Metamorfoz Portreler
()
About this ebook
Gregor Samsa, bir sabah yatağından kalkamadığında önce neye uğradığını bilemez. Zamanla bir böceğe dönüştüğünü anlar. Artık normalleri değişmiş ve kokuşmuş yiyeceklerden hoşlanmaya başlamıştır. Eskiden iğrendiği şeyler şimdi keyif objesi haline gelmiştir. ‘Dönüşüm’ bir bilim kurgu romanı değil; ekonomik gücün toplumsal ilişkileri belirleme ve dönüştürme gücünü analiz eder. Kafka, Metamorfoz’u bugünün Türkiye’sinde yazsaydı hayal gücüne fazla iş düşmezdi. 85 yaşındaki Sisi Bingöl’e ya da yeni doğum yapmış lohusa kadınlara eziyet etmekten haz alan bir ‘Yeni Türkiye’ var karşımızda. Nitelik ve nicelik olarak küçülen, dönüşen ama fark etmeyen bir toplum.
Related to Metamorfoz Portreler
Related ebooks
Biz Dünyada Göçer Olduk (Göç Şiirleri Antolojisi) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİslamofaşizmin Pençesinde Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAşındırılan Değerler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsEdebiyat ve Sanat Güncesi 1: Edebi Bakışla Yaşamak (Ramazan F. Güzel Kitapları -37) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsApolitika Dergisi Seçkisi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYersiz Yurtsuz Yazılar Rating: 0 out of 5 stars0 ratings1965: 2015’ten 50 Yıl Önce 1915’ten 50 Yıl Sonra Rating: 4 out of 5 stars4/5Türkiye’de ve Dünyada Vicdani Ret Rating: 5 out of 5 stars5/5Direnişten Komüne Gezi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAnarşizme Kenar Notları Rating: 5 out of 5 stars5/5Küba: Deneyimler ve Hayaller Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsReis’in Rejimi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsProblem Tsunamileri Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBeklenen Mehdi mi? Yoksa Deccal mi? Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsSözler, Yazılar, Sorular Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsFelsefe Şiirleri: Şiir Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAltıncı Mevsim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKelepçeli Kalemler Rating: 5 out of 5 stars5/5Twitter'daki Türkiye 2 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİmamların İhaneti Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsNe Gülüyorsun, Anlattığım Senin Hikayendir! Rating: 5 out of 5 stars5/5Türler ve Cinsler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKötülüğün Sessiz Dili Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBilimkurgu Mikro Öyküler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsÇocuk Hakları ve Siyaset Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKabustan Gelen Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsTanrı Dağlarından Esintiler (Kırgız Hikayeleri Antolojisi 1) Rating: 0 out of 5 stars0 ratings"Efendisiz" Dergisi Seckisi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBeş Kavram, Beş Deneme: (inanç, özgür irade, yaşamın anlamı, ahlak, mutluluk) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsÇanakkale -1915 Rating: 0 out of 5 stars0 ratings
Reviews for Metamorfoz Portreler
0 ratings0 reviews
Book preview
Metamorfoz Portreler - Bülent Korucu
İçindekiler
İçindekiler
Önsöz
Numan Kurtulmuş
Liberal görünümlü şahin: Atilla Yayla
İçine Veli Göçer ‘Kaçan’ Hasan!..
Yerli ve milli Soroscu: Can Paker
Entelektüel iflas; Naci Bostancı
Mükremin Çıtır’ın Fadıllaşma süreci!
Ne kadardır bir komplimanın ederi, Leyla Hanım!
Bir intifada bastırıcısı olarak Abdullah Gül
Acıklı bir kurt adam hikayesi: Efkan Ala…
Makyavelist Kuklacı
Yenilgi yenilgi büyüyen adam: Yıldırım Demirören
Mahalle demokratı: Haşim Kılıç
Nur işportacısı: Said Yüce
Bir hakikat bükücü: Sibel Eraslan
Çakma vaftizci Feyzioğlu
Araf’sız gölge: Ahmet Hakan
Devrimini satan bilge: Recep Akdağ
Hürriyet Sirki’nin illüzyonisti: Ertuğrul Özkök
Cübbeli düğmenin mucidi: Zerrin Güngör
Cübbeli Matruşka!
Bir çelişkiler yumağı: Bülent Arınç
Lejyoner birliğinin has askeri: Egemen Bağış
Bülent Korucu kimdir?
