You are on page 1of 30

Yıl: 1 Sayı: 3 Ocak 2010

Kurucu : Müberra ALTIN

Hazırlayan, Editör : Emre ALTIN

Yazarlar : Müberra ALTIN, Orhan AYDİLEK

Kaynaklar : Fizikist.Com

Fizikist Dergisi, Fizikist.Com sitesinin yayın organıdır. Hiçbir yazı


ve çalışma Fizikist.Com sitesi yazarlarından izin alınmaksızın
kullanılamaz.

Fizikist Bilim ve Teknoloji Dergisi

Tüm Hakları Saklıdır.

© 2010
İçindekiler

5 Işığın Gelişimi

8 Işığın Yavaşlamasıyla İnternet Hızlanacak

9 Derin Darbeye Önlem

10 Bilim adamları: Mini buz çağı kapıda

11 Deprem ve güneş tutulması tesadüf mü?

12 UUİ deki kozmonotlar uzay yürüyüşünde

13 Bu fotoğraf ortalığı karıştırdı

14 Fizikçiler, ışığa düğüm sarmayı başardı

15 2009 yılının ses getiren 8 bilimsel buluşu

18 Jiroskop Deney Düzeneği

21 Bunları yapıyor muyuz?

23 Christian Huygens

25 Yüksek Hızlarda Yaşam: Işıkta Zaman

26 Bunları hiç düşündün mü?

27 Önemli Bilgiler
Geçmişten Günümüze Işığın Gelişimi
17.yy ın ilk çeyreğinde 1675 yılında ilk kez
Danimarkalı astronom Römer ışığın hızı ko-
nusuna eğildi, Jüpiter’in bir uydusunun geze-
gen arkasında kalma süresini hesaplamakta olan
Römer, bu sürenin gezegenin dünyaya uzaklığı
arttığında fazlalaştığını farketti ve bunun ışığın
daha çok yol katetmesi ile ilgili olduğunu
düşünerek ışığın hızı konusuna dikkati çekti.

Newton 1704’de ışık deneyleri ile il-


gili çalışmalarını yazdığı ‘Optics’ kitabını
yayımladı. Newton ilk olarak beyaz ışığın ren-
klere ayrıştığını buldu. Newton’un ışığın kara-
kteri hakkındaki fikri ise şöyleydi: “Işık tan-
ecikli yapıdadır”. İğne deliği kadar küçük
yerlerden sızabildiğine göre bu pekte mantıksız
Gözümüzün algılayabildiği için her şeyi ışık sayılmazdı. Newton çağının sözü geçen bilim
sayesinde algılayabildiğimizi biliyoruz.Işık öyle bir olduğu için diğer bilim adamlarının da ışık
konu ki çok eski çağlardan beri ışık nedir sorusu ile ilgili düşünceleri Newton ‘un düşüncesi
üzerine düşünülmüş, fikir üretilmiş ve deneyler yönümdeydi. Ancak bu arada, Hollanda’da
yapılarak karakteri hakkında bilgi sahibi olunma- Cristian Huygens bir teori geliştiriyordu ve ilk
ya çalışılmıştır. Ve nispeten başarılı da olmuşlardır. bilimcilerin tersine ışığın parçalardan değil dal-
Bugün ışık hala tam olarak anlaşılamamakla galardan meydana geldiğini öne sürüyordu. O
beraber merakımızı giderecek birçok sorunun dönemde biline dalgalar yay ve su dalgaları
cevabını bulduğumuz ışık çalışmaları uzun bir olduğu için yayılması bir ortama ihtiyaç
serüven sonucu ortaya çıkmıştır. Önceleri; An- duyulmuştu ve buna esir adı verildi Esir çok
tik çağda, Yunanlılar zamanında, gözün, bakılan ince ve elastik nitelikte olan ve ışığın yayılmasını
cisme doğru ışık ışınları yaydığı düşünülürdü, sağlayan bir ortam olarak tanımlanmıştı, bu
Epikür görüntünün gözden kaynaklanan res- madde tüm uzayı baştanbaşa dolduruyor-
imlerden oluştuğunu ileri sürmüş, Platon ışığın du ve bu ortam ışık dalgalarının yayılmasını
bakılan cisimlerden göze geldiğini iddia etmişti. sağlıyordu. Bu tanım dalga modeli için şarttı.
Daha garip düşünceler de mevcuttu; bunlar
arasında, gözden fırlayan parçacıklar ile görme O dönemde işe de yaradı aslında. An-
sağlandığı düşüncesi de mevcuttu. Işık hakkında cak tahmin edileceği üzere esirin varlığı tüm
deneylere dayalı ilk çalışmayı Ptolemy(90-168) çalışmalara rağmen ispat edilemedi. Yani varlığı
yapmıştır. Ve bugün hala geçerli olan ilk kırılma ya da yokluğu ispat edilemedi. Ve Newton’un
yasasını bulmuştur. Bu düşünceler Antik çağdan tanecik modeli için esir de gerekmiyordu An-
17. y.y. kadar uzanan düşünceleridir. Bu arada cak Huygens’in çalışmaları her ne kadar
721 yılında Horasan’ın başkenti Tus’ta dünyaya
Snell’in kırılma yasalarını destekliyorsa da, ışık
gelen Cabir Bin Hayyan “Üstatlar Üstadı” adlı
Türk alimi Avrupa’da atomun bulunmasından düz gidiyor ve köşeleri dönmüyordu. Ve esir
1000 yıl önce atomu bulmuş ve atom bombası Huygens’in açıklayamadığı için çalışmalarına
fikrini ilk kez ortaya atan Türk alimi olarak tarihe gölge düşüren bir kabus olarak kaldı. Bu
geçmiştir. M.S 1000 yıllarında İbn-i Heysem ( El sıralarda ışık için kafa yoranlardan biri de Robert
Hazen) optik konusunda birçok çalışma yapmış, Hooke idi. O da ışığın eğri dalgalardan olduğu
ışığın yansıma kanunlarını bulmuş, kırılma gibi bir varsayım geliştirmişti. Newton’un
yasasını geometrik olarak ifade etmiş ve ışığın parçacık teorisi ile Huygens’in dalga teorisi
sonlu bir hıza sahip olduğunu söylemiştir.1236 arasındaki kavgayı o yıllarda tüm ağırlığınca
yılında İran da dünyaya gelen tıp, felsefe ve hissedilen Newton’un Otoritesi kazandı.
fizik alimi Kutbettin Şirazi gökkuşağının nede-
nini ve oluşumunu açıklayan ilk alim olmuştur.
5
Öyle ki: Dönemin ünlü bir bilim adamı Işığın dalga olduğu fikri güçlenmeye
Newton için ‘Acaba onun da bizim gibi başlamıştı ama bundan sonraki gelişmelerin
yeme, içme, uyuma gibi ihtiyaçları var ışığın dalga modelinin lehine olacağı söyle-
mı?’ diye sormaktan kendini alamamıştır. nebilir miydi? Bu hep beraber bir daha ki
sayımızda göreceğiz.
19. yüzyılda Thomas Young ortaya çıktı. Young
aslında bir başarılı bir hekimdi. Gözü ince- Işıkla çıktığımız yolculuğun ilk durağını
lerken astigmatı buldu. Gözdeki merceğin ışık burada tamamlamış bulunuyoruz. Bir
karşısındaki davranışlarından çok etkilendi daha ki durakta görüşmek üzere…
ve ışığın karakteri hakkında söyleyecek sö-
zleri ve ortaya atacak fikirleri vardı. Young’a
göre mantıklı olan ışığın dalga teorisiydi. Müberra ALTIN
Young, çift yarıkta monokromatik kaynak kul-
lanarak ışıkta girişim olayını gerçekleştirdi. Fizik Öğretmeni
Ve bu deney sayesinde o güne kadar dal-
ga teorisi ile açıklanamayan kırınım ve ke-
skin gölge olayına, yeteri kadar kısa dalga
uzunluklarında ışık hem düz gidebilir hem
de keskin gölge yapabilir diyerek açıklık get-
irdi, girişim yasalarını açıkladı ve ışığın dalga
uzunluğunu öçtü. Bu arada Fresnel adında
bir Fransız bilim adamı kırınım olayını başarı
ile açıkladı ve dalga teorisi güçlendi. Daha
sonraları Fizeau, Foucault, Michelson ışık
hızı ile ilgili deneyler yaptılar. Michelson
299.770 km/sn olarak ışık hızını belirledi.

