Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Metamorfoz Portreler
Metamorfoz Portreler
Metamorfoz Portreler
Ebook109 pages1 hour

Metamorfoz Portreler

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Gregor Samsa, bir sabah yatağından kalkamadığında önce neye uğradığını bilemez. Zamanla bir böceğe dönüştüğünü anlar. Artık normalleri değişmiş ve kokuşmuş yiyeceklerden hoşlanmaya başlamıştır. Eskiden iğrendiği şeyler şimdi keyif objesi haline gelmiştir. ‘Dönüşüm’ bir bilim kurgu romanı değil; ekonomik gücün toplumsal ilişkileri belirleme ve dönüştürme gücünü analiz eder. Kafka, Metamorfoz’u bugünün Türkiye’sinde yazsaydı hayal gücüne fazla iş düşmezdi. 85 yaşındaki Sisi Bingöl’e ya da yeni doğum yapmış lohusa kadınlara eziyet etmekten haz alan bir ‘Yeni Türkiye’ var karşımızda. Nitelik ve nicelik olarak küçülen, dönüşen ama fark etmeyen bir toplum.

LanguageTürkçe
Publisher7/24 Kitap
Release dateAug 27, 2019
ISBN9780463887639
Metamorfoz Portreler

Related to Metamorfoz Portreler

Related ebooks

Reviews for Metamorfoz Portreler

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Metamorfoz Portreler - Bülent Korucu

    İçindekiler

    İçindekiler

    Önsöz

    Numan Kurtulmuş

    Liberal görünümlü şahin: Atilla Yayla

    İçine Veli Göçer ‘Kaçan’ Hasan!..

    Yerli ve milli Soroscu: Can Paker

    Entelektüel iflas; Naci Bostancı

    Mükremin Çıtır’ın Fadıllaşma süreci!

    Ne kadardır bir komplimanın ederi, Leyla Hanım!

    Bir intifada bastırıcısı olarak Abdullah Gül

    Acıklı bir kurt adam hikayesi: Efkan Ala…

    Makyavelist Kuklacı

    Yenilgi yenilgi büyüyen adam: Yıldırım Demirören

    Mahalle demokratı: Haşim Kılıç

    Nur işportacısı: Said Yüce

    Bir hakikat bükücü: Sibel Eraslan

    Çakma vaftizci Feyzioğlu

    Araf’sız gölge: Ahmet Hakan

    Devrimini satan bilge: Recep Akdağ

    Hürriyet Sirki’nin illüzyonisti: Ertuğrul Özkök

    Cübbeli düğmenin mucidi: Zerrin Güngör

    Cübbeli Matruşka!

    Bir çelişkiler yumağı: Bülent Arınç

    Lejyoner birliğinin has askeri: Egemen Bağış

    Bülent Korucu kimdir?

    Önsöz

    Gregor Samsa, bir sabah yatağından kalkamadığında önce neye uğradığını bilemez. Zamanla bir böceğe dönüştüğünü anlar. Artık normalleri değişmiş ve kokuşmuş yiyeceklerden hoşlanmaya başlamıştır. Eskiden iğrendiği şeyler şimdi keyif objesi haline gelmiştir. ‘Dönüşüm’ bir bilim kurgu romanı değil; ekonomik gücün toplumsal ilişkileri belirleme ve dönüştürme gücünü analiz eder. Kafka, Metamorfoz’u bugünün Türkiye’sinde yazsaydı hayal gücüne fazla iş düşmezdi. 85 yaşındaki Sisi Bingöl’e ya da yeni doğum yapmış lohusa kadınlara eziyet etmekten haz alan bir ‘Yeni Türkiye’ var karşımızda. Nitelik ve nicelik olarak küçülen, dönüşen ama fark etmeyen bir toplum.

    Tasavvufta bunu açıklayan güzel bir kavram var: istidrac. Türkçesi; yön duygusunu kaybetmiş insanların düşerken uçtuğunu ve hatta yükseldiğini sanmaları. Kabuğunun üstüne sırt üstü yuvarlanmış ve bir türlü ayağa kalkamayan bir ülke var karşımızda. Ve bunu görüp kralın çıplak olduğunu söylemeye cesaret edenler soluğu ya kodeste ya sürgünde alıyor.

