You are on page 1of 58

DNYA KLASKLER DZS: 72 GENLK I

Genlik'in hazrlanmasnda, MEB Rus Klasikleri dizisinde yaynlanan birinci basks temel alnm ve eviri dili gnmz Trkesine uyarlanmtr. Yayna hazrlayan: Egemen Berkz Dizgi: Yeni Gn Haber Ajans Basn ve Yaynclk A.. Bask: ada Matbaaclk Yaynclk Ltd. ti. Kasm 1999

LEV TOLSTOY GENLK I Rusadan evirenler: Rna akrz - Cengiz Ekinci

75. yl cokusuyla...

Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm olan sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn dnce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir eviri kitaplmz

olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941. Milli Eitim Bakan Hasan li Ycel

SUNU

Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Ycel nclnde dilimize evrilmesinin, kukusuz nemli pay vardr. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk okuruna bir "Aydnlanma Kitapl'' kazandrmak istedik. Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan dnya okurlarmza sunmaya baladk. klasiklerini

Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanmam -ancak Aydnlanma Devrimi yarda kalmasayd yaynlanacana kesinlikle inandmz- dnya klasiklerini de katarak srdryoruz. Cumhuriyet

GENLK

GENLN BALANGICI ZERNE

nceden de sylediim gibi, Dimitri'yle olan arkadalm, benim yaam, yaamn amac, yaam ilikileri zerine grlerimi deitirmiti. Grlerimin z, insanlarn dnyadaki grevleri, ahlak bakmndan olgunlamaya almalar, bu olgunlamann da olanakl, kolay ve srekli olabilecei inancna dayanyordu. Bununla birlikte, imdiye dek ancak bu kanlarmdan doan yeni dnceler bulmaktan, gelecekte ahlak almalarmn parlak tasarlarn yapmaktan zevk alyordum. Ama gnlerim, gene eskisi gibi karmakark, ufak tefek bir sr eyle dolu, bombo geiyordu. ok sevdiim, kimi zaman iimden, "Esiz Mitya," dediim arkadam Dimitri'yle konuurken ele aldmz yksek dncelerimizi, artk duyarak deil, dnerek beeniyordum. Ama yle bir an geldi ki, bu dnceler, ruh bulularmn taze gcyle kafamda birden yle bir parlad ki, imdiye dek gnlerimin boa gemi olduunu dnerek irkildim. Bu dncelerden asla vazgememek kararyla, daha o anda yaama uygulamak isteini duydum. te bu an, genliimin balangc kabul ediyorum. O zamanlar on alt yam bitirmek zereydim. retmenler eskisi gibi gidip geliyorlar, St. Jrme almalarm izliyor, ben de zoraki, isteksiz, niversiteye hazrlanyordum. almalarmdan artan zamanlarm tek bama kurduum karmakark dlemlerle, dncelerle; dnyann en gl insan olmak iin jimnastik yapmakla; odalarda belli bal bir ile uramadan, en ok da hizmeti kzlarn odas nndeki koridorda dolamakla; aynada kendimi seyretmekle geiriyordum. Aynann nnden ou kez neesiz, dahas, tiksinerek ayrlrdm. Sorun yalnzca yzmn irkin olmasnda deildi; bu durumdakilerin kendilerini avutabilecek zelliklerinden biri bile bende yoktu. Yzmde anlaml, soylu, zekice bir eda var diyemezdim; yzm gsterili deildi; baya kaba, irkin izgiler, hele aynaya baktm zamanlar zeki olmak yle dursun, anlamsz grnen kck, kuruni gzlerim vard; erkeke davranlarm da azd. Boyum pek ksa deildi, yama gre ok glydm; ama, yzmn izgileri yumuak ve donuktu; yzmde soyluluk diye bir ey de yoktu. Tersine, yzm, kocaman ellerim, ayaklarm, sradan bir kylnn yzn, ellerini, ayaklarn andryordu. O zamanlar bu grn bana ok utan verici gibi geliyordu.

II

LKYAZ

niversiteye girdiim yl, Paskalya yortular nisan ayna raslad; yle ki, snavlarmz byk perhizin sonuna geliyordu. Byk perhizin son haftasnda hem kiliseye srekli gitmek, hem de snavlara iyice hazrlanmak zorundaydm. Yaan sulu kardan sonra (Karl vanovi bu kar iin, "Babasndan sonra olu geldi," diyordu) gnden beri hava ak, lk ve dingindi. Sokaklarda hi kar kalmamt. Yapkan amur yerine parlayan slak

kaldrmlar ve hzla akan seller grnyordu. Saaklardan gnein erittii karlarn son damlalar dyor, bahedeki aalarda tomurcuklar kabaryordu. Avludaki donmu gbre ynnn yanndan ahra doru kuru bir yol almt. D kapnn nndeki talar arasndan imenler fkryordu. lkyazn, evreye bol, parlak klarn saan ama yakmayan gnei, akan selcikleri, yer yer kurumaya balayan topra, havadaki gzel, taze kokular ve uzun, saydam bulutlarn serpildii mavi gyle insan ruhuna en ok dokunan gnleriydi. Bilmem neden, bana yle geliyor ki byk kentlerde ilkyazn ilk gnlerinin insan ruhundaki etkileri daha ok duyulur. Az grr, ama ok duyarsnz. Gne, pencerenin ift camndan szlyor, bana son derece bkknlk veren alma odamn demesine tozlu klarn serpiyordu. Ben bu pencere nnde durarak kara tahtada uzun bir cebir problemi zyordum. Bir elimde Franker'in ypranm, kapsz cebir kitabn, brnde yzm, ksa frakmn kollarn, ellerimi kirleten kk bir tebeir parasn tutuyordum. Kollarn svam, nne nln balam olan Nikolay, bir pensle baheye bakan pencerenin macunlarn kazyor, ivilerini skyordu. Onun bu almas, bu arada kard grltler, dikkatimi datyordu. Aslnda sklyor, hibir eyden zevk duymuyor, hibir ey baaramyordum; daha balangta yaptm bir yanl yznden btn problemi yeniden zmek zorunda kalmtm; iki kez elimdeki tebeiri drdm; yzmn, ellerimin kirlendiinin ayrmndaydm; silgi ortalarda yoktu; Nikolay'n yapt grlt de sinirlerimi kamlyordu. Kzmak, sylenmek istiyordum. Tebeiri, cebir kitabn atarak odada dolamaya baladm. Birdenbire bugn kilisede gnah kartacamz, btn kt eylerden kendimizi saknmamz gerektiini dndm; birden stme bir dinginlik kt; Nikolay'a yaklatm; sesime son derece yumuak bir ton vermeye alarak: - Nikolay, izin ver de sana yardm edeyim, dedim. Canmn skntsn yenme, ona yardm etmekle iyi bir davranta bulunma dncesi, iimdeki uysall bsbtn artryordu. Macunlar kaznd, iviler skld, Nikolay var gcyle pencere erevesine asld halde bir trl karamyordu. Bunu grnce kendi kendime, "Nikolay'la ereveyi skp karrsak, bugn artk derse almak gnah olur; bundan ok almamal..." diye dndm. kimiz aslnca, bir yan kurtuldu, ereve de kt. Nikolay'a: - Nereye gtreyim? diye sordum. abalamama aan, ayn zamanda bundan honut olmam gibi grnen Nikolay: - zin verin de ben kendim gtreyim; karmasnlar diye ereveleri numaralayp yerletiriyorum, dedi. Ben ereveyi kaldrarak: - aretlerini ben de korum, dedim. Bana yle geliyordu ki, erevenin konulduu yer iki verst (1) uzakta, bu ereveler de iki kat daha ar olsa, daha honut olacaktm. Nikolay'a bu yardm yaparken, kendimi hrpalyor, yormak istiyordum. Odaya dndm zama, o, pencerenin iki cam arasndan kan ufack tulalar, toz piramitlerini alyor, elindeki ku kanadyla da tozlar ve uyuuk sinekleri darya spryordu. eri

giren temiz, kokulu hava oday dolduruyor, dardan kentin grltsyle bahedeki serelerin cvltlar duyuluyordu. Btn eyalar bol kla aydnlatlm, oda neelenmiti; hafif ilkyaz yeli cebir kitabnn yapraklarn, Nikolay'n salarn oynatyordu. Pencereye yaklap zerine oturdum, baheye doru eilerek dnceye daldm. Benim iin yeni, ok gl, ayn zamanda ho olmayan bir duygu, birdenbire iimi doldurdu. Sar sapl, yemyeil, sivri ulu taze otlarn yer yer fkrd slak topraklar, zerinde odun paralarnn, topraklarn yzd gne klaryla parlayan selcikler, tam pencerenin dibinde sallanan ikin tomurcuklu, kzarmaya balayan leylak dallar, aralarnda uuan kularn canl cvltlar, stndeki karlarn erimesiyle kararan slak duvar, en ok da bu kokulu ve nemli havayla neeli gne, ok gzel bir eyi gl bir biimde duyuruyordu. Bunlar size grdm gibi deil de duyduum gibi anlatmaya alacam. Her ey bana gzellikten, mutluluktan, erdemden sz ayor; bunlarn hepsine ulaabileceimi; hepsinin birbirini tamamladn; gzelliin, mutluluun, erdemin ayn anlama geldiklerini sylyordu. Kendi kendime, "Bu denli kt olduumu, mutlu olabileceimi ve gelecekte de mutlu olacam nasl anlayamamtm? Hemen, zaman geirmeden deiip bambaka bir insan olarak yeni bir yaama balamal..." diyordum. Bununla birlikte, daha uzun bir zaman hibir eyle uramakszn dlemler kurarak pencerenin iinde oturdum. Yazn yamurlu, kapal bir gnde uykuya dalp, gne batarken uyanarak gzlerinizi atnz zaman, pencerede rzgrdan gerilmi, arpan keten perdenin aralklarndan, yamurla slanm yol boyunca sralanan kayn aalarnn morumsu glgelerini, batan gnein klaryla aydnlanan bahenin nemli yolunu, pencerede gnein altnda saydam gibi grnerek uuan sinekleri grp, bahedeki kularn neeli cvltlarn duyarak ve yamurdan sonraki havann kokusunu duyumsayarak, "Ne yazk ki byle gzel bir akam uykuda geirdim," dncesiyle znt iinde, hemen yaamn zevkini anlamak isteiyle baheye kotuunuz oldu mu? Byle bir ey banzdan getiyse, ite bu an, o zaman yaadm o gl duygunun bir ei olabilir.

III

DLEMLERM

Kendi kendime, "Bugn tvbe ederek btn gnahlarmdan kurtulacam, bundan sonra asla gnah ilemeyeceim," diye dndm. (O anda bana en ok ac veren btn gnahlar aklma geldi.) "Her pazar kesinlikle kiliseye gideceim, dndmde tam bir saat ncil okuyacam; niversiteye gittikten sonra bana verilecek olan yirmi be ruble aylmn iki buuk rublesini, onda birini, kimseye duyurmadan yoksullara datacam. Ama sokaktakilere deil, yle kimseler arayp bulacam ki, bunlar, kimsenin tanmad bir ksz ocuk ya da bir yal kadn olacak. Kendi odam olacak (sanrm St. Jrme'un odasn bana verirler), bu oday kendi elimle temizleyip ok derli toplu tutacam. lerimi hizmetilere yaptrmayacam, nk onlar da benim gibi insandr. niversiteye yryerek gideceim. Bana da bir araba verirlerse onu satp, parasn gene yoksullara ayracam. Ben her eyi, her eyi harfi harfine yapacam. (O zaman bu her eyin ne olduunu sorsalar syleyemezdim, ama

pek mantkl, ahlakl, temiz bir yaamn kurallar olduunu aka anlayabiliyordum.) devlerimi hazrlayacak, okunacak derslerime ok nceden alm olacam; yle ki, ilk yl snfn birincisi olup bir tez hazrlayacam; ikinci yl btn dersleri nceden hazrladm iin dorudan doruya nc snfa geeceim; bylelikle on sekiz yamda iki altn madalya kazanarak okulu birincilikle bitireceim. Sonra doktora snavn verip, Rusya'nn, belki de Avrupa'nn en tannm bir bilim adam olacam..." "Peki, sonra ne olacak?" diye kendi kendime soruyordum. Birdenbire bu dlemlerimin bir gururlanma, bir gnah olduunu anmsadm; bu akam hemen papaza gnah karmak gereini duyarak gene nceki dncelerimin bana dndm: "Derslerime almak iin yryerek Varabyof tepelerine gideceim; orada bir aa altnda setiim yere oturup alacam; bazen yanma kahvalt olarak peynir, ekmek, Pedotti'den brekler, bunlara benzer daha baka eyler alacam; sonra biraz dinlenerek ya iyi bir kitap okuyacam, bir grnm resmi yapacam ya da herhangi bir algy alacam (kesinlikle flt almasn reneceim). Sonra bir gen kz bu tepelere gelecek, bir gn bana yaklap kim olduumu soracak. Ben de ciddi ciddi yzne baktktan sonra, bir papaz olu olduumu, ancak buralarda tek bama kaldm zaman mutluluk duyduumu anlatacam. O bana elini uzatarak bir ey syleyip yanma oturacak. Bylece, biz her gn oraya gideceiz, arkada olacaz, sonra ben onu peceim... Hayr bu ok kt. Tam tersine, bundan sonra kadnlara bakmayacam. Hibir zaman hizmeti kzlarn odalarna girmeyeceim; odalarnn nnden gememeye bile alacam. yl sonra erginlik ama erince kesinlikle evleneceim. Elden geldiince ok hareket edip her gn spor yapacam, yle ki yirmi be yama geldiim zaman Rappo'dan daha gl olmaya alacam. lk gn uzattm elimde 20 funtluk glleyi be dakika tutacam; ertesi gn bu arl 21 funta, nc gn 22'ye, en sonra 160 funta kararak, adamlarmzn arasnda en gls olacam. Bir gn biri beni aalarsa ya da o gen kzdan konuurken bir saygszlk gsterirse, ben onu hemen gsnden tuttuum gibi bir elimle yakalar, bir buuk metre ykseklie kaldrr, benim gcm anlamas iin ylece havada tutar, sonra brakrm. Byle dnmek de doru deil... ama bunda kt bir ey yok; ktlk yapacak deilim; ancak o anlasn ki ben..." Genlik dlemlerimin de, ocukluk ve ilk genlik dlemlerim gibi, ocuka olduunu okurlarm ho grsnler. ok uzun bir mrm olur da bu ykm yaar, benim yallma kavuursa, eminim ki yetmi yama geldiim zaman bile, dlemlerim ayn, imdiki gibi ocuka olacaktr. Dlemlerimde, bir zamanlar Mazepa'y (2) sevdii gibi, beni de yetmi yamda, disiz ve yal bir adam olduumda bile sevebilecek gzel bir Maria'y yaatp pek akll olmayan olumun birdenbire bir bakan olabileceini ya da benim de birden milyonlarca paraya kavuup zengin olacam canlandracam. Bence dnyada hibir a, hibir insan yoktur ki, byle ruhu okayc, avutucu dlemlerden uzak kalsn. Btn dlemlerde olan gerekleme olanakszl ve ekicilii bir yana braklrsa, btn dlemlerin her insana, her eye gre, zellikleri olduu grlr. lk genliimin sonu, asl genliimin de balangc saydm dnemde dlemlerim drt temele dayanyordu. Birincisi; iimde her zaman ayn duyguyla yaattm, herhangi bir yerde karma kmasn beklediim kadna olan akm. O kadn, biraz Sonika, biraz da teknede amar ykarken Vasiliy'in kars Maa, biraz da apak boynundaki incisiyle ok eskiden tiyatroda yanmzdaki locada grdm kadn. kincisi; sevilmeye kar olan zayflm. Herkesin beni tanmasn, sevmesini istiyordum. stiyordum ki, Nikolay rteniyev dediim zaman herkes arsn, evremi alsn, bilmem nelerden dolay bana teekkr etsinler. ncs; beni ldracak dereceye getiren, ykselme duygularm okayan, ok gl, esiz bir mutluluk umudu. Olaanst bir raslantyla, birdenbire dnyann en zengin, en tannm insan olacama yle inanmtm ki, her an anlatlmaz bir mutluluu beklemekten doan bir coku iindeydim. nsann isteyebilecei her eye eritii zamann gelmesini bekliyordum. Bunun, benim

olmadm bir yerde balamas olasln dnerek, her zaman acele ediyordum. En nemlisi olan drdnc dncem de, pimanlk ve kendime kar duyduum tiksinme duygularyd. Ama bu pimanlk, beklemekte olduum mutluluk umuduyla yle karmt ki, artk zntl denebilecek yan yoktu. Bana, gemiten kurtulmak, her eyi deitirip onu unutmak, gemi her gnn artk bir ba, bir etkisi olmadn dnerek, yepyeni bir yaam, yeni ilikiler kurmak ok kolay, ok doal geliyordu. Gemiten tiksinmek bana zevk verdii iin, gemii olduundan daha karanlk grmeye alyordum. Gemi gnlerimin ans nasl karanlksa, bugnk yaamm da o karanln iinden yle temiz, daha aydn bir nokta gibi grnyor, gelecek gnlerim de bu noktann evresinde renkler, klar olarak kendilerini gsteriyordu. Bu pimanlk duygusu, eksiksiz olma istei, o gelime anda en nemli, en yeni duygularmdan biridir ve dnyaya, insanlara, kendime kar beslediim dncelerimin deimesini salamtr. Ey o zamandan beri, ok kez yaamn yalan ve sefahat gcne ruhun susarak boyun edii o ackl gnlerde trl hakszlklara, yalanlara kar cesurca ba kaldran, gemiin ktlklerini aa vuran, yeni yaamn taze kaynan gstererek onu sevmeye zorlayan, gelecekte bize iyilik, mutluluk getireceine sz veren i ac, gl, ho ses... Acaba, seni duyamayacam anlar olacak m?

IV

ALE EVREMZ

Bu ilkyaz babamz evde pek az kalyordu, ama kald gnlerde de ok neeliydi. Piyanoda sevdii paralar alyor, bize gz krpyor, bizimle Mimi iin trl trl, alayl ykler uyduruyordu: Bir Grc prensinin kayak yerinde Mimi'yi grdn, ona tutulup karsn boamak iin hemen bapapazla bir dileke verdiini, benim de Viyana eli yardmclna atandm, pek inandrc tavrlarla anlatyordu. Katenka'y da rmceklerle korkutuyordu; arkadalarmz olan Dubkov'la Nehludov'a ok gler yz gsteriyor, durmadan bize ve konuklarmza nmzdeki yl iin tasarlarn anlatyordu. Bu tasarlar hemen her gn deitii, birbirine uymad halde, yle ilgi ekici, yle srkleyiciydi ki hepimiz kulak kesilir onu dinlerdik; Luboka da, tek szc karmamak iin gzlerini bile krpmadan onun azna bakard. Bu tasarlara gre, kimi zaman biz Moskova'da, niversitede kalyoruz; kendisi Luboka'yla birlikte, iki yl kalmak zere talya'ya gidiyor; kimi zaman Krm'n gney kysnda bir iftlik alnyor, her yaz oraya gidiyoruz; kimi zaman da btn aile Petersburg'a tanyor vb. Babam neeliydi ama son zamanlarda onda beni pek artan byk bir deiiklik daha grdm. Kendisine modaya uygun bir giysi olan zeytin renginde bir frak ve subyeli bir pantolonla, ona ok yakan uzun bir palto diktirdi. Konuklua, daha ok da tand bir kadnn ziyaretine giderken, zerinden gzel kokular yaylyordu. Mimi, bu kadnn szn ederek iini eker, hep yz, "Zavall kszler! Ne uursuz tutkunluk! yi ki o lm bulunuyor," diyen bir tavr taknrd. Babam bize kumar oynadn hi sylemezdi; ama bu k ansnn iyi gittiini, pek ok para kazandn, paralarn "Emniyet Sand"na yatrdn, ilkyazdan sonra artk oynamayacan Nikolay'dan rendim. Sznde duramayacandan korktuu iin bir an nce kye gitmek istiyordu. Benim niversiteye girmemi beklemeden, kzlarla birlikte Paskalya'dan hemen sonra Petrovskoe'ye gitmeye karar vermiti; Volodya'yla ben sonradan gidecektik.