6
Işığın Yavaşlamasıyla İnternet Hızlanacak
Metamateryaller ışığın yavaşlatılmasının yanı Işık ve fiber optik kablolarla terahertz
sıra, bir prizmanın ışığı tayflarına ayırması (saniyede bir trilyon kez) hızında işlem
gibi, verileri frekanslarına göre değişik yollara yapılabilirken, elektronik devreler en çok
dağıtmak amacıyla da tasarlanabilir. gigahertzlik (saniyede bir milyar kez) freka-
nslarda çalışabiliyor.
İnternet’in hızı, verilerin taşınma hızı tarafından
değil, verilerin değişik yerlere dağıtılma hızı Meta materyal adı verilen yapay kristaller bu
tarafından sınırlanıyor. Uzun mesafelerdeki sorunun çözümünde kullanılabilir. Yönelticil-
veri alışverişi, fiber optik kablolar aracılığıyla ere gelen
sağlanıyor. ışınlar yeteri kadar yavaşlatılabilirse, bu
veriler elektrik sinyallerine dönüştürmeden
Değişik veriler,aynı kablolar üzerinden, farklı dağıtılabilir.
frekanslar kullanılarak gönderiliyor.Çeşitli
dağıtım bölgelerinde buverilerin frekanslarına Metamateryaller, fiziksel olarakuygun
göre ayrıştırılması gerekiyor. Bilgiyi taşıyan şekillere getirildiğinde, ışığı yavaşlatmakta
ışık sinyalleri, yönelticilerce değişik adreslere kullanılabilir. Kaliforniya Üniversitesi’nden
gönderiliyor. Profesör Xiang Zhang, ışığın
yavaşlatılmasıyla, İnternet ağlarının hızının
Bu işlem sırasında ışık sinyalleri elektrik sin- ve etkinliğinin artacağını söylüyor.
yallerine dönüştürülüyor,elektronik devrel-
er tarafından işleniyor ve yeniden ışığa Metamateryaller ışığın yavaşlatılmasının yanı
dönüştürülüyor. sıra, bir prizmanın ışığı tayflarına ayırması
gibi, verileri frekanslarına göre değişik yol-
lara dağıtmak amacıyla da tasarlanabilir.

Bu malzeme sayesinde daha önce odaları


dolduran yönelticiler yerine, tırnak
büyüklüğünde ışık yongaları kullanılabilecek.
Surrey Üniversitesi’nden Profesör Ortwin
Hess, İnternet’in yayılması ve video paylaşımı
gibi hızlı bağlantılargerektiren uygulamaların
yaygınlaşmasıyla birlikte İnternet hızının
artması gerektiğine değiniyor.

Profesör Hess, şu an kullandığımız altyapının,


2000 yılıyla birlikte gelen ani İnternet kullanım
ar- tışından önce oluşturulduğunu ve artık
daha etkili sistemlere geçilmesi gerektiğini
Bu dönüşüm,maliyetli olurken veri gön- ekliyor.
derim hızını da düşürüyor.
Oxford Üniversitesi’nden Dr. Chris Stevens
bu işlemin, bütün uygulamanın hızını elek-
tronik devrelerin hızıyla sınırlandırdığını
belirtiyor.

8
Derin Darbeye Önlem
Rus bilim adamları, 2036 yılında dünyanın Apophis’in mevcut yörüngesi değişirse,
yakınından geçecek Apophis adlı göktaşının büyük bir felaket yaşanabilir
çarpma olasılığına karşı bir önlem üzerinde
çalışıyorlar NASA bilim adamları Apophis’in dünyaya
çarpmayacağını söylese de Ruslar aksi bir du-
Bugüne kadar birçok filme konu olan, dünyaya ruma karşı hazırlık yapıyorlar.
bir asteroidin çarpmasına karşı gerçekten de
bazı önlemler planlandığını biliyor muydunuz? Göktaşının yüzeyine bir araç indirip, bunun sa-
hip olduğu motorlar ile göktaşını yörüngesin-
Bilim adamları, bu tehlikenin yüksek olduğunu den çıkana kadar ittirmeyi hedefleyen Rus bilim
düşünüp, nasıl engel olunacağı üzerine kafa adamları, NASA ve ESA’ya (European Space
patlatıyorlar. Agency) ortak çalışma teklifinde bulundular.

