Professional Documents
Culture Documents
MUHSİN HALİS
İSKENDER ÇALMAN
ÖZET
Örgütsel bilgi, sürdürülebilir rekabetin önemli bir unsurudur. Bu nedenle bilginin kuramsallaştırılması
faaliyeti olarak kabul edilen Entellektüel Sermaye (ES) hem araştırmacılar hem de uygulayıcılar cazibesini
korumaktadır. Entellektüel Sermayeye ilişkin yazın incelendiğinde onun çok sayıda disiplinin oluşturduğu bir
mozaik olduğu görülmektedir. Muhasebeciler, bilgi teknolojisi uzmanları, sosyologlar, psikologlar, insan
kaynakları yöneticileri ve eğitimciler farklı bakış açılarıyla ES’yi değerlendirmektedirler. Muhasebeciler ES’nin
bilançoda nasıl ifade edileceğini, Bilgi teknolojisi uzmanları, onu bilgi sistemlerine nasıl kodlayacaklarını
araştırtmaktadırlar. Sosyologlar bir güç olarak ES’nin dengeleyiciliğini açıklamaya çalışmaktadırlar. Psikologlar
ES ile ilgili gelişimi zihinsel süreçlere dayandırmak istemektedirler. İnsan kaynakları yöneticileri entelektüel
sermaye konusunda yatırımın karlılığını (ROI) hesaplamak istemektedirler. Eğitim ve geliştirme çalışanları
entelektüel sermayeyi kurma ve ölçme konusunda yoğunlaşmaktadırlar. Bu çalışmada yönetim disiplinlerinin
farklı alanlarından derlenen anlaşılır bir literatür taramasıyla birlikte, şirketlerin Bilgi Yönetimi uygulamaları
çerçevesinde ES’nin değerlendirilmesine ilişkin bir saha araştırması ve sonuçları sunulacaktır.
I.GİRİŞ
Yönetim bilimci akademisyenlerin, teori geliştirme ve geliştirdikleri teorileri uygulama ve öğretme gibi
iki önemli amaçları vardır. Bunun bir sonucu olarak mevcut yönetim bilgilerinin ve araştırılmakta olan
değişimlerin yeni nesil yöneticilere nasıl aktarılacağı kaygısını taşımaktadırlar. Bu çerçevede yeni araştırmalar
yapma ve hatta önceki çalışmalardan yeni fikirler çıkarma çabaları da buna eklenmekte, ilave olarak denenmiş
olanı kavramsallaştırmak gibi bir sorumluluk da üstlenmektedirler. Bilginin kavramsallaştırılması konusunda
akademisyenlerin olumlu katkılarının var olup olmadığı konusundaki tartışmalar yüzyıllardır sürse de,
akademisyenler kullanılabilir bilgileri kavramsallaştırarak onu yeni nesillere bilimsel nosyonlarla sunmalıdırlar.
Öğrenmenin maliyetinin yükselmesi, alternatiflerin artması ile bilgi talebinde bulunanların harcamalarına dikkat
ettikleri görülmektedir. Bir çok eğitimin artık maliyet değil bir yatırım olduğu konusundaki görüş yaygınlığını
artırarak devam etmektedir. Bilginin bir değer olarak artık bilançolarda yer alması ve bilgi temelli katma değerin
ölçülebileceğine yönelik ciddi iddialar akademik alanda olduğu kadar uygulama alanında da önemsenmektedir.
Bu rekabet artırıcı yeni trendin adı entellektüel sermayedir. Akademisyenlerin de iddialı bir şekilde bu kavram
üzerinde çalışmaları bundandır. Ancak henüz yeni ve daha önce söylenmemiş olan bu kavramın teorik çerçevesi
kesin hatlarla belirlenmiş değildir (Bontis, 1999:272).
Günümüzde sıkça sorulan sorulardan biri entellektüel sermayenin hangi alanlarda katma değer
yaratacağıdır. Bu soruya cevap olarak değişik bir perspektifler kullanılabilir. Birincisi, Entellektüel Sermaye
1990’lı yılların başında popüler ve yaygın kullanılmaktaydı (Stewart, 1991, 1994). Entellektüel Sermaye Stewart
tarafından “Yeni bir tenis topu markası – hatları pek belirgin olmayan ama oldukça büyük zıplamaya yeteneğine
sahip” şeklinde tanımlandı. Ancak yaygın olarak araştırılan; değişim mühendisliği, kalite çemberleri, amaçlara
göre yönetim vs. gibi konuların moda kavramı çerçevesinde yarattığı tartışmalara ES kavramı da dahil oldu;
çünkü bunların bir çoğu moda olmaktan öte geçemeyeceği düşünülen kavramlardı. Bu ön yargıdan dolayı
yeterince ciddi çalışmalar ortaya çıkmamaktadır. Yinede ES’nin “belirsizlik” özelliği, zor problemlere çözümler
bulmak için daima fırsat kollayan, daha çok uygulama ile ilgilenen bazı meraklı araştırmacıların ilgisini çekmeye
devam etmektedir.