Volodya btn k, ilkyaza dek Dubkov'dan hi ayrlmad (Dimitri'yle olan arkadal gittike zayflyordu). Konumalarndan anlyordum ki onlarn balca zevkleri, durmadan ampanya imek, ikisinin de sevdikleri bir kzn penceresi altndan kzakla gemek, ocuk balosunda deil de artk gerek balolarda karlkl dans etmekti. Volodya'yla birbirimizi ok sevdiimiz halde, bu durum bizi ayrd. Daha retmenden ders alan bir ocukla byklerin balosunda dans eden bir delikanl arasndaki byk fark anlyor, birbirimize dncelerimizi amay gze alamyorduk. Katenka adamakll bym, durmadan roman okuyor, yaknda evlenebilecei dncesi bana artk aka gibi gelmiyordu. Volodya'dan byk olduu halde ikisi anlaamyor; birbirlerinden sanki tiksiniyorlard bile. Diyebilirim ki, Katenka evde oturduu zaman romanlardan baka bir ey onu elendirmiyor, ok zaman can sklyordu; ama yabanc erkeklerin konuk olarak evde olduu srada ok neeleniyor, canlanyor; yle ka, gz hareketleri yapyordu ki anlamn bir trl kavrayamyordum. Sonralar onunla konuurken, kzlarn ancak gzleriyle cilve yapabileceklerini, bunun ayp olmadn duyunca, bakalarn hi de artmayan bu garip gz szlerinin ne olduunu anlayabildim. Luboka da uzun denebilecek giysiler giymeye balamt; arpk ayaklar, bu uzun giysiler altnda hemen hi grnmyordu; ama kendisi, eskisi gibi ok mzmzd. imdi o artk svariyle deil, bir sanat ya da mzisyenle evlenmeyi dlemliyor, bu dnceyle ciddi olarak mzik alyordu. Ancak snavlarn bitirinceye dek bizim evde kalacan anlayan St. Jrme, bir kontun evinde kendisine i buldu. O zamandan sonra, ev halkna bir tr kmsemeyle bakmaya balad. Evde ok az bulunuyordu; o srada moda saylan sigara ime hevesine kapld, azna bir mukavva tutarak, durmadan slkla neeli paralar alyordu. Mimi, gnden gne daha zntl duruyor, sanki, biz ocukluktan kurtulup bymeye baladka hibirimizden, hibir eyden hayr ummuyor gibi grnyordu. Yemee indiim zaman, salonda yalnzca Mimi'yi, Katenka'y, Luboka'y ve St. Jrme'u buldum. Babam evde yoktu, Volodya da odasnda, arkadalaryla birlikte snavlara hazrlandndan, yemeinin kendi odasna gtrlmesini istemiti. Son zamanlarda, ou zaman evin bynn oturduu yere, yemekte Mimi oturuyordu. Hibirimiz onu saymyorduk, le sofras eski zevkini yitirmiti. Artk le yemei annemin ya da bykannemin zamannda olduu gibi belirli saatte btn aileyi bir araya toplayan, gn iki blme ayran bir tren deildi. Sofraya ge gelmeyi yanl saymyor, orbadan sonra sofraya oturuyor, arab bardaktan iiyor (bu ite St. Jrme bize rnek olmutu), iskemleye yaylarak oturuyor, yemek bitmeden kalkyor, baka kuralsz birok davranta bulunmaktan ekinmiyorduk. O zamandan sonra, le yemei eskiden olduu gibi ailenin neeli bir treni olmaktan kmt. Petrovskoe'de byle miydi? Saat ikide hepimiz ykanm, giyinmi, yemee hazr bir durumda salonda durur, konuarak yemein balamasn beklerdik. Garsonlarn odasnda saat daha ikiyi almaya balarken, Foka, elinde peete, ciddi ve arbal bir yzle, sessiz admlarla ieri girer, szckleri uzatarak gr sesiyle, "Yemek hazrdr, efendim..." deyince hepimiz neeli, honut, bykler nde, kkler arkada, kolalanm eteklerin hrtsyla, ayakkablarn, izmelerin gcrtsyla yemek odasna doru yrr, hafif hafif konuarak yerlerimize otururduk. Ya da Moskova'da, yemek salonunda hazr sofrann banda yava sesle konuarak (Gavrilo bykanneme yemein hazr olduunu haber vermeye gittii iin) onun gelmesini ayakta beklerdik. Birdenbire kap alr, entari hrts, srnen ayaklarn kard sesler duyulur, balnda garip, mor bir kurdele bal olarak, yan yana, glmseyerek ya da somurtarak (bu onun salnn yerinde olup olmamasna balyd) yzer gibi bykannem ortaya kard. Gavrilo koarak onun koltuunu yerletirir, iskemle grlts duyulur, itahn habercisi olan bir duygu sanki souk bir dalga gibi srtmz okard. Kolalanm, nemli peeteyi alr, bir ekmek kabuu iner, neeli bir sabrszlkla masa altnda el ovuturarak

bagarsonun herkesin konumuna, yana ve bykannemin gsterdii ilgi derecesine gre srayla datt tabaklardaki orbaya bakardk. Bugn artk, yemee gelince hibir nee, hibir coku duymuyorum. Rusa retmeninin nasl irkin bir izme giydii, Prenses Karnakovlarn volanl giysilerinin biimi ve baka eyler konusunda Mimi, St. Jrme ve kzlarn konumalar bana gerekten baya gelir, canm skard; bunu Katenka'yla Luboka'dan saklamaya da gerek grmezdim; oysa imdi bu gevezelik, yeni, ho ruh durumumu etkilemedi. Uysallm stmdeydi, onlar neeli bir glmsemeyle dinlerken, St. Jrme'dan byk bir incelikle bana kvas uzatmasn rica ettim; yemekte konuurken Franszca sylediim bir cmleyi, St. Jrme'un "je peux" yerine "je puis" demek daha gzel olur diye dzeltmesini kabul ettim. Bununla birlikte, itiraf edeyim ki, iyiliimi, uysallm kimsenin fark etmeyii beni biraz zyordu. Yemekten sonra Luboka, hazrlad gnah listesini bana gsterdi; bu davrannn ok iyi olduunu, ama gnahlarn her zaman herkesin iinde gizli kalmasnn daha doru olacan syledim, ksacas, "Bu gibi eylerin byle yaplmamas gerek," dedim. Luboka da: - Nasl yaplmas gerek? diye sordu. - Neyse canm; byle de olur, diye yantladm. Sonra St. Jrme'a alacam syleyerek yukarya, odama ktm. kmn nedeni almak deil, daha ok, gnah karma zamanna dek olan bir buuk saatlik srede, yaammda btn grevlerimin, ilerimin bir dizelgesini, yaama abalarm saptamak, hep bunlar gz nnde tutarak davranmak iin bir izlence hazrlamakt.

YAAM KURALLARIM

Temiz bir yaprak kt kararak, her eyden nce, gelecek ylki grevlerim, almalarm iin bir izlence hazrlamak istedim; bir dizelge yapmak gerekiyordu; cetvel olmad iin, onun yerine Latince szl kullandm. izgi izdikten sonra, szl yana doru ekince, izgi yerine mrekkep yaylan uzunca bir leke ve kda gre boyu ok ksa gelen szln alt kesinden dnen eri bir izgi grdm. Baka bir kt alarak, gene szl indire indire, bin bir glkle izgiyi izebildim. Tanr'ya, yaknlarma, kendime kar olmak zere grevlerimi e ayrdm. Kendime kar olanlar yazarken bunlarn ok eitli olduunu grerek, nce "yaam kurallar"n belirledikten sonra bir izlence yapmann daha yerinde olabileceini dndm. Alt yaprak kd bir arada dikerek bir defter yaptm, stne "Yaam Kurallar" diye yazdm. Bu iki szc yle eri br yazdm ki, yeniden yazmam gerekir mi diye uzun uzun dndm, sonra, yazp yrttm izlence paralarna, defterin irkin yazl balna bakarak, epey zldm. Ruhumda ak ve gzel bir biimde canlanan eyler, kda geerken ya da dncelerimin kimileri yaamda kullanrken, neden bylesine irkinleiyorlard? Nikolay ieri girerek:

- Papaz geldi, ayini dinlemek iin aa buyurun, dedi. Defteri masann gzne sakladm, aynaya baktm. Salarm yukar doru taradm. nk bu sa biiminin bana dnceli bir tavr verdiine inanyordum. zerine, yanan mumlarla kutsal resimler yerletirilen masann durduu dinlenme odamza indim. Babam da ayn anda baka bir kapdan giriyordu. Ciddi yzl yal papaz, babam kutsad, o da papazn, kuru, geni, ama pek byk olmayan elini pt; ben de ayn eyi yaptm. Babam: - Voldemar' arn, nerede o? Ha, evet. O, niversite kilisesine gidiyor, deil mi? dedi. Katenka: - O, prensle alyor, diyerek Luboka'ya bakt. Luboka nedense hemen kzard, bir yeri aryormu gibi yaparak odadan kt. Ben de arkasndan ktm. Salonda durdu, gnah kaydna bir ey daha yazd. - Ne o, yeni bir gnah daha m? diye sordum. Luboka kzararak: - Hayr, ey... diye kekeledi. O srada koridordan, Volodya ile esenleen Dimitri'nin sesi geldi. Katenka odaya girdi ve Luboka'ya dnerek: - te sana gnaha girmek iin bir neden daha! dedi. Kz kardeime birdenbire ne olduunu bir trl anlayamadm. Nedense Luboka yle utand ki, gzleri yaard; byk aknl sinirlilie dnt; hem kendisine, hem de sanrm onunla alay eden Katenka'ya kzmaya balamt: - Yabanc olduun nasl da belli, dedi. (Katenka iin "yabanc" szcnden daha ar bir aalama olamazd. Luboka da bunu bilerek sylemiti!) Sonra ciddi bir sesle: - Byle bir din treni srasnda beni zellikle kzdryorsun... Anlamyor musun, bu aka deil, diye ekledi. "Yabanc" szcne ierleyen Katenka, bana: - Nikolenka, kda ne yazdn biliyor musun? unlar... Sonunu getiremedi, nk alama derecesine gelen ve yanmzdan kmak zere olan Luboka: - Senin bu denli kt olduunu bilmezdim, dedi. Byle bir dakikada, beni durmadan, inadna gnaha sokuyorsun. Oysa ben senin dertlerinle, duygularnla alay etmiyorum...

VI

GNAH IKARTMAMIZ

Herkesin topland ve rahip gnah karmadan nce bir dua okumak iin ayaa kalkt srada, ben de dank dncelerle oturma odasna dndm. O sessizlik iinde, dua okuyan rahibin, anlaml ve ciddi sesi duyulunca, hele, "Utanmadan, hibir eyi gizlemeden, kendinizi hakl karmak hevesine kaplmadan, ilediiniz btn gnahlar olduu gibi aklaynz ki, ruhunuz Tanr'nn katnda temizlensin. Bir ey gizlerseniz byk bir gnah ilemi olursunuz!" szlerini syledii zaman bu ayini dnrken sabahleyin duyduum coku, iimde yeniden canland. Dahas, bu cokudan bir zevk duyuyor, o anda aklma gelen btn dnceleri bir yana atp, iimde beliren korku duygusunu artrmak istiyordum. Gnah kartmaya herkesten nce babam gitti. Ayinin yapld bykannemin odasnda uzun zaman kald. Biz de bu srede dinlenme odasnda oturuyor, susuyor; arada bir hangimizin daha nce gideceini sessizce konuuyorduk. Sonunda kapnn arkasnda, dua okuyan rahibin sesi yeniden duyuldu, kap gcrdad, babam eski alkanlyla omzunu oynatp ksrerek, hi kimseye bakmadan kt. Neeyle Luboka'nn yanan okayarak: - Haydi imdi sen git, Luboka; bana bak byk gnahkrm, her eyi olduu gibi syle. Luboka sarararak, nlnn altndan pusulay kard, gene saklad, sanki yukardan bana birisi vuracakm gibi boynunu kst, ban ne eerek kapdan ieri girdi. eride uzun zaman kalmad, ama karken omuzlar sarsla sarsla alyordu. Glmseyerek kapdan kan gzel Katenka'dan sonra sra bana geldi. imde artmasna yardm ettiim deminki belirsiz korkuyla, lo odaya girdim. Krsnn banda duran rahip ar ar yzn bana evirdi. Bykannemin odasnda be dakikadan ok kalmadm, ama oradan, o zamanki kanma gre tertemiz, bambaka bir ruhla, mutlu ve yeni bir insan olarak ktm; yaammn eskisi gibi srmesi, evremde ayn oday, ayn mobilyalar, ayn insanlar grmek, beni kt etkiledii halde, ruhum gibi her eyde bir deiiklik olsun istiyordum. Bu ho ruh durumu yataa girinceye dek srd. Uyumak zereyken, kurtulduum gnahlar kafamdan geirdiim srada, birdenbire, rahibe sylemeyi unuttuum, beni utandran bir gnah aklma geldi. Gnah karmazdan nce rahibin syledii szleri anmsadm; bu szler kulaklarmda nlad. Btn erincim bir anda yok olmutu. "Bir ey gizlerseniz, byk gnah ilemi olursunuz!" szlerini iitir gibi olurken, ilemi olduum bu gnaha uygun ceza bulamayacak denli gnahkr olduumu gryordum. Durumumu dnerek her dakika Tanr'nn cezasn beklerken, belki de birdenbire lrm diye aklmdan geirerek (bu dnce beni ok korkutuyordu) uzun zaman yatakta kvrandm. Ama, birdenbire beni sevindiren bir ey aklma geldi, bu da tanyeri aarrken yaya ya da arabayla manastrdaki rahibe giderek, yeniden gnahlarm kartma dncesiydi. im rahatlad.

VII

MANASTIRA GD

Ge kalrm korkusuyla, gece birka kez uyandm; saat altya doru ayaktaydm. Ortalk yeni aydnlanyordu. Nikolay'n henz temizlemeye gtrmedii buruuk giysilerimi, karyolann yannda duran tozlu izmelerimi giydim, dua etmeden, yzm ykamadan, yaammda ilk kez olarak yalnz bama sokaa ktm. Kardaki byk evin yeil boyal damnn arkasndan souk bir sabahn sisli afa kzaryordu. Olduka yein sabah ayaz sokaktaki amurlar, akan sular dondurmutu; souk, yzm, ellerimi sryor, ayaklarm szlatyordu. Bir an nce binip gidebilmek iin hemen bulabileceimi sandm arabalarn hibiri bizim sokakta grnmyordu. Ancak birka araba Arbat'tan geiyor; iki ta iisi konuarak yaya kaldrmnda yryordu. Bin adm kadar yrdkten sonra tek tk suya giden fl arabalara, ellerinde sepetlerle pazara giden erkeklere, kadnlara raslamaya baladm. Drtyol aznda bir breki grnd, simiti dkkn ald. Arbat kaplarnda, mavimtrak ve ypranm yamal arabasnda sallanarak uyuyan yal bir arabacya rasladm. Manastra gidip gelmek iin, nce benden, uyku sersemliiyle olacak, yirmi kapik istedi, sonra birdenbire akl bana geldi; tam arabaya bineceim srada, dizginlerle atlara vurdu. Nerdeyse beni brakp gidecekti; "Gidemem efendim, atlarn yem zaman," diye mrldand. Beni gtrmesi iin ona krk kapik nerip zorla kabul ettirdim. Atn durdurdu, beni dikkatle szdkten sonra, "Haydi efendi, bin!" dedi. Dorusunu syleyeyim, beni ssz bir sokaa gtrp soymasndan ok korkuyordum. Yrtk giysisinin yakasndan tutarak, arabann dalgal mavi renkli, yayl sedirine oturdum. Bu srada, onun kamburlam srtndan buruuk ensesi gzkt. Nedense bu grnm insann iini szlatyordu. Araba, sarslarak Vozdvijenka'dan aa ilerlemeye balad. Yolda giderken, araba iltelerinin de arabacnn giysisinin ayn olan yeilimtrak kumala kapl olduunun ayrmna vardm; bu durum nedense beni yattrd, arabacnn beni ssz bir sokaa gtrp soymasndan artk korkmuyordum. Manastra yaklatmzda gne olduka ykselmi, kiliselerin kubbelerini, bol kla altn gibi parlatyordu. Glgelerde henz buzlar zlmemiti, ama btn yol boyunca bulank seller akyor, atlarn ayaklar amurlara batyordu. Manastr kapsndan girince ilk grdm kimseye rahibi nerede bulabileceimi sordum. Yanmdan gemekte olan bir rahip biraz durdu ve merdivenli kk bir evi gstererek: - te onun hcresi, dedi. - ok teekkr ederim. Birbirinin ard sra kiliseden kan ve bana bakan rahipler, acaba hakkmda ne dnyorlard? Byk olmamakla birlikte, ocuk da deildim, yzm ykanmam, sam taranmamt, giysime ku tyleri yapmt, fralanmam izmelerim amur iindeydi. Bana bakan bu rahipler, ilerinden beni hangi snf insana benzetiyorlard acaba? Bana dikkatle bakmalarna aldrmadan gen rahibin gsterdii yne ilerledim. Hcrelere giden darack yolda karma kan gr beyaz kal, siyah giysili yal bir adam, benden ne istediimi sordu.

yle bir an oldu ki, iimde, "Hibir ey istemiyorum," diyerek arabacnn olduu yere koup eve dnme istei duydum; ama adam, atk kal olmasna karn bana gven verdi. Aradm rahibin adn syledim. Durumumu hemen anlamakta gecikmeyen yal adam, geri dnerek: - Gelin kk bey, sizi gtreyim. Papaz efendi ayindedir; imdi dnerler, dedi. Kapy at, temiz bir aralktan getik, yere serilmi yol yayglarna basarak hcreye girdik, sonra insan yattran, iten bir sesle: - Siz burada bekleyin, dedi ve dar kt. Bulunduum oda ok byk deildi, ama ok temizdi. Odann btn eyas, ilerinde birer sardunya sakss bulunan iki pencere arasnda, st muambal kk bir masa, zerinde kutsal resimler duran bir raf, rafn nnde asl duran bir kandil, bir koltuk, iki iskemleydi. Kede, minesi iekle sslenmi, zincirinde demir kreler sallanan bir duvar saati aslyd. Tavana kirele badana edilmi itelerle bal olan paravanaya (arkasnda sanrm karyolas duruyordu) akl ivide iki papaz cppesi aslyd. Pencereler, bir buuk metre kadar tedeki beyaz bir duvara bakyordu. Pencereyle duvar arasnda kk bir leylak aac vard. Odaya dardan en ufak bir ses bile gelmiyordu; yle ki bu sessizlikte sarkacn ho ve tekdze tkrts, gl bir ses olarak duyuluyordu. Bu sessiz yerde yalnz bama kalr kalmaz, btn eski dncelerim, anlarm, sanki yokmular gibi bir anda dalverdi. Anlatlmaz, ho bir dnceye daldm. Bu eskimi astarl, sararm papaz cppesi; stnde madeni kilitleri olan bu ypranm, siyah deri ciltli kitaplar; ykanm, koyu yeil dipleri slak iekler; hele saat sarkacnn tkrts, bana pek ak olarak, imdiye dek tanmadm dua, dinginlik, mutluluk dolu bir "inziva" yaamn tantyordu. "Aylar, yllar geiyor; o adam yalnz, dingin her eyi duyuyor, duasnn kabul edildiine inanyor..." diye dndm. Bana bu denli ok ey anlatan bu seslerin uyumunu bozmamak iin, kmldamamaya, derin bir soluk bile almamaya alarak, yarm saat kadar iskemlede oturdum. Saat sarkacnn da eskisi gibi sola daha gl, saa daha hafif tkrtlar sryordu.

VIII

KNC GNAH IKARTMA

Rahibin ayak sesi, beni dncelerimden ayrd. Aarm salarn eliyle dzelterek: - Gnaydn, bir iiniz mi var? dedi. Beni kutsamasn rica ettim; sonra byk bir zevkle, onun byk olmayan sarmtrak elini ptm. Dileimi bildirince, hi ses karmadan, kutsal resimlere yaklat, gnah karmaya balad.

Gnah karma ii sona erince, ben de utancm yenerek, iimdeki btn gizli eyleri dktkten sonra, o ellerini bama koydu, yumuak bir sesle, "Tanr hep senin yannda olsun; iindeki inan, uysallk, baeme duygularn korusun. Amin..." dedi. ok honuttum; sevin gzyalar boazm tkyordu. Cppesinin bir ucunu ptm, bam kaldrd. Rahibin yz pek dingindi. Sevin ve honutluk iindeydim. Bu durumun bana verdii mutluluu yitiririm korkusuyla, rahiple ivedi olarak vedalatm; baka eylerle oyalanmamak iin evreye bakmadan manastrdan ktm; yeniden saa sola yalpa vuran alacal arabaya bindim. Arabann sarsntsyla, geerken gzme ilien sradan eylerle duygularm abuk dald; imdi rahibin arkamdan, benim ne iyi yrekli bir gen olduumu, yaamnda benim gibi bir insanla karlamadn, karlamayacan; benim gibilerin dnyada bulunamayacan aklndan geirdiini dnyordum. Bundan yzde yz emindim; bu inancm bende yle bir sevin uyandrd ki, bunu kesinlikle birine anlatmak isteini duydum. Biriyle konumak iin can atyordum, ama yanmda arabacdan baka kimse olmad iin onunla konumaya baladm. - Nasl, ierde epeyce kaldm deil mi? diye sordum. Sanrm gnein kmasyla biraz neelenen yal arabac: - Eh, olduka... Atlarn yem zaman da gecikti; ben aslnda gececiydim, diye yant verdi. - Ben de ierde bir dakika kadar kaldm sanyordum, dedim ve yal arabacya biraz daha yakn olan ukurca bir yere yerleerek: - Manastra ne iin gittiimi biliyor musunuz? diye ekledim. - Bize gre hava ho! Mteri nereye isterse, oraya gidiyoruz. Ben sorup duruyordum: - yle olsun; ama bugn ne dnyorsun? - Herhalde birisini gmmek iin bir mezar yeri almaya gittiniz, diye yantlad. - Hayr, yle deil; ne iin biliyor musun? - Nereden bileyim efendim? dedi. Arabacnn sesi bana yle ho geldi ki, ona gidiimin nedenini sylemek; btn duygularm amak istedim. - stersen anlataym? Nasl syleyeyim? Dn... Her eyi olduu gibi anlattm; duyduum gzel eyleri bile hep aa vurdum. Bugn bile anmsadka kzaryorum. Arabac kukulu kukulu: - Demek yle, dedi.

Bundan sonra, uzun zaman sessiz sessiz, hi kmldamadan oturdu; ancak ara sra, arabann ucuna dayanan, araba sarsldka hoplayan kocaman izmeli ayann altndan ikide birde dar frlayan paltosunun ucunu yerine sktryordu. Onun da, hakkmda rahip gibi dndn, yani dnyada benim gibi bir gen daha bulunmadn dndn aklmdan geirdiim srada, birdenbire bana dnerek: - Ne olacak efendim, sizin ileriniz kibar ii, dedi. - Ne dedin? diye sordum. Arabac disiz azn aprdatarak: - ey efendim, kibar ii, diye yineledi. "Hayr, beni anlamad" diye dndm, eve varncaya dek onunla hi konumadm. Tanr'ya kar beslediim kran ve ballk duygularm deilse de, bu duygulardan doan gururu, honutluu sokaklarda, bol gne nda dolaan kalabala karn iimde saklyordum. Eve gelir gelmez bu duygular tmyle yok oldu. Arabacya verecek 40 kapiim yoktu. Borlu olduum bakalfa Gavrilo, artk bana dn para vermiyordu. Arabac, benim para bulmak iin avludan iki kez getiimi grnce, komamn nedenini anlam olacak ki arabadan indi, bana iyi yrekli gzkmesine karn, beni inelemek iin, dnyada arabacnn parasn demeyen zrtler olduunu syleyerek yksek sesle barmaya balad. Evde daha herkes uyuduu iin, hizmetilerden baka kimseden 40 kapik bulamazdm. En sonra Vasiliy, deyeceime sz aldktan sonra (bu szme inanmadn yznden anlyordum), daha ok da ona ettiim iyilikten dolay beni sevdii iin, arabacnn parasn dedi. Duygularm bir duman gibi dalmt. Herkesle birlikte kilisedeki kutsal ayine gitmek iin giyinmeye baladm zaman, giysimin hazr olmadn ve giyemeyeceimi anlaynca, bir sr gnah iledim. Baka bir giysi giydim; kafam, tuhaf bir biimde karmakark, iyi duygulara kar ok kukulu bir durumda ayine gittim.

