Efendimiz Bernardo'ya teslim edildi..."

"Ama Severinus'u benim ldrmediimi biliyorsun, bilmen gerekir, nk sen de oradaydn!"

"Ben mi?" diye sordu Malachi. "Ben sen yakalandktan sonra ieri girdim."

"Ne zaman girdinse girdin," diye araya girdi Bernardo. "Seve-rinus'un laboratuvannda ne aryordun,
Remigio?"

Kilerci dnp akn gzlerle nce William's, sonra Malachi'ye, sonra gene Bernardo'ya bakt: "Ama
ben... ben burada hazr bulunan William Birader'in bu sabah Severinus'a baz ktlar saklamasn
sylediini iittim... dn geceden beri, Salvatore'nin yakalanmasndan sonra korkuyordum ki bu
mektuplar..."

"Demek bu mektuplar hakknda bir ey biliyorsun!" diye bard Bernardo yengi kazanmasna. Kilerci
bu noktada tuzaa dmt. ki zorunluluk arasnda skp kalmt: ya kendini sapknlk
sulamasndan kurtaracak, ya da cinayet kukusunu ortadan kaldracakt. kinci sulamay
gslemeye karar vermi olmalyd - bunu igdyle yapmt, nk artk hibir kurala, hibir de
gre davranmyordu. "Mektuplardan sonra sz edeceim... Onlarn benim elime nasl getiini
anlatacam... Ama izin verin, nce bu sabah olanlar anlataym. Salvatore'nin Efendimiz Bernarj do'nun
eline dtn grnce bu mektuplardan sz edileceini dndm; yllardr bu mektuplarn ans
yreimi szlatyordu... Sonra Severinus'la William'in baz ktlardan sz ettiklerini iitince... nasl
sylesem, korkuya kaplp, Malachi'nin kayglanarak onlar Severinus'a vermi olduunu dndm...
onlar yok etmek istiyordum; bunun zerine Severinus'un yanna gittim... Kap akt ve Severinus
lmt, mektuplar eyalarnn arasnda aramaya baladm... Korkuyordum..."

William kulama fsldad: "Zavall budala, bir tehlikeden korkarken, bir bakasnn iine tepetaklak
yuvarland..."

"Diyelim ki, hemen hemen -dikkat et, hemen hemen diyorum- gerei sylyorsun," diye onun szn
kesti Bernardo. "Mektuplarn Severinus'ta olduunu sanyordun ve onlar Severinus'un laboratuvarnda
aradn. Peki, niin onda olduunu sanyordun mektuplarn? Ve niin daha nce teki rahip kardelerini
ldrdn? O mektuplarn uzun zamandr elden ele dolatn m

428

dnyordun yoksa? Bu manastrda yaklm sapknlardan artakalan yadigrlar toplamak bir
alkanlk m yoksa?"

Barahip'in irkildiinigrdm. Hibir ey sapknlardan artakalan yadigrlar toplamakla sulanmaktan
daha haince olamazd; Bernardo cinayetleri sapknlkla, her eyi manastrn yaamyla kartrmakta ok
ustayd. Kilercinin teki sularla hibir ilgisi olmadn bara bara sylemesi beni dncelerimden
ayrd. Bernardo hogryle onu yattrd, o anda tarttklar konu bu deildi; Remigio bir sapknlk
suuyla sorguya ekilmiti (burada Ber-nardo'nun sesi sertleti); Severinus'tan sz ederek ya da
kukular Malachi'nin stne ekerek dikkati sapkn gemiinden uzaklatr--}' maya kalkmamalyd.
Bunun iin de mektuplara dnmeliydi.

"Hildesheim'l Malachi," dedi tana dnerek. "Burada bir sank olarak bulunmuyorsunuz. Bu sabah,
sorularm ve isteklerimi hibir ey saklamaya kalkmakszn yantladnz. imdi bu sabah bana
sylediklerinizi burada yineleyeceksiniz; korkmanza hibir neden yok."

"Bu sabah sylediklerimi yineliyorum," dedi Malachi. "Remigio, buraya geldikten az sonra, mutfakla
uramaya balad; i nedeniyle sk sk gryorduk onunla... ktphaneci olarak, geceleri tm
Aedificium'u, bu arada mutfa kilitlemek benim grevim... Onunla yakn arkada olduumuzu
saklamak iin hibir neden yok;, bu adama kar kuku beslemem iin de hibir neden yoktu. Bana,
yannda kendisine teslim edilmi baz gizli belgeler olduunu anlatt; bunlarn saygsz ellere gememesi
gerekiyordu; ' yannda alkoymaya da cesaret edemiyordu. Tm tekilere yasak olan biricik yer
benim gzetimimde olduu iin, bu ktlar saklamam, onlar merakl baklardan uzak tutmam istedi
benden; ben de kabul ettim; bu belgelerin sapkn nitelikte olduklarna ihtimal vermedim; onlar
okumadm bile, onlar kitapln... gizli odalarnn en ulalmaz bir yerine sakladm, sonra da bu konuyu
unuttum; bu sabah sorgucu efendimiz bana onlarn szn edinceye dein; o zaman onlar getirip
kendisine verdim..."

Barahip, kalar atk, sz ald: "Kilerciyle yaptn bu anlamadan bana niin sz etmedin? Kitapln
amac rahiplere ait eyleri barndrmak deildir!" Barahip, manastrn bu olayla hibir ilgisi olmadn
aka ortaya koymutu.

429

"Efendimiz," diye yantlad Malachi akn, "bana pek nemli bir ey gibi grnmedi. imde ktlk
olmakszn gnah iledim."

"Elbette, elbette," dedi Bernardo, scak bir ses tonuyla, "hepimiz ktphanecinin iyi niyetle
davrandna inanyoruz; bu mahkemeyle ak yreklilikle ibirlii yapmas da bunun kantdr. Zata-
lilerinin gemiteki bu saygszlndan tr onu cezalandrmamalarn kardee rica ediyorum. Biz
Malachi'ye inanyoruz. Ve kendisine yalnzca, imdi gstereceim ktlarn bu sabah bana verdii,
Remigio'nun yllar nce, manastra geldiinde kendisine teslim ettii ktlar olup olmadn
dorulamasn istiyoruz." Masann stne konmu olan ktlarn arasndan kard iki parmeni ona
gsterdi. Malachi onlara bakt, kararl bir sesle; "Her eye gc yeten Tanr baba, kutsal Bakire ve
kutsal olan her ey stne yemin ederim ki yledir ve yleydi," dedi.

"Bu kadar bana yeter," dedi Bernardo. "Gidebilirsiniz. Hil-desheim'h Malachi."

Malachi ba ne eik karken, kapya varaca srada, salonun dip tarafnda toplanm merakllar
grubundan bir sesin ykseldii iitildi: "Sen onun mektuplarn saklyordun; o da sana mutfakta
mezlerin kabalarn gsteriyordu!" Glmeler oldu; Malachi sanda solunda bulunanlar iterek abuk
abuk dar kt. Bu sesin Aymaro'nun sesi olduuna yemin edebilirdim, ama yksek perdeden
kmt. Barahip, yz'mosmor, susmalar iin bard ve herkesi korkun cezalara arptraca
tehdidini savurdu; salonu boalttrmakla korkuttu onlar. Bernardo hain hain glm-syordu; salonun
bir kesinde Kardinal Bertrando, Jean d'An-neaux'nun kulana eilmi bir ey sylyor, o da eliyle
azn kapatp ksryormu gibi ban eerek karlk veriyordu. William bana, "Kilerci yalnzca kendisi
tensel gnahlar ilemekle kalmyor-mu, pezevenklik de ediyormu," dedi. "Ama Bernardo iin bunun,
mparator'un arabulucusu olan Abbone'yi g duruma sokmaktan baka hibir nemi yok..."

Sz, imdi ona dnm olan Bernardo tarafndan kesildi: "Bu sabah Severinus'la hangi ktlardan
sz ettiinizi renmek isterdim, William Birader; kilerci sizi iitip yanl bir sonu kard zaman."

430

William onun bakna karlk verdi: "Yanl sonu kard doru. Eyyb el Ruhavi'nin, kpeklerdeki
kuduz hastalyla ilgili incelemesinden sz ediyorduk; olaanst bilimsel deeri olan bir kitap;
kukusuz nn duymusunuzdur; sizin de ok iinize yaram olmal. El Ruhavi, kuduzun ak seik
yirmi be belirtisinden tannabileceini sylyor..."

Dominikenlerin canes1 tarikatna mensup olan Bernardo, yeni bir sava gslemeyi uygun bulmad.
"Demek konumuza yabanc eylerle ilgiliydi," dedi abuk abuk. Ve duruma srd.

"imdi sana gelelim, Minorit Remigio Birader, kuduz bir kpekten ok daha tehlikeli olan sana. Eer
William Birader son gnlerde sapknlarn azlarndan akan salyalara kuduz kpeklerin-kinden daha ok
dikkat etmi olsayd, manastrda hangi ylann yuvalandn o da kefederdi. u mektuplara dnelim.
imdi kesin olarak biliyoruz ki o mektuplar senin elindeydi; ok zehirli bir nes-neymi gibi onlar zenle
sakladn, sonra da dpedz adam ldrdn..." elinin bir devinimiyle sann yadsmasn nledi. "...
bundan daha sonra sz edeceiz... Ne diyordum, mektuplarn benim elime gemesin diye, adam
ldrdn. Demek bu mektuplar kendi maln sayyorsun?"

Kilerci yant vermedi; ama suskunluu yeterince ey sylyordu. Bunun iin Bernardo steledi: "Peki
bu ktlar nedir? Yakalanmadan birka gn nce Dolcino'nun elyazsyla yazlm iki sayfa. talya'nn
eitli yerlerine dalm olan kendi tarikatndan kimselere ulatrmas iin onlar mezlerinden birine
emanet etmi. Bu ktlarda yazl olan her eyi ve Dolcino'nun, sonunun yaklatndan korkarak nasl
-kardelerinden- eytan'a umut balamalarn istediini okuyabilirim size. Dolcino, her ne kadar bir
mektupta aklad tarihler, daha nceki mektuptaki tarihlere uymuyorsa da -bu mektuplarda 1305
ylnda mparator Frede-rick'in abalaryla tm papazlarn yok edileceklerini ngrmt- bu olayn
uzak olmad konusunda onlar uyararak avutuyordu. Sapknlarn nderi bir kez daha yalan
sylyordu; nk o gnden bu yana yirmi yl akn zaman gemesine karn, gnahkrca
kehanetlerinin hibiri gereklemedi. Ama bizim zerinde

1. Latince, Domini canes, Tann'nn kpekleri demektir. (ev.)

431

durmamz gereken, bu kehanetlerin gln saygszl deil, onlar iletenin Remigio olmas. Sapkn ve
tvbe bilmez rahip, Szde Havariler mezhebiyle iliki kurmu ve onlarla birlikte yaam olduunu hl
yadsyabilir misin?"

Kilerci artk yadsyamyordu. "Efendimiz," dedi, "genliim korkun yanlglarla dolu geti. Yoksul
yaam rahiplerinin yanlglarna zaten kaplm olduum bir srada, Dolcino'nun vaazlarn renince,
onun szlerine inandm ve yandalarna katldm. Evet, doru, Brescia ve Bergamo blgelerinde onlarla
birlikte bulundum; Como'da ve Valsesia'da onlarla birlikte bulundum; onlarla birlikte Parete Calva ve
Rassa vadisine, en sonunda da Rebello dana sndm. Ama hibir kt davrana katlmadm; onlar
yamaya ve iddete balaynca, iimde hl Francesco'nun oullarna zg yumuakbahlk ruhunu
tayordum; Monte Rebello'da, Dol-cino'ya, kendimi artk onlarn savana katlabilecek gibi
hissetmediimi syledim; o da onlardan ayrlmama izin verdi; nk yannda korkaklar istemiyordu;
benden yalnzca o mektuplar Bolog-na'ya gtrmemi istedi..."

"Kime?" diye sordu Kardinal Bertrando.

"Kendi mezhebinden baz kimselere, adlarn anmsayacam sanyorum; anmsaynca size sylerim,
efendim," diye gvence verdi Remigio abuk abuk. Sonra baz kimselerin adn verdi; Kardinal
Bertrando bunlar biliyormu gibiydi; nk honut honut glmsedi. Bernardo'ya anladn gsferen
bir biimde ban sallad.

"ok gzel," dedi Bernardo ve adlar not etti. Sonra Remi-gio'ya dnd: "Peki imdi arkadalarn niin
ele veriyorsun?"

"Onlar benim arkadalarm deil, efendim; o mektuplar teslim etmemem de bunun kantdr. Tersine,
daha fazlasn yaptm; bunca yl unutmaya altktan sonra imdi sylyorum bunu: Bizi vadide
bekleyen Vercelli Piskopusu'nun ordusu tarafndan yakalanmadan oradan ayrlabilmek iin, Dolcino'nun
adamlarndan bazlaryla iliki kurmay baardm ve gvenliimin salanmas karlnda, onlara
Dolcino'nun kalelerine kolayca saldrabilecekleri geitleri gsterdim; bylece kilise birliklerinin baars,
bir lde benim ibirliini sayesinde gerekleti..."

"ok ilgin. Bu adam bize yalnzca sapkn olmakla kalmayp

432

kt ve hain olduunu da sylyor. Bu senin durumunu deitirmez. Tpk bugn, sana bir yardmda
bulunmaktan baka suu olmayan Malachi'yi sulamaya kalktn gibi, o zaman da kendini kurtarmak
iin gnah arkadalarn adalete teslim ettin. Ama sen onlarn bedenlerine ihanet ettin; retilerine
hibir zaman ihanet etmedin; bu mektuplar da, kendini yeniden Szde Havariler'e kabul ettirebilmek
iin, bir gn tehlikesizce onlar teslim etme yrekliliini ve olanan bulacan umarak kutsal bir
emanet gibi sakladn."

"Hayr efendim, hayr!" diyordu kilerci, ter iinde, elleri titreyerek. "Hayr, size yemin ederim ki..."

^ "Yemin mi!" dedi Bernardo. "te ktlnn bir kant da-' * ha! Yemin etmek istiyorsun; nk
Valdezyen sapknlarn yemin etmektense her trl kurnazla bavuracaklarn, hatta lm bile gze
alacaklarn bildiimi biliyorsun! Korkuya kaplp balar sknca yemin ediyormu gibi yapp yalan
yeminler gevelerler azlarnn iinde: Ama ben senin Lyons Yoksullar'nn mezhebinden olmadn
biliyorum, uursuz kurt; olmadn ey olmadna inandrmaya alyorsun beni; senin ne olduunu
sylemeyeyim diye! Yemin ediyorsun, deil mi? Gnahlarnn balanacan umarak yemin ediyorsun,
ama sana unu syleyeyim: Bana bir tek yemin yetmez! Bir, iki, , yz, dilediim kadar yemin etmeni
isteyebilirim senden. Siz Szde Havariler'in, mezhebinize ihanet etmektense yalan yere yemin edenlere
baklk tandnz ok iyi biliyorum. Bylece her yemin sululuunun yeni bir kant olacaktr!"

"Peki o zaman ne yapmam gerekir?" diye bard kilerci, di-zst kapanarak.

"Bir Begino gibi yere kapanma! Hibir ey yapman gerekmez. imdi ne yaplmas gerektiini yalnz ben
bilirim," dedi Bernardo insann iine korku salan bir glmseyile. "Yapman gereken ey yalnzca itiraf
etmek. tiraf edersen lanetlenecek ve cezalandrlacaksn; itiraf etmesen de lanetlenecek ve
cezalandrlacaksn; yalan yere yemin eden birisi olarak cezalandrlacaksn. yleyse itiraf et, hi
olmazsa vicdanlarmza ac veren, yumuaklk ve acma duygumuzu inciten bu ok zc soruturmay
ksaltmak iin itiraf et!"

| Gln Ad

433/28"

"Ama neyi itiraf edeyim?"

"ki trl gnah: Dolcino'nun mezhebine girdiini, onun sapkn fikirlerini, piskoposlarn ve kent
belediye bakanlarnn onurunu zedeleyen davranlarn paylatn, mezhebin tam anlamyla yenilgiye
uratlp kk kaznmam olmakla birlikte, nderinin lm ve mezhebin datlm olmasna karn
pimanlk duymakszn bu yalanlan ve yanlglar paylamay srdrdn. Ve bu kt mezhepte
rendiin uygulamalarla ruhunun derinlikleri yozlam olduundan, bu manastrda Tanr'ya ve onun
kullarna kar yol alan karklklardan tr sulu olduunu. Bu davrannn nedenleri hl
gzmden kasa da Papa hazretlerinin ve onun buyruklarnn retilerine kar, yoksulluu yaym ve
yaymakta olan kimselerin sapknlnn su saylan davranlardan baka bir yere gtrmeyecei (imdi
bizim yaptmz gibi) bir kez ak seik ortaya konduktan sonra, bu nedenlerin tmyle
aydnlatlmasna gerek bile kalmayacaktr. manllarn renmesi gereken budur; bu da benim iin
yeterlidir. tiraf et."

O anda Bernardo'nun ne istedii akt. teki rahipleri kimin ldrdne hi aldrmakszn, yalnzca
Remigio'nun u ya da bu biimde, mparator'un tanrbilimcilerince ortaya atlan fikirleri paylatn
gstermek istiyordu. Ayn zamanda Perugia Ruhan Meclisi'nin, Frajicelli ve Dolsiniyenlerin de
paylatklar bu fikirler arasndaki ba ve bu manastrda tek bir adamn btn bu sapknlklara
katldn ve birok su ilediini gsterdikten sonra, kendi dmanlarna gerekten ldrc bir darbe
indirecekti.-William'a baktm; onun da anladn anladm; ama bunu daha nce anlam olsa da hibir
ey yapamazd. Barahip'e baktm; yznn karardm grdm: Yzyln her trl utan verici olaynn
bir araya geldii bir yerin ba olarak grld u anda kendisinin de tuzaa drlm olduunu,
arabuluculuk yetkesinin parampara olduunu ge de olsa anlamaya balyordu. Kilerciye gelince, artk
hangi sutan tr kendisini temize karabileceini bilmiyordu. Ama belki de o anda hibir ey
dnecek durumda deildi; azndan kan lk ruhunun lyd; o lkla birlikte, yllar sren uzun
ve gizli aclar boaltyordu. Ya da belki kararszlklar, tutkular ve dbozumlar, korkaklk ve ihanetlerle
geen bir yaamn ardndan, kanlmaz ykmyla yzyze gelince,

434

artk doru mu, yanl m diye kendi kendire sormakszn, bir inanca balanma yeteneini kendine
kantlamak istercesine, genliinin inancn aklamaya karar veriyordu.

"Evet, doru," diye bard, "Dolcino'nun yannda bulundum; onun sularna, yasalara aykr
davranlarna katldm; belki de deliydim; Efendimiz sa Mesih'in sevgisini, zgrlk gereksinimi ve
piskoposlara duyduum nefretle kartryordum; evet gnah iledim; doru; ama manastrlarda olup
bitenlerde hi suum yok, yemin ederim!"

"Sonunda bir ey rendik," dedi Bernardo. "Demek Dolci-no, Margherita ve onun gibilerle sapknlk
suu ilediini itiraf edi-} yorsun. Trivero yaknlarnda, aralarndan on yanda bir ocuun da
bulunduu sa'ya inanan birok insan astklar zaman onlarla birlikte olduunu da itiraf ediyor musun?
O kpekler, kaprislerine boyun emek istemedikleri iin baka insanlar, karlarnn ve ana babalarnn
gzleri nnde astklar zaman da onlarn yannda olduunu itiraf ediyor musun? fke ve kendini
beenmilikle gzlerin kr olmu, sizin topluluunuza katlmayan hi kimsenin ruhunun
kurtulamayacan niin ne sryordunuz? Konu!"

"Evet, evet, bunlara inanyordum; bunlar yaptm!"

"Piskoposlara sadk baz kimseleri yakalayp kimilerini hapiste alktan ldrdkleri, gebe bir kadnn bir
kolunu ve bir elini kestikleri, sonra ocuunu dourmasna izin verdikleri, ocuk doar domaz^ vaftiz
edilmeden ld zaman da orada miydin? Mosso, Trivero, Cossila ve Flecchia kyleriyle, Crepacorio
blgesinde birok baka yeri, Mortiliano ve Quorino'da birok evi yerle bir edip atee verdikleri Trivero
kilisesini yaktklar, yakmadan nce kutsal resimleri kirlettikleri, sunaklarn talarn sktkleri, Bakire
yontusunun bir kolunu kopardklar, kadehleri, kutsal eyalar ve kitaplar talan ettikleri, an kulesini
yktklar, anlar krdklar, papazln tm kaplarna ve papazn mallarna el koyduklar zaman onlarla
birlikte miydin?"

"Evet, evet, oradaydm; kimse artk ne yaptn bilmiyordu; cezalandrma an'mm ncleri olmak
istiyorduk; mparator'un ve Papa'nn gkyznden gnderilen ncleriydik; Filadelfa meleinin
yeryzne inmesini abuklatrmak istiyorduk; o zaman herkes Kutsal Ruh'un ltfuna kavuacak ve
Kilise yeniden doacak,

435

tm sapknlar yok edildikten sonra, yalnzca kusursuzlar egemen olacakt."

Kilerci esinlenmi ve aydnlanm gibiydi; artk suskunluk ve numara yapma duvar yklm, gemii
yalnzca szcklerle deil, grntlerle de canlanmt sanki; bir zamanlar onu coturan duygular
yeniden yayordu.

"Demek," diye zetledi Bernardo, "Gherardo Segarelli'yi ehit olarak onurlandrdnz, Roma
kilisesinin her trl yetkesini yadsdnz; ne Papa'nm ne de baka bir yetkenin sizinkinden baka bir
yaam biimi ngremeyecei savn ne srdnz; sizi hi kimsenin aforoz etme hakk olmadn;
Ermi Sylvester zamanndan beri, Morrone'li Pietro dnda tm kilise nde gelenlerinin yoldan km ve
ayartc olduklarn; tpk ilk havariler gibi mutlak kusursuzluk ve yoksulluk iinde olsunlar diye, laiklerin
papazlara ondalk demelerinin gerekmediini, bunun iin de ondalklarn, sa'nn biricik havarileri ve
yoksullar olan sizlere denmesi gerektiini; Tann'ya yakarmak iin kutsal bir kilisenin bir ahrdan daha
ok deeri olmadn ne srdnz, kylerde dolap 'penitenziagite' diye bararak insanlar
batan kardnz, ynlar kendinize ekmek iin haince Salve Regina'y1 sylediinizi, herkesin
gznde kusursuz bir yaam sren tvbekarlar olarak geindiinizi, sonra da, her trl kural ineyip
her trl ksnlle izin verdiinizi; nk evliliin kutsallna inanmadnz, kutsal olan hibir eye
inanmadnz ve kendinizin tekilerden daha ar olduunuzu ne srerek, kendinizin ve bakalarnn
bedenlerini kirletip incitecek her trl davrana izin verebildiinizi itiraf ' ediyor musun? Konu!"

"Evet, evet, o zaman btn ruhumla balandm gerek inanc itiraf ediyorum; bir arnma belirtisi
olarak giysilerimizi kardmz, siz kpek soyundan gelenler mallarnzdan hibir zaman
vazgeemezken, bizim tm mallarmzdan vazgetiimizi, bundan sonra hi kimseden para kabul
etmediimizi, stmzde de para tamadmz, sadakayla yaadmz ve yarn iin hibir ey
biriktirmediimizi, bizi kabul edip nmze sofra kurduklarnda, yiyip itikten sonra, geriye bir ey
kalmsa sofrada brakarak gittiimizi

1. Hristiyanlkta Meryem'e vg oratoryosu. (ev.)

436

itiraf ediyorum..."

"yi Hristiyanlarn mallarna sahip kmak iin onlar yakp yktnz ve yamaladnz!"

"Yakp yktk ve yamaladk; nk yoksulluu evrensel yasa olarak semitik; bakalarnn yasal
olmayan yollardan elde ettikleri zenginliklere el koyma hakkn kendimizde bulduk; bir kilise
blgesinden tekine uzanan agzllk ann tam yreine indirmek istiyorduk darbeyi; ama hibir
zaman malik olmak iin yamalamadk; yamalamak iin ldrmedik; cezalandrmak iin ldrdk biz,
saf olmayanlar kanla artmak iin. Belki de ar lde bir adalet isteiydi bizi yneten: nsan ar
Tanr sevgisinden, ^ ar kusursuzluktan tr de gnah ileyebilir. Biz Tanr' nm gn-% derdii, son
gnlerin yceliine yazgl gerek manevi topluluktuk; sizin ykmnz abuklatrarak dlmz
cennette aryorduk. sa'nn havarileri yalnzca bizdik; tm tekiler ona ihanet etmilerdi; Gherardo
Segarelli kutsal bir bitkiydi; planta Dei pullulans in radice fidei1. Yasamz bize dorudan doruya
Tanr'dan geldi, siz mel'un kpeklerden deil; yalanc havariler; evrenize tts deil, kkrt kokusu
sayorsunuz, pis kpekler, kokumu leler, karga-- . lar, Avignon orospusunun uaklar; yok olmaya
yazglsnz hepiniz! O zaman inanyordum, bedenimiz de kurtulmutu; Efendimizin klcydk biz;
hepinizi daha abuk ldrebilmek iin susuzlar da ldrmek zorundaydk. Daha iyi bir dnya
istiyorduk; herkes iin bar, sevgi ve mutluluk dnyas. Sizin agzllkle yrttnz sava
ldrmek istiyorduk; adaleti ve mutluluu salamak iin biraz kan dkmek zorunda kaldk diye bizi
niin knyorsunuz? Gerek... gerek u ki, bunu hzlandrmak uzun srmeyecekti ve o gn Stavello'da,
Carnasco'nun sularn krmzya boyamaya deerdi; bizim kanmz da dkld, kendimizi saknmadk;
hem bizim kanmz, hem sizin kannz, ok kan dkld; Dolcino'nun ngrd gnler hemen yaland;
olaylarn akn hzlandrmak zorundaydk..."

Tm bedeni titriyor, anmsamakta olduu kandan artmak istercesine ellerini tuniine siliyordu. "Obur,
yeniden arnd," dedi William bana. "Arnmak bu mu?" diye sordum, rkntyle. "Ba-

1. (Lat.) nan kknden sren Tanr bitkisi. (ey.)

437

ka bir yolu da olmal," dedi William, "ama nasl olursa olsun, beni hep korkutur."

"Arnmlkta seni korkutan nedir?" diye sordum.

2Acele," diye yantlad William.

""Yeter, yeter," diyordu imdi Bernardo: "Senden bir itiraf istedik, kyma ar deil. ok gzel, sen
yalnzca bir zamanlar sapkn olmakla kalmyorsun: imdi de ylesin. Yalnz gemite katil deildin;
imdi de adam ldrdn. Anlat bize imdi; bu manastrdaki rahip kardelerini niin ve nasl ldrdn?"

Kilercinin titremesi gemiti; bir dten uyamyormu gibi evresine baknd. "Hayr," dedi,
"manastrdaki cinayetlerle hibir iliiim yok. Yaptm her eyi itiraf ettim; yapmadm bir eyi itiraf
etmemi istemeyin benden..."

"Ama yapmadn ne kalyor geriye? imdi de susuz olduunu mu sylyorsun? Vah kuzucuk vah,
yumuakballk rnei! Anlattklarn iittiniz; bir zamanlar ellerini kana bulam, ama imdi
masummu! Belki de biz yanldk. Varagine'li Remigio, bir erdem timsali, kilisenin sadk bir evlad,
sa'nn dmanlarnn dmandr; kilisenin uyank elinin, kylere ve kentlere kabul ettirmek iin emek
verdii dzene, ticaret barna, zanaatkarlarn dkknlarna, kiliselerin hazinelerine her zaman sayg
duymutur. Susuzdur, hibir su ilememitir. Gel, kollarma atl, Remigio Birader, kt insanlarn
sana ynelttikleri sulamalardan tr seni avutaym!" Remigio birden, gnahlarnn son kez
balandna inanyormu gibi yitik, akn gzlerle ona bakarken, Bernardo yeniden yarg tavrn
taknd ve okubana buyurgan bir sesle seslendi:

"Kilisenin, laik makamlarca kullanlmasn her zaman eletirdii nlemlere bavurmak tiksindiriyor beni.
Ama benim de kiisel duygularm yneten ve ynlendiren bir yasa var. Barahip'ten ikence aletlerinin
konabilecei bir yer salamasn isteyin. Ama hemen balamayn. Elleri ayaklar zincire vurulup gn
hcrede braklsn. Sonra aletleri gsterin ona. Yalnzca gsterin. Drdnc gn balayn. Szde
Havariler'in inandklar gibi adalet aceleye gelmez; Tanr'nn adaletinin emrindeyse yzyllar var. Yava
yava, adm adm ilerleyin. Her eyden nce sylenenleri tekrar tekrar anmsayn; sakatlamaktan ve
ldrmekten kann. Bu srecin

438

suluya balad iyiliklerden biri, lmn tatl gelmesi ve istenmesidir; ama itiraf, tam, gnll ve
armdnc olmadka lm gelmemeli."

Okular kilerciyi kaldrmak iin eildiler; ama o ayaklarn

' , smsk yere basarak direndi; konumak istediini iaret etti. zin verilince konutu; ama szckler
azndan glkle kyordu; konumas bir sarhoun anlalmaz gevelemelerini andryordu; ak sak
bireylerden sz ediyor gibiydi. Ancak konutuka, yava yava az nceki itirafna can veren yabanl
gc yeniden kazand.

"Hayr, efendimiz. kence istemem. Korkan biriyim ben. O zaman ihanet ettim; bu manastrda tam
on bir yl bir zamanlar

A inandm eyi yadsdm; baclardan ve kyllerden zorla ondalk topladm; Barahip zenginlesin
diye verimliliklerini artrmak iin allar ve ahrlar tefti ederek, bu Deccal dzeneinin ynetimiyle
gnll ibirlii yaptm. Rahatm yerindeydi; bakaldr gnlerini unutmutum; yiyip imeye ve baka
zevklere verdim kendimi. Korkan biriyim ben. Bugn Bologna'l eski kardelerimi sattm; o zaman da
Dolcino'yu satmtm. Ktlmden, bir hal klna brnerek, Dolcino ile Margherita'y yakalayp
Kutsal Pazar gn Bugello kalesine gtrlmelerine tank oldum. Clemens'in onlar mahkm eden
buyruunu tayan mektubu gelinceye dek ay Vercelli evresinde dolatm. Margherita'nn
Dolcino'nun gzleri nnde para para edildiini grdm. Baryordu; bar-saklar delinmi, benim de
bir gece dokunduum zavall bedeni... Onun rselenmi bedeni yanarken Dolcino'nun stne atldlar,
burnunu ve hayalarn kzgn cmbzlarla kopardlar; sonradan sylendii gibi, azndan tek bir iniltinin
bile kmad doru deil. Uzun boylu, iri yar bir adamd Dolcino; eytan gibi koca bir sakal, dalga
dalga omuzlarna dek inen kzl salar vard; banda geni kenarl, tyl bir apka, belinde, topuklarna
dek inen biniinin stne takt klc; bize nderlik ederken gzel ve glyd; erkeklerin iine korku
salar, kadnlar zevkten bartrd... Ama ona ikence ederlerken kendisi de baryordu; tpk bir kadn
gibi, tpk boazlanan bir koyun gibi; yaralarndan oluk gibi kan akyordu; onu bir keden tekine
srklyorlar, eytan'in elisinin ne denli uzun yaayabileceini gstermek iin onu yava yava
yaralamay srdryorlard; lmek istiyor, iini bitirmeleri iin yalva-

439

ryordu, ama ok ge ld; onu odun ynna gtrdklerinde kanl bir et ynndan baka bir ey
deildi. Ben onu izliyor, btn bunlar yaamaktan kurtulduum iin seviniyordum; kurnazlmla
bbrleniyordum; Salvatore olacak o serseri de yanmdayd; "leriyi gren kimseler gibi davranmakla
ne iyi ettik, Remigio Birader," diyordu bana, ikenceden daha iren bir ey olamaz! Bin dinim olsa,
binini de yadsyabilirdim o gn. Yllardr kendi kendime ne korkak bir adam olduumu, korkak
davrandm iin ne denli mutlu olduumu sylyordum; ama her eye karn, kendi kendime ylesine
korkak olmadm gsterebilmeyi umuyordum hep. Bugn sen bana bu gc verdin, efendimiz
Bernardo; ehitlerin en korkaklar iin putatapan imparatorlar neyse, sen de benim iin o oldun.
Bedenimin kat, ruhumun inand eyi itiraf etme yreklilii verdin bana. Ama gereinden ok
yreklilik bekleme benden; u lml bedenimin kaldrabileceinden fazlasn bekleme. kence
istemem. Ne istersen syleyeceim; hemen yaklmak daha iyi; yanmadan nce boularak lyor insan.
Dolcino'ya yaptklar gibi ikence istemem. Senin istediin bir ceset; bunun iin de teki cesetlerin
suunu bana yklemek gereini duyuyorsun. ok gemeden bir ceset olacam nasl olsa. imdi
istediini veriyorum sana. Otranto'lu Adelmo'yu, genliinden nefret ettiim ve benim gibi canavarlara
ustaca satat iin ldrdm: Benim gibi yal, iko, ufak tefek, cahil birine. Salvamec'li Venantius'u
ok bilgili olduu ve benim anlamadm bitaplar okuduu iin ldrdm. Arundeli Berengar'
kitaplndan nefret ettiim iin ldrdm; ben ki iko papazlar coplayarak renmitim tanrbilimi.
Sankt WendeFli Severinus'u... Onun iin ldrdm? nk otlar topluyordu, ben ki Rebello danda
erdemlerinin ne olduunu dnmeksizin ot yiyordum. Aslnda bakalarn da ldrebilirdim; rnein
Barahibimizi; ister Papa'yla ister mparator'la birlik olsun, her zaman dmanlarmdan biri olmutu;
ondan hep nefret ettim; ona yiyecek verdiim iin bana yiyecek verdii zaman bile. Yeter mi? Yo, hayr,
btn bu insanlar nasl ldrdm de renmek istiyorsun... Onlar yle ldrdm... dur bakalm...
Salvatore' nin bana rettii sanatn araclyla, buyruumdaki bin tmenin yardmyla cehennemin
glerini ararak. Birini ldrmek iin ona vurmaya gerek yoktur; eytan sizi adnza yapar bu-

440

nu; eer eytan'a nasl buyuracanz bilirseniz."

Orada bulunanlara kurnaz kurnaz glmseyerek bakyordu. Ama daha imdiden bir delinin glyd
bu; sonradan William bana, bu delinin, onu ele vermesinin cn almak iin Salvato-re'yi de kendisiyle
birlikte srkleyecek kadar zeki olduunu sylese de.

"Peki, eytan'a nasl buyuruyordun?" diye sktrd onu, bu sulamalar gerek bir itiraf sayan
Bernardo.

"Bunu sen de biliyorsun, insan iblislerle, onlarn alkanlklarn benimsemeksizin uzun yllar ahveri
yapamaz! Sen de bilirsin, havariler kasab! Bir kara kedi alrsn, yle deil mi? Tek bir beji, yaz ty bile
olmayacak (sen de bilirsin bunu), drt ayan balarsn, sonra geceyars onu bir yol kavana gtrp
yksek sesle barrsn: Ey byk Lucifer, cehennemin imparatoru, seni alp dmanmn bedenine
sokuyorum; tpk imdi bu kediyi tutsak ettiim gibi, eer dmanm ldrrsen, ertesi gn, geceyars,
ayn yerde bu kediyi kurban edeceim sana; Ermi Cipriano'nun by kitabna gre imdi yaptm
bynn gleriyle sana ne buyuru-yorsam onu yapacaksn; cehennemin tm en byk alaylarnn
balar, Adrramelch, Alasro ve Azazele adna, onlarn tm kardeleriyle birlikte yakaryorum..."
Dudaklar titriyordu; gzleri yuvalarndan uram gibiydi; dua etmeye balad; daha dorusu dua
ediyormu gibi grnyordu; tm cehennem alaylarnn iblislerine ya-karyordu: "Abigor, pecca pro
nobis... Amon, miserere nobis... Sa-mael, libera nos a bono... Belial eleyson... Focalor, in corruptio-
nem meam intende... Haborym, damnamus dominum... Zaebos, anum meum aperies... Leonardo,
asperge me spermate tuo et in-quinabor..."1

"Yeter, yeter!" diye baryordu hazr bulunanlar ha kararak. "Efendimiz, gnahlarmz bala!"

Kilerci imdi susuyordu. Btn bu iblislerin adlarm syledikten sonra yzkoyun yere dt; arplm
azndan, smsk kenetlenmi dilerinin arasndan beyazms bir salya akyordu. Elleri,

1. (Lat.) "Abigor, bizim iin gnah ile... Amon, bize ac... Samael, bizi iyiden kurtar... Be-lial
eleyson... Focalor, benim yozlamam anla... Haborym, Tann'y lanetleyelim... Zaebos, ansm a...
Leonardo, tohumlarn sa ve kirlensin..." (ev.)

441

zincirlerin sktrmasna karn kaslarak alp kapanyor, ayaklar dzensiz aralklarla havay
tekmeliyordu. Korkudan tir tir titrediimi farkeden William elini bama koydu; beni neredeyse tam
ensemden yakalayp skarak yattrd: "ren," dedi, "ikence ya da ikence tehdidi altnda insan
yalnzca yaptklarn deil, yapmak istediklerini de syler; kendisi bilincinde olmasa da. Remigio imdi
btn ruhuyla lmek istiyor."

Okular hl rpnlar iindeki kilerciyi alp gtrdler. Bernardo ktlarn dzeltti. Sonra, hi
kprtsz, byk bir heyecan iindeki hazr bulunanlara gzlerini dikti:

"Soruturma bitmitir. Sank, reo confesso,1 Avignon'a gtrlecek; orada gerein ve adaletin
titizlikle gzetilmesini salamak iin son duruma yaplacak ve ancak bu durumadan sonra
yaklacaktr. O artk sana ait deil, Abbone; gerein yalnzca alakgnll bir arac olan bana da ait
deil. Adaletin yerini bulmas baka bir yerde olacak; obanlar grevlerini yaptlar; imdi kpekler
hastalkl koyunlar srden ayrp atele arndrmaldrlar. Bu adamn bylesine acmasz cinayetler
ilediine tank olan bu zc olay sona erdi. Manastr artk erin iinde olsun. Ama dnya," burada
sesini ykseltti ve eliler topluluuna seslendi, "dnya hl bara kavumad. Dnya, imparatorluk
saraylarnn salonlarnda bile snak bulan sapknlkla para para olmu! Kardelerim bunu
unutmasnlar: Dolcino'nun mezhebine bal olan sapknlar, bir cingulum diaboli,2 Perugia Rahan
Meclisi'nin saygn statlarna balyor. Unutmayalm ki, Tanr'nn gznde, az nce adalete teslim
ettiimiz o sefilin hezeyanlarnn, Bavyera'l, aforoz edilmi Almann sofrasnda yiyip ien
statlarnkinden hi fark yoktur. Sapknlar, ktlkleri hl cezalandrlmam, hatta sayg duyulan
birok vaazdan kaynaklanmaktadr. Tanr'nn, benim gnahkr kiiliim gibi, sapknlk ylann
yuvaland yerde ayrtet-meye ard kimsenin yazgs, katlanlmas g bir strap, alakgnll bir
acdr. Ama bu kutsal grevi yerine getirirken insan, aka sapkn gibi davranan kimsenin tek sapkn
tr olmadn renir. Sapknl destekleyenleri ayrtetmek iin be gsterge

1. (Lat.) Suunu itiraf etmi olarak. (ev.)

2. (Lat.) eytanca bala. (ev.)

442

vardr. Birincisi, onlar tutukevinde gizlice ziyaret edenler; ikincisi, onlarn yakalanmasna zlen,
yaam boyu onlarn yakn dostlar olanlar (gerekten de bir sapknla uzun zaman birlikte olan bir
kimsenin onun etkinliklerinden habersiz olmas gtr); ncs, sulan kantlanm olsa bile,
sapknlarn haksz yere mahkm edildiklerini ne srenler; drdncs, sapknlar kovuturan ve onlara
kar baaryla vaaz veren kimselere kt gzle bakan ve onlar eletirenler; bu, onlarn gzlerinden,
burunlarndan, gizlemeye altklar, kendilerine burkulduklar kimselere nefret, ykmlar kendilerini
ylesine zen kimselereyse sevgi gsteren yz anlatmlarndan anlalabilir. Son olarak, beinci
gsterge, yaklan Sapknlarn kmrlemi kemiklerinin toplanarak kutsal emanet-lermi gibi
saklanmalardr... Ama ben altnc bir gstergeye de byk deer veriyor, ilerinde (Ortodokslua
aka aykr olmasalar da), sapknlarn kendi usullerince tasmlama yapabilecekleri nermeler
bulduklar kitaplarn yazarlarn da, sapknln ak dostlar sayyorum."

Bunlar sylerken, bir yandan da Ubertino'ya bakyordu. Fransz temsilcilerin hepsi Bernardo'nun ne
demek istediini anladlar. Toplant daha imdiden baarszla uramt; hi kimse sabahki tartmay
kald yerden srdrme yrekliliini bulamyordu artk; nk her szcn son zc olaylarn
altnda deerlendirileceini biliyordu. Bernardo eer Papa tarafndan iki grup arasnda bir uzlam
engellemek iin gnderilmise, bunu baarmt.

443

Beinci Gn GNBATIMI

Ubenino kayor. Benno yasalara uymaya balyor; William ise, o gn karlat eitli tutku tipleri
stne baz dnceler gelitiriyor.

Topluluk toplant salonundan yava yava dalrken Michele William'a yaklat; birlikte Ubertino'nun
yanna gittiler. birlikte kapdan ktlar; avluda, hibir dalma belirtisi gstermeyen,
alacakaranlkta daha da younlaan sisin iinde gzden silinmi, tartyorlard.

"Olup bitenleri yorumlamak bence gereksiz," dedi William. "Bernardo bizi yenilgiye uratt. O budala
Dolsiniyenin btn bu sulan ileyip ilemediini sormayn bana. Anladm kadaryla hayr, kesinlikle
hayr. Gerek u ki, gene balang noktamzdayz. Ioannes senin Avignon'a yalnz gitmeni istiyor
Michele; bu toplant istediimiz gvenceleri salamad sana. Tersine, orada syleyeceim her szcn
nasl arptlabilecei hakknda bir fikir verdi. Bundan kan sonu bence u: bana,kalrsa oraya
gitmemelisin."

Michele ban sallad: "Tersine, gideceim. Bir hiziplemeye yol amak istemiyorum. Sen, William,
bugn ak konutun, dilediini syledin. Oysa benim istediim bu deil; gryorum ki, Pe-rugia Ruhan
Meclisi'nin kararlar, imparatorluk tanrbilimcileri tarafmdan bizim amacmzdan farkl bir biimde
kullanlyor. Fransisken tarikatnn yoksulluk lksyle birlikte Papa tarafndan kabul edilmesini
istiyorum. Papa, bu tarikatn ancak yoksulluk lksn benimserse, sapkn kollarn yeniden
zmleyebilece-ini anlayacaktr. Avignon'a gideceim; gerekirse Ioannes'e ballm gstereceim.
Yoksulluk ilkesi dnda her konuda uzlamaya hazrm."

Ubertino sze kart: "Yaamn tehlikeye attn biliyor musun?"

444

"Olsun," diye yantlad Michele, "ruhumu tehlikeye atmaktan iyidir."

Yaamm ciddi bir tehlikeye atyordu ve Ioannes haklysa (buna hl inanamyorum), ruhunu da yitirdi.
imdi herkesin bildii gibi, Michele, anlatmakta olduum olaylardan bir hafta sonra Pa-pa'nn yanna
gitti. Drt ay ona kar ayak diredi; sonunda ertesi yln Nisan aynda Ioannes kardinaller kurulunu
toplad; Miche-le'yi bir deli, pervasz, inat, zorba bir sapknlk kkrtcs, kilisenin koynunda besledii
bir ylan diye niteledi. nsan Ioannes'in kendi asndan hakl olduunu bile syleyebilirdi; nk o drt
ay boyunca, Michele stadmn arkada olan teki Williamia, Ock-Jham'l William'la arkada olmu ve
onun -stadmn Marsilio'yla paylat ve o sabah aklad fikirlerden daha ar, ama ok farkl
olmayan- fikirlerini paylar olmutu. Bu ayrlklarn yaam Avignon'da tehlikeye dmt; bunun
zerine, Mays aynn sonunda Michele, Ockham'h William, Bergamoiu Bonagrita, As-coli'li Francesco ve
Talheim'l Henri katlar; nce Nis'e, sonra Toulon'a, Marsilya'ya ve Aigues-Mortes'a katlar; Papa'nn
adamlar artlarna dmt; Aigues-Mortes'ta onlara yetien kardinal Pierre de Arrablay tarafndan
yakalandlar; kardinal onlar geri dnmeye raz etmeye alt; ama direnlerini, Papa'ya duyduklar
nefreti, korkularn yenemedi. Haziran'da Pisa'ya vardlar; orada imparatorluk kuvvetleri tarafndan
yengi kazanm gibi karlandlar; bu olaydan birka ay sonra Michele Ioannes'i aka yadsyacakt.
Ama artk ok ge olmutu. mparator'un hazinesi suyunu ekiyordu; Avignon'da Ioannes Minoritlere
yeni bir bakan atamak iin planlar kuruyordu; sonunda yengi kazand. Michele o gn Papa'ya gitmeye
karar vermeseydi daha iyi ederdi; dmannn yararna, kendi durumunu gletirerek onca ay
yitirmeden, Minoritlerin direniini daha yakndan ynetebilirdi. Ama belki de her eye gc yeten Tanr
byle yazmt; imdi ilerinde kimin hakl olduunu da bilmiyorum; aradan bunca yl getikten sonra
tutkularn atei de snyor, onunla birlikte gerein olduuna inanlan ey de. imdi hangimiz,
oktan toprak olmu bir kadnn gzellii uruna savam olan Achilles'in mi, Hector'un mu,
Agamemnon'un mu, yoksa Priam'n m hakl olduunu syleyebiliriz?

445

Ama hznl yollara sapyorum. O zc konumann sonunu anlatmalym oysa. Michele kararn
vermiti; onu bu kararndan caydrmamn yolu yoktu. Ama baka bir sorun kt; William szckleri
dndrp dolatrmadan aklad: Ubertino artk gvenlik iinde deildi. Bernardo'nun ona ynelttii
szler, Papa'nn ona kar besledii nefret, Michele'nin hl tartabilecek bir gc temsil etmesine
karn Ubertino'nun bu noktada hi kimsenin yanda olmay...

"Ioannes Michele'nin sarayna gitmesini istiyor, Ubertino'-nun da cehenneme. Bernardo'yu tanyorsam,
yarn akama kadar kalmadan sisin de yardmyla Ubertino ldrlecek. Biri kp da bunu kimin
yaptn soracak olursa, manastr rahata bir cinayeti daha kaldrabilir; Remigio'nun ve kara kedilerin
ardklar iblislerin ya da bu duvarlar arasnda gizli gizli dolaan bir Dolcino yanlsnn yaptn
sylerler..."

Ubertino telland. "yleyse?" diye sordu.

"yleyse," dedi William, "git, Barahip'le konu. Ondan bir binek atyla azk iste; Alpler'in tesinde,
uzak bir manastra da bir mektup yazmasn. Sonra da karanlktan ve sisten yararlanarak hemen yola
k."

"Ama okular hl kapda nbet tutmuyorlar mi?"

"Manastrn baka klar da var; Barahip bilir. Bir uan, bir binek atyla aadaki dnemelerden
birinde seni beklemesi I yeter; duvardaki geitlerden birinden kar kmaz bir dizi koru- [ luktan
gemen gerekecek yalnzca. Bernardo yengisinin sarholuundan aylmadan, hemen davranmalsn.
Ben de baka bir eyle I ilgilenmeliyim; iki grevim vard; biri baarszlkla sonuland; hi [ olmazsa
teki baarl olsun. Bir kitab ve bir adam ele geirmek istiyorum. Her ey yolunda giderse, seni
yeniden arayncaya dek buradan gitmi olacaksn. yleyse hoa kal." Kollarn at; Ubertino
duygulanm, smsk sarld ona: "Hoa kal, William. Deli, kendini beenmi bir ngiliz'sin sen, ama
mangal gibi bir yrein var. Gene grr myz dersin?"

"Greceiz," diye gvence verdi ona William. "Tanr isterse."

Ama Tanr istemedi. Daha nce sylediim gibi, Ubertino iki yl sonra ld; gizemli bir biimde
ldrld. Bu kavgac, ate-

446

li yal adamm yaam etin, servenlerle dolu bir yaamd. Belki ermi deildi, ama umarm Tanr,
onun kendisine bir ermi olduuna duyduu tertemiz kesin inanc dllendirmitir. Yalanp kendimi
Tanr'nn istemine daha ok braktka, renmek isteyen akla ve yapmak isteyen isteme daha az deer
veriyorum ve biricik kurtulu yolu olarak inanc gryorum; gereinden ok soru sormakszn sabrla
beklemeyi bilen inanc. Ubertino'nun kukusuz, armha Gerilmi Efendimizin kanna ve ektii acya
byk inanc vard.

Belki bunlar daha o zamandan dnyordum da yal gizemci bunun farkna vard, ya da bir gn
bunlar dneceimi kestirdi. Tatl tatl glmseyip beni kucaklad; daha nceki gnler- de bazan
yapt gibi duygulu bir kucaklay deildi bu. Bir bykbabann torununu kucaklad gibi kucaklad
beni; ben de ayn biimde karlk verdim. Sonra Michele'yle birlikte Barahip'i bulmaya gitti.

"imdi ne yapyoruz?" diye sordum William'a.

"imdi cinayetlerimize dnyoruz."

"stadm," dedim, "bugn Hristiyanlk iin ok nemli eyler oldu; grevimiz de baarszla urad.
Gene de bu gizemin zlmesine, Papa'yla mparator arasndaki atmadan daha ok ilgi duyuyormu
gibi grnyorsunuz."

