You are on page 1of 16

SLAM VE BATI DNCESNDE, AKIL-RADE BALAMINDA NSAN AHSYETNN TEEKKL PROBLEM1 Hseyin Subhi ERDEM2

ZET Akl ve irade kavramlar insan dier varlklardan ayran en temel ayrma iaret eder. Akl ve irade kavramlar, felsefi dncede insan tanmlamada, ona ait olan iki nemli yetiyi gsterir. Platondan gnmze akl ve irade kavramlar farkl zgl arlkta insann yetkinliini belirlemede ele alnan kavramlar olmulardr. nsan zerine dnen ve insan kendine problem edinen her felsefi dnte bu kavramlar, insann yetkinliini izahta anahtar rol stlenirler. Gnmzde kimi felsefi evreler akl sadece bat dncesinin karakteristik unsuru olarak grmeyi yelemektedirler. Bunun karsnda zellikle slam dncesi iin de irade kavram, bu dncenin karakteristik zelliini yanstan kavram olarak deerlendirilmektedir. Bu alma aslnda btn semavi kltrlerde akl ve irade kavramlarnn insan ve insann meruiyetini tartmada anahtar kavramlar olarak rol stlendikleri iddiasn kantlamak istemektedir. Bunun yannda, slam dncesi iin akl ve irade kavramlarnn birlikte benzer lekte roller stlendiklerini, rnek dnrlerin ifadelerinden yola karak ispatlamaya almaktadr. Akl ve akla bal olarak kalb kavramnn bizzat akln semantii iinde iradeye de vurgu yapan bir mahiyete sahip olduu gsterilmektedir. Her iki kavramn insann yetkinlii iin ne derece nem arzettii bylece ortaya konulmaktadr. Bu konuda imdiye kadar kimi nyargya dayal tanmlamalarn, konuyu snrlamaktan teye geemeyecei ifade edilmektedir. ANAHTAR KELMELER: Akl, rade, Kalb, Akn, Varolan, Varolu, nsan Kamil, En Yksek yi, Erdem, Ahlak, nsan Fiilleri, Kelam.

HUMAN PERSONALTY FORMATON PROBLEM N THE CONTEXT OF MND-WLL N ISLAMC AND WESTERN THOUGHT ABSTRACT Reason and will concepts refer to the most basic distinction of human that distinguishes him from other beings. These concepts represent two major ability for defining human in philosophical thought. Since Platon, reason and will concepts have been dealed with determining the ability of people in different densities. In every philosophical thinking that focuses on human, these concepts take key role in explanation of human competence. Today, some philosophical environments prefer to see reason as the characteristic element of the Western thought. In contrast, especially in Islamic thought, will concept is considered as the concept that reflects the characteristic feature of this idea. This study, in fact, aims to prove the idea that reason and will concepts take key role in discussing human and legitimacy of human. Besides, proving the fact that reason and will concepts take roles in similar scopes in Islamic thought, based on the leading philosophers is another goal of this study. Reason and heart concept related to the reason, have importance that emphasises will in the semantics of reason. In this manner, the importance of both concepts in terms of humans competence is introduced. It is expressed that definitions depending on prejudices in this topic proposed so far cannot pass forward limiting the subject. KEY WORDS: Reason, Will, Wisdom of Cognition (Kalb), Transandantal, Existing, Existence, Wisdom of Human, Highest Good, Virtue, Ethics, Human Actions, Logos.

Bu alma,[ Bilim-Ahlak ve Sanat Balamnda ada slam Alglar Uluslararas Sempozyum, 26-28 Kasm 2010, Sempozyum kitabnda (Ed. Cengiz Batuk-HasanAtsz), Samsun, 2011, 323-339 ] yaynlanmtr. 2 Do. Dr. nn niversitesi, Fen-Edebiyat Fak. Felsefe Bl. E-mail: hserdem46@yahoo.com/ hserdem@inonu.edu.tr

ereve Bu bildiri kapsamnda, ncelikle akl ve irade kavramlarnn zellikle Antik Yunan ve Ortaa felsefesinde temel tartma formlarna dikkat edilerek, Trkiyede kimi felsefe evrelerinde Akln Bat, radenin slam dncesinde belirleyici olduu tezinin doruluu analiz edilecektir. lk iddiaya binaen slam dncesinin kapal bir dnce sistemi olup olmad sorgulanacaktr. Bildiride asl tez olan slam dncesinin evrensel karakteri zerinde durulacak ve bu, dnce tarihi iindeki akl-irade kavramlarnn pratiinde bu kavramlarn dnce ierisinde nasl bir ilev yklendikleriyle bantlandrlarak insan ahsiyeti problemine yansmalarnn nasl bir aklama biimine dnt vurgulanacaktr. Akl-rade Kavramlarnn Felsefi Dayana amz filozoflarndan Alfred North Whitehead, Btn felsefi dnce Platona dlen dipnottan ibarettir der. nsann yetkinlii ve buna bal akl-irade kavramlarn da ilknce Platonun felsefi dncelerinde grmekteyiz. Felsefe, insann kendini, lemi, Tanry anlama ve idrak etmesinin yannda, btn bu kavramlar ve kavramlarn gstergelerini sorgulamasdr. Akl-ruh ve bunlarn konusu olan insan problemi, felsefi dncede Antik Yunanda Sokratesle ahlak problemi balamnda, Platonla yi idesiyle bantl olarak Platonun ontolojik temelli ahlak anlaynda ve ruhun zmlenmesi iinde ele alnmtr. Sokratik gelenek, insan iin nihai ama olarak belirlenen en yksek iyiye ulamann yolunu, ahlaki alanda ulalacak bir hedef olarak konumlandrr. zelikle Platon en yksek iyi hedefini insann mutluluu iin nihai snr olarak koyar. Platon bu en yksek iyiyi, yi ideas olarak Tanryla zdeletirir ki, onun ontolojik temellendirilmesi ayn zamanda bir teolojik temellendirme kimlii de kazanr. Bu durumda Tanrya yknme insann erei olarak konumlanr. Eski ahit diliyle Tanr ne kadar merhametli ise, sen de o kadar merhametli olmalsn! O ne kadar affedici ise, sen de o kadar affedici olmalsn gibi ilkelerle Yahudi ve Hristiyan teolojisinde tebellr eder. nsann fiillerini Tanrnn fiillerine benzetmesi ve Tanrya yknmesi, insann yetkinliinin nasl olabilirliine dair bir gr sunmaktadr. nsani en yksek iyi, bir hedef olarak Bat dncesinin ilk mimarlar tarafndan ortaya konulurken en yksek iyinin karl olarak dnlen yi ideasnn Tanryla zdeletirilmesi, bir ynden ontolojik temelli znel ierikli bir deerlendirmede bulunulduunu gstermektedir. Bu ynyle Platonun insan iin mutluluun erei olarak ortaya koyduu en yksek iyi anlaynn ardnda bir Varlk retisi, bir ontoloji yatmaktadr.3 nsann yetkinlii meselesi de dolaysyla ilknce ontoloji iinde ele alnmaktadr. yinin temelini varlk iinde bulmak, Sokratesten Kirene okuluna ve nihayet Stoacla kadar, Grek felsefesinde genellikle karlalan bir durumdur. Varlk, Bat felsefesinde Platoncu anlayta varolan karsnda transandental (akn) saylr. Bu demektir ki Varln bilgisi empirik yolla elde edilemez. Deneyim sadece varolann bilgisini salayabilir. okluk halindeki varolanlarn alg yoluyla salanan bilgisi, aa derecede bir bilgidir. Oysa varlklarn bilgisi iin alg bilgisini aan bir bilme tarzna ihtiya vardr. Varln aknl ayn zamanda deneyim dnyasnda (alglanabilir dnyada) bir eyin bir baka eyde, parann btn, btnn para ile koullu olma halinin alm olmasn da ifade eder. Varlk, Platoncu anlamda kendindelik, yani tzselliktir. Ontolojik ayrm denen snflamada Varlk olarak bir ilk temel (arkhe) ile bu temele dayanan ve ondan treyen, kan ve dolaysyla ilk temele gre ikincil olan ve ikincil kalan bir ey olarak, varolan arasndaki ayrmdr. Fakat Varlk sadece varolanlar iin ilk temel veya tayc (substanz) olarak kalmaz. Ayn zamanda varolan iin ilk rnek prototiptir. Bu yzden varolanlar onun kopya, numune
3

Doan zlem, Etik, stanbul, 2004, 44.