IX

SINAVLARA NASIL HAZIRLANIYORDUM

Paskalya haftasnn perembe gn babam, kardeim, Mimi ve Katenka kye gittiler. Bylece bykannemin kocaman evinde yalnzca ben, Volodya ve St. Jrme kalmtk. imde, gnahlarm kartmak iin manastra gittiim gnlerdeki ruh durumumdan, belirsiz olmakla birlikte, ho anlardan baka bir ey kalmamt. Bu anlar da, kavutuum zgr yaamn yeni izlenimleriyle yava yava siliniyordu. "Yaam Kurallar" adl defterimi de, br karalamalarmla birlikte ortadan kaldrmtm. Yaamn btn cilvelerine kar kullanabileceim kurallar bulup, yaamm onlara gre dzenlemek dncesi houma gidiyor; bunu yapmak kolay grnmemekle birlikte, bana byk bir imi gibi geliyordu. Buna karn, ilkeleri yaama uygulamak istiyordum. Yalnzca bu ii hemen yapmak gerektiini unutuyor, hep geri brakyordum. Ama kafamdaki btn dncelerimin, kurallarmn bir blmne, ya Tanr'ya,

ya insanla ya da kendime kar olan grevlerimden birine kesinlikle uymas, beni avutuyordu. imden, "te o zaman, bu konular zerine btn dndklerimi ilerde defterime geiririm," diyordum. imdi de, ou kez kendi kendime, "Acaba, insan aklnn, her eyi yapabileceine inandm zaman m, yoksa ruha gelime yeteneimi yitirip insan aklnn gcne, deerine kar inancmn sarsld u sralarda m haklydm?" diye soruyor, buna yant veremiyordum. Kavutuum zgrlk ve daha nce sylediim gibi, ilkyazla birlikte iime dolan o duygu, bilmediim bir eyi bekleme duygusu bana ylesine coku veriyordu ki, kendimi tutamyor, bu yzden de snavlara iyi hazrlanamyordum. rnein, sabahleyin ders odamda alrken, ertesi gn gireceim snav iin iki blmn henz hazrlanmam olduunu pek iyi biliyor, almak zorunda olduumu anlyordum. Ama, birdenbire ilkyaz kokusu penceremden girip odam doldurunca, sanki bir eyler anmsamam gerekiyormu gibi kitab brakyordum; ellerim ayaklarm kendi kendine devinerek beni aa yukar dolatrmaya balyor; sanki bilinmeyen bir g, bamdaki makinenin yayna basm gibi kafamdan byk bir kolaylkla, doallkla, neeli ve elendirici dlemler yle bir hzla geip gitmeye balyordu ki, bunlarn ancak parlaklnn ayrmna varabiliyordum. Bylece hibir ey anlamadan bir iki saat geiveriyordu. Ya da, elimde kitap, okuduum eylere btn dikkatimi vermeye alrken koridorda birdenbire bir entari hrts, bir kadn ayak sesi duyuyor, geenin bykannemin yal oda hizmetisi Gaa olduunu bildiim halde kafam karyor, yerimde oturamaz oluyordum. Birdenbire, "Ya geen oysa? Ya zihnimde yaattm eyler imdi balayverir de karrsam?" diye dnyor; koarak koridora kyor, geenin gerekten Gaa olduunu gryordum. Ama bundan sonra, bir sre daha kendimi toparlayamyordum. Sanki, gene bir makinenin yayna baslyor, her ey karmakark olmaya balyordu. Kimi zaman, gece olmadan tek bama mum altnda otururken, mumun fitilini dzeltmek ya da daha rahat oturmak iin iskemlede kmldayarak, bir an iin kitab brakyor; btn kaplardaki, kelerdeki karanl gryor; evdeki sessizliin farkna varyor; gene bu sessizlii dinleyerek ak duran kapdan karanlk odaya bakmadan uzun zaman devinimsiz durmak ya da aa inip bo odalarda dolamak elimden gelmiyordu. Sk sk, kendimi belli etmeden, akamlar saatlerce salonda oturarak, Gaa'nn koskoca salonda tek bir mum nda, piyanoda tek parmakla ald "Blbl" arksn dinliyordum. Dolunay olan gecelerdeyse, hibir g beni yatamda tutamazd; pencereden sarkp baheyi seyretmek, aponikovlarn evinin aydnlanm damna, kilisemizin dzgn an kulesine, bahe yoluna den duvarlarn, allarn kapkara glgelerine bakmamak elimden gelmezdi. Ge vakte dek sren bu durum, sabahn onunda bile zor uyanmama yol ayordu. Hl bana ders vermek iin gelen retmenler olmasayd, St. Jrme istemeyerek de olsa ara sra onurumu krmasayd, en ok da snavlarn ok iyi derecede gemesine nem veren arkadam Nehludov'a becerikli bir insan olarak grnmek isteini beslemeseydim, evet, bu sonuncu neden olmasayd, ilkyaz ve zgrlk yznden eski bildiklerimin hepsini unutur; snavm, olana yok, veremezdim.

TARH SINAVI

16 Nisan'da, beni gtren St. Jrme'la birlikte, niversitenin byk salonuna ilk kez girdim. niversiteye olduka k faytonumuza binerek gittik. Yaammda ilk olarak frak giymitim; giysim, amarlarm, orabma dek her eyim yepyeni ve en iyi trdendi. Aada kapc kaputumu kardktan sonra, karsnda giysimin btn klyla kaldmda bu gz kamatrc grnmden kendim bile skldm. Bununla birlikte, frak ve lise giysisi giymi olan kalabalk, parke deli aydnlk salona girdii zaman, aralarndan kimileri yzme hi aldr etmeden baktlar; salonun br ucunda, masalarn evresinde zgrce dolaan ve byk koltuklarda oturan kurumlu profesrleri grnce, baklar zerime ekme umudum o anda suya dt. Evde ve aada soyunurken, yzmde beni bu denli parlak ve soylu grnmden znt duyar gibi gsteren anlam yok oldu, yerini byk bir ekingenlik ve neesizlik ald; ama yakndaki sralardan birinde, herkesten ayr, arkada oturan, yal olmad halde apak sal, klksz, kirli giysili adam grnce onunla aramzdaki kartlk beni sevindirdi. Hemen yanna sokuldum, snava giren genlere bakmaya, onlar konusunda yarglar ileri srmeye baladm. Burada birok insan vard. Bunlarn hepsini, o zamanki dncelerime gre e ayryordum. Buraya benim gibi, eitmenleriyle ya da velileriyle gelenler arasnda tandm Frost'la birlikte kk vin ve yal babasyla linka Garp vard. Bizim gibi onlar da, henz ustura vurulmam, hafif tyl yzleriyle, kar gibi ak frenkgmlekleriyle getirmi olduklar kitaplar, defterleri amadan, uslu uslu oturuyor, belli bir ekingenlikle profesrlere, snav masalarna bakyorlard. Snava girenlerin bir baka blmyse lise giysili olanlard ki, ounun yzleri tralyd. ou birbirlerini tanyor, yksek sesle konuuyor, btn profesrlerin adlarn biliyorlard. Burada sorular hazrlyor, birbirlerine defterlerini uzatyor, sralardan atlyor, koridordan getirdikleri brekleri, yal ekmekleri yalnzca balarn srann arkasna eerek hemen orackta yiyiveriyorlard. Snava girenlerin nc takmysa kalabalk deildi. Kimi frakl, ou redingotlu, frenkgmlekleri grnmeyen, tm yal kimselerdi. Herkesten uzak bir yerde oturuyorlard; ok ciddi ve ask yzlydler. Benden ok daha kt giyinmi olan ve bu durumuyla benim avunmama yol aan kii bu son kmedendi. Parmaklar arasndan kark, kr salar km bir durumda, iki elini bana dayayarak oturmu, kitap okuyordu. Ancak bir an iin parlak gzleriyle yzme pek iten olmayan bir tavrla bakt; kendisine pek yaklamama olanak vermemek iin somurtarak, parlayan dirseini benden yana biraz daha uzatt. Liselilerse, tersine ok senli benli ve kaytszdlar; yle ki onlardan biraz da korkuyordum. Biri elime bir kitap tututurarak, "u arkadaa uzatverin," dedi; br yanmdan geerken, "Brakn da geeyim kardeim," diye sylendi; ncs sramn stnden atlarken, sraya dayanyormu gibi omzuma dayand. Bunlarn hibiri houma gitmiyor, bana baya grnyordu. Kendimi bu liselilerden ok yksek gryor, onlarn bana byle senli benli davranmalarn yersiz buluyordum. Sonunda soyadyla snava armaya baladlar. Liselilerin ou byk bir gzpeklikle ortaya kyor, iyi yant veriyor, neeli neeli dnyorlard; bizimkiler onlardan daha sklgan grnyordu, sanrm yantlar da daha kt oluyordu. Yal olanlardan kimileri ok iyi, kimileri de ok ktyd. Semyonov ad okununca, parlak gzl ve kr sal komum, beni kabaca iterek ayaklarmn stnden atlad, masaya doru ilerledi. Onun, korkusuz, ok iyi yant verdii profesrlerin durumundan anlalyordu. Yerine dnnce nasl bir not aldn anlamadan, soukkanllkla defterlerini alarak dar kt. Soyadlar okunurken, ben birka kez yerimden frlayacak gibi oldum; ama 'yle balayan soyadlar arlmaya baland halde benim sram daha gelmemiti. Birdenbire, bir keden profesrn biri, "konin ve Teniyev!" diye bard. Srtmdan, salarmdan bir elektrik akm gemi gibi oldu. evremde: - Kimi ardlar? Bartiniyev kimdir acaba? sesleri duyuluyordu.

Arkamda duran, uzun boylu, al yanakl bir liseli: - konin, k, seni aryorlar; Bartiniyev... Martiniyev kim? Sylesenize... diye syleniyordu. St. Jrme, bana: - Sizi aryorlar, dedi. Ben al yanakl liseliye: - Ama benim adm rteniyev'dir; rteniyev diye ardlar m? dedim. Al yanakl liseli bana: - Elbette, gitsenize! der demez ben yerimden kalktm, liseli de duyulacak bir sesle, "Bu ne klk!" diye ekledi. nmde, yallar beinden, 25 yalarnda gen bir adam gidiyordu. Bu, konin'di. stnde zeytin rengi dar bir frak ve boynunda la moujik (3), titizce taranm sar salarnn rtt, lacivert atlas boyunba vard. Daha srada otururken onun giyimine dikkat etmitim. irkin deildi; ok konuuyordu. Boynuna kadar uzatt krmzmtrak, acayip salar; en ok da durmadan yeleini ap gmleinin altndan gsn gstermesi ok tuhafma gidiyordu. konin'le birlikte yaklatmz masada profesr oturuyordu; selammza hibiri aldr etmedi. Gen bir profesr, iskambil kd kartryormu gibi soru kartlarn taryordu. Fraknda yldz nian takl baka bir profesr, arlman zerine abuk abuk konuarak aklama yapan, sk sk szlerinin sonuna "sonunda" szcn ekleyen bir liseliyle ilgileniyordu. nc yal profesr de, ban eerek gzlnn zerinden bize bakt ve soru kartlarn gsterdi. Profesrn ayn zamanda bana ve konin'e baktn, ne olduunu anlayamadm bir zelliimizden, belki konin'in kzl salarndan holanmadn duyumsuyordum. nk, yine ikimize birden bakarak, sabrsz bir ba iaretiyle soru kartlarn almak iin abuk olmamz belirtti. Burada iki ey ok arma gitmiti. Birincisi, profesrlerden hibirinin selammz almamas; ikincisi de, sanrm "snava girenler" ad altnda beni konin'le ayn dzeyde tutmalar ve konin'in kzl salar yznden imdiden bana kar da tavr almalaryd. Hi korkmadan bir kart ekip yant vermeye hazrlandm srada, profesr gzleriyle konin'i gsterdi. ektiim soruyu okudum; bildiim bir konuydu; evremde olup bitenleri seyrederek, sessizce sram bekliyordum. konin de korkusuz, biraz da gzpeke, yan dnerek kart almak iin yaklat; salarn silkerek ektii soruyu gr bir sesle okumaya balad. konin, sanrm yant vermek iin olacak, azn aaca srada, yldzl profesr liseliyi verek salverdikten sonra konin'e bakt. O, bir ey anmsyormu gibi duraklad. Bu sessizlik iki dakika srd. Gzlkl profesr: - Balayn, dedi. konin azn at ve yeniden sustu. Gen profesr de: - Siz burada yalnz deilsiniz, haydi, yant verecek misiniz, vermeyecek misiniz? dedi, ama konin ona bakmad bile; dikkatle soru kartna bakyor, tek szck bile sylemiyordu. Gzlkl profesr ona gzlkle, gzln stnden ve de gzlksz bakt. Bunca zamanda profesr gzln karp silmeye ve yeniden takmaya zaman bulabilmiti. konin tek bir szck sylemedi; yznde birdenbire bir glmseme belirdi. Salarn bann devinileriyle arkaya att ve gene yan yan masaya doru ilerleyerek soru kartn masaya koydu; srayla birer birer profesrlerin gzlerine, sonra bana bakt;

dnd, kollarn sallayarak canl admlarla sralara doru yrd. Profesrler birbirlerine baktlar, gen profesr: - Grdnz m delikanly, kendi hesabna okuyor... dedi. Masaya daha da yaklatm; ama profesrler, sanki benim varlmdan hi haberleri yokmu gibi sessiz sessiz konumay srdryorlard. O srada kesin olarak inanyordum ki, bu profesr benim snav verebileceim ve ne dereceye kadar baarabileceim konusuyla ok ilgileniyorlar; ama kendilerine ok nem verdirmek iin grmezlikten gelerek benimle hi ilgilenmiyorlarm gibi davranyorlard. Gzlkl profesr yant vermem iin ilgisiz ilgisiz bana dndnde gzlerine baktm, bana kar ikiyzl davrand iin onun hesabna utandm ve bu yzden balangta biraz durakladm. Ama gittike daha rahatladm. Soru ok iyi bildiim Rus tarihinden olduu iin ok iyi yantladm; yle aldm ki, konin gibi olmadm, onunla aramzda ne byk fark olduunu profesrlere gstermek iin bir soru daha ekmeyi nerdim; ama profesr bir ba iaretiyle, "Gzel!" dedi, nnde duran deftere iaret etti. Srama dner dnmez, nasl rendiklerini Tanr bilir, liseliler be numara aldm sylediler.

XI

MATEMATK SINAVI

Sonraki snavlarda kendime uygun bir arkada grmediim Garp'tan ve nedense benden ekinen vin'den baka, birok yeni tandk edindim. Kimileriyle arkadalmz selamlaacak denli ilerlemiti. konin beni grnce sevindi bile; nk tarih profesrnn geen yl olduu gibi bu yl da snavda arttn, kendisine kzgn olduunu, bunun iin tarihten yeniden snava gireceini syledi. Benimle ayn matematik fakltesine giren Semyonov, snav sonuna dek herkesten ekiniyor, sessizce parmaklarn kr salar arasna sokarak tek bana oturuyor ve snavlar ok iyi veriyordu. O ikinciydi, birinci de, bir numaral lisenin rencilerinden bir genti. Uzun boylu, zayf, esmerce, sar benizli, aln ergenlik sivilceleri iinde, yana siyah bir kravatla bal bir genti. ok uzun parmakl, zayf ve krmz ellerinin trnaklar kemirilmekten o kadar ksalmt ki, sanki parmak ular iplikle balym gibi duruyordu. Btn bunlar, bana ok gzel grnyor, lisenin en iyi rencisinin byle olmas gerekiyormu gibi geliyordu. evresindekilerle herkes gibi konutuu iin ben de onunla tantm. Bununla birlikte onun yrynde, dudak bklerinde, kara gzlerinde, herkeste olmayan bir ey, bir ekicilik buluyordum. Matematik snavna zamanndan nce geldim. Olduka iyi hazrlanmtm, ama cebirden naslsa retmenden gizlediim iki konu vard ki, onlar hi bilmiyordum. imdi onlar hl anmsyorum; bunlar, toplama karma yntemi ve Newton kuramyd. Arka srada oturmu, bilmediim bu iki konuyu gzden geiriyordum. Ama, grltl odada almaya alk olmaym, zaman darlnn verdii heyecan, okuduum eylere btn dikkatimi vermeme engel oluyordu. Arkamdan Volodya'nn tandm sesini duydum:

- Nehldov, bu yana gel, o burada, diyordu. Bam evirince, srann arkasndan ceketlerinin nleri ak olan kardeimle Dimitri'nin, ellerini sallayarak bana doru geldiklerini grdm. niversitede evlerindeymiler gibi dolamalarndan yeni renci olmadklar hemen anlalyordu. Onlarn byle nleri ak gezmeleri, sanki bize, yeni gelenlere bir aa bakma gibi geliyordu. Bu durum, bizde de onlara kar kskanlk ve sayg uyandryordu. evredekilerin eski niversitelilerle tank olduumu grmeleri dncesi gururumu okuyordu. Bunun iin onlar karlayaym diye, hzla ayaa kalktm. Volodya, stnln gstermek merakndan kendini alamad. - Vah zavall, snava daha girmedin mi? dedi. - Hayr. - Okuduun ne, yoksa hazrlanmadn m? - Evet, pek hazrlayamadm iki konu var. urada bir ey var, anlayamyorum. Volodya: - Anlayamadn neymi bakalm, bu mu? dedi ve Newton kuramn anlatmaya balad. Ama anlatmas pek hzl ve karkt; verdii bilgilere kar gzlerimde beliren kukuyu grm olacak ki, Dimitri'ye bakt: Sanrm onun gzlerinde de ayn kukuyu grd iin kzard, ama anlamadm bir eyler sylemeyi srdrd. Dimitri, profesrlerin oturduu keye gz attktan sonra: - Dur Volodya, brak da zaman varsa bu konuyu ona ben anlataym, dedi, yanma oturdu. Arkadamn, ok sevdiim ve kendinden honut zamanlarda grlen pek dingin bir ruh durumu iinde olduunu o anda anladm. Matematii ok iyi bildii ve anlatm pek ak olduu iin, konuyu yle gzel anlatt ki, hl aklmdadr. Anlatmasn bitirir bitirmez St. Jrme ksk bir sesle, " vous Nicolas!" (4) dedi; ben bilmediim br soruyu renmeye zaman bulamadan sradan kalktm, konin'in arkasndan yrdm, iki profesrn oturduu masaya yaklatm. Masann yannda, kara tahtann nnde bir liseli duruyordu. Liseli tebeiri grltyle tahtada krarak, serbest bir problemi zyordu; profesrlerin ona, "Yeter," bize de, "Soruyu ekin," demesine karn, yazmay hl srdryordu. Sorularn yazl olduu, kesilmi ktlarn yumuak ynndan titreyen parmaklarmla soruyu ekerken, "Ya bilmediim tek soru karsa?" diye dnyordum. konin de geen snavlarda olduu gibi yan yan gelerek, en stten ald kda bakt, somurttu: - Hep byle olmayacak eyleri ekiyorum, diye mrldand. Kendiminkine baktm. Aman Tanrm, bilmediim soruydu. konin: - Size ne kt? diye sordu. Kd ona gsterdim: - Bunu ben biliyorum.

- sterseniz deitirelim. - Hayr, hepsi bir, nasl olsa sinirlerim bozuk, derken, profesr bizi tahtaya ard. "Her ey bitti; umduum parlak baar yerine konin'den daha kt rezil olacam; bu da lnceye dek srecek..." diye dndm. Birdenbire konin, profesrn gz nnde bana dnd, elimdeki kd ekerek kendi kdn bana verdi. Soruya baktm, Newton kuramyd. Profesr pek yal deildi, yznde alnnn altnn epey kk olmasndan ileri gelen anlaml, ho bir anlatm vard. - Ne o efendiler, sorularnz m deitiriyorsunuz? diye sordu. konin enikonu soukkanllkla: - Hayr, kendi sorumu gstermek iin verdim, sayn profesr, dedi. Yine "profesr", szc konin'in burada syledii en son szck olmutu. Eskisi gibi yanmdan geerken bir bana, bir profesre bakarak glmsedi: - Ne yapalm birader, zarar yok, der gibi omzunu silkti. (Sonra rendim ki, konin nc yldr niversite snavna giriyormu.) Biraz nce zerinde uratmz soruyu iyi yantladm; profesr istediinden ok daha iyi olduunu syleyerek bana 5 numara verdi.

XII

LATNCE SINAVI

Latinceye dek, snavlarm ok iyi geti. Yana bal liseli birinci, Semyonov ikinci, ben ncydm. Bbrlenmeye, gen olmama karn nemli bir adam olduumu ciddi olarak dnmeye bile balamtm. Daha snavlarn ilk gnnden beri, herkes korkuyla Latince profesrnden sz ediyordu. Anlattklarna gre o, Latince ve Yunancadan baka dille konumayan; gen delikanllarn, hele kendi hesabna okuyanlarn baarsz olmalarndan zevk duyan bir tr canavard. Bana Latince dersi veren hocam St. Jrme beni avutuyor, ben de Cicero'yu, Horatius'u szlk kullanmadan evirdikten, Sumt'u ok iyi bildikten sonra bilgimin bakalarndan az olmadn sanyordum; ama i dndm gibi kmad. Sabahtan beri boyuna, benden nce snavdan kanlarn kazanamadklar syleniyordu. Ortalkta ,rencinin biri "1", teki "0" alm, birine km, bir bakasn dar kovmak istemi gibi szler dolap duruyordu. Yalnzca Semyonov ve lisenin birincisi olan arkada her zamanki gibi, sakin sakin snava girip 5'er numara alarak ktlar. Felaketi artk seziyor gibiydim ki, beni konin'le birlikte korkun profesrn yalnz bana oturduu kk masann bana ardlar. Korkun profesr, ufak tefek, zayf, sar yzl, yal uzun sal ve ok dnceli grnen bir adamd. evirmesini syleyerek, konin'e, Cicero'nun "Sylev" kitabn verdi.

konin'in birka satr okumas, profesrn yardmyla eviri bile yapabilmesi, beni byk bir aknla drd. Bu denli zayf olan bir rakibin yannda kendi stnlm duydum, i dilbilgisi zmlemesine gelince, konin'in de eskisi gibi bir kmaza girip sustuunu grnce glmsemekten kendimi alamadm. Bu glmsemem biraz da alaylyd. Byle yerinde, alayl bir glmsemeyle profesre yaranmak isterken, i hi de umduum gibi kmad. Profesr bozuk bir Rusayla, "Glmsemenize baklrsa, sanrm siz daha iyi biliyorsunuz; bakalm, imdi grrz; soruya siz yant verin," dedi. Profesrn, konin'i koruduunu, dahas, konin'in onun evinde oturduunu sonradan rendim. konin'e sorulan "szdizimi" sorusuna hemen yant verdim; ama profesr yzn ekitti. Ban evirdi; yzme bakmadan: - Gzel, sizin sranz gelince neler bildiinizi anlarz, dedi ve konin'e sorduu soruya kendisi yant vermeye balad; en sonunda konin'e: - Gidebilirsiniz, dedi. Not defterine drt numara attn grdm. Kendi kendime, "Demek ki syledikleri gibi sert deilmi," dedim. konin gittikten sonra, profesr bana be saat kadar gelen tam be dakika iin kitaplar, soru ktlarn yerletirdi, smkrd, koltuklar dzeltip stne yayld, benden baka salonun her yanna bakt. Btn bu yapmack devinimleri yeter grmeyerek ve ben yokmuum gibi, bir kitap aarak okuyormu gibi yapt. Ona biraz daha yaklap ksrdm. - Ha, evet; daha siz vardnz, deil mi? Bana bir kitap uzatarak, "Bir ey evirin bakalm," dedi. "Hayr bundan evirin, daha iyi," diyerek Horatius'un bir yaptn ald ve onu ap yle bir yerini buldu ki, hi kimsenin, hibir zaman oralarn eviremeyeceini sanyordum. - Ben buralar hazrlayamadm, diye yant verdim. - Ha, demek ezberlediiniz eylerden yant vermek istiyorsunuz? ok gzel. Yok, yok, bana bunu evirin, dedi. Byk bir zorlukla, anlam karmak iin uratm. Ama profesr benim soran baklarm grerek ban sallyor, derin derin soluk alyor, "Hayr!" diyordu. Sonunda, kitab sinirli sinirli yle hzla kapatt ki, parmaklar yapraklarn arasnda kald. Hzla parman ekti. Dilbilgisinden bir soru sorarak koltuunun arkalna dayand ve korkun bir sessizlie brnd. Yant vermeye baladm; ama yznn anlatm dilimi tutuyor, sylediim eylere gvenemiyordum. Birdenbire duruunu deitirerek masaya dayand, sol elinin zayf parma stnde serbest duran altn yzyle oynamaya balad. Sonra, irkin konumasyla: - Hayr, o deil, hi de yle deil, efendim, niversiteye byle hazrlanlmaz, sizler ancak bu lacivert yakal niformay takma hevesindesiniz; yle byle bilgiyle niversiteye girmek istiyorsunuz. Ama byle ey olmaz; her dersi adamakll renmeniz gerekir, gibi bir sr sz syledi. O bozuk bir dille bu szleri sylerken, ben, bilinsiz bir dikkatle onun, nne edii gzlerine bakyordum. nce nc olamamann dlem krkl, sonra da snavlarda hi kazanamama korkusu, en sonra da aalama, hakszlk ve onurumun krlmasndan doan bakaldr duygular bunlara katld.