ES alanında ilk çalışmalara bakıldığında “tanımsız ve kavranması zor” retorik bir içerik taşıdığı
görülmektedir. Ancak yaratılan bilginin katma değere dönüşmesi için ölçülebilmesi bir zorunluluktur. Bu
nedenle ES ile ilgili asıl problem ES’nin ölçümüdür. Maalesef başlangıçtaki kavramsal tartışmalar “soyut
içeriğin” aslında kolay dokunulabilir “somut” boyutunun dikkatten kaçmasına ve akademisyenler için dipsiz bir
kuyu gibi algılanmasına yol açmıştır.
Entellektüel sermayenin yeni ekonomik boyutu da ilgiçtir. Ekonomi literatüründe kıt kaynakların nasıl
yönetileceğini öğretmek zaman almaktadır. Geleneksel ekonomik model, arz ve talebin pazar fiyatını belirlediği,
kıtlık varsayımlarına bağlı olarak geliştirilmiş ilkelere dayanır. Bütün yeni başlayanlara, “eğer arz düşerse
fiyatlar yükselir” kuralı öğretilir. Ancak bir kaynak olarak bilgi kıtlık varsayıma göre değerlendirilemez. Bilgi
arzı ne kadar çok olursa veya paylaşımı ne kadar çok olursa o kadar çok değer kazanır. Bilimsel çalışmalar,
1900’lü yılların başındaki dünyadaki tüm bilgiler 30 yılda bir iki katına çıktığını göstermektedir. 1970 lü yıllara
gelindiğinde bu rakam 7 yıla inmekte yani yedi yılda tüm bilgilerin iki katına çıkmaktadır. Araştırmacılar bunu
biraz daha ileriye götürerek öngörülmemeler ile 2010 yıllarında dünyadaki tüm bilgilerin 11 saatte bir iki katına
çıkacağını tahmin ediyorlar. Bu bağlamda entellektüel sermayenin önemini daha iyi bir gerekçe ile açıklamaya
da gerek kalmamaktadır (Bontis, 1999: 275).
Bilgi Yönetimi, bilgi akışı ve sermaye stok’u gibi birbiri ile bağlantılı iki olguyu kapsamaktadır.
Burada soru örgütlerin bu olguları rasyonel bir şekilde kullanıp kullanmadıkları ile ilgilidir. Daha yakın zamana
kadar stratejik işletme yönetiminde görülemeyen kaynakların varlığı ve oynadığı role yeterli değer verilmiyordu.
Bu açık, gerçek ekonomiler için çok zor bir durum oluşturmaktadır. Bir işletmenin ekonomik değeri sadece onun
görünen mal varlığı kadar değildir. Bir işletmenin ekonomik değeri işletmenin, herhangi bir varlık elde
edildiğinde katlanılan maliyet, işletmenin kuruluşundan hâlihazırdaki durumuna kadar katlandığı maliyet,
yenileme maliyeti, şu anki piyasa fiyatı gibi bileşenlerden oluşur. Bilgi, yüksek kalitede ürün, güvenilir ek
hizmetler ve dağıtım ağı da bir işletmenin görünmeyen mal varlıklarıdır. Charles Handy (1989) bir firmada
sadece sahip olunan bilginin %20’sinin kullanıldığını ifade etmektedir.
2.LİTERATÜRDE ENTELEKTÜEL SERMAYE
Bilginin önemi tarihin derinliklerine kadar uzansa da, onun sistematik bir şekilde ele alınması
muhtemelen ‘bilimsel yönetim’e dayanır. Frederick Taylor (1911), işçilerin yaşadıkları deneyimleri ve ifadeye
edilmemiş yeteneklerini nesnel kurallar ve formüllerle ifade etmeye çalışmıştı. Barnard (1938) ise yönetim
sürecinde ‘davranışçı bilgi’ yi de hesaba katarak bilimsel yönetimin ufuklarını genişletti. Bu iki görüşün birbiri
içinde erimesiyle ileride ‘örgüt teorisi’nin temelini oluşturacak yeni bir ‘bilgi yönetimi’ sentezi doğmuş
oluyordu. Fakat yönetimle ilgili fonksiyonların yerine getirilmesinde ‘karar alma’yı kavrama önceliği,
bilgisayarın ve bilişsel bilimin gelişmelerinden derinden etkilenen Simon’a (1945) aittir. Simon, insanın bilişsel
kapasitesinin sınırlarının farkına varmış ve literatüre ‘sınırlı rasyonellik’ terimini sokmuştur.
Geleneksel sermaye girdileri fiziksel mekan ve para olanakları ile sınırlı iken, ‘entellektüel sermaye’
kuşağının sınırlarını büyük olasılıkla örgütün kolektif ‘sınırlı rasyonelliği’ tayin edecektir. Schumpeter (1934)
ise bir bütün olarak ele aldığı ekonomideki değişim sürecine dikkatini yoğunlaştırmıştır. Yeni ürün ve
faaliyetlerin ortaya çıkmasını ‘bilgi’nin tekrar tekrar ve değişik kombinasyonlar oluşturmasına bağlamaktadır.