ya da suretidirler. O halde varolanlar kendilerinden ve kendiliklerinden varolanlar daima bir nitelie sahip, o nitelikle belirlenmi bir konumdadrlar. rnein bir at asla kendinde (an sich) olmaz, o daima yk tayan ya da yaran, ngiliz rk ya da ngiliz rk-olmayan, bacaklar uzun veya ksa vb gibi niteliklerle varlk kazanr. Varolanlar bir nitelikle belirlenmi olarak, sadece kendilerini belirleyenden (Varlk) aldklar pay (metheksis) orannda bir varolua sahip olabilirler. Bu nedenle ayn at rnein iyi olmakln da Varlktan pay almasna borludur. Bu Pltoncu belirlemeler btnyle mantksal dn iinde gerekleirler. Varlk ve yi sadece dnme yoluyla tanmlanrlar. nk gndelik varolutan, varolanlar okluundan Varlk sferine ancak dnme, salt dnme yoluyla geme mmkndr.4 Pltoncu dncede yi ayn zamanda Varlkn yetkinlii veya Varlkn taml olarak tanmlanabilir. Yetkin olan ey ancak bir idea olarak dncenin nesnesi olabilir, gndelik yaamn somutluunda Bir-olma, Bir-says yinin kaynadr. Buna karlk Ktnn kayna okluktur. Pltoncu Bat dnce geleneinde, insann ontolojik gereklii de bu temellendirme iinde yer bulur. Sokrates, Gorgias diyalounda: yiyi tm eylemlerin nihai erei olarak gsterir. yinin doasnda her ey iin ortak olma vardr. Bu demektir ki, o ncelikle tm insanlar iin ortak olan bir grnn (Anshauung) nesnesidir. kinci olarak, insan ona (yiye) doru eken bir ekim gc vardr. Tek insan gibi toplum da Varlk tabakalarna gre dzenlenmitir. nsan ruhunun basamakl yaps toplumsal yapya da uyar.5 nsann ontolojik gereklik iindeki yiyle olan ba, ahlaki alanda mutluluku elde etme durumuyla rterek, bu durumda, ontolojik gereklik alan, insan iin ahlaki gereklik alanna sirayet eder.6 Bylece ontolojik temellendirmedeki insann yiden pay alan gereklii, teolojik temellendirme kimlii de kazanm olur. Bundan sonra insann ruhsal yaps ve bu yapnn iinde dnlen aklsal bir varlk olma gereklii, onun fiilleri iinde ahsiyetinin olumasna ilikin ayrnt ve zmlemeleri ortaya karr. Bu durumda yi ve kt ahlaki alanda, insann fiiileri iinde yaplanma imknna kavuur. te bu yzden Platonun insann hakikatini anlamak bakmndan ikinci bir yol oluturduu ahlak retisi, ruhun amlanmasna dayanr. Ruh paraldr. En aa dzeyde gdler, bedensel istekler, arzular, itahlar yer alr. Bu alan yaamn srdrlmesi iin gerekli maddi ihtiyalarn hissedildii yerdir. Ruhun en st paras ise, merak, anlam ve anlamlandrma istei ile hakikati kefetme veya kavrama drtsnn yeri olarak akldr. Akl, idealar dnyasna ykselecek, bilginin, eylemin ilk ilkelerini kefederek, birey olarak insan ve toplumu ynetecek olan Tanrnn ruha yerletirdii kutsal paradr. Akl ile en alt para ise, nefs (pneuma) veya can adn alr. nsann teleolojik dzen ierisinde grevini yerine getirme yetisi erdem (arete) olarak tespit edilir ve erdem, bir organizmann kendi becerisini yerine getirmesiyle belirir. rnein, istek, arzu ve itahlarn bulunduu para iin temel erdem lllktr. Ve lllk istek ve arzularda arya kamama, ly karmama, yapay ihtiyalar bastrp, gerek htiyalar karlama yeterlilii ve becerisidir. Bu yzden lllk yeteneine zdenetim de denir. zdenetimin erdem iinde iradeyi temsil eden bir yeti olduunu tespitten sonra, Platonun ruhla ilgili zmlemesinde, ruhun orta parasnda akl ile arzu, itah arasnda akl tercih eden cesaretin isten/irade sahibi olmasn kapsayan yn belirir. 7 nsann bilerek yanl yapabileceini de dnen Platon onda doruyu yapma iradesinin bulunduunu, insann irade

Bkz., F., Copleston, Felsefe Tarihi, Yunan ve Roma Felsefesi, c.., bl., 1b., ev., A. Yardml, Idea, stanbul, 1985, 133; Platon, Diyaloglar: Gorgias, 482 e-3, 486 e, ev., Melih Cevdet Anday, Remzi Kitabevi, stanbul, 2009, 88, 92; zlem, a.g.e., 45. 5 zlem, a.g.e., 46. 6 Copleston, a.g.e., 129. 7 zlem, a.g.e., 48.

sahibi bir varlk olduunu ve bu iradenin eliinde doruyu yapma cesaretine sahip olduu mddete ahlakl olabileceini belirtir. Platon akln iki ayr ilevinin olduunu dnr. Akl, hem bir ama, hem de bir aratr. Dnme kendi iinde bir amatr. Ama olarak akl, bilgiyi arar, hakikatin ve gzelliin peine der, ideal gereklie ulamaya abalar. Hakikatle tanan bir kii Tanryla birleme olanana da kavumu olur. Akl, ara olarak enerjimizi nasl harcayacamza karar verir. Ruhun en alt katmann oluturan, istekler, arzular, snrszca doyurulmay beklerler. Bunlarn ar ekilde doyumu peinde komak ruhu ktrm eder. Ahlaki yaam yanl bir yola sokar. Bu yzden burada akldan, iradenin de desteiyle istek ve arzular denetim altnda tutmas istenir. Akl sadece bunlar kontrol altnda tutmaz, bunun yannda kendini de denetler. Sadece dnme ve sadece arzularn peinde koma insan iin bamllktr. yleyse akla den, kendisini de denetlemektir. Akl bunu yerine getirirse, adaleti tesis eder. O halde Platon iin ruhun katmanlarna denk gelen, bu katmanlar iinde grev yapan erdemlerin kendini gerekletirmesi olarak, ruhun en st katmannda bilgelik; ortasnda lllk; en alt katmannda ise, cesaret oluur. Bilgelik de ayn zamanda akln ama olarak ilevi iinde aktif rol alr. Ara olarak akln ilevi iinde de adalet grev grr ve akln ilevinin hakikat izgisi iinde icra edilmesini salar.8 Platonun talebesi olan Aristoteles, Bat geleneksel dncesinde hocas gibi ruhu katman olarak deerlendirir ve her katman canllarn, canllk, hareket ve akl yetilerine gre yaplan bir snflamaya denk getirir. Buna gre birinci katman, insan varlnn, bitkisel ruh dzeyidir. Doma, byme, beslenme ve varln srdrme ilevleri bitkisel dzey iindedir. nsann hayvanlarla paylat zelliklerden meydana gelen hayvansal ruhtur. Burada duyum alma, hareket etme, hissetme, tepki verme, isteme, kendi hareketine neden olma trnden eylemlerle karakterize olur. nsan ruhunun nc dzeyi ise, sadece insana zg olup, onu tm dier varlklardan ayran, insan ne ise o yapan akldr. Akln teorik ve pratik olmak zere iki yn vardr. Teorik dzey kendisine deimez, ezeli, ebedi nesneleri konu alr. Varln ve bilginin ilk ilkelerini aratrr. eylerin mahiyet ve hakikatlerini aklar. Sophia, teorik ve felsefi bilgelik bu akl trnn iidir. Pratik akl ise, gndelik yaamda dnyevi ilerle uraan, bedensel istek ve arzular ynlendirir ve denetim altnda tutar. Pratik akl, dnyaya yneliktir ve bu, insan eylemlerine yol gsterir, pratik bilgelik salar. Aristoteles de hocas Platon gibi, erdemi ruhun akll parasnn etkinlii olarak grr ve akla uygun den erdemleri, Dianoetik erdemler ve Ahlaki erdemler olarak ikiye ayrr. Dianoetik erdemler, Ahlaki erdemlerden daha stn saylmtr. Dianoetik erdemler, Teorik bilgelik ve felsefeyle (sophia), bilim ve sanatla uraan kendilerine ezeli-ebedi nesneleri, en yksek varlklar, ilk ilkeleri konu edinen, ruhun erdemleridirler. Ahlaki erdemler, pratik akln rn olup, ruhun arzu, istek ve itahla belirlenen akl d parasn veya ruhun hayvansal deneyimini denetim altna alr ve ona yol gsterirler. Ahlaki erdemler insann sorumlu ve karakter sahibi bir varlk olarak kendini gelitirmesini salarlar. nk insan, rasyonel etkinlikten tretilebilen sorumlu varlk olma zelliiyle ayrlr. Felsefi dnn byk inaclar olan bu ilka filozoflarnca akl ve akln yetilerini ontolojik ve ahlaki alanda zmlemeleri ve insann hakikatini bu alanda analiz etmeleri, Ortaa Hristiyan dncesi tarafndan izlenen bir model olmutur. Ayn dnce, kavramsallatrma ve analiz etme formunun slam dnce dnyasnda da Meailer ve dier bamsz dnrlerce de takip edildii grlmektedir. Ortaada Hristiyan dncesi iinde insann hakikatini sorgulama balamnda, imanakl ve Tanrnn varoluunu tantlama ve anlamada akl ve irade kavramlar, nemli analiz
8