"Deliler ve ocuklar her zaman gerei sylerler, Adso. mpa-rator'un danman olarak belki
arkadam Marsilio benden daha aklldr, ama sorgucu olarak ben ondan daha iyiyim. Hatta, Tanr
balasn, Bernardo Gui'den bile. nk Bernardo'yu sulular ortaya karmak deil, sanklar yakmak
ilgilendiriyor. Oysa ben, tam tersine, gzel, karmak bir dm zmekten byk bir sevin
duyuyorum. Bu belki biraz da undan ileri geliyor: bir filozof olarak, dnyann bir dzeni olduundan
kuku duyduum bir srada, dnya ilerinin kk blgelerinde bir dzen deilse bile, en azndan bir
dizi bant ortaya karmakla avunuyorum. Sonra belki bir baka neden daha var: Bu olayda Ioannes
ve Ludwig arasndaki savatan daha byk ve daha nemli eyler iin iinde olabilir..."

"Ama bu pek de erdemli olmayan rahipler arasnda geen bir hrszlk ve alma yks!" diye
bardm, kukulu.

447

"Yasak bir kitap yznden, Adso. Yasak bir kitap yznden!" diye karlk verdi William.

O srada rahipler akam yemeine gidiyorlard. Yemein ortasnda Cesenai Michele yanmza oturup
Ubertino'nun gittiini syledi. William rahat bir soluk ald.

Yemein sonunda, Bernardo'yla konumakta olan Barahip'i grmezlikten gelerek, Benno'yu farkettik;
yarm bir glmseyile bizi selamlayp kapya doru yneldi. William'la ona yetitik ve mutfan bir
kesine doru bizi izlemeye zorladk onu.

"Benno," diye sordu William, "kitap nerede?"

"Hangi kitap?"

"Benno, ikimiz de aptal deiliz. Bugn Severinus'un laboratu-varnda aradmz kitaptan sz
ediyorum; ben bilmediim, senin-se ok iyi bildiin ve almaya gittiin kitaptan..."

"Onu aldm nereden biliyorsunuz?"

"Biliyorum, sen de biliyorsun. Nerede?"

"Syleyemem."

"Benno, eer sylemezsen Barahip'e anlatrm."

"Barahip'in buyruundan tr syleyemem," dedi Benno erdemli bir tavrla. "Bugn sizinle
grtkten sonra, bilmeniz gereken bir ey oldu. Berengar'n lmnden sonra bir ktphaneci
yardmcl boald. Bugn leden sonra Malachi bana Berengar'n yerini almam nerdi. Barahip.
daha yarm saat nce onaylad; yarn sabahtan balayarak da, kitapln gizlerini renmeye
balayacam umuyorum. Doru, kitab bu sabah aldm; onu hcremde ot iltenin iinde sakladm;
bakmadm bile; nk Malac-hi'nin gznn stmde olduunu biliyordum. Bir sre sonra da, Malachi
imdi size anlattm neride bulundu bana. O zaman, bir ktphaneci yardmcsnn yapmas gereken
eyi yaptm: Kitab ona teslim ettim."

Kendimi sze karmaktan alkoyamadm, hem de fkeyle.

"Ama Benno, dn, nceki gn sen... siz, renme ateiyle yandnz, artk kitapln gizemler
saklamamasn istediinizi, bir aratrmacnn bilmeye hakk olduunu sylyordunuz bize..."

Benno, yz kzarm, susuyordu; ama William beni durdurdu: "Adso, birka saattir Benno kar yana
geti. imdi renmek

448

istedii gizlerin bekiliini o yapyor; onlar gzetlerken de, tanmak iin bol bol vakti olacak."

"Ama ya tekiler?" diye sordum. "Benno btn bilginler adna konuuyordu!"

"O da nceydi," dedi William. Benno'yu allak bullak bir durumda brakp beni srkledi.

"Benno byk bir tutkunun kurban oldu," dedi William bana sonra. "Berengar'nkinden farkl bir tutku
bu, kilercininkinden de. Birok aratrmac gibi onda da renme tutkusu var. Salt renmek iin
renmek. Bilginin bir blm kendisinden gizlenince onu elde etmek istiyordu. imdi elde etti o bilgiyi.
Malachi adam-^n tanyordu; kitab yeniden elde etmek ve Benno'nun azna kilit ^ vurmak iin en iyi
yolu seti. imdi, byle bir bilgi birikimini bakalarnn hizmetine sunmamaya raz olduktan sonra, ona
sahip olmak neye yarar diye soracaksn bana. Ama benim tutkudan sz etmemin nedeni de bu. Roger
Bacon'un bilgiye susaml tutku deildi: Bilgisini, Tanr'nn kullarn daha mutlu klmak iin kullanmak
istiyordu o; bilgiyi salt doymak bilmez bir merak, dnsel kendini beenmilik, bir rahibin tensel
isteklerini dntrme ve yattrmasnn bir baka yolu, ya da bir bakasn iman ya da sapknlk
savas yapan tutku. Ksn yalnzca etin ksns deildir. Bernardo Gui ksnl bir adam; onunki erk
ksnsyle zdeleyen arptlm bir ksn. Kutsal ve artk Romal olmayan Papa'mzn-ki zenginlik
ksns. Kilercininkiyse genliinden beri tanklk etmek, dntrmek ve tvbe ksnsyd; sonra
lm ksnsne dnt bu. Benno'nun ksnsyse kitap ksns. Onan'nki de dahil, btn ksnler
gibi, tohumunu topraa dken ksr bir ks-ndr bu; sevgiyle hibir iliii yoktur; tensel sevgiyle
bile..."

"Biliyorum," diye mrldandm, elimde olmakszn. William iitmezlikten geldi. Ama sanki konumasn
srdryormu gibi, "Gerek sevgi, sevilenin iyiliini ister," dedi.

"Benno da kitaplarnn (artk ayn zamanda onun da olan kitaplarn) iyiliini istiyor olamaz m; onlarn
iyilii iin hoyrat ellerden uzak kalmalar gerektiini dnyor olamaz m?" diye sordum.

"Kitabn iyilii okunmasndadr. Bir kitap imlerden oluur, bu imler baka imlerden sz ederler; onlar
da nesnelerden sz

Gln Ad

449/29

ederler. Onu okuyan gzler olmazsa, bir kitap kavramlar retmeyen imler tar; bu nedenle de
dilsizdir. Bu kitaplk belki de iinde barndrd kitaplar korumak iin dodu; ama imdi onlar gmmek
iin yayor. Bu nedenle de, bir hakszlk drts oldu. Kilerci ihanet ettiini syledi. Benno da ayn eyi
yapt. hanet etti. Ah, ne kt bir gn, sevgili Adso! Kan ve ykmla dolu. Bugnlk bu kadar yeter. Biz
de akam duasna gidelim, sonra da yatp uyuyalm."

Mutfaktan karken Aymaro'ya rastladk. Malachi'nin Ben-no'ya yardmcln nerdii sylentisinin
doru olup olmadn sordu bize. Dorulamaktan baka bir ey yapamadk.

"Bu Malachi bugn ok gzel eyler yapt dorusu," dedi Ay-maro, her zamanki kmseyici ve
horgrl glmseyiiyle. "E-er adalet diye bir ey olsayd, eytan bu gece alp gtrrd

onu.

450

Beinci Gn AKAM

Deccal'n geliiyle ilgili bir vaaz dinleniyor, Adso zel adlarn gcn anlyor.

Gnbatm ayini, kilercinin durumas daha srerken, merakl mezlerin toplant salonunda olup
bitenleri pencere ve yarklardan izlemek iin statlarnn elinden katklar bir srada, kargaa iinde
yapld. Tm topluluun Severinus'un iyi ruhu iin dua etmesi gereken saat gelmiti. Barahip'in bir
konuma yapmas bekleniyordu. Herkes birbirine onun rie syleyeceini soruyordu. Oysa Ermi
Gregorio'nun trensel dnden, yantlamal duadan ve kurala gre okunmas gereken ilahiden
sonra Barahip krsye geldi, ama yalnzca o akam susacan sylemek iin. O gn manastrn bana
yle ok felket gelmiti ki, manevi peder bile ancak azarlayc ve knayc bir tonla konuabilirdi.
Herkesin, hibir ayrcalk sz konusu olmakszn, kendi kendisiyle bir i hesaplamas yapmas
gerekiyordu. Ama birisinin konumas gerekli olduundan, uyarnn, ilerinde en yal olan kimse, ondan
gelmesini neriyordu; artk lme yakn olan, bylesine ok ktlk douran dnyasal tutkulara en az
srklenmi olan kardelerinden. Ya srasna gre Grottaferrata'l Alinardo konumalyd; ama
saygdeer biraderin salk durumunun nazik olduunu herkes biliyordu. Alinardo'dan sonra, zamann
acmasz aknn saptad sraya gre Jorge geliyordu. Barahip imdi sz ona brakyordu.

Aymaro ve teki talyanlarn her zaman oturduklar ahrlarn tarafndan bir mrlt iittik. Barahip'in
Alinardo'ya danmadan vaaz Jorge'ye brakm olmasndan kukulandm. stadm, Barahip'in
konumama kararnn aklhca olduunu, nk ne sylerse sylesin, szlerinin orada hazr bulunan
Bernardo ve teki Avignon'lularca tartlacan fsldad kulama. Oysa yal Jorge konu-

451

masn her zamanki gizemci kehanetlerle snrlandracak, Avignon'lular bu szlere byk nem
vermeyeceklerdi. "Ama ben vereceim," diye ekledi William, "nk Jorge'nin belirli bir amac
olmakszn konumaya raz olduuna inanmyorum; belki de konumay kendisi istedi."

Jorge birisinin yardmyla krsye kt. Nef aydnlatan tek k olan ayakl amdan yzn
aydnlatyordu. Alevin , iki kara ukuru andran gzlerini rten koyuluu belirginletiriyordu. "ok
sevgili Biraderler," diye balad, "ve bizim iin ok deerli olan siz konuklar. Bu zavall yal adam
dinlemek ltfunda bulunursanz... manastrmz zntye boan drt lm -yaayanlar arasnda en
aalk olanlarn eski ve yeni gnahlarn bir yana brakyorum- bildiiniz gibi, amaz dzeni iinde
beikten mezara dek yeryzndeki gnlerimizin yazgsn izen doann amanszlna yorulamaz.
Hepiniz de, acyla altst olmanza karn, bu zc olayn ruhunuzu ilgilendirmediini, nk iinizden
biri dnda susuz olduunuzu ve o kii cezalandrldktan sonra, kukusuz aranzdan ayrlm olanlarn
yasn tutmay srdrmekle birlikte,' Tanr'run mahkemesi karsnda kendinizi hibir sutan temize
karmak zorunda kalmayacanz dnyorsunuz belki de. Byle dnyorsunuz. Deliler!" diye
bard korkun bir sesle. "Sizi deliler, haddini bilmez budalalar sizi! Her kim ldrrse Tanr katnda
suunun ykn tayacaktr; ama yalnzca Tanr'-nn buyruklarnn arac olmay kabul ftttii iin.
Bylece, nasl kurtulu gizeminin yerine getirilebilmesi iin birinin sa'ya ihanet etmesi gerekmise ve
Efendimiz gene de kendisine ihanet edenin lanetlenmesini ve aalanmasn buyurmusa, tpk bunun
gibi, son gnlerde birisi gnah iledi, lm ve ykm getirdi; ama bu ykm Tanr tarafndan istenmese
bile, en azndan kendini beenmiliimizin aalanmas iin Tanr'nn izniyle oldu!"

Sustu, bo baklarn suskun toplulua evirdi; kulaklaryla onun ylgn sessizliinin tadna varrken,
gzleriyle de duygularn alglayabilirmi gibi.

"Bu toplulukta," diye srdrd, "bir sredir gurur ylan reklenmi bulunuyor. Nasl bir gurur bu?
Dnyadan soyutlanm bir manastrda erk gururu mu? Kukusuz hayr. Varlkl olmann gururu mu?
Kardelerim, bildiimiz dnya, yoksulluk ve mlkiyet

452

stne uzun tartmalarla yanklanmadan nce, kurucumuzun zamanndan balayarak, her eye
sahipken bile hibir zaman hibir eyimiz olmad, tek gerek servetimiz kurala uymak, dua ve iti. Ama
iimizin, tarikatmzn iinin, zellikle de bu manastrn iinin bir bln -hatta zn- renim ve
bilginin saklanmas oluturuyor. Saklanmas diyorum, aratrlmas deil; nk tanrsal bir nesne
olarak bilimin zellii, onun tam olmas ve balangtan beri kendi kendini aklayan Sz'n
kusursuzluunda tanmlan-masdr. Saklanmas diyorum, aratrlmas deil; nk bilimin insanlara
zg bir nesne olarak zellii, onun peygamberlerin vaazndan kilise babalarnn yorumlarna dein
tanmlanm ve tamamlanm olmasdr. Bilimin tarihinde hibir geliim, alarn hibir devrimi yoktur;
olsa olsa srekli ve yce bir zetleme vardr. nsanlk tarihi, yaratltan insanln kurtuluuna ve
lleri ve dirileri yarglamak iin bir aylayla kuatlm olarak belirecek olan sa'nn dnne dek, tm
yaratklarn durdurulamaz bir devini-miyle ilerlemektedir; ama tanrsal ve insancl bilim bu yolu
izlemez: Bir kaya gibi salam, onun sesini duyacak denli alakgnll ve uyank olduumuzda, bilim
bizim bu yolu izlememize, onu nceden kestirmemize izin verir; ama ondan ayrlnmaz. Ben varolanm,
dedi Yahudiler'in Tanrs. Ben yolum, gereim ve yaamm, dedi Efendimiz. te bilim, bu iki gerein
huu dolu yorumundan baka bir ey deildir. Bunun dnda sylenmi olan her ey peygamberler,
ncil yazarlar, pederler ve bilginler tarafndan bu iki tmceyi akla kavuturmak iin sylenmitir.
Bazan bu tmceleri bilmeyen putatapanlardan bunun tam kart bir yorum da gelmitir; bunlarn
syledikleri szler Hristiyan geleneine alnmtr. Ama bunun tesinde baka syleyecek hibir ey
yoktur. Yalnzca, yeniden dnmeyi, yorumlamay ve korumay srdrmek sz konusudur.
Manastrmzn grkemli kitaplyla yerine getirmesi gereken grev buydu ve bu olmaldr - baka bir
ey deil. Sylendiine gre, Doulu bir halife bir gn nl ve grkemli ve gururlu bir kentin kitapln
atee vermi; binlerce cilt yanarken de, onlarn yok olabileceklerini ve yok olmalar gerektiini
sylemi; nk bu kitaplar ya oktan var olan Kuran' yineliyorlard, bu nedenle de yararszdlar, ya da
onlar iin kutsal olan bu kitapla eliiyorlard, bu nedenle de zararlydlar. Kilise bilginleri, onlarn

453

yansra da bizler, bu ekilde yarg yrtmedik. Kutsal Betik'e yorum ve aklk getiren her ey
saklanmaldr; nk bunlar Kutsal Yazlar'm nn artrrlar; onlarla elien hibir ey yok
edilmemelidir; nk bunlara, ancak saklanarak Tanr'nm istedii yollardan ve onun istedii
zamanlarda, bunu yapabilecek olanlar ve bunu yapmakla grevlendirilenler tarafndan kar klabilir.
Tarikatmzn yzyllar boyu tad sorumluluk ve manastrmzn bugn tad yk buradan geliyor:
ne srdmz gerekten tr gururlu; geree dman olan szckleri, kendimizin onlarla
kirlenmemize izin vermeksizin saklarken alakgnll ve saknm-lyz. imdi kardelerim, bir bilgin-
rahibi kkrtabilen gurur gnah nedir? Grevini, bilginin saklanmas deil, henz insanlara
aklanmam bir bilginin aratrlmas saymaktr; sanki bu bilgi kutsal betimlerin sonuncusunda
konuan son melein szlerinde yanstlmam gibi: 'Her kim bu kitabn kehanetlerini dinlerse ona
aklyorum; birisi bunlara bir ey ekleyecek olursa, Tanr bu kitapta yazl bellalar onun stne
salacaktr ve her kim bu kitaptaki yalvalk szlerinden bir ey karacak olursa, Tanr onun blmn,
yaam kitabndan ve kutsal kentten ve bu kitapta yazl olan eylerden karacaktr.' te... bahtsz
kardelerim, bu szckler son gnlerde bu duvarlar arasnda olanlar antryormu gibi grnmyor
mu size? te yandan, bu duvarlar arasnda olup bitenler, iinde yaadmz yzyln durumunu
antryor yalnzca; kalelerde olduu gibi kentlerde de, kendini beenmi niversitelerde ve katedral
kiliselerinde, tm yorumlaryla zaten zengin olan ve aptalca oaltlmay deil, korkusuzca savunulmay
gerektiren gerein anlamn arptarak, szde olduu kadar eylemde de, o gerein szcklerine yeni
vasiyet ekleri bulmak iin aba' harcayan yzyln durumunu. Bu duvarlar arasnda reklenmi, hl da
reklenmekte olan gurur ylan bu ite: Her kim kendisi iin caiz olmayan kitaplarn mhrn krmaya
uram ve uramaktaysa, ona diyorum ki, Efendimiz'in cezalandrmaya devam edecei gurur budur
ite: nk bizim gszlmzden tr, alma aralar bulmak Efendimiz iin hibir zaman zor
olmamtr ve olmayacaktr."

"Duydun mu Adso?" diye fsldad William bana. "htiyar sylediklerinden daha ok ey biliyor. Bu ite
parma olsa da olma-

454

sa da, eer merakl rahipler kitapln kurallarn ineyecek olurlarsa, manastrn dinginliine yeniden
kavuamayacan biliyor ve bu konuda uyarda bulunuyor."

Jorge uzun bir aradan sonra konumasna yeniden balad.

"Peki ama gururlu kimselerin, grnmleri ve habercileri, su ortaklan ve sancaktarlar olduklar bu
gururun asl simgesi kimdir? Gerekten de, bu duvarlar arasnda eylemde bulunmu ve belki imdi de
bulunmakta olan kimdir? Bylece, vaktin yaklat konusunda bizi uyaran; ayn zamanda avutan;
nk eer vakit gelmise, aclar kukusuz dayanlmaz olacak, ama sonsuz olmayacak; nk evrenin
byk dngs tamamlanmak zeredir. Ah, ok iyi anladnz, ama bu ad sylemekten korkuyorum;
nk ay-

o qn

qn zamanda sizin de adnz o ve ondan korkuyorsunuz; ama siz korksanz da benim hi kukum yok
ve bu ad yksek sesle syleyeceim; barsaklarnz korkudan dm dm olsun, dileriniz takrdasn,
dilinizi srp koparn diye, kannz donup gzlerinize karanlk bir perde insin diye... Pis hayvann ta
kendisi o, Deccal!"

Uzun sre sustu. Dinleyiciler l gibi kaskat kesildiler. Tm kilisede tek canl ey ayaklnn aleviydi;
ama bu alevin oluturduu glgeler bile donmu gibiydi. Tek ses, alnnda biriken terleri silen Jorge'nin
belli belirsiz soluk sesiydi. Sonra Jorge konumasn srdrd:

"Belki de bana diyeceksiniz ki: Hayr, o daha gelmedi; geldii- ni gsteren belirtiler nerede? Bunu kim
sylerse aptaldr! te gzmzn nnde, gnbegn byk dnya tiyatrosunda, manastrn daha
kk imgesinde, bir nbelirti olan felketlerde... Vakit yaklatnda, Bat'da bir kraln ortaya kaca
sylenmitir; korkun yalanlar kral, tanrtanmaz, insan katili, kyc, altna susam, bin trl hile bilen,
kt, imanllarn dman ve kovuturu-cusu; onun zamannda gme hi deer verilmeyecek;
yalnzca altna deer verilecek! yi biliyorum ben; siz beni dinleyenler, imdi hemen hesaplayn bakalm,
szn ettiim kimse Papa'ya m benziyor, mparator'a m, yoksa Fransa kralna m ya da baka birine
mi; bylece o benim dmammdr, doru taraftanm ben diyebile-siniz! Ama ben size tek bir adam
gsterecek kadar saf deilim; Deccal geldii zaman her yere, herkes iin gelir; herkes onun bir
parasdr. Kentleri ve krsal blgeleri yamalayan apulcular g-

455

ruhunun iinde olacak o; gkyznn nceden kestirilemeyen belirtilerinde; anszn ortaya kan
gkkuanda, dikenlerde, atelerde kendini gsterecek; bir yandan da inleme sesleri iitilecek; deniz
fokur fokur kaynayacak. nsanlarn ve hayvanlarn hilkat garibeleri douracaklar sylendi; yreklerin
nefret ve uyumsuzlukla dolaca anlamna gelir bu. Parmenler stnde ylesine hounuza giden
minyatrlerdeki hayvanlar grmek iin evrenize bakn-maym! Yeni evli gen gelinler kusursuz
konuabilen bebekler dnyaya getirecekler; bu bebekler vaktin geldiini syleyerek ldrlmelerini
isteyecekler. Ama aadaki kylerde aramayn onlar; bu duvarlarn iinde gereinden ok akll
bebekler ldrld bile! Kehanetlerdeki bebekler gibi, daha imdiden yalanm adamlarn
grnmndeydi bu bebekler; kehanetlerde drt ayakl ocuklardan, hortlaklardan, analarnn
dlyatanda bysel szler syleyerek kehanette bulunacak dllerden sz ediliyordu. Bunlarn hepsi de
yazlmtr, biliyor musunuz bunu? Snflar, halklar, kiliseler arasnda birok karklk olaca yazlmtr;
kt obanlarn, sapk, horgren, agzl, zevkine dkn, kazan tutkunu, bo konumaktan
holanan, vngen, kendini beenmi, cimri, kstah, cinsel istee gmlm, bo gurur adna dm,
ncil dman, dar kapy yadsmaya hazr, gerek sz kmsemeye hazr insanlarn ortaya
kacaklar yazlmtr; bunlar her trl dindarlk yolundan nefret edecekler; gnahlarndan tr tvbe
etmeyecekler; bu yzden de btn insani arasna acmaszlk, kardein kardee duyduu nefret,
ktlk, kat yreklilik, kskanlk, aldrmazlk, hrszlk, sarholuk, taknlk, ksn dknl, tensel
zevk, zina ve tm teki ktlkleri yayacaklar. Ac ekmek ortadan kalkacak, alakgnlllk, bar
sevgisi, yoksulluk, acma, gzyalarnn erdemi ortadan kalkacak... Hadi, kendinizi tanmyor musunuz,
burada tm hazr bulunanlar, bu manastrn rahipleri ve d dnyadan gelen yce konuklar?"

Bu szleri izleyen sessizlikte bir hrt iitildi. Srasnda kpr kpr kprdayan Kardinal Bertrando'ydu
bu. Ne de olsa, diye dndm, Jorge byk bir vaiz gibi davranyor, kardelerini krbalarken,
konuklar da esirgemiyor. O anda Bertrando'nun ya da iko Avignon'lularn akllarndan geenleri
renmek iin neler vermezdim.

456

"te bu noktada, tam bu noktada," diye grledi Jorge, "Dec-cal gnahkr yzn gsterecek,
Efendimizin maymunu olmak isteyen Deccal. O zaman (zaman, o zamandr) btn krallklar altst
olacak, ortal alk ve yoksulluk kaplayacak, verim kt olacak, klar olaanst sert geecek. O
zamann (imdiki zamann) ocuklarnn artk mallarn ynetecek; kilerlerinde yiyecek saklayacak
kimseleri olmayacak; pazarlarda alm satmla uraacaklar. O zaman sa olmayacaklarsa, ya da
yayorlarsa yaamlarn srdrmeyi baarabileceklere ne mutlu! Sonra, ykmn olu, vnp iinen
dman, tm dnyay yanlgya srklemek ve adil kimselere egemen olmak iin birok erdem
gsterecek. Suriye decek ve oullarnn yasn tutacak. Kilikya, onu yarglamak iin arlan gelinceye
dek bakaldracak, Babil'in kz, grkemli tahtndan kalkp ac arab iecek. Kapadokya, Likya ve
Likonya boyun eecekler, nk hakszlklarnn yol at yozlama iinde tm halklar yklacak. Her
yanda lkeleri ele geirmek iin barbar kamplar ve sava arabalar belirecek; Ermenistan'da, Pontus'ta
ve Bitinya'da genler kltan geirilecek, kz ocuklar tutsak edilecek, oullarla kzlar yasak cinsel
ilikilere girecekler. nyle bbrlenen Pisi-dia yerle bir olacak, Fenike klla ortadan ikiye blnecek,
Yahu-da yas giysilerine brnp kirlenmiliinin getirdii ykm gnne hazrlanacak. Her yanda nefret
ve yoksulluk belirecek, Deccal Ba-t'y yenik drecek, ticaret yollarn yakp ykacak; elinde kl ve
ate olacak; kudurmu bir fkeyle ortal kasp kavuracak: Gc kfr, eli ihanet olacak; sa eli ykm,
sol eli karanlk getirecek, Ayrc zellikleri unlar olacak: ba ate, sa gz kanl, sol -gz kedi gz
gibi yeil ve iki gzbebekli, kalar ak, alt duda imi, bilekleri gsz, ayaklar kocaman, baparma
ezik ve uzun!"

"Kendi portresini andryor," diye fsldad William, kkr kkr glerek. ok kt bir eydi syledii, ama
bunun iin gnl borcu duydum ona; nk salarm diken diken olmaya balamt. Glmekten
kendimi alamadm; yanaklarm iti, smsk kenetlenmi dudaklarmn arasndan bir glme sesi kt.
Yal adamn szlerini izleyen sessizlikte ak seik duyulan bir ses; neyse ki herkes birinin ksrdn
ya da aladn, ya da rperdiini sand; haklydlar da. "Her eylerin babo olaca, oullarn
babalara el kaldra-

457

caklar, kadnlarn kocalarna dzen kuracaklar, kocalarn karlarn mahkemeye verecekleri, efendilerin
uaklarna insanlk d davranacaklar, uaklarnsa efendilerine boyun emeyecekleri an geldi," diyordu
Jorge imdi. "Yallara sayg kalmayacak, genler ynetimi ellerine almak isteyecekler, alma herkese
bo bir aba gibi grnecek, her yerde serbest davranlar, ktl, ahlaka yay-kr davranma
zgrln ven arklar ykselecek. Sonra da byk bir rza geme, zina, yalan yere yemin etme,
doaya kar su ileme dalgas gelecek, hastalklar, kehanet, by ve gkyznde uan varlklar
belirecek ve iyi Hristiyanlar arasndan yalanc peygamberler kacak; yalanc havariler, rvet yiyenler,
dolandrclar, bycler, rz dmanlar, paracanllar, yalan yere yemin edenler ve dzenbazlar ortaya
kacak; obanlar kurtlara dnecek, papazlar yalan syleyecek, rahipler dnyasal eyler isteyecekler,
yoksullar efendilerinin yardmna komayacaklar, gller acmasz olacak, adil olanlar adaletsizlie
tank olacaklar. Tm kentler depremlerle sarslacak, veba ortal kasp kavuracak, frtnalar topra
altst edecek, tarlalar pislie bulaacak, deniz kara suyuklar salglayacak, ayda yeni ve olaanst
eyler olacak, yldzlar yrngelerinden kacak, gkyznde baka -bilinmeyen- yldzlar dolaacak,
yazn kar yaacak, kn dayanlmaz scaklar olacak. Ve sonun vakti gelecek ve vaktin sonu... Birinci
gn sabah vakti, gkkubbede byk ve gl bir ses ykselecek; Kuzey'den doru erguvan renginde
bir bulut yryecek; ardndan gkgrlt-s ve imek gelecek ve bir kan yamuru yaacak
yeryzne. kinci gn yer yerinden oynayacak, gkyznn kaplarndan byk bir yangnn duman
geecek. nc gn yeryznn ukur yerleri, evrenin drt bir yannda gmbr gmbr
gmbrdeyerek kecek. Gkkubbenin tepesi alacak, hava duman stunlaryla dolacak ve onuncu
saate dein pis kkrt kokusu saracak ortal. Drdnc gn tanskmnden nce ukurlar sularla
dolacak, patlamalar olacak ve yaplar kecek. Beinci gn, n gleri ve gne kursu yok olacak;
yeryzn akama dek karanlk bryecek; yldzlar ve ay ilevlerini durduracak. Altnc gn drdnc
saatte, gkkubbede Dou'dan Bat'ya doru atlayacak ve gkyzndeki atlaktan melekler yeryzne
bakacaklar; yeryzndekiler de meleklerin gkten baktklarn grebilecekler. Sonra btn insanlar

haksever meleklerin bakndan kaabilmek iin dalara kacaklar. Yedinci gn sa, Baba'snn nda
gelecek. Sonra adil olanlar yarglanacaklar, bedenleri ve ruhlar ncesiz - sonrasz bir mutluluk iinde
gkyzne aacak. Ama bu akam dneceimiz bu deil gururlu Biraderler! Sekizinci gn
tanskmn grecek olanlar gnahkrlar deil; Dou'dan, gkyznn ortasndan tatl, yumuak bir
ses ykselecek ve tm kutsal meleklerin ba olan o melek grnecek ve tm melekler onunla birlikte,
bulutlardan bir arabann iinde, neeyle ilerleyecekler; inanl kutsanmlar kurtarmak iin. Hepsi birlikte
enlik yapacaklar; nk bu dnyann ykm tamamlanm olacak. Ama bu akam gururla buna se-
vinmemeliyiz! Tersine, Efendimizin kurtulmay haketmemi olanlar kendinden uzaklatrmak iin
syleyecei szleri dneceiz: Uzaklasn benden siz lnetliler, eytan'in ve yardaklarnn sizin iin
hazrladklar atee gidin: Siz kendiniz hakettiniz bu atei; imdi de tadna varn! Benden uzaklasn,
sonsuz karanla, hi snmeyecek atee gidin! Sizi ben yarattm; oysa siz bir bakasnn ardndan
gittiniz! Baka bir efendiye hizmet ettiniz; imdi gidip onunla birlikte karanlkta yaayn, di gcrtlar
arasnda durup dinlenmek bilmeyen o ylanla birlikte! Kutsal Betik'i iitmemiz iin kulak verdim size; siz
o kulaklarla putatapanlarm szlerini dinlediniz! Tanr'yi yceltesiniz diye az verdim size; siz onu
ozanlarn yalanlan, soytarlarn bilmeceleri iin kullandnz! Benim koyduum ilkelerin n gresiniz
diye gz verdim size; siz onu karanla bakmak iin kullandnz! Ben insancl, ama adil bir yargcm.
Herkese hakettiini vereceim. Size acmak istiyorum, ama lambalarnzda ya bulamyorum. Size
acmak istiyorum, ama lambalarnz isli. Gidin yanmdan... Efendimiz byle konuacak. Ve onlar... belki
biz de... sonsuz ikenceye deceiz. Baba, Oul ve Kutsal Ruh adna."

"Amin," diye yantlad herkes bir azdan.

Rahipler sra olmu, azlarndan tek bir szck bile kmakszn, ot yataklarna yatmaya gittiler.
Birbirleriyle konumak iin hibir istek duymayan Minoritler ve Papa'nn adamlar yalnz kalp
dinlenmeye can atarak ortadan kayboldular. Yreim ta gibi ard.

458

459

"Yataa, Adso," dedi William bana, haclar konukevinin basamaklarndan karken. "Dolalacak gece
deil. Bakarsn Bernardo Gui'nin, dnyann sonunu mutulamak iin ie bizim iskeletlerimizle
balayaca tutar. Geceyars duasnda hazr bulunmaya almalyz; nk duadan hemen sonra
Michele ve teki Minorit-ler gidecekler."

"Bernardo da tutuklularla birlikte gidecek mi?" diye sordum clz bir sesle.

"Artk burada yapacak i kalmad. Michele'yi Avignon'a yollamak isteyecektir; ama bunu, Michele'nin
oraya varn, bir Mino-rit, sapkn ve katil olan kilercinin durumasyla ayn zamana denk getirecek bir
biimde ayarlayacak. Kilercinin daraac, yattrc bir meale gibi Michele'nin Papa'yla ilk bulumasn
aydnlatacak."

"Peki Salvatore ne olacak, sonra... kz?"

"Salvatore kilerciyle birlikte gidecek; nk durumada tanklk etmesi gerek. Belki de bu hizmetine
karlk Bernardo cann balar. Kamasna izin verip sonra da ldrtebilir ya da gerekten serbest
brakabilir onu; nk Salvatore gibi biri Bernardo gibi birini hi ilgilendirmez. Kimbilir belki de
Salvatore gnn birinde Languadec ormanlarndan birinde adam boazlayan bir haydut olup kar..."

"Peki ya kz?"

"Sylemitim: Yank et o artk. ,Ama o daha nce yaklacak; yolda, kydaki Katar kylerinden birinde;
ders olsun diye. Konuurlarken duydum; Bernardo, meslekta Jacques Fournier'yle bu-luacakm (bu
ad unutma: imdilik Albigensleri yakmakla megul; ama daha yce tutkular var); hem gzel bir
kadnn atee atlmas ikisinin de saygnlklarn ve nlerini artracak..."

"Onlar kurtarmak iin hibir ey yaplamaz m?" diye bardm. "Barahip araya giremez mi?"

"Kimin iin? Suunu itiraf etmi olan kilerci iin mi? Salvatore gibi aalk bir adam iin mi? Yoksa kz
m dnyorsun?"

"Dnsem ne olur?" dedim gzpeklikle. "Ne de olsa, nn iinde gerekten susuz olan biri varsa,
o; byc olmadn biliyorsunuz..."

"Btn bu olanlardan sonra Barahip, geri kalan azck say-

460

gnhn bir byc iin tehlikeye atmak ister mi sanyorsun?"

"Ubertino'nun kann sorumluluunu stne ald ama."

"Ubertino onun'rahiplerinden biriydi ve hibir eyle sulanmyordu. Hem sen neler samalyorsun?
Ubertin nemli bir adam; Bernardo onu ancak arkadan vurabilir."

"Demek kilerci haklym: Basit insanlar her zaman herkes iin bedel der; onlarn yararna konuanlar
iin bile, tvbe szleriyle basit insanlar ayaklanmaya kkrtm olan Ubertino ve Michele gibi insanlar
iin bile." yle umutsuzluk iindeydim ki, kzn, Ubertino'nun gizemciliiyle batan karlm bir
Fraticello olmadn bile dnemedim. Yalnzca bir kylyd ve o kendisini ilgilendirmeyen bir eyin
bedelini dyordu.

"Doru," diye yantlad William, zntl. "Eer gerekten kk bir adalet parlts aryorsan, gnn
birinde byk kpeklerin, Papa ile mparator'un, bar salamak iin, onlarn hizmetinde birbirleriyle
bouan kk kpeklerin llerini ineyip geeceklerini syleyeyim sana. Michele ya da Ubertino'ya
imdi senin kza davranld gibi davranlacak."

William'in doal felsefe ilkelerine dayanarak kehanette bulunduunu -daha dorusu tasmlama
yaptn- imdi anlyorum. Ama o anda onun kehanetleri ve tasmlar hi mi hi avutmuyordu beni.
Kesin olan tek ey kzn yaklacayd. Onunla sorumluluk paylatm hissediyordum; nk onunla
birlikte ilediim gnahn bedelini de daraacnda deyecekmi gibi geliyordu bana.

Hi utanmadan hkrmaya baladm; hcreme katm; btn gece ot yatam srp umarszca inledim
-Melk'te arkadalarmla birlikte okuduumuz romantik valye yklerindeki gibi - sevgilimin adn
nleyerek at yakmama bile izin verilmiyordu nk.

Yaammn biricik dnyasal aknn adn bilmiyordum, hibir zaman da bilemedim.

461

2

Q

o

o

Altnc Gn GECEYARISI

Prensler otunyotiar; Malaclu ise yere yklyor.

Geceyars duas iin aaya indik. Gecenin son blmnde, ^yaklaan yeni gnn hemen hemen ilk
blmnde, gkyz hl "((bulutluydu. Avludan geerken nem, tedirgin uykunun ardndan aryan
kemiklerimin iine, iliklerime dek iliyordu. Kilise souktur, ama tonozlarn altnda, kt hava
koullarndan korunmu, baka insanlarn bedenlerinin ve duann ssyla snm, diz ktm zaman
rahat bir soluk aldm.

lahilerin sylenmesine az nce balanmt; William, karmzdaki sralarda, Jorge ile Tivolii Pacifco
arasnda bo bir yer . gsterdi bana. Malachi'nin yeriydi bu, gerekten de kr adamn yannda otururdu
hep. Bu boluun farkna varan yalnz biz deildik. Bir yanda, bu boluklarn kt haber belirtisi
olduunu kukusuz arlk ok iyi bilen Barahip'in kaygl bir bakn yakaladm. te yandan, yal
Jorge'nin olaanst tedirgin olduunu fark ettim. Iksz ak gzlerinden tr anlam her zaman
anlalmaz olan yznn te biri glgede kalmt; ama elleri sinirli ve kpr kprd. Birka kez dolup
dolmadn anlamak istercesine yanndaki yeri elleriyle yoklad. Dzensiz devinimlerle durup durup
ayri hareketi yapyordu; yerinde bulunmayan adam her an geleceini umuyormu, gelmediini
grmekten korkuyormu gibi.

"Ktphaneci nerede olabilir?" diye fsldadm William'a.

"Malachi kitab elinde bulunduran tek kii artk," diye yantlad William. "Eer cinayetleri o ilememise,
o kitabn ierdii tehlikeleri bilmiyor olabilir..."

Baka syleyecek bir ey yoktu. Yapabileceimiz tek ey beklemekti. Biz de bekledik; William'la ben,
bo blmeye gzlerini dikip bakmay srdren Barahip, durmadan karanl elleriyle yok-

Gln Ad

465/30

layan Jorge.

Ayin sona erdiinde, Barahip rahiplere ve mezlere, Byk Noel ayini iin hazrlk yapmak
gerektiini, bu nedenle de, det olduu gibi, alacakaranlktan nceki zamann, bu tren iin ngrlen
baz ilahilerin tm topluluka uyum iinde sylenmesini salamak iin provayla geeceini anmsatt. Bu
dinine bal insanlar topluluu gerekte tek bir vcut, tek bir uyumlu ses gibi eitilmiti; yllar sren bir
sre sonucunda, arkda tek bir ruh olarak birletiklerinin bilincine varyorlard.

Barahip, onlar Sedennt'u sylemeye ard: Sedennt principes et adversus me loquebantur iniqui.
Persecuti stint me. Adjuva me, Domine, Deus metis salvum me fac propter magnani misericordiam
tiiam.1 Barahip'in o ayetleri, zellikle prenslerin elilerinin ayinde hazr bulunduklar o gece,
tarikatmzn Efendimiz'le, ynlarn Tanr'syla arasndaki ayrcalkl ba sayesinde gllerin
kovuturmasna kar direnmeye yzyllardan beri nasl hazr olduunu anmsatmak iin bile bile mi
setiini sordum kendi kendime. Gerekten de bu tekdze ezginin ba, byk bir g etkisi yaratr.

lk se hecesi zerine, yava ve arbal bir koro balad; onlarca insann bas sesi nefleri doldurdu;
bamzn stnde dolat; ama gene de yeryznn yreinden ykseliyor gibiydi. Ses aralksz srd;
nk teki sesler, o derin ve srekli izginin stnde, bir dizi vokaliz ve melizmalar rmeye balaynca
-dnyasal- bas egemenliini srdrd ve bir resitatr, yava yava alalan, ar bir sesle, on iki kezAve
Maria'y yineledii srece dinmedi. Sanki sonsuzluun srekliliini benzetileyen bu uzatlm hecenin,
yaka-

1. Prensler oturdular ve karmda (aleyhimde) haksz eyler sylendi. Yardm et bana Efendimiz,
Tanrm beni kurtar Yce merhametin akna.

466

ranlara verdii gvenle tm korkularndan arnm gibi, teki sesler (zellikle mezlerin sesleri), kaya
gibi salam bas sesin stnde ykselerek doruklar, akc ve vurgulanm tiz notlar oluturuyorlard.
Yreim bir doruk noktasnn ya da bir porrectus'un,1 bir torculus2 ya da bir sraysn titreimleriyle
tatl tatl altst olurken, bu sesler bana ruhun (yakaranlarn ve onlar dinlerken benim kendi ruhumun),
duygu taknln tayamayarak bu sesler aracdyla sevinci, znty, vgy, sevgiyi, tatl tnlarn
sray-ryla dile getirmek iin paralandn syler gibiydi. Bu arada, sanki dmanlarn, Tanr'nn
kullarn kovuturan erk sahiplerinin tehdit edici varl kararsz kalm gibi yeralt dnyas cinlerinin *
inat direnii yumuamyordu. Sonunda, tek bir notann Neptn'ce kkreyii ona kar kanlarn
sevinli haleluyalarna yenik dt; ya da en azndan onlarca sarlp sarmaland; grkemli ve kusursuz
bir akort ve savsaklayc bir nota stnde eriyip yok oldu.

Sedennt, neredeyse donuk bir etinlikle sylendikten sonra, principes yce ve meleklere yarar bir
dinginlikle bolukta ykseldi. Artk bize kar konuan gllerin kim olduklarn kendi kendime
sormuyordum; o oturan, korkutucu hortlan glgesi dalm, yok olmutu.

O zaman, teki hortlaklarn da yok olduklarn sandm; nk dikkatimi kendine ekmi olan ezgiden
sonra, Malachi'nin yerine bir kez daha baknca, ktphaneciyi sanki hi yok elmam gibi duaya katlan
teki rahiplerin arasnda grdm. William'a baktm; gzlerinde bir rahatlama belirtisi grdm; uzaktan
Barahip'in gzlerinde farkettiim ayn rahatlamayd bu. Jorge'ye gelince, bir kez daha ellerini uzatm,
komusunun bedenine deince onlar hemen ekmiti. Ama onu heyecanlandran duygularn ne
olduunu syleyemeyeceim.

imdi koro neeyle, "adjuva me"yi3 sylyordu; szcn prl a's kiliseyi neeyle dolduruyordu; 'su
ise, "sederunf'taki gibi i kapayc deil, kutsal dirimle doluydu. Rahipler ve mezler ezginin kuralna
uygun olarak sylyorlard: beden dik, boaz serbest,

1. Ortaada mzikte kullanlan, ilk iki notas alalan, nc notas ykselen iaret. (ev.)

2. Ortaada ilk iki notas ykselen, ncs alalan mzik iareti. (ev.)

3. (Lat.) Bana yardm et. (ev.)

467

ba yukarda, kitap, ba eerek soluun gsten daha az gl kmasna yol amakszn okunabilsin
diye, hemen hemen omuz hizasnda. Ama gn hl mamt; borazanlar sevinle almasna karn
uykunun sisi arkclarn birounu ana dryor, hatta ara ara uzun bir notada yitip gitmi, ezginin
dalgalanmasna gvenerek uykuya kaplp balarn eiyorlard. O zaman uyandrclar, o durumda bile
ellerindeki kla onlarn yzlerini bir bir arayp buluyor, ruhlarn ve bedenlerini yeniden
uyandryorlard.

Malachi'yi ilk fark eden bir uyandrc oldu; sanki birden, belki de gece uyumad kopkoyu bir uykuya
dalm gibi tuhaf bir biimde sallanyordu. Uyandrc elinde lambayla onun yanna gidip yzn
aydnlatt; bylece benim de dikkatimi ekti. Ktphaneci hi tepki gstermedi. Uyandrc ona
dokundu; o zaman Malachi olanca arlyla ne doru dt. Uyandrc onu yere dmeden tutmaya
ancak vakit bulabildi.

Ezgi yavalad, sesler snd; ksa sren bir kouturma oldu. William hemen yerinden frlad; Tivoli'li
Pacifico'yla uyandrcnn cansz yere uzatmakta olduklar Malachi'nin yanna gitti.

Barahip'le hemen hemen ayn anda oraya vardk ve lambann nda zavallnn yzn grdk.
Malachi'nin yzn daha nce betimlemitim; ama o gece, o kta, daha imdiden lmn imgesi
gibiydi bu yz. Burnu incelmi, gzleri ukura kam, akaklar ukurlam, kulaklar beyaz ve
bzm, kulak memeleri dar dnk, ..yzn derisi daha imdiddn sert, gergin ve kuru, yanaklar
sarms, stlerine koyu bir glge yaylm. Gzleri hl akt; kurumu dudaklar arasndan glkle bir
soluk kyordu. Azn at; stne eilmi olan William'm arkasndan eilince, dilerinin kovuunda
dolaan, daha imdiden siyahms bir renk al-jn dilini grdm. William kolunu Malachi'nin omuzlarna
dolayarak onu kaldrd; teki eliyle alnn solduran ter tabakasn sildi. Malachi birinin kendisine
dokunduunu, birinin varln sezdi; gzlerini dikip ileriye bakt: Kukusuz grmeden, nndekinin kim
olduunu tanmadan. Titreyen elini kaldrp William'i gsnden yakalad; yzn neredeyse onunkine
dokunacak kadar yaklatrd; sonra gsz, ksk bir sesle birka szck syledi: "Bana sylemiti...
Gerekten de... bir akrep kadar glyd..."

"Kim sylemiti?" diye sordu William. "Kim?"

468 .

Malachi bir kez daha konumaya alt. Ama byk bir titreme ald onu; ba arkaya dt. Yz tm
rengini, her trl yaam belirtisini yitirdi. lmt.

William ayaa kalkt. Yannda Barahip'i grd; tek szck sylemedi ona. Sonra Barahip'in arkasnda
Bernardo Gui'yi grd.

"Efendimiz, Bernardo," diye sordu William, "mademki katilleri bulup tutukladnz, bunu kim ldrd?"

"Bunu bana sormayn," dedi Bernardo. "Bu manastrda dolaan tm ktleri adalete teslim ettiimi
sylemedim ki ben. Elimden gelseydi bunu seve seve yapardm," William'a bakt. "Ama ^ tekileri imdi
Efendimiz Barahip'in sert tutumuna ya da ar '* hogrsne brakyorum." Bunlar sylerken
Barahip susmu, sa-raryordu. Sonra uzaklat.

O srada bir tr szlanma, bouk bir hkrk iittik. Diz kme srasnn stnde, olanlar kendisine
anlatm olduu anlalan bir rahibe dayanm olan Jorge'ydi bu.

"Hi bitmeyecek..." dedi krk bir sesle. "Ey Tanrm, tm gnahlarmz bala!"

William bir anck daha cesedin stne eildi. Bileklerini tuttu; el ayalarn a evirdi. ki parman
i ksmlar kararmt.

469

Altnc Gn ALACAKARANLIK

Yeni bir kilerci seiliyor; ama yeni bir ktphaneci seilmiyor.

Alacakaranlk olmu muydu? Daha m erkendi, yoksa daha m ge? O andan balayarak zaman
duygusunu yitirdim. Belki saatler gemiti, belki de daha az; Malachi'nin ls kilisede bir katafalkn
stne uzatld; rahipler evresinde bir yarm daire oluturuyorlard. Barahip az sonra yaplacak cenaze
treni iin buyruklar veriyordu. Benno'yla Morimondo'lu Nicola'y yanna ardn iittim. Bir gnden
ksa bir sre iinde manastrn ktphaneciyle kilerciden yoksun kaldn syledi. "Sen," dedi Nicola'ya,
"Re-migio'nun grevlerini stleneceksin. Manastrdaki birok insann grevlerini iyi biliyorsun. Demirci
ocanda yerine birini brak; mutfakta ve yemekhanede bugnn gereksinimlerini sala. Dualardan
balyorum seni. Git." Sonra Benno'ya dnd: "Daha dn akam Malachi'nin yardmclna atandn.
Yaz salonunu atr; kitapla hi kimsenin tek bana girmemesine dikkat et." Ben-no ekine ekine
kitapln gizlerini henz renmediini syledi. Barahip ciddi ciddi bakt ona: "Onlar reneceini
syleyen kim! Sen ayinin durmamasyla ilgilen; gm kardelerimiz iin dua olarak srdrlsn...
lecek olan teki kardelerimiz iin de. Her rahip yalnzca kendisine verilmi olan kitaplar stnde
alacak. Dileyenler kataloga bavurabilirler. Baka bir ey yapmasnlar. Gnbatm duasndan
balyorum seni; nk o saatte her eyi kilitliyor olacaksn."

"Peki dar nasl kacam?" diye sordu Benno.

"Doru. Akam yemeinden sonra alt kaplar ben kendim kilitleyeceim. imdi git."

Onunla konumak isteyen William'i grmezlikten gelerek, kendisi de onlarla birlikte kt. Koro yerinde
kk bir grup kalmt; Alinardo, Tivoli'li Pacifco, Alessandria'l Aymaro ve

470

Sant'Albano'lu Pietro. Aymaro dudak bkyof du.

"Tanr'ya kredelim," dedi. "Alman lnce, ondan daha da barbar bir ktphanecimiz olmas tehlikesi
vard."

"Sizce yerine kim atanacak?" diye sordu William.

Sant'Albano'lu Pietro gizemli gizemli glmsedi. "u son gnlerde olanlardan sonra, sorun artk
ktphaneci deil, Barahip..."

"Sus," dedi Pacifco ona, Alinardo ise, her zamanki dalgn bakyla, "Bakadr hakszlk daha
yapacaklar..." dedi, "benim zamanmda olduu gibi. Onlar nlemeli."

"Kimleri?" diye sordu William. Pacifico giz vermek istercesi- ne kolundan tutup yal adamdan uzaa,
kapya doru gtrd onu.

"Alinardo... biliyorsun... onu ok severiz. Bizim iin eski gelenein ve manastrn en gzel gnlerinin
temsilcisi o... Ama bazan ne sylediini bilmeden konuuyor. Hepimiz yeni ktphaneciyi merak
ediyoruz. Deerli, olgun ve akll biri olmal... Hepsi bu."

"Yunanca bilmesi de gerekiyor mu?" diye sordu William.

"Arapa da; gelenek byle. Grevi gerei. Ama aramzda bu erdemlere sahip birok kimse var. zin
verirseniz, ben; sonra Pietro, sonra Aymaro..."

"Benno da Yunanca biliyor."

"Benno daha ok gen. Malachi'nin dn niin onu kendisine yardmc setiini bilmiyorum, ama..."

"Adelmo Yunanca biliyor muydu?"

"Sanmyorum. Yok, hayr, kesinlikle bilmiyordu."

"Ama Venantius biliyordu. Berengar da. Peki, teekkr ederim."

Mutfakta bireyler attrmak iin ktk.

"Kimin Yunanca bildiini niin renmek istiyordunuz?" diye sordum.

"nk parmaklarnda kara lekelerle lenlerin hepsi de Yunanca biliyor. yleyse, bundan sonraki
lnn Yunanca bilenlerden biri olmasn beklemek hi de yanl olmaz. Ben dahil. Sen kurtardn."

