You are on page 1of 53

DNYA KLASKLER DZS: 73 GENLK II

Genlik'in hazrlanmasnda, MEB Rus Klasikleri dizisinde yaynlanan birinci basks temel alnm ve eviri dili gnmz Trkesine uyarlanmtr. Yayna hazrlayan: Egemen Berkz Dizgi: Yeni Gn Haber Ajans Basn ve Yaynclk A.. Bask: ada Matbaaclk Yaynclk Ltd. ti. Kasm 1999

LEV TOLSTOY GENLK II Rusadan evirenler: Rna akrz - Cengiz Ekinci

75. yl cokusuyla... Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm olan sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn dnce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine,

ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir eviri kitaplmz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941. Milli Eitim Bakan Hasan li Ycel

SUNU

Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Ycel nclnde dilimize evrilmesinin, kukusuz nemli pay vardr. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk okuruna bir "Aydnlanma Kitapl'' kazandrmak istedik. Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan dnya okurlarmza sunmaya baladk. klasiklerini

Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanmam -ancak Aydnlanma Devrimi yarda kalmasayd yaynlanacana kesinlikle inandmz- dnya klasiklerini de katarak srdryoruz. Cumhuriyet GENLK II

XXVI

Y YANLARIMI GSTERYORUM

ay iilecei zaman okumadan vazgeildi; hanmlar aralarnda, tanmadm insanlardan, bilmediim eylerden konumaya baladlar. Bana sevgi ve itenlik gstermekle birlikte, bu konumay toplumsal durumumu ve ya farkm anmsatmak iin yaptklarn sanyordum. Biraz nce susmann acsn kartmak iin aramzda geen ve benim de katlabileceim bir konuda konuurken, zerimdeki niformann onurunu dnerek ok zeki olduumu ve zgn dncelerim bulunduunu gstermek istiyordum.

Yazlkla ilgili bir konu alr almaz, ben birdenbire Prens van vanovi'in Moskova yaknlarnda bir kk bulunduunu ve bu kk grmek iin Londra ve Paris'ten bile gelenler olduunu; evresinin yz seksen bin ruble deerinde bir parmaklkla evrildiini; Prens van vanovi'in ok yakn bir akrabam olduunu; bugn orada yemek yediimi; beni de btn yaz geirmek zere oraya ardn sralayverdim. Sonra ok gittiim iin kk ok iyi tandm; btn bu parmaklklarn, kprlerin gsteriinin, lksn, hele ky gibi bir yerde olunca, hi holanmadm iin beni ilgilendirmediini syledim. Kyde olunca insann her eyinin kye yakr bir biemde olmasn sevdiimi ekledim. Bu grkemli ve katmerli yalan syledikten sonra, yle utanp kzardm ki sanrm herkes sylediklerimin yalan olduunun farkna varmtr. O srada bana ay fincann uzatmakta olan Varenka ile yzme bakan Sofya vanovna; ikisi de, benden balarn evirerek baka bir konuda konumaya baladlar. Yzlerinde, sonralar sk sk rasladm iyi yrekli insanlarn, kendilerine asl astar olmayan eyler anlatan genlerin syledikleri karsnda yzlerinde beliren, "Naslsa yalan sylediini biliyoruz; bunu niin yapyorsun a zavall ocuk?" gibi bir anlam vard. Prens van vanovi'in bir kk olduunu anlatm bugn onda yemek yediimi, onunla akraba olduumuzu gstermek iin daha iyi bir neden bulamadmdandr. Ancak yz seksen bin ruble deerinde olan parmaklndan ve Prens van vanovi'e sk sk gittiimden niin sz ettim? Bunu kendim de iyi bilmiyordum. Prens ya Moskova'da ya da Napoli'de yaad iin ona gitmediim gibi gidemeyeceimi de Nehludovlar ok iyi biliyorlard. ocukluumda, yeniyetmeliimde, sonralar olgun amda da yalan sylediimi asla anmsamyorum; tersine, ar iten ve ak konuma alkanlm vard, diyebilirim. Ama genliimin bu ilk yllarnda, sk sk iimde tuhaf bir duyguyla, hi nedeni yokken inanlmayacak derecede yalan sylemek isteini duyardm. "nanlmayacak derecede" diyorum, nk yle abartl konuuyordum ki, bunlarn yalan olduu hemen ortaya kyordu. Bu garip eilimin balca nedeni, bence kendimi olduumdan bambaka bir insan gsterme isteiyle yalanlarm syleyerek bir trl gereklemeyen, o eriilmez insan olmak isteiydi. Akama doru yamur dinmiti. aydan sonra, havann dingin ve ak olduunu gren kontes, hepimize ok sevdii aa baheye inip gezmeyi nerdi. Her zaman zgn kalmak amacna bal olan ben, kendim ve kontes gibi akl banda insanlarn, sradan incelik gsterme tavrnn stnde olmamz gerektiini dnerek; amasz hibir gezinti yapmay sevmediimi ve ancak yalnz bama gezmekten holandm syledim. Sylediklerimin dorudan doruya bir kabalk olduunu dnememitim; hem o zamanlar sradan iltifatlar etmek ne kadar aypsa, baz eyleri de kabalk derecesine varan bir aklkla sylemenin yle zgn ve ho bir ey olduunu sanyordum. Bununla birlikte, verdiim yantlardan honut kalarak herkesle birlikte gezmeye ktm. Kontesin sevdii yer ta aada, bahenin en ssz yerinde bulunan oval havuzun stndeki kk bir kpryd. Buradan grnen grnm, kk olmakla birlikte ho ve anlamlyd. Biz sanat doayla kartrmaya yle almz ki, sanatta raslamadmz doa olgular ou zaman bize doal gelmez; resimlerde grdmz doa sanki yapay gibidir; bize hep basmakalp grnr. Kimi gereki doa resimleri de, ou kez bir rnek olup ayn eyi anlattndan bize ok sradan gelir. Kontesin sevdii yerden grnen grnm de bunlardan biriydi. evresini otlarn brd kk bir havuz vard, onun hemen arkasnda deiik yeillerin birbirine kart, allklar ve kocaman yal aalarla rl dik bir tepe ykseliyordu. Bu tepenin eteinde, havuzun stne eilen ve kaln kklerinin bir blmyle havuzun kysndaki nemli topraklara tutunan, tepesini uzun akakavak aacna dayayp kvrck dallarn havuzun durgun sular zerine sarktm bir kayn aac vard. Havuzun durgun yzne sarkan bu dallar ve evredeki yeillikler suya yansyordu.

Kontes ban sallayarak, hepimize birden: - Bakn ne gzel! dedi. Her ey konusunda kendime zg bir yargm olduunu gstermek isteiyle: - Evet, olaanst; ama fazlasyla yapma bir dekoru andryor, dedim. Kontes sylediklerimi hi duymam gibi grnm zevkle seyrediyor ve kz kardeiyle Lubov Sergeyevna'ya dnerek, grnmn en ok houna giden baz yerlerini, sarkan eri bir dal ve onun sudaki yansmalarn gsteriyordu. Sofya vanovna bunlarn hepsinin ok gzel olduunu ve kz kardeinin de burada saatlerce vakit geirdiini sylyordu ama bunu yalnzca kontesi honut etmek iin yapt belliydi. ok sevmek zellii olan insanlarn, doa gzelliklerine ou kez ilgisiz kaldklarna tank olmuumdur. Lubov Sergeyevna da bizim gibi hayran olmakla birlikte, arada srada, "Bu kayn aac nasl oluyor da devrilmeden duruyor? Bu durumda daha ok durabilir mi?" gibi sorular soruyor ve srekli, yaamnda sokaa ilk kez km gibi byk bir telala tyl kuyruunu sallayarak eri bacaklaryla kprnn stnde aa yukar koan Suzetka'ya bakyordu. Dimitri annesiyle, ufkun dar bir erevesi iine giren bir grnmn hibir zaman gzel olmayacan tartarak onu inandrmaya alyordu. Varenka, hibir ey sylemiyordu. Bam evirip ona baktmda, kprnn parmaklna dayanm, bana yan durmu olarak nne baktn grdm; sanrm bir ey dikkatini ekiyor, dahas, onu heyecanlandryordu. nk kendisini unuttuu gibi, evreden kendisine bakanlarn da ayrmnda deildi. ri gzlerinde yle bir dikkat, yle dingin ve ak dncelerin yansmalar okunuyordu, duruunda yle bir zgrlk vard ki, ufak tefek olmasna karn grkemli ve arbal grnyordu. Onun bu grnm beni birdenbire yle artmt ki, yine iimden, "Acaba balyor mu?" diye sordum ve bu soruya yant olarak, kendi kendime, Sonika'ya k olduumu, Varenka'nn da yalnzca bir kkhanm ve arkadamn kz kardei olduunu dndm. Ama Varenka o anda pek houma gitmiti ve bunun iin de onu zecek bir ey sylemek ya da yapmak gibi, iimde ne olduunu kendim de anlayamadm bir istek uyand. Sylediklerimi Varenka'nn duyabilmesi iin ona daha da yaklaarak arkadama: - Biliyor musun Dimitri, bence sivrisineksiz de olsa, buras gzel deil, ama imdi (elimi alnma vurarak gerekten bir sivrisinei ldrdkten sonra) buras bsbtn kt dedim. Varenka bana bakmadan: - Sanrm doay sevmiyorsunuz, dedi. Ben: - Bence bu yararsz ve bo zaman geirmekten baka bir ey deildir, diye yant verdim. En sonunda onu kzdracak, ayn zamanda da zgn bir ey syleyebildiim iin honut oldum. Varenka bana acyormu gibi kalarn hafife kaldrarak, deminki gibi sessizce ileri bakmaya balad. Ona biraz gcenmitim. Bununla birlikte, onun dayanp durduu kprnn gri boyal solmu parmakl, eilmi kayn aacnn sarkm dallaryla birlemek istiyormu gibi duran havuzdaki yansmalar, bataklk kokusu, alnmdaki sivrisinein ezilmesinin bende brakt duygu, onun dikkatli baklar, arbal duruu, sonralar hi ummadm zamanlarda sk sk dlemimde canlanrd.

XXVII

DMTR

Gezintiden sonra eve dndmz zaman, Varenka bu akam, her akamki gibi ark sylemek istemedi; ben de kendime yle gveniyordum ki, bu isteksizliinin benim yzmden, kprde sylediklerime karlk vermek isteinden doduunu sanyordum. Nehludovlarn akam yemei yeme alkanlklar yoktu; erkenden odalarna dalrlard. Bugn de Dimitri'nin dileri ard iin (bunu Sofya vanovna bilmi gibi nceden sylemiti), Dimitri de, ben de onun odasna her zamankinden daha erken ekildik. Ben stmdeki niformaya yakr biimde davrandm ve herkesin houna gittiim kansyla pek honuttum. Dimitri ise tersine, tartmadan ve di arsndan olacak, hibir ey sylemiyor, yz glmyordu. Masann bana geip oturdu; yapt ve ilerde yapmas gereken ileri akamlar yazd defteri ve an defterini kard. Durmadan yzn buruturarak, her dakika elini yanana gtrerek, deftere epeyce bir eyler yazd. Sofya vanovna'nn gnderdii, dilerinin aryp armadn ve pansuman yapmak isteyip istemediini sormaya gelen oda hizmetisine: - Beni rahat brakn, diye bard; sonra yatamn hemen yaplacan ve kendisinin de hemen dneceini syleyerek Lubov Sergeyevna'nn yanna gitti. Odada yalnz kalnca, kendi kendime, "Yazk ki Varenka gzel olmad gibi Sonika da deil. Yoksa niversiteyi bitirdikten sonra onlara gidip evlenme nerisinde bulunmak ho olurdu; ona, 'Kontes artk gen deilim ve sizi ateli bir akla sevemem; ama hep bir karde gibi seveceim'; annesine, 'Size kar imdiden sayg besliyorum'; Sofya vanovna'ya da, 'Sizin deerinizi biliyorum,' derdim, diye dndm; ondan, benim karm olmak isteyip istemediini sylemesini dorudan doruya, aka rica ederim; o, bana elini uzatarak, 'Evet,' der; ben de onun elini skarak, 'sevgimi szlerimle deil davranmla kantlarm," diye dlemliyordum. Sonra birdenbire aklma geldi: Ya Dimitri birdenbire Luboka'ya k oluverirse (Luboka onu seviyor ya) ve onunla evlenmek isterse? O zaman, ikimizden biri evlenmeyecekti. Bu ok gzel olurdu. Bakn o zaman ne yapardm: Bunun hemen ayrmna varr ve Dimitri'ye gidip, "Arkada, duygularmz bouna birbirimizden saklyoruz. Kz kardeine olan akm ancak benimle birlikte lecek; ama ben hepsini biliyorum. Sen benim en tatl umutlarm krarak mutluluumu yktn. Ama Nikolay rteniyev btn yaamn alt st etmene karlk sana ne diyecek biliyor musun?" Luboka'nn elinden tutarak yanna gtrp, "Al kardeimi," diyecek; o, "Hayr, bunu kabul edemem," diye yant verecek; ama ben, "Hayr, Kont Nehludov... siz Nikolay rteniyev'den daha yce gnll olamazsnz. Dnyada ondan daha yce gnll bir insan yoktur!" diyecek ve selam verip dar kacaktm. Dimitri ile Luboka gzyalar arasnda zverilerini kabul etmemi dileyerek arkamdan bakacaklard. Varenka'ya k olmu olsaydm, bunu kabul eder ve ok mutlu olabilirdim. Bu dlemlerim ylesine hotu ki, onlar arkadama amay ok istiyordum; ama birbirimize her eyi olduu gibi sylemeye sz verdiimiz halde, bunu sylemeyi gze alma gcn kendimde bulamyordum.

Dimitri, Lubov Sergeyevna'nn yanndan diine ila konmu olarak geldi. Acs daha artm, bunun iin sinirleri bsbtn bozuk dnmt. Yatam henz yaplmamt. Dimitri'nin ua, yatan nereye yaplacan ona sormak zere geldi. O ayan yere vurarak: - Cehennemin dibine... diye ua kovdu; ama ocuk darya kar kmaz, her defasnda biraz daha sesini ykselterek: - Vaska! Vaska!.. Vaska!.. Benim yattm yere yap! diye bard. Ben: - Hayr... Yerde ben yatsam daha iyi olur, dedim. Dimitri ayn sinirli sesiyle: - Hepsi bir, yata yap da nereye olursa olsun, dedi.Vaska yataklar sersene! diye ekledi. Ama Vaska, sylenenleri anlamam gibi kmldamadan duruyordu. Dimitri birdenbire daha da kprerek: - Ne duruyorsun Vaska? Yataklar sersene!.. Sersene! diye bard. Ama Vaska hl bir ey duymam gibi korkudan hi kmldamyordu. - Sanrm sen beni ileden karmaya, ldrmeye niyet ettin! Dimitri bunlar syledikten sonra iskemlesinden frlayarak ocua doru kotu ve var gcyle yumruklarn kafasna birka kez indirdi. Vaska hemen dar frlad. Onun arkasndan kapya kadar gittikten sonra duran Dimitri, bir an iin bana bakt. Bir dakika nce yzndeki fkeli ve sert anlatm birdenbire pek dingin, utanga, acma dolu, ocuka bir baka dnt ki, ona acdm ve bakmamak iin kendimi ne kadar zorladysam da bunu yapmak bir trl elimden gelmedi. Bana hibir ey sylemedi; uzun zaman konumadan, yalnzca ara sra, balamam dileyen gzlerle bana bakarak odada aa yukar dolat. Sonra masann gznden bir defter kard, iine bir eyler yazd. Ceketini kararak zenle katlad; sonra kutsal resimlerin asl olduu keye yaklaarak byk beyaz ellerini gsne kavuturdu ve dua etmeye balad. Bu dua o kadar uzun srd ki, Vaska yata getirmeye, benim fsldayarak sylediim gibi yere sermeye zaman bulabildi. Soyunarak, yere serilen yatama uzandm. O hl dua ediyordu. Dimitri'nin biraz kamburumsu srtna, secdeye vardnda tuhaf bir uysallk anlatan nmdeki tabanlarna bakarken, onu eskisinden daha ok sevmeye baladm; srekli, "Kz kardelerimiz konusundaki dncelerimi sylesem mi, sylemesem mi?" diye dnyordum. Duay bitirdikten sonra o da yanma uzand, ban eline dayayarak uzun zaman sessizce, sevecenlikle ve ekingen bir bakla bana bakt. Bu durum ona pek ar geliyor gibiydi, ama onda kendisini cezalandrmak isteyen bir durum vard. Bakarken glmsedim, o da glmsedi: - Kt bir davranta bulunduumu niin sylemiyorsun? imdi sen de bunu dnyordun deil mi? Baka bir ey dndm halde, gerekten bunu dnyormuum gibi davranarak: - Evet, yaptn ok ktyd. Bunu senden asla beklemiyordum (o dakika ona sen diye seslenmekten byk bir honutluk duyuyordum). Dilerin nasl? diye ekledim.

- Biraz hafifledi, dedi. Sonra birdenbire, ah Nikolinka dostum! Ne kt bir insan olduumu biliyorum, Tanr da bunu gryor, ama iyi olmay nasl istiyorum bir bilsen; Tanr'ya her dakika bunun iin dua ediyorum, dedi. (Bunlar sylerken sesi yle dokunaklyd ki, neredeyse parlayan gzlerinden yalar dklecekti.) Ama ne yapaym, ok kt, iren bir huyum var. Ne yapmal bilmem ki? Kendimi tutmaya, dzeltmeye alyorum; ama birdenbire olamyor doallkla; hem bunu yalnz bama baarmaya da olanak yok. Birinin bu ynden beni desteklemesi ve yardm etmesi gerek. te Lubov Sergeyevna beni anlyor ve bu konuda bana ok yardm ediyor. Bir yl iinde ahlak bakmndan epeyce dzeldiimi an defterindeki notlarmdan anlyorum, diye ekledi; yapt bu aklamadan sonra, daha dingin bir sesle ve o zamana dek grmediim bir sevecenlikle, byle bir kadnn etkisinin ne byk bir deeri var, gryor musun? Aman Tanrm, onun gibi bir arkadala yaamm kazandm zaman ba baa yaamamz ne zevkli olacak; onun yanndayken bambaka bir insan oluyorum, dedi. Bundan sonra Dimitri evlenmesi, kyde geirecekleri yaam ve kendisini olgunlatrmak iin yapaca almalar konusundaki tasarlarndan sz etmeye balad ve birdenbire: - Ben kyde yaayacam, sen de bana konuk geleceksin; belki o zamana dek Sonika'yla evlenmi olursun; ocuklarmz da birlikte oynayacaklar. Bunlarn hepsi de ok sama ve gln; ama, olmayacak eyler de deil, dedi. Ben glmsedim. Kz kardeiyle evli olmamn daha iyi olacan dnerek: - Elbette. Niin olmasn? dedim. O biraz sustuktan sonra: - Biliyor musun; sana bir ey syleyeyim mi? Sen Sonika'ya k olduunu sanyorsun ama, bunlarn hepsi bo eyler, asl akn ne olduunu sen daha bilmiyorsun. Onunla hemen hemen dnde olduum iin, hi kar kmadm. kimiz de bir an iin sustuk; sze o balad: - Bugn ok sinirli olduumu, Varenka ile kt bir biimde tarttm sanrm sezmisindir. Bunlarn, zellikle senin yannda olmas hi de houma gitmedi. Kimi konularda yanl dnceleri olmakla birlikte, o ok iyi, ok sevimli bir kzdr. Yaknda sen de onu daha iyi anlarsn. Konuurken, benim k olmadm konusunu, kz kardeini vmeye evirmesi beni ok sevindirerek yzmn kzarmasna yol at. Ama ben yine de kz kardeinden hi sz etmedim ve baka eylerden konutuk. Bylece horozlarn ikinci kez tne dek syletik; Dimitri mumu sndrp de yatana girdiinde tan atmaya balamt. - Artk uyuyalm, dedi. Ben de tek bir szckle: - Uyuyalm, dedim. - Eh... Demek byle...

- Evet. Yaamak ok zevkli, deil mi? O, neeli, okayc gzlerini ve ocuka glmsemesini karanlkta gzlerimde canlandran bir sesle: - Evet. Yaamak ok zevkli, dedi.