Penrose (1959) bu görüşü daha da ileriye taşıyarak örgüte kişisel bir sıfat kazandırarak onu hafızası olan bir
varlık gibi bir çeşit ‘bilgi koruma deposu’ olarak ele aldı. Nelson ve Winter gibi evrimci teorisyenler (1982) de
firmayı bilgilerin depolandığı ve saklandığı bir kasa olarak yorumladılar. Nelson ve Winter’e göre bilgi, düzenli
ve tahmin edilebilir karakterli davranışsal kalıplar (veya kendi deyimleriyle ‘rutin’ler) olarak saklanır.
Bugün, örgütlerin, yenilenmek için bilgiyi geliştirme, koruma ve kullanma amacıyla kullandıkları
stratejilerin doğası ve performans sonuçları, iş stratejilerinin önemli alt başlıklarından birini oluşturur; fakat
mevcut liteartürde bu önemli konu hak etmediği bir muameleyle karşı karşıya kalmıştır (McGrath, Tsai,
Venkatraman ve MacMilla, 1996). Ekonomi biliminin genel kabul görmüş sınırları içinde kalan ekonomistler,
üretimin maliyet yapılarını bütün yönleriyle belirleyerek bilgiyi, bütün firmaların erişimine açık olduğunu
varsayarak ‘üretim fonksiyonları’ kümesi içinde etkisiz bir unsur olarak görüp bilgiden kaynaklanan performans
farklarını önemsememektedirler (Nelson 1991; Teece 1982). Bu arada bu önemsememe eğilimine kısmi bir
istisna olarak ‘yaparak öğrenme’ konusundaki endüstriyel örgüt literatürünü gösterebiliriz (bkz. Fudenberg ve
Tirole, 1986).
Biraz da bu eksikliğe tepki olarak, strateji sahasında son 40-50 yılda küçümsenmeyecek sayıda teori
üretildi. ‘Örgütsel ekonomi’ ve ‘örgüt teorisi’, ‘bilgi yönetimi’ nde firma düzeyinde farklılıkların varlığını
kabullenmekle kalmayıp, bu farklılıkların, firmanın ekonomik performansının belirlenmesinde önemli bir rol
oynadığını ileri sürüldü. Bu yaklaşımlara ‘genel strateji’ (Ansoff, 1965; Andrews, 1971), ‘firmanın kaynak
tabanlı incelenmesi’, (Penrose, 1959; Rubin, 1973; Teece, 1982; Wernerfelt, 1984; Barney 1986a, 1991;
Diericks ve Cool, 1989; Hall, 1992), ‘evrimci teori’ (Nelson ve Winter, 1982; Winter, 1987) ve ‘öz yeterlilikler’
(Prahalad ve Hamel, 1990) gibi örnekleri dahil edilebilir.
Rekabet avantajı ekonomik olarak analiz edildiğinde, endüstrideki firmaların karlılığının nasıl
belirlendiği daha açık olarak ortaya çıkacaktır. Birçok teorisyen ‘stratejik analiz’in ana merkezinde endüstriyel
farklılıkların değil, firma farklılıklarının bulunduğunu ileri sürmektedir (Nelson, 1991; Rumelt, 1991). Bundan
da öte, geleneksel formal iktisadi araçlarının çoğu optimal ‘ürün piyasası’ faaliyetlerini belirlemekte
kullanılırken, geleneksel ‘strateji’ kavramı firmanın kaynak durumu cinsinden ifade
edilmektedir (Learned, Christensen, Andrews ve Guth, 1969;Wernerfelt, 1984). Genelleştirilecek olursa, neo-
klasik ekonominin ‘bilgi’ye yaptığı görmezden gelme muamelesi sürmektedir. Bütün firmaların, piyasanın
“görünmez eli” tarafından yönlendirilirken aynı sabit bilgiye sahip olduğu varsayılmaktadır. Bu teorik bakış açısı
iki önemli kabullenme sebebiyle bilgi olgusunu değerlendirmede yetersizdir. Neo-klasik ekonomistler bütün
tarafların tam ve kusursuz olarak bilgilendirildiğini ve kaynakların tamamıyla taşınabilir mobil olduğunu
varsayar. İşte bu iki varsayım, bireylerin bilişsel kapasitelerinin sınırlı olduğu (Simon, 1991) ve bazı örtük (tacit)
bilgi formlarının söze dökülmesinin imkansız olduğu (Polanyi, 1967) görüşleriyle çelişirler. Örgütte gizlenmiş
bu çeşit bilgi formları ‘firmanın evrimsel teorisi’ ile daha iyi açıklanabilir.
Polanyi’nin gizli - açık bilgi (tacit-explicit) ayrımı, literatüre Nelson ve Winter (1982:134)in “An
Evolutionary Theory of Economic Change” tarafından sokulmuştur. Nelson ve Winter’in bu çalışmalarının en
önemli noktası bu gizli ve açık bilgilerin etkileşebileceği ortamı oluşturan davranışsal kalıplar veya kendi
deyimleriyle ‘örgütsel rutin’leridir.
Örgütsel rutinler, bazıları bürokratik kurallarda açıkça görülen, bazıları da
örgütün kültüründe zımni olarak varolan, örgütün genetik materyalleridir. Zımni olarak
varolan ile açıkça varolan arasındaki etkileşim, bireylerin bir konu hakkında karar
verirken, seçtikleri tercihin bir realiteye uygulandığında iktisadi olarak faydalı olup
olmayacağını göz önünde bulundurmaları ve bu bireysel tercihlerin giderek örgütün
rutinlerine işleyerek gelecek bireysel tercihleri şekillendirmeleri ve kısıtlamaları yönüyle
evrimseldir (Nelson ve Winter 1982:134).