"Malachi'nin son szleri hakknda ne dnyorsunuz?"

"Sen de iittin. Akrepler. Beinci borazan, baka eyler ara-

471

snda, ekirgelerin kacann, insanlar tpk akrep gibi sokacaklarnn habercisi, biliyorsun. Malachi
de, birinin bunu daha nceden bildirdiini syledi bize."

"Altnc borazan," dedim, "aslan bal, azlarndan duman ve ate ve kkrt kan atlarn geleceini
haber veriyor; stlerine ate, smbl ve kkrt renkli zrhlar kuanm insanlarn bindikleri atlar."

"Daha birok ey. Ama bundan sonraki cinayet at ahrlarnn yaknlarnda ilenebilir. Onlar
gzetlemeliyiz. Kendimizi yedinci borazan sesine hazrlayalm. Demek ki daha iki kii var srada. En
gl adaylar kimler? Eer ama finis Africae'nin giziyse, onu bilenler. Bildiim kadaryla da
Barahip'ten baka kimse yok. Meer, ki ama baka olsun. Az nce iittin; Barahip'i grevinden
almay kuruyorlar; ama Alinardo oul konutu..."

"Barahip'i uyarmal," dedim.

"Hangi konuda? Kendisini ldrecekleri konusunda m? nandrc kantlarm yok. Katilin de benim gibi
dndn varsayarak davranacam. Ama ya baka bir plan izliyorsa? Sonra her eyden nce, ya
bir katil yoksa?"

"Ne demek istiyorsunuz?"

"Kesin olarak bilmiyorum. Ama sana sylediim gibi, tm olas dzenleri dnmeli, tm dzensizlikleri
de."

472

Altnc Gn TANSKM

Yeralt hazinesinin ziyaret edilii srasnda Nicola birok ey anlatyor.

Morimondo'lu Nicola yeni kilerci giysileri iinde alara buyruklar veriyor, onlar da kendisine mutfan
usulleri konusunda bilgi veriyorlard. William onunla konumak istiyordu; birka saniye beklememizi
rica etti. Biraz sonra mahzene inip hl onun sorumluluundaki cameknlarn temizlenmesini
denetleyeceini, konumak iin orada daha ok vakti olacan syledi.

Gerekten de, az sonra kendisini izlememizi syledi bize; kiliseye girdi, byk sunan arkasna geti
(o srada rahipler Malachi'nin cesedi banda nbet tutmak iin nefte bir katafalk hazrlyorlard) ve
kk bir merdivenden aa indirdi bizi. Merdivenin dibinde, kaln, kaba tatan stunlarn destekledii
ok alak tonozlu bir tavan olan bir odada bulduk kendimizi. Barahip'in kskanlkla koruduu ve
yalnzca olaanst durumlarda ve ok nemli ziyaretiler iin almasna izin verdii manastrn
zenginliklerinin depoland mahzendeydik.

Her yanda eitli boyutlarda cameknlar vard; ilerinde olaanst gzellikte eyalar, (Nicola'nn
gvendii iki yardmcsnn yaktklar) mealelerin nda parlyordu. Altn cppeler, mcevher kakma
altn talar, stne bakr ya da gmle kark kkrt alam fildii heykelcikler yontulmu eitli
madenlerden yaplm kasalar. Nicola coku iinde bize cildinde, kenarlarna altn ipliklerle birbirinden
ayrlm ve ivi yerine deerli talarla tutturulmu, dzgn blmlerden oluan, rengrenk bir birlik
oluturan, akl almaz gzellikte zmrt levhalar bulunan bir ncil kab gster-' di. Yar kabartmal ince
gmten bir sa'nn Gml'n evreleyen, lapis lazuli ve altndan iki stunlu zarif bir kk tapnak
gsterdi; stnde, damarl alaca somaki stne, on elmas kakmal bir ha vard; kk althysa
akik ve yakutlarla tarak kabu-

473

u biiminde ilenmiti. Sonra sa'nn yaamndan be sahneyi gsteren be blme ayrlm, altn ve
fldiinden yaplm bir alr kapanr resim grdm; ortasnda elmas taklidi camla yaldzl gm
paracklarndan yaplm gizemli bir kuzu vard; mum ak bir zemin stnde biricik ok renkli imgeydi
bu.

Bunlar bize gsterirken, Nicola'nm yz ve el kol devinimleri gururla l sld. William grd
eyalar vd; sonra Nico-la'ya Malachi'nin nasl bir insan olduunu sordu.

"Tuhaf bir soru," dedi Nicola, "onu sen de tanyordun."

"Evet, ama yeterince deil. Dncelerinin ne olduunu hibir zaman anlayamadm... hem..." az nce
len biri hakknda yarglarn aklamakta duraksad, "hem... dnceleri olup olmadn da."

Nicola bir parman slatp iyi temizlenmemi bir kristal yzeyin stnde gezdirdi; sonra bir yarm
glmseyile, William'in yzne bakmakszn yantlad: "Gryorsun, soru sormana gerek yok... Doru,
biroklarnn sylediine gre, Malachi olduka dnceli grnrd; oysa ok yaln bir insand.
Alinardo'ya gre aptaln biriydi."

"Alinrdo gemite, ktphaneci olma onuru kendisine yadsnd zaman olmu bir olay iin birine kin
besliyor."

"Bundan sz edildiini ben de duydum, ama bu eski bir hikye; en az elli yl ncesine ait. Buraya
geldiimde ktphaneci Bob-bio'lu Roberto'ydu; yallar arasnda Alinardo'nun erdemlerine kar
hakszlk edildiini fsldyorlard. O zaman fazla kurcalamak istemedim; nk bana kendimden
yallara kar saygszlk olur gibi grnd; hem sonra dedikodulara karmak istemiyordum.
Roberto'nun bir yardmcs vard; sonra ld; onun yerine Malachi atand; ok genti o zaman.
Biroklar onun hibir erdemi olmadn, Yunanca ve Arapa bilir geindiini, ama bunun doru
olmadn, o dillerde yazlm elyazmalarn, kopya ettii eyin ne olduunu anlamadan, tpk becerikli
bir maymun gibi gzel bir el-yazsyla kopya ettiini sylediler. Bir ktphanecinin ok daha bilgili
olmas gerektii syleniyordu. O zamanlar hl gl bir adam olan Alinrdo bu atamayla ilgili olarak
ac eyler syledi. Malachi'nin o greve dmannn amacna hizmet etmek iin getirildiini ima etti;
ama kimden sz ettiini anlamadm. Hepsi bu.

474

Malachi'nin kitapl bir oban kpei gibi koruduu, ama neyin bekiliini yaptn bilmedii sylenir
hep. te yandan Berengar hakknda da, Malachi onu kendisine yardmc setii zaman dedikodular
oldu. Onun da amirinden daha yetenekli olmad, entrikacnn biri olduu syleniyordu. Bundan
baka... Ama bu dedikodular sen de duymusundur... Malachi'yle Berengar arasnda garip bir iliki
olduunu... Eski dedikodular bunlar; sonra biliyorsun, Berengar'la Adelmo'nun da dedikodusu yapld;
gen yazmanlar Malachi'nin sessiz sessiz kskanlktan kvrandn sylyorlard... Sonra Malachi ile
Jorge arasndaki ilikiler konusunda da sylentiler vard; yok, hayr, sandn anlamda deil.. Kimse
ibir zaman Jorge'nin erdenlii konusunda dedikodu etmemitir! Ama Malachi'nin, ktphaneci
olarak, gelenee gre, gnah karmak iin Barahip'i semesi gerekiyordu; teki rahiplerse gnah
karmak iin Jorge'ye giderler (ya da Alinardo'ya, ama yal adam artk neredeyse akln tft< ien
yitirdi)... Buna karn, ktphanecinin sk sk Jorge'yle konutuu syleniyordu; sanki Malachi'nin
ruhunu Barahip ynetiyordu; Jorge de bedenini, davranlarn, iini. Gerekten de, sen de biliyorsun,
belki de grmsn-' dr, birisi eski, unutulmu bir kitabn nerede olduunu renmek istedii zaman
Malachi'ye deil, Jorge'ye soruyordu. Katalogu Malachi saklyor, kitapla o kyordu; ama her baln
ne anlama geldiini Jorge biliyordu..."

"Jorge kitaplk hakknda neden bu kadar ok ey biliyordu?" "En yal olan oydu; Alinardo'dan sonra,
genliinden beri burada. Jorge seksenini akn olmal; krk yldr, belki de daha uzun zamandan beri
kr olduu syleniyor..."

"Kr olmadan nce nasl byle bilgili olabilmi?" "Hakknda sylenceler var. Anlaldna gre, daha
ocukken Tanr'nm ltfuna ermi; orada, Castiglia'da, daha ergenlik anda, Araplarn ve Yunanl
bilginlerin kitaplarn okumu kr olduktan sonra da, imdi bile, saatlerce kitaplkta oturuyor; kendisine
katalogu okutuyor, kitaplar getirtiyor; bir mez onlar saatler boyu yksek sesle okuyor ona. Her eyi
anmsyor, Alinrdo gibi belleini yitirmemi. Ama btn bunlar niin soruyorsun bana?"

"Malachi'yle Berengar ldklerine gre, kitapln gizlerini bilen kim kald?"

475

"Barahip; imdi Barahip'in onlar Benno'ya aklamas gerekiyor... eer isterse..."

"Niin isterse?"

"nk Benno gen; Malachi daha saken yardmcla atand; ktphaneci yardmcs olmak baka,
ktphaneci olmak baka. nk gelenee gre, ktphaneci sonra Barahip olur..."

"Ha, demek yle... Ktphanecilik mevkii bunun iin byle tutkuyla isteniyor. yleyse Abbone de bir
zamanlar ktphaneci miydi?"

"Hayr, deildi. Ben buraya gelmeden nce Barahip'lie atanmt o; otuz yl oluyor. Daha nce
Barahip Rimini'li Paolo'y-du. Hakknda garip ykler anlatlan tuhaf bir adam: Doymak bilmez bir okur
olduu anlalyor; kitaplktaki btn kitaplar ezbe-| re bilirdi; ama garip bir kusuru vard: Yazmay
bilmezdi; Abba agraphicus1 diye arrlard onu... ok gen yata Barahip oldu;| Clun/li Algirdas'n,
Doktor Quadratus'un ona arka kt syleni-j yordu... Ama bunlar eski rahip dedikodular. Ksaca,
Paolo Basra- J hip oldu; kitaplktaki yerini Bobbio'lu Roberto ald; ama onu tketen bir hastaln
penesine dmt; manastrn ilerini ekip e-viremeyecei biliniyordu; Rimini'li Paolo yok olunca..."

"ld m?"

"Hayr, ortadan kayboldu; nasl olduunu bilmiyorum, bir gn bir yolculua kt; bir daha da dnmedi;
belki de yolda haydutlar tarafndan ldrld... Neysf, Paolo kaybolunca Roberto onun yerini alamad;
baz karanlk dolaplar dnd. Abbone - sylendiine gre- bu blgenin beyinin evlilik d oluymu;
Fossa-nova manastrnda bym; Ermi Tommaso orada ldnde onun yanndaym; kulenin
merdiveninden gemeyen o iri yar cesedin tanmasyla o ilgilenmi... bu ona n kazandrm diye fsl-
dayorlarm oradaki kt niyetli kimseler... Gerek u ki, daha ne ktphaneci olmasa bile, Barahip
seildi ve biri, sanrm Roberto, ona kitapln gizlerini retmi."

"Peki Roberto niin seildi?"

"Bilmiyorum. Bu gibi eyleri fazla soruturmamaya altm hep: Manastrlarmz kutsal yerlerdir; ama
manastr onurunun

1. Agraphicus, Latince, yazma bilmez demektir. (ev.) 476



evresinde bazan korkun alar rlr. Ben camlarm ve kutsal emanetlerimle ilgileniyordum; bu
yklere karmak istemiyordum. Barahip'in Benno'ya kitapln gizlerini retmek isteyip istemediini
niin bilmediimi imdi anlyorsun; bu onu, kendi ardl olarak atamas demek olurdu; Benno dncesiz
bir gen adam, Kuzeyin en u blgesinden, yar barbar bir dilbilimci; bu lke hakknda, manastr ve
onun yrenin beyleriyle ilikileri hakknda ne bilebilir?"

"Ama Malachi de talyan deildi, Berengar da; gene de ktphanede grevlendirildiler."

"Bu karanlk bir i. Rahipler, yzyln ikinci yarsndan bu yana manastrn geleneklerini yitirdiini
fsldyorlar aralarnda... Bu nedenle, elli yl akn, belki daha da eski bir zamandan beri Ali-nardo
ktphaneci olma onuruna erme umudunu besliyordu. Ktphaneciler hep talyan olurdu; bu lkede
byk zeklar eksik deildir. Hem sonra, biliyor musun..." burada Nicola sylemek istemiyormu gibi
duraksad, "... biliyor musun, Malachi ve Berengar belki de Barahip olmasnlar diye ldler."

Nicola silkindi; pek de drst olmayan dnceleri uzaklatrmak istercesine ellerini yznn nnde
sallad; sonra ha kard. "Neler sylyorum ben? Bak, bu lkede yllardr utan verici eyler oluyor;
manastrlarda, papalk saraynda, kiliselerde bile... Erki ele geirmek iin giriilen savalar, birine
katedralden denek koparmak iin bavurulan sapknlk sulamalar... Ne irkin, insan soyuna gvenimi
yitiriyorum; her yerde komplolar, saray entrikalar gryorum. Bu manastr da sonunda buna
indirgenecek; bir zamanlar iinde ermileri barndran bu yerde kara byyle ortaya kan bir ylan
yuvas. Manastrmzn gemiine bak!"

Drt bir yana dalm hazineleri gsteriyordu bize; halarla teki kaplar brakarak bizi manastrn
nn simgeleyen kutsal emanetleri gstermeye gtrd.

"Bakn," dedi, "bu, Kurtarc'nn barn delen mzran ucu." Billur kapakl, altn bir kutuydu bu, iinde
erguvan renginde bir yastk zerinde, zamanla anm, ama imdi yalar ve mumlarla uzun uzun ilem
grdkten sonra eski parlaklna kavuturulmu gen biiminde bir demir paras duruyordu; ama bu
daha bir ey deildi. nk ametist kakmal gmten yaplm, n yzeyi

477

saydam olan baka bir kutuda, kutsal yerlere bir hac olarak gidip Golgota tepesini ve kutsal mezar
kazdrarak stnde katedral yaptrm olan mparator Konstantin'in annesi Kralie Helena'nn bu
manastra bizzat getirdii kutsal han tahtadan bir parasn grdm.

Sonra Nicola, tmnn saysn ve ne denli az bulunur olduklarm nasl anlatacam bilemediim baka
eyler de gsterdi bize. Camgbei bir mahfaza iinde han ivilerinden biri vard. Bir iede, kk
kurumu gllerden bir yastk stnde dikenli tacn bir paras duruyordu; baka bir kutuda da, gene
kuru ieklerden bir rt stnde, son yemekten kalma masa rtsnn sararm bir paras. Sonra,
Ermi Matta'mn gm rme kesesi; bir silindirin iinde, zamanla anm ve alim damgal, erguvan
renginde bir kurdeleyle balanm, Ermi Anna'nn kol kemii. Cam bir ann altnda, incilerle ilenmi
krmz bir yastn stnde, harikalar harikas bir ey grdm: Beytlehem ahr yemliinin bir paras,
ncil yazar Ermi Yuhanna'nn erguvan rengi tuniinin bir karlk bir paras, Roma'da havari Petrus'un
bileklerine vurulmu zincirlerin iki halkas, Ermi Adalbert'in kafatas, Ermi Stephen'in klc, Ermi
Margherita'nn kaval kemii, Ermi Vitalis'in bir parma, Ermi Sofia'nn bir kaburga kemii, Ermi
Eoba-nus'un enesi, Ermi Chriysostomus'un krek kemiinin st ksm, Ermi Joseph'in nian yz,
Batista'nn bir dii, Musa'nn asas, Bakire Meryem'in dn giysisinin ok ince dantelden, ypranm bir
paras.

Sonra, kutsal emanet olmayan, ama uzak lkelerde harikalara ve olaanst varlklara tanklk etmi
baka eyler de vard; bunlar manastra, dnyann en uzak kelerine yolculuk etmi rahipler
tarafndan getirilmiti. Doldurulmu bir ahmaran ve bir dokuz bal ylan, bir tekboynuzlunun boynuzu,
bir mnzevinin bir yumurtann iinde bulduu bir yumurta, lde branileri besleyen : manna'dan1 bir
para, bir balina dii, bir hindistancevizi, Tufan'- j dan nce yaam bir hayvann krek kemii, bir
filin uzun dii, ) bir yunusun kaburgas. Sonra tanyamadm, anlar belki kendilerinden daha
deerli, kimileri (kararm gm mahfazalarnn i- i

1. Msr'dan kalarnda, srailliler'e mucize gibi salanan besin. (ev.)

478

iliine baklrsa) ok eski baka kalntlar: sonu gelmez bir kemik, kuma, tahta, maden, cam paralar
dizisi. Koyu renkli tozlarla dolu kk ieler; rendiime gre bunlardan birinin iinde Sidom kentinin
kmrlemi kalntlar, bir bakasnda Jericho surlarndan kalma kireli har vard. lerinde en
alakgnll olanlar iin bile bir imparatorun karlnda en az bir kaleyi seve seve verecei, onlar
saklayan manastr iin yalnzca byk bir say-' gnlk deil, ayn zamanda gerek bir zenginlik birikimi
oluturan her ey.

Dilim tutulmu dolayordum; nk Nicola artk nesneleri aklamyordu; zaten her birinin stnde
onlar betimleyen ssl >} bir etiket vard; bu paha biilmez harikalar sergisinin ortasnda, onlar ara
ara bol kta, ara ara da, Nicola'nn yardmclar mea-leleriyle hazinenin baka bir blmne
getiklerinde, yar karanlkta yle bir grerek, rastgele, zgrce dolayordum imdi. Hem gizemsel,
hem de itici olan saydam ve gizemli, sararm kkrdak paralaryla bylenmitim; anmsanamayacak
denli eski bir adan kalma, soluk, eprimi, kimi zaman solmu bir elyazmas gibi kk bir ienin
iinde kvrlm kuma paralar; onlara yatak devi gren kumalarla btnlemi o ufalanm
maddeler; bir zamanlar hayvan (ve ussal) olan bir yaamn, imdi, kck boyutlar iinde, kuleleri ve
sivri kule ularyla ta katedrallerin korkusuzluunu simgeleyen kristal ya da maden yaplar iinde
tutuklanm, kendileri de madene dnm grnen kutsal kalntlar bylemiti beni. Demek,
ermilerin gmlm bedenleri, bedenin yeniden diriliini byle bekliyorlard? Bu krk paralardan,
tanrsal grnmn parlak nda, tm doal duyarlklarn yeniden kazanarak, Pipernus'un yazd
gibi, minimas differentias odo-rum'u1 alglayacak organizmalar yeniden oluacak myd?

Omzuma dokunan William beni dncelerimden ayrarak kendime getirdi: "Ben gidiyorum," dedi.
"az salonuna kyorum; bir eye daha bakmam gerek..."

"Ama kitap verilmiyor," dedim, "Benno'ya buyruk verildi..."

"Yalnzca nceki gn okumakta olduum kitaplar bir kez daha gzden geireceim, tm de hl yaz
salonunda, Venanti-

1. (Lat.) Kokularn en ince ayrmlarn. (ev.)

479

us'un masasnn stnde duruyor. Sen istersen burada kal. Bu mahzen, bugnlerde tank olduun
yoksullukla ilgili tartmalara gzel bir rnek. imdi rahip kardelerinin Barahip olmak iin birbirlerini
niin boazladklarn anlyorsun, deil mi?"

"Peki, siz Nicola'nn ne srd eye inanyor musunuz? Cinayetler, atama yetkisi konusundaki bir
savamla m ilgili?"

"Sana daha nce de syledim, imdilik yksek sesle varsaym yapmay gze almak istemiyorum.
Nicola birok ey syledi. Bazlar beni ilgilendirdi. Ama imdi bir baka izi srmeye gidiyorum. Ya da
belki ayn izi baka bir adan izleyeceim. Bu mahfazalar da ok bylemesin seni. O ha
paralarndan baka kiliselerde de ok grdm. Eer tm de sahici olsayd, Efendimiz'e, birbirine
ivilenmi iki direk stnde deil, bir ormann stnde ikence etmi olurlard."

"stadm!" dedim byk bir aknlkla.

"Bu byle, Adso. Hem bundan daha zengin hazineler de var. Bir sre nce, Kln katedralinde, Giovanni
Battista'nn on iki yandaki iskeletini grdm."

"Sahi mi?" diye bardm. Sonra, kukuya kaplp ekledim: "Ama Battista ldrldnde ok daha
yalyd!"

"teki kafatas baka bir hazinede olmal," dedi William ciddi bir yzle. Onun ne zaman aka yaptn
hi anlamyordum. Benim lkemde insan aka yaparken bir ey syler, sonra da yksek sesle gler;
herkes yapt akaya katJsn diye. Oysa William yalnzca ciddi eyler sylerken glerdi; aka yapt
sanld zaman-lardaysa son tlerece ciddi olurdu.

480

Altnc Gn SABAH

Adso, "Dies ime'yi' dinlerken bir d gryor, ya da dilerseniz, bir grnt diyelim.

^ William Nicola'y selmlayp yaz salonuna kt. Bense hazineyi yeterince grmtm; bu nedenle
kiliseye gidip Malachi'nin ruhu iin dua etmeye karar verdim. Beni korkutan o adam hi sevmemitim;
uzun zamandr btn cinayetleri onun ilediine inandm da saklamyorum. imdi, onun belki de
zavallnn biri olduunu anlamtm: doyurulmam tutkular altnda ezilen, demir vazolar arasnda bir
toprak vazo; akn olduu iin ters; syleyecek bir eyi olmadnn bilincine vard iin suskun ve
ekimser. Ona kar bir acma duydum; onun doast yazgs iin dua etmenin sululuk duygularm
yattrabileceini dndm.

Kilise imdi lgn ve kurun rengi bir kla aydnlatlm; zavall adamn lsnn arl altnda, l
duasn okuyan rahiplerin tekdze mrltsyla doluydu.

Melk manastrnda, birka kez bir rahip kardein te dnyaya gne tank olmutum. Mutlu
diyebileceim bir olay deildi; ama bana gene de yattrc, dinginliin ve byk bir hakllk
duygusunun ynettii bir durum gibi grnmt. Rahipler srayla lmekte olan adamn hcresine girip
gzel szlerle onu avutuyorlar, her biri yreinin derinliklerinde, lmekte olan adamn ansl olduunu,
ok gemeden bitimsiz bir mutluluk iinde melekler korosuna katlacam dnyordu. Bu dinginliin
biraz, o dindarca yknmenin kokusu lmekte olan adama iletildi; sonunda dinginlik iinde ld. Son
birka gn iinde meydana gelen lmler ne kadar farklyd! Sonunda, finis Africae'nin eytans
akreplerinin

- (Lat.) Gazap gn. (ev.) G"In Ad

r f

481/31

kurbanlarndan birinin nasl ldn yakndan grmtm; kukusuz Venantius ve Berengar da byle
lmlerdi; yzleri Malac-hi'nin yz gibi oktan klm, suyun iinde erince kavumay umarak...

Kilisenin arka ksmnda, soukla savaabilmek iin kvrlp oturdum. Biraz snnca, dua eden
kardelerin korosuna katlmak iin dudaklarm oynattm. Dudaklarmn ne sylediinin neredeyse
bilincine varmakszn onlar izledim; bir yandan da bam dyor, gzlerim kapanyordu. Uzun
dakikalar geti; sanrm en az drt kez uyuyup uyandm. Sonra koro "Dies irae"yi sylemeye
balad... lahi tpk bir uyuturucu gibi etkiledi beni. Tam anlamyla uyuyakaldm. Ya da belki uykudan
ok, hl anasnn karnndaki bir dl gibi ikiye katlanm, bitkin, tedirgin bir sayklamaya daldm. Ve
ruhun o sisi iinde, kendimi sanki bu dnyadan olmayan bir diyarda buldum; bir grnt grdm; ya da
bir d.

Dar bir merdivenden alak bir geite iniyormuum, hazine mahzenine giriyormuum gibi; ama biraz
daha aa inince, kendimi daha geni bir mahzende buldum; buras Aedifcum'un mutfayd. Mutfak
olduuna kuku yoktu; ama ieride yalnz frn tencere tel deil, krk ve eki tel da vard; sanki
Nicola' nn demircileri de orada toplanmlard. Sobalarn ve kazanlarn avknda her ey kpkrmz
parlyordu; kaynayan tencerelerden buhar kyor, ilerindeki svlarn yzeyinde koca koca kabarcklar ,
beliriyor, sonra bu kabarcklar anszn^ bouk, yinelenen bir sesle patlyorlard. Alar ileri havaya
kaldryor, yamaklarn hepsi bir olup akkor haline gelmi demirlere dizilmi tavuklar ve teki av
hayvanlarn yakalamak iin sryorlard. Ama demirciler ekilerini yle hzl vuruyorlard ki, ortalk
sar oluyor, rslerden ykselen kvlcm bulutlar iki frnn pskrtt kvlcmlara karyordu.

Cehennemde miydim, yoksa Salvatore'nin dleyebilecei gibi, her yanmdan salalarn szd,
sosislerin nabz gibi att bir cennette miydim, anlayamyordum. Ama nerede olduumu kendi kendime
soracak vakit yoktu; nk kaynaan bu ufack tefecik adamlar, tencere biiminde koca kafal cceler
srs beni hzla savurarak yemekhanenin eiine doru itip ieri girmeye zorladlar.

482

Salon len iin donatlmt. Duvarlara kocaman duvar rtleri ve bayraklar aslmt; ama bunlar
ssleyen resimler, genellikle imanllarn acma duygusuna seslenen ya da krallarn nn kutlayan
resimler deildi. Tersine, Adelmo'nun kenar sslerinden esinlenmi gibi grnyorlard ve bu sslerdeki
resimlerin korkutucu olmaktan ok, gln kopyalaryd; bolluk aacnn evresinde oynayp srayan
tavanlar, a piskoposlar gibi giyinmi maymunlarn tuttuu tavann iine kendiliinden atlayan
balklarla dolu rmaklar, emziklerinden buharlar salan aydanlklarn evresinde dans eden i gbekli
canavarlar.

Masann ortasnda, erguvan renginde ilemeli kocaman giysi-isiyle tren klna brnm Barahip
oturuyordu. Yannda Jorge kocaman bir kupadan arap iiyor, kilerciyse, Bernardo Gui gibi giyinmi,
akrep biiminde bir kitaptan, erdemli bir tavrla ermilerin yaamlarn ve ncil'den blmler okuyordu;
ama bunlar sa'nn havariyle akalaarak, ona, kendisinin bir ta olduunu ve kilisesini, utanmaszca
yerde yuvarlanan bu tan stnde kuraca-. n anmsattn anlatan ykler ya da Tanr'nn Kuds'n
kn amak istediini syleyerek ncil'i yorumlayan ermi Gerolamo'-nun yksyd. Kilercinin her
cmlesinde Jorge glerek yumruunu masann stne vuruyor, "Bundan sonraki Barahip sen
olacaksn, Tanr hakk iin!" diye baryordu; aynen byle sylyordu, Tanr beni balasn.

Barahip'in neeli bir iareti zerine, bakireler alay ieri girdi. Zengin giysili l l bir kadnlar alay;
ilerinde annemi tanr gibi oldum nce; sonra yanldm anladm; nk bu kukusuz, sava dzeninde
bir ordu gibi korkun olan kzd. Yalnz, banda iki sra beyaz inciden bir ta vard; yznn iki
yanndan iki inci alayan dklyor, boynundaki iki sra inciye karyordu; her inciye erik
byklnde bir elmas aslyd. Bundan baka kulaklarnn her birinden bir dizi mavi inci sarkyor, bu
iki dizi onu boa-cakm gibi smsk birleiyordu. Pelerini mor renkliydi; elinde elmas kakmal altn bir
kupa vard; iinde Severinus'un alnan ldrc merheminin bulunduunu naslsa biliyormuum. Tan
gibi gzel olan bu kadn teki dii karaltlar izliyordu. lerinden biri, stne kr iekleri ilenmi ift
katl bir altn alla sslenmi koyu renkli bir giysi stne beyaz ilemeli bir pelerine brnmt.

483

kincisi, stne yeil yapraklar ve kahverengi bir labirent biiminde dokunmu iki byk drtgen
serpitirilmi soluk pembe bir giysi stne, sar am kumandan bir pelerin almt; ncsnn
kk krmz hayvancklarla dokunmu zmrt yeili bir giysisi, krmz bir pelerini, elinde de ilemeli
beyaz bir al vard; tekilerin giysilerine dikkat etmedim; nk imdi Bakire Meryem'e benzeyen kza
elik eden bu kadnlarn kim olduklarm anlamaya alyordum; sonra sanki her birinin elinde bir ssl
erit varm ya da azndan bir ssl erit kyormu gibi, onlarn Ruth, Sara, Susanna ve ncil'deki
teki kadnlar olduklarn anladm.

Tam o srada Barahip bard: "eri girin, orospu ocuklar!" ve yemekhaneye sert grnl ve
grkemli giysiler iinde, ok iyi tandm bir dizi kutsal kii doldu; grubun tam ortasnda bir tahta
oturmu biri vard; Efendimiz'di bu, ama ayn zamanda dem'di; mor bir pelerine brnm, pelerini
omuzlarna tutturmak iin yakut ve incilerden yaplm, krmz-beyaz kocaman bir bant, banda gen
kzlannkine benzer bir ta, elinde, azna dek domuz kanyla dolu byk bir kupa. Kimileri yeil, kimileri
krmz giymi, stnde sa'nn adnn harflerinden oluan bir desenin, seildii soluk zmrt rengi birer
kalkanlar olan Fransa Kral'nn bir okular ordusuyla birlikte, imdi szn edeceim, hepsi de bildik
ok kutsal baka kiiler evresini sarmlard. Ordunun ba Barahip'e sayglarn sunmaya gitti; ona
kupay uzatarak, "Sao ko kelle terre per kelle fini ke ki konteVe otuz yl le possette parte sancti
Benedicti," dedi. Bunun zerine Barahip, "Age primum et septumum de quatuor," dedi ve herkes, "in
fmibus Africae, amin," dedi. Sonra hepsi sederunt.1

Kar karya duran ordular bylece daldktan sonra, Barahip Sleyman'n bir buyruuyla sofralar
kuruldu; Giacomo ve Andrea bir balya saman getirdiler; dem ortaya oturdu; Havva bir yapran
zerine uzand; Kabil bir pulluu sryerek ieri girdi; Habil Brunellus'u samak iin elinde bir kovayla
geldi; Nuh gemisinin kreklerini ekerek grkemli bir biimde ieri girdi. brahim bir aacn altna
oturdu; shak kilisenin altn sunann stne yatt; Musa bir tan stne bada kurdu; Danyal,
Malachi'

1. (Lat.) Oturdular. (ev.) 484

nin kollarnda bir katafalkn stnde belirdi; Tobias bir yataa uzand; Yusuf kendini bir knkn stne
att; Benjamin bir uvaln stne uzand; bakalar da vard, ama bu srada grnt buland; Davut bir
tmsein stnde ayakta duruyordu; Yuhanna yerde, Firavun lde (doal, dedim kendi kendime, ama
niin?), Lazarus masann stnde, sa kuyunun aznda, Zekeriya bir aacn dalnda, Matt, bir
iskemlenin stnde, Raab anzlarn stnde, Ruth samanlar stnde, Tecla pencere pervaznda
(dardan, Adelmo'nun solgun yz belirdi; aaya, uurumun dibine debileceini syleyip uyard
onu); Susanna bahede; Yahuda mezarlar arasnda, Petrus tahtta, Yakup bir an stnde, lyas bir
eer s- tnde, Rael bir kn stnde duruyorlard. Havari Paulus ise, k- hcn yere brakm,
Esau'nun homurdanmasn dinliyordu; o srada Job bir gbre yn stnde inliyordu; Rebeka bir
giysiyle, Judith bir battaniyeyle, Hagar bir kefenle onun yardmna kotu; birka mez buram buram
tten kocaman bir kazan tayorlard; kazann iinden Salvamec'li Venantius kt; tepeden trnaa
kpkrmz, domuz kan pudingi datmaya balad.

Yemekhane gittike kalabalklayordu; herkes tka basa yiyordu; Yunus masaya balkabaklar getirdi;
Yeaya sebze, Ezekiel brtlen, Zekeriya fravunincirleri, dem limon, Danyal ac bakla, Firavun
karabiber, Kabil yabanenginar, Havva incir, Rael elma, Ananias elmas byklnde erikler, Leah
soan, Aron zeytin, Yusuf bir yumurta, Nuh zm, Simon eftali ekirdekleri getirdiler; o srada sa,
Dies irae'yi sylyor, neeyle tm yiyeceklerin stne, Fransa kralnn okularndan birinin mzrandan
ald kk bir sngerden skt sirkeyi dkyordu.

"Oullarm, koyunlarm benim," dedi o srada Barahip daha imdiden esrik, "byle dilenciler gibi
giyinmi, yemek yiyemezsiniz; gelin, gelin." Byle diyerek, drdn birincisine ve yedincisine vuruyor;
aynann derinliklerinden arptlm hortlaklar gibi dar uruyorlard; ayna parampara oluyor, talarla
ilenmi pis, yrtk prtk giysiler yere, labirentin drt bir yanma salyorlard. Zekeriya yerden beyaz bir
giysi ald; brahim kestane rengi, Lot limon sars, Yunus mavimsi, Tecla krmzms, Danyal bir aslan
postu, dem ten rengi, Yahuda gm paral, Raab ate krmzs, Havva iyilik ve ktlk aacnn
renginde, kimi krmzms, kimi saz

485

rengi, kimi yabanenginar, kimi deniz yeili, kimi aa kabuu, kimi mor ya da kuruni, smbl, ate,
kkrt sars bir giysi ald; sa da ak gvercin rengi bir giysiye brnp bir tavuskuu gibi salnyor,
Yahuday kutsal sevinle akalamay bilmedii iin knyordu.

Tam o srada Jorge vitra ad legendum'unu1 kard; yanan bir aly tututurdu; odunu Sara tam,
Jefte toplam, shak yk indirmi, Yusuf kesmiti; Yakup kuyuyu kazarken, Danyal gln kysnda
oturmu, hizmetiler su, Nuh arap, Hagar bir arap tulumu, brahim bir dana getirmiti; Rab danay
bir diree balad; o srada sa bir ip uzatt, lyas danann ayaklarn balad. Sonra Absalom onu
salarndan ast; Petrus klcn ekti; Kabil ldrd; Herod kamn dkt; Shem iorganlarn ve dksn
att; Yakup ya koydu, Molessadon tuz; Antiochus onu atein stne koydu; Rebeka piirdi; Havva
nce tadna bakt ve hastaland; ama , dem bovermesini sylyor, kokulu otlar eklemeyi neren
Seve-rinus'un omzuna vuruyordu. Sonra sa ekmei bld ve balk datt; Yakup baryordu, nk
Esau mercimeklerin hepsini yemiti; shak kzarm bir ola gvdeye indiriyor, Yunus halanm bir
balinay yutuyordu; sa da krk gn krk gece oru tuttu.

Bu arada herkes ieri dar girip kyor, her renk ve biimde lezzetli av hayvanlar getiriyorlard; en
byk lokmay hep Benjamin alyord; Maria en iyi paray alyor, Marta ise hep bulaklar ykamak
zorunda kald iin yakmyordu. Sonra, bu arada byyp kocaman olan koyunu paraladlar; ban
Yuhanna, beynini Absalom, dilini Aron, enesini Sampson, kulan Petrus , kellesini Holofernes, budunu
Leah, boynunu Saul, karnn Yunus, dke-sesini Tobias, kaburgasn Havva, gsn Meryem,
dlyatan Elizabet, buyruunu da Ezekiel ald. Btn bunlar olurken, sa bir eei gvdeye
indiriyordu; Ermi Francesco bir kurdu, Habil bir kuzuyu, Havva bir muranay, Battista bir ekirgeyi,
Firavun bir ahtapotu (bu doal, dedim kendi kendime, ama niin?) Davut ise kuduzbcei yiyor, nigra
sed formosa2 kzn stne atlyordu; o srada Sampson bir aslann kn sryor, Tecla bara bara

1. (Lat.) Okuma camlar. (ev.)

2. (Lat.) Esmer, ama gzel. (ev.)

486

kayor, kll bir kara rmcek onu kovalyordu.

imdi hepsi de sarho olmulard; bazlar araba basp kayyor, bazlar flara dyor, yalnzca iki
denek gibi aprazlan-m bacaklar darda kalyordu; sa, tm parmaklan kara, kitap sayfalar
datyor, bir yandan da, aln, yiyin, diyordu; bunlar Synp-hosius'un bilmeceleri, ilerinde biri, Tanr'nn
olu, Kurtarc'nz-la ilgili.

dem srtst yatm arap yudumluyor, kaburgasndan arap akyordu; Nuh uykusunda Ham'
lanetliyor, Holofernes gnl rahat horluyordu; Yunus derin uykudayd; Petrus horozlar tene dek nbet
tuttu; sa srayarak uyand; Bernardo Gui ve Poggetto-lu Bertrando'nun kz yakmay kurduklarn
iitti; srayarak ayaa kalkt: Baba, ne olur al bu kadehi elimden, diye bard. Kimileri ikiyi yerlere
dkyor, kimileri iyi iiyor, kimileri glmekten lyor, kimileri lrken glyor, kimilerinin ellerinde
ieler, kimileri bakalarnn kadehinden iiyor, Susanna pis bir kz yrei karlnda gzel ak
bedenini hibir zaman kilerciye ya da Salvato-re'ye vermeyeceini bara bara sylyordu; Pilatus
ikence eken bir ruh gibi yemekhanede dolayor, ellerini ykamak iin su istiyordu; Fra Dolcino tyl
apkasyla su getiriyor, sonra kkr k-..- kr glerek giysisini ap kandan kpkrmz edep yerini
gsteriyordu; o srada Kabil ona satayor, Trento'lu gzel Margherita'y kucaklyordu; Dolcino
alamaya balyor, sonra Melek Papa diyerek ban Bernardo Gui'nin omzuna dayyordu; Ubertino bir
yaam aacyla, Cesena'l Michele de altn bir keseyle avutuyorlard onu; Meryem'le Maria Magdalena
yaralarna merhem sryorlar, dem dalndan yeni kopmu bir elmay srsn diye kandryordu onu.

Sonra Aedifcium'un tonozlar ald; gkten, unico homine regente1 uan bir makinenin stnde Roger
Bacon indi. Sonra Davut sitar ald; yedi peeli Salome dans etti; her peeyi atnda yedi borazandan
birini alp yedi mhrden birini gsteriyordu; sonunda yalnzca ankta sole2 kald. Herkes byle neeli
bir manastrn grlmediini sylyordu; Berengar herkesin giysisini kald-

1. (Lat.) Tek bir insann ynettii. (ev.)

2. (Lat.) Gnee brnm. (ev.)

487

ryor, erkek kadn hepsinin km pyordu. Sonra bir dans balad; sa retmen klnda, Yuhanna
muhafz askeri, Petrus gladyatr, Nemrut avc, Yehuda muhbir, dem bahvan, Havva dokumac, Kabil
hrsz, Habil oban, Yakup haberci, Zekeriya papaz, Davut kral, Jubal sitarc, Giacomo balk, Antiochus
a, Rebe-ka sucu, Molessadon soytar, Marta hizmeti, Herod zrdeli, Tobias hekim, Yusuf oduncu,
Nuh sarho, shak kyl, Job zgn adam, Daniela yarg, Tamar orospu, Meryem ise evsahibesi
klna girmi, hizmetilere arap getirmeleri iin buyruklar yadryordu; nk olu olacak o lgn,
suyu araba dntrmek istemiyordu.

O zaman Barahip birden fkeyle kapld; nk byle gzel bir len dzenlenmesine karn kimsenin
ona bir ey vermediini syledi; bunun zerine herkes ona armaan vermek iin birbiriyle yarmaya
balad: bir boa, bir kuzu, bir aslan, bir deve, bir geyik, bir dana, bir ksrak, bir gne arabas, Ermi
Eubanus'un enesi, Ermi Ubertino'nun kuyruu, Ermi Venantia'nn dlyata, on iki yandaki Ermi
Burgosina'nn tpk bir kadeh gibi kakmal boynu, Pentagonum Salomonis'n1 bir kopyas. Ama Barahip
byle davranarak onun dikkatini datmaya altklarn, gerekte hepimizin iinde bulunduumuz
hazine mahzenini yamaladklarn, akreplerden, yedi borazandan szeden ok deerli bir kitabn
alndn syleyerek barmaya balad ve tm pheli kimselerin stn aramalar iin Fransa
Kral'n.n okularn ard. Herkesin ayplayan baklar altnda, okular Hagar'n stnde alaca bir
kuma, Rael'in stnde altn bir mhr, Tecla'nm koynunda gm bir ayna, Benjamin'in kolunun
altnda bir iki imbii, Ju-dith'in giysileri arasnda bir ipek rt; Longinus'un elinde bir mzrak,
Abimelech'in kollar arasnda da bir bakasnn karsn buldular. Ama en kts, tpk bir kara kedi gibi
kapkara ve ok gzel olan kzn stnde bir kara tavuun bulunmas oldu; bunun zerine ona byc
ve Szde Havari dediler; onu cezalandrmak iin hepsi birden stne atldlar. Battista ban uurdu;
Habil grtlan kesti; dem sakland yerden bulup kard onu; Nabukadne-zar ateten eliyle gsne
burlar izdi; lyas ateten bir arabaya

1. (Lat.) Sleyman'n saray (ev.)

488

atp saldrd ona; Nuh suya att; Lut tuzdan bir stuna dntrd; Susanna ksnlkle sulad onu;
Yusuf baka bir kadnla aldatt; Ananias frna att; Sampson zincire vurdu; Pavlos krbalad; Petrus
baaa armha gerdi; Stephan taa tuttu; Lorenzo zgarann stne koyup yakt; Bartolomeo derisini
yzd; Yahuda ele verdi; kilerci yakt; Petrus ise her eyi yadsyordu. Sonra hepsi de stne ullanp
pislik attlar, yzne kar yellendiler, bana iediler, gsne kustular, salarn yoldular, yanan
mealelerle kabaetlerini krbaladlar. Kzn bir zamanlar ylesine gzel olan bedeninin etleri
kemiklerinden ayrlyor, para para olup mahzendeki cam mahfazalarn, kristal ve altndan yaplm
kutsal an-.ik. dalann arasna salyordu. Daha dorusu, mahzeni dolduran k-* zn bedeni deildi;
mahzenin paralar dne dne, daha imdiden madensi bir nesneye dnm olan kzn bedenini
oluturuyorlar, sonra gene zlp dalyorlar, lgnca bir kfrle, birikmi paralarn kutsal toz
zerreciklerine dnyorlard. Sanki kocaman tek bir beden binlerce yl boyunca kendisini oluturan
paralara ayrlm, bu paralar l rahiplerin kemiklerinin durduu odadan daha grkemli, ama ona
benzeyen tm mahzeni dolduracak biimde dzenlenmi, yaratln bayapt olan insan bedeninin
maddesel biimi birok rastgele biime ayrlm, bylece kendisinin tam kart olan imgelere, artk
kavramsal deil, dnyasal bir biime, yalnzca lm ve ykm simgeleyen tozlara ve pis kokulu
paracklara dnm gibiydi...

imdi lene katlan konuklan ve getirdikleri armaanlar g-remiyordum; lenin tm konuklan imdi
mahzende, her biri kendi dkntsnn iinde mumyalanm gibiydi; her biri kendi kendisinin saydam
simgesi olmutu sanki; Rael kemik, Danyal di, Sampson ene kemii, sa krmz bir giysi paras.
Sanki len, sonunda kzn ldrlmesine dnm, evrensel bir kym olmutu da, ben burada
durmu bunun sonucunu seyrediyordum; bedenler, (ne sylyorum, bu a kurt gibi ve susam
lencilerin oluturduklar bu dnyasal beden) tek bir l gvdesine dnm, tpk Dokino'nun
ikenceden sonraki bedeni gibi yaralanp rselenmi, iren ve prl prl bir hazineye dnmt;
yzlp aslm, ama kselesiyle, talam barsaklarn ve tm organlarn, hatta yz izgilerini bile
hl iinde tayan bir hayvann derisi gi-

489

bi, tm boyutlar elverdiince gerilmiti. Derinin tm kvrmlar, krklklar, yaralar, kadifemsi
dzlkleri, orman gibi kllar, gs, edep yeri grkemli bir Halep kumana dnm; memeleri,
trnaklar, topuklarn altndaki dikensi oluumlar, kirpiklerin iplikleri, gzlerin suyumsu maddesi,
dudaklarn etleri, srtn ince omurgas, kemiklerin yaps, her ey kumsu bir toza indirgenmiti; ama
hibir ey kendi biimini ya da konumunu yitirmemiti; bacaklar bir izme gibi boalm, gevemi
etleri, damarlarn tm krmz i-lemeleriyle bir papaz cppesi gibi dmdz uzanm; barsaklann oymal
yn, yrein koyu ve smks krmzs, tpk bir gerdanlk gibi dzenlenmi, tm de ayn byklkte
dilerin incimsi dizisi, pembeli mavili bir pandantife benzeyen dil, mumlar gibi sralanm parmaklar,
karnn alm halsnn ipliklerini yeniden d-mleyen gbek... Mahzenin her kesinden imdi
cameknlara ve kutsal andalara blnm, ama gene de usuz bucaksz ve ustan yoksun btnl
iinde yeniden birlemi bu makro-gvde bana srtyor, fsldyor, lme aryordu beni; akam
yemeinde yiyip ien, alp salarak yerlere yuvarlanan ayn gvdeydi bu; oysa imdi, sar ve kr
ykmn dokunulmazl iinde kmltsz kalm grnyordu bana. Ubertino kolumu yakalam,
trnaklarn etime batrarak fsldad: "Gryorsun, ayn ey; nce lgnlnn yengisinin tadna varan ve
oynad oyundan tat alan ey, ite burada, cezalandrlm ve dllendirilmi, tutkularn ayartclndan
kurtulmu, sonsuzlukla katlam onu koruyacak ve arndracak sonsuz ie kendini brakm,
yozlamann yengisiyle yozlamadan kurtulmu; nk zaten toz olan, artk hibir ey toza in-
dirgeyemez, mors est quies viatoris, finis est omnis laboris1..."

Ama anszn, Salvatore, bir eytan gibi prl prl, mahzene girip bard: "Aptal. Grmyor musun,
Job'un kitabndaki byk Lyotard bu. Neden korkuyorsun, benim kk efendim? te eritilmi peynir!"
Sonra mahzen birden krmzms akntlarla aydnland ve gene mutfak oldu; ama mutfaktan ok,
smks, yap yap bir dlyatan andryordu; ortasnda kuzguna benzeyen kapkara, bin elli bir
hayvan, kocaman bir ikence zgarasna zincirlenmi, evresinde kim varsa yakalamak iin ellerini uzatt
ve tpk

1. (Lat.) lm, yolcunun dinlenmesi, tm abalarn sonudur. (ev.)

490

susayan bir kylnn bir zm salkmn avucuna alp skmas gibi, o koca hayvan, yakaladklarn skt;
onlar elleriyle yakalayp kiminin bacaklarn, kiminin kafasn krd; doyasya yedikten sonra, azndan
kkrtten daha pis kokan bir ate pskrtt. Ama inanlmaz bir gizem, bu sahne artk korkutmuyordu
beni; o "iyi eytan" (byle dnyordum) rahatlkla seyredebildiimi grmek artyordu beni; zaten
Salvatore'den bakas deildi o; nk artk lml insan bedenine ilikin her eyi biliyordum; aclarn
ve yozlamasn biliyordum ve artk hibir eyden korkmuyor-dum. Gerekten de, imdi yumuak ve
enlikli grnen o alevin nda akam yemeindeki tm konuklar yeniden grdm; simidi yeniden ilk
biimlerini almlar, ark sylyor, her eyin yenicen baladn vurguluyorlard; gen kz da
aralanndayd; btnlemi ve alabildiine gzel; "Bir ey yok, bir ey yok," diyordu, "greceksin,
eskisinden de gzel olacam; bir dakikack izin ver, gidip yanaym, sonra gene burada buluuruz!"
Sonra bana reme organn gsterdi; Tanr beni balasn, iine girdim ve kendimi ok gzel bir
maarada buldum; altn an mutlu vadisine benziyordu; akarsular, meyveler, stne eritme peynirleri
asl aalar-- la, nemli. Herkes gzel len iin Barahip'e teekkr ediyordu; onu itip kakarak,
tekmeleyerek, giysilerini yrtarak, asalaryla asasna vurarak sevgilerini ve akaclklarn gsteriyorlard
ona. O da glyor, kendisini gdklamalar iin yalvaryordu onlara. Burun deliklerinden kkrt bulutlar
pskrten binek atlarna binmi Yoksul Yaam Rahipleri, kemerlerinde altn dolu keselerle ieri girdiler;
bunlarla kurtlan kuzuya, kuzular kurda dndryorlar, Tanr'nn sonsuza dek her eye gcnn yetiini
ven ilahiler syleyen halk meclisinin onayyla onlara ta giydirip imparator yapyorlard. "Ut cachinnis
dissolvatur, torqueatur rictibus!"1 diye bard sa, dikenli tacn sallayarak. Papa Ioannes bu karkla
lanetler yadrp, "Bu gidile iin sonu nereye varr bilmem!" diye bararak ieri girdi. Ama herkes onu
alaya ald ve balarnda Ba-rahip, domuzlarla birlikte ormanda domalan aramaya gittiler. Ben de
onlarn ardndan gitmek zereydim ki, bir kede labirentten kmakta olan William'i grdm; elinde,
onu hzla Kuzey'e

1. (Lat.) Kahkahalarla glnsn, glmekten katilinsin. (ev.)

491

doru eken mknats vard; "Beni brakmayn, stadm!" diye bardm. "Finis Africae'de ne olduunu
ben de grmek istiyorum!" "Grdn ya!" diye yantlad William, daha imdiden uzaklam. Kilisedeki
cenaze arksnn szckleri sona ererken uyandm:

Lacrimosa dies illa qua resurget exfavilla idicando homo rem: huic ergo parce des! Pie lesu domine
dona eis requiem.1

Tm grntler gibi, ksa da olsa, bir "amin" boyunca da srse, grdm grntnn hemen hemen
Dies irae boyunca srdnn belirtisiydi bu.