XXVIII

KYDE

Ertesi gn, Volodya ile birlikte posta arabasyla kye doru yola ktk. Yolda Moskova'yla ilgili anlarm yoklarken Sonika Valahina'y ancak be istasyon getikten sonra ge vakit anmsadm. Kendi kendime, "ok tuhaf deil mi? k olduumu tmyle unuttum, sevgilimi dnmeliyim," diyordum. Onu yolda dnlebilecei gibi, karmakark ama canl olarak dlemlemeye baladm. Bu dlemlerimi de o dereceye vardrdm ki, kye geldikten sonra bir iki gn nedense btn evdekilere, zellikle yreimdeki duygular kendisine biraz tlattm ve bu gibi ilerde bilgisi olduuna inandm Katenka'ya kar ok dnceli ve zgn grnmeyi gerekli grdm. Bu konuda kendimi ve bakalarn ne denli aldatmaya altmsa da, klarda gre arpan davranlara bilerek yknmeye ne denli yeltendimse de, ancak iki gn kadar, o da ara sra, en ok akamlar k olduumu anmsadm; sonunda benim iin yeni olan ky yaamna ve uralarna dalnca, Sonika'ya olan sevgimi bsbtn unutuverdim. Petroskoe'ye gece yars gelmiiz. Ben yle derin bir uykuya dalmtm ki ne evimizi, ne kayn aal yolu ve ne de oktan dalp yatmaya giden evdekileri grdm. Kamburu km yal Foka, yalnayak, srtnda karsnn pamuklu hrkas, elinde mum olduu halde bize kapy at. Bizi grnce sevincinden titreyerek omuzlarmzdan pt, ivedi yatan toplad ve giyinmeye balad. Sofayla merdivenleri geerken uykum henz alm deildi. Ama, girite kapnn kilidiyle srmesi, apraz olarak yaylan yolluk, sandk, eskisi gibi eriyen mum yalaryla dolu eski amdan, henz yaklm olan eri ve souk mumdan den glgeler, anmsadma gre arkasnda vez aac bulunan ve her zaman tozlu olup hi almayan iki katl pencere; bunlarn hepsi bana yle yakn, yle an dolu, tek bir anlam olacak denli birbirine kaynam gibi geldi ki, birdenbire bu eski sevimli evin okayn stmde duyumsadm. Elimde olmayarak, kendi kendime, "Nasl oldu da byle uzun zaman biz, yani ben ve evimiz birbirimizden ayr kalabildik?" diye sordum; teki odalarda bir deiiklik olup olmadn anlamak iin kapdan frladm. Her eyi eskisi gibi, yalnzca biraz klm, kendimi de bym, arlam, kabalam gibi buldum. Byle olmakla birlikte, evimiz beni olduum gibi, sevecen kucana sevinle alarak, grdm her yayg, her pencere, merdivenin her basama, evdeki btn sesleri iimde sonsuza dek yiten mutlu gnlerin birok yzlerini, duygularn, olaylarn canlandryordu. Bizim ocukken yattmz odaya getik. ocuklar korkutan dlemler, eskisi gibi kelerde ve kap arkalarnda gizleniyorlard. Konuk odasna girince, oradaki hl deimemi olan btn o eyalarda annemizin okayc, sevecen sevgisinin izlerini duyumsadm. Salondayz, burada ocukluumuzun grltl, akrak neesi, kendisinin yeniden uyandrlmasn bekliyormu gibi

duruyordu. Foka'nn bizi gtrd ve yataklarmz hazrlad dinlenme odasnda her ey; ayna, paravana, eski kutsal resim, beyaz ktla sval olan duvarn her prz, artk asla geriye dnmeyecek olan eyleri; aclar ve lm anmsatyor gibiydi. Biz yataklarmza uzandk, Foka da iyi geceler dileyerek yanmzdan ayrld. Volodya: - Maman bu odada lmt, dedi. Ona karlk vermeyerek kendimi uyur gibi gsterdim. Bir ey sylemi olsaydm, kesinlikle alardm. Ertesi sabah uyandmda babam daha giyinmemi, ayanda yumuak izmeler, srtnda sabahlk ve aznda sigarasyla Volodya'nn yatana oturmu, onunla konuup glyordu. Neeli bir tavrla Volodya'nn yanndan kalkarak bana yaklat, iri eliyle yanama vurduktan sonra yanan dudaklarma uzatt. Kendine zg neeli bir okayla, parlayan kk gzleriyle beni dikkatle szerek: - Aferin diplomat, teekkr ederim. Volodya, snavlar iyi verdiini syledi. Bravo delikanl... Gryorum ki, kendini yaramazla kaptrmasan, sen de iyi bir ocuksun, teekkr ederim dostum. imdi burada zamanmz iyi geirmeye bakalm; ka doru da belki Petersburg'a tanrz; yazk ki av mevsimi geti. Yoksa sizleri ok iyi elendirirdim. Voldemar, sen tfekle ava kabilir misin? evrede istediinden ok ku var, belki bir gn ben de seninle gelirim. Kn da umarm Petersburg'a tanrz. Sizler birok insan tanr, ilikiler kurarsnz. Artk bydnz. Biraz nce Voldemar'a sylediim gibi, kendinize bir yol semi bulunuyorsunuz; benim size kar olan grevim bitti. Artk setiiniz yolda yalnz yryebilirsiniz. Herhangi bir konuda danacak bir eyiniz olursa hemen bana sorun. imdi artk ben sizin babanz deil, bir dostunuz, bir arkadanz, yerine gre de danmannzm. te bu kadar. Syle bakalm Koko, bunu nasl buluyorsun? Felsefene gre bu iyi mi, kt m? Ne dersin? Doallkla bunun olaanst bir ey olduunu syledim. Gerekten byle dnyordum. Babamn o gn olaanst ekici, neeli ve mutlu bir grn vard. Bu benim iin yeni olan ve aramzda ayrm gzetmeyen arkadaa davran, ona kar beslediim sevgiyi bsbtn artrmt. Babam: - Anlat bakalm, dostlar, akrabalar dolatn m? vinlere gittin mi? Yal vin'i grdn m? Seni grnce ne dedi? Prens van vanovi'i ziyaret ettin mi? diye soru yadryordu. Giyinmeden daldmz bu konuma yle uzun srd ki, gne oda penceresinden ekilmeye balad. Eskiden ne denli yalysa ylece yal kalan; her zamanki gibi ellerini arkasna balayarak parmaklarn oynatan ve "yine de" szcn sk sk kullanarak konuan Khya Yakov odamza girdi, arabann hazr olduunu haber verdi. Benim: - Nereye gideceksin? soruma, babam hafife ksrerek ve cannn skldn belirten bir tavrla omzunu silkerek: - Az daha unutuyordum. Bugn Yepifanovlara gitmeye sz vermitim. Sanrm anmsarsn; u "La belle Flamande" (1) dediimiz kadn. O daha annenin salnda buraya gelir giderdi. yi insanlardr, diye yant verdikten sonra, bana utanyormu gibi gelen bir omuz silkme devinimiyle odadan kt.

Biz gevezelik ederken, Luboka birka kez kapya gelerek, "eri girebilir miyim?" diye sordu, ama babam her seferinde ona, "Asla olmaz, nk henz giyinmi deiliz," diye yant veriyordu. - Ne zarar var, seni sabahlkla grmemi deil ya? Babam: - Hayr, olamaz. stlerinde don gmlek olan kardelerinle nasl konuursun? diye baryordu. stersen konuma yerine her biri sana kapy vursun, yetmez mi? Sonra bize dnerek: - Haydi ocuklar kapya vurun, ama sakn konumayn; byle giyinmemi bir durumda konumanz bile uygun deildir, dedi. Kapnn arkasndan hl ayrlmayan Luboka: - Aman, ne ekilmez eylersiniz... Hi olmazsa biraz abuk olun da konuk odasna gelin. Mimi sizleri grmek iin sabrszlanyor, diye baryordu. Babam odadan kar kmaz ben abucak resmi renci ceketimi giydim ve konuk odasna indim. Volodya ise tersine, yavatan alarak, Yakov'a ulluk ve baka av kularnn bulunduklar yerleri sorarak, uzun zaman daha yukarda kald. nceden de sylediim gibi onun dnyada, kendi deyiiyle babacna, kardeiine ve kz kardeiine kar ar itenlik ve sevecenlik gstermekten daha ok ekindii bir ey yoktu. Bunu yapmaktan kanrken, kartlk oluturan souk bir ilgisizlik gstermi oluyordu ki, bu durum, nedenini bilmeyen birok kimseyi incitiyordu. Koridorda babamla karlatm, kk ve hzl admlarla arabaya doru ilerliyordu. Srtnda yeni modaya uygun, Moskova'da yaptrd ceketi vard. Lavanta kokuyordu. Beni grnce, "Gryorsun ya, ne ho!" der gibi neeli neeli ban sallad, gzlerinde daha sabahleyin ayrmna vardm o mutlu anlatm yeniden grmek beni artmt. Konuk odas eskisi gibi bol kl, sar ngiliz piyanosuyla, ak duran byk pencerelerden bahenin yeil aalarn ve sar, kzlmtrak bahe yollarnn ierisini neeyle seyrettikleri yksek tavanl bir odayd. Mimi ve Luboka ile ptkten sonra Katenka'ya yaklarken, birdenbire onunla pmenin ayp olduunu dnerek hibir ey sylemeden, yzm kpkrmz olmu duruyordum. Katenka, hi sklmadan bana apak, kck elini uzatarak niversiteye giriimi kutlad. Konuk odasna girip Katenka ile grrken, Volodya da ayn durumda kald. Gerekten dnecek olursanz, bir evde byyp her gn bir arada yaarken, ilk ayrltan sonra karlamamzn nasl olacan kestirmenin gln anlarsnz. Katenka hepimizden daha ok kzarmt; Volodya hi renk vermeden, onu belli belirsiz selamladktan sonra Luboka'ya yaklat, onunla biraz teden beriden konutu ve yalnz bana gezmek zere dar kt.

XXIX

KIZLARLA ARAMIZDAK LKLER

Volodya kzlarla karnlarnn tokluu, iyi uyumalar, giyimlerinin yerinde oluu konusunda Franszca konuurken, onlarn yabanclarn yannda kendisini utandracak derecede yanl yapmalarna ilgi gsteren; ama kzlarn da baka insanlar gibi dnmesini, duymasn, en nemlisi de kendisiyle konuurken bir konuda dncelerini sylemelerini olanak d gren tuhaf dnceleri vard. Kazara onlar ciddi bir konuyla ilgili bir ey (ki byle eyler yapmaktan ekinmeye balamlard), rnein bir roman konusunda dncesini ya da niversitedeki dersleriyle ilgili bir ey sorduklarnda, o, yzn tuhaf bir biimde buruturur; susar ve uzaklar ya da altn stne getirdii bir Franszcayla, "Kom siotri joli" gibi bir takm tmceler syleyerek yzne ciddi ama aptalca bir anlatm verir, hibir anlam olmayan ve sorulanlarla da ilgisi bulunmayan bir szck frlatr; daha olmazsa gzlerini alatrarak "francala, gittiler, lahana" gibi szckleri sralard. Kimi zaman Luboka'nn ya da Katenka'nn bana syledikleri szleri ona sylediimde, o: - Hmm, demek ki onlarla ciddi eyler zerine konuuyorsun, yle mi? Hayr arkada, gryorum ki sen daha olgunlamamsn, derdi. Volodya'nn azndan dklen bu tmcelerdeki derin ve sonsuz nefretin derecesini anlamak iin, ancak onu dinleyip grmek gerekti. Volodya iki yldan beri artk bym saylyor ve karlat btn gzel kadnlara durmadan gnl veriyordu. Ama iki yldan beri uzun giysiler giyip gnden gne gzelleen Katenka'y her gn grd halde, ona k olmay aklndan bile geirmiyordu. Bu durumun cetvel, yatak araf yaramazlklar gibi basit ocukluk anlarnn daha pek taze olduklarndan m, yoksa genlerin evdeki her eye kar duyduklar nefretten mi; yoksa btn insanlara zg, ilk karlatklar ok gzel ve iyi eylere aldr etmeden, "Adaam sen de! Byle eyleri daha ok grrz," dncesiyle mi, yapyordu bilmiyorum. Ama, Volodya o gne dek Katenka'ya kadn gzyle bakmamtr. Btn bu yaz boyunca Volodya'nn ok skldn sanyorum; bu can sknts, bize kar besledii ve saklamaya hi gerek grmedii nefretten ileri geliyordu. Her dakika yznde, "Aman, nasl da sklyorum! evremde konuacak tek bir insan bile yok!" anlam okunuyordu. ou kez, erkenden tfeini alp ava gider ya da giyinmeden, le yemeine dek odasna ekilip kitap okurdu. Babamn evde olmad gnler yemee kitapla iner ve hibirimizle konumadan (bunda hepimiz, ona kar kendimizi sulu duyuyorduk) kitap okumay srdrrd. Akamlar konuk odasnda, olduu gibi ayakkablaryla divana uzanr, ban koluna dayayp uyur ya da ciddi bir yzle yle eyler, kimi zaman insan utandracak yle samalar sylerdi ki, Mimi fkesinden kpkrmz kesilir, biz de glmekten katlrdk; btn ailede, babamdan ve ara sra da benden baka kimseyle ciddi konumaya gnl indirmezdi. Ben, elimde olmayarak onun kzlar konusundaki dncelerini rnek alyordum; ama onun tersine sevecenlik gstermekten ekinmiyordum; kzlara kar nefretim de onunki gibi kesin ve derin deildi. Dahas, bu yaz can skntsndan birka kez Luboka ve Katenka ile konuarak yaknlmz artrmak istedim, ama her seferinde para, niversitede neler retildii, savan anlam gibi en sradan eyleri bilmediklerini, mantkl dncelerden ok uzak olduklarn ve bunlar kendilerine anlatmaya alrken enikonu ilgisiz kaldklarn grdke, onlar iin beslediim olumsuz kan giderek gleniyordu. Aklmda kaldna gre, bir akam Luboka piyanoda bkknlk veren bir paray belki yznc kez alyordu. Volodya konuk odasndaki divanda uzanm, uyukluyor ve ara sra sanki kendi kendine, "Amma da alyor... mzisyen diye ite buna derler... Beethooven!.. (bu ad zellikle alayla, byle

sylyordu) ok gzel... Bir kez daha... Ha... Byle ite!" ve buna benzer bir eyler mrldanyordu. Katenka ile ben ay masasnn banda oturuyorduk, nasl olduunu anmsayamyorum, konumamz ok sevdii ak konusuna evirivermiti. O anda felsefe konularnn bile beni skmayaca bir ruh durumundaydm. Akn kendimizde olmayan eyleri bakalarnda grp elde etmek isteinden ileri geldiinden dem vurarak anlatmaya baladm. Ama Katenka, bir kzn zengin biriyle evlenmek istemesinde akn rolnn ve kendi kansnca servetin hibir neminin olmadn ve gerek akn, zleme dayanabilen gl bir sevgi olduunu syledi (bunu sylerken Dubkov'a kar olan akn kastediyordu). Konumamz belki de duymu olan Volodya, ban kaldrarak, kmsemeyle, "Katenka! Ruslar m?" diye bard. Katenka: - Her zaman samalar... dedi. Volodya, btn sesli harfleri vurgulayarak konutu: - Biberliin iine mi? Ben de Volodya'nn bu konuda tmyle hakl olduunu dnmekten kendimi alamadm. Herkeste olup her bireyde ayr ayr bulunan ve kiminde az kiminde ok gelimi bulunan dnce, duyarlk, gzelduyuya kar yetenekten baka, belli toplumsal snflarda, en ok da aileler arasnda kendilerine zg bir dn biimi var ki, ben ona anlay yetenei diyeceim. Bu yetenein asl, her konuda belirlenmi bir snr amamaktan ve her eye kar dar ve tek yanl grten baka bir ey deildi. Byle dnen ayn snfn ya da ayn ailenin yesi olan iki kii, bir duygunun her zaman ancak belli bir noktaya dek vardna inanr; ondan tesi, ikisi iin de hibir anlam tamaz; ayn anda, ikisi de vgnn nerede bitip alayn nerede baladn ve akn nerede bitip yalann nerede baladn grrler ki, bunlar ayn dncede olmayanlar iin bambaka grnebilir. Ayn dncedekiler iin, her ey ou kez gln, gzel ya da kirli ynleriyle, her ikisine ayn biimde grnr. Bu ayn anlay kolaylatrmak iin ayn toplumsal snfn ya da ayn ailenin yesi olan insanlar arasnda kendilerine zg bir dil, anlat biimi ve dahas, bakalar iin var olmayan kimi dncelerin inceliklerini gsteren szckler vardr. Ailede babamz ve biz kardeler arasnda bu trl bir anlay biimi ok gelimiti. evremizle kaynam olan Dubkov da bizim bu dncelerimize almt; ama Dimitri ondan ok daha eski olduu halde, bunu bir trl kavrayamyordu. Ayn aile evresinde ve ayn koullarda byyen Volodya ile konuurken aramzdaki bu anlay yeteneini kimseyle bu aamaya karmamtk. Dahas, babamz bile bu konuda bizden ok geri kalmt ve bizim iin apak olan eyleri, kim zaman babam da anlayamyordu. rnein Volodya ile aramzda nasl oldu da u szckleri kendimize zg bir anlam vererek kullanmaya baladk bilmiyorum. Ama, "zm" szc, paral olduunu vnerek gsterme isteini; "kozalak" (bunu sylerken be parman bir araya getirerek Z sesine basmak gerekti) taze, salkl, incelikli ama k olmayan bir eyi anlatmak iin kullanlyordu; bir tr adnn oul olarak kullanlmas, bu eye kar istekli olunduunu gsteriyordu, vb. vb. Bununla birlikte, szcklerin anlam daha ok yz anlatmna ve konuulan konuya balyd; yle ki, birimiz bir eyle ilgili yeni bir syleyi biimi kullanr kullanmaz teki ufak bir tlatmayla onu hemen asl anlamyla anlard. Kzlarda bu duyarllk yoktu. Bu durum ruhsal anlamamza en nemli engeli oluturduu gibi, onlara kar kmseme duygusunu beslememizin balca nedeniydi.

Belki aralarnda kendilerine zg bir anlay biimi vard, ama bu anlay bizimkiyle o denli farklyd ki, bizim iin anlamsz olan eyleri onlar bir duygu belirtisi olarak kabul ediyor; alay ederek sylediimizi de ciddiye alyorlard. Ama o zamanlar onlarn byle dncelerinde hi de sulu olmadklarn ve bu yetenein eksikliinin, onlarn akll, iyi kzlar olmalarna engel oluturmayacan dnemiyor, onlar aa gryordum. Ayn zamanda, ben her eyi olduu gibi ak syleme dncesine kaplp bunu uygulamay ok ileri vardrdm zaman, kendi kendime, ruhsal eilimlerini kartrp incelemeye hi gerek grmeyen dingin ve iten ahlakl Luboka'y bir eyler gizlemek ve yapmack tavrlar taknmakla suluyordum. Her gece babamdan ayrlrken, Luboka'nn onu kutsayarak bir ha kartmas, annemizin mezarna gidip ayin yaptmz zamanlar Katenka ile birlikte alamalar, Katenka'nn piyano alarken gzlerini yukarya kaldrp bakmas, bunlarn hepsi bana yapmack gibi geliyor ve kendi kendime, "Byle bykler gibi vnmeyi ne zaman rendiler; bunu yapmaya utanmyorlar m?" diye syleniyordum.

XXX

LGLENDM EYLER

Byle dnmekle birlikte, bu yaz iimde mzie uyanan ilgiden dolay, geen yllara oranla, kzlarla eskisinden daha senli benli oldum. lkyazda kymze kendisini tantrmak iin gen bir komumuz gelmiti. Konuk odasna girer girmez piyanoya bakmaya balamt, Mimi ve Katenka ile konuurken, belli etmeden iskemlesini piyanoya doru itiyordu. Havadan, ky yaamnn ho ynlerinden sz ederken, konumay ustalkla piyano akordu ve mzie evirdi; sonra, piyano da aldn ekleyerek, bize abucak vals alverdi. O alarken Luboka, Mimi ve Katenka piyano banda durmu ona bakyorlard. Bundan sonra bu gen evimize bir daha gelmedi; ama onun al yntemi, piyano banda oturuu, dalan salarn ban arkaya sallayarak dzeltmesi, hele sol elinin baparmayla sereparman hzla gererek oktav almas, sonra yava yava parmaklarn toplayarak yeniden hzla amas, houma gitmiti. Bu ince davranlar, geliigzel oturuu, salarn dzeltmesi, hanmlarmzn onun mzik yeteneine gsterdikleri ilgi, bende piyano alma hevesi uyandrd. Bu hevesle mzie kar yeteneim ve merakm olduunu dnerek, mzik renmeye baladm. Bu alanda iyi bir retmenden ders almadan, bir sanattan en geni lde yararlanmak iin onu nasl renmek gerektiini bilmeyen ve gerek yetenei olmayan binlerce erkek ve kz renci gibi yaptm. Benim iin mzik, daha dorusu piyano almak, kzlar duygularmla ilgilendirip kendime ekmek iin bir arat. Katenka'nn yardmyla notalar renip kaln parmaklarm biraz altrabildim. Bunun iin iki ay sren byk bir aba gsterdim; yemek yerken dizlerimde, yatamda yastk zerinde, beni bir trl dinlemeyen drdnc parmam altrmaya alyordum. ok gemeden ufak paralar almaya baladm. Kukusuz duyarak, avec me (2) alyordum, bunu Katenka da kabul ediyordu, ama tempoyu bir trl tutturamyordum. Setiimiz paralar vals, galop, romans ve trl dzenlemeler gibi bilinen yaptlard; bunlar yle iyi bestecilerin elinden kmt ki, mzikte birazck anlay ve zevki olan kimseler, nota satan maazalara

girince gzel yaptlar arasndan bunlar seerek, "Bugne dek nota ktlarnda, bunlardan daha zevksiz, anlamsz ve kt bir ey yazlmamtr, bunlar asla almamalsnz," derler. Sanrm bundan dolay, her Rus kznn piyanosunun zerinde bunlar kesinlikle bulabilirsiniz. Bunlar arasnda, dorusunu sylemek gerekirse yurdumuzda kzlarmzn alma yntemiyle tmyle berbat edilmi zavall "Sonate pathtique" (3) ve annemin ansn canlandrmak iin Luboka'nn ald Beethoven'n si bemol sonat, Moskova'daki retmeninin salk verdii birka baka iyi para olmakla birlikte, o retmenin kendi bestesi olan anlamsz marlar ve galoplar vard ki, Luboka onlar da alard. Biz Katenka ile ciddi eylerden holanmaz, onlarn hepsine "Le fou"yu ve Katenka'nn parmak devinimleri zor seilir bir biimde ald "Blbl" yelerdik. Bu paray ben de olduka iyi almaya baladm. Szn ettiim gencin piyano alma yntemini tmyle kapm bulunuyor ve evrede bunu gsterecek yabanclarn bulunmamasna da zlyordum. Ama ok gemeden Liszt ve Kalkbrener bana zor gelmeye balad; ayn zamanda Katenka'ya yetimenin de benim iin olanaksz olduunu anladm. Bunun etkisiyle ve klasik mziin daha kolay bir ey olduu kansna kaplarak, biraz da zgn olmak isteiyle, birdenbire Alman klasik mziini sevdiime inanmaya baladm. Luboka "Sonate pathtique"i alarken, bu yapt bana son derece bkknlk verdii halde, byk bir zevk duyuyor gibi grnyordum. Kendim de Beethoven'dan paralar almaya, bu ad da zgn syleniiyle sylemeye baladm. Bu birbirine karm birok duygu ve yapmacklk arasnda, kendimde yetenek gibi bir ey olduunu imdi anlyorum. nk, kimi zaman mzii dinlerken, onun etkisiyle alayacak duruma geliyordum ve houma giden paralar, piyanoda kendi kendime notasz karyordum. O zamanlar, biri bana mziin, yalnzca gen kzlar hzl ve duygulu allarla kandrmaya yarar bir ara deil de, insanlar iin bir ama, zevk verebilecek bal bana bir dnya olduunu retmi olsayd, sanrm gerekten iyi bir mziki olabilirdim. Bu yaz boyunca bir baka uram da, Volodya'nn yannda getirdii Fransz romanlarn okumakt. O zamanlar "Monte Cristo" (4) ve "Les Mystres de Paris" (5) gibi romanlar yeni kmaya balamt. Ben de Sue, Dumas ve Paul de Kock'un romanlarn okumaktan ba kaldramyordum. En akla gelmeyen btn olaylar, kiiler yzde yz gerek ve canl grnyorlard. Yalanlarndan kukulanmak yle dursun, yazarn kendisi bile benim iin yoktu. Kitabn sayfalarnda, olaylar olduu gibi, kahramanlar da canl olarak gzmn nnde sralanyorlard. Kitaptaki kahramanlara benzer tiplere hibir yerde raslamadmsa da, onlarla ilerde kesinlikle karlaacama inancm vard. Okuduum romanlarda anlatlan tutkulu kiileri kendimde buluyor; btn kahramanlar, canileri kendime benzetiyordum. Kuruntulu olduum iin, okuduum bu tr kitaplardaki trl trl hastaln belirtilerini yine kendimde duyumsuyordum. Bu romanlarda geen kurnazca dnceler, ateli duygular, gzel olaylar ve iyi yrekliyse tmyle iyi; kt yrekliyse tmyle kt olan bir insan gsteren eksiksiz kiilikler houma gidiyordu. Ben, ite ilk genliimde, btn insanlar byle sanyordum; ondan baka bu romanlarda beendiim birok ey daha vard. Bunlarn hepsinin Franszca yazlm olmas houma gidiyordu ve kahramanlarn syledikleri yksek dnceleri aklmda tutarak, gerektiinde kullanabiliyordum. Bu kitaplarn yardmyla, bir gn karlarsam Kolpikov'a ve raslarsam dlemimde yaattm gen kza aktan sz ederken syleyecek birok Franszca tmce hazrlamtm; onlara yle eyler syleyecektim ki, beni dinlerken ileden kacaklard. Okuduum kitaplarn etkisiyle erimek istediim yepyeni ahlaksal erdemler bile uydurmutum. nce btn davranlarmda, ilerimde noble olmak istiyordum ("soylu" deil de "noble" diyorum; nk bu Franszca szck, Almanlarn "ehrlich" dediklerinden bambaka bir anlamdadr); sonra tutkulu, en sonra da elimden geldiince comme il faut (6) olmak istiyordum; buna eskiden beri yeteneim vard.