Nelson ve Winter (1982)in evrimsel teorisi, neo-klasik ekonomi geleneğinin bir kısım eksiklerini
gidermesine rağmen değişen işletme çevresinin kendisiyle mantıksal bir bütünlüğü içerisinde yol açtığı sonuçları
değerlendirme konusunda yetersizdir. Organizasyondaki bilginin ‘rutinler’ içinde saklı olduğu doğru olabilir,
fakat evrimsel teori zamanla bu rutinlerin değişmesini veya aynen kalmasını açıklamaz. Örneğin, görünen
kurallar belli bir zamanda yazıya geçirilmişse; biz, çevre şartlarının bizi başka stratejik yönelimlere
zorlayacağını, daha ileriki bir zamanda bu kuralların çok da uygun olmayabileceğini söyleyebiliriz (Bontis,
1999:278). Bu görüş daha da ileri götürülerek, örgüt rutinlerinin, değişik zamanlardaki değişik çevre şartlarının
etkileriyle oluşarak örgütte gizlenmiş kuralların toplamı olduğu söylenmiştir. Firmanın kuralları ve kaynakları
üzerindeki bu iç odaklanma firmanın kaynak-tabanlı bir görüşle değerlendirilmesine dayanak oluşturur.
Firmaya ‘kaynak tabanlı’ bakış, esasen ‘firma stratejisinin rekabet analizi’ne bir tepki olarak Wernerfelt
(1984), Barney (1986 a,b), Teece (1988), (Teece, Pisano ve Shuen, 1994) ve Prahalad ve Hamel (1990)
tarafından geliştirilmiştir. Bu teoriye önemli katkı yapanlar arasında Penrose (1959) ve Chandler (1977,1990)
sayılabilir. Firmaya ‘kaynak tabanlı’ bakış, bir girişimin, en iyi şekilde, taklidi zor kaynaklar ve yeterlikler
toplamı olarak görülebileceğini söyler. (Penrose,1959; Barney,1986a, b; Wernerfelt, 1984). Firmaya özel
kaynaklar, patent ile korunan üretim teknikleri veya ticari sırlar gibi fiziksel, ya da, işletme rutinleri veya marka
değeri (brand equity) gibi manevi değerler olabilir.
Kaynak tabanlı görüş ile ilgili literatürde rahatsızlık verici ölçüde var olan kavram zenginliği aynı
zamanda bu konu ile ilgili zihinsel berraklığı da olumsuz etkilemektedir (Nanda, 1996). Mesela Ayırt Edici
Yeterlik (Selznick, 1957), stratejik firma kaynakları (Barney, 1986), görünmez varlıklar (Dierickx ve Cool,
1989), öz yeterlikler (Prahalad ve Hamel, 1990), toplu yetenekler (Nohria ve Eccler, 1991), Dinamik yetenekler
(Teece Pisano ve Shuen, 1994), Bileşken (combinative) yetenekler (Kogut ve Zander, 1992) ve daha bunlar gibi
gün yüzüne çıkmayı bekleyen nice kavramlar büyük bir olasılıkla sırada beklemektedirler. Her ne kadar
araştırmacılar keşfettikleri kavramın farklı olduğunu iddia etseler de, aslında diğerlerinden değer ve içerik
açısından çok az farklı buluşlarını gelişen yeni tanımlar pazarına sunarak bir yatırımcı mantığıyla
davranmaktadırlar. Yeni çıkan bu terminolojiyi pekiştirmeye alternatif bir yol olarak işletme girdilerinin genel
tanımlarıyla başlanmalı ve sonra hangi şartlarda bu kaynakların faydalı olacağı analiz edilmelidir (Nanda, 1996)
Bilgi yönetimi teorisyenleri bilginin firmanın biricik kaynağı olduğu hususunda fikir birliğindedirler
(Grant 1996). Firmanın bilgi tabanlı görüşü, firma için en önemli gerekçenin bilginin meydana getirilmesi ve
uygulanması olarak tanımlar. Firmanın bilgi tabanlı görüşü üretim fonksiyonun ve firmayı dinamik gelişen bilgi
üretiminin ve uygulamasının kaynak tabanlı teorilerin ötesinde özerk bir yapıda olduğu anlayışı verebilir.
Penrose (1959); firmayı bir bilgi sistemi olarak görmek, dikkati sözde firmanın mutlaka kullanması gereken
verilen kaynaklara değil de firmanın kaynakları tarafında servisler üzerinde olduğunu iddia etmektedir.