1. (Lat.)

Gzyayla dolu o gun Kzgn kllerden doacak Yarglanacak sulanan kii: Esirge onu yleyse Tann!
Merhamet et, Efendimiz sa Erin bala onlara. (ev.)

492

Altnc Gn LEYE DORU

: William Adso'ya grd d aklyor.

Afallam, ana kapdan ktm; kendimi kk bir kalabaln ^karsnda buldum. Manastrdan
ayrlmakta olan Fransiskenlerdi ^bunlar; William da onlar uurlamak iin aa inmiti.

Vedalamalara, kardee sarlp pmelere ben de katldm. Sonra William'a tekilerin tutuklularla
birlikte ne zaman yola kacaklarn sordum. Yarm saat nce, biz hazine dairesindeyken gittiklerini
syledi; belki de ben daha d grrken, diye dndm.

Bir an donakaldm; sonra kendimi toparladm. Bylesi daha iyiydi. Tutuklularn (zavall bahtsz
kilercinin, Salvatore'nin... ve kukusuz kzm demek istiyorum) hi dnmemek zere uzaklara
gtrlmelerini grmeye dayanamazdm. Hem sonra, grdm d beni yle altst etmiti ki,
duygularm uyumu gibiydi.

Minoritlerin kervan kapya doru ilerlerken, William'la kilisenin nnde kaldk; baka baka nedenlerle
de olsa, ikimiz de zgndk. Sonra grdm d stadma anlatmaya karar verdim. Grdklerim ne
denli eitli ve manta aykr olursa olsun, olaanst bir aklkla imgeleri, devinimleri, szckleri tek
tek anmsyordum. Onlar olduu gibi, hibir ey atlamadan anlattm; nk dlerin ou kez gizemli
mesajlar olduunu, bilgili kimselerin bunlarda ak seik kehanetler okuyabildiklerini biliyordum.

William suskunluk iinde beni dinledi; sonra sordu: "Ne grdn biliyor musun?"

"Size anlattklarm..." diye yantladm, tedirgin.

"Elbette, anladm. Ama bana anlattklarnn byk bir blmnn daha nce yazlm olduunu biliyor
musun? Son birka gnn kii ve olaylarm daha nce bildiin bir resmin iine yerle-

493

tirdin sen; nk grdn dn rgsn bir yerde okumutun; ocukken okulda ya da manastrda
anlatmlard sana. Coena Cy-priani, bu."

Bir an akn bakakaldm. Sonra anmsadm. Doruydu! Belki adn unutmutum; ama hangi yetikin
rahip ya da kpr kpr gen mez, paskalya treni ya da loca monachorum1 geleneine ilikin olan bu
ykdeki eitli grntlere glmsememi, glmemitir? mezlerin statlar arasnda daha sert
olanlarca yasaklanm ya da kmsenmi olmasna karn, rahiplerin bu yky dzyaz ya da uyakl
olarak eitli biimlerde ksaltlm ve uyarlanm biimlerini birbirlerine fsldamadklar bir manastr
yoktur; bazlar elence perdesi altnda gizli ahlak dersleri sakladn ne srerek dindarca yky
kopya etmiler, kimileri de yknn yaylmasn yreklendirmilerdir; nk Qnlara gre genler bu
elenceli yk araclyla kutsal tarihin olaylarn belleklerinde daha iyi saklayabileceklerdi. Papa VIII.
Ioannes iin, "Ludere me li-buit, ludentem, papa Johannes, accipe. Ridere, si placet ipse po-tes"2
sunusuyla yknn uyakl bir uyarlamas yazlmt. Kel Char-les'n, kendisinin, akam yemeinde
saygdeer konuklarn elendirmek iin yknn, kutsal gldr biiminde uyakl bir uyarlamasn
sahneye koyduu syleniyordu:

Ridens caclit Gaudericus

Zacharias adniratr,

supinus in lecthn

docet A/aslashs3

Arkadalarmla ykden paralar okurken retmenlerimden ka kez azar iitmitim. Melk'te, bir rahip
anmsyordum; Cip-rianus gibi erdemli bir adamn, ermi bir ehitten ok bir kfire, bir soytarya
yaraan byle utanmasz bir ey, Kutsal Betik'e bylesine saygsz bir parodi yazm olamayacan
sylerdi... Yllardr

1. (Lat.) Rahiplerin akalar. (ev.)

2. (Lat.) Glmekten holanrm ben; sen de glerek kabul et, Papa Ioannes; eer houna giderse,
glebilirsen. gl sen de. (ev.)

3. Glmekten yere dyor Gaudericus

Zekeriyaya ayorlar, Srtst uzanm deinde Ders veriyor Anastasius... (ev.)

494

bu ocukluk oyunlarn unutmutum. Ama nasl olmutu da, Coena o gn dmde bylesine canl bir
biimde yeniden ortaya kmt? Dlerin kutsal mesajlar, ya da olsa olsa uykudaki bellein gn boyu
olup biten eylere ilikin samasapan sayklamalar olduunu dnmtm her zaman. imdi
kitaplarn da dte grlebileceini anlyordum; bylece dlerin de dte grlebileceinin ayrdna
varyordum.

"Grdn d doru yorumlayabilmek iin Artemidorus olmak isterdim," dedi William. "Ama bana
yle geliyor ki, Artemi-dorus'un bilgisine sahip olmadan da ne olduunu anlamak kolay. Son gnlerde
yle eyler yaadn ki, zavall ocuum, tm doru ^kurallar altst olmu gibi grnyor. Bu sabah da,
uykulu zihnin-sde, baka nedenlerle de olsa dnyann tepetaklak olduu bir tr gldrnn ans
canland. Bunlarn iine de, daha yeni anlarn, kayglarn, korkularn kattn. Adelmo'nun kenar
sslerinden yola karak, her eyin yanl ynde gider grnd, ama gene de Co-ena'da olduu gibi,
herkesin gerek yaamda ne yapmsa gene onu yapt byk bir karnaval yeniden yaadn. Sonunda,
dte kendi kendine hangi dnyann yanl olduunu ve baaa yr- menin ne anlama geldiini
sordun. Grdn d, yukarnn neresi, aann neresi, yaamn ve lmn nerede olduunu
ayrtede-miyord artk. Grdn d renimine kuku drd."

"Ben deil," dedim, erdemli bir tavrla, "kukuya den, grdm d. Ama dler kutsal mesajlar
deil, yleyse; eytans hezeyanlar; ilerinde hi gerek yok."

"Bilmiyorum Adso," dedi William. "Elimizde yle ok gerek var ki, gnn birinde biri kar da,
dlerimizden bile bir gerek karmaya kalkarsa, DeccaFn gn gerekten yakn demektir. Gene de,
grdn d ne denli dnrsem o denli aklayc grnyor bana. Belki senin iin deil, ama
benim iin yle. Varsaym-larm gelitirmek iin dlerinden yararlandm iin beni bala; bunun
aalk bir ey olduunu biliyorum; byle bir ey yaplmamal... Ama bana yle geliyor ki, senin
uykudaki ruhun, benim, stelik aykken, alt gnde anladmdan daha ok ey anlam..."

"Sahi mi?"

"Sahi. Belki de deil. Dn aklayc buluyorum; nk benim varsaymlarmdan birine denk
dyor. Ama bana ok yard-

495

mn dokundu. Saol."

"Ama dmde sizi byle ilgilendiren ne vard? Tm dler gibi anlamszd!"

"Tm dler ve grntler gibi baka bir anlam vard. Bir istiare ya da benzetim gibi okunmas
gerekir..."

"Kutsal yazlar gibi mi?"

"Bir d bir kutsal yazdr; birok kutsal yaz da dlerden baka bir ey deildir."

496

Altnc Gn LE

Ktphanecilerin yks oluturuluyor ve gizemli kitaba ilikin daha ok bilgi elde ediliyor.

J* William yeniden, az nce indii yaz salonuna kmak istiyordu. Benno'ya kataloga bakmak istediini
syledi; abuk abuk sayfalarn evirdi. "Buralarda olmal," diyordu, "daha bir saat nce grdm..." Bir
sayfada durdu. "te," dedi, "u bal okusana."

Bir derlemede (finis Africae!) drt balk sralanmt; birden ok metin kapsayan tek bir cildin sz
konusu olduunun belirtisi. Okudum:

I. ar. de dictis cujusdam stulti

II. syr. libellus alchemicus aegypt.

HI. Exposito Magistri Alcofribae de cena beati Cypri-

ani Cartaginensis Episcopi.

IV. Liber acephalus de stupris virginium et meretricum

amoribus.

"Nedir bu?" diye sordum.

"Aradmz kitap," diye fsldad William. "Grdn dn bana bir ey anmsatmasnn nedeni bu.
Gerekten de../' o sayfadan hemen nceki ve sonraki sayfalan abuk abuk eviriyordu, "gerekten de,
ite dndm kitaplar; hepsi bir arada. Ama benim kontrol etmek istediim bu deil. Dinle. Tabelan
yannda m? yi, bir hesap yapmalyz, nceki gn Alinardo'nun sylediklerini iyi anmsamaya al; bu
sabah Nicola'dan iittiklerimizi de. imdi, Nicola bize buraya yaklak otuz yl nce geldiini, Abbo-
ne'nin daha o gelmeden barahiplie atanm olduunu syledi. Daha nce Barahip Rimini'li
Paolo'ymu. Tamam m? Diyelim ki bu olay 1290 yllarnda olmu; bir yl nce, bir yl sonra, farket-mez.
Sonra Nicola bize, o geldii zaman Bobbio'lu Roberto'nun

Gln Ad

497/32

ktphaneci olduunu syledi. Tamam m? Sonra Roberto lyor; grev Malachi'ye veriliyor; diyelim
bu yzyln banda. Yaz. Ama Nicola' mn gelmesinden nceki dnem var; o dnemde de Rimini'li Paolo
ktphaneciydi. Ne zamandan beri yapyordu bu grevi? Bunu bilmiyoruz; manastrn kaytlarn
inceleyebiliriz; ama sanrm kaytlar Barahip'te; u anda da bunu kendisine sormak istemiyorum.
Tutalm ki, Paolo altm yl nce ktphaneci seilmi. Yaz. Alinardo neredeyse elli yl nce
ktphanecilik sras kendisinde olduu halde bu grevin bir bakasna verilmesine neden zlyor?
Rimini'li Paolo'yu mu ima ediyordu?" "Ya da Bobbio'lu Roberto'yu!" dedim. "yle grnmyor. Ama sen
imdi u kataloga bak. Balklarn, kitapla geli srasna gre kaydedildiklerini biliyorsun; buraya
geldiimiz ilk gn Malachi sylemiti. Peki onlar kim kaydediyor buraya? Ktphaneci. yleyse bu
sayfalardaki elyazsnn deimesine gre, ktphanecilerin srasn saptayabiliriz. imdi sondan
balayarak kataloga bakalm; son elyazs Malachi'nin; ok gotik bir yaz, gryorsun. ok az sayfa
doldurmu. Son otuz ylda manastra ok kitap gelmemi. Sonra titrek bir elyazsyla yazlm sayfalar
geliyor; Bobbio'lu Roberto'nun hastayken att imzay ak seik okuyorum. Burada da az sayfa var;
Roberto belki de grevde ok kalmad. Bak, imdi ne gryoruz; dzgn, kendine gvenli bir elyazsyla
yazlm sayfalar dolusu bir dizi kitap (aralarnda, az nce incelemekte olduum kitaplar grubu da var)
gerekten ok etkileyici. Rimini'li Paolo ne ok alm; Nicola'nn, onun ok gen yata Barahip
olduunu sylediini dnrsen, gerekten ok alm olmal. Ama tutalm ki, birka yl iinde bu
doymak bilmez okur, manastr birok kitap salayarak zengin-letirmi olsun... Tuhaf bir eksikliinden
ya da hastalndan tr yazmay beceremedii iin ona Abbas agraphicus dendii sylenmedi mi bize?
yleyse bunlar kim yazyordu? Bence yardmcs. Ama eer bu ktphaneci yardmcs daha sonra
ktphanecilie atanm olsayd, yazmay o srdrrd; o zaman biz de niin ayn elyazsyla yazlm
birok sayfa olduunu anlardk. Demek ki, Paolo ile Roberto arasnda baka bir ktphaneci vard;
yaklak elli yl nce seilmi, daha yal olduu iin Paolo'nun ardl olacan uman Alinardo'nun gizemli
rakibi. Sonra bu adam orta-

498 .

dan kayboluyor ve nasl oluyorsa oluyor, Alinardo'nun ve bakalarnn beklentilerinin tersine, yerine
Malachi seiliyor."

"Peki ama, bu zmlemenin doruluundan nasl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Bu yaznn, ad
bilinmeyen ktphaneciye ait olduunu kabul etsek bile, daha nceki sayfalarda yer alan balklar niin
Paolo'nun elyazsyla yazlm olmasn?"

"nk kitapla gelen bu kitaplar arasnda tm buyruk ve kararnamelerin kaytlar var; bunlarn da
kesin tarihleri var. Demek istiyorum ki, VII. Bonifacio'nun 1296 tarihli Finna cautela'sna rastlarsan (ki
rastlyorsun), bu metnin kaydnn sz konusu tarihten nce yaplmadn renirsin; bu tarihten ok
sonra yapl- m olmadn da dnebilirsin. Elimdeki yllar boyunca konmu bu kilometre talarna
bakarak, Rimini'li Paolo'nun 1265'te ktphaneci, 1275'te Barahip olduunu varsayarsam, elyazsnn
ya da Bobbio'lu Roberto'dan baka birisinin elyazsnn 1265'ten 1285'e kadar srdn de grnce,
arada on yllk bir boluk olduunu anlarsn."

stadm gerekten ok zekiydi. "Peki bu boluktan nasl bir sonu karyorsunuz?" diye sordum.

"Hibir sonu karmyorum," diye yantlad. "Yalnzca baz tasmlar."

Sonra ayaa kalkt ve Benno'yla konumaya gitti. Benno meydan okurcasna yerinde duruyordu; ama
hi de gvenli deildi. Hl eski masasnn bandayd ve katalogun yannda duran Malac- hi'nin
masasn alma yrekliliini gsterememiti. William belli bir uzaklkla ona yaklat. Bir akam nceki
utan verici sahneyi unutmuyorduk.

"Byle yetkili bir adam olsan da, bay ktphaneci, umarm bana bir ey sylemek ltfunda bulunursun.
O sabah, Adelmo ve tekiler burada zekice bilmecelerden sz ederken Berengar finis Africae'ye ilk kez
deindiinde, Coena Cypriani'yi anan olmu muydu?"

"Evet," dedi Benno, "sana sylememi miydim? Symphosi-us'un bilmecelerinden sz edilmeden nce,
Venantius'un kendisi Coena'ya deinmi, Malachi de fkelenerek bunun utan verici bir yapt olduunu
sylemi, Barahip'in okunmasn herkese yasakladm anmsatmt..."

499

"Barahip ha?" dedi William. "ok ilgin. Teekkr ederim, Benno."

"Durun," dedi Benno, "sizinle konumak istiyorum." Bize bakalarna sezdirmeden kendisini izlememizi
iaret ederek yaz salonundan dar, mutfaa inen merdivenin bana kt. Dudaklar titriyordu.

"Korkuyorum William," dedi. "Malachi'yi de ldrdler. imdi gereinden ok ey bilen benim. Hem
sonra, talyanlar sevmezler beni... Yabanc bir ktphaneci istemiyorlar artk... tekilerin bu yzden
giderildiklerini sanyorum... Alinardo'nun Malachi'den nasl nefret ettiinden, ona duyduu hntan hi
szetmedim size..."

"Yllar nce bu grevi onun elinden alan kimdi?"

"Bunu bilmiyorum; bundan hep kapal bir biimde szeder; hem ok eski bir yk bu. Tm de lm
olmal. Ama Alinardo'nun evresindeki talyan grubu sk sk Malachi'nin bir kukla olduunu, onun bu
greve Barahip'le elbirlii ederek baka birinin getirdiini sylerlerdi... Ben farkna varmadan... ki
dman kliin oyununa kartm... Bunu ancak bu sabah anladm... talya entrikalar lkesidir; papalar
zehirliyorlar; benim gibi zavall bir delikanlya neler yapmazlar, bir dn... Dn anlamtm; herkesin o
kitapla ilgilendiini sanyordum, ama imdi bundan emin deilim artk; bu bahaneydi; siz de grdnz,
kitap bulundu, ama Malachi gene de ld... Benim yapmam gereken ey... ben... kamak istiyorum.
Bana ne yapmam tlersiniz?"

"Sakin olmam. imdi ti stiyorsun, deil mi? Ama dn akam dnyann efendisiymi gibi
grnyordun. Sersem, dn bana yardm etseydin bu son cinayeti nlerdik. Malachi'yi lme gtren
kitab ona veren sensin. Neyse, hi olmazsa unu syle bana. O kitap sende mi, ona dokundun mu,
okudun mu onu? Peki sen niin l deilsin?"

"Bilmiyorum. Yemin ederim, ona dokunmadm; daha dorusu laboratuvardan alrken dokundum; onu
amadm bile; tuniimin altna sakladm; sonra gidip hcremde ot iltenin altna koydum. Malachi'nin
beni gzetlediini biliyordum; bunun iin hemen yaz salonuna dndm. Sonra, Malachi bana yardmcs
olmam nerince, onu hcreme gtrp kitab teslim ettim. Hepsi bu."

500

"Onu amadn syleme bana."

"Evet, atm; saklamadan nce; aradnz kitabn gerekten o olup olmadndan emin olmak iin.
Arapa bir elyazmasyla balyordu; sonra Sryanice olduunu sandm bir elyazmas, sonra Latince bir
metin, en sonunda da Yunanca bir metin vard..."

Katalogun stnde grdmz ksaltmalar anmsadm. lk iki balk, ar. ve syr. diye kaydedilmiti. O
kitapt bu! Ama William steliyordu: "Ona dokundun, ama lmedin. yleyse dokunmakla lnmyor.
Peki, Yunanca metin hakknda bana bir fikir verebilir misin? Ona baktn m?"

"ok az, bal olmadn anlayacak kadar; bandan bir b- lm eksilmi gibiydi..."

"Liber acephalus'..." diye mrldand William.

"... ilk sayfay okumaya altm, ama dorusunu isterseniz Yunancam ok ktdr; daha ok zaman
harcamam gerekiyordu. Sonra, bu Yunanca sayfalarda baka bir zellik dikkatimi ekti. Sayfalarn
tmn eviremedim, nk beceremedim. Sayfalar, nasl sylesem, nemliydi, yapmt, birbirinden
kolay ayrlmyordu. Parmenin bir tuhaf oluundan ileri geliyordu bu... Baka parmenlerden daha
yumuakt; ilk sayfas anmt; dklyordu neredeyse; eydi... ksacas tuhaft."

"Tuhaf: Severinus da tpk bu szc kullanmt," dedi William.

"Parmene benzemiyordu... Kumaa benziyordu; ama ok daha inceydi..." diye srdrd Benno.

"Charta lintea2 ya da pergamino de pano," dedi William. "Hi grmemi miydin?"

"Duymutum, ama grdm sanmyorum. ok pahalym diyorlar; kolayca yrtlabilirmi. Bu yzden
az kullanlrm. Araplar yapyorlar, deil mi?"

"nce onlar yaptlar. Ama talya'da da yaplyor; Fabri-ano'da. Sonra... Ama, elbette, hi kuku yok!"
William'm gzleri parlyordu. "Ne gzel, ne ilgin bir aklama, aferin Benno, teekkr ederim! Evet,
sanrm, bu kitaplkta charta lintea az bulunur, nk son zamanlarda hi elyazmas gelmedi. Hem
sonra, birok-

1. (Lat.) Basz kitap. (ev.)

2. (Lat.) Keten kd. (ev.)

501

lan onun parmen gibi yzyllarca dayanamayacandan korkuyorlar, belki de dorudur. imdi
dnelim, eer burada bronzdan daha dayankl olmayan bir eyin bulunmasn istemilerse... Charta
lintea, demek? ok gzel. Hoa kal. Kayglanma. Senin iin tehlike yok."

"Sahi mi William, emin misiniz?"

"Eminim. Eer yerinde kalrsan. Zaten yeterince felkete yol atn."

Benno'yu gvenli deilse de, biraz daha yatm brakarak yaz salonundan uzaklatk.

"Sersem!" dedi William, dilerinin arasndan, dar karken. "imdiye dek oktan her eyi zm
olurduk, eer araya girmeseydi..."

Barahip'i yemekhanede bulduk. William yanna gidip kendisiyle grmek istediini syledi. Abbone
yan izmedi; ksa sre sonra bizimle evinde buluacan syledi.

502

Altnc Gn KND

I

Basra/tip, William ' dinlemek istemiyor; deerli talarn dili stne konuuyor, son zc olaylarla ilgili
soruturmann srdrlmemesi isteini dile

getiriyor.

Barahip'in evi apelin stndeydi; bizi kabul ettii geni, grkemli salonun penceresinden dingin ve
esintili gnlerde manastr kilisesinin dam zerinden Aedificium'un izgileri grlebiliyordu.

Bir pencerenin nnde ayakta duran Barahiip tam o sfrada onu seyrediyordu; arbal bir el
devinimiyle bize onu gsterdi.

"Gzel bir kale," dedi, "orantlar, kemerin yapmm yneten altn kural zetliyor. kat stne
kurulmu; nk , kutsal l saysdr; brahim'i ziyaret eden meleklerin says t; Yunus koa
baln karnnda gn geirmiti; sa'yla Lazarus mezarda gn kaldlar; sa, Baba'dan, ac kadehi
kendisinden uzaklatrmasn kez istedi; havarilerle birlikte dua etmek iin kez sakland. Petrus
kez grnd. Tanrbilimsel erdemler tr; kutsal diller de tr; ruhu" blmleri, dnen yaratklar
da snfa ayrlr: melekler, insanlar ve eytanlar; eit ses vardr: vox, flatus, pulsus1; insanlk
tarihinin de dnemi vardr: yasadan nce, yasa dnemi ve yasadan sonraki dnem.

"Gizemsel tutarlm olaanst bir uyumu," diye ona katld William.

"Ama drtgen biimi de," diye srdrd Barahip, "tinsel ders bakmndan zengindir. Drt yn vardr;
sonra mevsimler; drt temel e, scak, souk, nem ve kuruluk; doum, byme, olgunluk ve yallk;
gkyznde, karada, havada ve denizde yaayan canllar; gkkuan oluturan renkler; ubatn drt
ylda bir

1. (Lat.) Ses, soluk sesi, arpnt. (ev.)

503

I

yirmi dokuz ekmesi."

"Evet, kukusuz," dedi William, "sonra drt daha yedi eder; saylar iinde en gizemlisi; te yandan
arp drt on iki eder; havarilerin says; on iki arp on iki yz krk drt eder, sekinlerin says."
Saylarn kavramsal dnyasna ilikin bu son bilgi gsterisine Barahip'in ekleyecei baka bir ey
yoktu. Bu da Wil-liam'a konuyu ama olana verdi.

"Son olaylar hakknda konumalyz; ben uzun uzun dndm," dedi.

Barahip srtn pencereye dnd; ciddi bir yzle William'a bakt. "Belki gereinden de uzun. tiraf
ederim, William Birader, sizden daha ok ey beklemitim. Buraya geldiinizden bu yana neredeyse alt
gn geti; bu alt gn iinde Adelmo'dan baka drt rahip ld; iki rahip engizisyon tarafndan
tutukland -kukusuz adalet yerini buldu; ama sorgucu daha nceki cinayetlerle uramak zorunda
kalmasayd bu utantan kurtulabilirdik - son olarak araclk ettiim toplant btn bu kt olaylardan
tr acnacak sonular verdi... Kabul edersiniz ki, sizden Adelmo'nun lmyle ilgili soruturmay
yrtmenizi rica ettiim zaman baka sonular bekleyebilirdim.;."

William, tedirgin, sustu. Kukusuz Barahip haklyd. Anlatmakta olduum yknn banda, stadmn
kard tmdengelimlerin abukluuyla bakalarn artmay sevdiini sylemitim; biri onu, stelik
hakk olarak, ar javranmakla sulaynca gururunun incinmesi anlalabilir bir eydi.

"Doru," diye kabul etti. "Beklentilerinizi, boa kardm, ama bunun nedenini aklayacam size, yce
efendimiz. Bu cinayetler, rahipler arasndaki bir atmadan ya da bir almadan domuyor;
manastrn uzak tarihinden kaynaklanan olaylara bal bunlar..."

Barahip tedirginlikle ona bakt: "Ne demek istiyorsunuz? pucunun zavall kilercinin baka bir ykyle
kesien yksnde olmadn ben de anlyorum. Ama teki, benim de belki bildiim ama szn
edemediim teki yk... Onun akla kavutuunu ve bundan bana sizin sz edeceinizi
umuyordum..."

"Yce efendimiz, gnah karma srasmda rendikleri bir olay dnyorlar..." Barahip ban teye
evirdi; William sr-

504

Si

drd: "Yce efendimiz, benim zatlilerinden renmeksizin, Berengar'la Adelmo ve Berengar'la
Malachi arasnda yasak ilikiler olduunu bilip bilmediimi renmek istiyorlarsa, evet, manastrda
herkes biliyor bunu..."

Barahip kpkrmz kesildi: "Byle eyleri mezin yannda konumann yararl olduunu sanmyorum.
Hem toplant bittiine gre, yazman olarak artk ona gereksinim duyduunuzu da sanmyorum. Sen k
olum," dedi bana buyurgan bir sesle. Aalanm, dar ktm. Ama merak ettiim iin, konumay
izleyebileceim bir biimde aralk braktm kapnn arkasna saklandm.

William yeniden konumaya balad: "Bu utan verici ilikiler gerekten olmusa bile, bu zc
olaylarda etkisi azdr. Baka bir ipucu var; sizin de tahmin edeceinizi dnyordum. Her ey, finis
Africae'de saklanm olan bir kitabn alnmas ve ele geirilmesinin evresinde dnyor; kitap imdi
Malachi'nin abasyla yerine dnd, ama grdnz gibi cinayetlerin sonu gelmedi."

Uzun bir sessizlik oldu; sonra Barahip, beklenmedik aklamalar karsnda arm bir kimse gibi,
krk, gvensiz bir sesle konumaya balad: "Olamaz... Siz... Siz finis Africae'yi ne biliyorsunuz?
Koyduum yasa ineyip kitapla m girdiniz?"

William'in gerei sylemesi gerekiyordu; o zaman Barahip'in fkesi snr tanmazd. Yalan sylemek
istemedii akt. Soruyu soruyla yantlamay ye tuttu: "Zatlileri, ilk grmemizde, Brunellus'u hi
grmeden ylesine iyi betimleyen benim gibi bir adamn, iine girmedii yerler hakknda fikir
yrtmekte glk ekmeyeceini sylememiler miydi?"

"Evet, doru," dedi Abbone. "Ama niin byle dnyorsunuz?"

"Bu sonuca nasl vardm anlatmak uzun srer. Aklanmas istenmeyen bir eyin biroklarnca
kefedilmesini nlemek iin bir dizi cinayet ilendi. imdi, ister haklan olduu iin ister gizlice, kitapln
gizleri hakknda bireyler bilen herkes ld. Geriye yalnz bir kii kalyor: siz."

"Demek istiyorsunuz ki... demek istiyorsunuz ki..." Barahip, boyun damarlar imi gibi konuuyordu.

"Beni yanl anlamayn," dedi, belki de gerekten bir ey sezdirmek isteyen William, "demek istiyorum
ki, bilen ve baka hi

505

kimsenin bilmemesini isteyen biri var. Bilen son kii sizsiniz; bundan sonraki kurban siz olabilirsiniz;
eer bu yasak kitap hakknda bildiklerinizi, her eyden nce de, manastrda kitaplk hakknda sizin
bildiklerinizi, belki de daha ounu, kimin bilebileceini bana sylemezseniz."

"Buras souk," dedi Barahip, "kalm."

Hemen kapdan uzaklap onlar alt kata inen merdivenin banda bekledim. Barahip beni grd,
glmsedi.

"Bu rahipik, u gnlerde ne ok tedirgin edici ey iitmi olmal! Hadi gel olum, kayglanma. Bana
kalrsa, gerekte olduundan daha ok entrika olduu sanld..."

Bir elini kaldrd; gn , yzkparmandaki erkinin simgesi olan grkemli yz aydnlatt. Yzk,
talarnn olanca parlt-syla l l ldad.

"Bunu tanyorsun, deil mi?" dedi bana. "Yetkemin simgesi; ama ayn zamanda tadm ykn de
simgesi. Bu bir ss deil, bekisi"olduum kutsal szn tasm." Parmaklaryla taa -daha dorusu,
insan sanatnn ve doann o hayranlk verici bayaptn oluturan renk renk talarn yengisine-
dokundu. "Bu ametist," dedi, "alakgnllln aynas; Ermi Matta'nn hogrsnn yumuakln
anmsatyor bize; bu kalseduan, acmann belirtisi; Yusuf un ve Ermi Byk James'in dindarlnn
simgesi; bu jasper, inanc dile getirir; Ermi Petros'u artrr; ehitliin belirtisi olan akik, Ermi
Bartolomeo'yu anmsatr, bu safir; umut ve derin dnce, Ermi Andrew'un ve Ermi Paulus'un ta;
bu da zmrt; salam reti, bilgi ve hogr; Ermi Thomas'n erdemleri... Talarn dili ne grkemli,"
diye srdrd, gizemsel grntye dalp gitmi. "Geleneksel deerli ta oymaclar, Aron'un usundan ve
havarinin kitabndaki gksel Kuds'n betimlemesinden aktardlar bu dili. te yandan, Sion'un
duvarlar, Musa'nn kardeinin gsn ssleyen ayn deerli talarla rlmt; yalnzca, Eski Ahit'in
ikinci kitabnda ad geen llta, agat ve damarl aki-kin yerini, ncil'de, kalseduan, akik, kuvars ve
zirkon ald."

William azn aacak oldu; ama Barahip bir elini kaldrarak onu susturdu ve konumasn srdrd:
"Bir dua anmsyorum; Bakire Meryem onuruna her ta betimlenip uyaklandrlmt. Nian yznden,
onu gzelletiren, deerli talarn dilinde kendini or-

506

taya koyan, yce gereklerle yan simgesel bir iir gibi sz ediliyordu orada. Jasper inancn,
kalseduan acmann, zmrz arln, sardoniks eldememi yaamn erincinin, yakut, armhta kanayan
yrein simgesi; deiik prltlar, Meryem'in mucizelerinin olaanst eitliliini anmsatan krizolit;
zirkon acmann, ametist, pembe-mavi karmyla Tanr sevgisinin simgesi... Ama yzk kanda
bunlardan daha az ey dile getirmeyen baka maddeler de kaklmtr; ruhun ve bedenin erdenliini
yanstan billur; lmlln simgesi, ambere benzeyen Yemen ta; tpk Bakire Meryem'in tvbekar
yreklerin teline iyiliinin yayyla dokunmas gibi, demiri eken mknats. Grdnz gibi, mcevherimi
ok kk Jve alakgnllce de olsa ssleyen tm maddeler." ' * Yzn oynatyor ve beni
afallatmak istiyormu gibi parlt-syla gzlerimi kamatryordu. "Olaanst bir dil, deil mi? Baka
pederler iin deerli talar daha baka anlamlar da tar; Papa III. Innocente iin rubi dinginlik ve sabr,
granat merhameti dile getirir. Ermi Brunone iin akuamaren, duru nlarnn erdeminde tanrbilimi
odaklatrr. Turkuaz neeyi dile getirir; sardoniks serafimleri artrr; topaz melekleri; jasper
tahtlar, krizolit egemenlikleri, safir erdemleri, oniks erki, beril prenslikleri, rubi ba-melekleri, zmrt
ise melekleri simgeler. Deerli talarn dilinin, yoruma ve iinde belirdikleri balama gre deien ok
eitli biimleri vardr. Peki hangisinin yorum, hangisinin doru balam olduuna kim karar verir?
Biliyorsun, olum, bunu sana rettiler; tm yorumcular iinde en gvenilir ve en saygn, dolaysyla da
kutsal olan yetke. Yoksa, dnyann biz gnahkrlarn gzlerimizin nne serdii ok deiik
biimlerdeki iaretleri nasl yorumlayabilirdik? eytan'n bizi kkrtarak srkledii ikirciklilik tuzana
dmekten nasl kanabilirdik? Ermi Hildegard'n tanklk ettii gibi, eytan deerli talarn dilinden
grlmemi bir biimde nefret eder. Bu kt hayvan, bu dilde, deiik anlamlar ya da bilgi dzeyleriyle
aydnlanm bir mesaj grr ve onu yok etmek ister; nk o, dman, talarn grkeminde cennetten
kovulmadan nce kendi tekelinde olan harikalarn yanksn sezer ve bu parlty atein yarattn anlar;
atese onun ikencesidir." pmem iin yzn bana uzatt; diz ktm. Bam okad. "Bugnlerde
iittiin, kukusuz yanl olan eyleri unutmalsn, olum. Tm tarikat-

507

larm en byne ve en soylujsuna girdin sen; ben bu tarikatr bir Barahip'iyim; sen de benim yarg
erkime balsn. Buyruumu dinle: Unut; dudaklarn sonsuza dek mhrlensin. Ant i."

Duygulanm, boyun emi, kukusuz ant ierdim. Bylece, sen de, benim iyi okurum, benim
gereklere bal olan bu ykm imdi okuyamazdn. Ama tam o srada William araya girdi; belki de
benim ant imemi nlemek iin deil, igdsel bir drtyle, skntdan; Barahip'in konumasn
kesmek, onun yarattna hi kuku olmayan o byy bozmak iin.

"ocuun ne ilgisi var? Ben size bir soru sordum; tehlike konusunda sizi ben uyardm, sizden bana bir
ad sylemenizi istedim... imdi benim de, yz perek rendiklerimi ya da kukulandklarm
unutmam m isterdiniz?"

"A, siz..." dedi Barahip hznle, "bir dilenci rahipten geleneklerimizin gzelliini anlamasn, sr
saklamaya, gizlere, acmann gizemlerine... evet, acmann gizemlerine, onur duygusuna ve
byklmzn dayand susku andnn deerine sayg duymasn beklemiyorum... Bana tuhaf bir
ykden szettiniz, inanlmaz bir ykden. Uruna zincirleme adam ldrlen bir kitap, yalnzca benim
bilmem gereken bir eyi bilen birisi... Masal bunlar, anlamsz sulamalar. Dilerseniz anlatn, hi kimse
inanmaz size. Eer hayal gcnzn yaratt bu kurgunun tek bir esi bile doru olsayd... imdi her
ey gene benim denetimim, benim sorumluluum altnda. Ben ilgileneceim bu kpnuyla; aralar benim
elimde, yetki bende. Ne denli akll, ne denli gvenilir olursa olsun, yalnzca benim sorumluluumda
olan eyleri soruturmasn bir yabancdan istemekle, en banda yanl davrandm ben. Ama bana
sylediiniz gibi, siz anlamtnz; balangta erdenlik andnn i-nenmesinin sz konusu olduuna
inanyordum ve (ne tedbirsizmi-im) bir bakasnn, gnah karma srasnda, iittiim eyi
dorulamasn istiyordum. yi, imdi bana sylemi bulunuyorsunuz. Yaptnz, ya da yapmaya
altnz ey iin size byk bir gnl borcu duyuyorum. Heyetlerin bulumas gerekleti; buradaki
greviniz sona erdi. mparatorluk saraynda sizi sabrszlkla beklediklerine inanyorum; sizin gibi bir
insandan uzun sre yoksun kalnamaz. Manastrdan ayrlmanza izin veriyorum. Bugn belki ge oldu;
gnbatmndan sonra yola kmanz istemiyorum, yollar i

508

gvenli deil. Yarn sabah erkenden gideceksiniz. Yo, bana teekkr etmeyin; burada rahipler arasnda
sizi de grmek ve konukseverliimizle onurlandrmak bir zevkti. Eyalarnz hazrlamak iin mezinizle
birlikte ekilebilirsiniz. Yarn sabah tanskmnde sizi uurlayacam. Size btn yreimle teekkr
ederim. Doal olarak, soruturmalarnz srdrmeniz gerekmez. Rahipleri son bir kez daha tedirgin
etmeyin. Gidebilirsiniz."

zin vermekten te bir eydi bu; kovmakt. William selm verdi ve merdivenlerden indik.

"Bu ne demek?" diye sordum. Artk hibir ey anlamyor-dum.

J* "Bir varsaym yapmaya al. Nasl yapldn renmi olmalsn."

"Eer rendimse, en az iki varsaym yapmalym: birbirine kart ve her ikisi de inanlmaz iki
varsaym. Pekl, yleyse..." Yutkundum; varsaym yapmak tedirgin ederdi beni. "Birinci varsaym:
Barahip her eyi biliyordu ve sizin hibir ey kefetmeyeceinizi umuyordu. nce sizi soruturma
yapmakla grevlendirdi; Adelmo ld zaman, yava yava olayn ok daha karmak olduunu, u ya
da bu biimde kendisinin de iin iine kartn anlad; sizin bu dolab ortaya karmanz istemiyor.
kinci varsaym: Barahip hibir eyden kukulanmad (ama, imdi sizin ne dndnz bilmediim
iin, neden kukulanmadn bilmiyorum). Ne olursa olsun, her eyin bir savam... ecinsel rahipler
arasnda bir savamdan ileri geldiini dnmeye devam ediyordu... Oysa imdi onun gzn atnz;
birden korkun bir ey anlad; bir ad dnd; ilenen cinayetlerden kimin sorumlu olduu konusunda
kesin bir fikir edindi. Ama bu andan balayarak sorunu tek bana zmek, sizi uzaklatrmak istiyor;
manastrn onurunu kurtarmak iin." "

"Gzel. yi mantk yrtmeye balyorsun. Ama gryorsun; her iki durumda da Barahip'imiz,
manastrnn n iin kayglanyor. ster katil olsun, ister kurban, bu kutsal topluluun nn
zedeleyecek haberlerin bu dalarn tesine szmasn istemiyor. Dilerseniz rahiplerini ldrn, ama bu
manastrn onuruna dokunmayn. Hay..." William fkelenmeye balamt. "O derebeyi pii, yalnzca
Aquinash'nin mezar kazcs olduu iin n kazanan o ta-

509

vuskuu, bir bardan gt kadar kocaman bir yzk takt iin var olan o iirilmi arap tulumu!
Kendini beenmi Cluny'ler sizi! Prenslerden daha kt, dolandrclardan daha dolandrcsnz siz!"

"stadm..." demek yrekliliini gsterdim, incinmi, azarlar-
casma. *

"Sus, sen de ayn hamurdansn. Siz basit insanlar deilsiniz; onlarn ocuklar da deilsiniz. Bir kylye
rastlarsanz belki onu tarikatnza alrsnz; ama dn grdm, onu laik makamlara teslim etmekte dur
aksam azsnz. Ama iinizden birine yapmazsnz bunu: stn rtmek gerek; Abbone manastrn
onurunu kurtaracan bilse, o sefili bulur, hazine mahzeninde baklar, bbreklerini kutsal andalarn
arasna kartrr, yeter ki manastrn onuru kurtulsun... Bir Fransisken'in, halktan bir Minorit'in bu
kutsal yapdaki ylan yuvasn ortaya karmasna sra gelince, yo, hayr, bu Abbone'nin ne pahasna
olursa olsun izin vermeyecei bir eydir. Teekkr ederim, William Birader, mparator'un size ihtiyac
var, gzel yzmz grdnz, gle gle. Ama artk kar karya bulunduum sorun yalnzca
benimle Abbone arasnda deil; benimle tm olanlar arasnda; bunu renmeden bu duvarlardan dar
kmayacam. Yarn sabah gitmemi istiyor, yle mi? Pekl, buras onun evi; ama yarna kadar
renmeliyim. Mutlaka renmeliyim."

"renmeli misiniz? imdi kim zorluyor sizi?"

"Hi kimse bizi bir ey renmeye zorlamaz, Adso. renmeliyiz, hepsi bu; yanl anlama pahasna da
olsa."

Hl akn ve William'm bal bulunduum tarikatla onun rahipleri aleyhindeki szlerinden tr
aalanm hissediyordum kendimi. Abbone'yi biraz olsun hakl karmak iin nc bir varsaym
oluturdum; bana yle geliyordu ki bu ite iyice ustalam-tm: "nc bir olasl dnmediniz,
stadm," dedim. "Son gnlerde farkna vardmz, bu sabah da, Nicola'nn giz olarak sylediklerinden
ve kilisede kulamza alnan fsltlardan aka anladmza gre, ktphanecilerin ardarda yabanc
olmasna katlanamayan bir grup talyan rahip var burada; Barahip'i geleneklere sayg gstermemekle
suluyorlar; anladm kadaryla da, yal Alinardo'nun arkasna saklanyorlar; manastrn deiik bir
biim-

510

de ynetilmesini istemek iin onu bir bayrak gibi ne sryorlar. Bunlar iyi anladm; nk bir mez
de, kendi manastrnda bu tr birok tartma, antrma, komplo iitmitir. imdi Barahip belki de
aklamalarmzn dmanlarnn eline bir silah vereceinden korkuyor ve sorunu byk bir saknmla
zmek istiyordur..."

"Olabilir. Ama o gene de iirilmi bir arap tulumu. ldrte-cek kendini."

"Benim tahminlerime ne diyorsunuz peki?"

"Sonra sylerim."

Avludaydk. Rzgr sertleiyor, daha ikindiyi yeni gemesine

karn, alacakaranlk iyiden iyiye bastryordu. Gnbatm yakla-

^ yordu ve nmzde ok az zaman kalmt. Gnbatmnda kuku-

* suz Barahip, William'm artk soru sormaya ve diledii her yere

girip kmaya hakk olmadm syleyerek rahipleri uyaracakt.

"Ge oldu," dedi William, "insann vakti azsa serinkanlln yitirmemeli; yoksa vay haline. nmzde
sonsuz zaman varm gibi davranmalyz. zmem gereken bir sorun var: finis Afriace'je nasl
girebiliriz; nk kesin yant orada olmal. Sonra birini kurtarmalyz; henz hangisi olduuna karar
vermedim. Son olarak da, ahr ynnden bir ey beklemeliyiz; sen oray gzetleyeceksin... u
kaynamaya bak..."

Gerekten de Aedificium'la avlu arasndaki alan olaanst canlyd. Biraz nce Barahip'in evinden
gelen bir mez Aedifici-um'a doru komutu. imdi Nicola kyordu oradan; yatakhaneye doru
ynelmiti. Bir kede o sabahki grup, Pacifco, Aymaro ve Pietro, Alinardo'yla onu bir eye raz etmeye
alyorlarm gibi hararetli bir konumaya dalmilard. Sonra bir karara varm grndler. Aymaro
hl isteksiz grnen Alinardo'ya destek oldu ve onunla birlikte Barahip'in evine doru gitti. Tam ieri
girerlerken Nicola yatakhaneden kt; Jorge'yi ayn yne doru yneltiyordu; ieri girmekte olan iki
kiiyi grd; Jorge'nin kulana bir ey fsldad; yal adam ban sallad. Ama toplant binasna doru
yrmeye devam ettiler.

"Barahip duruma el koyuyor..." diye mrldand William, kukuyla, Aedifcium'dan, yaz salonunda
olmalar gereken baka rahipler de kyorlard; onlarn hemen ardndan Benno geliyordu; gittike artan
bir kaygyla bize doru yrd.

511

"Yaz salonunda kaynama var," dedi bize. "Kimse almyor, aralarnda konuuyorlar... Neler oluyor?"

"Olan u: Bu sabaha dein en kukulu grnen kimselerin tm de ld. Daha dne dek herkes
Berengar'dan saknyordu; aptal, hain ve ksnl Berengar'dan; sonra kilerci, sapknlndan
kukulanlan biri; son olarak da Malachi, hi kimse tarafndan sevilmeyen... imdi kimden
saknacaklarn bilmiyorlar; hemen kendilerine bir dman bulmalar gerek, ya da bir gnah keisi.
Herkes birbirinden kukulanyor; bazlar tpk senin gibi korkak; bazlar bakalarn korkutmaya karar
vermiler. Hepiniz de tedirginsiniz. Adso, ara sra ahrlara bir gz at. Ben gidip biraz dinleneyim."

amahydm: nnde yalnzca birka saati kalmken gidip dinlenmek hi de akllca bir karar gibi
grnmyordu. Ama artk stadm tanyordum. Bedeni ne denli geverse, kafas o denli iyi alyordu.

512

Altnc Gn GNBATIMIYLA AKAM ARASI

Saatleve sren aknlk ksaca anlatlyor.

Gnbatmyla akam arasndaki saatlerde olup bitenleri anlatp mak ok g geliyor bana.

** William yoktu. Olaand hibir ey farketmeksizin ahrlarn evresinde dolayordum. Seyisler
rzgrdan huysuzlam atlan ieri sokmaya alyorlard; bunun dnda her ey dingindi.

Kiliseye girdim. Herkes korodaki yerini almt; ama Barahip Jorge'nin yokluunu farketti. Elinin bir
devinimiyle balamak zere olan ayini durdurdu; Benno'yu ararak gidip onu aramasn istedi. Benno
yoktu. Biri, yaz salonunu kilitlemekle uramakta olabileceini ne srd. Barahip kuru bir sesle,
Benno'nun hibir yeri kilitlememesine karar verilmi olduunu, nk kurallar bilmediini syledi.
Alessandria'l Aymaro yerinden kalkt: "Yce efendimiz izin verirlerse, ben gidip araym..."

"Senden bir ey isteyen olmad," dedi Barahip terslikle; Aymaro yerine dnd; Tivoli'li Pacifico'ya
anlatlmaz bir bakla bakmay da eksik etmedi. Barahip Nicola'y ard, o da yoktu. Akam yemeini
hazrlamakta olduu anmsatld kendisine; heyecanl olduunu herkese gstermekten
holanyormuasna, cannn skldn belirten bir el hareketi yapt.

"Jorge'nin hemen buraya gelmesini istiyorum," diye bard, "arayn onu! Sen git," diye buyurdu
mezlerin retmenine.

Biri, Alinardo'nun da bulunmadna dikkatini ekti. "Biliyorum," dedi Barahip, "o hasta." Ben
Sant'Albano'lu Pietro'nun yanndaydm; onun, yanndaki Nola'l Gunzo'ya, biraz anladm orta talya
azyla, "nanrm, bugn toplantdan sonra zavall ihtiyar allak bullakt. Abbone tpk Avignon orospusu
gibi davranyor!" dediini iittim.

Gln Ad

513/33

mezler akndlar; toy olanlarn duyarlyla koro yerine egemen olan gerilimi gene de
sezinliyorlard; tpk benim sezinle- j diim gibi. Sessizlik ve tedirginlik iinde birka uzun dakika geti.
Barahip birka ilahi sylenmesini buyurdu ve gnbatm iin Ku-ral'n ngrmedii rastgele ilahiyi
iaret etti. Herkes birbirine I bakt; sonra alak sesle dua etmeye koyuldu. mezlerin retme-1 ni,
ardnda ba ne eik Benno, yerine gitti. Jorge yaz salonunda | yoktu; hcresinde de yoktu. Barahip
ayinin balamasn buyurdu.

Sonunda herkes yemee inmeden nce, William' armaya! gittim. Ot yatann stnde giyimli, hi
kmldamadan uzanmt. Bu kadar ge olduunu sanmadn syledi. Olanlar ksaca anlat- j tim.
Bam sallad.

Yemekhanenin kapsnda, birka saat nce Jorge'ye elik et-1 mi olan Nicola'y grdk. William ona
yal adamn hemen Ba-I rahip'in yanna girip girmediini sordu. Nicola, salonda Alinardoj ve
Alessandria' l Aymaro olduundan onu uzun sre darda bek-J lemek zorunda kaldn syledi. Jorge
ieri girdikten sonra, biri sre ieride kalm, kendisi de onu beklemiti. Sonra dar k-j m, kendisini
gnbatmndan bir saat nce henz bo olan kilise-1 ye gtrmesini istemiti ondan.

Barahip kilerciyle konumakta olduumuzun farkna vard. I "William Birader," diye uyard onu,t"hl
soruturma m yapyor-1 sunuz?" Her zamanki gibi onu masasna buyur etti. Bcnediktenj konukseverlii
kutsaldr.

Akam yemei her zamankinden daha sessiz ve hznlyd,! Barahip, derin dncelerin arl
altnda ezilmi, isteksizce yi-j yordu. Sonunda, rahiplere akam duas iin acele etmelerini syle-] di.

Alinardo ve Jorge hl yoktular. Rahipler, krn bo yerinil birbirlerine gstererek fsldayorlard.
Trenin sonunda, Basra-1 hip herkesi Burgos'lu Jorge'nin sal iin zel bir duaya ard. I Beden
salndan m, yoksa sonsuz salktan m szettii ak de-1 ildi. Herkes yeni bir felketin topluluu
altst etmek zere oldu-1 unu anlad. Sonra Barahip herkese her zamankinden daha bu-1 yk bir
eviklikle abucak yataklarna yatmasn buyurdu. Hi kim-|

514



senin -hi kimse szcnn stne bast- yatakhanenin dnda dolamamas iin buyruk verdi.
Korkuya kaplm mezler nce ktlar; kukuletalar yzlerine ekilmi, balan ne eik, her zamanki
gibi akalar yaparak, birbirlerini dirsekleyerek, muzip muzip glerek, kurnazca ve aktrmadan elmeler
takarak birbirlerine taklmakszn (nk bir mez gen bir rahip de olsa her zaman bir ocuktur;
retmenin azarlarnn pek deeri yoktur; onun sk sk gen yann gerektirdii gibi ocuka
davranmasn nleyemez).

Bykler sraya girip dar karken, ben gzmde artk "talyanlar" diye tanmlanan grubun ardna
dtm. Pacifico, Ayma-ro'ya, "Abbone'nin, gerekten Jorge'nin nerede olduunu bilmediine inanyor
musun?" diye fsldyordu. Aymaro karlk verdi: "Bilebilir; bulunduu yerden hi dnmeyeceini de
bilebilir. Belki yal adam ok ey biliyordu; Abbone de onu artk istemiyordu..."