Bu artamlardan biri olsun kendisinde bulunan kahramanlara grn ve davranlarmla benzemek istiyordum. Bu yaz boyunca okuduum yze yakn romandan birinde, ok tutkulu, gr kal bir kahramana benzemek hevesine kaplarak (ruhsal olarak kendimi onun bir ei gibi gryordum) kalarm aynada uzun uzadya inceledikten sonra, daha gr olmalar iin onlar biraz krpmak aklma esti. Bunu yapmaya balaynca, bir yerini yle ok krptm ki, evresini dzeltmek gerekti; aynaya baktmda kalarmn tmyle kesildiini dehet iinde grdm, ok irkinlemitim. Ama, kendimi, kalarm yaknda bu tutkulu kahramannki gibi grleecek diye avutuyor; yalnzca beni kasz grecek olan bizimkilere ne diyeceimi dnyordum. Bunun iin Volodya'nn odasndan aldm barutu kalarma srp tututurdum. Barut parlamad halde az ok yanma benziyordum. Kimse bu yaptm kurnazln ayrmna varmamt. Tutkulu kahraman tmyle unuttuum bir srada da, kalarm gerekten ok grlemiti.

XXXI

COMME IL FAUT

Bu Franszca baln anlamna uygun aklamalara bu yk boyunca birka kez deinmitim. imdi de, toplumun etkisi ve aldm eitim sonucu olarak bana alanm bulunan dncelerin bu en yanl ve en tehlikelisine bal bana bir blm ayrmak gereini duyuyorum. nsanlar, zengin-yoksul, iyi-kt, asker-sivil, akll-aklsz gibi birok tre ayrabiliriz. Ama her insann holand ve elinde olmayarak her yeni tand kimseye yaktrd kendine zg bir ayrma ls vardr. Benim o zamanlar en ok deer verdiim l de, insanlar comme il faut ve comme il ne faut pas olarak ayrmakt. Bu ikinci snfa dorudan doruya comme il faut olmayanlarla halk giriyordu. Comme il faut olan kimseleri sayar, onlar kendime arkada olmaya uygun grrdm; ikinci kesimden olanlar kmser, daha dorusu onlara nefretle bakardm; onlarn insan olarak var oluunu insanln bir aalanmas sayardm. Halksa benim iin yoktu; onu tmyle aa grrdm. Benim grme gre comme il faut olmann ilk koulu, Franszcay ok iyi bilmek, zellikle przsz konumakt. Franszca konumas bozuk olanlar, bende hemen bir nefret duygusu uyandrr ve alayl bir glle, kendi kendime, "Bilmediin halde, niin bizim gibi konumaya yelteniyorsun?" diye mrldanrdm. kinci koul, titizlikle dzeltilmi, uzun temiz trnaklara sahip olmak; ncs kibarca selamlamay, iyi dans etmeyi ve konuma kurallarn bilmek; drdncs ve en nemlisi, hibir eye kar ok ilgi gstermemekle birlikte, her zaman alayla kark skntl bir tavr taknmakt. Bunlardan baka daha birok belirti vard ki, bir insann hangi kesimden olduunu, hi konumadan, hemen anlayabiliyordum. Bunlardan; araba, ev demesi, eldiven ve el yazlarndan baka en gze arpan ayaklardr. Pantolon ve izme biiminden, giyinme greneinden, insanlarn dzeylerini belirliyordum. Burnu keli, kesiz bir izme, subyesiz pantolon giyen kimselerin halktan; keli, dar, yuvarlak burunlu izme ve paas dar olup aya saran subyeli ya da gene subyeli olup ayakkabnn stnde adr gibi duran bol paal pantolon giyen kimsenin, mauvais genre'dan (7) olduu anlalyordu vb.

Comme il faut olmaya hi yeteneim olmad halde, bu anlayn bende byle kklemesi tuhaf grnr. Belki de bunun bende bu denli kklemesi, comme il faut olmak iin pek ok zorluk ektiimdendir. Byle bir gsteriim olabilmesi iin, yaammn en deerli, en gzel a olan on alt yamdayken, bouna geirdiim gnleri anmsayarak ok zlyorum. ykndm herkese, Volodya, Dubkov ve tandklarmn ouna, bu nitelikleri elde etmek ok daha kolay gibi geliyordu. Kskanlkla onlara bakyor, Franszcam gzelletirmek, yolu yordamyla karmdakine bakmakszn selam vermek, konumak, dans etmek, her eye kar ilgisiz kalp can skc bir tavr taknmak ve evresindeki derileri makasla kestiim trnaklarm dzeltmek iin gizliden gizliye alyor ve bu almalarma karn amacma erimek iin daha ok abalamam gerektiini anlyordum. Odam, yaz masam, arabam comme il faut'ya uygun bir duruma sokmaya (bu gibi ilere kar nefret duyduum halde) urayor ve bir trl beceremiyordum. Bakalarndaysa, grnrde hibir glkle karlamakszn, bu ilerin baka trls yokmu gibi, kolaylkla zmlenip gittiini gryordum. Bir gn, anmsadma gre, trnaklarmla uzun uzadya uratktan sonra, olaanst gzel trnaklar olan Dubkov'a, trnaklarnn ne zamandan beri byle olduunu ve bu biime nasl soktuunu sordum. Dubkov, "Kendimi bildim bileli trnaklarm bu biime sokmak iin uratm hi bilmiyorum ve kibar kimselerde baka trl olacan dnemiyorum," dedi. Bu yant beni ok gcendirmiti. O zamanlar comme il faut olmak iin katlanlan glkleri saklamann, comme il faut'nun ilk koullarndan biri olduunu henz bilmiyordum. Benim iin comme il faut olmak byk bir artam, olaanst bir nitelik, erimek istediim bir yetkinlikten baka, dnyadaki gnen, n ve mutluluun bal olduu yaamn zorunlu koullarndan biriydi. Comme il faut olmayan ne bir bilgin, ne tannm bir sanat, ne de insanla byk yararlklarda bulunmu bir kimse, bende sayg uyandramazd. Comme il faut olan bir kimseyi, bunlarn hibiriyle karlatrlamayacak bir derecede, ok stn tutuyordum. Comme il faut olan kimse resim yapmak, beste yazmak, yaptlar yaratmak, iyilik yapmak gibi birok eyi comme il faut olmayanlara brakr ve bu yaptklar iyi eylerden dolay onlar beenir bile; ilgisiz olduklar iin bunda alacak bir ey de yoktur. Ama kendisi comme il faut olduu iin bu kesimden olmayanlar kendisiyle bir tutmay aklndan bile geirmez. Bana yle geliyor ki, comme il faut olmayan kimse kardeim, annem ya da babam olsayd, bunu bir ykm sayar, onlara da artk aramzda hibir ilginin kalmadn sylerdim. Bu anlayn bana ettii ktlk, her zaman comme il faut koullarna uymak iin gsterdiim ve btn ciddi eilimlerimi ortadan kaldran abam, deerli gnlerimin bou bouna gemesi ve insanln byk bir ounluuna kar beslediim kin ve nefret, comme il faut evresinin dndaki btn gzel eylere ilgisiz kalmam deildi; asl ktlk comme il faut'nun toplumda bal bana bir konum olduuna ve onlardan olan bir insan iin, bir memur, bir arabac, bir asker ya da bir bilgin olmaya gerek kalmad; byle bir konuma erienlerin dnyadaki grevlerini yapm; dahas, birok kimseden daha yksek bir aamaya km olduklarna inanmamdan douyordu. Genliin belirli bir anda yaplm birok yanl, geirilmi birok cokulu hevesten sonra, her insan, insanln toplumsal yaamna eylemli olarak katlma gereini duyar; kendisine belirli bir i seer ve btn yaamn ona verir. Ama comme il faut olan insanlar arasnda bu gibilere pek az raslanr. Eskiden bildiim, imdi de tandm pek ok yal, gururlu ve yarglarnda sert olan kimse var ki, br dnyaya gtnde "Sen kimsin? Neyle uratn?" sorusuna, "Je fus un homme trs comme il faut"dan (8) baka verecek bir yant bulamazlar. te beni de byle bir gelecek bekliyordu.

XXXII

GENLK

Karmakark dncelerime karn, bu yaz tam anlamyla gen, saf ve zgrdm; bundan dolay da mutlu saylabilirdim. ou kez erken kalkardm. (Taraada, ak havada yatyor, sabahleyin gnein yan den klaryla uyanyordum.) abucak kalkyor, koltuumun altna havluyla bir Fransz roman sktryor ve ykanmak iin evden yarm verst uzakta olan ayn, kayn aal glgeli kysna yollanyordum. Orada, otlar iinde glgeli bir yer seerek uzanyor, kitabm okuyordum. ayn glge den yerlerinde sabah yeliyle canlanan eflatun renkli dalgacklara, ayn br kysnda sararmaya balayan avdar tarlasna, birbiri ardnda saklanarak, ufuktaki sk ormana doru uzaklaan kayn aalarnn beyaz gvdelerinin diplerini gittike aydnlatan gnein ak, krmzmtrak renkli klarna bakmak iin gzlerimi ara sra kitaptan ayryordum. evremdeki doann taze, gen, gl yaamn kendimde duyumsayarak byk bir zevk duyuyordum. Gn kuruni renkli bulutlarla rtld sabahlar banyodan sonra biraz r, ormanda, tarlalarda, yola ize bakmadan, izmelerimin ilerle slanmasndan zevk alarak dolardm. O dakikalarda, son okuduum romann kahramanlarn dlemimde canlandrr; kendimi ya bir komutan, ya bir bakan, gl bir grei ya da tutkulu bir insan olarak grr ve dlemimdeki kadnn bir aa arkasndan ya da ormann baka bir kesinden kacan sanr; cokuyla titreyerek durmadan evreme baknrdm. Bu gezintiler srasnda tarlada alan erkek ve kadn kylleri grnce (bu dzeydeki insanlarn, benim gzmde hibir deerleri olmad halde elimde olmayarak arr) ve onlara grnmemeye alrdm. Sabahn sca artt halde, hanmlarmzn aya inmedikleri gnlerde, ben ou zaman bostana ya da baheye iner, orada olgunlam olan meyveleri kopararak yerdim. Bu benim iin zevklerin en byyd. Elma bahesinde, ahududu aalarnn en gr ve sk byd yere giderdim. stmde kzm duru gk; evremde ahududu aalarnn yabanl otlarn yeillikleriyle karm olan dikenli dallar ve ak yeil yapraklar; yan bamda, tepesinde iekleriyle koyu yeil srganlar yukarya doru uzanyor; doal olmayan mor dikenli iekleri ve yayvan yapraklaryla kelotlar, ahududu aalarn da, insan boyunu da geerek, alabildiine ykseliyordu. Kimi yerlerde de srgan otuyla kararak, tepedeki kzgn gnein altnda parlayarak her gn biraz daha olgunlamakta olan yuvarlak ve henz ham olan elmalarn salland yal aacn glgeli, ak yeil dallarna deiyordu. Ayamn altnda yapraksz, kuru gibi duran ahududu fidan bklerek gnee doru uzanyor; sabah ileriyle slanarak, geen yldan kalm yapraklar arasndan fkran yeil, sivri ve geni yaprakl otlar hep glgede, stlerindeki elma aacnn yapraklarnda gnein bol klarnn parladndan haberleri yokmu gibi, byyorlard. Aalarn sk olduu bu yerde her zaman nem, kendine zg bir glge, rmcek, aatan nemli topraa derek ryen ahududu ve elmalarn kokusu vard; kimi zaman da ahududuyla birlikte insann azna gelen ve kokusunu bastrmak iin hemen arkasndan baka bir ahududu yemenize karn, orman tahtakurusunun kokusu duyulurdu. lerlerken bu ssz yerde yaayan kk sereleri korkutur, onlarn hi arasz cvltlarn, dallara arpan kk kanatlarnn seslerini, bir yerde dnerek

uuan balarlarnn vzltsn, yakndaki patikalarn birinden geen bahvann ya da aptal Akim'in, ayak sesleriyle karan srekli mrltsn iitirdiniz ve kendi kendinize, "Burada artk kimse beni bulamaz," diyerek yaknnzdaki ahududunun sarkan dallarndan iri, olgun yemilerini koparr, byk bir zevkle birbiri arkasndan aznza atardnz. Ben de ayaklarm dizlerimin stne dek slanm, bamda karmakark bir eyler (binlerce kez iimden ve-ve-ve yir-mi se-kiz-den) diyor, srlsklam olmu pantolonumun iinde bacaklarm ve ellerim srgandan yanyor; aalar arasndan dik dmeye balayan gnein kzgn klar bam yakmaya balyor; itahm oktan kapanm; yine de orada oturup ara sra da evreye baknarak dinliyor ve bir eyler dnerek ne yaptm bilmeksizin ahududularn en iyilerini koparp azma atyordum. ou aydan sonra, saat on bire doru, hanmlar ev ileriyle ilgilendii srada konuk odasna girerdim. Gnee kar keten perdesi inik ve bu perdenin aralklarndan kzgn gnein rasgele gz kamatrc yuvarlaklar izerek girdii birinci pencerenin nnde, gerili beyaz keten zerinde sineklerin sessizce gezindii gergef duruyordu. Gergefin banda, yzne, kollarna den kzgn k paralarndan kanmak iin durmadan deprenerek, fkeyle ban sallayan Mimi oturuyordu. Gnein teki pencereden szlen klaryla deme tahtalarnn zerine parlak kareler halinde pencerenin yansmas dyordu. Konuk odasnn boyanmam deme tahtalarndaki bu karelerin birinde, eski alkanlkla Milka yatyor, kulaklarn dikerek parlak karenin iinde dolaan sinekleri szyordu. Katenka ya bir ey ryor ya divanda oturarak gnein klar altnda saydam gibi grnen beyaz eliyle sinekleri kovarak kitap okuyordu; arada bir, altn andran gr salarnn iine girip vzldayan sinei kovmak iin yzn burutura burutura ban sallyordu. Luboka da, ya ellerini arkasna balam, odada bir aa bir yukar gezinerek baheye kmamz bekliyor ya da piyanoda son notasna dek ezbere bildiim bir paray alyordu. Ben de bir keye ekilmi, Luboka'nn aln ya da Katenka'nn okumasn dinliyor ve piyano bana gemek iin frsat kolluyordum. Kimi zaman, yemekten sonra bir incelik gstermi olmak iin, kzlarla at gezintisine kardm (yaya olarak gezmeyi, yama ve toplumsal durumuma yaktramazdm); onlara, dereler ve olaanst gzel yerler gsterdiim bu geziler ok ho geerdi. Bu srada yiitliimi gsterebileceim kimi olaylarla da karlayorduk; hanmlar biniciliimi, gzpekliimi vyorlar ve bana kendilerinin bir koruyucusu gzyle bakyorlard. Konuk gelmedii akamlar, bol glgeli galeride itiimiz aydan ve iftlik ilerini incelemek iin babamla yaptmz gezintiden sonra, eski yerim olan "Voltaire koltuu"na yerleerek Katenka ve Luboka'nn piyanoda aldklar paralar dinliyor; hem okuyor, hem de eskisi gibi dlemler kuruyordum. Kimi zaman konuk odasnda yalnz oturup Luboka'nn ald eski mziin etkisiyle; elimde olmadan kitab brakyor, balkonun ak duran kapsna akam glgeleri kt srada, yksek kayn aalarnn sarkan kvrck dallarna; ancak dikkat edilince st tozlu gibi grnen sarmtrak pusun grnp birdenbire yeniden yittii lekesiz ge bakyordum. Salondan duyulan mzii, bahe kapsnn gcrtsn, kadnlarn ve kye dnmekte olan srnn grltsn dinlerken, birdenbire dlemimde Natalya Savina, Maman ve Karl vanovi canlanr; bir an iin stme bir zn kerdi. Ama, o zaman iim yaama duygusu ve umutlarla yle dolup tayordu ki, bu anlar bana ancak kanat ucuyla dokunurcasna bir iz brakarak uup giderdi. Akam yemeinden ve kimi zaman da gece herhangi bir kimseyle yaptmz gezintiden sonra (karanlk bahede yalnz dolamaya korkuyordum) yerde yatmak iin galeriye gidiyordum. Binlerce sivrisinein beni srmasna karn, orada yatmaktan ok holanrdm. Mehtapl gecelerde yatama oturup bahedeki klarla glgelere dalar, evredeki sessizlii ve ara sra duyulan sesleri dinler, aklma bin trl ey gelir (daha ok airce eyler), bana en byk mutluluk gibi gelen tutku dolu yaam dler ve byle bir yaam, bugne dek ancak dlemimde yaattm iin zlrdm.

Herkesin dald, konuk odasndan alp kapanan pencerelerin ve kadn seslerinin gelmeye balad, yukarki odalara klarn getii srada galeriye gider; orada gezinerek, uykuya dalmak zere olan evin seslerini dikkatle dinlerdim. Dlemimde yaattm mutluluun bir blmne kar zayf da olsa bir umudum olmakla birlikte, nedense bu mutluluu iimde bir trl yaatamyordum. ksrk, derin bir soluk, pencere tkrdamas, entari hrts, birinin yalnayak gezerek kard ses gibi sesleri duyar duymaz yatamdan frlyor, bir hrsz gibi kulak kabartarak evreye baknyor ve durup dururken heyecana kaplyordum. Ama, ite evin st pencerelerindeki klar snyor, konuma ve ayak seslerinin yerine horultular duyuluyor, gece bekisi tahtasna vurarak gezinmeye balyor, pencereden grlen kzl klarn snmesiyle bahe daha korkun, ayn zamanda daha aydnlk grnyor; son k geni bir yol biiminde, bfenin durduu odadan ile slanan baheye, oradan da girie geiyor ve pencereden, srtnda gecelii, elinde mumuyla yatmaya giden Foka'nn iki kat olmu vcudunu gryordum. Gece evin karanlk glgesindeki slak otlara bir hrsz saknyla basarak giriin penceresine yaklayor, soluumu tutarak kk uan horlamasn, Foka'nn kimsenin duymadn sand oflamalarn ve uzun dualar okurken duyulan titrek sesini iitmek bana coku dolu bir haz veriyordu. En sonunda, onun son mumu da snyor, pencere kapanyor ve ben yapayalnz kalyordum. O zaman bahedeki ieklikte ya da ayamn yannda beyazl kadn grnr diye korkuyla evreye baknarak, hzl admlarla galeriye doru koardm. Yzm baheye dnk, yatamda uzanr; yarasalardan, sivrisineklerden elden geldiince korunmak iin rtnerek baheye bakar; gecenin sesini dinler; mutluluk ve ak dnerek yine dalardm. O zaman, her ey bana bambaka bir anlamda grnrd: Bir yandan kvrck dallaryla ay nda parlayan aalar, te yandan allklar ve yolu i kapayc glgelere boan yal kayn aalarnn grnm; dingin, grkemli bir ses gibi durmadan ykselen havuzun parlts, galerinin nnde byyen ve baka eyler gibi evreye ince glgeler dren ieklerdeki ay yla parlayan ebnem tanecikleri, havuzun tesinden gelen bldrcn t, byk yoldan gelen insan sesleri, iki kayn aacnn birbirine srtnmesiyle kan ve ancak duyulabilen gcrts, yorgann altna giren sivrisinein vzlts, bir elmann dallara taklarak yerdeki kuru yapraklarn zerine dmesiyle kard grltl hrt, yeilimtrak srtlar ay nda gizemli biimde parlayarak taraann basamaklarna dek gelen kurbaalarn sramalar; bunlarn hepsi, hepsi, olaanst bir gzelliin ve tamamlanmam bir mutluluun anlamn retirdi. te rlm uzun kara salaryla, kabark gsyle hep znl ve olaanst gzel, plak kollar ve ksnl kucaklamalaryla, dlemlediim kadn gzmde canland. O beni seviyor, ben de onun sevgisinin bir an iin btn yaamm veriyorum. Ay gkte ykselerek klarn artryor, havuzun, dzenli bir ses gibi glenen grkemli prlts gitgide daha iyi beliriyor; glgeler gitgide kararyor, klar daha durulayor... bunlarn hepsini dikkatle seyreder ve dinlerken, biri senin bana, ey kollar plak ve kucaklamalar tutkulu kadn, tam bir mutluluktan daha ok uzak olduunu, sana kar beslenen akn tam bir nimet olmadn sylyordu. Yksekteki dolunaya baktka, gerek gzelliin ve nimetlerin, daha yksek, daha temiz ve dnyadaki btn iyiliklerin kayna olanan Tanr'ya daha yakn olduunu gryordum. Doyurulmam, cokulu bir sevinle gzlerim yaaryordu. Hep yalnzm; gizem dolu arbal doa, ak mavi gn belirsiz bir noktasnda nedense duraklayp ondan hi ayrlmayan ve yla sonsuz boluu dolduran ayn ekici ve parlak yuvarla; trl ufak tefek tutkularla kirlenen, buna karn sevginin snrsz gcn iinde tayan deersiz bir varlk olan ben... o anda, doann, ayn ve benim ayn ey olduumuzu sanyordum.