Şu an için dünyaya çarpması en olası olan


gök cismi Apophis adlı bir göktaşı. NASA
tarafından dünyaya çarpma olasılığı 250000’de
1 olarak berlirlenen bu göktaşı ile 2036 yılında
bir randevumuz var.

Bilim adamları Apophis’in dünyanın yaklaşık 30


bin km ötesinden geçeceğini tahmin ediyorlar.
Ancak göktaşının yörüngesindeki ufak bir değişim
bile, bizler için büyük bir tehdit oluşturabilir.

9
Bilim adamları: Mini buz çağı kapıda
İngiliz bilim adamları, Avrupa ve Kuzey Yarıküre’yi etkileyen sert kış koşullarının 20 veya
30 yıl sürecek bir mini buz çağının başlangıcı olduğunu ileri sürdü.

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, Bilim adamları, raporlarında ABD’nin Colo-
İngiltere’nin önde gelen bilim adamlarından rado eyaletindeki Amerikan Ulusal Kar ve
ve BM’nin Hükümetlerarası İklim Değişikliği Buz Veri Merkezi’nin, Kuzey Kutbu’nun yazın
Kurulu (IPCC) üyesi Profesör Mojib Latif buz yüzölçümünün 2007’den bu yana yüzde
ev ekibi, Büyük Okyanus (Pasifik) ve Atlas 26 arttığı yönündeki bulgularının da altını
Okyanusu’nda (Atlantik) su sıcaklıklarındaki çizdiler.
doğal döngüyü analiz ederek bu sonuca ulaştı.

Küresel ısınma teorilerine ve Dünya’nın


1900’lerden beri insan yapımı sera gazı
salımıyla iklim değişikliğine uğradığı
görüşlerine tamamiyle ters düşen yeni id-
dia, araştırmacıların, okyanus sıcaklıklarını,
soğuma ve ısınma döngülerinin başladığı
yüzeyden yaklaşık bin metre aşağıda ölçm-
eye dayanan yeni yöntemlerine dayanıyor.

İngiliz bilim adamları, soğuma eğilimi


yönündeki bulgularını 2008’de bir makale
halinde yayınlamalarının ardından, Eylül’de
İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenle-
nen IPCC konferansında da sundular.

10
Deprem ve güneş tutulması tesadüf mü?
Marmara depreminin Güneş tutulmasından sonra, Haiti depreminin ise tutulma öncesi
meydana gelmesi ‘Bağlantı var mı?’ sorusunu gündeme getirdi. Uzmanlara göre ise Ay belki
tetikleyebilir ama Güneş asla!

Uzmanlar , güneş tutulmasının depremleri


etkilemediği yönünde hem fikir. Kızılay Genel
Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete
Işıkara, uzun yıllardan beri insanları bu konuda
bilgilendirmeye çalıştığını söyleyerek, ‘Güneş
tutulmasının ya da gök olaylarının depremlerle
yakından uzaktan alakası yok’’ dedi.

Ama Güneş’le ilgili böyle bir bulgu yok. Bütün


gezegenler bir araya geldi. Onlar bile bu etkiyi
sağlayamadı.’’
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü ve Maden
Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı öğretim
İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü öğretim üyesi Okan Tüysüz ise, ‘Kesinlikle böyle bir
üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da ilişki yoktur. Yapılan araştırmalar bağlantının
Güneş’in Dünya üzerindeki çekim etkisinin olmadığını gösterdi. Tamamen tesadüf’’ diye
yok denilecek kadar az olduğunu vurgularak konuştu.
şunları açıkladı:

‘Güneş tutulmasının, depremlerle


bağlantısıyla ilgili ‘tetikleme varsayımı’
vardır. Bu varsayım, ‘Güneş tutulmasıyla
meydana gelen çekim gücü, kırılmaya
yakın faylarda basınç meydana getirir’
şeklinde açıklanır. Fakat Güneş’in Dünya
üzerindeki çekim gücü yok gibi.

Ay karalarda 20-30 cm, denizlerde ise 2 me-


treye kadar inip çıkma meydana getirebiliyor.
Ay’ın Dünya’ya yakınlaşıp uzaklaşması yani
Dünya üzerindeki çekim etkisi depremleri
tetikleyebilir düşüncesi daha olasılıklı.

11
UUİ deki kozmonotlar uzay yürüyüşünde
Uluslararası Uzay İstasyonundaki (UUİ) iki kozmonot, yeni bir modülü istasyona kenetleme
hazırlığı için uzay yürüyüşüne çıktı.

Rusya’daki kontrol merkezinin sözcüsü, kozmonotlar Maksim Suraev ve Oleg Kotov’un UUİ’den TSİ
12.10’da ayrıldığını belirterek, uzay yürüyüşün yaklaşık 6 saat sürmesinin beklendiğini bildirdi.

Sözcü, iki kozmonotun, Rus modülü Poysk’i istasyonun iletişim ve enerji sistemine bağlanması
için çalışacağını ve gelecekte kenetlenmesi için hazırlayacağını kaydetti. Modül, kasım ayında
fırlatılmıştı.

UUİ’deki Amerikalı astronotlar Jeff Williams ve Timothy J.Creamer ile Japon astronot Soiçi
Noguçi’nin de kozmonotlara istasyon içinden destek olduğu belirtildi.

12
Bu fotoğraf ortalığı karıştırdı
Mars Keşif Aracı (MRO) tarafından NASAya gönderilen fotoğraf önce şaşırttı ama...

MRO’nun Mars’ın kuzey kutup noktasında tespit ettiği şekiller, ağaçları andırıyor fakat
fotoğrafı inceleyen NASA uzmanları, bunun bir optik aldanma olduğuna karar verdi.