Önsöz
Gregor Samsa, bir sabah yatağından kalkamadığında önce neye uğradığını bilemez. Zamanla bir böceğe dönüştüğünü anlar. Artık normalleri değişmiş ve kokuşmuş yiyeceklerden hoşlanmaya başlamıştır. Eskiden iğrendiği şeyler şimdi keyif objesi haline gelmiştir. ‘Dönüşüm’ bir bilim kurgu romanı değil; ekonomik gücün toplumsal ilişkileri belirleme ve dönüştürme gücünü analiz eder. Kafka, Metamorfoz’u bugünün Türkiye’sinde yazsaydı hayal gücüne fazla iş düşmezdi. 85 yaşındaki Sisi Bingöl’e ya da yeni doğum yapmış lohusa kadınlara eziyet etmekten haz alan bir ‘Yeni Türkiye’ var karşımızda. Nitelik ve nicelik olarak küçülen, dönüşen ama fark etmeyen bir toplum.
Tasavvufta bunu açıklayan güzel bir kavram var: istidrac. Türkçesi; yön duygusunu kaybetmiş insanların düşerken uçtuğunu ve hatta yükseldiğini sanmaları. Kabuğunun üstüne sırt üstü yuvarlanmış ve bir türlü ayağa kalkamayan bir ülke var karşımızda. Ve bunu görüp kralın çıplak olduğunu söylemeye cesaret edenler soluğu ya kodeste ya sürgünde alıyor.
Kafka değilim, ama bir portreler dizisi yapmayı düşündüm. Yakın tarihte iz bırakmış isimleri kişisel tanıklıklarımla birlikte ele almak istedim. Toplumsal dönüşümün fotoğrafını çekmenin kolay yolu temsil kabiliyeti yüksek örnekleri masaya yatırmak. Pek çoğu Kafka’nın Metamorfoz’da anlattığı türden dönüşümler yaşadığından ilginç tablolar ortaya çıkıyor. Gregor Samsa’lar; onları dönüştüren ortamlar ve yeni normalleri doğuran saikler birlikte ele alındığında birçok soru cevabını buluyor; resimdeki boşluklar doluyor.
Toplumsal çürümeye katkısı olup da kendisi dönüşüm yaşamayan, başından beri istikrarlı bir çizgiyle metamorfozu tetiklemeye çalışanların da bu dizi ve kitabın konusu olması kaçınılmazdı; nihayetinde öyle oldu. Umumi kirlenmenin bir parçası ve kir taşıyıcısı olan kesimler de yazılmalıydı. Onları temsil eden tipik örnekler üzerinden anlatmayı denedim.
O kadar çok portre önerisi alıyorum ki yazmaya yetişemiyorum. Bu toplumumuz adına üzücü bir durum. Çürümeye direnmek yerine teslim olmayı seçmiş hatta ondan yararlanmaya çabalayanlar çok fazla ve bu da umut kırıcı.
Bülent Korucu
Numan Kurtulmuş
Uzun sayılabilecek birkaç liste yaptım, nedense hep ilk sıraya Numan Kurtulmuş’u yazıyorum. Saadet Partisi İstanbul il binasındaki uzun sohbetler ve Umre dönüşü evinde konuştuklarımızdan tanıdığım adamla, bugün gördüğüm kişinin aynı olma ihtimali beni ürkütüyor. Evet yanlış yazmadım; fark o kadar bariz ki aynı kişi olmama ihtimali daha yüksek gibi düşünmek mümkün (!).
Milli Görüş çizgisindeki insanların yakından tanıdığı ama kamuoyunun 1998’de duymaya başladığı bir isimdi Kurtulmuş. Kapatılan Refah Partisi’nin devamı olan Fazilet’in ortadan ikiye bölündüğü günlerde aktif siyasete atıldı. Yasaklı lider Necmettin Erbakan’ın ‘yenilikçi’ akıma bir cevabı olarak görüldü. ‘Partiye yenilik lazımsa onu da biz getiririz’ mesajıydı sanki. Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan- Bülent Arınç troykası ise onu itikatta yenilikçi amelde gelenekçi
diye tanımlıyordu. Siyasi münafıklık diye nitelenebilecek bu tanımlama bir kehanet olarak 12 yıl sonra gerçekleşti ve Kurtulmuş en ağır eleştirileri yaptığı AKP’ye demir attı. O tenkitlerin sahibi olarak, partinin vicdanına ve özeleştiri süreçlerine katkı yapar diye umutlananlar hayal kırıklığına uğradı.
SP ve sonrasındaki süreçler Kurtulmuş’un savrulmalarının tarihi gibidir. Partinin başına atamayla geldi. Gıyabında eleştirdiği Erbakan’ın yüzüne karşı itaatkâr bir tablo çizdi. Böylece herhangi bir mücadeleye girişmeden genel başkanlık koltuğuna oturdu. Ama ilk fırsatta partideki ‘Hocacıları’ tasfiye etmeye kalkınca Erbakan’ın hışmına uğradı. Teşkilat iftarlarında yuhalanan, masasına kaşık çatal fırlatılan genel başkan olarak kayıtlara geçti. Olağanüstü kongre talebini işleme koymadığı için partiye mahkeme kararıyla kayyım geldi. Ve büyük umutlarla atandığı partiden kovularak ayrıldı.