Bundan baka, o zamanki anlayma gre, profesrn comme il faut (5) olmamas, (bunu ksa, sert, yuvarlak trnaklarndan anladm) bende nefret uyandrd gibi, bakaldr duygularm daha da glendirerek, zehrini artryordu. Bana bakt zaman titreyen dudaklarm, yaarm gzlerimi grnce, heyecanm notu artrmak iin bir yalvar sanarak, bana acyormu gibi bir tavr taknd, (o srada ona yaklaan baka bir profesrn yannda): - Peki, size, hakknz olmad halde geebilecek bir not veriyorum (bu, "2" demekti), bunu sizin genliinizi dnp, ilerde niversitede byle hoppa olmayacanz umarak veriyorum, dedi. Latince profesryle ayn dncedeymi gibi, gzlerinde "Gryor musunuz, delikanl..." der gibi bir anlatmla yzme bakan yabanc bir profesrn yannda sylenen bu sonuncu tmce beni tmyle artmt. yle bir an geldi ki, gzlerimi duman brd, korkun profesr masasyla birlikte uzaklat ve aklmda korkun bir dnce dodu: "imdi ben bir ey... ne olur acaba?" Ama, nedense bunlar yapamadm, tersine bilinsizce iki profesre de eilerek selam verdim; konin'in yapt gibi hafif hafif glmseyerek masadan uzaklatm. Bu hakszlk, o zamanlar zerimde yle byk bir etki yapt ki, davranlarmda zgr olsaydm artk snavlara girmekten vazgeerdim. Birinci olmak isteimi tmyle yitirdiim gibi, artk nc olmay da umamazdm. Geri kalan snavlarm cokusuz, abasz geirdim. Notlarmn ortalamas gene de drt buuk tutuyordu. Ama bu durum artk beni hi ilgilendirmiyordu. Kendi kendime birinci olma hevesinin, abasnn aptalca bir davran, dahas mauvais genre (6) olduunu kantladm. nsan, Volodya gibi, snavlar ne ok iyi, ne de ok kt geirmelidir. Bu noktada arkadamla ilk olarak aramzda dnce ayrl olmasna karn, ileride niversitede de bu kanda kalmaya karar verdim. Artk niformay, keli apkay, kendi arabam, kendi odam ve en ok zgrlmden baka bir eyi dnmyordum.

XIII

BYKLER SIRASINA GRDM

Ama bu dncelerimin de kendilerine gre bir gzellii vard. Maysn sekizinde, son snavm olan din dersi snavndan dnnce, parlak siyah ynl kumatan yaplmakta olan niformam ve ceketi teyelli, zerine tebeirle iaretler konmu olarak getiren terzi Razanov'un nceden tandm kalfasn evde buldum. Tmyle hazr olan giysimi ve kda sarlm olan altn dmelerini getirmiti. niformam giydim ve ok beendim. Ceketimin arkasnda pot olduunu syleyen St. Jrme'a aldrmayarak, yzmde birden beliren honut glmsemeyle aa indim. Koridor ve girite, merakla zerime evrilen baklar grmezden gelerek, Volodya'nn odasna getim. Bakalfamz salonda bana yetiti, niversiteye giriimi kutlayarak babamn buyruu zerine getirdii drt beyaz banknotu bana uzatt ve bu gnden sonra, doru renkli atmz Krasafk'n ektii hafif arabamzla arabac Kuzma'nn

tmyle benim buyruumda olduunu da ekledi. Byle beklenmedik bir mutlulua kavumann sevincini Gavrilo'dan bir trl saklayamadm; biraz ardm, soluum tkanarak aklma ilk geleni syledim, galiba, "Krasafk ok iyi koan bir hayvandr" dedim. Giri ve koridorun kaplarndan uzanan balar grnce artk kendimi tutamadm, var gcmle, stmde parlak, altn dmeli ceketim olduu halde, komaya baladm. Volodya'nn odasna girerken, arkamdan beni kutlamaya gelen ve niversiteye giriim onuruna bir yere gidip yemek yemeyi, ampanya imeyi nermek zere gelen Dubkov ve Nehludov'un seslerini duydum. Dimitri, ampanya sevmedii halde, bugn benimle senli benli konumaya balamak iin, bizimle birlikte geleceini syledi. Dubkov benim nedense bir albaya benzediimi belirtti; Volodya beni kutlamad, yalnzca br gn artk kye gidebileceimizi haber verdi. Sanki, benim niversiteye giriime sevinmekle birlikte, kendileri gibi bykler srasna girmem houna gitmiyordu. Yanmza gelen St. Jrme da ok ssl bir anlatmla, artk grevinin bittiini, grevini iyi yapp yapmadn bilmediini, ama elinden geldii kadar altn syleyerek yarn kontun evine tanacan ekledi. Bana sylenen her sze karlk yzmde, elimde olmadan, tatl, mutlu, biraz da anlamszca honutluk gsteren bir glmseme belirdiini, hatta bu glmsemenin karmdakilere getiini duyumsuyordum. te artk eitmenim yok, zel arabam var, niversiteliler arasnda benim adm da yazl, belimde kl tayorum, polisler ara sra bana selam bile verecekler... artk bydm, galiba mutluyum da. Yemei saat bee doru Yar'da yemeye karar verdik; Volodya Dubkov'a gitmiti, Dimitri de yemekten nce bir ii olduunu syleyerek huyu gerei ortadan yittii iin, istediim gibi geirebileceim iki saat bo vaktim vard. Uzun uzadya odalar dolatm. Ceketimi, kh yukarya doru dmeleyerek, kh bsbtn ak, yahut da yalnzca st dmesi ilikli olarak, btn aynalarda kendimi seyrettim. Hepsi bana ok gzel grnyordu. Byk sevincimi insanlara gstermekten ekinsem de, bir trl kendimi tutamyordum. Ahr ve arabann bulunduu yere kadar giderek, Krasafk'a, Kuzma'ya ve arabaya baktm. Daha sonra yine eve dndm. Cebimdeki paralar saymaya, aynalara bakmaya ve eskisi gibi mutlu glmseyerek yeni batan odalar dolamaya baladm. Ama daha bir saat gemeden iime bir sknt kt. Bu parlak durumumu kimsenin grmediini dnerek zlmeye baladm. Davranmak, bir eyler yapmak isteini duydum. Bunun zerine, Kuznetskiy Kprs yaknlarna gidip bir eyler almann en uygun davran olduunu dnerek arabay hazrlamalarn buyurdum. Volodya'nn, geen yl niversiteye girdii zaman, Victor Adam'n atlarnn tabasma resimleriyle ttn ve birok pipo satn aldn anmsayarak benim de ayn eyleri yapmam gerektiini dndm. Kasketimin zerinde gnein klar parlayan armas, dmelerim ve klcmla, evreden zerime evrilen baklarn altnda, Kuznetskiy Kprs'ne geldim. Datsiaro'nun tablolarnn satld maazann nnde durdum. evreye baknarak ieri girdim. Volodya'ya ykndm sanmamalar iin, Adam'n at resimlerini almak istemedim. Bununla birlikte, maazann tezghtarn uratrmaktan skldm iin de semekte ivedi davranarak, vitrinde duran guvala yaplm bir kadn ba resmini yirmi rubleye satn aldm. Ama maazann tertemiz giyinmi iki adamn yirmi rublelik ufak bir alverile oyalamaktan utandm. Ayn zamanda, beni alayl baklarla szyorlar gibi geldi. Onlara kim olduumu gstermek iin, camn altnda duran gm bir nesneye dikkatle baktm. Bunun on sekiz ruble deerinde bir kalemlik olduunu anlaynca sarmalarn rica ettim, parasn dedim, iyi ttn ve ubuklar bitiik ttn maazasnda bulabileceimi rendikten sonra, ikisini de nazik bir biimde selamlayp koltuumda tabloyla sokaa ktm. Tabelasnda sigara ien bir zenci resmi bulunan yandaki maazaya girdim. Yine hi kimseye benzememe isteiyle, Jukov deil de Sultan

ttn; bir stanbul piposu ve biri hlamur, biri gl aacndan iki ubuk aldm. Maazadan kp arabaya doru ilerlerken, kaldrmda stnde sivil giysisiyle ivedi ivedi yryen Semyonov'u grdm. Beni tanmad iin kzmtm. Olduka yksek sesle: "Arabac, gel!" diye seslendim. Arabaya kuruldum ve arabayla Semyonov'a yetierek, - Gnaydn, dedim. O, yrmesini srdrerek: - Sayglarm sunarm, diye yant verdi. Ben sordum: - Formanz niin giymediniz? Semyonov durdu, beyaz dileriyle srtt, arabama ve niformama tmyle kaytsz kaldn gstermek iin, sanki gneten kamayormu gibi gzlerini szerek bana bakt ve yrd. Kuznetski Kprs'nden sonra Tverskoy'daki pastacya uradm. Pastanede beni reklerden ok gazetelerin ilgilendirdiini gstermek istedimse de, sonra dayanamadm, pastalar birer birer attrmaya baladm. Okuduu gazetenin arkasndan bana merakla bakan beyden utandm halde, eitli pastalardan sekiz tanesini abucak yedim. Eve dnnce midemde bir yanma duyumsadmsa da aldrmadm; satn aldm eyleri gzden geirmeye baladm. Bunlar arasnda bulunan bir resmi hi beenmedim; Volodya gibi ereveleyip odama asmak yle dursun, kimsenin bulmamas iin dikkatle konsolun arkasna sakladm. Kalemlii gzm tutmad. Ama, gmten yaplm bu kalemliin deerli, ayn zamanda bir niversiteli iin gerekli olduunu dnerek kendimi avuttum, masann stne koydum. Ttn ime gerelerini de denemek iin hemen ie baladm. Ttn paketini atm. Pipoyu alarak, iini krmzya alan sar renkte ince kylm Sultan ttnyle zene bezene doldurdum. Yanan akman fitilini tuttum. Ortaparmamla iaretparmamn arasna yerletirerek (bu en ok houma giden parmak durumuydu) duman iime ekmeye baladm. Ttnn kokusu ok houma gitmekle birlikte, azmda bir aclk duyuyordum ve soluum tkanyordu. Buna karn, ben yine kendimi zorlayarak, uzun zaman duman iime ekip halkalar karmaya alyordum. ok gemeden oda mavimtrak duman bulutlaryla doldu. Ttn hoplamaya, pipo da hrltlar karmaya balad. Azm zehir gibi oldu ve bam hafife dnmeye balad. Artk pipoyu brakmak istiyordum. Ama bir kez de kendimi pipoyla aynada greyim, dedim. Ayaa kalknca sallandm ararak grdm; oda dnyordu. Yanna zorla varabildiim aynaya baknca, yzmn kire gibi bembeyaz olduunu grdm. Kendimi divana atar atmaz, yle bir bitkinlik ve bulant duydum ki, ubuun beni ldreceini ve artk lm derecesine geldiimi sandm. Adamakll korktum. Evdekilere seslenerek doktor armay bile dndm. Ama, bu korku ok srmedi. Neden ileri geldiini de abuk anladm. Korkun bir ba arsyla, bitkin, uzun sre divanda yattm. Bu arada ttn paketindeki Bostancolu etiketine, bir de yerde yatan pipoyla ttn artklarna ve pasta krntlarna bakarak, dlem krklna uram bir insan bezginliiyle kendi kendime, "Bakalar gibi ttn iemediime baklrsa henz tmyle bymemiim

ve bakalar gibi ortaparmamla iaretparmam arasnda pipoyu tutup iime ekerek, kumral byklar altndan duman salvermek ksmet deil demek..." diye dnyordum. Beni almaya saat bee doru gelen Dimitri, beni ite bu biimsiz durumda bulmutu. Ama gene de bir bardak su itikten sonra kendime gelir gibi oldum ve artk onunla birlikte dar kmaya hazrdm. Dimitri, itiim ttnn evrede kalan izlerine bakarak: - Ttn imeye ne gerek var? Bu gibi eyler gereksiz olduu gibi, bouna para harcamaktan baka bir ey deil. Bakn ben kendime ttn imemeye sz verdim. Haydi biraz abuk olun, daha Dubkov'a urayacaz.

XIV

VOLODYA LE DUBKOV NASIL VAKT GERYORLARDI?

Dimitri odaya girer girmez yznden, yrynden, sinirli olduu sralarda yapt gz krpma ve boyunban dzeltir gibi ba devinimlerinden, onun kendisinden honut olmadnda taknd ve kendisine kar beslediim duygularn zerinde hep souk bir etki yapan, ters ve inat ruh durumunda olduunu anladm. Son zamanlarda arkadamn ahlakn gzden geirerek onu eletirmeye baladm. Ama bu durum, aramzdaki dostlukta bir deiiklik yapmad. Arkadalmz henz o denli yeni ve glyd ki, Dimitri'ye nasl baksam stnln apak gryordum. inde iki insan yayordu; ikisi de benim iin olaanstyd: Birincisi, ok sevdiim, iyi yrekli, incelikli, uysal, neeli ve btn bu artamlarn (meziyetlerini) bilen bir insand; byle bir ruh durumu iinde bulunduu zaman btn grn, sesi, davranlar sanki, "Ben uysalm, ben iyi yrekliyim; bu huylarmdan mutluluk duyuyorum ve siz de bunu anlarsnz," der gibiydi. Ancak henz tanmaya baladm ve bykl nnde eildiim ikinci insan da, kendisine ve bakalarna kar pek titiz, soukkanl, gururlu, din konularnda pek dikkatli, ahlak konularndaysa pek ciddiydi. u dakikada karmda olan, bu ikinci Dimitri'ydi. Arabaya oturduumuz srada, ilikimizin temeli olan, birbirimizden bir ey saklamama ilkesine dayanarak, benim bu mutlu gnmde hi holanmadm bu ask yz dolaysyla ok zldm ve canm sktn syledim: - Bir eye mi sinirlendiniz; niin bana sylemiyorsunuz? diye sordum. Sinirli bir sallayla ban yana eerek gz krpt; telaszca: - Nikolenka, her eyi olduu gibi sylemeye sz verdiime gre, sizden bir ey sakladmdan kukulanmanz iin bir neden yok. nsan her zaman bir olmaz ki. Evet, u anda sinirliyim; ama nedenini kendim de bilmiyorum.

Ben iimden, "Ne grlmemi derecede ak ve drst bir ahlak var!" diye dnerek artk onu kendi haline braktm. Hi konumadan Dubkov'un evine vardk. Ev ok gzeldi, belki de bana yle gelmitir. Her yerde hallar, tablolar, perdeler, alaca duvar ktlar, portreler, rahat ve salncakl koltuklar duruyor; duvarlarda silahlar, tabancalar, torbalar ve mukavvadan yaplm birka hayvan ba asl bulunuyordu. Dubkov'un bu alma odasn grdkten sonra Volodya'nn oda demede kime ykndn anladm. kisini iskambil oynarken bulduk. lk kez grdm bir kii (taknd sklgan, ekingen tavrdan, onun nemli bir kimse olmad anlalyordu) masann bana oturmu, oyunu byk bir dikkatle seyrediyordu. Dubkov'un srtnda ipekli bir ropdambr ve ayanda yumuak terlikler vard. Volodya karsndaki divanda ceketsiz oturuyor, kzarm yznden ve bizim girmemizle ban iskambillerden bir saniye kaldrp stmze evirdii hzl ve honut olmayan baklarndan, oyunla pek ilgilendii anlalyordu. Beni grnce daha da kzard. Dubkov'a: - Haydi, ktlar sen vereceksin, dedi. Belliydi ki iskambil oynadn grmemiz, hi houna gitmemiti. Ama, durumunda hi aknlk grnmyordu ve sanki, "Oynuyorum ite, sen de ok gen olduun iin ayorsun. Bu kt bir ey olmad gibi, bizim yamzda pek de iyi olur," der gibi bakyordu. Bunu hemen anladm. Dubkov ktlar vermedi; kalkt, ellerimizi skt. Yer gsterdi. Pipolar uzatt, ama biz almadk: - te onuruna eleneceimiz diplomat. Vallahi, tpk bir yarbay! Yzmde kendiliinden yaylan anlamsz glmsemeyi sezerek: - Hmm, dedim. Dubkov'u, byklerin gznde ok drst bir gen olan, gzel dans eden ve iyi Franszca konuan, bununla birlikte iinden gen yan aa grd halde bu duygusunu saklamaya alan Dubkov'u; ben, on alt yandaki bir ocuk, yirmi yedi yandaki bir emir subayn sayabilecei kadar sayardm. Ona kar beslediim btn saygya karn, tantmz gnden beri, nedense, gzlerine bakmak bana bir sknt, bir rahatszlk veriyordu. Daha sonralar tr insann gzlerine bakmadmn ayrmna vardm. Onlar, ya benden ok daha kt, ya ok daha iyi ya da aramzda bilip de sylemekten ekindiimiz zellikleri olan insanlardr. Dubkov benden ok daha iyi ya da ok daha kt olabilirdi. Ama, bu ite asl doru olan ve onda grp de asla yzne vurmay gze alamadm ve kendisinin de yadsd zellii, sk sk syledii yalanlard. Volodya, babam gibi omzunu silkerek ve ktlar kartrarak: - Gel, bir papaz daha oynayalm, dedi. Dubkov: - Amma da yapt. Oyunu sonra bitiririz... neyse haydi bir oyun daha oynayabiliriz, diye yant verdi. Onlar oynarken, ben ellerine dikkat ettim. Volodya'nn elleri iri ve gzeldi; ktlar tuttuu zaman baparman ayrlts, br parmaklarnn bkl, ylesine babamnkilere benziyordu ki, bana bir an

iin, Volodya bu davran byklere benzemek isteiyle yapyor gibi geldi. Yzne baknca, onun oyundan baka bir ey dnmedii hemen anlalyordu. Dubkov'un tersine, el ilerine eilimi olan insanlarda olduu gibi, kk, ie doru kvrk parmakl, etli ve becerikli elleri vard. Volodya oyunu yitirmi olacak ki, ktlarna bakan yabanc kii, Vladimir Petrovi'in hi ans olmadn syledi. Dubkov da czdanndan kard bir kda bir eyler yazd ve Volodya'ya gstererek, "yle mi?" diye sordu. Volodya ilgisiz bir tavr taknarak yazya bir gz att. - yle. imdi artk gidelim, dedi. Volodya, Dubkov'u; Dimitri de beni arabasna ald. Ben Dimitri'ye: - Ne oynuyorlard? diye sordum. - Piket, dedi, sama bir oyun. Aslna bakarsan, bence btn oyunlar samadr. - Byk m oynuyorlar? - Hayr, byk deil, ama ne de olsa gzel bir ey deil. - Siz oynamyor musunuz? - Hayr, oynamamaya sz verdim. Ama Dubkov birisini yenmezse rahat etmez. - Ona yakacak bir davran deil. Sanrm Volodya onun gibi oynayamyor, dedim. - Kesinlikle iyi bir ey deil; ama bunda bir ktlk de yok. Dubkov oyunu seviyor ve ok iyi oynuyor; ama gene de ok iyi bir adamdr. - Aklmdan kt bir ey gemedi aslnda, dedim. - Onun iin kt bir ey dnlemez; nk o, ok iyi bir insandr; onu ok seviyorum ve btn zayflklarna karn, yine seveceim. Dimitri, Dubkov'u bu denli cokulu savunduu iin, bana onu hi sevmiyor ve saymyor gibi geldi. Bunu daha ok inadndan ve eski dncesinden caym grnmemek iin syledii kesindi. O, arkadalarn btn yaam boyunca seven, ama onlar her zaman sevimli bulduklar iin deil, yanlp sevdikten sonra artk sevmemeyi bir namussuzluk sayan insanlardand.