Copleston, a.g.e., 131.

unsurlar olarak kullanlmlardr. Platon dncesinde var olanlarn Varlktan pay almas durumu, Ortaada Augustinus dncesinde yle ifade edilir. nsan sadece Tanr her eyi onun iin yaratt iin deil, fakat kendisi Tanr suretinde yaratlmas ve kurtulua ynelmesi ile yaratln mkemmel bir rneini oluturduu iin de her eyin merkezindedir.9 Bu durumda insan akll varlk olmas hasebiyle, btn Varlklarn merkezine konulur. Varlklarn iinde en zel varlk olan insann Varla kar sorumluluu ve bu sorumluluunun gereinin bilgisine ulamas da epistemolojik bir problem olarak grnr. Augustinus bu problemi yle zer: nsan iin en gvenilir bilgi, isel varla ait bilgidir. nsann isel varl, epistemolojik olarak bata gelir. ddia udur ki, zne ve nesne iebak yoluyla bir olur; fakat bu duyusal deneyim hibir zaman iin kesin deildir. nk zne ve nesne farkldr. Ve isel varlk sakin bir mantk blgesi olmaktan ok iradeye ait eitli duygu ve drtlerin sava alandr. sel varlk, akl-d drtlerin, gnahn, suun ve balanmaya duyulan zlemin oyun alandr. Fakat Augustinus, Stoaclarn inanm olduu gibi, bu isel yaam kendi gcmzle ynetebileceimize inanmaz. Bu yzden insanst bir yardma ve merhamete ihtiya duyarz. Aslnda Augustinus, zgr iradeye sahip olduumuzu dnr ancak ayn zamanda Tanrnn nceden tasarlanm kurtulu planna btnyle tabi olduumuzu vurgular.10 Btn bunlarn yan sra o, ruh ile beden arasndaki ilikiye dair, Neo-Pltoncu anlay erevesinde ruhun insanda ilahi olan temsil ettiine; bedenin gnahn kayna olduuna inanr. Bu yzden kendimizi mmkn olduunca, bedenden kurtararak, ruh zerinde yani isel varlk zerinde younlatrmalyz. Bylelikle evrendeki, varoluun ruhani kaynana, Tanrya yaklalabilir. Augustinusa gre, Tanr, dnyevi aklmzla ulalmaz olup, yle kalacak olmasna ramen, onun isel yaantmzdaki mevcudiyeti, insanlarn ie-bak sayesinde bilgi sahibi olduklar bir eydir. Ona gre, ahlaki kt, ncelikle iradenin ktye kullanlmasdr. Varoluun eksiklii deildir. Fakat o, Neo-Pltoncu dncesiyle ayn izgide olarak, metafizik kty varln yoksunluu olarak anlamaya alr. Tanr-insan arasndaki iliki, kiisel trden bir ilikidir. nsann Tanrya yaklamas ya da kendini adamas iinde, irade, tutku, gnah, sevgi, ceza, kurtulu midi ve hepsinin paynn olduu deiken bir iliki sz konusudur.11 Augustinus, iradeyi, ruhani yaamda kesin bir etken olarak grr. Muhakeme ve bilgi, seim yaparken olduu gibi, belli bir rol oynamaktadr. Ama yine de iradenin muhakeme karsnda ncelii vardr. Augustinusun, irade ve duygular zerine yapt vurgu, onun inancna dair entelektalist bir grn tersine, varoluu bir kavray benimsedii anlamna gelir. nanmak sadece bir eyi doru kabul etmek deildir, bir eyin doru olduunu iddetli ve tutkulu ve ispat etmektir.12 Yunanllarn iradeyi, akln iyi olu olarak kavrad eye ulamak iin vaat edilmi bir kuvvet olarak kabul etmelerine kar, Augustinusun zmlemesi buna itiraz niteliindedir. Yunanllar ounlukla, insana dair entelektalist bir gre sahiptirler. Akln, irade karsnda ncelii vardr. Augustinus ta ise iradeye bal bir insan gr vardr. Yani iradenin akln karsnda ncelii vardr. O, ayn zamanda duygularn da iradede kati bir rol oynadn iddia eder. Ancak onun insann hr iradesini ilk gnah ve ktlk problemiyle ilgili felsefiteolojik grle bantl olarak grmesi, irade-kader fikri balamnda Hristiyan fikrinin hl problematik olduunu gstermektedir. Buna gre, Tanrnn iradesi olarak, kimin
9

G.Skirbekk- N. Gilje, Antik Yunandan Modern Dneme Felsefe Tarihi, ev, E. Akba- Mutlu, stanbul, 2006, 163. 10 A.g.e., 157. 11 A.g.e., 163. 12 Bkz., Sren Kierkegaard, Felsefe Paralar ya da Bir Para Felsefe, ev., D. ahiner, stanbul, 2005, 36; S. Kierkegaard, Kierkegaard's Writings, XIX: Sickness Unto Death: A Christian Psychological Exposition for Upbuilding and Awakening, Edited and translated by Edna H. Hong and Howard V. Hon, vol. 19den nakleden, G. Skirbekk vd., 164.