XXXIII

KOMULARIMIZ

Geldiimin daha ilk gn, babamn Yepifanov adndaki komularmzn iyi insanlar olduklarn sylemesi beni artmt; hele onlara gidip gelmesi aknlm bsbtn artrmt. Yepifanovlarla aramzda ok eskiden beri sregelen bir toprak davamz vard. Daha ocukken, babamn bu davaya kzarak Yepifanovlara atp tutuunu, (anladma gre) onlardan korunmak iin birok insan arp grtn; Yakov'un da onlarn dmanlarmz ve kara ruhlu insanlar olduklarn sylediini; rahmetli annemin de evimizde, onun yannda bunlardan sz edilmemesini rica ettiini birka kez duymutum. Yepifanovlarn, frsat dnce babamzn, dahas, olunun bile kafasn kesmeye ya da hepimizi bomaya hazr bir dman ve tmyle kat yrekli birer insan olduklar konusunda, ta ocukluumdan beri duyduum eylerden ok ak ve sarslmaz bir kanm vard. Onun iin, annemin ld yl, anneme bakan Avdotiya Vasilyevna Yepifanov'u, yani la belle Flamande' grnce, onun bu kt aileden olduuna g inanabilmitim; gene de bu aile iin pek de iyi olmayan duygularm vard. Btn yaz boyunca onlarla sk sk grtmz halde, bu ailenin btn yelerine kar tuhaf bir soukluk duyardm. Aslnda Yepifanovlarn kimler olduklarn imdi size anlataym. Bu aile, elli yalarnda, daha pek taze grnen, neeli, dul bir yal anneden, ok gzel kz Avdotya Vasilyevna'dan ve olduka ciddi bir kiilii olan, kekeme, bekr, emekli bir temen olan olu Piyotr Vasilyevi'ten oluuyordu. Anna Dimitriyevna Yepifanov, daha kocas lmeden nce ondan ayr, aa yukar yirmi yl, kimi zaman akrabalarnn bulunduu Petersburg'da, daha ok iftliimizden verst uzakta olan Mtii adndaki kyde yaard. evrede onun iin yle tyler rpertici eyler anlatyorlard ki, Messalina (9) onun yannda erden bir kz gibi kalrd. te bundan olacak, annem evimizde onun adnn bile anlmasn istemiyordu. ok ciddi olarak sylyorum, dedikoducularn en insafsz olan ky komularnn dedikodularnn onda birine bile inanmak doru deildir. Ama Anna Dimitriyevna'y tandm srada, yemekte her zaman iskemlesinin arkasnda duran ve Anna Dimitriyevna'nn konuklarn Franszca olarak, onun gzel azyla gzlerini seyre aran, salar her zaman kvrlm ve briyantinlenmi, srtnda erkez biimi bir ceket olan Mityua adnda bir yazman bulunuyordu; ama evreye yaylan dedikodular dorular bir durum yoktu. Gerekten, on yldan beri Anna Dimitriyevna, kendisine olaanst sayg gsteren olu Petrua'y istifa ettirip yanna ardndan beri, yaam biimini tmyle deitirmiti. Pek byk olmayan iftliinde ancak yz kadar "can" (10) vard; ama, bunlarn, kadnn o gne dek srd gsterili yaamn giderlerini karlamak iin on yl nce birka kez st ste rehine konulup faizleri zamannda denmedii iin alan mahkemede artrmayla satlmalar karar verilmiti. Bu tehlikeli duruma den Anna Dimitriyevna, iftliin haczi, haciz uygulama kurulunun buraya dek gelmesi gibi sinir bozucu ilerin, faizini zamannda dememesinden deil de ciftlii bir kadnn iletmesinden dolay bana geldiini dnerek, kendisini bu durumdan kurtarmak iin temen oluna bir mektup yazp gelmesini istemiti. Piyotr Vasilyevi, askerlik hizmetinde ylesine baar kazanmt ki, ksa bir zamanda rahata kavuacakt; ama balca grevinin

yallnda annesini avutmak olduuna inanan (bunlardan, annesine yazd mektuplarda byk bir itenlikle sz etmiti) bu saygl ocuk, her eyi olduu gibi brakarak askerlikten ayrld ve kye kotu. Piyotr Vasilyevi, irkin yzne, hantallna ve kekeme olmasna karn ilkeleri olan, ok zeki ve becerikli bir adamd. Ufak tefek borlar alarak, szler vererek ve ricalarda bulunarak iftlii hacizden kurtard. iftliin ynetimini eline alr almaz, babasnn sandk odasnda sakl olan eski giysisini karp srtna giydi, faytonlar ve atlar ortadan kaldrd; Mtii'ye gelen konuklara yz vermedi; kuyular atrd; kyllerin topraklarndan krparak tarlalarn geniletti; elindeki gerelerle koruluu kestirerek elverili bir fiyata satt ve ilerini yoluna koydu. Piyotr Vasilyevi, son borcunu deyinceye dek, babasndan kalan giysisinden ve keten bezinden yaptrd yazlk ceketinden baka bir ey giymemeye, ky atlarn kotuu sradan arabasndan baka bir ara kullanmamaya kesin kararlyd. Bu yaam biimini btn aile yelerine, annesine kar bir bor sayarak gsterdii derin saygy incitmemek kouluyla, olanaklar orannda uygulamaya alyordu. Konuk odasnda, annesinin karsnda kekeleyerek klelere yakan bir tavr taknr, annesinin isteklerini harfi harfine yapmaya alr, onun buyruklarn yerine getirmeyen hizmetlilere krd. alma odasndaysa, onun haberi olmadan bir rdein kesilmesine, annesinin buyruuyla komunun saln renmek iin bir kylnn habersiz gnderilmesine ya da ky kzlarnn bahedeki otlar yolacak yerde ahududu toplamak iin ormana gnderilmesine pek kzard. Hemen hemen drt yl iinde btn borlar denmiti ve Moskova'ya giden Piyotr Vasilyevi oradan yeni bir giysi ve yeni bir arabayla dnmt. lerinin ok iyi gitmesine karn, yabanclar ve akrabalar arasnda vnd o eski kararlln koruyor; sk sk kekeleyerek, "Beni gerekten grmek isteyen kimse, karsna byle de ksam honut olmal ve yediim peynir ekmei benimle birlikte o da yemelidir," diyordu. Her szck ve davranndan annesine kar gsterdii zveri, iftliinin kurtarlmasndan doan gurur, bakalarna kar da buna benzer bir ey yapamadklar iin duyduu nefret seziliyordu. Anne ve kzn davranlar birbirine benzemedii gibi, birok benzemeyen yanlar daha vard. Anneleri, toplumun en ho, hep ayn itenlii ve neeyi srdren kadnlarndand. Ho, en, sevinli, her eyden, en iyi yrekli yal kimselerde bile grlen genlik elenmesinden bile zevk duyard. Kz Avdotya Vasilyevna'nn tersine ok ciddi, daha ok evlenmemi gzel kadnlarda grlen nedensiz gururlu ve ilgisiz, dalgn bir grn vard. Neeli grnmek istedii zamanlar, konutuu kimseyle, ya kendisiyle ya da btn dnyayla alay ediyormu gibi (ki bunu yapmak niyetinde deildi) tuhaf bir tavr alrd. Azndan dklen, "Evet ok gzelim, doallkla herkes bana ktr," gibi szleri dinlerken, ou kez arr, kendi kendime "Acaba bu szleriyle ne demek istiyor?" diye sorardm. Anna Dimitriyevna yerinde duramazd; kk evleri demeyi, bahe ve ieklerle uramay, kanaryay ve btn gzel eyleri severdi. Eviyle bahesi byk ve zengin olmamakla birlikte, her ey yle temiz, dzenli, yerli yerindeydi ki, insanda gzel bir valsin, bir polkann brakt hafif neenin etkisini uyandryordu. Konuklarn duygularn okamak amacyla kulland "cicim" szc, Anna Dimitriyevna'nn kk bahesine ve odalarna ok yakyordu. Ufak tefek, zayf, henz solmam yz, mini mini gzel elleriyle her zaman neeli, her zaman kendisine yakr bir biimde giyinmesini bilen Anna Dimitriyevna'nn kendisi de "cici"ydi. Yalnzca kk ellerindeki koyu, mor damarlarn aka grnmesi bu uyumu bozuyordu. Avdotya Vasilyevna, tersine, hemen hemen hibiriyle uraamazd. Ev ileri ve ieklerle uramasn sevmedii gibi, kendi st bayla da pek ilgilenmezdi. Ancak konuklar geldiinde, her zaman giyinmek iin odasna koard. Ama giyinmi olarak dnd zaman da (btn gzellerde grlen souk, tekdze baklar ve glmsemeleri hesaba katmayacak

olursak) olaanst gzel grnrd. Onun gzel, klasik yz, dzgn vcudu, her an sanki, "Buyurun, gzelliimi seyredin," der gibiydi. Annesinin canl bir kiilii, kznn dalgn ve kaytsz bir grn olmakla birlikte, gerekte birincisinin ne eskiden, ne de imdi ho ve elendirici eylerden baka bir ey sevmedii; kznn da bir kez sevip btn yaamn sevdii insann uruna feda eden tiplerden olduu anlalabiliyordu.

XXXIV

BABAMIN EVLENMES

Babam ikinci kez evlenerek Avdotya Vasilyevna Yepifanov'u aldnda 48 yandayd. Babam, ilkyazda kzlarla birlikte kye dnd zaman, belki de byk bir kazantan sonra bir daha oynamama kararn veren kumarbazlarda grlen ok cokulu, mutlu ve uysal ruh durumundayd. Oyun masasnda kullanmak istemediinde, ansn yaamndaki baka alanlarda harcanabilecek daha byk bir ksmnn kendisinde kaldn duyumsuyordu. Ayn zamanda, birdenbire ok paraya kavumutu; mevsim ilkyazd, yalnzd, can sklyordu. Bir gn Yakov'la ileri grrken, Yepifanovlarla aralarndaki bitmek tkenmek bilmeyen davay, oktan beri grmedii dilber Avdotya Vasilyevna'y anmsayarak, "Biliyor musun Yakov Harlanp, bu davayla uramaktansa, bu olmaz olasca topra onlara brakmay dnyorum, ne dersin?" dediini tahmin ediyor; bu soru karsnda Yakov'un arkasna balad parmaklarnn nasl sinirli sinirli oynadn ve "Piyotr Aleksandrovi, yine de bu davada biz haklyz," dediini dlemimde canlandryordum. Ama babam arabann koulmasn buyurarak, o zaman moda olan zeytin renkli giysisini giydi, seyreklemi salarn tarad, mendiline lavantalar serpti ve efendice bir davranta bulunduu kansndan ok, gzel bir kadn grme umudundan doan byk bir neeyle komularna yolland. Haber aldma gre, babam ilk ziyaretinde, tarlaya gitmi olan Piyotr Vasilyevi'i bulamam, hanmlarla bir saate yakn oturmu. Kim bilir, o nasl cokun bir neeyle gzlerini krpyor, yumuak izmeli ayaklarn yere vurarak ""li syleyiiyle iltifatlar yadryor, onlar bylyordu. Neeli yal kadnn birdenbire onu nasl beeniverdiini, gururlu dilber kznn nasl neelendiini grr gibi oluyorum. Hizmeti kz soluk solua koarak, Piyotr Vasilyevi'e yal rteniyev'in onlara geldiini haber verdiinde, o kim bilir, nasl bir fkeyle, "Ne yapalm yani, geldiyse geldi!" demitir sanrm. Bunun iin evine olabildiince yava gitmi, belki de yaz odasna urayp en kirli giysisini giymi ve hanmefendi sofraya ek olarak bir eyler konulmasn sylerse asla yaplmamas iin asn uyarmtr. Sonralar Yepifanov'u babamla sk sk bir arada grdm iin, bu ilk bulumalarn ok canl olarak gzmn nne getiriyorum. Babamn, aralarndaki davay gzellikle zmlemeyi nermesine karn, Piyotr Vasilyevi annesi iin btn geleceinden vazgetii halde, babam buna benzer bir ey

yapmad iin kzyor, surat asyordu. Babam bu somurtkanln ayrmna hi varmam gibi akac bir neeyle, onunla akadan holanan bir insanla syleiyormu gibi konuuyordu. Piyotr Vasilyevi buna hem kzyor, hem de elinde olmayarak ara sra onun etkisine kaplyordu. Her eyi akaya alan babam, nedense Piyotr Vasilyevi'e "yarbay" diye sesleniyor ve Yepifanov'un da gcenerek ve yanmda her zamankinden daha ok kekeleyip kzararak, kendisinin "Ya-ya-yarbay deil, te-te-e-men" olduunu sylemesine karn, babam be dakika sonra onu yine yarbay diye aryordu. Biz kye gelmeden nce, onlarn her gn Yepifanov'la grtklerini, ok elenceli vakit geirdiklerini, her eyi yorulmadan, zgn bir biimde, ayn zamanda kolayca ve incelikle yapmasn bilen babamn, Yepifanovlarn da katld ku ve balk avlar, enlik fiekleri atlan elenceler dzenlediini; u somurtkan ve kekeleyerek her eye burnunu sokan ekilmez Piyotr Vasilyevi olmasayd bu elentilerin daha neeli geeceini Luboka bana anlatmt. Biz geleli Yepifanovlar evimize ancak iki kez ayak bastlar; biz de hep birlikte onlara bir kez gitmitik. Babamn doum gn olan St. Piyotr gnnde, birok konukla birlikte Yepifanovlar da vard; ama o gnden sonra nedense onlarla olan ilikilerimizi tmyle kestik; yalnzca babam eskisi gibi onlara gidip geliyordu. Annesinin "Dunika" diye ard o kadnla babam bir arada grdm o ksa dakikalar iinde gzme arpan unlar olmutu: Babamda ilk geldiim gn beni artan o mutlu durum sryordu; yle en, genlemi, canl ve mutlu grnyordu ki, bu taan mutluluk, ister istemez evresindekileri de saryor, bu nee onlara da geiyordu. Avdotya Vasilyevna odadayken babam onun yanndan ayrlmyor, durmadan yle iltifatlar yapyordu ki onun yerine ben utanyordum; ya da susarak, tutkulu bir bakla onu szyor, honutlukla omzunu silkerek hafife ksryordu. Kimi zaman, onunla glmseyip fsldayarak konutuklar bile olurdu; ama bunlarn hepsini, en ciddi durumlarda bile taknd o akac tavryla yapyordu. Avdotya Vasilyevna'nn iri mavi gzlerinde, ok sklgan grnd zamanlar bir yana (bu utangal yakndan bildiim iin, ona acyarak ve yreim szlayarak bakardm), her zaman babamdan kendisine gemi gibi grnen sonsuz bir mutluluk parlard. Anlattm sklgan anlarnda, o sanrm her baktan, her davrantan ekiniyor, herkesin ona baktn, yalnzca onu dndn, ondaki her eyi grenee aykr grdklerini sanyordu. Korkuyla evresindekilere bakyor, yz hep renkten renge giriyor, akn ve yksek bir sesle, aldrsz konumaya balyordu. Sylediklerinin ou, yle anlamszd ki kendisi bile bunu anlyor; herkes gibi babamn da sylediklerini duyduunu anlaynca daha ok kzaryordu. Oysa babam bu samalarn ayrmnda bile deildi; ona eskisi gibi hafif ksrerek, ayn tutku ve nee dolu hayran gzlerle bakyordu. Anna Vasilyevna'nn ou zaman hi nedensiz taknd o sklgan tavrlarn, kimi zaman da babamn gzel ve gen kadnlardan sz etmesinden hemen sonra grldn fark ettim. Hi de doal olmayan dalgnlndan, demin anlattm o tuhaf ve neeli durumuna sk sk geii; babamn sevdii szckleri kullanmas; onun konuma biimine yknmesi; babamla balad konumay bakalaryla da srdrmesi; bunlarn hepsinden, ben biraz daha byk olsaydm ve bu olayn kahraman da babam olmasayd, Avdotya Vasilyevna'nn babamla arasndaki ilikileri aka anlayabilirdim. Ama ben o zamanlar, benim yanmda, babamn Piyotr Vasilyevi'ten gelen bir mektuba ok kzdn ve austosun sonuna dek Yepifanovlardan ayan kestiini bildiim halde, bu iin ayrmnda deildim.

Austosun sonlarnda, babam yeniden onlara gidip gelmeye balad ve bizim (Volodya ile benim) Moskova'ya yola kmamzdan bir gn nce Avdotya Vasilyevna Yepifanov'la evleneceini bize syledi.

XXXV

BU HABER NASIL KARILADIK?

Bu resmi haberin ngnnde, evimizde bu konuyu herkes duymutu; trl trl dnceler yrtyordu. Mimi btn gn odasna kapanarak alad. Katenka da onun yanndan ayrlmad ve odadan ancak yemek zaman kt; yznde tpk annesininki gibi onurunun krlmasndan doan bir anlatm vard. Luboka'ysa, tersine, ok neeliydi; yemekte de gzel bir giz bildiini, ama bunu kimseye anlatamayacan syledi. Onun neesine hi de katlmayan Volodya: - Bildiin gizin hi de gzel olacak bir yan yok. Ciddi olarak dnmesini bilseydin, bunun, tersine ok kt olduunu anlardn. Luboka aalayarak gzlerini ona dikti ve sustu. Yemekten sonra, Volodya beni kolumdan tutmak istediyse de, sanrm, bu davrann bir okaya benzeterek, yalnzca dirseime dokundu ve bayla salonu gsterdi. Yalnz olduumuza emin olduktan sonra: - Luboka'nn sz ettii gizin ne olduunu biliyor musun? diye sordu. Volodya ile krk ylda bir nemli eyleri ba baa konutuumuz olurdu. yle ki, byle bir konuma srasnda karlkl bir utangalk duyuyor (Volodya'nn dedii gibi) gzlerimizde bir eyler uumaya balyordu; ama imdi yzmde beliren aknla karlk, o, dikkat ve ciddilikle gzlerini bana dikerek, "Bunda alacak bir ey yok; karde deil miyiz; ailemizi ilgilendiren byle nemli bir olay karsnda birbirimize danmalyz," der gibi yzme bakmay srdrd. Ne demek istediini anlamadm. O szn kesmeden: - Haberin var, deil mi? Babam Bayan Yepifanov'la evleniyor. Bunu daha nce duyduum iin bam salladm. - Bu hi de iyi bir ey deil, diye srdrd konumasn. - Niin? Volodya kzararak:

- Niin olacak? Byle kekeme yarbay bir daynn ve ondan gelecek akrabaln aramza katlmas hi de ho deil. Kzcaz imdi iyi yrekli, kendi halinde grnyor; sonralar ne olaca belli olmaz. Bununla birlikte, bizim iin hepsi bir; ama Luboka'nn yaknda "sosyete" yaamna gireceini unutmayalm. Byle bir belle-mre (11) ile bu pek ho olmayacak; Franszcay doru drst konuamyor bile; byle olunca kardeime ne gsterebilecek ki... Poissarde (12). te bu kadar. Bu bulduu addan dolay ok honut grnen Volodya, "Diyelim ki iyi yrekli; ama yine de poissarde'dan baka bir ey deil..." diyerek szn bitirdi. Volodya'nn, babamn byle bir kadn yelemesi konusunda bu denli serbest konumas tuhafma gitmekle birlikte, onu hakl gibi gryordum. - Acaba babam neden evleniyor? diye sordum. - Tanr bilir; bu karmakark bir konu; bildiim bir ey varsa, o da Piyotr Vasilyevi'in, kz kardeini almas iin babam kandrmaya alt, hatta steledii; ama babamn bunu geri evirdii; sonralar da aklna esip nedense bir beyefendilik gstermek istediidir. Dedim ya, akl ermez bir ey, dedi; ancak imdi babam anlamaya baladm (babamza, 'babamz' deil de 'babam' demesi beni incitti). Evet, o yetkin, zeki ve iyi yrekli bir insandr; ama byle dncesiz, havai oluuna ayorum! Her grd kadn onda bir ilgi uyandrr: Tandklar iinde k olmad kadn yoktur. Sanrm bu durumu sen de biliyorsun. Mimi'ye de kt, haberin var m? - Ne diyorsun? - Doru sylyorum. Babamn, Mimi'nin genliinde ona vurulup iirler yazdn, aralarnda bir eyler getiini bir sre nce rendim; bundan dolay Mimi hl zgn, dedi ve glmeye balad. Ben aknlk iinde: - Yo, ite bu olamaz, dedim. Volodya konumay birdenbire Franszcaya evirerek, konumasn eski ciddiliiyle: - in en nemli yan da, bu evlilik hibir akrabamzn houna gitmeyecek. Kim bilir belki ocuklar da olacak, diyerek srdrd. Volodya'nn bylesine ileriyi gr, mantkl dn beni yle artt ki, yant olarak syleyecek bir ey bulamadm. O srada Luboka bize yaklat, yznde bir sevin vard: - Demek ki biliyorsunuz, dedi. Volodya: - Evet, biliyoruz. Ama sana ayorum Luboka, sen artk bebek deilsin. Babamn byle bir sprntyle evlenmesinde sevinecek ne var? Luboka'nn yz birdenbire deiti ve dnceye dald: - Volodya, niin sprnt olsun? Avdotya Vasilyevna konusunda neye gvenerek byle dnyorsun? Babam onunla evleniyorsa, demek ki sprnt deil.

- Evet, bunu sz gelii syledim... Sprnt olmasa bile, yine de... Kzm olan Luboka Volodya'nn szn keserek: - Yine desi falan yok. k olduun kza ben sprnt diyor muyum? Babamz ve iyi bir kadn hakknda byle eyleri nasl sylersin? Evet bymsn, ama bana bu trl eyleri syleme... byle konumamalsn, dedi. - Demek ki byle eylerden sz etmeyeceiz, yle mi? Luboka yine onun szn kesti: - Evet, doru olmaz. Babamz gibi bir baba iin byle sylenemez. Bunu Mimi yapabilir; ama sen, asla. Sen bir aabeysin. Volodya kmseyerek: - Hayr, dedi; senin daha dnyadan haberin yok, dnsene, bilmem kimin nesi olan Yepifanov Dunika, rahmetli annemizin yerini alacak, bu iyi bir ey mi sanki? Luboka bir daha sustu, birdenbire gzleri yaararak: - ok gururlu olduunu biliyordum, ama bu denli kt yrekli olduunu aklma getiremezdim, dedi ve uzaklat. Volodya yzne hem ciddi, hem gln bir anlatm vererek gzlerini a gibi yapt: - Francalann iine dedi, (sonra Luboka ile ciddi konuacak denli kendinden getiine kzarak) haydi imdi gel de bunlarla konu bakalm, dedi. Ertesi gn hava bozuktu. Konuk odasna geldiimde babam da, hanmlar da kahvaltya henz inmemilerdi. Btn gece souk bir gz yamuru yamt. Gkteki btn yamurlarn boaltan bulut paralar arasnda olduka ykselmi olan gnein kl, yuvarlak yz grnyordu. Hava ak, rzgrl, nemliydi. Bahe kaps akt. Nemden kararm olan taraann demelerinde, gece yam olan yamurdan kalan su birikintileri kuruyordu. Ak olan kap, demir engelleri stnde rzgrla sallanyordu. Bahenin yollar slak ve amurluydu; beyaz plak dallaryla yal kayn aalar, allklar, otlar, srgan, frenkzm fidanlar, bir yanda da rzgrdan dolay kklerinden kopacakm gibi sallanan yapraklarnn renksiz yanlar tersine dnm bir mrver aac duruyordu; kayn aal yoldan dnerek ve birbirini kovalayarak uuan sar, yuvarlak yapraklar tmyle slanm olan yola ve koyu yeil renkli ayra dklyordu. Aklm fikrim, Volodya'nn anlatt bakmlardan hep babamn evlenmesi konusundayd. Kz kardeimizin, bizim geleceimiz, dahas, babamzn gelecei hi de iyi grnmyordu. Tanmadmz yabanc, en kts de deneyimsiz bir kadn, hibir hakk olmadan, birok bakmdan buraya yerleecek; yani sradan gen bir kz, bizim rahmetli annemizin yerini alacak... nasl olur? Bu dnce beni ileden karyordu. ok zlyor ve gittike babam daha sulu grmeye balyordum. Bu srada garsonlarn odasnda konuan babamla Volodya'nn seslerini duydum. O dakikada babamla karlamak istemediim iin kapdan uzaklatm; ama Luboka hemen arkamdan gelerek babamn beni ardn syledi. Babam konuk odasnda, kolunu piyanoya dayam, arballkla, sabrszlkla benim olduum yne bakyordu. Yznde imdiye dek grdm o genlik ve mutluluk anlatmndan iz yoktu; zgnd.