XV

BEN KUTLUYORLAR

Dubkov'la Volodya, Yar'dakilerin hepsini tanyorlard. Kapcsndan tutun da sahibine dek herkes onlara sayg gsteriyordu. Bize hemen zel bir oda atlar, Dubkov'un Franszca yazl bir mnden seip smarlad garip bir yemek getirdiler. Elimden geldiince aldrsz bakmak istedim; buzdan yeni km ampanya iesi hazr duruyordu. Yemek ok ho ve neeli geti. Dubkov'un, olmu gibi anlatt (hep byle yapard), rnein bykannesinin kendisine saldran haydudu tabancayla ldrmesi gibi (bunu dinlerken kzardm ve bam evirerek yere baktm) ok tuhaf yklerine, ben bir ey konumaya baladm zaman her seferinde Volodya'nn korku geirmesine (bu tmyle gereksizdi; nk, anmsadma gre, byle yz kzartc bir eyler sylememitim) karn yemek ok ho, ok neeli geti. ampanyay getirdiklerinde, hepsi beni kutladlar; ben, Dubkov ve Dimitri'yle kadeh tuttuumuz kollarmz birbirine geirerek onlarla "Sen" diye konumaya balamamn onuruna itik, ptk. ilen ampanyann kimden olduunu bilmediimden (sonradan anlattklarna gre ortadanm) arkadalarma, cebimde boyuna yokladm kendi paramla ikramda bulunmak istedim. Bu amala cebimden yavaa on rublelik kt kardm. Garsonu ardm, paray verdim, yavaa, ama herkes susarak bana bakt iin duyulan bir fsltyla, ltfen bir yarm ie daha ampanya getirmesini rica ettim. Volodya kzard, omzu oynamaya balad; yle byk bir korkuyla bana ve hepimize bakt ki, bir yanl yaptm anladm. Ama yarm ie geldi ve byk zevkle onu itik. ok neeli grnmeyi srdryorduk: Dubkov durmadan yalanlar sralyordu, Volodya da ondan hi beklemediim ok gzel, ok neeli eyler anlatyordu ve hepimiz ok glyorduk. Onlarn, yani Volodya ile Dubkov'un uydurduklar gln eyler, birinin "Avrupa'da bulundunuz mu?" sorusuna tekinin (herkese bilinen), "Hayr bulunmadm, ama kardeim keman alar..." yantn verdii fkraya, kendiliklerinden baz eklemeler yaparak anlatmalarndan baka bir ey deildi. Byle sren anlamsz ve gln konumalar o dereceye geldi ki fkray, "Kardeim de hibir zaman keman almazd," olarak anlatmaya baladlar. Birbirlerine sorduklar sorular byle sama eylerle yantlyor; arada hi soru sorulmadan, hi ilgisi olmayan iki eyi birbirine balamaya alyor ve bu anlamszlklar yle ciddi bir yzle anlatyorlard ki, ok gln oluyordu. in asln anlamaya balamtm; ben de gln bir ey anlatmak istedim, ama anlatrken bana yle ekingen bakyorlar ya da kendilerini bakmamak iin yle zorluyorlard ki, istediim gibi anlatamadm. Bir aralk Dubkov, "Eee diplomat, bir kmaza girdin sanrm?" dedi. Ama bu alay, byklerin arasnda bulunmaktan duyduum zevk ve itiim ampanyann etkisiyle, beni pek az incitmiti. Aramzda yalnzca Dimitri, bizim kadar imesine karn, kendisine zg bir ciddii srdryor ve bylece, daha ok neelenmemize engel oluyordu. Dubkov: - Beni dinleyin ocuklar, yemekten sonra artk diplomat elimize almalyz. Teyzeye gidelim mi dersiniz? Orada nasl olsa diplomata istediimizi yaptrrz... dedi. Volodya da: - Nehludov gitmez ki, diye yant verdi. Dubkov, Nehludov'a dnerek: - Bu ne arballk. Sen ekilmez bir softadan baka bir ey deilsin, dedi, haydi bizimle gel; teyzenin ne iyi bir kadn olduunu greceksin, diye ekledi.

Dimitri birdenbire kzararak: - Kendim gitmediim gibi, onu da brakmayacam, dedi. - Kimi, diplomat m? Diplomat, gitmek istiyorsun deil mi? Bakn teyze szn duyar duymaz gzleri nasl parlad. Yerinden kalkp odada dolamaya balayan Dimitri, yzme bakmadan: - Brakmamak sz doru deil. Ben gitmesini salk vermem; gitmesini istemiyorum. imdi o artk ocuk deil, isterse yalnz bana, sizsiz de gidebilir, dedi. Ayp deil mi Dubkov, kendin kt bir ey yapyorsun, bakalarn da ayn eyi yapmaya kkrtyorsun, diye ekledi. Dubkov, Volodya'ya gz krparak: - Sizi teyzeye gidip birer fincan ay imeye armakta ne ktlk olabilir ki? Gitmek houna gitmiyorsa, ne yapalm biz Volodya ile gideriz. Volodya geliyor musun? Volodya raz oldu: - Peki peki, gidelim. Oradan bize gider, piketi srdrrz, dedi. Dimitri bana yaklat. - Nasl, onlarla gitmek istiyor musun? diye sordu. Ben, oturduum divanda ona da yer amak niyetiyle yana ekildim. O, yanma oturduktan sonra: - Hayr, aslnda gitmek istemiyordum; sen de istemedikten sonra, artk gidemem, dedim. Ama biraz sonra: - Hayr, onlarla gitmek istemediimi sylerken yalan sylemitim; ama gitmediime honutum, diye ekledim. Dimitri: - ok iyi, kendi kafana gre davran, kimseye uyma; en dorusu da budur, diye yant verdi. Bu kk tartma, neemizi azaltmak yle dursun, daha da artrd. Dimitri, birdenbire benim o ok sevdiim, uysal tavrn ald. Sonralar birok kez grdm, iyi bir davranta bulunduu dncesi onu hep byle etkiliyordu; imdi de beni yakksz bir davrantan alkoyduu iin kendisi de ok honut, ok neeliydi. Bir ie ampanya daha getirtti (oysa bu, onun ilkelerine uymayan bir davrant). Odamza tanmadmz birini getirerek ona iirdi; Gaudeamus igitur arksn sylemeye balayarak bizim de kendisiyle birlikte sylememizi rica etti. Sonra Sokolnikilere dek arabayla gezinti yapmamz nerdi. Dubkov bu gezintiyi ar romantik buluyordu. Dimitri glerek: - Gelin, bugn adamakll elenelim; onun niversiteye girii onuruna, mrmde ilk kez sarho olacam. Artk karar verildi... dedi. Bu nee, Dimitri'yi ok deitirmiti. O ocuklarndan honut, neeli davranlaryla onlar elendirmek, ayn zamanda bir elencenin ok drst, ahlak kurallarna uygun olarak da

yaplabileceini kantlamak isteyen iyi yrekli bir baba ya da bir eitmene benziyordu. Bununla birlikte, sanrm Dimitri'nin bu beklenmeyen neesi bize de gemi, hepimize yarmar ie ampanya dmesi de neemizi pekitirmiti. Bu ho hava iinde, Dubkov'un bana verdii sigaray imek iin byk odaya kmak zere yerimden kalktm. Ama bamn biraz dndnn, ancak iyice dikkat edersem ayaklarmn yryebildiinin, ellerimin doal durumunu aldnn ayrmna vardm. Dikkat etmezsem ayaklarm birbirine dolayor ve ellerim de artc biimde deviniyordu. Btn dikkatimi bu organlarm zerine topladm ve ellerime, kalkp giysimin dmelerini iliklemelerini, salarm dzeltmelerini (bunu yaparken dirseklerim ok yukar kalkmt); ayaklarma da, kapya doru gitmelerini buyurdum. Ayaklarm buyruumu yerine getirdiler, ama ayaklarm ya ok sert ya ok yava yryor; hele sol ayam, boyuna parmak ucuna basyordu. Bana birinin, "Nereye gidiyorsun? imdi mum getirirler!" diye bardn duydum. Bu sesin Volodya'nn sesi olduunu anlayabilmem bana zevk verdi, ama ona karlk vermedim, yalnzca hafife glmsedim, odadan ktm.

XVI

KAVGA

Byk odada kk masann banda orta boylu, tknaz, kzl bykl bir sivil oturmu, bir ey yiyordu. Onun yannda uzun boylu, byksz, esmer biri vard. Franszca konuuyorlard. Baklarnn beni artmasna karn, gene de sigaram onlarn nlerinde duran mumdan yakmaya karar verdim. Onlarn baklaryla karlamamak iin evreme baknarak masaya yaklatm ve sigaram mumun alevine tuttum. Sigaram tutuunca sabredemedim ve yemek yiyen adamn yzne baktm. Onun kuruni gzleri dikkatle ve dmanca bana dikilmiti. Tam dnmek istediim srada, kzl byklar kmldad ve Franszca olarak: - Sayn baym, yemek yerken yanmda sigara iilmesini hi sevmem, dedi. Ben anlalmaz birka szck mrldandm. Bykl, byksz efendiye, bana haddimi bildirirken seyretmesini syler gibi bakt; bana dnerek ok sert bir sesle: - Evet efendim, sevmem... burnumun dibine sokulup sigara iecek denli terbiyesiz olanlardan da hi holanmam, dedi. O anda bana ktn anladm; nce kendimi sulu saydm iin: - Bundan rahatsz olacanz hi dnmemitim, dedim.

- Ya, yle mi? Kendinizin de bir terbiyesiz olduunuzu dnmyordunuz, yle mi? Bense yle sanyorum! diye bard. Beni aaladn anlayarak kzdm: - Bana ne hakla baryorsunuz? - Kimsenin bana saygszca davranmasna asla izin vermem; sizin gibi delikanllara ders vermeyi srdreceim. Adnz nedir? Nerede oturuyorsunuz? dedi. ok kzmtm. Dudaklarm titriyor, soluum kesiliyordu. Suum, ok ampanya imemdi. Adama kt hibir ey sylemedim. Tam tersine dudaklarm en sz dinler bir yolda adm, adresimi bildirdi. Btn bu konuma Franszca olduundan, adam Franszca olarak: - Soyadm Kolpikov'dur. Bundan sonra daha nazik olmaya aln, dedi; daha sonra grrz, vous aurez de mes nouvelles (7) diye ekledi. Ben elimden geldiince sesime kesinlik katarak, "ok sevinirim!" dedim ve bu arada snm olan sigaramla odaya dndm. Bu olaydan ne aabeyime, ne de arkadalarma sz ettim. Aslnda onlar da scak bir tartmaya dalmlard. Bir keye ekildim, ok garip olan bu olay dnmeye baladm: "Siz terbiyesizin birisiniz!" (un mal lev, monsieur) szckleri gitgide fkemi artrarak kulamda nlyordu. Sarholuum tmyle gemiti. Bu olay yeniden dnnce, birdenbire bir korkak gibi davrandm dncesi bana ok korkun geldi. "Beni aalamaya ne hakk vard? Neden dorudan doruya rahatsz olduunu sylemedi? Demek ki su onda. Neden bana 'terbiyesiz' dediinde, ona, 'Efendi, terbiyesiz terbiyesizlik yapanlara derler,' demedim ya da niin dorudan doruya ona, 'Kes sesini!' diye barmadm? Bu ok iyi olacakt. Niin onu delloya armadm? Hayr, bunlarn hibirini yapmadm; bir alak, bir korkak gibi aalanmaya katlandm," diye dndm. Kulaklarmda durmadan kkrtc "Terbiyesizsiniz," szc nlyordu. Kendi kendime, "Hayr, bu byle braklamaz..." diye dndm. Adama gidip ona korkun bir ey sylemek, dahas, gerek grrsem, bana amdan indirmek dncesiyle ayaa kalktm. Sonuncu niyetimi byk bir zevkle gzmn nnde canlandrmakla birlikte, yeniden byk odaya girerken, korku duymuyor da deildim. Allahtan, Kolpikov yoktu. Odada yalnzca, masay toplayan bir garson vard. Bir an garsona olup biteni anlatmak, bu ite susuz olduumu sylemek istedim, ama sonra vazgetim ve suratm ask, znt iinde, odamza dndm. Dubkov: - Birdenbire diplomatmza ne oldu? Sanrm Avrupa'nn geleceini dnyor... dedi. Ben fkeyle bam evirdim: - Beni rahat brak, dedim. Sonra odada gezinerek, neden bilmem, Dubkov'un hi de iyi bir adam olmadn dnmeye baladm. Onun bu bitmez tkenmez akalar ve beni "diplomat" diye ar hi de ho bir ey deildi. Onun, oyunda Volodya'dan para tmekten ve bilmem hangi teyzeye gidip gelmekten baka bir dncesi yoktu. Hoa gidecek hibir yn de yok... Konumalarnda her zaman

ya bir yalan, ya bir bayalk vardr. Durmadan biriyle alay etmek ister. Bence o, hem aklsz, hem de iyi bir adam deil. te byle dncelere dalarak, Dubkov'a kar, neden bilmiyorum, gitgide artan bir dmanlk duygusuyla be dakikam geirdim. Dubkov'a gelince o, bana hi aldr etmiyordu; bu da beni kzdryordu. Onunla konuuyor diye Volodya ile Dimitri'ye bile kzmtm. Dubkov, bana alayl ve dmanca gibi gelen bir glmsemeyle bakarak: - Ne dersiniz arkadalar? Diplomat slatalm m? Sanrm ktleti, vallahi ktleti, dedi. Ben onunla senli benli konutuumuzu unutarak hrsl bir glmsemeyle: - Sizi de slatmal, ktleen asl sizsiniz, dedim. Bu yant, belki de Dubkov'u artmt, ama bana ilgisizce arkasn dnerek Volodya ve Dimitri ile konumasn srdrd. Onlarn konumalarna katlmay ok istediysem de, ikiyzllk edemeyeceimi anlayarak yine keme ekildim ve gidinceye kadar orada kaldm. Hesab grp paltolarmz giyerken, Dubkov, Dimitri'ye dnd: - Bakalm Orestis ile Pilad (8) nereye gidecekler? Sanrm aktan sz etmek iin evlerine... Bu i bize gre deil; biz sevimli teyzenin ziyaretine gideriz. Bu onlarn kabak tad veren arkadalklarndan ok daha iyidir. Birdenbire onun ta yanna yaklatm, ellerimi sallayarak bardm: - Bizimle nasl da byle alayl alayl konuuyorsunuz? Size yabanc olan bu duygularla nasl elenebilirsiniz? Buna asla izin veremem, susun! diye bardm. Sonra heyecandan ne syleyeceimi kestiremeden sustum. Dubkov nce ard, sonra bunu aka kabul ederek glmsemek istedi; en sonunda btn aknlma karn korktu ve gzlerini indirerek ekingen bir tavrla: - Hibir zaman sizinle ve duygularnzla alay etmek istemedim. yle bir konuuyorduk, o kadar... - Ha yle, dedim; ayn zamanda Dubkov'un iten gelen bir ac okunan, utanm, kzarm yzne bakarak ben de skldm. Volodya ile Dimitri, ikisi birden: - Sana ne oldu? Kimse seni incitmek istemedi, dediler. - Hayr, o beni aalamak istedi, dedim. Dubkov, vereceim yant iitmemek iin, tam kapdan karken Volodya'ya: - Amma da yaman kardein varm, dedi. Belki arkasndan koup birok ey syleyecektim; ama tam o srada, Kolpikov'la kavga ederken yanmzda bulunan garson bana paltomu tuttu; hemen kendime geldim ve Dimitri'nin, fkemin pek abuk gemesinden kukulanmamas iin kendimi o kadarck kzm gsterdim.

Ertesi gn Volodya'nn odasnda Dubkov'la karlatk. Aramzda geen tartmaya hi deinmedik; ama "sizli-bizli"li konumay srdrdk ve birbirimizin yzne bakmak daha zor oldu. Syledii gibi, ertesi gn de, baka bir zaman da bana de ses nouvelles (9) gndermeyen Kolpikov'la aramzda olan kavga, uzun zaman bende canl ve zc bir an olarak kald. Bundan sonra, daha be yl kadar, bu c alnmam aalamay her anmsaymda batan ayaa titrer, barrdm; ama Dubkov konusunda nasl gzpek davrandm dnerek kendimi avuturdum. ok daha sonralar, bana bambaka grnmeye balayan Kolpikov'la olan kavgamz glerek anmsyor ve iyi bir delikanl olan Dubkov'a haksz yere saldrdmdan dolay piman oluyordum. Ayn akam bu kavgay, Kolpikov'u uzun uzadya betimleyerek Dimitri'ye anlattmda, o ard: - Tahmin ederim ki, anlattn adam, bir zamanlar birinden bir tokat yedii halde dellodan kat iin alaydan arkadalar tarafndan kovulan, herkesin tand alak, hileci ve en kts, korkak olan Kolpikov'un ta kendisidir. Bu gzpeklii de nereden bulmu? dedi; sonra iten bir glmsemeyle yzme bakarak: - Sana "terbiyesiz'den baka bir ey sylemedi ya, diye ekledi. Ben kzararak: - Hayr, diye yantladm. Dimitri de: - Pek ho bir ey deil, ama zarar yok, diye beni avuttu. Aradan yllar getikten sonra, bu olay dingin olarak dnnce, akla yatkn bir sonuca vardm. Bu sonu da udur: Kolpikov bana saldrabileceini sezerek, ok nce bakasndan yedii tokadn acsn, yanndaki byksz esmer adamn nnde, benden kard. Benim ondan duyduum "terbiyesiz" szcnn hncn Dubkov'dan aldm gibi.

XVII

ZYARETLERM YAPMAYA HAZIRLANIYORUM

Ertesi sabah uyannca aklma ilk gelen ey, Kolpikov'la olan kavgamzd. Yine hrslandm, bardm ardm; ama baka bir ey de elimden gelmedii iin, sonunda sustum. Moskova'da son gnm olduunu ve babamn kda yazp yapmam istedii ziyaretleri yapmak zorunda olduumu anmsadm. Babam bizi yetitirme konusunda, eitim ve renimimizden ok toplumla kaynamamz nemserdi. Ktta, babamn ivedi ve kark yazsyla unlar yazlyd: "1) Prens van vanovi'e kesinlikle; 2)

vinlere kesinlikle; 3) Prens Mihailo'ya; 4) Zaman bulursan Prenses Nehldov ve Prenses Valahinlere." Doallkla rektr ve profesrlere. Dimitri, sonuncu ziyaretlerin gereksiz, dahas, yersiz olduunu syleyerek beni vazgeirmiti; ama brlerini kesinlikle bugn yapmalydm. Bunlar arasnda bata gelen ve yanlarnda "kesinlikle" iaretini tayan ikisi beni korkutuyordu. Orgeneral olan Prens van vanovi ok zengin, yalnz bana yaayan yal bir adamd ve on alt yanda bir niversite rencisi olduum iin, onunla dorudan doruya konumaya girimek bana pek ho olmayacak gibi geliyordu. vinler de ok zengindiler; babalar bykannemin salnda evimize ancak bir kez gelen ve yksek bir toplumsal konumu olan sivil bir generaldi. Bykannemin lmnden sonra da, kk vin'in benden katn ve gururlanr gibi olduunu fark ettim. By, duyduuma gre, Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirmi ve Petersburg'da bir grev almt. Bir zamanlar kendisine taptm ikincisi, Sergey de, yine Petersburg'da "Pajiskiy korpus"tayd (10); ok bym ve imanlamt. Genliimde, kendilerini benden stn tutan kimselerle grmekten holanmadm gibi, onlardan her an aalama grme korkusu ve kimseye bal olmadm gsterme istei hep tetikte ve uyank durmam gerektirdiinden, bu grmeler bana ekilmez bir sknt veriyordu. Bununla birlikte, babamn sonuncu buyruunu yerine getirmeyeceim iin hi olmazsa brlerini yapmakla bu suumu kapatmalydm. Odada hem geziniyor, hem de iskemlede duran giysimi, klcm, apkam gzden geiriyordum. Tam gitmeye hazrlanrken, odaya beni kutlamak iin, yannda getirdii linka ile birlikte yal Grap girdi. Baba Grap ylk, ikiyzl, ou zaman sarho olan Ruslam bir Almandr; bize ancak bir ey rica etmek iin gelir, babam onu arada srada alma odasna alrd, ama bizim sofraya asla oturtulmazd. ten grn, karmzda alalmas, dilencilii ve evimize olan alkanlyla o denli kaynamt ki, hepimize kar olan sahte ball bir artam saylyordu. Nedense ben onu hi sevmiyor ve o konuurken, hep onun yerine utanyordum. Bu konuklarn gelmesinden honut olmadm ve bu honutsuzluumu da saklamaya almadm. linka'ya yukardan bakmaya yle alktm ve ona bunu yapmay yle hakl buluyordum ki, onun da benim gibi bir niversite rencisi olmas arma gidiyordu. Bana yle geliyordu ki, bu eitlikten dolay o benden utanyordu. Baba ve oluna kar souk davrandm, yer gstermedim; nk bundan hem sklyor, hem ben sylemeden de oturabileceklerini dnyordum. Arabamn hazrlanmasn buyurdum. linka namuslu, iyi yrekli, akll bir genti. Ama onun, delimen diyebileceimiz baz davranlar vard. Davranlarnda hep, nedensiz taknlklar grlrd; ya alar, ya gler ya da kk bir eyden alnrd. Sanrm imdi de alnganl stndeydi. Hi konumuyor, bana, babasna hrsla bakyor, ancak kendisine bir ey sylediimiz zaman, yanmzda babasndan tr duyduu utangaln ve baka duygularn gizlemeye alt, kendisine zg, uysal ve zorlama tavryla glmsyordu. Ben giyinirken arkamda dolaan Grap, bykannemin andac olan gm tabakay kaln parmaklar arasnda saygyla, yava yava evirerek unlar sylyordu: - Demek yle, Nikolay Petrovi; olumdan sizin byle, snavlarnz iyi dereceyle verdiinizi duyunca, zeki olduunuzu herkes biliyor, hemen sizi kutlamaya kotum. Ben sizi, kkken omzumda tadm; Tanr bilir ki hepinizi kendi akrabalarm gibi severim. linka da birlikte gelmek istedi; o da sizlere ok alktr.

O srada linka, keli apkam gzden geiriyormu gibi pencere nnde sessizce oturuyor, kendi kendisine hrsla bir eyler mrldanyordu. Yal adam szn srdrd: - Ben de Nikolay Petrovi, size linka'nn snavlarn iyi verip vermediini sormak istiyordum. Sizinle ayn fakltede olduunu sylyor. Ne olur, onu yalnz brakmayn, ona gz kulak oluverin, dedi. Ben linka'ya yle bir bakarak: - Snavlar ok iyi verdi, dedim. linka, baklarm zerinde duyumsaynca kzard ve sylenmeyi kesti. Yal adam, sanki benden korkuyormu gibi, ekingen bir tavrla glmseyerek, her yanna sinmi olan arap ve ttn kokusu bir an bile burnumdan gitmeyecek denli beni yakndan izleyerek: - Bugn akama dek linka sizde kalabilir mi? diye sordu. kimizi ayn dzeyde grmekten doan bu durum, benim iin ok nemli bir ura olan giyinmemi geciktirmesi ve asl, beni bir trl brakmayan o pis iki ve ttn kokusu yznden sinirlerimi bozmutu. Pek souk bir edayla, linka ile kalamayacam, nk btn gn evde olmayacam syledim. linka bana bakmadan glmseyerek: - Babacm, siz sanrm kz kardeime gitmek istiyordunuz? Benim de bir iim var, dedi. Ben daha ok kzdm ve utandm. Bu istei kabul etmemekte kendimi hakl gstermek iin, evde kalmaymn nedenini anlatmaya giritim. Bugn Prens van vanovi'e, Prenses Kornakov'a ve toplumda nemli bir konumu olan vinlere gitmem gerektiini ve belki de le yemeini de Prenses Nehludovlarda yiyeceimi syledim. Byle saygdeer kimselere gideceimi anlaynca, beni kendileriyle kalmamakta hakl greceklerini sanyordum. Gitmek iin kalktklar zaman, linka'ya baka bir gn bana uramasn syledim. linka bir eyler mrldanarak glmser gibi yapt. Bizim eve bir daha ayak basmayaca belliydi. Onlarn arkasndan ben de ziyaretlere gitmek zere evden ktm. Yalnz gezmekten skldm iin, daha sabahtan, Volodya'ya benimle birlikte gelmesini rica etmitim. Ama o, iki kardein kk bir arabada, bir arada gezmesinin pek dokunakl bir grnm oluturacan ileri srerek bunu kabul etmemiti.