kurtarlacana ve kimin mahkm edileceine nceden karar verilmi ise, Tanr kendi kelamn neden tarihsel sann Vcut bulmasnda gstermitir? O halde sa kimi kurtarmaya gelmitir? O halde Vcut buluu sann tm yaptklar ve ektii aclar-ki bunlar Hristiyanln zdr- temelde lzumsuz deil midir? Augustinus, bu problematik meseleleri vahyedilmi gereklerden sadece Tanrnn varl ve insan ruhunun lmszlne dair alann anlalacan, dier meselelerin anlalamayacan syleyerek halletmek ister.13 Ortaan dier bir nemli Hristiyan dnr, Thomas Aquinasa gre, radeyi temelde Tanrnn z olarak kabul eden ilahiyatlar, iyiyi de Tanrnn herhangi bir zamanda rade ettii ey olarak grrler. Bu durumda eer Tanrnn iradesinin ne olduunu bilmiyorsak, iyinin de ne olduunu bilemeyiz. Bu yzden, Tanrnn iradesini bilen Hristiyanlar, iyinin idraki balamnda zel konuma sahiptirler. yi olan kavramak; doru inancn sorusudur ve bu sorun Vahiy ve rahmetin bir sonucu olarak deerlendirilir, ancak buna mukabil ayn sorun rasyonel dncenin bir sorusu olarak kabul edilmez. nk Aquinasa gre, btn bunlarn tesinde Tanrnn bizzat kendisi rasyoneldir. Bu yzden o, rasyonel olan ve iyi olan irade eder. Tanr kty arzulayamaz. O iyi olan arzular, nk arzulad ey iyidir; iyi olan, Tanr onu irade ettii iin iyi deildir. 14 Aquinas, ruh ve bedenin varl hususunda tartrken, bu meselede de varlklar yetilerine gre bir snflamada bulunur: Hiyerarik dnya grnde, en aa varlklar, inorganik snf oluturur. Talar, toprak, hava vb. inorganikler doalarndan kaynaklanan bir hareketlilikten ve organik btnlkten yoksundurlar ve dolaysyla pasiftirler ve sadece d bask (etken-neden) neticesinde deiime urarlar. Bitkiler, inorganik eylerin stndedir. nk onlar kendi doalarndan kaynaklanan bir hareketlilie sahiptirler. Kendi itici gc sayesinde deiebiliriler (ereksel-neden). Hayvanlar ise bitkilerden daha yksek derecede bir hareketlilie ve organik yapya sahiptirler. Sonuta daha st dzeyde hayvanlar, aktif olarak bir hedefin peinden koabilirler. (Tilkinin tavan avlamas gibi). nsanda ise kiisel aktivite, en serbest, organik yap ise en gelimi durumundadr. nsanlar serbest ve bamsz olarak, hem hedef belirleyebilir, hem de bu hedefleri aktif olarak elde edebiliriler. Aquinasa gre, insanlar en stn maddi varlklardr. nsan ayn anda hem beden, hem ruhtur. Aquinas, bedeni ruhun klf gren, Yeni-Eflatuncu ve Augustinusu gre kar, bedeni insann asli unsuru saymaktadr. O, bedeni olumlar. Onu insann remesi vb gibi evlilik ierisinde olumlu bir statye balar. Bedeni ruhun gerei olarak gren bu baka kar Descartes, madde-ruh ayrmnda daha radikal bir ayrm yapar ve Aquinasn karsnda yer alr. Aquinas ruhun karsnda bedenin gerekliini kabul ederken, Descartes, bedeni (madde) bir tz olarak almaktadr. Aquinas dncede ruh, tek ve blnmez bir varlktr. Bu yzden beden ld zaman ruh yok olmaz yani ruh lmszdr. Ve o, beden karsnda bamsz bir konuma sahiptir. Aquinasa gre, ruh balca iki ilev yklenir: Kavrama ve irade. rade kavramay takip eden, harekete geirici bir kuvvet olarak anlalr. Kavrama bir hedef olarak yinin ne olduunu anlar ve sonra rade bu hedefe ulamak iin harekete geer. Bu yzden kavrama ana unsurdur ve irade de nceden belirlenmi hedefe baml bir drt olarak daha iyi anlalr. Bundan dolay, Thomizm, insan ve davranlarna dair grleriyle bir tr entelektalizmi temsil etmektedir. Akl, iradeden stndr. Kart duru olan iradecilik, iradenin akla stn geldiini iddia eder.15 Aquinas, dncelerini byk lde Aristotelese dayandrd iin, insan doasna dair retisinin nemli ynleri, Hristiyanlk veya ncile dair unsurlar iermeksizin tamamen felsefi bir teori biimindedir. Aquinasn ahlak felsefesinin nemli bir yn de, insanlarn eitli biimlerde gerekletirecei, yeteneklere sahip olmasdr. yi davranlar, zellikle,
13 14

Skirbekk-Gilje, a.g.e.,166. A.g.e., 172. 15 Skirbekk-Gilje, a.g.e., 177.

insan doasn en iyi tamamlayan ve yetenekleri en st dzeyde gerekletiren davranlardr. Ona gre, davranlarn bir amac vardr. Biz herhangi bir tr amaca ulamay arzu ederiz. Bu ama ncelikle insana zg yeteneklerimizi gerekletirmek iindir. Grevimiz, iinde bulunduumuz durumda bu yeteneklerden bize ait olan eitlemeyi gerekletirmektir. Bununla ama-ynelimsel davranmaya muktedir olduumuz muhakkaktr. Akl, iradeden nce gelir. Biz akln iyi olarak bildii eyi yaparz. Akln gsterdii amalara ulamay hedefleriz. Aquinas, evrensel ahlak normlarn yahut yasalarn kabul eder: Deimez ve evrensel olarak balayc ahlak ilkeleri vardr. nsanlarn bu yasalar ve ilkeleri farkl anlayabiliyor olmalar, bunlarn grece olduklarn deil, sadece onlar anlama yetimizin yanlabilir olduunu kantlar. Grlmektedir ki, Aquinas, doal haklar geleneinin bir temsilcisidir. Bu Aristotelesi bir bak ve felsefi gelenee mensup olmann bir sonucudur. Aquinasn zmlemeleri Aristotelesin ontoloji ve ahlak temelli ablonuna uygundur. Aristotelesin ahlaki eylemlerde adalet ilkesini gerekletiren altn ortas, Aquinasta elimizdeki ok eitli yaam ekilleri iinde dnceye dayal bir yaam ile faal bir yaamn oluturduu iki farkl gurupta, itidalli hareket etmeyi ve ilerlemeyi tavsiyeye dnr. Ar olan doal olmad gibi, iyiye de dayanmaz. Ortaa Hristiyan dncesinde iki nemli kutubu/yaklam ifade eden, Augustinus ve Aquinasn yaklamlar, gstermektedir ki, akl-irade ve buna bal kiiliin olumas, eylemlerin yn, ahlaki kimliin teekkl, akl ve iradenin ya YeniEflatuncu veya Aristotelesi yorumuna dayal gelimektedir. YeniEflatuncu yorum modern ada, existentialist yaklama da yn vermektedir. Aristotelesi yaklam ise akl merkeze alan, doal haklar gelenei ile ortaada Aquinasla temsil edilen ve daha sonra aydnlanma dncesi ierisinde, zellikle Kantn dncelerinde daha aka ortaya kan bir gelenee iaret eder. Bununla birlikte, logosu evrenin merkezinde dnen ve evreni varln hali ve oluumunda etkin klan yaklamn iradeyi akln altnda salt duyguyla bantlandrd grlmektedir. radeyi akla tabi klan ve akln ileyii iinde deerlendiren bu yaklamn zellikle ilk temellendirmesini Platon ve daha sonra Aristotelesin yaptn grmtk. te bu yaklam biimi, sonraki zamanlarda da iradenin temellendirilmesinde nemli bir dayanak olmutur. Bunun yannda iradeyi akla nceleyen ve varln varoluunu Tanrsal takdire brakan ve Tanrsal takdirden yola karak var olanlarn Varolularnda ikin bulunan iradeyi etken unsur olarak gren, ada felsefede de nemli temsilcileri olan dier bir yaklam, bu konuda ikinci nemli bir yolu temsil etmektedir. Modern Avrupa dncesinde akl merkezi bir belirleyicilik iinde ilev grmekte ve aydnlanma dncesi, akl a olarak da adlandrlmaktadr. Akln belirleyiciliine binaen Avrupa ve kart kltr ortamlarn deerlendirirken, akln temsiliyetinin Avrupa dncesini temsilini; duygu ve iradenin de kart kltrler (slam, vd) iin lem olmas sz konusu edilmektedir. zellikle modern ala birlikte, dnyevileme ve buna dayal teknik geliimini ilerletmi Avrupa toplumu iin akl toplumu, ayn pozisyonu yakalayamam toplumlar iin duygu veya irrasyonalitenin egemen olduu toplumlar yaktrmas, olduka kolaylamtr. Bu tr tanmlar yapmann psikolojik zemininin olumas ve bu yorumlarn kolayca yaplmasnn ortam msait olsa da gerekte hadisenin byle olmad dikkatli bir bak ve aratrma sonucu grlecektir. Akdeniz havzasnda teekkl etmi semavi kltrlerin birbirleriyle olan iletiim faktr ayn corafyada neet etmi olmalarndan kaynaklanr. Bu yzden zellikle Bat aydnlanmas ncesinde ileri seviyede bilim ve kltrn temsiliyetini stlenen slam kltrnn bu corafyadaki btn fikri geleneklerden azade olmas dnlemez. Nitekim, bu konuda yaplan aratrmalar ve tespitler kuku gtrmeyecek biimde slam dnce geleneinin Aristotelesi ve Yeni Eflatuncu dnceyi Rnesans sonras yenia Avrupa dnce iklimine tad bilinen bir husustur. Bu yzden Antik Yunan dncesinin yeniaa

tanmas ve bu fikri gelenein ihyasnda slam dncesinin rol ve abasn zikretmek, bir hakk yerine getirmek bakmndan nem arzetmektedir. Dnce, akl yrtme ve analiz etme hususunda ortak zeminde buluan bu kltrlerin kendilerine has durumlaryla aklanacak olan, maddi birikimleri vakay idrakte, psikolojik ve nyargya dayal gerekelerle yanla meyletme durumunu doursa da, bu hatal bak gnmz balamnda artk srdrmenin imkn da kalmamtr. O halde gnmz Trkiyesinde, eitli saiklerle olumu zihinsel ynelimler ve angajmana dayanarak akln Avrupa dncesinin; radenin slam dncesinin payna dt zehab tam olarak karln bulmamaktadr. radenin belirleyicilii ve akln fonksiyonu Antik Yunan dncesinde her iki boyutta tartlm ve biri birine tercih edilen yaklamlar ortaya konulmutur. Ayn yaklam Ortaa Avrupa dncesine tesir etmi ve akl-irade meselesinde ne kan kavramsallatrmann zmlemesi ve yorumun yansmalar, yukardaki ifadelerde aka gsterilmitir.
slam dncesinde akl-irade balam