Volodya, elinde piposuyla odada geziniyordu. Babama yaklaarak selam verdim. O dingin bir tavrla ban kaldrd ve insann houna gitmedii halde olmu bitmi, zerinde de artk konumann hi yarar olmayan ilerden sz edildii zaman grlen aceleci bir sesle: - Dinleyin arkadalar, Avdotya Vasilyevna ile evlenmeye niyetim olduunu sanrm biliyorsunuz. (Biraz sustuktan sonra...) Annenizin stne asla evlenmek istemiyordum, ama... (bir dakika durdu) ama... yazg ite... Dunika iyi yrekli, sevimli bir kz, hem artk pek gen de deil; onu seveceinizi umuyorum; o imdiden hepinizi yrekten sevmekte... greceksiniz ki ok iyidir... dedi ve szn keseceimizden korkuyormu gibi ivedilikle ikimize birden, imdi artk Moskova'ya yola kma zaman geldi. Ben de oraya ylbandan sonra (bunu sylerken biraz durdu) artk ailem ve Luboka ile birlikte gelirim. Babamz, yanmzda byle sklgan ve suluymu gibi grmek bana ok dokundu, ona daha yaklatm; ama Volodya ban nne emi, piposunu ierek odada aa yukar dolayordu. Sonunda, babam hafife ksrp kzararak Volodya ile bana ellerini uzatt: - te byle ocuklar. Grdnz ya, babanz bu yatan sonra ne ilere kalkt, dedi. Bunlar sylerken gzlerinde yalar parlyordu. O srada odann br ucunda bulunan Volodya'ya uzatt elin titrediini grdm. Babamn byle titreyen elini grmek iimi paralad ve o dakika yreimi daha da szlatan bir ey aklma geldi: Babamn 1812 savana katldn, ok yiit bir subay olduunu anmsadm. Onun iri damarl byk elini ptm, o da gl biimde elimi skt ve gzyalar arasnda iini ekerek, Luboka'nn esmer ban iki eliyle tutarak gzlerinden pmeye balad. Volodya piposunu drm gibi yapp yere eildi ve elleriyle gzlerini sildikten sonra, kimseye grnmeden usulcack odadan kt.

XXXVI

NVERSTE

Dn iki hafta sonra yaplacakt; ama derslerimizin balamas yaklatndan Volodya ile ben eylln banda Moskova'ya yola ktk. Nehludovlar da kyden dnmlerdi. Ayrlrken Dimitri'yle birbirimize mektup yazacamza sz verdiimiz halde, doaldr ki hi mektup yazmadk. Hemen beni ziyarete geldi. Ertesi gn niversitede balayacak olan derslere beni ilk olarak onun gtrmesini kararlatrdk. Hava ok gzel ve gneliydi. Ders salonuna girer girmez, byk pencerelerden giren gnein nda btn geenek ve kaplarda dalga halinde kmldayarak dolaan gen ve neeli insanlar arasnda, yittiimi duyumsadm. Bu byk btnn bir yesi olduumu bilmek, ok ho bir eydi. Ama bu kalabaln iinde tandklarm ok azd; onlarla btn dostluumuz, yalnzca bamla selam verip, "Gnaydn rteniyev," demekten ileri gitmiyordu. Oysa her yanda el skmalar, itimeler, kakmalar, arkadaa szler, glmeler, akalar grla gidiyordu. Btn bu genliin birlemesini salayan balar seziyor; onlardan ayr kaldm

duyumsayarak zlyordum. Ama bu bir anlk bir izlenimdi. Bu izlenimin etkisinin tersine, bu kitleden olmadma ok sevindim. Bana, kendime yakr kimselerden bir evrenin gerekli olduunu dnerek Kont M., Baron Z., Prens P. vin'in ve benzeri efendilerin oturduu yerin nc srasna getim. Bunlar arasnda ancak vin ve Kont B. ile tanyorduk. Bana yle bakyorlard ki, kendim o evreden olduum halde, yine de tam anlamyla onlardan olmadm anlyordum. evremde olup bitenleri incelemeye baladm. Semyonov, her zamanki beyaz dileri ve karmakark kr salaryla niformasnn n ak, kolunu masaya dayam, kalemini kemirerek, bana olduka yakn bir yerde oturuyordu. Snavlarn birincilikle veren liseli, eskisi gibi siyah bir kravatla yana bal olduu halde birinci srada oturarak, atlas yeleinde asl duran saatinin gm anahtaryla oynuyordu. Binbir glkle de olsa niversiteye giren konin, stnde, hemen hemen izmelerini tmyle rten, mavi renkli zhl pantolonuyla st srada oturmu, kahkahayla glyor, sesi ktnca barp Parnasse'ta olduunu sylyordu. nmde oturan linka, burada herkesin eit olduunu bana anmsatmak ister gibi, iimde aknlk uyandran bir soukluk ve de alayla selam verdi. Zayf bacaklarn sraya rasgele dayayarak (bu bana bir nispet gibi geldi) yanndaki bir renciyle konuuyor, arada srada da bana bakyordu. Yaknmda oturan vin ve yanndakiler Franszca konuuyordu. Bu efendilerin hepsi bana ok ahmak grnyorlard. Konumalarnda duyduum szckler batan aa anlamsz olmakla birlikte, yanl ve Franszca deil gibi geliyordu (kendi kendime "Ce n'est pas Franais"' (13) diyordum.). Semyonov'un, linka'nn ve tekilerin durular, konumalar, davranlar bana ok sradan, efendilere yakmaz gibi geliyordu. Yani onlar comme il faut deildi. Hibir toplulua katlmadm; kendimi yalnz duyumsuyor, giriken olmadm iin de kendime kzyordum. n srada oturan bir renci, eytantrnandan kzarm parmaklarnn kirli trnaklarn dileriyle koparyordu. Bu, bana yle iren geldi ki, kalkp daha uzak bir yere oturdum. niversitede geirdiim o ilk gn ok hznl olduumu anmsyorum. Profesr salona girince herkeste bir kprdama grld, sonra salona bir sessizlik kt. Aklmda kaldna gre o gn profesrle bile alay ettim. Profesrn derse, bence hibir anlam olmayan bir a konumasyla balamas tuhafma gitti. Dersin, batan sona dek ok gzel, yle ki iinden ne tek bir szcn atlmasna, ne de eklenmesine olanak olmayan, olaanst bir ey olmasn istiyordum. Bu konuda d krklna urayarak yanmda getirdiim gzel kapl ve stnde "lk Ders" yazl defterimin iine on sekiz profil izdim; onlar iek biiminde bir daire iine aldm ve profesr beni dersi not ediyor sansn diye, arada srada kalemimi kadn stnden geiriyordum. (Profesrn benimle ilgilendiine emindim.) Hemen bu ilk derste, her profesrn sylediklerini yazmann gereksiz ve aptalca bir ey olduu kansna vararak, bu kararmdan yl sonuna dek caymadm. Bundan sonraki derslerde artk kendimi eskisi gibi yalnz duyumsamyordum; biroklaryla tantm ve ellerini skarak konuuyordum; ama nedense benimle arkadalarm arasnda gerek bir kaynama olmad ve daha ok zaman sahte tavrlar takndm, skldm dakikalar oluyordu. vin'in grubuyla, ki onlara herkes aristokrat diyordu, kaynaamadm. nk imdi anmsadma gre, onlara kar bir yabanl gibi davranyor ve ancak onlar bana selam verdikten sonra ben de karlk veriyordum. Onlarn da benim arkadalma hi gereksinmeleri olmadn gryordum. Bakalaryla da arkadalk edemeyiimin, bir nedeni daha vard. Bir arkadam bana yaknlk gstermeye balar balamaz, hemen benim zel bir arabam olduunu, Prens van vanovi'te yemek yiyeceimi sylyordum. Bunu, kendimi daha iyi gstermek, beni daha fazla sevmesini salamak iin yapyordum; ama her seferinde tersi oluyordu. Arabamdan ve Prens van vanovi'le akraba olduumuzdan sz eder etmez, arkadamn bana kar ok gururlu ve souk davrandn grr, arrdm.

Devlet bursuyla okuyan Operov adnda, alakgnll, ok yetenekli ve alkan bir arkadamz vard. Arkadalarnn ellerini skaca zaman, elini, parmaklarn hi bkmeden ve hi kprdatmadan, bir tahta gibi uzatrd; baz akac arkadalar ona ellerini ayn biimde uzatr ve bu el uzata "tahta gibi el uzatma" derlerdi. ou zaman yanna oturuyor, onunla sk sk konuuyordum. Operov'un profesrler iin zgrce syledii dnceler benim ok houma gidiyordu. Her profesrn ders verme yntemindeki btn olumlu ve olumsuz yanlar ok ak olarak grebiliyordu. Kimi zaman da alay ederdi; onun kk azndan dklen ve dingin bir sesle sylenen bu alaylarn benim zerimde ok tuhaf etkisi vard. Bununla birlikte, yine de o, btn dersleri kk kk el yazsyla ve zenle defterine not ederdi. Aramzdaki yaknlk gnden gne artyordu. Snavlara birlikte hazrlanmaya karar vermitik; onun yanndaki yerime geerken, bana evirdii kuruni, kk, miyop gzlerinde bir honutluk grnmeye balamt ki, ben nedense bir gn konuurken, lmek zere olan annemin bizi asla yatl devlet okullarnda okutmamasn babamdan rica ettiini sylemeyi gerekli grdm; sonra btn devlet bursuyla okuyanlarn ok akll olmalar olasl bulunmakla birlikte, benim iin bunun nemsiz olduunu eklerken kekeledim ve kzardm duyumsayarak, "Ce ne sont pas des gens comme il faut," (14) diye szm bitirdim. Operov bana hi yant vermedi; yalnzca ertesi sabah derste karlatmzda, selamm bekleyerek tahtasn uzatmad; benimle konumad, yerine geerken ban yana evirerek deftere bakyormu gibi kafasn defterin bir parmak yaknnda tuttu. Operov'un hi neden yokken bana souk davranmas tuhafma gitti, ama ben pour un jeune homme de bonne maison (15) iin devlet bursuyla okuyan renci Operov'un yzne glmeyi kendime yaktramadm ve onu kendi haline braktm. Dorusunu sylemek gerekirse, onun bana kar taknd souk tavr beni zmt. Bir gn, niversiteye ondan daha erken gelmitim ve o gn ok sevilen bir profesrn dersi olduu iin, srekli gelmeyen renciler bile sralar doldurdular. Operov'un yerine getim, sraya defterimi brakp dar ktm. Salona dnnce, defterimin arka sraya konulduunu, Operov'un da benim ayrdm yere oturmu olduunu grdm. Defterlerimi biraz nce oraya koyduumu syledim; o, birdenbire kzard ve yzme bakmadan: - Bilmiyorum, dedi. Atlganlmla onu korkuturum diye, zellikle kprmeye baladm: - Defterlerimi buraya koyduumu, size demin syledim ya, dedim ve evredekilere bakarak, herkes grd, diye ekledim. Ama yanmzda oturan rencilerin hepsinin merakla bana bakmalarna karn hi kimse bir ey sylemiyordu. Operov kzarak yerinde kmldanyordu; fkeyle bir an bana baktktan sonra: - Burada yerler satn alnmyor, kim daha nce gelirse o oturur, dedi. - Bu, sizin terbiyesiz olduunuzu gsterir, diye yant verdim. Operov, bir eyler sylendi; sanrm mrldand ey, "Sen de aklszn birisin"di, ama ben bu szleri hi duymamtm. Duymu da olsam, bundan ne kard? Manants (16) gibi kavga m edecektik? Manants szcn ok seviyordum ve iinden kamadm kark sorunlar bununla zmlerdim. Belki ben daha baka eyler de sylerdim; ama kap ald, lacivert frakl profesr snftakilere selam vererek, ivedi admlarla krssne geti. Byle olduu halde, snavlardan nce ders notlar gerekince, Operov bana verdii sz anmsad; hem notlarn verdi, hem de birlikte almamz nerdi.

XXXVII

GNL LER

O k boyunca, gnl ileri beni olduka uratrd; kez k oldum. lkinde Fraytag manejine (17) gidip gelen tombul bir hanma lgncasna vuruldum. Bunun iin, maneje geldii sal ve cuma gnleri, onu grmek iin oraya gidiyordum. Ancak her seferinde beni greceinden korkarak kendisinden yle uzak duruyor, geecei yerlerden kayor ve bulunduum yere bakt zaman yle byk bir ilgisizlikle bam eviriyordum ki, yzn bile iyice grememitim; gerekten gzel miydi, irkin miydi, hl bilmiyorum. Bu hanm tanyan ve bir gn manejde, ellerinde hanmlarn krkleri bulunan uaklarn arasna saklandm gren Dubkov, k olduumu Dimitri'den renince, beni onunla tantrmak nerisiyle o denli korkuttu ki, ok gibi manejden frladm ve benden sz etmilerdir kaygsyla, onunla karlamaktan ekindiimden, maneje, uaklarn durduu yere dek bile gidemiyordum artk. Tanmadmz ve zellikle evli kadnlara k olduum zamanlar, Sonika'ya duyduum utangaln bin kat ktsn duyumsuyordum. Dnyada en korktuum ey, k olduum kimsenin benim akmdan, varlmdan haberli olmasyd. Bana yle geliyordu ki, bir kadn kendisine kar beslediim duygular bilmi olsayd, belki de bunu kendisine kar asla balanmayacak bir davran sayard. Gerekten, bu birinci hanm, uaklarn arkasndan saklanp ona bakarken aklmdan geenleri; onu kararak kye gtreceimi, orada onunla oturup neler yapacam ayrntsyla bilmi olsayd, hakl olarak ok gcenirdi. Ama beni tansa da, onun iin beslediim dnceleri bilmesine olanak olmadn, byle olunca da bu tanmada benim iin utanacak bir yn bulunmayacan o zaman henz dnemiyordum. k olduum ikinci hanm, kz kardeimde grdm Sonika'yd. Ona kar ikinci kez beslediim akm oktan gemiti; nc kez k oluumun nedeni, Luboka'nn, Sonika'dan ald ve bana okumak iin verdii iir defteri olmutur. Bu defterde Lermontov'un "blis" adndaki iir biimindeki yaptndan alnan kimi paralar vard; bunlar, Sonika'nn eliyle yazlarak, akn zncn anlatan birok yeri krmz kalemle izilmi ve defterin yapraklar arasna kurumu iekler konulmutu. Geen yl Volodya'nn k olduu kzn antasn nasl ptn anmsayarak ayn eyi yapmay denedim. Gerekten akam odamda yalnz kaldm zaman, dlemlere dalm ve kurumu iekleri dudaklarma gtrrken, iimde uyanan tatl ve znl bir eilimle, yeniden ona k olduumu duyumsadm. Belki de bu, benim iin, birka gn sren bir aldanma oldu. Bu k k olduum nc kz, bize gelip giden ve Volodya'nn sevdii bir kzd. Anmsadma gre, bu kkhanmn gzel denebilecek bir yan yoktu. Demek istiyorum ki, benim zevklerimi okayacak ynleri yoktu; Moskova'da tannm, ok akll ve bilgili bir hanmn kzyd. Ufak tefek, zayf, ngiliz modasna uygun uzun kumral bukleli ve ince profilliydi. Herkes bu kkhanm iin annesinden daha ok okumu, daha akll diyordu; ama ben bu konuda hibir ey syleyemiyordum. nk onun zeksn, okumuluunu dnrken, iimde bir tr korku ve saygyla kark bir duygu uyanyordu.

Onunla, ancak bir kez, o da, anlatlamaz bir heyecanla konutum. Ama, Volodya'nn ona kar besledii hayranln (Volodya bunu herkese gstermekten ekinmiyordu) etkisiyle ben de bu kkhanma delice k oldum. ki kardein ayn kza k olduunu haber alrsa hi houna gitmeyeceini bildiimden bu akmdan Volodya'ya hi sz amadm. Bu akn en houma giden yan, ikimiz de ayn gzel yarat sevmemize karn, kardeimle aramzdaki dostluun hi bozulmadan eskisi gibi kalmas ve gerektii zaman birbirimiz iin akmzdan el ekecek denli temiz bir sevgi olmasdr. Bununla birlikte, iin zveri ynne gelince Volodya sanrm benim gibi dnmyordu; nk onun ak, ylesine tutkuluydu ki, sylediklerine gre, bu kzla evlenmeyi dnen kimseye bir tokat atmak ve onu delloya armak niyetindeydi. Oysa ben, akmdan vazgemek dncesinden ok zevk duyuyordum; belki bunu, bana g gelmedii iin yapyordum; nk bu kzla, yalnzca bir kez, en sradan szlerle klasik mziin neminden konumutuk ve ona kar beslediim sevgiyi uzatmaya altysam da, akm bir haftada snd gitti

XXXVIII

SOSYETE

niversiteye girerken, aabeyime zenerek atlmak istediim sosyete yaamnn elenceleri, bu k hi de umduum gibi kmad. Volodya durmadan dans ediyordu, babamn da gen karsyla birlikte baloya gittikleri olurdu; ama balo verilen evlere ya ok gen grdkleri ya da byle elencelere pek alk olmadm iin mi, bilmiyorum, beni kimse gtrp tantrmyordu. Dimitri ile aramzda her eyi ak olarak konumaya szletiimiz halde, kimseye, ona bile balolara gitmeyi nasl istediimi, beni hep unutmalarnn ve bana, bir tr filozofa bakar gibi bakmalarnn (bu yzden kendimi byle gsteriyordum) pek gcme gittiini sylemiyordum. O k, Kontes Kornakovlarda bir gece toplants dzenlenmiti. Kontes, ben de ilerinde olmak zere, hepimizi armt. lk kez bir baloya gidecektim. Daha evden kmadan, Volodya odama geldi; baloya gitmek iin nasl giyineceimi grmek istiyordu. Onun bu davran beni artmakla birlikte tuhafma da gitti. Bence, iyi giyinmek istei utanlacak olduu gibi, saklanmas da gereken bir duyguydu. Oysa o, tersine, bu istei yle doal ve zorunlu buluyordu ki, benim rezil olacamdan korktuunu aka syledi. Bana kesinlikle rugan izmelerimi giymemi syledi; gderi eldivenlerimi giymek istediimi grnce, az daha baylacakt; saatimi, yeleimin stne tuhaf bir biimde taktktan sonra beni Kuzniyetski Kprs yaknndaki berbere gtrd. Sam kvrdlar, Volodya biraz gerileyerek uzaktan bana bakt; sonra berbere: - ok gzel, ama bu peremleri yatrmann bir yolu yok mu acaba? diye sordu. Ama Msy Charles, peremlerime hangi yaptrc esans srerse srsn, apkam giyer giymez peremlerim yeniden dimdik oldu ve kvrlm salarmla kendimi eskisinden daha irkin gryordum. Beni kurtaracak olan tek bir ey vard; o da ii bovercilie vurmakt. Ancak o durumda kendimi bir eye benzetebiliyordum.

Sanrm Volodya da yle dnyordu; nk salarm slatarak amam istedi benden; bunu yaptm halde, yine de irkin grnyordum. Volodya artk hi yzme bakmad, Kornakovlara giderken yolda benimle hi konumad; can skknd. Kornakovlara Volodya ile girerken hi yadrgamadm; ama prenses beni dansa kaldrdnda, buraya zellikle dans etmek isteiyle geldiim halde, nedense dans bilmediimi syledim; birdenbire btn cesaretim krld; yabanc kimseler arasnda kalnca, o stesinden gelemediim ve gitgide artan utangalm yeniden duydum. Btn geceyi sessizce, olduum yerde durarak geirdim. Vals alarken kk prenseslerden biri yanma yaklap, ailesine zg resmi bir incelikle neden dans etmediimi sordu. Bunu sorarken ne kadar skldm, sonra da hi haberim olmadan yzmde honut bir glmsemenin yayldn ve Franszcann en tumturakl szckleriyle, en cafcafl tmceleri kullanarak samalamaya baladm, yllar getii halde anmsadka utanyorum. Belki de bu, sinirlerimi kamlayan, sylediklerimin pek anlalmayan yanlarn grltsyle bastran mziin etkisiydi. Yksek sosyeteden insanlarn ve kadnlarn havailiinden konuurken, en sonunda yle bir daldm ki, sylemekte olduum tmcenin sonunu getiremeyeceimi anlayarak bir szcn yarsnda durmak zorunda kaldm. Sosyetenin bir yesi olarak o yaama alk olan kk prenses bile, arm grnerek yzme bakt. Ben glmsedim; cokuyla konutuumu gren Volodya, bu nemli dakikada, belki de dans etmemekle gsterdiim yanlgm, konuurken ne dereceye dek kapattm anlamak iin, Dubkov ile birlikte bize yaklat. Benim yzmdeki neeli glmseyile, kk prensesin yzndeki korku anlatmn grp sylediim korkun samalar duyunca, kzararak arkasn dnd. Kk prenses de kalkarak, yanmdan uzaklat. Glmseyip duruyordum, ama aptallmn ayrmna vararak o denli zldm ki, o anda yerin dibine girmeyi yelerdim. Bulunduum durumdan kurtulmak iin bir eyler sylemek, eyleme gemek gereini duyuyordum. Dubkov'a yaklaarak, tand hanmla ka vals ettiini sordum. Bylelikle kendimi ok neeli ve uh gstermek istiyordum; oysa aslnda, Yar lokantasnda yemek yerken, "Sus!" diye bardm Dubkov'dan medet umuyordum. Dubkov szlerimi duymam gibi davranarak, baka yana dnd. Volodya'ya yaklatm ve bin bir glkle sesimi neeli gstererek: - Eee Volodya, bittin, yoruldun sanrm, dedim. Ama Volodya yzme, "Biz yalnzken hi de byle konumuyorsun," der gibi baktktan sonra, belki de yanna taklrm korkusuyla, karlk vermeden uzaklat. Kendi kendime, "Aman Tanrm. Kardeim bile benden kayor!" diye dndm. Bununla birlikte, salonu brakp gitme gcn de kendimde bulamyordum. Toplant bitinceye dek, somurtarak bir kede kaldm. Ancak, herkes dalmak iin girite topland srada, uan srtma giydirdii paltomun yakas siperinin ucuna dokununca apkamn n havaya kalkt; ite o zaman, gzyalar arasnda glmseyerek, kimseye dnmeden, ortaya, "Comme c'est graciuex" (18) diyebildim.