Yapılan açıklamada, görülen ağaç benzeri yapıların aslında buharlaşan karbondioksitten oluşan
buz örtüler olduğu belirtilirken, kış mevsiminde kum tepelerini örten buz örtünün yaz sıcaklarında
eridiğini ve tepelerden aşağıya aktığı söylendi.

TARTIŞMALAR SÜRÜYOR

NASA son yıllarda Mars’ın kuzey ve güney kutuplarına ait tartışma oluşturan birçok fotoğraf
çekmişti. Bazı bilim adamları özellikle 2004 ve sonrasında ortaya çıkan fotoğraflarda çok net
bir şekilde bitki örtüsü, ağaçlar ve göllerin görüldüğünü öne sürmüş, NASA tüm bu iddiaları
yalanlamıştı.

Mars’tan gelen son karenin ardından NASA’nın yaptığı açıklamalar bazı bilim adamlarını tatmin
etmedi. Bilim adamları, çekilen fotoğrafların kızıl gezegende bitki örtüsü ve su olduğuna dair en
büyük kanıt olduğunu ileri sürerken, NASA bu iddiaları cevapsız bıraktı.

13
Fizikçiler, ışığa düğüm sarmayı başardı
Bilim adamları alışılmışın dışında bir başarıya daha imza atarak ışıkla düğüm atmayı
başardılar.

1867 yılında bir bilim adamının hayallerinden doğan deneylerin doğurduğu bilgilerin tarihte
yeni sayfa açacağı ifade edildi.

1867 yılında Lord Kelvin’in atomların yapısını izah edebilmek için teorik olarak ortaya attığı fikirden
ilham alarak Professor Sir Michael Berry’nin 2000 yılında Bristol Universitesinde başladığı girdapsal
ışık deneyleri sonucunda ışık resmen düğümlendi.

Bristol, Glasgow ve Southampton üniversiteleri fizikçilerinin oluşturduğu bir bilim ekibi, yapay uzay
şartlarında gerçekleştirilen deneylerde karanlık ve boşlukta doğal ışığın hareketleri gözlemledi ve
düğümlenmiş ışık görüntülerini elde etmeyi başardı. Daha önce sadece soyut matematiğin ko-
nusu olan teorinin fiziksel gerçeğe dönüştürülmesi açısından son derece önemli olan deneylerin
sonuçlarıyla ilgili rapor Nature Physics bilim dergisinde yayınlandı.

Ekibin sözcülüğünü yapan ve rapora başkan olarak imza atan Bristol Üniversitesi öğretim üyesi Dr
Mark Dennis, “Bu deney tarihte yeni bir sayfa açıyor” ifadesini kullanıyor.

Dr. Dennis, deneyle ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor: “Uzayda ışığın hareketi bir nehirdeki suyun
akışı gibidir. Işık, genellikle düz çizgisel yol izler. Ancak kendi fiçinde fark edilemeyen hortumsal
girdaplar da oluşturmaktadır. Işın yapısı karanlık çizgiler içeriyor. Biz ekip olarak bu karanlık çizg-
ileri karmaşık dairesel yapılarla yönlendirerek, düğümler oluşturmayı başardık”

Glasgow Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Miles Padgett ise elde edilen sonuçların gelecekte
gelişmiş hologramik ışık şovlarında ve deneysel eğitim gösterimde kullanılabileceğini söyledi.

14
2009 yılının ses getiren 8 bilimsel buluşu
Her yıl teknoloji bir adım daha ilerli-
yor, yeni keşifler yapılıyor, yeni cihazlar
geliştiriliyor. 2009 yılında da sağlık,
hizmet ve bilim alanında önemli süreçler
yaşandı.

Time dergisi de 2009 yılında bilim


alanında karşılaştığımız yenilikleri,
buluşları ve gelişmeleri açıkladı.

İşte bunlardan bazıları

1. İnsan epigenomunun şifresi çözüldü: Bu ilk robotun geliştirilmesini sağlayan ekibin


İnsan geninin şifresini çözme umudu, yaklaşık başında Aberystwyth Üniversitesi’nden Pro-
10 yıl önce tüm insani kalıtsal etkileri anlamaya fesör Ross King bulunuyor. O, eninde so-
yönelik umutları körüklemişti. Ancak, hastalıklar nunda insanlarla robotların laboratuarda
ve genler arasındaki ilişkinin düşünülenden beraber çalışmalarını umduğunu belirtiyor.
çok daha karmaşık olduğu görüldü. Genlerin Aberystwyth Üniversitesi’nden ve Cambridge
davranışı çevresel faktörlerden etkilenebiliyor Üniversitesi’nden bilim insanları tarafından
ve değişiklikler bir sonraki nesile geçebiliyor. geliştirilen Adam, laboratuar çalışmalarındaki
Örneğin, gençliğinde sigara içen insanların bilimsel sürecin her aşamasını insan müdahalesi
çocuklarının erken ergenliğe girme riskini olmadan gerçekleştirmesi için tasarlandığı if-
artıran belirli epigenetik değişiklikler taşıdığı ade ediliyor. Adam’ın ilk deneysel çalışması
belirtiliyor. Ekim ayında, Joseph Ecker’in da karmaşık yaşam sistemleri ile ilgili.
önderliğindeki çalışma grubu, detaylı insan
epigenom haritası üretmek için insan cildi ve kök 4. Karada ton balığı beslemek: Avustralya’da
hücreler üzerinde çalıştılar. Nature dergisinde bir havuz dolusu ton balığı yumurtlamaya
yayınlan çalışmada, bunu hastalıklı hücrelerin başladı ve 1 aydan daha uzun süre yumurtla-
epigenomlarıyla karşılaştırarak, bilimadamları maya ara vermediler. Bilimadamları, göçebe ton
epigenomdaki sorunların nasıl kanser ya da diğer balıklarının sayısının, 1950’den beri yüzde 90’dan
hastalıklara yol açabildiğini anlamaya çalıştılar. daha fazla oranda düştüğüne inanıyorlar. Diğer
Pasifik ton balıkları okyanus bölgelerinde yu-
2.Renk körlüğünün şifası gen tedavisi: murtluyorlar ve büyüyorlar. Ancak, kapalı havu-
Eylül ayında Nature dergisinde yer alan zlarda balık beslemenin geleceğin ton balığı
çalışmada, gözbilimciler, kırmızı ve yeşil çiftlikleri şubelerine öncülük edeceği belirtildi.
rengi ayırt edebilmeleri için renk körü
iki farenin gözlerinin içine renk belirleyi- 5. Ayda su bulundu: NASA, Ay’da su oluğunu
ci proteinler enjekte ettiler. Sonuçlar çok duyurdu. NASA’ da görevli bilim adamları, Ay’ın
şaşırtıcıydı. Bunun insanlarda da başarılı gölgede kalmış bölgelerinde önemli miktarda
olabileceğini belirten araştırmacılar, bir gün su ve diğer maddelerin bulunduğu dile get-
renk körlüğünün tedavi edileceğini açıkladılar. irdiler. 9 Ekim tarihinde Ay’ın yüzeyine bir roket
fırlatan NASA,patlamanın havaya kaldırdığı
3.Bilimadamırobot: Evet ismi “Adam” toz bulutunda su molekülleri aranmıştı.
olan bu robotun laboratuarda kendi başına İddia edildiği gibi Ay’da su bulunması
deneyler yapıp bu deneylerin sonuçlarını halinde Ay’ın astronotlar için üs
değerlendirip sonuca gidebilen bir robot. olarak kullanılması yolunu açabilecek.