XVIII

VALAHNLER

Bylece ziyaretlere yalnz ktm. lk gittiim yer, bize en yakn semt olan Sivtsotv Vrajok'ta oturan Valahinlerdi. yl oluyordu ki Sonika'y grmemitim. Ona olan akm, doallkla oktan snmt; ama iimde bu unutulmu ocuk aknn znl, canl bir ans kalmt. Bu son yl iinde, onunla ilgili anlarmn yle gl canland dakikalar olmutu ki, gzyalar dker ve yeniden k olduumu duyumsardm; ama bu durum ancak birka dakika srer ve ok sonra yinelenirdi. Sonika'nn annesiyle birlikte, Avrupa'da iki yl kalm olduunu biliyordum. Bir posta arabasyla yolculuk ederken bir kaza geirdiklerini, cam paralarnn Sonika'nn yzn kestiini, bu yzden ok irkinletiini duymutum. Onlara giderken eski Sonika'y gzmde canlandrdm; imdi nasl bulacam dnyordum. Onu Avrupa'da iki yl kald iin, nedense ok uzun boylu, ciddi ve arbal, son derece ekici greceimi sanyor; yzn yara izleriyle irkinlemi olarak gzmn nne getiremiyordum. Bir zamanlar, ateli bir n, sevdii kadnn yz iek hastalyla bozulduu halde, ona bal kaldn anmsadm; ben de Sonika'ya, yz yara izleri tad halde yine de k olduumu dnmeye kendimi zorluyor ve bunu bir zveri sayyor, bylece ona bal kalmak istiyordum. Gerekte, Valahinlerin evine yaklarken ona k deildim, ama iimdeki eski ak anlarm kurcalayarak kendimi k olma durumuna hazrlyor; bunu da ok istiyordum. nk bu alanda, k olan btn arkadalarmdan geri kaldm iin onlardan oktan beri utanyordum. Valahinler kk, temiz ve kaps baheye alan ahap bir evde oturuyordu. Kapnn, o sralarda Moskova'da binde bir grlen ngran aldm zaman, bana kapy temiz giyinmi bir olan ocuu at. Efendilerinin evde olup olmadn sylemeyi beceremedii ya da istemedii iin, beni lo girite yalnz brakt ve daha lo olan koridorda koarak kayboldu. Bitiiindeki koridordan ve d kapdan baka kilitli bir kaps daha olan bu lo odada olduka uzun zaman yalnz kaldm. Bir yandan bu evin skc havasna ayor, te yandan Avrupa'y gezmi insanlarn evlerinin byle olmas gerektiini dnyordum. Be dakika sonra, ayn ocuk salon kapsn ierden at ve beni derli toplu ama zengin olmayan konuk odasna gtrd. Hemen arkamdan, ayn kapdan Sonika girdi. On yedi yandayd. ok ksa boylu, ok zayf, salkl olmayan sarmtrak bir yz vard. Yznde hibir yara izi grnmyordu. Hafif patlak, ok gzel gzleri, ocukluumda tandm ve sevdiim aydn, iten, neeli glmsemesi hi deimemiti. Onu byle bulacam hi sanmyordum. Onun iin, yolda hazrladm duygularm gsteremedim. Elini, kapnn ngra gibi az grlen ngiliz usul uzatt ve ok iten bir davranla elimi skarak beni divana, yanna oturttu. Yzme dikkatle bakarak: - Ah... Sevgili Nikola, sizi grdme ok sevindim, dedi. Bu baklarda yle iten bir honutluk grnyordu ki, "sevgili Nikola" szlerinde byklk taslamaktan ok bir arkadalk duygusu seziliyordu. ararak grdm ki, Avrupa gezisinden sonra o, davranlarnda eskisinden daha alakgnll, daha sevimli, daha cana yaknd. Burnunun ve bir kann stnde kck iki yara izi grdm; ama, glmsemesi, eskisi gibi parlayan olaanst gzleri, anlarmda yaayan ayn gzlerdi. - Nasl da deimisiniz; tam anlamyla bymsnz, dedikten sonra, ya beni nasl buluyorsunuz? diye sordu.

- Ben sizi asla tanyamazdm, dedim. Oysa o anda, tam tersine onu hep tanyabileceimi dnyordum. Kendimi, be yl nce bykannemin balosunda onunla oyun oynarken bulunduum o gamsz, neeli ruh durumu iinde duyumsuyordum. Bir ba sallayyla san dzelterek: - Nasl, ok mu irkinlemiim? diye sordu. Ben hzl hzl: - Hayr asla; biraz bym, olgunlamsnz; ama tam tersine, diye yant verirken szm kesti: - Neyse, onu brakalm, siz danslarmz, oyunlarmz, St. Jrme'u, Madam Dorat'y anmsyor musunuz? (Madam Dorat'y falan anmsamyordum. Sanrm, ocukluk anlarna dalarak kiileri kartryordu.) "Ah ne iyi gnlerdi o gnler," diye konumasn srdrrken, ben anlarmda yaayan o eski ekici glmsemeyi, daha da gzelini, parlayan ayn gzleri karmda gryordum. Sonika konuurken kendi durumumu dndm; o anda ona k olduumu kendi kendime aka syledim. O anda ho, gamsz durumum birden yok oldu ve evremi; onun gzlerini, glmsemesini rten bir duman brd; bir eyden utanr gibi oldum, kzardm ve konuma yeteneimi yitirdim. O, kalarn kaldrp gs geirdikten sonra: - imdi eskisi gibi deil, her ey ktleti; biz bile... yle deil mi, Nikola? dedi. Ben yant vermeden, susarak ona bakyordum. O akn, kzarm yzm merakla szerek: - O gnk vinler, Kornakovlar nerede acaba? Ne iyi gnlerdi o gnler, diye szn srdrd. Ben gene bir yant veremedim. Yal bayan Valahin'in odaya girmesi, beni bu g durumdan bir zaman iin kurtard. Yerimden kalkarak selam verdim ve yeniden konuma yeteneimi elde ettim. Bununla birlikte, annesinin ieri girmesiyle Sonika'da tuhaf bir deiiklik oldu. Btn neesi, itenlii bir anda yitip gitti. yle ki, glmsemesi bile deiti; biraz nce, boyu dnda, dlemlediim, Avrupa'dan dnm bir gen kz tavrn taknd. Grnrde byle bir deimenin nedeni yoktu. nk eskisi gibi glmsyordu, davranlarnda eskisi gibi bir uysallk vard. Bayan Valahin byk bir koltua oturdu ve bana da yannda yer gsterdi. Kzna ngilizce bir eyler syledi. Sonika hemen dar kt. Biraz iim ald. Bayan Valahin babamn akrabalarn, kardeini sordu; sonra kocasn yitirdiinden dolay duyduu znty anlatt; en sonra benimle artk konuacak bir ey kalmadn sezerek, "u anda kalkp selam verir gidersen ok iyi edersin dostum," der gibi bana bakyordu. Ama birdenbire bana tuhaf bir ey olmutu. Sonika elinde el iiyle salonun bir kesine oturdu. yle ki, onun baklarn stmde duyuyordum. Annesi, kocasn yitirdiini anlatrken, kza k olduumu bir kez daha anmsadm ve bunu Bayan Valahin'in de sezdiini dnerek, yeniden yle bir sklganlk bunalmna tutuldum ki, doal davranm yeniden yitirdim. Kalkp gitmek iin ayam nereye basacam, bam, ellerimi nasl tutacam, bir szckle kendimi, dn yarm ie ampanya itiim zamanki gibi dnmek gerektiini duyumsuyordum. Bu duygulardan kurtulamayacam ve bunun iin kalkamayacam anlyor, gerekten de yerimden kalkamyordum. Bayan Valahin uha gibi krmz yzme, iyice belirginleen kprtszlma bakarak, sanrm ayordu; ama ben, tuhaf bir biimde,

kalkp kmaktansa bu aptalca durumda kalmay daha uygun buluyordum. Birden beklenmedik bir olay beni bu durumdan kurtarr diye bekleyerek daha uzun bir zaman bylece kaldm. Beklediim kurtarc, odaya ev halkndan birisiymi gibi giren ve bana saygyla selam veren gsterisiz bir gen oldu. Bayan Valahin kalkt ve homme d'affaires'le (11) konumak zorunda olduunu syleyip zr dileyerek, aknlk dolu baklarla bana, oturmak istiyorsanz, sizi kovmuyorum, der gibi bakt. Bin trl glkle kendimi zorlayarak kalktm, ama selam verecek durumda deildim. karken, anne ve kzn bana evrilen ac baklar altnda ararak, hi de yolumun stnde olmayan bir sandalyeye arptm. nk o anda btn dikkatimi ayamn altndaki halya taklmamak iin bir noktada toplamtm. Ak havaya knca skntmdan titreyerek ve kendi kendime bir eyler syleyerek (yle yksek sesle sylyordum ki arabacm Kuzma, "Bir buyruunuz mu var?" diye birka kez sordu) kendime geldim ve olduka dingin durumda Sonika'ya olan akm, annesiyle onun arasndaki bana tuhaf gelen durumlar dnmeye baladm. Daha sonralar babama, Bayan Valahin'le kznn arasnn iyi olmadn sylediim zaman: - Evet, korkun cimriliiyle zavall kzn ok zyor, dedi -bir akrabaya kar beslenen bir duygudan daha ok bir ilgiyle- oysa, bir zamanlar ne gzel, ne sevimli, ne esiz bir kadnd. Neden byle deitiini bir trl anlayamyorum. Onun evinde yazman gibi bir adam grdn m? Bir Rus hanmefendisi iin yazman tutmak ne artc... diye ekledi; sonra da fkeli bir tavrla yanmdan uzaklat. Ben: - Evet, grdm, diye yant verdim. - Nasl, yakkl m bari? - Hayr, hi de yakkl deil. Babam: - Anlalmaz bir ey, dedi; sinirli sinirli omzunu silkerek ksrd. Arabada yoluma giderken, "te ben de m," diye dnyordum.

XIX

KORNAKOVLAR

Yol zerinde ikinci urak yerim Kornakovlard. Onlar Arbat'ta byk bir evin n blmnde oturuyorlard. Merdivenleri ssl olmamakla birlikte, ok grkemli ve temizdi. Her yerde ovulmu, parldayan pirin ubuklaryla tutturulmu yolluklar yaylyd. Ama grnrde ne iek, ne de bir ayna vard. Konuk odasna giderken, cilalanm, parlayan parkesine basarak getiim salon da ayn biimde, pek temiz ve yaln dzenlenmiti. Hibir eya, ok dayankl ve parlak olmakla birlikte, yeniymi duygusunu vermiyordu. Hibir yerde ne bir tablo, ne bir kap perdesi, ne de baka ss eyas yoktu.

Prenseslerin birka konuk odasnda oturuyorlard. Oturular derli toplu ve resmiydi; ama, evde konuk yokken byle oturmadklar hemen anlalyordu. En bykleri yanma oturarak: - Maman (12) imdi gelir, dedi; bu prenses beni konumasyla on be dakika kadar yle serbeste, yle ustalkl oyalad ki, bir dakika bile susmadk. Beni oyalamak isteini pek belli ettii iin bu houma gitmedi. Sz arasnda, iki yl nce Harp Okulu'na verilen ve Etienne diye ardklar kardei Stepan'n imdi artk subay ktn anlatt. Annesi istemedii halde kardeinin bir svari subay olduunu anlatrken yznde bir korku beliriyordu; konumadan oturan btn kk prensesler de ayn korkak tavr iindeydiler. Bykannesinin lmnden sz ederken, yznde bir znt belirdi; btn kk prenseslerin de yzlerinde ayn znt okundu; St. Jrme'a nasl vurduumu anmsad zaman irkin dilerini gstererek glnce, btn kardeleri de onunla birlikte irkin dilerini gstererek glmeye baladlar. Odaya anneleri girdi; eskisi gibi biriyle konuurken bakalarna baknan, gzleri fr fr dnen, ufack tefecik kuru bir kadnd. pmem iin elini dudaklarma doru kaldrd. Bunu yapmam olsayd, el pmenin pek gerekli bir ey olduunu anmsamazdm bile. Kzlarna bakarak, her zamanki konukanlyla: - Sizi grmekle pek honut oldum, ama ne ok annenize benziyorsunuz. yle deil mi Lise? dedi. Annemle aramzda hibir benzerlik olmadn ok iyi bildii halde, Lise annesinin dncesini onaylad. - Artk siz de bymsnz; Etienneim de byd; anmsyor musunuz? Siz onunla karde torunlar olursunuz... hayr, karde torunlar deil de... Lise, nasl denir sylesene. Benim annem, Dimitriy Nikolayevi'in kz Varvara Dimitriyevna idi; sizin bykanneniz de Dimitriy Nikolayevi'in kz kardei Natalya Nikolayevna idi, dedi. Byk kz: - yleyse maman, bu akrabalk drt gbek ardr, dedi. Annesi kzararak: - Sen hepsini kartrdn; hi de gbek ar deil. Siz Etienne'le issus de germains (13) durumundasnz. O subay oldu, haberiniz var m? Ama, zgr brakld iin pek de iyi deil; siz genleri zgr brakmamal; sk tutmal. Her eyi olduu gibi sylediim iin yal teyzenize darlmayn. Ben Etienne'i ok sk tutuyordum; bunun byle olmas gerektii kansndaydm, dedi ve sonra, gryorsunuz ki akrabayz; bunun nereden geldiini biliyor musunuz? Prens van vanovi benim z daym olduu gibi, annenizin de daysdr. Demek ki biz annenizle karde ocuklaryz... Hayr, hayr, yle deil de bir gbek daha sonra olacak, evet, yle. imdi syleyin bakalm dostum, Prens van'a gittiniz mi? diye ekledi. Henz gitmediimi, ama bugn gideceimi syledim. O sesini ykselterek: - Nasl olur efendim? nce oraya gitmeniz gerekirdi. Prens van'n size bir baba gibi olduunu elbette biliyorsunuz. ocuklar olmad iin miraslar benim ocuklarmla sizsiniz. Sosyetedeki konumu, ya ve birok baka eyden dolay onu saymalsnz. Bu yzyln genlerinin akrabal saymadn, yallar

da sevmediklerini biliyorum; ama siz yine beni, yal teyzenizi dinleyin; nk sizi seviyorum; annenizi ve bykannenizi de sever ve sayardm; oraya gidin, kesinlikle, kesinlikle gidin. Kesinlikle gideceimi syledim ve orada epey oturduumu dnerek kalkp gitmek istedim; ama o beni brakmad. - Bir dakika durun, Lise, babanz nerede? Onu buraya arn, dedi ve bana dnerek, sizi grmekle o kadar honut olacak ki, diye ekledi. Gerekten, iki dakika sonra Prens Mihaile ieri girdi. Bu orta boylu, rasgele giyinmi, trasz yznde aptallk derecesinde bir ilgisizlik okunan, tknaz bir adamd. Beni grnce hi de sevinmedii, davranndan anlalyordu; nk honutluunu hibir yolla gstermedi. Prenses, kendisinden ok korktuu belli olan prense dnerek: - Voldemar (adm unutmu olsa gerekti) nasl da annesine benziyor deil mi? dedi ve prense yle bir bakla bakt ki, kocas onun ne demek istediini anlayarak bana yaklat; ilgisiz, daha ok honutsuzluk izleri tayan bir yzle, pmek zorunda kaldm trasz yanan bana uzatt. Prenses bundan sonra, sanrm evdeki herkese kar kullanmaya alm olduu sert bir sesle, prensle konumaya balad: - Sen daha giyinmemisin; oysa gitmen gerekiyordu; yine herkesi kzdrmak m istiyorsun? dedi. Prens Mihaile yant olarak: - imdi hanmcm, diyerek kt. Ben de selam verip ktm. Prens van vanovi'in mirass olduumuzu ilk kez duyuyordum. Hi de houma gitmeyen bu haber beni artmt.

XX

VNLER

Kesin olarak yapmam gereken bu ziyareti dnmek bana daha ar gelmeye balamt. Ama prense gitmeden nce yolumun stnde olan vinlere uramak gerekirdi. Onlar Tverskov Bulvar'nda kocaman, gzel bir evde oturuyorlard. Elinde bir asa bulunan kapcnn nnde bekledii resmi kapnn merdivenine yaklarken, iimde korkuya benzer bir duygu duymuyor da deildim. Kapcya, evde olup olmadklarn sordum. - Kimi istiyorsunuz? Aradnz generalin oluysa, evdedir dedi. Ben cesaretle: - Ya generalin kendisi? diye sordum.

Kapc: - Haber vermek gerek efendim; kimin geldiini syleyeyim? diyerek zile bast. Merdivenlerde uan potinli ayaklar grnd. Neden bilmiyorum, ama birdenbire o denli heyecanlandm ki, uaa nce generalin oluna gideceimden, generale haber vermemesini syledim. Bu yksek merdivenden karken kendimi kck duyumsadm. (Bunu deimece anlamyla deil, szcn asl anlamyla sylyorum.) Arabam byk kapya yaklat zaman da ayn eyi duymutum; bana arabac da, araba da, at da ok kk grnmt. Odasna girdiimde, generalin olu nnde ak bir kitapla divanda uzanm uyuyordu. Hl onlarn evinde kalan eitmeni Mr. Frost arkamdan din admlarla ieri girerek rencisini uyandrd. vin beni grnce hi sevin belirtisi gstermedi; benimle konuurken de kalarma baktnn ayrmna vardm. Bana ok nazik davrand halde, onun da prenses gibi beni oyalamak istediini anladm. Bana kar fazla bir ilgi duymadn ve onun kendisine gre bir evresi olduunu; benim arkadalma hi gereksinmesi olmadn anlyordum. Bunlarn hepsi, daha ok, kalarma bakt iin aklma geliyordu. Ksacas, houma gitmedii halde, ak syleyeyim ki, onunla aramdaki durum linka ile benim aramdaki durumun hemen hemen aynsyd. Ben yava yava sinirlenmeye baladm. vin'in her bakn inceliyor, Frost'la gzleri karlatnda baklarnda, "Acaba bize niin geldi?" sorusunu okuyordum. vin benimle biraz konutuktan sonra, babasnn ve annesinin evde olduunu ve birlikte aa, onlarn yanna inmeyi isteyip istemediimi sordu. Srtnda beyaz bir yelekle yeni bir ceket olduu halde odadan karken: - imdi giyinirim, dedi, birka dakika sonra btn dmeleri iliklenmi bir niformayla geldi, birlikte aa indik. Getiimiz odalar ok byk, ok yksek ve zengin denmiti. Sanrm orada, st tlle rtl birok kristal, yaldzl ve mermerden eyalar vard. Biz konuk odasna bitiik olan kk odaya girerken, vin'in annesi de baka bir kapdan girdi ve bir akrabaya gsterilen yaknlkla beni karlad. Yanna oturttu ve ilgiyle btn ailemizi sormaya koyuldu. Eskiden ancak iki kez, ama pek az sreyle grdm, imdi de dikkatle incelediim vin'in annesi ok houma gitti: Uzun boylu, zayf, ok renksiz, hep neesiz ve yorgun grnyordu. Glmsemesi znl olmakla birlikte ok itendi; yorgun, iri gzlerinin biraz ehla olmas onun znl anlatmn artryor, kendisine ayrca bir ekicilik veriyordu. Dik oturmasna karn btn vcudu km gibi duruyor ve her deviniminde bir yorgunluk duyumsanyordu. Konumas cansz, R ve L seslerini bozuk sylemekle birlikte, sesinin ezgisi pek hotu. Benimle pek ilgilendii yoktu. Akrabalarmn durumu konusunda verdiim yantlar onda hznl bir ilgi uyandryordu. Sanki beni dinlerken zntyle eski iyi gnleri anmsyordu. Olu odadan ktktan sonra bir iki dakika, konumadan bana bakt ve birdenbire alamaya balad. nnde oturuyor, ne yapacam, ne syleyeceimi bir trl kestiremiyordum. Bana bakmadan alyordu; nce ona acdm; sonra da, "Belki de onu avutmak gerekir; ama bunu nasl yapmal?" diye dndm. En sonunda, beni byle g duruma soktuu iin kzdm. Kendi kendime, "Acaba o denli acnacak bir grnm m var? Yoksa bunu zellikle, byle bir durumda nasl davranacam anlamak iin mi yapyor?" diye dnyordum. imdi onun alamasndan kayormu gibi kalkp gidersem ayp olur, diye dnmeyi srdryordum. Orada olduumu anmsatmak iin iskemlede kmldandm. O bana bakt ve glmsemeye alarak:

- Ne kadar aklszm. yle gnler oluyor ki, insan hibir neden yokken alyor, dedi. Sonra oturduu divann stnde mendilini aramaya balad. Biraz sonra birdenbire daha yksek sesle alamaya koyuldu. - Aman Tanrm, ne kadar gln; durmadan alyorum. Annenizi ok severdim, iyi arkadatk, dedi ve mendilini bularak gzlerine gtrd; hl alyordu. Deminki g duruma bir daha dmtm; bu seferki olduka uzun srd. Ona hem kzyor, hem daha ok acyordum. Gzyalar iten gibi grnyordu; annemin lmnden ok kendisini imdi pek iyi duyumsamadn, bir zamanlar gnlerinin ok daha iyi getiini anmsayarak alyor sanyordum. Odaya gen vin girip de, yal vin'in kendisini sorduunu sylememi olsayd, bu durumun nasl biteceini bilmiyordum; kalkp kmak zereyken Bay vin odaya girdi; kck, salam yapl bir beydi bu. Gr kara kalar, ksa kesilmi apak salar vard; az, ok sert ve ciddi anlatmlyd. Kalkp onu selamladm. Yeil fraknda yldz nian olan vin, selamma aldr etmedii gibi, yzme bile bakmad. yle ki, kendimi insan deil de deersiz bir kanepe ya da bir pencere sandm. nsan konumundaysam, belki de bu eyalardan hi ayrm olmayan bir insandm. Karsna, ilgisiz ama sert bir yzle, Franszca olarak: - Kuzum, kontese hl yazmamsnz sanrm, dedi. Bayan vin birdenbire bayla gururluca bir selam vererek, olu gibi kalarma bakt: - Hoa kaln Bay rteniyev, dedi. Ben bir kez daha ona ve kocasna selam verdim ve yine verdiim selam yal vin'de bir pencerenin almas ya da kapanmas gibi bir etki yapt. niversite rencisi olan gen vin beni kapya dek uurlad. Yolda babasnn Petersburg'da bir grev ald iin (bunu anlatrken yksek bir orunun adn syledi) oradaki niversiteye geeceini syledi. Arabaya binerken, iimden, "Babam ne derse desin, ama ben bir daha bu eve ayam basmam," diye syleniyordum. "Biri, ben bir zavall imiim gibi bana bakarak alyor; terbiyesiz vin de selamm almad; dur ben sana gsteririm," diye ona kzyordum... Nasl gstereceimi kendim de kesin olarak bilmiyordum, ama bir kez azmdan kam bulundu. Sonralar babamn, vin ayarnda, yksek bir konumda bulunan birinin, benim gibi bir ocukla ilgilenmemesini doal grmek, bu ahbapl elden geldiince ilerletmek gerektiini anlatan tlerini sk sk dinlemek zorunda kalmtm; ama, verdiim karar uzun zaman deitirmedim.