3. KAVRAMSAL BOYUTUYLA ENTELEKTÜEL SERMAYE
“Entellektüel sermaye” kavramı, henüz gereği kadar anlaşılmış olmaktan uzaktır. Parasal ve maddi
kaynakları kullanma konusunda kılı kırk yaran yatırımcı ve yöneticiler, ne yazık ki, entellektüel girdiler ve
çıktıları ihmal etmektedirler. Çoğu şirket yöneticisine, sahip oldukları bilginin ne kadarını kullandıkları sorulsa,
büyük olasılıkla alınacak cevap “sadece yüzde 20” olmaktan öteye geçememektedir. Oysa, şirketin piyasa değeri
ile defter değeri arasındaki fark olarak tanımlanan entellektüel sermaye, gerçekten de kağıt üzerindeki değerden
bazen onlarca bazen yüzlerce kat fazla olabilmektedir.
Entelektüel sermaye kavramına ilişkin farklı tanımlar yapılmıştır. Bu tanımların bazıları şunlardır:
• Hugh McDonald’a göre entelektüel sermaye “bir kuruluşun içinde bulunulan ve ilave avantaj
yaratmada kullanılabilen bilgi, bir başka deyişle bir şirket içindeki insanlar tarafından bilinen ve
şirkete bir rekabet üstünlüğü kazandıran şeylerin toplamı” (Stewart, 1997, s.72) şeklinde
tanımlamaktadır.
• Klein ve Prusak ise, “daha yüksek değerli bir varlık üretmek üzere harekete geçirilmiş
entelektüel malzeme” (Büyüközkan, 2002, s.36) olarak değerlendirmişlerdir.
• Entelektüel sermaye, bir organizasyonun bilgi değeridir(Akpınar, 2000;52).
ENTELLEKTÜEL
SERMAYE
ENTELLEKTÜEL
1. Sıra
SERMAYE
Güven Kültür
İtici Güçler
Şekil-2: Entelektüel Sermayenin Yapısı (Bontis, 1999:433-462)
Üretim faktörleri içinde en anlamlı katma değer insanla sağlanabilir. İnsanın işletme açısından önemi
onun, yenilenmenin ve buluşçuluğun kaynağı olması, işletmenin piyasa ihtiyaçlarını karşılayan örgütsel
yetenekleri olmasıdır. Bir örgütün insan sermayesi ile öğrenmesi sinerjik bir etki yaratır. İnsanların yeni bilgiler
edinmeleri ve bilgilerini kolektif olarak paylaşmaları bireyler ayrıldıktan sonra da öğrenme devam edecek
şekilde bir süreç oluşmalıdır ki, kuruluşun insan sermayesi kuruluş için kalıcı katma değer üretebilsin. Örgütün
öğrenme yeteneği ise yeni fikirlerle bunların kuruluş içinde genelleştirilmesi yeteneğinin bir fonksiyonudur.
İşletmelerin amacı, karlı kullanabilecekleri ölçüde insan sermayesine sahip olmaktır. İnsan
sermayesinin özünü buluşçuluk oluşturmaktadır. Bu nedenle bir işletmede çalışan insanlar zamanlarını ve
yeteneklerini büyük ölçüde yenilik getirici faaliyetlere yönelttiğinde, insan sermayesi yaratıcı bir şekilde
kullanılmış olur (Stewart, 1997, s.95). Bu sermayeyi geliştirmek, çalışanların fikirlerine önem vermeye ve iş
geliştirmeye yönelik önerilerini dinlemeye bağlıdır.
İçinde bulunduğumuz bilgi çağında işletmelerin temel hedefi insan sermayesini verimli bir şekilde
kullanmaktır. İşletmelerin içinde bulunduğu kızgın rekabet ortamı onların sahip oldukları insan sermayesini
verimsiz kullanma lüksünü ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle işletmeler, bünyelerinde bulunan insanların
tümünü işin içine katmakta ve onların sahip oldukları fikirlerden maksimum düzeyde yararlanma yoluna
gitmektedirler. Bünyesinde bulunan insanların sahip oldukları bilgilerden en iyi biçimde yararlanmada
işletmenin kolektif yeteneği olarak da belirtilen insan sermayesinin bileşenlerini aşağıdaki gibi sıralamak
mümkündür (Guthrie, 2001, s.35);
Tablo-1: İnsan Sermayesine İlişkin Göstergeler
Gerektiğinde çalışanların eğitiminin desteklenmesi Teknik bilgi (know –how),
Şirketin destekleyici ve rahat atmosferi Eğitim,
Önemli yeni fikirlere açıklık. Mesleki yeterlilik,
SERMAYESİ
Yapısal
Sermaye
+0,88
-0,12
Kontrol
Değişkenler
Bu verilere göre ES yi belirleme gücü istatistiksel olarak anlamlı bulunan Müşteri Sermayesi, İnsan
Sermayesi, Yapısal Sermaye değişkenlerinin modeldeki fonksiyonel ifadesi aşağdaki şekildedir.
ES = - 0,132 + 0,347 (İnsan S.) + 0,385 (Yapısal S.) + 0,302 (Müşteri S.)
Elde edilen bu katsayılara bağlı olarak Entellektüel Sermayenin, her üç değişkenle de hemen hemen
aynı oranda ilişkili olduğu görülmektedir. Her ne kadar da ayırt edici gibi gözükmüyor ise de değişkenlerin
Entellektüel Sermayeye yaklaşık olarak aynı oranda katkıda bulunmaları ortak etkileşim katsayısına sahip
olmalarından dolayı eşit öneme sahip olduklarını göstermektedir.