15
Keşfi yapan araştırmacılar, Dünya’nın tek uydusu
Ay’da iki ayrı tür su bulunduğunu belirterek, bunlar-
dan birinin Ay yüzeyine çarpan buzdan meydana gelmiş
göktaşları gibi bir dış kaynaktan geldiğini, diğerinin
de tamamen Ay kaynaklı olduğunu düşünüyorlar.

6.Işınlama: Gerçekliğimiz Star Trek’e yaklaşıyor. Maryland


Üniversitesi Joint Quantum Enstitüsü’nden bilimadamları,
veriyi bir atomdan yaklaşık bir metre uzaklıktaki kabın
içindeki diğer atoma başarılı bir şekilde ışınladılar.
Halen atomdan atoma ışınlanma süper güvenli ve ul-
tra hızlı bilgisayarlar yapmak için büyük bir etkiye sahip.

7.Büyük Hadron Çarpıştırıcısı: 2008 yılında devreye


girip yüksek enerjili parçacık fiziği deneyleri yapılmasına
imkân verecek bir projenin CERN’deki Avrupa Nükleer
Araştırma Organizasyonu tarafından planlaması 25 yıl
sürdü ve deneyin inşaası 10 milyar dolara mal oldu. Pro-
je, Fransa-İsviçre sınırında, Cenevre yakınlarında, yerin 100
metre altında 27 kilometrelik dairevi bir tünel olarak inşa
edildi. Çarpıştırıcı ileride kapasitesinin en üst düzeyine
çıkarıldığında, parçacıkların tünellerde hızlandırılarak en-
erjilerinin 7 TeV’e çıkarılması ve karşılıklı olarak 14 TeV
gücünde çarpıştırılması imkanı sağlayacak. Çarpışan
parçacıkların dağılmasıyla çıkan atom altı parçacıklar in-
celenerek, maddenin yapısının anlaşılmasına çalışılıyor.

8. Yeni bir gezegen bulundu: Aralık ayında, uluslar arası


gökbilimciler grubu, GJ 758 b olarak bilinen nesnenin,
büyük bir gezegen ya da kahverengi cüce olarak da bilinen
“başarısız olmuş bir yıldız” olabileceğini açıkladılar. Güneş
benzeri yıldız GJ 758’in soluk eşinin Jüpiter’den 10 ila 40 kat
daha büyük kütleye sahip olduğu tahmin ediliyor, Dünya’dan
yalnızca 482 trilyon kilometrelik (5,1 ışıkyılı) mesafesiyle Sa-
manyolu içerisinde yakın bir komşumuz olduğu görülüyor.

Bu buluş, hem Hawaii’de kurulu Subaru Telesko-


bu üzerinde yer alan dünyanın en yeni gezegen av-
lama aygıtı ile yapılan ilk keşfi, hem de üniver-
site tarafından ocak ayında duyurulan yeni bir
araştırma işbirliğinin ilk meyvesini temsil ediyor.

16
Fizik Deneyi
Jiroskop Deney Düzeneği
Basit olarak serbest hareketli bir eksen etrafında
dönen bir cisim (disk veya tekerlek) “jiroskop”
olarak adlandırılır. Burada sisteme dış bir moment
etkimediği sürece dönen cismin açısal momen-
tumu dönme ekseninin doğrultusunun daima aynı
kalmasını sağlar.

Eksene dönen bir çift uygulanırsa yani doğrultusu saptırılırsa bu durumda bir moment reaksiyonu
ortaya çıkar. Bu moment reaksiyonu diğer adıyla jiroskobik çift yani “Jiroskobik hareket” olarak
bilinir.

DENEYİN AMACI

Bu deneyin amacı, jiroskobik çift ile jiro-


skop ekseninin dönmesi arasındaki bağıntıyı
deneysel olarak bulmaktır.

JİROSKOBİK ÇİFT

Serbestçe dönebilecek şekilde tespit edilmiş


bir milin üzerinde kütlesel atalet momenti “J”
olan bir volan bulunsun. Eğer bu durumda
sistem üzerine bir çift uygulanırsa mil çiftin
uygulama düzlemine doğru hareket eder.
Şekil 1’deki durumu düşünelim.

Burada volan “W” açısal hızıyla dönüyor ve dönme ekseni yatay düzlemin ZOX içinde “Wp” açısal
hızıyla dönüyor olsun. Diskin açısal momentumu geçici bir anda “Oa” vektörü ile ve “dt” gibi kısa bir
zaman aralığı sonunda ise “Ob” vektörü ile gösterilebilir. Momentum vektörü dönme ekseni boyun-
ca yönlenir. (sağ el vida kuralı) Şekil 1’de momentumun değiştiği açıkça görülmekte olup değişim
“ab” vektörü işe gösterilmiştir. Momentumdaki bu değişim diskteki bir çiftin etkisi ile üretilmiş
olmalıdır. Uygulanan çift açısal momentumun değişim derecesine eşittir. Yani moment aşağıdaki
bağıntıyla verilir.