slam dncesi evreninde, akl, insan fiillerinin belirlenmesi ve iyiye hayra doru evrilmesinde iki ynl bir yeti olarak deerlendirilmitir. Bu deerlendirme biimi kaynan Kurandan alr. Kuran, dnce tarihinde bilinli bir varlk olan insann anlalmasnda nemli iki kavram olan akl ve irade kavramlarn, akl yetisinin mahiyetini ortaya koyarak gsterir. Buna gre, akl, hem duyu, hem kalb ve hem de zihin gibi ok ynl faktrlerin yardmlamas ile bilgi ve bilin durumunu gerekletirir. Bu yzden Kurann kavramsal dnyasnda dnsel akln duygusal ynn ifade eden ulul-elbb, ull-ebsr, uln-nh vb gibi birok sz dizgesine yer verilir. Bunun yannda yine tezekkr, tefekkr, tefakkuh, tedebbr, kavramlar ile de akln ilevselliine deinilir. Akl yetisinin bu ift fonksiyonlu ynn grmeyip onu sadece rasyonalizmin zihne, empirizmin deneye, sufilerin sezgiye indirgemeleri vakay eksik grmektir. nk insann maddi dnyas olduu kadar, duygu ykl bir dnyas da vardr. Kuran insan her trl kirlerden arnm, temiz zller ve ahlakl akl anlamna gelen ull-elbb ifadesi ile vicdann sesine kulak vermeye arr.16 O halde Kuranda akl kelimesinin kullanld semantik ereveye baktmzda, onun genelde iki anlamda kullanld grlmektedir: Bunlardan ilki, bir manay anlamak, idrak etmek, tefekkr ve bilgi olarak ihtiya duyulduunda onu hatrlamak iin hfzetmek, hak ve batl, hayr ve erri birbirinden ayrmaktr. Buna ilmi akl veya ilmi temyiz denir. kincisi ise, birincisinin sonularndan hareketle nefsi, kendi zararna ve helakine sebep olabilecek olan sfli arzulardan alkoymaktr. Bu ilemi yapan akla da iradi akl ad verilir.17 Mslman dnrler ana referansn bu temel yaklamnn perspektifi dorultusunda akl ve irade arasnda kopmaz bir iliki kurarak, insann eylemlerinin shhatinde bu iki unsurun belirleyicilii zerinde durmutur. Onlar, akl, eylemleri idrakte; iradeyi eylemlerin shhatli yne ynlendirilmesinde iki temel etken olarak grmlerdir. Bu dnce geleneinin kuvvetli bir teolojik arka plana sahip olmas ve buna bal pratikte, insan terbiyesini gerekletirmeyi ciddi esaslara balamas, akl ve iradenin her ikisinin de kanlmaz grevlerini ne karan bir anlamlandrma ve yorumlama iine girmesini gerekli klmtr. Bu sebeple slam dnce geleneinde zellikle kelamclar akl ve iradenin fonksiyonu zerinde ciddi biimde durmular ve rnein Mutezile ekol akl, insann eylemlerini belirlemede balbana etken olarak grerek, onun balamak ve yasaklamak anlamlarn geniletip, ilmi anlayacak bir kudret ve kuvvet olarak yorumlamalarn gerektirmitir. Nitekim, Cahz, akl insanda anlama ve kendini zararl eylerden koruma kuvveti eklinde tanmlar. Buna gre, akl ilevsel olarak, ilim kazanmada nazari; zararl eylerden koruma gibi bir zellik tamas

16 17

Abbas Mahmud Akkad, Kuran Felsefesi, ev., Ahmet Demirci, stanbul, ts. 118-136. Adem Ergl, Kuran ve Snnette Kalbi Hayat, stanbul, 2000, 104.

ynyle de ameli bir role sahip grnmektedir.18 lk Mutezili dnrler, akl mahiyeti itibariyle, varl bir bakasna bal olan araz olarak kabul etmiler ve fonksiyonel olarak, hem insann dnce retimi, hem de eylemde bulunmasna yn veren nemli bir epistemolojik kaynak olarak grmlerdir.19 Bu tanmlama Mutezilenin nde gelen dnrlerinden Nazzam (. 221/835) tarafndan btnyle kabul grmemitir. O, akl yrtme eylemini gerekletiren kalpteki dnceleri hissedilmeyle varl anlalan cisim tr olarak kabul eder. Bylece Mutezile ekol iinde akl, kendi bana bir cevher olarak yorumlayan farkl bir baka da tank oluruz.20 Maturidi ekolnn nde gelen dnrlerinden Pezdev (. 493/1099) akl ile duyu organlar arasnda mukayese yaparak, akln kendi bana nazari, delil getirmeyle tecrbi bilgiye ulaan bir ara olduunu belirtir. O, grlen eylerde gzn, iitilenlerde kulan, koklananlarda burnun, tadlanlarda azn ve dokunulanlarda elin, bilginin ortaya kn salayan bir ara olmas gibi, akl da Allahn insana eyay tanmas iin yaratt bir ara olarak grr. Pezdevi, akl-kalb ilikisi balamnda meseleye yaklap, akl, beyinde bulunan maddi bir unsur olarak gsterir. Ama buna ramen o, akln fonksiyonel manada etkisinin kalbte olduunu belirtir.21 Mslman dnrler, akl cevher veya araz eklinde ele alrken, akln yannda onu kontrol eden kalb kavram zerinde de durmulardr. nsan iin esas olan hayr ve iyilik olduunu, hayr ve iyiliin insann fiillerine sirayet etmesi ve eylemlerin iyilie ynelik ekillenmesi iin akl, anlayan, gren, idrak eden; kalb, ynlendiren unsur olarak, insann iradi davranlarn ekillendiren merkez konumuna gelmektedir. nsann terbiyesinde akl-irade balam ve bu balamn hayr-iyilik zerinde cereyan etmesi ama klnd iin, bu yetileri aslna uygun kullanma ve pratize etme slam dncesinin insan anlaynda merkezi bir yeri oluturur. Bu nedenle akl ya da irade kavramlar erevesinde ncelik-sonralk sras hangi kavrama atfedilirse edilsin, sonuta insann fiillerini sahih klma amaland iin, her iki kavram da kanlmaz olarak ele alnmakta ve ilevine ynelik deerlendirilmektedir. Gnmzden Meseleye Bak Bat dncesi, Aristotelesin rasyonalist ve realist dnceyi temellendirme yntemini esas alarak, gnmze kadar sarkan srete, akl ve iradeyi ne karan yorumlar retmitir. Bu yaklamlar daha nce Augustinus ve Aquinasn analizi erevesinde ele almtk. Ortaa dncesinden sonra Yenia ve zellikle Aydnlanma dncesi iinde, akln belirleyicilii daha fazla ne ksa da, Aydnlanma sonrasnda ada dncede zellikle existentialist ve voluntarist ekol ierisinde iradeyi akla nceleyen yaklamlar dikkat ekmektedir. Bu balamda Schopenhauer ve nihayet g iradesi kavramyla Nietzsche, bu yzyla en ok etki eden dnrler olarak karmza kmaktadr. Batdaki akl ve irade kavramlarnn belirleyicilii hakknda yaplan tartmalarn benzer lekte slam dnce evreninde de yapldn grmekteyiz. Buradan yola karak, gnmz aratrmaclarndan, Ebul l Afifnin (1897-1966) slam dncesi hakknda: slam dncesi, evrensel dncenin bir parasn hatta nemli bir parasn tekil etmektedir. Felsefe, kelam ve tasavvuf evrensel dncenin slam aklna yansma biimidir. Yani slam kapal sistem bir dnme biimi deildir,22 tanmlamasnn nemli bir tespit olduunu gryoruz. slam dncesini kendi iinde yeknesak, ayn dnsel ekoln aklamalarna dayanan bir ereve iinde de grmemek gerekir. slam dncesini oluturan farkl perspektifler iinde de yine, epistemolojinin eitli yaklamlarnn oluturduu, rasyonalist,
18 19