    Kafka değilim, ama bir portreler dizisi yapmayı düşündüm. Yakın tarihte iz bırakmış isimleri kişisel tanıklıklarımla birlikte ele almak istedim. Toplumsal dönüşümün fotoğrafını çekmenin kolay yolu temsil kabiliyeti yüksek örnekleri masaya yatırmak. Pek çoğu Kafka’nın Metamorfoz’da anlattığı türden dönüşümler yaşadığından ilginç tablolar ortaya çıkıyor. Gregor Samsa’lar; onları dönüştüren ortamlar ve yeni normalleri doğuran saikler birlikte ele alındığında birçok soru cevabını buluyor; resimdeki boşluklar doluyor.

    Toplumsal çürümeye katkısı olup da kendisi dönüşüm yaşamayan, başından beri istikrarlı bir çizgiyle metamorfozu tetiklemeye çalışanların da bu dizi ve kitabın konusu olması kaçınılmazdı; nihayetinde öyle oldu. Umumi kirlenmenin bir parçası ve kir taşıyıcısı olan kesimler de yazılmalıydı. Onları temsil eden tipik örnekler üzerinden anlatmayı denedim.

    O kadar çok portre önerisi alıyorum ki yazmaya yetişemiyorum. Bu toplumumuz adına üzücü bir durum. Çürümeye direnmek yerine teslim olmayı seçmiş hatta ondan yararlanmaya çabalayanlar çok fazla ve bu da umut kırıcı.

    Bülent Korucu

    Numan Kurtulmuş

    Uzun sayılabilecek birkaç liste yaptım, nedense hep ilk sıraya Numan Kurtulmuş’u yazıyorum. Saadet Partisi İstanbul il binasındaki uzun sohbetler ve Umre dönüşü evinde konuştuklarımızdan tanıdığım adamla, bugün gördüğüm kişinin aynı olma ihtimali beni ürkütüyor. Evet yanlış yazmadım; fark o kadar bariz ki aynı kişi olmama ihtimali daha yüksek gibi düşünmek mümkün (!).

    Milli Görüş çizgisindeki insanların yakından tanıdığı ama kamuoyunun 1998’de duymaya başladığı bir isimdi Kurtulmuş. Kapatılan Refah Partisi’nin devamı olan Fazilet’in ortadan ikiye bölündüğü günlerde aktif siyasete atıldı. Yasaklı lider Necmettin Erbakan’ın ‘yenilikçi’ akıma bir cevabı olarak görüldü. ‘Partiye yenilik lazımsa onu da biz getiririz’ mesajıydı sanki. Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan- Bülent Arınç troykası ise onu itikatta yenilikçi amelde gelenekçi diye tanımlıyordu. Siyasi münafıklık diye nitelenebilecek bu tanımlama bir kehanet olarak 12 yıl sonra gerçekleşti ve Kurtulmuş en ağır eleştirileri yaptığı AKP’ye demir attı. O tenkitlerin sahibi olarak, partinin vicdanına ve özeleştiri süreçlerine katkı yapar diye umutlananlar hayal kırıklığına uğradı.

    SP ve sonrasındaki süreçler Kurtulmuş’un savrulmalarının tarihi gibidir. Partinin başına atamayla geldi. Gıyabında eleştirdiği Erbakan’ın yüzüne karşı itaatkâr bir tablo çizdi. Böylece herhangi bir mücadeleye girişmeden genel başkanlık koltuğuna oturdu. Ama ilk fırsatta partideki ‘Hocacıları’ tasfiye etmeye kalkınca Erbakan’ın hışmına uğradı. Teşkilat iftarlarında yuhalanan, masasına kaşık çatal fırlatılan genel başkan olarak kayıtlara geçti. Olağanüstü kongre talebini işleme koymadığı için partiye mahkeme kararıyla kayyım geldi. Ve büyük umutlarla atandığı partiden kovularak ayrıldı.