18
Burada açısal momentumun değişimi: d(JW) = a x b = Oa x dq yazılabilir.
Buradan dt sıfıra giderken limit alınırsa:
elde edilir. Burada;

Wp: Eksenin dönme hızı. [rad/s]


W : Diskin açısal hızı. [rad/s]
J : Diskin atalet momenti. [kg.m2]

Vektörün doğrultusu çiftin etki ettiği eksende bulunur.


Bu yüzden uygulanan çift, XOY düzleminde etki etmelidir. Sağ el vida kuralına göre yön, saat
ibreleri yönünde olmalıdır. Uygulanan çift XOZ düzleminde diskin eksenini döndürmeye devam
eder. Bunun içinde ihtiyaç duyulan çifti temsil eder. Diskin eksenini döndürmekle disk bir çift üretir.
Bu çift uygulanan çiftin tersi yönünde etki eder, OZ ekseninin etrafında saat ibreleri yönüne ters
yönde hareket eder. Bu jiroskobik çift olarak adlandırılır.

JİROSKOP DENEY DÜZENEĞİ

Jiroskop deney düzeneği küçük bir değişken hızlı motor mili üzerine tespit edilmiş bir rotor dis-
kinden meydana gelmiş olup sistem bir çember temel üzerinde yataklanmış durumdadır. Bu sistem
aletin temelinin içine yerleştirilmiş ikinci bir değişken hızlı motor tarafından düşey eksen etrafında
döndürülebilir şekildedir. Rotor motorunun sonuna takılmış bir bulunmakta olup, bu kol motoru
ve rotor diskini dengelemek için bir kütle taşımaktadır. Sistemi statik yüklenmiş dengede tut-
abilmek için , motor koluna hareket edebilir bir denge ağırlığı konulmuştur. Motor çember kafesin
yukarı – aşağı hareket edebildiği gibi yatay eksende de dönebilecek şekilde yataklanmıştır. Mo-
tor sisteminin aşağı –yukarı açısal yer değiştirmesini sınırlandırmak için moment koluna bir tutma
(alıkoyma) levhası takılı bulunmaktadır. Eklenecek kütleler moment kolunun sonuna takılır. Bundan
amaç rotor diskinin döndüğü ve jiroskop düşey eksen etrafında döndüğü zaman üretilen jiroskobik
çiftin dengelenmesidir.

Kaldırılabilir fakat elektrik olarak anahtarlanmış olan


şeffaf koruyucu kapak bütün dönen sistemin üzerine
takılır. Bu kapağı kaldırmak otomatik olarak iki motoru
da durdurur. Rotor –motor sistemi üzerine takılı bulu-
nan optik algılayıcı rotor diski üzerindeki dört yansıtıcılı
işaret şeridinden uyarılır. Disk ile optik algılayıcı
arasındaki uzaklık ayarlanmış olup değiştirilmemesi
gerekir. Rotor motoruna güç ,bir bilezik ünitesiyle
sağlanmakta olup bu ünite çember kafesine monte
edilmiştir. Bu ünite aynı zamanda optik algılayıcıdan
E 64 elektronik takometreye bir işaret beslemesini
sağlamaktadır.

19
Alet iki E67 hız kontrol ünitesi yardımıyla çalıştırılacak şekilde tasarımı yapılmıştır. Bu üniteler temele
tespit edilmiş dişli presisyon motorunun ve rotor motorunun bağımsız kontrolüne izin verir. İşletme
sırasında rotor hızı 0 ila 3750 d/dak arasında değiştirilebilir ve kronometre ile ölçülür.

İlave bir jiroskop rotoru ile armatür sistemi ile çift telli asma kolu ile birlikte olup aletin temeli üz-
erine yerleştirilmiştir. Rotor sisteminin atalet momenti bu asma düzeneği yardımıyla yaptırılabilecek
burulma titreşimlerinin periyodunun ölçülmesiyle bulunabilir.

DENEYLERİN YAPILIŞI VE SONUÇLAR

Ruma kapağı yana doğru itilerek tutucu mandallardan kurtulması sağlanır ve kapak
kaldırılır. Aşağıdaki bağlantılar yapılır.

1. 64 Takometre ve E67 hız kontrol üniteleri ana şebekeye bağlanır.

2. E67 ünitelerinin çıkış uçları TM 104 ünitesinin üzerindeki giriş uçlarına bağlanır.

3. TM 104 üzerindeki takometre çıkışı R 64 takometresinde bulunan işaret kablosu ile bağlanır.

Alet şimdi çalıştırılmaya hazırdır. Koruma kapağı yerine takılır ve bütün üniteler çalıştırılır.

Jiroskobik çiftin büyüklüğünün bulunması

1. Moment kolunun denge durumuna ilave 4. Rotor hızı belirli adımlarla (200-300 d/
olarak ek bir kütle (250gr) takılır . Deneyin dak) azaltılarak her rotor hızı değeri için
hazırlanışı kısmındaki açıklandığı üzere yine denge konumunda presisyon ölçülerek
bağlantılar yapılarak sistem çalıştırılır. Bu durum- kaydedilir.
da Jiroskobik çift moment kolunu kaldıracaktır.
5. Moment koluna ek ağırlıklar takılarak her bir
2. Rotor hızı ile ilgili hız kontrol ünitesin- kütle durumu için yukarıda tekrarlanan işlem
den 3000 d/dak ‘ya ayarlanır. Moment kolu adımları tekrarlanır ve sonuçlar kaydedilir.
denge konumunu gösteren işaretlenmiş çizgi-
yle çakışıncaya kadar presisyon hızı ilgili hız Deneysel sonuçlarla teorik sonuçlar arasında
kontrol ünitesi yardımıyla değiştirilir. Bu nok- yaklaşık olarak %2-3 ‘ lük bir hata mey-
ta Jiroskobik çiftin , moment kütle tarafından dana gelmektedir. Sonuç olarak, olabi-
üretilen moment’e eşit olduğu denge noktasıdır. lecek deneysel hatalara rağmen Jirosko-
bik çift (moment) eşitliğinin geçerliliği bu
3. Bu denge durumunda bir kronometre kul- deneysel çalışma ile gösterilmiş olmaktadır.
lanarak Jiroskobun presisyon hızı için belir-
li sayıdaki tam devir için geçen süre ölçülür.
İyi sonuç elde etmek için en az 60 saniyelik
bir zaman peryodu kullanmak gerekir. Rotor
hızının kesin değeri de kaydedilir(başlangıçtaki
değerler azda olsa değişme gösterebilir).