XXXIX

K LEMLER

rencilerin "iki lemleri" denen her zamanki elencelerine Dimitri'nin etkisiyle kendimi pek kaptrmadmsa da, bu k byle bir elenceye katlmam iin bir frsat dt; ama bu elenceler bende pek iyi izlenimler brakmad. Bakn bu nasl olmutu: niversite yeni almt; bir gn derste uzun boylu, dzgn hatl, ok ciddi yzl, sarn bir gen olan Baron Z., hepimizi evindeki arkada toplantsna armt. Hepimiz derken Grap, Semyonov, Operov ve bunlara benzer sradan kimseleri deil, az ok comme il faut olanlar anlatmak istiyorum. Birinci snfn iki lemine gideceimi duyan Volodya, alayl alayl glmsedi. Ama ben, imdiye dek grmediim ve pek eleneceimi sandm bu toplant iin kararlatrlan zamanda, tam tamna saat sekizde, Baron Z.'nin evine gittim. Beyaz bir yelein stne n ak bir ceket giymi olan Baron Z., gelenleri, aslnda babasnn oturduu, bugnk elence iin kendisine braklan kk evin konuklara ayrlan blmndeki iyice aydnlanm salon ve konuk odasnda karlyordu. Geenekte, merakl oda hizmetilerinin giysileri ve balar grnyordu; bfe odasnda, baronun annesinin olduunu sandm bir kadn robu bir an iin gzme iliti. vin'le birlikte gelen Bay Frost'tan ve leni ynetip herkese "ev sahibinin akrabas ve Derpt niversitesi eski rencilerinden" diye tantrlan uzun boylu, al yanakl bir sivilden baka, saylar yirmiye varan konuklarn tm renciydi. Odalarn ok aydnlatlm ve sradan denmi olmas, btn bu genlerin zerinde yle souk bir etki yapmt ki, birka gzpekten ve ceketini aarak ayn dakikada her odada ve her odann her kesindeymi gibi grnen ve btn odalar susmak bilmeyen ho ezgili tenor sesiyle dolduruyormu gibi olan Derptli niversiteliden baka herkes elinde olmayarak duvar diplerine ekilmiti. Arkadalarnn ou ya susuyor ya da sessiz sessiz profesr, bilim ve snavlar gibi ciddi ve ok ilgi ekici eyler konuuyorlard. Ayrmsz herkes, bfenin bulunduu odann kapsna bakyordu: Bu baklarn saklamak istemelerine karn, yzlerinde, "Eh, balamann sras gelmedi mi?" sorusu okunuyordu. Ben de balama srasnn gelmi olduunu dnerek, bu balangc, byk bir sabrszlkla bekliyordum. Uaklarn getirip konuklara sunduklar aydan sonra, Derpt niversiteli, Frost'a Rusa olarak: - Frost, "jonka" oynamay biliyor musun? diye sordu. Frost, bacaklarn oynatarak Almanca: - O, ja! diye yantlad. Ama teki, yine Rusa: - yleyse, iin bana ge bakalm! dedi. kisi de ayn niversiteden olduklar iin birbirleriyle senli benli konuuyorlard. Frost, kasl, eri bacaklarnn geni admlaryla konuk odasndan bfeye, bfeden konuk odasna gidip gelmeye balad; ok gemeden, masaya byk bir orba ksesi konmu, stne renc i klc aprazlama uzatlm, onun zerine de on funtluk bir Rus kelle ekeri yerletirilmiti. Bu srada Baron Z., durmadan konuk odasnda toplanm olanlar dolaarak, hem orba ksesine bakyor, hem hi deimeyen ciddi yzyle hemen hemen hepimize ayn eyi sylyordu: "Gelin ocuklar, arkadaa hepimiz bruder aft ielim; u resmilii kaldralm; yoksa snfmzda dostlua benzer bir ey yok; hem

de ceketlerinizi an ya da bu arkada gibi bsbtn karn," diyordu. Gerekten Derpt niversiteli ceketini karm, beyaz gmleinin kollarn dirseinden yukarya svayarak bacaklarn geni geni am duruyordu; ksedeki romu kibritle tututurdu ve birdenbire kardmz grlty bastran bir sesle: - ocuklar, mumlar sndrn, diye bard. Hibirimiz ses karmadan orba ksesine ve onun beyaz gmleine bakyor, trenin balama zamannn geldiini anlyorduk. Derptli yeniden, bu sefer pek comu olacak ki, Almanca olarak: - Lschen Sie die Lichter aus, Frost! (19) diye bard. Frost'la birlikte hepimiz mumlar sndrmeye koyulduk. Karanlk odada, atein mavi , ancak eker kellesinin durduu kllar tutan elleri ve gmleklerin beyaz kollarn aydnlatyordu. Derptlinin gr tenor sesine, odann her yanndan gelen glmeler, konumalar katldndan, artk evreyi yalnz bana nlatmyordu. Biroklar (zellikle ince ve temiz gmlekli olanlar) ceketlerini kardlar, ben de ayn eyi yaptm. Artk elencenin balam olduunu anlamtm. Henz ortada neeye benzer bir ey olmad halde, hazrlanmakta olan ikiden hepimiz birer bardak itikten sonra, syleimizin daha elenceli olacana tam bir inancm vard. ki hazrland. Derptli masaya damlata damlata "'jonka"y bardaklara doldurdu ve "Haydi ocuklar, balayalm!" diye bard. Hepimiz ellerimize ikiden yap yap olan birer dolu barda aldktan sonra Derptliyle Frost, "Yhe!" nakaratnn sk sk getii bir Alman arksn tutturdular. Hepimiz karmakark, onlara yardm ederek, sallanmaya, bir eyler barmaya, "jonka"y vmeye, sonra bu sert ve tatl ikiyi, kollarmz birbirimize geirerek, kimimiz de geirmeden dorudan doruya imeye baladk. Bundan sonra bekleyecek bir ey yoktu; elence adamakll kzmt. "Jonka"dan dolu bir bardak imitim ki, bir tane daha doldurdular; akaklarm zonkluyor, ksedeki alev kpkrmz grnyordu. evremdekilerin hepsi barp gltkleri halde, hibirimizin (bu arada kendimin de) elenmediimize emindim; ama nedense, ok neeli grnmeyi gerekli sayyorduk. imizde gerekten neeli olan, yz gitgide daha ok kzaran, her yerde ayn zamanda grnen, boalan bardaklar dolduran Derptliydi. Barda doldururken dklen ikiden tmyle slanan masann st yap yap olmutu. Olaylarn birbiri ardndan nasl sralandn bilmiyorum; aklmda kalan bir ey varsa o da Derptli'yi de Frost'u da birdenbire sevmeye baladm, Alman arksn ezberlediim ve ikisinin de tatllam dudaklarndan ptmd. Ayn zamanda, yine o akam Derptli'den nefret ettiimi ve kafasna bir sandalye vurmak istediimi ve kendimi zor tuttuumu anmsyorum. Yine, Yar lokantasnda yemek yediimiz srada ellerim, ayaklarm nasl bana boyunemedilerse, burada da ayn eyi duyduumdan baka, bu akam bamn son derece armas ve dnmesinden, hemen orada leceimden korktuumu; sonra hepimizin nedense yere oturup krek eker gibi devinimler yaparak, "Volga Irmann stnde" arksn sylediimizi ve o srada bunu yapmann hi de gerekli olmadn dndm; yerde yatarak ayaklarmz birbirimize takp ingene grei yaptmz; birinin boynunu bktm; bunu yaparken de karmdaki ayk olsayd bunu yapamayacam dndm; yemek yiyip baka bir iki itiimizi; hava almak iin dar ktm iin bamn dn; oradan ayrlrken ok karanlk olduunu; arabann basamann aa eilip kayganlatn ve arabacmz Kuzma'nn, yerinde tutunamayacak denli ireti oturduundan

paavra gibi sallandn anmsyorum. Bunlarn en nemlisi de, ok eleniyormu, imeyi ok seviyormu ama hi sarho olmam gibi grnmekle ok hoppaca davrandm... btn gece ite bunlar dnyor, bakalarnn da ayn eyi yapmakla aptalca davranm olduklarn anlyordum. Bana yle geliyor ki, herkes tek tek benim gibi honut deildi; ama bu honutsuzluu yalnzca kendisinin duyduunu sanarak genel elenceyi bozmamak iin eleniyormu gibi grnmeye kendini zorluyordu. Byle olmakla birlikte, tuhafnza gidecek ama, orba ksesine dokuzar rubleden ie ampanya, her biri drder ruble olan on ie rom, ki akam yemei dnda hepsi yetmi ruble tuttuundan, byle bir tavr taknmay gerekli buluyordum. Bundan o kadar emindim ki, Baron Z.'nin toplantsnda olan arkadalar, ertesi gn derste, akam yaptklarndan sz etmeye utanmadklar gibi, bunlar herkesin duyabilecei gibi yksek sesle de konuuyorlard. Olaanst iyi bir iki lemi olduunu; Derpt niversitelilerin bu iin ustas olduklarn ve yirmi kiilik lende krk ie rom iildiini; biroklarnn l gibi, masalarn altnda szdklarn anlatyorlard. Bunlar neden anlattklarn, kendileri iin bile neden birok yalan uydurduklarn bir trl anlayamyordum.

XL

NEHLUDOVLARLA DOSTLUUM

O k, yalnzca bize olduka sk gelen Dimitri ile deil, kendileriyle anlamaya baladm btn ailesiyle de ok sk gryordum. Nehludovlar (anne, teyze ve kzlar) geceleri evlerinden kmazlard. Bunun iin prenses, kendi deyiince, gecelerini kt oynamadan ve dans etmeden geirebilen genlerin evlerine gelmelerinden holanrd. Ama byle erkeklerin pek az olduu anlalyordu; nk ben hemen her akam onlara gittiim halde, konuklarla binde bir karlardm. Bu ailenin her yesine altm, hepsinin deiik zellikleri ve aralarndaki ilikiler konusunda ak bir bilgi edindim. Odalarna, mobilyalarna altm. Konuk olmad gnler, Varenka ile odada ba baa kaldmz dakikalar dnda kendimi ok rahat duyumsardm. yle sanyordum ki, gzel bir kz olmayan Varenka, kendisine k olmam ok istiyordu. Ama bundan doan sklganlk da yava yava gemeye balad. Konuurken, karsndakinin kardei mi, ben mi, yoksa Lubov Sergeyevna m olduuna hi dikkat etmediini yle doallkla gsteriyordu ki, ona arkadalndan holandm ve bunun utanacak, ayplanacak bir ey olmadn kendisine anlatmaktan ekinmeyeceim bir kimseye bakar gibi bakmaya almtm. Tantmdan beri, onu kimi gnler ok irkin, kimi gnler de olduka gzel gryordum. Ama bir kez olsun, kendisine k olup olmadm aklma gelmedi. Onunla dorudan doruya konutuum da olurdu, ama en ok kendisine deil de Lubov Sergeyevna'ya ya da Dimitri'ye sesleniyormuum gibi davranrdm; bu yntem ok houma giderdi. Onun yannda konumaktan, o ark sylerken dinlemekten, ksacas bulunduum odada onun da varln duymaktan pek holanrdm. Bununla birlikte, Varenka ile aramzdaki ilikinin ilerde nasl olacan ve arkadam kz kardeime k olursa kendimi ona nasl vereceimi artk pek az dnyordum. Ara sra bu gibi dnce ve tasarlar aklma gelse de, durumumdan honut olduumu duyumsayarak, bu tr dnceleri bilinsizce kafamdan uzaklatrmaya alyordum.

Btn bu yaknla karn Nehludovlardan ve hele Varenka'dan gerek duygularm ve eilimlerimi gizlemeyi asl grevim sayarak, kendimi bambaka bir gen gibi, gerekte asla olamayacam biimde gstermeye alyordum. Kendimi tutkulu gstermek istiyor, herhangi bir ey houma gittiinde ona hayran oluyor ve aknlk nlemleri karyor, canl el kol devinimleri yapyordum. Bununla birlikte, grdm ya da iittiim olaanst durumlar karsnda ok soukkanl davranyordum; kendimi kutsal bir ey tanmayan kat yrekli bir alayc ve gznden bir ey karmayan duygulu bir insan; btn davranlarnda tmyle mantkl; her eyde kl krk yarar; dzenli, ayn zamanda maddi eylerden nefret eden bir kimse gibi gstermek istiyordum. Aka syleyebilirim ki, ben gerekte benzemek isteim o garip yaratktan ok daha iyiydim. Ama benzemek istediime de benziyordum. Nehludovlar beni ok seviyorlar ve talihten olacak sanrm, yapmacklarma inanmyorlard. Btn ailede beni sevmiyor gibi grnen ve bana alayc, son derece bencil ve dinsiz gzyle bakan, benimle sk sk tartp hrslanan, kesik kesik cmlelerle bana saldran Lubov Sergeyevna idi. Dimitri de onun kendisine birok iyilik yaptn ve onu kimsenin anlamadn syleyerek, eskisi gibi arkadalk snrn aan ilikisini srdryordu. Bu arkadalk, eskiden de olduu gibi, btn aileyi zyordu. Bir gn Varenka, hibirimizin anlamad bu yaknlk konusunda konuurken: - Dimitri ok onurlu, ok gururludur, dedi. Akll olmasna karn, her yerde nde gelmeyi, kendisine hayran olunmasn ve iltifat sever. ok saf olan teyzemiz de ona hayrandr ve bu hayranl kendisinden saklamay baaramad iin, Dimitri'ye kar ikiyzllk, ama itenlikten doan bir ikiyzllk gstermi oluyor. Bu dnce iyici aklma yerlemiti. Sonralar bunu incelerken Varenka'nn ok akll olduunu dnmekten kendimi alamadm; bundan dolay da onun iin dncelerimde kendisine gerekli deeri verdim. Varenka'da grdm akl ve ahlak erdemlerinden tr kendisine sayg duymaya balyor, ama bu deerlendirmeyi byk bir zevkle yaptm halde ok titiz davranyor ve hibir zaman hayranlk derecesine vardrmyordum. yle ki, yeeninden durmakszn sz etmekten bkmayan Sofya vanovna, drt yl nce kyde oturduu bir srada, o zaman henz ocuk olan Varenka'nn bir gn btn entari ve pabularn kimseye sormadan ky ocuklarna dattn ve onlar sonradan toplamak gerektiini bana anlatmt. Bu davrann bile, benim gzmde ykselmesine uygun bir neden olarak hemen kabul etmedim; hatta iimden ona glyordum bile. Nehludovlarda, Volodya ve Dubkov'la konuk olduum gnler, kendimden honut, ev halkndan biriymi gibi duyduum rahat bir zgrlk iinde konumaz, yalnzca bakalarn dinleyerek arka plana ekilirdim. Bakalarnn konutuu her ey, bana yle anlamsz geliyordu ki, ok akll ve mantkl olan prensesin ve bu ynden kendisine benzeyen btn ailesinin, byle samalar dinleyip yant vermelerine ayordum. O sralarda yalnz kaldmda, kendi szlerimle bakalarnn sylediklerini karlatrmak aklma gelmi olsayd, yle tahmin ediyordum ki, hi de armazdm. Bunun gibi, evimizdekilerin yani Avdotya Vasilyevna, Luboka ve Katenka'nn, btn baka kadnlar gibi olduklarna ve onlardan aa bulunmadklarna inanyordum; her akam Dubkov, Katenka ve Avdotya Vasilyevna'nn neeyle glmseyerek neler konutuklarn; her seferinde Dubkov'un bir eye kanca takp, nasl "Au banquet de la vie, infortun convive..." (20) dizesini ya da "blis" iirinden kimi paralar duyarak okuduunu, byk bir haz iinde hepsinin saatlerce samaladklarn anmsam olsaydm, daha az aardm. Doaldr ki konuk olduu zamanlar, Varenka benimle, yalnz kaldmz zamanlardan daha az ilgilendii gibi, ok sevdiim okumaya ve mzie de sra gelmezdi. Konuklarla konuurken, aklcln

ve yalnln yitirirdi ki, bunlar bence kendisinin balca gzelliiydi. Onun, aabeyim Volodya ile tiyatro ve hava konusundaki konumalarnn ne denli garibime gittiini anmsyorum. Volodya'nn dnyada en ok ekindii ve nefret ettii eyin senli-benlilik olduunu ve Varenka'nn da oyalayc bir zellii olan havadan sudan konumalar ne kadar gln bulduunu biliyordum. Bu byleyse, o halde niin bunlar karlanca ikisi de dayanlmaz ve baya eyleri, her biri karsndakinin hesabna utanyormu gibi, durmakszn konuuyorlar? Bu konumalardan sonra, her seferinde iimden Varenka'ya kzyor, ertesi gn konuklarla alay ediyordum. Nehludovlarn aile evresinde yalnz bama bulunmak, bana daha byk bir zevk veriyordu artk. Ksacas, Dimitri ile annesinin konuk odasnda bulunmamz, kendisiyle ba baa kalmaktan daha ok houma gitmeye balad.

XLI

NEVLUDOV'LA DOSTLUUM

Tam bu sralarda Nehludov'la olan dostluumuz kopacakm gibiydi. Kendisini oktan beri incelemeye baladm iin, kt yanlarn grmemem olanakszd. Oysa ilk genliimizde dostlarmz btn yreimizle sevdiimiz iin, o oranda yetkin ve olgun olmalarn isteriz. Tutku duman yava yava dalmaya ya da bu duman arasndan mantn aydnlk klar szlmeye balaynca, idealimizin gerek biimini, btn iyi ve kt yanlaryla grmeye balarz. Bizim iin beklenmedik bir ey olan zellikler, ak ve abartl olarak gzmze arpar. Yenilie kar olan eilimimiz ve baka birinin de yetkin olabilecei umudu, bizi eski hayranmzdan soutmakla kalmaz, ona kar nefretimizi de uyandrmaya yeter; biz de hi acmadan onu brakr, yenisini aramak iin ileri atlrz. Anlattklarm, Dimitri ile benim aramda konuma konusu olmadysa da, bunu ancak onun, ihanet etmekten utandm, kararl, titiz ve duygusal olmaktan ok mantksal ballna borluyum. Ondan baka, her eyi olduu gibi birbirimize syleme alkanlmz da aramzda bir ba oluyordu. Daha nce karlkl olarak birbirimize sylediimiz ve bize utan verebilecek ahlaksal gizlerimizden dolay, aramzn almasndan korkuyorduk. Aslnda, oktan beri uygulamadmz bu alkanlk, srekli olarak bizi skyor ve ilikilerimizi tuhaflatryordu. O k Dimitri'ye hemen her gidiimde, birlikte alt niversite arkada Bezobedov'la karlayordum. Bezobedov iek bozuu yzl, zayf, kck elleri il iinde, taranmam gr ve kzl sal, giysisi her zaman yrtk, kirli, kltrsz ve tembel, ufak tefek bir adamd. Dimitri ile arasndaki iliki, Lubov Sergeyevna ile olduu gibi anlayamadm bir nitelikteydi. Btn arkadalar arasndan bunu semesinin bir tek nedeni olabilirdi: Btn niversitede Bezobedov kadar irkin grnl bir kimse yoktu. Ama sanrm Dimitri'nin, belki de bu nedenle herkese inat olsun diye onunla arkadalk etmek houna gidiyordu. Bu niversiteliyle olan arkadalnda, "Gryorsunuz ya, benim iin herkes birdir. Ben onu seviyorum; yleyse Bezobedov iyi bir insandr," der gibi gururlu bir tavr taknyordu.

Onun durmadan kendisini zorlamas ar gelmiyor mu? Zavall Bezobedov bu rahatsz duruma nasl katlanyor? Bunlara ayor ve bu arkadalk hi de houma gitmiyordu. Bir gn annesinin konuk odasnda birlikte oturup konumak, Varenka'nn ark sylemesini ya da okumasn dinlemek ve geceyi geirmek zere Dimitri'ye gelmitim. Bezobedov da yukarda, Dimitri'nin odasnda oturuyordu. Dimitri, sert bir tonla benim de grdm gibi konuu olduunu ve aa inemeyeceini syledi: - Aslnda aada elenecek bir ey de yok. Burada oturup gevezelik etsek daha iyi olur, diye ekledi. Bezobedov'la iki saat konumak hi de ekici olmad halde, aa yalnz inmeyi gze alamadm iin arkadamn garip davranna ierleyerek salncakl koltua oturdum ve konumadan sallanmaya baladm. Beni aada oturmak zevkinden yoksun braktklar iin Dimitri ile Bezobedov'a kzyordum. Ses karmadan kendilerini dinliyor, fke iinde Bezobedov'un gitmesini bekliyordum. Uan getirdii ay ierken, sklgan konuun birinci ve ikinci bardaktan sonra ay kabul etmemeyi grev bilmesi ve "Buyurun, siz iin," demesi zerine, Dimitri bir ay daha imesi iin be kez Bezobedov'a rica etti. Ben kendi kendime, "ok ho bir konuk... Gel de bununla otur," diyordum. Dimitri sanrm zorlama bir istekle konuarak konuunu elendirmeye alyor; benim de sze karmam iin bouna urayordu; ben somurtarak susuyordum. Koltukta durmadan sallanp, iimden Dimitri'ye, "Ne yapalm, yle davranmalym ki, canmn skldn anlamasn," diyordum. Arkadama kar iimde duyduum hafif kini, zaman ilerledike tuhaf bir hazla kztryor, Dimitri iin, "Budalay grdn m? Geceyi ho bir biimde, sevimli akrabalaryla geirmek varken, bu hayvanla oturuyor. Vakit de geti, artk konuk odasna da inemeyiz," diyor ve koltuun kysndan sessizce kendisine bakyordum. Eli, oturuu, boynu ve zellikle ensesiyle dizleri bana yle tiksindirici ve incitici geliyordu ki, ben o dakikada onun cann skan bir eyi byk bir zevkle yapabilirdim. Sonunda Bezobedov kalkt; ama Dimitri bu ho konuunu salvermeye bir trl raz olmuyordu. Ona geceyi evlerinde geirmesini nerdiyse de, ok kr Bezobedov bunu kabul etmeyerek kp gitti. Dimitri konuunu geirip dndnde, ellerini ovuturarak honut honut glmsyordu. Sanrm glmsemesinin nedeni, kendisini tutabildii ve sonunda skntdan kurtulduu iindi. Arada srada yzme bakarak odada dolamaya balad. Onu daha sevimsiz buluyor, "Glmseyerek gezinmesi ne cesaret?" diye dnyordum. Birdenbire karma dikildi: - Niin kzyorsun? dedi. Bu gibi durumlarda herkesin yapt gibi ben de: - Hi de kzmyorum. Yalnzca benimle Bezobedov'un karsnda yapmack tavrlar taknp kendini de aldatman gcme gidiyor, dedim. - Ne sama szler. Hibir zaman, hibir kimsenin yannda gsteri yapmadm. - Her eyi olduu gibi sylemek greneimize uyarak sana dorusunu sylyorum. Bezobedov'un benim olduu gibi senin de houna gitmediine eminim. nk o aptal mdr nedir? Ama, karsnda bbrlenmekten zevk duyuyorsun.

- Hayr. Hemen syleyeyim ki, Bezobedov ok iyi bir insandr. - Doru, ama sana bir ey daha syleyeyim mi? Lubov Sergeyevna ile olan arkadaln da, bunun gibi, onlarn seni bir Tanr grdkleri iindir. - Hayr, yanlyorsun! Tutmaya altm fkemin etkisi ve her eyi olduu gibi syleyerek silahn elinden almak isteiyle: - Yanlmyorum, dedim; nk ayn eyleri ben de yaadm. Sana birok kez sylemitim. imdi de yineleyeyim, bana hoa giden eyler syleyen insanlar sevdiimi sanyorum; ama, bunu iyice inceledikten sonra, bu insanlarla aramda gerek bir ba olmadn anlyorum. Dimitri fkeli bir boyun devinimiyle kravatn dzelterek: - Hayr, dedi. Birini seversem duygularm ne vgler, ne de yergiler etkileyebilir. - Doru konumuyorsun; bir gn babam bana sprnt dedii iin bir zaman ona kin besleyerek lmesini istediimi, daha nce sana aklamtm. Sen de aynsn... - Kendi adna konu. Sylediin gibiyse, ok yazk... Birdenbire oturduum koltuktan frladm ve byk bir yreklilikle gzlerinin iine bakarak: - Tam tersine, asl sen kt konuuyorsun. Kendi kardein hakknda bana anlattklarn unuttun mu? Bunlar sana anmsatmay baya bulduum iin susuyorum; sylememi miydin ha? imdi senin iin neler dndm aklayacam... Elimden geldiince onun beni inelediinden daha ok onu ineleyerek, kendisinin kimseyi sevmediini kantlamaya ve onu utandrmak iin kendimi hakl grdm konular teker teker saymaya baladm. imi boalttm iin ok honuttum. Szlerimin asl amac, yzne vurduklarm kendisinin de itiraf etmesiydi. Ama byle fkeli bir dakikada bu amacma eriemeyeceimi unutmutum. Oysa bunu aklamas olaslnn bulunduu sakin zamanlarndaysa, hi byle konumamtm. Tartmamzn kavgaya dnecei bir srada, Dimitri birden susarak beni brakp baka odaya geti. Szlerimi kesmeden kendisini izlemek istedimse de yant vermedi. Kt huylar listesinde birdenbire parlama zellii de yer almt ki, imdi de kendisini tutmaya alyordu. kard btn kusur listesine ilen yadryordum. te aramzdaki, duyduumuz eyleri olduu gibi birbirimize anlatmak ve nc kiilere birbirimiz konusunda hibir ey sylememe kural bizi bu duruma getirdi. Bu ak konuma greneimize kaplarak o denli ileri gitmitik ki, en utandrc yanlarmz bile ortaya koyuyorduk. yle ki, imdi kendisine de sylediim gibi, bir tahmin ya da dlemi, ne yazk ki bir duygu ve istek olarak gsteriyorduk. Bu aklamalar, aramzdaki ba glendirecek yerde, tersine, duygularmz kurutup bizi ayryordu. imdi de, nedense, en sradan bir aklamada bulunmaya onuru engel oldu ve biz, tartmamz kzt srada, nceden birbirimize verdiimiz ve ok derin yaralar aan silahlarmz kullandk.