    Yeni adresi, kendi kurduğu Halkın Sesi Partisi’ydi. HAS Parti, iki yıl gibi kısa sürede kendini fesih ederek AKP’ye katıldı. Büyüme potansiyeli olan parti, liderinin bu imkanı kolay yoldan nakte çevirme kurnazlığına kurban gitti. Girilen ilk ve tek seçimde alınan yüzde 0,77’lik oyun AKP Lideri Tayyip Erdoğan’ı ürküttüğünü söylemek mümkün değil. Ancak Kurtulmuş’un sert eleştirileri Erdoğan ve kurmaylarının dengesini bozuyordu. ‘Harun gibi gelip Karunlaşmak’ onun siyasi literatüre kazandırdığı bir kavramdı ve Erdoğan’a yapılmış en ağır eleştirilerden biriydi. AKP’ye alınarak susturuldu. Milli Görüş’ten kovulduğu için tabanı yoktu, AKP’ye ara durakta ‘lütfen’ kabul edildiği için gücü bulunmuyordu. Erdoğan’ın, birlikte yola çıktıklarını tasfiye etmek için kullandığı aparatlardan biriydi, Kurtulmuş. Reza Zarrab’a canlı yayında ödül verdirilerek ‘Harun-Karun’ söyleminin cezasını ödedi, tükürdüğünü herkesin gözü önünde yaladı. ‘Yolda görsem tanımam ona vereceğimi bilsem o karede olmazdım’ savunması çocukça bir kandırmacadan ibaretti.

    Biz de sonradan kamera kayıtlarından gördük. Tank bir numaralı kapıdan içeri doğru giriyor, karşısında üç beş tane polis var, ellerinde de ufak silahlar var. Buraya gelse, en azından üç beş tane bakan var. Bizleri alsa, ellerimize kelepçe vursa, kameraların önüne çıkarsa çok büyük psikolojik üstünlük olur. Giriyor ve çıkıyor, dönüyor, kapıdan dönüyor, izahı yok, Allah’ın koruması. Helikopterler geliyor, ağaçlık olduğu için ancak belli bir mesafeye kadar alçalıyor. Şurada helikopter pisti var, yani helikopter pistine inse iş bitecek. Aynı şekilde Muhafız Alayı’yla arada sadece bir tel örgü var, tel örgüden buraya elli tane Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’ndaki hainler gelse, Başbakanlık binasını bassalar, belki işin seyri değişecek. Kurtulmuş’un 15 Temmuz’la ilgili tanıklığı böyle. Tank, tabancalı polisleri görüp geri dönüyor, helikopter piste inmiyor, TRT’yi teslim almaya giden Muhafız Alayı, burnunun dibindeki bakanları derdest etmeyi düşünemiyor. Birinin bunları yaşayıp sonra bazı şeyleri sorgulamaması için ya zeka ya da niyet sorunu vardır. Sizce hangisi?

    Erdoğan’ın bir Kızılelma gibi anlattığı 2023 projeksiyonuna yaptığı karşı çıkışı bulup seyredin. ‘Çok ileri görüşlü bir siyasetçi’ demenizi sağlayacak o konuşmanın sahibi, bugün papağan gibi Erdoğan’ın söylediklerini tekrar ediyor. Bütün o eleştiriler, sadece pazarlık gücünü artırmak, gecikmeli bindiği AKP treninde imtiyazlı koltuk almak içinmiş meğer. Üçüncü havalimanı çevresinden kapattığı ileri sürülen arazileri de unutmayalım. Ha bir de eşinin gasp edilen İpek Üniversitesinde oturduğu koltuk var. Değer miydi? Bilmiyoruz belki de fazla bile ödedi Erdoğan… Harun sandığımız aslında Karun’muş demek ki…

    12 Mart 2019

    Liberal görünümlü şahin: Atilla Yayla

    Gregor Samsaların hikayesine devam ediyoruz. Neredeyse her kesimden ve çok sayıda örneğin varlığı bize ‘metamorfoz’un bir salgına dönüştüğünü gösteriyor. Bugünkü örneğimiz liberal görünümlü şahin: Atilla Yayla. Hikayesi en ilginç olanlardan, çünkü içiçe metamorfozlar yaşayan biri o. Hayata siyasi yelpazenin en sağında başladı; Yeniden Milli Mücadele denilen din soslu devletçi/milliyetçi örgütün içinde yer aldı. Taha Akyol, Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Ahmet Taşgetiren ve Hüseyin Gülerce o yapının

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1