Aile işlemelerinin rekabet durumlarını ölçmeyi amaçlayan ve 10 maddeden oluşan rekabet gücü ölçeği
için rekabet durumlarını ve üstünlüklerini rakipleriyle karşılaştırarak (en üstün oldukları durum için 10 puan en
zayıf oldukları durum için 0 puan) verdikleri cevaplar bağlamında ilgili ölçek için ortalama ve standart sapmalar
Tablo-5’te verilmiştir. Bu tabloda yer alan değişkenler ile entelektüel sermaye arasında, yapılan korelasyon
analizi sonucunda, %99 önem düzeyinde p<0,001) anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ancak Entellektüel sermaye
bileşenleri ile rekabet performans göstergeleri arasında yapılan korelasyon analizleri sonucu da yine Tablo-5’te
verilmektedir. Buna göre ayrı ayrı ES bileşenleri ile rekabet performans göstergeleri arasında anlamlı ilişkiler de
saptanmıştır.
AİLE İŞLETME....
EKLER:
BİLGİ YÖNETİMİ UYGULAMALARINA İLİŞKİN SORULARA VERİLEN CEVAPLARA AİT
İSTATİSTİK TABLOLARI
4)Şirketiniz bilgi yönetimi (BY) ve Entelektüel sermaye yönetimi (ESY) uygulamaları var mi?
Entellektüel sermaye açısından “evet” diyenler ile “hayır” diyeler arasında bir farklılık olup olmadığını
belirlemek için yapılan t testi sonucu bir farklılık olmadığı görülmüştür. Yağılan varyans analizi sonucunda ise
performans değişkenleri ile entellektüel sermaye arasında “evet” diyenler ile “hayır” diyeler arasında bir farklılık
olduğu gözlenmiştir.
Aile işletmeleri bütçelerinin yaklaşık % 8 ini Bilgi Teknolojilerine ayırarak, % 7 lik bir kısmını ise danışmanlık
hizmetlerine ayırmaktadırlar.
Bilgi teknolojilerinin sonuçlarını almak ve işletmede geri bildirim sürecini gerçekleştirmek isterken artan müşteri
memnuniyeti yaklaşık % 12 lik bir önemle gösterge olmaktadır.
Aile işletmeleri, entelektüel sermaye ve bilgi yönetimi konularında bilinçli olmalarına rağmen bu konulara
yönelik çalışmaları yoktur varsa da başarısızdırlar. Bu uygulamaları gerçekleştiren aile işletmelerinin yaklaşık %
20 si ise başarılı olduklarına inanmaktadırlar.
13) Girişiminizin faydalı olup olmadığını nasıl belirlersiniz?14) Üst Yönetim girişiminize nasıl katkı sağladı.
Frekans Yüzde (%) Frekans Yüzde (%)
Araştırma zamanındaki azalma 2 2,0 Tam zamanlı 11 10,8
Kırtasiyecilikte azalma 1 1,0 Kısmi zamanlı 6 5,9
Müşteri memnuniyetindeki artış 11 10,8 Düzensiz 3 3,0
Kardaki artış 2 2,0 Katılmadı 1 1,0
Başka sebepler 3 2,9 Toplam 21 20,6
Toplam 19 18,6 Cevapsız 81 79,4
Cevapsız 83 81,4 Toplam 102 100,0
Toplam 102 100,0
13 ve 14 nolu sorularda çoğu aile işletmeleri girişimlerinin faydalarını ve üst yönetimin girişimlere olan katkısını
nasıl ölçebileceklerini bilmemektedirler. Diğerleri ise genelde müşteri memnuniyetini gözönünde
bulundurmaktadırlar.
0 5 10 15 20 25
BY ve ES için kullanılan araçların yaklaşık % 16 sını bilgi yönetimi % 20 sini ise doküman yönetimi
oluşturmaktadır.
Aile işletmelerinde BY ve ESY ‘ndeki güncelleştirmeler % 7 lik bir ağırlıkla internet aracılığı ile
gerçekleştirilmektedir. Gelecek için ortaya konulacak plan ve stratejiler yine %7 lik bir oranla yeni sistemleri
uygulamaya geçirme konusundadır.
BY ve ESY konularında çalışmak ve uygulamalarda bulunmak üzere % 33 lük bir kesim evet derken yaklaşık %
57 lik bir kesim ise bu konularda çalışmama taraftarıdır.
22) Girişiminiz için özel bir bütçeniz var mi 23 24) Bütçenizi aşağıdakilerden hangisine harcarsınız?