Yeni adresi, kendi kurduğu Halkın Sesi Partisi’ydi. HAS Parti, iki yıl gibi kısa sürede kendini fesih ederek AKP’ye katıldı. Büyüme potansiyeli olan parti, liderinin bu imkanı kolay yoldan nakte çevirme kurnazlığına kurban gitti. Girilen ilk ve tek seçimde alınan yüzde 0,77’lik oyun AKP Lideri Tayyip Erdoğan’ı ürküttüğünü söylemek mümkün değil. Ancak Kurtulmuş’un sert eleştirileri Erdoğan ve kurmaylarının dengesini bozuyordu. ‘Harun gibi gelip Karunlaşmak’ onun siyasi literatüre kazandırdığı bir kavramdı ve Erdoğan’a yapılmış en ağır eleştirilerden biriydi. AKP’ye alınarak susturuldu. Milli Görüş’ten kovulduğu için tabanı yoktu, AKP’ye ara durakta ‘lütfen’ kabul edildiği için gücü bulunmuyordu. Erdoğan’ın, birlikte yola çıktıklarını tasfiye etmek için kullandığı aparatlardan biriydi, Kurtulmuş. Reza Zarrab’a canlı yayında ödül verdirilerek ‘Harun-Karun’ söyleminin cezasını ödedi, tükürdüğünü herkesin gözü önünde yaladı. ‘Yolda görsem tanımam ona vereceğimi bilsem o karede olmazdım’ savunması çocukça bir kandırmacadan ibaretti.
Biz de sonradan kamera kayıtlarından gördük. Tank bir numaralı kapıdan içeri doğru giriyor, karşısında üç beş tane polis var, ellerinde de ufak silahlar var. Buraya gelse, en azından üç beş tane bakan var. Bizleri alsa, ellerimize kelepçe vursa, kameraların önüne çıkarsa çok büyük psikolojik üstünlük olur. Giriyor ve çıkıyor, dönüyor, kapıdan dönüyor, izahı yok, Allah’ın koruması. Helikopterler geliyor, ağaçlık olduğu için ancak belli bir mesafeye kadar alçalıyor. Şurada helikopter pisti var, yani helikopter pistine inse iş bitecek. Aynı şekilde Muhafız Alayı’yla arada sadece bir tel örgü var, tel örgüden buraya elli tane Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’ndaki hainler gelse, Başbakanlık binasını bassalar, belki işin seyri değişecek.
Kurtulmuş’un 15 Temmuz’la ilgili tanıklığı böyle. Tank, tabancalı polisleri görüp geri dönüyor, helikopter piste inmiyor, TRT’yi teslim almaya giden Muhafız Alayı, burnunun dibindeki bakanları derdest etmeyi düşünemiyor. Birinin bunları yaşayıp sonra bazı şeyleri sorgulamaması için ya zeka ya da niyet sorunu vardır. Sizce hangisi?
Erdoğan’ın bir Kızılelma gibi anlattığı 2023 projeksiyonuna yaptığı karşı çıkışı bulup seyredin. ‘Çok ileri görüşlü bir siyasetçi’ demenizi sağlayacak o konuşmanın sahibi, bugün papağan gibi Erdoğan’ın söylediklerini tekrar ediyor. Bütün o eleştiriler, sadece pazarlık gücünü artırmak, gecikmeli bindiği AKP treninde imtiyazlı koltuk almak içinmiş meğer. Üçüncü havalimanı çevresinden kapattığı ileri sürülen arazileri de unutmayalım. Ha bir de eşinin gasp edilen İpek Üniversitesinde oturduğu koltuk var. Değer miydi? Bilmiyoruz belki de fazla bile ödedi Erdoğan… Harun sandığımız aslında Karun’muş demek ki…
12 Mart 2019
Liberal görünümlü şahin: Atilla Yayla
Gregor Samsaların hikayesine devam ediyoruz. Neredeyse her kesimden ve çok sayıda örneğin varlığı bize ‘metamorfoz’un bir salgına dönüştüğünü gösteriyor. Bugünkü örneğimiz liberal görünümlü şahin: Atilla Yayla. Hikayesi en ilginç olanlardan, çünkü içiçe metamorfozlar yaşayan biri o. Hayata siyasi yelpazenin en sağında başladı; Yeniden Milli Mücadele denilen din soslu devletçi/milliyetçi örgütün içinde yer aldı. Taha Akyol, Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Ahmet Taşgetiren ve Hüseyin Gülerce o yapının