William'la ben konukevine ekiliyormu gibi yaptk; Bara-hip'in yemekhanenin hl ak duran
kapsndan girdiini grdk. William biraz daha beklememizi tledi; alan bombo kalnca kendisini
izlememi istedi. Bo alanlardan hzl hzl geip kiliseye girdik.

515

Altnc Gn AKAM DUASINDAN SONRA

William neredeyse rastlant sonucu, finis Africae'ye girmenin gizini kefediyor.

ki katil gibi, kilisenin kapsnn yaknndaki bir stunun arkasnda pusu kurduk; oradan kafataslarnn
bulunduu apeli gzetleyebiliyorduk.

"Abbone Aedifcium'u kilitlemeye gitti," dedi William. "Kapy ieriden srgledikten sonra, ancak kemik
mezarlndan dar kabilir."

"Sonra?"

"Sonra ne yapacan greceiz."

Ne yaptm renemedik. Aradan bir saat getii halde hl dar kmamt. "Finis Africae'ye gitti,"
dedim. "Olabilir," diye yantlad William. Birok varsaym kurmaya hazr, ekledim: "Belki de gene
yemekhaneden kp Jorge'yi aramaya gitmitir." William, "O da olabilir," dedi. Belki Jorge oktan
lmtr, diye dndm yeniden. Belki Aedificium'dadr; u anda da Barahip'i l-dryordur. Belki
ikisi de baka bir yerdedir; nc bir kii de bir kede pusuya yatm onlar bekliyordur. "talyanlar"
ne istiyorlard? Benno niin yle aknd? Yoksa bizi kandrmak iin yzne maske mi takmt?
Mademki ne kapy kilitlemeyi, ne de oradan nasl kacan bilmiyordu, gnbatm duas srasnda yaz
salonunda niin oyalanmt? Labirentten kmay m denemek istiyordu?

"Hepsi de olabilir," dedi William. "Ama bunlardan yalnz birisi olacak, ya da oldu, ya da u anda
olmakta. Sonunda kutsal Yazg, apak bir kesinlik balyor bize."

"Nedir o?" diye sordum umut dolu.

"Artk neredeyse her eyi anladm sanan Baskerville'li ra-

516

hip William finis Africae'ye nasl girileceini bilmiyor. Ahra, Ad-so, ahra."

"Ya Barahip bizi bulursa?"

"ki hortlakm gibi davranrz."

Bu bana pek pratik bir zm gibi grnmedi, ama sustum. William sinirleniyordu. Kuzey kapsndan
ktk; mezarlktan getik; rzgr uulduyordu; karmza iki hortlak kmamas iin Tan-r'ya
yalvardm; nk o gece manastrda azap iinde kvranan ruhlarn says hi de az deildi. Ahrlara
vardk, atlarn frtnadan tr gittike huysuzlandklarn iittik. Yapnn ana kapsnda, arasndan
ierisinin grlebilecei byk bir madeni parmaklk M vard. Karanlkta atlarn karaltlarn setik;
Brunellus'u tandm; nk soldan birinciydi. Sanda, sradaki nc hayvan bizim varlmz sezdi;
ban kaldrp kinedi. Glmsedi. "Tertius equi,"1 dedim.

"Efendim?" diye sordu William.

"Bir ey yok, zavall Salvatore'yi anmsadm. Bu atla kimbilir nasl bir by yapmak istiyordu^ pek iyi
olmayan Latince'siyle de tertius equi diye tanmlyordu onu. Oysa u olmas gerekiyordu."

"U mu?" diye sordu, ok nemsemeden, samalarm iitmi ....olan William.

"Evet, nk tertius equi nc at anlamna gelmez, atn ncs anlamna gelir; at2 szcnn
nc harfyse 'dur. Neyse samalk bu..."

William bana bakt; karanlkta yznn deitiini grdm gibi geldi bana: "Tanr seni kutsasn, Adso,"
dedi. "Elbette, supposi-tio materialis, konumay, de re deil, de dicto3 anlamak gerekiyor... Ne
aptalm!" Elinin ayasyla alnna kocaman bir aplak indirdi; yle hzl vurdu ki, bir aklama iitildi, can
yand diye dndm. "Olum, bugn ikinci kez azndan akl dklyor; birincisi dte, ikincisi de
imdi, aykken! Ko, hcrene git, lambay al; sakladmz lambalarn ikisini de. Kimseye grnme;
sonra hemen kilisede beni bul! Soru sorma, git!"

Soru sormadan gittim. Lambalar ot yatamn altnda, azna

1. (Lat.) Atn ncs. (ev.) 2. Latince, equus, at demektir. (ev.) 3. (Lat) Anlam bakmndan deil,
szel olarak. (ev.)

517

kadar ya dolu duruyorlard; daha yeni doldurmutum. akmakta biniimin iindeydi. ki deerli arac
gsme bastrm, kiliseye kotum.

William ayakhnn altnda durmu, parmeni ve Venanti-us'un notlarn okuyordu.

"Adso," dedi bana, "primum et, septimum de quatuor, drdn birincisi ve yedincisi deil, drdn, drt
szcnn birincisi ve yedincisi anlamna geliyor!" Hl anlamyordum; sonra birden bir imek akt:
"Super thronos viginti quatuor; Kutsal Betik! Ayet! Aynann stndeki szckler!"

"Gidelim!" dedi William, "belki hl bir yaam kurtarabiliriz!"

"Kimin yaamn?" diye sordum; o srada William kafataslar-n etrafa savurarak kemik mezarlnn
geidini amaya balamt bile.

"Kurtarlmaya demeyen birinin yaamm!" dedi. Yeralt geidine girmitik; lambalar yank, mutfaa
alan kapya doru yryorduk.

Daha nce sylediim gibi, o noktada tahta bir kapy itince insan kendini mutfakta, ocan arkasnda,
yaz salonuna kan sarmal bir merdivenin dibinde buluyordu. Tam kapy iterken, solumuzda duvarn
iinden gelen bouk sesler iittik. Kapnn yanndaki duvardan, ilerinde kafataslaryla kemiklerin
durduu bir dizi niin bittii yerden geliyordu bu sesler. Sbn niin yerinde, byk drtgen ta
bloklardan olumu kr bir duvar vard; duvarn ortasnda stne baz anm monogramlar oyulmu
eski bir levha. Vurular, levhann arkasndan ya da stnden geliyormu gibiydi; ksmen duvarn
tesinden ksmen de neredeyse bamzn hemen stnden.

Byle bir ey ilk gece olsayd, hemen l rahipleri dnrdm. Ama artk yaayan rahiplerden daha
kt eyler bekleme eilimindeydim. "Kim olabilir?" diye sordum.

William kapy at ve ocan arkasndan kt. Vurular sarmal merdivenin yanndaki duvar boyunca da
iitiliyordu; sanki duvarn iine ya da mutfan i duvarlaryla gney kulesinin d duvar arasnda var
olduu anlalan (gerekten de ok fazla olan) duvar kalnlnn iine biri kapatlm gibi.

518

"Oraya birisi kapatlm," dedi William. "Geitlerle dolu olan bu Aedifcium'da fnis Africae'ye alan
baka bir giri yok mudur diye hep soruyordum kendi kendime. Kukusuz var; kemik mezarlndan
mutfaa kmadan bir duvar var; duvarn iine gizlenmi, bu merdivene paralel bir merdivenden
doruca kr odaya klyor."

"Peki imdi kim var ieride?"

"kinci kii. Birincisi fnis Africae'de; bir bakas ona ulamaya alm; ama yukardaki iki geidi de
ap kapayan dzenei kapatm olmal. Bylece ziyareti tuzaa dm. rpnp duruyor olmal;
nk o darack yerde ok hava yok sanrm." "Kim o? Kurtaralm onu!"

"Az sonra kim olduunu greceiz. Onu kurtarmaya gelince, bunu ancak dzenei yukardan kapatarak
yapabiliriz; nk buradan ifreyi bilmiyoruz. Hemen yukar kalm."

Yaz salonuna ktk; oradan labirente; az sonra gney kulesine ulatk. Tam iki kez hzm kesmek
zorunda kaldm; nk o akam yarklardan ieri giren rzgrn yaratt hava akmlar geitlerin iine
iliyor; uuldayarak odalarda esiyor, masalarn stne dalm sayfalar hrdatyordu; bu nedenle
alevi elimle korumak zorunda kalyordum.

Az sonra aynal odadaydk; bizi bekleyen, o grntleri arptan oyuna artk hazrdk. Lambalar
kaldrp erevenin stndeki ayetleri aydnlattk; super thronos viginti quatuor... Giz artk akla
kavumutu; quatuor szc yedi harfliydi; q ve r ile bir ey yapmak gerekiyordu. Heyecanla bunu
ben yapmak istedim: lambay abucak odann ortasndaki masann stne braktm; ama bunu sinirli bir
devinimle yaptm; alev oraya konmu olan bir kitabn cildini yalamaya balad.

"Dikkat et aptal!" diye bard William ve bir fleyile alevi sndrd. "Kitapl tututurmak m
istiyorsun?"

zr diledim; lambay yeniden yakmaya davrandm. "Zarar yok, brak kalsn," dedi William, "benimki
yeter. Al bunu, bana k tut; nk yaz ok yksekte, senin boyun yetmez. abuk olalm."

"Ya ieride silahl biri varsa?" diye sordum; William uzun boylu olduu halde, ayak parmaklarnn
ucunda ykselmi, ncil'-

519

den ayetlere dokunmak iin neredeyse el yordamyla uursuz harfleri aryordu o srada:

"Ik tut bana; kr eytan. Korkma da; Tanr bizden yana!" diye yantlad kopuk kopuk. Parmaklar,
quatuor'un q'suna dokunuyordu; birka adm gerisinde durduum iin ne yaptn ondan daha iyi
gryordum. Ayetlerin harflerinin duvarn iinde, duvara oyulmu, ya da gmlm olduklarn daha
nce sylemitim: qu-atuor szcnn harflerinin, kabartma maden kalplarla yapld, arkalarnda
duvara gml olaanst bir dzenek olduu akt. nk stne baslnca q harfi tk diye kuru bir
ses kard; ayn ey William r harfine bast zaman da oldu. Aynann erevesi tmyle sarsld ve cam
yzeyi geriye doru frlad. Ayna, sola doru alan bir kapyd. William, aynann sa kenaryla duvar
arasnda beliren akla elini soktu ve kendine doru ekti. Kap gcrdayarak bize doru ald. William
aklktan szld; ben de lambay bamn stnde, yksekte tutarak arkasndan daldm.

Altnc gnn bitiminde, akam duasndan iki saat sonra, yedinci gne dnmek zere olan gecenin
yarsnda, fnis Africae'ye girmitik.

YEDNC GN

520

Yedinci Gn GECE

Bumda anlatlan olaanst aklamalar zetlemek, blme eit uzunlukta bir baslk olurdu; bu da
allagelene ters der.

Jf Kendimizi yedigen biimde, teki kr odaya benzeyen bir odann eiinde bulduk; havaszlktan
ve nemden yumuam kitaplarn ar kokusu egemendi odaya. Yksekte tuttuum lamba nce tonozu
aydnlatt; sonra kolumu aaya, saa sola oynattm; alev duvar boyunca sralanm uzaktaki raflarn
stne belli belirsiz klar drd. Sonunda, odann ortasnda st ktlarla tepeleme dolu bir masa
grdk; masann arkasnda, biri oturmu, sanki karanlkta hi kprdamadan bizi bekliyordu; eer hl
sasa elbette. Daha k yzn aydnlatmadan William seslendi. .- "Mutlu geceler Jorge," dedi. "Bizi mi
bekliyordun?"

Lamba imdi, bizim birka adm temizde, sanki gryormu gibi bize bakmakta olan yal adamn
yzn aydnlatyordu.

"Sen, Baskerville'li William msn?" diye sordu. "Bugn leden sonra, gnbatmndan nce buraya
kapandmdan beri seni bekliyordum. Geleceini biliyordum."

"Peki Barahip?" diye sordu William. "Gizli merdivende kprdayan o mu?" Jorge bir an duraksad:
"Daha sa m?" diye sordu. "Havaszlktan oktan boulduunu sanyordum."

"Konumaya balamadan nce onu kurtarmak istiyorum," dedi William. "Buradan aabilirsin."

"Hayr," dedi Jorge, yorgun, "artk yapamam. Dzenek aadan altrlyor, levhaya basnca burada
bir manivelay harekete geiriyor, o da orada dipte, u dolabn arkasndaki bir kapy ayor." Bayla
omzunun arkasn iaret etti. "Dolabn yannda stne baz arlklar asl bir tekerlek greceksin;
dzenei yukardan altrr o. Tekerlein dnmeye baladn iitince, Abbone'nin

523

aada olduunu anladm; arlklarn asl olduu ipi hzla ektim; koptu. imdi geidin iki taraf da
kapal; dzenei onarmak olanaksz. Barahip ld."

"Onu niin ldrdn?"

"Bugn beni arttnda, senin sayende her eyi kefettiini syledi. Saklamaya altm eyin ne
olduunu hl bilmiyordu; kitapln hazinelerinin ve snrlarnn ne olduunu hibir zaman kesin olarak
anlamad. Benden bilmedii eyi aklamam istedi. Finis Africae'nin herkese almasn istedi. talyanlar
ondan, benim ve benden nce gelenler tarafndan srdrldn syledikleri gizeme bir son vermesini
istemilerdi. Yeni eyler renme tutkusu drtyordu onlar..."

"Sen de ona buraya gelip tekilerin yaamna son verdiin gibi, kendi yaamna son vereceine sz
verdin; bylece manastrn onuru kurtulacak, hi kimse bir ey bilmeyecekti. Sonra buraya nasl
gireceini gsterdin ona; daha sonra gelip kontrol etmesi iin. Oysa onu ldrmek iin burada
bekliyordun. Aynadan girebileceini dnmedin mi?"

"Hayr, Abbone ufak tefektir; kendi kendine ayete ulamas olanakszd. Ona yalnz benim bildiim
teki geidi gsterdim. Yllardr o geidi kullanyorum, nk karanlkta daha kolay oluyor. apele gidip
geidin sonuna dek l kemiklerini izlemem yetiyordu."

"Bylece onu buraya getirttin; ldrmek iin..."

"Artk ona gvenemezdim. Korkuyordu. Fossanova'da bir cesedi bir sarmal merdivenden indirmeyi
baard iin n kazanmt. Haketmedii bir n. imdi kendi merdiveninden kmay beceremedii iin
de ld."

"Demek krk yl bu merdiveni kullandn. Yava yava kr olduunu ve artk kitapl denetleyemeceini
anlaynca kurnaz dav-randn. Gvenebilecein bir adam Barahip setirdin; ktphaneci olarak nce
Bobbio'lu Roberto'yu atamasn saladn; dilediin gibi ynetebilecein bir adamd bu; sonra da
Malachi'yi: Yardmna ihtiyac vard, sana danmadan adm atamyordu. Krk yl bu manastr ynettin.
talyan'larn bilincine vard ey buydu; Ali-nardo'nun durmadan yineledii ey buydu; ama hi kimse
onu dinlemiyordu, nk onu deli sayyorlard, doru sylyor muyum?

524

Ama imdi de beni bekliyordun; aynann arkasndaki geidi de kapatamazdn; nk dzenek duvara
gmlyd. Beni niin bekliyordun? Geleceime nasl bu denli gveniyordun?" diye sordu William; ama
sesinin tnsndan, yant oktan kestirdii ve yeteneinin dl olarak bu yant bekledii aka
anlalyordu.

"Daha ilk gnden senin anlayacan anlamtm. Sesinden, beni konuulmasn istemediim bir konuda
tartmaya srklemenden. tekilerden daha iyiydin sen; ne olursa olsun zme varacaktn.
Biliyorsun, dnmek ve karsndakinin dncelerini kendi kafanda yeniden oluturmak yeter. Sonra,
teki rahiplere sorular sorduunu iittim; tm de yerinde olan sorular. Ama ki-* tapla ilikin hi soru
sormadn; her gizini biliyormusun gibi. Bir gece gelip hcrenin kapsn tklattm; ieride yoktun.
Burada olduun kukusuzdu. Mutfaktan iki lamba eksilmiti; bir hizmeti sylerken iittim. Son olarak,
nceki gn d dehlizde, Severinus bir kitap hakknda seninle konumaya geldii zaman, izimde
olduunu kesinlikle anladm."

"Ama kitab benden almay basardn. O zamana dein hibir ey anlamam olan Malachi'ye gittin.
Kskanlnn drtsyle, Adelmo'nun, artk kendisininkinden daha gen bir etin zlemini duyan, tapt
Berengar'n elinden ald dncesine saplanp kalmt, budala. Venantius'un bu ile ne ilgisi olduunu
anlam-yordu; sen de kafasn daha ok kartrdn. Belki de ona, Beren-gar'n Severinusa ilikisi
olduunu, Severinus'a dl olarak finis Africae'den bir kitap verdiini syledin. Ona ne sylediini kesin
olarak bilmiyorum. Kskanlrktan lgna dnen Malachi gidip Se-verinus'u ldrd. Ama kendisine
tanmladn kitab arayacak vakit bulamad; nk tam o srada kilerci ieri girdi. Byle mi oldu?"

"Aa yukar?"

"Ama Malachi'nin lmesini istemiyordun. Belki de finis Afri-cae'deki kitaplara hi bakmamt; nk
sana gveniyordu; yasaklarna boyun eiyordu. Akamlan gizlice ieri girmeye kalkacak merakllar
korkutmak iin otlar hazrlamakla yetiniyordu. Severinus veriyordu otlar ona. Severinus'un nceki gn
Malachi'nin hastaneye girmesine izin vermesinin nedeni buydu: Barahip'in buyruuyla her gn
hazrlad taze otlan almak iin Malachi'nin oraya

525

yapt gnlk ziyaretti bu. Doru tahmin etmi miyim?"

"Evet. Doru tahmin ettin. Malachi'nin lmesini istemiyordum. Ne pahasna olursa olsun kitab bulup,
amadan buraya geri getirmesini istedim ondan. Kitabn bin akrebin gcne sahip olduunu syledim.
Ama deli ilk kez kendi istemiyle davrand. lmesini istemiyordum: Gvenilir bir ajand. Ama bildiklerini
yineleyip durma bana: Bildiini biliyorum. Kendini beenmiliini pohpohlamak istemiyorum; sen
kendin yapyorsun bunu zaten. Bu sabah, yaz salonunda Benno'yu Coena Cypriani hakknda sorguya
ektiini iittim. Geree ok yaklamtn. Aynann gizini nasl kefettiini bilmiyorum; ama
Barahip'ten, ona finis Africae'den sz ettiini renince ok gemeden buraya geleceini anladm.
Bunun iin bekliyordum seni. imdi ne istiyorsun?"

"inde bir Arapa, bir Sryanice metin ve Coena Cypriani'-nin bir yorumunun ya da eviriyazsnn
bulunduu cildin son nshasn grmek istiyorum. Belki de bir Arap ya da bir spanyol tarafndan
evrilmi Yunanca nshasn grmek istiyorum; Rimini'li Paolo'nun yardmyla, ncil'in Leon ve Castiglia
tarafndan kopya edilmi en gzel nshalarn elde etmek iin seni lkene gndermelerini saladn; bu
yama, sana manastrda n ve saygnlk kazandrd; oysa senden on ya daha byk olan Alinardo'ya
dyordu bu grev. O zaman ok az bulunan, senin lkende Burgos yaknlarnda Silos'ta yaplmakta
olan keten kdna yazlm o Yunanca nshay grmek istiyorum. Obadan ardn kitab grmek
istiyorum; okuduktan sonra bakalarnn okumalarn istemediin iin onu burada sakladn, kurnazca
korudun, ama yok etmedin; nk senin gibi bir adam bir kitab yok etmez; onu yalnzca korur ve hi
kimsenin ona dokunmamas iin nlem alr. Aristo'nun Poetica'smn ikinci kitabn da grmek istiyorum;
herkesin yit-tiini ya da hibir zaman yazlmam olduunu syledii, belki de biricik nshasn senin
sakladn kitab."

"Sen ne olaanst bir ktphaneci olurdun, William," dedi Jorge, hayranlk ve aclk karm bir sesle.
"Demek her eyi biliyorsun. Gel, masann yannda, senin durduun tarafta bir tabure olacak. Otur, ite
dln."

William oturdu; ona uzattm lambay, Jorge'nin yzn alttan aydnlatacak biimde koydu. Yal
adam nnde duran kitab

526

alp ona uzatt. Cildini tandm; hastanede atm, Arapa bir elyazmas sandm kitapt bu.

"Oku yleyse; evir sayfalar, William," dedi Jorge. "Sen kazandn."

William kitaba bakt, ama dokunmad. Biniinden bir ift eldiven kard; parmak ular ak olan kendi
eldivenlerini deil, l bulduumuz zaman Severinus'un ellerinde olan eldivenleri. Anm, kolayca
yrtlabilecek denli rselenmi cildi yava yava at. Yaklatm; omzunun stnden eildim. Jorge, o
ok keskin iitme duyarlyla, yaptm grlty iitti. "Sen de burada msn, evlt? Sana da
gstereceim... sonra."

William ilk sayfalara abucak bir gzatt. "Kataloga gre, bu- dalann birinin zdeyileriyle ilgili Arapa
bir elyazmas bu," dedi. "Konusu ne?"

"Kfirlerin budalaca sylenceleri; budalalarn din adamlarn bile artan, halifelerinin houna giden
zekice szleri olduunu ne sryor..."

"kincisi Sryanice bir elyazmas, ama kataloga gre, simyayla ilgili bir Msr kitapnn evirisi.
Burada ne ii var?"

"amzn nc yzylndan kalma bir Msr yaptdr o. Ondan sonraki yaptla uyum iinde, ama
daha az tehlikeli: Afri- TcaJh bir simyacnn sulamalarna kimse kulak vermez... Dnyann yaratln
tanrsal gle balyor..." Yzn kaldrp gzleri- nin henz iyi grd zaman okumu olduu eyleri
hemen hemen krk yldr yineleyen bir okuyucunun olaanst belleiyle okumaya balad: "Tanr gler
glmez yedi ilah dodu ve dnyay ynetti; kahkalarla glnce k belirdi; ikinci glnde su oldu;
glnn yedinci gnnde ruh oldu... lgnlk. Bundan sonra gelen de, tpk onun gibi, Coena'y
amlamaya koyulan binlerce deliden birinin yapt... Ama seni ilgilendiren bunlar deil."

William gerekten de sayfalar abuk abuk evirerek Yunanca metne gelmiti. Yapraklarn deiik ve
daha yumuak bir baka maddeden yapldn hemen grdm; birincisi neredeyse yrtlm,
kenarlarnn bir ksm yenmi, genellikle zamann ve nemin baka kitaplarda oluturduu trden soluk
lekelerle beneklenmi-ti. William ilk dizeleri okudu; nce Yunanca okuyor, sonra Latince'ye eviriyordu;
sonra Latince okumay srdrd; yle ki ben bi-

527

le o uursuz kitabn nasl baladm anlayabildim.

Birinci kitapta tragedyay ele alm, acma ve korku esinleyerek, nasl bu duygulardan arnma
saladn grmtk. Sz verdiimiz gibi, imdi de gldry (ayn zamanda hiciv ve mimi) ele alacak
ve gln olandan zevk almay esinleyerek, bu duyguyu sonunda nasl arttn greceiz. Bu tutkunun
-hayvanlar arasnda yalnzca - insanolunun glme yetenei-' ne sahip olmas asndan
incelenmeye dediini, da-

ha nce ruhla ilgili kitapta sylemitik. imdi de, hangi davran tipinin gldrnn mimesis'ini
oluturduunu betimleyeceiz; sonra gldrnn hangi aralarla glmeye yol atm inceleyeceiz; bu
aralar davran ve konumadr. Davranlarn glnln nasl, en iyinin en ktyle ve tam tersine en
ktnn en iyiyle benzcletirilmesinden, yanltarak artmadan, olanakszdan, doa yasalarnn
inenme-sinden, ilijdsiz ve neden-sonu bants olmayan eylerden, kiiliklerin aalanmasndan,
gln ve kaba pantomimden, uyumsuzluktan ve en az deerli eylerin seilmesinden doduunu
gstereceiz. Daha sonra, szel glnln nasl deiik anlamlara gelen benzer szcklerle, benzer
anlamlara gelen deiik szcklerin iki trl anlalmasndan, gevezelikten ve yinelemeden, sz
oyunlarndan, kltmelerden, telaffuz yanllklarndan ve kabalklardan doduunu gstereceiz...

William evirmekte glk ekiyordu; doru szckleri aryor, ara ara duraklyordu. evirdike,
bulmay bekledii eyleri tanm gibi glmsyordu. lk sayfay yksek sesle okudu; sonra daha
ounu renmek onu ilgilendiriyormu gibi durdu ve bundan sonraki sayfalar abuk abuk evirdi.
Ama birka sayfa sonra ktlarn direnciyle karlat; nk sa st kede ve st kenarda, kdms
madde -nemden ve rmekten- yapkan bir madde oluturduunda olduu gibi, baz sayfalar
birbirine yapmt; Jor-

528 .

ge evrilen sayfalarn hrtsnn durduunu anlad; devam etmesi iin William'i isteklendirdi.

"Devam et, oku, evir sayfalar. Kitap senin, onu kazandn."

William gld; olduka elenmi grnyordu: "yleyse beni o denli zeki bulduun doru deil, Jorge!
Sen grmyorsun, ama elimde eldiven var. Bylesine hantallam parmaklarla sayfalar birbirinden
ayramyorum. plak elle parmaklarm dilimle slatarak srdrmem gerekiyor; bu sabah yaz
salonunda okurken yaptm gibi; o zaman birden o gizem de akla kavutu benim iin. Sayfalan
evirmeyi byle srdrmeliyim; azma yeterince zehir bulancaya dein. Uzun zaman nce, bir gn
Severinus'un labora-Jjtuvarndan aldn zehirden sz ediyorum. Belki daha o zaman kayglydn; nk
birisinin yaz salonunda, finis Africae'yle ya da Aristo'nun yitik kitabyla ya da her ikisiyle de ilgilendiini
iitmi-tin. Kanmca, tehlikeyi sezer sezmez kullanmak iin ieyi uzun zaman sakladn. Bunu gnlerce
nce sezinledin; Venantius kitabn konusuna ok fazla yaklat zaman; bir de, Berengar hafifliinden,
bo gururundan Adelmo'yu etkilemek iin umduundan daha az giz tutan biri olduunu gsterdiinde.
Bunun zerine irura-ya gelip tuzan kurdun. Tam zamannda; nk birka gece sonra Venantius
buraya girdi; kitab ald; neredeyse fiziksel bir agzllkle sayfalarn evirdi. ok gemeden kendini
kt hissetti; yardm istemek iin mutfaa kotu. Orada da ld. Yanlyor muyum?"

"Hayr. Devam et."

"Gerisi basit. Berengar Venantius'un lsn mutfakta buluyor, soruturma yaplmasndan korkuyor;
nk ne de olsa Venantius gece Aedifcium'a, Berengar'n daha nce Adelmo'ya yapt aklamalar
sayesinde girmiti. Ne yapacan bilmiyor; cesedi srtna yklyor ve onu ii kan dolu kpe atyor;
herkesin Venantius'un boulduuna inanacan dnerek."

"Peki byle olduunu sen ne biliyorsun?"

"Sen de biliyorsun. Berengar'n hcresinde kana bulanm bir bez paras bulduklarnda nasl tepki
gsterdiini grdm. Dncesiz adam, Venantius'u fya attktan sonra bu kumaa ellerini silmiti.
Ama Berengar ortadan kaybolduuna gre, olsa olsa kitapla birlikte kaybolmu olabilirdi; nk artk
kitap onun da ilgisi-

Gln Ad

529/34

ni ekmeye balamt. Sense onu bir yerde bulmalarm bekliyordun; kana bulanm olarak deil,
zehirlenmi olarak. Bundan sonras ak. Severinus kitab buluyor; nk Berengar onu saygsz
gzlerden rak, gvenlik iinde okuyabilmek iin hastaneye gitmiti. Malachi senin kkrtmanla
Severinus'u ldryor, sonra kendisi de lyor; katil olmasna yol aan o nesnede bylesine yasak olan
eyin ne olduunu anlamak iin dnp buraya geldii zaman kendisi de lyor. Bylece, btn cesetler
iin bir aklama var elimizde... Amma aptallk..."

"Aptal olan kim?"

"Ben. Alinardo'nun bir sz yznden, cinayetler dizisinin ncil'deki yedi borazann ritmine uygun
olduuna inanmtm. Adel-mo iin frtna; oysa onun lm bir intihard. Venantius iin kan; oysa
Berengar'n tuhaf bir dncesinden tr lmt. Berengar iin su; oysa onunki bir rastlant
sonucusuydu. Severinus iin gkkubbenin te biri; oysa Malachi kafasna yerkreyle vurmutu; nk
elinin altnda bulduu tek uygun ey oydu. Son olarak, Malachi iin akrepler... Kitabn bin akrep
gcnde olduunu niin syledin ona?"

"Senin yznden. Alinardo bana dncesini aklamt; sonra birinden senin de bu dnceyi
inandrc bulduunu iittim... O zaman bu yok olular tanrsal bir taslan ynettiine, benim hibir
sorumluluum olmadna inandm. Malachi'ye, meraka kaplacak olursa, onun da ayn tanrsal taslaa
gre yok olacan syledim; gerekten de yle oldu."

"Demek byle... sulunun davranlarn aklamak iin yapmack bir plan kurdun; sulu da buna uydu.
Beni senin izine gtren de bu yapmack plan. Bugnlerde herkes Yuhanna'nn ncil'ini bir saplant
haline getiriyor; ama onu en ok dnen senmi-sin gibi geliyordu bana; Deccal'a ilikin
dncelerinden ok, en gzel ncil'leri retmi olan lkeden geldiin iin. Bir gn birisi bana, ncil'in en
gzel kopyalarn kitapla senin getirmi olduunu syledi. Sonra, bir baka gn, Alinardo Silos'a kitap
aramaya gnderilmi gizemli bir dman hakknda samasapan eyler syledi (bu dmann vaktinden
nce karanlklar lkesine dndn sylediinde merakm uyand): o andar szn ettii adamn gen
yata ldn anlatmak istedii sanlabilirdi; oysa senin krl-

530

n anlatmak istiyordu. Silos, Burgos'a yakn; bu sabah katalogda, senin Rimini' li Paolo'nun yerine
getiin ya da gemek zere olduun dnemde alnm, hepsi de spanyolca ncil'lere ilikin bir dizi
kitap grdm. Aralarnda bu kitap da vard. alman kitabn keten kdndan yapldn reninceye
dek tahminimin doruluundan emin olamadm. O zaman Silos'u anmsadm ve emin oldum. Doal
olarak, bu kitap ve onun zehirleyici gc dncesi biimlenmeye baladka, yava yava cinayetlerin
ncil'e ilikin bir grntye gre ilendii dncesi siliniyordu; ama hem kitabn, hem de borazanlarn
nasl olup da seni gsterdiklerini anlayam-yordum; ncil'deki olaylar dizisinin nda ve senin glme
konu-J sundaki grlerini gittike daha ok dnmek zorunda kalnca kitap yksn daha iyi
anladm. Bylece, bu akam ncil'deki plana artk inanmaz olunca, ahrlar gzetlemekte direndim;
orada, salt bir rastlant sonucu, Adso bana finis Africae'ye girmenin ipucunu verdi."

"Seni anlayamyorum," dedi Jorge. "Mantna uyarak beni nasl bulduunu anlatmaktan gurur
duyuyorsun; ama bir yandan da, buraya yanl bir mantk sonucu ulatn gsteriyorsun. Bana ne
sylemek istiyorsun?"

"ana hibir sylemek istemiyorum. Canm skkn, o kadar. Ama nemi yok. Buradaym ya."

"Efendimiz yedi borazan alyordu. Sen yanllkla da olsa, o sesin kark bir yanksn iittin."

"Bunu dn akamki vaaznda da syledin. Bir katil olduunu kendi kendinden gizleyebilmek iin, btn
bunlarn tanrsal bir tasarya gre olup bittiine kendini inandrmaya alyorsun.'1

"Ben hi kimseyi ldrmedim. Hepsi de, iledikleri gnahlardan tr, kendi yazgsna uygun olarak
ld. Ben yalnzca bir aratm."

"Dn Yahuda'nn da bir ara olduunu syledin. Ama bu onun lanetlenmi olmasn ortadan kaldrmaz."

"Lanetlenme tehlikesini gze alyorum. Tanr beni balayacaktr; nk O'nu yceltmek iin byle
davrandm biliyor. Grevim kitapl korumakt."

"Birka dakika nce beni de ldrmeye hazrdn, bu ocuu da..."

531

"Sen daha incesin; ama tekilerden daha iyi deilsin."

"imdi tuzaa dmediime gre ne olacak?"

"Greceiz," diye yantlad Jorge. "lle de lmeni istemiyorum senin: Belki seni ikna etmeyi baarrm.
Ama nce syle bana. Kitabn, Aristo'nun ikinci kitab olduunu nasl anladn?"

"Glmeye kar yadrdn lanetler ya da bakalaryla yaptn tartmalara ilikin olarak
renebildiklerim benim iin yeterli deildi, kukusuz. Venantius'un brakt baz notlar yardmc oldu
bana. nce bunlarn anlamn anlamadm. Ama yerde yuvarlanan utanmaz bir taa, yerin altndan ark
syleyecek olan austos-bceklerine, saygn incir aalarna deiniliyordu. Buna benzer bir ey
okumutum daha nce: Son birka gn iinde bunu doru-ladm. Bunlar, Aristo'nun Poetica'sn birinci
kitabyla, Rhetori-ca'da verdii rnekler. Sonra, Sevilla'l Isidor'un, glmeyi, stupra virginum et amores
meretricum1 diye nitelendirdiini anmsadm... Yava yava bu ikinci kitap zihnimde olmas gerektii
gibi biimlendi. Beni zehirlemesi gereken sayfalan okumadan da, hemen hemen tmn anlatabilirim
sana. Gldr, bir yemein ya da bir lenin ardndan yaplan neeli kutlama trenleri ojarak ko-mai'de
ya da kylerde doar. nl ve gl kiilerin deil, aalk ve gln, ama kt olmayan insanlarn
balarndan geenleri anlatr; ba kiilerin lmyle sonulanmaz. Sradan insanlarn eksiklik ve
kusurlarn gstererek gln etkisi yaratr. Burada, Aristo glme eilimini iyi bir g olarak gryor;
zekice bilmeceler ve beklenmedik kapal benzetimler araclyla eitici bir deer de tayabilir gldr;
sanki yalan sylyormu gibi, nesneleri olduklarndan daha baka gstererek, gerekte bizi onlara daha
iyi bakmaya ve nesneler aslnda byle ite, ben bilmiyordum, demeye zorlar. nsanlarn ve dnyanm
olduklarndan ya da olduklarn sandmzdan daha kt, ne olursa olsun, destanlarn, tragedyalarn,
ermilerin yaamlarnn bize gstermi olduundan daha kt yanstlmas araclyla varlan gerek.
Byle deil mi?"

"Hemen hemen. Baka kitaplar okuyarak m oluturdun bunu?"

"Venantius'un stnde almakta olduu kitaplarn ouna

1. (Lat.) Eldememiliin kirletilmesi ve fahie ak. (ev.) 532

dayanarak. Sanrm Venantius uzun sredir bu kitab aryordu. Katalogda benim de okuduum bilgileri
okumu ve arad kitabn bu olduuna inanm olmal. Ama finis Africae'ye nasl girileceini bilmiyordu.
Berengar'n Adelmo'ya bundan szettiini iitince, bir tavann izi stndeki bir kpek gibi ileri atld."

"Byle oldu; hemen anladm. Kitapl diimle trnamla korumam gereken an'n geldiini anladm..."

"Ve merhemi srdn. Glk ekmi olmalsn... karanlkta."

"Benim ellerim senin gzlerinden daha iyi grr. Severinus'-tan bir fra almtm. Eldiven de giydim.
yi fikirdi, deil mi? Anlaman uzun srd..."

J* "Evet. Ben daha kark bir dzen dnyordum; zehirli bir

di, ya da buna benzer bir ey. Bulduun zmn rnek bir zm olduunu sylemeliyim; kurban
kendi kendine zehirleniyordu; hem de tam okumak istedii lde..."

O anda lmcl bir savam iin donanm olan bu iki adamn, sanki salt birbirlerinin beenisini
kazanmak iin davranmlar gibi birbirlerine hayranlk duyduklarnn rpererek bilincine vardm.
Berengar'n Adelmo'yu batan karmak iin sergiledii oyunlarn ve kzn bende istek ve tutku
uyandrmak iin giritii basit ve doal davranlarn, zek ve karsndakini altetme yetenei
bakmndan, o anda gzlerimin nnde gemekte olan, birbirleriyle konuan bu iki adamn -deyim
yerindeyse, birbirleriyle bulumalar ayarlayarak, her biri nefret ettii ve korktuu teki kiinin onayn
gizlice umarak- yedi gnde zlm olan kkrtma eyleminin yannda, hi kald dncesi geti
aklmdan.

"imdi syle bana," diyordu William, "niin? Bu kitab niin tekilerden daha ok korumak istedin? Kara
byye ilikin kitaplar, iinde belki de Tanr'nn adna svlen sayfalar neden urunda cinayeti gze
almakszn sakladn da, bu sayfalar iin hem kardelerini, hem de kendini lanetledin? Gldrden
szeden birok baka kitap var; glmeyi ven birok kitap da. Niin bu kitap iini ylesine korkuyla
dolduruyordu?"

"nk onu Filozof yazmt. O adamn yazd her kitap Hristiyanln yzlerce yllk bilgi birikiminin
bir blmn yok etti. Saygdeer pederler, Tanr Sz'nn gcne ilikin olarak bilinmesi gereken her
eyi sylediler; ama sonra Boethius'un Filozofu

533

yorumlamas, Sz'n tanrsal gizinin kategorilerden ve tasmdan oluan bir insan parodisine
dnmesine yetti. Yaratl kitab, evrenin oluumu konusunda bilinmesi gereken her eyi sylyor;
ama Filozofun fizik kitaplarnn yeniden kefedilmesi, evrenin donuk ve yapkan bir maddeden
yapldnn tasarlanmasna, Arap bni Rt'n, dnyann sonsuzluuna neredeyse herkesi
inandrmasna yetti. Kutsal adlara ilikin her eyi biliyorduk; ama Abbo-ne'nin gmd -Filozofun
batan kard- Dominiken,1 doal usun kendini beenmi yollarn izleyerek onlar yeniden adlandrd.
Bylece, Areopagus2 yesi iin, rnek oluturan ilk nedenin aydnlk alayanna nasl baklacan
bilenlere, kendini aklayan evren, dnyasal kantlarn barna oldu; bu kantlardan yola klarak soyut
bir etkenlie ulalyor. Eskiden, maddenin amuruna atk kal bir bak atmaya gnl indirerek,
gkyzne bakardk; imdi yeryzne bakyoruz; gkyzneyse dnyasal kanttan tr inanyoruz.
Filozofun, artk ermilerle peygamberlerin bile ant ierken kullandklar her sz, dnyann imgesini
altst etti. Ama Tanr' nn imgesini altst etmeyi baaramad. Eer bu kitap yoruma ak bir duruma
gelecek olursa... gelmi olsayd, son snf da am olurduk."

"Ama glmekle ilgili bu incelemede seni korkutan neydi? Bu kitab ortadan kaldrarak glmeyi ortadan
kaldramazsn."

"Kukusuz, hayr. Glme be'denimizin gszldr; yozlamas, yavanldr. Kylnn elencesi,
sarhoun zgrldr; kilise bile akllca davranarak, lenlere, enliklere, panayrlara, insan
neelendirerek teki isteklerden ve tutkulardan uzak tutan bu gnlk yozlamaya izin vermitir"... Ama
gene de glme, basit insanlarn savunmas, halk iin kutsal olmayan bir gizem olarak kalr. Bunu
Peygamber de sylyordu; yakmaktansa evlenmek daha iyidir. Tanr'nn kurulu dzenine
bakaklrmaktansa, yemeinizi yiyip srahilerle ieleri devirdikten sonra, dzeni alaya alan pis
gldrlerinizin tadn karn; aptallar kraln sein; eekler ve domuzlara yarar cmblerde kendinizi
yitirin; tepetaklak Satrn enlikleri yapn... Ama burada, burada..." imdi Jorge parmayla masann
stne, William'in ak tuttuu kitabm yanna vuruyordu,

1. Ermi Acjuino'lu Tommaso. (ev.) 2. Eski Atina yksek meclisi. (ev.) 534

"burada glmenin ilevi tersine dnyor, sanat dzeyine ykseltiliyor; bilginler dnyasnn kaplar
glmeye alyor; bylece glme, felsefenin ve hain tanrbilimin konusu oluyor... Basit insanlarn hem
Tanr'nn yasalarn, hem de doa yasalarn yadsyarak nasl en korkun sapknlklar tasarlayp
uygulayabildiklerini dn grdn. Ama kilise, kendi kendilerini mahkm eden, kendi bilgisizlikleri sonucu
kendi ykmlarna yol aan basit insanlarn sapknln hogrebilir. Dolcino ve onun gibilerin bilgisizce
delilikleri tanrsal dzende hibir zaman bunalma yol amaz. O iddeti savunur ve kendisi de iddet
yoluyla lr; ardnda hibir iz brakmaz; tpk bir enliin tkenmesi gibi tkenir gider; enlik srasnda
yery-Jtende ksa bir sre iin dnyann tepetaklak bir grnmnn belirmesi de nemli deildir. Bu
davran bir taslaa dntrlme-dike, bu kaba dil onu evirecek bir Latin bulmadka. Glmek,
kylleri eytan korkusundan kurtarr; nk aptallar enliinde, eytan da zavall bir aptal olarak
belirir; bu yzden de denetim altna alnabilir. Ama bu kitap insann kendisini eytan korkusundan
kurtarmasnn bilgelik olduunu retebilir. Kyl, arap boazndan lkr lkr geerken gld zaman
kendini bey sanr; ; nk derebeylik ilikilerini tepetaklak etmitir; ama bu kitap okumulara, bu
tepetaklakl yasallatracak zekice ve o andan balayarak aydnlatc hnerler retebilir. O zaman
kylnn dncesizce davrannda, neyse ki henz midesel bir ilem olan ey, bir zek ilemine
dnr. Glmenin insana zg olduu, biz gnahkrlarn snrnn bir belirtisidir. Ama bu kitaptan,
seninki gibi ne ok yozlam kafa glmenin insann amac olduunu ngren bir tasm karacaktr!
Glmek, bir kyly bir an iin korkudan kurtarr. Ama yasa korku araclyla kendini kabul ettirir;
yasann gerek ad Tanr korkusudur. Oysa bu kitaptan, tm dnyay yeni bir atele tututuracak iblise
bir kvlcm kabilir: Ve glme, Pro-meteus'un bile bilmedii yeni bir korkuyu yok etme sanat gibi
tanmlanacaktr. Glen bir kyl iin o anda lmek nemli deildir; ama sonra, glme zgrl sona
erince, dinsel tren yeniden tanrsal tasarma gre iine lm korkusu salacaktr. Oysa bu kitaptan,
korkudan kurtularak lm yok etmek iin yeni ve ykc bir umut doabilir. O zaman biz gnahkr
yaratklar, tanrsal balarn belki de en sagrls ve en seveceni olan bu duygudan yok-

535

sun kalnca ne oluruz? Yzyllar boyu bilginler ve kilise babalar, yce olan dnerek, aa olann
sefilliinden ve kkrtclndan kurtulmak iin kutsal bilgiden ho kokulu zler damttlar. Oysa bu
kitap gldry, talama ve mim'i, eksikliklerin, ktlklerin, gszlklerin yanslanmasyla tutkularn
artlmasn salayacak olaanst bir ila sayarak yapmack bilginleri (iblise bir tersine evirmeyle)
aalk olan kabul ederek, yce olan kurtarmaya almaya itecektir. Bu kitap insann, (sizin
Bacon'nzn doal byye ilikin olarak nerdii gibi) yeryznde Cockaigne lkesinin bolluunu
isteyebilecei dncesini dourabilir. Ama byle bir eye sahip olamayz; olmamalyz. Coena
Cypriani'mn maskaralklarna hi utan duymadan glen gen rahiplere bak. Kutsal yazlarn iblise
anlam deitirmesine! stelik, kt olduunu bile bile yapyorlar bunu. Ama Filozofun sz, hibir
kurala bal olmayan, imgelemin bu nemsiz kyda kalm akalarn dorulad gn, kyda kalan
merkeze srayacak; bylece merkezin tm izleri silinecek. Tanr'nn kullan, terra incognita'mn1
uurumlarndan dar uram canavarlar topluluuna dnecek ve o anda bilinen dnyann kys,
Hristiyan imparatorluunun yrei olacak; Petrus'un tahtnda Arimaspi2, manastrda Blemmiler3
olacak; i gbekli, koca kafal cceler kitapl ynetecek! Uaklar yasa koyacak, biz de (o zaman sen
de) hibir yasann olmad yerde o yasaya boyun eeceiz. Bir Yunan filozofu (senin Aristo'nun burada
szlerini aktard, su orta ve kt auctoritas4), bize kar kanlarn ciddiliini glerek datmalyz;
glmeye de ciddilikle kar kmalyz diyor. Babalarmzn sagrs seimini yapmt: Eer glmek
halktan insanlarn elencesiyse, halktan kimselerin zgrl dizginlenip aalanmal, sertlikle
yldnlmaldr. Halkn, gln incelterek, kendisini sonsuz yaama gtrmesi ve onu etin, cinselliin,
yiyip imenin ve irkin isteklerinin kkrtclndan kurtarmas gereken obanlarn ciddiliine kar bir
araca dntrecek silhlan yoktur. Ama gnn birinde biri kp da Filozofun hizmetlerini savurarak,
bylece kendisi de filozofluk taslayarak

1. (Lat.) Bilinmeyen dnya; yeralt dnyas. (ev.)

2. Bir skit kavmi. (ev.)

3. Eski bir Msr kavmi. (ev.)

4. (Lat.) Yetke, otorite. (ev.)

glme sanatn ince bir silh durumugetirecek, ikna sanatnm yerine alay sanatn, kefaretin sabrl ve
kurtarc imgelerinin yaps yerine, tm kutsal ve saygn imgelerin sabrszca yklmasn koyacak olursa
- ah, o gn sen ve senin tm bilgilerin de altst olacak, William!"

"Niin? Kendi zekm bakalarnn zeksyla arptrrdm. Bernardo Gui'nin ateinin ve akkor halindeki
demirinin, Dolci-no'nun ateinin ve akkor halindeki demirini aalad u dnyadan daha iyi bir dnya
olurdu."

"O zamana kadar sen kendin de eytan'in tuzana dm olurdun. Armageddon alanndaki lm
kalm savanda kar yanla da savardm. Ama o gne dein kilise atmaya kendi kuraln * bir kez
daha koyabilmelidir. Svg bizi korkutmaz, nk Tanr'nn lnetleniinde bile, bakaldran melekleri
lanetleyen Yehova'-nn fkesinin arptlm bir imgesini grrz. Bir yenilik d adna obanlar
ldren birinin iddeti korkutmaz bizi; nk srail halkn yok etmeye alan prenslerin iddetidir bu.
Donatistlerin sertlii, Circoncellionelerin canlarna kymalar, Bogomillerin ks-ns, Albigenslerin
kendini beenmi anl, Flagellantlarn kana susaml, zgr Ruh rahiplerinin badndrc
ktl kor-* kutmaz bizi: Onlarn hepsini tanyoruz; gnahlarnn kkn biliriz; bizim kutsallmzla
ayn kkten kaynaklanr. Bunlar bizi korkutmaz; her eyden nce onlar nasl yok edeceimizi, daha
dorusu, onlarn kendi aalklarnn ukurlarndan doan lme isteini pervaszca doruk noktasna
ykselterek kendi kendilerini ykmalarna nasl izin vereceimizi biliyoruz. Gerekten de, onlarn
varlnn bizim iin deerli olduunu sylemek istiyorum; Tanr'nn taslanda yazldr bu; nk
onlarn gnah bizim erdemimizi kkrtr; onlarn laneti bizim vg ilhimizi yreklendirir; onlarn sk-
dzenden yoksun tvbesi, bizim zveriden duyduumuz tad dzenler; onlarn dinsizlii bizim
dindarlmzn parlamasna yol aar; tpk tm umutlarn balang ve bitimi olan Tanr'nn yceliinin
daha iyi parlamasn salamak iin. Karanlklar Prensi'nin bakaldrs ve umutsuzluuyla gerekli olmas
gibi. Ama eer bir gn, alay sanat -artk kural d bir halk elencesi olarak deil, Kutsal Yazlar'in yok
edilmez tanklna bal okumularn gizemsel kendinden geii olarak- kabul edilebilir klnacak olursa;
bir

536

537

soylu, zgr ve artk mekanik olmayan bir ey gibi grnecek olursa; bir gn biri 'Tanr'mn insan
olarak ortaya kmasna glerim' diyebilirse (ve byle dedii iitilirse); o zaman bu kfr durdurmak
iin hi silahmz olmayacak; nk kfr, bedensel maddenin kendilerini yellenmede ve geirmede
ortaya koyan karanlk glerini evresine toplar; bylece yellenme ve geirme, yalnz ruhun hakk olan
eyi, diledikleri yerde esme hakkn iddia ederler!" "Licurgus glme iin bir heykel diktirmiti." "Bunu
Cloritianus'un, dinsizlikle sulananlarn mimiklerini zmlemeye alan kitabnda okumu olmalsn.
Kitap bir hastann, onun glmesine yardmc olan bir hekim tarafndan iyiletiril-diini syler. Eer Tanr
onun yeryzndeki gnlerinin sona ermesini istemise, onu iyiletirmeye ne gerek vard?"

"Hastaln iyiletirdiini sanmyorum. Hastala glmeyi retmitir ona."

"Hastalk kovulmaz. Yok edilir." "Hastann bedeniyle birlikte mi?" "Gerekirse."

"Sen Seylan'sn," dedi o zaman William. Jorge anlamazlktan geldi. Gzleri grseydi, kendisiyle
konuan adama gzlerini dikip akn akn baktn sylerdim. "Ben mi?" dedi.