Frekans (%) Frekans (%)
Evet 23 22,7 İnsana 4 3,9
Hayır 12 11,8 Danışmanlık hizmetine 3 2,9
Toplam 34 31,4 bilgi teknolojisine 12 11,8
Cevapsız 68 66,6 Eğitime 9 8,8
Toplam 102 100,0 Diğerleri 1 1,0
Toplam 29 28,4
Cevapsız 73 71,6
Toplam 102 100,0
25) Size göre bu girişimin faydası ne olacaktır 26) Girişiminizin geleceğini hangi faktörler etkileyecek
Frekans (%) Frekans (%)
Çalışılan zamanlardaki verimde artış 9 8,8 Amaç ve stratejilere uygunluk 12 11,8
Araştırma zamanında azalma 1 1,0 Doğru kaynağı bulmak 4 3,9
Kırtasiyecilikteki azalma 3 2,9 Firmanın kültürünü değiştirmek 6 5,9
Müşteri memnuniyetindeki artış 11 10,8 Bütçeye kaynak bulmak 3 2,9
Karda artış 4 3,9 müşteri baskısı 2 2,0
Başka sebepler 3 2,9 stratejik ortak bulma 2 2,0
Toplam 31 30,4 Diğerleri 1 1,0
Cevapsız 71 69,6 Toplam 30 29,4
Toplam 102 100,0 Cevapsız 72 70,6
Toplam 102 100,0
İşletmeler bu girişimlerle birlikte çalışılan zamanda bir verimlilik artışı beklerken müşteri memnuniyeti ile de
bunun pekişeceğini öngörmektedirler. Gelecekte girişimin etkilenme faktörü ise yaklaşık %12 ile amaç ve
stratejilere uygunluk olarak belirtmektedirler.Daha sonra da firma kültürünün değişmesi de buna katkı
sağlayacaktır diye düşünmektedirler.
Aile işletmeleri ağırlıklı olarak bilgi yönetimi sistemini işletmelerinde görmek isterken, kendileri için kar/gelir
artışı, maliyetlerin düşmesi ve müşteri memnuniyetini önem sıralamasında ön plana çıkartırken rekabeti
geliştirme ve verimliliği arttırma ikinci planda kalmakta, entelektüel sermayenin katma değeri fazla dikkate
alınmamaktadır.
KAYNAKLAR
Argyris, Chris. (1992). On Organizational Learning. Cambridge Mass.: Blackwell.
Argyris, Chris. (1994). “Good Communication That Blocks Learning”, Harvard Business Review, July-August,
77-85.
Barnard, C. (1938). The Functions of the Executive. Cambridge: Harvard University Press.
Barney, Jay B. (1986a). “Organizational culture: Can it be a source of sustained competitive advantage?”,
Academy of Management Review, 11, 3, 656-665.
Barney, Jay B. (1986b). “Strategic factor markets: Expectations, luck, and business strategy”, Management
Science, 32, 10, 1231-1241.
Barney, Jay B. (1991). “Firm Resources and Sustained Competitive Advantage”, Journal of Management, 17,
99-120.
Bontis, Nick (1997). “Royal Bank Invests in Knowledge-Based Industries,” Knowledge Inc., 2, 8, 1-4.
Bontis, Nick and John Girardi. (2000). “Teaching Knowledge Management and Intellectual Capital Lessons: An
empirical examination of the TANGO simulation”, International Journal of Technology Management,
forthcoming.
Bontis, Nick, Dragonetti, N., Jacobsen, K. and G. Roos. (1999). “The knowledge toolbox: a review of the tools
available to measure and manage intangible resources”, European Management Journal, 17, 4, 391-
402.
Bontis, Nick. (1996a). “There’s a Price on your Head: Managing Intellectual Capital Strategically”, Business
Quarterly, Summer, 40-47.
Bontis, Nick. (1996b). “Economic Value Added”. In R. Michalski and M. Sealey (Eds.), Society of Management
Accountants of Canada Professional Program, Toronto: Society of CMAs, Module 5, Part 4.3.
Bontis, Nick. (1998). “Intellectual capital: An Exploratory Study that Develops Measures and Models”,
Management Decision, 36, 2, 63-76.
Bontis, Nick. (1999). “Managing an organizational learning system by aligning stocks and flows of knowledge:
An empirical examination of intellectual capital, knowledge management and business performance”,
PhD Dissertation, Ivey Business School, University of Western Ontario.
Bontis, Nick. (2000). “CKO Wanted – Evangelical Skills Necessary: A review of the Chief Knowledge Officer
position”, Knowledge and Process Management, 7, 4, in press.
Bouwen, R., and Fry, R. (1991). “Organizational Innovation and Learning: Four Patterns of Dialogue between
the Dominant Logic and the New Logic”, International Studies of Management and Organization, 21,
4, 37-51.
Chandler, Alfred D. (1977). The Visible Hand: The Managerial Revolution in American Business. Cambridge:
Belknap/Harvard University Press.
Chwalowski, 1997, s.89
Dierickx, Ingemar and Karel Cool. (1989). “Asset Stock Accumulation and the Sustainability of Competitive
Advantage”, Management Science, 35, 1504-1513.
Edvinsson, L. and M. Malone. (1997). Intellectual Capital. New York: Harper Business.
Fudenberg, Drew and Jean Tirole. (1986). Dynamic Models of Oligopoly. London: Harwood.
Guthrie, 2001, s.30
Hall, Richard. (1992). “The Strategic Analysis of Intangible Resources”, Strategic Management Journal, 13,
135-144.
Handy, Charles B. (1989). The Age of Unreason. London: Arrow Books Ltd.
Hansen, G. and B. Wernerfelt. (1989). “Determinants of firm performance: The relative importance of economic
and organizational factors”, Strategic Management Journal, 10.
Hofstede, G. (1978). “Value Systems in Forty Countries”, Proceedings of the 4th International Congress of the
Association for Cross-Cultural Psychology.