Yusuf evki Yavuz, Akl DIA, 1989, II, 242. Ramazan Altnta, slam Dncesinde levsel Akl, stanbul, 2003, 126. 20 A.g.e., 126. 21 A.g.e., 139. 22 Bkz. Ebul la Afif, slam Dncesi zerine Makaleler, ev., E. Demirli, stanbul, 2000,11.

empirist, intuisyonist, realist, vb perspektiflere dayanan aklama biimi gelitirilmitir. Bu balamda gnmz entellektellerinden Cevdet Saidin irade hakknda yapt tanmlama konuyu daha iyi amlayacaktr. Said: rade, insan dier canllardan ayran akln bir ilevidir. Koklama duyusu gzel kokulardan holanp onlar koklad gibi, akl da, gzel fikirleri ve salih amelleri kabul eder. Koklama duyusu gzel kokuyu ftrat gerei tercih ettii gibi, akl da, gzel ve ho fikirleri ftrat gerei tercih etmektedir. Onun iin insan ftrat dengesini kaybedip le kokusundan lezzet alabilecei gibi, irade de ftri dengesini kaybedip sapk fikir ve kt eylemlerden lezzet alabilecek konuma gelmesi mmkndr23 O halde, akl belirli bir kltre, iradeyi baka bir kltre btnyle hamletmek mmkn grnmemektedir. slam dnce dnyasnda, insann fiillerini belirleme yetkesinde, insann belirleyiciliini ne karan Mutezilenin aklc dncesi; ilahi irade ve insan iradesi arasndaki kll-cz ilikisini esas alan, Eari dncenin iradeyi ne karan karakteristii; Platon ve Aristotelesi dnme geleneini takip eden Meaileri; Yeni-Eflatuncu yaklam gelitiren rakileri gz nne aldmzda, slam dncesi ile evrensel dnce arasndaki paralellii grebiliriz. Bu paralellik, slam dncesinin zgnl meselesini rten bir durum deildir. Mslman dnrlerin zmlemelerinde, Kurana dayal temellendirmenin belirleyicilii, dncenin farkl almlar iinde ilemin karakterini oluturmaktadr. rnein, Mutezile, Tanrnn aknl ve mutlak birliini koruma amacyla tenzih sfatlarn benimserken, tebih sfatlarnda ise, bu sfatlar selbi anlama icra ederek, ilahi zattan farkl veya ona ait zellikler olmalar anlamnda inkr edilerek, o dnemdeki, materyalist ve mitolojik Tanr anlaynn nne gemilerdir. Bu durum, Tanrnn mutlak aknl ve mutlak birlii ilkesini korumann zorunlu sonucu olarak ortaya kmtr.24 Aslnda, Mutezile, Tanrnn bilgisini, iradesini ve yaratmasn inkr etmez. Ama Tanrnn bilgisinin, iradesinin veya fiilinin onun zatndan farkl veya zatyla beraber ezeli olduunu reddederler. Oysa bu sfatlar btnyle zat ile ayndrlar, Tanrya ait olduklar iin, ezeli olan ilahi sfatlarn, zattan bamsz olarak varolduklarn iddia etmek, Tanrnn birliine zt, ezeli varlklarn okluunu iddia etmektir. Earilerin ise, Tanrnn Kelamn ezeli olarak tanmlamalar erevesinde, Kurann ilahi emir ve tekvin sz ol, ezeli kelam sfatnn formu olarak anlalmtr. u halde tekvin sz ve tekvin emri, btn fenomenal varln ncesindedir. Nitekim Kuran bunu yle teyid eder: Gkler ve yerlerin onun emrine tabi olmas, onun ayetlerindendir [Rm, 25]. Bu durumda ilahi emir sadece yaratma arac deildir, ayn zamanda yaratlm dnyann bekasn salayan prensiptir. Esas anlam asndan Tanrnn aknln ve evrenin hkimi oluunu vurgulayan bu ayetlere Eariliin getirdii yeni anlam, onlarn Kelam/Logos grlerini destekleyen yorumlardr. Bu teoriler, pek ok adan Hristiyan ve Stoac teorilerle karlatrlabilirler. Bu teorilerde ilahi emir ve tekvin kelam somutlatrlm kendilerine yaratma ve yarattklar eyleri de koruma gc de yklenmitir. Bunun tesinde Kelime ve Logos bir ynyle Tanr ile zde, bir baka ynden ise, ondan farkl ve onunla beraber ezelidir. Grlmektedir ki slam dnce evreninde ortaya kan farkl ekollerin ayn meselelere getirdikleri perspektifler birbirinden olduka farkl neticeler tevlit edebilmektedir. Nitekim Mutezile ve Eari kelamclarnn Tanrnn sfatlar konusundaki varglar buna iyi birer rnektir. Tanrnn Kelam konusunda Earilerin Kelamn iki ynn yani zahiri (dsal) ve batni (isel) kelam ayrt etmilerdir. eitli sesler ve kelimelerle ifade edilen batini yn, ilahi dnce ile zdetir. Bunun iin de ezelidir. Bu ayrm kukusuz, bil-kuvve ve bil-fiil ya da isel ve dsal logos dncesini ileri sren Stoac filozoflardan alnmtr. Stoaclar, bilkuvve akl (logos endiathetos) ile bil-fiil akl (logos prophorikos) arasndaki ayrmda, bil-fiil
23 24

Cevdet Said, G rade ve Eylem,ev., H.. Kaar, stanbul, 2004, 78. Afifi, a.g.e., 32.

akl, yaratlm eylerde gzken ve tecelli eden akl olarak tanmlarlar. Stoaclarn akla ilikin yaptklar bu ayrm, Yahudi ve Hristiyan ve daha sonradan Mslman dnrlerin yararland bir mantksal blme biimi olmutur. Bunun yannda yine, Stoac akl ayrm, Hristiyanlarn logos teorisiyle de paraleldir. Bu teori ezelden beri Tanryla beraber olan kelam ile Tanr olan Kelam ayrt etmektir. Bu, Tanr sann suretinde bedensel bir taayynle gzkmtr. Muhtemelen, ilk Eariler kendilerini bu tarz kavramlarla ifade etmiyorlard. Onlar teorilerinin metafizik uzantlarn ortaya koymaya almamlar, daha ok ispatladklarn dndkleri, Kurann ezelilii problemiyle ilgilenmilerdi.25 Earilerin kelam isel ve dsal olarak tanmlamalar vahiyle snrl olsa da, bunun dnda insann kendi ruhi gereklii iinde seyretmesi ile Tanryla iliki iine girmesini de pratie dken irfani gelenee iaret eder. Akl, Determinizm ve zgr rade Felsefi dncenin ne kard en nemli ibare kendini bil ibaresidir. Bu ibare Sokratesten beri insanln duyduu en nemli ifade olarak kaytlarda geer. Kendini bilmenin yolunun slam dncesinde Allah-lem-nsan arasndaki ontolojik mahiyet ve ilikinin idraki ve ardndan insann bu idrake dayal kendini saaltmasyla ilikili dnce ve fiiliyat iindeki seyriyle imkn kazand, ariflerin, limlerin, filozoflarn deneyimlerinde ortaya konulan ve ahlaki bir yaamda beliren zellik olduunu syleyebiliriz. Kendini bilmek, lemi ve Tanry da bilmeyi zorunlu klar. Bu bilgi Varlkn bilgisidir. Varlk hakkndaki bilgi Varlkn erevesini ve snrlarn bilmeyi ve idrak etmeyi gerektirir. Bilgi akl yetisi sayesinde elde edilir. Akln Arapadaki karl iinde ba, kstek anlam vardr. Bu anlamyla o, kinatta cereyan eden olaylarn ve orada bulunan varlklarn birbirileriyle olan ban, bu sebepten lemde dzenli ve ilikili bir ileyi olduunu hatrlatr. Akl duyularn okluk dnyas ve uurun birlik dnyas arasnda yalpalayan idrakimizde i yapan nizamdr. Akln eya ve kinat dzeni iinde cereyan eden olgu ve durumlar idrak eden yaps, onun karlat, alglad ve kendine mal ettii btn halleri kendince bantlandrarak bilgi nesnesi haline getirir. Bu anlamyla akl, hayat, zek arasnda zorunlu ilikiler sz konusudur. Hayat akln faal olduu ve kendini gerekletirdii ortam ifade eder. Zek, insann dnya ve kinat kendi orijinallii ynnde kullanma gcdr. O halde akl, zeknn ve hayatn eya ile etrafndakilere temasndan doan tabii sosyal dzendeki mnasebetlerin zekya sirayetidir. Bu yzden o idrakimizin kaosa dmesini nler ve dzenlemede bulunur. te bu yzden duyumlarmz varl eya olarak idrak ettii halde zekmz belirli bir idrak seviyesi olarak varl manaya doru srkler.26 Akl, hayatn ve zeknn eya nizam iinde duyumlara ait dogmatik ve somut idrakler ile terbiye ediliin ve katlamasnn bir sonucudur. Eyadan kazanlm determinist ve mekanist bir ehredir. Akl, allm eya dzeninin kendini zekya kabul ettirmesi, aklilik determinizme ve mekanizme uygunluk keyfiyetidir. te bu yzden akln ve mantn prensipleri dediimiz eyler, eyaya uygun dnmeyi ifade ederler. Yani mantk, eyadan zekya sirayet eden mantktr. O halde mantk determinizm ve kozalitenin cari olduu alandaki ileyii aydnlatan ve anlamamz salayan akl durumudur. nsan zihni oluu irdeleyerek ve tasnif ederek gzlemektedir. Eya dnyas ile determinist dnya ile yz yze gelen idrakimiz bu tekrarlar sonucu mekanik bir hal alr. Sebepler-sonular dengesi arasndan akl szerek kazanr. Byle olunca akl, eya dzeninin ve determinist dnyann zekaya kazandrd ehredir. Akl, zek iin kazanlm bir kabiliyet ve alkanlktr. Akl hayatiyetimizin eyaya intibakndan douyorsa, aklilik objektif demek olacak ve imdiye kadar akln prensipleri, eya dzenini anlamaya yardm eden yeti olacaktr. Bu yzden o, bizim hayati eilimlerimizden doan eser ve hamlelerimizi btnyle ihata etme gcne sahip
25 26