"Evet; sana yalan sylemiler. eytan maddenin prensi deildir; eytan ruhun kstahldr;
glmseyiten yoksun inan, hibir zaman kukuya kaplmayan gerektir o. eytan karanlktr; nk
nereye gittiini bilir ve gide gide hep geldii yere dner. Sen eytan'sn; tpk eytan gibi karanlkta
yayorsun. Beni ikna etmek istiyorsan, bunu baaramadn. Senden tiksiniyorum, Jorge; elimden
gelseydi seni rlplak, knn deliine ku tyleri sokulmu, yzn tpk bir oyuncunun ve bir
soytarnn yz gibi boyanm aaya, vadiye gtrrdm; tm manastr bakp glsn ve artk
korkmasn diye. Seni bala bulayp tylerin iinde yuvarlamak, boynuna yular takp panayra gtrmek
isterdim; sonra da herkese derdim ki: Bu adam size gerei aklyordu ve size gerein lm tadnda
olduunu sylyordu; onun szlerine deil, acmaszlna inanyordunuz. imdi size diyorum ki,
olanaklarn sonsuz dngsnde, Tanr gerein yorumcusu olduuna inanlan kiinin,

538

yllar nce rendii szckleri yineleyen sarsak bir karatavuktan baka bir ey olmad bir dnya
tasarlamanza da izin verir."

"Sen eytan'dan da ktsn, Minorit," dedi o zaman Jorge. "Sen bir soytarsn; tpk hepinize can.
veren ermi gibi. Sen tpk Francesco gibisin: o Francesco ki, de toto corpore facerat lingu-am1; tpk
hokkabazlar gibi gsteriler yaparak vaazlar veriyor, cimrileri, avularna altn paralar koyarak artyor,
rahibelerin dine ballklarn, vaaz yerine Miserere'yi syleyerek aalyor, Franszca dileniyor, agzl
rahipleri artmak iin serseri klna giriyor, kendini rlplak karlara atyor, hayvanlar ve bitkilerle
konuuyor, sa'nn Douu'nun gizemini bir ky gsterisine dntr- yor, Beytlehem kuzusunu,
koyunlarn melemesini yanslayarak aryordu... iyi bir okuldu... u Floransa'l rahip Diotisalvi Minorit
deil miydi?"

"Evet," diye glmsedi William. "u vaizler manastrna gidip kendisine nce kutsal bir anda olarak
saklamak iin Giovanni Bi-rader'in cppesinden bir para vermezlerse yiyecek kabul etmeyeceini
syleyen, sonra kuma parasm alnca onunla arkasn silip bir gbrelie atan, bir sopann ucuyla
gbrenin iinde dndren, bir yandan da, 'Ah, ne yazk, yardm edin kardeler, nk Ermi'in andacn
ayakyolunda kaybettim!' diye baran." "Bu yk seni elendirmie benziyor."

"Belki teki Minoritin, rahip Paolo Millemosche'nin yksn de anlatmak istersin bana; hani u bir gn
boylu boyunca buzun stne uzanm da, yurttalar taklmlar ona; ilerinden biri stne uzanmak
iin daha iyi bir ey ister misin diye sormu; o da adama, evet, demi, karn... te siz gerei byle
aryordunuz..." "Bylece Francesco nesnelere baka bir adan bakmay retiyordu insanlara."

"Ama biz onlar skdzene soktuk. Dn rahip kardelerini grdn. Onlar da yeniden bizim sramza
girdiler; artk basit insanlar gibi konumuyorlar. Basit insanlar konumamaldrlar. Bu kitap basit
insanlarn dilinin bir bilgelik taycs olduu dncesini hakl karabilir. Bu nlenmelidir; bunu ben
yaptm. Benim eytan olduumu sylyorsun; doru deil. Ben Tanr'nn eli oldum."

1. (Lat.) Tm bedenini bir dil gibi kullanyordu. (ev.)

539

"Tanr'nn eli yaratr, gizlemez."

"tesine geilmesine izin verilmeyen snrlar vardr. Tanr ba z ktlarn stne hic sunt leones1 diye
yazlmasn istemitir."

"Tanr canavarlar da yaratt. Seni de o yaratt. Her eyden szedilmesini ister o."

Jorge titreyen ellerini uzatt; kitab kendine ekti. Onu ak, ama baaa tutuyordu; yle ki William
onu hl doru ynde gryordu. "yleyse Tanr niin bu kitabn yzyllar boyu yitip gitmesine, yalnzca
bir nshasnn kalmasna, Tanr bilir nerede yitip gitmi olan o nshann o kopyasnn yllarca Yunanca
bilmeyen bir imanszn ellerinde gml kalmasna, sonra eski bir kitapln gizlilii iinde braklmasna
izin verdi ve onu orada bulmak, alp gtrmek ve daha uzun yllar saklamak iin Yazg tarafmdan neden
sen deil, ben arldm? Onun elmas gibi prl prl harflerle yazldn, senin grmediklerini gren
gzlerimle grm gibi biliyorum; bunun Tanr'nn istei olduunu biliyorum; onun isteini
yorumlayarak davrandm ben. Baba, Oul ve Kutsal Ruh adna."

1. (Lat.) Burada aslanlar var. (ev.)

540

Yedinci Gn GECE

Yangn kyor ve an erdem yznden cehennem gleri egemen oluyor.

Yal adam sustu. Sanki daha iyi okuyabilmek iin yapraklar- n dzeltiyormu, ya da birisi kapp
gtrmesin diye korumak istiyormu gibi, ellerini sayfalarn okarcasna kitabn stnde ak
tutuyordu.

"Btn bunlar hibir eye yaramad," dedi William. "Artk bitti; kitab buldum; tekiler de bouna
ldler."

"Bouna deil," dedi Jorge. "Belki gereinden ok insan ld. Bu kitabn lanetlenmi olduunun bir
kanlna gereksinim duy-dunsa onu elde ettin imdi. Ama onlarn bouna lmemi olmalar gerekir.
Bouna lmediklerine gre de, bir lm daha, ok saylmaz." Byle dedikten sonra, kemikli, saydam
elleriyle elyazmas-nn nemli sayfalarn yol yol yrtp azna atarak, sanki kutsal ekmek yiyormu da
onu kendi etine dntrmek istiyormu gibi ar ar inemeye balad.

William bylenmi gibi ona bakyor, ne olduunu kavramam gibi grnyordu. Sonra toparland ve
ne doru uzanarak, "Ne yapyorsun?" diye bard. Jorge kan ekilmi damaklarn gstererek
glmsedi; solgun dudaklarnn arasndan sarms bir salya enesindeki seyrek aarm kllarn stne
szyordu.

"Yedinci borazann almasn bekleyen sendin, deil mi? yleyse dinle bak, ses ne diyor: Yedi
gkgrltsnn sylediini mhrle; onu yazma, onu al ve yut; mideni anlatracak, ama azn bal
gibi tatlanacak. Gryor musun? Sylenmemesi gereken eyi mhrlyorum imdi; dnmekte
olduum mezarda."

Gld; evet, Jorge gld. lk kez gldn grdm onun... Dudaklar neeyle kvrlmakszn,
grtlayla glyordu; sanki al-

541

yormu gibiydi; "Bunu beklemiyordun, deil mi William? Bu yal adam Tanr'nn ltfuyla bir kez daha
kazand, deil mi?" William kitab elinden ekip almaya alrken, havann dalgalanndan bunu
anlayan Jorge, sa eliyle sayfalarn koparp azna atmay srdrrken, sol eliyle kitab karnna
bastrarak geri ekildi.

Masann teki uundayd; William ona eriemedii iin birden masann evresinden dolamaya kalkt.
Ama binii taburesine takld; tabureyi devirdi. Jorge karkl sezinledi. Yal adam yeniden, bu kez
daha yksek sesle gld ve beklenmedik bir abuklukla sa elini uzatp el yordamyla lambay arad;
snn yardmyla aleve ulat ve acya aldrmakszn elini stne bastrd; k snd. Oda karanla
gmld; son kez Jorge'nin gln iittik; "imdi bulun beni bakalm! inizde en iyi gren benim
imdi!" dedi. Sonra sustu; artk hi ses karmad; ortaya klarn her zaman ylesine beklenmedik
klan o sessiz admlaryla yryordu; yalnzca salonun deiik yerlerinde yrtlan ktlarn sesini
iitiyorduk ara ara.

"Adso," diye bard William. "Kapda dur. Dar kmasn!"

Ama ok ge kalmt; nk birka saniyeden beri yal adamn stne atlmak iin byk bir istek
duymakta olan ben, ortalk kararr kararmaz ne doru atlarak, stadmn bulunduu tarafn
karsndaki taraftan masann evresinde dolamaya almtm; Jorge'nin kapya ulamasna olanak
verdiimi ok ge anladm; nk yal adam karanlkta olaanst bir gvenle devinmeyi biliyordu.
Gerekten de, arkamzda yrtlan ktlarn sesini duyduk; bitiik odadan geldii iin biraz bouk bir
ses. Ayn zamanda baka bir ses iittik; srekli bir gcrt; menteelerin iniltisi.

"Ayna!" diye bard William. "Bizi ieriye kapatyor!" Sesi izleyerek ikimiz de kapya doru atldk; bir
iskemleye taklp dtm; bacam incittim, ama aldrmadm; nk Jorge bizi kilitlerse artk hi dar
kamayacamz imek gibi akt kafamda; karanlkta kapnn nasl alacan anlayamayacaktk;
dzenein bu tarafndan neyi nasl hareket ettirmek gerektiini bilmiyorduk nk.

William'in da benim gibi umutsuzluk iinde dolatn sanyorum; nk ikimiz de eie ulap bize
doru kapanmakta olan aynann arkasna dayamrken onu yanmda hissettim. Tam zama-

542

nnda vardk oraya; nk kap durdu; sonra direnemeyip ald. Jorge'nin oyunun eit koullarla
oynanmadn sezerek brakp gittii akt. Lanetlenmi odadan dar ktk; ama yal adamn nereye
doru gittii konusunda hibir fikrimiz yoktu; oda da hl kapkaranlkt. Birden anmsadm: "stadm!
Yanmda akmakta var."

"Ne bekliyorsun yleyse!" diye bard William. "Lambay bulup yaksana!" Finis Africae'nin arkasndan
karanla daldm; el yordamyla lambay aradm. Tanrsal bir mucizeyle hemen buldum; sonra elimi
tuniimin iine daldrp akmaktan kardm; ellerim titriyordu; iki kez denedikten sonra lambay
yakabildim; o srada William soluk solua kapda duruyordu: "abuk, abuk!" Sonunda lambay
yakabildim.

"abuk!" diye bir kez daha bard William. "Yoksa yal adam Aristo'nun tmn yiyecek!"

"Ve lecek!" diye bardm zntyle, ona yetiip aramaya koyularak.

"lrse lsn; vzgelir bana; kahrolasca," diye baryordu William; evreye gz gezdirerek odann
iinde rastgele dolayordu. "Yedii kadaryla yazgs oktan belli oldu onun. Benim istediim kitap!"

Sonra durdu ve daha byk bir dinginlikle ekledi: "Dur. Byle yaparsak onu hi bulamayz. Bir dakika
sus ve dur." Sessizlik iinde kaskat durduk. Olduka yaknmzda bir dolaba toslayan bir gvdenin
sesini ve yere den birka kitabn grltsn iittik. "O taraftan!" diye bardk ikimiz birden.

Seslerin geldii yne doru kotuk; ama birden admlarmz yavalatmamz gerektiinin bilincine
vardk. Gerekten de finis Africae'nin dnda, kitaplk o gece darda esen rzgrn gcyle orantl
olarak slk alan ve uuldayan hava akmlaryla doluydu. Bizim hzmzla oalan bu hava akmlar,
ylesine abayla elde ettiimiz sndrme tehlikesi yaratyordu. Kendimiz daha hzl
devinemediimiz iin Jorge'yi yavalatmak gerekiyordu. Ama William tam tersi bir sezgiye kapld: "Seni
yakaladk, ihtiyar, imdi mz var!" diye bard. Bu akllca bir karard; nk bu aklama belki de
Jorge'yi tellandrmt; hzlanmak zorunda kald; o byl karanlkta grme yetisinin dengesini bozdu.
Gerekten de

543

az sonra bir ses iittik ve bu sesi izleyerek YSPANIA'nn Y salonuna girince onu yerde bulduk; kitap
hl ellerinin arasndayd; arpp devirdii masadan dm ciltlerin ortasnda yeniden ayaa kalkmaya
alyor, bir yandan da sanki avn olabildiince abuk yutmak istiyormu gibi sayfalarn yrtmay
srdryordu.

Yanma vardmzda ayaa kalkmt; varlmz hissedince yzn bize dndrp geri geri gitti.
Lambann krmz nda yz imdi korkun grnd bize: izgileri deimi, kalarndan,
yanaklarndan yol yol pis bir ter akyordu; her zaman lmcl bir aklkta olan gzleri kananana
dnmt; azndan parmen paralar sarkyordu; tkabasa karnn doyurmu, artk besinini yu-
tamayacak duruma gelmi yabanl bir hayvan andryordu. Kaygdan, daha imdiden damarlarnda hzla
dolamaya balam olan bol zehirin arlndan, umutsuz ve iblise kararllndan biimi deimi olan
o saygdeer yal adamn gvdesi iren ve kaba bir grnm almt; baka zaman olsa bizi
gldrebilirdi; ama biz de hayvanlara dnmtk; avlarnn ardna dm kpekler gibiydik.

Onu usulca yakalayabilirdik; ama hzla stne atldk; debelendi, kitab korumak iin ellerini gsnde
kenetledi; sol elimle onu tutar, sa elimle de lambay yksekte tutmaya alrken, alevle yzn
daladm; sy hissetti; bouk bir lk koyverdi; azndan kt paracklar dkld; sa eli kitab
brakt; lambaya doru uzanp birden onu elimden ekip ald^ ileriye frlatt...

Lamba masadan yuvarland; masadan dp birbirinin stne ylm, sayfalar ak duran kitap
ynnn tam stne dt. Ya dkld; ate hemen incecik bir parmeni sard; bir deste kuru al
gibi parlad parmen. Her ey birka saniye iinde olup bitti; o binlerce yllk sayfalar yzyllardr byle
bir kundaklanmay bekliyormu, ok eski bir yangnn susuzluunu anszn gidermekten sevin
duyuyormu gibi, kitaplardan bir parlt ykseldi. William ne olduunu anlad; yal adam brakt -adam
kendini zgr hissedince birka adm geri gitti- William bir an, gereinden uzun bir sre duraksad;
Jorge'yi yeniden yakalamakla kk yn sndrmek arasnda kararsz kalarak duraksad. tekilerden
daha eski olan bir kitap yukar doru alevden bir dil uzatarak neredeyse birden yand.

544

Gsz bir alevi sndrebilecek olan ince rzgr esintileri, tersine, glenen, canlanan alevleri
yreklendiriyor, hatta uuan kvlcmlar yayyordu.

"Sndr u yangn! abuk!" diye bard William. "Her ey yanyor."

Yna doru atldm; sonra durdum; nk ne yapacam bilmiyordum. William bir kez daha bana
doru ynelip yardmma kotu. Ellerimizi atee doru uzattk; gzlerimizle atei bomak iin bir ey
aradk. imek gibi bir ey esinledi beni; tuniimi bamdan syrp kardm; atein gzne atmaya
altm. Ama alevler artk ok ykselmiti; giysimi yuttular; onunla beslendiler. Alazlanm ellerimi geri
ekerken William'a dndm; tam arkasnda yeniden yanmza yaklam olan Jorge'yi grdm. Is imdi
yle yksekti ki, yal adam kolayca hissedebiliyordu onu; bylece atein nerede olduunu kesin olarak
anlad ve Aristo'yu iine att.

William bir fke atlmyla yal adam hzla itti. Jorge bir dolaba arpt; kafasn dolabn kesine vurdu
ve yere dt... William ona hi aldrmad; azndan korkun bir svg kt gibi geldi bana. Kitaplara
doru kotu. Ama artk ok geti. Aristo, ya da yal adam yedikten sonra Aristo'dan geriye ne kalmsa
yanmaya balamt bile.

Bu arada baz kvlcmlar duvarlara doru uumu, baka bir kitap dolabndaki ciltler atein
iddetinden kavrulmaya balamt. imdi odada bir deil, iki ate yanyordu.

William onlar ellerimizle sndremeyeceimizi anlaynca, kitaplar kurtarmak iin kitaplar kullanmaya
karar verdi. Ona tekilerden daha salam grnen bir cildi kapt; dman bomak iin onu bir silh
gibi kullanmaya alt. Ama kabaral cildi yanmakta olan kitap ynnn stne atmakla daha ok
kvlcm kmasna yol amaktan baka bir ey yapamad. Kvlcmlar ayaklaryla sndrmeye alt;
ama sonu tam tersine oldu; neredeyse kl olmu, uuan parmen paralan yarasalar gibi havada
asl kaldlar; hava da, kendisi gibi havams maddeyle birleip baka sayfalarn topraks maddesini
tututurmaya yolluyordu onlar.

ansszlk sonucu bu oda labirentin en dzensiz odasyd. Dolap raflarndan kvrlm elyazmalar
sarkyordu; dalm kitaplarn kapaklarndan, ak azlardan frlyormu gibi, yllarn kurut-

Gln Ad 5'

tuu tire diller dar uruyordu; masann stnde, (o srada birka gn yardmcsz kalan) Malachi'nin
yerlerine koymay savsaklad ok sayda yaz duruyor olmalyd. Bylece oda Jorge'nin yol at
patrtdan sonra, bir baka eye dnmeyi bekleyen parmenlerin istilsna uramt.

Ksa zamanda oda bir maltza, yanan bir alla dnd. Kitap dolaplar da bu kurban tresine katlarak
atrdamaya balyorlard. Tm labirentin ilk kvlcm bekleyen kocaman bir kurban ynndan baka bir
ey olmadnn farkna vardm.

"Su; su bulmalyz!" diyordu William; sonra da ekliyordu: "A-ma bu cehennemde su nerede bulunur?"

"Mutfakta, aada mutfakta!" diye bardm.

William, akn, yz o kudurmu aydnlktan kzarm bana bakt. "Evet, ama biz aaya gidip de
sonra gene yukarya kncaya kadar... eytan gtrsn!" diye bard o zaman. "Bu oda nasl olsa gitti;
belki bitiik oda da. Hemen aaya inelim. Ben su bulaym; sen de ko haber ver. ok insana
ihtiyacmz var."

Merdivenlere giden yolu bulduk: nk yangn bitiik odalar da aydnlatyordu; ama giderek azalyordu
aydnlk; yle ki, son iki odadan neredeyse el yordamyla getik. Aada ay yaz salonunu belli
belirsiz aydnlatyordu; oradan yemekhaneye indik. William mutfaa kotu: Ben koup yemekhanenin
kapsn ieriden amaya altm; olduka aba harcadktan sonra bunu baardm; nk heyecan beni
hantal ve beceriksiz yapmt. Dzle | kp yatakhaneye doru kotum; sonra rahipleri teker teker
uyan-dramayacam anladm. Birden esinlendim: Kiliseye gittim; an % kulesinin giriini aradm.
Oraya varnca tm ipleri yakalayarak alarm an aldm. yle hzl ektim ki, byk ann ipi
ykselirken beni de havaya kaldrd. Kitaplkta ellerimin st kavrulmutu; avularma bir ey
olmamt; ama imdi onlar da yaktm; ip boyunca kayarken kanadlar; ipleri brakmak zorunda kaldm.

Ama bu arada yeterince grlt yapmtm. abucak dar ktm; tam o srada ilk rahiplerin
yatakhaneden ktklarn grdm; uzaktan lojmanlarn kaplarnda beliren hizmetilerin seslerini
iitiyordum. Sylemek istediimi ak seik anlatamyordum; nk szckleri biimlendiremiyordum;
dilimin ucuna gelen ilk szckler ise ana dilimdeydi. Kanayan elimle Aedificium'un g-

546

ney kanadnn, kaymaktandan pervazlarnn arasndan olaand bir parltnn grld
pencerelerini gsteriyordum. Aydnln younluundan, yangnn ben aa inip anlar almcaya dek
teki odalara da sradn anladm. Afrika'nn btn pencereleri ve Afrika'yla dou kulesinin arasndaki
yapnn tm nyz imdi dzensiz parltlarla bir parlayp bir snyordu.

"Su! Su getirin!" diye baryordum.

nce kimse anlamad. Rahipler kitapl kutsal ve girilmez bir yer olarak dnmeye ylesine
almlard ki, onun bir kyl kulbesinin bana gelebilecek beylik bir kazann tehdidi altnda
bulunduunu anlayamyorlard. Balarn kaldrp pencerelere bahan ilk rahipler korku szcakleri
mrldanarak ha kardlar; yeni grntler grdklerini sandklarn anladm. Giysilerine yapp ne
olduunu anlasnlar diye yalvardm; sonunda biri hkrklarm insanca szcklere evirdi.

Morimondou Nicola'yd bu. "Kitaplk yanyor!" dedi.

"Evet, yanyor," diye mrldandm, bitkin yere ylarak.

Nicola byk bir aba gsterdi; hizmetilere yksek sesle buyruklar verdi; evresini saran rahiplere
tlerde bulundu; birini Aedificium'un teki kaplarn amaya, bazlarn kova, kap, ellerine ne geerse
getirmeye gnderdi. Oradakileri manastrn kuyularna ve su depolarna yollad. Sr obanlarna, katr
ve eeklerle su kplerini tamalarn buyurdu... Bu buyruklar veren yetkili biri olsayd, onlara hemen
boyun eilirdi. Ama hizmetiler Remi-gio'dan, yazmanlar Malachi'den, tm de Barahip'ten buyruk
almaya almlard. Ne yazk ki, de yoktu. Rahipler kendilerine buyruk ve avuntu vermesi iin
gzleriyle Barahip'i aryorlar, bulamyorlard; onun o anda bir frna, bir Phalaris boasna dnmekte
olan havasz bir geitte ldn ya da lmekte olduunu bir ben biliyordum.

Nicola sr obanlarn bir yne kovalyor, ama birka baka rahip iyi niyetle onlar baka bir yne
itiyordu. Baz rahiplerin akllarnn balarndan gittii aka grlyordu; kimileri hl uyku
sersemiydiler; konuma yeteneimi yeniden kazanm, aklamaya alyordum; ama tuniimi alevlerin
stne attm iin, neredeyse plak olduum unutulmasn; kanayan, yz isten kararm, gvdesi
saygn olmayan bir biimde tysz, souktan uyumu bir

547

olan ocuunun grn kukusuz gven uyandrmyordu.

Sonunda Nicola, birka rahiple baz adamlar, bu arada birisinin at mutfaa gndermeyi baard. Bir
baka rahip birka meale getirmeyi akl etti. Mutfa byk bir karklk iinde bulduk. William'in, su
ve su tayacak kap bulmak iin oray altst ettiini anladm.

Tam o srada William'in, yz alazlanm, giysisinden dumanlar tterek yemekhanenin kapsndan
ktn grdm. Elinde byk bir tencere vard; ona acdm; ie dokunan bir umarszlk simgesi gibiydi.
kinci kata bir tencere suyu hi dkmeden tamay basarsa, hatta bunu birka kez yapsa bile, ok az
ey yapm olacan anladm. Ermi Augustine'in yksn anmsadm, denizin suyunu bir kakla
boaltmaya alan bir ocuk grm; ocuk bir melekmi; tanrsal doann gizemlerini anlamak isteyen
bir ermii alaya almak iin byle davranyormu. William da tpk o melek gibi, bitkin, kapnn aynasna
dayanm, konutu benimle: "Olanaksz, manastrn tm rahipleri bir araya gelse baaramayacaz.
Kitaplk yok oldu." Melein tersine, William alyordu.

Bir masann stnden bir bez alp beni rtmeye alrken ona sarldm. Durduk; artk yenik dm,
evremizde olup bitenleri gzlemlemeye koyulduk.

nsanlar dzensiz bir kouturma iindeydiler; kimileri sarmal merdivenden eli bo yukar kyorlar,
st kata aptalca bir merak drtsyle km, imdi su tamak iin kap aramaya inen baka eli bo
insanlarla karlayorlard. Daha zeki olan bakalar hemen tencere, tava aramaya koyuluyorlar, ama
mutfakta yeterince su olmadn gryorlard. Birden byk oda, kpler tayan katrlarn istilsna
urad; hayvanlar gden sr obanlan onlarn yklerini indirdiler ve suyu yukar tamay denediler.
Ama yaz salonuna nasl kacaklarn bilmiyorlard; baz yazmanlarn onlara bunu anlatmalar zaman
alyordu; yukar karken de, ylgnlk iinde aaya inen rkm insanlarla arpyorlard. Kplerin
bazlar krld, sular yerlere sald; bazlar gnlllerce elden ele geirilerek sarmal merdivenden
yukar karld. Onlarn ardna takldm; kendimi yaz salonunda buldum. Kitapln giriinden youn bir
duman geliyordu; dou kulesine kmay denemi olan son insanlar da, gzleri kpkrmz, ksrerek
aa iniyorlar, o cehen-



neme girmenin artk olanaksz olduunu aklyorlard.

O zaman Benno'yu grdm. Yz kaslm, elinde kocaman bir kapla alt kattan yukar kyordu. Aa
inenlerin sylediklerini iitti ve onlara saldrd: "Cehennem hepinizi yutacak, korkaklar!" Yardm
ararcasna dnd; beni grd. "Adso," diye bard, "kitaplk... kitaplk..." Karlk vermemi beklemeden
merdivenin dibine kotu ve korkusuzca dumann iine dald. Bu onu son grm oldu.

Yukardan gelen bir gcrt duydum. Yaz salonunun tonozlarndan, harla kark ta paralar
dklyordu. Bir tonozun iek biiminde oyulmu bir kilit ta koptu; neredeyse bama dyordu.
Labirentin taban kyordu.

Koarak aaya indim; ak havaya ktm. Baz gnll hizmetiler merdivenler getirmiler, st
katlarn pencerelerine ulaarak suyu yukarya bu yoldan karmaya alyorlard. Ama en uzun
merdivenler bile ancak yaz salonunun pencerelerine ulaabiliyordu; oraya kanlar da, pencereleri
dardan aamyorlard. Onlar ieriden atrmak iin aaya haber saldlar; ama artk hi kimse yukar
kmay gze alamyordu.

Bu arada, nc katn pencerelerine bakyordum. Artk tm kitaplk duman tten tek bir maltza
dnm olmalyd. imdi . yangn binlerce kuru sayfaya hzla srayarak odadan odaya yaylyordu. Tm
pencereler aydnlkt imdi; damdan kara bir duman ykseliyordu; yangn saaklara sramt bile.
Eskiden ylesine salam ve gl grnen Aedificium, bu zorlu koullarda dayankszln, atlaklarn,
ieriden yenmi duvarlarn, alevlerin nerede olursa olsun ahap erevelere ulamasna olanak veren
ufalanm talarn aa vuruyordu.

Birden pencerelerin bazlar bir i gcn basnc altndaym gibi parampara oldu; kvlcmlar, gecenin
karanln uuan parltlarla benekleyerek ak havaya yayld. Rzgr hafiflemiti; bu bir ansszlkt,
nk gl olsayd kvlcmlar sndrebilirdi; oysa hafif olduundan onlar tayor, harekete
geiriyordu; kvlcmlarla birlikte, bir i n saydamlatrd parmen paralarn havada
dndryordu. Tam o srada bir patlama iitildi; labirentin tabam bir yerinden gm, alevli kirileri alt
katta dm olmalyd; nk imdi kitaplar ve dolaplarla, masann stne yayl-

548

549

m, her an kvlcmlar oluturmaya hazr dank ktlarla dolu olan yaz salonundan alevden dillerin
ykseldiini gryordum. Bir araya toplanm yazmanlarn umutsuz lklarn iitiyordum; salarn
yoluyorlar, sevgili parmenlerini kurtarmak iin hl yiite yukar trmanmay dnyorlard.
Bouna: Mutfak ve hastane, imdi drt bir yana kouan, birbirlerini engelleyen bir yitik ruhlar
kavana dnmt. nsanlar birbirine tosluyor, yere dyorlard; kimin elinde ne varsa, kurtarc
ieriini boaltyordu; mutfaa sokulan katrlar yangn sezinlemi, tepinerek k yerlerine doru
kouyor, insanlar, hatta akuvseyislerini bile tepiyorlard. Ne olursa olsun, bu kyller ve dinibtn,
akll ama yeteneksiz adamlarn oluturduklar kalabaln bile, birisi onlar ynetme-. dii iin, hl
ulaabilecek yardm bile engelledii grlyordu.

Tm manastr karmaa iindeydi. Ama bu daha trajedinin balangcyd. nk pencerelerden ve
atdan kan yengi kazanm kvlcm bulutu, rzgrn desteiyle imdi drt bir yana iniyor, kilisenin
atsna deiyordu. En grkemli katedrallerin, en kk bir kvlcmdan bile etkilendiini bilmeyen
yoktur: nk Tanr'-nm evi, gksel Yerualem gibi bbrlendii talar sayesinde gzel ve iyi korunmu
grnr; duvarlar ve tavanlar, gzel ama dayanksz ahap bir yap stnde durur; tatan yaplm
kilise narlar gibi korkusuzca tonozlarn iinde ykselen stunlaryla saygdeer ormanlar anmsatrsa
da bu stunlarn gvdeleri ou kez, tpk narlarnki gibidir - stelik sslerinin ou da ahaptr:
sunaklar, koro yerleri, boyal levhalar, sralar, blmeler, avizeler. Olaanst gzellikteki kaps ilk gn
beni ylesine bylemi olan manastr kilisesi de yleydi. Kilise ksa zamanda ate ald. Rahipler ve tm
halk manastrn ayakta kalmasnn tehlikeye dtn o zaman anladlar ve bu tehlikeyi gslemek
iin daha byk bir abayla dzensiz bir biimde koturmaya baladlar.

Kukusuz, kiliseye daha kolay girilebiliyor, bu yzden de kitaplktan daha kolay savunulabiliyordu.
Kitaplk, kendi iine giril-mezliinin, onu koruyan gizemin, yalnzca birka girii olmasnn kurban
olmutu. Oysa dua saatinde herkese ana gibi kucak aan kilise, yardm saatinde de herkese akt. Ama
artk su kalmamt, ya da en azndan depolanm ok az su bulunabiliyordu; kuyu-

550

lardan da doal olarak az ve gereksinimin ivediliiyle orantl olmayan bir yavalkla su
salanabiliyordu. Herkes kilisedeki yangn sndrmek istiyordu, ama artk hi kimse bunun nasl
yaplacan bilmiyordu. stelik yangn yukardan yaylyordu; bu nedenle de orada, alevleri sndrecek
ya da stlerine toprak ve paavralar atarak atei boacak adamlar toplamak gt. Alevler aadan
geldiinde de, artk stlerine toprak ya da kum atmak bouna oluyordu; nk tavan yangn
sndrclerin stne kyor, biroklarn yere ykyordu.

Bylece, yanp kl olan birok zenginlik iin ykselen yerinme lklarna, alazlanm yzler, ezilen kol
ve bacaklar, anszn ken tonozlarn altnda yiten gvdeler karsnda koparlan ac lklar da
ekleniyordu imdi. Kilisenin hemen ardndan allar ve ahrlar tututu. rkm hayvanlar iplerini
koparyorlar, kaplar tekmeliyorlar, korkun bir biimde kineyerek, brerek, me-leyerek,
homurdanarak alana yaylyorlard. Kvlcmlar birok atn yelelerini tututurdu; dzlkte delice koan
cehennemi yaratklarn, sava atlarnn, hibir ama gtmeksizin, dur durak bilmeden alevler iinde,
nlerine ne karsa ineyip getikleri grlyordu. Yal Alinardo'nun olup bitenleri anlamakszn
ortalkta dolatn, o grkemli Brunellus tarafndan iftelenip yere drldn, evresini ateten bir
aylann kuattn grdm; yal ' adam toprakta srklendi; sonra zavall, biimi belirsiz bir nesne gibi
yerde kalakald. Ama yardmna komaya ya da lmnn yasn tutmaya ne olanam, ne de vaktim
vard; nk her yerde buna benzer sahneler oluyordu.

Alevler iindeki atlar atei, rzgrn henz tamad yerlere tamlard; imdi demir ocaklar ve
mezler evi de yanyordu. ; Yn yn insanlar alann bir bandan bir bana kouyorlard. Nicola'y
grdm: Bandan yaralanm, tunii parampara, artk yenilgiyi kabullenmi, ana kapdan balayan
yolda diz km, tanrsal lanetler yadryordu. Tivoli'li Pacifco'yu grdm: Her trl yardm kavramn
yitirmi, yanndan geen ldrm bir katr yakalamaya alyordu; bunu baarnca, benim de ayn eyi
yapp oradan, o uursuz Armageddon benzeri yerden kamam iin bard bana.

O zaman William'in nerede olduunu sordum kendi kendi-

551

me; ken bir duvarn altnda kalmasndan korkuyordum. Uzun bir araytan sonra, dehlize yakn bir
yerde buldum onu. Elinde yol torbas vard: Yangn haclarn konukevine sraynca, hi olmazsa en
deerli eyalarn kurtarmak iin hcresine kmt. Benim torbam da almt; iinde stme giyecek
bir ey buldum. evremizde olup bitenleri seyretmek iin soluumuz tutulmu, durduk.

Manastrn artk sonu gelmiti. Yangn hemen hemen tm yaplara, kimine daha az, kimine daha ok
ulamt. Henz ate almam olanlar da uzun sre byle kalamayacakt; nk bata yardma
koanlarn akn almalarnn doal eleri olmak zere her ey yangn krklyordu. Yalnz
yaplarn bulunmad yerler gvenliydi; sebze bahesi, dehlizin nndeki bahe... Yaplan kurtarmak
iin artk hibir ey yaplamazd; ama ak bir alanda durup her eyi tehlikesizce gzlemleyebilmek iin,
onlar kurtarma dncesini bir yana brakmak yetiyordu.

Kiliseye baktk; imdi usul usul yanyordu; nk ahap ksmlar abucak tutuup yandktan sonra
saatlerce, bazan gnlerce ac iinde kvranmak bu byk yaplarn zelliidir. Aedifcium daha deiik
bir biimde hl yanyordu. Orada tutuabilir malzeme ok daha bol olduundan, yangn yaz salonuna
batan baa yayldktan sonra mutfak katn kaplamt. Bir zamanlar yzyllarca ayakta kalm bir
labirentin bulunduu nc kata gelince, artk tmyle yklmt. *

"Hristiyanlk dnyasnn en byk kitaplyd," dedi William. "imdi," diye ekledi, "DeccaFn gelmesi
gerekten yakndr; nk onu engelleyecek hibir bilgi kalmad. Zaten bu gece onun yzn grdk
bile."

"Kimin yzn?" diye sordum, akn.

"Jorge'nin demek istiyorum. Felsefeye duyduu nefretin arptt o yzde, ilk kez Deccal'n portresini
grdm; habercilerinin ne srdkleri gibi Yahudiyye kabilesinden gelmiyor o; uzak bir lkeden geliyor.
Deccal dindarln kendisinden, ar Tanr ya da gerek sevgisinden doabilir; tpk bir sapknn bir
ermiten, bir cin-arpmn bir yalvatan domas gibi. Peygamberlerden kork Adso; gerek uruna
lmeye hazr olanlardan da; nk onlar genellikle birok baka insan da kendileriyle birlikte lmeye
srk-

552

lerler; bazan kendilerinden nce, bazan da kendilerinin yerine. Jorge iblise bir ey yapt; nk
gereini ylesine ksnl bir biimde seviyordu ki, yalan ortadan kaldrmak iin her eyi gze ald.
Jorge Aristo'nun ikinci kitabndan korkuyordu; nk o kitap, belki de gerekten, klesi olmayalm diye
tm gereklerin yzn nasl deitirebileceimizi retiyordu. Belki de insanlar sevenlerin grevi,
onlar gereklere gldrmektir; gerei gldrmektir, nk biricik gerek, geree duyulan lgnca
tutkudan kendimizi kurtarmay renmektir.

"Ama, stadm," demek yrekliliini gsterdim, zntyle, "imdi byle konuuyorsunuz; nk
yreiniz definden yaraland. Tek bir gerek var: Bu gece ortaya kardnz, son birka gndr
yakaladnz ipularn yorumlayarak vardnz gerek. Jorge kazand; ama siz onun tasarsn ortaya
kardnz iin Jorge'yi yenik drdnz..."

"Tasar diye bir ey yoktu," dedi William, "hem ben onu yanllkla ortaya kardm."

Kendi kendisiyle elien bir savd bu; byle olmasn William gerekten mi istiyordu, karar veremedim.
"Ama kardaki izlerin gerekten Brunellus'a gtrd doruydu," dedim, "Adelmo'nun -.- .kendini
ldrd doruydu; Venantius'un kpe dp boulma-d doruydu; labirentin sizin tasarladnz
gibi dzenlendii doruydu; finis Africae'ye, quatuor szcne dokunularak girildii . doruydu;
gizemli kitabn Aristo'nun kitab olduu doruydu... Bilgimizden yararlanarak ortaya kardnz btn
dorular sralayabilirim..."

"Belirtilerin doruluundan hibir zaman kuku duymadm Adso; dnyada ynn saptayabilmek iin
insann elindeki tek ey onlar. Benim anlamadm, belirtiler arasndaki ilikiydi. Jorge'ye tm
cinayetlere uyuyormu gibi grnen ncil'deki bir rnt araclyla ulatm; ama gene de bir
rastlantyd bu. Btn cinayetleri ileyen bir sulu ararken Jorge'yi bulduk; ama her cinayetin baka bir
kii tarafndan ilendiini, ya da hi kimse tarafndan ilenmediini ortaya kardk; Jorge'ye sapk ve
ussal bir zihnin tasarsn izleyerek vardm; ama ortada tasar yoktu, ya da daha dorusu, Jorge'nin
kendisi, kendisinin ilk tasarsna yenik dt; sonra da bir dizi nedenler, neden olmayanlar, birbiriyle
elien nedenler

553

art arda sraland; bunlar kendiliklerinden gelierek, belli bir tasarya bal olmayan ilikiler yarattlar.
Benim aklm nerede kald peki? Bir dzen benzerini izleyerek inat davrandm; oysa evrende hibir
dzen olmadn iyi bilmem gerekiyordu..."

"Ama yanl bir dzen tasarlarken gene de bir ey buldunuz..."

"ok gzel bir ey syledin Adso, teekkr ederim. Zihnimizin tasarlad dzen tpk bir a ya da bir
merdiven gibidir; bir ey elde etmek iin yaplr. Ama sonra merdiveni bir yana atmak gerekir; nk
onun yararl olsa bile anlamsz olduunu anlarsn. Er muoz gelichesame die Leiter abewerfen, so Er an
ir ufgestigen ist1... Byle mi denir?"

"Benim dilimde byle denir. Bunu size kim syledi?"

"Senin lkenden bir gizemci. Bir yerde yazm; nerede olduunu anmsamyorum. Hem o elyazmasn
gnn birinde birinin bulmas gerekmiyor. Yararl olan biricik gerekler, kaldrlp atlmas gereken
aralardr."

"Kendinizi sulamanz iin neden yok; siz elinizden geleni yaptnz."

"nsanlarn elinden geleni yaptm; bu da ok az. Evrende bir dzen olamayaca, nk bunun,
Tanr'nn istemini ve O'mn ve her eye yeten gcn incitecei dncesini kabul etmek g. Bu
nedenle, Tanr'nn zgrl, bizim hkm giymemiz, ya da en azndan gururumuzun hkm
giymesidir"."

mrmde ilk ve son kez, tanrbilimsel bir sonu karma g-zpekliH gsterdim: "Ama gerekli olan
bir varlk, tmyle olas olana karm olarak nasl var olabilir? yleyse, Tanr'yla evrendeki ilk kargaa
arasnda ne fark var? Tanr'nn kendi seimlerinde mutlak bir her eye-gc-yeterlii ve mutlak bir
zgrl olduunu dorulamak, Tanr'nn var olmadn kantlamak anlamna gelmez mi?"

William, yz izgileri hibir duyguyu aa vurmakszm bana bakt; "Bilgili bir adam, sorduun soruyu
evet diye yantlamsa, bilgisini bakalarna iletmeyi nasl srdrebilir?" dedi. Szlerinin

1. (Ortaa Almancas) nsan bir kez stne ktktan sonra merdiveni hemen atmal. (ev.)

554

anlamm anlamadm. "Gerein lt olmadan, olas ve bakalarna iletilebilir bir bilginin
olamayacan m sylemek istiyorsunuz, yoksa bakalar buna izin vermeyecei iin artk bildiklerinizi
iletemeyeceinizi mi sylemek istiyorsunuz?" diye sordum.

Tam o srada yatakhanenin damnn bir blm gkyzne bir kvlcm bulutu saarak byk bir
gmbrtyle kt. Avluda dolaan koyun ve keilerin bir blm korkun bir biimde mele-erek
bizden uzaklara savruldu. Hizmetiler bararak yanmzdan geip gittiler; az kalsn bizi yere
deviriyorlard.

"Buras ok kart," dedi William. "Non in commotione, non in commotione Dominus."1

1. (Lat.) Kargaalkta olmaz, Tanr kargaalkta olmaz. (ev.)

555

C/5

O

Manastr tam gn gece yand; son abalar hibir ie yaramad. Orada kalmzn yedinci gn
sabaha kar, sa kalanlar artk hibir yapnn kurtarlamayacan anlaynca, en gzel yaplarn d
duvarlar yklp, kilise kendi stne katlanyormu gibi kulesini yutunca, o anda kimsenin tanrsal
cezaya kar savama istei kalmad. Kalan son birka kova iin koumalar giderek arla-t; o srada
toplant binas Barahip'in grkemli eviyle birlikte hl yanyordu. Yangn eitli iliklerin en u
duvarlarna ulatnda hizmetiler ellerinden geldiince ok ara gereci kurtarmlar, gecenin
karklnda d duvarlarn tesine kam olan hayvanlarn hi olmazsa birazn yakalamak iin tepeye
ulamay ye tutmulard.

Baz hizmetilerin kiliseden artakalan ykntlarn iine girme tehlikesini gze aldklarn grdm:
Sanrm kamadan nce deerli bir ey kapmak iin mahzene girmeye alyorlard. Bunu baarp
baaramadklarn, mahzenin oktan kp kmediini, bu cieri be para etmez adamlarn mahzene
ulamaya alrken topran derinliklerine gmlp gmlmediklerini bilmiyorum.

Bu arada, yardm etmek ya da yangndan mal karmak iin kyden insanlar tepeye kyorlard.
llerin ou hl akkor halindeki ykntlar arasnda kald. nc gn yarallarn yaralan sarlp, akta
kalan ller gmldkten sonra, rahipler ve tekiler eyalarm topladlar ve lanetlenmi bir yerden
ayrlr gibi, hl dumanlarn ttt manastrdan ayrldlar. Nerelere daldklarn bilmiyorum.

William'la korulukta babo dolarken bulduumuz iki binek atma binip oradan ayrldk; artk onlar
res nullius1 sayyorduk. Douya doru srdk atlarmz. Yeniden Bobbio'ya vardmzda, mparator'un
kt haberini aldk. Roma'ya varnca ona halk tarafndan ta giydirilmi, Ioannes'le anlamann
olanaksz

1. (Lat.) Hi kimsenin mal, sahipsiz. (ev.)

559

i

olduunu grnce, bir kar-Papa semi; Nicola V. Marsilius Roma'da mparator'un manevi vekilliine
atanmt; ama hatas ya da gszl yznden bu kentte anlatmas znt veren olaylar oluyordu.
Aai rabbani sylemeyi kabul etmeyen Papa'ya bal papazlara ikence yaplyordu; Agostiniyen bir
Barahip Campidog-lio'daki aslanl kuyuya atlmt. Marsilius ve Jandun'lu John, Ioan-nes'in sapkn
olduunu ilan etmiler, Ludwig onu lm cezasna arptrmt. Ama mparator kt ynetimiyle yerel
beyleri kendine dman ediyor, kamu fonlarndan para ekiyordu. Bu haberleri iittike Roma'ya
iniimizi geciktiriyorduk; William'in umutlarn kran olaylara tank olmak istemediini anladm.

Pomposa'ya varnca, Roma'nm Ludwig'e kar ayaklandn, Ludwig'in Pisa'ya geri ekildiini,
Ioannes'in elilerinin yengi kazanm olarak papalk kentine girdiklerini rendik.

Bu arada, Cesena'h Michele, Avignon'da bulunuunun hibir sonu vermediini anlamt; gerekte
canndan korkuyordu; bunun zerine kap Pisa'da Ludwig'e katlmt. Bu arada mparator, Lucca ve
Pistoia beyi Castruccio lnce onun desteinden de yoksun kalmt.

ok gemeden, olaylar nceden kestirip, Bavyera'linin1 Mnih zerine yryeceini renince
yolumuzu deitirip ona kar gitmeye karar verdik; bunun bir nedeni de, William'in, talya'nn kendisi
iin gvenilir olmaktan ktn sezinlemesiydi. Sonraki aylar ve yllarda Ludwig, kendisini destekleyen
Gibellin2 beylerin kurduklar balakln daldn grd; ertesi yl Anti-papa Ni-cola, Ioannes'e
boyun eecek, boynuna bir ip dolayarak onun huzuruna kacakt.

Mnih'e varnca, gzyalar arasnda stadmdan ayrlmak zorunda kaldm. Yazgs belli deildi; ailem
de Melk'e dnmemi uygun bulmutu. William'in, manastrn ykntlar karsnda bana zntsn
aklad o acl geceden sonra, aramzda sessiz bir anlama yapm gibi o olaydan bir daha
szetmemitik. zc ayrlmz srasnda da deinmedik o konuya.

stadm gelecekteki almalarm iin birok iyi t verdi

1. mparator Ludwig.

2. talya'da Papa'ya kar, mparatorluk politikasnn destekleyicileri. (ev.)

560

bana; kendi merceklerine yeniden kavumu olduu iin, Nicola'-nn onun iin yapt mercekleri de
armaan etti. Bana, daha gen olduumu, ama bir gn iime yarayacaklarn syledi (gerekten de, u
anda, bu satrlar yazarken o mercekler burnumun stne takl duruyor). Sonra bir baba sevecenliiyle
beni kucaklayp uurlad.

Bir daha onu hi grmedim. O yzyln ortalarnda Avrupa'y kasp kavuran byk veba salgnnda
ldn ok sonra rendim. Ruhunu kabul etmesi ve keskin zeksnn yol at birok kibirli
davrann balamas iin her zaman Tanr'ya dua ederim.

Yllar sonra, yetikin bir adam olarak, Barahip tarafndan talya'ya gnderildim. Beni kkrtan istee
dayanamayp, dnte yolumu epeyce saptrarak manastrdan geriye ne kaldn grmeye gittim.

Dan yamalarndaki iki ky braklm, evresindeki topraklar ilenmemiti. Tepeye trmannca,
yalarla nemlenen gzlerimin nnde bir braklmlk ve lm grnm belirdi.

Bir zamanlar yreyi ssleyen o byk ve grkemli yaplardan geriye yalnzca dank ykntlar kalmt;
Roma kentinde, eski pu-tatapanlarn antlar gibi. Duvar paralarn, stunlar, yangnn dokunmad
birka bataban sarmaklar brmt. Drt bir yan yabanl otlar sarmt; sebze ve iek
bahelerinin yeri bile belli deildi. Hl topran stnde ykselen baz mezarlardan tr mezarln
yeri belliydi yalnzca. Tek yaam belirtisi olarak, ykseklerde uan baz alc kular, ahmaranlar gibi
talarn arasna akan ya da duvarlarn stnde srnen kertenkele ve ylanlar avlyorlard. Kilise
kapsndan yalnzca kflenmi bir iki iz kalmt; kt likenler yznden canlln yitirmi, tahtta oturan
hava koullarndan tr genlemi, stn bryen sa'nn sol gzyle bir aslann yznn bir
parasn seebildim.

Aedificium, ykk gney duvar dnda hl ayakta ve zamann akna meydan okur grnyordu.
Uuruma bakan iki d kule hemen hemen hi bozulmam gibiydi; ama tm pencereler bo gz
ukurlarn andryordu; ryen asmalar yapkan gzyalar gibiydi. eride, ykk sanat eseri, doann
eserine karyordu; mutfaktan gzalabildiine uzakta, cennetten kovulan melekler gi-

Gln Ad

561/36

bi aaya dm olan st katlarn tabanyla atnn arasndan ak gkyz grlyordu. Yosunla
yeillenmemi her ey hl onlarca yl ncesinin isiyle karayd.

Dkntleri kartrrken, ara ara yaz salonuyla kitaplktan uumu ve topraa gml hazineler gibi
ayakta kalm parmen paralar buluyordum; bir kitabn yrtlm paralarn birleti-recekmiim gibi
onlar toplamaya baladm. Sonra, kulelerden birinin iinde, decekmi gibi, ama hl bozulmam,
yaz salonuna kan bir sarmal merdiven grdm; oradan dkntlerin oluturduu bir eime
trmannca, kitapln dzeyine ulalabiliyordu; ama kitaplk, d duvarlarn bitiiinde her noktada,
aaya, bolua bakan bir tr dehlizden baka bir ey deildi.

Bir duvar boyunca, bir mucizeyle hl dimdik ayakta kalm bir kitap dolab buldum; atee, suyun
rtmesine ve bceklerin kemirmesine nasl dayanm bilmiyorum; iinde hl birka sayfa vard.
Aadaki ykntlar arasnda dolarken baka kalntlar da buldum. Bereketsiz bir hasatt benimki; ama
btn gn rn toplamakla geirdim; kitapln disiecta membra's1 bana bir mesaj ulatrabilirmi
gibi. Baz parmen paralar solmutu; bazlarnn stnde, bir imgenin glgesi, ara ara da birka
szcn hayaleti belli belirsiz grlebiliyordu. Bazan btn bir tmcenin okunabildii sayfalar
buluyordum; ou kez de, bir zamanlar madenden kabaralar olan eylerin koruduu bozulmam
ciltlere rastlyordum... Dardan baknca bozulmam, ama ieriden tketilmi kitap hortlaklar; gene de
bazan bir yarm sayfa kurtulmu oluyor, bir incipit2 seilebiliyordu...

Bulabildiim tm andalar topladm; iki yol torbasn onlarla doldurdum; bu zavall hazineyi
kurtarabilmek iin bana gerekli olan eyleri brakarak.

Dn yolculuum srasnda ve daha sonra Melk'te, bu kalntlar zebilmek iin saatler harcadm.
ou kez, bir szckten ya da bir resimden, yaptn ne olduunu karabiliyordum. Zamanla o kitaplarn
baka nshalarn bulunca, onlar sevgiyle okuyordum; sanki yazg bu kalt bana brakm, sanki onun
tahribedil-

1. (Lat.) (Birbirinden) kopmu (dalm) organlar. (ev.)