Hofstede, G. (1991). Cultures and Organizations: Intercultural Cooperation and Its Importance to Survival,
Glasgow: HarperCollins.
Kessides, I. (1990). “Internal vs. external market conditions and firm profitability: An exploratory model”,
Economic Journal, 100.
Kogut, Bruce and Udo Zander. (1992). “Knowledge of the Firm, Combinative capabilities, and the Replication
of Technology”, Organization Science, 3, 383-397.
Learned, E., Christensen, C., Andrews, K., and Guth, W. (1969). Business policy: Text and cases. Homewood,
IL: Irwin.
McGrath, R., Tsai, M., Venkatraman, S. and I. MacMillan. (1996). “Innovation, competitive advantage and rent:
A model and test”, Management Science, 42, 3.
Nanda, A. (1996). “Resources, Capabilities and Competencies”, In B. Moingeon and A. Edmondson (Eds.),
Organizational Learning and Competitive Advantage. London: Sage.
Nelson, Richard R. (1991). “Why Do Firms Differ, and How Does It Matter?” Strategic Management Journal,
12, 61-74.
Nelson, Richard R. and Sidney G. Winter. (1982). An Evolutionary Theory of Economic Change. Cambridge,
MA: Belknap Press.
Nohria, N. and R. Eccles. (1991). “Corporate Capability”, Working Paper No. 92-038, Harvard Business School.
Nonaka, I. and H. Takeuchi. (1995). The Knowledge-Creating Company. New York: Oxford University Press.
Penrose, Edith Tilton. (1959). The Theory of the Growth of the Firm. Oxford: Basil Blackwell.
Pfeffer, J. (1994). “Competitive Advantage Through People”, California Management Review, Winter, 9-28.
Polanyi, Michael. (1967). The Tacit Dimension. New York, NY: Anchor Day Books.
Prahalad, C.K. and Gary Hamel. (1990). “The Core Competence of the Corporation”, Harvard Business Review,
May-June, 79-91.
Prusak, L. (1996). “The Knowledge Advantage”, Strategy & Leadership, March/April. Quinn, J.B. (1992).
Intelligent Enterprise. New York: Free Press.
Roos, J., Roos, G., Dragonetti, N. and L. Edvinsson. (1998). Intellectual Capital : Navigating in the New
Business Landscape, New York: New York University Press.
Rubin, P.H. (1973). “The Expansion of Firms”, Journal of Political Economy, 81, 936-949.
Schmalense, R. (1985). “Do markets differ much?”, American Economic Review, 75.
Schumpeter, Joseph A. (1934). The Theory of Economic Development. Cambridge, MA: Harvard University
Press.
Selznick, P. (1957). Leadership in Administration, New York: Harper and Row.
Senge, P. M. (1990). The Fifth Discipline: The Art and Practice of the Learning Organisation. New York:
Doubleday Currency.
Simon, Herbert A. (1991). “Bounded rationality and organizational learning”, Organization Science, 2,1.
Simon, Herbert. A. (1945). Administrative Behaviour, New York: Macmillan.
Stewart III, G. (1991). The Quest for Value, HarperCollines, 1991.
Stewart III, G. (1994). “EVATM: Fact and Fantasy”, Journal of Applied Corporate Finance, Summer.
Stewart, 1997, s.XII, Çev : N. Elhüseyni
Stewart, Thomas A. (1991). “Brainpower: How Intellectual Capital is Becoming America’s Most Valuable
Asset”. FORTUNE. June 3, 1991. pp.44-60.
Stewart, Thomas A. (1994). “Your Company’s Most Valuable Asset: Intellectual Capital” FORTUNE. October
3, 1994. pp.68-74.
Stewart, Thomas A. (1997). Intellectual Capital: The New Wealth of Organizations. Doubleday/Currency: New
York.
Taylor, F. (1911). The Principles of Scientific Management. New York: Harper and Brothers.
Teece, David .J. (1988). “Technological Change and the Nature of the Firm”, In G. Dosi, C. Freeman, R. Nelson,
G. Silverberg, and L. Soete (eds.), Technical Change and Economic Theory, London: Frances Pinter.
Teece, David J. (1982). “Towards an Economic Theory of the Multiproduct Firm”, Journal of Economic
Behavior and Organization, 3, 39-63.
Teece, David J.., G. Pisano, and A. Shuen (1994). “Dynamic Capabilities and Strategic Management”, Working
Paper, Center for Research in Management, University of California at Berkeley.
Ward, A. (1996). “Lessons learned on the knowledge highways and byways”, Strategy & Leadership,
March/April.
Wernerfelt, Birger. (1984). “A Resource-Based View of the Firm”, Strategic Management Journal, 5, 171-180.
Winter, Sidney G. (1987). “Knowledge and Competence as Strategic Assets”, The Competitive Challenge:
Strategies of Industrial Innovation and Renewal (David J. Teece, ed.). Cambridge, MA: Ballinger
Publishing Company. 159-184.
Bontis, Nick. (1999). "Managing Organizational Knowledge by Diagnosing Intellectual
Capital: Framing and advancing the state of the field", International Journal of
Technology Management,18, 5/6/7/8, 433-462