XLII

VEY ANA

Babam, Moskova'ya ancak ylbandan sonra gelmeye niyetlendii halde, kpek srleriyle yaplan avlarn srd bir srada, yani gzn ekim aynda geldi. Bize, Senato'da grlecek bir davas olduu iin nceki kararndan vazgetiini sylemiti; ama, Mimi'nin anlattna gre, Avdotya Vasilyevna kyde o denli sklm, kendisini o denli hasta gstermi ve Moskova'dan o denli sk sz etmi ki, babam da onun isteini yerine getirmeye karar vermi. Mimi szn srdrerek: - nk o, hibir zaman babanz sevmedi ve byle zengin bir adamla evlenmek iin akndan sz ede ede, babanzn kulaklarn iirdi, dedi; "Deerini bilmi olsayd, bakalar ona neler yaparlard!" der gibi, anlaml anlaml gs geirdi. Bu bakalar, Avdotya Vasilyevna'ya hakszlk ediyorlard. Babamza kar besledii tutkulu ve zverili ak her sznde, her davrannda ve baklarnda duyumsanyordu. Ama onun bu ak, tapnd kocasndan ayr kalmama isteiyle birlikte, Madam Annet'ten olaanst bir balk, maviye boyal devekuu tyleriyle sslenmi bir apka, imdiye dek kocas ve oda hizmetisinden baka kimsenin grmedii beyaz gsyle ellerini pek ekici gsterecek Venedik kadifesinden dekolte bir rop istemesine de engel olmuyordu. phesiz ki Katenka annesinin yann tutuyordu. Oysa vey anamzla aramzda, ilk geldii gnden beri ciddi olmayan tuhaf bir iliki olumutu. Avdotya Vasilyevna kupa arabasna biner binmez Volodya'nn yz ciddileti, gzlerini szd ve iki yana sallanp selam vererek, baka birini tantryormu gibi elini pmek iin yaklat: - Sevgili annemizin gelilerini kutlar, ellerini periz, dedi. Avdotya Vasilyevna gzel ve tekdze glmsemesiyle: - Oh, sevgili, olum! dedi. Elimde olmadan Volodya'nn sesine ve yznn anlatmna yknerek elini pmek zere yaklatm: - kinci olunuzu da unutmayn, dedim. Biz ve vey annemiz, karlkl itenliimizden emin olsaydk, bu karlama sevgimizin belirtisi bakmndan kusurlu saylrd. Aramz ak olsayd, bu davrana, bir alay ya da yalana kar bir nefret ya da babamzdan, asl ilikimizle birlikte, baka duygu ve dncelerimizi gizlemek istei denebilirdi; oysa u dakikada Avdotya Vasilyevna'nn pek houna giden bu davranmz hibir anlam tamyor ve ancak aramzda hibir iliki olmad gereinin stn rtyordu. Aralarndaki asl ilikilerin pek ho olamayacan sezen baz aile yelerinin birbirlerine kar byle akac tavrlar takndklarna sonralar pek sk rasladm. te Avdotya Vasilyevna ile aramzda haberimiz olmadan byle bir iliki ortaya kmt. Bu akac tavrlar hemen hibir zaman brakmayarak, ona ok sayg gsteriyor, Franszca konuuyor, reveranslar yapyor ve onu, "Chre maman" (21) diye aryorduk. O da her zaman ayn trden akalarla ve tekdze glmseyiiyle karlk veriyordu. Yalnzca, her eyden alnarak alamay huy edinen arpk bacakl ve saf saf konuan Luboka, vey annemize snd; safa, kimi zaman da beceriksizce, onu btn aileyle kaynatrmaya alyordu. Avdotya Vasilyevna'nn da buna karlk

babama besledii byk ve tutkulu aktan baka btn dnyada en kk bir ballk duyduu biri varsa, o da Luboka idi. Avdotya Vasilyevna, tuhaf deil mi, Luboka'ya kar bir tr hayranlk ve sklganca bir sayg gsteriyordu. Avdotya Vasilyevna, ilk gnlerinde kendisini "vey ana" diye niteler, ocuklarn ve ev halknn vey anay her zaman yanl anladklarn ve bundan dolay vey analarn zor bir duruma dtn antrarak bunu sk sk sylemeyi severdi. Byle bir durumun ne can skc olduunu bildii halde, bunu gidermek iin kimimizi okamak, kimimizle baka trl ilgilenmek, sylenmemek gibi davranlarn (iyi yrekli ve sessiz yaratll olduundan bunlar ok kolay yapabilirdi) hibirini yapmad. Hibirini yapmad gibi, durumunun pek ho olmayacan anlaynca, kimse saldrmadan o savunmaya hazrland ve btn evdekilerin yle ya da byle kendisini kzdrmak ve incitmek istediklerini sanarak, her eyde bir kast aramaya balad. En uygun davrann, ses karmadan her eye katlanmak olduunu dnd ve bu dnceyle kendisini bize sevdirmek iin hibir ey yapmad; bylece de, bizi kendisinden uzaklatrd. Evimizde birbirimizi anlama yeteneinin son derece gelimi olduunu daha nce de sylemitim. te bu anlay yeteneinin vey annemizde olmamas, onun, evimizde yerlemi alkanlklarn tam tersi alkanlklarnn olmas (yalnzca bu bile) hepimizde ters etki yapmaya yetiyordu. Bizim dzenli evimizde o hep yeni gelmi gibiydi; kimi zaman erken, kimi zaman da ge yatp kalkar; le yemeine kimi zaman iner, kimi zaman inmezdi; akam yemeklerini isterse yer, istemezse yemezdi. Yar plak olarak dolar, srtnda kombinezon, omuzlarnda atk ve plak kollaryla bize de, uaklara da grnmekten ekinmezdi. lk zamanlarda bu teklifsizlii houma gitmiti, ama bu durum ok gemeden ona kar beslediim saygnn son krntlarnn da silinmesine yol at. Bizi daha ok artan bir ey de; konuklarn yannda olduu zaman baka, konuk olmad zaman bambaka iki kadn gibi grnmesiydi. Biri konuklarn yannda gen, salkl, gzel giyinmi, ok akll deilse de aptal da grnmeyen, neeli ve gururlu bir gzeldi; teki, konuk yokken gen grnmeyen, yorgun, zntl, rasgele giyinmi ve can skntl olmakla birlikte seven bir kadnd. Ziyaretlerden dnd zamanlarda, ou kez kn ayazndan yz kzarm, gzelliinin verdii gururla neeli bir tavrla apkasn karp kendisini seyretmek iin glmseyerek aynaya yaklarken ya da grkemli dekolte balo tuvaletiyle, utanmakla birlikte uaklarn yanndan kurumla arabaya doru geerken ya da evimizde kk gece toplantlar dzenlendii akamlar ince boynunu kuatan dantelli, kapal bir ipekli giysi iinde evresine tekdze ama gzel glmsemeler saarken ona baktka; kendisine imdi hayran olanlar, onu benim grdm gibi, akamlar evde kalp gece yarsndan sonra kocasnn kulpten dnmesini beklerken, ba taranmam olarak, srtnda geliigzel bir sabahlkla, yar karanlk odalarda bir hayalet gibi dolarken grm olsalard, acaba ne derlerdi diye dnyordum. Kimi zaman piyanoya yaklar ve bildii tek valsi, skntl bir abayla yzn buruturarak alar, kimi zaman bir roman alp ortasndan birka satr okuduktan sonra bir yana brakr, kimi zaman da uaklar uyandrmamak iin bfeye kendisi giderek souk dana eti ve salatalk karp bfe odasnn penceresi nnde ayakta yer ve yeniden yorgun, zgn, amasz olarak odadan odaya dolard. Bizi birbirimizden en ok uzaklatran ey, onda anlama yeteneinin olmayyd; bu zellii, ou zaman kendisiyle anlayamayaca eylerden konuulurken anlaml bir dikkat gstermesinden anlalyordu. Onu ilgilendirmeyen eyler anlatlrken (kendisinden ve kocasndan baka hibir eyle ilgilenmezdi) elinde olmadan, yalnzca dudaklaryla hafife glmseyerek ban bir yana eme alkanlna kaplmas kendisi iin kabahat olamazd. Ama sk sk yineledii bu glmseme ve baeme insan iyice sinirlendirirdi. Kendisiyle, sizinle ve btn dnyayla alay ediyormu gibi grnen neesi de, beceriksiz olmakla birlikte kimseye de bulamazd. Duyarll da ekilmez derecede aryd. En nemlisi de, babama olan akn herkese ve durmadan, utanmadan

anlatmasyd. Bununla birlikte, btn yaamnn babam sevmek olduunu sylerken, asla yalan sylemiyordu. Aslnda bu szlerinin doruluunu her davranyla kantlad; ama bizim anlaymza gre, byle ekinmeden ve durmakszn aktan sz etmesi irkindi ve yabanclarn yannda bunlar anlatrken Franszcada yanl yaptka onun adna utanr, kzarrdk. Kocasn, dnyada her eyden ok severdi; kocas da onu, en ok ilk zamanlarda ve bakalarnca beenildiini grdke, daha ok seviyordu. Yaamndaki tek amacn, kocasnn sevgisini kazanmak olmasna karn, kastlym gibi kocasnn houna gitmeyen her eyi yapyordu ve sanki bunlarn hepsi, kocasna kar besledii byk sevgiyi ve kendini feda etmee hazr olduunu gstermek iindi. Giyinmeye baylrd. Babam da onu, sosyetede beenilen ve hayranlklar uyandran gzel bir kadn olarak grmeyi severdi; babam iin giyinmeye kar olan isteinden vazgeiyor ve evde gndelik giysiyle dolamaya giderek alyordu. Aile yaamnda eitlii, zgrl zorunlu bir koul bilen babam, ok sevdii Luboka'yla iyi yrekli gen karsnn birbirleriyle iten ve candan arkada olmalarn ok istiyordu; ancak Avdotya Vasilyevna, evin asl hanm sayd Luboka'ya kar yersiz bir sayg gstermek zorunda olduunu sanrd ki bu durum, babam son derece zerdi. Babam btn k kumar oynad ve sonuna doru ok tld. Aile yaamyla kumar birbirine kartrmamay, her zaman gz nnde bulundurduu iin kumarla ilgili eyleri btn evdekilerden gizlerdi. Avdotya Vasilyevna kendisini feda etme konusunda kimi zaman rahatszd ve k sonuna doru, sabahn saat drd bei de olsa, gebe olduu halde ban taramadan, ev giysisiyle, babam yorgun, tlm ve ald sekizinci cezadan sonra sklm bir durumda kulpten dnd zaman, kendisini sallanarak karlamay grev biliyordu. lgisiz bir tavrla, oyunda ans olup olmadn soruyor ve ho gren bir dikkatle glmsedike ban da sallayarak babamn kulpte nasl vakit geirdiini anlatmasn, kendisini beklememesi ve yatmas iin yznc kez ettii ricalar dinliyordu. Babamn kazanmas, tlmesi ve oyuna bal olan ruhsal durumu onu hi ilgilendirmedii halde, kulpten dndnde onu her gece ilk olarak yine o karlyordu. Bu karlamalar, kendisini feda etme zayflndan baka, ona ok byk zntler veren gizli kskanlk duygularndan ileri geliyordu. Babamn bu ge vakitlerde baka bir kadndan deil de kulpten dndne, dnyada onu kimse inandramazd. O, babamn yznden hovardaln okumaya ve hibir ey anlayamadan, zntsnn verdii bir hazla oflayarak, talihsizliine katlanmaya alyordu. Bunlardan ve birbiri ardnca yaplan dier zverilerden dolay, babamn ok tld iin ou zaman sinirli olduu bu kn son aylarnda karsna kar taknd tavrlarda, arada srada sessiz bir nefret gze arpmaya balad. Bu, yle aa vurmak istemedii bir nefretti ki, bilinaltnda baland insana her trl, ufak tefek manevi znt verme isteini uyandryordu.

XLIII

YEN ARKADALARIM

Kn nasl getiinin ayrmna bile varmadm; karlar yine erimeye balad ve niversitede snav gnleri izelgesi asldnda, girdiim halde hi ilgilenmediim, not tutmadm, birini bile hazrlamadm on

sekiz dersten snava gireceimi anmsadm. ok tuhaf ama, snavlar nasl verecektim? Bu ok ak soruyu bir kez bile dnmemitim. Artk byklere kartmdan ve comme il faut olduum dncesinden yle zevk duyuyordum ki, btn k boyunca kendimden gemitim; acaba snavlarda ne yapacam sorusu aklma geldike, kendimi arkadalarmla karlatrarak, "Nasl olsa onlar snavlara girip verecekler, oysa onlarn ou comme il faut bile deil; bu bakmdan onlara stnm; byle olunca snavlar da verebilirim," diye dnyordum. niversitedeki derslere, ancak alm olduum iin ve babam da evde kalmam istemeyip beni gnderdii iin gidiyordum. Ayn zamanda bir sr tandm vard ve niversitede ok eleniyordum. Ders salonlarndaki kahkahalar, konumalar, grltleri, profesr tekdze sesiyle ders verirken arka srada oturup dlemlere dalmay, arkadalar seyretmek ya da kimi zaman biriyle bir kadeh iki ierek bir eyler yemek iin bir ara Matern'e gidip gelmeyi ve bundan dolay profesrn kacan bildiimiz halde, usulcack kapy gcrdatarak snfa girmeyi ve snflarn birbirlerine kart koridorda, yaramazlklara katlmay seviyordum; bunlarn hepsi ok elenceliydi. Herkesin derslere dzenli olarak gelmeye balad, fizik profesrnn ders programn bitirip snavlara dek esenletii, rencilerin de defterlerini toplayp kmeleerek hazrlklara giritikleri bir srada, ben de snavlar iin hazrlanmam gerektiini anladm. Selam kesmemekle birlikte aramz olduka souk olan Operov, nceden de sylediim gibi yalnzca notlar vermekle kalmad, kendisiyle, baka arkadalarla birlikte almam nerdi; teekkr ederek kabul ettim. Birlikte almay kabul etmekle ona bir iyilik yapyorum dncesiyle aramzdaki eski krgnlklar kaldrmay umuyordum. Evim elverili olduu iin, btn arkadalarn her seferinde kesinlikle bizim evde toplanmalarn rica ettim. Yant olarak, toplantlarn en yakn olan evlerde srayla olacan sylediler. lk olarak Zuhin'de toplanmtk. Bu Trubnoy Bulvar'ndaki byk bir evde, paravanayla blnm kck bir odayd. Kararlatrlm olan bu ilk toplantya gecikerek, okumaya baladklar zaman varabildim. Kck oda duman iindeydi; hem de iyi cins sigara deil, Zuhin'in itii en kt sigarann dumanyla... Masann stnde bir ie votka, bir kadeh, ekmek, tuz, bir de koyun kemii vard. Zuhin oturduu yerden, ceketimi karmam, bir kadeh de votka imemi syleyerek: - Sanrm siz byle ikramlara alk deilsiniz, diye ekledi. Herkesin srtnda kirli basma gmlekler, yelekler vard. Onlar aa grdm gstermemek iin ceketimi karp teklifsizce divann zerine uzandm. Zuhin, ara sra defterlere gz atarak okuyordu; tekiler ara sra bir ey sormak iin onu durduruyor; o da bu sorular akllca, kesin ve ksa yantlarla aklyordu. Dinlemeye baladm, ama okunan eylerin ncesini bilmediimden birok yerini anlamadm iin sorular sordum. Zuhin: - Hey arkada, bunlar bilmiyorsan, bizi dinlemekle bir ey kazanamazsn; defterleri vereyim de yarna okuyup hazrlan bari; yoksa anlatlmas uzun srer, dedi. Bilmediim iin ok utandm ama, Zuhin'in szlerini hakl bularak dinlemekten vazgetim ve yeni arkadalarm incelemeye koyuldum. Comme il faut olanlar ve olmayanlarla ilgili ltme gre, sanrm bunlarn ikinci kmeden olmalar gerekiyordu. Comme il faut olmadklar halde, kendilerini benimle ayn dzeyde tutup bana kar bir tr yakn koruma gstermelerinden, iimde onlara kar yalnzca bir tiksinme deil, ayn zamanda tanmlayamadm kiisel bir hn da uyanyordu. Bununla

birlikte, onlarn ayaklar, trnaklar kemirilmi kirli elleri, Operov'un kk parmanda uzatt tek uzun trna, pembe gmlekleriyle yelekleri, birbirlerine akaya getirip svmeleri, zellikle kimi szckleri bambaka bir biimde syleyerek kullanma alkanlklar, iimdeki bu duygular kamlyordu. rnein, "budala" szc yerine "ebleh"; "tam" yerine "tamamen"; "gzel" yerine "fevkalade" gibi szckler kullanmalar, bana kitabi, baya ve yakksz gibi geliyordu. Comme il faut'luktan doan nefreti en ok uyandran da, onlarn konuurken Rusa, daha ok da yabanc szckleri kullanrken yaptklar vurgulardr. Nitekim "makine" szc yerine "makkine", "faaliyet" yerine "feliyet, "mahsus" yerine "maasus", "ocak" yerine "ocek", "ekspir" yerine "eykspiyr" diyorlard. O zamanlarda onlarn d grnlerinden duyduum ve bir trl yenemediim bir tiksinmeye karn, bu insanlarn iyi ynleri de olduunu seziyor ve onlar birbirlerine balayan neeli arkadalklarn kskanarak, onlara kar bir duygudalk duyuyor ve kendim iin ok zor olduunu bilmekle birlikte, onlarla kaynamak istiyordum. ok uysal ve drst bir insan olan Operov'u nceden tanyordum; imdi de bu grubun ba sandm, ok akll ve ateli bir gen olan Zuhin pek houma gidiyordu. Bu, ufak tefek, salam yapl, biraz i ve yal grnmekle birlikte ok akll, canl yzl bir esmerdi. Bu grn, zellikle pek yksek olmayan, ukur kara gzlerinin stnde kk gibi duran aln; fra gibi dik ksa salar ve her zaman hi tra olmam gibi grnen sk kara sakal tamamlyordu. Sanki kendisiyle hi ilgili deilmi gibiydi (ki insanlarn bu yn, hep pek houma gitmitir) ama kafasnn durmadan iledii belliydi. Onun yz yle anlaml yzlerdendir ki, ilk grdnzden birka saat sonra, onu bambaka biri olarak grmeye balarsnz. te o akamn sonuna doru, Zuhin'in yznde, byle bir anlatm deiikliinin ayrmna vardm. Birdenbire yznde yeni izgiler belirdi, gzleri daha da ukura kat, glmesi deiti ve yz yle bakalat ki, onu ok zor tanyabiliyordum. Okuma bitince, Zuhin, teki arkadalar ve ben de onlara uymak iin birer kadeh votka itik; ienin dibinde az bir ey kalmt. Zuhin, kendisine hizmet eden yal kadn votka almaya gndermek iin gereken 25 kapiki kimin verebileceini sordu. Tam ben para vermeyi nerirken, Zuhin sylediimi iitmemi gibi Operov'a dnd; o da boncuk ilemeli kesesini kararak paray verdi. Hi iki imeyen Operov paray verirken: - Bana bak, sakn ha ipin ucunu karmayasn, dedi. Zuhin o srada koyun kemiinin iliini emmeye urayordu. (O dakika, Zuhin'in byle ok ilik ve beyin yedii iin, bu denli akll olduunu aklmdan geirdiimi anmsyorum.) Zuhin ban ona evirdi ve hafife glmseyerek (bu glmsemesi yle hotu ki, siz elinizde olmadan onun ayrmna varyor ve byle glmsemesinden dolay da ona minnet duyuyordunuz): - Korkma, dedi, korkma, karsam da zarar yok; bundan sonra bakalm kim kimi yere serecek: O mu beni, ben mi onu? Sonra da vnyormu gibi, eliyle alnna bir fiske vurarak: - Arkada, buras artk tmyle hazrdr; yalnzca Semyonov'un akmasndan korkuyorum; sanrm kendisini pek ikiye verdi, diye ekledi. Gerekten de giri snavlarn ikincilikle veren, ilk snav gnlerinde benden daha kt grnyle beni sevindiren, birinci ay derslere dzenli giren ite bu ak sal Semyonov, rencilerin daha

almalara balamasndan nce kendisini ikiye vermi ve yl sonuna doru da niversitede hi grnmez olmutu. imizden biri: - O nerelerde acaba? dedi. Zuhin szn srdrerek: - oktandr grmyorum, dedi, son kez Lisabon Lokantas'nn altn stne getirirken birlikteydik. ok elenceli oldu. Sonra duyduuma gre, onun bir sorunu daha ortaya km... te, kafa dediin byle olmal. O ne ateli ruh, o ne akl. Mahvolursa yazk olacak. Ama mahvolmas da kesindir. yle, niversitede uslu uslu oturacak genlerden deil o. Biraz daha konutuktan sonra, gelecek gnlerde yine Zuhin'de toplanmay kararlatrarak (nk onun evi hepimize ayn uzaklktayd) dalmaya baladk. Sokaa ktk; herkes yaya dnecekti; bense arabayla gidecektim ve bundan bir tr utan duyuyordum. ekinerek Operov'u evine dek gtrmeyi nerdim. Zuhin de bizimle birlikte kt. Operov'dan bir ruble dn ald ve geceyi konuk olarak baka bir yerde geirmek zere ayrld. Operov, yolda Zuhin'in yaam ve zellikleri konusunda birok ey anlatt. Eve gelince, yeni tandm bu insanlar dnerek uzun zaman uyuyamadm. Uykum kamt; saatlerce, iimden onlara kar sevgi uyandran bilgileriyle, yalnlklaryla, drstlkleriyle, yiitlikleriyle, genliin airce ynleriyle, beni irendiren d grnlerindeki bayalk arasnda bocalayp duruyordum. Btn isteime karn, onlarla kaynamama olanak yoktu. Aramzda ok byk gr ayrlklar vard. Benim iin yaamn btn amacn, gzelliklerini oluturan bir sr incelik vard ki, onlar bunu bir trl anlayamazlard; nitekim ben de onlar anlayamyordum. Ama anlamazlmzn balca nedeni, ceketimin 25 rublelik kumatan olmas, arabam ve Hollanda keteninden frenkgmleklerimdi. Bence bunlarn byk bir nemi vard; elimde olmayarak zengin grnmle onlar incitiyorum gibi geliyordu. Gnahm olmad halde karlarnda kendimi bir sulu gibi grmek, kimi zaman beni isyan ettiriyor, kimi zaman boyun ediriyor; sonuta kendime gvenme duygusuna kaplarak, bir trl onlarla yakn ve drst ilikiler kuramyordum. Zuhin'in kaba ve kt yanlar, o zamanlar onda sezmeye baladm yiitliin gl ve airane yanlaryla yle rtlyordu ki, bende hibir tepki uyandrmyordu. ki hafta boyunca, hemen her akam Zuhin'e almaya gittim. nce de sylediim gibi, arkadalarmdan geri kaldmdan ve onlara yetimek iin kendimde bir g bulamadmdan, hemen hemen hi almyor, ancak onlarn okuduklarn anlyor ve dinliyor gibi davranyordum. Sanrm arkadalar da bu yapmacm anlamtlar; nk, ou zaman bildikleri yerleri atlayarak ve bana bir ey sormadan geiyorlard. Gn getike onlarn yaam biimlerine alyor ve bu yaayta ok airane ynler bularak kabalklarn ho grmeye balyordum. Ancak, Dimitri'ye onlarla birlikte hibir yere gidip iki imeyeceime verdiim sz, beni elencelerine katlmaktan alkoyuyordu. Bir gn, onlar arasnda, yazndaki, hele Fransz yaznndaki bilgilerimi gstermek isteiyle, bu konudan sz aarak konumaya baladm. Yabanc yaptlarn adlarn Rusa sylemelerine karn, onlarn benden daha ok okuduklarn; ngiliz, hatta spanyol yazarlarn ve o zamana dek adn bile duymadm Lesage' okuyarak, deerini de bildiklerini ararak grdm. Benim iin, ocukluumda okuyup ezberlediim, yalnzca birer sar kapl kitap olan Pukin ve Jukovskiy, onlar iin birer yazn rneiydi. Dumas, Sue ve Feval'dense ayn lde nefret ediyorlar ve (ak sylemeliyim ki) yazn