2. (Lat.) Blm ba. (ev.)

562

mi nshasn tanm olmak gkten gelen ak bir iaretmi ve bana tolle et lege1 diyormu gibi.
Paralar sabrla bir araya getirdikten sonra, bir tr kk kitaplk, o daha byk, yitik kitapln bir
simgesi olutu karmda: paralardan, alntlardan, bitmemi tmcelerden, budanm kitaplardan
olumu bir kitaplk.

Bu katalogu okuduka, onun bir rastlant sonucu olduuna, hibir mesaj iletmediine gittike daha ok
inandm. Ama bu eksik sayfalar, o zamandan beri nmde kalan yaamn tm boyunca elik etti bana;
sk sk bir fal kitab gibi dantm onlara; bu sayfalara yazdm, imdi siz bilinmeyen okurlarmn
okuyacanz eylerin, eitli yazarlarn yaptlarndan alnm paralardan olumu bir derlemeden, bir
resimli ilhiden, yalnzca o parmen paralarnn bana esinledii eyleri yineleyen kocaman bir
akrostiten baka bir ey olmad izlenimine kaplr gibi oluyorum; u an'a kadar benim mi onlardan
szettiimi, yoksa onlarn benim azmdan m konutuklarn da bilmiyorum. Ama bu iki olasln
hangisi doru olursa olsun, bunlardan doan yky kendi kendime ne denli ok yinelersem, bu ykde
olaylar doal akn ve onlar birbirine balayan zamanlar aan bir taslak olup olmadn o denli az
anlayabiliyorum. lmn eiindeki bu yal rahip iin, yazd mektubun gizli bir anlam ya da birok
anlam olup olmadn, ya da hibir anlam olmadm bilmemek ok zor bir ey.

Ama benim bu grme yetersizliim, belki de yaklaan byk karanln, yalanmakta olan dnya
stndeki glgesinin sonucudur.

Est ubi gloria nun Babyloniae?2 Bir zamanlarn karlar nerede? Yeryz lm dans yapyor imdi;
bazan Tuna, karanlk bir yere doru giden insanlarla ykl gemilerle dolup tayormu gibi geliyor
bana.

imdi bana kalan tek ey susmak. O quam salubre, quam iu-cundum et suave est sedere in solitudine
et tacere et loqui cum Deo!3 ok gemeden balangcma kavuacam; Tanr'nn, bal

1. (Lat.) Al ve oku. (ev.) 2. (Lat.) Babil'in grkemi nerede imdi? (ev.) 3. (Lat.) Yalnzlk iinde
oturup susmak ve Tann'yla konumak, ne salkl, ne sevin verici, ne ho. (ev.)

563

bulunduum tarikatn rahiplerinin bana szn ettikleri ycelik Tanr's ya da o gnlerde Minoritlerin
inandklar gibi sevin Tan-r's, belki de hatta acma Tanr's olduuna inanmyorum artk. Gott ist ein
lauter Nichts, ihn rhrt kein Nun noch Hier...1 ok gemeden, gerekten dindar yreklerin mutluluk
iinde yzecekleri bu dmdz ve usuz bucaksz le gireceim. Tanrsal karanln, dilsiz bir
suskunluun ve anlatlmaz bir birliin iine dalacam; bu dalta tm eitlikler ve eitsizlikler yitecek;
bu uurumda ruhum kendini yitirecek; ne eit olan bilecek, ne de eit olmayan, ne de baka bir ey:
Tm farkllklar unutulacak; yaln temelin iinde olacam, hibir deikenliin grlmedii suskun
lde; hi kimsenin kendini tam yerinde hissetmeyecei gizlilik iinde. Ne iin ne de dn bulunduu,
suskun, iinde kimsenin oturmad suskun tanrsalln iine dalacam.

Yaz salonu souk, baparmam szlyor. Bu elyazmasn kime braktm bilmiyorum; artk neye
ilikin olduunu da bilmiyorum: Stat rosa pristina nomine, nomina nuda tenemus.2

SON

1. (Aim.) Tann kocaman bir hitir; ne imdi ilgilendirir onu ne Buras. (ev.)

2. (Lat) Adyla var bir zamanlar gl olan; salt adlar kalr elimizde. (ev.)

564

SONRASI GLN ADI

stne

Umberto Eco'nun aklamas

Trkesi ADAN KARADENZ

Umberto Eco, Alfabeta dergisinin Haziran 1983 tarihli 49. saysnda, Gln Ad'nn yazl srecini
anlatan, romana eitli ynlerden aklk getiren Sonras adl bu yazy yaymlamtr. Eco'nun bu ilgin
yazsn sunuyoruz.

565

zgn ad Postille

b

SONRASI

Rosa que alprado, encamada, te ostentas presuntosa de grana y carinin banada: campa lozana y
gustosa; pero no, que siendo hemosa tambien sers desdichada.

Juana ines de la Cruz*

* Sen ki ey gl, ayrda kzarp

kurumlanyorsun

kpkrmz, brnm allara

kr en ve ho

ama mutsuz olacaksn

nice gzel olsan da.

Juana ines de la Cruz, 16. yzylda yaam mistik spanyol sairi. (ev.)

567

Kitabn ad ve anlam

Gln Ad'n yazdmdan beri okuyuculardan, sondaki altl dizenin ne anlama geldiini ve kitabnn
adnn niin bu dizeden kaynaklandn soran birok mektuplar alyorum. Bunun, 12. yzylda yaam
bir Benedikten olan Bernardo Morliacense'nin (sonradan, Villon'un mais o sont les neiges d'antan'mn1
kaynakland) ubi sunt2 temas stne eitleme olan De contemptu mundi'-sinden3 bir dize olduu
yantn veriyorum; ancak Bernardo, ele alnan konuya (bir zamanlar byk olan eyler, nl kentler,
gzel prensesler, her ey hie dnr), yitip giden btn nesnelerden elimizde yalnzca adlarn kald
dncesini ekliyor. Abelar-do'nun, nulla rosa est* rneini, dilin gerek yitik nesnelerden, gerekse
varolmayan nesnelerden nasl sz edebileceini gstermek iin kullandn anmsyorum. Bundan
sonra, sonu karmay okuyucuya brakyorum.

Bir yazar kendi yapt stne yorum yapmamaldr, yoksa bir roman yazmam olur; nk roman
yorumlar reten bir makinedir. Ama bu erdemli amacn gerekletirilmesinde balca engellerden biri,
bir romann bir ad olmas gerektii olgusudur.

Ne yazk ki bir yaptn ad aslnda yorumsal bir anahtardr. Krmz ve Siyah'ta ya da Sava ve Ban'm
yaratt antrmalardan kamlamaz. Okuyucunun en ok sayg duyduu adlar, David Copperfeld ya
da Robinson Crusoe gibi kahramann adna indirge-nenlerdir; ama kahramann adnn antmlmas,
yazarn yersiz olarak araya girmesine yol aabilir. Goriot Baba, okuyucunun dikkatini yal baba
stnde odaklatrr, oysa roman Rastignac'n ya da Vautrun yahut Collin'in destandr. Belki de, Dumas
gibi drste

1. "bldr yaan karlar nerede imdi?" (ev.)

2. (Lat.) neredeler (ev.)

3. (Lat.) Dnyann kmsenmesi stne (ev.)

4. (hat.) hi gl yok (ev.)

568

drst olmamak gerekir; nk Silhrlefa, gerekte drdnc valyenin yks olduu aktr.
Ama bunlar seyrek grlen lkslerdir, hem belki de yazar bunlara yalnzca yanllkla izin verebilir.

Romanmn baka bir bal vard: Su Manastn. Bunu bir yana braktm, nk okuyucunun dikkatini
yalnzca polisiye konuya ekiyordu ve batanbaa eylemden oluan ykler peindeki bahtsz alclar,
onlar kandracak bir kitabn stne atlmaya srkleyebilirdi. Ben, kitaba Melk'li Adso adn koymay
dlyordum. ok yansz bir ad; nk Adso hep anlatcnn sesiydi. Ama bizde, yaynclar zel adlar
sevmezler, Fermo ve Lucia bile baka j- bir biime evrildi; geri kalanlar arasnda az rnek var,
Lemmo-nio Boreo, Ruba ya da Metello gibi... Baka yaznlarda bol bol rastlanan Kuzin Bette, Barry
Lyndon, Armence ve Tom Jones gibi tmen tmen adlarla karlatrldnda ok az.

Gln Ad fikri hemen hemen rastgele geldi aklma; houma da gitti, nk gl ylesine anlam ykl,
simgesel bir nesnedir ki, neredeyse artk hibir anlam yoktur; gizemli gl ve bir gl gllerin
yaantlarn yaamtr, iki gln sava1, bir gl bir gldr, bir gl bir gldr, bir gl bir gldr,
glhalar2, olaanst gllerin . gzellikleri, mis gibi kokan taze gl. Okuyucu hakl olarak, allak bullak
oluyor, bir yorum yapamyordu; dizenin olas adc (nominalist) okunularn sonunda kavrasa bile,
kitabn sonuna varm, kimbilir hangi baka seimleri oktan yapm oluyordu. Bir kitabn ad fikirleri
kartrman, onlar bir araya toplayp dzene sok-mamahdr.

Hibir ey bir roman yazarn, kendisinin dnmedii, okurlarn ona nerdii okunular kefetmekten
daha ok sevindire-mez. Kuramsal yaptlar yazdmda eletirmenlere kar takndm tavr yarglayc
bir tavrd: demek istediimi anladlar m, anlamadlar m? Romanda durum bambaka. Yazar, kendisine

1. ki Gln Sava: 1455-85 yllan arasnda otuz yl boyunca ngiltere'yi kasp kavuran i sava.
Lancaster'h VI. Henry'nin elinden tac almak isteyen York dknn silhlarnda bir be-yaz gl, VI.
Henry'ninkinde ise bir kurma gl vard. Bu yzden bu savaa, Gller Sava ad verildi. (tatyancada, ki
Gl Sava).

2. Gl-Ha 1422'de Almanya'da ortaya kan, mistik eyler ve transandantal deneylerle uraan bir
tarikat; (Rosen Kreutz tarikat).

569

amacndan sapm grnen bir okunuu kefedemez demiyorum, ama ne olursa olsun susmal; buna
kar kmay, metni ellerine alp bakalar dnmeli. te yandan, romann okunularnn byk
ounluu, nceden dnlmemi anlamlar kefedilmesini salar. Ama nceden dnmemi olduum
demek ne anlama geliyor?

Dikkatli bir Fransz okuyucu, Mireille Calle Gruber (yoksul anlamnda) basit olan, ila olarak kullanlan
otlar anlamndaki ba-sit'le birletiren ince szck oyunlar bulmu, sonra da benim, "sapknln zararl
otu"ndan sz ettiimi grm. Bunu, "basit" teriminin, o a yaznnda her iki durumda da grld
biiminde yantlayabilirim; "zararl ot" deyimi de yle. te yandan, ifal otlar uzman, "basit olanlarn
dostu" diye tanmlandnda ortaya kan ifte izotopya konusunda Greimas'n rneini iyi biliyordum.
Szck oyunlar yapmay biliyor muydum, bilmiyor muydum? Bunu imdi sylemenin hibir nemi yok,
metin ortada ve doru anlamlan retiyor.

Romanla ilgili eletirileri okurken (ilk eletirmenler Ginevra Bompiani ve Lars Gustaffson oldu),
sorgulamann sonunda (talyanca basknn 388. sayfas1) William'm bir repliini alntlayan bir
eletirmene rastlaynca hazla rperiyordum. "Arnmlkta sizi korkutan nedir?" diye sorar Adso. William
da yantlar: "Acele." Bu iki satr ok seviyordum; hl da seviyorum. Ama sonra bir okuyucu, bunun
hemen ardndan gelen sayfada, Bernardo Gui'-nin, kilerciyi ikenceyle tehdit ederken, yle sylediine
dikkatimi ekiyor: "Szde Havariler'in inandklar gibi adalet aceleye gelmez; Tanr'nn adaletinin
emrindeyse yzyllar var."2 Okuyucu, hakl olarak, William'm korktuu acele ile, Bernardo'nun ycelttii
aceleye yer venneme arasnda ne gibi bir ba kurmak istediimi soruyordu bana. O zaman kayg verici
bir ey olduunun ayrmna vardm. Adso ile William arasndaki replik elyazmasnda yoktu. Bu ksa
diyalogu ben kendim eklemitim: sz yeniden Bernar-do'ya vermeden nce, uyum salamak iin
araya bir sapma koyma gereksinimi duyuyordum. Doal olarak, William'i aceleden

1. Gln Ad, 1. bas. s.453; 2. ve 3. bask s.539.

2. Gln Ad, 1. bas. s.454; 2. ve 3. bask s.540.

570

nefret ettirirken (stelik ok inandrc bir biimde; bu yzden replik sonra ok houma gitti), az sonra
Bernardo'nun aceleden s-zettiini tmyle unutmutum. Bernardo'nun repliini, William'm-kini
okumadan, yeniden okursanz, bunun bir syleyi biiminden baka bir ey olmadn grrsnz; bir
yargtan iitmeyi beklediimiz bir sz; "adalet herkes iin eittir" gibi bir cmle. Yazk, William'm
szn ettii acelenin karsna konduunda, Bernardo'nun szn ettii acele, yerinde olarak,
anlamsal bir etki yaratyor ve okuyucu onlarn ayn eyi mi sylemekte olduklarn yoksa William'm dile
getirdii aceleden nefret etmenin, Bernardo'nun dile getirdii aceleden nefret etmekten farkl bir ey mi
olduunu A soruyor kendi kendine. Metin ortada ve doru sonulan yaratyor. Ben istesem de,
istemesem de, bir soru ile, iki anlama gelebilen bir kkrtma ile kar karya bulunuyor; imdi kendim
de bu kartl yorumlamakta glk ekiyorum, ama burada bir anlamn (belki de birok anlamn)
bulunduunu anlyorum.

Yazar, yazdktan sonra lmelidir. Metnin gidiini bozmamak iin.

Sreci anlatmak

Yazar yorumlamamaldr. Ama niin ve nasl yazdn anlatabilir. iir sanat stne yazlar her zaman
onlar esinleyen yapt anlamaya yaramaz, teknik bir sorunun, bir yaptn retilmesi sorununun nasl
zldn anlamaya yarar.

Poe, Philosophy of Composition', Tle Raven' (Kuzgun) nasl yazdn anlatyor. Onu nasl okumamz
gerektiini deil, iirsel bir etkinin gerekletirilmesinde ne gibi sorunlarla karlaldn anlatyor bize.
Ben iirsel etkiyi, bir metnin hi tkenmeksi-zin her zaman birbirinden farkl okunular yaratma
yetenei olarak tanmlayabilirim.

Yaz yazan (resim yapan, yontu yontan, beste yapan) kimse her zaman ne yaptn ve bunun
kendisine neye mal olduunu bilir. Bir sqrun zmek zorunda olduunu bilir. k verileri karanlk,
drtsel, saplantsal olabilir, bir istek ya da andan teye gemeyebilir. Ama sonra sorun masa banda,
stnde allan mal-

571

zeme - kendi doal yasalar olan, ama ayn zamanda yklendii kltrn izini tayan malzeme -
aratrlarak zlr. (Metinlera-ras yank.)

Yazar esinine kaplarak yazdn sylyorsa yalan syler. Genius is twenty per cent inspiration and
eighty per cent perspiration}

Hangi nl iiri iin bilmiyorum, Lamartine, o iirin frtnal bir gecede, bir ormanda bir rpda
doduunu yazar. ld zaman iirin, stnde dzeltmeler ve deiiklikler olan msveddesini
buldular; bylece o iirin, tm Fransz yaznnn belki de en ok "stnde allm" iiri olduu ortaya
kt.

Yazar (ya da genel olarak sanat), srecin kurallarn dnmeksizin altn syledii zaman,
yalnzca kural bilmeden altn anlatmak ister. Bir ocuk ana dilini ok iyi konuur, ama dil-bilgisini
yazmay bilmez. Ancak dilbilimci dilin kurallarn bilen tek kii deildir, nk bunlar ocuk da ok iyi
bilir, ama bildiini bilmez: dilbilimci, ocuun dili niin ve nasl bildiini bilen kiidir yalnzca.

Nasl yazldn anlatmak, "iyi" yazldn kantlamak anlamna gelmez. Poe, "eserin sonucuyla yazma
srecinin bilincinin baka baka eyler olduunu" sylyordu. Kandinsky ve Klee bize nasl resim
yaptklarn anlatrken, ikisinden birinin tekinden daha iyi olduunu sylemezler. Michelangelo, heykel
yapmann, tan iinde zaten varolan biimi fazlalktan kurtarmak olduunu sylerken, Vatikan
Piet'snn Rondanini*nkinden daha iyi olduunu sylemez. Bazan sanatsal sreler stnde en parlak
sayfalar, alakgnll sonular ortaya koyan, ama yaratma sreleri stne dnmeyi iyi bilen daha
nemsiz sanatlar tarafndan yazlmtr: Vasari, Horatio Greenough, Aaaron Copland...

Kukusuz, Ortaa

Bir roman yazdm, nk canm bir roman yazmak istiyordu. Yazmaya koyulmak iin bunun yeterli bir
neden olduuna inanyorum. nsan doutan uyduran bir yaratktr. 1978 Mart'nda bir

1. Deha, yzde yirmi esin, yzde seksen ahnteridir. (ev.)

\

572

ekirdek dnceden yola karak yazmaya baladm. Bir rahip zehirlemek istiyordum. Sanrm roman
bu tr bir dnceden doar; geri kalan, yol aldka eklenen etli ksmdr. Fikir daha eski olsa gerek.
Sonra hangisi olduu belirsiz bir manastrdaki rahiplerin listesini yazdm 1975 tarihli bir defter geti
elime. Bakaca hibir ey yoktu. nce Orfila'nn -yirmi yl nce salt Huys-mans'ca bir ballktan tr
(La bs) Sen kysnda bir sahaftan aldn- Traite des poisons'unu1 okumaya koyuldum. Zehirlerin
hibiri beni tatmin etmediinden, bir biyolog arkadamdan, belirli zellikleri olan (bir ey ellendiinde
deri araclyla emilen) bir ila salk vermesini istedim. Durumuma uyan bir zehir bilmedii Jtyantm
verdii mektubu hemen yok ettim; nk baka bir balamda okunduunda insann ieri atlmasna yol
aabilecek belgeler sz konusuydu.

Balangta rahiplerim ada bir manastrda yaayacaklard (Manifesto'yu okuyan bir sorgucu rahip
dnyordum). Ama manastrlar Ortaa'dan kalma anlar hl yaamakta olduklarndan, k
uykusuna yatm Ortaa arivlerimi kartrmaya koyuldum (1956'da Ortaa estetiine ilikin bir
kitap, 1969'da ayn konuda yz sayfa daha, olduka ilerlemi durumda birka deneme, 1962'de Joycea
ilgili almam iin Ortaa geleneine dnler, 1972'de Liebana'l Beato'nun Ahdi Cedid'in son kitab
ve minyatrlerle ilgili yorumuna ilikin uzun inceleme: bylece Ortaa yrrle giriyordu). 1952'den
beri biriken ve baka belirsiz amalara ynelik bol malzeme geti elime (notlar, fotokopiler, defterler):
canavarlarla ilgili bir yk ya da Ortaa ansiklopedilerinin bir incelemesi yahut bir katalog kuram
iin... Bir an geldi, Ortaa benim olaan imgem olduuna gre, dorudan doruya Ortaa'da geen
bir roman yazmaya deeceini syledim kendi kendime. Bir syleide dediim gibi, imdiki zaman
yalnzca televizyon ekran araclyla biliyorum, oysa Ortaa'm dorudan bilgisine sahibim. Kyde,
ayrlkta ate yaktmzda karm, aalarn arasndan ykselip k demetleri boyunca uuan
kvlcmlara bakmay bilmemekle suluyordu beni. Sonra, yangn blmn okuyunca, yle dedi:
"Kvlcmlara bakyordun demek!" Yantladm:

1. Zehirler Kitab.

"Hayr, ama bir Ortaa rahibinin onlar nasl greceini biliyordum." On yl nce, Liebano'lu Beato'nun
Ahdi Cedid'in son kitabnn yorumuna ilikin (Franco Maria Ricci araclyla) yorumumla birlikte editre
yazdm mektupta u itirafta bulunuyordum: "Nasl kabul ederseniz ediniz, ben aratrma yapmak iin
domuum - tek-boynuzlular ve grifonlarn yaad simgesel ormanlardan geerek, katedrallerin sivri
ulu ve drtke yaplarn, Summulae'nin drtgen formllerinde gizli yorumlayc ktlk noktalarna
benzeterek, Vico degli Strami ile Cistercien nefleri arasnda dolaarak, bilgili ve grkemli Cluny
rahipleriyle incelikle syleerek, tombul ve aklc bir Aquinas'nn gz altnda, Honorius August
oduniensis ve onun bir zamanlar quare inpuerita coits non contingat'm, Yitik Ada'ya nasl ulaldnn
ve bir ahmarann kk bir cep aynas ve Bestiari-us'a2 sarslmaz ballkla nasl yakalandnn
akland coraf fantezileri tarafndan kkrtlm.

Daha sonra tinsel ve maddesel nedenlerle (Ortaa uzman olmak, ok kez olduka byk bir varsllk
ve uzak kitaplklar dolaarak bulunmaz elyazmalarnn mikrofilmlerini ekebilmeyi ierir) baka
yollardan getimse de, bu zevk beni hi brakmad. Bylece, Ortaa benim mesleim deilse de,
hobby'm oldu - ve deimez bir i drtm olarak kald; her yerde, Ortaa'a ilikinmi gibi
grnmeyen, ama gene de Ortaa'a ilikin olan uralarmda ak seik gryorum bunu.

Bugn, Barahip Grivot'nun, ciltleri kkrte bulanm elki-taplar yazd Autun nefleri altnda gizli
dinlenceler, Moissac ve Conques'da, Ahdi Cedid Yallar' ya da lnetli ruhlar kocaman kaynar kazanlara
atan eytanlar karsnda gzlerim kamam, krsal cokular; ada olarak da rahip Beda'nn esinleyici
okumalar, Saussure'n hl belirsiz olduu yerde, aret'in gizemlerini anlamak iin Occam'dan istenen
aklc avuntular. Bylece srp gider, Peregrinalio Sancti Brandani'ye duyulan srekli zlemler, Kells'in
kitab stne dncemizin tamamlanm denetimleri, Kelt kennigar'lannda Borges'i bir kez daha
ziyaret, Piskopos Su-ger'in gncesinde, erkle inandrlm ynlar arasndaki denetim altna alnm
ilikiler..."

1. (Lat.) ocuklukta cinsel birlemenin niin olmadnn. (ev.)

2. Ortaa zoolojisi. (ev.)

574

Maske

Gerekte yalnz Ortaa hakknda anlatmaya karar vermekle kalmadm. Ortaa'da geen bir olay
anlatmaya da karar verdim, stelik bir Ortaa kronik yazarnn azndan. e yeni balayan bir
yazardm; o zamana dein de, yazarlara engelin teki yanndan bakyordum. Anlatmaya utanyordum.
Kendini anszn sahne klar, o zamana dein parterde su orta olduu kiilerin baklar altnda
bulan bir tiyatro eletirmeni gibi hissediyordum kendi-

mi.

nsan kendini Snoopy gibi hissetmeksizin, "Kasm sonlarnda gzel bir sabaht"1 diyebilir mi? Ama eer
bunu Snoopy'ye sylet-seydim? Yani eer "gzel bir sabaht..."yi, kendi anda byle sylenebilecei
iin bu szleri sylemeye yetkili birisi sylemi olsayd? Bir maske, aklma gelen buydu.

Ritmini ve safln edinmek iin Ortaa kronik yazarlarn bir, bir daha okumaya koyuldum. Onlar
benim adma konuacaklard; bense kukulardan arnmtm. Kukulardan arnm, ama metinleraras
yanklardan deil. Bylece, yazarlarn hep bildikleri eyi yeniden kefettim: kitaplar her zaman baka
kitaplardan sz ederler ve her yk daha nce anlatlm bir yky anlatr: Rabelais ya da Cervantes
bir yana, Homeros. bunu biliyordu, Ariosto da biliyordu. Bu nedenle, benim ykm ancak bulunmu
elyazma-syla balayabilirdi; stelik o da bir alnt olacakt (doal olarak). Bylece girii hemen yazdm:
anlatm kasann drdnc katna, teki anlatnn iine koyarak: Valet'nin, Mabillon'un, Adso' nun
sylediini sylyorum ben...

Artk btn korkulardan kurtulmutum. te tam o srada bir yl braktm yazmay. Braktm, nk
daha nce bildiim (herkesin bildii), ama alrken daha iyi anladm bir ey kefettim.

1. Gln Ad'mn ilk cmlesi. (ev.)

575

Bir romann, her eyden nce, szcklerle hibir iliii olmadn kefettim. Bir roman yazmak,
Genesis'te1 anlatld gibi kozmolojik bir olgudur (yalnzca rnekleri semek gerekir diyor Wood Allen).

Kozmolojik bir olgu olarak roman

Demek istediim, bir roman yazmak iin, her eyden nce, insann kendine en ince ayrntlara
varncaya dek olabildiince denmi bir dnya kurmas gerekir. Bir rmakla rman iki yakasn
kursam, sol yakaya da bir balk koysam, bu balknn fkeli bir mizac, pek de temiz olmayan bir adl
sicili olsa, artk yazmaya balayabilir, olmas kanlmaz olan szcklere aktarabilirim. Bir balk ne
yapar? Balk avlar (ite, az ok kanlmaz bir davranm-lar dizisi). Peki, sonra ne olur? Ya zokay yutan
balklar vardr, ya da yoktur. Varsa, balk onlar avlar ve sevine sevine evinin yolunu tutar. yk
burada sona erer. Eer zokay yutan balk yoksa, balk, fkeli bir mizac olduuna gre, belki de
fkelenecektir. Belki oltay kracaktr. Bu pek fazla bir ey deildir, ama daha imdiden bir kk
ykdr. Bir Hint atasz vardr, der ki: "rman kysna oturup bekle, ok gemeden dmannn
cesedi nnden geer." Peki, balknn nnden akntya kaplm bir ceset geecek olsa - bu olaslk
rman yapsnda varolduuna gre? Balknn kirli bir adl sicili olduunu unutmayalm. Ban belya
sokma tehlikesini gze alacak mdr? Ne yapacaktr? Kaacak, cesedi grmemi gibi mi davranacaktr?
Ceset, eninde sonunda, nefret ettii adamn cesedi olduu iin gocunacak mdr? Kolay fkelenebilir bir
mizac olduundan, almaya can att cn kendisi alamad iin fkeye mi kaplacaktr?
Gryorsunuz, romann dnyasn demek iin ok az ey yetti; ite daha imdiden bir yk
balangc. Ayn zamanda bir slubun da balangc; nk avlanan bir balk, ar, akc, sabrl olmas
gereken bekleyiine, ama ayn zamanda sabrsz fke titremelerine gre vurgulanm bir anlat ritmini
zorla kabul ettirecektir bana. Sorun, dnyay kurmaktr; szckler neredeyse kendiliinden gelir. Rem
tene, ver-

ba sequentur.1 Sanrm, iirde bunun tersi olur: verba tene, res se-quentur.2

Romanmla ilgili almamn birinci yl dnyann kurulmasna adand. Bir Ortaa kitaplnda
bulunabilen btn kitaplarn zamandizinsel esasa gre dzenlenmi uzun listeleri. ou sonradan
yknn dnda braklan birok kiilerin adlarnn sralanmas ve anagrafk notlar. Demek istediim,
kitapta grnmeyen teki rahiplerin de kim olduklarn bilmeliydim; okuyucunun onlar tanmas
gerekmiyordu, ama ben tanmalydm. Romann Yurttalk Durumuyla yarmas gerektiini kim
sylemiti? Ama belki kent planlama kuruluyla da yarmaldr. Bylece, manastrn pla-^ nn,
mesafelerini, hatta bir sarmal merdivenin basamaklarnn saysn saptamak iin mimarlk
ansiklopedisindeki fotoraf ve planlarla ilgili uzun aratrmalar. Marco Ferreri, bir kez bana,
diyaloglarmn sinematografik olduklarn, nk tam gerektii kadar srdklerini syledi. Zorunlu
olarak, kahramanlarmdan ikisi konuarak yemekhaneden avluya giderken, plan gz nnde
bulundurarak yazyordum; tam avluya vardklarnda konuma sona eriyordu.

zgrce yaratabilmek iin insann kendi kendine kstlamalar koymas gerekir. iirde kstlama, l,
kouk, uyak, adalarn kulaa gre soluk diye adlandrdklar eyle salanr... Dz yazda ise,
kstlama alt-dnya ile salanr. Bunun (gereklii aklasa bile) gerekilikle hibir iliii yoktur. nsan,
eeklerin utuu, prenseslerin bir ple diriltildikleri btnyle gerekd bir dnya kurabilir; ama
katksz bir biimde olas ve gerekd olan bu dnya bandan belirlenmi yaplara gre vardr (bunun,
bir prensesin, bir prensin ya da bir cadnn pcyle diriltilebilecei bir dnya olup olmadn ve bir
prensesin pcnn yalnzca kurbaalar m yoksa, diyelim, armadillolar da prense dntrp
dntre-meyeceini bilmek gerekir).

Dnyamn bir parasn da Tarih oluturuyordu; birok Ortaa kroniklerini tekrar tekrar okuyuumun
nedeni de bu; onlar okurken, yoksulluk uruna savam ya da Fraticelloara kar soruturma gibi,
balangta hayalimden bile gemeyen eylerin de

1. incil'in Yaratl blm. (ev.)

576

1. (Lat.) Nesneyi yakala, szckler arkadan gelir. (ev.)

2. (Lat.) Szckleri yakala, nesne arkadan gelir. (ev.)

Gln Ad

577/37

romana girmesi gerektiinin ayrmna vardm.

rnein: kitabmda niin 14. yzyl Fraticello'ar var? Bir Ortaa yks yazacaksam, roman, 13. ya
da 12. yzylda gemeliydi; nk 14. yzyldaki Fraticello'lardan daha iyi tanyordum onlar. Ama bir
sorgucuya gereksinimim vard, olaslkla, byk bir gzlem duygusu, belirtileri yorumlamakta zel bir
duyarl olan bir ngilize (metinleraras alnt). Bu niteliklere, ancak Fran-sisken evresinde ve Roger
Bacon'dan sonra rastlanr. stelik, gstergelerin gelimi bir kuramn ancak Ockham'clarda buluyoruz,
daha dorusu daha nce de vard bu kuram, ama nceleri gstergelerin yorumu ya simgesel trdendi,
ya da gstergelerde fikirleri ve tmelleri grme eilimindeydi. Yalnzca Bacon ile Ock-ham arasnda,
gstergeler tikellerin bilinmesine ynelmek iin kullanlr. yleyse, yky 14. yzyla koymalydm;
byk bir kaygyla, nk orada daha g hareket ediyordum. Oradan yeni okumalar ve 14. yzylda
yaam bir Fransiskenin -stelik ngilizse, zellikle de Ockham'm arkada ya da onun izleyicisi olan
yahut onu tanyan biriyse- yoksullukla ilgili tartmay bilmemezlik edemeyeceinin kefi. (Bu arada,
nce soruturmacnn Ockham'm kendisinin olmasna karar vermitim, sonra bundan caydm, Sayn
Inceptor1 bana sevimsiz gelir nk.)

Peki ama, niin her ey 1327 Kasm sonunda oluyor? nk Aralk'ta Cesena'l Michele oktan
Avignon'dadr (tarihsel bir romann dnyasn demenin anlam budur: baz eler -basamaklarn
says gibi- yazarn kararna baldr, bazlar ise -Michele'nin davranlar gibi- bu tr romanlarda
rastlantsal olarak anlatnn olas dnyasyla akan gerek dnyaya baldr).

Ama Kasm ay ok erkendi. Gerekten bir domuz ldrmem de gerekiyordu. Niin? Basit; bir cesedi
kanla dolu bir kpe baaa batrabilmek iin. Peki, buna ne gerek vard? nk Ahdi Cedid'in son
kitabnda ikinci borazan der ki... ncil'i deitiremezdim, nk romann dnyasnn bir parasn
oluturuyordu. Gzel, (rendiime gre) domuzlar ancak soukta ldrlrd; Kasm ise ok erken
olabilirdi. Meer ki manastr daha o ayda ka-

1. Ockham'l William, grleri kilisenin houna gitmedii iin, teolojide M.A. otamadan, niversiteden
ayrlmak zorunda kald. Bu nedenle ona, Oxford dilinde Inceptor ("Mpte-di") denmitir. (ev.)

578

Kasm ise ok erken olabilirdi. Meer ki manastr daha o ayda karn yad bir dada bulunsun. Yoksa
ykm bir ovada, Pompo-sa'da ya da Conques'da geebilirdi.

yknn bundan sonra nasl ilerlemesi gerektiini bize syleyecek olan bu kurulu dnyadr. Herkes
Jorge'nin adnn niin Bor-ges'i artrdm ve Borges'in niin bu denli kt olduunu soruyor bana.
Bunu ben de bilmiyorum. Kitapl gzetleyen bir kre gereksinim duyuyordum (bu, bana iyi bir anlat
fikri gibi grnyordu); kr bir kitaplk da ancak Borges'i yaratr; her eyin bir bedeli de vardr nk.
Hem sonra, Ahdi Cedid'in son kitabnn btn Ortaa' etkilemesi spanyol minyatr ve yorumlar
araclm yla olmutur. Ama, Jorge'yi kitapla yerletirdiimde, katilin o olup olmadn bilmiyordum
henz. Denebilirse, onu tek bana yarattm. Roman kiilerinin kendi yaamlar olduunu ve yazarn -
trans durumunda olduu gibi- onlar kendisine esinledikleri biimde davrandrdn syleyen biri gibi;
bunun "idealiste" bir tutum olduu sanlmasn. Olgunluk korkusundan doan budalalklar. Gerek u
ki, roman kiileri iinde yaadklar dnyann yasalarna gre davranmak zorundadrlar. Daha dorusu,
romanc kendi ncllerinin tutsadr.

Bir baka ilgin olay da, labirent olay oldu. Bildiim btn labirentler -elimde Santarcangeli'nin gzel
aratrmas da vard-ak labirentlerdi. Bunlar olduka karmak ve dolantlarla doluydu. Ama bana
kapal bir labirent gerekliydi (Siz hi ak bir kitaplk grdnz m?) Labirent birok koridor ve i
salonlarla gereinden ok kark olsayd, yeterli havas olmazd. Oysa yangn beslemek iin iyi bir
havalandrma gerekliydi (nk, sonunda Aedifcium'un yanmas gerektii benim iin ok akt, ama
koz-molojik-tarihsel nedenlerle u da akt: Ortaa'da manastrlar kibrit gibi yanarlard; yangnsz bir
Ortaa yks tasarlamak, alevler iinde den bir av ua olmakszn Pasifik'te geen bir sava filmi
tasarlamak gibidir). Bylece, uygun bir labirent kurabilmek iin iki ay altm; sonunda duvarlardaki
yarklar eklemek zorunda kaldm, yoksa ieride hep gereinden az hava olurdu.

579

Konuan kim

Birok sorunla kar karyaydm. Kapal bir yer, merkezile-mi bir dnya istiyordum; bu dnyay daha
iyi kapatabilmek iin yer birliinden baka zaman birliini de salamam uygun olacakt (eylem birlii
kukulu olduuna gre). Yaamn kanonik saatlerle blnd bir Benedikten manastr ortaya kt
bylece (gnn saatlerine gre kat yapsndan tr, rnek belki de bilinsizce Ulysses' di; ama birok
konumalarn gemesi gereken kayalk ve sanatoryumu andran yerinden tr, Byl Da da vard).

Konumalar birok sorun karyordu bana, ama onlar daha sonra, yazarken zdm. Anlat
kuramlarnda pek az ele alnan bir konu vardr; aim ancillaries, yani yazarn sz eitli kiilere geirme
aracs olan dzenler. u be diyalog arasnda ne gibi farklar olduuna bakn:

1. "Naslsn?"

"Fena deilim, sen?"

2. "Naslsn?" diye sordu Giovaryi. "Fena deilim, ya sen?" dedi Piero.

3. "Naslsn?" dedi Giovanni, "sen naslsn?" Piero birden: "Fena deilim, sen?"

4. "Naslsn?" diye sordu abuk abuk Giovanni. "Fena deilim, ya sen?" diye gld Pero.

5. Giovanni sordu: "Naslsn?"

"Fena deilim," diye yantlad Piero, renksiz bir sesle. Sonra, betimlenemeyen bir glmseyile: "Ya
sen?"

lk iki durum dnda, tekilerde "aklama durumu" diye nitelendiren ey grlr. Yazar, iki kiinin
szcklerinin nasl bir anlam tamas gerektiini esinlemek iin kiisel bir yorumla araya girmektedir.
Ama, ilk iki durumda, grnrde ar olan zmlerde bulunmayan nasl bir niyettir? Okuyucu farkna
varmakszn

580

"i*

duygusal bir etkilenmeye urayabilecei iki durumda m daha zgrdr (Hemingway'vari diyaloglarn
grnrdeki yanszl dnlsn!) yoksa en azndan yazarn nasl bir oyun oynamakta olduunu
bildii teki durumda m daha zgrdr?

Bu bir slup sorunu, bir ideolojik sorun, bir "iir" sorunudur; bir i uyak ya da bir uyum seimi ya da
iin iine bir szck oyunu sokulmas gibi. Belirli bir tutarllk bulmak gerekir. Benim durumumda belki
de sorun kolaylamt, nk btn diyaloglar Ad-so'ya yollamalard; Adso'nun btn roman boyunca
kendi bak asn ortaya koyduu da apak ortada.

Diyaloglar karma baka bir sorun daha karyordu. Ne denli li Ortaa'a zg olabilirdi bunlar? Baka
szcklerle, daha yazar-

ken, kitabmn uzun resitatifler, geni aryalarla bir mzikli gldr yaps edindiinin bilincine
varyordum. Aryalar (rnein, kilise kapsnn betimlemesi), Ortaa'in btn retoriiyle uyumluydu;
Ortaa'da bunun rnekleri eksik deildi. Bir an geldi ki, aryalar Suger ya da Sen Bernardo'variyken,
diyaloglarn Agatha Chris-tie'vari olduklarndan korkmaya baladm. Ortaa romanlarn, yani valye
destanlarn yeniden okudum ve kendi adma bir lde zgrce davranmakla birlikte, Ortaa'da
bilinen anlatsal ve iirsel bir kullanma sayg gsterdiimin farkna vardm. Ama sorun uzun sre beni
tedirgin etti; arya ile resitatif arasndaki icra deiikliklerini zdmden emin deilim.

Baka bir sorun daha vard: seslerin, daha dorusu anlatlarn yerlerine yerletirilmesi. (Benim) bir
bakasnn szckleriyle bir yk anlattm biliyordum; bu baka kiinin szcklerinin en azndan
baka iki anlatdan, Mabillon'un ve Barahip Vallet'nin anlatlarndan szldklerini -bu kiilerin yalnzca
dzenlenmemi bir metin stnde filolog gibi alm olduklar varsaylsa bile (ama buna kim inanr?)-
nszde belirtmitim. Ama sorun, Ad-so tarafndan birinci tekil kii olarak anlatlan ykde de yeniden
karma kyordu. Adso, onsekizinde grdklerini sekseninde anlatyor. Konuan kim, onsekizindeki
Adso mu, seksenindeki Adso mu? Her ikisi de, bu ak; stelik istenen de bu. nemli olan, gen Adso
olarak grp duyduunu anmsad eyler stne mantk yrten yal Adso'yu srekli olarak sahneye
getirmekti. Bunun rnei, Doktor Faustus'un Serenus Zeitblom'uydu (ama kita-

581



b yeniden okumadm, uzak anlarla yetindim). Bu ifte oyun beni byledi ve ok heyecanlandrd.
nk, maske hakknda sylediklerime dnerek, Adso'yu ikilerken, yaamyksel bir kiilik ya da
anlatan yazar olarak benimle -anlatc ses dahil- anlatlan kiiler arasndaki boluklar ve ekranlar dizisini
bir kez daha ikiliyordum. Kendimi gittike daha ok korunmu hissediyordum; bu yaant tmyle
(Demek istediim, somut olarak, apak hlamurlu madlen tadyla) yorgan altnda oynanan baz ocuka
oyunlar anmsatt bana; kendimi bir denizalt gibi hissettiim, oradan bir baka kk dekte yorgann
altndaki kzkardeime bildiriler gnderdiim, ikimizin de, d dnyadan yaltlm, suskun denizlerin
dibinde uzun yolculuklar icat etmekte tam anlamyla zgr olduumuz zamandaki gibi.

Adso benim iin ok nemliydi. Daha bandan yky, tmyle (gizemleri, siyasal ve tanrbilimsel
olaylar, birka anlama ekilebilirliiyle), olaylarn iinde yaayan, her eyi bir yetikinin fotorafik
ballyla kaydeden, ama onlar anlamayan birinin azndan anlatmak istiyordum (aslnda Adso onlar
yalandnda da anlamayacak; yle ki, stadnn ona rettiklerinden baka bir ey olmayan bir eye,
hi de tanrsal olmayan bir eye kamay seer sonunda). Her eyin, hibir ey anlamayan birinin
szckleri araclyla anlalmasn salamak.

Eletirileri okurken, bunun, romann kltrl okuyucular daha az etkileyen yanlarndan biri olduunun
farkna vardm, ya da en azndan hi kimsenin, yahut hemen hemen hi kimsenin bunun farkna
varmadn syleyebilirim. imdi, bunun romann doalln yitirmemi okuyucular iin okunabilirliini
salayan elerden biri olup olmadn soruyorum kendi kendime. Bu okuyucular kendilerini anlatcnn
masumluuyla zdeletiriyorlar, her eyi anlamadklar zaman da kendilerini hakl buluyorlar. Onlar
yeniden cinsellik karsndaki korkularna, bilinmeyen dillere, dncenin glklerine, siyasal yaamn
gizemlerine gtrdm... Bunlar imdi, apres coup, anladm eyler, ama belki de o zaman ye-
niyetmeliimin rpertilerinin birounu, kukusuz sevda arpntlar iindeki Adso'ya aktanyordum (ama
hep araya giren kii araclyla davranabilme gvencesiyle: gerekten de Adso ak aclarm ancak kilise
bilgelerinin sevgiden sz ederken kullandklar szck-

582

ler araclyla yayor). Sanat kiisel duygulardan katr; bunu hem Joyce, hem de Eliot retmilerdi
bana. .'

Duyguya kar sava ok etin oldu. Bir duygu annda Willi-am'n azndan, Alano di Lilla'nn Natura
atna gre biimlendirilmi gzel bir dua yazmtm; sonra ikimizin de duygulanacamz anladm;
ben yazar olarak, o roman kiisi olarak. Sanatsal nedenlerle, ben yazar olarak duygulanmamalydm. O
da roman kiisi olarak duygulanamazd, nk mayas bakayd; duygular tmyle zihinsel, daha
dorusu bastrlmt. Kitab okuduktan sonra bir arkadam bana yle dedi: "Tek kar ktm,
William'm hibir zaman bir acma davran gstermemesi." Bana yle yant veren bir baka
arkadamn szlerini aktardm ona: "Doru, I onun acma slubu bu." Belki de yleydi. yle olsun.

Suskuyla geitirmek

Adso baka bir sorunu zmeme de yarad. yky, herkesin neden sz ettiini bildii bir Ortaa'da
gelitirebilirdim. ada bir ykde olduu gibi, bir yk kiisi, Vatikan'n, boanmasn
onaylamayacan sylyorsa, Vatikan'n ne olduunu ve boanmay niin onaylamadn anlatmaya
gerek yoktur. Ama tarihsel bir romanda insan byle yapamaz; nk burada yk, biz adalara neler
olduunu ve olanlarn bizler iin de hangi anlamda nem tadn daha iyi aydnlatmak iin de anlatlr.

Bu, durumda bir Salgari'cilik tehlikesi sz konusudur. Salga-ri'nin kiileri ormana kaarlar ve bir
baobab aacnn kkne rastlarlar: o zaman yazar olay askda brakr ve baobablar stne bize botanik
dersi verir. Artk bu, tpk sevdiklerimizin kusurlar gibi sevimli bir ey olmutur.

Bu tr bir hatadan kanmak iin yzlerce sayfay yeniden yazdm; ama sorunu nasl zdmn
farkna vardm hi anmsamyorum. Ancak iki yl sonra, tam kitabn, byle "kltr dzeyi yksek"
kitaplar sevmeleri kesinlikle olanaksz kiilerce de okunmasnn nedenini kendi kendime aklamaya
alrken farkna vardm bunun. Adso'nun anlat slubu, suskuyla geitirmek denen dnce biimine
dayanmaktadr. Aklayc rnei anmsyor mu-

583

sunuz? "Cesare taccio, che per ogni piaggia..."1 Herkesin ok iyi bildii bir eyden szedilmek
istenmediinde byle sylenir, ama byle sylenirken de o eyden szedilmi olur. Bu biraz, Adso'-nun
kiileri ve olaylar, iyi bilindiklerini belirterek antrmas, ama gene de bunlardan szetmesini andryor.
Yzyln sonunda yaam olan Adso'nun Alman okuyucularnn, yzyln banda talya'da getii iin
tanyamayacaklar kii ve olaylara gelince, Ad-so onlardan, stelik retici bir tonla szederken susmak
bilmez, nk Ortaa kronik yazarlarnn slubu byleydi; ne zaman bir eyin adn ansalar iin iine
ansiklopedik kavramlar kartrmaya hazrdlar. Elyazmasn okuduktan sonra, bir dostum (ilk szn
ettiim deil), anlatm slubunun -romann deil, Espresso'daki makalenin slubunun- onu arttn
syledi, iyi anmsyorsam byle dedi. nce alndm, sonra ne demek istediini anladm, ama kabul
etmedim. O yzyllarn kronik yazarlarnn anlatm slubu buydu ve bugn kroniklerden szediyorsak
bunun nedeni o zaman birok kronik yazlm olmasdr.

Soluk

Uzun retici paralarn bir baka nedeni daha vard. Elyazmasn okuduktan sonra, yaymevindeki
arkadalar ok zorlayc ve usan verici bulduklar ilk yz sayfay ^ksaltmam tlediler. Hi kukunuz
olmasn, reddettim; nk, diye ne sryordum, bir insan manastra girip orada yedi gn yaamak
istiyorsa, onun ritmini kabul etmek zorundadr. Bunu baaramazsa, kitabn btnn okumay da hibir
zaman baaramayacaktr. Bu nedenle, ilk yz sayfann bir kefaret ve balang ilevi vardr; her kim
bundan holanmazsa kendi bilir, tepenin eteklerinde kalr.

Bir romann iine girmek, dada bir gezinti yapmak gibidir; belli bir soluu renmek, belli bir yry
adm edinmek gerekir, yoksa insan hemen duruverir. iirde de ayn ey olur. Oyuncular tarafndan
yksek sesle okunan ozanlarn nasl katlanlmaz olduklarn dnn; bunlar "yorumlamak" iin,
kouun lsne aldrmazlar, sanki dzyazyla konuuyormu gibi resitatif ve en-

1. "Sezar'dan sz etmiyorum, nk her yerde ... (Petrarca'mn bir iirinden) (ev.)

584

jmnbements1 yaparlar; ritmin deil, ieriin peindedirler. Onbir hecelik dizeleri ve er dizelik
kouklardan oluan bir iiri okumak iin, ozann istedii ark ritmini edinmek gerekir. Dante'yi, neye
mal olursa olsun, anlamn ardndan komadan, bir zamanlarn Comere dei Piccoli'sinin dizeleriymiler
gibi okumak daha iyidir.

Romanda soluk tmcelere deil, daha geni makro-durumla-ra, makro-nermelere, olaylarn
blnmesine braklr. Baz romanlar vardr, ceylanlar gibi soluk alrlar, bazlar da balina ya da filler
gibi. Uyum soluun uzunluunda deil, soluk aln dzenlili-indedir; nk belli bir noktada (ama bu
ok da sk olmamaldr) soluk kesilir ve bir blm (ya da bir sekans) soluk tam anlamyla alnmadan
nce biterse, bu anlatda ekonomi salanmasnda nemli bir rol oynayabilir, bir kopma noktasn,
beklenmedik bir olay gsterebilir. En azndan bunun byklerce yapldn gryoruz: "Bahtsz kadn
yantlad"nn -nokta, satr ba- ritmi, "Elveda dalar" in ritmiyle ayn deildir, ama byle bir ey olunca,
Lombardia'nn gzelim gkyz kana bulanm gibi olur. Byk bir roman, yazarnn her zaman, srekli
bir temel ritmin erevesi iinde hangi noktada hzlanacan ya da frene basacan ve bu pedala
baslarn dozlarn nasl ayarlayacan her zaman bildii bir romandr. Mzikte de "tempo alntlar"
(rubato) yaplabilir, ama gereinden ok yaplmamaldr bu, yoksa Chopin almak iin tempo alntsn
abartmann yeterli olacana inanan o kt icraclar kar karmza. Sorunlarm nasl zdmden
deil, onlarn nasl karma ktklarndan szediyorum. Onlar bilinli olarak ortaya kardm
syleseydim, yalan sylemi olurdum. Makinenin tularna basan parmaklarn ritmi araclyla da
dnen bireim-sel bir dnce vardr.

Parmaklarla hasl anlatlabileceine ya da dnlebileceine bir rnek vermek istiyorum. Mutfaktaki
kucaklama olaynn btnyle. Neideler Neidesi'nden balayarak ermi Bernardo ve Jean de
Fecamp'a, ya da Bingen'li ermi Hildegard'a dek dinsel metinlerden alntlarla kurulduu aktr. En
azndan, Ortaa mistii konusunda deneyimsiz, ama biraz kula olan herkes bunun far-

1. (iirde) artlama. (ev.)

585

kndadr. Ama imdi birisi bana bu alntlarn kimin olduklarm ve birinin nerede balayp tekinin
nerede bittiini sorsa artk bunu syleyecek durumda deilim.