A.g.e., 34. S. Ahmet Arvasi, Kendini Arayan nsan, stanbul, 1968, 17.

olamayacaktr. Bu yzden akln kabul edemedii eyler eyann dzeninin akl formatlamas ve eyann hkm vermesidir. Objektif bilgi, eyann ve somut hareketlerin olduu gibi tespitinden oluur. Objektiflikte esas olan insann manalar deil, eyann bnyesinde sakl olan manadr. Objektif bilgi akl en ok doyuran olduu iin, akl tarafndan aranan ve zlenendir. Objektifleme gayretinde eyann rengine brnme vardr. Bu yzden bilgilerimizi insaniletirmek yerine, eyalatrmak esastr. Tam ve mutlak manada objektiflik insan iin mmkn deildir. Her halde canllk tekml ettike sbjektifleme gc artmaktadr. O halde hayatiyet sbjektiflikle akrabadr. Akln bir st yetisi (rt) olan zek, sbjektiflikle paralel gelien iki keyfiyet olarak gzkmektedir. nsan sbjektifletike akl emberini krmaa balamaktadr. Ancak o, organizma olarak bu gerekliin iinde kalmaktadr. Organik yaaymz tamamen akli olup, akli ilikilere gre alr. Hlbuki hayati potansiyelimizi temsil eden zekmz, akl ile apak atmaktadr. Varlmzda aklmza isyan eden bir prensip vardr. O halde objektif bilgilerimizin tesinde mutlak hakikat neden ibarettir? Beni bilgili olmaya zorlayan hakikati, blnmez bir btnlk iinde idrak edebilir miyim? Acaba Allahtan baka mevcut yoktur diyen sufiler akln ve zeknn tesindeki bu hakikati mi seziyorlar? Acaba mutasavvflar btn var ve oluu Tanrda sezip ifade ederken, boyutlu var ve oluu Tanrnn mutlak varlnda seyr ettiklerini beyan ederken, bilginin okluunu reddedip bir tek ve mutlak hakikate balanmann byk hazzn m duyuyorlar? Eyann ve kinatn dzeninde madde (mineral) temeli/zemini ya da merkezi oluturmaktadr. Bu ayn zamanda Varln kademelenmesinde en alt dayana temsil etmektedir. Maddenin /minerallerin /maden stnde bitkileri onun stnde hayvanlar ve daha stte de insanlar grmekteyiz. Madde ve maddeye doru meyilde mekanizm ve buna bal olarak determinizmi, kozaliteyi grmekteydik. Varlkta ikin olan akl, maddeye yaknlk iinde determizme bal oluturduu prensiplerle almaktayd. Ancak varlk hareket ve canllk kabiliyetine gre, maddeden/ madenden uzaklatka varln hareket ve canllk kabiliyeti artmaktadr. Hareket ve canllk oran ykseldike uur dediimiz, organizmann kendine yetmemesiyle oluan keyfiyet, akl zorlamakta ve madenden uzaklaan ama hareket ve varolu kabiliyetinin artt bir sre iine akl ve ruhu zorlamaktadr. Madenden uzaklama ve hareket akl motive ederek, insan iin maddeye ballk yerine sreklilik duygusunu ve ebedilik dncesini ortaya karmakta ve bu keyfiyet iinde insan ferd olarak, kendinin farknda olmak durumuyla yz yze gelmektedir. Kendisiyle yzleen ve tanan ferd, maddenin kat determinizminden kurtulup, zgrlemek istemektedir. Kendinin farknda olan ferdin zgrl kat madde ya da madene kaplmak deil, akln maddeden uzaklaan eilimi iinde kendi zerine dnmesiyle/akletmesiyle oluan uurun, mekn alglaynn, varlklara ait statik denge, yer kaplama ve sonsuzluk idrakinin hafzamzdaki izafi ifadesi olduu sonucunu elde eder. Hafza da iinde yaadmz bu her an olan veya yklan dengenin varlmzdaki izleri olarak belirir. Zamana ait idrakimiz deiiktir. Zamandan Kemale Zaman nasl oluur? Kemalat bir sre ise bu srecin ortamnn keyfiyeti olan zaman ncelikle idrak etmemiz gerekir. Buna gre, maddi dnyada paracklarn belli olmayan etkitepki ilikilerinden doan ve her an deien dengeler srecindeki farklarn idraki zaman dourur. Zaman ya somut ve objektif idrake gre duyumlara gelen d olulara veya uura bal olulara ve deiikliklere ait idraklerden ibaret olmak zere iki eit sanlmaktadr. Birincisine gre, zaman bizim dmzda, birbirine eit objektif anlardan mrekkeptir. Bu durumda zaman, tekerrr eden olaylar zerine kurulur. kincisine gre, zaman, bizim uurumuzda cereyan eden deiikliklerin idrakini ifade eden, sbjektif ve izafi anlardan ibarettir. Oysa varla ait oluun ezeli ve ebedi geliimini ifade eden ve astronomik saylarla ifade edilebilecek kadar uzun gzken ve kesik kesik idrak ettiimiz objektif ve subjektif