konusunda, hele Zuhin, benden bin kat daha iyi, daha doru dnceler syleyebiliyorlard. Mzik bilgisinde de, onlara hibir stnlm yoktu. Operov'un keman aldn ve birlikte altmz baka bir arkadan da viyolenselle piyanoya altn; ikisinin de niversite orkestrasnda aldklarn, mzikten olduka anladklarn, klasik mziin deerini de bildiklerini, yine aknlkla rendim. Bir szckle, onlardan stn olduumu sandm her eyde, Franszca ve Almanca konuma biimim bir yana, benden daha iyiydiler ve bu stnlkleriyle hi vnmyorlard. Yksek tabakadan oluumdan gelen tavrlarmla vnebilirdim; ama bu ynden de Volodya derecesinde deildim. yleyse onlara neden byle yksekten bakyordum? Prens van vanovi'le olan tanklmdan m? Franszcay iyi konumamdan m? Arabamdan m? Hollanda keteninden gmleklerimden mi? Yoksa trnaklarm yznden mi? Acaba bunlarn hepsi birer sama mdr? te, onlarn saf ve takn neelerini, iten arkadalklarn grdke duyduum kskanln etkisiyle kafamda byle bir kuku uyand ve belli belirsiz kafam kurcalamaya balad. Onlar aralarnda senli benliydiler. likilerindeki yalnlk kabalk derecesine varyordu, ama yine de bu kaba grn altnda, birbirlerini en ufak bir biimde incitmekten sakndklar seziliyordu. akalarnda kullandklar "alak", "kalle" gibi szckler kulam trmalyor ve iimden onlarla alay etmeye de birer neden oluyordu. Ama bu szckler onlar krmad gibi, iten arkadalklarna engel de olmuyordu. likilerinde birbirlerine kar, ancak ok yoksul, toy ve gen delikanllar arasnda grlen bir dikkat ve incelik vard. Zuhin'in kiiliindeyse Lisabon Lokantas'ndaki servenlerinde kendini gsteren byk bir taknlk ve ele avuca smazlk seziliyordu. Bu arkadalarn iki lemlerinin, katldm Baron Z.'nin evindeki yapmackl, yanm rom ampanyal iki lemlerinden bambaka bir ey olduunu anlyordum.

XLIV

ZUHN LE SEMYONOV

Zuhin'in hangi tabakadan olduunu bilmiyordum; btn bildiim, yalnzca, S. Lisesi'ni bitirdii, zengin de olmadyd. Sanrm soylu da deildi. O sralarda on sekiz yanda olduu halde, daha yal grnyordu. ok akll ve zellikle anlaylyd. Kark bir problemi btn ayrntlaryla ve sonularyla birdenbire kavramak, ona bu sonulara varabilmek iin gerekli olan kurallar bilinle dnmekten ok daha kolay geliyordu. Akll olduunu biliyor, bununla vnyordu. Gururlu olduu iin de herkese ayn derecede iten ve yaln davranyordu. Yaamnda bandan birok ey getii belliydi. Onun canl, duygulu yaratlnda akn, dostluun, parann; hatta ural bir yaamn izleri vard. Yetenekli olduu iin, bir ey konusunda bir yargya varmak ona kolay geldiinden, kk lde de olsa, toplumun aa tabakasnda da olsa, deneyip ya nefret ya da bir tr kaytszlk duymad bir ey yoktu. nsana yle geliyordu ki, yeni bir eyi anlamak iin byk bir hevesle atlyor; ancak amacna erdikten sonra, o eyden nefret etmeye de hak kazandn dnyordu. Bilgi bakmndan da durumu aynyd. Hi not tutmuyor, az alyor, ama matematii yle iyi biliyordu ki, profesre bile ta kartrm dedii zaman bile, bunu doallkla sylyordu. Profesrlerin derslerinde birok ey ona sama geliyor, ama doutan pratik zeksyla onlarn neler istediini hemen sezerek yle davranyordu ki, btn profesrler onu seviyordu. niversite yneticileri karsnda ok ak davrand, bir eyden ekinmedii halde, yine de ynetimce saylyordu. Bilime kar ne bir sevgisi, ne

de saygs vard. Bunlarn hepsini ok kolay elde ettii iin, kendisini ciddi olarak bilime verenleri kmserdi. Onun grne gre, bilim, yeteneinin onda birini bile doyurmuyordu; rencilik yaamnda btn benliine yetecek bir yn de bulamyordu. Kendi syledii gibi, ateli ve canl olan yaratl her zaman yaama isteiyle tutuuyordu. ten gelen byk ve ateli bir tutkuyla, btn bedensel gcn harcama isteiyle, maddi olanaklarn elverililii orannda sefahat lemlerine dalyordu. imdi de tam snavlarn balayaca bir srada, Operov'un ngrs doru kt. ki hafta kadar ortalkta hi grnmedii iin, son zamanlarda baka bir arkadan evinde toplanmaya baladk. Bununla birlikte, snavlarn ilk gn soluk bir yzle, zayflam, yorgun, titrek elleriyle salona kageldi ve parlak bir snav vererek ikinci snfa geti. Ders yl banda Zuhin'in banda bulunduu ayya grubu sekiz kiiydi. nceleri aralarnda konin ile Semyonov da vard. konin, onlarn daha ylbandan beri kendilerini iyice verdikleri bu batak sefahat lemlerine dayanamayarak topluluktan ayrld. Semyonov da bu lemi kendisine yeter bulmad iin ekildi. lk zamanlarda snfta bunlara herkes dehetle bakyor, yaptklar kabadaylklar birbirlerine anlatyorlard. Bu servenlerin balca kahraman nce Zuhin, yl sonunda da Semyonov'du. Son zamanlarda herkes Semyonov'a korku ve dehetle bakyor ve binde bir geldii ders gnlerinde, snf bir coku saryordu. Tam snavlar balarken, Semyonov'un bu sefil yaamn, nasl enerjik ve zgn bir biimde braktn; Zuhin'le tank olduum iin, grdm. Bakn bu nasl olmutu. Bir akam hepimiz Zuhin'in evinde toplanmtk. Operov, ban, defteri zerine eip amdanda duran iya mumundan baka, nndeki ieye de bir mum oturtarak, fizik defterindeki ufack el yazsyla yazlm notlar, incecik sesiyle okumaya balad srada odaya ev sahibi kadn girdi ve birinin Zuhin'e bir pusula getirdiini syledi. Zuhin dar kt ve hemen ba eik, dnceli bir tavrla, elinde paket kd zerine yazlm bir pusula ve iki tane on rublelik banknotla dnd. Ban kaldrd ve sanki arbal bir ciddilikle yzmze bakarak: - Efendiler, olaanst bir olay! dedi. Defter sayfalarn evirmekte olan Operov, "Belki de anlama gereince bir yerden para aldn," dedi; bir bakas da, "Haydi okumay srdrelim," dediyse de, Zuhin sesinin tonunu deitirmeden, "Hayr ocuklar, artk ben okumayacam, size demin syledim ya, grlmemi bir olay. Semyonov daha nce benden alm olduu 20 rubleyi bir erle gndermi ve kendisini grmek istiyorsam klaya gitmemi yazm," dedi ve hepimize birden bakarak, "Bunun ne demek olduunu biliyor musunuz?" diye ekledi. Hepimiz susuyorduk. Zuhin konumasn srdrerek, "Ben imdi ona gidiyorum, isteyen benimle gelebilir," dedi. Biz de hemen ceketlerimizi giyerek Semyonov'a gitmek zere hazrlanyorduk ki, Operov incecik sesiyle, "Grlmemi bir eyi seyre gidiyormu gibi, byle hep birden gitmek tuhaf olmaz m?" diye uyarda bulundu. zellikle ben, Semyonov'u pek tanmadm iin, tmyle Operov gibi dnyordum; ama btn arkadalarn katld bu ie ben de katlmaya can atyor ve Semyonov'u grmeyi ylesine istiyordum ki, Operov'un bu szlerine hi ses karmadm. Zuhin: - Sama! Nerede olursa olsun, bir arkadaa hepimizin gidip esenlemesini hi de tuhaf bulmuyorum. Sanki bu da bir ey mi? Haydi isteyen gelsin, dedi.

Arabalar tuttuk, eri de alarak yola koyulduk. Nbeti baavu, bizi nce klaya sokmak istemediyse de, Zuhin, naslsa onu kandrd ve pusulay getiren er hepimizi, kandille hafife aydnlatlm, iki tarafl ranzalarda tral balar, srtlarnda boz kaputlaryla kimi oturmu, kimi de yatm bir durumda, yeni askere alnm kimselerin bulunduu byk yatakhaneye getirdi. Klaya girer girmez karlatm ok ar koku ve yzlerce insann horlamas tuhafma gitti; klavuzumuz ve ranzalarn arasndan sert admlaryla hepimizin nnde giden Zuhin'in arkasndan ilerlerken, ranzalarda yatan her erin durumuna heyecanla bakyor ve Semyonov'un hatrmda kalan, hemen hemen krlam salar, renksiz dudaklar, tutkuyla parlayan gzleriyle yzn, kasl vcudunu onlara benzeterek aryordum. Kouun bir ucunda, koyu renkte ya dolu toprak bir kap iinde oturtulmu dumanlar kararak oktan beri yanmakta olan sarkk fitilli son kandilin durduu kede, Zuhin admlarn yavalatarak birdenbire durdu. tekiler gibi alnnn st kaznm; srtnda kaln er amar, omzuna atlm boz kaputuyla ayaklarn toplayp ranzada oturmu bir eyler yiyip yanndakiyle konuan bir ere: - Naslsn Semyonov? dedi. Bu Semyonov'du, kr salar makineyle iyice kazndndan, alnnn st taraf gmgk gzkyordu; yznde de her zamanki somurtkan, canl anlatm vard. Baklarm onu incitir korkusuyla baka yerlere bakyordum. Sanrm benim gibi dnen Operov da herkesin arkasnda duruyordu. Semyonov, her zamanki gibi kendisine has kesik tmcelerle Zuhin'in ve bizim hatrmz sormaya balaynca, sesinin ezgisi hepimizi ferahlatt. ne kp ben elimi, Operov da tahtasn uzatmakta acele ederken, Semyonov bizden daha abuk davranarak kocaman esmer elini uzatt. Bylelikle ona onur veriyormu gibi bir konuma dmekten bizi kurtard. Her zaman konutuu, o isteksiz ve dingin bir sesle, "Naslsn Zuhin, geldiin iin teekkr ederim. Siz de ho geldiniz ocuklar, oturun bakalm," dedi. Sonra da biraz nce konuup yemek yedii ere dnerek, "Kudriyaka, biraz bu yana ekil, seninle daha sonra konuuruz," dedikten sonra, "Otursanza," diye ekledi ve "Eee Zuhin, durumuma atn, deil mi?" diye sordu. Ama Zuhin, doktorun bir hasta yatana oturmasna benzer bir tavrla yanna oturarak, "Yaptklarnn hibirine amam, belki snavlara gelmi olsaydn o zaman aardm; ya, yle ite," diye yantlad; sonra, "Anlat bakalm imdi, nerelerdeydin, bunlar nasl oldu?" diye sordu. Semyonov, gr sesiyle, "Nerelerde miydim? Lokantalarda, meyhanelerde ve bunlara benzer yerlerde," dedikten sonra bize dnd: "ocuklar otursanza, buras geni; hepimiz sarz." Solundaki ranzann zerine uzanm ve tembel bir merakla bizi seyreden bir eri, bir an iin beyaz dilerini gstererek, buyruk verir gibi, "Hey, ayaklarn toplasana!" diye uyard ve "te, hovardalk ediyordum; hem iyi hem kt," diye srdrd konumasn. Bu kesik cmleleri sylerken yzndeki canl anlatm her an deiiyordu: "Tccarla olan sorunumu biliyorsun: ld kerata. niversiteden kovulacaktm. Elde avuta olan btn paralar har vurup harman savurdum. Bunlar bir ey deil; iin kts, grtlama dek borlandm; hem de nasl kimselere... deyecek param yoktu. Szn ksas, ite byle..." "Peki, asker olmak da aklna nereden esti?" diye soran Zuhin'e, "Bir gn, Stojenka'daki Yaroslavi Meyhanesi'ni biliyorsun ya, ite orada, tccarlardan biriyle iip eleniyorduk. Bu tccarn ii gc para karlnda er toplamakm; ben de ona, 'Bin ruble verirsen asker olurum,' dedim, oldum da," diye yant verdi. Zuhin ona, "Peki senin soyluluun da var, bunu nasl yaptn?" dediyse de, o, "Bunlarn hepsi bo, Kiril vanovi hepsini kitabna uydurdu," diye yantlad. "Bu Kiril vanovi dediin de kim?" "Kim olacak, beni satn alan adam ite!" (Bunlar sylerken, gzleri sanki glyormu gibi tuhaf ve alayl alayl parlad.) "Senato'dan izin bile kardlar. Biraz daha elendim, borlar dedim,

ondan sonra da haydi askerlie. Hepsi bu kadar. Nasl olsa dayak atamazlar... be rublem var. lerde belki bir sava..." diye sz bitirdi. Sonra yznn anlatmn durmadan deitirerek, kvlcml gzleriyle bakp Zuhin'e tuhaf ve akl almaz servenlerini anlatmaya balad. Artk klada daha ok kalamayacamzdan, esenlemeye baladk. O, elini uzatarak ayr ayr ellerimizi skt ve bizi geirmek iin ayaa kalkmakszn, oturduu yerden, "Yine urayn ocuklar, sylediklerine baklrsa, bizi ancak gelecek ay gnderecekler," dedi ve yine yz glmser gibi oldu. Ama Zuhin, birka adm yrdkten sonra, geri dnd. Onlarn esenlemesini grmek istiyordum. Onun iin biraz durakladm. Zuhin'in cebinden para karp ona uzattn, Semyonov'un da kabul etmeyerek eliyle ittiini ve sonra da ptklerini grdm. Zuhin'in, bize yaklarken, olduka gr bir sesle, "Hoa kal aslanm, sanrm ben daha niversiteyi bitirmeden sen subay olursun!" diye bardn duydum. Hibir zaman glmeyen Semyonov, yant olarak, alk olmadmz nlayan bir kahkaha atverdi. Bu kahkaha iimi paralad. Ayrldk. Eve giderken yolda, Zuhin hi konumad; parmayla burnunun ya bir yann, ya da br yann tutarak durmadan hafife smkrd. Eve dner dnmez, bizi brakp kt ve o gnden ta snavlarn balamasna dek durmadan iti.

XLV

AKIYORUM

Sonunda "diferansiyel integral" dersiyle balayan ilk snav gn geldi. Oysa ben, hl sisler iinde geziyormu gibi, beni bekleyen eylerin nemini kavrayamyordum. Akamlar Zuhin'in ve teki arkadalarn toplantsndan dndkten sonra, ilkelerimde kimi iyi olmayan ynler bulunduunu ve baz kanlarm da deitirmem gerektiini dnyordum. Ama, sabahn ilk klaryla birlikte, yeniden comme il faut oluyor ve bundan ok honut olarak, hibir deiiklik gereksinmesi duymuyordum. te ilk snava geldiimde, byle bir ruh durumundaydm. Prenslerin, kontlarn, baronlarn bulunduu blmde bir sraya oturup kendileriyle Franszca konumaya baladm. (Sylemesi biraz garip olacak ama, biraz sonra hi bilmediim bir dersten snava gireceimi aklma bile getirmiyordum.) Snav sras gelenlere soukkanllkla bakyor ve kimileriyle alay edecek denli ileri bile gidiyordum. Snavn verip dnen linka'ya: - Eee Grap, dedim, epeyce heyecan geirmi olmalsnz... niversiteye girdi gireli, zerinde kurduum egemenlie artk bakaldrarak benimle konuurken glmsemeyen ve bana dman gibi bakan linka: - Biraz sonra sizi de greceiz, dedi.

Durumuma kar belirttii kuku, bir an iin beni korkuttu ama yant olarak yalnzca glmsedim. Biraz sonra, iinde bulunduum dumanl hava, bu duygumu datt ve ben eskisi gibi dikkatsiz, ilgisiz olarak oturmaya baladm; (sanki ok nemsiz bir eymi gibi) snavdan ktktan sonra Matern'e gidip bir eyler yemek iin Baron Z.'ye sz bile verdim. konin'le birlikte arldmz zaman, niformamn eteklerini dzelterek, byk bir soukkanllkla snav masasna yaklatm ve ancak giri snavlarnda bana soru sormu olan gen profesr yzme bakt ve elim soru ktlarna dedii anda, korkudan doan souk bir rperme duydum. konin, nceki snavlarda yapt gibi, btn vcuduyla sallanarak soru kdn ektiyse de, kt olmasna karn yine de bir eyler syleyebildi; bana gelince, onun ilk snavlarda yaptn, daha da ktsn yaptm. nk, ikinci bir soru kd ektiim halde, yine tek bir szck syleyemedim. Profesr acnarak yzme bakt ve hafif ama kesin bir sesle: - Msy rteniyev, ikinci snfa geemeyeceksiniz; snavlara girmekten vazgeseniz daha iyi edersiniz. Faklteyi ayklamal, dedi ve, siz de Msy konin, diye ekledi. konin sadaka dilenir gibi, bir kez daha snava girmek iin yalvardysa da, profesr bir ylda yapamad dersi iki gn iinde yetitiremeyeceini ve snf geemeyeceini syledi. konin yeniden klerek ackl bir tavrla yalvard; profesr yine geri evirdi ve ayn hafif ama kesin sesiyle: - Gidebilirsiniz efendim! dedi. Ancak bu szlerden sonra masadan ayrlabildim; konin'in klerek yalvard srada benim de yannda bulunuumdan, onun yalvarmalarna katlmm gibi utanyordum. rencilerin arasndan geip salona nasl geldiimi, sorulara nasl yantlar verdiimi, girii nasl getiimi ve eve nasl vardm anmsamyorum. Aalanm, klm ve tam anlamyla mutsuz olmutum. gn odamdan kmadm, kimselerle grmedim ve ocukluumda olduu gibi avuntuyu gzyalarmda bularak aladm, aladm. lerde kendimi vurmak iin iimde bir istek uyanrsa, bunu yapmak iin imdiden bir tabanca aramaya baladm. linka Grap'la karlatmzda yzme tkreceini, bunu yapmaya hakk olduunu; Operov'un benim ykmmdan sevin duyduunu ve bunu herkese anlattn; Kolpikov'un Yar Lokantas'nda beni rezil etmekte ok hakl olduunu; Prenses Kornakov'la konuurken sylediim samalardan baka bir sonu kamayacan... dnyordum. Yaammn en ar ve onurumun en ok krld dakikalar birbiri ardnca bamda sralanyordu. Ykmmn nedenini birine yklemek istiyordum. Bunu, birinin bile bile yaptn, bana kar hazrlanm byk bir dolap olduunu kuruyordum. Profesrlerle arkadalarma, Volodya'ya, Dimitri'ye ve beni niversiteye veren babama bile kzp syleniyordum. Bana byle yzkaras gnler gsteren talihe ilenler yadryordum. Beni tanyanlarn gznde tmyle hiletiimi duyumsayarak svari alayna yazlmak ya da Kafkasya'ya gitmek iin babamdan izin istedim. Babam benden hi honut deildi, ama byk zntm grp durumumun (ok kt olmasna karn) baka bir faklteye gemekle dzelebileceini syledi. Ykmmda bir olaandlk grmeyen Volodya da, faklte deitirmekle hi olmazsa yeni arkadalar arasnda utanmayacam sylyordu. Evdeki hanmlar, snavlarn ne demek olduunu ve snfta akmann anlamn ya anlamak istemiyorlard ya da anlayamyorlard. Yalnzca benim zntm grerek durumuma acyorlard. Dimitri her gn bana geliyor, yanmda kald srece ok sevecen, ok uysal grnyordu; benden soumu gibi geliyordu bana. Yukar kp, bir doktor ar hastasnn yanna nasl gelirse, bana ylece yaklaarak sessizce oturmasyla beni incitiyor, kryordu. Sofya vanovna ile Varenka, kendilerine daha

nce okumak istediimi sylediim kitaplar gndererek beni evlerine ardlar; ama ben, ok dm bir insana kar gsterilen bu ilgide, onurumu kran ve beni inciten bir hogrrlk seziyordum. ki gn sonra biraz kendime geldiysem de, kye doru yola koyulduumuz gne dek evden kmadm ve durmadan ykmm dnerek hibir eyle uramadan, evdekilerle karlamamak abasyla odadan odaya dolatm. Dndm, tandm; sonunda bir gn, akamn ge saatinde Avdotya Vasilyevna'nn ald valsi dinleyerek aada otururken birdenbire ayaa kalktm, yukar ktm ve stnde "Yaammn Kurallar" yazl olan defteri kardm, atm ve birden, iimde bir pimanlkla ruhsal bir uyan duyumsadm. Alamaya baladm; ama bu kez bunlar umutsuzluun gzyalar deildi. Kendime geldikten sonra, yeniden yaam kurallarm yazmaya karar verdim; bundan sonra artk kt davranlarda bulunmayacama, bir dakikay bile bo geirmeyeceime; kurallarma hi ihanet etmeyeceime inanyordum. Bu manevi atlmn ne kadar srdn, ne olacan ve benim manevi gelimemin hangi yeni temellere dayandn, bundan sonra daha mutlu geen genliimin ikinci yarsnda anlatacam.

You might also like