20
Bunları yapıyor muyuz?

Tatlı bir rekabet içinde ama elele çalışarak


başarabileceğimize inanıyoruz.Her gün biraz daha fazla
soru çözerek o ayın test canavarı olmaya çalışıyoruz...

Ailemizin bize verdiği emekleri boşa çıkarmamanın


sevincini ve gururunu yaşıyoruz.evde annemizin ve
babamıızn yönlendirmelerini dinliyoruz...

Kendimizi ve geleceğimizi önemsiyoruz.kendimizi,


yeteneklerimizi küçümsemeden elimizden gelenin en
iyisini yapmaya çalışıyoruz...
Sevmediğimiz, anlaşamadığımız derslerden daha çok
test çözüyoruz...

Başarıyı çok uzakta görüp: sorun çıkarmak yerine, soru


nlarımıza çözümler buluyoruz.Dershaneye gidememek, der-
sleri anlamamak, arkadaş, öğretmen, okul, aile vs.. gibi du-
rumlarla ilgili sorunları görmek yerine çözümler buluyoruz...

21
Bilim Adamı
Christian Huygens
Christian HUYGENS , Hollandalı fizik ve
matematikçi (La Haye 1629 – ay.y. 1695).
Varlıklı bir ailede şair Constantijn Huygens’in
oğlu olarak Leiden ve Breda üniversitelerinde,
öğrenim gördü. Matematik çalışmalarıyla
adını duyurdu, geometri dalında dikkati çekti.
Almanya, Fransa ve ingiltere’de incelemeler
yaptı, öğrenimini Angers’ te bitirdi. Olasılıklar
hesabı ve eğrisel fonksiyonlarla ilgili önemli
çalışmalardan sonra araştırmalarını gök cisim-
leri üzerinde yoğunlaştırdı. Kendi b.ulduğu
merceklerle Jüpiter, Merih ve Satürn gibi geze-
genleri inceledi. Satürn gezegenini kuşatan
halka ile bu gezegenin ilk uydusunu (1656),
sarkaçlı saat buluşuyla, 1663′de ingiliz Krallık
Derneği (British Royal Society), üç yıl sonra da
Paris Akademisi’nin Colbert üyeliğine seçildi.
Dinsel inançları yüzünden baskı gördüğü için
1 681 ‘de La Haye’e dönerek sakin bir yaşam
sürdü. 1665′de elastik çarpışmayı inceledi.
1673′de sarkaç titreşimlerini merkezcil güç
yasalarını ve dinamik konularını içeren kitabı
yayımlandı.

Işık olayları üzerindeki çalışmalarıyla, ışığın bir dalgasal olayolduğunu açıklayan ve dalga kuramının
gelişmesini sağlayan “Huygens ilkesi”ni ortaya koydu (1678). Işığın yansıma ve kırılmasını, çift
kırılma olayını incelediği sırada “polanizasyonu” (kutuplaşmayı) bulup açıkladı.

Başlıca Eserleri

Traite de la Lumiere (Işık Üstüne inceleme) 1678,

Discours sur la Canse de la Pesanteur (Yerçekimi Üstüne Konuşmalar) 1690,

Com-mentarii ad Formandis Poliendisque Vitris de Telescopia


(Teleskopta Oluşan Kırılma Değerinin Açıklanması) 1703.

23
Bir Fizikçinin Günlüğü
Yüksek Hızlarda Yaşam: Işıkta Zaman
Orhan Aydilek

Albert Einstein zamanda görelilik kavramını ilk ortaya attığında başta İngiliz bilim adamları
olmak üzere birçok bilim adamı bunun yanlış olduğunu savundu.Çünkü akıl almaz bir fikir-
di! Peki neydi bu fikir?

Evrende [x] [y] ve [z] boyutları


dışında bir boyut daha vardır. Buna
zaman boyutu denir. Bilinen klasik
3 boyutun dışında ve aynı zamanda
onunla bir bütün.Evrenin tamamını ka-
playan bu zaman boyutunu hız ve kü-
tle etkilemektedir.Şimdi hızı inceleyelim.

Bunu öncelikle Einstein’ın ikizler para-


doksu ile açıklayalım. İlk olarak elimizde
bir roket var olduğunu varsayalım. Bu
roket ışık hızına yakın hızlarda gidebilme-
ktedir. Tek yumurta ikizi olan iki kardeş
20 yaşındadırlar. Birini rokete bindirip
uzaya fırlatalım ve şimdi onu dünyada
bekleyelim. Aradan on yıl geçmiştir ve
kardeş geri dönmüştür. Fakat geldiğinde
dünyadaki kardeşinden neredeyse 8 yaş Testimizi biraz daha karmaşıklaştıralım.
daha küçüktür. Birde roketten bakalım
olaylara. İki kardeş ayrıldıklarında 20 5 kişi 5 farklı uzay aracında yer alsın.
yaşındadırlar. Rokete binen kardeş uza- Bu beş kişi, farklı hızlarda aynı düzgün doğrultuda iler-
ya açılır ve bir yıl boyunca seyahat eder. lerlerse bir süre sonra kendilerini yaşlı daha genç yada
araçlarını birbirlerine çarparken; aynı zamanda diğerlerini
Bu bir yılı dünya zamanına göredir de bunu birden farklı zamanda gözlerken görebilirler.
ve rokette bulunan saat tarafından
ölçülmektedir. Bir yıl sonra dünyaya
geldiğinde kardeşini 30 yaşında görür
ve dünyada 10 yıl geçmiştir! Zaman iki
kardeş için farklı yönlerde ilerlemiştir.

Zaman hızla ters orantılı olarak değişir.