sreyi bir anlk ve yekpare bir sre olarak idrak etmemiz de mmkndr. Gerekte, objektif ve sbjektif zaman, bir olu ve geliim hamlesi olarak, bizim duyumlarmz iin, ne kadar doru ise, tam bir zihni soyutlama ile btn sreyi yekpare bir anda idrak etmekte doru olur. te Yaratc ve Hr varlk bu mutlak an ile beraber zihnimize kendisini tatbik ettirir. Ksacas duyumlarmza ait btn olu ve gelimelerin idrakini ap ezeli ve ebedi sreyi, hr bir an olarak idrak etmek artyla, yaratma ve yaratan anlalabilir. Bu, insan idrakinin ulaabilecei en son soyutlama imkndr. Bu noktada determinizm yerini indeterminizme, tekaml yerini yaratmaya, varlk yerini Allaha brakr. rade, zihnin insani hakikatle mutlak hakikat arasndaki zaruri bir cehdinden doar. Zaruret ile cehd birbirine kart kavramlardr. Zaruret dtan bir srklenmeyi cehd ise iten bir abay, gayreti, hamleyi gerektirir. Bir yapran veya bir bulutun rzgrla srkleniinde idrak ettiimiz bir hareket vardr. te bu hareket dtandr ve zaruridir. Burada harekette dtan srklemelere kar direnen bir atalet vardr. Srkleyen dtandr bulut ve yaprak ise atldr. Oysa insanolu bilmek ve faaliyette bulunmak isterken, kendindeki ataleti yenmee almakta ve bunun farkna varmaktadr. O dtan gelen zorlamalara ya bir i hareketi ile katlmakta veya direnmektedir. Dtan gelen harekete kar bir direnme eilimini btn canllarda grmekteyiz. te insann yetkinlemesinde gnln meyli ve sevgi en byk aktr ve motive edici gtr. nsann bu sevgi ve motivasyonu akli gleriyle bir i ihtiya ve arzu haline getirmesi kemalata ynelik bir idraki dourur. Bu idrake ayn zamanda irade diyebiliriz. rade mutlak hakikate doru varlmn zaruri bir cehdinin uurudur. Bu cehdin uuruna vardmz iin, bu yneliimizi cehd ve irade olarak kendimize ait zannederiz. Oysa biz irade kavramna iimizde zaruri bir arzu halinde beliren dinamizmann uuru ile ulamaktayz. Zaruriliin kayna maddi, hayati, ruhi, bir etken deil, bizzat mutlak varlktr. nk madde, hayat, ruh izafi kymetlerdir. Bu yzden varln izafi kymetlere ynelik olmadn iddia ediyoruz. rade de uurlu yneli ve bilme itkisi vardr. nsann yanlma ihtimali daima huzursuzluun kayna olmutur. Bu yzden bilmeyi doru bilmeyle nitelendirmek zorunluluunu hissederiz. te irade dediimiz ey, bilmek ve doru bilmek gibi iki mecburiyetle birleen ve orijinal yapmza uygun uurlu yneliin ve davrann addr. Grlmektedir ki, irademiz, insani hakikatin yetersizlii ile itici, mutlak hakikatin zlemi ile ekici olan kuvvetlerin esaretindedir. Hr bir irade bizim tasarruf edemeyeceimiz kadar hrdr. Bizim irademiz, varlmzda ve uurumuzda beliren ihtiyalara, yaratlmza, artlarmza ksacas orijinal yap ve fonksiyonumuza gre bizi srkler. Byle olunca sorumluluumuz mutlak deil izafi ve insani bir anlam kazanr. Mutlak manada bir sorumluluk hr bir iradeyle deer kazanr. Oysa hr bir iradenin sorumluluk kabul etmeyecek kadar hr olmas istidlaline kolayca ulaabiliriz. Fakat mutlak ve hr bir irade fikri bize mutlak doruyu, mutlak gzeli, mutlak iyiyi aratmaz. nk zaten o, onlara sahiptir. Hr bir iradenin mkemmellii esastr, dolaysyla sorumluluktan da uzaktr. Sorumluluklar, izafi doru, izafi gzel ve izafi iyide rpnan irademizin kendini mutlak hakikat karsnda zayf, yetersiz ve kusurlu hissetmesinin ifadesidir. Eksikliinin ve yetersizliinin farkna vardka insanolu hakikate olan aln daha iddetle duymaktadr. Mdrik insan, sorumluluktan kurtulmak iin, mutlak doruya, mutlak gzele, mutlak iyiye doru komaya devam etmenin zlemini duyacak ve bu yoldaki seyre devam edecektir. te bu seyir insann kemalatnn yn ve yoludur. Sonu nsann, evren ve eya ile mnasebetini de ereveleyen varolu realitesi iinde, akl, uur ve irade yetileri birbiriyle ilikili ve insann kendini gerekletirme srecinde, bilin, st bilin ve idrake dayal olarak ilev grmektedirler. Bu yetilerin her insanda standart bir ilevinden bahsetmek mmkn deildir. Akl ve irade balamnda insann ebedilii elde etme iradesi iinde hrriyetini gerekletirmesi ve yetkinlemesi, ancak kendi nefsi/benlii zerine

refleksif dnce ve ynelmeyle olabilirlik kazanr. Akl, insann varlkla ba kurmas ve onu idrak etmesinin yegne vastasdr. Ancak insann varolusal gerekliini hem gerekletirme hem de burada st bilin oluturma ameliyesi, akln dnyann snrlar iindeki etkinlii ve ballnn onun iin esaret oluturmasnn da illetidir. te bu ba ve snrdan kurtulma akln kendini, ferdin yetkinlemesi ynnde uurla ebedilie doru ynlendirmesi sayesinde olabilirlik arz etmektedir. slam ferdin geliimi ve kemalatnda, nefsiyle muhatap olmasn ve nefsini bilenin ancak varoluunun idrakine erebilecei kaydn koyar. rade sanki akl ynlendiren ve onu esenlie ulatran st mekanizma olarak grnmektedir. radenin kiiliin geliimi ve yetkinlemesinde, insann st otokontrol etkinlii olarak akl ynlendirici gcnn, insann semesinde ve eylemlerinin niteliini belirlemesinde nemli bir etken olduu grlmektedir. Kuran, zellikle insan kendiyle yzlemeye, nefsi slah etmeye, varoluundaki potansiyel fcur, takva27dan yana bilinli olarak esenlik ynnde tercihte bulunmaya tevik etmektedir. Nefsi temizlemek, bilme ve anlamann tesinde, nefsin dzenlenmesi ynnde, nefsle yzleerek daha st bir bilin ve bu bilincin kendini iyiden yana tercihte bulunmasna ynlendirme tercihi szkonusudur. te Kuran insann nefsini temizleme ve takva elbisesi giymede, ona kendini otokontrol iinde st idrakle iyiletirmesini istemektedir. Tezekki, nefsi temizleme bizzat nefsin niyeti ve ynelmesiyle olan bir eylemdir. Bu eylemde irade akln bilgi balamnda sunduu idraki bilinli ynelmeye evirmekte ve insan uurlu eylemede bulunmaktadr.28 Kuran, insan taakkul ederek yani akln kendi zerine dnerek, st bir uur haliyle kontrol etmesini, nefsini tezkiye etmesini emretmektedir. Nefsin bu tezekki eylemi, bizzat insann, akl, uur ve st bir uur diyebileceimiz irade vastasyla ynlendirmesi sonucu gerekleebilmektedir. O halde insan ahsiyetinin teekklnde, insann iradesiyle kendini onarmas, iradenin ahsiyetin teekklndeki yapc ve etkin roln anlamak bakmndan bize bir perspektif sunmaktadr.

27 28

Kuran, ems, 7-9. Bkz. Ragp el-Isfehan, Mfredt, ev., Yusuf Trker, stanbul, 274.

KAYNAKA Doan zlem, Etik, stanbul, nklp yay., 2004, F., Copleston, Felsefe Tarihi, Yunan ve Roma Felsefesi, c.., bl., 1b., ev., A. Yardml, Idea, stanbul, 1985,
Platon, Diyaloglar: Gorgias, ev., Melih Cevdet Anday, Remzi Kitabevi, stanbul, 2009,

Plato, The Collected Dialogues, ed., Edith Hamilton-Huntington Caims, Bollingen Series, LXXI, Princeton, 1964, Augustinus, tiraflar, ev., idem Drken, Kabalc yay., stanbul, 2009, G.Skirbekk- N. Gilje, Antik Yunandan Modern Dneme Felsefe Tarihi, ev, E. Akba- Mutlu, stanbul, 2006,
Sren Kierkegaard, Felsefe Paralar ya da Bir Para Felsefe, ev., D. ahiner, stanbul, 2005,

Sren Kierkegaard, Writings, XIX: Sickness Unto Death: A Christian Psychological Exposition for Upbuilding and Awakening, Edited and translated by Edna H. Hong and Howard V. Hon, Princeton Univ., Press, 1983, Arvasi, nsan ve nsan tesi, stanbul, 1968, Abbas Mahmud Akkad, Kuran Felsefesi, ev., Ahmet Demirci, Nur yay., Ankara, ts. J.M.S. Baljon, Kuran Yorumunda ada Ynelimler, ev., aban Ali Dzgn, Fecr yay, stanbul, 1994, Adem Ergl, Kuran ve Snnette Kalbi Hayat, stanbul, 2000, Yusuf evki Yavuz, Akl DIA, c. II, stanbul, 1989, Ramazan Altnta, slam Dncesinde levsel Akl, Pnar yay., stanbul, 2003, Ebul la Afif, slam Dncesi zerine Makaleler, ev., E. Demirli, z yay., stanbul, 2000, Cevdet Said, G, rade ve Eylem, ev., Halil brahim Kaar, Pnar yay., stanbul, 2004, Ragp el-Isfehan, Mfredt, ev., Yusuf Trker, Pnar yay., stanbul, 2007.

You might also like