Gerekten, elimde tm metinlerle birlikte onlarca not vard; bazan da birok, daha sonra
kullandklarmdan ok fazla kitap sayfas, fotokopi. Ama olay bir rpda yazdm (ancak daha sonra
snrlandrdm onu, przler daha az grnsn diye stnden badatrc bir vernik geirir gibi). Byle
yazyordum; btn metinler yanmda, rastgele atlm duruyordu; kh birine kh tekine gza-tyor, bir
blm kopya ediyor, sonra onu hemen bir bakasyla bir-letiriyordum. Bu blm ilk msveddede tm
tekilerden daha abuk yazdm. Parmaklarmla kucaklamann ritmini izlemeye altm, bu nedenle
de doru alnty semek iin kendi kendimi durduramadm sonra anladm. O noktada metnin iine
konan alnty doru klan, onu yazmakta olduum ritmdi; parmaklarn ritmini durduracak olan alntlar
bir yana brakyordum. Olayn msveddesinin (olduka uzun kucaklamalara karn) olayn kendisi
kadar srdn syleyemem, ama kucaklamann temposuyla yaz temposu arasndaki fark
olabildiince ksaltmaya altm. Yaz derken, bunu Barth'n kulland anlamda sylemiyorum, daktilo
anlamnda da sylemiyorum, maddesel, fizik anlamda bir eylem olarak yazdan sz ediyorum. Ritm
derken de, duygularn deil, bedenin ritminden sz ediyorum. Artk szlm olan duygu, en bata
verdiim gizemsel cokularla erotik cokulan zmleme kararnda, kullanlacak metinleri o*kuyup
setiim anda sz konusuydu. Daha sonra hi duygu yoktu; sevien Adso'ydu, ben deil, bana yalnzca,
onun duygusunu bir gz ve parmak zanaatna dntrmek kalyordu; trampet alarak bir ak yks
anlatmaya karar vermiim gibi.

Okuyucuyu oluturmak

Ritm, soluk, kefaret... Kimin iin, benim iin mi? Hayr, kesinlikle okuyucu iin. nsan bir okuyucuyu
dnerek yazar. Tpk bir ressamn resme bakacak kiiyi dnerek resim yapmas gibi. Bir fra
vurduktan sonra, iki adm uzaklar, sonucu inceler; yani resme, uygun kta, duvara asldnda
seyircinin ona bakaca-

586

gibi bakar. Yapt bittiinde metinle okuyucular arasnda bir diyalog kurulur (yazar dardadr). Yapt
yaratlrken iki diyalog vardr. O metinle, daha nce yazlm btn teki metinler arasndaki diyalog
(kitaplar yalnzca baka kitaplar stne ve onlarn evresinde yazlr) ve yazarla rnek okuyucu
arasndaki diyalog. Bunun kuramn, Lector in fabula yahut daha da nce, Opera aperta gibi baka
yaptlarda ortaya koymutum.

Bir yazar belli bir grgl (ampirik) okuyucu kitlesini dene-rek yazabilir; tccarlar ve karlan iin
yazan, ada romann kurucular Richardson, Fielding ya da Defoe'nun yaptklar gibi. Ama ideal bir
uykusuzluktan etkilenen ideal bir okuyucuyu dnen Joyce da kitleler iin yazyordu. Her iki durumda
da, insan ister cebinde paras, kapdan kan bir kitleye seslendiine inansn, ister gelecekteki bir
okuyucu iin yazdn ne srsn, yazmak metin araclyla, uygun okuyucu rneini oluturmaktadr.

lk yz sayfann kefaret engelini amay baarabilen bir okuyucuyu dnmek ne demektir? Bu tam
olarak, bu sayfalarn ardndan gelecek olanlara uygun bir okuyucu oluturmak amacyla yz sayfa
yazmak demektir.

Yalnzca gelecek kuaklar iin yazan bir yazar var mdr? Hayr, byle olduunu ne srse bile; nk
Nostradamus olmadndan, gelecek kuaklar ancak adalarndan bildii rnee dayanarak
biimlendirebilir. Az sayda okuyucu iin yazan bir yazar var mdr? Bununla, yazarn biimlendirdii
rnek okuyucunun, nsezilerinde, ok sayda okuyucuyla zdeletirilme olaslnn az olduu
anlatlmak isteniyorsa, evet. Ama bu durumda bile yazar -gizliden gizliye de olsa- kitabnn, ylesine
zanaatkarca bir titizlikle istenen ve ardna dlen, metninin yreklendirdii bu okuyucunun birok
temsilcilerini yaratacan umarak yazar.

Aradaki fark -varsa- yeni bir okuyucu retmek isteyen metinle, sokakta rastlananlar gibi okuyucularn
isteklerine kar gitmeye alan metin arasndadr. Bu ikinci durumda, seri halinde rnler iin iyi bir
formle gre yazlp kurulmu bir kitap vardr elimizde; yazar bir eit pazar aratrmas yapar ve
kendini buna uydurur. Onun formllere gre alt uzaktan anlalr; yazd eitli romanlar
zmlendiinde, bunlarn hepsinde, adlar, yerleri ve yzleri deitirerek hep ayn yky anlatt
grlr. Okuyu-

587

cu kitlesinin nceden istedii eyi.

Ama yazar yeni olan planlad, deiik bir okuyucu tasarlad zaman, dile getirilmi isteklerin listesini
yapan bir pazar aratrmacs deil, kukusuz Zeitgeist kurgularn sezinleyen bir filozof olmak ister.
Okuyucu kitlesine, kendisi bilmese de, istemesi gerekeni aklamak ister.

Eer Manzoni okuyucu kitlesinin istediine nem vermek zorunda kalsayd, bunun forml vard
elinde: Yunan tragedyasnda-ki gibi soylu kiiler, krallar ve prensesler (Adelcli'de byle yapmyor mu?),
byk ve yce tutkular, sava giriimleri ve talya'nn bir kaleler lkesi olduu bir ada talik zafer
trenleriyle Ortaa ortamnn tarihsel roman. Ondan nce, onun zamannda ve ondan sonra, az ya da
ok bahtsz birok romanclar, Azeglio'lu zanaatdan, ateli ve bulank Guerrazzi'ye, o okunamaz
Cant'ya kadar byle yapmyorlar myd?

Oysa Manzoni ne yapyor? Kleliin ve aalk kiilerin a olan 17. yzyl seiyor; yaamn klla
arparak geiren biricik kii, bir haindir; savalardan sz etmiyor Manzoni, yky belgelerle
arlatrma yrekliliini gsteriyor ve baryor... Bylece hoa gidiyor, herkesin houna gidiyor,
okumularla okumamlarn, byklerle kklerin, yalanc sofularn ve papaz dmanlarnn. nk o,
ann okuyucularna bunu vermek gerektiini sezmiti; bunu bilmeseler, istemeseler, bunun yenebilir
olduuna inanmasalar da. Elde ee, bk ve eki, amarlar durulaya-rak1, rettii eyi tat verici
klmak iin nasl da alyordu. Grgl okuyucular dledii rnek okuyucu olmaya zorlamak iin.

Manzoni, okuyucu kitlesinin houna gitmek iin deil, romannn houna gitmemesi olanaksz bir
okuyucu kitlesi yaratmak iin yazyordu. Hoa gitmezse ne gam; yirmibe okuyucusundan nasl
ikiyzllk ve kaygszlkla sz ettiini gryorsunuz. Oysa yirmibe milyondu istedii.

Ben nasl bir rnek okuyucu istiyordum? Kukusuz benim oyunuma gelen bir suorta. Tam anlamyla
Ortaa'a zg olmak ve kendi amm gibi Ortaa'da yaamak istiyordum (ve

1. (Manzoni) Risciaquar i suoi cend in Amo (amarlarn rno'da alkalamak), bir yazy, kltrl
Floransallann konuma biimine gre dzeltmek. (ev.)

588

bunun tersini). Ama ayn zamanda, btn gcmle, benim, daha dorusu metnin kurbam olacak ve
metnin kendisine sunduundan baka bir ey istemediini dnecek bir okuyucunun olumasn da
istiyordum. Bir metin, uygun okuyucu iin bir dnm yaants olmak ister. Cinsellik ve sonunda
sulunun ortaya karld bir su rgs ve birok eylem istediinizi sanrsnz, ama ayn zamanda
lmn ve manastr iilerinin elleriyle yaplm saygn bir dknty kabul etmekten utanrsnz. Szn
ksas, sana Latince, az kadn, bol bol tanrbilim, Grand Guignol'deki gibi litrelerce kan sunacam, yle
ki, "ama yanl bu, ben yokum bu ite!" diyeceksin. te bu noktada benim olacaksn ve dnyann
dzenini bo- a karan Tanr'nn sonsuz her eye gc yeterliinin1 rpertisini duyacaksn. Sonra da,
eer aklhysan, seni nasl tuzaa drdmn farkna varacaksn, nk eninde sonunda bunu her
admda sylyordum sana; seni cehennemlik olmaya srklemekte olduum konusunda iyice
uyanyordum seni; ama eytanla yaplan anlamalarn gzel yan, insann onlar kiminle i yaptn bile
bile imzalamasdr. Yoksa cehennemle dllendirilmenin nedeni nedir?

Bizi rperten biricik eyin, yani metafizik rpertinin ho bir ey gibi alnmasn istediim iin de (kurgu
rnekleri arasnda) en metafizik ve felsefi olan, polisiye roman semekten baka bir ey kalmyordu
bana.

Polisiye metafizik

Kitabn bir polis roman gibi balamas rastlant deildir (sonuna dek de saf okuyucuyu kandrmay
srdryor; yle ki saf okuyucu, insann olduka az ey kefettiinin ve detektifin bozguna uradnn
farkna bile varmayabilir). Kanmca, polisiye romann insanlarn houna gitmesinin nedeni, iinde
cinayete kurban gidenlerin olmas deil, dzenin (dnsel, toplumsal, yasal ve ahlaksal dzenin)
sonunda suun yaratt kargaaya baskn kmas da deil. Gerekte polisiye roman, katksz durumda
bir varsaym yksn yanslar. Ama ayn zamanda, tbbi bir tan, bilimsel bir aratrma, metafizik bir
soruturma da bir varsaym durumudur. Temelde, felsefenin soru baz (ruhsal zmlemede olduu
gibi)

589

polisiye romannkiyle ayndr; su kimin? Bunu bilmek (bunu bildiini sanmak) iin btn olgularn bir
mant, onlara sululuu dayatan bir mant olduunu varsaymak gerekir. Her varsaym ve kestirim
yks, her zaman yanbanda durduumuz bir ey anlatr bize (szde Heidegger'ce alnt). Bu
noktada benim temel ykmn (katil kim?), tm de byle bir varsaymn yaps erevesinde yer alan
birok baka varsaymlara kk salmasnn nedeni ak.

Varsaymsalln soyut bir rnei labirenttir. Ama labirentin tipleri vardr. Bunlardan biri, Yunan
labirentidir; Theseus labirenti. Bu labirent, iinde hi kimsenin kaybolmasna izin vermez; iine girilir,
merkeze ulalr, sonra merkezden ka vardr. Bu yzden merkezde Minotaurus vardr; yoksa
yknn hi tad kalmaz, basit bir gezinti olurdu. Burada korku, kesinlikle, nereye varacanz ve
Minotaurus'un ne' yapacan bilmemenizden domaz. Ama klasik labirenti gelitirirseniz, elinizde bir ip
bulursunuz; Ariadne'nin ipini. Klasik labirent, Ariadne'.nin ipinden baka bir ey deildir.

Sonra, dolambal (maniyeristik) labirent vardr; bunu gelitirirseniz elinizde bir tr aa bulursunuz;
birok kmaz sokaklar, kkleri olan bir yap. k tektir; ama yanlabilirsiniz. Kaybolma-mak iin bir
Ariadne ipine gereksiniminiz vardr. Bu labirent, bir trail-and-error process'tir.1

Son olarak, a, ya da Deleuze ve tiuattari'nin kksap dedikleri labirent vardr. Kksap yle bir biimde
yaplmtr ki, her yol, tm teki yollara balanabilir. Merkezi yoktur, evresi yoktur, k yoktur,
nk potansiyel olarak sonsuzdur. Varsaym alan, bir kksap alandr. Benim kitaplmn labirenti bir
dolambal labirenttir, ama William'm iinde yaadnn farkna vard dnya, kksapa gre
kurulmutur: daha dorusu kurulabilir, ama hibir zaman kesinlikle kurulmamtr.

Onyedi yanda bir gen bana, tanrbilimsel tartmalardan hibir ey anlamadn, ama bu
tartmalarn, uzamsal labirentin uzantlar gibi ilev grdklerini syledi (bir Hitchcock filmindeki
thrilling mzik gibi). Sanrm bu tr bir ey oldu: *saf okuyucu da

1. Snama ve yanlma sreci. (ev.)

590

bir labirentler yksyle kar karya bulunduunu sezdi, bir uzamsal labirentler yksyle deil.
Diyebiliriz ki, tuhaf bir biimde, kitabn en safa okunular, en "yapsalc" okunular olmutur. Saf
okuyucu, ieriklerin aracl olmakszn, bir yknn varola-mayaca gereiyle dorudan temasa
gemitir.

Elence

Okuyucunun elenmesini istiyordum. En azndan benim elendiim kadar. Romanla ilgili olduuna
inandmz en derin dnceye dayah fikirlerle eliir grnen ok nemli bir noktadr bu.

Elenmek, sapmak, sorunlardan kopmak anlamna gelmez. Robinson Crusoe rnek okuyucuyu, ona,
kendisine olduka benzeyen akll bir homo economicus'un hesaplarn ve gnlk ilerini anlatarak
elendirmek ister. Ama Robinson'un semblable',1 Ro-binson'da kendisini okuyarak elendikten sonra,
bir biimde, daha fazla bir ey, kendisinin bir bakas olduunu renmi olsa gerektir. Elenerek, bir
biimde renmitir. Okuyucu ister dnyaya ister dile ilikin bir ey rensin, bu ayrm eitli anlatm
sanatlarn belirtir, ama z deimez. Finnigans Wake'in ideal okuyucusu, sonunda Carolina
Invernizio'nun okuyucusu kadar elense gerektir. Ayn derecede. Ama deiik bir biimde.

Elence kavram tarihseldir. Romann her dnemi iin elenme ve elendirme biimleri vardr.
Kukusuz, ada roman konunun elenceliliini, baka elence trlerine ncelik vermek iin
bastrmaya almtr. Aristo sanat kuramnn byk hayran olan ben, her eye karn bir romann -
stelik her eyden nce konu araclyla- elendirmesi gerektiini dnmmdr.

Kukusuz, bir roman elendiriyorsa, kitlenin onayn salar. Belli bir dnemde, okuyucunun onamas
olumsuz bir gsterge sayld. Bir roman onaylanyorsa, bunun nedeni yeni bir ey sylememesi ve
okuyucu kitlesine zaten beklediini vermesidir.

Ama ben, "bir romann okuyucuya beklediini veriyorsa onaylanacam" sylemekle, "bir roman
onaylanyorsa, bunun nedeni

1. Benzeri. (ev.)

591

nin okuyucuya beklediini vermesi olduunu" sylemenin ayn ey olmadna inanyorum.

kinci sav her zaman doru deildir: Tamburo di latta'ya ya da Yz Yllk Yalnzlk'a varmak iin
Defoe'yu ya da Balzac' dnmek yeter.

"Onama-deersizlik" denkleminin, grlt koparan ve okuyucu ounluunca reddedilen deneysel
yaptlarn aka vld bir srada -baarl kitabn avutucu kitapla, avutucu romann olay rgs olan
romanla zdeletirildii bir zamanda- biz 63 grubunca, hatta 63'ten de nce taknlan bazi polemik
tavrlarla yreklendirildii sylenecektir. Bunlar sylendiinde, bunlar sylemenin bir anlam vard;
saknml edebiyatlar en ok artan ve kronik yazarlarnca artk hi unutulmayan eyler bunlard -
stelik hakl olarak, nk bu szler, tam da bu sonucu elde etmek iin ve temelde avutucu bir
kuruluu olan, 19. yzyln sorunsal bakmndan ilgin yeniliklerden yoksun geleneksel romanlar
dnlerek dile getirilmiti. Daha sonra saflarn oluturulmas ve sk sk, kimi zaman bir ete sava
iin, hibir ayrm gzetilmeksizin bir birlik oluturulmas kanlmazdr. Dmanlarn Lampedusa,
Bassani ve Cassola olduklarn anmsyorum; oysa bugn, kendi adma ben arasnda ince ayrmlar
gzetirdim. Lampedusa ann tesinde bir roman yazmt ve sanki talyan yaznna yeni bir yol
neriyormu gibi yceitilmesine kar kmt; oysa o, tersine, grkemli bir biimde baka bir 51
neriyordu. Cassola'ya ilikin grm deitirmedim. Bassani hakknda ise bugn ok, ama ok
saknml davranrdm; hatta 63'te olsayd, onu yol arkada sayardm. Ama benim szn etmek
istediim sorun baka.

Grubun, deneysel roman tartmak iin yeniden Palermo'da topland 1965 ylnda olanlar artk hi
kimse anmsamyor (tutanaklarn, Feltrinelli tarafndan yaynlanan, kapanda 1965 yazl, basmn
tamamland tarih 1966 olan, // romanzo sperimentale (Deneysel Roman) balyla hl katalogda
yer aldn sylemeliyim).

O tartma srasnda ok ilgin eylerle karlald. Her eyden nce, daha o zaman Nouveau Roman
(Yeni Roman)'n tm deneyciliklerinin kuramcs -o srada yeni ortaya kan Robbe Grillet ile, Grass'la ve
Pynchon'la (bugn Pynchon'un modern-

592

sonras akm balatanlar arasnda sayld, ama o zaman bu szcn en azndan talya'da daha var
olmad, Amerika'da ise John Barth'n yeni yeni yazmaya balad unutulmasn) kendisini hesaplama
noktasnda bulan ve yeni kefedilmi, Verne hayran Roussel'den szeden, Borges'ten ise, yeniden
deerlendirilmesi henz balamad iin szetmeyen - Renato Barilli'nin ilk raporu. Barilli ne diyordu?
O zamana dein romanda olay rgsnn sonunun ve eylemin grn ve materyalistik coku iine
kapatlmasnn ayrcalk kazanm olduunu. Ama eylemin yeniden deerlendirilmesiyle romanda yeni
bir aamann balamakta olduunu; bu bir atre (baka) eylem de olsa.

Geen akam, Baruchello ve Grifi'nin garip bir sinematogra- fik kolajn, yk patlamalarndan, hatta
ticari sinemann standart durum ve konularndan oluan bir yk olan Verified incerta'y seyrederken
edindiimiz izlenimi zmlyordum. Seyircilerin en ok houna giden yerlerin, birka yl ncesine
dein tedirginlik belirtileri gstererek tepki verecekleri, baka bir syleyile, geleneksel eylemin
mantksal ve zamansal sonularnn kac olduu ve beklentilerinin yaman bir dkrklyla
sonuland yerler olduunu belirtiyordum. Avangard geleneksele dnyor, birka yl nce uyumsuz
olan ey, kulaklara (ya da gzlere) ho geliyordu. Bundan ister istemez bir sonu karyor insan.
Mesajn kabul edil-mezlii -kabul edilmezlik daha imdiden hoa gider olarak yasa-latrldndan -
artk bir roman iin (ya da hangi sanat olursa olsun) balca lt deildi. Kabul edilebilirin ve hoa
giderin yeni biimlerine uzlac bir dn tasla iziliyordu. Marinetti'nin f-trist akamlan srasnda
halkn slklamas kanlmaz olmusa, diye anmsatyordum, "bugn de, bir deneyi normal sayld iin
baarsz olarak yarglayan kimsenin polemii verimsiz ve aptalca-dr: bu, deer kuram asndan
tarihsel avangardm taslan yeniden kurmak olup, bu noktada avangardm son eletirmeni, gecikmi bir
Marinetti'den baka bir ey deildir. Mesajn alc tarafndan kabul edilebilirliinin, yalnzca belirli bir
tarihsel anda bir deer gvencesi lduurfu belirtelim... Tartmalarmza srekli egemen olan, dsal
artcln bir yaptn deerinin dorulaycs olmas gerektiini ngren bu amere pensee (art
dnce)'yi belki de yadsmamz gerekir diye dnyorum. Dzen ve kargaa, t-

Gln Ad

593/38

ketim yapt ile kkrtc yapt arasndaki bu ikiye blnmlk, geerliini yitirmediinden, belki de
baka bir bak asndan yeniden deerlendirilecektir: yani, grnrde kolayca tketilebilir yaptlarda
kopma ve uyumazlk eleri bulunabileceine, tersine kkrtc gibi grnen, hatta insanlar yerinden
zplatan baz yaptlarn hibir uyumazlk ortaya koymayabileceklerinin fark edilebileceine
inanyorum... Geenlerde, bir yapt ok houna gittii iin kukuya kapldndan, yapta kukuyla bakan
birine rastladm..." Ve bylece srp gider.

1965. Bu yllar pop sanatn balad, bylece deneysel, non-fgratif sanatla yn sanat, anlatsal ve
figratif sanat arasndaki geleneksel ayrmlarn ortadan kalkt yllard. Pousseur'n, Beatles'lardan
szederken -kendisinin de onlar iin altnn farkna varmakszn- bana, "onlar bizim iin alyorlar"
dedii (ve Cathy Berberian'n gelip bize, Beatles'in, Purcell'e geri gtrlerek, Monteverdi ve Satie'nin
yannda uyum iinde alnabile-ceklerini gsterecei) yllar.

Modem sonras, ironi, hoa giden

1965'ten bugne iki dnce kesinlikle aklk kazanmtr. Olay rgsnn baka rglerin alntlanma
biimi altnda da bulunabilecei ve alntnn, alntlanan rgden daha az avutucu olabilecei.
(Anmsadm kadaryla, ompiani'nin 1972 yll, Olay rgsne Dn'c ayrlmt; ironi yoluyla da
olsa, Ponson du Tcr-rail ve Eugene Sue'ye beenerek, Dumas'n baz grkemli sayfalarna ise az
ironiyle, beenerek yaklayordu.) Avutucu olmayan, olduka sorunsall, ama gene de hoa giden bir
roman olabilir mi?

Bu prz ve yalnz olay rgsnn deil, hoagiderliin de yeniden kefedilii, modernizm-sonras
Amerikan kuramclar tarafndan gerekletirilmi olsa gerektir.

Ne yazk ki, "modernizm-sonras", tout faire (her ie yarayan) bir terimdir. Bugn bu terimin,
kullanann houna giden her eye uyguland izlenimindeyim. te yandan, bu terimi geriye doru
kaydrma eilimi varm gibi grnyor: nce, son yirmi yln baz yazar ve sanatlarna uygulanm
gibi grnyordu, gide gide yzyl basma vard, sonra daha da geriye gitti, yry sr-

yor, yaknda modern-sonras snf Homeros'a gelip dayanacak.

Bununla birlikte, modern-sonrasnn zamandizinsel olarak s-nrlandnlabilen bir eilim deil, tinsel bir
snf, daha dorusu bir Kunstwollen, bir alma biimi olduuna inanyorum. Diyebiliriz ki, her an
kendi modern-sonras vardr, her an kendi slupuluu olaca gibi (yle ki, modern-sonrasnm, bir
tarih-tesi kategori olarak slupuluun ada ad olup olmadn soruyorum kendi kendime).
Kanmca, her ada, Nietzsche'nin, Zamana Aykr Dnceler'de1, tarih aratrmalarnn zarar2
konusunda betimledii bunalm anlarna geliniyor. Gemi bizi koullandrr, srtmza abanr, bizden
hara alr. Tarihsel avangard (burada avan-1^ gard, tarihtesi avangard olarak da kastediyorum)
gemile he-' saplamaya alyor. Ftristlerin temel ilkesi, "ayn indirin", her avangardn
tipik izleidir; ayrnn yerine uygun bir ey, koymak yeter. Avangard gemii ykar, biimini bozar;
Demoiselles d'Avignon, avangardn tipik bir davranmdr; sonra avangard daha da ileri gider; figr
ykar, ortadan kaldrr, soyuta, biimi ol-. mayana, beyaz telaya, yrtk telaya, yank telaya dek;
mimaride curtain wall'un3 asgari koulu, stele gibi yap* katksz paralelyz edebiyatta konuma
aknn ortadan kaldrlmas, Bourrough'vari kolaja, suskunlua ya da ak sayfaya dek; mzikte
atonaliteden g-' rtye, mutlak bir sessizlie gei (bu anlamda kkenlerin Cage' moderndir).

Ama bir an gelir, avangard (modern) daha ileri gidemez; nk olanaksz metinlerden sz eden bir
st-dil (kavramsal sanat) retmitir artk. Modern-sonrasnm moderne yant -gemiin ortadan
kaldrl suskuya gtrdnden yklamayaca iin- gemie dnlmesi gerektiinin bilincine
varmakta yatar: gemie ironiyle, masum olmayan bir biimde yeniden dn. Modern-sonrasnm
tutumunu, ok kltrl ve kendisine, "seni umutsuzca seviyorum" diyemeyecei bir kadna k olan
birinin durumuna benzetiyorum; nk bu cmlenin daha nce Liala tarafndan yazlm olduunu onun
bildiini (bunu kendisinin bildiini denildiini) bil-

1. Nietzsche'nin Unzeitgemasse Betractungen adl yapt. 2. Nietzsche'nin yukarda (dn. l'de) anlan
yaptn bir parasn oluturan Vom Nutzen und Nachteile der Historie fur das Lebens (Tarihin Yaam
iin Yararlan ve Zararlar). (ev.) 3. Perdeduvar. (ev.)

594

595

mektedir. yle diyebilir: "Liala'nn dedii gibi, seni umutsuzca seviyorum." Bu noktada, yapmack
masumluktan kanm, artk masumca konuulmayacan aka sylemi olacak, ama gene de kadna
sylemek istediini syleyecektir: onu sevdiini, ama onu yitik bir masumluk anda sevdiini. Eer
kadn da oyuna katlrsa, gene de bir ak ilanm kabul etmi olacaktr. Hibiri kendisini masum
hissetmeyecek, ikisi de gemiin -ortadan kaldrlamayan sylenmi olann- meydan okuyuunu kabul
edecek, ikisi de bilinli olarak ve zevk duyarak ironi oyununu oynayacaklardr. Ama ikisi de, bir kez
daha aktan szetmeyi baarm olacaklardr.

roni, bir st-dil oyunu, drt keli bir aa vurmadr. Bu nedenle, nasl modernde oyunu anlamayan
ister istemez onu reddederse, modern-sonrasnda da oyun anlamamak ve olaylar ciddiye almak
olasdr. Sonra, ironinin riski de var. ronik olan ciddiye alan biri her zaman vardr. Picasso'nun, Juan
Gris'in ve Bra-que'in kolajlarnn modern olduklar kansndaym: bu yzden normal insanlar bunlar
kabul etmiyorlard. Oysa, Max Ernst'in 19. yzylda gravr paralaryla yapt kolajlar modern-
sonrasyd: bunlar, gravr stne, hatta belki de dorudan doruya kolaj stne bir sylevi
yansttklarnn farkna varlmakszn, fantastik bir yk, bir d yks gibi de anlalabilir. Eer
modern-sonras buysa, Sterne'in ya da Rabelais'nin niin modern-sonras olduklar, Borges'in niin
kesinlikle moderns-sonras olduu aktr; nk ayn sanatda modern anla modern-sonras an bir
arada bulunabilirler ya da ksa bir aralkla birbirlerini izleyebilirler yahut dnml olarak birbirlerinin
yerini alabilirler. Joyce'ta ne olduuna bakalm. Portrait,1 modern bir eilimi yanstan bir ykdr.
Dubliners (Dublin'liler) de, daha nce yazlm olmasna karn, Portrait'ten daha moderndir. Ulysses
snrda durur. Finnigans Wake artk modern-sonrasdr, ya da en azndan modern-sonras stne
tartmay balatr; anlalabilmek iin, oktan sylenmi olann yadsnmasn deil, ironik adan
yeniden stnde dnlmesini ister.

Modern-sonras stne daha bandan hemen hemen her ey sylenmi bulunmaktadr (John Barth'n
1967'de yazlm ve ge-

1. Joyce'un/4 Portrait of the Artist as a Young Man (Sanatnn Bir Gen Adam Olarak Por- "I tresi)
adl yapt. (ev.)

596

tt

enlerde Caliban'm, Amerikan modern-sonrasyla ilgili 7. saysnda yaynlanm olan "Tkeniin Yazn"
gibi denemelerce). Moder-nizm-sonras kuramclarnn (Barth dahil), kimin modern-sonras olduunu,
kimin henz olmadn saptayarak, yazar ve sanatlara verdikleri notlara tmyle katlmyorum. Ama
bu eilimin kuramclarnn kendi ncllerinden kardklar teorem ilgilendiriyor beni: "Bence, ideal
modern-sonras yazar ne yirminci yzylda yaayan babalarna, ne de ondokuzuncu yzylda yaam
dedelerine yknr, ne de onlar reddeder. Modernizmi sindirmitir, ama onu omuzlarnda bir yk gibi
tamaz. Bu yazar, kitle haberleme aralarnn koullandrd okumaz-yazmazlar bir yana, belki de
James Michener'in ve Irving Wallace'in kltrl kiilerine ulamay ya da onlar etkilemeyi umamaz,
ama en azndan bazan, Thomas, Mann'n ilk Hristiyanlar dedii Sanat'a yrekten bal kiilerin
evresinden daha geni bir kitleye ulap onlar oyalamay umabilir... deal modern-sonras roman,
realizm ve irrealizm, biimcilik ve "zclk", katksz edebiyat ve gdml edebiyat, elite (sekinler)
romanyla kitle roman arasndaki sert tartmalar amak zorundadr... Benim ye tuttuum benzetim,
iyi cazla klasik mzik arasndaki benzetimdir: partisyonu yeniden dinleyip zmle-yince, ilk kez farkna
varlmam birok eyler kefedilir, ama partisyon ilk kez dinlendiinde, sizi yeniden dinleme istei
uyandraca noktaya getirmeyi bilmelidir; bu, uzmanlar iin olduunca uzman olmayanlar iin de
geerlidir." Barth, 1980'de, konuyu bu kez "Doluluk Yazn" bal altnda yeniden ele alarak byle
diyordu. Doal olarak, diyalog, Leslie Fiedler'in yapt gibi, byk bir paradoks zevkiyle yeniden ele
alnabilir. Caliban'm sz edilen says, onun 1981'de yazlm denemelerinden birini yaynlyor; ok ksa
bir sre nce de, yeni Linea d'ombra dergisi, onun teki Amerikan yazarlaryla tartmasn yaynlyor.
Fiedler kkrtyor, bu ak. Serven roman, Gotik, eletirmenlerce deersiz bulunan, ama mitler
yaratmay ve birden ok kuan imgelemini doldurmay bilen Mohikanlann Sonuncusu'nu vyor.
Mutfakta olsun, salonda olsun, ocuk odasnda olsun ayn tutkuyla okunabilen Tom Amcann Kulbesi
gibi bir eyin hl ortaya kp kamayacan soruyor kendi kendine. Shakespeare'i, Rzgr Gibi Ge-
ft'yle birlikte, elendirmeyi bilenlerin yanma koyuyor. Onun inanl-

597

maz derecede kurnaz bir eletirmen olduunu hepimiz biliyoruz. Yalnzca sanatla hoa giden arasna
dikilmi olan engeli ortadan kaldrmak istiyor o. Geni bir kitleye ulamann ve onun dlerini
doldurmann belki de gnmzde avangard olmak anlamna geldiini sezinliyor ve okuyucularn
dlerini doldurmann ille de onlar avutmak anlamna gelmediini sylemekte bizi gene de zgr
brakyor. Bu, onlarn yakasn brakmama anlamna da gelebilir.

Tarihsel roman

ki yldr ie yaramaz sorulan yantlamay reddediyorum. u tr sorular: yaptn ak bir yapt m, deil
mi? Ne bileyim ben, bunlar benim iim deil, sizin iiniz. Ya da: kendini kahramanlarndan hangileriyle
zdeletkiyorsun? Tanrm, bir yazar kendini kiminle zdeletirir? Kukusuz zarflarla.

e yaramaz sorularn en ie yaramaz, gemii anlatmann bir eit imdi'den kamak olduunu ne
srenlerin sorusu oldu. Bu doru mu, diye soruyorlar bana. Olabilir, diye yantlyorum, Manzoni
onyedinci yzyl anlatmsa, bunun nedeni, ondokuzun-cu yzyln kendisini ilgilendirmemesidir;
Giusti'nin Sant'Ambro-g/o'su ise, Avusturyallara kendi zamanndan szeder; Berchet'nin Giuratnento di
Pontida's gemi zamann, masallarndan szeder. Love Story kendi zamanna bal kalrken, Partna
Manastr ancak yirmibe yl nceki olaylar anlatyordu... Komnal demokrasiden banka ekonomisine,
ulusal monarilerden kentlere, yeni teknolojilerden yoksullarn bakaldrlarna dek ada Avrupa'nn
btn sorunlar^ onlar bugn hissettiimiz biimleriyle Ortaa'da.oluur. Ortaa, bizim gemiimizi
anmsamak iin hep dnmemiz gereken ocukuumuzduf. Ama Ortaa'dan Excalibur slubunda da
szedilebilir. Ancak o zaman sorun baka bir sorundur ve yan izilemez. Tarihsel bir roman yazmak ne
demektir? Kanmca, gemii anlatmann yolu vardr. Biri romance; Brtanya sylencelerinden
Tolkien'in yklerine dein; iin iine novel deil, tam anlamyla romance olan "Gotik roman" da girer.
Gemiin,, imgeleme zgrce boalm salamak iin senaryo, bahane, masals kurgu olarak ele
alnmas. Bu nedenle, romance'va gemite gelimesi art deildir; imdi veburada gememesi ve
imdi'den ve bura-

dan szetmemesi yeterlidir. Birok kurgubilimler katksz romance'Air. Bir baka yer'in yksdr
romance.

Sonra, omuzda pelerin-elde kl roman gelir, Dumas roman gibi. Omuzda pelerin-elde kl roman,
"gerek" ve tannabilir bir gemii seer; onu tannabilir klmak iin de ansiklopediye gemi kiilerle
(Richelieu, Mazarin) doldurur; onlara ansiklopedide gemeyen, ama ansiklopediye ters dmeyen baz
eylemler yaptrr (Milady'yle karlama, Bonacieux diye birisiyle temas kurma). Doal olarak, gereklik
izlenimini glendirmek iin tarihsel kiiler (tarih yazmnn onayyla) tarihte yapm olduklar eyleri de
l| yapacaklardr (Rochelle'i kuatmak, Avusturya' l Anna ile yakn ' *' ilikiler kurmak, Fronda ile bilinen
ilikilerde bulunmak). Bu (" gerek") ereve iine hayal rn kiiler konur, ama bunlar baka alarn
kiilerine de yorulabilecek duygular ortaya koyarlar. d'Artagnan, kralienin mcevherlerini Londra'ya
geri getirirken yaptn, 15. yzylda da, 17. yzylda da yapabilirdi. d'Artag-nan'n ruhsal durumuna
sahip olmak iin 17. yzylda yaamak art deildir.

Oysa tarihsel romanda, genel ansiklopedi terimleriyle tannabilir kiilerin sahneye girmeleri art
deildir. Prommessi Sposi'yi (Nianllar) dnn; en tannm kiisi, Manzoni'den nce az kimsenin
bildii kardinal Federigo'dur. (ok daha tannm olan teki Borremo, San Carlo'ydu). Ama Renzo'nun,
Lucia'nn ya da Fra Cristoforo'nun yaptklar her ey, ancak onyedinci yzyl Lom-bardia'snda
yaplabilirdi. Kiilerin yaptklar, tarihin, yani olup bitenlerin daha iyi anlalmasn salamaya yarar.
Yaantlar ve kiiler kurmacadr, ama o a talya's hakknda tarih kitaplarnn hibir zaman bu denli
aklkla sylemedikleri eyleri sylerler bize.

Ben kesinlikle bu anlamda bir tarihsel roman yazmak istiyordum; Ubertino ve Michele gerekten
varolduklar ve az ok gerekten sylemi olduklar eyleri syledikleri iin deil, William gibi
uydurulmu kiilerin tm syledikleri ancak o ada sylenmi olaca iin.

Bu dnceye ne denli bal kaldm bilmiyorum. Daha sonraki kuak yazarlarnn (Wittenstein gibi)
alntlarn, o aa aitmi gibi vererek maskelerken buna uymadm sanmyorum. Bu durumlarda,
benim Ortaa kiilerimin ada olmadklarn, olsa

598

599

olsa Ortaa'a zg biimde dnen ada kiiler olduklarn ok iyi biliyordum. Bazan kurgusal
kiilerimi, tmyle Ortaa'a zg dncelerin disiecta membra'smdan1, Ortaa'n kendine zg
olarak alglamayaca baz kavramsal canavarlar retme yeteneiyle donatp donatmadm soruyorum
kendi kendime. Ama kanmca tarihsel bir roman, yalnzca gemite, daha sonra olanlarn nedenlerini
belirtmekle kalmamal, bu nedenlerin yava yava sonularn gstermeye yneldikleri sreci de
betimlemelidir.

Kiilerimden biri, iki Ortaa dncesini karlatrarak onlardan daha ada bir nc dnce
karyorsa, bunu tam kltrn daha sonra yapt gibi yapmaktadr; eer sylediini hi kimse
yazmamsa, birisinin karmak bir biimde de olsa bunu (yazk, kimbilir ne korkulara, ne utanlara
kapld iin dile getirmeksizin) dnmeye balayacana kuku yoktur.

Ne olursa olsun, beni ok elendiren bir ey var: ne zaman bir eletirmen ya da bir okuyucu,
kiilerimden birinin ok ada eyler ne srdn sylemi ya da yazmsa, btn bu durumlarda,
zellikle de bu durumlarda, 14. yzyl metinlerinden alntlar kullanmtm.

Okuyucunun tam anlamyla ince bir biimde Ortaa tavr olarak tat ald, benim yasaya aykr bir
biimde ada bulduum sayfalar da var. Gerek u ki, herkesin Ortaa hakknda, genellikle yoz olan
kendi dncesi vas. Yalnzca bizler, o zamann rahipleri, biliriz gerei, ama bunu sylemek bazan
yaklmaya gtrr insan.

Hamlet'tir. Ama artk ok ge, Hamlet lmtr."

Yllar sonra, Chesterton'un bu tr bir dnceyi bir yerde dile getirmi olduunu kefettim. Geenlerde
Oulipo grubu, btn olas polisiye durumlarn bir tablosunu yapm ve okuyucunun katil olduu bir
kitabn henz yazlmadn ortaya koymu.

Kssadan hisse: saplantsal dnceler vardr, bunlar hibir zaman kiisel deildir, kitaplar kendi
aralarnda konuurlar; tam anlamyla yaplm bir polis soruturmas sulunun biz olduumuzu
kantlamaldr.

Umberto Eco

V

Bitirirken

Roman yazdktan iki yl sonra, niversiteye gittiim 1953 ylndan kalma bir not geti elime.

"Orazio ve arkada aynann gizini zmek iin P. kontunu arrlar. P. kontu, tuhaf ve arkanl bir
soyludur. Buna kart olarak, Amerikan yntemleri kullanan Danimarka muhafz askerlerinin gen
komutan. Olayn trajedi kurallarna gre normal geliimi. Son blmde P. kontu, aileyi toplayp gizemi
aklar: katil

1. (Lat.) Dalm uzuvlar. (ev.) 600

601

NDEKLER

DOAL OLARAK, BR ELYAZMASI..................... 9

GLN ADI' ZERNE / adan Konideniz ..........:._.:.. 17

NDEY.......................................... 23

BRNC GN

Tanskm. Manastrn eteklerine varyoruz, William abuk kavrama yeteneini
kantlyor ............................... 35

Sabah. William, Barahip'le retici bir konuma yapyor........ 42

le. Adso kilisenin kapsna hayran oluyor; William ise Casale'li Uberti-no'yu
buluyor .................................. 57

kindi. William ifal bitkiler uzman Severinus'la bilgince bir konuma
yapyor....................................... 86

kindiden sonra. William ve Adso yaz salonunu ziyaret ediyorlar ve birok aratrmac, kopyac ve
balk yazcs, bu arada, Deccal' bekleyen yal bir krle tanyorlar ...................... 92

Gnbatm. William'la Adso manastrn geri kalan blmlerini ziyaret ediyorlar; William, Adelmo'nun
lmne ilikin baz sonular karyor; camc rahiple okuma camlar ve gereinden ok okumak
isteyenlerin grdkleri hortlaklar stnde konuuluyor. . . . 106

Akam. William ile Adso Barahip'in itenlikli konukseverliinin ve Jor-ge'nin fkeli konumasnn tadm
karyorlar........... 115

KNC GN

Geceyans. Birka saatlik gizemsel bir mutluluk, alabildiine kanl bir olayla
kesiliyor................................... 123

Tanskm. Upsala'l Benno baz gizler aklyor; Arundel'li Berengar da. Adso ise gerek tvbenin ne
olduunu reniyor...... 133

Sabah. Konuklar halktan kiiler arasnda bir kavgaya tank oluyorlar. Alessandria'l Aymaro baz eyler
ima ediyor; Adso ermilik ve eytan'n- tersi stne dnyor. Sonra William'la Adso yaz salonuna
dnyorlar; William orada ilgin bir ey gryor; glmenin mubahl stne nc bir konuma
yapyor, ama sonunda istedii yere bakamyor............................ 145

603

le. Benno, manastr yaam stne hi de iyi saylmayacak eyler aklayan tuhaf bir yk
anlatyor.......................162

kindi. Barahip manastrnn zenginlikleriyle vndn, sapknlardan ekindiini gsteriyor;
sonunda Adso dnyay dolamakla kt bir ey mi yaptndan kuku duyuyor.................168

Gnbatmnda sonra. Bu ksa blmde yal Alinardo, labirente ve oraya nasl girileceine dair ok
ilgin eyler anlatyor.......184

Akam. William'la Adso Aedificium'a giriyorlar; gizemli bir ziyaretiyle karlayorlar; stnde bysel
imler olan gizli bir mesaj buluyorlar; bulunur bulunmaz kaybolan bir de kitap; bu blm izleyen birok
blmde aranacak, ama bulunamayacaktr; William'in deerli merceklerinin alnmas, olaylarn
sonuncusu deildir. . 189

Gece. Sonunda William'la Adso labirente giriyorlar; garip grntler gryorlar ve labirentlerde olduu
gibi kayboluyorlar.......198

NC GN

Alacakaranlktan tanskmne dein. Ortadan kaybolan Berengar'n hcresinde kan lekeli bir bez
bulunuyor; hepsi bu...........211

Sabah. Adso yaz salonunda tarikatnn tarihesi ve kitaplarn yazgs stne
dnyor..................................213

le. Adso, Salvatore'nin, birka szckle zetlenemeyecek, ama onu uzun ve kaygl dncelere
salacak itiraflarn dinliyor. . . . 217

kindi. William Adso'ya byk sapknlk rmandan, saf insanlarn kilisedeki ilevinden, evrensel
yasalar renme konusundaki kukularndan sz ediyor; sanki ayra iindeymiesine Venantius'un
brakt kara by iaretlerini nasl zdn anlatyor. . . . 227

Gnbatm. Barahip yeniden ziyaretilerle konuuyor; William'in labirentin bilmecesini zmek iin
baz artc fikirleri vardr; sonunda bunu ok mantkl bir biimde baarr. Sonra William'la Adso
eritme peynir yerler...............................243

Akam duasndan sonra. Ubertino, Fra Dolcino'nun yksn anlatyor. Adso bunun zerine baka
ykleri anmsyor ya da kitaplkta okuyor; sonra sava donanmna brnm bir ordu gibi gzel ve
rktc bir gen kzla karlayor...................255

Gece. Adso allak bullak, William'a gnah kartyor ve kadnn yaratltaki ilevi stne dnyor;
sonra bir adamn lsn buluyor. .. 290

604

DRDNC GN

Alacakaranlk William ve Severinus Berengar'n cesedini inceliyorlar, dilinin kara olduunu gryorlar;
boulmu bir adamda olaan olmayan bir ey. Sonra ok iddetli zehirler ve eski bir hrszlk olay
stne tartyorlar.............................. 299

Tanskm. William nce Salvatore'yi, sonra da kilerciyi gemileri konusunda gnah karmaya
srklyor; Severinus alnm mercekleri buluyor, Nicola da yenilerini getiriyor, bylece William alt
gzle Venantius'un eh/azmasn zmeye gidiyor.........307

Sabah. Adso gnl aclan iinde kvranyor; sonra da William, elinde Venantius'un zldkten sonra
bile hl zlmez olarak kalan

jj metniyle geliyor.............-.....................318

"T le. Adso domalan toplamaya gidiyor. Minoritlerin gelmekle olduklarn gryor; William ve
Ubertino ile Minoritler uzun uzun konuuyorlar; XXII. Ioannes hakknda ok ackl eyler
reniliyor. 330

kindi. Poggetto Kardinali, Bernardo Gui ve Avignon'lu teki adamlar geliyorlar; sonra her biri baka
baka eyler yapyorlar.....344

Gnbatm. Alinardo deerli bilgiler veriyormu gibi grnyor; William ise bir dizi tartlmaz yanl
araclyla olas bir geree ulamak

iin kulland yntemi aklyor......................347

Akam. Salvatore ok gl bir byden sz ediyor............351

Aksan duasndan sonra. William'la Adso bir kez daha balirente giriyorlar; finis Africae'nin eiine
varyorlar, ama ieri girmiyorlar; nk drdn birincisinin ve drdn yedincisinin ne olduunu
bilmemektedirler; sonunda Adso'nun sevda hastal depreiyor; ama bu kez olduka
bilgince............................354

Gece. Salvatore ackl bir biimde Bernardo Gui tarafndan grlyor; Adso'nun sevdii kz byclk
suuyla yakalanyor, ve herkes eskisinden daha da mutsuz ve kaygl yatmaya gidiyor.......373

BENC GN

Tanskm. sa'nn yoksulluu kardee tartlyor.............383

Sabah. Severinus William'a tuhaf bir kitaptan sz ediyor; William ise elilere tuhaf bir ynetim
kavramndan sz ediyor.........398

le. Severinus l bulunuyor; bulmu olduu kitap ortada yoktur. 408 kindi. Adalet datlyor ve
herkesin haksz olduuna dair tedirgin edici

bir izlenim ediniliyor..............................420

Gnbatm. Ubertino kayor; Benno yasalara uymaya balyor; William

605

ise, o gn karlat eitli tutku tipleri stne baz dnceler

gelitiriyor......................................444

Akam. Deccal'n geliiyle ilgili bir vaaz dinleniyor; Adso zel adlann gcn
anlyor....................................451

ALTINCI GN

Geceyans. Prensler oturuyorlar; Malachi ise yere yklyor........465

Alacakaranlk. Yeni bir kilerci seiliyor; ama yeni bir ktphaneci
seilmiyor.........................................470

Tanskmil. Yeralt hazinesinin ziyaret edilii srasnda Nicola birok

ey anlatyor................................... . 473

Sabah. Adso, "Dies irae"yi dinlerken bir d gryor, ya da dilerseniz bir

grnt diyelim..................................481

leye don. William Adso'ya grd d aklyor...........493

le. Ktphanecilerin yks oluturuluyor ve gizemli kitaba ilikin daha ok bilgi elde
ediliyor...........................497

kindi. Barahip William'i dinlemek istemiyor; deerli talarn dili stne konuuyor; son zc
olaylarla ilgili soruturmann srdrlme-

mesi isteini dile getiriyor..........................503

Gnbatmyta akam aras. Saatlerce sren aknlk ksaca anlatlyor. 513

Akam duasndan sonra. William neredeyse rastlant sonucu, finis Afri-

cae'ye girmenin gizini kefediyor.....................516

YEDNC GN

Gece. Burada anlatlan olaanst akla/nalar zetlemek, blme eit uzunlukta bir balk olurdu; bu
da allagelene ters der. . 523

Gece. Yangn kyor ve ar erdem yznden cehennem gleri egemen
oluyor.........................................541

SON YAPRAK....................................____557

SONRASI .....'.......................................565

606

Umberto Eco

GLN ADI

Gln Ad adl bu dev romanyla bir anda dnyann drt bir yannda nlenen italyan yazar Umberto
Eco, aslnda ok ynl bir blimadam. italya'da, Bologna niversitesinde retim yesi, se-nolog,
tarihi, filozof, estetiki, ortaa uzman ve James Joyce zerine derin aratrmalar yapm biri.
Umberto -Eco'nun bu ilk roman, 1980'de italya'da ilk yaymlanndan bu yana saysz basm yapt ve
dnyann pek ok diline evrildi. Dnyada olaanst bir ilgi uyandran bu romann yanklar hl
sryor. Filmi de dnyada byk yanklar uyandrd. Bu romann baarsnda, kukusuz, yazarn ortaa
konusunda derin ve dolaysz bilgisinin byk pay var. Tam anlamyla ve her bakmdan ortaa
dnyasn yanstmakla birlikte Gln Ad kesinlikle ada bir roman; ada romana yepyeni ve uzun
soluk getiren zgn bir roman. Bir anlamda ortaada geen, Hristiyanlk dncesini tartan tarihsel
bir roman, bir anlamda da ustaca kurulmu polisiye ve srkleyici bir yk. Ve en nemlisi olaanst
bir dil ve benzeri az bulunur bir sanat yapt. Bu nl roman italyanca aslndan baaryla Trkeye
eviren -adan Karadeniz't titiz ve uzun almasn da burada hayranlkla^ belirtmemiz gerekiyor.
Umberto co'nun yaynlarmz arasnda'kan ikinci dev roman Foucault Sarkac da, Ortaa Dlemek
adl deneme kitab da yine adan Karadeniz'in evirisi...

ISBN 975-510-245-0

Kapaktaki resim: RENE MAGRITTE KDV NDEDR

78975 5"T02450" >

Umberto Eco _ GLN ADI

www.kitapsevenler.com

Merhabalar

Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden

Grme zrller in Hazrlanmtr

Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz

Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir

Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan

Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda

Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler

Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem

Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz

Bilgi Paylatka oalr

Yaar Mutlu

Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders
kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim

ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir
engellinin kullanm iin kendisi veya nc

bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi
kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill

alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler
alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde

satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar
zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas

ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna
geilmitir.

T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara

Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak

Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin

Tarayan Yaar Mutlu

web sitesi

www.yasarmutlu.com

www.kitapsevenler.com

e-posta

yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com

mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com

Umberto Eco _ GLN ADI

You might also like