XXI

PRENS VAN VANOV

Arabac Kuzma'ya:

- Haydi bakalm, imdi Nikitinskaya'ya; bu son ziyaretimiz, dedim. Prens van vanovi'in evine doru yollandk. Benim iin bir deneme olan bu birka ziyaretten sonra, kendimde bir gven duymaya balamtm. imdi prensin evine yaklarken hi heyecanl deildim. Ama birdenbire Prenses Kornakova'nn benim onun mirass olduumu sylediini anmsadm; bundan baka, kapnn nnde iki arabann durduunu grnce, eski sklganlm yeniden duymaya baladm. Bana yle geliyordu ki, kapy aan yal kapc, kaputumu karan uak, konuk odasnda bulduum hanmla iki beyefendi, en ok da sivil bir giysiyle divanda oturan Prens van vanovi bana bir miras gzyle bakyordu; bu baklar da dosta olamazd. Prens beni sevecenlikle karlad; pt, demek istiyorum ki yanama bir an iin kuru ve souk dudaklarn dedirdi. Uralarm, gelecekle ilgili tasarlarm konusunda sorular sordu; benimle akalat ve bykannemin yldnmnde yaptm gibi iirler yazp yazmadm sorarak o gn kesinlikle yemee gelmemi istedi. Bana kar sevecenliini artrdka, bu incelii bana, mirass olduum dncesinin onun houna gitmediini anlamam iin gsterdiini sanyordum. Kulland takma dilerinden dolay, konuurken st dudan burnuna doru gtrp burun deliinin iine ekiyormu gibi bir ses karyordu. imdi de byle yaparak konuurken, bana, "Yaramaz olan, yaramaz olan, sylemesen de mirasm olduunu biliyorum," diyor gibi geliyordu. ocukken, vin van vanovi'i "Bykbaba" diye arrdk. Ama imdi miras olduum iin onu byle armaya dilim varmyordu. Burada bulunanlardan birinin "Zt- lniz," demesi de, bana kmseme gibi geldii iin, onunla konuurken hibir seslenite bulunmamaya abaladm. Beni her eyden ok artan ey, prensin evinde yaayp "benim gibi" miras olan yal bir prensesti. Yemekte yan yana oturduumuz halde prensesin benimle konumamasnn nedeninin, kendisi gibi benim de prensin bir mirass olmamdan dolay bana kar duyduu nefret olduunu sanyorum. Prensin de bizim oturduumuz yerdekilerle ilgilenmemesi, ikimizden de ayn derecede nefret ettii, iki miras olduumuz iindi gibi geliyordu. Akam Dimitri ile konuurken, bir miras olmak dncesinden (bu duygunun herkesin houna gideceini sanyordum) ne denli nefret ettiimi gstermek isteiyle: - Bugn tam iki saat prensin evinde oturdum ve nasl skldm bilemezsin. ok iyi bir adam. Bana ok ince davrand (bunlarn hepsini, arkadama, kendimi prensin yannda hi de kk grmediimi anlatmak iin sylemitim). Bununla birlikte, beni onun yannda yaayp dalkavukluk eden prensesle ayn dzeyde tutmalar olasl bana korkun geliyordu; o olaanst ve yal adam herkese kar ok iyi ve incelikli davranyor; ama prensese kar ald tavr insann yreini szlatyor. Bu iren paralar btn ilikileri bozuyor, biliyor musunuz? Bence, prensle aka konuup onu ok saydm, ama mirasn hi dnmediimi duyumsatmal ve ancak bana mirasndan bir ey brakmazsa ona gidip gelebileceimi sylemeliydim, dedim. Bunlar sylediim zaman Dimitri hi glmedi, tersine, dnceye dald; birka dakika sustuktan sonra: - Sana bir ey syleyeyim mi? Doru dnmyorsun. Sana bilmem ne prensesi gzyle bakabileceklerini, asla aklna getirmemelisin. Byle dnebileceklerini kabul ediyorsan zgrsn; ama beni dinle, bunu bildiin halde bu dncelerden ok uzak ol, onlardan nefret et, bu dncelere

dayanarak hibir davranta bulunma. Varsay ki, onlarn sandklar, senin sandn gibi olsun... dedi ve bu konumann iinden kamayacan anlayarak, "En iyisi, hi varsaymda bulunmamal," diye ekledi. Arkadam tmyle haklyd; daha sonra, ok daha sonralar, bize pek soylu gibi grnen, ama herkesten saklanmas gereken kimi dnceler konusunda akl yrtmenin nasl zararl olduunu, hele bu dnceleri bakalarna amann bsbtn zararl olduunu ve bu gibi dncelerin asl davranlara binde bir uyduunu, yaam deneyimlerimden anlamtm. Eminim ki, iyi bir niyet bakalarna alrsa ou zaman yerine getirilmesi gleir; dahas, olanakszlar; ama, genliin bencillikle karan bu temiz duygularn aklamadan nasl durmal? ok sonra, aklanan bu dnceleri anmsar ve yerde yatan, dayanlamayarak amadan koparlm, solmu ve inenmi bir iee acr gibi acrdm. Daha biraz nce arkadam Dimitri'ye, parann insanlarn ilikilerini nasl da bozduunu syleyen ben, ertesi sabah kye gitmek iin yola kmadan, btn paralarm resimlere, ubuklara harcayarak bitirdiimi anlaynca bana nerdii 25 rubleyi aldm ve uzun zaman ona borlu kaldm.

XXII

ARKADAIMLA CANDAN KONUMALARIMIZ

imdi anlatacam konumamz, Kuntseva ky yolunda, faytonda gemiti: Annesini, sabah ziyaret etmekten beni vazgeiren Dimitri, yemekten sonra, btn akam, hatta geceyi onlarda geirmek zere beni oturduklar yazla gtrmek iin uramt. Ancak kentten kp pis sokaklarn ve kaldrmlarn ekilmez, sersemletici grlts yerini alabildiine uzanan doa grnmlerine, tekerleklerin tozlu yolda kardklar grltye braktktan, evremi ilkyazn kokulu havas, tarlalarn enginlii sardktan sonra; kafam iki gnden beri karmakark eden ve benim iin yeni olan trl izlenimlerden, kavutuum zgrln etkisiyle kendimi kurtarabildim. Dimitri pek dingin ve konukand; ban sallayarak boyunban dzeltmiyor, gzlerini sinirli sinirli krpmyordu. Kolpikov'la olan sorundaki rolm tmyle balayp onun yznden beni aa grmez dncesiyle, ona anlattm temiz duygularmdan honuttum. Ayn zamanda her yerde birbirimize anlatamayacamz birok eyi candan bir itenlikle konuuyorduk. Dimitri henz tanmadm ailesinden; annesi, teyzesi, kz kardei ve Volodya ile Dubkov'a gre Dimitri'nin tapt ve kzl sal diye andklar o kadndan sz ediyordu. Annesinden arballkla, biraz da souka ve ayn zamanda itiraz kabul etmez vmelerle; teyzesinden hayranlk, ama ayn zamanda bir tr ho grmeyle; kz kardeindense, benimle onun hakknda konumaktan utanyormu gibi sz etti. Ama, asl ad Lbov Sergeyevna olan ve kimi ailesel nedenlerden dolay Nehludovlarn evinde yaayan, biraz gekin, kzl sal kzdan cokuyla sz ediyordu. Utancndan kzarmakla birlikte gzlerime byk bir yreklilikle bakarak: - Olaanst bir kz; gen deil, yal bile denebilir; gzellii de yok. Ama bence gzellii sevmek budalalktr; byle anlamsz bir eyi anlayamyorum (bunlar o anda bulduu yepyeni bir gerekten sz

eder gibi anlatyordu). Zamanmzda byle iyi yrekli, temiz ruhlu, drst bir kz eminim ki bulamazsnz. (Zamanmzda iyi eylere seyrek raslanr diyordu; bu szleri nereden aldn bilmiyorum ama, bunlar yinelemeyi ok seviyor, bu da ona yakyordu.) Bunlar syleyerek gzellii sevme aklszln gsterenleri yere serdikten sonra, byk bir dinginlikle: - Az zamanda onu anlayp tanyamayacandan korkuyorum. O pek alakgnll, dahas, biraz bana buyruktur. Olaanst, gzel ynlerini gstermeyi sevmez. Annem, ne denli iyi ve akll bir kadn olduunu greceksin, Lbov Sergeyevna'y yllardan beri tand halde anlayamamtr ve anlamak da istemiyor. Dahas, dn sorduunda neden sinirli olduumu imdi anlataym. nceki gn Lbov Sergeyevna, kendisiyle birlikte van Yakovlivi'e gitmemi istedi. Herkese deli diye tannan van Yakovlivi'i duymusunuzdur. Oysa, gerekte o olaanst bir adamdr. Sana syleyeyim ki Lbov Sergeyevna ok dindardr ve van Yakovlivi'le ok iyi anlar. Sk sk gidip onunla konuur ve kendi eliyle kazand paralar, yoksullar iin ona verir. Onun nasl olaanst bir kadn olduunu greceksin. te ben de onunla birlikte van Yakovlivi'e gittim ve beni byle olaanst bir adamla grtrd iin ok teekkr borluyum. Anneme gelince, bu duyguyu anlamak istemiyor; bir bo inan gzyle bakyor. te dn yaammda ilk kez annemle tarttm ve bu tartma olduka scak geti, dedi ve tartma srasndaki duygularn anmsyormu gibi ban sinirli sinirli oynatt. Onu ho olmayan anmsamalardan uzaklatrmak iin: - Peki, ne dnyorsun? Yani, konuurken aranzda olan sevgi ve arkadalk konusunda ne sonuca varyorsun? diye sordum. O, yine kzard. Sonra birden yzme bakarak: - Onunla evlenip evlenmeyeceimi mi soruyorsun? dedi. Ben kendi kendimi, "Bunda bir ey mi var sanki? Biz olgunlam iki arkadaz, arabada gidiyor ve gelecekteki yaammz konuuyoruz. Bizi dinlemek ve seyretmek herkesin houna gider," diye avutuyorum. Benim olumlu yantmdan sonra, o: - Niin evlenmeyeyim? Her akl banda insan gibi benim de amacm, elimden geldiince iyi ve mutlu yaamaktr; yaamm kimseye bal olmayarak kendim saladm zaman, o isterse kendisiyle evlenir ve dnyann en gzel kadnnn bana verecei mutluluktan daha ok mutlu olurum, dedi. Byle konuarak Kuntseva'ya nasl yaklatmzn ve gn bulutlanp yamurun yamak zere olduunun farkna bile varmadk. Gne artk tepemizde deildi, sada Kuntseva bahesinin yal aalarnn stnden grnyordu. Onun parlak krmz evresinin yars kuruni saydam bir bulutla rtlyd; br yarsndan, paralanm ateli klar fkrarak, henz aydnlk olan gn maviliinde yeil gr tepeleriyle kprtsz parlayan bahenin yal aalarn bol a bouyordu. Tam nmzde, gen kayn aalarndan olumu korunun stnde yaylan ar ve mor bulut, gn bu yandaki parlaklk ve aydnlyla byk bir kartlk oluturuyordu. Biraz sada, aalar ve allklar arasndan, kimilerinin stnde gnein klar yansyan, kimilerinde gn skntl grnne uyan yazlk evlerin rengrenk damlar grnmeye balad. Aada, solda durgun havuz, koyu mavi bir leke gibi duruyordu. evresi ak yeildi ve onun mat, bombeli gibi

grnen yzeyinde karanlk yansmalar yapan st aalar vard. Havuzun tesindeki tepecikte, srlm, koyu renkte bir tarla vard; ortasndan ufka dek uzanarak, korkun kuruni ge dayanan yemyeil bir yol geiyordu. Arabamzn sallanarak getii yumuak yolun iki yannda, yer yer baak vermeye balayan gr avdarlarn yeillii gze arpyordu. Hava ok durgundu. evre taze kokularla doluydu; aalarn, yapraklarn ve avdarlarn temiz yeillii kprtsz, ok temiz ve gz alcyd. Her yaprak, her ot kendi kendine mutlu bir yaam sryordu. Yolun kysnda bir kartan ok ykselmi koyu yeil avdarn iinden zikzakl bir patika geiyordu. Bu patika, nedense bana tm canllyla kymz ve bu kyn ansna tuhaf bir biimde bal olan Sonika'y, ona k olduumu anmsatt. Dimitri'ye kar beslediim btn arkadalk duygularna, her eyini olduu gibi anlatmasnn bana verdii honutlua karn onun Lbov Sergeyevna'ya kar olan duygularn, niyetlerini daha fazla renmek istemiyordum; ama bana ok daha yksek bir duygu gibi gelen Sonika'ya kar olan sevgimi, ona kesinlikle anlatmak istiyordum. Nedense Sonika ile evlenip kyde yaamann ve yerde emekleyerek beni baba diye aran kk ocuklarn evremi sarmalarnn ne ho olacan; onun da kars olan Lbov Sergeyevna ile yol giysilerini giyip bize geldiklerinde nasl da sevineceimi, nedense dorudan doruya sylemeyi gze alamyordum. Bunlarn yerine, batmakta olan gnei gsterdim; "Bak Dimitri, evre nasl da gzel!" dedim. Dimitri hibir ey sylemedi; ama byk bir aba harcayarak yapt aklamasna kar, aslnda ok kaytsz olduu doaya dikkatini ekerek yant vermeme, sanrm kzmt. Doa onun zerinde, bana yapt etkiden bambaka bir etki yapyordu; o, doann gzelliiyle deil ilgin yanlaryla ilgilenerek, onu duygularndan ok aklyla seviyordu. Hemen arkasndan, onun dncelerine dalp sylediklerime tmyle ilgisiz olmasna aldr etmeden: - ok mutluyum... Anmsyor musun, daha ocukken k olduum bir gen kzdan sana sz etmitim? dedim ve byk bir yrek arpntsyla ekledim: Onu bugnlerde grdm ve yeniden, srlsklam k oldum, diye anlatmaya baladm. Yznde hl ilgisizliin izleri olduu halde, akmla ve gelecekteki evlilikten duyacamz mutlulukla ilgili tasarlarm anlatyordum. Duygumun nasl gl olduunu anlatr anlatmaz, tuhaf deil mi, o anda bu duygumun azaldn anladm. Yamur, tam eve giden akakavaklarla evrilmi yola saptmzda bize yetiti; ama slatmad. Yamurun yadn, ancak burnuma ve elime den birka damladan ve kvrml dallarn devinimsiz yere sarktm olan akakavaklarn, yamurun temiz ve saydam taneciklerini zevkle ien (bu zevk, yol boyunca yaydklar kokulardan anlalyordu) krpe, yapk yapraklarnda bir eyin hrdamasndan anladm. Eve daha abuk varabilmek iin arabadan inip baheyi koarak getik. Ama tam evin kapsnda, kardan koar adm gelen drt hanmla karlatk; ikisinin ellerinde elileri, birinin kitap, tekinin de bir kpek vard. Dimitri hemen orada beni annesine, teyzesine, kz kardeine ve Lbov Sergeyevna'ya tantt. Bir an durdular, ama yamur hzlannca Dimitri'nin annesi sandm hanm: - Galeriye geelim, arkadan orada bir daha tantrrsn, dedi ve biz, hanmlarla birlikte merdivenden ktk.

XXIII

NEHLUDOVLAR

Bu kalabaln iinde dikkatimi en ok eken, ayanda kaln rgl potinler, kucanda kpeiyle hepimizin arkasndan merdivenleri kan ve ikide bir duraklayarak beni dikkatle szen, hemen arkasndan da kpeini pen Lbov Sergeyevna oldu. ok irkindi; kzl sal, zayf ve orta boyluydu; vcudu biraz arpkt. Yandan ayrd salar (bu trl sa taramak kel kadnlarn buluudur), zaten irkin olan yzn bsbtn irkinletirmiti. Arkadam honut etmek iin ok abaladmsa da, onda bir tek gzel yn bulamadm. Dahas, kahverengi gzleri, temiz yrekliliini gstermekle birlikte, ok kk ve donuktu, hi de gzel deildi; insann zyapsn gsteren elleri bile, byk ve irkin olmamakla birlikte krmz ve ptrlyd. Arkalarndan taraaya girdiimde; iri, koyu, kuruni gzleriyle bana yalnzca bakarak geen Dimitri'nin kz kardei Varenka'dan baka btn hanmlar, ilerini ellerine almadan nce bana birka szck sylediler; Varenka da, kucanda tuttuu kitab, satrlar parmayla izleyerek yksek sesle okumaya balad. Prenses Maria vanovna uzun boylu, dzgn vcutlu, krk yalarnda bir kadnd. Balnn altndan aka grlen kr buklelerine baklrsa ona daha yal da denebilirdi, ama pek ince, gen grnen, hemen hemen izgisiz yznde en ok iri gzlerinin neeli, canl parltsyla hi de yan gstermiyordu. Gzleri, kahverengi ve ok akt; dudaklar ok ince ve ciddi anlatmlyd; dzgnce burnunun biraz sola doru erilii vard. Elleri, erkeklerinki gibi bykt; uzunca ve ok gzel parmaklarnda yzk yoktu. stnde, biimli ve diri vcudunu (ki vcuduyla vnd anlalyordu) smsk saran koyu lacivert ve kapal bir giysi vard. ok dik oturuyordu; elinde diktii bir giysi bulunuyordu. Galeriye girdiimde, elimden tuttu ve sanki beni daha iyi grmek istiyormu gibi kendisine doru ekti. O da tpk olu gibi biraz souk ve ak bir bakla bakarak, Dimitri anlatt iin beni oktan beri tandn ve kendileriyle iyice tanmam iin yanlarnda tam bir gn geirmek zere beni kendisinin ardn syledi; "Biz sizden ekinmediimiz gibi, siz de hi ekinmeden rahatnza bakn; gezin, okuyun, dinlenin ya da daha elenceli buluyorsanz, uyuyun!" diye ekledi. Yal bir kz olan Sofya vanovna, prensesin kk kardei olduu halde ondan daha byk grnyordu. ou kez orta boylu ve tombul olduklarndan korse kullanan yal kzlara benziyordu. Salnn btn gc, her dakika onu boacakm gibi, vcudunun st ksmna toplanmt. Tombul elleri ancak yeleinin altnda kavuabiliyordu, smsk iliklenmi olan yeleinin sivrilmi ucunu grebilmesi olanakszd. Prenses Maria vanovna kara gzl, kara sal; Sofya vanovna da iri ve canl olmakla birlikte pek sessiz (ki bu ok az grnr), mavi gzl bir sarn olmasna karn, iki karde arasnda soydan gelen byk bir benzerlik vard: Ayn burun, ayn dudaklar; yalnzca Sofya vanovna'nn dudaklar biraz daha kalncayd; burnu da glmsedii zaman hafife saa, prensesinkiyse sola gidiyordu. Sofya vanovna'nn giyim ve sa tarama biiminden, hl genlie hevesi olduu anlalyordu; salar aarm olsayd herkese gstermekten saknrd. Bak ve benimle konuurken taknd tavr, bana gururlu gibi geldi ve artt; oysa prensesle konuurken, tersine, hi sklmyordum. Belki de bu imanlk ve beni artan byk Katerina'nn portresiyle hafif benzerlii, onu gururlu grmeme yol

ayordu. Yzme dikkatle bakarak, "Dostlarmzn dostlar bizim de dostlarmzdr," dediinde, korkuya benzer bir duyguya kapldm. Ancak bu szleri syledikten, susup derin bir soluk aldktan sonra, onun hakknda edinmi olduum yargm tmyle deitirdim. Onun birka sz syledikten sonra azn biraz ap, iri mavi gzlerini hafife yukar kaldrarak derin bir soluk almas, imanlktan ileri gelen bir alkanlkt. Nedense bu alkanlnda yle ho bir itenlik grnyordu ki, bu gs geirmeden sonra ona kar beslediim korku getii gibi, kendisini ok da beenmeye baladm. Gzleri ok gzel, sesi ezgili ve hotu; vcudunun yuvarlakln o zamanki genlik gzmle gzel gryordum. Lubov Sergeyevna'nn, arkadann arkada olduum iin bana candan ve iten bir eyler sylemesi gerekli olduunu sanyordum. O da aklndan geirdii eyleri sylemekle arkadalktan daha ileri gidecei korkusuyla uzun zaman karar verememi gibi sessizce yzme bakt ve bu sessizlii, ancak hangi faklteye girdiimi sormak iin bozdu. Sonra iten gelen arkadaa szleri bana syleyip sylememekte duraksayarak, yine uzun zaman dikkatle yzme bakt. Ben bunun ayrmna vardm; yzmn anlatmyla bana her eyi sylemesini yalvardm. Ama o, "Bizim zamanmzda niversitede bilimle pek az uralrm," dedi ve kpei Suzetka'y yanna ard. Lbov Sergeyevna, btn gece, ou birbirini tutmayan, kimseyi de ilgilendirmeyen eyler syledi; ama benim Dimitri'ye bu konuda ok gvenim vard. O, btn gece "Nasl?" der gibi, bir benim bir onun yzne, yle kaygyla bakyordu ki, her zaman olduu gibi, iimden Lbov Sergeyevna'nn hibir olaanstl olmadna emin olduum halde, bu kanm kendime bile aklamaktan uzaktm. Bu ailenin son kiisi olan Varenka ise, ok iman, on alt yalarnda bir kzd. Onda gzel olarak, ancak teyzesininkine ok benzeyen iri, neeyle birlikte dingin bir dikkati anlatan koyu kuruni gzleri, ok uzun, kumral, rlm sa, olaanst ince ve gzel eli vard. Sofya vanovna, diktii giysinin paralarn evirdikten ve derin bir gs geirdikten sonra: - Okunan eyi ortadan dinlemek sizi skacak Msy Nikolas, dedi. Dimitri odadan kt iin kitabn okunmas durduruldu. - Belki de Rob Roy'u okumusunuzdur. O zamanlar niversite niformasn giydiimden, az tandm kimselerle konuurken en sradan sorulara bile, kesinlikle ok akll ve zgn bir yant vermeyi kendime bir grev bilirdim. "Hayr", "evet", "skntlym", "neeliyim" gibi ksa ve ak yantlar vermeyi ok ayp sayyordum. stmdeki yeni ve modaya uygun pantolonuma, niformamn parlak dmelerine baktktan sonra, Rob Roy'u okumadm, ama kitaplar batan deil, daha ok ortadan okumay sevdiim iin, bu dinlemenin benim iin ok merakl olacan syledim. Honut bir biimde glmseyerek: - Banda olanlar ve sonradan olacaklar dnerek okumak iki kat zevkli oluyor, diye ekledim. Prenses, yapmaca benzeyen bir glle gld. (Baka trl glemediini sonradan anladm.) - Syledikleriniz sanrm doru, dedi ve, burada daha ok kalacak msnz Nikola? Sizi Msy demeden adnzla ardma gcenmiyorsunuz ya? diyerek, ne zaman gidiyorsunuz? diye ekledi. Ben, ertesi gn kesinlikle gideceimizi bildiim halde, nedense:

- Bilmiyorum, belki yarn, belki de uzun zaman daha burada kalrz, diye yant verdim. Prenses uzaklara bakarak: - Dimitri'nin de, sizin de burada kalmanz isterdim. Sizin yanzda arkadalk ok iyi bir eydir. Varenka'nn teyzesinin, iine bakyormu gibi yapt halde herkesin bana bakarak nasl bir yant vereceimi beklediklerini, ayn zamanda beni sanki snava ektiklerini, benim de kendimi en iyi ynden gstermemin gerekli olduunu duyumsadm: - Dimitri'nin arkadal benim iin yararldr; ama benim ona yararl olacak bir ynm yok; o benden bin kat iyidir, dedim. (Bunu Dimitri'nin duyamayacan bildiim iin syledim; yoksa benim szlerimin itenliinden kukulanr diye korkardm.) Prenses doal olmayan, ama kendisi iin pek doal olan glyle glerek: - Onu dinleyecek olsak, c'est vous qui tes un petit monstre de perfection (14), dedi. Kendi kendime, "Monstre de perfection" ok gzel bir syleyi. Bunu aklda tutmal," diye dndm. O sesini alaltp (ki bu pek houma gidiyordu) gzleriyle Lbov Sergeyevna'y gstererek: - Ama sizin iin sylemek istiyorum; yalnz bu gibi eylerde o ok ustadr; yirmi yldan beri Suzetkasyla birlikte tandm bu zavall teyzesinde (Lbov Sergeyevna'y onlar byle arrlard) aklmza, hayalimize gelmeyen erdemler bulmutur... dedi. "Varya, bana bir bardak su getirmelerini syle," diye seslendikten sonra, aile durumlarndan bana sz etmenin henz zaman gelmediini dnerek; daha dorusu, hi sz etmemeyi daha uygun bularak yine uzaklara bakt ve: - Hayr, o gitsin; daha iyi olur, o bir ey yapmyor; oysa siz okuyorsunuz, diye ekledi ve, doruca bu kapdan gidin dostum, on be adm yrdkten sonra durun ve duyulacak bir sesle, Piyotr, Maria vanovna'ya bir bardak buzlu su getir, deyin, dedi; yeniden doal olmayan glyle hafife glmsedi. Odadan karken, kendi kendime, "Sanrm benden sz etmek istiyor," diyordum. Daha on be adm gitmemitim ki, iman Sofya vanovna soluk solua, hzl hafif admlaryla bana yetierek: - Merci, mon cher (15), ben o yana gidiyorum, sylerim, dedi.