Yani siz hızlandıkça zaman dışarıya göre
sizin için yavaşlar. Uzay aracınız ışık
hızına yaklaştıkça bu aradaki zaman farkı
oranı da artacaktır. Ve belki de siz bir yıl
dolaşıp geldikten sonra dünyada yüz yıl Zamanda ileriye yolculuk yaptık.Fakat geçmişe nasıl
geçmiş insan ırkı yok olmuş olacaktır. döneceğiz birde onu keşfetmemiz gerek.

25
Bunları hiç düşündün mü?
Aşağıda hayatınızın yönünü ve yolunu bulmanızı sağlayacak bazı sorulara yer verilmiştir.
Lütfen bu soruları okuyun ve en çok hoşunuza giden 1 tanesini işaretleyin. Sonrada o seç-
tiginiz soruya cevap teşkil eden bir sayfalık bir makale yazın. Haftada bir bu işlemi farklı
seçeneklerle aynı şekilde deneyin. Bu uygulama kişisel gelişiminiz için inanılmaz derecede
yararlı bir çalışmadır. Hayatınızı anlamlı ve kontrol edilebilir hale getiren her uygulama gibi
bu uygulamada yapılmaya değer...

• Senin diğer insanlara göre daha iyi yapacağın işler neler?

• 10 yıl sonra nasıl bir hayat yaşıyor olacaksın?

• Senin için önemli olan sürekli artan hızla konuşmak mı, yoksa daima birilerini geçiyor olmak mı?

• Kendini başarılı sayman için neler olmalı hayatta basarılı olup olmadığını nasıl anlayacaksın?

• Başarılı olmayı bir mücadele olmaktan çıkarıp, yaşam biçimi haline nasıl dönüştürebilirsin?

• İçinde yaşadığın toplumun senden beklentileri nelerdir?

• Hayatta ögrendiğin en önemli ders hangisi?

• Beyninin nasıl çalıştığını beynine öğrettin mi?

• Bugün daha iyi bir hayat kalitesine ulaşmak için ne yaptın?

• Bugün hayatının temel amaçlarına ulaşmak için ne yaptın?

• Bugün yaptıkların 5 yıl sonra seni nereye götürecek, sen nerede olmak istiyorsun?

• Kesin olarak başarabilecek olsaydın: yarından itibaren neler yapardın?

• Elindeki kaynaklar neler? Bunları en etkili şekilde nasıl kullanabilirsin?

• “Yarın başka bir insan olacağım” diyorsan; neden bugünden başlamıyorsun?

• Hayatınız değişmeli ise;

Bunu siz yapmazsanız kim yapacak?

Bu gün yapmayacaksınız ne zaman yapacaksınız?

Buradan başlamayacaksanız nereden başlayacaksınız?

26
Önemli Bilgiler

Az ışıkta okumak gözlere zarar vermez. Ama gözlerinizin gereksiz yere yorulmasını istemiyorsanız
aydınlık yerde okuyun.

Yanlış dereceli gözlük gözleri bozmaz.Bilgisayarla çalışmak gözleri bozmaz sadece yorar.

Dünyadaki ısı 1900 yılından itibaren 0,7 derece arttı.

600 tane bitki cinsi et yiyendir. (Camiraous)

Yunusların beyni insanlarınkinden daha büyüktür.

Arılar, sivrisinekler ve diğer ses çıkaran böcekler kanatlarıyla bu sesi çıkarırlar.

İnsanlar ömrü boyunca 20 kilo toz yutarlar.

Shakespeare 23 Nisan’da doğdu ve 23 Nisan’da öldü.

Dünyada en çok kullanılan isim “Muhammed”dir.

Michael Jordan’ın bir senede Nike reklamlarından kazandığı para, Malaysia’daki Nike fabrikasında
çalışan tüm personelin aldığı senelik maaştan daha fazladır.

Amerikalılar hergün 1.6 milyondan fazla saat trafik sıkışıklığında zaman kaybediyorlar.

Bir oyun ne önemi vardır. 1923’de bir oy, Adolf Hitler’i Nazi partisinin liderliğine getirdi.

Amerika’da sandviçlerin %50’si öğle yemeklerinde, 28’i ise akşam yemeğinde yeniliyor.

Her insan günde ortalama 2 kilo çöp üretiyor.

Kibrit kutusu kadar bir altın, bir tenis kortu büyüklüğüne kadar inceltilebilir.

27
Mexico City her sene 25 cm. kadar batıyor.

Peru ‘da hiç umumi tuvalet yoktur.

Sağ elini kullanan insanlar, sol elini kullananlara göre ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar.

Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzu dolduracak kadar tükürük salgılar.

Telefonunuz 201 parçadan oluşur.

Yetişkin bir insan günde ortalama 23.000 kez nefes alır.

Amerikan halkının %49’u hergün kişi başına 3.3 fincan kahve içiyor.

Sarışınların esmerlere göre daha fazla saçı vardır.

İnsanlar yaşamları boyunca altı filin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlar.

Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağırlığı beş milyon kat artıyor.

İnsan vücudu bir saniyede iki milyon kırmızı kan hücresi üretir.

Aynı parmak izi gibi, her insanın dil izide farklıdır.

Ortalama bir insan yılda 1.460’ın üzerinde rüya görür.

Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler.

Vücudumuzdaki kemiklerimizin dörtte biri ayaklarımızda bulunur.

Ampulü icat eden Thomas Edison karanlıktan korkardı.

Kürdan, Amerikalıların boğulmasına en fazla neden olan nesnedir.

İtalyan bayrağının tasarımını Napoleon Bonaparte yapmıştır.

Kağıt parçalar ilk kez Çin’de kullanılmıştır.

Ketçap önceleri ilaç olarak kullanılıyordu.

Uzay yolculuğunda taşınacak her kilo için gerekli olan yakit miktarı 530 kg’dır.

Salatalık bir sebze değil, meyvedir.

Eski zamanlarda dinamit yapımında yerfıstığı kullanılırdı.

Dracula, tarih boyunca sinemaya en fazla uyarlanan hikayedir.

İnsanlar vücutlarinda 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206’ya
düşüyor.

Ortalama olarak, Amerika’da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu gerçekleşmektedir.

28

You might also like