XXIV

AK

Sonradan rendiime gre, Sofya vanovna iyi bir aile kadn olmak iin dnyaya gelen, ama talihsizlik yznden bu mutluluktan yoksun kalan, ei az bulunur kadnlardand. Bu gibi kadnlar,

kendilerine bir yuva kurmak nasip olmayan, kocalaryla ocuklar iin yreklerinde saklayp besledikleri sevgiyi birdenbire balandklar kimselere amaya balarlar. Bu gibi ya gekin kzlarda bu sevgi kayna yle doludur ki, holandklar insanlarn says ok olduu halde, sevgileri yaknlarndakilere, btn yaamlar boyunca karlatklar btn iyi ve kt insanlara yeter. Sevginin tr vardr: 1. Gzel sevgi, 2. zverili sevgi, 3. Eylemli sevgi. Bir gen erkein bir gen kza ya da bir gen kzn bir gen erkee besledii aktan sz etmiyorum; akn bu inceliklerinden korkuyorum. Yaamda o denli talihsiz oldum ki, byle aklarda gerekten tek bir kvlcm bulunmayan yalandan baka bir ey gremedim; hem yle bir yalan ki, iinde tutkunun, kar koca ilikilerinin, parann, bir kimseye balanmak ya da zgr kalma isteinin birbirine karmasndan, asl ak semek olanaksz olur. te byle bir aktan deil de karde sevgisinden, yani bir insann anaya babaya, kardee, ocua, arkadaa, yurttaa besledii duygudan sz ediyorum. Yreklerinde byle bir duygusu olanlarn, bu duyguyu bir kiiye ya da birok kimseye beslemeleri, zyaplarnn zayf ya da gl olmasna baldr. Gzel sevgi dediim de, bu duygunun aslndaki ya da anlatmndaki inceliine k olmak demektir. Bu biemi sevenler iin sevdii kimsenin rol, ancak zevk duyduu bu akn anlatmn ve anlayn etkiledii orandadr. Gzel sevgiyle sevenler, bu duygunun karlkl olmasna, aklarnn zevk ve gzelliine bir etkisi olmad iin hi nem vermezler. Onlar sk sk sevgili deitirirler. nk asl amalar kavuma ve birleme deil, bu ho duyguyu srdrmektir. Zevk duyduklar bir duyguyu yaatmak iin, herkese, bu akla hi ilgisi olmayan kimselere bile, durmadan en ince, en zarif szler kullanarak anlatrlar. Yurdumuzda belli bir evrede bu gzel akla sevenler, herkese duygularndan sz ettikleri gibi, bunu kesinlikle Franszca anlatrlar. Syledikleri szler belki gln ve tuhaf gelebilir ama, eskiden olduu gibi bugn de kimi evrelerde, zellikle kadnlar arasnda ylelerini tanrm ki, kocalara, ocuklara, arkadalarna kar besledikleri duygunun Franszca anlatm yasak edilmi olsayd, kendilerinde bu duygulardan iz kalmayacana eminim. Sevginin ikinci tr olan zverili sevgiyse, bu zverinin sevilen kiiye bir yarar salayp salamayaca dncesidir; bu da onun iin kendinden zveride bulunmaktan baka bir ey deildir. "Sevilen kadn ya da erkee olan balln btn dnyaya kantlamak iin katlanmayaca hibir ey yoktur." Bu sevginin forml budur. Byle sevenler, sevildiklerine asla inanmazlar. nk beni anlamayan bir kimse iin kendimden zveride bulunmak bu duygunun deerini artrr. ou zaman ruha hasta gibidirler; bu durum da zverilerinin derecesini artrr. ou baldrlar; nk sevgilileri uruna zveride bulunmak erdemini yitirmek onlara ok ar gelir. Gnl verdikleri kimselere ballklarn gstermek zere lme bile hazr grnen bu klar, her zaman, hi glk ekmeden gsterebilecekleri en ufak sevgi belirtisinden bile kanrlar. Onlar iin sizin tok ya da a oluunuz, iyi uyuyup uyumadnz, neeli ya da neesiz bulunmanz, salkl ya da hasta olmanzdan farkszdr; dahas, bu doal gereksinmeleri salamak iin parmaklarn bile kmldatmazlar. Buna karlk, gerekirse kuruna kar gs germeye; suya, atee atlmaya; ak ateiyle sararp solmaya her zaman hazrdrlar. Bundan baka zverili sevgiye kar yetenei olanlar, hep aklaryla vnr; hrn, kskan,

kuruntulu olup, size biraz tuhaf gelecek ama, sevgililerinin bana bir ykm gelmesini beklerler; onlar kurtarma frsatn ele geirmeyi, yine onlarn durumlarnn dzeltilmesine alabilmek iin, onlarda kimi ahlak dknlkleri bulunmasn isterler. Sizi son derece seven einizle birlikte bir kyde yaamaktasnz; salnz yerindedir, zevk aldnz bir ile urayorsunuz. Uaklarn eline braklm ev ileriyle, dadlarn kucana braklm ocuklarnzla ilgilenemeyecek denli bitkin olan karnz, sevdii herhangi bir ile de ilgilenemiyor; nk o sizden baka bir eyi sevemiyor, dnemiyor. O, belki de hastadr; ama sizi zmemek iin bunu saklyor; belki de sklyor, ama sizin iin yaam boyunca skntya katlanacaktr. Sizin iftlik ilerinize, asl ilerinize, kitap okumaya ve ava kar gsterdiiniz ar ilgi onu ileden karyor, ayn zamanda bu ar almann sizi ypratmakta ve lme yaklatrmakta olduunu grd halde katlanp susuyor. Ama, ite hastalandnz. Sizi seven karnz kendi hastaln unutuyor, yorulmamas ve zlmemesi yolundaki btn stelemelerinize karn, gece gndz ba ucunuzdan ayrlmyor; siz de her an stnzde, "Sana sylememi miydim byle olacan; ama benim iin hepsi bir. Yine de seni brakmayacam," diyen zntl, sevecen bir bak duyumsuyorsunuz. Ertesi gn kendinizi biraz daha iyi duyup baka bir odaya geiyorsunuz. Oda karmakark, soba yanmyor; tek iebileceimiz orba da aya smarlanmam; ilalarnz iin kimse gnderilmemi; ama geceyi baucunuzda uykusuz geirerek bitkin den karnz ayn sevecenlik dolu baklaryla size bakyor; ayak ularna basarak yryor ve fsltyla uaklara alk olmad, anlalmaz buyruklar veriyor. Okumak istiyorsunuz, sizi seven karnz gs geiriyor; kendisine kzacanz ve dinlemeyeceinizi bildii halde (ki bunlara ok alktr) okumamanzn daha iyi olacan sylyor; odada biraz dolamak istiyorsunuz, bunu da doru bulmuyor; sizi grmeye gelen arkadanzla konumanz istemiyor. Geceleyin ateiniz yine ykseliyor, biraz dalmak niyetindesiniz ama sizi seven karnz bsbtn zayflam, renksiz, gece lambasnn kr altnda, karnzda bir koltua ilimi, ara sra ofluyor; yan banzda varln duyuran en ufak devinim ve soluk al bile, sizi ileden karp sinirlendiriyor. Yirmi yldan beri yannzdan ayrlmayan; alk olduunuz, hizmetine karlk dolgun aylk alan bir uanz var; gndz iyice uyuyarak gecenin yorgunluunu kardndan, seve seve, honutlukla iinizi grr, ama karnz onun size hizmet etmesine de raz deil. O, her eyi yalnzca kendi bana, beceriksiz ve gsz parmaklaryla yapmaya alyor. te yine, bouna bir abayla elindeki ieyi amaya urarken mumu sndren, ilac dken ve tiksinerek size dokunan beyaz parmaklarnn devinimlerini izlerken, ona fkelenmemek elinizden gelmiyor. Sabrsz ve sinirliyseniz, ona dar kmasn rica eder, biraz sonra kapnn arkasndan, boyuneen bir sesle alayp ofladn, fsltyla uanza anlamsz bir eyler sylediini, duyarll son snrn bulan kulanzla duyar ve sinirlenirsiniz. En sonunda, hastalktan lmediyseniz, bu hastalnz srasnda, yirmi geceden beri hi uyuyamayan (bunu durmadan size yineleyen), sizi seven karnz, hastalanp soluyor, ac ekiyor ve ie tmyle yaramaz bir duruma geliyor. Tam siz iyileip salnz kazandnzda, o zverili sevgisini, elinde olmayarak size ve btn evrede bulunanlara alanan uysal bir zntyle gstermektedir. Eylemli sevgi dediim ncs de; sevdii kimsenin btn gereksinmelerini, isteklerini, nazlarn; dahas, kt niyetlerini bile yerine getirmektir. Byle bir akla seven kimseler, lnceye dek bal kalrlar; nk sevgililerini ne denli ok severlerse onlar o denli daha yakndan tanrlar, tandka da sevgileri artar, btn isteklerini yerine getirmek daha kolay olur. Aklarndan hemen hemen hi konumazlar, konusalar da yeteri derecede sevdiklerine inanmadklar iin beceriksiz ve sklgandrlar; bunu anlatma biemleri de ho ve gzel olmaz. Byle klar, sevdiklerinin kt ahlakn beenirler; nk onlarn bu kt huylar, kendilerine daha yeni isteklerini yerine getirme frsatn verir. Sevilmelerini isterler; bu konuda kendi kendilerini aldatr ve inandrrlar bile; bu isteklerine

kavumalar onlar mutlu klar. Sevilmeseler de aklar deimez. Tapndklar kimselerin mutlu olmalarn diledikleri gibi, ellerinde olan btn maddi manevi, kk byk aralarla, her zaman onlarn mutluluunu salamaya alrlar. te, Sofya vanovna'nn gzlerinde, her davrannda ve syledii her szde Lbov Sergeyevna'ya, yeenleri olan Dimitri ile Varenka'ya; dahas, Dimitri beni sevdii iin, bana kar da besledii byle eylemli bir sevgi seziliyordu. Epey zaman getikten sonra, ben Sofya vanovna'nn tam deerini anlayabildiim srada, aklm bir soru kurcalad: Sevgiyi btn genliin anlad gibi deil de, bambaka bir yolda anlamaya alan Dimitri, niin birdenbire anlalmaz bir kadn olan Lbov Sergeyevna'ya delicesine k oluyor da, her zaman gz nnde bulunan, kendisini seven iten Sofya vanovna'nn yalnzca baz erdemleri olduunu kabul etmekle yetiniyor? Nasl da doru sylemiler, "Kimse kendi yurdunda peygamber olamaz," diye... kisinden biri: Ya insanlar, gerekten iyi olmaktan ok, ktdrler; ya da iyilikten ok, ktle eilimlidirler. Lbov Sergeyevna'y tanyal pek ok olmamt; oysa onun, doduundan beri teyzesi tarafndan sevildiini biliyordu.

XXV

EVREY TANIMAYA BALIYORUM

Galeriye dndmde, dndmn tersine, kimse benden sz etmiyordu. Varenka okumuyor, kitabn bir yana brakm, boyun ban dzeltip gzlerini krparak aa yukar gezinen Dimitri ile byk bir tartmaya girmiti. Grnrdeki nedeni van Yakovlivi ve bo inanlar olan tartmann bu denli scak oluunun asl nedeninin baka olduu; daha ok btn aileyi yakndan ilgilendirdii grlyordu. Kontesin ve Lubov Sergeyevna'nn sessizce oturup her szc dikkatle dinleyilerinden, tartmaya katlmak istedikleri anlalyordu; ama kendilerini tutuyorlar; dndklerini dile getirmeyi, biri Varenka'ya, teki Dimitri'ye brakyordu. Odaya girdiimde, Varenka bana pek ilgisiz bir bakla bakt; tartmann onu ok ilgilendirdii anlalyordu. Benim de sylediklerini iittiimi sanyor ya da iitmeme nem vermiyormu gibi grnyordu. Varenka ile ayn dncede olduu grlen kontesin de baklarnda ayn anlam vard. Dimitri ise, yanmda tartmay daha ateli srdrmeye giriti; Lbov Sergeyevna da geliimden korkmu gibi oturanlarn hepsine dnerek: "Yallar doru sylyorlar: si jeunesse savait, si vieillisse pouvait," dedi. (16) Ama bu atasz tartmaya son veremedii gibi, Lbov Sergeyevna ile arkadamn haksz olduklar kansna varmama neden oldu. Bu ailenin ufak tefek tartmalarnda bulunmam beni biraz sktysa da, bir yandan da bu tartmada aile bireylerinin birbirlerine kar olan duygularn grmek ve yanmda ekinmeyerek aka konumalarna tank olmak houma gidiyordu. Bir ailenin bireylerini yllarca ayn yapmack, ama grg kurallarna uygun perde altnda gryorsunuz; ama onlarn birbirleriyle gerek ilikileri sizin iin bir giz olarak kalyor. Bu gibi eylere yaamda ok raslanr. (Dahas, grdme gre bu perde ne denli kalnsa -ki perdenin bu durumu

gzelliini artryor- bizden gizlenen gerein kabal o oranda oktur.) Bakarsnz, bir gn byle bir aile arasnda, grnrde hi nemi olmayan bir ziyaret ya da aile reisinin atlaryla ilgili bir konuma alr ve birdenbire bu tartma hi yoktan alevlenir; yle ki, bu tartmay zmlemek iin, perde arkas dar gelir. Tartanlarn dehetine, dinleyenlerin de aknlna karn, btn gerek ve kaba ynler olduu gibi srtr. Artk hibir eyi gizleyemeyen perde, ie yaramaz bir savan iinde olan iki yan arasnda sallanarak, yalnzca sizi imdiye dek uzun zaman aldattklarn anmsatr. ou kez, insana, ban btn hzyla duvara vurmak, oktan beri kanayp aryan yaraya hafife dokunmaktan daha kolay gelir. Dokunulduunda insana ok ac veren bu gibi yaralar, hemen hemen her ailede bulunur. Nehldovlarn da bu szs, annesiyle kz kardeinde kskanlk deilse de, aile duygusunu inciten, Dimitri'nin Lubov Sergeyevna'ya artc sevgisiydi. Bu yzden olacak ki, van Yakovlivi ve bo inanlar konusundaki tartmann btn aile iin ok ciddi bir anlam vard. Ezgili sesiyle, her szc ak ak syleyen Varenka: - Herkesi gldren ve bakalarnca aa grlen eylerde, sen hep olaanst bir yan bulmaya alrsn, dedi. Dimitri sinirli bir devinimle ban kz kardeinden ters yne evirdi: - nce, van Yakovlivi gibi olaanst bir insan iin ancak ok dncesiz bir kimse byle konuabilir. Sonra da, sen gznn nnde duran iyi bir eyi zellikle grmek istemiyorsun, dedi. Yanmza dnen Sofya vanovna birka kez bana ve tartanlara ayr ayr bakt; kendi kendine konuur gibi iki kez azn at; derin bir "Ah!" ekti, sonra Varenka'ya kitabn uzatarak elini sevecenlikle okad: - Varya, ltfen daha abuk okur musun? Acaba onu yeniden buldu mu? Bunu renmeyi ok istiyorum, dedi (sanrm romanda bir buluma konusu da yoktu). Kant olarak hazrlad dncelerini altst edip szn kestii iin ona kzan Dimitri'nin kskn baklarna aldrmadan: - Mitya, hava serinledi, dilerinin yine armamas iin yanan balasan ok iyi edersin canm, dedi. Varenka brakm olduu kitab yeniden okumaya balad. Bu kk kavga, ailenin rahatn ve oturan kadnlarn arasndaki iten uyumu hi de bozmad. Aslnda, Kontes Maria vanovna'nn ynettii bu aile toplants, benim iin pek ekiciydi; onda bu trden mantkl bir yalnlk ve gzellik vard. Bende uyanan bu duygularn kayna, evremdeki eylerin temizlii, gzellii, salamlyd. rnein ngrak, kitabn cildi, koltuklar, masalar; korse giyen kontesin ok dik oturuu, aklam buklelerini saklamadan herkese gstermesi; daha ilk kez karlamamza karn bana Nikolas ya da "O" demesi; ilgileri; okuma, diki ve kadnlarn ellerinin olaanst beyaz oluu gibi. (Bu aileden olanlarn ellerinde bir zellik vard; ok krmz olan el ayalaryla apak olan st ksm, sanki birbirine eklenmi gibiydi.) Bu aile bireylerinin birbirlerine ok benzeyen bir zellii de, her szc ya da tmceyi, btn inceliklerini gzeterek son sesine dek ok ak sylemeleri; ok temiz Rusa ve Franszca konumalardr. Bunlarn hepsi, zellikle bu ailenin benimle bir byk insanla konuur gibi pek ciddi ve yaln konumalar, dncelerimi sylerken beni dinlemeleri; kendi dncelerini de bana sylemeleri; bunlara hi alk olmadm iin stmdeki niformann parlak dmelerine ve

mavi kol kapaklarna bakmayarak, bana birdenbire, "Sizinle ciddi konuabileceimizi mi sanyorsunuz? Haydi bakalm dersinize!" diyeceklerinden korkuyordum. Btn bunlar zerimde yle izler brakt ki bunlar sayesinde aralarnda artk hi sklganlk duymuyordum. Arada srada ayaa kalkarak yer deitirebiliyor ve Varenka'dan baka herkesle zgrce konuabiliyordum. Varenka ile olan bu ilk tanmamzda bu kadar ok konumay bir grgszlk, bakalarnn da ho grmeyecei bir davran sanyordum. Okuma srasnda onun ho ezgili sesini dinlerken, kimileyin ona, kimileyin bahedeki, yamurdan kararm yuvarlak lekeli iekliin kumlu yoluna; biraz nce bizi slatan saydam ve arasndan gn mavilii grnen renksiz buluttan hl dklmekte olan seyrek yamur damlalarna; yapraklar slak hlamur aalarna; sonra yamurdan slanm yal, gr kayn aalarn aydnlatarak batmakta olan gnein son kzl klarna ve yeniden Varenka'ya bakyor; kendi kendime, "Hayr, ilk kez grnd gibi hi de irkin deil," diye dnyordum. Kendi kendime, "Yazk ki ben m ve Varenka da Sonika deil; yoksa hemencecik bu ailenin arasna katlmak pek ho olurdu. Birdenbire hem annem, hem teyzem, hem de karm olmu olurdu," diyordum. Bunu dnrken okumakta olan Varenka'ya dikkatle baktm. Onu bylediimi, onun bana kesinlikle bakmas gerektiini iimden geirdim. O, ban kitaptan kaldrarak bana bakt, gz gze geldik, ban evirdi: - Yamur hl durmad, dedi. Birden tuhaf bir duyguya kapldm; imdi iinde bulunduum durumu daha nce de yaam olduumu, imdi yaadmn bunun yinelenmesi olduunu dndm. O zaman da imdiki gibi ince ince yamur yayor, kayn aalarnn arkasndan gne batyor, o okuyor, ben onu seyrediyordum. Sonra onu bylediimi, onun da bana baktn, bir kez daha anmsadm. "Acaba o mu? Acaba balyor mu?" diye kendi kendime dnyordum. Ama ok gemeden onun, dlemimde yaattm kadn olmad, henz hibir eyin balamad kansna vardm. Her eyden nce, Varenka gzel deildi; bildiimiz kk hanmlardand. Onunla pek olaan bir biimde tanmtk; oysa teki, olaanst ve bambaka olacak, onunla hi umulmadk bir yerde tanacaz. Bu ailenin houma gitmesi de, belki benim deneyimsizliimden, toyluumdan ileri geliyordu. Yaammda buna benzer birok aileyle karlaabileceimi dndm.

You might also like